TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
124üncü
Birleşim
26
Haziran 2012 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İzmir
Milletvekili Rıfat Saitin, İkinci Balkan Savaşının
başlamasının yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Kocaeli
Milletvekili Hurşit Güneşin, Suriye krizi ve güneydoğu komşularımızla
olan ekonomik ilişkilerimize ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhanın, adalete erişebilirliğe
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Görüşmeleri
izlemek üzere Meclisi teşrif etmiş bulunan Türkiye-Bulgaristan
Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Ramazan Atalay ve
beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoş geldiniz"
denilmesi
B) Tezkereler
1.-
Başbakanlığın, İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu hakkındaki soruşturma dosyasının,
şikâyetten vazgeçilmesi nedeniyle iadesine ilişkin tezkeresi (3/894)
2.- (10/136, 176, 177, 178, 179, 180, 181) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, süre uzatımına ilişkin
tezkeresi (3/895)
3.- (10/49, 113, 118, 252, 253, 254, 255, 256,
257, 258) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun, Başkan, Başkan
Vekili, Sözcü ve Kâtip Üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/896)
4.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmelerine dair taleplerinin uygun görüldüğüne
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/897)
5.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmelerine dair taleplerinin uygun görüldüğüne
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/898)
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 23
milletvekilinin, gübre sektörünün ve üreticinin gübre kullanımı ile
ilgili sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/328)
2.- Tunceli Milletvekili Hüseyin
Aygün ve 28 milletvekilinin, yapılması planlanan baraj ve
hidroelektrik santrallerin Munzur Vadisi Millî Parkına etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/329)
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 21 milletvekilinin,
ilaç firmalarının 2007-2010 yılları arasında ülkemizde
yaptıkları çeşitli ilaç çalışmalarına
bağlı olarak çok sayıda vatandaşın öldüğü
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/330)
D) Önergeler
1.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydarın, (2/113) esas
numaralı 5102 sayılı Yükseköğrenim Öğrencilerine Burs,
Kredi Verilmesine İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/54)
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Ispartanın beş ilçesinin
adliyelerinin kapatıldığına, halkın organize tepkisi
sonucunda Senirkent Adliyesinin açıldığına ve diğer
adliyelerin de açılmasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
2.- Çorum Milletvekili
Tufan Kösenin, Çorum Belediye Başkanı hakkında ihaleye fesat
karıştırmak ve irtikap suçlamalarıyla iddianame
düzenlenmesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı
tarafından görevden el çektirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
3.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemirin, ülkemizde bazı sendika yöneticilerinin gözaltına
alınmasına ve Hükûmetin emekçiler üzerindeki
baskısının son bulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
4.- Manisa Milletvekili
Muzaffer Yurttaşın, Uluslararası Uyuşturucu
Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Gününe
ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, duruşmada avukat ile sanık
arasına bariyer konulmasının savunma hakkının
dışlanması anlamına geldiğine ilişkin
açıklaması
6.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, Adananın ilçelerinin içerisinden geçen dere ve
çayların ıslahı çalışmalarının bir an önce
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, HSYK kararıyla görevlerine devam
etmesi kararlaştırılan 44 adliyenin bulunduğu ilçelerden
23ünün Kütahya ilinin Domaniç ilçesinden, 13ünün de Şaphane ilçesinden
daha az nüfusa sahip olduğuna ve Domaniç ve Şaphane adliyelerinin de
açılması gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, ülkemizde bazı sendika
yöneticilerinin gözaltına alınmasına ve Hükûmetin emekçiler
üzerindeki baskısının son bulması gerektiğine
ilişkin açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, uyuşturucu madde
alışkanlığının tüm dünyada hızla
yaygınlaştığına,Türkiyede de durumun oldukça vahim
olduğuna ilişkin açıklaması
10.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Hakkâri-Şırnak
sınırındaki Kavaklı bölgesinde ve Mardinin Derik ilçesinde
terör örgütüyle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 1
polis ve 1 uzman çavuşun şehit olduğuna ve sanatçı
Kazım Koyuncunun ölümünün 7nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
11.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, İzmirin en uç ilçesi olan
Beydağda yaşayan halkın adliyenin kapatılmasından
dolayı mağdur olduğuna ve Adalet Bakanından Beydağ
Adliyesinin açılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
12.- Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın, 3 Ocak 2008de PKK
tarafından patlatılan bir bombayla Diyarbakırda katledilen 7
kişiden birinin kendi oğlu olduğuna ve bu katliamı
kınamayan BDPyi, PKKyı ve PKKyı destekleyenleri şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, serbest
muhasebeci mali müşavirlerin bağımsız denetçi olma
konusunda kapsam dışında bırakılmalarını
doğru bulmadıklarına ilişkin açıklaması
14.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Türk Ticaret Kanununun
yasalaşma sürecinde katkı sağlayan herkese teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- CHP Grubunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
179uncu sırasında yer alan 278 sıra sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 1inci sırasına
alınmasına ve Genel Kurulun 26 Haziran 2012 Salı günkü birleşiminde görüşmelerinin bitimine kadar
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
2.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 28 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
30 Haziran 2012 Cumartesi günkü birleşimde saat 24.00e kadar
tamamlanamaması hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Temmuz 2012'de
tatile girmeyerek çalışmalarına devam etmesine; 303, 302, 301,
300 ve 278 sıra sayılı kanun teklifi ve tasarılarının
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın şahsına ve
Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
3.- Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve
Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe; Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Adalet Komisyonları
Raporları (1/630) (S. Sayısı: 303)
4.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Çankırı
Milletvekili Hüseyin Filiz ile 1 Milletvekilinin; Harp Akademileri Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (2/697) (S. Sayısı: 300)
X.- OYLAMALAR
1.- Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve
Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlunun, koruma altında bulunan çocukların
bağlı kurum ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/7429)
2.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, 2002den itibaren TRTde program yapan
kişiler ile şirketlere yapılan ödemelere ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/7430)
3.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmazın, 3 Kasım 2002den itibaren Ankara
Büyükşehir Belediyesinin tükettiği gaz miktarına ve belediyenin
BOTAŞa olan borçlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/7461)
4.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acarın, maden arama ruhsatları ve enerji
yatırımlarıyla ilgili verilere ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/7464)
5.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, koruma altında bulunan
çocukların bağlı kurum ve kuruluşlarda istihdamına
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/7496)
6.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkirayın, Hollandada bir sanatçının kötü muameleye
maruz kalmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/7497)
7.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, THYde görev yapan pilotlara ve THYnin sponsorlukta
harcadığı para miktarına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/7499)
8.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın, Afganistanda görevli bulunan asker
sayısına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı (7/7515)
9.- İstanbul
Milletvekili Sabahat Akkirayın, Hollandada bir sanatçının kötü
muameleye maruz kalmasına ve sanatçıların ABden özel geçiş
izni alabilmesi için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağışın cevabı
(7/7537)
10.- Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin, Muştaki taş ocaklarının sayısına,
denetimine ve çevreye verdiği zararlara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/7552)
11.- Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin, Bursa-Mustafakemalpaşa-Yenibalçık köyünde faaliyette
bulunan madencilik şirketiyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/7554)
12.- İzmir Milletvekili
Erdal Aksüngerin, bazı film şirketlerinin TRTde
yaptığı programlara ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/7560)
13.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemirin, TRT Diyanet TVye ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/7561)
14.- İzmir Milletvekili
Birgül Ayman Gülerin, İzmir-Tire Akçaşehir köyü mevkiinde
yapılan madencilik faaliyetlerinin çevreye verdiği zararlara
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/7580)
15.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Kütahyada esnaf ve sanatkârların vergi
borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/7658)
16.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, uzman jandarmaların özlük
haklarından kaynaklanan sorunlarına ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/7664)
17.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, Ermeni sorununun
tartışıldığı bir TV programında Türk Tarih
Kurumunu temsil eden bir kişinin yaptığı açıklamalara
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/7678)
18.- Manisa Milletvekili
Hasan Örenin, Alaşehirde jeotermal sondajı sırasında
yaşanan bir kazaya ve çiftçilerin mağduriyetine ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/7733)
19.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, İstanbulun tarihî siluetinin
korunması için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/7768)
20.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlakın, Fatih-Balat semtinde iç surlarda bulunan
tarihî bir mahzenin üzerine bina yapıldığı iddiasına
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/7769)
21.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, TRTde yaşanan bir yolsuzluğa ve
TRTnin denetimine ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/7806)
22.- İzmir Milletvekili
Erdal Aksüngerin, TRTnin program hizmeti satın aldığı bir
yapım şirketiyle ilgili iddialara ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/7813)
23.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtanenin, bir asker ölümünün şüpheli olduğu iddiasına
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı (7/7819)
24.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğanın, Türkiyenin büyüme hızının
yavaşladığı iddialarına ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/7912)
25.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, yapılan yurt dışı
seyahatlerine ve bu seyahatlerdeki toplam harcamalara ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/7942)
26
Haziran 2012 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
_____0_____
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 124üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer
dakikadır.
Gündem dışı ilk söz,
İkinci Balkan Savaşının başlamasının
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın
Rıfat Saite aittir.
Buyurun Sayın Sait. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İzmir Milletvekili Rıfat Saitin,
İkinci Balkan Savaşının başlamasının
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
RIFAT SAİT (İzmir)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım,
yüce Türk milletinin saygıdeğer vatandaşları, kıymetli
İzmirli hemşehrilerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İçinde bulunduğumuz 2012
yılında Balkan savaşlarının ve Balkan göçlerinin
100üncü yılını idrak ediyoruz. Balkan savaşları,
Osmanlı İmparatorluğunun Balkanlarda dört devlete
karşı 1912 ve 1913te yapmış olduğu
savaşlardır. Rusyanın kışkırtmalarıyla
Sırplar, Bulgarlar, Yunanlılar ve Karadağlılarla
savaşa girilmiştir. Ne kadar ilginçtir ki, aynı Rusya,
Suriyeyle gerginliğimizi şu günlerde
tırmandırmaktadır. Balkanlardaki savaş, çok sayıda
Türk, Arnavut, Boşnak, Pomak ve diğer Müslüman unsurların
katledilmesine ve de meşhur Balkan göçlerine neden olmuştur.
Kendisi de bir Balkanlı olan
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkün veciz cümlesi yurtta
sulh, cihanda sulhu şiar edindik. Ancak, bazen barış için
savaşmak da gerekebiliyor, tıpkı 1974te Kıbrısa
yaptığımız Barış Harekâtındaki örnek gibi.
Rahmetli Ecevit, harekât öncesi Biz Adaya savaş için değil,
barış için gidiyoruz. Biz yalnız Türklere değil, Rumlara da
barış getirmek için gidiyoruz. demişti.
Balkan savaşları ve Balkan
göçleri 1912de yapıldı. Bugün, 2012 yılında Balkan
savaşları ve göçlerinin 100üncü yılını idrak
ediyoruz. Geçtiğimiz 23 Haziran Cumartesi günü İkinci Balkan
Savaşının yıl dönümüydü. Balkan
savaşlarının 100üncü yılında Türkiyede bulunan
Balkan, Rumeli dernekleriyle birlikte ortak organizasyonlar yapıyoruz. Yüz
yıl sonra bugün artık Balkanlarda ve tüm dünyada
barışı ve hoşgörüyü konuşmak istiyoruz.
Aslında bunu konuşmuş ve
planlamıştık yani 2012 yılının barış
yılı olmasını, hoşgörü yılı
olmasını hayal etmiştik. Bu konuda TRTnin ve Dışişleri
Bakanlığımızın güzel çalışmaları
olduğunu biliyoruz. Balkan savaşlarının 100üncü
yılında Türkiye genelinde yüz farklı etkinlik yapmak için yola
çıktık. Bu çalışmaların en önemlisi sonbahar
aylarında İzmirde yapmayı düşündüğümüz 1. Balkan
şûrasıdır. Bu 1. Balkan şûrasına Balkan ülkelerinin devlet
ve hükûmet başkanları davet edilecektir.
Geçtiğimiz günlerde Meclis Başkanımız
Sayın Cemil Çiçekle birlikte Balkan ülkelerini kapsayan -ki bunlardan bir
tanesinin Dostluk Grubu Başkanı olduğum Arnavutluk ve
Makedonyaya- bir gezi tertiplendi. 2012 yılının barış
ve hoşgörü yılı olması münasebetiyle bizimle beraber bu
gezide bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Sayın Muhammet
Rıza Yalçınkaya ve Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Sayın
Şefik Çirkin Beylerle birlikte aramızda küçük bir hoşgörü grubu
kurduk. Bu, Balkanlarda kurulan küçük ama hedefleri büyük bir hoşgörü
grubuydu.
2012 yılının barış
yılı olmasını beklerken komşumuz Suriyeyle maalesef
istenmeyen olaylar yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlü ve
asla bu gücü sınanmayacak bir devlettir. Suriyeyi bugün yönetenler kendi
halkına zulüm ediyorlar ve Suriyeyi büyük bir uçuruma sevk ediyorlar. Biz
Suriye halkı ile bir sorun yaşamıyoruz ve Suriye halkıyla
asla bir sorun yaşamayacağız. Umuyoruz ki aklıselim galebe
çalar ve yanlışlardan bir an önce dönülür.
Tabii ki barıştan yanayız, barış
için gereken her şey ama her şey yapılacaktır; bunu dost ve
düşmanlarımızın iyi bilmesi gerekiyor. Türkiye'nin
dostluğu bir avantaj, düşmanlığı ise korkunç bir
azaptır. Bilemezsiniz, bazen bir şerde hayır, hayırda bir
şer vardır. Suriyedeki olayların neyi getireceği belli
olmaz. Türkiye olarak komşu ülkelerle barış ve dost kalmak
istiyoruz, ancak bu isteğimizin kimilerinin yanlış anlamasına
sebebiyet vermemesi lazım.
2012de, hayalini kurduğumuz hoşgörü
çerçevesinde Balkanlarda, Balkanlar ve Anadoluyu birleştirici bir proje
başlattık. Doğu ve Batı kültürünü birleştirmek
amacıyla Balkan Anadolu Projesi çok önemli bir proje olarak başlamıştır.
Balkan Anadolu Projesi kapsamında, kurtuluş günü olan 11 Nisanda
Urfada Sayın Bakanımız Faruk Çelikin himayelerinde Balkan
sıra gecesi düzenlenmiştir. Urfada, Balıklı Gölde 5 bin
kişiye hitap edilmiştir. Balkan Anadolu Projesi kapsamında Türk,
Arnavut, Kürt, Çerkez, Karadenizli, Doğulu, Batılı tüm
kardeşlerimizle bir araya gelip güzel bir hoşgörü grubu
oluşturduk.
Balkan Anadolu Projesiyle birlikte,
merkezi İzmirde olan Balkan Anadolu Derneği kurulmuştur. Avrupa
ve Asyayı birleştirmek Avrasya gibi bir söylemi oluşturuyorsa
Balkanlar ile Anadolu Balkanadolu söylemini oluşturmuştur. Bütün bu
çalışmalarımızın gayesi, Türkiye Cumhuriyetini
oluşturan tüm unsurlarla kardeşlik içerisinde, birlik ve dirlik
içerisinde yaşamaktır.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum, hepinize barış ve hoşgörülü günler diliyorum.
Balkan Savaşının 100üncü yılında
Osmanlıyı kuran ecdadımızı, evladı fatihanı
rahmet ve saygıyla anıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Sait.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Görüşmeleri
izlemek üzere Meclisi teşrif etmiş bulunan Türkiye-Bulgaristan
Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Ramazan Atalay ve
beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoş geldiniz"
denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
ülkemizi ziyaret etmekte olan Türkiye Bulgaristan Parlamentolararası
Dostluk Grubu Başkanı Sayın Ramazan Atalay ve beraberindeki
heyet Meclisimizi teşrif etmişlerdir. Kendilerine yüce Meclisimiz
adına Hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
Gündem dışı ikinci söz,
Suriye krizi ve güneydoğu komşularımızla olan ekonomik
ilişkilerimiz hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın
Hurşit Güneşe ait.
Buyurun Sayın Güneş. (CHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Kocaeli
Milletvekili Hurşit Güneşin, Suriye krizi ve güneydoğu
komşularımızla olan ekonomik ilişkilerimize ilişkin
gündem dışı konuşması
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biliyorsunuz çevre, komşu
ülkelerle gerginlik değil barış içinde yaşamak hepimizin
arzusu. Bu sorumluluk hepimize düşüyor. Tabii komşu ülkelerimize de
düşüyor fakat ne yazık ki geçtiğimiz cuma günü Türk Silahlı
Kuvvetlerine bağlı bir jet Suriye tarafından bir delalet sonucu
düşürüldü. Bununla beraber, Hükûmetimiz, Cumhuriyet Halk Partisinin de
desteklediği gibi serinkanlılıkla meseleyi uluslararası
hukuka taşıyarak yürütmeye çalışıyor.
Değerli arkadaşlar, ülkeler
dış politikalarını belirlerken ekonomik çıkarlar hep
ön plandadır. Kimi zaman egemen ülkeler öyle insan hakları,
demokrasi filan deseler de aslında kafalarında her zaman ekonomik
çıkarları vardır ve dış politikalarını da buna
göre yürütürler. Kaldı ki ekonomik ilişkilerin güçlü olması da o
dış politikayı destekler, güçlendirir.
Değerli arkadaşlar, ne
yazık ki komşularımızla, yakın geçmişte, güçlü
ekonomik bağlarımızın olması gerektiğini geç
kavradık ve rakamlar çok darken komşularımızla yanlış
biçimde gerginlik içine girdik. Bakınız, İran
Cumhurbaşkanı, Başbakanımızı kapısında
bekletti. Irak Başbakanı, Başbakanımız hakkında
zehir zemberek açıklamalarda bulundu. Suriye de şimdi geldi densizce
uçağımızı düşürdü.
Sayın milletvekilleri, ekonomik
ilişkilerin güçlenmesi ülkeler arasında ilişkilerin,
dostlukların da sigortasıdır. Örneğin, Rusyayla bir dönem
mesafeli bir ilişkimiz vardı, ekonomik ilişkilerimiz
gelişti ve Rusyayla da ilişkilerimiz düzeldi. Öte yandan, gergin
dış ilişkiler de ekonomimize hep zarar vermiştir, mesela
Yunanistanla olan dış ticaretimiz hep potansiyelin altında
kalmıştır.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin Suriyeyle ekonomik ilişkileri daha güçlü olsaydı, bugün
bu noktada olmazdık, çok daha güçlü bir noktada olurduk. Üstelik
Suriyeyle dış ticaretimiz son dönemde giderek de kötüleşiyor.
Mesela, Suriyeden olan ithalatımız 700 milyon dolar kadardı,
şimdi 350 milyon dolara düştü; 2010da Suriyeye olan
ihracatımız 1,9 milyar dolara kadar çıktı, şimdi
hızla düşüyor.
Bölgemizdeki dış ticaretimiz
ne yazık ki çok zayıf, gelişmiş ülkelerin bölgelerindeki
dış ticaretleri hep yüzde 50ye yakındır, oysa Türkiye'nin
çok daha düşük. Iraka ihracat toplam içinde yüzde 6, İrana
ihracatımız toplam içinde yüzde 3, Suriye bunun da çok altında,
yüzde 1ler civarında. 14 milyar dolar kadar, bu üç ülkeyle dış
ticaret yapıyoruz, oysa gergin olduğumuz bu üç ülkenin millî geliri
Türkiyeye denk. Türkiye'nin sınır ticaretinde geldiği durum ise
vahim. Bölge iller inliyor. Antep, Kilis, Urfa, Mardin, Hatay illeri
sınır ticaretinin durması nedeniyle gerçekten kan
ağlıyor.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin temel meselelerinden bir tanesi dış açık. 106 milyar
dolar dış ticaret açığı veriyoruz ve komşu
ülkelerimizle yeterince dış ticaret yapmıyoruz. Neden? Çünkü
dış ilişkilerimiz ne yazık ki kötü gidiyor.
Sayın milletvekilleri, hiçbir
ülkenin iç işine karışmadan, genel olarak demokrasi, insan
hakları ve laiklik duyarlılığı içinde ekonomik
ilişkilerimizi geliştirmeliyiz. Ekonomik ilişki geliştikçe
etki alanı gelişecek ve her iki bölgede de demokrasi güçlenerek
gelişecektir.
Değerli arkadaşlar, Suriye
ile ortaya çıkan bu krizde Suriye yönetimi
cezalandırılmalıdır kuşkusuz, ancak Suriye ve Türkiye
halkları bundan ari tutulmalıdır. Türkiye'nin bölge ile
dış ticareti sınırlanmamalı, aksine
artırılmalıdır, kaldı ki sınır ticareti
bölgedeki halkımızın rızkını
oluşturmaktadır. Uçağımızın Suriye
tarafından düşürülmesi karşısında özür ve tazminat
esas alınacaksa -ki tazminat can acıtıcı düzeyde
olmalıdır- dış ticaret kuşkusuz
azaltılmamalıdır.
Suriye devleti üzerinde
uygulayacağımız her yaptırım Suriye halkıyla
Türkiye halkının dostluğunu zedelememeli, Türkiye ekonomisine
ise asla zarar vermemelidir. Nihayet şunu Hükûmete hatırlatalım,
başka ülkelerin iteklemesiyle izlenen politika, sonunda
uçağımızın düşürülmesiyle neticelenmiştir. Bu
bedeli ne Türkiye halkı ne Türk ulusu ne de Suriye halkı ödemelidir.
Türkiye, komşu Suriye halkı ile ebediyen dostluk içinde yaşamak
istemektedir, bunu Hükûmetimize hatırlatmak hepimizin görevidir.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Güneş.
Gündem dışı üçüncü söz,
adalete erişebilirlik hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili
Sayın Emin Haluk Ayhana aittir.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhanın, adalete erişebilirliğe
ilişkin gündem dışı konuşması
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; adalete erişebilirlik üzerine söz aldım ve bu
vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Esasen bugün söz alma nedenim, yüz
kırk altı adliyenin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel
Kurulunca 15/6/2012 tarihinde 347 sayılı Kararla
kapatılması üzerine.
Beni esasen ilgilendiren husus, benim
açımdan özel olan seçim bölgem Denizlide Kale, Honaz, Güney ilçeleri
adliyelerinin kapatılması. Daha sonra 22/6/2012 tarihinde yine
aynı Kurul, kırk dört adliyenin kapatılma kararını
iptal ediyor. Denizli ilinde Kale Adliyesinin kapatılması, diğer
bir ifadeyle birleştirme kararı iptal ediliyor.
Bir haftada ne değişti,
anlamak mümkün değil. Kapatacaksanız niye açtınız?
Açacaktınız, niye kapattınız? Kalede sivil toplum
örgütleri iyi direniş göstermişlerdir. Diğer taraflarda da
aynı şey olmuştur ancak siz istediğinizi düzeltiyorsunuz.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu, Adalet Bakanlığı,
arka bahçesi gibi kullanır olmuştur, siyasi baskı vardır.
Amacım Hükûmeti tenkit etmek
değil; Hükûmeti tenkit etmek olsaydı Sayın Bakana Ali Dibo
derdim, vesaire derdim, tenkit edebilirdim ama burada insanların adalete erişimi
engelleniyor. Siyasi baskı var. İnsanlar perişan hâlde.
Birbirine düşmüş vaziyette siyasi partilerin Anadoludaki,
kasabalarındaki neleri? Temsilcileri.
Bakın ama ne var? Denizlinin
Güney ilçesinde, nereden bakarsanız bakın, bizim Gürbüzün oğlu nedir?
Halit Gürbüz, Belediye Başkanı CHPden, sizin
yaptığınız işe karşı. MHPden Ali
Karbastı, Günay Dikici, onlar da karşı. Başka kim
karşı? Paşalı Cevdet amcanın torunu, AKPden İl
Genel Meclisi Üyesi; o da karşı.
Yaptığınız
işin doğru dürüst bir tarafı yok. İnsanları
perişan ediyorsunuz. Honazda da benzer şeyi yaptınız. Niye
bu mahkemeleri, adliyeleri, yüksek kurulları arka bahçeniz
yapıyorsunuz? Gerçekten insanlar sıkıntıda.
Bakın, diğer illerde de
benzer şeyler var. 200e yakın ilçede bu hadiseyi yaptınız,
insanlar perişan. Arkadan, bunu 140a indirdiniz, 150ye indirdiniz.
Arkadan, vazgeçtiniz 40 tanesini tekrar birleştirmeye
çalıştınız. Ne oldu? 102 tanesi kaldı
aşağı yukarı. Peki, siz bu işi niye
yaptınız? Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu Adalet
Bakanlığı niye kandırıyor, aldatıyor? Bir hafta
önce gönderdiği gerekçelerle, bir hafta sonra, on gün sonra gönderdiği
gerekçeler aynı değil.
Burada, gerçekten, siz de
sıkıntı içindesiniz. AKPli bölge milletvekilleri de
televizyonlara çıkıp Biz bu işe karşıyız.
diyorlar. Sizin yaptığınızın, Hükûmet olarak, iktidar
olarak doğru bir tarafı yok. Bir hafta önce yaptığın
yanlışı, bir hafta sonra düzeltiyorsan, bir yerde yaptığın
haksızlığı O haksızlığı düzeltiyorum.
diyorsan, 150 yerden 100ünde yaptığınız
haksızlık niye kalıyor orada? Şimdi, gerçekten bu
işler sıkıntılı.
Güney ilçesi, giderken Buldana, Denizliye yolun
üzerinde araba indiriyor. İnsanların oraya gidecek bırak
parası, takati yok. Nasıl gidecek de orada o işini görecek? Ne
yaptığınızı sanıyorsunuz? Hangi işi
hallettiğinizi sanıyorsunuz? Bunu kamuoyuna açıklamak
zorundasınız. Telefon edildiğinde gerekçeniz
değişiyorsa bu, adalet değildir. Zaten, sizin adınızda
adalet var, yoksa siz adil değilsiniz, doğru iş
yapmıyorsunuz, adil iş yapmıyorsunuz.
Bunların gerçekten düzeltilmesi
lazım. Ben, vatandaşın problemlerinin dile getirilmesi için bu
kürsüde bugün söz aldım. Bu işi düzeltmek zorundasınız,
vatandaşa doğruyu anlatmak zorundasınız. Aksi takdirde, her
ilçeye polislerle panzer göndermek zorunda kalıyorsunuz.
Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın
Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Ayhan.
Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim,
söz istedik Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlığın Genel Kurula
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Başkanım, çok özür diliyorum, yerimizden söz taleplerimiz
vardı.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkanım, söz taleplerimiz var, kısa; çok önemli
konular.
BAŞKAN Peki efendim.
O zaman, sisteme giren
arkadaşlarımızdan Sayın Korkmaz
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Ispartanın beş ilçesinin
adliyelerinin kapatıldığına, halkın organize tepkisi
sonucunda Senirkent Adliyesinin açıldığına ve diğer
adliyelerin de açılmasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de aynı minvalde bir
düşüncemi paylaşmak istiyorum Genel Kurulla. Geçtiğimiz günlerde
AKP Hükûmeti verdiği bir kararla 148 ilçe adliyesini
kapatmıştı. Bu kararla Ispartanın 5 ilçe adliyesi de
kapatılmış idi. Zaten ekonomileri büyük
sıkıntılar içerisinde olan bu ilçelerde hâliyle bu karar büyük
bir infiale sebep olmuştu. Bazı ilçeler son derece organize tepkiler
verdiler. Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili olarak bizler bu konuyu
Meclise taşıdık. Bu ilçelerimizde yaşayan
insanlarımız organize oldular ve bunun sonucunda, Senirkent İlçe
Adliyesi yeniden açıldı. Büyük bir memnuniyet duyuyoruz, emeği
olan herkesi kutluyoruz. Yanlışlardan sadece birinden
dönülmüştür ancak hâlen kapalı olan Gelendost, Atabey, Uluborlu,
Sütçüler adliyelerinin de bu durumu üzüntümüzü devam ettirmektedir.
Bu adliyelerin yeniden
açılmasını talep ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Korkmaz.
Sayın Köse
2.- Çorum Milletvekili
Tufan Kösenin, Çorum Belediye Başkanı hakkında ihaleye fesat
karıştırmak ve irtikap suçlamalarıyla iddianame
düzenlenmesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı
tarafından görevden el çektirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; biraz
gündemimizin dışında olacak ama Çorumla ilgili bir
gelişmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Göreve geldiğinde bir kamu
kurumundan almakta olduğu maaşı hacizli olan Çorum Belediye
Başkanı hakkında ihaleye fesat karıştırmakla,
irtikap suçlamalarıyla düzenlenen iddianame Çorum Ağır Ceza
Mahkemesine sunuldu. Daha öncesinde
defalarca söylediğim hâlde İçişleri
Bakanlığı göstermelik,
bir müfettiş gönderdi, sonuçtan da, ne
bizi ne de Çorum kamuoyunu bilgilendirdi.
Buradan -İçişleri Bakanı
belki yok ama sesimize kulak versin- Çorum kamuoyu, belediye
başkanının, soruşturmanın selameti,
yargılamanın selameti bakımından işten el
çektirilmesini talep ediyor. Bir kısım belediye meclis üyesi ve ihale
komisyonu başkanı hakkında irtikap ve ihaleye fesat
karıştırmaktan kovuşturma açılmış, dava
açılmış belediye başkanının görevde
kalmasını Çorum kamuoyu kabul etmiyor.
Teşekkür ediyorum, hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
- Sayın Erdemir
3.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemirin, ülkemizde bazı sendika yöneticilerinin gözaltına
alınmasına ve Hükûmetin emekçiler üzerindeki
baskısının son bulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYKAN
ERDEMİR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
dün sizlerin de malumu olduğu üzere Eğitim-Sen ve KESK başta
olmak üzere ülkemizdeki önemli sendika ve konfederasyonlar üzerinde büyük bir
baskının gerçekleştiği bir gündü ve 50nin üzerinde sendikacı
gözaltına alındı.
Biz
Türkiyede örgütlü emek kesimleri üzerindeki bu baskıyı protesto
ediyoruz ve umuyoruz ki Memur-Sen ve Türk-İş bu baskılara sessiz
kalmaktan vazgeçer ve bir an önce sendikalı yoldaşlarıyla
dayanışma içinde emek hareketinin kendisinden beklediği
sorumluluk içinde davranır. AKPnin de emek hareketi üzerindeki
baskılarını bir kez daha kınıyor, Türkiyenin bir an
önce daha özgür ve daha eşit bir halkın iktidarına kavuşacağını
umuyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Yurttaş
4.- Manisa Milletvekili
Muzaffer Yurttaşın, Uluslararası Uyuşturucu
Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Gününe
ilişkin açıklaması
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve
Kaçakçılığı ile Mücadele Günüdür.
Uyuşturucu
üretimini ve uyuşturucuya olan talebi aşağıya çekmek için
uluslararası iş birliğinin gerekliliği herkesçe malumdur.
Uyuşturucu hâlâ insanların hayatını karartmaya, suça
teşvike ve sürdürülebilir kalkınmayı tehdit etmeye devam ediyor.
Bu konuda emniyet güçlerimiz oldukça başarılı
çalışmalar yapmaktadırlar. Emeği geçenlere teşekkür
ediyorum.
İktidarımızın
da geçmiş yıllara oranla uyuşturucu ile mücadelede
attığı olumlu adımlar ve kesin kararlılık, gençlerimizi
uyuşturucu batağından çekebilmenin gayretini en iyi şekilde
göstermektedir.
Bu
konuda eğitim ve bilinçlendirmenin önemi büyüktür. Geleceğimizin
teminatı olan gençlerimizi her türlü zararlı
alışkanlıklardan korumak en büyük görevimizdir.
Saygılarımla.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Tanal
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, duruşmada avukat ile sanık
arasına bariyer konulmasının savunma hakkının
dışlanması anlamına geldiğine ilişkin
açıklaması
MAHMUT
TANAL (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Başkan.
Değerli
milletvekilleri, siyaset mahkeme salonuna girerse adalet oradan çıkar.
Duruşmanın seyri içerisinde sanıkla avukat arasındaki
diyalog, yargılamanın en temel kuralıdır. Avukatla
sanık arasına duruşmada bariyer koymak, savunma
hakkının tamamen dışlanmasıdır. Avukatların
sıradan izleyici yerine konulması kabul edilemez bir durumdur.
Yargıda esas olan savunmadır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tanal.
Sayın
Halaman.
6.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, Adananın ilçelerinin içerisinden geçen dere ve
çayların ıslahı çalışmalarının bir an önce
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ
HALAMAN (Adana) Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bugün
şöyle bir şeyi gündeme getirmek istiyorum: Adananın on dört
tane ilçesi var. Bu on dört tane ilçesinin içerisinden, hemen hemen hepsinin
ortasından dere geçer, çay geçer, ırmak geçer. Yazın
bunların bir kısmının suyu kesilir, bir kısmı da
akar ama bunların ıslah çalışmaları
yapılmadığı için, uzun sürede bunlar bataklık hâline
dönüşür, sinekler oluşur. Adananın çok sıcak olması
dolayısıyla Hükûmetin, İktidarın bu ıslah
çalışmalarını bir an önce başlatarak -uzun dönemdir
yapmıyor- yapmasını bekliyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Halaman.
Sayın
Işık
7.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, HSYK kararıyla görevlerine devam etmesi
kararlaştırılan 44 adliyenin bulunduğu ilçelerden 23ünün
Kütahya ilinin Domaniç ilçesinden, 13ünün de Şaphane ilçesinden daha az
nüfusa sahip olduğuna ve Domaniç ve Şaphane adliyelerinin de
açılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bilindiği
gibi yaklaşık on gün önce HSYKnın bir kararıyla 146
ilçenin adliyesinin kapatılmasına yol açılmıştı
ancak aynı HSYKnın 22 Haziran 2012 tarih ve 383 sayılı
Kararıyla da 44 adliyenin tekrar görevine devam etmesi
kararlaştırıldı. Bu 44 ilçe adliyesinin 23 tanesinin nüfusu,
Kütahya ili Domaniç ilçesinin, 13 tanesinin de Kütahya ili Şaphane
ilçesinin nüfusundan azdır. Şimdi, İktidarı bu
haksızlığa son vermeye çağırırken, muhalefeti
iktidarın hizmetlerini engellemekle suçlayan sayın, değerli
iktidar partisi milletvekillerini ve yerel yöneticilerini bu
haksızlığa karşı dik durmaya davet ediyorum. Kütahya
ilinde kapatılan ve hangi gerekçeyle kapatıldığı
kamuoyuna açıklanmayan Şaphane ve Domaniç ilçe adliyelerinin derhâl
iadesini bu vesileyle dile getiriyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın
Tüzel
8.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, ülkemizde bazı sendika
yöneticilerinin gözaltına alınmasına ve Hükûmetin emekçiler
üzerindeki baskısının son bulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (İstanbul) Sayın Başkan, dün 300 bine yakın
üyesi olan Kamu Emekçileri Konfederasyonu KESKin Başkanı ve 70
yöneticisi hakkında KCK soruşturması başlatıldı.
Emeğe, demokratik haklara, barış isteklerine karşı
yeni bir siyasi saldırı söz konusu. Bu insanlar, yıllardır
kamu emekçilerinin grevli, toplu sözleşmeli bir sendikal hakkı için
örgütlenme mücadelesi verdikleri için, AKP Hükûmetinin emekçilere dönük
politikalarına direndikleri için bütün muhalif güçler gibi özel görevli
mahkemelerin terör suçlamasıyla
karşılaşmıştır. Kamu emekçileri,
savaşın emeğin haklarına ve insan onuruna
saldırı, yaşam hakkı başta olmak üzere temel hak ve
özgürlükleri ortadan kaldırmak olduğunu bildiği için
barıştan ve halkların kardeşliğinden yana
olmuşlardır. Yaratılanı Yaradandan ötürü
severim. diyenler Kürtleri, sendikacıları, yazarları,
gazetecileri, insan haklarından söz edenleri sevmemekte, düşman
görmektedir. Bu devlet ve AKP Hükûmeti baskısı olduğu sürece
barışı kazanmak mümkün olmayacaktır. Gözaltındaki
sendikacılar serbest bırakılsın ve baskılar son bulsun
diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Tüzel.
Sayın Öğüt
9.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, uyuşturucu madde
alışkanlığının tüm dünyada hızla yaygınlaştığına,Türkiyede
de durumun oldukça vahim olduğuna ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Az önce AKP Milletvekili
Arkadaşımın konuşmalarını hayretle izledim.
Uyuşturucu madde alışkanlığı tüm dünyada inanılmaz
bir hızla yaygınlaşıyor, Türkiyede de durum oldukça vahim.
Zira, son yıllarda madde bağımlılığı
ilköğretim çağındaki öğrencilere kadar ulaştı.
Araştırmalar esrar, eroin ve hap kullanım yaşının
ortalama on üç olduğuna dikkat çekiyor. Emniyetin verilerine göre
Türkiyede esrar kullanımı hızla artıyor, geçen yıl
Türkiye genelinde 46 ton esrar ele geçirildi. Bu rakam 2010da 31 ton, 2009da
ise 25 tondu. Kokain miktarında da iki yıldır artış
var. 2009da ele geçirilen kokain miktarı 85 kilo iken bu yıl rakam
589 kilo oldu.
Türkiye Uyuşturucu ve
Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi
tarafından hazırlanan 2011 yılı Türkiye Uyuşturucu Raporuna
göre ise uyuşturucu bağımlılarının yüzde 70i
19-25 yaş aralığında yer alıyor ve
bağımlıların yarısından fazlası tedavi
olmayı düşünmüyor. Bu sonuç çok üzücü
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Öğüt.
Sayın Hamzaçebi
10.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Hakkâri-Şırnak
sınırındaki Kavaklı bölgesinde ve Mardinin Derik ilçesinde
terör örgütüyle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 1
polis ve 1 uzman çavuşun şehit olduğuna ve sanatçı
Kazım Koyuncunun ölümünün 7nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün Hakkâri-Şırnak
bölgesindeki Kavaklı bölgesinde meydana gelen olay ile yine evvelsi gün
Mardinin Derik ilçesinde meydana gelen olayda terör örgütüyle güvenlik
güçlerimiz arasında çıkan çatışmalar sonucunda bir
polisimiz ve bir uzman çavuşumuz şehit olmuştur.
Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, güvenlik güçlerimize,
milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum ve
tekrar, terörü vasıta kılan kimlik politikalarının elde
edebileceği hiçbir şey olmadığını ifade ediyorum.
Ayrıca, büyük sanatçı Kâzım
Koyuncunun bugün 7inci ölüm yıl dönümü, otuz üç yaşında -erken
bir yaşta- hayata veda eden Kâzım Koyuncu geleneksel Karadeniz
müziğini farklı bir yorumla söyleyen ve müziğiyle Türk müzik
tarihinde önemli bir yer tutmuş olan bir sanatçımızdır.
Kendisini rahmetle ve şükranla anıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Başbakanlığın bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler
1.-
Başbakanlığın, İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu hakkındaki soruşturma dosyasının,
şikâyetten vazgeçilmesi nedeniyle iadesine ilişkin tezkeresi (3/894)
22 Haziran 2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi: a) 20/5/2011 tarihli ve
B.03.0.CİG.0.00.00.07-103-0443-2011/1033-26244 sayılı yazı.
b) 3/6/2011
tarihli ve B.02.0.PPG.0.12.310-5999 sayılı yazı.
c) 19/4//2012 tarihli ve
B.03.0.CİG.0.00.00.07-103-0443-2011/822/20641 sayılı yazı.
d) 10/5/2012
tarihli ve B.02.0.PPG.0.12.310-4085 sayılı yazı.
e) 11/6/2012 tarihli ve
B.03.0.CİG.0.00.00.07-103-0443-2011/1353/28116 sayılı yazı.
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
hakkında tanzim edilen ve ilgi (b) yazı ile
Başkanlığınıza gönderilen soruşturma
dosyasının şikâyetten vazgeçilmesi nedeniyle iadesi hususunda
Adalet Bakanlığından alınan ilgi (e) yazı sureti ve
ekleri ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Bekir Bozdağ
Başbakan
Yardımcısı
BAŞKAN Anayasa ve Adalet komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyonda bulunan dosya Hükûmete geri
verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 23
milletvekilinin, gübre sektörünün ve üreticinin gübre kullanımı ile
ilgili sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/328)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizdeki gübre
sektörünün mevcut yapısı, üretimi, ithalatı, tüketimi,
vergilendirilmesi, üreticinin gübre kullanımı ile ilgili
sorunlarının ve çözüm yollarının belirlenmesi, destekleme yollarının
araştırılması, idari ve kurumsal yasal düzenlemelerin
yapılması, amacıyla İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri
gereğince ekte yer alan gerekçeye istinaden bir Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
2) Ayşe
Nedret Akova (Balıkesir)
3) İlhan
Demiröz (Bursa)
4) Ali
Demirçalı (Adana)
5) Celal Dinçer (İstanbul)
6) Candan Yüceer (Tekirdağ)
7) Mahmut Tanal (İstanbul)
8) Muharrem Işık (Erzincan)
9) Bülent Tezcan (Aydın)
10) Gürkut Acar (Antalya)
11) Namık Havutça (Balıkesir)
12) Ali Serindağ (Gaziantep)
13) Veli Ağbaba (Malatya)
14) Erdal Aksünger (İzmir)
15) İhsan Özkes (İstanbul)
16) Sedef Küçük (İstanbul)
17) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
18) Faik Tunay (İstanbul)
19) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
20) Aylin Nazlıaka (Ankara)
21) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
22) Hülya Güven (İzmir)
23) Tolga Çandar (Muğla)
24) Sakine Öz (Manisa)
Gerekçe:
İnsanoğlunun bitkileri
tarımsal üretim amaçlı kullanmaya başlamasından beri
organik gübreleme, tarımın en önemli konularından biri
olmuştur. Tarımsal üretimi artırmak ve birim alandan daha çok
ürün alabilmek için en önemli etken gübrelemedir. Gübre ise tarımsal
üretim için en önemli girdilerin başında gelmektedir.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de
yapılan araştırmalarda Gübreleme ile kimi bölgelerde %50den
%80'lere varan kaliteli ve bol ürün elde edebilmenin mümkün olduğu
kanıtlanmıştır. Gübrelemenin ürünün kalite ve
miktarındaki artışın bir yıl içinde görülmesi
nedeniyledir ki gübre tarımın olmazları arasındadır.
Gübrede iç tüketimin büyük bir bölümü
yerli üretim ile karşılanmakta, Türkiye'de üretim için gerekli
hammaddenin yüzde 80'den fazlası ithalat yoluyla temin edilmektedir. AB
ülkeleri ile karşılaştırıldığında iç
tüketim oldukça yetersiz kalmaktadır. Türkiye'de hektar başına
yaklaşık 80 kg. gübre kullanılırken AB ülkelerinde ise
hektar başına 250 kg. gübre kullanılmaktadır. Türk çiftçisi
AB ülkelerinin üçte biri kadar gübre kullanmakta ve bu yüzden Türk
tarımı ve ekonomisi bu yetersiz tüketimden dolayı her yıl
yaklaşık 10 milyar dolar civarında bir gelir kaybına
uğramaktadır.
2010 yılının ilk 9
aylık verilerine göre, gübre tüketimi 4,15 milyon ton, üretimi 2,7 milyon
ton, ihracatımız 289 bin ton, ithalatımız ise 1,8 milyon
ton olmuştur. Ortalama 8 milyon ton olması gereken gübre tüketimimiz
maalesef 5 milyon ton civarındadır.
Bilindiği üzere Gübre
fiyatları 2008 yılından bu yana ardı ardına
yapılan zamlarla tarihinin en yüksek rakamlarına
ulaşmış ve ülkemiz çiftçilerinin büyük mağduriyetine neden
olmuştur. Tonu 1.400 TL'ye kadar ulaşan gübre fiyatları
nedeniyle zaten ekonomik kriz içerisinde bulunan çiftçilerimizin büyük
çoğunluğu gübresiz ekim yapmak zorunda kalmışlar bu nedenle
de ürünün kalitesinin düşük olmasından dolayı ürünlerini
pazarlayamayarak ekonomik kayba uğramışlardır.
Çok fazla geriye gitmeden 2010 Temmuz
ayı ile 2011 Temmuz ayını kıyaslayacak olursak üre ve
DAP'ta yüzde 52, amonyum nitrat (%33)'da yüzde 67'lik bir artış söz
konusudur. Bir yıllık süreç içerisinde sadece gübredeki bu
artış bile çiftçiyi mağdur etmiş, buna diğer
işçilik, ilaç gibi girdiler de eklenince çiftçimiz bugün iflasın
eşiğine gelmiş olup icra mahkemeleri kapılarında
sürünmektedir.
Ayrıca en önemlisi gübre
kullanım oranının azlığının en önemli nedeni
lüks tüketim mallarından alınan yüzde 18'lik verginin gübreden de
alınmasıdır. Katma Değer Vergisi Kanunu'na göre
mücevheratta KDV'nin yüzde sıfır, yani KDV'den istisna
tutulmasına karşın, gerek ülke tarımı ve ekonomisinde
çok önemli bir girdi olan gübrenin KDV'sinin halen yüzde 18 olması
çiftçinin gübresiz tarım yapmasına neden olmaktadır. Gübreye yüzde
18 oranında KDV ödeyerek alan, üstelik aldığı bu gübreyi
kendi vatandaşının sağlıklı beslenmesi amacı
için kullanan, gelirini çiftçilikten temin eden üretici mağdur edilmekte
ve devlet dolayısıyla bu vergiyle kendi üreticisi üzerinden
nemalanmaktadır.
Tarımsal ürün maliyetleri içinde %
10-15 paya sahip olan gübrenin, verimi bu denli artırması göz önüne
alınarak gübre kullanımının artırılması ve
yaygınlaştırılması için destek ve teşviklerin
artırılmasına sürdürülebilir bir tarım politikası
uygulanmasına ve gübreden alınan KDV'nin mutlaka
kaldırılmasına gereksinim vardır.
2.- Tunceli Milletvekili Hüseyin
Aygün ve 28 milletvekilinin, yapılması planlanan baraj ve
hidroelektrik santrallerin Munzur Vadisi Millî Parkına etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/329)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tunceli-Ovacık arasında
uzanan 42 bin hektarlık bir alan olan Munzur Vadisi akarsu
kaynakları, endemik bitki türleri, yöreye özgü hayvan türleri, yaban
hayvan varlığı, tabiat özellikleri, tabiat güzellikleri gibi
özellikleri ile 1971 yılında Milli Park olarak ilan edilmiştir.
Munzur Milli Parkı florasında 1.518 çeşitli bitki
kayıtlı olup, bunlardan 43 çeşidi Munzur Vadisi'ne, 227
çeşidi endemik türlerden oluşmaktadır. Munzur Milli Parkı
faunasında bulunan çengel boynuzlu keçi, bezuvar isimli dağ keçisi,
ur kekliği, kırmızı benekli alabalık vadiye has
türlerdendir. Ayrıca bilim çevrelerince "allium tuncelianum"
olarak isimlendirilmiş ve sarımsağın atası olarak
kabul edilen bitki dünya üzerinde sadece ve sadece Munzur Vadisi'nde bulunmaktadır.
Ancak Munzur Vadisi Milli Parkı, ciddi bir tehdit altındadır.
Zira ilgili mercilerce Munzur Vadisi Milli Parkı içerisinde bulunan alanda
Konaktepe Barajı, Konaktepe I, II HES etüt ve sondaj
çalışmaları yapılmaya başlanmış ancak
Danıştay 13. Dairesi'nin kararıyla çalışmalar
durdurulmuştur. Ancak bu karar HES baraj projelerinin önünü kesmeye
yetmeyecektir. Yine Tunceli şehir merkezinin hemen yanı
başında yapılması kararlaştırılan ve yine
Munzur Vadisi Milli Parkı'nın bir bölümünü de içine alan Bozkaya
Barajı'nın ihale işlemleri tamamlanmıştır ve etüt
ve sondaj çalışmaları yapılmaktadır. Munzur Vadisi
Milli Parkı içerisinde bulunan alanlarda yapılması
düşünülen Akyayık, Kaletepe Barajları ise master plan içindedir.
