TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
109uncu
Birleşim
22 Mayıs 2012 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kars Milletvekili Yunus Kılıçın,
Dünya Süt Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Melda Onurun, Dünya
Biyolojik Çeşitlilik Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Iğdırın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 22 milletvekilinin, Karadeniz
Ereğlisi tersaneler bölgesinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/283)
2.- İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, Kızılaya
yapılan yardımlardaki azalmanın nedenlerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/284)
3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk ve 26 milletvekilinin, iş kazalarının ve meslek
hastalıklarının oluşu ve artmasının temel
nedenleri ile bunların ülke ekonomisine etkisinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/285)
B) Tezkereler
1.- Başbakan Recep Tayyip
Erdoğanın 7-11 Nisan 2012 tarihlerinde Çin'e yaptığı
resmî ziyarete katılmaları uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/876)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
ile Peru Cumhuriyeti Arasında Ekonomik ve Ticari İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının İç Tüzükün 75 inci maddesine göre
geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/877)
C)
Önergeler
1.-
İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin, (2/47) esas numaralı Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/46)
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- MHP Grubunun, 27/3/2012 tarihinde 3957 sayı ile
Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir komuta sisteminde yer alan asli ve en
önemli unsurlarından birisi olan astsubayların
yaşadığı sıkıntıların araştırılması,
Hükûmetin uygulamalarından dolayı ortaya çıkan mağduriyetin
tespiti, bu sorunların giderilmesi ve çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 22/5/2012 Salı günkü
birleşiminde okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşimde yapılmasına ilişkin önerisi
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin
yeniden düzenlenmesine; 248 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak, bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
VI.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda içme suyu temini için elektrik
kullanan köylülerin faturalarının Devlet tarafından ödenmesine
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/27) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, öğretmen atamalarına ve
okulların fiziki koşullarının iyileştirilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/31) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
3.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, meslek liselerinin öğrenci sayısının
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/32) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
4.- İzmir
Milletvekili Hülya Güvenin, ilköğretim ve lise müfredatlarına
İnsan Hakları Tarihi ve İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi dersleri konulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/46)
ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
5.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Göledeki imam hatip lisesinin eksiklerinin tamamlanmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/62)
ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
6.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Erzurum Atatürk Üniversitesindeki öğretim görevlilerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/65) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
7.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ardahan Üniversitesinin öğrenci kapasitesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/66) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
8.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki eğitim koşullarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/68) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
9.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde
eğitimin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/78) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
10.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde
eğitimin yeterliliğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/83) (Cevaplanmadı)
11.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Kars, Ağrı ve Iğdır
illerindeki üniversitelerin bazı ihtiyaçlarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/120)
(Cevaplanmadı)
12.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve
Gümüşhane illerindeki okulların bazı ihtiyaçlarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/121)
(Cevaplanmadı)
13.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki okulların bazı
ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/123) (Cevaplanmadı)
14.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, İstanbulun bazı
ilçelerindeki okullarda birleşik sınıf uygulamasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/133) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
15.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebinin, İstanbulun
bazı ilçelerindeki okullarda birleşik sınıf
uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/134) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
16.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illere tarım meslek
lisesi açılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/139) (Cevaplanmadı)
17.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahana adalet veya sağlık
meslek lisesi açılıp açılmayacağına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/147) (Cevaplanmadı)
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, atama bekleyen öğretmenlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/211) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
19.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, ilköğretim okullarında
seçmeli olarak okutulan medya okuryazarlığı dersine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/212) (Cevaplanmadı)
20.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlık bünyesinde
çalışan personelin özlük haklarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/216) (Cevaplanmadı)
21.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, üniversitelerdeki araştırma
görevlilerinin kadro sorununa ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/218) (Cevaplanmadı)
22.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acarın, ücret karşılığı
görevlendirilen ve atanmayı bekleyen öğretmenlere ilişkin sözlü
soru önergesi (6/246) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
23.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşinin, öğretmen atamalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/250) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
24.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, eş durumu tayin dönemlerine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/257) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
25.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, özür grubu atamalara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/363) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
26.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebinin, öğretmen atamalarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/382) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
27. İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebinin, özür grubu atamalarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/385) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
28.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, öğretmen atamalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/386) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Göksun Anadolu Öğretmen Lisesi
Projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/597) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
30.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraş Endüstri Meslek Lisesi
Projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/598) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
31.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, şubat dönemi özür grubu
atamalarının kaldırılmasına ve yaşanan
mağduriyete ilişkin sözlü soru önergesi (6/608) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
32.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Afşin Ortaöğretim Pansiyonu
Projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/612) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
33.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraş Ortaöğretim
Pansiyonu Projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/614) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
34.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, öğretmenlerin eş durumu ve özür
grubu atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/616) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
35.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraş Ticaret Meslek Lisesi
Projesine sözlü soru önergesi (6/618) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
36.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
Kahramanmaraş-Merkez İlköğretim Okulu Projesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/647) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
37.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Göksun Anadolu Lisesi Projesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/650) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
38.- Ankara Milletvekili Zühal Topcunun,
öğretim elemanlarının özlük haklarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/680) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
39.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcunun, öğretim elemanları arasındaki
maaş farkına ilişkin sözlü soru önergesi (6/681) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
40.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcunun, özür grubu atamalarına ve bir iddiaya
ilişkin sözlü soru önergesi (6/682) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
41.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, özür durumu tayini uygulamasında
başvuru hakkının genişletilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/890) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
42.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebinin, öğretmen atamalarına ve
öğretmen açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/930)
ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
43.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, özel sigortaların, özür grubu dönem
atamalarında geçerli olmamasından kaynaklanan mağduriyete
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1093) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
44.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, öğretmen atamalarına ve öğretmen
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1148) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
45.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, öğretmen açığına ve
atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1194) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
46.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Andırındaki bir köyün yeni bir
ilköğretim okulu binası ihtiyacına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1514) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
47.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Ekinözündeki bir ilköğretim okuluna
bakım-onarım yapılıp yapılmayacağına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1518) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
48.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Andırındaki bir köye
ilköğretim okulu yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1524) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
VII- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Askerlik Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/618) (S.
Sayısı: 248)
VIII. AÇIKLAMALAR
1.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Serdar Soydanın, Çanakkaledeki termik santrallere
ve çevreye verdiği zararlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/6061)
2.- İzmir Milletvekili
Musa Çamın, Anadolu Ajansı bünyesinde çalışanlar ve kurum
politikalarıyla ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/6214)
3.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın, TRT kanallarına konuk olarak katılan
milletvekillerine ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/6215)
4.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, çinko cürufu adlı tehlikeli
atığın yurda sokulduğu iddialarına ilişkin sorusu
ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı
(7/6301)
5.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlakın, bir çay markasına uygulanan gümrük
vergisi oranına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcının cevabı (7/6302)
6.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemirin, bazı tarihî binaların restorasyonu
sırasında çıkan yangınlara ve alınan tedbirlere
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/6333)
7.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurtun, Eskişehirde su
taşkınlarından dolayı yaşanan sorunlara ve
alınacak önlemlere ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/6362)
8.- İzmir
Milletvekili Erdal Aksüngerin, Basın, Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü için kiralanan hizmet binasına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/6409)
9.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurtun, Orman Bölge Müdürlüğünün son on yıl
içinde Eskişehirde yaptığı ihalelere ilişkin sorusu
ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/6449)
10.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprakın, orman yangınlarına ve orman
yangınları ile mücadeleye ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/6450)
11.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acarın, Ankara Radyosu yöneticileri ile ilgili
bazı iddialara ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/6492)
12.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprakın, kamu spotu reklamları ile ilgili
bazı iddialara ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/6494)
13.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, Zonguldak-Çaycumada Filyos Deresi üzerindeki
bir köprüde meydana gelen kazaya ve HES inşaatlarının olumsuz
etkilerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6508)
14.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acarın, Elmalı Devlet Hastanesinin yeri karşılığında
yeni bir hastane yapılmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6509)
15.- İstanbul
Milletvekili Müslim Sarının, Maltepe sahili düzenleme
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6512)
16.- İstanbul
Milletvekili Müslim Sarının, Beykozda çocuk parklarına ve
yeşil alanlara baz istasyonları kurulacağı iddialarına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/6518)
17.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtanenin, Kars Doğu Sınır Kapısının ne
zaman açılacağına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/6527)
18.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, kapalı alanlarda tütün
kullanımına kesilen para cezalarına ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/6545)
19.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demirin, Orman Genel Müdürlüğü tarafından
hazırlanan bir genelgeye ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/6558)
20.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebinin, tekstil sektöründe iflas eden şirketlere
ve işsiz kalan işçilerin mağduriyetine ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/6574)
21.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüzün, İstiklal Mahkemeleri
zabıtlarının incelenmesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın cevabı
(7/6575)
22.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, makam aracına ilişkin
sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/6884)
22 Mayıs 2012
Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Tanju
ÖZCAN (Bolu)
_____0_____
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109uncu Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Dünya Süt Günü münasebetiyle söz
isteyen Kars Milletvekili Yunus Kılıça aittir.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kars
Milletvekili Yunus Kılıçın, Dünya Süt Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
YUNUS KILIÇ (Kars) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; güzel bir hafta dileyerek başlamak istiyorum.
21 Mayıs Dünya Süt Günü. Bu, 1956 yılında Dünya Sütçüler
Federasyonu tarafından kayıt altına alınmış bir
gün. Ne tavsiye ediyor bu günde Sütçüler Federasyonu? Sivil toplum örgütlerine,
üniversitelere, Hükûmet yetkililerine, sorumluluğu olan bütün kurum ve kuruluşlara
şunu tavsiye ediyor, diyor ki: Süt, insan beslenmesinde, hayvan
beslenmesinde çok önemli bir besin maddesidir. Bugün de sütün öneminin
altını çizin, sütün tüketimini, üretimini, sağlıklı
koşullarda insanımıza ulaştırılmalarını
teşvik edin.
Evet, süte
baktığınız zaman gerçekten de
Tabii ki süt
dediğiniz zaman sadece hayvan sütleri anlaşılmaması
gerekiyor, önemli olan, en önemlisi bunun içerisinde anne sütü, insan sütüdür.
İnsan sütü, özellikle anneler tarafından çocuklara doğumunu
müteakip bağışıklık sistemi gelişinceye kadar,
çeşitli sindirim sistemi organlarının gelişmesine kadar
özellikle ilk altı aylık dönemde şiddetle verilmesi tavsiye
ediliyor, hatta ek gıdalarla birlikte bunun iki yıl süresince devam
ettirilmesi isteniyor. Oysa Türkiye gibi bir ülkede bile hâlâ
insanımızın, çocuklarımızın sadece 10 tanesinden
4 tanesi altı ay süreyle anne sütü alabiliyorlar yani iki yılı
bırakın, altı ay bile sadece 4 tanesi alıyor. Demek ki süt
verme noktasında, özellikle anne sütü verme noktasında ülkemizde bile
bir yetersizlik söz konusudur, bunun takviye edilmesi lazım, desteklenmesi
lazım.
Saygıdeğer
milletvekilleri, sağlıklı beslenme temel insan haklarından
bir tanesidir ve bizim, sorumluluk sahibi olması gereken hükûmetlerimizin
de bu insan hakkını insanlara bir şekilde
sağlıklı ortamlarda yeterince ulaştırması
gerekmektedir.
Bu duygudan
hareketle, bu süt gerçeğinden hareketle bir de süt gündemimiz vardır
biliyorsunuz. Bu sorumluluğu üzerinde gören AK PARTİ Hükûmeti ve
Tarım Bakanlığı iki tane önemli ulvi duygudan hareketle
insanımıza, çocuklarımıza, özellikle on sekiz
yaşına kadar olan çocuklarımıza gelişmeleri,
büyümeleri, sağlıklı düşünebilen, üretebilen, teknoloji
geliştirebilen nesiller geliştirebilmek amacıyla süt
dağıtımına karar verdi, okul sütü adıyla fakat
biliyorsunuz daha süt okullara ulaşmadan, daha çocukların midesine
ulaşmadan ülkemizde, özellikle Mecliste çok ciddi spekülatif söylemler
başladı. Biz tabii bunu dinledik, biz bunu izledik. İşin
bilimsel tarafının mensupları olan bizler bunu daha çok
izlemekle yetindik çünkü bilim, bilerek konuşmayı gerektirir; bilim,
insana ve bilime saygıyı gerektirir. Ve sonuçlar açıklandı,
okullarda meydana gelen vakaların hiçbir tanesinde patojen veyahut da patojen
olmayan bakteri bulaşımına rastlanmadı.
Peki, neydi bu
olaylar? Bu olaylara baktığınız zaman alerjik
reaksiyonlar dendi; hayır, öyle olmadığı da ortaya
çıktı çünkü bir sınıfta bütün çocuklar alerjik reaksiyona
maruz kalmış olamazlardı, böyle bir durum söz konusu
olamazdı. Laktoz intolerans dendi, öyle olmadığı da
görüldü çünkü laktoz intolerans genellikle daha büyük insanlarda olur; e,
bunların da hepsi aynı sınıflara, aynı okullara
toplanmış olamazdı. Neydi arkadaşlar? İncelediğiniz
zaman sinirsel psikolojik altyapıları tamamıyla yeterince
oluşturulamamış olan çocukların, sanki bir dayatma, diretme
gibi algılamış olmasından kaynaklanan sinirsel
semptomların artmasıyla asetil CoA dediğimiz enzimin
vücudumuzda artmasıyla birlikte meydana gelen tamamen bir kusma
refleksinden ibaret basit bir olaydı. Ben iddia ediyorum ki bu çocuklar
üzerinde, bu sıkıntıya düşmüş olan çocuklar üzerinde
bir psikolog, ailelerinin yardımıyla, bir diyetisyenle beraber bir
iki gün onların psikolojik altyapısının
oluşturmasına katkı sunsun, bakın göreceksiniz ki bu
çocukların da süt tükettikleri zaman hiçbir sıkıntısı
kalmayacak.
Peki, hâl böyleyken bu kadar bağırtı niyeydi
saygıdeğer milletvekilleri? Bakın, bu kadar önemli, bu kadar
hassas bir konu üzerinden siyaset yapmak aslında yakışık
alan bir durum değildir. Ben, dün Süt Günü sebebiyle yapılan
konuşmaların genelini izledim. Bizi teyit ediyorlardı, bizi
destekliyorlardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YUNUS KILIÇ (Devamla) Hepinize saygılar sunarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.
Gündem dışı ikinci söz, Dünya Biyolojik Çeşitlilik
Günü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Melda Onura aittir.
Buyurun Sayın Onur. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Melda Onurun, Dünya
Biyolojik Çeşitlilik Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
MELDA ONUR (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, dünya bugünü biyolojik
çeşitliliğe adamış, az önce konuşan Değerli
Milletvekilinin konusu da aslında bununla ilgili. İlk anda
kulağa yabancı geliyor ama o kadar içindeyiz ki hani bazen
konuşmalarımıza etki katmak için Nazım Hikmetin
şiirini kullanırız ya, Dört nala gelip Uzak Asyadan Akdenize
bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. deriz ya,
işte Asyadan Akdenize uzanan memleketimiz sadece toprak ve
insanıyla değil, kurdu, kuşu, ağacı, çiçeği,
böceğiyle oluşur. Memleketimizin Kafkasya, Orta Doğu, Akdeniz ve
Avrupanın göbeğinde bir tek taş, bir köprü, bir kavşak
ülke olmasıyla övünürüz ama farkında olmadan bu çok çeşitli, çok
kültürlü ekolojiden de söz ederiz. Ülkemiz işte bu coğrafyaların
faunası ve florasıyla, kültürel ve tarihî mirasıyla
zenginleşir. Bizler, emanet aldığımız bu
çeşitliliği gelecek kuşaklara eksiltmeden, zarar vermeden
bırakmakla yükümlüyüz, bu noktada yasal düzenlemeleri hassasiyetle
yapmalıyız.
Değerli arkadaşlar, 2003 yılında Doğa Koruma ve
Biyolojik Çeşitlilik Kanunu hazırlık çalışmaları
başladı, 2010 yılında ise Tabiatı ve Biyolojik
Çeşitliliği Koruma Kanunu adıyla Meclise sevk edildi ama kadük
kaldı. Son olarak 17 Mayıs günü Bakanlar Kurulu imzasıyla
yeniden Meclis gündemine geldi ancak söz konusu yasa tasarısı gerek
hazırlık süreci ve gerekse temel koruma yaklaşımı
açılarından ne yazık ki endişe verici unsurlar içeriyor.
Öncelikle şunu biliyoruz ki 2003te görüş veren sivil toplum
kuruluşları ve uzmanlar ne yazık ki görüşlerini mevcut
taslakta göremediler, bu da taslağın katılımcı
olmaktan uzak olduğunu gösteriyor ve yasa taslağı korunan
alanlar ve biyolojik çeşitlilik ile maden, kentleşme, enerji gibi
diğer sektörler arasındaki çatışmalara çözüm getirmiyor,
koruma vurgusu zayıf ve yetersiz kalıyor, kullanma yani tüketmeye
yönelik düzenlemelerin ağırlıkta olduğu görülüyor. Yasayla
ilgili söylenecek çok şey var, sözlerimizi komisyona saklıyor ama en
önemlisini, en çok eleştirileni tekrar dile getirmek istiyoruz, bu
tasarı doğal sit statüsünü ortadan kaldırıyor.
Doğal sitlerin ortadan kaldırılmasının ne
anlama geldiğini burada anlatmaya gerek yok ama bazılarınız
Neyle uğraşıyor bu Melda? diyebilirler. Mesela, doğal
sitlerin ortadan kalkmasının sadece tabiatı, ağaçları
ve hayvanları etkileyeceğini ama insanlara yeni yaşam, iş,
konut, alışveriş merkezi fırsatı sağlayacağını
düşünenlerden misiniz? Çevre konusunu bir çiçek, böcek, bir grup beyaz
yakalının oyalanma aracı olarak mı görüyorsunuz?
Geçtiğimiz günlerde Çevre Komisyonu olarak -burada da
arkadaşlarım var- uluslararası bir sözleşme imzaladık
balinaların korunmasına dair. Bürokrat arkadaşlar çok mutluydu
çünkü bu çok önemli bir konuydu, biz imzalarsak koruyan taraf sayısı
öne geçiyordu. Bir tanesi Gerçi bizim sularımızda balina yok ama
bizim için prestij meselesi. dedi, prestij. Oysa uzak denizlerde doğal
olmayan koşullarda bir balina ölürse Türkiye'nin bir köyünde bir küçük
çocuğun geleceğine, yaşam hakkına gölge düşer. Bizde
yetişmeyen türleri korumak çok kolaydır, oysa Uzunderedeki nehir
santrallerinde kapana kısılan kırmızı benekli
alabalıklar yok olup gittiğinde, Ahmet Akif ve Ömer Tayyipin de
geleceğinden bir şeyler yok olur gider. Tortumdaki Ödük
Çayında bir su samuru ölür, bir meyve ağacı kurursa bu
Leylanın da geleceğinden kayıptır. Kozakta
fıstık çamları soludukları havayla kururken, aynı
havayı soluyan insanlara ne olur? İklim değişikliği
sadece kutup ayılarının sorunu değildir.
Sözü fazla uzatmadan, hem yasanın, yasa taslağının
olumsuzluklarına farklı bir açıdan bakabilmeniz hem de
değerli arkadaşlar, 24üncü Dönemde -kimi zaman gerildik kimi zaman
güldük- benden size bir anı kalsın diye eğer kabul ederseniz
Doğal Hayatı Koruma Vakfının Yunus Koruma
Programından sizlere birer yunus evlat edindirmek istiyorum. Değerli
milletvekili arkadaşlarımın gruplarına bu belgeleri
dağıtacağız ama Sayın Başkan, müsaade ederse ben
burada sayın başkanların ve grup başkan vekillerinin belgelerini
vermek istiyorum, Sayın Meclis Başkan Vekilimizin de belgelerini
vermek istiyorum. Hükûmetten Sayın Bakanımız var. Sanıyorum
yanımda onun belgesi, onu da vermek istiyorum.
Son sözüm şu: Unutmayalım ki bugün nesli tükenen
kaplumbağa, orfoz ve saz kedisi bizim sessiz
evlatlarımızdır. Onlar olmazsa çocuklarımızın
geleceği kararır. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Onur.
Gündem dışı üçüncü söz, Iğdırın
sorunları hakkında söz isteyen Iğdır Milletvekili Sinan
Oğana aittir.
Buyurun Sayın Oğan. (MHP sıralarından
alkışlar)
3.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın, Iğdırın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, 1877-78 Osmanlı-Rus
Savaşı sırasında Erzurumda yaralı
insanlarımıza gösterdiği şefkat ile gönüllerde taht kuran
ve memleket sevgisiyle hepimiz için önemli bir örnek teşkil eden,
düşmana karşı gösterdiği takdir edilesi mücadeleyle millî
ruhumuzun en önemli savunucularından Nene Hatunun ölümünün 57nci
senesinde rahmetle, minnetle andığımızı ifade etmek
istiyorum.
Yine, 22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik Gününde
Iğdırın, özellikle Tuzluca ilçesinin de Türkiyenin biyolojik
çeşitlilik açısından en önemli yerlerinden birisi olduğunu
da hatırlatarak son derece zengin olan, bu anlamda cennet
vatanımızda bulunan gerekli koruma
önlemlerinin de alınması gerektiğini bir kez daha
hatırlatmak istiyorum.
Yine, 21 Mayıs Dünya Süt Günü ve süt haftasıdır.
Evlatlarımıza bir taraftan devlet eliyle bozuk süt içirilirken,
diğer taraftan süt üreticilerinin sorunlarının da bu Meclisin
gündeminde olması gerektiğini bir kez daha buradan ifade etmek
istiyorum.
Değerli milletvekillerim, Iğdırda 1976 yılında
kuruluşu yapılan sanayi sitesi, bugün, maalesef ki içler
acısı bir hâldedir. Sanayi sitesinin yolları Iğdırda
şehrin içinde olmasına rağmen çamur içerisindedir, sel
basmaktadır, sanayi esnafı bu anlamda perişan edilmiştir
ama her şeyden önemlisi devlet eliyle Iğdır Sanayi Sitesi bugün
icra edilerek devlet eliyle çalışamaz noktaya getirilmiştir. Ne
SERKAnın ne de KOSGEBin bu manada kredilerinden
faydalanılamamaktadır.
Size daha vahimini ifade edeyim. Adalet ve Kalkınma Partisi
vatandaşın dinî duygularını sömürerek iktidara geliyor ama
daha vahimini söyleyeyim size, Adalet ve Kalkınma Partisinin Hükûmeti
Iğdır Sanayi Sitesinin tamamının olduğu gibi
Iğdır Sanayi Sitesindeki insanlarımızın dinî
vecibelerini yerine getirecekleri camiyi de icraya vermiş durumdadır.
Siz cami yıkan ve camileri icraya veren bir iktidar olarak Iğdır
Sanayi Sitesinin sorunlarını, bu çerçevede caminin hiç olmazsa
icradan kurtarılmasını düşünüyor musunuz acaba?
Dolayısıyla da sizin yaptıklarınızı
Iğdırlı çok iyi biliyor. Iğdırın elinden sanayi
sitesini de maşallah aldınız. Birçok şeyini
Iğdırın elinden aldınız ama bir tek şeyi
alamadınız: Değerli AK PARTİli milletvekili
arkadaşlarım, Iğdırın oyunu alamadınız. 12
Haziranda Iğdırın oyunu alamadınız. Siz
Iğdırı böyle icraya verdiğiniz sürece emin olun ki ne
önümüzdeki belediye seçimlerinde ne de sonrasında
Iğdırlının her şeyini almakla beraber bir tek oyunu
alamayacaksınız.
Iğdırda bütün bakanlıklarımızın il
müdürlükleri vardır. Şimdiye kadar belli bir denge vardı ve bu
il müdürlüklerine Iğdırlı olan insanlar da atanıyordu ama
siz geldiniz Iğdırda ne kadar il müdürümüz varsa hepsini
Iğdırdan sürdünüz.
Soruyorum size, ilgili bütün bakanlıklara soruyorum, Millî
Eğitim Bakanımıza da buradan soruyorum: Allah aşkına
size Iğdırda devletin müdürlüğünü yapacak bir Allahın
kulu Iğdırlı yok mudur ve Iğdırdaki siyasal ve sosyal
dengeyi acaba neden bozmaya çalışıyorsunuz? Belli bir etnik
kökene dayalı bir Iğdırda yapılaşmanın ne
Iğdıra ne Türkiyeye ne de size faydası olmayacaktır.
Iğdırda patates yok mudur Allah aşkına? Devlet
kurumlarımız Iğdırda patatesi dahi Vandan satın
alıyor. Iğdırdaki devlet kurumları, oradaki müdürler
Iğdırlının orada parasını öncelikle harcayıp,
gidip Iğdırın ihtiyaçlarını, kendi
kurumlarının ihtiyaçlarını neden acaba Iğdır
dışındaki illerden alıyor?
Değerli milletvekilleri, Iğdır, Türkiyenin en stratejik
illerinden birisi olmakla beraber Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarınca, maalesef Iğdır cezalandırılmaya
devam ediyor. Siz Iğdırı cezalandırmaya devam edin,
Iğdır da sizi sandıkta dün olduğu gibi yarın da
cezalandırmaya devam edecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Oğan.
Gündeme geçiyoruz.
Sisteme giren sayın milletvekilleri, biliyorsunuz gündem
dışı konuşmalarda söz veremiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Sayın milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer
gündemin Sözlü Sorular kısmının 1, 4, 5, 12, 13, 15, 16, 17,
22, 26, 42, 43, 45, 51, 52, 54, 60, 107, 108, 110, 111, 124, 125, 130, 186,
201, 202, 203, 315, 316, 322, 323, 324, 326, 328, 349, 351, 371, 372, 373, 533,
571, 726, 775, 820, 1.129, 1.133 ve 1.139uncu sıralarında yer alan
önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın
Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine
getireceğim.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç
önerge vardır, okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 22 milletvekilinin, Karadeniz Ereğlisi tersaneler
bölgesinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/283)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2007 yılından 2008
yılı başına kadar Tuzla Tersaneler bölgesinde meydana gelen
yoğun iş kazası ölümleri ve diğer sorunlar nedeniyle Tuzla
Tersaneler bölgesine yönelik olarak Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmuş ve Komisyon çalışmalarını tamamlayarak rapor
aşamasına getirmiştir.
Ancak, yaşanan sorunlar sadece Tuzla Tersaneler Bölgesine
münhasır olmayıp, Karadeniz Ereğli'de faaliyet gösteren
tersanelerde de büyük sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlar hem
bölgedeki çalışma barışını, hem de bölgenin
ekonomisini çok ağır bir şekilde etkilemektedir. Kriz
gerekçesiyle Erdemir'de çalışan işçi ücretlerinin geriye
çekilmesi ve Erdemir'de çalışan işçi sayısının
azaltılması nedeniyle sarsılan Karadeniz Ereğli ekonomisi,
birkaç yıl öncesinde önemli bir istihdam kapısı ve yeni bir umut
olarak gösterilen tersanelerdeki büyük olumsuz gelişmeler nedeniyle de
ciddi bir sarsıntı yaşamaktadır.
Karadeniz Ereğli bölgesinde 8 adet
tersane bulunmaktadır. Bu tersanelerin büyük bir bölümü 2009
yılı başlarından itibaren yoğun işçi
çıkarmalarla basının ve bölgenin gündemine
taşınmıştır. 2008 yılında yaklaşık
6 bin civarında işçi çalışmakta iken, bugün itibarıyla
çalışan işçi sayısı oldukça sembolik rakamlara
düşmüştür. Ayrıca bölgedeki tersanelerin büyük bir bölümü tüm
çalışanlarını çıkartmak suretiyle faaliyetlerini
durdurmuştur.
Konuya yakından
bakıldığında; yaşanan sorunlarda en fazla emek
kesiminin mağdur olduğu görülmektedir: Son derece ve tehlikeli
iş kolu olan sektörde; binlerce işçinin işten
çıkarıldığı, çalışan işçilerin
ücretlerini zamanında alamadığı, ücretlerinin bordrolara
tam olarak yansıtılmadığı, bordrolara eksik yansıyan
ücretler nedeniyle işçilerin pek çok açıdan mağdur olduğu
(Emeklilik gelirine eksik yansıması, işten çıkartılma
hâlinde işsizlik ödeneğinden eksik yararlanma, iş kazaları
ve ölüm hâllerinde uğranılan zararın eksik hesaplanması
v.b.gibi.) çalışan işçilerce yoğun bir şekilde gündeme
getirilmiştir, getirilmektedir.
Ayrıca alt işverenlik
(taşeronluk) uygulamasının iş hukukunda istisna
olmasına ve sadece "Mal ve hizmet üretimine ilişkin
yardımcı işlerde ve asıl işin bir bölümünde
işletmenin ve işin gereğiyle teknolojik nedenlerle uzmanlık
gerektiren işlerde" başvurulması gerekirken tersanelerde,
yasanın kapsamı dışında yaygın bir hâle
geldiği, bu durumun da bireysel işçilik haklarını büyük
oranda kısıtladığı (daha düşük ücret, temel bir
insan hakkı niteliğinde kabul edilen sendika, toplu sözleşme ve
grev haklarından, işçi sağlığı ve iş
güvenliği mevzuat hükümlerinden genel olarak yoksun kalmalarını
doğurmaktadır.) görülmektedir. Bunun yanı sıra iş
akitleri sona erdirilerek işten çıkartılan işçilerin ihbar ve
kıdem tazminatı gibi iş hukukundan doğan
haklarını büyük oranda alamadıkları yaygın bir
şekilde ifade edilmektedir. Bu durum yukarıda da belirttiğimiz
gibi Karadeniz Ereğli'de çalışma barışını,
ekonomik ve sosyal barışı bozan, kanayan büyük bir yara hâline
gelmiştir.
Dolayısıyla, iş hukukunun
aynı zamanda kamu düzenini ilgilendirmesi, iş
barışının ve sosyal - ekonomik barışın
sağlanmasının sadece işçi ve işverenin değil aynı
zamanda devletin temel görevi olması nedeniyle, bu sorunların
araştırılmasını ve nedenlerinin saptanarak çözün
yollarının bulunması konusunda bu önergenin TBMM
Başkanlığına sunulması gereği
doğmuştur.
Ayrıca
bölgedeki tersanelerin yarısının şu an kapanma
noktasına gelmesi de, tersaneler sektöründe yaşanan bu sürecin
nedenlerinin ve çözüm yollarının da araştırılması
gereğini doğurmuştur. Yine tersanelerdeki yoğun
taşeronlaşma nedeniyle tersane sahipleriyle taşeron firmalar
arasında da ciddi sorunlar yaşanmaktadır.
Yukarıdaki nedenlerden ötürü gerek işten çıkartılan,
iş yasasının ve anayasanın emredici hükümlerine
aykırı şartlarda çalışan ve haklarını
alamadıkları için büyük mağduriyet yaşayan işçiler,
gerekse bir kısım tersanelerin kapanma noktasına gelmesi
nedeniyle tersaneleri bu noktaya taşıyan süreç ve
taşeronlaşmanın yarattığı diğer sorunlar ile
Karadeniz Ereğli ekonomik ve sosyal yaşamına
yansımaları açısından Tersaneler Bölgesi için alınacak
tedbirlerin tespiti amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Ali İhsan Köktürk
(Zonguldak)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu
( İstanbul)
3) Veli Ağbaba
(Malatya)
4) Nurettin Demir
(Muğla)
5) Kadir Gökmen Öğüt
(İstanbul)
6) Ali Özgündüz
(İstanbul)
7) Sena Kaleli
(Bursa)
8) Ayşe Nedret Akova
(Balıkesir)
9) Erdal Aksünger (İzmir)
10) İhsan Özkes
(İstanbul)
11) Ali Serindağ
(Gaziantep)
12) Ferit Mevlüt Aslanoğlu
(İstanbul)
13) Sakine Öz
(Manisa)
14) Gürkut Acar
(Antalya)
15) İlhan Demiröz
(Bursa)
16) Ali Demirçalı
(Adana)
17) Hasan Akgöl
(Hatay)
18) Mehmet Ali Susam
(İzmir)
19) Doğan Şafak
(Niğde)
20) Haluk Eyidoğan
(İstanbul)
21) Alaattin Yüksel
(İzmir)
22) Ahmet İhsan Kalkavan
(Samsun)
23) İdris Yıldız
(Ordu)
2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22
milletvekilinin, Kızılaya yapılan yardımlardaki
azalmanın nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/284)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Kızılay, yıllardır ülkemizde yaşayan tüm
vatandaşlarımızın ortak bir değeri olmuş, tabii
afetlerde sığınacak tek liman olarak görülmüştür. Tüm
vatandaşlarımız, Kızılay'a hiçbir
karşılık beklemeden yardım elini uzatmış,
yardım yaparken yüreğiyle hiçbir kuşku duymadan insanlık
görevini yapmış olmanın gururunu her zaman
yaşamıştır. Türkiye'nin her tarafına şubeler
açmış, il ve ilçelerde Kızılay yönetiminde görev almak için
o yörenin hayırseverleri her zaman onurla görev almak istemişler ve
bu görevlerinde çok başarılı olmuşlardır. Özellikle,
kan bağışları konusunda çok başarılı bir
süreç yaşanmıştır. Yıllarca, ülkemizdeki tüm
sağlık kuruluşlarının kan ihtiyacını
karşılamış, vatandaşımızın kana
ihtiyacı olduğunda hep yanında olmuştur.
Türk Kızılayı, ülkemizde yaşanan tüm tabii
afetlerde vatandaşlarımızın yanında olan ilk kurum
olmuş, yaraların sarılmasında çok önemli görevler
üstlenmiş, vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarını
öncelikle karşılamıştır.
Ayrıca, dünyanın neresinde olursa olsun tüm tabii afetlerde
yardım elini uzatan örnek bir kurum olmuştur.
Türk Kızılayının 2000'li yıllara kadar yönetim
ve denetimine hiçbir iktidar müdahale etmemiş, Kızılay
yönetimleri Kızılayın kendi içerisinden gelen yardımsever
anlayışla oluşmuştur. Seçilen yönetimler hiçbir siyasi
iktidardan etkilenmeden sadece yardımseverlik duygusu ile
çalışmıştır.
Ancak son dönemlerde, Kızılay yönetimlerine siyasi müdahaleler
yapılmış, bu nedenle yardımsever
vatandaşlarımız arasında çok önemli ölçüde kuşkular
doğmuş ve yapılan yardımlarda önemli ölçüde azalmalar
olmuştur. İl ve ilçelerdeki Kızılay şubelerinin
işlevleri azalmış, yardımseverler görevden kaçmaya
başlamıştır. Bu nedenle Kızılay tarafından yapılan
yardımlarda da siyasi müdahaleler oluşmaya
başlamıştır. Bu nedenle de vatandaşlar tarafından
Kızılayın tarafsızlığı konusunda önemli
kuşkular oluşmuş ve Kızılay tarafından yeterince
kaynak elde edilememiştir. Van ve çevresinde oluşan depremde Kızılayın
yardımlar konusunda yetersiz kaldığı açıkça
görülmüştür.
Bu nedenle, Anayasanın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
4) Sakine Öz (Manisa)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
7) Ümit Özgümüş (Adana)
8) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
9) İlhan Demiröz (Bursa)
10) Nurettin Demir (Muğla)
11) Ali Özgündüz (İstanbul)
12) Sena Kaleli (Bursa)
13) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
14) Erdal Aksünger (İzmir)
15) İhsan Özkes (İstanbul)
16) Gürkut Acar (Antalya)
17) Ali Demirçalı (Adana)
18) Hasan Akgöl (Hatay)
19) Mehmet Ali Susam (İzmir)
20) Doğan Şafak (Niğde)
21) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
22) Alaattin Yüksel (İzmir)
23) İdris Yıldız (Ordu)
3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 26 milletvekilinin,
iş kazalarının ve meslek hastalıklarının
oluşu ve artmasının temel nedenleri ile bunların ülke
ekonomisine etkisinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/285)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülkemizdeki İşçi Güvenliği ve İşçi
Sağlığı tablosu tüyler ürperticidir. İş
kazalarının ve meslek hastalıklarının en önemli
sonucu; ölüm, ağır sakatlık, iş göremezlik, meslek
hastalıkları gibi insani kayıplardır. Ölümler iş
kazalarının en onarılamaz boyutunu oluşturmaktadır.
Mevcut üretim yapısı içinde ölüm olaylarının, birer cinayet
olarak nitelendirilmesi hiç de abartı sayılmaz. Türkiye, işçi
güvenliği ve sağlığı yönünden Avrupa'da 1incilik,
dünyada 3üncülük derecesine sahiptir.
Türkiye'de her yıl 80 bin iş kazası olmakta, kazalarda 1.200-1.700
arasında kişi ölmekte, 20 bini aşkın kişi yaralanmakta,
yaklaşık 2 milyon iş günü kaybı olmaktadır. Bugüne
kadar olan iş kazaları sonucu; 55 bin civarında işçi halen
sürekli iş göremez aylığı almaktadır.
Türkiye'de iş kazaları ve bunların yol
açtığı hastalık ve ölümlerin bir kısmı;
kayıtlara hiç geçmediğinden, bir kısmı ise, kayıtlara
bireysel kaza ve hastalık olarak geçtiğinden rakamlar; gerçeği
yansıtmamaktadır. İşçiyi sadece bir maliyet unsuru olarak
gören zihniyet, maliyetleri düşürmek için iş güvenliği
önlemlerini gevşetmekte ve temel işçi sağlığı koşulları
yok sayabilmektedir.
İş kazaları; basit bir sağlık sorunu veya
üretime ilişkin teknik bir mesele olarak görülemez. İş
kazası; insanla ilgili sosyal yanı ağır basan bir sorundur.
İşçiler; iş kazalarının nedeni değil,
korumasız tarafıdır. İşçi; üretim sürecinin
parası ödenerek kolayca bulunabilen adeta teknik bir unsuru haline
getirilmiştir, işçinin değeri; emeğinin fiyatı ile
ölçüldüğünden, işçinin bir insan olarak
taşıdığı yaşama hakkı bu üretim sürecinde
dikkate alınmamaktadır.
Üretim sürecinin merkezine insan - işçi konulmadığı
ve işçi sağlığı sorunu, toplumun genel
sağlığının bir parçası olarak görülmediği
sürece, sorun yanlış bir temelde tartışılıyor
demektir. O halde iş kazası ve meslek hastalıkları,
sosyallikten soyutlanarak teknik bir sürecin yol açtığı
sağlık sorunları olarak görülemez.
Sorunun sosyal bir zemin temelinde tanımlanması ve
tartışılması gerekir. İşçiyi, üretim sürecinin
teknik bir girdisi olarak gören "üretim için üretim"
anlayışı ile sorun çözülmez. Türkiye'de bugüne kadar üretim,
işletme çıkarları ve bireysel çıkarlar, her zaman iş
güvenliği ve sağlığı sorunundan önce gelmiştir.
AKP iktidarı döneminde, iş güvenliği ve
sağlığına hiçbir önem ve öncelik verilmediğinden sorun
daha da büyümüştür.
AKP iktidarında uygulanan neo-liberal iktisat politikalarında;
özelleştirme, taşeronlaştırma, işletme kârları,
ihracat ve benzeri olgular, temel başarı ölçütleri olarak
benimsenmiş, hiçbir şekilde bu unsurların arka planındaki
üretici emeğe yani işçilere, yer verilmemiştir. İş
kazası ve meslek hastalığı riski altında
çalışan işçinin sağlığının
korunması ve sürdürülmesi; onun sosyal bir varlık olarak görülmesi
ile işçinin, insan olarak kabulüyle sağlanabilir. Böyle bir
anlayış, sorunun ana noktasını oluşturmaktadır.
"Hiçbir iş; güvenlik önlemleri almadan yapılacak kadar
acil değildir." anlayışından hareketle iş
kazalarının ve meslek hastalıklarının oluşu ve
artmasının temel nedenlerinin tespiti, yasal ve teknik eksiklikler,
ülkedeki demokrasinin gelişmesinin ve güçlenmesinin etkileri, özellikle
taşeronlaştırma ve sendikasızlaştırma
politikalarının, ekonomik kriz ve işsizliğin
artmasının; iş güvenliği ve sağlığı
konusuna etkilerinin saptanması, iş kazaları ve meslek
hastalıkları oranı yönünden ülkemizin, dünya ülkeleri
arasındaki sırası ve bu oranların yüksekliğinin
nedenlerinin, iş kazası ve meslek hastalıklarının ülke
ekonomisine getirdiği toplam yükün tespiti, ülkemizde yaşanan iş
kazaları ve meslek hastalıkları oranının,
gelişmiş ülkelerdeki düzeylere indirilmesi için alınması
lazım gelen önlemlerin tespit edilmesi ve iş kazaları ve meslek
hastalıkları konusunda sürdürülebilir ulusal politikaların
oluşturulmasını sağlayacak yasal düzenlemelere zemin
oluşturacak objektif bilgilerin saptanması amacıyla
Anayasanın 98. ve Meclis İç Tüzüğünün 104 ve 105. maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
2) Mahmut Tanal (İstanbul)
3) Aykan Erdemir (Bursa)
4) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
5) Aylin Nazlıaka (Ankara)
6) Veli Ağbaba (Malatya)
7) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
8) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
9) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
10) İhsan Özkes (İstanbul)
11) Gürkut Acar (Antalya)
12) Şafak Pavey (İstanbul)
13) Sedef Küçük (İstanbul)
14) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
15) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
16) Erdal Aksünger
(İzmir)
17) Ali Demirçalı (Adana)
18) Ali Serindağ (Gaziantep)
19) Hasan Akgöl (Hatay)
20) Mehmet Ali Susam (İzmir)
21) Doğan Şafak (Niğde)
22) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
23) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
24) Sakine Öz (Manisa)
25) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
26) İdris Yıldız (Ordu)
27) İlhan Demiröz (Bursa)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın Anayasanın 82nci maddesine göre
verilmiş bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
B) Tezkereler
1.- Başbakan
Recep Tayyip Erdoğanın 7-11 Nisan 2012 tarihlerinde Çin'e yaptığı
resmî ziyarete katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/876)
17/5/2012
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 7-11 Nisan 2012 tarihlerinde Çin'e
yaptığım resmî ziyarete ekli listede adları
yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş
ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 inci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste:
Ömer Çelik Adana
Milletvekili
Yalçın Akdoğan Ankara
Milletvekili
Abdülkadir Emin Önen Şanlıurfa
Milletvekili
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Başbakanlığın
kanun tasarısının geri alınmasına dair bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım. Okutuyorum:
2.- Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti
Arasında Ekonomik ve Ticari İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının İç Tüzükün 75 inci maddesine göre geri
gönderilmesine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/877)
17/5/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 24/10/2011 tarihli ve
B.02.0.KKG.0.10/101-363/3420 sayılı yazımız.
