TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
115inci
Birleşim
5
Haziran 2012 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler
tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Nazım Hikmet ve Ahmed Arifin ölüm yıl
dönümlerine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebatinin, Dünya
Çevre Gününe ilişkin gündem dışı konuşması ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
3.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydanın,
Dünya Çevre Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Diyarbakırın Lice ilçesinde 2 askerin şehit olmasına ve
Dünya Çevre Gününe ilişkin açıklaması
2.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının,
Diyarbakırın Lice ilçesinde 2 askerin şehit olmasına ve
Dünya Çevre Gününe ilişkin açıklaması
3.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Diyarbakırın Lice ilçesinde 2 askerin şehit olmasına ve 5
Azerbaycan askerinin şehit edilmesi nedeniyle Ermenistanın
kınanması gerektiğine ilişkin açıklaması
4.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin, 5 Haziran Dünya Çevre Gününe ilişkin
açıklaması
5.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Malatyanın çevre sorunlarına ilişkin açıklaması
6.- Muş Milletvekili Demir Çelikin, 5 Haziran Dünya
Çevre Gününe ilişkin açıklaması
7.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
cıva zehirlenmesi vakaları nedeniyle Millî Eğitim
Bakanlığının laboratuvarı olmayan okullara cıva
gönderme uygulamasına son vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
8.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
İstanbulda Eskihisar-Topçular arasındaki arabalı vapur ücretine
20 TL fazla ödeme yapan özel araçların öne alınması
uygulamasına son verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün,
ÖSYMnin LYSye birkaç hafta kala puanların hesaplanmasında
ağırlıklı ortaöğrenim başarı
puanını kaldırmasının haksızlıklara sebep
olduğuna ilişkin açıklaması
10.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğanın,
İstanbula yapılacak üçüncü köprünün çevreye vereceği zararlara
ilişkin açıklaması
11.- Isparta Milletvekili Ali Haydar Önerin, Eğirdir
Gölü Özel Hüküm Belirleme çalışmaları
sonuçlanmadığı için koruma-kullanma dengesinde adaletsizlik
olduğuna ve bu çalışmanın ne zaman
sonuçlanacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
12.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin,
geçen yıl biber gazından hayatını kaybeden Metin Lokumcuya
ve Hükûmetin enerji, konut, tarım ve ulaşım politikalarıyla
insanlarımızın yaşam alanlarını,
doğayı, tarihî ve kültürel dokuyu katlettiğine ilişkin
açıklaması
13.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, çevreye karşı duyarlı olunması
gerektiğine ve ülkemizin her yerinde olduğu gibi Doğu
Karadenizde de doğanın katledildiğine ilişkin
açıklaması
14.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
ülkemizdeki yenilenebilir ve temiz enerji yatırımlarına daha
fazla katkı yapılması gerektiğine ve İhlas Finans
Kurumu bünyesinde hesabı bulunan vatandaşların sorunlarına
ilişkin açıklaması
15.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Hükûmetin
dış politikasında değişiklik yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Amasya Milletvekili Ramis Topalın,
Amasyanın Yeşildere köyünde yaşanan dolu felaketi nedeniyle
çiftçilerin zor durumda olduğuna ve Yeşilırmak Vadisindeki HES
projelerine ilişkin açıklaması
17.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın,
Hükûmetin yapay gündem oluşturmak yerine terörle etkin mücadele etme
noktasında kararlılıkla bu işin üzerine gitmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, Van, Ağrı, Bitlis ve Muşta
şeker pancarı üreticilerinin zor durumda olduğuna ve söz
verilmesine rağmen borçlarının ertelenmemiş olduğuna
ilişkin açıklaması
19.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün
Yılmazın, ülkemizde pek çok çevre talanı
yaşandığına ve Uşak Ulubey
Kışladağdaki altın madeni işletmesinin çevreye
verdiği zararlara ilişkin açıklaması
20.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın,
Iğdırın çevre sorunlarına ilişkin
açıklaması
21.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşinin,
Melet Irmağının bir maden ocağı tarafından
zehirli atık bırakılmak suretiyle kirletildiğine ve bu
çevre felaketinin önlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
22.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının,
Hükûmetin kriz ekonomisi uyguladığına, Ziraat
Bankasının çiftçilere verdiği kredinin düşürüldüğüne
ve bu nedenle çiftçilerin mağdur olduğuna ilişkin
açıklaması
23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Kars Havaalanındaki
VIP uygulamasına ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, (6/505, 6/1065, 6/710, 6/1787) esas numaralı sözlü
sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/49)
2.- İstanbul Milletvekili
Harun Karacanın, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/50)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, (2/27) esas
numaralı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/51)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça ve 21 milletvekilinin, tarım girdi maliyetlerindeki
artışların nedenlerinin, tarımda yarattığı
olumsuz etkilerin ve ekonomik zararların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/301)
2.- İstanbul Milletvekili
Faik Tunay ve 21 milletvekilinin, üniversitelerin iktisadi ve idari bilimler
fakültelerinden mezun olan ya da hâlen okumakta olan öğrencilerin sosyal,
toplumsal ve psikolojik problemlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/302)
3.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken ve 20 milletvekilinin, Bingöl ili Yayladere ilçesinin altyapı,
hizmet ve sağlık problemlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/303)
C) Tezkereler
1.- Kazakistanın 7-8 Haziran
2012 tarihlerinde Astanada düzenlemeyi planladığı
"AİGK/CICA Üye Devletlerin Gençlik Politikaları: Birlikte
Geleceği İnşa Etmek" başlıklı
uluslararası gençlik konferansına İstanbul Milletvekili ve TBMM
Kâtip Üyesi Muhammet Bilal Macit'in katılmasına ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/888)
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, gündemdeki sıralama
ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve 5
Haziran 2012 Salı günkü birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesine ilişkin önerisi
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda
açık bulunan üyeliğe seçim
B) Sayıştay Üyeliklerine Seçim
1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim
(S.Sayısı : 260)
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/486) (S. Sayısı: 233)
3.- İzmir EXPO Alanı Hakkında Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/613) (S. Sayısı:
262)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Antalya Milletvekili Gürkut Acarın, Antalyada bir
futbol stadı yapılıp yapılmayacağına ve bunun
için tahsis edildiği iddia edilen araziye ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/5779)
2.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akovanın, Kaz Dağlarında maden aranması için verilen
izinlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/6478)
3.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, KYKda bir
şiir dinletisine katılım konusunda memurlara baskı
yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/6520)
4.- Antalya Milletvekili Gürkut Acarın, son on
yılda çeşitli disiplin cezalarına çarptırılan
üniversite öğrencilerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/6521)
5.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, kamu
yararına olduğuna karar verilen reklamlarda kullanılan logoya ve
bu reklamların konularına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/6582)
6.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, 2011
yılı hac organizasyonu için ayrılan ihtiyaç akçesi
miktarına ve 2012 yılına devredilen ihtiyaç akçesi bulunup
bulunmadığına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı
(7/6587)
7.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, KYKya
borçlu öğrencilerin borçlarını ödemelerinde kolaylık
sağlanmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/6588)
8.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin,
Kocaeli-Dilovasında hava kirliliğine ve kansere neden olan
işyeri ve fabrikaların denetimine ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/6601)
9.- Bursa Milletvekili Necati Özensoyun,
BOTAŞ-BİL Genel Müdürüyle ilgili bazı iddialara ve doğal
gaz fiyatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/6610)
10.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, elektrik
dağıtım şirketlerinin denetimlerinin yetersiz
kaldığı iddialarına ve tarımsal sulamayı
zamanında yapamayan çiftçilerin mağduriyetine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/6612)
11.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
ülkemizde faaliyet gösteren bankalara ve çeşitli banka işlemlerinin
ücretlendirilmesinden kaynaklanan mağduriyete ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı (7/6708)
12.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, 2002-2012 yılları arasında görev yapan
personele ve yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/6714)
13.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Başbakanlık bünyesindeki özürlü personele ve yapıların
erişime uygun hale getirilmesine ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/6716)
14.- İstanbul Milletvekili İhsan Barutçunun,
Vakıflar Genel Müdürlüğünün öğrencilere verdiği burslara
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/6717)
15.- Adana Milletvekili Turgay Develinin, TRTnin reklam
gelirlerine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınçın cevabı (7/6718)
16.- Adana Milletvekili Turgay Develinin, TRT Kanunu
uyarınca toplanan geçici danışma kurullarına ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/6719)
17.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebinin,
Basın İlan Kurumu verilerine göre resmi reklam verilmesindeki
şartlara ve resmi reklamların maliyetine ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/6720)
18.- Manisa Milletvekili Sakine Özün, özelleştirilen
işletmelerde işçilerin aldıkları ücretle
bordrolarının farklı olduğu iddialarına ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/6755)
19.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahyada moloz dökülmesi için ayrılan sahaya çöp ve çeşitli
atıkların döküldüğü iddialarına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/6763)
20.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneşin,
Kocaelide hava kirliliğine ve alınması gereken önlemlere
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/6765)
21.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın,
İzmit-Entegre Çevre Projesi kapsamındaki projeleri üstlenen
İZAYDAŞla ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6766)
22.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydarın, 10
numaralı yağ olarak adlandırılan yağların
üretimi, satışı ve denetimine ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6767)
23.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlık bünyesindeki özürlü personele ve yapıların erişime
uygun hale getirilmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6768)
24.- Bursa Milletvekili Sena Kalelinin, Bursada tarım
arazilerinin ve su kaynaklarının konut alanına çevrilmesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/6770)
25.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, TÜPRAŞ
bacalarından çıkan dumanın sebep olduğu zararların
giderilmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6771)
26.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
Ermenistandaki Metzamor Nükleer Santralinde olası bir kazanın yol
açabileceği sorunlara ve alınan önlemlere ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/6782)
27.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün,
elektrik faturalarına yansıtılan çeşitli bedel kalemlerine
ve elektriğe yapılan zam oranına ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/6783)
28.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
Balıkesirde Akarsu Göleti içinde bulunan yüksek gerilim
hattının taşınması ihtiyacına ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/6784)
29.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlık bünyesindeki özürlü personele ve yapıların erişime
uygun hale getirilmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/6786)
30.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlunun,
İrandan ham petrol alımının azaltılmasına ve
alternatif ham petrol kaynağının maliyeti
artıracağı iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/6787)
31.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün,
Hazinenin özel mülkiyetindeki malların satışına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/6845)
32.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin,
Akköy 2. HES Projesinin çevreye verdiği zararlara ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/6973)
33.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Bakanlıkta
son beş yıl içerisinde müşavir kadrosuna atanan personele
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı (7/6982)
34.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycının,
Konyanın teşvik planında 2. Bölgeye dahil edilmesine
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı (7/6983)
35.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
EÜAŞ Tunçbilek Termik Santrali İşletme Müdürlüğünde
çalışan taşeron işçilerinin yaşadığı
iddia edilen sorunlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/6984)
36.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
2002-2012 döneminde EÜAŞ Tunçbilek Termik Santralinde üretilen elektrik
enerjisine ve üretim esnasında yaşanan sorunlara ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/6985)
37.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Bakanlıkta
son beş yıl içerisinde müşavir kadrosuna atanan personele
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/6986)
38.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
elektrik faturalarındaki kayıp kaçak bedellerinin gizlendiği
iddialarına ve bedeli ödeyen vatandaşların mağduriyetinin
giderilmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/6987)
39.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın, Amasrada üretimi yapılan kömürün analiz
değerlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı
(7/6988)
40.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Artvinde elektrik dağıtımında ve faturaların son
ödeme tarihlerinde yaşanan sorunlara ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/6989)
41.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, iletim ve
dağıtım gerilimi seviyesindeki şebeke kayıp
oranlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/6991)
42.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, elektrik
özelleştirmeleri sonucu vatandaşın pahalıya elektrik
tükettiği iddiasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/6995)
43.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, elektrik
dağıtımın özelleştirmelerine ve sonuçlarına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/6996)
44.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, elektrik kesme
ve bağlama bedellerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/6997)
45.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, elektrik
dağıtım şirketlerince belirlenen sayaç sökme ve takma
bedellerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/6998)
46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, elektriğe yapılan zamlara ve kaçak elektrik
kullanımına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/7003)
47.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, 2002-2012 yılları arasında TBMM
Başkanlığı İdari Teşkilatında
çalışan personele ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Mehmet Sağlamın cevabı (7/7045)
48.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün,
Başbakanın bir açıklamasına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/7150)
49.- Antalya Milletvekili Tunca Toskayın, 2003-2012
yılları arasında Antalyada yabancı gerçek ve tüzel
kişilere satışı yapılan taşınmazlara
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/7176)
50.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Simav
depremi nedeniyle yaşanan mağduriyete ve yapılan
çalışmalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/7179)
51.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Simav
depremi nedeniyle yaşanan mağduriyete ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/7181)
52.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın, Bakanlık
müşavirliği kadrosuna yapılan atamalara ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/7182)
53.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının,
2002-2012 yılları arasında yapılan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
(7/7185)
54.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın, 2011
yılında Gürcistan ve Irakla olan ihracat ve ithalat miktarına
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı (7/7186)
55.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Seyitömer Termik Santraline ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/7187)
56.- Niğde Milletvekili Doğan Şafakın,
bir köyün elektrik borcu nedeniyle kesilen içme suyuna ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/7310)
57.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, TBMM Tören
Salonunun tahsisine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Mehmet Sağlamın cevabı (7/7341)
58.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, iade
edilen bir soru önergesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Mehmet Sağlamın cevabı (7/7822)
05 Haziran 2012 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara),
Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115inci
Birleşimini açıyorum.
III.-
Y O K L A M A
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Nazım Hikmet ve Ahmed Arifin ölüm yıl
dönümleri münasebetiyle söz isteyen Muş Milletvekili Sırrı
Sakıka aittir.
Buyurunuz
Sayın Sakık.
Sayın
milletvekili arkadaşlarımız, lütfen, biraz sessiz olursak
kürsüdeki milletvekili arkadaşımızı daha rahat
duyabileceğiz.
Buyurunuz
Sayın Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Nazım Hikmet ve Ahmed Arifin ölüm yıl
dönümlerine ilişkin gündem dışı konuşması
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, size de teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için.
Benim,
tabii, Nazım Hikmet ve Ahmed Arifle ilgili gündem dışı söz
talebim olmuştu ama bugün Dünya Çevre Günü
Sayın
Başkan, uğultudan konuşamıyoruz.
BAŞKAN
Buyurunuz efendim, siz devam ediniz, sayın milletvekillerimiz sizi dinleyeceklerdir.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Bugün Dünya Çevre Günü, benim doğama, dünyama
karışmayan, Türkiyenin dört bir tarafında direnen,
doğayı koruyan ve kollayan, gece gündüz kendi doğası için
mücadele eden herkese buradan sevgilerimizi ve dayanışma duygularımızı
iletiyorum.
Sevgili
arkadaşlar, Nâzım Hikmet ve Ahmed Arif -Ahmed Arif 2 Haziran 1991de,
Nâzım da 3 Haziran 1963te yaşamını yitirdi- ikisi de
ülkemizin önemli şairlerinden, ikisi de bu ülkede ülkelerini sevdikleri
için, daha özgür bir ülke için çok ağır bedeller ödeyen iki
şair.
Nâzım
uzun yıllar yaşamını cezaevinde geçirdi, on iki yıl
yedi ay bilfiil cezaevinde kaldı. Cezaevinde kaldığı
dönemlerde büyük haksızlıklarla karşı karşıya
kaldı ve Nâzımın yakınlarına selam verenler bile
soruşturmaya alındı. Nâzım bir gün bunları protesto
etmek amacıyla iki kutu ilaç alır ve doktorlar onu götürür, midesini
yıkarlar. Sonra döner doktora der ki: Bu çocukluğumu lütfen kimseyle
paylaşmayın. İçimdeki çocuk böyle emrediyordu. Böyle bir
şair ve bu ülkede uzun yıllar yaşamını cezaevinde
geçirdi. Cezaevinden çıktıktan sonra da sürgün hayatı
başladı, 1963te bir kalp krizi sonucu Moskovada
yaşamını yitirdi.
Yine,
Ahmed Arif de bu ülkede haksızlıklara karşı, Kürtlere
uygulanan politikalara karşı dik durduğu için cezayla
İki
yıl ceza veriliyor, Ahmed Arif tutuklanıyor ama ne hikmetse,
İnfaz Yasası bile uygulanmadan tam otuz sekiz ay cezaevinde
kalıyor.
Ahmed
Arif bir şiirinde -ikisi de bu ülke sevdalısı- şöyle diyor:
Adiloş Bebem,
Doğdun,
Üç
gün aç tuttuk
Üç
gün meme vermedik sana
Adiloş
Bebem,
Hasta
düşmeyesin diye,
Töremiz
böyle diye,
Saldır
şimdi memeye,
Saldır
da büyü...
Bunlar,
Engerekler
ve çıyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza,
ekmeğimize
Göz
koyanlardır,
Tanı
bunları,
Tanı
da büyü...
Bu,
namustur
Künyemize
kazınmış,
Bu
da sabır,
Ağulardan
süzülmüş.
Sarıl
bunlara
Sarıl
da büyü.
Ve
Nâzım da şöyle diyor:
Günler
ağır.
Günler
ölüm haberleriyle geliyor.
Düşman
haşin, zalim ve kurnaz.
Ölüyor
çarpışarak insanlarımız,
Halbuki
nasıl hakketmişlerdi yaşamayı.
Ölüyor
insanlarımız,
Ne
kadar çok.
Sanki
şarkılar ve bayraklarla,
Bir
bayram günü nümayişe çıktılar.
Öyle
genç ve öyle fütursuz...
Günler
ağır.
Günler
ölüm haberleriyle geliyor.
En
güzel dünyaları yaktık ellerimizle
Ve
gözümüzde kaybettik ağlamayı.
Bizi
bir parça hazin ve dimdik bırakıp gözyaşlarımız
gittiler
Ve
bundan dolayı biz unuttuk bağışlamayı...
Varılacak
yere kan içinde varılacaktır.
Ve
zafer artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar
Tırnakla
sökülüp koparılacaktır...
Şimdi,
bu iki büyük şairimizi rahmetle anıyorum. Aslında, ikisinin
yazdığı bu şiirler, bu dörtlükler günümüze o kadar çok
uygun ki hepimizi bir göreve davet ediyor: Günler ağır ve hepimizin
birleşmesi lazım. Kime karşı? Faşizme karşı.
Kime karşı? Halka kan kusturanlara karşı Türkiye demokrasi
güçlerinin birlik günüdür.
Ben
bu şairlerimizin ruhuna, halkımızın ve muhalefet gücünü
yükselten Türkiye demokrasi güçlerinin birlik oluşturmasını
diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (BDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Sakık.
Gündem
dışı ikinci söz, Dünya Çevre Günü münasebetiyle söz isteyen
İstanbul Milletvekili Nureddin Nebatiye aittir.
Buyurunuz
Sayın Nebati.
2.- İstanbul Milletvekili Nureddin Nebatinin, Dünya
Çevre Gününe ilişkin gündem dışı konuşması ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
NUREDDİN
NEBATİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. 5 Haziran Dünya Çevre Gününü kutluyorum.
1972
yılında İsveçin Stockholm kentinde yapılan
Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında alınan bir kararla
5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi. Haziran ayının
ikinci haftasıyla başlayan haftayı okullarımızda da
Çevre Koruma Haftası olarak kutlamaktayız.
Son
dönemlerde hem küreselleşme hem de çevrenin korunması meselesi dünya
gündeminin en önemli konularındandır. Küreselleşmenin sonucu
olan ekonomik ve siyasal gelişmeler çevreyi önemli ölçüde etkilemektedir.
Çevrenin korunması konusundaki yoğun çalışmalar
küreselleşmeyle koşut giden bir çevresel
duyarlılığın artması için nesnel bir zemin
hazırlamaktadır. Çevre sorunları gittikçe çok daha fazla küresel
nitelik kazanmakta, aranan çözümlerin uluslararası ölçekte olması
istenmektedir. Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret Örgütü,
Birleşmiş Milletler gibi küresel ölçekli örgütler ile Avrupa
Birliği gibi ulus üstü aktörler çevre konusunda önemli
çalışmaları organize etmekte ve uygulamaktadır. Bu süreç
Türkiyeyi de etkilemektedir.
Türkiyede
uzun yıllar boyunca etkili bir çevre yönetimi sistemi
kurulamamış, doğal ve kültürel varlıklar ekonomik büyümenin
olumsuz etkilerine maruz bırakılmıştır. Sadece
ekonomik kalkınmayı odağa yerleştiren, özgül, ekolojik ve
çevresel koşulları dikkate almayan siyasi yaklaşımlar
benimsenmiştir. AK PARTİ, çevre politikaları konusunda
geçmişten gelen alışkanlıkları ve siyasi
yaklaşımları kırmış ve siyasi gündeme çevresel
farkındalık ve duyarlılık gibi o güne değin
üzerinde durulmamış yepyeni kavramlar dâhil etmiştir. Bu konuda
atılan ilk ve en önemli adımlardan biri sürdürülebilir
kalkınma kavramının siyasi gündeme ve iradeye dâhil
edilmesidir. Bu kavramın taşıdığı önem aynı
zamanda çevreye duyarlılık ve demokratik yönetim gibi unsurları
da içermesinden ileri gelir. Zira, sadece kişi başına düşen
geliri artırmak ve fiziki şartları iyileştirmek kaliteli
yaşam için yeterli değildir. İnsanların temel
gereksinimlerini karşılamak kadar çevre ve insan
sağlığını korumaya yönelik politikalar da önem
taşır. AK PARTİ, yüksek seviyeli ve bütünleşmiş çevre
koruma anlayışını hayata geçirmek amacıyla
çeşitli tasarılar yapmış ve önemli bir
kısmını da uygulamaya koymuştur. Bu doğrultuda, AK
PARTİ İktidarı, çevre yönetimi düzenini kökten değiştiren
çok sayıda uluslararası belgeye ve anlaşmaya da imza
atmıştır. Yeni yönetim yasaları, çevre yönetimi sisteminde
önemli etkiler yaratmıştır. Bir yandan yerel yönetimlerin
etkileri artırılırken bir yandan da katı atık sorunu,
içme suyu sağlanması gibi çevre ve insan
sağlığını ilgilendiren konularda doğrudan ve
hızlı bir şekilde çözüm üretmenin ve müdahale etmenin
koşulları da oluşturulmuştur.
AK
PARTİ İktidarı döneminde gerçekleştirilen uygulamalar ve
tasarılar, çevresel meseleleri gerek makro düzeyde gerekse mikro ölçekte
bütüncül bir yaklaşımla ele almaktadır. Yeniden düzenlenen Türk
Ceza Kanununda, çevre kirliliği ve imar kirliliğiyle ilgili cezai
yaptırımlar konulmuştur. Değişen şartlara uyum sağlamak
üzere hazırlanan Çevre Kanunu, sivil toplum kuruluşlarının
görüşleri de alınarak
yasalaştırılmıştır. Böylece, Türk hukuk sistemine
çağdaş standartta bir çevre anlayışı
kazandırılmıştır. Kentsel Dönüşüm Yasası
hazırlanırken kentsel çevrenin korunması
amaçlanmıştır. Ayrıca, sürdürülebilir kalkınma
anlayışı çerçevesinde, çevrenin korunmasıyla rekabet ve
sanayileşme arasında gerekli denge gözetilmiştir.
Doğal
kaynaklarımızı korumak ve gelecek nesillere aktarmak, AK
PARTİ İktidarının en temel hassasiyetleri arasında
olmuştur. Bu doğrultuda, su kaynaklarını kirlenmeye
karşı korumak için tüm sanayi ve belediyelere, Çevre Kanunu ile
atık sularını arıtma mecburiyeti getirilmiş ve bu
konuda ağır cezai yaptırımlar öngörülmüştür.
Çağımızın en büyük sorunlarından biri olan hava
kirliliğini önlemek amacıyla doğal gaz kullanımının
ülke genelinde yaygınlaşması sağlanmıştır.
İlave önlemler olarak da kentlerde temiz yakıt kullanılması
teşvik edilmiştir. Uluslararası teamüller ve teknolojik
gelişmelere uygun olarak bütün illerde hava kirliliği izleme
birimleri kurulmuş, ağaçlandırma faaliyetlerine çok büyük bir
hız verilmiştir. Sağlıklı ve güvenli konutların
temini de çevresel politikaların kapsamında ele
alınmıştır.