Anayasa'nın "Tarih, kültür ve
tabiat varlıklarının korunması" kenar
başlıklı 63. maddesinde "Devlet, tarih, kültür ve tabiat
varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar,
bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır..." hükmü
bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye'nin de taraf olduğu Dünya Kültürel
ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme'de,
Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma
Sözleşmesi'nde, Biyolojik Çeşitlik Sözleşmesi'nde endemik flora
ve faunayı barındıran doğal alanların mutlaka
korunması yükümlülüğü bulunmakla birlikte, Danıştay
İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nun 20 Eylül 2002 tarihli ve 2002/179
Esas -2002/656 Karar
sayılı kararında ve Danıştay İdari Dava Daireleri
Genel Kurulu'nun 20 Eylül 2002 tarihli ve 2002/176 Esas -2002/655 Karar
sayılı kararında açıkça doğal sit alanlarında
enerji santralleri yapılamayacağı belirtilmiştir.
Yürürlükteki 2873 sayılı
Milli Parklar Kanunu'nun 14. maddesinin e bendi "kamu yararı
açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk" bulunduğunda
millî park alanlarında "yapı ve tesis" kurulabilmesine
olanak vermektedir hükmüne göre "Milli Park" statüsündeki Munzur
Parkı'nı da içine alan sınırlarda baraj projelerinin hayata
geçirilmesinde hiçbir hukuki engel kalmamış olmaktadır. Bununla
birlikte Munzur Vadisi Milli Parkı sınırlarında ve Munzur
Çayı üzerinde yapımı planlanan Konaktepe Barajı-Konaktepe
Hidro Elektrik Santrali (HES) 1 ile Konaktepe HES 2, Danıştay 13.
Dairesi'nin 11 Ekim 2010 tarihinde almış olduğu kararla, dava
konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına kararının
yerinde görülmesi üzerine Enerji Piyasası Denetleme Kurulu'nun (EPDK)
itirazını reddederek kararın kesinleşmesini
sağladı. Ancak alınan bu karar, florasında ve
faunasında çok sayıda endemik canlı türü barındıran
Munzur Milli Parkı sınırlarında gerçekleşebilecek
usulsüzlükleri ortadan kaldırmış sayılamaz.
Bu nedenle doğal güzellikleri ve
özellikleri bakımından zengin kültür ve tabiat varlıklarına
sahip olan Munzur Milli Parkı'nın bir an önce 1. derece doğal
sit alanı olarak tescil edilmesi için Anayasa'nın 98. maddesi ve TBMM
İç Tüzüğünün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
15.11.2011
1) Hüseyin Aygün (Tunceli)
2) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
3) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
4) Hülya Güven (İzmir)
5) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
6) Celal Dinçer (İstanbul)
7) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
8) Muharrem Işık (Erzincan)
9) Ali Demirçalı (Adana)
10) Bülent Tezcan (Aydın)
11) Candan Yüceer (Tekirdağ)
12) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
13) Ali Serindağ (Gaziantep)
14) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
15) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
16) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
17) Mahmut Tanal (İstanbul)
18) Gürkut Acar (Antalya)
19) Namık Havutça (Balıkesir)
20) Erdal Aksünger (İzmir)
21) İhsan Özkes (İstanbul)
22) Sedef Küçük (İstanbul)
23) İlhan Demiröz (Bursa)
24) Aylin Nazlıaka (Ankara)
25) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
26) Tolga Çandar (Muğla)
27) Sakine Öz (Manisa)
28) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
29) Veli Ağbaba (Malatya)
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 21 milletvekilinin,
ilaç firmalarının 2007-2010 yılları arasında ülkemizde
yaptıkları çeşitli ilaç çalışmalarına
bağlı olarak çok sayıda vatandaşın öldüğü
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/330)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Son günlerde basında, ilaç
firmalarının 2007-2010 yılları arasında ülkemizde
yaptıkları çeşitli ilaç çalışmalarına
bağlı olarak çok sayıda vatandaşın öldüğü iddia
edilmektedir. Bu iddiaların araştırılması ve
gerekiyorsa çözüm üretilmesi amacıyla TBMM İçtüzüğünün 104 ve
105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Aytuğ Atıcı (Mersin)
2) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
3) Muharrem Işık (Erzincan)
4) Veli Ağbaba (Malatya)
5) Mahmut Tanal (İstanbul)
6) Bülent Tezcan (Aydın)
7) Namık Havutça (Balıkesir)
8) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
9) Gürkut Acar (Antalya)
10) Faik Tunay (İstanbul)
11) Erdal Aksünger (İzmir)
12) Sedef Küçük (İstanbul)
13) İhsan Özkes (İstanbul)
14) Ali Serindağ (Gaziantep)
15) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
16) Mehmet Şeker (Gaziantep)
17) İlhan Demiröz (Bursa)
18) Aylin Nazlıaka (Ankara)
19) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
20) Hülya Güven (İzmir)
21) Tolga Çandar (Muğla)
22) Sakine Öz (Manisa)
Gerekçe:
Son günlerde basında, ilaç
firmalarının 2007-2010 yılları arasında ülkemizde
yaptıkları çeşitli ilaç çalışmalarına
bağlı olarak çok sayıda vatandaşın öldüğü iddia
edilmektedir.
Yeni ilaç üretimi ve
insanlığın hizmetine sunulması elbette ki insanlar üzerinde
de yapılan bir dizi çalışmayı gerektirir.
Çalışmalara katılan insanlar yeterince
aydınlatıldıktan sonra, hür iradeleri ile ve hiçbir şekilde
zorlanmadan gönüllü olduklarını beyan etmiş olmaları
gerekir. Ancak çeşitli basın kuruluşları ülkemizde insanların,
özellikle de üniversite öğrencilerinin yoksulluk nedeniyle ilaç
araştırma deneylerine katıldıkları ve bu iş için
para aldıklarını, deneyler sonucunda da
yaşamlarını yitirdiklerini yazmaktadır. Bu durum yiten
yaşamlar yanında insanlık onurunu, özellikle de
vatandaşlarımızın onurunu zedelemiştir.
Sağlık Bakanlığı
tarafından yapılan açıklamada klinik deneylerin hem
Bakanlık tarafından hem de etik kurullar tarafından
denetlendiği, deneklere para verilmesinin ise yasak olduğu ifade
edilmektedir. Bu ifadelerle, basında yer alan ifadeler arasında
önemli çelişkiler vardır.
Bütün şirketlerin ana hedefi kâr
etmektir. Dünyanın en büyük şirketleri arasında yer alan ilaç
şirketlerinin ilaç araştırmalarını kendi ülkelerindeki
denetimlerin sıkılığından kaçırarak geri
bırakılmış ve fakir ülkelere kaydırdığı
bilinmektedir. Bu durum hiçbir şekilde kabul edilemez.
Ülkemizde yürütülen ilaç
araştırmalarının finansmanında kullanılan
bütçenin nerelere harcandığı, başta öğrencilerimiz
olmak üzere vatandaşlarımızın içinde bulunduğu
ekonomik koşulların istismar edilerek kullanılıp
kullanılmadığı araştırmaya muhtaçtır. Sadece
araştırma kayıtlarına bakmak aldatıcıdır.
Hâlen hayatta kalmayı başarabilen deneklerle, kurulacak Meclis
Araştırma Komisyonu üyelerinin detaylı bir görüşme yaparak
deneysel çalışma için aydınlatılmış
onamlarının olup olmadığı ve çalışma için
para alıp almadıklarının tespiti gerekir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
araştırma önergeleri bilgilerinize sunulmuştur.
İzmir Milletvekilimiz Sayın Susam daha önce söz
istemişlerdi ama 10 kişilik sıra dolduğu için
sırayı bozmadık. Yalnız, sisteme girememiş,
dolayısıyla, bu teknik arızadan dolayı özür diliyoruz.
Kendisine bir dakika, bulunduğu yerden söz veriyorum.
Buyurun efendim.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
11.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, İzmirin en uç ilçesi olan
Beydağda yaşayan halkın adliyenin kapatılmasından
dolayı mağdur olduğuna ve Adalet Bakanından Beydağ
Adliyesinin açılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Buradan bir feryadı duyurmak istiyorum. Beydağ
Belediye Başkanımız ve sivil toplum örgütlerimiz, Beydağda
kapanan adliyeyle ilgili olarak çok mağdur durumda olduklarını,
Beydağ Barajının yapımı ve su kanalları nedeniyle
orada oluşan davalar nedeniyle, İzmirin en uç köşesi, en
mağdur ilçesi olarak Beydağın bu noktadaki talebinin, Sayın
Bakanlık tarafından diğer 40 tane adliyenin geri verilmesi gibi,
Beydağın adliyesinin de geri verilmesi konusunu sizin
aracılığınızla Sayın Adalet
Bakanımızdan talep ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Susam.
Değerli arkadaşlar, üstün yetenekli
çocukların keşfi, eğitimleriyle ilgili sorunların tespiti
ve ülkemizin gelişimine katkı sağlayacak etkin
istihdamlarının sağlanması amacıyla kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının
Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler (Devam)
2.- (10/136, 176, 177, 178, 179, 180, 181) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, süre uzatımına ilişkin
tezkeresi (3/895)
21/06/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Üstün yetenekli
çocukların keşfi, eğitimleriyle ilgili sorunların tespiti
ve ülkemizin gelişimine katkı sağlayacak etkin
istihdamlarının sağlanması amacıyla kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu 05/04/2012 tarihinde
çalışmalarına başlamıştır.
Komisyonumuz,
21.06.2012 tarihinde yaptığı toplantısında, Komisyona
verilen 3 aylık süre içerisinde çalışmalarını
bitiremeyeceği anlaşıldığı için
İçtüzüğün 105. Maddesi gereğince 1 aylık ek süre
istenmesine karar vermiştir. Komisyonumuza 05/07/2012 tarihinden itibaren
1 aylık ek süre istenmesi hususunda;
Gereğini
bilgilerinize arz ederim.
Halide
İncekara
İstanbul
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 105inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan Araştırmasını üç ay içinde
bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir. hükmü gereğince
Komisyona bir aylık ek süre verilmiştir.
Sağlık
çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun
Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimine dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
3.- (10/49, 113, 118, 252, 253, 254, 255, 256,
257, 258) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun, Başkan, Başkan
Vekili, Sözcü ve Kâtip Üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/896)
19/6/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Komisyonumuz, Başkan,
Başkanvekili, Sözcü ve Katip üyelerini seçmek üzere 19.06.2012 Salı
günü saat 18.00'de B Blok 2. Kat 4. Bankodaki Araştırma Komisyonu
Toplantı Salonunda 10 üye ile toplanmış ve
aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen
görevlere seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz
ederim.
Cemalettin
Şimşek
Samsun
Komisyon Geçici Başkanı
Adı ve
Soyadı Seçim
Bölgesi Aldığı Oy
Başkan : Necdet
Ünüvar Adana 8
Başkan
Vekili: Mustafa Baloğlu Konya 8
Sözcü : İsmail Tamer Kayseri 8
Kâtip
üye : İlknur İnceöz Aksaray 8
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır,
ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:
4.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmelerine dair taleplerinin uygun görüldüğüne
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/897)
20/06/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
İlgi : Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu
Başkanlığının 19.06.2012 tarihli ve
A.01.1.FEK.0.00.00.00/72615 sayılı yazısı.
Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine dair bir talebi olmuştur.
Başkanlığımızca uygun görülen bu talep İçtüzük'ün
25'inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
İkinci tezkereyi
okutuyorum:
5.- İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmelerine dair taleplerinin
uygun görüldüğüne ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/898)
26/06/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
İlgi : İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu
Başkanlığının 26.06.2012 tarihli ve
A.01.1.İHK.0.00.00.00/216-73679 sayılı yazısı.
İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine dair bir talebi
olmuştur. Başkanlığımızca uygun görülen bu talep
İçtüzük'ün 25'inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Reddedildi Sayın Başkan, 1 kişi el kaldırdı,
burada 4 kişi Hayır dedi
efendim.
BAŞKAN Daha fazlaydı efendim bu taraf.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır, ben baktım, ben özellikle
baktım.
BAŞKAN Arkadaşlar görüyor.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır Sayın Başkan, ben
özellikle baktım efendim.
MUZAFFER ASLAN
(Kırşehir) Koskoca Başkan yalan mı söylüyor?
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Özellikle el kaldırdık
BAŞKAN Müsaade ederseniz, biz öyle görmedik, Kabul
edenler
dedim, arkadaşların da gördükleri bu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır efendim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Hayır efendim, özellikle yaptım onu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkanım, bir daha
oylayın.
BAŞKAN Peki, oylarınıza sunulmuştur:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir efendim.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- CHP Grubunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
179uncu sırasında yer alan 278 sıra sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 1inci sırasına
alınmasına ve Genel Kurulun 26 Haziran 2012 Salı günkü birleşiminde görüşmelerinin bitimine kadar
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
26.06.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun,
26.06.2012 Salı günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisini İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
M.
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 179 uncu sırasında yer alan 278 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının, bu kısmın 1 inci
sırasına alınması ve Genel Kurulun, 26 Haziran 2012
Salı günkü (Bugün) birleşiminde 1 inci sıraya alınan 278
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
bitimine kadar çalışmalarını sürdürmesi önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu önerisi üzerine, lehte olmak üzere, Ali Rıza Öztürk, Mersin
Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi
lehine söz aldım. Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin konusu nedir?
Konusu şudur: Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi
Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve
Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların
Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısının bugün
görüşülmesi yani kamuoyunda üçüncü yargı paketi olarak bilinen bir
paketin görüşülmesi.
Değerli milletvekilleri, belki de
Parlamento tarihinde bir ilki yaşıyoruz ya da ilklerden birisini
yaşıyoruz. Bu tasarı, bizim bugün görüşülmesini
istediğimiz tasarı. Bu tasarı, Hükûmetin tasarısıdır
yani muhalefetin getirdiği bir teklif değildir. Hükûmet bu
tasarıyı getirmiştir, bu çuval tasarıyı
getirmiştir ve bu çuval tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisine
30/1/2012 günü Başkanlığa- verilmiştir ve 2/2/2012de Komisyona
havale edilmiştir. Adalet Komisyonu ilk toplantısını
15.2.2012 günü yapmıştır ve ilk toplantıda alt komisyon
kurma kararı verilmiştir. 3.5.2012de, 8.5.2012de, 9.5.2012de alt
komisyon toplantılar yapmıştır. Yani bakın,
aslında alt komisyonun bile toplantı yapmasının
arasındaki süreye dikkatinizi çekmek istiyorum yani şubat
ayının 15inde alt komisyon kuruluyor ama alt komisyonun
çalışmaları mayıs ayında başlıyor.
Arkasından, değerli arkadaşlarım, Adalet Komisyonunda
23.5.2012, 24.5.2012, 30.5.2012, 31.5.2012de görüşülüyor ve
kararlaştırılıyor. 12.6.2012 günü de bu Komisyondan
çıkıyor. Hatta biz muhalefet şerhi yazmak için süre
istediğimizde
Çünkü bu çok kapsamlı bir kanun, değişik
kanunlarda değişiklik yapıyor; dolayısıyla ne olup
olmadığını Komisyon Başkanı bile bilmiyor, Komisyon
üyesi arkadaşlarımız bilmiyor. Ve dedik ki: Bu çok kapsamlı
bir kanun, buna muhalefet şerhi yazmamız lazım. Bize denildi
ki: Ya bir an önce bu Genel Kurula gidecek, hemen yazın."
Değerli arkadaşlarım, bu
elimdeki benim otuz sayfalık Cumhuriyet Halk Partisinin muhalefet
şerhidir, yani kamuoyunda yargı hizmetlerinin
etkinleştirilmesiyle getirilen bu kanun tasarısına yönelik otuz
sayfalık bir muhalefet şerhimiz vardır. O günden bu güne, bu
kanun Adalet Komisyonundan bile hemen Genel Kurula inecek gerekçesiyle
getirilmişken, daha sonra Devlet Sırrı, başka kanunlar
geçti ama bu Hükûmet, kendi getirdiği yargı hizmetlerinin
etkinleştirilmesi amacıyla bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına ilişkin bu çuval kanunu caminin avlusuna
bıraktı, bu sahipsiz kaldı arkadaşlar, bu sahipsiz
kaldı, sahipsiz kaldı, bu caminin avlusunda kaldı.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sahibi burada
ya.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) -
Şimdi biz muhalefet partisi olarak Hükûmetin tabii ki bu kanun
tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisine neden
getirmediğinin gerekçelerini açıklamasını istiyoruz. Niye getiremedi?
Niye getirmek istemiyor?
Şimdi kamuoyunda bir beklenti
oluşturuldu bu kanunla ilgili. Aslında, bu kanunda, gerçekten,
yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi dışında her
şey var, bu kanun içinde; sadece bir şey yok arkadaşlar:
Yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi yok, adil yargılanma
hakkı da yok. Kamuoyunda -hepimiz biliyoruz- bir beklenti, umut
oluşturuldu. Neydi umut? Ceza Muhakemesi Kanununda özellikle tutukluluk
kurumundan kaynaklanan sistematik ve yaygın hataların
giderileceği beklentisi oluşturuldu. Hatta, böyle büyük bir
beklentinin içerisinde tutuklu milletvekillerinin sorununun çözüleceği
beklentisi oluşturuldu. Gazeteciler sordu -Bakanı gördüler, sordular;
Komisyon üyesi arkadaşlarımızı gördüler, sordular; bizi
gördüler, sordular- dediler ki: Bu paket çıktığında
şu kadar insan çıkarılacak. Ya da işte Tutuklu
milletvekillerinin sorunu çözülecek. denildi.
Değerli arkadaşlarım, bu
kanun tasarısıyla birlikte bizim de Cumhuriyet Halk Partisi olarak
verdiğimiz bir kanun teklifi vardı. Bu birleştirildi, sözüm ona
birleştirildi. İkisi birden ciddi harmanlanarak,
tartışılarak konuşacaktık ama bu kanun teklifi
birleştirildi, sadece -sağ olsun arkadaşlarımız- bir
iki maddeyi aldılar, kabul ettiler, diğerlerinin üzerinde
tartışmadılar bile.
Bakın, aslında tutuklama
sorunu gerçekten çözülmek isteniyorsa, gerçekten Adalet ve Kalkınma
Partisinden bugüne kadar dinlediğimiz yargının reformunun
oluşumundaki meşruiyet teorisi samimi ise, o zaman bu kanun tasarısındaki
öneriler dikkate alınmalıydı. Biz burada hem tutukluluk
sorununun çözümü konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
istediği teklifleri getirdik, önerileri getirdik hem de özel olarak
tutuklu milletvekilleriyle ilgili teklifler getirdik.
Değerli arkadaşlarım,
orada hepimiz biliyoruz ki Sayın Başbakan tutuklu milletvekilleriyle
ilgili dedi ki: Efendim, muhalefet bir öneri getirsin, bu öneriyi
tartışalım. Aslında, bizim öneriden haberleri bile yoktu.
İşte bizim bu konuda verdiğimiz kanun teklifi vardı, sonra
bu kanun teklifinden haberleri oldu, bu sefer de Muhalefet anlaşsın
kendi aralarında, ondan sonra bir bakalım. dediler. Muhalefet
anlaştı, hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığından şöyle bir açıklama yapıldı:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Cemil Çiçekin
Başkanlığında CHP Grup Başkan Vekili Sayın Emine
Ülker Tarhan, MHP Grup Başkan Vekili Sayın Mehmet Şandır,
BDP Grup Başkan Vekilleri Sayın Pervin Buldan ve Sayın Hasip
Kaplan, tutuklu milletvekillerinin durumlarını değerlendirmek
üzere (bugün) 26 Nisan 2012 saat 09.30da bir araya geldiler. Yapılan
görüşmelerde sorunun siyaset malzemesi yapılmadan, dört parti
grubunun mutabık kalacağı şekilde yasal zeminde
çözümlenmesi hususunda görüş birliğine varılmıştır.
Burada da yasal çözümü de önermişler ama sonra ne oldu? Hepimiz biliyoruz,
Sayın Başbakan en sonunda baktı muhalefet de anlaştı,
sığınacak bir yeri kalmadı, Canım, bu işin
formülü mormülü olmaz. dedi. E, ne olacak o zaman? Bu iş yargıya
kalacak. Canım, bu işin formülü mormülü olmayacaksa, bu iş
zaten yargının elindeydi, o zaman niye siz muhalefet öneri getirsin
ya da getirmesin dediniz, arkasından niye muhalefet anlaşsın ya
da anlaşmasın dediniz? Size ne o zaman muhalefetin anlaşıp
anlaşmayacağından? Yani, siz elinizi taşın altına
sokmayacaksanız, siz bu ülkede -Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin- gerçekten yargı alanındaki sorunların giderilmesi
konusunda siyasi iktidar olarak bu yükü omuzlamayacaksınız, o zaman
bunu söylemenizin anlamı ne değerli milletvekilleri?
Değerli arkadaşlarım,
biz bu kanun tasarısıyla ilgili, gerçekten, otuz sayfalık
muhalefet şerhimizde gerekçeleriyle birlikte, hukuki gerekçeleriyle
birlikte bunları söyledik. Aslında, gerçekten, bu tasarı
toplumda yarattığı umutları ve beklentileri
karşılayamamıştır, karşılamaktan çok
uzaktır. Bu torbada gerçekten yargının
hızlandırılması ve adil yargılanmayı etkileyecek
tek bir hüküm yoktur. Yargı uygulamalarında, Ceza Muhakemesi
Kanununda tutuklama ve diğer koruma önlemleri yönünden yaşanan
sorunlar ülkemizin gündemini sürekli meşgul etmektedir ama biz, bütün bu
eleştirilerimize rağmen, bu kamuoyunda oluşan bu beklentiyi,
umutları boşa çıkarmamak adına ya da bu tasarının
gerçekten Hükûmetin pompaladığı kadar kamuoyundaki bu
beklentileri karşılayıp
karşılayamayacağının açığa çıkması
açısından bu yargı paketinin bir an önce Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesini istedik.
Şimdi, bunu istememizin nedeni
var. Bir yandan, icra iflasla ilgili herkese bir umut
dağıtıldı. Bir yandan, tutuklama sorunlarıyla ilgili
herkese bir umut dağıtıldı. Şimdi bana öyle geliyor
ki, gazeteciler bile soruyor, bu paket çıktığı zaman
tutuklular dışarı çıkacak ya da icra iflastaki bütün
insanların sorunu çözülecek. Ya taahhüdü ihlalle ilgili önerge verdik
reddedildi ama vatandaş arıyor. Hiç olmazsa bu paket
çıksın, neyi karşıladığı neyi
karşılamadığı belli olsun. Ama buna rağmen sözüm
ona bazı yazarçizerler de Muhalefet bu konuda niye talepte bulunmuyor?
diye muhalefeti eleştirebilme cesaretini gösteriyorlar. Yahu Allah
aşkına, bir Hükûmetin tasarısının Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülmesi konusunda muhalefetin ısrarcı olup
olmaması parlamenter demokraside nerede görülmüş? Ama o yazarçizerler
Sayın Başbakan ya da Adalet Bakanına soramıyorlar, Bu
yargı paketi niye gelmedi? diyemiyorlar. Kolay Muhalefet niye ısrar
etmedi? Al biz bugün ısrar ediyoruz; işte onun için getirdik
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla)
Dolayısıyla bu yargı paketinin bir an önce görüşülmesini
istiyoruz değerli arkadaşlar. Ticaret Kanunu bugün
görüşülecekti; bu, ondan önce komisyonlardan geçti. Dolayısıyla
bunun görüşülmesini istiyoruz ve görüşme sırasında tabii
ki, kanunla ilgili eleştirilerimizi, itirazlarımızı
belirteceğiz.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Öztürk.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerinde ikinci konuşmacı, aleyhte olmak üzere Sayın Recep Özel,
Isparta Milletvekili.
Buyurun Sayın Özel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin
vermiş olduğu grup önerisi aleyhinde söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Biraz önce, grup önerisinin lehinde
konuşan Ali Rıza Bey otuz sayfalık muhalefet şerhinden,
niye o yasaya karşı olduklarından bahsetti. Otuz sayfalık
bir gerekçe, muhalefet şerhi yazmışlar; demek ki, bu yasayı
buraya getirdikleri, bugün görüşülmesini istediklerine göre bu otuz
sayfalık muhalefet şerhinden vazgeçtiklerini kabul ediyoruz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Hayır İtirazımız devam ediyor. dedim. Ayrıca, hiç
alakası yok.
RECEP ÖZEL (Devamla) - İnşallah, görüşmeler
anında bu muhalefetlerini o zaman çekerler. Bir an önce Cumartesi ve Pazar
günü de bunu çıkartmış oluruz diye düşünüyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ya
lütfen Recep Bey, itirazımız devam ediyor.
RECEP ÖZEL (Devamla) Biz
getirmiş olduğunuz bu öneriye özde karşı değiliz.
Hükûmetimizin, AK PARTİ Hükûmetinin bir tasarısıdır ve
cumartesi, pazar günü Meclis çalışarak kanunlaşacaktır. 1
Temmuz tarihi itibarıyla Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesi
gerektiğinden ve iş çevrelerinde de bu değişikliklerin bir
rahatlama getirmesi anlamında da bunun bir an önce yasalaşması
gerekmektedir. Önceliğimiz Türk Ticaret Kanunu olduğundan dolayı
bugün bunu görüşeceğiz. Önergenizde belirtmiş olduğunuz
yasayı da cumartesi günü görüşüp
kanunlaştıracağız. Böylece, sizin talebiniz de yerine
gelmiş olacak diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Özel.
Üçüncü konuşmacı, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu önerisi üzerinde Sayın Sırrı Sakık,
Muş Milletvekili.
Sayın Sakık, buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de lehte söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, iki gün sonra Orhan
Doğanın ölüm yıl dönümü. Belki bu fırsatı
bulamayız ama ben buradan Orhan Doğanı saygıyla, sevgiyle,
rahmetle anıyorum. Orhan Doğan da burada, eli kelepçelenerek
alınıp götürülmüştü. O dönemde hep birlikte bu süreci
yaşadık, bir ihtilaldi aslında, bir sivil darbeydi. Burayı
kuşatmıştı, askerler de, polisler de
kuşatmıştı. Askerler talimat vermişti komisyonlara ve
Genel Kurula da böyle emredilmişti: Bunların dokunulmazlığı
kaldırılmalıdır. Çünkü Karma Komisyonda benim
dokunulmazlığım kaldırılırken sadece ön sayfada
ismim vardı, reddediliyor, tekrar ilahlar devreye giriyor, tekrar Karma Komisyona
davet ediliyoruz, üçüncü kez, bizim dokunulmazlıklarımızın
kaldırılmasına karar verdiler ve ben oradan da
ayrılırken Refah Partisinden arkadaşlar ağlayarak
orayı terk etmişlerdi ve böyle bir süreci yaşadık.
Şimdi, Meclisimiz bir komisyon
oluşturdu, Darbeleri Araştırma Komisyonu. Biz de sevindik, bizim
de arkadaşlarımızdan Komisyonda yer alanlar oldu ama üç dört gün
önce duydum ki Komisyonumuz bir karar almış. Bakın, 2 Mart
darbesini araştırma ihtiyacı duymayan bir Komisyon. Darbe
olmuş, askerler Parlamentoya talimat vermiş ve sizin
meslektaşlarınızın eline kelepçe vurulmuş, bunu
araştırmıyor. Komisyon bir karar alıyor, Şilide,
Arjantinde, Yunanistanda, İtalyada, İspanyada darbeleri
araştırmak üzere buralara seyahat düzenlemeye gidecek. Komisyona
minnettarız, nasıl bunu keşfettiniz, nasıl böyle büyük bir
kâşifsiniz, nasıl böyle bir keşifte bulundunuz; size çok
teşekkür ediyoruz! Yanı başınızda olan 2 Mart
1994teki darbeyi görmüyorsunuz ama İtalyaya gideceksiniz,
İspanyaya gideceksiniz, Arjantine gideceksiniz, oradaki darbeleri
araştıracaksınız; yok böyle bir şey. Bu Parlamento
ayağa kalkmalıdır. Bu ülke çiftlik değildir. Siz yanı
başınızdaki bir darbeyi görmez de gidip İspanyada darbeyi
araştırmaya giderseniz onun adı turistik bir seyahat olur ve
ben Grubumuza da sesleniyorum, grup başkanlarımıza, grup
başkan vekillerimize, derhâl bir üye olarak sizden rica ediyorum: Bu
Komisyondaki üyemizi geri çekin. Eğer Orhan Doğana, Leyla Zanaya,
Ahmet Türke, Hatip Dicleye ve Sedat Yurttaşa, Selim Sadaka ve Mahmut
Alınaka, Sırrı Sakıka vurulan kelepçeleri görmüyor da ve
buradaki ilahların emrine biat eden, onlara emredenlere buradan biat
edenleri görmüyorlarsa bizim bu komisyonlarda yerimiz olmamalıdır.
Sevgili arkadaşlar, şimdi,
sorunlarımız çok. Yani CHPnin getirdiği bu noktadaki önerge çok
doğrudur, yerli yerindedir ve Parlamento bir an önce bizim
sorunlarımızı çözmek için bu konuda sorumluluklarını
yerine getirmelidir. Bakınız, bizim yaralarımız var,
yaralarımızın sarılması gerekir. Her gün bir
cezaevinde bir isyan oluyor, çok yakın bir tarihte 13 insan Urfa Cezaevinde
yaşamını yitirdi. Siz askerî darbelere karşı
olduğunuzu söylüyorsunuz ama askerî darbelerin getirdiği kanunlarla,
yasalarla bu ülkeyi hâlâ yönetiyorsunuz. Yani daha birkaç gün önce Urfa Cezaevinde
olanlar 12 Eylül döneminde Diyarbakırda olanlarla eş
değerdedir, Ulucanlar Cezaevinde olanlarla eş değerdedir,
Bayrampaşa Cezaevinde olanlarla eş değerdedir. Siz 300 küsur
kişilik bir cezaevine bin küsur insanı yerleştirirseniz
Ve
bunların büyük bir çoğunluğu da Barış ve Demokrasi
Partisinin üyeleridir. O gece Vali orada açıklamalarda bulunuyor. Aslında
en büyük terörü siz estiriyorsunuz, orada siyasi mahkûmlara Efendim, siyasi
değil de terör diyor. Yüzde 90ı bizim partinin üyeleridir, il ve
ilçe başkanlarımızdır. En çok terörü siz estiriyorsunuz
devlet adına ve insanları haksız bir şekilde alıp içeri
tıkıyorsunuz. 300 kişilik yerde bin küsur insan kalırsa, 18
kişilik yerde 40 kişi kalırsa, 8 kişilik yerde 18 kişi
kalırsa lavabo sorunundan, tuvalet sorunundan, prize takılan semaver
sorunundan bile sorun çıkar. Siz haksız bir şekilde
insanları tutukluyorsunuz.
Bakın, bugün, 71 tane KESK
yöneticisi ve Genel Başkanı dâhil olmak üzere, bunlar dünden beri bir
terörle karşı karşıyadır. Acaba bunlar ne
yapıyordular, bunlar Suriyenin istihbarat birimi miydiler, acaba onlar
oradaki katil Esad rejiminin buradaki uzantıları mıydılar?
Bir tarafta Suriyeye karşı diklenirken diğer tarafta kendi
halkınıza bu kadar zulüm etme hakkına sahip olabilir misiniz?
Dönüp Esad
Evet, Esadın eli kanlıdır, babasının eli
de kanlıdır, Baas Rejimi katildir; doğrudur da ama sizin eliniz
çok mu temizdir? Siz burada masum insanları alıp
tutuklayacaksınız ve size muhalif olanlara karşı
acımasız bir şekilde olacaksınız. Kim muhalif güçler?
Emek cephesi. Kim? Kürtler. Kim? Sosyalistler. Size muhalif olanlara
karşı acımasız olacaksınız ama dönüp Esadla
ilgili söz söyleme hakkınız olmaz. Evet, onun eli kanlıysa, siz
burada onun uyguladığı politikaların
aynısını uygularsanız aynı kefede
değerlendirilirsiniz ve siz Kürtlere boyun eğdirtmeye
çalışıyorsunuz.
Bakın, 71 kişi
alınmış gözaltına, 71i de Kürttür. Ne yaptılar
bunlar? Bunlar okulda eğitim veriyorlar, bunlar emekçi, sizin
çocuklarınızın öğretmenleri. Ne yapmışlar?
Savcılar soruyor. Özel yetkili mahkemeler ne diyor? Dönüp diyor ki bu
gözaltındaki arkadaşlarımıza: Siz Özgür Politikayı
okudunuz mu? Siz Azadiya Welat gazetesini okudunuz mu? Birgün gazetesini
okudunuz mu? El vicdan be! Şimdi, sizden birilerini tutuklayıp size
sorsalar: Yeni Şafak gazetesini okudunuz mu? Akit gazetesini okudunuz mu?
Zaman gazetesini okudunuz mu? Bunun adı ne kadar demokrasi olur? İşte
buradaki, bakın, savcıların yaptığı bu.
KESK yöneticilerine soruluyor, Siz
şu eyleme katıldınız mı? diyor. Tabii ki katılacağım, ben
sizin antidemokratik uygulamalarınızı protesto etmek için zaten
sokaklardayım, her gün bana gaz sıkıyorsun, copla vuruyorsun ve
beni alıyorsun tutukluyorsun, bunları yapmak üzere zaten ben sendikal görevlerimi, hakkımı yerli
yerine getiriyorum ama dönüyor, hayır, bunları
yaptığınız zaman özel yetkili savcılar sizin
yakanıza yapışır.
Şimdi, 12 Eylülden, 12 Eylül
yasalarından hesap soranlar 12 Eylül yasalarıyla muhaliflerini
susturmaya çalışıyorlar. Özel yetkili mahkemeler, evet,
şark istiklal mahkemeleri, istiklal mahkemeleri hangi ruhla hareket
ettiyse, devlet güvenlik mahkemeleri hangi ruhla hareket ettiyse bunlar da öyle
hareket ediyor.
Bakın, bütün cezaevleri tıka
basa dolu, 300 rakamı binle dolu, 500 rakamı binin üzerinde ve
hep muhalifler içeride ve bu ülke gerçekten eğer sorunları çözmek
istiyorsa bir bütünü olarak bunları masaya yatırıp ve Meclisin
alelacele tatile girmesine gerek de yok, biz temel sorunların çözümü için
gece gündüz, yaz kış demeden çalışmaya hazırız,
yeter ki bu ülkenin sorunlarını çözünüz. Bu sorunları getirip
birlikte paylaşın. Diğer muhalefet partileriyle ortak bir
paydada buluşabiliriz, ülkemizi özgürleştirebiliriz, bu noktada
eksikliklerimizi giderebiliriz ama siz, bunların hiç birini
yapmıyorsunuz, torba yasaları oluşturarak bu torbanın
içerisine her şeyi dâhil ediyorsunuz ve muhalefet grubuna da, muhalefet
partilerine de Gelin, buna dâhil olun. diyorsunuz.
Bakın, 2 Temmuzda KCK davası,
ana davası yani o kadar çok davalar açıldı ki Diyarbakırda
ana dava, İstanbulda ana dava; her yerde böyle, bütün Kürtler KCKli ve
burada bir yargı süreci başlıyor. Burada hukukun ve adaletin
ülkesini eğer oluşturmak istiyorsanız bir an önce hep birlikte
bunları inşa etmeliyiz yoksa kandan kanunlar bu ülkeye kan getirir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla) Ben, kandan
kanunların değil, hukukun ve huzurun ülkesinin
oluşmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Sakık.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi
üzerinde, aleyhte olmak üzere son konuşmacı Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can.
Buyurun Sayın Can
Kırıkkale Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi, yargı
paketinin gündeme alınmasıyla ilgili grup önerisi verdi. Bugün
Danışma Kurulu da yapıldı. Danışma Kurulunda
bizim yargı paketini cumartesi günü gündeme getireceğimize dair de
birazdan grup önerimiz okunacak ve oylanacak. Dolayısıyla, Cumhuriyet
Halk Partisi bu grup önerisini niye verdi, anlamak mümkün değil. Herhâlde
bu grup önerisini vermekle, biz de cumartesi günü gündeme almış
olduk, ona katkısı oldu.
Diğer taraftan, Cumhuriyet Halk
Partisinin vermiş olduğu grup önerisindeki yargı paketinin
görüşülmesine ilişkin, biz yargı paketinin görüşülmesine
karşı değiliz, yargının etkinleştirilmesi ve
hızlandırılması yönünde adımlar attık, atmaya
devam edeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi de herhâlde bu meyanda
düşünüyor ki grup önerisi verdi. İnşallah, cumartesi günü,
tahmin ediyorum grup önerisinde, buradan grup önerisine değindikleri gibi
kanun görüşülürken de kanunu tıkamazlar, önerge vermezler, temel yasa
olarak bir an önce geçer, kanunlaşır diye düşünüyoruz.
Diğer taraftan, bugün, biz Türk
Ticaret Kanununu görüşmeyi planlıyoruz. Türk Ticaret Kanunu 22nci
Dönemde Adalet Komisyonunun alt komisyonunda ve üst komisyonunda kabul edilerek
Genel Kurula indirilse de Genel Kurul gündeminde
kanunlaşmadığından kadük kalmıştır, 23üncü
Dönemde kanunlaşmıştır ve 1 Temmuzda yürürlüğe girmesi
kararlaştırılmıştır.
1 Temmuzda yürürlüğe girmeden
evvel, gerek ticaret dünyasında gerekse iş dünyasında kanunun
yürürlüğe girmesi hâlinde uygulamadan mütevellit sıkıntılar
olacağı noktasında ve uygulamadan kaynaklanan problemlerin
giderilmesi noktasında yeniden değerlendirmeler
yapılmış, bu konuda Gümrük ve Ticaret Bakanımız
gerekli çalışmaları yapmıştır.
Konuyu uygulayacak uzmanlarla ilgili
toplantılar yapılmış, ticaret dünyasından, TÜRMOBtan
görüşler alınmış ve bu görüşler
ışığında da kanundaki değişiklik
yapılacak maddeler belirlenmiştir. Bu maddeler de bir tasarı
şeklinde Adalet Komisyonuna sevk edilmiştir. Adalet Komisyonunda da
muhalefetin de katkılarıyla beraber kabul edilmiştir ve Genel
Kurula sevk edilmiştir.
İnşallah, bugün bunu
görüşmemiz hâlinde burada kanunlaşacak ve
Cumhurbaşkanımıza gidecek.
Cumhurbaşkanımızın da onayı hâlinde Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girecek. 1 Temmuzdan önce bunun yürürlüğe
girmesi elzem görünüyor. Bu nedenle, bu kanunu görüşmeyi bugün
planlıyoruz.
Diğer taraftan, Barış ve
Demokrasi Partisinin temsilcisi burada yapmış olduğu grup
önerisi lehindeki konuşmayla, bağımsız yargıya
müdahale edildiği yönünde açıklamalarda bulundu.
SIRRI SAKIK (Muş) Ne
bağımsız yargısı ya!
RAMAZAN CAN (Devamla) - Diğer
taraftan, 12 Eylül yasalarını kullanarak bu iktidarın
kendilerine sıkıntılar çıkardığından
bahsetti. Hâlbuki 12 Eylülle ilgili yirmi altı maddelik referanduma giden
Anayasa değişikliklerini Barış ve Demokrasi Partisinin Mecliste
engellediğini ve referanduma giden boyutta da yüzde 58in yanında
değil, yüzde 42nin yanında yer aldığını bu
kamuoyu yakından biliyor.
Saygıdeğer
Başkanım, değerli milletvekilleri; grup önerisinin aleyhinde
olduğumuzu ancak muhteva itibarıyla yanında olduğumuzu,
cumartesi günü görüşeceğimizi, Ticaret Kanununun görüşülmesi
elzem olduğundan dolayı grup önerisi aleyhinde oy vereceğimizi
beyan ediyor, hepinizi saygıyla tekrar selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Can.
III.
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, konuşmacı benim yanlış bir bilgi
aktardığımı, referandumda farklı
davrandığımı
BAŞKAN Şu yoklamayı
halledeyim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın
Tarhan, Sayın Erdoğdu, Sayın Tanal, Sayın Öner, Sayın
Serindağ, Sayın Akgöl, Sayın Altay, Sayın Erdemir,
Sayın Özbolat, Sayın Dudu, Sayın Nazlıaka, Sayın
Ediboğlu, Sayın Özdemir, Sayın Düzgün, Sayın
Tanrıkulu, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Ekinci, Sayın
Gök, Sayın Demirçalı, Sayın Öğüt.
Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum
Kapanma
Saati: 16.21
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 16.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
_____0_____
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124üncü Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
III.
YOKLAMA
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yeniden yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
1.- CHP Grubunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 179uncu
sırasında yer alan 278 sıra sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 1inci sırasına
alınmasına ve Genel Kurulun 26 Haziran 2012 Salı günkü birleşiminde görüşmelerinin bitimine kadar
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun, İç Tüzükün
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, sözüm vardı, siz Vereceğim. dediniz.
BAŞKAN Ya, yapma. Allah
aşkına. Biraz sonra vereyim. Başladım.
SIRRI SAKIK (Muş) Ben size
söyledim. Evet. dediniz.
BAŞKAN Peki, ne diyeceksiniz?
Tekrar tartışacaklar.
SIRRI SAKIK (Muş) - Yoklama
yapılmadan söyledim. Evet. dediniz. Grup sözcüsü, bizim
BAŞKAN
Buyurun, sataşma olmadan tekrar
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın şahsına ve
Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
SIRRI
SAKIK (Muş) Değerli arkadaşlar, ben teşekkür ediyorum.
Biraz
önce AKP Grubu sözcüsü bizim doğru bilgiler
aktarmadığımızı söylüyor. 12 Eylül 2010 referandumunda
aslında şunu açık ve net olarak birkaç kez burada seslendirdik
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Hatip, biz duymuyoruz, gürültüden
duyamıyoruz biz.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen biraz sessiz olalım.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Sevgili arkadaşlar, referandum
çalışmalarında, bir tek, taslak hazırlayan, diyalog arayan
grup bizdik. Adalet ve Kalkınma Partisine gittik, Biz şu maddelerde
şu değişikliği istiyoruz. Hatta bunun
dışında bir yol temizliği yapabiliriz yani 12 Eylül
Anayasasını değiştirmeye kalkışıyorsunuz
ama 12 Eylül yasaları var, Siyasi Partiler Yasası var, Seçim Kanunu
var, yüzde 10luk baraj var ve bunları getiren de Kenan Evren ve
arkadaşları. Gelin ilk önce bunları değiştirelim.
dedik; siz Hayır. dediniz. Ve bu parti kapatmalarla ilgili sizden bir
temsilci geldi, bizimle oturdu, konuştu. 5 arkadaşımız
geldi. Olumlu oy kullanmamıza rağmen
Ama siz bizimle birlikte
hareket etme cesaretini gösteremediğiniz için farklı
davrandınız ve biz bu olup bitenleri -size Hayır. değil-
sandıkları boykot ettik. Bizim duruşumuz bu. Bugün de yapacağınız
bir çalışmada, eğer biz içinde yoksak, eğer özgürlükler
yoksa, eğer bu halkın demokratik hakları yoksa biz yine içinde
olmayız.
Biraz
önce de seslendirdiğim gibi, bakın, Urfada yangın
çıktı, orada sevkler başladı. Oradan sevk edilen
arkadaşlarımız, kadın arkadaşlarımız buradan
Sincana getirilinceye kadar emin olun her türlü işkenceye maruz
kaldılar. Bu, sizin İktidarınız döneminde oldu. Ben,
buradan İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunu da göreve
davet ediyorum. Bir an önce Sincana gidip görmelisiniz, oradan gelen
kadın arkadaşlarımıza karşı nasıl bir
politika, nasıl bir işkence politikası
uygulandığını da gözlerinizle görürsünüz.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sakık.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
(Devam)
2.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 28 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin 30 Haziran 2012 Cumartesi günkü birleşimde saat
24.00e kadar tamamlanamaması hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1
Temmuz 2012'de tatile girmeyerek çalışmalarına devam etmesine;
303, 302, 301, 300 ve 278 sıra sayılı kanun teklifi ve
tasarılarının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
26/6/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 26.06.2012
Salı günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19
uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak
dağıtılan 303, 302 ve 301 sıra sayılı kanun
teklifi ve tasarılarının 48 saat geçmeden Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmının sırasıyla 3, 5 ve 6 ıncı
sıralarına, yine bu kısımda bulunan 300, 278, 155, 289,
250, 299, 10, 16, 54, 89, 90, 114, 129, 134, 206, 245, 298, 3, 4, 13, 17, 19,
28, 31, 34, 35, 36, 49, 50, 51, 55, 57, 58, 61, 62, 68, 72, 73, 75, 84, 91, 94,
99, 104, 109, 115, 116, 120, 121, 123, 130, 131, 132, 133, 135, 140, 142, 143,
145, 157, 159, 160, 168, 173, 174, 175, 176, 185, 188, 191, 196, 214, 219, 227,
261 ve 284 sıra sayılı kanun teklifi ve
tasarılarının ise bu kısmın sırasıyla 4, 7,
8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27,
28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47,
48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67,
68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81nci sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
Haftalık çalışma
günlerinin dışında 29 ve 30 Haziran 2012 Cuma ve Cumartesi
günlerinde saat 14:00'te toplanması ve bu birleşimlerde "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;
26
Haziran 2012 Salı günkü (bugün) birleşiminde 300 sıra
sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
27 Haziran
2012 Çarşamba günkü birleşiminde 302 sıra sayılı kanun
teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
28 Haziran
2012 Perşembe günkü birleşiminde 301 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
29 Haziran 2012 Cuma günkü
birleşiminde 19 sıra sayılı kanun tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
30 Haziran
2012 Cumartesi günkü birleşiminde 28 sıra sayılı kanun
tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
28 sıra sayılı kanun
tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin 30 Haziran
2012 Cumartesi günkü birleşiminde saat 24:00e kadar tamamlanamaması
hâlinde; Türkiye Büyük Millet Meclisinin İçtüzüğün 5 inci maddesine
göre 1 Temmuz 2012'de tatile girmeyerek Genel Kurulun çalışmalara
devam etmesi, 1 Temmuz 2012 Pazar günü saat 14:00'te toplanması ve bu
birleşimde "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmında yer alan 28 sıra
sayılı kanun tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
Yukarıda belirtilen
birleşimlerde gece 24:00'te günlük programların tamamlanamaması
hâlinde günlük programların tamamlanmasına kadar;
çalışmalarını
sürdürmesi,
303, 302, 301, 300 ve 278 sıra
sayılı kanun teklifi ve tasarılarının
İçtüzüğün 91. maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması;
önerilmiştir.
■ |
278
Sıra Sayılı Yargı Hizmetlerinin
Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla
İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların
Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/565) |
|||
|
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
|
|
1. |
Bölüm |
1 ila
28 inci maddeler |
28 |
|
2. |
Bölüm |
29 ila 53 üncü maddeler (Çerçeve 37 nci maddeye
bağlı geçici 9, 10 ve 11 inci maddeler ile çerçeve 47 nci maddeye
bağlı geçici 24 ve 25 inci maddeler dahil) |
28 |
|
3. Bölüm |
54 ila 81 inci maddeler |
28 |
|
|
4. |
Bölüm |
82 ila 106 ncı maddeler (Geçici 1, 2 ve 3 üncü maddeler
dahil) |
28 |
|
|
Toplam Madde Sayısı |
112 |
300 Sıra
Sayılı Harp Akademileri
Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/697) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde
Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 11 inci
maddeler |
11 |
2. Bölüm |
12 ila 25 inci
maddeler |
14 |
Toplam Madde
Sayısı |
25 |
301 Sıra
Sayılı Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/637) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde
Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 13 üncü
maddeler |
13 |
2. Bölüm |
14 ila 26
ncı maddeler |
13 |
Toplam Madde
Sayısı |
26 |
302 Sıra
Sayılı Bazı
Kanunlar ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/679) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde
Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 21 inci
maddeler |
21 |
2. Bölüm |
22 ila 42 nci
maddeler |
21 |
3. Bölüm |
43 ila 59 uncu
maddeler (Geçici 1,2 ve 3
üncü maddeler dâhil) |
20 |
Toplam Madde
Sayısı |
62 |
303 Sıra
Sayılı Türk Ticaret
Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/630) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde
Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 26
ncı Maddeler |
26 |
2. Bölüm |
27 ila 50 nci Maddeler (Çerçeve 38 inci
maddeye bağlı geçici 7, geçici 8 ve geçici 9 uncu maddeler dâhil) |
26 |
Toplam Madde
Sayısı |
52 |
BAŞKAN AK
PARTİ grup önerisi üzerinde söz isteyen, lehte olmak suretiyle,
İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup
önerisi lehinde söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Grup önerimiz 1 Temmuza kadarki
çalışma takvimimizin yeniden belirlenmesiyle ilgili. Genel Kurulun
haftalık çalışma günleri dışında, 29 ve 30
Haziran Cuma, Cumartesi günleri de saat 14.00te toplanması ve bu
birleşimlerde Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi öngörülmüştür.