İlgide kayıtlı
yazımız ekinde Başkanlığınıza sunulan
"Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Ekonomik ve Ticari
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı" nın Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 75 inci maddesine göre geri
gönderilmesini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, 27/3/2012 tarihinde 3957
sayı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir komuta sisteminde yer alan
asli ve en önemli unsurlarından birisi olan astsubayların
yaşadığı sıkıntıların araştırılması,
Hükûmetin uygulamalarından dolayı ortaya çıkan mağduriyetin
tespiti, bu sorunların giderilmesi ve çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 22/5/2012 Salı günkü
birleşiminde okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşimde yapılmasına ilişkin önerisi
22.05.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 22.05.2012
Salı günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
27 Mart 2012 tarih ve 3957 sayı ile
TBMM Başkanlığına, "Türk silahlı kuvvetlerinin
emir komuta sisteminde yer alan asli ve en önemli unsurlarından birisi
olan astsubayların yaşadığı sıkıntıların
araştırılması, hükümetin uygulamalarından dolayı
ortaya çıkan mağduriyetin tespiti, bu sorunların giderilmesi ve
çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla" verdiğimiz Meclis
Araştırma önergemizin 22.05.2012 Salı günü (bugün) Genel Kurulda
okunarak görüşmelerinin bugünkü Birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisi lehinde söz isteyen Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri;
Türk Silahlı Kuvvetlerinin önemli unsurlarından biri olan
astsubaylarımızın yaşadığı
sıkıntıların araştırılması, Hükûmet
uygulamalarından dolayı ortaya çıkan mağduriyetin tespiti
ile bu sorunların giderilmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılması talebimiz
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime dün Diyarbakır kırsalında bölücü katiller
tarafından kaçırılan Adalet ve Kalkınma Partisi Kulp İlçe
Başkanını kurtarmak amacıyla yapılan operasyonda
şehit olan Özel Harekât Polis Memuru Akın Bayrama rahmet, kederli
ailesine ve yüce Türk milletine başsağlığı,
yaralılarımıza da acil şifalar dileyerek başlamak
istiyorum.
AKP Kulp İlçe Başkanını
bölücü katillerden kurtarmak için yapılan operasyonun çok doğru bir
karar olduğunu, takdir ettiğimizi de ifade etmeliyim. Aynı
şekilde bölücü katillerin elinde bulunan Kaymakam Adayı Kenan
Erenoğlu, Polis Memuru Nadir Özgen, Uzman Çavuş Kemal Ekinci, Uzman Çavuş
Zihni Koç ve bugün sorunlarını konuştuğumuz astsubaylardan
Abdullah Söpçeler için de kararlı bir şekilde kurtarma
operasyonlarının yapılacağına olan inancımız
tamdır. Bu müjdeli haberi bekleyen ailelere de bu vesileyle sabır
diliyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
sayısız medeniyetin boy gösterdiği, birçok devletin
kurulduğu ancak içlerinden sadece Türk milleti ve Türk devletinin bu kadar
süre kalıcı olabildiği Anadolu coğrafyasında
varlığımızın en önemli teminatı, sahip
olduğumuz millî güç unsurları ve tabii ki en başta Türk
Silahlı Kuvvetleridir. Dünya orduları arasında nitelikleri
itibarıyla parmakla gösterilebilecek özelliklere sahip olan Türk
Silahlı Kuvvetleri subay, astsubay, uzman erbaşları ve komuta
altındaki Mehmetçikleriyle beraber Türk Milletinin en önemli
dayanağıdır. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana birçok isyan
hareketinin bastırılmasında, Kore, Somali, Afganistan, Bosna
gibi uluslararası iş birliği zamanlarında, zulme ve
soykırıma uğrayan Kıbrıslının yanı
başında ve Kıbrıs davasının çözümünde, yirmi
sekiz yıldır huzurumuzu, refahımızı ve
insanımızı katleden bölücü terörle olan mücadelede hep Türk
ordusu vardır. Bütün başarılarda ise subay, astsubay, uzman
erbaş ve Mehmetçikler hep yan yana olmuşlardır. Aynı
üniformayı giymişler, aynı karavanada yemişler, aynı
karargâhta çalışmışlar, aynı cephede
savaşmışlardır ancak maalesef bazı hususlarda
eşitsiz, adaletsiz uygulamalarla da
karşılaşmışlardır. Astsubay ve uzman
erbaşların razı olunamayacak bazı uygulamalara muhatap
olduğu da hepimizce malumdur. Sayıları yaklaşık 100
bini bulan muvazzaf astsubaylar, yine sayıları yaklaşık 120
bini bulan emekli astsubaylar yıllardır birikmiş ve çözümü
konusunda söz almış olmalarına rağmen sabırla ve askerî terbiye dâhilinde, verilen sözlerin
tutulmasını beklemektedirler. AKP hükûmetleri ise
astsubaylarımıza vermiş oldukları sözü, polislerimize,
4/Clilerimize olduğu gibi yerine getirmemekte, sorunları olduğu
gibi yerinde durmaktadır.
2007 yılında polislerimize televizyon
programlarında, canlı yayınlarda verilen sözler
tutulmalıdır. Polise yaptığınız
haksızlık zulme dönüşmüştür. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bunun takipçisi olduk, takipçiyiz ve takipçisi olacağız.
Yine, Milliyetçi Hareket Partisi olarak 23üncü Dönem
Meclisinde, astsubaylarımızın da sorunlarının çözümünü
içeren üç Meclis araştırması, altı kanun teklifi ve
sayısız soru önergesi vermiş olmamıza rağmen, Meclis
çoğunluğunu teşkil eden AKP Grubu sıcak
bakmadığı için çözüme ulaşılamamıştır.
O dönem askere uzak duran ve soğuk bakan Hükûmetin son zamanlarda orduyu
ve askerî sahipleniyor olması, arka çıkması hem düşündürücü
hem de sorunların çözümü açısından ümit vericidir.
Çalışanların uluslararası standartlarda bir
çalışma rejimine kavuşmasını hedefleyen ve adil bir
ücret rejimini isteyen Milliyetçi Hareket Partisi astsubaylarımızla
ilgili olarak, emekli olduğunda çalışırken elde ettikleri
geliri yüzde 50ye yakın azalan astsubay emeklilerine 631 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle beş yılı doldurmuş kamu
görevlilerine verilen görev tazminatının ödenmesi gerektiğini
düşünmektedir.
4752 sayılı Kanunla eğitim düzeyleri ön lisans
seviyesine çıkarılan astsubayların bu düzenlemeden yararlanmayan
emeklilerinin de intibaklarının sağlanmasının önemli
olduğunu düşünmektedir. Ağırlıklı olarak 2nci
dereceden emekli olan astsubaylar 1inci derecenin ek gösterge rakamı olan
3600den faydalanamamaktadırlar. 2nci dereceden emekli olanlar
ayrıca en yüksek devlet memuru maaşının yüzde 70i kadar
tazminat almaktadırlar. Bu oran 1inci dereceden emekli olanlarda yüzde
130 olduğu için ikisi arasındaki fark 500 TLye yaklaşmakta ve
bir adaletsizliğe sebep olmaktadır.
Bütün
şartları taşıdığı hâlde 1inci derecenin
4üncü kademesine yükselemeyen bir sistemin mağdurudur astsubaylar. Devlet
memurları için ön lisans sahibi olmak 1inci derecenin 4üncü kademesine
yükselmek için yeterli iken astsubaylar ön lisans, lisans, yüksek lisans,
doktora dahi yapsalar ancak 1inci derecenin 3üncü kademesine
gelebilmektedirler. İşin ilginç ve komik olan tarafı ise,
astsubayların mahiyetinde çalışan ve ön lisans almış
sivil memurlar 1inci derecenin 4üncü kademesine kadar yükselebilmektedirler.
5434 sayılı Emekli Sandığı
Kanununun ek 81inci maddesi çerçevesinde makam tazminatına hak
kazanamamış MİT hizmetleri ve emniyet hizmetleri
sınıflarına dâhil emekli çarşı ve mahalle bekçileri de
içinde olmak üzere seyyanen 100 bin TL alınmakta iken, emeklilik döneminde
herhangi bir tazminat almayan emekli astsubaylar bu 100 TLden de mahrumdurlar.
Devlet Memurları Kanununun 36ncı maddesi
çerçevesinde teknik bir göreve atanmalarından dolayı tüm memurlara 1
derece verilmektedir. Astsubaylar ise teknik bir görev yapmalarına
rağmen bu dereceyi alamamaktadırlar. Astsubaylara da 1 derece
verilmeli ve emeklilerin de intibakı buna göre düzeltilmelidir.
Astsubaylıktan subaylığa geçiş
oranı artırılmalı ve astsubayların mesleki motivasyonu
ve Türk Silahlı Kuvvetleri personel kalitesinin yükseltilmesine
katkıları sağlanmalıdır. Yüksek lisans ve doktora
yapan astsubaylara 1 kademe verilmesi hususunun komutanın takdirine ve
kotaya bağlanmış olması izah edilemez bir
eşitsizliktir. Bu uygulama lisans üstü eğitim almış tüm
emeklileri de kapsayacak şekilde değiştirilmelidir.
OYAK iştirakçilerinin çoğunluğunu
teşkil etmelerine rağmen astsubaylar yönetimde yeteri kadar yer
alamamaktadırlar. Yönetimde yer alamamaktan başka, emekli
astsubayların istihdamı da mümkün kılınmamaktadır. Bu
durum hem iştirakçilerin kuruma güvenini sarsmakta hem de
uluslararası mahkemelerde hak arayışına sebep
olmaktadır. Astsubaylar hem çalışırken hem de emekliyken
OYAK yönetiminden ve hizmetlerinden hak ettiği payı
almalıdırlar. Buna yönelik düzenlemelerin OYAKı
zayıflatacağını düşünmek oldukça yanlış bir
öngörüdür, bilakis astsubayların da yeteri kadar dâhil edileceği OYAK
sistemi daha da güçlenecektir.
Askerlik
gibi herkesin taşıyamayacağı zor bir görevi üzerinde
bulunduran astsubaylar binbir emek ve zahmetle dışarıdan
başka fakülteleri bitirip hukuk diploması gibi diplomalara sahip
olmaktadırlar ancak elinde hukuk diploması olduğu halde
astsubaylar ne askerî mahkemelerde ne de disiplin mahkemelerinde vazife
alamamaktadırlar. Bilime ve ehliyete saygının gereği
astsubaylarımızın askerî hiyerarşi de göz önüne
alınarak sisteme hukukçu kimlikleriyle entegre edilmeleri bilhassa dışlanmışlık
hissinin önüne geçilmesi bakımından büyük önem arz etmektedir. Zaman
zaman ihtiyaca binaen Türk Silahlı Kuvvetlerinde sözleşmeli subay
istihdamı yapılmaktadır. Oysa yıllarını Türk
Silahlı Kuvvetlerine vermiş olan astsubaylara imkân tanınsa ve
bu ihtiyaç deneyimli seçkin astsubaylardan temin edilse Türk Silahlı Kuvvetleri
için 2 kere kazanmak söz konusu olacaktır.
Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait hastanelerde,
astsubayların da aleyhine, rütbeye göre poliklinik uygulaması
tartışmaya bile değmeyecek bir uygulamadır. Hâlen devam
ediyorsa bu ayıbın örtülmesi mümkün değildir. Doktorların
hastalarına rütbesine göre değil aciliyetine ve Hipokrat yeminine
göre yaklaşmaları esastır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
zikrettiğim bu sorunların çözümüne ilişkin düzenlemelere zemin
olmak üzere, Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak 24üncü Dönemde
de bu araştırma önergesi dâhil birçok araştırma önergesi,
kanun teklifi ve sözlü, yazılı soru önergeleri Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündemine getirilmiştir. Haksızlıkları,
adaletsizlikleri giderecek, çalışanlar arasında
barışı sağlayacak ve adil bir ücret sistemine esas olacak
bu teklifler tasviplerinize mazhardır. Yüce Meclisin kabulü hâlinde göz
bebeğimiz Türk Silahlı Kuvvetlerinin ana unsurlarından biri olan
astsubaylarımızın yurdun dört bir yanında vatanın
bütünlüğünü, Türk milletinin birliğini ve Türk devletinin
bekasını temin yolunda moral ve motivasyonları zirve
yapacaktır.
Bu duygularla, araştırma önergemizin kabulünü diler, Türk
milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Öneri aleyhinde söz isteyen Şirin Ünal, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi üzerinde
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Malumunuz, askerlik, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 72nci
maddesi gereğince her Türk vatandaşının hakkı ve
ödevidir. AK PARTİ Hükûmeti halkı yaşat ki devlet
yaşasın ilkesi doğrultusunda yaklaşık on
yıldır ülkeyi yönetmektedir. Devlet memurlarıyla beraber geçen
on yıl içinde subay, astsubay ve uzman jandarma ile uzman er,
erbaşlarımıza enflasyonun üzerinde gelir artışı
sağlanmıştır. Hâlen 4.692 Türk lirası aylık alan
bir kıdemli albayımız millî gelirimizin yaklaşık 3
katı büyüklüğünde bir gelire sahip bulunmaktadır. 3.030 Türk
lirası aylık net maaş geliri olan kıdemli
başçavuşun ise millî gelirimizin yaklaşık 2 katı bir
geliri olduğunu görmekteyiz. Bir uzman erbaşımızın net
maaşı ise yaklaşık 2 bin liradır. Bu
arkadaşımız da gene millî gelirimizin 1,32 katı bir gelire
sahip bulunmaktadır.
Sayın milletvekilleri, Genelkurmay Başkanlığı,
Millî Savunma Bakanlığı ve İçişleri
Bakanlığının koordineli çalışmaları
sonucunda biraz sonra sizlere detaylarını sunacağım kanun
değişiklik teklifleri hazırlanmıştır. Bu
değişiklik tekliflerinin yarıdan fazlası Türk Silahlı
Kuvvetlerini ilgilendirmektedir. Son yapılan iyileştirmeler
kapsamında yaklaşık yirmi kanunda değişiklik
yapılmıştır. Kanun değişiklik teklifleri
geçtiğimiz hafta Millî Savunma Bakanımız ve uzman bürokratlar
ile birlikte Millî Savunma Komisyonunda uyum içerisinde
değerlendirilmiş, gerekli ilave ve düzeltmeler
yapılmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetlerindeki mevcut personelin, er ve
erbaşların daha iyi şartlarda eğitime
hazırlanmalarının, özlük haklarının
iyileştirilmesinin Hükûmetimizin 2023 hedefleri doğrultusunda
profesyonel orduya geçiş sürecinde başlıca temel adımlar
olduğunun altını çizmekte fayda görmekteyim.
Sayın milletvekilleri, bu tasarı ile askerlik şubesi
başkanlıklarınca kısa sürelerle teşkil edilen ve
etkinliği kalmayan askerlik meclislerinin
kaldırılmasını; ilk yoklama ile yedeklik yoklama
işlemlerinin kaldırılmasını; yükümlülerin
sağlık muayenelerinin, sürekli rahatsızlıklarını,
kullandıkları ilaçları, geçirmiş olduğu ameliyat ve
operasyonların kayıtlarını tutan aile hekimlerince
yapılmasına imkân sağlanmasını, askerî hastane
bulunmayan yerlerde engelli, yatalak, uzuv kaybı gibi gözle görülür
rahatsızlığı bulunanlar hakkındaki Askerliğe
elverişli değildir. sevk geciktirmesi veya ertesi yıla
bırakma kararlı sağlık raporlarının askerlik
şube başkanı ile mülki amirliklerce görevlendirilecek resmî 2
tabipten oluşan geçici sağlık kurulunca verilmesini;
yükümlülerin aile hekimi, resmî, sivil sağlık kuruluşları
veya asker hastanelerindeki muayene işlemlerinden herhangi bir ücret veya
katkı payı alınmamasını; yoklama süresinin
uzatılması ve buna bağlı olarak yoklama kaçağı
sayısının azaltılmasını; 1111 sayılı
Askerlik Kanununun 83, 84, 85, 87 ve 94üncü maddeleri gereğince il veya
ilçe idare kurullarınca yükümlülere idari para cezası verilmesi
uygulamasına ve bundan kaynaklı vatandaşlarımızın
şikâyetlerine son verilmesini; askerlik meclislerinin
kaldırılmasına paralel olarak bu meclislerin toplu
olmadığı zamanlarda askerlik kararlarının il veya ilçe
idare kurullarınca alınması uygulamasına da son
verilmesini; günümüzde birçok üniversitede okula devam mecburiyeti
bulunmaması ve sınıf geçme yerine ders geçme uygulamasına
geçilmesi nedeniyle fakülte ve yüksekokul öğrencilerinin askerlik
ertelemesi şartlarından olan okula devam mecburiyeti ve iki yıl
üst üste sınıfta kalmama zorunluluğunun
kaldırılmasını; dış kaynaktan temin edilen
muvazzaf subay adaylarının rütbe takmadan önceki subay temel askerlik
ve subaylık anlayışı kazandırma eğitimine tabi
tutulmalarını; yakınlarının doğum, ölüm ve
ağır hastalığı hâllerinde Türk Silahlı Kuvvetleri
personeline verilecek izinlerin yeniden düzenlenmesini; astsubayların
1inci dereceye yükselebilmelerine imkân tanınmasını; askerlik
hizmeti sırasında veya bitirdikten sonra fakülte ve
yüksekokulları bitirenlere sözleşmeli subay veya astsubay olabilme
imkânının tanınmasını; askerî öğretim kurumlarında
görevli öğretim elemanlarına sivil personele, eşiti subaylar
gibi sosyal tesis ve lojmanlardan istifade imkânı
tanınmasını amaçlamaktayız.
Ayrıca, Anayasa değişiklikleriyle Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda mahkemelerin
bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı
ilkeleri esas alınarak 357 sayılı Askerî Hâkimler Kanununda
sicil işlemleri, birinci sınıfa ayrılma ve birinci
sınıf olma işlemleri, özlük hakları, izin işlemleri,
haklarındaki ihbar ve şikâyetler, soruşturma ve kovuşturma
mercileri, genel yargıya tabi şahsi suçlar ve hukuki sorumluluk,
bağımsızlık, teminat ve ödevler ile emeklilik
işlemleriyle ilgili düzenlemeler yapılmıştır.
1600 sayılı Askerî Yargıtay Kanununda Askerî
Yargıtay Başkanı ve üyelerinin görev tanımlarında
düzenlemeler yapılmış, 1602 sayılı Askerî Yüksek
İdare Mahkemesi Kanununda da davaların işleyiş süreci
konusunda düzenlemeler yapılmıştır. 353 sayılı
Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanunda
yapılan değişiklik ile ihbar ve şikâyetler maddesi
değiştirilmiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemimizde bulunan söz konusu kanun
tasarısının yasalaşarak vatanımız ve milletimiz
adına hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Bu
vesileyle, Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisine katılamadığımızı
belirterek hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Öneri lehinde söz isteyen Ahmet Toptaş, Afyonkarahisar Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan astsubaylarla ilgili
araştırma önergesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Sözlerime başlamadan önce Hatay Amanosta şehit
verdiğimiz askerlerimizin ve dün bir kaza adı takılan top
patlaması sonucu ölen bir polisimizin ailelerine
başsağlığı, kendilerine Tanrıdan rahmet
diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün Askerlik Yasası ve
değişik yasalarda değişiklik yapılmasını
öngören bir yasa gündeme gelecek, bugün görüşeceğiz. Bu yasa
görüşülürken biz astsubayların, uzman erbaşların ve
jandarma uzmanlar ile askerî öğrencilerin ciddi sorunları
olduğunu, bu sorunların da bu yasal düzenleme sırasında
değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştik.
Yine, TSK personel Yasasında geçmişte yapılan bir
değişiklikle eklenen 32nci maddeyle resen emekli edilip
haksızlığa uğramış,
ayrımcılığa uğramış insanların da
sorunlarının çözümü konusunda bu yasayla bir çözüm bulabiliriz diye
öneriler getirmiştik, komisyonda bunları konuşmuştuk.
Her ne kadar biraz sonra görüşeceğimiz yasa bütün
grupların aşağı yukarı anlaşmasıyla geliyor
olsa da biz bunu ehvenişer niyetinden bazı iyileştirmeleri
beraber yaptığımız için kabul ettik ve olumlu oy
vereceğiz. Ancak bu yasa biraz önce saydığım
sorunların hiçbirisini çözmüş bir yasa değildir. Özellikle
astsubayların, jandarma uzman çavuşların, uzman
erbaşların sorunları hemen hemen bütünüyle ortada
durmaktadır.
Değerli arkadaşlar, sayıları 100 bini bulan muvazzaf
astsubaylar ve emekli astsubayları göz önüne
aldığımızda aileleriyle birlikte 1 milyona yakın
insana tekabül etmektedirler. Bu insanların yıllardan beri
birikmiş sorunları vardır. Yıllardan beri de bunların
bu sorunlarının çözümü konusunda sözler verilmiştir ama biraz
önce konuşan arkadaşımın dediğinin aksine bu sözlerin
hiçbirisi bugüne kadar tutulmamıştır. Eğer tutulmuş
olsaydı astsubayların sorunları bugün yeniden bir sorun
yumağı hâlinde karşımıza çıkmazdı.
Astsubaylar ne istiyorlar, hangi sorunları çözülmüş, hangi
sorunlarına çözüm istiyorlar? Şimdi, bakınız,
astsubayların istediklerine bakacağım. O kadar basit sorunlar
çözülmemiş ki bugün hâlâ devam edegelmiş ve bizden talepte
bulunuyorlar. Astsubaylar diğer subaylara verilen temsil ve görev tazminatının
kendilerine de verilmesini istiyor. Bu kadar basit. Yıllar önce Sayın
Başbakan, sayın millî savunma bakanları bu konularda
iyileştirme yapılacağına söz verdikleri hâlde bugüne kadar
demek ki yerine getirilmemiş, bu sözler tutulmamış, bu talep
hâlâ devam etmektedir.
Yine astsubaylar ne istiyor? Sözleşmeli subay yerine
yetişmiş astsubayların nasbedilmesini istiyor. Yani
astsubaylık bir asker mesleği; askerlikte en ciddi eğitimi
alıyor, en ciddi şekilde askerliğini yapıyor. Bunun yerine,
siz, bu tecrübenin yerine, bu birikimin yerine dışarıdan sözleşmeli
subay alıyorsunuz. Hiç olmazsa bu birikim, bu tecrübe,
dışarıdan sözleşmeli subay almak yerine bizden nasbedilerek
kullanılsın. diyorlar. Ne istiyor astsubaylar? Astsubay meslek
yüksekokullarından kara harp okullarına yatay geçiş istiyorlar.
Yani liselerden Kara Harp Okuluna öğrenci alınıyor da astsubay
meslek yüksekokullarından niye yatay geçişle öğrenci
alınmadığını biz de anlamış değiliz.
Astsubayların bu sorunu da çözülmemiş demek ki.
Yine ne istiyor astsubaylar? 1inci derecenin 4üncü kademesine
yükseltilmek istiyorlar. Evet, bu yasal düzenlemeyle 1inci derecenin 4üncü
kademesine astsubayların yükselmesini sağladık ama gösterge
aynı kaldığı için maaşlarında ayda 4 lira kadar
bir artış söz konusu. Yani biz 1inci derecenin 4üncü kademesine kadar
sizi yükselttik ama maaşınızda 4 liralık bir
artış dediğimiz zaman, bu, astsubayla dalga geçmek anlamına
gelen bir telaffuz biçimi oluyor arkadaşlar.
Subaylık müracaatlarında yedi ve dokuz yıl yerine
beş ve yedi yıl istiyorlar, yani son derece basit bir çözüm ama çözen
yok, çözememişiz. Ne istiyorlar? OYAKta en çok katılımcı
astsubaylar fakat en az temsil edilen ve OYAKın olanaklarından en az
yararlananlar astsubaylar. Bu olanaklardan ciddi ciddi yararlanmak istiyor. Ne
istiyorlar? Askeriyenin sosyal tesislerinden eşit koşullarda yararlanmak
istiyorlar. Ne istiyorlar? Hastanelerden eşit koşullarda yararlanmak
istiyorlar.
Değerli arkadaşlarım, bu sorunların hepsi
çözülebilir sorunlar ama biz bugüne kadar bu taleplere göz
kapatmışız, söz vermişiz ama yerine getirmemişiz.
Değerli arkadaşlar, bir de uzman jandarmalar ve uzman
erbaşlar var. Getirdiğimiz yasal düzenlemeyle, biraz sonra
görüşeceğimiz yasal düzenlemeyle bunların sorunlarına da
bir çözüm getiremedik. Ne yazık ki bunların sorunları da aynen,
olduğu gibi durmaktadır.
Bir de, biraz
önce söylediğim gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa
eklenen geçici 32nci maddeyle resen emekli edilen bazı askerlerin
sorunları çözülmüş ama ciddi bir bölümünün sorununun çözülmediği
de ortada. Örneğin YAŞ kararlarıyla ordudan çıkarılan
ya da resen emekli edilenlere, çıkarılan bir yasayla yeniden
bazı hakları iade edilmiş ancak idari sicil amirlerinin
verdikleri kararlarla emekli edilen ya da askerlikten çıkarılanların
hiçbir hakları iade edilmemiş. Bunlara deniliyor ki: Sizin için
yargı yolu açıktır. Değerli arkadaşlar, özellikle
darbe dönemlerinde, özellikle emir komuta altındaki mahkemelerde, amirin
görevden çıkardığı, amirin resen emekli ettiği bir
şahsın o mahkemede hakkını hukukunu iddia etmesi mümkün
müdür? Dolayısıyla, binlerce resen emekli insan şu anda
perişan durumda ve ne yapacağını bilmez durumdadırlar.
En son ne yaptıklarını size söylemek isterim: Üç gündür
Eskişehirde, resen emekli edilmiş ve bugüne kadar hakları iade
edilmemiş subaylar, astsubaylar açlık grevindedirler.
Bu sorunlar bu
kadar ortadayken bu sorunları görmezden gelmek mümkün değildir. Bu
insanların çığlığına, bu insanların
çağrısına cevap verelim, ses verelim. Bu sorunların çözümü
son derece basit. Bu ülkenin bütçesine yükleyeceği çok ciddi maliyetler de
yok. Değerli arkadaşlar, üç gündür açlık grevini yapan ve
açlık grevi yaparak haklarını aramak zorunda kalan
insanların da hiç olmazsa bu vesileyle sorunlarına çözüm bulup onları
da kendi açlık grevleriyle kendi sorunlarına çözüm aramak zorunda
bırakmış olmaktan dolayı utancımızdan nasibimizi
almış oluruz.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul
edilmemiştir.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile
Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 248
sıra sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün
91inci maddesine göre temel kanun olarak, bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Tarih:
21/05/2012
Danışma
Kurulunun 21/05/2012 Pazartesi günü yaptığı toplantıda,
aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanı
Mustafa Elitaş Emine Ülker Tarhan
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan
Vekili
Mehmet Şandır Hasip Kaplan
Milliyetçi
Hareket Partisi Barış ve Demokrasi
Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan
Vekili
Öneriler:
Bastırılarak dağıtılan 248 sıra
sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" Kısmının 2 nci sırasına, yine bu
kısımda bulunan 233, 177, 7, 10, 108, 114, 206, 89, 90, 54, 16, 155,
195, 196, 11, 13, 20, 17, 19, 28, 31, 98 ve 34 sıra sayılı kanun
tasarılarının bu kısmın 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11,
12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 ve 25 inci sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun; 22 Mayıs 2012 Salı günkü birleşiminde 248
sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar, gece 24:00'de günlük programın
tamamlanamaması hâlinde, günlük programın tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
248 Sıra sayılı kanun tasarısının
İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması;
önerilmiştir.
|
248 Sıra Sayılı Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/618) |
|||
|
|
BÖLÜMLER |
BÖLÜM
MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ
MADDE SAYISI |
|
|
1. BÖLÜM |
1 ila 30 uncu maddeler |
30 |
|
|
2. BÖLÜM |
31 ila 56 ncı maddeler (Çerçeve 42 nci maddeye
bağlı geçici 9,10,11 ve 12 nci maddeler ile Çerçeve 56 ncı
maddeye bağlı ek madde 28 ve ek madde 29 dahil) |
30 |
|
|
3. BÖLÜM |
57 ila 81 inci maddeler ( Çerçeve 58 inci maddeye
bağlı geçici 33 ve geçici 34 üncü maddeler dahil) |
26 |
|
|
TOPLAM MADDE SAYISI |
86 |
|
BAŞKAN Söz talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan
gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım
ve oylarınıza sunacağım:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, (2/47) esas numaralı Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/46)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
(2/47) esas numaralı kanun teklifimin, İç Tüzükün 37nci
maddesi uyarınca doğrudan gündeme alınması hususunu
saygılarımla arz ederim.
M.
Akif Hamzaçebi
(İstanbul)
BAŞKAN Teklif sahibi adına Akif Hamzaçebi, İstanbul
Milletvekili, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ağustos 2011 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdiğimiz ve o
tarihten bu yana da komisyon gündemlerinde bekleyen, görüşülmek üzere
gündeme alınmamış olan kanun teklifimiz ile ilgili olarak
huzurunuzdayım.
Kanun teklifimiz, ilgili kanunlara, Millî Eğitim
Bakanlığı Teşkilat Kanununa ve Genel Kadro Usulü Kanununa
bir madde ilave etmek suretiyle, öğretmen atamalarında
kullanılmak üzere toplam 100 bin adetlik bir kadro ihdasını
öngörmektedir. Atanamayan öğretmen adayları ve öte taraftan da Millî
Eğitimin öğretmen ihtiyacı Türkiye'nin gündeminde çok uzun
zamandan beri önemle, ağırlıkla yer almıştır,
âdeta kangren olmuş bir meseledir. Bir tarafta üniversite mezunu olup,
üniversiteleri bitirmiş olan ve atama bekleyen yüz binlerce öğretmen
adayı, öte tarafta sadece Doğu Anadoluda, Güneydoğu Anadoluda
değil İstanbulda bile 55-60 kişilik sınıflarda ikili
öğretimin yapıldığı okulların olduğu Millî
Eğitim Bakanlığının öğretmen ihtiyacı. Bir
yandan önemli bir öğretmen ihtiyacı var, öte taraftan da önemli bir
beklenti var, yüz binlerce üniversite mezunu gencimiz öğretmen olarak
atanmak üzere bekliyor. Hem bu ihtiyacı, Millî Eğitim
Bakanlığının öğretmen ihtiyacını hem de
gençlerimizin beklentisini karşılamak üzere, bu iki ihtiyaç ve
beklentiyi bir arada dengelemek üzere kanun teklifimiz 100 bin adetlik bir
kadroyu ihdas etmeyi öngörmektedir.
Hatırlanacaktır, 2011 yılı bütçesi Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülürken, 2010 yılının Kasım
ayında zamanın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet
Baş 2011 yılı öğretmen atamalarında kullanılmak
üzere 55 bin adet kadro ihdasının planlandığını
açıklamıştı. Sayın Bakanın bu açıklaması
üzerine, atama bekleyen öğretmen adayları büyük bir beklenti
içerisine girdiler, büyük bir umutla beklemeye başladılar. Daha
sonra, bir eski millî eğitim bakanımız, partide yetkili olan bir
kişi bu atamanın tek seferde ve 2011 yılının
Ağustos ayında yapılacağını ifade etti ve 2011
yılı Temmuz başında yapılacak KPSS sınavına
hazırlanmak üzere de adaylarımız beklemeye başladılar
ancak yapılan açıklamalara uyulmadı, 55 bin öğretmen
ataması sözü tutulmadı ve öte taraftan, Ağustos 2011de
gerçekleşeceği söylenen atamanın 30 binlik bölümü haziran
ayında yani seçimlerden önce yapıldı ve bütün beklentiler
boşa çıktı, beklentiler altüst oldu. Sonuçta, 2011
yılı içerisinde önemli bir kısmı, sözleşmelilerin
kadroya geçirilmesi olmak üzere, üç partide atama yapıldı.
Bunların bir bölümü de boşalan kadrolara yapılan
atamalardır. Toplam 46 bin adetlik bir atama
yapılmıştır, verilen söz tutulmamıştır.
Öğretmenler kısa bir süre önce Ankaraya geldiler, Millî
Eğitim Bakanlığı önünde toplandılar, dertlerini bir
basın açıklamasıyla duyurdular. 15 Mayıs 2012 tarihinde bu
toplantı Ankarada yapıldı ve öğretmenler, Hükûmeti,
Sayın Millî Eğitim Bakanını verdikleri sözü tutmaya davet
ettiler. Bu sözler tutulmamıştır. Bu yıl bir miktar atama
yapılmıştır ama yapılan atamaları üst üste
koyduğumuz zaman, birikimi, beklentiyi ve Millî Eğitim
Bakanlığının öğretmen ihtiyacını dikkate
aldığımız zaman yapılan atamalar devede kulak
kalmaktadır. O nedenle biz, 100 bin kadroyu ihdas etmeyi ve bu kadrolara
bu yıl içerisinde atama yapılmasını öneriyoruz. Sayın
Bakanın, Hükûmetin ve Genel Kurulun dikkatine, takdirine sunuyorum. Bu,
daha fazla ötelenebilecek bir sorun değildir, öğretmen adayları
bunalıma girmiştir, psikolojik sorunlar yaşamaktadır,
intihar edenler vardır aralarında. Bu ağır strese
dayanamayıp hasta olanlar, ağır hasta olanlar,
hayatını kaybedenler vardır, olay bir başka şekle, bir
başka soruna dönüşmek üzeredir. Bu nedenle teklifimize destek
istiyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bir milletvekili adına Ensar Öğüt, Ardahan Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; atamasını bekleyen
öğretmenlerin kadro alması hakkında Sayın Akif
Hamzaçebinin vermiş olduğu kanun teklifi üzerine söz aldım.
Hepinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi, on
yıl önce iktidara geldiğinde, ilk iş olarak atamasını
bekleyen yaklaşık 300 binin üzerinde olan öğretmenlerin
atamasının yapılacağının taahhüdünde
bulunmuştu. Şu anda genel durum şu: On yıl içerisinde 300
bin civarında öğretmen atandı ancak bunun 200 bini emekli oldu.
200 bin emekli olunca 100 bin atama yapılmış oldu.
Şimdi, Sayın Bakan da burada. Sayın Bakanım,
özellikle 300 bin civarında bir öğretmen ataması
yapıldı. deniyor, bunun 200 bini emekli dersek 100 bini
atanmış oluyor. Buradaki olay şu: Şu anda,
atamasını bekleyen çok sayıda öğretmen var yani 300 binin
üzerinde. Beni dün de aradılar, hatta Türkçe öğretmeni
arkadaşlarımız Türkçeye biraz daha ağırlık
verilsin. dediler. Bu anlamda, şimdi, bizim doğu ve güneydoğu
başta olmak üzere Türkiyenin genelinde, uzman öğretmenler
atanacağına ücretli öğretmenler var. Yani öğretmenlikle
alakası olmayan, uzman olmayan, iki yıllık fakülteyi bitirmiş,
yüksekokulu bitirmiş, belki bazı yerlerde de lise mezunu olan
arkadaşlarımız ek ücret alarak öğretmenlik yapıyor.
Şimdi bakın, doğu ve güneydoğu başta olmak üzere bütün
o bölgedeki illerde üniversitede hep sonuncuyuz. Niye üniversitede sonuncuyuz?
Çünkü uzman öğretmen gitmiyor. Uzman öğretmen niye gitmiyor? Lojman
yok, lojman olmadığı gibi sosyal imkânları yok. Şimdi,
batıda bir öğretmen, İzmirde, Afyonda, Muğlada,
Antalyada, İstanbulda, Bursada, Balıkesirde olan öğretmen
normal bir maaş alıyor; Karsta, Ardahanda, Iğdırda,
Ağrıda, Erzurumda, Vanda olan öğretmen de aynı
maaşı alıyor. Ama Vanda oturan veya Karsta oturan bir
öğretmen beş ton kömür yakıyor arkadaşlar. Bakın
Sayın Bakanım, buna çok dikkat çekmek istiyorum, beş ton kömür yakıyor.
Orada da aynı maaşı alıyor, burada da aynı
maaşı alıyor. O zaman orada durmuyor, hem iklim
koşulları ağır hem coğrafi koşullar
ağır hem de aynı maaşı alıyor. O zaman burada bir
dengesizlik var, bölgeler arasında kalkınma açısından da
dengesizlik var. O zaman ne yapmak lazım? Kalkınmakta öncelikli olan
illere, sizden istirham ediyorum, oraya giden öğretmenlere ve memurlara
farklı bir ücret ödenmesi lazım. En azından batıdaki
öğretmenlerden, memurlardan yüzde 30 daha fazla maaş ödenmesi
lazım. Aksi takdirde kimse gitmiyor. Yani lojmanı yok, sosyal
tesisleri yok, kış ağır, yedi sekiz ay kış
sürüyor, suları donuyor, affedersiniz tuvalete gidiyor tuvaletteki su
donuyor, okuldaki su donuyor, okulun zaten birtakım eksikleri var,
öğretmenin gidiş gelişi güvenlik açısından çok önemli,
bir de köyler arasında biliyorsunuz taşımacılık var
arkadaşlar. Doğuda ve güneydoğuda öğretmenler bir yerden
bir yere giderken minibüsle gidiyor, o da bir sorun güvenlik açısından,
biliyorsunuz bir çok öğretmenimiz şehit oldu o bölgede. Bu anlamda,
Sayın Bakandan ben rica ediyorum, Ardahana gelecekmiş çok memnun
olurum, ben de kendisine eşlik edeyim, ama bizim bölgemizin, doğu ve
güneydoğu başta olmak üzere Türkiye genelindeki öğretmen
açığını hesap ederek mutlak surette bütçeden belli bir
pay ayrılsın ve bu öğretmen açığı
kapatılsın. Aksi takdirde yani ne olacak o zaman? Biz bu
öğretmenleri niçin mezun ettik üniversitelerden? Yani bu kadar devlete
maliyeti var, kendi ailesine maliyeti var. Öğretmenler şu anda
dershanelerde, sağda solda asgari ücretin de altında kölelik
yapıyorlar. Yazık günah, bu insanlar bizim insanlarımız.
Bunların sayısı bir ara, ben Sayın Genel
Başkanımla beraber Batmana gitmiştim 327 bin kişi.
demişlerdi. 327 bin kişi değil de 227 bin kişi olsa dahi
çok büyük sayı arkadaşlar.
Biz Türkiye
Büyük Millet Meclisinde milletvekiliysek, o zaman bütçeyi de biz
yapıyorsak, Sayın Bakan
önersin, getirsin, biz muhalefet olarak da destek verelim ve bu ataması
beklenen öğretmenlerin mutlak surette atamasını
sağlayalım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Hükûmet adına Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer söz
istemişlerdir.
Buyurun
Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Çok
değerli milletvekilleri, sözlerime başlarken hepinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Bu atama
bekleyen öğretmenler meselesi ve konuyla ilgili gündeme getirilen
hususlar, hakikaten bizim ülkemizin önemli sorunlarından birisi.
Öğretmen meselesi üzerinde bizim çok rasyonel bir şekilde durmak ve
ulusal düzeyde bir karar vermek zorunda olduğumuz konu olarak görülmesi
lazım. Dışarıda atama bekleyen öğretmenleri veya
öğretmen adaylarını göz önüne alarak onların çokluğu
üzerine siyaset yapmak maalesef ileride hem hükûmeti hem tüm siyaset
kurumlarını hem de tüm toplumu sıkıntıya sokacak
sonuçlar doğurabilir.
Biraz sonra
sözlü soru önergelerine de cevap vereceğim ama hemen şunu
söylemeliyim: Şu anda dışarıda öğretmen adayı
olan yaklaşık 247.500 kişi var. Millî Eğitim
Bakanlığının MEBBİS sistemine göre norm kadro
belirlemeleri hesap edilerek ortaya koyduğu ihtiyacı ise bugünkü şartlarda 116 bin öğretmen civarındadır yani
bugün varsayalım ki sizlerin önerdiği rakamın üzerine bir 20 bin
kişilik kadro daha konulsa ve Millî Eğitim
Bakanlığının bütün ihtiyacı olan öğretmenler
kadromuza alınsa dışarıda hâlâ 127 bine yakın
öğretmen adayımız açık olacak. Nasıl çözeceksiniz
meseleyi? Öğretmen alarak
çözeceğiniz bir sorun değil bu.
Başka bir şey daha söyleyeyim. Şu anda bizim eğitim
fakültelerimizde, fen edebiyat fakültelerimizde ve öğretmen olabilme
ihtimali olan, pedagojik formasyon olarak öğretmen olabilme ihtimali olan
diğer okullarımızda okuyan öğrenci sayımız 658
bin civarındadır yani 658 bin öğrenci, onun üzerine 247.500
öğrenciyi daha koyduğunuz zaman neredeyse 1 milyona yakın
öğrenci. Bir kere burada açık bir şekilde bir zihniyet sorunu
var. Dünyanın hiçbir yerinde üniversite eğitimi sadece belirli
alanlara meslek elemanı yetiştirmek üzere yapılmaz. Üniversite
eğitimi toplumun entelektüel seviyesini yükseltmek, eğitim
standartlarını geliştirmek, toplumun eğitim yıllarıyla
alakalı düzenlemelerde ve insanî gelişmişlik problemlerini
çözmede kullanılan bir malzeme olarak kullanılır. Toplumsal
eğitim yaşam kalitemizle alakalı bir husustur. Üniversiteyi
bitirenin, hele hele eğitim fakültesini bitirenin illa öğretmen
olacağı şeklindeki bir dayatma maalesef ileride sizler için de
geriye dönen bir silah, geriye tepen bir silah olabilir. O yüzden bunu
oturmalı, rasyonel bir şekilde hesaplamalıyız. Nitekim biz
bu hesapları da yapıyoruz. Bütçe dengelerimizi göz önüne
alıyoruz. Dışarıdaki çocuklarımızın
sorunlarını hesap ediyoruz. Kadromuza bakıyoruz ve mümkün
olduğu kadar da çözmeye çalışıyoruz. Bugün ben aslında
sizlerin verdiği önergeyi memnuniyetle
karşıladığımı ifade etmek istiyorum. Hakikaten,
gönlümüz, bu sorunun bir şekilde çözülmesini arzu ediyor. 100 bin
değil dediğim gibi 120 bin öğretmen hemen alalım ve bu
sorun bitsin. Ancak ertesi yıl bizim öğretmen ihtiyacımız
sadece emekli olan öğretmenler kadar olacak, 8 bin kişi veya 10 bin
kişi civarında. Sonrası ne olacak?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Bakanım,
32 tanesi intihar etti.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - O
yüzden, arkadaşlar, bu ülkede eğer bahsettiğiniz sorunla ilgili sadece öğretmenle ilişkilendirecek olursanız
metodolojik bir hata yapmış olursunuz. Türkiyede benzeri pek çok
problemi yaşıyoruz, onların pek çoğunda da farklı
sebepler ve gerekçeler var. Öğretmenlik adayıyla intihar
arasında doğrusal bir ilişki kurmak, bütünüyle bilimsel
açıdan anlamlı değildir.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Geride
bıraktıkları
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) - Bu açıdan, ben şunu söylemek istiyorum sadece: Maliye
Bakanlığımız çalışıyor, yeni kadro meselesi
üzerinde hazırlık yürütüyor. O hazırlıklar
neticelendiği zaman biz size bunu sunacağız.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) 55 bin atamaya söz
verdiniz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) - Şu anda, daha çok da haziran ayıyla ilgili bir atama
beklentisi de söz konusu oldu toplumda, pek çok adayımız haziran
ayında atama bekliyor. Bunun da teknik olarak mümkün olmadığını,
bu yıl verilen kadroların şubat ayında
kullanıldığını -bütün kadroların, 17 bin kadro
verilmişti- onun yerine ek eğer bir kadro verilecekse bir kanun
çıkartılması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Yeni bir
kanun çıkacak, yeni kanundan sonra biz kılavuzlarımızı
yayınlayacağız. Ağustos ayından önce teknik olarak
öğretmen alma imkânımız bulunmuyor. Onun için de Maliye
Bakanlığının yaptığı hazırlığı
beklemekte ben yarar görüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.18
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Tanju ÖZCAN (Bolu)
_____0_____
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili ve İstanbul
Milletvekili Akif Hamzaçebinin İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verdiği doğrudan gündeme alınma önergesinin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için
elektronik sistemle oylama yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.34
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Tanju
ÖZCAN (Bolu)
_____0_____
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili ve İstanbul
Milletvekili Akif Hamzaçebinin İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verdiği doğrudan gündeme alma önergesinin ikinci oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Gündemin Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, sunuşlar bölümünde belirttiğim
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin birlikte cevaplandırmak istediği
sözlü soru önergelerini okutuyorum:
VI.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI+
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda
içme suyu temini için elektrik kullanan köylülerin faturalarının
Devlet tarafından ödenmesine ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/27) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim.15.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan'da birçok köyün su sorunu bulunmaktadır. Ardahan'da
köylerin birçoğunda elektrik motoruyla su verilmektedir. Bu yüzden suyu
kullanmakta zorlanmaktadırlar. Onlarca köyün elektriği kuyu ve
depolardan su ihtiyacını karşılıyor. Ancak elektrik
faturasının yüksek olması ve köylünün bu yüksek elektrik
faturasını ödeyememesinden dolayı içme sularını
kullanamamaktadırlar.