Konuşmamızda
da değindiğimiz çevresel duyarlılığın ve
farkındalığın artırılmasını hedef alan
bu kavramları küresel düzeyde gündeme taşıyan Dünya Çevre Günü
ve Çevre Koruma Haftasının ülkemizde çevre konusunda gerekli
bilinçlenmeyi teşvik eden yönü, AK PARTİnin çevre
politikalarıyla da bire bir örtüşmektedir. Çevreyi kirletmenin kendi
varlığımızı yok etmek anlamına geleceğini
herkese hatırlatarak tüm insanların çevreye duyarlı,
barış ve huzur içinde, kardeşçe yeşil bir dünyada
yaşaması umuduyla Dünya Çevre Gününü kutluyorum. Hepimize
yaşanabilir ve temiz bir çevrede mutluluk ve sağlık diliyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Nebati.
Gündem
dışı üçüncü söz, Dünya Çevre Günü münasebetiyle söz isteyen
Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydana aittir.
Buyurunuz
Sayın Soydan. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydanın,
Dünya Çevre Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı
MUSTAFA
SERDAR SOYDAN (Çanakkale) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Dünya Çevre Günü nedeniyle söz almış bulunuyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Bugün,
Uluderede yaşanan insanlık dramını; memur ve emekliye reva
görülen komik zamları; eğitim emekçilerinin, öğretmenlerimizin
maaşlarında, tatillerinde gözü olan tarihin ilk
başbakanını; perişan olan üreticiyi, esnafı, çiftçiyi,
köylüyü, emekliyi konuşmayacağız. Sağlıklı
nesiller yetiştirmek amacıyla başlanan süt kampanyasındaki
rezaleti, çocuklarımızın sağlığıyla
oynayanları konuşmayacağız. Cezaevlerinde adil
yargılanmayı bekleyen, tutukluluk süreleri cezaya dönüşmüş
aydınlarımızı, bürokratlarımızı, üniversite
öğrencilerimizi, gazetecileri, milletvekiline sahip çıkamayan
Parlamentoyu, milletvekiline sahip çıkamayan Parlamentoyu, milletvekiline
sahip çıkamayan Parlamentoyu da konuşmayacağız. Bugün,
insanlığın, her ne şartta olursa olsun
sağlıklı bir şekilde yaşamasını ve neslinin
devamı için gerekli olan suyumuzu, havamızı,
toprağımızı konuşacağız.
Değerli
milletvekilleri, tüm insanlığı tehdit eden çevre
sorunlarının başlıcaları, iklim değişmesi, ozon
tabakasının incelmesi ve hızlı nüfus
artışıdır. Bölgesel çevre sorunlarının ekosistemlerinin
tahribi ve biyolojik zenginliğin kaybolmasıdır.
Mahallî
çevre sorunları ise atık maddeler, çöpler, sanayi ve kimyasal
atıklardır; hava kirliliği, çarpık sanayileşme ve
kentleşmenin sonucudur. Suların kirlenmesi sanayi
atıklarından kaynaklanmaktadır. Dünyanın derisi olan
toprağın üst tabakası erozyonla yok olduğunda yenilenmesi
yüz yıllar alır. Erozyon sonucu her yıl 500 milyon ton verimli
toprağımız yani Kıbrıs Adası büyüklüğünde
toprağımızı kaybetmekteyiz. Bu dehşet verici tabloya
artık dur demek zorundayız. Gerekli tedbirleri almaz isek,
yaşadığı toprağı, içtiği suyu, soluduğu
havayı acımasızca kirleten, kendini yok eden canavarlara
dönüşeceğiz.
Dünyanın
oksijen deposu cennetmekân Kaz Dağlarını, Marmara
Denizi'ni, Ege ve Akdeniz
kıyılarını, Karadeniz'in eşsiz bitki örtüsünü yok
edeceğiz, kaybedeceğiz.
Üzülerek
ifade ediyorum ki hiçbir Hükûmet yetkilisinden, özellikle Sayın
Başbakandan on yıldır çevre konusunda bir eylem, söz ve vaat
duymuyoruz. Her konuda sözü olan Sayın Başbakan, acaba çevre
konusunda söylenecek olan şeyleri uluslararası maden
şirketlerine mi bıraktı, yoksa çevreyi düşünmek ve korumak
yerine kendi çevresini mi koruyup kolluyor?
Sayın
milletvekilleri, bugün doğayı, Çanakkaleyi, Kaz Dağlarını
korumak ve kollamak için hiçbir kişisel menfaat gözetmeden sokaklara
dökülenler, Çanakkale Söğütalan, Şahinli, Kuşçayırı,
Kızılelma, Evciler, Halilağa köylüleri ve çevrede yaşayan
Çanakkaleliler, Balıkesirliler, onlar çocuklarına, torunlarına
yaşanabilir bir çevre bırakmak isteyen duyarlı insanlar;
onların yanında Başbakan yok, temsilcileri yok. Karadenizde
bitki örtüsünü yok eden, plansız ve denetimsiz işleyen ve
yanlış yerlere kurulan HESlerin mücadelesini veren Karadeniz
insanının yanında Hükûmet yok. Erzurum Tortum'da Nafiye
teyzenin, Leylanın yanında Hükûmet yok. Bugün
karşımızda, havasına, suyuna, toprağına sahip
çıkanları asker dipçiğiyle, polis copuyla karşılayan,
çevre eylemcilerini cezaevlerine dolduran bir Hükûmet var.
Çözüm
yok mu? Elbette var. Çözüm, sürdürülebilir kalkınma
anlayışı çerçevesinde şekillenen iklim
değişikliği politikaları üreterek insan-çevre
ilişkisini bütünsel bir yaklaşımla ele almaktır. Çözüm,
toplumların çevre ile uyumlu bir şekilde kalkınması ve
gelişmesi gerekliliğini ön plana almaktır. Çözüm, tüm çevre
gönüllüleriyle birlikte hareket etmek, onları dinlemektir.
Temiz
ve sağlıklı havanın, suyun ve toprağın
bulunmadığı, sağlanamadığı yaşam
alanlarımızda teknolojiden, gelişmeden, medeniyetten bahsetmek
mümkün değildir. Uygar toplumlar, içtiği suyu, soluduğu
havayı, beslendiği toprağı kirletmeyen, koruyan
toplumlardır.
Gelin
hep birlikte, hemen
şu anda harekete geçelim. Özellikle bilmenizi ve yaşamın her
anında herkesin hatırlamasını istiyorum: Geciktiğimiz
her bir dakikada
Hepinize
saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Soydan.
Gündem
dışı konuşmalara Hükûmet adına Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar cevap verecektir.
Buyurunuz Sayın
Bayraktar.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle, 5 Haziran
Dünya Çevre Gününüzü tebrik ediyorum. Daha güzel bir Türkiye ve dünya için
çalışma ve gayretlerimizin artarak devam edeceği ifadesiyle,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, çevreyle ilgili uluslararası politikaların dönüm
noktası olarak kabul edilen ve 5 Haziran 1972 tarihinde
gerçekleştirilen Stockholm Konferansında, 5 Haziran Dünya Çevre
Günü olarak ilan edilmiştir. Kırk yıl ince bugün ilan edilen
Dünya Çevre Günü, ülkemizde ve dünyada çevrenin korunması ve
sürdürülebilirliğinin sağlanması gayesiyle evrensel
bilinçlendirme günü olarak kabul edilmiştir.
Her yıl
Birleşmiş Milletler Çevre Programı yani UNEP tarafından
Dünya Çevre Gününün ana teması
belirlenmektedir. Bu yılki ana tema Yeşil ekonomi sizi kapsıyor
mu? şeklindedir. Bu sloganla, Birleşmiş Milletler Çevre
Programı, yeşil ekonominin günlük hayatımızda nerede yer
aldığı ve yeşil ekonomi aracılığıyla
kalkınma için gerekli sosyal, ekonomik ve çevresel sonuçların ne
olacağıyla ilgili değerlendirmeleri yapmak için herkesi davet
etmektedir.
Peki,
biz Türkiye olarak yeşil ekonominin neresindeyiz? Yeşil büyüme
kriterleri doğrultusunda İklim Değişikliği Eylem
Planımızı enerji, sanayi, ormancılık, tarım,
binalar, ulaştırma, atık ve iklim değişikliğine
uyum odak konuları olmak üzere sekiz başlık altında
birleştirdik.
Ayrıca,
ülkemiz sera gazı emisyonlarının kontrolü kadar Akdeniz
havzasında yer alan hassas konumu nedeniyle iklim
değişikliğine uyum konusu da bizim için çok önemlidir. Bu
çerçevede, İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem
Planımızı tamamladık. Kyoto Protokolünün emisyon ticareti
mekanizmalarından yararlanmasak da gönüllü karbon piyasasında yüz
yetmişin üzerinde proje geliştirdik. Projelerimizin çoğu
hidroelektrik, rüzgâr ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji
alanlarıdır.
2012
sonrası dönem için karbon piyasasının oluşturulması
sürecinde aktif rol oynayacağız. Bu konuda öncü yirmi beş
devletin Dünya Bankası aracılığıyla bir araya geldiği
karbon piyasasına hazırlık ortaklığı
oluşumunda yer almaktayız. Bu ortaklık sayesinde hem ihtiyaç
duyduğumuz kapasite geliştirme faaliyetleri için hibe kaynaklara
erişim imkânına sahip olacağız hem de ülkenin karbon
varlıklarının azami değerinden işlem görmesi için
gerekli çalışmaları yapma fırsatını elde
edeceğiz. Bakanlığımızca oluşturulan karbon
sicili ile yıllık yaklaşık 12 milyon ton civarında
karbondioksit azaltımı gerçekleştirdik.
Hızla
gelişen dünyamızda katı, sıvı ve gaz atıklar,
çevre kirliliği ve ekolojik tahribat her ülkenin ortak sorunu olarak
karşımızı çıkmaktadır. Çevre kirliliğinin
artışı karşısında ekosistemin kendini yenileme
kapasitesi her geçen gün daha da yetersiz kalarak doğal denge bozulmakta
ve bunlara bağlı olarak iklim değişmesi gibi pek çok çevre
sorunu yaşanmaktadır. Bu nedenle yeni yüzyılda insanlık
için hedef, herkesin ve gelecek nesillerin sağlıklı bir çevrede
yaşama ve doğal kaynaklardan yararlanma hakkına sahip
olabilmesidir. Bu hedefe ulaşmak için tüm insanlığın
gerekli tedbirleri alması gerekmektedir. Örneğin, sanayicilerimizin
temiz üretim ilkesiyle çevreye duyarlı üretim yapmaları, bu ürünleri
tüketenlerin ise temiz tüketim bilinciyle hareket etmeleri, çevreye
duyarlı ürünleri tercih etmeleri önem arz etmektedir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, çevrenin korunması kapsamında yapılan
yatırımlara yönelik olarak bazı yanlış
algılamaların da düzeltilmesi gerektiğine inanmaktayız.
Çevrenin korunması kapsamında yapılacak 1 birim harcama 2 birim
fayda temin etmektedir. Ayrıca uluslararası ticarette çevreye zarar
vermeyen, temiz üretim yapan sanayi tesislerinin rekabet gücü de
fazlasıyla artmaktadır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, son yıllarda ülkemizin sahip olduğu sosyoekonomik
dinamizm ve kalkınma ivmesine paralel olarak sürdürülebilir
kalkınmanın en önemli bileşenlerinden olan çevre konusundaki
mevzuat ve uygulamalarda da önemli gelişmeler yaşanmış ve
birçok konuda önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir.
Doğal kaynaklarımızın akıllıca yönetilerek gelecek
kuşaklara yaşanılabilir bir çevrenin bırakılması
için ciddi çaba harcamaktayız. Çevre konusu artık yöresel ve bölgesel
olmaktan çıkmış, evrensel bir boyut kazanmıştır.
Günümüzde tüm insanlığın bugününü ve yakın geleceğini
önemli ölçüde etkileyen çevre sorunları artık dünyada farklı
sosyal ve siyasal özelliklere sahip ülkelerin üzerinde
anlaştıkları ve anlaşmak zorunda kaldıkları
önemli bir konu hâline gelmiştir. Ancak dünyamızın pek çok yerinde
hâlâ savaşlar yaşanmakta ve kaynakların büyük bir
kısmı bu uğurda harcanmaktadır.
Bizim,
Türkiye olarak kültürümüzde ve inancımızda var olan temizlik
kavramını öncelikle bizlerin tam anlamıyla benimsemesi ve bu
sayede dünyaya model olmamız mümkündür. Atık, atık su, hava,
deniz, kimyasallar, gürültü, iklim değişikliği gibi çok
değişik alt sektörlerde yapılan birçok faaliyetlerimiz
bulunmaktadır. Bu faaliyetlerin başarıyla devam etmesi,
uygulamaların hedefine ulaşması, bireylerin ve toplumun çevre
konularına karşı duyarlılık ve farkındalıkla
sahip çıkmasıyla mümkündür.
Bu
çerçevede, çevrenin korunmasına yönelik tüm çaba ve gayretlerin bir plan
çerçevesinde eşgüdümle organize edilerek yürütülmesi ve
tanıtımının yapılması ve bir eğitim
seferberliğiyle bütünleştirilerek Temiz Türkiye'm adında bir
atılımın başlatılarak, çevre konularının
sosyokültürel bir olgu hâline getirilmesi Bakanlığımızca
hedeflenmektedir. Bu anlamda, bölgesinde ve dünyada model alınan bir ülke
olabilmemiz için Bakanlığımızca birçok çalışma
yürütülmektedir.
Bu
çalışmalarda baz alınan temel yaklaşımımız,
sıfır atık ve geri kazanım politikası, kullananın
ve kirletenin ödemesi ve çevre korumada ihtiyat prensipleridir.
Bakanlığımızca büyük önem verilen ihtiyat prensibi kapsamında,
çevresel risk oluşturan tesisler için acil müdahale planı
hazırlanmıştır.
Sıfır
atık politikası sayesinde çevre dostu teknolojilerin
geliştirilmesi ve geri kazanım sektörünün oluşturulması
için çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bu sektörde bugün 60 bin
kişi istihdam edilmekte ve ülke ekonomisine 1 milyar TL katkı
sağlanmaktadır.
Bu
çalışmaların yanı sıra 429 adet ambalaj
atığı toplama ve geri dönüşüm tesisiyle yılda 2,2
milyon ton ambalaj atığı, 24 adet bitkisel atık yağ
geri kazanım tesisiyle 40 bin ton bitkisel atık yağ, 24 geri
kazanım ve 35 ek yakıt tesisiyle 45 bin ton atık yağ, 17
geri kazanım tesisiyle 33 bin atık akü, 13 adet geri kazanım
tesisiyle 33.400 ton ve 16 enerji geri kazanım tesisinde 39 bin ton ömrünü
tamamlamış lastik, 192 adet geri kazanım tesisiyle 431.581 ton
tehlikeli atığın geri kazanımı
sağlanmıştır.
2003
yılında 15 düzenli depolama tesisiyle 23 milyon nüfusa hizmet
verilirken, bugün, 59 katı atık düzenli depolama tesisiyle
yaklaşık 757 belediyede 41 milyonluk nüfusa hizmet verilmektedir.
Atık Yönetimi Eylem Planına göre 2012 yılında tesis
sayısını 130a çıkararak 1.130 belediyeye hizmet vermeyi
hedeflemekteyiz. Tehlikeli atıklarda 2003 yılında 18 olan tesis
sayısı 2011 yılı sonunda 192ye
ulaşmıştır.
Görüldüğü
gibi, Hükûmetimiz döneminde çevreye, çevre duyarlılığına,
çevre bilincini artırmaya, çevreye yatırım yapmaya son derece
önem vermekteyiz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak
önümüzdeki süreçte fosil yakıtların azaltılması
noktasında, kömür, petrol ve doğal gaza olan bağımlılığın
azaltılması noktasında, dönüşümü olan enerjilerin
üretilmesi noktasında çok ciddi çalışmalarımız olacak.
Bu süreçte, belediyelerimizi bilinçlendirme, belediyelere yardım etme
Çöp
toplama konusunda belediyelerimize çok ciddi manada çöp toplama araçları
vermekteyiz ve yine katı atık tesisleri, atık su arıtma
tesisleri ve çevreye duyarlı diğer tesisler noktasında hem kredi
vermekteyiz hem yardım etmekteyiz.
Yine
Avrupa Birliğiyle ve uluslararası finansal kuruluşlarla
ortaklaşa yaptığımız çalışmalar nezdinde
bugüne kadar 300 milyon euro tutarında kredi temin ederek yine belediyelerimizle
birlikte hem katı atık tesislerinin hem atık su arıtma
tesislerinin geliştirilmesi ve rehabilite edilmesi noktasında çok
ciddi çalışmalar yaptık. Bu çerçevede, belediyelere ekipman ve
çevreye yönelik yatırım yapma noktasında bugüne kadar, 2003
yılı başından 2011 yılı sonuna kadar
yaklaşık 2,1 milyar TL kredi kullandırdık.
Yine
Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğümüz aracılığıyla, bugüne
kadar belediyelere 714 adet çöp toplama aracı tahsis ettik. Çevreyle
ilgili katı atık, kanalizasyon, atık su, arıtma tesisi, çöp
arabası, hayvan barınakları ve bunun benzeri
yatırımlar için yine belediyelere yaklaşık 600 milyon TL
kaynak aktardık.
Bu
nedenle, yine çevre konusunda daha önceden denizlerdeki atıkların
toplanması yapılmazken, günümüzde artık denizlerimizde,
kıyılarımızda, atıkları ve çöpleri toplamak için
210 kıyıda acil müdahale istasyonları kurduk; hem gemi
kazalarında hem atıkların toplanması için çok ciddi
çalışmalar yapmaktayız.
Ayrıca,
213 limanda da hizmet vermekteyiz. Deniz suyunun kalitesinin ölçülmesi, mavi
bayrak temin edilmesi noktasında kıyıların ve denizlerin
temizlenmesi için çalışma yapan belediyelerimize de ciddi
şekilde katkı vermekteyiz.
Bu
doğrultuda, bugün tekraren yine yüce Meclisimizin, Türkiyemizin,
insanlarımızın, tüm insanlığın Çevre Gününü
kutluyor, hepinizi tekrar saygılarımla, sevgilerimle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bayraktar.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, sisteme girmiş sayın
milletvekillerimize birer söz hakkı tanıyacağım fakat
sisteme girmiş olan grup başkan vekillerine öncelikle söz hakkı
veriyorum.
Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Diyarbakırın Lice ilçesinde 2 askerin şehit olmasına ve Dünya
Çevre Gününe ilişkin açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Dün,
Diyarbakırın Lice ilçesinde, arazide meydana gelen mayın
patlaması sonucu 2 askerimiz şehit olmuştur. Şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyorum; ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve
milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum. Terörü
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bir kez daha
kınadığımızı ifade ediyorum.
Bugün
Dünya Çevre Günü. Dünya Çevre Gününü Cumhuriyet Halk Partisi olarak
kutluyoruz. Türkiyede bir dönem bakanlık olarak Çevre
Bakanlığı vardı, daha sonra Çevre ve Orman
Bakanlığı oldu; her iki proje de güzel projelerdi. Şimdi de
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı var. Şehircilik ile
çevre kavramlarının yan yana gelmemesi gereken kavramlar olduğunu
düşünüyoruz. Çevrenin şehirciliğe feda edilmesi gibi bir
uygulamanın olmasından endişe ediyoruz. Çevre ve Şehircilik
Bakanından bizim talebimiz ve ricamız, çevre konularında
olabildiğince hassas olmasıdır. Şehircilik kadar, çevreye
ayrı bir önemi vermek gerekir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Sayın
Aydın
2.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının,
Diyarbakırın Lice ilçesinde 2 askerin şehit olmasına ve
Dünya Çevre Gününe ilişkin açıklaması
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Evet,
dün mayın patlaması sonucu şehit olan askerlerimize biz de
Allahtan rahmet diliyoruz. Tüm Türkiye'nin başı sağ olsun ve bu
vesileyle teröre bir kez daha lanet ediyoruz.
Bugün
Dünya Çevre Günü. Çevre, bir kurum ya da kuruluşun değil, bütün
insanlığın sorumlu olduğu yaşam alanıdır ve
bütün ülkelerin, aynı zamanda, ortak sorunudur. Gelecek nesillere iyi bir
çevre bırakmak için, küresel boyutta yaşanan çevre
sorunlarının çözümüne katkıda bulunarak, kirlenmenin önlenmesi,
tabiatın korunarak tahribatın engellenmesi, yeşil alanların
korunması ve artırılmasıyla kamuoyunun bilinçlendirilmesi
önem arz etmektedir. Bu konuda, AK PARTİ İktidarı olarak
duyarlılığımızı her açıdan göstermekteyiz.
İnsanlığın bu ortak meselesi için, görevli kamu
kurumlarının yanında, eğitim kurumlarımız, sivil
toplum kuruluşlarımız, gönüllü kuruluşlarımız,
yazılı, görsel ve işitsel basınımız ve tüm
bireyler olarak hep birlikte çaba sarf etmeli ve iş birliğini
güçlendirmeliyiz. Bir Kızılderili atasözü Doğa bize
dedelerimizden kalan bir miras değil, torunlarımıza
bırakacağımız bir emanettir. der.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
Sayın
Vural
3.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Diyarbakırın Lice ilçesinde 2 askerin şehit olmasına ve 5
Azerbaycan askerinin şehit edilmesi nedeniyle Ermenistanın
kınanması gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, biz de Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, şehadet şerbetini içmiş 2 güvenlik mensubumuza
Allahtan rahmet diliyoruz ve Şehitler ölmez, vatan bölünmez. demeye
devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum. Hiçbir terör amacına
ulaşamayacaktır. Her türlü terörle müzakerenin de terör örgütünü
cesaretlendireceğini bu vesileyle Meclisle paylaşmak istiyorum.
Öte
yandan, maalesef, Ermenistan, işgalci ve saldırgan Ermenistan, 5
Azerbaycanlı askerimizi, askeri şehit etmiştir. İvedilikle
bu saldırgan ve işgalci Ermenistanın kınanması
gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla, bu vesileyle de
Ermenistanla imzalanmış protokollerin ivedilikle geri gönderilmesini
ve bu çerçevede, Hillary Clintonın ifadesiyle Top Türkiyededir. demek
suretiyle Türkiyeyi tehdit altına alan bu açıklamalar karşısında
topun kendilerine pas edilmesi gerektiğini düşünüyorum ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının da bu protokolleri
geri göndermesi gerektiğini ifade ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
Sayın
Erdemir
4.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin, 5 Haziran Dünya Çevre Gününe ilişkin
açıklaması
AYKAN
ERDEMİR (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
yıl 5 Haziran Dünya Çevre Gününü buruk kutluyoruz. Avrupa Birliği
1990-2010 yılları arasındaki yirmi yıllık dönemde
karbon emisyonlarını yüzde 11 oranında
azaltmıştır. Aynı dönemde Türkiye'nin karbon
emisyonları yüzde 115 oranında artmıştır. 2011
yılında dünyada temiz enerji teknolojilerine yılda 263 milyar
dolar yatırım yapılırken Türkiye bu miktarın ancak
binde 1i oranında yatırım yapabilmiştir. Ülkemiz, çevreye
saygı, sürdürülebilirlik ve yenilenebilirlik söz konusu olduğunda
AKPnin kılavuzluğunda dünyayla taban tabana zıt bir yönde
gitmektedir. On yıldır başaramadığınız
güneş enerjisi projelerine yönelik lisanslamayı söz verdiğiniz
gibi 2013 yılı içinde başarabileceğinizi umuyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdemir.
Sayın
Ağbaba
5.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Malatyanın çevre sorunlarına ilişkin açıklaması
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, bugün Dünya Çevre Günü. Ben bu gün
nedeniyle, Malatyada çevrenin yok edildiğini, elimizdeki güzelliklerin
hovardaca harcandığını belirtmek isterim.