Bugünkü Genel Kurulumuzda Türk Ticaret
Kanunuyla ilgili tasarı ile Harp Akademileri Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
yarınsa torba kanun olarak nitelendirilen, torba yasa olarak
nitelendirilen Bazı Kanunlar ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
görüşülmesi öngörülmüştür.
Diğer taraftan, 28 Haziranda 301
sıra sayılı Kanun Tasarısına, 29 Haziranda da 19
sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşülmesi, cumartesi itibarıyla ise, yine, 28 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşülmesinin tamamlanmasına kadar çalışmamız
öngörülmüştür.
Yine, 28 sıra sayılı
Kanun Tasarısına kadar olan işlerin görüşülmesi
esnasında 30 Haziran saat 24.00 itibarıyla tamamlanmaması
hâlindeyse 1 Temmuzda Meclisin tatile girmeyip, yine, pazar günü saat 14.00te
toplanması ve bu birleşimde Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan 28
sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşülmesi öngörülmüştür.
Yukarıda belirttiğimiz
birleşimlerde gece 24.00te günlük program tamamlanmaması hâlinde,
yine, programların bitimine kadar; diğer taraftan da, 303, 302, 301,
300 ve 278 sıra sayılı kanun teklifi ve
tasarılarının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesi öngörülmüştür.
AK PARTİ grup önerisi lehine
görüşümü belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Kaynarca.
İkinci konuşmacı,
aleyhte olmak üzere İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural.
Buyurun Sayın Vural. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir yasama yılının daha
sonuna geliyoruz ama her yasama yılının sonuna
yaklaştığımız bir süre içerisinde, maalesef, Meclis
gündeminde birçok kanun tasarısıyla, Bunların acilen
çıkması gerekir. talepleriyle karşı karşıya
geliyoruz. Aslında bundan önceki çalışma dönemlerinde bunlarla
ilgili bir planlama olsaydı
Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinin
karşısına Bunları çıkartırsanız 1 Temmuzda
tatile gidersiniz. anlayışı içerisinde milletvekillerinin böyle
bir baskı altında tutulmasını doğru bulmuyoruz.
Türkiye'nin ihtiyacı olan kanunlar, tasarı ve tekliflerin
görüşülmesi gerekiyorsa Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim, temmuz
ayında da çalışmaya hazır olduğumuzu ifade etmek
istiyorum.
Bu bakımdan,
böyle, 267 madde temel kanun sayılıyor, 19 tane de uluslararası
sözleşme var, bunlar da 57 madde. Bütün bunların müzakeresi 100 ila
150 saat arasında sürebilir, 100-150 saatlik bir çalışma da
takriben 10 günlük bir çalışmayı gerektirir. O bakımdan,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu gündeme alınan kanun tasarı ve
teklifleri konusunda itiraz ettiğimiz konuları iktidar partisine
ilettik. Özellikle, torba yasada Türkiye Büyük Millet Meclisinin yegâne denetim
organlarından biri ve bilgi kaynaklarından biri olan
Sayıştayı denetim yapamaz hâle dönüştürmek isteyen
maddesinin çıkartılması gerektiğini ifade ettik. Bugün,
burada, yine yargı yasasında örgüt üyeliğinin
cezalarının azaltılması gibi, terörle mücadele
ettiğimiz bir dönem içerisinde bu maddelerin değiştirilmemesi
gerektiğini belirttik.
Elbette iktidar partisinin -millete
kendi taahhütleri doğrultusunda- bir gündem belirleme hakkı olmakla
birlikte, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu gündemle ilgili görüş ve
düşüncelerimizi kanun tasarı ve teklifleri görüşüldüğü
zaman elbette ileteceğiz ama bu çalışma takvimiyle, yani 1
Temmuzda AKPnin tatile girmek arzusunu doğrusu anlayabilmiş
değilim. Niye 1 Temmuzda tatile girelim. diye ısrar ediyorsunuz? 1
Temmuza kadar bunları getirelim, tatile gidelim. Bizim tatil yapmak gibi
bir arayışımız yok. Milletimizin sorunlarının
çözülmesi gerekir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak özellikle bazı
konuların bu dönem içerisinde çözümlenmesi gerektiğini
düşünüyoruz. Ve çözümlenmesi gereken hususlardan biri de -ne kadar uzun
zaman önce- şehit yakınları, şehit aileleri ve
yakınlarının mesela, ikinci istihdamla ilgili sorununun çözülmesi
lazım. Grup toplantısında Sayın Başbakan, şehit
ve gaziler için nelerin yapılacağını, yapılması
gerektiğini tadat etti ama bununla ilgili bir adım
atılmadı.
Mesela, özellikle, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz, bu torba yasada da şehit ailelerine ikinci iş
verilmesine ilişkin bir düzenlemenin yapılmasını
isteyeceğiz ve bu konuda kamuoyuna taahhüt edilen hususların bir an
önce, tatile girmeden önce öncelikli olarak şehit ve gazilerin
sorunlarını çözmekle ilgili bu yasaların çıkması için
adım atmamız lazım. Uzman erbaşlar bekliyor,
sıkıntıları var. Polislerimizin büyük
sıkıntısı var. Her gün şehit veriyoruz ama polislerin
3.600 ek göstergesi maalesef düzenlenmiş değil. Eğer güvenlik
güçlerine, gerçekten, Türkiye Büyük Millet Meclisinin arkalarında
olduğunu göstermek istiyorsak şüphesiz, polislerimizin bu sorununu da
çözmemiz gerekir. Astsubayların sorunları var. Astsubayların da
özellikle görev tazminatıyla ilgili sıkıntıları var,
bunların da çözülmesi gerekir.
O bakımdan, ben bu dönem
içerisinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak özellikle bu konularla ilgili
adımların atılması gerektiğini ve partilerin,
zannederim burada hiç kimsenin bir itirazı olmaması gerekir, bunlarda
adım atılması ve bunların çözümlenmesinden sonra eğer
yaz döneminde çalışmalarını yürütmek istiyorlarsa, Genel
Kurul çalışmalarını bundan sonra hitama erdirmelerinin daha
uygun olduğunu düşünüyorum. İşte, muhtarlarla ilgili
talepler var, muhtarların ödeneklerinin artırılması gibi
konular var.
Dolayısıyla, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu öngörülen
çalışma düzeni içerisinde, yine, milletin hakkını, hukukunu
korumaya yönelik önerilerimizi, görüşlerimizi açıklamaya devam
edeceğiz. Dolayısıyla, bizim tatile gitmek gibi bir acelemiz de
yok. Önemli olan, yasama kalitesi ve bu milletin, oylarıyla
geldiğimiz milletin hakkını, hukukunu korumak. Hayırda
beraber, birlikte yapmak. Doğru olmayanı da doğrusu, hep beraber,
birlikte doğru olmadığına kanaat getirmek suretiyle
onları da uygulamaktan, uygulanmasından, düzenlenmesinden
vazgeçilmesini sağlamak lazım. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
bu kesimlerin sorunlarını çözmeye yönelik bir gündemin de
oluşması ve özellikle iktidar partisinin bu konuda kamuoyuna verdiği
birçok taahhütler var, bu taahhütler doğrultusunda da Parlamentonun
çalışarak bunların çözümlenmesi gerektiğini ifade ediyoruz.
Elbette, uluslararası
sözleşmeler var. Sayın Cumhurbaşkanı,
Dışişleri Bakanı, Meclis Başkanımızın
yurt dışına ziyaretleri var. Uluslararası
sözleşmelerin bu çerçeve içerisinde belli program dâhilinde özellikle yaz
döneminde Hükûmetin yapacağı bu çalışmaların da
desteklenmesi amacıyla bu programa dâhil olarak bu uluslararası
sözleşmelerin de geçirilmesinde fayda mülahaza ediyoruz. AKPnin de
verdiği öneriler doğrultusunda biz de bu konudaki tercihleri
belirttik. Böylelikle, yaz döneminde, Meclisin
çalışmadığı bir dönem içerisinde, yürütme erki de
uluslararası sözleşmelerin, görüşmeler sırasında,
takdir edersiniz ki uluslararası seviyede yapılacak görüşmelerde
önemli olduğunu dikkate alarak bunları değerlendirebilir. Ama
Milliyetçi Hareket Partisi olarak özellikle bugün AKPnin önerisiyle sizin
huzurunuza gelen çeşitli kanunların değiştirilmesine
yönelik iradelerinde itiraz ettiğimiz konuları açık ve seçik
ortaya koyduk. Umarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim
yapan Sayıştayın denetim yapamaz hâle dönüştürülmesi,
terörle mücadelenin hızlandırılması gereken bir dönem
içerisinde terör örgütü üyesi olanların cezasının
azaltılması gibi hususlar Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminden
çıkarılır, ondan sonra da bu kanun tasarı ve teklifleri
noktasında Milliyetçi Hareket Partisi olarak
katkılarımızı iletiriz.
Milliyetçi Hareket Partisinin görüş ve
düşünceleri bunlardır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bugüne kadar
milletvekillerimizin yaptığı çalışmalar, gerçekten
olumlu olanları destekleyen, daha olumlu olmasını
sağlayacak önerilerin verilmesi şeklinde tecelli etmiştir.
Eğer yaz dönemi çalışmalarına milletvekilleriniz
başlayacak ve yani 1 Temmuzda tatile gitme gibi bir zorunluluk
hissedilmiyorsa, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, Türkiye'nin gündemi
olan, vatandaşın ihtiyacı olan bu değişikliklerin
yapılmasını temin edecek bir yasama
çalışmasının yapılmasını
Hiç olmazsa bu
torba yasanın içerisine de, şu torbanın içine de muhtarlar
girsin, bu torbanın içine de ocağı yanan şehit
ailelerimizin, gazilerimizin sorunları girsin, onları sokalım,
onların sorunlarını da bu vesileyle çözmüş olalım ve hayır
dualarıyla Meclisin bu dönemini kapatmış oluruz, İkinci
Yasama Yılını kapatmış oluruz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak Meclis
çalışmaları konusunda pozitif bir şekilde
yaklaşacağımızı, olumsuzları
reddedeceğimizi, olumlu görüş ve düşüncelerimizi önergelerimizle
ifade edeceğimizi ve 1 Temmuzdan sonra da bu çalışma takvimiyle
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun çalışmalara devam etme konusunda
da kararlı olduğunu belirtmek istiyorum. Dolayısıyla, bu
çerçevede yeni bir çalışma programı hazırlanması
münasebetiyle, 1 Temmuza kadar da bunların tamamlanamayabileceğine
ilişkin itirazlarımız kabul edilmezse endişelerimizi ifade
ederek bu önerinin karşısında olduğumuzu ifade ediyor,
hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
AK PARTİ Grubu önerisi üzerindeki üçüncü konuşmacı,
lehte olmak üzere Sayın
Recep Özel, Isparta Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubumuzun vermiş olduğu grup önerisinin
lehinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
1 Temmuzda Meclisin
çalışma takvimi sona erecek. Bu tatile girmeden önceki önümüzdeki
salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi ve pazar dâhil olmak
üzere çalışma takvimini, görüşülecek konuları grup
önerimizde getirmiş bulunmaktayız.
Önerimizle, iş
hayatının beklemekte olduğu, ticari hayatın beklemekte
olduğu ve 1 Temmuzda yürürlüğe girecek olan Türk Ticaret Kanununda
değişiklik yapılması hakkındaki kanunu bugün
-inşallah- görüşeceğiz. Hemen arkasından da, 300 sıra
sayılı Harp Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini görüşüp
bugünkü çalışma saatini noktalamış olacağız.
Yarın ise, 27 Haziran 2012 Çarşamba günü ise 302 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifini görüşeceğiz yani torba
kanun olarak bilinen yasayı. Perşembe günü ise, 301 sıra sayılı
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısını görüşeceğiz. 29 Haziran Cuma günü ise, 287
sıra sayılı ve yarım kalan Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısını görüşeceğiz. Arkasından da Türk
Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısını ve bir miktar da uluslararası sözleşmeyi Genel Kuruldan geçirmeyi
düşünüyoruz. Cumartesi ve bitmediği takdirde pazar günü de uzun
zamandan beri Türkiye'nin gündeminde
olan üçüncü yargı paketi olarak adlandırılan Yargı
Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla
İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi
Hakkında Kanun Tasarısını görüşüp
yasalaştırmayı planlıyoruz.
Tabii ki muhalefet
Yetişmezse 1 Temmuz itibarıyla tatile girmeyebiliriz de. diyor.
Bizler de tatil meraklısı değiliz. İktidar milletvekilleri
olarak, AK PARTİ Grubu olarak hiçbir zaman tatili öncelikli olarak
getirmiş değiliz, biz de çalışmayı esas olarak kabul etmiş bulunmaktayız. Her
birimiz seçim bölgesine gittiği zaman vatandaşın
sorunlarıyla da ilgilenmiş olacağız.
Biraz önce size vermiş
olduğum bu listedeki yasaları bitirmememiz için hiçbir neden yok.
Elbette ki muhalefet partileri İç Tüzükten kaynaklanan
haklarını sonuna kadar kullanacaklardır. Ona tamamen
saygılıyız ama İç Tüzükten kaynaklanan haklarını
kullanırken de, bu yasaların bir an önce çıkması
noktasında da kullanırlarsa İç Tüzükten kaynaklanan
haklarını, bizler de mutlu oluruz.
Bizim gruptaki bulunan
arkadaşlarımız da bunların bir an önce
yasalaşması, gerekli gereksiz araların verilmemesi
noktasında Genel Kurul çalışmalarına hiçbir uyarıya ve
mesaja gerek kalmadan burada bulunursak, bu çalışmalar öyle gece geç
saatlere kadar sürmez, takvimi bitirir ve neticelendirilmiş oluruz,
milletimize daha iyi hizmet etmiş oluruz diyorum.
Ben, grup önerimizin lehinde oy
kullanmanızı talep ediyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Özel.
AK PARTİ Grubu önerisi üzerindeki
son konuşmacı Sayın Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet
ve Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde olmak üzere Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım. Sözlerime başlarken hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Grup önerisi, incelenmesinden de
görüleceği üzere, Meclisin bu haftaki gündemini tamamen altüst edip onun
yerine çok farklı tasarı veya tekliflerin görüşülmesini
hedefliyor. Şunu ifade etmeliyim ki Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu,
Parlamentodaki milletvekili sayısını artırdıkça,
arkasındaki halk desteğini artırdıkça Parlamentodaki yasama
faaliyeti açısından zayıflamaktadır. 22nci Dönemde tam 913
kanun çıkaran 22nci Dönem Parlamentosu, 23üncü Dönemde bunun yarısı
kadar, 548 tane kanun çıkarmıştır. Şimdi 24üncü
dönemdeyiz. 24üncü Dönemin ilk yılını yaşıyoruz ama
bu sıkıştırılmış takvimler bile
Parlamentonun faaliyeti açısından, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun önceki yıllardaki, önceki dönemlerdeki çalışmasına
yetişemeyecektir. Arkasındaki halk desteği arttıkça
halkın sorunlarına yabancılaşan, o sorunların çözümü
için Parlamentoya tasarı veya teklif getirmeyi artık fazlalık
olarak gören bir anlayışı görüyoruz.
Şimdi bu hafta önemli kanunlar
görüşeceğiz. Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen, Sağlık
Komisyonundan geçen iki tane torba tasarı var bunların içerisinde.
Hemen buradan ifade ediyorum: Bu iki torba tasarının belirli
maddelerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak kesinlikle destek vermemiz
mümkün değildir çünkü maddeler son derece sakıncalı maddelerdir.
Bu maddelerin bir bölümü Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde
yasalaşmış olan birtakım düzenlemelerin ters yüz edilmesine
yöneliktir. Örneğin Sayıştay denetimi Plan ve Bütçe
Komisyonundan geçen bir yasayla kuşa çevrilmektedir. Sayıştay
artık bu Parlamentonun kendisine verdiği yetki uyarınca
yapması gereken denetimi, doğruluk, düzgünlük denetimini
yapmayacaktır, yapamayacaktır. Hükûmet böyle bir şey istemiyor
Benim hesaplarımı kontrol et. şeklinde bir arzu içerisinde
değil. Meclis adına denetim yapan Sayıştayın yetkileri
kuşa çevrilmektedir.
Yine, Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumunun denetim yetkileri Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığına aktarılmaktadır. Plan ve Bütçe
Komisyonundan geçen torba yasada ÖSYMye, TÜBİTAKa şirketler
kurdurularak bu kurumların görmekte olduğu kamu hizmeti
şirketler eliyle âdeta özelleştirilmektedir. Bu kamu hizmetlerinin
yani ÖSYMnin sunduğu kamu hizmetinin, TÜBİTAKın sunduğu kamu
hizmetinin özel sektör eliyle, özel şirketler eliyle görülmesi mümkün
değildir. Özelleştirme, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
programımıza aldığımız bir kavramdır ancak
bu iki alanı özelleştirme kavramıyla yan yana getirmek
doğru değildir.
Değerli milletvekilleri,
Parlamento Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisine göre bu hafta sonu
tatile girecek, öyle
planlanmış durumda. Ancak, bu Parlamento bu yasama faaliyetiyle
tatile girerse, açıldığı zaman sırtında var olan
bir kamburla tatile girmiş olacak. Parlamento
açıldığında 8 milletvekili eksikle açıldı.
Çeşitli siyasi partilere mensup 8 milletvekilimiz hâlen tutuklu bulunuyor.
Özgürlüklerin önünü açması gereken yargı, Türk milleti adına
karar veren yargı ilk defa özgürlüklerin önünde bir engel
oluşturmuştur ve yine millet iradesinin temsil edildiği yer olan
Türkiye Büyük Millet Meclisinde, burada teşekkül etmiş olan halk
iradesine aykırı bir tutum içerisine girmiştir. Bu ayıpla,
bu kamburla Türkiye Büyük Millet Meclisi kesinlikle tatile girmemelidir.
Gerekirse temmuz ayında çalışalım ama bu sorunu çözelim.
Bu konuyla ilgili
olarak, Parlamento açıldığı tarihte Adalet ve Kalkınma
Partisiyle Cumhuriyet Halk Partisi arasında bir protokol imzalandı.
Daha sonra çeşitli siyasi partilerin, siyasilerin demeçleri oldu. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanının
başlatmış olduğu bir girişim sonucunda üç muhalefet
partisinin mutabık kaldığı bir çözüm ortaya konuldu. Ancak,
bu çözüm Adalet ve Kalkınma Partisinin yetkili organlarına götürüldü
ve yetkili organlardan olumsuz karar çıktı. Sayın Başbakan,
AKPnin yetkili organı Konu yargınındır. dedi.
Değerli milletvekilleri, konu yargının olduğu hâlde Türkiye
Büyük Millet Meclisinin düzenleme yaptığı birçok konu
vardır. Başta Sayın Başbakanın seçilmesinin önündeki
yasakların kaldırılması olmak üzere, Türkiye Büyük Millet
Meclisi millet iradesini esas alarak birçok düzenlemeyi
yapmıştır. Sayın Başbakanın seçilmesinin önündeki
yasağı kaldırmak üzere, millet iradesine kulak vermek üzere, bu
Parlamento Sayın Başbakanın seçiminin önündeki yasak için
Anayasayı değiştirmiştir, cesaretle adım
atmıştır, 22nci Dönem Parlamentosu çok doğru bir karar
vermiştir.
Şimdi, 8 milletvekilimiz tutuklu.
Bakın, bu tutukluluk bu şartlarda devam ederse, bu tutukluluk
nedeniyle bulundukları psikolojik durum nedeniyle bu durumu hazmedemeyen milletvekillerimizden
bir kısmının belki hayati tehlikesi söz konusu olabilecektir,
bunu ifade ediyorum. Bunu bir işkence olarak görüp, bunu psikolojik olarak
kaldıramayacak olan milletvekilleri vardır.
İddianamelerdeki suç olarak ifade
edilen hususların uydurma olduğunu düşünüyorum. Bakın,
Sayın Haberalın iddianamesini okudum, Sayın Balbayın
iddianamesine baktım, sizler de bunları biliyorsunuz, bu
iddianamelerin -diğerlerine bakmadığım için şu
iddianameleri okudum deme şansım yok ama- birbirlerinin benzeri ve
tekrarı olduğunu düşünüyorum. Bir milletvekili ayrımı
yapmıyorum burada ama bu kadar haksız bir şekilde bu insanlar
Silivri Cezaevinde hâlen tutuklu bulunuyor ise ve buna rağmen Parlamento
bu şekilde tatile girecekse bunu üzüntüyle karşılarım, bu
Parlamento adına bunu bir eksik olarak görürüm, bu kamburu Parlamentonun
sırtında taşımak olarak görürüm, bunu gerçekten demokrasiye
yakışmayan bir tutum olarak görürüm. O tutuklu milletvekillerimizin
çocukları karne aldılar. Karnelerindeki, o çocukların sevincini,
o ailenin sevincini paylaşamayan babalar Silivri Cezaevinde tutuklu.
Yargı, yargı,
yargının işi. diyoruz, Yargının işi.
deniliyor. Değerli milletvekilleri, o bağımsız olarak
isimlendirmek istediğimiz ama gerçekte bağımsız olmadığına
inandığımız yargı bu milletvekillerinin
hakkını eğer teslim etmiyor ise bu sorunu çözecek olan bu
Parlamentodur. Tatile girmeden bunu çözelim.
Sayın Başbakan o çözümleri
beğenmemiş olabilir, başka çözümler bulabiliriz, yetkiyi
Parlamentoya verebiliriz. Başka çözümler vardır, çözüm bir tane
değildir, yeter ki bunun çözülmesi gerektiğine inanalım ama
Sayın Başbakanımız
Benim seçimimin önündeki yasağı Parlamento kaldırsın;
burada yargıya müdahale yoktur. deyip, konu tutuklu milletvekillerine
geldiğinde Burada yargıya müdahale var. diyor ise, Sayın
Başbakanı ben vicdan muhasebesi yapmaya davet ederim. Davet ediyorum;
lütfen Sayın Başbakan, bir kez de siz oturun bir vicdan muhasebesi
yapın. (CHP sıralarından alkışlar) Yarın hepimiz
bu kimliklerimizden sıyrılacağız, bu kimliklerimiz sona
erecek. Allah hepimize uzun ömür versin,
karşılaşacağız ama Bu, yargının
işidir. diyerek vicdan muhasebesinden, vicdani sorumluluktan kendimizi
kurtarabilecek miyiz? Ben kurtaramayacağımızı
düşünüyorum; çünkü o insanların suçsuz olduğuna inanıyorum,
suçsuz yere orada yattıklarına inanıyorum.
Gelin, Parlamento kapanmadan bu sorunu
çözelim. Bu şekliyle tatile girmek bize huzur vermemeli, bu şekilde
tatile girmemeliyiz değerli arkadaşlar.
Bunları ifade etmek için söz
aldım. Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
önerisi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri
kabul edilmiştir.
Şimdi, İç Tüzükün 37nci
maddesine göre doğrudan gündeme alma önergesi vardır; okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler
1.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydarın, (2/113) esas
numaralı 5102 sayılı Yükseköğrenim Öğrencilerine Burs,
Kredi Verilmesine İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/54)
1.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydarın;
5102 Sayılı Yükseköğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin (2/113) İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan
Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
(2/113) esas numaralı kanun
teklifim, komisyona havale edilmesinden itibaren en geç 45 gün içinde
sonuçlandırılması gerektiği halde süresi içinde
görüşülmediğinden, İçtüzüğün 37nci maddesine göre
doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ve teklif ederim.
Metin
Lütfü Baydar
Aydın
BAŞKAN Teklif üzerinde Metin
Lütfü Baydar, Aydın Milletvekili.
Buyurun Sayın Baydar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
METİN LÜTFÜ BAYDAR (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5102 sayılı
Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
hakkında konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
üniversite öğrencileri arasında ve öğrencilerin
yaşadıkları sorunlara yönelik olarak yapılan
araştırmalara göre, üniversite öğrencilerinin,
sırasıyla, barınma, beslenme ve ulaşım giderleri
konularında sorunlar yaşadıkları belirtilmektedir.
Öğrencilerin bir bölümü ailelerinden aldıkları ekonomik
yardımlarla öğrenimlerini sürdürürken büyük bir bölümü ise
öğrenim sürelerini ekonomik sıkıntı içerisinde
geçirmektedir. Bu sıkıntıdan öğrencilerimizi kurtarmak ise
sosyal devlet olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin görevidir.
Ancak, 5102 sayılı
Yasanın 2, 5, geçici 3 ve 7nci maddeleri, Anayasanın sosyal devlet
ilkelerine ters düşmektedir çünkü sosyal devlet demek, sosyal adalet ve
fırsat eşitliği demektir. İşte, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak biz, fırsat eşitliği ve sosyal adalet ilkesine
aykırı olan bu maddeler hakkında dava açtık fakat Anayasa
Mahkemesinin aldığı karar neticesinde, sadece belediyeler
hariç ibaresi kaldırıldı. Bizim istediğimiz, belediyelerin
burs vermesini engellemek değildi. Aksine, Yasadaki düzensizliğin
ortadan kaldırılması, sosyal devlet ilkesine uyulması ve
burs dağıtımının tekelleşmesini engellemek amacıyla
iptal davası açmıştık.
Değerli milletvekilleri,
yükseköğrenim öğrencileri yaşamış oldukları maddi
zorlukları aşabilmek için burs ve kredi başvurularında
bulunmayı tercih etmektedirler fakat yapılan başvurular belirli
şartlara bağlanarak değerlendirilmektedir. Bu
değerlendirmelerde Yetim maaşı ve nafaka alanlar
dışında, en az asgari ücret düzeyinde aylık veya ücretle
sürekli bir işte çalışan veya gelire sahip öğrenciler ve
kurumdan daha önce burs ya da öğrenim kredisi almış olanlar burs
ve kredilerden yararlanamazlar. denilerek 5102 sayılı Kanunla
sağlanmak istenen kapsayıcılık
daraltılmıştır. Kredi ve bursların günün
koşullarına uyum sağlayamadığı görülmektedir. Yalnızca
bu iki neden bile yasa teklifimizin ne kadar önemli olduğunu
göstermektedir.
Hem okuyan hem de çalışan bir
öğrenciye burs ve kredi verilmemesi ailelerinin üzerindeki yükü azaltmaya
çalışan öğrencileri olumsuz etkilemektedir. Yükseköğrenimde
olan ve maddi açıdan bir sorun yaşamayan ya da kendi kendine
yetebilen bir ekonomiye sahip olan öğrencilerimizi düşünelim. Bu
öğrencilerin son sınıfta veya eğitimin yarısında
maddi olarak zor duruma düşüp düşemeyeceğini nereden
bilebiliriz? Yaşam, önceden planladığımız veya tamamen
hâkim olduğumuz bir alan değildir. Fakat bu durumda kalan
öğrencilerimiz 5102 sayılı Yasa çerçevesinde burs veya kredi
alamıyorlar. Burs ve kredi şartlarının önceden belirlenmesi
ve belli dönemde başvuru şartının getirilmesi anlık
sorunların çözümünü de sağlayamamaktadır.
Vermiş olduğumuz yasa teklifindeki
değişiklik önerisi ile bu esnekliğin
sağlanacağını da düşünmekteyiz. Alanın
genişletilmesi, aylık veya dönemlik burs ve kredilerin oluşumunu
sağlayacaktır. Yapılacak olan düzenlemeyle öğrencilerimizin
barınma, yeme ve ulaşım sorunlarını rahatlıkla
aşabileceklerine inanmaktayım. YURTKURun üzerinden de burslarla
gelen mali yükün alınarak özellikle Kurumun kaynaklarının yurt
yapımına yönlendirilmesi de daha iyi olacaktır. Tüm kurum ve
kuruluşlar bütçeleri oranında katkı sağlayarak sorunlara
yerinde ve kısa sürede çözüm bulacaklardır.
Çıkarılmış olan bu yasa için 2004
yılında Anayasa Mahkemesine yapılan itirazımızın
amacı, öğrencilerimize verilen burs ve kredi imkânlarının
genişletilmesi idi. Anayasa Mahkemesi 2008 yılında vermiş
olduğu kararında yapılan itirazı reddetmiş,
ayrıca partimizin herhangi bir talebi olmamasına rağmen kendisi
bir değerlendirmeye girerek, belediyelerin istisna
tutulamayacağı hükmüne vararak belediyeler hariç ibaresini
Anayasanın 2 ve 5inci maddelerine aykırı olduğu sonucuna
vararak kaldırmıştı. İşte bu yasa teklifimizde
bunun önüne geçerek daha önceden söz vermiş olduğumuz gibi isteyen ve
başvuran her öğrencinin burs ve kredi olanaklarından en
geniş şekilde yararlanabilmesini yapılacak yeni yasal
düzenlemelerle hep birlikte hayata geçirelim diyoruz. Bu işin onuru
hepimize ait olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri, dün efeler diyarı
Aydında darağacında üç fidanın pankartını
astığı için Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı
Barkan Kalınomuza soruşturma açıldığını
öğrendik. Ne yazık ki Başbakan bu isimleri grup
konuşmasında zikrettiği zaman gözleri dolarak söylediğinde
suç olmuyor, bizim arkadaşlarımız darağacında üç
fidanın posterini açtıkları zaman suç olmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Ben Türkiye'nin
bağımsızlığından başka bir şey
istemedim, bu yüzden ölümden korkmuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
METİN LÜTFİ BAYDAR (Devamla) Yirmi dört
yaşında hayatımı Türkiye'nin
bağımsızlığına armağan ediyorum. diyen
Deniz Gezmişin anısı önünde de saygıyla eğiliyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Baydar.
Sinop Milletvekili Sayın Engin
Altay.
Buyurun Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. Aydın Milletvekilimizin verdiği kanun teklifinin
doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili söz aldım.
Sayın Başkan, salonda biraz
uğultu var gibi geliyor, bir uyarır mısınız?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, biraz
ENGİN ALTAY (Devamla)
Dinlemeyecekler dışarı çıksın.
BAŞKAN Evet, var gerçekten.
ENGİN ALTAY (Devamla) Hatibi
dinlemek istemeyen dışarı çıksın sayın
milletvekilleri. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ya
dinlemeyeceksen dışarı çıkacaksın, bunun kuralı
bu yani. Hayret bir şey!
BAŞKAN Sayın Altay, lütfen
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Biz dinliyoruz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Değil
mi Başkanım?
BAŞKAN Tamam.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın
milletvekilleri, kanun teklifiyle yükseköğrenim gören
öğrencilerimizin burs almalarının, değişik kamu kurum
ve kuruluşlarından burs almalarının da önü açılmak
istenmektedir. Şimdi siz bunu reddedersiniz, ondan sonra da Biz burada
millet için varız. dersiniz.
Sayın milletvekilleri, bu
Parlamentoda görev yapan hepimizin yükseköğrenim yaptığı
vakıa. Tabii, yükseköğrenim hayatında öğrencilerimizin zor
ekonomik şartlarda yaşamaları da belki bir
alışkanlık, onun da belki ayrı bir anlamı ve tadı
var, belki bir hazzı var ama sizin döneminizde yükseköğrenim gören
öğrencilerin hem ekonomik hem sosyal hem kültürel hem akademik olarak ne
tadı kaldı ne tuzu kaldı. Her vesileyle övündüğünüz sadece
bir şey var, ne diyorsunuz? Öğrencilerin aldığı burs
kredi miktarını 240 lira yaptık. diyorsunuz. İyi,
yaptınız. Sizin maaşınız kaç lira, onu niye
söylemiyorsunuz? Öyle şey olur mu? Yani verdiğiniz paranın sizin
iktidara geldiğiniz günden bugüne geçen enflasyon oranlarıyla
hesabını yaptığınızda, emekliyi, işçiyi,
çiftçiyi, memuru ezdirdiğiniz gibi öğrencileri de enflasyona
ezdirdiniz.
Sayın milletvekilleri, bu
vesileyle
Burs meselesine Sayın Milletvekilim değindi.
Yükseköğrenim öğrencilerimizin yurt meselesi var, barınma
meselesi var. Türkiyede Kredi ve Yurtlar Kurumu diye bir Kurum var, bu
Kurumun başında bir Sayın Genel Müdür var. Bu Sayın Genel
Müdür iktidarınızın ilk yıllarında olabildiği
kadar objektifken, nasıl ki siz her dönemde biraz daha
şımardınız, Genel Müdürünüz de sizle orantılı
şımardı.
Şimdi, KYKnın 8/e maddesi
var, 8/e maddesi Genel Müdüre kontenjan kullanma yetkisi
tanımış. İyi, güzel. Şimdi
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Biz getirmedik ama, otuz yıldır var.
ENGİN ALTAY (Devamla) Var olan
bir yetkinin kötüye kullanılmasını söylüyorum ben zaten.
İSMAİL AYDIN (Bursa) Siz de
kullandınız.
ENGİN ALTAY (Devamla) Biz
kullanmadık kardeşim, bilmeden konuşma.
Şimdi, sizler de bizler de
ağustos ayında yurt çıkmayan öğrenciler için KYKyla mekik
dokuyacağız. Şimdi diyorum ki hak adil kullanılmalı.
Sayın Canikli, siz 30 tane
öğrenciye Genel Müdürden kontenjan mektubu alıyorsanız,
muhalefetteki bir milletvekili de ya da Akif Hamzaçebi muadiliniz de 20 tane
alsın.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) O benden daha çok alıyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) Yok öyle
bir şey.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Sor.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu sene
bunu özel olarak takip edeceğiz. 8/enin nasıl
kullanıldığını her gün orada gerekirse basın
toplantısı yaparak Türkiyeyle paylaşacağız ama bunu
Testiyi kırmadan çocuğu dövmüş Nasrettin Hoca. Bence sizin de
testiyi kırmadan Genel Müdürün bir kulağını çekmeniz
lazım.
Evet, evet, gülme, ciddi söylüyorum. Bak, burada
ağustosta kötü şeyler olacak, çok kötü şeyler olacak; bu hak
adil kullanılmazsa o Genel Müdüre orayı dar ederim, ben tek başıma
ederim. Bu Parlamentodan uyarıyorum şimdiden. Ve unutmayın, çok
övündüğünüz, Çağ, çığır, bilmem ne atlattık.
diye övündüğünüz Türkiyede kömürle yanan kalorifer kazan dairelerinde 30
öğrencinin yerlere şilte atarak yattığı bir
yükseköğrenim sistemiyle karşı karşıyayız. Bu
Parlamentonun bu sebeple bu öğrencilere
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Beraber bakalım.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Evet bakalım. Siz söylediniz burada Kazan dairesinde
öğrenci yatıyor. diye. Demediniz mi? Siz dediniz.
MUSTAFA
KABAKCI (Konya) Beş yıldızlı otel gibi
yurtlarımız.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Kömür kalorifer kazanının yanına şilte
atıp öğrenciyi orada yatırmak size yakışıyorsa
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN
ALTAY (Devamla)
kendinize
yakışanı yapmaya devam edin! Ama unutmayın, bu çocuklar bu
milletin çocukları. Lütfen
Öğrencilerimizin sorunlarıyla ilgili
Hükûmeti ve sizleri daha hassas davranmaya davet ediyorum, rica ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Altay.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Diyarbakır
Milletvekili Sayın Oya Eronatın İç Tüzükün 60ıncı
maddesine göre yerinden kısa bir söz talebi var.
Buyurun
Sayın Eronat.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
12.- Diyarbakır Milletvekili
Oya Eronatın, 3 Ocak 2008de PKK tarafından patlatılan bir
bombayla Diyarbakırda katledilen 7 kişiden birinin kendi oğlu
olduğuna ve bu katliamı kınamayan BDPyi, PKKyı ve
PKKyı destekleyenleri şiddetle kınadığına
ilişkin açıklaması
OYA
ERONAT (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün BDPli bir hatip kürsüde
konuşma yaparken iki gün sonra Orhan Doğanın doğum günü
olduğunu söyledi. Bugün 26 Haziran, PKK tarafından katledilen
oğlumun doğum günü. Eğer oğlum yaşasaydı bugün
yirmi iki yaşında olacaktı. Keşke benim oğlum da Orhan
Doğan kadar yaşamış olsaydı.
3
Ocak 2008de PKK tarafından patlatılan bir bomba Diyarbakırda
6sı çocuk 7 kişinin katledilmesine sebep oldu. Ne yazık ki
kısa süre sonra yakalanan katilden BDPliler tarafından acınarak
bahsedildi ve ona acıdıklarını söylediler. Bu vesileyle, bu
katliamı kınamayan BDPyi ve PKKyı ve PKKyı destekleyen
herkesi şiddetle kınadığımı bildirmek istiyorum.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Evladımla
birlikte şehit olan 6 çocuk ve 1 babaya Allah'tan rahmet diliyorum. Nur
içinde yatsınlar.
Saygılarımla.
(AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Alınan
karar gereğince, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun
Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Türk Ticaret Kanunu
ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/630) (S. Sayısı: 303)
(x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükümet?
Yerinde.
Komisyon
raporu 303 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir.
Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, gruplar
adına Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Ahmet Kenan
Tanrıkulu, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Tanrıkulu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz
yirmi dakika.
MHP
GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 303 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin
görüşlerini aktarmak üzere söz almış bulunuyorum. Öncelikle Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Bu
tasarının başlangıcına göz
attığımız zaman, 57nci Hükûmet döneminde, Türk ticaret
hayatının beklentileri ve çağa ayak uydurma öngörüleri
doğrultusunda 8 Aralık 1999 tarihinde çalışmalarına
başlanılan ve çok uzun bir hazırlık dönemi geçirerek
geçtiğimiz yasama dönemi içerisinde bizlerin de verdiği destekle
yasalaşan ve 1 Temmuz 2012 tarihinde de yürürlüğe girecek olan bir
yasayı görüşüyoruz ve bu yasa üzerindeki değişiklik
tasarıları üzerinde konuşacağız.
Değerli
milletvekilleri, 23üncü Dönemde 6102 ve 6103 sayılı kanun
tasarılarıyla ilgili oluşturulan uzlaşma komisyonunda dile
getirdiğimiz ve bazı maddelerle ilgili olarak verdiğimiz
önergelerin kabul edilmemesi bu alanda birtakım
sıkıntıların yaşanabileceğini daha o günlerde
göstermişti. O dönem, tasarıyla ilgili olarak tarafımıza
değişik ekonomik ve sosyal kesimlerden iletilen talepler
doğrultusunda gerçekleştirmek istediğimiz birçok düzenleme
maalesef uzlaşma komisyonunda kabul edilmedi. Bu yüzden, 6102 ve 6103
sayılı yasaların Genel Kurul görüşmeleri esnasında da
bu konuyu gene dile getirerek ileride birtakım eksikliklerin
yapılacak yeni düzenlemelerle telafi edilmesi gerektiğini de
belirttik.
Değerli
milletvekilleri, uzunca bir süre bu konu hakkında hiçbir şey yapılmayıp
kanunun yürürlüğe girmesine birkaç gün kala kamuoyundan da gelen tepkileri
dikkate alarak bugün için bu tasarı hazırlanmış ve Genel
Kurulun huzuruna getirilmiş gözükmektedir. Bu hâliyle, Hükûmetin konuya ne
kadar az önem verdiğinin de gözlemlendiğini görüyoruz.
Geldiğimiz noktada, o dönem dile getirdiğimiz eksikliklerin bir
kısmı bu tasarı içerisinde yenilenme şansına sahip
oldu.
Değerli
milletvekilleri, esasen, Türk Ticaret Kanunu şeffaflık, hesap
verilebilirlik, kurumsallaşma, elektronik ortamda hukuki işlem tesis
edebilme gibi unsurlardan oluşan bir anlayışla ticari
hayatın düzenlenmesi için hazırlanmış bir kanun ve oldukça
büyük, geniş kapsamlı bir kanun. Hükûmet bugüne kadar ülkemizin acil
ihtiyacı olan gerçek bir yargı reformunu gerçekleştiremediği
için, elektronik ortamda hukuki işlem tesis edebilmeyle ilgili
işlemlerde görüşmekte olduğumuz tasarıyla iptal edilmekte
veyahut da yürürlük tarihleri ileri bir tarihe ötelenmektedir.
6102
sayılı Kanun çerçevesinde çalışacak işletmelerin
şeffaflık, hesap verilebilirlik ve kurumsallaşmalarıyla
ilgili olarak Hükûmetin gerekli tedbirleri zamanında almamasının
tasarıdaki düzenlemelerin önemli bir kısmında yeniden ele
alındığını gösteriyor. Bu kapsamda, Kamu Gözetimi,
Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun da yapması gereken
düzenlemeleri tamamlamadığı, yaptığı
çalışmalarla ilgili olarak da kamuoyunu yeterince
bilgilendirmediğini görüyoruz. Bunun sonucu olarak, hem kanunun ruhunu
oluşturan hem de Türk ekonomisinin geleceği açısından önem
arz eden, şeffaflık gibi, hesap verebilme gibi düzenlemeler, ya daha
sonra yayınlanacak Bakanlar Kurulu kararı, yönetmelik gibi ikincil
mevzuata bırakılmış durumda veyahut da uygulama tarihleri
ileri atılarak ötelenmektedir.
Bu
tasarıyla Türk Ticaret Kanununda yapılacak değişiklikler
bir kısım ilgi sahiplerini kısa süreliğine memnun edebilir.
Ancak Hükûmetin yapması gereken, her şeyden önce, Türk Ticaret
Kanununda uluslararası gelişmeler ve yenilikleri göz önüne alarak,
hem akademisyenler hem siyasi çevreler hem konunun taraflarını bir
araya getirip ticari hayatın aktörleri de bunun içinde olmak üzere bir
reform çalışmasına, yenileme çalışmasına
başlamasıdır. Aksi takdirde, kanunun yürürlüğe girmesinden
sonra ortaya çıkacak olan birtakım zararların telafisi herhâlde
daha güç bir şekilde karşılanacaktır.
Değerli milletvekilleri, bugün
görüştüğümüz tasarının yukarıda da belirttiğim
gibi- yüce Meclise sunuluş şekli ve içeriğine
baktığımız zaman, Hükûmetin bu konuda esaslı bir değişiklik
yerine, sadece ve sadece kamuoyundaki tepkileri dindirmek için bir tasarı
hazırladığı sonucuna bizi götürmektedir.
Tasarının
değişikliklerle ilgili 48 maddesinin çoğunluğu
bakanlık ya da kurum isim değişikliklerinden ibarettir. Geçen
yıl kanunun yasalaşmasıyla birlikte Hükûmet üyeleri tarafından
övgüyle anlatılan bazı konularda da geri adım
atılmıştır. Bugün görüştüğümüz tasarıyla
ortadan kaldırılan işlem denetçiliği kavramı, kanun
ilk yasalaştığında çok önemli ve kayıt
dışılığı sona erdirecek bir araç gibi
sunulmuştur Hükûmet tarafından. Hâlbuki bugünkü uygulamalarda
muhtemel birtakım sorunların çıkması sebebiyle bu
tasarıda tamamen çıkarılmaktadır. İşlem
denetçiliği konusunda mevcut eksikliklerin giderilmesi hem gerekli hem de
hemfikir olduğumuz bir konudur. Ancak bununla uğraşmak yerine
toptan ortadan kaldırmak, belki de şu benzetmeyi bize
yaptırmaktadır: Okulların sorunlarını gidermek yerine
kapatma zihniyetinden çok farklı olmayan bir düşünceyle de
karşı karşıyayız.
6102 sayılı Türk Ticaret
Kanununun Meclis görüşmeleri sırasında Hükûmet tarafından
kayıt dışılığın bitirilmesinde çok önemli
katkı sağlayacağı ifade edilen 358 ve 395inci maddelerin
de bu tasarıyla değiştirilmek istenmesi, yine Hükûmetin uzun vadeli
plan yapma yeteneğini veyahut da yeteneksizliğini bizlere
göstermektedir. AKP Hükûmetleri döneminde kayıt
dışılıkla mücadelede her seferinde bu son diye
çıkarılan vergi afları, bu duruma da bir başka örnek
teşkil etmektedir.
Tasarıyla yapılan
değişikliklerin bir bölümü kanunda yer alan hapis ve para
cezalarının kaldırılması, şirketlere maliyet
getiren yüklerin azaltılması, bağımsız denetim
yaptırma gibi maliyet getirici konulardaki zorunlulukları hafifletme
yönünde olup genel olarak bizlerin de olumlu karşıladığı
konulardır ancak burada dikkat çekici olan konu, cezalarda yapılan
indirimler ve zorunlulukların kaldırılmasıyla ilgili bir
fayda maliyet analizinin yapılıp
yapılmadığıdır. Kanun gerekçesinde somut hiçbir
şey olmadan ve nasıl kararlaştırıldığı
belirtilmeden cezalar indirilmiş, zorunluluklar da
kaldırılmıştır.
Tasarıyla
yapılan bir değişiklik grubu da -diğerinde- kamu
kurumları arasında yetki ve görev paylaşımına dönük
düzenlemelerle karşılaşıyoruz. Hükûmet, geçen dönem
aldığı yetkiye istinaden çıkarttığı çok
sayıda kanun hükmünde kararnameyle yaptığı
değişikliklere ilave olarak, Türk Ticaret Kanunuyla ilgili
kamuoyundaki ilgiyi de kullanıp yine kamu kurumları arasında
birtakım görev ve yetki değişikliklerine gidiyor. Bu
değişiklikler, aynı zamanda kanunun kendi içerisinde de
tutarsızlıklara yol açıyor. Örneğin Türk Ticaret Kanununun
210uncu maddesinde, bu kanun kapsamında yapılacak düzenlemelerle
ilgili diğer bakanlık ve kurumların, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığından görüş alma şartı
kaldırılırken, kanunun 528inci maddesinde bankacılık,
sigortacılık, sermaye piyasası gibi alanlarda, niteliği
itibarıyla çok kısa bir sürede karar alınması gereken ve
uygulanması zorunlu olan özel kanunlarla düzenlenen alanlarda ilgili
kanunlarla getirilen hükümlerin saklı kalması istisnası da daraltılmaktadır.
Yine 88inci maddeyle, tüm işletmelerin muhasebe, defter tutma ve finansal
raporlama zorunlulukları, Türkiye muhasebe standartlarına uyum
getirilmekte ki bu da geçen yıl, Hükûmetin, Türk Ticaret Kanununda
yapılan önemli bir yenilik olarak tanıttığı bir husus
idi. Tasarının 8inci maddesiyle, Türk Ticaret Kanununun 64üncü
maddesinde yapılan değişiklikle ortadan
kaldırılmaktadır.
Netice
itibarıyla bugünkü noktaya geri dönülmüş oluyor. Yani şirketler,
yine Maliye Bakanlığı için farklı, diğer amaçlar için
farklı finansal raporlar hazırlamak zorunda kalacaklar. Bu durumda Hükûmetin
bakanlıkları ya da kurumları arasında bir güç
savaşı da mı yaşanıyor? sorusu da akıllara
gelmektedir çünkü bu konuyla ilgili olarak Hükûmetin bir üyesi 1 Temmuzda
yürürlüğe girecek olan kanunla ilgili hiçbir maddesinin
değişikliğe uğramayacağı ve aynen
yürürlüğüne devam edileceği şeklinde demeçler verirken, bir
başka Hükûmet üyesi ticari hayatın sekteye uğrayacağı
gerekçesiyle, yürürlüğe girecek olan bu kanunda değişiklikler
istemektedir.
