TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
114üncü
Birleşim
31
Mayıs 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler
tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Düzce Milletvekili İbrahim
Korkmazın, 31 Mayıs 2010da saldırıya uğrayan Mavi
Marmara Gemisine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Kocaeli Milletvekili Hurşit
Güneşin, memur maaş zamlarında devlet ile halkın
uzlaşı ve hoşgörüyü benimsemesine ilişkin gündem
dışı konuşması ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
3.- Iğdır Milletvekili Pervin
Buldanın, Kayıplar Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, Mavi Marmara saldırısı gibi
Kürt köylerinin bombalanmasının da insanlığa
karşı bir suç olduğuna ilişkin açıklaması
2.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, Başbakanın basın mensuplarına yönelik
sözlerini kınadığına ve sindirilmiş bir
basının olduğu yerde özgürlük ve demokrasiden söz edilemeyeceğine
ilişkin açıklaması
3.- Çorum Milletvekili Tufan Kösenin,
ölümünden sonra Ordinaryüs Profesör Hıfzı Veldet
Velidedeoğlunun isminin Çorumda bir parka verilmiş olmasına
rağmen Çorum Belediye Meclisi kararıyla bunun kaldırıldığına
ilişkin açıklaması
4.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutanın, 31 Mayıs 2010 tarihinde öğretmen Metin
Lokumcunun katledildiğine, olayın sorumlularıyla ilgili
yargılamanın durma noktasına geldiğine ve yakın bir zamanda
da Çayan Birbenin biber gazından hayatını kaybettiğine
ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Melda
Onurun, ülkenin dört bir yanında çevre felaketi
yaşandığına ve bir yıl önce Metin Lokumcunun bir
katliama kurban gittiğine ilişkin açıklaması
6.- Tunceli Milletvekili Hüseyin
Aygünün, Metin Lokumcu ve Çayan Birbenin polislerin biber gazı
sıkması sonucu hayatlarını kaybettiklerine ve bu polisler
hakkında işlem yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgünün,
Tokatta yaşanan dolu felaketi nedeniyle bölgenin afet bölgesi ilan
edilerek çiftçinin zararlarının karşılanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Sağlık Bakanının kürtaj ve
sezaryenle ilgili beyanlarını bir bilim adamı olarak kendisine
yakıştıramadığına ve Hükûmetin memur ve memur
emeklilerinin haklarını vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüzün, Mavi Marmaraya yapılan saldırıyı
kınadığına ve Hükûmetin İsraille ilgili
politikalarını net olarak açıklamasını istediğine
ilişkin açıklaması
10.- Kocaeli Milletvekili Hurşit
Güneşin, son iki yılda reel olarak memurların refah
artışının yüzde 20 oranında olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
11.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebinin, Bank Asya Birinci Lige yükselen Adana Demirsporu
kutladığına ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Bank Asya Birinci Lige yükselen Adana Demirsporu
kutladığına ilişkin açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, Bank Asya Birinci Lige yükselen
Adana Demirsporu kutladığına ilişkin açıklaması
14.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyrazın ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
1.- İstanbul Milletvekili Melda
Onur ve 22 milletvekilinin, cezaevlerinde bulunan hükümlü ya da tutuklu
vatandaşların sağlık sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/298)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu ve 23 milletvekilinin, ülkemizin su kaynakları
potansiyelinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/299)
3.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve
19 milletvekilinin, küçük esnaf ve sanatkârların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/300)
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan
Üyeliklere Seçim
1.- (10/236, 237, 238, 239) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Hukuk
Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/486)
(S. Sayısı: 233)
3.- Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Hatay Milletvekili Şefik
Çirkin ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Ankara
Milletvekili Cevdet Erdölün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258)
4.- Hazine
Müsteşarlığı Tarafından Temsil Edilen Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından Temsil
Edilen Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/595) (S. Sayısı: 249)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bilecik Milletvekili Fahrettin
Poyrazın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Samsun Milletvekili Ahmet Yeninin,
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
X.- OYLAMALAR
1.- Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının oylaması
2.- Hazine
Müsteşarlığı Tarafından Temsil Edilen Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından Temsil
Edilen Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
31
Mayıs 2012 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 114üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer
dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir; Hükûmetin cevap
süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz,
Mavi Marmara hakkında söz isteyen Düzce Milletvekili İbrahim
Korkmaza aittir.
Buyurun Sayın Korkmaz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Düzce Milletvekili İbrahim Korkmazın, 31
Mayıs 2010da saldırıya uğrayan Mavi Marmara Gemisine
ilişkin gündem dışı konuşması
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 31 Mayıs 2010
tarihinde İsrail tarafından Akdenizin uluslararası
sularında saldırıya uğrayan Mavi Marmara Gemisi hakkında
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesile
ile yüce heyetinizi en kalbî duygularımla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İsrailin Gazze Şeridindeki mazlum ve masum
insanlara uygulanan insanlık dışı ambargoyu delmek ve
Gazzeyi İsrail ablukasından kurtarmak için 2010 yılı
Mayıs ayının sonunda Antalya Limanından ayrılan ve
Mavi Marmara öncülüğünde bölgeye hareket eden özgürlük filosu, 31
Mayıs 2010 gecesi İsrail komandoları tarafından
saldırıya uğramıştır. İsrail, kara sularını
önce 12 milden
Zodyaklarla ve helikopterlerle gemiye
saldıran, indirme yapan ve gemiyi kısa sürede kan gölüne çeviren
İsrail askerleri, 9 vatandaşımızın şehit
olmasına, 56 kardeşimizin de yaralanmasına vesile olmuştur.
Bir buçuk saat süren kanlı boğuşma sonucunda gemi İsrailin
kontrolüne geçmiş ve Aşdot Limanına çekilmiştir.
Değerli milletvekilleri, tek
amacı bölgeye yardım malzemesi taşımak olan bu gemiye
İsrailin uluslararası sularda yapmış olduğu bu
saldırı, İsrailin ne kadar terörist ne kadar gözü dönmüş
bir devlet olduğunun açık bir ifadesidir.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Siz ne
yaptınız? 9 vatandaşın hayatına
karşılık ne yaptınız? Burada hikâye anlatmayı
bırakın. (AK PARTİ sıralarından Dinle, dinle
sesleri)
Dinliyorum ben, görüyorum; siz
dinleyin.
İBRAHİM KORKMAZ (Devamla)
Sayın milletvekilleri, bu gemide dünyanın her tarafından insan
bulunmaktaydı
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Ben olsam
sizin yerinizde, hiç konuşmazdım.
İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) -
her dinden insan bulunmaktaydı ve bu insanların tek amacı
vardı, bölgeye yardım götürmek fakat İsrail, maalesef gemiyi kan
gölüne çevirdi.
İsrail bu cesareti nereden
aldı?
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Sizden, sizden.
İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) -
İsrail bu cesareti uluslararası güçlerden aldığı gibi,
onların yerli uzantılarından da aldı
AYTUN ÇIRAY (İzmir) AKPnin bir
şey yapamayacağını biliyordu, o cesareti sizden aldı,
sizden.
İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) -
Ağlama Duvarının önünde salya sümük ağlayan, bir imamla
bir arada görünmekten imtina eden ama bir hahamla sarmaş dolaş olan
cuntacılardan aldı, yerli sözde sivil toplum kuruluşlarından
aldı
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Boş
ver, hikâyeyi bırak. Ne yaptınız?
İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) -
onların değişik platformlardaki uzantılarından
aldı.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Ne
yaptınız onu anlat, hikâyeyi bırak. Ne yaptınız? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
İBRAHİM KORKMAZ (Devamla)
Önce dinlemesini öğren.
Nereden aldığını
anlıyorsunuz değil mi arkadaşlar?
Muhterem arkadaşlar, gemide
Türkiye'nin değişik bölgelerinden 9 kişiyi şehit eden
İsrail askerleri aynı zamanda çok sefil bir tavır gösterdi ve
hırsızlık yaptı, baskı yaptı, zulüm yaptı.
İsrailin bu saldırısını şiddetle
kınıyoruz ve ona ve onun, siyonist İsrailin yerli
işbirlikçilerine buradan lanet ediyoruz. Biz, o Gazze Şeridinde
değil Müslümanlar, mazlum İsrailliler de olsa o gemiye tekrar biner
ve tekrar giderdik.
Hepinizi en kalbî duygularımla
selamlıyor, mazlumlara rahmet okuyor, zalimlere lanet ediyorum.
Sağ olun, var olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Korkmaz.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Ne
yaptınız? Bak,sonuna kadar dinledim, söylemedin. Allahtan
korkmuyorsunuz.
BAŞKAN - Gündem
dışı ikinci söz, memur maaş zamlarında devlet ile
halkın uzlaşı ve hoşgörüyü benimsemesi hakkında söz
isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Hurşit Güneşe aittir.
Buyurun Sayın Güneş. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneşin, memur
maaş zamlarında devlet ile halkın uzlaşı ve
hoşgörüyü benimsemesine ilişkin gündem dışı
konuşması ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Meclisin gündeminde olmayan fakat
halkın gündeminde olan bir konuyu bugün gündem dışı
olduğu için yani Meclisin gündeminin de dışı olduğu
için size getirmek istedim.
Biliyorsunuz şu anda memur maaşlarıyla
ilgili, Hükûmetle, daha doğrusu kamuyla memurlar arasında bir
uzlaşma zemini aranmaya çalışılıyor. Kamu iş
vereni önce yüzde 3+
Şimdi bunun analizine girmeden
önce iki konuya dikkat çekmek istiyorum. Türkiye nüfusu takriben 74 milyon.
Bunun 3 milyonu memur ama aynı zamanda Türkiyede bunun 3 katından
fazla emekli var, 10 milyon kadar emekli var. Yani 13 milyon insanı
ilgilendiren bir zamla hem 2012 hem de 2013 yılına ait bir konuyu
dile getirmeye çalışıyorum.
Bu konu, Cumhuriyet Halk Partisinin
özellikle önem verdiği bir konu olmamalı. Bu konu, aynı zamanda,
Adalet ve Kalkınma Partisini de yakından ilgilendiriyor. Neden?
İki rakama dikkatinizi çekmek istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi
emekli oylarının yüzde 48ini almış. Adalet ve
Kalkınma Partisi devlet memurlarının yüzde 43ünün oyunu
almış. Şimdi, hâliyle beklentimiz şu: Bu kadar yüksek bir
oy oranı yakaladığınız bir toplumsal kesime
olabildiğince yardımsever bir biçimde, şefkatli bir biçimde
yaklaşmanız gerekiyor.
Şimdi, 2012 yılının,
Merkez Bankasının anketlerinde enflasyon beklentisi yüzde 7,7. Yani
reel olarak bu zamla, eğer beklenen enflasyon gerçekleşirse yüzde
yarım kadar bir refah artışı sağlamış
oluyorsunuz. Bu olağanüstü bir artış değil elbette. Bu çok
düşük bir artış. Şöyle diyebilirsiniz: Ekonomik durgunluk
olacağı için, Türkiye ekonomisi büyümeyeceği için, o nedenle biz
memurlara ancak bu kadar zam yapabiliyoruz diyebilirsiniz. Ama öyle değil.
Biliyoruz ki Hükûmetin hedeflerinde büyüme hedefi bunun çok üstünde. Bu şu
demektir: Biz memurlara Türkiye'nin büyümesinin altında bir zam yapmak
istiyoruz yani refahtan yararlansın, kamuda çalışanlar
yararlansın diye düşünmüyoruz. diyorsunuz. Bu, tabii, vahim bir
durum. Şu bakımdan çok vahim bir durum: Oy
aldığınız bir kesime bunu yapıyorsunuz. Oy
almadığınız bir kesim olsa Biz bunlardan destek
almıyoruz, onun için bunlara da herhangi bir katkıda
bulunmayacağız. diyebilirsiniz. Siyaseten bence çok
mantıklı değil ama kendi içinde bir mantığı
düşünülebilir. Oy almadığınız bir yerden de oy
artışı sağlamalısınız.
Şimdi, sonuç olarak şöyle bir
durum çıkıyor: Memur maaşları enflasyonun üstünde olmuyor.
İki: Genellikle bir gecikme
farkı uygulanıyor geçen yıl uygulandığı gibi. Bu
yüzde 2,7 az buz değil yani enflasyona ezdirmişsiniz ve sonra telafi
etmişsiniz memuru.
Üç: Memur maaşları refahtan
pay alamıyor.
Dört: Geçmiş yıllardan
memurun ezilmişliği hiçbir biçimde telafi edilmiyor.
Ben olsaydım Hükûmetin yerinde,
çok açık ve net söylüyorum, eğer ki geçen yıl Türkiye ekonomisi
yüzde 10 kadar büyüdüyse -yüzde 8,4-8,5 büyüme var- bir biçimde memuru bundan
yararlandırırdım. Geçen yıl olmadıysa evvelsi
yıl, evvelsi yıl olmadıysa bu yıl. Yani bu memurlar neden
Türkiyede ekonomik gelişmeden, büyümeden pay alamıyorlar? Çok mu
zenginler memurlar? Şu mu denmeye çalışılıyor:
Türkiyede memurlar zengindir, refah
payından pay almamalıdır. Karar verdik.
AKP Hükûmeti.
Bunun anlaşılabilir bir
tarafı yoktur.
Şimdi, benim görebildiğim
kadarıyla, CHPyle yani mensup olduğum siyasi partiyle AKP
arasındaki temel fark budur. AKP, memurları tuzu kurular olarak
görmektedir ve yeterince onlara zam vermemektedir. Oysa Cumhuriyet Halk Partisi
ezilenlerden yanadır ve biz eğer iktidarda olsaydık bunun çok
üstünde bir zammı memura reva görürdük sizden çok farklı olarak.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı konuşmaya cevap vermek üzere Maliye
Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Tabii, biz, 2002 yılından bu
yana, gerçekten, memurumuzu, emeklimizi, işçimizi gözettik. Bunu da
rakamlarla, müsaade ederseniz, sizlere ifade edeyim: Şimdi, her
şeyden önce, ortalama memur maaşı, aile yardımı dâhil,
2002 Aralık ayında 578 liraydı, 2011 yılı sonu
itibarıyla 1.799a çıktı. Artış oranı yüzde 228.
Sonra, bu senenin başında, geçen seneki enflasyon farkı yüzde
2,7, ilave yüzde 4, bunları da dikkate alırsanız 578 lira olan
memur maaşı 1.967 liraya çıkıyor ortalama. Bir de temmuzda,
çok uzak değil yani bir ayımız var, daha doğrusu maaş
almaya bir buçuk ay var, 2.042 liraya çıkacak. Yani 578den 2.042 liraya
Buradaki ortalama memur maaş
artışı yüzde 240,3. Peki, bu dönemde enflasyon ne olmuş?
Yani ortalama memur maaşı yüzde 240,3 artmış. Peki, nisana
kadar elimizde enflasyon verileri var, nisana kadar kümülatif enflasyondaki
artış oranı ne? Yüzde 135,3. Gördüğünüz gibi çok açık
ve net bir şekilde, memurumuzu sadece enflasyona ezdirmemekle
kalmamışız, biz memurumuza refahtan da çok güçlü bir
şekilde pay vermişiz.
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) Rakamlarla oynamayın.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Rakamlar çok açık ve net: Bakın,
ortalama memur maaşı 2002 Aralıkta 578 lira, şu an
itibarıyla 1.967 lira, 15 Temmuzda da 2.042 lira.
Peki, en düşük memur
maaşı ne olmuş, en yüksek memur maaşı ne olmuş?
Bakın, en düşük memur maaşı 392 liraymış. Peki,
15 Temmuz itibarıyla ne ödenecek? 1.758 lira ödenecek, en düşük memur
maaşı. Ne kadar artış var? Yüzde 332,2. Yani reel
artış burada yaklaşık yüzde 84. Dolayısıyla en
düşük memur maaşında da, ortalama memur maaşında da
gerçekten enflasyonun çok çok ötesinde bir artış söz konusu. Bu
rakamlar ortada.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul)
Doğal gazı da söyleyin. Benzin fiyatlarını söyleyin.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Memnuniyetle, memnuniyetle. Onları da
söyleyeyim müsaade ederseniz.
Değerli arkadaşlar, en çok
konuşulan konu tabii Doğal gaza zam yapıldı,
elektriğe zam yapıldı. Doğrudur, yapıldı.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Yüzde 23-yüzde 33, memura yüzde 3,5!
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Peki, ben söyleyeyim size: 2002 Aralık
ayında ortalama memur maaşıyla kaç kilovat elektrik
alınıyordu, bugün, nisan ayı itibarıyla -yani zam da dâhil-
kaç kilovat elektrik alınıyor? Bakın, 2002 Aralık
ayında 3.595 kilovatsaat elektrik satın alınabiliyormuş,
şimdi 6.048. Çok açık ve net. Yani ortalama memur maaşıyla
ne kadar elektrik alınabiliyordu, bugün ne kadar elektrik alınabiliyor?
Neredeyse 2 kata yakın bir artış var.
Peki, doğal gaza bakalım:
2002 yılında ortalama memur maaşıyla
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Bakan, 2002 yılında doğal gaz kullanımı ne
kadardı? Yani bu kıyaslamalar ne kadar doğru?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Değerli arkadaşlar, mazotta da
söyleyeyim çünkü benzin, mazot da deniliyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Kaç gram
altın alıyordu Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Bakın, uluslararası petrol
fiyatları -mazotun, benzinin ham maddesidir- Türkiye'nin ithal ettiği
ortalama fiyat 25 dolarlardan çıkmış 110 dolara kadar. Bu çok
açık.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Altını da söyleyin Sayın Bakan. Altın
Kaç gram altın
alıyordu?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Altınla ne ilgisi var bu konunun?
ALİM IŞIK (Kütahya) Çok
ilgisi var.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, mazot
ALİM IŞIK (Kütahya) O zaman
bir devlet memuru bir maaşıyla
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Bakın, mazot
ALİM IŞIK (Kütahya) Bunu
niye söylemiyorsunuz?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla)
Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, çok açık ve net olarak şunu söyleyeyim
ALİM IŞIK (Kütahya)
İşine geldiğini karşılaştır, işine
gelmediğini karşılaştırma! Düğün zamanı
geliyor.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Hayır, siz onu gündeme getirdiniz, biz
ona cevap verdik.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Düğün zamanı geliyor, altın lazım vatandaşa.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, bu
rakamlar ortada. Bugün, ortalama memur maaş artışı
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Bakan, bunların hiçbiri verilen zammı haklı çıkarmaz.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Ortalama memur maaş
artışı yüzde 240, enflasyon yüzde 135. En düşük memur
maaş artışı yüzde 332, enflasyon yüzde 135,3. Rakamlar çok
açık ve net ortada.
OKTAY VURAL (İzmir) Ne zaman? Ne
zaman Sayın Bakan enflasyon yüzde 135?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) AK PARTİ hükûmetleri 2002
yılından bu yana, memurlarımızı gözetmiş,
maaşlarını reel olarak artırmış, refahtan
fazlasıyla pay vermiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Sizinki coplu
sözleşme oldu Sayın Bakan, coplu sözleşme!
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Hepinize saygılar sunarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Gündem dışı üçüncü söz,
Kayıplar Haftası münasebetiyle söz isteyen Iğdır
Milletvekili Sayın Pervin Buldana aittir.
Buyurun Sayın Buldan. (BDP
sıralarından alkışlar)
3.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın,
Kayıplar Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, eşim
Savaş Buldan'ın, arkadaşları Adnan Yıldırım
ve Hacı Karay'ın katledilişlerinin yıl dönümü
dolayısıyla söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kamuoyunda da bilindiği üzere,
eşim Savaş Buldan ve arkadaşları, on sekiz yıl önce
devlet güçlerince kaçırılarak vahşi bir şekilde
katledildiler, sayısı 17 bini aşacak faili meçhul tutulan
cinayetler istatistiğine dâhil edildiler, hepsinde olduğu gibi
zalimce, alçakça. Ne mahkeme kuruldu ne sual olundu.
Hak, hukukun olmadığı
ülkemizde insan canının da bir kıymeti yoktu. Öldürelim faili
meçhul deriz olur gider. dediler ve aynen öyle yaptılar.
Ocaklarımız ateşe verildiğinden bu yana dillerimize pelesenk
oldu "Faili meçhul cinayet yoktur, bizler hepimiz katillerimizi
tanıyoruz, adalet istiyoruz." diye.
Lakin, yüz yıldır
yapılmış onlarca katliamın hiçbirinin hesabı
verilmemişken, on sekiz yıldır adalet
arayışçısı olmanın neticesini de elde etmek bu nedenle
mümkün olmadı maalesef.
Tam on sekiz yıldır bu kanda
elini yıkayan herkes devletin güvenli kollarında, servet içerisinde
yaşamlarına devam etmektedirler.
İnsan insanın kurdudur
diyerek tarihe önemli bir not düşen Hobbes, ruhu bu topraklarda
dolaşsaydı, devlet mekanizmasının sade bir insandan
nasıl vahşi kurtlar yarattığını görebilseydi,
vahşetin insanda değil kanla beslenen sistemlerde saklı
olduğunu inkâr edemezdi. Zira, devletimiz çok uzun yıllardır
bizim kurdumuzdur. O kurdun dişleri arasında her yaştan
insanın, kadının, erkeğin, Kürtün, Alevinin, yazarın
çizerin, dağ başındaki çobanın, on bir yaşındaki
kaçakçının parçaları bulunmaktadır. Yüz yıldır
kanımızdan kana kana içen bu kurt hiçbir zaman doymak nedir bilmedi
ve belli ki doymaya, kusmaya da hiç niyeti yok.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Savaş Buldan ve arkadaşlarının katli
devletin ilk cinayeti değildi ve son da olmayacaktı, bunu biliyorduk;
devletimizin ölüm listesi hazırladığı bir ülkede
yaşıyorduk çünkü. Atalarım da bu listelerle ava çıkanlar
döneminde yaşamışlardı ve çocuklarımız da şu
an hâlâ bu listeleri dolduranların iş başında olduğu
zamanlarda yaşıyorlar. Çünkü bu ülkede hukuk denen şey Kürtler
için sadece mahkûm etmek adına vardır, adalet sağlamak için
yoktur. Devlet ise katliam fermanını verendir, koruyan değil.
Devlet, katillerini servet içinde yaşatandır, yargılayan
değil. Evet, katilimiz devlettir, çünkü ölüm listeleri, dönemin
Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı,
emniyet müdürleri, bakanları ve olağanüstü hal valileri
tarafından el birliği içerisinde hazırlanmıştı.
Nitekim inkâr eden de yok zaten, bizzat kendi ağızlarından
okundu bu fermanlar.
Değerli milletvekilleri, buradan
Sayın Başbakana seslenmek istiyorum: Daha iki gün önce Zalimle
beraber hareket eden zalimdendir dediniz. İnkâra gelinmez, yer, gök,
topraklarımızın her bir taşı tanıktır,
Kürtler yüz yıldır amansız bir şekilde katledildiler.
Zilanda, Dersimde, sokaklarda, gözaltılarında, hapishanelerinde ve
işte, en son Uluderede kaçak yolunda... Bunların her birine ve daha
adını sayamadığım daha nice katliamlara zalimane demek
bile kâfi gelmiyor. Fakat bu devletin hiçbir temsilcisi ne utanıyor ne
imtina ediyor. Dersimden utanmayanlar 17 bin cinayeti işlediler. O
cinayetlerden utanmayanlar Şemdinli'yi, Peyanıs'ı
bombaladılar, Hrant Dinki, Uğur Kaymazı öldürdüler ve en son
Uluderede çocukların üzerine bombalar yağdırdılar.
Sayın Başbakan
değme zalimin bile savunamayacağı bu katliamlar
karşısındaki tavrınız, Türkiye cumhuriyetinin hiçbir
zalimine pabuç bırakmamıştır. Biz bütün derin
acılarımıza rağmen, kanımıza
karşılık asla kan istemedik, öldürmeyi hiçbir koşulda
meşru görmedik. Bizlere ölü sevicileri derken, geçmişinize
bakın da bir nebze olsun utanmasını bilerek konuşun.
Yıllardır adalet bekleyenlere karşı yerine
getiremediğiniz sorumluluklarınızın yükü bu kadar
ağırken siz yeni katliamların vebaline giriyorsunuz. Biraz olsun
utanmasını dahi beceremiyorsanız, şimdiye kadar
yaptığınız gibi, bu ülkeye kandan başka hiçbir
şey getiremezsiniz, bu da halkımızın felaketi olur.
Bu hafta, eşimin ve
arkadaşlarının öldürülüşlerinin yıl dönümü ama
aynı zamanda
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
PERVİN BULDAN
(Devamla)
üç yüz altmış
beş günün her günü en az bir yurttaşımızın devlet
tarafından öldürülüşünün yıl dönümüdür. Hepsini tek tek
saygıyla, minnetle anıyorum.
Teşekkür ediyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Buldan.
Sisteme giren
arkadaşlarımızın
HURŞİT
GÜNEŞ (Kocaeli) Sayın Başkan, Bakana
BAŞKAN Pardon efendim, sisteme girenler var, sonra
Birer dakika onlara söz vereceğim, ilk önce öyle.
Sayın Sakık,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Mavi Marmara saldırısı gibi Kürt köylerinin
bombalanmasının da insanlığa karşı bir suç olduğuna
ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum.
Aslında
İçişleri Bakanı buradaydı, bir çift sözümüz ona vardı
ama kalkıp gitti.
Şimdi, burada biraz
önce Mavi Marmarayla ilgili konuşma yapan arkadaşımız
haklı ama siz iktidarsınız gereğini siz
yapacaksınız. Mavi Marmarayla ilgili katliamı biz de
kınıyoruz ama Mavi Marmarayla ilgili soruşturmayı yapan
savcıların eli İsraildeki genelkurmay başkanına, hava
kuvvetlerine, kara kuvvetlerine kadar uzanıyor ama kendi coğrafyasında
sortilerle bombalanan yoksul Kürt köyleriyle ilgili, şu ana kadar bir
soruşturmayla ilgili, bu Parlamentonun, bu halkın bir tek bilgisi
yoktur. Yani çifte standartlara hayat hakkı tanımamalıyız.
Mavi Marmaradaki saldırı ne kadar halka, insanlığa
karşı bir suçsa Roboski beş bin o kadar suçtur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Sakık.
Sayın Yeniçeri, buyurun.
2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin,
Başbakanın basın mensuplarına yönelik sözlerini
kınadığına ve sindirilmiş bir basının
olduğu yerde özgürlük ve demokrasiden söz edilemeyeceğine
ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Başbakan Erdoğanın
basın mensuplarına yönelik olarak kullandığı
Akbabalar, tasmalarınızı çıkardık, uluslararası
tasma taktınız. sözlerini kınıyorum.
Basın mensuplarına yönelik
olarak kullanılan bu sözler, hem bir hakaret hem de gerçek bir tehdittir.
İşin ilginç yanı, Başbakanın bu sözlerinin
basının önemli bir kesimi tarafından da görmezlikten
gelinmiş olmasıdır. Bu durum, basın üzerindeki baskı
ve tahakkümün şiddetini gösteren kanıttır. Sindirilmiş,
susturulmuş ve sessizliğe gömülmüş bir basının
olduğu yerde özgürlük ve demokrasiden söz edilemez.
Basını, siyaseti, sivil
toplum kuruluşlarını, bütün kesimleri demokrasiye ve
özgürlüklerine sahip çıkmaya çağırıyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Yeniçeri.
Sayın Köse
3.- Çorum Milletvekili Tufan Kösenin, ölümünden sonra
Ordinaryüs Profesör Hıfzı Veldet Velidedeoğlunun isminin
Çorumda bir parka verilmiş olmasına rağmen Çorum Belediye
Meclisi kararıyla bunun kaldırıldığına
ilişkin açıklaması
TUFAN KÖSE (Çorum) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Hukuk biliminin aydınlık
yüzü, cumhuriyetin ve devrimlerin, cumhuriyetin kazanımlarının
onurlu savaşçısı Ordinaryüs Profesör Hıfzı Veldet
Velidedeoğlunun ölümünden sonra Çorumda bir parka verilen ismi
geçtiğimiz günlerde Çorum Belediye Meclisi kararıyla
kaldırılmıştır. Bu, hem cumhuriyete hem
Hıfzı Veldet Velidedeoğlunun soylu anısına bir
saygısızlıktır.
Ben, bunu tüm Türkiye kamuoyuyla
paylaşıyorum. Çorum Belediye meclisinin de bu kararından acilen
dönmesini diliyorum, onlara tavsiye ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Köse
Sayın Bayraktutan
4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, 31
Mayıs 2010 tarihinde öğretmen Metin Lokumcunun katledildiğine,
olayın sorumlularıyla ilgili yargılamanın durma
noktasına geldiğine ve yakın bir zamanda da Çayan Birbenin
biber gazından hayatını kaybettiğine ilişkin
açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
31 Mayıs 2010 tarihinde
Başbakanın Hopayı ziyareti sırasında
öğretmenimiz Metin Lokumcu katledilmiştir. Metin Lokumcunun
katledildiği tarihin üzerinden bir yıllık bir süre
geçmiştir. O zaman da yapılan otopside daha çok belli olduğu
üzere, biber gazının tetiklemesi sonucunda bir ölüm olayı
meydana gelmiştir. Olayın sorumlularıyla ilgili olarak
yargılama aşaması ne yazık ki durma
aşamasındadır. Olayı protesto edenler
yargılanmışlardır. Hopada, Ankarada, Artvinde
yapılan yargılamalar sonucunda herhangi bir şey
çıkmamıştır, örgüt bağlantıları tespit
edilememiştir, ama bugün Metin Lokumcu aramızda yoktur.
Bu vesileyle, bugün de daha yakın
zamanda Yalovada aynı şekilde biber gazından etkilenen Çayan
Birben isimli bir vatandaşımız da hayatını
kaybetmiştir.
Ben, bu vesileyle -aradan bir yıl
geçmiş olmasına rağmen olay sıcaklığını
korumaktadır- gerek Lokumcu ailesinin gerek Birben ailesinin
acısını yürekten paylaşıyor, her ikisinin aziz
hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bayraktutan.
Sayın Onur
5.- İstanbul Milletvekili Melda Onurun, ülkenin dört
bir yanında çevre felaketi yaşandığına ve bir yıl
önce Metin Lokumcunun bir katliama kurban gittiğine ilişkin
açıklaması
MELDA ONUR (İstanbul)
Teşekkürler.
Önümüzdeki hafta Çevre Haftası.
Ülkemizin dört bir yanında ne yazık ki kentsel dönüşüm,
çeşitli yatırımlar adı altında, kamu yararı
adı altında çevre felaketleri yaşanmaktadır.
Bundan bir yıl önce, bir çevre
felaketi yaşanırken, Metin Lokumcu arkadaşımız da bir
katliama kurban gitmiştir. Buradan anısına saygıyla,
yaşam hakları ve insan hakları alanında mücadele eden bütün
dostlara selam göndermek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Onur.
Sayın Aygün
6.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün, Metin Lokumcu ve
Çayan Birbenin polislerin biber gazı sıkması sonucu
hayatlarını kaybettiklerine ve bu polisler hakkında işlem
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli)
Sayın Başkanım, Çayan Birben isimli bir genç bir kavgayı
ayırmaya kalktığı için, polis tarafından
sıkılan biber gazı sonucu yaşamını kaybetti.
Yaşamının sona erdiğine dair doktor görüşü
açıklandıktan sonra
BAŞKAN Mikrofondon biraz
uzaklaşırsanız
Anlaşılmadı.
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli)
Şöyle konuşsam
BAŞKAN Lütfen
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli)
Sayın Başkanım, teşekkürler.
Biber gazı sonucu öldüğü dün
itibarıyla kesinleşen Çayan Birbenin ailesine,
yaşadıkları korkunç infial nedeniyle hastanenin bahçesinde polis
tekrar biber gazı sıktı. Bu, gerçekten tam da Türkiye'ye, AKP
demokrasisine yakışır bir sahne. Bir yıl evvel de bugün, 31
Mayısta Metin Lokumcu biber gazı sonucu hayatını kaybetti.
Normalde demokratik bir ülkede o gazı sıkan polisler hemen
açığa alınır, o ülkede polislerden sorumlu bakan da istifa
ederdi, ama Türkiyede tabii bu müesseseler hiçbir zaman işlemiyor.
Uludere örneği de ortada.
Bu polisler hakkında işlem
yapılmasını, İçişleri Bakanının da Uludere
rezaletinden sonra bir an evvel istifa etmesini diliyorum.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Aygün.
Sayın Düzgün
7.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgünün, Tokatta
yaşanan dolu felaketi nedeniyle bölgenin afet bölgesi ilan edilerek
çiftçinin zararlarının karşılanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
İki gün önce, özellikle
Tokatın Pazar ilçesini de içine alan Kazovada çok ciddi bir dolu
yağışı oldu. Özellikle de şu an kiraz mevsimi
olması vesilesiyle kiraz ağaçları çok ciddi hasar gördüler.
Yine aynı şekilde çiftçinin
ektiği domates, biber, fasulye gibi ürünlerin tamamı harap oldu.
Sayın Tarım
Bakanının bu bölgeyi afet bölgesi ilan ederek çiftçinin bir an evvel
zararlarının karşılanmasını talep ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Düzgün.
Sayın Işık
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Sağlık Bakanının kürtaj ve sezaryenle ilgili
beyanlarını bir bilim adamı olarak kendisine
yakıştıramadığına ve Hükûmetin memur ve memur emeklilerinin
haklarını vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
26 Eylül 2004 tarihinde zinayı suç
olmaktan çıkartarak bugünkü yaşananların âdeta
altyapısını hazırlayan AKPnin o günkü ve bugünkü
Sayın Sağlık Bakanı sekiz yıl önce bu düzenlemeye hiç
sesini çıkarmazken bugün kürtaj ve sezaryenle ilgili olarak tüm
bayanlarımızı rencide edecek beyanatlarda bulunmaktadır.
Bir bilim adamı olarak kendisine bunu
yakıştıramadığımı öncelikle ifade etmek
istiyorum. O gün sesini çıkarmayanlar bugün ne söylerse söylesinler
inandırıcı olamazlar.
O nedenle, bu konuda kendisini bilim
adamı gibi davranmaya ve olabilecek her türlü olumsuzluğun
engellenmesi için gerekli tedbirleri almaya davet ediyorum.
İkinci olarak da memurlara ve
memur emeklilerine altı aydır maaş zammı vermeyen ve
verdiği yüzde 4lük, enflasyonun altındaki bir artışı
da lütuf gibi gören Sayın Maliye Bakanı ve Hükûmetin değerli
kabine üyelerini hak yemekten geri durmaya ve memurun hakkını vermeye
davet ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Işık.
Sayın Halaman
Yok.
Sayın Özgündüz
9.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün, Mavi
Marmaraya yapılan saldırıyı kınadığına
ve Hükûmetin İsraille ilgili politikalarını net olarak
açıklamasını istediğine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, 30 Mayısı 31
Mayısa bağlayan gece İsrail tarafından uluslararası
sularda hukuka aykırı olarak Mavi Marmara Gemisine yapılan
saldırıyı kınıyorum. Şehitlere Allahtan rahmet
diliyorum.
Aynı zamanda Hükûmete bir şey
sormak istiyorum: Mavi Marmara saldırısından sonra
İsraille ticaret hacmi, Dışişleri Bakanlığı
İnternet sitesindeki bilgilere göre, 2011in ilk çeyreğinde yüzde 40
artış göstermiştir. Yine, İsrail merkezli istatistik
kurumunun dış ticaretle ilgili verilerine göre, 2011 Ekim ayında
yüzde 60lık bir artış gösterilmiştir. Yine, biliyorsunuz,
Sayın Başbakan One minute dedikten sonra, İsrailin OECDye
üyeliği konusunda Türkiye, veto hakkını
kullanmamıştır. Hükûmete soruyorum: Bu ne perhiz, bu ne lahana
turşusu? Halkı kandırmaya niye devam ediyorsunuz? İsraille
ilgili politikalarınızı net olarak açıklayın.
Bu vesileyle de Mavi Marmarada
hayatını kaybeden şehitlere Allahtan rahmet diliyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Güneş, buyurun efendim.
Oturduğunuz yerden lütfen, iki
dakika...
10.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneşin, son iki
yılda reel olarak memurların refah artışının
yüzde 20 oranında olup olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli)
Sayın Başkan, Sayın Bakanın verdiği bilgileri,
rakamsal bilgileri tabii biliyoruz. Oradaki rakamlar, 2002 yılından
bu yana olan rakamlar. 2002 yılından bu yana, memur
maaşlarıyla tüketici fiyat endeksleri, en düşük memur
maaşı karşılaştırılmış.
Şimdi, benim sorduğum soru farklı. Sayın Bakan ekonomist, o
kadar da değil, onları biliyor o kadar. Benim sorduğum konu
şu: 2010 yılında ve 2011 yılında kümülatif büyüme
yüzde 20ye yakın; Hükûmet söylüyor, herkes de alkışlıyor.
Peki, 2010 ve 2011 yıllarında toplam, kümülatif olarak memur
maaşları reel olarak yüzde 20 büyümüş müdür, büyümemiş
midir? Bunu soruyorum. Soru çok net, basit. Son iki yılda reel olarak
memurların refah artışı yüzde 20nin üzerinde, geçmiş
yılların telafisi hariç, yani kriz yılları hariç, 2009
krizi hariç vesaire ne varsa, onlar hariç, telafisi yüzde 20 oranında
olmuş mudur, olmamış mıdır? Konuşmanın
temeli buna dayanıyor. Bu yıl, büyümenin hesaplanarak yani 2012
büyümesi hesaplanarak bir zam oranı düşünülmüş mü?
Düşünülmemiş. Gördüğümüz rakam -düşünülmediğini
söyledim- reel artış burada yüzde 20, yüzde 0,5. Yüzde 0,5 büyümeyi
mi hedefliyor bu Hükûmet? Eğer o kadar büyümeyi hedefliyorsa hemen revize
etsinler planlarını, bütçelerini. Söylediğimiz bundan ibaret. Bu
yıl reel artış, gözüktüğü kadarıyla -bu yıl, 2012
yılına ait söylüyorum- yüzde yarımdan ibarettir. Bu mudur?
Eğer böyleyse mesele yok. Yok, eğer şeyden bahsediyorsak, 2011
ve 2010 yıllarından bahsediyorsak oradaki memurun refah düzeyi yüzde
20 oranında. Yani gelir dağılımındakiler hiç
düzeltilmeksizin aynı yerde kalması kaydıyla, rölatif, göreli
hiçbir değişim olmaması kaydıyla yüzde 20 reel
artışı gerekiyordu; bu yapılmamıştır, bunu
söyledik. Bakan gitti, 2002 yılından aldı, on yıllık
memur maaşlarını değerlendirdi; e, o da iyi bir
konuşma oldu tabii.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Güneş.
Söyledikleriniz zapta geçti.
Sayın milletvekilleri, gündem
dışı konuşmalar bitmiştir.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
1.- İstanbul Milletvekili Melda Onur ve 22
milletvekilinin, cezaevlerinde bulunan hükümlü ya da tutuklu
vatandaşların sağlık sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/298)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Anayasanın 98, İçtüzüğün
104 ve 105. maddeleri gereği ülkemizdeki cezaevlerinde bulunan hükümlü ya
da tutuklu vatandaşların çeşitli sağlık
sorunları, beslenme yetersizliği, sıhhi olmayan koşullar
yüzünden hastalanmaları, gerek cezaevinde, gerekse çıkar çıkmaz
vefat etmeleri nedeniyle, cezaevlerinde ilgili hizmetlerin iyileştirilmesi
yönünde;
Sağlık
Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı Arasında,
işkence ve kötü muameleye karşı etkin mücadele amacıyla
oluşturulan, Ceza İnfaz Kurumlarındaki Sağlık
Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Protokol gereğince hükümlü ve
tutukluların sağlık hizmetlerinden etkin bir şekilde
yararlanabilmelerinin denetlenmesi, hükümlü ve tutuklulara verilen yemeklerin
denetlenmesi, sağlık ve diğer nedenlerle özel beslenmeye ihtiyaç
duyan hükümlü ve tutuklu sayısına göre bu kişilere verilmesi
gereken yemeklerin standartlarının belirlenmesi, doktor
başına düşen hasta hükümlü ve tutuklu sayısının
belirlenerek doktor kontrolü ve revire çıkma haklarının
iyileştirilmesi, cezaevlerinde kullanılan ve içilen suların
analizinin yapılması ve arıtma ihtiyacı olup
olmadığının incelenmesi ve araştırma sonucunda
olası olumsuz gözlemlere karşı alınması gereken
tedbirlerin oluşturulması amacıyla bir meclis
araştırması açılması için gereğinin
yapılmasını arz ederiz.
1) Melda Onur (İstanbul)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Veli Ağbaba (Malatya)
4) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
5) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
6) Fatma Nur Serter (İstanbul)
7) Yıldıray Sapan (Antalya)
8) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
9) Mahmut Tanal (İstanbul)
10) Rıza Türmen (İzmir)
11) Osman Oktay Ekşi (İstanbul)
12) Alaattin Yüksel (İzmir)
13) Mustafa Moroğlu (İzmir)
14) Hülya Güven (İzmir)
15) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
16) Nurettin Demir (Muğla)
17) Engin Altay (Sinop)
18) Sakine Öz (Manisa)
19) Kemal Değirmendereli (Edirne)
20) Adnan Keskin (Denizli)
21) Ayşe Eser
Danışoğlu (İstanbul)
22) Aylin Nazlıaka (Ankara)
23) Candan Yüceer (Tekirdağ)
Gerekçe:
Türkiye Cumhuriyeti Adalet
Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü
İnternet sitesinden edinilen bilgi doğrultusunda, ülkemizde
31.01.2011 tarihi itibarıyla çeşitli tiplerde toplam 417 ceza infaz
kurumu bulunmaktadır. Toplam kapasitesi 118.769 yatak olan ceza infaz
kurumlarında İnsan Hakları Derneği'nin bilgilerine göre
Ocak 2011 itibarıyla 122.404 hükümlü ve tutuklu bulunmaktadır.
Bunlardan 66.997'si hükümlü, geri kalan 55.407'si tutukludur. İnsan
Hakları Derneği'nin raporunda sadece 112'si ağır hasta,
toplam 266 hasta mahpusun durumu belirtilmiştir.
Bu hükümlü ve tutukluların
sağlık koşulları ile ilgili olarak çeşitli defalar
kamuoyuna yansıyan olumsuzluklar, medyada çıkan haberler bu
koşulların araştırılarak iyileştirmeye dönük önlemler
alınmasını gerekli kılmaktadır. 2010 yılında
161 mahpusun hastalığı nedeniyle ölmüş olması durumun
vahametini göstermektedir.
2009 yılında tutuklanan ve
tutukluluk süresince sağlık sorunları
ağırlaşmasına rağmen tedavisine izin verilmeyen
İşçi-Köylü Gazetesi çalışanı Suzan Zengin,
tahliyesinin ardından hayatını kaybetmiştir. Suzan Zengin
tutuklu kaldığı 1,5 yıl boyunca kronik sağlık
sorunları sürekli artmış ve girişimlerde bulunulmasına
rağmen Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde tedaviden mahrum
kalmıştı. Gazeteci Suzan Zengin, 14 Haziran 2011 tarihinde
tahliye edildikten sonra tedavi olanağına kavuştu, ancak
ilerleyen rahatsızlığı nedeniyle vefat etti.
Benzeri olaylar çeşitli sivil
toplum kuruluşlarının raporlarında gündeme gelmekte olup,
kimi zaman hasta tutuklu ve hükümlüler seslerini gönderdikleri mektuplar
aracılığıyla kamuoyuna duyurmaya
çalışmaktadırlar. Benzeri sorunlar Kırıkkale F tipi
cezaevinde kalmakta olan hükümlü Osman Evcan tarafından da, hem kamuoyuna
hitaben bir mektupla hem de ziyaretimizde sözlü olarak dile getirilmiştir.
Osman Evcan tercih ettiği beslenme hakkı talebi yüzünden gördüğü
kötü muamele ve yemeklerine yabancı madde katıldığı
gerekçeleriyle 4.11.2011'de süresiz açlık grevine başlamıştır.
İnsan Hakları Derneği
(İHD) Erzurum Temsilciliği'nin hazırladığı son
rapora göre Erzurum H Tipi Cezaevi'nde 19 hasta hükümlü bulunmaktadır.
İHD Temsilcisi tarafından açıklanan raporda uzun süreli cezaevi
koşullarının bazı hastalıkları kronik hale
getirdiğini dikkat çekilmiştir. Rapora göre bu 19 hasta arasında
kanser, kalp, ALS, şeker, kas hastalığı, felç, sinüzit,
migren, mide ülseri, damar ezikliği, hipertansiyon, karaciğerinde
büyüme, diyabet, görme kaybı sıkıntıları çeken ve
engellilik durumları olan hastalar vardır.
Son olarak, hükümlü bulunduğu
Silivri Cezaevi'nde, ilk açıklamalara göre kalp krizi nedeniyle,
Kaşif Kozinoğlu hayatını kaybetmiştir. Silivri
Cezaevleri kampüsünde yaklaşık 10 bin hükümlü ve tutuklunun yanı
sıra, 2 bin de çalışan bulunmaktadır. Bu kapasitedeki
cezaevi şartları dahilinde, topluluğun bulunduğu yaş
grubunun ve stresli ortamın da göz önünde bulundurulması
gerekmektedir. Kalp krizi, kaza, yaralanma gibi ani ve beklenmedik durumlarda
cezaevi revirinde acil durumlar için şok cihazı ya da benzeri teçhizat
bulunmamaktadır, ambulans yetersiz kaldığı
belirtilmektedir.
Bu doğrultuda;
Cezaevlerinde kötü beslenme, temiz suya
ulaşamama, yetersiz sağlık ve bakım hizmetleri nedeniyle
pek çok hükümlü ve tutuklu hastalanmakta, hasta olanların ise durumu
ağırlaşmaktadır. Bu mahpusların
yaşadığı beslenme ve sağlık sorunları acil
olarak araştırılmalı, tespit edilmeli ve gerekli
düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir.
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve
23 milletvekilinin, ülkemizin su kaynakları potansiyelinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/299)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizin gelecekte su
sıkıntısı çekmemesi için ülkemizin su kaynakları
potansiyelinin araştırılarak, alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM
içtüzüğünün 104 ve 105. maddesi uyarınca Meclis
araştırması açılmasını saygılarımla arz
ve talep ederim.
1) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Ali Halaman (Adana)
5) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
6) Reşat Doğru (Tokat)
7) Atila Kaya (İstanbul)
8) Bülent Belen (Tekirdağ)
9) Emin Çınar (Kastamonu)
10) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
11) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
12) Mustafa Erdem (Ankara)
13) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
14) Celal Adan (İstanbul)
15) Muharrem Varlı (Adana)
16) Ali Öz (Mersin)
17) Sinan Oğan (Iğdır)
18) Enver Erdem (Elâzığ)
19) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
20) Necati Özensoy (Bursa)
21) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
22) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
23) Seyfettin Yılmaz (Adana)
24) Alim Işık (Kütahya)
Gerekçe:
Yüzümüzü
okşayan, elimizde dolaşan ve damağımıza dolan su,
insanoğlunun varlığından bugüne kadar hep en yaşamsal
ihtiyaçlarından birisi olmuştur.
Araştırmalar, bugün dünyada
15 insandan birisinin yeterli suya sahip olmadan
yaşadığını ortaya koymaktadır. Dünya nüfusunun 7
milyara ulaştığı 2050 yılında ise nüfusun yüzde
60'ı yeterli suya ulaşamadan yaşamını sürdürecek. Yine
yapılan tahminlere göre; önümüzdeki 30 yıl içinde 52 ülke, 2050
yılında ise 65 ülke daha su sıkıntısı çeken
ülkeler arasına katılacak.
Su kaynaklarının
sınırlı olması ve dağıtımındaki
dengesizlikler hem dünyada hem de ülkemizde tedbir alınmasını
zorunlu kılmaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili Ülkemiz,
akarsu kaynakları bakımından dünyada zengin ülkeler
arasında yer almaktadır. Ne var ki, akarsularımızın
çoğu enerji üretiminde kullanılmaktadır. Bu durum akarsu
kaynaklarımızdan su elde etme imkânını
kısıtlıyor.
Ülkemizin yıllık
yağış ortalaması
Ülkemizde suyun kıymeti tam olarak
anlaşılamamıştır. Maalesef su konusunda tasarrufa
gidilememekte, israf edilmekte, planlı ve programlı
dağıtım yapılamamaktadır. Ülkemiz su kaynakları
bakımından zengin olduğu için, henüz ciddi boyutlarda su
sıkıntısı yaşamamıştır.
Ama önümüzdeki yıllarda su sorununu
yoğun bir şekilde yaşayacaktır. Çünkü çoğu
yerleşim bölgelerinde ya su kaynaklarımız azalmış ya
da çeşitli kirliliklerden dolayı kalitesi bozulmuştur. Sulak
alanlarımız da giderek kurumaktadır. Mevcut su
kaynaklarımızın plansız programsız kullanımı
nedeniyle gelecekte ülkemiz büyük bir su sıkıntısı ile
karşılaşacaktır.
Bu nedenle, Ülkemizin gelecekte su
sıkıntısı çekmemesi için ülkemizin su kaynakları
potansiyelinin araştırılarak, gerekli önlemlerin
alınması için Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104
ve 105. maddesi uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu
kurulması yerinde olacaktır.
3.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 19 milletvekilinin,
küçük esnaf ve sanatkârların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/300)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Küçük Market, Bakkal ve Küçük
Esnafın yaşadığı sıkıntıların
giderilmesi ve giderilmediği takdirde yaratacağı
sorunların, Acil tedbirlerin araştırması konusunda, Anayasanın
98 inci İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.
1) Ali Halaman (Adana)
2) Oktay Öztürk (Erzurum)
3) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
4) Mehmet Şandır (Mersin)
5) Alim Işık (Kütahya)
6) Necati Özensoy (Bursa)
7) Sadir Durmaz (Yozgat)
8) Emin Çınar (Kastamonu)
9) Enver Erdem (Elâzığ)
10) Muharrem Varlı (Adana)
11) Bülent Belen (Tekirdağ)
12) Bahattin Şeker (Bilecik)
13) Erkan Akçay (Manisa)
14) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
15) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
16) Atila Kaya (İstanbul)
17) Ali Uzunırmak (Aydın)
18) Mustafa Kalaycı (Konya)
19) Celal Adan (İstanbul)
20) Seyfettin Yılmaz (Adana)
Gerekçe
Süper Market ve Hiper Marketlerin
açılışını, çalışmalarını
düzenleyen yasa olmamasından dolayı İl ve ilçelerimizde
şubeler açıp süratle büyüyorlar. Bu adaletsiz ve haksız
durumunun en acı yönü haksız rekabeti artırmaktır.
Açılan bu büyük marketler ve Hiper marketler başta Bakkallar küçük
esnafı ve küçük marketler olmak üzere bütün işkollarındaki esnaf
ve sanatkarın işlerini aksatmış ve rekabet gücünü
azaltıp kırmıştır.
AKP Hükümeti Çarşı, Mahalle
ve Sokak aralarındaki Bakkallar ve diğer esnafları hedef
almıştır. Başbakan Bakkallarla ilgili açıklaması
Küçük esnafı, bakkalları ve küçük esnafı derinden üzmüştür.
Son 9 yılda ekonomik kriz yaşayan küçük esnaf ve bakkallar çok büyük
sıkıntı içindedirler.
Dünyada AB Ülkeleri esnaf ve
sanatkarlar ile küçük girişimciyi koruyan mevzuat vardır. Küçük esnaf
ve sanatkar Devlet tarafından korunmaktadır. Türkiye cumhuriyeti
Anayasa Devlet esnaf ve sanatkarları koruyucu, destekleyici tedbirleri
alır şeklinde bir hüküm bulunmaktadır ama şu ana kadar
koruyucu ve kollayıcı tedbirler alınmamıştır.
Ülkemizde süper ve hiper marketler
yerli olmaktan neredeyse tamamen çıkmış, küresel sermayenin
eline geçmiştir. Uygulamalar böyle devam ettiği sürece her geçen daha
çok esnafımızın kepenk indirecek, bu durum piyasalarda görülen,
kontrolün birkaç büyük firmanın elinde bulunduğu ortama
dönüşecektir. Bu durum ulaşım ve pazarlama yönünden
sıkıntı çeken, Ülkemizin bir çok ilinde daha çok esnaf,
işyerini kapatmak zorunda kalacak, İşsizlik ve ekonomik kriz
daha çok hissedilecektir. Bakkal, Esnaf ve Sanatkarlarımızın
milli ekonomi içerisindeki durumu, yeni çıkarılacak, herkesi adil
şekilde kapsayan kanunun sağlıklı işleyişi ile
mümkündür.
Küçük bakkal, esnaf ve küçük sanatkar
kesimi, toplumun ekonomik yapısı içinde sanayi ve ticaretin temel
unsurları haline gelmiştir. Küçük işletmeler, toplam
işletmeler içinde yüzde 98 toplam istihdam içinde yüzde 60 toplam üretim
içinde yüzde 37 ve toplam yatırım için de yüzde 26 paya sahiptir.
Krizin olumsuz etkilerini en fazla hisseden kesim küçük bakkal, küçük esnaf ve
küçük sanatkarlardır. Esnaf ve sanatkarlar, hem ekonomik hem de toplumsal
olarak ülkemiz için vazgeçilmezlerdir. Esnaf ve sanatkarları
destekleyecek, genişlemelerini ve büyümelerini sağlayacak politika
üretmek, hükümetin görevidir.
Çarşı, mahalle ve sokak
aralarında hizmet veren bakkal, manav, kasap, terzi ve bunun gibi küçük
esnaf ve sanatkarların sorunlarıyla ilgili olarak
Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince bir meclis araştırması açılmasının
yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.
BAŞKAN Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge okutulup
bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Gündemin Seçim kısmına
geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan
Üyeliklere Seçim
1.- (10/236, 237, 238, 239) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN Ülkemizde demokrasiye
müdahale eden tüm darbe ve muhtıralar ile demokrasiyi işlevsiz
kılan diğer bütün girişim ve süreçlerin tüm boyutlarıyla
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonunda boş
bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için
İstanbul Milletvekili Enver Yılmaz aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Hukuk
Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Hukuk
Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/486) (S.
Sayısı: 233)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; Hatay Milletvekili Şefik
Çirkin ve Milliyetçi Hareket Partisi Gurup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl'ün Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.- Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Hatay Milletvekili Şefik Çirkin
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Ankara
Milletvekili Cevdet Erdölün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 258 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince
bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında temel kanun
olarak görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde söz alan Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan.
Sayın Kaplan, buyurun. (BDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra
sayılı Yasa Tasarısı üzerinde Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bu bir torba kanun. Bunun içinde ekonomik büyüme,
üretim, istihdam ve kaynakları gibi şeyler geçse de Bölgesel gelişmişlik
farkının azaltılması amacıyla bölümü oldukça önemli
bir bölüm. Bunun dışında, kurumlar vergisi, yatırım
havzaları, maliye politikasındaki öncelikler, girişimciliğin
teşviki gibi konular var.
Tabii, çaktırmadan da zamlar var -mükemmel
bir mühendislik, bu teklifi hazırlayanları kutlamak lazım- yüzde
15 oranında da tütün mamullerine, alkole bir zam. Tabii, üzüm üreticisine,
tütün üreticisine kuruş zammı çok gören bir anlayış,
durmadan bu zamları bir alışkanlık hâline getirdi.
İşsizlik Fonunun
paralarına göz dikilmiş bu yasa tekliflerinin içinde.
İşsizlik Fonu ne iş için kurulmuş belli ama o
paraların da farklı alanlarda, farklı biçimlerde harcanması
gibi yeni düzenlemeler var.
Ben teşvikler konusunda
şunları söyleyeceğim: Bölgesel dengesizlik, bölgesel geri
kalmışlık gibi, Türkiyenin Ulusal Programda Avrupa
Birliğine taahhüt ettiği, gidermesi gereken ekonomi
politikalarının da olması mecburiyeti düşünüldüğünde,
bunun böyle yapılmadığını, teşvik paketleriyle
zaman zaman bölgeye yatırım yapıyoruz gibi gözükse de, tam
aksine, bir sömürgeci anlayışla, oradaki varlıkları
nasıl sömürürüz, yabancı sermayeye nasıl
akıtırız; bölgedeki vatandaş, yatırımcı
değil, başkası nasıl yararlanır, onu nasıl
yaparız; bu çerçevede bir anlayışın hâkim olduğunu
görüyoruz. Şöyle bakın, 12 Eylül darbesinde aynı
anlayış vardı, 80de, ekonomik olarak bölgede yatırım.
Kürt sorununu bu sefer çözüyoruz, üstelik ekonomik yöntemlerle. Daha 80
yılı, 12 Eylül darbesi. 1980-2008 yılları arasında,
Doğu Anadolunun toplam teşvik belge sayısından
aldığı pay yüzde 4,53 iken Güneydoğunun yüzde 7,42. Peki,
Marmara Bölgesi ne alıyor? Yüzde 37,63. Dönüyoruz, aynı şekilde,
Doğu Anadolu yüzde 3,7 parasal karşılık açısından
oranı, Marmara Bölgesinin yüzde 40,93. Şimdi, bu teşvikleri siz
kime getiriyorsunuz belli.
Yine, teşvikler dört alana, daha
önceki dönemlerde, yine AK PARTİ hükûmetleri döneminde çıkarılan
bir yasa. Burada, primlerden, işveren primlerinin
karşılanması, vergilerin indirilmesi, vesaire ama
İşçilerin asgari ücretlerinden vergi almayın.
denildiğinde de hiç oralı olmayan bir yaklaşım söz konusu.
Teşvikler metropollere akıyor. Metropoller, kendisine yakın
teşvik bölgelerine yatırım yapıyorlar. Bunun sonucu, Hazine
Müsteşarlığı rakamlarına göre, teşvik verilen 49 il
içinde, Kahramanmaraş Kahramanmaraşlıları burada
kutluyorum, vekillerini, çünkü mükemmel bir oran- yüzde 74 teşvikten
yararlanmışlar. Düzce yüzde 78, Uşakta da 117 yeni tesis konusu
var. Bu üç ili de gerçekten bu anlamda kutluyoruz. Şırnak, Hakkâri, Ardahan
oranını merak ediyorsanız arkadaşlar, sıfır yani
zero. O zaman, bunun adı teşvik ve yatırımsa bu teşvik
ve yatırım değil.
Bu teşvik veya yatırımlarla -ki 12 Eylül
darbesinden sonra çokça çıkarıldı. dedik- bölgesel
dengesizliğin derinleştiğini görüyoruz. Nasıl
derinleşiyor? Olaylar akışı içinde
baktığınız zaman, orada özelleştirmeyle AK PARTİ
hükûmetlerinin süt endüstri kurumlarını
sattığını, şeker fabrikalarını
özelleştirdiğini -devlete dair ne yatırım varsa- pancar
kotaları getirdiğini, tütün Tekel olayını
özelleştirdiğini, yani bölgede azıcık bir ekonomik
kıpırdanma varsa da onların tamamen kapılarının
kapatıldığını, zaten otuz yıldır çıkan
olaylar nedeniyle yayla yasağının konulduğunu,
yaylacılığın bittiğini, özel güvenlik ve yasak
bölgeler propolitikalarıyla da, maalesef, bazı yerlere
girilemediğini herkes biliyor. Şimdi, buradan da
baktığımız zaman, ekonomik, sosyal açıdan bu
teşviklerden bölge hiçbir şekilde yararlanamıyor.
Sayın Maliye Bakanını kutluyorum,
İzmirde bir açıklama yapmıştı, Güneydoğu
Türkiye'nin Çini olacak. diye. Nasıl Çini olacak Güneydoğu
Türkiye'nin? Ben size bir örnek de vereyim: Şimdi, Cudi
Dağının eteğinde
Maden Araştırma Komisyonundan
15 milletvekili getirmiştim, bu arkadaşların bir kısmı
hâlâ burada, tekrar Meclisteler. Cudi Dağının tepesinde petrol
kuyusu vardı, gittik; kömür vardı. İşte, dağ
delinmiş,
Şimdi, böyle bir güneydoğuyu
Çin olarak tasavvur ediyorsanız, bu vahim bir durumdur arkadaşlar.
Böyle bir tasavvur olmaz. teknik elemanı ithal, kredisi ithal, patronu
dışarıdan, kömürü çıkaran yerli Şırnaklı
üretici yüzde 23,5 rödevans ödüyor, dışarıdan gelip termik
santral yapan 4,5 rödevans ödüyor vergi, Şırnak Valiliğinin el
koyduğu kömürde valilik yüzde 5 rödevans ödüyor özel idare, yerli halk
yine yüzde 24 civarında rödevans ödüyor. Bu mu teşvik Allah
aşkına?