Burada
sürekli gündeme getiriyorum, Malatyanın güzelim dağları
taş ocakları açılarak talan ediliyor, artık
Malatyanın dağları delik deşik edilmiş ve sanki
yaralanmış gibidir. Dünyanın en güzel su kaynağı olan
Gündüzbeydeki kaynak başta olmak üzere, Örnekköy, Haçova, Dedeyazı,
Kelhalil gibi köylerde çevre katliamı yaşandığı gibi,
sular ve hatta mezarlıklar yok edilmekle karşı
karşıyadır. Bu taş ocakları ve madenler sayesinde köy
yolları da kullanılamaz hâle gelmiş, artık insanlar
ulaşım yapamaz duruma getirilmiştir. Köylere hoyratça taş
ocağı açıldığı gibi, köylerimizin yüz
yıllardır hayvanlarını otlattıkları, geçimlerini
sağladıkları meralar da satılmaktadır. Son dönemde
Malatyada Reşadiye, Dedeyazı gibi köylerde, köylerin içlerine kadar
girmiş, evlerin önüne girmiş meralar satılarak insanlar âdeta
köylerde açlığa mahkûm edilmiştir.
Yine,
Malatyaya yapılan HESler de bizim kendi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.
Sayın
Çelik
6.- Muş Milletvekili Demir Çelikin, 5 Haziran Dünya
Çevre Gününe ilişkin açıklaması
DEMİR
ÇELİK (Muş) Teşekkürler Sayın Başkanım.
40ıncı
yıl dönümünü kutladığımız bir Çevre Gününde yeniden
birlikteyiz. Bugün, HESlerin uygulanmasında, nükleer ve termik
santrallerin hayat bulmasında bizatihi görev aldığınız
Mecliste bu Çevre Gününü kutluyor olmamız tam bir insanlık
dramı. Bu açıdan da Meclisin, emanet aldığını
emanetçisine vermek adına, tarihî ve insani bir sorumlulukla
karşı karşıya olduğunu belirtir, saygılar
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Sayın
Bayraktutan
7.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
cıva zehirlenmesi vakaları nedeniyle Millî Eğitim
Bakanlığının laboratuvarı olmayan okullara cıva
gönderme uygulamasına son vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Millî
Eğitim Bakanlığı laboratuvarı olmayan okullara da civa
gönderme uygulaması yapmaktadır. Bu nedenle, Artvin Hopa ilçemizin
Sugören köyü ilköğretim okuluna civa gönderilmiştir. Bu civa çocuklar
tarafından dolaptan alınarak oynamak amacıyla evlerine götürülmüştür.
Şu anda 25 civarında çocuğumuz Ankarada civa zehirlenmesi
nedeniyle tedavi görmektedir. Yine, Hopa ilçemizde de 20 civarında
çocuğumuz tedavi görmektedir. Bunlardan üç yaşındaki bir
çocuğumuzun durumu çok ağırdır. Çok ağır bir
mağduriyet durumu söz konusudur. Bu nedenle, Millî Eğitim
Bakanlığının bundan sonra acilen bu uygulamaya son
vermesini talep ediyoruz.
Bu
nedenle, civa zehirlenmesi nedeniyle tedavi gören çocuklarımıza,
ailelerine geçmiş olsun dileklerimi iletiyor ve bu olayın son bulmasını,
bir daha böyle üzücü olayların yaşanmamasını temenni
ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.
Sayın
Tanal
8.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
İstanbulda Eskihisar-Topçular arasındaki arabalı vapur ücretine
20 TL fazla ödeme yapan özel araçların öne alınması
uygulamasına son verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Başkan.
İstanbul
ilimizde İDOnun aldığı karar uyarınca,
Eskihisar-Topçular arasındaki arabalı vapura binişte, asıl
ücretten ayrıca 20 TL fazla ödeme yapan sadece özel araçlar öne
alınmaktadır. Kamyon ve otobüsler bu uygulamadan
yararlandırılmamaktadır. Sırasını beklerken 20 TL
fazla ödeyen özel araçlar öne alınarak, sınıf ve zümre
farkını yaratan bu uygulamaya son verilmesini arz ederim.
Saygılarımla.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın
Öğüt
9.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün,
ÖSYMnin LYSye birkaç hafta kala puanların hesaplanmasında
ağırlıklı ortaöğrenim başarı
puanını kaldırmasının haksızlıklara sebep
olduğuna ilişkin açıklaması
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
4+4+4
ucubesinin olumsuz sonuçları bir bir ortaya çıkıyor. ÖSYMnin,
LYSye sadece birkaç hafta kala puanların hesaplanmasında yer alan
ağırlıklı ortaöğrenim başarı
puanının kaldırılması haklı tepkiler
doğurdu. Okullar arasındaki seviyenin bu denli açık olduğu
ülkemizde bu uygulama başarılı okullar ve öğrencilerin
şüphesiz değerini düşürecek, zira konunun uzmanları da
uygulamanın keyfiyet esasına dayandığı ve emeğin
hiçe sayıldığı konularında hemfikir. Okulların
başarılı gözükmek adına not şişireceği
iddiaları ise uzak bir ihtimal olmadığı kadar da vahim bir
durumdur.
Buradan
soruyorum: Değişiklik neden gelecek sene değil de sınava
iki hafta kala uygulamaya konmuştur? Yeni puan hesaplama sistemi,
okullarından dolayı avantaj elde edeceğini düşünen
öğrencilere, SBS ile yüksek puanlı okullara girenlere
haksızlık değil midir? Öğretmenlerin bol keseden notlar
verip vermeyeceğinin garantisi var mıdır? En önemli kontrol ve
tespit mekanizması kurulmuş mudur? Değişiklikten önceden
haberdar olan eğitimciler olmuş mudur? Öğretmenler üzerine, hele
ki eğitimcilere şiddetin tartışıldığı
bir dönemde sosyal baskı artmayacak mıdır?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın
Eyidoğan
10.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğanın,
İstanbula yapılacak üçüncü köprünün çevreye vereceği zararlara
ilişkin açıklaması
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Teşekkür ederim Başkan.
Bugün
Çevre Günü vesilesiyle İstanbul için birkaç şeyi söylemek istiyorum.
2009 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından
onaylanan ve yüzlerce bilim insanı ile iki buçuk yıl süren
çalışmalar sonunda oluşturulan İstanbul arazi kullanım
yasası, İstanbul Çevre Düzeni Planında şu ifade
vardır: İstanbulun doğu-batı aksında ve Marmara
Denizi boyunca doğrusal bir yapıda ve çevresel sürdürülebilirlik
ilkeleri doğrultusunda çok merkezli geliştirilmesi ve kuzeye
doğru gelişimin kontrole alınması. denmektedir ancak
Sayın Başbakan helikopterle uçarak İstanbulun kuzeyinde 3üncü
köprüye karar vermiştir, bu planı elinin tersiyle iterek.
Bakın,
o köprü yapılırsa ne olacak: Yapılacak köprü yolunun 180
kilometresi ormandan geçecek, ormanın 2.300 hektarı asfalt
kaplanacak, milyonlarca ağaç kesilecek, 3ncü köprünün ve otoyolun nüfus
çekim gücü nedeniyle 85 bin hektar orman alanı bina dolacak, 85 bin
hektarlık alanda doğal yapı mahvolacak, İstanbulun su
havzaları kirlenecek ve kullanılmaz duruma gelecektir.
Saygılarımla
yüce Meclise sunarım. Bugün Çevre Günü, hatırlatmak istedim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eyidoğan.
Sayın
Öner
11.- Isparta Milletvekili Ali Haydar Önerin, Eğirdir
Gölü Özel Hüküm Belirleme çalışmaları
sonuçlanmadığı için koruma-kullanma dengesinde adaletsizlik
olduğuna ve bu çalışmanın ne zaman
sonuçlanacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Efendim,
Eğirdir Gölü sayısız güzellikleri barındıran 482
kilometrekarelik bir göl, ikinci büyük içme suyu havzası olan göl,
çevresindeki yerleşim alanlarına içme suyu sağlayan bir göl.
Ancak özel hüküm belirleme çalışmaları
sonuçlanmadığı için koruma kullanma dengesinde bir adaletsizlik
var. Köylü yurttaşlarımız, çevresindeki yerleşim
alanlarında yaşayan yurttaşlarımız evlenen
çocuklarına oda yapamamaktalar. Köyün geçimini sağlayan hayvanlar
için ilave ahır ve samanlık da yapılamamakta, yıkılan
yere bir payanda çakılamamaktadır. Bu özel hüküm belirleme
çalışmaları ne zaman sonuçlanacaktır? Bu konuda bilgi
edinmek istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öner.
Sayın
Tüzel
12.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin,
geçen yıl biber gazından hayatını kaybeden Metin Lokumcuya
ve Hükûmetin enerji, konut, tarım ve ulaşım politikalarıyla
insanlarımızın yaşam alanlarını,
doğayı, tarihî ve kültürel dokuyu katlettiğine ilişkin
açıklaması
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (İstanbul) Sayın Başkan, Dünya Çevre Günü
nedeniyle, geçen yıl 31 Mayıs tarihinde Hopada suyuna, çayına,
onuruna sahip çıktığı için gaz bombasıyla öldürülen ve
Başbakan tarafından şehir eşkıyası ilan edilen
Metin Lokumcuyu anıyorum.
Kapitalizm
ve ülkemizdeki siyasi gücü AKP Hükûmeti, enerji, konut, tarım ve
ulaşım politikalarıyla insanlarımızın yaşam
alanlarını, doğayı, tarihi, kültürel dokuyu katlediyor.
İktidar, olduğu her yeri insafsızlaştırıyor.
HESler, termik santraller, siyanürcü altın şirketleri, Karadenizden
Egeye, Akdenize tüm topraklarımızı, tarım
alanlarımızı, derelerimizi kurutuyor, zehirliyor. Karadeniz
Trabzon Solaklı Vadisinde HESlere karşı direnen halk, çay
üreticileri, hemşehrileri Başbakana öfkeliler. Öfkeli olan sadece
onlar değil, Hükûmetin kolladığı siyanürcü şirketler
Kütahya Dulkadir köyünde evleri yıkıyor. İzmirin içme suyunun
kaynağı Efemçukuru zehirleniyor, Egenin zeytinlikleri madenlere
açılıyor. İstanbul halkı yeşilini yok edecek üçüncü
köprü ihalesinden dolayı öfkeli.
Mecliste
orman alanlarının yağmalanmasına yol açan iktidara oy
verenler
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tüzel.
Sayın
Karaahmetoğlu
13.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, çevreye karşı duyarlı olunması
gerektiğine ve ülkemizin her yerinde olduğu gibi Doğu
Karadenizde de doğanın katledildiğine ilişkin
açıklaması
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) Teşekkür ederim.
Gözü
doymayan kapitalist, emperyalist sistem doğayı ve çevreyi katlediyor,
tüketiyor. bilinciyle tüm insanlığı çevreye karşı
duyarlı olmaya davet ediyorum.
Ülkemizin
her yerinde olduğu gibi Doğu Karadenizde de derelerimiz,
ormanlarımız, yaylalarımız, dağlarımız,
yeşilliklerimiz katlediliyor. Bunun yanında, ihmal ve denetimsizlik
nedeniyle insanlarımız da yaşamını yitiriyor. Bunun
nedeni siyasi iktidardır. Seçim bölgem Giresunun Dereli ilçesinde
mayıs ayı ortalarında 4 yurttaşımız
yaşamını yitirmişti. Köylerinde aileleri ziyaret ettim. Bir
annenin bana söyledikleri ibret vericidir: Önce
dağlarımızı deldiler, sonra da yüreğimizi.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Karaahmetoğlu.
Sayın
Işık.
14.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
ülkemizdeki yenilenebilir ve temiz enerji yatırımlarına daha
fazla katkı yapılması gerektiğine ve İhlas Finans
Kurumu bünyesinde hesabı bulunan vatandaşların sorunlarına
ilişkin açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dünya
Çevre Günü vesilesiyle ülkemizdeki yenilenebilir ve temiz enerji
yatırımlarına daha fazla katkı yapmamız
gerektiğini bir kez daha hatırlatıyorum. Bu vesileyle, 2001
yılında BDDK tarafından faaliyetleri durdurulan ve tasfiye
kararı alınan İhlas Finans Kurumu bünyesinde hesabı bulunan
vatandaşlarımızın on yıldır sorunları
çözülememiştir, vaatler yerine getirilememiştir. Tekrar sözleşme
imzalayan vatandaşlarımıza ise 2012 yılı Ocak
ayından beri taahhüt edilen ödemeler yapılmamaktadır. Hükûmeti
bu konuda duyarlı olmaya çağırıyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın
Yeniçeri
15.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Hükûmetin
dış politikasında değişiklik yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye
bütün enerjisini Suriyeye yöneltmiş, Beşar Esad rejimini çökertmek
için çaba üzerine çaba gösterirken İsrail Türkiyeyi çevreleme
stratejisini devreye sokmuştur. İsrail Türkiyeye karşı
Yunanistan ile ortak tatbikat, Kıbrıs Rum Yönetimiyle doğal gaz
anlaşmaları imzalayarak Türkiyeyi köşeye
sıkıştırmaya çalışmaktadır. Kıbrıs
semalarında İsrail uçakları uçmaktadır.
Bu
arada, Azerbaycan ile Ermenistan arasında ilişkiler giderek
gerilmektedir. Ermenistan askerleri saldırarak 5 Azerbaycan askerini
şehit etmişlerdir. Sahipsiz bırakılan Iraktaki
Türkmenlerin hayatları da tehlike altındadır. AKP Hükûmeti
Kerkük ve Türkmen konusunu, Suriye Türkmenleri konusunu âdeta yok sayıyor.
Türkmenler üzerinde bir yandan peşmergenin diğer yandan Malikinin
baskısı had safhadadır. AKPyi, ABDnin Orta Doğu
jandarmalığı politikasını terk etmek, Türkiye
jeopolitiğine dönmek için bir kez daha uyarıyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yeniçeri.
Sayın
Topal
16.- Amasya Milletvekili Ramis Topalın,
Amasyanın Yeşildere köyünde yaşanan dolu felaketi nedeniyle
çiftçilerin zor durumda olduğuna ve Yeşilırmak Vadisindeki HES
projelerine ilişkin açıklaması
RAMİS
TOPAL (Amasya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu
hafta ben Amasyadaydım. Amasya geçiminin büyük çoğunluğunu
tarımdan sağlayan bir ilimiz. Ne yazık ki bu sene
Amasyanın Yeşildere köyünü çok şiddetli bir şekilde dolu
vurmuş. Bağ-bahçeler, tahıl ürünleri, hepsi perişan durumda.
Tabii ki bu arkadaşların, köylülerin tarım sigortaları da
yok. Bununla ilgili Hükûmetin bir çalışması olacak mı?
Yine,
Amasyamız Yeşilırmak Vadisinde 22 tane -Taşovaya kadar-
HES projeleri var. 20 bin çiftçi bu sulamadan, Yeşilırmak Vadisinden
geçimlerini sağlıyor. Bu HES projelerinin bir kısmı
durdurulacak mı yoksa devam edecek mi çalışmalar?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
- Teşekkür ederiz Sayın Topal.
Sayın
Seyfettin Yılmaz
17.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın,
Hükûmetin yapay gündem oluşturmak yerine terörle etkin mücadele etme
noktasında kararlılıkla bu işin üzerine gitmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
AKP
İktidarı yapay gündem oluşturmaya devam ediyor. Ülke kürtaj
gibi, sezaryen gibi, yapay gündemlerle uğraşırken, ne yazık
ki, dün, yine Licede 2 tane askerimizi şehit verdik. Son iki ayda 21 tane
Mehmetçikimizi toprağa verdiğimiz bir süreci yaşıyoruz.
Buradan
Hükûmete bir defa daha, terörle müzakere anlayışını bir
kenara bırakarak terörle etkin mücadele etme noktasında
kararlılıkla bu işin üzerine gitmesi gerektiğini ifade
etmek istiyorum. Artık bu mikrofonlardan veya söylemlerde
başsağlığı dilemekle bu işler çözülmüyor.
Yine,
bugün, hepimiz biliyoruz, Dünya Çevre Günü. Çevreyi kirletmenin kendi
geleceğimizi yok etmek anlamına geldiği bilinciyle, yeşil
bir dünyada yaşamak umuduyla Dünya
Çevre Gününü kutluyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın
Sakık
18.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, Van, Ağrı, Bitlis ve Muşta
şeker pancarı üreticilerinin zor durumda olduğuna ve söz
verilmesine rağmen borçlarının ertelenmemiş olduğuna
ilişkin açıklaması
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, tekrar teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanımız da orada ama 2011 yılında kış
koşulları çok ağır geçti. Özellikle, Van, Ağrı,
Bitlis ve Muşta şeker pancarı üreticilerinin büyük bir
çoğunluğu çok büyük bir mağduriyet içerisindeydiler. Birkaç kez
burada gündeme getirmemize rağmen borçların erteleneceğine dair
Sayın Bakandan da söz almıştık. Ama gittim -bölgeden yeni dönüyorum-
bölgede hâlâ belli illerde borçların ertelenmediğini ve büyük bir
mağduriyetin olduğunu
Sayın Bakanımız, bir not
alır, ilgilenirse çok mutlu oluruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Sakık.
Sayın
Yılmaz
19.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün
Yılmazın, ülkemizde pek çok çevre talanı
yaşandığına ve Uşak Ulubey
Kışladağdaki altın madeni işletmesinin çevreye
verdiği zararlara ilişkin açıklaması
DİLEK
AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
5
Haziran Dünya Çevre Gününü ben ne yazık ki kutlayamıyorum. Bugün
ülkemizde iktidar eliyle pek çok çevre talanı yaşanmaktadır.
Bunlardan bir tanesi de benim kentim olan Uşakta yaşanmaktadır.
Uşakta Ulubey Kışladağda altın madeni işletmesi
Kanadalı bir şirketin Türkiyedeki temsilcisi tarafından
işletiliyor, TÜPRAG tarafından. Bu altın madeninin
işletilmesi sırasında açılan davalarda verilen
bilirkişi raporunda altın madeninin çevreye çok ciddi zararları
olacağı ve bunların giderilmesinin mümkün olmayacağı
belirtilmesine rağmen, ne yazık ki yargı üzerinde kurulan
baskıyla madenle ilgili açtığımız davaların bir
kısmı kaybedilmiştir. Şu anda daha da kötüsü İzmir
Efemçukurundan çıkarılacak toprak, içinde altın olduğu
belirlenen toprak Uşaka getirilecektir, Uşakta
Kışladağ Altın Madeninde işletilecektir. Alanın
daha da genişletilmesine karar verilmiştir. Siyanürle işletim
yapıldığı takdirde, asit kaya drenajı olduğu
takdirde çok ciddi anlamda çevreye ağır metaller yayılmakta,
havaya, suya ve toprağa yayılmaktadır. Bizler bu zehirle
yaşarken
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yılmaz.
Sayın
Oğan
20.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın,
Iğdırın çevre sorunlarına ilişkin
açıklaması
SİNAN
OĞAN (İstanbul) Teşekkür ederim Saygıdeğer
Başkan.
Iğdırın
çevre sorunlarını bir kez daha gündeme getirmek istiyorum çünkü
böylesi bir çevre gününde Iğdırda biz çevre felaketi
yaşıyoruz. Metsamor Nükleer Santralinden dolayı
Iğdırda kanser vakaları son derece artmış durumda.
Arsenikli su içiyor Iğdır halkı ve maalesef, doğal gaz
yanımızdan, sağımızdan, solumuzdan gittiği hâlde
Iğdıra uğramıyor. Ama bir sevindirici gelişme var: Iğdırda
hem Cığrıklı bölgesinde hem Karasu bölgesinde Türkiyedeki
toplam kuş sayısının üçte 2sinden çoğu tespit edildi,
237 çeşit kuş tespit edildi. Çevre Bakanımız inşallah
bunu dikkate alır ve o bölgeyi koruma altına alır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Oğan.
Sayın
Ekşi
21.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşinin,
Melet Irmağının bir maden ocağı tarafından
zehirli atık bırakılmak suretiyle kirletildiğine ve bu
çevre felaketinin önlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
OSMAN
OKTAY EKŞİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Dünya
Çevre Günü münasebetiyle Sayın Bakanın -gerçi kendilerini burada
göremiyorum ama hiç değilse kayda geçsin diye arz ediyorum- dikkatini
çekmeye değer bir husus var: Son otuz yıldan beri Melet
Irmağı, MENKA isimli bir maden ocağı tarafından
oraya zehirli atık bırakılmak suretiyle kirletilmektedir. Bu
işletmeyi, Bakanlık tarafından 145 bin lira para cezası
verilerek ve süresiz olarak kapatılarak sözde işletme
dışı bırakılmış zannediyorduk fakat ben son
günlerde orada inceledim, bana hemşehrilerimin verdiği bilgiye göre
yine işletme faal hâldedir, Bakanlığın talimatı
herhâlde dikkate alınmamaktadır.
Bu
vesileyle hem Çevre Gününde Bakanın dikkatini çekmeye hem de bu çevre
felaketinin önlenmesi için yetkilileri kendilerine düşeni yapmaya davet
etmeye niyetlendim, bu nedenle söz aldım.
Teşekkürlerimi
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ekşi.
Sayın
Varlı
22.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının,
Hükûmetin kriz ekonomisi uyguladığına, Ziraat
Bankasının çiftçilere verdiği kredinin düşürüldüğüne
ve bu nedenle çiftçilerin mağdur olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHARREM
VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bunu
birkaç defa gündeme getirdim, herhâlde dikkate alınmadı, bir daha
gündeme getirmek istiyorum. Hükûmet üyeleri mikrofon karşısına
geçtiklerinde, her defasında, dünyanın 16ncı büyük ekonomisi
olduklarını, Avrupada kriz olmasına rağmen Türkiyede
hiçbir şeyin olmadığını, bankacılık
sisteminin güçlü olduğunu falan anlatıyorlar ama şu anda resmen
bir kriz ekonomisi uygulanıyor. Ziraat Bankası geçen yıl
vermiş olduğu kredinin yarısını veriyor. Bir
şubenin yetkisi geçen yıl 100 milyarsa, bu yıl 50 milyara yani
50 bin TLye düşürüldü.
Şimdi,
büyükbaş hayvancılık kredisi alanlar, tarım kredisi
alanlar, hepsi sıkıntı içerisinde. Kredilerini ödediler, tekrar
geri dönüşü yapılmıyor. Bu sene birçok çiftçi bu yüzden
batabilir. Hükûmeti onun için uyarıyorum. Lütfen bu sistemi
değiştirsinler ve çiftçinin, üreten insanın önünü kesmesinler,
üreten insanın önüne engel koymasınlar, üreten insanın önünü
açsınlar.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Varlı.
Sayın
Ensar Öğüt
23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Kars
Havaalanındaki VIP uygulamasına ilişkin açıklaması
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bülent Arınça soru sormayacağım ama bir olay
anlatacağım.
Sayın
Bakanım, cuma günü Sayın Millî Eğitim Bakanımızla
beraber Ardahana gittik. Kars Havaalanına indiğimiz zaman, benim
aracımı havaalanında protokole almamışlardı,
bayağı uzak bir yere almışlardı. Niçin
almadınız? diye sorduğumda, orada bir sivil müdür Vali Beyin
talimatı. dedi. Kusura bakmayın, buraya biz almadık,
almıyoruz. dediler ve ısrara rağmen de almamışlar.
Benimkini almadıkları gibi, MHP Iğdır Milletvekili
Sayın Sinan Oğanın arabasını da içerdeyken
dışarı çıkardılar yani şimdi, ben onu görünce
teselli oldum. Böyle bir olay olabilir mi yani bu VIPin üyeleri kimlerdir,
VIPden kimler yararlanıyor?
Orada
bütün AKP teşkilatının, il, ilçe başkanlarının,
herkesin arabası içeride, bütün herkesin arabası var,
milletvekillerinin arabası içeri alınmıyor, içerdeki araba da
dışarı çıkarılıyor.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın
Öğüt, siz tekrar sisteme girmişsiniz ama daha önce söz verdim size,
onun için teşekkür ediyoruz.
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Peki.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü
soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır,
okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, (6/505, 6/1065, 6/710, 6/1787) esas numaralı sözlü
sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/49)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
6/505,
6/1065, 6/710, 6/1787 esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri
çekiyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. 04.06.2012
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Komisyondan
istifa tezkeresi vardır, okutuyorum:
2.- İstanbul Milletvekili
Harun Karacanın, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/50)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Üyesi
bulunduğum Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyeliğinden
istifa ediyorum.
