TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
117nci
Birleşim
7
Haziran 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Adıyaman
Milletvekili Muhammed Murtaza Yetişin, Açlıkla Mücadele
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Tokat-Çorum-Kastamonu illerinde Kırım
Kongo kanamalı ateşi hastalığından ölen
vatandaşların sayısının artması üzerine
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Denizli
Milletvekili Adnan Keskinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde denetim
mekanizmalarına ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, birçok kentte üniversite
öğrencilerinin ve belediye başkanlarının gözaltına
alındığına, Adalet ve Kalkınma Partisinin
özgürlüğü susturmaya çalıştığına ilişkin
açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, okullarda kıyafet ve Kuran-ı
Kerim derslerinde baş örtüsü takma serbestisi getirilecek
olmasının Kıyafet Yönetmeliğinin zamanla
değişerek Adalet ve Kalkınma Partisi zihniyetine mi hizmet
edeceğini merak ettiğine ilişkin açıklaması
3.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlının, buğday üreticilerinin durumuna ve TMOnun
bir an önce peşin bedelle alım yapması gerektiğine
ilişkin açıklaması
4.- Muğla
Milletvekili Tolga Çandarın, Millî Eğitim
Bakanlığının ortaöğretim başarı
puanıyla ilgili kararına ilişkin açıklaması
5.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınarın, İnebolu Şeref ve
Kahramanlık Gününün 91inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sıtkı Güvençin, halk şairi ve yazar Abdurrahim
Karakoçun vefatına ilişkin açıklaması
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, halk şairi ve yazar Abdurrahim
Karakoçun vefatına ilişkin açıklaması
8.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, halk şairi ve yazar Abdurrahim
Karakoçun vefatına ilişkin açıklaması
9.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, halk şairi ve yazar Abdurrahim
Karakoçun vefatına ilişkin açıklaması
10.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, halk şairi ve yazar Abdurrahim
Karakoçun vefatına ilişkin açıklaması
11.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, halk şairi ve yazar Abdurrahim
Karakoçun vefatına ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık ve 21 milletvekilinin, Türkiyede
meydana gelen trafik kazalarının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/307)
2.- Mersin Milletvekili
Ali Öz ve 19 milletvekilinin, narenciye üretici ve
ihracatçılarının yaşadıkları sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/308)
3.- Mersin Milletvekili
Ali Öz ve 19 milletvekilinin, sağlık hizmetlerinin yönetimi ve hizmet
üretim sürecine ilişkin olarak yürütülen idari ve politik uygulamalar ile
mevcut sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/309)
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Turist
Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/490) (S. Sayısı: 257)
VIII.- OYLAMALAR
1.- Turist
Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısının oylaması
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
Başbakanın mal varlığı beyanındaki
artışa ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/6684)
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, 2002-2012 yılları arasında Bakanlıkta
çalışan ve emekli olan personel ile ataması yapılan Bakan
Yardımcısına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/6769)
3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, TBMM Başkanlığı İdari
Teşkilatında hizmet alımı yoluyla çalışan
personele ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Mehmet Sağlamın cevabı (7/6785)
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, 2002-2012 yılları
arasında Bakanlıkça yürütülen yolsuzlukla mücadele stratejisine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/6974)
5.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
2002-2012 yılları arasında Bakanlıkça yürütülen yolsuzlukla
mücadele stratejisine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/7287)
6.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, etik
kurallara aykırılık nedeniyle hakkında işlem
yapılan bürokratlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/7347)
7.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, binaların engellilerin kullanımına uygun
inşa edilip edilmediğine ve bunun denetimine ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/7368)
07
Haziran 2012 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran
Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Mustafa HAMARAT (Ordu)
_______0_____
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 117nci Birleşimini
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz
Açlıkla Mücadele Haftası münasebetiyle söz isteyen Adıyaman
Milletvekili Muhammed Murtaza Yetişe aittir.
Buyurunuz Sayın Yetiş. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza
Yetişin, Açlıkla Mücadele Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
MUHAMMED MURTAZA YETİŞ
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
istatistikler korkunç, her saat başı 300 çocuk açlık nedeniyle
dünyaya gözlerini yumuyor, yine her gece 800 milyon insan aç uyuyor, her gün 50
bin kişi önlenebilir nedenlerle açlık ve yoksulluktan dolayı
ölüyor. Her yıl 2,6 milyon çocuk yetersiz beslenmeye bağlı
sebeplerle hayatını kaybediyor.
Onurlu, erdemli bir dünya için bir
samimiyet sınavından geçiyoruz. İnsanlığın
kurtuluşu adına çok sözler söylendi, açlıkla mücadele adına
çok şey söylendi, söylenecek.
Bir günah çıkarır gibi
konuşacağız; istatistiklerden bahsedip kapitalizme, çok uluslu
şirketlere dokunduracağız. Çoğu kez satırların
arasında bizler olmayacağız; fiziki ihtiyacından kat kat
fazlasını tüketen bizler, on iki çeşit yemekle iftarlar açan
bizler olmayacağız; sınır tanımadan yiyen,
sonrasında zayıflamak için beş yıldızlı otellerin
fitness salonlarına koşan bizler olmayacağız.
Yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz, Allah israf edenleri
sevmez. ilahî kelamı, Nehir kenarında dahi olsanız abdest
alırken israf etmeyin. diyen Peygamber uyarısı bile kifayet
etmiyor. Açlık ve yoksullukla mücadelenin, açgözlülüğümüz ve
doyumsuzlukla ilişkisi görmezlikten geliniyor.
Değerli arkadaşlar,
açlık ve yoksulluk aslında bir sonuçtur. Açlıktan ölen her
çocuğun bizim yaşam biçimimizle, sofralarımızla,
gardıroplarımızla ve topyekûn bütün alışkanlıklarımızla
bir ilgisinin olduğunu gözden geçirmeliyiz.
İsrafı ekonomilerinin bir
dinamiği hâline getiren toplumların, açlıkla mücadele
kavramı üzerinden günah çıkarmaya ve vicdanlarını
rahatlatmaya hakkı yoktur. Kitle iletişim araçları yoluyla
yaygınlaştırılan tüketim dürtüleriyle bu
uğraşıların çok gerisindeyiz. Üretimi tüketime
koşullandıran yaklaşımlar, sürekli olarak tüketime dönük bir
rol izlemektedir.
Değerli arkadaşlar,
demokratik özgürleşme yanında insanın eşya
karşısındaki özgürleşmesi de önemlidir; hatta eşya
karşısında bir özgürleşme sağlanamadan demokratik bir
özgürleşmenin sağlanması da düşünülemez. Çünkü belirli
yaşam standartlarına ve tüm biçimlerine bağımlı hâle
gelmiş toplumlar, tercihlerini bu standartları kaybetmeme yönünde
kullanıyorlar. Hatta, kendi devletleri başka ülkelerin
kaynaklarını elde etmek için katliamlar dahi yapsa bu yine böyle
anlaşılacaktır.
Burada önemli olan, bu katliamın
kendi yaşam standartlarına ne gibi katkılar
sağlayacağı olacaktır. Sonrasında vicdanı
rahatlatmak için bahaneler bulmak, çalınan minareye kılıf
uydurmak zor olmuyor çünkü karşı çıkacakları şeyin,
başta kendi yaşam ve tüketim biçimleri olduğunu bilmektedirler.
Neticede, başkalarının sömürülmesini ve
yoksullaştırılmasını kendi yaşam
standartlarının devamı için zorunlu gören bir anlayış
oluşmuştur.
Değerli arkadaşlar, Afrikaya
giden herkes gibi ben de Somalide çadırları gezerken gördüğüm
korkunç çocuk ölümleri karşısında anne-babaların umutsuz ve
anlamsız bakışlarını, Nijer yollarında yürürken
açlıktan iki büklüm olmuş insanların gözlerindeki
acıları gördüm. Bir umut yolculuğu dedikleri yolda, diğer
çocuğunu yaşatmak için çocuklarından en zayıfını
ölüme terk eden Somalili kadının duygularını anlamadan bu
dünyada değişen bir şey olmayacaktır.
Demokratik özgürleşmenin, ancak
eşya karşısında özgürleşmenin sağlanmasıyla
mümkün olabileceği idrak edilmelidir. Eşya karşısında
edilgen nesiller yerine, mutluluğu eşya ile koşullandırmayan
bir gelecek amaçlanmalıdır.
Unutmayalım bu dünya hepimizin.
(AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Yetiş.
Gündem dışı ikinci söz,
Tokat, Çorum, Kastamonu illerinde Kırım Kongo kanamalı ateşi
hastalığından ölen vatandaş sayısının
artması üzerine, alınması gereken tedbirler hakkında söz
isteyen Tokat Milletvekili Reşat Doğruya aittir.
Buyurunuz Sayın Doğru. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat-Çorum-Kastamonu illerinde
Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığından
ölen vatandaşların sayısının artması üzerine
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem dışı
konuşması
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Kırım Kongo kanamalı
hastalığıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kırım Kongo hemorajik
ateşi, keneler tarafından bulaştırılan Nairovirüs
isimli bir mikrobiyal etken tarafından oluşan ateş, cilt içi ve
diğer alanlarda kanama gibi bulgularla seyreden hayvan kaynaklı bir
enfeksiyondur.
Son yıllarda, özellikle de
ülkemizde bu enfeksiyondan dolayı çok sayıda ölüm görülmektedir.
Tokat ili başta olmak üzere Orta Karadeniz ve Orta Anadolu Bölgesinde
yoğunlukla görülen bu hastalık ülkemizin her tarafına
yayılmaya başlamıştır. İlk
çıktığı andan itibaren, yaklaşık olarak on iki
yıldan beri bu hastalığa birçok yerde rastlanılmakta, ölüm
oranları da gün geçtikçe artmaktadır. Bu yıl da 30
civarında vatandaşımızın bu hastalıktan
öldüğü anlatılmaktadır.
Aradan geçen on iki yıl gibi çok uzun bir zaman
süresinde tedavi ve korunmada çok büyük mesafelerin
alınmadığı da görülmektedir. Bu hastalıkla mücadele ve
tedavide birçok bakanlık sorumluluk içerisindedir. Ancak yeterli bir
koordinasyonun yapılmadığı alenen ortadadır.
Sağlık Bakanlığı, Çevre Bakanlığı,
Tarım Bakanlığı yetkilileri çok farklı açıklamalar
yapmakta, konu da dağılmakta, neredeyse ortada kalmaktadır.
Hâlbuki bir terör örgütünün verdiği zarardan daha fazlası
olmaktadır. Suçsuz, masum, ekmek mücadelesi veren insanlar ölmekte,
yürekler de yanmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Tokat, Çorum, Kastamonuda
gencecik anne-babalar ölmüş, çocuklar da yetim kalmıştır.
Bebeklere bile kene yapıştığı tespit edilmiştir.
Durum çok acildir. Başbakan ve Sağlık Bakanı sezaryen ve
kürtaj söylemlerinden bir an önce vazgeçmeli, halkın gerçek gündemine ve
beklentilerine cevap vermelidir. Bunun için de derhal önlem alınması
gerekmektedir.
Hükûmet Tokat ilinde geçici bir araştırma
merkezi kurmalıdır. Bu merkez vasıtasıyla uluslararası
bir konferans düzenlenerek dünyanın her tarafından uzmanlar,
araştırmacılar, yetkililer ülkemize davet edilmelidir.
Konferanslardan çıkan sonuçlar doğrultusunda, merkez ve periferde
laboratuvarlar kurulmalı, çalışmalara da zaman kaybedilmeden
başlanmalıdır. Bu hastalığı oluşturan mikrop
için aşı çalışmaları yapılırken
Doğaya, çevreye zarar vermeden kenenin yok edilmesi için neler
yapılabilir? şeklinde çalışmalar da mutlaka
yapılmalıdır.
İnsanın sağlığından daha
değerli bir şey var mıdır? Ancak son zamanlarda
sağlığın politikaya, siyasete kurban gittiğini de
görüyoruz. AKP yetkilileri sağlık üzerinden siyaset yapıyorlar.
Bu doğru değildir.
Halk bu konu dâhil çok zor durumdadır. Bir gecede
çıkarılan ve sağlık sistemini sil baştan yapan kanun
hükmünde kararnameler sorunları çözmemiş, bilakis
artırmıştır. Bu hastalık da şayet gerekli
önlemler alınmaz ise daha fazla yayılacaktır.
On iki yıl önceki durum ile şimdiki
yaşananlar karşılaştırıldığında
her şey ayan beyan ortadadır. Başta İç Anadolu Bölgesi
olmak üzere halk çok huzursuzdur. Tarlada, ahırda çalışan insan
da, yaz dolayısıyla tatilini memleketinde, bağı, bahçesinde
çalışarak geçirecek olan da korku ve panik içerisindedir. Yazın
köyüne, kasabasına kene korkusundan dolayı gidemeyen birçok insan
vardır. Tokat ili Kuzbağı beldesi bunlardan biridir.
Dünyanın en güzel yeri olan Kuzbağı beldesi yazın neredeyse
bomboş kalmakta, insanlar oraya gidememektedir.
İnsanlarımızı bu
kâbustan kurtaralım. Hastaların tedavisini yapan sağlık
personelinin bile risk altında olduğu bu hastalık ortadan
kaldırılabilir. Hekime, sağlık personeline sahip
çıkarak, fedakârlık yaparak başarabiliriz.
Sağlığın tavizi, neme lazımcılığı
yoktur.
Ayrıca, bilinçsiz şekilde
yapılan doğa ilaçlamaları da kenenin artmasına sebep
olmaktadır. Dağ, taş bilinçsiz şekilde ilaçlanarak
kenelerin doğal düşmanları yok edilmektedir. Ayrıca,
keneleri ihmal edenler tespit edilmelidir. Kontrolü imkânsız küresel
ısınmaya dikkat edilmelidir. Başıboş hayvanlara sahip
çıkılmalıdır. On iki yıldan beri bir hastalıkla
mücadele edilmez mi? Aşısı bulunamaz mıydı? Etkenleri
belli olan bu hastalıktan daha az zararla korunulamaz mıydı? Bu
soruların cevabını bekliyoruz.
Ayrıca, bu hastalıkla
mücadelede çevremiz de, çevre de zarar görmektedir. Sağlık, tarım,
çevre bakanlıkları hastalıkla mücadelede neler
yapmıştır, neler yapamamıştır? Bakanlar ve
yetkililer kendilerini bu konuda sorumlu sayıyorlar mı, öğrenmek
istiyoruz. Bundan dolayı da Türkiye Büyük Millet Meclisi
araştırma komisyonu kurulmalı ve konu her yönüyle mutlaka
araştırılmalıdır.
Sonuçta, kene konusuna özel dikkat
çekilmeli, yetkililer üzerlerine düşen görevi eksiksiz, mazeretsiz
yapmalıdır. Başta, Başbakan olmak üzere, Hükûmet
yetkilileri ülkemiz insanına faydası olmayan gündem değiştirici
konuları bir yana bırakarak halkın gerçek gündemine gelmelidir
diyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Doğru.
Gündem dışı üçüncü söz,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde denetim mekanizmaları hakkında söz
isteyen Denizli Milletvekili Adnan Keskine aittir.
Buyurunuz
Sayın Keskin. (CHP sıralarından alkışlar)
3.-
Denizli Milletvekili Adnan Keskinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde denetim
mekanizmalarına ilişkin gündem dışı
konuşması
ADNAN
KESKİN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
demokrasinin evrensel kuralları vardır. O kurallar coğrafyaya,
kültürlere göre değişmez. Her coğrafyada, her kültürde
geçerliliğini sürdürür. Bir ülkede demokrasinin evrensel kuralları
değişik gerekçelerle işletilmiyorsa, o ülkede demokrasinin varlığından
söz edilemez.
Sorgulama,
hesap verme, açıklık o evrensel kuralların başında yer
tutar. Hesap sormanın, hesap vermenin araçları parlamentonun denetim
mekanizmalarıdır. Parlamentolar denetim mekanizmalarını
kullanarak iktidarları kontrol altında tutarlar, siyasi
iktidarın yanlış tasarrufları, yolsuzluk ve
haksızlık dokulu işlemleri denetim mekanizmaları
kullanılarak düzeltilir, disipline edilir, sorumlular hakkında yasal
işlem yapılır.
Dile
getirilen sonuçlara ulaşılması iktidarın demokrasiyi içselleştirmesi,
sorumlular hakkında yasal işlem yapılmasının önünü
açmasıyla özdeştir. Ülkemizde iktidar, demokrasi
duyarlılığı ve kültüründen yoksun, yolsuzluklar konusunda
pişkin olduğu için denetim mekanizmaları
çalıştırılamıyor, hesap sorma, hesap verme gerçekleştirilemiyor.
19
Nisan 2012 günü Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına yazılı
şekilde yanıtlaması koşuluyla soru önergesi verdim.
Bakanlıkta yapılan usulsüz işlemler ve yolsuzlukları içeren
14 maddelik soru önergesi kırk sekiz gündür yanıtlanmadı.
Rixos Otelde 20 bin liraya 20
kişiye kahvaltı yaptıran Bakan suskun kalmayı tercih etti.
Bakanın özel kaleminde tüketilen çerez, börek ve çay faturalarıyla
ilgili 23/5/2012 günü ikinci bir soru önergesi verdim. Sekiz maddelik bu soru
önergesi de cevapsız kaldı. Üç ayda 60 bin liralık çerez
tüketildiği iddiasıyla faturalar devreye sokuluyor. Öyle
sanıyorum ki Sayın Bakan, Bakanlığın özel kaleminde
çerez değil, uydudan getirilen meyveler ikram etmiş ki üç ayın
içerisinde bu kadar yüksek meblağ içeren faturalar devreye sokulmuş.
Sağlık
Bakanlığında görevliyken yaptığı usulsüzlüklerle
ilgili, hakkında soruşturma açılan kişiyi
müsteşarlık koltuğunda oturtan Sayın Bakan sessiz kalarak
yolsuzlukların üzerine şal çekmeyi hedefliyor. Sorulara yanıt
verilmediği, araştırma, soruşturma önergelerinin gündeme
alınmadığı, yolsuzluklarla ilgili iddiaların
kapatıldığı bir sisteme demokrasi denilemez. Her kişi
ve kurum adına fetva verme yetkisini kendinde gören kişiler bile
böyle bir yapıyı demokrasi olarak niteleyemezler. Bu niteleme
toplumda kabul görmez.
Dindar ve kindar gençlik
yetiştireceğini, tiyatroların, operaların yanına
mescit yapacağını ilan ederek inanç ticareti yapanlar, kul
hakkının hortumlanmasına seyirci kalmaktadırlar. Ne kadar
kapatılırsa kapatılsın, özel telefon görüşmelerinde
yapılan konuşmaların basına düşmesi, Sayın
Bakanın bu konudaki duyarsızlığının ve
tutarsızlığının en büyük kanıtlarından birisidir.
Daha dün de bir başka yetkilinin
yapmış olduğu telefon konuşmasının
dokümanları basında yer almıştır. Yüce Parlamentonun
takdirine sunuyorum. İlgilileri ve yetkilileri bu konuda duyarlı
olmaya davet ediyorum.
Aileden sorumlu
Bakanlığın yoksullara verilmek için ayrılan paralardan
böylesine yolsuzluk yapılmasına seyirci kalması, ne kadar
dindarlık çalımı yapılırsa yapılsın
sorumluların aklanmasına gerekçe hazırlamaz. Umuyorum,
diliyorum, bu konuda gerekli girişimler yapılarak soru önergelerimize
yanıt verilir.
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Keskin.
Gündeme geçmeden önce İç Tüzük
60a göre, sisteme girmiş sayın milletvekillerimize birer dakika söz
vereceğim.
Sayın Tüzel
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, birçok kentte üniversite
öğrencilerinin ve belediye başkanlarının gözaltına
alındığına, Adalet ve Kalkınma Partisinin
özgürlüğü susturmaya çalıştığına ilişkin
açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP despotizmi dur durak bilmiyor,
Anayasada bizim için görüşleri önemlidir. dedikleri gençler, her gün
gözaltına alınıyor. Dün Ankara Üniversitesinde, Dicle
Üniversitesinde ve birçok kentte tıp öğrencileri finalleri varken
gözaltına alındı. Parasız Eğitim diye pankart açan
Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaza sekiz buçuk yıl hapis cezası,
hangi demokrasi ilkeleriyle açıklanabilir? Fırat, Marmara,
İstanbul ve birçok üniversitede öğrenciler baltalı, satırlı
saldırıya uğrarken gözaltına alınan yine onlar oluyor.
Dün iktidar ve ana muhalefet liderleri Kürt sorununu konuşmak için bir
araya gelirken bugün Van Belediye Başkanı Bekir Kaya ve Siirt
Belediye Başkanı Selim Sadak, birçok belediye başkanı
gözaltına alınıyor. Nasıl olacak da halkın
seçilmiş temsilcileri susturulup cezaevine konulurken halk güvenli,
barışçıl, ortak geleceğini bulacak? Başbakanın
tasmalı deyip hakaret ettiği, diktatörlere direnen onurlu
gazetecilerin tutukluluğuna tanığız. Gözümüzün önünde süren
kirli, sinsi bir siyasetin barışı, emeği, özgürlüğü
susturmaya çalıştığına da tanığız ve
susmayacağız.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Tüzel.
Sayın Öğüt
2.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, okullarda kıyafet ve
Kuran-ı Kerim derslerinde baş örtüsü takma serbestisi getirilecek
olmasının Kıyafet Yönetmeliğinin zamanla
değişerek Adalet ve Kalkınma Partisi zihniyetine mi hizmet
edeceğini merak ettiğine ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin eğitimcilere yaptığı video konferansta
öğrencilerin kılık-kıyafetinde serbest uygulamalara
gidilebileceğine yönelik açıklamalarına atfen sormak istiyorum:
Bazen farklı şey giysinler. demek ilköğretimde türbanlı
öğrenciye yeşil ışık mıdır?
Yine Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından 4+4+4 ile ilgili merak edilenler
hakkında hazırlanan elli sekiz soru ve cevaplı kitapçıkta
imam-hatip okulları dışındaki okullarda da Kuran-ı
Kerim derslerine mahsus olmak üzere öğrencilerin baş örtüsü
takabileceği yazmaktadır. Acaba tüm bu hamlelerin neticesinde
baş örtüsü zorunlu eğitimin tüm kademelerine yansıyacak
mıdır yoksa kitapçıkta ifade edildiği gibi sadece Kuran
derslerine mahsus mu sınırlı kalacaktır? Sayın
Bakanın gerçek niyetini, sanırım, Kur'an dersi
dışında türban takan öğrencileri uyaran eğitimcilerin
akıbetini gördüğümüz zaman anlayacağız. Bazı
çevrelerin darbe mirası kıyafet yönetmeliği dediği
Kıyafet Yönetmeliği de zaman içinde ve hazmettire hazmettire değişecek
ve AKP zihniyetine mi hizmet edecektir, bunu merak ediyoruz.
Ayrıca, hangi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Öğüt.
Sayın Varlı
3.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlının, buğday üreticilerinin
durumuna ve TMOnun bir an önce peşin bedelle alım yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla,
yine Çukurova bölgesinin bir problemini duyurmak istiyorum.
Geçen hafta burada, buğdayın
biçileceğini, buğdayla alakalı fiyatın
kesinleşmediğini, kamuoyunda dalgalanma olduğunu
söylediğimizde ve yapılması gerekeni söylediğimizde
Sayın Bakan bizi popülizm yapmakla suçlamıştı.
Dedi ki kendisi: TMO emanet alım
yapıyor. TMOnun emanet alım yapması piyasayı regüle
etmiyor, piyasadaki canlılığı sağlamıyor. TMOnun
bir an önce, peşin bedelle piyasaya girip yükseltmesi, çiftçileri
desteklemesi lazım. Şu anda geçen yılki fiyatın
altında gidiyor buğday fiyatları, geçen yıl 660 bin
lirayken bu yıl 630 bin liraya gidiyor. Bununla çiftçi, -girdilerin
artmasıyla beraber kendi ürettiğinin fiyatının
düşmesi- çok büyük sıkıntıya giriyor; işte, mazot
fiyatları ortada, gübre fiyatları ortada. Ama Sayın Bakan
herhâlde hâlinden çok memnun, çiftçinin hâlinden de hiç haberi yok, bilgisi yok
ki bu tip konuşmalar, açıklamalar yapıyor. TMOnun bir an önce
peşin bedelle piyasaya girmesi lazım. Yoksa buğday üreticileri
çok mağduriyet yaşayacak.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Varlı.
Sayın Çandar
4.-
Muğla Milletvekili Tolga Çandarın, Millî Eğitim
Bakanlığının ortaöğretim başarı
puanıyla ilgili kararına ilişkin açıklaması
TOLGA ÇANDAR (Muğla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bundan
yaklaşık dört yıl önce çocuklarımız lise giriş
sınavlarına girdiler ve Anadolu liselerini kazandılar, içinde
benim oğlum da vardı. Sırf Anadolu Lisesi Programı diye
birçok insan Polatlı Anadolu Lisesine gidip geldi. Sonra bir gün, birkaç
gün önce, Millî Eğitim Bakanlığının
aldığı bir kararla, Anadolu liseleriyle bütün liseleri
eşitlediler. Cemaat okullarının önünü açabilmek için Türkiyede
ciddi sayıda insanın 18 puanını gasbettiler. Bu nasıl
bir eşitlik anlayışıdır, bu nasıl millî
eğitim anlayışıdır, bu nasıl -her zaman
övündükleri- bir özgürlükçü anlayıştır?
Biz bu uygulamayı şiddetle
kınıyoruz ve çocuklarımızın gasbedilen bu 18
puanlarını Meclisin dikkatine sunuyoruz efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Çandar.
Sayın Çınar
5.-
Kastamonu Milletvekili Emin Çınarın, İnebolu Şeref ve
Kahramanlık Gününün 91inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
EMİN ÇINAR (Kastamonu)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kurtuluş Savaşında 9
Haziran 1921 günü, İneboluda verilen destansı mücadele, kahraman
Kastamonunun vatanperverliğinin ispatı olmuş, onların
gösterdiği fedakârlıklar sonucu Türk ordusunun ikmal yolları
kapanmamış ve düşmana karşı kazanılan eşsiz
zaferin bir parçası olmuştur. İşte, bu yüzden, Türkiyede
istiklal madalyası ile onurlandırılan ilçe olma şerefine
nail olmuştur İnebolu.
Bu vesileyle, İnebolu Şeref
ve Kahramanlık Gününün 91inci yıl dönümünü kutluyor, Kurtuluş
Savaşımızda canlarıyla bu vatanı kurtaran
İneboluluları ve başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün
silah arkadaşlarını rahmetle, şükranla yad ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Çınar.
Sayın Güvenç
6.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sıtkı Güvençin, halk şairi ve
yazar Abdurrahim Karakoçun vefatına ilişkin açıklaması
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Türk İslam
dünyasının yetiştirdiği en büyük halk şairi ve
yazarlardan Kahramanmaraş doğumlu Abdürrahim Karakoç vefat
etmiştir. Cenazesi, Hacıbayram Camisinden yarın ikindi
namazını müteakip ebedî dünyaya uğurlanacaktır.
Abdürrahim Karakoç şiirleri ve
yazılarıyla her zaman gönüllerde yaşayacaktır. Kendisine
Allahtan rahmet, kederli ailesine, şairler dünyasına ve
Kahramanmaraş halkına başsağlığı diler,
saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Güvenç.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve 21 milletvekilinin,
Türkiyede meydana gelen trafik kazalarının nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/307)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'de meydana gelen trafik
kazalarının nedenlerinin araştırılması ve gerekli
önlemlerin alınması hususunda Anayasa'nın 98 inci ve İç
Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz. 16/11/2011
1) Sırrı Sakık (Muş)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Murat Bozlak (Adana)
5) Halil Aksoy (Ağrı)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) İdris Baluken (Bingöl)
8) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
9) Emine Ayna (Diyarbakır)
10) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
11) Altan Tan (Diyarbakır)
12) Adil Kurt (Hakkâri)
13) Esat Canan (Hakkâri)
14) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15) Sebahat Tuncel (İstanbul)
16) Mülkiye Birtane (Kars)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Trafik kazaları ve kazalar sonucu
meydana gelen ölümler, ülkemiz gündeminde önemli bir yere sahiptir. Her
yıl hızla artan trafik kazalarında yaralanma ve ölümler
göstermektedir ki bu hususta herhangi bir önlem alınmamaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü
raporlarına göre; dünya üzerinde bir milyon 250 bin kişi trafik
kazalarında hayatını kaybetmektedir. Bugüne kadar dünya üzerinde
trafik kazalarında ölenlerin sayısı tüm dünya
savaşlarında ölenlerin sayısından fazladır.
Sağlık
Bakanlığı verilerine göre ülkemizde trafik kazalarında
ölümler, bilinen tüm ölüm nedenleri arasında 3 üncü sırada yer
almaktadır. Ülkemizde son 10 yılda 46.545 kişi trafik
kazalarında hayatını kaybetmiştir.
Resmi verilere göre 2010
yılında Türkiye'de 1.104.388 trafik kazası
gerçekleşmiş, bu kazalarda 211.498 kişi yaralanmış,
4.045 kişi de hayatını kaybetmiştir. Bu veriler 2011
yılının ilk yarısında 232.389 trafik kazası,
178.770 kişi yaralı, 2.854 kişi ise ölü olarak kayıtlara
geçmiştir. Kaza istatistikleri incelendiğinde kazaların büyük
bir çoğunluğu yaz tatilleri ve bayram tatilleri döneminde meydana
gelmiş, aynı zamanda bu dönemler en fazla ölümcül kazaların
meydana geldiği dönemler olmuştur.
Emniyet Genel Müdürlüğünden
yapılan açıklamada, 5-9 Kasım 2011 tarihleri arasındaki
Kurban Bayramı tatili süresince ülke genelinde meydana gelen ölümlü ve
yaralanmalı bin 491 trafik kazası meydana gelmiş, bu kazalarda 3
bin 173 kişi yaralanmış, 61 kişi ise hayatını
kaybetmiştir.
Türkiye'de trafik kazalarında ilk
sırayı her yıl olduğu gibi yine İstanbul
almıştır. İstanbul ilinde geçen yıl 11.125 ölümlü ve
yaralı trafik kazası meydana gelmiş, bu kazalarda 16.958
kişi yaralanmış, 233 kişi ise hayatını
kaybetmiştir. Bu ili 8.893 ölümlü ve yaralı trafik kazası ile
Ankara, 5.889 ölümlü ve yaralı trafik kazası ile İzmir, 4.444 ölümlü
ve yaralı trafik kazası ile de Antalya takip etmektedir.
Trafik
polislerinin Türkiye genelinde yapmış oldukları denetimlerde,
2010 yılında 8.715.742 adet trafik cezası uygulanmış,
1.137.509.424 TL para cezası kesilmiştir. Bu denetimlerde 25.209 sürücü
Cumhuriyet Savcılıklarına sevk edilmiş, 823.897 araç ise
trafik şartlarına uymadığından dolayı trafikten
men edilmiştir.
Yukarıda
ifade edilen denetimler sonucu gerek idari gerekse adli yaptırımlar
söz konusu olduğu halde istenilen caydırıcılık
sağlanamamış; kaza, ölüm ve yaralanma oranlarında hiçbir
azalma meydana gelmemiştir.
Bu vesileyle
Türkiye'de meydana gelen trafik kazalarının nedenlerinin
ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve önlenmesine yönelik
gerekli çalışmaların yapılması için Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasının gerekliliğine
inanmaktayız.
2.-
Mersin Milletvekili Ali Öz ve 19 milletvekilinin, narenciye üretici ve
ihracatçılarının yaşadıkları sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/308)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizin yaş
meyve ve sebze ihracatının yarıya yakınının
narenciyeden karşılanıyor olması narenciye üretiminin
Türkiye açısından önemini ortaya koymaktadır.
Sahip
olduğumuz potansiyel, uygulanan yanlış politikalar sebebiyle iyi
değerlendirilememektedir. Narenciye üretici ve
ihracatçılarının başta pazarlama sorunları olmak üzere
yaşadıkları sorunların tespit ve alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98. İç Tüzüğün
104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Ali Öz (Mersin)
2) Mehmet
Şandır (Mersin)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Necati Özensoy (Bursa)
5) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
6) Alim
Işık (Kütahya)
7) Celal Adan (İstanbul)
8) Muharrem
Varlı (Adana)
9) Bülent Belen (Tekirdağ)
10) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
11) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
12) Kemalettin
Yılmaz (Afyonkarahisar)
13) Adnan
Şefik Çirkin (Hatay)
14) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
15) Ali Halaman (Adana)
16) Enver Erdem (Elâzığ)
17) Özcan Yeniçeri (Ankara)
18) Süleyman
Nevzat Korkmaz (Isparta)
19) Ali
Uzunırmak (Aydın)
20) Reşat
Doğru (Tokat)
Gerekçe:
Ülkemiz yıllık ortalama 5
milyon ton civarında üretim ile dünya narenciye üretiminde ön
sıralarda yer almaktadır. Bu üretim miktarının ancak üçte
bir kısmı ihraç edilebilmekte, kalan kısmı iç piyasaya
sunulmaktadır.
Başta üreticilerimiz olmak üzere
ürünlerin işlenmesi, ambalajlanması, nakliyesi ve ihracatı gibi
unsurlar da dikkate alındığında narenciyenin ülkemiz
ekonomisine katkısı bilinen bir gerçektir.
Türkiye'nin 5 milyon ton olan narenciye
üretiminin yüzde 30'u Mersin'de yetiştirilmekte olup ana geçim
kaynağı narenciye olan bu üreticilerimiz ciddi sorunlar
yaşamaktadırlar. Narenciye ürünlerinden portakal, mandalina, limon,
greyfurt maliyetinin altında alıcı bulmakta hatta dalında
kalmaktadır. Yetiştirdiği ürününü maliyetini
karşılayamayacak fiyatta pazarlama şansını bile
bulamayan üreticimiz ciddi mağduriyetler yaşamaktadır.
Narenciye ihracatına verilen
destekler mutlaka dış piyasalarda diğer ülkelerle rekabet edecek
miktarda olmalı, erken dönemde, mutlaka Temmuz ve Ağustos
aylarında açıklanmalı ve ihracatçıya nakit olarak
verilmelidir. İç piyasada fiyat istikrarı sağlanmalı,
ürünün bahçe fiyatı ile market fiyatı arasındaki fark
kapatılmalıdır.
Narenciyenin piyasaya arzında
oluşan sıkıntı ise, hali hazırda kurulu bahçelerin
ürün hasat sürelerinin uzatılması ve depolama yapan çiftçilerin ürün
bazında desteklenmesi ya da faizsiz kredilerle teşvik edilerek geç
hasat yoluyla giderilmelidir.
Narenciye üretiminde bahçe
oluşturma ve bakım masrafları yüksektir. Yeni dikilen narenciye
ağaçlarının meyve vermesi 5-6 yılı bulmakta ve ürün
15-20 yıl değiştirilememektedir. Üreticinin hak ettiği
geliri elde edebilmesi bakımından girdi fiyatlarının
aşağı çekilmesi büyük rol oynayacaktır.
Kaliteli ve sağlıklı
ürün için teknolojik gelişmeler yakından takip edilememektedir.
Ürünün işlenmesini sağlayacak modern nitelikte tesislerin
kuruluşuna teşvik verilmemesi, zararlılar ve ruhsatsız ilaçlar
da narenciye ihracatını sekteye uğratmaktadır.
İhracatın
artırılması için iyi işleyen bir pazarlama organizasyonuna
ihtiyaç olduğu açıktır. Bunu gerçekleştirmek için Devlet
kurumları öncü rol üstlenmelidir.
Bu nedenle narenciye üreticilerinin
yaşadıkları sorunların ve bu ürünlerle ilgili ihracat
politikasında var olan eksikliklerin saptanması, uluslararası
piyasalarda rekabet edebilirliğinin artırılması
amacıyla Anayasanın 98. İç Tüzüğün 104 ve 105. maddelerince
Meclis Araştırması gerekmektedir.
3.-
Mersin Milletvekili Ali Öz ve 19 milletvekilinin, sağlık
hizmetlerinin yönetimi ve hizmet üretim sürecine ilişkin olarak yürütülen
idari ve politik uygulamalar ile mevcut sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/309)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Anayasamızın 56. maddesinde
de belirtildiği üzere ülkemizde yaşayan her insan
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak hakkına
sahiptir. İnsan sağlığı ve yaşam kalitesini yükseltmek
de devletin başlıca görevlerindendir.