Bakın, Türkiye Kömür
İşletmelerini kapattılar Şırnakta, bölgede. Sadece o
değil, MTA, 12 Eylül darbesinden bugüne kadar hiçbir arama
yapmamış bölgede arkadaşlar. Şimdi petrol
alanlarımız, 1903te saltanat döneminde dahi orası petrol
havzası olarak belirlenmişti, yabancı şirketlere
parsellenmiş durumda arkadaşlar güneydoğu bölgesinin petrol
alanları. Özel firmalar cirit atıyorlar. Onlar da geliyor, petrolü
çıkaracaklar, ondan sonra götürecekler, kömürü çıkaracaklar götürecekler,
doğal gazı çıkaracaklar götürecekler, madeni çıkaracaklar
götürecekler. Bunun adı sömürge politikasıdır, 21inci yüzyılın
kolonyalist anlayışıdır arkadaşlar. Bu teşvik
değil; bu barbarca sömürmenin ta kendisidir; bu sömürgeciliktir. Yapmayın,
etmeyin, eylemeyin! Bu ülkenin topraklarını bir bu yandan çarçur
ediyorsunuz, o bir yanda HES barajlarıyla, Yok güvenlik
barajıdır deyip Uludereden Beytüşşebapa kadar on iki
tane baraj yapıyorsunuz, Dicle Barajını yapacaksınız,
Ilısu Barajını yapacaksınız, bütün doğayı,
tarihi, kültürü altüst edeceksiniz, ona da geri kalmışlık
projesi
Eğer samimiyseniz, eğer Hükûmetiniz samimiyse kırk
yıldır GAP projesi sulama üzerine kuruldu. Kırk yılın
on yılı sizindir, dörtte 1 iktidarı sizindir, sizin
vebalinizdir. Niye Mardin Ovası hâlâ kupkurudur, sulanamıyor? On
yılda siz, neden yüzde 16dan sadece yüzde 17ye kadar
çıkardınız sulama alanlarını? Ondan sonra,
Şanlıurfada, Mardinde, su yer altından çıkarılıyor,
elektrik harcanıyor, maliyeti pahalı, vatandaş hacizli, iflas
ediyor, borca giriyor. Bu yatırım anlayışı doğru
bir anlayış değil. Yani ekonomide bakış
açısı sakat, teşvikte sömürücü, yatırımda sömürücü,
kolonyalist, sömürgeci anlayış; demokraside ise dehşet verici
arkadaşlar.
Şimdi bakın,
sizinle bunu samimi olarak paylaşacağım, paylaşmak
zorundayım: Siz eğer cumhuriyetten önce Osmanlıdan cumhuriyete
miras kalan Kürt sorununu çözmediğiniz sürece bölgesel dengesizlik
problemini çözemezsiniz çünkü bunun temelinde yatan budur. Osmanlıdan
günümüze gelen yanlış ve sakat politikaların getirdiği bir
noktadayız. Bir halkın kimliğiyle, kültürüyle, diliyle
tanınması, eşit yurttaş olarak hayata geçilmesi ve
özgürlüklerin sağlanması; oradaki insanların insan
olduğunu, orada yaşayan vatandaşın
vatandaşınız olduğunu, orada yaşayan
vatandaşın da diğer vatandaşlar gibi, 75 milyon gibi
eşit olduğunu, onun da iradesinin irade olduğunu, onun da oyunun
oy olduğunu, onun da vekilinin vekil olduğunu, oradaki hukukun da
Ankaradaki hukuk gibi olduğunu kökleştirmediğiniz sürece
bölgelerarası dengesizlik dehşet vericidir. Hem ekonomide bölgesel
dengesizlik var hem siyaset alanında seçim barajlarıyla, hazine
barajlarıyla bölgesel dengesizlik var hem temsil oranında bölgesel
dengesizlik var hem kültür alanında bölgesel dengesizlik var hem sosyal
alanda bölgesel dengesizlik var hem kurşunda bölgesel dengesizlik var,
gazda bölgesel dengesizlik var,
saldırıda, operasyonda bölgesel dengesizlik var, uçaklarda,
bombalarda, Uluderede bölgesel dengesizlik var, hayatın her alanında
dengesizlik var, dengesizlik arkadaşlar. Siz bu dengesizliği üç
teşvik yasasıyla gideremezsiniz.
Bakın, önümde bir haber, şu
habere bakın: Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığı, Barış ve Demokrasi Partisinin
Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş, Gültan
Kışanak; 6 milletvekilimiz, 2 de bağımsız, geçen dönem
Demokratik Toplum Partisinin Eş Başkanları olan
Sayın Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk hakkında, 8 milletvekili
hakkında fezleke düzenlemiş, Adalet Bakanlığına ve
Meclis Başkanlığına göndermiş, Bunlar örgüt üyesidir,
KCKlidir, bunların dokunulmazlığını
kaldırın, cezaevine atın. diyor.
Ne yapmak istiyorsunuz arkadaşlar,
iktidarınız ne yapmak istiyor? Fezleke demokrasisi, sizin
zamanınızda fezleke demokrasisiyle 650 tane fezleke bizim
hakkımızda geldi, konuştuğumuz için, düşüncelerimizi
açıkladığımız için. Bütün bu
açıklamalarımızın her birine özel yetkili savcılar,
polisler durmadan dava açıyor. Bölgeye gidiyoruz, bizimle gezen 100
aracın 90ını çeviriyor, trafik cezası kesiyor
polisleriniz, konvoyun önünde Genel Başkan var. Bırakın onu,
trafik cezalarını kesmeyi, arkasından plakasını,
kimliğini tutuyor, ertesi gün operasyonu yapıyor, tutukluyor.
Diyarbakırda, Mardinde, Şırnakta 6 tane milletvekili tutuklu,
32 belediye başkanı tutuklu ve her gün operasyon üzerine operasyon
yapılıyor.
Bu Anayasada hani siyasi partileri
Anayasa Mahkemesi denetliyordu, hani siyasi partilerin faaliyetleri,
tüzüğü, programı, icraatı Anayasa Mahkemesinin denetimi
altındaydı? Nerede bu Yargıtay Başsavcılığı?
Nerede bu Anayasa Mahkemesi? Biz, parti meclisi, tüzük, program gereği
karar alacağız, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutlayacağız, KCK örgüt üyesi olacağız, biz, bundan bir
asır, yüz yıl, beş yüz yıl cezayla yargılanacağız,
siz bu ekonomi yasalarıyla malı götüreceksiniz, ihaleyi götüreceksiniz,
hırsızlık, rüşvet, talan, ülkeyi soyup soğana çevirme,
son altı ay içinde çıkarılan ekonomi yasalarıyla TOKİ
imparatorluğunu kuracaksınız, 2 trilyon dolar bütçeyi ihalesiz,
denetimsiz, Sayıştaysız, Meclisin denetiminden geçireceksiniz,
yasa yapacaksınız, bu ülkenin denizini, toprağını,
limanını, akarsuyunu satacaksınız, sonra demokrasi
diyeceksiniz, özgürlük diyeceksiniz, karşımıza geleceksiniz,
pişkin pişkin, arsız arsız konuşacaksınız!
Bunu asla hiç kimse kabul etmez.
Bakın, beyler, bayanlar,
sayın milletvekilleri, bu, bölgesel dengesizlikten öte bir durumdur.
Okuyacağım sözleri lütfen, lütfen iyi dinleyin. Bu gizli celse
tutanaklarıdır, bu gizli celse tutanağı Meclisindir.
22 Temmuz 1922, hatta 22 Temmuz 1338
eski takvimle.
Lütfen dinleyin: Tedricen bütün
memlekette ve vasi mikyasta doğrudan doğruya halk tabakanın
alakadar ve müessir olduğu surette idare-i mahalliyeler ihdası
siyaseti dahiliyemiz kabilindendir. Yani bizim ileri sürdüğümüz
demokratik özerklik projesi. Kürtlerle meskun menatıkta ise hem siyaseti
dahiliyemiz ve hem de siyaseti hariciyemiz nokta-i nazarından tedricen
mahalli bir idare ihdasını iltizam etmekteyiz.
Bu sözlere dikkat edin: Milletlerin
kendi mukadderatlarını bizzat idare etmeleri hakkı bütün dünyada
kabul olunmuş bir prensiptir. Biz de bu prensibi kabul etmişizdir.
Tahmin olunduğuna göre, Kürtlerin bu zamana kadar idare-i mahalliyeye ait
teşkilatlarını ikmal etmiş ve rüesa ve müteneffizânı
bu gaye namına bizim tarafımızdan kazanılmış
olması ve reylerini izhar ettikleri zaman kendi mukadderatlarına
zaten sahip olduklarını, Türkiye Büyük Millet Meclisi idaresinde
yaşamaya talip olduklarını ilan etmelidir.
Devam ediyorum: Kürdistan siyaseti
dahiliyesi diye devam ediyor.
Konuşan kim biliyor musunuz?
Sayın Başkan Vekilim, sizin yerinize oturan İlk Meclis
Başkanı, Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal.
Sizin KCK soruşturması açan
savcılarınız Atatürke de dava açsın, haydi bakalım!
Bu Meclisin kuruluş iradesine de açsın, bu Meclisin çatısı
altında bir araya gelen felsefeye de açsın. Kürdistan demiştir
Mahallî özerklik demiştir Kendini yönetecek. demiştir Kendi
kaderini tayin hakkı. demiştir.
Kim oluyor? Ne oluyor? Ne yapmak
istiyorsunuz? Ne bu zulüm? Ne bu zulüm? Yani benim partimin genel başkanlarının,
kapattığınız bir önceki partinin genel
başkanlarının aldığı oydan, sizin
aldığınız oylar daha mı muteber, daha mı
kıymetli bu ülkede? Siz siyaseten temsil ediyorsunuz da biz edemiyor
muyuz? Sizin Başbakanınız sabah akşam küfredecek,
konuşacak da biz kendi düşüncelerimizi açıklayamayacak
mıyız?
Sayın Maliye Bakanı, bu özel
yetkili savcı ve polislere fazla mesai olarak ne kadar ücret ödüyorsunuz?
Savaşta operasyonlara katılan polis ve askerlere ne ödüyorsunuz?
Lütfen çıkarın bugün burada. O zaman teşvikinizi görürüz.
Lütfen, bu yirmi yedi yılda ne ödediniz? Savaşa ve operasyona
gidenlere para ödeniyor bu ülkede arkadaşlar. Savcılara para
ödeniyor, polise para ödeniyor.
Yapmayın arkadaşlar, çok
tehlikeli bir gidişat bu. Allah sonunu hayretsin diyorum ve şunu
söyleyeyim:
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - Asla ve
asla bu zulüm bizi durdurmayacaktır, özgürlük kazanacaktır, adalet
kazanacaktır.
Saygılarımla. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Kaplan.
İkinci konuşmacı,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın
Erkan Akçay.
Buyurun Sayın Akçay.
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun
Tasarısının tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yatırımı, üretimi, katma değeri ve istihdamı
artıran teşviklere Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman
olduğu gibi olumlu katkımızı vermeye devam edeceğiz.
Ancak bu kanun tasarısı vesilesiyle Hükûmetin teşvik
politikası ve düzenlemeleri hakkındaki düşüncelerimizi ve
bazı eleştirilerimizi Türkiye Büyük Millet Meclisinin dikkatine
sunmanın yerinde olacağını düşünüyoruz.
Tasarının gerekçesinde,
yatırımların teşviki için üretim, istihdam ve ihracat
süreçlerini birlikte alan yasal altyapının oluşturulduğu
ifade edilmektedir oysa bundan önceki teşvik düzenlemelerinde de
olduğu gibi bu tasarıda da bu yasal altyapılar maalesef bütüncül
bir yaklaşımla ele alınmamaktadır.
Teşvik sistemleri fiziki
kaynakları, insan gücünü ve teknolojiyi etkin ve verimli
kullandırmaya özendirmelidir. Teşvikin başarısı ülke
gerçeğini iyi bilmeye, öncelikleri doğru saptamaya bağlıdır.
On yıldır uygulanan teşvik sistemlerinin bölgesel kalkınma
üzerindeki etkilerine dair net bilgiler Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Dış kaynaklara en düşük
düzeyde bağımlı olan yatırım alanları
saptanmamıştır.
Sayın Başkan, solda oturan
değerli milletvekillerimiz dikkatimi dağıtıyorlar; lütfen
uyarır mısınız?
BAŞKAN Evet, değerli
arkadaşlarım, lütfen
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Buyuramam
efendim, burada konuşurlarken sol tarafımda, ben konuşmakta
müşkülat çekiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Onlar,
dış işleriyle ilgili konuşuyorlar
ERKAN AKÇAY (Devamla) Sayın
Başkan, lütfen
BAŞKAN Sayın Özdalga
ERKAN AKÇAY (Devamla)
Arkadaşlarım sizin uyarınıza rağmen duymuyorlar,
konuşmaya devam ediyorlar ve ben hem onların
konuşmalarını dinliyorum hem kendi konuşmamı yapmaya
çalışıyorum.
Değerli milletvekilleri, stratejik
projelerin hazırlanması, desteklenmesi, gözetimi, denetlenmesi ve
izlenmesi için gerekli çalışmalar yapılmamaktadır bu
teşvik düzenlemeleri sonucunda. On yılda hangi sektörlerde ne kadar
proje stokunun oluştuğu, kamuoyuyla
paylaşılmalıdır. Proje stokları açık ortamlarda
tartışılırsa, ülke ihtiyaçları ile
yatırımlar arasında dengelerin kurulup
kurulmadığına ilişkin, bilgisi olanların
söyleyecekleri mutlaka yol gösterici olacaktır. Zira Teşvik edelim. derken hiçbir
şeyin teşvik edilmediği de geçmişten bu yana
görülmüştür.
Bu tip teşviklerin teşvik
sistemlerinde fayda/maliyet hesaplarının nasıl
yapıldığı, hangi metotların
kullanıldığı açıklanırsa o sisteme olan güven de
artacaktır. Teşvik için belirlenen altı bölgede yer alan illerin
saptanmasına kriter olan altmış bir değişkenin neler
olduğu hâlâ açıklanmamıştır. İstatistiki bölge
birimleri sınıflandırması, illerde kişi
başına düşen millî gelir ve sosyoekonomik gelişmişlik
düzeylerinin bir an önce açıklanıp tartışılması
gerekmektedir. On yıldır Hükûmetin bundan niye imtina ettiği
hâlâ merak konusudur çünkü bu, en son, iller düzeyinde kişi
başına düşen millî gelir ve sosyoekonomik gelişmişlik
düzeyi 2001 yılında belirlenmişti.
Teşvik düzenlemelerinde destek
unsurlarının eksikliği görülmektedir. Sanayi, tarım ve
hayvancılık ile hizmetler kesiminde öngörülen potansiyel,
ayrılan kaynaklar ve yaratılmak istenen sonuçlar net olarak ortaya
konulmamıştır. Bu üç temel kesimin gelişmesinde
koordinasyon, büyük, hayati önem taşımaktadır.
Teşvik düzenlemelerinin cari
açığı, bütçe açığını, döviz kuru ve faizleri
orta ve uzun vadede nasıl etkileyeceği, yine, kamuoyuyla
paylaşılmamıştır. Hükûmetin bu konuda somut bir
çalışmasını da maalesef göremiyoruz. Açıklanan
teşvik paketleri Parlamentodan geçmemektedir. Bu yüzden, teşvik
paketlerinin denetim eksikliği vardır. Sanayi envanterimiz tam ve
güvenilir olmadığından, ileriye dönük, sağlıklı
ve tutarlı hesapların yapılması da mümkün
olmamaktadır. Bir sanayi stratejimiz ve büyüme stratejimiz yoktur.
Sektörel veya yerel düzeyde önceliklerimiz belirlenmemiştir.
Yatırımcının finansman bulması önümüzdeki dönemde daha
zor olacaktır. Faizler dünyada düşük olmasına rağmen,
bankaların kredi verme eğilimleri düşüktür. Bu yüzden, proje
olması yeterli olmuyor, finansman ve sermaye bulmakta da zorluk
çekilecektir.
Yatırım ve üretim için iç
kaynağa, yani yurt içi tasarruflara ihtiyaç bulunmaktadır. Bugüne
kadar özel kesimin tasarruflarını artıracak ekonomi
politikalarını ortaya koyamayan Hükûmet, bu önemli konuda herhangi
bir adım atmamaktadır. Bu tasarıda yer alan teşvikle ilgili
düzenlemelerde, iş âlemine sağlanan özel desteklerin bir sosyal
faydayı da beraberinde getirmesi beklenirdi ancak bu sosyal faydayı
da tasarıda göremiyoruz.
Yine, tasarıda,
ithalatımızın en büyük kalemi olan enerji üretimi konusunda
yerli kaynaklara dayalı enerji üretimi teşvik edilmemektedir.
Tasarının özellikle dikkat
çektiğimiz, eleştirmek istediğimiz ve Genel Kurul
safhasında da düzeltilmesini isteyeceğimiz maddeleri konusunda da
kısaca şunları ifade etmek istiyorum:
Tasarının 5inci maddesinde,
Gelir Vergisi Kanununun 21inci maddesinde yer alan mesken kira gelirlerine
yönelik istisna uygulamasında istisna sınırı
daraltılmaktadır. Bu istisnayı daraltmanın hukuki
gerekçesini de göremiyoruz. Bugüne kadar sağlıklı işleyen
ve mükelleflerce benimsenmiş bir uygulamanın kapsamının
daraltılmasını uygun bulmuyoruz.
Yine, 19uncu maddede Harçlar
Kanununda yapılan değişiklikle denetim kuruluşları
yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları
belirlenmektedir. Tasarının birinci tablosunda yer alan kamu
yararını ilgilendiren kuruluşları denetleyecek
bağımsız denetim kuruluşları yetkilendirme belgeleri
30 bin Türk lirası, diğer kuruluşları denetleyecek
kuruluşların yetkilendirme belgeleri ise 15 bin lira ve bir önceki
yıl gayrisafi iş hasılatının binde 5i oranında
harç öngörülmektedir ki bu harçlar çok yüksektir. Ülkemizde denetim
kuruluşlarının sayısı zaten yok denecek kadar
azdır, bunların büyük bir kısmı da yabancı ülke
kökenli kuruluşlardır ve yeni Türk Ticaret Kanunu da yürürlüğe
girdikten sonra bağımsız denetim zorunlu hâle geleceğinden,
yurt içi denetim kuruluşlarının sayısında bir
artış olacaktır ancak tasarıda öngörülen harç
tutarının yüksek belirlenmesi, yurt içinde kurulacak denetim
kuruluşlarının kurulmasına engel olucu niteliktedir ve
haksız rekabete yol açacaktır.
Yine, 22nci maddede, Katma Değer
Vergisi Kanununda bir değişiklik yapılmakta, konut teslimleri
için inşaatın yapıldığı arsanın veya konutun
vergi değeri esas alınarak katma değer vergisi
oranının belirleneceği öngörülmektedir. Şu anda 150 metrekareye
kadar olan konutlarda yüzde 1, 150 metrekareyi aşan konutlarda ise yüzde
18 katma değer vergisi uygulanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, her il ve
ilçede arsa ve konutların vergi değerleri belediyeler tarafından
belirlenmektedir ancak bu değerlerin çoğu tartışma
konusudur ve eleştirilmektedir. Bazı yerlerde tespit edilen vergi
değerleri son derece subjektif, afaki ve adaletsiz olabilmiştir.
Böylesine sağlıksız bir vergi zemininde adaletli katma
değer vergisi oranlarının belirlenmesi çok zor olacaktır.
Bu uygulama vergi adaletsizliklerine yol açacaktır. Rantı yüksek
yerlerdeki konut satışlarında katma değer vergisi
farklılaştırılmak istenirken ve bu da bir ölçüde
anlayışla karşılanabilecek iken konut fiyatları da bu
arada artırılmış olacaktır. Bundan en fazla
zararı konut sahibi olmak isteyen dar gelirliler görecektir. Ülkemizdeki
istihdamın önemli bir kısmını sağlayan inşaat
sektörü bu uygulamadan kesinlikle zarar görecektir ve toplam istihdam
içerisinde inşaat sektörünün oranı da zaten 2011e göre binde 3
civarında düşmüştür.
Tasarının 24üncü maddesi
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından
eğitim-öğretim tesislerine ilişkin projelerin kiralama
karşılığı yaptırılmasını
öngörüyor.
Hepimizin bildiği gibi daha önce
de yap-işlet-devret modeli için çeşitli düzenlemeler
yapıldı. Bu düzenlemelerin çok sayıda altyapı
yatırım projeleri stokunu içerdiğini de biliyoruz. Yapılmak
istenen projelerin hepsini bir arada ele aldığımızda, bu
yaklaşım, Türkiye'nin geleceğini, en az yirmi-otuz
yılını ipotek altına alacaktır. Hükûmet zaten 4+4+
Hükûmet her şeyi satıp
savarak, kiralayarak sanki bugünü yemiş, bitirmiş, şimdi de
Türkiye'nin gelecek uzun yıllarını, ileride yapılması
gereken yatırımlarını şimdiden ipotek altına
almak istemektedir. Bu düzenlemelere de ayrıca maalesef rantiyeci bir
anlayış hâkimdir.
26 ve 27nci maddelerde yapılan
düzenleme ile, İşsizlik Sigortası Kanununa göre kurulan
İşsizlik Sigortası Fonunun gelirlerinden gelir vergisi
kesintisi yapılması hususu düzenlenmektedir. İstihdam
sorunlarının had safhada olduğu bir ortamda İşsizlik
Sigortası Fonunun gelirlerinin daha da artırılması gerekir
iken, bu Fonun istihdamın artırılması ve
işsizliğin önlenmesi için azami derecede kullanılması, değerlendirilmesi
gerekirken, Fon bütçesi maalesef yeterince kullanılmamaktadır. Fon
gelirlerinden vergi kesintisi yapılmasını doğru bulmuyoruz.
29 ve 30uncu maddelerde Özel Tüketim
Vergisi Kanununda yapılan değişikliklerle sigara, tütün ve
alkollü içeceklerde özel tüketim vergisinin belirlenmesinde yeni usuller
getirilmektedir. Buna göre de özetle, sigara adedi başına vergi
konmaktadır. Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) Sayılı
Listenin (B) Cetvelindeki sigaralar için hem maktu hem nispi vergi öngörülmektedir.
Sigara ve alkollü içeceklerin vergileri, bundan böyle, her altı ayda bir
TÜİK tarafından ilan edilen Üretici Fiyatları Endeksinde, son
altı ayda meydana gelen değişim oranında yeniden
belirlenecektir yani güncelleme yapılacaktır.
Bu düzenlemelerle sigaranın en az
yüzde 10 ila 15 nispetinde zamlanacağını düşünüyoruz,
tahmin ediyoruz. Bugüne kadar Hükûmetin getirdiği bu düzenlemelerle ilgili
öngörülerimiz, tahminlerimiz maalesef tuttu, dilerim ki bu tahminimiz tutmaz.
Sigarada vergi yükü artık son
haddine dayanmıştır. Bölgemizdeki ülkelerde en pahalı
sigara fiyatı Türkiyededir. Sigara kaçakçılığı
korkunç boyutlara ulaşmıştır. Hükûmet dikkatini ve
enerjisini artık sigaraya vergi getirmeye değil,
kaçakçılığı kararlı bir şekilde önlemeye teksif
etmelidir.
Değerli milletvekilleri, AKP
hükûmetleri yönetiminde Türkiye'nin manzarası özetle ve bir cümlede
şudur: Türkiye, ürettiğinden fazlasını tüketen,
kazandığından fazlasını harcayan bir ülke hâline getirilmiştir.
Sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranı verileri, ekonomide ilk
çeyrek dönemde ciddi bir yavaşlama olduğunu ortaya koymaktadır.
2012 yılının Nisan ayında ihracat, geçen yılın
aynı ayına göre yüzde 10,4 nispetinde artmıştır. 2011
yılında ihracat yüzde 18,5 artmış idi yani ihracat
artışı hız kesmiştir. Avrupa Birliği
pazarını diğer pazarlarla ikame etmeye çalışan
ihracatçılarımız, 2012 yılının Nisan ayında
ihracat artışını sürdürmüştür. Dolayısıyla,
dış talebin, yılın nisan ayına kadar üretime olumlu
katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz.
Dış
taleple ilgili bu olumlu katkı sürerken bu defa iç talep kesilmiştir.
İç talebin en önemli göstergesi olan toplam ithalat 2012
yılının Nisan ayında geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 4,2 azalmıştır.
Tüketim
malları ithalatı 2012 Nisan ayı itibarıyla yüzde 11
düşmüş, sermaye malları ithalatı 1,3
azalmıştır.
Bireysel
kredi artışında da yavaşlamalar söz konusudur.
İthalde
alınan katma değer vergisi, dahilde alınan katma değer
vergisi, özel tüketim vergisi ocak-nisan döneminde yine geçen yılın
aynı dönemine göre sırasıyla binde 6, yüzde 8,9 ve yüzde 3,6
seviyelerinde artmıştır ancak tüketime dayalı bu vergiler,
enflasyondan arındırıldığında da reel olarak bir
gerileme olduğunu göreceğiz.
İşsizlik
oranı yüzde 10,4e gerilemiş görünmekle birlikte ekonomik faaliyetlerdeki
yavaşlama nedeniyle de maalesef hız kesmiştir. İş
gücüne katılım oranı geçen yıl yüzde 48,5 seviyesinde iken
2012nin ilk çeyreğinde yüzde 47,9a gerilemiştir. Ekonomik
faaliyetlerdeki yavaşlama devam ettiği takdirde istihdam
artışı da bundan olumsuz olarak etkilenecektir.
Ödemeler
dengesi ve bütçe dengesine baktığımızda da maalesef kritik
bir durum görüyoruz. Türkiye ekonomisinde iktisadi faaliyetler
yavaşlarken, cari işlemler açığı göreceli olarak
azalırken bütçe açığı maalesef artmaktadır. Bunun nedeni,
bütçe gelirlerinin dolaylı vergilere bağımlı olması ve
üretimin ithalata bağımlı yapısıdır.
Cari
işlemler açığı, millî gelirin yüzde 10undan
aşağı bir türlü inememektedir. Türkiye, cari açık konusunda
maalesef yine dünya rekortmenidir.
Enflasyona
baktığımızda da yüzde 11,1e bir yükselme görüyoruz.
Nisan
ayı bütçe gerçekleşmelerine göre ithalde alınan katma değer
vergisi geçen yıla göre yüzde 11,8 düşmüştür. Bireysel kredi
artışı ve ithalde alınan KDVye
bakıldığında iç talepte yılın ikinci
çeyreğinde bir hareketlenme görülmemektedir. Tabii, ithalatın
düşmesi elbette olumlu görülebilir bir değerlendirme olmakla
birlikte, bunun da vergi gelirlerine olumsuz yansımasını
görüyoruz.
Tasarruflar yetersizdir ve büyüme durma
noktasına gelmiştir.
Cari işlemler ve dış
ticaret dengelerindeki bu problemler devam ederken, artık orta vadeli
programda da bir revizyon kaçınılmaz hâle gelmiştir.
Ödenemeyen çekler mart ayında
yüzde 354 artmıştır. Mahkemeye konu olan 2011 Martında
3.793 çek varken, 2012 Martında bu 17.224e yükselmiştir.
Teşvik düzenlemeleri yeterince ve
zamanında ortaya çıkmadığı için yapılan
açıklamalar yatırımcıları tereddüde sevk etmektedir.
Tüketici Güven Endeksi, Tüketici
Beklenti Endeksi ve Tüketim Eğilimleri Endeksinde bir azalma eğilimi
vardır. Nisan ayında yatırım harcamaları azaldı,
faiz harcamaları yüzde 64 arttı ve vergi gelirlerinde de yüzde 3lük
bir artış görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bütçe
oldukça problemli bir hâle gelmeye başlamıştır. Hükûmet
acele etmektedir. Basın toplantısıyla, 2/B Kanunundan
yararlanacak vatandaşlara Altı aylık sürenin sonunu beklemeyin,
hemen bu hafta başvurunuzu yapın ve arazinizi alın.
çağrısı yapılmıştır.
Nisan ayı enflasyon ve ihracat
verilerinden sonra hazinenin nakit dengesi de bu telaşın sebebini
ortaya koymaktadır.
Bütçe gelirlerinin ve vergi
gelirlerinin tahsilat nispetlerinde bilhassa son yıllarda ciddi
düşüşler meydana gelmiştir. Bu durum ciddi bir tehlike
işaretidir. 2007den 2011 sonu itibarıyla
baktığımızda bütçe gelirleri tahsilat nispetinin yüzde
85ten yüzde 74,5a düştüğünü görüyoruz. Vergi gelirleri tahsilat
nispeti olarak yüzde 90dan yüzde 84e kadar düşmüştür. Beyana
dayanan gelir vergisinin tahsilatlarında bir vahamet söz konusudur, yüzde
55,9dan yüzde 46,9a kadar ciddi düşüşler vardır.
Tabii, bunun anlamı ne? Bize göre
bunun anlamı şu: Mükellef zor durumda çünkü ekonomi iyi gitmiyor,
mükellef kazanamıyor, vergisini ödeyemiyor. Hata ne Gelir İdaresinde
ne mükellefte hata Hükûmette değerli arkadaşlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Bu
düşüncelerle, muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Akçay.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Aydın Ayaydın.
Buyurun Sayın Ayaydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYDIN AĞAN AYAYDIN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi adına, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Bugün burada görüşmeye
başladığımız ve Maliye Bakanlığınca
hazırlanan kanun tasarısı, ülkemizin en acil
ihtiyaçlarından biri olan vergi sisteminde köklü bir reform anlayışından
uzak, makroekonomik dengeleri etkileme kapasitesi oldukça
sınırlı, etkin ve istikrarlı bir vergi sistemi içermeyen
bir düzenlemedir. Ancak özellikle bu tasarının Genel Kurulda
görüşülme usulüne yönelik eleştirilerimi belirtmek istiyorum.
Gündemimizde yer alan bu tasarı
temel kanun olarak görüşülmektedir. Temel kanunların Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülme biçimi Meclis
İçtüzüğünün 91inci maddesinde düzenlenmiştir. Hangi
yasaların temel kanun olarak görüşüleceği belirlenmişken,
artık bir AKP klasiği hâline gelmiş bir uygulama sonucunda,
madde sayısı fazla olan hemen her tasarı temel kanun olarak
görüşülmeye başlanmaktadır. Bu tasarı da temel kanun olma
özelliği olmamasına rağmen temel kanun olarak
görüşülmektedir. Bugün temel yasa adı altında o kadar çok ve
farklı alanlardaki maddeleri sadece iki bölümde görüşme imkânı
bulabileceğiz. Birbirinden farklı içerikli maddeleri ne yazık ki
aynı bölümde görüşmek ne kadar doğrudur, sizlerin takdirinize
bırakıyorum.
Nitekim, temel kanun olmayan bir
yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda temel kanun olarak
görüşülmesi Anayasa Mahkemesinin kararlarına da
aykırıdır.
Temel kanun dayatması, özel
görüşme ve oylama usulünün nasıl
yaygınlaştırılabileceğine, milletvekillerinin yasama
etkinliklerine gereği gibi katılmalarının nasıl
sınırlanabileceğine uygulamalı bir örnek
oluşturmaktadır.
Demokratik hukuk devleti
anlayışıyla bağdaşmayan bu durum, Anayasanın
Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileriyle ilgili 87nci maddesi
yönünden de sakıncalar içermektedir. Daha önce de defalarca dile
getirmemize rağmen tüm bu hususların AKP tarafından dikkate
alınmaması, AKPnin Parlamentoya olan saygısını da
gözler önüne sermektedir.
Gelelim tasarının
esaslarına. İzin verirseniz, öncelikle bu tasarı ekseninde
ülkemizin ekonomik ve mali durumu üzerinde bazı tespit ve
değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
Uzun süredir başta Sayın
Maliye Bakanımız olmak üzere ekonomi yetkililerinden sık
sık duyduğumuz cümlelerden biri, Türkiyenin kamu mali dengesi
açısından çok iyi noktada olduğudur.
Belirtmeliyim ki 2011 bütçe
performansı sıkıntılı görülmektedir. Ancak bu tablo ne
kadar kalıcı ve sağlıklı bir mali yapıdan
kaynaklanmaktadır, ona bakmak gerekir. Zira asıl olan, rakamsal
analizler değil, nedensel analizler yaparak içinde bulunduğumuz
durumu en iyi şekilde ortaya koyabilmektir.
2011 yılına ilişkin
pembe mali tablo esas itibariyle iki temel nedenden kaynaklanmaktadır:
Bunlardan birincisi, ithalden alınan katma değer vergisindeki
artış; ikinci neden ise, 6111 sayılı Kanun uyarınca
vergi alacaklarının yeniden yapılandırılması yani
af kapsamında elde edilen 13,3 milyar Türk lirasından
kaynaklanmaktadır. İyi analiz edildiğinde görülecektir ki bütçe
performansına etki eden bu iki unsur aslında Türkiye ekonomisinin
sağlıksız yapısının işaretleridir ve
görünürde bütçenin gelir yapısını düzeltiyor gibi gözükmesine
karşın çok temel sorunları beraberinde getirmektedir.
Ne demek istediğimi
biraz daha açmak istiyorum: Bugün Türkiye ekonomisinin en kırılgan
alanı yüksek cari işlemler açıklarıdır. Bunu yaratan
etken ise yanlış faiz ve kur politikaları nedeniyle
gereğinden fazla değerli olan Türk lirasının ithalatı
coşturmasıdır. Bu denli artan ithalat doğal olarak ithalden
alınan katma değer vergisinin de beklentilerin üzerinde
artışına yol açmakta ve bütçede gelir rakamlarını
düzeltme eğilimine götürmektedir.
Yine, vergi
alacaklarının yeniden yapılandırılması yani af
kanunu kapsamında toplanan para ise vergi borcunu zamanında ödeyen
mükelleflerin cezalandırılması pahasına
çıkartılan dördüncü vergi affının sonucudur. Bu, bir
başarı öyküsünden ziyade, Maliye Bakanlığının
aczini ortaya koymaktadır. Zira, AKP İktidarı ortalama iki-iki
buçuk yılda bir vergi affı çıkarmaktadır. Bu kadar
sıklıkla mali afların çıkması o ülkenin ne kadar
sağlıksız bir mali yapıda olduğunu göstermeye
başlı başına yeterli bir unsur olarak
karşımıza çıkmaktadır. Sorun affa ihtiyaç duyan
mükellefte değil, onu vergisini ödeme sıkıntısına
düşüren sözde başarılı AKP İktidarındadır.
Şimdi sormak
istiyorum: Bu iki unsura dayalı bütçe performansı sürdürülebilir mi?
Elbette hayır çünkü 6111
sayılı Kanunla getirilen af kapsamında bu yıl geçen
yılki kadar gelir gelmeyecektir. 2011 yılı sonu itibarıyla
13,3 milyar Türk lirası gelir elde edilmişken Ocak-Nisan 2012
döneminde ancak 2,7 milyar Türk lirası gelir elde edilmiş ve toplamda
16 milyara ulaşılmıştır.
Af kanununa rağmen, borcunu
yapılandıran mükellef, ne yazık ki işler iyi gitmediği
için, bu düzenleme kapsamında eşi ve benzeri bir başka ülkede
görülmeyen affın affını da AKP İktidarı sayesinde
görmüş bulunmaktadır.
İthalat azaldıkça ithalden
alınan KDV tutarı da azalacaktır. Bu nedenle, 2012 bütçe
performansı ne yazık ki sıkıntılı olacağa
benziyor. Nitekim, Sayın Bakan da bu gerçekleri bildiğinden,
ekonomideki yavaşlamaya paralel olarak söz konusu performansta bir
bozulmanın söz konusu olduğunu belirtmiştir.
Öte yandan, 2012 yılı
Ocak-Nisan döneminde vergi gelirleri geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 10 oranında artarken, faiz hariç bütçe giderleri ise yüzde 14,1
oranında artmıştır. Gelir-gider arasındaki makas
günden güne açılmaktadır. Daha vahim ve endişelendirici olan ise
faiz giderlerindeki yüksek artışlara dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Anlaşılıyor ki pembe
tablolar yerini ülke gerçeklerine bırakmaktadır. Büyüme yüksek iç
talepten kaynaklanmış, iç talep ithalatı tetiklemiş,
ithalat rekor düzeyde cari açığa ve vergi gelirleri
artışına sebep olmuş; artık, deniz bitmiştir.
Büyüme rekor düzeydeki cari açıktan ve 2010-2011 yılında genişleyen
iç talepten kaynaklanmaktadır. Dış kaynaklardan elde edilen
döviz açığıyla ve banka kredilerine dayalı yüksek iç talep
ile büyüme ne kadar sürdürülebilir, bunu sizlerin takdirine
bırakıyorum.
Tasarruf düzeyi yüzde 13lere
inmiş. Hane halkının yarısı gelirinden fazla harcama
yapan bir ülkede böylesi bir büyüme modeli sürdürülemez. Nitekim, bunu geç de
olsa fark eden ekonomi yönetimi tasarruf paketi hazırlamış ancak
hâlâ yasalaştıramamıştır. Özetle, göstergeler de
işaret ediyor ki 2012 o pek övünülen kamu dengesi açısından dahi
zor bir yıl olacaktır.
Tüm bu söylediklerim doğru
olduğu ve pembe tablolar gerçek olmadığı içindir ki kamu mali dengesindeki başarıyla
fazlasıyla övünen, hatta diğer ülkelere akıl vermeyi
düşünen AKP Hükûmeti beş aydır memurlarına zam vermeyerek
ancak vergilerini zamlı toplayarak tarihe geçtiği gibi, kamu
çalışanlarına ancak yüzde 3,5+4 oranında zam önerebiliyor.
Hükûmet bütçe açığı, cari
açık, orta vadeli mali plan, kamu disiplinini gerekçe göstererek
çalışanlarına tatmin edici bir zam verilmemesinin gerekçesini
ilan etmiştir.
Sayın Maliye Bakanı ise
atanmış bu heyetin yüzde 4+4 oranında zam tespitinden bile -ki
yıllık ortalama yüzde 6ya tekabül etmektedir- şikâyet ediyor ve
Memur maaş zamları imkânların çok ötesine taştı.
diyebiliyor. Şimdi bütçe ile ilgili ne tedbir alacağız, ona
bakacağız. diyor. Hani Türkiye ekonomisi çok parlaktı, hani
Türkiye ekonomisi çok başarılıydı? Madem parlaktı,
neden kamu çalışanlarınıza yüzde 4+4 verebiliyorsunuz? Kamu
çalışanları bunu mu hak ediyor?
Yeri gelmişken belirtmek isterim
ki kamu çalışanlarına yönelik zam tespiti süreci maalesef
öngördüğümüz şekilde gerçekleşmiş, toplu sözleşme
süreci bir mizansenden öteye gidememiştir. Toplu sözleşmeye imkân
sağlayan kanun
tasarısının görüşmeleri sırasında
söylemiştik. Yapılan şey, dikensiz bir gül bahçesi
yaratılarak toplu sözleşme yapılıyor izlenimi vermektir.
Zira toplu sözleşme süreci sonunda anlaşma sağlanamaması
nedeniyle konu Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna götürülmüştür. Peki, hangi
hakem kuruluna? Bakanlar Kurulunca atananlardan oluşan Hakem Kuruluna.
Açıkçası,
böylesi bir yapı ile toplu sözleşme görüşmelerine gerek yoktur.
Hükûmetin toplu sözleşmeyi getirdiği nokta, Bakanlar Kurulunun
kararını Hakem Kurulunun açıklamasından ibarettir. Öyle
görünüyor ki kamu emekçilerinin hakları parlak Türkiye ekonomisine kurban
edilmiştir.
Peki,
sağlıklı bir ekonomi ve mali yapının anahtarı
nedir? Tabii ki etkin bir vergi sistemi. Bir vergi sistemi ne kadar etkin
olmalı ise bizim vergi sistemimiz de etkinlikten o kadar uzaktır.
İzninizle, bazı verileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
2011 yılında
254 milyar Türk lirası vergi geliri tahsil edilmiş. Vergi
gelirlerinin kompozisyonuna baktığımızda bu tutarın
75,8 milyar Türk lirası gelir üzerinden; 6,2 milyarı servet üzerinden
ve geri kalan, aslan payı olan 172 milyar Türk lirası ise harcama
üzerinden yani vatandaşımızın kullandığı
benzin ve mazot, sigara ve alkollü, tütünlü içeceklerden elde ediliyor.
2011
yılında tahsil edilen beyana dayalı gelir vergisi toplamı
sadece 2,7 milyar Türk lirasıdır. Bu tutar, tahsil edilen vergi
gelirlerinin yaklaşık yüzde 1ine tekabül ediyor.
Vergi
gelirlerinin yüzde 68i harcamalar üzerinden alınan dolaylı
vergilerden oluşuyor, adaletsizlik de burada başlıyor. AKP İktidarı
döneminde artarak bütçenin temel
finansman aracı haline geliyor dolaylı vergiler.
Bu duruma tipik örnek özel iletişim vergisidir. 1999
depremi sonrası geçici olarak çıkarılan, uygulama süresi her
yıl uzatılan ve nihayet AKP İktidarınca 2004
yılında 5228 sayılı Kanunla kalıcı hâle
getirilen özel iletişim vergisi bir türlü kaldırılamamakta çünkü
2011 yılında beyana dayalı olarak ancak 2,7 milyar Türk
lirası gelir vergisi alabilen devletin bu dönemde özel iletişim
vergisi geliri tam 4,4 milyar Türk lirası olmuştur. Evet, hazır
halk bu vergiye de alışmışken, doğrudan vergi
toplayamıyorken böylesine bir hazır gelirden vazgeçmek AKP
İktidarının da pek işine gelmiyor.
Akaryakıt üzerindeki yüksek vergi
yükü gittikçe artmaktadır. Akaryakıt üzerinden önce ÖTV, ÖTVli fiyat
üzerinden de KDV alınmaktadır. Devlet, akaryakıt
istasyonlarını ve Tekel bayilerini vergi tahsil bürosu gibi
kullanmaya devam ediyor.
ENGİN ALTAY (Sinop) Eczaneler de
öyle.
AYDIN AĞAN AYAYDIN (Devamla)
Bakınız, gelir üzerinden alınan kurumlar vergisi ile gelir
vergisi tahsilatının millî gelire oranı Türkiyede yüzde 6 iken
Avrupa Birliği ortalaması yüzde 13tür, bazı Avrupa ülkelerinde
bu oran yüzde 30lardadır.
Yapılan inceleme ve analizlerden
görüyoruz ki, Türkiyede kayıt dışılık gayrisafi yurt
içi hasılanın yüzde 30u dolayındadır. Sormak istiyorum, bu
tablo dünyanın 18inci, Avrupanın 6ncı büyük ekonomisine
yakışıyor mu? Böylesi bir tablo ile Türkiye daha ne kadar
gidebilir, nereye gidebilir?
Kayıt altına alınamayan
ekonomi sonucu tahsil edilemeyen vergi, sisteme alınmışlara,
işçiye, memura, esnafa yüklenmekte, kümesteki kazlar ha bire
yolunmaktadır. Kayıt dışı ekonomi, kamu finansman
dengesi üzerinde yarattığı olumsuz sonuçların yanı
sıra, vergisini tam ve zamanında ödeyen mükelleflerle kayıt
dışı çalışan mükellefler arasında rekabet
eşitsizliğine yol açıyor.
Tasarının 12nci maddesiyle
gelir vergisi stopajı teşviki öngörülüyor. Buna göre, 31/12/2023
tarihine kadar belirlenen illerde gerçekleştirilmiş
yatırımlarda istihdam edilen işçilerin ücretlerine tekabül eden
vergi, on yıl süreyle, beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden asgari
geçim indirimine öncelik vermek suretiyle terkin edilecektir. Yani
işverene sağlanan teşvik hesaplama yöntemiyle
sınırlandırılmaktadır. Örneğin, 886 lira maaş
alan evli ve 2 çocuklu bir asgari ücretliden kesilen 133 lira vergiden önce 100
Türk lirası asgari geçim indirimi mahsup edilecek, kalan 33 Türk
lirası ancak işverene teşvik olarak yansıyacaktır.
Şimdi sormak istiyorum: Ülkemizde
pek çok işçinin asgari ücret aldığı ve bu ücret üzerinden
istihdam edildiği gerçeği çerçevesinde bu işveren için
teşvik bu kadar mı? Bu teşvik yeterli mi? Elbette hayır.
Maddeyi gören de sanki işverene büyük bir teşvik getiriliyor sanacak.
İşverene bu kadar
desteği lütfeden AKP Hükûmeti tasarıda işçilerimizi de
unutmamış. Hâlihazırda işsizlere ödenen işsizlik
maaşından kesinti yapılmazken İşsizlik Fonunun
değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan gelirleri üzerinden vergi
stopajı yapılmaktadır. Ancak İşsizlik Fonu
gelirlerinden kesinti yapılamayacağına ilişkin kanun hükmü
nedeniyle ihtilaflar yaşanmaktadır.
Tasarının 26 ve 27nci
maddeleri ile AKP Hükûmeti, 2008 yılında
çıkardığı 5754 sayılı Kanunla getirdiği
İşsizlik sigortası gelirleri vergiye tabi değildir. Bu
gelirlerden hiçbir vergi, resim ve harç kesintisi yapılamaz. hükmünü yine
kendi kaldırıyor. Önce kendi getirdiği Vergiye tabi tutulmaz.
hükmünü kaldırıyor, sonra da vergi alınmasını
sağlayan düzenlemeyi ekliyor ve adını da açıklık
getirmek koyuyor. Doğrusu, tebrik ediyorum AKP Hükûmetini.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının en önemli bölümlerinden bir tanesi de 150 metrekarenin
altındaki konut inşaatlarına yüzde 18 KDV getirilmektedir. Yani
konut sahibi olmak isteyen dar gelirli vatandaşlarımız, bundan
sonra zaten alamadıkları konutlara bir de yüzde 18 KDV
uygulaması geldiği vakit, artık hiç konut sahibi
olamayacaklardır.
Şimdi, deniliyor ki: Biz bölgesel
ranta göre 150 metrekarenin altındaki konutlara KDV getireceğiz.
Bunun kıstası ne olacaktır, hangi kesimin alacağı
konutlarda KDVyi yüzde 18e çıkaracaksınız, bunu Bakanlar
Kurulu belirleyecektir. Böyle bir uygulama olmaz.
Siz, kime, hangi oranda vergiyi
getireceksiniz, bu kanunda bunu yasayla belirlememiz gerekiyor. Aksi takdirde
sübjektif bir değerlendirme olacaktır, kim hangi konutu hangi vergiyle
alacağını bilemeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYDIN AĞAN AYAYDIN (Devamla)
Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Ayaydın.
Gruplar adına dördüncü
konuşmacı, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Manisa
Milletvekili Sayın Recai Berber. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Berber, buyurun.
ENGİN ALTAY (Sinop) Şu
konuya bir açıklık getirelim Sayın Berber, hakikaten öyle mi yani?
AK PARTİ GRUBU ADINA RECAİ
BERBER (Manisa) Hangisine?
ENGİN ALTAY (Sinop) KDV var
mı konutlara?
RECAİ BERBER (Devamla) Merak
etmeyin değerli arkadaşlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 258 sıra sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ekonomik büyüme, üretim ve
istihdamın en önemli kaynağını yatırımlar
oluşturmaktadır. AK PARTİ hükûmetleri döneminde
yatırımlara yönelik önemli teşvikler getirilmiş olup, yeni
teşvik sistemi Hükûmetin uygulamaya koyacağı 4üncü teşvik
sistemidir. 2003, 2006 ve 2009 yıllarında da dönemin
ihtiyaçlarını gözeterek teşvik sistemleri hükûmetlerimiz
tarafından yenilenmiş, ayrıca belli dönemlerde kısmi
teşvikler uygulamaya konulmuştur.
İstikrarlı büyüme sürecinin
devam ettirilmesi, ekonomik kalkınmanın
hızlandırılması ile rekabet gücünün,
yatırımların, üretimin ve istihdamın
artırılması için, ulusal sanayinin yapısal dönüşümünü
hızlandırarak cari açığın azaltılmasına
katkı sağlayacak, katma değeri, teknolojisi ve ARGE içeriği
yüksek stratejik yatırımların özendirilmesi, bölgesel
gelişmişlik farklarının giderilmesi ve kümelenme faaliyetlerinin
desteklenmesine yönelik olmak üzere yatırım teşviklerinin
geliştirilmesi ve yenilenmesi büyük önem taşımaktadır.
Geçtiğimiz yılların göstergeleri bu önemi göz önüne sermektedir.
2002 yılında toplam yatırımlar 59
milyar lira iken 2011 yılında yaklaşık 5 kat artarak 283
milyar liraya ulaşmıştır. Özel sektörün
yatırımlar içindeki payı 2002 yılında 43 milyar
lirayken bugün, 2011 yılında 235 milyar liraya
ulaşmıştır. 2009 yılının Temmuz ayından
bu yana mevcut teşvik uygulaması kapsamında 11.382 adet
teşvik belgesi düzenlenmiş ve bu belgeler kapsamında 157 milyar
lira tutarında yatırım ve 375.609 kişiye de istihdam
öngörülmüştür.
2009 yılında uygulamaya konulan teşvik
sisteminin bir önceki, 2006 yılındaki sisteme göre belge
sayısı itibarıyla yüzde 17, sabit yatırım tutarı
itibarıyla yüzde 73 oranında artış
sağladığı görülmektedir. 2009 yılında teşvik
sistemiyle büyük ölçekli yatırımların, özellikle de
uluslararası doğrudan yatırımların ülkemize çekilmesi
hedeflenmiş ve başarılmıştır. Bunu nereden
biliyoruz? Gerçekten, yatırım ölçeğine göre, birim teşvik
belgesine göre sağlanan yatırım miktarları bu dönemde son
derece artmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakanımız tarafından
ana hatlarıyla açıklanan yeni teşvik sistemi, daha önce Bakanlar
Kuruluna verilmiş olan yetkiler çerçevesinde yapılabilecek
düzenlemelerin yanı sıra yeni birtakım uygulamaları da
getirmektedir. Bu nedenle, gerekli yeni yasal düzenlemelere bu kanunun muhtelif
maddelerinde yer verilmiştir. Bu kanunla getirilen hususlar
yatırım teşviklerinin kapsam ve etkinliğini artırmaya
yönelik çok önemli düzenlemelerdir.
Yeni teşvik sisteminin hedefleri şu
şekilde belirlenmiştir: Cari açığın
azaltılması amacıyla ithalat
bağımlılığı yüksek olan ara malı ve üretim
ürünlerinin artırılması, en az gelişmiş bölgelere
sağlanan yatırım desteklerinin artırılması,
bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması,
giderilmesi, destek unsurlarının etkinliğinin
artırılması, kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesi ve en
önemlisi teknolojik dönüşümü sağlayacak yüksek ve orta yüksek
teknoloji içeren yatırımların lokasyonuna
bakılmaksızın desteklenmesi.
Yeni teşvik sistemi bu hedeflere
yönelik olarak dört ana bileşenden oluşmaktadır; genel
teşvik uygulamaları, bölgesel teşvik uygulamaları, büyük
ölçekli yatırımların teşviki ve stratejik yatırımların
teşviki şeklinde.
Bu kapsamda bu kanunla sağlanacak
imkânlar: KDV istisnası, kurumlar vergisi istisnası, vergi indirimi,
sigorta primi işveren hissesi desteği, asgari ücret üzerinden
alınan vergilerin sıfırlanması, kaldırılması
belli bölgelerde, faiz desteği, yatırım yeri tahsisi, gelir
vergisi stopajı desteği, KDV iadesi desteği
sağlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu hususla ilgili, kanunda yer alan maddelerden kısaca
bahsetmek istiyorum: Tasarının 12nci maddesinde,
yatırımların ekonomik ve sosyal açıdan göreceli olarak daha
az gelişmiş bölgelerimize yönlendirilmesini sağlayarak bu
bölgelerde istihdamın artırılması ve bölgesel
gelişmişlik farklarının azaltılması temel
ekonomik hedeflerden birini oluşturmaktadır. İstihdamdan
kaynaklanan mali yüklerin hafifletilmesi ise bu hedefin gerçekleştirilmesi
açısından çok önemli bir role sahiptir. Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenen illerde -ki bu altıncı bölge- teşvik belgeli
yatırımlarda -maddenin yürürlük tarihinden 31/12/2023 tarihine kadar
gerçekleşen yatırımlarda- teşvik belgesinde öngörülen ve
fiilen istihdam edilen işçilerin asgari ücret üzerinden hesaplanan gelir
vergisi tutarları yatırımın kısmen veya tamamen
işletmeye alınmasından itibaren on yıl süreyle muhtasar
beyanname üzerinden hesaplanacak, ancak alınmayacak ve terkin edilecek.
Tabii, ben burada, notlarımda
belirtmedim ama Sayın Ayaydın Böyle bir istisnanın çok
anlamı olmayacak, zaten asgari ücret Türkiyede neredeyse vergi
dışı bırakıldı. gibi bir açıklama
yaptı. Yani bundan önceki bütçe görüşmelerinde, daha önceki bütün
çalışmalarda Türkiyede asgari ücret üzerinden hâlâ vergi
alınıyor, vergi alınıyor. diye bu kürsülerde dile
getirildi. Şimdi deniliyor ki: Zaten asgari ücret üzerinden çok cüzi,
yani hayat standardı indirimi vesaire, asgari geçim indirimi nedeniyle
indirimler var, geri kalan kısmını sadece almıyorsunuz.
Dolayısıyla, bunun da çok fazla önemi yok. gibi bir açıklama
geldi. Doğrusu hayretle izledim. Türkiyenin her yerinde bugün gerçekten
evli ve 3 çocuk babası, çalışan veya aile indiriminden
dolayı, ortalama yüzde 5 civarında, gerçekten asgari ücretten vergi
alınıyor ancak biz, bu şekilde yapmakla sadece vergi
desteği değil, aynı zamanda, bu bölgelerde daha önceki
teşvik sistemimizde sadece işveren sigorta primi desteği
sağlanırken şimdi, işçiden kesilmesi gereken,
çalışana ait sigorta primi de Ekonomi Bakanlığı
tarafından üstlenilmek suretiyle, hem vergi hem SSK primi olarak
sıfır bir vergi yüküne geliyoruz. Yani bundan önceki yıllarda
hep, şu söylenirdi: Yatırımcılarımızın
çoğu, işte, Türkiyede istihdam üzerindeki yüklerden dolayı,
komşu ülkelere, Mısıra vesaireye gidiyor, dolayısıyla
bizim, belli bölgelerimizde istihdam üzerindeki vergi yükünü
kaldırmamız lazım. Sadece vergiyi değil, sigorta primini
dahi sıfırlıyor bu teşvikle. Dolayısıyla, tabii,
burada yine, aynı şekilde, bu bölgeler Çinle mukayese edildi
Sayın Kaplan tarafından. Böyle bir şey yok. Burası,
mukayese edilse edilse, büyüme yönünden, yatırımların cazibesi
yönünden, bu bölgede yapılacak yatırımlar yönünden benzeyebilir
yoksa Türkiye'nin her yerinde asgari ücret net olarak aynı, bu bölgede de
aynı yani biz Türkiye'nin belli bir bölgesinde asgari ücrette bir
farklılaştırma yapmıyoruz
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Öyle bir anlamda söylemedim.
RECAİ BERBER (Devamla) Evet,
oraların fakirleşeceğinden, Çin gibi olacağından
şey yaptınız. Tam tersine, Çindeki büyümenin belki daha üstünde
bir büyümeyi bölgesel olarak buralara sağlamış
olacağız ve daha büyük bir destek sağlamış
olacağız.
Ayrıca, bu maddeyle,
yatırımların devlet yardımları hakkındaki kararla
belirlenecek illerde, yatırıma başlama tarihinden itibaren,
maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarları toplam
yatırıma katkı tutarının yüzde 50sini ve gerçekleşen
yatırım harcamasını aşmamak kaydıyla, cari
dönemde de yatırım teşvikinden yararlanmış olacak.
Değerli arkadaşlar, 2009
yılındaki teşvikte, hem komisyonlarımızda hem de
çalışmalarda, piyasada, herkesin, iş âleminin itiraz ettiği
husus, hem başka faaliyetlerinden elde ettiği gelirlerden
bunları mahsup edemiyor olmasıydı -vergi desteğini- hem de
o faaliyetle ilgili yatırımın tamamlanmasından sonra kazanç
elde edeceği için ondan yararlanamıyordu. Şimdi, bütün
Türkiyede yapılacak olan yatırımların daha yatırım
aşamasındayken, başka faaliyetleri varsa o faaliyetlerden elde
ettiği gelirden düşmek suretiyle, vergiden indirmek suretiyle
doğrudan doğruya devletin vergi katkısı yatırım
aşamasında gerçekleşmiş oluyor. Tabii, Bakanlar Kuruluna
yetki veriyoruz ve burada Bakanlar Kurulu ile hem bölgeler itibarıyla hem
de yatırım türleri itibarıyla burada sağlanacak olan
indirimler belirlenmiş olacak.
Ayrıca, Türkiye genelindeki
bölgesel teşviklerin dışında
yatırımcıları sektörel bazda iş birliğine ve
kümelenmeye teşvik etmek açısından organize sanayi bölgeleri,
yine kanunda Gökçeada ve Bozcaada gibi yerler, Bakanlar Kurulunca belirtilen
kültür ve turizm koruma gelişim bölgelerinde yapılacak turizm
yatırımları, Türkiye'nin neresinde olursa olsun,
yatırım desteklerinden daha avantajlı koşullarda
sağlanmış oluyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bu tasarının önemli
bir bölümü teşvikle ilgili düzenlemeler, ancak bir torba kanun
niteliğindeki bu tasarıda başka düzenlemeler de var. Ben
şimdi kısaca onlara da değineceğim.
Bir kere, burada, gayrimenkul sermaye
iradı istisnası eleştirildi. Ekonomik anlamda bir
haksızlığın, bir adaletsizliğin giderilmesi söz
konusu. Bu meslekte bulunan arkadaşlar da bilir ki serbest meslek erbabı,
ticari ve zirai kazancı olanlar, buna basit usulde en küçük esnaf da
dâhil, 3 bin liralık istisnadan yararlanamıyor çünkü gelir grubu
itibarıyla sayılmış, gelirin düzeyi itibarıyla
değil.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Onları da
yararlandıralım canım.
RECAİ BERBER (Devamla) Şimdi,
burada şöyle bir düzenleme yapılıyor, deniliyor ki: Başka
gelirler de elde ediyor olsa bile, eğer geliri yıllık 88 bin
lirayı aşıyorsa bu istisnadan yararlanmasın. Yani bunu
aşıyorsa 3 bin liralık istisnadan da yararlanmasın, bir
eşitlik sağlayalım.
Ayrıca, ben, yeri gelmişken
Maliye Bakanlığımızın, Gelir İdaremizin bu
dönemde 2011 yılı kira gelirleriyle ilgili
başlattığı seferberliği ve aldığı
sonucu burada alkışlıyorum, tebrik ediyorum. Çünkü daha
beyanname vermeden mükelleflere nasıl beyanname vereceğini
aldığı başka bilgilerle, donelerle toplayıp örnek
beyannamesini -tabiri caizse- ona danışmanlık, rehberlik yapmak
suretiyle kendilerine gönderdi süresinden önce, herkes de
şaşırdı. Dedi ki: Ya, benim böyle bir gelirim vardı
da Maliye nasıl bunu tespit etti? Şimdiye kadar beyan etmemiş,
binlerce, on binlerce mükellef Nasıl olsa kira geliri, kimse bilmez.
filan diye beyan etmemiş ve bu dönemde hem mükellefiyet tesisi
açısından hem de kira gelirlerinden elde edilen kazançların
vergi dışı kalmasını önleme yönünden çok büyük bir
başarı sağlandı. Bence bu, bu gelir grubunda bir pilot
uygulama, belki önümüzdeki dönemde diğer beyana dayanan vergilerde de
başka mekanizmaları kullanmak suretiyle mükelleflere önümüzdeki
yıl verecekleri beyannameyi en azından Şöyle doldur, böyle
gönder. şeklinde bir örnek beyanname göndermek herhâlde çok etkileyici
oluyor, çok faydalı oluyor. Onun için bunun eleştirilecek bir
yanını ben şahsen ekonomik anlamda da hukuk anlamında da
adalet anlamında da göremedim.