Gereğinin
yapılması hususunu arz ederim. 30.05.2012
Harun
Karaca
İstanbul
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça ve 21 milletvekilinin, tarım girdi maliyetlerindeki
artışların nedenlerinin, tarımda yarattığı
olumsuz etkilerin ve ekonomik zararların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/301)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
AKP
döneminde uygulanan tarım politikaları tarımı
çökertmiş ve çiftçiyi iflas noktasına sürüklemiştir. Nüfus
sürekli artarken üretimin geriye gidişi, ithalatı patlatmıştır.
Türkiye kendi kendine yeten bir tarım ülkesi iken bugün tarım
ürünlerini ithal eder konuma gelmiştir. Tarımda yüksek maliyet ve
düşük verimlilik kıskacı Türkiye'nin her geçen gün daha fazla ithalata
bağımlı olmasına yol açmaktadır. Böylece, kendi
çiftçimizi destekleyerek içerde üretmek yerine, dışarıya para
akıtan bir anlayış hâkim olmuştur. Türkiye'nin yeniden
gıda egemenliği sağlanarak, tarım ithalatına mahkûm
olmaktan kurtarılması gerekmektedir. Bu durumdan kurtulmanın
başlıca yolu üretim için çiftçimizin desteklenmesinden geçmektedir.
Mazot,
gübre, tohum, ilaç ve yem gibi tarımsal girdi desteklerinin tarım
politikalarının başarısında diğer politika
araçlarını tamamlayıcı bir rolü vardır. Yetersiz
olarak verilen girdi destekleri üreticinin teknik ve ekonomik olarak etkin
girdi kullanım düzeyi için yeterli motivasyonu
sağlayamamaktadır. Buna bağlı olarak üretici tarım
yapmaktan vazgeçmekte, tarım alanları daralmakta yüz binlerce köylü
üreticinin kırsal alanı terk ederek kentlere göç etmesi sonucu
doğmaktadır.
Bununla
birlikte üreticilerimizin tarım sektöründe kalabilmeleri için
tarımdan yeterli bir gelir sağlamaları gerekir. Ancak girdilerin
büyük bir bölümünün dışa bağımlı olması girdi
fiyatlarının kontrol edilmemesine yol açmakta çiftçinin girdileri
sürekli artmakta ancak ürünler yerinde saymaktadır. Buğday-mazot ve
buğday-gübre fiyatlarındaki değişimin
karşılaştırması çiftçimizin içinde bulunduğu
zorlukları açıkça ortaya koymaktadır. Bir kilogram
buğdayın TMO alım fiyatı 2002 yılında 230
kuruş iken 2011 yılında 550 kuruş olmuştur.
Aynı
durum, gübre-buğday fiyat ilişkisi için de geçerlidir. 2002
yılında
Çiftçinin
bu sorunları yanında yalnızca mazot üzerindeki dolaylı
vergi yükü nedeniyle çiftçinin ödediği vergi miktarı, tarımsal
destek bütçesinin neredeyse tamamına yakındır. Köylü
üreticimizin mazotun litresine ödediği 3,75 TL'nin yaklaşık
1,125 TL'si ÖTV'dir. Çiftçinin aldığı destek ile mazota ödenen
bedelin ise ancak yüzde 5'i karşılanabilmektedir.
Görüldüğü
gibi mazot ve gübre maliyetleri gibi girdi maliyetleri üretimi tehdit ediyor.
Bunun yanında diğer girdilerin de ele alınması durumunda
tarımla uğraşan insanlarımızın ayakta kalarak
tarıma devam etmesi hiç mümkün olmamaktadır. Temel girdilerin
fiyatı çok hızlı artarken ürün fiyatlarının aynı
düzeyde artmaması üretimi zorlaştırıyor. Hatta Türkiye'de
tarım tam anlamıyla desteklenmemekte, tersine vergilendirilmektedir.
Bu sebeple, tarımda yaşanan ve boyutlarının, gittikçe
büyüyen girdi maliyetlerindeki artış nedenlerinin, tarımda
yarattığı olumsuz etkilerinin, ekonomik zararlarının
ve bu zararların nasıl giderileceğinin kapsamlı olarak araştırılması
için Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması için
gereğinin yapılmasını arz ederiz.
1)
Namık Havutça (Balıkesir)
2)
İlhan Demiröz (Bursa)
3)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
4)
Veli Ağbaba (Malatya)
5)
Sakine Öz (Manisa)
6)
Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
7)
İdris Yıldız (Ordu)
8)
Hülya Güven (İzmir)
9)
Mahmut Tanal (İstanbul)
10)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
11)
İhsan Özkes (İstanbul)
12)
Gürkut Acar (Antalya)
13)
Erdal Aksünger (İzmir)
14)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
15)
Bülent Tezcan (Aydın)
16)
Faik Tunay (İstanbul)
17)
Mehmet Şeker (Gaziantep)
18)
Engin Altay (Sinop)
19)
Hurşit Güneş (Kocaeli)
20)
Faik Öztrak (Tekirdağ)
21)
Kemal Değirmendereli (Edirne)
22)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
2.- İstanbul Milletvekili
Faik Tunay ve 21 milletvekilinin, üniversitelerin iktisadi ve idari bilimler
fakültelerinden mezun olan ya da hâlen okumakta olan öğrencilerin sosyal,
toplumsal ve psikolojik problemlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/302)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Toplumların
ve bireylerin sorunları her geçen gün karmaşıklaşmakta ve
çeşitlenmektedir. Toplumların ve bireylerin ihtiyaçlarının
karşılanması ellerindeki sınırlı kaynakların
etkin şekilde kullanılması zorunluluğunu
doğurmaktadır. Sorunların çözülmesi iyi
anlaşılmasına ve yönetilmesine bağlıdır. Her
düzeyde yeterli yönetici yetiştirmek, yönetim sorunlarını
bilimsel yöntemlerle aşmaya çalışmak, her ülkenin
önceliğidir. Bu çerçevede ülkemizde bulunan çeşitli üniversitelerin
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinden mezun olan ve halen
okumakta olan yönetici adayı öğrencilerin sosyal, toplumsal ve
psikolojik problemlerinin araştırılması amacıyla
İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince
Araştırma Komisyonu kurularak konunun
araştırılmasını arz ve talep ederiz.
1)
Faik Tunay (İstanbul)
2)
Engin Altay (Sinop)
3)
Veli Ağbaba (Malatya)
4)
Metin Lütfi Baydar (Aydın)
5)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
6) Ahmet
Toptaş (Afyonkarahisar)
7)
İzzet Çetin (Ankara)
8)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
9)
Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
10)
Hülya Güven (İzmir)
11)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
12)
İhsan Özkes (İstanbul)
13)
Gürkut Acar (Antalya)
14)
Erdal Aksünger (İzmir)
15)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
16)
Bülent Tezcan (Aydın)
17)
Mehmet Şeker (Gaziantep)
18)
Hurşit Güneş (Kocaeli)
19)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
20)
Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
21)
Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
22)
Muharrem Işık (Erzincan)
Gerekçe:
Küreselleşen
dünyada ekonomik, sosyal ve siyasal ilişkiler çok hızlı
gelişmektedir. Bu duruma bağlı olarak her alandaki
firmaların ve kurumların yönetilmesi, politikalarının
oluşturulması yerel ve küresel değişimleri analiz eden iyi
yetişmiş insan gücüne bağlıdır. Hemen hemen her
üniversitede açılan İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri
bazı üniversitelerde ise yalnızca işletme veya İktisat
Fakültesi adı altında mezun vermektedir. Birbiri ardına açılan
üniversiteler havuza su katan kanallar gibi, büyük bir debi ile mezun vermekte,
istihdam olanakları, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu meslekler dikkate
alınmadan her yıl 700 bin gencin üniversiteyi bitirerek
"diplomalı işsizler" ordusuna katıldığı
ve üniversite mezunu işsiz oranının yüzde 30'lara kadar
çıktığı ifade edilmektedir. Her yıl Kamu Personeli
Seçme Sınavı'na ortalama 900.000 (dokuzyüzbin) üzerinde üniversite
mezununun başvurduğu görülmekte, 2010 yılında yapılan
KPSS 'ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) yaklaşık olarak
300,000 (üçyüzbin) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinden mezun
ya da mezun durumda olan aday girmiş olmasına rağmen ilk iki
atama döneminde sadece 7.000 (yedibin) civarında alım
yapılmıştır.
Dört
yıllık bir fakülteyi Devlet üniversitesinde okuyan, devlet yurdunda
kalan bir üniversite öğrencisinin barınma, harç, kitap, yemek, yol ve
giyimden oluşan masraflarının aile bütçesi üzerindeki yükü büyük
miktarlarda olduğu mezuniyet sonrası yaşanan işsizlik
problemleri aile ve gençler tarafından ağır tahribatlara yol
açmaktadır. Aynı şekilde devletin bir üniversite
öğrencisine, öğrenim süresi boyunca yapmış olduğu
harcama düşünüldüğünde devletin nitelikli işgücünden ne kadar
büyük miktarda yoksun kaldığı ortaya çıkmaktadır.
Son
yıllarda İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri bazı
üniversitelerde ise yalnızca İşletme veya İktisat Fakültesi
adı altında eğitim veren kurumlardan mezun olan yüz binlerce
gencimiz özel sektörde iş bulamama, sigortasız
çalıştırılma, düşük ücret, ücretini düzgün alamama,
bilgi ve deneyimlerinin aktarılamaması ve kötü çalıştırılma
koşullarıyla karşı karşıya kalma problemlerinden
dolayı üniversite mezunu gençlerin umudunu kamuda, gelir garantili bir
iş bulmaya bağlamalarına yol açmıştır. Bu nedenle
İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri bazı üniversitelerde ise
yalnızca İşletme Fakültesi veya İktisat Fakültesi adı
altında mezun veren kurumlardan mezun olan öğrenci ve ailelerinin
yaşadığı problemlerin belirlenmesi amacıyla meclis
araştırma komisyonu kurularak araştırılması önem
arz etmektedir.
3.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken ve 20 milletvekilinin, Bingöl ili Yayladere ilçesinin altyapı,
hizmet ve sağlık problemlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/303)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Bingöl
ilimizin Yayladere İlçesinin toplam nüfusu 2.087'dir. İlçeye
bağlı 26 köy bulunmaktadır. İlçemiz yıllardır
altyapı, hizmet ve sağlık problemleri yaşamaktadır. Bu
problemlerin giderilmesi için ciddi ve kapsamlı bir çalışma henüz
yapılmamıştır. Bu durum sonucunda ilçemiz
insansızlaştırmaya mahkûm edilmek üzeredir. Yayladere ilçemizin
yıllardır yaladığı sıkıntıların
giderilmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve İçtüzüğünün 104 ve
105. Maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederim.
Gerekçe:
Bingöl
İlimizin Yayladere İlçesi yıllardır bir çok sorunla
baş başa kalmıştır. İlçemizde vatandaşlar
yıllardır yardım çağrısı yapmalarına
rağmen hiçbir şekilde bu çağrılara kulak asılmamıştır.
Yayladere
İlçesinde 1990 yılında toplam nüfus 3.607 iken 2007
yılında bu sayı 2.087'ye düşmüştür. Bu
düşüşün kaynağı olarak 1990'lı yıllardaki zorunlu
göç anlayışı gösterilmekle beraber son zamanlarda köylerine
dönüş yapmak isteyen vatandaşlarımız da hem bürokratik hem
de hizmet anlamında zorluklarla karşılaşmaktadırlar
Sorunlarla baş etmenin görece daha rahat göğüslenebildiği yaz
aylarında ilçe nüfusumuz 5 binin üzerine çıkmaktadır.
Yayladere
ilçesinin Kiğı ilçesiyle bağlantısını
sağlayan kara yolu hâlâ stabilizedir. Bu da 2011 yılı için bir
utanç kaynağı göstergesidir. Altyapı hizmetleri konusunda pek
bir ilerleme kaydedilmemiştir. Elektrik şebekeleri
bakımsızlıktan, su şebekeleri ve kanalizasyon
sağlıksızlıktan dolayı vatandaşa sorun çıkarmaktadır.
Arazi sulama kanalları ise dört köy hariç olmak üzere diğer köylerde
bulunmamaktadır. Telefon ve İnternet sorunu ve bunların
çözümsüzlük durumları ise ilçe sakinlerini çileden
çıkarmıştır.
İlçe
merkezi ve köyleri ne belediyeden ne de Valiliğe bağlı
KÖYDES'ten bir yardım alamamaktadır. İlçede bir devlet hastanesi
bulunmamakta ve vatandaşlar sağlık ocağıyla
yetinemedikleri problemlerin çıkması durumunda ilçeye
İlçe
halkını en fazla temkine düşüren konu ise ormanlık
alanların izinli ama denetimsiz
kesimi yoluyla yok edilmeye çalışılmasıdır.
Doğanın tahrip edilmesi her yıl onlarca canlı türünün yok
olmasına sebep oluyor. Avcıların avlanma sezonu
dışında da avcılık yaptığı ve herhangi
bir denetime tabi olmadıkları tüm vatandaşlarca kanıksanan
bir durum olmuştur. HES'lerin yapımı da doğa felaketinin
başlıca sebepleri olmaktadır. Ekolojik dengeyi bozan tüm bu
girişimler ilçe halkım son derece rahatsız etmekte ve
kaygıları göç etme boyutuna taşımaktadır.
İlçede
geçmiş dönemlerde yapılıp sonradan kaldırılan
karakolların etrafında çok sayıda mayın bulunmaktadır
ve bunların temizlenmesi için herhangi bir çalışma
yapılmamıştır. Bu da hem hayati tehlike arz etmekte hem de
yaşamı, üretimi kısıtlamaktadır.
Bölgenin
başlıca geçim kaynağı olan arıcılık
yanlış devlet politikalarıyla zaafa
uğratılmıştır. Bu da halkın başlıca
geçim kaynağını elinden almış ve göçe
zorlamıştır.
Tüm
bu sorunların hem kaynağı hem de çözümsüzlüğünü üreten ise
halkın, muhtarların, siyasi parti temsilcilerinin, sivil toplum
kuruluşlarının çığlıklarına
kulaklarını tıkayan sorumlu kamu görevlileridir. Sadece bir köy
muhtarının cevapsız kalan başvurularından
birkaçını örnek göstererek bu duruma açıklık getirmek
istiyorum.
İlçemize
bağlı Sarıtosun mahalle muhtarının 2009
yılından bugüne kadar devlet kurum ve yetkililerine verdiği
birçok dilekçe cevapsız kalmıştır. Resmi dilekçelere cevap
vermek ilgili makamın kanuni zorunluluğuyken açık bir kanun
ihlali yapılmış ve sorunlar çözümsüz
bırakılmıştır. Söz konusu muhtarın Bingöl ili
Milletvekili olan 23. Dönem Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz'ın makamına
verdiği dilekçe 27.05.2009 tarihinden beri cevap beklemektedir. Yayladere
Kaymakamlığına 30.04.2009 tarihinde, Yayladere Belediye
Başkanlığına 30.04.2009 tarihinde, Bingöl Valilik
makamına 24.11.2009 tarihinde, DSİ il müdürlüğüne 08.12.2009
tarihinde ve FEDAŞ müdürlüğüne 12.01.2010 tarihinde verilen bu
dilekçeler hâlâ cevap beklemektedir. Dolayısıyla sorunlar hâlâ
çözümsüz durmaktadır. Ki bu dilekçeler defalarca daha fazla makama
gönderilip tekrar tekrar sorunları belirten dilekçeler yinelenmiştir.
Yayladere
ilçesinde halkımız vatandaşlık ödevlerinin tümünü
fazlasıyla yerine getirmektedir. Ancak zihniyet kaynaklı ve
bürokratik engeller ile çığ gibi büyüyen sorunlar yumağı
ilçe halkına hayatı tam bir eziyete çevirtmiştir. Altyapı,
üstyapı, sağlık, ekoloji ve eğitim ile ilgili
sorunların apaçık ortada durduğu ilçemizin bu
sorunlarının giderilmesi ve sorumluların hem kişi hem de
kurumsal açıdan ortaya çıkarılması için Meclis
Araştırması açılması gerekmektedir.
1)
İdris Baluken (Bingöl)
2)
Pervin Buldan (Iğdır)
3)
Hasip Kaplan (Şırnak)
4)
Sırrı Sakık (Muş)
5)
Murat Bozlak (Adana)
6)
Halil Aksoy (Ağrı)
7)
Ayla Akat (Batman)
8)
Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
9)
Emine Ayna (Diyarbakır)
10)
Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
11)
Altan Tan (Diyarbakır)
12)
Adil Kurt (Hakkâri)
13)
Esat Canan (Hakkâri)
14)
Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15)
Mülkiye Birtane (Kars)
16)
Erol Dora (Mardin)
17)
Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
18)
Demir Çelik (Muş)
19)
İbrahim Binici (Şanlıurfa)
20)
Nazmi Gür (Van)
21)
Özdal Üçer (Van)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
C) Tezkereler
1.- Kazakistanın 7-8 Haziran
2012 tarihlerinde Astanada düzenlemeyi planladığı
"AİGK/CICA Üye Devletlerin Gençlik Politikaları: Birlikte
Geleceği İnşa Etmek" başlıklı uluslararası
gençlik konferansına İstanbul Milletvekili ve TBMM Kâtip Üyesi
Muhammet Bilal Macit'in katılmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/888)
29 Mayıs 2012
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Kazakistan'ın
insani boyuttaki koordinatörlük görevi kapsamında 7-8 Haziran 2012
tarihlerinde Astana'da "AİGK/CICA Üye Devletlerin Gençlik
Politikaları: Birlikte Geleceği İnşa Etmek"
başlıklı uluslararası gençlik konferansının
düzenlenmesi planlanmaktadır.
Söz
konusu konferansa İstanbul Milletvekili ve TBMM Kâtip Üyesi Sayın
Muhammet Bilal Macit'in katılması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
TBMM
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
daha sonra oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, gündemdeki sıralama
ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve 5
Haziran 2012 Salı günkü birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesine ilişkin önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Tarih: 05/06/2012
Danışma
Kurulunun 05/06/2012 Salı günü yaptığı toplantıda,
aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Ahmet
Aydın Mehmet
Akif Hamzaçebi
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkanvekili Grubu
Başkanvekili
Oktay
Vural Hasip
Kaplan
Milliyetçi
Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi
Grubu
Başkanvekili Grubu
Başkanvekili
Öneriler:
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan 262 ve 257 sıra
sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 3 ve 4
üncü sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel
Kurulun;
05
Haziran 2012 Salı günkü (bugün) birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesi ve bu birleşimde 262 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
6 Haziran 2012 Çarşamba günkü
birleşimde 233 sıra sayılı kanun tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
7 Haziran 2012 Perşembe günkü
birleşimde 10 sıra sayılı kanun tasarısına kadar
olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
çalışmalara
devam edilmesi önerilmiştir.
BAŞKAN
Danışma Kurulu önerisi üzerine söz talebi yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi,
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınması önergesi vardır, okutup işleme alacağım
ve daha sonra oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
A) Önergeler (Devam)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, (2/27) esas
numaralı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/51)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
2/27
Esas Numaralı Kanun Teklifim 45 gün içinde Komisyonda
görüşülmediğinden İç Tüzüğün 37. Maddesi gereğince
doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 24/11/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN Teklif
sahibi olarak Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt.
Buyurunuz
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; terör olaylarından dolayı zarar gören
vatandaşlarımıza nakdî tazminat ve aylık
bağlanması için vermiş olduğum kanun teklifi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.
Ancak
bundan önce, değerli arkadaşlar, kendi bölgemle ilgili bir şey
söyleyeceğim. Bizim iki tane sınır kapımız var, biri
kapalı, biri de yarım açık.
Buradan
sesleniyorum, Ticaret ve Gümrük Bakanına istirham ediyorum, Posof
kapımızdan buğday ithalatı yapılacak, trenle
Azerbaycandan getiriliyor, bununla ilgili tırların Posof
kapısından girişi çıkışı
zorlaştırılıyor, bu konuda bir kolaylık
yapılmasını istirham ediyorum.
İki,
Çıldır Aktaş kapısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği arasında bir anlaşma yapıldı, ama hâlen o
kapıyla ilgili bir çalışma başlamadı. Niçin
çalışma başlamadı onu da tam bilemiyorum, süre konusunda
bir sıkıntı var diye duyuyoruz, bunu da bir an evvel
yapmalarını ve o bölgenin kalkınmasıyla ilgili bu
kapıların açılmasını temenni ediyor ve istirham
ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, 3 Kasım 1980 tarihinde 2330 sayılı Nakdî
Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun
çıkarılmış, 2nci maddesinde
Terörden dolayı zarar
gören vatandaşlarımıza tazminat verilmiyor, aylık
bağlanmıyor. Büyük şehirlerde özellikle her gün olaylar oluyor,
her gün günahsız vatandaşımız ölüyor veya yaralı
kalıyor. Bunların mutlak surette şehit aileleri kapsamına
alınması, hem maaş bağlanması hem de nakdî tazminat
ödenmesi gerekiyor. Bu, Uluderede olduğu gibidir.
İkincisi:
Askerde nöbet sırasında, eğitim sırasında, tatbikat
sırasında şehit olan askerlerimiz var. Bu askerlerimiz de
şehit sayılmıyor ve bunların aileleri perişan bir
durumda. Şehit ailesi olamıyorlar, şehit ailesi
olamadıkları gibi nakdî tazminat alamıyorlar, nakdî tazminat
alamadıkları gibi aylık da bağlanmıyor. Bu nedenle,
ben istirham ediyorum yani şehit olan çocuklar bizim
çocuklarımız, nöbet tutarken ölen veya tatbikat sırasında
ölen veya eğitim sırasında ölen askerler de bizim
çocuklarımız, onların da şehit sayılması
lazım.
Cumhuriyet
Halk Partisi olarak biz bu kanun teklifini verdik, sizden istirham ediyoruz,
Büyük Millet Meclisinden de bütün parti gruplarından da istirham ediyoruz,
bu kabul edilsin. Bu, bizim hepimizin ortak paydasıdır
arkadaşlar. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütün vatandaşları
eşitse o zaman askerlik yapan bütün askerlerimiz de eşit olsun yani
nöbet tutan askerimiz ölüyor şehit sayılmıyor da terörle
mücadelede gidip ölen asker şehit sayılıyorsa o zaman burada bir
farklılık var. Genelkurmay Başkanının da bu konuya el
atmasını istiyorum.
O
anlamda, ben istirham ediyorum, hem nöbet tuttuğu zaman hem tatbikat
sırasında hem de eğitimde ölen askerlerimizin şehit
sayılmasını, hem nakdi hem de aylık
bağlanmasını istirham ediyoruz. Bu anlamda, terörü biz
yaratmadık arkadaşlar. On yıldan beri Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarda. On yıldan beri terörde ölenler, şehit olanlar daha
çok önde.
Değerli
arkadaşlar, on yıldan beri gelen şehitlerden dolayı
Türkiyede analar ağlıyor, analar gözyaşı döküyor. Bunun
çözümü siyasi kurumdur, bunun çözümü Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Yarın
Sayın Genel Başkanımız Sayın Başbakanla
görüşecek. Bu sorun Türkiyenin bir numaralı sorunudur ve iki
numaralı sorunu da işsizlik sorunudur. Bu sorunun çözümüne Sayın
Başbakan ve diğer partilerin de katkı sunmasıyla, Kürt
sorununun çözümünün bir bütün olarak, Türkiyenin bölünmez bütünlüğü
çerçevesinde çözüleceğini umuyorum ve bu kanun teklifimin kabul edilmesini
istirham ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öğüt.
İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz.
Buyurunuz
Sayın Özgündüz. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Evet,
Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar Öğütün vermiş olduğu kanun
teklifinin gündeme alınmasıyla ilgili söz aldım. Sözlerime
başlamadan önce, bugün Dünya Çevre Gününü kutluyorum ve Hükûmetin
özellikle İstanbulun yeşil alanlarını, su
havzalarını ranta çevirmemesini diliyorum.
Aynı
zamanda, mayın patlaması sonucu hayatını kaybeden,
şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet, ailelerine ve Türk milletine de
başsağlığı diliyorum.