Sağlık hizmetlerinin yönetimi
ve hizmet üretim sürecine ilişkin olarak yürütülen idari ve politik
uygulamalarla mevcut sorunların daha da derinleştiği
gözlenmektedir. Bu konuda alınacak önlemler, çözüm önerileri ve gerekli
politikaların oluşturulması amacıyla Anayasanın 98. ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Ali Öz (Mersin)
2) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
3) Necati Özensoy (Bursa)
4) Oktay Vural (İzmir)
5) Alim Işık (Kütahya)
6) Celal Adan (İstanbul)
7) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
8) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
9) Muharrem Varlı (Adana)
10) Mehmet Erdoğan (Muğla)
11) Bülent Belen (Tekirdağ)
12) Ali Uzunırmak (Aydın)
13) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
14) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
15) Reşat Doğru (Tokat)
16) Ali Halaman (Adana)
17) Enver Erdem (Elazığ)
18) Mehmet Şandır (Mersin)
19) Özcan Yeniçeri (Ankara)
20) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
Gerekçe:
Bugün itibarı ile dünyada, gerek
gelişmiş ekonomileri olan ülkelerde, gerekse orta ve geri ekonomik
düzeylere sahip ülkelerde, üzerinde uzlaşma sağlanmış,
ideal ve genel geçerli bir sağlık sisteminden bahsetmek mümkün
değildir. Artan iletişim imkânları sayesinde daha çok şeyin
farkında olan ve daha çok beklentisi olan vatandaşların ortaya
çıktığı bir bilinçlenme sürecinde, artan kent nüfusu,
çoğalan sağlık sorunları gibi nedenlerle sağlık
hizmet ihtiyacı artmaktadır.
Sürekli gelişmeyi ve yenilenmeyi
sağlayarak halk sağlığını koruyucu ve tedavi
edici, çağdaş yaşamın gereklerine uygun, hasta
haklarına saygılı, verimli, kaliteli ve eşit
sağlık hizmeti sunmak sosyal devlet ilkesidir.
Sağlık alanında gerekli
eğitim, altyapı yatırımı ve denetim bugüne kadar
yeterince yapılmadığı için, gereğinden çok fazla
sağlık sorunuyla yüzleşmekteyiz ve doğal olarak bu ekonomik
anlamda maliyetlere yansımaktadır. Öncelikle halkın yaşam
koşullarını olumlu yönde değiştirip geliştirmedikçe,
hastalık üreten ortamları sağlık üreten ortamlara
dönüştürmedikçe hangi sağlık sistemi uygulanırsa
uygulansın asla başarılı olunamayacaktır.
Ülkemizde 2003 yılından bu yana sürdürülen
sağlıkta reform politikalarıyla sağlık hizmetlerinin
finansmanı ve sunumunda temel bir dönüşüm ve değişim
sağlamak amaçlanmış ve bunun gereği olarak da devletin
sağlık hizmetlerinin finansmanından giderek daha fazla
çekilmesiyle özelleştirme yönünde tercihlere gidilmiştir. Bu
politikaların sonucunda daha fazla tıbbi işlem yapılarak döner
sermaye gelirlerinin arttırılması esasına dayanan bir ödeme
sistemi getirilmiştir. Eğitim ve araştırma hastanelerinde,
Tıp Fakültelerinde hekimlerin ve diğer sağlık
çalışanlarının, öğretim elemanlarının,
yapacakları tıbbi işlemler karşılığında
puan almaları ve alacakları ücretlerin bu puanlar
karşılığında belirlenmesi anlamında
"Performans Sistemi" getirilmiştir. Katkı payı,
sözleşmeli çalışma, güvencesiz iş gücü, sağlık
hizmetlerinde nitelik yerine niceliğin öne çıkması, finansman
sorunları, kamu kaynaklarının kullanımı, SGK
yapılanması, küresel bütçeleme, zorunlu mali sigorta yönleri
bakımından bakıldığında bu yeni uygulamalarla
tıbbi hatalar azaltılamamış, bu yanıyla da hasta
hakları olumsuz etkilenmiştir. Hekime yönelik şiddeti
arttırıcı etki oluşabildiği gibi sağlık
hakkının gerçekleştirilmesi zorlaştırılmış,
mesleki değerlerin korunması ve etik ilkelerin
uygulanmasını güçleşmiştir. Sağlıkta
hızlı erişimin sağlanması hedefiyle sağlık
çalışanlarımızdan artan talebi ve halkın memnuniyet
düzeyini zirvede tutmak için, yüksek performans göstermeleri istenmiştir.
Sağlık çalışanlarının sistemde
yaşadığı sorunlar nedeniyle güvenleri, mesleki
bağlılıkları ve motivasyonları
azalmıştır. Değişim ihtiyacının göz
ardı edildiği bir dönemde, mevcut sorunların
baskıladığı sağlık çalışanları,
teşkilat yapısını kökten değiştiren bir yasa ile
karşı karşıya bırakılmıştır.
Sağlık hizmetlerinin sunumu sürecindeki sorunlar devam etmektedir,
performans sisteminin çalışanlar arasında adaletsizliği
büyüten uygulamalarına çözüm getirilememektedir. Sağlık
çalışanlarının döner sermaye tavan oranlarının
adil şekilde belirlenmesi noktasındaki haklı talebi dikkate
alınmazken yöneticilerde hekimlere pozitif ayrımcılık
getirilmiştir. Öte yandan sağlık istihdamı ve sağlık
eğitiminde makro düzeyde planlar yerine yabancı hekim ve yabancı
hemşire istihdamına imkân sağlanması da ayrı bir sorun
oluşturacaktır. Söz konusu düzenleme, sağlık gibi devletin
sorumluluk alanında bulunan kamu hizmetlerinin devlet memuru eliyle
yürütüleceği şeklindeki anayasal hükme ve yasalarla belirlenen devlet
memurluğu kriterlerine aykırıdır. Sağlık
istihdamındaki ihtiyacı karşılamak için, sağlık
eğitiminin potansiyelini geliştirecek ulusal bir politika
belirlenmeli, yabancı hekim, hemşire gibi uygulanabilir olmayan
tedbirler yerine, bütün dünyanın gıpta ile baktığı
genç işgücü kaynaklarımızı değerlendirmek
hedeflenmelidir.
Sağlık sisteminin
geleceğini, sağlık hizmetlerinin etkinliği ve
sürdürülebilirliğini doğrudan etkileyen temel sorunlar
çözümlenmedikçe uygulanacak politikalar asla yeterli olamayacaktır. Sorun çözmek
adına sorunları ağırlaştırmanın bedelini
ödemek istemiyorsak, gerçekçi politikalar üretmeli, sağlık üretmenin
yolunun sağlıklı kararlardan geçtiği
unutulmamalıdır. Bu konuda TBMM içinde tüm tarafların
katılımı ile sorunlara karşı alınacak önlemler, çözüm
önerileri ve gerekli politikaların oluşturulması amacıyla
Meclis araştırması açılması gerekmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Şimdi, gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ile Anayasa Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Turist
Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
2.- Turist Rehberliği Meslek
Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/490) (S. Sayısı:
257)(X)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Komisyon raporu 257 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Doğan
Şafak konuşacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Şafak.
CHP GRUBU ADINA DOĞAN ŞAFAK
(Niğde) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 257 sıra sayılı Turist
Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısının geneli üzerine
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.
Turist rehberliği tasarısı,
turist rehberlerinin yaklaşık sekiz yıldır bekledikleri bir
düzenlemedir. Bu düzenleme, rehberlik meslek kuruluşlarının en
önemli hedefiydi.
Bu tasarının üyesi
olduğum Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonundan geçmesi ve Genel Kurulda görüşülüyor olması,
rehberler ve turizm sektörü adına büyük bir sevinç kaynağı
olmuştur.
Komisyonda, Cumhuriyet Halk Partisi
sözcüleri olarak tasarı maddeleri üzerinde verdiğimiz bazı
değişiklik önergelerimizden birkaç tanesi oy birliğiyle kabul edilmiştir.
Turist rehberlerine katkı
sunabilmek için, nasıl değil nasıl olması gerektiğini,
neyin doğru neyin yanlış olduğunu, Komisyon
toplantısında olumlu düşünce yapısı ve görüş
içerisinde iki madde hariç gerçekleştirdik.
Değerli milletvekilleri, rehberlik,
kültürler arasında köprü kuran, saygın bir meslektir. Ülkemizde
rehberliğin geçmişi 19uncu yüzyılın sonlarına
uzanmaktadır. Rehber örgütleri de elli yılı aşkın bir
süredir, turist rehberlerinin sunduğu hizmetin niteliğinin
artırılması, hizmet içi eğitim, uzmanlaşma
alanlarında çalışmalarını sürdürmekte, ülke turizminin
geliştirilmesi konusunda yapılan çalışmalara etkin bir
biçimde katılmaktadırlar.
Turist rehberliğiyle ilgili ilk
yönetmelik 3 Eylül 1971 tarihinde ve 13945 sayılı Tercüman Rehber
Kursları ve Tercüman Rehber Yönetmeliği adıyla
yayımlanmıştır. Bu Yönetmelik, 21 Mart 1974 tarihinde
değiştirilerek Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği adını
almış, 1981 ve 83 yıllarında bazı
değişikliklere uğramıştır.
2 Temmuz 1986 tarihinde 19152
sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren
Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği bazı
değişikliklere uğrayarak 25 Kasım 2005 tarihli ve 16004
sayılı Resmî Gazetede yeni Profesyonel Turist Rehberliği
Yönetmeliği adıyla yayımlanmıştır.
Günümüzde, Bakanlığın
açtığı kursların yanında, üniversitelerin iki
yıllık ön lisans ve dört yıllık lisans programlarıyla
da turist rehberleri yetiştirilmektedir.
Geçen yıllar içerisinde,
barındırdığı kültürel ve doğal zenginlikler
nedeniyle Türkiye için turizmin önemi giderek artmıştır. Bu
tasarıyla, turizmde önemli rol oynayan rehberlerle ilgili yasal
düzenlemeler yapılarak arzulanan sonuca yıllar sonra
ulaşılacaktır.
Kültür ve Turizm
Bakanlığına kayıtlı belgeli profesyonel turist rehberi
sayısı günümüzde 10 binin üzerindedir. Profesyonel Turist
Rehberliği Meslek Yasası ülkenin tanıtımı ve ülke
turizmi açısından büyük önem taşımaktadır.
Kanun tasarısının 2nci
maddesinin (b) ve (f) fıkralarında yer alan birliklerini
ibarelerinin birliğini olarak değiştirilmesini Komisyon
görüşmelerinde teklif ettik ve Genel Kurula bu iki maddenin
düzeltilmesiyle ilgili vereceğimiz önergeyle teklifimizi yineliyoruz.
Parti gruplarından, özellikle Hükûmetten bu maddelerin
değiştirilmesi için desteklerini bekliyoruz.
Bu tasarıda düzeltilmesini
istediğimiz diğer bir madde ise 8inci maddenin (1)inci ve (2)nci
fıkralarıdır. 8inci maddenin (1)inci fıkrasında,
ülkemizde sadece bir tane rehber odaları birliğinin kurulması
gerektiğini Komisyonda dile getirdik. Kamu kurumu ve meslek
kuruluşları niteliğinde birden fazla meslek birliğinin
kurulabilmesine olanak sağlayan bu fıkrada, öncelikle, birliklerin
uygulamalarda farklılık göstermesiyle takiben meslek ihtiyaç ve çözüm
önerilerinde gerekli olan birlik olabilme yeteneğini kaybetme
olasılığı vardır. Tüm rehberleri temsil etmeyen,
sadece bir kısım rehberlerin parça parça, farklı birliklerce
temsil edildiği bir meslek birliğinin faaliyetini aktif ve verimli
şekilde devam ettiremeyeceğini bir kez daha belirtiyoruz. Ülke
genelinde birden fazla odalar birliğinin oluşması sürekli bir
mutabakat arayışına neden olacağından kurumları
hantallaştıracaktır.
Aynı maddenin (2)nci
fıkrasında vermiş olduğumuz bir başka önerge ise
aynı ilde birden fazla oda kurulamayacağına yönelikti. Meslek
odalarının kuruluş amacı, mesleği icra edenlerin bir
araya gelerek mesleki sorunlara çözüm getirmek, mesleki faaliyetin meslek
ehline sahip kişilerce en iyi biçimde yürütülmesini sağlamaktır.
Bir ilde birden fazla kamu kurumu niteliğinde meslek odasının
kurulmasına müsaade etmek bu mesleği icra edenleri bir araya getirme
amacına aykırı olacaktır. Birlik hâline gelemeyen
rehberlerin de meslek sorunlarını sağlıklı bir
şekilde tartışma ve çözüm bulabilme yetkisi de ortadan
kalkacaktır.
Ayrıca, meslek
odalarının zamanla farklı uygulamalar içerisine girmesi üyeler
arasında bilgi karmaşasına neden olacaktır. Bu durum meslek
odalarının tüm enerjisini mesleki sorunlar ve bunların çözümüne
harcamasına engel olacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, her
ilde bir oda, Türkiye genelinde de bir meslek odasının
olmasının daha uygun olduğunu düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz,
her coğrafyasında, denizleriyle, dağlarıyla, doğal
gölleri, doğal güzellikleri ve kültürel varlıklarıyla turizm
sektörü açısından büyük bir potansiyel oluşturmaktadır.
Buna rağmen bizlerin turizm sektörünün hakkını tam
anlamıyla verdiğimiz söylenemez. Ülkemizin coğrafi küredeki
yerini, gelişmiş ülkelere mesafe yakınlığını
göz önünde bulundurursak, bu durum turistlere ucuz ulaşım
avantajı sunmaktadır. Ne yazık ki Türkiyede turizm, 80li
yıllar dışında, bir devlet politikası olarak
algılanmamıştır. Türkiye'nin her bölgesinde var olan turizm
potansiyelleri ortaya çıkarılmamıştır.
Türkiye, kayak sporu ve kış
turizminde de çok büyük bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin en aktif
şekilde kullanılması için, yeni ve alternatif kayak merkezleri
bir an önce yapılmalıdır. Kış turizminin
gelişebilmesi için, paralelinde kayak sporunun da gelişmesi
gerekiyor. Bu konuda doğru yönlendirme ve yatırım
yapılmasına ihtiyaç vardır. Bolkar Dağları
kış turizmine en elverişli dağımızdır. Gerek
Alp disiplini, gerek kış olimpiyatları, tur kayağı ve
çeşitlerinin yapılabileceği, yanında Çiftehan termalinin de
bulunması nedeniyle yatırım yapılması gerekli olan en
önemli dağımızdır. Ülkemizde kış turizmi
yönünden, Erzurum ve Erciyes dışında, yabancı turistlerin
ilgisini çekecek, kayda değer yatırımlar
yapılmamış ve bu önemli turizm dalı ihmal edilmiştir.
Kayak sporu ve kış turizminin
en önemli sorunlarından biri ise dağlarda kayak sporunun ve
kış turizminin yönetimi açısından yönetmelik,
yazılı metin ve kanun yoktur. Her ildeki kayak merkezi yönetimi kendi
kafasına göre uygulama yapmaktadır. Bu eksiklik bir an önce
giderilmelidir. Ayrıca, turizm sektörünün elinde, kanyoning, dağ
bisikleti, rafting, trekking, macera turları gibi özel ürün bulunan
firmalar fuarlara katılamamakta ve tur bağlantıları
yapamamaktadır. Bu küçük firmalara tanıtım ve yatırım
teşviki verilerek sermayenin tabana yayılması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, Kültür ve
Turizm Bakanımız, yaptığı bir açıklamasında,
dünya standartlarında en iyi 100 otelin en az 20sinin Türkiyeden
seçildiğini söylemektedir. Evet, Sayın Bakan haklı olabilir.
Turizm alanında tesislerin konforlu, verilen hizmetin kaliteli olduğu
doğrudur ancak turizm acentelerinin ve tur operatörlerinin ülkemize
getirdiği turistler her şey dâhil sisteminden
yararlanmaktadır. Yurt dışındaki bazı firmalar,
çalışanlarına, Türkiyede, uçak biletleri de
alınmış, her şey dâhil tatil pazarlamaktadırlar. Bu
sistem turistleri ülkemizde bir bardak su için harcama yapmamaya, girdikleri
tatil köyleri ya da otellerden çıkmamaya alıştırmakta ve bu
durum turizm sektörüne belli başlı zararlar vermektedir.
Çözüm olarak, otellerin haftada bir gün
sırayla her şey dâhil sisteminden vazgeçirilmesi için yönetmelik
düzenlenmelidir. Bu da turistlerin şehir merkezlerine yönlenmelerini
sağlayacaktır, böylece hem otel çalışanlarının
haftada bir gün tatil hakları doğacak hem de o bölgedeki küçük
esnafın ve rehberlerin günlük ticari hareketliliğine ekonomik yönden
katkı sunacaktır.
Sayın Bakanın bahsettiği
en iyi yirmi otelden, tatil köylerinden kendi
vatandaşlarımızın hizmet alması inanılmaz yüksek
maliyetlerdir.
Sayın milletvekilleri, turizm
sektöründe yerli seyahat acentelerinin en zorlandığı konu
sigortadır çünkü Türkiyede turistleri seyahat kapsamı içine alacak,
sigortalayacak bir sigorta şirketi yoktur. Kısmen sigorta yapan
şirketler de tur kapsamı alanını çok dar tutmaktadır.
Bunun için, seyahat sigortası mevzuatında düzenlemeye ihtiyaç
vardır.
Turizm sektörünün diğer ve önemli
bir sorunu ise bazı ülkelerden gelen turistlerin ülkemizde kaçak işçi
olarak çalıştığı bilinmektedir. Bu insanları
turist olarak kaydettiğimizi göz ardı etmemeliyiz.
TÜİK, turizm gelirlerini
hesaplarken, örneğin Ülkemize gelen Amerikalı bir turist 1.500
dolar, Fransız bir turist bin dolar, İngiliz bir turist 500 dolar,
Azerbaycanlı bir turist 500 dolar harcıyor. şeklinde topluyor
ve bu miktarın ortalamasını alıyor, gelen turist
sayısına çarpıyor. Türkiyeye gelen 2,5-3 milyon civarı
kişi turist olarak gelmekte ve ülkemizde kaçak işçi olarak da
çalıştığı bilinmektedir. Bu kaçak işçilerin
gelirleri de turizm geliri olarak hesaplanmaktadır.
2,5-3 milyon kişinin kayıt
dışı olarak ülkemizden götürdüğü miktarın gelir olarak
hesaplanmasını anlamak mümkün değildir. Bu kaçak işçilerin
kayıt dışı olarak ne kadar miktar dövizi ülkelerine geri
götürdükleri göz ardı edilemeyecek acı bir gerçektir.
Değerli milletvekilleri,
bildiğiniz gibi, turizm gelirlerinin büyük bir bölümü altı
vilayetimize gitmektedir. Bu illerimiz, Antalya, İstanbul, İzmir,
Aydın, Muğla, Nevşehirdir. Turizmin geliştirilmesine,
çeşitlendirilmesine ve ülke geneline yayılmasına ihtiyaç
vardır. Ülkemizde dağ, doğa, trekking, macera ve alternatif
turlarının sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu da
meslek dalında farklı ihtiyaçları doğurmaktadır.
Ağrı Dağı, Bolkar
Dağları, Kaçkar Dağları, Aladağlar, Likya yolları
turlarını, rafting turlarını, alternatif ve macera
turlarını mevcut turist rehberlerinin karşılaması
mümkün değildir. Trekking, alan kılavuzları ve dağ
rehberlerinin sınavları çeşitli kurumlar tarafından
yapılarak, yabancı dil bilmeyen, turizmle alakası olmayan
kişilerden oluşmaktadır. Az önce belirttiğim alanlarda
sektörün ihtiyaçlarını karşılamak için en kısa sürede
yönetmelik düzenlenmesi ve sınav açılması gerekmektedir. Riskler
taşıyan sektörün bu çeşitlerinde daha nitelikli bir hizmet
verebilmek için yetkilerin, denetim ve kontrolünün Kültür ve Turizm
Bakanlığında ve meslek odasında toplanması
kaçınılmazdır.
Birçok üniversite İngilizce turist
rehberliği bölümü açmıştır. Fakat Fransızca, Almanca,
İtalyanca, İspanyolca ve başka dillerde rehberlik bölümü
açılmamıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığının
YÖK ile bağlantı kurarak bu sorunu çözmesi, başka dillerde de
bölümler açtırması şarttır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
yat işletmecilerinin yat işletme belgesi alması zulme
dönüşmüştür. Vatandaşın bu belgeyi alma eziyeti Mersin
Telsiz Müdürlüğünde başlıyor, Antalya Fethiyede zulme
dönüşüyor, Ankarada işkenceyle son buluyor. Ayrıca bu
bölgemizde, Mersin-Antalya arasında, Silifke ve Anamur ilçelerimizde
muhteşem bir turizm potansiyeli olmasına rağmen bu bölgelerimiz
unutulmuştur. Ulaşım sorunu can sıkıcıdır.
Mersin-Antalya arasındaki uzun yıllardır bir türlü bitmeyen yol
yapım çalışmaları derhâl bitirilmelidir. Bu da
kıyı ve kültür turizmine katkı sağlayacak, Antalya, Anamur,
Mersin, Adana, Hatay, Şanlıurfa hattında yeni bir güzergâh
açacaktır.
Türk Hava Yolları 10 Temmuz ve 1
Eylül arası Londra, Paris, Barselona, Frankfurt, Milano gibi nitelikli
turistlerin gelebileceği ülkelerin başkentlerine ek seferler
düzenlemelidir. Bu arada, Türk Hava Yolları işçilerinin grev
haklarını da ellerinden aldığınızı unutmamak
gerekir. Bununla da Hükûmet yetinmedi, altı saniyelik bir cep telefonu
mesajıyla 305 kişiyi işten attı. Gece gündüz demeden
ülkemizin turizm ve ulaştırma sektörüne büyük katkıları
bulunan Türk Hava Yolları çalışanlarına yapılan
acımasızlığı ve vicdansızlığı
buradan kınıyoruz. Atılan işçiler derhâl geri
alınmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kültür ve Turizm Bakanlığından son zamanlarda
belediyeler uyduruk festivaller icat ederek bütçe almaktadırlar. Kavurma
ve pilavın yenildiği, sazların çalındığı,
hiçbir kültürel faaliyeti ve sektöre katkısı olmayan suistimallerin
yapıldığı bu faaliyetlere bütçe
ayrılmamalıdır. Kültür ve turizm yönünden zengin, ülkemizin
sosyal hayatına katkı sağlayacak çerçevede festival düzenleyen
belediyelere söyleyecek hiçbir sözümüz yok, hatta teşekkür ederiz. Fakat
belediyelerin düzenlediği bu festivallere hangi kriterlere göre ödenek
ayrıldığı da son zamanlarda tartışılır
hâle gelmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı turizm
sektörüne rahat bir nefes aldıracaktır genel itibarıyla. Turizm
sektörünün tüm sorunlarını çözmek için Cumhuriyet Halk Partisinin
özellikle üzerinde durduğu maddelerle ilgili vermiş olduğumuz
önergelere desteklerinizi bekliyor, bu kanun tasarısının olumlu
olduğunu düşünüyor, turizm sektörüne hayırlı
olmasını diliyor, Sayın Bakana sektörüm adına da
teşekkür ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Şafak.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Durmuş Ali
Torlak.
Buyurunuz
Sayın Torlak. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA D. ALİ TORLAK (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Turist
Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısının geneli üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu kanun tasarısı
yerli ve yabancı turistlere Türkiyenin tarihî, kültürel, doğal ve
diğer özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi veren,
turistlerin sorunlarının çözümüne yardımcı olan turist
rehberlerinin yıllardan bu yana mücadelesini verdikleri bir meslek kanunu
tasarısıdır.
Kanun
tasarısının geneline baktığımızda turist
rehberlerinin tüzel kişiliği haiz bir meslek odasına ve
birliğe kavuşacak olması sevindiricidir ancak kanun
tasarısının özüne baktığımızda ise birçok
eksiklikler ve Anayasayla çelişen maddeler bulunmaktadır.
Tasarıda
turist rehberleri birliğinin bir meslek birliği gibi değil de
Bakanlığa bağlı bir kurum hâline getirilmek istendiği
açıkça görülmektedir. Kurulacak olan meslek birliğinin tamamen
Bakanlık tekelinde faaliyet göstermesinin hedeflendiği,
dolayısıyla yetkisiz bir meslek birliğinin
kurulmasının amaçlandığı
anlaşılmaktadır.
Meslek
odaları kamu tüzel kişiliğine sahip, merkezî otoritenin
hiyerarşi anlayışı içinde olmadan, merkezî otoritenin idari
vesayetinde olan kuruluşlardır. Bu kuruluşların merkezî
otoritenin emir komuta zincirine sokulmaya çalışılması
hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmadığı
gibi doğru ve etik bir yaklaşım tarzı da değildir.
Bununla birlikte, meslek kuruluşlarının işleyişi ve
yönetim tarzı Anayasanın 135inci maddesinde açıkça
düzenlenmiştir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi birçok kararında genel
olarak kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının da
kamu hizmeti yaptığını, idarenin bir parçası
olduğunu ve yerinden yönetim esaslarına göre
oluşturulduğunu kabul etmiştir. Bu kapsamda meslek
odalarının mahiyetine, ruhuna ve işleyişine ters olan,
ileride birçok sorunlar getirecek maddeler içeren bu tasarıda Anayasaya
da aykırılıklar bulunmaktadır.
Tasarının
geneline baktığımızda ilk göze çarpan en büyük sorun,
Bakanlığa verilen yetkilerin çok fazla olmasıdır. Her
konuda Bakanlık onayı aranmakta, her türlü belgenin Bakanlık
tarafından verilmesi öngörülmektedir. Bu da tüzel kişiliğe sahip
olmanın özüne ters olmakla birlikte kurulacak odaların da tamamen
siyasallaşmasına neden olacaktır. Diğer kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının kanun ve
yönetmeliklerini incelediğinizde, örneğin Avukatlık Kanununun
9uncu maddesi incelendiğinde avukatlık mesleğini kabul
ruhsatının ilgili baro tarafından verildiği görülmektedir.
Diğer mesleklerde de ilgili oda ya da birlik tarafından verilmekte olan
meslek ruhsatının, görüşmekte olduğumuz bu tasarıda
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilmesi doğru
değildir. Dolayısıyla ya o meslek kanunları
yanlıştır ya da bu kanun tasarısı
yanlıştır. Bu nedenle, mesleğe kabul
koşullarını taşıyan turist rehberlerine verilen
ruhsatnamenin ilgili meslek kuruluşu tarafından verilmesi,
Anayasanın 135inci maddesinde yer alan meslekî faaliyetlerini
kolaylaştırmak ibaresindeki amaçla bağdaşması
açısından önemlidir.
Ayrıca mesleğe kabul
başvurusunun da doğrudan meslek kuruluşlarına
yapılması gerekirken, tasarıda başvurunun
Bakanlığa yapılması, Bakanlığın denetim
yetkisinden çok karar alma yetkisine sahip olmasına neden olacaktır.
Bu da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları yetki
çerçevesinin ruhuna ters olup ayrıca bürokratik işlemleri de
arttıracaktır. Diğer taraftan odaların yetki alanları
da daraltılacaktır.
Yine tasarıda yer alan
aralıksız sekiz yıl süreyle eylemsiz turist rehberi
olanların eylemli turist rehberi olabilmeleri için yapılacak
sınavın Bakanlık tarafından yapılması
yanlıştır. Bu sınavın iki aşamalı
olması, bunlardan yazılı sınavın içeriği de
açıkça belirtilerek konusunda uzmanlaşmış kamu kurum veya
kuruluşları tarafından yapılması daha doğru
olacaktır. Bununla birlikte turist rehberliği mesleğinde en
önemli kriterlerden biri olan yabancı dilde konuşma veya pratik
bilginin daha öne çıkması nedeniyle mülakatın da birlik
tarafından yapılması daha isabetli olacaktır.
Tasarıda diğer önemli
gördüğümüz ve düzeltilmesi gereken yanlışlıklar ise kamu
kurumu niteliğinde birden fazla meslek birliğinin kurulmasıdır.
Değerli milletvekilleri, bu
düzenleme sektörde birçok sorunları ve ikilikleri beraberinde
getirecektir. Nasıl ki Barolar Birliği ve her ildeki baro tek ise
turist rehberleri odaları birliğinin ve illerdeki turist rehberleri odalarının
de tek olması kamu yararı açısından önemlidir. Çünkü
illerde birden fazla odanın ve genelde de birden fazla birliğin
kurulması kamu tüzel kişiliğine sahip kurum olmanın özüne
ters olmakla birlikte, uygulamada birçok yetki karmaşasına da neden
olacaktır. Aynı ilde birden fazla oda kurulmasına ve ülke
çapında birden fazla birlik kurulmasına imkân veren bu yasal
düzenleme, güçsüz meslek kuruluşlarının, etkisiz ve tüm
rehberleri temsil etmeyen birliklerin kurulmasına, karar almada ve
uygulamada hantallığa, uyumsuzluğa ve meslek
mensuplarının siyasi nedenlerle ayrışmalarına yol
açacaktır. Bu durum, meslek kuruluşlarının amacı olan
mesleki birlik ve dayanışma ile mesleğin geliştirilmesi
amaçlarından da uzaklaştırılmasına neden
olacaktır, uygulamada birçok sorunu da beraberinde getirecektir.
Değerli milletvekilleri, meslek
odalarının kuruluş amacındaki öncelik, ilgili mesleği
icra edenlerin bir araya gelerek mesleki sorunlarına çözüm getirmek,
mesleki faaliyetin meslek ehline sahip kişilerce en iyi biçimde icra
edilmesini sağlamaktır. Bu tasarı, yıllardır mesleki
bir yasaya sahip olamadıkları için yasal mesleki kuruluş
çatısı altında örgütlenemeyen turist rehberlerini bir yandan
yasal mevzuatlarına kavuştururken, diğer taraftan mesleki
sorunlarını sağlıklı bir ortamda tartışma ve
çözüm bulabilme yetisi bir karmaşa içine itilmektedir. Bu durum, kurulacak
olan turist rehberleri meslek odalarının ve birliğinin tüm
enerjisini mesleki sorunlara ve bunların çözümüne harcamasına engel
olacaktır. Diğer taraftan, kurulan birliklerde rehberler
arasında bazı ideolojik değerlere ve dillere göre bölünmeler
yaşanacaktır. Aynı zamanda, yoğun iş potansiyeline
sahip olan acentelerin birlikte çalıştıkları rehberleri
belirli odalara yönlendirme eğilimine girmesi muhtemeldir. Bu durum da
meslek odalarının rehberlerin değil de acentelerin taleplerine
göre hareket etmelerini sağlayacak, tamamıyla fonksiyonunu
yitirmesine sebep olacak sonuçlar doğuracaktır. Dolayısıyla
diğer mesleki birlik ve odaların yapısıyla benzer bir
yapının oluşturulması tasarının amacı ve
kamu yararı açısından önemlidir.
Değerli milletvekilleri, turist
rehberi, ülkemize gelen turist grubunu havaalanında karşılayan,
bir program dâhilinde gezdiren, tur programı sonunda grubu tekrar
havaalanına bırakan kişidir. Rehberin yaptığı iş
dar kalıplar içinde bu şekilde özetlense de, aslında rehberlik
mesleği turizm sektörünün can damarlarından birisidir. Cumhuriyetin
ilk yıllarında yabancı dil bilen azınlıklar
tarafından icra edilen bu meslek, günümüzde profesyonel bir meslek
dalı olarak üzerinde durulması gereken bir sektörel dal hâline
gelmiştir. Bunun için gerek turizm sektörünün gerekse ülkemize gelen
turistlerin rehberlerden beklentileri oldukça fazladır.
Dolayısıyla, turist rehberi turizm sektörünün vazgeçilmez
dinamiklerinden biri hâline gelmiştir. Özellikle kitle turizminde
çeşitli çaba ve masraflarla kazanılan müşterilerin sürekli
müşteri hâline gelebilmesinde turist rehberlerinin rolü yadsınamaz
önemdedir. Beş yıldızlı bir hizmeti bir turist rehberiyle
daha kaliteli hâle getirmek mümkün olduğu gibi çok kalitesiz bir düzeye
indirgemek de mümkündür. Bu nedenle, bir turist rehberi, gerek ülke
tanıtımının gerekse turizm işletmelerinin aynası
durumundadır. Turistler de aynada iyi şeyler görebildiği ölçüde
ülkenin daimî konuğu olacaklardır.
Turizmin ülke ekonomisinde
ağırlığı arttıkça tanıtıma ayrılan
bütçe de her yıl artmaktadır, sınır ötesi
tanıtımda kullanılacak bu bütçenin ülkeye daha çok turist
kazandıracağı açıktır. Ancak tanıtımın
ikinci bir ayağı daha vardır, bu da, potansiyel talebin fiilî
talebe dönüşmesinden sonra yapılan tanıtım faaliyetlerini
kapsamaktadır. Ülkeye yeni giriş yapan turist ile yüz yüze
yapılan tanıtımda, kuşkusuz, turizm alanında hizmet
veren herkesin kendisine düşen bir yükümlülüğü vardır. Ülkemizi
temsilen gönüllü elçi olan profesyonel turist rehberinin bire bir
tanıtımda ne kadar etkin olabileceği unutulmamalıdır.
Bu nedenle, profesyonel turist rehberi, gerek ülke tanıtımı
gerekse turizm işletmeleri ve turistik işletmeler için stratejik
önemdedir. Dolayısıyla, bu mesleği icra edenlerin çok
eğitim almalarının yanında liderlik, davranış,
sabır ve anlayış, kararlılık ve mesleki etik gibi
bazı bireysel özellikleri de taşıması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, turist
rehberliği turizm alanında çok farklı amaçlardan önemli görülen
mesleklerdendir. Öncelikle her turist rehberinin birtakım liderlik
özelliklerine sahip olması gerekmektedir. Çünkü rehberler, turist
gruplarına liderlik yapmakta ve tur süresince onları
yönlendirmektedirler. Diğer taraftan, yerel toplum ile turist
grupları arasında iletişim sağladıkları için,
sosyal fayda sağlaması açısından da önemi büyüktür. Bu
nedenle, turist rehberlerinin işlerini başarılı bir
şekilde yapması turizm sektörünün olumlu gelişimi
açısından çok önemlidir. Bu itibarla, dünya turizm pazarından
aldığı payı sürekli artırma çabasında olan
ülkemiz için, bu sektörün gelişmesinde en önemli ekonomik unsurlardan biri
olarak görülen Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısının
yasalaşması hayati bir gerekliliktir. Bu kapsamda, mevcut
tasarıda yer alan eksikliklerin de bir an önce yönetmeliklerle
giderilmesinin önem, hassasiyeti vardır.
Çıkarılacak uygulama
yönetmelikleriyle, rehberlik mesleğinin çalışma sistemi,
rehberlerin özlük hakları ve yükümlülükleri ile sosyal güvenceleri de
belirlenmeli ve yaşanacak olumsuzlukların önüne en baştan
geçilmelidir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
sadece deniz turizmi yoktur. Türkiye, tarihî zenginlikler ve doğal
güzellikler bakımından dünyanın önde gelen ülkeleri
arasındadır. Bu özelliklere sahip en önemli ilimiz İstanbuldur.
Tarihle doğanın, kültürle farklı sosyal zenginliklerin iç içe
geçtiği İstanbuldan, bütün bu avantajlarına karşın
benzerleriyle kıyaslandığında, turizm bakımından
yeteri kadar istifade edildiği söylenemez. Bu kapsamda, İstanbul
denilince akla ilk gelen, İstanbulun aynası konumundaki tarihî ve
kültürel yapıların, tarihî ve kültürel dokunun yavaş yavaş
yok olduğuna tanık olmaktayız. En son Fatih ilçesinde, Balatta
yer alan, tarihî ve kültürel bir hazine olan iç surlardaki bir mahzenin üzerine
beton bina yapılması hem de belediye tarafından bu binaya ruhsat
verilmesi, Anıtlar Yüksek Kurulunun da buna sessiz kalması,
İstanbulda tarihî ve kültürel dokunun nasıl katledildiğini açıkça
ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, turist
ve turizm birlikte anıldığı zaman ülkemizin en önemli
çekim merkezleri, hiç şüphesiz, İstanbul, Antalya ve İzmirdir.
Yıllar itibarıyla İstanbula turistik gezi amaçlı gelen
gemilerin sayıları ve boyları sürekli artış
gösterirken, bu gemilerin yanaşabileceği rıhtım kapasitesi
aynı kalmıştır. Bunun sonucunda da İstanbula gelen
gemilerin yanaşma yeri problemi oluşmaktadır. Bazı gemiler
zaman zaman rıhtımda bağlama yeri bulamadığından
rıhtıma yanaşamamakta, açıkta demirleyerek, yolcular yolcu
tekneleriyle limana taşınmaktadır. Yolcuların ve
firmaların istemedikleri bu durum, yolcuların açıkta
demirlemiş gemiye ve yolcu teknelerine indirilip bindirilmeleriyle
taşınması sırasında yaşanması muhtemel büyük
riskler bulunmaktadır. Bununla birlikte, açıkta demirleyen bu
gemilerin İstanbul Boğazının hem yerel hem de boğaz
geçişi yapan gemi trafiğine olumsuz etkileri de bulunmaktadır.