Değerli milletvekilleri,
tasarının 6ncı ve 37nci maddelerinde yabancı
kaynağın öz kaynağı aşan kısmına
ilişkin faiz, komisyon, vade farkı gibi finansman giderlerine
kısıtlama geliyor. Bu tasarıda kısıtlama Bakanlar
Kuruluna yetki veriyor yani Bakanlar Kurulu şu hâliyle otomatik olarak
girmiyor devreye ve yüzde 10uyla kısıtlı. Komisyonda
yapılan bir değişiklikle de öz kaynakları aşan
kısmı sadece bununla, ona münhasır olmak üzere. Dolayısıyla,
eğer bir işletme daha az yabancı kaynak kullanıyorsa, yani
öz kaynaklarını aşan bir yabancı kaynak kullanmıyorsa
o zaman böyle bir gider kısıtlamasıyla da zaten muhatap
olmayacak. Böylece bizim şirketlere öz sermaye koymak yerine kredi
kullanmanın, hatta kendi parasını şirketine kredi olarak vermenin de önünü kesmiş oluyoruz.
Hep söylenirdi: Yabancı kaynaklar kurumlar vergisinden düşüyor, onun
üzerinden vergi almıyorsunuz... Ancak öz sermaye üzerinden Türkiyede
yıllarca, hem de enflasyonun yüzde 70-80 olduğu dönemlerde enflasyon
muhasebesine geçinceye kadar, maalesef öz sermayeden, öz kaynaklardan vergi
alındı. Şimdi biz bu şekilde ciddi anlamda bir
iyileştirme ve adalet getirmiş oluyoruz.
Tabii, burada yeri gelmişken
belirtelim, bankalar, finans kuruluşları bu uygulamadan istisna çünkü
zaten faaliyeti ve işi bu olan bir kuruma Yabancı kaynak
kullandın. diye gider
kısıtlaması olması çok doğal değildi, bu istisna
getirilmiş oldu.
Değerli arkadaşlar,
Türkiyede -biliyorsunuz, özellikle geçen yıllarda, bu yıl biraz daha
kısmi olarak- özellikle nisan ayı rakamları açıklanınca
sevinerek gördük ki ithalatta bir daralma, ihracatta da artış devam
ediyor. Böylece cari açıkta da ciddi anlamda iyileşme söz konusu.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Büyüme de düşüyor.
RECAİ BERBER (Devamla) Tabii ki
Türkiye'de biliyorsunuz, o büyümeyi istikrarlı hâle getirmek için de bu
kanun çıkarılıyor ve bununla beraber de inşallah büyüme
tekrar toparlanacak.
Özellikle yurt dışından
ithal edilen cep telefonları ve bu tip cihazların, mobil telefon
cihazlarının ithalatında 100 lira ÖTV var ancak yolcu beraberi o
kadar fazla geldi ki son yıllarda, burada bir haksızlık,
eşitsizlik söz konusu oldu. Sadece açılırken cüzi bir miktar
para alınıyordu, şimdi ise 100 TL olarak eşitlendi, ÖTVyle
harç olarak cep telefonunu açtırmaya gittiğinde ödeyeceği rakam
aynı olacak.
Değerli arkadaşlar, belki
arkadaşlar değinmedi ama aynı zamanda Gelir Vergisi Kanununda
şimdiye kadar ihmal edilmiş bir düzenleme de geliyor burada, o da
şudur: Özellikle gider yazma noktasında şehirlerimizde kentsel
alanlarla ilgili olarak ciddi altyapı, sosyal donatı alanları
yapılıyor. Okul, hastane vesaire yaptığı zaman bir
vatandaş onu gelir ve kurumlar vergisinden düşebiliyordu ama
ibadethane yaptığı zaman bunu gider yazamıyordu,
düşemiyordu vergi matrahından. Burada şimdi tabii mülki idare
amirlerinin izin ve denetimine tabi olarak yapılacak ibadethaneler bu
kapsama alınmış oldu. Aynı zamanda Türkiye
Kızılay Derneği bu kapsamdaydı ama Yeşilay
Derneği bu kapsamda değildi. Bunu da Türkiye Yeşilay Cemiyetini
de bu kapsama almış olduk.
Değerli arkadaşlar, kanunun
yine 36ncı maddesinde çok önemli bir adım daha atılıyor.
Türkiye artık bölgesiyle entegre olmuş, yurt dışına
çok ciddi anlamda hizmet veren bir ülke. Pek çok firma, mimarlık,
mühendislik, tasarım gibi, çağrı merkezi gibi hizmetleri
dışarıya veriyor ve buradan elde ettikleri kazançlar ile son
dönemde özellikle sağlık merkezleri ve eğitim kurumları,
bakanlıkların denetimindeki bu kurumlar da yurt dışına
ciddi anlamda hizmet veriyor fakat bir müteahhitlik hizmeti veren firmada
istisna vardı, bunlarda yoktu. Şimdi
Bakanlığımızın da bu şekilde düzenlemesiyle
buralardan elde edilen kazançlarını ayrıca
muhasebeleştirmek ve tespit etmek şartıyla gelirlerinin yüzde
50si vergiden muaf tutuluyor. Bu, gerçekten, bu sektörlerimizin Türkiye
dışındaki çevre ülkelere de ve bölgeye de hizmet vermesi
açısından önemli bir imkân. İnşallah bunun arkası da
gelir, başka destekler de gelir çünkü bu hizmet ihracı bizim için,
bölge ülkelerini dikkate aldığımızda, çok önemli bir kaynak
ve bunu ciddi şekilde destekleyip geliştirmemiz gerektiğine ben
de inanıyorum.
Yine
aynı şekilde, Kamu Finansmanı 4749 sayılı Kanunda
yapılan bir değişiklikle kira sertifikası sistemi ilk defa
bu düzenlemeyle getiriliyor ve hukukta kira sertifikası diye bilinen
sertifikalar sayesinde bir nevi faizsiz tahvil ihraç edilmiş olacak ve bu
şekilde de hem kamu hem de özel sektörün bu sermaye aracıyla da Türkiyeye
ciddi anlamda kaynak getirilmesi söz konusu olacak.
Değerli
arkadaşlar, Maliye Bakanlığı pek çok şeyi ilk olarak
yapıyor, tarihe geçiyor. Maliye Bakanlığı, biliyorsunuz hep
şöyle bilinir: Alır vermez. Değerli arkadaşlar, artık
Maliye eski Maliye değil. Hem geri veriyor hem de faiziyle beraber geri
veriyor. Şimdiye kadar hep mükelleften yana olduğu zaman gecikme
faizleri, gecikme cezaları ama haksız yere herhangi bir şekilde
Maliye tarafından, kendi beyanıyla dahi olsa, beyan etmiş,
yanlışlıkla fazla ödemiş onu geri istediği tarihten
itibaren faiz tahakkuk ettirilecek, faiziyle beraber kendisine geri verilecek.
Bunu da devrim niteliğinde, zihniyet olarak vatandaşla devleti
aynı kefeye, aynı platforma getirme anlamında devrim
niteliğinde bir değişiklik olarak görüyorum.
Değerli
arkadaşlar, daha önce Komisyonumuzda görüşülüp ertelenen bir konu
vardı biliyorsunuz, sağlık ve özellikle ulaştırmadaki
büyük yatırımlarda katma değer vergisinin istisnası söz
konusuydu. Bakın, biz, burada, teşvikte özel sektöre bile bu
imkânı getiriyoruz. Özel sektörün inşaat yatırımları
KDVden istisna değildir ama 500 milyon liranın üzerindeki
yatırımlarda o yük kendi üzerinde kalmasın diye ona da bu
teşviki getiriyorduk, şimdi, aynı şekilde, Millî
Eğitim Bakanlığının projelerinde de KDV
istisnasını getiriyoruz.
Değerli arkadaşlar, tabii,
kanunda çok daha farklı düzenlemeler de var, özellikle küçük
esnafımızı ilgilendiren esnaf muaflığıyla ilgili
limitler vesaire. Bunlarla ilgili çok önemli düzenlemeler var ve kapsamı
çok geniş, çok geniş kesimleri ilgilendiriyor.
Biraz önce yine söylendi, 6111
sayılı Kanun, Türkiyenin sadece gelir elde etmek için değil, o
amaçla değil, sosyal barış amacıyla yapılmış
bir yapılandırmaydı. Bundan bazı kişileri, maalesef
zamanında ödeyememe nedeniyle, zor durum nedeniyle zaten muaf
tutmuştuk, tekrar imkân vermiştik. Şimdi, dört ay içinde yükümlülüklerini
yerine getirmeleri şartıyla
-yeni bir imkân sağlanmıyor- onlara tekrar bu haktan
yararlanma imkânı sağlanıyor. Bu da çok önemli bir adım,
ilgili vatandaşlarımıza hayırlı olsun diyorum.
Değerli arkadaşlar, süremi
tamamlarken şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Komisyonumuzda,
iktidarıyla muhalefetiyle, bu kanun gerçekten
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
RECAİ BERBER (Devamla) -
konsensüs denilebilecek bir şekilde geçti ve büyük katkılar
sağladı arkadaşlar. O katkılar çerçevesinde de önemli
değişikler oldu.
Ben, katkı sağlayan herkese
teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Berber,
teşekkür ederim.
Tasarının tümü üzerindeki
gruplar adına görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, şahısları
adına, Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.
Sayın Kuşoğlu, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısını, bir torba kanunu
görüşüyoruz. Adı böyle ama on dört ayrı kanunda
değişiklik getiren bir kanun bu. On dört ayrı kanunda
değişiklik getiriyor dolayısıyla çok önemli maddeler
içeriyor, çok önemli hükümler içeriyor, tam bir torba kanun.
Tasarının gerekçesinden ve
Sayın Bakanın sunumu sırasında, anlıyoruz ki
yatırımların geliştirilmesi, istihdamın
artırılması, teşvik mevzuatının, son getirilen
teşvik mevzuatı doğrultusunda düzenlemeler içermesi, özellikle
cari açığın kapatılması, tasarrufların
artırılmasıyla ilgili önemli hükümler ihtiva etmesi gereken bir
kanun, bunlarla ilgili düzenlemeleri içeriyor fakat gerekçesinde böyle
söylenmesine rağmen, Sayın Bakanın açıklamaları da bu
yönde olmasına rağmen, gördüğümüz kadarıyla, maddeler
aynı doğrultuda hükümleri içermiyor. Maalesef, bu amaçlar, bu niyet
çok olumlu ama bu yönde düzenlemeler yeterli değil, çok yeterli görmedik,
hatta bunun tersinde düzenlemeler de var. Biz alt komisyonda da, Komisyonda da
iyi niyetli olarak bu konuyla ilgili bir çalışma yaptık, destek
olduk mümkün olduğunca. Biraz önce Sayın Berberin de söylediği
gibi, mümkün olduğunca birlikte bu tasarıyı buraya kadar
getirdik, daha iyi olmasını arzuluyoruz. Burada da bazı
eleştirilerimiz var, özellikle onları belirtmek istiyorum.
Özellikle bu yeni teşvikle ilgili
düzenlemeler konusuna değinmek istiyorum. Evet, yeni bir teşvik
düzenlemesi yapıldı, yine önümüzdeki günlerde bu doğrultuda da
gelecek olan bir torba kanun daha var, onda bazı düzenlemeler var ama
teşvik sistemi deyince, girift, iyi çalışan bir
mekanizmanın düşünülmesi lazım. Yani dişlilerin birbirine
geçmesi lazım bir mekanizma içerisinde ki sistemi teşvik edebilesiniz,
belli yerlerde daha hızlı çalışmayı sağlayabilesiniz,
belli yerlerde yavaşlama sağlayabilesiniz, teşvik sisteminin özü
bu. Yani teşvik bir bütün, bir komple sistem gerektirir. Hâlbuki burada,
Türkiyede önemli bir kayıt dışılık var. Belli
yerlerde sistemi, mekanizmayı daha hızlı
çalıştıramıyorsunuz, bağlantılar kopuk çünkü
Türkiyede en az yüzde 25, hatta yüzde 50ye varan oranda bir kayıt
dışılık var. Kayıt
dışılığı çözmeden teşvik sistemini
çalıştırmak, ne kadar iyi niyetli olursanız olun,
getirdiğiniz hükümlerle sistemi daha iyi hâle getirmek mümkün değil,
önce kayıt dışılığı önlemek lazım.
İşte, eksik olan, bu tasarıda da bundan sonra gelecek
teşvikle ilgili tasarıda da eksik olan en önemli konu bu, kayıt
dışılıkla ilgili maddeler içermiyor bu. Hatta, sigarayla ilgili
maddelerde olduğu gibi, kayıt dışılığı
artırabilecek maddeler de ihtiva ediyor. Böyle olunca tabii ki
sıkıntı getiriyor, soruna çözüm bulamamış oluyor,
teşvik düzenlemelerinin amacına uygun bir düzenleme
yapılmamış oluyor. Özellikle bunu belirtmek istiyorum, çok
önemli bir husustur. Kayıt dışılıkla ilgili olarak
özel hükümlerin getirilmesi lazım ve teşvik düzenlemelerinin
amacına ulaşması isteniyorsa bu konunun ciddiye
alınması lazım diye düşünüyorum.
Biz bu konuyu Komisyonda
görüştüğümüzde Sayın Bakan da hak verdi, ondan sonra bu konuyla ilgili
bazı açıklamalar da yaptı ama bu sadece Maliye
Bakanlığının değil ekonomiyle ilgili bütün birimlerin,
bütün devlet aygıtının birlikte ele alması gereken,
birlikte düşünmesi gereken bir konu. Bu konuyla ilgili olarak da
iktidarın yeterli bir niyete sahip olduğunu şu anda
düşünmüyorum. Maalesef, böyle bir eksiklik görüyoruz.
Şimdi, düzenlemelere girince,
şöyle kuş bakışı olarak bazı maddelerden
bahsetmek istiyorum müsaadenizle. Konulardan bir tanesi, finansman gider
kısıtlaması getiriyor. Şimdi, ekonomideki durumumuzu
görüyorsunuz. Orta Vadeli Programla ilgili olarak da Hükûmetin getirdiği
2012 ve 2014 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programda da
ekonomide bir daralma söz konusu. 2011deki yüzde 8,5luk büyüme, önümüzdeki
yıllarda ya da bu yıldan itibaren düşecek, yarı yarıya
düşecek; işsizlik artacak, büyüme düşecek, yatırımlar
yavaşlayacak. Şimdi, böyle bir ortamda, yatırımların
yavaşladığı bir ortamda, biz, finansman gider
kısıtlaması getiriyoruz, diyoruz ki
Bunu Komisyonda daha sonra
düzelttik, biraz daha olumlu hâle getirdik ama her hâlükârda bunu uygulamak zor
olacak, sıkıntılı olacak. Çünkü, yeminli mali
müşavirler ya da müşavirler, gerçek öz sermaye miktarını
tespit edecekler, onunla alınan kredileri kıyaslayacaklar, buna
ilişkin bir işlem yapılacak. Bunlar, yeni bürokratik
işlemler getiren, sıkıntı getiren düzenlemeler. Ekonominin
bu şekilde olduğu bir ortamda da çok doğru
olmadığı kanaatindeyiz biz. Bu konuyu özellikle de
belirtmiştik.
Yine bir diğer konu, bu konuyla
ilgili olarak da önergemiz var, ibadethanelerle ilgili bir konu. Bizim dinimize
göre, inançlarımıza göre, biz, sevap işlemek -özellikle bedenî
ve mali anlamda sevaplarımız var- buna yönelik, öbür dünyaya yönelik
bir adım atarsak, bunu devletle ilişkilendirmeyiz. Kestiğimiz
kurbanı ya da gittiğimiz haccı gider olarak göstermeyiz. Burada
da, ibadetle ilgili bir konu, sevapla ilgili bir konu maalesef gider olarak
dikkate alınıyor, devletin üstüne yıkılmaya
çalışılıyor, bunu çok doğru bulmadık, bununla
ilgili olarak daha sonra açıklamalar yapacağım.
Yine, varlık kiralama
şirketiyle ilgili olarak da getirilen düzenlemelerin -burada tabii vergiye
ilişkin düzenlemeler getiriliyor, menkul sermaye iradı
sayılıyor, stopaj yapılmıyor ama- bunların da çok
doğru olmadığı, Maliye Bakanlığının bu
konuya karşı çıkması gerektiği kanaatindeyiz. Bunu
özellikle belirtmek istiyorum.
Denetim harçlarıyla ilgili olarak,
bağımsız denetçilere ve yeminli mali müşavir, serbest mali
müşavir gibi meslek mensuplarına getirilen harçların da
diğer benzerleriyle kıyaslarının çok ağır
olduğu kanaatindeyiz, çok net olarak da görülüyor, bununla ilgili de bir
eleştirimiz var.
Yine, konutta getirilen, şimdiye
kadar 150 metrekarenin altındaki konutlarda yüzde 1 olan katma değer
vergisinin şimdi yüzde 8 veya yüzde 18e çıkarılıyor
olması da, ekonomide biraz önce anlatmaya çalıştığım
ortamda sıkıntı çıkaracak. Düşünebiliyor musunuz,
konut alacak olan kişiler en az yüzde 17 daha pahalıya alacaklar. Böyle bir
ortamda bu düzenlemeyi yapmak da çok doğru değildir, bu da
sıkıntı getirecektir.
Yine, İşsizlik
Fonundan kesinti yapılması, zaten tasarrufların
artırılmaya çalışıldığı bir dönemde çok
doğru değil. Uygulamada belki böyle yapılıyor ama bunu da
çok doğru bulmuyoruz.
Yine, affın
affı niteliğinde, aslında tasarıda olmayan son anda
getirilen bir madde var, son anda
Bize de çok ayrıntılı bilgi
verilmedi. Ne kadar kişinin bundan yararlanacağı, ne kadar
kişinin sıkıntıda olduğuyla ilgili açıklamalar
yapılmadı, birdenbire bir madde ihdas edildi, getirildi. Bununla
ilgili olarak da çok daha fazla detaylı bilgi almamız lazım. Ne
kadar kişinin sıkıntıda olduğunu bilmemiz lazım.
Şunu da bilmemiz lazım ki bu aflar, şimdiye kadar mümkün
olduğunca her birkaç yılda bir kullanıldı bu mekanizma; bir
fayda getirmediği çok net olarak görülüyor. Bu konu da özellikle Genel
Kurul tarafından dikkate alınması gerekir düşüncesindeyiz
değerli arkadaşlarım.
Yine, demin
belirttiğim, sigara ve alkolde ilk defa enflasyona endeksli bir zam
mekanizması getiriliyor. Sigarada, özellikle sigaradaki
kaçakçılık çok artmış vaziyette, sigara
kaçakçılığı. Bu zamla bunu daha da fazla
artıracağız. Bu, terörün işine yarıyor; bu,
kaçakçılığı artırıyor; bu, vergi gelirlerini
düşürüyor; bunun da çok iyi düşünülmesi gerekir diye
düşünüyoruz.
Tüm bu duygularla
-vaktim bitmek üzere- ben sabrınız için çok teşekkür ediyorum.
Ayrıntılı bazı konular var, onları maddeler
geldiğinde önergelerle sizlere aktarmaya çalışacağım.
Çok teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kuşoğlu.
Şahısları
adına Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan.
Buyurun Sayın
Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra
sayılı Tasarı üzerinde şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bugün yeni bir torba yasası görüşüyoruz. Bu kaçıncı? Her
taraf dökülüyor, her taraf saçılıyor. Bu kaçıncı torba?
Sayın Bakanım, siz ilk bakan olduğunuzda -2009du
sanıyorum- Komisyona geldiniz -ben daha önce de ifade ettim- bu tür bölük
pörçük toplanmış tasarıların bir daha gelmeyeceğini
ifade ettiniz. Bu, gerçekten mesleğini bilen, samimi bir insanın
duygusuydu ama AKP sizi bu hadiseden uzaklaştırdı. Ben, evvelki
gün bu konuşmayı yapabileceğim bana tevdi edildiğinde
Meclisin ARGEsine sordum, Bana Amme Alacaklarıyla ilgili, AKP iktidara
geldiğinden bu yana kaç değişiklik yapıldı bir
çıkarın. dedim. Şimdi on beş-on altı tane benim
elimde olan var. Bunun bir ciddiyeti yok, onu ifade etmek istiyorum. Buradan
çıkarmak istediğim şey zatıalinizin şahsıyla
ilgili değil, AKPnin ciddiyeti yok. Affın affı, suyunun suyu.
Geçen sene onun öyle olacağı belliydi zaten, nereden bakarsanız
bakın. Bunun önemli bir kısmı da sizin dönemizde olan bir
şey. Baktığınız zaman, akşamdan sabaha kural
değiştirmeye başladınız. Zaten ekonomik gidişat
iyi olmuş olsaydı sizin bu değişiklikleri yapma
ihtiyacınız ortaya çıkmayacaktı.
Sıkıntılı bir durum var, gerçekten problemler giderek
artıyor, siz bunları çözmek için Türkiye Büyük Millet Meclisine
özellikle de bu aylarda getiriyorsunuz. Belki bu sene biraz daha erken geldi.
Teşvik mevzuatı ise dördüncü
diyor arkadaşlar. Bunu bir aşama kaydediyorlar ama bunun bir
aşama falan olduğu yok, üzerine biraz daha bir şey koyuyorsunuz,
üzerine biraz daha ilave yapıyorsunuz problemler çözülmüyor.
Burada bir sıkıntı daha
var; her biriniz farklı bir şey söylüyorsunuz. Sayın
Başbakan açıklıyor, diyor ki: 2012 başından.
Sayın Bakan, ilgili Ekonomi Bakanı diyor ki: Ocak
başından., bir başka Sayın Bakan diyor ki: Temmuz 2011,
hatta Haziran da olabilir. O arada kaç şirket var, hangi bölümünde bu
işin? Sonra, İçişleri Bakanıyla Genel Başkan
Yardımcısına Sus. dendiği gibi, ortalık suspus
oluyor, bir şey çıkmıyor. Bir işte ciddiyet lazım.
Yani haziranda da olabilir, ihtiyacı olan da olabilir, verilmesi gerekli
de olabilir ama burada bunu samimi olarak ortaya koymak lazım.
Kararlarınızda istikrar yok. dediğim bundan.
Ben zaten bu teşvik
yasasıyla ilgili her sayın bakandan farklı bir ses çıkmaya
başladığında şunu söyledim: Hükûmet akordu bozuk
piyano gibi, hangisine dokunsanız farklı ses geliyor. Bir ses
çıkıyor, var bir şey de ama akordu bozuk piyano gibi, her biri
farklı bir şey söylüyor. Müspet bir şeyse kabul edelim bunu.
Ama benim burada ifade
etmek istediğim bir başka şey var: Şimdi, daha önce ben
AKP diferansiyeli dağıttı. dedim, ilgi gördü. Şimdi de aynı
şeyi söylüyorum, benzer şeyi: Siz ekonomiyi yapısal olarak
altüst ettiniz, her defasında motor indirmeye başladınız.
Her defasında önce üçer beşer, daha sonra da avuçla
cıvatayı kenara koymaya başladınız. Tutmuyor! Nereye,
kim, ne sıkıştıracak bilemiyor. Şimdi, bunu
söylediğimiz zaman Bu kadar gereksiz cıvata nereden
çıktı? diyorsanız bu motoru yapan biliyordur yani. Böyle bir
sıkıntı var, her biriniz farklı bir şey söylüyor. İstikrar
olması lazım.
Bakın, bir ay önce,
bir buçuk ay önce Sayın Başbakanın
açıkladığını siz daha mevzuat olarak bugün buraya
getirebiliyorsunuz. Bunu niçin söylüyorum? Parlamentoda arkasında 330dan
fazla desteği olan bir Hükûmet var. Siz bunu
açıkladığınız gün buraya indirebilmeniz
lazımdı. Hiçbirimiz de muhalefet olarak buna karşı
duramazdık, Hadi getirin, bu vatandaşın problemini çözelim.
derdik.
Biraz önce, benden önce
konuşan sözcü arkadaş neyi ifade etti? Dedi ki: Bundan ne kadar
olacak? Piyasada 800 bin kişi ödeyememiş, öbürkü diyor Şu
kadarı ödeyememiş. Bilen yok, ne yapacağı belli değil ama öyle bir
şey ki siz fedakârlık ettiniz, Türkiyeye geldiniz, 800 bin
doları bıraktınız, aylık mı, yıllık
mı bilmiyorum. Bu kadar fedakârlığa rağmen, AKP de sizi
biliyor diye getirdi ama AKP Maliye Bakanlığını da ne hâle
getirdi. Alın bakın ithalden alınan vergilere; biz bütçe
sırasında söyledik, daha önce de söyledik o ithalattan alınacak
KDVnin ne hâle geleceğini, hepsini söyledik, bunun ne duruma
geleceği zaten belliydi.
Tasarıda pek çok teşvik
uygulaması yer alıyor. Bakın, siz teşviği
açıkladınız, biraz boşluk, mevzuatı geciktirdiniz,
işte bilinen bir ekonomi gazetesi ne diyor: Teşvikli
yatırımlar nisanda geriledi. Siz açıkladıktan sonra
geriliyor. Neden? Güven yok, yani açıkladığınız anda
ne olabileceğini bilseydiniz olurdu ama sizden bazı arkadaşlar,
ilgili bakanlar bilmemesine rağmen, o hadiseyi biliyor. Bakanlara
otururken ben soruyorum, diğer partilere mensup, iktidara mensup
arkadaşlar da var, Sayın Bakanım, sizin şundan haberiniz
var mı? diyorum. Yok. diyor. Ama, ilgili milletvekili arkadaş
ondan haberdar. Bunu gelin Parlamentoda tartışalım, partide de
tartışabilirsiniz, bu kadar doğal başka bir şey yok
ama şeffaf değil, açık değil, burada niye getiriyorsunuz,
nasıl getiriyorsunuz, kime getiriyorsunuz, neden getiriyorsunuz bu belli
değil.
Şimdi, iktidarın 10uncu
yılında getirdiğiniz teşvik eskisinden çok mu farklı?
Koyun haritayı, en son bölgenize baktığınız zaman, daha
önce ifade edilen bölgelerden iki il Hataydan öbür tarafa kaymış,
iki il de Karstan yukarı doğru kaydırılmış.
Bunları herkes takip ediyor, ne olduğunu da biliyor, neyi ifade etmek
istediğinizi de biliyor.
Şimdi, tasarıda ekonomik
kalkınmanın hızlandırılması gayesiyle özel
yatırımların teşvik edildiğini benimsediğinizi
ifade ediyorsunuz. Ancak, kamu yatırımlarında son
yıllardaki trende bakacak olursanız negatif. Buna karşı
koyacak yeterli tedbirlerin alındığı gözükmüyor. Ekonomik
kalkınmayı gerçekleştirmek için sadece özel sektör
yatırımlarına bel bağlamak dünya ekonomisindeki finansman
imkânlarının sıkıntıya düştüğü durumda
gerekli yatırımların özel sektör eliyle yapılması
konusunda sıkıntıları da beraberinde getiriyor.
Nitekim son dönemde verilen onca
teşvik ve desteğe rağmen ülkemizdeki temel altyapı
yatırımları ve özelleştirme uygulamaları olsa da özel
sektör istekli değil. Çıktınız ihaleye, olmadı, yeni
teşvikler, yeni başka şeyler
Demek ki siz hesabı
kitabı da iyi yapamıyorsunuz, yaptığınız hesap
arızalı çıkınca daha fazla taviz anlamına geliyor.
Taş üstüne taş konsun ama bunun alternatif maliyeti de düşünülsün.
Burada, sadece teşvikler
değil konjonktür nedeniyle, konjonktürel sorunlar nedeniyle finansman
sıkıntısının çekilmesinin de bunda etkisi önemli.
Soruna sadece teşvik verelim, özel sektör yatırım yapsın
açısından yaklaşmak problemin tam olarak tespit
edilemediğini açık ve seçik bir şekilde ortaya koyuyor.
Genel olarak tasarı gerekçesinde
zikredilen yurt içi tasarruf oranlarının arttırılması
konusunda özel sektör yatırımları teşvik için
yapılanlarla karşılaştırıldığında
yeterli adımların atılamadığı görülmektedir. Ben
evvelki seneki bütçe konuşmalarının her maddesinde burada
tasarrufla ilgili konuştuğumda sizinle karşılıklı
gülümsüyorduk, hafife alıyordunuz. Bakın, bugün bizim
söylediğimiz noktaya geç de olsa geldiniz ama Türkiye tasarruf liginde en
dibe düştü, yüzde 24lerden AKP döneminde yüzde 12lere düştü
maalesef, bunu nasıl temizleyeceksiniz, nasıl düzelteceksiniz?
Burada ifade etmek istediğim
birçok husus var. Ancak şunu söylüyorum: İstikrarı kaybettiniz,
gelecekten endişelisiniz, bir şeyler yapmaya
çalışıyorsunuz ama verdiğiniz sözü de tutamıyorsunuz.
İnşallah, bu tasarıdaki konulan hükümler Türk milletine
hayırlı uğurlu olur diyor, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Ayhan.
Şimdi tasarı üzerinde yirmi
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.
Sisteme girmiş olan
arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Öğüt
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
12 Haziran genel seçimlerinden önce
bedelli askerliğe AKP Hükûmeti olarak karşıydınız,
hatta Hükûmet yetkilileri CHPyi eleştiriyor ve konunun istismar
edildiğine dair açıklamalar yapıyordu. Sonrasında son
derece adaletsiz bir yöntemle ve muhalefetin önerileri dikkate alınmadan
bir yasa çıkarttınız. Yasayla beklentileriniz neydi? Bedelliye
başvurular kaç kişiye ulaştı? Bütçeye ne kadar katkısı
olmuştur?
Ayrıca, bugün emekli öğretmen
Metin Lokumcunun hayatını kaybettiği Hopa olaylarının
yıl dönümü. Bugün Türkiye'nin dört bir yanında Metin Lokumcu
anılıyor.
Bugün bir başka acı tesadüf
daha var, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahinin
İnsan sağlığına zararı yok. dediği biber
gazı yüzünden Çayan Birben de hayatını kaybetti. İşin
daha vahim noktası acılı ailenin de aynı muameleyle
karşılaşması. Bu nasıl bir ülkedir ki güvenlik güçleri
her fırsatta ve fütursuzca biber gazına sarılmaktadır?
Herkes Sayın Şahini istifaya çağırırken, ben
kendisini kamuoyunun önünde bu zararsız demiş olduğu biber
gazını denemeye davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Öğüt.
Sayın Işık
Yok.
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Teşekkür Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Recep Tayyip
Erdoğan hakkında bir savcı Sen illegal örgüt üyesisin. diye
fezleke açabilir mi? Bugüne kadar parti genel başkanı olarak
hakkında illegal örgüt üyesi olarak dava açılmış kaç lider
var? Ahmet Türk, kırk senedir illegal örgüt üyesi olarak mı bu
Mecliste hep görev yaptı? Bu fezlekelerde izan, hizan, sınır,
teşvik, indirim, prim yok mu? Bunu soruyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Kaplan.
Sayın Erdemir
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Sayın
Bakan, bu kanunla mülki idare amirlerinin izin ve denetimine tabi olarak
yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri
Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen
tesislere yapılacak bağış ve yardımların gelir
vergisi matrahından indirilmesine
ilişkin düzenleme Anayasanın kanun önünde eşitliği
düzenleyen 10uncu maddesine aykırı, ayrımcı ve adaletsiz
bir düzenlemedir. Bu düzenlemeyle Sünni yurttaşların camilere
yapacakları bağış ve yardımlar gelir vergisi
matrahından indirilirken Alevi yurttaşların cemevlerine
yapacakları bağış ve yardımlar benzeri bir indirimden
faydalanmayacaktır. Bu zalimlik, bu adaletsizlik, bu
vicdansızlık hakla, hukukla, insanlıkla bağdaşmakta
mıdır? Bu ayrımcı düzenlemenin müsebbibi olarak
vicdanınız rahat mıdır?
Eflatun der ki: Adaletsizliği işleyen çekenden
daha sefildir. Bu söz hakkında ne düşünüyorsunuz?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erdemir.
Sayın Kurt
KAZIM KURT (Eskişehir) Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, özellikle başta Ankara
Büyükşehir Belediyesi, bağlı kuruluşlar ve şirketler
dâhil olmak üzere AKPli belediyelerin Hazineye olan borçlarının durumu
nedir? Yapılandırma yapılanlarda herhangi bir aksama olmuş
mudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kurt.
Sayın Çam
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Bakan, Başbakan 2
Nisanda 2 bin iş ve meslek danışmanını atadı. Bu
atama töreninde, sınavı kazanan 817 iş ve meslek
danışmanına atama sözü verdi. Daha sonra, siz TRT
Şeşte 15 Nisana kadar bu atamanın
yapılacağını söylediniz ama atama yapılmadı.
Geçtiğimiz günlerde Sayın Bakan Faruk Çelik de mayıs ayında
817 kişinin işe başlayacağını söyledi ama maalesef
yine yapılmadı ve mayıs ayı bitti.
Şimdi size soruyorum: Bu
arkadaşlarımızı, temmuzun 9unda puanlarının
geçerliliği bitecek olan bu 817 kişiyi, iş ve meslek
danışmanlarını ve ailelerini mağdur edecek misiniz?
Bunların atamaları yapılacak mı? Ne zaman yapılacak?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çam.
Sayın Halaman
ALİ HALAMAN (Adana) Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Sayın Maliye Bakanımıza şöyle bir sorum
var: Ülkemizde ihracat genelde tarımda oluyor, tarımın
içerisinde de narenciyede oluyor daha çok. Bu narenciye
ihracatçılarının daha çok rahatlaması için ton başına
ihracat kaydıyla bir teşvik veriliyor yani DİFİF kredisi
deniyor buna. Bu, genelde de vergi borçlarından dolayı mahsup
şeklinde ödeniyor.
Sayın Bakanımıza soruyorum: Bu mahsup
şeklinde ödenen teşviklerin nakit şekilde ödenmesi mümkün
değil mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Halaman.
Sayın Oğan
SİNAN OĞAN (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, şimdi bu
yasayla uluslararası örgütlere muafiyet getiriyorsunuz ve bu yasayla
beraber uluslararası örgütler Türkiyede yapacakları faaliyetlerde
herhangi bir vergi ödemeyecekler. Ama öte taraftan, Anayasanın seyahat
özgürlüğü maddesini çiğneyerek hâlâ her yurt dışına
çıkan vatandaşımızdan çıkış parası
alıyorsunuz. Bir muafiyet de vatandaşa getirseniz, NATOya, vesaireye
hep muafiyet getiriyorsunuz da bir muafiyet de vatandaşa getirseniz ve
yurt dışına çıkan vatandaşlarımızdan
haracı almasanız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Oğan.
Sayın Ayhan
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Bakana iki soru tevdi etmek istiyorum:
Bir tanesi: Bütçede öngörülen
ithalattan alınan KDVler görünüşe göre daha az gerçekleşecek,
bunu nasıl telafi edecekler?
İkincisi de: Bu teşviklerin
ilk birkaç yılda cari açığı azaltmayacağı
görülüyor. Azaltacağına inanıyorlar mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Ayhan.
Sayın Türkkan
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Bakanım, bu torba kanunda yer alan bir maddeye göre, daha önce protokol
yapmış vergi mükellefleri ödemelerini aksattığı
takdirde geçmişte, dört ay içerisinde borçlarını ödeyecekler.
Yalnız bu protokolleri
yaptıktan sonra, malum piyasalarda krizin devam etmesi hasebiyle ciddi
şekilde ödemelerini aksatan mükellefler var. Hazır bu torba kanun
varken, toplumda vatandaşla Maliyeyi barıştırmışken
bu torba kanunun içerisine bu kanunun yasalaşmasından sonra vergi
borcu olanları, bu tarihe kadar olanları koyar
mısınız? Böyle bir düşünceniz olur mu?
Biliyorsunuz eylülden sonra o
Avrupadaki resesyonun Türkiyedeki etkileri biraz daha hızlı
görülmeye başlayacak ve sizin de vergi tahsilatınız ciddi
anlamda düşecek. Belki bu dört ay uzatma bile bu vergilerin
tahsilatında sıkıntıyı azaltmayacak. Bu konuda
vatandaşa bir kolaylık getirmeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Türkkan.
Sayın Öğüt
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Geçtiğimiz hafta gazete ve
televizyonlara gençlik kamplarının bundan böyle kız-erkek
ayrımı yapılarak gerçekleşeceği haberleri
yansıdı. Altı yıldır yapılan ve kız ve erkek
gözetmeksizin karma gerçekleşen kampların bu yıl karma
uygulamadan vazgeçilerek, yeni düzenlemeyle 11 Haziran-12 Eylül arasında
dokuz ayrı ilde açılacak kamplarda kız-erkek ayrımı
getirileceği belirtildi. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç
ise Kesinleşmiş bir kararımız olduğunu zannetmiyorum.
demekle yetindi. Konuyu değerlendiren pedagoglar kararın gözden
geçirilmesi gerektiğini, her şeyden öte bu tür uygulamaların
toplumsal paranoyaya yol açabileceği uyarısında bulunurken buradan
soruyorum: Hangi gerekçeyle kamplar ayrılmıştır? Amaç önce
kampları, sonra okulları mı ayırmaktır? Bu sorular bir
an evvel cevaplanmalıdır. Yoksa kamplar dindar bir nesil
yetiştirmek için mi ayrılmıştır? Kamuoyunun takdirine
bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, İhlas Finans
Kurumunun tasfiye sürecinde binlerce vatandaşın mağdur
olduğu hepimizce yakından bilinmektedir. Bu Kurumdan alacakları
olan vatandaşların alacaklarının tahsili konusunda
Bakanlığınızca herhangi bir yaptırımda bulundunuz
mu, bulunmadıysanız bu ödemeler konusunda bir girişimde
bulunmayı düşünüyor musunuz?
İki: İşsizlik Fonunda
biriken toplam para miktarı bugüne kadar ne olmuştur? Bu paradan
hangi amaçlarla, ne miktarlarda, hangi faaliyetler için harcama
yapılmıştır? Açıklayabilirseniz sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Işık.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biliyorsunuz 2/B
arazileri diye bilinen arazilerle ilgili değer tespitleri yapıldı.
Antalya bu konuda son derece muzdarip bir hayat yaşıyor. Bütün
köylülerimiz bu konuda şikâyetçidir, yüksek bedelleri ödeme imkânları
yoktur ve şimdi, ayrıca kırsal alanda köy arazilerinden de 2.000
lira başvuru harcı alınmaktadır. Oysa bunun -kanunda yazıldığı
gibi- 1.000 lira olarak uygulanması gerekmektedir. Bu rayiç değerleri
neye göre tespit ettiniz? Antalya gibi bir yerde köylünün bunu ödeme
imkânı yok. Bir çözüm düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Öğüt
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Türkiyede
muayenehanesi bulunan 16 bin diş hekimi kamunun hizmet satın
alabilmesi için bir beklenti içine girdiler. Sağlık
Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığının
bu konuda bir yumuşaması söz konusu olabileceğine dair bir
şeyler söz konusu, fakat mali bakımdan sıkıntı
olduğu söyleniyor. Bu konuda bir araştırma
yapılmış mıdır? Ağız, diş
sağlığı merkezlerinin kamuya olan yükü ile
muayenehanelerden hizmet alınırsa kamuya olacak yükü arasında
bir karşılaştırma yapılmış mıdır?
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Öğüt. Süreniz tamam efendim.
Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, ben,
geneli üzerinde konuşmadım, tekrar, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütün
değerli arkadaşlarımızın katkıları için çok
teşekkür ediyorum. Hakikaten kapsamlı bir düzenleme. Kendi içinde bir
miktar tutarlılığı var. Şu anlamda söylüyorum:
Maliyeyle ilgili düzenlemelerle sınırlı kalmaya
çalıştık, daha çok gelir düzenlemelerini içeriyor yani birkaç
tane belki istisna vardır ama o sonradan katıldığı
içindir ama yani her ne kadar bir torbaysa da kendi içinde bir anlamda bir
miktar bir tutarlılığı var.
Sayın Başkan, müsaade
ederseniz sorulara hemen geçeyim.
Bedelli askerlikle ilgili olarak
doğrusu rakamlar şu anda önümde değil ama bize ilk sunum
yapıldığında, hani böyle bir tasarıyla ilişkili
olarak bize ilk bilgi verildiğinde yanlış
hatırlamıyorsam potansiyel olarak yararlanabilecek sayısı
480 bin, yani öngörülmemişti de 480 bin kişi vardı. Geleneksel
olarak geçmişe baktığınız zaman yani geçmiş
düzenlemelere, yüzde 20 civarında bir ilgi olduğunu görüyorsunuz,
oradan da yaklaşık 80 bin küsur civarında bir ilgi olabileceği
öngörülmüştü. Şu an itibarıyla önümde rakamlar yok ama eğer
sonradan arkadaşlar iletirlerse sizinle paylaşırım, aksi
hâlde biz sizleri bilgilendiririz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 27 bin
rakamı doğru mu?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Bilmiyorum şu anda, gerçekten rakamı
tam olarak bilmiyorum. Kesinleşen bir rakam olmadığı için
benim yorum yapmam doğru olmaz.
Değerli arkadaşlar,
Sayın Kaplanın bir sorusu vardı. Tabii, Türkiye Cumhuriyeti bir
hukuk devleti yani fezlekeler neye göre, nasıl yazılır,
doğrusu eğer burada hukuka aykırı bir işlem varsa
itiraz edilir, düzeltilir.
İbadethanelerle
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Haddi aşan bir durum var Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) - Değerli arkadaşlar, burada
HASİP KAPLAN (Şırnak) -
Yani haddi aşan bir durum var.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Müsaade ederseniz öbür arkadaşların
da birçok soruları var yoksa cevaplandırmada zorluk çekerim.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Kırk yıldır bu Mecliste olan Ahmet Türke Örgüt üyesisin.
demek
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Şimdi, değerli arkadaşlar,
tabii, ibadethanelere yapılacak bağışlara ilişkin
vergi düzenlemesi Diyanetten sorumlu ilgili
Bakanlığımızın bir teklifi üzerine bu tasarıya
konuldu. Bu konu Plan ve Bütçe Komisyonunda da epey tartışıldı.
Burada ibadethaneler deniliyor. Dolayısıyla, bu çerçevede bir
düzenleme. Burada tabii ki denetime mülki idare amirleri, Diyanet
İşleri Başkanlığı yetkili olacak ve Vergi Usul
Kanunu hükümlerine tabi olarak yapılacak.
Diğer hususlar tabii ki
tartışmalı hususlardır ama burada yapılan düzenleme
onunla ilgili değildir.
AYKAN ERDEMİR (Bursa)
Vicdanınız rahat mı Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Sayın Kurtun bir sorusu var. Ankara
Büyükşehir Belediyesinin Hazineye olan borçları şu an
itibarıyla önümde yok ama bu rakamlar Hazinenin borç bülteninde çok
düzenli olarak eskiden yayınlanıyordu, şu anda da herhâlde
yayınlanıyor diye ümit ediyorum. Bilmiyorum, ben Hazineden sorumlu
Devlet Bakanıyken yayınlandığını
hatırlıyorum. Şu anda önümde rakam yok ama 2 bin belediye 6111
sayılı Kanundan yararlanmış. Bunların
dağılımı şu anda önümde yok ama yaklaşık
beş yüz belediye bu ödemeleri ihlal etmiş yani özetle,
yaklaşık iki bin belediye bu kanundan yararlanıp, bunun dörtte 1i
civarında bir belediye sayısı şu anda bunu ihlal etmiş
durumda. Fakat şunu da açık ve net olarak söylüyorum, bizim Maliye
Bakanlığı olarak Meclise gönderdiğimiz tasarıda bu
düzenleme yoktu yani 6111 sayılı Kanun çerçevesinde bundan
yararlananlara ikinci bir hak tanıma yoktu. Sonradan alt komisyonda,
özellikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığımızın primler boyutuyla gündeme
getirdiği bir husus da orada eklendi. Onun da açık ve net olarak
altını çizeyim yani Hükûmet tasarısında yoktu, bu,
Meclisimizin bir tasarrufu. Yine rakamlarla ilgili cevapları daha sonra
sizlerle paylaşmaya çalışırım.
2 bin iş ve meslek
danışmanı konusu, evet doğrudur. Bana da bir programda
sorulmuştu, ben de prensip olarak Evet, yapacağız.
demiştim. Yapacağız. Ben arkadaşlarıma şimdi
söylüyorum. Yani en kısa dönemde -tabii ki gerekli kadro tahsisi yani onay
yazısını imzalayalım- bunu yapalım.
MUSA
ÇAM (İzmir) Sayın Bakan, 9 Temmuzda sınavlarınız
bitiyor.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Anladım. Ben konuyu
anladım. O konuda 4 bin kişi sözümüz var bu sene için. 2 bin
kişi işe başladı. Yani normalde bizim kendimize göre bir
planlamamız vardı ama madem böyle bir husus var o bahsettiğiniz
anlamda. 817 ilave arkadaşımız da sınavı
kazanmış. Biz o düzenlemeyi yakında inşallah yapacağız.
Yine
narenciye ihracatçılarına ilişkin bir soru vardı.
Değerli arkadaşlar, bu konuyu çok fazla belki konuşmamakta fayda
var çünkü narenciyeye olan bu türden destekler aslında Dünya Ticaret
Örgütünün düzenlemelerine aykırı olmaması için birtakım
adımlar atılmış. Onun için, bu nakit destek o nedenle
muhtemelen yapılamıyordur. Onu o çerçevede şimdilik tutmakta
fayda vardır.
Uluslararası
örgütlere muafiyet, vatandaşa niye muafiyet yok?
Şimdi,
değerli arkadaşlar, birinci olarak, bir kere şimdi tarihlerini
bilmiyorum ama- NATO ile yapılan uluslararası anlaşma,
Meclisimizin onayladığı uluslararası anlaşma zaten
söylüyor Her türlü vergi muafiyeti için gerekli adımlar atılır.
diye fakat bugüne kadar atılmamış, bugün atılıyor.
Burada birinci husus bu.
İkinci
husus: Bizim bu yurt dışına çıkışlarda
aldığımız bir harç var. O Maliyeye gelmiyor. Yani Maliyeye
gelseydi ben de gerçekten bunu
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Nereye gidiyor?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) TOKİye gidiyor. Tamamen bu
TOKİ için alınan bir pay. Geçmişte yasa yapılırken bu
yönde
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Ama haram para.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Değerli arkadaşlar, bu
yönde yapılmış bir düzenlemedir. Yani birçok şeyi Maliyeden
biliyorsunuz ama bu para Maliyeye gelmediği gibi buna ilişkin
düzenlemede de bizim herhangi bir tasarrufumuz olamaz. Ama bu yönde TOKİ
bir adım atarsa biz engel olmayız.
Sayın
Ayhanın bütçeye ilişkin bir sorusu var.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, tabii, yılın ilk beş
ayını geride bıraktık. Global belirsizlikler hakikaten
ciddi bir şekilde artmış durumda yani arttığı bir
dönemdeyiz. Dikkatli olmamız lazım. Küresel krizin etkileri devam
ediyor. Bakın, açık ve net olarak söylüyorum, Avrupa Birliği
kaynaklı çok ciddi sıkıntılar var. Bakın, nisan
ayı rakamlarını, dış ticaret rakamlarını
bugün açıkladı. Avrupa Birliğine ihracatımız
yıllık olarak yüzde 18 aşağıda. Türkiye çok büyük
şoklarla karşı karşıya. Yani bir yandan, Avrupa
Birliği bizim en büyük ticaret pazarımız, Avrupa
Birliğindeki kriz bizim için büyük bir şoktur; o nedenle dikkatli
olmak zorundayız her konuda yani bütçeyle ilgili tasarruflarda, vergilerle
ilgili olsun, ücretlerle ilgili olsun. Burada bizim bir hassasiyetimiz varsa
bir bildiğimiz de var yani burada
biz gerçekten dikkatli götürmeye çalışıyoruz, bu konularda
dikkatli olmaya çalışıyoruz. Ben kendim söyledim Bütçe
performansı bu sene iyi değil. diye. Yani bu konuda benim bu
söylediğime rağmen
Tabii ki Türkiyeyi bir yumuşak iniş
sürecine sokmuş durumdayız. Bu süreç devam ediyor. Yumuşak
iniş demek: Bir yandan cari açığın aşağı
çekilmesi; bir yandan büyümenin daha makul düzeylere, özellikle iç talebin
kontrol altına alınması; bir yandan enflasyonun tekrar tek
hanelere düşürülmesi. Dolayısıyla, büyüme 2012 yılında
nispeten daha yumuşak seyrediyor, daha düşük seyrediyor; zaten bunu
öngördük, şu anda da o çerçevede gidiyor. Dünyada, belki de bütçeyi
yaparken öngördüğümüzden daha büyük bir belirsizlikle karşı
karşıya olduğumuz gerçeği de var. Neden? Avrupanın
durumu ortada. Avrupanın iç talebindeki zayıflık;
1) Buraya fon akışını etkiliyor
2) Ülkemizin ihracatını etkiliyor.
Bunlar önemli konulardır, yarın turizmi bile
etkileyebilir. Yani iktisadi faaliyetlerde hakikaten bir yavaşlama söz
konusu. Bu yavaşlamanın tabii ki gelir etkisi söz konusu olacak. Yani
olaya sadece ithalat üzerinden alınan vergiler boyutuyla bakmıyoruz,
çok daha geniş bir şekilde bakıyoruz; o çerçevede götürmek
lazım.
Cari açık bu teşviklerle
azaltılacak mı? Ben Plan ve Bütçe Komisyonunda da açık ve net
olarak söyledim. Cari açığı azaltmak için rekabet gücümüzü
artırmamız lazım. Rekabet gücümüzü artırmak için uzun
vadede eğitime, araştırma geliştirmeye, ülkemizin
altyapısına yatırım yapmamız lazım; bunlar
açık ve net, bunun kolaycı yolu yok. Enerjide dışa bağımlılığı
azaltmamız lazım; bu da açık ve net. Ha, teşviklerin
amacı ne? Teşviklerin amacı
İlk defa hakikaten stratejik
sektörler gündemde. Türkiyede ağırlıklı olarak ithal
edilen bir ürünü herhangi bir ilimizde üretirseniz beşinci bölge
teşvikleri alırsınız yani rekabet gücü zayıf diye
üretemediğimiz bazı ürünleri devletin verdiği birtakım
güçlü desteklerle üretmeye, inşallah, başlayacağız. Tabii,
başlangıçta, yatırım, aslında cari
açığı artırır. Cari açık nedir?
Tasarruf-yatırım açığıdır ama orta uzun vadede
teşvikler cari açığı bu çerçevede azaltabilir. Ben, bunun
da etkisinin olumlu olacağına inanıyorum.
Tabii, ödemelerini aksatanlara
ilişkin bir düzenleme söz konusu. Acaba, bu yapılan 6111 sonrası
yeni bir düzenleme söz konusu olabilir mi? Doğrusu, bir yandan
bunları çok sık yapıyoruz diye eleştiriliyoruz bazen de
arkadaşlarımız Bir daha yapar mısınız? diye
soruyorlar. Maliye Bakanı olarak ben hep fikrimi söyledim. Kendi fikrim
tabii şu: Mümkün olduğunca bu tür düzenlemelerden uzak durmak
lazım. Niye? Çünkü vergiye uyumu bozuyor. Kamuoyunda, adalet
anlamında bazı soru işaretleri uyandırıyor ama gel
gelelim ki 1923ten bu yana her iki buçuk yılda bir bu düzenlemeler
yapılmış, Meclisimiz bu konuda bir takdir yetkisini
kullanmış. Burada yapılan şey, şu veya bu sebeple
taksitini aksatanlara bir fırsat daha vermektir. O çerçevede bakmak
lazım.
Gençlik kampları konusunda
değerli arkadaşımız şunu söyledi, hem
Bakanımızın açıklamasını söyledi hem kendi
değerlendirmesini söyledi. E, dolayısıyla, Bakanımız
Bu konuda kesinlik arz eden bir karar yok. diyorsa, bunun üzerine benim
ekleyebileceğim herhangi bir şey söz konusu değil.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Haremlik
selamlığa geri mi dönüyoruz Sayın Bakan, anlamadık.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) İhlas Finansla ilgili olarak tabii ki
vatandaşlarımızın mağdur olduğu doğrudur. Maalesef,
zamanında Bankacılık Yasası kapsamında
olmadığı için, devlet olarak bu konuda adımlar
atılamamıştı ama sonradan, takdir edersiniz ki, bu yönde
bir düzenleme yapılmıştır. Fakat bu düzenleme öncesi tabii
ki bu sıkıntılar yaşandığı için, Maliye Bakanlığı
olarak burada bizim yapabileceğimiz herhangi bir şey takdir edersiniz
ki yoktur.
İşsizlik Fonunda birken para
soruldu, önümde rakamlar var, hemen müsaade ederseniz söyleyeyim. Hatta, biraz
detayları vereyim. Bugüne kadar İşsizlik Fonunda toplanan gelirleri
açıklıyorum: Prim gelirleri 25 milyar lira, Hazine payı 8,3
milyar lira, diğer gelirler 814 milyar lira yani özetle yaklaşık
olarak 34 milyar lira civarında bir gelir var. Ama bu İşsizlik
Fonunun bir de faiz geliri var, faiz geliri de 40 milyar 500 milyon lira.
Toplamda bugüne kadar İşsizlik Fonunun bütün gelirleri 74 milyar 614
milyon lira.
Şimdi, İşsizlik Fonunun
giderlerine gelince: Cari giderler 245 milyon lira, sağlık sigortası
1 milyar 25 milyon lira, işsizlik ödeneği 4 milyar 871 milyon lira,
kısa çalışma ödeneği 209 milyon lira, kurs gideri 1 milyar
247 milyon lira, GAPa kanunlar çerçevesinde istihdam yaratmak üzere -yani
bölgesel kalkınma projelerine- aktarılan miktar 10 milyar 659 milyon
lira
BAŞKAN Sayın Bakanım,
süreniz bitti efendim. Toparlar mısınız lütfen.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Müsaade ederseniz şunu bitirsem
BAŞKAN Buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) -
teşvik için 225 milyon lira, Ücret
Garanti Fonu için 66 milyon lira. Özetle, bugüne kadar İşsizlik
Fonundan 18 milyar 547 milyon lira harcanmıştır.
Sayın Başkan,
affınıza sığınarak
BAŞKAN Estağfurullah,
buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) 2/Byle ilgili olarak, değerli
arkadaşlar, eğer spesifik olarak bir sorun varsa -değerlerle
ilişkili olarak- Maliye Bakanlığı olarak biz onları
tekrar inceletmeye açığız. Bakın, açık ve net
konuşuyorum, eğer spesifik bir
Ama genele ilişkin Şu
ilimizde sıkıntı var. denildiği zaman ben müdahale edemem
yani Antalyanın
Ama elinizde spesifik bir konu varsa getirin, biz o
konuyu tekrar çalıştıralım diyorum ama genel söylerseniz
ben o konuda bir şey yapamam.
16 bin diş hekimi konusunda
Değerli arkadaşlar, sağlık harcamalarımız
yaklaşık 9 milyardan bu sene bütün bu global bütçelemelere
rağmen muhtemelen -yani muhtemelen diyorum- 45 milyar lirayı
aşacak, muhtemelen belki 50 milyar lira civarına çıkacak. Çok
ciddi bir sağlık harcaması söz konusu. Biz Maliye
Bakanlığı olarak hakikaten bir yandan hizmet kalitesine tabii ki
önem veriyoruz ama bir yandan da bu harcamaların makul düzeyde, kontrol
altında gitmesinin de üzerinde çalışıyoruz. Bu da hepimiz
için yapılan bir düzenleme.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ile 25inci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen,
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan.
Sayın Buldan, buyurun.
Süreniz on dakika.
BDP GRUBU ADINA PERVİN BULDAN
(Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde grubum adına söz
aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün görüştüğümüz kanun tasarısının
bazı maddeleri Hükûmetin 5 Nisanda açıkladığı 4üncü
teşvik paketine dayalı olarak hazırlanmıştır.
Cumhuriyet tarihi boyunca birçok
hükûmet tarafından büyüme, kalkınma ve sosyoekonomik
eşitsizliği gidermeye dönük gerek merkezî planlama düzeyinde ve
gerekse de özel sektörü teşvik edici düzeyde hamleler hep
tekrarlanagelmiştir.
2007 yılında ayak sesleri
duyulan ve 2008de tırmanarak devam eden ABDdeki finans sektörü krizi
ekonomilerini neoliberal ekonomi kurallarına göre yapılandıran,
yapılandırmak zorunda kalan özellikle gelişmekte olan ülkelerde
bir reel sektör krizine dönüşmüş, iç ve dış talep
düşüşlerinden kaynaklı bir ekonomik durgunluk ve onu takip eden
çöküşlerle karşı karşıya
kalınmıştır.
Türkiye de bu krizden nasibini en üst
düzeyde almış, iç ve dış talep daralmış, üretim
ve ihracatta büyük oranlı düşüşler yaşanmış,
yatırım malları ithalatı gerilemiş ve ekonomi ciddi
boyutta daralmıştır. Bu ekonomik krizden en büyük payı
çalışan emekçi halkımız almış ve işsizlik
rekor seviyelere çıkmıştır.
Krizin ayak seslerinin duyulmaya
başlandığı dönemde dünyada bir çok ülke farklı
ekonomik tedbirleri gündemlerine alırken, Hükûmet ise krizin teğet
geçeceği gibi söylemlerle yetinip hiçbir sonuç alıcı somut
adıma yönelmemiştir ancak kriz kendisini daha da yoğun
hissettirince birtakım küçük çaplı teşvikleri gündemine
almıştır. Bunlardan beklenen sonuç
alınamamıştır. Hükûmet özellikle finans aktörlerinin ve
büyük işveren çevrelerinin yoğun tepki ve talepleriyle
karşılaşmıştır. İşte, gelinen bu
süreçte Hükûmet, yeni teşvik paketi adı altında 81 kenti
kapsayan ve sosyoekonomik kriterleri esas aldığını
belirttiği bu paketi devreye koyacağını ilan etmiştir.
Hükûmet, bu teşvik paketiyle
bölgeler arası gelişmişlik farkını ortadan
kaldıracağı iddiası içindedir. Bu amaçla, ülke
sosyoekonomik gelişmişliğe göre 6 bölgeye
ayrılmış, 6ncı bölgede bulunan illere yapılacak
yatırımların daha avantajlı şekilde
destekleneceği, gerçekleştirilecek yatırımların,
sektör ayrımı yapılmaksızın, bölgesel desteklerden
yararlanacaklarını, yatırımcıların sigorta
primlerinin belirli sürelerce devlet tarafından
karşılanacağı açıklanmıştır. Vergi
indirimi desteği ve vergi muafiyetinin de sağlanacağı,
ayrıca yatırımlara finansman desteği de
sağlanacağı belirtilmiştir.
Sadece teşviklerle bölgeler
arası gelişmişlik farkı ortadan kaldırılamaz.
Bölgesel eşitsizliğe yönelik en sonuç alıcı çözüm, kâr
amacı gütmeyen kamu yatırımcılığıdır.
Hükûmetin, 1980den bu yana uygulanan özel sektörün yatırım
yapmasını sağlayacak politikalar yerine kamu
yatırımını bir ekonomik politika olarak uygulaması
gerekmektedir. Söz konusu az gelişmiş bölgelere yönelik tarım,
turizm ve imalat sektörlerinde devlet yatırımlarının
gerçekleşmesi bölgesel farklılıkları giderecek
politikalardır.
Yine söz konusu yasa
tasarısında, yerel dinamiklerin planlama ve uygulama sürecine
katılmasını sağlayacak düzenlemeler de yer
almamıştır. Yerel dinamiklerin bertaraf edildiği bir
planlamanın işe yaramayacağı düşüncesindeyiz.
Değerli milletvekilleri,
özelleştirme uygulamaları ile bölgesel eşitsizliği
derinleştirici adımlar atan, kamu fabrikalarının
kapanmasına, arazi fiyatı değerine satılmasına göz
yuman anlayış, şimdi bölgesel eşitsizlikle mücadeleyi bir
teşvik ve yağma sistemine indirgemiş durumdadır. Hükûmetin
asıl amacı, kamu kaynaklarını sermaye kesimlerine aktarmak,
emeği bu kesimlere peşkeş çekmektir. Bu teşvik paketi,
tamamen TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB gibi işveren ve sermaye
temsilcilerinin talep ve önerileri sonucu oluşturulmuş ve
şekillendirilmiştir.
Bununla birlikte, Hükûmet sermayeyi
kollamak adına işçilerin sendikalaşma hakkını ortadan
kaldırmayı amaçlayan başka bir düzenlemeyi de gündemine
getirmektedir. Mevcut sendikaların yetkisiz kalmasına, işçilerin
kimi sektörlerde toplu sözleşme yapacak sendika bulamamasına neden
olacak olan Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı
Meclise sunulmuştur. Hükûmet, hem kamu kaynaklarını sermayeye
sonuna kadar açmakta hem de işçilerin pastadan pay almasının
yegâne unsuru olan sendikalaşma hakkını engellemeye
çalışmaktadır.