Yine,
ABD Dışişleri Bakanı Sayın Clinton Ermenistan,
Azerbaycan, Gürcistan seyahatini sürdürürken, bildiğiniz gibi,
işgalci Ermenistan askerlerince sınırdaki bir kontrol
noktasına saldırı yapılarak 5 Azerbaycan askeri şehit edildi.
Onları da rahmetle anıyorum ve Hükûmetin, Ermenistanla ilgili
protokolü bir kez daha gözden geçirmesini ve bu yüce Meclisin gündemine
sokmamasını diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım -Sayın Öğüt bahsetti- bildiğiniz gibi,
büyükşehirlerde özellikle, son zamanlarda sık sık toplumsal
olaylar meydana gelmekte, çeşitli kamu ulaşım araçlarına,
özel araçlara, iş yerlerine saldırılar yapılmakta ve bu
saldırılar sonucu zarar gören, sakat kalan, hayatını
kaybeden kişiler, şu andaki mevzuata göre, bu Kanun kapsamında
değil. Yani geçen yıl yaşanan, molotofkokteyli sonucu yanarak
hayatını kaybeden bir genç kardeşimiz vardı biliyorsunuz,
örneğin o şehit sayılmıyor, hâlbuki terör saldırısı
sonucu hayatını kaybetmiştir. Bu insanlar, şu andaki
mevzuata göre, İçişleri Bakanlığı aleyhine idare
mahkemesinde dava açarak zararlarının tazminini isteyebiliyorlar
ancak bu şekilde zarar gören insanların bir de mahkeme
kapılarında süründürülmesi uygun değil. Dolayısıyla,
Sayın Öğütün verdiği bu kanun teklifi gündeme alınıp
görüşüldüğü takdirde, bu tür, dışarıdan, terör
eylemleri sonucu zarar gören, sakat kalan, hayatını kaybeden
kişiler de bu Kanun kapsamına alınacak ve dava yoluna gitmeden,
Hükûmetimiz tarafından, devletimiz tarafından bu kişilerin
zararları tazmin edilebilecektir.
Yine,
şu andaki mevzuata göre, askerlik hizmeti sırasında nöbet,
tatbikat, intikal, manevra gibi, terörle mücadele dışında,
normal askerî faaliyet sırasında yaralanan, hayatını
kaybeden insanlarımız da, askerlerimiz de bu Kanun kapsamında
değil. Hâlbuki, bizim geleneklerimize göre biliyorsunuz ellerine kına
yakılarak insanlar çocuklarını askere gönderir ve bu insanlar,
eğitimde dahi olsa, tatbikatta dahi olsa hayatını kaybettiği
zaman, mutlaka, vatan borcu sırasında böyle bir olay
yaşandığı için, bunların şehit kabul edilmesi,
yaralı kişilerin de yine gazi kabul edilerek Nakdi Tazminat ve
Aylık Bağlanması Hakkında Kanundan faydalanmaları
gerekir diye düşünüyoruz.
Bu yasa teklifi bugün sizlerin oylarıyla umarım
gündeme alınır ve sırasına kaydedilir, zamanı
geldiği zaman da sizlerin oylarıyla çıkar, böylelikle
vatandaşlarımızın bir mağduriyeti giderilmiş olur
diyorum.
Uygun oy vereceğinizi düşünerek hepinize en
içten saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özgündüz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda
açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
düşen 1 üyelik için Hatay Milletvekili Mehmet Öntürk aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
B) Sayıştay Üyeliklerine Seçim
1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim
(S. Sayısı : 260) (x)
BAŞKAN Şimdi, bu kısımda yer alan,
Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için yapılacak seçime
başlıyoruz.
Bu seçim, 6085 sayılı Sayıştay
Kanununun 15inci ve 16ncı ve İç Tüzükün 150nci maddelerine göre
gizli oylamayla yapılacaktır.
Plan ve Bütçe Komisyonunca oluşturulan
Sayıştay üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu tarafından
Sayıştay üyelikleri için boş üyelik sayısının 2
katı olarak kontenjan grupları dâhilinde belirlenen adayları
içeren birleşik oy pusulası Başkanlıkça
bastırılmıştır.
Toplantı ve karar yeter sayısı mevcut
olmak şartı ile Sayıştay meslek mensupları kontenjan
grubu listesinden en çok oyu alan 3 aday ile diğer meslek mensupları
kontenjan grubu listesinden en çok oyu alan 2 aday Sayıştay
üyeliğine seçilmiş olacaklardır.
Oylamanın ne şekilde olacağını
arz ediyorum: Herhangi bir tereddüde mahal vermemek için, komisyon ve hükûmet
sıralarında yer alan kâtip üyelerden komisyon sırasındaki
kâtip üye Adana'dan başlayarak İstanbul'a kadar, İstanbul dâhil;
hükûmet sırasındaki kâtip üye ise İzmir'den başlayarak
Zonguldak'a kadar, Zonguldak dâhil, adı okunan milletvekilinin
adını defterden işaretleyecek ve kendisine mühürlü birleşik
oy pusulası ve bir zarf verecektir. Milletvekilleri Başkanlık
kürsüsünün sağında ve solunda yer alan kabinlerden başka yerde
oy kullanmayacaklardır. Adını ad defterine işaretlettiren
ve mühürlü birleşik oy pusulasını alan sayın üye,
Sayıştay meslek grupları kontenjan grubu listesinden 3
adayın, diğer meslek mensupları kontenjan grubu listesinden ise
2 adayın karşısındaki kareyi çarpı işaretiyle
işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak Başkanlık
Divanı kürsüsünün önünde yer alan oy kutusuna atacaktır.
Aynı
zarfta birden çok oy pusulası çıkması hâlinde bu oy
pusulalarının tamamı, Sayıştay meslek mensupları
kontenjan grubu listesinden 3ten fazla adayın işaretlendiği oy
pusulaları ile diğer meslek mensupları kontenjan grubu
listesinden 2den fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları
geçersiz sayılacaktır. Bu hususlar birleşik oy
pusulalarında da dipnot olarak açıkça belirtilmiştir.
Oylamanın
sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir tasnif
komisyonu tespit edeceğim:
Leyla
Zana, Diyarbakır? Yok.
Hüseyin
Cemal Akın, Malatya? Yok.
Yıldırım
Tuğrul Türkeş, Ankara? Yok.
Tülay
Kaynarca, İstanbul? Burada.
İsmail
Tamer, Kayseri? Burada.
Ayla
Akat Ata, Batman? Yok.
Faruk
Septioğlu, Elâzığ? Yok.
Müslim
Sarı, İstanbul? Yok.
Doğan
Şafak, Niğde? Yok.
Engin
Özkoç, Sakarya? Yok.
İlknur
İnceöz, Aksaray? Yok.
Uğur
Bayraktutan, Artvin? Yok.
Emin
Haluk Ayhan, Denizli? Yok.
Ömer
Süha Aldan, Muğla? Yok.
Şamil
Tayyar, Gaziantep? Yok.
Sermin
Balık, Elâzığ? Yok.
İlhan
Yerlikaya, Konya? Burada.
Mehmet
Ersoy, Sinop? Burada.
Sümer
Oral, Manisa? Yok.
Erdal
Kalkan, İzmir? Yok.
Ahmet
Kutalmış Türkeş, İstanbul? Burada.
Kâtip
üyeler lütfen yerlerini alsınlar.
Şimdi,
gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar
toplandı)
BAŞKAN
Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok galiba.
Oy
verme işlemi tamamlanmıştır.
Oy
kupaları kaldırılsın lütfen.
Daha
önce ad çekerek isimlerini okuduğum tasnif komisyonu üyeleri lütfen
yerlerini alsınlar.
Tasnif
komisyonu üyelerini tekrar okuyorum: İstanbul, Tülay Kaynarca; Kayseri,
İsmail Tamer; Konya, İlhan Yerlikaya; Sinop, Mehmet Ersoy;
İstanbul, Ahmet Kutalmış Türkeş.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik
için yapılan seçime ait Tasnif Komisyonu tutanağı
gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
260
sıra sayılı raporda belirlenen adaylardan Sayıştayda
boş bulunan 5 üyelik için yapılan seçime 361 üye
katılmış, geçerli oyların dağılımı
aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla
arz olunur.
Tasnif
Komisyonu
Üye Üye
Üye
Tülay
Kaynarca İsmail
Tamer Mehmet
Ersoy
İstanbul Kayseri Sinop
Üye Üye
İlhan
Yerlikaya Ahmet
Kutalmış Türkeş
Konya
İstanbul
Sayıştay
Meslek Mensupları Kontenjanı
1-
İdris Bulut 335
oy
2-
Mikdat Özkan 258
oy
3-
Metin Orhan 242
oy
4-
Nevin Atakan 109
oy
5-
Levent Mutlu 89
oy
6-
Özcan Rıza Yıldız 31
oy
Diğer
adaylar kontenjanı
1-
Mustafa Atalar 345
oy
2-
Ahmet Zorlar 284
oy
3-
Ayhan Erdoğan 67
oy
4-
Yakup Keleş 11
oy
BAŞKAN
Buna göre, Sayıştay meslek mensupları kontenjan grubundan
Sayın İdris Bulut, Mikdat Özkan, Metin Orhan; diğer meslek
mensupları kontenjan grubundan da Sayın Mustafa Atalar, Ahmet Zorlar
Sayıştay üyeliklerine seçilmişlerdir. Hayırlı
olmasını diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.51
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 18.06
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara),
Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan
karar gereğince, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Hukuk
Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Hukuk
Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/486)
(S. Sayısı: 233)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sıraya alınan, İzmir EXPO Alanı Hakkında Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- İzmir EXPO Alanı Hakkında Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/613) (S. Sayısı:
262) (*)
BAŞKAN Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 262
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu konuşacaktır. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Tanrıkulu.
MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN
TANRIKULU (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 262 sıra
sayılı Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüştüğümüz bu tasarı, ilgili Komisyonda
kısa bir süre önce görüşülmüş, bazı
değişikliklerle Genel Kurulumuza indirilmiştir.
Ben konuşmamın
başında EXPO süreciyle ilgili sizlere çok kısa bir bilgi vermek
istiyorum. Dünyanın belki de en eski ve uluslararası
etkinliklerinden, en büyük etkinliklerinden biri olan EXPO, bir başka
deyişle dünya sergisi, beş yılda bir düzenleniyor ve bu
düzenlemeler altı ay kadar devam ediyor. Bunların katılımcıları
arasında uluslararası kuruluşlar, devletler, sivil toplum
örgütleri ve şirketler de yer alıyor. EXPOlarda, diğerlerinden
farklı olarak, ürünler değil, fikirler ve düşünceler, kültürler
ve dünyanın geleceği gibi projeler yer alıyor. En büyük
farklılığı burada. EXPOyu Uluslararası Sergiler
Bürosu dediğimiz bir kuruluş düzenliyor. Bu kuruluşun kendi
içerisinde organizasyonu var ve genellikle de her ülke büyükelçi düzeyinde
orada temsil ediliyor ve 157 civarında bir ülke de şu anda BIEye,
kısa adı BIE olan bu kuruluşa üye olmuş durumda.
EXPOnun en önemli
özelliği teması. Her EXPOnun bir teması var ve bu tema
üzerinden yürütülüyor. Kısa bir süre önce Antalya ilimiz de çiçekle ilgili
olarak bir EXPO düzenlemesi hakkını kazandı ve şu anda
onunla ilgili çalışmalar devam ediyor.
Geniş
bir kapsama sahip olan bu temalar, bütün insanlığı
ilgilendirmesi gereken konular ve aynı zamanda da evrensel bir nitelik
taşımak zorunda. EXPO alanlarının büyüklüğü
sınırsız, herhangi bir sınırlama getirilmiyor. Zaten
bizim bahis konusu olan tasarımızda da bu alanların
düzenlenmesine yönelik hükümleri göreceğiz biraz sonra ve
katılımcılar kendi yerlerini inşa edebilme hakkına da
sahipler.
Yüz
altmış yıllık bir düzenleme, çok eskiden beri gelen bir
düzenleme. Biraz önce de belirttiğim gibi, gerçekten geleneği çok
eski olan bir kurum ama en önemli özelliklerinden biri, düzenleme yapılan
kentleri kendisi marka hâline getiriyor ve bu kentler bir süre sonra dünya
kenti olma ve daha da yaşanılır olma noktasında ön plana
geçiyorlar.
1992
yılında, İzmir Fuarcılık Anonim Şirketi, 2000
yılı EXPOsu için o zaman Dışişleri
Bakanlığına başvurmuş, fakat bir sonuç
alınamamış. Çok eski bir ilk müracaatı sizlere
hatırlatıyorum. Aradan bir süre sonra ülkemiz, 2004
yılında, İzmir kentinin bütün toplumsal unsurlarının
da katılımı ve zorlaması sonucunda Uluslararası
Sergiler Bürosuna üye olmuş.
Biz,
geçtiğimiz dönemde, İzmir EXPO 2015 adaylık sürecini hep
birlikte, İzmirdeki sivil toplum örgütleriyle, yerel ve merkezî
yöneticilerle birlikte yaşadık ve o dönemde Milliyetçi Hareket
Partisi, bütün unsurlarıyla, gerek yerel yöneticileri gerekse
milletvekilleriyle beraber bu sürece katkı koyma noktasında oldu.
Yine
o dönemde bir kanun teklifi verdik, EXPO 2015in İzmir Yönlendirme
Kurulunun tüzel kişilik kazanmasına yönelik kanun teklifimiz de -yine
diğer milletvekilleriyle beraber- görüşüldü ve geçtiğimiz dönem
içerisinde kabul edilmişti.
Öte
yandan, Milliyetçi
Hareket Partisinin bütün İzmir milletvekilleri, gene o dönemde ve bu
dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinin Parlamento dostluk gruplarında bu
BIEye üye olan ülkelere birer mektup yazarak konuyla ilgili olarak durum
anlatıldı ve aynı zamanda kulis faaliyetleri yürütülme
noktasında da yardımcı olmaları istendi.
Teması
sağlık olan EXPOyla ilgili olarak yine, Milliyetçi Hareket Partisi
milletvekilleri olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir kanun teklifi
hazırladık ve sağlık bilimleri üniversitesi kurulması
noktasında o teklifimiz hem geçtiğimiz dönemde hem de bu dönemde
maalesef Genel Kurula kadar gelmedi, komisyonlarda bekliyor. Bu teklifimizle
sağlık bilimleri üniversitesi kurulacak, hemen bunun yanına
medikal ürünlerin üretilmesinden tutun da ilaç sanayisi ve buna benzer
konularda ülkemizde ilk kez sağlıkla ilgili bir ihtisas organize
sanayi bölgesinin de kurulması ve İzmire
kazandırılması söz konusu olacak değerli milletvekilleri.
Tabii, bu durumda, bu
tekliflerin yasalaşması durumunda hem kazanan İzmir olacak,
akabinde de Türkiye ekonomisi kazanmış olacak.
Partimizin yerel bazda
teşkilatları -biraz önce de söyledim- İzmirin EXPO sürecine
katkı koymaya ve gönüllü olarak çalışmaya devam ediyorlar. O
dönemde yaşamış olduğumuz İzmirin EXPO adaylığıyla
ilgili olarak süreci şimdi bir kez daha EXPO 2020 için yaşıyoruz
değerli milletvekilleri. Ancak burada öne çıkan temel husus,
İzmirin bu noktada adaylığa hazır olup
olmadığı meselesi. Burada kastettiğimiz tabii İzmir
kentinin buna yakışıp yakışmadığı değil,
onda bir şüphe yok ancak kurumsal itibarıyla ve iş birliği
itibarıyla baktığımız zaman bu adaylık sürecine
sadece EXPOyla ilgili yasal düzenlemelere bakarak bunu
sığdırmak bence doğru olmayacak. Zira, son zamanlarda
görüyoruz ki EXPOyla ilgili bir koordinasyon sorunu da var. EXPO yönetiminin birbirleri
arasında bir koordinasyon sağlayamadığını,
yeterli olarak sürece katkı yapamadığını da görüyoruz.
Zaten o komitede görevli olan bazı yerel yöneticiler de geçtiğimiz
zaman içerisinde buradan ayrıldılar.
EXPO
yönetiminin daha paylaşımcı, şeffaf ve katkı koyucu
olmasını da istiyoruz çünkü burada ne kararlar alınıyor,
nasıl bir yönlendirme yapılıyor, doğrusu, biz çok da
bilgilenmiş değiliz. Bunlar eğer gerçekleşirse
başarı hepimizin başarısı olacak ve bir katkı
sağlanmış olacak çünkü İzmir tarımdan turizme,
sanayiden ulaştırma ve enerji sektörüne kadar birçok gerekli
desteği gördüğü takdirde en iyi sonuçlar alınabilecek bir
şehir olarak düşünmemiz lazım. İzmiri marka şehir
olarak perçinleyecek olan bu projede yani EXPO 2020 sürecinde bütün mercilerin
hem yerel yönetimde hem de merkezî yönetimde gerekli desteği tüm gücüyle
vermesi gerekiyor değerli milletvekilleri.
Biz, yine, biraz önce de
söylediğim gibi, bu konuda çok ciddi adımlar atarak İzmir
şehrini, bir önceki adaylık sürecinde olduğumuz gibi, bütün
gücümüzle Milliyetçi Hareket Partisi olarak desteklemeye devam edeceğiz.
İzmir kentinin
bazı özellikleri de var, pek çok uygarlığa beşiklik
yapmış, tarihî, kültürel birikimleri var ama bir noktada ekonomik,
sosyal olarak da, kültürel hayatta da öncü rol oynadığını
da görüyoruz Türkiye coğrafyası içerisinde. Bugün İzmire
ekonomik olarak baktığımız zaman, toplam katma değer
içerisinde yüzde 15,5luk bir değer ifade ettiğini, istihdamın
yüzde 9,7sini sağladığını ve 6 milyar doları
aşan bir ihracatla ciddi bir ekonomik güç olduğunu da görüyoruz.
Yüzde 95lik bir vergi tahsilat oranı var. Bu oran birçok kentimizde
maalesef yanına bile yaklaşılamayacak kadar yüksek bir oran.
Öbür tarafta, 1.500
civarında yabancı sermayeli şirket ve
yatırımcıyı çekmiş ve bu anlamda da ciddi bir kapasite
göstererek kendini ispatlamış bir şehir İzmir. 2000
yılında 3,3 milyon nüfusu var, bugünlere geldiğimiz zaman 4
milyonluk bir nüfusa yaklaşmış ve ciddi bir nüfus potansiyeli
olmuş ama öbür tarafta da Türkiye ortalamasının üstünde bir nüfus
artış hızına sahip. Yüzde 14,5luk bir farklı nüfus
ortalaması Türkiye genelinde sürerken İzmir ilimizde 18,8lik bir
oranla karşı karşıyayız. Bu da şehrin aynı
zamanda göç aldığını, hızlı bir nüfus
artışına sebep olduğunu ve iş hayatında, ekonomi
hayatında da bazı sıkıntıların
yaşandığını gösteriyor.
Şimdi,
İzmirle ilgili bu rakamlara baktığımız zaman,
İzmirin merkezî idareden yani Hükûmetten beklenen ilgiyi de
göremediğini görüyoruz. Böyle baktığımız zaman,
toplanan vergiye kıyasla yapılan yatırımlara da
bakmamız lazım yani İzmir ili on yıldır
yaklaşık dört vermiş bir almış. Bu ciddi bir fark.
Şöyle baktığımız zaman, İzmirin kamu
yatırımlarından devletten daha fazla pay alması da
gerekirdi diye düşünüyoruz. Bugün 3üncü büyük kent olarak gözüküyor
İzmir ama Bursanın toplam ihracat payı İzmirin toplam
ihracat içindeki payından yüksek. Kocaeli ilinin sanayi ihracat içindeki payı gene
İzmir ilinin ihracat payından daha yüksek. Böyle
baktığımız zaman, gerçekten, bazı noktalarda
İzmirin atak yapmasını önleyen hem mevzuat yönünden hem de
Hükûmet icraatı yönünden bazı uygulamalarla da karşı
karşıyayız. 2003 yılından önce devamlı
dış ticaret fazlası veren bir il ama son beş yılda,
baktığımız zaman, İzmirde bir dış ticaret
açığı da var, tıpkı Türkiyede olduğu gibi.
Şimdi,
zengin doğal, tarihî, kültürel varlıklardan bahsediyoruz ve bunlar
önemli özellikler bir yönüyle de incelediğimiz zaman. Türkiyenin en
gelişmiş ili olma noktasında İzmir için herhangi bir engel
yok, bu biraz önce saydığım potansiyel noktasında. Demek ki
yapılması gereken, kamunun da öncü olması, kamunun lokomotif
görev görmesi ve İzmirin önündeki engelleri kaldırması
gerekiyor. Bugün baktığımızda merkezî hükûmetin payı
2002 yılında yüzde 2,8; bugün 1,4 değerli arkadaşlar. Yani
bu nedir? Yüzde 55 oranında bir farkla karşı karşıya
kalmışız, 100 liralık yatırım 55 liraya
düşmüş. Önemli bir kayıp. Zaten dile getirmek istediğimiz husus da
bu. Siz EXPOyu bir yandan alma gayreti içerisindesiniz ama öbür taraftan, kamu
olarak, İzmir kentinin yeteri kadar arkasında durmuyorsunuz demektir.
Bu durumu, bu yıl
içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde on iki icracı
bakanlığa verdiğim soru önergeleriyle de sorgulamak istedim ancak
çok ilginç, hemen hemen hiçbir bakanlıktan bugüne kadar bu
yazılı soru önergelerimizi de cevap alamadık değerli
milletvekilleri. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin hem geçtiğimiz
dönemde hem de bu yasama döneminde, maalesef, bütün milletvekillerinin belki de
en önemli kanayan yaralarından bir tanesi. Hükûmetin icraatı
noktasında, milletvekillerinin yazılı veya sözlü soru
önergelerinin ciddiye alınıp bir an evvel
cevaplandırılması da gerekiyor.
Bir başka
çalışmayı huzurunuza getirip sizleri bilgilendirme arzusundayım
değerli milletvekilleri. İzmirin de içinde bulunduğu 200
metropol kentini, ocak ayı içerisinde, bir yabancı kurum, Brooking
Institution bir araştırma yapmış ve mukayese
yapmış ve bunu kamuoyuyla da paylaşmış. İzmir
kişi başına gelir açısından bu 200 metropol şehir
arasında 181inci sırada. En yüksek kategoriye sahip olan
şehirle, kendi içerisinde kıyaslanabilecek şehirle neredeyse
arasında 10 kat fark var. Böyle bir kent, örneğin, Amerika
Birleşik Devletlerinde Hartford şehri, yıllık 76 bin dolarlık
bir geliri var, İzmirin yıllık 8.600 dolar. 10 kata kadar
yaklaşan bir farkla da karşı karşıya kalınmış.
İstihdamdaki
artış hızımız İzmir olarak, 2009-2010
yılı döneminde yüzde 9,3 iken, 2010-2011 döneminde 3,6 puan
gerilemiş ve 5,6ya düşmüş yani istihdam kapasitesi de giderek
gerilemiş kentimizin ve bu rakamla da gene bu 200 şehir arasında
196ncı sırada.
Şimdi bunları
söyleme niyetimiz şu değerli milletvekilleri: İzmirle ilgili
alınan kararlar İzmirin daha ileriye atılım
yapmasını engellemiş gözüküyor. Örneğin vadeli opsiyon
piyasasıyla ilgili olarak son zamanlarda alınan kararlar,
örneğin son hazırlanan teşvik paketinde İzmir ve benzer
illerin maalesef komşu illerle rekabet edemez hâle getirilmesi, ciddi bir
problem. Buna yakından baktığımız zaman, bu komşu
iller haksız rekabetini çok yakından görürsünüz. Bu sadece
İzmirin sorunu da değil, bu Genel Kurulda bulunan birçok
milletvekilimizin temsil ettiği illerin maalesef karşı
karşıya kaldığı sorunların bir tanesi.
Organize
sanayi bölgelerine bir alt bölge teşviki verilmesi doğru ama yetersiz
bir teşviktir değerli milletvekilleri. Organize sanayi bölgelerini
kuruş niyetimiz sanayinin düzenli ve yeterli bir şekilde teşvik
edilmesi ise -ki böyle, yasası çıktı- o zaman OSBlerdeki bütün
yatırımların en alt düzeyden teşvik edilmesi gerekir. Cari
açığın yüzde 70ini enerji ithalatının meydana
getirdiğini tespit ediyoruz ama öte yandan baktığımız
zaman, bu teşvik paketinde enerjiyle ilgili yeterli ve gerekli
desteği göremiyoruz.