Kruvaziyer turizm potansiyeli her geçen
gün artmakta olan İstanbulda, bu artışı devamlı
kılabilmek için, bu gemilerin sorunsuz yanaşabilecekleri, kapasitesi
yüksek, modern kruvaziyer limanlarına çok acil olarak ihtiyaç
duyulmaktadır. O nedenle, İstanbulla birlikte diğer
kıyı şeridindeki turizm bölgelerine gelen turistlerin daha uzun
süre konaklamalarını sağlamak ve gelen nitelikli turist
sayısını artırabilmek için potansiyeli yüksek bölgelerde
kruvaziyer yolcu taşımacılığına yönelik alt ve
üst yapıların hızla tamamlanarak turizme açılması sağlanmalıdır.
Ayrıca, deniz turizmi sektöründe
hızla gelişen mega yat limanlarının iyileştirilmesi
büyük önem arz etmektedir. Başta İstanbul, Antalya ve İzmirde
bulunan yat limanlarının rehabilite edilerek mega yatları alacak
şekilde geliştirilmesi, Türk turizminin yat turizminden aldığı
payın artırılmasını da sağlayacaktır. Bunun
yanında, yat limanlarına ilave olarak, ülkemizde bulunan iki yüzü
aşkın balıkçı barınakları potansiyelinden
faydalanılması da ayrıca düşünülmelidir. Birbirine belirli
bir deniz mesafesi içerisinde bulunan balıkçı
barınaklarının iyileştirilmesi, yat turizmine gerekli
hizmeti sağlayabilecek şekilde yenilenmeleri sektörde önemli bir
ilerleme sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz
turizm alanında hem coğrafi konumu ve iklimi hem de sahip olduğu
doğal kaynaklar açısından büyük bir avantaja sahiptir. Ancak bu
avantajın turizm politikalarında eksikliğini hissettiğimiz
profesyonellik anlayışıyla da bütünleştirilmesi
gerekmektedir.
Turizmin çeşitlendirilmesine imkân
veren coğrafi ve doğal yapısı nedeniyle Türkiye, son on
beş yılda en çok ziyaretçi alan ülkeler arasındadır.
Turizme adapte olmakta sorun yaşamayan dinamik, genç nüfus
varlığı ve sosyokültürel özellikleri nedeniyle turistlerin
ilgisini çeken doğu-batı sentezi özellikleri ülkemizi merak edilen
bir turizm merkezi yapmaktadır. Coğrafi konumu nedeniyle ana pazar
bölgelerine yakın olması, bu konumun avantajından
yararlanılarak kurulan halı, deri, konfeksiyon ve mücevherat gibi
turistik alışveriş olanaklarına sahip olunması ve
bölgedeki rakip ülkelere göre daha yeni ve daha kaliteli nitelikli tesislerin varlığı
Türkiye turizmine avantaj sağlayan diğer unsurlardandır. Ancak,
bu özellikler dışında Türk turizmini ve
sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyen birtakım dezavantajlar
bulunmaktadır. Her ne kadar alternatif turizm imkânları artsa da,
Türkiyede turizm çoğunlukla Akdeniz ve Ege kıyı kesiminde
yoğunlaşmıştır. Bu bölgelerde aşırı
yığılma, kıyı gerisi ve çevresi alanlarda çarpık
kentleşme ve yapılaşma bölge turizmini ve ülkemizin
itibarını olumsuz etkilemektedir. O nedenle, ülkemize gelen
turistlerin çevreye karşı aşırı
duyarlılığı Türkiyenin turizm sorunlarının
başında gelmektedir.
Ülkemizin kıyı şeridinde
çok katlı yapılaşmaların artması, daha fazla tesis
uğruna Bodrum, Marmaris ve Kuşadası örneklerinde olduğu
gibi turistik merkezlerin şehirleşmesi, tarım
alanlarının tahrip edilmesi, turizme açılan bölgelerde katı
ve sıvı atıkların çevreyi tehdit etmesi gibi sorunlar
ülkemizin turizm sorunlarının başında gelmektedir.
Dolayısıyla, çarpık kentleşme, turizm bölgelerindeki
ulaşım sorunları, altyapı problemleri ve çevre
kirliliği ülkemize gelen turistler açısından olumsuz bir izlenim
yaratmakta, orta ve uzun vadede turizmi olumsuz etkilemektedir. Bununla
birlikte, altyapı, hizmet kalitesi ve destek sektörlerdeki
gelişmelerin hızlı talep artışlarından kaynaklanan
ihtiyaca cevap verememesi, düzensiz ve denetimsiz ticari faaliyetler, ülkemiz
turizminde ve ürün kalitesinde yol açtığı bozukluklar olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Diğer taraftan, rezervasyonlarda yaşanan
sorunlar, kötü işletmecilik, özellikle turistlere karşı
fiyatlarda yaşanan çelişkiler turizmi olumsuz yönde etkilemektedir.
Ayrıca, stratejik pazarlama yönetimine işlerlik
kazandırılamaması, yerel yönetimler ile kamunun turizm sektörüne
gerekli ilgiyi göstermemesi ülkemizde etkin bir planlama
politikasının olmadığını göstermektedir.
Dolayısıyla, turizm sektöründeki yatırımları da
yakından ilgilendiren, gerek altyapı gerekse planlama alanındaki
eksiklikler yerli ve yabancı yatırımcıların gözünü
korkutmakta, sektöre yapılmak istenen yatırımları
kaçırmaktadır.
Bu kapsamda, kamu-özel sektör iş birliği
geliştirilmeli, devletin koordinatör ve özel sektörün uygulayıcı
olması, devletin finansman olarak tanıtımda özel sektöre destek
vermesi konusunda teşvikler ve kredilerde farklı
yaklaşımların geliştirilmesi sağlanmalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle turist rehberliği
meslek kanununun ülkemize, ülkemiz turizmine ve yıllardır bu kanunu
bekleyen turist rehberliği camiasına hayırlı
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Torlak.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Mardin Milletvekili Erol Dora.
Buyurunuz Sayın Dora.
BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 257 sıra sayılı
turist rehberliğiyle ilgili Kanun Tasarısı üzerine
Barış ve Demokrasi Partisinin düşüncelerini ifade etmek üzere
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye, jeopolitik konumu, üç semavi dinin buluştuğu bir ülke olarak
ön plana çıkması, bununla birlikte rakiplerine göre son derece temiz
plaj ve koylara sahip olması ve dört mevsimin bir arada
yaşanması özellikleri nedeniyle âdeta bir turizm cenneti
görünümündedir. Türkiyenin sahip olduğu bu değerleri turizm
amaçlı kullanması, ülkemizin içinde bulunduğu işsizlik
sorununun giderilmesinde çok önemli rol oynayacaktır.
Ülkemizin turizm potansiyelinin temel
bileşenleri, sahip olduğu doğal, kültürel ve tarihî
değerlerdir. Bu değerler uzun vadede korunabildikleri sürece
uluslararası turizm pazarındaki payımız hızla büyümeye
devam edecektir. Bunun için özellikle turizm yörelerindeki arazi kullanma ve
altyapı kararlarının gerek yerel gerekse merkezî yönetimlerce
doğru olarak verilmesi gereklidir. Altyapılarda kapasite üstü
zorlamalar doğal değerlerin yok olması tehlikesini de
beraberinde getirecektir. Bu kararların verilmesi aşamasında
turizmin en önemli görevinin doğal, kültürel ve tarihî değerlerini koruyarak
kullanılması gerekliliği iyi anlaşılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; turizm üzerinde konuşurken önemle belirtilmesi gereken
hususlardan biri de ekolojik yaşamın gerekliliğidir. Ekolojik
yaşam, çevreye duyarlı yaşam modellerinin geliştirilmesi
olarak değerlendirilebilir. Turizm faaliyetlerinde gözetilmesi gereken
husus, ekolojiye duyarlı bir çevre bilincinin geliştirilmesi ve bu
faaliyetlerin icraatında çevrenin ve doğal yaşamın tahrip
edilmemesidir.
Bugün Türkiyenin birçok turizm bölgesi
giderek eski canlılığını yitirmektedir ve
halkımız, turizm adı altında çevrenin katledilmesi
konusunda şikâyetlerini zaman zaman dile getirmektedir. Bizim için
ekolojik yaşam, insanlığın kapitalist sistemin neoliberal
saldırılarına karşı kendi yaşamını
üretme, doğa, insan ve yaşam diyalektiklerini hayatta tutma
dinamiğidir. Elbette ekoloji denilince ilk akla gelen çevre ve çevresel
sorunlar olmaktadır. Bu yaklaşımın bir parçası
doğru olmakla beraber, ekolojik yaklaşımı anlamak
adına yeterince eksik de kalmaktadır. Ekolojik yaşam tam
anlamıyla endüstriyalizmin karşıtıdır. Endüstriyel
yaklaşım, insana, topluma, doğaya, her türlü canlı ve
cansız varlığa kâr üzerinden yaklaşma pratiğidir.
Endüstriyel anlayışta dereler kâr için, tarlalar organik ve daha
fazla ürün için, şehirler rant için vardır. Bunun yanı
sıra, doğa-insan ilişkisinde insanın daha fazla kâr elde
etmesi yoluyla tahakkümünü sağlamayı da insanlık dramı
olarak ortaya koymaktadır.
Türkiye birçok bölgesiyle beraber
turistik alanlara ve belki de daha doğru ifadeyle daha güzel
yaşanabilecek tarihselliği olan alanlara sahiptir. Söz konusu bu
alanlar Türkiyenin her alanına yayıldığı gibi
özellikle Güney ve Doğu Anadolu Bölgesi yani Mezopotamya bölgesinde çok
fazla sayıda yer almaktadır. Mezopotamya insanlık tarihinin
beşiğidir. İlk tarımsal hayata geçiş, ilk sanatsal
yapılar bu alanda yapılmıştır. Dolayısıyla,
bu bölge içinde çok değerli bir tarihi ve bu tarihten bize kalan
alanları miras bırakmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; turizm faaliyetlerinin
en önemli unsurlarından biri de turist rehberliği mesleğidir. Ne
yazıktır ki turist rehberliğinin ülkemiz tanıtımı
için sağlayacağı genel ve kamu yararı bugüne kadar yeterince
gözetilememiştir. Sektörün çeyrek asra yaklaşan deneyimlerine
dayalı olarak ortaya konan mesleki taleplere hâlâ işlerlik
kazandırılamaması toplumun tüm katmanlarında giderek
yaygınlaşan bir kanıksama kültürünün yansıması olarak
değerlendirilebilir. 12 Eylül 1998 tarihinde kurulan Turist Rehberleri
Birliği kuruluş tarihi itibarıyla belli bir süre sektörü temsil
etmede ve mesleki kazanımlar noktasında yol almış ancak
sorunların çözülememesi ve iç çekişmeler nedeniyle her zaman güçsüz
mesleki örgütlenmede olduğu gibi birlik içinde zamanla çözülmeler
başlamıştır. Bakanlık bu meslekî örgütsel
dağınıklığı da gerekçe alarak eski merkeziyetçi
düzenini devam ettirmektedir. Bu bağlamda yasa tasarısı turizm
rehberlerinin sorunlarını çözmekten uzaktır.
Yasa tasarısında turist
rehberlerinin bir odaya kayıtlı olması gerektiği ifade
edilmekte ancak bu odaların Bakanlık tekelinde faaliyet göstermek
zorunda bırakılması kurulacak olan odaların
siyasallaşacağı endişelerini doğurmaktadır.
Odaların yetki alanlarının daraltılması da aynı
şekilde siyasallaşma endişelerini beraberinde getirmektedir. Bu
kaygıları azaltmak için yasa tasarısında geçen, odaya
üyelik kayıtları Bakanlık tarafından değil Turist
Rehberleri Odaları Birliği tarafından
yapılmalıdır. Birlik üye kaydını zaten ilgili
bakanlığa arz edeceğinden sorun ortadan kalkmış olacaktır.
Turist rehber olabilmek için gerekli olan sınav ve mülakatların
odalar tarafından yapılması gerekmektedir. Bu sınavın
içeriği net bir şekilde ortaya konmalıdır ve bu
aşamadan sonra mülakatların bu işe ehil olan odalar
tarafından yapılması gerekmektedir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı uygun gördüğü hâllerde birliğe yetki devri
yapabilmelidir. Yetki devriyle meslekle ilgili deneyim ve birikim sahibi,
mesleki kuruluş çalışmalarında etkin ve hızlı
işleyiş sağlayacak, gerekli konuları Bakanlığa
sunacak, Bakanlıktan görüş ve onay alacaktır.
Yine, kanun tasarısının
3üncü maddesinin (3)üncü fıkrasında meslekten çıkarmanın
Bakanlık kararıyla olacağı öngörülmektedir. Oysa
mesleğe kabulde olduğu gibi çıkarma da birlik kararı ve
Bakanlık onayıyla gerçekleştirilmelidir. Yasa
tasarısında geçen, oda başkanlarının yanı
sıra bölgesel oda başkanlarının da birlik genel kurulunda
delege olarak yer almaları gerektiğini düşünüyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasa tartışmalarının yoğun olarak
yaşandığı ülkemizde ortak vatanda halkların ve inanç
gruplarının haklarını teminat altına alan, gerçekten
demokratik, sivil bir anayasanın beklentisi içinde olanlardan biriyim.
Burada asıl işimizin bu olduğunu unutmamak gerekiyor. Sivil,
demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi bir anayasa; bugün Türkiyede
yaşayan Kürtlerin ve diğer halkların ve inanç
gruplarının ortak talebi budur.
Barış ve Demokrasi Partisi
olarak bizler de bu ülkenin ortak vatan çatısı altında her
halkın ve her kesimin kendisini özgürce ifade edebileceği bir Türkiye
yaratmanın siyasetini yürütmekteyiz. Türkiye'nin temel sorununun Kürt
sorunu olduğu bilincinden hareketle temel siyasetimiz, Türkiyedeki bütün
ezilenlerin, bütün ötekilerin sesi olmaya çalışmaktır. Bizim
siyasetimiz kırmızı çizgiler ve tekçi politikalar üzerinden
ilerleyen bir siyaset değildir.
Eğer, kırmızı
çizgilerden bahsedeceksek partimizin insani hassasiyetlerinden söz etmek
gerekir. İnsanlık onurunu yok sayan herhangi bir siyaset bizim
kırmızı çizgimize takılacaktır. Bu coğrafyada
yaşayan halkların ve inanç gruplarının karşısında
olan, onları yok sayan, evrensel insan hakları temelli siyaset üzerinde
şekillenmeyen bir siyasetin karşısındayız ve
karşısında olmaya devam edeceğiz.
Halkların farklı
kimliklerini, kültürlerini kabul etmeyen, bütün farklılıkları
kucaklayacak anayasal vatandaşlık tanımını içermeyen,
ana dilde eğitimi kabul etmeyen, örgütlenme özgürlüğünü garanti
altına almayan bir anayasanın yeni bir anayasa olması mümkün
değildir. Aynı şekilde başörtülülerin çalışma
hakkını, Alevilerin, Yezidilerin ve diğer farklı kültürlerin
inanç hakkını, çalışanların, kadınların
hakkını güvence altına almayan bir anayasanın halk
tarafından kabul görmesi mümkün olmayacaktır. Bu bağlamdan
hareketle yeni anayasa çalışmalarından umutlu olmamız
gerektiğini düşünüyorum. Gerçekten demokratik, eşitlikçi, katılımcı
ve içinde kırmızı çizgileri barındırmayan özgürlükçü
bir anayasaya ülke olarak hepimizin ihtiyacı vardır.
Bu ülke özgürlükler ve temel haklar
konusunda 12 Eylül Anayasasından çok çekmiştir, Anayasadan
kaynaklı mağduriyetler hâlâ devam etmektedir. Özgürlükleri sonuna
kadar savunan ancak bağlacıyla bir önceki cümlede söylenen
özgürlüklerin hepsini geri alan bir anayasa bizim anayasamız
olmamalı. Anayasa tartışmalarında gözden
kaçırılmaması gereken en önemli husus anayasanın sihirli
bir değnek olmadığını idrak etmekten geçmektedir.
Burada önemli olan zihinlerin değişimidir. Devlet zihinsel
dönüşümlerde demokratik bir hukuk devletine yaraşır bir
şekilde rol almasını bilmelidir. Hepimizin bildiği gibi,
örneğin İngilterenin yazılı bir anayasası yoktur
ancak ileri bir demokrasiyle yönetilmekte, temel hak ve özgürlükler konusunda
çağdaş kriterlere uygun davranmaktadır. Bu açıdan
bakıldığında aynı zamanda bir zihniyet devrimi
içermesi beklenen anayasa yazım çalışmaları önündeki bütün
engeller kaldırılmalı ve özgürlüklerin önü
açılmalıdır.
Ülkemizde birçok gazeteci, aydın
ve öğrencinin tutukluluğu devam etmektedir. Bu insanlar sadece
düşüncelerini ifade ettikleri için, demokratik zeminde muhalif siyaset
yürüttükleri için içeride tutulmaya devam edilmektedirler. Aynı
şekilde 7 binin üzerinde, siyaset yapan vatandaşımız
tutukludur ve özgür kalacakları günü beklemektedirler. Tutukluluğun
istisna hâli olması gerekirken binlerce tutuklunun cezaevinde
tutulması, cezaevlerinin kapasitelerinin çok üstünde tutuklu ve hükümlü
barındırması anlaşılır bir durum değildir. Bu
bağlamda temel hak ve özgürlükler konusunda yol temizliği
yapılmadığı takdirde yeni anayasa
çalışmalarının umut vaat eden ruhunun kaybolacağı
endişesini taşımaktayız. Gelin, hep birlikte evrensel insan
haklarına saygılı, gerçekten sivil, demokratik, katılımcı
ve özgürlükçü bir anayasa yapım sürecine samimi bir şekilde
katkıda bulunalım ve yapım süreci önündeki bütün engelleri
kaldırıp, geleceğimizi hep beraber inşa edelim.
Değerli milletvekilleri,
geçtiğimiz haftalarda Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek muhalefet
partilerinin grup başkan vekilleriyle bir araya gelerek, tutuklu
vekillerin serbest bırakılmasıyla ilgili olarak olumlu sinyaller
verdi. Çalışma arkadaşlarımızın Meclise gelip
çalışmalarına başlayacakları yönünde bir beklentimiz
vardı. Grup başkan vekillerimiz görüşmelerin olumlu
geçtiğini ifade ettiler, ancak daha birkaç hafta geçmeden Başbakan
Yardımcısı Sayın Hüseyin Çelik bu işin
yargının meselesi olduğunu söyledi.
Muhalif partilerin önerdiği tarzda bir
değişikliğin olması hâlinde bunun çok farklı ve
olumsuz hukuki sonuçlar doğurabileceği ve böyle bir düzenlemenin
suistimale son derece müsait olabileceği sonucu çıkarılmıştır.
dedi. Oysa sayın grup başkan vekillerinin önerdikleri düzenlemede
uzlaşmacı davrandıklarını, olumsuz hukuki sonuçlar
doğurmaması için çaba harcadıklarını, son derece iyi
niyetli davrandıklarını biliyoruz.
Şunu sormak gerekiyor: Muhalefet
partilerinin önerilerini eğer tasvip etmiyorsanız sizin öneriniz
nedir? Ne yapmak gerekiyor? Tutuklu vekiller sorunu muhalefetin sorunudur.
demek doğru bir yaklaşım değildir. Bu vekiller Türkiye'nin
vekilleridir. Onlara oy verenler bu ülkenin vatandaşlarıdır ve
bu mesele muhalefet partilerinin olduğu kadar bu ülkeyi yöneten Hükûmetin
de sorunudur. Açıkça ifade etmek gerekiyor ki Sayın Meclis
Başkanının iyi niyetli girişimleri ikinci defadır
boşa çıkarılmaktadır.
Bu meselenin basit bir yargı
işi olmadığı, siyasi bir mesele olduğunu ve siyasetin
çözmesi gerektiğini artık herkes biliyor. Yargı sisteminin bu
kadar geç çalıştığı bir ülkede, yasama döneminin
sonuna mı bırakılacak tutuklu vekiller?
MİT krizinde Sayın
Başbakanın bile yargıya güvenmediği açıkça ortadayken,
tutuklu vekiller konusunda yargıya güvenmemizin, yargının karar
vereceği günü beklememizin bir anlamı var mıdır? Eğer
yargıya güvenilseydi bir gecede yasa çıkarılmaz,
şeriatın kestiği parmak acımaz şiarıyla hareket
etmesi beklenen Sayın Başbakanın, MİT personellerini
yargıya teslim etmesi gerekirdi.
Dünyanın neresinde tutuklu vekil
kavramı vardır? Halkın verdiği binlerce oyla Meclise gelip
çalışma yapması gereken vekiller neden hâlâ içeridedir?
Mardin Cezaevinde tutuklu bulunan
Şırnak Milletvekilimiz Faysal Sarıyıldız ve Mardin
Milletvekilimiz Gülser Yıldırım daha geçenlerde cezaevinin
verdiği yemeklerden zehirlenme tehlikesi geçirdiler. Kapasitesinin 3
katı kadar tutuklu ve hükümlü barındıran bir cezaevinde kalan
vekillerimiz dışarıda dönen siyasi hesapların kurbanı
durumuna düşmüşlerdir.
Daha önceki konuşmalarımda da
ifade ettiğim gibi, tutuklu vekillerin durumu siyasi bir meseledir ve
Meclis çatısı altında çözümlenmesi gereken bir konudur. Bu konu
üzerinde söz söyleyen hiç kimse yargının işine müdahale etme
gibi bir amaç gütmemektedir. Tutuklu yargılanan vekillerle ilgili bizim
ortak talebimiz, 12 Eylülün kötü bir mirası olan seçim barajına
rağmen, temsiliyetin yüksek oranda olduğu son genel seçimlerde ortaya
çıkan halk iradesinin Meclise tam olarak yansıtılmasıdır.
Parlamenter sistemlerde milletvekilleri
halkın iradesiyle seçilirler. Bu bağlamda, şu an cezaevinde
olan, yüz binlerce oy alarak halkın teveccühünü kazanmış olan 8
milletvekili değil halkın iradesinin bizzat kendisidir.
Özgürlük
kısıtlamasının keyfî olmaması gerektiği yönündeki
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ortadayken, tutuklu
vekiller sorununun âdeta bir kangren hâline gelmiş olması bizim
açımızdan kabul edilemez. AİHM içtihatları, kişi
özgürlüğünün ihlali olan bir eylemin öncelikle iç hukuka uyumlu
olması gerektiğini, ancak bunun tek başına yeterli
olmadığını, bu eylemin sözleşmeye uygun olması
gerektiğini ortaya koymaktadır. Türkiye'nin taraf olduğu
uluslararası sözleşmenin iç hukukun üzerinde olduğunu ve
sözleşme kararlarının iç hukuk tarafından uygulanması
gerektiğini düşünmekteyiz. Unutulmaması gerekiyor ki,
sözleşmeye taraf olan bir devlet vatandaş, vatansız,
yabancı ayrımı veya başka herhangi bir ayrıma tabi
tutmaksızın herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliği
hakkını korumak ve geliştirmekle yükümlüdür.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gündemde olan bir başka konu da Cumhuriyet Halk Partisinin Kürt sorununun
çözümüne yönelik başlatmış olduğu yeni girişimdir.
Bizler bu türden girişimleri olumlu karşıladığımızı
en başından belirtmiştik. Kürt sorunu bu Meclisin çözmesi
gereken siyasi bir sorundur. Çözüm sürecini Mecliste bulunan partilerin el ele
vererek ilerletmesi gerekmektedir. Bu sorunun çözümünde başta Mecliste
bulunan siyasi partiler olmak üzere bütün siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin
elini taşın altına koyup sürece katkı vermek zorunda
olduklarını düşünüyoruz.
Bu ülkenin birlik ve beraberliğini
savunmak ve sağlamak hepimizin boynumuzun borcu olmalıdır. Otuz
yıl süren çatışmalı ortamda yeterince kan dökülmedi mi?
Güvenlik konseptinde ısrarcı olmak, barışın elini geri
çevirmek halkımıza hiçbir şey kazandırmayacaktır.
Yasa tasarısıyla ilgili
olarak da, sözünü ettiğimiz eksiklerin giderilmesi koşuluyla
yasayı desteklediğimizi belirtiyor, bu vesileyle hepinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Dora.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak.
Buyurunuz Sayın Bakbak. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA DERYA BAKBAK
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Turist
Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı hakkında Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Ülkemizin gelir
kazanımlarından önemli bir kalemi teşkil eden turizm gelirimizin
daha da artırılması, yeni meslek alanlarının
oluşturulması, daha kaliteli turizm hizmetlerinin verilmesi, turizm
rehberliği mesleğinin geliştirilmesi amacıyla Meclise
getirdiğimiz Turizm Rehberliği Meslek Kanunu
Tasarısının hayırlı olması ümidiyle sözlerime
başlamak istiyorum.
Ülkemiz, topraklarında birçok
medeniyetin mirasını taşıyan, eski Yunandan Hititlere,
Selçukludan Osmanlıya birçok uygarlığa ait eserlerin ve
kalıntıların yer aldığı, doğal güzellikleri
bakımından, özel konumu bakımından dünyada bir cazibe
merkezidir.
Bütün bu özelliklerine rağmen
Avrupa, Afrika ve Orta Doğunun bağlantı merkezi durumunda olan
ülkemiz, yakın geçmişe kadar esas itibarıyla bir kıyı
turizmi ülkesi olmasının, başka bir ifadeyle, sıcak iklim
ülkesi olmasının şansını yakalayan ve bu imkânı
kullanmaya çalışan bir konumdaydı. Gelen turist profiline
baktığımızda da daha çok soğuk iklimden gelen
turistlerin varlığını görebiliyorduk. Dolayısıyla
mevcut turizm hizmetlerinde de deniz kıyısı turizmi odaklı
hizmetler veriyorduk ancak özellikle son on yılda Türkiye, bu
özelliğinin yanına tarihini katarak, müzelerini katarak, ören
yerlerini katarak, gastronomisini katarak, sivil mimari örneklerini katarak,
kış turizmi ve kongre turizmini katarak turizmi yaygınlaştırmıştır.
Bu gelişmelere paralel olarak ihtiyaçlar da gelişmiş ve bu
ihtiyaçlara yönelik yeni düzenlemelere de ihtiyaç duyulmaya
başlanmıştır.
Amacımız, sürdürülebilir bir
turizmi ülke düzeyine yaymaktır ancak bu şekilde marka değeri
yüksek bir standarda ulaşmış oluruz. Tarihin vefakâr izlerini titizlikle
taşıyan, topraklarından tarih taşan, kültür taşan
ülkemizin, aynı zamanda, misafirperver ve barışçı
geleneğini de dünyaya tanıtmalıyız.
Sayın milletvekilleri, biz
İktidarımızda, turizm değerlerimizin
katkısını artırmak amacıyla kültürel değerlerimizi
yükselttik, dünya standartlarına ulaştırmaya
çalışıyoruz. Müzelerimizi, ören yerlerimizi, türbelerimizi,
arkeolojik alanlarımızı elden geçirerek hem tarihimize sahip
çıkıyoruz hem de bundan ülkemize kazanç elde etmeyi
başarıyoruz. İstatistikler de bunun en güzel
ispatıdır. Ülkemiz, 2002 yılında, gelen turist
sayısı bakımından dünyada 17nci sırada iken 2010
yılında 7nci sırada yer almıştır. 13,2 milyon
olan yabancı ziyaretçi sayısı 2011de yüzde 137,3 artarak 31,4
milyona yükselmiştir. Turizm gelirleri de 2002 yılında 11,9
milyar dolar iken 2011 yılında yüzde 93,27 artarak 23 milyar dolar
olmuştur. Bu artışlarda turizm tanıtım
çalışmalarının çok büyük bir yeri olduğu göz ardı
edilmemelidir. 2002de tanıtıma ayrılan bütçe yurt
dışı için 44 milyon lira iken biz bu rakamı AK PARTİ
Hükûmeti olarak 2011de 155 milyona çıkardık. 2002de 7.685 olan turist rehberi sayısı ise 2011de
13.214e yükselmiştir.
Turizmdeki yerel, ulusal ve
uluslararası vizyonumuz ve izlediğimiz istikrarlı politikalar
ile 2023 hedefimiz 50 milyon turist, 50 milyar dolar gelirdir.
Sayın milletvekilleri, kültür,
toplumsal kimliğimizin en önemli unsurudur. Biz, medeniyet, kültür ve
sanat değerlerimizi muhafaza edip yeniden üreten ve gelecek nesillere
aktaran, evrensel kültüre katkıda bulunan çalışmalara hiç ara
vermeden devam ediyoruz.
Anlayışımız,
turizme kültürü de katarak zenginliğimizi artırmak ve bu
çeşitliliğimizi yüksek imkânlara çevirmektir. Biz bunu yaparken bu
değeri milletimizin ortak bir faaliyet alanı olarak görüyor, sosyal
oluşum ve faaliyetlere büyük destek veriyoruz.
Bakınız, on yıl önce
uluslararası ölçekte bir kültür envanterine bile sahip değildik;
şimdi çok şükür, bütün illerimizin somut ve somut olmayan kültürel
mirasımızın ayrıntılı bir envanterine sahibiz.
Sadece ülke sınırları
içerisinde değil, dünyanın çeşitli coğrafyalarındaki
mimari mirasımızın da restorasyonunu yapmaktayız.
Şehirlerimizin turizm ve kültürel kimliklerinin geliştirilmesi ve
vatandaşlarımızın turizm ve kültürel
ihtiyaçlarının dünya standartlarına çıkartılması
için destek sağlıyoruz.
Dünyada ve ülkemizde turizm
algısı hızla değişmektedir. Bu değişime ayak
uydurmak, yeni trendlere, yeni teknolojilere, işitsel ve görsel
gelişimlere uygun hareket etmek gerekmektedir. Aksi hâlde, ilginç olmaktan
çıkar sıradanlaşırız, tükenmeye doğru gideriz.
Biz bu değişimin farkındayız, rakamlar da bunu göstermekte.
Dünyada özellikle 2008den bu yana
turizm geliri düşerken, gezen turist sayısı azalırken bizde
sürekli artıyor. Dolayısıyla turizm gelirimiz de sürekli artıyor.
Tabii, bunlar kendiliğinden olmuyor. Bakınız, yerli ve
yabancı kazılarda yeni standartlar getirdik. Artık yabancı
kazılarda mutlaka akademik unvan taşıyan birilerini
bulunduruyoruz. Üstelik 2002 yılında 57 yerli arkeolojik kazı
yapılmakta iken 2011de bu sayı 2 kattan fazla artarak 123e
ulaşmış. Yabancı arkeoloji enstitüleri tarafından
yürütülen 43 kazı daha bulunmakta.
İnsanlardaki müze
kavramını değiştirdik. Müzeleri sadece objeleri olan mekân
algısı yerine, yaşayan, daha dinamik, daha çağdaş, daha
canlı sunumlar hâline getirerek standartlarımızı
yükselttik. Bakınız, Türkiyenin bugüne kadar sadece 10 tarihî
mirası UNESCO dünya kültür mirasına girmeyi başarmış.
Geçici listede yer alan 38 tarihî mirasımızdan 21 tanesi de bizim
İktidarımız döneminde listeye girmiş. Allahın izniyle
bu sayı daha da artacak. Biliyorsunuz en son sahip olduğu mozaik
alanıyla dünyanın en büyük mozaik müzesi Zeugma da UNESCOnun 2012
Dünya Kültür Mirası Aday Listesine girdi.
Vizyonumuz çok geniş, bu nedenle
hepimize büyük görevler düşmekte. Öncelikle kendi geleneğimiz olan
hoşgörü, birlik ve beraberlik çatısı altında
buluşmalı, birlikte hareket etmeliyiz. Bizler, bu hoşgörü ile
tarihî eserlerimize, figürlerimize yansımış olan ev sahibinin
gücünü ve önemini hissettirmeli, misafir karşılama geleneğimizle
bütünleşerek misafirimizi karşılayan, ülkemizin dili olan
profesyonel turist rehberlerimizle de örnek olmalıyız.
Sayın milletvekillerim, öncelikle,
turist rehberi kimdir, bu soruyu cevaplamak gerekiyor. Turist rehberi, turist
rehberliği mesleğini icra etme hak ve yetkisine sahip kişi veya
grup hâlindeki yerli ve yabancı turistleri gezi öncesinde seçmiş
oldukları dili kullanarak kültür, turizm, tarih, çevre, doğa, sosyal
ve benzeri değerler ile varlıkları tanıtarak gezdiren veya
seyahat acenteleri tarafından düzenlenen turların gezi
programını seyahat acentesinin yazılı belgelerinde
tanımladığı ve tüketiciye satıldığı
şekilde yürüten, acente adına yöneten kişidir.
Dünyada yazılı kaynaklara ilk
geçmiş rehberler Mısırlı rahipler olarak
anılmaktadır. Ancak milattan önce 7nci yüzyılda başlayan
olimpiyat oyunları organize seyahatlerin başlangıcı
olmuş ve beraberinde de turist rehberliğini getirmiştir.
Anadoluda doğup büyüyen tarihçi ve coğrafyacı Heredot,
gezdiği yerleri ve gelenekleri anlatan ilk rehberlerdendir ve bir anlamda
kültür turizminin öncüsü de sayılabilir. Daha sonraları ticaret ve
seyahatlerin artışına paralel olarak Anadolu
kıyılarını ziyaret edenlerin de sayısı
artmıştır. Ancak bu dönemlerde rehberlik yapanlar kulaktan dolma
bilgileri aktarmaktadırlar.
Turizmin ve turist rehberliğinin
günümüzdekine benzer bir niteliğe kavuşması ancak sanayi devrimini
izleyen yıllardadır. Turizmin gelişmesi ve kitle turizminin
başlaması ile profesyonel turist rehberliği hizmeti zorunluluğu
doğmuştur. Ülkemizde ise rehberliğin geçmişi 19uncu
yüzyılın sonlarına kadar uzanmaktadır. 1839 yılında
Osmanlıda Tanzimatın ilanıyla eğitim, güzel sanatlar ve
ticaret alanında Avrupa ile ilişkiler gelişmiş ve
İstanbulda yaşayan yabancı sayısında artış
olmuştur. Bu gelişmeyle birlikte Osmanlıda 19uncu yüzyıl
sonunda görülmeye başlayan turist rehberliği, ülkenin
tanıtımı ve ulusal güvenlik açısından büyük önem
taşımıştır. Mesleğin
kurumsallaştırılması çabalarının ilk örneği
1890 tarihli Nizamnamedir. Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasından iki
yıl sonra 1925 tarihli Ecnebi Seyyahlara Tercümanlık ve Rehberlik
Edecekler Hakkında Kararname yayınlanmış ve turist
rehberliğine yönelik çeşitli adımlar atılmış
ancak yaşanan ekonomik krizlerle birlikte turizm dönem dönem durma
noktasına gelmiştir. 1971 yılına kadar turist
rehberliğinde 1925 Kararnamesi geçerli olmuştur.
Turist
rehberliği ile ilgili ilk yönetmelik 1971 yılında Tercüman
Rehber Kursları ve Tercüman Rehber Yönetmeliği adıyla
yayımlanmıştır. Bu yönetmelik 1974 tarihinde
değiştirilerek Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği
adını almıştır. 1981, 83 ve 86 yıllarında
değişikliklere uğramıştır. Söz konusu yönetmelik
2005 yılında Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği
adıyla yeniden yayımlanmıştır.
Günümüzde
Bakanlığın açtığı kursların yanında
üniversitelerin iki yıllık ön lisans ve dört yıllık lisans
programları ile de turist rehberi yetiştirilmektedir.
Geçen
yıllar içinde barındırdığı kültürel ve doğal
zenginlikleri nedeniyle Türkiye için turizmin önemi giderek artmış
ancak turizmde önemli rol oynayan rehberlerle ilgili yasal düzenlemelerde
arzulanan sonuca ulaşılamamıştır.
Türkiyenin
tanıtımında önemli bir yeri olan turist rehberliğinin yasal
bir zemine oturtulması, artan rehber sayısına paralel olarak
mesleğe ilişkin kalite ve standartların belirlenmesi, turist
rehberliği mesleğinin tanımı, çerçevesi, denetimi ve bu
denetim neticesinde mesleğini gereği gibi yapmayanlara uygulanacak
yaptırımların düzenlenmesi ve turist odaları ile turist rehberleri
odaları birlikleri şeklinde yeni mesleki örgütlenmelere gidilerek
turist rehberliği mesleğinin geliştirilmesi amacıyla bu
kanun tasarısı hazırlanmıştır.