Tasarının
33üncü maddesiyle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin yani
KOBİlerin tanımlanması düzenlenmekte ve Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumunun da görüşleri alınarak Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir
yönetmeliğe bağlanmaktadır. Öncelikle, bu tanımlama
yetkisine baktığımız zaman, geçtiğimiz yıl
yayınlanan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının
kurulması hakkındaki 635 sayılı Kanun Hükmündeki
Kararnamede bu yetki bu Bakanlığa verilmişti. Bu konuda ciddi
bir yetki çakışmasına gidilmekte ve konunun burada
netleşmesi gerekmektedir değerli milletvekilleri. Bununla birlikte,
bugün bu tanım Bakanlar Kurulu kararıyla yayınlanırken yeni
düzenlemede bir bakanlığın yetkisine devredilmekte, böylece etkinliği
de azaltılmaktadır. Ayrıca, ilgili tüm kurum ve
kuruluşların katkısı da düşmektedir. Zira, bu
tanımla ilgili kurumlar kanunda belirtildiği gibi sadece Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu değil. En azından bu konuda geçmişte bu
konuyu belirleyen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, KOSGEB
ve TESK gibi kuruluşların da bunun içerisinde yer alması
gerekmekteydi.
Değerli
milletvekilleri, 1 Temmuzda hukuki olarak Türk ticaret hayatına yenilikler
getirecek olan bu yasaya belki bir müddet sonra yasalaşmasıyla göz
atacağız ancak Türk ticaretinin son on yılda gelmiş
olduğu noktaya da biraz bakmakta fayda var diye düşünüyorum.
Ülkemizde şirketlerin bilançolarına baktığımız
zaman genellikle yetersiz öz kaynak, kısa vadeli banka
borçlarının ticari borçla
finanse edildiklerini görüyoruz. İşletmelerimizi rekabet
gücünden yoksun bırakan ve sadece mevcut performanslarıyla
-yalnız bırakan- sürdürülebilir bir büyümenin devam etmesi mümkün
değil. Nitekim, bu olumsuz duruma baktığımızda,
açılan-kapanan şirket istatistiklerinde de bu durumu görmemiz mümkün
oluyor. 2000 yılında 57nci Hükûmet döneminde açılan-kapanan
firma oranı yüzde 5,7 idi. Bu oran geçtiğimiz yılın sonunda
-2011 yılının sonunda- yüzde 24,5a ulaştı.
Geldiğimiz nokta itibarıyla, en yakın oran olarak 2012
yılının Mayıs ayında kurulan şirket
sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 27
oranında azalır.
Değerli
milletvekilleri, öte yandan, piyasanın en önemli göstergelerinden biri
olan protestolu senet sayısına baktığımızda da
durum ilginç: 2002 yılında 498 bin protestolu senet var piyasada,
2011 yılını 919 bin olarak kapatmış. Geçtiğimiz
mayıs ayı içerisinde ise 401 bine ulaşmış protestolu
senet sayısı.
Bu
alandaki bir başka gösterge karşılıksız çek sayısı:
2002de 742 bin iken 2011de 977 bine yükselmiş. Mayıs ayı
içerisinde 344 bin karşılıksız çek var.
Karşılıksız çek için kaldırılan hapis cezası
nedeniyle şu an için ticari hayatta elimizde patlamaya hazır bir
bomba bulunmaktadır. 2011 yılı itibarıyla -yine yıl
sonu itibarıyla- yaklaşık olarak Türkiye'nin dış
borçları 307 milyar dolardır ve bu dış borç
yükümlülüğü içerisinde özel kesimin dış borçluluğu 2002
yılında yüzde 33,2 iken 2011in sonunda yüzde 66ya gelmiş yani
özel kesiminiz -bu kanunla piyasayı düzenleyecek, ticari hayata güç
vermesi beklenilen özel kesiminizde- bir borçluluk yükümlülüğü
altında kıvranmakta.
Değerli
milletvekilleri, girişimcilerimizin son iki yıla göre artan
satış ve kârlarına rağmen, öz sermayelerinin giderek
erimesi, zararlarının ve borçlarının artması
yapısal sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu
yüzden, bir örnek vermek gerekirse, ekonominin yüzde 8,5 büyüdüğü bir
yıl içerisinde, İzmirde yüz büyük firmanın reel anlamda net
katma değer ve net kârdaki artışlarının sadece ve
sadece yüzde 2 olarak büyümesinin herhâlde hepimiz için düşündürücü bir
rakam olması gerekir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz son on yıldır katma değeri oldukça
yüksek olan sanayi üretimine hâlâ geçememiş, güçlü bir sanayi toplumu da
oluşturamamıştır. Bırakın bu sanayi toplumunu
oluşturmayı, bugün tarım sektöründe bile birçok ürünü ithal eden
bir ülke durumuna gelmiş durumdayız. Bu durumda Türkiye'nin maalesef
üretmediğini ve tüketmeye devam ettiğini görüyoruz.
Tasarruf
oranları, her konuşmamızda dile getirdiğimiz gibi, son on
yıldır sürekli düşmektedir. Ülke tasarruf yapamamaktadır,
yatırımlara yeterli kaynak aktaramamaktadır. Artık, kredi
kullanan yatırımcılar yatırım yapmaktan da risk
almaktan da kaçınmaktadırlar. Geldiğimiz noktada, çekilen
krediler katma değer yaratacak yatırımlara değil, bir
çoğumuzun bildiği gibi, market, gayrimenkul ve inşaat
sektörlerine kaymış durumdadır ve bu sektörlerin katma
değer yaratan sektörler olmadığı çok açıktır.
Eğer bu durum böyle devam ederse ileride yaşanabilecek muhtemel kriz
dalgalanmalarında ülkemiz beklenen güçlü
karşılığı gösteremeyecektir. Bakın, bununla
ilgili bir örnek vereyim size: Son günlerde IMFye borç verir hâle geldik.
diye birtakım hamasi söylemlerle de karşılaşıyoruz
ancak bunun gerçeğinin ne olduğunu da dile getirmekte fayda var diye
düşünüyorum değerli milletvekilleri. Her kulübe girmenin bir bedeli
var. IMFyi de bir kulüp gibi düşünün, aidatlarınız var,
yükümlülükleriniz var ve bu kulübün kurucu üyesisiniz -Türkiye- yıllar
önce anlaşmayla bu kulübe girmeyi kabul etmişsiniz ve taahhütlerde
bulunmuşsunuz. Geçenlerde Genel Kurulda görüştüğümüz ve IMFde
kotamızı yükselten ve yükümlülüğümüzü artıran
tasarıyı kabul ettiyseniz -ki ettik- bunun bedelini de ödemek
zorundasınız.
Değerli
milletvekilleri, bu bedelin artmasıyla IMFye bir para hibesi veya borç
vermemiz söz konusu değil. Bu yüzden konu hakkında ucuz siyaset
yapmanın da komik olduğunu düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarı getirildiği zaman, tasarının
Hükûmet tarafından getirilmesinden önce, bizler, geçen dönemde olduğu
gibi bir uzlaşma komisyonu kurulacağı beklentisi içindeydik.
Hatta, iktidar partisi grup başkan vekiliyle de bizzat ben, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunu temsilen görüştüm. O zaman bir teklif olarak
getirilen, elli beş maddelik bir paket olarak getirilen bu tasarı,
daha sonra ne hikmetse, ikinci kez toplanmamıza bile gerek kalmadan
Hükûmet tasarısı olarak ve maddelerde de bazı tasarruflara
gidilerek bugün karşımıza getirilmiş gözüküyor.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce de söyledim, maalesef, piyasa
şartlarının dikte ettiği, doğru, yerinde,
zamanında, şeffaf ve ticaret piyasasını düzenleyen bir
kanunun yapılamayışı, bugün bizlerin burada tekrar mesai
harcamasına sebep olmuş durumdadır.
Hükûmet
üyelerinin kendi aralarındaki uyumsuzlukları bu kanunun
yürürlüğe girmesi noktasında da bizleri endişeye sevk etmektedir.
Bugün
getirilen tasarının derde derman olmasını dileyerek, ticari
piyasamıza, girişimcilerimize hayırlı olmasını
diliyorum.
Hepinize
saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tanrıkulu.
Tasarının
tümü üzerinde ikinci konuşmacı, Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına Sayın Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP
GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına söz aldım.
303
sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu Tasarısı hakkında
düşüncelerimizi açıklayacağız. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle
şunu ifade etmekte yarar görüyorum: Geçen dönem temel kanun olarak Türk
Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu konusunda parti
grubumuzun katkısı, uzlaşıcı tavrı sonucu bu
yasalar bir yıl rafa kaldırılmışken, dört parti grubu
arasında ortak bir komisyon kurulmuş, üzerinde çalışmalar
yapılmış ve bu yasalar çıkarılmıştı.
Tabii, yasalar Meclise sunulduktan sonra bir yıl, bir buçuk yıl
içinde önemli gecikmeler oldu, bu gecikmeler ışığında
bazı yeni yasalar çıktı ve bu yeni yasalar
ışığında da eskiyen bölümler oldu. Bununla ilgili
bugün bir ihtiyaç olarak bu değişiklikler önümüze gelmiş
bulunuyor. Ancak bu değişikliklerin ihtiyaç olarak dayatmasında
sadece bir-bir buçuk yıllık gecikme, bu arada çıkan kanunlar
değil, Hükûmetin çıkarmış olduğu kanun hükmünde
kararnameler, özellikle muhasebe denetimi konusunda
çıkardığı kararnameler, yeni düzenlemeler de bir ihtiyaç
olarak burada önümüze gelmiş. İş dünyasına
baktığımız zaman, son zamanlarda, yeni çıkarılan
Türk Ticaret Kanununun 1 Temmuzda yürürlüğe girmesiyle özellikle
şirketlerin hapis cezası tazyiki altında kalacağı,
bazı evrak eksiklikleri nedeniyle çok ciddi cezalara
çarptırılacağı, binlerce şirketin bu konuda
mağdur olacağı, şirket yöneticilerinin mağdur
olacağı, özellikle de limitet şirketler konusunda bu mağduriyetin
çok fazla olacağı ve yine bürokratik evraklarla ilgili, ticari defterle
ilgili müeyyidelerin çok ağır olduğu, bu durumda, bu kriz
sürecinde bu şirketlerin gerçekten çok ciddi bir ceza tehdidi altında
olduğuna dair şikâyetler gelmişti. Bunlar zaman zaman grubumuza
da yansıtılıyordu, basında da bunun
tartışmaları vardı. Tabii, sadece Türk muhasebat
standartlarıyla ilgili değişiklikler, kurumsal
değişiklikler, kavram değişiklikleri, bunların tamamen
yeni yasada yer alması ayrı bir konu. Tüzükler var, bakanlıkların
farklı görev alanları var, farklı bakanlıklar Türk Ticaret
Kanununun muhatabı durumunda, bir taraftan Maliye, bir taraftan gümrükten
sorumlu bakanlık, bir taraftan Ekonomi Bakanlığı, bir
taraftan Kalkınma Bakanlığı. Bunun getirdiği
sıkıntılar var. Bu açıdan, yeni düzenleme içinde bir
taraftan cezalar hafifletilirken, hapis cezaları farklı bir
şekilde para cezalarına dönüştürülürken veya
yumuşatılırken aynı şekilde düzenlemeler konusuna da
bir müdahalenin olduğunu görüyoruz. Tüzükler kalkıyor, artık
bakanlıklar yönetmelikle düzenlemeler yapabilecek. Birçok konu da
bakanlıkların inisiyatifine bırakılmış oluyor.
Özellikle
bağımsız denetim konusunda, 15 bin KOBİnin bundan zarar
göreceği yönünde tartışmalar vardı. Tabii ki Türkiyede
mali kuralın ertelenmesi olgusunu da göz ardı etmemek lazım.
Biliyorsunuz, mali kural ertelendi ve gündemden şu an düşürülmüş
durumda. Bu ne zaman gelir? Uluslararası denetim nedir? Uluslararası
denetimin mekanizması ne olmalıdır? Hangi şirketlerde,
hangi durumlarda, nasıl olacak konusu da maalesef soru işaretli bir
konudur. Bu da uluslararası ticaret açısından güven telkin
etmeyen, kaygı verici bir durum.
Bunun
içinde yine çok tartışmalı olan bir konu, hatta şirket içi
nakit borçlanmayla ilgili bir konu, biraz da buna kaynana maddesi bile
diyenler oldu. Yani benzetme açısından bunu ifade etmekte yarar var.
Nakit veya borç verilmesi aile bireyleri içinde. Bu, tartışmalı.
Bir emniyeti suistimal sonucunu doğurur mu? Bununla ilgili limit olur mu?
Bu nasıl olmalı. Bu konularda da ciddi sıkıntılar
önümüze geldi.
Şimdi,
buraya baktığımız zaman, ilginç olan en önemli konulardan
birisi şeffaflık, şirketlerde İnternet siteleri konusudur.
Bunun bir erteleme süreci düşünülüyor. Şu an Mecliste dört parti
grubunun oluşturduğu bir İnternet araştırma
komisyonumuz var, görev yapıyor, bu konuda da umarım ciddi önerileri,
verileri olacak. Bu süreçten de yararlanılarak özellikle sicillerin
tutulması, şeffaflık konusunda, İnternet siteleri ne
olmalı konusu açıklığa kavuşur. Bu konuda
sanıyorum önümüzdeki dönem yeniden bir düzenleme ihtiyacı tekrar
doğacak gibi gözüküyor. Şu an İnternet sicili,
şeffaflığı ne kadar ihtiyaç, önümüzdeki dönem nasıl
olması konusunda da ciddi soru işaretleri var. Grubumuz olarak
buradaki soru işaretimizi biz de koyuyoruz çünkü 660 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname, özellikle Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu yeni bir kurum, bununla ilgili uygulama sürecini
önümüzdeki dönemde görmemiz gerekiyor.
Denetçinin
denetimi nasıl olacak? Bağımsız denetim ne olacak?
İlgili bakanlık hangisi olmalı? Bunların hepsi soru
işaretidir. Bakın, burada çok fazla detayına girmeden üst
başlıklar olarak söylediğim bu hususların bile aslında
yeterli bir ortak çalışma yapılmadan, uzmanlar konusunda yeterli
bir tartışma yapılmadan, dört grubun uzman komisyonları
kanalıyla etkin bir ortak çalışma yapılmadan ki bir
çalışma yaptık biz ama bu çalışmanın yeterli
olduğunu söylemek mümkün değil ve nitekim zaten son teklif,
tasarı olarak, Hükûmet tasarısı olarak geldi, dört grubun
imzası dışında geldi. Önümüzdeki süreçte,
bakanlıkların adları değiştiği için mecburen
Gümrük Bakanlığı oldu, gümrük ismini koymak gerekti. Yani,
hakikaten, ticari hayatımızı düzenlerken, kanun hükmünde
kararnameler çıkarırken bunlara dikkat etmediğimiz için de çok
ciddi sıkıntılar, kavram karmaşaları doğuran
durumlar oldu. Bakanlık isimleri değişince, kanun isimleri,
denetim isimleri, bunların hepsi de birbiri arkasına
değişmeyi gerektiren durumlar oluyor.
Sanıyorum, iş
çevrelerinin en çok eleştiri konusu ilan konuları. 524üncü maddeyle
ilgili -ki bu toptan çıkarılıyor, yabancı şirketlerin
Türkiye şubelerinden tutun özel finansman tablolarına kadar,
şirketlerin ilanlarına kadar- maliyetli olduğu söyleniyor.
İtiraz için, çok, merkezî sicil oluşacağı iddiaları var.
Bunu gidermek için de bağımsız denetimde belli işçi süreleri
İşte, 50 işçi, 4 milyon 400 bin euro gibi veya net ciro
durumları, işte, 8 milyon 800 bin euro gibi; bu ölçütler bir nevi
bağımsız denetim yani yurt dışı bilançoların
yayınlanması açısından getirilen kriterler oldu. Bunun bir
zorunluluk olarak getirilmesi, bir yandan İnternet, zorunlu olmayan
-Avrupada bazı ülkelerde yokmuş böyle bir durum- bizde getirilmesi
durumu karşısında ne yaratacak? Bu konu var.
Şimdi, bütün bunlara
baktığımız zaman, böylesi bir ihtiyaç iş çevrelerini
rahatlatır diye, bütün partiler o gözle bakıyor. Peki,
çalışan dünyası ne olacak? Emek dünyası ne olacak? Yani
onlarla ilgili düzenlemeler konusu ne olacak? Yani biraz daha felsefik olarak
baktığımız zaman, Türkiye ekonomisine, ticaret hayatına
Şöyle bir gözle de bakalım: Bir vergi reformu ne zaman
yapılacak? Kara
para aklama olayı, denetlenemeyen ekonomik alanlar, vergi kaçırma
alanlarıyla -ki çok ciddi bir rakam düzeyinde- ilgili düzenlemeler ne
olacak? Ticarette güven nasıl sağlanacak? Özellikle siz 99da bir
temel kanun yapmaya çalışıp, 2005 yılından itibaren
gündeme getirirseniz, üzerinde bunca çalıştıktan sonra da
Meclisin uzlaştığı bir yasayı çıkarıp da
arkasından tekrar -elli maddelik- ihtiyaç duyulup değiştirmeye
kalkarsanız iki üç soru işaretine cevap vermek zorundasınız. Birisi, kamu güveni.
İkincisi, yabancı yatırımcı açısından ne
kadar güven veriyorsunuz? Bu
eleştiri karşımıza çıkacak.
Burada şirket
borçlanmaları konusu suiistimale açık bir parantez
bırakıyor. Zaten limitet şirketlerin çoğunun aile
şirketleri olduğu bilinen
Hatta anonim şirketlerin birçoğu
da öyle. Bu anlamda da ciddi sıkıntılar olacağı
önümüzdeki dönem ortaya çıkacaktır.
Bu denetçilik konusu ne
olacak? konusu, hakikaten, yedi yıl çalışan denetçilerin ara
verip tekrar seçilmesi
Bunlar biraz uygulamada ortaya çıkacak, düzelecek
sıkıntılar gibi gözükse de en çok şirket kuruluşu,
sermaye artırımları, birleşmeler, bölünmeler, iflaslar,
konkordatolar, borçlanmalar yani bunların denetimi, bunların
yargısal denetimi, yargısal denetimiyle beraber kendi içindeki sicil
ve bakanlık denetimleri, yönetmelikler, yeni yönetmeliklerin durumu,
bunlar son derece önemli konular olacaktır.
Yine, Türk Ticaret
Kanununun, ki önümüzdeki dönem şeffaflık konusunda çok daha fazla
tartışmalar yaratacağı kurumlar gündeme gelecek.
İnternet sitesi kurma,
bunların yayınlanma yükümlülüğünü düzenleyen madde 1 Temmuz
2013e erteleniyor yani bir yıl öteye ötelenmiş oluyor, artık
Türkiye muhasebatı standartlarına göre tutulacak defterlerin hangisi
olduğu konusu
Bunları
niye bu başlıklar olarak söylüyorum? Çünkü yargı
ihtilaflarında artık hangi ticaret defterleri kanıttır,
hangilerinin elektronik olarak kanıt değeri vardır, ne
yapılması gerekir, bu konularda da bu düzenlemeler son derece önemli
olacak.
Yine
uluslararası finansal raporlama standartlarının uyumu süreci
sıkıntılı olacak gözüküyor. Bu düzenleme dahi
kurtarmıyor bu alanı. Bu konuda da kaygılarımızı
ifade etmek istiyoruz.
Bütün bunların
içinde kamu gözetimi, muhasebe denetimi, finans tabloları, kanun
hükümleri, uygulama. Belki de bunları biraz yaşayarak görmek
gerekiyor ama şu an iş çevreleri Bu yasa çıkarsa biz de fazla
ceza almaktan kurtuluruz, bürokrasiden biraz kurtuluruz. gibi bir
yaklaşım içinde olabilirler. Ancak şunu görmek lazım:
Küresel krizle birlikte Türkiyede icra takipleri, iflaslar, konkordato
ilanları, rakamlar, uluslararası şirketlerle birlikte
Türkiyedeki özel şirketlerin borçlanmaları, bu borçlanma
rakamlarının oldukça çok fazla olması, yükselmesi
karşında bizim kaygımız bu Türk Ticaret Kanunu
değişiklikleriyle de bu sorunların giderilemeyeceği
yönündedir. Hem giderilemeyecek yönleri olan bir yasa ama nispi rahatlık
sağlıyor ama onun yanında çalışanların
dünyası, emek dünyasıyla ilgili ilişkiler konusunda, gemi
adamları konusu örneğin, gemi ticaret sicili konusu mesela kafalarda
net değil. Niye İnternet şeffaflığında gemi
ticaret sicilleri yayınlanmasın? Çünkü onlar da tapu kayıtları
gibidir. Mesela gemi adamları hukuku ayrıdır, Türk Ticaret
Kanununda ayrı bir konudur. Bunların durumu ne olacak,
uluslararası hakları ne olacak, sigorta durumları ne
olacak? Gemi adamı alacakları ne olacak? Batan gemilerdekilerin
durumu ne olacak? İflas edenlerin durumu ne olacak? Bu konuda düzenlemeler
maalesef yeterli değil, önümüzdeki dönem sıkıntı olarak
önümüze çıkacak düzenlemeler olarak da bunları görüyoruz.
Bütün
bunların içinde ben vicdanen şunu buradan açıklama gereğini
duyuyorum: Bugün Türk Hava Yollarının çalışanları
grubumuzu ziyarete geldiler. Türk Hava Yolları Anonim
Ortaklığı gibi devasa şirketler şüphesiz ki eğer
kalite, marka konusunda belli bir noktaya gelmişse çalışanların
emeğinin büyük payı olduğunu düşünüyorum. Burada bu kürsüden
de söylemiştim; evet, iş kolunda grevi yasaklıyorsunuz,
arkasından da 300 küsur kişiyi SMSle, cep telefonuyla,
savunmasını dahi almadan işlerinden attınız. Bu
mağduriyetin içinde işi başında olup atılanlar var,
eylemin içinde olmayıp işten atılanlar var. Velev ki eylemin
içinde de olsa 21inci yüzyılda grev ve toplu sözleşme hakkı
mücadelesi kutsal bir haktır. Buradan Hükûmete sesleniyorum: Evet, dünya
markası olan Türk Hava Yolları 300 küsur işçisine sahip çıkamıyor
mu? Yani 300 küsur işçisini işten atmak suretiyle Türk Hava
Yolları gerçekten burada ne yapmak istiyor? Yani
çalışanlarını cezalandırarak savunmasını
dahi almadan, bu mağduriyeti yaratarak, bu mağduriyet ortamında
ne yapmak istiyor? Bunun cevabının alınması gerekiyor ve
Hükûmet yetkililerinin, bakanlığın bu mağduriyeti
Grevi de
yasakladınız, daha ne
istiyorsunuz kardeşim? Çalışanların hepsini ipe mi
göndereceksiniz? Yani biraz da adaletli davranmak gerekir. Bu
çalışanların hepsinin tekrar işe alınması bu
mağduriyeti giderici olacaktır diye düşünüyorum.
Yine,
Hükûmeti uyarmam gereken bir nokta var: Kamu emekçileri sendikalarına yönelik
operasyonlarınız sıkıntı veriyor artık, kabak
tadı vermeye başlıyor. Kamu Emekçileri Sendikası KESKe
yönelik, bir bakıyoruz operasyon düzenleniyor. Yani iş dünyasına
bir taraftan yasalar yapılıyor, bir taraftan da kamu emekçilerine
durmadan operasyon çekiyorsunuz, gözaltına alıyorsunuz, üstelik özel
yetkili mahkemelerde yargılıyorsunuz.
Size tavsiye ederim,
benim elimde iki tane karar var, 71 kişi gözaltına alınan. Bu 71
kişinin
Kamu Emekçileri Sendikası Genel Başkanı dâhil,
bunun içinde çok önemli sendikalar var; Eğitim Sen var, Tüm Bel-Sen var,
Haber-Sen var, Tarım Orkam Sen var, Yargı, Yapı-Yol Sen var.
Yani bunların genel sekreter, yönetici ve genel başkanı 71
kişi alınmış. Şimdi, bunların alınması
bir tarafa
Bunlar hakkında 2011de soruşturma
açılmış: Şu iki ekle
beraber 71. Ben buradan okuyacağım ve vicdanınıza
sesleneceğim: Lami Özgen, Diyarbakır doğumlu; Mehmet
Sıddık Akın, Batman; İzzettin Alpergin, Mardin; Devrim
Kahraman, Tunceli; Ferruh Çelik, Muş; Yılmaz
Yıldırımcı, Ağrı. Bakın, bunların 71i,
ek dâhil, Diyarbakır, Adıyaman, Erzurum, Diyarbakır, Hakkâri ve
devam ediyor; 71i doğu ve güneydoğudan ve Kürt sendikacılar
bunlar. Burada etnik operasyon yapıyoruz. İş dünyasına bir
taraftan yasalar düzenliyoruz, bir taraftan çalışan dünyasında
Kamu Emekçileri Sendikası KESK gibi, Kamu-Sen gibi iktidar tarafı
olmayan emek örgütleri iktidara muhalif oldukları için ama sırf Kürt
oldukları için, sadece Kürt oldukları için 71 kişiye etnik
operasyon yapmak, Kürt avı operasyonu yapmak, hakikaten bu ülkenin
toplumsal barışına, kardeşliğine, sendikal
mücadelesine büyük bir zulümdür diye düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP
KAPLAN (Devamla) Bu yönünü de Hükûmetin görmesi gerektiğini
düşünüyoruz. Çalışan ve emek dünyası beraber, birlikte bir
huzur ortamında çalışmak istiyorsa bu denge
korunmalıdır.
Saygılarımla.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Şimdi,
üçüncü konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Ticaret Kanununda
değişiklik öngören kanun tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Sözlerime
başlarken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şöyle
kısa bir gezinti yapmak istiyorum bu tasarıyla ilgili olarak. Türk
Ticaret Kanununun kabulüne ilişkin günlere giderek o günlerden bazı
görüşleri, bazı görüntüleri sizlere tekrar anlatmak istiyorum.
Türk
Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu ile bunların uygulanmalarına
ilişkin iki kanun, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Tebligat Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun 2011
yılında en son 13 Ocak tarihinde görüşülerek kabul edildi. Bu
görüşmelerin, bu saydığım altı kanuna ilişkin
görüşmelerin başlangıcı 11 Ocak tarihidir. Yani, 11 Ocak
tarihinde bu görüşmelere başlandı ve 13 Ocak tarihinde bu
altı kanun kabul edildi, toplam 2.725 maddeden oluşan bir pakettir.
Bunu özellikle ifade ediyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bütün siyasi
parti gruplarının uzlaşmayla gerçekleştirdiği, çok
önemli bir düzenlemedir. Temel yasa olarak görüşülmeye
kalkışılmış olması hâlinde dahi görüşülmesi
günlerce, haftalarca, belki aylarca sürebilecek olan bir yasalar
topluluğundan söz ediyorum. Hani, zaman zaman Genel Kurulda
tartışmalar oluyor Uzlaşma gerçekleştirilebilir mi,
gerçekleştirilemez mi? Muhalefet partileri iktidar partisinin, Hükûmetin
tasarılarına, tekliflerine destek verir mi, vermez mi? sorusunun
cevabı burada. Demek ki Parlamento gerektiği zaman tüm toplumu
ilgilendiren konularda gerekli uzlaşmayı sağlayabiliyor, bu çok
önemli.
Şimdi,
bu hafta görüşeceğimiz iki tane torba kanun tasarısı var.
Ben buradan rica ediyorum ve ifade ediyorum: Lütfen şu uzlaşmayı
göz önüne alalım, o iki tasarının eğer
sağlıklı bir şekilde yasalaşmasını istiyor
isek, böyle günlerce süren tartışmalara konu olmasını arzu
etmiyor isek Cumhuriyet Halk Partisinin, belki diğer muhalefet
partilerinin de bu konudaki görüşlerine lütfen kulak verin.
Gelişigüzel bir şekilde, o tasarının tüm maddelerine
karşıyız şeklinde bir anlayış ortaya koymuyoruz
ama belli maddelerinde rezervimiz var, doğru bulmuyoruz, bunlar AKP
hükûmetleri döneminde yasalaştırılmış olan
düzenlemelerin tersine çevrilmesine yönelik düzenlemelerdir de, bunları
yanlış buluyoruz. Bakın, onları yarın öbür gün
görüşeceğiz. Buradan rica ediyorum, bu konularda bir
uzlaşmayı gerçekleştirebiliriz. Yani uzlaşma tabii ki
herkesin bir adım atmasıyla olur. İktidar partisine de Hükûmete
de burada adım atmalarını tavsiye ediyorum. Aynı şeyi
yargı paketinde gerçekleştirebiliriz. Üçüncü yargı paketini biz
grup önerisi olarak getirdik; evet, çıkaralım istiyoruz onu,
yasalaşsın istiyoruz ama orada bizim doğru
bulmadığımız, sizin hukukçularınızla
konuşmanız hâlinde muhtemelen onların da doğru bulmayacağı,
onların da doğruya kulak vereceği bazı özel birtakım
problemli maddeler var. Bunları el birliğiyle gelin,
konuşalım, görüşelim, Parlamentonun bu son haftasını
daha rahat bir yasama faaliyetine konu edelim.
Şimdi,
Türk Ticaret Kanunu Tasarısının yasalaşmasına
ilişkin kısa bir bilgiyi verdim, bu çerçevede başka bilgiler de
verdim. Türk Ticaret Kanununun hazırlığı çok uzun bir
zaman almıştır, ta 57nci Hükûmet dönemindeki, o koalisyon
Hükûmeti dönemindeki hazırlıkla başlar. O dönemin Adalet
Bakanı Sayın Hikmet Sami Türkün kurmuş olduğu bir
komisyonla bu çalışmalar başlamıştır, Profesör
Doktor Sayın Ünal Tekinalp bu çalışmalara öncülük etmiştir,
bu yükü omuzlamıştır daha doğrusu. Uzun yıllar süren
bir çalışma olmuştur. Adalet Komisyonları -yani
komisyonlar derken çeşitli yasama dönemleri itibarıyla olduğu
için çoğul ifadesini kullandım- bu konuda
çalışmıştır, muhtelif Adalet Bakanları buna emek
vermiştir, Adalet Komisyonu başkanları emek vermiştir,
milletvekillerimiz emek vermiştir. 22nci Dönemde bir görüşme sağlanmıştır
ama 23üncü Döneme geldiğimizde, 23üncü Dönemde bir yanlış
işlem yapıldı, 23üncü Dönemin Adalet Komisyonunda bu
tasarı görüşülmedi, doğrudan Genel Kurula geldi.
Genel
Kurul aşamasında tüm siyasi partiler bir araya geldik, bazı
düzeltmeleri yapmanın gayreti içerisinde olduk ama 23üncü Dönem Adalet
Komisyonundan geçmemiş olması, hakikaten önemli bir eksiklik olarak
ortaya çıktı. Sonuçta 23üncü Dönem görüşmelerinde, belli
mutabakatlar çerçevesinde bu tasarıları yasalaştırdık
ve 6102 sayılı Kanun kabul edildi.
O
dönem Sayın Bekir Bozdağ burada Adalet ve Kalkınma Partisinin
Grup Başkan Vekiliydi. Yürürlük için, altı ay sonra yürürlüğe
girmesi yönünde bir düzenleme yapılmıştı. Ben özellikle
öneride bulundum Altı ay sonra yürürlüğe koyarsak, bu tasarıda
sorunlu bazı hükümler var, bunları yeterince
tartışmadık, o nedenle altı ayda bunları belki
yetiştiremeyebiliriz, altı ayın bitimine doğru Meclis zaten
tatile girecek o zaman, gelin bu süreyi biraz daha uzatalım, üzerine bir
yıl daha koyalım. dedik, bir buçuk yıl oldu. Ancak üzüntü
verici olan, bir buçuk yıl bitmek üzere, şimdi bir hafta sonra, 1
Temmuzda Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girecek ve biz bu
değişiklikleri son haftaya sıkıştırdık, bu
doğru olmadı.
Gerçekte
Türk Ticaret Kanununda değişmesi gereken çok daha fazla madde var.
Bunların önemli bir bölümünü, ben, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Türk Ticaret Kanunu Tasarısının tümü üzerindeki
görüşmeler, daha doğrusu bölümlere ilişkin görüşmeler
sırasında, 13 Ocak 2011 tarihinde ifade ettim.
İfade
ettiğim konular şunlardı: Birincisi, denetim kapsamı oldukça
geniştir. Türkiyedeki şirket sayısının çokluğuna
baktığımızda, bu denetimin getirdiği maliyeti bu
şirketler kaldıramaz. Denetim, elbette çok önemlidir, mutlaka
önemlidir. Şirketler sadece sahiplerinin malı değildir, onun pay
sahiplerinin malı değildir; şirketler, aynı zamanda, bu şirketlerin bir bölümü halka
açık olduğu için o borsada yatırım yapmış olan
kişilerin malıdır. Yine bu şirketler, alım satım
ilişkisinde bulunduğu kişilerin de üzerinde haklarının
olduğu kurumlardır. O nedenle, denetim önemlidir. Saydam, doğru
tabloların kamuya mutlaka açıklanması gerekir. Denetimin özünden
taviz vermemek kaydıyla ama bu kapsamı da yani KOBİ
dediğimiz küçük ve orta boy işletmeleri biraz bu denetimin dışına
almak suretiyle rahatlatmak gerekir. Bunu ifade ettim.
Yine,
İnternet sitesi kurma yükümlülüğünün KOBİlere büyük bir yük
getireceğini ifade ettim. Bu desteği, KOBİler bunu kuramaz,
onların İnternet sitesi kurma yükümlülüğünün gereğini
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı üstlensin -o zamanki adıyla-
KOSGEB üstlensin, bu desteği onlara versin; KOBİler bunu yapamaz
çünkü yapabilen KOBİler olabilir, yapamayan KOBİler olabilir ve
ekonominin yüzde 96, yüzde 97 ölçeğinde KOBİlere
dayandığını düşünürsek, KOBİlerin çok büyük bir
bölümü zaten zor ayakta kalan aile işletmeleridir, onların bir de
İnternet sitesi kurma gibi bir yükümlülükle karşı
karşıya bırakılmaları doğru değildir.
Ceza
hükümlerinin yeteri kadar tartılmadığını,
tartışılmadığını ifade ettim çünkü cezadan
amaç nedir? Bir müeyyideyle belli bir amaca ulaşırsınız.
Müeyyidenin, cezanın caydırıcı olması gerekir ama
ulaşılmak istenen amaç ile cezanın miktarı arasında
bir denge olmaz ise o zaman cezadan beklenen amacı
gerçekleştirmiş olmayız. O nedenle Bunu bir daha ele alıp
düzenlemekte, gözden geçirmekte yarar var. dedim.
Daha
başka birçok şeyi söyledim, bunları tek tek burada sayarak
zamanınızı almak istemiyorum. O zaman neye değindiysek
onları şimdi, bugün bu teklifte veya Hükûmet tasarısında
daha doğrusu görüyoruz. Bunların önemli bir bölümüyle Cumhuriyet Halk
Partisi olarak mutabıkız, belki bir iki konuda biraz daha farklı
görüşlerimiz var.
Yine,
bu tasarıda yer almayan ama yer almasını düşündüğümüz
birtakım düzenlemeler de var. Kanunun hazırlığına,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun hazırlığına
destek vermiş olan bütün bilim adamlarına, başta Sayın
Profesör Doktor Ünal Tekinalp olmak üzere hepsine teşekkürü bir borç
bilmesi lazım Parlamentonun. Ben Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
bu teşekkürü ifade ediyorum.
Yine,
6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu bu Kanunla yürürlükten
kalmış olacak 1 Temmuz itibarıyla. O Kanunu hazırlayan
Profesör Hirschi rahmetle anmak gerekir. Kendisi Almanyadan Türkiyeye gelip,
Ankara ve İstanbul üniversitelerinde uzun yıllar başta ticaret
hukuku olmak üzere çeşitli konularda ders veren ve Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığını kabul etmiş,
vatandaşlığa geçmiş ve onunla gurur duymuş olan bir
profesördür. Gerçekten kendisini rahmetle ve şükranla anmak gerekir.
Eleştirileriyle
bu tasarıya, yasaya, 6102 sayılı Kanuna yön vermiş olan,
destek vermiş olan bilim adamlarını yine teşekkürle anmak
gerekir.
Bu
tasarıdaki üzüntüm şudur: Profesör Doktor Sayın Ünal Tekinalp
bunun hazırlığına katılmamıştır.
Kendisi sanıyorum doğru bulmadı bu değişikliği
ama her ne olursa olsun Sayın Ünal Tekinalp bu çalışmalarda
olup, olumsuz dahi olsa kendi görüşlerini bu tasarıya
yansıtabilseydi, onlar Parlamento için çok yol gösterici olurdu. Onun
olmamasını bir eksiklik olarak görüyorum.
6762
sayılı Kanun, dönemine göre son derece ileri çözümler getirmiş
olan bir kanundu. Ancak elbette hukuk dinamik bir kavramdır; ihtiyaçlar
değişir, ekonomi değişir, ekonomide, toplumda yeni
ihtiyaçlar ortaya çıkarsa kanunların da buna paralel olarak değişmesi
gerekir. Gayet doğaldır, kanun değişecektir ve 6762
sayılı Kanun yerine gelen 6102 sayılı Kanun, son derece
modern kurumları da getirmiş olan bir kanundur. Tek kişilik
şirketler bunun çok önemli bir örneğidir. Gerçekten, Avrupa
Birliğinde uzun yıllardır olan ama Türkiyede olmayan bu
şirket türünün Türk hukukuna kazandırılmış olması
başlı başına önemli bir olaydır; sanayiye, küçük
yatırımcılara nefes aldıracak bir olaydır.
Değerli
milletvekilleri, tasarıda olmasını arzu ettiğimiz ama
olmayan bir iki düzenlemeye de değinmek istiyorum. Faiz konusundaki
düzenleme tereddüt yaratacak niteliktedir. Belki yorumla Burada bir sorun
yok. denebilir ama zaman içerisinde, yargının bu konuda
vereceği kararlar çok farklı olabilir. Özellikle temerrüt faizindeki
yazım, gerekçeleri dikkate aldığımızda, problem
yaratacak türdendir. O maddeyi yeniden ele alıp yazmakta yarar
olduğunu düşünüyorum.
Yine,
Türk Ticaret Kanununun 340ıncı maddesi, şirket ana
sözleşmelerini, daha doğrusu, yeni Kanundaki adıyla şirket
esas sözleşmelerini düzenliyor. Şirket esas sözleşmesi maddesi,
bugüne kadar Türk hukukuna girmiş ve yerleşmiş olan
anlayışın tam tersi bir anlayışı
yansıtıyor. Bizim hukukumuzda, Borçlar Kanununda sözleşme
serbestisi ilkesi vardır yani bir sözleşme, tarafların
iradesine göre, serbestçe kurulabilir, koşulları serbestçe
belirlenir. Borçlar Kanununda bunun tek istisnası vardır, bir
maddede istisnası vardır; sözleşme, emredici hukuk
kurallarına, ahlaka, kamu düzenine ve şahsi haklara aykırı
olmayacak. Bunun dışında, taraflar serbestçe tayin edebilir.
Tabii ki devletin, zaman zaman, sözleşme özgürlüğüne müdahale
ettiği alanlar vardır. Örneğin, asgari ücretten daha
aşağı bir ücretle kişiyi çalıştıramazsınız.
Ama, 340ıncı madde diyor ki -Türk Ticaret Kanunu da bu sözleşme
serbestisinin üzerine oturan bir kanundur- 340, bunun tam tersi bir
anlayışla, sözleşme serbestisinin tersi bir ilkeyi benimsiyor:
Sözleşme, bu Kanunun ancak izin verdiği hâllerde, bu Kanunda
belirtilen hâllerden, daha doğrusu Kanunda belirtilen hâllerden
sapabilir. diyor. Bu, bizim iş adamımızın
yaratıcılığını öldüren bir düzenleme.
Bırakalım, iş adamımız, bugüne kadar özgür bir
şekilde nasıl bu sözleşmeleri kurabilmişse o şekilde
kursun. Bu, yatırımcıyı, iş adamını,
şirket kurucularını tek tip sözleşmeye yönelten,
onların yaratıcılığını öldüren bir maddedir.
Kanunun gerekçesine baktığımızda bunun Alman hukukundan
alındığı söyleniyor. Alman hukukunda öyle olabilir ama
bizim hukukumuz farklıdır, bizim ekonomimizin dinamikleri
farklıdır. Yaratıcı bir iş adamımız
vardır, yaratıcı bir özel sektörümüz vardır,
kanunların yapması gereken bu yaratıcı, dinamik özel
sektörün önünü açmaktır. 340 bunun tersi bir anlayışta bunu
burada ifade ediyorum.
552nci maddedeki
düzenleme Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisiyle düzeltilmiştir,
orada bir yanlışlık yapılmıştı. Halka
açılma kavramı 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa
göre sadece SPKnın denetimine tabi olan şirketlerde mümkündür, oysa
Türk Ticaret Kanununun 552nci maddesi SPKnın denetimine tabi olmayan
diğer şirketlerin de halka açılmasına izin veren bir
şekildeydi. Bu, yeni Kombassanlar demektir, yeni şirketler demektir,
halkı, küçük yatırımcıyı, tasarruf sahibini
kandırabilecek şirketlerin ortaya çıkması demektir. Nitekim
o madde tamamen tersine çevrildi, tam tersine, bir müeyyideyle, hapis
cezası müeyyidesiyle müeyyidelendirildi. Hükûmet tasarısında bu
müeyyide biraz azdı, Komisyonda yükseltildi ama Sayın Bakandan ve tüm
partilerden bir kez daha bu müeyyideyi gözden geçirelim, orada
caydırıcılık ölçeğinden, ölçüsünden vazgeçmeyelim,
caydırıcı olacak şekilde, tabii ki ölçülülük ilkesine uygun
olarak o maddeyi bir kez daha kaleme alalım...
Bağımsız
denetimin kapsamı, İnternet yükümlülüğünün kapsamıyla
paralel hâle getiriliyor. Bu kapsamı Bakanlar Kurulu belirleyecek. Tabii
ki Bakanlar Kurulunun belirleyeceği kapsam önemli. Bunu KOBİleri
dışarıda tutmak suretiyle Bakanlar Kurulu belirleyebilir.
şeklinde bir izlenim aldık. Tabii ki Bakanlar Kurulunun nihai iradesini
bilmiyoruz, ancak eğer irade bu şekildeyse o zaman KOBİ
tanımıyla belki oynamamak, KOBİ tanımını
olduğu gibi muhafaza etmek gerekir. Çünkü tanımı bu şekilde
veya Bakanlar Kurulu kararının sınırını bu
şekilde çizdiğimiz takdirde yaklaşık 800 bin
civarındaki faal şirketin sadece 15 bini bu kapsama girecektir. 15
bin şirket ekonominin çok büyük bir kısmı demektir,
sayıyı küçümsemeyelim ama onu daha daraltacak şekilde bir
düzenlemeyi doğru bulmayız. Bunlar önemli düzenlemeler.
Şirketin
borçlanması, şirketten borç para alma, borç para verme
şeklindeki düzenlemeler yine yeni bir şekle kavuşturuldu. Ancak
şunu Komisyonda ifade etmiştim, bir kez daha burada ifade ediyorum:
Şirketten ayın olarak borçlanma konusundaki yasak kalkmış
durumda. Nakit olarak, daha doğrusu pay sahiplerinin üçüncü dereceye kadar
yakınlarının borçlanmasına ilişkin yasak bu. Pay
sahipleriyle ilgili herhangi bir sorun yok, oradaki ölçüler biraz daha
farklı. Ona biraz sonra değinirim, belki Sayın Bakan da
değinir. Ayın olarak borçlanma serbest bırakıldı,
gerekçesi de şu: Örneğin, şirket bir otomobil satıyorsa
veya beyaz eşya ticaretinde bulunuyorsa pay sahibinin yakınları
o kampanyalı otomobil satışından yararlanabilsin. Gayet
makul, doğru ancak oradaki otomobil satışı hâlinde o
kişinin, yani otomobili alan pay sahibinin veya yönetim kurulu üyesinin
yakını şirkete nakit mi borçlanmıştır, ayın
mı borçlanmıştır? Bunu bir daha konuşalım, yani
burada sanki otomobili alıyor ama bir nakit borçlanma söz konusu. Hâlbuki
niyet orada şu: Nakit borçlanma yasak, niyet nakit para çekmesin
şirket kasasından. Ama bunu bir daha bir düşünelim, burada bir
sorun olmasın.
Onun
dışında, denetimle ilgili bir başka düzenleme
yapılıyor. Denetim kurulunun raporunun olumsuz olması hâlinde
şirket yönetim kurulu istifa eder. şeklinde çok ağır bir
hüküm vardı. Bu, hakikaten şirketleri çok zora sokacak. Örneğin,
halka açıksa veya kamuya belli bilgilerini duyurma yükümlülüğünde
olan bir şirketse gerçekten bu süreç dahi onu piyasada çıkarmaya yol
açabilir. O düzeltildi ama o düzeltilmiş hâlinde de belki bir sorun var.
Onu bir daha, amaçtan herhangi bir şekilde taviz vermemek kaydıyla
ele almakta yarar olduğunu düşünüyorum.
Yine,
muhasebe konusunda şunu söyleyeyim: Bu konuda iktidar partisiyle
farklı düşünüyoruz. Bu kanun şunu esas alıyor: Vergi
kanunlarına göre tutulan muhasebeyi esas alıyor. Türkiyede 1950li
yıllardan bu yana mali tablolar vergi öncelikli olarak düzenlenir, vergi
kanunları bunu yönlendirmiştir ama o zaman sermaye piyasası
diye bir kavram yoktu, muhasebe kavramı bu kadar öne
çıkmış değildi. Doğru olan, bu anlayışı
bırakıp uluslararası muhasebe standartlarına göre
şirketlerin muhasebe tutmasıdır, vergi kanunlarına göre
vergi idaresine, Gelir İdaresine verilecek mali tablolar, bilançolar,
ayrıca onun hükümleri dikkate alınarak revize edilir, o şekilde
düzeltilebilir. Bu yönde önergemiz olacak, bunu da sizlerin dikkatine,
takdirine sunacağız.
Sürem
sanıyorum bitti. Sözlerimi bitirirken hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Yılmaz Tunç, Bartın Milletvekili.
Buyurun
Sayın Tunç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun
Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapan Kanun Tasarısının geneli üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz son yıllarda büyük bir hukuk reformuna sahne
olmuştur. 22nci Yasama Dönemi ceza hukuku alanındaki
reformların gerçekleştiği bir dönem olmuş, temel ceza
yasalarımızın tamamı yenilenmiştir. 23ncü Yasama
Dönemi de özel hukuk alanında temel kanunlarımızı iktidar
ve muhalefetiyle birlikte inşa ettiğimiz, hukuk reformuna birlikte
imza attığımız bir dönem olarak tarihe geçmiş, Borçlar
Kanunumuz, Hukuk Muhakemeleri Kanunumuz ve Türk Ticaret Kanunumuz
Meclisimizden geçmiştir. 22nci Yasama Döneminde Komisyonda görüşülen
ancak Genel Kurulda görüşülemeyip 23ncü Yasama Dönemine kalan ve 23ncü
Dönemde de yasalaşma süreci tamamlanan yeni Türk Ticaret Kanunumuz 14
Şubat 2011 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanmasından itibaren
kamuoyunda tartışılmış ve kanunun bazı maddeleri
değiştirilmeden yürürlüğe girmesi durumunda ticari hayatın
olumsuz etkilenebileceği ve uygulamada sorunların
yaşanabileceği yönünde iş dünyasından ve kamuoyundan
yoğun talepler yükselmiştir.
Uygulamada
ortaya çıkabilecek sorunların asgariye indirilmesi için gerek 6102 sayılı
Türk Ticaret Kanunumuzda gerekse de 6103 sayılı Türk Ticaret
Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda
değişiklikler yapılmasını teminen görüşmekte
olduğumuz tasarı hazırlanmıştır. Tasarıdaki
maddeler uygulamadaki sorunları asgariye indirecek önemli düzenlemeleri
ihtiva etmekte ve 1 Temmuzdan önce yasalaşması durumunda ticaret
dünyasının endişeleri de ortadan
kaldırılmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ticaret hukuku alanında dünyada
özellikle son elli yılda önemli olaylar ve gelişmeler
yaşanmış, dünya ticaretinde yeri ve etkisi olan ekonomik,
bölgesel birlikler çalışmaya başlamış, serbest pazar
ve rekabet ekonomisi yaygınlık kazanmış, teknolojik
gelişmeler yeni ihtiyaçları ortaya çıkarmıştır.
