TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
125inci
Birleşim
27
Haziran 2012 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarcanın, Çocuk Esirgeme Kurumunun kuruluşuna
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapanın, Antalya-Konya il
sınırının değiştirilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlunun, Bitlisin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkanın, ülkede hayvancılığın ve
tarımın kaderine terk edilmiş olduğuna ilişkin
açıklaması
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, ülke genelinde kapatılan
adliyelere ve haksızlığa uğrayan ilçelerin
haklarının iade edilmesi talebine
ilişkin açıklaması
3.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Artvinin Ormanlı köyünde, köy
muhtarının idare nezdinde girişimler yapmış ve
yargıya başvurmuş olmasına rağmen bölge trafik
istasyonu kurulacağı bahanesiyle bin ağacın kesimine
başlandığına, bu işlemin durdurulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzelin, Meclisin ülkedeki çatışmalara,
tutuklamalara ve baskılara son verecek bir irade ortaya koyamadan tatile
gireceğine ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, etüt ve beslenme ilköğretim
okullarındaki statü değişikliğine ilişkin
açıklaması
6.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmazın, HSYK kararıyla 44 ilçe
adliyesinin tekrar görevlerine devam etmesine karar verildiğine ancak
nüfusu 5 binden fazla olan Uşakın Karahallı ve Ulubey
ilçelerindeki adliyelerin neden açılmadığına ilişkin
açıklaması
7.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Siirtte 4 askerin şehit olmasına
ve Hükûmetin sınır ötesi operasyon yetkisini kullanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Siirtin Eruh ilçesinden Görendoruk
Jandarma Karakoluna giden askerlere terör örgütünün pusu kurması sonucu 4
askerin şehit olmasına ilişkin açıklaması
9.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatya ili Yeşilyurt ilçesi
İkizce köyünde açılan taş ocaklarının köyde yaşayan insanların
sağlığına ve çevreye zarar verdiğine ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Niğde
Milletvekili Doğan Şafak ve 20 milletvekilinin, Niğde, Aksaray
ve Nevşehir illerinde yaşanan don felaketi nedeniyle patates
üreticilerinin içinde bulunduğu sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/331)
2.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça ve 20 milletvekilinin, öğretmenlerin tüm
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/332)
3.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık ve 33 milletvekilinin, nişasta
bazlı şekerin üretimindeki artışın ve ülkemize kaçak
giren tatlandırıcıların sağlık
açısından doğuracağı risklerin ve şeker
pancarı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/333)
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Manisa Milletvekili
Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2
Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219,
2/566) (S. Sayısı: 302)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin AK
PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Aydın Milletvekili Bülent
Tezcanın Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Aydın
Milletvekili Bülent Tezcanın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün, Tunceli
merkezdeki bir köyde faaliyet gösteren madencilik şirketinin çevreye ve
insan sağlığına olumsuz etkilerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/6681)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Iğdırdaki doğal bitki türlerinin korunmasına ilişkin
sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/7672)
3.- Antalya Milletvekili Gürkut Acarın,
Antalyadaki TOKİ projelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/7704)
4.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkinin,
TOKİnin yaptırdığı memnuniyet anketlerine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/7842)
5.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
orman yangınları için alınan tedbirlere ilişkin sorusu ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/8254)
6.- İzmir Milletvekili Hülya Güvenin, Meclis
restoran ve kafeteryalarında sunulan ambalajlı ekmeklerde son
kullanma tarihi bulunmamasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın cevabı (7/8413)
27 Haziran 2012
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 125inci Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Konuşma süresi beşer dakikadır. Hükûmetin bu
konuşmalara cevap verme hakkı vardır, yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, Çocuk Esirgeme Kurumunun
kuruluşu münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın
Tülay Kaynarcaya aittir.
Buyurun Sayın Kaynarca. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Tülay
Kaynarcanın, Çocuk Esirgeme Kurumunun kuruluşuna ilişkin gündem
dışı konuşması
TÜLAY
KAYNARCA (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 30 Haziran Çocuk Esirgeme Kurumunun kuruluş yıl
dönümü nedeniyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Ulusal
politikaların temelinde çocuk ve korunmaya muhtaç çocuk olgusu önemli
bir yer tutmalıdır. Sosyal hizmetler meselesi ve
dolayısıyla da Çocuk Esirgeme Kurumu Türkiyede köklü bir
geçmişe sahiptir. Cumhuriyet Türkiyesinin ilk sosyal hizmet kurumu olan
Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyetinin kuruluş ve gelişim serüveni
hayli uzun ve eskidir. Cemiyet, yaşanan savaşlar nedeniyle ailesiz
kalan çocukları, Anadoluya göç eden ailelerin kimsesiz ve yoksul kalan
çocuklarını himaye etmek amacıyla kurulmuştur, 30 Haziran
1921 tarihinde. Cemiyetin 1921 yılında 10 olan şube
sayısı 1935te 612ye çıkmış, 1935 yılı
itibarıyla da Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu ismini
almıştır.
Sosyal
hizmetlerin tek elde toplanması amacını güden 2828
sayılı SHÇEK Kanunu 1983 yılında
çıkarılmıştır. Bu Kanunla, dağınık
hâldeki çocuk koruma hizmetlerinin belli oranda toparlamak
amaçlanmıştır.
Çocuk ve
korunmaya muhtaç çocuklar meselesine büyük önem veren AK PARTİ döneminde
SHÇEKin olanakları inanılmaz bir hızla iyileştirilmiş
ve 2002 yılında 121 milyon olan kurum bütçesi, 2007 yılında
yüzde 500, altını tekrar çiziyorum, yüzde 500 artışla 791
milyon TLye yükselmiştir.
Bütün bu
iyileştirmelere rağmen yine asıl hedef, Türkiyede bütüncül,
kapsamlı ve tüm kurumların etkin ve entegre olduğu bir çocuk
koruma politikası kurulmasıdır. Nitekim bunun için,
bilindiği üzere 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kapatılarak Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı kurulmuştur. Aynı kararnameye göre, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde Çocuk Hizmetleri Genel
Müdürlüğü de kurulmuş ve 31 Aralık tarihi itibarıyla da
çalışmalarına hız kazandırmıştır.
Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun kapatılması ve Genel
Müdürlüğe devriyle birlikte çocuk meselesinin bütüncül bir
yaklaşımla değerlendirilmesi mümkün
kılınabilmiştir. Ayrıca, koruma sistemi sadece aile
parçalanması ya da ölüm gibi sebeplerle korumayı değil, aileyi
ve çocuğu bir arada desteklemeyi hedeflemiştir. 2011 rakamlarına
göre, aile yanında destek verilen 29.900, kuruluştan aileye
döndürülen 8.367 -lütfen bu rakama dikkat ediniz, kuruluştan aileye
döndürülen çocuk sayısı tam 8.367ye ulaşmış-
danışmanlık hizmeti verilen çocuklarımızın
sayısı 1.237, kuruluş bakımı altındaki
çocuklarımızsa 13.908 olarak tespit edilmiştir.
AK PARTİ programında bütün bunlar yer almaktadır ve bugün
çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarında 20-25 kişinin
kaldığı koğuş modelinden sevgi evleri ve çocuk evleri
modeline geçilmiştir. Suça itilen çocuklar için yedi tane koruma,
bakım ve rehabilitasyon merkezi; duygusal, cinsel ve fiziksel istismara
uğrayan çocukların geçirdiği travma ve içine girdikleri
davranış bozukluklarını gidermek için de tam yirmi üç
bakım ve sosyal rehabilitasyon merkezi açılmıştır.
Sokakta çalışmak zorunda kalan binlerce çocuk, eğitim
hayatına geri döndürülmüştür. Çocuk hakları Anayasaya
alınmıştır ve on sekiz yaşından küçük herkesin
çocuk sayılması hükmü getirilmiştir. Yine, Terörle Mücadele Kanununda,
taş atan çocuklar diye bilinen çocuklarımızın
yetişkinler gibi yargılanmasının da önüne geçilmiştir.
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi tarafından tavsiye edilen
standartlarda 2012-2016 yılları arasında yapılması
gereken eylemleri de bütün bu çalışmalar kapsamaktadır.
Sonuç itibarıyla, cumhuriyet tarihimizin en köklü hizmet
politikalarından biri olan çocukları koruma meselesinde, son on
yılda uluslararası standartları hedefleyerek, köklü
değişiklikler ve büyük başarılara imza
atılmıştır. Çocuklarımızın çocuk
haklarını içselleştirmiş, şefkatle himaye edildikleri
bir toplumda istismardan, yoksunluktan, acılardan uzak bir şekilde
yetiştirilmesi dileğiyle sözlerimi tamamlıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaynarca.
Gündem dışı ikinci söz, Antalya-Konya il
sınırının değiştirilmesi hakkında söz
isteyen Antalya Milletvekili Sayın Yıldıray Sapana aittir.
Buyurun Sayın Sapan. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın,
Antalya-Konya il sınırının değiştirilmesine
ilişkin gündem dışı konuşması
YILDIRAY SAPAN (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Antalya-Konya sınırının
değiştirilmesiyle ilgili gündem dışı söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi anlatacaklarım bir
film senaryosu değil ya da Yeşilçam kuşağında
yayınlanmıyor, başrollerinde Erol Taş, Önder Somer, Kenan
Pars ya da tecavüzcü Coşkun da oynamıyor. Bu olay tamamen gerçek
dışı, bu olay sıra dışı, bu olay dâhiyane,
rantta son nokta diye isimlendirebilirsiniz.
Antalyadan taş ocağı ruhsatı alamayanlar,
dostlarını devreye sokup akıllara zarar bir şey
yaptılar. Sizce ne yapmış olabilirler? Sıkı durun.
Antalyadan ruhsat alamayınca Antalyanın toprağını
taş ve mermer uğruna deşmek için Konyadan ruhsat aldılar.
İyi ama Konya, Antalya toprağı için ruhsat veremez.
diyeceksiniz değil mi? Verir, verir. Nasıl mı? O bölgeyi
Konyaya bağlayarak yani sınırı değiştirerek.
Peki, kim yaptı? Antalyadan taş ocağı ruhsatı
alamayacağını anlayan iktidar yandaşı rantçılar.
Nasıl yaptılar? Kime yaptırdılar? Obamanın o ünlü
parmak işaretiyle ayağına çağırdığı
Türkiye Cumhuriyetinin en başarısız Dışişleri
Bakanına, âdeta, görev vererek yaptırdılar. Dış
politikada Türkiye Cumhuriyetinin en başarısız Bakanı
olarak tarihe geçen Davutoğlu, iş yandaşa çıkar
sağlamaya gelince her AKPli gibi ne kadar başarılı
olduğunu göstermiştir.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Başarının ne demek
olduğunu bilmek lazım önce.
YILDIRAY SAPAN (Devamla) Nasıl? Cin gibi değil mi? Ben
şapka çıkardım. Anlaşılan rant konusunda modifiye
olmuşlar. Vallahi, Nobel kızmasın ama 2012 Nobel rant ödülüne
layık bir durum diye görüyorum. Yandaşa gelir getirici unsurlardaki
repertuar oldukça genişlemiş.
Değerli arkadaşlar, sözü geçen yer Gembos Endemik Bölgesinde
bulunmaktadır, Altınbeşik Millî Parkı
toprağıdır. Burası Dünya Orman Örgütüne korunmak üzere
verilen alan. Altında beş milyar yaşında dünyanın
bilinen en büyük ikinci yer altı gölü bulunmaktadır. Burası
yaban keçilerinin yaşam alanıdır. Benzeri hiçbir yerde
bulunmayan bitki ve çiçek türleriyle kaplıdır. Burası bir geofit
cennetidir. Üç yüz ile yedi yüz yaşları arasında ağaçlar
vardır. Buralar, bir zamanlar yemyeşildi, şimdi de böyle
Ta ki, AKPnin para uçlu mermer makineleri
buraya girinceye kadar. Şimdi her yer, gördüğünüz gibi mermer
tozlarıyla kaplı. Osmanlıdan bu yana Antalyanın olan bu
topraklar, Davutoğlunun önerisi, Abdullah Gül, İdris Naim
Şahin, Tayyip Erdoğanın da üçlü kararnamesiyle bir anda Konyanın
oldu, bir gecede hatta bir saat içinde. Para deyince beyinlerinin sol
lopları harekete geçen bu zihniyet, maalesef, Antalyanın cenneti
sayılabilecek doğa harikası bir yeri rant uğruna yerle bir
etmiştir.
İl Genel Meclisi üyemiz Ali Erkan bu olayı yargıya
taşıdı, kendisine buradan teşekkür ediyoruz. Ben, birçok
kez açıklamalar yaptım, soru önergesi verdim, araştırma
önergesi verdim ama kimseden tık yok. Peki, Antalyanın AKPli
vekilleri ne yaptı dersiniz? Çıt çıkarmıyorlar. Evet,
Antalyanın ciğerini deştiler ama onlardan tıs yok;
korktular, ürktüler, pıstılar, üç maymunu oynamayı tercih
ettiler. Tek kelimeyle, yazıklar olsun! Aldığınız oy
haramdır.
Milletvekili, bulunduğu ilin hakkını hukukunu, korur,
sahip çıkar, gerektiğinde sesini yükseltir. Vatandaşın ve
yaşadığı şehrin hakkını savunmak namus
borcudur. Millet bizi buraya dilsiz şeytanlık yapmaya göndermedi. O
hâlde, haksızlık karşısında susmayacağız ama
anlıyorum, başlarında rantın kılıcı var; başlarında
dünyanın en beceriksiz Dışişleri Bakanı ve AKP yandaşlarının
isteği var, egosu var; başlarında AKP Genel Başkanı
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, İdris Naim Şahin üçlüsünün
yandaşı sahiplenme duygusu var; başlarında 2hortumların
hortumu yeşil hortum var.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce
anlattığım ve bana
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen neden bahsediyorsun ya?
YILDIRAY SAPAN (Devamla) Dinlersin, cevap verirsin. O kadar ilgilisin
işte!
Biraz önce anlattığım ve bana şapka
çıkarttıran bu olay, AKPnin yandaşlarına rant için bir
ilin sınırlarıyla oynamasının ötesinde, kendisi gibi
düşünmeyenlere, oy vermeyenlere karşı
takındığı düşmanca tavrı da göstermektedir.
Anlaşılan, AKP, yerel seçimlerdeki yenilgisini
kabullenememiştir. Bu tavır, Tayyip Erdoğanın, seçim
yenilgisinden sonra Yirmi sekiz kez geldim, bu olur mu? cümlesiyle iyice
belirginleşmiştir. Halkın tercihine saygı göstermemiş,
tam tersine, cezalandırma yöntemine başvurmuştur. Zaten yetersiz
olan yatırımları, 2009 yılından sonra askıya
almıştır. Cezalandırmanın son aşaması ise
Antalya topraklarının Konyaya bağlanmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YILDIRAY SAPAN (Devamla) Ama bu baskılar, haksızlıklar,
sınırlarımıza tecavüzler Antalyalıları
korkutamaz. Tam aksine, tepkilerimizi artıracak, sınır
tecavüzcüleri ilk seçimde seçmenin tokadını yiyecektir. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sapan.
Gündem dışı üçüncü söz, Bitlisin sorunları
hakkında söz isteyen Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğluna
aittir.
Buyurun Sayın Zenderlioğlu. (BDP sıralarından
alkışlar)
3.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlunun,
Bitlisin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bitlisin sorunlarıyla ilgili
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Ayrıca, KESKe yönelik yapılan operasyonda gözaltına alma
yöntemini de kınıyorum.
23 Ekim 2011 yılında Vanda meydana gelen depremden
dolayı, coğrafik olarak yakın olan Bitlisin Adilcevaz ilçesi de
büyük tahribat görmüştür. Allaha çok şükür, burada, insan, can
kaybı olmamıştır ama mal varlığı da yok
olmuştur. O günden bugüne değin resmî anlamda hiçbir katkı
sunulmamıştır. Tamamen halkın yardımlarıyla o
halk, bu kışı, o naylon çadırlarda geçirmiş, bir
kısım halk da metropollere göç ederek ilkbahara kadar kendini idame
etmiştir. Ancak bu ilçemizin merkez Adilcevaz Belediyesi ve Aydınlar
beldesi de AKPnin belediye başkanları tarafından yönetilmektedir,
o belediye onların tasarrufundadır. Ancak bugüne değin bu
belediye ve belediyelere de hiçbir yardım yapılmadığı
da ortadadır.
Ancak şunu söylemek istiyorum: Bu Hükûmet bu depremde zarar gören
insanlara neden yardım yapmadı? Neden bugüne kadar bunlarla ilgili
bir proje gerçekleştirmedi? Neden bu duruma seyirci kaldılar? Bu oturulmaz
hâlde olan 19 köyün 4ü ise tamamen yıkılmış. Bu köylerden
Akçıra, Yarımada, Aşağı Süphan, Heybeli, Arunusa,
diğer köylere ayrıca bir yardımları oldu mu? Bunlarla
ilgili herhangi bir rapor ellerinde var mı? Bu konuda bir projeleri var
mı ya da bir çalışma programları var mı? Sayın
bakanlara soruyorum. Halk bu zorlu dönemini yaşarken sizler ne
yaptınız? O feryat, figan yükselirken siz neredeydiniz? Bu
acılara seyirci kaldınız.
Sayın
Bakan, geçenlerde Vanla ilgili çalışmalar yürüttüğünü
Bu
çalışmalarda Adilcevazdan hiç söz edilmemiş ve
Adilcevazın sorunlarıyla hiç ilgilenilmemiş. Bu
Adilcevazın sorunlarıyla ne zaman ilgilenecekler? Adilcevaz
binası, Adilcevazın köylerindeki oturma alanları ne zaman
programa alınacak? diye Adilcevazlılar gibi ben de merak ediyorum.
İkinci
bir sorun Ahlat ilçemizde. Tabii ki sonbaharda çiftçimizin şeker
pancarının, patates ürünlerinin çoğu tarlada kaldı.
Biliyorsunuz ki kış çok erken başladı ve deprem
dolayısıyla ürünler tarlada kaldı. Bugüne kadar, bu insanlar, bu
afat nedeniyle herhangi bir yardım almadı. Şimdi soruyorum:
Sayın Tarım Bakanı bu konuda herhangi bir çalışma
yapıyor mu? Buna yönelik bizim önergelerimiz oldu; bu önergeler tamamen
hayal mahsulü biçimindeki cevaplarla geçiştirilmeye
çalışıldı.
Tabii ki, bu sorunların yanında en büyük sorun
sağlık sorunudur, işsizlik sorunudur. Belki işsizlik sorunu
Türkiye'nin sorunudur ama Bitliste en çok görülen sorunların
başında işsizlik sorunu gelmektedir çünkü üretim yok. Üretilen
ürünler dahi pazar bulamama kuşkusuyla bugün birçok ürün ekilmemektedir.
Tabii ki daha önce ekilen tütün yasaklanmıştır, şeker
pancarına da kota konulmuştur. Bu nedenle, bu alanda da herhangi bir
çalışma yok.
Ovakışla diye bir beldemiz vardır. O beldenin belediye
başkanı bir çöp arabasını almak için defalarca müracaatta
bulunuyor. İki yıldan beri maalesef bu çöp arabası verilmiyor,
hatta şunu söylüyorlar, diyorlar ki: Bir AKPli milletvekili telefon
açarsa belki biz bu çöp arabasını verebiliriz. Allah aşkına
elinizi vicdanınıza koyun; o zaman biz burada ne iş
yapıyoruz, ne için biz buradayız? Yani bürokrasi bu kadar ileriye
gidebiliyorsa kanunlar ne işe yarıyor diye merak ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla)
Sırayla geliyorum
Tatvan ilçemizdeki sorunlar: Biliyorsunuz ki Tatvan
Belediyesi BDPli
BAŞKAN Sayın Zenderlioğlu, süreniz tamam efendim.
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla)
Bir dakika daha bana müsaade ederseniz
BAŞKAN Hayır, böyle bir şey yok; lütfen. Herkese aynı
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla)
Bir havaalanı sorunu vardır. Bu havaalanıyla ilgili
verdiğimiz önergelere verilen cevap: Böyle bir havaalanı
olmayacaktır. ama maalesef bizim Bitlis milletvekillerinin verdikleri
demeçler burada. Şimdi Bakana mı inanalım, milletvekillerine mi
inanalım? Takdir sizindir.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, sisteme giren arkadaşlarımıza yerlerinden
birer dakika söz vereceğim sırasıyla.
Sayın Özkan
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, ülkede
hayvancılığın ve tarımın kaderine terk
edilmiş olduğuna ilişkin açıklaması
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Ülke hayvancılığı, tarımı kaderine terk
edilmiş, Sayın Tarım Bakanı Meclise uğramıyor,
ortalıkta yok. Atlarda ruam hastalığı görülüyor ki -bu
hastalığa mankafa hastalığı da denir- bu
hastalığın yıllardır ülkemizde eseri
kalmamıştı. Bir devlet büyüğümüze Iraktan at hediye
ediliyor, o atın barındığı yerde o at
hastalanıyor, beraberinde polis atlarından 3 tanesi iğneyle
uyutuluyor, Bakanlıkta tık yok. Şap hastalığı
memleketi kasıp kavuruyor, milyonlarca Türk lirası kaybediliyor,
Bakanlıkta tık yok. Kırım Kongo kanamalı ateşi
can alıyor, Bakanlıkta yine tık yok. Buğday fiyatında
yüzde 10 artış var yani 10
kuruş artış verildi, köylü perişan, burada bir yetkili
göremiyoruz. Bu konuda Bakanlık yetkililerini, grubu uyarıyor,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkan.
Sayın Işık
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, ülke
genelinde kapatılan adliyelere ve haksızlığa uğrayan
ilçelerin haklarının iade edilmesi talebine ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Dün de dile getirdiğim gibi Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun 15/6/2012 tarih ve 347 sayılı Kararıyla içinde
Kütahya ili Domaniç ve Şaphane ilçelerinin adliyelerinin de bulunduğu
146 adliye kapatılmış, ancak aynı Kurulun bir hafta sonra
aldığı 383 sayılı Kararla bu adliyelerden 44ünün
yeniden, bulundukları yerlerde görevlerine devam etmesi kararı
verilmiştir. Bu 44 adliyenin 23ünün nüfusu Domaniç ilçesinden, 13ünün
nüfusu da Şaphane ilçesinin nüfusundan daha düşüktür. Kütahya ili
Domaniç ve Şaphane halkı şu anda isyandadır, ayaktadır.
Yapılan bu haksızlığa bir an önce son verilmesini ve
Adalet Bakanlığının bu kararı yeniden gözden geçirerek
ülke genelinde haksızlığa uğrayan ilçelerin
hakkını iade etmesini talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bayraktutan
3.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvinin
Ormanlı köyünde, köy muhtarının idare nezdinde girişimler
yapmış ve yargıya başvurmuş olmasına rağmen
bölge trafik istasyonu kurulacağı bahanesiyle bin ağacın
kesimine başlandığına, bu işlemin durdurulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Burada, ben, Artvin Ormanlı köyü muhtarı Mülki Baydarın
bir feryadını Mecliste duyurmak istiyorum. Artvin Ormanlı
köyünde bölge trafik istasyonu kurulacak bahanesiyle şu saatlerde, bugün
sabahtan, bin ağacın kesimine başlanmıştır.
Jandarma eşliğinde Orman Dairesi ekipleri gelerek alelacele damgalama
işlemine başlamışlardır. İlgili köy
muhtarımız -biraz önce bahsettim- bunun önlenmesi için idare nezdinde
girişimler yapmış olmasına rağmen, yargıya
başvurmuş olmasına rağmen, ne yazık ki
yapmış olduğu başvurular sonuçsuz kalmış ve idare
tarafından jandarma eşliğinde orman ekipleri gönderilerek kesime
başlanmıştır. Bu feryadı, bu köyün
muhtarının ve köyün feryadını Türkiye Büyük Millet
Meclisinde dile getirmeye çalıştım. İnşallah yetkililer
duyarlar ve bu kıyıma, bu cinayete bir son verirler, bin tane
ağacın kesimini önleriz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bayraktutan.
Sayın Tüzel
4.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, Meclisin
ülkedeki çatışmalara, tutuklamalara ve baskılara son verecek bir
irade ortaya koyamadan tatile gireceğine ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) Sayın Başkan, toplumla
âdeta bir savaş hâlâ devam etmekte, bir çılgınlıktır
sürüyor. İçeride savaşın son bulmadığı,
komşumuz Suriyeyle savaşın eşiğine geldiğimiz
bir dönemde yasama yılını kapatıyoruz.
Siirt Eruhta 4 askerimizin ölüm haberi geliyor. İşkenceyle
Mücadele Gününde sokak ortasında işkence görenlerin sayısı
artıyor. Durum böyleyken Meclisimiz 30 bin yeni polis kadrosu ihdas etmek
için yasa görüşüyor. Sadece sendikal faaliyetleri nedeniyle bir
konfederasyonun 58 yöneticisi gözaltına alınıyor ve onlara
Neden grev yaptınız? diye soruluyor. Başbakan, Suriyeye ayar
vermek isterken, dönüp bir kez daha gazetecileri, köşe
yazarlarını hizaya çekmeye kalkıyor.
Meclisimiz kapanırken ölümlere, çatışmalara,
tutuklamalara, baskılara son verecek bir irade ortaya koyamadı. Bugün
Meclisi ziyaret eden üretici köylüler kullandıkları mazotta ÖTVnin
kaldırılmasını isterken, bundan önce, savaş
istemediklerini, örgütlü üretim, örgütlü ve özgür demokratik ortam
istediklerini söylüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tüzel.
Sayın Öğüt
5.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, etüt ve
beslenme ilköğretim okullarındaki statü değişikliğine
ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Etüt ve beslenme ilköğretim okulları, resmî ve özel statüde
kurulmuş okullardır. Sadece İstanbulda pilot olarak on dokuz
okulda denenen bu okulların amacı, anne ve babası
çalışan öğrencilerin tüm gereksinimlerini
karşılayabilmektir. Dolayısıyla, İstanbulda
yalnızca 20 bin çalışan anne ve baba, gözleri arkada kalmadan
çocuklarını bu okullara emanet etmiştir. Ne var ki etüt
beslenmeli okulların ani bir kararla statüsünün
değiştirildiği kamuoyuna yansıdı. Kurayla öğrenci
alan bu okullara kayıt yaptıran velilere okullardan Kura çekimleri
durduruldu. mesajı ulaştığı, ilgili talimatın da
İl Millî Eğitim Müdürlüğünden geldiği belirtiliyor. Hiçbir
açıklama sunulmadan yapılan ve velilerin hâlen nedenini
bilmediği bu işlem doğru mudur? Gerekçesi nedir? Bu okullara
umudunu bağlayan veliler neden mağdur duruma düşürülmüştür?
Devletin eğitim hizmetleri kapsamında bu tür hizmetleri
yaygınlaştırması gerekirken, hangi sebeple dönüşüm
yapılmak istenmektedir? Bu okulların yapıları hangi
statüyle devam edecektir? Bu tür olumsuzluklara karşı çıkan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Yılmaz
6.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmazın, HSYK
kararıyla 44 ilçe adliyesinin tekrar görevlerine devam etmesine karar
verildiğine ancak nüfusu 5 binden fazla olan Uşakın
Karahallı ve Ulubey ilçelerindeki adliyelerin neden
açılmadığına ilişkin açıklaması
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, biz burada görüşlerimizi dile getiriyoruz ama
ne yazık ki bizi dinleyecek Hükûmetten yetkili insanlar yok. Öncelikle
onların da olmasını temenni ederdik.
Daha önce de ben dile getirdim, Uşakın Karahallı
ilçesinin ve Ulubey ilçesinin adliyeleri kapatıldı, diğer
adliyelere bağlandı. Her iki ilçemizin de nüfusu 5 binin üzerinde ve
dosya sayıları da yeterince var ancak daha sonra 22 Haziranda
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun aldığı karar çerçevesinde
kırk dört ilçede kapatılan adliyelerin yeniden açılmasına
karar verildiğini öğrendik.
Bu ilçeleri ben gözden geçirdiğimde 1.600 nüfuslu ilçeler var
Sayın Başkanım. Böylesine ilçeler de yeniden
açılıyorsa Uşakın 5 bin ve 6 bin nüfuslu olan
ilçelerindeki adliyeler neden açılmıyor? Buna yazılı soru
önergesi de verdik, Bakanlıktan herhangi bir cevap gelmedi. Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kuruluyla görüştüğümde, Adalet
Bakanlığının önerisiyle ancak bunları
görüşebileceklerini söylediler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
Sayın Vural
7.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Siirtte 4
askerin şehit olmasına ve Hükûmetin sınır ötesi operasyon
yetkisini kullanması gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu ama her bir Genel
Kurulda, her gün, maalesef, bu kürsülerden, şehit haberlerinden
dolayı üzüntülerimizi ifade etmek durumunda kalıyoruz.
Yani gerçekten bilemiyorum, bunlar, bu ifadelerimiz, maalesef, yani
milleti tatmin eden ifadeler de değil. Türk milletinin 4 evladı
şehit oldu ve bugün burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Hükûmete
verdiği sınır ötesi operasyon yetkisiyle PKKnın bertaraf
edilmesine yönelik bir millet iradesinin kullanılmadığı bir
ortam içerisinde biz bu şehit haberleri münasebetiyle sadece
üzüntülerimizi bildiriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (İzmir) Cenabıhaktan rahmet diliyorum elbette
ama şehitler ölmez, vatan bölünmez; bunu herkes aklına alsın.
O bakımdan, eğer Hükûmetin elinde bir yetkisi varsa ve bu
yetkiyi kullanmıyorsa bu yetkiyi kullanmayanların da iki cihanda
hesap vereceğini herkes bilmelidir diyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
Sayın Hamzaçebi
8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Siirtin
Eruh ilçesinden Görendoruk Jandarma Karakoluna giden askerlere terör örgütünün
pusu kurması sonucu 4 askerin şehit olmasına ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün Eruh ilçesinden Görendoruk köyü jandarma karakoluna giden askerlere
terör örgütünün pusu kurması sonucu bazı askerlerimiz şehit
olmuştur. Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, silahlı
kuvvetlerimize ve milletimize sabır ve başsağlığı
diliyorum ve bir kez daha, tekrar ifade ediyorum: Terörü vasıta kılan
kimlik politikalarının varacağı, ulaşabileceği
hiçbir şey yoktur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Ağbaba
9.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatya ili
Yeşilyurt ilçesi İkizce köyünde açılan taş ocaklarının köyde yaşayan insanların
sağlığına ve çevreye zarar verdiğine ilişkin
açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, ben de Malatya
ili Yeşilyurt ilçesi İkizce köyü muhtarı Sayın Hüseyin
Yazlakın çığlığını Türkiye Büyük Millet
Meclisinden duyurmak istiyorum. Hüseyin Yazlak diyor ki: Bizim köyümüz merkeze
çok yakın bir köy. Ancak, her ne hikmetse, köyümüzde bulunan boş
dağlarımız birilerinin para kazanması uğruna
peşkeş çekiliyor. Köylerimiz, köylerimizin üst tarafları
yağma ediliyor. Bu açılan taş ocakları hem köylülerin,
köyde yaşayan insanların sağlığıyla oynuyor hem
de çevreyi yok ediyor. Bu konuda, dağları, taşları
satmaktan başka hiçbir iş yapmayan, Malatyadaki bütün değerleri
sağa sola peşkeş çeken AKP Hükûmetinin şimdi
dağlarımıza gözünü diktiğini söylüyor. Bunu, burada,
Türkiye Büyük Millet Meclisi aracılığıyla iletiyorum ben.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ağbaba.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç
önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak ve 20
milletvekilinin, Niğde, Aksaray ve Nevşehir illerinde yaşanan
don felaketi nedeniyle patates üreticilerinin içinde bulunduğu
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/331)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Niğde, Aksaray ve Nevşehir illerimizde yaşanan don
felaketi, ülkemizdeki patates üreticilerinin içinde bulunduğu sorunlar ve
patates ürünlerinin donması sonucu üreticilere ve ülkemize verdiği
ekonomik zararın araştırılıp alınması
gereken önlemlerin tespit edilmesi ve buna ilişkin yapılacak
düzenlemelerin ele alınabilmesi için Anayasa'nın 98'inci, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca bir Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Doğan Şafak (Niğde)
2) İhsan Özkes (İstanbul)
3) Muharrem Işık (Erzincan)
4) Bülent Tezcan (Aydın)
5) Mahmut Tanal (İstanbul)
6) Gürkut Acar (Antalya)
7) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
8) Namık Havutça (Balıkesir)
9) İlhan Demiröz (Bursa)
10) Erdal Aksünger (İzmir)
11) Ali Serindağ (Gaziantep)
12) Sedef Küçük (İstanbul)
13) Veli Ağbaba (Malatya)
14) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
15) Mehmet Şeker (Gaziantep)
16) Aylin Nazlıaka (Ankara)
17) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
18) Hülya Güven (İzmir)
19) Tolga Çandar (Muğla)
20) Sakine Öz (Manisa)
21) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
Gerekçe:
Niğde'nin merkez köyleri Hasaköy, Konaklı, Edikli,
Orhanlı, Ağaçaşar, Bağlama, Alay, İnli, Gölcük,
Elmalı, Ovacık, Çiftlik ilçesi; Divarlı, Bozköy, Kula ve Çardak
köylerinde, Aksaray ve Nevşehir illerimizde patates üreticilerinin mevsim
koşullarından kaynaklanan nedenlerden dolayı patates ürünleri
tarlada donmuştur.
Niğde Tarım İl Müdürlüğü'nün ön tespitine göre 1.400
üretici mağdur olup, yaklaşık 50 bin dekar ekili alanda patates
donmuştur. Çiftçinin dekar başı 4 ton ürün aldığı
hesaplanırsa, 200 bin ton patatesi tarlada donmuştur. Şu anda
patatesin fiyatı kilo başına 300 kuruştur.
Yaklaşık olarak 60 trilyon ekonomik kayıp ve çiftçimizin
zararı vardır. Patatesin üretim maliyeti, kilo başına 600 kuruştur.
Yalnızca Niğde'de, sadece üretim maliyetleri
hesaplandığında, don olayında çiftçi 120 trilyon zarara
uğramıştır.
2090 sayılı yasaya göre % 40 mal varlığını
ve gelirini kaybeden çiftçinin mağduriyetinin giderilmesi gerekmektedir.
Don olayı ile karşılaşan bazı çiftçiler, Çiftçi
Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıtlı değildir. İcar yoluyla
başkalarının tarlalarını ekim-dikim yapmaktadır.
Ayrıca Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıtlı olmayan
çiftçilerin de mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir. Çiftçi geçen yıl
da patates ürününü 600 kuruş olan maliyetine satmıştır.
Çiftçilerimizin yaşanılan don olayı
dışında, başka ağır sorunları da
vardır. Patates, yıllardır çiftçiye para
kazandırmamıştır. Enerji Bakanlığı
tarafından elektriğe zam yapılmadığının
açıklanmasına rağmen, çiftçiler tarımsal sulamada
kullandığı elektrik fatura bedellerinin önceki dönemlere göre
çok yüksek olduğunu beyan etmektedir. Bu kapsamda çiftçiye daha ucuza
elektrik verilmesi istenmektedir.
MEDAŞ, elektrik dağıtım sisteminde meydana gelen
kayıp ve kaçak kullanım sebebiyle, faturalara "trafo kayıp
ücreti" ve "açma-kapama ücreti" olarak ek ödeme bedeli
yansıtmaktadır. Çiftçiler, yetkililer tarafından oluşan
kayıpların önlenmesi için tedbir alınmadığını
beyan etmektedir. Niğde Çiftlik ilçesi ve ova köylerindeki (Bağlama,
Alay, Gölcük, Orhanlı, Ağaçaşar, Divarlı, Bozköy ve civar
köyleri) patates üreticileri, yerin 180
metre altından kuyu suyu çıkararak üretim yapmaktadır. Bu
durum doğal sulama ile çiftçilik yapan üreticilerle ürün maliyeti hususunda
haksız rekabete sebep olmaktadır.
Çiftçinin TEDAŞ'a ve TEDAŞ'tan
ayrılarak özelleşen elektrik dağıtım kurumlarına
olan borçları yıllardır sürüncemededir. Çiftçinin tarımda
kullandığı elektrik nedeniyle TEDAŞ'a 2.200.000.000 lira
(iki milyar iki yüz milyon), özel sektöre 500.000.000 lira (beş yüz
milyon), borcu bulunmaktadır. Elektrik borcuna yürütülen 1.200.000.000
lira (bir milyar iki yüz milyon) faiz ile birlikte, toplam borç 2.700.000.000
liraya (iki milyar yedi yüz milyon) ulaşmış durumdadır. 161
bin Tarımsal Sulama Abonesinin borcu bulunmaktadır. Bu borçluların
% 30 civarının elektriği kesik durumdadır.
Çiftçilerimizin içinde
bulunduğu sorunlardan kurtulması, üretim
sıkıntılarının giderilmesi ve yerinde tespit edilen
sorunların, doğru uygulanan Tarım politikaları ile ülke
ekonomisine büyük katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
2.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça ve 20
milletvekilinin, öğretmenlerin tüm sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/332)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Bakanlığına
Türkiye'de
öğretmenler her geçen gün biraz daha zorlaşan ekonomik, demokratik ve
mesleki sorunlarla karşılaşmaktadır. Öğretmenlerimizin
yaşadığı sorunlar bugüne kadar yeterli derecede tartışılmamış,
öğretmenlerimizin sosyal ve ekonomik sorunlarını çözmek yönünde
yeterli ve gerekli adımlar atılmamıştır. Bunların
dışında, AKP iktidarı kadrolaşma, eğitimin
niteliğini değiştirme, açlık sınırına
yakın ücret, bilimsellikten ve ulusal değerlerden yoksun müfredat
programları, sözleşmeli öğretmenlik ve yargı
kararlarını tanımama gibi uygulamalarla öğretmenlerimizin
içine düştüğü sorunlar çığ gibi büyümüştür.
Eğitim sistemimizde
derslik, okul, öğretmen, memur ve hizmetli açıklarına da çözüm
üretmeyen AKP hükümeti, okulların araç gereç ve fiziki altyapı
ihtiyaçları giderilmesinde de somut adımlar
atmamıştır. Son yıllarda eğitimde özellikle
altyapıda çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bunların
başında öğrencilerimizin eğitim öğretim
alacağı derslik sayısının yetersizliğidir.