Bölgesel teşvik dedikleri, asgari
ücret üzerinden hesaplanan sigorta primi, işçi hissesi desteği ile
gelir vergisi stopaj desteği yani sermayenin bu paylarının kamu
tarafından karşılanmasıdır. Bu yaklaşım çok
açık bir biçimde asgari ücreti bölgede tavan ücret hâline getirme
girişimidir. Bugün itibarıyla asgari ücret net 701 lira yani
açlık sınırının bile altındadır.
İşçinin bu ücret ile yaşamasına mahkûm edilmesi
anlamına gelen bu düzenleme insan haklarına da
aykırıdır.
Dün hava yolu işçilerine grev
yasağı getiren yasa ne yazık ki kabul edildi. İşçinin
tek mücadele aracı olan grev hakkı elinden alındı.
Sermayenin sınırsız sömürü alanı hâline getirilmek istenen
ülkemizde sermayeye teşvik, emekçiye baskı ve yasaklar getiren bu
yasanın tarafımızdan kabul edilmesi mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri,
ekonomideki temel sorunlardan birinin cari açık olduğunu, mücadele
için yeni ve makro bir teşvik sistemi gerektiğini sürekli ifade
ettik. Görüyoruz ki açıklanan teşvik sisteminin başlıca
hedefi de bu eksende şekillenmiş. Cari açığın
azaltılması amacıyla ithalat
bağımlılığı yüksek olan ara malı ve
ürünlerin üretiminin artırılması amacı
dışında, bölgesel gelişmişlik
farklılıklarının giderilmesi, destek unsurlarının
etkinliğinin artırılması, kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesi
ve teknolojik dönüşümü sağlayacak yüksek ve orta yüksek teknoloji
içeren yatırımların desteklenmesi de sistemin hedefleri.
Başbakan
bölge girişimcilerinin bölgeye yatırım yapmalarını çok
önemsiyor. Kendi memleketlerine, kendi baba, ana yurtlarına
yatırım yapmalarını tekrar hatırlatıyor ve
"Ülkenin bir tarafı yoksulluk içindeyken diğer tarafı
kalkınamaz. Bir yanda sorun varken diğer yanda tam anlamıyla
huzur sağlanamaz. diyor.
İşsizlik
sorununu bitirmek sadece iş adamlarının görevi değildir.
Hükûmetin 30 yıldır süren savaşı sona erdirerek
kalıcı barışı sağlayıp, bölge halkına
güvenli, yaşanır bir ortam sağlaması şart. Devlet
bölge halkına ve yatırımcılara barışı ve
huzuru sağlamazsa çıkarılacak hiçbir teşvik sistemi sonuç
alamaz. Yatırımcıların, çatışma
ortamının devam ettiği bölgede, teşvikin derecesi ne olursa
olsun, kendi memleketleri dahi olsa yatırımlarını aktarmaya
niyetleri olmayacağını düşünüyor, bu kanun tasarısında
olumsuz oy kullanacağımızı beyan ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Buldan.
Gruplar adına
ikinci konuşmacı, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.
Sayın Günal,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, önemli bir konu görüşüyoruz ama yine,
konuşulduğu kadar doyurucu ve yeterli düzeyde önlemler içermeyen
başka bir paket konuşuyoruz. Sürekli olarak değişik
torbalarla, paketlerle, böyle yamalarla bir şeyler yapmaya
çalışıyoruz.
Evet, olumlu boyutu olan, olumlu
tarafları olan teklifler, tasarılar hepsi burada iç içe girmiş
durumda, ama baktığımız zaman, temel amacında,
değerli arkadaşlarım, yatırımların teşviki
için üretim, istihdam ve ihracat süreçlerini birlikte ele alan bir tasarı.
Ortak bir yaklaşım diyor; öbür taraftan bakıyoruz, Sayın
Bakan İstihdam kısmını biz ayrı
çalışıyoruz. Ekonomi Bakanımız başladı,
diğerleri çalışıyor. diyor.
Diğer taraftan, bazı vergiye
ilişkin istisnalar, destekler, yatırım teşvikleri var, ama
genel gerekçede söylediğimiz, cari açığın
azaltılması için de amaçlarla ilgili kısma bakıyoruz,
kamuoyuna açıklanana bakıyoruz, henüz bu yasa
tasarısının dışında somut olarak bize
açıklanan şeyler yok, sadece bakanların ve Sayın
Başbakanın açıklamaları var. İnşallah
uygulamasında bazı eksiklikler giderilir. Bizim Ekonomi
Bakanımız bu yeni tedarik sistemini ta Plan ve Bütçe Komisyonunda
konuşurken bize söylemişti. Hâlâ bekliyoruz ki
ayrıntıları gelsin diye, hâlâ görmedik. Burada da laf olarak
geçmiş, güzel çünkü, yani GİTES çerçevesinde cari
açığın azaltılması amacıyla ithalat
bağımlılığı yüksek ara malları ürünlerinin
üretimine yönelik stratejik yatırımların
Çok güzel, ben çünkü
beş senedir size bunları söylüyorum, ama somut olarak bakıyoruz,
buna yönelik ne var? Hâlâ ortada bir şey yok. Bazı sektörler
aşağıya doğru yazılmış.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, burada birtakım çalışmalar yapılıyor.
Yani Tasarruf açığımız var deniyor, yukarıda
bireysel emeklilikle ilgili, buna ilişkin bir şey geldi.
İşte öbür taraftan başka bir kanun teklifi, finansal sistemle
ayrı bir kanun tasarısı, bir kafa
karışıklığı var. Yani o geliyor, bu geliyor,
tekrar yirmi tane geliyor, on tane geliyor. Dün söyledim, ya Bakanlar Kurulunda
hani Ekonomik Koordinasyon Kurulu var, hani Bakanlar Kurulu var, Yüksek
Planlama Kurulu var. Ya lütfen, bunları, oturun hepsini bir yere koyun,
birine bir imza, birine bir teklif, birine bir tasarı diye yapmayın
Sayın Bakan. Ya siz
ekonominin değişik boyutunda bulundunuz yani ekonomiden de sorumlu oldunuz, şimdi maliyeden
sorumlusunuz yani Bakanlar Kurulunda bakanlar arası bir çatışma
mı var? Çıkmıyor mu karar? Ben bunu anlayamıyorum. Eskilerin
tabiriyle efradını cami ağyarını mâni, şöyle
gelin ekonomiyle ilgili yapılması gereken ne varsa,
çağırın bizi de, oturalım önerilerimizi koyalım,
komisyona getirin, orada da alt komisyonda pişirelim, ne gerekiyorsa bir
an önce yapalım. Günlük kısır çekişmelerle vakit
geçirmeyelim.
Teşvik sistemi
diyoruz. Sayın Bakana söyledik sadece işte SEGE-61, efendim
şunlar var, bu bölgeye bunlar girdi. diyor. Peki o kriterleri nasıl
uyguladınız? O illeri seçerken neye göre seçtiniz? Bunların bir
ağırlığı falan yok mu? Bunlar bize hâlâ gelmiyor,
devlet sırrı gibi. O zaman biz bunu söylemek durumundayız, bunun
eksiklerini sizlere söylemek durumundayız ki doğru yapalım.
Bakın -hep
söylediğimiz bir şey- Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz her yerde
Sektörel teşvik politikası uygulayın. dedik. Ben arkadaşlarıma
söylüyorum
Efendim, stratejik yatırımlar var. diyorlar. İyi
güzel de stratejik yatırımda bir sürü şart koymuşsun.
Birinde 500 milyondan yukarı olsun ben sana o zaman veririm. diyorsun,
örneğin KDV iadesini. Komisyona getiriyorsun okul harcamaları
koymuşsun Vallahi bizde 500ün üzerinde yok, bunu 100 milyona düşürelim.
Yahu, kamu ortaklığı-özel ortaklığını
yaparken kirala-devreti yaparken 100 milyonun üstünde yatırım
çıkmaz. diyorsun, sonra dönüyorsun 500 milyonun üstüne vereceğim.
diyorsun. Hangisi doğru? Yani bunda bir terslik var, o zaman bir ölçek
sorunu var, anlatmaya çalıştığım bu. Bunların
koordine içerisinde yapılması lazım.
Arkadaşlara
söyledim, bu çok güzel yani yukarıdan aşağıya
okuduğumuz zaman uygulanırsa içinde güzel maddeler var. Peki, ne
çıkacak? Şimdi bakıyoruz buradaki maddeler bu söylenenleri
karşılamıyor. Yani -inşallah- Bakanlar Kurulu
kararında bu söylediklerimizi not alırsınız da oradan
çıkacak karara hiç olmazsa bazı spesifik önlemleri
koyarsınız diye söylüyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu şekliyle teşvik sistemi olmaz. Bakın
söylüyorum yani dar bölgeli sektörel teşvik dedik. Stratejik
yatırımın dışında başka bir model
geliştirmek zorundasınız, o sadece belli yatırımlar
için. Defalarca söyledim Antalyayı
birinci bölgeye koymanız başka bir şey. Manavgatı,
Alanyayı, Gündoğmuş ve Aksekiyi aynı kategoriye
koyamazsın. Olmaz bu, sonuç vermez yani farklı bir şey.
Gündoğmuşta adamın arıcılıktan veya -affedersin- hayvancılıktan
başka yapacağı bir şey yok ama dönüyorsunuz, Kumlucada,
Finikede tarım var, narenciye var; dönüyorsunuz, Manavgatta, Sidede,
Alanyada turizm hizmet sektörü var. Siz bunu sektörel olarak da dar bölge
olarak yapmazsanız beklediğiniz sonucu alamazsınız
değerli arkadaşlar.
Bizim bölgemizi ilgilendiren
-aşağıda baktım- stratejik yatırımlarla ilgili
açıklamanın en sonunda Bakanlar Kuruluyla belirlenen kültür ve
turizm koruma ve gelişim bölgelerinde yapılacak turizm
yatırımları diyor. Şimdi, peki, o bölgenin
dışında kalanlar ne olacak? Antalyanın tamamında
değişik turizm türleri var değerli arkadaşlar. Yani
Bakanlar Kurulu kararıyla, turizm yatırımı, orası
gelişim bölgesi değilse, koruma alanı olmadıysa ne olacak?
Örneğin yayla turizmi yapan birisi 500 milyonu da yapamayacağına
göre, burada da 50 milyonluk diğer şeyler, işte bir sürü
seçenekler var, bunların hiçbirisinden yararlanamayacak. Ya, teşvik
etmeniz gereken sizin 500 milyonun üstündeki mi? Nasıl
artıracaksınız? Yani 1 milyon, 2 milyon, 3 milyonluk
işletme kuran insanlar var. Bunları niye teşvik etmiyorsunuz?
Nasıl yapacağız o zaman? Böyle bir teşvik sistemi
çalışmaz. Onu anlatmaya çalışıyorum.
Bakın, girdi tedarik sisteminde
söylediklerinizi biz destekledik. Milliyetçi Hareket Partisinin Üreten Ekonomi
Programında ve seçim beyannamesinde sektörel teşviki söyledik.
Yüksek katma değerli, bu belirlenmiş olan
Devlet Planlama
Teşkilatı -rahmetli Müsteşarlığımız-
şimdi Sayın Kalkınma Bakanımızın temsil
ettiği kurumda zaten belli çalışmalar yapılıyor dedim.
Onları dikkate alırsanız biz de eksiklerinizi tamamlarız ve
hep beraber bu kurul kararlarını alıp uygulamaya geçersiniz bir
an önce, biz de destek oluruz ama bu eksiklikler varken olmaz.
Şimdi, bakıyorum, turizmle
ilgiliyi okudum Sayın Bakanım. Sene 2012, beş yıldır
komisyonda, eski üye olan arkadaşlarım biliyorlar, her Turizm
Bakanlığı bütçesinde söylüyorum, 2007-2012 Turizm Eylem
Planı ve Strateji Belgesi var, turizm çerçeve kanunu çıkacak, 1inci
madde, hâlâ yok. Siz neyle uğraşıyorsunuz? Oradan teklif,
buradan tasarı, onu alalım, bunu verelim, anayasa yapalım, iç
tüzük yapalım, sabaha kadar kavga edelim, 4+4+4ü çıkaralım. Ee,
peki, kaç para harcayacaksınız o okullar için? E, memura gelince
4+4te kalıyor, 4+4ün ikinci boyutu yok Bakın, eğitime gelince
4+4+4, memura gelince 4+4, kaldı. Yani şimdi, peki o arada oraya
verdiğiniz parayı, gelip o okulların yeniden
yapılanmasına vereceğiniz paranın, 5+3 olsa da dershaneleri
bölmesek, gene sekiz yıl orası olsa, şimdi memura
yarısını verseniz maaşını artırıyor mu?
Artırıyor. Siz ne yapıyorsunuz? Yani
Hayır işte
oradan vereceğiniz para
Bakın ne kadar okul yapımı
gerektiğini
20 küsur milyar, 30 milyarlık bir maliyetten
bahsediyorsunuz. Yeniden okul, öğretmen açığı var,
beşinci sınıftan boşa çıkacak sınıf
öğretmenleri sorunu var, derslik sorunu var, hepsi var. Bunun acelesi var
mı? Yok. Peki niye benim turizm çerçeve yasam çıkmıyor da bir
hafta boyunca kavga dövüş burada onunla uğraşıyorsunuz?
Tamam o da olsun ama bu kadar dayatmanın, şey yapmanın bir anlamı
var mı? Bakın 2007-2012 Sayın Bakanım, siz Bakanlar Kurulu
üyesisiniz. Şöyle oluyor
Sizin yaptığınız teşvik
hiçbir işe yaramayacak. Niye? Söyleyeyim. Turizm çerçeve yasası yok.
Seyahat acenteleri bir yerde, otelciler bir yerde, operatörler bir yerde, hepsi
farklı yerde, rehberler bir yerde. O zaman ne oluyor? Zatıaliniz yurt
dışına çok çıkıp geliyorsunuz. Avrupada bir otelde
bir gece kaldığınız fiyata bir hafta insanlar Antalyada
tatil yapıyor her şey dahil. Senin çıkardığın
şey
Ne yapayım ben teşviki yani benim turizm çerçeve kanunum
yok. Bu sadece Hükûmetin kendi arasındaki koordinasyon eksikliğinden
kaynaklanıyor. Beş yıldır çıkmaz mı? Bakın
2007-2012 Eylem Planı diyor, 1inci madde turizm çerçeve yasası, yok.
Eksik olsun, nasıl çıkarsa çıksın razıyız. Lütfen
bunları gündeme getirin. Sanal siyasi çekişmelerden uzaklaşarak
ülkenin gündemindeki sorunları bir an önce çözelim. Bunun eksikleri çok.
Bu kanunda eksik çok ama inşallah bir aşama olur. İçinde karşı
çıktığımız noktalar da var. Amacı itibarıyla
doğru ama gerekli ve yeterli tedbirleri içermiyor. Gerekli olanlar olmakla
beraber hepsi maalesef yeterli değil. Biz MHP olarak her zaman
yapıcı, yol gösterici, uzlaşmacı muhalefet
anlayışından yanayız. Milletimizin çıkarı için
gelecek kanunları destekliyoruz. Eksikliklerin de bir an önce giderilip Bakanlar
Kurulu kararıyla en azından bu eksikliklerin tamamlanmasını
bekliyoruz.
Saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Günal.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Rahmi Aşkın Türeli.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının
görüşülmesi sırasında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
görüşlerimi belirtmek için söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, konuşmama başlamadan önce, çok gündemde de olan ve
hep de tartıştığımız, benden önce
arkadaşlarımın da dile getirdiği memur maaş
artış hızlarıyla ilgili ben de görüşlerimi belirtmek
istiyorum. Hazır Sayın Bakanımız da burada, o konuda da
kendisinden bir cevap vermesini istirham ediyorum.
Şimdi, tabii,
Hükûmet biliyorsunuz 3,5+3,5 önerdi, ondan sonra da Hakem Kurulunda 4+4 oldu.
Sayın Bakan hem Plan ve Bütçe Komisyon görüşmeleri
sırasındaki toplantılarda hem de basında kamuoyuna
verdiği demeçlerde dedi ki: Personel giderlerinin bütçe giderleri
içindeki payı yüzde 18den yüzde 28e yükseldi. Değil mi Sayın
Bakan? Yani bir 10 puanlık yükselişten bahsediliyor. Yani
aslında personel giderlerinin söylendiği gibi enflasyonun gerisinde
kalmadığını ve bütçe içinde göreli payının da
arttığını söyledi, doğru. Tam rakamı da vereyim
ben: 18,4tü, sonra yüzde 27,2ye çıktı. Ancak, Sayın Bakan,
buna diğer başka göstergeleri de dâhil ederek bakmak gerekiyor.
Buradaki sıkıntı şudur: Bütçe giderlerinin millî gelir
içindeki payı azalmıştır. Bu da büyük ölçüde faiz
giderlerindeki azalıştan ve yatırım harcamalarındaki
azalmadan kaynaklanmıştır. Yani matematiksel anlamda bir bölme
işlemini düşünün: Pay aynıdır ama payda
değişirse, payda küçülürse ne olur? Oradaki oran daha yüksek gözükür.
O yüzden doğru olan yaklaşım, aslında, personel giderlerine,
faiz dışı bütçe giderleriyle kıyaslayarak öyle bir oran
açısından bakmaktır. Öyle baktığımız zaman
da şunu görüyoruz: 2002 yılı içindeki pay yüzde 32,3müş,
2011 yılında da yüzde 32 kalmış yani bir artış
yok.
Tabii, aslında
personel harcamalarının artması da gerekir. Çünkü normalde
personel giderlerini, personel harcamalarını belirleyen iki tane
unsur vardır değerli arkadaşlar: Birisi maaş, ücretler,
özlük hakları, onlardaki artıştır; diğeri de personel sayısındaki net
artıştır. Böyle baktığımız zaman,
Türkiye'nin nüfusunun arttığını düşündüğümüz
zaman ve kamu hizmetlerinin de belli bir nicelik ve nitelikte verilmesini
düşündüğümüz zaman, söz konusu yaptığımız zaman
-ki, bu sizin de, sizlerin de sık sık AKP Hükûmeti olarak dile
getirdiğiniz bir husustur- aslında normalde personel giderlerinin
artması beklenirdi ama ne yazık ki bir artış yoktur.
Bunu isterseniz bir örnekle vereyim
ekranları başındaki izleyicilerimize de anlatmak
açısından: Şöyle düşünelim, diyelim ki 4 kişilik bir
aile, iki ekmek alıyorlar her gün eve, hepsinin de payına yarım
ekmek düşüyor. Bölelim, 4 kişilik ailede ne düşüyor paya? Yüzde
25. Sonra 4 kişilik aileden birisi ayrılsın, 3 kişi
kalsın, okumaya gitsin örneğin ailenin çocuğu, 3 kişi
kalsınlar. Bu sefer artık iki yerine bir buçuk alsınlar, gene
hepsinin payı aynı, gene yarım ekmek yiyorlar ama ne oldu? Oran
yüzde 33e yükseldi. Sizin söylediğiniz de işte aynen budur. Yani,
paydanın azalmasına dayalı olarak personel giderleri
artmış gibi gözükmektedir, aslında artmamaktadır.
Şimdi, tabii bu torba yasa birçok
hüküm içeriyor burada; gelirler vergisi, kurumlar vergisi, KDV, ÖTV, onlarla
ilgili değişikler var. Yani, ne getiriyor ekonomik maliyet
açısından? Buna ilişkin bize Plan ve Bütçe Komisyonu
görüşmeleri sırasında bir ekonomik maliyetlendirme, bir tahminî
maliyet bedeline ilişkin belli rakamlar sunuldu ama sizlerin de çok iyi
bildiği gibi alınan önlemlerin çoğunun ne getirip ne
götüreceği konusunda net bir hesaplama yapılmamış tabii.
Oysa, bunu daha önce de değişik zamanlarda söyledik, önümüze gelen,
yüce Meclisin önüne gelen tasarıların ne getirip ne
götürdüğünün, özellikle bütçe açısından -ki, hepimiz bütçenin
göstergelerini, performansını çok yakından takip ediyoruz- ne
getirip ne götürdüğünün çok ayrıntılı bilinmesine ihtiyaç
var. Bunun için de -5018 sayılı Yasa da söylemiş zaten-
düzenleyici yetki analizi, bunlar yapılırsa, önümüze
ayrıntılı getirilirse biz de bu konuda görüşlerimizi daha
net biçimde açıklarız.
Buradan, izin verirseniz, bu
teşvik sistemine bir geçeyim çünkü aslında zaten önümüze gelmiş
olan, bu vergi kanunlarında değişiklik yapan kanun
tasarısında da zaten büyük ölçüde bu teşvik sisteminin bir
parçası olarak ortaya konma ve sunulma var. Bu açıdan da bu
teşvik sistemi nasıl, gerçekten başarılı bir teşvik
sistemi mi, ona ilişkin düşüncelerimi belirteyim.
Değerli arkadaşlar, bu,
AKPnin iktidar döneminde çıkardığı 4üncü teşvik
paketi. İlk 2 pakette Türkiye'nin bütününü kapsayan bir teşvik
sistemi yoktu, belli sayıda il vardı ama 3üncü ve 4üncü yani 2009
ve şimdi, işte, 2012de gündeme girecek olan teşvik
yasasında ise bütün Türkiye kapsandı yani 81 ilin hepsi
alındı, bu kapsam içinde söz konusu edildi.
Tabii, neydi amaç?
Yatırımların artmasıydı. Yatırımların
artması açısından bakalım olaya. Performans yüksek mi? Ne
yazık ki AKP döneminde çok yüksek bir yatırım performansı
göremiyoruz. Burada hem kamu sabit sermaye yatırımlarının
millî gelir içindeki payında ciddi bir azalma var. Yani 2002
yılında kamu -yalnız merkezî yönetim bütçesi değil tüm
kamuyu kapsıyoruz doğal olarak- sabit sermaye
yatırımlarının millî gelir içindeki payı yüzde
4,9muş; 2011 yılı gerçekleşme tahmini yüzde 4,5. Özel
sektörde de doğal olarak 2001 krizi sonrası olduğu için belli
bir yükselme var ama öyle söylendiği kadar yüksek bir performans gözükmüyor.
Diğer
arkadaşlarımız da belirttiler. Bu teşvik sistemi neye
dayanıyor, neye göre illeri gruplandırdınız?
İşte, burada da söylenen şu, deniyor ki: İllerin millî
gelirden aldıkları pay ülke içindeki ve Sosyo-Ekonomik
Gelişmişlik Endeksi. Değerli arkadaşlar, Türkiye
İstatistik Kurumu en son 2001 yılında iller itibarıyla
millî geliri hesapladı, ondan sonra hesaplamadı. Bir kere, çok önemli
bir göstergedir bu. Nerede? Buna ilişkin bir şey yok. Olmadığı
zaman bunu nasıl hesapladığınızı gerçekten merak
ediyorum.
Diğer taraftan Sosyo-Ekonomik
Gelişmişlik Endeksi Kalkınma Bakanlığı
tarafından hazırlandı. Ne yazık ki defalarca talep etmemize
rağmen, Komisyon toplantılarında ve daha öncesinde gelen
kanunlarda da istememize rağmen henüz önümüze getirilmiş değil.
Bu yüzden de bu illerde neye göre böyle bir gruplandırma
yapıldı, bunu bilme imkânından yoksunuz çünkü bu önemli. Hepimiz
de, milletvekilleri de kendi illerinin neden belli bir bölgeye
alındığını doğrusu anlayabilmiş
değiller, sık sık da kendi aramızda bu konuyu
konuşuyoruz.
Diğer taraftan, başka bir
konu da, bir teşvik sisteminde, değerli arkadaşlar, ulaşmak
istediğiniz bir amaç olmalı ve ona ilişkin olarak teşvik
sistemi onun bir alt amacı aynı zamanda bir araçlar demeti olarak
çalışmalı ve dünyanın hemen hemen her tarafında
baktığınızda temel olarak sektörel perspektif esas
olmalı. Oysa ne yazık ki bizim teşvik sisteminde sektörel
değil, bölgesel perspektif ön planda. Bu bölgesel boyutlar, bölgesel
ayrım olmasın anlamında söylemiyoruz, elbette olacak, ama temel
anlamda sektörel perspektifi olan ama bölgesel boyutları olan bir
yaklaşım olmak zorundadır.
Geçmişte de böyleydi değerli
arkadaşlar, kalkınmada öncelikli yöreler vardı biliyorsunuz,
Türkiye'nin belli birtakım yöreleri bu kalkınmada öncelikli
yörelerdi, orada da belli açılardan destekleniyordu. Elbette, bölgesel
gelişmişlik farklarının giderilmesini sağlamaya
çalışmak bizim için önemli olacak, elbette az gelişmiş
bölgelerin daha çok gelişmesini sağlayacağız ama bütün
Türkiye'yi, 81 ili 6 tane bölgeye bölerek bunu yapmak mümkün değil.
Diğer taraftan, bölgesel
boyutları olacak, ama il bazında değil, ilçe bazında
olması gerekiyor. Yani Düzey 2, NUTS 2 önemli bir kriterdir çünkü biz
biliyoruz ki illerin ilçeleri arasında -en gelişmiş illerimizde
bile bu geçerlidir- çok büyük bir gelişmişlik farkı vardır.
Tabii, az gelişmiş bölgelere
yatırım götürmek için yalnızca yatırımları
teşvik etmek yetmez değerli arkadaşlar, devlet bizzat oralara
gitmeli, oralarda yatırım ve üretim yapmalıdır. O
bölgelerde hangi alanlar bölgenin temel iktisadi faaliyet alanını
oluşturuyorsa, ona ilişkin olarak oralara gitmek ve orada bizzat
devletin yatırım yapmasını sağlamak gerekiyor.
Teşvik önemli tabii, elbette, teşviki verelim, özel sektör de gitsin.
Ama ya gitmezse ne olacak?
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin elli, altmış yıllık bir teşvik
macerası var. Gitmiyor işte, bölgesel gelişmişlik
farkları devam ediyor. Ee, o zaman yapmanız gereken devleti bizzat
bir ekonomik aktör olarak işin içine sokmaktır.
Son olarak -çok az zamanım
kaldı- tabii, değişik hedefleri var teşvik sisteminin, bir
tanesi cari açığın azaltılması. Ne yazık ki cari
açığın azaltılmasına bu teşvik sistemi yaramaz,
hatta kısa vadede yatırımları artırarak Türkiye'de
tasarruf açığını artırır. Bildiğiniz gibi bir
yatırımlar var, bir de yurt içi tasarruflar. Yani sizin
yatırımları artırdığınız bir
yapının içinde nasıl bir sonuç ortaya çıkar?
Yatırımlar artar, böylece Türkiye'nin tasarrufları azalır.
Bir de tabii, cari açığı
azaltmak yalnızca dışarıdan ithal ettiğimiz ara
malları Türkiye'de üretmek üzerine olmamalı. Bu nasıl olacak,
bunu belli koruma tedbirleriyle destekleyecek misiniz, bütün onlar üzerine de
sağlıklı bir perspektif oluşturmak gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Türeli.
Şimdi, birinci bölüm üzerinde
şahısları adına Manisa Milletvekili Sayın Uğur
Aydemir.
Sayın Aydemir, buyurun.
UĞUR AYDEMİR (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra
sayısıyla görüşmekte olduğumuz Amme Alacaklarının
Tahsili Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısıyla ilgili şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yatırımlar üretimin, istihdamın ve ekonomik büyümenin en önemli
kaynağını oluşturmaktadır. Hükûmetimiz döneminde
yatırımlara yönelik önemli teşvikler getirilmiş olup
başarıyla uygulanmaktadır. İstikrarlı büyüme sürecinin
devam ettirilmesi için ekonomik kalkınmanın
hızlandırılması, yatırımların, üretimin ve
istihdamın artırılması gerekmektedir.
Bu çerçevede, yatırım
teşviklerinin kapsam ve etkinliğini artırmaya yönelik önemli
düzenlemeleri içinde barındıran bu tasarı büyük önem
taşımaktadır.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki,
öngördüğümüz bu tasarı yatırımcımızı oldukça
mutlu edecek, cesaretlendirecek ve kendilerine büyük ivme
kazandıracaktır. Yatırımcılara yatırımın
yapılışı esnasında destek verilmesi amaçlanmakta,
yatırımlar daha cazip hâle getirilmektedir.
Diğer yandan, istatistiki bölge
birimleri sınıflandırmasına göre SGK işveren
payının bir kısmı, altıncı bölgede yer alan
illerde ise tamamı devletçe karşılanacaktır. Bu uygulamayla
kayıtlı istihdam artacak, kayıt dışıyla mücadelede
büyük mesafe katedilecektir.
Kıymetli milletvekilleri, bu
tasarımız esnaf ve sanatkârların vergilendirilmesine yönelik
birtakım kolaylıklar sağlamakta, bunlardan muafiyet
şartlarını taşıyanlara esnaf vergi muafiyeti belgesi
alma imkânı getirmektedir.
Teknolojik gelişmeler ve
küreselleşmenin olumsuz etkileri nedeniyle kaybolmaya yüz tutan el dokuma
işleri, bakır işlemeciliği, çini ve çömlek yapımı
gibi geleneksel, kültürel, sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan
meslek kollarında faaliyet gösteren esnaflar, iş yeri açsalar bile,
vergi muafiyeti uygulaması kapsamına alınmaktadır.
Ayrıca, esnaf ve
sanatkârların içinde bulunduğu koşullar itibarıyla
kendilerine en uygun vergilendirme esaslarına tabi olmalarını
sağlamak amacıyla, gerçek usulden basit usule geçebilmeleri
imkânı da getirilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
iktidarımız döneminde ülkemiz, bir dünya markası olma yolunda
çok ciddi mesafe katetmiş, dünya devletler muvazenesinde cazibe merkezi
hâline gelmiş ve hak ettiği konuma ulaşma yolunda emin
adımlarla ilerlenmektedir. Bu yolda bir dünya ve medeniyet başkenti
olan İstanbulumuzun finans merkezi hâline gelmesini ve yabancı
fonların Türkiyeden yönetilmesini sağlayacak adımlar
atılmıştır.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşımızın yüzünü güldürecek önemli bir husus ise mali
af konusudur. 6111 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmak için
süresinde başvuran vatandaşlarımız taksitlerini herhangi
bir nedenle ödeyememişlerdir. Dolayısıyla, 6111 sayılı
Kanunla düzenlenen haklardan yararlanamamışlardır. Şimdi
bu tasarıyla, bu haklardan yararlanamayan vatandaşlarımıza
yeni bir hak tanınmıştır. Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren dört ay içerisinde borçlarını gecikme
zamlarıyla birlikte öderlerse, tekrar 6111 sayılı Kanundan
faydalanacaklardır.
Değerli milletvekilleri,
tasarıyla, hurdaya ayrılan araçlara teşvik sağlanmakta
olup, yirmi iki yaş üzerindeki araçların hurdaya ayrılması
da teşvik edilmektedir. Yirmi iki yaş ve üzeri taşıtların
hurdaya ayrılması hâlinde taşıt sahipleri adına
tahakkuk eden motorlu taşıtlar vergilerinin yüzde 25inin ödenmesi
şartıyla kalan vergi aslı, gecikme zammı, gecikme faizi,
vergi cezaları ve tescil plakasına kesilen idari para
cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçilmesi
öngörülmektedir. Böylelikle, vatandaşımız, fiilen hurdaya
çıktığı hâlde borçları nedeniyle üzerlerinde tutmak
zorunda kaldıkları araçları ve bunların sürekli artan
borçları yüklerinden kurtarılmaktadır ve bu araçların
bertaraf edilmesiyle çevre kirliliğinin önlenmesi konusunda da ciddi
adımlar atılmaktadır.
Bu tasarının milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Aydemir.
Şahısları adına
ikinci konuşmacı Bitlis Milletvekili Sayın Vedat Demiröz.
Sayın Demiröz, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu kanun Plan ve Bütçe Komisyonundan
geçerken AK PARTİli değerli milletvekillerinin ve diğer
muhalefet partisinden milletvekili arkadaşlarımızın çok
yakın desteklerini ve katkılarını gördük;
huzurlarınızda hepsine teşekkür ediyorum.
Teşvik yasasıyla ilgili
arkadaşlarımız çok detaylı bilgiler verdiler. Gerçekten,
ekonomik istikrar, büyüme, istihdamın gelişmesi için teşvik yasası
çok önemli. Ama bu teşvik yasası belki de cumhuriyet döneminin en
kapsamlı teşvik yasası. Gerçekten, ülkemize yararlı
olacağı kanaatindeyim.
Sayın grup üyelerimiz ve
diğer partili arkadaşlarımız bu konuya değindiler, ben
sadece kanunun içerisindeki bazı maddeler üzerinde görüşlerimi
aktarmak istiyorum. 6111 sayılı Yasa, 5 milyon 250 bin mükellefi
kapsadı ve bir barıştı gerçekten, aşağı
yukarı 40 milyar liralık bir taksitlendirme, yapılandırma
söz konusu oldu ve bunun da şu ana kadar yüzde 40ını, herhâlde
16-17 milyar lirasını tahsil ettik. Ama isteyerek veya istemeyerek
taksitlerini atlayan veya cari dönemin vergi borçlarını ödeyemeyenler
için böyle bir kolaylık getirildi. Dört ay içerisinde geçmiş borçlarını
yasal faiziyle beraber ödeyenler için tekrar sistem içerisine
alınması ve bu sistemden yararlanmalarına devam etmeleri
planlandı. Gayet faydalı, yararlı ve kapsamlı bir madde;
öncelikle bunu bütün kamuoyunu ilgilendirmesi açısından izah etmek istedim.
İkincisi de konut sektörüyle
ilgili, konutlardaki KDVyle ilgili madde. En çok tartışılan
veya ekonomide dikkat çekilen madde bu. İnşaat sektörümüz
ekonomimizin lokomotifi. Kalkınma yüzde 8-9lardayken inşaatta,
konutta inşaat sektörümüzün kalkınmadaki payının yüzde
19-20lere vardığı dönemler oldu. Biz iktidar olarak,
inşaat sektörüne herhangi bir şeyin engel teşkil etmesine,
KDVnin ona engel olmasına müsaade etmeyiz. Aslında, mevcut düzende
bazı haksızlıklar vardı. Yani şunu söyleyeyim: Bitlisten
gelen 12 nüfuslu bir aile, 100-150 milyon liraya Hadımköyde bir daire
alıyor,
Ben hepinize saygılarımı
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Demiröz.
Birinci bölüm üzerinde soru-cevap
işlemi yapacağız.
Sisteme girmiş
arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Akar... Yok.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, kaçak elektrik
kullanımı nedeniyle Maliye Bakanlığı olarak son iki
yılda bugüne kadar ne kadar tahakkuk yapılmış ve bunun ne
kadarı tahsil edilebilmiştir? Yaklaşık tahsilat
oranının tahakkukun dörtte 1inde kalması sizce nasıl
değerlendirilebilir?
İki: Yeni teşvik
sistemlerinde illerin bölgelere göre dağılımının
adaletli ve objektif kriterlere göre yapıldığına
katılıyor musunuz? Örneğin Aksaray 5inci bölgeyken,
Kütahyanın 4üncü bölgeye alınmasını içinize
sindirebiliyor musunuz? Bu nasıl bir sistem?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Işık.
Sayın Öz
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, bütçe dengesinin
bozulacağından ve mali disiplinden bahsediyorsunuz sürekli. Türkiye,
yüzde 8,5 oranında büyümeyle Çinden sonra dünya 2ncisi olan bir ülke.
Aynı zamanda 2011 enflasyonunu da yüzde 10,5 civarında
açıklıyorsunuz. Memura yüzde 3,5+4 oranında artış
önermek sizce bu anlamda doğru mudur? Bilimsel hesaplarla memura gerçek
önerilmesi gereken zam oranı bu mudur? Memuru toplu sözleşmeye
aldınız şimdi, toplu görüşmeden toplu sözleşmeye
çekildi, dolayısıyla bu toplu sözleşmeden kamu
çalışanları bir şey kazanmış mıdır?
Referandumda vermiş olduğunuz sözler havada kalmamış
mıdır? Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Öz.
Sayın Halaman
Yok.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bu gayrimenkul yatırım
ortaklıkları kurumlar vergisinden istisna ve
dağıttıkları kârlar da gelir vergisinden istisnadır.
Türkiye'de kaç gayrimenkul yatırım ortaklığı vardır?
Bunun yirmi beş civarında olduğunu biliyoruz. Ve bunların
bir yıl itibarıyla toplam vergi avantajı ne kadardır? Bu
istisna diğer inşaat firmalarıyla bir haksız rekabet
yaratmıyor mu? Gayrimenkul yatırım ortaklıklarına
sağlanan vergi avantajının yıllık 500 milyon Türk
lirası civarında olduğunu tahmin ediyoruz ve Sayın Bakan
memur maaş zamlarının diğer mükelleflere vergi olarak
yansıyacağını ifade etmişti. Bu sayıları
yirmi beş olan gayrimenkul yatırım ortaklıklarına
tanınan bu vergi avantajından vazgeçilerek, diğer mükellefler
üzerindeki vergi yükü azaltılamaz mı? Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bu
teşviklerle ilgili sıralamalar yapılırken bunda bugüne
kadar kaç tane teşvik tedbiri, düzenlemesi gelmişse Tunceli hep en
teşvik edilebilir il bölgesindeydi ama AKP İktidarı
zamanında Tunceliye herhangi bir yatırım
yapılmadığı hâlde, birtakım çok gelişmiş
illerimiz altıncı dereceye alındığı hâlde,
Tunceli birdenbire, sanki AKP bir yatırım yapmış, böyle
havaya uçmuş, beşinci dereceye alınmış. Yani bunu,
hangi kıstası esas alarak siz Tunceliyi altıncı
teşvik bölgesi değil de beşinci bölgeye aldınız? Yani
amacınız -zaten Tunceliye pek kimse de yatırım
yapmıyor- herhâlde tamamen Hiç kimse yatırım yapmasın.
anlamında bir düzenleme yaptınız. Bu sizin bir siyasi
Yani
özellikle Tayyip Erdoğan bu işi düzenledi, son karar ondan geçti.
Onun verdiği kesin bir kin kararı mıdır? Onu öğrenmek
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Oğan
SİNAN OĞAN (Iğdır)
Teşekkür ederim Muhterem Başkan.
Bir istirhamım olacak
zatıalinizden: Teröristbaşına artık sayın demeyi
iktidarınız serbest bıraktığı için, lütfen bana
sayın demeyin, Türkçemiz zengindir, yerine geçecek başka kelime
deyin.
Pek Muhterem Bakanım, biraz önceki
soruma cevap vermediniz, o soruyu yeniden soruyorum: Yurt dışına
çıkan vatandaşlarımızı haraca
bağladınız, her çıkan vatandaşımızdan para
alıyorsunuz. NATOya, BMye getirdiğiniz istisnayı
vatandaşlarımıza da getirecek misiniz?
Bir de cep telefonlarına depremde
bir vergi getirilmişti. Deprem biteli çok oldu, Allah korusun, neredeyse
yeni depremler gelecek ama bu haracı almaya devam ediyorsunuz.
Vatandaşlarımıza bu manada da bir istisna getirecek misiniz
NATOya getirdiğiniz gibi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Oğan.
Sayın Erdemir
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Sayın
Bakan, DİSK Araştırma Enstitüsünün çalışmaları
gösteriyor ki Türkiyede 4 kişilik bir ailenin yoksulluk
sınırı 3.386 liradır. Memur ve emeklilerine reva gördüğünüz
4+4 zam, memurlarımızın büyük bir kısmını
yoksulluk sınırının altında
bırakmıştır. Kamu emekçilerimiz, Uluslararası
Çalışma Örgütü ve Avrupa Sosyal Şartına aykırı
olarak getirdiğiniz grev yasağıyla, hakkını almak ve
yoksulluktan kurtulmak için mücadele araçlarından yoksun bırakılmıştır.
Bu şartlar altında, memurlarımızı ve emeklilerimizi ne
zaman yoksulluk sınırının üzerine taşımayı
öngörüyorsunuz?
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Bakan, emlaklerde KDV oranını
değişik bölgelerde değişik oranlar yaparken acaba bir
şekilde, yüksek emlak vergisi değeri olan yerlerde başka bir
düşük emlak vergisi değeri gösterilmesine sebep olmayacak
mısınız? Buradaki kontrol nasıl olacak? Yani piyasanın
en büyük şeyi bu, Yüksek fiyatlar, aşağı, düşük
seviyeden gösterilecek. diyor.
İki: Sayın Bakan, şeker
fabrikalarını özelleştirmeye çalıştınız.
Artık yeter! Yıllarca insanları, işçileri,
çalışanları, pancar üreticilerini artık mağdur ettiniz.
Bu konuda son kararınız ne olacak, bu fabrikalar çalışacak
mı, yoksa satacak mısınız hâlâ?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkürler
Sayın Aslanoğlu.
Sayın Halaman
ALİ HALAMAN (Adana)
Başkanım teşekkür ediyorum.
Sayın Maliye Bakanımıza
şöyle bir soru: Şimdi, bu teşvik kapsamı zaman zaman
çıkıyor. Kamuda ve kamu dışında 465 bin tane
taşeron işçisi var. Bunlar 700 liraya, 800 liraya çalışıyor.
Sermayeye çıkarttığınız bu teşvik paketi gibi,
700 liraya, 800 liraya çalışan insanlar için bir teşvik
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Halaman.
Sayın Bakan, söz sizin, buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, tabii bu
teşvik sistemine ilişkin birçok soru var. Öncelikle şunu
söyleyeyim: 2009 sonrası uygulanan teşvik sistemi gerçekten
başarılı oldu gerek yatırımların artmasında
gerek istihdamın artmasında. Şimdi attığımız
adımla, gerçekten, belki, bugüne kadar yapılmış en
kapsamlı destekleri sunuyoruz ve burada özellikle şunu ifade etmek
istiyorum: Yani bu yeni teşvik sisteminde tabii ki bir sektörel boyut var,
bir bölgesel boyut var, büyük yatırımlar boyutu var, stratejik
yatırımlar boyutu var. Öyle yatırımlar var ki hangi ilde
olursa olsun, hangi ilde hangi ilçede olursa olsun 5inci bölge
teşvikinden yararlanacak, isterseniz bunu İstanbulda yapın,
Antalyada yapın veya Konyada yapın. Bunlar: Madencilik
yatırımları, demir yolu veya deniz yoluyla yük ve yolcu
taşımacılığına yönelik yatırımlar, test
merkezleri, rüzgâr tüneli, benzer nitelikli yatırımlar, kültür ve
turizm koruma ve geliştirme bölgelerinde yapılacak turizm
yatırımları, özel sektör tarafından gerçekleştirilecek
ilk, orta ve lise eğitim yatırımları, yatırım
tutarı 20 milyon lira üzerinde olan belirli ilaç ve savunma sanayi
yatırımları. Nerede bu yatırımlar yapılırsa
yapılsın 5inci bölge teşviki.
Ayrıca, Türkiyede örneğin
tüketilen herhangi bir ürün yüzde 50 oranında ve üzerinde eğer ithal
ediliyorsa, siz, yüzde 40 yerli katma değer üretecek şekilde bir
yatırıma girişirseniz, nerede yaparsanız yapın
-bakın, ithal edilen ürünlerden bahsediyorum- burada sınır yok;
bu yatırım nerede yapılırsa yapılsın yine 5inci
bölge teşviki olacak. Ayrıca büyük ölçekli yatırımlar var,
mesela: Rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı, kimyasal madde
ürünleri imalatı, liman ve liman hizmetleri, motorlu kara
taşıtları imalatı, demir yolu, tramvay, lokomotif
imalatı, transit boru hattıyla taşımacılık
hizmetleri, elektronik sanayi yatırımları, tıbbi alet,
hassas ve optik aletler imalatı, ilaç yatırımları, hava,
uzay taşıtları parçaları imalatı, makine (elektrikli
makine ve cihazlar dâhil) imalatı, metal üretimine yönelik
yatırımlar; liste böyle gidiyor. Bütün bu yatırımları
nerede yaparsanız yapın büyük yatırımlar teşvikinden
yararlanır.
Dolayısıyla, gerçekten geçmişle
karşılaştırılamayacak kadar kapsamlı, iyi
düşünülmüş, detaylı bir teşvik sistemi, cumhuriyet
tarihinin en büyük vergi indirimi. Çünkü teşvik dediğiniz zaman,
aslında biz vergiden vazgeçiyoruz. Özellikle, mesela 6ncı bölgede
tamamen vergilerden vazgeçiyoruz; gelir vergisinden vazgeçiyoruz, kurumlar
vergisini yüzde 90 indirimli uyguluyoruz, işveren, işçi sigorta
priminden vazgeçiyoruz vesaire. Gerçekten çok güçlü destekler. O nedenle ben bu
teşvik sisteminin hem cari açığı azaltmada hem de
gerçekten, istihdamı artırmada, yatırımları
artırmada çok büyük katkısı olacağına inanıyorum.
Gelelim diğer konulara:
Kaçak elektrikle ilgili tahakkuk, tahsilat rakamları
sorulmuştu; önümde yok ama arkadaşlar bulurlarsa sizinle
paylaşırız.
Bu sene aslında memurumuza verdiğimiz, ocak
ayında geçen senenin enflasyon farkından yüzde 2,7 artı yüzde 4
+ yüzde 4; bunların hepsini topladığınız zaman yüzde
11i aşıyor yani yüzde 11 civarında bir artış söz
konusu. Bir de geçen sene 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
yaklaşık 450 bin memurumuza, biz, çok ciddi artışlar
verdik, eşit işe eşit ücret adı altında, gerçekten,
aynı unvanı taşıyan birçok memurumuza çok ciddi
artışlarda bulunduk. Bunların hepsini dikkate
aldığınız zaman, ben az önce zaten gündem
dışı bir konuşmaya verdiğim cevapta da, çok açık
ve net bir şekilde, ortalama bir memur maaşının 2002den bu
yana yüzde 240 oranında arttığını ben sizlerle
paylaştım. Dolayısıyla, burada, toplu sözleşme sonucu
da tabii ki ortada, yani referandumun büyük kazanımları söz konusu;
bu herkes için geçerli, memurumuz için de işçimiz için de.
Gayrimenkul yatırım
ortaklılarına ilişkin önümde rakamlar yok. Öneriyi, tabii ki
çalışabiliriz, teşekkür ediyorum.
Teşviklerle ilgili, yine,
Tunceliyle ilgili bir soru vardı, ben yine o genel çerçevede görüyorum.
61 tane gösterge söz konusu. Bu göstergelerin tamamı ekonomiyle ilgili
değil, bir kısmı sosyal gelişmeyle ilgili, bir
kısmı tabii ki eğitimle ilgili. Tuncelinin, belki bu alanlarda,
hakikaten son yıllarda katettiği bir mesafe olabilir -yani bakmam
lazım rakamlara karşılaştırma açısından- ama
gerçekten bu objektif bir şekilde yapıldı, hiçbir şekilde,
hiçbir ilimize karşı şu veya bu şekilde ayrım söz
konusu olamaz.
Değerli arkadaşlar, birçok
uluslararası anlaşma yapılmış Türkiyeyle. Bu
uluslararası anlaşmalar çerçevesinde -Türkiye diğer ülkelerle,
diğer ülkeler de ülkemizle- birtakım vergi muafiyetleri söz konusu.
NATOyla yapılan anlaşma çerçevesinde, bugün gündemde olan NATOya
vergi muafiyeti daha önce Meclisimiz tarafından 1951 yılında
kabul edilmiş, 51 yılında, yeni bir husus değil. Birincisi
bu.
İkincisi: Ben sorunuza çok
açık ve net cevap verdim; 15 lira yurt dışına
çıkış harcı var, TOKİye gidiyor. Eğer TOKİ
bundan vazgeçerse, biz Maliye Bakanlığı olarak tabii ki bunu
kaldırmayı değerlendiririz ama bu Maliyeye gelen bir gelir
değil.
İkincisi:
Aldığımız bütün vergilerin tamamını milletimize
geri veriyoruz. Bu ülkede eğitimde, sağlıkta, altyapıda son
yıllarda ne kadar gelişme olduğunu herkes çok iyi biliyor.
Bizim, özürlümüzden hastamıza kadar herkese ne kadar büyük oranda
destekler verdiğimizi milletimiz çok iyi biliyor.
SİNAN OĞAN (Iğdır)
Sayın Bakanım TOKİ kime bağlı? TOKİ size
bağlı.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) Cep telefonlarına gelince, değerli arkadaşlar,
Türkiyede, geçen sene, 15 milyonun üzerinde cep telefonu ithal edildi.
Türkiyede hakikaten bu konuda tabii ki çok ciddi tedbirler aldık. Bu
tedbirlerden bir tanesi, cari açığı sınırlamak için,
bunu caydırıcı hâle getirmek için bir miktar -100 liralık-
maktu vergi getirdik. Daha önce oransal bir vergi vardı, doğrudur ve
114 lira civarında bir vergiye tekabül ediyordu. Beyanlarda çok ciddi bir
düşüklük söz konusuydu. Biz bu nedenle Beyan ne olursa olsun, minimum 100
liralık bir maktu vergi. dedik ve o çerçevede bir düzenleme yaptık.
Bu vergilerin tamamı yine milletimize harcanıyor.
Yoksulluk sınırıyla
ilgili tartışmalara gelince: Tabii ki birçok rakam var, birçok
gösterge var ama şu bir gerçek: Dünyanın kullandığı
göstergeler var. Bugün Türkiyede günlük 1 doların altında
yaşayan hiçbir vatandaşımız yok. 2 dolar 15 sentin
altında yaşayan nüfus binde 2 oranında, yanlış hatırlamıyorsam.
Bu oran 2002de yüzde 3 civarındaydı. Günlük olarak 4 dolar 30 sentin
altında yaşayan nüfus yüzde 3,7ye düşmüş durumda. 2002
yılında bu oran yüzde 30 civarındaydı, yüzde 30,3.
Dolayısıyla Türkiyede yoksulluğun azaldığı çok
açık ve net.
Memurlarımıza maaş
artışında, yani asgari ücretlimizden emeklimize kadar hemen
hemen tamamında, enflasyonun çok üzerinde bir artış söz konusu
olduğu, refah düzeyinin arttığı açık ve net.
Şöyle söyleyeyim ben size: Yani Türkiyede satılan
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Bakan, 1 puan fazla versek Yunanistan oluyormuşuz! Bu nasıl
güçlü bir ekonomi?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Hayır, Yunanistan olmuyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Keşke Yunanistan olsak, asgari ücret 800 euro...
BAŞKAN Sayın Bakanım,
süreniz doldu efendim.
Çok teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, birinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan
maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra, oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Önergeyi
çekiyoruz efendim.
BAŞKAN Peki, tamam.
1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde bir önerge
vardır, önergeyi okutuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Önergeyi
çekiyoruz.
BAŞKAN Peki.
2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 3üncü maddesinde yer
alan uzaktan ibaresinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Günal Mehmet
Şandır
Manisa Antalya Mersin
Mustafa Kalaycı Faruk Bal Emin Haluk
Ayhan
Konya Konya Denizli
Necati
Özensoy
Bursa
BAŞKAN Sayın Komisyon
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Söz konusu ibarenin maddede
yer almasına gerek bulunmamaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Kabul edilmeyen önergeden sonra 3üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 4üncü maddesi ile
198 sayılı Gelir Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen 9
numaralı bendin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mahmut
Tanal
İstanbul İstanbul İstanbul
Bülent Kuşoğlu Aydın
Ayaydın Orhan
Düzgün
Ankara İstanbul Tokat
Rahmi
Aşkın Türeli
İzmir
BAŞKAN Sayın Komisyon
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
Sayın Türeli, buyurun.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddede
bildiğiniz gibi esnaf muafiyeti düzenlenmektedir. Daha önce 193
sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9uncu maddesinin birinci fıkrasının
8 ve 9 numaralı bentlerinde değişiklik yapılmaktadır.
Bu 8inci bentte yapılan değişiklikle bazı meslekler
-bunlar geleneksel meslekler ve el sanatlarıdır, o alanlarda tanımlanmıştır-
burada zikredilmiştir ve ondan sonra da ve bunlar gibi geleneksel,
kültürel, sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek
kollarında faaliyette bulunlar ibaresi vardır. Burada bir iki husus
vardır bu bentle ilgili:
Birisi: Burada ve ifadesinin
ve/veya olarak düzeltilmesi daha uygundur çünkü bazı meslekler
kaybolmaya yüz tutmamış da olabilir burada. Nitekim de zaten önceki
kısımda baktığınızda, çinicilik, çömlekçilik,
bunlar aslında devam eden mesleklerdir.
İkinci bir husus: Bu şekilde
ve bunlar gibi ifadesiyle elbette bir esneklik sağlanması amaçlanmıştır
ama bunlar hangi meslekte olacak, başka meslekler de bunun kapsamına
girecek mi konusunda bir anlaşmazlık doğduğu zaman nereye
gidilecek, hangi merciye gidilecek, bununla ilgili kim karar verecek, bu
açık ve net değildir. Bu açıdan da Komisyon görüşmeleri
sırasında aslında Kültür Bakanlığının somut
varlıklar, somut mesleklere ilişkin bir
sınıflandırması vardı, onun kapsanması
gerektiğini söylemiştik ama burada kapsanmış gözükmüyor.
Bir de 9uncu bentle ilgili bir özellik
var burada; o da: Yukarıdaki bentlerde sözü edilen işlere benzerlik
gösterdikleri Maliye Bakanlığınca kabul edilen ticaret ve sanat
işleriyle iştigal edenler. diyor. Daha önceki düzenlemede burada
Danıştayın olumlu görüşünü alma şartı vardı,
burada Danıştayın olumlu görüşünü alma şartı
kaldırılmıştır. Bunun yeniden konulmasının
uygun olduğunu düşünüyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim
Sayın Türeli.
Cumhuriyet Halk Partisinin önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde bir önerge
vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 5inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Günal Mehmet Şandır Manisa Antalya Mersin
Emin
Haluk Ayhan Faruk
Bal Mustafa
Kalaycı
Denizli Konya Konya
BAŞKAN Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Mustafa Kalaycı,
Konya Milletvekili, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Tasarının 5inci maddesiyle
yapılan düzenlemede dairelerini, binalarını mesken olarak kiraya
verenlerin elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul
sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratların toplam tutarı
bu yılki rakamlar itibarıyla 88 bin lirayı aşanların
hâlen 3 bin lira olan kira geliri istisnasından
yararlandırılmaması öngörülmektedir. Açıkçası, bu
düzenleme eşitlik ve adalet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.
Türkiyede vergiyle ilgili her yeni
düzenleme, genelde kayıtlı sektöre ilave yükler getirmektedir. Bu
durum kayıt dışı sektöre geçişi özendirmekte, hatta
teşvik etmektedir. Bugüne kadar sağlıklı bir vergi reformu
yapılamadığı için, vergi adaleti
sağlanamadığı için ve geniş bir kesimden vergi
toplanamadığı için yük esnafın, işçinin, memurun,
asgari ücretlinin, dar ve sabit gelirlinin sırtında
kalmıştır. Bu durumu Hükûmetin bakanları da pişkince
itiraf etmektedir. Geçen yıl Sayın Ali Babacan Benzinde vergi yüksek
çünkü iş adamından, doktordan vergi toplayamıyoruz. Oysa sadece
sigaradan tıkır tıkır 15 milyar geliyor. demişti.
Zaten, para derdiyle alkole ve sigaraya sarılan Maliye Bakanı da bu
tasarıyla sigara ve alkollü içeceklerin vergilerine yine önemli oranda zam
yapılmasını, vergilerin bundan böyle her altı ayda bir
yeniden belirlenmesini öngören düzenlemeyi getirmiştir. Tıkır
tıkır geldiği söylenen yüksek vergiler
kaçakçılığı teşvik etmekte olup, bu yolla PKK'nın
önemli kaynak sağlamasını da AKP Hükûmeti seyretmektedir.
Geçtiğimiz günlerde de yine bir iş adamının "Türkiye'de
yarısı vergi ödemiyor, öbür yarısı bütün vergileri ödüyor.
Bu, haksız rekabet oluşturuyor." eleştirisine
karşın, Maliye Bakanı "65 milyon cep telefonu, 20 milyona
yakın kişi de sabit telefon kullanıyor. Motorlu araç sahibi
olanların sayısı da 16 milyon kişi.
Vatandaşımız vergi veriyor. Bizim asıl vergiyi az
aldığımız alan iş âlemi, kira ve faiz geliri olanlar
ve kayıt dışıdır." diye cevap vermiştir. On
yıldır iş başında olan bir iktidarın
bakanlarının bu itirafları, aslında fevkalade yüz
kızartıcıdır. Söylenenler ne yazık ki doğrudur.
AKP patronlardan az vergi alıyor ama nakliyeciden, kamyoncu garibimden binbir
çeşit vergi, harç alıyor, küçük esnafın, KOBİ'lerin
ümüğüne çöküyor. AKP rantiyeciden az vergi alıyor ama çiftçinin
iflahını kesiyor, gübreden mazottan yüksek vergiler alıyor,
çiftçiye mazotu lüks aracı olanlarla aynı fiyata satıyor. AKP
faizcilerden, tefecilerden az vergi alıyor ama 700 liralık asgari
ücretten bile vergi kesiyor, sigortalıyı ve emekliyi muayene
parası, katılım payı, reçete parası, ilaç kutu
parası diye resmen soyuyor, maaşını kuşa çeviriyor.
AKP'nin anlayışı bu, garip gurebadan alıp zengine vermek.
AKP Hükûmeti şimdi de
kışkırtıcılık yapmaktadır. AKPnin
bakanları bütçenin üçte 1inin memura gittiği, 3 milyon memura daha
fazla maaş ödemek için, 74 milyondan daha fazla vergi almaları gerektiğini
söylemektedir. Bu açıklamalar birer sorumsuzluk örneğidir. AKP
Hükûmeti kamu çalışanlarına 3 kuruşluk zam yapıyor ama
300 liralık laf ediyor, memur, işçi, emekçi
düşmanlığı yapıyor. AKP Hükûmeti işin
kolayını bulmuş. Lafa gelince Ekonomi iyi durumda, büyüdük,
zenginleştik, kişi başına millî gelir 10 bin doları
geçti. falan diyor, asgari ücrete, kamu çalışanlarına ve
emekliye zamma gelince Bak, Yunanistan'ın durumuna düşeriz. diye
gerekçe sunuyor. Sayın Başbakan, yapılan yüksek vergi zamlarını
savunurken de, eğer bu zamlar yapılmazsa Yunanistan'ın durumuna
düşülebileceğini ifade etmişti. Dikkatinizi çekerim, AKP
Hükûmeti, yaptıkları yüksek vergi, düşük maaş
zamlarına bahane ararken, ekonominin topyekûn imha
sınırında olduğunu ima etmektedir. Şayet Türkiye'nin
Yunanistan'a benzer bir ekonomik iflasa düşmesi gündemde ise, sorarım
sizlere, AKP Hükûmeti dokuz buçuk yıldır ne yapmıştır
ve ne ile uğraşmıştır? Hani her şey
yolundaydı? Hani kriz teğet bile geçmeyecekti?
AKP Hükûmeti, memurları 4+4lük
hüsrana uğratmıştır. Açıklamalardan
anlaşılan o ki AKP Hükûmetinin parası kalmamış, daha
da ötesi, insafı ve vicdanı da kalmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA KALAYCI (Devamla)
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MHP Grubu önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde iki önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 6ncı maddesinin
ikinci paragrafının başında yer alan kullanılan
ibaresinden önce gelmek üzere 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren ibaresinin
getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Lütfü Türkkan Mehmet Günal
Manisa Kocaeli Antalya
Faruk Bal Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır
Konya Konya Mersin Emin Haluk Ayhan
Denizli
BAŞKAN Bir sonraki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 sıra
sayılı yasa tasarı/teklifinin 6. maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ederiz.
Kamer Genç Faik Öztrak Kazım
Kurt
Tunceli Tekirdağ Eskişehir
Bülent Kuşoğlu Haluk
Eyidoğan
Ankara İstanbul
BAŞKAN Sayın Komisyon, son okunan önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Kamer Genç
BAŞKAN Sayın Kamer Genç, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Yasa
Tasarısının veya Teklifinin -hem tasarı hem teklif-
6ncı maddesinin teklif ve tasarı metninden
çıkarılması için verdiğim önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Aslında, getirilen bu madde gelir vergisinin temel
ilkelerine aykırıdır. Biliyorsunuz, gelir vergisinde ticari
kazancın elde edilmesiyle ilgili olarak yapılan her türlü giderler
gider olarak yazılır. Çünkü adam keyfi için gider yapmıyor ki,
ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili olarak yapıyor. Bir, bu
yönüyle aykırı.
193 sayılı Kanunun 41inci maddesinin
başlığı Kabul edilmeyen giderler. Şimdi, orada
eskiden birinci fıkranın dokuzuncu bendi fıkra metninden
çıkarılmıştı ama yeniden o getiriliyor. Eğer bir
firma, bir kuruluş, ticari işletme yabancı kaynaklarla kendisini
finanse ediyorsa bu finansmanla ilgili olarak ödediği faiz, komisyon, vade
farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında
yapılan gider ve maliyet toplamının yüzde 10unu aşmamak
üzere, Bakanlar Kurulunun tespit edeceği miktarı gider yazabiliyor.