Stratejik
yatırım başlıklarının eklenmesi büyük ölçekli
yatırımların miktarını düşürse de KOBİlere
ait teşviklerde maalesef kısıtlı kalıyor. Yine, EXPO
2020 sürecinde önem taşıyan sağlık turizminin stratejik
yatırım içerisinde sayılmaması da ciddi bir eksiklik
değerli milletvekilleri çünkü biz -biraz önce de söyledim- bu EXPOnun
temasını sağlık olarak belirlemiştik.
Yüzde
10 bandında giden bir işsizlik oranına
baktığımız zaman, özel teşviklerin 6ncı bölgeyle
sınırlı kalması da maalesef büyük bir eksiklik. Bir örnek
vereyim: Ege Bölgesi Sanayi Odasına kayıtlı ve 1.200 kişi
istihdam eden 12 kadar üye kendi odalarından ayrılarak bugün
Manisaya gitmişler ve Manisada yatırım yapıyorlar. Yine,
dört firma, bu hazırlıklarını tamamlayarak, önümüzdeki
dönem içerisinde, Manisa Organize Sanayi Bölgesinden arsa satın alarak,
orada yatırımlarını yapacaklar. Bu, biraz önce söyledim,
yani şehirler arasındaki haksız rekabeti eğer
düzenleyemezseniz, gerekli tedbirleri alamazsanız diğer
şehirlerimizin de başına gelecek olan en önemli unsurlardan bir
tanesi. Kamu kaynaklarıyla yürütülen ARGE, inovasyon problemlerinin ve
projelerinin İzmirde de asgari yatırım tutarı içerisinde
bölge farkı olmadan desteklenmesi önem kazanıyor ve İzmirli
girişimcilerimizin rekabet gücünü arttıracak, teknoloji ve ARGE açığını
kapatacak yüksek yatırımları ve bunların ARGElerini
teşvik edecek olan KOBİlerin azami şekilde bu teşvik
sisteminden faydalandırılması gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, sanayiyle ilgili olan bu kısım tarımsal
konularda da önemli veya tarım ve kırsal kesimi ilgilendiren
bölgelerde de önemli. Bakın, 2/B Yasası diye bir yasa
çıkarttık çok kısa bir süre önce ve burada muhalefet
milletvekilleri olarak bu yasanın daha eksiksiz ve daha doğru
çıkması noktasında âdeta çırpındık; bir sürü
önerge verdik, eleştiride bulunduk ancak maalesef bunlar dikkate
alınmadığı için, İzmirde de 2/B Yasasıyla
ilgili ciddi sorunlar bulunuyor. Geçtiğimiz dönem içerisinde gidip
konuştuğumuz, 2/B söz konusu olan bütün köylerde ve köylülerde
bununla ilgili problemler var. Bunun dikkate alınarak köylünün haksız
durumunun bir an önce düzeltilmesi gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, büyük projeleri büyük ekipler hazırlar, bunda bir
şüphe yok. Tabii ki bu tespite herkesin inandığını
biliyorum ancak bu ekibin içerisinde görev dağılımı da önem
kazanmaktadır. Biraz önce de söyledim, şu anki EXPO yönetimindeki
anlaşmazlıklar bu tespiti maalesef doğrular nitelikte
değildir; görev bilinci olmak zorundadır, sorumluluğunu herkes
yerine getirmek zorundadır. İzmire bugüne kadar birçok kişi,
birçok kurum bir vizyon belirlemiştir; İzmirin fuarlar, sergiler
kenti olmasından tutun, sanayi, turizm, hatta tarım kenti
olmasına kadar bir vizyonu vardır ama İzmirin kendisi bir marka
ve vizyondur. Bu niteliği maalesef ön plana
çıkartılmamıştır, gün yüzüne
konmamıştır. Tarihî, kültürel zenginlikleri veyahut bir dünya
kenti olabilme noktasındaki potansiyeli, İzmirin hep birlikte,
buradaki iktidarıyla muhalefetiyle birlikte ortak çalışması
sonucunda oluşacak bir durumdur ve bu vizyon ancak böyle kazandırılır
ve arkası getirilir.
Değerli
milletvekilleri, bu noktada, ben bu tasarının hayırlı
olmasını diliyorum. İnşallah, eksikliklerin de verilecek
önergelerle giderilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tanrıkulu.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Kaplan.
BDP
GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, 262, İzmir EXPO üzerine
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun görüşlerini
açıklayacağım.
Biz
bugün İzmirliyiz çünkü daha önce de yasası
çıkarıldığında biz destek sunduk, dosyamız,
konuşmalarımız, belgelerimiz ortada, ama
kaygılarımızı da söyledik ve
kaygılarımızın, bugün için, İzmir EXPOnun rakipleri
açıklandıktan sonra çok daha önem arz ettiğini ifade etmek
istiyorum. Eğer sağlık temasını seçmişseniz, bu
temayla ilgili sorgulanırsınız arkadaşlar. Bu bir gerçek.
Şimdi,
buradan şunu ifade etmek istiyorum: Milano neden az bir oyla, 21 oyla
aldı? Hiç sorguladınız mı? Bence sorgulanması
lazım. Milanodaki bu kampanyada çalışan gönüllü
sayısı Türkiyedekilerin 20 katıydı. Siz üniversiteleri mi
kattınız? Sivil toplumu mu kattınız? Yerel yönetimleri mi
kattınız? Çevre örgütlerini mi kattınız? Tabipler
Odasını mı kattınız? Özel hastanelerin kuruluş
birliklerini mi kattınız? Sağlık temasını
işlediğiniz zaman sağlıkla ilgili her şey önünüze
gelir, itiraz konusu olur.
Bugün
Dünya Çevre Günüdür arkadaşlar. Dünya Çevre Gününe denk gelmesi
aslında çok çok da önemli. Siz, İzmirde sağlık
sorunlarını anlatırken Efemçukurunu anlatmak
zorundasınız; İzmirin suyu oradan geliyor. Oradan çıkarılan
madenlerin akıttığı siyanürün İzmirin
sağlığına ne kattığını
sorgulayacaktır rakipleriniz. Ne diyeceksiniz? O maden ocakları
altın çıkarıyor, İzmirliler ölsün. mü diyeceksiniz?
Sağlık kriteriniz bu mu olacak? Bunu sorgulamak zorundayız.
Çevre günü bugün. İki yönden: Bir, rekabet edilebilirlik
koşulları açısından, bir de bu konuda.
Size
ilginç bir iki done sunmak istiyorum. Bu sunacağım doneler bence bu
Çevre Gününde çok önemli. İzmirin güzel ilçesi Bergamadan
konuşacağım. Çıkıp Bergamayı nasıl
tanıtacaksınız? İzmir, sağlık belgesiyle aday.
diyeceksiniz. Nasıl tanıtacaksınız? İsterseniz sular
altında bıraktığınız Allianoinın antik
şifa merkezi olduğunun resimlerini gösteriniz, gitsinler görsünler.
Rakipleriniz yerinde inceleme yapsın. Siz nasıl bu antik şifa
merkezini, tarihî, jeotermal tedavisinin uygulandığı ilk merkezi
burada sular altında bıraktınız diye sormazlar mı size
arkadaşlar? Allah aşkına, bir de kendi kendinize sorun yani
rekabet anlayışı olarak ben bunu ifade etmiyorum. Siz
sağlık temasını seçeceksiniz, sağlık
temasıyla çıkaracaksınız İzmiri ve İzmir 21 oyla
kaybedecek. 2020 EXPO yarışması için İzmir, epey bir çaba
harcamış; iyi, eksik, kötü çabalar sonucu 21 oyla kaybetmiş.
Yetmiyormuş gibi, Ankarayı çıkarıp rakip
yapacaksınız, uğraştıracaksınız. Bu ne
zihniyettir arkadaşlar? Ankarayı rakip çıkardınız.
Ankarayı EXPOda İzmire rakip çıkardınız. Allah
aşkına, bu ülkede Uluslararası enternasyonal fuar deyince
çocukluğunuzdan, bebekliğinizden günümüze, Türk beyaz perdesinin bütün
filmlerinde İzmir Fuarı denilen bir şey var Allah
aşkına. Yani Ankarayı çıkarıp
Melih Gökçek EXPO Fuarını
Ankarada yapmak istiyor. Yap kardeşim, bir ton fuar yapılıyor.
Fuar mı yok? İstediğin fuarı yapabilirsin.
Bak,
çok güzel fuarlar var; bilgimiz var mı Meclis olarak? Demin sayın
konuşmacı açıkladı, Antalyada Botanik EXPO Fuarı
2016da yapılacak. Yapılacak; karar verilmiş, herkes
çalışıyor.
Antalya,
Türkiyenin en güzel şehirlerinden biri; sadece kum, deniz değil.
Antalya, aynı zamanda tarım endüstrisinde, üretimde, botanikte, her
alanda bir marka, dünya markası, bir coğrafi marka.
Şimdi,
bu 2016da yapılacak, kararı verilmiş Botanik EXPOnun
yasası yok arkadaşlar. Bir yasacık çok mu gördünüz Antalyaya
Allah aşkına? Kararı verilmiş, kararı. O botanik
bahçesi Hollandanın bahçeleriyle rekabet edecek ve sadece Antalyadaki
üretici, Antalyadaki emekçi, Antalyadaki istihdamcı, Antalyadakiler,
Antalya halkı, kendi, kendi işini yapıyor. Getirisi 3 milyar
dolar arkadaşlar. 3 tane ilgili bakanlık var. Sayın Mehdi Eker,
Antalyada ekmeyeceksiniz, anladık, bari destek olun. Bakın, ilgili
bakanlıklardan biri. Antalyada Botanik EXPO için hiçbir şey
ekmiyorsunuz, yasa da çıkarmıyorsunuz, bari destek olun. Sayın Çağlayan,
Antalyada çağlamadığınız belli, yasası yok,
bırakın, Antalyanın güzel bir çağlayanı var, güzel
çağlasın; değil mi? Bir de ulaştırmayı
ilgilendiriyor. Sayın Binali Yıldırım, vallahi,
yıldırım gibi değil bu yasayı çıkarma konusunda.
E şimdi, üç tane bakanlık, şimdi, bu kadar güzel bir şehir,
elimizde, kararı alınmış, Antalyayı kime kurban
ediyorsunuz arkadaşlar? İktidar ve ana muhalefet arasında
Antalyalıları ezme hakkınız var mı?
Antalyalıları ezerseniz, İzmiri de ezersiniz. İzmiri
ezmek için ne yaparsınız? İzmirin karşısına,
önce Ankarayı çıkarırsınız.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Biz ezmeyiz ve ezdirmeyiz.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Aslan Malatyalı. İyi dayanışma
örneği bu.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) İstanbul Milletvekili
HASİP
KAPLAN (Devamla) Şimdi, İstanbul Milletvekili olarak da bugün, onun
da İzmir milletvekili olmasını istiyorum.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Biz dedim, biz
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Şimdi, EXPOdaki rakiplerimizi -şöyle bir hafif-
EXPOdaki rakiplerimizi görelim. Bu Meclisin, Hükûmetin
Şimdi, dört tane
rakip. Bakın, İzmire karşı, daha önce Milanoydu, rakip
Milanoydu yani hakikaten Milanoydu; Pariste Sarkozy vardı,
İtalyanın başında Berlusconi vardı, bizde de
aynı Başbakan vardı. Şimdi yine aynı Başbakan
bizde var, Berlusconi gitti, Sarkozy gitti; İzmirin kaderi ne olacak?
Pariste bunun çalışmaları yapılacak. Taylandın
Ayutthaya kenti -Taylandın, Uzak Doğudan, bakın, dikkat edin-
Brezilyanın Sao Paulo kenti -bakın, dikkat edin, dünyanın büyük
8inci ekonomisi arkadaşlar- Rusyanın Yekaterinburg ve Birleşik
Arap Emirliklerinin Dubai kenti.
Şimdi,
İzmire burada yasa çıkararak EXPOya üye olunmaz. İzmirde
soracaklar: İzmirin Büyükşehir Belediyesine sizin müfettişler
niye dalıyor? Bu belediyeler, bu halkın seçtikleri çete midir? Ne işi
var özel yetkili mahkemelerde? diye sormayacaklar mı? Buranın
çalışanları niye içeri alınıyor? diye sormayacaklar
mı? Soracak. Rekabet bu arkadaşlar, rekabet. Sizin yerel yönetimler,
yerel temsilciler, yerel seçilmişler niye bu EXPOnun belirleyicisi
değildir? diye sormazlar mı? Ne bu Hükûmetle aranızdaki
çatlak? Niye Hükûmetten ayrı ses, yerel yönetimlerden ayrı ses
çıkıyor? diye sormazlar mı? Size Gediz Ovasını
sormazlar mı? Gediz niye kirli kirli akıyor? Gediz kirli akıyor,
Gediz zehir akıyor, Ergene gibi akıyor artık. Niçin,
Turgutludaki madeni hangi kraliçe hazretlerine teslim ettiniz? diye sormazlar
mı size arkadaşlar? Bu, sizin
sağlığınızı, Egenin
sağlığını, Egenin incirini, üzümünü,
narını, zeytinini; bırakın rokasını,
bırakın teresini, bırakın balığını,
bırakın güzel havasını, denizini kirletmiyor mu? diye
sormayacaklar mı? Bu kirletilen doğanın, çevrenin, tarihin,
kültürün, size, sağlığınıza da zararı yok mu?
demeyecekler mi arkadaşlar?
Bugün
Dünya Çevre Günü, bu çevre gününde sağlığı doğru
dürüst konuşacağız ve size soracaklar: Bugün gündeme
attığınız konular, kürtaj için ne düşünüyorsunuz?,
Diyanet İşleri Başkanı sezaryen hakkında hangi
fetvayı verdi? diye sormazlar mı? Sormazlar mı: İnsan
yaşamına ne kadar kıymet veriyorsunuz?, Roboski katliamı
için ne fetva verdi diye sormazlar mı? Sormazlar mı size cezaevinde
Yeni, büyük bir cezaevi yapıldı, F tipi. F tipindeki,
cezaevlerindeki mahkûmların, tutukluların sağlığı
bu koşullarda, bu sistemde, bu esarette, bu zincirde nasıl
sağlanacak? diye sormaz mı insan hakları kuruluşları?
Size, Manisada kapatılan ocakların civasının, çinkosunun
hâlâ insan öldürdüğünü sormazlar mı arkadaşlar?
Sağlık temasını seçerken akıllıca bir şey
seçmemişsiniz, doğru bir şey seçmeliydiniz.
Üniversiteleriniz
var; yedi tane üniversite var İzmirde, 120 bin tane üniversite
öğrencisi var sadece Bornova civarında. Ya Bu üniversitenin
dinamizmini, bu gençliğin dinamizmini siz bu çalışmanın
içine kattınız mı? demezler mi size? Bu ülkeyi tanıtmak için
-İzmirin Sezen Aksusu var, onun gibi çokça tanınmış
sanatçısı, yazarı var- siz bu tanıtımın içine
hangi sanatçıyı, hangi tarihçiyi, hangi ekonomisti, hangi insanı
kattınız? diye sormazlar mı size? Vicdan biraz ya
arkadaşlar! İnsanın içi parçalanıyor. Hakikaten
İzmiri kurban etmek için elinizden gelen her şeyi yaparken niye tek
başınıza düşünüyorsunuz, niye tek başınıza
karar veriyorsunuz, niye Tek başına yaparım. diyorsunuz?
Hakikaten bunu anlamak zor.
Evet,
geçen dönemde Daha iyi bir dünya için yeni yollar ve herkes için
sağlıktı bizim bir önceki tema. Şimdi ne
yapmışız: Sağlık. Yine sağlık
Bakın,
EXPO Parise Eiffeli kazandırdı, sizin hafızanızda
İzmire neyi kazandıracak? Amazon heykelini mi kuracaksınız,
bana söyler misiniz, neyi koyacaksınız? Yani Eiffel gibi bir
yaratıcı düşünceyi mi yoksa Kadifekalede evlerini
başlarına yıktığınız Kürt ailelerinin,
halkının, oradaki insanların harabelerinin üzerinde
şekillenecek bir anıt mı dikmeyi istiyorsunuz? EXPO 2020nin,
Kadifekale İzmirin en büyük tepesi, en muhteşem yapıtı ne
olabilir? Zihniyete göre ya bir cezaevi olabilir, ya bir cami olabilir, ya
benzeri bir şey olabilir. Var mı kafanızda bir fikir
arkadaşlar? İzmire şunu yapacağız, marka olacak...
Eiffel Kulesini EXPO kazandırdı Parise, Londraya da kristal bir
saray kazandırdı. 1800lerde Londrada da kristal
Onu
geçtik, şimdi, Fransızlar Fransız Devriminin 100üncü
yılını kutladılar, eşitlik, özgürlük, adalet
dediler. Siz ne diyeceksiniz? Siz ne diyeceksiniz Allah aşkına?
Sağlığı özelleştirdik, ticarileştirdik,
paralarını, hepsini kendi yandaşlarımızın özel
hastanelerine bağladık. Suları da kirlettik, madencilere verdik.
Havayı da berbat ettik, denizleri de kirlettik. Buraya gelen, Amazonlar
gibi nesli kurur; siz de gelin görün. mü diyeceksiniz?
Hükûmetin
on yıllık icraatı EXPOda tek tek sorgulanacak, onun için
İzmirin aday olmasını, kazanmasını canıgönülden
istiyoruz arkadaşlar. Biz bunu istiyoruz, istiyoruz ki sorgulansın.
İnciraltına ne yapacaksınız? Balçovanın teleferiklerinde
salınmanızı istiyoruz. Nerede o ağaçlar? Balçovayı
kupkuru bir tepeye çevirdiniz. diyecekler. Siz yolları, tünelleri
yaparken antik İzmirin tarihine kültürüne hangi kazmaları vurdunuz,
tek tek çıkaracaklar.
Hani
bu yasada diyor ya: Turizmi canlandıracağız. Enginarların
rengi bile değişti, Çeşmede yetişen enginarların,
farkında mısınız? Eskiden altın sarısı
berrak renkleri vardı. Bu çevre kirliliğinden sonra enginarlara iyice
dikkat edin. Bunlara dikkat edeceksiniz, sağlıksa sağlık
arkadaşlar. Öyle burada çıkıp konuşmak kolay iş
değil. Barselona gibi yüreğiniz var mı? Barselona gibi EXPOyu,
İspanyayı, Barselonayı
Barselona deyince, benim
Katalanlarla gizliden gizliye bir
Severim onları, açık söyleyeyim.
Biraz Katalan yanım da ağır basar.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Açıktan açığa sev.
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Barselonada ne güzel tanıttılar
İspanyayı. Yalnız Katalanları değil,
Barselonayı değil, bütün İspanyayı tanıttılar
arkadaşlar; sadece futbolda değil, fuarda da tanıttılar.
Yoksa biz, İzmir Fuarındaki eski Türk filmlerini tekrar rezerve
çıkarıp bu Türk filmleri üzerinden mi tanıtacağız
Türkiyeyi? Türkiyeyi nasıl tanıtacağız ve ne
kazandıracak diye düşünüyor muyuz acaba?
Şimdi,
58.500 kişiye iş. amenna, olsun. 40-50 milyon ziyaretçi. tamam.
E, kardeşim, zaten Efese gidiyor, zaten yavaş şehir
Seferihisara gidiyor, zaten İzmirin Bergamasına, Dikilisine
gidiyor. İzmirin her tarafı tarih, her tarafı deniz, her
tarafı güneş, her tarafı kum. İzmirin kavakları
boşuna söylenmedi, Ege Denizi kararınca. şarkısı
boşuna yüreklerde söylenmedi arkadaşlar. Ege Denizi kararınca.
bu emperyal ve ticari çıkarların uğrunda söylenen türkülerin
odağıdır. İzmirlinin bir de böyle bir ruh damarı
vardır; özgürlükçü bir ruh damarıdır bu aslında,
başkaldırı ruhunda vardır. İşte, İzmir
halkıyla bütünleşilirse bu EXPO İzmire yaraşır bir
şey olur. İzmire yaraşır bir EXPO için elbette ki Meclis
olarak hepimiz destek vereceğiz, kaygılarımızı
söyleyeceğiz.
Bu
iş halk işidir, devlet işi değil arkadaşlar. Bu
iş bütün farklı partilerin, görüşlerin, sivil toplumun
destekleyeceği bir iştir, Hükûmetin değil. Bu iş yürütmenin
değil, bu iş yasamanın da yargının da yürütmenin de
yerel yönetimlerin de sivil toplumun da taksi şoförünün de üzüm
üreticisinin de tek başına Urlada taşların altından
mürekkep balığını çıkaran balıkçının da
işidir arkadaşlar. Bunu idrak ettiğimiz zaman bu ülkede büyük
şeyler başaracağız. Bunu idrak etmediğimiz zaman
İnciraltında bir çuval inciri berbat ederiz.
İnciraltını berbat edersiniz, projeyi berbat edersiniz,
mimariyi berbat edersiniz.
Son
sözümü -ne diyeyim bu çevre gününde- Kızılderili şefin Çevre
Manifestosuyla bitirmek isterim ama bir cümle, kısaca: Bu
toprakların her parçası halkım için kutsaldır. Çam
ağaçlarının parıldayan iğneleri, vızıldayan
böcekler, ak kumsallı kıyılar, karanlık ormanlar ve
sabahları çayırları örten buğu, halkımızın
anılarının ve geçirdiği yüzlerce yıllık
deneylerinin bir parçasıdır. Buna sahip
çıktığımız zaman ve şunu
anladığımız zaman Kızılderili şefin
dediği gibi: Şu gerçeği iyi biliyorum: Toprak insana
değil, insan toprağa aittir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Ve uyarısı en sonunda: Bir gün paranızı
yemeğe kalkarsanız iş işten geçmiş olur. 1800lü
yıllarda bu söylendi.
Şimdi,
bu güzelim memlekette, bu çevre gününde bu güzelim sloganı, bu güzelim
bölgeyi siz seçtiniz ya sizi takdir ediyorum. Evet, sonuna kadar EXPO 2020
İzmir, sonuna kadar sağlığı sorgulayacağız
ama sağlık emekçilerine Ankara meydanında, Kızılay
meydanında gaz bombasıyla yürüyenlerin önüne dikile, dikile.
Rizenin,
Karadenizin derelerinin önünde, Tortumlu ninenin dediği gibi: Sırat
köprüsünde ne jandarma var ne polis, elbet öbür yakada
buluşacağız. dedi ya ve Kaz Dağlarında ve Uşak,
bakın, Kayışdağında ve nükleer santrallerin
kurulduğu yerde ve Munzurda ve Hasankeyfte hep beraber yüreğimiz
ülkemizin dört bir yanında olacak.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu.
Buyurunuz Sayın Moroğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA MOROĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İzmir
EXPO alanı hakkında hazırlanan kanun tasarısı
hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini iletmek üzere
söz aldım. Hem Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hem de uzun
yıllar İnciraltında ve Balçovada kendi sorunlarının
çözümü için büyük çabalar harcayan ama bugüne kadar bir çözüm bulunamayan
Balçova, İnciraltı ve Bahçelerarası halkı adına
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Evet, önümüze bir EXPO kanun
tasarısı geldi. Biz de bu kanun tasarısının bugüne
kadar Balçova, İnciraltı ve Bahçelerarasında yaşayan
yurttaşların değil, aynı zamanda İzmirin de,
Balçovanın da, Narlıderenin de, Güzelbahçenin de yaşadığı
birçok sorunu çözeceği inancıyla bu kanun tasarısını
destekleyeceğiz.