Tasarı ile odalar ve odaların
üst kuruluşları olmak üzere tüzel kişiliğe sahip ve kamu
kurumu niteliğinde meslek kuruluşu birlikleri kurulmaktadır.
Meslek kuruluşlarının organları, seçimleri, görev ve
yetkileri tasarıda düzenlenmiştir.
Birliklerin Türkiye genelinde
kayıtlı toplam meslek mensubu sayısının yüzde 33üne
sahip odaların Bakanlığa yapacakları başvuru üzerine
kurulabileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
Sınırları içinde en az
150 turist rehberinin yerleşim yerinin bulunduğu her ilde, o ilde
kayıtlı toplam meslek mensubu sayısının yüzde 33ünün
valiliğe başvurusu üzerine, tüzel kişiliğe sahip ve kamu
kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan oda kurulabileceği
yönünde düzenleme yapılmıştır.
Oda merkezlerinin kuruldukları il
olduğu ve aynı ilde birden fazla oda kurulabilmesine izin verilmesi
yönünde düzenleme yapılmıştır.
Oda olmayan illerde en az 50 turist
rehberinin oda merkezinin bulunacağı ili belirten başvurusu
üzerine Bakanlık tarafından bölgesel odalar kurulabileceği
yönünde düzenleme yapılmıştır.
Bu kanun hükümleri
dışında rehber meslek kuruluşu kurulamayacaktır.
Tasarı ile mesleğin icrasına
ilişkin hükümler getirilerek meslek mensuplarının hak ve
yükümlülükleri de düzenlenmiştir.
Turist rehberleri bakımından
bu odaya üye olma, ruhsatname alma, eylemli rehberler bakımından iki
yıl için verilecek çalışma kartı alma, yazılı
rehberlik sözleşmesi yapma ve taban ücreti altında
çalışmama gibi zorunluluklar getirilmektedir.
Mesleğe kabul için aranılan
şartlardan biri Üniversitelerin turist rehberliği bölümlerinin ön
lisans, lisans veya yüksek lisans programlarından mezun olmak veya
üniversitelerin turist rehberliği bölümü dışındaki
diğer bölümlerden, en az lisans düzeyinde, mezun olmak olarak
düzenlenmiştir.
Turist rehberliği sertifika
programının, birliklerin ve Türkiye Seyahat Acenteleri
Birliğinin ortak önerileri ve Bakanlığın onayıyla turizm
sektörünün ihtiyaçları da dikkate alınarak, belirlenen dillerde,
Bakanlığın gözetimi ve denetimi ile birlikler tarafından
düzenlenmesi yönünde düzenleme yapılmıştır. Disiplin
suçları ve cezaları sayılmış ve disiplin
soruşturması usulü belirlenmiştir.
Tasarı
kanunlaştığı takdirde, tüm turist rehberlerini kapsayacak
bir meslek örgütlenmesinin kurulmasının sağlanması,
sonrasında Kültür ve Turizm Bakanlığımızca
düzenlenecek yönetmelik ile mesleğin hukuksal altyapısının
mesleğin özelliklerine uygun şekilde oluşturulması ve
rehberlik iş ve işlemlerinin daha etkin ve süratli bir şekilde
yürütülmesi hedeflenmektedir. Bu tasarının yasalaşması
hâlinde, sürdürülebilir turizm doğrultusunda Türkiye, coğrafyasının
özel konumunu, geçmişinin zengin mirasını en iyi şekilde
değerlendirmiş, ekonomik ve toplumsal kalkınma yolunda bir
adım daha atmış olacaktır.
Sayın milletvekilleri, Türkiyenin
uzun dönemli refahı ulusal ölçeği aşan ekonomik bir
bakış açısıyla mümkündür. Turizm gelirimizin artması
bu ülkümüze hizmet edecektir. Yüce Meclisimizin çıkarttığı,
çıkaracağı tüm kanunlar, düzenlemeler halkımızın
refahını daha da artırmaya yöneliktir. Böylelikle, ülkemiz
başta bölgesinde olmak üzere dünyada yıldızı daha da
parlayan bir ülke olacaktır. Bulunduğu konumuyla, köklü tarihiyle
gurur duyduğumuz ülkemizin önümüzdeki yıllarda da küresel düzeyde
başarılardan başarılara koşması dileğiyle,
bu kanun tasarısının hayırlara vesile olmasını
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Bakbak.
Sayın milletvekilleri, soru-cevap
bölümüne geçiyoruz.
Buyurunuz Sayın Demiröz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanını komisyonlarda
bulamadığım için burada görünce soru sorma ihtiyacı duydum
ama Sayın Bakan maalesef burayı da terk etti ama iletilmek üzere
soruyorum: Bursa Yenişehir, Karasu, Ayazma ve Söylemiş köyleriyle
Kestel ve İnegöl köylerinde dolu ve aşırı yağmurdan
dolayı ihraç ettiğimiz kiraz ve çileklerde çok büyük bir
sıkıntı var. Bu konuda Tarım
Bakanlığının yaptığı bir çalışma
var mıdır yoksa zeytinde olduğu gibi kulak ardı mı
edecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Demiröz.
Sayın Öğüt
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
İstanbulda Küçükçekmece Gölü ve
Marmara Denizine akan kirli suları arıtmak için yapılan
Ambarlı Biyolojik Tesisinin 2012 yılı içinde hizmete
açılması ve 1 milyon 600 bin kişiye hizmet etmesi
öngörülmektedir. Diğer yandan, gerek yapılmış olan gerekse
yapımı devam eden konutlar ile birlikte söz konusu bölgeye 3 milyon
nüfus eklenecektir. Hâlihazırda adrese dayalı nüfus
sayımına göre 2011 yılı sonu itibarıyla Avcılar,
Beylikdüzü, Arnavutköy ve Başakşehirde yaklaşık 1 milyon
600 bin kişinin yaşadığını göz önünde
bulundurduğumuz zaman, bu ek 3 milyon kişiyle toplam nüfus 4,5 milyon
kişiye ulaşacaktır. Dolayısıyla, arıtma tesisi
projedeki hâliyle nüfusa cevap verecek nitelikte değildir. Bu
yetersizliğin giderilmesi için önlem alınmış
mıdır? Alındıysa neler planlanmaktadır? Tesisin
projesinde bir revizyon düşünülmekte midir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Öğüt.
Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Hükûmetiniz döneminde
Adana gerçekten çok ihmal edildi hem tarımda hem işsizlikte hem
sanayide Türkiye birincisi oldu.
Şimdi, ben, özellikle bu turizmle
ilgili şunu sormak istiyorum: Bizim Karataşın oradan
başlayarak Tuzla ve Akyatan bölgeleri Türkiye'nin en güzel
kumsallarına sahip, Seyhan Nehri de buraya dökülüyor. Buranın turizm
alanı ilan edilmesi noktasında herhangi bir çalışmanız
var mı? Bu, Adananın önünün açılması noktasında iyi
bir çalışma olacaktır diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Yılmaz.
Sayın Serindağ
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, 2011 yılı
içerisinde Gaziantepi sadece 311 bin yerli ve yabancı turist ziyaret
etmiştir. Oysa, Gaziantep, etrafındaki illerle birlikte turizm
potansiyeli geniş olan bir ilimizdir. Acaba, Gaziantepte turizmi
geliştirmek ve turist sayısını artırmak için turizm
master planı yapılması düşünülüyor mu? Bu turizm master
planı yapılırken bir havza olarak değerlendirilmesi göz
önüne alınıyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Serindağ.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, turizm
altyapısının bütün unsurları ile nitelikli hizmet
sunması gereklidir. Bu sektörü emekleriyle ayakta tutan turizm
çalışanlarının mevsimlik işçi konumundan
çıkarılması gerekir. Her yıl Antalyada on binlerce emekçi
işçi kış aylarını işsiz geçirmektedir. Bu konuda
yeni bir sistemin oluşturulması için bir çalışma
yapılması ihtiyacı vardır. Turizm örgütlerinden gelen yeni
destekler konusunda Bakanlığın bir katkısı,
çabası olacak mıdır? Bir proje var mıdır?
Ayrıca, turizm
taşımacılığı da birkaç kötü kazayla
hafızalardadır. Burada çalışanların, şoförlerin
sigortasız çalıştırıldığı,
çalışma saatlerine çok dikkat edilmediği konusunda
şikâyetler var. Bu sorunun çözümü
konusunda Bakanlığın bir girişimi olacak mı?
Çünkü, bu durum da yalnızca sigortasız işçi
çalıştırma sorunu değil, turizm sektörünün parçası
olarak düşünülmeli. Orada yaşanacak bir olumsuzluk sektörün
imajını, yurt dışındaki algısını
olumsuz etkilemektedir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Son olarak da, İzmir 2020 EXPO
için kanun çıktı ancak 2016 Antalya EXPO için hâlâ somut bir
gelişme yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
GÜRKUT ACAR (Antalya) Antalyada
büyük bir kaygı var. Acaba bu 2016 Antalya EXPO kanununu ne zaman
çıkartacaksınız, Meclise getireceksiniz?
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Acar.
Sayın Varlı
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Adana bu bölgesel teşviklerden
umduğunu bulamadı. Turizm teşvikleri kapsamında, az önce
Seyfettin Beyin söylediği bölgeler de dâhil, Yumurtalık ilçemiz de
bu kapsama alınabilir mi? Biliyorsunuz, enerji
yatırımlarından dolayı Ceyhan Yumurtalık dünyanın
tanıdığı bir bölge ama Yumurtalık sahili de
dünyanın en güzel sahillerinden bir tanesi. Enerji bölgesi ile turizm
bölgesi ilan edeceğiniz yerler birbirinden farklı yerler. Onun için
burayı da turizm bölgesi kapsamına almayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Varlı.
Sayın Demiröz, tekrar
İLHAN DEMÖRÖZ (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Turizm Haftasında, turizmle
ilgili yasanın görüşüldüğü bugünde Sayın Bakanıma yine
iletilmek üzere: Bursa Orhaneli Başköy köyümüzde mermer ocaklarından dolayı
içme suları kirli ve bu İl Özel İdaresi tarafından da
tespit edildiği hâlde hiçbir işlem yapılmamaktadır. Bu
konuda Çevre Bakanını biz Bursaya nasıl götürelim veya bu
yerleri, Kabulbabayı, Başköyü nasıl gösterelim diye bu konuda
sizden yardım istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Demiröz.
Sayın Öğüt
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Büyükşehir Belediyesi her tarafta
olduğu gibi, şimdi de Anadolu yakasının sahillerinde büyük
bir hoyratlıkla tatbikatlar yapmaktadır. Örneğin, bugün
Göztepede, hiçbir ihtarda bulunmadan, yirmi iki yıllık bir
balıkçı kooperatifini 150 zabıtayla
yıkmıştır, hoyratça yıkmıştır.
Ayrıca, Maltepe sahilinde, yine bütün Maltepelilerin itirazına,
belediyenin itirazına rağmen, ÇED raporlarına rağmen, imar
kararlarına rağmen bir dolgu alanı yapmaktadır. Dolgu
alanları -biliyorsunuz, Çevre Haftasındayız- özellikle sahil
kenarında büyük bir yıkıma yol açmaktadır. Bunu burada bir
daha belirterek yetkilileri uyarmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Öğüt.
Sayın Serindağ
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, Birleşmiş
Milletler Dünya Turizm Örgütü başta olmak üzere uluslararası ekonomik
örgütler, sürdürülebilir turizm konusunda yatırım olanakları
sunmakta ve sürdürülebilirlik politikalarının oluşmasına ve
uygulanmasına destek vermek amacıyla programlar yürütmektedirler.
Demin de ifade ettiğim gibi,
Gaziantep ve bulunduğu havza turizm açısından önemli bir
potansiyel oluşturmaktadır. Acaba, Birleşmiş Milletler
Dünya Turizm Örgütü ve diğer ekonomik örgütlerin yaptığı bu
programlardan yararlanmak üzere, Gaziantepte bir program yapmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Serindağ.
Sayın Şafak
DOĞAN ŞAFAK (Niğde)
Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, Dalyan
Nehrinde günübirlik çalışan dört yüze yakın tekne var. Bu
tekneler mazotla çalışıyor. Nehirde korkunç bir kirlilik var.
Dalyan da Türkiye'nin en güzel yerlerinden bir tanesi. Ancak orada güneş
enerjisiyle çalışan birkaç tane örnek tekne var. Bununla ilgili
kooperatiflere teşvik verip bu konuyu, güneş enerjisiyle
çalışan tekneleri teşvik etmeyi düşünüyor musunuz? Bu
konuda görüşünüzü almak istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Şafak.
Sayın Halaçoğlu
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, şimdi,
tarihî mezarlıklarımızın korunması konusunda
biliyorsunuz çok fazla katkımız olmadı. Bunların
korunması konusunda ne yapmayı planlıyorsunuz?
İkincisi de: 2015 yılı
geliyor, eski Van şehrimiz, Kalenin altındaki Van şehri,
biliyorsunuz, 17 Mayıs 1915te Ermeniler tarafından yerle bir edildi.
Orada bir kazı yapmayı planlıyor musunuz 2015e
hazırlık almak üzere?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Halaçoğlu.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Öncelikle, burada cevabını veremediğim
soruları -birçokları zaten başka bakanlıklara
aktarılmak üzereydi, gerek Tarım Bakanlığına gerek
Çevre Bakanlığına, onları zaten tutanaklardan da
alırlar ama- ben bilhassa aktaracağım.
Bunun dışında, turizmle
ilgili olarak, Sayın Serindağın Gaziantepe 311 bin yerli ve
yabancı turist geliyor. Bir turizm master planı düşünülüyor mu?
diye
Biliyorsunuz, her
bakanlığın kendi bütçesinde ayrı bir ödenek GAP için
ayrılmakta. Kültür ve Turizm Bakanlığı da, GAP için
ayrılan ödeneğin en çoğunu Gaziantep için kullanmakta.
Bakın, Gaziantepe mükemmel bir müze yapıldı. Bu müze, mozaik
müzesi belki Tunustakinden de, bu bölgedekilerden de, Akdenizdekilerden de
çok daha büyük, çok daha güzel bir müze. Sağ olsun, Belediye Başkanımıza
biz öyle diyoruz ki halk da öyle düşündüğünden tekrar seçti, çok iyi
çalışıyor. Dolayısıyla Gaziantep için de, her il için
de bir master planını daha iyi nasıl yaparız?
şeklinde bakanlığımızda bir çalışma var ama
şunu diyoruz: Gaziantep kendini kurtarmış bir yer. Biz öyle diyoruz,
Gaziantep kendini kurtarmış. Yani, Gaziantepin yanında kendini
biraz daha kurtaramayan illerin isimlerini vermeyeyim ama Gaziantep
bayağı yol almış durumda.
Yol aldığını
nasıl anlarsınız? Bakın, beş yıldızlı
otellerin hiçbirini devlet yapmaz, her birini özel sektör yapar. Özel sektör de
hatır için gidip bir yere Gel buraya beş yıldızlı
otel yap. desen, yapmaz. O fizibilite raporunu yapar, bakar, eğer ki
yapmış olduğu otel dolacaksa, yapmış olduğu
yatırım çıkacaksa, fizibl ise işte o zaman yapar. Son
yıllarda Gaziantepe yapılan beş yıldızlı
otellere Sayın Serindağ bir bakın, Gaziantepin turizmde çok yol
aldığını görürüz.
Muhakkak ki Suriye krizi olmasa Gaziantep mevcut
bulunduğu noktadan da çok daha iyi bir yere gidecekti ama Gaziantepin
bulunduğu nokta çok daha iyi, Bakanlığımızın da
desteğiyle çok daha iyi bir yere gidecektir. Artık iller birbiriyle
yarışıyor. Her il için de bir master planı
hazırlanmaktadır.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Yani havza
bazında düşünmüyorsunuz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Yok, havza bazında
Zaten hiçbir yer tek başına bir destinasyon
olmaz. Eğer sadece bir Mardine giderseniz Mardin yetmez, Mardinin
yanında Midyatı da almak lazım, Midyatın yanında
Hasankeyfi de almak lazım, Hasankeyfin yanında belki Dağara
Antik Kentini de eklemek lazım. Sadece Antepi değil, Antepin
yanında belki Yesemekteki o güzel heykel müzesini, açık hava
müzesini de dâhil etmek lazım. Dolayısıyla, bir destinasyonu
tamamlarsanız ancak turizmde varlık olabilir. Dolayısıyla
da güneydoğu hem Mardiniyle hem Antepiyle, inşallah, hem de
Hatayıyla
Bakın, burada çok önemli olan, çok kültürlülüğü
savunmak. Çok kültürlülüğü yaşattığınız zaman,
ayrım göstermeksizin hepsine önem verdiğiniz zaman -Rum Kalesi de
vardır, o da ayrı cazibe merkezi- dolayısıyla siz güneydoğuyu
turizmle de çok iyi bir noktaya götürürsünüz.
Hatay çok kültürlülüğü yaşattığı
için iyi bir yerde, Mardin çok kültürlülüğü yaşattığı
için iyi bir yerde, Antep de onun yolunda. Dolayısıyla,
inşallah, güneydoğuda her türlü kültürü, hiçbir ayrım
yapmaksızın yaşatırsak, gösterirsek,
insanlığın el emeği, göz nuru olan ürünleri tüm
insanlığa, yerelden alıp evrensele taşırsak,
inşallah, Türkiye'nin de, Güneydoğunun da, Antepin de durumu çok
iyi olacaktır.
Kaldı ki Antepin bir de Bakanı var
biliyorsunuz, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı. Arkadaşlarım
not verdiler, Sayın Bakanla da ortak bir çalışma yürütülüyor,
GAP İdaresinin de master planı var ki ayrıyeten de ilave bir
desteklenmektedir diye.
Yine, Sayın Acarın
Gerçekten de mevsimlik
işçileri turizmden kurtarmak lazım, biz de aynen
katılıyoruz. Çünkü çok iyi yetişmiş bir insan, işte,
genelde, diyelim ki kış otellerinde çalışanlar yazın
işsiz kalıyor; işte, yaz otellerinde çalışanlar
kışın işsiz kalıyor. Ancak bu kendilerinin o sektörde
yetişmiş olmasını engelliyor çünkü üç ay sonra, beş ay
sonra, altı ay sonra bir başka yere gittiğinde yine tekrar
işe tekrar dönebilme ihtimalleri yok, hepsi B. Dolayısıyla, bu
hizmetin kalitesinde, niteliğinde bir düşüklük olduğunda bir
düşmeye sebebiyet vereceğine biz de inanıyoruz. Bunun için bir
çalışma, biz Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanına da en azından şunu teklif ettik bakanlık olarak, dedik
ki: Bunlara vatandaşlar hazır. Bir de eskiden herkes standart bir
emekli maaşı alırdı, ancak şimdi öyle bir standart
emekli maaşı yok, ne kadar prim öderseniz o kadar maaş
alırsınız. Dolayısıyla, bu kış turizmine ait
olan yerlerde yazın çalışmayı teşvik ettirmek için
işveren üzerindeki maliyetin, prim yükünün yüzde 50ye düşürülmesi, tabii
işçi de kabul etmek kaydıyla, çünkü sonunda emekli olduğunda
düşük emekli aylığı alacak işçi. Yazın da
kışı olan yerlerde
Yüzde 50sini biz Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığına teklif ettik. Tabii, oradan gelen
bir şeyle artık kısmi çalışma mümkündü, kısmi
çalışmaya dönerlerse bu da olabilir dendi ama bunun üzerinde
çalışılıyor, henüz daha bir ortak çözüme varabilmiş
değiller.
Tabii, bir başkası
İstanbulla ilgili sordu. Gerçekten 1 milyon 200 bin kişi için
yapılan bir arıtma tesisinin nüfusu
1.200lük, 1.600lük ama nüfus
şimdi 4 milyona, 3 milyona
Her yerden gelenler var dendi,
dolayısıyla bu yeter mi yetmez mi? Yetmezse bile, bil ki
İstanbul bizim gözbebeğimiz, İstanbul Türkiyenin
gözbebeği, İstanbul kültür başkenti. Antalya turizmin
başkenti diyoruz ama bilin ki İstanbulun ikinci bir
şapkası da turizmin başkenti ve İstanbulun Slav dilindeki
adı Çargraddır yani çarların şehridir, imparatorların
şehridir. Biraz önce sayın vekilim burada Kayseriden giderek kazser
şehri diyor, yani imparatorların şehri ama bilin ki
İstanbul Çargrad, imparatorların şehri. Tabii bizim
imparatorumuz da öyle yani Fatihi de öyle diyelim. Burada hocam var, tarih
alanına girmeyeyim ama İstanbul hepimizin gözbebeği. Daha bu
sabah Pakistandan geldim, Pakistandakiler diyor ki; İstanbula her
gittiğimizde, bir önceki gitmemize rağmen inanamıyoruz,
İstanbulda büyük bir değişim oluyor. Ben de Sayın
Başkana gerçekten teşekkür ediyorum. İstanbul hepimizin
malı, bu sadece Başkanın değil, ne benim ne sizin ne
dediği gibi Hasip Kaplan Beyin değil, hepimizin. Hatta şunu
diyebilmemiz lazım ki, İstanbul insanlığın ortak
malı, ortak değeri. Herkes çıkarsa biz bundan gurur
duyarız, niye ondan rahatsız olalım ki. Dolayısıyla,
İstanbul çok iyi bir yolda. Eğer yetmezse, bilin ki Türkiyenin
imkânları da vardır.
Sayın Başkanımız
tabii eski belediye başkanı olduğundan konuyu da iyi biliyordur,
modüler yapılıyor, yani ilave tekrar yapılabilme imkânı var
ki, bilin ki İstanbulu kirletecek hiçbir şeye ne biz ne de Belediye
Başkanımız müsaade etmez.
Bir başka, tabii yine
söylemiştim ama, Kestel ve İnegöl köylerinde aşırı
yağıştan dolayı kirazla ilgili çalışma var
mı Tarım Bakanına ileteceğim.
Yine Dalyanda
Dalyanda biliyorsunuz
ben Kültür ve Turizm Müsteşarlığından önce de Denizcilik Müsteşarlığı
yaptım. Bunlar ilk defa o dönem geldiklerinde biz yönetmelik
değiştirdik. Hem gürültü çıkarmıyorlar hem çevreyi
kirletmiyorlar. Dolayısıyla, bu insanların o döneme kadar ruhsat
alabilmeleri için mesela makine biriminin horse power olması lazımdı
veya kilovat olması gerekirken biz
yönetmelik değiştirdik, bunlara çalışma izni verdik.
Bunların teşvik edilmesi lazım. Özel bir teşvik veriliyor
mudur? Maddi bir teşvik verilmiyordu. Verilmesi gerekir mi? Kesinlikle
verilmesi gerekli. Çevreyi korumak istiyorsak, Dalyanı korumak istiyorsak
gerçekten bu güneş enerjisiyle çalışan, çevreye
saygılı teknelerin desteklenmesi gereklidir, bununla ilgili bir
çalışma yapılması gerekir diye düşünüyorum.
Yine tarihî mezarlıklar,
Sayın Halaçoğlu muhterem hocam. Ahlat yani bizim gözbebeğimiz
ama Ahlat geçmiş yıllarda ihmal edilmişti. Ama bu dönemde,
biliyorsunuz, Ahlatın da, Tatvanın da, Ercişin de,
Adilcevazın da olduğu kısım kültür ve turizm gelişme
bölgesi ilan edildi ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da
özel himayesi altına alındı. Resmî Gazetede yayımlandı
ama şimdi Ahlattaki mezarların hepsinin kayda alınması,
gezi güzergâhının oluşturulması karşılama merkezi
için inanın ki finansal sıkıntımız yok, daha önceden
kurullardan projelerin geçmesi konusunda bir sıkıntı vardı.
Dolayısıyla da benim yani Kültür ve Turizm
Bakanlığında bulunduğum dönemde, Allah için, işte Roma
kültürüne veya daha önceki antik kültürlere hiç ayrım göstermeden, onlar
da bizim servetimiz ancak bu bulunduğumuz dönemde mutlaka Ahlatın,
mutlaka Adilcevazın, mutlaka işte Kubadabadın, biliyorsunuz
Konyadaki Selçuklu Sultanının yazlık sarayıdır.
Dolayısıyla, Selçuklu eserlerini de, Sivasta da olduğu gibi,
öne çıkarma
Divriği Ulucami
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Ağaçlar çıkıyor ya, onun için Sayın Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Yani yok. Dediğim gibi eskiye kıyasla çok daha iyi
bir durumda, inşallah bu yıl veya uygun bir yılda beraber
gideriz. Biz de diyoruz ki: Gerçekten orası bu coğrafyanın ortak
zenginliğidir. Çok daha iyi bir durumda yani sadece bizde değil yerel
yöneticilerimizde de oldu, inşallah onları da eskisinden çok daha iyi
bir duruma getireceğiz.
Bir başka Sayın
Milletvekilimiz dedi ki: Karataş bölgesi
Adana gerçekten turizmde,
dediği gibi, hak ettiği yeri almadı. Biz yine o dönemde Adanada
kültür ve turizmi nasıl geliştiririz diye arama konferansı gibi
bir çalışma yaptık Karataş bölgesinin sahil bölgesi kültür
ve turizm koruma geliştirme bölgesi içerisinde. Dikkat ederseniz, oraya
beş yıldızlı hiçbir otel yapılmamıştır.
Niye yapılmamıştır? Kültür bölgesi içinde ve turizm
bölgesinin içine alındığı için
yapılmamıştır. Tabii, bu korumacılık
açısından iyi oldu, hiçbir şey yapılmadı ancak bir
şeyin de yapılması lazım. Şimdi, inşallah
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Sayın Bakanım, çok doğru söylüyorsunuz da bir bakın oraya
pislikten geçilmiyor, nasıl bir koruma bölgesi yani?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Yani, ben de baktım, ben de baktım da
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Gidelim
bir bakalım yani yetkililer
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Ben de gittim, hem Karataşa hem Yumurtalıka her
yere gittim dediği gibi.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Kâğıtta yazılana bakmayalım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Bak, şimdi Tarsustaki yerlerin
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Aynı, devamı zaten.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Biliyorum, biliyorum, onun için yani bir ayrım yok, biraz
yürüsen Tarsusa geçersin sahil bölümünden, ben biliyorum ama Tarsustaki
araziler beş yıldızlı turizm yatırımı yapmak
isteyenlere tahsis edildi ve yatırımlara da başlandı.
Dolayısıyla, inşallah Tarsustan sonra
Yumurtalık-Karataş arasındaki bölgenin de tahsislerine
başlandığında bu iş olacak.
Faydası nedir? Doğrudur,
hiçbir şey yapılmadı. Şu ana kadar oranın ne
gecekondularla ne de çirkin yapılarla işgal edilmemiş
olması bizim için el değmemiş bir hazine sunuyor. Pislik var ama
hiç değilse ondan daha önemlisi bir yapı yapılsaydı onu
ortadan kaldırmak çok daha zordu, diğerini temizlemek daha iyi olacak.
Biraz sabredersek çok daha iyi olacak ama el değmemiş bir yer.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Eski
Vanı söyledim bir de.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Eski Van yapılıyor, Allah için en üstündeki camiyi
de biliyorsunuz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Yapıldı da alttaki şehir
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Altı da yapılıyor, yani ben müsteşarken de
çok kaynak gönderdik. Van da doğunun incisi, aynen öyledir.
Dolayısıyla, hem kalesini hem yukarıdaki camisini hem
Akdamarı hem o kalesini
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) 2015
geliyor ya Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Vallahi bizim hiçbir kaygımız olmasın. 2015te
bizim Çanakkale Zaferlerimizin 100üncü yıl dönümü, inşallah, onu da
alnımızın akıyla, gururla kutlayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
İşte, Ermenilerin soykırım iddialarının da
100üncü yıl dönümü de onun için söylüyorum.
BAŞKAN Evet
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Bizim bir korkumuz olmasın biz bir olursak, birlik
olursak
Yoksa dışarı da bunu fırsat bilir, bizim onlara
fırsat vermememiz gerekiyor diyorum.
Katkılarınız için
hepinize sonsuz teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Bakan.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.16
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.30
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 117'nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
257 sıra
sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükümet yerinde. Tasarının 1'inci maddesini okutuyorum:
TURİST REHBERLİĞİ MESLEK
KANUNU TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1)
Bu Kanunun amacı; turist rehberliği mesleğine kabule,
mesleğin icrasına ve turist rehberliği meslek
kuruluşlarının kuruluş ve işleyişine ilişkin
usul ve esasları düzenlemektir.
(2) Bu Kanun;
turist rehberliği mesleğine kabule, meslek içi eğitime ve
mesleğin icrasına, turist rehberleri odaları ile turist
rehberleri odaları birliklerinin kuruluşuna, organlarının
niteliklerine ve seçimlerine, organlık niteliğini yitirme hal ve
usullerine, görev ve yetkilerine, çalışma usullerine, üyeleri ile
olan karşılıklı hak ve yükümlülüklerine, gelir ve giderleri
ile bütçelerine, Kültür ve Turizm Bakanlığının mesleğe
ilişkin görev ve yetkilerine, meslek kuruluşlarıyla
işbirliğine ve turist rehberliği meslek
kuruluşlarının Bakanlıkça denetlenmesine ilişkin usul
ve esasları kapsar.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Yıldı ray Sapan.
Buyurunuz Sayın Sapan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YILDIRAY SAPAN
(Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının Vinci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Turist rehberi demek ülkemizi,
kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizi, doğamızı, tarihimizi
önce kendi özümsemiş, anlamış, bu konuda yeterince
donanımlanmış, turistin ülkemize geldiği andan itibaren âdeta ayna görevi gören,
bıraktığı izlenim ve tanıtım biçimiyle
turistlerin ülkemiz hakkındaki düşüncelerinin oluşmasındaki
ilk ve en önemli kişidir.
Yazılı kaynaklar dünyadaki
ilk rehberlerin Mısırlı rahipler olduğunu söylemektedir.
Ancak Milattan Önce 7nci yüzyılda başlayan olimpiyat oyunları
organize seyahatlerin başlangıcı olmuş, beraberinde turist
rehberliğini de getirmiştir.
Rehber örgütleri yarım
asırdır kalite, hizmet, eğitim konusunda ve sektörün
gelişimi konusunda büyük çabalar göstermiştir. Turist
rehberliğiyle ilgili uzun yıllar önce bir iki yönetmelik
yayımlanmış ancak turizmde önemli rol oynayan rehberlerle ilgili
yasal düzenlemelerde arzulanan sonuca bir türlü
ulaşılamamıştır.
Rehberliğin gerektirdiği
çağdaş yasal düzenlemeleri içeren bir önerinin Meclis Genel Kuruluna
gelmesi için yıllar boyu beklenmiştir. Son dokuz buçuk senelik AKP
iktidarında da bu yasa tozlu raflarda kalmayı sürdürmüştür.
Neyse ki, TUREBin çabalarıyla Meclis gündemine
alınmıştır.
Görüştüğümüz yasanın,
yani Profesyonel Turist Rehberliği Meslek Yasasının en
kısa sürede çıkarılması ülke turizmi açısından
büyük önem taşımaktadır.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizdeki turist rehberlerinin birçok sıkıntısı
bulunmaktadır. Bu sıkıntıların bir kısmı
görüştüğümüz tasarının yasalaşmasıyla ortadan
kalkacaktır. Ancak bununla birlikte, rehberlerin sosyal hakları ve
ücretleri garanti altına alınarak, yetişmiş rehberlerin
mesleği terk etmelerine neden olan olumsuzluklar giderilerek rehber,
acente, otel ilişkisine yeniden saygınlık
kazandırılmalı ve rehberliğin profesyonel bir iş
kimliğine kavuşması sağlanmalıdır.
Bunların dışında
rehberlere uzmanlaşma eğitimi verilmeli, kuş gözlem rehberinden
rafting rehberine kadar birçok dalda kariyer yapma imkânı
sağlanmalıdır. Eski rehberlerin uzmanlaşması
sağlanırken, yeni yetişecek rehberlerin eğitimleri bu
çerçevede yapılmalıdır.
Rehberler, turisti yakından
tanır, onların sorunlarını ve taleplerini çok iyi bilir; turist
profilini en doğru biçimde ortaya koyacak olan da onlardır.
Dolayısıyla, genel turizm politikaları oluşturulurken,
sektörel kararlar alınırken mutlaka rehberlerin de
katılımı sağlanmalıdır. Ülkemiz turizminin
gelişimini sağlıklı bir yapı içinde sürdürebilmesi
açısından, hâlen Kültür ve Turizm Bakanlığının
elinde bulunan yetkilerin Birliğe devredilmesi gerekmektedir ancak
tasarıda tüm yetkiler Bakanlıkta toplanmaktadır. Komisyondaki
çabalarımıza karşın bu konudaki önergelerimiz AKP
tarafından karşılık bulmamıştır. Kendini
fazlaca denetlemeyen ve sorgulamayan bir yapının
sağlıklı sonuçlar alması olası değildir.
Yıllardır sadece seyahat acentelerine tanınan mesleki yetkiler
diğer birimlere tanınmamakla âdeta eşitsizlik yaratılmaktadır.
Bu eşitsizliği giderme noktasında ve Avrupa Birliği
mevzuatına uyum çalışmaları çerçevesinde, sektör
unsurlarının işlevsel olmaları
sağlanmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; turist rehberliği meslek kanunu görüşülürken
ülkemizin göz bebeği olan turizm sektörünün de genel
sıkıntılarına değinmemek olmaz.
Sıkıntıların en büyüğü, AKPnin turizmde
istikrarlı bir devlet politikasının bulunmamasıdır.
Diğer sektörlerle bu denli iç içe olan turizm sektöründe bir devlet
politikasının mutlaka oluşturulması gerekir. Bu alandaki
çok seslilik, yönetim boşluğu ve karmaşa giderilerek
istikrarlı, sağlıklı bir koordinasyon
gerçekleştirilmeli ve turizm, ülke geneline, tüm yıla
yayılmalıdır.
Bunun yanında, ülkemizin
geleceğinin bağlı olduğu sektörlerden biri olan turizmin
öneminin kavratılması amacıyla çok boyutlu bir turizm
eğitim seferberliği başlatılmalı; bu eğitim,
medya aracılığıyla
yaygınlaştırılmalıdır. Örneğin, her gün, en
çok televizyon izlenen saatlerde en az beş veya on dakika genel turizm
eğitimi verilmelidir. Turistin tüm ülkeyi
kalkındıracağı, onlara güler yüzlü davranmanın,
kaliteli hizmetin yeni turistlerin gelmesini sağlayacağı ve
turizmin herkesi ilgilendirdiği bilinci, sadece sektörde ve turizmle
bağlantılı sektörlerde çalışanlara değil, kamuoyuna
da benimsetilmelidir.
Her geçen gün artan seyahat acentesi ve
rehber sayısı sektördeki kaliteyi düşürmektedir. Oysa turizm
sektöründe kalite her şeyden önde gelmelidir. Bu nedenle, talep artana
kadar yeni seyahat acentelerinin açılması durdurulmalı, yeni
rehber yetiştirilmesine son verilmeli ya da rehber eğitiminde
çıta yükseltilmelidir, var olan acente ve rehberlerin ise çeşitli
hizmet içi eğitimlerle donanımlarının
artırılması sağlanmalıdır. Son yıllarda
ucuzlamış olan fiyatlar hak ettikleri düzeye çekilmelidir. Kalitenin
artırılması amacıyla seyahat acentesi veya turizm
işletmesi açmak zorlaştırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, AKP
hükûmetleri dokuz buçuk yıldır sağlıklı ve
istikrarlı bir turizm politikası izlemediğinden, yüksek bütçeli
yurt dışı tanıtımlardan bile istenen sonuçlar
alınamamıştır. Tanıtımın koordineli bir
biçimde gerçekleştirilmesi ülkemizin turizmde hedeflediği büyümeyi
yakalamasını kolaylaştıracaktır. Turist ülkemizden
ayrıldıktan sonra da hizmet sürdürülmeli yani işletmelerin
satış sonrası hizmet ilkesi turizmle de hayata geçirilmelidir;
bu ilkenin yerleşmesinin Türkiye'nin tanıtımına da önemli
katkıları olacaktır.
Kaliteli ve iyi hizmet, turistin
gittiği ülkede önem verdiği noktalardan sadece biridir. Turist,
güvenliğinin sağlanmadığı, giriş
çıkışlarda zorluklar yaşadığı, çevre
kirliliğinin yoğun boyutlara ulaştığı,
altyapının doğru düzgün kurulamadığı ülkeleri
tercih etmez. Bu nedenle, turistin güvenliği sağlanmalı, çevre
kirliliği ve altyapı sorunları bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır.