Ama, şimdi, aslında verginin genel ilkesi gereği,
arkadaşlar, gider yazılacak kısmın net olarak kanunda
belirtilmesi lazım. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisindedir. Ha,
bunu miktar olarak yazarsınız -şu kadarı kabul edilmez-
ondan sonra Bakanlar Kuruluna yetki verirsiniz. Yani bizim Anayasamızın
koyduğu temel ilke de bu. Dolayısıyla, evvela bir had
belirlersiniz. O haddin 1 misli veya 2 misli veya yüzde 50 artırmaya,
yüzde 100 artırmaya veya yüzde sıfıra indirme konusunda Bakanlar
Kuruluna yetki verebilirsiniz. Ama bu giderin ne kadarının
yazılacağının Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi, bana göre
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisinin Bakanlar Kuruluna devri
anlamına gelir.
Ayrıca da bu konuda bir açıklık
olması lazım. Yani hakikaten başlangıçta işletmeler
Ne
kadar bir gider kabul edileceğinin de başlangıçta bilinmesi
lazım. Özellikle yabancı kaynakların, yurt
dışındaki kaynakların Türkiyede kullanılması
yönünde de bu bir güvence olması gerekiyor. O itibarla, getirilen bu madde
bence yerinde değil ama tabii Gelir Vergisi Kanunuyla çok oynuyor bu
Hükûmet. Tabii, gelir vergisi, kurumlar vergisi, maalesef bu Hükûmetin
başvurduğu finansman kaynakları değil.
Bu Hükûmet zamanında yapılan
en büyük ihanetlerden birisi, yabancı bankalardan ve özelleştirilen
kurumlardaki kurumlar vergisinin yüzde 30dan yüzde 20ye indirilmesidir. Bu,
Türkiye ekonomisine çok büyük bir darbe vurmuştur. Bu darbe
vurulmasının da nedeni, bugünkü siyasi iktidarın
yaptığı bazı özelleştirmelerin arkalarındaki
büyük sermayenin gizli ortaklar olması yolundaki intibaı
kuvvetlendirmiştir. Bir Telekomun özelleştirilmesinde kurumlar vergisinin
yüzde 30dan yüzde 20ye indirilmesinde Telekomun kazandığı
kazanç payı, aşağı yukarı bu beş senelik zaman
içinde onun özelleştirme miktarını geçmiştir. Ama ne
yapacaksınız ki bir siyasi iktidar var, bir Tayyip Erdoğan var,
işte bir Tayyip Erdoğan rüyasında ne görüyorsa getiriyor buraya,
bir bakıyorsunuz Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanunlaşıyor.
Buraya bir de, camilerin
yapılmasına ilişkin
Ben orada önerge verdim, arkadaşlar da
konuşacaklar. Cami yapmayla ilgili yapılan
bağışları da tümüyle vergiden müstesna tutuyorsunuz.
Şimdi Tayyip Erdoğan padişah olmak istiyor. Hani Osmanlı
padişahları hepsi birer cami yapmışlar ya. Şimdi diyor
ki: Ben de işte, bir yere 15 bin metrekarelik cami yapacağım,
bu cami İstanbulun her tarafından görülecek. diyor. Bu caminin de
ismi ne olacak? Tayyip Erdoğan padişahın camisi olacak.
Parası nasıl karşılanacak? Parası da
vatandaşların vergisiyle yapılan bağışlardan
karşılanacak.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce)
Senin camiyle sıkıntın ne?
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu cami
yapılacaksa, sen kendi paranla yap. Kendi paranla yap, benim başka
vatandaşın verdiği bağışla
Niye onun vergilerini
istisna ediyorsun? O zaman yapma
Bu haramdır ya arkadaşlar, haram.
Yani, bu devletin malına el uzatmaktır. Bu, vatandaşın
meşru kazancını gayrimeşru yollarla cebine getirmektir.
Eğer cami yapacaksa
-ben cami yapmasına karşı değilim ama- camiyi kendi paranla
yap yahu! Böyle bir şey olur mu? Ne yapacak? Efendim, Tayyip
Erdoğanın
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Millet camisini yapar, sen dert etme!
KAMER GENÇ (Devamla)
İşte bilmem, Süleymaniye Camii gibi, Fatih Camii gibi bir de Tayyip
Erdoğan camisi çıkacak ortaya.
Yahu, insanlarda biraz
utanma duygusu olur arkadaşlar. Böyle bir şey olmaz yani yahu!
Eğer bir şeyler yapacaksanız kendi cebinizden yapın. Onun
için, yahu niye sesleniyorsunuz? İşte diyor ya İstanbulun her
tarafından görülen cami yapıyorum. Yap da kendi paranla yap. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ (Samsun)
Niye rahatsız oluyorsun Sayın Genç?
BAŞKAN Sayın Genç, teşekkür ederim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Utanma duygusu en çok sana
yakışır, sana.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sizlere, sizlere
Devletin parasını gasp ediyorsunuz.
BAŞKAN Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Şu Meclisi her seferinde germeye
utanmıyorsun değil mi?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Otur yerine! Konuşma, konuşma!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Kendini göstermek
için buraya çıkıp her seferinde bu Meclisi germeye utanmıyor musun?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Git, cebinden parayı da harca. Hadi, otur
BAŞKAN Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Lütfen yerinize
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kabul edilmiştir, kabul edilmiştir
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kabul edilmemiştir, hayır.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, kimse el
kaldırmadı.
BAŞKAN Kaldırdılar efendim de, bir
kısmı kaldırmadı.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Kaldırmadılar, görmedik.
BAŞKAN Hepimiz de görüyoruz. Bakın,
arkadaşlarımız da görüyor.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır, karar yeter sayısını da istedim, niye
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
BAŞKAN Evet, önerge reddedilmiştir. (CHP
sıralarından gürültüler) Sakin olun
Sakin olun
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bizim grubumuz el
kaldırdı, Etmeyenler olarak 1 kişiyi gördüm ben.
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur efendim.
Beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati : 18.16
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 18.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114üncü Birleşiminin
İkinci Oturumu açıyorum.
258 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde verilen Tunceli
Milletvekili Kamer Genç ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
OKTAY VURAL (İzmir) - Bir önerge
daha var.
BAŞKAN Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 6ncı maddesinin
ikinci paragrafının başında yer alan kullanılan
ibaresinden önce gelmek üzere 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren ibaresinin
getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet, önergeye
katılıyor musunuz?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Takdire bırakıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yabancı kaynak kullanan bazı işletmeler bu
kaynakları yürürlükteki mevzuatı dikkate alarak
kullanmışlardır. Şimdi getirilmek istenen düzenleme ise
işletmelerin kaynak kullanımında yaptığı plan ve
programı sekteye uğratacaktır. Bu yüzden finansman gider
kısıtlamasının 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren
yapılması yerinde olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 7nci maddesinin
ikinci paragrafında yer alan arka arkaya iki ibaresinin yerine bir ibaresinin getirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Günal Mehmet Şandır
Manisa
Antalya
Mersin
Faruk Bal Necati Özensoy Bülent Belen
Konya Bursa Tekirdağ
Mustafa Kalaycı Emin Haluk Ayhan
Konya Denizli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Hükûmet?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir)
Necati Özensoy konuşacak.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
7nci madde gerçekten
önemli ve geç kalmış maddelerden bir tanesi, olumlu bir madde. En
azından, Hükûmet artık esnafın işlerinin de kötüye
gidebileceğinin, kötüye gittiğinin farkına varmış.
Çünkü basit usul şartlarını kaybeden esnafın gerçek usulde
vergiye geçmesiyle, daha sonraki işlerinin bozulmasından mütevellit
bir daha basit usule geçememe şartını kaldırıyor. Bu
gerçekten önemli bir madde, esnaf açısından önemli bir madde. Demek
ki esnafın işleri de bu anlamda iyiye gitmediği görüldü ki
Hükûmet bu maddeyi getirmiş, isabetli de olmuş. Ancak, esnafın
işlerinin kötüye gitmesinin önüne
Sadece vergilendirme sistemindeki
yapılan değişikliklerle olmaz.
Biz geçtiğimiz
dönemde de yine, özellikle bu AVMlerle ilgili yasanın bir an önce Meclise
gelmesiyle ilgili gayretlerde bulunduk. Sayın Bakanımız, eski
Bakanımız Kenan Tanrıkulunun hazırladığı
çok kapsamlı, gerçekten üzerinde iyi çalışılmış
AVMlerle ilgili bir yasa var. Geçtiğimiz dönem 37nci maddeye göre
-Meclise gelindi- gündeme alınması istendi ama iktidar partisi
mensubu arkadaşlarımız tarafından reddedildi. Bu konuda
Hükûmet de bu yasanın çıkmasını geçtiğimiz dönem
defalarca tekrarladı, söyledi. Ancak ne hikmetse, bu tasarı Hükûmet
tarafından hazırlanıp Meclise getirilmedi.
Esnaf hakikaten
sıkıntı içerisinde, esnafın işleri hakikaten kötüye
gidiyor. Bunların sebeplerinden bir
tanesi de bu AVMlerin artık her yerde âdeta mantar gibi bitmesi.
Dolayısıyla, bunun önüne bir an önce geçilmesi için de, bu tedbirin
alınması için de bu yasanın bir an önce hayata geçmesi
lazım, bunu bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum.
Tabii bu yasa amme alacaklarıyla
ilgili isimlendirilmiş ama teşvikler var bu yasanın içerisinde.
Teşvikler yatırımlar açısından da, ekonominin
gelişmesi açısından da önemlidir. Ancak, teşvikler
oluşturulurken, teşvikler buraya gelirken veya birtakım
haritalar çizilirken bunların da daha kapsamlı olmasında
ekonominin gelişmesi açısından, sektörlerin gelişmesi
açısından biraz daha kapsamlı, biraz daha
tartışılarak, daha geniş istişarelerle getirilmesinde
fayda var diye düşünüyorum çünkü çıkan teşviklere
baktığımızda birçok şeyin göz ardı
edildiğini, özellikle sektörel anlamdaki gelişmelerin hiç dikkate
alınmadığını, sadece bölgesel gelişmişlik
farklılıkları bu anlamda gözetilerek bu teşviklerin
geldiğine hep şahit oluyoruz.
Tabii, bölgesel farklılıklar
derken şehirler baz alınarak bu farklılıklar gözetiliyor.
Ancak, Bursadan ben size hemen bir örnek vereyim: Bursa her zaman
gelişmiş bir şehir ve birinci bölgede yer alan bir şehir,
ancak Bursaya gidenler, Bursayı bilenler çok iyi bilirler,
Bursanın dağ bölgesi dediğimiz, dört ilçenin bulunduğu,
Orhaneli, Harmancık, Keles ve Büyükorhanın bulunduğu ve
Osmanlıdan bu yana orada ikamet edenlerin, Bursanın gerçek sahiplerinin
bulunduğu o bölge gelişmişlik sıralarına
baktığımızda 900 civarındaki ilçede 700üncü, 800üncü
sıralarda gelirler. Dolayısıyla, bu konuda da geçtiğimiz
dönemde de, bu dönemde de en azından buraların, bu tip yerlerin
kalkınmada öncelikli bölgelere alınması konusunda benim de kanun
teklifim var. Diğer yerler de gelişmişlik anlamındaki
gözetilme açısından değerlendirilirken bu konuların da
dikkate alınmasında fayda var. En azından bu tip sektörlere de
yani teşvik verilmeyen illerdeki yapılara da bu anlamda hem de
şehrin bölgesi içerisinde gelişmişlik farklarını
gidermede önemli olacaktır diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, 7nci maddede çok büyük, açık bir hata var, diyor ki,
bakın
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yahu, bir
dinleyin de, siz ne anlıyorsunuz?
Şimdi, efendim, diyor ki: 5
numaralı bendinde yer alan menkul ibaresi Menkul olarak
değiştirilmiştir. Bu ne demek, beşinci fıkrada yer
alan menkul ibaresi menkul olarak değiştirilmiştir? Ya, bundan
bir anlam çıkıyor mu? Sayın Başkan, önündeki metne bir
bakar mısın? Diyor ki, beşinci bentte geçen menkul ibaresi
menkul olarak değiştirilmiştir. Bu nasıl bir şey ya?
Açıklasın. Böyle mantıksız bir ibare olur mu yani; o da menkul,
bu da menkul.
BAŞKAN Bir saniye efendim, bir
saniye
Tamam, Sayın Genç, lütfen siz oturun, şimdi izah edecekler.
Buyurun Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; 193 sayılı Kanunun 75inci maddesinin ikinci
fıkrasının on dört numaralı bendinde yer alan şu
tırnak içindeki bütün cümleyi çıkartıyoruz, diyoruz ki: Bu
maddenin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde yer alan
Bakın,
bu, şu anda var olan metin; bu metnin tamamını
çıkartıyoruz, bir tek kelime koyuyoruz yani menkul ibaresini
koyuyoruz, ondan sonra da zaten devamı var, on altıncı ibarede
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, o on
altı doğru da birinci
menkul olarak
değiştirilmiştir. O da aynı kelime, bu da aynı
kelime.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) O cümlenin tamamını menkulle
değiştiriyoruz.
BAŞKAN Evet, 8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
ÜNAL KACIR (İstanbul) 7nci
maddede Kabul edilmiştir. demediniz efendim.
BAŞKAN Kabul edilmiştir.
dememişiz.
7nci maddeyi tekrar oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde iki önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 9'uncu maddesinin
birinci paragrafında yer alan "rehabilitasyon merkezi ile mülki idare
amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler
ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde
yaygın din eğitimi verilen tesislerin" ibaresinin
"Kadın sığınma evi ve rehabilitasyon merkezi ile
Diyanet İşleri Başkanlığının uygun
görüşü ve mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak imar
planında dini tesis alanı olarak ayrılan yerlere yaptırılacak
ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı
denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin" şeklinde
değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Günal Mehmet
Şandır
Manisa Antalya Mersin
Emin Haluk Ayhan Mustafa Erdem Faruk Bal
Denizli Ankara Konya
Mustafa Kalaycı
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 9'uncu maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan
Ayaydın Mahmut
Tanal
İstanbul İstanbul İstanbul
Rahmi Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu Orhan
Düzgün
İzmir Ankara Tokat
"193
sayılı Kanunun 89'uncu maddesinin birinci fıkrasının
(5) numaralı bendinde yer alan "rehabilitasyon merkezi" ibaresi
"rehabilitasyon merkezi ile imar planlarında ibadethane olarak
belirlenen yerlerde, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak
yaptırılan ibadethaneler, cemevleri" şeklinde
değiştirilmiş ve 11 nolu bendinde yer alan "Türkiye
Kızılay Derneğine" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve
Türkiye Yeşilay Cemiyetine" ibaresi ve fıkraya
aşağıdaki bentler eklenmiştir."
BAŞKAN Son okunan önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?..
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, benim de
bir önergem var efendim.
BAŞKAN Burada iki önerge gözüküyor. 9uncu madde
üzerinde mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) - Bunun çıkarılması
için bir önergem var efendim.
BAŞKAN - Önerge üzerinde, Sayın
Kuşoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; çok önemli bir konuyla ilgili olarak
söz aldım, hakikaten önemli, dikkatinizi çekmek istiyorum.
Gelir Vergisi Kanununun 89uncu maddesi var. Bu 89uncu
maddede Diğer indirimler başlığını
taşıyan bir bölüm var, beşinci bent. Burada diyor ki: Kamuya
bağışlanan okul, sağlık tesisi, huzurevi, çocuk yurdu
gibi tesislerin yapılmasıyla ilgili harcamalar ya da bunlara
yapılan bağışlar beyanname üzerinden gelir vergisinden
indirilir, indirim konusu yapılabilir. Kısaca böyle.
Şimdi, biz buna, getirilen tasarıyla
ibadethaneleri de ekliyoruz. Bundan önceki bölümdekiler sosyal amaçlı.
Bakın, dikkat edin, hepsi sosyal amaçlı, dünyevi konular ama bu
getirdiğimiz ibadethaneler ibaresi, bundan sonra kilise, cami
yapımı ya da havrayı da kapsayacak şekilde getiriliyor.
Tabii ki, bunların yapılması lazım ama bunlar dünyevi
amaçlı değil, bunlar sevap amacı taşıyan mali
ibadetler. Bizim inancımıza göre bunların gelir vergisinden
düşülmesi yanlış. Aranızda ilahiyatçılar da var; bu
konuyu çok iyi biliyorsunuz, bizim geçmişimizde böyle bir hadise yok.
Geçmişte Surre alayları vardı. Padişahlar tarafından
Mekke ve Medineye gönderilen, her sene gönderilen hediyeler bir alayla
gönderilir. Bu, katiyen beytülmaldan, devlet hazinesinden
karşılanmazdı. Sultan Murat Han, Fatihin babası parası
yetmediği için borç almıştır. Bunun için bir veziri
teklifte bulunmuştur. Bunu, zenginlerden vergi alalım, öyle
gönderelim. demiştir. Hayır demiştir; bununla bunu
karıştırmamamız lazım.
Bakın, ilk toplantılardan bir
tanesinde bir arkadaşımız çok güzel söyledi. Bizim hakikati,
hikmeti yakalamamız lazım. dedi. Burada bu konu çok önemli;
hakikati, hikmeti yakalamamız lazım. Bunun altında
inançlarımızla ilgili hususlar var ve bir yanlışlık
yapıyoruz. Evet, Anayasayla ilgili olarak da, hukukla ilgili olarak da
yanlışlık yapıyoruz.
Bizim -Komisyonda da görüştük-
aşağı yukarı 81.943 camimiz var. Diyanet
İşlerinden gelen bir genel müdür açıkladı. Bundan sonra,
camiden daha fazla kilise yapılacak. Bu amaçla getirmiyoruz ama bu, bu
şekilde çıkması hâlinde yanlış olacak; hem hukuk
açısından, Anayasa açısından yanlış olacak,
inançlar açısından yanlış olacak hem de inancımız
açısından, İslamiyet açısından yanlış olacak
bir düzenlemedir. Bunu iyi düşünmemiz lazım. Komisyonda yeteri kadar
görüşülmedi. Diyanetten gelen arkadaşımıza da bu konuyla
ilgili olarak sorduğumuz sorularla ilgili cevap verdirilmedi maalesef. O
konu atlandı, geçiştirildi. Bu konu üzerinde çok iyi durmamız
lazım. Bir yanlışlık yapmayalım. Ha, bu şekilde
çıkacaksa o zaman ibadethanelerden sonra cemevlerinin de ilave
edilmesi gerekiyor; oraya yapılan harcamaların da o zaman
eşitlik ilkesi paralelinde düşülmesi gerekiyor. Ama doğrusu,
hiçbir şekilde bu mali ibadetlerin düşülmemesidir. Hacca
gittiğimiz zaman ya da kurban kestiğimiz zaman, biz bunu vergiden
indirim konusu yapıyor muyuz? Yanlış oluyor değil mi?
Nasıl onu yapmıyorsak ya da devlet parasıyla hacca
gittiğimizde nasıl kabul olmuyorsa bu da kabul olmaz, bu da
doğru değildir. Bakın iki yönüyle, hem dünyevi olarak hem hukuki
olarak düşünün yanlıştır hem de diğer yönüyle, inançlarımız
yönüyle düşünün yanlıştır. Buna çok dikkat etmemiz
lazım, yanlış bir hükme varmamamız lazım ama
Hayır, bunda ısrar ediyoruz. diye bir yanlışlık
yapılacaksa, sonuçta, cemevlerinin de ilave edilmesi gerekir diyorum.
Sabrınız için teşekkür
ediyorum ama lütfen bu konu üzerinde biraz daha düşünelim, bir
yanlışlık yapmayalım.
Teşekkür ederim efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Kuşoğlu.
Cumhuriyet Halk Partisi önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 9'uncu maddesinin
birinci paragrafında yer alan "rehabilitasyon merkezi ile mülki idare
amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler
ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde
yaygın din eğitimi verilen tesislerin" ibaresinin
"Kadın sığınma evi ve rehabilitasyon merkezi ile
Diyanet İşleri Başkanlığının uygun
görüşü ve mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak imar
planında dini tesis alanı olarak ayrılan yerlere
yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri
Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen
tesislerin" şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi lütfen
Gerekçe:
Önergemizle kadın sığınma evi
inşaatı giderlerinin de vergi indirimi konusu yapılması
amaçlanmış, ayrıca ibadethane yapımında Diyanet
İşleri Başkanlığının uygun görüşünün
alınması öngörülmüştür.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, benim bu
fıkranın, birinci fıkranın
BAŞKAN Bir saniye
Şu oylamayı bitireyim
kardeşim.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır
efendim, bir dakika
BAŞKAN Sayın Genç,
kafanızın estiği her saniyede beni kesiyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır,
efendim, yanlış yaptınız. Yanlış
yaptınız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Bir açıklama yapsın efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim,
yanlış yaptınız.
BAŞKAN Ben niye yanlış
yaptım?
KAMER GENÇ (Tunceli) Benim, 9uncu
maddenin 1inci fıkrasının çıkarılmasıyla ilgili
bir önergem var. Arkadaşlar, benden habersiz iade etmişler bizim grup
başkanımıza.
Ben camilere yapılan
bağışların gelir vergisinden indirilmesine
karşıyım, çünkü bu devletin parasını
BAŞKAN Sayın Genç, bir
saniyenizi alabilir miyim. Ben hiçbir yanlışlık yapmadım.
Ben de yok önergeniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim,
yanınızdaki arkadaşlar
BAŞKAN Neresi varsa düzeltirsin
ama müsaade edin oyluyorum yani.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, yanınızdaki
BAŞKAN Anında kafanıza
esiyor, kalkıyorsunuz, bağırıyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben de ikaz
ediyorum sizi canım. Hayır, ben de ikaz ediyorum sizi.
BAŞKAN Bir saniye efendim, ben
şu oylamayı bitireyim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya, Sayın
Başkan, bakın
BAŞKAN Onu
araştırayım. Önümde sizin önergeniz yok, lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Yoksa, ben de
Verdim. diyorum.
BAŞKAN Yok. Ben niye
yanlışlık yapıyorum! Benim önümde önerge yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır,
verdim işte.
BAŞKAN Evet,
oylarınıza sunuyorum önergeyi efendim
KAMER GENÇ (Tunceli) Kayıtlara
bak. Önce itiraz etme. Ne biçim Başkan Vekilisin ya.
BAŞKAN Bir saniye
KAMER GENÇ (Tunceli) Önce itiraz etmeyin.
Önerge verdim. diyorum.
BAŞKAN - Böyle Başkan
Vekiliyim. Lütfen, oturun ve dinleyin beni.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır,
önerge verdim. Ben diyorum ki o önergemde: Camilere yapılan
bağışların gelir vergisi matrahından indirilmesi
mümkün değildir, laiklik ilkesine aykırıdır. Önergem
orada, işleme koymuyorsun.
BAŞKAN Efendim, sizi
dinleyeceğim. Bir saniye oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani kendi
cebinizden parayla cami yaptırın canım. Vatandaşın
parasıyla niye cami yapıyorsunuz?
BAŞKAN Aslanoğlu önergesini
geri alıyor. Bir saniye efendim.
O zaman, 9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce)
Otur yerine!
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya sana ne!
Önergemi işleme koymuyorsa, ne demek yani niye oturayım ki.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce)
Yerine otur!
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, sana
ne otursam, sana ne? Önergemi niye işleme koymuyor? Sen onun vekili misin?
BAŞKAN 10uncu maddede önerge
yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11inci maddede önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
12nci maddede iki önerge vardır,
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Tasarının çerçeve 12 nci maddesinde yer alan Geçici 80 inci maddede
yer alan illerde ibaresinin iller ile anılan ölçülere bağlı
kalınmaksızın cazibe merkezi olarak belirlenen illerde
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Aydın
Ayaydın
İstanbul İstanbul İstanbul
Rahmi Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu M.
Rıza Yalçınkaya
İzmir Ankara Bartın
BAŞKAN Bir sonraki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 12nci maddesinin (7)
nci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Mehmet
Şandır
Manisa Antalya Mersin
Mustafa
Kalaycı Faruk
Bal Emin
Haluk Ayhan
Konya Konya Denizli
(7) Bu maddenin uygulamasına
ilişkin usul ve esasları Maliye Bakanlığı ile Ekonomi
Bakanlığı birlikte belirler.
BAŞKAN Komisyon son okunan
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Emin Haluk Ayhan
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 12nci maddesinin (7)nci fıkrası
üzerinde verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi bu
vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Önergemizde Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları Maliye
Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı birlikte
belirler. denilmektedir. Gerekçemiz ise yatırım teşvik
belgelerinin Ekonomi Bakanlığı tarafından verilmesi ve yatırım
yapılacak illerin belirlenmesinde aktif rol alması, bu nedenle bu
maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde
görev almasının yerinde olduğunun tarafımızdan
düşünülmesidir. Önergemiz gayet iyi niyetle hazırlanmış,
sonradan kurumlar arasında ortaya çıkabilecek sorunların
giderilmesine yönelik bir önergedir. İktidar kanadına mensup
arkadaşların da katılacaklarına inanıyorum.
İktidar partisi grup başkan vekillerinin de konuya sıcak
bakacakları kanaatini taşıyorum. Zaten Sayın Bakanın sorulara
verdiği cevaplarda gerek dünya konjonktürü gerek ülkemizin dünya ekonomisiyle
bağlarının ortaya koyduğu nazik durumun farkında
olduğunu ziyadesiyle verdiği cevaplardan öğrenmiş
bulunuyoruz. Açıklamalarından da ziyadesiyle memnun kaldım. Bu
nedenle, anlayışına teşekkür ediyorum. Sayın Bakandan,
Sayın Başkanım aracılığınızla
önergemize destek vermesi gerektiğini takdirlerinize arz ediyorum.
Gerçekten, bizim önergemizde özellikle üzerinde durduğumuz husus, Adalet
ve Kalkınma Partisinin de içinde farklı düşünebilen
grupların olabileceğini düşünmemiz, sonradan ortaya çıkacak
problemlerde de bunun, daha önce veya yakın geçmişte bakanlar
arasında veya bakanla parti arasında sıkıntıların
olduğunu görmemizdendir.
Yarın, Maliye
Bakanlığı Ekonomi Bakanlığına sormadan
çıkardığı bir mevzuattan dolayı Ekonomi
Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı arasında
ortaya çıkabilecek bir problemin, ileride bu işin tarafı olacak
özel sektörü sıkıntıya sokacağını
düşündüğümüzdendir. Gerçekten katkı vermek amacıyla
hazırlanılmış bir önergedir.
Daha önce de ifade ettiğim gibi
gerek Sayın Bakanın, Hükûmetin gerekse iktidar partisine mensup
milletvekili arkadaşlarımızın gerekse iktidar partisine
mensup grup başkan vekillerinin bu önergemize Hayır.
demeyeceklerini düşünüyorum. Ayrıca, gerçekten bu işin
yapılması, gerçekleştirilmesi hâlinde de ileride iktidar kanadında
hatta kabine arasında da, kabine üyeleri arasında da ortaya
çıkabilecek problemlerin giderilmesine yönelik bir düşünce
taşıdığımız içindir. Bunu şunun için
söylüyorum: Gerçekten tasarruflar sıkıntıda; gerçekten ekonomi,
özellikle dış ticaret açısından problem devam ediyor;
gerçekten bütçe sıkıntıya girmiş durumda. Bütün
bunları dikkate aldığımızda, bu tür olaylarda,
iktidara mensup Hükûmet üyelerinin veya iktidara mensup grupların
arasında ileride çıkabilecek o anlaşmazlık ve
olumsuzlukların baştan çözümüne yönelik bir düşünceyi ortaya
koyduğumuzdandır. Bu nedenle, ben, gerçekten Sayın Bakanın
konuya iyi niyetle yaklaşacağını, Komisyonun da daha önce
üyesi olduğum ve bu işlerde katkı verdiğini
düşündüğüm bir arkadaşınız olarak bizim önergemize
olumlu yaklaşacağınızı düşünüyorum ve önergemize
müspet oy vereceğinize inanıyorum.
Takdirlerinize arz ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Tasarının çerçeve 12 nci maddesinde yer alan Geçici 80 inci maddede
yer alan illerde ibaresinin iller ile anılan ölçülere bağlı
kalınmaksızın cazibe merkezi olarak belirlenen illerde
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Akif Hamzaçebi (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçe lütfen.
Gerekçe:
Sadece istatistiki bölge birimleri
sınıflandırması kişi başına düşen milli
gelir veya sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyleri gibi ölçüleri esas
alarak illeri teşvikler açısından gruplara ayırmak her
zaman için doğru sonuçları vermeyecek bir ölçüdür. Bu nedenle
anılan ölçülere bağlı kalınmaksızın cazibe
merkezi olarak belirlenen illerde yapılacak yatırımların
da gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanması
öngörülmektedir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 14üncü maddesinin
(5) numaralı fıkrasında yer alan üç ay ibaresinin bir ay
şeklinde, üç aylık ibaresinin bir aylık şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Lütfü Türkkan Mehmet Günal
Manisa Kocaeli Antalya
Mustafa Kalaycı Mehmet
Şandır Faruk
Bal
Konya Mersin Konya
Emin
Haluk Ayhan
Denizli
BAŞKAN Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın
Hükûmet?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Türkkan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14üncü maddede Vergi
Usul Kanununun 112nci maddesinin 4 numaralı fıkrası
değiştirildiği söylenerek KDVlerin üç ay içerisinde
mükelleflere iadesine olanak tanıyan yeni bir yasaymış gibi
önümüze gelen bu yasa, aslında 22 Temmuz 1998de 112nci maddenin 4üncü
fıkrası 4369 sayılı Kanunla yapılan
değişiklikle fazla ve yersiz ödenen paralara ait faiz tahakkukuna
cevaz vermektedir. Yani bu kanun yeni bir kanun değil, geçmişte
Anayasa Mahkemesinin iptaliyle beraber 1998de çıkarılan bir kanunun
düzenleme şeklidir.
Vergi dairelerinde
özellikle KDV iadelerinde büyük zorluklar yaşanmaktadır. İadeler
hiçbir zaman yasada öngörülen üç ay içerisinde yapılamamaktadır.
Çünkü uzunca bir süre bekleyen iade dosyaları ile ilgili vergi dairesi her
şartta bir eksiklik bularak, yoksa da icat ederek mükelleflerin faiz
isteme hakkının önüne geçmektedir.
Bir eksiklik olmasa dahi
üç aylık süre dolduğundan itibaren bugüne kadar acaba kaç mükellefe
faiz ödemesi yapılmıştır Sayın Bakan? Mükellef
sıkıysa faiz talebinde bulunsun. Bakın o zaman başına
vergi dairesi ne işler açacaktır. Tabii böyle bir taleple gidince
önce hafif tehdit kokan bir üslupla bunun mükellefin yararına
olmayacağını, dolayısıyla bu talebin çekilmesi
gerektiğinin mükellefin faydasına olduğu tehditkâr bir
şekilde anlatılmaktadır. Faiz talebinden vazgeçmeye mükellef
mecbur kalmaktadır. Yasanın bu hükmü zaten vardı, ufak tefek
değişiklikler de yerinde değişiklikler ancak
uygulaması olmayan bir düzenleme. Hükûmetin ve Maliye Bakanlığının
görevi bu yasanın uygulanmasına olanak tanımaktır.
Uygulayamayacağınız yasayı buradan çıkarmanın bir
esprisi kalmamaktadır. Mükellefler
vergi dairelerinden gelir vergisi iadelerini ve katma değer vergisi
iadelerini ortalama kaç günde alabilmektedir? Sayın Bakanım, bundan
haberiniz oldu mu, bilmiyorum. Buna ilişkin bir çözüm burada
sunulmamış. İhracatçıları vergi dairelerinin hantal,
çalışmaz yapısına mahkûm ediyorsunuz. İsterseniz bu
konuyu bir ihracatçı birliklerine ve yeminli mali müşavir arkadaşlara
sorun, ne zorluklar yaşandığını göreceksiniz. Gönül
isterdi ki bu düzenlemeler arasında ihracatçıların KDV
iadelerinde yaşanan zorlukların en azından bir kısmı
çözülebilsin.
Aynı
kanunla beraber, sermaye yapısı içerisinde yer alan, yabancı
kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde,
aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın
maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı
kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur
farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet
unsurları toplamının yüzde 10unu aşmamak üzere Bakanlar
Kurulunca kararlaştırılan kısmı. şeklinde bir
düzenleme yapmışsınız.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepimizin bildiği üzere ülkemizde
sermaye birikimi yeterli değildir. Neredeyse tüm sermaye
şirketlerinde borçlanma söz konusudur. Pek çoğunda da borçlar öz
kaynaklardan fazladır. İşletmelerin zaten öz kaynakları
yetersiz olduğundan büyümek için borçlanmadan başka çareleri
bulunmamaktadır. Hatta bazen öz kaynakları sıfıra yaklaşan
firmalar bulunmaktadır yoksa kim ister ki borçlansın.
Dolayısıyla, borçlanmanın cezalandırılması
anlamına gelecek bu düzenleme de yerinde değildir. Öz
kaynağı zaten yetersiz olan işletmelere Siz büyümeyin, küçülün
veya uluslararası firmaların bir parçası olun. demekten öte bir
şey değildir. Zaten bu tasarının pek çok maddesinde
uluslararası sermayesi güçlü firmaların önünün açılmakta
olduğunu açıkça görmekteyiz.
Meclisin
görevi ulusal firmalara Siz durun ve küçülün, mümkünse
çalışmayın., uluslararası firmalara da Buyurun alanı
size açtık siz çalışın. demek midir? Türkiye Büyük Millet
Meclisi, uluslararası firmalara yol açan trafik polisi mahiyetinde
olmamalı.
Borçlanma
cezalandırılacak ise önce Hükûmetten başlamak lazım.
Cumhuriyet tarihinin rekor borçlanmaları AKP hükûmetleri zamanında
oluşmuştur. Her geçen gün ülkemizin borçları da
artmaktadır. Eğer bir çözüm aranıyor ise bundan başlamak
lazım. Yok amaç borçlanmayı engellemek değil de daha fazla vergi
toplamaya yönelik ise ekonomiyi küçültmekle, ihracatı azaltmakla, üretimi
azaltmakla verginin daha fazla toplanacağını
sanıyorsanız büyük bir
yanılgı içerisindesinizdir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Türkkan.
Milliyetçi Hareket Partisi önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 15inci maddesinin
son fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Günal Mehmet
Şandır
Manisa Antalya Mersin
Faruk Bal Emin Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı
Konya Denizli Konya
Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Ekonomi Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığının görüşü alınarak Maliye
Bakanlığınca belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ayhan.
(MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 15inci maddesi üzerindeki önergemizle ilgili söz aldım, yüce
heyetinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Önergemizde Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Ekonomi Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığının görüşü alınarak Maliye
Bakanlığınca belirlenir. denilmektedir. Gerekçemizde ise, bu
maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde
Ekonomi Bakanlığı ile Hazine
Müsteşarlığının görüşünün
alınmasının yerinde olacağını düşünmemizdir.
Bu önergemiz de 12nci maddedeki ve diğerlerindeki gibi iyi niyetle
hazırlanmış bir önergedir. Biz iktidar kanadında
koordinasyon eksikliği olduğunu düşündüğümüz,
gördüğümüz için ısrarla ne yapıyoruz? Bu tür önergeleri
veriyoruz. İktidar kanadının katılmayacağı bir
önerge değil aslında, engellemeye yönelik de değil. Acil durum
ilan edilmesi de gerekmiyor. Burada koordinasyonun dikkate
alınmaması, iktidarın kötü niyetinden de değil, bir
operasyon hatası olarak düşünülebilir.
Önergemizin, uygulamaya geçtiği
takdirde, tek başına iktidar olan bir hükûmet için faydalı ve
katkı sağlayıcı bir uygulama olacağını
düşünüyoruz ama Biz zaten aslında bir koalisyonuz. derseniz, iktidar
böyle bir şey söylerse, İktidarın farklı kanatları
var. diyorsanız söyleyebileceğim bir husus yok.
Bütün bunları niçin söylüyorum?
Bakın, zaman zaman anlaşmazlıklar oluyor. Denizlideki AKPli
milletvekili arkadaşlarımız özel sektöre bu teşvikle ilgili
hususları aydınlatıcı bilgiler verdiler, seminer
yaptılar, anlattılar ama kifayet etmiyor. Arkasından, Ekonomi
Bakanı bizzat gidip oralara ne yapıyor? Anlatmak zorunda
kalıyor, sıkıntı oluyor, eksiklik oluyor.
Dolayısıyla Hazine, Ekonomi Bakanlığı, Maliye ne olur
bunu bir koordinasyon içinde uygulasa? Bu size sıkıntı verecek
bir şey de değil Sayın Bakanım. Dikkat ederseniz, iyi
niyetle bir şeyi ifade etmek istiyorum.
Komisyonun da bu konudaki
ısrarını gerçekten anlamıyorum. Böyle iyi niyetle
verilmiş bir önergenin, ileride sıkıntıları ortadan kaldıracak,
ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları giderecek bir önergenin
engellenmesinin neden yapıldığı da gerçekten bizi üzüyor.
Bunu neden söylüyorum? Gerçekten
iktidar içinde bir koordinasyon olsaydı
Biz zamanında Tasarruflar
yetersiz. dediğimizde bazı arkadaşlar, hatta siz bunu kabul
ettiniz ama şunu görüyorum ki iktidar bunu kabullenmek istemedi. Demek ki
iktidarın bir kanadı bunu kabullenmedi, siz kabul ettiremediniz. O
zaman ne oldu? İçinizde koordinasyon olmadığı için
tasarruflar yüzde 24lerden yüzde 12lere geldi, şimdi tedbir almaya
çalışıyorsunuz. O zaman, o kanun tasarılarını o
zaman getirseydiniz ne olacaktı? Tasarruf problemini daha önceden
çözmüş olacaktık.
Kaldı ki, yine aranızda
koordinasyon olmadığı için, O tasarıları burada
aniden gelip geçirelim, görüşülse de olur, görüşülmese de. Bizim
çoğunluğumuz var, biz bu problemi böyle çözeriz, sizin
söylediklerinize ihtiyacımız yok. diyorsanız, zaten bizim
söyleyeceğimiz bir şey yok.
Siz her ne kadar Yüzde 50 oy
aldık deseniz de yüzde 50 de karşı tarafta oy var, onların
da söyledikleri, onların da görüşleri, onların da ifadeleri var.
Yani ekonomi ilminde de, koordinasyonda da, yönetimde de, mutlaka, sizin
düşündüğünüzün karşı tarafında da müspet birtakım
hadiseleri, görüşleri ortaya koyabilecek neyi var? Düşünceleri var,
düşünce sahipleri var. Şu söylediğimiz şey, sizin ileride
başınıza iş açabilecek şeyleri, sonradan
sıkıntıya düşürebilecek şeyleri ortadan kaldırma
amacına yönelik.
Bunu niçin söylüyorsunuz?
diyeceksiniz. Biraz önce diğer konuşmamda söyledim, Ekonomi
Bakanı, Başbakan 2012de diyor, Sanayi Bakanı Haziran
2011de diyor.
Bunun kamuoyu önünde
tartışılması bile Hükûmet açısından iyi bir
şey değil. Hükûmet Türkiye Cumhuriyetinin hükûmeti, siz
sıkıntıya girdiğiniz zaman Türkiye girer, biz de gireriz,
benim ifade etmek istediğim bu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) -
Takdirlerinize arz ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum Sayın
Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Ayhan.
Milliyetçi Hareket Partisi önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde iki önerge
vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına,
258 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 16. Maddesinde geçen bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten ibaresinin 1/1/2012 tarihinden olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Erkan Akçay Alim
Işık Oktay
Vural
Manisa Kütahya İzmir
Ahmet
Kenan Tanrıkulu Ali
Öz
İzmir Mersin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 16ncı
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mahmut
Tanal
İstanbul İstanbul İstanbul
Aydın Ayaydın Bülent
Kuşoğlu Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul Ankara İzmir
Orhan Düzgün
Tokat
BAŞKAN Sayın Komisyon, son okunan önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN
(Karaman) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Gerekçe
okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Fazla ve yersiz tahsil edilen vergilerin iadesinde faiz
uygulanmasına yönelik olarak Vergi Usul Kanununun 112nci maddesinin (4)
numaralı bendinde yer alan düzenlemenin, Anayasa Mahkemesi Kararı da
dikkate alınarak herhangi bir tarih sınırı
olmaksızın uygulanması önerilmektedir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına,
258 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 16. Maddesinde geçen bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten ibaresinin 1/1/2012 tarihinden olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN
(Karaman) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Alim Işık, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 16ncı maddesi üzerinde
verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanunun geneli üzerinde
görüşmeler sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine mensup
bir değerli milletvekilinin ifadesiyle, bu kanunda devrim yaratacak
maddelerin olduğu söylendi. Âdeta bir zihniyet devriminin
yaşandığı, dolayısıyla devletin artık hep
alan devlet değil, veren devlet hâline getirildiği ifade edildi. Bu
madde de kastedilen madde
ama eksik söyledi sayın milletvekili, bunu siz değil Anayasa
Mahkemesinin kararı üzerine, mecburen, şimdiye kadar fazladan
alınmış paraların, iade edilirken faiziyle beraber iade
edilmesi öngörülüyor ya da yersiz yapılmış ödemelerin iade
edilmesinde hesaplanan gecikme faizinin birlikte geri verilmesini öngören bir
madde. Bu anlamda olumlu bir madde ama bizim önergemiz, hiç olmazsa
yıllarca bu ödemelerde bulunan insanlarımızı mağdur
ettiniz, bu yılın başından itibaren, 2012 yılı
itibarıyla bu maddeyi uygulamaya koyalım şeklinde öneride
bulunduğumuz bir önerge. Umarım yüce Genel Kurulun değerli
milletvekilleri bunu makul karşılarlar ve önergemize destek verirler.
Değerli milletvekilleri,
şimdi son birkaç ayda bu yüce kuruldan geçen kanunları kısaca bir
hatırlayacak olursak devletin alan devlet mi yoksa veren devlet mi veya
AKP hükûmetlerinin alan hükûmetler mi yoksa veren hükûmetler mi olduğunu
çok daha iyi anlayabiliriz diye düşünüyorum. Birkaç ay önce bedelli
askerlik tasarısını buradan geçirdik, dolayısıyla alan
devletin ya da alan Hükûmetin önemli kanunlarından birisiydi.
Arkasından 2/B arazilerinin satışını öngören kanun
buradan geçti, alan Hükûmetin önemli kanunlarından birisiydi, zikredilen
rakamlara göre 25-30 milyar TL bir para bekleniyor. Arkasından afet riskli
alanların dönüştürülmesiyle ilgili, tamamen ranta dönük ve alan
Hükûmetin kanunlarından birisini geçirdik. Onun arkasından,
yabancılara taşınmaz satışının önünü tamamen
açan, mütekabiliyet ilkesini ortadan kaldıran, dolayısıyla
Getir parayı, al mülkü denen bir kanunu çıkardık, tamamen alan
bir kanun.
Şimdi de Amme
Alacaklarının Tahsili Usulünde ve diğer kanunlarda
değişiklik öngören yine daha fazla almayı amaçlayan bir kanun
tasarısıyla karşı karşıyayız; affın
affını getiriyor. Daha önce affettik, paraları topladık
ama herhangi bir nedenle buradan yararlanamayan ya da bilerek Nasıl
olursa Hükûmet gelecekte de bunu affeder. diyerek bugünlere
taşımış olanlardan acaba alabilir miyiz? diye yine bir
kanun tasarısı görüyoruz.
Şimdi, vermeye gelince 4+4lük uzlaştırma
kurulunun, hakem kurulunun verdiği memur ve memur emeklileri
zammını lütuf gibi gören bir Hükûmet anlayışı. Bu
memurlar, eğer sizin yayınladığınız rakamlar
doğruysa yüzde 8,5 büyüme, yüzde 11 de enflasyon oranı dikkate
alındığında yaklaşık yüzde 20ye varan bir
enflasyon, toplam enflasyon değerini karşılayacak bir zam
beklentisiyle, mücadele ederlerken 4+4ü âdeta copla, gazla bir himmetmiş
gibi sunan anlayışın gerçekten bu yüce Meclisin takdirlerine
sunulmasında yarar olduğunu düşünüyorum. Hükûmet bunları
gelirlerini arttırmak için yapmış, cari açığı
kapatmak üzere bu teklifleri ve tasarıları getirmiş ama her
şeye rağmen eğer bir vatandaşımız dahi bu
getirilen düzenlemelerden olumlu yönde etkilenecekse biz bundan mutluluk
duyarız.
Bu duygu ve düşüncelerle
önergemize desteğinizi bekliyor, tekrar saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Işık.
Milliyetçi Hareket Partisi önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
16ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı
madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 17'nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ahmet Kenan Tanrıkulu Erkan Akçay Lütfü
Türkkan
İzmir Manisa Kocaeli
Alim Işık Cemalettin
Şimşek
Kütahya Samsun
"Madde 17- 1/7/1964 tarihli ve 488
sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun
"IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar"
başlıklı bölümünün (23) ve (30) numaralı
fıkralarında yer alan "kredilerin temini ve geri ödenmesi
amacıyla düzenlenecek kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine
konulacak şerhler (kredilerin kullanımları hariç)" ibaresi
"kredilere, bu kredilerin teminatlarına ve geri ödenmelerine
ilişkin kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine konulacak
şerhler (kredilerin kullanımları hariç)" şeklinde
değiştirilmiş, "V- Kurumlarla ilgili
kâğıtlar" başlıklı bölümünün (25) numaralı
fıkrasına "(Söz konusu kurum, kuruluş ve işletmelerde
geçici personel olarak istihdam edilenlerle yapılan sözleşmeler ile
24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununa göre hizmet
alımına ilişkin yapılan hizmet sözleşmeleri dâhil)"
ibaresi eklenmiştir."
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak
Sayın Şandır?
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Tanrıkulu konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Tanrıkulu, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan
tasarının 17nci maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili
söz almış bulunuyorum. Öncelikle Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biz,
ekonominin ve yatırımların gerçek anlamda desteklenmesini ve
teşvik edilmesini istiyoruz, bu da gayet doğal bir talep, ancak
yürürlükte olan teşvik sistemini Ekonomi Bakanlığının
verilerine göre incelediğimizde, geçen sene Nisan 2011den bu sene, Nisan
2012ye kadar olan ve bu senenin Ocak ve Nisan ayları arasındaki
verilerine hem sektörel olarak hem de bölgesel olarak
baktığımız zaman, teşvik artışına neden
olmadığını, tam tersine teşviklerde ve
yatırımlarda bir gerileme olduğunu görüyoruz. Bu verileri biraz
daha yakından incelediğimiz zaman 2012nin ilk dört ayında,
geçen yılın dört ayına göre mukayese
yaptığımız zaman teşvik belge adedinde yüzde 25,6;
yatırım tutarında yüzde 31,8; istihdamda da yüzde 24,8lik bir
gerileme görüyoruz.
Yine sektörel bazda bu teşvik
paketine baktığımız zaman, tarım sektörü en büyük
gerilemeyi gösteriyor. Yeni açıklanan teşvik paketinde de bizlerin
büyük bir eksiklik olarak gördüğü, daha önceki konuşmalarımızda
da dile getirdiğimiz ve ısrarla söylediğimiz gibi, tarımsal
teşvikler bu dört aylık dönemde gerileme göstermektedir. Belge
adedinde yüzde 73,9; yatırım miktarında da tarım
teşviklerinde yüzde 72,9luk bir gerileme var. Bu yüzden, yeni
açıklanacak olan bu teşvik paketinin hepimizin dile getirdiği
eksikliklerinin bir an önce giderilerek yürürlüğe girmesi büyük bir elzem
teşkil ediyor değerli milletvekilleri. Her şeyden önce bu
paketin yürürlüğe girmesi noktasında bir sıkıntı
olduğunu görüyoruz çünkü Bakanlar Kurulu aylardır bu paket üzerinde
görüşmeler yapıyor ancak anlaşılıyor ki, bazı
kurumlar ve bazı bakanlıklar arasındaki anlaşmazlıklar
bu kararnamenin yayımlanmasını da engelliyor.
Düzeltilmesini istediğimiz bu
teşvik paketiyle ilgili olarak biraz da yerel bazda, örneğin
İzmir ili açısından yaklaştığımız
zaman, baktığımız zaman, İzmir ilinde organize sanayi
bölgeleri dışında yapılan yatırımlarda mevcut
bugünkü sisteme göre bazı olumsuzlukların da getirildiğini görüyoruz.
Örneğin, vergi indiriminin yatırım döneminde ve tüm kazançlarda,
ilgili olarak uygulanması hükmü, İzmirin de içinde bulunduğu
birinci bölge için maalesef geçersiz bir durumda ve haksız rekabete yol
açmakta. Bu konunun birazcık daha net anlaşılması için
rakamsal bir örnek vereyim sizlere: İzmire hemen
Yine bu tasarının gerekçeleri
arasında sayılan firmaların öz kaynak kullanmasının
teşvik edilmesini, girişimcilerimizin içinde bulunduğu ekonomik
durumu da görmezden gelmek demek olarak görüyoruz. Çünkü bu tasarı,
girişimcilerimize şöyle bir salık veriyor, tavsiyede bulunuyor: Siz,
varlık ve bolluk içerisindesiniz zaten, keyfekeder kredi kullanmak
durumundasınız, biz de bunu kullandırmak istemiyoruz
şeklinde bir yaklaşım içerisinde bu tasarı. Özel sektörün borcunun
geçen yılın sonu itibarıyla 205 milyar doları bulduğu
bir ortamda değerli milletvekilleri, keşke kullanacak öz
kaynağı olsa da özel sektör kendi işletmelerini
geliştirebilse.
Bundan sonraki maddedeki önergemizde
yine konuyla ilgili açıklamalarımızı yapma gayreti içinde
olacağım.
Çok teşekkür ediyor,
saygılarımızı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür
ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
18'inci madde üzerinde iki önerge var.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 18 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vedat
Demiröz Mustafa
Şahin Ahmet
Baha Öğütken
Bitlis Malatya İstanbul
Ekrem
Çelebi Emrullah
İşler Ertuğrul
Soysal
Ağrı Ankara Yozgat
Madde 18 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı
Harçlar Kanununun 113. maddesinin ikinci fıkrasının sonuna
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Denetim kuruluşları
yetkilendirme belgesi harçları ise kurumlar vergisi beyannamesi verme
süresi içerisinde verilecek bildirim üzerine, bağımsız denetim
faaliyetlerinden elde edilen gayrisafi iş hasılatı esas
alınarak tahakkuk ettirilir, tahakkuk ettirilen harçlar ayrıca
mükellefe tebliğ edilmez ve mayıs ayı içerisinde ödenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 18'inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ahmet
Kenan Tanrıkulu Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
İzmir
Manisa
Konya
Oktay
Vural
Lütfü Türkkan
İzmir
Kocaeli
MADDE 18- 2/7/1964 tarihli ve 492
sayılı Harçlar Kanununun 113 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
Denetim kuruluşları
yetkilendirme belgesi harçları ise kurumlar vergisi beyannamesi ekinde
verilen gelir tablosundaki gayrisafi iş hasılatı esas
alınarak, tahakkuk ettirilir ve Haziran ayı içerisinde ödenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Kenan Tanrıkulu
BAŞKAN Sayın
Tanrıkulu, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 18inci maddesi
üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili huzurunuzdayım.
Saygılarımı sunuyorum.
Açıklanmasının üzerinden
neredeyse iki ay geçmesine rağmen daha Resmî Gazetede yayımlanamayan
ve bu yayımlanma aşamasında, henüz yayımlanma işlemi
başlamadan revizyon işaretleri gören bir teşvik paketiyle
karşı karşıyayız değerli milletvekilleri. Bu bize
şunu da hatırlatıyor: Yaklaşık bundan iki yıl
önce, yine esnaf ve sanatkârla ilgili bu sefer, bir paket açıklandı
ve bu paketi 3D diye adlandırdılar o zaman. Bu paketin de
akıbeti maalesef bir önceki açıklanan paket gibi gözüküyor. Şu
anda, ciddi eksikliklerin ve aksaklıkların olduğunu hepimiz
müşahede ediyoruz. Aslında bu tespitleri sektörün temsilcileri de
yapıyorlar, yapıyorlar ama maalesef bunların bir
kısmını karnından konuşarak ancak yapabiliyorlar.
Çünkü ciddi bir tepkiyle karşı karşıya, Hükûmet
tarafından da birtakım uygulamalarla karşı karşıya
kalmaktan da çekiniyorlar.
Değerli milletvekilleri, bu paketle ilgili olarak gördüğümüz
en önemli aksaklığı dile getirmek istiyorum: Mesela, yeni
teşvik sisteminde 6ncı bölgede yer alan bir üretim tesisi teknoloji,
ARGE, inovasyon, herhangi bir içeriği olmadan en yüksek teşviki
alacak. Bakın, bu bir peynir imalathanesi için teneke fabrikası bile
olabilir, örneği daha zenginleştirmek için söylüyorum. Bununla
birlikte, çok yüksek katma değer üreten, ARGE yapan, inovasyonda bulunan
ileri teknolojili üretim yapacak olan bir yatırım da 1inci bölgede
en alt seviyeden teşvik görecek. Şimdi, bu ciddi bir hata bence.
Bizim yapmamız gereken yani bizim gibi ülkenin yapması gereken ARGE,
inovasyon temelli, yüksek teknoloji üreten ürünlerin teşvik edilmesidir.
Bu noktada en ufak bir tereddüdün olmaması gerekir diye düşünüyorum.
Öncelikli sektörlerde ve ileri teknolojili ürünlerde yatırım alt
limitlerinin olmaması gerekir sayın milletvekilleri. Bunların
aşağıya çekilmesi veyahut da en alt seviyede tutulması
gerekir. Mesela bu noktadan baktığımız zaman hepimizin
bilgisayarlarında kullandığımız medya
programlarını veya web sitesi için programlarımızı
yapan bazı firmaları, bazı dünya markalarını bizim bu
teşvik sisteminde eğer yer alsalardı herhangi bir alt limite
takıldıkları için teşvik edilemeyeceklerini de görecektik.
Bu paketle ilgili olarak sürekli dile
getirdiğimiz konulardan bir tanesi de teşvik belgeli asgari
yatırım tutarının KOBİleri de kapsayacak düzeye
çekilmesi gerektiği. Her zaman, her yerde bizlerin de, siyasetçilerin de
kullandığı KOBİlerin desteklenmesi ve teşvik edilmesi
konusu, maalesef, sadece sözde kalıp uygulamaya geçirilmemektedir.
İşte bir örneği önümüzdedir, bir fırsat
karşımızdadır. Bu teşvik paketinde, maalesef,
KOBİlerin teşvik edilmediğini görüyoruz.
Diğer bir husus değerli
milletvekilleri, ARGEsini kamunun yaptığı
Yani kamu bazı
prototipleri üretim aşamasına getirmek için destekleyebilir, onun
ARGEsine teşvik verebilir, destek koyabilir ve bu projeleri belli bir
aşamaya getirebilir. Ancak, bu projeler yatırıma geçmeden, yani
üretime geçmeden eğer teşvik edilmezse kendi hâlinde
bırakılmaktadır ve bir süre sonra Türkiyede
yatırımların çöpe gitme ihtimali de bulunmaktadır.
İşte, bunların en kötüsü, bu tip projelerin, maalesef,
yabancılara satışı meselesidir. O zaman, bugüne kadar
yaptığınız, yani kendi kamunuz, kendi sektörünüz
vasıtasıyla yaptığınız yatırımla,
teşvikle maalesef yabancıların ARGEsini desteklemiş gibi
bir sonuçla da karşı karşıya kalabilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, sonuç
olarak, başarıyla neticelenen kamu tarafından yapılan ARGE
ve inovasyon projelerinin de teşvik sisteminde yer alması gerekir diye
düşünüyoruz ve bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyoruz. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Milliyetçi Hareket Partisi önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
18inci madde üzerindeki diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 18 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vedat
Demiröz (Bitlis) ve arkadaşları
Madde 18- 2/7/1964 tarihli ve 492
sayılı Harçlar Kanununun 113üncü maddesinin ikinci
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
"Denetim kuruluşları
yetkilendirme belgesi harçları ise kurumlar vergisi beyannamesi verme
süresi içerisinde verilecek bildirim üzerine, bağımsız denetim
faaliyetlerinden elde edilen gayrisafi iş hasılatı esas
alınarak tahakkuk ettirilir, tahakkuk ettirilen harçlar ayrıca
mükellefe tebliğ edilmez ve mayıs ayı içerisinde ödenir."
BAŞKAN Komisyon son okunan
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Takdire bırakıyoruz.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Denetim yetkilendirme belgelerinden
alınacak harcın, sadece bağımsız denetim
faaliyetlerinden elde edilecek gayrisafi iş hasılatı üzerinden
alınması sağlanmaktadır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, bir konuyu hatırlatmak
istiyorum. Şimdi, kanun dilinde gelecek zaman kullanılmaz. Burada
deniliyor ki: Verilecek bildirim üzerine. Yani bu bildirim hiçbir zaman
verilmeyecek demektir gelecekte. Tasarı metninde de bunu gördüm birkaç
maddede. Geniş zaman kullanılır: Verilen bildirim üzerine. Bu
şekilde, eğer kabul edilecekse, bu tashihi yapmakta yarar var.
RECEP ÖZEL (Isparta) Evet,
doğru.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Bunu düzeltelim.
BAŞKAN Katılıyor
musunuz efendim bu tashihle beraber?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Katılıyoruz.
RECEP ÖZEL (Isparta)
Katılıyoruz efendim, gerekçeyi okutun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Tasarıda da var birkaç maddede.
BAŞKAN Bu tashihe Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılıyoruz Sayın Başkan.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN AK PARTİnin
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci maddeyi verilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yarım saat yemek molası
veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.34
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 20.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114üncü Birleşiminin
Üçüncü Oturumu açıyorum.
258 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
19uncu madde üzerinde bir adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 19uncu maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mahmut Tanal
İstanbul İstanbul İstanbul
Rahmi Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu Aydın
Ağan Ayaydın
İzmir Ankara İstanbul
Kazım Kurt Orhan Düzgün
Eskişehir Tokat
BAŞKAN Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RECAİ BERBER
(Manisa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Kazım Kurt.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kurt.
(CHP sıralarından alkışlar)
KAZIM KURT (Eskişehir)
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; 258 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 19uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılması amacıyla bu önergemizi
sunduk, desteklerinizi bekliyoruz.
Öncelikle şunu arz etmek isterim
ki ekonomi ve ülke iyi yönetilmiyor. O nedenle zaten, son zamanlarda özellikle,
sermayenin, sermaye birikiminin rahatlaması ve kredi hareketlerinin,
finans kapitalin örgütlenmesi amacıyla sürekli yeni yasalar, yeni
değişiklikler önermekteyiz ve yapmaktayız.
Bu noktada dikkatinizi çekmek
istediğim konu şudur: Bu maddeyle Harçlar Kanununun 123üncü
maddesinin üçüncü fıkrasındaki bazı değişikleri ortaya
koyuyoruz ancak bunu yaparken sadece anonim şirket, limitet şirket
gibi sermaye şirketleriyle esnaf kefalet kooperatiflerinin kredi
alışverişini, kredi hareketlenmelerini sağlamayı
hedeflediğiniz anlaşılıyor ama bu tasarılarda ya da bu
mantıklarda emekten yana, halktan yana, yoksuldan yana bir hareketlilik
söz konusu olduğu zaman karşı çıkılıyor ve destek
görmüyor. Aynı teklifler ve tasarılar birleştirilince Sayın
Ferit Mevlüt Aslanoğlunun önerisindeki öğrenci yurtları,
dispanserler, hastaneler, huzurevleri gibi işlemleri yapanlara,
yaptıranlara karşı uygulanması gereken
iyileştirmelerin kabul edilmediği dikkate alınırsa, bu
noktada dün akşamki havaiş kolunda grev yasağıyla beraber,
bunları yan yana değerlendirdiğimiz zaman, yapmış
olduğunuz çalışmaların tamamının sermayeyi
rahatlatabilmek, sermayeyi, bu işin hareketliliğini
sağlayabilmek amacına yönelik olduğu anlaşılıyor
ve halk maalesef bu işin içinde yok.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Kredi kartları
KAZIM
KURT (Devamla) - Emeğiyle çalışanlar ve bu çalışmalar
sonucunda gerçek anlamıyla geçinemeyerek borçlananlar, kredi
kartlarıyla bazı borçlanma çalışmaları yapanların
ödemekte oldukları harçların istisnası ortadan
kaldırılmak suretiyle de daha fazla para ödemeleri ya da daha fazla
borçlanmalarına neden olacak bir girişim olarak değerlendiriyorum
ve bu girişimlerin halk nezdinde kabul görmeyeceğini bilmenizi
istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu yapılan çalışmaların tamamı
ile uygulamaya konulan sistemin üretimi teşvik etmeyen ama sadece
alışverişi teşvik eden, şirketlerin birleşmesini,
bütünleşmesini ya da hisse alışverişini değerlendiren
bir sistem olması nedeniyle istihdama da katkısı olmayacak,
insanlarımızın sorunlarına çözüm getirmeyecek öneriler
olduğunu düşünüyorum.