Biz yeni milletvekiliyiz, bir
yıldır görev yapıyoruz. Birçok, iki dönemdir, üç dönemdir
milletvekilliği yapan arkadaşlarımız Meclisin daha önce var
olan geleneklerine ve kültürlerine göre davranıp bir kanun
tasarısı görüşülürken o kanun tasarısı
dışında da bazı görüşler ifade etmeyi ve sadece
tutanaklara geçmesi için bir çaba yürütmeyi ama sonra bu söylediklerine
ilişkin dışarıda yapılması gereken işleri
yapmamayı ya da yapamamayı bir gelenek, bir kültür olarak görmüş
olabilir ama geldiğimden beri özlediğim ve istediğim şey
şudur: Burada ne görüşülüyorsa, grupların ne
düşündüğüne bakmadan konuşulanları dinlemek, acaba buradan
bana bir görev çıkar mı diye düşünmek ve örneğin İzmir
EXPOsunu çok isteyenlerin İzmir EXPOsunun kazanılmasına
ilişkin yapılacak önerileri sunduktan sonra kanun tasarısı
çıksa da çıkmasa da çıktıktan sonra da bu yapılan
önerilerle ilgili hem İzmirde hem de İzmir dışında
hem de uluslararası düzeyde EXPOnun İzmire kazanılması
için çalışması gerekiyor. Herhâlde yeni edinmemiz gereken
kültürlerden birisinin de bu olması dileğiyle hepinizi tekrar
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına selamlıyorum.
Aslında
EXPO Kanunu, 1989 yılından beri süren ve İzmirde çok
tartışılan ama ne yazık ki yine popülizm, yine siyasal
endişelerden ötürü İzmire yakışmayan,
katılımcılığı reddeden davranışlardan
ötürü bugüne kadar gerçekleştirilmeyen bir sorunu da konuşuyoruz
aslında. Bu sorun, İnciraltı, Bahçelerarasının imara
açılma sorunudur. Aslında bu EXPO meselesi, oranın
yıllardır beklediği bu imar düzenlemesini de sağlayacak bir
kanun tasarısı şeklinde. Yani sadece, EXPO İzmirin
şu alanında yapılsın. kanunu değil, burada
yapılırken İnciraltı ve Bahçelerarasının imar
meselesi de nasıl düzenlensin kanunu. Bu mesele 1989 yılından beri
tartışılır. Evet, İnciraltı, Bahçelerarası,
İzmirin akciğerlerinden biridir, en önemli yerlerinden birisidir.
Özellikle Büyükşehir Belediye Başkanımızın iki
dönemdir yaptığı çabalarla, 1.250 dönümlük bir kent ormanı
yaratılarak bu akciğer olma özelliğini kaybetmesinin önüne biraz
geçilmiştir ama orada imara uygun olmayarak yapılan villalarla, yine
ruhsatsız yapılan bir sürü düğün salonlarıyla
orasının imar sorununun bir an önce çözülmesi ve yeşil
alanın artırılması çok sorunlu hâle gelmiştir. Çünkü
orada ne tarım yapılabildi bugüne kadar düzenli olarak ne çiçekçilik
yapılabildi ne de düzenli bir imarlaşma ya da EXPOda seçildiği
gibi sağlık alanında, turizm alanında bir
yapılaşmanın yasal anlamda yolu açılabildi ne de oradaki
insanların, hak sahiplerinin hakları korunabildi. Evet, bu yasa o
açıdan önemlidir ve o açıdan Cumhuriyet Halk Partisi de hem EXPOyu
çok isteyen bir parti olarak İzmirin hem ekonomik hem siyasal hem kültürel
alanındaki bizim anlayışımıza uygun bütün
değerlerimize katkı koyacağı için istemektedir hem de bu
imar sorununun hem yurttaşların hem de İzmirin lehine çözümü
için istemektedir. Çünkü İzmirin akciğerinin İzmirin
akciğeri kalması için birçok çaba gösterdik bugüne kadar ama bir
ticari mesele, ne zaman bir fuar alanı meselesi gelinceye kadar da bununla
çok ilgilenen olmadı ama 2004 yılından bu yana Artık bu
sorun çözülmelidir. diye, başta Balçova Belediye
Başkanımız ve İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanımız ve meclislerimiz ve Kültür Bakanlığı
önemli çalışmalar yürüttü, düzenli çalışmalar yürüttü ama
ne yazık ki bu çalışmalar bu EXPO Kanunu kapsamına
girinceye kadar sonuçlanamadı. Sonuçlanamayışının
nedeni ne Kültür Bakanlığı ne Hükûmet ne Balçova Belediyesi ne
İzmir Büyükşehir Belediyesi ne oranın halkı ne de bu
meseleye katılmak isteyen bütün oda başkanlarımız, oda
yöneticilerimiz. Bir türlü bu meselenin bir masa etrafında çözülmesi
noktasında bir sonuca gelinemedi. Bu kanunla ve daha önce gösterilen çabalarla
bunun sonuna gelineceği için de mutluyuz.
Evet,
EXPO meselesine ilişkin İnciraltına gelince: Bir defa, hem
İzmir halkı olarak hem Cumhuriyet Halk Partisi olarak hem
Balçovalılar olarak EXPO alanının İzmir olarak
belirlenmesinden mutluyuz ama bu yeni belirlenen bir şey değil. 2015
EXPOsuna da İzmir belirlenmişti ve 2015 EXPOsu için de
birtakım çalışmalar yürütülmüştü. Burada diğer
konuşmacı arkadaşlarımız, MHP Grubu adına
konuşan Arkadaşımız da, BDP Grubu adına konuşan
Arkadaşımız da EXPOnun tarihi ve yararları, ekonomiye,
siyasete, kültüre katkıları anlamında belli açıklamalar
yaptı, orasına değinmeyeyim ama 2nci defa EXPOya İzmir
adaysa, daha önce kazanamamanın nedenlerinin ne olduğunu ve daha önce
kazanmak için çabalayan deneyimlerden ve oradaki aktörlerden, kadrolardan
yararlanmak gerektiğini de belirtmek istiyorum. Yani niye 2015i
kaybettiğimizi
Ben o sürecin içinde bir görevli değildim ama görevli
olarak bildiğim çok iyi arkadaşlarım var; Seferihisar Belediye
Başkanı -şu an belediye başkanı- Tunç Soyar var, -EXPO
sürecine katılan birçok arkadaşım bu dönemde bilgilerinden,
birikimlerinden de yararlandı- deneyimlerden
yararlanılmadığı gibi üstüne üstlük de EXPO sürecini zaafa
uğratacak, kazaya uğratacak birçok şey yapıldı. Neler
mi yapıldı? Şimdi, herkesin kabul ettiği, EXPO, bittikten
sonra da yaşanılan kente çok faydalarının olduğu bir
proje için dünyaya açılıyorsunuz, hep beraber Başbakanıyla,
Cumhurbaşkanıyla, bakanlarıyla, belediye başkanlarıyla
ama bu sürece zarar verecek bazı uygulamaları önceden
engellemiyorsunuz. Bu, eğer, acemilik değilse, kasıt
değilse, EXPOnun İzmire alınmaması için
yapılması gereken hatalar diye bakmak gibi bir endişeyi de
taşıyoruz.
Ne
mi yapıldı? Herkes şunu teslim ediyor: EXPO kentleriyle
anılıyor, ülkeleriyle değil, devletleriyle değil, kentlerin
adıyla anılıyor ve kentlerin, yerelin bir projesi olarak
bakılıyor, bütün dünyada böyle bakıldığını
herkes kabul ediyor. Peki, o zaman, bunun yerel olan, şehirlerin
adıyla anılan EXPOnun bütün yerelle birlikte yürütülmesi ve yerelin
en büyük şehreminisinin büyükşehir belediye başkanının
önderliğinde yürütülmesi gerekmiyor mu? Evet. Peki, çok mütevazı
davrandı, Önemli olan projeydi. dedi, Valinin önderliğinde, Bakanın
önderliğinde, benim önderliğimde yürümesi çok önemli değil,
önemli olan yürüsün. dedi, ses etmedi; iyi yürüsün, öyle yürüsün ama
başka bir şey daha yaptınız: EXPOya aday olan kentin Başkanını
hukuk dışı kurulan özel yetkili mahkemelerde çete reisi olarak
yargıladınız -senesini söylemiyorum, adı önemli- çete reisi!
Çete reisi! Nerenin? İzmirin. Nerenin? Büyükşehir Belediye
Başkanının. İlk önce bunu düzelteceksiniz. Yani kalkıp
da Bunu yargıya müdahale mi sayıyorsunuz?
Hayır,
saymıyoruz. Yani bize karşı dönüp de Yargıya müdahale mi
edelim? demeyin, öyle bir talebimiz hiç olmadı. Aksine Yargıya
müdahale etmeyin, yargıya müdahale ettiğiniz için bu duruma geldi bu
iş. Savcı sayfa sayfa iddianameleri açıklayarak bu duruma
getirdi bunu. dedik. 300 sanıklı dava
Herhâlde bu devletin Adalet
Bakanı var, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu var, müfettişleri
var, yanlış bir iş yapan savcıyı, eğer doğru
bir iş yapıyor olsa bile, yöntemini belirleyip bu EXPO sürecine zarar
vermemesini sağlayacak kadar yetkisi de vardır, çabası da
vardır. Üstüne üstlük bir iş daha yapıyorsunuz, sunum
yapıldığı gün, 22 Kasımda bir operasyon daha
yapıyorsunuz Büyükşehire. Büyükşehir Belediye Başkanı
EXPO sunumu için dışarıda. Akşam yerleşiyor, sunum
yapıyor
Bir
şey mi diyeceksin Aydın Bey, özür mü dileyeceksin?
AYDIN
ŞENGÜL (İzmir) Heyecanlandınız da
MUSTAFA
MOROĞLU (Devamla) Ben heyecanlanmam, gerektiği zaman
heyecanlanırım, gerektiği zaman sakin olurum. Herhâlde Meclis de
sakinliğimi bugüne kadar tescillemiştir.
İzmirin
milletvekillerinin tümünün meselesi bu arkadaşlar yani Aydın Şengül
de diyecek, İlknur Denizli de diyecek, Tekelioğlu, hepimiz
diyeceğiz, diyoruz da. Peki, niye oluyor, neden olmuyor? EXPOyu isteyen
bir Hükûmet, partiler hep beraber birleşecek bir defa, bu sorunu çözecek.
Kim yapıyorsa da bir kasıt arayacak. Evet, özel yetkili savcı
yapıyorsa Özel yetkili bir kasıt var. diyecek. Olmaz böyle bir
şey!
Onun
için, EXPO kanunu mutlaka imar meselesini çözüyor, yurttaşların
yaşadıkları sıkıntıları gideriyor, EXPO için
İzmir iyi bir yer, hepimiz destekleyelim. Ama hepimizin yapması
gereken işler de var. Bir defa, bütün EXPO meselesini yürüten, projeye
inanan herkesin birleştiği bir konu var, bu konuya ilk önce
İzmir inanacak. Yani yurt dışına giden herkes, yurt
dışından gelen herkes İzmir halkının, İzmir
sivil toplum örgütlerinin bu işe inandığını ve
İzmirin bunu istediğini bilecek. Biliyor mu? Bilmiyor, ben
bilmiyorum. Bu Kurulun başı kimse, İzmir milletvekillerini, 25
tanesini -biri içeride- toplayıp Ya, EXPO için ne yapacağız?
demedi. Dedi diyen varsa çıksın, burada söylesin. Demedi ya,
milletvekillerine demedi yani 2 milyon 600 bin seçmenin oy verdiği
milletvekillerine demedi ve bir yıldır neyse bu süreç sürüyor. Sivil
toplum örgütlerini topladı mı? Toplamadı. İlanlar verdi,
halka bir şey anlattı mı? Hani o Kadifekale meselesine de
geleceğiz birazdan, Hasip Bey buradaysa. Kadifekaleyi anlattı
mı? Gültepelinin bu EXPO geldiği zaman bundan ne kazanacağını
anlattı mı? İzmirin Tabip Odasını,
doktorlarını toplayıp Ya, doktorlar, bunun teması
sağlıktır. İzmir sağlık, turizm kenti olacak.
Bunu nasıl başarabiliriz? dedi mi? Demedi. Ne yaptın?
Sayısını bile benim bilmediğim, 12, 13, 15 kişilik bir
kurul oluşturdun, bindin uçağa, gittin, orada da Büyükşehir Belediye
Başkanını geri gönderdin. Şimdi, sadece kanun
hazırlamakla EXPO kazanılmıyor.
Peki,
kurduğun kuruldan 3 kişi Rahatsızlıklarımız
var. diye istifa etti. Bu 3 kişi sıradan bir 3 kişi değil
yani bunu şunun için konuşuyorum, başa döneyim: Bunları
konuşup burada prim yapmak, tutanaklara geçmek için değil, hepimize
bir görev çıkarmak için. Ki bu görevi yaptım, gidince yapmaya da
devam edeceğim. Buradaki AKPli milletvekilleriyle de beraber yapmaya
devam edeceğiz.
İlk
duyduk bu istifaları, dedik ki: Sayın Vali -Kurulun
Başkanı- biz bu arkadaşları yıllardır
tanırız, biri VOBun Başkanı, biri Sanayi
Odamızın Başkanı, biri sizin daha önce Futbol Federasyonu
Başkanı yaptığınız, sonra istifa ettirip geri
gönderdiğiniz Futbol Federasyonu eski Başkanı. Biz bunların
iş yapma biçimlerini biliriz, ahlaklarını biliriz, İzmirli
bunlara güvenir. Ne oldu da bunlar kalkıp istifa etti? Bunu yapmayın,
EXPO sürecine zarar vermeyin. Burada isteğimiz şudur: Bunlarla
konuşun, bunların rahatsızlıkları neyse çözün,
bunların tekrar görev alma olanaklarını sağlayın.
Şimdi bunun üstüne ne yapar biri? Hemen milletvekilini
çağırır, belediye başkanını
çağırır ya da bir açıklama yapar.
Bu
EXPOnun en önemli özelliklerinden biri şudur değerli
arkadaşlarım: Bu halk bu işin içine katılmadan, örgütleri
katılmadan ve buna inanmadan bu iş başarılamaz. Bunun için
de ilk önce şeffaf olmak lazım. Yani niye bu iş becerilemiyor?
Niye arkadaşlar burada görev yapamıyor?
Eğer
orada bir yara alırsak bu işin vebali hepimizin üstünde kalır.
Bakın, Hükûmetin üstünde kalır, bakanların üstünde kalır.
demiyorum, hepimizin üstünde kalır. Ben bu vebalin üstümde kalmaması
için, daha önce yaşadığımız deneylerden ötürü de
diyorum ki: Hep beraber o arkadaşların tekrar görev
yapmalarını sağlayalım ve bu işi şeffaf
yürütelim. Bu işi İzmire, giderek Egeye, giderek Akdenize mal
edelim.
Yaz
sezonu başlıyor, turizm sezonu yani teması turizm olan,
sağlık olan bir EXPOnun bütün çalışmalarıyla,
bilboardlarından afişlerine kadar, Antalyasından, Mersininden
buraya kadar donatılmış olması lazım. Bütçesi var,
kurumu var, ne bekliyorsunuz peki? Yani bunları biz yapacaksak
çağırın bizi, biz yapalım. Yani burada EXPO kanununu
çıkarırken en önemli meselemiz budur değerli
arkadaşlarım, bunu bir hatırlatmak istedim, istifalar meselesi.
İzmir
için iyi bir seçim, teması da iyi bir seçim. Teması bence
İzmire daha da katkı koyacak bir tema ama EXPOların bir önemli
yanı da, bu ekonomik, siyasal katkılarından ötürü, aynı
zamanda bir barış projesi, evrensel bir proje. Yüz seksen gün
açık kalıyor. Bütün ülkeler, 160 tane üye ülke sanırım
Sadece açıldığı zaman evrensel bir proje olmuyor,
açılmadan önce yaratılan, gidilip gelinen ilişkilerle de
evrensel bir proje oluyor, bir barış projesi aynı zamanda ama bu
projenin gerçekleşmesi
Evet, hepimiz inanıyoruz, İzmir için de,
Türkiye için de önemli katkılarda bulunacaktık ama başta da
söylediğim şeye bir daha döneyim: Bütün milletvekili
arkadaşlarımdan, partisi ne olursa olsun, isteğim ve
dileğim odur ki bilgi edinmeden konuşmayalım ya da sonra,
yanlış bir şey söylüyorsak da çıkıp buradan onu
düzeltelim. Bunu Hasip Bey için söylüyorum. Kadifekalede kimsenin
başına ev yıkılmamıştır. Yani hep, her
şeyde böyle çok yüksek sesle konuştuğumuz zaman
inandırıcı olacağımızı sanıyorsak
yanılıyoruz. Kadifekalede halkın başına evlerin
yıkılması engellenmiştir,
yıkılmamıştır, bunu da başaran İzmir
Büyükşehir Belediyesidir; ne TOKİdir ne Bayındırlık
Bakanlığıdır. Bunu da şunun için söylüyorum: Çünkü
onlar da bununla ilgili yanlış bilgiler veriyor; Biz evleri
yaptık, Büyükşehir sonra vazgeçti. diyor. Orada birçok ev heyelan
bölgesinde olduğu için evlerinden çıkarılmış, evler
verilmiş. Orası büyük bir yeşil alan hâline getirilirken bir
taraftan -380 dönüm gibi bir alan- bir taraftan da oranın antik özelliğini
ortaya çıkaran restorasyon çalışmalarına ve kazı
çalışmalarına başlanmış. Yani bunu da düzeltmek
istedim; orada kimsenin başına ev yıkılmadı, evlerin
başına yıkılması engellendi.
Burası
bir barış projesi dedim. Evet, EXPO, İnciralaltı
Bahçelerarasında düzenlenirken daha önce orada, Danıştay
saldırısında hayatını kaybedenler için bir Yargı
Anıtı yapılmıştı. Umarım, hem Balçova
Belediyemiz hem Büyükşehir Belediyemiz hem EXPO Kurulu, orası
düzenlenirken, 12 Haziran 1980de kaybettiğimiz, İnciraltı katliamında
yitirdiğimiz gençler için de bir barış anıtı yapar.
Onlarla da ve onların aileleriyle de İnciraltını ve
yapılan zulme karşı çıkan bütün insanları
buluşturmuş oluruz.
Bütün
Meclisi, Başkanımızı ve bütün milletvekili
arkadaşlarımı hem grubum adına hem de İzmir halkı
adına, EXPOyu isteyen ve EXPOda güzel bir örnek sunmak isteyen bütün
İzmirliler adına saygılarımla selamlıyorum. İyi
çalışmalar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Moroğlu.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili İlknur
Denizli.
Buyurunuz
Sayın Denizli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA İLKNUR DENİZLİ (İzmir)
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 262 sıra sayılı
İzmir EXPO 2020 Alanı Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde
AK PARTİ Grubu adına konuşmak üzere söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Güçlü
iktidarlar, güçlü parlamentolar sadece bugünü konuşmazlar değerli
milletvekilleri, yarını tartışırlar, daha da ötesini
planlarlar, geleceği öngörürler. Güçlü bir siyaset bir öngörme, ileriyi
görme sanatıdır. Bunun için de, bugünün temel sorunlarının
çözümü yolunda ilerlemiş, çözüm için yol haritanızı
çıkarmış olmanız gerekir. Biz, bugünü müzakere ederken
gelecek için de var gücümüzle çalışıyoruz. Halktan
aldığımız emanetin hakkını vermek üzere, gece
gündüz mücadele ediyoruz.
Ülke
gündemine baktığımızda, 2020 yılı şimdiden
iki sebeple çokça konuşulmaya başlandı çünkü iki büyük
organizasyondan birini ülkemize getirecek olmanın güveni, heyecanı ve
inancı içindeyiz. 2020 Olimpiyat Oyunlarına adayız. Aday
olduğumuz bir diğer uluslararası organizasyonsa 2020 Avrupa
Futbol Şampiyonası. Sevindirici olan, ikisini de yapacak güce sahip
olmamızdır, ikisini de isteyecek kadar ekonomik büyüklüğe,
altyapı desteğine, uluslararası itibara sahip
olmamızdır. Sadece son bir yılda onlarca uluslararası
organizasyonu alnımızın akıyla gerçekleştirdik. Dünya
Kadınlar Tenis Şampiyonası, Dünya Salon Atletizm
Şampiyonası, Dünya Güreş Şampiyonası, Dünya Bayanlar
Voleybol Şampiyonası, Dünya Satranç Şampiyonası, Avrupa
Gençlik Oyunları bunlardan sadece birkaçı. Geldiğimiz bu
aşama ülkedeki istikrarın sonucudur. Ülkemiz yıllardır istikrar
içinde büyüyerek, kalkınarak, yatırımlar yaparak bugünlere
geldi, dünyanın sayılı ülkelerinden biri oldu ve tabii ki
uluslararası alanda söz sahibi oldu, öz güven kazandı ama bugünlerde
onlara baktığımızda, sessiz sedasız ilerleyen bir
başka süreç var, derinden giden, sağlam adımlarla ilerleyen bir
başka süreç. EXPO 2020ye talibiz ve biz bu yolda çok mesafe kat ettik.
Biz Hükûmet olarak bütün dikkatimizle süreci takip ediyoruz, her aşamada
üzerimize düşenleri titizlikle yerine getiriyoruz.
EXPO,
Dünya Kupası ve olimpiyatlardan sonra dünyanın üçüncü büyük organizasyonu
olarak kabul ediliyor. Katılımcıları arasında
devletler, uluslararası kuruluşlar, sivil toplum örgütleri,
şirketler yer alıyor. Peki, nedir EXPO? EXPOlar aslında bir tür
olimpiyat değerli arkadaşlar, dünyanın kültür, tarih ve
eğitim olimpiyatları. Dünyayı daha yaşanır bir yer
kılmak üzere ülkeler bilgi birikimlerini, fikirlerini, kültürlerini ve
gelecek için hazırladıkları projeleri sergiliyorlar EXPOlarda.
İnsanlığın sosyal, kültürel gelişmesini bu fuarlardan
izleyebiliyorsunuz. Altı ay süreyle açık kalan EXPOlar,
dünyanın dört bir yanından on milyonlarca ziyaretçiye ev
sahipliği yaptırıyor size. EXPOlar, gerçekleştirildikleri
kentleri dünyaya tanıtıyorlar, itibar kazandırıyorlar. Yüz
elli altı yıldır yapılan EXPOlar, düzenlendikleri kentleri
birer marka hâline getirmiş ve insanlarının yaşam düzeyini
yükseltmiştir. EXPOlar, kimi ülkeler için fırsat olarak
doğmuş ve doğru değerlendirilerek kalıcı eserler
oluşturulmuştur.
Sanayi
devriminin başladığı yıllara kadar giden köklü bir
geçmişi vardır EXPOların. Temelleri 1851de Londra Crystal
Palaceta düzenlenen sergiyle atılmıştır. Crystal Palace
adıyla anılan kompleks de EXPOnun Londraya bir armağanı
olmuştur. Parisin sembolü Eiffel Kulesi, 1889 yılında
düzenlenen Paris EXPOsu için inşa edilmiştir, yüz yılı
aşkın süredir de turist çekmeye ve Fransaya gelir kazandırmaya
devam etmektedir. Yine, Brükseldeki Atomium da EXPO sayesinde
yapılmıştır. 1998 EXPOsu için hizmete açılan
Lizbondaki Vasco da Gama Köprüsü, bu yapılara bir başka örnektir. Sevilla
da ise EXPO kapandıktan sonra EXPO alanı teknoparka
dönüştürülmüş. Şimdi bu alanda 1,7 milyar dolarlık
artı değer elde ediliyor ve 20 bin kişiye iş imkânı
sağlanıyor. Bunun gibi daha pek çok örneği de sayabiliriz. Daha
doğrusu, yüz elli yılda düzenlenen 63 EXPO fuarının her
biri için ortaya koyduğu parıltılı etkilerden söz
edebiliriz.
Üretim
biçimlerindeki gelişmeler sermaye birikimini artırırken ekonomik
ve sosyal yaşamda da köklü değişikliklere yol açmaktadır.
Bugün insanların kullandığı hesap makinesi, televizyon gibi
teknolojik buluşların çok büyük bir bölümü EXPOlarla
insanlığın yaygın kullanımına sunulmuştur.
Ülkeler arasındaki
ticaret çok büyük bir hızla artmış, üretim fazlasına sahip
olan ülkeler bu fazlayı satmanın, pazarlamanın
yollarını aramışlardır. İşte bu ihtiyaç
büyük çaplı ticaret fuarlarının da doğmasına neden
olmuştur. Aynı fuarlar sanayi devrimiyle büyük değişim
geçiren teknoloji ve üretim biçimindeki yeniliklerin de buluşma
noktasını oluşturmuştur.