Türkiye'de okul ve derslik sayısı öğrenci sayısına
paralel olarak ve ihtiyaca yanıt veren düzeyde değildir.
Okulların üçte ikisinde ikili eğitim yapılmakta,
birleştirilmiş eğitim ve taşımalı eğitim
uygulamaları sürmektedir. Eğitimin başındaki en yetkili
ağız olan Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer'in
ifadesiyle 160 bin dersliğe ihtiyaç duyulmaktadır. Bununla birlikte
Sayın Bakan "Bütün bunlara rağmen altyapı yetersizliği
ne kadar fazla olursa olsun, fiziki şartlarımız ne kadar
yetersiz bulunursa bulunsun bu sorunları aşacak yegâne güç
öğretmenlerimizin elindedir" diyerek sorumluluğun önemli
bölümünü öğretmenlerimizin üzerine yıkmaktadır.
Oysa öğretmenlerimiz bu sorumluluğu paylaşabilmek ve
yerine getirebilmek için kendini geliştiren, yenileyen öğretmen
modeli benimseyebilmek için yeterli gelir seviyesine sahip değillerdir.
Toplumu şekillendirecek insanları yetiştiren meslek grubu olarak
öğretmenlik mesleği gerek ekonomik gerekse sosyal olarak hak ettiği
noktaya taşınmalıdır. Öğretmenlik mesleği toplum
içinde saygınlığını giderek yitirmeye
başlamış ve öğretmen yetiştirme politikalarındaki
hatalar ve tutarsızlıklar, öğretmenliğin meslekler
hiyerarşisinden hak ettiği yeri almasını,
öğretmenlerin Türk toplumundaki statülerinin yükselmesini
engellemiştir. Böylece öğretmenlik mesleği, gerek maddi, gerekse
manevi olanakları bakımından cazip bir meslek olmaktan
çıkmıştır.
Her yıl Eğitim Fakültelerinden yaklaşık 50 bin
öğretmen mezun olmaktadır. Gerçekleştirilen atama
sayıları ile birlikte bugüne kadar ataması
yapılmamış ve yeni mezun olmuş öğretmenlerimiz bir
arada düşünüldüğünde yaklaşık 400 bin ataması
yapılmayan, işsiz öğretmen atanamadığı için
mağduriyet yaşamaktadır. 400 bin civarında atanamayan
öğretmen iş ararken, 160 bin öğretmenin açıkta olması
da anlaşılır bir durum değildir. Eğitim Fakültelerinden
mezun olan ve ataması yapılmayan öğretmen, mesleğini icra
edilebilmek için KPSS barajını geçmeye çalışmaktadır.
Bununla birlikte hızla artan ataması yapılmayan öğretmen
sayısına, yeni kurulan üniversitelerin eğitim fakültelerinden
mezun olacak gençlerimiz de eklenmektedir. Bu gerçek, "öğretmen
yetiştirilmesi" ve "öğretmenlerin iş güvenceli,
kadrolu olarak istihdam edilmesi" konusunda hiçbir planlamanın
olmadığını göstermektedir.
Parçalanmış öğretmen aileleri de eğitimde kanayan
bir yara olarak karşımızda durmaktadır. Eşlerinden,
çocuklarından uzakta görev yapmak zorunda kalan aileleri parçalanan
öğretmenlerin bu sorunu Milli Eğitim
Bakanlığı'nın yanlış politikaları sonucu
ortaya çıkan bir gerçekliktir. Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun'da KHK ile yapılan değişiklikle öğretmenlerin özür
grubu tayin hakkına getirilen kısıtlama öğretmenlerin
sorunlarını daha da katlamıştır.
Öğretmenlerin sorunlarına çözüm üretileceği yerde her
yıl katlanarak büyümesi öğretmenlerin çalışma
koşullarını, öğretmenlerin yaşamlarını ve
genel olarak eğitimin niteliğini olumsuz etkilemeyi sürdürmektedir.
Öğretmenlerimizin tüm sorunlarının tespit edilmesi ve bu
sorunların nasıl çözümlenebileceğinin kapsamlı olarak
araştırılması için Anayasanın 98, İçtüzüğün
104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılması için gereğinin yapılmasını arz ederiz.
1) Namık Havutça (Balıkesir)
2) Veli Ağbaba (Malatya)
3) Mahmut Tanal (İstanbul)
4) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
5) Muharrem Işık (Erzincan)
6) Bülent Tezcan (Aydın)
7) Gürkut Acar (Antalya)
8) Ali Serindağ (Gaziantep)
9) Erdal Aksünger (İzmir)
10) İhsan Özkes (İstanbul)
11) Sedef Küçük (İstanbul)
12) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
13) Faik Tunay (İstanbul)
14) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
15) Mehmet Şeker (Gaziantep)
16) İlhan Demiröz (Bursa)
17) Aylin Nazlıaka (Ankara)
18) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
19) Hülya Güven (İzmir)
20) Tolga Çandar (Muğla)
21) Sakine Öz (Manisa)
3.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve 33
milletvekilinin, nişasta bazlı şekerin üretimindeki
artışın ve ülkemize kaçak giren
tatlandırıcıların sağlık açısından
doğuracağı risklerin ve şeker pancarı üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/333)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de Şeker pancarı üretiminde gübre, mazot ve
tarımsal ilaç gibi girdilerde sübvansiyonlar uygulanmaması ve
fabrikaların verimliliğini arttıracak teknolojiyle
donatılmaması, maliyetlerinin yüksekliğine ve şeker
fabrikalarının %50 atıl kapasiteyle çalışmasına
neden olmaktadır. Özelleştirme kapsamına alınan
fabrikaların, özelleştirmesiyle bulundukları bölgede
doğuracağı sosyoekonomik sonuçlar, NBŞ üretimindeki
artış ve ülkemize kaçak giren tatlandırıcıların
sağlık açısından doğuracağı riskleri ve
Şeker pancarı üreticilerinin ve pancar yan ürünlerinin üretim ve
pazarlama aşamasındaki sorunlarının
araştırılarak pancar üretiminin ekonomik ve sosyal
verimliliğinin arttırılması için alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci, İç Tüzüğün 104 ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını
arz ederiz.
1) Muharrem Işık (Erzincan)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Veli Ağbaba (Malatya)
4) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
5) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
6) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
7) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
8) Gürkut Acar (Antalya)
9) Candan Yüceer (Tekirdağ)
10) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
11) Celal Dinçer (İstanbul)
12) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
13) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
14) Mahmut Tanal (İstanbul)
15) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
16) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
17) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
18) Emre Köprülü (Tekirdağ)
19) İlhan Demiröz (Bursa)
20) Ali Demirçalı (Adana)
21) Bülent Tezcan (Aydın)
22) Namık Havutça (Balıkesir)
23) Ali Serindağ (Gaziantep)
24) Erdal Aksünger (İzmir)
25) İhsan Özkes (İstanbul)
26) Sedef Küçük (İstanbul)
27) Faik Tunay (İstanbul)
28) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
29) Aylin Nazlıaka (Ankara)
30) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
31) Hülya Güven (İzmir)
32) Tolga Çandar (Muğla)
33) Sakine Öz (Manisa)
34) Ayşe Nedret Akova
(Balıkesir)
Gerekçe:
Şeker Pancarı
tarımı ve sanayisi; istihdam sağlayan, tarımın
yapıldığı bölgelerde çiftçiyi toprağa bağlayarak
iç göçün yavaşlamasına ve bölgesel kalkınma farklarının
azalmasına en büyük katkıyı sağlayan sektörlerden biridir.
1 dekarında
yaklaşık 10 işgücü istihdam sağlayan şeker
pancarı, ülkemizde 3,2 milyon dekar şeker pancarı
tarımı yapıldığı göz önüne alınırsa,
yılda yaklaşık 123.000 tam istihdam sağlar. Geçimini
doğrudan veya dolaylı olarak sektörle ilişkilendirmiş 10
milyon insanımızın iş ve ekmek kapısıdır.
Pancar tarımı, alternatif ürünlerden buğdaya kıyasla 20,
mısıra göre 10 ve ayçiçeğine kıyasla 5 kat daha fazla
istihdam yaratmaktadır.
Yeşil enerji olarak da tanımlanan ve son yıllarda dünyada
üretimi ve kullanımı yaygınlaşan Biyoetanol'ün en önemli
hammaddesidir. ABD ve AB Biyoyakıt kullanım hedeflerine ulaşmak
için ciddi politikalar geliştirmektedir. Biyoetanol üretiminin ana
hammaddesi olan şeker pancarı üretimine hız verilmeli ve
biyoetanol üretimine hassasiyet gösterilmelidir.
Türkiye, dünyada en büyük pancar ekim alanına sahip ülkelerden biri
iken 2001 sonrası AB uyum yasaları çerçevesinde çıkarılan
Şeker Yasasından olumsuz etkilenmiş ve ekim alanlarında
daralma yaşanmıştır. Avrupa Birliği Şeker Reformu
ile şeker üretiminin daha az rekabetçi şartlara sahip üye ülkelere
aktarılmasını amaçlamaktadır. Bunun Türkiye'deki şeker
sanayini olumsuz etkileyeceği bir gerçektir. Özelleştirme
kıskacındaki yüzde 50 atıl kapasiteyle çalışan
şeker fabrikalarındaki üretim azalmasına rağmen bazı
yıllar şeker tüketiminin artması kaçak şeker ve
ihtiyacın üzerinde NBŞ ithalatının
yapıldığını göstermektedir. Bu nedenle, mevcut
fabrikaların verimliliğini arttıracak teknolojik donanımlara
kavuşturulması gerekmektedir.
Çeşitli hastalıklara neden olduğu gerekçesiyle AB
ülkelerinden 16'sında NBŞ üretimi yasaklanmışken ülkemizde
gerek sağlık gerekse ülke ekonomisi açısından çok büyük
zararları bulunan NBŞ üretimi sürekli
arttırılmaktadır. 1998de 220 bin ton üretim 2009da 515 bin
tona çıkmıştır. 2007/2008 pazarlama yılı sonunda
ülkemiz şeker stoku 119.000 ton iken NBŞ kotası yüzde 35
oranında arttırılmıştır. 2008/2009 pazarlama
yılı sonunda şeker stoku 230.000 bin ton iken NBŞ kotası
%25 arttırılmıştır. 2009/2010 yılında ise
ülkemizin ürettiği pancar şekerinin 1 milyon tondan fazlası
depolarda dururken ve pazarlama yılı sonunu 600-700 bin ton stokla
kapatacağı tahmin edilirken NBŞ kotası yüzde 50
arttırılmıştır.
Ülkemizde son 8 yılda yapılan NBŞ uygulamaları
neticesinde, 2,2 milyonluk şekerin üretilememesi, 300 bin hektar alanda
pancar tarımının yapılmaması, 3,2 milyar dolarlık
katma değer kaybı, 60 bin tarım işçisinin işini
kaybetmesi ve 4,5 milyon ton küspe ve 600 bin ton melasın üretilememesi ve
dolayısıyla 150 bin tonluk et açığının
oluşmasına sebep olmuştur.
Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunda sağlığı
tehdit eden NBŞ üretimi yasaklanmışken, ülkemizdeki NBŞ
üretiminin arttırılmasının sebeplerinin
araştırılması gerekmektedir. Türkiye'de Şeker
üretiminin geleceği ve şeker pancarı üreticilerinin
sorunlarını araştırmak üzere bir araştırma
komisyonu kurulmasına ihtiyaç vardır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/484)
(S. Sayısı: 287)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Manisa Milletvekili Recai Berber ve
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça'nın; Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan
Kadrolara Atanması ve Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2
Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302)(X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 302 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, bu teklif
İç Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında temel kanun olarak
görüşülecektir. Bu nedenle, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen, gruplar adına, birinci
sırada, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mustafa Kalaycı,
Konya Milletvekili.
Sayın Kalaycı, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 302 sıra
sayılı Kanun Teklifinin geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Yine konu ve amaç bütünlüğü olmayan, içerik itibarıyla
aralarında hiçbir bağlantı bulunmayan otuz beş kanun ve
kanun hükmünde kararnamede değişiklikler yapan torba kanun teklifiyle
karşı karşıyayız.
Bu teklif ile hane içindeki kişi başına düşen geliri
aylık net asgari ücretin 1/3ünden az olan kişiler, sigortalı
olsa da, emekliği aylığı alsa da sosyal yardım
kapsamına alınmaktadır. Temmuz 2012 itibarıyla net asgari
ücrete göre hane içindeki kişi başına düşen geliri 246 lira
60 kuruşun altında kalan yani 4 kişilik bir aileye göre 986 lira
40 kuruşun altında kalan geliri olanlar kapsama girmektedir. Tabii ki
çocuk sayısı arttıkça daha yüksek geliri olan aileler de kapsama
girmektedir.
Bu kıstasın adaletli olduğu söylenemez. Uygulamada birçok
şikâyetle karşılaşılacağı şimdiden
görülmektedir. Doğru olan, ailelerin birey sayısına göre asgari
geçim tutarının belirlenerek buna göre sosyal yardım
kapsamının tespit edilmesi ve fakir kütüğünün
oluşturulmasıdır. Esasen, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununun amaç ve kapsamına fakruzaruret
içinde ve muhtaç durumda bulunan, sigortalı olmayan ve emekli
aylığı almayan vatandaşlar girmektedir. Dolayısıyla,
kanunun amaç ve kapsamına da tezat bir düzenleme yapılmaktadır.
O nedenle kanunun tümüyle gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Burada dikkat çeken husus, AKP İktidarının
vatandaşlarımızı yoksulluğa mahkûm ettiğini,
fakru zaruret içinde bıraktığını, bir torba kömüre,
bir paket makarnaya muhtaç hâle getirdiğini zımnen kabul etmesi ve
bunu kanun maddesi olarak düzenlemek zorunda kalmasıdır.
Nitekim, devletin kurumları olan TÜİK ve Merkez
Bankasının raporları da vatandaşın
yoksullaştığını, yoksulluğun yanında borç
batağına girdiğini teyit etmektedir.
TÜİK araştırmalarına göre, vatandaşın
yaklaşık üçte 2si maddi yoksunluk içinde olup yüzde 87,5i evinden
uzakta bir haftalık tatili bile ekonomik nedenle yapamamaktadır.
Merkez Bankasının raporlarına göre de AKP
İktidarı boyunca ailelerin geliri 3,4 kat artarken borçları tam
37,6 kat artmıştır.
Daha geçtiğimiz günlerde Konya Valiliğinin önünde intihar eden
vatandaşımızın yanında 26 bin lira borcu olduğunu
gösteren kredi kartı ekstresi bulunmuştur. Dolayısıyla,
Türkiyenin büyüdüğü, zenginleştiği, kişi başına
gelirin 10 bin doları aştığı sözlerinin laftan ibaret
olduğu görülmektedir.
Tabii ki büyüyüp zenginleşenler de var; AKP döneminde
kaçakçılar, vurguncular, faizciler, tefeciler, rantiyeciler ve
yandaşlar köşe olmuştur. Asgari ücretliler, emekliler,
işçiler, memurlar, esnaf, çiftçiler ve köylüler ise fakirleşmiş,
genel olarak sosyal yardıma muhtaç hâle gelmiştir. Bu teklifte
yapılan düzenleme de bu durumun kanunen tescili anlamına gelmektedir.
Afetten zarar görenler de sosyal yardım kapsamına
alınmaktadır. Afetten zarar görme hususunun 3294 sayılı
Kanun kapsamına alınması doğru değildir. Afet konusunu
içeren ilgili kanunlarda iyileştirme yapılması daha doğru
olacaktır.
AKP Hükûmeti, afetten zarar gören çiftçilerimizin zararını
telafi etmediği gibi, ayrımcı uygulamalar da yapmaktadır.
Son bir yıl içerisinde don, sel, kar basması, kum
fırtınası, kuraklık gibi afetler nedeniyle Konyanın
birçok ilçesinde çeşitli tarihlerde afetler yaşanmış ancak
çiftçilerimizin hasarları telafi edilmemiştir. Bu ay içinde
yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile don nedeniyle ürünleri yüzde
30un üzerinde hasar gören patates üreticilerine dekar başına 300
lira destek verilmiş ancak Güneysınır ilçemizde yüzde 95e kadar
hasar olduğuna dair resmî tespitler bulunmasına rağmen dikkate
alınmamış, Emirgazi, Karatay ve Seydişehir ilçelerimizde
hububat ve patateste don ve kuraklık nedeniyle büyük hasar olmasına
rağmen kararname kapsamına alınmamıştır. AKP
Hükûmetinden ayrımcı uygulamalara son vermesini ve afetten ürünleri
hasar gören çiftçi ve köylümüze bir an önce sahip çıkmasını
talep ediyorum.
Değerli milletvekilleri, teklif ile şehit yakınları
ve gaziler de sosyal yardım kapsamına alınmaktadır.
Şehit yakınlarını ve gazileri sosyal yardıma muhtaç
hâle getirmesi AKP Hükûmetinin en büyük ayıbıdır. Sözler de
verilmiş olmasına rağmen, şehit yakınları ile
gazilerin özlük haklarının iyileştirilmesi, haklarının
genişletilmesi ve aralarındaki adaletsiz uygulamaların
giderilmesi için gerekli düzenlemeler bugüne kadar
yapılmamıştır. İstismarda sınır
tanımayan AKP, referandum sürecinde, özel ayrımcılık
yapacağım diye gazileri ve şehit yakınlarını
aldatmıştır. Sosyal yardım kapsamına almak
mıydı verdiğiniz sözler? Kömür vererek mi özel
ayrımcılık yapacaksınız? Bu durum, AKP zihniyetinin
istismar ve ikiyüzlü siyaset anlayışının bariz
göstergelerinden birini ortaya koymaktadır. Şehit yakını ve
gazilerin aylıklarının iyileştirilmesi, şehit
yakını ve gaziler arasında adaletsiz ve ayrımcı
uygulamaların düzeltilmesi, iş imkânının ikiye
yükseltilmesi, şehidin anne ve babasına yaş ve muhtaçlık
şartı aranmaksızın aylık bağlanması,
şehit ve gazi çocuklarına üniversite kontenjanı verilmesi,
şeref aylığının başka bir gelir veya aylık
alınıp alınmadığına ya da bir işte
çalışıp çalışmadığına
bakılmaksızın kesintisiz ve tam olarak ödenmesi, konut
kredisinden yararlanma gibi konularda Milliyetçi Hareket Partisi olarak onlarca
kanun teklifi verdik. Gelin, oy birliğiyle bu konuları bu teklife
dâhil edelim, bu onuru hep birlikte yaşayalım, şehitlerimizin
emanetlerine ve gazilerimize hep beraber sahip çıkalım. Özellikle,
iktidar sorumluluğu olan AKP Grubuna sesleniyorum: Biz, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin
sorunlarına çözüm getirmeye her zaman olduğu gibi şu anda da
varız. Bu teklif bir fırsattır. Gelin, verdiğiniz sözlerin
de yerine gelmesi için bu imkânı kullanalım. Yoksa, Başbakan ve
bakanlar Meclis kapanmadan çıkacak. diye yine mi aldattılar?
Başka verilen sözler de yerine getirilmemiştir. AKP Hükûmeti
sürekli umut tacirliği yapmaktadır. Başta belediyeler ve il özel
idarelerinde olmak üzere sözleşmelilere kadro sözü veren Sayın
Başbakan değil miydi? Sözleşmelilere kadro
çalışması yapıldığını açıklayan
Başbakan Erdoğanın bu konuda bir televizyon kanalında bir
ifadesi olduğunu söylediler, ben de bu konuda, konuyu
Başbakanımıza aksettirdim ve o da bu konu hakkında
çalışma yapmamızı söyledi. Önümüzdeki Bakanlar Kurulunda bu
durumu gündeme getirebiliriz. diyen Çalışma Bakanı nerede? 4/C
mağdurlarına kadro sözü verenler, 4/Clilere aile yardımı
verileceğini söyleyen Sayın Hayati Yazıcı nerede?
Taşeron işçileri köle gibi. Bu kabul edilemez. diyen,
iyileştirme için çalışma
başlatıldığını söyleyen Çalışma
Bakanı nerede? Kadroya geçemeyen geçici işçilerin durumuna üzülen,
Bu geçici işçi kardeşlerimizin sorununu çözmek inşallah yine
bizlere nasip olur. diyen Sayın Başbakan nerede?
Yıllardır muhtar maaşlarının
iyileştirileceği sözünü veren AKP hükûmetlerinin tüm içişleri bakanları,
Ben de emekli olursam herhâlde bir köyde muhtarlığa aday
olabilirim. diyerek Köy Kanununun çıkacağına yönelik umut
veren Sayın Bülent Arınç nerede?
2007 seçimlerinden bir hafta önce, 15 Temmuz 2007 tarihinde bir
televizyonda yaptığı açıklamada, seçimden sonra ilk masaya
yatırılacak konunun polislerin özlük hakları olduğunu
söyleyen Sayın Başbakan nerede?
Verilen sözlerin hepsi arşivlerde kayıtlı ancak bu yasama
yılının da sonuna geldik, bizzat Başbakan ve bakanlar
tarafından verilen sözler yine bir başka bahara
kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi ile TÜBİTAK ve ÖSYM
Başkanlığına, şirket kurma, kurulmuş
şirketlere ortak olma yetkisi verilmektedir. Diyanet İşleri
Başkanlığına 25 müşavir, Sanayi
Bakanlığına 10 müşavir, YURTKURa 5 müşavir, ÖSYM
Başkanlığına 5 müşavir kadrosu ihdas edilmekte,
bazı bakanlık ve kurumlarda yeni birimler oluşturulmaktadır.
Şu AKP zihniyetine bakın ki bir taraftan kendilerine hoyratça
müşavirlikler dağıtıp yeni arpalıklar
oluştururken, bir taraftan da ilçelerde vatandaşa hizmet eden
askerlik şubelerini ve adliyeleri birer birer kapatmaktadır.
Adliyelerin kapatılması işlemi tam bir rezalete
dönüşmüştür. Başlangıçta 218 adliyenin
kapatılacağı ifade edilirken Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun 15 Haziran 2012 tarihli kararıyla 146 adliye
kapatılmış ancak Adalet Bakanlığının
müdahalesi sonucu HSYK geri adım atarak 22 Haziran 2012 tarihli
kararı ile kapatılan adliye sayısını 102ye
düşürmüştür. HSYK, AKPnin çiftliği hâline mi gelmiştir?
Bir haftada ne olmuştur? Aldığı kararı neden
değiştirmiştir? Hangi etkili ve yetkili AKPlilerin tesiri
olmuştur? HSYK, 22 Haziran 2012 tarihli kararında Coğrafi şartları,
nüfusu, güvenlik ve iş durumları ile birleştirilen adliyelere
olan uzaklık ve ulaşım imkânlarını dikkate aldım
diyor. Peki, bir hafta önceki kararda neyi dikkate almıştınız?
Adliyesi kapatılan Hüyük ilçemizin Beyşehire uzaklığı
bazı köyleri itibariyle 50 kilometreye kadar varmaktadır. Emirgazi
ilçemizin Konyaya uzaklığı da 60 kilometreden fazladır.
Hüyükün nüfusu, kapatılması iptal edilen 44 ilçenin bile 23ünün nüfusundan fazladır. Hüyük
Adliyesinin iş yükü yine bu ilçelerin birçoğundan daha fazladır.
Lütfen, ilçe adliyelerinin dosya sayılarını açıklayın,
yapılan haksızlıkları o zaman görürsünüz.
Dolayısıyla ortaya konulan gerekçeler doğru değildir. Nüfus
itibarıyla çok daha küçük, iş durumu çok daha az, il merkezine veya
bir başka ilçeye daha yakın birçok ilçede adliye kalırken Hüyük
ve Altınekin adliyeleri neden kapatılmıştır? Hüyüklü
ve Altınekinli hemşehrilerim bunun hesabını sizden soracak.
İlçeler arasında ayrımcılık yapanların ve buna
seyirci kalanların yakasına da elbette yapışacak.
AKPnin
amacı vatandaşa hizmet etmek mi, yoksa vatandaşa hizmet eden
kurumları kapatmak mı? Askerlik şubelerini kapat, adliyeleri
kapat, şimdi de sıra belde belediyelerinin kapatılmasında.
Zaten Kapatacağım diye belediye başkanlarımızın
yetkilerini de gasbettiniz. Ama biliniz ki, vatandaş da AKPnin defterini
bir daha açılmamak üzere kapatacaktır. Hele ki, Haburda
teröristlerin ayağına gidip mahkeme kurarken, ilçesindeki mahkemeyi
kapatanları vatandaş asla unutmayacak ve affetmeyecektir.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun teklifinin can alıcı maddesi 39uncu
maddesidir. Bu madde ile Sayıştay Kanununun 35inci maddesinde
değişiklik yapılmaktadır. Sayıştay, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bütçe hakkının kullanımına ve denetim
görevini yerine getirmesine katkılar sunan çok önemli anayasal bir kuruluşumuzdur. Ancak teklif ile Sayıştay
denetimi göstermelik bir hâle dönüştürülmektedir. Sayıştay
denetimi etkisizleştirilmekte, denetimden kaçılmaktadır.
Sayıştay, bağımsız dış denetim kurumu olmaktan
çıkarılmakta, bakanlık, hatta denetlenen kurumun denetim birimi
konumuna sokulmaktadır. Denetim raporlarının içeriği
sınırlanarak, denetlenen idarelerin uygun görmediği bir denetim
raporu düzenlenmesi imkânsız hâle getirilmektedir.
6085 sayılı Sayıştay Kanunu, Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından 5 Aralık 2010 tarihinde kabul edilmiş olup,
yürürlüğe gireli bir buçuk yıl olmuştur. Sayıştay,
daha bu Kanuna göre yaptığı denetimleri
tamamlamamıştır. Henüz ortada Sayıştay denetim raporu
bulunmamaktadır.
Hâlihazırda denetim elemanları tarafından hazırlanan
denetim raporu taslakları denetlenen kurumlara gönderilmiş olup, bu
kurumların cevabına göre oluşturulacak nihai taslaklar ilgili
Sayıştay dairelerine gönderilecek, daireler bu taslak raporları
değerlendirecek ve daha sonra da yine Sayıştay üyelerinden
oluşan Rapor Değerlendirme Kurulu tarafından taslak rapor
değerlendirilip son şeklini
aldıktan sonra denetim raporuna dönüşmüş olacaktır.
Dolayısıyla, yeni Sayıştay Kanununa göre denetim
süreci tamamlanmış değildir. Bu nedenle bir yanlış ya
da eksik uygulamadan bahsetmek mümkün değildir. Bu durumda teklifte yer
alan hususların bir ihtiyaçtan doğduğunu söylemek de mümkün
değildir. O hâlde neden korkuyorsunuz? Gocunduğunuz konular mı
var? Bu telaşınız nedendir?
Yapılan düzenleme ile Sayıştayın
bağımsız daire ve kurullarının yapması gereken
rapor değerlendirme işlevi, sicil, disiplin, terfi yönünden
başkanlık etkisinde ve emrinde olan denetçilerin
oluşturduğu komisyonlara devredilmektedir. Denetimde fiilen yer
almayan kişilerden süzgeç komisyonlar oluşturulmaktadır.
Sayıştay Kanunu hükümlerine göre Sayıştay
üyelerinden oluşan bağımsız daireler ve Rapor
Değerlendirme Kurulu varken, raporların bu kurullara gelmeden
Başkanlık bünyesinde ön elemeye tabi tutulması, denetimin
bağımsız ve tarafsızlığını ortadan
kaldıracaktır.
Yine, ilama konu olması gereken, kamu zararına ilişkin
denetim raporlarının ilgili Sayıştay dairesi
tarafından yargılanmadan önce ön inceleme ve ayıklamaya tabi
tutulması yargı dairelerini işlevsiz kılacak ve
denetçilerden oluşan bu komisyonları dairelerin üzerinde yetkili bir
konuma getirmiş olacaktır.
Yapılan düzenlemeyle, denetimin kapsadığı iş ve
işlemler ile bunlardan ilgili mevzuata uygun olduğu tespit edilen
hususlara da raporda yer verilmesi hükme bağlanmaktadır.
Denetim raporları -adı üzerinde- faaliyet raporu
değildir. Mevzuata uygun işlemlere denetim raporunda yer verirseniz
kurumların tüm faaliyetlerini rapora yazmanız gerekir ki böyle bir
denetim raporu olamaz.
Yine, bir denetimde tespit edilemeyen kanuna aykırı bir
işlemin, bir yolsuzluğun sonraki bir denetimde tespit edilmesi
hâlinde, o konuda rapor düzenlenmesinin yasaklanmasını öngören
düzenleme asla kabul edilemez, böyle bir denetim anlayışı
olamaz.
Yapılan düzenleme ile
gerekliliği, ölçülülüğü,
etkililiği, ekonomikliği, verimliliği ve benzeri gerekçelerle
uygun bulunmadığı yönünde görüş ve öneri içeren yerindelik
denetimi sayılabilecek denetim raporu düzenlenemez. denilmektedir.
Kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir
şekilde elde edilmesi ve kullanılması, hesap verebilirliğin
ve mali saydamlığın sağlanması hususuna ilişkin
hükümler; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 1inci
ve 68inci maddelerinde, Sayıştay Kanununun 1inci, 7nci ve 35inci maddelerinde açık bir ifadeyle
yer almakta, bakanların, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve
verimli kullanılması ile hukuki ve mali konularda Başbakana ve
Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sorumlu oldukları
belirtilmektedir.
Bütün bu hükümlere rağmen etkililik, ekonomiklik ve verimlilik
ilkeleri yönünde görüş ve öneri içeren rapor düzenlenemeyeceğine
ilişkin düzenleme yapılması, tam bir çelişki ve
karmaşaya neden olacaktır. Denetim elemanı, kamu
kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde
kullanılması konusunda rapor yazabilecek mi, yazamayacak mı? Birçok
maddede hatta aynı maddede hem yaz diyor hem de yazamazsın diyor, gel
de çık işin içinden. Modern denetim kavramlarını kanunla
yerindelik kapsamında değerlendirmek uluslararası
standartları ve genel kabul görmüş çağdaş denetim
anlayışıyla bağdaşmamaktadır.
Sonuç itibarıyla bu düzenleme AKP zihniyetinin kamu
kaynaklarını etkili, ekonomik ve verimli olarak
kullanmadıklarının da itirafıdır. AKP Hükûmeti Türkiye
Büyük Millet Meclisine hesap vermekten kaçmaya yönelik düzenleme
yapmaktadır. Hesap verme korkusuyla denetimden kaçış için zemin
aramaktadır. Kaçacak delik aramaktadır. Bunun başka bir
izahı bulunmamaktadır. Biliniz ki hangi düzenlemeyi yaparsanız
yapın, hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın
denetimden kaçamayacaksınız. Yargı önünde hesap vermekten kurtulamayacaksınız.
Çıkardığınız kanunlar buna engel olamayacaktır.
Korkunun ecele faydası yoktur. Devleti yağmalayan, kul hakkına
el uzatan bütün soyguncu ve vurguncuların yakasına yapışılacaktır.
Yetim hakkı yiyenlerden, devleti soyanlardan hesap sorulacaktır. Bu
hesabı da sormak Cenabı Allahın izniyle Milliyetçi Hareket
Partisine nasip olacaktır.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Gruplar adına ikinci konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bu ülkenin ihtiyacı olan, halkın
ihtiyacı olan yasaları yapmak hepimizin boynunun borcu ama bu yasaları irdeleyerek, bu
yasaları birlikte tartışarak, bu yasaları enine boyuna tartışarak
yapmak bu Meclisin temel görevidir. Ama bir torba getiriliyor, bu torbada olmayan
şey yok. Bir kere ben Meclisin diğer komisyonlarının
üyelerinden özür diliyorum. Plan Bütçe Komisyonunu ilgilendirmeyen, Plan Bütçe
Komisyonundan geçmesi gerekmeyen, Plan Bütçe Komisyonuyla hiç ilgisi,
alakası olmayan, Millî Eğitim Komisyonu, Sağlık ve Aile
Komisyonu, Bayındırlık Komisyonu, Adalet Komisyonu,
aklınıza hangi komisyon gelirse bu komisyonları hiçe sayarak
-altını çiziyorum- bir torbayı getirip bizim önümüze
dayattılar. Ben özür diliyorum diğer komisyonların üyelerinden.
Biz çalışalım Plan Bütçe Komisyonu olarak, sabahlara
kadar çalışalım ama bize başka komisyonların görev ve
sorumluluğunda olan bir şey getirilip, bir imzayla, Kabul edenler
Etmeyenler
şeklinde, tartışılmadan, nedenleri ve niçin
getirildiği söylenmeden bir önergeyle bize dayatma yapıldı.
Bunun adı torba değil, çorba oldu.
Değerli milletvekilleri, söyleyeceğim, halkın, toplumun
faydasına olan her şeye varız ve nitekim destek verdiğimiz
birçok madde de var. Nitekim bu torbada olmayan şey yok, ehliyetten deprem
konutlarına kadar. Tabii, önemli maddeler var, mutlak destek
verdiğimiz, açıkça önergelerine imza attığımız
maddeler var. Biz duyarsız değiliz, yeter ki siz halkın
istediği şeyleri getirin ama tartışalım, tartışmadan,
tek bir imzayla, bir önergeyle, yaptık, oldu şeklindeki olgu
hepimizi üzdü arkadaşlar.
Şimdi, burada, örneğin 99 depreminde bazı illerimizde
iş yerleri yapılmış hiçbir fiziki ölçüm yapılmadan,
hemen yapalım, oldubitti. Bugüne kadar oralara kimse girmemiş,
insanlar borçlandırılmış, insanlar mağdur olmuş,
iş yeri mağdurları var. Burada aslında bir eksik var
Alıp da içinde oturmayanlar diyor ama alıp da içinde oturan,
mağdur olan insanlar da var. Aslında o eksik bu maddede. Bizim o
mağdurların hepsinin yanında yer almak görevimizdir. Bu nedenle
bu maddeye tüm arkadaşlarımla olumlu baktık.
Yine, Kredi ve Yurtlar Kurumunun öğrencilerimizin sosyal devletin gereği
olarak en iyi koşullarda, yurtlarda kalması için öncelikle beş
yıllık kiraladığı yurtları on yıla
çıkarma teklifi getirdi -memnuniyetle- çünkü üniversitede okuyan
çocuklarımızın gayet çağdaş bir şekilde devletin,
sosyal devletin şemsiyesi altında bu Kredi Yurtlar Kurumunun
yurtlarında kalması hepimizi sevindirir, memnuniyetle hep beraber
buna destek verdik.
Ama değerli arkadaşlarım, Türkiye, TÜBİTAK
TÜBİTAKla ilgili bir yasa getiriliyor, bilimsel hiçbir şey
tartışılmadan. Ben bilemem, ben TÜBİTAKla ilgili
faaliyetleri bilemem. Bunu, TÜBİTAKı kim bilir? Bilim insanları
bilir, akademik kariyeri olan insanlarımız bilir. TÜBİTAKa şirket
kurdurma görevi -aynen- ve TÜBİTAKın istediği şirketlere,
istediği oranda ortak olmak görevi veriliyor. Arkadaşlar,
TÜBİTAK bilimsel bir akademidir ama Plan ve Bütçe Komisyonunda, ilgili
komisyonda tartışılmadan, bilimsel hiçbir özelliği
tartışılmadan bir şekilde bir teklif olarak getirilmesini
hakikaten çok yadırgadık. Hükûmet teklifi olarak gelir, enine boyuna
işlenir, döner, ilgili komisyon eğer gerek varsa buna onay verir. Bu
nedenle TÜBİTAKın bu torba tasarı içerisinde getirilip Plan ve
Bütçe Komisyonunda hiçbir bilimsel tarafı incelenmeden bir şekilde
yer almasından üzüntülerimi bildiriyorum.
Değerli arkadaşlarım, ayrıca yine Diyanet
İşleri Başkanlığı, hepimizin Diyanet
İşleri Başkanlığıdır ama onun 15 olan
müşavir kadrosunu izah etmeden, niçin gerekli olduğunu söylemeksizin
gelip bir önergeyle tekrar bu torba yasaya konulmasının hakikaten ben
nedenini bilmek istiyorum. 15 müşavir yerine, niçin 40 kişiye
çıkarıyorsunuz? Bunu birisi bana izah etsin. Diyanet İşleri
Başkanlığından -hiçbir yetkili gelmeksizin
- Bana birisi
izah etsin.
Ayrıca, Diyanet İşleri
Başkanlığının başka konularda da bu kadar hassas
olmasını isterim. 15 kişilik müşavir kadrosunun 40a
çıkarılması yönünde bir önerge getirdiği gibi, Diyanet
İşleri Başkanlığı, bu ülkede yaşayan tüm
inanç gruplarının
Ben on yıldır söylüyorum; bu ülkede cemevlerinin
bir şekilde halkın bir gerçeği olduğunu söylememe
rağmen hep kulak ardı edildi. Cemevleri, bu ülkenin, Alevi,
Bektaşi kardeşlerimin bir gerçeğidir. Bu gerçeğe
artık, yapay olarak bakamazsınız, palyatif
bakamazsınız. Cemevleri, bu ülkede yaşayan Alevi, Bektaşi
kardeşlerimin inancına bir saygıdır. On yıldır
söylüyoruz. Ben şahsen on yıldır bu kürsülerde bu gerçeği
söylememe rağmen, maalesef hep kulak ardı ediliyor.
Yine bir sorun vardı; 97 öncesi ilkokulu bitirmiş, ehliyet
almamış vatandaşlarımızın sekiz yıllık
eğitimden dolayı ehliyet almasının önüne geçilmişti. O
zaman yasa öyle çıkmış. Bu yasayla, bir şekilde, 97 öncesi
ilkokul mezunlarının ehliyet almasında yine tüm komisyonun ortak
değerleriyle birlikte buna karar verdik ve o
vatandaşlarımızın mağduriyeti önleniyor.
Değerli arkadaşlarım, bu ülkenin yer altı
kaynakları bu ülkenin önemli bir değeridir. Yine,
tartışılmadan altını çiziyorum- hiç
tartışılmadan, yer altındaki linyit madenlerinin Özelleştirme
İdaresine devredilerek yer altıyla
Eskiden ne oluyordu? Redevans
şeklinde özelleştiriliyordu; yer altı satılmıyordu,
yerin altı yine devletindi, belli yıl, belli süre işletmesini
veriyorlardı ama şimdi, linyit madenlerinin özelleştirilmesi
yani kaynağıyla beraber
Arkadaşlar, bu, Anayasaya aykırıdır.