Ancak aradan geçen bu uzun zaman içerisinde, 1957 yılından bu yana
uygulanan, Profesör Doktor Hirsch tarafından kaleme alınan ve ticaret
hukukumuzun gelişmesinde önemli bir yeri olan 6762 sayılı eski
Türk Ticaret Kanunumuzda bu gelişmelere karşılık
verebilecek değişiklikler yapılamamıştır.
İşte, 1 Temmuz tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102
sayılı yeni Türk Ticaret Kanunumuz çağımızın
ihtiyaçlarına, dünya ticaretindeki gelişmelere paralel önemli
yenilikler getirmiştir.
Görüşmekte
olduğumuz tasarıyla getirilen değişikliklere değinmeden
önce, yeni Ticaret Kanunumuza genel hatlarıyla
baktığımızda, yeni kanunumuzun, dünyanın en
hızlı büyüyen ülkelerinin başında yer alan Türkiye'deki
işletmelerin ticari ve ekonomik yönden uluslararası rekabet
piyasalarında güçlü aktörler olarak çalışmalarını
sağlayacak kurum ve sistemlere sahip olmasının önünü açacak
hükümleri içerdiğini görmekteyiz.
Yeni
Ticaret Kanunumuz ticari işletme, şirketler, sermaye piyasası,
taşıma, deniz ticareti ve sigorta hukuku gibi konuları Avrupa
Birliği müktesebatıyla uyumlu hâle getirmiştir.
Ülkemizin
güncel, orta ve uzun vadede ticaret hukuku ihtiyaçlarına cevap verecek
mekanizmaları ve hükümleri içeren Ticaret Kanunumuz modern ticaret
hukukuyla örtüşmekte, mevcut bilimsel birikimi korumakta ve içtihatlarla
sağlanan hukuki gelişimi de sürdürmektedir. Ticaret
dünyasının tüm aktörlerinin ihtiyaçlarına, ilgili çevrelerin
beklentilerine cevap verecek yeni kurallara yer verilen Ticaret Kanunumuza
teknolojik gelişmeler yansıtılmış, halka açık
olan ve olmayan şirketler arasındaki farklar en az düzeye
indirilmiş, kurumsal yönetim ilkelerine uygun düzenlemelere yer
verilmiş, şirketlerin birleşmesi, bölünmesi ve tür
değiştirmesi yeni esaslara bağlanmıştır.
Şirketlerin denetiminin etkin, bağımsız ve
uluslararası standartlara uygun olarak yapılmasını
sağlayacak hükümlere yer verilmiştir.
Yeni
Türk Ticaret Kanunumuzla deniz ticaret hukukumuzda âdeta bir reform
gerçekleştirilmiş, deniz ticaretinde
taşıyıcının sorumluluğuna, yolcu
taşımaya, kurtarma ve yardıma, gemi alacağı hakkıyla
çatmaya ilişkin kurallar yenilenmiş ve deniz icrası
hakkında yeni düzenlemeler yapılmıştır.
Sigorta
sözleşmesine ilişkin normlar, çağımızın
ihtiyaçlarına uygun bir şekilde düzenlenmiş, sorumluluk
sigortasına yer verilmiştir.
Yeni
Ticaret Kanunumuzda da yeni Borçlar Kanunumuzda olduğu gibi, güçlünün
karşısında zayıfı koruyan hükümlere yer
verilmiştir.
Şirketlerin
birleşmesi, bölünmesi ve tür değiştirmesi durumlarında
alacaklılar ve diğer hak ve menfaat sahiplerinin korunmasına
yönelik düzenlemelere yer verilmiştir.
İşçilerin
devralan şirkete geçişleri, hakları ve sorumluluklarıyla
ilgili olarak koruyucu, ayrıntılı düzenlemelere yer
verilmiştir.
Yeni
kanunumuzla getirilen önemli yeniliklerden biri de şirketler
topluluğudur. Bu başlık altında bağlı
işletmeler hukuku düzenlenmiş, ana ve yavru ortaklıklar
arasındaki ilişkiler şeffaflık, hesap verilebilirlik ve
menfaat dengesi temelinde kurallara bağlanmıştır.
Tek
kişilik anonim şirket kurulmasına imkân tanınmış,
Avrupa Birliği üyesi devletlerin hukuklarıyla tam bir uyum
sağlanmıştır.
Kanunun
yürürlük tarihinin bir buçuk yıl sonraya ertelenmesi, 1 Temmuz 2012 olarak
belirlenmesi de, uygulamanın hazır olması ve bu süre içerisinde
kanunun tartışılarak eksikliklerinin belirlenmesi ve gerekirse
yeni değişikliklerin yapılabilmesi amaçlanmıştır.
Bu bir buçuk yıllık süre gerçekten faydalı olmuştur. Aradan
geçen süre içinde 1.535 maddelik yeni Türk Ticaret Kanunumuz
tartışılmış; barolar, odalar, ticaret dünyası,
üniversiteler kanunla ilgili görüşlerini ifade etmişler; sorun
alanlarını belirlemişler ve bu görüşler doğrultusunda
da Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız bu önerileri dikkate alan
bir tasarıyı Meclisin gündemine getirmiştir.
Tasarıda,
6102 sayılı Kanunda uygulamada sorun olabilecek, en fazla
değişiklik talep edilen hususlara yer verildiğini görmekteyiz.
Şirket yöneticilerine yönelik bilgilerin her türlü belgede yer alması
zorunluluğu hep eleştirilmiş, yönetim kurulu üyelerinden dörtte
1inin yükseköğrenim mezunu olması şartı
eleştirilmiş, ortakların şirkete borçlanma yasağı
konusunda eleştiriler ifade edilmiş, bağımsız denetimin
kapsamı, kanunda düzenlenen cezaların ağır olduğu
yönünde kamuoyunda sürekli eleştiriler olmuş, sermaye
şirketlerine ilişkin İnternet sitesi kurma yükümlülüğünün
kapsamının sınırlandırılması istenmiş,
bu hususların uygulamada sorunlara yol açacağı sürekli dile
getirilmiş bu bir buçuk yıllık süre içerisinde ve bu
alanların tasarıda çözüme kavuştuğunu bugün görüşmekte
olduğumuz tasarıyla görüyoruz.
Bu
değişikliklere özetle bir göz atacak olursak
Tacirler
tarafından düzenlenen belgelerde yer alacak bilgiler
sınırlandırılmaktadır. Ticari mektuplarda ve ticari
defterlere yapılan kayıtların dayandığı
belgelerde bulunması gereken hususlar olarak, gerçek kişi tacirler
ile şahıs şirketlerinde ticaret şirketi, işletmenin
merkezi, ticaret sicili numarası; sermaye şirketlerinde ise
farklı olarak İnternet sitesi oluşturma yükümlülüğü olanlar
bakımından İnternet sitesi adresi olarak belirlenmiş,
ticari defterlere ilişkin olarak ticari defterlerinin
açılış onaylarının zamanının belirlenmesi,
İnternet sitesi defterinin kaldırılması ve defterlerin
Vergi Usul Kanununa göre tutulmasına yönelik düzenlemeler
yapılmıştır.
Tasarıyla
şirketlerin finansal tablolarının ilan zorunluluğu
kaldırılmaktadır. Anonim şirketlerin yönetim kurulu
üyelerinin en az birisinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması,
en az birisinin yerleşim yerinin Türkiyede olması, en az birisinin
-dörtte 1inin- yükseköğrenim görmüş olması, limitet
şirketler bakımından ise müdürlerin en az birisinin
yerleşim yerinin Türkiyede olması gibi şartlar
kaldırılmıştır.
Şirket
ortaklarının şirkete borçlanmaları belirli şartlara
bağlı olarak mümkün hâle getirilmektedir. Anonim şirketlerde
ortakların sermaye taahhüdünden doğan vadesi geçmiş
borçları bulunmaması hâlinde ve şirketin serbest akçelerle
birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını
karşılayacak düzeyde ise şirkete borçlanabilecekleri düzenlenmiştir.
Yönetim kurulu üyelerinin üçüncü dereceye kadar kan ve kayın
hısımlarının şirkete nakit olarak borçlanmaları
yasaklanmıştır. Limitet şirketlerde ortaklar ile müdürlerin
borçlanabilmesinin de anonim şirketlerle aynı esaslara
bağlı olması yönünde değişiklikler
yapılmıştır.
Bağımsız
denetime tabi olacak şirketleri belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna
verilmiş, işlem denetçileri kaldırılmış; denetçi
tarafından olumsuz görüş verilmesi veya görüş verilmesinden kaçınılması
hâllerinde ortaya çıkan denetçi görüşü sonuçları yeniden
düzenlenmiştir. İmtiyaza ilişkin düzenlemeler
yapılmış, örneğin, yüzde 50den fazla kamu payı olan
şirketlerde kamu aleyhine imtiyaz tesis edilmesi önlenmiştir.
Kurucuların,
yönetim kurulu üyelerinin, tasfiye memurlarının sebep oldukları
zararlarda kusuru ispat yükü yeniden düzenlenerek kusuru iddia edenin ispat
edeceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
Anonim
şirketlere tanınan sermayenin dörtte 1inin kuruluş anında,
kalan kısmının ise yirmi dört ayda ödenmesi imkânı limitet
şirketlere de tanınmıştır.
Bakanlar
Kurulu tarafından denetim kapsamına alınan şirketlerin
İnternet sitesi kurma zorunluluğunda bulunacağı ve
bazı endişeleri ortadan kaldırmak maksadıyla İnternet
sitesinde şirketçe kanunen yapılması zorunlu ilanların
yayınlanacağı yönünde değişiklik
yapılmıştır.
Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri
saklı kalmak kaydıyla anonim şirketlerin, şirket kurmak
veya sermayesini artırmak amacıyla halktan para toplaması
yasaklanmış ve buna aykırı eylemin yaptırımı
da ağırlaştırılmıştır. Bunun
yaptırımı altı aydan iki yıla kadar hapis olarak
belirlenmiştir.
İş ve ticaret dünyası
tarafından çok sıkça eleştirilen hapis cezalarıyla ilgili
değişiklikler yapılmış, suç ve cezalara ilişkin
düzenlemeler orantılılık ilkesi gereği yeniden ele
alınmıştır ve bu paralelde, örneğin üç aydan iki
yıla kadar hapis veya adli para cezasını gerektiren 18 suçun
yaptırımı idari para cezasına dönüştürülmüştür.
Tasarının çerçeve 2nci
maddesinde, asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir
ticari davada görev kuralına dayanılmamış
olmasının görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyeceği
ve asliye hukuk mahkemesinin davaya devam edeceği yönünde Komisyonda
yapılan değişiklik görevin kamu düzeninden olması
prensibiyle uyumlu bir değişikliktir. Bu değişiklik
gerçekten önemli. Tarafların aleyhine sonuç doğuran ve
yargılamaları geciktiren bir durum bu şekilde ortadan
kaldırılmış olmaktadır.
6102 sayılı Kanunda
düzenlenen iş bölümü ilişkisi hem teorik bakımdan hem de
uygulama bakımından sorunlar doğurmaktaydı çünkü
mahkemelerin görev alanı hukuk yargılaması bakımından
kamu düzeninden kabul edilirken, ticari uyuşmazlıklar ve
çekişmesiz yargı işleri bakımından özel mahkeme
niteliğindeki asliye ticaret mahkemeleriyle asliye hukuk mahkemeleri
arasındaki ilişkinin iş bölümü ilişkisi sayılması
işin niteliğine uygun düşmemektedir. Keza iş bölümü
itirazında bulunulmaması hâlinde, aslında ticari olan
uyuşmazlıkların asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi veya tersi
durumla karşılaşılmaktaydı. Bu hususlar dikkate alınarak
asliye ticaret mahkemeleriyle asliye hukuk mahkemeleri arasındaki
ilişkinin iş bölümünden çıkarılarak, diğer
mahkemelerde olduğu gibi görev ilişkisine dönüştürülmüş
olması da yerinde bir değişiklik olmuştur.
Yine Komisyonda yapılan
başka bir değişiklikle de tasarıda kimlerin denetçi
olacağının belirlenmemesinin önemli bir eksiklik olduğu, bu
yönüyle de 6102 sayılı Kanunun ruhuna da aykırı
olduğu gerekçesiyle, denetçinin bağımsız denetim yapmak
üzere, 3568 sayılı Kanuna göre ruhsat almış yeminli mali
müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir unvanını
taşıyan ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumunca yetkilendirilen kişiler veya ortakları bu kişilerden
oluşan sermaye şirketi olabileceği yönünde yerinde bir
değişikliğe gidilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin ekonomisi için büyük önem
arz eden, iş dünyamızın, ticaret çevrelerinin, hukuk
camiasının yürürlüğe girmesini büyük bir heyecanla
beklediği yeni Türk Ticaret Kanunumuzdaki değişikliklerin 1
Temmuzdan önce yapılması uygulamada ortaya çıkacak
sorunları da ortadan kaldıracaktır.
Yeni
Türk Ticaret Kanunu Tasarısının hazırlanması
sürecinde büyük emeği olan Bilim Komisyonu Başkanımız
Değerli Hocamız Profesör Ünal Tekinalpe buradan
saygılarımızı gönderiyoruz. Hocamız her ne kadar bu
değişikliklerin bir bölümüne sıcak bakmasa da uygulamanın
yoğun taleplerini, iş ve ticaret dünyasının
hassasiyetlerini de dikkate almak durumundaydık.
Bu
duygu ve düşüncelerle, tasarının hazırlanmasında
emeği geçen herkese, iktidarıyla muhalefetiyle bütün Adalet Komisyonu
üyelerimize, yeni yaptığımız son değişikliklerle
birlikte 1 Temmuz tarihinde yürürlüğe girecek olan Türk Ticaret
Kanunumuzun ülkemize, ticaret dünyamıza, hukuk camiamıza
hayırlı olmasını diliyorum. Emeği geçen tüm komisyon
üyelerine, bilim komisyonu üyelerimize, Adalet Komisyonu üyelerimize, Gümrük ve
Ticaret Bakanlığımızın değerli yetkililerine
huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Tasarının
hayırlı olmasını diliyorum.
Yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tunç.
Tasarının
tümü üzerindeki gruplar adına görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şahısları
adına İstanbul Milletvekili Sayın Celal Adan.
Buyurun
Sayın Adan. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakika.
CELAL
ADAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Esasen
Türkiyede herhangi bir hadiseye
baktığımız zaman bir bütünlük arz ediyor, tek tek ele
aldığımızda sonuca gitmek imkânsız. Bugün,
aşağı yukarı bir yıldır, 23üncü Dönemde aceleye
getirilerek çıkarılmış olan yasaları düzeltmekle
uğraşıyoruz. Hâlen birtakım acele davranışlar
var, bunlardan milletimiz zarar görmekte.
Türkiye
bir süreç yaşıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara
geldiğinde özellikle dış politikada Türkiye'nin önünde üç tane
temel problem vardı: Bunların bir tanesi Ermeniler ve
Ermenistanın oluşturduğu politikalar, diğeri Kuzey
Iraktaki gelişmeler, bir diğeri de Kıbrıstı. Bu üç
meseleye baktığımız zaman karşımıza
çıkan tablo, üçüyle de ilgili, Türkiye'nin çok büyük bir boşluğa
düştüğü gerçeğidir. Ona bir de Suriye eklendi. Tabii,
Suriyedeki gelişmeler bir millî meseleye dönüşünce, her zaman parti
menfaatlerini Türkiye'nin menfaatleriyle mukayese kabul edilmez bir
şekilde değerlendiren yani Türkiye'nin menfaati olduğunda parti
menfaatini ikinci plana alan Milliyetçi Hareket Partisinin bugünkü
sağduyulu duruşu bütün Türkiye'nin takdirini kazanmakta.
Ve
geliyoruz ekonomiye
Tabii, dış politikaya girmemin sebebi şu:
Dış politikada mesele öyle bir hâl aldı ki, Mısırda
miting alanlarına sığmayan Başbakan şu psikolojiyi
yaşattı Türkiye'ye
Türkiye artık dünyada belirleyici bir
ülkedir ve dünyada sözü geçen bir ülkedir; bize karşı bir şey
yapıldığı zaman yer yerinden oynar. psikolojisini tam
yaşarken İsrailden bir tokat yedik, geçti, gitti. Gürledik,
Akdenize, her tarafa hâkim olacağız, nefesini keseceğiz.
dedik; İsrailliler petrol aramaya devam ediyor ve âdeta oralarda cirit
atıyor. Suriye de gerdi, bir olay yaşıyoruz; Ermenistan öyle
oldu, falan.
Şimdi
ekonomiye baktığımız zaman çok değerli
arkadaşlar, 135-136 milyar dolar ihracattan bahsediliyor. Bu 136 milyar
dolar ihracatın ithalat rakamlarını vermeye kimsenin yüreği
yetmez. Dünyanın en yüksek reel faizini ödüyoruz ve
çıkıyoruz bütün televizyon kanallarında bir propaganda
yapıyoruz Biz 500 milyar dolar
ihracat yapacağız. diye. 500 milyar dolar ihracat için -bütün
aklıselim işadamlarıyla konuştum, her tarafla
konuştum- 153 bin megavatlık bir enerjiye ihtiyaç var, elimizde 53
bin megavatlık bir enerji var. Türkiye'nin her yıl yüzde 14
kalkınması lazım ki 500 milyar dolar ihracata kavuşmak için
o da bir hayal olarak karşımıza çıkıyor.
Şimdi,
Türk Ticaret Kanunu ile ilgili 23üncü Dönemde yapılan
çalışmalara baktım, çok ciddi uyarılar
yapılmış, sonra bir mutabakat sağlanmış ve
gündeme gelmiş. Piyasaya baktığımız zaman -Allaha dua
ettik- iyi ki bu yasa değişti. Eğer bu yasa
değişmeseydi Türkiyede tutuklanmayacak bir tek KOBİ mensubu
kalmayacaktı. Yeni Türk Ticaret Kanunu gündeme geldiğinden bugüne
kadar değişik birtakım şikâyetler oluştu. Bu
şikâyetler doğrultusunda, Adalet Komisyonunda, bizler, zaman zaman
sessiz kalarak zaman zaman da destek vererek desteğimizi sağladık.
Şirketin
bankalardaki ve kasadaki paraları, alacakları, borçları gelir ve
giderlerinin İnternet sitesinde
yayınlanması, yönetim kurulu başkan ve üyeleriyle yönetici
müdürlerinin ücret ve diğer gelirlerinin yayınlanması, denetçi
ve özel denetçi raporlarının yönetim kurulunun yıllık rapor
ve değerlendirme açıklamasının yayınlanmasına
büyük tepki vardı. Siteyi oluşturmayana aynı anda hem hapis hem
de adli para cezası uygulanması da endişeleri
artırıyordu. Ticari sır olarak alacaklarımızın
Herhangi bir şirket alacaklarını talep ederken Ay sonunda ciddi
ödemelerimiz var, sıkışık durumdayız. Diyor. Yani bir
esnaf alacağını tahsil ederken diyor ki: Parayı ver, çok
sıkıntıdayız. Ama şirketin mal
varlığı, parası İnternette göründüğünde Yahu,
maşallah, dünya kadar paran var bizi niye
sıkıştırıyorsun arkadaş? Biz bir müddet sonra bu
parayı verelim. kanaati söz konusu olunca kimse alacağını
alamayacak duruma gelecekti, burada şikâyet vardı. Bankadaki
paralarımızı, mal varlığımızı,
alacaklarımızı açıkladığımızda
-soyguncusu var, hırsızı var- buna karşı çok büyük sıkıntı
vardı. Şirket yönetici ve üst düzey
çalışanlarının ücretleri ve diğer gelirlerin herkes
tarafından bilinecek şekilde açıklanması bazı sorunlar
yaratıyordu.
Bu
tespitlerle birlikte, Milliyetçi Hareket Partisi bu temel problemlerde
duyarlı davrandı ve bu konuda haklı tepkiler her geçen gün
artınca değiştirilmesi kaçınılmaz oldu, bugüne geldik.
Yeni düzenlemede İnternet sitesiyle ilgili iki önemli değişiklik
var. Birincisi, ilan edilecek bilgilerin kapsamı daraltılıyor.
Örneğin, yukarıda dört bent hâlinde sıralanan bilgiler -bankalardaki paralar, vesaire-
yayınlanmayacak. Yayınlanacak bilgileri Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı bir yönetmelikle belirleyecek. İkincisi, Bakanlar
Kurulunca belirlenecek olan denetime tabi limitet ve anonim şirketler
İnternet sitesi açmak ve kanunen yapılması gereken ilanları
yayınlamak zorundalar.
İnternet
sitesi oluşturmayana adli para cezası
Yeni Türk Ticaret Kanununda
İnternet sitesi oluşturmayanlara altı aya kadar hapis, yüz
günden üç yüz güne kadar adli para cezası uygulanması
öngörülmüştü. Yapılacak olan değişiklikle hapis cezası
kaldırılıyor ve sadece yüz günden üç yüz güne kadar adli para
cezası uygulanacak ancak adli para cezası ödenmediği takdirde
yüz ila üç yüz gün hapis cezasına dönüştürülecek.
Adı
konmamış defter kalkıyor. Buna destek veriyoruz. Yeni Türk
Ticaret Kanunuyla getirilen ve adı belli olmayan ilginç bir defter
gereksiz bulunduğu için kaldırılıyor. İnternette ilan
edilecek bilgilerin yazılması istenen adı konmamış
defterin gereksiz olduğu ve kaldırılması konusunda her
taraftan gelen haklı şikâyetler göz önüne alındı,
yapılacak olan değişiklikle adsız defter
kaldırılıyor. Böylelikle şirketlerin tutacağı
defter sayısı altıya iniyor.
İşlem
denetçisi doğmadan öldü. Yeni Türk Ticaret Kanunuyla getirilen denetçilerden
biri de işlem denetçisiydi. Şirketin kuruluşunu, sermaye
artırımını, azaltılmasını, birleşme,
bölünme ve tür değiştirmeyi işlem denetçisi adı
altında ikinci bir denetçinin denetlemesi isteniliyordu. Tepkiler üzerine
bu konuda da geri adım atıldı. Yapılacak
değişiklikle işlem denetçisi ve uygulaması başlamadan
sona eriyor.
Anonim
şirket yöneticisinin Türkiyede ikameti gerekmiyor. Yeni Türk Ticaret
Kanunuyla anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinden en az birinin
yerleşim yerinin Türkiyede olması zorunluluğu tutulmuştu.
Bu düzenlemenin yabancı sermayenin Türkiyeye gelişini
engelleyeceği düşünüldü ve yapılacak olan değişiklikle
bu zorunluluk kaldırılıyor.
Defter
tasdikleri sil baştan. Yeni Türk Ticaret Kanununa göre 7 defterin
açılış ve kapanış tasdikleri
yaptırılacaktı. Buradaki 14 defter tasdikinden 1inin dahi
unutulması hâlinde 73 bin liraya kadar adli para cezası ödenmezse iki
yıla kadar hapis cezası uygulanacaktı. Yapılan değişikliklerle
İnternetle ilgili defter kaldırılıyor. Diğer 6
defterin açılış tasdiki, yevmiye defteri, kebir ve envanter
defterlerinin açılış tasdiki zorunlu olacak, pay defteri ile
genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları
bulunması hâlinde ilk açılış tasdikinden sonra bu defterler
açılış tasdiki yaptırılmadan kullanılabilecek.
Kapanış tasdiki yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin
kapanış onayını izleyen faaliyet döneminin üçüncü
ayının sonuna kadar noterlikte yaptırılacak. Hapis
kalkıyor, ceza 4 bin Türk lirası oluyor.
Defter
tasdikini yaptırmayanlara uygulanacak hapis cezası, yapılacak
olan değişiklikle kaldırılıyor. 73 bin lirayı
bulabilen adli para cezası 4 bin Türk liradan idari para cezasına
dönüştürülüyor.
Elektronik
ortamda tutulan defterlere noter onayı kaldırılıyor.
Dolayısıyla
bu temel düzenlemelere esnafımızın, küçük ve orta boy
işletmelerimizin, organize sanayi bölgelerimizin de sesini duyarak
Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek verdik, desteğimizi devam
ettiriyoruz.
Tasarı
ilk hazırlandığında, Ünal Tekinalp Hocamızın
hazırladığı tasarıya baktığımızda,
gerçekten, Adalet ve Kalkınma Partisinin Hocamızdan istifade ederek
hazırlamış olduğu tasarıda pratiklerle örtüşmeyen
kısımların zaman içerisinde değiştirilmesi doğru
olmuştur.
Bu
çerçevede hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Adan.
Tasarının
tümü üzerinde şahısları adına ikinci konuşmacı
İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam.
Buyurun
Sayın Susam. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk Ticaret Kanununun yeniden yazılması
konusundaki bu çalışmalarla ilgili şahsım adına
görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir
kanunun yapılışında muhakkak ki sonuç itibarıyla
çağın gereklerine uygun en iyi düzenlemeleri yapmak, bilim
adamlarıyla, bu konunun uzmanlarıyla kanunun en iyi şekilde
yazımını hazırlamak önemli bir çalışma. Bu
çalışmada emeği geçen herkesi kutluyorum. Bu çalışma
büyük oranda da partiler arası uzlaşmayla bu Parlamentoda çok fazla
tartışılmadan geçti ama yürürlüğe girmeden üzerinde 50nin
üzerinde değişiklik yapma ihtiyacı doğdu. Bu belki
uzlaşmanın getirdiği sonuç olabilir ama bir yanına da
dikkati çekmek istiyorum. Piyasanın görüşleri alınmadan
yapılmış olan kanunlarda piyasanın ihtiyaçlarına cevap
vermeyen, hatta onun ihtiyaçlarını engelleyen çok önemli
yanlışlıklar da yaşanabildiği, bu kanunun daha
yürürlüğe girmeden yeniden değiştirilme talebinden ortaya
çıkıyor. Burada bir kurumsallaşmayı, şirketlerin
çağa ayak uydurmasını gerçekleştirmeye
çalıştık.
Ama
değerli arkadaşlar, tüm bu yasal düzenlemelere rağmen Türkiyede
-bugün çok önemli cirolara ulaşmış olan- Türk3 Ticaret
Kanunuyla ilgili olarak haksız bir rekabetin altını çizmek ve
bu kanunda bu konuyla ilgili bir piyasanın gerçek durumunu sizlerle
paylaşmak istiyorum. Perakende piyasasında rakamlar 300 milyar
civarında bugün söylenen rakamlarla. Bu perakende piyasasında giderek
tekelleşen ve haksız rekabet dediğimiz bir olaya doğru
gidişimiz oluyor. Bu olay sadece ticari kesimi de etkilemiyor, aynı
zamanda sanayimizi de çok ciddi bir şekilde yönlendiren ve
yapılandıran bir noktaya geliyor.
Az
önce, bu konuyla ilgili konuşma yapmak için İnternete
baktığımda, Sayın Bakanın bir hemşehrisi var
Selami Sarı, tekstil üzerinde çalışıyor. Selami
Sarının tekstil üzerindeki şikâyeti şu: AVMlerde biz
köşelere, kenarlara atılıyoruz, Amerikalı firmalar bize yer
vermiyor. Türk perakende piyasasına egemen olan kuruluşlar giderek
hem yabancı ülkelerin firmaları hem giderek daralan sayıdaki
firma.
AVMlerde
hangi firmalar var? diye baktım, Kayseri Forumdaki firmalarla
İstinyedeki firmalar aynı, İzmirdeki firmalarla Trabzondaki
firmalar aynı, Erzurumdaki firmalar aynı. Yani perakende sektörüne
egemen olan firma sayısı sınırlı ve bu firmalar sanayi
üretimini de kendilerine göre istedikleri gibi yapma noktasındalar. Oyuncu
sayısı azalıyor ve giderek perakende sektörüne çok
sınırlı sayıdaki firma egemen hâle geliyor. Bu,
yiyecek-içecekten tutun da tekstilde, ayakkabıda ve benzeri her alanda bu
noktada.Bu kanunu yaparken bizim dikkat etmemiz gereken en önemli nokta,
rekabetçi ortamı sağlayıp Türk sanayisinin girişimcilerine
pazar bulabilmektir.
Ticaret
nedir? Sonuç itibarıyla ticaret, üretilen malın tüketiciyle
buluşturulma girişiminin genel adıdır. Değerli
arkadaşlarım, bugün böyle, ticarette belirli firmalar piyasaya egemen
olursa sizin üretiminizi de belirli firmalar yapar ve belirleyici noktada olur.
Ne
güzel, Türk Ticaret Kanununda anlaşıp bir kanun çıkardık.
Peki, neden perakende piyasasını düzenleyen bir kanunu
yıllardır bu Mecliste çıkaramıyoruz? Neden bu Meclis
aynı olgunluğu gösterip, dört partinin bir araya gelip,
piyasanın ihtiyaç duyduğu ve giderek tekelleşen bu piyasada
esnafın, sanatkârın, küçük işletmecinin ve sanayicinin
taleplerini dile getirebilecek ortak yasayı çıkaramıyoruz? Bugün
bu kanunu çıkarırken düşünmemiz gereken en önemli konulardan bir
tanesi budur.
Değerli
arkadaşlarım, siz teorik olarak en iyi ticaret kanununu
yaparsanız, bu kanun mantık olarak da fırsat olarak da sadece
büyüklerin lehine işliyorsa, küçükleri bu piyasada yok ediyorsa, bu, adil
bir kanun değildir, bu, rekabetçi bir kanun değildir, bu, sanayiyi
geliştirici bir kanun değildir. Bu anlamıyla, çok açıkça
buradan bir kez daha altını çizmek istiyorum: Bu kanunun ötesinde,
Türkiyede perakende piyasasını tekelleştirmekten
uzaklaştıracak bir anlayışa ihtiyacımız var.
Bakınız,
İzmirden bir örnek vereceğim. Sayın Ulaştırma
Bakanımız da bu konuda kendisine bilgi sunmuş olmama rağmen
konunun bir tarafı oldu. İzmir Limanı yapılıyor,
kruvaziyer turizmi için yapılacak. Liman yatırımını
alacak yatırımcı Oraya AVM olursa bu yatırımı
yaparım. diyormuş.
Değerli
arkadaşlar, liman nerede, AVM nerede? Biz, limana getirdiğimiz
yolcuları İzmir esnafına gelip alışveriş
yapsınlar diye mi getiriyoruz, yoksa başka bir niyetimiz mi var?
OKTAY
VURAL (İzmir) Alsancakta yaparlar alışverişi.
MEHMET
ALİ SUSAM (Devamla) Alsancakta o kadar çok alışveriş
merkezi, Kemeraltında o kadar çok güzel alışveriş
merkezleri ve bize özgü alışveriş merkezleri varken bir liman
için yatırımcı AVM olursa gelirim. deyip Türkiye'nin en büyük
AVMsini
109 bin metrekarelik, AVMye yer ayrılması doğru
değildir.
Sayın
Ulaştırma Bakanımıza bu konuyu hassasiyetle anlattım.
Bugün, o konuda talebin bu kanunla ilişkisinin de altını
çizeyim: Bir liman için AVM şartının koşulması,
AVMnin bugün Türkiyede ne noktaya geldiğini göstermesi
açısından önemlidir. Demek ki en çok para kazanan, AVM; en çok talep
bulan, AVM. Neden? Çünkü AVMler öyle bir ideolojik zemin oluşturdu ki
Türkiyede o oluşturdukları zeminle, sınırlı
sayıda mağaza, sınırlı sayıda müteşebbis ve
o mağazalara yerleştirilmiş olan dizaynla o mağazalara
yaratılan müşteri kitlesi ve bunun karşısında, çaresiz
kalmış, sokaklarına araba park edilmeyen, çarpık
kentleşme nedeniyle çok yüksek kiralarla yer tutmuş esnafın
AVMler karşısındaki çaresizliği. Bu çaresizlik
karşısında Çağın gidişi bunlara doğru. Ne
yapalım kardeşim? Böyle. diyebilir misiniz?
Bakınız,
KOBİler, bu küçük işletmeler Türkiye'nin sosyal dengesini tutan,
istihdamı en iyi şekilde sağlayan kesimler. Bu kesimlere
karşı, başta Gümrük ve Ticaret Bakanımız olarak sizler
çok anlamlı bir şekilde tavır almalısınız. Bugün
yeni bir sayfa açma şansınız var Sayın Bakanım. Gümrük
ve Ticaret Bakanı olarak yeni bir Ticaret Bakanlığı
oluşturdunuz. Bu Bakanlık olarak bu kanuna el atın. Ortak
olarak, AVMlerin bu haksız rekabetine karşı, sanayiyi bu kadar
yabancının yönetmesine karşı, sanayicinin o mağazalara
mal satmak için çektiği eziyeti sona erdirmeye karşı sizin yeni
bir sayfa açıp, bu kanunu bu Meclise taşıyıp, bu Meclisten
bu kanunun çıkması için bürokratlarınızı da hızla
çalıştırıp ve ortak konsensüsü sağlayıp bu
Meclisten en kısa zamanda bunu çıkarmaya ihtiyacımız var.
Artık, kentler
yavaş yavaş, giderek AVM mezarlığına dönüyor ve
bakın o şeylere, bulunan markalar Türk markaları olmaktan daha
çok yabancı markalar hâline geldi. Onun için, bu kanun en ideal kanun olsa
da piyasa uygulamasında piyasayı büyük oyunculara terk ettiyseniz,
piyasayı büyük oyuncuların
gücüne terk ettiyseniz, Türk esnafı, Türk sanatkârı, Türk
tüccarı, Türk sanayicisi bu yasadan gerekli desteği alamaz ve
gelişmesini sağlayamaz. Adil bir yasa, rekabetçi bir yasa ancak yeni
bir perakende piyasası yasasıyla olacaktır.
Bu duygularla hepinizi
saygıyla selamlıyor, yasanın ülkemize hayırlı
uğurlu olmasını diliyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Susam.
Şimdi, tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Soru-cevap
kısmına geçiyoruz.
Sisteme giren
arkadaşlarımızdan Sayın Halaman
ALİ HALAMAN (Adana)
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Şimdi bu kanun
genelde ticareti kolaylaştırmak için çıkıyor, 106 madde,
ben maddelerine de baktım. Bundan önce de çıkan kanunlar var buna
yönelik. Bir Çek Kanunu çıktı, çek ödenmemesini çoğalttı.
Yine, bu ticaretle
ilgili, vergi dairesi her mükellefin yanına giderek matrah
artırımı istiyor Yoksa incelerim defterini, para ver. diyor.
Yine her mükelleften, yine vergi dairesi, maliye bir yıla mahsus 150 lira
para istiyor. Bu kanun çıkarsa bunları engelleyecek mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Halaman.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Çek
Kanununda yapılan değişiklikten sonra ticaret
erbabının çeklerinde karşılıksız çıkma
oranı nasıl değişti? Benzer şekilde taahhüdü ihlal
suçu nedeniyle şu anda evine giremeyen, kaçak durumda olan
vatandaşlarımızın sayısı nedir? Bu taahhüdü ihlal
suçundan dolayı mağdur olan vatandaşlar için nasıl bir
düzenleme düşünüyorsunuz?
Son sorum da: Esendere
Gümrük Kapısından PKKya kaynak aktarıldığı ve
kaçakçılıktan fon aktarıldığı konusundaki
iddialarla ilgili Bakanlığınızın bir
çalışması var mıdır? Bu gümrük
kapısının kapatılması düşünülmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Ayhan
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aracılığınızla Sayın Bakana soru tevdi etmek
istiyorum.
Birincisi: Bu Türk
Ticaret Kanununun hazırlanmasında, şu andakinde,
değişikliklerde daha önce bilim heyeti var
mıydı Türk Ticaret Kanununun hazırlanmasında? Var idiyse,
şu anda Genel Kurulda görüştüğümüz tasarıyla ilgili davet
edilmişler midir, onların bu konudaki görüşleri
alınmış mıdır, daha doğrusu, bilim
insanlarından yararlanılmış mıdır?
Bir
diğer sorum: Çek Kanununda en son yapılan düzenlemeden sonra
Hükûmetin memnuniyetinin nasıl olduğunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ayhan.
Sayın
Bulut
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Bakan, ülkemiz bir ithal cennetine
dönmüş durumda. Yerli üretim her yıl kan kaybediyor. Yerli üreticinin
desteklenmesi adına ithalatın sınırlanması ve yerli
üretimin artırılması için ne gibi çalışmalar
yapıyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bulut.
Sayın
Bakanım
GÜMRÜK
VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli
üyeler, evet, Sayın Halamanın yönelttiği soruya cevap vermek
istiyorum: Tabii, bu yeni Türk Ticaret Kanunu, gerçekten, elli yedi, elli
beş yıldan bu yana uygulanmakta olan Türk Ticaret Kanununun yerine
ikame olacak bir kanun, önemli bir kanun ve ekonomik hayatın bütün
alanlarını, bu alan içerisinde icrai faaliyette bulunan bütün
aktörlerin hareketlerini -ticari anlamda- yeni kurallara bağlayan bir
kanun.
Düzenlemelerin
amacı, elbette ki öznesi olan kişilerin faaliyetlerini
kolaylaştırmak. Hiçbir Meclis, yasama organı veya Hükûmet yani
ya kanun düzeyinde olsun ya da ikincil düzenleme niteliğinde olsun
mevzuatı vatandaşın işini zorlaştırmak için
çıkartmaz, böyle bir tarzımız yok. Dolayısıyla yasama
organı, yüce Meclis, geçen yıl burada, hep birlikte, bütün partilerin
iştirakiyle bu önemli kanunu çıkartmıştır. Sorunuzun
içerisinde dediğiniz o alanlara haksız uygulamalar varsa bu kanunun
doğrudan doğruya onları tasfiye edeceğine ilişkin bir
beyanda bulunmam takdir edersiniz ki şu anda mümkün değil ama hedef,
az önce ifade ettiğim açıdan baktığımızda,
umuyorum ki o beklenen sonuçları yakalarız, karşılarız.
Sayın
Işıkın Çek Kanununda yapılan değişiklikten
sonra çeklerle ilgili uygulama nasıl? Biliyorsunuz, çeklerle ilgili
uygulama yıllardır tartışıldı, 2009
yılında da bir değişiklik yapıldı ama bu
karşılıksız çek dolayısıyla yargıda büyük
bir teraküm olmuştu, iki yüz bin dosya Yargıtayda vardı, dört
yüz bin dosya bidayet mahkemelerinde vardı. Dolayısıyla
altı yüz bin dosya ortada. Beklenen sonuç da elde edilemiyor. Duruşma
süreleri uzuyor, duruşmalar talik ediliyor, bir yıl sonraya, sekiz ay
sonraya gün veriliyordu. Onların tasfiyesi gerekiyor, düşünüldü, yeni
bir sistem oluşturulsun
Bankalar Birliğinin oluşturduğu
bir kart merkezinin bu çeklerle ilgili süreçleri takip etmesi, önlem olarak
düşünüldü. Orada sadece negatif bilgiler değil, çek
keşidecisiyle alakalı, aynı zamanda, pozitif bilgilerin de yer
almasına ilişkin bir uygulama devreye konuldu. Bu henüz belki
beklediğimiz randımanda çalışmıyor. Bundan ötürü bana
da iletilen bilgilerde bu karşılıksız çeklerde bir miktar
artış olduğuna ilişkin duyumlar veya şikâyetler,
yakınmalar geliyor. Eminim ki bu sistem devreye girdiğinde bu
alandaki sorunlar da tasfiye edilecek ama yasama organında hayat dinamik
olduğu gibi yasama organı çalışmaları da dinamiktir. O
süreçle de beklediğimiz sonucu vermezse eminim ki Hükûmet duruma vaziyet eder,
siz de onun gereğini takdir edersiniz.
Diğer
önemli bir sorunuz: Esendere gümrüğüyle alakalı. Şunu ifade
edeyim: Biz gümrük kapılarımız arasında bir kıyaslama
yaptığımızda benim gerçekten hiç memnun
olmadığım kapılardan birisi Esendere, orada
bayağı sıkıntılarımız var. Bu
sıkıntının çok değişik nedenleri var hem güvenlik
dolayısıyla var orada, yasa dışı yapıların
müdahalesi dolayısıyla var. Yine belki basından izlemişsiniz veya sorduğunuz
sorulara verdiğimiz cevaplarda da özetle yer almıştır.
Esendereyle bağlantılı olarak bizim Ambarlıda,
Halkalıda yürütmekte olduğumuz, hayalî ihracat kapsamında bir
bağlantının da o kapıya doğru yöneldiğini gördük.
Birkaç sefer biz burasını denetlettirip, teftiş ettirdik ama
yani bu kapının kapatılması diye bir durum söz konusu
değil ve yap-işlet-devret modeli kapsamında Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliğiyle yeni bir çerçeve anlaşması imzaladık.
Bu anlaşma kapsamında öncelikli kapılarımızdan birisi
de Esendere gümrük kapımızdır. İnşallah bir yıl
içerisinde bu kapıyı yenileyeceğiz, modern teknolojilerle donatacağız,
oradaki ticareti daha güvenli hâle getireceğiz.
Efendim,
Sayın Ayhanın Bilim heyeti var mıydı? Aslında, ben,
tabii, tasarının tümü üzerinde, nasıl hazırladık, bunu
anlatmak da istiyordum ama zaman kaybı olmasın diye söz almadık,
araya terk ettik. Şunu ifade edeyim: Bu hazırlığın
yapılmasıyla alakalı aşağı yukarı 2012
yılı başından bu yana Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının koordinesinde Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ve TÜRMOBun iştirakiyle Türkiye'nin değişik
yerlerinde bu Kanunla ilgili görüşleri, önerileri, eleştirileri
derlemek, toparlamak amaçlı bir dizi çalışma yaptık. Bu
çalışmaları derleyip toparladıktan sonra, uzman
ekipler bunu kodifiye
ettikten sonra bilim
heyetiyle Adalet Bakanlığında -çünkü kanunu çıkaran
bakanlık Adalet Bakanlığımız- oradaki hukukçu, uzman
arkadaşlarımızın iştirakiyle ve daha önceki
komisyonlarda görev almış bir kısım akademisyenlerin
iştirakiyle bir çalışma yapıldı.
Buradan
Hocaya, Sayın Tekinalpe ben bir kez daha teşekkür ediyorum. Benim
de hukuk fakültesinden hocam, son derece saygı duyduğum bir
kişi. Hoca kesinlikle bu kanunun bir maddesine dahi dokunulmasına
şiddetle karşı durdu, ona da saygı duyuyorum;
dolayısıyla, karşı duruşu dolayısıyla bu
çalışmalara iştirak etmedi ama bu çalışmalardan hep
dolaylı da olsa bilgisi oldu. Onaylamadığı alanlar çok ama
biz hayatın gerçeğini gözetmek suretiyle böyle bir
çalışmayı tamamladık.
Ekonomi Koordinasyon Kurulunda bunu 3 defa
müzakere ettik, daha sonra bizim grup başkan vekillerimiz
aracılığıyla diğer partilerin gruplarıyla da
temas kuruldu. Gördüm ki ben, çok memnuniyetle ifade edeyim, bu Kanunla ilgili
değişiklikleri içeren dilekçeler, öneriler, ticaret odalarından,
sanayi odalarından, borsalardan, işletmelerden, bir kısmı
da zaten muhalefet partilerine gönderilmiş, onlar da derlendi,
toparlandı, sonuçta hazırlanan tasarının büyük ölçüde bütün
talepleri karşıladığına ilişkin demin
yapılan buradaki değerlendirmeler de bizi ziyadesiyle memnun etti.
Niye bu, teklif değil de, ortak,
müşterek teklif değil de tasarı şeklinde geldi? Bizim, grup
başkan vekili arkadaşlarımıza özellikle ricamız oldu:
Bu kanun burada birlikte geçirildi, değişiklikleri de teklif
şeklinde olsun, diğer gruplar da arzu ederlerse imza atsın. ama
bazı grup yöneticisi arkadaşlarımız Tamam, biz
mutabıkız, bazı ufak tefek rezervlerimiz var ancak biz
imzalamayalım, destekleyelim, siz getirin. dedi. Bunun da tabii, bir
teklif olarak gelmesi doğru değildi ve bunu Hükûmet
tasarısına dönüştürüp getirdik.
Tabii
ki burada önemli bir soru daha var ithalatla alakalı yani buna
zamanım varsa bunu da cevaplayayım.
TURGUT
DİBEK (Kırklareli) Zaman var Sayın Bakan.
GÜMRÜK
VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Şimdi, Sayın
Bulutun Ülkemiz ithalat cennetine dönüştü, önlem alacak
mısınız? diye bir sorusu, son olarak da onu cevaplayayım.
Doğru, biz dış ticaretimize baktığımız zaman
tabii ki ithalat ihracattan fazla ama 2012 yılı rakamlarını
dikkate aldığımızda, bizim ihracatımızın
ithalatı karşılama oranında 8 puanlık bir
artış var, yüzde 64-65 seviyesine ulaşmıştır ve
yatırım teşvik programında dikkatle izlemişseniz,
takip etmişseniz, orada da gerçekten ithalatı frenlemeye dönük,
özellikle sanayinin ihtiyacı ara mal ithalatını önlemek
amacıyla o alandaki yatırımlar teşvik edilmekte ve böylece,
sizin de temas ettiğiniz sorunun giderilmesinin hedeflendiğini ifade
etmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bölümlerine Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, saat sekize kadar yemek arası veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.19
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati: 20.08
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
_____0_____
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
303
sıra sayılı Tasarının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon
yerinde.
Hükûmet
yerinde.
Şimdi,
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci
bölümde gruplar adına ilk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili.
Sayın
Ayhan, buyurun.
MHP
GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 303 sıra
sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının birinci bölümü
hakkında Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere
söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; şu an ben, Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyesiyim. Tali komisyon
olarak bu tasarı bu Komisyona (1/630) sayıyla havale edilmiş.
Benim ve Komisyon üyelerinin birçoğunun bu tasarıdan haberi dahi yok.
Nasıl görüşüldüğünü izlemek için esas komisyon Adalet
Komisyonuna da bir süreliğine gittim, bulundum.
Şimdi,
kanun tasarısının genel gerekçesine de
baktığınız zaman, gerçekten detay arz eden bir husus yok
ancak şunu söylemek belki mümkün: Netice itibarıyla, bu kanun
tasarısı, daha önce çok büyük emeklerle
çıkardığımız fakat yürürlüğe koymadan, aniden
ortaya çıkabilecek problemlerin şimdi belirlendiğini ve bunun
kamuoyuna yansıtılarak idarenin dikkate aldığını,
bu nedenle yeniden değerlendirildiğini
İleride problemlerin
çıkmamasının arzu edildiği için hızlıca
bunları bir değerlendirdik denilebilir.
Gerçekten,
bu tasarı, aslında, Türk Ticaret Kanunu, önemli bir husus.
Bakın, şunu ifade etmek istiyorum, uzlaşma olunca neler olabilir
onu ifade etmek istiyorum: Borçlar, ticaret, hukuk muhakemeleri, yürürlük ve
uzlaşmalara ilişkin kanunlar yaklaşık 3 bin maddeydi
yanılmıyorsam -lütfen beni de ikaz edin- kaç günde
yasalaştığını hepimiz gördük. Bunlar yine temel kanun
olarak görüşülse, ortalama bir maddenin bir saat sürdüğünü kabul
etsek, üç bin saat ederdi. Ortalama sekiz saat/gün kesintisiz çalışmayla,
aralıksız, yanlış hesap etmiyorsam -lütfen yine düzeltin-
üç yüz yetmiş beş günlük bir çalışma gerektirir.
Uzlaşma kültürünün ne kadar önemli olduğu meydanda. Toplumsal kültür
asgari müştereklerde uzlaşmayı da zorunlu kılıyor.
Ben, bu konuşmayı, Kanun Yapım Süreci Sempozyumunda, Milliyetçi
Hareket Partisi adına katıldığımda, orada
yapmıştım; gerçekten önemli.
Şimdi,
ortaya birtakım problemlerin çıkması kaçınılmaz.