Biz ülke olarak BIEye
yani Uluslararası Sergiler Bürosuna üye olmadığımız
için Türkiye bugüne kadar bir EXPO düzenleyemedi. Ülkemiz ancak 2004
yılında AK PARTİ İktidarıyla BIE üyeliğine kabul
edildi. Böylece EXPO için ev sahipliği yapmanın yolu da
açılmış oldu.
Evet, 2015 EXPOsu Milanoda
yapılacak. Türkiye'nin ve İzmirin hedefi, EXPOyu düzenleyen 57nci
ülke ve kent olmaktır. Hedefimiz, 2020de EXPOyu ülkemize ve İzmire
kazandırmaktır. Bu süreçte dört rakibimiz var, dört güçlü rakibimiz
var; Brezilyadan Sao Paulo, Rusyadan Ekatarinburg; Birleşik Arap
Emirlikleri, Dubai; Tayland, Ayutthaya. Rakiplerimiz arasından
sıyrılıp hedefe ulaşmak için hep beraber el ele vererek,
güç birliği yaparak çalışmamız gerekiyor.
EXPOlar olimpiyatlar ve
dünya kupalarıyla
karşılaştırıldığında, üzerine
kurulduğu alanın boyutları ve yapılan
yatırımın hacmi ve ziyaretçi sayısı
açısından da çok daha görkemli organizasyonlardır; dünyanın
en büyük sosyal ve ekonomik etkinliği olarak kabul edilir.
İzmir daha önceki
adaylığı nedeniyle yeterli tecrübe, bilgi birikimi ve deneyime,
teknik donanıma, uzmanlaşmış personele, yeterli
altyapı imkânlarına sahiptir. İzmir, uzun yılların
hayalini gerçeğe dönüştürecek, gelecek nesillere daha
yaşanır bir kent bırakmamızı sağlayacak bu
organizasyonu en iyi şekilde yapacak güce de sahiptir. Şimdi el
birliğiyle bu gücü kullanmanın ve dünyaya göstermenin tam
zamanıdır.
Kuruluşu
milattan önce 6.500 yıllarına kadar uzanan İzmir, Türkiyenin
batısında büyük Anadolu konağının güzel, anlamlı
penceresidir. Yüzyıllardır onu gören herkesi kendisine hayran
bırakmıştır. Herodotun anlatımıyla İzmir,
en güzel iklim, en mavi gökyüzünün şehridir. Victor Hugonun prensesidir
İzmir. Bir liman şehri olması sebebiyle çağlar boyunca
bölgesinin önemli ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Aynı zamanda
farklı kültürlerle temas kurmuş olması İzmire zenginlik
katmıştır.
İzmir,
fuarlara, uluslararası organizasyonlara alışkın bir
kenttir. Türkiyenin ilk genel ticaret fuarı olan İzmir Enternasyonal
Fuarı seksen yıllık bir fuarcılık deneyimi kazandırmıştır
İzmire. Dünyanın önde gelen ihtisas fuarlarından, İzmirle
özdeşleşen ve bugün itibariyle yurt dışında marka
hâline gelen mermer fuarıyla birlikte İzmir, yılda yaklaşık
kırk civarında, fuarı gerçekleştirmektedir.
İzmir,
büyük organizasyonlarla ilgili ilk büyük sınavını 1971de
Akdeniz Oyunlarıyla vermiştir. Universiade 2005 organizasyonu büyük
bir başarıyla gerçekleştirilmiş ve üniversite
oyunlarının en başarılısı seçilmiştir.
İzmir
bir tarih ve arkeoloji kentidir. Kent içi ve çevresi tarihî ve arkeolojik
zenginliklerle donatılmıştır. Efes, Bergama, Agora, Meryem
Ana Evi, İzmirin sekiz bin beş yüz yıllık tarihinin en iyi
bilinen örnekleridir.
Değerli
milletvekilleri, İzmir, barışın ve hoşgörünün
kentidir. İzmir, tarihten bugüne
üstlendiği bu misyonu EXPO 2020 ile pekiştirecektir. İzmir, bir
kültür ve sanat kentidir. Binlerce yıllık geleneğiyle
farklı kültürlerin ve sanat dallarının merkezi olmuş,
birçok uluslararası kültür, sanat etkinliğine ev sahipliği
yapmıştır. Estetiğin yaratıcılıkla
buluştuğu bir coğrafyadır İzmir. Bu özellikleri
dolayısıyla bir dünya fuarı yapmak için ideal bir kenttir.
Ekonomik gelişmişliğin doğuya doğru akmaya
başladığı dikkate alındığında da
zamanın ihtiyacına cevap veren bir kent olarak çıkmaktadır
karşımıza.
2020 EXPO için
seçtiğimiz temadan da bahsetmek istiyorum: Ulusların en önemli
hedeflerinden biri toplumlarının sağlık seviyesini
yükseltmektir. Kuşkusuz sağlık, evrensel ve herkesi ilgilendiren
bir konudur. Bu sebeple, İzmir EXPO 2020 adaylığı için
Daha iyi bir dünya için yeni yollar, herkes için sağlık.
temasını seçmiştir. EXPO 2020 İzmir teması
yalnızca bireyin vücut ve ruh sağlığıyla
sınırlı değildir. Burada sağlık kavramı
toplum ve çevre sağlığını da içerecek biçimde en
geniş anlamıyla kullanılmaktadır. 100den fazla ülkeden
beklenen 10 milyonlarca ziyaretçi sayesinde EXPO 2020 yeni teknolojiler dâhil
olmak üzere her yönüyle daha sağlıklı bir yaşam için ideal
bir platform oluşturacaktır. Bu sayede yenilikçi teknolojiler hakkında
bilgi edinmek, ortaklıklar oluşturmak ve tüm paydaşlarla
evrensel anlamda bir bilgi paylaşımına girmek EXPO 2020
İzmirde mümkün olacaktır.
Bu kanunla 240
hektarlık EXPO 2020 alanı dünyanın en gelişmiş
sağlık turizm bölgesini de oluşturacaktır. EXPO
2020 tamamlandıktan sonra da bu alan İzmir için de, Türkiye için de
artı değer üretmeye devam edecektir. 2020de dünyanın ihtiyaç
duyduğu mesaj İzmirden yükselecektir: Daha iyi bir dünya için yeni
yollar,
herkes için sağlık.
Şimdi, değerli
arkadaşlarımızın -tabii Sayın Hasip Kaplan burada
değil ama- birkaç konuyla ilgili yaptığı
değerlendirmeleri de düzeltmek istiyorum. Bir kere, İzmirde 7
değil 9 üniversite var. Onu, bir kere, bu
yanlışlığı düzeltmek açısından ifade etmek
istiyorum. Bir başka boyutu da: Bir yıldır Meclisteyim, ilk defa
Sayın Kaplanın Kürt meselesi konuşmadan bir konuyu
tamamladığına şahit oldum. Bunun için de kendisini tebrik
ediyorum. İzmirin de Türkiye'nin bir kenti olduğunu
hatırlattıkları için kendisine teşekkür ediyorum. İlk
defa böyle bir tanımlamayla karşı karşıya kaldık
çünkü genelde konuşmalarımız ya Kürt meselesi ya da güneydoğudaki,
doğudaki kentlerin adını anarak geçiyordu.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Her gün insanlar ölüyor.
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) - Burada İzmiri telaffuz etmesinden
dolayı da kendisine teşekkür ediyorum, bunu bildirmek istiyorum.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Her gün insanların ölmesi bir şey ifade etmiyor mu?
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) Şimdi, Antalya EXPOsuyla ilgili bir
değerlendirme yapıldı. Onu da hemen dilerseniz düzeltelim.
EXPOyla ilgili, Antalyayla ilgili düzenleme şu anda Bakanlar Kurulumuzda,
önümüzdeki günlerde Genel Kurulumuza gelecek. Antalya EXPOsuyla ilgili
düzenlemeleri de İzmir EXPOsuyla ilgili yaptığımız
düzenlemeler gibi tamamlamış olacağız.
Bu arada, şimdi
İzmir, verdiğini alabiliyor mu? diyerek Çok Değerli
Vekilimizin bir değerlendirmesi oldu Dört veriyor İzmir, bir
alıyor. diye. Bunu bugün bir siyasetçi olarak söylemiyorum, bundan önce
de bir sivil toplum örgütü başkanıydım, iş
dünyasının bir sivil toplum örgütü başkanıydım ve o
zaman da hep aynı değerlendirmeyi yaptım, bugün de
aynısı tekrarlıyorum: Bir kentin ürettiğinin
tamamını alması diye bir şey söz konusu değildir.
Burada şunu yapmamız gerekiyor o zaman: Hakkâri hiç üretmiyorsa,
Artvin çok az üretiyorsa oraya baraj yapmayacaksınız, oraya yol
götürmeyeceksiniz yani Kocaeli üretiyorsa sadece Kocaeliye, İzmir
üretiyorsa sadece İzmire harcayacaksınız. Böyle bir
mantığın söz konusu olması mümkün değildir.
Evet,
bir konuya bu arada değinmek istiyorum.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) - İstanbula hâlâ fabrika
yapıyorsunuz. İstanbulun nüfusunu 35 milyona
çıkarıyorsunuz.
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) Tabii ki yapacağız ama İstanbula
da İstanbulun verdiği kadarını yatırım olarak
göndermiyoruz, Kocaeliye de yapmıyoruz.
Sonuç
itibarıyla, gelişmişlik artık çok değişmiş
bir kavramdır. Gelişmişliğin ölçüsü sizin, Mardinin bir
ilçesiyle İstanbulun bir ilçesi arasında 123 katlık bir
gelişmişlik farkınız olursa siz o ülkeye gelişmiş
bir ülke diyemezsiniz. Bu temel sebeple de AK PARTİ İktidarı son
on yılda çok ciddi bir düşünceyle, çok ciddi bir aşama
kaydederek bu farklılıkları minimize etmek üzere, ihtiyacı
olan bölgelere yatırım yapma konusunda çok ciddi bir hassasiyet
göstermiştir ve bununla ilgili olarak da çok ciddi yatırımlar
yapmıştır. Önümüzdeki süreçte de bunu yapmaya devam edecektir.
İzmirle
ilgili yatırımlara gelince, önümüzdeki süreçte şunu
göreceğiz ki son on yılın, önümüzdeki on yılın
parlayan yıldızı İzmir olacaktır. Hem Hükûmetin,
kamunun yaptığı yatırımlarla hem oradaki sivil toplum
dinamiklerinin geliştirdiği enerjiyle İzmir çok büyük bir
dönüşüm sağlayacaktır. Önümüzdeki süreçte İzmir Akdenizin
gerçekten yıldızı olacaktır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Denizli.
Şahsı
adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Akçay.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Bu, yüz altmış yıldır düzenlenen EXPO
organizasyonları yapıldığı kentleri marka hâline
getirmiş ve kentleri de köklü bir biçimde dönüştürmüştür ve
İzmir de 2020 EXPO fuar organizasyonuna adaydır. Bu organizasyonun
İzmirde yapılması İzmirin ve ülkemizin
tanıtımını çok olumlu bir şekilde etkileyecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi İzmirin EXPO 2020yi almasına yönelik her
türlü çabayı desteklemektedir ancak 2020 EXPOya aday olan İzmir
iliyle ilgili son haftalarda meydana gelen bazı hadiseleri ve konulara
yüce Meclisin dikkatini çekmekte fayda gördüğüm için söz aldım ve
bunları çok kısa bir şekilde arz etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, İzmir demek fuar demektir ve İzmir, fuar ve
organizasyon potansiyeliyle ve yeteneğiyle ünlüdür. 1971 Akdeniz
Oyunları, 2005 Üniversiade organizasyonları da organizasyon
yeteneği konusundaki yetkinliğini işaret eder.
Dünyaca
ünlü futbol yıldızlarının kendilerini ilk kez gösterme
şansı bulduğu, dünyada çok büyük ilgi gören, pek çok ülke
televizyonundan canlı yayınlanan U-20 Dünya Futbol Şampiyonası
21 Haziran-13 Temmuz 2013 tarihleri arasında Türkiyede düzenlenecektir.
U-20 Dünya Futbol Şampiyonasına ev sahipliği için aday
gösterilen on il arasında İzmir ve Manisa yer almakta idi ve buna
ilişkin olarak İzmirin ve Manisanın vali ve belediye başkanları
bu konuda güvence mektubu da vermişti ancak daha sonra İzmir ve
Manisa, FIFAnın istediği tüm şartları
taşımasına rağmen U-20 Dünya Futbol
Şampiyonasının yapılacağı iller listesinden
çıkartılmıştır değerli arkadaşlar. Oysa
FIFAnın istediği şartlara sahip olmadığını
bildiğimiz bazı iller bu U-20 Dünya Futbol
Şampiyonasının yapılacağı iller listesinde yer
almıştır ve bu konudaki soru önergemize de maalesef yanlış
bilgi verilmiştir. Sayın Bakanın da bu konuda
yanıltıldığını düşünüyorum ben.
Şimdi,
2020 EXPOya aday olan İzmirin bu organizasyon listesinden
çıkartılması büyük bir tanıtım
fırsatını kaçırmıştır. Eğer bu
fırsatı tekrar yakalamak ve bu organizasyona İzmiri de dâhil
etmek mümkün ise bu değerlendirilmelidir.
İkinci
önemli husus: 4 Temmuz 2002 tarihinde kurulan ve 4 Şubat 2005 tarihinde
İzmirde faaliyete geçen Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası,
yedi yılda 144 kat büyüyüp 431 milyar lira işlem hacmine
ulaşarak dünyanın 26ncı büyük türev borsası hâline
gelmiştir. Ancak İstanbulun finans merkezi yapılması
projesi kapsamında Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasının
İstanbula taşınacağı yönündeki iddialar da devam
etmektedir ve maalesef bu iddialar da doğrudur.
İzmirde
kurulan ve İzmirin bir değeri olan Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası İzmirden dünyaya seslenmekte, İzmire ve Ege Bölgesine
hem ekonomik hem tanıtım olarak büyük katkıda bulunmaktadır
ve bu Vadeli İşlemler Borsasının İzmirden
İstanbula taşınması, 2020 EXPOya aday olan İzmirin
imajı üzerinde maalesef olumlu bir katkı vermeyecektir.
Yine,
İstanbuldaki bazı ihracatçılar ve ihracatçı birliklerince
Her sektörün tek birliği olsun. talebiyle Türkiye'deki ihracatçı
birliklerinin sayısını 60dan 26ya indirmek için Ekonomi
Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunulmaktadır. Bu da
EXPOya aday olan İzmirin bu faaliyetlerine zarar verecek bir tutumdur,
bundan da vazgeçilmelidir.
Aslında
EXPO girişiminin Hükûmetin maddi manevi tüm desteğini arkasına
alması gereken bir yerel girişim olması ve tüm
organizasyonların buna göre şekillenmesi gerekirken, maalesef bu
organizasyonla ilgili olarak bazı hesaplar nedeniyle organizasyon zarar
görmektedir. Bu nedenle, 9 kişilik EXPO 2020 Yürütme Komitesinin
Başkanı, Başkan Vekili dâhil olmak üzere 3 üyesi istifa etmek
zorunda kalmış, istifa edenlerin yerine de yeni atamalar henüz
yapılmamıştır.
Bu
düşüncelerle, İzmirin 2020 EXPO adaylığının
hayırlı uğurlu olmasını ve başarılı
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akçay.
Sayın
milletvekilleri, soru-cevap bölümüne geçiyoruz yirmi dakika süreyle ama hiçbir
soru yok.
Böylece,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
İZMİR EXPO ALANI HAKKINDA KANUN TASARISI
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, 2020
yılında gerçekleştirilecek EXPO Fuar Organizasyonu için aday
olan İzmir İlinde EXPO Fuar Organizasyonunun
gerçekleştirileceği alan için yer belirlenmesi, belirlenen
alanın ve yakın çevresinin planlanması ve alanda yapılacak
imar uygulamalarına ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
BAŞKAN Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Erol Dora? Yok.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
EXPO alanı
MADDE 2- (1) İzmir İli, Balçova
İlçesinde yer alan İzmir-İnciraltı Turizm Merkezinin
İnciraltı kesiminde 17/8/2011 tarihinde Kültür ve Turizm
Bakanlığı tarafından onaylanan 1/25.000 ölçekli Çevre
Düzeni Planında büyük kentsel yeşil alan olarak planlanan ve 3/5/1985
tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 18 inci maddesi
kapsamında düzenleme ortaklık payı ile elde edilecek alan ve
ekli krokide sınır ve koordinatları gösterilen alan, EXPO
alanı olarak belirlenmiştir.
BAŞKAN Madde üzerinde söz
talebi? Yok.
Soru-cevap? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
Planlama ve uygulamaya ilişkin esaslar
MADDE 3- (1) EXPO alanında imar
uygulaması, İzmir-İnciraltı Turizm Merkezinin
İnciraltı kesiminde 1/5.000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım
İmar Planı ve 1/1.000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar
Planının ilgili mevzuat kapsamında onaylanmasını
müteakip İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Balçova Belediyesince
öncelikle yapılır. Bu planların 2 nci maddeye göre belirlenen
EXPO alanı dışında kalan kısımları
sağlık, turizm ve nitelikli konut amaçlı planlanır.
İmar planlamalarında ihtiyaç duyulan yol düzenlemeleri için yeterli alan
ayrılır. Yapılaşmaya esas inşaat hakkı, emsal
(E)=0,80i ve dört katı geçemez.
(2) EXPO alanında İzmir
Büyükşehir Belediyesi ve Balçova Belediyesinin görüşü alınarak
EXPO 2020 İzmir Yönlendirme Kurulu tarafından hazırlanan ve
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik
Bakanlığınca uygun görülen vaziyet planları
doğrultusunda sabit olmayan, sökülüp takılabilir nitelikte geçici
yapı elemanları kullanılarak ihtiyaç duyulan kullanım
alanları oluşturulur. Organizasyonun bitimini takip eden bir yıl
içinde bu yapılar kaldırılarak EXPO alanı büyük kentsel
yeşil alan olarak düzenlenir. Ancak, EXPO alanının yüzde üçünü
geçmemek kaydıyla EXPOya ilişkin simgesel yapılar korunabilir.
(3) EXPO alanına ilişkin ruhsat
işlemleri; jeolojik, jeofizik ve jeoteknik etütler ile zemin etüt
raporları esas alınarak mahalli idareler tarafından tanzim ve
takip edilir.
(4) EXPO alanında yapılacak olan
planlama, imar uygulamaları ve düzenlemeler, diğer mevzuatta yer alan
kısıtlamalara ve prosedürlere tabi değildir.
BAŞKAN
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 262 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 3üncü
maddesinde yer alan İmar planlamalarında ihtiyaç duyulan yol
düzenlemeleri için yeterli alan ayrılır. cümlesinden sonra gelmek
üzere Sosyal donatı alanları ve yol düzenlemeleri için gerekli olan
alanlar düzenleme ortaklık payı içerisinde değerlendirilir.
ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alaattin
Yüksel Mustafa
Moroğlu Mehmet
Ali Susam
İzmir İzmir İzmir
Rahmi
Aşkın Türeli Kamer
Genç Birgül
Ayman Güler
İzmir Tunceli İzmir
Oğuz
Oyan Hülya
Güven
İzmir
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Susam, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; verdiğimiz önerge EXPOda, İnciraltında
aynı zamanda EXPOyla ilgili düzenleme yapılırken o alanla
ilgili yıllardır orada mülkü bulunan arsa sahiplerinin planlamadan
mağdur olmalarının önüne geçme doğrultusunda önemli bir
katkı koyabilecek ve sosyal donatı alanlarının bu anlamıyla
bu plan içerisinde sayılmasını gerektirmesi için verdiğimiz
bir önergedir.
Bu
anlamıyla komisyonun katılmaması aslında çok doğru
değildir. Ama ben bu konuşmada, bu önergede bazı konuların
altını çizmek istiyorum. Gerçekten EXPO, İzmirin uzun yıllardır
sivil toplum örgütü hareketi olarak başlattığı ve
İzmir için istediği önemli bir projedir. 2015 projesinin içerisinde
yer almış biri olarak, o projenin gerçekleştirilmesi sürecinde
bir sivil toplum örgütü lideri olarak koymuş olduğum katkılar
2015 EXPOsundan niye İzmirin zaferle çıkamadığı
noktasındaki derslere bakarak 2020 EXPOsunda neler yapmamız
gerektiğinin yol haritasını doğru koymamız
gerekmektedir.
Bugün,
burada, bu kanunun çıkması için tüm partilerimiz destek vermekte.
İzmir adına tüm partilere teşekkür ediyorum. Ancak burada bir
vizyonumuz olmalı. Bir, geçmişten ders almalıyız; iki, EXPO
vizyonumuz ne olmalıdır?
Değerli
arkadaşlarım, burada bir şeyin altını çizmek
istiyorum: İzmirin ihmalinin temel noktası, İzmirin iktidarlar
döneminde stratejik bir vizyonla teşvik edilememesidir. İstanbulu
bir metropol kent olarak, son dönemde de finans merkezi olarak her türlü
iktidar nimetlerinden yararlandırırsınız, Ankarayı
siyasi başkent olarak yararlandırırsınız,
Antalyayı turizm merkezi yaparsınız, İzmirin elindeki
VOBu alıp oranın bir vizyonsuz kalmasını
sağlarsanız, işte EXPOya İzmirli böyle
sarılmıştır. EXPOdaki sağlık temasıyla ve
turizmiyle İzmir kendisine yeni bir vizyon koymuş ve iktidarlara Bu
vizyonuma sahip çık, bu vizyonuma katkı koy. Ben bu vizyonla
İzmiri ilerletmek, iyi bir noktaya taşımak istiyorum.
demiştir ve İzmirin tüm sivil toplum örgütleriyle İzmir
halkı yerel yönetimi bu EXPOya dört elle sarılmaktadır.
Burada
EXPOnun ikili bir yönü vardır:
Uluslararası
tanıtımda yerel bir organizasyon olma özelliği de vardır.
Yani EXPOların özellikle tanıtımında büyükşehir
belediye başkanları EXPOnun en önünde olması gerekendir. Burada
bu eksiklik yaşanmıştır.
Ama
asıl önemlisi bir devlet projesi olarak EXPOda çok ciddi bir şekilde
devletlerin oy vermesini sağlayacak girişimler yapmaya
ihtiyacımız var. Geçen dönem bu konuda İtalyanın
gösterdiği başarıyı gösterememiş olmanın
vermiş olduğu eksiklik yaşanmıştır. Yeni üyeler
yapılmıştır. Orada yeni üyelerde, özellikle Afrikadan
gelen üyelerde İtalyanın başarısı çok önemlidir.
Şimdi rakiplerimiz daha güçlüdür. Bize benzer, bizden oy çalabilecek
ülkeler vardır. İslam ülkesi vardır, yakınımızda
Rusya vardır ve Sao Paulo gibi Brezilyanın önemli bir kenti
vardır.
O anlamıyla, bugün burada
şunun altını çizmek istiyorum: Hızla devlet olarak,
büyükelçiler olarak, o ülkedeki sivil toplum örgütü temsilcileri olarak ve bu
ülkenin dinamikleri olarak -yani az önce Hasipin söylediği gibi- Sezen
Aksusuyla, sanat adamıyla, Yaşar Kemaliyle, Orhan Pamukuyla
herkesi bu EXPOda aktif bir şekilde tanıtımın içine koymak
durumundayız.
İzmirli bu işe
hazırdır. İktidar da bu işe hazır olmak
durumundadır. Bu konuda süreçte eksiklikler görüyoruz. İstifalar bu
eksikliklerin bir yanıdır ama bunu tartışmıyoruz çünkü
tartışmaya zamanımız yok. İsteğimiz, EXPOyu
almaktır. Bunun için birçok şeyi sineye çekiyoruz. Ama EXPOyu
kazanmak için de Hükûmetin ve devletin, yerel yönetim ve İzmir
halkıyla birlikte EXPO vizyonumuza sahip çıkıp İzmire
EXPOyu kazandırma doğrultusunda, gayretinde hep yanlarında
olacağız. Bugün bu kanunda da her türlü desteği vermek için
buradayız.
Bu anlayışla, bu duygularla
EXPOnun İzmire hayırlı olmasını diliyorum. Kanunda
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Susam.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 4- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN 4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
5inci maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 5- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince, Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkındaki gensoru önergesinin gündeme
alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmeler ile
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 6 Haziran 2012 Çarşamba günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.46