Bu
değerlendirme elbette bir torba kanun çerçevesinde
yapıldığı takdirde, adına bakınca görüyoruz ki Amme
Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun ama sanıyorum amme
alacaklarının tahsilinden çok ammenin menfaatlerinin
dağıtılması ya da paylaştırılmasıyla
ilgili bir çıkış noktasından hareket edilmekte.
Bu
nedenlerle bu 19uncu maddenin tasarıdan çıkarılmasını
teklif ettik. Çıkarsa, gerçek anlamıyla mağdur olanların
biraz daha menfaatine bir hareket gerçekleştirilmiş olacak. Zaten
burada bazı şeyler bu 492 sayılı Harçlar Kanunundaki
harçlardan müstesna idi ama şimdiki uygulamayla yargı harçları
hariç şeklinde bir ayrıntı getirildiği takdirde gerçekten
sıkıntılı bir duruma sebep olacaksınız.
Bu nedenlerle önergemize destek vermenizi diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kurt.
Cumhuriyet Halk Partisi önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 19uncu madde kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 20 nci maddesiyle, 492 sayılı
Harçlar Kanununa eklenen "XIV- Denetim yetkilendirme belgeleri ve
müşavirlik ruhsat harçları" bölümünde yer alan "bir önceki
yıl gayrisafi iş hasılatının" ibarelerinin
"bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki
yıl gayri safi iş hasılatının" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vedat Demiröz Mustafa
Şahin Ahmet
Baha Öğütken
Bitlis Malatya
İstanbul
Ekrem Çelebi Ertuğrul
Soysal Emrullah
İşler
Ağrı Yozgat
Ankara
Ayşe Nur Bahçekapılı
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 20'nci
maddesi ile 492 sayılı Kanunun (8) sayılı Tarifesinin
sonuna eklenmesi öngörülen "XIV- Denetim yetkilendirme belgeleri ve
müşavirlik ruhsatları:" başlıklı bölümde yer alan
"1- Denetim kuruluşları ve yetkilendirme belgeleri (Her yıl
için):" tablosunun aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mahmut
Tanal
İstanbul İstanbul
İstanbul
Aydın Ayaydın Bülent
Kuşoğlu Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul Ankara
İzmir
Orhan
Düzgün
Tokat
a) Kamu yararını ilgilendiren
kuruluşları denetleyecek bağımsız denetim
kuruluşları yetkilendirme belgeleri:
aa) Belgenin verildiği yıl 3.000
TL
bb) Takip eden yıllarda 2.000
TL'den az olmamak üzere
bir önceki yıl gayrisafi iş
hasılatının Binde
ikisi
b) Diğer kuruluşları
denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları
yetkilendirme belgeleri:
aa) Belgenin verildiği yıl 1.500
TL
bb) Takip eden yıllarda 1.000 TL'den
az olmamak
üzere bir önceki yıl gayrisafi
iş hasılatının Binde
ikisi
BAŞKAN Son okunan önergeye
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Mali müşavirler sizinle gurur duyuyor Sayın Berber.
Sayın Berber, gurur duyuyor mali müşavirler sizinle.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Demiröz, sizinle de gurur duyuyor.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, kim
konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Bülent Kuşoğlu.
BAŞKAN Sayın
Kuşoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Harç, özellik gösteren bir kamu
hizmetinin karşılığında veya ona dayanılarak
alınan bir bedeldir. Adı üzerinde harç, bir nevi araç. Yargıdan
notere, trafikten gümrüğe kadar birçok alanda harç alınıyor
bizim kanunlarımıza göre. Dokuz farklı harç var. Bu torba
kanunun 20nci maddesiyle finansal faaliyet harçlarına bir ekleme
yapılıyor. Bununla deniyor ki: Denetim kuruluşları
yetkilendirme belgeleri de harca bağlansın. Bağlanması
gerekir, doğrudur. Piyasada faaliyet gösteren denetim
kuruluşları şunlar: Yeminli mali müşavirler, serbest mali
müşavirler ya da
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Üç
çeşit, o kadar.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) O
kadar, evet, üç çeşit.
Bir de bunların
bağımsız denetim kuruluşları var. Bunlar SPKyı,
EPDKyı, bankaları denetleyen bağımsız
kuruluşlar.
Kamu hizmetiyle ilgili ibare, özellikle
bu bankalar ve EPDK ya da SPKya tabi kuruluşları denetleyenlerle
ilgili bir ibaredir, onu özellikle belirteyim.
Şimdi, ilk şekliyle -Komisyonumuza
gelen şekliyle- kamu yararını ilgilendiren kuruluşları
denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları
yetkilendirme belgeleri için, belgenin verildiği yıl 30 bin lira,
sonraki yıllar da her yıl en az 30 bin lira olmak üzere binde 5 kadar
bir harç öngörülüyordu. Bunun yüksek olduğunu düşünüyoruz. Meslek
mensupları da buna itiraz ettiler, çok yüksektir.
Harçlar Kanununa bakıyorsunuz
Benim biraz önce saydığım bu yeminli mali müşavirlik,
serbest muhasebeci mali müşavirlik gibi unvanlar serbest meslek
kuruluşlarıdır. Serbest mesleklerle ilgili olarak Harçlar
Kanununa bakın, avukatlar, müşavirler, gümrük müşavirleri veya
mimarlar, mühendisler, hiç birisinin bu oranda değil. 300 küsur lira, 390
lira, 400 lira, en fazla bin küsur lira gümrük müşavirlerinin harcı.
Bu kadar harç hiçbirisinde yok. Dolayısıyla, bu serbest meslek
mensupları için de bu kadar yüksek oranda bir harç getirilmesi
yanlıştır. Muhakkak bir harç getirilsin ama bu oranda bir harç
yanlıştır diye düşünüyoruz. Onun için, verdiğimiz önergeyle
belgenin verildiği yıl -bu kamu yararını ilgilendiren
kuruluşlar için- 3 bin lira, ondan sonra da 2 bin liradan az olmamak
üzere, her yılki gayrisafi iş hasılatının binde 2si
oranında bir harç getirilmesinin uygun olacağını
düşünüyoruz. Uygulamalar da böyle. Diğer kuruluşları
denetleyecek olanlar için de 1.500 lira ve bin liradan az olmamak üzere,
gayrisafi iş hasılatının yine binde 2si oranında bir
harç düşünüyoruz. Bunun dışında yapılacak olan, ilk
girişte 30 bin liralık, sonraki yıllarda en az 10 bin
liralık harçlar, bu meslekte yabancı unvanlı olanları -ki
dört tane büyük kuruluş var- sadece o yabancı unvanlıları desteklemeye
matuf bir düzenleme olur, mevcut yerli kuruluşları, yerli meslek
mensuplarını sıkıntıya sokar. Bunu bilmemiz
lazım. Özellikle bu nedenle, bu gerekçeyle bu önergeyi verdik.
Çok teşekkür ediyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Kuşoğlu.
Cumhuriyet Halk Partisinin önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 20 nci maddesiyle, 492 sayılı Harçlar
Kanununa eklenen "XIV- Denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik
ruhsat harçları" bölümünde yer alan "bir önceki yıl
gayrisafı iş hasılatının" ibarelerinin
"bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki
yıl gayri safı iş hasılatının" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Nur Bahçekapılı (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Takdire bırakıyoruz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Komisyonun
katıldığı, Hükûmetin takdire bıraktığı
önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Denetim kuruluşları
yetkilendirme belgelerinden alınacak harcın, sadece
bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilecek gayrisafı
iş hasılatı üzerinden alınması
sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Karar yeter sayısı
BAŞKAN Efendim?
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Önergeleridir, bari karar yeter sayısı olsun.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.24
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 20.32
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114üncü Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
258 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 20nci maddesi üzerinde İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kâtip üyeler arasında
anlaşmazlık var, cihazla oylama yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Şimdi, görüşmelere
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
20nci madde kabul edilmiştir.
21nci madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 sıra
sayılı yasa tasarısının 21. maddesinin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Türkiye'de kurulu borsalarda
işlem gören sermaye piyasası araçları ile çölyak
hastalarının ve fenilketonüri hastalarının tüketimine
mahsus üretilen gıda maddeleri ibaresi eklenmiştir.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Özgür Özel Bülent
Tezcan
İstanbul Manisa Aydın
Dr. Aytun Çıray Dr. Salih
Fırat
İzmir Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Özgür Özel konuşacak.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında bugün
yapacağımız çalışmanın içinde biraz farklı
bir alandan bahsedeceğim, ama gerçekten çok insani bir konudan ve bir
türlü seslerini duyuramayan ve dünyadaki benzer örneklerinin Türkiye'de
olmasının aslında Türkiye'nin gelişmişliği,
çağdaşlığı, halk sağlığı
açısından da çok ciddi önem taşıdığı bir
konudan bahsedeceğim. Bu konu, çölyak hastaları ve fenilketonüri
hastalarıyla ilgili bir sıkıntı var ortada.
Çok kısaca bahsetmek gerekirse, çölyak
buğday proteini olarak bilinen glütene karşı vücudun
gösterdiği bir reaksiyon ve önlenemez bir ishal şeklinde tezahür
ediyor hastalığın sonuçları ve bir aydan fazla, üç ayı
aşan veya tekrarlayan ishal durumlarında mutlaka çölyağa
bakılması gerekiyor.
Fenilketonüri ise daha doğumdan on
beş gün sonra topuktan alınan bir kanla tespit ediliyor. Bu
hastalıklar tedavi edilmezse eğer, fenilketonüri çocuklarda zekâ
geriliği sonucunu doğuruyor ve çölyakta da lenfomaya kadar giden çok
ciddi tablolar ortaya çıkabiliyor.
Bu hastalıkların tedavileri,
özellikle çölyakta ömür boyu sürecek olan katı bir diyetle,
fenilketonüride on-on iki yaşına kadar sürecek olan katı bir
diyetle mümkün, ama burada çok ciddi sıkıntılar var. Burada
salonda bulunması, hemen yanı başımdan dinliyor olması
açısından da Sayın Tülay Bakır Hocamla birlikte Ege Çölyak
Yaşam Derneğinin bir davetine katıldık ve orada
sorunlarını dinledik. Türkiyede on yıldır bu konuda ciddi
bir mücadele veriyor Ege Çölyak Yaşam Derneği. Ankara, güneydoğu,
Bursa, İstanbul ve Kocaeli çölyak yaşam dernekleri de aynı
mücadelenin birer parçası olmuş durumdalar.
Ege Üniversitesinden Profesör Doktor
Sema Aydoğdu bu hastaları ilk bir araya getiren ve bunların
sorunlarını dile getiren dernekleşmeleriyle ilgili katkı sağlayan
bir bilim insanı ve bizleri, hepimizi, çeşitli partilerden, tüm
siyasi görüşlerden milletvekillerini davet etti. Biz, Tülay Hocamla
birlikte bu davete icabet ettik ve orada toplantının sonunda birlikte
bir şeyler yapmaya söz verdik.
Sağlık Bakanlığı
alanında yapılacaklar var, Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde
yapılacaklar var ama onların temel taleplerinden bir tanesi de bugün
görüşülmekte olan bu teşvik yasası olarak ifade
edebileceğimiz konuda da beklentileri var. Çölyak hastalarının
kullanması gereken ürünler normal ürünlerden çok pahalı. Glütensiz
bir ekmek normal ekmekten 7 kat pahalı, glütensiz unun kilosu dünyada 3
euroya satılırken Türkiyede 25 euroya satılıyor. Bu
ürünlerle ilgili, geçtiğimiz seneye kadar devlet bunları reçete
karşılığında ödüyordu ama hemen ardından 2011in
Martında yapılan bir çalışmayla Hastalara bunların
parasını verelim, parasıyla alsın. dendi. O günden
itibaren bu ürünlerin tüketimi o para ödeniyor olmasına rağmen
yarı yarıya düştü. Bu, bazen evin diğer zorunlu ihtiyaçlarına
bazen de bilinçsiz bir ailenin sigara parasına bile gidebiliyor. Burada
böyle bir sıkıntı varken, bu ürünlerin mutlaka
ucuzlatılması gerekiyor. Zaten bunların para
karşılığında hastalar tarafından temini çok
sakıncalı, biz o konulara ayrıca dikkat çekeceğiz,
ayrıca taleplerde bulunacağız.
Amerikada ve Kıta
Avrupasındaki hemen hemen bütün ülkelerde istisnasız olarak bu
çocukların ve ileri yaştaki çölyaklıların
kullanacağı bu ürünleri üretmek için bir teşvik mekanizması
geliştiriliyor yani bir fırın, bir lokanta, bir pizzacı
veya bir tatlıcı dükkanı çölyak hastalarıyla ilgili bir
ürün üretirse bu 3.500 kişide 1 görülen bir hastalık olduğu için
bunun maliyeti yani getirisi götürüsünü örtmüyor. Bununla ilgili bütün dünyada
KDV muafiyeti gibi, gelir vergisi muafiyeti gibi türlü çeşit
teşvikler var. Bugün bu üzerinde görüştüğümüz maddede Hükûmet
şunu getiriyor: SPK ürünlerine bir muafiyeti buraya yazıyor.
Aynı maddede hep üzerinde tartıştığımız,
bizim CHP olarak üzerinden cidden siyaset ördüğümüz kıymetli
taşların KDVsinin muaf olması meselesi de bu maddede.
Bu maddenin içine biz diyoruz ki, bu
çölyak hastalarına ve (PKU) fenilketonüri hastalarına üretim yapan
tesislerin sadece bu ürünlerinde bir KDV muafiyeti getirelim ve bu teşvik
bu insanların sıkıntılarını ortadan
kaldırsın. Amerikayı yeniden keşfetmiyoruz; dünya bunu on
yıllar öncesinden yapmış. Belediyeler bazen vergi
almıyorlar. Bizim gibi işte, Hükûmet nezdinde teşvikler varsa oralara
birtakım yapıştırmalar bile veriyorlar; diyorlar ki, burada
işte, bu hastalar için bu ürünler üretilir, burada da devlet
tarafından vergi teşviki vardır. Biz bunu öneriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Siyaset üstü bir
konudur diyoruz ve katkılarınızı bekliyoruz önergemize.
(CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Özel.
Cumhuriyet Halk Partisi önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
21inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
21inci madde kabul
edilmiştir.
22nci madde üzerinde üç önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 22 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"Madde 22- 3065 sayılı
Kanunun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"perakende safhası için" ibaresi "perakende safhası ve
inşaatın yapıldığı arsanın veya konutun
vergi değeri ve bulunduğu yeri esas alarak konut teslimleri için"
şeklinde değiştirilmiştir.
Mustafa
Elitaş A.
Sibel Gönül Tülay
Kaynarca
Kayseri Kocaeli İstanbul
Yıldırım
M. Ramazanoğlu A.
Çağatay Kılıç
Kahramanmaraş Samsun
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Bu önergeleri okutup, birlikte işleme alacağım ve
önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 22'nci maddesinin tasarı
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet
Günal Mehmet
Şandır
Manisa
Antalya
Mersin
Mustafa
Kalaycı
Faruk Bal
Emin Haluk Ayhan
Konya
Konya
Denizli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 22'nci maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mahmut
Tanal
İstanbul İstanbul
İstanbul
Aydın Ayaydın Bülent
Kuşoğlu Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul Ankara
İzmir
Orhan Düzgün
Tokat
BAŞKAN Aynı mahiyetteki iki
önerge hakkında, Sayın Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Erkan Akçay
BAŞKAN Sayın Akçay,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 22nci madde üzerinde
verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, iktidar
partisi sözcüsü arkadaşlarımızdan bazıları, Hükûmetin
veren hükûmet olduğunu, alan hükûmet olmadığını, veren
el olduklarını, alan el olmadıklarını ifade ettiler.
Özellikle bu tasarıyla ilgili olarak
ÜNAL KACIR (İstanbul) Almadan
vermek Allaha mahsustur; alacak, verecek ya.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Evet,
şimdi onu söyleyeceğiz, kimden alacak kime verecek, mevzu da oradan
başladı.
Şimdi, ben, öncelikle Sayın
Maliye Bakanımızı bir konu için tebrik etmek istiyorum.
Gerçekten, bu tasarıyla ilgili olarak Maliye Bakanımız,
Komisyonda, bu tasarının düzenleme etki analizini içeren bir sunum
yaptılar ve bu, hangi maddenin ne kadar getirisi var, bazı maddelerin
ne kadar götürüsü var, o konuda sunum da yaptılar. İnşallah
devamını da bekleriz, oldukça da yararlı, bilhassa Hükûmet
bakımından çok yararlı olacağını düşünüyoruz
bu çalışmaların.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bu 22nci madde, konut teslimleri için, inşaatın
yapıldığı arsanın veya konutun vergi değerinin
esas alınarak katma değer vergisi oranlarının çeşitli
oranlarda Bakanlar Kurulu tarafından belirleneceğini öngören bir
düzenleme.
Şimdi, hatırlarsanız,
tasarının 5inci maddesinde de konut kira gelirlerindeki istisna
daraltılıyordu. Bilhassa ücret geliri elde edenlerin her yıl
belirlenen ve 2010 yılında da 2.800 Türk lirası olan
istisnayı oldukça daraltmışlardı âdeta. Buradan da elde edilecek
gelirin, verginin 204 milyon Türk lirası olarak belirlendiğini Maliye
Bakanlığı ifade etmişti. Şimdi, 204 milyon lira
buradan Maliye Bakanlığı gelir elde edecek; iyi, güzel.
Şimdi, 22nci maddedeki, bu maddedeki konut satışlarındaki
KDV oranlarının yükseltilmesi nedeniyle de 150 milyon Türk
lirası bekleniyor yani 354 milyon Türk lira değerli arkadaşlar
Şimdi, tabii, inşaat sektörü deyince bu sektörü bir bütün olarak
değerlendirmek lazım.
Bir de kamuoyunda, hepinizin de
bildiği üzere, bir gayrimenkul yatırım ortaklıkları
var, fonlar var, Akmerkez, Atakule, İş Yatırım, Vakıf
Yatırım gibi. Bu gayrimenkul yatırım
ortaklıklarının kazançları kurumlar vergisinden istisna,
dağıttıkları kârlar da gelir vergisinden istisna.
Gayrimenkul yatırım ortaklıklarının
sayısını ben yirmi beş olarak biliyorum, yirmi ile yirmi
beş arasında ve tahminlere göre de bunlara tanınan vergi
avantajı yaklaşık 500 milyon lira, 450-500 milyon lira
civarında. Şimdi, dar gelirliden, ücret geliri düşük olan
memurlardan bu 350 milyon Türk lirayı Hükûmet topluyor, bu yirmi üç
gayrimenkul veya yirmi gayrimenkul ortaklıklarına avantaj sağlıyor.
Şimdi, veren el ne, alan el
Bu çelişkiyi nasıl izah edecek
Hükûmet? Kimden alıyor, kime veriyor? Bunu çok iyi düşünmemiz
lazım. Biz de Elbette fakirden alıyor, zengine veriyor. diyoruz.
Deyim yerindeyse kaşıkla alıyor, kepçeyle veriyor. Bunun bir
tutarlılık içerisinde olması gerekirdi.
ALİM IŞIK (Kütahya) Çay
kaşığı, çorba değil; çay kaşığı.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Tümü üzerinde
yaptığımız konuşmada da ifade ettik; arsaların,
konutların vergi değerleri belediyeler tarafından belirleniyor
ve Türkiye'nin pek çok yerinde de bu belirlenen vergilerde son derece
sağlıksız, subjektif ve afaki değerler de tespit edildi.
Şimdi Bakanlar Kurulu bu sağlıksız zemin üzerine katma
değer vergisi oranlarını farklılaştıracak ve pek
çok sorun da beraberinde gelecek. Bu, inşaat sektörüne, konut alacak dar
gelirlilere de büyük ölçüde maliyet olarak yansıyacaktır.
Bu düşüncelerle, önergemizin
kabulünü diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 22nci
maddede yapılan düzenlemeyi esas itibarıyla Cumhuriyet Halk Partisi
olarak doğru bulmadığımızı ifade etmek isterim.
22nci madde, inşaat sektörünün ve
genel olarak ekonominin sıkıntıda olduğu bir dönemde
bazı konut teslimlerinin katma değer vergisini yükseltmek
amacıyla getirilmiş olan bir düzenlemedir. Bu amaçla Bakanlar
Kuruluna yetki verilmektedir. 22nci maddede yer alan ve Katma Değer
Vergisi Kanununun 28inci maddesinin değiştirilmesini öngören bu
yazımda bir problem vardır. Problem üzerinde durmak istemiyorum,
çünkü gördüğüm kadarıyla Hükûmet veya iktidar partisi grubu
vermiş olduğu önergeyle o problemi düzeltiyor. Ancak var olan
problem, maddenin yazımından kaynaklanan problem ortadan kalkacak
olmakla birlikte, temel niyet değişmediği için, yani inşaat
sektöründeki bir kısım konut teslimlerinin katma değer vergisini
artırma niyeti olduğu için bunu doğru
bulmadığımı tekrar ifade ediyorum.
Birincisi: Katma değer vergisi,
bir tüketim vergisidir, bütün Avrupa Birliğine üye ülkelerde uygulanan,
Avrupa Birliğine üye olmayan ülkelerde de uygulanan, modern vergi
sistemine sahip ülkelerde genel tüketim vergisi olarak uygulanır ve üretimin
teslime kadar, daha doğrusu perakende aşamaya kadar bütün
aşamalarını kapsayacak şekilde uygulanır. Katma
değer vergisiyle lüks tüketimi vergilemek gibi bir kavram yan yana gelmez.
Yani Ben, katma değer vergisinde oran farklılaştırarak
lüks tüketime konu malları daha yüksek oranda vergileyeyim. derseniz, bu
katma değer vergisinin mantığıyla yan yana gelecek olan bir
kavram değildir.
Şimdi, Hükûmetin niyetinde çok
pahalı konutları yüksek oranda vergilemek var. Evet, yani
yaklaşım şuradan geliyor: Pahalı konutu satın alanlar
neden daha yüksek oranda vergi ödemesin? Soruyu şöyle de sorabiliriz:
Pahalı elbiseyi satın alanlar neden ucuz elbiseyi satın
alanlarla aynı katma değer vergisini ödüyor? Yani 500 Türk lirasına
da bugün gidip takım elbise alabilirsiniz, 5 bin liraya satılan
takım elbise de var, 15 bin liraya satılan takım elbise de var.
Siz şimdi Hükûmet olarak Ya, 500 liralık takım elbisenin katma
değer vergisini yüzde 1e indirelim veya yüzde 8de tutalım, 15 bin
liralık takım elbisenin fiyatını da yüzde 18e
çıkaralım. diyor musunuz? Diyemezsiniz, katma değer vergisinin
mantığında bu yoktur. Katma değer vergisi, bütün
aşamaları kapsar, bütün aşamaları vergiler. Katma
değer vergisinde Avrupa Birliği uygulaması, Avrupa Birliği
direktifleri bir veya iki indirimli oran uygulanmasına izin verir, onun
hangi hâllerde uygulanacağını ifade eder -bizim sistemimizde de
bunlar vardır- bunun dışında başka bir şeyi
söylemez.
Şimdi, bir düzenleme getiriliyor,
katma değer vergisinin temel ilkeleriyle bağdaşmıyor. 2002
yılına kadar katma değer vergisinde yüzde 18den yüksek oranlar
vardı lüks tüketimi vergilemek için. Örneğin otomobiller, çok
pahalı, silindir hacmi çok yüksek otomobiller yüzde 40 oranında katma
değer vergisine tabiydi. İşte kürk, havyar, -efendim, beyaz
eşya lüks değil ama işte, anlayış öyleydi- televizyon
vesaire bütün bunlarda katma değer vergisi oranı yüzde 25ti. 2002
yılında o zamanki Hükûmet Özel Tüketim Vergisi Kanunu
çıkardı, dedi ki: Katma değer vergisinde bu oranlar olmaz, bu
farkları alalım; yüzde 18le 25, yüzde 18le 40 arasındaki
farkları Özel Tüketim Vergisi Kanunu içine alalım, katma değer
vergisini sadeleştirelim.
Şimdi, o anlayışı,
ABye uyum çerçevesindeki bu anlayışı bir kenara atıyoruz,
bir garip madde koyuyoruz; inşaat sektörünü cezalandıracak olan bir
madde. Şimdi iktidar partisinin yeni önergesi okundu, orada Bakanlar
Kuruluna verilen yetki de ucu açık bir yetki. Bakanlar Kuruluna böyle bir
yetki verilmez yani taşınmazın emlak vergi değerini esas
alarak bir istisna koyabilecek veya düşük oranlı katma değer
vergisi uygulayabilecek Bakanlar Kurulu. Emlak vergi değerinin
objektifliği belki savunulabilir ama uygulamada orada çok sorun
çıkacağını söyleyeyim, bir de bulunduğu yer itibarıyla.
Yani bulunduğu yer itibarıyla Bakanlar Kuruluna bir yetki verilmez
katma değer vergisinde.
Yani rica ediyorum, Sayın Bakan ve
iktidar partisi grubu, bu önergeyi oylamayalım, bunu vergi mevzuatına
ve Anayasa'ya daha uygun hâle getirelim.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Aynı mahiyetteki iki önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 22nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"Madde 22- 3065 sayılı
Kanunun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"perakende safhası için" ibaresi "perakende safhası ve
inşaatın yapıldığı arsanın veya konutun
vergi değeri ve bulunduğu yeri esas alarak konut teslimleri
için" şeklinde değiştirilmiştir.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim görüşecek?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
KDV oranlarının farklılaştırılması
konusunda konutun bulunduğu yer itibarıyla da belirleme
yapılabilmesi konusunda yetki verilmektedir. Buna paralel olarak ihtiyaç
kalmayan parantez içi hükümde kaldırılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
22nci maddeyi, kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Günal Sinan
Oğan
Manisa Antalya Iğdır
Mustafa Kalaycı Mehmet
Şandır Faruk
Bal
Konya Mersin Konya
Emin
Haluk Ayhan
Denizli
BAŞKAN Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sinan Oğan
BAŞKAN - Sayın Oğan,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
SİNAN OĞAN (Iğdır)
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri
Bu arada Değerli Başkan,
Lütfen bana sayın diye hitap etmeyin. diye uyardım sizi.
Teröristbaşına sayını yasal hâle getirdiniz, bana
sayın demeyiniz.
BAŞKAN Beni, ne
konuşacağım konusunda uyarmayınız.
Teşekkür ediyorum.
Buyurun.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Kim
getirdi kardeşim?
SİNAN OĞAN (Devamla) Siz
getirdiniz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Nerede
getirdik?
SİNAN OĞAN (Devamla)
Mahkeme kararı var, siz getirdiniz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Biz mi
mahkeme kararı getirdik?
SİNAN OĞAN (Devamla)
Başbakanınız sayın demedi mi?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Kim dedi?
SİNAN OĞAN (Devamla)
Başbakanınız sayın demedi mi? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Buyurun
Lütfen
Lütfen
SİNAN OĞAN (Devamla)
Teröriste sayın denilen bir Mecliste bize sayın demeyin, gidin
kendinize söyleyin.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hadi Allahını
seversen!
SİNAN OĞAN (Devamla)
İstiyorsanız ben size de sayın derim.
Muhterem Başkanım
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Iğdır
Iğdır
SİNAN OĞAN (Devamla) - Iğdıra
bakıyorum.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Baktığın belli.
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
Arkadaşlar, lütfen
SİNAN OĞAN (Devamla)
Iğdıra ben çok iyi bakıyorum. Iğdırı
konuşalım; Iğdırda birinci partiydiniz, Iğdırda
yapmış olduğunuz ayrımcılık yüzünden Türkiyede
yenildiğiniz bir il oldu. (MHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Onu siz yaptınız.
SİNAN OĞAN (Devamla) Kusura bakmayın.
(MHP sıralarından alkışlar) Iğdırlı ne
yaptığını biliyor. Başka konular getirin, o konularda
notunuz zayıf sizin.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Siz kaç
ilde yenildiniz?
SİNAN OĞAN (Devamla) Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 23üncü maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket
Partisinin verdiği önerge hakkında görüşlerimi ifade etmek için
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, Iğdır demişken,
konuşmama da Iğdırla başlayacaktım çünkü siz burada
vatandaşa yeni vergi yükleri getirirken Iğdırda 10
vatandaşımız kaçırıldı yine. Siz teröristlerle pazarlık
ederken Iğdırdaki vatandaşlarımızın hâlinden
Hükûmet olarak siz sorumlusunuz ama Iğdırda bu konuda herhangi bir
çabanız maalesef ki yok.
Biraz önce bir haber daha okudum,
Libyada da vatandaşlarımızın şirketlerine el
konulmuş, daha doğrusu varlıklarına, mal
varlıklarına el konulmuş. Bilmiyorum Maliye
Bakanımızın, Sayın Bakanımızın, Muhterem
Bakanımızın bundan haberi var mı?
Değerli milletvekilleri, bu
getirdiğiniz kanun ile NATOnun, Birleşmiş Milletlerin
Türkiyedeki bütün faaliyetlerinden vergi yükünü kaldırıyorsunuz.
NATO bir ticari kuruluş değil, NATO Türkiyeye gelip bir
yatırım yapmayacak ki. Yani bizim ekonomimize NATO bir katkıda
mı bulunacak? Gelip NATO Malatyada fabrika mı açacak? NATO
Malatyada gelip
NATO diye bizi de kandırdınız bu arada, Türk
milletini de kandırdınız. Amerikan Başkanı dedi ki:
Biz orayı artık NATOya devredebiliriz. Bu arada, Malatyadaki
üssün de bir NATO üssü olmadığı, bir Amerikan üssü olduğu
da ortaya çıkmış oldu. Şimdi, siz Amerikaya burada üs
açtırıyorsunuz. Peki, o zaman Meclisin iradesi nerede kaldı?
Muhterem Başbakanımız 23 Nisan konuşmasında diyordu
ki: Meclisin iradesi her şeyin üzerindedir. Peki, Meclisin iradesi her
şeyin üzerindeyse Malatyada siz Amerika Birleşik Devletlerine üs
açtığınız zaman Meclisin iradesi neredeydi, niye
sormadınız Meclise?
NATO
yatırım yapmayacak orada. NATO orada bir üs kuracak ve NATOnun
oradaki kurmuş olduğu üssün bütün giderleri vergiden muaf hâlde. Peki
bu üs kimin için kuruluyor, Türkiyeyi korumak için mi kuruluyor? Elbette
değil.
Burada
defalarca söyledik ama bugün yeri geldiği için bir kez daha söyleyelim.
Mavi Marmarada İsrailin yapmış olduğu vahşetin
üzerinden iki sene geçiyor ve bugün ikinci senesi doldu, İsraile hâlâ
özür diletemediniz. Oradaki vatandaşlarımızı İsrailin
askerlerinin vahşicesine önüne attınız, son gece gemiyi terk
ettiniz, vatandaşlarımızı siz orada savunmasız bıraktınız,
üzerinden iki sene geçti hâlâ İsraile özür diletemediniz. Özür diletemediğiniz
gibi bugün kalkmış bu maddeyle İsraili de ödüllendiriyorsunuz
çünkü NATOnun orada kuracağı vergiden muaf tuttuğunuz üs
İsraili korumak için gelmiş bir üstür.
Başka
bir istatistiki bilgiyi daha huzurunuzda arz edeyim. Son beş sene içerisinde
2010 ve 2011 ekonomik verilerine baktığınız zaman
İsrail ile ticaretimiz son beş yılın en yüksek
artışını göstermiş. Allah aşkına bu
nasıl bir mantıktır? Sayın Maliye Bakanımız, biz
İsraille bu kadar dost muyuz da bizim mi haberimiz yok? Nedir bu?
Nasıl bir affedersiniz- kepazelikle karşı
karşıyayız; İsrailden ithalatınız artıyor,
İsraille ihracatınız artıyor!
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
23üncü
madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
23üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
23üncü madde kabul edilmiştir.
24üncü
madde üzerinde iki önerge vardır.
Her
iki önerge aynı mahiyette olduklarından bu önergeleri
okutacağım ve birlikte işleme alacağım. Talepleri
hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya
gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 24üncü maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mahmut
Tanal
İstanbul İstanbul
İstanbul
Aydın Ayaydın Bülent
Kuşoğlu Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul Ankara
İzmir
Faik
Öztrak Orhan
Düzgün
Tekirdağ Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 24 üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Günal Mustafa
Kalaycı
Manisa Antalya
Konya
Özcan Yeniçeri Mehmet
Şandır Faruk
Bal
Ankara Mersin
Konya
Emin
Haluk Ayhan
Denizli
BAŞKAN Sayın Komisyon,
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Faik Öztrak
BAŞKAN Sayın Öztrak, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama
başlarken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin
bütçe uygulamaları tam bir istisna, muafiyet, mahsup uygulamasına dönüştü.
Bunun anlamı şu: Artık, bütçede ne olduğunu göremiyoruz;
gerçek harcama nedir, gerçek gelir nedir, bunları görmemiz mümkün
değil. Bugün bunlar sıkıntı yaratmıyor gibi
görünebilir ama yarın, öbür gün mutlaka çok ciddi
sıkıntıları yaratacaktır. Burada da yine bir istisna
getiriliyor. Bu nedenle bu istisnanın çıkartılmasını
istiyoruz.
Değerli milletvekilleri,
konuşmamın bu bölümünde, izninizle, bu yasanın amaçlarından
biri olan teşvikle ilgili düzenlemelere de değinmek istiyorum.
Başbakan 5 Nisanda teşvik paketini açıkladı.
Arkasından, ekonomiden sorumlu Bakan da teşvik paketini
açıkladı. Paketler orada duruyor ama teşvikle ilgili
yapılan hiçbir şey yok. Şunu sorduk: Bu illerin
kalkınmışlık göstergelerini, bu illerin kalkınmışlık
derecelerini nasıl belirlediniz? Arada bir açıklama geldi:
İşte, bu illerin kalkınmışlık derecelerini
2003ten farklı olarak belirledik ama henüz çalışmalar devam
ettiği için tüm göstergeleri şu anda kamuoyuna veremiyoruz. Orada
TÜİK Başkanı çıktı dedi ki: İllerle ilgili verileri,
özellikle de gayrisafi millî hasıla verilerini, yurt içi hasıla
verilerini gerçek olarak hesaplayamıyoruz. E, o zaman şunu sormak
lazım: Yani, bu paketler nasıl açıklandı? Bu paketler
açıklanırken ne dendi? Bu paketler cari açığa derman
olacak. Bu paketler, bu teşvik paketi gelişmişlik
farklılıklarını giderecek. Türkiyede
yatırımı artıracak, tasarruf meselesini çözecek! Hepsini
birden nasıl çözecekse? Ama daha, hâlâ ortada teşvik yok.
Değerli arkadaşlarım, bu
hafta başından itibaren ekonomiden sorumlu bakanlar, vatandaştan
ayağını yorganına göre uzatmasını istediler.
Vatandaşın üzerinde yorgan kalmadı ki, vatandaşın
yorganı bankalarda. Son dört ay içinde elektriğe zam, doğal gaza
zam, diğer her şeye zam, vatandaşın üstünden yorganı
aldınız, seçimden önce vatandaşı
borçlandırdınız. Şimdi deniyor ki: Vatandaş,
ayağını yorganına göre uzatmıyor.
Değerli milletvekilleri,
açıkça şunu ifade edeyim: Şu anda vatandaşın borçla
almış olduğu evin tapusu bankada, arabanın ruhsatı
bankalarda, elbisesi bankada, diğer her şeyi bankada ama
vatandaşı bunların sahibi yapmak iktidar partisinin boynunun
borcudur. Borcu vatandaşa ödetmemek gibi bir şey olamaz çünkü seçim
öncesi yatırımı olarak borçlandıran sizlersiniz.
Değerli arkadaşlarım,
Mecliste tartışıyoruz: Önce 2/B kapsamındaki arazilerin
yabancılara satılması, arkasından devletin içinde
oturduğu binaların sertifika yoluyla satılması, devletin
içinde bulunduğu binaya kira ödemesi. Bu arada, Sayın Bakan,
anlaşılıyor ki Sayın Babacanla anlaşmışsınız,
burada kira sertifikası lafı yer alıyor ama siz doğru
olarak söylüyorsunuz, bunun adı sukuktur. Sukuk da, 2003te Hazine
Müsteşarıyken benim aldığım mütalaaya göre, nitelikli
muvazaadır. Bu belgeyi Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarım
istediler ama bu belge bir türlü gelmedi.
Bakınız, Sayın
Başbakan çıkıyor, 4+4ten fazla verir isek, memura şu
kadar para verir isek Yunanistana döneriz. Grevler uzun sürerse ekonomi
çöker
Devletin binaları yabancılara satılıyor, milletin
arazileri yabancılara satılıyor. Ne oluyoruz arkadaşlar,
hani çok iyiydik, hani bu ekonomi çok iyiydi? Merkez Bankası devamlı
Türk lirası mevduat karşılığına dolar koyduruyor.
Türk lirası mevduattan daha güvenli sanki dolar. İşler iyi
gitmiyor arkadaşlar.
Genel Kurula saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Öztrak.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Özcan Yeniçeri konuşacak efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Yeniçeri. (MHP sıralarından alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Değerli Başkan, muhterem milletvekillerim; 24üncü madde üzerinde
verilen değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
24üncü madde süre, usul, esas yönünden
açık olmadığı gibi, fayda, maliyet ve düzenlemelerle ilgili
de etki analizi yok. Bu maddeyle uygulanan yöntem, geleceği yirmi otuz
yıllık bir ipotek altına alacaktır, bütçeye de
ağır yükler getirecek mahiyettedir. Bu maddeye gerek yoktur.
Kaldı ki biz burada ne söylersek
söyleyelim siz bildiğinizi okuyacaksınız, olduğu gibi bu
maddeyi de geçireceksiniz. O hâlde, biz de sizin
yaptığınızı yapalım ve biz de kendi
bildiğimizi okuyalım.
Hükûmet, Türkiye Büyük Millet Meclisi
açıldı açılalı, gece gündüz para tahsil makinesi gibi
çalışıyor maşallah! Büyük bir iştahla, akla gelen ve
gelmeyen her değeri paraya çevirmek için akla gelen ve gelmeyen her türlü
düzenlemeyi önümüze getiriyor; askerliği bedelliyle paraya çevirdik, orman
vasfını kaybeden arazileri büyük bir iştahla paraya
dönüştürdük, yerli tasarrufların
sınırlılığını dikkate alarak yabancıya
toprak satışına izin veren, hem de alelusul hem de stratejik ve
taktik açısından bu ülkenin başına ne getireceğini
bilmeyecek biçimde yabancılara açtık ve onların
satışına hazır hâle getirdik, askerlikte yaş büyüterek
tahsilatı daha da artırmaya çalıştık. Affın
affı yasalarını devreye sokarak tahsilat üstüne tahsilat yapmaya
çalışıyoruz. Zamlar, vergiler derken paraya çevrilmeyen bir uçan
kuş ile bir de gökyüzü kaldı.
Hükûmet müflis bir tüccar gibidir.
Sayın Bakan da maşallah Napolyon gibi, Para, para, para!,
başka bildiği bir şey yok. Yani AKP Hükûmetinin iş
başına geldi geleli çıkardığı yasaların konu
itibarıyla şu altı yedi tane kavram üzerine oturttuğunu
görüyoruz: Vergi, özelleştirme, ihale, tahsilat, satın alma, satma,
af ve zam.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hocam
telaş etme!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla)
Satış, zam ve ithalat hükûmeti AKP, bu arada manevi değerleri de
satışa çıkardı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Bak hele!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla)
Evet
Manevici görünen ama materyalist uygulamalarıyla tarihe geçecek olan
bir hükûmetle karşı karşıyayız.
Bu değerlendirmeler,
öğretmenlik
(AK PARTİ sıralarından Ayıp oluyor.
sesleri, gürültüler) Dinlerseniz anlarsınız. Bu
değerlendirmeler
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sakin!
Sakin!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla)
Zaman az, zaman, onun için, yoksa ben biliyorum sizin canınıza
nasıl okuyacağımı.
Bu değerlendirmeler
öğretmenlik mesleğiyle ilgili olarak da yapılmaya
başlandı. Başbakanımız, öğretmenlik gibi bir
ülkenin millî ve maneviyat mimarlarına ödenen ücreti tartışma konusu
yaptı. Başbakan, öğretmenlere ek ödenek olarak 100 lira
verilmesini öngören tasarı için Bir öğretmenin en düşük
olanı 1.620 lira alıyor. Ne karşılığı
alıyor? Haftada on beş saat karşılığı
alıyor. Peki düz bir memur ne alıyor? İşte şu kadar
alıyor. Kırk saat çalışıyor, kırk saat için bu
rakamın altında alanlar var.
Öğretmenler de
milletvekilleri kadar çalışıyor. O zaman aynı mukayeseyi
Niye milletvekilleri daha fazla alıyor? diye de sormak gerekiyor.
Liyakat, ehliyet, uzmanlık, vasıf gibi birtakım kalite ve
kantite değerlerini üst üste koymazsanız neden olduğunu
algılama imkânına sahip olmazsınız.
Şimdi,
Başbakanın, öğretmenlik mesleğiyle ilgisiz, bu basit,
muhtevasız ve anlamsız mukayesesi herkesi üzmüştür. Kutsal
mesleklerin maddi ve ücret ile mukayese edilmesi öğretmenleri derinden
yaralamıştır. Öğretmenlik,
karşılığı ücret olmayan bir meslektir, öğretmen
ise fiyatı olmayan kişiye denir. Öğretmen hiçbir şeye sahip
olmadığı hâlde, hiçbir şey tarafından da
sahiplenemeyen varlıktır. Bu bakımdan, memleketin millî ve
manevi mimarıdır. Öğretmen üzerinde konuşurken
ağzımızdan çıkanı kulağımızın
duyması gerekiyor.
Bugün Türkiyede yüksek
lisans mezunu olan bir öğretmen, ilkokul mezunu olan bir hizmetliden daha
az maaş alıyor. Öğretmenlerin yarıdan fazlası ek ders
ücreti alamıyor. İki gün hastalanan öğretmenin haftalık
ders ücreti kesiliyor. Bu gerçeklere rağmen Başbakan
öğretmenlere On beş saat çalışıyorsunuz, sizin
ücretiniz diğer memurlara haksızlık. diyebiliyor. Başbakan
öğretmenlere resmen Sizin aldığınız para
yaptığınız işten daha fazla. demeye getiriyor.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Yok canım, öyle demiyor. O yorum yanlış.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) - Öğretmenlerin iş yükünü girdiği ders saati
sayısına göre değerlendirmek bu mesleği tanımamak
anlamına gelmektedir, çünkü öğretmenler eğitim öğretim
saatlerinin dışında da çalışıyorlar. Derse
hazırlanması, veli toplantısı, sınav
sorularının hazırlanması, sınav kağıtlarını
okuma, öğrencilere danışmanlık hizmetinde bulunma, idareyle
yapılan toplantı, onlarca şey var öğretmenlerin üzerinde.
Öğretmenlik mesleği okulda mesaiyle başlayıp mesaiyle bitmeyen
bir meslektir. Sahip çık öğretmenine, bunun için söylüyorum.
Saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yeniçeri.
Aynı mahiyetteki
iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
24üncü madde
kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 25inci
maddesindeki
Erkan Akçay Mehmet Günal Mehmet
Şandır
Manisa Antalya Mersin
Mustafa Kalaycı Faruk Bal Emin Haluk
Ayhan
Konya Konya Denizli
BAŞKAN Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Ben
konuşacağım.
BAŞKAN Sayın Ayhan,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 25inci maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz önergemiz üzerinde söz aldım. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Önergemizin gerekçesi,
yatırım teşvik belgesi kapsamında sabit yatırım
öngörülen stratejik yatırım tutarının aşağı
çekilmesi, 400 milyon TL olmasıdır. Bunun daha yararlı olacağı
düşüncesiyle bu önergeyi verdik.
Ben görüyorum ki bugün daha önce verdiğimiz
ve iktidara yardımcı olmak amacıyla verdiğimiz,
iktidarın bakanlarının aralarında
anlaşamadığı, iktidar kanadıyla Hükûmetin
anlaşamadığı hususlarda daha önceden mutabakatın
sağlanıp Türkiye Büyük Millet Meclisine tasarıların veya
tekliflerin gelmesinin yararlı olacağını düşündüğümüz
için verdiğimiz önergelere maalesef Hükûmetin kayıtsız
kaldığını gördük. İktidar kanadı da
kayıtsız kaldı. Bu, gerçekten hadisenin çok iyi
değerlendirilemediğini ortaya koyması açısından önemli
bir gösterge veyahut da iyi niyet olmadığını ifade etmek
istiyorum ki bunu söylemek aslında hoş bir şey değil.
Gerçekten,
baktığımız zaman, son zamanlarda sanayide üretimdeki
gelişmelerin çok müspet olmadığı ayan beyan ortada. Bunu
zaten biraz önce Sayın Bakanın sorulara verdiği cevaplardan,
ekonomideki gelişmeleri anlattığı, dünyadaki konjonktürü
anlattığı gelişmelerden çok yakinen izleme imkânı
bulduk.
Şimdi,
baktığınız zaman, 2012 yılının ilk dört
ayında kapasite kullanım oranında da geçen yılın ilk
dört ayına göre bir gelişme olmadığını, sanayi
üretim ve kapasite kullanım oranı verilerinde ilk çeyrekte ciddi bir
yavaşlama olduğunu görüyoruz. 2012 yılının ilk dört
ayında ihracat geçen yıla göre yüzde 10,9 artmış, ihracat
2011 yılında yüzde 18,5 artmış, nisan ayındaki
artış ise yüzde 8,6. İhracat artışı
yılın ilk dört ayında en büyük ihracat pazarımız olan
ABdeki sorunlar nedeniyle hız kesmiş ve ABnin -özellikle nisan
ayını da dikkate aldığınızda-
ihracatımız içindeki payının yüzde 40ların
altına düştüğünü bugün müşahede ettik. AB
pazarını diğer pazarlara ikame etmeye çalışan
ihracatçılar 2012 yılının ilk dört ayında ihracat
artışını sürdürmeye devam etmelerine rağmen
dış talep yılın ilk dört ayında üretimde ne
yapmıştır? Çok büyük bir katkı
sağlamamıştır.
İç talebin en önemli göstergesi
olan toplam ithalat 2012 yılının ilk çeyreğinde geçen
yıla göre sadece yüzde 2,7 azalmıştır, nisan ayındaki
azalış ise yüzde 8 civarındadır. Tüketim malları
ithalatı ilk dört ayda geçen yıla göre yüzde 18 düşmüş,
sermaye malları ithalatı sadece yüzde 4 azalmıştır.
Ara mallarında sadece nisan ayında yüzde 3,6 azalma söz konusudur,
ithalatında. Bireysel kredi artışı
yavaşlamıştır, bireysel kredilerin yıllık
artış hızı 2011 yılında yüzde 29,7 seviyesinden
2012 yılında mart ayında yüzde 24,7ye gerilemiştir.
Şimdi, buradan gördüğümüz
gibi -biraz önce de ifade ettim- ithalatta alınan katma değer
vergisi, dâhilde alınan katma değer vergisi, özel tüketim vergisi ocak-nisan
döneminde geçen yılın aynı dönemine göre azalmalar gösteriyor,
çok az artıyor, bazılarında da nisan ayı itibarıyla
daralma var.
Bunu şunun için söylüyorum
Sayın Bakanım, dikkatinizi çekmek istiyorum: Elimde Türkiye'de
çalışanlarla emekli olanları il bazında gösteren bir liste
var. Bu resmî bir liste. Buna baktığınız zaman, birçok
ilimizde hemen hemen çalışanla emekli olan eşit hâli
gelmiş. Emekli olanların çalışanlara
yaklaştığı birçok il de söz konusu. Dolayısıyla,
bir an önce tedbirleri daha radikal şekilde almamız gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla)
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
25inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, geçici madde dâhil
26 ile 44üncü maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Erol Dora, Mardin
Milletvekili.
Buyurun Sayın Dora.
BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye ekonomisinde cari açık ve buna bağlı olarak
sürdürülebilir kalkınma konusu, hâlâ mücadele edilmesi gereken
konuların başında gelmektedir. Reel ücretlerin
düşüklüğü ve sınıflar arasındaki gelir
dağılımının olağanüstü biçimde bozulmuş
olması, toplumun geniş kesimlerinin Türkiye'nin son on yılda gerçekleştirdiği
yüksek oranlı büyümeyi artık taşıyamayacak hâle gelmesine
yol açmaktadır.
Cari açığın tehlikeli
boyutlara ulaştığı bugünlerde hanelere daha az
harcayıp daha çok tasarruf yapmaları salık verilmektedir.
Önümüzde duran yasa tasarısı bu bağlamda kamu sermayesinin özel
sermayeye aktarımı olarak değerlendirildiğinde, halkın
esas itibarıyla daha da yoksullaşacağı daha fazla netlik
kazanmaktadır.
Cari açığın gayrisafi
yurt içi millî hasılanın yüzde 10u civarında olduğu
ülkemizde Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek Türkiyedeki
yeni teşvik paketini otuz sekiz ülkeden gelen yabancı konuklara
anlatırken Türkiye'nin neresinde yatırım yaparsanız çok
güçlü destekler var, vergileri neredeyse sıfırladık,
altıncı bölgede tamamen kaldırdık. Türkiye'nin doğusu,
güneydoğusu Türkiye'nin Çini olacak. dedi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teşvikler esas olarak iki önemli noktada işlev
görmektedir. Birincisi, özel sektörün tümü için özellikle kriz dönemleri veya
işçi hareketinin yükseldiği konjonktürde kârların gerilemesine
karşı kritik bir işlev görmesi, ikincisi sermayeler arası
rekabette bazı sermaye gruplarına avantaj sağlaması.
Belirtmeliyiz ki teşviklerin
sermaye birikiminin ve rekabetin evrensel yasalarını
değiştirme gibi bir rolü olamaz, olmamıştır fakat
sermaye birikiminin genel eğilimini, hızını, zaman zaman
istikametini de önemli ölçüde etkilemiştir.
Yeni teşvik yasası bir önceki
teşvik yasalarının mantığıyla
hazırlanmıştır. Kürt sorunu sadece ekonomik sorun temelinde
değerlendirilemez. 1980lerden sonra bölgesel farklılıkları
gidermek amacıyla çıkarıldığı savunulan
teşvik yasalarından sonuç alınmadığı gibi, bu
teşvik paketleri Kürt sorununun çözümüne paralel politik bir manipülasyon
aracı olarak kullanılmaya çalışıldı. Kürt
sorununu ekonomik sorunlara indirgeyerek sürdürülebilir kalkınmaya
çalışan hükûmetler her paket sırasında halka âdeta Kürt
sorununu bu sefer çözüyoruz, üstelik ekonomik yöntemlerle. diyerek hem zaman
kazanmışlar hem de belirli rant alanını kamu maliyesini de
kullanarak istedikleri gibi yönetmişlerdir.
1980-2008 yılları
arasında Doğu Anadolunun toplam teşvik belge
sayısından aldığı pay yüzde 4,53 iken
güneydoğunun payı ise yüzde 7,42 olmuştur. Marmara Bölgesi ise
bu süreçte teşviklerin yüzde 37,63ünü almıştır.
Bu teşviklerin parasal
karşılık açısından oranları ise, Doğu
Anadolu yüzde 3,07, Güneydoğu Anadolu yüzde 5,99 ve Marmara yüzde 40,93
olarak gerçekleşmiştir. Bu tablo neredeyse her teşvik
sonrasında bölgesel uçurumların daha da derinleştiğini
göstermektedir.
1980 sonrasında, ekonomik
kalkınmaya ve teşviklere sermaye açısından
bakılmış, sermaye, kalkınmanın ve gelişmenin tek
faktörü olarak muamele görmüş, emek ise sanki sermayenin
sırtında maliyetleri artıran bir yük olarak kavranmış
ve muamele görmüştür. İşte, bu bakış açısı
son teşvik yasasına da damgasını vurmuştur.
Açıklanan son teşvik
paketinin, bölüşümdeki eşitsizlik yaratıcı yönü ve kamusal
kaynakların talanı yönüyle kendinden önceki paketlerden
ayrılmadığını belirtmek istiyoruz.
Peki, yeni teşvik paketini yeni
yapan nedir? Paketi yeni yapan, içeriğinde ortaya çıkan
farklılaşmadır. Yeni teşvik paketi,
yatırımları bölgelere göre ve üretilen malın cinsine göre
ayırmaktadır. Bölgeler altıya ayrılmış durumda ve
görüntüde en az gelişmiş bölgelere yatırım yapanlar en çok
ödüle ulaşacak. Böylelikle bölgesel eşitsizlik sorun olmaktan
çıkacak ve az önce de ifade ettiğimiz gibi Kürt sorunu da
çözümlenmiş olacak.
Bölgesel anlamda paketin görüntüde
getirdiği şey, geri bırakılmış bölgelerin
yatırım çekecek olması ama gerçekte gerek bölgedeki
çatışma durumu gerekse de yatırım için gerekli
altyapı, lojistik ve pazar imkânlarının
kısıtlılığı bu paketi de diğerleri gibi
bölge üzerinden bir propaganda aracının ötesine
taşımayacaktır.
Paketin bölgesel anlamda getirdiği
yenilik, batıdaki bir yatırımcı bölgede paravan bir
şirket kurup, faaliyetteymiş gibi gözükse de batıdaki faaliyet
gelirleri açısından teşvik kapsamına alınıp
ödüllendirilecektir yani genel politikaya uygun olarak yapmayıp, yapar
gibi gözükme yoluna gidecektir.
Teşvik sisteminden yararlanmak
için başvuran her şirketin yatırım
yapmayacağını, küçümsenmeyecek bir kısmının
arazi, arsa, vergi avantajlarından yararlanmak istediğini daha önceki
uygulamalardan biliyoruz ama özellikle sanayi şirketlerinin önemli bir
kısmı, rekabetin, evrensel yasaların baskısı
altında daha fazla büyümek zorundalar ve bunu sağlamak için
gerçekleştirmek zorunda oldukları yatırımlarını
yeni teşvik sisteminin yol göstericiliği çerçevesinde yapmaya
yöneleceklerdir.
Bu noktada, yeni teşvik sisteminin
yol göstericiliği, işçiler, sendikalar, kamu
çalışanları, kısaca, çalışma hayatının
bütünü için büyük önem taşımaktadır çünkü teşvik sisteminin
görünür amaçlarından biri, işsizliği azaltmak yani istihdamı
artırmak ama teşvik sistemi artan yatırımlara
bağlı olarak istihdamı belli ölçüde artırırken,
düşük ücretli, iş güvencesiz ve taşeron sisteminin
yaygınlaşmasına neden olacaktır. Bu sonucu, teşvik
sisteminde, sigorta, gelir vergisi biçimindeki fiziki desteklerin asgari ücret
temel alınarak yapılacak olmasından, istihdam garantisinin
verilmemesinden ve kamu sektörünün altyapı
yatırımlarını taşeron sistemiyle yapmaya devam edecek
olmasından anlayabiliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; genel olarak bu teşvik yasasında amaçlanan cari
açığın azaltılması hedefi teorik olarak beş ile
on yılda sonuç alacak bir politikadır. İthal ikameci bir
yaklaşımın hayata geçmesi ARGE ve ileri teknolojik
yatırımları gerekli kılmaktadır. Ayrıca, bu tür
yatırımların artması için toplumdaki tasarruf
oranlarının belli bir seviyede olması gerekmektedir. Oysa
Türkiye OECD ülkeleri içinde tasarruf oranı en düşük ülkelerden
biridir. Türkiyede tasarruf oranları yüzde 13 düzeyinde, iktisadi olarak
yatırım yapılabilir tasarruf oranı yüzde 30 ve üzeri
oranlardır. Demek oluyor ki bu teşvik paketinde de
yabancıların tasarruflarının gelip yatırıma
dönüşmesi amaçlanmaktadır. Bu durumda, toplumda sermaye
dağılımı daha da dengesizleşirken toplum, çok
zenginler ve çok yoksullar olarak iki kampa doğru hızla itilecektir.
Teşvik paketinde sözünü
ettiğimiz eksikliklerin giderilmesi ve bakış
açısının değişmesi hâlinde yasa
tasarısının çok daha
sağlıklı olacağını düşünüyor, bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Dora.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Bu tasarıda 5 Nisan 2012 tarihinde
Sayın Başbakan tarafından açıklanan yeni teşvik
sisteminin yasal altyapısını oluşturacak düzenlenmeler de
yer almaktadır. Sayın Başbakan yeni teşvik sisteminin 1
Ocak 2012 tarihinden itibaren uygulamaya gireceğini
açıklamıştır. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan
Sayın Başbakan ne ifade etmişlerse o geçerli olacaktır.
demiş. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün
Başlangıç tarihi, 2011 yılı Haziranının 15i ya
da Temmuzun 1i kararnameye eklenebilir. demiştir. Ancak bu tasarıda
yeni teşvik sistemine ilişkin unsurları içeren maddelerin
yürürlük tarihine bakıldığında yayımı tarihinde
yürürlüğe gireceği görülmektedir. Maliye Bakanı da yeni
teşvik sisteminin 2012 yılı bütçesine bir yük getirmeyeceği
yönünde açıklamalar yapmaktadır. Zaten geçmişe şamil bir
uygulamaya gidilmesinde de fiilî
zorluklar vardır. Dolayısıyla AKP Hükûmeti daha işin
başında kamuoyunu yanıltıcı açıklamalar
yapmıştır. Teşvik paketinin uygulanmasının
gecikmesi teşvikli yatırımlarda önemli oranda
düşüşlere yol açmıştır.
Yeni teşvik sisteminde illerin
bölgelere dağılımının nasıl
yapıldığı konusu da yeterince bilinmemektedir.
Kalkınma Bakanlığının İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik
Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (SEGE)
2011 esas alınarak illerin 6 bölgeye ayrıldığı belirtilmiştir,
ancak bu çalışma henüz yayınlanmamıştır. Gerçi
Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz tarafından geçen
hafta bu konuda bir açıklama yapılmıştır. Bu
açıklamada en son 2003 yılında yayınlanan
araştırmanın güncellendiği ifade edilmiş, illerin
gelişmişlik düzeylerinin farklı alanlardan seçilen
değişkenler yardımıyla ölçüldüğü, bu ölçüm ve
analizler sonucunda il sıralamalarının
yapıldığı ve aynı özelliklere sahip il gruplarının
belirlendiği, 8 alt kategoride 61 değişken kullanılarak
hazırlandığı belirtilmiştir. Çalışmada il
bazında gayrisafi yurt içi hasılanın değişken
listesinde yer almadığı belirtilmiştir. Güncel millî gelir
düzeyleri belli olmadan illerin gelişmişliğinin belirlenmesi ne
kadar sağlıklı olur? Çalışmada 61 değişkenin
nelerden ibaret olduğunun listesi verilmiş, ancak bu
değişkenler itibarıyla illerin sıralaması
açıklanmamıştır. İllerin gelişmişlik
sıralamasında Konyaya 20nci sırada yer verilmiştir. Hâlbuki
58 değişken kullanılarak yapılan 2003
çalışmasına göre illerin gelişmişlik sıralamasında
Konya 26ncı sıradadır. Buna göre, Konya 6 ili birden
sollamış görünmektedir. Ancak gerçekler ve resmî istatistikler bunu
doğrulamamaktadır. Konya daha önce 4üncü büyük ilimiz iken AKP
döneminde 7nciliğe kadar gerilemiştir. 100ün üzerinde beldesinin
köye dönüştürülmesi öngörülmüş, çoğunun nüfusu her yıl
azalan 28 ilçesinin birçoğu mahrumiyet yeri hâline gelmiş
durumdadır. Konya hızlı gelişerek mi geriliyor? İlçe
bazında ve 32 değişken kullanılarak yapılan 2004
çalışmasına göre Konyanın 23 ilçesinde sosyoekonomik
gelişmişlik negatif durumdadır. Resmî istatistiklere göre de
2010 verileri itibarıyla, Konya, kişi başına kamu
harcamasında 57nci, kişi başına kamu gelirinde 29uncu,
kişi başına ihracatta 29uncu, kişi başına
elektrik tüketiminde 27nci, kişi başına nakdî kredi
kullanımında 33üncü, kişi başına toplam mevduatta
31inci sıradadır. Kaldı ki, bu göstergeler 61
değişken arasında da yer almaktadır. 61 değişken
arasında eğitim alanında ilin YGS ortalama başarı
puanına da yer verildiği belirtiliyor. Konyanın bu yılki
YGS sınavında iller arası başarı sırası
nedir biliyor musunuz? Tam 42nci sırada, yani plakasını
yakalamış. Öyleyse Konya nasıl oluyor da il gelişmişlik
sıralamasında 20nci sırada gösteriliyor?