1- Ardahan'da birçok köyün suyunu kullanılması elektrik
motoruyla yapıldığından su faturası çok fazla
gelmektedir, bunun için köylü suyu kullanamaz duruma gelmiştir. Su
faturalarının kamu tarafından ödenmesi için bir
çalışma yapacak mısınız?
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
öğretmen atamalarına ve okulların fiziki
koşullarının iyileştirilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/31) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
19.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Millî Eğitim Bakanlığı
öncelikli olarak okulların fizikî koşullarını
iyileştirmesi ve 150 bin öğretmen atamasının derhâl
yapılması gerekmektedir, yine Türkiye'de 1500e yakın geçici
şube müdürünün asaleten ataması yapılmalıdır.
Şube müdürleri kadrosunun % 80'i geçici şube müdürleriyle
doldurulmuştur.
1- Yeni
Eğitim yılına başlamadan önce bütün Türkiye'deki
okulların fizikî koşulları ne zaman iyileştirilecek?
2- Ücretli
öğretmen, öğretmen ihtiyacı ve sayıları 380 bin olan
atama bekleyen öğretmenler ne zaman atanacak?
3-
Türkiye'de hâlâ tezekle ısıtılan derslikler bulunuyor.
Okulların çağın gerekliliklerine uygun hâle getirilmesi için
neler yapılacak?
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, meslek liselerinin öğrenci
sayısının artırılmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/32) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
18.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Yapılacak yeni
değişikliklerle temel eğitim sonrası öğretime devam
edecek gençlerin % 75i meslek liselerine, % 25i klasik diye bildiğimiz
liselere yönlendirilecek. Üretim teknolojileri, bilgi iletişim
teknolojileri çok büyük bir hızla değişiyor ve bu
değişim, bizim de içinde bulunduğumuz çok rekabetçi bir küresel
ortamda oluyor.
1- Mesleki liselerde okuyacak öğrenci
sayısının % 74e çıkartılması kararı doğru mudur? Bu adaletsiz bir gelişme olmayacak
mıdır? Dar gelirli ailelerin çocukları meslek liselerinde
okumuş ve zengin ailelerin çocukları klasik liselerde okutulması
ne anlama gelecek?
4.- İzmir Milletvekili Hülya Güvenin,
ilköğretim ve lise müfredatlarına İnsan Hakları Tarihi ve
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi dersleri konulmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/46) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorulanının Milli Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Prof.
Dr. Hülya Güven
İzmir
Ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin gelişmesi ve
vatandaşların kendi haklarını daha iyi koruyabilmesi için
insan hakları konusunda ciddi ve köklü bir eğitim gerekmektedir.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 10 Aralık 1948
yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul
edilmiş ve 6 Nisan 1949 tarihli 9119 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararıyla ülkemiz tarafından da kabul edilmiştir. Ancak ülkemiz
eğitim sisteminde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi yeteri
kadar öğretilmemektedir.
1) İlköğretim ve lise ders müfredatlarında
"İnsan Hakları Tarihi ve İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi" dersine yer verilebilir mi?
2) Eğer yer verilebilirse müfredat nasıl ve kimler
tarafından hazırlanacaktır? Kaçıncı sınıfta
bu dersler başlatılabilir? Bakanlığınızın bu
konuya yaklaşımı nasıldır?
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Göledeki imam hatip lisesinin eksiklerinin
tamamlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/62) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tararından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 16/8/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan Göle İlçesinde açılması için çaba gösterilen imam
hatip lisesi henüz tam anlamıyla eğitim ve öğretim
yapılacak durumda değildir. Lisenin çevre düzenlemesi
yapılmadığı gibi tuvaletleri de
tamamlanmamıştır. Yine lisenin yangın merdivenleri yapılmamıştır.
Bu durumda bir okulun eğitime açılmasıyla ileride olabilecek bir
aksilik durumunda sorumluluk kimin olacaktır?
1) Ardahan Göle ilçesinde eğitime açılan İmam Hatip
Lisesinin tuvaletleri ne zaman yapılacak?
2) Ardahan Göle ilçesinde okulun çevre düzenlenmesi ne zaman
tamamlanacak?
3) Ardahan Göle ilçesindeki okulun yangın merdivenleri tamamlanacak
mı?
6.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurum Atatürk Üniversitesindeki öğretim
görevlilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/65) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 28/07/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Yeni bir eğitim yılının başlayacağı
eylül ayında Erzurum Üniversitesinin öğrenci kapasitesi
arttırılmıştır. Bu nedenle öğretim görevlisi
kadrosunda bir artış da beklenmektedir. Yine öğretim
görevlilerinin lojmanlarında da ciddi artış olmalıdır.
1) Son yapılan LYS sınavları sonuçlarında Erzurum
Atatürk Üniversitesi öğrenci kapasitesi arttırılmıştır.
Bunun için gerekli olan öğretim görevlileri sayısı
arttırılacak mıdır?
2) Atatürk
Üniversitesi öğrenci kadrosu arttırıldığından
dolayı öğretim görevlilerinin lojmanları
arttırılacak mıdır?
7.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ardahan Üniversitesinin öğrenci kapasitesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/66) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 28.7.2011
Ensar Öğüt
Ardahan
Son yapılan LYS sonuçlarının açıklanmasından
sonra üniversitelere alınacak öğrenci sayıları belli oldu.
En çok öğrenciyi Anadolu Üniversitesi alıyor. Ardahan Üniversitesine
bu seneki öğrenci kapasitesinin arttırılması gerekiyor.
Ardahanda Göle ve Çıldır Meslek Yüksek Okulları açılacak.
Buralara öğretim elamanı ataması yapılacak mı?
Öğretim elemanlarının konaklayacağı lojmanların
da yapılması gerekmektedir.
1 - Ardahan Üniversitesinin öğrenci kapasitesi
arttırılacak mı?
2- Ardahan Üniversitesi Göle ve
Çıldır Meslek Yüksek Okulları açılacak. Bu meslek yüksek
okullarına öğretim elemanı kadrosu verilecek mi?
3- Göle ve Çıldır Meslek
Yüksek Okullarındaki öğretim elamanlarına lojman yapılacak
mı?
8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ardahandaki eğitim koşullarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/68) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunun gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 28.7.2011
Ensar Öğüt
Ardahan
Yeni bir eğitim yılının başlayacağı
eylül ayına çok az bir süre kala Ardahan'da eğitim sorununun
düzlüğe çıkartılması için hiçbir ciddi çalışma
görülmemektedir. Ardahan'daki eğitim seviyesinin diğer
başarılı iller seviyesini yeniden yakalayabilmesi için çalışmalar
yavaş ilerlemektedir.
1- Ardahan'daki geri
kalmış eğitim birleştirilmiş sınıflardan
kaynaklandığı biliniyor. Birleştirilmiş
sınıflardan vazgeçilecek mi?
2- Taşımalı eğitimle nereye kadar devam edilecek?
9.-Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde eğitimin sorunlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/78) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tararından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 25.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Doğu ve Güneydoğu illerimiz Üniversite sınavlarında
her zaman Türkiye ortalamalarının en alt sıralarında yer
almaktadır. Bu yıl da yapılan LYS sınav sonuçları her
yıl alınan bu başarısız sonuçlarla yıllardan beri
süregelen kalitesiz eğitimin sonucudur.
1- Eğitimde
başarının sağlanabilmesi için bütçede MEB ayrılan
payın arttırılması gerekmektedir.
2- Bölgeler arası
dengesizliğin giderilmesi için bir Mastır planı
hazırlanacak mı?
3- Doğuda Güneydoğuda her okula kaloriferli lojmanlar
yapılacak mı?
4- Doğu ve Güneydoğuda
görev alacak öğretmenlerin en az 3 yıl mecburi hizmetle
görevlendirilmeleri sağlanacak mı?
10.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde eğitimin yeterliliğine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/83) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 25.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ilimiz başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu
üniversite sınavlarında her zaman son sıralarda yer
almaktadır. Bu yıl da yapılan LYS sınav sonunda her
yıl alınan bu başarısız sonuçlar yıllardan beri
süregelen kalitesiz eğitimin sonucudur. Bölgedeki
haykırışlara kulaklarını kapatarak bin bir emekle
yetiştirmeye çalıştığımız
çocuklarımız sınavları kazanamadığından
dolayı sıkıntı yaşamaktadırlar.
1- Ardahan başta olmak üzere
Doğu ve Güneydoğuda dershaneye giden öğrencilerin dershane
ücretlerinin % 50 sini devletin ödemesi için bir çalışma yapacak
mısınız?
2- Okullarda araç gereç
laboratuvar ve yeterli donanım sağlanmalı. Ezber ve teste
dayalı değil araştırmaya yönelik eğitime
ağırlık verilecek mi?
11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Kars,
Ağrı ve Iğdır illerindeki üniversitelerin bazı
ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/120) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 24.8.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Yeni bir Eğitim ve Öğretim yılının
başlayacağı Eylül ayında Kars, Ağrı ve
Iğdır üniversitesinin öğrenci kapasitesi
arttırılmıştır. Bu nedenle öğretim görevlisi
kadrosunda bir artış da beklenmektedir. Yeni Öğretim
görevlilerin geleceği beklenmektedir. Yeni öğretim
elemanlarının kalacağı lojmanların yapılması
ve öğrenci artışından dolayı yeni yurt
binalarının arttırılması ve başta kütüphane olmak
üzere üniversitenin sosyal alanlarının büyütülmesi için bir
çalışma yapılmalıdır.
1- Son yapılan LYS
sınavları sonuçlarında Kars, Ağrı ve Iğdır
Üniversitelerinde öğrenci kapasitesi arttırılmıştır
bunun için gerekli olan Öğretim görevlileri sayısı da
arttırılacak mıdır?
2- Kars, Ağrı ve
Iğdır Üniversitelerinde yeni öğretim elemanları için
lojmanlar yapılacak mıdır?
3- Kars, Ağrı ve
Iğdır Üniversitelerinde yeni fakülteler açıldığı
için kütüphanelerinde yenileme ve büyüme çalışmaları
yapılacak mıdır?
12.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Kars,
Iğdır, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane illerindeki okulların
bazı ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/121) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 22.8.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
2011 ve 2012 Eğitim ve Öğretim yılının
açılmasına kısa bir zaman kalmıştır. Kars,
Iğdır, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane İl Merkezleri
başta olmak üzere ilçelerde ve köylerdeki okulların bakım ve
onarımı ile çevre düzenlenmelerinin tamamlanmadığı
görülmektedir. Okulların etrafındaki yabani otlar ve çöpler ile okula
ulaşım sağlayan yolların asfaltlanması ile parke
taş döşemeleri yapılmamıştır.
1- Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane il
merkezleri başta olmak üzere ilçe ve köylerdeki okulların çevre
düzenlemeleri ne zaman yapılacak?
2- Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane illerindeki
okulların onarım ve bakımları ne zaman yapılacak?
3- Kars, Iğdır, Erzurum,
Bayburt ve Gümüşhane illerindeki okullarda akıllı tahta
uygulamasına ne zaman geçilecek?
4- Kars, Iğdır, Erzurum,
Bayburt ve Gümüşhane illerindeki bilgisayar sınıfları
eksiktir bu okulların bilgisayar sınıfları ne zaman
tamamlanacak?
13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ardahandaki okulların bazı ihtiyaçlarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/123)
(Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 22.8.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan il genelinde 171 adet ilköğretim okulu, 20
ortaöğretim, 4 bağımsız Anadolu lisesinde eğitim ve
öğretim yapılmaktadır. 16 bine yakın ilkokul öğrencisi,
6 bine yakın ortaokul öğrencisi ve 2.500 okul öncesi öğrencinin
eğitim alacağı ve bu eğitimi de 1.320 öğretmen
verecektir. Okullarımızda çok eksiklikler bulunmaktadır.
Başta branş öğretmen açığı giderilmeli.
Okulların araç ve gereçleri temin edilmeli.
1) Ardahanda eğitim ve öğretim verecek olan branş
öğretmen eksikliğinin giderilmesi için atama yapılacak mı?
2) Ardahan genelindeki okulların bakım ve onarımı
ile çevre düzenlemeleri yapılacak mı?
Okulların yolları parke taş veya asfaltlanacak mı?
3) Okullarımızdaki bilgisayar sınıfı
eksikliği giderilecek mi?
14.- İstanbul Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun, İstanbulun bazı ilçelerindeki okullarda
birleşik sınıf uygulamasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/133) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımızın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
1) Okullarımızın 2011-2012 eğitim-öğretim
yılına başladığı bu günlerde ülkemizde kaç
okulumuzda ve bu okullarımızdaki kaç sınıfta birleşik
sınıf uygulaması devam etmektedir ve bu okulların illere
göre dağılımı ne şekildedir?
2) İstanbul'un Arnavutköy, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler,
Başakşehir, Beylikdüzü, Bakırköy, Büyükçekmece, Esenyurt,
Güngören, Küçükçekmece ve Silivri ilçelerinde aynı uygulama kaç okul ve bu
okullarda kaç sınıfta devam etmektedir? Bu sınıflar ilçe ve okul itibarıyla hangileridir?
3) Çatalca ilçemizde kaç okulumuzda ve bu okullarda kaç
sınıfımızda birleşik sınıf uygulaması
vardır?
4) Başta İstanbul'un
belirtilen ilçeleri olmak üzere kaç okulda 50 ve 50'nin üzerinde öğrenci
mevcudu olan sınıf vardır ve bu okullar hangileridir?
15.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Çelebinin, İstanbulun bazı ilçelerindeki okullarda birleşik
sınıf uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/134) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımızın Millî Eğitim Bakanı
Sayın Ömer Dinçer tarafındam sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Süleyman
Çelebi
İstanbul
1) Okullarımızın 2011-2012 eğitim-öğretim
yılına başladığı bu günlerde ülkemizde kaç
okulumuzda ve bu okullarımızdaki kaç sınıfta birleşik
sınıf uygulaması devam etmektedir ve bu okulların illere
göre dağılımı ne şekildedir?
2) İstanbul'un Arnavutköy, Avcılar, Bağcılar,
Bahçelievler, Başakşehir, Beylikdüzü, Bakırköy, Büyükçekmece,
Esenyurt, Güngören, Küçükçekmece ve Silivri ilçelerinde aynı uygulama kaç
okul ve bu okullarda kaç sınıfta devam etmektedir? Bu
sınıflar ilçe ve okul itibarıyla hangileridir?
3- Çatalca ilçemizde kaç okulumuzda ve bu okullarda kaç
sınıfımızda birleşik sınıf uygulaması
vardır?
4- Başta İstanbul'un belirtilen ilçeleri olmak üzere kaç
okulda 50 ve 50'nin üzerinde öğrenci mevcudu olan sınıf
vardır ve bu okullar hangileridir?
16.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bazı illere tarım meslek lisesi açılmasına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/139) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.09.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Kars, Iğdır, Ağrı, Erzurum, Gümüşhane ve
Bayburt illerinin genelinde tarım ve hayvancılık son derece
yaygındır. Bu illerde yaşayan hemşehrilerimizin büyük
çoğunluğunun geçim kaynağı tarıma ve
hayvancılığa dayalıdır. Ülkemizin et
ihtiyacının belli bir bölümü bu illerden
karşılanmaktadır. Yine ülkemizin bal üretiminin belli bölümü bu
illerden sağlanmaktadır.
1 Kars, Iğdır, Ağrı, Erzurum, Gümüşhane ve
Bayburt'ta yaşam çok zordur, hemşehrilerimizin tek geçim
kaynağı hayvancılık ve tarımdır. Bu illerde
açılacak olan Tarım Meslek Lisesi ile daha bilinçli ve daha çok ürün
elde edilebilmesine imkân tanınacaktır. Bu illerimize Tarım
Meslek Lisesi açılacak mı?
17.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Ardahana adalet veya sağlık meslek lisesi
açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/147) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 8.9.2011
Ensar Öğüt
Ardahan
Bakanlığınızın almış olduğu
kararla 2013 yılından başlayarak bütün genel liselerin Anadolu
liselerine ve Meslek liselerine dönüştürülecektir. Bu kapsam içinde
Ardahan'daki liselerimizin birinin de Adalet Meslek Lisesi veya
Sağlık Meslek Lisesi olarak eğitim öğretime
açılması konusunda bir çalışma yapılmalıdır.
Ardahan'da açılacak bir meslek lisesi ile ilimiz genelindeki öğrencilerimizin
gelecekte iş bulmaları ve Ardahan'dan göçün durmasına sebep
olacaktır.
1- Millî Eğitim Bakanlığı olarak 2013
yılından başlayarak bütün Türkiye genelindeki genel liselerin
kapatılarak Anadolu Lisesi veya Meslek Lisesi adı altında
eğitim verecektir. Buradan hareketle Ardahan'daki liselerinin birinin
Adalet Meslek Lisesi veya Sağlık Meslek Lisesi olarak hizmet vermesi
için bir çalışmanız olacak mı?
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
atama bekleyen öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/211) ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına,
Aşağıda belirtilen sorularımın, Milli
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Halen ülkemizde çok sayıda öğretmen açığı bulunmasına
ve gerek Sayın Başbakan gerekse Sayın Milli Eğitim
Bakanları tarafından defalarca söz verilmesine rağmen
yüzbinlerce öğretmenimizin yıllarca atamalarının
yapılmadığı bir gerçektir. Gençlerimizin hayallerinin
sömürüldüğü bu konuyla ilgili olarak;
1. Halen ülkemizde 300.000
dolayında öğretmenin atama beklediği haberleri doğru mudur?
Ataması yapılmayan öğretmenlerimizin sayısı tam olarak
ne kadardır?
2. Milli Eğitim eski
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından seçimler öncesinde verilen
"2011 yılında 55.000 öğretmenin atamasının
yapılacağı" sözünün tutulmamasının gerekçesi
nedir?
3. Atama bekleyen genç
öğretmenlerimize verilen bu sözün yerine getirilmesi için
Bakanlığınızca nasıl bir çalışma
yapılmaktadır?
4.
Bakanlığınızın 2011 ve 2012 yıllarına ait
öğretmen ataması planı nasıldır?
19.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
ilköğretim okullarında seçmeli olarak okutulan medya
okuryazarlığı dersine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/212) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına,
Aşağıda belirtilen sorularımın, Milli
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Ülkemizde, diğer birçok fakülteden mezun olanlar gibi
İletişim Fakültelerinden mezun olan gençlerimiz de ciddi bir istihdam
sorunuyla karşı karşıyadırlar. İlköğretimin
ikinci kademesinde seçmeli ders olarak okutulan "Medya
Okuryazarlığı" dersinin İletişim Fakültesi
mezunları tarafından verilmesinin sağlanmasıyla ilgili
olarak;
1. Halen ülkemizde
Bakanlığınıza bağlı ilköğretim
okullarında Medya Okuryazarlığı dersi hangi alan
öğretmenleri tarafından verilmektedir?
2. Bu amaçla kaç öğretmen istihdam edilmektedir?
3. Medya
Okuryazarlığı dersinin İletişim Fakültesi mezunları
tarafından verilerek bu alandan mezun olan gençlerimizin istihdamı
konusunda Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma
var mıdır?
4. Varsa çalışma ne aşamadadır?
5. Yoksa böyle bir
çalışma yapılabilir mi? Bu konuda
Bakanlığınızın görüşü nasıldır?
20.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlık bünyesinde çalışan personelin özlük haklarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/216)
(Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına,
Aşağıda belirtilen sorularımın, Milli
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bakanlığınız merkez ve taşra
teşkilatlarında genel idari hizmetler, teknik hizmetler,
yardımcı hizmetler ve sağlık hizmetleri kadrolarında
çalışan memur, şoför, hizmetli vb. gibi personelin diğer
Bakanlıklarda çalışan eşdeğerlerine göre maaş ve
özlük hakları yönünden daha kötü durumda olduğu iddialarıyla
ilgili olarak;
1.
Bakanlığınıza bağlı okullarda her yıl
"öğretim yılına hazırlık ödeneği"
adıyla yönetici ve öğretmenlerimize verilen ödeneğin
yukarıda belirtilen kadro unvanlarıyla çalışan diğer
personele de verilmemesinin gerekçesi nedir?
2. Aynı ödeneğin
anılan personele de verilmesi sağlanabilir mi?
3. Bakanlığınız
bünyesinde çalışan personelin maaş ve özlük haklarının
iyileştirilmesi yönünde yürütülen bir çalışma var
mıdır?
4. Varsa çalışmanın içeriği ve uygulama takvimi
nasıldır?
21.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
üniversitelerdeki araştırma görevlilerinin kadro sorununa
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/218)
(Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına,
Aşağıda belirtilen sorularımın, Milli
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, birçok üniversitemizde 2547 sayılı
Kanunun 50/d maddesine göre ataması yapılmış
Araştırma Görevlilerinin doktora eğitimleri
tamamlandığında kadrolarıyla olan ilişikleri kesilmektedir.
Bu durumda olan ve alanlarında yetişmiş çok sayıdaki
gencimizin kadro yetersizliği nedeniyle üniversiteleriyle olan
ilişkileri kesilmektedir. Bu konuyla ilgili olarak;
1. Halen ülkemizde Enstitü kadrolarında Doktora eğitimini
sürdüren Araştırma Görevlilerinin sayısı ne kadardır?
2. Bu durumdaki öğretim elemanlarından şimdiye kadar
üniversiteleriyle ilişiği kesilenlerin sayıları nedir?
3. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 50/d maddesi
gereğince lisansüstü öğrenimlerini yapan gençlerimizin öğrenim
süreleri sonunda başvuruları halinde aynı kanunun 33/a maddesine
göre atamaları yapılarak görevlerine devam etmeleri sağlanabilir
mi?
22.- Antalya Milletvekili Gürkut Acarın, ücret
karşılığı görevlendirilen ve atanmayı bekleyen
öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/246) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanması
için gereğini arz ederim.
Av.
Gürkut Acar
Antalya
1- Son 5 öğretim yılında ücret
karşılığı görev yapmak üzere kaç öğretmen
görevlendirilmiştir? Binlerce öğretmen adayı, atanmayı
beklerken, hangi gerekçe ile ücret karşılığı ders
görevi verilmektedir?
2- Binlerce eğitim fakültesi mezunu atanmayı beklerken,
üniversitelerin diğer fakülte mezunları için pedagojik formasyon
programı açmasının gerekçesi nedir? Bu uygulama, işsiz
gençlere öğretmenlik hayali, üniversitelere de para kazandırmak
dışında ne gibi yarar sağlayacaktır?
3- Gençleri işsiz, çocukları öğretmensiz bırakan
politikalarınızı gözden geçirecek misiniz? Özür dilemek, bu
tabloyu değiştirmediğine göre, sonuç almak için ne
yapacaksınız?
23.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşinin, öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/250) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
11
Ekim 2011
TBMM
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanması için
gereğinin yapılmasını dilerim.
Saygılarımla.
Oktay
Ekşi
İstanbul
1- Ağustos 2011 ayında
55 bin öğretmen ataması yapılacağı yolunda Milli
Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından söz
verildiği fakat 55 bin yerine 11 bin öğretmen atamasının
yapıldığı doğru mudur?
2- Bizzat Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti bakanı tarafından verilen bu sözün tutulmayacağını
bir sonraki Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in ifade ettiği
doğru mudur?
3- Sayın Çubukçu'nun
beyanı üzerine atama tarihinin öne alınmasını isteyen
öğretmenlere bir önceki Bakan Hüseyin Çelik 11 Mart 2011 tarihli bir TV
programında, bu amaçla özel bir kanun
çıkarıldığını söylerken gerçeğe
aykırı bir beyanda mı bulunmuştur?
4- Halen atama bekleyen 44 bin
öğretmenin mağduriyetini gidermek için ne yapacaksınız?
24.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
eş durumu tayin dönemlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/257) ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Milli Eğitim Bakanı
Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Millî Eğitim Bakanlığı olarak eş durum
tayinleri yılda bir kereye düşürülmüştür. Bu konuda personel
mağdur olmaktadır. Bununla ilgili belli aralıklarla yılda
iki veya daha fazla tayin yapılması konusunda istek ve
şikâyetler vardır. Bu yönlü bir çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
25.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, özür grubu atamalara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/363) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 18/10/2011
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
14 Eylül 2011 tarihinde yürürlüğe giren 652 sayılı KHK
ile Milli Eğitim Bakanlığı teşkilat kanununda birçok değişikliğe
gidilmiştir. Bu KHK'nin 37. Maddesi gereği özür grubu yer
değiştirmeleri yılda yalnızca bir kez olmak üzere sadece
yaz tatillerinde yapılacak şekilde düzenlenmiştir.
Öğretmenlerimiz atanmak için yıllarca bekleyip, işsiz
kalıp, ücretli öğretmenlik yaparak emekleri gasp edilirken,
eğitim faaliyetlerinin etkilenmesini düşünmeyen
bakanlığınız, özür grubu konusundaki hassasiyetini
açıklayabilir mi?
Özür grubu atamalarının yılda bire indirilmesi aile
birliğini sarsıcı nitelikte değil midir? Kilometrelerce
uzakta yaşayan aileler, babasından annesinden ayrı büyüyen
çocuklar için düşündüğünüz bir çözüm var mıdır? Özür grubu
atama dönemlerini yeniden arttırma konusunda bir çalışmanız
olacak mı?
26.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebinin,
öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/382) ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 19/10/2011
Saygılarımla.
Süleyman
Çelebi
İstanbul
1. 2011 yılında
ataması yapılamadığı için işsiz kalan ve olumsuz
koşulları sebebiyle intihar ederek yaşamına son veren
öğretmenlerin sayısı ne kadardır?
2. 2011 yılı itibarıyla ataması yapılan kaç
öğretmen vardır?
3. Ülkemizde liselerde ve
İlköğretim okullarında öğretmen açığı var
mıdır? Öğretmen açığı varsa dönemin Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu tarafından söz verilen 55 bin atama
neden yapılmamıştır? Yapılamayan atamalar için özür
dilemek çözüme nasıl bir katkı sunacaktır?
4. Ağustosta söz verilen 55
bin atama yerine, Eylül ayında yapılan 11 bin 544 atama,
öğretmen açığını kapatmaya yetecek midir? Okullarda
neden hâlâ ücretli öğretmen çalıştırılmaktadır?
5. 0kullarımızda çalışmakta olan ücretli
öğretmen sayısı nedir? Ücretli öğretmenler yerine kadrolu
atamalar yapmayı düşünüyor musunuz?
27. İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebinin,
özür grubu atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/385) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 18/10/2011
Saygılarımla.
Süleyman
Çelebi
İstanbul
14 Eylül 2011 tarihinde yürürlüğe giren 652 sayılı KHK
ile Millî Eğitim Bakanlığı teşkilat kanununda bir çok
değişikliğe gidilmiştir. Bu KHK'nın 37. Maddesi
gereği özür grubu yer değiştirmeleri yılda yalnızca
bir kez olmak üzere sadece yaz tatillerinde yapılacak şekilde düzenlenmiştir.
yapılacak şekilde düzenlenmiştir.
Öğretmenlerimiz atanmak için
yıllarca bekleyip, işsiz kalıp, ücretli öğretmenlik yaparak
emekleri gasp edilirken, eğitim faaliyetlerinin etkilenmesini
düşünmeyen bakanlığınız, özür grubu konusundaki hassasiyetini
açıklayabilir mi?
Özür grubu atamalarının
yılda bire indirilmesi aile birliğini sarsıcı nitelikte
değil midir? Kilometrelerce uzakta yaşayan aileler, babasından
annesinden ayrı büyüyen çocuklar için düşündüğünüz bir çözüm var
mıdır? Özür grubu atama dönemlerini yeniden arttırma konusunda
bir çalışmanız olacak mıdır?
28.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/386) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 19/10/2011
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
1. 2011 yılında
ataması yapılamadığı için işsiz kalan ve olumsuz
koşulları sebebiyle intihar ederek yaşamına son veren
öğretmenlerin sayısı ne kadardır?
2. 2011 yılı itibarıyla ataması yapılan kaç
öğretmen vardır?
3. Ülkemizde liselerde ve
ilköğretim okullarında öğretmen açığı var
mıdır? Öğretmen açığı varsa 55 bin atama neden
yapılmamıştır?
4. 0kullarımızda çalışmakta olan ücretli
öğretmen sayısı nedir? Ücretli öğretmenler yerine kadrolu
atamalar yapmayı düşünüyor musunuz?
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Göksun Anadolu Öğretmen Lisesi Projesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/597) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş İlimizde 929'u sözleşmeli olmak üzere
toplam 11 bin 354 öğretmenle eğitim verilmektedir. Derslik
başına düşen öğrenci sayısı okul öncesinde 25,
ilköğretimde 38 ve lisede 36'dır. Bu nedenle, yapımı devam
eden okulların bir an önce tamamlanması gerekiyor.
Bu bilgiler ışığında;
1. 1995H020170 proje numaralı kamu yatırımı 24
derslikli ve 200 öğrenci pansiyonu kapasiteli Göksun Anadolu Öğretmen
Lisesi(TOKİ)'nin toplam proje tutarı ne kadardır?
2. Şu ana kadar toplam ne kadar kaynak
aktarılmıştır? Bu projeyi ne zaman bitirmeyi
düşünüyorsunuz?
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Kahramanmaraş Endüstri Meslek Lisesi Projesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/598) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş İlimizde 929'u sözleşmeli olmak üzere
toplam 11 bin 354 öğretmenle eğitim verilmektedir. Derslik
başına düşen öğrenci sayısı okul öncesinde 25,
ilköğretimde 38 ve lisede 36'dır. Bu nedenle, yapımı devam
eden okulların bir an önce tamamlanması gerekiyor.
Bu bilgiler ışığında;
1. 1993H020030 proje numaralı kamu yatırımı 16
derslikli ve 3 atölyeli kapasiteli Kahramanmaraş-Merkez Endüstri Meslek
Lisesi(TOKİ)'nin toplam proje tutarı ne kadardır?
2. Şu ana kadar toplam ne kadar kaynak
aktarılmıştır? Bu projeyi ne zaman bitirmeyi
düşünüyorsunuz?
31.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, şubat
dönemi özür grubu atamalarının kaldırılmasına ve
yaşanan mağduriyete ilişkin sözlü soru önergesi (6/608) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
01.12.2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın, Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bakanlığınız döneminde, şimdiye kadar
Şubat döneminde de yapıla gelen özür grubu atamalarının
kaldırılmasıyla çok sayıda öğretmenin aile dramı
yaşamasına neden olunduğu iddialarıyla ilgili olarak;
1. Bakanlığınız
bünyesinde çalışan öğretmenlerin şimdiye kadar yılda
iki kez yapıla gelen özür grubu atamalarından Şubat dönemi
atamasının Bakanlığınız döneminde kaldırılmasının
gerekçesi nedir?
2. Halen
bakanlığınız bünyesinde özür grubu atamalarından
yararlanma talebinde bulunmuş kaç öğretmenimiz bulunmaktadır?
Bunların eş durumu ya da diğer özür gruplarına göre
dağılımları nasıldır?
3. Şimdiye kadar
kısıtlı kontenjanlarda da olsa Şubat döneminde yapılan
özür grubu atamalarının 2012 yılı Şubat ayında da
yapılması sağlanabilir mi?
4. Bakanlığınızca
bu konuda yürütülen bir çalışma var mıdır?
Bakanlığınız konuya ilişkin görüşü
nasıldır?
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Afşin Ortaöğretim Pansiyonu Projesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/612) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
İnşaatı devam eden öğrenci yurdu ve
pansiyonların bitirilerek, hizmete açılması Kahramanmaraş
ilimiz için büyük önem taşımaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1. 1997H010270 proje numaralı kamu
yatırımı 300 öğrenci kapasiteli Afşin Ortaöğretim
Pansiyonu (TOKİ)'nin toplam proje tutarı ne kadardır?
2. Şu ana kadar toplam ne kadar kaynak
aktarılmıştır? Bu projeyi ne zaman bitirmeyi
düşünüyorsunuz?
33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
Kahramanmaraş Ortaöğretim Pansiyonu Projesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/614) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
İnşaatı devam eden
öğrenci yurdu ve pansiyonların bitirilerek, hizmete
açılması Kahramanmaraş ilimiz için büyük önem
taşımaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1. 1997H010270 proje numaralı kamu
yatırımı 260 erkek.ve 240 kız öğrenci kapasiteli
Kahramanmaraş-Merkez Ortaöğretim Pansiyonu (TOKİ)'nin toplam
proje tutarı ne kadardır?
2. Şu ana kadar toplam ne kadar kaynak
aktarılmıştır? Bu projeyi ne zaman bitirmeyi
düşünüyorsunuz?
34.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, öğretmenlerin eş durumu ve özür grubu
atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/616) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ailenin bütünlüğü
bakımından, kurumlarda belli dönemlerde yapılan eş durumu
ve özür tayinleri büyük önem taşımaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Hangi
durumlar özür tayinleri kapsamına girmektedir? Bu durumda olan
öğretmenler, tayin için ortalama kaç gün beklemek zorunda
kalmaktadır?
2. Öğretmenler için daha önce
yılda iki kez yapılan özür tayinlerini şimdi hangi gerekçe ile
yılda bir defa yapılacak şekilde düzenlenmiştir?
35.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Kahramanmaraş Ticaret Meslek Lisesi Projesine sözlü
soru önergesi (6/618) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş İlimizde
929'u sözleşmeli olmak üzere toplam 11 bin 354 öğretmenle eğitim
verilmektedir. Derslik başına düşen öğrenci
sayısı okul öncesinde 25, ilköğretimde 38 ve lisede 36'dır.
Bu nedenle, yapımı devam eden okulların bir an önce
tamamlanması gerekiyor.
Bu bilgiler
ışığında;
1. 1983H020010 proje numaralı
kamu yatırımı 24 derslikli Kahramanmaraş-Merkez Ticaret
Meslek Lisesi(TOKİ)'nin
toplam proje tutarı ne kadardır?
2. Şu ana kadar toplam ne kadar
kaynak aktarılmıştır? Bu projeyi ne zaman bitirmeyi
düşünüyorsunuz?
36.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraş-Merkez İlköğretim Okulu
Projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/647) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş İlimizde 929'u sözleşmeli olmak
üzere toplam 11 bin 354 öğretmenle eğitim verilmektedir. Derslik
başına düşen öğrenci sayısı okul öncesinde 25, ilköğretimde
38 ve lisede 36'dır. Bu nedenle, yapımı devam eden
okulların bir an önce tamamlanması gerekiyor.
Bu bilgiler ışığında;
1. 2008H010080 proje numaralı kamu yatırımı
24 derslikli Kahramanmaraş-Merkez İlköğretim
Okulu(TOKİ)'nin toplam proje tutarı ne kadardır?
2. Şu ana kadar toplam ne kadar kaynak
aktarılmıştır? Bu projeyi ne zaman bitirmeyi
düşünüyorsunuz?
37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Göksun Anadolu Lisesi Projesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/650) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş İlimizde 929'u sözleşmeli olmak
üzere toplam 11 bin 354 öğretmenle eğitim verilmektedir. Derslik
başına düşen öğrenci sayısı okul öncesinde 25,
ilköğretimde 38 ve lisede 36'dır. Bu nedenle, yapımı devam
eden okulların bir an önce tamamlanması gerekiyor.
Bu bilgiler ışığında;
1. 1994H010080 proje numaralı kamu yatırımı
16 derslikli Göksun Anadolu Lisesi (TOKİ)'nin toplam proje tutarı ne
kadardır?
2. Şu ana kadar toplam ne kadar kaynak
aktarılmıştır? Bu projeyi ne zaman bitirmeyi
düşünüyorsunuz?
38.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcunun, öğretim elemanlarının özlük
haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/680) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim. 06/12/2011
Prof.
Dr. Zühal Topcu
Ankara
Son dönemde yapılan düzenlemelerle eşit işe
eşit ücret yaklaşımı çerçevesinde bazı kamu
görevlilerinin maaşlarının eşitlendiği, ancak
öğretim elemanları arasındaki maaş dengesizliğinin ve
diğer kamu çalışanlarına kıyasla maaş
yetersizliğinin devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede;
1- Geçim şartlarının nispeten daha zor
olduğu bilinen İstanbul, Ankara ve İzmir gibi özellikle
büyükşehirlerde görev yapan öğretim elemanlarına ödenen
maaşların diğer illere nazaran düşük kalması ve geçim
şartlarının zorluğu ile maaşlar arasında ters bir
orantının bulunması durumlarını nasıl
değerlendiriyorsunuz? Bu ücret dengesizliğini gidermeyi
düşünüyor musunuz?
2- Diğer kamu çalışanlarına nazaran
maaşları düşük kalan öğretim elemanlarının mali
haklarını iyileştirmeyi düşünüyor musunuz?
39.- Ankara Milletvekili Zühal Topcunun, öğretim
elemanları arasındaki maaş farkına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/681) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın Milli
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.
06/12/2011
Prof. Dr. Zühal Topçu
Ankara
Son dönemde yapılan düzenlemelerle eşit işe
eşit ücret yaklaşımı çerçevesinde bazı kamu
görevlilerinin maaşlarının eşitlendiği, ancak
öğretim elemanları arasındaki maaş dengesizliğinin
devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede;
1- Mesleki kıdem, aile durumu ve unvanları aynı
olan öğretim elemanlarına (araştırma görevlisi, yrd.
doçent, doçent ve profesör) Kasım 2011 itibari ile ödenen maaşlar
arasındaki en yüksek fark ne kadardır?
2- Seçim bölgem Ankara büyükşehir belediye
sınırları içinde yer alan bir fakültede görev yapan mesleki
kıdem, aile durumu ve unvanları aynı olan öğretim
elemanlarına ödenen maaş ile örneğin Ağrı merkezde
görev yapan aynı özelliklerdeki öğretim elemanlarına ödenen maaş
tutarları ne kadardır?
40.- Ankara Milletvekili Zühal Topcunun, özür grubu
atamalarına ve bir iddiaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/682) ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın Milli
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.
07/12/2011
Prof. Dr. Zühal TOPCU
Ankara
652 sayılı KHK ile özür gruplarına
bağlı yer değiştirmelerin yaz aylarında
yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Ayrıca Milli Eğitim Bakanı tarafından yapılan
açıklamalarda hangi gerekçe ile olursa olsun öğretmenlerin dönem
ortasında bir başka okula geçmesinin doğru
olmadığı sıkça vurgulanmıştır. Ancak son
günlerde medyadan edinilen bilgilere göre bir öğretmenin eş
durumundan ötürü nakil atamasının yapıldığı
öğrenilmiştir.
Bu çerçevede;
1- 2011-2012 eğitim-öğretim döneminde mazerete
dayalı kaç atama yapılmıştır? Yapılan bu
atamalarda esas alınan kriterler nedir?
2- Dönem
ortasında
yapılan/yapılacak
atamalar konusunda
düşüncelerinizi değiştirebilecek faktörler nelerdir?
3- Durumlarını 2012 Şubatına ayarlayan
öğretmenleri, nakil atamaları konusunda rahatlatacak bir düzenleme
yapmayı düşünüyor musunuz?
41.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, özür durumu tayini uygulamasında başvuru
hakkının genişletilmesine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/890) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
5 Eylül 2011'de göreve başlayan öğretmenler, iki
yıllık süreyi uzun bularak Ağustos 2012'de yapılacak olan
özür durumu tayinine başvurma hakkı istemektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1. İki yıllık ayrılığın ailenin
temelini sarsacağını düşünerek, bu öğretmenlerimize
özür durumu tayinine başvurma hakkı vermeyi planlıyor musunuz?
Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?
42.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebinin,
öğretmen atamalarına ve öğretmen açığına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/930) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Süleyman Çelebi
İstanbul
2012 yılı bütçe görüşmelerinde en fazla bütçenin
eğitime ayrıldığı Bakanlığınızca
tespit edilmiştir. Bu doğrultuda bakıldığında
eğitimde birçok yenilik gerçekleştirileceği, okulların daha
kaliteli eğitim göreceği, öğretmenlerin daha iyi koşullara
sahip olacağı umudu doğmuştur. 2012 yılına
girdiğimizde okullarımızda öğretmen açığı
bulunmakta, branş dışında ücretli öğretmenler
çalıştırılarak eğitimin kalitesi düşürülmektedir.
Okullarımızın durumu göz önündeyken, öğretmenlerimiz çok
yüksek puanlarla hâlâ atama beklerken;
1- Öğretmen atamaları
konusunda Bakanlığınızın belirlemiş olduğu
bir takvim var mıdır?
2- Okullarımızda
öğretmen ihtiyacı tespit edilmiş midir? Edilmişse Türkiye
çapında belirlenen öğretmen açığı ne kadardır?
3- 2011 yılında verilen
55 bin atama sözü bu yıl gerçekleştirilecek midir?
4- 2012 yılı içerisinde
hangi periyotlarda ve kaç adet öğretmen ataması
yapılacaktır?
5- Bu atamalar hangi branşlarda olacaktır?
43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, özel sigortaların, özür grubu dönem atamalarında
geçerli olmamasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1093) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Banka ve çeşitli odalarda çalışan ve SGK
dışında bir sigorta kurumuna bağlı olarak
çalışanların özür grubu dönemi mağduru
olduklarını belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1. Bu doğru mudur? Banka ve
çeşitli odalarda çalışanların sigortaları, SGK gibi
özür grubu ataması için niçin geçerli olmamaktadır?
2. Motorlu taşıtlar ve
deprem sigortası gibi pek çok konuda devlette geçerli olan özel sigortaların
özür grubu dönem atamalarında geçerli olmayışını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
44.- Adana Milletvekili Ali Halamanın,
öğretmen atamalarına ve öğretmen açığına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1148) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Millî Eğitim Bakanı
Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
08.02.2012
Ali
Halaman
Adana
1. Yeni atanan öğretmenlerden
sonra Türkiye'de ne kadar öğretmen açığı
kalmıştır?
2. Şayet öğretmen
açığı varsa ne zaman kapatmayı düşünüyorsunuz?
Atanamayan öğretmenlerin ne zaman atamasını yapmayı
düşünüyorsunuz?
3. Bakanlık olarak bu konuda
ne gibi çalışmanız vardır? Varsa ne zaman
açıklamayı düşünüyorsunuz?
45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, öğretmen açığına ve atamalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1194) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Öğretmen adaylarımız atama beklerken, Türkiye genelinde
öğretmen açığının 126 bin olduğunu belirtiyorsunuz.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye geneli için bakanlığınız tarafından
açıklanan 126 bin öğretmen açığını ne zaman
kapatmayı planlıyorsunuz?
2) 2012 yılı içinde toplam kaç öğretmen ataması
yapmayı planlıyorsunuz? Atama konusunda önümüzdeki günlerde bir
çalışmanız olacak mı?