Yer altı kaynakları bu ülkenin toprağıdır. Bu ülkenin
toprağını yer altıyla beraber satmak Anayasanın en
temeline karşı bir aykırılık teşkil etmektedir.
Bu nedenle, ya hiç tartışılmadan, tek bir önergeyle
Bunun
tartışılacak yeri Enerji Komisyonudur, saatlerce
tartışılmalı, ülke gerçeği neyse doğrusu
bulunmalı ama maalesef yine bir önergeyle linyit madenlerini,
kaynaklarıyla beraber özelleştirme yolu
açılmıştır. Yazıktır.
Değerli arkadaşlarım, özelleştirme
yaptınız. Enerji dağıtım şirketlerini özelleştirdiniz
ve bunların denetimini de EPDKya verdiniz. Şimdi, aynen ifade
şu: EPDK, denetiminde başarılı olamadı. Bu nedenle
EPDKnın denetim yetkisini tekrar Bakanlığa alıyoruz. Bu, şudur
arkadaşlar, bunun özeti şudur: Biz bu özelleştirmede
başarısız olduk, halka sahip çıkamadık, halkın
menfaatlerini koruyamadık. EPDK aynen ifade bu- yeterince denetim yapamadığı için -altını
çiziyorum, bu bir itiraftır- özelleştirmede halkın menfaatlerini
koruyamadınız. Biz günlerce burada bağırdık,
Özelleşen enerji dağıtım şirketleri halka hizmet
etmiyor, tek bir amacı var, kâr amacı, bunun için yapıyor.
dememize rağmen bize kulak asmadınız ama şimdi itiraf
ediyorsunuz: EPDK yeterli denetimi yapmadı, bize verin, Enerji
Bakanlığına. Enerji Bakanlığı kimdir, EPDK
kimdir? Ali-Veli, Veli-Ali ama burada bir tek itiraf vardır: Biz
başarılı olamadık denetimde. Özelleştirilen enerji
dağıtım şirketlerinin halka yaptığı zulmü
aslında hepiniz biliyorsunuz, halka yaptığı zulmü hepiniz
benden daha iyi biliyorsunuz. Köyde elektrik arızalanıyor, günlerce
kimse gitmiyor, bu bir zulümdür. Gelin, sosyal devlet
anlayışıyla
Olayın nereye geldiğini dikkatlerinize
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, yine Başkent Doğalgaz;
ayrıcalık sağladınız, günlerce size Başkent
Doğalgazın borçları ne oluyor? dedik, Başkent
Doğalgazın 2007de dondurulan borçlarını kim ödeyecek?
dediniz, en son çare özelleştirdiniz, hep bozuldu. En son çare şimdi
şuna göz diktiniz: Yüzde 100 hissesiyle bunu satalım.
Ankara Büyükşehir Belediyesinin borçları ne olacak? Acaba
özelleştirmeden gelecek parayla borçlar kapanacak mı? 2007den beri
faizleri ne olacak? Tam bir fiyasko arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, başka bir şey
yaptınız, sanayi ve ticaret odaları üyeleriyle, üyelerinin ortak
kararıyla ve belli organları olan ve nasıl seçim
yapılacağı, nasıl
Her şey belli. Ha, bunu
beğenmiyorsanız, eğer sanayi ve ticaret odasındaki
arkadaşlarım bu seçim yönteminin adil olmadığını
söylüyorlarsa, otururlar, Odalar ve Borsalar Birliği ortak tüm odalar bir
araya gelir, yeni bir model belirlenir, yeni model
tartışılır ve uygulanır ama arkadaşlar, maalesef
üzüldüğümüz nokta şu: Meclis iradesini halktan alıyor.
diyorsunuz. Hayır, Meclis iradesi halka baskı yapıyor. Bir
önergeyle sanayi ve ticaret odalarının seçimine müdahale etmeyi
hiçbir vicdan hazmedemez, bir önergeyle.
Ben özür diliyorum Sanayi ve Ticaret Komisyonundan. Bunun
tartışılacak yeri orasıdır.
Tartışılmadan
Ve Odalar ve Borsalar Birliğinden gelen
temsilci, siz katlediyorsunuz. Böyle bir uygulama odaları birbirine
düşürür. Böyle bir uygulama olamaz, uygulanamaz. demesine rağmen
getirip buraya koyuyorsunuz.
Türkiye olarak eğer, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin
hükmi şahsiyetine saygı duyuyorsak, bir önergeyle,
tartışılmadan Niçin? Neden? demeden getirip buraya
koyuyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, hakikaten bu, halkın iradesine
veya sanayi ve ticaret odasının seçmen iradesine pranga
takmaktır. Eğer bugünkü yöntem doğru değilse, getirin,
ilgili komisyonda tartışın; oturun, buna göre karar verin ama
bir önergeyle sadece Kabul edenler
Etmeyenler
şeklinde getirilmesi
benim vicdanımda yara açmıştır. Ben, tüm sanayi ve ticaret
odasındaki üyelerden özür diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sayıştay
Sayıştay Yasası bir buçuk yıl önce -bu Mecliste eski olan
arkadaşlarımız bilir- günlerce çalışıldı,
günlerce tartışıldı, ilgili komisyonda aylarca
tartışıldı, ilgili komisyonu Plan ve Bütçe Komisyonunda alt
komisyonlar kuruldu, aylarca tartışıldı ve bu Meclisten,
Meclis iradesinin bütünü her maddeye Tamam. demedi belki ama Sayıştayla ilgili bir yasa
çıktı.
Daha aradan bir buçuk yıl geçmeden Sayıştayın
denetim yetkilerinin bir kısmını elinden almak, en azından,
geçen dönem aylarca emek veren insanlara bir
saygısızlıktır. Daha bir buçuk yıl oldu! Bu nedenle,
hakikaten, bir kara lekesidir bu teklifin. Getirilir, varsa bir eksik,
tartışılır, konuşulur.
Sayıştay Başkanlığının hiçbir
görüşü yok. Sayıştay Başkanlığı lütfedip
Meclise gelmiyor. Meclisteki bu yasanın görüşmelerine
çağrılmasına rağmen, davet edilmesine rağmen Meclise
gelmiyorsa, bunun neden gelmediğini, niçin gelmediğini kimse
sorgulamıyor.
Sayıştaya, kendi hakkında verilen bir karara savunma
hakkı verilmiyorsa ve davet edildiği hâlde yine gelmiyorsa ben bunun
ismini ne koymak istiyorum biliyor musunuz? Sayıştaya yapılan
bir darbedir. Siz hani darbelere karşıydınız? Biz
karşıyız. Evet, Sayıştay bas bas
bağırıyor, Ben buna karşıyım. diyor ama
varıp getiriyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bunun adı
Sayıştaya yapılan bir darbedir.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi ve
arkadaşları, Meclis açılır açılmaz, Türkiyedeki
öğretmen ihtiyacıyla ilgili bir yasa teklifi verdi. Maalesef burada
öğretmenlerle ilgili yani öğretmen atamalarıyla ilgili bir madde
var ama Sayın Hamzaçebi ve arkadaşlarının verdiği,
Türkiyenin gerçeği hiçbir rakam dikkate alınmadı. Türkiyede
öğretmen açığı vardır. Türkiyedeki çocuklar hepimizin
çocuklarıdır. Bunu palyatif tedbirlerle, 30 bin öğretmen
atayarak sorunu çözemeyiz. Bu işin temel çözümü, Türkiyede ne kadar
öğretmen açığı varsa bunu temelden çözmektir. Her yıl
palyatif çözülüyor ve öğretmen olmuş gençlerimiz de hep
umutsuzluğa kapılıyor. Gençleri umutsuzluğa kaptırmak
bizim hakkımız değil. Bu ülkede gerçek öğretmen
ihtiyacı neyse saptanıp ve o miktar kadar, atamanın
yapılması kadar doğal bir şey yoktur.
Yine, polislerle ilgili bir kadro, emniyet görevlileriyle ilgili
Arkadaşlar, sadece kadro ihdasıyla olmaz. Vatandaşın
güvenliği polisin de huzurlu olmasına bağlıdır.
Polislere sadece makam tazminatı vererek, maaşlarını çok
düşük tutarak, emeklilikte aç bırakmaya hiçbirimizin hakkı yoktur.
Gelin, emniyet hizmetleri sınıfının ne sorunu varsa
tartışarak getirelim, tartışmadan getiriyoruz, sadece
Şu kadar polis ihtiyacı var. deniliyor. Vatandaşın can
güvenliği için, polisin huzuru için hiçbir şey
tartışılmadan sadece bir rakam getiriliyor. Ben bunu kabullenemiyorum.
Emniyet teşkilatını da vatandaşın can güvenliğini
de polisin huzur ve mutluluğu, vatandaşın huzur ve
mutluluğunu da birlikte tartışmamız lazım. Bu iş
biber gazı sıkmakla olmaz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Gruplar adına üçüncü konuşmacı Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Adil Kurt, Hakkâri Milletvekili.
Buyurun Sayın Kurt. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA ADİL KURT (Hakkâri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Grubumuz
adına bu torba kanunla ilgili görüşlerimizi ifade etmek üzere söz
almış bulunuyorum.
AKP bazı kanunlar hakkında değişiklik demiş
ama birçok alakasız konuda, belirsiz biçimde yapılan
değişiklikleri bu kanun teklifinin içinde görüyoruz. Aslında,
metnin tamamını incelediğimizde 59 madde, 2 de geçici madde, 61
maddelik bir torba kanundan söz ediyoruz.
Bu torba yasayı da ayrıntılı incelediğinizde,
benden önceki konuşmacılar da değindi, âdeta bir kapkaç
zihniyetiyle bazı şeyleri ilgili komisyonların, ihtisas
komisyonlarının gündemine sevk etmeden, orada konunun uzmanı
kişilerin, Meclis üyelerinin enine boyuna tartışmasına
mahal vermeden, ihtisas alanı dışındaki bir komisyonun
gündemine alelacele getirilip ki bazıları son dakika
değişiklikleriyle, ki biz bu paketi tartışmaya
başladığımızda 39 maddeydi- şimdi önümüzde,
sizlerin onayına sunulan 61 maddelik bir torba kanundan söz ediyoruz.
Dolayısıyla, bu bütünlük etrafında
baktığımız zaman en azından 20 maddesinin
düşünülmeden, üzerinde yeterince tartışma yapılmadan
gündeme getirilmiş bir torba yasadan söz ediyoruz.
Tabii, bu, Hükûmet açısından bir geleneğe dönüştü,
uygulamaları açısından bir geleneğe dönüştü. Mecliste
bu kanun çıksın da, ne olursa olsun. gibi bir mantıkla, konu
yeterince tartışılmadan, ihtiyacı yeterince kavramadan
yapılmış bir değişiklik pekâlâ sonradan farklı komisyonların
gündemine bir angarya madde de getirmiş oluyor. Çünkü burada bizlerin
yapacağı bir yanlış, Evet. diyerek onaylayacağı
bir yanlış pekâlâ üç ay sonra karşımıza yeni bir düzeltme
maddesi olarak gelir. Biz Plan Bütçe Komisyonunda bu tartışmayı
yaparken, bunları konuşurken bunun pratik örneğini gördük,
yaşadık. Yarın öbür gün bir başka komisyonun da gündemine,
Plan Bütçe Komisyonunun gündemine geldiği şekliyle, yeniden Ya, özür
dileriz, biz burada yanlış yaptık. Bunu düzeltiyoruz.
diyebileceğimiz bir madde gelir.
Plan Bütçe Komisyonunun
kendi ihtisas alanı dışında gündemine
alınmış ve esas itibarıyla İç Tüzüke de
aykırı olan bu uygulamanın Mecliste bugün itibarıyla onay
görmemesi gerekir. Çünkü Meclis bugün İç Tüzükü ihlal ederse, bir
komisyonun kendi ihtisas alanında olmayan bir konuyu, kendi uzmanlık
alanında olmayan bir konuyu tartışmış ya da
tartışmış gibi yapıp Meclisin gündemine getirmiş
olmasını Meclis onaylarsa, yarın öbür gün daha ucube, daha vahim
vakalarla karşı karşıya kalabiliriz. Dolayısıyla,
sözlerimin başında bu uyarıyı yapma gereği duyuyorum.
Şu anda, Plan Bütçe
Komisyonundan aslında çıkmış gibi olan bu torba kanun,
Meclisteki sekiz ayrı ihtisas komisyonunun gündemini teşkil eden
konular. Ama bu komisyonların hiçbiri bu kendi ihtisas alanlarındaki
konularla ilgili bir görüşme yapmamıştır. Normal hâliyle,
Komisyon Başkanımızın kendi ihtisas alanındaki bu
konuları tali komisyonlara sevk edip onların raporlarıyla
birlikte ele alması gereken bir durumdu. Tali komisyonlara gitmediği
gibi hiçbir tali komisyon raporu da önümüzde değil. Plan Bütçe
Komisyonunun gündemine de herhangi bir rapor gelmemiştir. İç Tüzüke
çok bariz, açık bir aykırılık var burada. Bir Plan Bütçe
Komisyonu üyesi olarak sizlerin huzurunda ifade ediyorum. Biz, aslında
kendi ilgi alanımızda olmayan, ihtisas alanımızda olmayan,
görev alanımızda olmayan, başka komisyonlara ait bir yetkiyi
kullanmış ve iktidar partisi üyelerinin çoğunluk oyuyla bu torba
yasa şu anda Meclisin gündemine getirilmiş durumdadır.
Dolayısıyla, bu yanlıştan vazgeçilmesi gerekir, Meclisin bu
yanlışa onay vermemesi gerekir diye düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu teklifin içerisinde
ayrıntılarıyla üzerinde duracağımız çok konu var.
Dediğim gibi, çoğu maddeleri zaten ilgi alanımızda olmayan
maddeler olduğu için, açıkçası, doğruluğunu,
yanlışlığını açık bir şekilde sizlerle
paylaşma şansımız da yok. Önemli konulardan bir tanesi
mesela atanamayan öğretmenlerle ilgilidir. Sayın Başbakan, 2002
yılında, Başbakan olmadan önce ifade etmişti, demişti
ki: Birçok gencimiz, özellikle öğretmen adaylarımız işsiz
kaldı. Ülkede eğitim çökmüş, köy okulları kapanmış,
merkezdeki okullar bile öğretmen diye can çekişirken, sen
sınavla öğretmen seçmeye kalkıyorsun. Bıraksana genç
öğretmenlerimiz gitsin, çalışsın. O kadar sene beklet,
sonra al. O adamda artık heves kalır mı? Öğretmenlik
yapabilir mi? Ama inşallah biz iktidar olunca, öğretmenler
okulun bittiği gün hazırlıklarını yapacak, ertesi gün
görev aşkıyla okuluna gidecek; hiç merak etmeyin. Bu söz Sayın
Başbakanın 2002de İstanbuldaki bir konuşmada sarf
ettiği bir söz.
Şimdi,
AKPli arkadaşlarımıza göre Türkiye'de milat 2002dir. Nerede
konuşurlarsa, bakandan milletvekiline kadar, 2002 öncesi böyleydi, 2002
sonrası böyle oldu
Şimdi, bir öyle böyle lafını ben de
burada edeceğim. 2002de Türkiye'de atanamayan öğretmen
sayısı 72 bin, 2012de, on yıl sonra, atanamayan öğretmen
sayısı 350 bin. Şimdi, lütufmuş gibi burada 30 bin
öğretmen kadrosundan, atanmasından söz ediliyor. Değerli
arkadaşlar, siz 350 bin atanamamış öğretmenin var
olduğu bir dönemde 30 bin öğretmen atıyoruz. derseniz de kimse
bunu ciddiye almaz. Bu lütuf değil. Atanamamış
öğretmenleri, en azından okullarda ihtiyaç duyulan -ki Millî
Eğitim Bakanlığının kendi tespitidir, şu anda 200
binin üzerinde öğretmene bilfiil ihtiyaç duyuluyor ama- öğretmenleri
atamak yerine ne yapılıyor? Eğitim fakültelerinden mezun
olmuş gençler, öğretmen arkadaşlarımız ücretli
öğretmenliğe tabi tutuluyorlar, ücretli öğretmenlik yapma
yoluyla bu açığı kapatmaya çalışıyorlar.
Tabii,
ücretli öğretmenliğin bilinçli bir tercih olduğunu,
İktidarın bilinçli bir tercihi olduğunu belirtmek gerekir.
Sayın Başbakan boşuna Çinleşiyoruz. demiyor. Evet, emek
sömürüsü boyutuyla biz Çinleşiyoruz, Çine benziyoruz. Çinde nasıl
insanlar karın tokluğuna çalıştırılıyorsa, bugün Türkiyede, AKP Hükûmetinin uygulamalarıyla bire bir
aynı şeyleri görüyoruz, Çine bu boyutuyla benziyoruz. Öğretmene
300 lira, 400 lira, maksimum 600 lira reva görüp onu
çalıştırırsanız, Çinleşmiş oluruz.
Başbakanın sözü bu boyutuyla doğrudur ama emek boyutuyla
Çinleştiğimiz bu dönemde, değerli arkadaşlar, atanamayan ve
atanamadığı için ya da emeği sömürüldüğü için bu
ülkede intihar eden öğretmen adayı sayısı kaç biliyor
musunuz? 32 öğretmen intihar etti, öğretmen adayı. 1-2 tanesinin
hikâyesini sizlerle paylaşacağım.
Ahmet Fazlı Elçi: Tekirdağın Çorlu ilçesinde, atanamayan
bir öğretmen, geçinebilmek için hamal olarak çalışıyordu.
Kırk dört yaşında ve 2 çocuk babası olan Elçi, Atatürk Çok
Programlı Lisesinde ücretli din kültürü öğretmeni olduğu
sırada intihar etti.
İsmail Kızılok: Ataması yapılamayan
öğretmenlerden. İstanbulda ücretli öğretmenlik yapmak için
başvuru yapıyor -bir önceki ücretli öğretmendi- bu, en
azından ücretli öğretmen olmak için başvuru yapıyor,
başvurusu reddediliyor ve o da
intihar ediyor, intihar tarihi 14 Eylül 2009.
Yeter İmrak: Eşinden ayrı olarak 3 çocuğuyla
yaşam mücadelesi veren Yeter İmrak, daha fazla dayanamayarak ücretli
öğretmenlik yaptığı okulun karşısında
bulunan bir inşaatın üst katına çıkarak intihar ediyor. Çok
uzak bir tarih değil, bu konularla ilgili olmuş olsanız, o
tarihi siz de anımsamış olursunuz, 12 Ocak 2011.
Şengül Özkan: Bursada ücretli
öğretmenlik yapan bu arkadaşımız, yine, kendisine
yapılan bu zulme karşı daha fazla dayanamayarak intihar yolunu
seçen bir başka öğretmen.
Bunun gibi, bu döneme ilişkin olarak
daha otuz iki tane hikâyeyi sizinle paylaşabilirim.
Öğretmelere Öğretmenlik
yapın. demek yerine, bu torba kanunda öğretmenlere bir seçenek daha
sunuluyor. Sizin ne işiniz var öğretmenlikle? Kalem
kullanacağınıza biz size silah kullanmayı öğretelim,
polis olun. diyorsunuz. 30 bin öğretmen kadrosuna karşı 30 bin
polis kadrosu. Çok mu ihtiyaç? Allah aşkına, 30 bin polisi ne
yapacaksınız? Polis devletini daha ne şekilde
yaratacaksınız? 30 bin polis kadrosu bu ülkenin neyine? Neye ihtiyacen
30 bin kadro? Ki normal bütçe planlamasında 2012 yılına 12 bin polis
kadrosu ihdas edilmişken, şimdi bu torba kanunla 30 bin polise
çıkarılıyor. Öğretmene de Bırak eğitimle
uğraşmayı, bırak insanları geliştirmeyi,
yetiştirmeyi, bırak
İlim irfanla uğraşmak senin
neyine? Gel sana gaz bombası, cop, bir de silah verelim, bundan daha iyi
polislik olmaz. deniliyor, bu torba kanun bunu söylüyor.
Değerli arkadaşlar, polis kadrosuna
başvurmak durumunda kalan bir öğretmen adayı İnternet
sitesinde şu cümleleri yazmak durumunda kalmış: Bir yandan
polisliğe sıcak bakmayan ailem, diğer yandan hayat
şartları ve geçen yıllarım. Üzülerek söylüyorum ki seçim
yapmak çok zor. diyor yani bu öğretmen kardeşimiz kalemle silah
arasındaki bir tercihten söz ediyor ve maalesef tercihini silahtan yana kullanmak
zorunda kalıyor, coptan yana kullanmak zorunda kalıyor, gaz
bombasından yana kullanmak zorunda kalıyor. İşte, ülkeyi
getirdiğimiz durum bu. Bu ülkenin geldiği durum bu, tablo bu. Bu
tabloda Biz ileri demokratik normlara ulaşıyoruz. deseniz kim size
inanır?
Bakın, polis zihniyetinin egemen
kılındığı, polis devleti zihniyetinin egemen
kılındığı günümüzde bu ülkede neler olup bitiyor, bir
resimle sizinle paylaşıyorum. Değerli arkadaşlar, lütfen bu
resme bir bakın. Bu size neyi anımsatıyor? Ekranları
başında bizleri izleyen değerli halkımız
açısından söylüyorum, bu sorunun sorulduğu şu esnada
iktidar partisi sıralarından bir tek milletvekili bu resme
bakamıyor. Çok açık ve net söylüyorum, bu resim size neyi
anımsatıyor? Bir çiçek, değil mi? Ama bu bir çiçek değil
değerli arkadaşlar.
MEHMET DOMAÇ (İstanbul) Ters lale
ADİL KURT (Devamla) Resim bir çiçek
resmi, ters lale ama Mizgin Çiçekin iddianamesinde bu çiçek, Sayın
Vekilim, ne olarak geçiyor, onu da size söyleyeyim. Öğretmen adayı
bir öğrenci kardeşimizin, şu anda Diyarbakır E Tipi
Kapalı Cezaevinde yatan Mizgin Çiçek kardeşimizin çantasında
bulunan bir resim bu. Tutuklanmasına gerekçe gösterilmiş, denmiş
ki: Muhtelif zamanlarda yapılan arazi taramalarında terör örgütü
mensuplarının örgüt sembolü olarak kullandığı bir
cisim çantasında tespit edilmiştir. Cisim dediği bu, ifadeler
de bu. Şimdi, öğretmen atamak yerine siz polis atama hevesi
içerisindeyseniz pekâlâ, Hakkâri dağlarının şiler diye adlandırılan, gulşeni
diye adlandırılan çiçeği, sizin ters lale olarak
bildiğiniz bu çiçeği suç delili olarak sayılabilecektir. Biraz
önce Plan ve Bütçe Komisyonunda tartışma oldu; EXPOyla ilgili bir
tartışma yapıldı, EXPO 2016 Antalya Fuarı
tartışıldı, kanunu geçti Komisyondan. Hayırlı
olsun diyorum ama maalesef biz oraya öneremedik çünkü bir suç delilini
önermiş olacaktık. Çiçeklerle, bitkilerle ilgili bir fuardan söz
ediyoruz ama bizim dağın çiçeği de sabıkalı, o yüzden
öneremiyoruz.
Daha konuşulacak çok şey var. TÜBİTAKla ilgili üzerinde
duruldu. Ya, TÜBİTAK bilgi üreten bir mekanizma, bilgiyi pazarlayan bir
mekanizma olamaz. Komisyonda itiraz ettik buna ama TÜBİTAK şu anda
bilgiyi, artık bundan sonra siz kabul ederseniz pazarlamakla meşgul
olacak.
EPDK: Zamanım daraldı ama bu EPDKyla ilgili, enerjiyle
ilgili, özelleştirmeyle ilgili bir cümle sarf etmek istiyorum. Sayın
Enerji Bakanı bir laf söyledi: Vanın, Hakkârinin, Muşun,
Diyarbakırın, Ağrının enerji
kaçağını, elektrik kaçağını İstanbullu ödemek
durumunda kalıyor. İftiranın daniskasıdır bu,
iftiranın daniskasıdır. Hiçbir İstanbullu Hakkârideki
elektrik kaçağının parasını vermiyor ama Sayın
Bakan bunu düzeltmiyor. Tersine, Marmaradaki fabrikatörün enerji
kaçağını, Hazine üzerinden tahsil edildiği için, EPDK Hazineden
tahsil ettiği için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADİL KURT (Devamla) -
Vandaki depremzede, Hakkârideki yoksul
insan, yoksul köylü ödüyor. İşte, bu yasa, bu yanlış
düzenlemelerin hepsini içinde barındırdığı bir
torbadan söz ediyoruz. Bu torbaya Evet. derseniz, siz
BAŞKAN Sayın Kurt, vaktiniz tamam efendim.
ADİL KURT (Devamla) -
Meclisin İç Tüzükünü ihlal etmiş
olursunuz. Plan ve Bütçe Komisyonu kendi görev alanı
dışındaki, kendi ihtisas alanı
BAŞKAN Sayın Kurt, lütfen
ADİL KURT (Devamla) Sayın Başkan, bitiriyorum.
dışındaki konuları görüşmüş,
görüşmüş gibi yapmış ve şimdi korsan bir şekilde
sizin gündeminize getirmiş bulunmaktadır. Meclisin bu
yanlışa ortak olmaması gerekiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına son konuşmacı, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Sayın Vedat
Demiröz.
Buyurun Sayın Demiröz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Hakkında AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, çeşitli bakanlıklara
bağlı kamu kurum ve kuruluşlarının faaliyetleri ve
günlük çalışmaları devam ederken bazı sorunlar ile
karşılaşılmaktadır. Ayrıca, vatandaşlar
açısından da önem arz eden ve bir an önce çözülmesi gereken konular
ve birtakım düzenlemeler yapılması söz konusu olmaktadır. Bu
nedenle, birçok kanunu ilgilendiren maddelerin birlikte görüşülmesi zorunluluğu
doğmaktadır. Bu mahiyetteki kanun teklifleri geçmişte
Meclisimizin gündemine gelmişti, bugün de böyle bir yasayı
görüşüyoruz. Yapılan düzenlemeler, bu geçici tıkanıklıkların
aşılmasında ve günlük çalışmaların daha verimli
olmasında yarar sağlayacağı inancındayım. Kanun
teklifindeki maddelerde özellik arz edenleri kısaca
sıralayacağım.
Kamu idarelerindeki kadrolarda daimî çalışanlar ve
sözleşmeli personel ve bunların bakmakla yükümlü oldukları aile
fertlerinin tedavi amacıyla yurt dışına gönderilmeleri
hâlinde refakatçilerin konaklama giderlerinin
karşılanmasının sağlanmasını bir madde
içermektedir.
Başka bir maddede, 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999
depremlerinden sonra kendilerine iş yeri verilen hak sahiplerinin borç
taksitlerini üst üste 3 kez ödememeleri veya bu kişilerin haklarından
vazgeçmeleri hâlinde hak sahipliğinin düşürülmesi, tazminat
ödememesi, yaptıkları ödemelerin de faiziyle birlikte kendilerine
ödenmesi imkânı getirilmiştir.
Seçim suçları nedeniyle açılması öngörülen kamu
davaları için öngörülen iki yıllık süre altı aya
indirilmektedir.
Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun beş yıla kadar
olan taşınmaz kiralama yetkisi, amortisman süreleri de göz önüne
alınarak on iki yıla çıkarılmaktadır.
TÜBİTAKa, şirket kurabilme ve kurulu bulunan şirketlere
ortak olabilme yetkisi verilmektedir. Kurum bünyesinde elde edilen tüm fikrî ve
sınai hakların konusu olan ürünlerin üretim ve
satışının yapılması ve bu amaçla şirket
kurulmasına yetki verilmektedir. TÜBİTAK
Başkanlığının görev süresi üç yıldan dört
yıla çıkarılmaktadır.
2012 yılında yapılan Ölçme, Seçme ve Yerleştirme
Sınavına giren adayların merkezî sınavlardan
almış olduğu puanlara ilave edilecek ortaöğretim
başarı puanlarının bu yıl da uygulanması
önerilmektedir.
Değerli milletvekilleri, maddenin birinde, özürlü
vatandaşlarımıza ve onlara bakım hizmeti verenlere
düşen gelir seviyesindeki aylık küçük ölçekli dalgalanmalar sebebiyle
gelirin kesilmesi veya gelirin yeniden belirlenerek yersiz ödeneklerin
iadesinin istenmesi durumunun önüne geçebilmek için gelir
artışına bir oran konulmuş ve bu oran net asgari ücretin 2/3ünün
2 katı olarak belirlenmiştir.
Ehliyet alacakların en az ilkokul düzeyinde eğitim
almış olmaları yükümlü kılınmaktadır.
Kamu kurum ve kuruluşlarının uhdesindeki linyit ve
demir madenlerinin özelleştirilmesi amaçlanmaktadır.
Bir başka maddede: Daha önce herhangi bir sosyal güvenlik
kuruluşuna tabi olmayan ve buralardan herhangi bir aylık almayanlar
fon kapsamına girebilmekteyken hane içindeki kişi başına
düşen geliri asgari ücretin net tutarının üçte 1inden az
olanlar, afetlerden zarar görenler ile şehit ve gazi
yakınlarını da fon kapsamına almaktadır.
3294
sayılı Kanun uyarınca Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan yardımlar ve
destekler ile yaşlılık ve özürlülük yardımları
kişi izin verse dahi haczedilemeyecek, devir ve temlik edilemeyecektir.
19uncu
madde de milletvekillerimizi ilgilendiriyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tarafından milletvekillerine, yasama organı eski üyelerine ve
dışarıdan atanan bakanlara verilen kimlik belgelerinin resmî ve
özel kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmî kimlik olarak
belirlenmesi öngörülmektedir.
Teklifin bir
başka maddesinde: Organize sanayi bölgeleri adına kamu yararı
gerekçesiyle kamulaştırma yapılabilmektedir -mevcut durum da
böyle- madde ile kamulaştırma kararı müteşebbis heyetin
başvurusu üzerine Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
tarafından verilecektir. Bakanlıkça verilen kamu yararı
kararları çerçevesinde organize sanayi bölgeleri tarafından tesis
edilen kamulaştırma işlemlerinde masraflar ile arazi bedeli
ödeme yükümlülüğü organize sanayi bölgelerinin tüzel kişiliğine
verilmiştir.
Elektrik
dağıtım şirketlerinin her türlü denetimi
Bakanlığa verilmiştir.
23üncü
maddede Ankara Büyükşehir Belediyesi ve bağlı
ortaklıklarına ait Başkent Doğalgaz Dağıtım
AŞ'nin sermayesinde bulunan yüzde 20 oranındaki hissenin de,
özelleştirme kapsam ve programına alınarak, yüzde 80
oranındaki hissenin satışı ile birlikte
gerçekleştirilmesi ve elde edilen gelirle öncelikle Ankara Büyükşehir
Belediyesinin ve EGO Genel Müdürlüğünün BOTAŞ
Genel Müdürlüğü ve Hazineye olan borçlarının ödenmesi
öngörülmüştür.
Üzerlerinde yatırım yapılmak amacıyla gerçek veya
tüzel kişilere bedelsiz olarak devredilen veya süresiz kullanma izni
verilen taşınmazların, yatırımcılar
tarafından gerekli şartların yerine getirilmesi koşuluyla
tapudaki şerhlerinin kaldırılması öngörülmüştür. Bu
maddede daha önce taahhüt edilen veya yatırım teşvik belgesine
bağlı yatırımları tamamlayan veya eksik kalanlarla
ilgili bir düzenleme getirilmiştir. Yatırımları tamamlayan
ancak asgari işçi sayısını tutturamayanlar için ve
bunların taahhüt edilen işçi sayısının yüzde 50si
kadarını tamamlamaları koşuluyla, rayiç bedeli,
fabrikanın rayiç bedeli üzerinden veya arazinin, arsanın, tahsis
edilen arsanın rayiç bedelinin yüzde 3ü ödenerek kendilerine tapu tahsisi
yapılacaktır. Bu türdeki yatırımcılar altı ay
içerisinde müracaat edecek ve iki yıl içerisinde bu eksikliklerini
tamamlayacaklardır.
Bir başka paragrafta da yatırımlarının yüzde
60ını tamamlayanlar, yine asgari istihdam sayısının
yüzde 40ını tamamlayanlar, tahsis edilen arazinin bedelinin, rayiç
bedelinin yüzde 50sini, yarısını ödeyerek bu haktan yararlanacaklardır.
Üçüncü paragrafta da yatırımlarının yüzde 35ini
tamamlayanlar, istihdam sayısına bakılmaksızın bütün
tahsis edilen gayrimenkulün bedelinin, rayiç bedelinin tamamını
ödeyerek bu maddeden yararlanabileceklerdir. Yatırımları
yarıda kalan işletmeler için çok önemli bir madde.
26ncı maddede ÖSYM Başkanlığının
kurduğu veya iştirak ettiği şirketten sınav
faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik olarak yapılacak mal ve hizmet
alımlarının Kamu İhale Kanunundan istisna tutulması
öngörülmüştür.
28inci maddede Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Birliğe
bağlı odaların organlarının seçimlerinde oy
kullanılmasının kolaylaştırılması
öngörülmüştür. Bu maddede gerçek kişiler nüfus cüzdanlarıyla oy
vermekte iken, tüzel kişiler ancak sicil ticaret memurluğundan yetki
belgesi almak suretiyle oy kullanabiliyorlardı. Tabii, genelde oda
seçimleri hafta sonuna denk geldiği için, tüzel kişilere ait yetki
belgesi olmayanların bu belgeyi seçimler sırasında tedarik
etmesi mümkün değildi. Bakıyorsunuz, 10 bin-15 bin üyeli odalarda oy
kullanma miktarı 1.000-1.500ü geçmiyordu. Bu sebepten dolayı sadece
imza sirkülerini ibraz ederek bu oylamaya katılabilecek, oda seçimlerine
katılabilecek bundan sonraki şirket yetkilileri.
30uncu
maddede, kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili kişiler
hakkında adli sicil ve arşiv kayıtlarında sorgulama
yapabilmeleri öngörülmüştür. Adli sicil ve arşiv
kayıtlarında sorgulama yapılmasında kişilerden talep
edilen 5 liralık ücretin kaldırılması öngörülmektedir.
Kamu kurum
ve kuruluşlarına ait resmî binalarda tüm yol, kaldırım,
yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor salonları ve benzeri
sosyal ve kültürel altyapılar ile gerçek ve tüzel kişilerce
yapılmış olan ve umuma açık bulunan her türlü yapının
özürlülerin erişimine uygun hâle getirilmesi için yedi yıllık
süre verilmişti. Maalesef, hepimizin suçu var bunda, bugüne kadar
tamamlayamadık. Bu yedi yıllık süreyi son kez bir yıl daha
uzatıp sekiz yıla çıkarma öngörülmektedir.
33üncü
maddede, yurt dışına gönderilen ve öğrenimini
başarıyla tamamlayarak yurda dönenlerden yükümlü bulunduğu
mecburi hizmet süresini tamamlamış olanların yurt
dışında resmî öğrenci olarak geçirmiş oldukları
öğrenim sürelerinin on sekiz yaşın tamamlanmasından sonraki
döneme ait olan kısmını sosyal güvenlikleri bakımından
borçlanabilmeleri ve borçlanmış olanların borçlarında
yeniden düzenleme, yeniden yapılandırılma öngörülmektedir.
Bir
başka maddede organize sanayi bölgelerinde açılan özel mesleki ve
teknik eğitim okullarında öğrenim gören her bir öğrenci
için eğitim ve öğretim desteği verilmesi öngörülmektedir. Tabii,
tasarının bana göre önemli maddelerinden biri de bu. Organize sanayi
bölgesinde mutlaka olacak ve burada yapılan, kişilerin, özel veya
gerçek veya tüzel kişilerin veyahut da organize sanayi bölgesi
müdürlüklerinin yapmış oldukları mesleki
ve teknik liseler için Millî Eğitim Bakanlığının
aynı türdeki okullarda bir öğrenciye ait yapmış olduğu
maliyetin -ki sınıf geçenler için verilecek- yüzde 50si
fazlası, ki o da aldığımız bilgilere 3.800 lira
şu anda Millî Eğitim Bakanlığına bir öğrencinin
maliyeti, demek ki 5 bin liranın üzerinde azami olmak üzere, Millî
Eğitim Bakanlığıyla ilgili bakanlığın
arasındaki düzenlemeyle bu kurum, kuruluşlara veya organize sanayi
bölgesi müdürlüklerine yardım mahiyetinde destek verilecektir. Bu da,
belki tasarının önemli maddelerinden birisi.
Büyükşehir belediyelerine genel vergi gelirleri arasında
aktarılan paydan Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli 1 sayılı
listede -ki bu liste petrol ve türevlerini içermekte- yer alan mallardan tahsil
edilen özel tüketim vergilerinin çıkarılması öngörülmüştür.
Bundan böyle büyükşehir belediyelerine petrol ve türevleri üzerinden
alınan ÖTVlerden pay verilmeyecektir. Bu madde 1/1/2013ten itibaren
yürürlüğe girecek.
Bir başka maddede, Sayıştay Kanununda Sayıştay
Başkanlığı tarafından yapılacak denetimlerde
uyulacak usul ve esaslar düzenlenmiş ve Sayıştay denetiminin
kapsamı, kamu idarelerinin gelir, gider ve mallarıyla bunlara ilişkin
mali nitelikteki tüm hesap ve işlemlerini kapsayacak ve bunların
dışında kalan işlem ve faaliyetler denetime konu olmayacak
şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Daha sonraki maddelerde ÖSYMyle ilgili düzenlemeler mevcuttur,
detaylarına girmeyeceğim.
Bir başka maddede, kiracının Türk Ticaret Kanununda
tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel
kişileri olduğu iş yeri kiralarında, Borçlar Kanununun
bazı maddelerinin sekiz yıl süreyle uygulanmamasına ilişkin
düzenleme yapılmıştır. Burada da ÜFEyle ilgili
düzenlemeler bir sekiz yıl süreyle uygulanmayacak.
Bir başka maddede, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının görevleri arasına organize sanayi
bölgelerinin altyapı yatırımları ile sanayi sitelerinin
altyapılarını ve üstyapı yatırımlarının
da yüzde 70ine kadar olan kısmının desteklenmesi ve
işletme kümelerine hibe desteği verilebilmesine ilişkin hususlar
önerilmektedir.
Millî Eğitim Bakanlığında bazı kadrolar için
görev yerlerinin değiştirilmesi ve rotasyon yapılabilecek
kadrolar arasına il millî eğitim müdür yardımcısı
kadrosunun da dâhil edilmesi öngörülmektedir.