Türkiye, doğal, tarihsel ve kültürel koşulları göz önüne
alındığında çeşitli alanlarda turizm geliri elde
edebilecek bir yapıya ve zenginliğe sahiptir. Raftingden dağcılığa,
su altından tarihî ve kültürel mirasımıza, burada tek tek saymaya
gerek görmediğim pek çok konuda var olan olanaklardan yararlanarak
turizmde çeşitlilik sağlanmalıdır. Bu çeşitlilik hem
turizm gelirimizi yükseltecek hem de Türkiye'nin dünyanın turizm
cennetlerinden biri olmasını sağlayacaktır.
Tatil köylerine gelen her şey
dâhil sisteminde tatil yapan turistin turizme ve ondan beslenen iş
kollarına yeterli gelir bırakmadığı ortadadır. Bu
tür paketler çok ucuz olduğundan hem gelen turistin kalitesini
düşürmekte hem de tatil köylerine hapsedildikleri için beklenen dövizi
bırakmamakla birlikte, kaçak içki ve kalitesiz gıda tüketimini
teşvik etmektedir. Bu uygulama dikkate alınarak AKP tarafından
açıklanan artan turist sayısına ilişkin rakamlar göz
boyamaktan öteye gitmemektedir. Turizmden elde edilen gelirin kâr marjı giderek
küçülüyor ve turizm sektörü tehlike sinyalleri veriyor. Bu nedenle ülkemizin
gereksinim duyduğu turist tipi belirlenerek bu yönde teşvikler
sağlanmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; turist rehberlerinin en önemli sorunlarından biri de Hükûmetin
kaçak rehber çalıştırmayı teşvik etmesidir. Özellikle
Antalya bölgesinde bazı acenteler tarihî ören yerleri ziyaretlerinde
kokartsız rehberleri turistmiş gibi içeri sokarak rehberlik
yaptırmaktadırlar. Bu şekilde yaklaşık bin
yabancı uyruklu kaçak turist rehberinin bulunduğu bilgimiz
dâhilindedir. Seyahat acentelerinin ucuz buldukları için yabancı
uyruklu gençlere turist rehberliği yaptırması Türk turizminin
imajına zarar verdiği gibi, kokartlı rehberlik belgesi olmayan
yabancıların turistlere Türkiye hakkında yanlış
bilgilendirme yapmasına neden olmaktadır. Bu nedenle Antalya
esnafı kaçak turist rehberlerinden çok rahatsızdır. Turistler
havalimanından alınır alınmaz yabancı uyruklu rehberler
turistlere Türk esnafı pahalı satar, ürün almayınız, içeceğinize
ilaç katar, sizi soyar, hatta tecavüz eder. uyarılarında
bulunmaktadır. Yabancı uyruklu kaçak rehberler için de ören yerlerini
gezdirirken Türkleri barbar ve zalim bir millet olarak anlatan şikâyetler
de alınmıştır. Kaçak rehberler ülkemizdeki tarihî eser ve
dinimiz hakkında da yalan yanlış bilgiler vermektedirler.
Acentelerin yabancı uyruklu kaçak rehber
çalıştırmasının önüne geçmek için Kültür ve Turizm
Bakanlığının denetimleri artırması uygun
olacaktır.
Sonuç itibarıyla, dokuz buçuk
yıllık AKP İktidarı boyunca ülkemiz turizmi dünyada bir
marka olamamış, sorunlarından
arındırılamamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
YILDIRAY SAPAN (Devamla) - Bu
tasarı turist rehberlerinin üzerindeki baskıyı bir nebze de
olsun hafifletecek, sektöre rahat bir nefes aldırabilecek bir
uygulamadır; eksiklikleri olmasına rağmen Cumhuriyet Halk
Partisi olarak desteklediğimiz bir düzenlemedir.
Geçen yıllara oranla yüzde 15
eksiyle başlayan 2012 turizm sezonunun kalan süresinin bol kazançlı
geçmesi dileklerimle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Sapan.
Şahsı adına, Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz.
Buyurunuz Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 257 sıra sayılı Turist Rehberliği Meslek
Kanunu Tasarısıyla ilgili şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinize saygılar sunuyorum.
Bu yasa tasarısının
turizmimize ve memleketimize hayırlar getirmesini diliyorum. Fakat ben,
öncelikle, kendi seçim bölgem olan Adanayla ilgili konulara girmek istiyorum.
Biraz önce Sayın Bakana da sormama
rağmen
Adana, biliyorsunuz, bu İktidar döneminde, son on yılda bütün
alanlarda kan kaybetti yani iktidar partisi tarafından özellikle üvey
evlat muamelesi gören bir kent. İşte, işsizlikte birinci
olmuş; sağlık yolsuzluğunda, yolsuzlukta,
yatırımlarda sonuncu sıraları alıyor ama Adana, gerek
konumu gerek ulaşım imkânları gerekse sahip olduğu tarihî
mirası, doğal güzellikleri, sosyal ve kültürel değerleriyle
turizm açısından önemli potansiyeller taşımaktadır.
Bakın, ben, burada, Turizm
Bakanlığının yetkililerine seslenmek istiyorum: Bölgemiz,
bir, deniz turizmi açısından; iki, yayla turizmi
Yani bugün yüz
binlerce insan yaz döneminde yaylalarda vakitlerini geçiriyor. İrili
ufaklı birçok yaylamız var; Tekirden, Kozanın Horzumuna,
Bürücekine kadar birçok yaylamız var. Buralar Allaha emanet, hiçbir
çalışma yapılmadan kendiliğinden gidiyor.
Yine, bölgemizi tek başına
düşünmemek lazım. Mersiniyle, Hatayıyla, Osmaniyesiyle,
Niğdesiyle baktığınızda, hem deniz turizmi
açısından hem ekoturizmi açısından hem de Orta-Doğuya
açılan bir kapı olarak sağlık turizmi açısından
çok önemli potansiyeller taşımaktadır.
Şimdi, biz seçimden önce de proje
sunduk. Buradan Turizm Bakanlığı yetkililerine sesleniyorum: Bakın,
Türkiye'nin 45 kilometrelik en güzel kumsalları, bizim Karataş,
Tuzla ve Akyatan dediğimiz bölgede. Seyhan Nehrinin denize
döküldüğü yerden Adanaya aldığınızda
Yine ekoturizm açısından
baktığımızda bölgemiz, Bolkarlardan Demirkazıklara
kadar, Karagölden Çinili Göle, Hacer Ormanlarından Yedigöllere kadar,
ekoturizmin dünyada yükselen değer olduğu günümüzde çok ciddi
potansiyeller taşımaktadır ama baktığınız
zaman, turizm açısından bölgemize yapılan ciddi bir
yatırım görememekteyiz.
Yine -bunların hepsini bir bütün
olarak söylemek istiyorum- sağlık turizmi açısından
karşımızda Orta Doğu gibi çok önemli bir potansiyel var.
Bölgemizi faydalı kaynaklar açısından değerlendirdiğimizde,
bu bölgeyi aynı zamanda sağlık potansiyeli açısından
da değerlendirip sağlık turizminin merkezi hâline getirebiliriz.
Yani iktidar mensuplarına ve
Hükûmete şunu söylemek istiyorum: On yıldır Adanaya üvey evlat
muamelesi yapıyorsunuz. Bakın, Çukurova olarak dünyanın en
mümbit topraklarına sahip olmasına rağmen şu anda
tarımda can çekişmekte. Türkiyede 1950li yıllarda
sanayileşme hamlesinin başlamasıyla beraber Türkiye'nin ilk
sanayileşen kenti olmasına rağmen, iktidarınız
döneminde elliye yakın fabrika kapandı, 10 binlerce insanımız
işini kaybetti.
Tarım ve sanayinin yanı
sıra turizm olarak da bölgemizi bir bütün olarak
değerlendirdiğimizde, çok önemli bir potansiyele sahip. İktidar
partisinden bir daha rica ediyorum, Sayın Bakandan ve turizm
yetkililerinden cevap bekliyorum: Bu kadar önemli turizm potansiyeline sahip
olan bu bölgemize ciddi bir proje yapma imkânımız yok mu?
Şimdi, ülkelerin
kalkınması, belli bölgelere yapmakla geçmiyor. İşte,
İstanbula çılgın projeden bahsediyorsunuz ama bölgesel
kalkınmalar bir ülkenin kalkınması açısından çok daha
önemlidir. Oralara milyar dolarlarca lira para yatırıyorsunuz. Bunun
kırkta, ellide 1i yatırımla
Hataydan başlayarak,
Osmaniye, Adana ve Mersini bir bütün olarak düşündüğünüzde ellide 1,
yüzde 1 yatırımla çok daha büyük katma değerler
sağlarsınız. Bu bölgeyi Kocaeli, Sakarya, İstanbul
bölgesine aldığınızda ikinci bir megakentten
bahsediyorsunuz. İşte, bir depremde Türkiyenin ne kadar
etkilendiğini görüyorsunuz. Bir büyük ülke olmak, büyük düşünmek
ancak potansiyelleri harekete geçirmekle mümkündür. Bizim bölgemizde de bu
potansiyeller vardır. Sizden ricamız bu potansiyelleri hayata
geçirmenizdir. Ben tekrar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Yılmaz.
Soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Sayın Serindağ
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkanım,
Sayın Bakan soruyu yanıtlarken Gaziantepin kendine yeten bir il
olduğunu, aslında bir şeye ihtiyacı
olmadığını, kendi kendisine gerçekten yeter bir il
olduğunu ifade etti. Doğru, Gaziantep kendi bölgesinin en önemli
illerinden biridir. Gaziantep zaten önemli olmasaydı bir turizm master
planı veya havza bazında bir plan gündeme gelmeyecekti. Sayın
Bakan da söyledi, Gaziantep pek çok kültür varlığını
bünyesinde barındıran bir il, çevresiyle de öyle. Ancak,
bunların iyi değerlendirilebilmesi için sağlıklı bir
planlamanın olması da şarttır. Zaten planlama bu açıdan
önemlidir. Türkiyenin en büyük mozaik müzesi Gaziantepte
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Serindağ.
Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın
Bakan, turizmi konuşuyoruz, Millî Savunma Bakanı burada; terörü
konuşuyoruz, Tarım Bakanı cevap veriyor. Size de, tabii,
turizmle ilgili sormayacağım. Biliyorsunuz, iki yüz seksen gün önce,
üç yüz gün önce sizin personeliniz, terör örgütü tarafından
kaçırılan personeliniz hakkında ne söyleyeceksiniz? Bir
girişiminiz var mı? O insanları terör örgütünün elinden
kurtarmak için yaptığınız bir çalışma var mı
yoksa turizmle mi meşgulsünüz, bunu merak ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Akar.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Antalya turizmin
başkenti olarak anılıyor biliyorsunuz ve turizmi
konuşuyoruz. Antalyada yeşilin korunması çok önemli, kent
tamamen beton yığınına döndü ve turistler de kent merkezine
genellikle gelmiyorlar. Bu nedenle, kentin merkezinde şu anda yeşil
kalmış 125 dönümlük bir arazi var. Burası 100üncü yıl
arazisi, 100. Yıl Alanı olarak geçiyor. Bu 125 dönümlük alanın
yeniden TOKİye verilerek oraya bir stadyum yapılması ve kalan
kısmının da TOKİ tarafından ticari alan olarak
değerlendirilmesi ya da konut alanı olarak değerlendirilmesi
planlanıyor. Antalyanın bir kent meydanı yoktur. Bu 125
dönümlük alanın kurtarılması son derece, hayati derecede
önemlidir.
Buradan, ben, Antalya halkı
adına rica ediyorum Sayın Bakandan ve Turizm Bakanımızdan:
Bu 125 dönümü TOKİye devrederek, lütfen, kent yağmasına yol
açmayınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Acar.
Sayın Dedeoğlu
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanıma sorum şu:
Aynı zamanda soruyla beraber bir de bilgi arzı olarak
değerlendirilsin lütfen.
Kahramanmaraş belki Türkiyenin en
az iç ve dış turizmine açık ve ziyaretçi alan illerimizden bir
tanesidir. Turizm yatırımımız yok denecek kadar azdır.
Hâlbuki, tüm doğal güzellikleriyle 81 ilimizin içerisinde sayılı
illerimizden biri. Turizmle ilgili Hükûmet olarak Kahramanmaraşa bir
yatırım yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Dedeoğlu.
Sayın Dinçer
CELAL DİNÇER (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Trabzonun Araklı ilçesi,
Türkiyenin, özellikle Bayburt yöresine doğru olan kesimleri Türkiyenin
en güzel köşelerinden birisi.
Şimdi,
aldığımız haberlere göre bu bölgede katı atık
arıtma tesislerinin yapılacağı söyleniyor. Bu doğru
mudur?
İsviçre
kadar güzel bir bölgeye bu tesisi niçin yapıyorsunuz? Bu konuda bilgi
istiyorum Sayın Bakanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Dinçer.
Sayın
Işık
MUHARREM
IŞIK (Erzincan) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, Erzincandaki ağır bakım kapanacak mı,
açık mı kalacak? Erzuruma taşınacağı söyleniyor.
Bu konuda bilgi almak istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Öncelikle en son sorudan başlıyorum.
Erzincandaki ağır bakım Erzuruma taşınmayacak,
yerinde kalacak. Taşınması konusunda şu anda bizim
Bakanlığımızda yapılmış bir
çalışma yok; birinci husus o.
Bir
diğer husus, Sayın Dinçer söylemişti: Trabzon Araklı
Karadenizin en güzel bölgelerinden birisidir. Burada katı atık
arıtma tesisi yapılması düşünülüyor. Bununla ilgili bir
çalışma var mı? Tabii bunu Çevre Bakanlığına
muhakkak sorar, doğrusunu size iletiriz. Fakat daha önce biliyorsunuz
Çamburnu
Çamburnu herhâlde dünyanın en güzel yerlerinden birisiydi, sarıçamın
denizle buluştuğu ender yerlerden birisiydi. Pekâlâ da oraya da
yapıldı. Ama bilin ki, bir katık atık arıtma tesisinin
veya işleme tesisinin mutlaka Karadenizde bir yere yapılması
lazım. Siz seçin desek, bilin ki bir başkası itiraz edecek. Ama
bunun da mutlaka olması lazım. İnşallah Hükûmetimiz
Yani o
bölgede en çok desteği alan parti. Yani oradaki halkı rahatsız
ederse desteğini kaybeder. Dolayısıyla akıl almaz ki halkın
iradesine aykırı bir faaliyet yapılsın. Oradaki halka
danışarak, öyle emredici, buyur edici değil, yönetişimle,
onların da fikrini alarak inşallah Karadenizin en uygun yerinde bu
katı atık arıtma tesisi yapılır. Bu yapılacak ki
çevre temiz kalsın.
Bak,
biraz önce Adanadaki Sayın Vekilimiz dedi ki: İşte plastikler
var, torbalar var, temiz değil
Neden? Katı atık arıtma
tesislerinin veya işleme tesislerinin olmamasından dolayı.
İnşallah Karadenize de uygun bir yere yapılırsa
Karadenizin de bu problemi çözümlenir.
Eskiden
Karadenize atılırdı ama deniz kendisine atılanı kabul
etmez, bir şekilde, geri, tekrar size iade eder. Dolayısıyla da
denize de atmamak lazım. Bunu karada işlemek lazım.
İnşallah Türkiye geliştikçe, büyüdükçe çevreyle uyumlu, doğayla
uyumlu katı atık arıtma tesislerini yapacaktır.
Sayın Dedeoğlu,
Kahramanmaraş
Biliyorsunuz, ben Sivas Gürünlüyüm. Gürünün komşusu
hem Afşindir hem Elbistandır. Maraş bize komşudur,
kardeştir, öyle diyeyim. Çok iyi bilirim ama devlet turizm
yatırımı yapmaz, devlet altyapıyı yapar. Ne yapar?
Yolunu yapar. Devlet ne yapar? Havaalanını yapar. Çok eskiden
otelleri yapmıştı ancak şimdi oteller yapmıyor,
eğer bu düşünülüyorsa. Onun dışında
altyapıyı devlet yapar, üstyapıyı eğer orada
fizibılsa, yapılabilecekse, sürdürülebilecekse yapılır.
Eğer ki biz beş yıldızlı farzımuhal herhangi bir
otel yapsak işlemezse bu 70 milyonun hakkını orada gömmüş
oluruz demektir ki bu da doğru olmaz. Kaldı ki benim
Kahramanmaraşlı kardeşlerim de bunu istemez. Ama
altyapının gelişmesi için, tarihî varlıkların restorasyonunun
yapılması için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz ki ben,
Kültür ve Turizm Bakanlığının da kendisine ayrılan
kaynaklardan Kahramanmaraşa gönderdiğini iyi biliyorum. Kaldı
ki Maraşın bir mahallesinde de -dediği gibi- mükemmel bir taban
mozaiği bulundu, dolayısıyla da orası da inşallah
genişletilirse -ki kamulaştırmalar devam ediyor- çok güzel,
Kahramanmaraş ilinde bir cazibe merkezi hâline gelecektir, bir çekim
alanı olacaktır.
Tabii, Sayın Serindağ,
dediğim gibi bizim Anteple ilgili konuşuyoruz. Yani illerimize ne
kadar yapılsa çok daha iyidir. Zatıaliniz de söylediniz ki çevre
illere kıyasla Antep çok iyi bir yerde. Biz de onu söylüyoruz yani. Ancak
Antepin daha iyi yerde olması gerekir mi? Gerekir. Biz de onun için
çalışıyor muyuz? Çalışıyoruz. Söyledim biraz
önce. Bakanı da var. Bakanı olması çok daha büyük
avantajlıdır. Sizin gibi milletvekilleri de var. Gördünüz, en
azından Antepi dile getiriyor. Dile getirirse de bizim milletvekillerimiz
de var, onlar da inşallah hizmetleri takip ediyorlar, çok daha iyi bir
yere gelecektir.
Tabii Antalya
Antalyaya kesinlikle
ben de katılıyorum. Antalyaya daha önceki dönemde de acaba beş
yıldızlı yapılan oteller yeter mi? Çünkü 500 bine
yakın belki şey var veya daha fazla bir yatak kapasitesi var.
Dolayısıyla da Antalyayı daha fazla kullandırmamak, daha
fazla kirletmemek lazım. Kirleniyor mu? Bence kirlenmiyor da yani. Ama bir
taş yığını hâline de getirmemek lazım. Turizm
Bakanlığı gerek bizim dönemimizde, on yıllık dönemde
gerekse ondan önceki dönemlerde -onlara da aynı kefil olarak söylüyorum
ki- Turizm Bakanlığının turizm bölgelerinde
yapmış olduğu hiçbir imar planında çevre kirliliğine
fırsat verilmemiştir. Burayı Kültür ve Turizm
Bakanlığı tahsis etti, imar planını onayladı
fakat yapı çok kötü oldu. denilecek bir yer yok. Ancak Bodrumda,
Marmariste, gidip bakarsanız sahiller ikinci konutlarla dolmuştur;
ne onları yapanlara faydası vardır ne de milletimize ne de
devletimize bir faydası vardır. Dolayısıyla Turizm
Bakanlığının tahsislerinden ve yönlendirmesinden çekinmemek
gerekir diyorum. İnşallah Kaştan Anamura kadar, Alanyaya
kadar Antalya çok iyi bir yerde. 10 milyonun üzerinde bu yıl turist kabul
etti. İnşallah bu seyir gidecektir ancak ben de katılıyorum
ki, çok daha fazla, Antalyanın betonlaşmaması gerekir.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Sayın
Bakanım, ben Hükûmet olarak söylüyorum, bu, TOKİye verilmesi
Bakanlığın bir tasarrufu değil, Hükûmetin tasarrufu.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Evet, yani 125 bin metrekare alanın, 100. Yıl
Alanının dediğiniz gibi, TOKİye stadyum artı ticari
alan artı konut alanı olarak devredilmesi şeklindeki
görüşünüzü de Çevre Bakanımıza aynen ileteceğim.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Çok
teşekkür ederim Sayın Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Estağfurullah.
Tabii, bu arada, Sayın
Başkanım, muhterem milletvekilleri; bugün üzücü bir haber aldık,
o da
Tabii, hepinizin de üzüldüğünü biliyorum. Gerçekten Türk
şairlerinin, Türk düşünce hayatının önemli kilometre taşlarından
biri olan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın
Bakan, benim soruma cevap vermediniz henüz.
BAŞKAN Süremiz sona ermişti
ama size bir dakika ek süre vereceğim efendim.
Buyurunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hayır,
önce benim soruma cevap verin, sonra onu söyleyin.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Her nesnenin bir hududu var ama aşka hudut çizilmiyor
Mihribanım. sözlerinin yazarı olan Abdurrahim Karakoç Hakkın
rahmetine kavuşmuştur. Mekânı cennet olsun. diyorum. Bu
ülkenin kültürüne, kültür binasına taş üstüne taş koyanı bu
millet unutmaz, Abdurrahim Karakoçu da unutmayacaktır. Mekânı
cennet olsun. diyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın
Bakan, sorumu hangi bakana soracağımı söyler misiniz? Lütfen
söyler misiniz, hangi bakana soracağım bu soruyu ben?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Sordunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Niye
cevaplamıyorsunuz sorumu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) İçişleri Bakanımız da cevap verir, Millî Savunma Bakanımız
da cevap verir
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sizin
personeliniz değil mi bu 2 asker? Niye cevap vermiyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Akar, lütfen
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Burada neyi konuşuyoruz? Rehberlik yasasını
konuşuyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O zaman Turizm
Bakanı gelsin efendim buraya, Millî Savunma Bakanı oturmasın.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Hükûmeti temsilen
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Siz benim
soruma cevap vermek zorundasınız, yazılı veya sözlü.
BAŞKAN Sayın Bakan
Lütfen
karşılıklı konuşmayınız.
Lütfen Sayın Akar, yerinize
oturunuz. Herhâlde Bakan onu yazılı olarak
cevaplandıracaktır.
1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE
2- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a)
Bakanlık: Kültür ve Turizm Bakanlığını,
b)
Birlik: Turist rehberleri odaları birliklerini,
c)
Çalışma kartı: Eylemli turist rehberlerine, kayıtlı
oldukları oda tarafından bir yıl süreyle geçerli olmak üzere mesleği
fiilen icra edebileceklerine ilişkin olarak verilen izin belgesini,
ç)
Eylemli turist rehberi: Çalışma kartı sahibi olup fiilen turist
rehberliği hizmeti sunma hak ve yetkisine sahip turist rehberini,
d)
Eylemsiz turist rehberi: Ruhsatname sahibi olup, çalışma kartı
olmayan turist rehberini,
e)
Meslek: Turist rehberliği mesleğini,
f)
Meslek kuruluşları: Turist rehberleri odaları ve birliklerini,
g)
Oda: Turist rehberleri odalarını,
ğ)
Ruhsatname: Mesleğe kabul koşullarını taşıyan
turist rehberlerine Bakanlık tarafından verilen belgeyi,
h)
Turist rehberi: Bu Kanun hükümleri uyarınca mesleğe kabul edilerek
turist rehberliği hizmetini sunma hak ve yetkisine sahip olan gerçek
kişiyi,
ı)
Turist rehberliği hizmeti: Seyahat acentalığı faaliyeti
niteliğinde olmamak kaydıyla kişi veya grup halindeki yerli veya
yabancı turistlerin gezi öncesinde seçmiş oldukları dil
kullanılarak ülkenin kültür, turizm, tarih, çevre, doğa, sosyal veya
benzeri değerleri ile varlıklarının kültür ve turizm
politikaları doğrultusunda tanıtılarak gezdirilmesini veya
seyahat acentaları tarafından düzenlenen turların gezi
programının seyahat acentasının yazılı belgelerinde
tanımladığı ve tüketiciye satıldığı
şekilde yürütülüp acenta adına yönetilmesini,
ifade eder.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Mehmet Şandır. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Şandır.
MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum, söz verildiği için de çok
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, sakin bir
gün geçiriyoruz. Bundan da faydalanarak bu kanunla ilgili bazı
görüşlerimi, temennilerimi arz etmek için söz aldım.
Sayın Bakanımızın
da -Sayın Kültür ve Turizm Bakanlığı eski
Müsteşarımızın- burada olmasını önemli bir
kazanım olarak görmekteyim.
Önemli bir kanun
çıkartıyoruz. Nedir bu? Turist rehberliği. Çünkü turizm Türkiye'miz
için çok önemli bir sektör yani başat sektörlerden biri hâline geldi.
Zannediyorum turizm gelirlerinin 30 milyar dolara falan
ulaştığı söylenebilinir. Dolayısıyla, bu kadar
büyük bir değeri, yeri olan turizmle ilgili, çok önemli hizmet üreten
turist rehberlerinin meslek odasının kurulmasıyla ilgili
Meclisimizde mutabakatla bir kanun çıkartıyoruz. Öncelikle bu kanunun
hayırlar getirmesini, meslek mensuplarına faydalar getirmesini,
sektöre hizmet etmesini diliyorum ve emeği geçen herkese
başlangıçta teşekkür ediyorum. Bu vesileyle bazı
hususları da dile getirmek istiyorum, sayın ilgililerin dikkatine
sunmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, turizm
sektöründe gerçekten çok önemli ilerlemeler var. Türk Hava Yollarının
uçaklarında, havaalanlarında Turizm Bakanlığının
yayımladığı kataloglar, broşürler var. Oradaki
rakamlara da bakarsak görürüz ki turizm sektörü ciddi bir ivme
kazanmış, ilerlemeler var, rakamlar artmış. Ancak orada
dikkat çeken bir husus var: Turist sayımız artmış, turizm
gelirlerimiz artmış ama kârlılık oranımız
düşmüş. Bu önemli bir husustur, Tehlikedir. diyebilir miyiz
bilemiyorum ama önemli bir husustur. Yani Türkiye'nin,
insanımızın emeğinin ve kaynaklarımızın
ucuza pazarlanması gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Bu her
şey dâhil metodu, o milyonlarca dolarlık yatırımları
ve gerçekten çok önemli değer olan güneşimizi, kumumuzu, kültürümüzü
çok ucuza pazarladığımız gibi bir sonuç getiriyor. Turizm
sektöründeki kârlılık oranlarının düşmüş
olmasının sektör açısından, yönetim açısından
önemli bir husus olması gerekir diye düşünüyorum. Bunu öncelikle
dikkatinize sunmak istiyorum.
Değerli Bakan, değerli
milletvekilleri; bir husus dikkatimi çekiyor: Şimdi, 4848 sayılı
Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 13üncü maddesinin (m) bendinde Bakanlığın
görevleri sıralanmakta. Bu görevlerine atfen de böyle bir meslek
odasının kurulması gerekli görülmekte. Doğru bir iş
yapılıyor ancak sizler de bilirsiniz ki demokrasinin amacı,
demokrasinin gelişmesi, idarede olan, devlette olan, otoritede olan yetkilerin
daha fazlasının sivil topluma devredilmesini amaçlar yani
Demokrasiyi geliştiriyoruz, geliştireceğiz. diye bir iddia
ortaya koyuyorsanız, Daha demokratik olacağız, ileri
demokrasiyi getireceğiz. diyorsanız elinizdeki yetkilerin bir
kısmını halka, sivil topluma, onların örgütlerine
devretmeniz gerekir. Demokrasinin gelişmesinin kapsamı ve amacı
budur.
Daha önce meslek odaları yokken
Kültür ve Turizm Bakanlığının bu alanla ilgili tüm
hizmetleri kontrol etmesi, tanzim etmesi doğal bir şeydi ama
şimdi meslek odaları kuruyorsunuz -çok da iyi yapıyorsunuz- ama
meslek odaları kanununu çıkarırken yine tüm yetkileri kendinize
alıyorsunuz. Demokrat kişiliğine, bu noktadaki gayretlerine
yürekten inandığım Sayın Bakan, demokrasinin çok temel bir
kuralı olan bu yetki devri konusunu içine sindirebilmeliydi. Kendisi
burada yok, mutlaka bu sözlerim ona ulaşacaktır ve bir cevap
verecektir, o nezaketini biliyorum. Ama gerçekten, kanunu çıkarırken,
bakın, Milliyetçi Hareket Partisinin değerli Komisyon üyeleri
Sayın Ali Halaman ve Ali Torlak Bey muhalefet şerhinde bu hususu çok
açık, net -Cumhuriyet Halk Partisi de aynı şeyi
yapmış- tenkit etmişler. Şimdi, tüm yetkileri yine
Bakanlıkta toplamışsınız. Meslek odasını
niye kuruyoruz o zaman? Bir meslek odası esprisine uymuyor yani tabip
odasındaki, barolardaki, mühendis odalarındaki eşit hukuka
uymuyor. Bir tespit yapmaya çalıştım. Ruhsatnameyi Bakanlık
verecek, mesleğe kabul başvurusu Bakanlıktan geçecek, meslekten
çıkarma hususu Bakanlıktan geçecek, üye kaydı Bakanlıktan
geçecek ve eylemsiz turist rehberi eylemli turist rehberi olabilmeksi için
Bakanlığın yaptığı sınavı kazanacak.
Bunlara gerek yok Sayın Bakanım, Sayın Müsteşarım. Yani
bir meslek odası kuruyorsunuz; güveneceksiniz, inanacaksınız bu
meslek odasına; kendi mesleğinin sorunlarını çözmek üzere
bir araya gelen turist rehberlerinin iradesine, kararına
inanacaksınız. Haydi, denetimi yapın, ona itiraz etmiyoruz.
Hatta, eğitimi de yapmanız lazım, ARGEsine de destek vermeniz
lazım, bunlar da gerekli ama üye kabulüydü, efendim işte ruhsat
verilmesiydi, meslekten çıkarma hususu
Bunları
Bakanlığın üzerine aldığınız takdirde bunun
ne demokraside ne de sivilleşmede yeri yok. Bu, bütünüyle yanlış
olmuş Sayın Müsteşarım, Sayın Bakanım; bunun
düzeltilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Bir başka husus, kanunun
yazımından kaynaklansa gerek, 2nci maddenin b fıkrasında
deniliyor ki: Turist rehberleri odaları birlikleri.
Şimdi, bu hususa Cumhuriyet Halk
Partisi muhalefet şerhinde dikkat çekmiş, demiş ki: Eğer
birlikleri derseniz, aynı meslek alanında çok sayıda
birliğin kurulmasına fırsat vermiş olursunuz.
Bu, doğru değil. Meslek
odalarının gücü meslekteki birlikten kaynaklanıyor. Siz
meslekteki birliği parçalar, çok sayıda birlik kurulmasına
fırsat verirseniz burayı parçalarsınız, faydadan çok zarar
getirirsiniz. Niye bu tür yanlışlık yapılmış veya
bu anlaşılmasın diye hiç olmazsa gerekçesinde bunu yazmanız
lazım, uygulayıcılar bunun tek oda olacağını, bu
odaların üst kurul olarak tek birlik olacağını burada
şerh etmemiz lazım. Eğer iktidar partisi grubu bir önergeyle
bunun böyle anlaşılması gerektiğini kanuna dercederse
doğru yapar veya Hükûmet olarak. Bu hususları arz etmek üzere söz
aldım.
Sayın Bakanım, bir hususu
daha söyleyeceğim: Bir yeri yaparken bir yeri yıkmanın
anlamı yok. Bakın, bir yanlış yapıyoruz. Burada bir
kanun çıkarıyoruz; bir sürü, birçok istisna getiriyoruz, engel
getiriyoruz, tedbir geliştiriyoruz. Sonra da bir başka kanun
çıkarıyoruz, kendi koyduğumuz bu engelleri ortadan
kaldırmak için kanun değişikliği yapıyoruz. Bu, hiç
doğru bir hadise değil. Güvene dayalı, istisnaya değil
genele dayalı, temel hükümler koyarak kanun çıkarmamız gerekir
ama her defa, korkuların kuşatmasında birtakım tedbirlere
öncelik vererek kanun çıkarıyoruz, bu yanlış oluyor.
Bunlardan biri şu: Turizm çok
önemli. Turizm sektörü, gerçekten Türkiyemiz açısından çok ciddi bir
sektör ama belde belediyelerini kapatıyoruz. Hâlbuki o turizm bölgelerinde
inci gibi dizilmiş beldelerimiz var ve buralarda belediyelerimiz var. Bu
belediyeler hem ülke turizmine hizmet ediyor hem insanımıza hem o
şehri güzelleştirmeye hizmet ediyor. Şimdi, bir kanun
çıkarıyorsunuz, büyükşehir belediyesi kuruyorsunuz. Mersin 320
kilometre. Mersin Merkezden Anamurun Ören beldesinin turizm hizmetlerini
nasıl göreceksiniz? Bir yeri yaparken bir yeri yıkıyoruz, bu
doğru değil. Bir bütünlük içerisinde düşünmeye alışmak
gerekir.
Bir başka şey, çok özel bir
şey: Akkuyu Nükleer Santrali, Mersin Akkuyu Nükleer Santrali. Değerli
arkadaşlar, yani belki de Türkiye'nin incisi o dört koyda Mersin
milletvekillerim bilir- şimdi bir nükleer santral yapılacak. Hem
İkinci turizm hamlesini Mersinden başlatıyoruz. diye
Sayın Başbakanın beyanı var hem de bu bölgenin en güzel
koylarına gidip nükleer santral yapıyoruz, burada bir çelişki
var. Nükleer santral, nükleer enerji gerekli olabilir ama bugün altın
yumurtlayan bu turizm gelirini de ortadan kaldırmak, bu potansiyeli
ortadan kaldırmak hiç akıllıca olmuyor.
Tekrar, Akkuyu Nükleer Santrali
kararının gözden geçirilmesini bu vesileyle temenni ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Şandır.
Soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Sayın Öğüt, buyurunuz.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, İstanbul turizm kenti olduğu
kadar aynı zamanda önemli bir kültür merkezidir. Geçen ay durup dururken
ortaya çıkartmış olduğunuz sorunla şehir ve devlet
tiyatroları ortada bırakılmıştır. Önümüzdeki
sezonun eserlerinin sahneye konabilmesi için çalışmaların
başlaması gerekirken sanatçılar çaresiz beklemektedirler. Bir an
önce çözüm bulunmalıdır.
Ayrıca, büyük tiyatrocu Cilalı İbo
Sahnesinin adı Beykozda değiştirilmiştir. Sebep nedir?
Ahmet Mithat Efendinin adı daha büyük ve yeni bir sahneye verilebilmelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Eryılmaz
REFİK ERYILMAZ (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, hâlâ devam eden Balyoz davasında
250si tutuklu, 364 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu yargılanmaktadır.
Bunların yarısından fazlası hâlen görevde olan muvazzaf
personel olup 57si her türden general ve amiraldir. Yargılanan bu
silahlı kuvvetler mensupları ordu bünyesinde verilen seminerlere
katıldıkları gerekçesiyle tutuklanmışlardır.
Ancak, tutuklu 364 subaydan sadece 162 subay bu seminere
katılmıştır. Bu seminere katılanların da sadece
52si yargılanmakta, diğerleri hakkında da hiçbir şekilde
dava açılmamıştır. Yapılan yargılama neticesinde
ve yazışmalarda, bu yargılamanın içerisinde
yaklaşık üç yüz sahte delilin de olduğu iddia edilmektedir.
Peki, sizin personeliniz olan bu silahlı kuvvetler mensuplarının
uğramış oldukları bu haksızlıklar
karşısında siz bugüne kadar ne yaptınız, ne
yapmayı düşünüyorsunuz? Bu sahte delilleri üretenler hakkında
herhangi bir araştırma yapmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Eryılmaz.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Dünyanın en önemli organizasyonlarından birisi,
Sayın Bakan, EXPO 2016 Antalya adıyla ülkemizde düzenlenecek Dünya
Botanik EXPOsunun teması çocuk ve çiçek olarak belirlenmiştir. EXPO
2016 Antalyanın teması da dikkate alındığında,
23 Nisan Çocuk Bayramıyla bütünleştirilmesi önemli bir adım
olacaktır. Ayrıca, bölgenin doğal bitki müzesi olması
nedeniyle de önemli bir tanıtım organizasyonudur. Ancak, bu kadar
kısa sürede EXPO için gerekli çalışmaların -özellikle
üstyapı ve altyapı- bitirilmesinin zorluğu göz önünde
bulundurulmalıdır. Kent turizm potansiyeli, son yıllarda toplu
taşım sistemlerine dönük yatırımlar, havaalanının
varlığı ve teknolojik yatırımların
yeterliliği nedeniyle bir EXPO düzenleme potansiyeline sahiptir. Ancak,
3-7 milyon turistin EXPOyu altı ay içerisinde ziyaret edeceği
düşünüldüğünde, organizasyonun başarısı için bu
altyapının planlı ve bütüncül olarak yeniden düzenlenmesi ve
geliştirilmesi gerekmektedir. Turizm kenti adına Antalyada bir EXPO
düzenlenmesi önemlidir. Özellikle turizmin on iki aya yayılması ve
çeşitlendirilmesi açısından önemli bir organizasyondur. Kanunu
neden getirmiyorsunuz Sayın Bakan Hükûmet adına?