Sayın Kalkınma Bakanına
da sordum, soru önergeme verdiği cevap bugün elime geçti. Sayın Bakan
tamamen konuyu geçiştiren bir cevap vermiş, bu da aslında
Konyaya haksızlık yapıldığını ortaya
koyuyor. 61 değişkene göre il sıralamasını ve
Konyanın sırasını sormama rağmen
cevaplanmamış, sadece küçük sanayi sitesi iş yeri
sayısı, 100 bin kişiye düşen hastane yatak sayısı
ile iş gücüne katılma ve istihdam oranının ülke
ortalamasının üzerinde, işsizlik oranının da ülke
ortalamasının altında olduğu ifade edilmiş, sıralamalar
ve diğer 56 değişkendeki durum
açıklanmamıştır.
Sayın Bakanın ülke
ortalamasının oldukça aşağısında olduğunu
belirttiği işsizlik oranı TÜİK tarafından
yayınlanan Hanehalkı İşgücü Anketi bölgesel
sonuçlarına göre Konya, Karaman bölgesi itibarıyla 2010
yılında yüzde 8,4 düzeyinde olmakla birlikte, işsiz
sayılmayan, iş aramayıp çalışmaya hazır olan 167
bin kişi dikkate alındığında işsizlik oranı
yüzde 23,9 gibi ülke ortalamasının çok üzerinde bir seviyeye
çıkmaktadır. İşsiz sayısı 69 bin kişi görünmekle
birlikte bunların arasında olmayan iş bulma ümidini
kaybedenlerin sayısı 33 bin kişidir. Dolayısıyla,
Sayın Bakanın sığındığı işsizlik
oranında da Konyanın iyi durumda olmadığı
aşikârdır.
SEGE 2011 çalışması
neden yayımlanmıyor? 61 değişken itibarıyla illerin
sıralaması neden açıklanmıyor? Neden korkuyorsunuz? Konya
gibi haksızlık yapılan illerden gelecek tepkiden mi
çekiniyorsunuz? Eğer Konya gibi bazı illere haksızlık
yapmadığınızı, bazı illere de
kayırmacılık yapmadığınızı
söylüyorsanız çalışmayı niye gizliyorsunuz?
Mevcut dört bölgeli teşvik
sisteminde 3üncü bölgede yer alan Konyaya bu çalışmaya göre
belirlenen altı bölgeli yeni sistemde 2nci bölgede yer verilmektedir.
Tombala çekilerek illerin dağılımı yapılsaydı
belki Konyanın şansı daha fazla olurdu.
Konyada turizm
yatırımları da engellenmektedir. AKP Hükûmetince yirmi ilde
yirmi sekiz adet kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi belirlenmesine
karşın, bu iller arasında Konya bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, turizm yatırımlarında, yeni sisteme göre
verilecek 5inci bölge teşviklerinden mahrum
bırakılmaktadır.
Konyada turizm potansiyelinin yüksek
olduğu hiçbir yöre bulamadınız mı? Hazreti Mevlânâdan da
mı haberiniz yok? Bugün, Mevlânâ Müzesi en fazla ziyaretçisi bulunan
yerler arasındadır. Konyada kültür ve turizm yönünden önem
taşıyan hiçbir yer bulamamak Konyaya hakarettir. AKP Hükûmeti,
Konyaya yapılan bu haksızlıkları mutlaka gidermelidir.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği üzere, vatandaşın, başta vergi ve sigorta primi
olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarına olan muhtelif
borçlarının yeniden yapılandırılması 6111
sayılı Kanun ile düzenlenmiştir. Bu tasarının 42nci
maddesinde de taksitlerini ödememesi nedeniyle 6111 sayılı Kanundan
yararlanma hakkını kaybedenlere yeni bir hak verilmesi
öngörülmüştür.
Komisyon görüşmelerinde,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu düzenlemeye katkı ve destek
verdik. Herhangi bir nedenle yararlanamamış birçok mükellef ve
vatandaşımız da bulunmaktadır. İnanıyorum ki tüm
milletvekili arkadaşlarımın bu konuda tespitleri vardır. Bu
itibarla, herhangi bir nedenle 6111 sayılı Kanundan
yararlanamamış vatandaşlarımıza da kamu kurum ve
kuruluşlarına olan muhtelif borçları yeniden yapılandırabilmeleri
imkânının verilmesi gerekmektedir. Kanunu ihlal edenlere yeni bir
imkân verilirken, kanundan herhangi bir nedenle yararlanamamış
olanların göz ardı edilmesi doğru olmayacaktır. Bu
itibarla, ilgili maddenin görüşmelerinde bu konuda vereceğimiz
önergenin dikkate alınacağını umuyorum.
Yine bu tasarı ile yirmi iki
yaş üzeri taşıtların hurdaya ayrılması da
teşvik edilmektedir. Yirmi iki yaş ve üzeri olan
taşıtların hurdaya ayrılması hâlinde, tahakkuk eden
motorlu taşıt vergilerinin 1/4ünün ödenmesi şartıyla,
kalan vergi aslı, gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları,
tescil plakasına kesilen idari para cezalarının tahsilinden
vazgeçilmektedir. Şoför esnafı gerçekten zor durumdadır;
başta akaryakıt maliyetleri olmak üzere sırtında
ağır bir yük taşımaktadır. Bu tablo içinde gününü zor
geçiren şoför esnafının araç yenilemesi de
imkânsızdır. Bir defaya mahsus olmak üzere, şoför esnafına,
KDV ve ÖTV alınmadan aracını yenileyebilme imkânı da
verilmelidir.
Teşekkür ediyorum,
hayırlı olsun diyorum, hayırlı akşamlar. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kalaycı.
İkinci bölüm üzerinde üçüncü
konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi. (CHP sıralarından
alkışlar)
Diğer beş dakikayla da
birleştirerek süreniz on beş dakika Sayın Hamzaçebi.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tasarıyla ilgili olarak bu bölümde
yapacağım konuşmada bir genel değerlendirme yapmak
istiyorum. 22nci madde vesilesiyle kürsüye çıktığımda,
22nci maddede konut teslimlerini esas alarak yapılan düzenlemenin
doğru olmadığını ve bu düzenlemenin inşaat
sektörünü, dolayısıyla da büyümeyi olumsuz etkileyeceğini ifade
etmiştim. Bakanlar Kuruluna verilen
yetkinin de, özellikle taşınmazın bulunduğu yer
itibarıyla belirleme yapma yönünde Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin de
uygun olmadığını, ucu açık, belirsiz bir yetkiyi
Bakanlar Kurulunun kullanması hâlinde bunun Anayasaya aykırı
olacağını burada bir kez daha ifade ediyorum.
Bulunduğu yer itibarıyla.
diye ucu açık bir yetki Bakanlar Kuruluna verilemez. Anayasanın
73üncü maddesi açıktır, vergi, resim, harç ve benzeri mali
yükümlülükler ancak kanunla konulur. Bunlara ilişkin olarak herhangi bir
şekilde indirim, istisna ve kanuni oranlarda herhangi bir şekilde
indirim yapılması yönünde bir düzenleme yapılacak ise bu gayet
açık, sınırları belli bir şekilde Bakanlar Kuruluna
bir yetki verilmek suretiyle yapılabilir. Verilen yetki bu çerçevede
Anayasayla uyumlu değildir.
Tasarının birinci bölümünde
yer alan bir maddede yapılan bir düzenlemeyle ibadethane yapımı
için yapılan harcamaların gelir vergisi matrahından
düşülmesine imkân tanındı. İkinci bölümde benzer bir madde
var. O da, yine ibadethane yapımı için yapılacak
harcamaların kurumlar vergisi matrahından indirilmesini düzenliyor.
Değerli arkadaşlar, elbette
dinimiz, bütün insanların inancı önemlidir. İnancı olmayan
insanların o düşüncesi de önemlidir. Demokratik bir devlette, laik
bir devlette bunların hepsi önemlidir ve inanan insanların
ibadetlerini özgürce, inandığı şekilde yerine getirmesi
gerekir. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca 80 bin cami
yapılmıştır demeyeyim, 80 bin cami Türkiyede hizmette vardır.
Elbette Osmanlı imparatorluğu döneminden gelen camiler var,
cumhuriyet döneminde yapılan camiler var. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde
yapılan bütün camiler vatandaşların katkısıyla
yapılmıştır yani bir hayır işidir bu, bir
sevaptır. Vatandaş her yerde bu yardımı yapar, bu
yardımlarla camiler inşa edilir. Bugüne kadar bu konuda herhangi bir
sıkıntı yaşanmamıştır yani bir hayır
işlerken Bu hayrın bir bölümünü devlete fatura edeyim.
anlayışı dinimize de uygun değildir, vatandaşın
hayır ve sevap anlayışına da uygun değildir.
İkincisi: Laik bir devlette devlet, bütçesinden ibadethane
yapımı için kaynak ayırmaz. Ha vergileri toplayıp bunu bir ibadethane yapımı için tahsis
etmişsiniz ha da bu vergilerin bir bölümünü mükellefe, vatandaşa
bırakarak Bu ibadethaneyi sen yap. demişsin. Bunun ikisi de
doğru değil arkadaşlar, ikisi de doğru değil yani her
iki açıdan da bu düzenlemenin sakıncalı olduğunu ifade
etmek istiyorum.
Bunun bir ihtiyaçtan
kaynaklandığı kanaatinde de değilim. İstanbulda
yapılacak bir iki cami için, özellikle iş adamlarının belki
katkı koyup yapacağı bir iki cami için onlara yönelik bir vergi
istisnası getirilmektedir. Camilerin yapımında bugüne kadar
vatandaşımızın bir sıkıntısı
olmamıştır, yapmıştır. İhtiyaç varsa bundan
sonra da yapılacaktır. Böyle olduğu hâlde sadece
İstanbulda, nokta hedef tarif edilemediği için, bir iki camiyi esas
alarak genel bir düzenleme yapmayı doğru bulmuyorum. Bu düzenleme bir
ilktir. Lütfen insanlarımızın inancı arkasına
saklanarak, inancına sığınarak ve laiklik ilkesini bir
kenara atarak bu düzenlemeleri yapmayalım. Bunlar doğru değil.
Değerli
arkadaşlar, birkaç konuyu daha gündeme getirmek istiyorum. Şimdi bu
tasarıda birçok vergi kanununun birçok maddesi
değiştirilmektedir. Önemli değişiklikler var. Ufak tefek
gibi gözükmekle birlikte gerçekte sonuçları çok önemli olacak
değişiklikler var. Birincisi, tasarının 22nci maddesiyle
Katma Değer Vergisi Kanununun 28inci maddesinde yapılan
değişikliktir. Orada esas alınan emlak vergi değeri ölçüsü
doğru bir ölçü değildir. Emlak vergi değeri
yanıltıcıdır. Yani kural olarak belki objektif bir ölçüdür,
evet, en objektif olan ölçü yine odur ama örnek veriyorum: Üsküdar ilçesindeki
vergi değeri Boğazın Avrupa Yakasındaki Yeniköydeki
vergi değerinden yüksektir. Şimdi siz Yeniköydeki konutu vergilemek
için bir ölçü koyacaksınız, esas alacağınız vergi
değeri Üsküdardaki konutu da vergileyecek. Ankarada
Gaziosmanpaşadaki vergi değeri, bazı sokakların veya
caddelerin vergi değeri Yenimahalledeki, Keçiörendeki bazı sokak ve
caddelerin vergi değerinden düşüktür. Şimdi vergi değerine
yaslanarak bir objektif ölçüye yaslandığınızı
düşüneceksiniz ama buradan varacağınız sonuç
yanıltıcı olacaktır.
Şunu
diyebilirsiniz: Biz Bakanlar Kuruluna yetki alıyoruz. Eğer öyle
sonuçlar çıkarsa, kullanmayız. Ama bence bunu baştan inceleyip
ölçüyü ona göre koymak gerekir. Söylediğim gibi katma değer vergisi
bu tip oran farklılaştırmalarıyla lüks tüketimi
vergileyecek bir araç değildir, doğru bir yer değildir. Esas
olan, o lüks konutları, pahalı konutları alan kişilerin
kazançları üzerinden devletin gelir vergisini veya kurumlar vergisini
hakkıyla alabilmesidir. Bu yapılamayıp da gelip öbür tarafta
Katma değer vergisiyle bunu telafi edeyim. derseniz bu doğru olmaz.
Yine, tasarının 30uncu
maddesinde yapılan düzenlemenin hem Anayasayla problemi olduğunu,
Anayasaya aykırı olduğunu hem de doğru
olmadığını ifade etmek istiyorum. Biraz önceki arada Maliye
Bakanlığındaki arkadaşlarımıza, Sayın Maliye
Bakanına bunu anlattım, çok özetle anlattım ama onlar da kendi
düzenlemelerinin doğru olduğunu ifade ettiler. Ben bir kez daha onun
neden Anayasaya aykırı olduğunu ifade edeyim.
Bir kere, tasarının 30uncu
maddesiyle Özel Tüketim Vergisi Kanununun (III) sayılı listesinde
değişiklik yapılarak bu listede yer alan sigara ve tütün
mamulleri ile kolalı gazozlar da dâhil olmak üzere alkollü içeceklerin
özel tüketim vergisinin artırılmasına imkân tanınıyor.
Bu ürünlerde, sigarada, alkollü içkilerde bir maktu vergi vardır, asgari
maktu vergi vardır yani: Bir sigara paketinin vergisi şundan,
şu kadar liradan aşağı olamaz. Şimdi bu maddeyle
2nci bir vergi getiriliyor, yeni bir maktu vergi. Hükûmet böyle bir tercih
yapmış. Sigarada paket başına, o paketin içindeki her bir
sigara için var olan maktu verginin yüzde 20sini geçmemek üzere yeni bir maktu
vergi belirleyeceğim. diyor ve bu yeni belirlenecek maktu vergiyle
birlikte asgari maktu vergiyi de TÜFEye bağlayarak her altı ayda bir
bunu TÜFE oranında artıracak. Böyle bir, hasılatı güvence
altına alma ve vergiyi güncelleme kaygısıyla yapılan
düzenleme. Söylüyorum ve iddia ediyorum: Sayın milletvekilleri, bu
şekilde bir düzenlemeyle, torba bir yetki maddesiyle Bakanlar Kurulu
sigara ve diğer ürünlerde bir maktu vergi belirleyemez. Maktu vergiyi,
kanun koyucu, o verginin hangi üründe, hangi tutarda alınacağını
bir liste olarak belirleyerek, kanuna bunu ekleyerek yapabilir. Bakın,
benzer bir düzenleme 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun
ilgili maddesinde -12nci maddesinin iki numaralı
fıkrasının (b) bendinde- 2002 yılında
yapılmıştı. Kanun 1/8/2002 tarihinde yürürlüğe
girdiğinde, 3 sayılı listede yer alan nispi vergileri dikkate
almak suretiyle, bu nispi vergilere karşılık gelecek
şekilde her bir ürün için maktu vergi tutarı belirlemeye Bakanlar
Kurulu yetkili kılınmıştı. Bu, yapılmak istenene
kıyasla daha masum bir düzenleme, en azından listedeki bütün
ürünlerin karşısında yüzde 49, 50,
Şimdi, bizim katma değer
vergimiz güzel bir vergidir, Avrupa Birliğine uyum vergisidir, 1985
yılında çıkmıştır. Hâlâ uyum açısından
problemleri olan bir vergidir ama genel tüketim vergisidir ve Türk vergi
sisteminin amiral vergisidir diyebiliriz. Vergisiydi
Vergi hasılatı
iyiydi, bütçedeki yeri iyiydi fakat bugün geldiğimiz noktada katma
değer vergisinin verimliliğinin düştüğünü görüyoruz. Bir
verimlilik hesabı yaptım, yüzde 0,34. Avrupa Birliğinin
neredeyse en düşük verimliliğe sahip katma değer vergisi
Türkiyede. Doğru değil.
Katma değer vergisinin gayrisafi
yurt içi hasılaya oranına bakalım: OECD ortalamasının
biraz üzerinde belki ama OECD ülkelerinde katma değer vergisi uygulamayan
ülkeler var, başka tüketim vergileri uyguluyorlar, onlar ölçü olamaz.
Amerika Birleşik Devletleri gibi, Japonya gibi, başka ülkeler de
olabilir. Şimdi, Avrupa Birliği ülkelerini
aldığımızda, gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak
düşük. Bu Vergiyi artırın. anlamında değil.
Oranımız yüksek, oran yüzde 18. Yüzde 18lik orana rağmen
hasılat, verimlilik düşmüş ise katma değer vergisinde
problem var demektir. Katma değer vergisini yeniden ele almak gerekir.
Vergi reformu dediğimiz zaman bütün bunları konuşmak gerekir.
Şimdi, vergi reformu
kavramını hükûmetler çok sık kullanır, çok hoş bir
kavramdır ama hiçbir hükûmet vergi reformu yapamaz. 2002 yılında
tüm vergi gelirleri ve bütçe gelirlerinin gayrisafi yurt içi hasılaya
oranı yüzde 22 idi, şimdi de yüzde 22, değişen bir şey
yok. Oranlarımız yüksek, istihdam üzerindeki vergi yükü yüksek ama
buna rağmen bir türlü vergi reformu yapamıyoruz.
Zamanım yeterli olmadı ama bu
tasarıyla ilgili temel birtakım sorunları ve genele ilişkin
birtakım görüşlerimi ifade etme imkânı buldum, sözlerimi burada
bitiriyorum. Bitirirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Hamzaçebi.
Şahsı adına Sayın
Ahmet Baha Öğütken, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Öğütken (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Sözlerime geçmeden önce yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Plan ve Bütçe Komisyonu ve
görüşmekte olduğumuz tasarının alt komisyon üyesi olarak
ilgili düzenlemenin vatanımıza, milletimize hayırlı
olmasını diliyorum. Zamanı da bu şekilde iyi kullanmak istiyorum.
Bir de, Mavi Marmara Gemisinde
şehit olan kardeşlerimizi, yıl dönümü olması nedeniyle
rahmetle anıyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Öğütken.
Şimdi, sisteme giren
arkadaşlarımız var, on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapacağız.
1inci sırada Sayın
Fırat
Yok.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bugün, Sayın
Millî Eğitim Bakanı, eğer Hükûmet kadro verirse ağustos
ayında ciddi sayıda öğretmen ataması
yapılabileceği yönünde bir demeç vermiş.
Şimdi, bu demeci de dikkate
alarak, KPSS 2012 öncesinde, haziran ayı içerisinde, KPSS 2010
sınavlarına dayalı olarak lisans mezunlarına ne kadar kadro
ilan etmeyi düşünüyorsunuz? Binlerce, yüz binlerce lisans mezunu sizden
çıkacak bu sözü beklemektedir.
Ayrıca, geçen
yıldan sözü verildiği hâlde ataması yapılmayan 28 bin
öğretmene kadroyu verecek misiniz ağustos öncesinde?
İkincisi, 6111
sayılı Kanunla getirilen yapılandırmalardan şimdiye
kadar ne kadar vatandaşımız yararlandı? Bu
yapılandırmalarla, ilave olarak ne kadar ek vergi tahsilatı
yapıldı?
Açıklarsanız
memnun olurum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz gibi,
geçen haftalarda 2/B kanununu çıkardık. Şimdi Sayın Bakana
sormak istiyorum: Zilyetlerindeki 2/B arazilerini satın almak için bugüne
kadar kaç kişi müracaat etmiştir?
İkinci sorum: 2/B
arazilerinin satışına esas olacak rayiç bedelleri ne zaman
açıklayacaksınız?
Üçüncü sorum: 2/B
arazilerinin satışında müracaat parasının
kaldırıldığı AKP il ve ilçe yöneticileri
tarafından ilan edilmektedir. Kanunda yer alan bu hükmü partinizin
teşkilatları nasıl ve ne zaman
kaldırmışlardır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erdoğan.
Sayın Öz
ALİ ÖZ (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, Mersin
Toroslar Elektrik Dağıtım AŞden bir vatandaşın
göndermiş olduğu iki aylık faturanın
karşılaştırmasını size arz etmek istiyorum.
Nisan ayında bir
meskenin elektrik fatura bilgileri: 251 kilovatsaat tüketim; tüketici vergisi
1,78; KDV 9,32; 1 kilovatsaat 19,92 kuruş; faturada aktif tüketim 50 TL;
vergiyle tutar 55 TL; vatandaşın ödediği 61 TL.
Nisan ayında 214
kilovatsaat tüketim; tüketici vergisi 2,75; KDV 12,72; 1 kilovatsaat 31,74
kuruş; faturada aktif tüketim 67,93 TL; vergiyle tutar 78,43 TL
olması gerekirken ödenen bedel 83,40 TL.
Burada her iki faturada
da görülmeyen kayıp kaçak bedeli 6 ve 5 TLdir. Faturanın
başında da Kaçak elektrik kullanmayınız. ibaresi
vardır. Elektriğe yapılan gerçek zam oranları nelerdir?
Kilovasaat üzerinden bakarsanız vergi artışı
dışında yüzde 70dir. Bu normal
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Dedeoğlu
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanıma sormak
istiyorum: Kahramanmaraş üreten bir şehir, 1984 yılında
almış olduğu teşvikleri sağlıklı bir
şekilde kullanmış ve en son olarak da 5084 sayılı
Kanunla tekrar verilen teşvikleri yerinde, düzenli kullanarak üretime
katkı sağlamış, Türk ekonomisine katkı
sağlamış ve hâlen de devam etmektedir.
Şimdi, bu teşvik kanunuyla,
yeni çıkacak olan kanunla organize sanayi bölgelerine teşvik
veriliyor. Ancak, Kahramanmaraşın binci organize sanayi tamamen
dolmuş, ikinci organize sanayi de şu anda meydanda gözükmüyor, ancak
bir yer tespit edildi Tomsuklu bölgesi olarak; buraya nasıl bir destek
sağlayacaksınız, Kahramanmaraşın önünü nasıl
açacaksınız?
Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Dedeoğlu.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Bakan, ben biraz konuyu değiştireyim.
Türk futbolu büyük bir girdap, bir kaos içinde ve siyaset elini çekmediği
sürece devam eder.
Buradan Meclis olarak da kutlamak
istiyorum, Adana Demirspor yüz on yıldır mücadele eden, onurlu,
şerefli bir kulübümüzdür. Bugün Bank Asya Ligine
çıkmıştır Adana Demirspor. Yüz on yıllık bir ulu
çınarın, tekrar Türk futboluna bir üst ligde
kazandığından dolayı Adana Demirsporu kutluyorum, tüm
Adanalılara başarılar diliyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Halaçoğlu
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Bakan, bugünkü haberlerde
Hazinenin 13,4 milyar TL eksi durumunda olduğu yer almaktadır. 2/B ve
yabancılara toprak satışı yasaları bu sebeple mi
aceleyle çıkarılmıştır? Memur maaş
zamlarının ödenmesi bu sebeple mi gecikmiştir? Sayın
Başbakan tarafından bu yüzden mi Yunanistan durumuna
düşeceğimiz ifade edilmiştir?
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Halaçoğlu.
Sayın Kuşoğlu
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, kira sertifikaları
bu kanunda, torba kanunda da görüştüğümüz bir konu, varlık
kiralama şirketi kurulacak. Biliyorsunuz, devlete ait gayrimenkuller Millî
Emlak Genel Müdürlüğü tarafından yönetilir, onun görevidir. Bu
konuyla ilgili olarak hukuki altyapı düzenlenirken Muhakemat Genel
Müdürlüğünün görüşü alınmış mıdır;
alınmamışsa nerenin görüşüne istinaden bu hukuki düzenleme
yapılmıştır, kim uygunluk vermiştir hukuki
altyapıyla ilgili olarak?
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Kuşoğlu.
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biraz önce çölyak
hastalarının sorunları ve onunla ilgili, teşvikle ilgili
önergeyi ifade ettim ama tabii, konuyla ilk kez belki karşı
karşıya geldiğiniz için hem önergeye katılmadınız
hem reddedildi. Ama sorun, gerçekten siyaset üstü ele alınması
gereken ve Türkiye açısından da hastalar açısından da çok
önemli bir mesele. Bu soruya şimdi cevap vermenizi beklemiyorum ama
yazılı olarak cevap verirseniz
Toplam 15 bin tane çölyak hastası var Türkiyede, bunların
tükettikleri ürünlere KDV muafiyeti sağlayacak bir teşvik
sağlamanın hazineye getireceği toplam yük nedir, bunu soruyorum.
Yazılı olarak cevabı verirseniz nasıl bir büyüklükten konuştuğumuzu
düşünürüz ve bakarsınız bu konuda bir uzlaşı yakalayarak
bu sorunu çözebiliriz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Türeli
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan iki soru yöneltmek
istiyorum.
Birincisi: Görüştüğümüz
yasayla tütün ve alkollü içkilerin fiyatlarının altı ayda bir
ÜFE oranında arttırılması amaçlanmıştır.
Dünyada bu harcamalar üzerinde, mal ve hizmet harcamaları üzerinde
endeksleme yapan herhangi bir ülke var mıdır? Bu ülkeler hangi
ülkelerdir?
İkinci olarak da burada birçok
KDV, ÖTV, indirimler, istisnalar, muafiyetler görüştük. Tarımsal
amaçla kullanılan mazotun KDVden ve ÖTVden istisna edilmesi ya da
bunların oranlarının indirilmesi gündeminizde değil midir?
Neden böyle bir şey bu torba yasayla gündeme gelmemiştir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan,
buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, tabii, Değerli Millî Eğitim Bakanımız burada.
Hükûmet kadro verirse bu, benim hakikaten sık sık
karşılaştığım bir durum. Yani herhangi bir kesim
bir talepte bulunduğu zaman Maliye Bakanlığı para verirse,
Maliye Bakanlığı kadro verirse diye başlanabiliyor.
Bilmiyorum tabii
Ama değerli arkadaşlar, gerçekten ülkemizin ihtiyaç
duyduğu öğretmenleri biz alıyoruz. Yani ben şimdi son rakamı
bilmiyorum ama, herhâlde 350 bine yakın, son on yılda, son dokuz
buçuk yılda öğretmen alımı yapıldı. Alıma
devam edeceğiz, ama bizim tabii ki bütçeyi yaparken arka planda
birtakım parametreler oluyor, o parametrelere göre hareket etmek hakikaten
önemli.
Mesela, bu sene gerçekten eğitimde
kalite açısından, bir de özellikle bazı bölgelerdeki
sıkıntılar açısından bunu kısmen Şubata
aldık. Hatırlarsanız 17 binin üzerinde bir atama söz konusu
oldu.
Şimdi, dolayısıyla,
hangi KPS sınavıyla hangi atama yapılacak, doğrusu o
konulara ben girmeyeyim ama ağustos ayında, eylül ayında -hangi
ayda bilmiyorum- yani bu sene bir atama daha olacak, ama sayı konusunda
bir bilgim şu an itibarıyla yok.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Bakan, KPSS 2012 Temmuzda yapılacak. Bir ayla binlerce
öğretmen adayı ve diğer lisans mezununun hakkı yeniyor,
bunu dikkate almanız lazım.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Anladım.
Şimdi, Yapılandırmadan
kaç kişi yararlandı? diye soruldu bana. Yaklaşık 5,2
milyon mükellefimiz bu yapılandırmadan yararlandı. 31 Mart 2012
tarihi itibarıyla -ki bu 6ncı taksit oluyor- 15,9 milyar
liralık tahsilat yapıldı. Bu yapılandırılan
miktara oranla yüzde 40a denk geliyor.
Ben, bu yapılandırma
yapılırken arkadaşlara bir çalışma talimatı
verdim, dedim ki Geçmişte yapılan yapılandırmalarda
başarı oranı ne kadar? Yani kaç lira
yapılandırıldı, onun ne kadarı tahsil edildi? Oran,
yanlış hatırlamıyorsam yüzde 23tü. Yüzde 40lık bir
oran, tabii başarılı bir oran.
Yalnız şunu ifade etmek
istiyorum, 15,9 milyar, tabii, brüt bir rakamdır. Maliye
Bakanlığı kendi alacak stokundan sürekli bir şekilde tabii
ki takip yoluyla zaten bir miktar tahsilat yapıyor. Bu miktar yıldan
yıla 6 milyar olabiliyor, 8 milyar olabiliyor. Yani rakamları
yorumlarken biz hep şunu diyoruz. Hani, normal, örnek olarak söylüyorum,
yani 40 milyar liralık alacağımız olsun. Biz böyle bir
yapılandırma olmasa, bu alacak stokundan zaten belli bir
kısmını bir şekilde tahsil ediyoruz, yani takip yoluyla. O
çerçevede değerlendirilirse, örneğin, geçen sene, yanlış
hatırlamıyorsam, biz yılı -şimdi rakam önümde
değil- varsayalım ki, 13 milyar liralık bir tahsilatta
kapattık ama onun net etkisi yaklaşık 5-5,5 milyar lira diye
arkadaşlar tahmin etmişlerdi. Bilginize söylüyorum.
Değerli arkadaşlar, 2/B için
kaç kişi başvurdu? Şu anda önümde yok fakat bildiğim
kadarıyla 20 bin civarına çıktı yani bu, birkaç gün önceki
rakam. Ağırlıklı olarak İstanbul ve Antalyadan
başvurular yoğunlukta.
Müracaat parasını hiçbir
kimse kaldıramaz, Meclisimizin koyduğu bir parayı yani ödemeyi
hiç kimse kaldıramaz. Dolayısıyla, böyle bir söylenti varsa
tamamen yanlış bir söylenti.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ama öyle
konuşuluyor efendim, tedbir alın.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Ama yanlış arkadaşlar.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Anadoluda öyle konuşuluyor.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) - Tamam da yani böyle bir şey söz konusu
olamaz, siz de biliyorsunuz ben de biliyorum. Dolayısıyla, buradan
söylüyorum.
Neresiyse bana spesifik olarak
söylerseniz, ararız.
ALİ ÖZ (Mersin) Mersin
MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Muğla
Özellikle Dalaman İlçe
Başkanı, Fethiye İlçe Başkanının böyle
açıklamalarını gazetelerde yayımladılar.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Yanlış arkadaşlar,
yanlış.
Değerli arkadaşlar, tabii
kayıp kaçaklarla ilgili sık sık sorularla
karşılaşıyorum. O faturaları tabii
karşılaştırdınız. Size bir rakam vereyim, daha
önce de soruldu bana: 2003-2010 döneminde tahakkuk eden kaçak elektrik bedeli
yaklaşık 2 milyar lira yani son yedi sekiz yılda. Bu
tutarın yaklaşık 540 milyon lirası yani dörtte 1i tahsil
edildi. 2011 yılında ise 103.760 kullanıcıya
yaklaşık 238 milyon lira kaçak elektrik bedeli tahakkuk
ettirilmiş olup, bu tutarın 37 milyon lirası tahsil
edilmiştir. 2011 yılında yaklaşık 54 bin kişi
hakkında savcılıklara suç duyurusunda bulunulmuştur Yani
biz elimizden geleni yapıyoruz ama şu bir gerçek: Devlet bu konularda
bugüne kadar, özellikle de belli alanlarda çok başarılı
değil. O nedenle, bu dağıtım şebekelerinin işletme
hakkının özel sektöre devrini gerçekten biz önceliklendirdik ve buna
bir reform olarak baktık, yapısal reform olarak. Ama maalesef
ihalelerin tamamını 2010 yılında tamamlamamıza
rağmen, orada gerek global konjonktürden dolayı gerekse
şirketlerimizin bazılarının hesaplarını iyi
yapamamasından dolayı maalesef bir kısmı elimizde
kaldı. Tekrar, tabii ki bu süreci biz canlandıracağız.
Ülkemiz için bu çok önemli bir konu diye düşünüyorum.
Şimdi, Kahramanmaraştaki
OSB; tabii ki, eğer bir kamulaştırma ihtiyacı varsa, ödenek
ihtiyacı, o ödeneği veririz.
Özellikle yeni teşvikle birlikte
birçok ilimizde OSB sıkıntısı olduğunu biliyorum. Ben
mesela Batman Milletvekiliyim ve şu anda Batmanda hiç yer yok. Minnacık
bir OSB var ve kamulaştırma maalesef yavaş gidiyor; mahkemeler,
şunlar bunlar. Yani 60 tane girişimci bizden yer istiyor ben Batman
örneğini söylüyorum size- maalesef tahsis edemiyoruz. Bu yönde
çalışmalarımız devam ediyor. Eminim diğer illerde de
benzer sıkıntılar vardır. Bunları hep beraber çözelim
ama kaynak konusunda bir sıkıntı varsa ben elimden geleni
yapayım.
Futbol konusuna gelince, ben de Adana
Demirsporu tebrik ediyorum; konuyu değiştirdiğiniz için de
teşekkür ediyorum.
Sayın Halaçoğlunun bir
sorusu vardı; bu 13,4 milyar lira eksi konusu hangi kontekste
kullanıldı bilmiyorum ama şunu söyleyeyim: Yani yılın
ilk beş ayında bütçe hedefleriyle, yani bir miktar hani bozulma varsa
da bütçe hedeflerine hâlâ paralel gidiyoruz. Şöyle oluyor: Yani bizim
özellikle personel ayağında, giderlerde beklediğimizden fazla
bir artış var; bir. Sosyal güvenlikte bizim beklediğimizden daha
büyük bir açık var; iki ve bunlar harcama kısmı. Gelir
kısmında da evet, ekonomideki yavaşlamaya paralel olarak bir
miktar gelirlerde bir yavaşlama var ama ekonomideki öncü göstergelere
bakarsanız, yeni birtakım şoklar karşımıza
çıkmazsa, ekonomide yılın ikinci yarısında bir
toparlanma bekleniyor.
Yalnız şunu söyleyeyim:
2/Bden gelecek gelirin yüzde 90ı afet riskini azaltmada, kentsel
dönüşümde kullanılacak. Yani benim Aman ne olur erken
başvurun. dememin bir tek sebebi var.
Sayın Başkan, bana bir dakika
daha ilave süre verirseniz çok memnun olurum.
BAŞKAN Buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Şimdi konu şu: Maliye
Bakanlığı bu mülk satışı anlamında
yılda 10 bin 12 bin parsel üzerinden işlem yapıyor ama şu
anda 2/B ile karşı karşıya olduğumuz parsel
sayısı yaklaşık 500 bin.
Şimdi,
vatandaşlarımız, hak sahipleri bunu son haftaya, son aya, son
günlere bırakırlarsa biz bunun altından kalkamayız. Benim
talebim o yöndeydi. Ne olur bir an önce başvurun, biz de şu
işlemleri bitirelim ve o çerçevede, elimizden geldiğince, hak
sahipleri, yeni birtakım uzatmalara gitmeden, yeni birtakım
sıkıntılarla karşılaşmadan bu işi
bitirelim. dedik. Maliye Bakanlığı olarak biz büyük bir yükle
karşı karşıyayız yani normalde on on iki bin
işlem yapan bir Bakanlık personeli, şimdi, 500 bin parselle
karşı karşıya. Konuyu, dolayısıyla, o çerçevede
değerlendirmek lazım diye düşünüyorum.
Muhakemattan, kira sertifikasıyla
ilgili olarak görüş alındı mı? Genelde, bir bakanlık
bir düzenleme yapacaksa bütün diğer bakanlıklardan görüş
alır ama burada spesifik olarak hangi kurum yani bakanlık içerisinde
hangi birim görüş verdi, vermedi, doğrusu, şu an itibarıyla
bilmiyorum ama ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledim
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Bakanım, süreniz doldu.
Sayın Hamzaçebi, bir dakika,
buyurun efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Bank Asya Birinci Lige yükselen Adana Demirsporu kutladığına
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün Bank Asya Ligine terfi eden
Adana Demirsporu yürekten kutluyorum. Bir asrı aşkın bir tarihe
sahip olan, köklü, güçlü, büyük Adana Demirspora Bank Asyada
başarılar diliyorum, Süper Lig yolunun açık olmasını
temenni ediyorum. Türk futboluna çok değerli futbolcuları, teknik
adamları yetiştiren Adana Demirspora gönülden sevgiler,
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Şandır.
12.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
Bank Asya Birinci Lige yükselen Adana Demirsporu kutladığına
ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, biz de
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Adana Demirsporu tebrik ediyoruz
öncelikle, başarılar diliyoruz. Başarılı
olmasını, Birinci Lige, Süper Lige çıkmasını da
tavsiye ediyoruz, yakışır. Yılların Birinci Lig
takımı Adana kulüplerinin mutlaka Birinci Ligde olmasını
istiyoruz. Başarılar diliyoruz. Bu sonucu alan tüm teknik heyete, tüm
yöneticilere ve futbolculara teşekkür ediyorum, başarılar
diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın
Bahçekapılı.
13.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Bank Asya Birinci Lige yükselen Adana
Demirsporu kutladığına ilişkin açıklaması
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Adana
Demirspora başarılar diliyorum. Bütün futbolcularıyla,
yöneticileriyle yolları açık olsun. Dilerim, bu yolda umdukları
başarıyı elde ederler ve Süper Ligde Fenerbahçeyle
karşılaşırlar.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Anlaşılan Meclis olarak Adana Demirsporu kutluyoruz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Hatay Milletvekili Şefik
Çirkin ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Ankara
Milletvekili Cevdet Erdölün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258)
(Devam)
BAŞKAN Bu
şekilde, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
26ncı madde
üzerinde iki önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri
okutacağım ve birlikte işleme alacağım. Talepleri
hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya
gerekçelerini okutacağım.
Şimdi
aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının
26ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ayaydın Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İstanbul Ankara
Orhan Düzgün Rahmi
Aşkın Türeli Mehmet
Akif Hamzaçebi
Tokat İzmir İstanbul
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Erkan Akçay Mehmet Günal Mehmet
Şandır
Manisa Antalya Mersin
Mustafa Kalaycı Emin Haluk Ayhan Faruk Bal
Konya Denizli Konya
BAŞKAN Sayın Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Gerekçe efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İşsizlik
Sigortası Fonunun gelirlerinden vergi kesilmemesi ve fonun gelirlerinin
artırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Diğeri
Gerekçe:
Yürürlükteki
uygulamanın devamı öngörülmektedir.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki her iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bizim önergede
konuşmacımız var.
BAŞKAN
Konuşmacınız mı vardı efendim?
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işsizlik sigortasıyla ilgili düzenleme yapan bir maddeyi
görüşüyoruz. Maddeye göre işsizlik sigortasının fon
gelirlerinden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı
konusundaki tereddüt, uygulamadaki yargı kararları, birbiriyle
çelişen yargı kararları nedeniyle bundan sonra artık vergi
kesintisi yapılacak; düzenleme o şekilde.
Tabii şöyle bakılabilir:
İşsizlik Sigortası Fonu zaten işsize
kullandırılmıyor, doğru dürüst amacında
kullanılmıyor. Fonun önemli bir gelirini devlet ondan borç
alıyor gibi gözükmekle birlikte gerçekte borç almıyor, onu
ödemeyecek; işte, yatırımlarda kullanıyor, otoyollarda
kullanıyor. O nedenle, varsın o şekilde kullanıyorsa bir
bölümünü de vergi geliri olarak bütçeye alsın. denilebilir. Tabii, o
ilgili madde zamanında İşsizlik Sigortası Kanununa
eklendiği zaman niyet edilen, İşsizlik Sigortası Fonundan
ödeme yapılan kişilere yapılan ödemenin gelir vergisinden muaf
tutulmasıydı. Yani, işsiz kişinin fondan almış
olduğu yardım, işsizlik ödeneği herhangi bir vergi kesintisine
tabi tutulmayacak. 4447 sayılı Kanunun ilgili maddesine o zaman
önergeyle eklenen maddenin gerekçesi buydu. Aynı maddeyi, aynı
gerekçeyi karşılayacak olan bir başka hüküm 4447
sayılı Kanunda bulunmaktadır ama o zaman öyle bir önergeyle,
öyle bir düzenleme yapılmış. Ama gelin görün ki, uygulamada,
yargı, bunu konuluş amacından daha farklı bir gerekçeyle
yorumlamış, İşsizlik Sigortası Fon gelirlerinden
kesinti yapılamaz. demiş, bir başka yargı kararı
Hayır, yapılabilir. demiş. Şimdi, Hükûmet, bunu Vergi
kesintisi yapılabilir. şeklinde değiştiriyor.
Önemli olan İşsizlik Fonunun
nerede kullanıldığıdır tabii ki. Bu fon amacına
uygun kullanılıyor mu? Fonun mal varlığına ve nema
gelirine baktığımızda mal varlığının
yıldan yıla çok büyük ölçüde arttığını, nema
gelirinin yine çok büyük boyutlara ulaştığını, buna
rağmen nema gelirinin İşsizlik Fonu amaçlarında
kullanılmadığını görüyoruz.
Kullanılmadığı içindir ki, Hükûmet, sık sık
buraya başvurarak zaman zaman nema gelirinin dörtte 3ünü, yarısını
almış, Bunu ileride iade edeceğim. demiş ama bu iade
hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Fon gelirlerinin işsizlik
sigortası amacıyla kullanılan bölümü son derece azdır yani
fonun yıllık nema gelirinin, on iki aylık gelirinin iki
aylık kısmıyla fonun tüm sigorta giderlerini
karşıladığını söyleyebiliriz. Kalan on aylık
nema geliri fon mal varlığına ilave oluyor veya Hükûmet onu
alıp başka yatırımlarda kullanıyor. Fonu
amaçlarında kullanmak gerekir. Fonu mutlaka işsizlik ödemelerinde,
işsiz kalan vatandaşlarımıza yapılan ödemelerde,
işsizlik ödeneğinin işsizlere verilmesinde kullanmak gerekir. Bu
yetmez, diğer ülkelerdeki uygulamaya paralel olarak işsizlik fonu
gelirlerinin işsizlere meslek kazandırılması amacıyla
onların eğitiminde kullanılması gerekir. Onların,
işsizlerin eğitiminde onlara bir meslek, beceri
kazandırılmasına yönelik fon harcamalarının son derece
düşük olduğunu söylemeliyim. Eğilim bu yöne doğru
gitmelidir. Ne kadar nitelikli olursa işsiz
vatandaşlarımız, o kişiler daha sonra iş
piyasasına girdiklerinde o kadar daha rahat iş bulabilirler.
Bu vesileyle bunları ifade etme
ihtiyacı duydum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Aynı mahiyetteki
iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 27 üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 27nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Günal Mehmet
Şandır
Manisa Antalya Mersin
Faruk Bal Emin Haluk Ayhan Mustafa Kalaycı
Konya Denizli Konya
Madde
27- 4447 Sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin beşinci
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Bu
muafiyet, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 5520 Sayılı
Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yapılacak vergi kesintilerini de
kapsar.
BAŞKAN Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Fonun gelirlerinden vergi kesintisi
yapılmaması ve fonun gelirlerinin artırılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
27nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
27nci madde kabul edilmiştir.
28inci madde üzerinde aynı
mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 sıra
sayılı yasa tasarısı/teklifinin 28. maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ederiz.
Kamer
Genç Salih
Fırat Aytun
Çıray
Tunceli Adıyaman İzmir
Ali
Sarıbaş İzzet
Çetin
Çanakkale Ankara
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 28inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Faruk
Bal
Manisa Antalya Konya
Mehmet
Şandır Emin Haluk Ayhan Mustafa Kalaycı
Mersin Denizli Konya
BAŞKAN Sayın Komisyon,
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet,
aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor musunuz?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Kamer Genç
BAŞKAN İlk önce Milliyetçi
Hareket Partisi.
Sayın Akçay, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 28inci maddede verdiğimiz
önerge üzerinde söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye, kullandığı
doğal gazın yüzde 98ini, petrolün yüzde 91ini, taş kömürünün
yüzde 90ını ithal etmektedir. 2011 yılındaki 240 milyar
dolarlık ithalatımızın yüzde 22,42si yani 54 milyar
doları enerji ithalatıdır.
1990larda yüzde 48 olan talebin yerli
üretimle karşılanma oranı 2009 yılında yüzde 29,5a,
2010da 28,5a ve 2011 yılında ise 27,6ya düşmüştür.
Sürekli devam eden bir düşüş söz konusudur.
Enerjide dışa
bağımlılığı azaltmak için enerji tasarrufunun
yanında yerli ve yenilenebilir enerji potansiyellerinin harekete
geçirilmesi elzem bir hâle gelmiştir.
Dünya Enerji Konseyi Türk Millî
Komitesinin raporlarına göre, Türkiye öz kaynaklarını harekete
geçirdiğinde 750 milyar kilovatsaat elektrik üretme kapasitesine sahip bir
ülkedir. Ayrıca, enerji verimliliğinden 58 milyar kilovatsaat,
santrallerin rehabilitasyonuyla 19 milyar kilovatsaat elektrik
katkısı da sağlanabilecektir.
2011 tüketimimizin 228 milyar
kilovatsaat olduğu düşünüldüğünde, yeterli üretim
sağlandığı gibi 599 milyar kilovatsaatlik ihracat da
yapılabilecektir ancak AKP Hükûmeti tarafından Türkiye'nin bu
potansiyeli kullanılmamakta, enerji açığını kapatmak
için ithal kaynaklara ve fosil yakıtlara başvurulmaktadır.
Mevcut kurulu gücün yüzde 46sı
oranında kapasiteye sahip olan doğal gaz ve kömür santrallerine
lisans verilmiştir. Mevcut kurulu gücün yüzde 84ü oranındaki kömür
ve doğal gaz yatırımları başvuru, inceleme ve
değerlendirme aşamasındadır. Bu yatırımlara onay
verildiği takdirde, mevcut kurulu gücün 1,3 katı oranında kömür
ve doğal gaz yatırımlarına onay verilmiş
olacaktır. Bu durumda hem dışa bağımlılık
hem de sera gazları salımı artmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülke
genelinde kullanılan elektriğin yaklaşık yüzde 18i
kaçaktır. Kaçak elektriğin vergi kaybıyla birlikte maliyeti 5
milyar Türk lirasını bulmaktadır. Biraz önce Sayın Maliye
Bakanı bunu 2 milyar Türk lirası olarak ifade etti. Bizdeki veriler
5 milyar olmakla birlikte, biz bunu 2 milyar Türk lirası olarak da kabul
etsek kaçak oranı çok yüksek boyutlardadır. Bu kaçağın
faturası ise Türkiye genelindeki bütün abonelere haksız bir
şekilde paylaştırılmaktadır.
Vatandaşlarımızın tamamı bu konudan muzdariptir ve
şikâyetçidir.
Tüketici tarifeleri, 2008
yılından bu yana tek zamanlı mesken abonelerinde yüzde 91
oranında, tarımsal sulama ve alçak gerilim sanayi abonelerinde ise
yaklaşık yüzde 84 oranında artmıştır.
Özelleştirme stratejisinin uygulanmaya başladığı
Aralık 2007 tarihinden 2011e kadar yani dört yılda
dağıtım hizmet bedelinde yüzde 141, perakende hizmet bedelinde
yüzde 155, kamunun elindeki iletim hizmet bedelinde yüzde 123 oranında zam
yapılmıştır. Bu dönemde enflasyon yüzde 33,98 artarken
dağıtım şirketlerinin enflasyonun yaklaşık 4
katı oranında zamlı tahsilat yapmalarına imkân
tanınmıştır. 2009 yılında sayaç okuma bedeli
olarak tüketiciler dağıtım şirketlerine 40 milyon Türk
lirası ödemiştir. Sayaç okumaya ilişkin
Danıştayın verdiği kararla, kilovatsaat başına
tüketicilerden yapılan tahsilatın haksız olduğu tespit
edilmişken, bu haksızlığı gidermesi gereken EPDK, 1
Ocak 2012den itibaren geçerli olmak üzere okuma başına 41 kuruş
tahsil edileceğini açıklamıştır. Bu kararla, 2012
yılında sayaç okuma için abonelerden 100 milyon Türk lirayı
aşkın tahsilat yapacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu
düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, Sayın Genç, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 28inci maddesinde verdiğimiz önergeyle ilgili
konuşmak istiyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, AKP iktidara gelince devleti talan etti, ekonomik yönden
darmadağın etti, vatandaşı mali gücüne
Anayasanın
73üne göre herkesin kamu giderlerine mali gücü seviyesinde katılması
gerekirken bunu bir tarafa itti. Bütün vergileri vatandaşın
-işte, benzinle vasıtalı vergilerle- üzerine yıktı.
Şimdi, bu da böyle.
Şimdi,
elektrik dağıtım şirketleri, elektrik üretim tesislerinin
özelleştirilmesi ve bunların devri nedeniyle 2023e kadar
bunların devirlerinden kaynaklanan kazançların vergiden muaf
olduğunu söylüyor, hem kurumlar vergisinden hem de KDVden istisna oluyor.
Şimdi,
arkadaşlar, yani niye bunları istisna tutuyorsunuz? Evvela bu
elektrik dağıtım şirketlerine siz öyle büyük imtiyazlar
verdiniz ki bunları özelleştirirken. Her yerde, özelleştirilen
elektrik üretim ve dağıtım şirketlerine evvela devletin
kesesinden buralara çok büyük masraflar edildi, bütün tesisler yenilendi,
işçilerin kıdem tazminatları ödendi, işçilerin büyük bir
kesiminin görevine son verildi, ondan sonra sıfır bir maliyetle
pırıl pırıl bir şirket verdiniz. Bunlar aldı ne
yaptı? Bir bakıyorsunuz faturalar geliyor kabarık, köylere
doğru dürüst elektrik hizmeti götürülmüyor, kâr olmadığı
bir yere getirmiyor. Bir de faturalarda şişirmeler var.
Dolayısıyla, bunlar korkunç derecede kâr ediyor.
Tabii,
bu elektrik dağıtım şirketlerini özelleştirme yoluyla
alanların birçoğu da AKPliler, AKPnin yandaşları. Onun
için, her böyle kendi yandaşlarına hem büyük kâr transferlerini
yapıyorlar hem de vergiden istisna ediyorlar. Yahu bu en ilkel toplumlarda
olmaz. Bu vicdan sahibi insanların kabul edeceği bir şey
değil. Niye bunlarda kurumlar vergisi muafiyetini getiriyorsunuz? Niye
bunlara KDV muafiyetini getiriyorsunuz?
Beyler,
bu memleket bir yerde tıkanacak. Yani ben Maliye
Bakanlığını anlamıyorum her şeye muaf, her büyük
kazançlara muafiyet getiriyorsunuz, istisna getiriyorsunuz ama öte tarafta
doğal gaza, elektriğe, benzine, gaza, her şeye korkunç derecede
zam getiriyorsunuz. Yahu, en ilkel kafa taşıyan insanların
başvuracağı bir yönetim biçimi olamaz bu. Yani önemli olan,
kazancı olanlardan vergi alacaksınız. Anayasanın 73üncü
maddesi ne diyor? Herkes kendi mali gücüne göre vergi vermek zorunda. Siz
onlara muafiyet tanıyorsunuz, istisna tanıyorsunuz, devletin en
önemli kaynaklarını getirip birtakım zenginlere transfer
ediyorsunuz, onlardan da vergi almıyorsunuz. Bu, Türkiye'ye
karşı yapılan en büyük haksızlık, en büyük ihanet.
Ama ben merak ediyorum: Bir iki sene sonra bu memlekette
ciddi bir ekonomik sıkıntı çıkarsa, buhran çıkarsa o
zaman sizler nasıl çıkacaksınız halkın
karşısına? Yahu, büyük kazanç sahibi olan
Mesela sizin Genel
Başkanınız İstanbul Belediye Başkanıyken bir gecekonduda
oturuyordu, şimdi, tabii, dünyanın sayılı zengini. E,
nereden kazandı bu paraları? Vergi de vermiyor. Nereden
kazandın?ı da kaldırdınız. Gelin bir kanun getirelim,
nereden kazandın kanununu getirelim; herkes malının mülkünün
hesabını versin. Niye bunu saklıyorsunuz?
AHMET YENİ (Samsun) Sen nereden
kazandığının hesabını verdin mi?
KAMER GENÇ (Devamla) Kim, nereden kazandıysa
vergisini verelim. Bakın, siz iktidardasınız. Bakın, çok
büyük yolsuzluklar var. Erkek olan, namuslu olan, şerefli olan
Çıkaralım
mal varlıklarımızı bildirelim, nereden
kazandığımızın da hesabını verelim. Gidip de
işçinin boğazını sıkarak ondan vergi almayalım,
asgari ücretten almayalım ama siz getiriyorsunuz, katrilyonları
vergiden istisna tutuyorsunuz, katrilyonları yahu! Bu katrilyonları
vergiden istisna tutuyorsunuz.
İşte, KİT Komisyonu Başkanı
geldi, burada. KİT Komisyonunda çıkıyoruz, diyoruz: Ey
bürokrat, sen kendi kayınpederine, kayınbiraderine ihaleleri böyle
bedava vermişsin. Bakıyorsunuz, orada hemen saldırıyorlar
bize.
AHMET YENİ (Samsun) İspat edemiyorsun ama
hiçbirini ispat edemedin.
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, ispatla
olmaz. Ahmet, ben seni biliyorum, on senedir orada, hep bu yolsuzlukları
yapanlara kol kanat gerdin.
AHMET YENİ (Samsun) Ezbere
konuşuyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Neyse, tabii,
zamanım olsa size, hepinize de cevap veriyorum.
Onun için, beyler, bu memleketi böyle
talan etmenin size bir faydası yok. O bakımdan, gelin, bu memleketi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Saygılar
sunuyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Aynı mahiyetteki iki
önergeyi
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Sayın
Başkanım, Sayın Konuşmacı konuşmasında
KİT Komisyonundaki toplantılarda bizlerin yolsuzluklara kol kanat
gerdiğimiz noktasında bir iddiada bulundu. Ben sataşmadan söz
almak istiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Çıksın, orada cevap versin de ben cevap vereyim kendisine,
çıksın orada cevap versin.
BAŞKAN Şimdi
Bir saniye
KAMER GENÇ (Tunceli) - Bir bankadan 2
katrilyon 800 trilyon lira para alanlar var.
BAŞKAN Efendim, bir saniye
Bir
saniye
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben diyorum ki:
Bunu kime verdiniz? Bu Komisyon Başkanı diyor ki: Bu banka
sırrı, söylemem. diyor. Banka sırrıysa nasıl ben bunu
öğreneceğim?
BAŞKAN Oturun dinleyin, efendim
oturun dinleyin, nedir görelim.
Buyurun, iki dakika
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyrazın, Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
Saygıdeğer Başkanım, değerli arkadaşlar
ÜNAL KACIR (İstanbul) Maddeyi
bile anlamamış, neyi anlatacaksın?
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla)
Şimdi, değerli konuşmacı her
çıktığında
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun)
Değerini at, değer ini sil.
BAŞKAN Sakin olun, sakin olun
lütfen.
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) Biz kibarlığımızdan
bir şey kaybetmiyoruz değerli arkadaşlar.
Her çıktığında,
gerek komisyon toplantımız sırasında gerek Genel Kurul
toplantıları sırasında birtakım iddialarda bulunuyor: İşte,
efendim KİT Komisyonunda denetim yapamıyoruz, KİT Komisyonunda
birtakım şeyler örtbas ediliyor. En son geçen hafta kamu
bankalarıyla ilgili olarak denetim toplantısı yaptık.
İnanın, Sayın Konuşmacı öyle sorular sordu ki
Sayın Genel Müdürün hangi lojmanda oturduğunu, evinin kaç metrekare
olduğunu, havaalanı yolundaki depolarda kaç tane -affedersiniz- köpek
beslendiğini bile sordu. Yani kamu bankasını denetliyoruz ve
sorulan sorular bunlar. Yani neyi denetlemiyorsunuz, nasıl
denetlemiyorsunuz, ben anlamıyorum. Yani o bilgilere nasıl sahip oluyorsunuz,
ben anlamıyorum.
Diğer tarafta da,
Sayıştay bir denetim çalışması yapıyor, önümüze
bir rapor getiriyor ve biz, her toplantıda, üstüne basa basa, ısrarla
şunu söylüyoruz: Değerli komisyon üyeleri, eğer tereddüt ettiğiniz
bir husus varsa lütfen gündeme getirin; elinizde bir bilgi, belge varsa, lütfen
gündeme getirin ama sakın ha, insanların şahsiyetiyle
oynamayın. Afaki, aslı astarı olmayan birtakım
iddiaları gündeme getirip de insanları rencide etmeyin. diye defaatle
komisyon tutanaklarımızda bunlar kayıt altına
alınmıştır. Lütfen, elinizde bilgi ve belge varsa, bu devletin savcısı
var.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Deniz Fenerini
örtbas ettiniz, her şeyi örtbas ediyorsunuz!
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) Madem
bize itimat etmiyorsunuz, götürün savcılara, elinizde ne tür bilgi varsa,
ne tür belge varsa lütfen onlarla paylaşınız, bunları
tartışma konusu olmaktan çıkaralım.
Müfettiş
bilgiyle değil, belgeyle konuşur. Bu, geleneksel bir sözdür.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, benim verdiğim bilgiyle ilgili
yanlış bilgi verdi. Bana diyor ki: Banka müdürünün evde
beslediği köpeği bile sordu. Müsaade ederseniz bu konuda bir
açıklama yapayım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sormadım. mı diyorsunuz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tabii, tabii.
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Hayır, sordu Başkanım, tutanaklarda var.
BAŞKAN
Buyurun.
Süreniz iki
dakika.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyrazın ifadelerine ilişkin
açıklaması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bakın, değerli milletvekilleri, bize zaman zaman
birtakım bilgiler geliyor. Eskiden Halk Bankası Genel Müdürü olan bu
arkadaş, Tayyip Erdoğanın oğlunun Genel Müdür olduğu
ATV ve Sabah gazetesine 375 milyon dolar kredi verdikten sonra -onun gibi daha
çok şey var- gitti Ziraat Bankasına.
BÜLENT TURAN (İstanbul)
Sen de alsaydın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben de sordum kendisine, dedim ki: Ya, sen imamsın. Bak, bizim
imama ihtiyacımız var. Çık bize imamlık görevini yap.
AHMET YENİ
(Samsun) İmamlara hakaret ediyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Hakaret mi?
AHMET YENİ
(Samsun) Evet, hakaret ediyorsun!
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen sakin olalım.
KAMER GENÇ
(Devamla) Acaba imamlar faizden daha mı iyi anlıyor yani sen
imamlığı bıraktın da bankada faizcilik yapmaya
başladın? dedim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ
(Samsun) Sözünü geri al!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, ben soruyorum bu banka genel müdürüne.
Bakın, arkadaşlar, bir kişiye 2 katrilyon 700 trilyon lira kredi
verilmiş, 1 katrilyon kredi verilmiş, 1,5 katrilyon kredi
verilmiş. Diyorum ki: Bunları kime verdiniz? Diyorlar ki: Banka
sırrı. Bu Komisyon Başkanı Söyleyemezsin. diyor. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Ciddiyetin bu kadar senin ya!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bana gelen mektupta diyor ki: Bu banka genel müdürü kendi
kayınbiraderine Antalyanın şu ilçesinde şu ihaleyi
vermiştir. Ben soruyorum, hemen diyor ki: Soramazsın!
AHMET YENİ
(Samsun) Yalan!
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) İspat edemedin, yalan!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bunların bir huyu var, biz suistimallerle ilgili bir konuyu
dile getirdiğimiz zaman hemen saldırıyorlar.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) Ama ispat edemedin, iftira atıyorsun.
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Yalan söylüyorsun, iftira atıyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Siz saldırsanız ne olacak, saldırmasanız ne
olacak! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) İspat edemedin, yalancı durumuna düşüyorsun.
BAŞKAN
Lütfen, sakin olun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakın, ispatlamak için evvela araştırmak lazım.
Araştırmayan
AHMET YENİ
(Samsun) İspat edemedin!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ahmet, bunlara sen kol kanat geriyorsun. Bu Ahmet de hep onlara kol
kanat geriyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ya,
çıkalım araştıralım ama her şeye banka
sırrı derseniz biz nasıl araştıracağız arkadaşlar?
Onun için, biz
diyoruz ki: Bakın, bu yetim hakkını yedirmeyelim bu millete.
Bakın, madenlerde yapılan yolsuzluklar var, banka kredilerinde
yapılan yolsuzluklar var.
Arkadaşlar, TOKİde 36
katrilyon liralık ihale var, bir tanesini inceletmediler bize yahu. Böyle
bir denetim olur mu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) - O zaman, Meclis
olarak bu işe el koymamız lazım. Daha bunları dile
getireceğiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, CHP
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
Mahcup oluyorsun!