55inci maddeyle, 2012 yılıyla sınırlı olmak
üzere, Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında bulunan 40
bin boş öğretmen kadrosuna atama yapılması hususunda Bütçe Kanununda
yer verilen sınırlamaya tabi olunmaması öngörülmektedir ki, 2012
yılıyla sınırlıdır. İnşallah
öğretmenlerimiz bu 40 bin öğretmen kadrosunda talihlerine,
gönüllerine göre yerlere atanırlar.
Aynı zamanda, takip eden maddede 30 bin öğretmen kadrosu
ihdası yapılmış, 950 de şube müdürü tahsisi
yapılmış. Emniyet Genel Müdürlüğüne 30 bin polis kadrosu
tahsisi yapılmış ve Van 100. Yıl Üniversitesine
çeşitli, 300 adet kadro ihdas edilmiştir aynı maddede.
Teklifin bütün maddeleri yayımlandığı tarihte
yürürlüğe girecek ancak büyükşehir belediyelerine ait olan ÖTVden
verilecek payların düzenlemesiyle ilgili madde 01/01/2013ten itibaren
yürürlüğe girecek.
Ben partim adına hepinize teşekkür ediyorum. Yasanın
hayırlı olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Demiröz.
Tasarı üzerindeki gruplar adına görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, şahısları adına, Ankara Milletvekili
Sayın Bülent Kuşoğlu.
Sayın Kuşoğlu, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim.
302 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
üzerinde şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu görüşmekte olduğumuz
kanun teklifi, gerçek anlamda, ileride bizleri mahcup edecek nitelikte bir
kanun teklifi, hakikaten öyle, öyle bir usul ve içeriğe sahip. Teklif ilk
gelişinde 39 maddeydi -üşenmedim, tek tek saydım- o 39 madde 35
ayrı kanunla ilgiliydi. 39 maddelik bir teklif ve farklı 35 kanunla
ilgili, bunun da 20 küsurunda değişiklik getiriyordu. Normalde böyle
bir teklifi ne yaparsınız? Alt komisyona sevk edersiniz, alt
komisyonda incelenir, ondan sonra Genel Kurula gelir. Hayır, alt komisyona
da sevk edilmedi. Israrla Plan Bütçe Komisyonundan hemen o gün geçirildi ve
geçirilirken de o 39 maddeye 20 madde daha ilave edildi, çok daha farklı
kanunlar ilave edildi. İyice karışık bir hâlde aşure,
diyeceğim ama aşure tatlıdır- tatsız tuzsuz bir
şeye benzedi, içinden çıkılmaz bir hâle geldi, önümüze geldi.
Biz buna benzer maalesef birçok kanun yaptık. Önümüzdeki günlerde,
önümüzdeki yıllarda, buna benzer kanunlar yaptığımız
için mahcup olacağız. Birileri Gözleri kör müydü, nasıl böyle
bir kanunu geçirmişler? diyecek.
Bir kanun maddesi yapılırken ilgili kanun maddeleri, mevzuat
taranır; onlarla olan ilgisi
bulunur, onlar da düzeltilir, onlar dikkate alınır, öyle teklif
yapılır, öyle getirilir, buradan düzenlemeler öyle çıkar. Hiçbir
şekilde, ilgili kamu kuruluşlarından dahi hiçbir şekilde
görüş alınmamış. İlgili meslek odalarından, sivil
toplum kuruluşlarından ya da akademik dünyadan hiçbir şekilde
görüş alınmadan getirilmiş.
Gerekçeye bakıyorsunuz, hani, bunlar yok, gerekçelerde bir
şeyler var mı? Gerekçelerde de hiçbir şey yok. Hiçbir
şekilde, anlamlı, evet, bunun çıkması lazım,
diyebileceğimiz, çıkması gerektiğini düşündüğümüz
ama- gerekçesi olmayan maddeler... Bu, gerçekten, önümüzdeki günlerde,
yıllarda bizi sıkıntıya sokacak. İçerik olarak böyle
yani getirilişiyle ilgili sıkıntı var. Peki içeriği
nasıl, usul olarak böyle de içerik olarak nasıl? O da benzeri
şekilde, sıkıntılı, skandal maddeler var yani iyi de
olsa bu şekilde, bu yöntemle çıkmaması lazım ama içerik
olarak da kötü maalesef, maalesef kötü.
Bunları maddelere geçince ayrıntılı olarak
göreceğiz ama şunu söyleyeyim, zamanlama açısından
birçoğu uygun değil, mantıklı değiller ve tutarlı
değiller. Hukuk açısından, içerik açısından, usul
açısından böyle ama bireysel olarak da vicdanımızı kanatacak
niteliktedir. Belki Sayın Demiröz de konuşmasını onun için biraz
erken kesmiştir, bu kadar kapsamlı bir kanun
değişikliği varken. Kendisine teşekkür ediyorum,
vicdanlı bir arkadaşımız çünkü.
Şunu söyleyeyim: Yani öyle bir şey ki, şimdi bir söz
aklıma geldi, Yusuf gibi arkanızı dönün de gömleğiniz
arkadan yırtılsın bari. diyor. Böyle bir kanun teklifi bu
değerli arkadaşlarım, böyle içeriğe sahip.
Şimdi, Siyasi kaygılarla hareket ediyorsunuz,
konuşuyorsunuz, partinizin görüşlerinizi yansıtıyorsunuz.
diyeceksiniz ama değil, gerçekten bu samimi görüşlerim kanunla
ilgili, maddelerle ilgili. Eğer detayına girerseniz sizler de
aynı şekilde bunların doğru olmadığını
göreceksiniz. Mesela, Sayıştayla ilgili bir teklif var, Sayıştaydaki denetim
yetkisi kısılıyor. Sayıştay Kanunu bundan bir buçuk
sene önce bu Parlamentodan çıktı, çıktığı zaman
da zaten Denetimle ilgili kısıtlama getiriliyor. diye
eleştirilmişti. Daha uygulamaya geçilmedi, buraya, Türkiye Büyük
Millet Meclisine tek bir rapor gelmedi. Sayıştay, Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına, millet adına denetim yapan bir yer ve
yetkilerini kısıyoruz ve Sayıştay -Sayıştaydaki
arkadaşlarla görüştüm- bundan haberdar değil, sonradan
çağrılıyor görüşmeler sırasında, gelmiyorlar
çünkü bunun değişmesi mümkün değil. Neden
değiştiriyoruz? Gerekçede de hiçbir anlamlı mazeret yok. Neden
değiştiriyoruz? Yani bunu anlayabilmek, biz de desteklemek isterdik.
Şimdi, sadece Sayıştay değil aslında
değerli arkadaşlarım, bu geçen yıl çıkan kanun hükmünde
kararnameler var ya otuz beş kanun hükmünde kararname, ondan sonra zaten
devlette bir mantık değişikliği oldu. İleriki
yıllarda bu fark edilecek, şimdi fark edilmiyor ama devletin gövdesi
değişti, anlayışı değişti, ruhu
değişti. Önümüzdeki yıllarda sıkıntıya
gireceğiz onlarla ilgili olarak, devlet yapısıyla ilgili olarak.
Zaten sıkıntılıydı, düzeltilmedi, tam tersine
reorganize edilmesi gerekirken daha fazla sıkıntıya soktuk devleti.
Bundan sonra da sıkıntıları göreceğiz.
Sayıştay denetiminde nasıl kısıtlama getirildi,
devlette de aynı şekilde denetimle ilgili olarak kısıtlama
getirilmedi bakın, devlette denetimle ilgili olarak tamamen denetim,
teftiş ortadan kaldırıldı. Bütün bakanlıklarda
teftiş heyetleri, denetim kurulları kaldırıldı, yerine
de hiçbir şey ihdas edilmedi, hiçbir şey konmadı. Devlette
denetim olmazsa nasıl yürür bu işler? 2,5 milyon memur var,
çalışan var kamuda; bunların denetimi yapılmazsa bu
işler nasıl yürüyecek? Yolsuzluklarla nasıl
uğraşılacak? Bunun için mi kaldırıldı? diye insanın
aklına geliyor. Bunu söylemek istemiyorum ama başka gerekçe de
göremiyorum. Devlette teftişin kaldırılması, denetimin
kaldırılmasının başka nasıl gerekçesi olur?
Sayıştayın bir buçuk yıl önce çıkan kanununun henüz
uygulamaya geçmeden buraya tekrar değişiklik getirilmesi, hiçbir
rapor verilmeden getirilmesinin nasıl başka türlü izahı olur?
Bir diğer konu var: Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi
Başkanlığına ve TÜBİTAKa şirketler kurduruyoruz.
Peki, şimdiye kadar özelleştirme yaptık, Biz bunları
dışarıdan alalım. dedik, Rekabet ortamı içerisinde
hizmetleri dışarıdan alalım. dedik. Peki, devletin
mantığı mı değişti? Burada farkında olan var
mıdır acaba? Devlet mantığı mı değişti
de biz bundan sonra yeni KİTler yaratıyoruz, yeni KİTler
kuruyoruz? Rekabet ortamı içerisinde satın almıyoruz mal ve
hizmetleri, diyoruz ki: Biz kendimiz şirket kuracağız, bu
şirketlere de buranın yöneticileri üye olacaklar, yönetim kurulu
üyesi olacaklar, oradan da ayrıca para alacaklar; bunlar ayrıca
İhale Kanunundan da muaf olacak, denetimden de muaf olacak. Ee? Böyle
devlet anlayışı olur mu? Şimdi ben bunu eleştirirken
haksız bir şey mi söylüyorum Allah aşkına? Haksız bir
şey mi söylüyorum, yanlış bir şey mi söylüyorum? Olur mu
böyle bir anlayış, böyle bir devlet anlayışı? Devletin
bu şekilde yönetilmesi mümkün müdür? Hepimizin yüzünü kızartacak,
gelecekte bizleri mahcup edecek bir tekliftir bu değerli
arkadaşlarım.
Mesela organize sanayi bölgelerinde meslek okulları kurulması;
en iyi tekliflerden biri bu, en iyi maddelerden biri bu ama muğlak.
Başlı başına düzenlenmesi, bir kanun olarak düzenlenmesi
gerekiyor, gerçekten öyle ama bir kanun
maddesi içerisine sıkıştırıyoruz. Uygulamada bir
yığın sıkıntı olacak. Hiç gereği yok ki.
Böyle güzel bir teşviki madem güzel bir şekilde düzenleyelim,
başlı başına bir kanun olsun. Niçin bir maddeye
sıkıştırıyoruz? Vaktimiz var, zamanımız var,
şimdiye kadar yapılırdı.
Oda seçimleri
Mesela gerekçe olarak dendi ki: 100 bin üyesi var Ankara
Odasının ya da İstanbulun 300 bin üyesi var ancak 5-6 bin
kişi katılıyor. Yani 100 bin kişi mi katılacak
seçimlere bunu böyle düzenlersek? 300 bin kişi mi katılacak? Yok öyle
bir gerekçe ama bu gerekçe olarak getirildi. Uygulamada böyle bir şey yok
hâlbuki.
Her konu var bu torba kanunda, bir tek tutuklu milletvekilleriyle ilgili
bir madde yok. 8 arkadaşımız, seçilmiş insan, maalesef
şu anda tutuklu ve onlarla ilgili, bir yılı geçtiği hâlde
hiçbir şey yapmadık. O da bizim utancımızdır.
Ben tekrar, Yusuf gibi arkanıza dönün ki gömleğiniz arkadan yırtılsın
diyorum, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.
Şahıslar adına son konuşmacı Sayın Mustafa
Baloğlu, Konya Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
MUSTAFA BALOĞLU (Konya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 302 sıra sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
şahsım adına söz aldım, heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Komisyonumuzdan geçen ve bazı kanunlarda
değişiklik yapılmasına dair torba teklif ülkemiz için
oldukça önemli düzenlemeler getirmektedir. Bu düzenlemelerden
bazıları
Uzun zamandır müjdeli haber bekleyen
öğretmenlerimiz ve polislerimiz için bu yasa teklifi ile 30.000 polis ve
öğretmen atamasının yapılması amaçlanmaktadır.
Bunun yanında, teklifte üniversite adaylarımızı
yakından ilgilendiren düzenlemeler de bulunmaktadır. Meclisimizden
geçen on iki yıllık zorunlu eğitim yasası ile üniversiteye
girişte puan hesaplama sistemi yeniden düzenlenmiş, liselerin
üniversitelerdeki başarı puanı hesaplama sisteminden
çıkarılmıştı. Komisyonumuzdan geçen torba teklife
göre, bu yıl da Yükseköğretim Kurumunun 30 Kasım ve 1
Aralık 2011 tarihlerinde aldığı kararla oluşturulan Öğrenci
Seçme ve Yerleştirme Sınavı kılavuzu esas
alınacaktır. Yani böylelikle başarı puanları,
ortaöğretim başarı puanları bu yılki üniversite
sınavlarında da öğrencilerimizin puanlarına eklenecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa
tasarısı emeklilerimize de müjdeli haberler getirmektedir. Sosyal
yardımlarda herhangi bir sosyal güvencesi bulunmama koşulu
kaldırılırken, zor durumlardaki emekliler de yardım
alabileceklerdir. Emekli ya da düşük ücretli, sigortalı
çalışırken yardım aldığı için açılan
davalar düşecek ve borcu olsa dahi altmış beş yaş
aylıklarına kişinin izni olsa dahi haciz konulamayacaktır.
Bu kararın tüm emeklilerimizin yüzünü güldüreceğine inanıyorum.
Emeklilerimize yardımdan, İşsizlik Sigortası Fonuna
kadar birçok yeni düzenlemeyi yaşama geçirecek olan bu yasa ile aile içindeki
kişi başına düşen geliri asgari ücretin net
tutarının üçte 1inden az olan kişilerden yoksul olanlar
vakıflardan yardım alabilecektir. Bu durumda, örnek olarak, 4
kişilik bir ailenin evine 650 lira emekli ücreti giriyorsa bu aile de yardım
isteyebilecektir. Buna ek olarak, afetlerden zarar gören
vatandaşlarımız, şehit ve gazilerimizin yakınları
da bu kapsamda değerlendirilecektir.
AK PARTİ olarak şehitlerimizin emanetlerine sahip
çıkmayı ilke edindik. Şu anda köy korucuları dâhil terörle
mücadelede şehit olanların yakınları ve yaralananlara
tazminat ödeniyor. Rakamlarla belirtmek gerekirse, 2010 yılı
içerisinde şehit ve yaralılar için 4,2 milyon lira, 2011
yılında ise 5 milyon lira nakdî tazminat ödenmiştir. Bugüne
kadar 11.142 şehit ve malul yakınımız ile
çalışabilir durumdaki malul kamu kuruluşlarında istihdam
edilmiştir. Bu yasa tasarısı ile şehit
yakınlarımıza tanınan istihdam hakkının 1den
2ye çıkarılması öngörülmüştür.
Ülkemizin kalkınmasında büyük rol oynayan
yatırımcılarımıza gelince
Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısında, zorluklar
nedeniyle taahhüt ettiği yatırımı ve istihdamı
gerçekleştiremeyen yatırımcıların kredi
imkânlarından yararlanarak yatırımlarını
tamamlamalarına olanak sağlanması amacıyla da düzenlemeler
yapılmıştır.
AK PARTİ olarak hedefimiz, her zaman yatırım ve iş
yapma ortamını iyileştirmek, kurumsal yönetim ilkeleri
uygulamalarını yaygınlaştırmak olmuştur. Bizler, başarılı yeni
işletmelerin kurulması için yatırımları teşvik
etmenin yanında, kişileri de eğiterek girişimciliğin
önünü açmaya devam ediyoruz. Partimizin hedefleri kapsamında 750 adet
girişimcilik eğitim programı ile 15 bin girişimci
adayına eğitim verilecek, bin yeni girişimciye 20 milyon TL
destek sağlanacaktır. Ayrıca, yeni girişimcilere iş
ortamı sağlamak üzere 15 yeni iş geliştirme merkezi
kurulacaktır.
Kadına ve aileye verdiğimiz öncelik ve öneme istinaden destek
programlarında kadın girişimcilere yüzde 10 oranında
pozitif ayrımcılık yapılacak. Şunu belirtmek isterim
ki, kadınların da iş gücüne katılım oranını
2023 hedeflerimiz doğrultusunda 2010 yılındaki yüzde 27,7
seviyesinden 2023 yılında yüzde 35 seviyesine yükseltmeyi
hedeflemekteyiz.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz ve vatandaşımız
için birçok önemli düzenlemeler içeren bu yasa ile ayrıca, enerji
özelleştirmeleri, sokak ve caddelerin aydınlatma bedellerinin
ödenmesinde yaşanan sorunların da sona ermesi hedeflenmektedir.
Bundan böyle her türlü denetimi Enerji Bakanlığımız
yapacak, böylelikle elektrik dağıtım şirketlerinin
yatırım ve işletme faaliyetleri açısından
denetimlerindeki boşluklar giderilmiş olacaktır.
Biz, emeklisiyle, yatırımcısıyla, polisi,
öğretmeni ve öğrencisiyle tüm vatandaşlarımızı
seven, kucaklayan ve vatandaşıyla barışık bir iktidar
olmayı sürdüreceğiz.
İstikrar ve güvende
dokuz yılı geride bıraktığımız şu
dönemde, eğitime ayrılan bütçeyi 7,4 milyar TLden 39 milyar TLye
çıkardık. Okullaşma oranını ilköğretimde yüzde
91den 98e, ortaöğretimde ise yüzde 50den 69a çıkardık.
Öğretmen sayısını yüzde 34, öğretim elemanı
sayısını yüzde 46 artırdık. Okullarımıza
maliyeti 265 milyon TL olan ücretsiz kitap dağıtımını
yaptık.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; toplum destekli polislik hizmeti alanlarında
sağlanan başarılar sonucunda Türk İstatistik Kurumunun
yaşam memnuniyeti araştırmasına göre Türk polis
teşkilatımız yüzde 73 ile en güvenilir kurumlar arasında
yer almıştır. Bu başarılar sonucunca polisimiz ile
gurur duyduğumuzu bir kez daha buradan dile getirmek istiyorum.
Yine, Kredi ve Yurtlar
Kurumunun beş yıllık kiralama yetkisini on ikiye
çıkardık.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu görüşülen Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi yukarıda da
bahsettiğim gibi önemli düzenlemeler getirmektedir.
Bu yasamızın
Meclisten geçmesi dileğiyle heyetinizi saygıyla ve sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baloğlu.
Sayın
milletvekilleri, tasarı üzerinde gruplar adına ve şahıslar
adına görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi yirmi dakika
süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.
Sisteme giren
arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, şimdi, sorulara
geçtik, bundan sonra da bölümlere geçeceğiz. Ancak bu tasarının,
bu teklifin 39uncu maddesi Anayasanın 160ıncı maddesine çok
açık bir şekilde aykırıdır.
Anayasanın
160ıncı maddesi Sayıştayın görev alanını
düzenlemiştir. Bu maddeye göre, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki
kamu idareleriyle sosyal güvenlik kurumlarının gelir, gider ve malları
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Sayıştay tarafından
denetlenir. Sorumluların hesap ve işlemleri bu çerçevede kesin hükme
bağlanır. Teklifin ilgili maddedeki düzenlemesi ise bu maddeyi
tamamen altüst edecek niteliktedir. Teklifte yer alan madde,
Sayıştayın denetimine tabi olan kamu idarelerinin
çıkarmış olduğu birtakım genelge, yönetmelik gibi
düzenlemeleri Sayıştayın uyması gereken düzenlemeler
olarak tarif etmektedir. Yani Sayıştay, Parlamento adına, Türk
Milleti adına, onun sahip olduğu bütçe hakkı nedeniyle bir
denetim yaparken, yürütme organının genelge, tüzük, yönetmelik, genel
yazı, sirküler gibi yazılarını esas almak suretiyle bir
denetim yapamaz. Onları veri kabul edip uygulamanın onlara
uygunluğu şeklinde bir açıdan eğer Sayıştay
denetimini yapacak olursa, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetimi yapan
Sayıştayı yürütme organına, ilgili idarelere
bağlamış oluruz. Bu nedenle, bu madde buradan
çıkarılmadığı sürece teklifin maddelerine geçilerek,
bölümlerine geçilerek görüşülmesinin mümkün olmadığını,
eğer görüşülürse bunun Anayasaya aykırı
olacağını ifade ediyorum. Lütfen, bu çerçevede bu maddeyi gözden
geçirin efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, biz de Milliyetçi
Hareket Partisi olarak daha önce, bu tasarının, bu tekliflerin
gündeme alınması sırasında ifade etmiştik.
Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim
yapıyor. Dolayısıyla yürütmenin bu denetimi yapılmaz hâle
dönüştürmesi Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisini ve
egemenliğini kullanmasını doğrudan doğruya engeller.
Bu bakımdan bu maddenin çıkartılması bu kanunun
görüşülmesinin selametini temin etmesi açısından önemli.
Bir başka husus daha var. Sayın Başkan, bilemiyorum ama
tabiatıyla 168inci madde Tabiî servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve
tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi
hakkı Devlete aittir... Ama bu kanunda yine 16ncı maddede devlet
sahalarıyla ilgili belirlenen linyit sahalarının
özelleştirilmesi alınmıştır. Şimdi, bir taraftan
Anayasa diyor ki Bunlar devletin hüküm tasarrufu altındadır,
diğer taraftan da bunların özelleştirilmesi için, linyit
sahalarının özelleştirilmesi için kanun maddesi var; bu da
Anayasaya aykırı. Yani bu hükümler ortadayken bunlarla ilgili bir
görüşmenin yapılmasının da doğru
olmayacağını bu vesileyle ifade etmek istiyorum. Yani Anayasaya
aykırılık iddiasından öteye, bunların burada
görüşülmemesi gerekir; basit bir Anayasaya aykırılık
iddiası değildir bu, açıkça Anayasaya aykırı bir
düzenleme istenmektedir. Bu, devletin eliyle işletilecek. diyor,
Özelleştirelim. deniyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, bir ara verelim bence.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, bu 39uncu madde Plan Bütçe Komisyonunda görüşülüp
konulmuştur. Bu kanun teklifi görüşülürken Plan Bütçe Komisyonu da
muhakkak ki kendisiyle ilgili bu gelen görüşleri değerlendirmiş,
Anayasaya uygun olduğu konusunu da telakki etmiştir. 39uncu madde
görüşülürken değerli arkadaşlarımız, siyasi parti
grupları bunun Anayasaya aykırı olduğuyla ilgili önerge
verip o konuda çıkarılmasını isteyebilirler. Kanunun
bütünüyle ilgili görüşmeler tamamlanmış ve soru-cevap
işlemine başlanmak üzere geldiği anlamda Anayasaya
aykırılık iddia etmek mümkün değildir. 39uncu maddede
İç Tüzük Anayasaya aykırılık dâhil olmak üzere önerge
verileceğini ifade etmiştir. Zamanı geldiğinde, yeri
geldiğinde görüşülür.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
aynı konuda
BAŞKAN Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Tarih bizleri, bu Meclisi
yazacaktır arkadaşlar. Yasama ve yürütme arasındaki
ihtilaflarda
BAŞKAN Buyurun, mikrofonunuzu açalım.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkanım, bugün, Sayıştayın yetkilerini
daraltan, Hükûmeti istediği gibi davranmaya itecek serbesti tanıyan
bir hüküm bu torba kanuna konulmuş.
Şimdi, üstelik yasamayı, yasama adına denetimi yok
sayacak, daraltacak bir işlem
Hükûmet lehine yapılıyor, yürütme yani bu Meclisin üyeleri kendi
yetkilerini daraltmak için ellerini kaldıracaklar. Bu, hiçbir demokratik
ülkenin meclisinde hiçbir zaman görülmemiş bir durumdur. Daima yasama,
yürütme ve yargı kendi yetkilerine, kendi denetimlerine sonuna kadar sahip
çıkarlar.
Şimdi, yakın zamanda Sayıştay Yasasının
düzenlemesi yapıldı Mecliste, yakın zamanda bu çıktı.
Şimdi, Sayıştayın -yerindelik denetimidir, şudur,
budur- zaten silahlı kuvvetler, güvenlik güçleriyle ilgili denetim
mekanizması kaldırıldı. Şimdi, bir de Hükûmeti
denetlemekten kaldırılırsa
Bence, AK PARTİnin
yapacağı bir tek şey vardır: Bir teklif verin
Sayıştayı kaldırın, Sayıştayı
kaldırın, denetlenmekten gıdıklanıyorsunuz yani
gerçekten sizi denetleyen ufak bir şey olduğu zaman, hemen öyle bir
tepki gösteriyorsunuz ki ölçüsüz, bu sefer o kurumu tamamen işlevsiz hâle
getirmek
Anayasal bir kurum. Meclis o zaman denetimi neyin adına
kullanacak? Meclis nasıl denetim yapacak? Meclis, bütçede,
vatandaşın hazinedeki parası harcandığı zaman,
bunun denetimini nasıl yapacak? Eğer israf varsa, eğer yolsuzluk
varsa, eğer başka şeyler varsa bu nasıl denetlenecek? Böyle
bir yaklaşım tarzı hem Anayasaya aykırı. Anayasaya
aykırı olan böyle bir kanun görüşülemez. Bunun derhâl geri
çekilmesi lazım. Bir de, demokrasi inancıyla, Meclisin yasama
üyelerinin kendi yetkilerine sahip çıkması lazım.
Sayın Başkanım, Sayıştay,
Başkanlığımızın denetiminde bir kurumdur, Meclis
Başkanının denetiminde, Başbakanın denetiminde
TOKİ müessesesi değildir. Bu açıdan
baktığımız zaman, çok vahim bir hata yapılıyor,
bunun düzeltilmesi ve Anayasaya aykırılığın dikkate
alınması lazım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, konu, maddenin içeriğiyle
ilgili değerlendirmelerden oluşuyor. Bu iddialar, maddenin yer
aldığı bölümün görüşlerinde dile getirilebileceği
gibi, söz konusu madde üzerinde Anayasaya aykırılık dâhil
verilecek önergelerle maddenin içeriğinin değiştirilmesi söz
konusu olabilir.
Teklifin görüşmelerine devam edilmesinde usuli bir engel
bulunmamaktadır. Söz konusu maddeyle ilgili değerlendirme yeri
geldiğinde yapılacaktır.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, bu temel kanun
tabii, maddenin görüşülmesi mümkün değil.
BAŞKAN Hayır, mümkün efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Madde görüşülmüyor efendim, sadece
önerge verilebiliyor, o kadar. Her grubun da bir önerge hakkı var.
BAŞKAN Önerge verilirse önergede
Bakınız, 84üncü maddeyi okuyorum: Bir kanun tasarı veya
teklifinin Genel Kuruldaki görüşmeleri sırasında tasarı
veya teklifin belli bir maddesinin Anayasaya aykırı olduğu
gerekçesiyle reddini isteyen önergeler, diğer önergelerden önce
oylanır.
Madde üzerinde önerge verildiğinde görüşülüyor biliyorsunuz, o
sırada yaparız.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, tabii bu lafzi
bir tutum. Biz, Anayasanın ruhuyla, egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir ve bu denetim yetkisinin
kısıtlanması konusunda duyarlılığın herkes
tarafından benimsenmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Bu
duyarlılığa sahip olmayanlar için bir diyeceğimiz yok.
Sizin de bu duyarlılığa sahip çıkmanız lazım.
BAŞKAN Teşekkür ederim efendim. Sözleriniz zapta geçti.
Şimdi, sisteme girmiş olan arkadaşların
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
şöyle bir sorun var: Temel kanun İç Tüzük 91de çok net tarif
edilmiş. a) Bir hukuk dalını sistematik olarak bütünüyle veya
kapsamlı olarak değiştirecek
diyor. Bu torba kanundur. Bu torba kanunun içinde bir
hukuk dalı değil, yüz bin hukuk dalı var; sağlık var,
eğitim var, enerji var, sigorta var, sosyal güvenlik var
Yani, bu, bir
temel kanun olarak değerlendirilemeyecek bir temel kanun kapsamına
alınmış. Bu açıdan, bu maddeyle ilgili görüşmeyi
eğer tartışmaya açacaksak
Bu maddenin Anayasaya
aykırılık durumunu da sadece önergelerle konuşabilme durumu
gruplara tanınıyor. Bu da İç Tüzüke aykırı yani
torbanın kendisi İç Tüzüke aykırı, temel kanun değil.
Temelin kanunu olabilir ama temel kanun değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, 91in
ikinci cümlesini okursa temel kanun olması konusunda orada bir ifade var,
Sayın Kaplan oradaki bu ifadeyi de görür.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Gerçekten Bir hukuk
dalını sistematik diyor, Sayın Elitaş, Bir hukuk
dalını sistematik diyor.
BAŞKAN Sayın Kaplan, sözleriniz zapta geçti. Sonra da itiraz
imkânı var. Müsaade ederseniz ilerleyelim efendim, benim söylediğim
gibi.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Başkanım, gerçekten
sağlıklı yasama olayı perişan ediliyor yani.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BAŞKAN Şimdi, soru-cevap işlemi için sisteme giren
arkadaşlara sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Görüşmekte olduğumuz kanun ile birçok kadro ihdas edilmektedir
ancak hâlihazırda, özellikle 4/Cliler olmak üzere, gene taşeron
üzerinden çalışan işçilerle ilgili herhangi bir çözüm yoktur.
4/Clilerin sorununu da bu kanun çerçevesinde çözmek için bir girişimde
bulunmayı düşünüyor musunuz?
Yine, kanunun 37nci maddesinde il özel idarelerine ve belediyelere
aktarılan gelirlerle ilgili olarak özel tüketim vergisinden
sağlanacak olan yaklaşık 1,5 milyar liralık bir kaynak
belediyelerden ve özel idarelerden kaçırılmaktadır. Şimdi,
yerel yönetimleri güçlendirmek iddiasıyla on yıldır konuşan
bir Hükûmet olarak yerel yönetimlerin kaynaklarının bu kadar ciddi
bir biçimde daraltılmasını nasıl savunacaksınız?
Bu kabul edilebilir bir uygulama mıdır? Siz yerel yönetimlere, özel
idarelere ve belediyelere bunu nasıl izah edeceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdoğan.
Sayın Oğan
SİNAN OĞAN (Iğdır) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, şimdi, madde 17de diyor ki: Fak Fuk Fon
olarak bilinen Sosyal Yardımlaşmayı ve
Dayanışmayı Teşvik Kanunundan şehitlerimiz,
gazilerimiz, afete uğramışlar ve emeklilerimiz de
faydalanır. Bu kanunu getirerek şunu mu iddia ediyorsunuz: Emekli
olan insanlarımızı Fak Fuk Fona mahkûm ettik; aynı
şekilde, şehitlerimizi Fak Fuk Fona mahkûm ettik; gazilerimiz Fak
Fuk Fonun elinde kaldı. Bunu mu demek istiyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oğan.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Biraz önce Beyanlarınız zapta geçmiştir. dediniz ancak
İnşallah bunlar ileride uygulamaya geçer. temennisiyle
sorularıma başlıyorum:
Soru 1: Torba kanun, yasamayı devre dışı
bırakıp hızlandırılmış şekilde
kanunların yasalaşması mıdır?
Soru 2: Torba kanunlar temel kanun yöntemine göre görüşülebilir mi?
Yasal dayanağı nedir, öğrenmek istiyorum.
Soru 3: Hangi hâllerde torba kanuna ihtiyaç duyulmaktadır?
Soru 4: 21inci Yasama Dönemi, 22, 23 ve 24üncü Yasama Döneminde kaç
tane tasarı ve kanun teklifi temel kanun olarak görüşülmüştür?
Soru 5: Bir kanunun torba kanun olup olmadığının
temel göstergesi nedir? Torba kanun hangi ihtiyaçlardan doğmuştur?
Soru 6: Torba kanun uygulamasında geleneksel komisyon sisteminin
devre dışı bırakıldığı doğru
mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çam
MUSA ÇAM (İzmir) 59 maddelik kanun teklifinde
Bakanlığınızı ilgilendiren madde sayısı
kaçtır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çam.
Sayın Erdemir
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Sayın Bakan, geçtiğimiz hafta
içinde İnegölde, Bursanın İnegöl ilçesinde mobilya
üreticileriyle birlikteydim. Dediler ki: Savaş tehlikesi nedeniyle tüm
ihracat bağlantıları iptal edildi. Yine Bursanın Gürsu
ilçesinde armut ve şeftali üreticileri tüm ihracat
bağlantılarının iptal edildiğini söyledi. Niğdeli
kamyoncularla bir araya geldiğimizde depoların patates dolu
olduğunu ve bütün ihracat bağlantılarının iptal edildiğini
söyledi. Yine dün bir araya geldiğimiz Amasyalı üreticiler dedi ki:
Tüm soğanlar elimizde kaldı. Orta Doğuya ihracat
bağlantıları iptal edildi. Son olarak Hataylı bir
tüccarımız dedi ki: Bir kamyon mal bile gönderemiyorum. Tüm ürünler
elimizde kaldı.
Torba kanunla yasayı dolanmak yerine vatandaşın
torbasını doldurmak için bu ülkeyi savaş değil de
barışa taşısak daha uygun olmaz mı?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erdemir.
Sayın Tüzel
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) Sayın Bakan, bu kanun
teklifiyle laik bir ülkede olmaması gereken Diyanet İşleri
Başkanlığına 25 adet yeni müşavir kadrosu
getirilmekte. Önceki gün bir telefon aldım Didim Alevi Bektaşi Kültür
Merkezi ve Cemevi Derneği Başkanı tarafından. Kendilerinin
yıllardır kullanmakta olduğu cemevinin kamu arazisi, hazine
arazisi üzerinde olduğu diye, tahliyeye karar verdim şeklinde ve
buranın boşaltılmasını isteyen bir yazı
almışlar. Şimdi, Bakanlığınıza sormak
istiyorum: Cemevleri ne zaman ibadet kurumu olarak kabul edilecek ve kamusal
haklardan eşit bir şekilde yararlanacaktır? Herhangi bir
kaymakam kamu arazisinde diye camilerin tahliye edilmesini acaba talep
edebiliyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tüzel.
Sayın Ağbaba
Sayın Ayhan
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakana aracılığınızla bir soru tevdi
etmek istiyorum: Burada kırmızı plakalı arabaların
daha fazla olacağı, satın alınacağı ortaya
çıkıyor. Denizlideki adliyeler parasızlıktan
kapatılırken, insanlar adliyelerde erişebilirliği
gerçekleştiremezken vicdanınız böyle bir şeye razı
mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ayhan.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Torbanın sözlük anlamı, içine öteberi koymaya yarayan,
çeşitli büyüklükte olabilen taşıma gereci, poşet
şeklinde tanımlanmıştır. Başına kanun
kelimesi getirilerek torba kanunu hangi taşıyıcılık
vazifesini görmektedir?
Soru 2: Torba kanunu çıkarma yoluyla muhalefetin ve sivil toplum
kuruluşlarının yasa yapma süreçlerine etkili biçimde
katılımının sağlanmaması için mi
yapılmaktadır?
Soru 3: Adalet Bakanlığı, 16 Ekim 2011 tarihinde sınava
ve eğitime alınmayanlar yürütmeyi durdurma istemli olarak dava
açmıştır. Açılan davada yürütmeyi durdurma kararı
verilmiştir ancak Adalet Bakanı yürütmeyi durdurma kararına
uymamaktadır. Anayasanın 138inci maddesi Adalet Bakanını
bağlamıyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şafak
DOĞAN ŞAFAK (Niğde) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Bir ülke eğitimle kalkınır. 30 bin öğretmen
alınırken 30 bin civarı polis alınmaktadır.
Öğretmen kadrolarının daha fazla olması gerekmez mi? Bu
konuda ne düşünüyorsunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şafak.
Sayın
Demiröz
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakana sormak istiyorum: Bursa Yenişehir ilçemizde bir dolu olayı
oldu. Daha sonra, İnegölde yine bir dolu olayı oldu. Yenişehir
ve Bursada, Tarım İl Müdürlüğünün tespitlerine göre, yüzde 85
ürünlerimizde zarar var Sayın Bakanım ama bugüne kadar herhangi bir
işlem yapılmadı. Bu konuyla ilgili soru soruldu, Tarım
Bakanına iletildi. Ne TARSİM olarak ne de Bakanlık olarak bu
konuda herhangi bir işlem yapılmadı. Bursa daha önce de zeytinde
böyle gözden çıkarılmıştı. Şimdi Yenişehir
ile İnegöl gözden mi çıkarılıyor?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Tüzel
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Sayın Bakan, bu kanun teklifi ile organize
sanayi bölgelerinde açılacak meslek liselerine öğrenci
başına teşvik ve özel sektörü burada kalkındırmak
istiyorsunuz. Şimdi, aynı zamanda da etüt beslenme okullarının
kapatılması ve fırsat eşitliğini kaldırması
gerekçesi burada söz konusu.
Şimdi,
size sormak istiyorum: Özellikle çalışan anne babaların tercih
ettiği bu okullar kapatılırsa özel okullar, etüt merkezleri ve
bakıcılara mahkûm olmayacak mı bu çocuklar? Özellikle
çocukların yarı zamanlı okullara gitmesi hâlinde geri kalanda
nasıl bu çocukların sorunlarına çare bulunacak? Aynı
zamanda, bu düzenlemeyle kadınlara Çalışmayıp evde oturup
çocuklarınıza bakın. mesajı mı verilmektedir? Bu etüt
beslenme okullarının kaldırılmış olmasındaki
mağduriyeti nasıl gidereceksiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tüzel.
Sayın
Sakık
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Yıl 2010,
Erzurumda vekil imamlar için açılan bir sınavda imama soruyorlar, üç
sorudan ikisini biliyor. Üçüncü soru, İbrahim Tatlısesle ilgili bir
şarkı isteniyor. Bu da bilmediği için eleniyor. Son günlerde
tekrar mollalarla ilgili ve imamlarla ilgili Erzurumda sınavlar
açıldı ve bölgeden herkes dışlanarak dışarıdan
gelenler onay aldı ve bugün bana gelen bir grup imam Neyi söyledilerse
hepsini bildik ve hepsini Kuran okumaya davet ediyoruz halkın huzurunda.
Bilmeyenler sınavı aştılar ama biz sadece
kimliğimizden dolayı dışlandık. ve bu konuda sadece
bir tek bölgede değil, Kürt coğrafyasının dört bir
tarafında bütün imamların böyle bir şikâyeti vardır. Bu
konuda Sayın Bakan bizi bilgilendirirse sevinirim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, buyursunlar.