46.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Andırındaki
bir köyün yeni bir ilköğretim okulu binası ihtiyacına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1514) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş Andırın ilçemiz Alınoluk köyünde eski
karayolları şantiyesi okula dönüştürülmüştür. Arsası
ayrılmış bulunan köye ilköğretim okulu yapılması
gerekmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Kahramanmaraş Andırın Alınoluk köyündeki
şantiyeden bozma okulun yerine yeni bir ilköğretim okulu
yapılması konusunda bir çalışmanız var mıdır?
Bu konuda çalışmanız var mıdır?
47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Ekinözündeki bir ilköğretim okuluna
bakım-onarım yapılıp yapılmayacağına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1518) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş Ekinözü 80. Yıl İlköğretim Okulu'nun
bakım ve onarım ihtiyacı bulunmaktadır. Ancak binanın
çok eski olması nedeniyle onarım masrafları fazla
tutacağından, yerine yeni bir okul yapılması istenmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Kahramanmaraş Ekinözü 80. Yıl İlköğretim Okulu'na
bakım onarım mı yapacaksınız, yoksa yerine yeni bir
okul mu yapacaksınız?
48.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Andırındaki bir köye ilköğretim okulu
yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1524) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş Andırın ilçemize bağlı Torlar
Köyüne yapılacak olan bir ilköğretim okulunun çevre köylerdeki 4-5
köyün ihtiyacını karşılayacağı belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Kahramanmaraş Andırın ilçemize bağlı Torlar
köyüne ilköğretim okulu yapılması konusunda bir
çalışmanız var mıdır?
2) Arsa hibesi hazır olan bu köye ne zaman ilköğretim okulu
yapmayı planlıyorsunuz? Bu konuda bir çalışmanız var
mıdır?
BAŞKAN Sözlü soru önergelerini cevaplandırmak üzere Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer
Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerime
başlarken hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum tekrar.
Bana yöneltilen sözlü sorulara cevaplarıma başlamadan önce,
İçişleri Bakanlığına yöneltilmiş olan bir sözlü
sorunun cevabını vermek istiyorum İçişleri
Bakanlığının bana verdiği bilgilere istinaden.
Sayın Ensar Öğüt, Ardahan Milletvekilinin (6/27) esas
numaralı soru önergesine cevap: İçişleri
Bakanlığı konuya ilişkin olarak Ardahanda içme suyu temini
için kullanılan elektrik faturalarının kamu tarafından
ödenmesi hususunda herhangi bir çalışmanın
olmadığını bildirmiş, bunu kendilerine sunuyorum.
Çok değerli arkadaşlar, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın (6/211), Antalya Milletvekili Gürkut Acarın
(6/246), İstanbul Milletvekili Oktay Ekşinin (6/250), İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebinin (6/382) ve (6/930), İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlunun (6/386), Adana Milletvekili Ali Halamanın
(6/1148) ve Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun (6/1194)
esas numaralı soru önergelerine cevap veriyorum:
Bakanlığımızca, 2011 yılında, 2 Kasım
2011 tarihinde Van iline yapılan 800 kişilik öğretmen
ataması ile 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında
sözleşmeli öğretmenken kendi kurumunda kadrolu öğretmenliğe
atanan 62.064 öğretmen de dâhil olmak üzere 102.809 öğretmen
ataması gerçekleştirilmiştir. Bunu kısaca
tekrarlıyorum: Bakanlığımızca, 2011 yılında,
102.809 öğretmen ataması gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla
2011 yılında 40.745 öğretmen de açıktan
atanmıştır.
2010 ve 2011 KPSSye katılmış kişi bazında
toplam 247.543 öğretmenliğe atanabilecek potansiyel aday
bulunmaktadır. Bakanlığımıza, her yıl Maliye
Bakanlığınca bütçe imkânları ölçüsünde tahsis edilen kadro
sınırlılığında, norm kadro kriterlerine göre,
alanlar bazında, illerin öğretmen ihtiyaçları dikkate
alınarak belirlenen kontenjanlar çerçevesinde atama ve yer
değiştirme yapılarak eğitim kurumlarının
öğretmen ihtiyacı karşılanmaya
çalışılmaktadır. Bu kapsamda, 3/2/2012 tarihinde yani
Şubat ayının 3ünde 30 ile değişik branşlarda
toplam 15.934 kadrolu yeni öğretmen ataması
yapılmıştır. 30/4/2012 tarihli yani 30 Nisan 2012 tarihli
Bakanlığımız MEBSİS norm işlemleri modülü
verilerine göre, Bakanlığımıza bağlı resmî
eğitim kurumlarında toplam 116.005 öğretmen ihtiyacı
bulunmaktadır. 2011-2012 eğitim-öğretim yılının
başlaması münasebetiyle yapmış olduğum konuşmamda
55 bin öğretmen atanması konusuna da değinmiştim. Bu
husustaki açıklamam Bakanlığımız İnternet
sayfasının Haberler başlığında da hâlâ devam
ediyor. Bakanlığımıza bağlı resmî eğitim
kurumlarının öğretmen ihtiyacı öncelikle kadrolu
öğretmenlerle karşılanmaktadır. Kadrolu öğretmen
ataması ile karşılanamadığı durumlarda ise
eğitim-öğretimin aksatılmadan sürdürülebilmesi
bakımından ilgili mevzuatı çerçevesinde il veya ilçe millî
eğitim müdürlüklerince ders ücreti karşılığında
görevlendirmeler yapılmaktadır. Bu kapsamda il, ilçe millî
eğitim müdürlüklerince ihtiyaç doğrultusunda eğitim-öğretim
yılı itibarıyla 2008-2009 döneminde 55.786, 2009-2010 döneminde
61.551, 2010-2011 döneminde 65.485, 2011-2012 döneminde ise
Bakanlığımız atama modülü verilerine göre yine 53.453
ücretli öğretmen görevlendirmesi yapılmıştır.
Bütçe kanunlarının verdiği yetki yanında Bakanlar
Kurulunca Bakanlığımıza tahsis edilen ve Maliye
Bakanlığınca kullanım izni verilen toplam öğretmen
kadroları illerin öğretmen ihtiyacı oranları dikkate
alınarak il millî eğitim müdürlüklerine dağıtılmakta,
il millî eğitim müdürlükleri de kendi illerine ayrılan kontenjan
ölçüsünde atama yapılacak alanlar ile bu alanlara atanacakların
istihdam edileceği eğitim kurumlarını belirlemektedir.
Belirlenen bu eğitim kurumları, atama dönemlerinde sisteme
yansıtılmakta, atanacak ya da yer değiştirecek
öğretmen adaylarının tercihlerine sunulmaktadır. Bu
çerçevede, Ağustos 2012 atama döneminde Bakanlığımıza
tahsis edilecek kadro belirlendikten sonra, öğretmen ihtiyacı bulunan
iller ve alanlar bazında gerekli planlama yapılacaktır.
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun (6/257), İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun (6/363), İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebinin (6/385), Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın (6/608), Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun (6/616), (6/890), (6/1093) ve Ankara Milletvekili Zühal Topcunun
(6/682) esas numaralı soru önergelerinin cevapları:
652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Atama
başlıklı 37nci maddesinin üçüncü fıkrasında
Öğretmenlerin Bakanlıkça belirlenen hizmet, bölge veya
alanlarında en az üç eğitim yılı görev yapması
esastır. Bunların yer değiştirme suretiyle atamaları
her yıl yapılan atama plan ve programları çerçevesinde,
eğitim öğretim faaliyetlerini etkilemeyecek şekilde
sonuçlandırılır. Bakanlıkça belirlenen özür gruplarına
bağlı yer değiştirmeler ise yaz tatillerinde
yapılır. ve dördüncü fıkrasında da Öğretmenlerin yer
değiştirme suretiyle atamalarında uyulacak temel ilkeler, özür
grupları, hizmet bölgeleri ve alanları, hizmet puanı ve
diğer hususlarla ilgili usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir. hükmü
getirilmiştir.
2012 yılından itibaren, öğretmenlerin özür durumuna bağlı
yer değiştirme işlemleri, yukarıda belirlenen hükümler ile
14/9/2012 tarihine kadar bu hükümler doğrultusunda hazırlanarak
yürürlüğe girecek olan yönetmelik çerçevesinde yürütülecektir.
Yine 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Düzenleyici
işlemler başlıklı geçici 6ncı maddesinde Bu Kanun Hükmünde
Kararnamenin uygulanmasına ilişkin düzenlemeler bir yıl içinde
yürürlüğe konulur. Bu düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar mevcut
düzenlemelerin bu Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı olmayan hükümlerinin
uygulamasına devam olunur. denilmektedir. Ayrıca, 652
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2011 yılında
yürürlüğe girmiş olmasından dolayı herhangi bir
mağduriyete yol açmamak için Bakanlığımıza
bağlı resmî eğitim kurumlarında görev yapan
öğretmenlerimizden eş durumu özrü bulunanlardan adaylık ve
eşinin sigortalılık süreleri bakımından 31 Aralık
2012 tarihi itibarıyla gerekli şartları
taşıyanların 2011 yılına mahsus olmak üzere 19-28
Aralık 2011 tarihleri arasında başvuruları
alınmış ve eş durumuna bağlı yer
değiştirmeleri 9 Ocak 2012 tarihinde özür grubu ataması olarak
gerçekleştirilmiştir. 1/1/2011-20/12/2011 tarihleri arasında 939
sağlık özrü, 32.010 eş özrü, 3.061 öğrenim özrü ve 540
genel ve özel hayatı etkileyen nedenlere bağlı olmak üzere
toplam 36.550 öğretmenin yer değiştirme işlemi
gerçekleştirilmiştir. Öğretmenlerimize alan bazında
eğitim kurumu tercihi yanında ayrıca, hiç eğitim kurumu ya
da yeterli sayıda eğitim kurumu bulunmaması veya tercih
ettiği eğitim kurumlarına atanamaması durumunda özrünün
bulunduğu il, ilçe millî eğitim müdürlüğü emrine görev yeri daha
sonra belirlenmek üzere atanma talebinde bulunma hakkı
tanınmıştır.
Özür durumu, sadece -Bayburt ve Osmaniye illeri dâhil- Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki illerde bulunanlardan 2011-2012
eğitim öğretim yılında yine 1/9/2011-26/12/2011 tarihleri
arasında sağlık özründen 13, eş durumu özründen 44, genel
ve özel hayatı etkileyen nedenlerden eş ölümü, doğal afet,
eşi şehit olanlar ve benzeri 32 olmak üzere 89 öğretmen yer
değişikliği gerçekleştirilmiştir.
Burada dikkatinizi çekmek istediğim husus, bu öğretmen yer
değişikliklerinin tamamının 2011 yılı içerisinde
olduğu ve 2012 yılı içerisinde yapılacak benzer özür grubu
atamalarının ağustos ayında
gerçekleştirileceğidir.
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun (6/597),
(6/598), (6/612), (6/614), (6/618), (6/647) ve (6/650) esas numaralı soru
önergelerinin cevabı:
Bakanlığımız ile Başbakanlık Toplu Konut
İdaresi arasında imzalanan 3/5/2007 tarihli protokol kapsamında Kahramanmaraş
ilinde yapılması planlanan ve TOKİ tarafından
Bakanlığımıza bildirilen sözleşme eki pursantaj
oranlarına göre, Göksun Anadolu Öğretmen Lisesi
inşaatının proje bedeli 5 milyon 276 bin 290 Türk lirası,
Merkez Endüstri Meslek Lisesi inşaatının proje bedeli 4 milyon
898 bin 880 Türk lirası, Afşin Ortaöğretim Pansiyonu
inşaatının proje bedeli 2 milyon 182 bin 209 Türk lirası,
Merkez Ortaöğretim Pansiyonu inşaatının proje bedeli 4
milyon 309 bin 200 Türk lirası, Merkez Ticaret Meslek Lisesi
inşaatının proje bedeli 2 milyon 721 bin 600 Türk lirası,
Merkez İlköğretim Okulu inşaatının proje bedeli 2
milyon 895 bin 525 Türk lirası olarak belirlenmiştir.
Bunun yanında, TOKİ tarafından, Göksun Anadolu Lisesi
inşaatının ihale hazırlık aşamasında
olduğu da bildirilmiştir. Ayrıca, merkezî yönetim bütçesinden
TOKİ için ayrılan miktarlar üçer aylık dilimler hâlinde genel
müdürlükler bazında TOKİye aktarılmakta olup proje bazlı
ödenek planlaması TOKİ tarafından yapılmaktadır.
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun (6/1514),
(6/1518) ve (6/1524) esas numaralı soru önergeleri:
Kahramanmaraş Valiliğince, konuya ilişkin olarak
Andırın ilçesi Torlar ve Alınoluk köylerine ilköğretim
yapımı ile Ekinözü ilçesi 80. Yıl İlköğretim Okuluna
yeni binanın yapımının 2012-2014 üç yıllık
yatırım planlaması içerisinde yer almakta olduğu ve bütçe
imkânları doğrultusunda yapımına başlanacağı
belirtilmiştir.
Ankara
Milletvekili Zühal Topcunun (6/680) ve (6/681) esas numaralı soru
önergelerine cevap: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca
konuya ilişkin olarak, yükseköğretim kurumlarında görev yapan
akademik ve idari personelin mali ve özlük haklarının
iyileştirilmesine yönelik başlatılan çalışmaların
devam ettiği, konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı
ile mutabakat sağlanması hâlinde gerekli yasal düzenlemelerin
çıkarılması sürecinin Bakanlığımızla
müşterek olarak yürütüleceği belirtilmektedir. Ayrıca, mesleki
kıdem, aile durumu ve unvanları aynı olan, Ankarada görev yapan
bir öğretim üyesi ile Ağrı Merkezde görev yapan bir öğretim
üyesinin maaş tutarı arasında Ağrı Merkezde
geliştirme ödeneği ödendiği için fark olduğu; bu
farkın profesörlük makamında 2.546 lira 15 kuruş, doçentte 2.030
Türk lirası 49 kuruş, yardımcı doçentte ise 1.643 lira 73
kuruş olduğu belirtilmiştir.
İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun (6/133) ve İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebinin (6/134) esas numaralı soru önergeleri:
2011-2012 eğitim öğretim yılı itibarıyla Türkiye
genelinde 10.413 ilköğretim okulunda 305.201 öğrenci ile,
birleştirilmiş sınıf uygulaması bulunmaktadır.
İstanbul ili Arnavutköy ilçesinde 2 okulda 58 öğrenci, Çatalca
ilçesinde 10 okulda 272 öğrenci, Silivri ilçesinde 2 okulda 24
öğrenci ile birleştirilmiş sınıf uygulaması
yapılmaktadır. İstanbul ilinde ilköğretim şube
başına düşen öğrenci sayısı 50 ve üzeri olan 24
tane okul bulunmaktadır.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün (6/31) esas numaralı soru önergesine
cevap: Türkiye genelinde fiziki altyapının iyileştirilmesi için
yeni derslik yapımına devam edilmektedir. Her yıl, 222
sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu gereğince,
mahallinde valiliklerce ve merkezde Bakanlığımızca
planlanan yatırımlarla mevcut durumun daha iyi hâle getirilmesi için
çalışılmaktadır.
222 sayılı Kanun gereğince, ilköğretim
kurumlarının ve lojmanlarının yapım, tadil,
esaslı büyük onarım, her türlü ilk tesis, okul eşyası, ders
aletleri ile arsa, arazi istimlakleri, Bakanlığımızdan
gönderilen ödenekler ve il özel idare bütçesinden ayrılan ödenek ile
anılan Kanunun 76ncı maddesinde sayılan diğer gelirlerden
oluşan bütçe ile mahallinde valiliklerce planlanmakta ve
gerçekleştirilmekte olup, Bakanlığımızca 2011
yılında ilköğretim ve okul öncesi eğitim, okul yapım
onarımları için toplam 433 milyon 750 bin Türk lirası, aynı
amaçla 2012 yılı içindeyse 576 milyon 500 bin Türk lirası ödenek
tahsisi yapılmıştır.
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün (6/32) esas numaralı soru
önergesine cevap: Politika belgelerinde mesleki ve teknik eğitimin
okullaşma oranının ortaöğretim içerisindeki
payının yüzde 65e kadar çıkarılması hedeflenmektedir.
Millî Eğitim Bakanlığı 2010-2014 stratejik planında
ise, mesleki ve teknik eğitimin ortaöğretim içerisindeki
okullaşma oranının plan dönemi sonuna kadar en az yüzde 50ye çıkarılması
stratejik hedef olarak belirlenmiştir.
Diğer taraftan, bizim yönetim anlayışımız
seçkinci değil, Anayasamızın 10uncu maddesi kapsamında
bütün vatandaşlarımızı kucaklayıcı bir
anlayıştır. Bakanlığımızın sunduğu
hizmetlere ilişkin uygulamalar da bu anlayışla
gerçekleştirilmektedir, aksi değerlendirmelerin gerçekle ilgisi
bulunmamaktadır.
Kaldı ki, Sayın Milletvekilinin
Bakanlığımıza yönelttiği (6/147) esas numaralı
sözlü soru önergesinde de; Bakanlığınızın
almış olduğu kararla 2013 yılından başlayarak
bütün genel liseler, anadolu liselerine ve meslek
liselerine dönüştürülecektir. Bu kapsam içinde Ardahandaki liselerimizin
birinin de adalet meslek lisesi veya sağlık meslek lisesi olarak
eğitim öğretime açılması konusunda bir çalışma
yapılmalıdır. Ardahanda açılacak bir meslek lisesi, ilimiz
genelindeki öğrencilerimizin gelecekte iş bulmalarına ve
Ardahandan göçün durmasına sebep olacaktır. denilerek mesleki ve
teknik eğitimin ortaöğretimin içindeki okullaşma
oranının artırılması çalışmasının
doğruluğu teyit edilmiştir.
İzmir Milletvekili Profesör Doktor Hülya Güvenin (6/46)
esas numaralı soru önergesine cevap: İlköğretim seviyesinde
okutulan derslerde yer alan sekiz ara disiplin konusundan birisi de
vatandaşlık ve demokrasi eğitimdir. Buna ilişkin konular
yoğun olarak hayat bilgisi ve sosyal bilgiler derslerinde yer
almaktadır. Ayrıca ilköğretim vatandaşlık ve demokrasi
eğitimi dersi -sekizinci sınıf- öğretim programında
zorunlu ders olarak okutulmakta olup, bu derste insan hakları tarihi ve
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi konusuna ilişkin kazanım
ve etkinlikler de yer almaktadır.
Ortaöğretim kurumlarında ise demokrasi ve insan hakları
adı altında bir sınıflık seçmeli ders yer
almaktadır. Temel hak ve özgürlüklerin gelişmesi ve
vatandaşların kendi haklarını daha iyi korumalarına
ilişkin konular, demokrasi ve insan hakları dersinin yanı
sıra Türk edebiyatı, coğrafya, felsefe, tarih, inkilap tarihi ve
Atatürçülük ile din kültürü ve ahlak bilgisi dersi öğretim
programlarında da konu, ünite, kazanım ve etkinlik örneği olarak
yer almaktadırlar.
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün (6/62) esas
numaralı soru önergesine cevap: Ardahan Valiliğince konuya
ilişkin olarak, söz konusu tuvaletlerin okulun eğitim öğretime
açıldığı gün kullanılır vaziyette olduğu ve
şu an itibarıyla da sorun bulunmadığı, okulun
bahçesinde gerekli düzenlemenin yapıldığı ve
öğrenciler için olumsuzluk oluşturacak herhangi bir şeyin söz
konusu olmadığı, okul binasındaki yangın merdiveninin
yapıldığı belirtilmiştir.
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün (6/65) esas numaralı soru
önergesine cevap: Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığından
alınan konuya ilişkin yazıda 2011 yılı Merkezî Yönetim
Bütçe Kanununun kadroların kullanımıyla ilgili 22nci
maddesinin beşinci fıkrası uyarınca üniversitelerin, 2010
yılında üniversiteden ayrılan öğretim elemanı
sayısının yüzde 50sini araştırma görevlisi
kadroları için, yüzde 100ünü geçmeyecek şekilde açıktan veya
naklen öğretim elemanı alabildikleri, bunlara ek olarak tüm üniversitelere 8 bin ilave kadro izni
verildiği, bunların
dağılımlarının da 11/5/2011 tarihinden itibaren
üniversite rektörlerince yapıldığı ve bu çerçevede, 2011
yılı içinde Atatürk Üniversitesi Rektörlüğünün öğretim
elemanı kadrolarına yapılacak atamalarda herhangi bir
artırımın söz konusu olmadığı, ayrıca
ihtiyaç çerçevesinde öğretim üyelerine lojman yapılmasının
düşünüldüğü belirtilmiştir.
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün (6/66) esas numaralı soru
önergesi: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından
alınan konuya ilişkin yazıda 2010-2011 eğitim öğretim
yılı itibarıyla 1.800 olan öğrenci kapasitesinin 2011-2012
eğitim öğretim yılındaki 800 öğrenci
artışıyla 2.600 olduğu, Göle ve Çıldır Meslek
Yüksek Okulunda eğitim öğretim faaliyetlerine
başlandığı, dersler başlamadan önce Çıldır
Meslek Yüksek Okuluna 5 adet, Göle Meslek Yüksek Okuluna 4 adet olmak üzere
toplam 9 öğretim görevlisinin alındığı. Söz konusu
ilçelerdeki öğretim elemanlarının konaklamasına yönelik
lojman yapımı planının olduğu belirtilmiştir.
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün (6/68) esas numaralı soru
önergesine cevap: Türkiyenin sosyal, ekonomik ve coğrafi
koşulları, birleştirilmiş sınıf
uygulamasını zorunlu kılmaktadır. Avrupa Birliği
ülkelerinin hemen hepsinde, Amerika Birleşik Devleti, Japonya ve Kanada
gibi pek çok ülkede birleştirilmiş sınıf uygulaması
bulunmaktadır. Diğer taraftan, birleştirilmiş
sınıf uygulaması tüm bölgelerimizde
uygulanmaktadır. Öğrenci sayıları okul yapımı
için yeterli olmayan yerleşim birimlerindeki zorunlu öğrenim
çağındaki öğrencilerin okula erişimlerini sağlamak
amacıyla taşımalı eğitim gereklilik arz etmektedir. Bu
sebeple, ülke genelinde taşımalı eğitime de devam edilecektir.
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün (6/78) esas
numaralı soru önergesine cevap
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen tamamlayınız.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) Bu cevabı tamamlayayım Başkanım, izin
verirseniz.
BAŞKAN Buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) - Bakanlığımız bütçesi hazırlanırken
Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve gelecek üç
yıla ilişkin toplam gelir ve gider tahminleriyle birlikte hedef
açık ve borçlanma durumuyla kamu idarelerinin ödenek teklif
tabanlarını içeren orta vadeli mali plan dikkate
alınmaktadır. Bakanlığımızın 2010-2014
Stratejik Planında, Bakanlığımıza bağlı
okul ve kurumların bölgesel farklılıklarının
giderilmesi için hedefler belirlenmiştir. Bakanlığımızın
yatırım programları, bölgelerarası dengesizliklerin
giderilmesi amacıyla GAP ve DAP illerine öncelik verilerek
yatırımlar hazırlanmaktadır. Millî Eğitim
Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme
Yönetmeliğine göre, Bakanlığımıza bağlı
resmî eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenler dört, beş
ve altıncı hizmet alanlarında zorunlu hizmet yükümlülüklerini
yerine getirmekte ve zorunlu hizmet yılları, eğitim kurumunun
bulunduğu yerin mahrumiyet derecesine göre üç ile yedi yıl
arasında değişmektedir. Ayrıca, 14/9/2011 tarihinde
yürürlüğe giren 652 sayılı Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki
Kanun Hükmünde Kararnamenin 3üncü maddesinde Öğretmenlerin Bakanlıkça
belirlenen hizmet bölge veya alanlarında en az üç yıl eğitim ve
öğretim yılı görev yapması esastır. hükmü yer
almaktadır. Anılan Kanun Hükmünde Kararname uyarınca hâlen
yürürlükte bulunan Millî Eğitim Bakanlığı
Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğiyle
ilgili güncelleme çalışmaları da devam etmektedir.
Çok teşekkür ediyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Şimdi Sayın Güven, Sayın Halaman, Sayın
Dedeoğlu ve Sayın Öğüt verilen cevaplarla
ilgili kısa açıklama isteyebilirsiniz.
Buyurun Sayın Güven.
HÜLYA GÜVEN (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, ortaöğretimde demokrasi ve insan hakları
dersinin seçmeli olarak verildiğini, sekizinci sınıfta da insan
hakları tarihi dersi verildiğini belirttiniz. Bu 4+4+4 ile yeni sistemde
öğrenci ilk 4 yıllık dönemden sonra okulu
bıraktığı takdirde bu dersler nasıl verilecek?
Ayrıca, Avrupa Birliği desteğiyle 2009 yılında
planlanmış ve 9 milyon 100 bin euro bütçeli yürütülen Demokratik
Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi Projesi yürümekte
midir? Bu çerçevede verilecek olan pilot uygulama 2010-2011
eğitim-öğretim yılında uygulanmış
mıdır? Hangi pilot illerde uygulanmıştır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Eyidoğan, sisteme girmişsiniz ama sizin sorunuz
olmadığı için söz veremiyorum.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Anlamadım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Eyidoğan, sizin sorunuz
olmadığı için size söz veremiyorum. Buradaki uygulamamız,
soru soranların tekrar Sayın Bakanın açıklamasıyla
ilgili yeni bir açıklama istemeleri.
Buyurun Sayın Halaman.
ALİ HALAMAN (Adana) Sağ olun Sayın Başkanım.
Bakan Beye teşekkür ediyorum cevaplarından dolayı, Allah
razı olsun ama benim bu verilen cevapla ilgili şöyle bir ilintim var:
Bizim Adanada atanamayan, atama bekleyen öğretmenler genelde çiftçilik
yapıyorlar, traktör sürüyorlar, biçerdöver yağlıyorlar, onun
üstünde görev yapıyorlar, babalarının yanında
çalışıyorlar. Bu atanamayan öğretmenler şimdi
şöyle söylüyorlar: Bizim tayinimiz, atamamız yapılmıyor bir
türlü ama çiftçilik yaparken de hasat dönemi yaklaştı, bu taban
fiyatı ne zaman açıklanacak? Atanamadık, hiç olmazsa bugün
şu çiftçilikle ilgili buğday hasadı var, bunun fiyatları
açıklansın.
Ben teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Dedeoğlu
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanımız sorularımıza
cevap verdi, kendisine de ayrıca teşekkür ediyorum. Yalnız
şöyle bir durum var: Kahramanmaraş, Türkiyenin 81 ili içerisinde
18inci sıradadır. Derslik ve başarı oranı olarak
Kahramanmaraş, 81 ilimizin son sıralarında yer almaktadır.
Bu derslik sayımız ve öğretmen açığımız ne
zaman kapanacak? Bununla beraber az sayıda da olsa, Kahramanmaraşta
engelliler okulu var, buna atanmayan öğretmenleri, tüm Türkiye de dâhil
olmak üzere, ne zaman atamayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Öğüt
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanımı ben Ardahana davet
ediyorum. İnşallah, kendilerinin de programı var gelecekler
tahmin ediyorum yalnız Ardahan ve Doğu Anadoluyu sürgün yerinden
kurtarmak için, Sayın Bakanım, Doğu ve Güneydoğuda
çalışan öğretmenlere ek bir ücret ödeyecek misiniz? Çünkü orada
kış koşulları ve coğrafi koşullar çok
ağır. Batıdaki öğretmenlerle aynı ücreti
alıyorlar, batıdan daha fazla ücret alır ve sosyal tesisleri
olur, lojmanları da olursa o zaman öğretmenler Doğu ve Güneydoğuya
da gönüllü giderler, aksi takdirde Doğu ve Güneydoğu sürgün yeri
olmaktan kurtulmaz. Bu konuda yardımlarınıza
ihtiyacımız var efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.
Sayın Bakan, buyurun açıklama yapmak üzere,
kürsüden lütfen.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
demokrasi dersiyle ilgili yanlış anlamış olabilirim,
lütfen düzeltin beni- İlk 4ten sonra ayrılırsa bu dersi
nasıl alacak? diye bir soru tevcih edildi diye anladım. Bu, teorik
olarak bile mümkün değil çünkü eğitim, on iki yıl zorunlu
eğitim hâline geldikten sonra, sadece ilk 4ten sonra değil, liseyi
bitirene kadar çocuklar mecburen eğitim alacaklar ve biz bu tip dersleri
müfredatımızdan zaten çıkarmıyor ve
değiştirmiyoruz. Bu sebeple çocuklar, benim size verdiğim
cevapta yer alan sınıflarda zorunlu veya seçimlik olarak yeri geldiğinde dersini almaya devam
edecekler, orada herhangi bir değişiklik söz konusu değil.
Ayrıca dile getirdiğiniz demokrasi ve insan
haklarıyla alakalı müfredat konusunda Avrupa Birliği projesi
olarak yaptığımız çalışma devam ediyor,
bitirilmek üzere, bu bitirildikten sonra da müfredatımızda da ona
göre, ona uyum sağlayacak türden değişiklik yapacağız.
Bu açıdan bakıldığında konuyla ilgili herhangi bir
aksama da söz konusu değil.
Atama bekleyen öğretmenlerle ilgili, yine bir vekilimizin ismini
maalesef kaydedemedim, beni affetsin, Atama bekleyen öğretmenler
velilerinin yanında çalışıyor ve çiftçilik
yapıyorlar
Taban fiyatı
sordular. Doğrusu, konu benimle doğrudan ilgili
olmadığı için kendisinden bunu ilgili bakanımıza
sormasını rica ediyorum.
Sayın Dedeoğlunun Derslik sayısı ve öğretmen
eksiği ne zaman tamamlanacak? diye bir sorusu var. Çok değerli
arkadaşlar, aslında derslik sayısı ve öğretmen
ihtiyacıyla ilgili şu zaman tamamlanacak diye bir şey söylemek
yanıltıcı olabilir, öyle bir şeyi size söylemek istemem ama
özellikle derslik sayısının tamamlanması, donanım
ihtiyacının hızla giderilmesi konusunda biz yeni bir düzenleme
yaptık, sizlerin de desteğiyle. O da, şimdiye kadar biliyorsunuz
ki bizler sadece Millî Eğitim Bakanlığına verilmiş
yatırım bütçesini yatırım projeleri için kullanabiliyor,
ayrıca da, hayırseverlerin desteğiyle derslik
ihtiyacımızı karşılamaya çalışıyorduk.
Bundan sonraki süreçte çok modern iki yeni finansman yolunu da derslik
ihtiyacını karşılamak üzere kullanabileceğiz. Onlardan
bir tanesi kamu-özel ortaklığı, bir tanesi de kiralama yöntemi.
Kamu-özel ortaklığında düşüncemiz şu: Mesela sizin
ilinizde, Maraşta ilçe ilçe, Ardahanda diyelim ilçe ilçe o ilçenin veya
merkezî yerleşim biriminin ne kadar okula ihtiyacı varsa, hepsine tek
seferde ister bir kampüs şeklinde isterse belediyelerin
ayırdığı eğitim alanları parça parça belirlenerek
hepsi için bir proje yapılacak, bunların hepsi birden ihaleye çıkacak
ve özel sektör sermayesini bu sürece dâhil etmiş olacağız. Onlar
fiziki altyapıyı oluşturacaklar ve eğitim için gerekli
diğer hizmetleri sunacaklar, bizse orada öğretim hizmeti
yapacağız ve böylece daha hızlı bir şekilde eğitim
için altyapı sorunlarını çözmeyi planlıyoruz. Bu sizin
hatırınızda olsun, illerinizde konuyla ilgili il millî
eğitim müdürlerimizi de motive ederseniz, zannediyorum, daha çabuk çözme
şansımız olacak.
Öğretmen eksiği ne zaman tamamlanacak? sorusu da yine benzer
şekilde. Şunu tekrarlamak istiyorum, yani buradan bir şekilde
atama bekleyen öğretmenlerimize veya öğretmen olmak isteyen
gençlerimize âdeta haykırıyorum, o da şu: Bizim toplam 116 bin
öğretmene ihtiyacımız var. Maliye Bakanlığı bunu
ister iki yılda, ister üç yılda, ister tek yılda
karşılamış olsun, bunu karşıladıktan sonra
yıllık olarak bizim 8 bin ila 10 bin öğretmene
ihtiyacımız olacak, emekli olanlar ve başka kurumlara geçenler
için. Artık Türkiye'de Millî Eğitim Bakanlığının
öğretmen sorunu, okullaşma oranlarının artık
limitlerine çok yaklaşmış olmamız sebebiyle çok büyük
miktarlarda oluşmayacak. Hâlbuki şu anda bile 247.500 öğretmen
adayı bekliyor. Tekrarlıyorum, 658 bin civarında da
öğretmen olabilecek, öğretmenlik yapabilecek türden bölümlerde okuyan
çocuklarımız var. Sadece eğitim fakültelerinde 200 bine
yakın öğrenci okuyor.
Bütün bunları üst üste koyduğunuzda, bu insanların
öğretmen olmalarına dair bütün motivasyonun devlete kanalize edilmesi
ve onların öğretmenlik mesleğinin dışında
başka hiçbir alternatif ortaya konulmaksızın konu üzerinden
siyaset yapılması, çocuklarımıza yönelik
yapılmış en büyük kötülük olacaktır. Ben sizden rica
ediyorum, on yıldır 360 bin öğretmen alındı.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) On yıldır
iktidardasınız Sayın Bakan! Siz planlayacaksınız bunu,
biz mi planlayacağız!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla)
Arkadaşlar, bunu tekrar ediyorum, on yıldır bizim şu ana
kadar aldığımız öğretmen sayısı 320 binden
fazla, ama
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Neredeyse
ağlayacağız sizin halinize ya! Böyle olmaz ki Sayın
Bakanım, çocuklar intihar ediyorlar, intihar mektuplarını
okudunuz mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla)
Hayır, orada bir zihniyetten bahsediyorum, hiçbir şeyden
bahsetmiyorum.
Türkiye'de üniversitede okumak, eğitim fakültesinden mezun olmak, illa
devlette öğretmen olacağım diye motive edilecek bir olay
değildir, bunu anlatmaya çalışıyorum.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Her aileden üç çocuk
istemesinler lütfen!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla)
Üniversitede bütün iletişim fakültelerinden mezun olanlar gazetecilik mi
yapıyorlar bu ülkede? Bütün işletme fakültesinden mezun olanlar
pazarlamacılık, bütün maliyeden mezun olanlar Maliye
Bakanlığında mı çalışıyorlar? Bu açıdan
bakıldığında
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Sayın Bakan, her aileden
üç çocuk istiyor Sayın Başbakan!
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen toparlayınız.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla)
İstihdam ayrı bir meseledir ama herkesin öğretmen
olmasını sağlayacak türden bir motivasyon ve bunun üzerinden bir
siyaset yanlış bir meseledir. Bunu söylemeye
çalışıyorum.
Ayrıca
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Efendim, sözü siz
verdiniz, bu çocukları siz havalandırdınız.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) Biz
verdiğimiz sözleri tutuyoruz.
Sayın Öğütün Doğu ve Güneydoğuda
çalışanlara daha fazla ücret ve onların bu konudaki
başarısızlıklarıyla ilgili soruları vardı.
Ben şunu söylemek istiyorum: Öğretmenler üzerinden siyaset
yapılıyor. Ne zaman aile ataması olacak? Ne zaman özür
ataması olacak? Vay efendim, öğretmenin hangi ile, ne zaman nakli
yapılacak? Bunun üzerinden siyaset çok güzel yapılıyor.
Ayrıca, atama bekleyen öğretmenler üzerinden siyaset
yapılıyor ama ben size bir şey söylemek istiyorum: Bir
eğitimin
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan, siz de
atanmış olanlar üzerinden siyaset yapıyorsunuz! Bu bir sorun, bu
sorunu dile getirmeyelim mi yani?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) Bir
eğitim sisteminin aslında öğesi sadece öğretmen midir
arkadaşlar? Öğrenciler, az önce bahsettiğiniz fiziki imkânlar,
müfredat ve benzeri
Size şunu söylüyorum: Geçtiğimiz günlerde YGS
sınavından sonra sıfır çeken öğrencilerle alakalı
gazetelerimizin birisinde bir haber vardı ve çocuklardan bir tanesi
kendilerine sorulan sorudan sonra şunu söylüyordu, hiç buna ses vermiyor,
kulak vermiyor musunuz? Beş yılda 7 öğretmen
değiştirdim. Benden hangi başarıyı bekliyorsunuz?
diyordu.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) On senedir siz yönetiyorsunuz, biz mi
yönetiyoruz? On senedir değiştirseydiniz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul)
Öğretmen üzerinden siyaset yapacağımıza
öğretmenlerimizin bulundukları yerde başarılı bir
şekilde kalmalarını, sürdürülebilir eğitimi ve
çocuklarımızın sınıflarda öğretmensiz
kalmamasını sağlayacak politikaları tavsiye etmenizi
bekliyorum.
Hepinize teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye Eğitim üzerinden ihale
yolsuzluğu yapmayın o zaman.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan, bu üslup Millî
Eğitim Bakanına yakışmayan bir üslup.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Tablet bilgisayarda 20
milyarlık ranta el kaldırdınız burada.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru önergeleri cevaplandırılmıştır.
Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.55
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Tanju
ÖZCAN (Bolu)
_____0_____
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince diğer denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden başlayacağız.
VII- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sıraya alınan, Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Milli Savunma Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
2.- Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/618) (S. Sayısı: 248) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 248 sıra sayısıyla
bastırılıp, dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, bu
tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
görüşülecektir.
Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp, maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz isteyen Koray Aydın, Trabzon Milletvekili, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA KORAY AYDIN (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 248 sıra sayılı Askerlik Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Tasarıyla, asker alma işlemleri, erteleme hâlleri,
sağlık muayeneleri ve askerî yargıyla ilgili bir dizi yenilik
getirilmekte, astsubaylar, uzman jandarmalar ve uzman erbaşların
özlük haklarında da bazı iyileştirmeler yapılmaktadır.
Tasarı Komisyona gelmeden, istişari nitelikte
yaptığımız ön toplantıda, oluşan beklentiler,
talepler ve öneriler gündeme getirildi. Millî Savunma Bakanlığı yetkilileri,
tasarının daha çok özlük haklarına yönelik olduğunu,
eğitim ve sosyal haklarla ilgili taleplerin ayrı bir tasarıyla
düzenlenmesi için çalışma yaptıklarını ifade ettiler.
Özlük haklarıyla ilgili düzenleme kadar önem taşıyan eğitim
ve sosyal haklarla ilgili tasarının da bir an önce Parlamentonun
gündemine getirilmesini temenni ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk ordusu, Türk
milletinin göz bebeğidir. Vatan, millet ve vazife uğrunda gözlerini
kırpmadan hayatlarını ortaya koyan askerlerimizle ilgili düzenlemelerin
süratle hayata geçirilmesi zarureti vardır. Bu bakımdan, Türk
Silahlı Kuvvetleriyle ilgili yapılacak düzenlemelerde iktidar ve
muhalefetin büyük bir uzlaşma, uyum ve iş birliği içinde hareket
etmesi son derece önemlidir. Millî Savunma Komisyonunda, iktidar muhalefet
iş birliğine örnek teşkil edecek derecede bir yaklaşım
ortaya konularak, özlük haklarıyla ilgili önergelerle tasarıya son
şekli verildi. Böylece, tam seksen bir maddelik tasarı, Komisyonda,
yaklaşık iki saat içinde kabul edildi. Bu yaklaşımı
önemsiyor ve diğer düzenlemelere de örnek olmasını gönülden
temenni ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde
konuştuğumuz tasarıyla astsubaylarımızın, uzman
jandarmalarımızın ve uzman erbaşlarımızın
özlük haklarıyla ilgili birtakım düzenlemeler ve iyileştirmeler
yapıldı. Bütün bunları teker teker saymaya gerek yok. Ancak bu
tasarıyla çözülmesi gerektiği hâlde hiç değinilmeyen bazı
haklı talep ve beklentileri dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Askerî öğrencilerimizin tazminat ve askerlik sorunlarının
çözümü ne yazık ki tasarıda mevcut değildir. Çok sayıda
askerî öğrenci ve ailesi, tazminatlarda indirim ve diğer
öğrencilere çıkarılan afların paralelinde bir uygulama
beklemektedir. Bütün bu beklentilere kayıtsız kalamayız. Millî
Savunma Bakanlığı yetkilileri, askerî öğrencilere yönelik
düzenlemelerin de tıpkı eğitim ve sosyal haklarla ilgili
düzenlemeler gibi ayrı bir tasarı olarak
çalışıldığını bildirdi, ancak tasarıyla
ilgili net bir tarih verilmedi. Bu tasarı ivedilikle
hazırlanmalı ve gündeme getirilmelidir.
Görüştüğümüz tasarı gündeme
geldiğinde, astsubaylarımız, uzman jandarmalarımız,
uzman erbaşlarımız ve askerî öğrencilerimiz haklı
olarak büyük bir beklenti içine girdi. Nitekim, bu beklentiler paralelinde
Genelkurmay Başkanlığımız Türk Silahlı
Kuvvetleri; birbirlerine gönül bağıyla kenetlenmiş fedakâr ve
kahraman mensuplarının moral ve motivasyonunu en üst düzeyde tutmak
maksadıyla, devletimizin sağladığı imkânları kullanmak
suretiyle, ihtiyaç duyulan ve yetkisi dâhilindeki düzenlemeleri titizlikle
yapmaya devam edecektir. şeklinde bir açıklama yaparak
iyileştirmelerin devam edeceğini işaret etmiştir. Hükûmetin
de bu düzenlemeleri yapmakta siyasi irade ve kararlılık göstermesi
şarttır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak, milletimiz yararına gördüğümüz bütün
düzenlemelerde olduğu gibi, askerî personelimizin haklarıyla ilgili
düzenlemelere de gerekli desteği ve katkıyı her zaman vermeye
hazır olduğumuzu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Biz, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, çözümden ve uzlaşmadan yanayız! Amacımız,
bağcıyı dövmek değil, üzüm yemektir. Bu bakımdan,
iktidar partisi grubu ve Hükûmet temsilcilerinin yapıcı
eleştirilerimize kulak vermelerini öneriyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün çalışanlarını
hiçbir ayrım gözetmeden bir bütün olarak görüyor ve seviyoruz. Birçok
kurumda olduğu gibi ordumuzda da çeşitli statülerde personel
çalıştırılabilir, statülerden kaynaklanan bir
farklılık elbette ki olabilir. Ancak, kurumlar, çalışma
barışını temin etmek, eşitlik ve adalet ilkelerini
gözetmek zorundadırlar. Bilindiği gibi, görüştüğümüz
tasarıda özellikle uzman erbaşlarımızın özlük
haklarıyla ilgili haklı talep ve beklentileri
karşılanamamıştır. Bütün Türk Silahlı Kuvvetleri
çalışanlarına uygulanan ek gösterge, sayıları
yaklaşık 50 bini bulan uzman erbaşlarımıza
verilmemiştir. Yine, uzman erbaşlarımızın uçuş,
paraşüt, denizaltı, dalgıç ve kurbağa adam hizmetlerinde
aldıkları ek tazminatlardaki adaletsiz uygulama devam etmektedir.