Uygulamada bunları fark eden herkesin ikaz etmesi, idarenin de
bunları dikkate alması önemli. Yalnız, burada ifade etmek
istediğim bir şey var: Her şeyde olduğu gibi bu
tasarıda da -biraz önce sorumda da aynı şey- Hükûmet özellikle
ne yapıyor? Bunu, bütün bu tür kanunları, torba kanunları da
dikkate aldığınızda, Meclisin kapanmasına yakın,
on gün içinde hepsinin görüşülmesi gibi bir arzu ortaya çıkıyor.
Bunu normal saymak mümkün değil. Bunu bu hâle getiren iktidarın da
normal çalıştığını söylemek mümkün değil.
Bunu özellikle ifade etmek istiyorum.
Şimdi,
baktığımız zaman biz, ne olmuş? Gerçekten
sıkıntılı bir dönem. İktidara yakın
yazarların bile ifadeleri var. Bakın, neler söylüyorlar: Çek-senede
dayalı ticari hayat son yasal düzenlemelerden sonra aşırı
ihtiyatlı hâle gelmiş. Bu, 18/6 tarihli yazı, hem de Hükûmete
yakın bir yazar söylüyor. Müşterisini tanımayanların, mal
verirken hesabını doğru yapmayanların can
sıkıntısı artmış. Bu sizin
çıkardığınız Çek Kanunuyla ilgili. İnşaat
sektöründe Acaba balon mu oluşuyor? sorusu daha çok ortaya çıkmaya
başlamış. Doğrudur da. Yaz dönemi havası etrafı
sarmış, yapısal kararlar ileriye atılıyor.
Dolaylı vergiler sonbahara kaldı. Gerçekten bu.
Şimdi,
Çek Kanununu bile konuşmuş olsak neyi göreceğiz? Ben, burada,
Çek Kanununda
O kanun çıkmasaydı 100 bin kişinin cezaevine
gireceğini herkes söylüyordu. Bunu Hükûmet de kabul ediyordu. Zaten
cezaevlerinde 120 bin kişi vardı, 100 bin ilave
Ben burada
Sayın Bozdağa sorduğumda Daha bu bir şey değil,
arkasından bir 130 bin kişi daha mahkemelerde neticelenmemiş,
üst mahkemelerde, onlar geliyor. dedi. Siz, Hükûmet olarak, iktidara
geldiğinizde aldığınız neyi? Cezaevindeki insan
sayısını 60 binlerden yanılıyorsam beni düzeltin-
nereye getirmiş olacaktınız? 120 bin, 130 bin vardı, 250
bin daha ilave ettiğinizde 370 bin. Nitekim, sizin söylediğiniz
Sayın Bakan, dosya rakamlarından da buraya geliyor. Bu, iyi idare
edilen bir Türkiye değil. Bunun ne olması lazım? Düzeltilmesi
lazım. Gerçekten işin özünde bu var.
Bir
diğer hadise, gerçekten onun da çok dikkate alınması lazım.
Herkes bir şey söylerken, her konuda bir şey söylemesi mümkün ama onu
söylerken Ben bu işi biliyorum. diye söylemesi lazım. Biz zaman
zaman, Sayın Bakan, sizinle çeşitli platformlarda, komisyonlarda,
diğer toplantılarda bir araya geliyoruz. Ben, benimle ilgili ki ben
bilmediğim mevzuda konuşmam, bilmediğim hususları dikkate
almam fakat sizin benimle ilgili bir sivil toplum kuruluşunun genel kurulunda
ben gittikten sonra gıyabımda söylediklerinizden hicap duydum,
açık söyleyeyim ve bunu siz sitenize koymuşsunuz. Hicap duyulacak bir
mesele. Şimdi buradan okusam
Öyle diyorsunuz ki: Bir saat bile
doğruyu iki kere gösterir. Sayın Bakan, dış ticaret
konularını ben okuturum herkese. Siz bunu benden iyi biliyorsunuz.
Oradaki konuşmaları nereden
almışım? Devlet Planlama Teşkilatından ben 99da
ayrıldım. O tarihte topladıklarımdan okumuşum.
Sayın Bakan, benim orada konuştuğum rakamlar ithalata ilişkin
rakamlar. Sayın Zafer Çağlayanın rakamları ve -getirdim,
burada- basın toplantısında yaptığı şeyler.
Sizin, aklınıza geleni aklınıza gelen yerde söyleme
mecburiyetiniz yok. Siz nesiniz? Devletin bakanısınız. Siz bana
laf söylediniz, ben ona üzülmedim. Türkiye Cumhuriyeti bu lafı söyleyen
bir bakana sahip olduğu için üzüldüm. Böyle bir şey olabilir mi
Sayın Bakan? Yani okumaktan hicap duyacağım şimdi.
Bakın, ben ne kadar
yapıcı bir şekilde, geldim, burada tenkit ediyorum. Daha önce
olumlu her şeyi de söylüyorum. Sizin, bakın, Devlet Bakanıyken
yaptığınız işler var. O yetki kanunu ortada. Yetki
kanununu şimdi anlatacağım. diye yazıyor burada. Anayasa
Mahkemesi koridorlarında Maliye Bakanlığının
memurları yaptığı yanlış icraatları anlatmak
için dolaşıyor. Onlar temizlenmeye çalışıyor. Biz
onların yanlış olduğunu söyledik. Onun görüşülmesinde
bile hata vardı. Hata değil, sahtekârlık vardı; gayet
açık, net söylüyorum. Burada olmadığı bir anda komisyon
başkanının imzasıyla bize ne gelmişti? Görüşme
yazısı gelmişti.
Sayın Bakan, bazı
konuları biz gerçekten muhalefet olarak makul bir düzeyde götürmek
istiyoruz. Ama şunu söylüyorsanız: Siz bilseniz de bilmeseniz de biz
sizi belli üslupla terbiye ederiz. bakın, orada yanılıyorsunuz.
Sizin şu söylediklerinizi, o TİMde söylediklerinizi bana
ihracatçılar söyledi ve ben hicap duydum.
10 tane müsteşar
değişti Gümrükte bu Hükûmet geldiğinden beri.
Aşağı yukarı hepsini tanırım. DPTden dolayı
bana laf atıyorsunuz. Şu andaki Müsteşarınız DPT
kökenli değil mi? Siz ne söylediğinizin farkında
değilsiniz. Daha ağır konuşmak istemiyorum ama şu
yazıyı ben İnternette görünce hicap duydum. Ama bu memleketin
meseleleri, sizlerin böyle konuşmasıyla bizler engellemeyiz, olması
gerekenin arkasında dururuz.
Bakın,
bilim adamlarını bugün arkanızda tutamıyorsunuz,
arkanızda değiller. Hani uzlaşmayla çıkıyordu?
KAMER
GENÇ (Tunceli) Bilim adamları onların düşmanları ya.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Şimdi, bu işlerin düzenli bir şekilde
yapılması lazım. Akreditasyonla ilgili kanun geldi. Ben
Akreditasyonun ilk yönetim kurulu üyesiyim. Ne geliş şekli doğru
ne görüşme şekli doğru ne bizlere gönderiliş şekli
doğru. Yarın orada baskı yaparak görüşmeye
çalışacaksınız. Böyle bir şey olmaz. Bizim
dediğimizi dinlemezseniz, zorla, cebren yaptırırız demek,
bu ülkeye ihanet demektir. Bunları ifade etmek istiyorum ama şunu da
ifade etmek istiyorum: Sayın Bakan, rakamlar konusunda hiç yanılmam,
o konuları da çok iyi bilirim. Bilmediğim konuları da haddim
olmayan bir şekilde konuşmam. Bunu da size burada ifade etmek
istedim.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum Sayın Başkanım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ayhan.
Gruplar
adına ikinci konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA TURGUT DİBEK (Kırklareli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın
Başkanım, yemek arasını biraz kısa verdiniz herhâlde.
Değerli arkadaşlarımız pek Meclise teşrif etmiş
değiller. Aslında çok önemli bir kanunu görüşüyoruz.
Zannediyorum 20 kişi var ya da 25 kişi var.
CUMA
İÇTEN (Diyarbakır) Sizde de yok.
TURGUT
DİBEK (Devamla) Evet, iktidardan da arkadaşlarımız yok.
Değerli
arkadaşlar, bu kanunu geçen dönem -geçen dönem Parlamentoda olan
arkadaşlarımız bilirler- uzlaşarak
çıkarmıştık birkaç gün içerisinde. Sadece Ticaret Kanunu
değil, aynı zamanda, yanında Borçlar Kanunu vardı, ki önce
onun kanunlaşmasını talep ediyorduk, doğrusu oydu. Bir de
Medeni Usul Kanununu da çıkarmıştık. Üç kanunu birlikte,
bir paket hâlinde
Bunlar mevzuatımızdaki
temel kanunlarımız ve önemli değişiklikler içeriyordu. Tüm
siyasi partiler geçen dönem burada bu kanunlarla ilgili olarak bir
uzlaşı sergilemişti ve birlikte çıkarmıştık.
Çıkarmıştık
ama Ticaret Kanunuyla ilgili şöyle bir gerçek var: Bu Kanunu geçen dönem
biz Komisyonda görüşmemiştik, benden önce söz alan
arkadaşlarımız da dile getirdiler. Ticaret Kanunu 22nci Dönemde
Parlamentoya gelmişti ve Komisyonda maddeleri 22nci Dönemde
görüşülmüştü. Biliyorsunuz İç Tüzükün 77nci maddesi var, o
maddeye göre geçen dönem Komisyonda maddelerini görüşmedik ve 22nci
Dönemdeki geçmiş hâliyle Genel Kurula geldi. Sadece son dönemde yani kanun
gelmeden evvel, gruplar, kanunla ilgili olarak, aralarından temsilci
seçerek, kanunun eksikleri varsa, öyle, yeterli olmayan, kısa bir
çalışma yapmışlardı.
Bunu
niye söylüyorum? Şunun için söylüyorum: Bakın, daha Kanun
yürürlüğe girmedi. Bizim Parlamento geleneğimizde önemli bir temel
kanundan bahsediyorum yani sıradan bir kanun değil. 1956
yılında çıkmış Ticaret Kanunu, yaklaşık elli
altı yıllık bir kanun uygulamada var, onu
değiştiriyoruz, yepyeni bir kanun hâline getiriyoruz. Bin beş
yüz otuz beş maddelik bir kanun. Gerçi, bu bin beş yüz otuz beş
maddenin yarıya yakın kısmı önceki Ticaret Kanununun
hükümleriydi ama çok şey değişti. Reform niteliğinde,
iş dünyasının Mutlaka değişmesi gerekir. dediği
çok önemli değişiklikleri yaptık. Fakat yaptık da
şimdi bu kanunu, yani yürürlüğe girmeden bu
değişikliği niye getirdik? Yani bunu sizler de
sorguluyorsunuzdur mutlaka, bizler de sorguluyoruz. Mademki bu Kanun dört
dörtlük hazırlanmıştı, niçin bugün yaklaşık bu
Kanunun içindeki yüz maddeyi yeniden değiştirmek ihtiyacı
duyuyoruz? Tabii, burada bu benim aklıma takıldı. Ben Komisyonda
da bunu söylemiştim. İş dünyası, şirketler,
onların örgütlü temsilcileri, bana göre, ayakta uyumuşlar, şimdi
İmdat! diye bağırıyorlar. Bizim
arkadaşlarımız da var, ben Sinan Beye de söyledim yani
geçmişte kendisi biliyorsunuz iş dünyasının içerisindeydi.
TOBB
Yani bu kanun yıllarca Parlamentoda, komisyonlarda
görüşüldü veya önceki hazırlık çalışmaları
vardı. İş dünyasının temsilcileri yok muydu? Mutlaka
vardı. Peki, onlar ne yapmışlar? İşte, bugün Ya, biz,
ne yapmışız? Her taraf hapis cezası. İşte,
denetçi, denetçi
Bunların altından nasıl kalkacağız?
Kaynanamıza dahi buzdolabı satamıyoruz. İşte, bu kadar
defter onayı olur mu? Efendim, şirketimizden bir kuruş para
çekemiyoruz. diye ortalığı ayağa kaldıran bu iş
dünyası veya şirketler, bu Kanun geçerken -yani ocak ayında
geçti biliyorsunuz, 2011in Ocak ayında geçmişti- niye hiç seslerini
çıkarmamışlar? Bana göre, uyumuşlar; öyle diyorum, yani
başka bunun nitelemesi yok.
Değerli
arkadaşlar, on sekiz ay geçti Kanun Mecliste kabul edildiğinden bu
yana -yani 6102 sayılı Ticaret Kanunundan bahsediyorum- tam on sekiz
ay geçti. Çok değil, sayılı günler var, bir hafta; bir
haftamız da yok, işte pazar günü kanun yürürlüğe girecek.
Şimdi, bu kadar beklemek de ayrı bir süreç. Yine alelacele bir şeyler
yapıyor muyuz? diye bir kaygı taşımıyor değilim.
Sanıyorum iki haftalık bir çalışma yapılıyor. Bu
konuda Sayın Bakanı, bürokratları, AKP Grubunu, diğer
grupları birlikte çalıştıkları için aslında
kutlamak da lazım. Yani iş dünyası, işte, bu kanun
çıksın. diye -değişiklikten bahsetmiyorum, daha önceki
temel Ticaret Kanunu çıksın. diye- kapı kapı grupları
gezmişti. Yani Ocak ayından önce ne olursunuz çıkarın.
İşte, bu kanuna çok ihtiyacımız var. Bu kanun çıkmazsa
bizim işlerimiz aksıyor. diye bizim grubumuza da geldiler, Genel
Başkanımızla görüştüler, bizim çekincelerimiz vardı
kısmen ve o talepler karşısında bu Kanun
çıkmıştı ocak ayında. Daha sonra, işte, az önce
bahsettiğim o sakıncalar yürürlüğe girmeden keşfedildi.
Bu
konuda, bana göre, Şükrü Kızılotu kutlamak lazım. Yani bu
kanununla ilgili, zannediyorum, Türkiyede iş dünyasının tekrar
uyuyan gözlerini açtı diye düşüneceğim çünkü Sayın
Kızılotun Bu kanun -1 Temmuzda yürürlüğe girecek olan Ticaret
Kanunu- bu hâliyle girmiş olsa, girse nelerle
karşılaşacaksınız? İşte, sizin hâliniz ne olacak?
diye yazıları vardı, çarpıcı yazılar.
Değişik örneklerle, bu kanun yürürlüğe girdiği zaman neler
olacağını anlatmıştı. Sanıyorum, Şükrü
Kızılot böyle yararlı bir iş yaptı diye
düşünüyorum iş dünyasına. Gazetede yazıyor,
İnternette yazıyor, sizler de takip ediyorsunuz. O yazmasa belki bu
değişiklikler de gelmeyecekti, onu da söyleyeyim çünkü bana göre,
şirketler olayı belki de fark edemeyeceklerdi.
Şimdi,
bunları geçelim. Bu kanunun bir haftalık süre içerisinde ya da on
günlük bir çalışma ile huzurunuza gelmesi
Ki iyi niyetle
gelmiştir; gruplar, tüm gruplar -biz, Milliyetçi Hareket Partisi, BDP- bu
işin mutfak kısmında bir uzlaşı, bir müzakere zemini
aramışlardır. Bizler de düşüncelerimizi ilettik. Komisyon
çalışmalarında da bence çok olgun bir ortam vardı. Hatta
şunu söyleyeyim: Komisyonda geçen hafta bu kanunu görüşürken burada
yoklamayla ilgili süreç vardı, talepler vardı -tabii, yoklama
istiyoruz- AKPli arkadaşlarımız Komisyondan
aşağı inmek zorunda kaldılar. Komisyon
Başkanımız Sayın İyimaya -biz 4 kişiyiz,
sanıyorum MHPden 2 arkadaşımız var, 6 kişi; AKPliler
burada- Ya, ne yapacağız? dedi. Tamam, onlar orada olsun, biz
kanunu geçirelim. dedik yani bu kanun Komisyondan, arkadaşlar -bir
kısmı, özellikle son kısmı, büyük bir kısmı-
muhalefetin oylarıyla geçti. Sayın Bakan bu konuda
MUAMMER
GÜLER (Mardin) Teşekkür ederiz.
TURGUT
DİBEK (Devamla) Gerçekten öyle Sayın Valim.
Sayın
Bakanımız da bu konuda çok olgun davrandı. Bizim çok az
talebimiz, önergemiz vardı, sanıyorum iki ya da üç önergemiz
vardı. Bu önergelerimiz içerisinden büyük bir kısmı kabul
edildi. Bir önergemiz, 552nci maddeyle ilgili önerge
Ki Sayın Akif
Hamzaçebinin de belirttiği önemli bir maddeydi o. 552nci madde Sermaye
Piyasası Kanununa tabi olmayan şirketlere halktan para toplama
yetkisi veriyordu, onlara o izni veriyordu. Bununla ilgili, tabii,
geçmişte çok acılar yaşamıştık yani bununla
ilgili -isimler vermeyelim ama- şirketler gidiyordu, iyi niyetle,
vatandaşın o inançlarını belki bir anlamda sömürerek
onların paralarını topluyorlardı ve insanlar mağdur
oluyorlardı. Şimdi bunun önüne geçildi. Yani bunu yapacak olan
şirketler belli zaten. Ha, bu konuda, bu hükme uymayan, buna rağmen
para toplayan, buna aykırı davranan ve insanların zarar
görmesine neden olan kişilere nasıl bir yaptırım
uygulanacaktı? Bununla ilgili 29uncu maddede bir hüküm var, 11inci
bentte. Yani Hükûmet tasarısında Bir yıla kadar hapis olarak
gelmişti o. Bize göre, çok yeterli değildi, düşük bir
cezaydı çünkü alt sınırı bir aydır yani bir yıla
kadarsa alt sınırı bir ay olarak uygulanabilir. Olayın
ağırlığı, vatandaşların
uğrayacağı zararı da düşünerek mahkemeye, hâkime daha
geniş bir marj, daha geniş bir yetki vermek gerektiğini
düşünmüştük ve biz Bir yıldan üç yıla kadar bu
cezanın olması gerekir. diye bir önerge vermiştik. Ama
arkadaşlarımız da, Sayın Hükûmetin de Bakanın da
desteklediği bir önerge verdiler. Onların Altı aydan iki
yıla kadar şeklinde bir önergesi vardı. O önerge kabul edildi,
bizim önergemiz reddedildi. Biz, hâlâ, o konuda, cezanın, dediğim
gibi, doğacak olan zararları da düşünerek, üç yıla kadar
olmasının çok yararlı olacağını düşünüyoruz.
Maddeler görüşülürken bu konudaki önergemizi de vereceğiz.
Evet,
sözlerimi bitireceğim, sonuna geldik. Yasanın, değerli
arkadaşlar, yani Sporda Şiddet Yasası gibi
Orada uygulanarak
değişiklikleri yapmıştık, bu ikinci örneği
oluyor. Yani onunla ilgili bir uygulama oldu, biliyorsunuz, ondan sonra o camia
ayağa kalktı. Burada, iş dünyası henüz kanun uygulanmadan
ayağa kalktı. Yani zararın neresinden dönülse kârdır ama
Parlamento geleneğine böyle bir düzenleme yakışmıyor, daha
doğrusu bu yöntem yakışmıyor. Bir kanunu
çıkarıyoruz, daha sonra onu uygulamadan değiştirmek zorunda
kalıyoruz. Dilerim bundan sonra böyle bir örnekle
karşılaşmayız diyorum.
Biz
genel olarak kanunun büyük bir kısmında mutabıkız, destek
vereceğiz. Dediğim gibi, çok az kısmıyla ilgili olarak
farklı düşünüyoruz, onları da önergelerle sizlere
sunacağız.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dibek.
Gruplar
adına başka konuşma yok.
Şahısları
adına Sayın Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
bu Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
değiştiği zaman
Şu andaki yeni değişikliğin
gerekçesi: Ticari hayatta olumsuz etkilerin ortaya çıkması nedeniyle,
ekonomik ilişkilerin iyi gitmesi açısından, bu gerekçe
yapılarak yeni bir değişiklik yapılıyor. Ama gerçekten
kanuna baktığımız zaman bunlar yetmiyor, bir yüz maddenin
daha değişmesi gerekir. Ne açıdan bunu söylüyorum? Kanunun
başta 1inci maddesinden itibaren baktığımız zaman,
kanunun 1inci maddesinde Türk Medeni Kanunundan bahseder ancak Borçlar
Kanunundan bahsetmez. Hatta usulde olmayan bir esas var: Türk Ticaret Kanunu,
22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun
ayrılmaz parçasıdır. derken sanki ikinci bir Medeni Kanun
varmış gibi özellikle hem Medeni Kanunun tarihini yazar hem de
numarasını yazar. Aynı şekilde, bu değişiklikte
önümüze gelen 4üncü maddede (1)inci fıkranın (b) bendinde Türk
Medeni Kanunu der; 1inci maddenin (c) bendinde ise 11/1/2011 tarihli, 6098
sayılı Borçlar Kanunu der. Yani şimdi Sayın
Bakanlığa şunu sormak lazım: Siz Medeni Kanunun tarihini
1inci maddede yazdınız, sayısını 1inci maddede
yazdınız. 4üncü maddede sayıyı ve tarihini
yazmadınız, sadece Türk Medeni Kanunu dediniz. Ancak 1inci maddeye
yazmadığınız, Türk Borçlar Kanununun 11/1/2011 tarihli,
6098 sayılı Yasayı da 4üncü maddeye yazdınız. Daha
ötesine geliyorum ben: 4üncü maddede ticari davalar ve delillerle ilgili bir
başlık var. Burada fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuat
Peki,
fikrî mülkiyet hukuku
İçimizde 110 tane hukukçu milletvekili var ama
tabii şu anda kaç arkadaşımız burada, onu bilemiyorum,
76ncı madde var, 76ncı maddede fikrî ve sınai haklarla ilgili,
bunlarla ilgili ihtisas mahkemelerin bizzat bakacağına ilişkin
özel bir düzenleme var. Peki, bir kanunda özel düzenleme, genel düzenleme varsa
hangisi tatbik edilir? Özel düzenleme tatbik edilir. Fikrî ve sınai
haklarla ilgili davaları ticari davaların arasına, 4üncü
maddeye yazmanın pratik, hukuksal anlamda hiçbir yararı yok. Bu,
kanun yapma tekniğinin dışında, Yasama organı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi boş işlerle uğraşmaz. deriz
biz. Peki, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi boş işlerle
uğraşmıyorsa, ticari davalar arasına fikrî davaları
koyuyorsanız, bu aynı zamanda ticaret mahkemesine bakılmayacak
ticari dava olarak Türk hukuk tarihine böyle bir madde geçmiş olacak
Değerli Bakan. Yani mümkünse maddelere gelindiği zaman 4üncü
maddede
Kanunun 4üncü maddesi tasarının 1inci maddesinde yer
aldığı için, inşallah, bu düzeltmeyi yapmış
olursunuz.
Geliyoruz,
yine aynı şekilde, bu 4üncü maddenin, yani tasarının
1inci maddesinin son fıkrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu,
1086 sayılı Yasadan bahseder. Değerli arkadaşlar, 1086
sayılı Yasa değişti, bunun numarası 6100 oldu. Yani
ismi değişti, sayı numarası değişti. Peki, böyle
bir düzenlemeyi yapıyor isek bunlara niçin değinilmedi, onu
anlamış değilim.
Türk
Ticaret Kanununda yer alması gereken bazı hükümler Borçlar
Kanununda var, Borçlar Kanununda olması gereken hükümler Türk Ticaret
Kanununda var. Türk Ticaret Kanununda, Borçlar Kanununda ve faize
ilişkin 3095 sayılı Yasada hükümler var. Üç yasada üç farklı
faiz düzenlenmiş durumda. Madem, kanun yapıyoruz biz, faiz tek kanun
altında acaba toparlanamaz mı? Bu anlamda çok büyük
yanlışlıklar, hatalar var. Biz ne diyoruz? Şunu söylüyoruz:
Ticari hayatı kolaylaştıracağız. Peki, Borçlar
Kanununun 584üncü maddesi var, 584üncü maddede, her eş diğer
eşin muvafakatı olmadan ticari şirketine kefil olamayacak.
Alın size ticari yaşantının üzerindeki en büyük engel.
Bir
başka konu, hep şunu söyleriz biz: Kanun düzendir. İyi kanun
iyi düzendir. İyi hazırlanmamış mevzuat hem toplum
hayatında düzeni sağlama amacından uzaklaşacak hem de
toplum üyelerinin hukuka olan inancını zayıflatacaktır.
Sizleri
saygıyla selamlıyorum, iyi akşamlar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tanal.
Şahısları
adına ikinci konuşmacı Sayın Emin Haluk Ayhan, Denizli
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 303 sıra
sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının birinci bölümü
üzerinde şahsım adına söz aldım. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Bu
vesileyle ifade etmek istediğim birtakım hususlar var. Gerçekten,
anlaşmayla, uzlaşmayla çıkan hususların bir an önce
gerçekleştirilmesi lazım ancak bunun usulüne, hukukuna da uygun
olması lazım. Bugünkü iktidarın yaptığı gibi,
despot, akşamdan sabaha getirip komisyonda bunu
çalışacaksınız, son on günde bütün yılda
yapmadığınızı getirip buraya Aman Avrupaya böyle
diyeceğiz, aman OECDye ötekini söyleyeceğiz. Böyle bir şey
olmaz. Bu iş, bir hükûmet açısından gayriciddidir Sayın
Bakan. Dolayısıyla, bunun üzerinde ciddi düşünmek lazım.
Bakın,
biraz önce ifade ettim, Ankarada hemen hemen tüm bakanlıklarda, kadro,
unvan, statü, görev yönüyle umudunu Anayasa Mahkemesine bağlamış
binlerce bürokratın heyecanlı bekleyişi sürüyor. Bu
bekleyiş vergi denetimini de etkiliyor, devlet muhasebesinin kalitesini
de. Sizi takdir eden bir yazar: Mesele, değişimi isteyenlerle
değişime direnenler arasındaki mücadeleyi çoktan aştı.
Bundan sonrası, değişimin henüz anlaşılamayan somut
faydasıyla değişimin iradeyi geriye götüren yanları
belirlenecek.
Şimdi,
ne iyi? Tasarruflar sizin döneminizde yüzde 24ten 12ye düşmüş. Cari
açık, millî gelirin yüzde 10unu bulmuş. Dış ticaret
açığı sizin döneminizde toplam cari fiyatlarla 500 milyar
doları bulmuş, 350 milyar dolar cari işlemler
açığı var. Şimdi Azalttık. dediğiniz cari
işlemler açığında ne olacak sanki? Millî gelirin yüzde 8i.
Neyi düzeltmiş olacaksınız? İhracatın ithalatı
karşılama oranı yüzde 65. Şu kadar arttı. diyorsunuz,
büyüme de yüzde 9dan yüzde 2ye, 3e düşüyor. Hiç onun hesabını
zaten siz yapabilecek durumda değilsiniz ama Hükûmetten bari biri bunu
size söyletmese. Yani onun maliyetinin ne olduğu, açık ve net bir
şekilde, büyümede gözüküyor. Siz geldiğinizde vatandaş 100
liralık gelirinin 5 lirasını borca öderken, şimdi 100
liralık gelirinin 45 lirasını ödüyor. Bu bir vakıa, bu
iyiyse iyi deyin.
Teşvik deyip
zıplıyorsunuz, aklı olan herkes şunu söylüyor: Bu
teşvik ilk uygulamada cari işlemler açığını,
dış ticaret açığını azaltmaz, artırır.
Neden? Tasarrufun yok, dışarıdan borç alacaksın,
yatırım yapacaksın ki bir şey üretip satacaksın. Bu,
bu kadar basit. Buna aklı ermeyen bir hükûmet olur mu? Hiç olmazsa
bazı bakanlar çıkıyor da bunu itiraf ediyor.
Sayın Bakan,
şimdi, sizin bunların farkına varmanız lazım. Yani
bizim arkamızdan Ahmet öyle dedi, Mehmet öyle dedi. Beni dinlemeden
çıkıyorsun, gidiyorsun. demenin anlamı yok. Bizden önce de
birileri çıktı gitti, biz onlara Niye çıkıyor? falan
demedik. Bizimki usule, adaba da aykırı değildi, geleneklere de
aykırı değildi; AKPli arkadaşların
yaptığı, onlar normal değildi.
Şimdi, nereden
bakarsanız bakın, siz tasarrufla yatırım
yapacaksınız, tasarrufu nereden bulacaksınız? Kişi
başına 10 bin dolar gelir diyorsunuz, tasarruf yok, cari işlem
açığı artıyor, yatırım yapamıyorsunuz.
Şimdi, bunları siz falan gelip burada izah edemezsiniz, sizin
gradınız buna yetmez, tahsiliniz yetmez ama ben bunları, bu tür
şeyi söylemek istemiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinde her şey
nezih bir şekilde, usulüne uygun, kaidelere uygun bir şekilde devam
etmeli, aksi takdirde, yaptığımız işin bir hayrı
olmaz ki.
Bakın, geçen sefer 40
madde gelen torba tasarı 252 madde çıktı Komisyondan. Bu sefer
40 geldi veya 30 geldi, 60 küsur çıktı değil mi arkadaşlar?
Ya, her aklına gelenin her unuttuğu, Komisyonda Bir tane de şu
girsin. dediği olur mu? Böyle programsız bir şey olur mu ya?
Sen zaten yanılmışsın, 30 tanesini getiriyorsun, 30
maddelik; Ben bir o kadar daha yanılmışım. diyorsun, 30
madde daha geliyor. Öbür komisyonda halledemediğinizi bu Komisyonda
arkadan dolanarak, hukuka karşı hile yaparak götürmeye
çalışıyorsunuz? Bunlar iyi şeyler değil, yeni
nesillere de iyi örnekler değil Sayın Bakan.
Bunların lütfen
idrakinde olun diyorum, teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ayhan.
Soru-cevap işlemi
için sisteme giren arkadaşımız yok.
Şimdi, 1inci madde
üzerinde önerge yok.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun tasarısının 9 uncu maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 6102 sayılı Kanunun 88 inci maddesinin dördüncü
fıkrasında yer alan ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumunun onayını almak ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Ahmet Aydın Mehmet
Doğan Kubat Oya
Eronat
Adıyaman İstanbul Diyarbakır
Nurdan Şanlı Sermin Balık H. Bayram
Türkoğlu
Ankara Elâzığ Hatay
BAŞKAN Sayın
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET DOĞAN KUBAT
(İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Belirli alanları
düzenlemek ve denetlemek üzere kurulmuş bulunan kurum ve kurulların,
Türkiye Muhasebe Standartlarının kendi alanlarıyla ilgili
hükümlerinin uygulanmasında ayrıntıya ilişkin olarak
yapacakları düzenlemelerde Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olma
şartının aranması yeterli olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 9uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
17nci madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra sayılı Türk
Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 17 nci maddesi ile değiştirilen 395 inci
maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
"Yönetim kurulu üyesinin 393 üncü maddede sayılan
yakınları" ibaresinin "Pay sahibi olmayan yönetim kurulu
üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan 393 üncü maddede
sayılan yakınları" olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ahmet
Aydın Mehmet
Doğan Kubat Nurdan
Şanlı
Adıyaman İstanbul Ankara
Sermin
Balık Oya
Eronat
Elâzığ
Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT
GÖKTÜRK (Nevşehir) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge ile sermayenin kötüye
kullanılmasının önüne geçilmesi ile korunması
amaçlanmaktadır. Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyelerinin şirkete
borçlanabilmesinin önü kapatıldığı gibi, pay sahibi olan
yönetim kurulu üyelerinin yakınlarının da 358 inci maddede
düzenlenen şartları taşımaları koşuluyla
şirkete borçlanabilmelerinin önü açılmıştır. Önerge
ile pay sahibi olan ve 393 üncü maddede sayılan yönetim kurulu üyesinin
yakınlarının maruz kalabileceği
haksızlığın giderilmesi amaçlanmaktadır.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul etmeyenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, beş
dakika ara veriyoruz.
Kapanma
Saati: 20.46
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 21.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
---0---
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 124üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
303 sıra sayılı
Tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
23üncü madde üzerinde önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
24üncü madde üzerinde önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
25inci üzerinde önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
26ncı madde üzerinde önerge
yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, 38inci maddeye
bağlı geçici 7, 8 ve 9uncu maddeler dâhil, 27 ile 50nci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen?
Yok.
Soru-cevap kısmına geçiyoruz.
Buyurun Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 5362 sayılı
Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunuyla ilgili olarak
şahsınızın medyaya yansıyan demeçleri ve bu konudaki
hazırlık çalışmaları ne durumdadır? Esnaf ve
sanatkârlar bu değişiklikleri beklemekte. 5362 sayılı
Kanunla ilgili değişiklik çalışmaları,
yapılandırmayla ilgili çalışmaların,
tarafınızdan da medyaya yansıdığı şekliyle
devam ettiği söyleniyor. Bu konu ne zaman gündeme gelebilir?
İki: AVM ve süpermarketlerle
ilgili alışveriş merkezleri ve süpermarketler
yasasının Meclise gelme takvimi nasıldır? Açıklama yapabilir
misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Alışveriş merkezleri
gece saat 22.00ye kadar açık ancak mahallelerde bulunan semt
pazarları akşam saat yedide kapanıyor. Bu haksız rekabet
teşkil etmez mi? Birinci sorum bu.
İkinci sorum: AVMlerle ilgili
tasarı Mecliste bekliyor ancak şehirlerimizin gerek trafiğini
gerek de büyük şehirlerdeki hava akımını bu büyük
alışveriş merkezleri engellemiyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim
Sayın Tanal.
Sayın Bakanım, buyurun.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; aşağı yukarı iki soru da AVMlerle ilgili.
Evet, burada geneli üzerinde konuşma yapılırken de ifade edildi.
Alışveriş merkezleriyle alakalı yani bir anlamda perakende
sektörünün düzenlenmesiyle alakalı tasarılar yıllar önce birkaç
defa Meclise gelmiş, kanunlaşmamış; şimdi biz üzerinde
çalışma yapıyoruz. İnşallah, bu
çalışmayı tamamladığımızda, elbette ki
paydaşlarla paylaşımı gerçekleştirmek suretiyle
Bakanlar Kurulunda tasarıya dönüştürüp Meclise getireceğiz.
AVMlerin veyahut da AVMye konu
alanın bir düzenlemeye ihtiyacı olduğunun farkındayız.
Bu alan bir düzenlemeye ihtiyaç
Şiddetle böyle bir yasanın
çıkartılmasını isteyenler var, buna karşı olanlar
var, elbette ki içeriğiyle alakalı öneride bulunanlar var ama bütün
bu kesimleri de dinlemek, onlarla da paylaşmak suretiyle inşallah
başarırız ama bunun takvimiyle alakalı bir süre vermem
takdir edersiniz ki şu anda söz konusu değil ama ilk
getireceğimiz tasarılardan biri olmasını arzu ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bakanım.
İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan
maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
27nci madde üzerinde önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
28inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
30uncu madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra
sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 30uncu maddesi ile
değiştirilen 6102 sayılı Kanunun 562nci maddesinin (11)
numaralı bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Turgut Dibek Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
İstanbul Kırklareli İstanbul
Mehmet Ali Susam Ali İhsan
Köktürk Kemal
Değirmendereli
İzmir Zonguldak Edirne
Madde 562 (11) 552nci maddeye
aykırı hareket edenler 1 yıldan 3 yıla kadar hapis
cezasıyla cezalandırılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) Biz de katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Ben kürsüye çıkayım.
BAŞKAN Buyurun efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önergemiz şunu amaçlıyor: Türk Ticaret Kanununun 552nci maddesine
göre yani biraz önce görüşülen veya bu tasarı kapsamında olan
552nci maddeye göre, izinsiz olarak halktan para toplayan şirketler
belirli müeyyidelerle karşı karşıya kalacaktır.
Halktan para toplaması izne bağlı olan şirketler Sermaye
Piyasası Kanunu kapsamında olan şirketlerdir. SPKya tabi
olmayan, onun denetimine tabi olmayan hiçbir şirket halktan para
toplayamaz; bu yasaktır, 552nci madde bu yasağı ortaya
koymuştur, bu yasağa paralel olarak da bir müeyyide
getirilmiştir. Müeyyide, yasağa aykırı, yasak olduğu
hâlde halktan para toplayan şirketler, onların yöneticileri altı
aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaklardır.
Malumunuz olduğu üzere, üç yıldan daha az hapis cezası
müeyyidesi ertelenebilmektedir, hükmün açıklanması geriye
bırakılabilmektedir. Bu nedenle, böyle bir ceza
caydırıcı olmayabilecektir. Biz, bu cezanın
caydırıcı olabilmesi için cezanın alt sınırının
altı aydan bir yıla, üst sınırının da iki
yıldan üç yıla çıkarılmasını öneriyoruz. Bunun
doğru olduğunu düşünüyoruz, o nedenle Genel Kurulun, başta
iktidar partisi olmak üzere, desteğini istiyoruz. Aksi bir kabul, yani
izinsiz olarak, daha doğrusu yasak olduğu hâlde halktan para toplayan
şirketlerin yöneticilerine yeterli bir müeyyideyi getirmemiş
olacağız. Bundan endişe ediyoruz, o nedenle destek istiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
30uncu madde kabul edilmiştir.
31inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
32nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
35inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
37nci madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret
Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 37 nci maddesi ile değiştirilen geçici 6
ncı maddenin ikinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve maddeye dördüncü fıkra olarak
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Mustafa
Elitaş
Giresun İstanbul Kayseri
Emrullah
İşler Osman
Aşkın Bak M.
Kerim Yıldız
Ankara İstanbul Ağrı
Sıtkı
Güvenç
Kahramanmaraş
"(2) 400 üncü maddede öngörülen
denetçi, 397 nci maddenin dördüncü fıkrasına göre denetime tabi
tutulan şirketlerin yetkili organı tarafından en geç 31/3/2013
tarihine kadar seçilir. Seçim ile birlikte 6762 sayılı Kanuna göre
görev yapan denetçinin görevi sona erer. 397 nci maddenin dördüncü
fıkrasına göre denetime tabi olmayan şirketlerin 6762
sayılı Kanuna göre görev yapan denetçilerinin görevi de 31/3/2013
tarihinde sona erer. Bu tarihe kadar 6762 sayılı Kanuna göre görev
yapan denetçi veya denetçilerin herhangi bir sebeple vazifelerinin sona ermesi
halinde 6762 sayılı Kanunun 351 inci maddesi uygulanır.
31/12/2012 tarihinde veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha sonraki
bir tarihte sona erecek olan dönemin bilançosu, 6762 sayılı Kanun
hükümleri uyarınca 6762 sayılı Kanun hükümlerine göre
seçilmiş bulunan denetçi tarafından denetlenir. 1/1/2013 tarihini
taşıyan veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha sonraki bir
tarih itibarıyla çıkarılmış bulunan
açılış bilançosu, bu Kanuna göre seçilmiş denetçi
tarafından ve bu Kanun hükümleri uyarınca denetlenir. Bu Kanun
hükümlerine göre seçilen denetçi, denetimini bu Kanun hükümlerine göre yapar.
Ancak, denetçi bu Kanunun 402 nci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca, geçmiş yıla ait finansal tablolar ile gerekli
karşılaştırmayı yapabilmek için, 6762 sayılı
Kanuna veya diğer mevzuata göre hazırlanan finansal tablolara
raporunda yer verir. Bu fıkra hükümleri uyarınca görevleri ve organ
sıfatları son bulan denetçinin veya denetçilerin, 6762
sayılı Kanuna göre toplantıya çağırdıkları
genel kurullar toplanır ve azlık, 6762 sayılı Kanunun 367
nci maddesine göre görevleri sona eren denetçilere başvurmuşsa, o
usule devam olunur."
"(4) Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarih itibariyle, 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanununa göre yeminli mali müşavirlik hakkını kazanmış
olan meslek mensupları ile mülga 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ticaret
şirketleri nezdinde denetim yetkisine en az on yıldır sahip
olanlar, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca
öngörülen eğitimi tamamlamış olmaları halinde sınav
veya başkaca bir şart aranmaksızın bağımsız
denetçi olarak yetkilendirilir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
GÜMRÜK
VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe Sayın Başkan
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca, sermaye
şirketlerinin tamamı bağımsız denetim kapsamına
alındığından, 6762 sayılı Kanun uyarınca
seçilmiş olan murakıp veya murakıpların görevlerinin de
6102 sayılı Kanun uyarınca seçilecek denetçinin seçimiyle
birlikte sona ereceği düzenlenmiştir. Tasarıyla yapılan
değişiklikle bağımsız denetime tabi olacak
şirketleri belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmiş olup Bakanlar
Kurulunca yapılacak belirleme sonrasında bağımsız
denetim kapsamında yer almayan anonim şirketlerin, sermayesi paylara
bölünmüş komandit şirketlerin ve ortak sayısı yirmiyi
aşan limited şirketlerin 6762 sayılı Kanun uyarınca
seçilen murakıp veya murakıplarının görevlerinin ne zaman
sona ereceği konusunda ortaya çıkacak tereddütlerin giderilmesi
amacıyla bu önerge verilmiştir. Önergeyle, Bakanlar Kurulunca
bağımsız denetim kapsamına alınmayan şirketlerin
yetkili organlarınca 6762 sayılı Kanuna göre seçilen
murakıp veya murakıpların bu görevlerini 31/3/2013 tarihine
kadar sürdürecekleri netleştirilmiş ve ayrıca 1/7/2012-31/3/2013
döneminde ölüm, istifa veya 6762 sayılı Kanun'da belirtilen herhangi
bir nedenle murakıplığın açılması durumunda, bu
boşluğun 6762 sayılı Kanun uyarınca giderileceği
hüküm altına alınmıştır.
Maddeye
eklenen dördüncü fıkra ile bu maddede değişiklik öngören Kanunun
yürürlüğe girdiği tarih itibariyle 3568 sayılı Kanuna göre,
yeminli mali müşavir olabilmek için en az on yıl serbest muhasebeci
mali müşavir olarak çalışılması ve 1) İleri
Düzeyde Finansal Muhasebe, 2) Finansal Yönetim, 3) Yönetim Muhasebesi, 4)
Denetim, Raporlama ve Meslek Hukuku, 5)Revizyon, 6) Vergi Tekniği, 7)
Gelir Üzerinden Alınan Vergiler, 8) Harcama ve Servet Üzerinden
Alınan Vergiler, 9) Dış Ticaret ve Kambiyo Mevzuatı ile 10)
Sermaye Piyasası Mevzuatı konularından oluşan sınavdan
başarılı olunması gerekmektedir. Bu sınavlarda
başarılı olan ve denetim konusunda da uzmanlık sahibi olan
yeminli mali müşavirler ile denetim elemanlarının
bağımsız denetçi olarak tekrar sınava girmelerine gerek
olmadığından verilecek eğitim sonrasında bu
kişilerin Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca
yetkilendirilmeleri sağlanmaya çalışılmıştır.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle geçiş döneminde
maddede sayılanların eğitime tabi tutulmak suretiyle
yetkilendirilmeleri, geçiş dönemi sonrasında ise yetkilendirmenin
sınavla yapılmasının sağlanması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 38e bağlı geçici 7nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 38e bağlı geçici
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 38e bağlı geçici
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 38i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 39u oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 40 üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra
sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 40 ıncı
maddesinin onsekizinci bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
bendin eklenmesini ve ondokuzuncu bendin de yirmi şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
19) 471 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "beyannamesi" ibaresi
beyannamesini",
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Mustafa
Şahin
Giresun
İstanbul
Malatya
Özcan
Ulupınar Muammer
Güler İlhan
İşbilen
Zonguldak
Mardin
İzmir
Hilmi
Bilgin
Sivas
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet, önergeye katılıyor musunuz?
GÜMRÜK
VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe Sayın Başkan
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun
Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 41 inci maddesinin onüçüncü bendi ile 13/1/2011
tarihli 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 471 inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "ile denetleme
doğrulamasını" ibaresi madde metninden
çıkarılmaktadır. Bahsi geçen değişiklik nedeniyle 471
inci madde cümle yapısında ortaya çıkabilecek nesne ile yüklem
uyumsuzluğunun giderilmesi ile ifade bütünlüğünün
sağlanması açısından bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 40ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 40ıncı madde kabul
edilmiştir.
41inci
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 303 sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret
Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 41'inci maddesinin bir numaralı
fıkrasının madde metninden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Turgut
Dibek
İstanbul İstanbul
Kırklareli
Mehmet Ali Susam Kemal
Değirmendereli Ali
İhsan Köktürk
İzmir Edirne
Zonguldak
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GÜMRÜK
VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Biz de
katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 6102
sayılı Kanunun "Defterlerin
tutulması" başlığını taşıyan
65'inci maddesinde yer alan dördüncü fıkrasındaki "şu
şartla ki, muhasebenin bu tutuluş biçimleri ve bu konuda uygulanan
yöntemler Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmalıdır"
ibaresinin çıkarılması durumunda defterlerin tutulmasında
uluslararası standartlar yerine eskiden beri uygulanmakta olan vergi esaslı
muhasebe sistemine geri dönülmüş olacaktır. Uluslararası
standartlara uygun olmayan esaslara göre defter tutulması ise Türkiye'de
her gün sayıları artan yurt dışı
bağlantılı faaliyette bulunan işletmelerin küresel
entegrasyonunda sorunlara neden olacağı gibi Türkiye'nin cari
açığının kapatılması, birincil bütçe dengesinin
fazla vermesi gibi iktisadi amaçlarını gerçekleştirmesine engel
olacaktır. Bu nedenle önerilen değişikliğin madde metninden
çıkartılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
41inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
42nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
43üncü madde üzerinde iki önerge var.
Şimdi okutacağım bu
önergeler aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte
işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi, aynı mahiyetteki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra
sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinin
22 nci bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin eklenmesini
ve diğer bentlerin de teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"23) 1523 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının (a) bendi,"
Nurettin Canikli Mehmet Doğan
Kubat Hilmi
Bilgin
Giresun İstanbul Sivas
Özcan Ulupınar Mustafa
Şahin Zülfü
Demirbağ
Zonguldak Malatya Elâzığ
İlhan
İşbilen
İzmir
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Oktay Vural Mesut
Dedeoğlu Cemalettin
Şimşek
İzmir Kahramanmaraş Samsun
Alim Işık Yusuf
Halaçoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Kütahya Kayseri Osmaniye
BAŞKAN Sayın Komisyon
önergeye katılıyor musunuz?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Gerekçe
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizdeki
KOBİ'lerin en büyük sorunu finansmana erişimdir. KOBİlerin
birçoğu özsermayeleriyle ayakta durabildikleri gibi, şirketler
kurumsallaştıktan sonra muhtelif finansal araçlar ile Borsa ve
diğer sermaye araçlarıyla sermayelerini güçlendirecek adımlar
atmaktadırlar. Dolayısıyla daha başarılı ve
finansal yönden çok daha güçlü şirketler hâline gelmektedirler.
Ancak, 1523 üncü maddede
tanımlanan büyük sermaye şirketlerine yönelik ifadelerde
KOBİ'lerin işletme ölçek vasfını kaybetme durumu ortaya
çıkıyor algılaması oluşmuş bulunmaktadır.
Mevcut koşullarda KOBİ'ler, borsaya açılmaları
sırasında bazı güçlüklerle karşılaşmakta, belirli
yükümlülükler altına girmektedirler. KOBİ'lerin ölçek
vasıflarını kaybetmeleri durumu, bu yüklere ilave olarak
KOBİ ölçeğinin getirmiş olduğu avantajı kaybedecek, önemli bir finansman kaynağı
olan sermaye piyasalarına açılımlarını engelleyecek,
bu konudaki isteklerini yok edecektir.
Bu nedenle büyük sermaye
şirketleri dahi olsalar KOBİ'lerin işletme ölçeğine yönelik
vasıflarını kaybetmeyeceklerine ilişkin
değişikliğe gidilmesi önem arz etmektedir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmiştir.
43üncü maddeyi kabul edilen önergeler
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
44üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
45inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
46ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
47nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
48inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
49uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
50nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Elektronik cihazla oylama
yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
267 |
|
Kabul |
: |
263 |
|
Ret |
: |
2 |
|
|
|
|
|
Çekimser : 2 (x)
Kâtip Üye Tanju Özcan Bolu |
Kâtip Üye Mine Lök Beyaz Diyarbakır |
Hayırlı uğurlu olsun.