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Erdoğan 4/C ile ilgili bir çalışma var mı bu çerçevede?
diye sordu. Yok. Tabii, bu mevcut düzenlemeler içinde ama Çalışma
Bakanlığımız gerek bu konuda olsun gerek çalışma
hayatımızı ilgilendiren diğer alanlarda olsun,
birtakım çalışmalar yürütüyor, olgunlaştırdıkça
hem Hükûmetimizin hem Meclisimizin gündemine getirecektir diye
düşünüyorum.
ÖTV konusunda
belediyelerle ilgili yapılan düzenleme belediyelerin gelirlerinde bir
gerilemeye yol açar mı? diye baktığımızda, böyle bir
şey söz konusu olmayacak Sayın Vekilim çünkü zaten hâlihazırda geçici
maddeyle yapılan uygulama bu kanuni değişiklikle
kalıcı bir hâle dönüştürülüyor.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Belediyelerin bu geliri artacak diye bekliyoruz.
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Yani mevcut gelirlerinde herhangi bir geriye
gidiş söz konusu olmayacak. Ayrıca, şunu da belirtmem lazım
ki hükûmetlerimiz döneminde, AK PARTİ döneminde belediyelerin payları
gerilememiştir, artmıştır; belediyelere olabildiğince
olumlu bir yaklaşım sergilenmiştir.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Bu parayı niye kestiniz o zaman?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Burada, zaten hâlen uygulanan fiilî bir durum
var, geçici maddeyle bu şekilde uygulanıyor zaten, o madde
kalıcı hâle getirilmiş oluyor. Yani bunun dışında
bir değişiklik, fiilen bir yansıması olmayacak bunun
belediye gelirlerine.
Emeklilerle
ilgili Sayın Sinan Beyin bir sorusu olmuştu, Sayın Vekilimizin,
Fak Fuk Fona mı muhtaç ediyorsunuz? diye.
SİNAN
Oğan (Iğdır) Sadece emeklileri değil; şehitlerimiz,
gazilerimiz
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Diğer, evet, birtakım başka
kesimlerle ilgili de söylediniz. Şimdi, böyle düşündüğümüz zaman
insanlarımızın haklarını
kısıtlayıcı bir yaklaşım geliştirmiş
oluruz. Buradaki amaç, ailesini de düşünerek, aile bazında
düşündüğünüzde elde ettiği gelirin belli bir
seviyenin altına düşmesi hâlinde buna burada bir sosyal hak
tanımaktır bu. Bunu fakirlik diye damgalarsak, böyle bakarsak bu
olaya bu insanlarımızın bu haklarını teslim
etmemiş oluruz, onları mağdur etmiş oluruz.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Fakir değilse niye sosyal yardım
veriyorsunuz?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Burada
tam aksine hem emeklilerimizin hem diğer kesimlerin lehine bir düzenleme
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Şehitlerimizin, gazilerimizin
hakkını artıralım. Fak Fuk Fona muhtaç olmasınlar.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Ya bunlar fakir değilse niye sosyal
yardım veriyorsunuz?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Lehine
bir düzenleme yapmış oluyoruz.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Tam tersine daha ileri bir düzenleme
yapalım.
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bu
lehine düzenlemeyi birtakım tartışmalarla önüne geçersek bu
insanlarımızı mağdur etmiş oluruz, onların lehine
bir şey yapmış olmayız.
Buradaki
hadise -dediğim gibi- tek başına birey olarak değil de bir
aile olarak baktığınızda elde ettiği gelir belli bir
seviyenin altına iniyorsa burada o insanlarımıza ilave destekler
sağlamanın yolunu açmış oluyoruz. Bu, onların lehine
bir durum. Fakat biz, işte, diğer siyasi tartışmalara
bunları kurban edersek bu insanlarımızın lehine bir
şey yapmış olmayız, onların aleyhine bir kamuoyu
oluşturmuş oluruz. Dolayısıyla burada
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Sayın Bakanım, öyle derseniz yazık
olur. Şehit ve gazilerimize daha fazla hak tanıyalım. diyoruz.
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) İşte, hak tanıyoruz burada.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Fak Fuk Fona onları mecbur
kılmayalım. diyoruz.
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Fak Fuk Fon dediğiniz sosyal
yardımlaşma sonuçta bir fondur. Bu fondan değişik kesimleri
faydalandırabilirsiniz.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Sayın Bakanım, siz bunu kabul
edebiliyor musunuz?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Evet, fakat burada
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Vatan için canını vermiş bir
insanın ailesinin Fakir Fukara Fonuna muhtaç olmasını siz kabul
edebiliyor musunuz?
BAŞKAN
Sayın Oğan
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Değerli Vekilim, burada bir fon söz konusu, bir
kaynak söz konusu ve lehe yapılan bir düzenleme söz konusu. Bunu görmeyip
başka tartışmalarla o haklarının önüne geçersek, o
şehit yakınlarımıza fayda sağlamış
olmayız.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Sayın Bakan, onu öyle bir etik çerçevede
yapmak lazım ki şehitlerimizin yakınları vicdanen
incinmesinler.
BAŞKAN
Sayın Oğan, rica edebilir
miyim? Sayın Oğan
Soru soruldu lütfen dinler misiniz? Lütfen
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Öyle bir konu değil ki
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Saptırılıyor, bizim sorduğumuz
başka, gelen cevap başka.
BAŞKAN
Doğru değil
Soru sordunuz
cevap veriyor Sayın Bakan, dinleyin lütfen.
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Sayın Tanalın torba kanunla ilgili değişik,
çeşitli soruları oldu, çok sayıda sorusu oldu.
Tabii torba
kanun düzenlemesi bugün
başlamış bir düzenleme değil, geçmişte de çok
değişik hükûmetler döneminde, değişik parlamentolar
döneminde yapılmış uygulamalar, bir ihtiyaca binaen yapılan
uygulamalar. Değişik kanunlarda aynı anda
bir değişiklik yapmak gerektiğinde, Meclisin zamanını
da daha tasarruflu kullanmak adına, bu tür uygulamalar yapılabiliyor.
Burada daha köklü bir çözüm arıyorsak belki İç Tüzükü yeniden masaya
yatırıp tartışmamız lazım. Meclisimizin daha
verimli, zamanını daha etkili kullanır bir şekilde bu
düzenlemeleri yapması için İç Tüzük değişiklikleri bana
göre de çok daha faydalı olur ama bunu yapamıyorsak, birçok kanunda
aynı anda değişiklik yaptığımızda torba
kanunları kullanmak bir realite. Bu realite geçmişte de vardı,
bugün de bu realite var. Bunu tabii ki olabildiğince
katılımcı bir şekilde tartışarak, konuşarak
yapmak gerekiyor, orada hiçbir itirazım yok ama bu uygulama bizim yeni bulduğumuz,
yeni getirdiğimiz bir uygulama değil. Dediğim gibi, biraz bunu
genel İç Tüzük tartışmalarıyla bağlantılı
değerlendirmekte fayda var diye düşünüyorum.
Sayın Çam Bakanlığımızı ilgilendiren bir
madde olup olmadığını sordu. Doğrudan ilgilendiren bir
madde yok Bakanlığımızı ama bir Bakan olarak, elbette
Hükûmetin bir üyesi olarak, yine birçok konuyla ilgili olduğumuzu,
dolaylı yoldan ilgili olduğumuzu belirtebilirim. Çeşitli
kurullarda aldığımız görevlerle, çeşitli
yaptığımız faaliyetlerle dolaylı olarak bizi de
ilgilendiren maddeler var elbette.
Yine bir soru da ihracatla ilgili. Orta Doğuya
ihracatımızın düştüğü, azaldığı,
özellikle Orta Doğudaki çatışmaların buna yol
açtığı ifade edildi, Savaş değil, barış
istiyoruz. anlamında sözler söylendi. Elbette hiçbirimizin buna
karşı çıkması mümkün değil, hepimiz barış
istiyoruz, hepimiz daha huzurlu bir bölge istiyoruz. Orta Doğuda
refahın artması için, insanların daha müreffeh hâle gelmesi için
şüphesiz ki Orta Doğuda daha istikrarlı bir ortama ihtiyaç var.
Ülkeler arasındaki sorunların giderilmesi kadar ülke içinde de yine
daha demokratik, daha huzurlu bir ortam şüphesiz ekonomik açıdan da
faydalıdır. Filistin-İsrail meselesinden tutun, Suriyede
yaşanan olaylara kadar biz de elbette ki Orta Doğuyu daha huzurlu
görmek isteriz ama bunlar Türkiyenin oluşturduğu meseleler değil,
Türkiyenin neden olduğu şeyler değil, etkilerini
hissettiği meseleler ve olabildiğince bu etkileri
sınırlamaya çalışıyoruz.
Türkiyenin
genel ihracat performansını çok köklü bir şekilde etkiliyor mu
diye baktığınızda, o kadar da, az önce çizildiği kadar
karamsar bir tablo yok. Tabii ki olumsuz etkileri vardır, ama genel
ihracat performansımıza baktığımız zaman, geçen
yıla göre bu yıl ihracatımızın düşmediğini,
arttığını görüyoruz. Aslında, Güneydoğu Anadolu
Bölgemizde de geçen sene 6,9, aşağı yukarı 7 milyar
dolarlık bir ihracat söz konusuydu. Yeniden bu ihracatı
yakalayacağımıza ben inanıyorum. Türkiye artık dünyaya
bakan bir ülke. Bir pazarda bir sorun çıktığı zaman firmalarımız
diğer pazarlara yönelebiliyorlar, ihracatımızı yine
diğer alanlarda geliştirme yoluna gidiyorlar, bu esnekliğe
sahibiz. Dolayısıyla ihracatımızın genelinde çok ciddi
bir gerileme beklemiyoruz.
Sayın
Tüzel Diyanetle ilgili bir soru sordu. Tabii, Diyanet şu anda anayasal bir
kurumumuz ve onun da diğer kurumlar gibi kadrolarla ilgili düzenlemeleri
zaman zaman Meclisimiz tarafından gerçekleştiriliyor. Bu diğer
tartışmalara doğrusu ben şu aşamada girmek
istemiyorum, belki Diyanetten sorumlu Bakanımız geldiğinde bu
soruya daha etraflıca bir cevap verebilir.
Adliyeler ve
makam arabaları karşılaştırması yaptı
Sayın Ayhan. Yani burada, tabii ki kamuda her alanda tasarrufu
artırmaya çalışmamız lazım, burada aynı
fikirdeyiz. Ama ihtiyaç olan konularda da zaman zaman harcama yapmak da kamu
için bir gereklilik, önemli olan bunun gerekli olup olmadığı,
gerçekten ihtiyaç olup olmadığı. Bunun
çalışmalarını ilgili idarelerin, Hükûmetin yapması
lazım.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Efendim, makam araçlarından daha mı az önemli adalet
hizmetleri? Kaynaklarınız sınırlı ise öncelik
sıralaması yapmanız lazım.
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Burada adliyelerle ilgili yapılan tasarruf
tamamen ölçekle ilgilidir.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Hangi ölçek?
Bir haftada ölçek mi değişti?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Belli bir iş yükünün altında olan bölgelerde adliyeler kapatılarak, daha tasarruflu bir şekilde
kamunun çalışması hedeflenmiştir. Bunun dışında
bir amacı yoktur.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Doğruyu söylemiyorsunuz
Sayın Bakan.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Adaletten tasarruf olur mu Sayın
Bakan, adaletten tasarruf olur mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Adaletten tasarruf
yapılmıyor, adalet yine tecelli ediyor. Bir 10 kilometre
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bakın, makam araçlarına
verdiğiniz parayı meşrulaştırıyorsunuz, adalette
tasarruf istiyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Adalette tasarruf söz konusu
değil. Bunu belediyelerde de geçmişte tartıştık,
başka alanlarda da tartıştık.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Belediyelerle adalet hizmetini yan yana
koyamazsınız Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bakın, ölçek
dediğimiz hadise vardır, bu özel sektörde de vardır, kamuda da
vardır.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) 148 tanesini
kapatmıştınız, 44 tanesini yeniden açtınız.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Belli, daha yakın bir
alanda topluca hizmeti sunabileceğiniz bir imkân varsa o imkânı
değerlendirirsiniz, daha tasarruflu bir şekilde
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Niye Başbakanlığa tasarruf
uygulanmıyor?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Hizmeti daha tasarruflu bir
şekilde sunarsınız. Bunun amacı budur.
BAŞKAN Sayın Bakanım, toparlarsanız, vaktiniz
doluyor efendim.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Doldu mu vaktimiz?
Bu öğretmen kadrolarıyla ilgili, müsaade ederseniz, son olarak
ona da cevap vereyim. Bu yıl şubat ayında 17 bin, şimdi,
önümüzdeki dönemde de 40 bin olmak üzere toplam 57 bin yeni öğretmen için
bir imkân oluşturuldu. Bu gerçekten çok büyük bir rakam. Burada, tabii ki
öğretmenlerimizin hem niceliğini hem niteliğini
artırıcı yönde çalışmalar hep birlikte yapılmak
durumunda. Elimizden gelen tüm imkânlarla biz eğitime öncelik veriyoruz.
Yıllardır Millî Eğitimimiz bütçede bir numarada, bunun en önemli
sebeplerinden biri de aslında bu öğretmen sayılarında
yaptığımız artışlar. Önümüzdeki dönemlerde de
yine belli bir plan dâhilinde bu çalışmalar yürütülecektir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakanım.
Sayın milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Yoklama talebi mi var efendim?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet efendim.
BAŞKAN Bir yoklama talebi vardır, yerine getiriyoruz.
Sayın Hamzaçebi? Burada.
Sayın Aslanoğlu? Burada.
Sayın Gürkan? Burada.
Sayın Ayaydın? Burada.
Sayın Akar? Burada.
Sayın Eyidoğan? Burada.
Sayın Gök? Burada.
Sayın Karaahmetoğlu? Burada.
Sayın Topal? Burada.
Sayın Genç? Burada.
Sayın Tanal? Burada.
Sayın Çam? Burada.
Sayın Eryılmaz? Burada.
Sayın Canalioğlu? Burada.
Sayın Acar? Burada.
Sayın Susam? Burada.
Sayın Özgümüş? Burada.
Sayın Toptaş? Burada.
Sayın Sarıbaş? Burada.
Sayın Seçer? Burada.
Sayın Yılmaz? Burada.
III.- Y O K L
A M A
BAŞKAN Şimdi elektronik sistemle yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Teklifin maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, teklifin birinci bölümünün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm, 1 ila 21inci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde gruplar adına birinci konuşmacı
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın
Mehmet Günal.
Sayın Günal, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Öncelikle de son olaylarda ve önceki günlerde
şehit düşen kahraman askerlerimizi rahmetle anıyor, bütün Türk
milletine başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkanım, bir sükûneti sağlayabilirseniz
Arkadaşlar yoklamadan sonra çok fazla haşır neşir
oluyorlar.
On dakika yoklama yok arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, yine bir AKP klasiğiyle
karşı karşıyayız. Yine dönem sonu geliyor. Yine bir
torba, çorba, tekrar içine her şeyin dolduğu alakasız bir kanun
teklifi. Gerçekten bir dayatmayla karşı karşıyayız. Bu
nasıl bir şey oluyor da
Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti
kanun tasarısı hazırlayamıyor mu?
Sayın Bakan, siz bunların arkasına duramıyor
musunuz? Yani niye bunlar böyle teklif hâlinde geliyor? Defalarca
konuştuk.
Peki, ne oluyor teklif hâlinde gelince? Plan ve Bütçe Komisyonu Kanunlar
ve Kararlar Genel Müdürlüğü gibi çalışıyor ve
söylediğimiz düzeltmeleri de arkadaşlarımız dikkate
almıyor, saatlerce boş yere emek harcıyoruz. Böyle bir şey
olabilir mi?
Sayın Başkanım, lütfen sükûneti sağlar
mısınız? Ben kibarca uyardım ama arkadaşlar burada
sohbet ediyor ayakta, bakın. Yani böyle bir şey olmaz. Böyle
saygısızlık olmaz!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, müzakere ortamı
değil. Lütfen
MEHMET GÜNAL (Devamla) Sayın Başkan, ben sizden rica ettim;
lütfen bir
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Konuşmacının konsantrasyonu
bozuluyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Böyle
bir şey olmaz. Dışarıda konuşsunlar. On dakika yoklama
yok, bir şey yok. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Konuşma canım ya! Sayın
Başkan uyarısını yapsın.
BAŞKAN Evet, sükûneti muhafaza edelim arkadaşlar. Hatibi
duyamıyoruz maalesef.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ben kendim bile duyamıyorum,
arkadaşlar nereden duyacak söylediğimi?
Değerli arkadaşlar, önemli şey söylüyorum, sizin
iradenizi savunuyorum. Bakın, burada arkadaşlarımız geliyor,
kendilerinin haberi olmayan bazı şeyler içine sokuşturuluyor,
uzmanlık alanı olmayan şeylere imza atmak zorunda
kalıyorsunuz. Diyorum ki, bu bir kanun teklifi değildir, bu,
aslında bir tasarıdır. Hükûmetin getirdiği tasarı
teklif hâlinde imzalanmıştır. Böyle bir şey olabilir mi?
İçerisine bakıyorsunuz, 35 tane ayrı kanun ve kanun hükmünde
kararnameyi içeriyor. Yani nasıl oluyor da bu
arkadaşlarımız bu 35 kanunu bir araya getirip, uzmanlık
hâlinde bize sunuyorlar? O zaman ne oluyor? Alakasız şeyler oluyor.
Şimdi Sayın Bakanım, bu teklif nereden geçti? Plan ve Bütçe
Komisyonundan; güzel
Biz burada teklif vereceğimiz zaman arkadaşlar
hemen geliyor Bunun bu kanunla alakası yok, bu önergeyi kabul etmiyoruz.
Kim diyor? Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü.
Peki, bunu Plan ve Bütçe Komisyonuna kim sevk ediyor? TBMM
Başkanlığı. Sizi de Başkanlık Divanı olarak
uyarıyorum Sayın Başkanım. Bunun içerisinde Adalet
Komisyonuyla ilgili var, Sanayi, Teknoloji Komisyonuyla ilgili var, bir sürü
ilgisiz, alakasız, bizimle ilgisi olmayan, Millî Eğitim Komisyonundan
geçmesi gereken, seçmenlerle ilgili, seçim kütükleriyle ilgili kanunun ne
işi var Plan ve Bütçe Komisyonunda? Ee Efendim, acelemiz var.
Günaydın! Şimdiye kadar niye getirmediniz? Yani getirdiğiniz
neyi görüşmedik biz; gece yarılarına kadar
çalışmıyor muyuz? Lüzumsuz bir şekilde
yaptığınız kapris yüzünden dün gece yarılarına
kadar bekledik, bugün şimdi başka bir kanun çıktı. EXPO ile
ilgili kanun tasarısını dün görüştük. Maalesef, böyle
teklif geldiği zaman ne oluyor? İşte, sizin sorumlu
olduğunuz Kalkınma Bakanlığından Allah rahmet eylesin
DPTyi, DPTnin her konuda görüşü alınırdı- kanun teklifi
görüş olunca alınmıyor.
Şimdi
siz, söyleyin bana, TÜBİTAKla ilgili
Bakanlık olarak buna görüş bildirdiniz mi?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kim sordu ki bildirecek?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Yani kim bildirecek? Yani kime
soracaksınız?
Şimdi, Değerli Bakanım, bu TÜBİTAK, onun yanı
sıra -Sayıştayla ilgili az önce söyledik- enerji denetimiyle
ilgili husus, almışsınız, neymiş? Efendim, EPDK
yapamıyor
Ya, EPDK yapamıyorsa soruşturma açın siz, niye
duruyorsunuz orada? İlgili bakan yok mu? EPDK, yetersizse elemanı,
destek verelim. Ne yapalım? Bakanlık alsın. İyi, güzel.
Şöyle de saçma bir mantık var Sayın Bakan: Bir tanesinde
Enerji dağıtım şirketlerini denetleyemiyor. diye
alıyoruz elinden, bakanlığa veriyoruz. Ee, üretimi EPDK
denetlesin
Ya, üretim şirketleri denetlenmeyecek mi o zaman? Ha, onda
fazla rant kalmadı, tabii, orada fazla bir şey yok, o üretimde
denetlesek de olur, lisansları verdik ama asıl şey
dağıtımda
Şimdi, böyle bir çifte standart, böyle
gerekçesiz bir düzenleme olamaz.
Değerli arkadaşlar -az önce grup başkan vekillerimiz izah
ettiler ama- Anayasaya aykırılık önergeleri maalesef maddede
verilecek, arada geçiştirilecek; hem Sayıştayın yetkisi
elinden alınıyor hem de aykırı şekilde, madenlerle
ilgili de, linyit madenlerinin özelleştirilmesi buraya konulmuş.
Güzel, bir taraftan özelleştirme diyorsunuz, Anayasada yer
almasına rağmen, Anayasaya aykırı olarak özelleştirme
yapıyorsunuz, öbür taraftan İki tane, kamu kurumu şirket
kuralım. diyorsunuz. Bu nasıl bir şeydir? Yani, bir taraftan
özelleştirelim işimize geleni
Ee? ÖSYM şirket kursun,
TÜBİTAK şirket kursun. Nerede kaldı sizin özelleştirme
mantığınız? Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar?
Yani sizin vicdanınıza sesleniyorum -içinizde bu sektörlerden
gelenler var, bürokrasiden gelenler var, akademisyenler var, oda
başkanı arkadaşlarımız var- yani, bir taraftan
özelleştirelim diye mantık koyarken öbür taraftan TÜBİTAK
şirket kursun., öbür taraftan ÖSYM şirket kursun. denir mi? Bunu
nasıl izah edeceksiniz? Böyle bir, maalesef, garabetle karşı
karşıyayız.
Peki, bunun sonucunda ne olacak şimdi? Ben size söyleyeyim.
TÜBİTAK, partimizin kurucusu merhum Alparslan Türkeşin
kurdurduğu kurumlardan bir tanesi, Türkiye Bilimsel ve Teknik
Araştırma Kurumu. Adı üstünde, bilim ve teknolojiyle
ilgilenecek, araştırma, geliştirmeyle ilgilenecek. Şimdi,
Sayın Başkan burada, yazık değil mi ona? Yarın,
arayacaksınız Bakan olarak Filancayı yönetim kuruluna
atayalım Sayın Başkan
Şimdi, Başkan bununla mı
uğraşacak bir de? Siyasi kurum hâline gelecek veya vazgeçtim onu,
şimdi, TÜBİTAKın atayacağı şirkete yönetim
kurulu üyesi bilim ve teknoloji mi yapacak, şirket yönetimine mi girecek?
Bu konuda bilgi sahibi mi, değil mi? Yani yönetim işi başka bir iştir,
akademisyenlik, hocalık, araştırmacılık başka bir
iştir. Tabii ki biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak teknolojiye, ARGEye
önem veriyoruz, yüksek teknolojiye dayanan ürünlerin üretilmesini, o
teknolojinin ürüne dönüşmesini ve hasılaya dönüşmesini istiyoruz,
bundan doğal bir şey olamaz ama TÜBİTAK burada yönlendirici
konumda olması gereken bir araştırma kurumudur, TÜBİTAK
işletmeci bir kurum değildir. Yani bunların yeniden dikkate
alınması gerekirdi, maalesef, aceleyle, tasarı
olmadığı için, görüşler eksik kaldığı için
bunlar dikkate alınmamıştır.
Aynı şekilde ÖSYMyle ilgili yine tartışmalar
yaşıyoruz, geçtiğimiz dönemin en tartışılan
kurumuydu. Şimdi, diyor ki Sayın Başkan, sorduk Komisyonda:
Efendim, bir şirket tekel konumunda, onu önlemek için biz kendimiz matbaa
kuralım. Günaydın! Yani öbür
tarafta Devlet Malzeme Ofisinin bütün fonksiyonlarını
kaldırıyorsunuz, Her şeyi dışarıdan alalım,
hizmeti. diyorsunuz, işinize geldiği yerde Kamu İhale Kurumunu
sürekli olarak dışarıda tutup istisnalar, muafiyetler
getiriyorsunuz, bir taraftan Kapatalım. diyoruz, öbür taraftan Kamu
İhale Kurumuna bir üye daha atayalım, efendim Başkan
Yardımcısı sayısı 4e çıksın
Bu nasıl
bir çelişki, bu ne yaman çelişkidir arkadaşlar? Yani alfabedeki
harfler bitmek üzere, (ş)ye gelmişiz, istisna, muafiyet
maddelerinde. Bu kadar kurum muafken niye o zaman uzman istemiyorsunuz?
Başkan yardımcısı mı çözecek Kamu İhale Kurumunun
ihtiyacını? Tabii, mevcutları değiştiremeyince o zaman
Yeni bir adam atayalım. mantığı ortaya çıkıyor.
Maalesef bu da bir AKP klasiği hâline geldi değerli arkadaşlar.
Öbür taraftan, bu kanunla bazı öğretmen ve polis
kadroları ihdas ediyoruz. Tabii ki bu yetersiz bir öğretmen kadrosu,
geçtiğimiz bütçe döneminde de istendi Millî Eğitimle ilgili olarak.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman gerekli kadroların ihdas
edilmesinden yanayız ancak geride kalan öğretmenlerin de
atamasının yapılması gerekiyor. Yine polis
kadrolarıyla ilgili talepler var ama orada daha önce de belirtmiştik,
öncelikle mevcut polislerin de durumlarının iyileştirilmesi,
özlük haklarının geliştirilmesi, artı, kendi
aralarındaki adaletsizliğin de giderilmesi gerekiyor. Bir taraftan
-kanunla ilgili az önce Sayın Bakan sorularda tam cevap vermedi ama-
burada bir garabet var değerli arkadaşlar. Kanunun kendisi, burada
çalışan emeklilerin ve asgari ücretle çalışanların
zaten yardıma muhtaç hâle geldiğini itiraf etmiş oluyor
Sayın Bakan. Siz demin söylediniz ama, bu Fak Fuk Fonla ilgili
arkadaşlarımız sordu, çok kısa olarak örnek vereyim size
son olarak.
Şimdi, Temmuz ayı itibarıyla asgari ücretin 1/3ü 246
liraya geliyor yani hane içindeki kişi başına düşen gelir
hesabıyla yaparsak, 986 liranın altında alan herkes buradan yani
muhtaç durumuna gelmiş oluyor ve bu kapsama girmiş oluyor. Bu ne
demek? Emeklilerin ve asgari ücretlilerin buradaki neredeyse tamamına
yakını bu yardıma muhtaç hâle geldiğinin Hükûmet
tarafından itirafı demektir. Dolayısıyla, bu tip ekleme,
yamama kanunlarla, torbalarla bunu çözmek değildir. Gelin, bu gibi
çalışmaları, derli toplu, muhalefetin de desteğini alarak,
dünkü EXPOda olduğu gibi dayatmalarla değil, uzlaşmayla
çıkaralım, içinden gereksiz olanları da, acele olmayanları
da ayıklayıp bir sonraki sezona bırakalım. demiştik.
Tekrar ediyor, tekrar hayırlı olmasını diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Günal.
Gruplar adına ikinci konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Sayın Aydın Ayaydın, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Ayaydın. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 302 sıra sayılı Kanun
Teklifi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini sunmak üzere söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
AKP İktidarı ülkemize yeni bir gelenek daha hediye etmiş,
yasama tekniğine ilişkin usul ve esasları hiçe saymada yeni bir
çığır açmıştır. Torba kanun
uygulamasını kaideye dönüştüren, torba yetmemiş, çorba
kanunlara imza atan AKP İktidarı, yasalaştırmak
istediği önemli hususları tasarı olarak değil, kanun
teklifiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmektedir.
Elbette ki her milletvekilinin kanun teklifi vermeye hakkı
vardır. Sözümüz milletvekillerinin iradesine değildir; sözümüz,
planladığı yasal düzenlemeleri kendi istediği gibi ve bir
an önce çıkarmak için kanun tasarılarını bir kenara
bırakıp bu teklifte olduğu gibi milletvekillerini devreye
sokarak, Hükûmet olarak hazırladıkları kanun teklifini milletvekillerine
imzalatıp bu yolu izleyen AKP Hükûmetinedir. Neden mi? Hemen söyleyeyim:
Bizzat AKP Hükûmeti döneminde, Mevzuat Hazırlama Yönetmeliğinde, bir
tasarının Başbakanlığa sunulmadan önce düzenleme
hakkında ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve
kuruluşlarının görüşlerinin alınmasının
zorunlu olduğu belirtilmektedir.
Tasarı olarak bir düzenleme
teklif etmek, belli kurallara bağlıdır ancak kurallar
çoğu yerde olduğu gibi burada da AKPyi rahatsız etmekte ve bu
konudaki kurallar, oy çokluğunun verdiği güçle baypas edilmektedir.
Zira, bir düzenlemeyi tasarı olarak sunmak hem zaman hem de içerik
açısından AKPnin işine gelmemekte, kamu kurumlarından
görüş almak zaman alacak ve belki de AKPnin istediğinin aksine
görüş verilecektir.
Görüştüğümüz
bu teklif ile AKP döneminde, yasa yapma tekniğine ilişkin
kuralları ve teamülleri hiçe sayan emrivakilerden biri daha yaşanmaktadır.
Bu teklif, kendi içinde kırka yakın kanundaki düzenlemeye
ilişkin hükümleri içeren bir kanun teklifidir. Sanırım bu
yönüyle torba değil bohça kanun ismini daha fazla hak etmektedir. Kim
bilir, belki AKP olarak Komisyonda yaptığınızı burada
da yapar ve Genel Kurul görüşmeleri sırasında, bu bohçaya da
önergelerle yeni maddeler ihdas edebilirsiniz. Buna inanırım çünkü
daha önceleri benzerini yaptınız, bir kez daha yapabilirsiniz. Zira,
Komisyon görüşmeleri sırasında birbirleriyle ilgisiz,
bambaşka alanlara yönelik tam on dokuz madde
daha teklifi bu kanun teklifine ilave ettiniz. Peki, böylesi bir bohçaya biz ne
yapıyoruz? Temel kanun olarak görüşüyoruz. Bu da, artık, yasama
organına gösterilen hassasiyetin zirvesi olsa gerek. Daha önce de
defalarca dile getirmemize rağmen tüm bu hususların dikkate
alınmaması ne yazık ki AKP İktidarının
Parlamentoya olan saygısını da gözler önüne sermektedir.
Artık açıkça ortaya çıkmıştır ki AKP
İktidarı yasal düzenlemelerin Mecliste görüşülmesini basit bir
şekil şartından ibaret görüyor. Dillerden hiç düşmeyen
millet iradesine saygı da böyle oluyor demek. Bu durumu kendileri de birer
parlamenter olan siz değerli AKPli milletvekili
arkadaşlarımın dikkatine ve takdirine sunuyorum.
Kanun teklifiyle ÖSYMnin bizzat kuracağı veya iştirak
edeceği şirketlerden sınav hizmetlerine yönelik olarak
yapılacak alımlar 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
kapsamından çıkarılmaktadır. Kim bilir bu sistemle yeni şifreli
sınavlara yelken mi açılacaktır? AKP İktidarında ÖSYM
şifreli sınav yapmadı mı? Demek ki bu sistem bile AKPyi
kesmemiş.
Dahası da var, 2002 yılında çıkarılan Kamu
İhale Kanununun içi AKP İktidarı tarafından
boşaltılmıştır. AKP döneminde ihale kanunu yirmiden
fazla değiştirilmiş, sürekli istisnalar eklenerek hemen her kamu
alımı kapsam dışına
çıkarılmıştır. Nitekim, kapsam dışına
alınan istisnai işlem ve kurum sayısı on dokuza
çıkmış, istisnalar (s) bendine kadar gelmiştir. Burada,
iktidar mensubu milletvekili arkadaşlarıma alfabemizin yirmi dokuz
harf olduğunu ve hızla bu kanunun z harfine doğru
yaklaştığımızı hatırlatmak istiyorum. Kamu
alımlarında şeffaflık, rekabet, standart bizim neyimize?
Kamu İhale Kurumunu kaldırın da siz de kurtulun, biz de bunu
eleştirmekten kurtulalım.
Kanun teklifiyle ÖSYM Başkanına 5 tane de başkan
müşaviri kadrosu ihdas ediliyor. Bu da, herhâlde, ÖSYM
Başkanının bugüne kadar yaptığı birbirinden
başarılı uygulamalarının bir
karşılığı olsa gerek. Acaba, her şifreli
sınava bir başkan müşaviri mi görevlendirilecek? Bunu da
görürsek, hiç şaşmayacağız.
Kanun teklifiyle, Diyanet İşleri
Başkanlığına tahsis edilen 15 müşavirlik
sayısı da 40a çıkarılıyor, 25 tane daha
başkanlık müşaviri kadrosu ihdas ediliyor. Bu da, bürokrasiyi
artıran, kadrolaşmaya zemin hazırlayan bir başka AKP
düzenlemesi olsa gerek. Kamu kaynaklarının bu şekilde
kullanılıyor olması açıkçası bizi rahatsız
etmektedir. Kamu kaynaklarının, vatandaşın
paralarının ne kadar özenli, ne kadar düzgün kullanıldığının
en açık göstergelerinden biri olsa
BOTAŞ ve Başkent Doğalgazın durumu bir başka,
içler acısı. Biliyorsunuz, 61inci Hükûmetin ilk icraatları
elektrik ve doğal gaza zam yapmak olmuş; bu da yetmemiş,
altı ay içerisinde ikinci kez zam yapmıştır. Zaten geçimini
sağlayamayan, işsizlik ve borç içindeki vatandaşın belini
iyice büken bu zamlara ilişkin olarak değerlendirmelerimizi daha önce
açıklamıştık. Bu zamların altında kötü yönetim
vardır, AKPli belediyelerin BOTAŞa borçlarını ödememesi
var. Siz böyle yaparsanız BOTAŞın da iki yakası bir araya
gelmez. AKPli belediyelerin bu davranışına göz yuman, ses
çıkarmayan Hükûmet çareyi vatandaşın cebine elini atmakta
bulmuş ve enerjiye zam üstüne zam yapmaya devam etmektedir. Üstelik de
BOTAŞın Ankara Büyükşehir Belediyesinden alacağını
bir türlü alamaması ve parayı almak için ancak kanuni düzenleme
yapılarak Başkent Doğalgazın satışından
doğacak özelleştirme gelirine el koymak durumunda
kalmasıdır. Nitekim, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı Ankara Büyükşehir Belediyesinin doğal
gazdan ötürü BOTAŞa ve Hazineye borcu 700 milyon dolardır. Karşılığında
BOTAŞın lojman, gayrimenkul dâhil, bütün bu malları
alınabiliyor. Tabii tüm bunların faturası da yüksek doğal
gaz maliyetlerini ödemekte zorlanan vatandaşa oluyor.
Yine bu kanun teklifiyle,
2010 yılında AKP tarafından çıkarılan 6085
sayılı Sayıştay Kanunu ile zayıflayan
Sayıştayın denetim gücü büyük ölçüde elinden
alınmaktadır.
Sayıştay,
Anayasamızın 160 ve 164üncü maddelerinde yüksek denetim kurumu ve
hesap mahkemesi olarak düzenlenmiştir. Sayıştaya kamu
kurumlarının bütün gelir ve giderleriyle mallarını TBMM
adına denetleme ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme
bağlama, mahallî idarelerin hesap ve işlemlerinin denetimi ve kesin
hükme bağlanmasıyla genel uygunluk bildirimine ilişkin
olduğu... Bunun devre dışı bırakılması,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin devre dışı
bırakılması demektir.
Bu yasa tasarısı
içerisinde, kadro bekleyen 40 bin öğretmenimize kadro verilmektedir. Ama
hepimiz biliyoruz ki, öğretmen olarak atanmayı bekleyen 110 bin
adayımız vardır. Ayrıca, öğretmen okullarında
okuyan öğrencilerimizin kadrolarını beklediğini de hepimiz
biliyoruz. 40 bin öğretmen kadrosu yetersizdir. İhtiyaca cevap
vermemektedir. Sıra bekleyen ve atama bekleyen 110 bin öğretmen ve
110 bin öğretmen ailesinin bir an önce bu isteklerine cevap verilmesi için
110 bin öğretmen kadrosunun ihdas edilmesi ve bu kadrolara, sıra
bekleyen öğretmen adaylarının atanması daha doğru
olurdu.
Yasanın
hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayaydın.
Üçüncü
konuşmacı, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun Sayın Kaplan.
(BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 302 sıra sayılı torba ile ilgili
Barış ve Demokrasi Partisinin görüşlerini anlatacağım.
Torba diyorum çünkü bu
torbanın içinde her şey var. Ama bir utançla başlayayım. Bu
utanç Mecliste bütün milletvekillerini rahatsız etmelidir. 2005
yılında bir yasa çıkarılıyor. Özürlü ve engellilerin
erişimiyle ilgili bir süre konulmuş yasaya. İşte, kamusal
alanlarda, parklarda, apartmanlarda rahat ulaşım, iletişimlerini
sağlaması için bu kanun maddesine, bu kanunun içine, şimdi bu
süre yakınlaştığı için tekrar uzatmak için bir madde
konulmuş. İşte sosyal devlet rezaleti bunun adıdır, bunun
adıdır. Bu sosyal devlet adına, özürlülerine, engelli
yurttaşlarına karşı olan, kanunların bile
uygulamasını erteleyen torbanın ayıplarından birisi.
Şimdi, bu ayıpla ilgili elbette ki grubumuz bir önerge
sunacak. Zaten konfederasyonlar, hepsi grubumuzda idiler, geldiler, ziyaret
ettiler ve sıkıntılarını anlattılar.
İçlerinde eski AK PARTİ milletvekili Sayın Lokman Ayva da
vardı. Umarım, o öneriler diğer gruplara da gider, bu rezalet
son bulur, bu ayıp düzeltilir.
Size bir ayıptan daha bahsedeceğim çünkü aslında o kadar
çok ayıp var ki. Ne diyor? Şu sözleri iyi dinleyin arkadaşlar.
Şu sisteme bakın hele, ülkede 72 bin öğretmen
açığı var, sen sınavla öğretmen seçiyorsun. KPSS hangi
akla hizmet ediyor? Bu sözler size tanıdık gelebilir. Muhalefet
liderlerinden biri mi söyledi? Muhalefetten bir milletvekili mi söyledi?