Aynı hizmeti yapan ve aynı riskleri üstlenen çalışanlara
ödenen ilave tazminatlar da elbette ki aynı olmalıdır. Buna
benzer daha bir dizi düzenleme hâlen yürürlüktedir ve bu düzenlemeler en başta
Anayasamızın eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu
aykırılıkları bulup düzeltmek ve adaleti temin etmek bu
Parlamentonun ve özellikle de çoğunluğu elinde bulunduran iktidar
grubunun öncelikli görevidir. Uzman erbaşlarımızın
sözleşmeli olmaları, sayılarının 50 bini bulması
ve böylece yapılacak düzenlemelerin bütçeye ilave yük getirmesi gerekçe
gösterilerek bu adaletsizlik devam ettirilemez.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuda
çeşitli statülerde çalışan binlerce sözleşmeli personeli
kadroya geçiren Hükûmet, uzman erbaşları da kadroya geçirerek sorunu
kökünden çözebilir. Zaten uzman erbaşlarımızın tabi
oldukları 3269 sayılı Kanun incelenirse ihtiyacı
karşılamadığı şeklinden bile
anlaşılmaktadır. 3269 sayılı Uzman Erbaş
Kanununun neredeyse bütün maddelerinde değişiklikler
yapılmış, âdeta yamalı bohçaya dönmüştür ancak 3269
sayılı Kanun yapılan onca değişikliğe rağmen,
yine de beklentileri, talepleri ve ihtiyaçları karşılamaktan
uzaktır. Bu nedenle artık yaraya neşter vurmak ve köklü bir
değişiklik yapmak mecburiyeti vardır. Bu bakımdan, Millî
Savunma Bakanlığı, Genelkurmay
Başkanlığının görüş ve hassasiyetlerini de
dikkate alarak, uzman erbaşların kadroya geçirilmesini
sağlayacak düzenlemeyi bir an önce hazırlayarak Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunmalıdır. Bizim MHP Grubu olarak böyle bir tasarıya
her türlü katkıyı ve desteği yapmaya hazır olduğumuzu
buradan peşinen ifade ediyorum. Daha önce de belirttim, biz,
bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek istiyoruz. Bu
bakımdan yapıcı ve yol gösterici muhalefet
anlayışımızı sürdürmek azim ve kararlılığındayız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi size
çarpıcı bir örnek vermek istiyorum: Uçuş, dalış ve
atlayış hizmetlerinde görevlendirilen askerî personele sırf bu
hizmetlerinden dolayı ilave bir tazminat ödenmektedir. Şimdi hep
birlikte düşünelim, üç ayrı askerî personel uçaktan paraşütle
atlıyor; uçak aynı, paraşütler aynı, yükseklik aynı,
velhasıl risk aynı ancak gelin görün ki atlayış
tazminatı olarak bu personelden birine 100 birim, bir diğerine 60 birim ve uzman erbaş
olanına da 30 birim değerinde bir ödeme yapıyoruz. Böyle bir
adalet anlayışı olabilir mi? Aynı durum dalış,
denizaltı, dalgıç ve kurbağa adam hizmetleri için de geçerlidir.
Bizler bunu ifade ederken subaylarımızın da,
astsubaylarımızın da, uzman jandarma ve uzman
erbaşlarımızın da haklı taleplerinin sonuna kadar
karşılanmasından yanayız. Birinden alın diğerine
verin. demiyoruz, Herkese hakkını adil biçimde verin. diyoruz.
Bir örneği daha dikkatlerinize sunmak istiyorum: Uzman
erbaşlarımız, birçok sınıfta görev
yaptıkları gibi, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde
de görev yapmaktadırlar. Aynı komutanlıkta aynı görevleri
yapan uzman jandarma ve uzman erbaşlar farklı statü ve özlük
haklarına sahip durumdadır. Bu durum, ister istemez çalışma
barışını ve huzurunu zedelemektedir. Yapılması
gereken, aynı işi ve aynı görevleri yapan personelin
statülerinin ve dolayısıyla da maaşlarının
eşitlenmesidir. Hükûmet, tıpkı toplu görüşme masasında
memurlara yaptığı gibi, cansiparane çalışan askerî
personele de meydanları adres göstermemelidir. Şimdi, memurlar da,
emekli uzman erbaş ve aileleri de meydanlara inmeye
hazırlanıyorlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
canını sermaye yaparak çalışan askerî personelimizin ve
polislerimizin özlük haklarıyla ilgili olarak yapılacak
iyileştirmelerin, kısıtlı bütçe imkânları gibi
gerekçeler de dâhil olmak üzere hiçbir mazereti olamaz. Bu bakımdan,
astsubaylarımızın, uzman jandarmalarımızın ve polislerimizin
ek gösterge sınırlandırmalarına son verilmeli, uzman erbaşlarımıza
da hak ettikleri ek göstergeler verilmelidir; aksi takdirde,
yapılan artışlar çok komik düzeylerde kalmaktadır.
Örneğin, emniyet teşkilatında görev yapan personel ile ilgili
olarak -hepimiz biliyoruz- 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 36ncı maddesinin Ortak hükümler bölümünün (B) bendine
Emniyet hizmetleri sınıfı mensupları 1inci derecenin son
kademesine kadar yükselebilirler. şeklinde ibare eklenerek
değiştirilmiştir.
Emniyet mensubu personel hâlen çalışırken zaten 1inci
derecenin 4üncü kademesine kadar inmektedir ancak bu, emekliliklerine
yansımamaktadır, emekli olurken 3üncü dereceden emekli
olabilmektedirler ve maaşları da yüzde 50 oranında, emekli
olduktan sonra düşmektedir. Yapılacak bu düzenlemeyle bu polislere
3600 ek gösterge verilerek mağduriyetlerinin giderilmesi, böylece
diğer kurumlarla da denkliklerinin sağlanması imkânı
verilmiş olacaktır.
Değerli arkadaşlar, bu konuda özellikle
Başbakanımızın da on yıldan beri verdiği sözleri
dikkate alarak, iktidar partimizin buna çözüm getirecek bir anlayış
ortaya koyacağını bütün polis arkadaşlarımız
adına da umut etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, MHP Grubu olarak, bu yasa üzerinde Genel
Kurulda yapılacak her türlü iyileştirme önergesini
destekleyeceğimizi, hakları sınırlayan ve geri götüren
önergelere de karşı çıkacağımızı açıkça
ifade ediyorum.
Bu duygu ve düşünceler içinde de sözlerime son verirken, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 248 sıra sayılı
Askerlik Kanunuyla Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Tasarı hakkında Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldık. Hepinizi saygıyla
selamlıyoruz.
Öncelikle bu tasarının bir torba kanun olarak farklı
farklı konuları bir araya getirdiğini burada belirtmek
istiyorum. Bir taraftan askerlik şubeleri kaldırılıyor ve
askerlik şubeleri kaldırıldığı zaman da ülkenin
dört bir tarafında vatandaşın kafasında farklı sorular
oluşuyor: Bir askerlik belgesi almak için bilmem kaç kilometre
gideceğiz? Bir yoklama durumunda bilmem ne kadar gideceğiz? Bir
müracaat durumunda bilmem nereye kadar gideceğiz? Askerlik şubeleri
kaldırılırken neredeki şubeler kalacak, hangileri devam
edecek? Bu konuda, anlaşılan, Bakanlık kendisi bir takdir
yetkisi kullanmış ve e-Devlet Projesi kapsamında
Yoklamaları kaldırıyorum, bu vesileyle de askerlik şubelerine
gerek yok. Askerlik şubelerini de bu nedenle zaman içinde
kaldıracağım. anlayışı ile bir tasarı geldi
ve idari olarak Hükûmetin bir tasarrufu burada. Zaman zaman, bakıyoruz,
coğrafyası itibarıyla 100 köyü olan bir ilçe ve 10 köyü olan bir
ilçe karşılaştırdığınız zaman; birinin,
100 köyü olanın askerlik şubesinin
kaldırıldığını, 10 tane köyü olan daha küçük bir
ilçenin de askerlik şubesinin kaldığını görüyorsunuz.
Bu, halk arasında ileride soru işaretleri bırakacak ve
tartışma konusu olacak bir konudur. Bunun öncelikle altını
çizmek istiyorum.
Şimdi, yükümlülüklerle sağlık muayene sistemi konusu var.
Aile hekimliklerinden alınacak raporlar konusunun işlem göreceği
söyleniyor bu askerliğe alınma konularında. Aile hekimliği
müessesesi düzenli oturmadı ki Türkiyede. Arkadaşlar, bunun
sakıncalarını Türk Tabipleri Birliği anlatıyor, bütün
sağlık kuruluşları anlatıyor, sendikalar
anlatıyor. Hangi aile hekimliği hangi şehirde düzenli oturdu ki?
Sonra, memur olan, sürekli tayini çıkan, iki senede bir bir yerden bir
yere giden, aile hekimi durmadan değişen memurların, sağlıkçıların,
öğretmenlerin, emekçilerin, maliyecilerin
Hangi aile hekiminden
bahsediyorsunuz, söyler misiniz bana? İki yılda bir aile hekimleri
olacak. Tamam, bu vatandaşlık cüzdan numarası üzerinden takip
edilir. diyeceksiniz. Bu, bir sistem değil arkadaşlar. Bu sistem
üzerinden ne kadar sağlıklı bir sonuç alınır, burada
tereddütlerimiz var.
Askerliğe elverişlidir, değildir
Yani eskiden çürük
raporu deniliyordu. Bu konuda aile hekimliğinin vereceği
raporların esas alınacağı ve oradaki meclis tarafından,
il veya ilçe meclisleri tarafından değerlendirileceği konusu
var. Bu konuda bir açıklık yok. Bilmiyorum, belki Hükûmet kanadı
alışkanlığıdır, bir tasarıyı getirir,
herhâlde silahlı kuvvetlerle ilgili olunca kimse de konuşmaz,
konuşmaya da yürek ister, cesaret ister, eleştirilmeye de gelmez;
doğru mudur, yanlış mıdır, konuşulmaz. Oysaki bu
ülkede yaşayan 75 milyon, herkes askerlik göreviyle karşı
karşıya. Herkes bu sorunları yaşıyor. O zaman
yaşıyorsa, doğrusunu tartışmak bütün partilerin de
görevi olmalı. Anladığım kadarıyla partilerin böyle
bir konuyu tartışma cesareti yok. Alışkanlıktır,
komisyonlara gelir, iki saatte geçer; iki gün sonra Meclise gelir. Mecliste de
hemen arkasından birkaç tane önerge arka arkaya
yanlışlıkları düzeltmek için gelir. Birazdan önergeleri
göreceksiniz. Daha yolda gelirken tasarı önergeler arkadan gelir. Bu kadar
özensiz, düzensiz bir düzenleme olursa bu sorgulanır arkadaşlar.
Yine bir konu daha: Şimdi,
eşitlik, meslekte yükselme, kıdem, vesaire bunlar teknik konular, ayrı
bir konu. Askerî yargıyla ilgili bir bölüm var. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin aldığı kararlar nedeniyle Anayasa
Mahkemesinin iptali sonucu askerî yargıyla ilgili alınan düzenlemeler
var burada. Yargıyla ilgili düzenleme var.
Siz yargıyla ilgili düzenlemeyi
yapıyorsunuz da aceleniz nedir arkadaşlar? Ben soruyorum: Şimdi,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dedi ki: Askerî Yüksek İdare
Mahkemesinde savcılık tebliğname çıkarmadığı
için savunma hakkının kısıtlanmasıdır. Bu nedenle
bu yanlıştır. Mevzuat değiştirin. Onun öncesi Anayasa
Mahkemesi bir karar vermiş askerî yargıyla ilgili, askerî hizmetlerin
özel konumlarıyla ilgili. İşte Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesine göre görev yapılması hususuyla ilgili bir konu.
Biz yeni bir anayasa yapmıyor muyuz arkadaşlar? Yeni bir anayasada
yargı sorunlarımızı konuşmayacak mıyız?
Yargının birliği gibi bir
konu gündeme geliyor. Bunun emsali var. Askerî yargı kurumları
kaldırılıyor ve hepsi Yargıtayın bünyesinde
birleştiriliyor. Yargı birliği bir anayasa
tartışması en az Başbakanın ortaya
attığı başkanlık sistemi kadar önemlidir. Siz o zaman
niye acele ediyorsunuz bu konuda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
acelesi yok ki. Bu sene sonuna kadar da böyle bir düzenlemenin acelesi yok. Ama
Anayasa Mahkemesi iptal ettiği için bir sene süre tanımış. Bu
sene süre dolmadan bunu çıkaralım. Bunu çıkarıyorsunuz,
arkasından da yeni anayasa yapacağız, Uzlaşma Komisyonumuz
çalışıyor.
Arkadaşlar, Anayasa Uzlaşma
Komisyonu konusu olan esaslı konularda partilerin Hükûmeti uyarması
lazım. Buna hakkınız yok. Bu yanlışı defalarca
yapıyorsunuz. Siz kanunları ihlal ettiğiniz zaman sizin kimse
yakanıza yapışmıyor iktidarın. Öyle cesur bir
savcı görmedik bugüne kadar, Hükûmete, Başbabakan, birine bir fezleke
hazırlayacak bir savcı görmedik. Gören var mı arkadaşlar?
Son, 2002den bu yana sadece BDPye, Barış ve Demokrasi Partisine
çalışıyor savcılar. Bütün
mesailerini
Fazla mesai de vermiyorsunuz ama yine fazla mesai yapıyorlar.
700 tane fezleke bize göndermişler. İşleri güçleri emniyet
mensuplarına
Her birisi maşallah profesyonel gazeteci olmuş.
Bir bakıyorsunuz, bir yere gidiyorsunuz
Geçen Sırrı Sakık
Muşa gitmiş, bir mitingde bakmış on tane kamera. Eyvah,
basının ilgisi çok. demiş ama bir bakmış hepsi de
emniyet mensubu. Emniyet mensupları, on tane kamera,
cüzdanlarını açın, her birinin cebinde bir tane basın
kartı, izliyor, takip ediyor, gönderiyor İçişleri
Bakanlığına. İçişleri Bakanlığına gerek
yok, emniyetten direkt savcılığa fezleke oluyor, fezlekeyi
savcılık bilgisayarda çiziyor iddianame diyor, komiserin yerine,
müdürün yerine savcı yazıyor, numarasını koyuyor ve o
oluyor iddianame. Böyle bir yaklaşım içinde biz askerî vesayeti
tartışacağız. Silahlı güçlerin sivil otoritenin emri
altında olmayı tartışacağız.
Buradan şunu soruyorum: Bu tasarı görüşüldü. Benim
İç Hizmet Kanununun 35inci maddesinin, yani darbelerin dayanağı
olan maddenin kaldırılmasıyla ilgili kanun teklifim vardı.
Niye buna koymadınız? Ben bunu soruyorum. Yani niye
koymadınız bunu? Sayın Millî Savunma Komisyonu, Hükûmetin ilgili
tasarısında niye bizim verdiğimiz teklifleri koymuyorsunuz? Siz,
35inci maddeye, darbe dayanağı maddeye karşı
mısınız, değil misiniz? Karşıysanız buna
koyacaktınız, çıkaracaktınız.
Çıkarmıyorsunuz.
Şimdi, Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmayın
üstünde midir, altında mıdır arkadaşlar? Ben soruyorum
size. Askerlik Kanunu yapıyoruz. Genelkurmay Başkanı mı
öndedir, Millî Savunma Bakanı mı? Demokrasilerde Genelkurmay
Başkanı Millî Savunma Bakanlığına
bağlıdır? Millî Savunma Bakanlığına olduğu
için onun hesabını, Bakanlığa bağlı memuru
olarak, kurum olarak Millî Savunma Bakanı verir. Bizde nedir?
Başbakana bağlıdır. Böyle bir demokrasi olur mu? Bunun
adı militarist demokrasidir, askerî vesayetin ta kendisi. Bunu
yapıyor musunuz? Yok. Genelkurmayı Millî Savunma
Bakanlığına bağlıyor musunuz? Yok. Genelkurmay niye
Başbakanlığa bağlı? TOKİ midir kardeşim
Genelkurmay Başkanlığı? TOKİyi anlattık, TOKİ
imparatorluğunun ne olduğunu. Genelkurmayın
Başbakanlıkta ne işi var? Cumhurbaşkanı
Başkomutan, Genelkurmay Başkanı Başbakana bağlı;
peki, Başbakan Cumhurbaşkanına mı bağlı?
Bakın,
mantık denen bir şey var. Bunları
sorgulamadığımız zaman,
konuşmadığımız zaman biz bir demokrasiye geçemeyiz
arkadaşlar. Size neyi anlatayım? Bunların hepsi birbirine karıştırıldığı
için bugün Sayın Başbakan zordadır zorda, bunun farkında
mısınız acaba?
Bakın,
Uluderede 34 canımızı yitirdik, yüz kırk beş gün
oldu. Yüz kırk beş gün geçti, soruşturmaya gizli kararı
verildi, yüz kırk beş günde bir tek görevli, Allahın kulu
çağırılmadı ifadeye. Meclis İnsan Hakları
Komisyonu çağırıyor, Bakanlık diyor ki: Soruşturma
gizli, size bilgi veremem. Heron görüntülerini sayın İnsan
Hakları Komisyonu üyeleri izliyor saatlerce ve hepsi diyor ki: Bu, bir
kaçakçı kafilesi, gitmişler, belli. Sonra, bir Wall Street Journal
gazetesinde bir haber patlak veriyor: Predatorler mi verdi haberi, Heronlar
mı verdi, yoksa millî insansız hava araçlarından mı
alındı? Şimdi, bu tartışmaya baktığınız
zaman Başbakanın Pakistanda yaptığı konuşmalar
bir bütün olarak askerî konularda bir sorgulama gerektiriyor arkadaşlar.
Eğer bu ülke demokrasiye çıkmak istiyorsa öncelikle bu konuda bir
netliğe kavuşmak lazım.
Deniliyor ki: Predatörler bize haber, istihbarat vermedi. Kim verdi?
Kendi insansız hava aracımız. Hangisi bu? İsrailden
aldığımız Heronlar değil mi? Evet. Görüntülerini
Meclis İnsan Hakları Komisyonu izledi mi? İzledi. Peki,
Sayın Başbakan, bu katliamın -toplu insan katliamının-
insanlık suçunun, insanlığa karşı suçun, Türk Ceza
Kanununun 76ncı ve 77nci maddelerinde yazılan bu suçun
işlenmesinde
Bu Mecliste tezkere görüşmeleri yapıldı.
Buradan soruyorum muhalefete: Siz, bizim F16 savaş uçaklarımız
gitsin Uluderede, Roboskide yaşları on yedinin altında 17
çocuğun üzerine bomba atsın diye mi verdiniz bu tezkereye
oyları? Buradan soruyorum, CHPye soruyorum, MHPye soruyorum: Siz
tezkereye bunun için mi oy verdiniz? Vermediğinizi söylüyorsunuz. O zaman
bunun bir hesabı görülür, bir hukuk devletinde, yargıda, bunun bir
hesabı görülür.
Şimdi, Sayın Başbakan diyor ki: Ben tezkereyi aldım
ve Genelkurmaya izni verdim. Şimdi, siz, Meclis olarak Genelkurmaya
mı o izni verdiniz -tezkereyle- Başbakana mı verdiniz?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tevkil ilkesi yok, hukukçuyuz,
anlarız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Şimdi, Başbakana
verdiğinize göre siyasi muhatabınız Başbakandır.
Başbakan ne diyor iki gündür, ona bakacağız. İki gündür,
gerçekten, Sayın Başbakanı dinlerken Allah kimseyi -bir siyasi
lideri- o duruma düşürmesin. dedim kendi kendime.
Ben Şırnak Milletvekiliyim. Olayın olduğu gece
02.00de benim haberim oldu. 02.00de benim il örgütüm, ilçe örgütlerim, yerel
yönetimlerimizden on beş ambulans olay yerine intikal etti. Ben 02.30da
Başbakanı, İçişleri Bakanını aradım, bana
dönülmedi arkadaşlar. İstirahatteler beyefendiler. dediler, aynen
sözünü söylüyorum Özel Kalemin. Anlatıyorum Katliam olmuş, 30un
üstünde insan yaşamını yitirmiş. diye, bana kimse dönmedi.
Oysaki Şırnakı bilen herkes bilir ki Roboski köyünden,
Ortasudan, Gülyazı Tugayının kenarından yetmiş
katır ve 40 insan yola çıktığı zaman tek tek isim
listeleri oradaki alay komutanının cebindedir. Öyle Heron, Predator
aramaya gerek yok. Bir tane zat Ankaradan telefon etse, bir tane
başçavuş Gülyazı Alay Komutanlığından, o köyden
giden kaçakçıların hepsinin, kimlik bilgileriyle, on dakika içinde
bütün bilgilerini verirdi, çünkü senelerdir bu kaçakçılık
yapılıyor, senelerdir bu Alay Komutanlığı, Tugay bunu
biliyor ve nasıl gittiklerini ve nasıl geldiklerini biliyor.
Şimdi, burada Sayın Başbakan diyor ki: Benim bilgim
haricinde izin ve yetki devri yapılmış. Asker, yani Genelkurmay
bunu kullanmış. Eğer Genelkurmay sizin bilginiz dâhilinde
kullanmışsa bu çok vahimdir, bu, insani ve vicdani açıdan son
derece vahim bir olaydır. Eğer bilginiz dâhilinde zaten
kullanılmışsa hem siyaseten hem hukuken sorumluluğunuz çok
daha fazladır.
Burada sizin yapmanız gereken şu: İstihbarat gelir, bir
loş odada Amerikalı ve Türk subaylar yan yana bunu kaydeder,
değerlendirir. EDOK diye bir birim vardır, bu birimde
değerlendirildikten sonra saatlerce, bu birimden sonra Genelkurmayda Hava
Kuvvetleri Komutanlığına bağlı birimler vardır,
Batmanda insansız hava aracı vardır, Diyarbakırda F16
uçakları vardır. Başbakandan Genelkurmaya, Genelkurmaydan pilota
kadar en az 200 tane personel bu işlemin içindedir arkadaşlar. Bu
200in adını, görevini tespit edip savcılığa vermek,
savcılığın da bütün bunların ifadesini alması
insanlık borcudur, vicdan borcudur, adalet borcudur. Bunu
yapmadığınız sürece, arkasından burada her gün
farklı farklı konuşmanın gereği yok.
Dün Genelkurmay Başkanıyla mesai
arkadaşıydınız. Nerede şimdi? Cezaevinde değil
mi? Otuz yıllık savaşın kirletmediği tek bir kurum
kalmadı. Çeteleşme, suç organizasyonları, darbe girişimleri
ve bunların etrafında dönen faili meçhul cinayetler, operasyonlar
Türkiye'nin yakın tarihinin belleğinde kayıtlıdır
bunlar. Bütün bunlara karşı biz bunun hesabını sorup Bunun
sorumluları yargı önüne çıksın. dediğimiz zaman,
Sayın Başbakan İstismar ediyorlar. diyor. Sen uyu Sayın
Başbakan.
Uludere katliamının, Roboskinin yüzlerce şiiri
yazıldı, yüzlerce ağıt, şarkısı, türküsü
yapıldı, belgeseli yapıldı, filmi yapıldı,
tiyatrosu yapıldı. Her yerde -sanal âleme girin- dünyanın her
yerinde izleniyor. Dünya, hepsi yanlış, siz doğrusunuz. Dünya,
hepsi -gördüklerine, inandıklarına- yapılanları gözle
görerek bunun hesabını sorarken siz bunu görmemezlikten geleceksiniz;
olmaz. Türk Silahlı Kuvvetleri bu pisliği temizlemek zorundadır
arkadaşlar, açık söylüyorum.
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen sözlerinize
HASİP KAPLAN (Devamla) Saygı duyulacak bir kurum olması
açısından bunun faillerinin mutlaka açığa çıkması
lazım.
BAŞKAN Lütfen, temiz bir dille konuşun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Kasıtsa kasıt, ihmalse ihmal,
açık söylüyorum, kazaysa kaza, neyse sorumluluğu tespit edilmesi
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) Bu ülkenin kardeşliği için,
adaleti için bu gereklidir, çok açık konuşuyorum.
KORAY AYDIN (Trabzon) Muhatap Hükûmet ama!
HASİP KAPLAN (Devamla) Elbette ki herkes sorumluluğunu
biliyordur herhâlde, ona göre de davranması gerekir diyorum.
Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Mustafa
Moroğlu, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) Sayın
Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına ilişkin
görüşlerimizi Komisyon toplantılarında da
açıklamıştık. Genel olarak tasarıyı bazı
iyileştirmeler yapması, bürokrasiyi azaltması ve askerliğe
alınmaya ilişkin bazı zamanların
kısaltılması yönünden olumlu bulduğumuzu ama Komisyonda da
ilettiğimiz bazı görüşler olduğunu belirtiyor ve
onları bir kez daha burada iletmek istiyorum.
Diğer bütün kanunlarda, yasa tasarılarında olduğu
gibi bu kanun tasarısında da gerekli tartışmalar ve
araştırmalar yapılmadan, Komisyonda bu kanunun
ilgilendirdiği kesimler dinlenmeden
Uzman erbaşları, uzman
jandarmaları, astsubayları, emekliye ayrılan çeşitli
rütbelerdeki subayları, askerlikle ilgisi olup sivil hayatta yaşayan
insanları ve daha önce, yine, 6191 sayılı Kanunla resen
emekliliğe sevk edilen arkadaşları ilgilendiren konularda
onların görüşleri de alınarak bu tasarı
hazırlansaydı daha mükemmel olurdu diye düşünüyoruz. Çünkü bu
kanun tasarısı gündeme düştüğünden beri bu kanunla ilgili
olan bütün kesimlerin istekleri, dilekleri tarafımıza da iletilmeye
başlandı fakat hızla Komisyondan geçtiği için ve hızla
da Meclise yansıdığı için, onların taleplerini de
onların bir milletvekili olarak iletmeyi bir görev sayıyorum.
Beklentilerinin bir kısmının bu tasarıyla
gerçekleştiğini görüyoruz ama yaratılan beklentilerinin büyük
bir kısmının gerçekleştirilmediğini de ifade etmek
istiyorum çünkü bu kanunla ilgili astsubay emeklilerinin ve astsubayların
beklentileri vardı, uzman jandarmaların beklentileri vardı,
resen emekliye sevk edilenlerin aralarındaki eşitsizliklerin
giderileceğini uman arkadaşlarımızın beklentileri
vardı, uzman erbaşların beklentileri vardı, askerî
okullardan ayrılmak zorunda kalan ve atılan arkadaşlarımızın
beklentileri vardı, yirmi dokuz yaşını doldurduğu zaman
üniversiteyle ilişkisi kesilen öğrencilerimizin beklentileri
vardı, daha önce rütbe alma olanakları olmadığı hâlde
Rütbemiz ilerlemeyecek. nedeniyle emekliye ayrılan fakat daha sonra
çıkan bir kanunla rütbe almalarına olanak sağlanan subay
arkadaşlarımızın beklentileri vardı, GATAda ve
GATAya bağlı kurumlarda ihtisas doktorası yapan, ihtisas yapan
fakat ihtisasını kendi alışkanlıklarına, kendi
özelliklerine uymadığı için bırakmak zorunda kalan
GATAdaki doktor arkadaşlarımızın beklentileri vardı.
Bunların birçoğunun gerçekleşmemesini ve mümkünse, bu isteklerin
ve taleplerin çoğunu komisyonlarda dinleme olanağı
yaratamadığımız için, burada bir kez daha iletmeyi görev
sayıyorum.
Astsubay arkadaşlarımız, bu kanun tasarısıyla
beklentilerinden bir tanesi olan üst rütbeli subaylara verilen temsil ve makam
tazminatının verilmesini talep ediyorlardı; MİT ve emniyet
hizmetleri sınıfından emekli olanlara verilen, 100 TL ilave
ödenen tazminatın kendilerine de verilmesini talep ediyorlardı ama en
önemli sorunun 6191 sayılı Kanunla çıkarılan resen
emekliliğe sevk edilmek zorunda kalan uzman jandarma, jandarma, astsubay,
subay ve orduda görev yapan bütün arkadaşlarımız arasındaki
eşitsizliklerin giderilmesi olduğu düşüncemizi Komisyonda da
ilettik.
Şimdi, burada şöyle bir eşitsizliği bütün
yurttaşlarımıza ve değerli milletvekili
arkadaşlarımıza anlatmak ve mümkünse bunun düzeltilmesi için
çaba göstermelerini eşitliği savunan bütün milletvekili
arkadaşlarım adına bir dilek olarak sunmak istiyorum. Bu yasa
ile 1971 yılından bu yana YAŞ kararıyla resen emekliye sevk
edilen arkadaşların özlük haklarına kavuşmaları ve
mümkünse, istiyorlarsa kendi görevlerine devam edebilme olanakları
sağlandı ve bu sadece YAŞ kararlarıyla
sınırlı tutuldu ama idari kararlarla, disiplin kurulu
kararlarıyla, bakan onayıyla ya da kararnamelerle emekliye sevk
edilmek zorunda kalan ya da askerlikle ilişiği kesilen
arkadaşların görevlerine dönme olanakları ve resen görevden
ayrılmak zorunda bırakılanların özlük haklarına
kavuşmaları ve istemleri hâlinde görevlerine dönebilmeleri bu yasayla
engellendi. Şimdi, bunun bir eşitsizlik olduğunu bütün
milletvekillerinin çok açık bir şekilde görmeleri lazım.
Nedenine gelince: YAŞta karar alan kurulu hepimiz biliyoruz. Yani
YAŞta alınan kararlarda mı bir eşitsizlik ya da
haksızlık daha çok olur yoksa bir disiplin kurulunda, bakan
onayıyla ya da kararnamelerle alınan kararlarda mı eksiklik
olur? Çünkü YAŞta Cumhurbaşkanı var, komutanlar var, bakanlar
var, hükûmet yetkilileri var. Orada bütün dosyalar önüne geliyor ve hep beraber
karar alıyorlar ama bir disiplin kurulu kararıyla ya da idari bir
kararla ya da kararnameyle, bakan onayıyla görevden
uzaklaştırılan arkadaşların, subayların,
astsubayların ve rütbeli subayların daha çok olduğunu bilmemiz
lazım. Burada ister istemez akla şu soru geliyor: Acaba, bu yasa
çıkarılırken ideolojik mi davranıldı? Yani 1971de 12
Mart darbesine karşı çıkanlar, 12 Eylül darbesine
karşı çıkanlar, bunların görevlerine dönmelerini ya da
özlük haklarını elde etmelerini niye istemedik? Yani her kararda
İdeolojik davranıyorsunuz. diye eleştiride bulunan
arkadaşlarımızın ya da Başbakanın bu konuda
ideolojik davrandığını düşünmek gibi bir fikri ne
yazık ki kafamızdan atamıyoruz çünkü bu dönemde
atılanların çoğunun, 12 Mart darbesine ve 12 Eylül darbesine
karşı geldikleri için atılanlar olduklarını ve orduyla
ilişkilerinin kesildiğini herhâlde hepimiz biliyoruz.
Bu nedenle, hem bir taraftan Darbelere karşıyız.
diyeceğiz hem de 12 Mart ve 12 Eylül döneminde YAŞ kararları
dışında görevden atılan arkadaşların,
subayların göreve iade edilmelerini ya da özlük haklarını
savunmalarını engelleyeceğiz. Buna şöyle bir gerekçeyle
karşı çıkmak doğru değil diye düşünüyorum: Yani
bunlar arasında yargıya intikal etmiş bir konuda, yargıya
gidilebilecek bir konuda suç işleyenlerin arasında komutanlarına
silah çekenler de var, burada, Anayasaya karşı silahlı
ayaklanma yapma görevine karışanlar da var. Böyle bir gerekçeyle
hareket ettiğimiz zaman, YAŞ kararlarının niye
alındığını ve bu kararı alan Cumhurbaşkanının,
komutanların niye bu kararları aldığını, bu
kararların içinde ülkede bir irticai düzen kurmak için de
çalışanlar olduğunu yani Anayasayı değiştirerek,
hükûmeti devirerek, laik düzeni devirerek bir şeriat düzeni kurmak
amacıyla hareket etmeleri gerekçesiyle de atılanların
olduğunu herhâlde hepimiz biliyoruz. Bunlar doğrudur,
yanlıştır diye tartışmak -biz yargı kurumu
değiliz- ne Meclisin işi ne bakanların işi ama eğer
1971 yılından bu yana ordudan resen emekli edilmek zorunda
bırakılan ya da atılanların haksızlığa
uğradığı bir dönem olarak kabul ediyorsanız ve
bunlarla ilgili özel olarak da Darbelere karşı mücadele eden ve
darbelerin bir daha yapılmaması için gerekli düzenlemeleri yapan bir hükûmetiz.
diyorsanız, bu eşitsizliği gidermek zorundasınız diye
düşünüyorum. Bunu yapmadığınız sürece ideolojik
davrandığınızı, aslında darbelere karşı
mücadele değil, sizden olmayan herkese karşı mücadele ettiğinizi
ve size yakınların özlük haklarına ve resen emeklilikten ötürü
doğan mağduriyetlerini gidermelerine olanak
tanıdığınızı, diğerlerine
tanımadığınızı bütün yurttaşlar izleyecektir
diyorum. Ama burada şöyle bir haksızlığa da neden
oluyorsunuz: Sırf, darbelere karşı mücadele eden
arkadaşların geri dönmelerini engellemek isterken,
borçlandığı için, icraya düştüğü için, evinde geçimini
sağlamadığı için, bazı ordu disiplinine
aykırı davranan arkadaşları da Kurunun yanında
yaş da yanar. mantığıyla yakıyorsunuz.
Onun için, bu konudaki en büyük talebimiz, bütün bu mağduriyete
uğrayan yurttaşlarımızın da talebi, bunu bir önergeyle
düzeltebilmenin yolunu hep beraber aramaktır. Çünkü sayılara da
bakıldığı zaman görülecektir ki buraya müracaat eden
yurttaşların sayısı, geri dönmek için, özlük haklarını
almak için müracaat eden yurttaşların sayısı, 4.606 başvuru
yapılmış, 1.518i kabul edilmiş, sadece 629 kişi de
göreve başlamış ve bunun da altmış gün gibi bir süreye
sığdırılmasının bu müracaatın eksik
olmasına, az olmasına yol açtığını söylemek
istiyorum.
Şimdi, bu kanun tasarısı Komisyonda görüşülürken, askerî
okullarda okuyan öğrenci arkadaşlarımızın
durumları da gündeme geldi. Değişik nedenlerle okuldan
ayrılmak zorunda kalan arkadaşlarımızın,
öğrencilerimizin tazminatlarının yüksek olduğunu, bu
tazminatları, 59 bin lira gibi bir parayı ödemekte zorluk çektiklerini
ve büyük bir öğrenci kitlesini ilgilendirdiğini hep beraber
öğrenmiş bulunuyoruz. Bununla ilgili de 1997 yılında,
özellikle 1997 yılıyla 2000 yılları arasında bu
sayının oldukça fazla olduğu, dolayısıyla
tasarıda bu konuda bir düzenleme yapılıp tazminatların
affedilmesinin sağlanması taleplerini buradan iletmek ve
yılın da 1997 yılına çekilmesini doğru
bulduğumuzu belirtmek istiyorum.
Öğrencilik süreleriyle ilgili belli talepleri de, askerliğe
sayılması, Türkiyede yapılan bütün eğitim aflarından
bütün yüksekokul öğrencileri yararlanırken bu
arkadaşlarımızın yararlanmamasını da yine
eğitimde fırsat eşitliğine aykırı bir düzenleme
olarak gördüğümüzü ve bunun da hep birlikte
hazırlayacağımız önergelerle düzeltilmesini talep ediyoruz.
Yaşadığımız en büyük sorunlardan birisi de, yirmi
dokuz yaşını dolduran arkadaşlarımız özellikle bu
yıl büyük mağduriyetler yaşadı. Çünkü, yirmi dokuz
yaşına gelen öğrencilere, okula kayıt yaptırabilmek
için, yılbaşında kayıt yaptırırken, Askerliğiyle
ilişiği yoktur. belgesi isteniyordu. Yüksek Öğretim Kurulunun
fakültelere gönderdiği
Özellikle özel fakülteler, özel yükseköğrenim
kurumları bunu uygulamadı ama bazı, Yüksek Öğretim Kuruluna
bağlı devlet üniversiteleri ikinci yarıyıl içinde de
askerlikle ilişiğini kesme belgelerini istedi. Dolayısıyla,
bazı öğrenci arkadaşlarımız ya bedelli askerliğe
müracaat ederek kıt kanaat biriktirdikleri ya da borçlanarak paralar
ödeyerek öğrenimlerine devam etmek zorunda kaldılar ya da
okullarını bırakmak zorunda kaldılar. O nedenle, yirmi
dokuz yaşına gelmiş arkadaşlarımızın
okullarıyla ilişkilerinin kesilmemesini, bir düzenlemede
yanlış bir ifadeyle aktarıldığını burada
ifade etmek istiyorum. Çünkü, yasa tasarısında getirilen ifade aynen
şöyle: yirmi dokuz yaşını doldurması nedeniyle
yükseköğrenim kurumlarıyla ilişiği kesilenler diye devam
ediyor ve iki yıl süreyle askerlik ertelenebilir diye bir madde var.
Madem askerlikleri iki yıl ertelenecek, yirmi dokuz yaşını
doldurmuş öğrencilerimizin askerlikleri iki yıl süreyle de
öğrenime devam edebilmelerinin yolu sağlanmalı, yani üçüncü
sınıf ve dördüncü sınıfta
kalmamak kaydıyla öğrenimlerine devam edebilmelerine olanak
sağlamalıdır. Çünkü aksi bir durum, üçüncü sınıfa
gelmiş, birçok sınavdan geçmiş, bir fakültede okumaya hak
kazanmış ama yirmi dokuz yaşını doldurduğu için
üçüncü sınıfta da olsa ilişkisi kesiliyor, ancak dondurma
olanağı veriliyor. Askerliğine git gel, ondan sonra
öğrenimine devam edersin. deniliyor. Üçüncü sınıfta yirmi dokuz
yaşını doldurmuş öğrencilerin okullarını
bitirmek için iki yıl süreyle askerliklerini erteleyebilmelerine ve
öğrenimlerine devam edebilmelerine olanak sağlanmalıdır
diye düşünüyorum değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bu kanun geldikten sonra tabii hem belli
İnternet gazetelerinde hem de
Türkiye Büyük Millet Meclisinde komisyonda görüşülmeye
başlandıktan sonra bazı eşitsizliklerin olduğuna
ilişkin de bize öneriler geldi. Bu önerilere
baktığımızda aslında başa dönüp keşke bunların
hepsi özellikle askerî kurumda görev yapan
arkadaşlarımızın, buradan ayrılmış
milletvekili olan arkadaşlarımızın ve bize gelen önerilerle
detaylıca incelenip en ufak noktasına kadar
tartışılıp ondan sonra bu kanunun düzenlemesine gidilseydi
diye bir duyguya kapılmamak mümkün değil. Örneğin, bir
yüzbaşı arkadaşımız bir dosya getirdi, daha önceleri
-kaç yılına kadar olduğunu bilmiyorum- binbaşı
rütbesinden öteye rütbeleri yükselmediği için, kıdem
alamadıkları için ve bundan ötürü de ücretlerinde bir yükselme,
önemli bir yükselme sağlanamayacağı için
binbaşılığa geldikten sonra emekliye sevk olan bir sürü
subay olmuş ama 2003 yılında çıkan bir yasayla
bunların rütbe almalarına olanak sağlanmış yani giden
herkes artık binbaşı kadrosunda kalmak zorunda değil, isteyenler
yarbay, albay, böyle bir terfi edebilirler denilmiş ve bu haktan
yararlanan arkadaşlar, emekli olduklarında 3.600 lira, 4 bin lira bir
ücret alırken Bu hak bize verilmedi. diye emekli olmak zorunda kalan
subaylarımız ise 1.600 lira, 1.700 lira, 1.500 lira gibi bir emekli
maaşı almak zorunda kalmışlar.
Asker olarak görev yapan doktor arkadaşlarımızın da
yaşadıkları bir eşitsizliği ve
haksızlığı burada ifade etmek istiyorum. GATAya
bağlı olarak doktorluk hizmeti yapan ve ihtisas sınavına
girip de Belli bir alanda uzman olarak hizmet etmek istiyorum. diyen ve
uzmanlık sınavını kazanan
arkadaşlarımızın uzmanlık alanlarıyla ilgili
değişiklik yapmalarına olanak tanımayan bir düzenleme
varmış bugüne kadar.
Şimdi, bugün talepleri şudur: Diğer meslek grupları
yani makine mühendisi, elektrik mühendisi ya da diğer gruplar ne haklara
sahipse biz de doktorlar olarak o haklara sahip olmak istiyoruz. Yani biz bugün
ihtisasa girip, bir genel cerrah olma sınavını kazanıp,
ihtisas yapmaya başladığımız zaman, üç gün sonra,
beş gün sonra, beş ay sonra, üç ay sonra, beş ay sonra genel
cerrahlığa ilişkin uyumsuzluğumuzdan ötürü, örneğin
ameliyat yapamamak gibi bir özelliğimizden ötürü bundan ayrılmak zorunda kalırsak ya da
daha iyi bir ihtisas alanında sınava girip kazanırsak bizim daha
önce kazandığımız ihtisas bölümünden ayrılmamamız
için bize yaptırımlar uygulanıyor, bir yıl sınava
girmeme cezası veriliyor, şu kadar yıl rütbe almama cezası
veriliyor, tayin ediliyor, sürgün ediliyor yani bir nevi biz cezalandırılıyoruz.
Onun için, bir önergeyle, söz konusu maddeye eklenecek bir önergeyle diğer
meslek gruplarının kazandığı haklardan ve de
uygulanmayan cezalandırmalardan biz de yararlanmak istiyoruz. diyorlar.
Bence de bu yine değişik meslek gruplarında askeriyede görev
yapan arkadaşlarımız arasında eşitliği
sağlamak açısından önemlidir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, bütün düzenlemelere
baktığınız zaman genel olarak olumlu olmasına
rağmen önemli eksikliklerin ve eşitsizliklerin olduğunu da
bilmek ve hatırlatmak bir milletvekili olarak benim görevim diye
düşünüyorum. Bir diğer hatırlatma da şunun için yapmak
istiyorum: Bütün askerlerde ya da polis teşkilatında görev yapan üst
kademeyle alt kademe, orta kademe arasında mutlaka gerek göstergelerde
gerek maaşlarda gerekse özlük haklarında belli farklılıklar
olacaktır, olmalıdır da ama genel olarak şikâyet bu
farklılıkların fazla olduğu ve her alanda olduğu gibi
üstle altın arasında kabul edilemeyecek eşitsizliklerin
olduğudur. Bu eşitsizlikleri düzeltmek hepimizin görevidir. Bunu
kısa zamanda geçecek bir yasa tasarısıyla değil
konuşarak buradaki ifade ettiğimiz bazı eksiklikleri önergelerle
düzeltmek istiyoruz derim ama bütün bunların yanında
konuştuğumuz askerlerle ve polislerle yaşam içinde
karşılaştıklarımızla asıl sorunun bütün
bunlardan öte bütün askerlerimizin ve polislerimizin barış içinde,
huzur içinde bir Türkiyede görev yapmak istediklerini ifade etmek istiyorum. Asıl
talebin bu olduğunu belirtiyor, yüce Meclise saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AK PARTİ Grubu adına söz isteyen Şirin Ünal,
İstanbul Milletvekili.
AK PARTİ GRUBU ADINA ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Askerlik Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında grubum adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Malumunuz askerlik Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 72nci maddesi gereğince her Türk
vatandaşının hakkı ve ödevidir. Belki de dünyanın
hiçbir ülkesinde örneğine rastlayamayacağımız bir
şekilde davul zurna eşliğinde gençlerimizi
uğurladığımız bu kutsal görev bizim ülkemizde
ayrı bir gurur ve vatan borcu olarak görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, ordu millet vasfının tarihte yer
aldığı on iki bin yıldır gururla taşıyan
Türk milleti yediden yetmişe askerdir. Şehit kanıyla
yoğrularak vatanlaşan topraklarını ve istiklalini korumak
için en değerli varlığı olan canını seve seve
vermek de her askerin gönlünde yatar. Bu bağlamda anne ve babalar evlatlarını
asker ocağına yani Peygamber ocağı olarak gördükleri bu
yuvaya Ya şehit ol ya gazi. diyerek
gönderir. Bu vesileyle, vatanı uğruna korkusuzca canını
feda etmiş olan tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle
anıyor, gazilerimize de şükranlarımı bildiriyorum.