Tasarı kanunlaşmıştır.
Şimdi, Sayın Hamzaçebi
yerlerinden iki dakika söz istediler.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, serbest
muhasebeci mali müşavirlerin bağımsız denetçi olma
konusunda kapsam dışında bırakılmalarını
doğru bulmadıklarına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle kanunun hayırlı
olmasını diliyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdiğimiz
bazı önergeler kabul görmedi. Bazı eleştirilerimiz umarım
uzun vadede, orta vadede Hükûmet tarafından değerlendirilir ve
onların gereği yerine getirilir.
Bu vesileyle şunu ifade etmek
istiyorum: Tasarının -daha doğrusu kanunun- Hükûmet
tasarısının Türk Ticaret Kanununda değişiklik öngören
maddelerinin 37nci maddesiyle getirilmiş olan bir düzenleme var; bu,
burada son dakikada getirilen bir önergeyle kabul edildi. Buna göre, 3568
sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanununa göre yeminli mali müşavirlik hakkını
elde etmiş olanlar Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetimi Standartları
Kurumu tarafından bu kanuna göre yapılacak denetimlerde
yetkilendirilmiş sayılacaklardır. Bunun yanına Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı müfettişleri de ilave edildi. Ancak bütün
bunlar yapılırken 3568 sayılı Yasa kapsamında denetim
yapan, çok önemli bir meslek grubu olan serbest muhasebeci mali müşavirler
bu kapsamın dışında bırakılmıştır.
Bunu doğru bulmadığımızı ifade ediyorum.
Tasarının tümüne yönelik olarak
birçok konudaki olumlu görüşlerimizi ifade etmiştim. Burada
görmüş olduğumuz bu eksikliğe tasarının tümüne yönelik
görüşümüzü feda etmedik tabii ki ancak bu kadar önemli bir kitleyi,
serbest muhasebeci mali müşavir kitlesini bu kanun kapsamında
yapılacak denetimlerde kapsam dışında bırakmayı
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Canikli.
14.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Türk Ticaret Kanununun
yasalaşma sürecinde katkı sağlayan herkese teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle böyle son derece önemli,
reform mahiyetinde bir düzenlemenin, ticari hayatımızı topyekûn
ilgilendiren, değiştiren, çağdaş bir noktaya gelmesine
katkı sağlayacağına inandığımız bu
düzenlemelerin kabul edilmiş olması, yasalaşmış
olması son derece önemli, tarihî olaylardan bir tanesidir ve özellikle ertelenmek zorunda
kalmadan 1 Temmuzda yürürlüğe girecek olması da bugün
yaptığımız bu düzenlemeyle birlikte, o da takdire
şayandır.
Bu vesileyle gerçekten bu süreçte
katkı sağlayan, uyum içerisinde, birlikte son derece özverili bir
çaba sergileyerek bu noktaya gelmesine katkı sağlayan bütün siyasi
parti gruplarına, çalışmalara destek veren bütün milletvekili
arkadaşlarımıza, yani AK PARTİ, Cumhuriyet Halk Partisi,
Milliyetçi Hareket Partisi ve BDP grup yöneticilerine ve bütün arkadaşlara
çok teşekkür ediyorum. Ayrıca, katkı sağlayan, gerçekten
emeklerini, yüreklerini ortaya koyarak bu sürece mutfakta büyük destek veren
bürokrat arkadaşlara, çalışanlara,
bakanlıklarımıza çok teşekkür ediyorum. Milletimize ve
Türkiye'nin geleceğine hayırlı katkılar
sağlamasını temenni ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Canikli.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve
Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe; Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Adalet
Komisyonları Raporları (1/630) (S. Sayısı: 303) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi Sayın
Bakanımız bir teşekkür konuşması yapacaklar.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; cidden bugün Parlamentomuz örnek teşkil edecek bir
çalışmayla çok önemli bir tasarıyı
yasalaştırdı. Hepinize, bütün grup yönetimlerine, grup
üyelerine, siyasi partilerimize gerçekten içtenlikle teşekkür ediyorum.
Yasa ile ilgili çok şey söylendi
ama gerçekten 1 Temmuz tarihinden itibaren ekonomik hayatın tüm aktörleri
yeni mevzuatla yollarına devam edecek. Elbette ki bu mevzuat, onların
yolunu açan, rekabet gücünü artıran, ekonomide
şeffaflığı sağlayan ve en önemlisi kayıt
dışılığı önlemeyi amaçlayan bir yasa. Bu süreçte
yapılan eleştirileri hep birlikte tartıştık ve bu
eleştirileri karşıladık, gerçekten engel teşkil edecek
hususları giderdik. Tabiri caizse, bir yerde ifade etmiştim,
provasını yaptık, teyellerini yaptık, ona göre
dikişimizi attık. Hayırlı uğurlu olmasını
diliyorum.
Son bir şey daha ifade etmek
istiyorum. Cezalar çok tartışıldı, bu Yasanın getirdiği
ceza düzenlemesi. Gerçekten, sayısal olarak
baktığımızda, 46 fiil cezai yaptırıma
bağlanmıştı. Biz bunları derledik toparladık
tasarıda olduğu gibi, bunlardan 33 tanesini idari para cezası
olarak düzenledik, 6 tanesi adli para cezası ama 8 fiilin cezası
hapis cezası olarak devam ediyor. Bizi dinleyenler, izleyenler sakın
şuna kapılmasın: Türk Ticaret Kanununun bütün cezai
düzenlemeleri artık idari ve adli para cezasına dönüştürüldü
şeklinde bir zehaba kapılmasınlar. Sahtekârlar, evrak
sahteciliği yapanlar ya da şahsi firmasının
unvanını sermaye şirketiymiş gibi intiba yayarak
kullananlar ve buna benzer fiilleri icra edenlerin cezai
yaptırımı hapis cezası olarak bu Kanunda yer alıyor.
Bu vesileyle, ticaret dünyasına bu açıdan da bir kez daha
hatırlatıyorum.
Hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum. Hepinize bir kez daha teşekkür ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bakanım.
Sayın milletvekilleri, 4üncü
sıraya alınan, İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve
Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz ile 1 Milletvekilinin; Harp
Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Millî Savunma Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve
Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz ile 1 Milletvekilinin; Harp
Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu
(2/697) (S. Sayısı: 300) (*)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 300 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan
karar gereğince bu teklif İç Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Teklifin tümü
üzerinde söz isteyen, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili.
Sayın Tan,
buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakika.
BDP GRUBU ADINA
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Harp Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifiyle ilgili
grubumuzun görüşlerini sizlere arz etmek üzere buradayım.
Sayın
milletvekilleri, birincisi, kanunun genel mantığı ve
muhtevası üzerinde itirazlarımız var. Madem silahlı
kuvvetlerinin komuta kademesini ve görev yetkilerini, idaresini ilgilendiren bu
kadar önemli bir değişiklik olacaktıysa, böyle kırık
kırpık ve belli maddeler hâlinde değil, topyekûn bütün maddeler
üzerinde olmalıydı diye düşünüyoruz.
Bugün
demokrasilerin en önemli özelliği ve diğer rejimlerden en belirgin
ayrılığı, silahlı kuvvetlerin de Meclisin ve
diğer bütün kurumlarda olduğu gibi, demokratik kuralların ve
denetimin şeffaflığına, bilgilendirilmesine açık
olmasıdır. Eğer böyle bir açıklık söz konusu değilse,
böyle bir denetim söz konusu değilse ve böyle bir murakabe ve muhasebe
mümkün değilse, burada demokrasiden de bahsedilemez.
Sözün
kısası, söylemek istediğimiz şu: Eğer topyekûn bir
düzenleme yapılmayacaksa, topyekûn silahlı kuvvetlerin bütün bu yönetim
kademelerini ilgilendirecek düzenlemeler bu Meclisin denetim, bilgi ve
yetkisinde olmayacaksa bu kırık kırpık düzenlemelerin de
bir anlamı yok. Ne
demek istiyorum? Şunu söylemek istiyorum: Kara Harp Okuluna alınmadan
tutun, daha öncesinde askerî liselerden başlamak üzere bütün bu yönetim
mekanizmaları yeniden değerlendirilmeli, yeniden
oluşturulmalı, okutulacak müfredat programından terfi, tayin ve
nakillere kadar, yapılacaksa doğru düzgün bir düzenleme yapılmalı
diye düşünüyoruz.
Tabii ki, Adalet ve Kalkınma
Partisi İktidarı, her zaman olduğu gibi yine daha ufak hedefler
ve kendine yarar sağlayacak, meseleyi toptan ele alma yerine günü kurtarma
mantığı çerçevesinde bazı düzenlemelerle bu kanun teklifini
Meclisin önüne getirdi.
Şimdi burada, tabii
bu genel değerlendirmelerimiz üzerinde durma imkânı
olmadığı için toplu bir değerlendirme yapma hem bugün
mümkün olmadığı hem de sizi zaten dinlemediğiniz için ben
yine bu mevcut düzenleme hakkında, birkaç madde hakkında
görüşlerimizi kayıtlara geçirmek istiyorum:
Bunlardan birincisi
4üncü maddeyle ilgili -bu mevcut düzenlemede- bunun (b) bendinde:
Silahlı Kuvvetler Yüksek Sevk ve İdare Akademisine, Kuvvet Harp
Akademilerini bitirmiş, nitelikleri ve seçim esasları yönetmelikte
gösterilecek kurmay subaylar katılır. diyor.
Yine, bu (b) bendinden
sonra (f) bendinde: Komutanlık ve
karargâh subaylığı öğrenimine başvuru ve kabul
esasları -yine- yönetmelikle belirlenir. diyor.
Şimdi peki, bu
yönetmeliği kim belirleyecek? Bu yönetmeliği mevcut Genelkurmay ve
kuvvet komutanlıkları belirleyecekse o zaman Meclisin bu
değişikliğinin anlamı ne?
Eğer yine, bu kabul
edilme esasları doğru düzgün, demokratik ülkelerin esaslarına
göre yapılmayacaksa ve bu esasları biz burada
tartışmayacaksak o hâlde neyin değişikliğini yapıyoruz?
Şunu söylüyoruz yine: İşte biz bir
genel kabul yaptık Yönetmelik esaslarıyla belirlenir. Alın siz
yönetmeliği yapın, bildiğiniz gibi düzenleyin
İşte
zaten bizim itirazımız, bu bildiğiniz gibi yapılmadır.
Niye bildiğiniz gibi -tırnak içinde- yapılmasına karşıyız. Şunun
için: Mesela kanunlarda hiçbir aksi hüküm olmamasına rağmen bugüne
kadar Türkiye Cumhuriyeti kuvvet komutanlıklarına veya
generalliklerine veya hatta albaylıklarına bir gayrimüslim
gelememiştir, tıpkı Dışişleri
Bakanlığında aynı sıkıntıların
olması gibi.
Yine bu yönetmeliklerde kişilerin
özel hayatlarıyla ilgili, düşünceleriyle ilgili veya istihbari
raporlarla, bu istihbari raporların da nasıl elde edildiği ve
neye göre elde edildiği, döneme göre değiştiği birçok
tespitle yine maalesef mağduriyetler yaşanmıştır ve
mevcut rejimin totaliter, tek parti anlayışına bağlı,
totaliter anlayışı doğrultusunda ve tek tip insan
yetiştirmeye yönelik neredeyse fabrikasyon bir tiplemeyle bu askerî okullara alınma ve sonrasında da
terfi edilme esasları düzenlenmiştir.
Esas konuşmak istediğimiz bu.
Bu yönetmelikler nasıl düzenlenecek, bu yönetmelikleri kimler belirleyecek
ve bu yönetmelikler nasıl tespit edilecek? Hatta nasılın
ötesinde bunun tespit edilme yerinin de işte bu sıralar olması
gerektiğine inanıyoruz. Gelin bu yönetmelikleri konuşalım.
Yoksa Yönetmelikle düzenlenir. deyip de bu yetkileri sevk ettiğimiz
vakit zaten topu kendimizden uzaklaştırıyoruz, topu eline alan
da kendi bildiği gibi skorları düzenliyor.
Bir diğer madde 5inci madde. Yine
aynı şekilde kuvvet harp akademileri ile komutanlık ve karargâh
subaylığı öğrenimine alınma düzenlenirken Müracaat
eden kişinin, sıralı üç sicil amirinin en az ikisinin
onayıyla ve uygun görmesiyle diyor.
Peki, bu uygun görme nedir, neye göre
belirlenir? Efendim, işte kriterler belirlenir, o kriterlere göre üç sicil
amirinden ikisi yani en az ikisi olumlu görüş verirse bu iş olur.
Peki, bu kriterlerin şahsi değerlendirmelere yönelik olan
kısımlarına? Yine bu kriterler, aynen biraz evvel izah
ettiğim gibi, neye göre belirlenecek? Hangi ölçüler esas alınacak?
Yani kişinin mesleği, başarısı eğer esas
alınacaksa buna bir itiraz yok, bunun için belli kurallar, belli
eğitimler, seminerler, imtihanlar vardır, vazifeler vardır,
bunların yerine getirilip getirilmediği vardır ama bu kriterler
belirlenirken eğer şahısların özel hayatları,
düşünceleri, siyasi fikirleri, mensup oldukları etnik köken, mezhep,
din, bunlar göz önüne alınacaksa -ki bundan evvel çok büyük oranda bu
saydığım etkenler tesir etmiştir- o hâlde o zaman
kişinin kaderi kendi üstündeki 3 tane sicil amirinden en az 2sinin
insafına ve merhametine kalıyor, hatta o şahısların
siyasi görüşlerine, düşüncelerine, ahlaki
yaklaşımlarına geliyor. Uzunca bir dönem, insanların alkol
kullanıp kullanmadıkları bile veya eşlerinin ailelerinin
örtülü olup olmadığı, ailelerinin düşünce yapısı,
etnik kökeni, mezhebi, maalesef geçmiş dönemde defalarca rastladık,
bu fişlemelere veya tespitlere tesir etti, etkili oldu. Peki bundan sonra
bunun eğer olmaması amaçlanıyorsa bunun garantisi ne? Yani
bununla ilgili bir garanti var mı, yok mu? Valla biz kişilerin
insafına bıraktık, onlar da inşallah insaflı insanlar
olur, yanlış bir şey yapmazlar.
Sevgili arkadaşlar, demokrasilerde
böyle kişilerin vicdanına, insafına bırakılarak
işlerin yürütülmesi mümkün değil. Mutlaka bunların eski tabirle
zapturapta alınması lazım, kanunlara, yönetmeliklere
bağlanması lazım, açık seçik, net hükümler konulması
lazım. Burada da bunu görmüyoruz yani kriterlerin ne olduğunu
görmüyoruz. Kriterlerin ne olduğunu görmedikten sonra şimdi ben bir
milletvekili olarak, yasa yapıcı olarak neye evet diyeceğim,
neye hayır diyeceğim onu ben de bilmiyorum. Bir yere havale ediyorum,
havale ettiğim yerde bu iş nasıl olacak onun bir garantisini
önüme koyan da yok.
11inci madde
yine, işte
hizmetlerle alakalı erkeklerde on sekiz-altmış yaş
arası var, kadınlarda yirmi ve kırk beş yaş arası
var. Bunlar neye göre belirlenmiş, bunu da bilen yok.
Şimdi, kadın ve erkek
eşitliği, pozitif ayrımcılık, kadınlara imkân
tanıma söz konusu olduğu zaman herkes demokrat, liberal, işte
Avrupa Birliği kriterleri, ne varsa her şeyi öne getiriyor. Peki,
burada erkeklerin kabahati ne? Yani on sekiz yaşında bir erkekle on
sekiz yaşında bir kadının farkı ne? Yani buradaki fark
fiziksel bir fark mıdır, güç müdür, kuvvet midir, bilgi midir,
akıl mıdır, nedir? Bu konuda da yine, tekrar biraz evvel uzun
uzadıya anlattığım gibi, bir kriter yok ortada.
Efendim, bir gücü veya fiziki
donanımı esas alacaksanız, bugünkü dünyadaki savaşlar,
harpler, askerî hizmetler öyle bir noktaya geldi ki, füzenin işte burada
bilgisayar üzerinde düğmesine basıyorsunuz, kilometrelerce, hatta
bazen yüzlerce kilometre ötede bir hedefi vuruyor yani kimse artık
kılıçla, kalkanla, boksla, yumrukla, okla savaşmıyor
sevgili arkadaşlar. Onun için buradaki kadın-erkek ayrımı
da oldukça geri, hatta, yani kusura bakmazsanız, ilkel bir
yaklaşım. Bugün, aslında madem demokratik, laik bir hukuk
devletiyiz, kadın-erkek arasındaki bu ayrımcılığın
da kalkması, en azından kadınların da askerlik hizmetine
katılmaları lazım bu yönüyle çünkü dediğim gibi, artık
bu hizmetlerin kahir ekseriyeti, çok büyük bir kısmı orduların
birbirini görmeden makine üzerinde, bilgisayar üzerinde, kumandalar üzerinde
yaptıkları bir savaşa döndü, teknik hizmetler bu savaşların
en önemli bölümünü teşkil ediyor.
Bu noktada da herhâlde Kadın beyni ve erkek beyni arasında fark
var. diyecek bir arkadaşımız yok. Bunu da biraz daha
dikkatlerinizi çekmek için söylüyorum. Bu konu üzerinde çok daha fazla da
zamanınızı almak istemiyorum gecenin bu saatinde çünkü zaten
biraz evvel elli üç maddeyi Kabul edenler
Etmeyenler
şeklinde
oyladığınız gibi, bunu da hiç dinlemeden, okumadan,
tartışmadan, söylediklerimizin hiçbirini göz önüne almadan Kabul
edenler
Etmeyenler
diye kabul edeceksiniz.
Saygılar sunuyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Tan.
Şimdi, tasarının tümü
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Turhan
Tayan.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TURHAN TAYAN (Bursa)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 300 sıra
sayılı Harp Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları
iki bakanlığın adının başına millî
kelimesi koyarak adlandırmış ve nitelemiştir: Millî
Eğitim Bakanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı.
Evet, bu iki bakanlık cumhuriyetin aziz kurucuları tarafından
farklı değerlendirilmiştir. Bu iki bakanlığı
ilgilendiren yasaların ve değişikliklerin önemi, ısrarla
Hükûmet tasarısı olarak gündeme getirilmesini gerektirir. Ne hazindir
ki AKP İktidarında millî eğitimi ilgilendiren en temel konular
yasa teklifi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmektedir.
Sekiz yıllık kesintisiz temel
eğitim sistemini yok eden yasa teklifini hatırlayınız.
Çocuklarımızın geleceğinin düzenlendiği bir
eğitim sistemi, milletvekili teklifiyle apar topar, kavga dövüş,
İç Tüzük katledilerek, müzakere edilmeden getirildi ve
yasalaştırılmış oldu. Şimdi, yine AKP
İktidarı, millî savunmayı, Türk Silahlı Kuvvetlerini
ilgilendiren Harp Akademileri Kanununda önemli bir değişikliği
3 milletvekili imzasıyla yasa teklifi olarak gündeme getirmektedirler.
Alelacele komisyon toplantısı bildirisi önce telefonla
yapılmış, teklif metni bir gün önce
dağıtılabilmiş. Komisyon toplantılarının
Genel Kurul çalışmaları sebebiyle sık sık ara
verildiği, gerçekten konuşmalarımızın boş
sıralara yapılabildiği, ciddiyeti olmayan bir ortamda millî
savunmayı ilgilendiren bir yasa teklifini görüşebildik.
Teklifi lütfen inceleyiniz, ne genel
gerekçeden ne de madde gerekçelerinden açıkça bir şey
anlayamazsınız. Teklif, beş değişik yasada
değişiklik getiriyor. Yani bu teklif de bir torba yasadır. AKP
yasa tekniğine yeni bir şekil getiriyor, torba yasa giderek yasa
kodifikasyonuna, âdeta çorbaya dönüyor. Bu uygulamalar
yanlıştır, hukuk düzenini arapsaçına çevirmektir. Hukuk
çevreleri, uygulayıcılar, vatandaş, yasa ve
değişikliklerini takip edememektedir.
Öte yandan, harp akademileri, Türk
Silahlı Kuvvetlerine kurmay subay yetiştiren çok tarihî ve çok önemli
bir kurumdur. Yarının ordu komutanları, kuvvet komutanları,
genelkurmay başkanlarının yetiştirileceği yüksek
askerî bir eğitim kurumudur. Böyle bir kurumun yasasında
değişiklik yapılamaz mı? Pek tabii ki yapılır
ancak buradan iktidar mensuplarına sormak istiyoruz: Aceleniz nedir? Niçin
Hükûmet tasarısı olarak getirmiyorsunuz? Teklif basit bir
değişiklik ise aceleniz niye? Önemli ise niye tasarı değil?
Sayın milletvekilleri, bu yasa
teklifinin gündeme alınacağını bugün öğrendik; hem de
temel yasa olarak görüşülmesi isteğiyle, parmak hesabıyla kabul
edildi.
Arkadaşlar, bu tutum Türkiye Büyük
Millet Meclisini, muhalefeti ve teklifin içeriğini hafife almaktır.
Çoğunluğunuzla her istediğinizi istediğiniz gibi
yapıyorsunuz, bu sizi şimdilik memnun, hatta muzaffer kılabilir.
Ancak, zaman en iyi hakemdir. Bu tutum sizi sorumluluktan kurtaramaz. Demokrasi
bu değildir. Halk, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri bu gerçeği
öğrenmek hakkına sahiptir. Beş yasada değişiklik
öngören yasa nasıl temel yasa olur anlaşılır değildir.
Bu değişiklik önemli ve acil ise Genelkurmay
Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı bu
değişikliği tasarı olarak açık ve seçik gerekçelerle
gündeme getirmeliydi.
Türkiye son yıllarda üst üste çok
ciddi terör olayları, çok ciddi dış politika krizleri
yaşıyor. Dağlıcada 8 şehit, 16 ağır
yaralımız var. Üzüntümüz, acımız sonsuz.
Dağlıcadaki acı ikinci defa yaşanıyor.
Karakollarımızı âdeta koruyamaz hâle gelmişiz. Gönül ister
ki harp akademileri bu spesifik olaylar üzerinde taktik tez
araştırsın, teröristle mücadelede konsept geliştirsin,
eğitim sistem ve yöntemleri oluştursun ama Harp Akademileri
Kanununda değişiklik öngören yasa teklifinde harp akademilerinin bu
misyonunu içeren bir ifade, bir değişiklik göremiyoruz.
İşte, aciliyet söz konusu ise asıl ihtiyaç budur, halk bizden
bunları bekliyor. Halk, karakollarımızın bile korunamamasından
şikâyetçidir, üzgündür, yutkunmaktadır, incitmekten çekinmektedir.
Kahraman ordumuz, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz moralsizdir,
kırgındır, üzgündür, değerli mensupları şu anda
tutukludur. 26ncı Genelkurmay Başkanı izah edilemez gerekçe ve
iddialarla terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanarak
tutuklanmıştır.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
hukuk devletinden yanayız, demokrasiden yanayız; Kimin suçu varsa,
yargılansın. diyoruz. Ancak masumiyet ilkesine de
uyulmalıdır. Yargı siyasal etkilerden uzak
tutulmalıdır. Peki, hâl böyle midir? Maalesef, hukukun başı
gözü yarılmıştır. Silivride yaşananları vicdan
sahibi kimse savunamaz. 30 Ağustos terfi dönemi geliyor. Terfi
sırası gelmiş onlarca general, kurmay subay ve subay şu
anda tutukludur. Durumları ne olacaktır? Haksızlık,
hukuksuzluk kapıdadır. Acil olan konular bunlardır. Bu
subayların durumu ne olacaktır? Bunların mağduriyetlerini
önleyecek yasal önlemler düşünüyor musunuz? Genelkurmay
Başkanlığından, Millî Savunma Bakanlığından
bu sorunlara çözüm bekliyoruz, cevap bekliyoruz. Yoksa, yargılaması
devam eden personel hakkında zamanı ve yargılama sonucuna
bakılmaksızın ayırma işlemi mi yapacaksınız?
Sicil uygulama emirlerini merak ediyoruz. Bu hatayı yapanları tarih
affetmeyecektir.
Genelkurmay Başkanını
ağlatacak olaylar yaşıyoruz. Suriye
uçağımızı alçakça vuruyor. 2 pilotumuz denizin 1.300 metre
derinliğinde şehittirler. Bu şartlarda Harp Akademileri
Yasasından da önemli yasal değişiklikler gereklidir.
Askerlerimizin başına Irakta çuval geçirildi. Mavi Marmara gemisinde
9 vatandaşımız hunharca öldürüldüler. Bütün bunlar Amerika
Birleşik Devletlerinin ve İsrailin yanına kâr kaldı. Bu
kadar önemli olayları içimiz kan ağlayarak yaşarken Türkiye
Büyük Millet Meclisinde ne Sayın Başbakanı ne ilgili
bakanları göremiyor, gelişmeler hakkında bilgi alamıyoruz.
Oysa millî konularda millî politikalar, millî çözümler Türkiye Büyük Millet
Meclisinde oluşur.
Sayın
Başbakanın Suriyenin uçağımızı düşürmesiyle
ilgili en önemli gördükleri açıklamayı Adalet ve Kalkınma
Partisi grubunda yapmasını, devlet ciddiyetiyle, parlamenter
demokrasiyle bağdaştıramıyorum. Unutmayınız güç
ve çare, Türkiye Büyük Millet Meclisindedir. Yetki de bu yüce Meclistedir.
Türk
Silahlı Kuvvetleri çok önemli, çok ciddi, hassas bir kurumdur. Son
yıllarda Türk Silahlı Kuvvetlerini sistemli, programlı ve
maksatlı bir şekilde itibarsızlaştırma, yıpratma
gayretleri vardır. Hukuk çiğnenerek, sapla samanı birbirine
karıştırarak sürdürülen olumsuz davranışlar sürerken
içerde terör belası, dışarıda başarısız ve
acemi dış politikanın yarattığı ateş
çemberinin içindeyiz.
Diplomasiyle
askerî gücü birbirinden ayıramazsınız. Bunlar birbirini
tamamlar. Bu gerçeği kimse inkâr edemez. Yasa teklifinin 5inci maddesiyle
3563 sayılı Kanunun 11inci maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesi, aynı fıkranın (d)
bendi değiştirilmektedir. Yapılan değişiklikle harp
akademileriyle komutanlık ve karargâh subaylığı
öğrenimine girişe engel hâllerinden eşinin tutum ve
davranışları çıkarılmıştır. Bu, çok
yanlış bir tekliftir.
Harp
okullarına ve tüm askerî okullara, harp akademilerine girişte,
generalliğe terfide adayların yüksek niteliklere sahip olması
kaçınılmaz olarak aranır ve değerlendirilir. Harp
akademilerinden ordu komutanları, kuvvet komutanları, genelkurmay
başkanları yetişmektedir. Bu seçkin kadro, Türkiyeyi gelecekte
tüm dünyada temsil edecektir. Temsil kabiliyeti her yönden önemlidir. Subay
eşi olmak ayrıcalıktır. Subay eşi sabırlı
olacak, ketum olacak, vefalı olacak, ciddi olacak ve sadık
olacaktır. Bütün bunlar görevin gereğidir. Türk Silahlı
Kuvvetlerinde yakın zamana kadar yabancılarla evlilik ihraç
sebebiydi. Generalliğe terfi edecek subayın her hâl ve
yaşantısı ve de özeli değerlendirilmektedir. Bu husus herkesçe
bilinir. Hâl böyleyken, eşinin iffetsiz yaşantısı, kumar
düşkünlüğü, alkol iptilası, lüks düşkünlüğü, güvenlik
açısından sakıncalı çevrelerle ölçüsüz ilişkiler,
vesaire o subayın kurmaylık yolunu tabii ki kapamalıdır.
Türk Silahlı Kuvvetleri
sıradan bir ordu değildir. Türk askeri disipliniyle, şan ve şerefiyle,
ciddi bir aile yaşantısıyla Atatürk ilkelerine
bağlılığıyla köklü bir ocaktır. Bu ocak
çürütülmemelidir. Böyle alelacele kurumları delmek vebal getirir.
Bu yasa değişikliğiyle,
başta Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere Türk
Silahlı Kuvvetlerinin ilgili birimlerince yasamaya gerekli bilgi
verilmemiştir. Millî Savunma Bakanımızın
Katılıyoruz ifadesi teklife sahip çıkmaya yeterli
sayılmıştır. Katıldığımız
maddelerle katılmadığımız maddeler aynı torbada
mütalaa edilmiştir. Bunları yanlış buluyoruz. Bu
yanlışlar böyle kritik dönemlerde hiç yapılmamalıdır.
Türkiye, sıfır sorunla başladığı dış
politika serüvenini ateş yumağına çevirmiştir. Türkiye,
bölgesel inanırlığını kaybetmiştir. Türkiye,
Suriyeyle ilişkilerini ani virajla bozmuş, Suriyeyle ilişkiler kontrolümüzden
çıkmıştır, yalnızlığa itilmişizdir.
Oyun kurucu, bölgesel liderlik savurmaları yok olmuştur. Suriye
konusu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine götürülememiştir.
Aylardır Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, dış politikada
yaşanan sorunlarla ilgili Dışişleri Bakanı
hakkında Meclis denetimi istiyoruz, iktidar grubu olarak parmak
çoğunluğuyla Meclisi devre dışı
bırakıyorsunuz. Ancak gerçeklerden kaçmanız mümkün değildir.
İşte böyle bir ortamda, böyle bir durumda Türk Silahlı
Kuvvetlerinin temel kurumlarıyla, temel uygulamalarıyla birtakım
değişikliklere yönelmenin yanlış olduğu konusundaki
görüşlerimi yüce Meclisle paylaşıyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tayan.
Tasarının
tümü üzerinde başka söz isteyen olmadığına göre soru-cevap
işlemi yapacağız.
3
arkadaşımız sisteme girmiş, sırasıyla söz
veriyorum.
Sayın
Demir
Yok.
Sayın
Öz
ALİ
ÖZ (Mersin) Sorum yok.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, harp okullarından diğer fakültelere yatay geçiş
imkânı tanınmamaktadır. Acaba bu konuda sınırlı
kontenjan da olsa bazı bölümlere yatay geçiş imkânı
tanınabilir mi, bu konuda bir düşünceniz, çalışmanız
var mı?
İkincisi
de: Askerî öğrencilerin okullarından atılmaları hâlinde
ödedikleri tazminat bedellerinin ailelerine çok büyük yükler getirdiği,
dolayısıyla bu bedelin düşürülmesi konusunda zaman zaman
girişimlerde bulunulduğu hâlde bugüne kadar önemli bir sonuç
alınamamıştır. Bu konuda bir çalışmanız var
mı, varsa ne aşamadadır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın
Fırat
SALİH
FIRAT (Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanıma iki sorum olacak.
Bir:
Biliyorsunuz Suriye tarafından düşürülen savaş uçağımızdan
sonra Sayın Başbakan genel başkanlara bilgi vermek üzere
çağrıda bulundu. Genel başkanlar toplantıya gittiklerinde
nedense Millî Savunma Bakanını orada göremedik, nedenini
öğrenmek istiyorum.
İkinci bir sorum da: Bu keşif
uçuşu yapan uçağımızın bilgi işlem sistemi
İsrail tarafından mı kontrol edilmektedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakanım,
buyurun efendim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, çok saygıdeğer
milletvekilleri; öncelikle Sayın Işıkın Harp
okullarından diğer okullara yatay geçiş için bir
çalışmanız var mı? diye
Bu konuda bir
çalışmamız yok.
Yine Askeriyeden ayrılan
öğrenciler için tazminat talepleri oluyor, bu konuda bir
çalışmanız var mı? Evet, bu konuda hem bir yönetmelik
çalışmamız var hem de gerek Cumhuriyet Halk Partisinden gerek
Adalet ve Kalkınma Partisinden gerek Milliyetçi Hareket Partisinden bu
konuda çok talepler var. Bütün bu talepleri bir araya getirerekten bir
çalışma yapıyoruz. Ancak, bu arada, Genelkurmay
Başkanlığı tarafından 17 Mayıs 2012 tarihinde bir
yönetmelik değişikliği makamımıza gönderilmiştir.
Teklif ile askerî öğrenci harçlıkları, masraf kalemlerini
oluşturan kalemlerden emeklilik, maluliyet, yaşlılık ve
ölüm sigortası primi çıkartılmaktadır. Böylece, okullardan
çeşitli sebeplerle ayrılacak harp okulu öğrencileri 55 bin 117
Türk lirası tazminat ödemekteyken bu tazminat miktarı 39 bin 220 Türk
lirasına düşürülmektedir. Astsubay meslek yüksekokulu
öğrencileri ise 22 bin 408 Türk lirası tazminat ödemekteyken bu
tazminat miktarı da 15 bin 948 TLye düşürülmektedir. Askerî
liselerden ayrılan öğrencilerden alınan 33 bin 294 Türk
liralık tazminat miktarında ise herhangi bir değişiklik bu
yönetmelik taslağında önerilmemektedir. Teklif hakkında 11
Haziran 2012 tarihinde İçişleri, Maliye ve Millî Eğitim
Bakanlıklarından görüş istenilmiştir. Bu görüşler
geldiğinde bir neticeye kavuşturacağız.
Tabii, Sayın Başbakanın,
siyasi parti liderlerimizle yapılan toplantısında
Dışişleri Bakanımız ve Genelkurmay
Başkanımızın olayla bizzat ilgili kimseleri vardı,
dolayısıyla bilgi vermek için yeterliydi.
Yine Bu keşif
uçağımızın bilgi sistem kontrolü İsrail
tarafından mı yapılmaktadır? diye bir soru soruldu. Böyle
bir durum da yoktur.
Yüce heyetinize saygıyla
sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 11inci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölümde söz isteyen Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Mustafa
Moroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA MOROĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 22
Mayıs 2012 tarihinde Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
görüşülürken, hem Komisyonda hem de Mecliste alelacele hazırlanan
kanun tasarılarından ötürü, askerlikte görev yapan ya da askerlikle
ilişkisi olan bazı yurttaşlarımızın da hak
mahrumiyetlerini ve eşitsizliklerini giderecek düzenlemeler
yapamadığımızı ifade etmiştik. Bunlardan birkaç
tanesinin önemli olduğunu ifade ederek önümüzde yapılacak herhangi
bir çalışmada da bu konudaki eksiklerin giderilmesi gerektiğini
söyledik ama yine alelacele -Sayın Milletvekilimiz Turhan Tayanın da
ifade ettiği gibi- getirilen ve bir an önce çıkması
gerektiği ifade edilen tasarılardan ötürü de bu
değişiklikleri ne yazık ki yapamıyoruz.
Bu kanunda daha önce eleştirisini
yaptığımız ve düzeltilmesini istediğimiz bir konunun
çözüme kavuşturulduğunu görüyoruz. Gülhane Tıp Akademisinde
uzmanlık eğitim veren arkadaşlarımızın
karşılaştıkları zorlukların ve eksikliklerin
giderildiğini görüyoruz. Fakat yine acele edilmeden çıkarılan
bir kanun tasarısı olması hâlinde -Sayın
Bakanımızın biraz önce verdiği cevaplarda da görüldüğü
gibi- bazı eksiklikleri ve eşitsizlikleri giderebilme
olanağımız vardı. Buradan bir kez daha tekrarlıyorum:
Umarım bundan sonra bu konuya ilişkin olarak hazırlanacak ek
kanun tasarılarında ya da tekliflerinde bunun gibi aceleci
davranılmaz ve şimdi yüce Meclisle paylaşacağım
bazı konuların da giderilmesine olanak sağlanır.
Bunlardan en önemlilerinden biri,
askerî okullardan şu veya bu şekilde ayrılmak zorunda
kalmış ya da atılmış öğrencilerimizin
karşılaştıkları tazminat zorluklarıydı. Bu
zorlukların geriye çekilmesine ilişkin biraz önce ifade edilen,
yönetmelikte ifade edilen rakamların da şu günkü ekonomik
şartlarda çok gerçekçi ödenebilir rakamlar olduğunu
düşünmüyoruz.
İlk önce, bu konuda, bu liselerden
ayrılmış öğrencilerimizin ailelerini rahatlatacak en önemli
tasarruf şu olacaktır: 1997 yılı tarih alınarak bugüne
kadar buradan atılmış öğrencilerin
tazminatlarının affedilmesine ilişkin bir kararı hep
birlikte almalıyız. Sonrasında da, bu ödenecek
tazminatların ödenebilecek bir seviyeye çekilmesini başarmalıyız.
Bir diğer konu ise, astsubaylar
ile üst rütbeli subaylar arasındaki eşitsizlikleri kaldıran bir
görüşümüzü de daha önce ifade etmiştik. Yine bu konunun da Askerlik
Kanunuyla ilgili düzenlemelerde ele alınması gerektiğini
düşünüyoruz.
Yine, MİT ve emniyetten emekli
olanlara verilen 100 liralık tazminatın subay ve astsubaylara da
verilmesini önermiş ve bu konuda da gerekli düzenlemeler
yapılırsa askeriyenin, askerde görev yapan bütün
arkadaşlarımızın daha huzur içerisinde ve daha şevkle
görev yapabilmelerinin sağlanacağını ifade etmiştik.
Bir başka konu da, 2003
yılına kadar terfi etme olanağı olmayan,
binbaşılıktan öteye gidemeyen ve bundan ötürü de Nasıl
olsa terfi etme olanağımız yok, emekli olunca daha fazla ücret
alma olanağımız yok. diye emekliye ayrılan
yurttaşlarımıza 2003te çıkan bir yasayla
binbaşılıktan daha yukarıya çıkabilme olanakları
sağlandığı hâlde, daha önce aynı kademeden emekli olan
arkadaşlarımızın daha fazla ücret almalarının ve
bu eşitsizliklerin giderilmesinin önü kapanmıştır. Yani bu
anlayış ve eşitsizlikler aynı zamanda güvenlik
kuvvetlerimizin de daha beraberce, daha huzur içerisinde ve daha motivasyon
içerisinde olan bir görev yapmalarını engellemektedir. Bunun için
bunları önemsiyoruz. Fakat geçen dönemlerde, geçen kanun tasarısı
görüşülürken de ifade ettiğimiz en önemli konu, resen emekliliğe
sevk edilen, askerde görev yapan subaylarımızın affedilmesine ve
tekrar geri dönmelerine olanak sağlayan yasa tasarısındaki önümüze
çıkan eşitsizliklerdi. Çünkü bu kanun tasarısında, daha
önce YAŞ kararlarıyla ordudan atılmış subayların
geri dönmelerine, özlük haklarının iade edilmesine olanak verdiniz
ama ne 1971 darbesiyle ne de 12 Eylül darbesiyle, sıkıyönetim
komutanlarının kararlarıyla, emirleriyle, tebliğleriyle ya
da bakan onayıyla ya da disiplin cezalarıyla ordudan
atılmış askerlerimize, subaylarımıza geri dönme
olanağını tanımadınız. Bunu geçen
konuşmamızda da ifade etmiştik ve sormuştum, tekrar soruyorum.
YAŞ kararlarıyla atılanların geri dönmesine olanak
verdiniz. Ben, bütün milletvekili arkadaşlarım ve bu kanun
tasarısını hazırlayanların böyle bir önergeye niye
karşı çıktıklarını anlamak için soruyorum:
Cumhurbaşkanının olduğu, Genelkurmay Başkanının
olduğu, Başbakanın, Bakanlar Kurulundan bazı
bakanlarımızın olduğu ve kuvvet komutanlarının
olduğu bir kurulda alınan kararlar mı daha adaletsiz olur, yoksa
sadece bir idare amirinin ya da bakan onayının ya da disiplin
cezalarıyla uzaklaştırılan ya da -en önemli konu- darbelere
karşı çıktıkları için ve darbe yapmalarının
önünde engel gördükleri için ordudan atılan, ilişiği kesilen
askerler, subaylar hakkında verilen kararlar mı eşitsiz olur?
Burada ideolojik davranıyorsunuz. dedim, bugün başka bir şey
söylüyorum. Çünkü darbelerle hesaplaşmak gibi bir niyetinizin
olmadığını bu tasarılar hazırlanırken de
ortaya koydunuz. Çünkü darbelerin yapılış temelinin en önemli
meselesi şuydu: 71 darbesinin de, 12 Eylül darbesinin de ve buradan
atılan subaylara karşı işlenen haksızlıkların
da nedeni şuydu: Çünkü bu darbeler yapılmasa halka karşı yapılan
saldırıların, ekonomik ve siyasi saldırıların
gerçekleştirilebilmesi, onların sivil toplum örgütlerinin,
sendikalarının, örgütlerinin kapatılması mümkün
olmayacaktı ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir
iktidarın kurulması mümkün olmayacaktı ve emperyalistlerin
ortaya koymak istediği Orta Doğu ve Avrasya projelerinin
gerçekleşmesi mümkün olmayacaktı. Onun için, darbelerle
hesaplaşmak gibi bir niyetiniz olmadığı için ve darbelerin
ortadan kaldırdığı haklardan mahrum olmuş
yurttaşların haklarını iade etmek ancak darbelerle
hesaplaşmak niyetinde olan insanların işi olabilirdi, bunu
yapmadınız, defalarca uyarmamıza rağmen gündeminize bile
almadınız. Şimdi, siz de bunun farkındasınız ki
tıpkı 12 Eylül darbecilerinin yaptıkları gibi örgütsüz,
mücadele etmeyen, muhalefet etmeyen, ses çıkarmayan bir toplum düzeni
kurmak için hayal ürünü, hayal mahsulü delillerle davalar yaratıyorsunuz
ve toplumsal muhalefetin bir araya gelmemesi için bir taraftan Ergenekon
davaları, bir taraftan KCK davaları yaratıyorsunuz ve bugün,
dün, evvelsi gün gözaltına aldığınız KESK
yöneticilerinin de sanmayın ki, bazı
arkadaşlarımızın dediği gibi, sadece Kürt
oldukları için gözaltına alınıyorlar ya da tutuklanıyorlar.
Hayır, bunun gerçek nedeni, sizin 4+4+4 eğitim sisteminize
karşı çıktıkları için, bunun gerçek nedeni, 4+4 diye
verdiğiniz zamlara boyun eğmedikleri için ama iki toplumsal
muhalefeti bir araya getirmemek için yaptığınız ya da
yaptırdığınız öyle bir manipülasyon var Onlar Kürt
oldukları için içeri alındılar. diyorsunuz. Evet, bugün sadece
bu görüntüyü göz önüne alarak o arkadaşları içeri alıyorsunuz,
yarın sıra diğerlerini de, yani sizin eğitim sisteminizi
kabul etmediği için karşı çıkanlara da, yani sizin 4+4 zammınızı
kabul etmediği için karşı çıkanlara da gelecek. Belki onları
uygunsa Ergenekon davasına, uygun değilse başka bir devrimci
karargâh davasına ya da bir başka davaya sokarak, katarak yeni
muhalefetlerin örgütlenmesini, size karşı ses çıkaranların
örgütlenmesini engellemeye çalışacaksınız ama bu
halkın bu oyuna gelmeyeceğini, belki geçici olarak kendi içlerinde
ayrışmaların olabileceğini, bunun için
iktidarlarınızı sürdürebileceğini de varsayabilirsiniz. Ama
bütün milletvekili arkadaşlarımın kendi seçmenlerine verdikleri
sözleri anımsayarak hem onlara karşı yapılan ekonomik
saldırılara karşı hem de bugün de olduğu gibi- daha
önce getirdiğiniz yasalarda olduğu gibi, 12 Martta, 12 Eylülde ya da
değişik hukuksuzluklara karşı çıktıkları
için ordudan atılan arkadaşlarımızın da özlük
haklarını iade edeceğinizi umuyorum, diliyorum. Bunları
yapmadığınız sürece, toplumun bütün kesimleri arasında
eşitliği ve özgürlüğü, adaleti herkese eşit biçimde
dağıtmadığınız sürece, bu halkın vebalini sizin
omuzlarınızda her zaman hissedeceğinize, belki bugün
milletvekili olarak
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) -
hissetmeyebilirsiniz ama yarın bundan
sıyrıldığınız zaman hissedeceğinize
inanıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Moroğlu.
Başka söz talebi? Yok.
Şimdi, soru-cevap işlemi için
Sayın Susam devreye girmiş, İzmir Milletvekilimiz.
Buyurun Sayın Susam.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir)
Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın
Bakana sormak istiyorum.
Şu an yirmi yaşında
askere alınan ve ülkemizdeki terör ortamında vatansever bir
şekilde sınırlarımızı, ülkemizin güvenliğini
savunan Mehmetçiklerin askerlikleri, borçlanma şeklinde emekliliklerinde
geçerli sayılıyor. Bir kanun teklifi verdik, bu sürenin borçlanma
şeklinde değil, askerlik süresince sigorta primlerinin
Bakanlığınız tarafından ödenmesini uygun görür
müsünüz? Çünkü bu insanların bir kısmı işini
bırakıyor veya en güzel yıllarında gelip askerlik görevini
yaparken onların sigortalarını karşılayarak bundan
sonra da yaşama atıldığında onlara bir örnek
davranış ve önderlik yapmayı düşünür müsünüz? Bugün, bu
vesileyle bu konudaki görüşlerinizi öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Erdemir
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Sayın
Bakan, Askerî Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği, kısa adıyla ADAM-DER,
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri döneminde darbeciler tarafından
işkenceden geçirilen ve Türk Silahlı Kuvvetlerinden
çıkarılan askerleri temsil etmektedir. Fakat bu dernekte örgütlü
askerler, yasanın hak başlangıç tarihi 12 Mart 1971 olarak
belirlenmesine karşılık, 12 Mart darbecilerinin işkenceden
geçirdiği hiçbir asker yasadan yararlanmamıştır. Sözde
yargı denetimine açık kararnamelerle ilişiği kesilmiş
hiçbir rütbeli asker, yine, yasadan
yararlandırılmamıştır. 12 Mart ve 12 Eylül darbecilerinin,
görüş ve inançlarından dolayı okullarından
çıkardıkları öğrenci askerlerin hiçbiri yasadan
yararlandırılmamıştır. Bunları göz önünde
bulundurduğunuzda ve ADAM-DER temsilcilerinin de Darbeleri
Araştırma Komisyonuna davet edilmediğini göz önünde bulundurduğunuzda,
Meclisimizin uygulamaları yalnızca belli görüşten mağdur
subayları korumak üzerine mi tasarlanmıştır?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erdemir.
Sayın Demir
NURETTİN DEMİR (Muğla) Teşekkür
ederim Başkan.
Sayın Bakan, Hakkâri Özgürtepe Karakolunda 21
Haziran Perşembe günü bir intihar olayı oluyor -asker Yılmaz
Çelgin, Fethiyeli- ama bu arada, tabii ki askerin nasıl öldüğüyle
ilgili kuşkular var. Bu kuşkular
Nöbet yerine giderken 2 kişi
gidiyor ve nöbet yerine giderken sorumlu subayı ya da astsubayı yok.
2 kişi giderken ormana geçiyor çocuk, kendi kendine intihar ettiği
söyleniyor. Ancak, bu çocuk Ukraynada okurken askerliğini yapmak istemesi
üzerine istekle gelip başarılı bir şekilde eğitim
dönemini geçiriyor ve çavuş olarak buraya gidiyor, burada da çok
başarılı bir şekilde askerliğini yaparken intihar
ettiği söyleniyor bu karakolda ve aile de yeterince bilgilendirilmiyor. Bu
konuda, bilgilendirme konusunda ya da Bu intihar mıdır, şehit
midir? bu konuda bir bilgi alabilir miyiz?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Demir.
Sayın Bakan, buyurun
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Zorunlu
askerlik hizmetini yapan Mehmetçiklerimiz askerlik süresini borçlanmak
suretiyle sigorta
primlerini kendileri ödüyorlar. Bu askerde geçen süredeki sigorta primlerinin
Bakanlık tarafından yatırılması yolunda bir
çalışma var mı? Evet, Bakanlığımızca bu
konuda bir çalışma yapıldı, diğer
bakanlıkların görüşüne gönderildi. Geldiğinde
-inşallah- bütün bakanlıklardan
olumlu görüş yapılırsa bu da
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Maliye Bakanlığına takılmasın
Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yani biz de diyoruz ki: Milleti işinden
alıyoruz, işinden aldığımıza göre bunun sigorta
primini de vermemiz, yapmamız çok doğru olur. birinci husus bu.