Hayır. Bunu Başbakan söylemiş vakti zamanında. Bugün 300
bin tane öğretmen açığı var, öğretmen tayin bekliyor.
Öğretmenler yıllarca tayin bekleyerek, bunların içinde
onlarcası intihar ederek bu soruna çözüm getiriyor. Siz mantar gibi
üniversiteler kuruyorsunuz. İyi de, öğretmen yetiştiren
bölümler hepsinde de var. O da iyi de, peki, mezun olunca hepsi açıkta
kalıyor; ne olacak? Maalesef, bu konuda, her gün, bununla ilgili mücadele
veren eğitimciler gazlanıyor, coplanıyor, bombalanıyor.
Burada bir ayıp daha
Ayıplarla dolu bir torba bu. Bu
kadar ayıp nasıl bir araya gelir? Uzmanlık
komisyonlarını atlarsınız, İç Tüzükü ihlal edersiniz,
Anayasayı da ihlal edersiniz; kendinize göre bir babayasa
yaparsınız, bu torbanın içine her şeyi atarsınız.
Sayıştay denetimini niye kaldırıyorsunuz arkadaşlar
ya? Meclis adına Sayıştay denetim yapıyor, Hükûmeti
denetleyecek ve siz kalkıyorsunuz, kendi denetim yetkinizi
kaldırıyorsunuz. Siz çivi mi çaktınız iktidara yani
hayatınız boyunca hep Hükûmet mi olacaksınız? Yani bir gün
gideceğiniz aklınıza gelmiyor mu? Bu yasaların
başkalarının eline geçeceğini düşünmüyor musunuz? Bir
yasama organı üyesi olarak ben bunu utanç verici buluyorum. Meclisin
denetimini, milletin iradesinin denetiminden Hükûmeti
kaçıracaksınız. Nasıl kaçıracaksınız?
TOKİ imparatorluğuyla kaçıracaksınız. İhaleden
kaçırıyorsunuz, Sayıştaydan kaçırıyorsunuz,
vergiden kaçırıyorsunuz, denetimden kaçırıyorsunuz; bütün
yetkileri getiriyorsunuz TOKİye bağlıyorsunuz, TOKİ de
Başbakana bağlı. Vallahi bunun adı müteahhitlik
başbakanlığıdır, bunun adı başkanlık
sistemi değil arkadaşlar. Bu yasanın içindeki ayıp bu. Çok
büyük bir ayıp bu, açık söyleyeyim.
Şimdi, burada, Sayıştayın denetimi torba
kanunda ne arıyor? Sayıştay Meclis adına görev
yapmıyor mu? Yapıyor. Galiba Sayıştayı tamamen ele
geçiremedi Hükûmet on sene içinde, bunu anlıyoruz, tek
anladığımız bu. Orada muhalif olanlar var, yasal denetim
yapıyor; yerindelik denetiminden rahatsızlar.
Değerli milletvekilleri, burada vahim bir durum daha var:
TÜBİTAK Bilim Kurulu olarak görev yaparken, bir kanunla, 7 tane
yöneticisini seçme yetkisi Başbakana tanındı ve TÜBİTAK
yönetimi iktidarın istediği kişilerden oluştu. Bilim Kurulu
burası, şimdi şirketleşiyor, şirket kuracak, ticaret
yapacak. Böyle bir anlayış olabilir mi? Siz ticaretle bilimi bir
araya getirdiğiniz zaman, bilim özgürlüğünü yok edersiniz, onun
adı bilim değil film merkezi olur, TÜBİTAK film merkezi
olur. Onu açık söyleyeyim, TÜBİTAKın bütün
saygınlığı biter, TÜBİTAK film merkezi olur
artık.
Yine, bir şey daha ifade edeceğim: Adliyeleri
kapatıyorsunuz, askerlik şubelerini kapatıyorsunuz, belde
belediyelerini kapatıyorsunuz, millete hizmet gidecek kanalları
kapatıyorsunuz; sonra enerji alanına geliyorsunuz, bu konuda
iyisiniz, bütün yetkileri kendi elinizde bulunduruyorsunuz.
Şimdi, Sayın Enerji Bakanı, EPDKnın yetkilerini
kendisine bağlamak istiyor, enerji alanı. Ben, aslında, bu
merakını enerji alanında Sayın Bakanın titizlikle
izliyorum. Bakıyorum, enerji alanında, hemşehrileri sendikalarda
var. Sendikalar, Sayın Bakanın hemşehrilerinden oluşuyor.
Sayın Bakanın kendisi de enerji alanında son derece meraklı
ama geçen gün bir söz söyledi ki güneydoğu halkına Elektrikten
hırsızlık yapıyorlar. dedi. Bir bölge halkını
hırsızlıkla suçladı, açıkça suçladı,
kayıp-kaçak konusunda suçladı ve benim ismimi vererek dedi ki:
Bölgeden bir Milletvekili, Hasip Kaplan, diyor ki: Burada elektrik
çıkıyor, batıya götürüyorsunuz. Doğu neresi batı
neresi?
Arkadaşlar, dünyada gelişmiş bütün ülkelerde maden,
elektrik nerede çıkıyorsa yüzde 15 oraya yatırım payı
bırakılır, dünyanın her yerinde bu böyledir. Sen
şimdi, kırk yıllık GAP projesinden yüzde 48,7
elektriği alıyorsun, götürüyorsun, kırk yılda da
Şanlıurfanın Harran Ovasını sulamıyorsun,
Mardin Ovasını sulamıyorsun. Sonra, Şanlıurfalı
üreticilerin 2 milyar lira elektrik borçları var hırsız
diyorsunuz. Borçlu vatandaş ne zamandan beri hırsız oldu?
Eğer hırsızlıksa bu, Ankara Büyükşehir Belediyenizden
daha büyük hırsız yok, açık söylüyorum; hırsızlıksa
en büyük hırsızı kendinizde arayın.
Bir şey daha: Bakın, sulama yatırımlarında 1
milyon 862 bin hektardan, AK PARTİ İktidarı döneminde sadece
yüzde 2 artış olmuş, 282 bin hektarın ötesine
gidememişsiniz. Bu 282 bin hektarı da İşsizlik Fonuyla
götürüyorsunuz. Şimdi, burada EPDK Başkanı ile cevap
vereceğim. Bakın ne diyor: En büyük kaçak kayıp
İstanbulda. Buyurun! Ben iddia ediyorum, Şırnak milletvekiliyim,
Sayın Bakan da Kayseri milletvekilidir, eğer Şırnaktaki
elektrik borcunun 20 katı elektrik borcu kendi vilayetinde,
kaçağı kendi vilayetinde yoksa ben milletvekilliğinden istifa
edeceğim, değilse kendisi de Bakanlıktan değil milletvekilliğinden
istifa etsin. Peki, Sayın Enerji Bakanı, o zaman Kayserililer de
hırsız. mı diyeceğiz? Sayın Elitaşa böyle deme
haksızlığını ben nasıl gösterebilirim? Göstermemek
lazım arkadaşlar. Konuşurken, bölgeyi, insanları böyle
suçlamak, ayrımcılık yapmak hiçbir bakana yakışmaz.
Buradan, güneydoğudaki bütün yurttaşlarımızdan özür
dilemeye davet ediyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla)
yoksa
hırsızlıklarını enerji alanında peşi
sıra açıklamaya devam edeceğim.
Kimin hırsız olduğunu elektrikte, enerjide, kimin
olmadığını da halkımız biliyor diyor,
saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, şahısları adına İzmir Milletvekili
Sayın Musa Çam.
Buyurun Sayın Çam. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, Parlamentonun
saygıdeğer üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
6 Nisan 2011 tarihinde bir yetki kanunu çıkarıldı ve bu
yetki kanununa dayalı olarak da geçtiğimiz yıl
çıkarılan otuz beş tane kanun hükmünde kararnameyle ülkemiz
yönetiliyor.
Şimdi, bir yıldır Türkiye Büyük Millet Meclisinde hepimiz
görev yapıyoruz. Ben de Plan ve Bütçe Komisyonunda görev yapıyorum.
Plan ve Bütçe Komisyonuna birçok kanun geldi ve birçok kanunu görüştük,
müzakere ettik fakat ilk kez hayatımda, bu bir yıllık süre
içerisinde bu kadar sıkıntı çektiğim bir dönemi
yaşadım. Gelen birçok kanun teklifiyle ilgili çok uzun süren
müzakereleri gerçekleştirdik, çok tartışmalarımız
oldu, ara verdiğimiz dönemler oldu ama ilk kez bu kanun teklifini, bu
torba kanun diye adlandırılan
Aslında torba da değil,
tamamen bir çuval oldu çünkü 36 madde olarak geldi ama oradan getirilen
ilavelerle birlikte toplam 59 maddeye ulaştı ve tamamen birbirinden
farklı.
Bakın, arkadaşlar, biraz önce Kalkınma
Bakanımız buradaydı. Kalkınma Bakanına 59 maddelik bu
kanun teklifinde sizin Bakanlığınızı ilgilendiren bir
madde var mı? diye sorduğumda, Sayın Bakan Beni ilgilendiren
hiçbir madde yok. dedi ama bu 59 tane maddenin içerisinde Maliye
Bakanlığını, Kalkınma Bakanlığını,
Hazine Müsteşarlığını, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığını, Sosyal Güvenlik Kurumunu, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığını, Millî Eğitim
Bakanlığını, Adalet Bakanlığını,
Ulaştırma Bakanlığını, İçişleri Bakanlığını,
Millî Savunma Bakanlığını, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığını, Sayıştay
Başkanlığını, YÖKü, TÜBİTAKı, Devlet
Personel Başkanlığını, ÖSYMyi, Sivil
Havacılığı, EPDKyı, Kamu İhale Kurumunu, Yüksek
Seçim Kurulunu, Gelir İdaresini, Kredi ve Yurtlar Kurumu dâhil olmak üzere
onlarca kurumu ilgilendiren bir kanun teklifini görüşüyoruz
arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde Plan ve Bütçe Komisyonunda bunu
görüşür iken bu görüşmeye katılan isim Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Sayın Fatma Şahindi. Sayın Fatma
Şahini ilgilendiren maddenin sayısı da 59 maddenin içerisinde
sadece 2 taneydi ve 59 maddeyle ilgili Sayın Bakan yorum yapmak ve hatta
sorulan sorulara cevap vermek durumunda kaldı arkadaşlar.
Sayın Başkan, şöyle bir tabloyla karşı
karşıya kaldık: Milletvekilleri olarak, Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeleri olarak bürokratlara sorduğumuz sorulara yeteri kadar cevap alamadık.
Sayın Bakan konusuyla ilgili olmadığı için vermiş
olduğumuz sorulara da doğru dürüst cevap veremedi. Öyle bir durum
oldu ki enerji konusunu konuştuğumuz dönemde EPDK temsilcisi orada
kalktı, Biz bu getirilen kanun teklifine, maddeye
karşıyız. diye orada söz aldı ve konuştu ama Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından gelen bir genel müdür, daire
başkanı Hayır, öyle değil. Biz buna katılıyoruz,
böyle olması gerekir. diye de bir cevap verdi. Şunu gördük: O gün
oradaki tartışmalara katılan, bürokrasiden gelen
arkadaşlarımız ile Hükûmet temsilcileri arasında çok büyük
bir nüans farkı olduğunu ve birbirinden çok farklı
düşündüklerini orada açık ve net bir şekilde gördük.
Bir şey daha bizi çok üzdü: On yıllık AKP Hükûmeti
döneminde, iktidarı döneminde devlet bürokrasisinde bilgi, beceri,
yetenek, liyakatin önemli olmadığını, sadece AKPnin
yandaş bürokrasiyle oraya konuşlandığını ve
oranın doldurulduğunu açık ve net bir şekilde gördük. Bu,
devlet terbiyesine yakışacak bir tutum ve davranış biçimi
değildir ve bürokrasinin ne şekilde ve nasıl ele
geçirildiğini bir kez daha burada görmüş olduk.
Değerli arkadaşlar, şunu söylemek gerekiyor: Bu çuval
diye adlandırdığımız torba kanunun en önemli
maddelerinden bir tanesi Sayıştay. Şimdi, on yıldır
iktidardasınız ve devletin bütün kurum ve kuruluşlarına
istediğiniz kadroları da getirdiniz ve orada görev verdiniz.
Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, bizler adına,
sizler adına tüm kurum ve kuruluşları denetleyen ve gerekli
raporları hazırlayan ve Türkiye
Büyük Millet Meclisine bilgi vermesi gereken bir kurum ve geçtiğimiz bir
buçuk yıl içerisinde Sayıştayla ilgili değişiklikleri
yine bu Parlamento yaptı ve sizler yaptınız, sizin
iktidarınız döneminde yapıldı ama aradan geçti bir buçuk
yıl, şimdi Sayıştayda bir değişiklik yaparak
Sayıştayı devre dışı bırakmak istiyorsunuz.
O zaman, burada aklımıza gelen olay şudur açık ve net bir
şekilde: Evet, tüm kurum ve kuruluşlarda yolsuzluklar ve
şaibeler almış başını gidiyor. 2 bine yakın
belediyede, yerel yönetimlerde
On yıla yakın zamandır
iktidardasınız ve yerel yönetimlerde olan yolsuzluklar ve
şaibeler almış başını gidiyor. Şimdi, her
şeye rağmen, on yıllık bu kadrolaşmaya rağmen
hâlâ Sayıştayda namuslu, dürüst, devleti düşünen bürokrasi
vardır ve görevlerini yapmaktadırlar ama onları da devre
dışı bırakmak için şimdi Sayıştay Kanununda
bir değişiklik yaparak, devletin bürokrasisini devre
dışı bırakarak bu raporların tutulmasını ve
bu raporların kamuoyuyla paylaşılmasını istemiyorsunuz
ve bunların -gizlenmesini, saklanmasını- ortaya
çıkartılmasını istemiyorsunuz. Bu yapılan
yanlıştır. Bir söz vardır, Keser döner, sap döner, bir gün
gelir devran döner. arkadaşlar. Bu nedenle, Sayıştayı
devre dışı bırakmak yerine Sayıştayın
kadrolarının güçlendirilmesi, bilgi birikimli, yetenekli ve liyakatli
kadrolarla oluşturulması gerekirken ama getirmiş olduğunuz
bu kanun, torba kanun değil, çuval kanunla birlikte
Sayıştayı devre dışı bırakmak istiyorsunuz.
Bu kabul edilebilir değildir.
Bu nedenle, getirmiş oludunuz bu elli dokuz maddelik çuval kanuna
ret oyu vereceğimizi söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çam.
Şimdi, Feramuz Üstün, Gümüşhane Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 302 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin birinci bölümünde şahsım adına söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Teklifin 2nci maddesi 298 sayılı Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Kanununun 15inci maddesinde
değişiklik yapmaktadır. Bu madde seçim yasaklarını
düzenlemektedir. Buna göre oy verme gününden önceki gün saat 18.00den sonra ve
oy verme gününde seçim propagandası yapan, seçimin düzenini bozacak veya
oy vermenin serbestlik içinde yapılmasını engelleyecek söz ve
yazılar ile propaganda yapanlara üç aydan bir yıla kadar hapis
cezası verilecektir. Bu madde bu cezayı, yüz günden iki yüz güne
kadar adli para cezası şekline dönüştürmektedir.
10uncu
madde, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 41inci
maddesinde değişiklik yapmaktadır. Maddede, bazı ehliyet
türlerine göre en az sekiz yıllık kesintisiz eğitimi
bitirmiş olma şartına yer verilmektedir. Teklif ile bu ehliyet
türleri arasına F, G ve H sınıfı ehliyetler de dahil
edilmektedir. F sınıfı traktörlerin, G sınıfı
iş makinelerinin ve H sınıfı da hasta veya sakatların
kullanacağı araçların kullanılmasına yetki
vermektedir. Ayrıca 18/8/1997 tarihinden önce ilkokulu bitirenlerde bu
şartın aranmayacağına ilişkin istisna hükmü
eklenmektedir.
12nci madde
3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununun 2nci maddesinde
değişiklik yapmaktadır. Kanunun 2nci maddesi genel olarak
herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayan ve buralardan
herhangi bir aylık almayanların
fon kapsamına girmesini öngörmektedir. Teklifin bu maddesi ile bu
kurala istisna getirilmekte ve hane içindeki kişi başına
düşen geliri asgari ücretin net tutarının bir bölü üçünden az olanlar yani 233 TLden az olanlar, afetlerden zarar
görenler ile şehit ve gazi yakınları da kapsama
alınmaktadır.
13üncü
madde 3294 sayılı Kanuna yeni madde ihdas etmektedir. Eklenen yeni
madde uyarınca, 3294 sayılı Kanun uyarınca yapılan
yardımlar ve destekler ile 2022 sayılı Kanun uyarınca
kişilere bağlanan yaşlılık ve özürlülük
yardımları kişi izin verse dahi haczedilemeyecek, devir ve
temlik edilemeyecek hâle getirilmektedir.
20nci
maddeyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanununda değişiklik
yapılmakta ve kamu kurum ve kuruluşlarına mevzuatın sicil
ve arşiv kaydı alınmasını öngördüğü hâllerde adli
sicil ve arşiv kayıtlarında sorgulama yapabilme yetkisi
verilmektedir. Mevcut durumda adli sorgulama hâkim ve savcılar
tarafından doğrudan, kolluk güçleri tarafından ise Adalet
Bakanlığının onayı ile yapılabilmektedir. Madde
ile ayrıca gerçek kişilerin kendileriyle ilgili adli sicil ve
arşiv kayıtlarını güvenli kimlik doğrulama
araçlarını kullanarak sorgulama yapabilmesine ve kayıtları
fiziki veya dijital ortamda ilgilisine verebilmesine imkân getirilmektedir.
Güvenli kimlik doğrulama araçları olarak tanımlanan
araçların başında e-devlet sistemi ile oluşturulan
kullanıcı adı ve parolası gelmektedir. Bu sistemde bireyler
sigortalılık durumları, aldıkları maaş ve devlete
olan borçları gibi kamuyla ilişkilerini görebilmektedirler.
21inci
maddeyle 5352 sayılı Kanunun 17nci maddesinde değişiklik
yapılmaktadır. Maddeyle, mevcut mevzuat uyarınca adli sicil ve
arşiv kayıtlarının talep edilmesi hâlinde kişilerden
alınan 5 TLlik ücretin
Kişilerden alınan bu ücretten
vazgeçilmesi öngörülmektedir.
Uygulamada
yaşanan sorunların giderilmesi ve ihtiyaçların
karşılanmasını amaçlayan bu kanun teklifinin milletimize
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum ve yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Üstün.
Sayın
milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
sisteme giren arkadaşlarımız var, soru-cevap işlemi
yapacağız.
Sırasıyla
söz veriyorum.
Sayın
Işık
Yok.
Sayın
Oğan
Yok.
Sayın
Tanal
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Torba
yasasının 57nci maddesindeki Kamu alacakları 51inci maddesine
göre belirlenen gecikme zammı oranında faiz uygulanır. hükmü.
Neden devlet kendi lehine, bu kadar lehine düzenleme yapıyor İcra
İflas Kanunundaki hükümlerde böyle bir düzenleme yapmıyor? Bu,
alacak-borç dengesi açısından eşitlik ilkesine
aykırılık teşkil etmez mi?
İkinci
soru: Torba yasasının 47nci maddesinde, Borçlar Kanununun sekiz
yıl uygulaması erteleniyor. Asıl olan, ekonomik anlamda güç
durumda olanların lehine olan bu Yasanın uygulanması gerekmez
mi, neden erteleniyor?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tanal.
Sayın
Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
gayriciddi bir Hükûmet, hükûmet etmesini bilmeyen bir Hükûmet.
Karşımıza teklifler gelmiş. Hepsi devlet bütçesine külfet
getiren, harcama yetkisini getiren, kadro oluşturmasını getiren
teklifleri
Âciz olan bir Hükûmet. Karşımıza çıkıp da
bunları hükûmet tasarısı olarak getirmiyor, milletvekilleri
teklif getiriyor. Bu kadar gayriciddi bir hükûmet hangi yüzle gelip de burada
oturuyor, onu öğrenmek istiyorum, bir.
Geçen hafta
Silivri Cezaevini ziyaret ettim. Odatvden mahkûm olan Soner Yalçın ve
arkadaşları on sekiz aydır içeride. Bir sene on ay önce
TÜBİTAKa demişler ki: CDler sahte, buraya belge ilave
edilmiş. Bir yıl bir aydır TÜBİTAKa bunlar gönderilmiş,
hâlâ bilgi testi yapılıp da gönderilmiyor, inceleme yapılıp
gönderilmiyor. Bu Hükûmet evvela gelip burada Meclise hesap versin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Niye TÜBİTAKa talimat veriyor da bu bilirkişi
incelemesini bir seneden fazla uzatıyor ve bu insanlar haksız yere
içeride yatıyor?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Sayın
Kuşoğlu
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, bu torba kanun teklifinin 23üncü maddesiyle, Başkent
Doğalgazla ilgili olarak yani Belediyenin de, Büyükşehir
Belediyesinin de ortak olduğu Başkent Doğalgazla ilgili olarak
bir af niteliğinde hüküm getiriliyor. Buradaki Belediyeye ait hissenin
tutarı nedir? Belediyeye ne kadarlık bir avantaj
sağlanıyor? Bununla ilgili rakamları verebilmeniz mümkün müdür?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kuşoğlu.
Sayın
Ağbaba
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, Malatya
Yazıhan ilçesi Malatyaya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yılmaz
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Ben Sayın Bakana görüşmekte olduğumuz kanunun 11inci
maddesindeki düzenlemeyi sormak istiyorum.
Sayın Bakan, bu 11inci maddeyle Yükseköğretim Kanununun
45inci maddesinde bir değişiklik yapıyorsunuz ve bu yıl
üniversite sınavına girmiş olan öğrencilerle ilgili olarak
ağırlıklı ortaöğrenim başarı
puanının geçerli olması koşulunu getiriyorsunuz. Ancak,
hâlen daha okumakta olan, liselere girerken başarılı liseleri
tercih eden, ağırlıklı ortaöğrenim başarı
puanlarının onlara fayda getireceğini düşünerek o
tercihleri yapan öğrencilerle ilgili, diğer öğrencilerle ilgili
bu eşitsizliği gidermiyorsunuz. Yani, meslek liselerinde, daha önce
6287 sayılı Yasada meslek liselerinde okuyan öğrencilere ek
puan verilmesiyle ilgili bu konuda bir düzenleme yapıldı ama fen
liseli, Anadolu lisesi ve düz liselerde okuyan çocuklarla ilgili, yani şu
anda okuyanlarla ilgili bir düzenleme yapılmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Hükûmet olarak soruyorum: İlkokullara Arapça
dersi konulması, 4+4+4 Kanunuyla ilgili uygulama
başlamıştır ve bu başlamaya karşı da
halkın büyük tepkisi ortaya çıkmıştır. Bu tepki ortaya
çıkmışken biz önümüzde KCK uygulaması adı altında
Eğitim-Senin, KESKin yöneticilerinin içeri
alındığını görüyoruz. Sayın Bakan, Türkiyedeki
bütün demokratik örgütleri susturacak mısınız? Bugün en büyük
öğretmen örgütü olan Eğitim-Senin üzerinde yaptığınız
bu baskı nedir? Bu 4+4 uygulaması bütün okulları imam hatip
hâline getirmektedir, halk buna tepki koymaktadır. Siz Türkiyeyi
susturmaya mı çalışıyorsunuz?
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Acar.
Sayın Eyidoğan
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Sayın Başkan,
Türkiye ulusal petrol üretimi tarihinde 2 kez 4 milyon ton ham petrol üretimi
yapmış bir ülkedir. Son yıllarda sondaj sayısı
artmış gözükmesine rağmen bugün 2 milyon ton ham petrol
üretiminin üzerine çıkamıyoruz. Neden?
Son on yıldır kömürün elektrik enerjisinde kullanımı
giderek azalmıştır. Bu ulusal kaynağın yeni
teknolojiler kullanılarak elektrik üretimini arttırma konusunda bir
strateji var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Kurt
KAZIM KURT (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, ben Komisyonda da sordum ama cevap
alamamıştım, şimdi size tekrar soruyorum. 298
sayılı Seçimlerin Temel Hükümleriyle İlgili Kanunun 180inci
maddesine göre şu anda görülmekte olan kaç dava var ve bu davaların
sanıkları kimlerdir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Ayhan
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Aracılığınızla Sayın Bakana bir soru tevdi
etmek istiyorum. Bu kanun teklifiyle ilgili kaç komisyon vardır ve
bunlarda kaç üye vardır? En azından AKPli bu komisyon üyelerinin bu
teklifleri görmemesinden Sayın Hükûmet rahatsız değil midir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Bakanım, buyurun.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Evet, teşekkür ediyorum arkadaşlarımıza.
Tabii, kanun teklifleri, komisyon üyeleri Türkiye Büyük Millet
Meclisinin genel uygulamaları çerçevesinde sadece komisyon üyeleri
değil, bütün milletvekilleri tarafından açıkça görülme
imkânına sahiptir. Yani bu kanun tekliflerinin neler olduğunu
komisyon safhasına gelmeden önce de milletvekilli arkadaşların
ister komisyon üyesi olsunlar ister komisyon üyesi olmasınlar yani gelen
evrakları, diğer Türkiye Büyük Millet Meclisinin prosedürlerini
yakından takip ederlerse, danışmanlarını bu konuda
görevlendirirlerse sanırım bütün kanun tasarı ve tekliflerini
milletvekillerimizin yakından görmesi, incelemesi imkânı
olacaktır, komisyon üyelerimiz de dâhil. Zaten komisyonlar, kanun
tasarı ve tekliflerini ayrıntılı bir şekilde komisyon
görüşmeleri sırasında müzakere etmektedirler. Son sorudan
başlayarak cevaplamış olayım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teklif oradan geliyor, daha nerede müzakere
ediyoruz, senin daha kendinden haberin yok!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Değerli arkadaşlar, birtakım sayılarla ilgili
konuları yazılı olarak cevaplandırırım, ama kanun
teklifleri: Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletvekili
arkadaşlarımız her vesileyle kanun teklifi verebilirler ve bu
kanun teklifleri komisyonlarda birleştirilebilir ve birleştirilerek
daha geniş kapsamlı bir kanun teklifine dönüşme imkânına
her zaman sahiptir. Dolayısıyla, bu kanun da bu şekilde
KAMER GENÇ (Tunceli) Nasıl birleştirilip geniş
kapsamlı oluyor! İç Tüzükün 35inci maddesini oku. Yeni teklif
veremez.
BAŞKAN Lütfen dinler misiniz, lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Yanlış yapılıyor hep. Hem
Başkanlığınız doğru düzgün Meclisi yönetemiyor
hem de İç Tüzüke uyulmuyor
İHSAN ŞENER (Ordu) Bağırma! Bağırma!
KAMER GENÇ (Tunceli) -
hem siz burada, tutuyorsunuz Hükûmeti
destekliyorsunuz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli)
milletvekili arkadaşlarımızın vermiş
olduğu tekliflerle oluşmuştur. Milletvekillerinin
KAMER GENÇ (Tunceli) Böyle şey olur mu ya! Orada niye
oturuyorsunuz? İç Tüzükün 35inci maddesi diyor ki: Komisyonlar kanun
teklif edemez. 20 maddelik kanun 59 maddeye çıkmış! Bunu niye,
uyuyorsunuz da engellemiyorsunuz?
BAŞKAN Bugüne kadar nasıl uygulanıyorsa öyle
uygulanıyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bugün değil beyefendi. Bu devleti yok
ediyorsunuz, bu devleti tahrip ediyorsunuz. Meclisi yönetemiyorsunuz.
BAŞKAN Eğer sizin bu bağırıp
çağırmanız İç Tüzüke uygunsa bağırıp
çağırmaya devam edin lütfen. Rica ediyorum
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama ricayla bu iş olmaz ki! Kanunları
berbat ediyorsunuz, doğru dürüst kanun çıkarmıyorsunuz ya!
BAŞKAN Soru sordunuz, Sayın Bakan konuşuyor, oturun,
dinleyin, vakti gelince müsaade alın, konuşun, ne diyorsanız
söyleyin. Bu yaptığınız usule uymuyor, İç Tüzüke uymuyor
Sayın Genç, kusura bakmayın.
KAMER GENÇ (Tunceli) İç Tüzüke riayet etmiyorsunuz, sizin riayet
etmediğiniz İç Tüzüke göre bizim burada çalışmamız
mümkün değil.
BAŞKAN Tamam, buyurun konuşun o zaman.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Bakanım, siz devam
edin, biz sizi dinliyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Konuşun ama İç Tüzüke riayet ettirin
bu Hükûmeti!
BAŞKAN Riayet ediyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Etmiyor!
BAŞKAN Cevap veriyor, siz, lütfen dinlemek
durumundasınız. Sonra istiyorsanız söz alın, lütfen
Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli )- İç Tüzükün 35inci maddesini oku.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) İç Tüzüke göre soru sordunuz, biz de İç Tüzüke burada
sorduğunuz sorulara cevap veriyoruz, tam da İç Tüzüke uyarken bizi
İç Tüzüke uymamakla itham eden bir yaklaşım içinde olmanız
da çok açıkçası milletvekilliğine yakışan bir
yaklaşım değil.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ne alakası var Sayın Bakan? İç
Tüzüke uymuyorsunuz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Uyuyoruz, cevap veriyoruz işte, İç Tüzüke uyarak cevap
veriyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Cevap vermek İç Tüzüke uygun da öteki
İç Tüzüke uymayanlar ne olacak?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bağırıp
çağırmak da İç Tüzüke uymuyor.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) - Efendim, Sayın
Başkan da diyor ki: İç Tüzüke uygun yasama faaliyetlerini
komisyonlarda yürütüyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yani, sanki hiçbir şey yokmuş gibi
söylüyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Günal
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Değerli arkadaşlar, eğer sorularınıza cevap
istiyorsanız müsaade edin, bu sorulara düzgün bir şekilde cevap
vermeye çalışayım.
Odatvyle ilgili TÜBİTAKa gelen ilk talep, kapsamı son derece
dar bir talepti. Bu talep, gerek mahkemenin gerekse sanıkların
avukatlarının yeni talepleriyle son derece kapsamlı bir talep
hâline geldi ve son mahkemede de TÜBİTAK tarafından yeni gelen
taleplerle, bu taleplerin ayrıntılı bir şekilde incelenip
arzu edilen net cevapların verilmesi için, çok
Çünkü çok spesifik
soruların sorulduğu bir konudur bu. Bu bilirkişi
raporlarının, muhtelif bilirkişi raporlarının
TÜBİTAK tarafından incelenmesi ve net bir incelemeye tabi
tutulması, kapsamın da son derece genişletilmiş olması
bu davaların sağlıklı yürümesi açısından da son
derece
TÜBİTAKtan, sorulan sorulara, çok ciddi, ayrıntılı
sorulara alelusul cevap verilmesini beklemek de doğru bir
yaklaşım değildir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sunulan belgeler sahte mi değil mi? Bu, uzun
bir incelemeyi gerektirmez ki.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) - Bizim TÜBİTAKa talimat
vererek Aman, bunlara cevap vermeyin, geç cevap verin. veya talimat vererek
Haydi ya, bir an evvel cevap verin, alelusul, nasıl olursa olsun. deme
hakkımız yok. Kimsenin hakkını ketmedecek, kimseyi
haksızlığa uğratacak bir cevap TÜBİTAKtan
beklenmesin. Bu son mahkemede ilave bir süre talebinde bulunulmuştur.
Muhtemelen de bir ay, bir buçuk ay içerisinde bu cevaplar mahkemeye iletilmiş
olacaktır. Dolayısıyla, hem avukatların talepleri hem de
mahkeme heyetinin talepleriyle konunun genişlemiş olması
nedeniyle şimdiye kadar bu cevaplar gecikmiştir, kendilerine de bu
yazılı olarak bildirildi, zaten kamuoyuna da gereken açıklamalar
yapıldı. Bunu hatırlatmak istiyorum.
Bir başka konu, ham petrol üretimi şimdiye kadar 2 milyon
tonun üzerine çıkmadı. Türkiye, petrol kaynakları zengin olan,
petrol kaynakları, rezervleri sürekli artan bir ülke değil. Petrol
aramalarında, belirli gaz aramalarında belirli adımlar ortaya
çıkıyor ama Türkiye, enerji kaynaklarını
çeşitlendiren, özellikle kömür rezervlerini enerji üretiminde kullanma
konusundaki yatırımlarını hızlandıran bir
ülkedir. Kaldı ki, bu tasarının içerisinde bile linyitle
alakalı alanlarda enerji üretimini ciddi manada artıracak bazı
maddeler de vardır. Linyit kaynakları ve kömür kaynakları enerji
üretiminde Türkiyenin hızlı bir şekilde kullanmış
olduğu bir alandır.
Son KESK yönetimine ilişkin davanın, soruşturmanın
içeriğini bizim bilme imkânımız yok. Bu kişiler hangi
nedenle soruşturulmaktadır, hangi nedenle gözaltına
alınmıştır, hangi nedenle tutuklanma talebinde
bulunulmuştur, tutuklanır veya tutuklanmaz, bunlar mahkemenin
bileceği işlerdir.
Hükûmet, insanları susturmaya mı çalışıyor?
Niye susturmaya çalışsın. Herkes, isteyen istediğini
yazıyor ve konuşuyor. Dolayısıyla, Türkiyede biz
soruşturmanın çerçevesini bilmediğimiz, yargılamanın
çerçevesini bilmediğimiz, bilmemiz de gerekmeyen bir dava konusunda böyle
bir ithamı açıkçası hak etmediğimizi düşünüyoruz. Kaldı
ki, millî eğitimle ilgili yapılmış olan düzenlemelerde de
aynı şekilde tartışmalar burada zaten yapıldı;
yani 4+4ün ülkeye ne getireceği, ne getirmeyeceği konusunda bu kanun
burada çıkarken gerekli tartışmalar yapıldı. Elbette,
uygulama sırasında da birtakım öneriler, değerlendirmeler
süreç içerisinde yapılacaktır; onları da hep beraber
göreceğiz.
Ağırlıklı ortaöğretim başarı
puanının üniversite lisans yerleştirme sınavlarında,
öğrenci yerleştirme sınavlarında bundan sonra dikkate
alınmaması konusu yeni alınmış bir karar Yüksek
Öğretim Kurulu tarafından ama bu kanunda, bu yıl öğrenciler
sınava girdikleri için ve sınava girerken bu tür düşünceleri de
içlerinde taşıdıkları için bu kanun o konuya bu yıl
uygulanmak üzere ve bundan sonraki yıllarda uygulanmamak üzere bir istisna
getiriyor. Dolayısıyla, bu yeni sistemde öğrencilerin
doğrudan doğruya bireysel başarılarının ön plana
çıkacağı bir noktaya doğru konu gitmektedir. Bu
şekilde, arkadaşlarımıza, bilgi vermekte fayda var.
Başkent Doğalgaza bu kanundaki düzenleme ne getirecektir? Bu
konuyla ilgili şöyle bir açıklama yapabiliriz: Başkent
Doğalgaz Dağıtım AŞnin, şu anda, yüzde 80
hissesi özelleştirme kapsamında ve programında. Bu hisselerin
tamamı Ankara Büyükşehir Belediyesine aitken Özelleştirme Yüksek
Kurulu kararıyla kapsam ve programa alınmış
özelleştirme. Geriye kalan yüzde 20 oranındaki hissenin yüzde 19u
Ankara Büyükşehir Belediyesine ve Büyükşehir Belediyesinin belediye
iktisadi teşekkülüne aittir. Gerek yüzde 80 oranındaki hisse gerekse
yüzde 20 oranındaki hisse kapsam ve programa alınırken herhangi
bir ödeme yapılmamaktadır. Büyükşehir Belediyesinin ve EGOnun
Başkent Doğalgaz Dağıtım AŞye olan
borçlarına faiz yürütülmekte ve hiçbir borcu da silinmemektedir. Bu
düzenleme böyle bir yaklaşımı getirmiyor.
BAŞKAN Sayın Bakanım, vaktimiz tamam.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Evet, soruların cevabı bu kadar.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin
birinci maddesine bağlı Ek madde 3ün birinci fıkrasındaki ödemiş
oldukları ibaresinden sonra günlük ikiyüz euroyu geçmeyen ibaresinin
ilavesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin 1 inci
maddesinin 3 üncü fıkrasındaki üç ay ibaresinin Altı ay
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Abdullah Levent
Tüzel Pervin
Buldan
Şırnak
İstanbul
Iğdır
Sırrı
Sakık
İbrahim Binici
Muş
Şanlıurfa
BAŞKAN Şimdi son önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra
sayılı Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566 2/679) ile
düzenlenen Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 1 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Enver Erdem Mehmet
Erdoğan Ali
Öz
Elâzığ Muğla Mersin
Emin Haluk Ayhan
Denizli
Madde 1- 10/02/1954 tarihli ve 6245
sayılı Harcırah Kanununa aşağıdaki ek Madde ilave
edilmiştir.
Ek Madde 3- 31/05/2006 tarihli ve 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi
kapsamındaki sigortalıların kendileri ve anılan Kanuna göre
belirlenecek bakmakla yükümlü oldukları kişilerden, yurt içinde
tedavilerinin yapılamaması nedeniyle usulüne uygun olarak tedavi
amacıyla yurt dışına gönderilenlerin refakatçilerine, yurt
dışında tedavi süresi ile sınırlı olmak üzere ve
belgelendirmeleri koşuluyla ödemiş oldukları konaklama
bedelleri, 5510 sayılı Kanunun 66'ncı maddesi gereğince
Sosyal Güvenlik Kurumunca ödenecek gündeliklere ilave olarak ve anılan
Kurum tarafından her bir gün için ödenecek yurt dışı
gündelik tutarını geçmemek üzere, ilgililerin görevli oldukları
kurumları tarafından ayrıca ödenir.
Bu hüküm, 5510 sayılı Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgili mevzuatı uyarınca
usulüne uygun olarak alınmış sağlık kurulu raporu ile
refakatli olarak yurt dışında tedaviye gönderilmiş olup, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihte tedavileri devam eden
hastaların refakatçileri hakkında da uygulanır.
İkinci fıkra kapsamına
girenlerin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki döneme
ilişkin konaklama bedelinin ödenebilmesi için, bu maddenin yürürlük
tarihinden itibaren üç ay içinde hak sahiplerince kurumlarına müracaat
edilmesi gerekir. Bu madde kapsamındaki konaklama giderleri, tedavi gören
kişinin ilgili olduğu kurum tarafından
karşılanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin
usul ve esaslar, Maliye Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığınca müştereken belirlenir."