Sayın milletvekilleri, Genelkurmay
Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığının koordineli
çalışmaları sonucunda, biraz sonra sizlere detaylarını
sunacağım kanun değişiklik teklifleri
hazırlanmıştır. Kanun değişiklik teklifleri
geçtiğimiz hafta Millî Savunma Bakanımız ve uzman bürokratlar
ile birlikte Millî Savunma Komisyonunda uyum içerisinde
değerlendirilmiş, gerekli ilave ve düzeltmeler
yapılmıştır.
Sayın milletvekilleri, bildiğiniz üzere, askerlik
çağına giren yükümlülerin ilk yoklamaları 1 Ocak-30 Haziran, o
yıl askerlik çağına girenler ile askerlikleri bir önceki
yıldan ertelenmişlerin son yoklamaları ise 1 Temmuz-31 Ekim,
yedeklik yoklaması ise 1 Ocak-31 Ekim günleri arasında
yapılmaktadır. Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi, Adres Kayıt
Sistemi ve Millî Savunma Bakanlığı Bilgi Sisteminin
yürürlüğe girmesiyle birlikte ilk yoklama faaliyetleri ile yedeklik
yoklamasına ihtiyaç kalmamıştır.
Askerlik meclisleri illerde vali ya da vali
yardımcısı, askerlik şubesi başkanı, 2 hekim ile
il nüfus ve vatandaşlık işleri müdüründen, ilçelerde ise
kaymakam, askerlik şubesi başkanı, 2 hekim ve nüfus müdüründen
oluşmaktadır. Askerlik meclislerinde yapılan son yoklamada
yükümlülerin askerliğe elverişli olup olmadıkları,
tahsilleri, meslek ve nitelikleri ile kimlik bilgilerinin tespiti
yapılmaktadır. Bunlardan gözle görülür
rahatsızlığı bulunanlara Askerliğe elverişli
değildir. ertesi yıla bırakma veya sevk geciktirilmesi
kararlı raporlar tanzim edilmekte, askerlik meclislerince haklarında
karar verilemeyenler ise en yakın asker hastanesine sevk edilmektedir.
Askerlik meclisleri işlem yoğunluğu az olan askerlik
şubelerinde yılda üç ila beş gün, işlem yoğunluğu
fazla olanlarda ise on ila yirmi gün süreyle teşkil edilmektedir. Askerlik
meclisinin kurulu olmadığı diğer zamanlarda yükümlülerin
son yoklamaları, varsa en yakın askerî
sağlık kuruluşunda, yoksa resmî sivil sağlık
kuruluşlarında yapılmaktadır. Askerlik şubelerinin
bulunduğu yerlerin büyük çoğunluğunda askerî sağlık
kuruluşu olmadığı göz önüne
alındığında, askerlik meclisinin
toplanmadığı zamanlarda yükümlülerin son yoklamaları resmî
sivil sağlık kuruluşlarında yapılmakta ve bu
sağlık kuruluşlarınca önemli
rahatsızlığı olduğu tespit edilenler askerlik
şubelerince en yakın asker hastanesine sevk edilmektedir.
Son yoklama süresinin kısa olmasından dolayı yükümlüler
yoklama kaçağı kalmaktadırlar. Askerlik meclisinin kısa
sürelerle teşkil edilmesi, özellikle büyük şehirlerde ve turizm
yörelerindeki askerlik şubelerinde izdihamlara, yoğunluğa neden
olmaktadır.
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun
14üncü maddesi gereğince en az dört yıl süreli fakülte ve
yüksekokulları bitirenler Genelkurmay Başkanlığınca
gösterilecek lüzuma göre muvazzaf subay istihdam edilebilmektedirler. Askerî
hâkim sınıfı dışında diğer
sınıflarda sınavı kazananlar subay nasbedilerek Türk
Silahlı Kuvvetlerinde göreve başlamakta, müteakiben subay temel
askerlik ve subaylık anlayışı kazandırma
eğitimine tabi tutulmaktadırlar. Bu durumda, askerlikle ilgili
yeterli tecrübesi olmayan ve henüz hiçbir askerî eğitim verilmemiş
kişilere amirlik, komutanlık, üstlük ve benzeri gibi çok farklı
yetki ve sorumluluk içeren bir statü tevdi edilmektedir. Bu kişiler birçok
yükümlülükleri hakkında bilgi sahibi olmaksızın Türk
Silahlı Kuvvetleri mensuplarının bir kısmının
astı, büyük bir kısmının ise üstü konumuna gelmektedirler.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin hiyerarşik yapısı, emir-komuta
ilişkisi, askerliğin temel değerleri ve hizmet
şartları hakkında bilgi sahibi olmayan bu personelin teğmen
rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları arasına dâhil
edilmesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin disiplin anlayışına
zarar verebilmektedir.
Diğer
bir sorun ise askerî personelin harçlıklarıyla ilgilidir. Askerî
öğrenciler ile erbaş ve erlere ödenmesi gereken harçlıklar
küsuratlı çıktığında gerek elden
dağıtımda gerekse bankacılık sistemiyle yapılan
ödemelerde küsuratlı miktarların tedavüldeki para ile gerçekleştirilmesinde
sıkıntı yaşanmakta ve personel, banka kartıyla hak
ettiği harçlığın
tamamını çekememektedir.
6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortaları Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personelin
özlük haklarında çeşitli değişiklikler
yapılmıştır. Bu değişikliklerden doğum
esnasında veya doğumdan sonraki aylık izin döneminde eşi vefat eden personele
eşe verilen süre kadar izin verilmesi, eşi doğum yapan personele
izin verilmesi, kendisi veya çocuğu evlenen personele izin verilmesi,
eşinin anne, baba veya kardeşi vefat eden personele izin verilmesi,
personelin bakmaya mecbur olduğu veya refakat etmediği takdirde
hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile
kardeşlerinden birinin ağır bir kaza geçirmesi veya önemli bir
hastalığa tutulmuş olması hâllerinde verilen üç ay
aylıksız iznin üç ay aylıklı izne çevrilmesi ve istemesi
hâlinde bu süreye ilave olarak altı aya kadar aylıksız iznin
verilebilmesi, doğum yapan kadın subay ve astsubaylara ,bayan sivil
memurlara verilen altı ay aylıksız iznin on iki aya
çıkarılmasına ilişkin düzenlemeler Türk Silahlı
Kuvvetleri mevzuatına yansıtılmıştır.
Fakülte ve yüksekokul mezunu uzman jandarmalar, kamudaki
emsallerinin aksine hâlen 11inci dereceden göreve başlamakta ve 3üncü
dereceye kadar yükselebilmektedirler. Kamuda çalışan benzer statüdeki
personel dikkate alınarak uzman jandarmaların statüleri yeniden
düzenlenmiş, 10uncu derecenin 1inci kademesinden göreve başlamaları
ve 1inci dereceye kadar yükselmeleri sağlanmıştır.
Öğretim
üyesi olabilmek için gerekli olan sürelerin uzunluğu
düşünüldüğünde sözleşmeli subay olarak istihdam edilen
öğretim üyelerinin muvazzaf subaylığa geçiş için öngörülen
yedi ila on iki yıllık fiilî hizmet süresi şartını
karşılamaları çok güç olmaktadır. Öğretim üyesi
olmuş sözleşmeli subaylardan fiilî hizmet süresinin aranmaması
ve bunlardan muvazzaf olarak daha uzun süreler istifade edilmesinde kamu
yararı bulunmaktadır.
Anayasanın
145inci maddesinden Bağımsızlığı
zayıflatan askerlik hizmetlerinin gerekleri. sözcükleri çıkarılmak suretiyle bu durum
netleştirilmiştir. Bağımsız mahkemelerde adil
yargılanma bakımından tüm hâkim ve savcılar aynı
durumdadır. Aynı anayasal yargı fonksiyonunu yerine getiren
askerî hâkim ve savcıların da adli ve idari yargı hâkim ve
savcılarıyla aynı teminatlara sahip olması gerekmektedir.
Kanun tasarısında toplam 20 kanunda değişiklik
yapılması öngörülmüştür. Türk Silahlı Kuvvetlerindeki
mevcut personelin, er ve erbaşların daha iyi şartlarda
eğitime hazırlanmalarının, özlük haklarının
hakkıyla iadesinin, Hükûmetimizin 2023 hedefleri doğrultusunda
profesyonel orduya geçiş sürecinde başlıca temel
adımları olduğunun altını çizmekte fayda görmekteyim.
Sayın milletvekilleri, bu tasarıyla, askerlik şubesi
başkanlıklarınca kısa sürelerle teşkil edilen ve
etkinliği kalmayan askerlik meclislerinin
kaldırılmasını,
İlk yoklama ile yedeklik yoklama işlemlerinin
kaldırılmasını,
Yükümlülerin sağlık muayenelerinin sürekli rahatsızlıklarını,
kullandığı ilaçları, geçirmiş olduğu ameliyat ve
operasyonların kayıtlarını tutan aile hekimlerince
yapılmasına imkân sağlanmasını,
Askerî hastane bulunmayan yerlerde engelli, yatalak, uzuv kaybı
gibi gözle görülür rahatsızlığı bulunanlar hakkındaki Askerliğe
elverişli değildir. sevk geciktirmesi veya ertesi yıla
bırakma kararlı sağlık raporlarının askerlik
şube başkanı ile mülki amirliklerce görevlendirecek resmî 2
tabipten oluşacak geçici sağlık kurulunca verilmesini,
Yükümlülerin aile hekimi, resmî-sivil sağlık
kuruluşları veya asker hastanelerindeki muayene işlemlerinden
herhangi bir ücret veya katkı payı alınmamasını,
Yoklama süresinin uzatılması ve buna bağlı olarak
yoklama kaçağı sayısının azaltılmasını,
1111 sayılı Askerlik Kanununun 83, 84, 85, 87 ve 94üncü
maddeleri gereğince il veya ilçe idare kurullarınca yükümlülere idari
para cezası verilmesi uygulamasına ve bundan kaynaklı
vatandaşlarımızın şikâyetlerine son verilmesini,
Askerlik meclislerinin kaldırılmasına paralel olarak bu
meclislerin toplu olmadığı zamanlarda askerlik
kararlarının il veya ilçe idare kurullarınca alınması
uygulamasına son verilmesini,
Günümüzde birçok üniversitede okula devam mecburiyeti bulunmaması
ve sınıf geçme yerine ders geçme uygulamasına geçilmesi
nedeniyle, fakülte ve yüksekokul öğrencilerinin askerlik ertelemesi
şartlarından olan okula devam mecburiyeti ve iki yıl üst üste
sınıfta kalmama zorunluluğunun kaldırılmasını,
Dış kaynaktan temin edilen muvazzaf subay adaylarının
rütbe takmadan önce subay, temel askerlik ve subaylık
anlayışı kazandırma eğitimine tabi
tutulmalarını,
Yakınlarının doğum, ölüm ve ağır
hastalığı hâllerinde Türk Silahlı Kuvvetleri personeline
verilecek izinlerin yeniden düzenlenmesini,
Astsubayların 1inci dereceye yükselebilmelerine imkân
tanınmasını,
Askerî personelin on beş yıllık mecburi hizmet
sürelerinin on yıla indirilerek Batı dünyasıyla
standartlaşmayı,
Askerlik hizmeti sırasında veya bitirdikten sonra fakülte ve
yüksekokulları bitirenlere sözleşmeli subay veya astsubay olabilme
imkânı tanınmasını,
Subay, astsubay, uzman jandarma ve polis memurlarımızın
aylık göstergelerinde düzenlemeler yapılarak daha iyi şartlar
elde edilebilmesini,
Askerî öğretim kurumlarında görevli öğretim elemanı
sivil personele, eşiti subaylar gibi sosyal tesis ve lojmanlardan istifade
imkânı tanınmasını
amaçlamaktayız.
Ayrıca, anayasa değişiklikleriyle Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda,
mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik
teminatı ilkeleri esas alınarak 357 sayılı Askerî Hâkimler
Kanununda sicil işlemleri, 1inci sınıfa ayrılma ve 1inci
sınıf olma işlemleri, özlük hakları, haklarındaki
ihbar ve şikâyetler, soruşturma ve kovuşturma mercileri, genel
yargıya tabi şahsi suçlar ve hukuki sorumluluk,
bağımsızlık teminat ve ödevleri ile emeklilik
işlemleriyle ilgili düzenlemeler yapılmıştır.
1600 sayılı Askeri Yargıtay Kanununda Askeri
Yargıtay Başkan ve üyelerinin görev tanımlarında
düzenlemeler yapılmıştır.
1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Kanununda davaların işleyiş süreci konusunda düzenlemeler
yapılmıştır.
1963 tarihli
ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü
Kanununda yapılan değişiklikle, ihbar ve şikâyetler maddesi değiştirilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, söz konusu tasarının yasalaşarak
vatanımız, milletimiz adına hayırlara vesile
olmasını temenni ediyor, yüksek müsaadenizle sözlerime Gazi Mustafa
Kemal Atatürk'ün şu veciz sözleriyle son vermek istiyorum: "Herhalde
askerlerimizin ruhunu kazanmak bizim için bir vazife olduğu gibi evvela
onlarda bir ruh, bir emel, bir karakter yaratmak da Allah'tan ve Medinei
Münevvere'de yatan Cenabı Peygamberden sonra bize yöneliyor."
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına söz isteyen Fevai Arslan, Düzce Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FEVAİ ARSLAN (Düzce) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Askerlik Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Askerlik, hepimizin
bildiği
gibi, Anayasa'mızın 72'nci maddesi gereğince her Türk
vatandaşının hakkı ve ödevi olan kutsal bir görevdir.
Ülkemizde bu görev bizim için, dünyanın hiçbir ülkesinde
göremeyeceğimiz, içerisinde şehitlik ve gazilik gibi ulvi
makamları barındıran bir gurur vesilesidir. İşte bu nedenle,
Millî Savunma
Bakanlığının
konuyla ilgili
bürokratlarıyla yaptığımız
çalışmalar sonucu yapılması gereken bazı köklü
değişiklikleri Komisyonumuzda ele aldık.
Türk Silahlı Kuvvetlerindeki mevcut personelin
daha iyi şartlarda eğitime hazırlanmasının, özlük
haklarının iyileştirilmesinin, profesyonel orduya geçiş
aşamasında ve 2023 hedeflerimizin içerisinde olduğunu burada bir
kez daha hatırlatmak isterim.
İşte bu
tasarıyla, kısaca, askerlik şubesi başkanlarınca
oluşturulan askerlik meclislerinin kaldırılması, ilk
yoklama ile yedeklik yoklama işlemlerinin kaldırılması,
yükümlülerin sağlık muayenelerinin daha önce
kayıtlarını tutan aile hekimlerince yapılmasına imkân
sağlanması, askerî hastane bulunmayan yerlerde "Askerliğe elverişli değildir. sevk
geciktirmesi veya ertesi yıla bırakma kararlı sağlık
raporlarının askerlik şube başkanı ile mülki amirler
tarafından görevlendirilecek resmî 2 tabipten oluşan geçici
sağlık kurulunca verilmesi, yükümlülerin aile hekimi, resmî, sivil
sağlık kuruluşları veya askerî hastanelerdeki muayene
işlemlerinden herhangi bir ücret veya katkı payı
alınmaması, yoklama süresinin uzatılması ve buna
bağlı olarak yoklama kaçağı sayısının
azaltılması, il veya ilçe idare kurullarınca yükümlülere idari
para cezası verilmesi uygulamasına ve bundan kaynaklı
vatandaşlarımızın şikâyetlerine son verilmesi, askerlik
meclislerinin kaldırılmasına paralel olarak bu meclislerin toplu
olmadığı zamanlarda askerlik kararlarının il veya ilçe
idari kurullarınca alınması uygulamasına son verilmesi,
dış kaynaktan temin edilen muvazzaf subay adaylarının rütbe
takmadan önce, subay temel askerlik ve subaylık anlayışı
kazandırma eğitimine tabi tutulmaları, astsubayların
birinci dereceye yükseltilebilmesine imkân tanınması, askerlik
hizmeti sırasında veya bitirdikten sonra fakülte ve
yüksekokulları bitirenlere sözleşmeli subay veya astsubay olabilme
imkânı tanınması, askerî öğretim kurumlarında görevli
öğretim elemanı sivil personele onların eşiti subaylar gibi
sosyal tesis ve lojmanlardan istifade imkânı tanınması, yakınlarının
doğum, ölüm ve ağır hastalığı hâllerinde Türk
Silahlı Kuvvetleri personeline verilecek izinlerin yeniden düzenlenmesi,
anayasa değişiklikleriyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
veya Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda, mahkemelerin
bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ilkeleri
esas alınarak, 357 sayılı Kanun, 1600 sayılı Askeri
Yargıtay Kanunu, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Kanunu, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama
Usulü Kanununda değişiklikler yapılması
amaçlanmıştır.
Bu vesileyle, milletimizin gözbebeği Türk Silahlı Kuvvetleri
mensupları içinde şehitlik ve gazilik mertebesine
ulaşmış evlatlarımızı rahmet ve minnetle yâd
ediyor, tasarının Türk Silahlı Kuvvetleri
mensuplarımız ve milletimiz için hayırlara vesile
olmasını temenni ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Daha önce,
grubumuz adına konuşan Sayın Koray Aydının da ifade
ettiği gibi, Meclisimiz, Genel Kurulumuz bugün iktidar ve muhalefet
arasında istişareyle oluşturulan uzlaşmanın
güzelliğini yaşıyor.
Gerçekten, Türk
Silahlı Kuvvetleri personelinin özlük haklarını düzenleyen,
uygulamada ortaya çıkan birtakım aksaklıkları,
doğrusunu yaparak düzenleyen bir kanun tasarısını birlikte
konuşuyoruz. Tabii, konuştukça eksiklikler ortaya çıkıyor.
Her ne kadar, Komisyonda iki saat gibi kısa bir sürede uzlaşarak geçtiğini
söylemiş olsak da -istişare sünnet- istişare ettikçe konuyla
ilgili eksik kalan hususlar ortaya çıkıyor. Bunları da düzeltmek
noktasında, grup başkan vekilleri olarak ortak önergelerle meseleyi
düzenlemeye çalışıyoruz. Gerek uzman
arkadaşlarımızın getirdiği yeni önergeleri kendi
aramızda tartışarak gerekse bizlerin doğru gördüğümüz,
gerekli gördüğümüz konularda verdiğimiz önergelerle, uzlaşarak,
önemli bir kurumumuz için yapılması gereken ortak çabayı ortaya
koyuyoruz ve 248 sıra sayılı Askerlik Kanunuyla ilgili bir
düzenlemeyi buradan geçireceğiz.
Dolayısıyla
ben, önce Genel Kurulumuz, siyaset kurumu, partilerimiz açısından,
Meclisimiz açısından önemli bir sonucu sahiplenerek takdirlerinize
sunuyorum. Buna katkı veren, başta Sayın Bakan olmak üzere,
Komisyon Başkanına ve Komisyon üyesi arkadaşlarıma
teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu konularda eğer niyet uzlaşma olursa, doğruyu
birlikte yapmak gibi bir irade olursa siyaset kurumunun hem anlamı ortaya
çıkıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisinin de millete olan taahhüdünün
gereği yerine getiriliyor. Dolayısıyla tekrar ifade etmeyi
faydalı görüyorum, iktidar grubuna uzlaşarak kanun yapmak, hukuk
kurmanın faydalarını hatırlatmak istiyorum. Her ne kadar Meclis
Başkanımız ve Anayasa Komisyonu Başkanımız
Anayasa konusundaki uzlaşmayı her defasında önümüze koyuyorsa
da, biz de sahipleniyorsak da ama bazı konularda, bazı kanunlarda
iktidar grubunun dayatmaları buranın insicamını bozuyor.
İşte çok meselemiz var, çok sorunumuz var ama bu uzlaşma ve
istişare sonucunun güzelliğine birlikte sahip çıkmaya önem
veriyorum.
Değerli arkadaşlar, biz sorularla da meseleye katkı
vermeye çalışacağız. Bir düzenleme yaparken
amacımız adaleti temin etmek ise yaptığımız hukuk
düzenlemesiyle muhatapları arasındaki adaletsizlikleri düzeltmek gibi
bir amacımızı da ortaya koymamız lazım. Mesela,
işte bu kanunda eksik olan iki husus var. Niye eksik? Çünkü Maliye
Taşıyamayız. diyor, itiraz ediyor. Hâlbuki astsubayların,
yeni düzenlemeden önce emekli olan ve 2nci dereceye kadar yükselmiş olan
astsubayların, emekli astsubayların intibaklarını bu
kanunla yapmamız lazım. Çünkü buraya getirdiğiniz düzenleme,
1inci derecenin 3üncü kademesine gelmiş ve emekli olmuş
astsubayların özlük haklarını düzenliyor. Hâlbuki emekli
astsubayların en az 200 bini 2nci dereceden emekli olmuş ve özlük
haklarında bir hak kaybı yaşamaktalar. Bu sebeple, bu kanunun
sahibi olan Hükûmet ve Komisyon
Maliye Bakanlığının
itirazını ben reddedin demiyorum ama eğer bir hukuk kuruyorsak
-hukukta muhataplar arasında eşit işe eşit ücret diye bir
iddianız var Sayın Bakan- şimdi, aynı riski
taşıyan, aynı işi yapan, aynı hizmeti gören insanlar
arasında yaptığınız, kurduğunuz hukukla adaleti
kurmuyorsanız -siz de bir hukukçusunuz Sayın Bakan- eksik
yapıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz demektir. Şimdi
astsubaylar canhıraş çığlıklarla arıyorlar.
Yaptığınız düzenleme 1inci derecenin 3üncü kademesinden
emekli olanlara bir intibak, hak getiriyor. Hâlbuki astsubayların büyük
kısmı, yaklaşık 200 bin astsubay, 2nci dereceden emekli
oldu. E, bunların da özlük haklarını iyileştirmek gibi bir
sorumluluğunuz var. Tabii bütçe dengesini korumak diye bahaneniz var,
maliyenin itirazı diye bir bahaneniz var ama bir de adalet var. Adaletin
olmadığı yerde zulmün olduğunu herkesten çok Sayın
Bakan hukukçu kimliğiyle bilirler. Dolayısıyla, gelin, önerge
verelim; geçici 33üncü maddede, 34üncü maddede bunu düzenlemek mümkün.
Sayın Müsteşarım, Sayın Komisyon Başkanı burada.
Bizim de itirazımız yok, ben inanıyorum ki AKP Grubunun da itirazı
yok. Emekli olmuş, 2nci dereceden emekli olmuş, otuz yılın
üzerinde hizmet etmiş, her türlü riski yüklenmiş bu astsubaylardan
bunu esirgememek lazım. Bu bir lütuf değil, bu bir hak; hakkın
gaspına burayı alet etmemek lazım. Değerli hukukçu
kimliği olan arkadaşlarıma da söylüyorum: Bunu düzenlemek
elimizde. Gerekiyorsa madde ihdası konusunda hepimiz de katkı veririz
veya geçici 34te yapılacak bir düzenlemeyle bu mümkün olabilir.
Bunun dışında, yine, Gülhane Askerî Tıp Akademisinde
tıpta uzmanlık öğrenimi nedeniyle bir hak kaybı
yaşayan Türk Silahlı Kuvvetleri personeli var, Onların bir
talebi var. Bu talebin de dikkate alınmasını yine Sayın
Komisyonun ve Sayın Hükûmetin dikkatine sunuyorum.
Yine bir başka husus, 4678 sayılı Kanunun 12nci maddesinin
değişik 4üncü fıkrasının ilk cümlesinde geçen
düşürülemez hükmünün düşürülür şeklinde
değiştirilmesinin gerektiği bir talep olarak önümüze geliyor.
Yine dikkatinize sunuyorum.
Yine, 4678 sayılı Kanunun 24üncü maddesinin birinci
fıkrasından sonra gelmek üzere Sözleşmeli subaylar 926
sayılı Türk Silahlı Kuvvetler Personel Kanununun 31inci
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin birinci cümlesinden
faydalanır. hükmünün de buraya getirilmesi lazım.
Bunu şunun için söylüyorum: Yani bu personel yasası birçok
müdahalelerle -yani halk tabiriyle söyleyelim- kuşa döndü.
Dolayısıyla, kamu çalışanları arasında aynı
işi yapan, aynı sürelerde emek veren insanlar arasında
farklı mevzuatlardan kaynaklanan çok ciddi hak kayıpları var.
Burada kanun çıkartırken bunları düzenleyecek, bu hak
kayıplarının tamamını düzeltecek bir gayretin
içerisinde olmamız gerekiyor.
Bir başka şey, Sayın Bakanım, Hükûmetinize,
ülkemize, Meclisimize, Türkiyemize yakışır bir sonuç olarak bu
sözleşmeli uzman erbaşları kadroya niye almıyorsunuz? Yani
ülke savunması için, bunlar kadrolu olanlardan farklı bir muameleye
veya farklı bir güvenceye mi sahipler? Bu sebeple tekrar ediyorum:
Eşit işe eşit ücret iddiasındaki Hükûmetin -henüz buraya
getirmediğiniz kararname duruyor orada ama- bunu, Türk Silahlı
Kuvvetleri personeliyle yani ülke güvenliğiyle ilgili neden
uygulamadığını, gerçekten, bu vatandaşlarım
adına, bu personel adına buradan soruyorum.
Her şeye rağmen, bu kanunun ülkemize, Türk Silahlı
Kuvvetlerine, milletimize, Meclisimize hayırlı olmasını
diliyorum. Bu kanuna biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak,
düzeltilebilirse eksikliklerini düzelterek ama düzeltilmezse de bu
yapılanlarla olumlu oy vereceğimizi ifade ediyor, heyetinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın Şandır, buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, demin konuşmamda da ifade ettim, bu uzman
jandarma kaynaklı astsubaylar bu kanunla yapılan düzenlemeye dâhil
edilecekler mi? Birinci sorum bu.
Sayın Bakan, konuşmalarımızı dinlemek imkânınız
olmadı ama hoş geldiniz diyorum ayağınızın
tozuyla.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hoş bulduk.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) İkinci sorum: Bu kanundan önce 2nci
dereceden emekli olmuş astsubayların intibaklarını yapacak
mısınız?
Bir başka soru: Sözleşmeli uzman erbaşları kadroya
alacak mısınız?
Bir başka soru: Eşit işe eşit ücret ödeme
kararınızı Türk Silahlı Kuvvetleri personeli için de
uygulayacak mısınız?
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Tayyip Erdoğanın oğlu askere
gitmedi, rapor aldı. Bu raporu tekrar bir kontrol etmeyi düşünüyor
musunuz ve hangi hastalıktan rapor aldı? Bunu öğrenmek
istiyorum. Biliyorum, Deniz Kuvvetlerinin bir hastanesinden
almıştı.
İkincisi: 34 vatandaşımızı öldüren,,, emri
veren Hükûmet. Başka bir yerde bir vatandaşın burnu kanasa
normal sorumluluk sahibi bir hükûmet istifa eder. Siz 34 tane
vatandaşımızı öldürmeye yönelik olarak emir veren Hükûmet
olarak, sorumluluk alarak istifa etmeyi düşünüyor musunuz?
Düşünmüyorsanız bu, vicdana sığar mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ağbaba? Yok.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
1) Sayın Bakan, bu kanunla askerlik çağına gelmiş
olan yükümlülerin askerlik muayenelerinin tek bir doktorla yapılması
amaçlanmakta. Bu, istismarlara yol açabilecek bir düzenleme değil midir?
Bununla ilgili nasıl bir tedbir alınması düşünülmektedir?
2) Hâlen ülkemizde kaç adet askerî hastanemiz mevcuttur? Bunların
kapasiteleri yeterli midir?
3) Kütahya Hava Tugayındaki askerî hastanenin
kapatılacağı ya da polikliniğe dönüştürüleceği
iddiaları doğru mudur? Doğruysa gerekçesi nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Başkan.
1) Uluderede öldürülen 34 insanımızın
istihbaratını kim verdi? Hem Millî Savunma Bakanı burada hem
askerî personel burada, direkt muhataplarla karşı
karşıyayız.
2) Burada, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının
içerisinde yabancı personel çalışıyor mu? Çalıyorsa
kaç kişi çalışıyor?
3) Uluderede Vur emrini kim verdi?
4) Uluderede öldürülen vatandaşlarımıza Türkiye
sınırları dışından mı, Türkiye
sınırları içinden mi ateş açıldı? Yurt
dışından ateş açıldıysa, Türk Silahlı
Kuvvetlerine yurt dışına çıkış izni verildi mi?
Bu izin sözlü mü yazılı mı? Yazılı veya sözlü
verilmiş ise kaç gün veya kaç saat öncesi? Yazılı ise bu
yazılı iznin bir fotokopisini Meclise dağıtır
mısınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Oğan
SİNAN OĞAN (Iğdır) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, biz defalarca Malatya
Kürecikteki üssün statüsünün ne olduğunu sorduk; ne Milli Savunma
Bakanlığımızdan ne Hükûmetten bir cevap alamadık.
Cevabı nihayet Amerikan Başkanı Obama verdi, Bize ait olan bu
üssü NATOya devredeceğiz. dedi.
Sayın Bakan, lütfen açıklar mısınız, Türkiyede
Malatyada kurulan bu üs bir Amerikan üssü müdür, NATO üssü müdür, yoksa
Türkiyeye ait olan bir üs müdür?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Demir
NURETTİN DEMİR (Muğla) Teşekkür ederim
Başkan.
Sayın Bakan, Uluderede bu harekât emrini kim vermiştir?
Aynı şeyi ben de çok merak ediyorum.
İkincisi: Bu harekâttan iki saat önce oradaki konuşmaların
tespiti yapıldı mı? Bu tespitler gerek savcılıkça
gerek askerî kovuşturmada gerekse Meclis araştırma komisyonunda
incelenmiş midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Başkan.
Süre olduğu için tekrar sorma ihtiyacını hissettim.
Uluderede ölenlerin yakınlarına ödenecek tazminatla ilgili
Bakanlar Kurulunca alınan bir karar var mıdır? Ödenen bu
tazminat nereden, hangi hesaptan ödenmektedir? Ödenmesi planlanan tazminatlar
için yasal dayanak nedir? Bakanlar Kurulunun söz konusu kararı Resmî
Gazetede yayımlanmış mıdır? Yayımlanmışsa
hangi tarih ve sıra sayı numarasıyla yayımlanmıştır?
Tazminat ödemeleri hangi bakanlık tarafından yapılacaktır?
Ödemeyi yapacak olan bakanlık tazminat ödemelerini hangi ödenekten tahsis
edecektir? Ödenecek tazminat miktarlarına olay gününden bugüne kadar
işletilecek yasal faizler de eklenecek midir? Bu ödemeler hangi kriterlere
göre, kimlere, ne miktarda, ne zaman yapıldı veya yapılacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Öz
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, özellikle yükümlülerin sağlık muayeneleri
konusunda tek hekim tarafından -ülkemizdeki aile hekimi
standartlarının nasıl oluşturulduğunu da dikkate aldığımızda-
pratisyen hekimler tarafından yapılarak bunlara karar verilmesi veya
ileriki bir aşamaya yönlendirilmesi sizce doğru mudur? Çünkü bu
durumun gerçekten ülkemizde ciddi suiistimallere yol açacağı
kanaatini taşımaktayız. Bu hastaların, askere elverişli
olanların veya elverişli olmayanların ileriki merkezlere
sevkinden önce aile hekimlerine yetki verilmesi doğru mudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın
Başkanım, çok saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Milletvekili arkadaşlarımız tarafından sorulan
sorulara vaktimiz elverdiğince cevap vermeye
çalışacağım. Bununla ilgili cevabını
bulamamış olanlara da yazılı cevap vereceğimizi
baştan belirtmek isterim.
Sayın Şandırın bir sorusuydu. 2inci dereceden
emekli olan astsubayların intibakı yapılacak mı? diye bir
sorusu vardı. Buna ilişkin bir çalışma
Bakanlığımızca tamamlanarak Başbakanlığa
gönderilmiştir. Eğer bu
KAMER GENÇ (Tunceli) Biraz yüksek sesle konuşursanız,
duymuyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Burada yapalım Sayın
Bakanım, burada mümkün, 34üncü maddeye ilave edelim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) 2inci dereceden
emekli olmuş subayların intibakına ilişkin bir
çalışma Bakanlığımızca yapılmış,
tamamlanmış ve Başbakanlığa gönderilmiştir, onun
yasalaşmasını bekliyoruz.
Sözleşmeli uzman erbaşları kadroya alacak
mısınız? diye bir soru vardı. Uzman erbaşlardan
kırk beş yaşını dolduranlar Türk Silahlı
Kuvvetleri ve Millî Savunma Bakanlığı kadrolarında sivil
memur olarak istihdam edilmektedir.
Yine bir başka sorusu: Eşit işe eşit ücret Türk
Silahlı Kuvvetleri için uygulanacak mı? diye.
Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin özlük haklarına yönelik
çalışmalar devam etmektedir ama Hükûmetimizin genel ilkesidir
eşit işe eşit ücret. Bu o kadar çok tartışma götürür,
nedir, bununla ne ifade ediliyor, ayrı bir şey ama herkes kendi
yapmış olduğu işin en önemli olduğunu, bir diğerinin
ise onun yanında daha az önemsiz olduğunu düşünerek bir
çalışma var fakat sonuçta biz her geçen gün -bu yasada da var-
silahlı kuvvetleri personelimizin ya astsubayın ya uzman
jandarmanın ya sözleşmeli personelin özlük haklarını
iyileştirmek için çalışıyoruz ülkemizin ekonomisi izin
verdiği oranda.
Yine bir başka soru vardı Sayın Kamer Gençin. Daha önce
de bununla ilgili bir soru soruldu Vecdi Gönül zamanında. Vecdi Gönül
zamanında bununla ilgili olarak verilen soruya cevabı okuyorum:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Özel hayatın
gizliliği başlıklı 20nci maddesi Herkes, özel
hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme
hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının
gizliliğine dokunulamaz. hükmünü içermektedir. Soru önergesinde
-şimdi Sayın Gençin sorusunda- istenilen bilgilerin özel
hayatın gizliliği kapsamında olduğu
değerlendirildiğinden bu konuda ilave bir şey söylemek mümkün
değildir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Olur mu Sayın Bakan! Bir başbakanın oğlu askere
gitmiyorsa bu önemli bir şey. Hastalığı ne ise yeniden o
zaman hastaneye sevk edin.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Silah altına alınmadan
önce Askerliğe elverişli değildir. raporu almış
olanlar hakkında ihbar veya şikâyet olduğunda kontrol
muayenelerine sevk edilebilmeleri her zaman mümkündür.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İşte şikâyet ediyorum ben, tekrar rapora gönderin,
gitsin bir daha rapor getirsin.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sus biraz sus!
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Evet, Sayın
Işıkın askerî hastaneyle ilgili, tabii
Kütahya Asker Hastanesi
1942 yılında
Asli görevi
Türk Silahlı Kuvvetlerinin savaşan insan gücünün muhafaza ve teminine
katkıda bulunmak olan askerî sağlık sisteminin öncelikle Türk
Silahlı Kuvvetleri ihtiyaçlarını karşılayacak
şekilde ulusal sağlık sistemine ve Sağlık
Bakanlığının hastane rollerine de uyum sağlamak
bakımından yeniden yapılandırılması, bu kapsamda
performanslarının değerlendirilmesi, etkinliklerini
artırıcı önlemlerin alınması ve bazı asker
hastanelerinin kapatılması, polikliniğe dönüştürülmesine
yönelik çalışmalara devam edilmektedir. Devam eden
çalışmalar kapsamında Kütahya Asker Hastanesi dâhil herhangi bir
asker hastanesinin, sağlık teşkilatının
kapatılması yönünde henüz ulaşılmış bir sonuç,
çalışma ve onay bulunmamaktadır.
Yine, birçok
milletvekili arkadaşımızın, Sayın Oğanın da
bir sorusu vardı Kürecikle ilgili. Kürecik kimin? Kürecikle ilgili
-bakın, daha yeni NATO toplantısından geliyorum- ne söylüyorsak
doğrusunu söylüyoruz. Fakat bizim insanımız tarafından
bizim söylediğimize değil de ya Amerikadan bir gazete
yayınına ya Amerikada bir yetkilinin ya da İsrailden bir
yetkilinin sözüne bizden daha çok itibar edilmektedir ki bu, bence bizden
ziyade bizim dışımızdakilere itibar edenlerin de kendisini
sorgulaması gerekir diye düşünüyorum.
NATOnun Akıllı savunma denen bir savunma sistemi var, bu
savunma sisteminde ülkeler kendi sahip oldukları kabiliyetleri bir havuza
koyarak bu havuzdan paylaşma şeklinde NATOnun hizmetine
sunulacaktır.
NATOnun balistik füze savunma sistemi Lizbon zirvesinde
alınmış bir karardır ve bu, Chicagodaki zirvede de
balistik füze savunma sisteminin geçici operasyonel NATO tarafından,
Türkiyedeki de dahil, geçtiği ilan edilmiştir. Bu bir NATO
kapasitesidir. Türkiyeye Amerikanın
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın Bakan, ya siz ya
Obama biriniz yalan söylüyorsunuz!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yok, aynen böyle.
Bak diyorum, akıllı savunma sistemindeki herkes kendi
imkânlarını birleştirecek bir havuz yapacak ve bundan NATO
faydalanacak. Biz, sözleşmeyi Amerikayla yaptık, ama
sözleşmemizde madde var: Bu, NATO amaçlarında kullanılmak üzere.
Dolayısıyla, hem biz hem Amerika NATOya katkıda bulunuyor.
Bundan rahatsız olacak hiçbir husus yoktur.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakan, bunu başta
söyleseydiniz bu problem olmazdı.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Ya bu net, bunu
söyledik de, bunu hep söyledik.
Bir hususu daha söyleyeyim: Bakın, bu füze savunma sistemine Rusya
dâhil olmak istemektedir. Dolayısıyla da dünyada artık bir
global savunma var. Yani nasıl ki global köy olduysak
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hükûmet yanılttı Sayın
Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bundan ülkemizin
bir sıkıntısı, rahatsızlığı yoktur.
Rusya dahi bu füze sistemine dâhil olmaya çalışmaktadır.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Bakan, Amerikayla mı
imzalanıyor?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Evet, evet;
sözleşmeyi Amerikayla imzaladık ama NATOyla ilgili.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) NATO adına Amerika mı
imzalıyor?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Amerikanın,
mali yönden külfet gerektiriyorsa, NATO imkânları için Amerika da mali
külfet koyabilir, bundan ne zarar var?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Bakan, niye daha önce bunu böyle
söylemediniz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yok, çok net
söyledik. Kesinlikle bakın
AYTUĞ ATICI (Mersin) Hayır efendim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yok, lütfen
AYTUĞ ATICI (Mersin) NATO dediniz, NATO bayrağı
çektiniz oraya Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Daha önceki yine
bir kanun çıkarken ben burada oturuyordum. Aynıyla ilgili yine,
lütfen tutanakları açın bakın, ne
yaptığımızı, ne söylediğimizi söyledik.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Bakan, NATO bayrağı
çektiniz siz oraya.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Güzel, biz de ne
diyoruz? NATO imkânları için kullanılacak diyoruz ya, NATO
bayrağı çektik.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Ama o zaman Amerikayla siz
vardınız, NATOya daha yeni devrediyorsunuz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Efendim NATOda
şu an, işte daha yeni geldik, NATOnun füze savunma sisteminin geçici
operasyonel kabiliyete kavuştuğu ilan edilmiştir. Bu sistem
içinde Romanya da olacaktır belli aşamalarla, Polonya da
olacaktır, İspanya da olacaktır, Amerika da olacaktır,
Türkiye de vardır.
Yine, Uludereyle ilgili bir başka husus da: Uludereyle
ilgili biz mümkün olduğunca Diyarbakırdaki özel yetkili
savcılığın gizlilik şeyine riayet ediyoruz. Diyoruz
ki: Herkes bir şey söyler ama biz Türk yargısına güveniyoruz.
Sizin de Türk yargısına veyahut şüphe olan arkadaşların
da Türk yargısına güvenmesi gerekmez mi? Önce bakalım ne sonuç vereceğine
HASİP KAPLAN (Şırnak) Özel yetkili mahkemelere
güvenmiyoruz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Bir dakika
Ya güzel
Olabilir, olabilir
HASİP KAPLAN (Şırnak) Özel yetkili mahkemeler
olağanüstü mahkemelerdir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bunun yargıyla ne
alakası, ilgisi var?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Burada bir bakın, Irak sınırlarında
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Özel yetkili mahkemenin
savcısına güvenmediğiniz için yasa değişikliği
yaptınız burada.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Neyi bekliyorsunuz?
BAŞKAN Sayın
Kaplan, lütfen
Sayın Bakan cevap versin, cevap versin.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Bu konuda savcılık bir soruşturma
başlatmıştır. Savcılık soruşturmada gizlilik
kararı vermiştir. Biz, savcılığın bu
kararına saygı gösteriyoruz. Başka
arkadaşlarımızın da aynı
savcılığın bu talebine riayet etmesini bekleriz.
Bir başka husus: Bu olayla ilgili yurt
dışında mı oldu, Irak sınırları içinde mi
oldu? Evet, Irak sınırları içinde oldu, birinci husus bu.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Hesabınıza gelen
savcıya güveniyorsunuz, hesabınıza gelmeyeni görevden
alıyorsunuz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
İkinci husus, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt
dışı operasyonuna ilişkin Meclis bir yetki vermiş
midir? Evet, Meclisin bir yetkisi vardır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Silahlı kuvvetlerine
vermedi, Hükûmete verdi yetkiyi.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Meclisin yurt dışına ilişkin Türk Silahlı
Kuvvetlerine yetki kanunu vardır. En son yetki kanununu
çıkarırsanız görürsünüz. Burada da hiçbir şey
olmadığı çok net olarak görülür.
İstihbarat nereden geldi? İstihbarat, daha önce
yazıyla da bildirdik, gene onu diyorum, biz diyoruz ki: Bu, millî kaynaklardan. Ama
dışarıdayken bir gazetedeki haber ne?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Millî kaynağın
adını açıklar mısınız? İç millî kaynak,
dış millî kaynak
Bunu açıklar mısınız?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Bizim Bakanlığın yazısından veya Genelkurmay
Başkanlığımızın açıklamasından daha çok
itibar edilmekte -vallahi- bu da bizim eksikliğimiz değil diye
düşünüyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Amerika da millî kaynak oldu
anlaşılan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Yine bir başka husus bununla ilgili olarak: 28 Aralık 2011
tarihinde Irakın kuzeyinde icra edilen hava harekâtına esas
teşkil eden istihbari bilgiler millî kaynaklardan
sağlanmıştır.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Yani Amerikadan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) O millî kaynağın
adını açıklar mısınız? Yani iç kaynak mı,
dış kaynak mı Sayın Bakan?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Amerika millî kaynak mı? Bir de
onu açıklayın.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Değildir, ama şunu bilseniz herhâlde bunu
konuşmazsınız. Sadece bir görüntü istihbaratın kendisi
değildir.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Bir açıkla da bilelim Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Bunu savcılık açıklayacak. Ben
savcılığın yerine geçip karar mı vereceğim? Bütün
her yerden bilgileri isteyen o, İçişleri Bakanlığından
isteyen o, Millî Savunma Bakanlığından isteyen o, Genelkurmay
Başkanlığından isteyen o, Jandarmadan isteyen o, bütün bilgileri toplayan o.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Görevlilere isim listesi gitmedi.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - 28 Aralık
2011 tarihinde Irakın kuzeyinde icra edilen hava harekâtı
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bir tek personelin ifadesi
alınmadı.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Dinleyin
Bakın, hep aynı şeyi
diyorsunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Ama yani biraz vicdan
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Ya, Hasip Kaplan
Hasip Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bir tek kişi, bana bir
personelin ifadesi alındı deyin.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hasip Kaplan,
eğer bilsek ki bu insani kaygıdan dolayı olsun
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yani bir tek personelin
nasıl ifadesi alınmaz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) -
Allah için biz
sizin yanınızda oluruz ama burada insani kaygıdan dolayı
değildir. Hep bir ölü severlik, bir tabutun peşinde koşma vardır
Bakın, ben buraya hazırlıklı olarak gelmedim
bunları aynı söyleyeyim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ama 34 kişi öldü orada.