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Acar.
Sayın Dedeoğlu
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, halk şairi ve
yazar Abdurrahim Karakoçun vefatına ilişkin açıklaması
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Kahramanmaraşımızın
yetiştirdiği önemli şairlerimizden birisi de Abdurrahim
Karakoçtu, maalesef bugün kaybettik. Tüm Kahramanmaraşa ve Türk ulusuna
başsağlığı diliyorum, sevenlerine başsağlığı
diliyorum. En önemli şiirlerinden bir tanesi Mihribandı, yirmi dört
kıtaydı bu. Nur içinde yatsın diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Dedeoğlu.
Sayın Işık
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.-
Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/490) (S. Sayısı: 257) (Devam)
MUHARREM IŞIK (Erzincan)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, askeriyede çalışan
sivil memurların özlük haklarıyla ilgili bir
çalışmanız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Işık.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri;
sivil memurlarla ilgili, daha önce Milliyetçi Hareket Partisinden bir
milletvekili arkadaşımız da sivil memurların
sorunlarıyla ilgili dile getirmişti. Onlarla ilgili bir açıklama
yapmıştık ama bu konuda da size yazılı, geniş,
detaylı bir bilgi vermeyi isterim ki öyle eksik kalmasın.
Bir diğer husus, Balyoz
davasıyla ilgili. Sayın milletvekilimiz 300 tane sahte delil
olduğunu söyledi. Ne yapıyorsunuz?
REFİK ERYILMAZ (Hatay) 300 dedim
ama 1.500müş, 1.500 sahte delil
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Tamam, 500 olsun, 600 olsun, anladım.
Yani, bizden şu mu bekleniyor:
Görülmekte olan bir davanın içerisinde herhalde şunların da
sahteliğine benim karar vermem mi, Bakanlığın karar vermesi
mi bekleniyor?
REFİK ERYILMAZ (Hatay)
Hayır, benim dediğim, sahte
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Biz ne diyoruz? Yargıya intikal etmiş her konuda
Bakın,
Türk hâkimi, inanıyorum ki -300 müdür, 400 müdür, 500 müdür veya 200 müdür-
mutlaka sahte belgeler hangisiyse çıkaracak, o sahte belgelere isnat
edilerek birileri suçlanmışsa onlar hakkında da beraat
kararı verecektir. Ancak, eğer ki bir sahte belge yoksa, buna hâkim
karar verecek. Bakın ben de hukukçuyum, bir belgenin sahteliği veya
yanlışlığı bir bilirkişi incelemesine geçilir,
ondan sonra da teknik bilirkişi raporuna göre denir ki -hâkim karar verir-
Ya bu belge sahtedir, bu belge sahte değildir. Dolayısıyla da
REFİK ERYILMAZ (Hatay)
Artık bu hâkimlerden kimse adalet beklemiyor Sayın Bakanım.
Meclis araştırması niye yapmıyorsunuz? Bu kadar general, amiral mağdur olmuş
durumda.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Güzel kardeşim, bakın bu doğru değildir,
Biz hâkimlerden adalet beklemiyoruz. sözü doğru değildir. Belki
sadece bu kelimeyi kullanmanız açısından bir şey
söylemiş olursunuz ama hem Türk yargısına hem Türk milletine hem
Türk devletine büyük bir zarar vermiş olursunuz. Bu milletin, bu
insanların yargıya olan itimadını sarsmamak lazım. Özü
bu.
REFİK ERYILMAZ (Hatay) Kalmamış
zaten maalesef Sayın Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Tabii Antalya EXPOyla
ilgili soru vardı. Şehir ve devlet tiyatrolarının,
dediği gibi, şehir ve devlet tiyatrolarında işte Kültür ve
Turizm Bakanlığı istiyor ki şehir ve
Bakın, rekabetin
olmadığı yerde sanat gelişmez, rekabetin
olmadığı yerde spor da gelişmez. Dolayısıyla, hem
sporda hem de sanatta rekabetin olması lazım ancak ödenekli
tiyatrolarda bir rekabet söz konusu değildir. Herkes ister oyun
oynasın ister oyun oynamasın aynı ücreti alıyorsa, hangi
performansı gösteriyorsa göstersin aynı alıyorsa bu doğru
değildir. Dolayısıyla ne yapılması lazım? Bunun
yaygınlaştırılması, rekabete açık hâle
getirilmesi lazım ki sanatta da, sporda da en üst noktayı
yakalayalım. Dolayısıyla da
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Belediye sporlarda da oluyor efendim, belediye sporlar da
öyle.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) İşte, biz de onu söylüyoruz. Bakın, şimdi
Kasımpaşa durdu, işte Birinci Lige çıktı.
Dolayısıyla da iyi çalışan, gayret eden, çalışan
çıkar. Hem sanatta hem sporda rekabeti sağlamak gerekli diye
düşünüyorum.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Ankara Belediyesi el çekti, Ankaragücü düştü efendim bir
dakikada.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Sayın Başkanım, bir de şu hususta
açıklama yapmak istiyorum: Tabii, Sayın Başkanımız bir
açıklama yaptı, dedi ki: Birden fazla niye birlik oluyor? diye.
Tabii, öncelikle şunu söylemek isterim ki rehberler, kendi menfaatlerini
herkesten daha çok korurlar çünkü bu rehberler gerçekten okumuş,
aydın, hem dünyayı tanıyorlar hem Türkiyeyi tanıyorlar.
Kendi menfaatlerinin birlik içinde olduğunu görürlerse ikinci bir
birliğe de ihtiyaç duymazlar. Ancak bir şekilde kendi menfaatlerinin
birlik tarafından korunmadığı düşüncesinde iseler ve
görüşleri de mevcut birlik tarafından itibar görmüyor ve dile de
getirilmiyorsa, bunların da başka bir birlik kurmaları da
demokrasinin ve çok sesliliğin gereğidir. Her birliğin
üyelerinin haklarını daha iyi koruyabileceği fikri doğru
olsa birden fazla işçi sendikasına izin vermemek lazım, birden
fazla memur sendikası örgütlenmesine de izin vermemek lazım. Biz
şunu söylüyoruz: Rekabet iyidir, daha iyiyi yakalarız, kaliteyi
yakalarız; çok seslilik, demokrasi iyidir. Dolayısıyla kim kendi
temsil ettiği insanların ihtiyaçlarını ve
şikâyetlerini dile getirebiliyorsa muhakkak ki onlar da onları tercih
ederler diye düşünüyorum. Farklı fikirler ve görüşler
zenginliktir, hizmette de rekabeti getirir ve daha iyi hizmet
verebileceği, daha iyi imkân
sağlayacağını rehberlere düşünüyoruz.
Dolayısıyla bir sakınca yoktur diye düşünüyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın,
sisteme girmişsiniz, süremiz var daha.
Buyurunuz.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
8.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, halk şairi ve yazar
Abdurrahim Karakoçun vefatına ilişkin açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Tabii bugün lambada titreyen alev üşüdü. Bugün derin bir üzüntü içerisindeyiz. Kültür
dünyamızın önemli isimlerinden büyük bir dava adamı,
aynı zamanda fikir adamı, büyük
bir şair Abdurrahim Karakoçun vefatını üzüntüyle duyduk.
Kendisine Allahtan rahmet diliyoruz. Bütün Maraşın, bütün
milletimizin başı sağ olsun diyoruz. Allah mekânını
cennet eylesin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Sayın Aydın, biz de Allah
rahmet eylesin diyoruz, nur içinde yatsın.
Sayın Bostancı.
9.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, halk şairi ve
yazar Abdurrahim Karakoçun vefatına ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Teşekkür ediyorum.
Ben de büyük şair Abdurrahim
Karakoça Allahtan rahmet diliyorum, hepimizin başı sağ olsun.
Bilinen o meşhur türküsünde Sarı saçlarını deli gönlüme/
Bağlamışlar çözülmüyor mihriban/ Ayrılıktan zor
belleme ölümü/ Görmeyince sezilmiyor Mihriban. diyen şair öyle
anlaşılıyor ki vefatıyla ayrılığa son
vermiş. Mekânı cennet olsun.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Bostancı.
Sayın Öğüt, süremiz
kalmadı ama sizin sorunuz mu var? Çok kısa.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Ben de sadece Abdurrahim Karakoçu
BAŞKAN Ona süremiz yetiyor.
Buyurunuz.
10.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, halk şairi ve yazar
Abdurrahim Karakoçun vefatına ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Büyük şairler Nâzım Hikmet ve Ahmet Arifle
birlikte biz de Abdürrahim Karakoçun ailesine baş
sağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Aynı zamanda
kendisine de rahmet diliyoruz, ulusumuzun başı sağ olsun
diyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Öğüt.
Sayın Şandır, buyurunuz.
11.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, halk şairi ve yazar
Abdurrahim Karakoçun vefatına ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok
teşekkür ederim.
Efendim biz de Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak Türkçemizin, Türk şiirinin çok önemli bir şairini
kaybetmiş olmanın üzüntüsü içerisindeyiz. Mihriban öksüz kaldı
gerçekten.
Şair, düşünür, yazar Abdurrahim
Karakoça yüce Allahtan rahmetler diliyoruz; kederli ailesine, dostlarına
başsağlığı diliyoruz. Milletimizin başı
sağ olsun.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.-
Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/490) (S. Sayısı: 257) (Devam)
BAŞKAN - Madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Turist Rehberliği
Meslek Kanunu Tasarısının 2nci maddesinin b ve f
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
b) Birlik: Turist
rehberleri odaları birliğini,
f) Meslek
kuruluşları: Turist rehberleri odaları ve birliğini,
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan Yıldıray Sapan Sakine Öz
İstanbul Antalya Manisa
Ahmet İhsan Kalkavan İdris
Yıldız Doğan
Şafak
Samsun Ordu Niğde
Ali Serindağ
Gaziantep
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Serindağ. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, turizm gerçekten çok önemli. Turizm
sektörü ülkelerin kalkınması ve ilerlemesi açısından önemli
bir sektör. Hem ulusal hem uluslararası düzeyde ekonomi ve kalkınma
politikalarına destek olacak ileriye dönük bir turizm
politikasını oluşturmak, rekabet gücümüzü artırmak ve bu
şekilde ülke ekonomisini güçlendirmek çok önemli.
Turizm öyle önemli ki hem gelir artırıcı hem
istihdam yaratıcı hem de döviz girdisi sağlayıcı bir
sektördür. Bu nedenle biz üzerinde çok duruyoruz, aslında dünya üzerinde
duruyor. Mesela, örnek vermek gerekirse G 20 toplantısında
sürdürülebilir turizm bir konu olarak ele alınmış ve
tartışılmıştır.
Değerli milletvekilleri, Dünya Turizm Barometresi 2011 Raporuna göre
uluslararası turist sayısı 980 milyondur. Bizim bu pastadaki
payımız yüzde 3tür. Yüzde 3 Türkiye açısından kabul
edilebilir değildir, bunun mutlaka büyütülmesi ve en azından
kısa vadede yüzde 4e çıkarılması gerekmektedir.
Sayın Başkan, Sayın
Bakana bir soru yöneltmiştim, bu soruya verdiği cevap üzerine
aslında ben daha çok bu sözü alma ihtiyacı hissettim, şöyle: Zaten
Sayın Bakanın konuşmasında, cevabında belirttiği
potansiyel olmasaydı belki turizm planlaması o kadar önem arz
etmeyebilirdi. Gaziantep gerçekten sahip olduğu kültür
varlıkları itibarıyla çok önemli bir kenttir, aslında o
bölgenin tümü önemli bir bölgedir. O nedenle, biz Gaziantepte öncelikle bir
turizm master planının yapılmasını ve bu planın
büyütülerek havza düzeyinde ele alınmasını öneriyoruz. Bizim
düşüncemiz bu, bizim Gaziantepte görüştüğümüz tüm sivil toplum
örgütlerinin arzusu da bu. Biliyorsunuz Gaziantepte turizm derneğimiz
var, onun da arzusu bu, ticaret odasının arzusu da bu.
Sayın Bakan, biraz genel olarak
bir cevap verdiniz, tüm illerde master plan
hazırlandığını ifade ettiniz ama bu genel bir
ifadedir. Zannediyorum ki Gaziantep ve ait olduğu bölge içinde bir
planlama yaparsınız. Şimdi, siz de biliyorsunuz ki Gaziantep,
Gaziantepin tümü GAP içerisinde yer almamaktadır, belli bir bölümü yer
almaktadır.
Bir de Sayın Bakan
konuşmanızda şunu ifade ettiniz: Kaldı ki Antepin bir bakanı
var biliyorsunuz, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı.
Arkadaşlarım not verdiler, Sayın Bakanla da ortak bir
çalışma yürütülüyor. GAP İdaresinin de master planı var ki
ayrıyeten de ilave desteklenmektedir. demişsiniz. Şimdi
şöyle, biz Sayın Fatma Şahinin Bakan olmasından gurur
duyuyoruz, sevinç duyuyoruz, Fatma Şahinin başarılı
olmasını da temenni ediyoruz. Ancak Sayın Fatma Şahin,
sizin de belirttiğiniz gibi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ve
bizim gibi Gaziantep Milletvekili. Sayın Fatma Şahinin Gaziantepte
yapılan devlet işlerinden ne kadar haberdar olması gerekiyorsa,
daha doğrusu ne kadar haberdar edilmiş ise muhalefet
milletvekillerinin de o zaman bilgilendirilmesi lazım. Sayın Fatma
Şahin kendisi bir çaba gösterebilir, biz bunu destekleriz ancak Bakanlık
Sayın Şahinle turizm alanında bir planlama yapıyorsa, bir
turizm çalışması yapıyorsa muhalefet milletvekilleri olarak
bizim de o konuda haberdar olmamız ve gerekli katkıyı
sağlamamız lazım diye düşünüyorum.
Sözlerimin başında söylemeyi
unuttum, ben de Abdurrahim Karakoça rahmet diliyorum, yakınlarına
başsağlığı ve sabır diliyorum.
Sayın Bakanım, tekrar
söylüyorum, Gaziantep turizm açısından önemlidir, turizm önemli bir
sektördür, bu nedenle Gaziantepte ve Gaziantepin bulunduğu havzada bir
turizm master planının yapılması lazım, önemli bir
destinasyondur ve bu, hem Gaziantepin ekonomisine hem de Türkiye ekonomisine
katkı sağlayacaktır.
Teşekkür ediyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Serindağ.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Turist Rehberliği
Mesleğe
kabul
MADDE 3- (1) Turist rehberi unvanı mesleğe kabulle
kazanılır ve mesleğe kabul için aşağıdaki
koşullar aranır.
a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.
b) Başvuru tarihi itibarıyla onsekiz
yaşını doldurmuş olmak.
c) Üniversitelerin turist rehberliği bölümlerinin
önlisans, lisans veya yüksek lisans programlarından mezun olmak veya
üniversitelerin turist rehberliği bölümü dışındaki
diğer bölümlerinden en az lisans düzeyinde mezun olduktan sonra,
birliklerin ve Türkiye Seyahat Acentaları Birliğinin ortak önerileri
ve Bakanlığın onayıyla turizm sektörünün ihtiyaçları
da dikkate alınarak belirlenen dillerde, gerektiği hallerde
belirlenen bölgelerde, yönetmelikle kurs ve sınavlara ilişkin belirlenen
usul ve esaslar çerçevesinde Bakanlığın gözetimi ve denetimi
altında birlikler tarafından düzenlenen ülkesel veya bölgesel turist
rehberliği sertifika programını başarıyla tamamlamak.
ç) Birliklerin ve Türkiye Seyahat Acentaları
Birliğinin ortak önerileri ve Bakanlığın onayı ile
belirlenen yabancı dillerden birinde, Bakanlığın gözetim ve
denetimi altında yapacağı veya konusunda
uzmanlaşmış kamu kurum veya kuruluşlarına
yaptıracağı yabancı dil sınavında
başarılı olmak veya yönetmelikle belirlenen yabancı dil
yeterlik belgelerinden birine sahip olmak.
d) Birlikler tarafından Bakanlığın
gözetim ve denetimi altında düzenlenen uygulama gezisini tamamlamak ve
gezi sonunda yapılan sınavda başarılı olmak.
e) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten
işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis
cezasına ya da affa uğramış olsa bile Devletin
güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar,
Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya
kaçakçılık suçlarından; bu Kanuna veya 21/7/1983 tarihli ve 2863
sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa
muhalefetten mahkûm olmamak.
f) Daha önce meslekten çıkarılmamış
olmak.
(2) Mesleğe kabul başvurusu Bakanlığa
yapılır. Bakanlık, otuz gün içinde gerekli incelemeleri yapar,
başvuruyu kabul ettiği takdirde ruhsatnameyi düzenler, başvuruyu
reddettiği hallerde ret kararını gerekçesi ile birlikte
başvuru sahibine bildirir.
(3)Mesleğe kabul koşullarını
taşımamalarına rağmen mesleğe kabul edilmiş
olanlar, mesleğe kabulü engelleyen bir suçtan hüküm giyenler ile
mesleğe engel hali ortaya çıkanlar Bakanlık kararı ile
meslekten çıkarılır.
BAŞKAN Soru-cevap bölümünde
sisteme bir milletvekilimiz girmiş.
Buyurunuz Sayın Eryılmaz.
REFİK ERYILMAZ (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bugün,
Türkiye'nin hemen hemen her yerinde hazine arazilerinin
vatandaşlarımıza satışı mümkün iken, Hatayda
vatandaşlarımız bu imkândan mahrum
bırakılmıştır.
Bir taraftan yıllardır bu
toprakları ekip biçen, bakımını yapan,
ağaçlandıran ve çoğunda da inşaat yapan bu
vatandaşlarımıza hazine arazilerinin
satışını yasaklayıp, öbür taraftan, yabancılara
mülk satışına imkân tanıyan yasaların
çıkarılması vatandaşlarımıza yapılan bir
haksızlık değil midir? Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsunuz?
Hatayda hazine arazilerinin
vatandaşlarımıza satışını yasaklayan,
engelleyen mevzuatı değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Eryılmaz.
Sayın Özcan
TANJU ÖZCAN (Bolu) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Bolunun
Dörtdivan ilçesi Ankaraya çok yakın. 2003 yılında 24 orman
işletme müdürlüğüyle birlikte Dörtdivan Orman İşletme
Müdürlüğümüz de kapandı. 2006da Danıştayın bu
işlemi iptal etmesine rağmen -13 orman işletme müdürlüğü
açıldı- Dörtdivan Orman İşletme Müdürlüğü mahkeme
kararına rağmen sadece Bakanın keyfî tavrı yüzünden
açılamıyor.
Bu durumun nasıl
düzeltileceği konusunda bir fikriniz var mı; bunu sormak istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Özcan.
Sayın Acar, buyurunuz.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, biraz önce,
2016 EXPO ile ilgili sorularıma cevap alamadım. Kısaca bir
açıklama daha yapmak istiyorum: Bu EXPO ile ilgili planlanan süreç hem
Antalya hem de hinterlandında, çevresinde yer alan Isparta ve Burduru son
derece olumlu şekilde etkileyecektir. Antalya ve bu bölgelerde var olan
doğa, ekoloji içerikli turizm büyük bir ivme kazanacaktır.
Yaşanacak bu süreç çerçevesinde bölgede özellikle sosyal ve ekolojik
anlamda önemli değişimler yaşanacaktır.
Botanik temalı EXPO 2016nın
Antalyada 100 hektarlık bir alan üzerinde kurulması ve 100
dolayında ülkeyle, 40a yakın çok uluslu büyük firmanın
katılması ve altı ay sürecek EXPO sırasında 8-10 milyon
kişinin Antalyayı ziyaret etmesi beklenmektedir.
Ayrıca, Uluslararası Bahçe
Bitkileri Üreticileri Birliğinin 60 üyesinin katılacağı
2012 yılındaki kongresi de Antalyada yapılacaktır.
Altı aylık süreçte en az 20
bin sosyal, kültürel etkinlik yapılması planlanmaktadır. Antalya
2016 EXPOsunu düzenlemek için çalışmalar sadece Antalya kentine
odaklanmamalıdır. EXPOnun özellikle bölgeye ve ülkeye
yayılması için 2016 yılından önce ülkesel ve bölgesel
ulaşım altyapı çalışmalarının,
Antalya-Ankara hızlı tren, kara yolu ulaşımları ve
havaalanı iyileştirmeleri lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Bunların
bitirilmesi için de kanun çıkması lazım.
Sayın Bakanım, iki defa
söyledim; bu kanun niye çıkmıyor, niye çıkarılmıyor?
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Acar.
Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan -konuşmamda
da söyledim ama Müsteşar Bey de buradayken- şimdi, Akdeniz
Bölgesinde bu yaylacılık özellikle son yıllarda çok
yaygınlaşıyor. Evet, oraya söylüyorum yani bilgi alırsanız
diye. Şimdi, bu kadar yaygınlaşıyor ve gelişigüzel bir
yapılanma var. Bizim kendi bölgemizde, Adanada, Pozantıdan
Karaisalıya, Aladağdan Feke, Saimbeyli, Tufanbeyliye kadar bütün
ilçelerimizde yoğun bir yaylacılık var. Şimdi, bu
yaylacılıkla ilgili, yayla turizmiyle ilgili -bu bir gerçek- hiçbir
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz, bir plan
geliştiriyor musunuz; bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Yılmaz.
Sayın Özcan
TANJU ÖZCAN (Bolu) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bolunun Göynük ilçesinin Örencik ve
Çubuk köylerinde, yaklaşık bir yıldır, sinir sisteminin
iflas etmesi sonucu hayvanların felç olması, büyükbaş ve
küçükbaş hayvanların felç olması sebebiyle çok sayıda
hayvan ölümü meydana gelmektedir. Hatta bu ölümler sebebiyle neredeyse o
köylerde hayvan dahi kalmadı. Sayın Bakanımız da orada
oturuyor, konuyu biliyorlar. Bu konuda yapılan yüzeysel inceleme
sonucunda, o bölgede çok çok uzun yıllardır var olan bir ota
bağladılar bunu ancak buna Tarım Bakanlığı
yetkilileri dahi inanmıyor, bırakın köylüleri. O bölgede, Göynük
Çubuk Gölü üzerinde bulunan Turkcelle ait vericiden
kaynaklandığı yönünde, bölge halkında yaygın bir
kanaat var. En azından bu endişeyi giderebilmek için, bu vericinin
bir ay süreyle faaliyetinin durdurulması konusunda bir
çalışmanız olabilir mi?
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Özcan.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Öncelikle, Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
cevabını veremediğimiz, tabii, doğrudan, hem Kültür ve Turizm
Bakanlığıyla da ilgili değil, Millî Savunma
Bakanlığıyla da ilgili değil, birçokları mesela, Orman
ve Su İşleri Bakanlığıyla, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığıyla ve Tarım Bakanlığıyla ilgili
konular var. Dolayısıyla onlara yazılı iletilecek.
Ancak, Antalyadaki EXPOyla, 2016yla
ilgili kanun tasarısı Bakanlar Kurulunda şu anda, imzaya
açıldı. Dolayısıyla, Tarım Bakanımızın
notu yani sağlam yerden, doğru yerden geliyor. İnşallah en
kısa zamanda bu çıkar.
Bir başka, vericilerle ilgili
Yani, çok kesin bir, hiçbir bilimsel çalışmayla bir cep telefonu
vericisinin sağlığa zarar verdiği veya ne kadar
verdiği bir bilimsel çalışmayla ispatlanmış
değil. Kişiler kesinlikle -biraz da bilimsel dayanağı
olmadan- korkularıyla yönetilmekte ve onlara göre tepki vermekte diye
düşünüyorum. Ancak bildiğim kesin bir husus var ki, en büyük tehlike
varsa televizyondadır, lütfen televizyonlardan uzak kalın. En büyük
tehlike bilgisayarlardadır, en büyük tehlike bu cep
telefonlarındadır. Eğer bu cep telefonlarını yirmi
dört saat elinizden düşürmüyorsanız, her gittiğiniz yerdeyse,
bilin ki en büyük tehlikedir, diğerinden 10 bin kat, 3 bin kat çok daha
fazla tehlikelidir.
Bir de, tek başına orada vericinin olması,
kesinlikle bir radyasyon tehlikesi de oluşturmamaktadır. Tehlike ne
zaman başlamaktadır? Eğer varsa konuşmaya
başladıktan sonra. Bilin ki bu vericilerin, şehir merkezlerinden
daha dışarıya taşındıkları zaman, o zaman
daha fazla yüksek frekanslı gelmesi gerektiğinden zararı daha da
artmaktadır. Ancak işte, bir şekilde, yani bazen algı
gerçeğin önüne geçer, maalesef burada da bu algılama gerçeğin
önünde olduğundan hem şehrin dışına
çıkarılması hem de acaba bu olayda olduğu gibi Bir
aylık çalışması durdurulursa bir şey olur mu? diye
bir şey var ki - teknik bir zararı- bunu bilerek söylüyorum, daha
önce Ulaştırma Bakanlığı yapmış ve
Ulaştırma Müsteşarlığında da bulunmuş bir
arkadaşınız olarak söylüyorum ki bilimsel raporlara lütfen
itibar edelim. Bizim bir inancımız var, İlimden gidilmeyen
yolun sonu karanlıktır. diye, buna kesinlikle inanıyorum.
Herkesten de istirhamın, lütfen bilimsel raporlara itibar edelim.
Bir başka husus, yine Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına aktaracağım soru ve ondan
aldığımızda aynen ileteceğiz. Yabancılara mülk
satışının yapıldığı bir dönemde hazine
arazilerinin kendi vatandaşlarımıza satışına
engel çıkarılması doğru mudur? Kesinlikle doğru
değildir. Bu ülkenin vatandaşı, en doğusundan en
batısına kadar, bu ülkede İstanbuldaki hangi hakka sahipse
Hakkârideki de o hakka sahip, Hataydaki hangi hakka sahipse Artvindeki de o
hakka sahip. Dolayısıyla, bunu da Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına ileteceğim.
Bir başka şey: Orman İşletme Bolu
Dörtdivanda mahkeme kararıyla kapatıldı, hâlâ
açılamıyor veya mahkeme kararına rağmen
açılamıyor. Mahkeme kararlarına saygı gerekir, hukuk düzeni
bunu gerektirir, hukuka saygı bunu gerektirir. Biraz önce bir
arkadaşımız söyledi yani bizim hâkimlere, bizim mahkemeye
güvenmemiz lazım. Yasama, yürütme, yargı, devleti oluşturan üç
organdan biri, eğer bu ayağı çekerseniz bu devlet ayakta kalmaz.
Yani dolayısıyla
TANJU ÖZCAN (Bolu) Mahkeme
kararına rağmen Bakan
MİLLİ SAVUNMA BAKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Eğer Bakan Bey böyle bir şey
yapmışsa doğru yapmamıştır ama biz biliyoruz ki
hukuka saygı noktasında bizim Bakanlar Kurulumuz en saygılı
Bakanlar Kuruludur. Mahkeme kararlarını mutlaka yerine getirir,
getirmeyenlerin hem cezai sorumluluğu var hem manevi sorumluluğu var
yani manevi tazminat ödemekle yükümlü olursunuz. Dolayısıyla da bununla
ilgili de Orman ve Su İşleri Bakanına söyleyerek, doğru
bilgi hangisidir, size verilmesini temin edeceğim.
Yine, dediği gibi, Antalyadaki
EXPOyla ilgili ulaşım altyapılarının
yapılması lazım. Sayın Vekilim, siz de biliyorsunuz ki şu
an Antalyadaki havaalanı Türkiyede bir benzeri olmayan havaalanı
-bunu bilerek söylüyorum- aynı anda iki uçağın ineceği,
aynı anda iki uçağın kalkabileceği bir havaalanı.
Türkiyede işte İstanbul Yeşilköy deyin, Sabiha Gökçen deyin,
ister GAP Havaalanı deyin, hangisini derseniz deyin böyle bir
havaalanına şey
Dolayısıyla yani Antalyada ikinci bir
havaalanına ihtiyaç yok. Antalyanın, Merkez için söylüyorum, ancak
Gazipaşa -veya dediği gibi, Kaşın öbür tarafı ki
Kaştaki de, Fethiye yöresi de Dalaman Havaalanından
faydalanır- civarı hariç yeni bir havaalanına ihtiyaç yoktur.
Gazipaşa Havaalanına küçük uçakların inebilmesi de mümkündür.
Zaten ulaşım altyapısının da yapılması
gerekli. Allah için biz Binali Beyin çok iyi çalıştığını
düşünüyoruz. Kaldı ki bunu Sayın MHP Genel Başkanı da
söyledi seçim döneminde yani arşivlere bakarız, dedi; Kılıçdaroğlu
da söyledi, bir hakkı teslim etmek açısından, her yere
gittiğinizde bir bakın
Bir başka ülkeden, Amerikadan
geldiğimde bile baktığımda bizim ülkenin yollarına
Ya, bu yolu yapanlardan Allah razı olsun. diyoruz. Dolayısıyla
da sadece Antalyanın değil, Türkiye'nin dört bir tarafının
da altyapıları bu dönemde yapılıyor, daha da
yapılacaktır. Her şey bitmiş midir? Güllük gülistanlık
demiyorum, az zamanda çok şey yaptık; önümüzde daha zaman var,
yapmamız gereken de çok şey var.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Demir yolu için
söylüyorum.
MİLLİ SAVUNMA BAKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Demir yolu, doğrudur, demir yolunun da
projeleri çiziliyor, onu da yine bilerek söylüyorum. İnşallah diyoruz
ki, Türkiye'nin hangi noktasında olursa olsun
Ama ne zaman olur
bilmiyoruz, kaynak ayırırsanız yaparsınız,
inşallah -bu İspanyada da öyledir- bir saatlik bir ulaşım
mesafesiyle bir hızlı tren istasyonuna ulaşabilmeniz lazım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Bakan.
3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
Mesleğin icrası, odaya üyelik
ve meslek sicilleri
MADDE 4- (1) Meslek, bu maddede
belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde serbest meslek şeklinde veya
22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi
olarak icra edilebilir.
(2) Turist rehberlerinin yerleşim
yerinin bulunduğu ilde kurulmuş odalardan birine, yerleşim yeri
olan ilde oda kurulmamışsa en yakın ilde kurulmuş odalardan
birine üye olmaları zorunludur. Hangi odaların hangi illerdeki turist
rehberlerini üye olarak kaydedebilecekleri Bakanlıkça belirlenir. Turist
rehberleri birden fazla odaya üye olamaz. Turist rehberlerinin oda
üyeliğine kabulü için mesleğe kabul edilerek ruhsatname almış
ve mesleğe kabul koşullarını kaybetmemiş olmaları
gerekir.
(3) Eylemli ve eylemsiz turist
rehberlerinin ad, soyad ve sicil numaraları ilgili birliğin resmi
internet sitesinde yayınlanır. Meslek sadece eylemli turist
rehberleri tarafından icra edilebilir. Eylemli turist rehberi olabilmek
için bir yıl süreyle geçerli olan çalışma kartının
alınması zorunludur. Odaya üyelik koşullarını
kaybetmiş veya odaya karşı yükümlülüklerini yerine
getirmemiş olanlara çalışma kartı verilmez.
Çalışma kartı almayan veya eylemsiz turist rehberi olarak kalmak
üzere yazılı beyanda bulunan turist rehberleri eylemsiz turist
rehberi olarak sicile işlenir. Eylemsiz turist rehberleri, meslek
kuruluşları organlarının seçimlerinde oy kullanamaz ve bu
organlarda görev alamazlar. Aralıksız sekiz yıl süreyle eylemsiz
turist rehberi olarak kalanların eylemli turist rehberi olabilmeleri için,
Bakanlık tarafından yapılan sınava katılarak
başarılı olmaları gerekir.
(4) Eylemli turist rehberlerinin
ödeyecekleri aidat, onaltı yaşını doldurmuş olanlar
için belirlenen aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde
yirmisinden fazla olamaz. Eylemsiz turist rehberleri, eylemli turist
rehberlerinin ödediği aidatın beşte biri oranında aidat
öder. Turist rehberleri ilgili birlik tarafından yıllık olarak
belirlenen oda aidatını iki eşit taksit halinde üyesi
bulundukları odaya öderler. Süresi içinde ödenmeyen aidatlar kanuni faizi
ile birlikte genel hükümlere göre tahsil edilir. İstisnasız tüm aidat
alınmayacak haller, Birlik tarafından belirlenir.
(5) Meslek sadece çalışma
kartında belirtilen yabancı dillerde veya yönetmeliğin izin
verdiği hallerde Türkçe olarak hukuka ve meslek etik ilkelerine uygun
olarak icra edilir. Turist rehberleri mesleki onur ve itibarla bağdaşmayan
herhangi bir faaliyet veya eylemde bulunamazlar. Mesleğin icrasında
Türkiyenin kültür, turizm, tarih, çevre, doğa, sosyal ve benzeri
değerlerinin ve varlıklarının, Bakanlığın
kültür ve turizm politikaları doğrultusunda
tanıtılması esastır. Meslek etik ilkeleri yönetmelikle
belirlenir.
(6) Turist rehberleri, tur, paket tur,
ulaşım veya konaklama gibi seyahat acentalığı
faaliyeti kapsamına giren hizmetleri vermemek koşuluyla yalnızca
turist rehberliği hizmeti sunabilir ve mesleğe ilişkin nitelik
ve özelliklerini göstermek üzere yönetmelikle belirlenen usul ve esaslar
çerçevesinde reklam ve tanıtım yapabilir.
(7) Meslek sicilleri, odalar
tarafından tutulur ve sicil işlemleri gecikmeksizin ilgili
birliğe bildirilir. Birlik veri tabanı oluşturur ve bu veri
tabanını Bakanlığın kullanımına sunar.
BAŞKAN 4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde
kabul edilmiştir.
5inci maddeyi okutuyorum:
Disiplin cezaları ve soruşturma usulü
MADDE 5- (1) Mesleğini bu Kanun hükümlerine
uygun olarak icra etmeyen ve meslek kuralları ile etik ilkelerine uymayan
turist rehberleri hakkında aşağıdaki disiplin cezaları
uygulanır.
a) Uyarma cezası; mesleğin
icrasında daha dikkatli davranması gerektiğinin turist rehberine
yazılı olarak bildirilmesidir. Uyarma cezası
aşağıdaki hallerde verilir.
1) Meslek icra edilirken çalışma
kartının veya turist rehberliği sözleşmesinin
bulundurulmaması.
2) Meslek icra edilirken çalışma
kartının görünür şekilde taşınmaması.
b) Kınama cezası; mesleğini icra
ederken kusurlu davrandığının turist rehberine
yazılı olarak bildirilmesidir. Kınama cezası
aşağıdaki hallerde verilir.
1) Tüketicinin yanıltılması
suretiyle iş alınması.
2) Fiilin niteliği ve sonuçları
itibarıyla daha ağır bir disiplin cezasını
gerektirmediği hallerde işin taahhüde aykırı olarak ifa
edilmesi.
3) Meslek etik ilkelerine aykırı
davranılması.
4) Turist rehberliği sözleşmesi
yapmadan veya taban ücretin altında çalışılması.
5) Uyarma cezasının
uygulandığı tarihten itibaren altı ay içinde ikinci kez
uyarma cezası gerektiren bir fiilin işlenmesi.
c) Meslekten geçici men cezası; turist
rehberinin mesleği icra etmesinin bir aydan bir yıla kadar
yasaklanmasıdır. Meslekten geçici men cezası
aşağıdaki hallerde verilir.
1) 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı
Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun 30
uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere
haklı veya zorunlu bir neden olmaksızın turun süre ve
güzergahının değiştirilmesi.
2) Yetkililerce yapılan denetimlerde bilgi
vermekten kaçınılması.
3) Gerçeğin gizlenmesi, yalan veya eksik
bilgi verilmesi.
4) Turist gruplarına veya turistik
kuruluşlara kasıtlı olarak zarar verilmesi.
5) Turizm meslek kuruluşlarına,
yöneticilerine, çalışanlarına veya mesleğe karşı
güven ve itibarı zedeleyecek veya turizme zarar verecek nitelikte
haksız söz ve davranışlarda veya seyahat
acentalığı niteliğinde faaliyette bulunulması.
6) Kanuni istisnalar saklı olmak üzere,
mesleğin çalışma kartı alınmadan veya
çalışma kartında belirtilen dil veya diller
dışında icra edilmesi.
7) Bölgesel turist rehberlerinin, bölgesi
dışında turist rehberliği faaliyetinde bulunması.