BAŞKAN Komisyon son okunan önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Emin Haluk Ayhan
BAŞKAN Sayın Ayhan, buyurun.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Teklifin 1inci maddesi üzerinde
verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Önergedeki gerekçemiz, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul
ve esasların belirlenmesinde Sağlık Bakanlığına
gerek olmadığı düşüncemizdir; işlerin, prosedürün
biraz daha kolay olmasına yöneliktir.
Burada ifade etmek istediğim birkaç husus var:
Sayın Bakanım, biraz önceki sorumun aslında neyi
kastettiğini, siz, tecrübeli
bir eski grup başkan vekili olarak
biliyorsunuz. Bu hususlarda -enerji hususu, vesaire- ilgili
komisyonlarına gelmeyen bir şeyin -şayet milletvekili ilgili
olsa bile gündemden kaçırdığı zaman- ilgili komisyonunda
görüşülüp görüşülmediğini nasıl öğrenecek? Birbiriyle
alakasız, birbiriyle ilgisiz o kadar çok konu var ki. Ben, Sayın
Recai Berberin bu işi nasıl becerdiğine de hayret ediyorum. Yani,
bütün problemler buna mı geliyor, bu bir teklif hazırlayabiliyor?
Şimdi, bu husus gerçekten üzüntü verici bir husus. AKP klasiği
hâline geldi. Dönem sonuna geldiğimiz zaman birbiriyle alakasız,
ilgisiz ne kadar birikmiş problem varsa ama Bir tane de bizimki girsin
içine de şu işi halledelim. babında bir kanun yapım süreci
geçirmek gerçekten bizi üzüyor, bizi izleyen
vatandaşlarımızı da üzüyor.
Şimdi, sizlerle konuştuğumuz zaman, Türkiye'nin çok iyi
idare edildiğini, çok iyi yönetildiğini, her şeyin çok iyi
olduğunu iddia ediyorsunuz. Sanki Alice Harikalar Diyarında ama
geliyoruz ki her şeyde bir problem var.
Şimdi, şunu aldığınız zaman
Biraz önce
özellikle sordum kaç tane milletvekili, kaç tane komisyon? Bunları bir
bilelim, bunlardan haberimiz olsun. Madem bunların Türkiye'nin en önemli
sorunları olduğunu, tatilden önce mutlaka çıkması
gerektiğini, olmazsa Türkiye'de gerçekten büyük kargaşa
olacağını, böyle bir problemin olduğunu
Vatandaşa da
bir şekilde ne yapmak lazım? Anlatmak lazım. Böyle bir his
vermeye çalışıyorsunuz ama bu, Türkiye'nin işlerinin iyi
gitmediğini gösteriyor.
Bakın, geçen dönemde komisyona 40 madde gelen bir teklif, daha
sonra 250 madde olarak çıktı. Bu defa ne oluyor? 40 getirdiğinizi
60 olarak çıkartıyorsunuz. Ancak torba tasarılar ne
yapıyor? Arka arkaya geliyor, bir öncekine benzemeden bölüm bölüm hâline
getirmiş oluyorsunuz. Gerçekten bu, sıkıntılı. Böyle
bir yola gitmek ülkenin problemlerini saklamak anlamına da geliyor sizin
açınızdan ama ülkenin problemlerinin saklanılacak bir
tarafı yok.
Biraz önce kırmızı plaka ihtiyacını Sayın
Berbere kim iletti; onu bilmiyorum. Denizlinin Güney kazasındaki adliye
kapalı, Denizlinin Honaz kazasındaki adliye kapanıyor. Bu
insanlar cebine para koyacak, emin olun
Güneydeki insan Buldana nasıl
gidecek? Araba girmiyor, 3-
Sizin, burada komisyon üyeleri olarak, milletvekilleri olarak böyle bir
kırmızı plaka talebiniz ne hâle getiriyor bizi
vatandaşın gözünde? Gerçekten üzüntü verici bir şey,
kırmızı plaka düşkününe çıkıyor
adımız, olur mu böyle bir şey? Siz bundan vicdanen rahat
mısınız Sayın Bakan? Komisyon üyesi arkadaşlar da
mutlaka rahat değil ama birtakım milletvekili arkadaşlar, kim
istiyorsa onlar herhâlde sıkıştırıyorlar. Gerçekten,
gelin, şu adliye meselesini falan çözelim. Niye böyle yapıyorsunuz?
Yani sizin önünüzdeki meselelerin birçoğu vatandaşın birinci
derecede önceliği değil. Ahmete, Mehmete kadro, 6 tane YÖKe
kadro, 5 tane bilmem nereye kadro
E, nereye gidecek vatandaş, adliyeye,
öbür tarafa? Yaşlı insan, gidemiyor, fırsat bulamıyor.
Bunları iyi düşünmek lazım diyorum, hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ayhan, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin 1 inci
maddesinin 3 üncü fıkrasındaki üç ay ibaresinin Altı ay
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Tüzel, buyurun.
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, Meclis kapanırken bir kez daha
Hükûmetin önceliklerinin ne olduğunu görüyoruz. Öncelikleri tabii,
ülkemizin demokrasi, barış ve çözüm bekleyen sorunları değil
ama bir kez daha Hükûmetin özellikle devlet bürokrasisindeki
kadrolaşmasına, bir kez daha, bütün kamu alanlarının
özelleştirmeye açılmasına ve tabii ki yine sermaye
gruplarına teşvik ve imtiyaz sağlanmasına ve hepsinden de
önemlisi bu torba yasanın ruhuna âdeta sinmiş olan yolsuzluklara yol
verilmesine dönük bir kanun teklifiyle karşı
karşıyayız.
Öncelikle, değişiklik istediğimiz madde, yurt
dışında tedavi hizmetleri ve buradaki refakatçiye dönük bir
destek düzenlemesi. Ancak bu dahi, sağlık sistemindeki çöküşün
bir itirafı ve bunu telafi etmeye dönük. Aslında dileğimiz o ki
sağlık sistemi bütün yurttaşlar açısından
parasız, ulaşılabilir, kaliteli olsun ve hiçbir kimse de yurt
dışında tedavi hizmeti almak zorunda kalmasın.
Evet, bu torba yasa özellikle eğitime dair birçok alanda düzenleme
getirdiği için eğitimin Hükûmet açısından
anlamının ne olduğuna işaret ediyor. O anlamda, piyasaya
açma, ticarileştirme ve bir kâr ve rant alanı olarak görmek...
Şimdi, Kredi ve Yurtlar Kurumuna dair bir düzenleme var. Öğrencilerin
barınma sorunu, doğrudan, bir kez daha özel sektörün yurt
inşaatı yapması için, daha fazla yatırım yapması
için bir teşvik olarak düşünülmüş. 1,5 milyon öğrenciden
söz ediyoruz barınma ihtiyacı olan. Bunun 230 binine ancak bir
kapasite yeterliliği var. Peki, o hâlde sormak gerekiyor, ha bire
zenginlere lüks konut yapan TOKİ ne iş yapıyor, neden bu öğrenciler
için Kredi ve Yurtlar Kurumu hizmetinde yurtlar yapmaz? Bir kez daha kiralama
süresini beş yıldan on iki yıla çıkartarak özel sektöre bu
alan bir rant alanı olarak sunmakta.
Bir diğer konu, aynı şekilde, TÜBİTAK meselesi.
Aslında Sayın Bakanın başkanlığındaki Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığının önüne bilim kelimesi
getirilerek bir defa bilim alanı doğrudan sermaye
sınıfının hizmetine yani halkın
çıkarlarından, ülkenin çıkarlarından öte bu alana
sunulmuştu. Şimdi bu yönde atılan adımlar devam ediyor,
bilim bu düzenlemeyle bir kez daha ticaretin, sanayinin, sermayenin hizmetine
sunuluyor, özel nitelikli şirketler kurulabilmesi açısından.
TÜBİTAKın ürettiği birtakım icatların piyasada
ticari olarak değerlendirilebilmesi diye bir gerekçe getiriliyor. Bu alan
çoktan bilimden uzaklaştırıldı, çok fazlasıyla siyasi
bir alan hâline getirildi. Şimdi de burada Hükûmet kendisine istediği
gibi müdahale imkânı buluyor.
Tabii, yine dikkat çekici bir düzenleme ÖSYM meselesi. ÖSYMnin
sınav işlerinde kuracağı birtakım şirketlere
muafiyet getirmek, Kamu İhale Kanunundan istisna tutulması.
Şimdi, düşünün, bir tarafta denetim açısından Kamu
İhale Kanunu, öbür taraftan en fazla şaibeli olan, en fazla
yolsuzluğa ve soruşturmaya açık olan bir sınav alanı bu
şekilde, aynı şekilde özele sunulmuş oluyor.
Öğretmen açığı
40 bin atama yapılmayı
bekleyen öğretmen adayı sayısı şimdi 30 bin
sayısıyla sınırlanmış durumda. Aslında,
şaşırtıcı değil. Çünkü bu alandaki iş
bekleyenler, meslek yapmak isteyen genç nüfus yan gelip yatan bir nüfus olarak
görülüyor ve biliyoruz ki ataması yapılmadığı için
onlarca öğretmen hayatını kaybetmiş durumda,
sağlığından olmuş durumda ve açıkta bir
şekilde bekliyor.
Sorunlar dağ gibi ama eğitim yerine bu Hükûmet neye
bakıyor? Güvenlik konsepti; yetmiyor, polis sayısı; yetmiyor,
200 bini aşan polis nüfusu, 30 bin daha
Demek ki sokaklarda daha çok
emek diyen, demokrasi diyen, barış diyen sendikacısı,
aydını, işçisi susturulmak isteniyor ki yeni bir polis kadrosu
ihdas ediliyor.
Sorunlar çok tabii. Eşitsizlik, ayrımcılık bir kez
daha bu yasalarda karşımıza çıkıyor ama işte
tutuklansalar da, gözaltına alınsalar da, bu ülkenin emekçileri,
işçileri, sendikacıları direnecekler. İşte, bugün, iki
gündür sorgu sual altındalar. Neden grev yaptınız? sorusu,
Neden grevi tercih ettiniz? sorusuyla karşı karşıya kalan
sendikacılar bu yasalara karşı da yanıt vereceklerdir
diyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tüzel.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Tezcan, Sayın Akar, Sayın
Özdemir, Sayın Eyidoğan, Sayın Özel, Sayın Gök, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Genç, Sayın Tanal, Sayın Dibek,
Sayın Özkan, Sayın Aygün, Sayın Kurt, Sayın Işık,
Sayın Çam, Sayın Erdemir, Sayın Susam, Sayın Nazlıaka,
Sayın Öner, Sayın Serter.
Şimdi, yoklama işlemini başlatıyorum
Yoklama için iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve
Eğitim Programlarının Planlanması ve Uygulanması
Hakkında Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin
birinci maddesine bağlı Ek madde 3ün birinci fıkrasındaki ödemiş
oldukları ibaresinden sonra günlük ikiyüz euroyu geçmeyen ibaresinin
ilavesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Sayın
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Kamer Genç.
BAŞKAN Sayın
Genç, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, şu ayaktakiler bir otursunlar.
BAŞKAN Evet,
arkadaşlar, uğultuyu biraz keselim lütfen.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu torba kanun teklifinin
1inci maddesinde verdiğim önergenin esası şu: Türkiyede
tedavisi mümkün olmayan bir kişinin yurt dışına
gönderilmesi sırasında kendisine refakatçi tayin ediliyor.
Refakatçiye ödenecek konaklama ücreti konusunda maddede bir sınırlama
yok. Yani refakatçiye günde bin dolar ödeyebilecek miyiz, 5 bin dolar
ödeyebilecek miyiz? Ben buraya getirdiğim önergemde diyorum ki: Günlük
200 euroyu geçmemek koşuluyla konaklama bedeli ödenir. Yani eğer bir
sınırlama getirmezsek yarın gidecek, en lüks otellerde fatura
almak suretiyle
Yani hem devletimizin bu hasta olan kişiyi yurt
dışına göndererek tedavi ettirmesini hem de tedavi
sırasında konaklamalar için ödenecek paraya da günlük bir
sınırlama getirilmesini maddeye koydum. Bence çok makul bir önerge
ama AKPliler doğruları kabul etmezler ki. Onlar için ne bu memlekete
zarar veriyorsa onu kabul ederler.
Şimdi, biraz önce, burada Odatvyle ilgili olarak söylediğim
iddiaya Hükûmet sırasında oturan kişi cevap veriyor. Bakın,
Odatvdeki Soner Yalçın ve arkadaşları on sekiz aydır
içeride ve bunlarla ilgili, iş yerlerinde bulunan CDlere ilave
yapılmış. Buna ilave yapıldığına dair Orta
Doğu Teknik Üniversitesinde, Amerikadaki şirketlerde inceleme
yapmışlar, sahte, belgeler sahte. Sonra bir de demişler ki: TÜBİTAKa
gönderelim. Bir sene bir ayda buraya gitmiş bu belge arkadaşlar.
Bakacak, TVdeki belge sahte mi, değil midir; buna bakacak. Bakan diyor ki
burada: Efendim, yok. Buna uzun inceleme istenir. Arkadaşlar,
bakın, insanlarda vicdan denilen bir şey var. Yani kişiler
tutukluysa, bir günlüğüne ona tahsis edersen bu olur ama sizin
amacınız, bu Türkiyeyi tamamen bir mutsuz insanlar
Sizden olmayan
insanları tümüyle haklarından, özgürlüklerinden yoksun bırakmak.
Geçen gün orada giderken polisler bize diyor ki Ya bu AKP bize söz verdi, hani
ekonomik durumumuzu düzeltecekti. Biz fazla bir şey istemiyoruz. Biz de
emekli olduğumuz zaman 1in 4ünü alalım. Astsubaylarla
uzatmalılara tanıdıkları hakları bize de
tanısınlar ama bizi kandırıyorlar, bizim reyimizi
alıyorlar, ondan sonra bize bir şey yapmıyorlar. Daha bunlar
sizi çok kandırırlar sizde bu kafa varken. dedim.
Değerli milletvekilleri, bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisini
tabii, AKP tatile sokmak istiyor çünkü artık ne bu Hükûmetin
üyelerinin Meclis sırasına gelmeye yüzü kaldı ne de AKPlilerin
Türkiye Büyük Millet Meclisine gelip de oturmaya yüzü kaldı çünkü Türkiye
Cumhuriyeti devletinin itibarını her yerde tahrip ettiler, her yerde
milletimizi itibarsızlaştırdılar, devletimizi
itibarsızlaştırdılar. Hani Tayyip Erdoğan
çıkıyordu, Suriyede bıçak kemiğe dayandı. diyordu?
E, şimdi, 2 tane pilotumuz kayıp, uçağımız
düşürüldü. Esad diyor ki: Yiğitliğin varsa gel. Bak, sen çok
öyle kabadayılık yapıyordun; hadi bakalım yiğit, gel
bakalım, ben senin uçağını indirdim, haksız yere de
düşürdüm.
Bakın, ben size bir şeftali meselesini anlattım.
Yani yuttuğunuz şeftalinin çekirdeğini
çıkaramazsınız, bazı organlarınızı tahrip
eder ve etmiştir de. Onun için, bu milleti uluslararası alanda bu
kadar itibarsızlaştıran davranışlar içinde bulunan
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve bu Hükûmet bir an önce istifa etmelidir
çünkü bu devletin bu kadar, uluslararası alanda
itibarsızlaştırılmasını ne bir vicdan kabul eder
ne ahlakı olan insanlar kabul eder ne din korkusu, Allah korkusu olan insanlar
kabul eder; ancak millete karşı alay eden zihniyetler bunu kabul
eder.
Ya, Türkiye Cumhuriyeti devleti sizden önce dünyada itibarlı
bir devletti. Siz ne ettiniz? Bu devleti
itibarsızlaştırdınız. Her yerde, sizin
başınızdaki adamlar gidiyorlar Amerikalıların
kuryeliğini yapıyor. Ya, bu kuryelikten dolayı size ne para
veriyorsa biz size daha fazlasını verelim, bu kuryelikten vazgeçin be
yahu! Yazık bu devlete yahu, yazık bu millete yahu! Bu milleti bu
kadar itibarsızlaştırmanın, bu insanları bu kadar itibarsızlaştırmanın
ne âlemi var? O zaman, insanlarda bir haysiyet ve onur varsa gerektiği
zaman istifa etmesini bilmelidir. Haysiyet ve onurdan yoksun insanlar hiçbir
zaman istifayı akıllarından geçirmiyor. Türkiye'yi artık bu
durumda sizin yönetmeniz mümkün değildir. Size düşen, bir an önce
burayı bırakıp gitmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, teşekkür ederim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Konuşmacı
konuşmasını yaparken tamamen edep sınırları
dışında, itibarsızlaşmadan tutun da Türkiye
Cumhuriyetinin itibarını yerle bir ettiğimizi Uluslararası
arenada bizleri rezil ettiniz. şeklinde, Sayın Grup
Başkanımız başta olmak üzere bütün grubumuzu tahkir
etmiştir ve bu sataşmadan dolayı söz istiyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Doğru, bunda sataşma yok ki!
Sataşma yok Başkanım,
itibarsızlaştırdılar.
BAŞKAN Buyurun iki dakika, bir sataşmaya meydan vermeden
lütfen.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle şu hususun çok iyi bilinmesi lazım ki burada
itibarı olmayan insanların itibardan bahsetmesi, konuşması
son derece yanlıştır, son derece eksiktir, son derece
karşı çıkılacak bir durumdur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Öncelikle, kendi itibarlarını düşünsünler,
kamuoyu nezdindeki durumlarını çok net bir şekilde görsünler.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyetinin AK PARTİ
hükûmetleri öncesindeki itibarı ile bugünkü itibarı kıyas kabul
etmeyecek derecede çıtası son derece üst düzeydedir. Bizler daha
önce, bırakın, dünya gündemini oluşturmayı, dünyanın
gündemiyle ilgili söz sahibi olmayı, burada kendi gündemimize bile sahip
olabilecek güçte değildik. Öyle bir itibarımız yoktu. Maalesef,
Türkiye'nin itibarı bile daha önce dışarıdan belirleniyordu
ama şu anda dünyanın itibarını Türkiye düzeltiyor, çok net
söylüyorum. Dünyanın gündemini Türkiye belirliyor ve bu gündeme
ilişkin olarak da yapılması gereken işleri,
atılması gereken adımları sonuna kadar atıyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne oldu, ne oldu? Ne yaptınız?
AHMET AYDIN (Devamla) Ne yapıyor biliyor musunuz? İlk kez
bir Türk, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri oldu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne oldu? Oldu da ne oldu ya?
ALİM IŞIK (Kütahya) Ahmet bunlar eskidi artık, yeni
şeyler söyle.
AHMET AYDIN (Devamla) AK PARTİ döneminde, ilk kez Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisinin Başkanı bir Türk oldu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne oldu? Çuvalı geçiren general nerede?
AHMET AYDIN (Devamla) İlk kez 151 ülkenin oyuyla Güvenlik
Konseyinin geçici üyesi oldu bu ülke.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Çuvalı geçiren komutan nerede? Sen onu
söyle.
ALİM IŞIK (Kütahya) Ahmet bak bunları sen on defa
anlattın, yeni bir şeyler söyle, yeni.
AHMET AYDIN (Devamla) Dünyanın her yerinde at koşturan bir
ülkeydi, şimdi yine o aşamaya geldik.
ALİM IŞIK (Kütahya) Uçaktan bahset.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Uçağı düşürdüler de ne
yaptınız?
AHMET AYDIN (Devamla) Mağdura, mazluma el atan bir ülke konumuna
geldik.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 9 tane vatandaşımız öldü, ne
yaptınız, onu söyle.
AHMET AYDIN (Devamla) Dışarıdan yardım alan bir
ülke konumundan yardım veren bir ülkeye geldik.
Bakın, IMFye 5 milyar dolar yardım eden bir ülkeyiz, el insaf
be! Elinizi vicdanınıza koyun, makul konuşun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Nereye yardım ettiniz, nereye?
AHMET AYDIN (Devamla) Biz AK PARTİden önce, bırak, 5
milyarı 500 milyon dolar için memurun maaşını ödeyemiyoruz
demiyor muyduk?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Siz 1 milyar dolara Dubaililere memleketi
sattınız.
AHMET AYDIN (Devamla) IMFnin kapılarında kırk takla
atıyorduk Türkiyenin itibarını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Memleketi satıyordunuz!
AHMET AYDIN (Devamla) Şimdi, Türkiye IMFye yardım edecek
konuma geldi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve
MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, Sayın Hatibin,
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine atfen, yöneticilerin Türkiyeyi
itibarsızlaştırdığı sözlerinden rahatsız
olmasını ve tabiatıyla cevap vermesini saygıyla
karşılıyorum ama bundan önceki hükûmetleri itibarsız görmesini
de aynen kendisine iade ediyorum, iade ediyorum!
AHMET AYDIN (Adıyaman) Türkiye'nin geldiği noktayı
söylüyorum. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) İşte bugün de siz
Şuna
bakın ya! Siz de çuval geçirirken itibarı korudunuz yani!
ALİM IŞIK (Kütahya) Çuval ne zaman geçirildi, çuval?
BAŞKAN Sayın Vural, teşekkür ederim.
Sayın Genç, buyurun.
Lütfen dinleyelim
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, konuşmacı dedi
ki: Bu konuşmayı yapan kişi itibarsızdır.
İtibarsız olan kişinin burada konuşması mümkün
değil. Müsaade ederseniz, sataşmadan dolayı söz istiyorum
efendim.
BAŞKAN Buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Lütfen, tekrar bir sataşmaya meydan vermeden.
2.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydının şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; keşke ben itibarsız olsaydım da bu Hükûmet
itibarlı olsaydı! Eğer öyle bir şey varsa
(AK PARTİ
sıralarından Doğru sesleri) Hayır, hayır. Çünkü
Türkiye Cumhuriyeti devleti benim devletimdir, bu devletin
organlarının büyük olması bana gurur verir ama bu devleti
yönetenler, bu devletin iktidarını elinde tutanlar bu devleti
uluslararası düzeyde itibarsızlaştırıyorsa
bunların o itibarsızlıklarını, o haysiyet
fukarası davranışlarını bunların yüzüne vurmak
benim bir görevimdir.
Şimdi, Amerikalılar bizim ordumuzun başına çuval
geçirdi mi, geçirmedi mi? İsrailliler bizim 9 tane
vatandaşımızı öldürdü mü, öldürmedi mi?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) One minute nerede, onu sor.
KAMER GENÇ (Devamla) Hani o Tayyip yiğitlik taslıyordu?
Şimdi, Suriyeye uçağı niye gönderdiniz? Gitti, gezdi orada,
beş dakika sonra kim oraya gönderdi? Düşürüldükten sonra bunun
gereğini yapmayan itibarlı mıdır, itibarsız
mıdır?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Gereği yapıldı.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bakın, burada diyor ki: IMFye
para verdik. Yalan söylüyor. Arkadaşlar, IMF şöyle bir ilan
yapmış: Yarın biz sıkışırsak devletler
bize, IMFye para verir mi? Türkiye de demiş ki: Ben size 5 milyar dolar
veririm. İtalya da demiş ki: 31 milyar dolar veririm.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) IMF para istiyor, işte.
AHMET AYDIN (Adıyaman) İtibar bu işte.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani bunları öğrenin, daha para yok,
para yok da, çıkıp da milletin karşısında
insanları kandırmayın.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) IMFye para verecek hâle geldi
işte bu ülke.
KAMER GENÇ (Devamla) Bana göre, eğer haysiyetli, onurlu bir hükûmetse,
bugünden tezi yok, derhâl istifa etmelidir çünkü bu Hükûmetin artık bu
milleti yönetecek ne kişiliği var ne bilgisi var. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Haysiyeti, onuru senden mi
öğrenecek bu millet?
KAMER GENÇ (Devamla) Ya, işte, boş sıralar ya,
boş, boş
Bu boş sıralar nerede? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Buraya bak, buraya!
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, her gün getirdiğiniz kanunlarla
devletin kaynaklarını yandaşlarınıza
aktarıyorsunuz ve denetimi kaldırmışsınız, hiçbir
şey denetlenmiyor. İhaleler, yolsuzluklar alabildiğine
gitmiş, devlet talan edilmiş, hâlâ hangi yüzle konuşuyorsunuz,
ben ona hayret ediyorum ya. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Sen hangi yüzle
konuşuyorsan biz de o yüzle konuşuyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Onun için, lütfen, bunları öğrenin,
ondan sonra konuşun.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Pekâlâ efendim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Tezcan, Sayın Akar, Sayın
Aygün, Sayın Ediboğlu, Sayın Özel, Sayın Eyidoğan,
Sayın Özdemir, Sayın Tanal, Sayın Genç, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Çelebi, Sayın Canalioğlu, Sayın
Sarıbaş, Sayın Köktürk, Sayın Öner, Sayın Toptaş,
Sayın Dinçer, Sayın Gürkan, Sayın Yılmaz.
Efendim, şimdi elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
vardır.
OKTAY VURAL (İzmir) Aranan karar yeter sayısı
değildi efendim, toplantı yeter sayısı istendi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir yanlışlık
olmasın?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Toplantı yeter
sayısı var, değil mi?
OKTAY VURAL (İzmir) Siz karar yeter sayısı
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
Düzeltiyorum
efendim, affedersiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, o yoksa devam etsin arkadaşlar
girmeye.
BAŞKAN Olmadan söylemiyoruz Sayın Özel. Lütfen sakin olun, rahat
olun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Siz devam edin efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar dediniz de o bakımdan.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2
Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde dört önerge vardır, sırasıyla
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin 2
nci maddesinin üç ay ibaresinin altı ay olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Levent
Tüzel Pervin
Buldan
Şırnak İstanbul Iğdır
İbrahim
Binici Sırrı
Sakık
Şanlıurfa Muş
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2
nci maddesiyle 7269 sayılı Kanuna eklenen geçici 23 üncü maddede yer
alan "hak sahibi olup da kendilerine teslim edilen işyerlerini son
iki yıl içinde fiilen kullanmayanlardan; borçlanmasını
yapmasına rağmen" ibaresi "bireysel borçlanmada bulunmuş
veya bulunmamış hak sahiplerinden olarak değiştirilmesi
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Ali
İhsan Yavuz Fikri
Işık
Kayseri Sakarya Kocaeli
İlyas
Şeker A.
Sibel Gönül Osman
Çakır
Kocaeli Kocaeli Düzce
Fevai
Arslan Zeki
Aygün Mehmet
Ali Okur
Düzce Kocaeli Kocaeli
Ayşenur
İslam Hasan
Ali Çelik
Sakarya Sakarya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 2. Maddesinin geçici 23.
maddesinin birinci paragrafındaki "fiilen
kullanılmayanlardan" ifadesinden sonra "fiilen
kullanılanlar da istedikleri takdirde" ifadesinin eklenmesini arz
ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Haydar
Akar Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
Kocaeli Ankara İzmir
Haluk
Eyidoğan Mahmut
Tanal
İstanbul İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Manisa
Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2
Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219,
2/566, 2/679) ile düzenlenen Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 2 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Mehmet
Erdoğan Enver
Erdem Ali
Öz
Muğla Elâzığ Mersin
Sinan
Oğan
Iğdır
"Madde 2- 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata
Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
Geçici Madde 23- 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde
meydana gelen depremler sonucunda işyerlerinin ağır hasar görmesi
nedeniyle hak sahibi olup da kendilerine teslim edilen işyerlerini son iki
yıl içinde fiilen kullanmayanlardan; kendi istekleriyle hak
sahipliğinden vazgeçtiklerini bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren üç ay içerisinde yazılı olarak beyan edenlerin hak
sahipliği, il idare kurulu kararıyla düşürülür. Hak
sahipliği düşürülenlerden tazminat alınmaz. Hak
sahipliğinin düşürüldüğü tarihe kadar hak sahipleri
tarafından ödenen tutar, Afet ve Acil Durum Yönetim
Başkanlığı tarafından kanuni faizi ile birlikte hak
sahibine geri ödenir. Hak sahipliği düşürülen kişilere ait
işyerleri, bu Kanunun 31 inci maddesi hükümleri çerçevesinde
değerlendirilir."
BAŞKAN Komisyon son önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Vural, kim konuşacak efendim?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Oğan.
BAŞKAN
Sayın Oğan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Saygıdeğer Başkan, değerli
milletvekilleri; 302 sıra sayılı torba kanunun 2nci maddesi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz önergeyle
ilgili konuşacağım.
Yalnız,
bundan önce, hem Sayın Bakanla biraz önce aramızda bir konuşma
geçti, ona açıklık getirmek istiyorum hem de maalesef, artık her
gün şehit haberleri alıyoruz, her gün neredeyse, bir yerde, iki
yerde, üç yerde ve bugün 4 şehidimiz daha var. Allahtan rahmet diliyorum
ve Hükûmete de biraz Türkiye'nin işlerine bakıp bu manada önlem
almalarını tavsiye ediyorum şiddetle.
Saygıdeğer
Bakanım, biraz önce konuşmamızda şöyle bir ifade geçti, biz
dedik ki: Elbette ki her yeni çıkan olumlu şeyi biz destekleriz.
Ancak, yapacağımız işlerin, atacağımız
adımların, şehit yakınlarına, gazilere ve emeklilere
yapacağınız olumlu katkıların sunulması da
önemlidir. Siz eğer şehit yakınını bugün getirip
Fakir Fukara Fonuna bağlarsanız ve bunun da adına olumlu bir
adım derseniz, bu olmaz. Bu insanlarımızı incitir
Sayın Bakan. Dolayısıyla, emeklileri Fakir Fukara Fonuna muhtaç
duruma getirmeyeceksiniz, eğer ihtiyacı olan varsa da bunu daha uygun
bir şekilde vereceksiniz. Gazilerimize ve şehitlerimize Fakir Fukara
Fonunu kullandırtmayacaksınız, onun çok daha ötesini hak ediyor
şehitlerimiz. Şehitlerimizi, gazilerimizi, onların
yakınlarını nasıl getirir burada Fakir Fukara Fonuna
bağlarsınız ve bunun da adına olumlu bir adım
dersiniz? Dolayısıyla, elbette ki onlara elimizden gelen her
şeyin en iyisini vermek durumundayız. Biz burada konuşuyoruz, onlar orada
canını veriyor ve onun getirip adını burada siz Fakir
Fukara Fonuna muhtaç hâle getirilmiş bir şekle
sokamazsınız.
Afetlerle
ilgili -bizim bildiğimiz- yapacağınız şeyler
insanların elindeki mevcudu almaya yönelik değil, onları
artırmaya yönelik olmalıdır.
İnsanlar eğer bir
şeyi hak etmişlerse sizin getireceğiniz uygulamalarla hak
edilmiş olan insanların hakkını teslim ve
-yapabiliyorsanız- üzerine ilaveler koymanız lazım. Ama siz bu
getirdiğiniz 2nci maddeyle, insanların hak ettikleri,
kazanılmış haklarına bir vesileyle, bir fırsatla, iki
üç ödeme yapmadı diye el koymaya çalışıyorsunuz.
Biraz önce,
AK PARTİnin Sayın Grup Başkan Vekili Türkiye'nin
itibarından bahsetti. Allah aşkına, Türkiye'nin itibarı
hiçbir dönemde bu kadar ayaklar altına alınmamıştı.
Biz bu konuya -Sayın Genel
Başkanımız da ifade etti- Suriye meselesine millî bir
mesele olarak bakıyoruz, bu konuyu iç siyaset malzemesi yapmıyoruz
ama siz de elinizi vicdanınıza koyun, Türkiyeyi bölgede şamar
oğlanına çevirdiniz. Hoş bir tabir değil ama maalesef bu
duruma düşürdünüz. Kalmışsınız burada bir de
itibardan bahsediyorsunuz. Hangi
itibardan? Esadın yerle bir ettiği itibardan mı, yoksa
zalimcesine 9 vatandaşımızı katleden İsrailin
Türkiye'nin önüne koyduğu hesaptan mı? Bu hesabı niye hâlâ
soramadınız? Üzerinden iki seneden fazla geçti.
Şimdi
dünyanın gözü önünde bizi ne hâle düşürdüğünüzün farkında
mısınız? NATOyu yardıma
çağırmışız, Avrupa Birliğini, BMyi yardıma
çağırmışız. Türkiye, öncelikle bu duruma
düşürülmemeliydi. Siz, Türkiyeyi, getirdiniz, bu duruma düşürdünüz.
Bunun hesabını vermeniz lazım. Bunun gelip burada
hesabını vereceğiniz yerde önceki iktidarlara çamur atıp,
itibardan bahsediyorsunuz.
Tabii, afet
sigortası vatandaşlarımıza daha fazla ödeneceği yerde
Örneğin, Iğdırda dolu her gün insanlarımızın
tarlalarını vuruyor. Bu sene kayısı üretiminde ciddi bir
sıkıntı var. TARSİMden
sigorta yaptıran vatandaşlarımıza, gelmiş,
hakkını vermiyorsunuz; binbir türlü
bahanelerle, orada vatandaşımızın elindeki,
yapmış olduğu sigortayı kesmeye
çalışıyorsunuz. Bir haftadır Tarım
Bakanlığından, Müsteşarlığından randevu
istiyoruz, randevu vermiyorsunuz ve Iğdır halkı bunları
görüyor. Sizi Iğdır halkına bir daha şikâyet ediyorum.
Vatandaşımızın sorununu Bakanlığa iletemiyoruz ve
bunu Iğdır halkı nasıl son seçimde gördüyse önümüzdeki
seçimde de bunun hesabını size soracaktır emin olunuz.
Yine aynı şekilde, doğal afetlerden mağdur olan
birçok vatandaşımız var. Bunların da hakkını yeni
kanunlarla, torba kanunlarla artırmak yerine azaltıyorsunuz.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oğan, teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN - Yoklama
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Tezcan,
Sayın Özdemir, Sayın Eyidoğan, Sayın Özel, Sayın
Tanal, Sayın Sarıbaş, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Çıray, Sayın Köktürk, Sayın Çam, Sayın Canalioğlu,
Sayın Tayan, Sayın Kurt, Sayın Yılmaz, Sayın Dibek,
Sayın Susam, Sayın Aydın, Sayın Erdemir.
Cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının Planlanması
ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 2. Maddesinin geçici 23. maddesinin
birinci paragrafındaki "fiilen kullanılmayanlardan"
ifadesinden sonra "fiilen kullanılanlar da istedikleri takdirde"
ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim konuşacak Cumhuriyet Halk Partisi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Haluk
Eyidoğan konuşacak.
BAŞKAN Sayın Eyidoğan. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu vesileyle söyleyeyim, bizim bir yamalı
bohçamız var, yamalı bohça kanunumuz var. Bu kanun, bu maddeyle
ilgili olarak söylediğim kanun, 7269 sayılı 1959 tarihli Umumi
Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle
Yapılacak Yardımlara Dair Kanun. Maalesef, bu Kanun, yürürlüğe
konulduğu tarihten bu yana, sürekli madde eklemelere, madde çıkarmaya
ve madde değiştirmeye maruz kalmış ve 1960ta, 1968de,
1985te, 1992de, 1995te, 1999da, 2000de, 2001de birçok
değişiklik yapılmış. Genellikle büyük depremlerden
sonra bu Kanun, bu yamalı bohça kanununun
eksikleri görülmüş, ha bire değişiklikler
yapılmış. Toplam 53 maddeden oluşan bu kanunda 28 madde
değişmiş, değişiklik yapılmış, 7 madde
mülga, 11 ek madde konmuş, 17 geçici madde eklenmiş ve
değişikler yapılmış. Bugün de bu 2nci maddede, sözü
edilen bu 7269 sayılı Yasanın 23üncü maddesi madde 2yle
burada değiştirilmeye çalışılıyor, yamalı
bohçaya bir yama daha eklenmeye çalışılıyor.
Peki, bu
neyi düzeltecek? Aslında, yıllardır söylenen bu Yasanın
değiştirilmesi gerektiği konusundaki görüşler hiçbir zaman
ciddiye alınmadı. Bu Hükûmet de son on senedir, Deprem
Şûrasında, Ulusal Deprem Konseyi raporlarında da
belirtildiği hâlde, bu Yasayı, 7269 sayılı Yasayı
değiştirmedi. O yamalı bohça hâliyle dururken, gitti, 2009da da
bir Afet ve Acil Durum Başkanlığı Yasası
çıkardı. O da arızalı bir yasa.
Şimdi,
bu maddede deniyor ki: 99 depremlerinden son iki yıl içinde iş
yerlerini kullanamayan ve hak sahipliklerinden vazgeçenler
Bundan
bahsediliyor. Yani bu insanlar acaba bu iş yerlerini neden kullanmak
istemiyorlar, neden vazgeçmek zorunda kalıyorlar? Bunu iyi anlamak
lazım. Bunu 99 depreminden sonraki hak sahipleri olarak
değiştirmekle bu yasa ileride olabilecek,
karşılaşabileceğimiz, afetlerden sonra karşılaşacağımız
olayları düzeltecek mi? Hayır. Yanlış nerede? Zaten,
gerekçede, kanunda, İş yerleri şehir dışında,
ihtiyaca uygun değil. deniyor. Yani durum saptaması
yapılmış. Peki, acaba bu saptama Van depremi için de geçerli değil
mi? Şimdi, Van depreminden sonra
Şimdi, bu yanlışa biz zamanında işaret ettik,
dedik ki: Bakın, bir büyük depremden sonra ağır hasar
almış, orta hasarlı binalar için hak sahiplerine kentin,
yerleşimin uzağında yeni konutlar yapıyorsunuz, iş
yerleri yapıyorsunuz ve mevcut sosyal yapıyı, ticari
yapıyı, kültürel yapıyı başka yerlere gönderiyorsunuz.
Sosyal ve kültürel parçalanmalara neden oluyorsunuz, ondan sonra bir sürü sosyal
sorun çıkıyor, ekonomiyle ilgili, gördüğünüz gibi, bu iş
yerleriyle ilgili sorunlar çıkıyor.
Bakınız, bu kanunun mutlaka yenisini çıkarmak lazım.