Katliamı işleyen 2 kişi ifade vermez mi?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Biz
yapılanın doğru olduğunu söylemiyoruz ki
savcılığın incelemesinin beklenmesini söylüyoruz. Ben
buraya
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hangi incelemeyi daha
bekleyeceğiz biz? 145 gün geçti.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Daha önce
PKKnın içinde bulunmuş ve ayrılmış, hâlen Almanyada
yaşayan birisi diyor ki: Biz, Bekaada her sabah
kalktığımızda karşımıza 15-20 kişiyi
dizerdik ve bunları öldürürdük, öldürürken de bu terör örgütünün liderinin
ismini bağırırdık. Böyle öldürdüklerimizin adını
unuttuk, sayısını unuttuk.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Bakan, Uluderede
öldürülenleri soruyoruz size.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - İnsana biraz
saygısı olan Ya, bu insan burada öldürmüş, sor bakalım.
derdi. Böyle bir kaygınız var mı? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bakın
HASİP KAPLAN (Şırnak) Uluderede öldürülenlerin
hesabı sorulmuyor. O konu
ayrı, onun hesabı ayrı.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) -Bakın
HASİP KAPLAN (Şırnak) O ayrı
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Onlar bizim
kardeşimiz. Bir husus
HASİP KAPLAN (Şırnak) Onun hesabı ayrı
Onları da ortaya çıkar. Taraflı konuşuyorsun, doğru
değil.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hasip Kaplan
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen
Sayın Bakan cevap veriyor Sayın Kaplan, müdahil olmayın.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hasip Kaplan, ben
sizi dinlerim ama bu mikrofon bana verilmiş, bırak ben söyleyeyim,
dinleyin, bittikten sonra da söz al, onu sen söyle. Dolayısıyla
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ama yani tek taraflı
konuşuyorsun, doğru değil, yanlış
yapıyorsun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Ama sen her zaman
böyle yapıyorsun. Bu da düşüncedeki şiddetin
yerleştiğini gösteriyor. Dinle, benim sözüm biter, doğru
söylediğime inanıyorum. Sen de de ki Kalk, ispat et, ya bunun
dışında farklı görüşler vardır. de. O zaman biz
de sizi dinleriz. Zaten her ne söylüyorsan
Bakın Hasip Kaplan, şimdi, daha önceden bu toprakların
yetiştirmiş olduğu bir milletvekilimiz vardı, Muş
Milletvekili, DTPden milletvekili seçilmişti, haziranda vefat etti.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Nuri Yaman.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Nuri Yaman
kardeşimiz.
Nuri Yaman kardeşimiz vefat etti haziranda, cenazesi
hazırlandı, hemen cenazesinin üstüne o örgüt bayrağını
koymak istediler ve kızı, Nuri Yamanın kızı bunu
reddetti.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bırakın şimdi yani
hesap vermemek için başka şeylere
sığınmayın.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Nuri Yamanın
kızı bunu reddetti.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evladının istediği
gibi
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sizin cenaze
istismarına, ölülerin istismarına izin vermedi.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evladı cenazesini
istediği gibi kaldırmıştır, taziyesini
yapmıştır.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir başka
HASİP KAPLAN (Şırnak) Şimdi hesap verme
zamanı.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Antalyada
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sizin göreviniz
Siz önce
katilleri çıkarın açığa. Allah Allah
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) İşte o
katiller o insanların eline silah verip de dağlara sürenlerdir.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Yani şimdi katilleri, bomba
yağdıranları, emir verenleri yok sayacaksınız öyle mi?
İnsanlık bu mu? Olur mu öyle şey?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yine Antalyada
canlı bombayla ilgili olarak cenazesini Silvana götürürken yolda çevirmek
istediniz yani. Sizin insanla ilgili bir kaygınız olmaz, sizin
istismarla ilgili bir kaygınız
olur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) İstismar yok, katliam var.
Katliamın hesabı var. O katliamın hesabı sorulacak.
BAŞKAN Bir müsaade et de cevap versin Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) O katliamın hesabı
sorulacak Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bu katliam olurken
kimlerin güldüğü, kimlerin memnun olduğu, kimlerin de beş tane
karakol bastığı
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Bakan da Başbakan
da millî savunma da
BAŞKAN Sayın Kaplan, o hesabı yargı soracak yani
hiç kimse soramaz yargının haricinde. Lütfen
Yargı soracak o
hesabı.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Olur mu Sayın Başkan?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Diyor ki: Bu
katliamdan kim faydalandı?
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bu katliamı kim yaptı,
onu çıkarın ortaya. Kim yaptı bunu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Beş tane
karakol bassak bu kadar etki, menfaat elde edemezdik. diyenler yaptı.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Katliamı kim yaptı
Sayın Bakan? Katliamı kim yaptı? Bombaları kim
yağdırdı? Gerçek bu.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katliamı PKK
yaptı, katliamı PKK yaptı hâlâ da devam ediyor.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bu Meclisin vicdanı öldü mü?
Meclisin vicdanı yok mu arkadaşlar?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Meclisin
vicdanı değil siz biraz istismarı bıraksanız böyle
olur yani.
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen böyle bir usul yok. Sayın Bakan cevap veriyor sorulara.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Hiç böyle şey olur mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hasip Kaplan yine
sen
HASİP KAPLAN (Şırnak) - 145 gündür bir tane memurun ifadesi
bile alınmamış.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Diyarbakır
İçkalede de yüz yıl önceki kemikler duyurulduğunda yine
kalktın buradan istismar ettin ama sonradan çıktı ki yüz
yıl önce. Senin bir özür dilemen gerekmez mi? Ya her şeyi
abartıyoruz, her şeyi istismar için fırsat biliyoruz. demen
gerekmez mi? Ne oldu, İçkalede ne oldu? Orada da
HASİP KAPLAN (Şırnak) İstismar mı? 34
kişiye bomba yağdıranlar benim uçaklarım benim
Genelkurmayım, benim Başbakanım
Yapmayın
BAŞKAN - Sayın Kaplan
lütfen
Sorulara cevap veriyor, bir cevap versin sonra söz hakkınız
var.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
- Ama Sayın Başkan
Bu cevap değil. O cevap değil.
Uludereyle ilgili izin verirseniz
Bu bize verilen cevap.
BAŞKAN Lütfen, siz bir müsaade edin, Sayın Bakan bitirsin
konuşmasını ondan sonra.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
- Bitti zaten.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) 28 Aralık
2011 tarihinde Irakın kuzeyinde icra edilen hava harekâtına esas
teşkil eden istihbari bilgiler millî kaynaklardan
sağlanmıştır. Gözcü İHAlar, Türk Silahlı
Kuvvetleri envanterinde bulunmakta, planlama, kullanım ve kontrolü millî
olarak yapılmaktadır. Türkiyeyle ABD arasında Kuzey Irakla
ilgili anlık istihbarat iş birliği ABD kuvvetlerinin Iraktan
çekilmesinden sonra da devam etmektedir. Terörist
olarak değerlendirilen grubun tamamı sınır ötesinde, Irak
topraklarında bulunduğu sırada harekat icra edilmiş, bu
süreçte ilgili makamlara grubun kaçakçı olduğuna dair herhangi bir
bilgi ulaşmamıştır.
2565 sayılı Kanun gereği, Bakanlar Kurulunca,
ülke sınırları dışında...
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Yani Hükûmetin emriyle
diyorsunuz, açıkça onu söylüyorsunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) İkrar ediyorsunuz
yani. Başbakan söylüyor
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Kara
sınır hattı boyunca ve lüzum görülen kıyılarda otuz
ila altı yüz metre derinlikteki sahalarda birinci derece askeri yasak
bölge tesis edilir. Türkiye-Irak sınırında birinci derece
askerî yasak bölge sınırları 600 metredir. Ancak söz konusu olay
Türkiye toprakları dâhilinde gerçekleşmediğinden, anılan
bölgede askerî yasak bölge uygulamalarından da bahsedilmemektedir. Yine,
bununla ilgili de yazılı cevapları veririm.
Terörle mücadeleden mağdur olanların
zararlarının karşılanmasına ilişkin bir kanun
var, İçişleri Bakanlığıyla
MAHMUT TANAL (İstanbul) O öyle değil ama. Bu görevi
olanlara rücu edilmesi gerekmez mi Anayasa 129 uyarınca?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - İşte, ilave ödemeler var.
İçişleri Bakanlığı tarafından,
Şırnaktaki Valilik tarafından yapılmaktadır.
Detaylı bilgiler de verilir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkanım, elbette ki bölümler üzerinde de söz hakkımız var
ama biz, gruplar olarak nezaketen bir uzlaşıya vardık.
Sayın Bakanın bu konuda, bizim grup adına
yaptığımız konuşmaya cevaben verdiği cevaplar,
Uludere olayıyla ilgili tamamen gerçek dışı ve yapılan
soruşturma kapsamında hiçbir bilgi içermiyor. Ben buna cevap vermek
istiyorum çünkü bize verilen cevap bu olamaz. Türkiye Cumhuriyeti devletinde
hukuk bu değil, adalet bu değil, insanlık bu değil, vicdan
bu değil, bu kadar körelmedi insanlık.
BAŞKAN Ama Sayın Bakanın cevaba
cevabına
Soruya cevap veriyor,
cevaba cevap olmaz ki Sayın Kaplan.
Eğer sataşma söz konusuysa ne diye sataştı, ne
söyledi de sataştı, onu belirtin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Bakanı
severim ayrıca. Yani gerçekten böyle bir konuda
BAŞKAN Hayır, sevmeye devam edin canım,
sevebilirsiniz, o ayrı bir konu da
Ne diye sataştı yani, ne
söyledi de sataştı?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
deminden beri dinliyorsunuz.
BAŞKAN Dinliyorum ben Sayın Kaplan. Sormak
durumundayım, niye?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Uludereyle ilgili,
katliamıyla ilgili bir sorumluluktan bahsettik.
BAŞKAN Evet.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Bakan
BAŞKAN Cevap verdi yani size ne diye sataştı,
onu soruyorum ben.
HASİP KAPLAN (Şırnak) -
bu konuda verdiği
bilgiler tamamen kamuoyunu yanıltma amaçlıdır, ben buna
açıklama getireceğim.
BAŞKAN Anladım da ne söyledi de yanılttı
veya sizin söylediğinizden farklı ne söyledi? Onu söyleyin, ben de
söz vereyim size, eğer sizin söylediğinizden
farklı bir şey söylemişse.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, yüz
kırk beş gün geçti bu soruşturmanın üstünden. Yüz kırk
beş gün sonra çıkmasını isterdim Sayın Bakanın
desin
BAŞKAN Sayın Kaplan, ben sataşma olarak
değerlendirmiyorum. Buna rağmen iki dakika süre veriyorum. Ortada
sataşma falan söz konusu değil.
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bir yanlış bilgiyi de ben
düzelteceğim.
BAŞKAN Lütfen Sayın Tanal ya!
VIII. AÇIKLAMALAR
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bakın, bu Meclisin
vicdanı pas tutarsa, insanlık suçu karşısında susarsa
ve hiçbir şey olmamış gibi davranırsa otuz dört
yaşında insanımızın paramparça olmuş cesetlerinin
üzerinde F-16 uçaklarımızın bomba emrini verenleri
çıkaramazsa bu Meclis, hayatının ve tarihinin en zor görevini, en
affedilmez görevini yapmış olur.
Burada hiçbir makamın adaleti karartma, delilleri karartma, Roboski
Uludere katliamının faillerini aklama hakkı, hukuku yoktur
diyoruz. Bu Meclisin vicdanı bu suçu işleyenleri ortaya
çıkarmak, yargıya teslim etmek, adalete teslim etmek üzere
vardır.
Şimdi, yok böyle olmuş, yok böyle olmuş deyip olayı
şuraya buraya kaçırmanın gereği yok. Millî istihbarat
dedin, millî kaynak dedin, o kaynağı kim aldı, kim
değerlendirdi? Başbakan mı emir verdi? Bunu hangi masa, ekip,
Genelkurmay, komutan, general verdi, kim uyguladı? Emri
Bombanın
butonuna basıp bomba indirenden ta tepedekine kadar herkes zincirleme
sorumludur. Hukuk bunu ortaya çıkarmakla görevlidir.
Yüz kırk beş gün geçmiş, siz bir tane memurun ismini
savcıya vermemişsiniz. Savcı bir tane memur dinlememiş,
savcı gizli tahkikat adı altında bu tahkikatı karartan bir
yaklaşımın içinde olan Hükûmetin çabalarına destek
olmuş. Siz kalkmışsınız burada diyorsunuz ki:
Muhalefet konuşmasın. Ve yazıklar olsun size ki, siz bunu
alkışlıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET METİNER (Adıyaman) Delil karatma yok!
HASİP KAPLAN (Devamla) Böyle bir insanlık, böyle bir vicdan,
böyle bir hakkaniyet, böyle bir adalet olabilir mi?
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Niye teröristleri
yargılamıyorsun Hasip? Her gün şehit veriyor bu ülke.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Bunun er geç hesabını soracağız. Bunun
hesabı sorulacak. Kim yaptıysa hesabını verecek. Sizin de insanlık borcunuzdur, siz de buna
çalışmak zorundasınız.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - Her gün şehit var.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Çıkaracaksınız, iktidarsınız.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - Teröristleri niye
lanetlemiyorsun?
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Çıkaracaksın
VII- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri(Devam)
2.- Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/618) (S. Sayısı: 248) (Devam)
BAŞKAN - Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime 20.45e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati:20.08
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ)
_____0_____
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
248 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Nevzat Korkmaz,
Isparta Milletvekili.
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tarihte bütün küresel güç ve imparatorlukların göz diktiği bir
coğrafyada yaşıyoruz. Son derece önemli ve bir o kadar da
tehlikeli bir coğrafyanın adı Anadolu. Bin yıldır bu
topraklarda yaşıyoruz. Bize bir şey olmaz,
korkularımızdan arınalım. gibi laflar bu
coğrafyayı tanımamanın getirdiği cehalettir,
öngörüsüzlüktür. Bizden önce Anadoluda binlerce yıl
yaşamış Sümerler, Hititler. Bugün kendisini Sümerliyim,
Hititliyim. diye tanımlayan birini gördünüz mü? O hâlde bu
coğrafyada tedbiri elden bırakmamak lazım. Bu coğrafyada
ayakta kalmanın yegâne yolu güçlü bir orduyu sürekli hazır tutmak ve
kendi güvenliğimizi bölgesel ve küresel güvenlik konseptiyle birlikte
değerlendirmektir yani sıfır sorun diyerek yola
çıkıp öncelikle komşularımızla ümük ümüğe gelmemek
ve hele hele silahlı kuvvetlerini iteleyip kakalayarak onları fiziki
imkânlar ve moral açısından zafiyete düşürmemektir.
Ancak AKP döneminde aslı astarı olmayan, kulaktan dolma birçok
söylentilerle Türk Silahlı Kuvvetleri hırpalanmış, kurunun
yanında yaşın da yakıldığı linç
politikaları ve yıkıcı propagandaların
bayraktarlığına AKP ve AKP yanlısı güçlerin
soyunduğu bir süreç yaşanmıştır.
Terörle mücadelede ülkeyi savunan güçler ile ekmeğini yiyip suyunu
içtiği vatanına ve milletine nankörce silah çekmiş insanlık
müsveddesi teröristler aynı kefeye konulmuş, teröriste şehit
denilmiş, terörle mücadele eden güvenlik güçleri maalesef yalnız
bırakılmıştır. En küçük, en masum hataları dahi merhametsizce
en ağır bir biçimde cezalandırılmış ve bir
taraftan Habur felaketiyle teröristler en küçük bir kovuşturma ve
cezalandırmaya uğramaz iken, terörle mücadele eden komutanlar
yargı önüne çıkarılmıştır.
Ast-üst arasındaki uyum ve dengeler bozulmuş, mensuplar
arasında güven ve adalet duygusu zedelenmiştir. Devletin ordusu ve
polisi, Hükûmetin ordusu, polisi hâline getirilmek istenmiştir. Siyasi
politikaların öznesi ve istismar malzemesi olarak kullanılmaya
çalışılmıştır.
Sadece ülkemiz kurumları arasında değil, dünyada
saygın Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet teşkilatımızı
sıradanlaştırma, itibarsızlaştırma ve böylece
onları güçsüzleştirerek kendine tabi kılma, siyasal gücüne güç
katma gibi sığ ve tehlikeli oyunlar oynanmıştır.
Devletimizin ve milletimizin güvenli geleceğinin teminatı olan
silahlı kuvvetler ve emniyet güçlerimiz siyasetin öznesi olmaktan derhâl
çıkartılmalı, onları hırpalayarak siyasi rant elde
etme ucuzluğundan vazgeçilmelidir. Bu sözüm hem iktidara hem de bir
taraftan Türk Silahlı Kuvvetlerini savunuyormuş gibi görünüp
diğer taraftan terörle uzlaşma isteyenleredir.
Değerli milletvekilleri, kanunun müzakeresi esnasında
dillendirilecek birçok şey var, ancak hem çerçeve dışına
çıkmamak hem de sorunlara boğulup çözümden uzaklaşmamak için
bunlardan bir kısmını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına dile getirmek istiyorum.
Askerlik Kanununun 10uncu maddesine göre, askerliğini yaparken
terörle mücadele kapsamında hayatını kaybetmiş yükümlülerin
çocukları ve kardeşleri kendi isteği olmadıkça askere
alınmıyor, silah altında iseler de terhis ediliyorlar. Bu
uygulamadan Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet mensupları maalesef
faydalanamıyor, sanki onların çektiği acı ve
ıstırap farklı imiş gibi. Bu anlamsız ayrımdan
vazgeçip aynı durumda olan subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman
erbaşlar ile emniyet mensuplarına da bu hak derhâl
tanınmalıdır. Bunun için, Milliyetçi Hareket Partisi kanun
teklifi vermiştir, Hükûmetin desteğini beklemektedir.
Terörle mücadelede millî bir güç de geçici köy
korucularımızdır; şehit vermekte, gazi olmakta,
bulundukları yerlerde PKKyla çetin mücadelelere girmektedirler; onlara
verilen ücret de son derece yetersizdir. Bu konuda da Milliyetçi Hareket
Partisi bu kardeşlerimizin lehine bir teklif vermiş; geçici köy
korucularına her ay 165 lira güvenlik tazminatı ödenmesi, elli
beş yaşında görevle ilişikleri kesilenlere bağlanan
aylıkların da en az yüzde 20 oranında
artırılmasını istemiştir.
Değerli milletvekilleri, vatanı, milleti ve bayrağı
için mücadele eden bu kardeşlerimiz sizlerin Milliyetçi Hareket Partisinin
bu teklifine destek olmanızı bekliyorlar.
94 bini aşkın muvazzaf ve 120 bin emeklisiyle
astsubaylarımızın çok ciddi ve birikmiş sorunları
vardır. Bu sorunlar Milliyetçi Hareket Partisi tarafından defalarca
dile getirilmiş ancak on yıllık iktidarında AKP
astsubaylarımızı maalesef görmezlikten gelmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde de taahhüt
etmiştik, güvenlik tazminatının ödenmesi başta olmak üzere
maaşlarının iyileştirilmesi, öğrenim durumları
itibarıyla derece ve kademe işlemleriyle intibak işlemlerinin
yapılması, makam ve görev tazminatı verilmesi, emekli emniyet ve
MİT mensuplarına seyyanen yapılan ödemeden astsubayların da
yararlandırılması bunların başında gelmektedir ve
AKPnin artık astsubaylarımızın bu haklı taleplerini
görmesi gerekmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi bugün verdiği grup
önerisinde de bu hususları etraflıca anlatmıştır ancak
her zaman olduğu gibi maalesef AKP bu çağrıyı
duymazlıktan gelmiştir. Bu vurdumduymazlığı,
aileleriyle birlikte 1 milyon kişiyi bulan astsubay camiası elbette
değerlendirecektir diye düşünüyorum.
Bir diğer kanun teklifimiz de şudur: MİT ve emniyet
teşkilatı mensuplarına ve emeklilerine her ay seyyanen
yapılan 100 liralık ödemenin 200 liraya yükseltilmesi ve bu ödemeden
subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşların da istifade
etmesidir. Ayrıca, bu ödeme her yıl TÜFE oranında
güncellenmelidir.
Uzman jandarmalarımızın da problemleri vardır
değerli milletvekilleri. Geçen hafta içinde Emekli Uzman Jandarmalar
Derneği (EMUJAD)ı ziyaret ettik Milliyetçi Hareket Partisi olarak.
Bir kanun teklifi hazırlayıp sunuldu Türkiye Büyük Millet Meclisine.
Bu teklifimizde de sorunları asgariye indirecek çok ciddi
önerilerimiz var. Uzman jandarmalar en az lise mezunu olarak
alındıkları hâlde ortaokul mezunuymuş gibi mesleğe
başlamakta ve emekli olmaktadırlar; açıkça bir yasa ihlali söz
konusu. Bu kardeşlerimiz mesleklerini icra ederken üniversite de
bitirseler intibakları yapılmamaktadır. Subay ve astsubaylara
tanınan eğitim sürelerinin meslek sürelerinden sayılması
hakkı uzman jandarmalara verilmemektedir. Dereceleri itibarıyla
astsubaylar için belirlenmiş ek göstergelerin üçte 2si
uygulanmaktadır. İşte bu haksız uygulamaları gidermek
üzere teklifimize Hükûmetin destek olmasını bekliyoruz ki, bu vatan
evlatlarına yönelik adaletsizlikler de ortadan kalksın. OYAKtan,
lojman, sosyal tesis ve orduevlerinden astsubaylar kadar yararlanmayı
beklemektedirler uzman jandarmalar.
Uzman erbaşların da istekleri vardır. Uzman Erbaşlar
Kanunu günümüzde yetersiz kalmış ve yenilenmeye ihtiyaç
duymaktadır. Uzman erbaşların sözleşme yenileme üst
sınırı kırk beşten elli beşe
çıkarılmalıdır. Aldıkları sağlık raporu
ve disiplin cezalarından dolayı bu sözleşmeleri zaman zaman
keyfi olarak uzatılmamaktadır. Bu uygulama mutlaka gözden
geçirilmelidir. Uzman jandarmalar kıdemine uygun maaş
artışı alamamaktadır. Maaşları on beş
yıldır artmıyor desek abartmamış oluruz. Meslek içinde
yaptıkları yüksek eğitimin getirdiği imkânlardan istifade
edebilmeleri ve intibaklarının yapılması
sağlanmalıdır.
Öte yandan, defalarca dile getirdik, silahlı kuvvetlerimizde ve emniyet
teşkilatımızda çalışan sivil memurların
sorunları var. İnsan onuruyla bağdaşmayan çok haklı
sıkıntıları bile giderilemedi. Bu sorunları tekrardan
kaçınmak adına yinelemiyorum; ancak Sayın Bakan, özellikle
kurumlara geçişte muvafakat verilmesi hususu -ki, çözüm için burada söz
vermiştiniz- servis, lojman ve iş yerinde mobbing hususunun çözümü
çok zor şeyler olmasa gerek. Bakanlık olarak bir genelge
çıkarmanız ve on binleri bulan bu kesimleri rahatlatmanız
mümkündür. Bu sorunların takipçisi olduğumuzu söyledik.
Beğenseniz de beğenmeseniz de bunların çözümü yönünde
hatırlatmalarımıza devam edeceğiz.
Gelelim emniyet mensuplarımıza. Öncelikle belirtmeliyim ki
polis, devletimizin polisidir, Hükûmetin değil; devletimizin
vatandaşla önemli temas noktalarından birisidir. Devri
iktidarınızda uyguladığınız yönlü, yanlı ve
yandaş uygulamalar sonucu, polisimizin millet ile arasında mesafe
oluşmaya başlamıştır. Polisin sevk ve idaresi farklı,
polisin siyasetin emrine sokulması farklıdır. Bu tehlikeli
gidişattan derhâl dönülmesi gerekmektedir.
Sayın Başbakan seçimlerden bir hafta önce, 15 Temmuz 2007de,
televizyonda, seçimden sonra yapacakları ilk şeyin polisin özlük
haklarını iyileştirmek olacağını söylemiş
olmasına rağmen, bir türlü sıra polisimize gelmemiştir. MİT
Başkanını mahkeme kapısından üç günde çeviren
Başbakan, polisi yıllardır bekletmektedir. Şayet samimi
iseniz, Milliyetçi Hareket Partisinin kanun teklifi vardır, gelin, destek
olun ve bu sorunu giderelim. Yükseköğrenim mezunları 1inci dereceden
emekli olabilmeli, emniyet hizmetleri tazminatları
artırılmalı, ek göstergeleri iyileştirilmelidir. Güvenlik
güçlerimizin birini diğerinden ayırt etmemiz mümkün değildir.
Konjonktürel dalgalanmalara göre kısmi iyileştirmeler daha fazla
haksızlıklara yol açmaktadır. Bu bakımdan, bu sorunun
çözümü için, bütüncül yaklaşmak ve dengeleri bozmamak lazımdır.
Böyle bir mantıkla yapılacak düzenlemelere Milliyetçi Hareket Partisi
olarak destek vermeye hazır olduğumuzu beyan ediyorum.
Görüşülmekte olan tasarıda, geçerliliğini yitirmiş
birçok gereksizlik ortadan kaldırılmakta, eksikliklerine rağmen,
Askerlik Kanunu güncellenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Bu kanuna muhalif
olmadığımızı, verdiğimiz iyileştirme
önergelerine destek beklediğimizi ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
isteyen Ahmet Toptaş, Afyonkarahisar Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Askerlik Kanununda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, MHPnin grup önerisi üzerine
yaptığım konuşmada bazı sorunlara
değinmiştim, eksik kaldı, onları da tamamlama
fırsatı buldum bu vesileyle. Size, konuşmamın son bölümünde
resen emekli edilen subay ve astsubayların açlık grevinin 3üncü
gününde olduğunu söylemiştim. Ne istiyor bu insanlar?
Değerli arkadaşlar, Türkiye darbelerden çok çekti. Darbelerden
asker, sivil, sıradan vatandaş, hepimiz nasibimize düşeni çok
fazlasıyla aldık. Bunların yaşam
koşullarının düzeltilmesi, haklarının iade edilmesi,
mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda çeşitli zamanlarda
çeşitli taleplerde bulunduk, bulunmaya devam ediyoruz.
Askerlik Kanunu görüşülürken, asker olarak mağdur edilmiş
insanların sorunlarına da değinmek gerektiğini
düşündüm. Resen emekli edilen ya da ordudan çıkarılan subay ve
astsubaylarla ve öğrencilerle ilgili daha önce bir düzenleme yapılmış
ve bazılarının hak kayıpları iade edilmiş ama birçoğunun
hak kayıpları iade edilmediği gibi bugüne kadar soruna herhangi
bir çözüm de bulunmamıştır. Nedir bu sorun?
Değerli arkadaşlar, YAŞ kararlarıyla ordudan
çıkarılan ya da emekli edilen şahıslara bir kısım
hakları iade edilmiş, ama YAŞ kararlarında konu edilenlerin
suçlarından daha hafif suç işleyenler, sıralı amirleri
tarafından disiplin cezalarıyla resen emekliliğe sevk edilenler
ve ordudan çıkarılanlara Kendilerine yasa yolu açıktır.
denilerek hiçbir hak talebi iade edilmemiş ve mahkemeye başvurduklarında
da mahkemeler de sicil amirlerinin verdikleri siciller doğrultusunda
açtıkları davaları reddetmişlerdir. Bir kere, disiplin
suçundan resen emekli edilmiş, sicil amirinin tuttuğu raporla emekli
edilmiş bir insan düşünün. Bu insanın -elimizde o kadar çok
örnek var ki, bir tanesinden bahsetmek istiyorum- çocuğu özürlü bir
şahıs ve tedavisi çok ağır, tedavi koşulları çok
ağır, bakımı çok ağır, çocuğuna bakabilmek
için sağından solundan borç edinmiş. En az beş-altı
tane başarı belgesi alan bu astsubay, çocuğunun
bakımından dolayı yükümlendiği masrafları
ödeyemediği için ve disipline verilerek, çok fazla
borçlandığı da bu disiplin konusunda konu edilerek resen emekli
edilmiştir. Şimdi, bunun karşısında YAŞ
kararıyla resen emekli edilen insanlar var; ciddi suçlamalar var
haklarında, müesses düzeni yıkmaya yönelik eylemler içinde
bulunabileceği kaygısı var, ordunun geleneklerine
aykırı davranışlardan dolayı ciddi suçlamalarla resen
emekli edilenler var. Buna rağmen, bunlarla birlikte diğerinin durumu
değerlendirildiğinde, çocuğunun bakım
masraflarını üstlendiği ve çok borca girdiği için
şahsi olarak zor durumda kalmış bir insanın emekliliği
ile diğerlerinin emekliliği arasında bir fark konulduğunda
YAŞ kararlarıyla resen emekli edilenlere bütün hakları iade
edilmiş, oysa bu şahıs hem ordudan atılmış hem de
o çocuğuyla baş başa sokağa
bırakılmıştır. Bunların sorunlarına bir
çözüm bulmak zorundayız.
Biz bunu söylediğimiz zaman Komisyonda bazı üye
arkadaşlarımız dediler ki: Bu konuda o kadar çeşitli
mağduriyetler var ki bu mağduriyetlerin kaynaklarının
hepsini ayrı ayrı bulup, bunlara ayrı ayrı çözüm bulmak
mümkün değil. Şimdi, bakınız, bir tarafta suçu son derece
basit, bir cezası bile olmayan, Ceza Kanunu açısından bir
müeyyidesi bile olmayan bir suçla bu insanı sokağa attınız.
Buna Yasada yeri yok, o kadar çeşitliler ki bunları kategorize
edemiyoruz. demek, bizim için, bu sorunu çözmekten kaçmak demektir.
Bunların dosyaları teker teker yeniden ele alınır; madem bu
ülke bir hukuk devletine dönüşüyor -öyle iddia ediyorsunuz- madem ileri
demokratik bir düzene geçiyoruz o zaman bunların mağduriyetlerinin
giderilmesi için de hiç olmazsa dosyaları yeniden ele alınır ve
bir haksızlığa uğrayıp uğramadığı
konusunda bir karar verilir. Hiç olmazsa bu yönde bir düzenlemeyle denilir ki:
Dosyanı geri aldık, tekrar inceledik. Evet, senin ordudan
çıkarılman haklıdır. ya da Haklarını iade
ediyoruz. denilir.
Şimdi, bu insanların birçoğu aynı basit olaylar
nedeniyle, hatta sicil amirinin kendisine lüzumsuz takıntısı
nedeniyle -o dönemleri çok iyi biliyoruz- çok mağdur ve perişan
durumdadırlar. Biraz önce konuşmamda söylemiştim, açlık
grevlerinde üç gününü de doldurdular bugün, yani açlık grevi yapmaya devam
ediyorlar. Bu insanların sorunlarına sahip çıkmak lazım.
Ben bunun için Sayın Bakana, Sayın Komisyon
Başkanımıza ve bürokrasideki yetkili arkadaşlara
söylüyorum: Lütfen, bu konularda ciddi bir araştırma, inceleme
yaparak bunların sorunlarının çözümü için önümüze bir teklifle
gelin ve bu teklifi hep birlikte destekleyelim ve bu mağduriyetleri
beraber giderelim.
Diğer yandan başka sorunları var. Uzman çavuşlarla
ilgili çok ciddi bir sorun var. Değerli arkadaşlar, uzman
çavuşlara hak verir gibi gözüken bazı yasal düzenlemeler
yapılmış yani Uzman çavuşluktan ayrılan
şahsın kamu görevlerinde görevlendirilebileceği gibi bir
düzenleme var. İki yıl uzman çavuşluk yapan şahıs
orada kendisini güvende hissetmediği için sözleşmesi yenilenmiyor ya
da ayrılıyor askerlikten, ordudan. İçişleri
Bakanlığı kadrolarına alınıyordu daha önce,
Adalet Bakanlığı kadrolarına alınıyordu,
Sağlık Bakanlığı kadrolarına
alınıyordu, şimdi bakanlık kadrolarına bunları
almamaya başladılar.
Almamakta haklıydılar çünkü Osmaniye Cezaevine incelemeye
gittiğimizde robocop olarak görevlendirilen şahısların bu
şahıslar olduğunu gördük. Yani Güneydoğuda iki yıl,
üç yıl, dört yıl, beş yıl uzman çavuşluk yapan
şahsın, döndüğünde, psikolojisi, gerçekten, bir cezaevinde görev
yapmaya, bir sağlık kurumunda görev yapmaya elverişli hâle
gelmiyor. Bunları rehabilite etmeden bu kurumlarda
çalıştırmaya kalkarsanız sonuç alamıyorsunuz,
başarısız sonuç alıyorsunuz, ondan sonra da bunları
kendi bölümlerinde istihdam etmiyorsunuz. Ne yapıyor bu şahıslar
şimdi? Türkiyedeki belediyelere yükleniyorlar, Ben uzman
çavuşluktan ayrıldım, belediyede bana iş verin. Bugün
çalışan uzman çavuş sayısı kadar, samimi söylüyorum,
görevinden ayrılmış uzman çavuş var.
Bunun yanında, uzman erbaşların sorunları var. Uzman
erbaşlar da kendilerini güvende görmüyor arkadaşlar. Yani bir gelecek
görmeyip, geleceklerini garantide görmeyip bu kurumda çalışarak, emek
vererek, bir sürü riski üzerine alarak, ölüm riskiyle yaşayarak
yarınının ne olacağını bilmeyen insanları
orada tutmanız mümkün değil, orada onlara düzgün görev
yaptırmanız da mümkün değil. Dolayısıyla bunların
yaşam koşullarını, özlük haklarını düzeltecek,
kendilerini güvenceye alacak bir statüye kavuşturulmalarının da
zorunlu olduğunu düşünüyorum.
Bunun dışında, yine biraz önce söylemiştim,
astsubaylarla ilgili, polislerle ilgili, bunların 1inci derecenin 4üncü
kademesine kadar yükseltilmeleriyle ilgili bir yasal düzenleme yaptık ama
göstergeler aynı kaldığı için maaşlarında ciddi
bir artışa neden olmadı. Dolayısıyla, verdiğimiz
gösterge, şimdi, kamuoyunda, polis kamuoyunda, asker kamuoyunda, astsubay
kamuoyunda sözde kalan yani güya göstergeyi yükseltmediğimiz için ayda 4
lira zam verdiğimiz insana hem gösterge vermiş oluyoruz hem hiçbir
şey vermemiş oluyoruz. Dolayısıyla bu, Meclisin ciddiyetiyle,
devletin ciddiyetiyle bağdaşmaz diye düşünüyorum.
Bu konuda çok yasal eksiklik var. Zaman zaman değişiklik
önergeleri verdik, bunlar sanıyorum Meclise gelecek. Bu önergelerimiz
Meclise geldiğinde de bütün parti gruplarının ortaklaşa
iyileştirme çabalarına hepimiz birlikte destek olalım. Gerek
polisin gerek askerin -astsubayın,
uzman jandarmanın, uzman erbaşın- sorunlarını bir
bütün olarak ele alalım çünkü bunlar bizim güvenliğimizin
teminatıdır, bu ülkenin güvenliğinin teminatıdır.
Eğer biz bunları kendi güvenliklerinden yoksun hâlde bırakırsak
kendilerine güvenebileceğimiz bir teminat olmaktan çıkarlar diye
düşünüyorum.
Bu duygularla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeler, varsa o madde üzerindeki
önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum.
Birleşime beş dakika ara veriyorum
Kapanma
Saati: 21.11
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ)
_____0_____
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
248 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
15inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 Sıra Sayılı Askerlik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen
1111 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan "yaş değişiklikleri" ibaresinden sonra gelmek
üzere (mahkemece resmi hastane doğum kayıtları esas
alınarak yapılanlar hariç) ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş Hasan
Ören Sinan
Aydın Aygün
Kayseri Manisa Ankara
Ramazan
Can Ertuğrul
Soysal
Kırıkkale Yozgat
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Kırıkkale) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge ile, 1111 sayılı Kanuna göre askerlik çağına girdikten
sonra mahkemece resmi hastane kayıtları esas alınarak
yapılan yaş tashihinin askerlik işlemlerinde dikkate
alınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, çerçeve 42nci maddeye bağlı geçici 9, 10,
11 ve 12nci maddelerle çerçeve 56ncı maddeye bağlı ek madde 28
ve ek madde 29 dâhil 31 ila 56ncı maddeleri kapsamaktadır.
İkinci
bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Orhan
Düzgün, Tokat Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Evet,
değerli arkadaşlarım, Askerlik Kanununun
değiştirilmesiyle ilgili yasayla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Ancak bu yasayla ilgili
konuşmadan önce sizlerle paylaşmak istediğim birkaç mesele var.
Bunlardan
birincisi: Değerli arkadaşlarım, yaklaşık altı
aydır örgütün elinde kaçırılmış olarak bulunan
askerlerimiz var, polislerimiz var, kaymakam adaylarımız var fakat
Hükûmetten bununla ilgili çıt çıkmıyor. Değerli
arkadaşlarım, eğer bu ülkenin Hükûmeti, ordusu, askeri, polisi
örgütün elindeki çocuklarını geri almayı başaramıyorsa
biz burada neyi konuşuyoruz, neyi tartışıyoruz?
Ayrıca, bu çocukların ailelerine bu konuyla ilgili
konuşmamalarıyla ilgili telkinde bulunulduğu söyleniyor.
Şimdi, düşünün ki -hepinizin çocukları var- çocuğunuzu
terör örgütü kaçırmış, siz kimseye bir şey söyleyemiyorsunuz,
kimseye derdinizi anlatamıyorsunuz. Umarım ki Hükûmet bu konuda
gerekli girişimlerde bulunur ve bu çocukların bir an evvel ailelerine
kavuşmaları sağlanır.
Sayın
milletvekilleri, çok yakında bir yargı kararı oldu. Ne denildi?
Evet, siz terör örgütünün başına sayın diyebilirsiniz, bu
kişisel bir görüştür. denildi. Bir yargı kararıdır,
tartışılabilir mi, ayrı bir şey ancak ben şunu
size söylemek isterim: Daha üç gün önce Tokat Zilede yirmi yaşında
bir çocuğumuzu toprağa verdik. PKKnın havan topuyla
parçalanmıştı. Sayın Adalet Bakanı bunun normal olduğunu
ve buna alışmamız gerektiğini söyledi. Sayın Adalet
Bakanından da şunu rica ediyorum: Bir gün gelsin benimle Tokata, o
çocuğun annesine, babasına Buna alışacaksınız.
desin, ben de kendisini tebrik edeyim. Biz buna
alışmayacağız değerli arkadaşlarım, yirmi
yaşındaki çocuklarımızın toprağa gömülmesine
alışmayacağız, bunu net olarak söylemek istiyorum.
Evet, bugün askerlerin özlük haklarını iyileştirmek,
asker alma yasasıyla ilgili birtakım değişiklikler yapmak
için buradayız. Fakat, konuşmacı arkadaşlarımdan
hiçbirisi, askerlerin ve polislerin sendikal haklarından bahsetmedi. Hani
biz 12 Eylülle hesaplaşacaktık! Biz, doktorumuza güveniyoruz,
mühendisimize güveniyoruz, işçimize güveniyoruz, sendika kurmalarına
izin veriyoruz ama askerimize ve polisimize güvenmiyoruz. Neden? Güvenlik
işi yapıyorlar.
Sayın milletvekilleri, herkesin yaptığı iş
kendisine göre önemlidir. Asker niye sendikalı olamasın, polis niye
sendikalı olamasın? Neden kendi haklarını kendileri korumasınlar?
Mademki biz bu ülkede demokrasiden yanayız, özgürlükten yanayız,
neden bu haklarını hiç konuşmuyoruz bu
arkadaşlarımızın?
Evet değerli arkadaşlarım, gene, hekim olmam vesilesiyle
bir kanun teklifi vermiştim, çünkü gerçekten bu noktada çok ciddi bir
haksızlık olduğunu düşünüyorum. Sağlıkta
çalışan askerî personele döner sermaye ödemesi yapılmıyor.
Şimdi düşünün, askerî hemşiresiniz, sivilde çalışan
hemşire arkadaşlarınız sizin haricinizde bir döner sermaye
alıyor, yaklaşık sizin de iki katınız maaş
alıyor. Fakat siz, askerî disiplin içerisinde
çalışıyorsunuz, daha ağır, daha zor koşullarda
çalışıyorsunuz, size döner sermaye ödenmiyor. Umut ediyorum ki,
yüce Meclisimiz, bu kanun teklifi Meclisimize geldiğinde destek verir ve
GATAda çalışan hemşirelerin, sağlık memurlarının
ve yardımcı diğer sağlık personellerinin de döner
sermayeden ödenek alması sağlanır.
Yine değerli arkadaşlarım, bu yasa gündeme
geldiğinden beri sizleri de mutlaka arıyorlardır, askerî
personel olan arkadaşlarımız bizlere birtakım taleplerini
ilettiler. Ben, Millî Savunma Komisyonu üyesi olarak burada bunları bir kez daha tekrarlayıp, bu
arkadaşlarımızın daha iyi koşullarda
çalışması için elimizden gelen gayreti gösterelim istiyorum.
Mesela diyorlar ki: Lojmanların dağıtımında çok ciddi
bir adaletsizlik var. Rakamları da söylemişler: Subaylar yüzde 55,
astsubaylar yüzde 40, uzman erbaşlar yüzde 2,5, sivil memurlar da yüzde
2,5 oranında lojmandan faydalanıyor. Elbette ki askerî
gereklilikleri vardır, subayların öncelikli olması belki
doğal karşılanabilir ama bu sınıfların
arasında bu kadar ciddi bir uçurumun olmasının çok ciddi bir
adaletsizlik olduğunu düşünüyorum.
Yine, arkadaşlarım, Askerlik Yasasında biz yirmi
dokuz yaş sınırı koyduk fakat bence hepimizin dikkatinden
kaçan bir şey var: Tıp doktorlarını düşünün, tıp
fakültesini yaklaşık yirmi dört, yirmi beş yaşlarında
bitiriyorlar. Arkasından hemen apar topar mecburi hizmete gönderiyoruz biz
bu arkadaşlarımızı. İhtisasa giriyor -artık
ihtisas süreleri de uzatılıyor biliyorsunuz, dört yıl, beş
yıl, altı yıl, yedi yıl ihtisas süreleri var.- ihtisası
yaparken kolundan tutup askere göndereceğiz yirmi dokuz yaşında,
geri geldiğinde ne öğrendiğini unutmuş olarak gelecek! Bu
nedenle bu yirmi dokuz yaş sınırının tıp
doktorları için mutlaka değiştirilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Aksi takdirde bu arkadaşlarımız
eğitimlerini doğru dürüst alamayacaklardır; onu da açıkça
söylemeliyim.