BAŞKAN Sayın Genç
teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın
Başkan
AHMET YENİ (Samsun) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Genç
teşekkür ederim.
Rica ediyorum
Rica ediyorum
Söylenenler zapta geçti.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın
Başkanım ismimi zikretti.
BAŞKAN Buyurun efendim.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın
Başkan, ismimi zikrederek, Bu bankacılara kol kanat gerdiğimi
söyledi. Bu konuda söz istiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yahu, şu
anda sana sataşmadım Ahmet.
BAŞKAN Şimdi, Ahmet Bey
AHMET YENİ (Samsun) Kamer Beye
söz verdiniz.
BAŞKAN Yahu, gecenin bu saatinde
Rica ediyorum, zapta geçti.
AHMET YENİ (Samsun) Efendim,
Kamer Beye söz verdiniz.
BAŞKAN - Yerinizden buyurun siz
de, böyle bir şey olmadığını söyleyeceksiniz buyurun.
Artık buradan
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sataşma var diyor.
BAŞKAN Yerinizden lütfen
Ahmet
Bey, yerinizden
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, Sataşma var diyor.
BAŞKAN Sayın
Bahçekapılı, oturun lütfen. Yani bunu çıkaracak mıyız,
tartışma mı yaratacağız? Rica ediyorum yani!
Buyurun, yerinizden. Efendim, ben rica
ediyorum, yerinizden buyurun.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın
Başkan, kürsüden hitap etti bana, ismimi zikretti.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, sataşma kürsüden oldu.
BAŞKAN Efendim, buyurun siz yönetin
o zaman! Ne biçim iştir bu, ben anlamıyorum yahu!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sadece talebimi söylüyorum.
BAŞKAN Buyurun efendim, siz
yönetin!
Ahmet Bey, ben rica ediyorum oradan
söyleyin.
AHMET YENİ (Samsun) Efendim,
ismimi kürsüden zikretti.
BAŞKAN Hayır efendim,
hayır
AHMET YENİ (Samsun) Kamer Beye
söz verdiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayır, burada
bitirmek istiyorum çünkü şimdi o da çıkacak
Buyurun.
İki dakika
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Samsun Milletvekili Ahmet Yeninin, Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET YENİ (Samsun) Sayın
Başkan, değerli üyeler; on yıldır Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Komisyonunda mali kurumların alt komisyon
başkanlığını yapıyorum. Bunda Ziraat
Bankası, Halk Bankası, Eximbank, İMKB, Altın Borsası,
Kalkınma Bankası gibi birçok kurumun alt komisyon
başkanlığını yapıyorum. Bugüne kadar şeffaf
bir şekilde, Sayıştayın, eski Yüksek Denetleme Kurulunun
hazırlamış olduğu raporlar üzerinden giderek denetleme
yapıyoruz. Bunda, bu raporların altında alt komisyonda muhalefet
partisi milletvekillerinin de imzaları var. Böyle şeffaf bir
şekilde denetim yapıyoruz.
Kamer Bey dersine çalışmadan
geldiği için, maalesef, orada bir sürü iftira atıyor ve sonuçta
mahcup olup, Komisyonu
da terk edip gidiyor genelde. O bakımdan, bunu hem kamuoyunun bilmesi
lazım hem de tüm milletvekillerinin. Cumhuriyet Halk Partisindeki
milletvekili arkadaşların da maalesef orada mahcup
olduklarını görüyoruz. Hem Komisyondaki davranışları
itibarıyla hem de yaptığı iftiralar dolayısıyla.
Geliyor, iftira atıyor, ispat beklemeden çekip gidiyor.
Evet, çok teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok
teşekkür ederim Ahmet Bey, sağ ol.
Değerli
milletvekilleri
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yerimden, buradan bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi, Sayın Genç bir konuşma
yaptı. Sataşma nedeniyle Sayın Yeni de yerinden bir cevap verdi
ama bir cümle kullandı.
AHMET YENİ (Samsun)
Beraber çalışıyoruz onlarla.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri de
mahcup bir şekilde duruyor gibi bir şey söyledi.
AHMET YENİ (Samsun)
Komisyondakiler
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Kamer Gençin konuşması
nedeniyle herhangi bir mahcubiyetin içerisinde değiliz. Sayın Kamer
Genç kürsünün hakkını vererek konuşmuştur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, bize diyor ki: Dersini
çalışmamış. Sayın Başkan, biz o kadar KİT
Komisyonu raporlarını okuduk. Gelsin, şurada, o KİT
Komisyonu raporlarını koyalım, Ahmet bir tanesini söyleyebilir
mi? Ben her raporu okuyarak geliyorum.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) Komisyonda da mahcup oluyorsun, burada da mahcup oluyorsun.
KAMER GENÇ (Tunceli)
- Ama Ahmet Yeni, bakın, on senedir
orada, bir iddia ortaya koymadı. Yani o bankanın bir suiistimali
bulunmamış... KİTlerde hiç mi bir tane suiistimal yok? Hep
örtbas etmeye çalıştılar.
BAŞKAN Tamam,
söyledikleriniz zabta geçti, teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun; Hatay Milletvekili Şefik Çirkin ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Ankara Milletvekili Cevdet
Erdölün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/611, 2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258) (Devam)
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
aranmasını istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Şimdi
aynı mahiyetteki iki önergeyi oylayacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi, Sayın
Bakanın bir iki dakikalık bu maddeyle ilgili bir açıklama arzusu
var.
Buyursunlar.
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli
arkadaşlar, tabii ki 25inci madde üzerinde bir tartışma
yaşandı. Bu konuda bir açıklama yapayım, hani
yanlış taraflara çekilmesin şeklinde.
Aslında bu madde
2006 yılında Elektrik Piyasası Kanununda vardı. Geçici bir
madde olarak konulmuş fakat bu madde -elektrik dağıtım
şebekelerinin özelleştirilmesi, vesaire- işte 2010 yılına kadar
biter diye, 2010 yılına kadar geçici bir madde olarak ihdas
edilmiş.
Değerli arkadaşlar,
şimdi bu maddenin amacı ne? Tabii, bizim grup maalesef dinlemiyor
bizi, ilgilenmiyorlar herhâlde. Şimdi, bunun amacı şu
değerli arkadaşlar: Özelleştirme sürecinde elektrik
dağıtım, üretim şirketleri tabii ki bilanço devirleri,
bölünmeleri, birleşmeleri, bilançolar arasında aktarmalar gibi birçok
uygulamalar yapılıyor. Tabii bu uygulamalar, takdir edersiniz ki,
aslında bu madde olmazsa birtakım kurumlar vergisi ve katma değer
vergisi doğurabilir nitelikte tabii ki işlemler. Burada amaç, hâlen
kamunun elinde olan şirketlerin, bu yeniden yapılandırma
sürecinden devir sürecine kadar, bu tür vergi doğuracak işlemlerde
vergi muafiyeti.
Burada biz kimseye, özel sektöre vergi
muafiyeti vermiyoruz, yani hiçbir kesime
Burada yapılan şey, kamunun
elindeyken birtakım işlemler yapılıyor, borç-alacak
ilişkisi var, devirdir, birleşmedir vesaire, bu noktalarda tabii ki
yapılan işlemler kurumlar vergisi veya katma değer vergisi
gündeme getirebiliyor. Sonradan denetim yapılıp özel sektörden
istenmesin diye -bakın, açık ve net konuşuyorum- bu madde
düzenlenmiş, 2006 yılında süresi bittiği için tekrar, ne
olur ne olmaz diye bu madde konuluyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Bir nokta daha
BAŞKAN Rica ediyorum
28inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, Sayın Bakana neye göre söz verdiniz? Son söz
milletvekilinindir, ben söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Genç, ne
söylüyorsunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) Neye göre söz
verdiniz Bakana?
BAŞKAN Madde üzerinde bir
açıklama yapmak istiyorum. dedi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Madde üzerinde
önergeler oylandı bitti.
BAŞKAN Size nasıl söz
verdiysem
KAMER GENÇ (Tunceli) Ondan sonra
Bakana niye söz verdiniz?
BAŞKAN Madde bittikten sonra söz
verdim dikkat ederseniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tüzükün hangi
maddesine göre verdiniz?
BAŞKAN Siz nasıl
konuşuyorsanız şu anda hiç söz almadan, o da öyle konuştu, hiç
olmazsa söz alarak konuştu o.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakan
konuştuğuna göre son söz milletvekilinindir.
BAŞKAN Kafanıza estiği
anda kalkıyorsunuz ve konuşuyorsunuz. Söz almaya hiç
ihtiyacınız yok sizin! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır,
yanlış yapıyorsunuz, İç Tüzükü bilmiyorsunuz, Meclisi
yönetmesini bilmiyorsunuz. Bir öğrenin yahu!
BAŞKAN Efendim, şimdi,
29uncu maddede iki önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 sıra
sayılı yasa teklifinin 29. maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul İstanbul İzmir
Bülent
Kuşoğlu Kazım
Kurt
Ankara Eskişehir
Diğer önerge sahipleri:
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Faruk
Bal
Manisa Antalya Konya
Emin Haluk
Ayhan Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı
Denizli Mersin Konya
BAŞKAN Sayın Komisyon,
aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Aslanoğlu.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, ses kesilirse
BAŞKAN Arkadaşlar,
sükûnetimizi muhafaza edelim.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) Arkadaşlar, bu maddede bir tütün geçiyor. Sayın Bakan,
acaba alkol ve tütün üst kurulu ne iş yapar? Türkiyedeki tütünü koruyan
kollayan bir kurum mu, tütün üreticilerini koruyan kollayan bir kurum mu, ne
iş yapar, merak ediyorum. Geçen dönemin milletvekilleri, zannediyorum ki
mart veya nisan ayıydı, sürenin bitmesine çok az vardı, burada
sigara yasağıyla ilgili bir yasa geçti. Özellikle Türkiyede
sarmalık tütün dediğimiz -Doğu ve Güneydoğuda bu bir tütün
gerçeği- tütünü yasaklayalım, sigarayı yasaklayalım
sağlığa zararlıysa ama bir de Türkiyede bir tütün
gerçeği var.
Ben Adıyaman, Bitlis, Bingöl,
Malatya milletvekillerime sesleniyorum geçen dönemki. Tütün ve Alkol
Piyasası Kurulu ile -nerede ekiliyorsa- Gelir İdaresi
Başkanlığı dediler ki: Biz en kısa sürede bu soruna
çözüm bulacağız. Sayın Bakan, aradan bir yıl geçti, hiçbir
çözüm bulunmadı. Bizi kimsenin kandırmaya hakkı yok. Burada
gelip hiç kimsenin, özellikle Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulunun
yanlış yönlendirilerek
Türkiye'de, Sayın Bakan, bir
sarmalık tütün gerçeği vardır. Burada büyük mücadeleyle,
yılda 300 kilo, 200 kilo, sadece 3 bin lira, 5 bin lira geçimini
sağlamak için eken insanlara, satan insanlara 5 bin lira bir ceza
vardı, büyük mücadeleyle bu cezayı 500 liraya düşürebildik ama
eğer Adıyamandan bir tütün Diyarbakıra gidiyorsa, yolda
yakaladığı zaman 50 bin lira ceza ve kamyona, götüren araca el
koyuyorlar.
Sayın Bakan, Türkiye'de bir üretim
gerçeği var, bir tütün gerçeği var. Eğer sigarayı
yasaklayacaksanız, Türkiye'de sarmalık tütün gerçeğini bir
tarafa bırakacaksanız sizlere hiçbir sözüm yok ama Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu gözümüzün içine baka baka bu ülkede kimin hakkını
koruyor? Bu ülkenin üreticisinin mi, yoksa bu ülkede kaçak tütün getirerek
cirit atan, bunlara engel olamayan insanların hakkını mı
koruyor? Türkiye'ye ne kadar kaçak sigara girdiğini siz benden daha iyi
biliyorsunuz, çünkü devletin elinde var. Sigara pahalandıkça Türkiye'deki
kaçak tütün, sigaranın hangi boyutlara ulaştığını
siz biliyorsunuz.
Sayın Bakan, lafı
uzatmayacağım. Bugün Adıyamanda, Malatyada -Ağrı
dedi arkadaşım- Bitliste bir sarmalık tütün üretimi, sadece
küçük üretim, yani yılda 3 bin lira, 5 bin lirayla geçinen insanlar var.
Bu insanların çözümüne
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu
kimseyle alay etmesin.
Arkadaşlar, en sonunda
önerdiği ne biliyor musunuz? Siz bir fabrika kurun, tütün üretimine izin
verelim. diyor. Ya, bu insanlar 300 kilo tütün üretemiyorlar. Alay mı
ediyorsunuz?
Sayın Bakan, bu konu Türkiyenin
bir yarasıdır, özellikle Anadolunun yarasıdır, tütünden
ekmeğini kazanan insanların yarasıdır. Bunların
ekmeklerine sahip çıkmak tüm milletvekillerinin görevidir ve maalesef
diyorum, Tütün ve Alkol Piyasası Kurulu da -haa, buna Gelir İdaresi
de dâhil- gözümüze baka baka Çözeceğim, çözdüm deyip çözmüyorsa hepimize
yazıklar olsun.
Hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aslanoğlu.
Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının tümü üzerinde
yaptığımız konuşmada da özellikle bu 29uncu maddede
getirilen sigaraya maktu ve nispi vergi artışları ve
bunların periyodik olarak belirlenmesine ilişkin hususları dile
getirmiştik. Sigara adedi başına vergi konuluyor, ayrıca
hem maktu hem nispi vergi getiriliyor ve bunları da altı aylık
uyarlamalarla yeniden otomatik güncellemelere bırakıyor. Bunun da
sigara fiyatlarını artıracağını da ifade
etmiştik.
Tabii, bu söyleyeceklerimizi Hükûmet de
biliyor fakat bilmek yetmiyor, irade koymak gerekiyor değerli
arkadaşlar. Yani Hükûmet, Türkiyede en düşük sigara fiyatı 3-4
dolar iken komşularımızda 1 dolar olduğunu hem biliyor hem
söylüyor ancak diğer taraftan da sigarayı daha da pahalı hâle
getirecek düzenlemeleri yapıyor. Sigaradan hem özel tüketim vergisi hem
katma değer vergisi alınıyor. Sadece vergi tutarı dahi
komşu ülkelerdeki sigara fiyatının 3-4 katını buluyor.
Bu yüzden de en pahalı sigara fiyatı bizde olduğu için sigara
kaçakçılığı da korkunç boyutlara varmış
durumdadır. Sayın Maliye Bakanı da geçtiğimiz yıl kasım,
aralık aylarında kamuoyuna açıklama yaptı.
Vatandaşlara Kaçak sigara içmeyin, parası terör örgütüne gidiyor.
dedi ve biz de bu görüşü destekledik, biz de
vatandaşlarımızı uyardık ve doğru bir uyarı
olduğunu ifade ettik.
Bir taraftan, yine Hükûmet sigara
kaçakçılığıyla mücadele planı yapıyor ama bu
planın yapıldığı kurumların etrafında,
sokakta, köşe başında kaçak sigaralar satılıyor. Kaçak
sigaranın satılmadığı hiçbir şehir, kasaba, köy,
belde kalmadı değerli arkadaşlar. Akaryakıt
kaçakçılığına girmiyoruz.
Dışişleri
Bakanının ağabey diye hitap ettiği ve Hükûmetin
kırmızı halılarla karşıladığı
Barzani ile PKKnın sigara kaçakçılığını ortak
yürüttüğünü de biliyor Hükûmet ve burada bu kadar milyar dolar gelir elde
edilirken Hükûmet ne yapıyor değerli arkadaşlar? İrade
koymuyor, acziyet gösteriyor. Barzaniyi ağabey diye
karşılıyor, Osloda PKK ile görüşme yapıyor. Böyle bir
Hükûmet sigara kaçakçılığını önleyebilir mi? Asla
önleyemez. Siz vergi zammı yaptıkça, sigaraya zam getirdikçe en çok
Barzani ve PKK seviniyor. Onlar sevindikçe siz de vergi zammını
otomatiğe bağlıyorsunuz ve doğrusu -Ekrem Çelebi, neden
rahatsız olduğunuzu da ben anlayabilmiş değilim- gerçi
bazı odaklar kaçakçılığı meşru ve hatta kutsal
bir iş gibi görmeye ve göstermeye de başladılar. Acaba, iktidar
da, Hükûmet de aynı şekilde mi düşünmeye başladı?
Hükûmet, artık, zam yapmaya, vergi getirmeye değil, kaçakçılıkla
ciddi şekilde mücadele etmeye, önlemeye kendisini, dikkatini teksif
etmelidir.
Teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, aynı
mahiyetteki
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, yoklama istiyorum efendim.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz
tamam.
Sayın Hamzaçebi, Sayın
Sarı, Sayın Özel, Sayın Serindağ, Sayın Türeli,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Ediboğlu, Sayın Genç,
Sayın Dibek, Sayın Acar, Sayın Yılmaz, Sayın Özkes,
Sayın Çıray, Sayın Melda Onur, Sayın Sinan Aygün,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Ekinci, Sayın Tezcan, Sayın
Bayraktutan, Sayın Şafak.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; Hatay Milletvekili Şefik
Çirkin ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Ankara
Milletvekili Cevdet Erdölün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258)
(Devam)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki iki
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önergeler kabul edilmemiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 29uncu madde kabul
edilmiştir.
30uncu madde üzerinde aynı
mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 30'uncu maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Aydın
Ayaydın
İstanbul İstanbul İstanbul
Rahmi Aşkın Türeli Orhan Düzgün Bülent
Kuşoğlu
İzmir Tokat Ankara
Diğer önergenin
imza sahipleri:
Erkan Akçay Faruk Bal Emin Haluk
Ayhan
Manisa Konya Denizli
Mustafa Kalaycı Mehmet
Şandır Mehmet
Günal
Konya Mersin Antalya
BAŞKAN Sayın Komisyon
aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FERAMUZ ÜSTÜN
(Gümüşhane) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
Tasarının 29 ve 30 uncu
maddelerinde, sigaralar için mevcut vergi yükünde paket başına 58
kuruşa kadar bir artış yapılabileceği öngörülmektedir.
Ancak Tasarıdaki maddelere göre bu artış T.B.M.M., yani Kanun
Koyucu tarafından konulan bir vergide artış veya
azalış konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verilmesi şeklinde
yapılmıyor. Bakanlar Kuruluna doğrudan vergi koyma, koyduğu
vergiyi azaltma veya artırma yetkisi verilmek suretiyle
yapılıyor.
Bilindiği üzere ÖTV Kanunu eki
(III) sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan sigaralar ve diğer
tütün mamullerinde uygulanması öngörülen ÖTV oranı ve asgari maktu
vergi tutarları, bu listelerdeki malların karşılarında
tek tek gösterilmiştir. Kanun Koyucu tarafından belirlenen bu oran ve
tutarlar, verilen yetki sınırları dahilinde Bakanlar Kurulunca
artırılıp azaltabilmektedir Nitekim bunlardan 6111
sayılı Kanunla % 63 olarak belirlenen ÖTV oranı Bakanlar Kurulu
Kararı ile % 65'e, bir adet sigara için 0,1325 lira olarak belirlenen
asgari maktu vergi tutarı da Bakanlar Kurulu Kararı ile 0,1450 liraya
çıkarılmak suretiyle uygulanmaktadır.
Ancak Tasarı ile sigaralarda,
asgari maktu verginin % 20'sini aşmayacak şekilde ikinci bir maktu
vergiyi tutar olarak belirleme ve belirlenen bu tutarı malların
cinsleri, özellikleri, ambalajları (paketleri) ve bunların
fiyatları ve fiyat grupları itibarıyla
farklılaştırma konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir.
Dolayısıyla yürütmeye, TBMM tarafından sınırları
ve kapsamı öngörülmeyen bir vergi tutarı belirleme yetkisi
verilmekte, yani Kanun Koyucunun yetkisi devredilmektedir. Bu durum
Anayasa'nın yasama yetkisinin devredilemeyeceği yönündeki 7'nci
maddesine ve vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin ancak Kanunla
konulabileceği yönündeki 73'üncü maddesine aykırıdır.
Ayrıca III sayılı
listede yer alan kolalı gazozlar da dâhil olmak üzere alkollü içeceklerin
vergileri ile sigara ve diğer tütün mamullerinin vergilerinde altı
ayda bir otomatik artış yapılması yönündeki düzenleme bu
ürünlerin fiyatlarına yılda iki kere zam yapılması gibi bir
sonucu yaratacaktır. Ayrıca bu düzenleme pratikte olumsuz sonuçlar
yaratacak ve artışın uygulanmaması yönünde zaman zaman
Bakanlar Kurulu Kararı alınması ihtiyacı
yaratacağından gereksiz bir bürokrasiye neden olacaktır. Bunun
yerine yürürlükteki hükme dayanılarak artış yapılması
gerektiği zaman Bakanlar Kurulu Kararına başvurmak daha
doğrudur.
Belirtilen nedenlerle anılan
maddenin Tasarıdan çıkarılması önerilmektedir.
BAŞKAN Diğer önerge sahibi
Sayın Dedeoğlu, buyurun.
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
258 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 30uncu maddesi
üzerine verilen değişiklik önergemiz üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
yatırımcılara yeni teşvikler getirmeyi planlayan kanun
tasarısı, genel ve bölgesel teşvikler ile büyük ölçekli ve
stratejik yatırım teşviklerinden oluşan dört ana
bileşenden oluşmaktadır.
Yasa kapsamında Türkiye altı
ayrı bölgeye ayrılmış ve bölgesel teşvik
düzenlemelerine gidilmiştir. Hazırlanan bu teşvik yasasında
diğer bölgelere oranla 6ncı bölgeye ayrıcalık yapılmış
ve en fazla teşvik bu bölgede yer alan iller için
ayrılmıştır. Altı bölgenin hangi yerel özellikler
dikkate alınarak hazırlandığı da ayrıca
tartışma konusu olmuştur.
Teşvik yasaları, öteden beri
hep insanların refah ve mutluluğu, ülkenin kalkınma ve
istihdamını sağlamak için hazırlanmaktadır. Üzerinde
görüşmeleri süren bu teşvik yasasında toplumun büyük bir
bölümünü ilgilendiren düzenlemeler mevcut değildir. Bu teşvik
yasasında esnaflar yoktur, çiftçiler yoktur, memurlar ve işçiler
yoktur, emekliler ve asgari ücretliler yoktur. Millete sunulan yeni teşvik
yasası, toplumun refah ve mutluluğunu sağlamaktan çok uzak bir
konumda hazırlanmıştır. Görev yaptıkları her
kademede ülkenin kalkınmasına ve gelişmesine önemli
katkılar sağlayan memurlara bile doğru dürüst bir zam vermeyen
Hükûmetin neyi ne kadar teşvik edeceği merak konusu olmaktadır.
Teşvik düzenlemelerinde, destek
unsurlarında eksikler vardır; sanayi, tarım ve
hayvancılık gibi hizmetler kesiminde öngörülen potansiyel,
ayrılan kaynaklar ve varılmak istenen sonuçlar net olarak ortaya
konulmamıştır. İhtisas organize sanayi bölgelerinde üretime
dayalı mülkiyet ve arsa tahsisi konusunda da belirsizlik ve
sıkıntılar yaşanmaktadır.
Finans sisteminin derinleşmesi ve
erişilebilirliğin sağlanması konusunda hangi
reformların öngörülmekte olduğu da açık bir şekilde yasa
tasarısında belirtilmemiştir. Lojistik maliyetlerini
düşürücü önlemlerin ayrıntıları ve bütünlüğü de
yoktur. Ayrıca, bilim ve teknoloji açısından girişimcilerin
önüne hangi imkânların konulacağı da belli değildir. Siyasi
istikrar açısından öngörülenler de net bir şekilde ortaya
konulmamıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yatırım yapmak, istihdam sağlamak ve üretim
yapmak, sürekli olarak göç alan Kahramanmaraş ilimiz için de büyük bir
önem taşımaktadır.
Kahramanmaraşta sanayileşme
genel olarak tekstil sektörü alanında
yaygınlaşmıştır. Kahramanmaraşta tarım ve
hayvancılığın yanı sıra konfeksiyon, çelik mutfak
eşyası, pamuk işleme, kâğıt ve makine imalatı,
ısıtma ve soğutma sistemleri, bakır ve alüminyum,
ahşap doğramacılık ve yapı malzemeleri, biber
fabrikası gibi sanayi sektörü de ilimizin diğer
yatırımları arasında yer almaktadır.
Hükûmet tarafından uygulanan
pahalı akaryakıt, pahalı doğal gaz, pahalı elektrik ve
yüksek oranlı vergiler ülkemizde ve Kahramanmaraşta sanayi kesiminin
rekabet gücünü her geçen gün biraz daha azaltmaktadır. Bu yüzden, Hükûmet
tarafından uygulanan teşvikler, yatırımların yanı
sıra rekabet gücünü artırmaya ve bölgesel tüm hizmetleri desteklemeye
yönelik yapılmalıdır. Zira, getirilen bu teşvik
yasası, ne Kahramanmaraşın ne de ülkemizin köklü
sorunlarına çözüm olmaz ve fayda sağlamaz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu teşvik yasasının, on yıldır bir
türlü bitirilemeyen Kahramanmaraşın yollarına ve diğer
yatırımlara da herhangi bir faydasının olacağını
düşünmemekteyim. Teşvik, Kahramanmaraşı yeni bir
havalimanına, düzene kavuşturacak mı? Ayrıca, bu dönemde
satılan Elbistan Şeker Fabrikasının yerine bir fabrika
kurulacak mı? Bunları da hep beraber göreceğiz.
Kahramanmaraş üzülmek istemiyor.
Kahramanmaraş yatırım yapmak istiyor, üretmek istiyor; neden
Kahramanmaraşın önü açılmıyor?
Bu duygu ve düşüncelerle yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Dedeoğlu.
Aynı mahiyetteki iki önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
30uncu madde kabul
edilmiştir.
31inci madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 31inci maddesinde
yer alan
Erkan
Akçay
Manisa
ERKAN AKÇAY (Manisa) Önergemi
çekiyorum.
BAŞKAN Madde üzerindeki önerge
geri çekilmiştir.
31inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
31inci madde kabul
edilmiştir.
32nci madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Tasarının çerçeve 32 nci maddesinde yer alan Ek 2 nci Maddede ilk
yer alan Ekonomi Bakanlığınca ibaresinin Ekonomi
Bakanlığı bütçesinden olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Muhammet Rıza
Yalçınkaya
İstanbul İstanbul Bartın
Rahmi Aşkın Türeli Müslim Sarı
İzmir İstanbul
BAŞKAN Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul)) Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gerçekte bu önergede huzurunuza çıkmak niyetinde değildim çünkü çok basit,
sıradan bir önerge, sıradan bir düzeltmeyi sağlamaya yöneliktir
ama buna rağmen Komisyonun ve Sayın Bakanın
Katılmıyorum. demesini yadırgadığımı ifade
edeyim.
Biraz önce yerimden bir müdahalede
bulundum, Kanun dilinde gelecek zaman kullanılmaz, geniş zaman
kullanılır. diye. Teşekkür ettiler bana ve bir düzeltmeyle
düzeltildi.
Şimdi, madde diyor ki: Şu
prim ödemeleri Ekonomi Bakanlığınca karşılanır.
Bu tabir yanlış. Bütün kamuda var olan hazinedir, hazine
kavramı vardır, bütün ödemeler hazineden yapılır. Bir
şeyi ödüyorsanız bu ödeme hazinenindir, bir şeyden
vazgeçiyorsanız hazinenin alacağından vazgeçiyorsunuz.
Dolayısıyla, doğru ifade, Ekonomi Bakanlığınca
karşılanır. değil, Hazinece karşılanır.
Ama belki Hükûmet şunu demek
istiyor olabilir: Biz bunu Ekonomi Bakanlığıyla
ilişkilendirmek istiyoruz. Ben bu niyeti göz önüne alarak Ekonomi
Bakanlığı bütçesinden karşılanır. şeklinde
düzelttim bunu. Yani Sayın Bakan, buna Katılmıyorum.
diyorsunuz
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Baktım, katılacağız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Peki, Katılıyorum. diyorsanız sözümü burada
bitiriyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) Katılıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Bakanım?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Sayın
komisyonun katıldığı, Sayın Bakanın takdire
bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 32nci maddeyi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN -
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı istedim madde
oylamasında.
BAŞKAN Karar
yeter sayısı
Kâtip üyeler
anlaşamadığına göre cihazla oylama yapacağız.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Oylama yaptıktan sonra tekrar oylama
yapıyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir
saniye
Cihazla oylama yapacağız.
Üç dakika süre
veriyorum.
Oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, 32nci
madde kabul edilmiştir.
33üncü
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mahmut
Tanal
İstanbul İstanbul
İstanbul
Aydın Ayaydın Bülent
Kuşoğlu Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul Ankara
İzmir
Müslim
Sarı Orhan
Düzgün
İstanbul Tokat
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Sarı,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MÜSLİM SARI (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu geç saatte herkesi saygıyla selamlıyorum.
Son birkaç haftadır, belki biraz
daha tarihi geri çekecek olursak son birkaç aydır ardı ardına
Türkiye'deki en önemli yapısal sorunlardan biri olan yurt içi tasarruf
oranlarının düşüklüğü ya da en önemli yapısal
problemlerin başında gelen cari işlemler
açığının yüksekliği ve bunlara ilişkin çözüm
önerileri konusunda birtakım yasalar gelmeye başladı. Bunların
bir kısmı bölük pörçük olsa da ya da bütünlükten uzak olsa da en
azından böyle bir farkındalığın
oluşmasını kutlamak isterim. Çünkü gerçekten çok uzun zamandan
beri ve çok öteden beri Türkiye'nin en önemli probleminin Türkiye'nin
uyguladığı ekonomik politikalar olduğunu, bunun ta 24 Ocak
kararlarına kadar götürülebileceğini, özellikle 2001 krizinden sonra
uygulanan ekonomik bakış açısının, politikaların
Türkiye'deki bu yapısal sorunları giderek daha da
derinleştirdiğini biz söylüyorduk ancak Hükûmet genelde bunları
göz ardı etti ve bunlara ilişkin değerlendirmelerde
bulunmamayı tercih etti. Dolayısıyla böyle bir
farkındalığın oluşmuş olmasını ve bu
konunun gündeme geliyor oluşunu ve buna ilişkin birtakım
çabaların ortaya çıkıyor oluşunu tebrik etmek istiyorum.
Fakat bu aynı zamanda bir itiraf, bu geç kalmış bir durum çünkü
Türkiye'deki en önemli problem cari
işlemler açığıdır, cari işlemler
açığının gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde
10dur, Türkiye'de yurt içi tasarrufların millî gelire oranı yüzde
13e inmiştir. demek AKPyi kurtarmıyor. Çünkü bundan önceki on
yıllık dönem boyunca Hükûmeti yöneten, hükmeden ve ekonomik
politikaları yöneten AKPydi. Dolayısıyla, durumun malumu,
malumun ilamından başka bir anlam ifade etmiyor bu. Bunu bir itiraf
olarak görmek istiyorum. Son on yıldır uygulanan ekonomik
politikaların getirdiği nokta olarak görmek istiyorum ve bunu bir
itiraf olarak kabul ediyorum. Ama geç de olsa böyle bir
farkındalığın oluşuyor oluşunu, oluşmuş
olmasını ve buna ilişkin birtakım çabaların gündeme
getiriliyor oluşunu da olumlu karşıladığımı
belirtmek istiyorum. Ancak bunların yine bir bütünlükten yoksun
olduğunu da söylemek gerekir. Türkiye'nin teşvik sistemini ve
modelini, cari işlemler açığının millî gelire
oranını düşürecek şekilde ya da nitelikli ve kaliteli
istihdam yaratacak şekilde ya da küresel ölçekte rekabet edebilecek bir
ekonomik anlayış ve bir üretim modeli oluşturacak şekilde
ele almanın bir topyekûn yeniden yapılanma olacağını,
eğitim sisteminden istihdam sistemine kadar, sağlık sisteminden
sosyal güvenlik sistemine kadar çok geniş bir yelpazeyi içerdiğini ve
bütün bunların hepsinin bir genel ve bütüncül bir çerçeve içinde ele
alınması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Şimdi, 258 sıra
sayılı yasanın üzerinde söz aldığım 33üncü
maddesine gelecek olursak: Bu madde, aslında, amme alacaklarının
tahsilini hızlandırmak üzere kamuya bir yetki veren, onun elini
güçlendiren bir madde olarak düşünülmüş. Aslında bu 6183
sayılı Kanunun geçici 8inci maddesinde vergi alacakları ve
diğer alacaklar için tespit edilmiş olan düzenleme, Sosyal Güvenlik
Kurumu için paralel bir düzenleme biçiminde düşünülmüş fakat burada
bir önemli husus var, onu dikkatlerinize sunmak istiyoruz: Şimdi, bu
geçici 8inci maddede, 6183 sayılı Kanunun geçici 8inci maddesinde,
Kurumların vergi borçlarına karşı gösterdikleri mülkiyeti
kendilerine ait olan taşınmazlar, genel bütçeye dâhil idareler ve
katma bütçeli idarelerce ihtiyaç duyulması hâlinde
devralınmaktadır. diyor. Dolayısıyla, burada bir ihtiyaç
ölçütü geliştirilmiş ve ihtiyaç kavramı aslında idareye
geniş bir takdir yetkisi veren bir kavram değil, bir durumun tespit
edilmesi için objektif nitelikli sayılabilecek -kısmi de olsa
objektif nitelikli sayılabilecek- bir kriteri tanımlıyor. Dolayısıyla,
SGK borçları için Sosyal Güvenlik Kurumuna da benzer bir yetki veren ve
buna paralel bir düzenlemenin de yine bu ihtiyaç kavramıyla
anlamlandırılmasının ve
irtibatlandırılmasının gerekli olduğunu
düşünüyoruz ve dolayısıyla kurum tarafından uygun görülenler
yerine ihtiyaç ibaresinin burada yer alması gerektiğini
düşünüyoruz. Aksi takdirde, bu, idareye çok geniş bir yetki vermek
anlamına gelir ve ihtiyaç duyulmadığı hâlde bazı
gayrimenkullerin SGKnın portföyüne katılması anlamına
gelir. Bunun tahsilatı zorlaştıracağını
düşünüyoruz ve bir gayrimenkuller yığınına SGKyı
çevirebileceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla, önerinin bu
şekilde, ilgili yasanın bu şekilde değiştirilmesi ve
kurum tarafından uygun görülenler yerine ihtiyaç şeklinde
değiştirilmesini öneriyoruz ve önergemize destek bekliyoruz.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Sarı, çok teşekkür ediyorum.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı yoktur
Cihazla oylama
yapacağız, karar yeter sayısı konusunda
anlaşamadı kâtip üyeler.
Elektronik cihazla
oylama yapacağız, iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
35inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı madde üzerinde iki önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 36'ncı
maddesinin birinci paragrafında yer alan "rehabilitasyon merkezi ile
mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak
ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı
denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin" ibaresinin
"Kadın sığınma evi ve rehabilitasyon merkezi ile
Diyanet İşleri Başkanlığının uygun
görüşü ve mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak imar
planında dini tesis alanı olarak ayrılan yerlere
yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri
Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen
tesislerin " şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Günal Ruhsar Demirel
Manisa Antalya Eskişehir
Mustafa Kalaycı Mehmet
Şandır Faruk
Bal
Konya Mersin Konya
Emin
Haluk Ayhan
Denizli
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
258 sıra sayılı yasa teklifinin 36. maddesinin 1.
paragrafının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ayaydın Aytun
Çıray
İstanbul İstanbul İzmir
Bülent Kuşoğlu Rahmi
Aşkın Türeli Kazım
Kurt
Ankara İzmir Eskişehir
İhsan Özkes
İstanbul
5520 sayılı kanunun 10. maddesinin birinci
fıkrasının (ç) bendinde yer alan Rehabilitasyon merkezi
ibaresi Rehabilitasyon merkezi ile imar planlarında ibadethane olarak
belirlenen yerlerde mülki idare amirlerinin izin ve denetimine tabi olarak
yaptırılan ibadethaneler, cemevleri şeklinde
değiştirilmiş ve 11 nolu bendinde yer alan Türkiye
Kızılay Derneğine ibaresinden sonra gelmek üzere ve Türkiye
Yeşilay Cemiyetine ibaresi ve fıkraya aşağıdaki
bentler eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon son okunan önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özkes, buyurun.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizde yaklaşık 85 bin cami
vardır, her 900 kişiye 1 cami düşüyor. Camiye ihtiyaç
duyulmadığı bir ortamda, sanki cami yokluğu
çekiliyormuş gibi cami yapımını teşvik eder gözükmek
riyakârlıktır. Kaldı ki İslama göre sadece cami
değil, yeryüzü ibadet yeridir. Siteler, rezidanslar ve bazı tesisleri
yapanların cami yapmak durumunda kaldıklarında, zoraki cami veya
rüşvet camisi yapmaktansa teşvik camisi yapması daha
ehvenişer gözükebilir.
Şirketlerin, yaptıracağı cami
harcamasını vergiden düşmesi doğaldır fakat hayır
yapmak, sevap işlemek niyetiyle cami yapan şahıslar asla
vergiden düşürme amacı gütmezler. Camiye ve Kuran kursuna harcanan
meblağın, vergiden düşüldüğünde yapılan hayrın
Allah rızası için mi verildiği, vergiden muaflık için mi
verildiği tartışılacaktır. İhlasla ve samimiyetle,
sırf Allah rızası için yapılan hayır ve hasenata gölge
düşürülmemelidir. Gönülden gelerek yapılan iyiliklere halel
getirmeyiniz. En makbul sadaka
Hazreti Muhammedin buyurduğu gibi sağ elin verdiğini sol elin
görmediği sadakadır. Sadakanın resmîleştirilmesi, vergi
hesaplarına işlenmesi, vergi rekortmenleri listesine girmesi ne derece
doğrudur? Sadakanın gösteriş ve şova dönüşmesi
ibadetin genleriyle oynamaktır.
Ne kadar paran varsa o kadar
imanın var. anlayışına doğru gidiliyor.
İktidarın esas amacı, camilere ve Kur'an kurslarına
yardım değil, din örtülü, hileli bir kapı açarak zenginleri
korumaya yöneliktir. 2003 yılında kanundaki cami ibaresini
kaldırıp yerine ibadet yeri tabirini getirerek kilise, sinagog,
kilise evi ve havraların önünü açtınız, şimdi bu yasayla
daha çok kilise ve daha çok havra yapılması mı amaçlanıyor?
Kiliselere ve havralara duyduğunuz muhabbeti neden cemevlerinden
esirgiyorsunuz? Alevilerin vergilerini yiyorsunuz ama inançlarına ve
cemevlerine hor bakıyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, Sayın
Başbakan, Üsküdar Çamlıca Tepesinde Recebiye camisi mi yapacak,
harcamayı vergiden mi düşecek, yoksa yandaşların
vergilerinden düşürülen harcamalarla mı yapılacak?
Sayın milletvekilleri, hiçbir
İslam ülkesinde Türkiyede devletin dine ayırdığı
bütçe kadar büyük bir bütçe yoktur. Şeriatla yönetilen İslam ülkelerinde
dahi Diyanet bütçesinin onda 1i din işlerine ayrılmıyor. Buna
rağmen, Türkiyedeki bidat ve hurafeler, dinin siyasallaşması
gibi yozlaşma ve bozulma hiçbir İslam ülkesinde yoktur çünkü din
siyasetin vesayetinde yürütülüyor, iktidar, Diyaneti toplum mühendisliğinde
taşeron olarak görüyor.
Bugüne kadar halkımız
tarafından yaptırılan mevcut camilerin hangisi vergiden
düşülmüştür? Ayni yardımlar da vergiden düşürülecek mi?
Cami inşaatlarında Allah rızası için meccanen çalışanların
yevmiyeleri de vergiden sayılabilecek mi? Cami yapmak sünnettir, peki
şimdi sünneti vergiye mi dâhil ediyoruz?
Sünnetli vergi, hayırlı
vergi, camili vergi, Kur'anlı vergi ya da harcaması vergiden
düşürülen cami, meblağı vergiye sayılan Kur'an kursu
gibi deyimler türeyecektir. Hatta masrafı vergiden düşen bu
camilerde mi, yoksa vergiye sayılmayan camilerde mi namaz kılmak
daha faziletlidir gibi sorunlar çıkacaktır. Hazreti Muhammed ve
halifeler döneminde cami ve Kur'an kursu harcamaları devlete karşı
mali sorumluluğa dâhil edilmemiştir. Hâlen dinî esaslara göre
yönetilen devletler bile sadaka, hayır ve hasenatı kişinin
ihtiyarına bırakır ve kişinin inisiyatifinde olan
harcamaları resmî denetime tabi tutmaz.
Kanun tekliflerini din, iman, cami, Kur'an
perdesiyle örtüp bu yüce Meclisin önüne getirerek, karşı
çıkanları da cami ve Kur'an düşmanı gibi göstermek
şeytanın bile tevessül etmeyeceği çirkin bir oyundur. (CHP ve
MHP sıralarından alkışlar) Allah ile kulları
arasından çekiliniz, oynamayınız Allahın diniyle,
karışmayınız insanların hayır ve hasenatına.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce)
Sabahtan beri sen karışıyorsun.
İHSAN ÖZKES (İstanbul)
Yüreksiz, yüreksiz! Kalıbına yazık, kalıbına!
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 36'ncı maddesinin
birinci paragrafında yer alan "rehabilitasyon merkezi ile mülki idare
amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler
ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde
yaygın din eğitimi verilen tesislerin" ibaresinin
"Kadın sığınma evi ve rehabilitasyon merkezi ile
Diyanet İşleri Başkanlığının uygun
görüşü ve mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak imar
planında dini tesis alanı olarak ayrılan yerlere yaptırılacak
ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı
denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin "
şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Demirel. (MHP sıralarından alkışlar)
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben bir konudaki hayretimi ifade ederek
başlamak istiyorum, özellikle Sayın Bakana: 14 ve 15 Kasım 2011
tarihli basın bültenlerini kontrol ettirmesini rica ediyorum kendisinden,
çünkü Bakanlar Kurulunun jet hızıyla imzaladığı kanun
tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna indirildi.
haberi var 14 ve 15 Kasım 2011 günü basın bültenlerinde.
Sayın Bakan,
imzaladığınız o tasarı, Avrupa Konseyinin
İstanbul Sözleşmesi Tasarısına
attığınız imzadır, sizin de imzanız var ve siz o
imzayı atarak, kadınları şiddetten korumak için
sığınma evlerinin de açılmasını imzalamış
bir bakansınız ve yanınızda oturan Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeleri de o sözleşmeyi Genel Kurulda ellerini kaldırarak onaylamış
milletvekillerinden bir kısmı. Bence bir kez daha
imzalarınızı kontrol ettikten sonra önergeyi reddetmenizi
tavsiye ederim. Bu kadar da değil, hafızalarınızı bir
kez daha yenileyin.
8 Mart 2012 günü, Ailenin
Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasa
Tasarısı bu Meclise geldiğinde, yine sizler hep beraber imza
attınız bu tasarıya, parmaklarınızı
kaldırarak onay verdiniz. Bütün bu verdiğiniz onaylarda sığınma
evlerinin açılması da vardı, fakat korkarım ki bir cümleyi
çok sık söylüyorum, kadın üzerinden siyaset, maalesef anlıyorum
ki hem İstanbul Sözleşmesinin 25 Kasıma yetiştirilmesi
sırasındaki Bakanlar Kurulundaki imzanız ve Genel Kuruldaki
imzalarınız dâhil, 8 Marta da imza yetiştirme
telaşından neyi imzaladığını herhâlde başta
Bakan ve Plan ve Bütçedeki arkadaşlar unuttular çünkü o imzalanan
yasalarda sığınma evleri de var, sığınma
evlerinin açılmasının nedenleri de var.
Sığınma evleri konusunun
ne kadar önemli olduğunu, sanıyorum son bir haftadır
yaşanan tartışmayla hepimiz anladık. Sığınma
evleri yalnızca karı koca kavgaları için gündeme gelen bir
şey değil, özellikle taciz, tecavüz ve ensest mağduru kız
çocuklarımızın da sığındıkları
kurumlar, fakat acı bir durum var ki İstanbul Sözleşmesi
bağlayıcı bir hüküm. İstanbul Sözleşmesine göre bu
sığınma evlerinin açılması ve kadınların
korunması gerekiyor. Uluslararası sözleşmelere imza atmak
değil, o imzanın arkasında durmak önemli. Dolayısıyla,
ben Sayın Bakan ve yanında oturan Plan ve Bütçe Komisyonundaki
arkadaşlarının Katılamıyoruz., Katılabilemiyoruz.
gibi sözlerini, sanıyorum, bu konuşmadan sonra bir kez daha
düşünerek olumluya çevireceklerini umut ediyorum. Ne adına? Türkiye
Cumhuriyetinde yaşayan bütün kadınlar adına ve bu Mecliste bu
yasalara imza koymuş bütün kadın parlamenterler adına. Ben,
onların -gönlünün de- bu yasa tasarısına kadın
sığınma evi ibaresinin girmesine taraf olduklarını
biliyorum, onların bu konudaki samimiyetini ben gayet iyi biliyorum,
vicdanlarında bu işi muhasebe ettiklerini de biliyorum. Ama
kadın haklarına inanmış bütün Türk parlamenterlerin de buna
imza atacaklarına inanıyorum ki, Türk
kadınlarımızı korumak adına.
Sayın Bakan ve Plan ve Bütçe
Komisyonun, yanınızda oturan sayın üyeleri, az önceki
katılmadığımız önergemize konuşmamın sonunda
yapılacak oylamada katkı sunacağınıza olan umudumla
kadın üzerinden siyasetin örneğini bir daha yaşamamayı
diliyorum.
Gecenin bu saatinde ben
hafızalarınızı tazelemek adına bir kez daha günleri
tekrarlayayım, belki İnternetten kontrol edersiniz: 14-15 Kasım
2011 günleri Bakanlar Kurulunda şahsınız imzaladı, 25
Kasımda Genel Kurulda onaydan geçti, 8 Mart günü kadına
karşı şiddete dair önleme amaçlı bir yasa
tasarısı imzalandı ve geçti.
Bunların hepsi kadını
korumak adına ise söz konusu 258 sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 36ncı maddesine sığınma
evi ibaresi konulması konusundaki parti grubumuzun önerisine şu anda
Mecliste bulunan bütün milletvekillerinin destek vereceğine olan
inancımla teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Demirel,
teşekkür ederim.
Sayın Bakan kısa bir
açıklama yapmak istiyorlar.
Buyurun efendim, bir dakika içinde
lütfen.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, tabii ki,
kadın sığınma evlerini biz de destekliyoruz, bu anlamda bir
muafiyete sahip olmasını destekliyoruz. Yalnız önerge onunla
sınırlı değil, önergede başka hususlar olduğu
için biz burada olumlu yanıt veremedik ama yakında, eminim, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığımız bu yönde bir düzenleme için
buraya gelebilir. Biz Maliye Bakanlığı olarak, eğer bizim
vatandaşlarımız, mükelleflerimiz bu anlamda bir katkıda
bulunmak istiyorlarsa, tabii ki, bir vergi muafiyeti hususu
değerlendirilir. Ben ilke olarak da olumlu bakıyorum; onu da ifade
etmek istedim.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
36ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
36ncı
madde kabul edilmiştir.
37nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
37nci madde kabul edilmiştir.
38inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
38inci madde kabul
edilmiştir.
39uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
39uncu madde kabul
edilmiştir.
40ıncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
40ıncı madde kabul edilmiştir.
41inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
41inci madde kabul
edilmiştir.
42nci madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayıl Kanun Tasarısının Çerçeve 42nci maddesinin Geçici
19uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve Dördüncü
kısımlarına göre ibaresinden sonra gelmek üzere herhangi bir
nedenle yapılandırma başvurusunda bulunamayanlar ile ibaresinin
eklenmesini arz ederiz.
Erkan
Akçay Özcan
Yeniçeri Mehmet
Şandır
Manisa Ankara Mersin
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık
Konya Kütahya
BAŞKAN Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 258 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 42nci maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz
aldım. Bu vesileyle gecenin bu vaktinde hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
maddede, 13 Şubat 2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile ilgili Kanundan yararlanmak
isteyen vatandaşlarımız herhangi bir nedenle başvuru süresi
içerisinde yararlanma başvurusunda bulunamamış ise
Bilindiği
gibi, bu haktan yararlanamadılar. Bu önergemiz
Başvurusunu
yapmış ama hazineye beş kuruş ödememiş bir kişiye
yani yükümlülüklerini yerine getirmemiş bir kişiye hak verirken bu
haktan herhangi bir nedenle, örneğin yurt dışında
olduğu için veya kızı bir ilde öğretmenlik yaparken torunu
olması vesilesiyle oturduğu yerden kalkıp torununa bakmak için
gitmiş ama o sürede bu yazışmalardan haberi olmamış
bir vatandaşın, başvuru hakkını almış ama
beş kuruş ödememiş diğer vatandaştan farkı nedir?
Bunu size sormak isterim. Dolayısıyla bu önergedeki
kastımız, buraya, söz konusu yapılandırmaya süresi
içerisinde herhangi bir nedenle başvuramamış insanların da
dâhil edilerek hazinenin daha fazla vergi toplamasına katkıda
bulunmaktır. Umarım yüce kurul bunu değerlendirecektir.
Değerli milletvekilleri, bu
vesileyle iki konuyu daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Biraz önce
Sayın Bakana sordum. Millî Eğitim Bakanlığımız
bugün açıklama yapmış: Eğer, Maliye
Bakanlığı ve Hükûmet kadro tahsisinde bulunursa biz, yeterli sayıda,
ağustos ayında öğretmen atamayı düşünüyoruz.
demiş. Günaydın Sayın Bakanım. Ağustos ayında
düşünmenizin çok önemli bir sebebi var. Temmuz ayında yapılacak
olan KPSS 2012ye, sınav ücretini yatıramayacak yüz binlerce insan
girecek. Köyden sınav merkezlerine gidecek yol parasını
bulamayan insanları mağdur ettikten sonra, yapacağınız
atamanın hiçbir anlamı yok. Şu anda, KPSS 2010 sonuçlarına
göre atama bekleyen ve geçen yıl için 55 bin öğretmen
atanacağı sözünü veren Millî Eğitim
Bakanlığının bu tarih düzenlemesini iyi yapmasını
tavsiye ediyorum. Temmuzda yapılacak sınavla ağustosta atama
yapacaksınız. Peki, haziranda bu atamayı yapsanız da iki
yıldır bu atamayı bekleyen öğretmenlerden bir
kısmını daha sevindirseniz kötü mü olurdu? Bunu, yüce Meclisin
değerlendirmesini istiyorum. Sayın Bakanım, bu işi
yapmanız lazım. Sadece öğretmenler değil, ziraat
mühendisleri, veteriner hekimler, iktisadi ve idari bilimler fakültesi
mezunları, fen-edebiyat fakültesi mezunları, 85-90 puanla iki
yıldır atama bekleyen binlerce genç, Temmuz 2012 tarihinde
yapılacak KPSS sınavına ya giremeyecekler ya girseler dahi eski
puanlarını alamadıkları ya da yeni katılan
mezunların daha yüksek puanlar alması nedeniyle herhangi bir işe
sahip olma şanslarını tamamen yitireceklerdir. Bu konu
önemlidir, bir kez daha Hükûmetin değerli yetkililerinin bunu
değerlendirmesini talep ediyorum.
İkinci konu, teşvikler
konusudur. Sayın Bakanım, bu teşviklerde illerin
dağıtımı adaletli olmamıştır. Şimdi
size çok somut bir örnek veriyorum: Ankaranın Şereflikoçhisar ilçesi
1inci bölge ama yanı başındaki Akhisar 5inci bölge.
Ankaranın Şereflikoçhisar ilçesine yatırım yapacak
sanayicinin suçu nedir Değerli Bakanım? Şimdi, iki komşu
ilin birini 5 yapıyorsunuz, birini 1 yapıyorsunuz, diğer
taraftan daha önce binlerce göç vermiş birçok ili yok saydınız, 3üncü,
4üncü bölge yaptınız. Örneğin, Kütahya ili daha önce 4 bölgeden
3üncü bölgedeyken, şimdi 6 bölgeden 4e düşürüldü, hakkını
kaybetti. Manisayla İzmir: İzmir 1inci bölge, Manisa 3üncü bölge.
Şimdi, İzmire yatırım yapacak vatandaş hangi
cesaretle Manisayı bırakıp da İzmirde yapacak. Böyle bir
teşvik sistemi olur mu?
Sonra, sosyoekonomik
gelişmişlik göstergelerini niye açıklamıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK (Devamla) -
Açıklayın da bir görelim. Dolayısıyla, kapanın elinde
kaldı teşvik sistemi.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Işık, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
42nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 42nci madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 1 üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının geçici madde 1in Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanğlu Aydın
Ayaydın Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul İstanbul İzmir
Orhan
Düzgün Bülent
Kuşoğlu Mahmut
Tanal
Tokat Ankara İstanbul
Müslim Sarı
İstanbul
BAŞKAN Sayın Komisyon
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜRREYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Sarı konuşacaklar.
BAŞKAN Sayın Sarı,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MÜSLİM SARI (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle vurgulamak istediğim
şey şudur ki: Hükûmetin, içinden geçtiğimiz kriz dönemi boyunca
en çok övündüğü konu mali disiplin. Türkiye'nin eğer başka
birtakım ülkelerden, özellikle gelişmekte olan ülkelerden ve
gelişmiş ülkelerden bir farkı varsa bugün içinde yaşadığımız
dönem boyunca, iki tane temel hikâyesi olduğunu söylemektedir Hükûmet, bu
ülkelerden farklı olarak Türkiye'nin ayrı bir hikâyesinin
olduğunu söylemektedir.
Bunlardan birincisi: Türkiye'nin
bankacılık sistemi sağlamdır. İşte, dünyadaki
bütün bankalar batarken Türkiyedeki bankalar batmamıştır. der.
Gerçekten de öyle, biz çürük domatesleri 2001de bedelini halka ödeterek
ayıkladığımız için bugün böyle bir durum var.
İkincisi de Türkiyede bir mali
disiplin vardır. Türkiye'nin borçlarının millî gelire oranı
aşağılara doğru düşmektedir. Dolayısıyla,
Türkiye'nin ayrıksı bir hikâyesi vardır. der ve mali disiplinle
çok övünür. Gerçekten de 2001 krizinden sonra Türkiye ekonomisinde
bardağın dolu tarafına baktığımız zaman
gördüğümüz şeylerden birinin mali disiplin olduğunu görürüz.
Ancak son zamanlarda mali disiplin konusunda bu disiplinin zedelendiğine
ilişkin birtakım değerlendirmeler yapılmaktadır.
Geçmiş dönemde özellikle görev zararlarından ve koşullu
yükümlülüklerden çok çekmiş olan Türkiye, yeni koşullu yükümlülükler
yaratması muhtemel olan birtakım yasaları ardı ardına
önümüze getirmektedir. Örneğin bunlardan biri, geçtiğimiz aylarda bu
Parlamentodan geçirilen yap-işlet-devret projelerinde özel sektörün elde
ettiği dış borçların ödenmemesi durumunda hazine garantörlüğüyle
ödenmesini meşru hâle getiren yasada olduğu gibi, yeni koşullu
yükümlülüklerin yaratıldığını görüyoruz. Mali disiplin
açısından en önemli olan şeylerden birisi mali saydamlıktır,
şeffaflıktır. Eğer bütçeye baktığımız
zaman bütçenin bütün kalemlerini göremiyorsak, birtakım koşullu
yükümlülükler varsa, bazı hesaplar bütçe dışında
izleniyorsa o zaman siz bütçe büyüklükleri üzerinden ne kadar ciddi mali
kurallar koyarsanız koyun orada mali disipline ulaşma şansınız
yoktur. Dolayısıyla mali disiplinin olmazsa olmazlarından biri
şeffaflıktır, saydamlıktır.
Şimdi, önümüze gelen yasaya
baktığımız zaman bu yasanın saydamlık konusunda
mali disiplinde bir gedik açtığını görüyoruz. Bu 42nci
maddenin geçici 1inci maddesinde aynen şu söyleniyor: Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demir Yollarının Ulaştırma
Bakanlığından olan alacakları
karşılığı Maliyeye olan borcu terkin ediliyor. Ancak
ilginç olan bütçenin gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin
terkin ediliyor.
Şimdi, bu yola neden
başvuruluyor, bunu anlayabilmiş değiliz. Biz hep beraber bir
bütçe yaptık ve 2012 yılının bütçesini geçmiş
yılın sonbaharında, biz, kış aylarında buradan
geçirdik. Dolayısıyla her bir bakanlığın, her bir kamu
kurumunun bütçeyle ilişkilendirilmiş olan hesaplarını hep
beraber değerlendirdik ve bir yetki verdik Parlamento olarak. Şimdi
böyle bir yetki varken ve böyle bütçe kalemleri Parlamentonun onayından
geçilmişken bütçenin gelir ve giderleriyle ilişkilendirilmeyen bir
terkin işlemine niçin gerek duyulduğunu anlayabilmiş değiliz.
İkincisi: Bu şekilde
yapılan terkin işleminin miktarı nedir? Bununla ilgili de
açıklama istiyoruz. Bu uygulamanın bütçenin
şeffaflığı ilkesine aykırılık teşkil
ettiği çok açıktır ve özellikle şeffaflık ilkesi
açısından geçmişte çok ağır bedeller ödenmiş
olduğu göz önünde bulundurulduğunda bununla ilgili bir
açıklamaya ihtiyaç vardır diye düşünüyorum ve Sayın
Bakandan bu konuya ilişkin niçin böyle bir değerlendirmeye ihtiyaç
duyulduğunu ve bu şekilde ne kadar bir terkin
yapıldığını öğrenmek istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Sarı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Geçici 1inci
madde kabul edilmiştir.
Madde 43ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 44ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bu şekilde, tasarının
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Sayın Kamer Gençin oyunun rengini
belli etmek üzere söz talebi var.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Yok.
BAŞKAN Kendisi burada yok.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir. Açık oylamanın şekli hakkında Genel
Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum
ve bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen iki dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak
sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadıyla imzasını da taşıyan oy pusulasını,
yine oylama için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmasını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı |
: |
229 |
|
Kabul |
: |
205 |
|
Ret |
: |
24 |
Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur |
Kâtip
Üye Muhammet
Rıza Yalçınkaya Bartın |
BAŞKAN Tasarı
kanunlaşmıştır; hayırlı, uğurlu
olmasını diliyorum.
Sayın Bakan kısa bir
teşekkür konuşması yapmak istiyorlar.
Buyurun efendim, yerinizden.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; gerçekten teşvik ve benzeri birçok önemli unsuru içeren
çok önemli bir tasarı sizlerin katkılarıyla, destekleriyle, çalışmalarıyla
kabul edilmiştir. Gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda gerekse bugünkü
çalışmalarda katkısı olan bütün arkadaşlarıma ama
özellikle muhalefet partisinden arkadaşlarıma -ki gerçekten çok
önemli katkıları oldu, bu aşamada bile birtakım
düzeltmelerde bulunduk- kendilerine çok teşekkür ediyorum.
Tasarının ülkemize hayırlara vesile olmasını temenni
ediyorum. Sağ olun, var olun.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 4üncü sırada yer alan, Hazine
Müsteşarlığı Tarafından Temsil Edilen Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından Temsil
Edilen Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Hazine Müsteşarlığı Tarafından
Temsil Edilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı
Tarafından Temsil Edilen Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti
Arasındaki Borç Silme Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/595) (S. Sayısı: 249)
(x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 249 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen? Yok.
Olmadığına göre
maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI TARAFINDAN TEMSİL
EDİLEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
MALİYE BAKANLIĞI TARAFINDAN TEMSİL EDİLEN KIRGIZ
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDAKİ BORÇ SİLME ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 1 Aralık 2011 tarihinde
Bişkekte imzalanan Hazine Müsteşarlığı
Tarafından Temsil Edilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye
Bakanlığı Tarafından Temsil Edilen Kırgız Cumhuriyeti
Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz
isteyen? Yok.
1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
isteyen? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın şeklinin cihazla olmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İki
dakika süre veriyorum.
Oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Hazine Müsteşarlığı
Tarafından Temsil Edilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye
Bakanlığı Tarafından Temsil Edilen Kırgız
Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık
oylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı |
: |
215 |
Kabul |
: |
215 (x) |
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Muhammet
Rıza Yalçınkaya
Burdur Bartın
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, sözlü soru
önergeleriyle, alınan karar gereğince, Sayıştayda açık
bulunan 5 üyenin seçimini yapmak, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
üzere 5 Haziran 2012 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 00.06