8) Seçimlerin bu Kanuna ve bu Kanun
uyarınca belirlenen kurallara uygun şekilde
yapılmasının engellenmesi.
9) Aynı yıl içinde iki kez kınama
cezası alınması.
ç) Meslekten çıkarma cezası;
ruhsatnamesinin geri alınarak turist rehberi unvanının
kaldırılması ve turist rehberinin oda üyeliğinden
silinmesidir. Meslekten çıkarma cezası aşağıdaki
hallerde verilir.
1) Ülke yararına ve milli onura
aykırı hareket, söz ve davranışlarda bulunulması.
2) İki kez seyahat
acentalığı niteliğinde faaliyette bulunulması.
3) Turist rehberi unvanı, ruhsatname veya
çalışma kartı kullanılarak suç işlendiğinin veya
işlenmesine yardım edildiğinin mahkeme kararıyla tespit
edilmesi.
4) Mesleğe ilişkin iş ve
işlemlerde sahte belge kullanılması veya yalan beyanda
bulunulması.
5) Meslekten geçici men cezası uygulanan
ilk fiilin işlendiği tarihten itibaren beş yıl içinde
toplamı iki yılı aşacak şekilde meslekten geçici men
cezası gerektiren fiillerin işlenmesi.
6) Kanuni istisnalar saklı olmak üzere,
çalışma kartı almadan turist rehberliği hizmeti
sunulduğunun iki kez tespit edilmesi.
(2) Meslekten geçici men veya çıkarma
cezası alanlara ilişkin bilgiler ilgili birlik tarafından
gecikmeksizin Türkiye Seyahat Acentaları Birliğine bildirilir.
(3) Uyarma ve kınama cezasını
gerektiren hallerde üye olunan odanın yönetim kurulu; meslekten geçici men
ve meslekten çıkarma cezasını gerektiren haller ile oda ve
birlik organlarının üyelerinin fiillerinde ise ilgili birlik yönetim
kurulu tarafından resen veya oda yönetim kurulunun başvurusu üzerine
ilgili birlik disiplin kurulu tarafından disiplin soruşturması
başlatılır. Fiilin ilgili birliğe bildirilmesinden itibaren
bir yıl içinde disiplin soruşturması sonuçlandırılır.
Disiplin soruşturmasına ilişkin diğer usul ve esaslar
yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN
Soru-cevap var, sisteme girmiş sayın milletvekilleri.
Sayın
Eryılmaz, buyurunuz.
REFİK
ERYILMAZ (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, yabancılara mülk satışına imkân tanıyan
yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte Antalyanın Kadriye,
Belek, Boğazkent gibi turizm beldelerinde devlete ait on binlerce arazinin
apar topar parsellendiği ve yabancılara satılmak üzere
hazırlıklar yapıldığı yönünde ciddi iddialar
dolaşmaktadır. Böyle bir çalışmanın
yapıldığı doğru mudur?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eryılmaz.
Sayın
Keskin
ADNAN
KESKİN (Denizli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, bu yıl Denizlinin Buldan ilçesinde dolu yağışı
nedeniyle üzüm bağları çok ciddi bir şekilde zarar gördü. Çal,
Güney ve Bekilli ilçelerinde ise soğuk nedeniyle, bu sene eksi 27 derece
düzeylerinde gelişen soğuk nedeniyle üzüm bağları,
asmaları kurudu. Bu konuda il tarım müdürlüğü gerekli
çalışmaları yaparak hazırladığı raporu
Bakanlığınıza intikal ettirdi. Ben de bir soru önergesi
verdim. Bugüne kadar soru önergesine cevap verilmedi. Bu konuda Bakanlıkça
yürütülen bir çalışma var mıdır, varsa hangi düzeydedir?
Zarar gören çiftçilere herhangi bir yardım yapılacak mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Keskin.
Sayın
Yılmaz
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorumun
cevabını bir türlü alamıyorum. Şimdi bu yayla turizmi
Özellikle Tekirde, Pozantıdan başlayarak Fındıklı,
Alpu, Hamidiye, Dağdibi, Aşçıbekirliye kadar,
Kızıldağ, Horzuma kadar çok yoğun bir nüfus
yaşıyor yazın buralarda. Bunlarla ilgili, yayla turizmiyle
ilgili, bu potansiyellerle ilgili bir çalışmanız olacak mı?
İkinci
bir sorum: Özellikle bahar ve yaz mevsiminde bu belediyelerimiz kültürel
etkinlikler düzenliyor. Geçmiş yıllarda buraya destek veriyordunuz.
Geçenlerde Pozantı Belediyemize verilmedi ve
kaldırıldığı söylendi. Burada bir iktidar-muhalefet
ayrımı yapılıyor mu?
Üçüncü
bir sorum da: Bizim Akçatekir beldemiz var. Burasının nüfusu
kışın 2-3 binken yazın 250 binlere varıyor, yani
tamamen turizm, yayla turizmi. Bu gelen parayla bunun altından kalkılması
mümkün değil. Bununla ilgili bir çözüm öneriniz veya bir
katkınız olabilir mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Yılmaz.
Sayın Demir
NURETTİN DEMİR (Muğla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Bodrum Yarımadasındaki
belediyelerin beldelerdeki iç yolları maalesef bir türlü düzeltilemiyor,
yapılamıyor, çukurlar var, yollar maalesef turizm mevsimine uygun
değil. Turizm mevsiminin başladığı bu dönemde bu
konuda İller Bankasının özellikle bir destek
çalışması var mıdır?
Bodrum Yarımadasında çöp ve
katı atık sorunu bürokratik nedenlerle dört senedir çözülememektedir.
Turizm mevsiminin başladığı bugünlerde Bodrum atık
toplama alanındaki yeni yangınlar ve çamur deresinin denetimi konusu
gündemde yerini alacaktır. Bakanlık olarak bu konuda neler
yapıyorsunuz, yapacaksınız?
Bodrum Gökova Körfezinde mavi
yolculuğa gelen yaklaşık 1.500 tekneyle ilgili olarak katı
atık, sintine toplanması konusunda bir çalışmanız var
mıdır? Bodrum Yarımadasında bulunan sıvı
atık arıtma tesislerinin büyük bölümü tam kapasiteyle
çalıştırılmamaktadır. Bu nedenle deniz kirliliği
artmaktadır. Bu arıtma tesislerinin denetimleri konusunda ne
yapmayı düşünüyorsunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Demir.
Buyurunuz Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Eryılmazın
söylediği bu 2/Byle ilgili özellikle yabancılara mülk
satışı konusunda, aslında sorunun cevabını kendisi
verdi Sayın Milletvekilimiz, söylentiler olduğunu söyledi. Bizim
tabii söylentilerle ilgili olarak herhangi bir şey, bir değerlendirme
yapmamız söz konusu değil. Neticede bunların adı söylenti.
REFİK ERYILMAZ (Hatay) Bir
çalışma var mı Sayın Bakan?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Çalışma, yasada belirlenen
hususlarla ilgili, ne ise çalışma o, onunla ilgili
yapılıyor. Bu da zaten kamuoyunun bilgisi dâhilinde.
Sayın Keskinin Buldanda dolu
yağışıyla ilgili olarak sorduğu suale gelince: Malum,
dolu zararı 1 Haziran 2006 tarihinden bu yana sigorta kapsamında ve
tarım sigortası yaptıran üreticilerimize de 2006dan bu yana son
altı yıl içerisinde sigorta poliçe bedelinin yarısını
da biz destek olarak ödüyoruz yani bağını veya bahçesini
vatandaş eğer, diyelim, 500 liraya sigortalıyorsa bunun 250
lirasını biz karşılıksız, hibe olarak kendisine
ödüyoruz. Bu şekilde sigorta poliçe sayısı da her gün
artıyor ve dolu bu konuda en önemli, başından beri desteklenen
riskler kapsamında; tabii, dolu gibi diğer afetler de, don, vesaire
de. Burada da tabii, dolu yağışı ile ilgili, sigorta
kapsamında bulunmasını biz önemsiyoruz. Bu nedenle hasar
tespitleri geldiğinde, geldikten sonra, bununla ilgili, bunun
dışında yapılabilecek başkaca bir husus, örneğin
2090 sayılı Yasa kapsamında yapılabilecek bir şey
varsa, o kapsama giriyorsa onlar zaten ayrıca değerlendiriliyor. Onu
Sayın Vekilimizin bilgisine arz etmek istiyorum.
Sayın Demirin ve Sayın
Yılmazın soruları, yayla turizmiyle ilgili olarak bahsedilen
husus, özellikle Adanada: Tabii, özellikle meralarla ilgili bir turizm
alanı hâline getirilebilmesi için burada bir ot bedeli meralarla ilgili
Bu kaldırıldı.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Mera
değil Sayın Bakan, ne merası; bunlar mera değil ki.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Yaylayla ilgili ama aynı
şey.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Yaylayla mera farklı, yaylayla merayı birbirine
karıştırmamak lazım.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Mera olarak kullanılıyor.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Hayır, hiç alakası yok.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Evet, evet, mera olarak
kullanılıyor.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Yaylanın merayla ne alakası var Sayın Bakan, yanlış
bilgi veriyorsunuz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) E, siz soru sordunuz, biz de cevap
veriyoruz.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Ama
yanlış bilgi vermeyin, yani bilmiyorsanız Adana vekillerine
sorun.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Yanlış bilgi değil,
siz eğer cevabı zaten biliyorduysanız niye sordunuz? Siz bir
soru sordunuz, ben size cevap veriyorum, beğenirsiniz beğenmezsiniz o
sizin takdiriniz, o ayrı bir şey.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Doğru bilgilendirin Genel Kurulu. Merayla yaylanın ne alakası
var?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Verdiğimiz bilgi doğru.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Kel
alaka bir cevap!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Burada, turizmin
çeşitlendirilmesi ve tüm yıla yayılması konusunda, yayla
turizmi dâhil olmak üzere, bu konuda çalışmalar
Bakanlığımız tarafından devam ediyor. Ayrıca bu
konuyla ilgili de, özellikle o bölgeyle ilgili olarak da,
ayrıntılı bir şekilde yazılı olarak da size cevap
verilecektir.
Bodrum Yarımadasında
özellikle turizm bölgesinin açılması buradaki yollarla ilgili olarak
da: Tabii, burada, her kuruluşun kendi görev sahasında yapması
gereken faaliyetler var; özellikle belediye hudutları dâhilindeki yerlerle
ilgili belediyelerin yapması
Ara yolları da zaten bu konuyla ilgili
kendi çalışmasını, kendi programı çerçevesinde
programlanan faaliyetlerde yapıyor. Özel birtakım durumlarla ilgili
de, zaman zaman, proje karşılığında Kültür ve Turizm
Bakanlığına müracaat edildiğinde Kültür ve Turizm
Bakanlığı da bu konuyla ilgili gerekli destekleri
sağlıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Biraz daha süremiz var.
Sayın Keskin, buyurunuz.
ADNAN KESKİN (Denizli)
Sayın Başkanım, Sayın Bakanım herhâlde benim sorumun
ikinci bölümünü kavrayamadı. Ben, yalnız Buldanla ilgili değil,
-Çal, Bekilli- güneydeki üzüm bağlarının asmalarının
kurumasıyla ilgili de bir soru yöneltmiştim. TARSİMi ben de
biliyorum ama bu bağların asmalarını TARSİM maalesef
kapsamamaktadır, ağaçlara TARSİM kapsamında sigorta
yapılması söz konusu değildir. Bu üç ilçede 9 bin tane
üreticinin üzüm asmaları tamamıyla kurumuştur, bunların sökülüp
yerine yenilerinin dikilmesi gerekmektedir. Çok ciddi boyutta bir zarar söz
konusudur. Bu konuda tarım il müdürlüğünün raporu vardır.
Sanırım, Sayın Bakanımız, herhâlde bu konuda bilgi
sahibi değil. O nedenle, eğer bilgi sahibiyse en azından bu
konuda Tarım Bakanlığının bir girişimi var
mıdır?
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Keskin.
Buyurunuz Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, Sayın
Vekilimiz tabii, doluyla ilgili, özellikle Buldandaki hususu söyledi. Tabii,
diğer, örneğin soğuk algınlığıyla,
soğuk vurmasıyla, donla vesaireyle ilgili oluşan hasarların
hepsi, sonuç itibarıyla bir raporla Bakanlığa gelir ve orada
gerek 2090 sayılı
Demin onu aslında söyledim, siz herhâlde
orayı kaçırdınız, ben dedim ki: Doluyla ilgili olan hususlarda
sigorta kapsamında olanlar sigortayla ilgili, bunun
dışında, 2090 sayılı Kanun çerçevesindeki bir uygulama
varsa onunla ilgili olarak da raporlar geldiğinde ona göre onunla ilgili
işlem yapılır. Bu söylediğiniz, yani eğer bağ,
asma çubukları, bu değişir, yerine başka bir şey
ekilecek, dikilecekse, aynı şekilde bizim Bakanlık olarak
yapabileceğimiz bir yardım veya bunun dışında
Teknik
yardım olarak elbette biz her zaman veririz de ama bir destek ödemesi
şeklinde, bunun, tabii, yazılı mevzuat içerisinde olabilecek bir
şey olması lazım. O kapsam içerisindeyse değerlendirme ona
göre yapılır, eğer değilse zaten o konuda biz
vatandaşlara, çiftçilere de gerekli açıklamaları yaparız.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Bakan.
5inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi okutuyorum:
Turist rehberi ücretleri
MADDE 6- (1) Taban ücret tarifesi, birlikler ile
Türkiye Seyahat Acentaları Birliğinin görüşleri alınarak
Bakanlık tarafından net ücret üzerinden belirlenir ve her yıl
4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci
maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme
oranından az olmamak kaydıyla artırılarak en geç
aralık ayında, izleyen takvim yılının başından
itibaren yürürlüğe girmek üzere Bakanlık tarafından ilan edilir.
(2) Turist rehberleri, taban ücret tarifesinde
belirlenen ücretin altında turist rehberliği hizmeti sunamazlar.
Taban ücret altında çalışılabilecek sosyal ve kamusal
nitelikli turist rehberliği hizmetleri yönetmelikle belirlenir.
(3) Turist rehberlerinin tur için belirlenen
ücreti ihtiva eden yazılı turist rehberliği sözleşmesi
yapmaları zorunludur. Haklı nedenlerin bulunduğu hallerde ve
daha sonra yazılı olarak düzenlenmek kaydıyla e-posta, faks,
telefon mesajı ve benzeri yollarla sözleşme yapılabilir.
(4) Tur için yazılı sözleşme
yapmayan veya taban ücretin altında ücret ile çalışan turist
rehberi, ilgili birlik tarafından her bir fiil için ayrı ayrı
olmak, birlik bütçesine gelir kaydedilmek ve üç günlük taban ücretinden az
olmamak üzere turun toplam süresine karşılık gelen taban ücret
kadar idari para cezasıyla cezalandırılır.
BAŞKAN Soru-cevap işlemi
için sisteme giren sayın milletvekillerimiz var.
Sayın Öğüt, buyurunuz.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çankırı ili Orta ilçesinde,
diğer birçok ilçede olduğu gibi, askerlik şubeleri
kapanmış, beş belde başkanlığı iptal edilmek
üzere ve bunun yanı sıra da adliye binası kapatılacak. Bu
adliye binasının da kapatılmasıyla Orta ilçesi,
esnaflarımız için ve oradaki yerel halk için hakikaten çekilmez bir
hâle gelecek, ekonomik olarak çok büyük sıkıntılara
uğrayacaklar. Orta, artık ilçe olmaktan çıkıp bir köy
hâline dönecek. Bu konuda yapılabilecek bir şey var mı?
Sebepleri konusunu da Hükûmetimize sormak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Öğüt.
Sayın Fırat
SALİH FIRAT (Adıyaman)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bakanımıza, tabii, gündemle
ilgili değil de özellikle tarımla ilgili bir soru sormak istiyorum.
Bölgemize biçerdöverler geldi artık ancak henüz hububat alım
fiyatları belli değil. Ne zaman belli olacak? Bu bir.
Bir de daha önce yazılı bir
soru önergesi sunmuştum. Bu ürün desteklemeden dolayı çiftçilere
ödenen paraların -2007 yılında hem Şanlıurfa hem
Adıyaman bölgesinde ödenen paraların- bir kısmı
çiftçilerden geri alınmak isteniyor, hatta bir kısmına icra
gitmiş. Bu konuda bir çözüm bulabildiniz mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Fırat.
Sayın Keskin
ADNAN KESKİN (Denizli)
Sayın Başkan, ben Sayın Bakanın cevaplarını
tatmin edici bulmadım. Bir daha tekrar ediyorum:
Bir: Üzüm bağlarının
asmaları kurumuştur. Bu konudaki raporlar Bakanlığa intikal
edeli yirmi gün olmuştur.
İki: Ben ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Milletvekili Mehmet Yüksel bu konuda on gün evvel gündem
dışı birer konuşma yaptık.
Üç: Bu konuda ben bir yazılı
soru önergesi verdim.
Sayın Bakan bana cevap verirken
Raporlar geldiyse diye cevap veriyor. Ben bu raporların intikal
ettiğini söylüyorum ve somut bir adımın atılıp
atılmadığını soruyorum.
Dört: Sayın Bakana, Ziraat
Odaları Genel Başkanıyla beraber bu bölgedeki ziraat
odaları başkanlarını ziyaretinde bu oda
başkanlarının hazırlamış olduğu rapor da
sunulmuştur ama Sayın Bakan bu konuda müspet veya menfi bir cevap
verme gereksinimi duymuyor, bana tarım sigortasından bahsediyor.
Tarım sigortası bizim de bilgimiz dâhilinde. Ağaçlarla ilgili
tarım sigortasının düzenlemesinde bir eksiklik var. Üretici tarım
sigortası kapsamına ağacını aldırmak istese bile
yasal zorluklar nedeniyle tarım
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Keskin.
Sayın Demir
NURETTİN DEMİR (Muğla)
Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Bakan, sorduğum dört
soruyla ilgili yeterli bir cevap alamadım, yazılı olarak da
ileteceğinizi söylemediniz. O soruları eğer
cevaplandırırsanız çok mutlu olurum.
Ayrıca, Gündoğan Mandalya
Körfezine gelen yatların atıklarının kontrolü yeteri kadar
yapılmadığı için bu Körfez kirletilmektedir. Bu konuda ne
gibi önlemler alacaksınız?
Ayrıca, Fethiye ve
Muğlanın diğer körfezleri deniz kirliliği alarmı
vermekte ve çoğu yerde mavi bayrak kaldırılmaktadır.
Bakanlığınızın bu konudaki çalışmaları
nelerdir? Çok önemli bir konu gerçekten. Denizlerimiz süratle kirleniyor. Bu
konudaki çalışmalarınız nelerdir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Demir.
Sayın Çınar
EMİN ÇINAR (Kastamonu)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakana sormak istiyorum:
Kastamonu merkezinde 171 köyümüz var. Özellikle kış
şartlarının çok ağır geçmesinden dolayı bu
köylerimizde, 155 tane köyümüzde, Tarım İl Müdürlüğü
tarafından tespiti yapılan, ekili arazilerde don hadisesinden
dolayı çiftçimiz ciddi manada bir mağduriyet yaşadı.
Özellikle son zamanlarda patates
üreticilerine verilen desteğin bu hububat ekicilerine de verilmesi
düşünülüyor mu? Çünkü bu ekicilerimizin mağduriyetlerinden bir tanesi
de, tarımsal sigorta noktasında, bu kapsamda herhangi bir ürün
bedellerinin zayiatını alamayışları. Bununla
alakalı bir çalışma var mıdır?
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Çınar.
Buyurunuz Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Çankırı Orta ilçesindeki
adliye binasıyla ilgili soru.
Değerli milletvekilleri, kamu
kuruluşlarının gerek şubelerinin veya bazı
hizmetlerinin bir yerde bulunup bulunmaması, bütünüyle tabii ihtiyaçla ve
orada üretilecek olan hizmetle, o hizmet beklentisi içerisinde bulunan toplum
kesimiyle alakalı. Yani bu, durduk yerde, ihtiyaç olmadığı
zaman
Belirli bir işlem sayısına, belirli bir dosya
sayısına ulaşması mutlaka gerekiyor ki hizmetin
niteliğine göre orada bir bina, bir müessese, bir kurum, eğer
adliyeyse adliye, diğer, askerlik şubesiyse askerlik şubesi
Sonuçta, bu hizmetlerin eğer çok yakın bir yerde
yapılabileceği ilgili kurum tarafından değerlendirilir, bu
şekilde rapor ediliyorsa ona göre tesis ediliyor, yani ihtiyaca binaen. Bazen
gerçekte oraya yaşayan nüfus veya oradaki işlem sayısı,
dosya sayısı, orada o hizmetin o şekilde sürdürülmesini kamu
yararı açısından, maliyet açısından mümkün
kılmıyor. Düzenlemeler genel olarak bunlarla ilgili yapılıyor.
Hububatla ilgili olarak, tabii,
Türkiyede şu an itibarıyla yüzde 2-3 civarındaki bir
kısımda hasat var. Biz emanet alım yapıyoruz, önceki
yıllarda yaptığımız gibi. Türkiye'nin ihtiyaç duyulan
her noktasında, şu anda Toprak Mahsulleri Ofisinin şubeleri emanet
alım şeklinde yapıyor. Tabii, henüz gerçekte fiyat
oluşmasını teşekkül edecek piyasada bir şey
oluşmadı. Şu anda üreticinin mağduriyeti olmaması
açısından da isteyen, arzu eden üreticilerin ürünleri
alınıyor emanete. Geçen seneki uygulamalarımız da bu şekilde.
Piyasayı takip ediyoruz, üretici açısından belirli bir noktaya
geldiğinde zaten biz üreticinin mağduriyetine asla fırsat
vermiyoruz. Önceki yıllarda da biz bu uygulamayı sürdürdük.
2007-2008 yıllarında, tabii ki şey
şu, biz tarımsal destek ödemelerimizi gerçekleştirdiğimizde
yasal olarak husus şu: Eğer bir kişinin gerçekte kanuna
aykırı olarak, haksız bir şekilde destekleme
aldığı mahkeme kararıyla veya ilgili diğer mevzuatla
tespit edilmişse bunun kendisinden tahsil edilmesi kanunun gereği.
Bunun dışında kimseden hiçbir şekilde hukuk
dışı herhangi bir talepte devlet bulunmadı, bulunmaz. Yani
daha önceden eğer yasa dışı yollarla, bir usulsüzlükle, bir
şekilde ya sahte belgeyle veya buna benzer bir uygulamayla bir destek
alınmışsa, bu tespit edildiği zaman elbette ki
alınıyor. Buradaki uygulama da bu, bunun dışında başka
bir uygulama yok. Bugün itibarıyla da 4,5 milyarı geçti bizim 2012
yılı uygulamalarımız. En son, zannediyorum, yarın
itibarıyla yaklaşık 650 milyon lira yağlı tohum ve
bazı bölgelerdeki diğer destekleme ödemeleri çiftçilerimizin
hesabına geçmiş olacak.
Sayın Demirin bahsettiği, Muğla, Bodrumla
ilgili
Tabii, mavi bayrak uygulaması devam ediyor. Ayrıca, çevreye
duyarlı işletmelere yönelik bir yeşil bayrak uygulaması da
sürdürülüyor.
Bu konu, tabii, Bodrumla ilgili
Sayın Demirin söylediği, çok sayıda ayrıntılı
cevap vermeyi gerektiren hususlar var, onlar da ayrıca yazılı
olarak kendisine bildirilecektir.
Sayın Keskinin birkaç
defadır sorduğu hususla ilgili olarak da yine, tabii, rapor neyse
onun gereği yapılır. Ama ben size söyledim, yasal olarak
yapabileceğimiz, eğer sigorta kapsamındaysa sigortanın
gereği, değil ise 2090 sayılı Yasa çerçevesinde gerekli
değerlendirmeler yapılır ve burada hak sahibi çiftçilerimize de
gerekli ödeme yapılır.
Don hasarıyla ilgili olarak da
Kastamonuda yine aynı şekilde
Tabii, don da yine sigorta
kapsamında ve sigorta
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Süremizin sonuna
gelmiştik, bir dakika daha ek süre size tanıyorum; buyurunuz,
sözünüzü tamamlayınız.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Burada don da aynı dolu gibi
sigorta kapsamında ve buradan zarar gören üreticilerimiz, eğer
uygulaması varsa -yani hangi ürünlerle ilgili olduğuyla alakalı
bu- dondan zarar görenler sigorta kapsamında mütalaa ediliyor ama uygulaması
yoksa
Örneğin, daha önce patateste böyle bir şey vardı, onunla
ilgili olarak da biz zaten patates üreticisine dekar başına
yaklaşık 200 lira civarında bir destekleme ödemesi ile ilgili
bir kararname çıkardık, o da uygulamaya giriyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
6ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul
edilmiştir.
7nci maddeyi okutuyorum:
Mesleğin korunması
MADDE 7- (1) Turist rehberliği hizmetleri
sadece turist rehberleri tarafından sunulur. Başka sıfat veya
unvanlarla icra edilen ancak bu Kanun uyarınca turist rehberliği
niteliği taşıyan her türlü hizmetin yürütülmesinde mesleği
icra etme koşullarını taşıyan kişiler çalıştırılır.
Kamu kurum ve kuruluşlarının resmi faaliyetlerinde turist rehberliği
hizmeti verecek ruhsatname sahibi bir kamu görevlisinin görevlendirilmiş
olması halinde ayrıca turist rehberi bulundurulması zorunlu
değildir.
(2) Bu Kanun kapsamı dışında
hangi ad altında olursa olsun turist rehberliği niteliğinde bir
faaliyet yürütülmesine hak kazandıracak eğitim programları
düzenlenemez veya belge verilemez. Bu hükme aykırı hareket edenler
hakkında Bakanlık tarafından fiilin
ağırlığı ile süresi dikkate alınarak beşbin
Türk Lirasından onbeşbin Türk Lirasına kadar idari para cezası
uygulanır. Bu fiillerin işlenmesi durumu mesleğe engel hal
oluşturur.
(3) Ruhsatname sahibi olmadan turist
rehberliği hizmeti sunanlar bu fiilin tekrarı halinde mesleğe
kabul edilmez.
(4) İkinci fıkrada yasaklanan fiilleri
işleyenler ile ruhsatname sahibi olmadan veya meslekten geçici olarak men
edilmiş veya çıkarılmış olmasına rağmen
turist rehberliği hizmeti sunanlar, birlik tarafından veya ilgili
mülki idare amirlerince faaliyetten men edilir ve durum en geç üç gün içinde
Cumhuriyet savcılığına bildirilir.
(5) Eylemsiz turist rehberlerinden turist
rehberliği hizmeti sunanlar, Bakanlık tarafından binbeşyüz
Türk Lirası idari para cezası ile cezalandırılır.
(6) Bu Kanuna göre verilen idari para
cezaları tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde tahsil edilir. Bu
Kanunda hüküm bulunmayan hallerde idari para cezaları hakkında
30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri
uygulanır.
(7) Turist rehberliği hizmetleri ile ilgili
olarak bu Kanunda öngörülen her türlü denetim, yönetmelikle belirlenen usul ve
esaslar çerçevesinde Bakanlık veya meslek kuruluşları
tarafından yapılır. Denetimlerde işbirliği
yapılması amacıyla ihtiyaç duyulması veya Türkiye Seyahat
Acentaları Birliğinin talebi halinde Türkiye Seyahat Acentaları
Birliğinden temsilci alınabilir. Bakanlık ve meslek
kuruluşları gerek gördüğünde kolluk güçlerinden yardım
alır.
BAŞKAN
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Meslek
Kuruluşları
Meslek kuruluşlarının
nitelikleri, kurulması ve görevleri
MADDE 8- (1) Bu Kanunda belirtilen görevleri
yapmak ve yetkileri kullanmak ve odaların üst kuruluşu olmak üzere
tüzelkişiliğe sahip ve kamu kurumu niteliğinde meslek
kuruluşu niteliğinde birlikler, Türkiye genelinde kayıtlı
toplam meslek mensubu sayısının yüzde otuzüçüne sahip
odaların Bakanlığa yapacakları başvuru üzerine
kurulabilir. Birden fazla meslek birliği kurulabilir. Başvuru ile
ilgili usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
(2) Sınırları içinde en az
yüzelli turist rehberinin yerleşim yerinin bulunduğu her ilde, o ilde
kayıtlı toplam meslek mensubu sayısının yüzde
otuzüçünün valiliğe başvurusu üzerine tüzel kişiliğe sahip
ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan oda kurulabilir.
Odaların merkezleri kuruldukları ildir. Aynı ilde birden fazla
oda kurulabilir. Odaların yetki çevresi coğrafi olarak yakın
iller ve çalışma bölgesi dikkate alınarak Bakanlık
tarafından belirlenir. Ancak oda olmayan illerde en az elli turist
rehberinin oda merkezinin bulunacağı ili belirten başvurusu
üzerine Bakanlık tarafından tüzelkişiliğe sahip kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşu olan bölgesel odalar kurulabilir. Odalar,
birliğin üyesidir. Üye sayısı ellinin veya il bazında
kayıtlı olan toplam turist rehberi sayısının en az
yüzde yirmisinin altına düşen odalar, bu durumun tespit edildiği
tarihten itibaren altı aylık süre sonunda da devam etmesi halinde;
iki mali yıl üst üste bilançosu menfi bakiye veren odalar ise ikinci
bilançonun açıklanmasını müteakiben ilgili birlik yönetim
kurulunun kararıyla kapatılarak tasfiye edilir ve tasfiye sonucunda
kalan malvarlığı ilgili birliğe devredilir. Bölgesel
odalar, odalar hakkındaki hükümlere tabidir.
(3) Meslek kuruluşlarının görev
ve yetkileri şunlardır:
a) Üyelerinin müşterek
ihtiyaçlarını karşılamak ve mesleki faaliyetlerini
kolaylaştırmak.
b) Mesleğin genel menfaatlerine ve ulusal
turizm ve tanıtım politikalarına uygun olarak ifa edilmesini ve
gelişmesini sağlamak.
c) Meslek mensuplarının birbirleri ve
halkla olan ilişkileri ile mesleğin icrasında dürüstlüğü ve
güveni hakim kılmak üzere; meslek etiğini ve disiplini korumak,
turist rehberleri arasındaki haksız rekabetin önlenmesi hususunda gerekli
tedbirleri almak, turist rehberlerinin yetiştirilmesi için kurs, seminer
ve eğitim programları düzenlemek, meslek konusunda
araştırma ve incelemeler yapmak.
ç) Bakanlıkça istenilen konularda
görüş bildirmek.
d) Bu Kanun ve ilgili mevzuatta belirtilen görevleri
yerine getirmek.
(4) Birlik, odalara
sınırlarını açıkça belirlemek şartıyla yetki
devri yapabilir.
(5) Birlik yönetim kurulu, oda bulunmayan
illerde temsilcilik açabilir veya talepleri halinde odalara temsilcilik açma
yetkisi verebilir.
(6) Meslek kuruluşları, faaliyetlerini
gerektiğinde turizm sektöründeki özel veya resmi kurum ve
kuruluşlarla işbirliği içerisinde yürütebilir.
(7) Bakanlık, turist rehberliği
hizmetleri ve ilgili her türlü faaliyetin bu Kanun ve ilgili mevzuatta
belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde icra edilmesini sağlamak ve
mevzuata aykırı şekilde icra edilmesini önlemek amacıyla,
gerektiğinde meslek kuruluşlarıyla işbirliği yaparak
gerekli tedbirleri alır.
(8) Birlikler, faaliyet alanı ile ilgili
ulusal ve uluslararası kuruluşlara üye olabilir.
(9) Bu Kanun hükümleri dışında
meslek kuruluşu kurulamaz.
BAŞKAN Madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Turist Rehberliği Meslek Kanunu
Tasarısı'nın 8'inci maddesinin 1'inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
(1) Bu Kanunda belirtilen görevleri
yapmak ve yetkileri kullanmak ve odaların üst kuruluşu olmak üzere
tüzel kişiliğe sahip, kamu kurumu ve meslek kuruluşu
niteliğinde Türkiye Rehber Odaları Birliği kurulur.
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan Yıldıray Sapan Sakine Öz
İstanbul Antalya Manisa
Ahmet İhsan Kalkavan İdris Yıldız Doğan Şafak
Samsun Ordu Niğde
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
Gerekçeyi mi okutalım?
DOĞAN ŞAFAK (Niğde)
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamu kurumu ve meslek kuruluşu
niteliğinde birden fazla meslek birliğinin kurulabilmesine olanak
sağlayan bu madde, öncelikle birliklerin uygulamalarda farklılık
göstermesiyle, müteakiben meslek ihtiyaç ve çözüm önerilerinde gerekli olan
"birlik olabilme" yeteneğini kaybetmesi ile devam edecektir. Tüm
rehberleri temsil etmeyen, sadece bir kısım rehberlerin parça parça
farklı birliklerce temsil edildiği bir meslek birliği,
faaliyetini aktif ve verimli şekilde devam ettiremeyeceği gibi uzun
soluklu da olamayacaktır. Ülke genelinde birden fazla odalar
birliğinin oluşması, sürekli bir mutabakat
arayışına neden olacağından, kurumları
hantallaştıracaktır. Ülkemizde başka bir örneği de
mevcut değildir.
BAŞKAN Gerekçesini
okuttuğum bu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi okutuyorum:
Denetim ve gözetim
MADDE 9- (1) Bakanlık, meslek kuruluşlarının
her türlü iş, işlem, faaliyet ve hesaplarını denetleme
yetkisini haizdir. Meslek kuruluşları denetim esnasında her
türlü bilgiyi vermek ve belgeyi göstermekle yükümlüdür.
BAŞKAN Soru-cevap için sisteme girmiş sayın
vekillerimiz var.
Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce sorduğumda Bu kültürel
etkinliklere kaynak aktarıyoruz. dedi ama bizim Pozantı Belediyesine
kaynak aktarılmadı ve ret cevabı verilmiş. Bunun gerekçesini
öğrenmek istiyorum yani Milliyetçi Hareket Partisinden olduğu için mi
böyle bir uygulamaya gidildi?
İkinci bir sorum Sayın Bakana: Bizim özellikle Darboğaz, Pozantıda
Kamışlı Boğazı olmak üzere, Aladağ, Saimbeylide
ihraç ürünü çok güzel kirazlar yetişmekte. Fakat gerek girdi
maliyetlerinin yüksek olması gerekse belli toptancılar
vasıtasıyla alınması neticesinde her yıl kiraz
üreticileri ciddi manada mağdur olmakta. Bununla ilgili bir çözüm olabilir
mi; bir katkı konabilir mi, onu öğrenmek istiyorum.
Bir üçüncü sorum da: Bizim
özellikle Adana bölgesi, tali ürünler noktasında, Fekeden Saimbeyliye, Karaisalıdan
Kozana, Pozantı Aladağlara kadar çok yoğun bir şekilde
Dünyada da bu tali ürünler yükselen değerler. Bu noktada, Orman ve Su
İşleri Bakanlığıyla bir iş birliği yaparak
hem bunların çok ciddi manada değerlendirilmesi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz
Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Bakan, biraz evvel Millî Savunma Bakanına kendi konusuyla
ilgili, kendi Bakanlığıyla ilgili bir soru sordum. Bu soruyu
sizin cevaplandıracağınızı söyledi. Sorarken de Tarım
Bakanı mı? Evet. diye yanıt verdi.
Şimdi, Astsubay
Abdullah Söpçeler ve Uzman Çavuş Zihni Koç üç yüz otuz gündür terör
örgütünün elinde. Yine, Kenan Erenoğlu üç yüz gündür, Polis Memuru Nadir
Özgen iki yüz yetmiş gündür terör örgütünün elinde. Bu konuyla ilgili ne
tür çalışmalar yapıyorsunuz? Bu devlet görevlilerinin, kaymakam,
polis memuru ve askerlerin kurtarılması konusundaki
çalışmalarınız nelerdir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Sayın Öğüt
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım,
İstanbulda adliye binaları üç büyük bölgede birleştirildi. Bu
ay itibarıyla Anadolu Yakasının da birleştiği nokta
Kartal Adliyesi olacak. Kartal Adliyesi yer olarak belki o bölge için uygun ama
bütün Anadolu Yakası için, örneğin Kadıköy için, Beykoz için,
Üsküdar için, Şile için son derece uygun olmayan bir alan. Kadıköyde
adliye için ayrılmış bir alan vardı, Hasanpaşada,
salı pazarının yerinde. Maalesef burası adliye
yapılmayarak adliye Kartala taşındı. Buraya da bir imam
hatip lisesi yapılması düşünülüyormuş. Özellikle bu bölgeye
toplanan adliyenin daha küçük bölgeler hâline getirilmesi konusunda
Hükûmetinizin girişim yapmasını istiyoruz çünkü
vatandaşlarımız ve çalışanlar için çok büyük
zorlukları olacak, Kartala taşınmanın çok büyük
sıkıntıları olacak.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Öğüt.