Yine, değerli arkadaşlarım, 1979 ve 1992 yılları
arasında emekli olan astsubayların 1inci dereceden, göstergeden
emekli maaşı almaları gibi bir talepleri var. Günlerdir bunu
bize iletiyorlar çünkü bu insanlar çocuklarını okutamamaktan,
evlerini geçindirememekten şikâyetçiler. Bu konuda da Meclisimizin
vereceği önergelerle düzeltmeler yapılabilir diye düşünüyorum.
Ayrıca, uzman erbaşlarla ilgili doksan günlük bir hava
değişimi problemi var. Hepimiz insanız, trafik kazası
yaparsınız, bacağınız kırılır, üç ayda
iyileşmez. Bu insanlar üç ay hava değişimi
aldıklarında sözleşmeleri yeniden yapılmıyor,
dolayısıyla işsiz kalıyorlar. Bunun da ben çok ciddi bir
sıkıntı olduğunu düşünüyorum ve bu konudaki düzeltmelerin bu Mecliste yapılması
gerektiğine inanıyorum.
Bu vesileyle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki
önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
38inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
40ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
41inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 42ye bağlı geçici madde 9u oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 42ye bağlı geçici madde 10u oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 42ye bağlı geçici madde 11i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 42ye bağlı geçici madde 12yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı yok!
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum.
Madde 43te iki adet önerge vardır, geliş sırasına
göre okutup, aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
43 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Mehmet Doğan Kubat Salih Koca
Kayseri İstanbul Eskişehir
Oya Eronat Hakan Çavuşoğlu
Diyarbakır Bursa
"Madde 43 - 14/07/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler"
bölümünün (B) bendinin (3) numaralı alt bendine, (b) sırasından
sonra gelmek üzere, aşağıdaki (c) sırası eklenmiş
ve mevcut (c) sırası (d) sırası olarak teselsül
ettirilmiştir.
"c) Yukarıda sayılanlardan yükseköğrenimli olanlar I
inci derecenin son kademesine,"
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 43. Maddesine aşağıdaki ibarenin
eklenmesini arz ederiz.
1. derecenin 4. kademesinden emekli olan Emniyet Hizmetleri
sınıfı mensuplarının emeklilikleri 3600 ek göstergeye
göre düzenlenir.
Alim Işık
Seyfettin Yılmaz
Mehmet Şandır
Kütahya
Adana
Mersin
Ali Öz Sinan Oğan Hasan Hüseyin Türkoğlu
Mersin
Iğdır Osmaniye
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz. Üzerinde ilave çalışılması
lazım Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile, şimdiye kadar emekli olmuş ve bundan sonra
emekli olacak üniversite mezunu Emniyet Hizmetleri sınıfı
mensuplarının mağduriyetlerinin giderilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Askerlik
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri)
ve arkadaşları
"MADDE
43 - 14/07/1965 talihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler" bölümünün (B) bendinin (3)
numaralı alt bendine, (b) sırasından sonra gelmek üzere,
aşağıdaki (c) sırası eklenmiş ve mevcut (c)
sırası (d) sırası olarak teselsül ettirilmiştir.
"c)
Yukarıda sayılanlardan yükseköğrenimli olanlar 1 inci derecenin
son kademesine,"
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılıyoruz efendim. Teknik bir düzeltme. Yükseköğrenimli
olanlar tabiri eklenmiştir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Emniyet hizmetleri sınıfı personelinin
yükselebilecekleri derece ve kademelerin, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa tabi diğer hizmet sınıfları
personeline paralel hale getirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda madde 43ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni geçici madde ihdasına dair bir
adet önerge vardır. Malumları olduğu üzere, görüşülmekte
olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak
tasarı ve teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 sıra sayılı Askerlik
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısına çerçeve 44üncü madde olarak
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi
İstanbul
Madde 44-
14/07/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
43üncü maddesine bağlı 527
sayılı KHK ile yeniden düzenlenen 1 Sayılı Ek Gösterge
Cetvelinin "VII. Emniyet Hizmetleri Sınıfı" bölümü
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"3- Emniyet Hizmetleri Sınıfı mensupları
1 inci derecenin son kademesine kadar yükselebilir."
|
VII.
EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI |
DERECE |
GÖSTERGE |
|
|||
|
a) Emniyet Genel Müdürü |
1 |
7000 |
|
|||
|
b) Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi
Başkanı, Genel Müdür Yardımcıları, Ankara,
İstanbul, İzmir Emniyet Müdürleri ile Birinci Sınıf
Emniyet Müdürlüğü kadrolarında beş hizmet
yılını dolduranlar |
1 |
5800 |
|
|||
|
|
c) Daire
Başkanları, 1. Hukuk Müşaviri |
1 |
5300 |
|||
|
|
ile Diğer Birinci
Sınıf Emniyet |
|
|
|||
|
|
Müdürleri |
|
|
|||
|
|
d)
Kadroları bu sınıfa dahil olup da |
1 |
4800 |
|||
|
|
Emniyet Müdürü ve Emniyet Amiri |
2 |
4000 |
|||
|
|
sıfatını kazanmış olanlar |
3 |
3600 |
|||
|
|
|
4 |
3000 |
|||
|
|
|
5 |
2200 |
|||
|
|
|
6 |
1600 |
|||
|
|
|
7 |
1300 |
|||
|
|
|
8 |
1100 |
|||
|
|
e)
Başkomiser, Komiser, Komiser |
1 |
3600 |
|||
|
|
Yardımcısı,
Kıdemli Başpolis, |
2 |
3000 |
|||
|
|
Başpolis ile polis memurlarından |
3 |
2200 |
|||
|
|
yükseköğrenimliler |
4 |
1600 |
|||
|
|
|
5 |
1300 |
|||
|
|
|
6 |
1150 |
|||
|
|
|
7 |
950 |
|||
|
|
|
8 |
850 |
|||
|
|
f)
Diğerleri |
1 |
2200 |
|||
|
|
|
2 |
1600 |
|||
|
|
|
3 |
1300 |
|||
|
|
|
4 |
1200 |
|||
|
|
|
5 |
1100 |
|||
|
|
|
6 |
900 |
|||
|
|
|
7 |
800 |
|||
|
|
|
8 |
650 |
|||
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla
katılıyor musunuz?
MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Sayın Başkanım, salt
çoğunluğumuz olmadığından katılamıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
44üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
45inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
46ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir adet
önerge vardır, işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 sıra sayılı Askerlik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısına 47 nci madde olarak aşağıdaki maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Nevzat Korkmaz Yusuf Halaçoğlu
Mersin Isparta Kayseri
Alim Işık Muharrem Varlı
Kütahya Adana
Madde 47- 926 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendine Harp Akademileri tahsili ifadesinden
sonra gelmek üzere Gülhane Askeri Tıp Akademisinde tıpta
uzmanlık öğrenimi ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Salt çoğunluğumuz
olmadığından katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önergeyi işlemden kaldırıyorum salt
çoğunluk olmadığı için.
47nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
48inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
49uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, Okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 49 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Ramazan
Can Ahmet
Arslan
Kayseri Kırıkkale Kars
Aydın
Şengül İsmail
Güneş
İzmir Uşak
Madde 49- 926 sayılı Kanunun 114 üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan 15 yıllık ibaresi 10
yıllık, iki katı ibaresi bir katı şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum;
Gerekçe:
Yabancı ülke Harp Okulları mezunları ile Harp
Okulları mezunlarının mecburi hizmet süresinin eşitlenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 49uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
50nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
51inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
52nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
53üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
54üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
55inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 56ya bağlı ek madde 28i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 56ya bağlı ek madde 29u
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi üçüncü bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Üçüncü bölüm çerçeve 58inci maddeye bağlı
geçici 33 ve geçici 34üncü maddeler dâhil 57 ila 81inci maddeleri
kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen Arif Bulut, Antalya Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ARİF BULUT (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1111 sayılı Askerlik
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kanun ile birçok kronik
soruna çözüm getirilmiş olmakla beraber, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
tüm sorunları sona ermiş değildir. Milli Savunma Komisyonu üyesi
olarak birçok mektup ve başvurular aldık. Bunların ortak
noktası, inançlarından dolayı, ideolojik ve siyasi
görüşlerinden dolayı, basit disiplin suçlarından dolayı çok
sayıda askerî personelin orduyla olan ilişkileri kesilmiş ve
ciddi hak mağduriyetleri ortaya çıkmıştır.
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra neredeyse
paranoya hâline gelmiş olan bu durum günümüze kadar değişmeden
gelmiştir ancak dün, inançlarından dolayı mağdur
olanların yerini, bugün ideolojik görüşleri nedeniyle hatta laik,
demokratik cumhuriyet ilkelerine bağlı olanlar
almışlardır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde hiyerarşi ve
otorite esas olsa da bu yapılanma hukukun üstünlüğü ilkesine
aykırı olmamalıdır. Bazı cemaatlerle Türk Silahlı
Kuvvetlerinin bağlantıları, özellikle Gülen cemaatinin emniyette
ve Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yapılanmalarıyla ilgili
kamuoyunda oluşan bir kanaat vardır, bunun esası nedir, bu
kanaat ne kadar doğrudur, tüm bunların açıklığa
kavuşturulması gerekmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri içinde birbiriyle çatışan iki
kuvvet söz konusu olabilir mi? Bizim bilmediğimiz ordu içi bir
hesaplaşma söz konusu olabilir mi? Ergenekon ve Balyoz gibi devam eden
soruşturmalar ve tutuklamalar öncesinde ihbar yapan kişilerin hemen
hepsi subaydırlar. Acaba ordu içinde bir başka ordu daha mı
vardır? Bu ne anlama gelmektedir ve kim, kiminle
hesaplaşmaktadır? Bir Genelkurmay Başkanına bağlı
iki ordu söz konusu olabilir mi? Bu yapılanma içinde cemaat nerede
durmaktadır ve ne kadar etkilidir?
Sayın Arınça suikast planı yapanlar kimlerdir, ne
oldular, kozmik odadan neler çıktı?
Esas görevi dış ve iç tehditlere karşı ülkeyi
korumak olan Türk Silahlı Kuvvetleri mücadele etmesi gereken dış
tehditler tarafından bizzat maniple edilmekte midir? Böyle bir durum söz
konusu olabilir mi?
Terör olaylarında, özellikle PKK terörüne bu kadar çok şehit
veriyor olmamız olağan bir durum mudur? Eğer değilse, kimi
sorgulamalıyız; Hükûmeti mi, yoksa bizzat Türk Silahlı
Kuvvetlerini mi sorumlu tutmalıyız? Neden terör
karşısında bu kadar kayıp vermekteyiz?
Eğer sivil devlet memurlarının özlük hakları dikkate
alınarak askerî personelin özlük hakları bunlara göre düzenleniyorsa
hukukun üstünlüğü ilkesine paralel olarak yürütülmelidir. Öteden beri
süregelen mağduriyetler önlenmeli, bundan sonra bu personele yapılacak
uygulamalar hukukun üstünlüğü ilkesi doğrultusunda ve insan onuru ve
haysiyetini koruma ilkesi doğrultusunda yapılmalıdır.
Aynı terör saldırısında yaralanmış olan gaziler
sırf rütbesi dikkate alınarak farklı şartlarda tedavi
edilmemeli, aynı şartlarda şehit olan
canlarımızın hiç olmazsa eşit şartlarda cenaze
törenleri yapılmalıdır. Yemek yenilen mekânlar bile
ayrıdır, farklıdır. Şehitlerimizin geride
bıraktıkları acılı aileleri korunup
kollanmalıdır. Gazilerimiz hak ettikleri saygıyı
görmelidirler.
OYAK üyelerinin emekli maaşı farklılıkları
yeniden düzenlenmelidir. Sözleşmeli subayların mecburi hizmet
süreleri muvazzaf subaylarınkiyle eşit hâle getirilmelidir. Bütün
bunların düzeltilmesi gerekmektedir.
Ordumuz şeffaf olmalıdır. Hükûmetler orduyu kendilerine
göre dizayn etmemelidir. Antidemokratik uygulamalarda ordu maşa hâline
getirilmemelidir. Hukukun üstünlüğü esas alınmalıdır. Ordu
siyaset dışında tutulmalı ve kimliği
korunmalıdır.
Bu vesileyle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Üçüncü bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
isteyen Şefik Çirkin, Hatay Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Askerlik Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının üçüncü bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun tasarısının üçüncü bölümü
ağırlıklı olarak uzman jandarma, astsubay ve
sözleşmeli subaylar ile askerî okullarda görev yapacak sözleşmeli
eğitim elemanlarının özlük ve sosyal haklarını
düzenlemektedir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin belkemiğini oluşturan ve
Mayıs 2012 itibarıyla sayıları 95 bini bulan
astsubaylarımız ile 24.700 uzman jandarma ve 40.515 uzman erbaş
statüsündeki askerimiz yıllardır büyük vakar ve olgunluk içerisinde
sorunlarının çözülmesini beklemektedir.
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz içerisinde yer alan subayların 3
katından fazla bir sayıda olan astsubaylar, yine azımsanamayacak
sayıda olan uzman jandarma ve uzman erbaşların çeşitli
mecralarda dile getirdiği en önemli sorunların arasında
yükseköğrenim yapsalar bile özlük haklarının ortaokul mezunu
düzeyinde kalması sıralanıyor ve ek gösterge ve kademe ve derece
ilerlemelerinde aldıkları eğitimin
karşılığının bulunmamasından
yakınıyorlardı.
Millî Savunma Komisyonundan oy birliğiyle geçen bu
tasarının en olumlu yönlerinin başında, uzman
erbaşlarımızın yıllık ve mazeret izinlerinin
dışında, eşinin doğum yapması, kendisinin ve
çocuğunun evlenmesi, eşinin ve çocuğunun ölümü ile kendisinin
veya eşinin ana, baba veya kardeşinin ölümü hâllerinde, isteği
üzerine ilave izin verilmesi ve ağır hastalık hallerinde üç aya
kadar aylıklı ve istekleri hâlinde altı aya kadar
aylıksız izin verilmesi ve aylıksız izinli olarak geçirilen
sürenin sözleşme süresinden sayılmaması hâlinin düzenlenmesi
gelmektedir.
Yine, uzman jandarmalarımıza yükseköğrenimleri
karşılığında derece ve kademe ilerlemesi getirilmesi
bu tasarıyı desteklememizde ana etkenlerden biridir. Ancak gönül
isterdi ki bu tasarıda Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
adı altında Er ve Erbaş Harçlıkları Kanununda
değişiklik yapılırken, asker harçlıklarının
küsuratlarını 1 TLye tamamlamak yerine, bir yandan bedelliyi
çıkarırken bir yandan da Sayın Genel Başkanımız
Devlet Bahçeli Beyin önerdiği ve benim de kanun teklifi olarak
verdiğim Temel eğitim aşamasını tamamlayan er ve
erbaşlara ifa ettikleri kamu görevi karşılığında
Devlet Memurları Kanununa göre göreve başlayan memur
aylığı kadar harçlık verilir. düzenlemesi kabul edilseydi.
Otuz yaş üzerinde olan, 30 bin TL yatırmak kaydıyla bedelli
askerliğini yapabilecek olan bir vatandaş topluluğu yanında,
asgari ücretle geçimini sağlayan ve imkân bulamadığı için
askere gitmek durumunda kalan insanlara da devletin bir borcu olarak bu yasa
son derece şık bir şekilde gündemimize otururdu.
Değerli milletvekilleri, dosta güven, düşmana korku veren
kahraman Türk ordusunun günün değişen koşulları
karşısında mevzuatında eksik kalan
kısımların değiştirilmesi çabasını olumlu
karşılıyoruz. Ancak yapılan mevzuat düzenlemesine destek
vermemiz Hükûmetin askerin moral motivasyonunu bitiren politikalarına da
destek vereceğimiz anlamına gelmemelidir. Türk Silahlı
Kuvvetleri arasında darbeciler varsa onların ayıklanması
lazımdır, bu doğrudur ama darbecilerin yüzünden Türk
Silahlı Kuvvetlerinin varlığı inkâr edilemez,
saygınlığı, güvenilirliği zedelenemez. Ordumuz,
milletin gözbebeğidir. Ordumuz, milletin ordusudur.
Değerli milletvekilleri, bir başka meseleye de temas etmek
istiyorum. Geçtiğimiz cuma günü Hatayda Jandarma Binbaşı Erhan
Dikmen, Jandarma Üsteğmen Aytaç Kaya ve Jandarma Teğmen Ahmet
Tarımın şehadet haberini aldık. Allah şehadetlerini
kabul etsin, rahmetini üzerlerinden eksik etmesin. Bu vesileyle, şehit
subaylarımızın ailelerine başsağlığı ve
sabırlar diliyorum.
Daha birkaç ay önce Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç Bursada katıldığı bir televizyon programında
Başbakanımız talimat verdi, Amanoslar temizlendi. Bütün örgüt
üyelerinin elleri kırıldı, çökertildi, silahlarıyla
birlikte yakalandı. Umarım Amanoslardan bir daha saldırı
haberi duymayacağız. açıklamasında bulunmuştu ve hain
pusudan bir gün önce, Taraf yazarı Emre Uslu ise taa Amerikadan
yazdığı bir yazıda Amanoslara dikkat çekerek, bu bölgede
yakın zamanda bir saldırının gerçekleşeceği
bilgisini verdi ve ertesi gün de beklenen saldırı gerçekleşti.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu kürsüden söyledik,
ilimizde söyledik, birçok platformda söyledik, Hatayın çok farklı
şartlarda terörle mücadele konusunda kanunlarla güçlendirilmesi gerekiyor,
Hatayın özel statülü il olması gerekiyor ve Hatayda koruculuk
sisteminin tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. dedik. Bugün hakkında
kanunlar çıkardığımız askerlerimizin bu şekilde
şehit vermesini elbette ki hiçbirimizin, hiçbirinizin gönlü istemez ama bu
koruculuk sistemiyle, 1 lira maaş almayan, hiçbir sosyal güvencesi olmayan
koruculuk sistemiyle istihbarat nereden toplanacak? Nereden toplanacak?
İstihbaratın başındaki komutan ancak ve ancak kendi
dağın başına çıkacak, orada da şehit olacak.
İşte, bunları ayrıştırmak gerekiyor. Bu konuda
bunları incelemek gerekiyor. Bu konuda, gelen feryatlara ses vermek
gerekiyor, kulak vermek gerekiyor. Bunlar çok hassas konular. Bu konular
ayrıca incelenmeli ve bunun için bir kurul oluşturulmalı.
Hatay, terörle mücadelede, bunu daha fazla çekemez. İşte,
geçtiğimiz sene Dörtyol olaylarını hep birlikte
yaşadık. Dörtyol, en az 70 vatandaşını, 70 sivil
vatandaşını teröre kurban veren bir ilçe. Bunlara
karşı çok dikkatli yaklaşmalıyız ve bu sistemi yeni
baştan incelemek ve değerlendirmek durumundayız.
Değerli milletvekilleri, şimdi, yine Hatayla ilgili, yine
askerî meselelerle ilgili bir başka konuya temas etmek istiyorum.
Geçtiğimiz ocak ayında, Hatayın Kırıkhan mevkisinde
bulunan askerî tesislerin üzerinde ve bölgede dört saat boyunca uçan
İsrail Heronları tespit edilmiştir. Bunlar bugün de
Kıbrısla ilgili tartışılıyor. Şimdi,
Hatayın üzerinde Heronlar, İsrail Heronları dört saat boyunca
dolaşıyor ve bunun yanında, bir gazetede bir haber
çıkıyor, bu Heronların mealen- silahlı kuvvetler
tarafından kasıtlı olarak düşürülmediği,
kasıtlı olarak bunlara müdahale edilmediği yazıyor.
Şimdi, biz bunu sorduk Sayın Dışişleri
Bakanımıza. Ne zaman? 17/01/2012. Cevap yok. 11/04/2012de yeniden
sorduk, yine cevap yok. Neyi soruyoruz? Burada ihmali olan kim;
Dışişleri Bakanlığı mı, Millî Savunma
Bakanlığı mı, yoksa silahlı kuvvetler mi? Bunun
hesabını birisinin vermesi gerekir. dedik. Yok. Şimdi, kimi
zamanlar one minute, kimi zamanlar İsrail uçaklarını
Kıbrıs semalarında kovalama. Kıbrıs semalarında
kovalayacağımıza, kendi sınırlarımız
dâhilinde, Hatayda kovalamak gerekiyor. Dört saat, bir yabancı ülkenin,
üstelik sorunlu olduğumuz bir ülkenin uçakları oralarda geziyor.
Bunun hesabını da birisinin vermesi gerekiyor. Bunun
hesabını ya silahlı kuvvetler eğer suçluysa verecek ya da
silahlı kuvvetler Dışişleri Bakanına gerekli bildirimi
yaptıysa onlar verecek; Hükûmet verecek, Sayın
Dışişleri Bakanı Davutoğlu verecek.
Şimdi, burada, değerli askerlerimizin özlük hakları ve
diğer meselelerle ilgili konuları konuşurken bir konuyu da
gündeme getirmeden geçemeyeceğiz. Türk Silahlı Kuvvetleri bizim
namusumuz ve şerefimizdir ve Türk Silahlı Kuvvetleri
sınırlarımızı bekler, Türk Silahlı Kuvvetleri
bayrağımızı bekler; her şeyden evvel,
sınırlarımızı, bayrağımızı
bekleyen ve bunları savunan mukaddes bir kurumdur.
Bayrak çok önemli bir şeydir. Bayrağın ne olduğunu,
ne manaya geldiğini bu yüce Meclisin çok değerli milletvekillerine
tarif edecek hâlim yok, ancak hazır Millî Eğitim Bakanımız
Sayın Ömer Dinçer Bey de buradayken bir soru sormak istiyorum. Bu Bayrak
şiirinde Sana benim gözümle bakmayanın mezarını
kazacağım. / Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını
bozacağım. dizeleri şu anda Millî Eğitim
müfredatından çıkarılmıştır. Ve ben bunu sordum,
Sayın Bakanımızın verdiği cevap: Türk edebiyatı,
dil ve anlatım dersi ders kitaplarını inceleme ve
değerlendirme ölçütlerindeki Ders kitabına alınan metinler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla)
metin seçimi
altında verilen açıklamalara uygun olmalı. ifadesiyle, iyi
alışkanlıklar kazandırmalıdır. yargısından
hareketle, olumsuz düşünceye ve davranışlara neden
olacağı, bunun bayrak ve vatan sevgisini karşılayan bir
şiirde bu seviyedeki öğrenciler tarafından yanlış
anlaşılabileceği düşünülerek söz konusu mısralar
çıkarılmıştır.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çirkin, lütfen
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) İstiklal Marşından da
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavarı
çıkarsınlar, olsun bitsin madem. Yazık yani, şöyle bir
cevap verilir mi? Yazık yani!
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Sayın
Bakanımızdan da bu konuda bir açıklama yapmasını
beklemek Meclis adına, millet adına
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çirkin.
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Bakan dinlemiyor bile.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakan, cevap verin lütfen.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Sayın
Başkanımdan çok özür diliyorum.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakan, cevap verin lütfen
Meclise.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul)
Ne zaman cevap vereceğimi ben bilirim, endişe etmeyin.
MUHARREM VARLI (Adana) Öyle bir endişemiz yok zaten.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yazık, yazık yani! İstiklal
Marşını da gözden geçirin o zaman.
BAŞKAN Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ediyorum Başkan.
İyi akşamlar efendim hepinize.
Önceki Sayın Genelkurmay Başkanımız İlker
Başbuğun terörist suçlamasıyla karşı
karşıya kalmasının meşruiyet gerçekliği var
mıdır?
Soru 2) Gerçekliği var ise huzurumuzda oturan askerî personel
Sayın İlker Başbuğun talimatlarını yerine hiç
getirmişler midir?
Soru 3) Sayın İlker Başbuğun orduya verdiği
talimatlardan suç unsuru teşkil eden talimatlar nelerdir?
Soru 4) Sayın İlker Başbuğun başına
gelenler nedeniyle, Türk Silahlı Kuvvetlerine, askerlikte görevlerini
yaparken Türk Silahlı Kuvvetlerine bir soğuma olmuş mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın
Başkanım, sayın milletvekilleri; tabii, yargıya intikal
etmiş bir konu hakkında yargının yerine geçip bizim karar
vermemiz, hangisi suçtur, hangisi suç değildir
Bizim böyle bir görevimiz
yok. Eğer ki hukuka saygılı bir vekilimiz olsa konu yargıdadır,
onun neticesini beklememiz gerekir. Biz isteriz ki, ülkemize hizmet etmiş
herkesin bu sıkıntılı dönemi en kısa zamanda
atlatması herkesin lehinedir diye bakıyoruz. Bekleyelim yargı
sonucunu; nedir, ne değildir siz de göreceksiniz, biz de göreceğiz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bana sataşmada bulundu Sayın
Başkanım, açıklama yapmak isterim. Hukuka saygılı bir
milletvekili olsa dedi. Öncelikle Sayın Bakanın temiz dili
kullanması lazım. Kendisi hukuka saygılı bir Bakan olsa
biraz önce sorduğum soruların hepsine cevap vermesi lazım.
BAŞKAN Sayın Tanal, Sayın Bakan cevap verdi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Önce hukuka saygılı
Bakanın olması lazım Sayın Başkan. Bu konuda bana
sataşma var, izin verirseniz efendim
BAŞKAN Hayır, ne diye sataştı Sayın Tanal?
Hepimiz dinledik.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Hukuka saygılı bir milletvekili olsa dedi. Hukuka saygılı bir Bakan olsa temiz bir dil kullanır,
hukuka saygılı bir Bakan olsa biraz önce tazminatla ilgili
sormuş olduğumuz sorulara cevap vermiş olur.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
İki dakika söz veriyorum.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinize iyi akşamlar diliyorum.
Sayın Bakan, tabii, sormuş olduğumuz sorulara
Yargıya intikal etmiş dava. dedi.
Şimdi, talimatlarla ilgili
Huzurunuzda Türk Silahlı
Kuvvetlerinin değerli mensupları var. Genelkurmay Başkanlığı
yapmış olan bir kişinin ve bugüne kadar
Bunu seçen kim?
Anayasamızın 117nci maddesi uyarınca Cumhurbaşkanı.
Bugüne kadar bu talimatları veren ve talimatların hepsini de yerine
getiren
Aynı zamanda, Başbakanla birlikte, devletin çok özel sırlarını
birlikte paylaştılar. Bugüne kadar yapılan tüm
açıklamaların hepsini
Genelkurmay Başkanının
yaptığı işlemler neyse Başbakanın da
yaptığı işlemler aynısıdır. Yani burada biz,
Türk ceza hukukunda neyi ararız? Burada Başbakanlığın
kuruluş kanununa göre bu tür kurumların hepsinin ita amiri
Başbakandır çünkü Başbakanlık kuruluş kanununun 4üncü
maddesinin amir hükmü bu şekildedir. Yani bu açıdan, Sayın
Bakanın bu soruları Yargıya intikal etmiş olan... Bunun
yargıyla alakası ve ilgisi yok. Benim Sayın Bakandan
istirhamım, bu şekilde hukuka aykırı bir... Temiz bir dil
kullanabilirse değerli milletvekillerinin de bu vaktini almamış
olacaktım.
Sayın Başkana bu söz hakkını verdiği için ben
teşekkür ediyorum.
Hepinize iyi geceler diliyorum tekrar.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VII- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
2.- Askerlik Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/618) (S.
Sayısı: 248) (Devam)
BAŞKAN - Sayın Türkoğlu, buyurun.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, biraz evvel bana bir not iletildi. Bu notla
ilgili bilgileri aktarmadan evvel bazı şeyleri paylaşmak
istiyorum yüce Meclisle. Antimilitarizm diye bir kavram vardır. Bu
kavram, askerî unsurların ekonomiden, hukuktan, toplum hayatından
etkisinin çektirilmesi, etkisinin azaltılması anlamını
içermektedir fakat son dönemde hükûmetlerinizin uygulamış olduğu
terörle mücadele politikası, maalesef, antimilitarizm kavramı
yerine asker düşmanlığı hâline dönüşmüş
durumda. Bu çerçevede, Türk Silahlı Kuvvetlerine düşmanlık
besleyen unsurlar da bayram ediyor, gazetelerinde, dergilerinde ve hatta Meclis
kürsülerinde Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhinde çeşitli ifadelerde
bulunabiliyorlar.
Şimdi aldığım nota göre, üç yıl evvel Van ili
Çaldıran ilçesinde meydana gelen bir terörist çatışma
neticesinde 3 terörist ölü olarak ele geçirilmiş. Bu teröristlerin
üzerinden bir adet M16, bir adet Kaleş ve bir adet de Gevaşta
şehit edilen bir polis memuruna ait olan Ruger marka silah ele
geçirilmiş ancak ismi belli olmayan bir kişi tarafından
cumhuriyet savcılığına yazılan mektup neticesinde, bu
teröristlerin aslında silahlı kuvvetlere teslim olduğu,
albayın emir vermek suretiyle bu kişileri infaz ettiği
şeklinde bir ihbar mektubu ve bunun akabinde de şu anda Van ilinde 3
subay, 2 astsubay ve 17 jandarma özel harekât uzman çavuşu tutuklu.
Sayın Bakanım, siz Millî Savunma Bakanısınız ve
terörle mücadelede görevli unsurların başı
sayılırsınız. Bu çerçevede, lütfen askerlerimize sahip
çıkın; bu vazife sizin. Terörle mücadele eden unsurlardan rövanş
almaya çalışan vatan hainlerine lütfen fırsat vermeyin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakanım, bu yargı
değil -bağımsız yargının arkasına
saklanmayın- bu resmen intikam.
BAŞKAN Sayın Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, istediğiniz doğrultuda çalışan bir
savcı olduğunda Konu yargıda, savcıya
karışmayız. diyorsunuz; eğer bir savcı
istediğiniz gibi çalışmıyorsa onları görevden
alıyorsunuz. Ben bu tutumunuzu esefle kınıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
Gerçi soru sorulmadı anladığım kadarıyla
Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın
Başkanım, biz Hükûmet olarak, bu ülkeyi 21inci yüzyılda
bölgesinin en güçlü ülkesi yapmak istiyoruz. Güçlü bir Türkiye
Bakın,
yeni yurt dışından geldim, yaklaşık altmışa
yakın ülkenin
Türkiyeye hayranlıkla baktılar. Amerikadaki
birçok sivil toplum kuruluşlarıyla Sayın
Cumhurbaşkanımızın da, Sayın Dışişleri
Bakanımızın da olduğu toplantıda da görüştüm.
Sadece Türk ulusu değil, bütün mazlum milletlerin umudu bizde. Bu milletin
güçlü olabilmesi için güçlü bir ekonomisinin olması lazım, güçlü bir
ordusunun olması lazım. Bizim bunun dışında,
başka bir gayretimiz olmaz. Güçlü bir ekonomimiz ve güçlü bir ordumuz
olduğu için de Türkiye'nin yıldızı parlamaktadır.
Sayın Şandır Başkanımız dedi ki Yargı diye
gelme. Ama sonuçta, tutuklayan bir idari işlem değil. Sonuçta, bu
yargı da hepimizin, eksiklik de varsa düzelteceğiz, iyilik de varsa
destek olacağız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, silahlı kuvvetlerin
temsilcisi olarak sesinizi lütfen yükseltin. Olur mu öyle şey!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Biz
haksızlıklar karşısında
Bakın, genel kural
şu
BAŞKAN Sayın Korkmaz, lütfen
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) O zaman geriye dönük rövanş almalar
başlayacaktır, sahip çıkın onlara. Böyle şey olur mu
canım!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yok.
BAŞKAN Sayın Korkmaz, böyle bir usulümüz yok.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hiç merak etmeyin.
BAŞKAN Sayın Bakan, cevaplarınız
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hiç merak etmeyin,
bu ülkeyi güçlü kılmak bizim asli vazifemizdir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Böyle yuvarlak kelimelerle
hallediyorsunuz, cevap veriyorsunuz! Böyle bir şey olur mu!
BAŞKAN - Üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki
önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
Komisyonun 57nci madde üzerinde bir redaksiyon talebi var.
Buyurun Sayın Komisyon.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Kırıkkale) Sayın Başkanım, 57nci maddedeki
ek cetvelde yanlışlıkla, redaksiyon hatası olarak
6ncı sıradaki tekrar, 7nci sıraya da aynısı
yazılmış. O bakımdan, bunun düzeltilmesi için 7nci
sıranın 915, 835, 760 ve 705 olarak yazılmasını,
düzeltilmesini arz ediyoruz efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
57nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
58e bağlı geçici madde 33 üzerinde iki adet önerge
vardır, okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 Sıra Sayılı Askerlik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 58 inci maddesiyle 926 sayılı
Kanuna eklenen Geçici 33 üncü maddenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Salih
Koca
Kayseri İstanbul Eskişehir
Oya
Eronat Hakan
Çavuşoğlu Mehmet Muş Diyarbakır Bursa İstanbul
Geçici Madde 33- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte halen
görevde olan subay ve astsubaylar, bu maddeyi ihdas eden Kanun ile
değiştirilen aylık gösterge tablolarındaki lehe olan
esaslar dikkate alınarak intibak ettirilirler. Bu şekilde
yapılacak intibaklarda geçmişe yönelik maaş ve maaş
farkı ödenmez."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 Sıra Sayılı Askerlik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 58 inci maddesi ile 926 sayılı
Kanuna eklenmesi öngörülen Geçici 33 üncü maddesine aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır Nevzat
Korkmaz Alim
Işık
Mersin Isparta Kütahya
Muharrem
Varlı Yusuf
Halaçoğlu
Adana Kayseri
"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, Gülhane
Askeri Tıp Akademisinde tıpta uzmanlık öğrenimi nedeniyle
36 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca
rütbe bekleme süresi uzatılan askeri personelin nasıp düzeltmesi, 36
ncı maddenin birinci fıkrasının değişik (c) bendi
uyarınca geçmişe dönük olarak yeniden yapılır. Ancak, bu fıkra
kapsamında yapılacak nasıp düzletmeleri nedeniyle, geçmişe
yönelik olarak maaş ve diğer özlük hakları için ilgiliye fark
ödenmez.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Kırıkkale) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
926 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinde yapılan değişiklik
dikkate alınarak; geçmişte Gülhane Askeri Tıp Akademisinde
tıpta uzmanlık öğrenimini bitirememesi, öğrencilikle
ilişiğinin kesilmesi, eğitimlerinin sona erdirilmesi veya kendi
isteği ile öğrenimi bırakması gibi nedenlerle (b) bendi
gereğince rütbe bekleme süresi uzatılanların özlük haklarının
geçmişe dönük olarak geri verilmesi amaçlanmaktadır. Bu sırada
Bütçeye mali yük getirmemek amacıyla, geçmişe dönük mali
hakların ödenmemesi sağlanmıştır.
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 Sıra Sayılı Askerlik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 58 inci maddesiyle 926 sayılı
Kanuna eklenen Geçici 33 üncü maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
"Geçici Madde 33- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte
halen görevde olan subay ve astsubaylar, bu maddeyi ihdas eden Kanun ile
değiştirilen aylık gösterge tablolarındaki lehe olan
esaslar dikkate alınarak intibak ettirilirler. Bu şekilde
yapılacak intibaklarda geçmişe yönelik maaş ve maaş
farkı ödenmez."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Kırıkkale) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge ile, 926 sayılı Kanuna eklenen ek gösterge
tablolarının görevde olan subay ve astsubaylar için ne şekilde
uygulanacağı amaçlanmıştır.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum önergeyi: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 58e bağlı geçici madde 34 üzerinde bir adet önerge
vardır, okutup işleme alıyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 58inci maddesine bağlı geçici 34.
maddesine aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ederiz.
926 sayılı Kanunun Eki V Sayılı Makam
Tazminatı Cetvelinin Astsubaylarla ilgili bölümü 10 yıl süreyle
aşağıdaki şekilde uygulanır.
Astsubaylar Tazminat
Göstergeleri
1) II Kademeli Kıdemli Başçavuş 1.800
2) Kademeli Kıdemli Başçavuş 1.700
3) Kıdemli Başçavuş 1.600
Nevzat
Korkmaz Alim
Işık Ali
Öz
Isparta Kütahya Mersin
Oktay
Vural Emin
Çınar Seyfettin
Yılmaz
İzmir Kastamonu Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Kırıkkale) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile astsubayların özlük haklarının
iyileştirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
59uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
60ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
61inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
62nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
63üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
64üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
65inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
66ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 248 Sıra Sayılı Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 66 ncı maddesiyle 3466 sayılı
Uzman Jandarma Kanununa eklenen Ek 1 inci maddenin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Mehmet Doğan Kubat Salih Koca
Kayseri İstanbul Eskişehir
Oya Eronat İsrafil Kışla Hüseyin Bürge
Diyarbakır Artvin İstanbul
Ek Madde 1- Ortaokul ve dengi okul
öğrenim düzeyine sahip uzman jandarmalardan görevde bulundukları süre
içerisinde lise ve dengi okul öğrenimini tamamlayanların, mevcut
derece ve kademelerine bir derece ilave edilmek suretiyle 926 sayılı
Kanuna ekli Ek-IX sayılı Cetvele intibakları yapılır.
Uzman jandarmalardan görevde
bulundukları süre içerisinde iki yıl süreli yükseköğrenimi
tamamlayanlara bir kademe, üç yıl süreli yükseköğrenimi
tamamlayanlara iki kademe, dört veya uzun süreli yükseköğrenimi
tamamlayanlara ise bir derece verilir. İki veya üç yıl süreli
yükseköğrenimini tamamlayarak intibakları yapılmış
olanların, görevde bulundukları süre içerisinde dört veya daha uzun
süreli yükseköğrenimi tamamlamaları halinde intibak işlemleri
bir defaya mahsus olmak üzere tekrar yapılır. Yükseköğrenimden
dolayı bir defadan fazla yapılan intibak işlemlerinin
toplamı bir dereceden fazla olamaz.
İki veya daha uzun süreli
yükseköğrenimi tamamladıktan sonra uzman jandarma nasbedilenlerin
intibakları, yukarıda belirtilen esaslar dâhilinde uzman
jandarmalığa nasıplarında yapılır.
Bu intibaklar, personelin mezuniyetine dair
resmi belgeyi ibraz edip müracaatını yaptığı tarihten
geçerli olarak yapılır. Ancak, bunlara geçmişe yönelik maaş
ve maaş farkı ödenmez.
Uzman jandarmaların, yapılan
intibaklarla bir üst maaş derecesinin birinci kademesine yükseltilmesi
için terfi etmeleri beklenmez. Bu şekilde yapılan derece ilerlemesi
ile üst rütbe maaşını almış olmak, üst rütbeye terfii
gerektirmez.
İntibak yoluyla yapılacak derece
ve kademe ilerlemelerinin nasıl yapılacağı ve onay
makamları Uzman Jandarma Atama ve Sicil Yönetmeliğinde gösterilir.
Lise ve dengi okul öğrenim düzeyine
sahip olan uzman jandarmalar, ikinci derecenin altıncı kademesine
kadar ilerleyebilirler. Bunlardan ikinci derece için öngörülen üçüncü veya daha
sonraki kademeleri kazanılmış hak aylığı olarak
almış olanlardan; üçüncü kademede en az bir yılını
tamamlayan, askeri ve varsa mülki sicil belgelerinin son altı
yıllık sicil notu ortalaması sicil tam notunun yüzde
doksanı ve daha yukarısı olan ve kademe ilerlemesi yapma
şartlarını taşıyanlar, 926 sayılı Kanuna
ekli Ek-IX sayılı Cetvelin birinci derecesine yükseltilirler.
Ortaokul ve dengi okul öğrenim
düzeyine sahip uzman jandarmalar hakkında 926 sayılı Kanuna ekli
Ek-IX sayılı Cetvelin bu maddeyi ihdas eden Kanunla
değiştirilmeden önceki hali uygulanmaya devam olunur."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Kırıkkale) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge ile, intibak işlemlerinin, orta okul ve dengi okul
öğrenim düzeyine sahip uzman jandarmalar için ne şekilde
uygulanacağının açıklığa
kavuşturulması, intibak işlemlerinin geçerlilik tarihinin
belirlenmesi ve intibakların yapılma şekli ile onay
makamının yönetmeliğe bırakılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 66ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
67nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 Sıra sayılı Askerlik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 67 nci maddesiyle 3466 sayılı
Uzman Jandarma Kanununa eklenen Geçici 6 ncı maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Salih
Koca
Kayseri İstanbul Eskişehir
Oya
Eronat Hacı
Bayrak Türkoğlu Sevim
Savaşer
Diyarbakır Hatay İstanbul
"Geçici Madde 6- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte
halen görevde olan uzman jandarmaların, 926 sayılı Kanuna ekli
Ek-IX sayılı Cetvelin bu maddeyi ihdas eden Kanunla
değiştirilmeden önceki haline göre belirlenmiş olan derece ve
kademelerine; lise ve dengi okul öğrenim düzeyine sahip olanlara bir
derece, iki yıl süreli yükseköğrenim düzeyine sahip olanlara bir
derece ve bir kademe, üç yıl süreli yükseköğrenim düzeyine sahip
olanlara bir derece ve iki kademe, dört veya daha uzun süreli
yükseköğrenimi tamamlamış olanlara ise iki derece ilave edilerek
926 sayılı Kanunun Ek-IX sayılı Cetveline intibakları
yapılır.
Bu intibaklar, personelin mezuniyetine dair resmi belgeyi ibraz edip
müracaatını yaptığı tarihten geçerli olarak
yapılır. Ancak, bunlara geçmişe yönelik maaş ve maaş
farkı ödenmez.
Uzman jandarmaların bu madde hükümlerine göre yapılan
intibaklarla üst derecelerinin birinci kademesine yükseltilmesi için terfi
etmeleri beklenmez. Bu şekilde yapılan derece ilerlemesi ile üst
rütbe maaşını almış olmak, üst rütbeye terfii
gerektirmez.
Statü değiştirerek subay veya astsubaylığa
geçirilenlerden halen görevde olanlar da birinci fıkra ile düzenlenen
intibak hükümlerinden yararlandırılır.
Uzman jandarma olarak görev yapmış olanlardan, bu görevleri
üzerinden emekli, adi malullük, vazife malullüğü aylığı
bağlanmış olanların veya uzman jandarma görevi esas
alınarak dul ve yetim aylığı bağlanmış
olanların aylıkları, uzman jandarma görevinin sona erdiği
tarihteki en son öğrenim durumları ve bu madde esas alınarak 926
sayılı Kanunun Ek-IX sayılı Cetveline göre yeniden belirlenir.
Aylıkların bu şekilde yeniden belirlenmesinden dolayı
geçmişe yönelik aylık ve ikramiye farkı ödenmez."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Kırıkkale) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge ile, orta okul, lise ve dengi öğrenim düzeyine sahip uzman
jandarmaların intibak işlemlerinden kaynaklanan hak
kayıplarının önlenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 67nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
68inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
69uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
70inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
71inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
72nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
73üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
74üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
75inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
76ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
77nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
78inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
79uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
80inci madde üzerinde Sayın Komisyonun redaksiyon talebi
vardır.
Buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Kırıkkale) Sayın Başkanım (a) bendinde 62
nci maddesi 15/11/2011 tarihinden geçerli olmak üzere, geçerli olmak üzere
ibaresinin eklenmesini arz ediyoruz.
BAŞKAN Redaksiyonla
birlikte 80inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir
81inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Üçüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Kırıkkale) Sayın Başkanım, bir maddede
arıza kelimesi geçiyor, onun engelli olarak
değiştirilmesini
BAŞKAN Notu alındı Sayın Komisyon.
Teşekkür ederim.
Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 23 Mayıs 2012 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 22.15