İkincisi, bir
başka husus: Şimdi, 6191 sayılı Yasa yani 12 Mart 1971den
sonra, yargı yolu kapalı işlemler. Nedir bunlar?
Sıkıyönetim dönemindeki yapılan işlemler nedeniyle veya
Yüksek Askerî Şurayla yapılan
Yasayı biz çıkarmadık,
yasayı siz çıkardınız, Meclis çıkardı. Yasada
öğrenciler yok, siz koysaydınız, milletvekilleri
koysalardı, öğrenciler kapsama girerdi. Birinci husus bu.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Burada
Burada
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) İkincisi, yargı yolu açık
işlemler için yine yoktu. Yasadaki ibare Yargı yolu kapalı
işlemler. Bunun mantığı da şuydu: Adam ola ki yüzde
100 haklı, kendisini yargı önünde savunma fırsatı
vermediniz ki. Dolayısıyla bu gerekçeden giderek yargı yolu
kapalı işlemlere siz yasa çıkararak, biz bununla ilgili olarak
başvuranların -hiçbir ideolojik gerekçesine bakmadan- hepsini
aldık -çok net olarak birebir de konuşuruz da ancak, yargı yolu
açık işlemler yasa kapsamı dışında. Kaldı
ki, bizim Bakanlığın yapmış olduğu işlemler
de idari bir işlem ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesine tabii yani yine
Yüksek İdareye gidebilirler. Biz 4 tane personeli bu kapsamda demişiz
ki: Siz bu yasa kapsamına girmezsiniz. Onlardan Askerî Yüksek İdare
Mahkemesine 4 personel başvurmuş ve bu 4 personeli de kabul
etmiş. Bunlardan 2 tanesi bizim dosyada, bunların mahkûm olduğu
yazıyormuş fakat daha sonra işte tashihi kararlar vesair suretle
beraatlerine karar verildiği için, o beraat kararları da bizim
dosyada olmadığı için, Askerî Yüksek İdare Mahkemesine
başvurularını ekledikleri için, iki davanın beraatle
sonuçlanması üzerine, iki ayırma işlemi de sıkıyönetim
komutanı tarafından yapılması gerekçesiyle Askerî Yüksek
İdare Mahkemesi bizim ret vermiş olduğumuz kararlardan geri tekrar
Bunların da alınması gerekir. dedi.
Şimdi, yargı yolu açık
işlemler konusunda ise yasanın kapsamına girmiyor ancak bununla
ilgili işte bir yasa önergesi, taslağı, teklifi,
arkadaşlar, geliyor. Bunun için çok önemli veya detaylı bir çalışma
yapılması gerekli. Ne bakımdan gerekli? Bunların
arasında çete üyeliği var, hırsızlık var, memuriyet
görevini kötüye kullanmak var. Hepsi böyledir demiyorum. Bu kapsama giren 2.837
kişiye biz ret verdik; çete üyeliği, hırsızlık,
memuriyet görevini kötüye kullanma, ahlaksızlık,
sarkıntılık, eroin ve silah kaçakçılığı,
casusluk, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri açıklamak,
ölüme sebebiyet vermek, uyuşturucu vesaire diye.
Arkadaşlar, şimdi, her
birisinin tek tek hangisine girdiğine bakın. Detaylı bir
çalışma, dosyaların da her biriside ayrı kuvvet konuda...
Jandarmada, Kara Kuvvetlerinde, Deniz Kuvvetlerinde, Hava Kuvvetlerinde; bir
çalışma geldikten sonra bunları da sizlere sunacağız.
Bir başka Sayın
Milletvekilimizin, Sayın Demirin, Hakkârideki intihar eden bir
Mehmetçiğimizle ilgili vardı. Ailesinin mutlaka bilgilendirilmesi
gerekir, mutlaka. Bu konuyla ilgili size ilave yazılı, detaylı
bilgi mutlaka aktarılacaktır ama genel olarak Silahlı
Kuvvetlerindeki her intihar olayına savcı el koyar, soruşturma
yapar, eğer kuşkulu bir durum varsa soruşturmaya devam eder,
kuşkulu bir durum yoksa da kovuşturmaya yer olmadığına
ilişkin karar verir. Bu konuda size detaylı bilgi vereceğiz ama
soruşturma savcılık tarafından yapılmaktadır.
Üç soru vardı diye biliyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Yılmaz devreye
girmiş.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, şimdi bu
yasa çıkartılırken zannederim bazı şeyler gözden
kaçırılıyor. Çok acil bir şekilde getirildiği ve
yeterince incelenmesine de izin verilmediğini
arkadaşlarımız belirttiler zaten.
Şimdi, bu yasanın 5inci
maddesinde Özellikle Harp Akademileri ile Komutanlık ve Karargâh
Subaylığı Öğrenimine girişe engel haller
şeklinde belirtilen yasaklarda eşinin durumu konusu gündemden
çıkartılmış oluyor, yasa metninden
çıkartılmış oluyor. Burada eşinin durumundan
kaynaklanan şeyin fiilen türban meselesi olduğunu hepimiz biliyoruz.
Aynı zamanda yine Millî Savunma Bakanlığı tarafından,
orduevlerinde kılık kıyafet düzenlenmesine yönelik de bir
yönetmelik değişikliği yapılmıştı. Orada da
biliyorsunuz sakallı, cübbeli, sarıklı, takkeli, türbanlı
ve çağdaş olmayan kıyafetlerle gelenler, günlük sakal
tıraşı olmayanlarla ilgili yasaklar da
kaldırılmıştı. Şimdi demek ki Atatürkçü, laik
olması gereken bir kurum ortadan kaldırılıyor ve dinsel
temele dayalı bir kurum mu yaratılmaya
çalışılıyor? Dinsel temele dayalı bir ordu mu
yaratılmaya çalışılıyor? Ben bunu merak ediyorum.
Böyle sessiz sedasız ve kimseye de duyurmadan, böyle gece yarısı
böylesi bir şey geçiyor yani ben bu konularda Sayın Bakanın
görüşlerini öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Demiröz
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana sormak istiyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Başbakanla
görüşmeye gelen fotoğrafın
içerisinde siz yoktunuz, Dışişleri Bakanı
vardı, Genelkurmay Başkanı vardı. Acaba yurt
dışında mıydınız? Neden yoktunuz? Bu konuda bilgi
verebilir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Sayın Başkanım, öncelikle Silahlı
Kuvvetlerin
Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir.
Bu Anayasadaki yazan temel ilkelere hepimiz bağlıyız.
Anayasaya sadakatten ayrılmayacağımıza yemin ettik.
Dolayısıyla herkesin Yeminime bağlıyım diyene aksi
ispat edilene kadar -ispat etme hakkınız var- öyledir.
Dolayısıyla bu Türkiye Cumhuriyeti üzerine bütün milletvekilleri bu
Anayasaya sadakatten yemin etmiştir, hiç kimseden şüphe
duyulmaması lazım. Yapılan yönetmelik
değişikliği, sadece
Düğün yapılıyor. Bu
düğünün de davetlileri oluyor. Şimdi bir kimseyi herhangi bir sebeple
düğünün misafirlerini kapıda tutmak güzel bir görüntü olur mu?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Sarıklı, cübbeliler de girebilir. diyorsunuz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Yani şu ana kadar hiç sizin söylediğiniz bir kimse
orduevindeki düğüne katılmamıştır. Hepimiz Türkiye
Cumhuriyetini mevcut durumdan daha ileriye götürmek, çağdaş uygarlık
seviyesinin üzerine yükseltmek için çalışıyoruz. Bundan bizim
şüphemiz yok. Başkalarının da şüphesi varsa
Bakın on yıldır iktidarız, böyle bir şey olmadı
ve bu bölgenin yine en güçlü devletiyiz onu söylüyoruz, daha iyi
olacağız. İnşallah diğer ülkeler bizi rol model
Biz
rol modeliz. demiyoruz, Örnek ülke. de demiyoruz, diğerleri bizden
ilham alıyor, esinleniyor, öyle diyelim yani. Dolayısıyla biz
çok daha iyi olacağız. Böyle vehimlerden, korkulardan uzaklaşmak
gerekir. 74 milyonun bu temel ilkeler içerisinde olduğunu kabul etmek
lazım. Yoksa Sen dışarıda, sen içeride kal. dersek
herkesin kendince bir ayrım listesi oluşur ki bu bence Türkiyeyi
ileri götürmez diye düşünüyorum. Bir olursak, birlik olursak inşallah
bizden sonra gelecek evlatlarımıza birlik, bütünlük içerisinde daha
güçlü bir Türkiye bırakırız diyorum. Dolayısıyla
kaygılanmaya, korkuya hiçbir gerek yoktur, yapılan işlemde
doğruluk vardır diyoruz ve biz, gerek o yönetmelik çıkarken
gerek bu yasa çıkarken de Genelkurmay
Başkanlığımızın ve diğer ilgili kimselerin
görüşlerini de alıyoruz. Dolayısıyla bu konuyla ilgili
onlardan da
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Genelkurmay Başkanımız sadece ağlıyor zaten Sayın
Bakanım, başka bir şey
yaptığı yok.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Değil, öyle değildir. Bu ülke için
inanmış, Silahlı Kuvvetleri aldığı noktadan çok
daha iyi bir noktaya getirmekte, gerçek bir komutan, onu da söylüyorum.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Gerçek genelkurmay başkanları cezaevinde çünkü.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Gerçek bir komutanımız, biz kendisini saygıyla
karşılıyoruz, elimizden geldiği kadar da görevini
hakkıyla yerine getirmesi için de herkesin de yardımcı
olmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Dinçer ve Sayın Özkan sisteme
girmişler.
Sayın Dinçer
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) - Özür diliyorum Sayın Başkanım, bir de daha önce
de ben aynısını söyledim ama yine tekrar ediyorum. Sayın Başbakanın -Sayın
Genel Başkanımızın-
diğer parti genel başkanlarını bilgilendirme
toplantısında Millî Savunma Bakanı niçin yoktu? diyerek
Dışişleri Bakanımız vardı çünkü bununla ve
Genelkurmay Başkanlığımızın temsilcileri ve Hava
Kuvvetleri Komutanlığımızın bu konuyla ilgili yetkili
kimseleri vardı. Dolayısıyla bunların bilgi vermesi yeterli
görülmüştür, ondandır.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Dinçer
CELAL DİNÇER (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanıma iki sorum
olacak.
Sayın Bakanım, kamuoyunda
bedelli askerlik olarak bilinen uygulamada biliyorsunuz süre doldu.
Çeşitli nedenlerle ücretini yatıramayanlar için yeni bir hak
düşünüyor musunuz, yeni bir af diyemeyeceğim ama uygulama
kolaylığı düşünüyor musunuz süre uzatımı
şeklinde?
Bir diğeri de: Bazı
duyumlarımızda Harp Okulunda Atatürkçü gençlerin sicilleri bozularak
okuldan atılmaları sağlanıyormuş. Bu duyumlar ne kadar
gerçektir? Atatürkçü çocuklar uyduruk sebeplerle disiplin cezası alıp
okuldan uzaklaştırılıyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, emekli uzman
çavuşlar haklarının iyileştirilmesini istiyorlar. Emekli
uzmanlar, kendilerinden SSK primi kesildiğini, emekli
maaşlarının normalden çok düşük olduğunu ifade
ediyorlar. Ek gösterge, hasta hakkı ve savunma haklarının olmadığını
belirtiyorlar. Seve seve sadakatle hizmet ederken güvence istiyorlar, kadro
istiyorlar. Uzmanlar ölmez vatan bölünmez. Vatan sana canım feda. diyen
uzmanların sorunları için çözümleriniz nelerdir? Maillerimize
devamlı, tüm milletvekili arkadaşlarımızın maillerine
uzmanlardan bu konuda birçok sorun geldi. Bunun için çözüm önerilerinizi
bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakanım
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Evet, öncelikle bedelli askerlik uygulamasında altı
aylık bir süre verilmişti. 15 Haziranda yasa yayımlandı,
altı aylık süre 15 Haziranda doldu. Biz, bu yasa çıktığında
460 bin kişinin bu yasa kapsamına girdiğini ancak açıklama
olarak da 100 bin kişinin başvurmasını beklediğimizi yasanın
yayımlandığı gün açıkladık.
Bugün itibarıyla, 15 Haziran
itibarıyla -öyle demek lazım- 69.235 kişi yani 100 kişiden
70 kişisi başvurmuş, 30 kişi bir açık kalmış
bizim söylediğimizden. Dolayısıyla, bu sürenin ilave bir
şekilde uzatılması gibi bir düşüncemiz yok, birinci nokta
bu.
İkinci husus da, askerî okullardan
Atatürkçü olanlar
Dedik ya, Biz, hepimiz, bu ülkenin kuruluşunda hizmeti
geçenlere, Allah iki cihanda yüzlerini ak etsin, mekânları cennet olsun.
diyoruz. Dolayısıyla, bizim onlara bir şükran borcumuz var. Hiç
kimsenin de kendisine hizmet edeni dışlama gibi veya onun
hakkında farklı bir şey düşünme gibi bir durumu olamaz.
Böyle düşünüyorsa doğru yapmıyordur diyoruz.
Silahlı kuvvetlerimiz Türkiye
Cumhuriyetinin Anayasasında belirtilmiş ilkelere en sadık
kuruluştur. Dolayısıyla da bu Anayasa'daki yazılan
ilkelerin dışındaki
Herkes, bir başkası da farklı
şey söylüyor. Ben de onu söylemeyim. Dolayısıyla da ne sizin
dediğiniz doğru yani bu şekildeki ifadeler ne de
Bir
başkası da farklı şekilde ifade ediyor. Çünkü en
azından Dilekçe Komisyonuna gelen dilekçelerin birçoğu da bize
geliyor. Her birisinin annesinin babasının bana da mektupları
geliyor, hepsini de okuyorum. Dolayısıyla, ne o doğru ne de o
doğru. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Anayasada belirtilen ilkelere en
sadık kuruluştur, milletine hizmet etmekten de gurur
duymaktadır.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakanım, süreniz doldu.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) - Sayın Kerim Özkanın söylediğine de
yazılı ilave bilgileri vereceğim.
Ben de saygılar sunarım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan
maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Birinci bölümün 1inci maddesinde
önerge yoktur.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün maddelerini
bitirdik.
İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler için Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Mehmet
Akif Hamzaçebi, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Milletvekili Sayın Şirin Ünal tarafından verilen ve Harp
Akademileri Kanununda değişiklik öngören bir tasarıyı
görüşüyoruz. Fakat ne ilginçtir ki, teklifi veren Sayın Şirin
Ünal, bu teklifle ilgili olarak Genel Kurulu bilgilendirme ihtiyacı
duymamıştır.
Harp Akademileri
Kanunu gibi çok önemli bir kanun görüşülüyor. Bu kanunda
değişiklik öngören bir düzenlemenin buraya Hükûmet tasarısı
olarak gelmiş olması beklenirdi, ancak ne yazık ki Hükûmet
tasarısı olarak bu düzenleme gelmemiştir. Teklifi veren
kişinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin eski bir mensubu olması bu
teklifin, Genelkurmayın, Silahlı Kuvvetlerin istekleri,
görüşleri veya onların ihtiyaçları doğrultusunda
hazırlandığı anlamına gelmez. Elbette demokrasilerde
karar sivil iradenindir, Parlamentonundur, Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.
Bu çerçevede kurumların görüşleri olur, bu görüşler Parlamento
tarafından karara bağlanır. Onların istekleri sivil irade
tarafından değerlendirilir. Ancak, biz burada bilemiyoruz kimin
görüşü nedir. Bu teklifle ilgili olarak teklif veren Sayın Şirin
Ünalın görüşü nedir bilmiyoruz. Acaba formalite olarak bir teklif
vermiştir de bu teklifteki düzenlemelerin arkasında değil midir
kendisi? Yani Genel Kurula neden bilgi verme ihtiyacı duymuyor?
Harp Akademileri Kanununu
görüşürken Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşı
karşıya olduğu bazı sorunları da burada
tartışmak gerekir, bu teklif tam da bu tartışmanın
yapılacağı yerdir. Silahlı kuvvetlerimiz hâlâ anketlerde en
güvenilir kurum olarak çıkıyor. Hâlâ diyorum yani bu kadar
yıpratma kampanyasına rağmen, Türk Silahlı Kuvvetleri
üzerinde bu kadar oynanan oyunlara rağmen bütün kamuoyu anketlerinde Türk
Silahlı Kuvvetleri en güvenilir kurum olarak çıkmaktadır.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Halk güvendiğine göre, inandığına göre demek ki oyun
oynanmıyor, o sizin kendi algınız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) Sayın Milletvekili, arzu ediyorsanız buraya çıkar
konuşursunuz.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Konuşurum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) Konuşursunuz tabii ki.
Değerli milletvekilleri,
bakın, Oyun oynanmıyor. diyor arkadaşımız.
Şimdi, ben size sormak istiyorum: Eski Genelkurmay
Başkanımız Sayın İlker Başbuğ hangi nedenle
tutukludur, hangi nedenle yargılanıyor? Terör örgütünün lideri
olması nedeniyle. Sırf bu suçlama, bu yargılama dahi bu
Parlamentonun seyirci kalmaması gereken bir durumdur. (CHP
sıralarından alkışlar) Yani bir eski Genelkurmay
Başkanı, iki yıl, üç yıl Genelkurmay
Başkanlığı yapmış, Hükûmet bunu güvenmiş,
oraya getirmiş; Sayın Başbakan kendisiyle
çalışmış, Sayın Cumhurbaşkanı kendisiyle
çalışmış ve bu insan silahlı terör örgütü üyesi olarak
yargılanıyor, cezaevinde. Bu bir komedidir, trajikomik bir durumdur
daha doğrusu. 12 Eylül 2010 referandumunda kabul edilmiş olan Anayasa
değişikliğine rağmen, hukuksuz bir şekilde, Anayasaya
aykırı bir şekilde yargılanıyor. Evet, siz buna
Sayın Milletvekili, özellikle siz buna seyircisiniz, öyle zannediyorum.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Siz bunu hukuka bırakın, hukuka.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) Evet, hukuk adına hareket ettiğini söyleyenler en büyük
hukuksuzluğu yaratıyorlar. Anayasanın 145inci maddesi
açıktır, askerî yargının görev alanını
düzenliyor. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı işlenmiş olan suçlar askerî yargıda
yargılanır. Bu, genel hükümdür. Anayasanın 148inci maddesine
12 Eylül 2010 referandumuyla eklenen hükümle Genelkurmay Başkanıyla 3
kuvvet komutanı ve Jandarma Genel Komutanı bu hükümden ayrı
tutularak bunlar için yargılama yerinin Yüce Divan olduğunu
belirtmiştir. Yani bu da özel hükümdür, hukukun temel kuralıdır.
Özel hukuk genel hukuktan önce gelir, özel kural genel kuraldan önce gelir.
Şimdi, Anayasanın bu hükmü bir kenara
atılmıştır, Sayın İlker Başbuğ
yargılanmaktadır.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde darbe düşünen, darbeyi planlayan,
darbeyi aklından geçiren, bunlar için herhangi bir şekilde
girişimde bulunan hiçbir personelin, hiçbir subayın
barındırılmamasını ve Türk Silahlı Kuvvetlerinden
uzaklaştırılması gerektiğini savunuyoruz. Bu ülkede
darbeler son bulmalıdır. Ama bu yargılama başka bir
şey. Eğer hukuk diyorsanız, bırakın Anayasa
Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla yargılasın. Sayın
Başbakan da bu konuda bir görüş beyan etti ama öyle zannediyorum ki
Hükûmet ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, özellikle siz Sayın
Milletvekili bu görüşe sahip değilsiniz ya da Sayın
Başbakan sadece böyle bir şey söylüyor, gerisini bırakıyor.
Sayın Başbakana düşen görev, bu cümlesinin arkasında
durmaktır. Burada bir yasa çıkarmak gerekiyorsa yasa
çıkarmaktır.
Şimdi,
30 Ağustos geliyor. Terfiler gelecek. 2010 30 Ağustos sürecini
hatırlayalım. Bir savcı soruşturmasının
baskı altına aldığı bir 30 Ağustos sürecinde,
Yüksek Askerî Şûra sürecinde o problemleri hatırlayalım. Problem
derken, komutanların kim olması gerektiğine elbette sivil irade
karar verecektir. Sivil irade komutan terfilerinde seyirci değildir. Tabii
ki görüşü olacaktır. Hiç tereddüdüm yok, ama Silahlı Kuvvetlerin
de görüşü olacaktır, elbette görüşü olacaktır. Şimdi o
ayrı, o bir ayrı tartışma konusu.
Şimdi,
terfiler geliyor. Balyoz Davası nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin
yönetim kademesinin önemli bir bölümü tutuklu. Ne olacak şimdi bu? Bu
subaylar ne olacak gerçekten? Kendileri bu yargılamanın hukuksuz
olduğunu söylüyor. Örnek veriyorum -hepiniz biliyorsunuz- yani orada
yargılanan bazı subaylar Ben o tarihte yurt
dışındaydım. diyor. Yani o, 2003 yılında 1inci
Orduda yapılan o brifingde, verilen brifingde -her neyse- darbenin
konuşulduğu iddia edilen o brifingin verildiği sırada ben
yurt dışındaydım diyor, şu limanda görevliydim diyor.
Bu insanlar hâlâ tutuklu. Ya da o tarihte şu sokaklar bombalanacak
şeklinde plan yapıldığı iddia ediliyor. O iddia edilen
planda yer alan sokakların isimleri İstanbul Büyükşehir
Belediyesi tarafından 2006 yılında verilmiş, 2006da
verilmiş. Veya o tarihte kamu kurumlarında personel olarak var
gözüken -işte iddiada bu kişiler o tarihte kamu kurumlarında
personel deniliyor- o tarihte onlar öğrenci. Ya da o CDde, o
bilgisayarın diskinde kayıtlı olan program, işte o
bilgisayar çıktıları, o bilgisayar programının dili
2008de yaratılmış. İlgili Amerikan şirketleri bunu
söylüyor. Bu, 2008de kullanılan bir dil. 2008 öncesinde bu dil dünyada
piyasada yok, o bilgisayar programı yok. Bütün bunlar varken, şimdi
-30 Ağustos geliyor- 30 Ağustosta bu personelin durumu ne olacak? Bu
subayların durumuna seyirci kalamayız. Bakın, buna kulak
verelim, Parlamento olarak kulak verelim arkadaşlar. Hukuk hepimize lazım.
Yarın hepimiz bir nedenle yargı karşısına
çıkabiliriz, herhangi bir nedenle, belki benzer nedenle,
işlemediğimiz suçlar nedeniyle de çıkabiliriz,
işlemediğimiz ama işlendiği iddia edilen birtakım
suçlar nedeniyle de çıkabiliriz. Gerçekten suç işleyip de yargı
karşısına çıkabiliriz ama hangi şartta olursa olsun
hukuk hepimize lazımdır.
Şimdi,
Harp Akademileri Kanunu görüşülürken Türk Silahlı Kuvvetlerinin
karşı karşıya olduğu bu durumu görmezlikten gelemeyiz.
Sayın Bakandan ben bir açıklama bekliyorum. Hakikaten bu konuda ne
düşünüyor Sayın Bakan? Sayın İlker Başbuğla
ilgili olarak Sayın Başbakan Yargılama yeri Yüce
Divandır. dedi. Evet, sivil irade. Elbette yasama, yürütme, yargı
erkleri bağımsızdır ama nihai karar merci millî iradenin
tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Eğer orada bir
hukuksuzluğun yaşandığına toplum olarak biz karar
veriyorsak, ikna oluyorsak bu düzenlemeyi Parlamento yapmaya yetkilidir. Bu,
Anayasaya aykırı bir tutum değildir. Sayın Bakandan merak
ediyorum, bu konuda ne düşünüyor, Hükûmetin düşüncesi nedir. Onu bize
açıklarsa mutlu olurum.
Ayrıca bu yargılaması
devam eden personelle ilgili olarak almış olduğunuz bir karar
var mıdır, bunları ayıralım, terfi ettirmeyelim diye?
Teşekkür ediyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Hamzaçebi.
İkinci bölüm üzerinde başka
söz isteyen yok.
Soru-cevap işlemi
yapacağız.
Üç arkadaşımız sisteme
girmiş.
Sayın Yılmaz
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana, ben, Türk ordusunda vicdani retle ilgili bir
düzenleme düşünüp düşünmediğini ve bu vicdani reddin Türk
ordusunun dağıtılması anlamına gelip gelmeyeceği
konusundaki görüşlerini sormak istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Serindağ
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Manisada bulunan Sayın Bülent Arınça Ankarada suikast
yapacakları iddiasıyla tutuklanan subaylar hakkında bugüne kadar
herhangi bir işlem yapılmış mıdır? Biliyorsunuz,
bu iddia üzerine kozmik odaya girilmiş ve aylarca orada arama devam
ettirilmişti. Cumhuriyet başsavcılıklarınca bu konuda
herhangi bir karar alınmış mıdır, bir takipsizlik
kararı alınmış mıdır veya yargılamanın
gerekliliğine karar verilmiş midir? Yoksa, bu işlemler
yapılmamışsa bu suikast iddiası doğru değil miydi?
Veya bunları koruyanlar mı var?
İkinci
sorum: Demin söylerken bir maddeyle ilgili Siz kabul ettiniz. dediniz.
Sayın Başkan orada 1inci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
diyor,
madde metni okunmuyor. Bunu içinize sindirebiliyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Erdemir
AYKAN
ERDEMİR (Bursa) Sayın Bakan, komşu ülkelerde silahlı
mücadele yürüten topluluklara ülkemiz tarafından silah ve mühimmat
sağlanmakta mıdır? Yine, komşu ülkelerde silahlı
mücadele yürüten gruplara Türk Silahlı Kuvvetleri veya bir başka kamu
kurumu tarafından eğitim verilmekte midir? Yine, komşu ülkelerde
silahlı mücadele eden gruplara Türkiye'de barınma ve lojistik
imkânları sağlanmakta mıdır? Eğer bu üç sorudan birine
yanıt Evet. ise Türkiye Cumhuriyetinin doğrudan veya dolaylı
olarak sağladığı destek sonucu komşu ülkelerde
silahlı mücadele yürüten gruplar sivillerin, çocukların, bebeklerin
ölümüne yol açıyorsa, bu, Türkiye Cumhuriyetini büyük bir vebal
altına sokmamakta mıdır? Sizin bu noktada vicdanınız
rahat mı?
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Özkan
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım bedelli
askerlikte temel eğitimin kaldırılmasıyla esnafları
mağdur olan Burdur ili için Millî Savunma Bakanlığı Burdur
58. Piyade Eğitim Alay Komutanlığının kapasitesinin
artırılması için bir çalışma yapmayı
düşünüyor mu? Geçtiğimiz süreçte bedelli askerlere hizmet veren
Burdur esnafı bugünlerde zor durumdadır, bir can suyu beklemektedir.
Bu can suyu için 58. Piyade Alay Komutanlığımızda bir
çalışmanız olacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın
Bakana sormak istiyorum: Sayın Başbakan, İlker
Başbuğun tutukluluğu konusunda Adalet ve Kalkınma
Partisinin ve şahsının gönlünün tutuksuz yargılanmadan yana
olduğunu söyledi. Sayın Başbakanın bu konudaki
şikâyetleri de kamuoyuna çoğu kez yansıdı ama Sayın
İlker Başbuğ hâlâ tutuklu yargılanıyor. Millî Savunma
Bakanı olarak siz bu konuda herhangi bir -tutuksuz yargılanması
konusunda- girişimde bulundunuz mu?
İkinci sorun da şu: Wikileaks
belgelerinde Sayın Recep Tayyip Erdoğanın ve Özkök
Paşanın kendilerine yakın olduğu Amerikalılar
tarafından ve ulusalcı paşaların tasfiye edildiği şeklinde
bir iddia vardır. Bugün ordudaki bu gerçekten tutuklamalar
Amerikanın bu yönlendirmesi ya da etkilemesiyle
yapıldığı konusundaki düşünceleri güçlendiriyor mu,
onu sormak istedim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Türkoğlu
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bu kamuoyunda
bilinen malum davalar sebebiyle tutuklu muvazzaf ve emekli subaylardan
dolayı -muvazzaflardan dolayı özellikle- geçen yıl Yüksek Askerî
Şûrada Hava Kuvvetlerine terfilerle ilgili bir sıkıntı
yaşandı. Bazı terfiler öne alınmak durumunda kaldı
çünkü komuta kademesi sağlıklı olarak oluşturulamadı.
Bu tutuklu muvazzaflar belli ki Türk Silahlı Kuvvetleri için bir
kayıp ama ben bunu sizden rakamlandırmanızı rica ediyorum.
Özellikle bir muharip subayın yani Türk Hava Kuvvetlerinde tam teşekküllü
bir askerî uçağı muharip sınıfından bir pilot olarak
uçurabilmek ehliyetine sahip olabilmek için bir subayın maliyeti nedir ve
bu çerçevede tutuklu bulunan subayların toplam maliyeti nedir? Bunu merak
ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Eyidoğan
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) Teşekkür ederim Başkan.
Geçenlerde düşen jet
uçağımızın takriben 1.500 metre derinlikte suyun
altında olduğu ifade ediliyor. Türkiyede deniz altında arama
kurtarmayla ilgili olarak mevcut teknolojinin 300 metre civarına kadar
inebildiği de ifade ediliyor. Üç tarafı denizle çevrili bu ülkede
neden daha derinlerde arama kurtarma teçhizatımız bugüne kadar elde
edilemedi, yapılamadı? Bunu kim sorgulayacak?
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Gümüş
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir)
Teşekkür ederim.
Bugüne kadar Orta Doğuya entegre
bir Türkiye'nin planları yapıldı ve şu anda dünya
doğuyu dengelemek, batıyı genişletmek diye daha çok kuzey
entegreli bir dünyayı tartışıyor. Orta Doğuya entegre
bir Türkiye düşünülürken birçok kurumun değişikliği gündeme
gelmişti. Şimdi, eğer kuzey entegrasyonu gündeme gelirse bütün
kurumlar yeniden mi buna uyumlu hâle getirilecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Gümüş.
Sayın Fırat
SALİH FIRAT (Adıyaman)
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, biliyorsunuz,
Dışişleri Bakanımız Suriyedeki olaylar bizim iç
işlerimizdir. demişti. Bu, Suriyenin egemenliğini ihlal
değil midir?
Yine, Suriyeye karşı muhalif
güçlerin Türkiyede destek görmesi ve eğitilmesi, buna
karşılık komşu ülkelere de Türkiye devletine
karşı muhalif güçlere destek hakkı doğurmaz mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Ekşi
OSMAN OKTAY EKŞİ
(İstanbul) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakanın
yanıtlamasını rica ettiğim bir sorum var Sayın
Başkan.
Deniz kuvvetlerimizin komuta
kademesinin yani albay ve üst rütbeli subayların yüzde kaçı hâlen
tutukludur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Bakan, buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle Vicdani retle ilgili bir düzenleme düşünüyor
musunuz? diye bir soru vardı. Türkiye Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde bu vicdani retten dolayı birkaç sefer mahkûmiyete
uğradı. Dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin mahkûmiyet sonuçlarını ortadan kaldıracak
şekilde vicdani retle ilgili bir çalışma düşünülmektedir.
Ancak bunun içeriği şu doğrultudadır. Diyor ki Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi: Bir kimseye bir suçtan dolayı bir ceza
verdiniz. Aynı suçu tekrar yapıyor, tekrar ceza veriyorsunuz;
aynı suçu tekrar yapıyor, tekrar ceza veriyorsunuz. Yani firar
suçunu veya üzerine üniforma giymeme veya askerliğe gitmeme suçunu
müteaddit defalar işliyor ve bunun hakkında da durmadan davayla ya
içeri alıyorsunuz ya dava
Buna Medeni ölüm diye bir tabir vermiş.
Dolayısıyla Bir suçtan dolayı bir insanı medeni ölüme
mahkûm etmek demokratik bir ülkeye yakışmaz. diyor, Alternatif bir
suç işlediniz. Dolayısıyla bir ceza verin. diyor.
Şimdi, dolayısıyla
vicdani retten dolayı alternatif görev, çalışma biçimleri
değil, ancak bu askere sevk edilmiş olmasına rağmen askere
gitmemeye bir ceza öngörülmektedir. Yani kişiye Ya askerlik ya bu ceza.
diyerek bir tercih hakkı tanınması doğrultusunda bir
çalışmamız vardır diye düşünüyorum.
Bu farklı çalışma
vicdani reddin başka alternatiflerini karşılar mı
karşılamaz mı, ona bir şey demem ancak bizim
yaptığımız çalışma sadece bu
doğrultudadır. Yani bir şeklide medeni ölüm şeklinde
ifade edilen bir cezalandırmayı biz ortadan kaldırmayı
düşünüyoruz, bir çalışma o.
Bir başkası -Sayın
Serindağın idi- Bülent Arınçla ilgili. Bununla ilgili
soruşturma devam ediyor bildiğim kadarıyla. Eğer
farklı bir
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
İki sene oldu!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Ya üç yıl oldu, dört yıl oldu da ne yapalım, bu
yargı da bizim, bu savcılar da bizim, bu hâkimler de bizim! Yani
gönül arzu eder ki bunun neticesi bu zamana kadar olmasın, suç varsa
iddianame düzenlensin, dava açılsın, eğer suç yoksa
Kovuşturmaya yer yoktur. diye de kararını versin. Şu ana
kadar, bildiğim kadarıyla -eğer arkadaşlar farklı bir
bilgi verirlerse yine size iletirim- ne Kovuşturmaya yer yoktur. diye
karar verildi ne de bir iddianame düzenlendi. Soruşturma gizlidir, bu hâlâ
devam ediyor, söyleyebileceğim bu kadar.
Soruşturma gizli.
Dolayısıyla Suikast iddiası doğru değildir.,
Vardır. sözü benim diyeceğim bir husus değil ki. Bu
soruşturmayı yapan savcıların
Şeye giren de ben
değilim, o gizli bölmelere veya o belgeleri veya ifadeleri
alınanların ifadelerini okuyan falan da değilim. Gizli. Hiç
kimsenin sahip olmaması lazım. Dolayısıyla onlar karar
verecek.
Bir hususu söyleyeyim: Bakın,
biraz önce söyledik ya, Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma
diye bizim milletvekillerimizin yeminleri var. O yeminlerinde
Anayasanın
bir maddesini okuyorum: Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama
Meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru
sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Anayasa bunu söylüyor. Biz milletvekilleri Anayasaya sadakattan
ayrılmayacağımıza
diye söz veriyoruz, fakat
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Bakanım, burada kanun çıkartıldı. Görülmekte
olan bir davayla ilgili kanun çıkarttık.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Yani sonuçta bakın, bu Anayasaya sadakat sadece benim
değil, hepimizin ortak sorumluluğu. Anayasayı millet kabul
ediyor, bizim de ona uymamız gerekli diye düşünüyorum.
TURHAN TAYAN (Bursa) Sayın
Başbakan uymuyor bu Anayasa maddesine.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Orada
öyle yazıyor da burada öyle değil.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) İşte ne diyelim? Ama sonuçta Anayasa herkesi
bağlar. Anayasa Meclisi bağlar, mahkemeleri bağlar, milleti
bağlar.
TURHAN TAYAN (Bursa) Sayın
Başbakanı da bağlar.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Onda şüphe yok, herkesi bağlar. Biz Hiç kimseyi
bağlamaz. demiyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Kanun
çıkarttınız burada görülmekte olan davayla ilgili.
TURHAN TAYAN (Bursa) Kendisini
bağlı kılmıyor, Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Dolayısıyla da biz Türkiyede bazı
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Bu Anayasanın çiğnenmedik yeri mi kaldı efendim?
Her yerini çiğnediler.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) İşte ne diyelim? Ama yani daha önce böyle oldu diye
bizim de bu Anayasa kuralını tekrar tekrar ihlal etmemiz de
doğru değildir diye düşünüyorum.
Yine bir başka soru Sayın
Erdemirindir. Komşu ülkelerdeki çatışan gruplara Türkiye silah
ve mühimmat sağlamakta mıdır? diye bir sorusu var. Türkiye
komşu ülkelerde silahlı mücadele veren hiçbir gruba silah ve mühimmat
sağlamamaktadır, eğitim verilmemektedir. Biz Suriyedeki Esad
rejiminin zulmünden kaçan Suriye vatandaşlarına Türkiyede
barınma imkânı sağlıyoruz. Açık kapı
politikası şey ettik. İki alternatif var:
Sınırları kapatırsanız Suriye halkını
Esadın insafına terk etmiş olursunuz ya da sizden yardım
dileyene, sığınma talep edene kapılarınızı
açarsınız. Bizim, tarihten gelen geleneğimizde kapıya
vurana her zaman Hoş geldin, sefa geldin
Aman dileyene el kalkmaz.
derler. Yardım dileyene yardım verilir.
Tabii, Sayın Ekşinin Deniz
Kuvvetleri Komutanlığında görevli olanların yüzde kaçı
tutuklu? diye bir sorusu vardı. Arkadaşlar bu konuda
yazılı bir cevap hazırlayıp verecekler, Sayın
Ekşiye iletecekler.
Yine bir başka, Sayın
Dışişleri Bakanımız, Suriyedeki bu olaylar
Suriyenin iç işi değildir. dedi. Şimdi, Sayın
Dışişleri Bakanımız şunu vurgulamak istedi:
Bakın, insan hakları artık sadece bir ülkenin kendi iç işi
olmaktan çıkmıştır. Gerek Türkiye için
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Suudi Arabistan?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Aynen katılıyorum, hiçbir ayrım yok, aynen
katılıyorum. Gerek Suudi Arabistanda gerek Suriyede gerek
Türkiyede
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Niye müdahale etmiyorsunuz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas)
eğer bir insan hakkı ihlal ediliyorsa bizim
ülkemizde veya Suudi Arabistanda veya Suriyede veya buradaki herhangi bir kimsenin
kalkıp da Bu insan haklarının ihlali o ülkenin iç sorunudur,
bizi ilgilendirmez. deme durumunda değildir. Bu, insan olmaya
yakışmaz, insan haklarının evrensel olması ilkesine
yakışmaz. Bizim, mağdur, mazlum nerede varsa kimliğine
bakılmaksızın onların hakkını savunmamız
lazım. Mazlum milletlerin sesi olduk. diye söylüyoruz. Nasıl mazlum
milletlerin sesi? Bu, Atatürkten beri gelen
Dolayısıyla da burada
tek yapılan şey, insan haklarına sahip çıkmaktır,
hiçbir yerdeki insan haklarının ihlal edilmemesi. Bu, Suudi Arabistan
da olsa aynen dile getirmemiz lazım, Bahreyn de olsa, Suriye de olsa. Biz
bunu söylüyoruz. Bunda bir yanlışlık var mı? Suriyedeki
insan hakları Esad rejiminin iç işi değildir. dersek siz de
pekâlâ Suriyedeki insan hakları Esad rejiminin iç işidir.
diyebilirsiniz, biz bir şey demeyiz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Ömer El Beşiri nasıl misafir ettiniz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Tabii bir başkası Sayın Hasan Hüseyin
Türkoğlu. Sayın Milletvekilim, güzel bir soru. İşte Bir
pilotun maliyeti
Ne kadara mal oluyor? Dolayısıyla, içeride kaç
pilot tutuklu? Dolayısıyla hepsinin toplam maliyeti ne kadar oluyor?
diyerek, bununla ilgili de arkadaşlar
SİNAN OĞAN (Iğdır)
Çok güzel bir soru.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Evet, kesinlikle, ben de aynı fikirdeyim.
Dolayısıyla
arkadaşlarım bir çalışma yapacaklar.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Cevabın da güzel olmasını istiyoruz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Yazılı olarak da dört başı mamur bir cevap
vereceğiz inşallah.
Yine bir başka husus: Sayın
İlker Başbuğ, eski Genelkurmay Başkanımız
yapmış olduğu hizmetler için de teşekkür ediyoruz- yine
onunla ilgili. Biraz önce Anayasanın hükmünü okudum: Görülmekte olan
dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin
kullanılması
Sonuçta bizden şu bekleniyor: Mahkemesini biz
tespit edelim, hatta hakkındaki hükmü de biz verelim. Yani biz bunu
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Hayır, Anayasa tespit etmiş. Biz değil Anayasa tespit
etmiş.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Amenna, hepimiz Anayasaya bağlıyız, diyoruz
ki: Anayasada ne yazıyorsa, mahkemeler de Anayasaya uymak
zorundadırlar.
TURHAN TAYAN (Bursa) Hükûmet de
uyacak Sayın Bakan, Hükûmet de uyacak!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) Sonuçta bu yargı bizim, biz dile getirelim. Anayasaya
uymuyorlarsa
TURHAN TAYAN (Bursa) Hükûmet de
uyacak Anayasaya. Grup toplantılarında Sayın Başbakan
infaz kararı veriyor, hüküm veriyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aziz
Yıldırımla ilgili niye açıklamalarda bulundunuz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Bir başka husus: Yani Türkiyedeki bu yargı
sürecinin Amerika tarafından yönlendirildiğini söylemek. Bu, Türk
yargısına hakarettir diye düşünüyorum. Yani sonuçta bir devlet
üç temel üzerine; yasama, yürütme, yargı... Eğer siz sadece bu üç
temelden birisini çökertirseniz yazık olur diye düşünüyorum.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta)
Sayın Bakan, Deniz Fenerinde savcıları niye aldınız
madem öyle?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, evet
BAŞKAN Sayın Bakanım,
süreniz tamam efendim, çok teşekkür ediyorum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Peki, teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim,
bir süre de biz ihlal etsek
BAŞKAN İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Süre
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bir
sorumuz var. Bir süre de biz ihlal etsek, Hükûmet ihlal etti, bir de biz ihlal
etsek.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın
Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Evet,
teşekkür ediyoruz.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Sayın Başkan, teşekkür ederiz efendim
anlayışınız için.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Biz
de istiyoruz.
BAŞKAN Demiröz, siz
konuşmadınız mı?
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Hayır efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Korkmaz.
Size de vereceğim Demiröz, tamam.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Serindağ
konuştu.
Buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana
aracılığınızla sormak istiyorum: Kara
Havacılık Okulunun Ispartaya taşınmasıyla ilgili
birçok bilgi ve demeçler bir süredir Isparta kamuoyunu meşgul ediyor.
Ancak şu ana kadar herhangi bir somut gelişme
olmamıştır, hemşehrilerimiz de bir merak içerisindedir.
Böyle bir projeniz var mıdır? Isparta kamuoyunun beklediği böyle
bir taşınma için Genel Kurulda biz Isparta milletvekilleri
aracılığıyla Isparta kamuoyuna bir müjdeniz olacak mı?
Yahut ne zaman bu projeyi gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Demiröz, son olarak buyurun.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bugün
sabahleyin, bir televizyon programında, bir partinin genel
başkanının çok büyük bir iddiası vardı. Düşen
uçağımızın uçaksavar gemiyle Ruslar tarafından
düşürüldüğünü, Hükûmetin, istihbaratın, sizlerin de bunu
bildiğini ama vatandaşın gözünden
kaçırıldığını iddia etti. Bu konuda bilginiz var
mı, bunu sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Bakan, buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Sayın Başkan, bir tanesi, Ispartayla ilgili. Biliyorsunuz,
Etimesgutta bir havaalanımız var. Bu Etimesguttaki
havaalanımızın ve tesislerinin Ispartaya
taşınması doğrultusunda karar alındı ve
Ispartada kamulaştırma işlemleri de başlatıldı,
ödenekleri de artırıldı. 2014 yılının sonundan
itibaren Etimesguttaki askerî havaalanı Ispartaya
müştemilatıyla birlikte taşınacaktır.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Burdur
Sayın
Bakanım, Burdur ne olacak?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Etimesgut
ne olacak, TOKİye mi vereceksiniz
efendim? Orayı da TOKİye mi vereceksiniz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir
başkası, Burdurdaki yerle ilgili. Biliyorsunuz, temel askerlik
Bu,
bedelli askerlik veya dövizli askerlik; birisi yurt dışında
olanlar için, birisi yurt içinde olanlar için. Bunlar için bedelli veya
dövizlide temel askerlik eğitimi Burdurda önceden yapılıyordu.
Bu temel askerlik eğitimi kaldırıldı,
kaldırılınca da tabii, Burdurdaki esnafımızın da
mağduriyeti ortaya çıktı. Biz bu mağduriyeti gidermek için
yurt dışındaki silahlı kuvvetler unsurlarının,
mesela Libya vesair unsurların Türkiyeden eğitim talepleri oldu. O
eğitim taleplerinin öncelikle Burdurda yerine getirilebileceği
şeklindeki görüşü Bakanlar Kurulunda açıklamış
durumdayız. İnşallah, ikili sözleşmeler devam ediyor,
kesinleşirse böyle bir çalışma orada yapılacak.
Bir başka husus: Bu
BAŞKAN Sayın Demirözün bir sorusu vardı
Sayın Bakanım, son olarak.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Tamam efendim, şimdi onu söylüyorum. Evet, Uçağımız
nasıl bir silahla vurulmuştur? değil mi, bu
doğrultudaydı?
İZZET ÇETİN (Ankara) Tekrar etsin.
BAŞKAN Düşüren kimdi?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Tamam.
İZZET ÇETİN (Ankara) Tekrar etsin, soruyu
tekrar etsin.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Yok, yok, aynen bu. Şimdi, Uçağımız nasıl bir silahla
vurulmuştur? şeklinde
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Hayır, hayır
efendim. Sayın partinin genel başkanı şöyle dedi televizyon
programında, iddiası şuydu: Ruslara ait bir uçaksavar gemisi
tarafından vurulduğunu, Suriye tarafından
vurulmadığını; bunu Hükûmetin, sizlerin bildiğini ama
vatandaştan, kamuoyundan kaçırdığınızı ifade
etti.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bu
sözü kim söylediyse, hangisi söylerse söylesin doğru değildir. Yani
bilerek, bilgimiz dâhilinde söylüyorum, doğru değil. Şu ana kadar gerek
Dışişleri Bakanlığımız gerek
Başbakanlık tarafından her ne açıklama yapıldıysa
hepsi doğru. Kesinlikle, bakın hiçbir şeyin, yalan, doğru
olmayan şeyin gizli kalabilmesi mümkün değildir. Her şey mutlaka
ortaya çıkar. Şu ana kadar milletimize, ne biliniyorsa hepsi bire bir
aynen
O genel başkanlara da aynı sunum
yapılmıştı, hiçbir şey yoktur. Dolayısıyla
bu söylenen söz doğru değildir. Bizim elimizde böyle bir bilgi yoktur, Suriye
tarafından vurulduğu şeklinde.
İki, diğeri
doğru değildir. Akıl mantık da almaz yani onu söyleyeyim.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Çok iddialı konuştuğu için
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yok, aynen öyle. Kesinlikle milletimize ne
bilgi verilmişse hepsi doğru.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınız
sunacağım.
Madde 12 üzerinde önerge
yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
III.-
YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN 13üncü
maddeyi oylarınıza sunacağım. Ancak oylamadan önce yoklama
talebi vardır.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Tayan, Sayın Serindağ, Sayın Özkan, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Öner, Sayın Tezcan, Sayın Soydan,
Sayın Demiröz, Sayın Erdemir, Sayın Dinçer, Sayın
Karaahmetoğlu, Sayın Ekinci, Sayın Ediboğlu, Sayın
Ayaydın, Sayın Topal, Sayın Akar, Sayın Tanal, Sayın
Fırat, Sayın Gümüş.
Sayın
milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- İstanbul
Milletvekili Şirin Ünal ve Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz
ile 1 Milletvekilinin; Harp Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli Savunma
Komisyonu Raporu (2/697) (S. Sayısı: 300) (Devam)
BAŞKAN 13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
17nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
25inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarı
kanunlaşmıştır, hayırlı uğurlu olsun.
Alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek üzere 27 Haziran 2012 Çarşamba günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 23.20