Sayın Erdoğdu
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sayın Bakan, Toprak Mahsulleri Ofisinin silolarında çok önemli
miktarda fındık bulunmaktadır. Bu fındıkları
FİSKOBİRLİKe gerekirse ücretsiz vererek,
FİSKOBİRLİKin mali durumunun düzeltilmesi düşünülmekte
midir?
Doğu Karadeniz Bölgemizde, Orduda
ve Giresunda halkımız için son derece önemli olan bu
fındığın piyasadaki fiyatını düşürmemek için
okullarda fakir ailelere ücretsiz fındık dağıtarak
arzı ve talebi dengelemeyi düşünüyor musunuz?
Bir de Toprak Mahsulleri Ofisinin 2004
yılından beri yaptığı deniz taşıma ihaleleri
açık ihaleyle yapılmıyor, pazarlık usulüyle
yapılıyor ve sürekli aynı firmaya veriliyor. Bu para
yaklaşık 100 trilyon lirayı buldu. Açık ihale
yapılmaması konusunda bir soruşturma açılmasını
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Erdoğdu.
Sayın Keskin
ADNAN KESKİN (Denizli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bu sene 2011
yılı pamuk üreticileri maalesef çok büyük zararla
karşılaştılar, henüz primler de ödenmedi. Primlerin
artırılması düşünülüyor mu? Hangi tarihte primler, ihracat
primleri ödenecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Keskin.
Buyurunuz Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Pozantı Belediyesi ile ilgili, kaynak
aktarılmadığı yönünde, Partilerinden dolayı mı
acaba? diye bir ifade söylendi. Bu tabii ki doğru değil, böyle bir
şey söz konusu değil, asla olmaz çünkü bizim özellikle Hükûmetimiz
döneminde, önceki hükûmetlerin aksine, kesintiler de, yasal kesintiler de -borç
kesintileri dâhil olmak üzere- bütün belediyeler için, iktidar-muhalefet hiç
fark etmeden hepsi için aynı usul ve esaslarla yapılmakta.
Dolayısıyla da belediyeler arasında bu şekilde bir
ayrım yapılması asla söz konusu değildir.
Tabii, burada yapılan, gerek
yardımlar gerekse tahsisat, ödenek, yasal olanlar dışında,
projeye dayalı olarak yapılıyor. Gelen projeler
değerlendiriliyor ve o değerlendirme esas alınmak suretiyle
yapılıyor.
Festival başvurusu, konusu
itibarıyla yönetmeliğe uygun bulunmadığından
dolayı reddediliyor, çünkü usule uygun bulunmamış,
yönetmeliğe aykırı olduğundan dolayı. Altyapı
projesi ise, değerlendirme ve destek yıl sonuna kadar devam ediyor. Yeniden
değerlendirmesi mümkündür, o ayrı bir şekilde, ayrıca
değerlendirilecek.
Şimdi, Sayın Akarın, bu
terör örgütünün kaçırdığı kişilerle ilgili olarak
neler yapıldığı hususu. Tabii, burada, ilgili bütün
kurumların, bu konuyla ilgili -kaçırılanlardan bir tanesi de
benim ilimin bir ilçe başkanı, partimin ilçe başkanı-
onlarla ilgili
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ondan çok daha
önce kaçırılanlar var, bir yıl oldu. Onlar hangileri?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
tabii ki onların hepsiyle
ilgili, gerek Türk Silahlı Kuvvetleri gerek terörle mücadeleyle görevli
diğer ilgili birimler, emniyet ve diğer kurumlar, onlar
çalışma yapıyor ama bu çalışmanın
teferruatı, bu çalışmanın detayı, hangi gün hangi
operasyon, hangi konuda ne yapılıyor, tabii ki, takdir edersiniz ki o
şu anda bizim elimizde yok; ilgili birimler gerektiğinde onunla
ilgili açıklamayı yapıyorlar ve kamuoyuyla da zaten bunu
paylaşıyorlar.
Adliyenin, özellikle daha küçük
adliyeler yapılmasıyla ilgili, tabii, burada da yine hizmetin etkin
bir şekilde üretilmesi ve kamu yararı, özellikle büyük şehirlerde
belirli merkezlerde bunun toplanması, hem maliyet açısından hem
hizmetin etkinliği açısından düşünülüyor. Tabii, sizin
öneriniz, bunların ayrı ayrı her bir yerde yapılması.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Daha küçük bölgeler, 3-4 ilçe adına.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Evet, siz onu öneriyorsunuz. İlgili
birimlerimize onu öneri olarak söyleriz, teknik çalışmasını
yaparlar.
FKB yani FİSKOBİRLİKin
elindeki fındıkla ilgili olarak -bunun
dağıtılması- zaten eğer piyasa şartları
uygunsa üreticiyi de sanayiciyi de zarara sokmayacak, olumsuz etkilemeyecek
manada, sisteme olumlu katkı sağlayacak şekilde zaman zaman
Toprak Mahsulleri Ofisi, bugüne kadar elindekileri verdi. FİSKOBİRLİKe
de biz verdik yani bu manada bir üretici kuruluşu olması hasebiyle
FİSKOBİRLİKe de Hükûmetin yine bu konuda fındık
stratejisi ve politikası doğrultusunda Toprak Mahsulleri Ofisi, zaman
zaman fındık sattı, onlar işlediler ve böylece
FİSKOBİRLİK sistem itibarıyla yürüdü, bugüne kadar da geldi,
hatta destek de sağlandı.
Pamuk primleri, biraz önce söyledim,
zannediyorum Sayın Keskinin sorusuydu, 600 küsur milyon lira Cuma günü
115 bin civarındaki hesaplara geçiyor. Bunun içerisinde
çoğunluğu pamuk olmak üzere yağlı tohum destekleri 2011
yılına ait, her sene zaten mayıs-haziran ayları içerisinde
ödeniyor, bu sene de geçtiğimiz günlerde, mayıs ayı içerisinde
bir kısmı ödendi, şimdi yarın da büyük bir kısmı
ödeniyor. İcmalleri gelen illerle ilgili hemen bir ödeme takvimi
düzenleniyor ve onunla ilgili olarak yapıldı.
Bir açık ihaleyle ilgili bir soru
oldu. Tabii, bütün ihaleler aslında Kamu İhale Kurumunun denetimi
altında açık bir şekilde. Eğer bununla ilgili bir itiraz vesaire
varsa zaten gerek Kamu İhale Kurumu gerekse diğer kurumların
denetimine, hukukun denetimine tabi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Bakan.
9uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi okutuyorum:
Meslek kuruluşlarının
organları, seçimleri, görev ve yetkileri
MADDE 10- (1) Odaların organları genel
kurul, yönetim kurulu ve denetim kurulu; birliklerin organları genel
kurul, yönetim kurulu, denetim kurulu ve disiplin kuruludur.
(2) Oda genel kurulu, en az altı aydır
eylemli olan oda üyesi turist rehberlerinden; birlik genel kurulu oda
başkanları ile her oda genel kurulunun kendi üyeleri arasından
her elli üyesi için bir delege olmak ve üç yıl görev yapmak üzere
seçeceği delegelerden oluşur. Ayrıca, delege sayısı
kadar, delege sıfatının yitirildiği hallerde seçilme
sıraları esas alınarak o görev dönemini tamamlamak üzere yedek
delege seçilir.
(3) Meslek kuruluşları genel
kurullarının görev ve yetkileri şunlardır:
a) Yönetim kurulunun geçmiş dönem
faaliyetleri ile bilançosunu gösteren raporun, bilanço gelir ve gider
hesaplarının okunup müzakere edilerek kabulü veya reddine, yönetim
kurulunun ibra edilip edilmemesine ve denetim kurulu raporunun okunarak kabul
edilip edilmemesine ve denetim kurulu üyelerinin ibra edilip edilmemesine karar
vermek.
b) Yeni dönem çalışma
programının ve yönetim kurulu tarafından hazırlanan tahmini
bütçenin görüşülerek kabulüne veya reddine karar vermek.
c) İhtiyaç duyulan
taşınmazların satın alınması veya mevcut
taşınmazların satılması veya üzerinde ipotek dahil
ayni hak tesis edilmesi hususunda yönetim kuruluna yetki vermek.
ç) Sermaye şirketi, kooperatif veya
vakıf kurma ya da kurulu bulunanlara katılma kararı almak.
d) İş, işlem veya faaliyetleri
nedeniyle hukuki veya cezai sorumluluğu tespit edilen organ üyeleri
hakkında dava açılmasına ve bunların görevde kalıp
kalmamasına karar vermek.
e) Yönetim kurulu tarafından sunulan
hususları görüşüp karara bağlamak.
f) Olağan toplantılarda,
katılanların beşte biri tarafından görüşülmesi,
gündemden çıkarılması veya gündeme alınması önerilen
konuları gündeme almak, gündemden çıkarmak veya görüşerek karara
bağlamak.
g) Bu Kanun ve diğer mevzuatla verilen
görevleri yerine getirmek.
(4) Genel kurul, genel kurul üyelerinin dörtte
birinin noter onaylı yazılı başvurusu üzerine yönetim
kurulu tarafından olağanüstü toplantıya
çağrılır. Olağanüstü
toplantıda çağrıda belirlenen gündem dışında
görüşme yapılamaz. Olağanüstü toplantıyla ilgili her türlü
işlem ve faaliyetler yönetim kurulunca yürütülür. Yönetim kurulunun
haklı nedenlerle bu görevi yerine getirememesi halinde bu işlem ve
faaliyetlerin kimler tarafından yürütüleceği odalarda birlik
tarafından, birlikte ise Bakanlık tarafından belirlenir.
(5) Meslek kuruluşlarının genel
kurullarının çalışma usul ve esasları yönetmelikle
belirlenir.
(6) Başkanların seçimine ve yönetim
kurullarının oluşumuna ve çalışmasına
ilişkin usul ve esaslar aşağıda gösterilmiştir.
a) Meslek kuruluşlarının yönetim
kurulları, başkan dahil olmak üzere beş asıl üyeden
oluşur. Oda yönetim kurullarında asıl üye sayısı odaya
üye her iki yüz turist rehberi için birer kişi artırılır,
ancak yönetim kurulu asıl üye sayısı başkan dahil olmak
üzere dokuzu aşamaz. Başkan ve yönetim kurulu üyeleri üç
yıllık süre için seçilir.
b) Oda başkanları ile oda yönetim
kurulunun asıl ve yedek üyeleri oda genel kurulu tarafından oda üyesi
eylemli turist rehberleri arasından, birlik başkanı ile birlik
yönetim kurulunun asıl ve yedek üyeleri birlik genel kurulu
tarafından birlik genel kurul üyeleri arasından seçilir.
c) Seçimlerde her üyenin aday olma hakkı
vardır. Oy pusulalarında aday olanların adları alfabetik
sıraya göre sıralanır. Oy pusulaları adayların
adları yanına işaret konacak kare şeklindeki kutulara yer
verilmek suretiyle çoğaltılır ve ilçe seçim kurulu mührü ile
mühürlendikten sonra kullanılır. Oylar pusulada yer alan adaylardan seçilecek
üye veya temsilcilik sayısınca adayın ismi yanındaki kutu
işaretlenmek suretiyle kullanılır. Oy verme işlemi, gizli
oy, açık tasnif esaslarına göre yapılır. Üye listesinde
adı yazılı bulunmayan meslek mensupları oy kullanamaz.
Oylar, oy verenin kimliğini resmi kuruluşlarca verilen belgeyle ispat
etmesinden ve listedeki isminin karşısındaki yeri
imzalamasından sonra kullanılır. Oylar, üzerinde ilçe seçim
kurulu mührü bulunan ve oy verme sırasında sandık kurulu
başkanı tarafından verilen zarflara konulmak suretiyle
kullanılır. Seçilecek kişi sayısından fazla
adayın işaretlendiği veya mühürsüz oy pusulası ve zarfla
kullanılan oylar geçersiz sayılır.
ç) Seçime katılan adayların
adları alt alta ve aldıkları geçerli oy adlarının
hizalarına yazılır. Adayların aldıkları oylar en
büyükten en küçüğe doğru sıralanır. Asıl ve yedek
üyelikler, adaylara rakamlarının büyüklük sırasına göre
tahsis olunur. Sona kalan üye veya temsilcilik için oyların eşit
olması halinde, bunların arasında ad çekilmek suretiyle tahsis
yapılır.
d) Yönetim kurulları en az ayda bir kez
toplanır. Başkanlık sıfatı dahil yönetim kurulu
üyeliği ölüm, istifa, görevi yerine getirmeye engel hastalık,
meslekten çıkarma veya mazeretsiz olarak üç kere üst üste toplantıya
katılmama hallerinde sona erer. Başkanlık
sıfatının yitirildiği hallerde, yönetim kurulu asıl
üyeleri kendi aralarından görev süresini tamamlamak üzere bir başkan
seçer. Başkan seçilen asıl üyenin yerine seçilme sırasına
göre birinci yedek üye asıl üyelik sıfatını kazanır.
Birlik başkanı seçilen oda başkanı oda
başkanlığı sıfatını yitirir. Aynı
kişi, üst üste iki dönemden fazla başkan olarak seçilemez. Yönetim
kurulu asıl veya yedek üyelerinin, kurulun karar yeter
sayısının altına düşmesi sonucunu doğuracak
şekilde istifası halinde üç ay içinde yapılacak seçimlere kadar
odalar birlik, birlik ise Bakanlık tarafından görevlendirilen üç
kişilik kurul tarafından yönetilir.
(7) Meslek kuruluşlarının yönetim
kurullarının görev ve yetkileri şunlardır:
a) Genel kurul kararlarının
gereğini yerine getirmek.
b) Genel kurul gündemini hazırlamak ve
genel kurulu toplantıya çağırmak.
c) Yıllık bilanço, faaliyet raporu ve
tahmini bütçeyi hazırlayıp genel kurula sunmak.
ç) Bütçe içinde ödenek aktarmak.
d) Gerekli hallerde başkanın teklifi
üzerine sınırları açıkça belirtilmek kaydıyla meslek
kuruluşunu münferit olarak temsil edecek üyeleri yetkilendirmek.
e) Genel kurulun verdiği yetki dahilinde
taşınmazlara ilişkin alım, satım, ipotek dahil ayni
hak tesisi ve mülkiyete ilişkin benzeri işlemleri yapmak.
f) Faaliyetler için gereksinim duyulan
taşınmazları kiralamak ve gerekli hallerde kira
sözleşmesini feshetmek.
g) Faaliyetler için gereksinim duyulan
taşınırları satın almak veya kiralamak,
mevcutları satmak veya kiralamak.
ğ) Üyelik işlemlerini denetlemek.
h) Üyelerin mesleki faaliyetlerini denetlemek ve
tüketici şikayetlerini değerlendirmek.
ı) Sosyal tesisler kurmak ve işletmek.
i) Bu Kanun ve diğer mevzuatla verilen
görevleri yerine getirmek.
(8) Yönetim kurulları üye tam
sayısının salt çoğunluğu ile karar alır. Yönetim
kurullarının çalışma usul ve esasları yönetmelikle
belirlenir.
(9) Denetim kurullarının
oluşumuna ve çalışmasına ilişkin usul ve esaslar
aşağıda gösterilmiştir.
a) Meslek kuruluşlarının denetim
kurulları, ilgili genel kurul üyeleri arasından, üç yıl için
seçilen üç asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Denetim kurulları ilk
toplantılarında kendi üyeleri arasından bir başkan seçer.
Denetim kurulları en az ayda bir toplanır ve yaptıkları
denetim sonuçlarını üç ayda bir yönetim kuruluna ve dönem sonunda da
genel kurula rapor halinde sunar. Denetim kurulu üyeliği ölüm, istifa,
görevi yerine getirmeye engel hastalık, meslekten çıkarma veya
mazeretsiz olarak üst üste üç toplantıya katılmama hallerinde sona
erer. Bu durumda, yedek üyelerden en fazla oy alan üye denetim kurulunca
yazılı olarak göreve çağrılır. Denetim kurulu
asıl veya yedek üyelerinin, kurulun karar yeter sayısının
altına düşmesi sonucunu doğuracak şekilde istifası
halinde ilk genel kurul toplantısına kadar odalarda birlik, birlikte
Bakanlık tarafından bir denetçi atanır.
b) Denetim kurulları, olağan genel
kurul toplantısından en az bir ay öncesinde ve başkanın
uygun göreceği diğer tarihlerde denetim yapar. Yapılan her
denetim sonucunda bir denetim raporu düzenlenir. Denetim raporu sadece hukuka
ve mali kurallara uygunluk hususlarında oy çokluğuyla düzenlenir,
muhalif üyeler gerekçelerini rapora eklemek zorundadır. Denetim
raporları genel kurul toplantısından en az bir hafta önce genel
kurul üyelerinin incelemesine sunulur ve genel kurulda okunur. Denetim
kurullarının çalışma usul ve esasları yönetmelikte
belirlenir.
c) (b) bendi hükümleri saklı kalmak
kaydıyla denetim kurulları oyçokluğuyla alacakları
kararlarla, hukuka ve mali kurallara uygunluğuna dair tereddüt
duydukları hususları yönetim kuruluna bildirir.
(10) Birlik disiplin kurulu, aday olan veya
genel kurul üyelerince aday gösterilen genel kurul üyeleri arasından üç
asıl ve iki yedek, genel kurul üyelerince aday gösterilen avukat veya
hukuk fakültesi öğretim üyeleri arasından iki asıl ve bir yedek
olmak üzere birlik genel kurulunca üç yıl için seçilen beş asıl
ve üç yedek üyeden oluşur. Asıl üyelerin üyelik
sıfatını yitirdiği hallerde yedek üyeler seçilme usulüne
göre seçilme sıraları esas alınarak asıl üye
sıfatını kazanır. Birlik disiplin kurulu, turist
rehberlerinin disiplin işlemlerini bu Kanun ve ilgili mevzuatta öngörülen
usul ve esaslar çerçevesinde yürütür. Birlik disiplin kurulu üye tam
sayısının salt çoğunluğuyla karar alır. Birlik
disiplin kurulunun görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma
usul ve esasları yönetmelikte belirlenir.
(11) Meslek kuruluşu organlarına
seçilenlerin organ üyeliği, oda üyeliğinin veya turist rehberi
sıfatının kaybedilmesi halinde sona erer.
(12) Seçimler aşağıdaki usul ve
esaslara göre yapılır.
a) Organ üyelerinin seçimleri, bu Kanunda
yazılı usul ve esaslara göre gizli oyla ve yargı gözetimi
altında yapılır.
b) Genel kurullar tarafından seçim
yapılan hallerde, genel kurula katılma hakkına sahip
olanları gösteren liste, toplantının gündemi, yeri, günü, saati
ile çoğunluk olmadığı takdirde yapılacak ikinci
toplantıya ilişkin hususları belirten bir yazı ilgili
yönetim kurulu tarafından üç nüsha olarak ve toplantı tarihinden en
az otuz gün önce, ilgili meslek kuruluşunun merkezinin bulunduğu yer
ilçe seçim kurulu başkanlığına sunulur. Bir yerde birden
fazla ilçe seçim kurulu bulunduğu takdirde görevli ilçe seçim kurulu, il seçim kurulunca
belirlenir. İlçe seçim kurulu başkanlığı,
gerektiğinde ilgili kayıt ve belgeleri de getirtip incelemek suretiyle
varsa noksanları tamamlattırdıktan sonra genel kurula
katılma hakkına sahip olanları belirleyen listeyi başvuru
tarihini izleyen on gün içinde onaylar. Bu süre içinde onay verilmemesi halinde
sunulan liste kesinleşmiş sayılır. Onaylanan veya kesinleşmiş
sayılan liste, ilgisine göre birlik veya odanın merkezindeki ilan
tahtasında ve elektronik ortamda yedi gün süreyle ilan edilir. Birlik
genel kurulları tarafından seçim yapıldığı
takdirde aynı süre içinde odalara yazılı bildirim
yapılır. İlan süresini veya yazılı bildirim halinde
bildirimi izleyen üç gün içinde ilçe seçim kuruluna itiraz edilebilir.
İtirazlar ilçe seçim kurulu tarafından incelenir ve en geç yedi gün
içinde kesin olarak karara bağlanır. Bu suretle kesinleşen
listeler seçimin yapılacağı meslek kuruluşuna gönderilir.
c) Yönetim kurulunca seçim yapılan
hallerde, toplantıdan yedi gün önce seçimi yapan meslek kuruluşunun
merkezinin bulunduğu ilçe seçim kurulu başkanlığına
başvurulur.
ç) Seçimde görevli hâkimlere 26/4/1961 tarihli
ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanuna göre ücret ödenir. Bu ücret ve diğer seçim giderleri,
ilgili meslek kuruluşu tarafından karşılanır.
d) Seçimler sırasında görevli hâkime
veya sandık kurulu başkanı veya üyelerine karşı
işlenen suçlar kamu görevlisine karşı işlenmiş
sayılır.
e) Seçimlere ilişkin diğer usul ve
esaslar yönetmelikte düzenlenir.
(13) Meslek kuruluşu organlarının
üyelerine yapılan ödemeler yönetmelikle belirlenir.
(14) Turist rehberleri, odaların yönetim ve
denetim, birliklerin ise yönetim, denetim ve disiplin kurullarından sadece
birinde görev alabilirler.
(15) Organ üyeleri; organ üyeliklerine seçim
dışında, kendilerini, eşlerini veya üçüncü dereceye kadar
kan ve kayın hısımlarını ilgilendiren konuların
görüşüldüğü toplantılara katılamaz ve oy kullanamazlar. Bu
hallerde toplantı çoğunluğu sağlanamazsa yedek üyeler
sırasıyla davet edilerek toplantı çoğunluğu
sağlanır.
(16) Meslek kuruluşları amaçları
dışında herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Kuruluş
amaçları dışında faaliyet gösteren veya bu Kanunda
belirtilen asli görevlerini Bakanlığın uyarısına
rağmen yerine getirmeyen meslek kuruluşlarının sorumlu
organlarının görevlerine son verilmesine Bakanlığın
veya bu kuruluşların bulundukları yer Cumhuriyet savcılığının
istemi üzerine o yerdeki asliye hukuk mahkemesince karar verilir. Görevlerine
son verilen organların yerine bu Kanun ve ilgili mevzuattaki usul ve
esaslara göre en geç üç ay içinde yapılacak genel kurul toplantısına
kadar, odalar birlik tarafından, birlik ise Bakanlık tarafından
görevlendirilen üç kişilik kurul tarafından yönetilir. Görevlerine
son verilen organ üyelerinin her türlü hukuki ve cezai sorumlulukları
saklıdır. Organların bu fıkra hükümleri gereğince
görevlerine son verilmesine neden olan ve mahkeme kararında belirtilen
tasarrufları hükümsüzdür.
(17) Meslek kuruluşlarının hukuki
temsilcileri başkanlarıdır. Başkanın teklifi üzerine
yönetim kurulu kendi üyeleri arasından en fazla iki başkan
yardımcısı seçer. Başkan yardımcıları
başkanın verdiği yetki dahilinde veya başkanın
yokluğu halinde başkanın görevlerini yerine getirirler.
Başkan, genel kurul ile yönetim kurulunun yetkileri saklı olmak
üzere, meslek kuruluşu adına düzenlenen taahhütname, sözleşme ve
vekalet gibi meslek kuruluşunu hukuken bağlayan hukuki işlemleri
yapmaya yetkilidir. Başkan bu yetkisinin başkan
yardımcılarından birinin, yönetim kurulunun bir üyesinin veya
genel sekreterin imzasıyla müşterek olarak kullanılmasına
karar verebilir.
(18) Meslek kuruluşları bünyesinde
kurulan hizmet birimleri ile bunların görev ve yetkileri, genel kurul
tarafından karara bağlanır. İdari işleri yürütmek
üzere bir genel sekreter, en fazla iki genel sekreter yardımcısı
ile yeterli sayıda çalışandan oluşan genel sekreterlik
oluşturulur. Genel sekreter başkanın teklifi üzerine yönetim
kurulu tarafından, genel sekreter yardımcıları ise genel
sekreterin teklifi üzerine başkan tarafından atanır. Genel
sekreterin yürüteceği iş, sorumluluk, görev ve yetkileri yönetim
kurulu tarafından, genel sekreter yardımcılarının ise
genel sekreter tarafından belirlenir. Başkan, idari işlere
ilişkin tek başına sahip olduğu karar ve imza yetkilerinden
gerekli gördüklerini genel sekretere devredebilir. Hizmet birimlerinde
çalıştırılan personelin ücretleri ile mali ve sosyal
hakları yönetim kurulu tarafından belirlenir.
BAŞKAN Sisteme girmiş
sayın milletvekillerimiz var.
Sayın Akçay, buyurunuz soru-cevap
için.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Manisa Alaşehir ilçesi Alkan köyü
ve Piyadeler kasabasında 19 Mayıs tarihinden bu yana jeotermal
patlamalar meydana gelmektedir ve bugüne kadar da yaklaşık 50 dekar
bağ büyük zarar görmüştür, deyim yerindeyse bu bağlar yok
olmuştur. Halk endişe ve korku içindedir; evinde dahi rahat
oturamamakta ve bağında, bahçesinde çalışmakta çok büyük
sıkıntı çekmektedir.
Acaba, bu Alkan köyü ve Piyadeler
kasabasındaki bağı zarar gören vatandaşların
zararlarının karşılanması konusunda bir
çalışma var mı?
Daha da önemlisi, bu patlamalara
karşı ne gibi tedbirler alınmakta ve Hükûmetiniz ve ilgili
kuruluşlar, bakanlıklar hangi çalışmaları
yapmaktadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Akçay.
Sayın Şimşek
.
CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Gıda ve
Hayvancılık Bakanımız ayrılmış ama daha önce
yazılı olarak da sormuştum bu soruyu.
Bakanlığımızın 27331 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan 2009/50 sayılı Tebliğine göre Samsun ili 2011
yılında alan bazlı fındık desteklemesi kapsamına
alınmıştır. Samsun ilinde sistemden kaynaklanan
birtakım hatalar sonucunda fındık üreticilerimizin
bazıları desteklerini alamamışlar ve mağdur
olmuşlardır. Fındık üreticilerimizin bu mağduriyetinin
giderilmesi için alan bazlı fındık desteklemesi ödemelerinde
süre uzatmayı düşünüyor musunuz? Sistem açılarak mağdur
olanların mağduriyetini önlemeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Şimşek.
Buyurunuz Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ
BABACAN (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uygun
görürseniz bu her iki konuda ilgili bakanlıklardan yazılı
alacağımız bilgiler üzerine sizlere cevap verelim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Bakan, Enerji Bakanımız burada. Aslında konuyla yakinen ilgili.
CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Samsun) Tarım Bakanımız da burada.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ
BABACAN (Ankara) Yani öyle bir usul varsa bilmiyorum, Sayın
Başkanın takdiridir.
BAŞKAN Öyle bir usulümüz yok
efendim. Burada Sayın Bakan oturmuştur sorulara cevap vermek üzere.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Ben milletvekilimizin yanına gidiyorum.
BAŞKAN Siz kendiniz bilginizi
alırsınız.
Siz devam ediniz Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ
BABACAN (Ankara) Zaten iki soru vardı, ikisine de yazılı
olarak cevap vereceğiz.
BAŞKAN Yazılı olarak
cevap vereceksiniz, tamam efendim.
Sayın Tanal sisteme girmişler.
Buyurunuz efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Bakan, çayda kotayı
kaldırmayı düşünüyor musunuz? Çayda kotayı kaldırmaz
isek Karadeniz Bölgemizde işsizlik ve göçe sebebiyet vermez miyiz? ÇAYKUR
fabrikalarının sayısını artırırsak acaba
vatandaşımızın bu çay kotasını da engellemiş
olmaz mıyız? Yılda kaç ton kaçak çay yurdumuza girmektedir?
Kaçak çayla ilgili ne gibi mücadele yapmaktasınız? Kaçak çayla ilgili
mücadele edilmemiş olsaydı kaç ton kaçak çay ülkemize gelecekti?
Kaçak çayla mücadele ettiğiniz için kaç ton kaçak çayın yurda
girmesini engellemektesiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Tanal.
Buyurunuz Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ
BABACAN (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
biliyorsunuz bu kota meselesi ÇAYKURun Yönetim Kurulu tarafından
alınan kararlarla yürümekte ve ÇAYKUR kendi iş planı
çerçevesinde ve çayın da kalitesini belli bir seviyede tutacak
şekilde bu kotaları belirlemekte. Kotalar çok yükseldiği zaman
kalitenin düştüğünü ÇAYKUR yöneticileri daha önce muhtelif
vesilelerle bize bildirdiler.
Öte yandan, sadece çay
kaçakçılığı değil, diğer konularla ilgili kaçakçılıkta
da ilgili bütün kurumlarımız belli bir çaba içindeler ve Sayın
Başbakanımızın bu konudaki talimatları da çok çok
açık. Dolayısıyla, ilgili kurumlarımız belli bir eylem
planı çerçevesinde kaçakçılıkla mücadele çabalarını
sürdürecekler.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Bakan.
10uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyeler
10uncu madde kabul edilmiştir.
11inci maddeyi okutuyorum:
Meslek kuruluşlarının gelir ve
giderleri
MADDE 11- (1) Meslek
kuruluşlarının gelirleri şunlardır:
a) Düzenledikleri belgeler için alınan
ücretler.
b) Sosyal, kültürel ve eğitim
faaliyetlerinden elde edilen gelirler.
c) Bağış ve yardımlar.
ç) Yayın gelirleri.
d) Yapılan hizmetler
karşılığı alınan ücretler.
e) Taşınır ve taşınmaz
sermaye iratları, iştirak ve şirket kârları ve döviz
gelirleri.
f) Kamu kurum ve kuruluşlarından
alınan destek ve yardımlar.
g) Aidat, ceza ve diğer gelirler.
(2) Odaların bir takvim yılı
içinde elde ettikleri gelirden, yüzde yirmiyi aşmayacak oranda birlik
genel kurulu tarafından belirlenen tutar birliğe gelir olarak
kaydedilir.
(3) Meslek kuruluşları bu Kanun ve
diğer mevzuat uyarınca öngörülen görevlerini yerine getirmek üzere
gereken giderleri, bütçelerinde belirlenen veya yönetim kurullarında
belirtilen şekilde yapabilirler.
(4) Meslek kuruluşları, kuruluş
amaçlarını gerçekleştirmek için taşınır ve
taşınmaz almaya, satmaya, inşa, ifraz, tevhit ve rehnetmeye,
burs vermeye, bağış ve yardımda bulunmaya, sosyal
faaliyetleri desteklemek ve özendirmek amacıyla yardım yapmaya, bu
Kanun hükümleri çerçevesinde şirket veya vakıf kurmaya ya da kurulu
şirketlere iştirak etmeye, derneklere ve kooperatiflere üye olmaya ve
benzeri hukuki işlemleri yapmaya yetkilidir.
BAŞKAN - 11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12nci maddeyi okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son
Hükümler
Yönetmelik
MADDE 12- (1) Turist rehberliği
niteliğindeki hizmet veya faaliyetler, meslekte uzmanlık ve ilgili
sertifika programlarının düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar,
turist rehberliği hizmetine yönelik sözleşmelerde bulunması
gerekli asgari hususlar, disiplin, sicil, ruhsatname ve çalışma
kartlarına ilişkin hususlar ile bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin diğer hususlar meslek kuruluşlarının
görüşü alınarak Bakanlık tarafından yürürlüğe konulan
yönetmelik ile düzenlenir.
BAŞKAN
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
13üncü
maddeyi okutuyorum:
Değiştirilen hükümler
MADDE 13- (1) 16/4/2003 tarihli ve 4848
sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (m) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
m) Turist rehberliğine ilişkin
mevzuat hükümleri ile verilen görevleri ve denetimleri yapmak, turist
rehberliği mesleği ve turist rehberliği hizmetleri alanında
kültür ve turizm politikalarının gerektirdiği tüm tedbirleri
almak, turist rehberleri odaları birliklerini ve turist rehberleri
odalarını her türlü iş, işlem, faaliyet ve hesapları
bakımından denetlemek.
(2) 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı
Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun 27
nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine
aşağıdaki alt bent eklenmiştir.
5- Tur için yazılı rehberlik
sözleşmesi yapmayan veya taban ücretin altında ücret ile rehber
çalıştıran seyahat acentasına her bir fiil için ayrı
ayrı olmak üzere bin Türk Lirası.
BAŞKAN
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
13üncü madde kabul edilmiştir.
Geçici
madde 1i okutuyorum:
Saklı tutulan
haklar
GEÇİCİ MADDE
1- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla rehberlik
kimlik kartına sahip olanların hakları, bu Kanunun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a), (e) ve (f) bentlerinde
öngörülen koşulları taşımaları ve bu Kanuna göre
kurulan ilgili odaya kuruluş tarihinden itibaren altı ay içinde
kaydolmaları şartıyla saklıdır. Ancak başvuruda
bulunan rehberlerin rehberlik kimlik kartları ruhsatname ile
değiştirilir.
(2) Bölgesel rehberlik
kimlik kartına sahip olan rehberler, bu Kanuna göre kurulan ilgili odaya
kuruluş tarihinden itibaren altı ay içinde kaydolmak
şartıyla sadece rehberlik kimlik kartında belirtilen bölgede,
dil veya dillerde faaliyet gösterebilirler.
(3) Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte Bakanlık tarafından
açılmış olan rehberlik kurslarına kaydolanlar, süresine ve
niteliğine bakılmaksızın bu eğitimi tamamlamaları
ve bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında öngörülen
koşulları taşımaları kaydıyla mesleğe kabul
edilir.
(4) Ülkesel veya
bölgesel rehberlik kimlik kartına sahip iken, vize yükümlülüğünü
yerine getirmemesi veya kamu kurum ve kuruluşlarında
çalışmaları ya da ilgili mevzuatları gereği başka
iş ve hizmet yasağı nedeniyle meslekten men edilenler, meslekten
çıkarılanlar veya rehberlik kimlik kartı iptal edilenler, bir
yıl içinde Bakanlığa başvurmaları, bu Kanunun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentlerinde
öngörülen koşulları taşımaları ve Bakanlık tarafından
yapılan sınavda başarılı olmaları kaydıyla
mesleğe kabul edilir.
BAŞKAN Geçici madde 1i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Geçici madde 1
kabul edilmiştir.
Geçici madde 2yi okutuyorum:
Seçim ve devir işlemleri
GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı
Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununa göre kurulmuş
bulunan rehberlik meslek kuruluşları, tüm alacak, borç ve
malvarlıklarıyla birlikte bu Kanun hükümlerine tabi rehber odası
niteliğini kazanırlar ve faaliyetlerini bu Kanuna tabi olarak yürütürler.
Bu kuruluşların bu Kanun uyarınca yapılması gerekli
organ seçimleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay
içinde yapılır. Bu kuruluşlar borçtan arî
malvarlıklarının yüzde yirmisini veya buna
karşılık gelen nakit meblağı Birlik organlarının
seçimini izleyen üç ay içinde birliğe devrederler.
(2) Bu Kanunda öngörülen seçimler, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde
tamamlanır. Birliğin genel kurulu ve yönetim kuruluna verilen
görevler, bu süre içinde, birinci fıkra uyarınca oda niteliğini
kazanan rehberlik meslek kuruluşlarının başkanlarından
oluşan ve üye sayısının çoğunluğuyla
toplanıp karar alan bir kurul tarafından yerine getirilir.
(3) Bu Kanun uyarınca yapılan devir
işlemleri kapsamında yapılacak işlemler her türlü vergi ve
harçtan, düzenlenen kağıtlar ise damga vergisinden
istisnadır.
BAŞKAN Geçici madde 2yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Geçici madde 2
kabul edilmiştir.
Geçici madde 3ü okutuyorum:
Taban ücret tarifesi
GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerine göre yeni taban ücret tarifesi belirlenene kadar mevcut taban ücret
tarifesinin uygulanmasına devam olunur.
BAŞKAN Geçici madde 3ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 14ü okutuyorum:
Yürürlük
MADDE
14- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde 14ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde 14
kabul edilmiştir.
Madde 15i okutuyorum:
Yürütme
MADDE
15- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde 15
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için beş
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı
açık oylama sonucunu okuyorum:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
213 |
|
Kabul |
: |
212 |
|
Ret |
: |
1 |
Kâtip Üye Özlem Yemişçi Tekirdağ |
Kâtip Üye Mustafa Hamarat Ordu |
Böylece tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır.
Çalışma süremizin sonuna
geldiğimiz için, alınan karar gereğince sözlü soru önergeleriyle
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 12 Haziran 2012 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.06