Biz diyoruz ki, gelin, bu ihtiyaca cevap vermeyen, yamalı bohça 7269
sayılı Afet Yasasını, bunu değiştirelim, AFAD Yasasıyla
birlikte yeniden yazalım. Birbiriyle çelişen, yetki
karmaşasına neden olan, 5902 AFAD Yasasıyla 7269
sayılı bu Yasayı yeniden yazalım, bu ülkeyi her afet
öncesi ve afet sonrası dertlerden kurtaralım. Ama sizde öyle bir
temayül ve niyet görmüyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Eyidoğan.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Şimdi, yoklama talebi vardır, yoklama
yapacağız tekrar.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ören,
Sayın Özdemir, Sayın Eyidoğan, Sayın Özel, Sayın
Tayan, Sayan Tanal, Sayın Sarıbaş, Sayın Canalioğlu,
Sayın Çam, Sayın Çıray, Sayın Köktürk, Sayın Kurt,
Sayın Ediboğlu, Sayın Kulkuloğlu, Sayın Susam,
Sayın Aydın, Sayın Yüksel, Sayın Özkan, Sayın Bulut,
Sayın Erdemir.
Şimdi, yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve
Eğitim Programlarının Planlanması ve Uygulanması
Hakkında Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin 2
nci maddesinin üç ay ibaresinin altı ay olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan
(Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim konuşacak?
Sayın Tüzel, buyurun.
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, görüşülmekte olan bu kanun teklifinde
önemli tartışmalara muhatap oluyoruz.
Biraz önce Hükûmet cephesinden AKPli milletvekili
arkadaşımız bir itibar tartışması
başlattı. Tabii, itibarı nerede arayacağımız
meselesi bu yasayla da son derece yakından ilgili. Daha çok dünyaya
paranın, sermaye sınıfının gözünden bakanlar
itibarı IMFyle olan ilişkilerde, Dünya Bankası tarafından
ya da Obama tarafından muhatap alınıp alınmamakta
arıyorlar. Ama insanlık toplumu sadece bunlardan ibaret değil.
İnsanlık toplumu Türkiye'deki itibarı başka yerlerde de
sorguluyor; özellikle mesela hâlâ Meclisin çözemediği tutuklu
milletvekilleri, tutuklanmış sendikacılar, insan hakları savunucuları,
gazeteciler, yazarlar, çocuk tutuklular, bütün bunlar Türkiye'nin itibarı
açısından önemli göstergeler. Daha geçen gün Urfada hapishanede
yanan insanlar, sokakta göz göre göre onlarca polis tarafından
işkence edilip dövülen insanlar, açlıktan ölen bebekler, yine, on
yılda 10 bini aşan iş cinayetinde ölüp giden işçiler. Yani
aydınlatılmamış siyasi cinayetleriyle
itibarsızlığımızı değerlendirecek o kadar
çok şey var ki, daha doğrusu bu Hükûmetin halka açıklaması,
hesap vermesi gereken yönler itibarıyla.
Şimdi, bu yasada, kanun teklifinde getirilen maddeler
açısından bakacağımız şeylerden bir tanesi, yine,
işte, Van depremi üzerinden bu kadar zaman geçmiş olmasına
rağmen, orada hemen aklımıza gelen, enkaz altında kalan 2
gazetecinin ölümü. Bütün bunların hesabı verilmemişken, afetle
ilgili bir düzenleme var değerli milletvekilleri. Afet işlerinden
sorumlu başkan için dört yıllık yüksekokul mezuniyeti, beş
yıllık iş deneyimi, tecrübesi ortadan
kaldırılıyor yani bu yaşanan acılardan ders
çıkarmamak ve özellikle afet gibi önemli bir konuda deneyimli,
yetişmiş elemanı göz ardı eden bir düzenleme.
Aynı şekilde, ülkemizde 12 milyona yakın engelli, bütün
çığlıkları
Geçtiğimiz haftalarda Engelliler
Haftası yaşandı, taleplerini bir kez daha ifade ettiler. Kamunun
onlara karşı görevi, toplumun görevi, devletin görevi yerine
getirilmemiş. İşte, temmuz ayında dolacak bir süre, kamu
kurumları yapmaları gereken düzenlemeleri yapmadığı
için bir yıllık bir süre daha kendisine tanıyor. Bir yıl
sonra ne olacak? Yapılmadığında ne tür bir müeyyidesi
olacak? Bunların karşılığı yok.
Aynı şekilde, Meclis adına yürütmeyi ve idare
organlarını bütçenin harcamaları konusunda denetlemekle yükümlü
olan Sayıştayın görevleri âdeta rafa
kaldırılıyor, yürütme organının bir noteri hâline
getiriliyor ve Danıştayın nasıl rapor düzenleyip
düzenlemeyeceği konusunda tamamen Hükûmetin istediği bir kuruma
dönüştürülecek şekilde kısıtlamalar, kayıtlamalar
getiriliyor, çok açık, Anayasanın 160ıncı maddesindeki
görev tanımına aykırı olacak şekilde; biraz önce de
ifade edildi.
Aynı şekilde, başlangıçta da söylediğim gibi,
Hükûmet eğitim alanına nasıl bakıyor? Eğitim
alanına sermayenin ihtiyaçları cephesinden bakıyor. Burada, yine
getirilen bir düzenlemede, organize sanayi bölgelerindeki meslek liselerinde
özel sektörü, sanayiyi teşvik edecek şekilde Öğrenci
başına Hazineden bir destek verilir. diyor. İşte,
eğitim ve üretim arasındaki ilişki bu şekilde
kuvvetlendiriliyor. İŞKUR beleş işçi sağlayarak
sanayiciye, tüccara, sermayeye bu şekilde destek vermişti; şimdi
de organize sanayi bölgelerinde meslek liselerine yine özel sektör el atarak
buradaki ucuz ve genç emek sömürüsüne ortam hazırlanıyor ama bu
yapılırken, çalışan anne babaların
çocuklarının okuduğu etüt beslemeli okulların
kapatılması ve ihtiyaç dışına
çıkartılması da aynı şekilde reva görülüyor, hak
görülüyor.
Dolayısıyla, bu kanun teklifi, bir kez daha Hükûmetin, AKP
Hükûmetinin dünyaya hangi gözden, hangi cepheden baktığını
ve itibarı da nerede aradığını çok iyi şekilde
göstermiştir. İtibar aranacaksa, itibar, emekçileri, bugün
işsizlik ve yoksullukla karşı karşıya
bırakılan genç bedenleri, eğitimsiz bırakılan
çocuklarımızı, aç bırakılan bebelerimizin onlara
karşı duyduğumuz sorumlulukta o itibarı aramak, o
açıkları kapatmakta aramak, engelli yurttaşların
taleplerini karşılamakta aramak, bugün barış isteyenlerin
hapishanelere tıkılması gerçekliğinde aramak gerekiyor.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tüzel.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz; tamam.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ören,
Sayın Tayan, Sayın Özel, Sayın Tanal, Sayın
Sarıbaş, Sayın Çetin, Sayın Çıray, Sayın
Canalioğlu, Sayın Gök, Sayın Çam, Sayın Kurt, Sayın
Kulkuloğlu, Sayın Aydın, Sayın Bulut, Sayın Özkan,
Sayın Güneş, Sayın Erdemir, Sayın Akar.
Sayın milletvekilleri, yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S.
Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2
nci maddesiyle 7269 sayılı Kanuna eklenen geçici 23 üncü maddede yer
alan "hak sahibi olup da kendilerine teslim edilen işyerlerini son
iki yıl içinde fiilen kullanmayanlardan; borçlanmasını
yapmasına rağmen" ibaresi "bireysel borçlanmada
bulunmuş veya bulunmamış hak sahiplerinden olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 depremlerinden sonra,
işyeri ihtiyacını karşılamak üzere yapılan ve hak
sahiplerine teslim edilen iş yerlerinin borç taksitlerinin hak sahipleri
tarafından üst üste üç kez ödenmemiş olduğunun tespiti veya hak
sahiplerinin hakkından vazgeçmesi hâlinde, il idare kurulu kararı ile
hak sahipliğinin düşürüleceği öngörülerek, hak sahipliğinin
il idare kurulu kararı ile düşürülmesi hâlinde hak sahiplerinin
tazminat ödememesi, düşürülme tarihine kadar ödenen miktarın faiziyle
birlikte hak sahibine geri ödenmesi imkânı getirilmektedir. Ancak hak
sahibi olup da kendilerine teslim edilen işyerlerini son iki yıl
içinde fiilen kullanmayanlar bu haktan faydalanabilecektir. Önerge ile söz
konusu haktan daha fazla kişinin yararlanabilmesi imkânı
getirilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - 2nci maddeyi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, 60ıncı maddeye göre, bir kısa söz talebim var
efendim.
BAŞKAN
Müsaade edersiniz oylamayı bitireyim, çünkü son ana geldim.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) O zaman yoklama istiyoruz, daha
sonra söz talebi.
BAŞKAN
Hayır, ben oylama yaptım.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Yoklama istendi, madde oylanmadı.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum. dediniz ama Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Madde oylamasında yoklama istiyorsunuz, öyle mi efendim?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, yoklamadan
önce maddeyle ilgili bir konuda bir görüş ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN
Şimdi, şöyle bir şey oldu Sayın Hamzaçebi: Ben bir kere
önergeyi oylara sundum, kabul edildi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tamam.
BAŞKAN -
Şimdi siz maddenin oylamasından önce yoklama mı istiyorsunuz,
söz mü istiyorsunuz?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
Söz istiyorsunuz.
Buyurun,
efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu madde, 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde
Marmara Bölgesinde meydana gelen ve birçok ilimizde çok ağır
kayıplara neden olan depremin birtakım sonuçlarına ilişkin
olarak bazı düzenlemeleri yapmaktadır. Madde içeriğiyle ilgili
olarak ilgili arkadaşlarımız önerge vesilesiyle
görüşlerimizi ifade ettiler. Ama ben şunu ifade etmek istiyorum: 17
Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerindeki depremden sonra, o
dönemin Hükûmeti, 28 Aralık 2001 tarihinde bir kanun çıkardı
efendim ve bu kanunla o depremden zarar gören
vatandaşlarımızın vergi borçlarının terkin
edilmesine imkân tanıdı, tamamen veya kısmen vergi borçları
terkin edildi.
Vanda bir deprem yaşadık, depremin tarihi 23 Ekim 2011 o
tarihten bu yana oldukça uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen,
özellikle Ercişte varlıklarını kaybeden mükelleflerimizin
vergi ve sigorta prim borçlarının terkinine yönelik olarak hiçbir
düzenleme yapılmadı, hiçbir tasarı gelmedi. Tam tersine, burada
vergi ve prim borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin olarak süre
uzatımına yönelik bir düzenleme yapılırken, Van ve
Ercişteki mükelleflerimize vergi ve prim borçlarının ödenmesi
için süre uzatımı olanağı getirildi. Yani vatandaş
varlığını kaybetmiş, vergisini ödeyebilecek durumda
değil, prim borcunu ödeyebilecek durumda değil, o vatandaşa
vergi ve prim borcunu ödemek için süre tanındı. Yapılması
gereken, terkin yasasını çıkarmaktır. Öyle
anlaşılıyor ki, Hükûmetin gündeminde Ercişteki
esnafımız için herhangi bir vergi borcu terkin yasası yoktur.
Bunu, buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim, zapta geçti sözleriniz.
2nci maddeyi
III- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Ören, Sayın Tezcan, Sayın Özel, Sayın Tanal,
Sayın Sarıbaş, Sayın Köse, Sayın Çıray,
Sayın Canalioğlu, Sayın Kurt, Sayın Çam, Sayın
Yılmaz, Sayın Köktürk, Sayın Kulkuloğlu, Sayın
Aydın, Sayın Bulut, Sayın Özkan, Sayın Güneş,
Sayın Bayraktutan.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S.
Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN 2nci maddeyi yapılan değişiklikle
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
Birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.09
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.16
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 125inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
302 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
3üncü madde üzerinde aynı mahiyette üç
önerge vardır. Önergeleri birlikte işleme alacağım,
talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim
veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 3.
Maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Haydar
Akar Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
Kocaeli Ankara İzmir
Mahmut
Tanal
İstanbul
Diğer önergenin imza sahipleri:
Ayşe
Nur Bahçekapılı Recep
Özel İlyas
Şeker
İstanbul Isparta Kocaeli
H.
Bayram Türkoğlu Fevai
Arslan Mehmet
Ali Okur
Hatay Düzce Kocaeli
Diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Enver
Erdem Mehmet
Erdoğan Emin
Haluk Ayhan
Elâzığ
Muğla Denizli
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ağbaba, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi, Türkiyede
146 adliye kapatıldı. Daha sonra alınan bir kararla 44 ilçedeki
adliyelerin kapatılması iptal edilerek tekrar açıldı.
Malatya şanssız bir il, Malatya sahipsiz bir şehir. Niye
Malatyanın üreten kurumları birer birer kapatıldı? Bu
yetmiyormuş gibi şimdi de adliyelerimize göz dikildi.
Değerli arkadaşlar, Malatyanın ilçe sayısı 13.
Daha önce Doğanyol, Kale, Battalgazi adliyeleri kapatıldı,
şimdi de Arguvan, Yazıhan, Kuluncak ve Yeşilyurt adliyeleri
kapatılıyor yani 13 ilçemizin 7sinde adliye artık yok. AKPnin
seçimden önce bir sloganı vardı: Büyük düşün Yazıhan.
diyordu, Büyük düşün Arguvan. Bu ilçeler büyük düşündü, şimdi
kandırılarak adliyeleri kapatılıyor.
Değerli arkadaşlar, itirazlar üzerine 44 adliye tekrar
açıldı. Bu kararla Adalet Bakanlığı ve Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun almış olduğu kararın ne
kadar yanlış olduğu, ne kadar araştırılmadan
alındığı ortaya çıktı. Yani yeni alınan
kararla 44 adliye tekrar açılacak, açılacak adliyeler arasında
Malatyanın hiçbir ilçesi yok. Niye? Malatya sahipsiz mi? Bu kararlar
ciddiyetsizlikten mi? Kararlar siyasi mi? Neden?
Bakınız, Arguvan Adliyesi kapatılıyor ancak
Arguvandaki cezaevinin kapasitesi artırılıyor. Bunda
mantık var mı değerli arkadaşlar? Diyorlar ki:
İş yükü, dosya sayısı az. Bu mantıkla o zaman, Olay
yok. diye Arguvandaki emniyet müdürlüğünü de kapatın,
jandarmayı da kapatın. Bu mantıkla, Hasta yoktur. diye
doktorların tayinini çıkarın. Yine bu mantıkla,
değerli arkadaşlar, Cenaze yok. diye imamları da başka
ilçeye gönderin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Mezarlıkları
VELİ AĞBABA (Devamla) Mezarlıkları da
kaldırın.
Yine, Cemaat yok. diye, siz, Allah bilir, ileride camileri de
kapatırsınız. Bu mantıkla kaymakamları da
görevlerinden alın. Bu mantıkla Hükûmetin de kapısına
kilidi vurun. Bu mantıkla, değerli milletvekilleri, Adalet
dağıtmıyor. diye Adalet Bakanını görevden alın,
Adalet Bakanlığını kapatın.
Değerli arkadaşlar, yeniden açılmasına karar verilen
ilçeleri kendi ilçelerimle karşılaştırmak istiyorum:
Bakın, Sulakyurtun nüfusu 7.927, Kuluncakınki, dikkatle dinlemenizi
rica ediyorum, 8.951; Sulakyurtun merkeze uzaklığı
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Kemaliyeninki?
VELİ AĞBABA (Devamla) Onu söyleyeceğim.
Bu ilçeler niye kapatıldı? Hükûmetin siyasi
davranmasından. Kapatılan ilçeler niye tekrar açıldı?
Ayrımcılık, işin içine bölge, il ve çeşitli
ayrımlar girdiği için bu ilçeler tekrar açıldı. Şimdi,
bu kararın ne kadar ayrımcı olduğunu bir örnekle size
açıklayacağım arkadaşlar. Erzincanın Kemaliye, Kemah
ve Çayeli ilçeleri kapatıldı, daha sonra tekrar açılmasına
karar verildi. Niye? Bu ilçelerin nüfusu mu arttı, dosya sayısı
mı arttı?
Değerli arkadaşlar, birileri bastırdı, Sayın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım
bastırdı, Erzincanın kapatılan üç ilçesi tekrar
açıldı.
Ne diyor bu kararla? Bu kararla diyor ki: Ey Malatyalılar, siz
geçen seçimde yüzde 69 oy verdiniz, yüzde 75 de verseniz sizin ekmeğinizi
elinizden alacağız.
Değerli arkadaşlar, bu kararlarla sadece adliyeler
kapatılmıyor, bu kararlarla, adliyelerin kapatılmasıyla
beraber ekonomi yok ediliyor, oradaki insanlar açlık
sınırıyla karşı karşıya
bırakılıyor. Adliyelerin kapatılması, ticaretin, en
önemlisi arkadaşlar, o ilçenin tamamen yok edilmesini
sağlayacaktır. Niye? Çünkü, adliyeler kapatılarak o ilçelerdeki
insanların büyük şehirlere, büyük yerlere göç etmesi
sağlanacaktır.
Bakın, bu düzen değişir, bu devran döner. Lütfen bu
kararı bir kez daha gözden geçirin. Arguvanlılar, Kuluncaklılar,
Yazıhanlılar, Yeşilyurtlular kan ağlıyor. Sizden rica
ediyorum, bu kararı bir kez daha gözden geçirmenizi istiyorum. Bu sadece
Bakın, bugün, Malatyadan bir heyet geldi, içerisinde AK PARTİden
arkadaşlar vardı, CHPden arkadaşlar vardı. Bu kararın
ne kadar yanlış olduğunu ifade ediyorlar. Siz eğer bunu
yapmazsanız, bir gün gelir, biri der ki size: La oğlum bas git! der
ve sizi buradan gönderirler arkadaşlar.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Hatip, üzerinde La oğlum bas git! yazan bir
kâğıdı kürsünün üzerine bıraktı)
BAŞKAN Diğer önergelerin gerekçelerini okutuyorum
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, şunu
arkadaşa versin de basıp gitsin bari!
VELİ AĞBABA (Malatya) Bu, Arguvanlıların bildirisi
Sayın Başkan.
BAŞKAN Erol Bey, onu alın.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bu hakarettir Sayın Başkan,
Meclise hakarettir.
RECEP ÖZEL (Isparta) Özür dilesin orada, özür dilesin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Onu geri alsın Sayın
Başkan. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesine yakışır bir
hareket değil o.
BAŞKAN Ne diyor orada? La oğlum bas git!
Doğru değil, şunu yapmayın çocuklar ya!
Yapmayın, doğru değil ya! Doğru değil ya yani
yakışmıyor, yakışmıyor.
Evet, gerekçeleri okutuyorum:
Ayşe Nur Bahçekapılı ve arkadaşlarının
önergenin gerekçesi:
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Taşıt Kanununda
yapılması öngörülen sayısal değişikliğe ihtiyaç
olmadığı değerlendirildiğinden madde metinden
çıkarılmaktadır.
Mustafa Kalaycı ve arkadaşlarının önergesinin
gerekçesi:
AKP Hükûmeti Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesine inen yurt içi
tasarruf düzeyinin artırılması gerekçesiyle yakın zamanda
yüksek vergi zamları yapmış, kamu çalışanları ve
emeklilere düşük maaş artışı vermiştir.
Bu durum ortada iken TBMMne kırmızı plakalı 10
otomobil daha verilmesi uygun görülmemektedir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 3üncü madde üzerindeki
önergeyi oylarınıza sunuyorum
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN - Kabul edenler
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter
sayısı istedim Sayın Başkan.
BAŞKAN Oyladım efendim, bir dahaki sefere.
Kabul etmeyenler
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, ben siz oylamadan karar yeter sayısı istedim efendim,
lütfen
BAŞKAN Görmedim yani.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, istedim.
Kâtip Üyelere sorun.
BAŞKAN Önergeniz oylanıyor ve de olumlu oylanıyor, hâlâ
mı istiyorsunuz?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet, istiyorum tabii ki efendim.
BAŞKAN
Peki, efendim.
Efendim, kâtip
üyeler arasında anlaşmazlık olduğundan oylamayı
elektronik cihazla yapıyoruz.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar
yeter sayısı vardır, önergeler kabul edilmiştir.
Bu
önergelere göre 3üncü madde teklif metninden çıkartılmıştır.
Kanunun yazımı esnasında bu madde çıkartılarak
diğer madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Bir
karışıklığa mahal vermemek amacıyla
görüşülmekte olan Komisyon raporundaki mevcut maddeler üzerinden devam
edeceğiz.
Teklifin
4üncü maddesi üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, önergeleri
birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin 4. Maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Haydar
Akar Musa
Çam Bülent
Kuşoğlu
Kocaeli İzmir Ankara
Mahmut
Tanal Bülent
Tezcan
İstanbul
Aydın
Diğer önergenin imza
sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Enver
Erdem Ali
Öz Mehmet
Erdoğan
Elazığ Mersin Muğla
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere üzerinde
Sayın Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Katılmıyorsunuz.
Kim konuşacak efendim?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Bülent Tezcan.
BAŞKAN - Sayın Bülent Tezcan,
buyursunlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 4üncü maddesi
de -torba kanun olduğu için muhtelif kanunlardan toplama yapıp,
değişiklikler yapıyoruz- 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda değişiklik
öneriyor. Değişiklikte esas olarak önerilen şu biliyorsunuz:
Daha önce seçim döneminde işlenen suçlarla ilgili soruşturma süresi
iki yıllık bir süreye tabiydi, İki yıl içerisinde
soruşturmasına başlanmamışsa bir daha kovuşturma
yapılamaz. diyordu, bu değişiklikle altı aya
indiriliyor.
Esasen,
bakarsanız, altı aya indirilmesi olumlu bir adımdır ancak
kanunun getiriliş şekli ilginçtir. Bu Plan ve Bütçe Komisyonundan
geçmiş, Adalet Komisyonunda etraflıca görüşülmesi gereken bir
değişiklik Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmiştir. Bu çerçevede
bir kere yanlış yerden geldi, bunu paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, asıl başka önemli bir konu var. Bakın, seçim
suçlarıyla ilgili seçimde özgürce propaganda yapılabilmesi ve seçmen
iradesinin rahatça oluşabilmesi konusunda hepimizin mutabık
olması lazım ama ülkemizde son dönemlerde öyle ilginç şeyler
yaşıyoruz ki bakın daha dün Aydın Cumhuriyet Halk Partisi
İl Başkanımız Barkan Kalınomuz savcılıkta
ifade vermek zorunda kaldı. Bakın, ifade vermek zorunda
kaldığı konu şu: 27 Mayısta Aydında il kongresi
yapıyoruz. İl kongresinde il başkan adayı olarak bir
afiş var. Afişte Deniz Gezmişin resminin yanına
adayımız kendi resmini koymuş ve bir afiş asmış.
Cumhuriyet Halk Partisi kongresinde kongre salonunda asılmış bir
afiş ve afişte Siz toprak altında derin uykudayken düşmanı çağırdılar,
satıldık, uyanın. diye de yazmış. Doğru
yazmış, doğru söylemiş.
Değerli arkadaşlar, bunun için bununla ilgili ifadeye
çağrılıyor, hakkında soruşturma açılıyor ve
burada deniyor ki: Satıldık demekten neyi kastettin? Değerli
arkadaşlar, çok açık değil mi? Bu memleketin doksan
yıllık cumhuriyet tarihinde kazandıklarını bir bir
satmadınız mı? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, satıldık. Bakın daha yeni
Sevda Tepesi meselesi çıktı. Bu Hükûmetin Bakanı çıkıp
da kaydı bile tutulmayan 10 milyar dolar aldık biz. demedi mi, 10
milyar dolar aldık. demedi mi? 10 milyar doları Sevda Tepesini
peşkeş çekmek için Arap kralına verdiğini itiraf etmedi mi?
Bu kayıtsız paranın nerede olduğunu hâlâ
açıklayabildiniz mi?
Değerli arkadaşlar, şimdi bakın burada Anayasa referandumunda,
12 Eylül referandumunda Sayın Başbakan evet oyu çıkarabilmek
için rol yaparak sahte gözyaşlarıyla idam sehpasına giden
devrimcilerin mektuplarını okudu. Sayın Başbakan
bunları okuduğu zaman suçu ve suçluyu övmüyor muydu?
Değerli arkadaşlar, Deniz Gezmişler bu ülkede suçlu
değildi. Suçluyu öveni anıyorsanız, suçu ve suçluyu öveni
anıyorsanız İskilipli Atıf Hocayı öven Sayın
Bülent Arınça gidin bakın, ondan sorun bunun hesabını.
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, AKP İktidarı Türkiyede kendi
karşısında muhalif olanların kongrelerine dahi müdahale
edebilecek noktaya gelmiştir. Böyle bir emniyet sistemi
yarattınız. Şimdi ben diyorum ki: Deniz Gezmiş bu ülkede
bağımsızlık inancının, yurtseverliğin ve
halkların kardeşliğinin ifadesiydi, önünde saygıyla
eğiliyorum ve Deniz Gezmişi öven İl Başkanım Barkan
Kalınomuzu da gözlerinden öpüyorum, ona da sevgilerimi sunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP ve BDP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
konuşmacı biraz önce konuşmasında, AK PARTİ Grubunu,
AK PARTİ İktidarını ilzam ederek Türkiye Cumhuriyetinin
değerlerini sattığını ifade etti. O konuda cevap
vermek istiyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen
Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Aydın
Milletvekili Bülent Tezcanın Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuştuğumuz
kanunla, önergeyle hiç alakası olmayan konuları burada ifade etmek
âdetten olmaya başladı.
Aydında
bir il teşkilatının seçimi var, kongresi var. Muhakkak ki
adaylar herhâlde kendi içlerinde, Parti Tüzüğü çerçevesinde Siyasi
Partiler Kanunu gereğince yarışa girmişlerdir. O
yarış çerçevesinde, Deniz Gezmişin resmiyle birlikte Aydın
İl Başkanı Adayı Arkadaşınız, Cumhuriyet
Halk Partili aday herhâlde orada delegelere ifade ediyor, diyor ki: Ey
delegeler, bazıları bazılarını satıyorlar.
Cumhuriyet Halk Partisi içerisinden bu satılık işlemlere siz de
girmeyin, beni satmayın. ifadesini AK PARTİ İktidarına
yüklemek büyük bir haksızlıktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Orada bir sorgulama varsa, onunla ilgili bir hesap vermek
varsa bunu yargı çağırmıştır, muhakkak ki
yargı da o konuda değerlendirmelerini yapacaktır.
Deniz
Gezmişle ilgili söylenenlerle ilgili kısma geldiğimizde, 12
Eylül darbesinin yapıldığı süreçte, o 3 tane
delikanlının nasıl ki yargılanması, idam edilmesiyle
ilgili konuda AK PARTİ İktidarını temsil eden kişiler
o dönemde yapılanların yanlış olduğunu ifade ediyorsa,
12 Eylül 2010 tarihindeki Anayasa değişikliğinde tüm darbecilere
hesap sormakla ilgili yaptığımız düzenlemelere
canhıraş bir şekilde karşı çıkarken bugün
darbecilerin yaptığı işi AK PARTİ İktidarına
yüklemek de büyük bir yanlıştır.
İskilipli
Atıf Hoca 1919da, 1920de yazdığı iddia edilen bir
yazıyla ilgili 1926 yılında nasıl ki istiklal
mahkemelerinde haksız bir şekilde yargılanıp idam edildiyse
Deniz Gezmişler de aynı şekilde idam edilmiştir, aynı
kefeye koymak büyük bir hatadır.
Hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Sayın Başkanım, Sayın
Grup Başkan Vekili özellikle Cumhuriyet Halk Partisi Aydın İl
Kongresinde birbirlerini satmışlardır delegeler, onu ifade
etmiştir. diye doğrudan doğruya içinde bulunduğum, hem
üyesi olduğum hem kongrede bulunduğum yerde sataşmıştır,
cevap hakkı istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, ben
kendisine sataşmadım. Burada söylenen ifadeyi,
yanılttığını ifade ettim.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Çok net olarak bizim birbirimizi
sattığımıza ilişkin bir beyan. Sataşmadan
dolayı söz istiyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet, sataşma var
Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kayıtlara geçti Sayın
Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan Sattı. dedi, Sattı, sattı
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Şimdi, lütfen tekrar şeye meydan vermeden bir
dakika içerisinde bir cevap verin.
4.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Elitaş Cumhuriyet Halk Partisi kongrelerinde, Cumhuriyet
Halk Partililerin birbirlerini satmayacaklarını çok iyi bilir.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Herkes biliyor, herkes!
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Türkiye de AKPnin Türkiye'nin
varlığını nasıl sattığını bugüne
kadar, sata sata bir mirasyedi edasıyla ortada hiçbir şey
bırakmadığını çok iyi bilir.
Değerli arkadaşlar, darbecilerden bahsetti Sayın Hatip,
AKP darbe sürecinin devamı olduğunu özel yetkili mahkemeleri
kaldırmayarak zaten göstermektedir. Devlet güvenlik mahkemeleri 12 Eylül
darbesiyle yeniden girmiştir sürece, AKP de aynısını
sahiplenmektedir. Darbecilik konusunda kimseye diyecek bir şeyiniz yok.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S.
Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergenin gerekçesini mi okutacağız
Sayın Vural?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Maddede, seçimlerin bittiği tarihten itibaren, seçim
suçlarından doğan kamu davası açılarak kovuşturma
yapılması için öngörülen 2 yıllık süre 6 aya
indirilmektedir. Dolayısıyla seçim suçu işleyen kişiler
hakkında dava açma süresi kısaltılmaktadır.
Kamuda görev yaparken atılan imzaların yıllar sonra
hesabı sorulabilmektedir.
Seçim suçu işleyenlere de 2 yıl içinde hesap sorulabilmesi
hususunun değiştirilmemesi amaçlanmaktadır.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Tezcan, Sayın Tanal, Sayın Çandar, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Türeli, Sayın Özdemir, Sayın Serter,
Sayın Kurt, Sayın Çam, Sayın Işık, Sayın
Güneş, Sayın Demiröz, Sayın Gürkan, Sayın Susam, Sayın
Aydın, Sayın Kaplan, Sayın Bayraktutan, Sayın Öğüt.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yoklama için iki dakika süre
veriyorum, yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S.
Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifindeki
5. maddesindeki oniki yıla kadar ifadesinin 15 yıla kadar olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul Kocaeli İzmir
Aydın
Ağan Ayaydın Haluk
Eyidoğan
İstanbul İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun teklifinin
Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç
ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Millî
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2
Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) ile düzenlenen Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 5 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Enver
Erdem Ali
Öz Mehmet
Erdoğan
Elâzığ Mersin Muğla
"MADDE 5- 16/8/1961 tarihli ve 351 sayılı Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununun 7 nci maddesinin sekizinci
fıkrasının (ç) bendinde yer alan "beş yıla
kadar" ibaresi "on yıla kadar şeklinde
değiştirilmiştir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Vural, kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun kiralama ve kiraya verme
işlemlerinde sürenin on yılla
sınırlandırılması amaçlanmaktadır.
III.- Y O K L
A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama isteniyor efendim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Öner,
Sayın Tanal, Sayın Kuşoğlu, Sayın Türeli, Sayın
Ağbaba, Sayın Çam, Sayın Kurt, Sayın Özdemir, Sayın
Aydın, Sayın Güneş, Sayın Demiröz, Sayın Gürkan,
Sayın Öz, Sayın Demir,
Sayın Tayan, Sayın Şafak, Sayın Çelebi, Sayın
Bayraktutan.
Sayın milletvekilleri, yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve
Eğitim Programlarının Planlanması ve Uygulanması
Hakkında Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifindeki
5. maddesindeki Oniki yıla kadar ifadesinin 15 yıla kadar olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN- Sayın Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Aslanoğlu.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; bu önergeye
katılmanızdan dolayı teşekkür ediyorum. Neden? Türkiyenin
tüm illerinde yeni üniversiteler kuruldu. Yeni üniversiteler kurulurken, yurt
ihtiyacı üniversitelerin hızlı kurulması kadar
arkasından gidemedi. Bu nedenle, özellikle Anadoludaki illerde yeni bina
yaptırmak, kış sezonunun uzun olmasından dolayı bazen
bu yurtları yaptırmak üç dört yılı alıyor. Bu nedenle
Bu çocuklar hepimizin çocukları. Bu çocukların en iyi
koşullarda, en çağdaş bir şekilde devletin yurtlarında
kalıp
Aileleri devlete
bunları emanet ediyorlar. Bu açıdan Kredi ve Yurtlar Kurumunun
çatısı altındaki yurtlarda modern, çağdaş bir
şekilde bu çocukların kalması kaçınılmazdır.
Bu açıdan, biz önergemizde, kiralama eğer
Yeni bina
yaptırılmayan yerlerde ve ödenek kıtlığından
dolayı tüm illerde önemli ölçüde yurt sorunu var. Örneğin, bazı
illerimizde 30 bin, 35 bin üniversite öğrencimiz olmasına rağmen
Kredi ve Yurtlar Kurumunun yurt kapasitesi 3 bin, 2 bin. Bu illerimizde,
özellikle, yurtlar dışında ev kiraları çok ağır.
Bu açıdan, size, bu önergede, uzun vadeli kiralayarak bu
çocuklarımızın yurt ihtiyacını
karşılamayı önerdik. Önergemize katıldınız.
Çocuklar adına, gençlerimiz adına, Kredi Yurtlar Kurumunun
çatısı altında, sosyal bir devletin görevi olan insanları
ve çocukları barındırma adına, ben, eğer olumlu oy
verirseniz hepinize teşekkür ederim, saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Önerge kabul edilmiştir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kabul etmeyenler
demediniz.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Manisa
Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili
Namık Havutçanın; Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara
Atanması ve Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) ile düzenlenen
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 6 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Enver Erdem Mehmet
Erdoğan
Elâzığ Muğla
"Madde 6-
17/7/1963 tarihli ve 278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunun 2 nci
maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"d) Kurum bünyesinde araştırma
ve geliştirme faaliyetlerini yapan merkezlerde, enstitülerde ve birimlerde
geliştirilen teknolojilerin üretimde ve ihtiyaç duyulan alanlarda
kullanılmasını, tanıtılmasını veya bunlardan
daha kolay yararlanılmasını sağlamak için gerekli
ortamları ve yönetim yöntemlerini hazırlamak ve bu teknolojilerin
ülke ekonomisine, sınaî ve sosyal gelişmeye katkıda bulunacak
ticari değerlere dönüşmesini sağlamak, bu amaçla şirketlere
destek vermek;"
"e) Kamu ve özel sektörün teknolojik
araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetlerine etkin
katılımını sağlayacak teşvik ve destek
sistemlerini geliştirmek ve uygulamak; erken aşamadaki gelişme
potansiyeli olan buluşların ticarileştirilmesi amacıyla
faaliyet gösteren tüzelkişi ve fonları desteklemek, kamu ve özel
sektörün araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri sonucu
elde edecekleri çıktıların ticari değere
dönüştürülmesini desteklemek; sanayinin üniversite ve araştırma
kurum ve kuruluşları ile iş birliği yapmasını
sağlayacak programlar geliştirmek ve bu iş birliğinin somut
hâle dönüşebileceği ortamlar oluşturmak; bu alanlarda
girişimciliği desteklemek; fikri ve sınai haklara ilişkin
destek vermek; bu bentte sayılan amaçlarla Bilim Kurulu tarafından
belirlenecek usul ve esaslar doğrultusunda teminatlı veya bir defaya
mahsus olmak üzere teminat alınmaksızın, hibe niteliğinde
ve/veya geri ödemeli destekler vermek ve ön ödemede bulunmak;"
"Kurum sayılan görevlerini yerine
getirmek amacıyla, kuluçka merkezi, teknoloji merkezi, teknoloji transfer
ofisleri, proje geliştirme ve bilgi aktarım merkezleri, bilim
merkezi, bilim parkı ve benzerlerini kurmak ve desteklemek,
yurtdışı irtibat büroları kurmak, destek programları
oluşturmak, iş birliği ağları ve kümelenme
faaliyetlerini desteklemek, proje pazarı, bilim fuarı,
yarışma ve benzeri etkinlikleri düzenlemek ve desteklemek, ödül, burs
ve teşvik ikramiyesi vermek, Bilim Kurulu tarafından belirlenecek
usul ve esaslar doğrultusunda teminat alınmaksızın hibe
ve/veya kredi olarak sermaye desteği vermek ve ön ödemede bulunmak ve
yukarıda belirtilen görevlerin yerine getirilmesi ile ilgili her türlü
faaliyette bulunmak ve gerekli desteği sağlamak yetkisini
haizdir."
BAŞKAN Şimdi okutacağımız iki önerge
aynı mahiyette olduğundan önergeleri birlikte işleme
alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki iki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin
6. Maddesinin teklif metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Kazım Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Haydar Akar Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
Kocaeli Ankara İzmir
Mahmut
Tanal Hurşit
Güneş
İstanbul Kocaeli
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Adil Kurt İdris
Baluken Levent
Tüzel
Hakkâri Bingöl İstanbul
Erol Dora Pervin
Buldan Hasip
Kaplan
Mardin Iğdır Şırnak
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergelere?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hurşit Güneş
BAŞKAN
Sayın Hurşit Güneş, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
HURŞİT
GÜNEŞ (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
torba kanunun 6ncı maddesinde TÜBİTAK Yasasında bazı
değişiklikler öneriliyor, inceledim. Kendim bir bilim
adamıyım, emekli oldum üniversiteden, otuz yıla yakın
süremi üniversitelerde verdim.
Şimdi,
iki tane temeli var değişikliğin:
Bunlardan
bir tanesi: Biliyorsunuz, TÜBİTAK çeşitli mali destekler veriyor
araştırma -geliştirmeyi desteklemek amacıyla ve
birtakım patent hakları doğuyor. Şimdi, bu patent
haklarından doğan birtakım avantajları ticarete
dönüştürmek istiyor. Yasadaki temel değişikliğin ruhu bu.
Öte
yandan, bu doğrultuda da birtakım şirketlerin kurulmasına
olanak sağlanmasını istiyor. Yani, TÜBİTAK, doğrudan
patent sahibi olduğu birtakım ürünlerin yahut da buluşların
mali gelirini sağlayabilmek amacıyla şirketler kuracak veya kurduracak
veya ortak olacak.
Şimdi,
biz bilim adamlarının bir tarafı vardır değerli
arkadaşlar, biz bilimle uğraşırız fakat ticaret
yapmayız. Bilim ve ticaret iki ayrı şeydir. Eğer bu ikisini
bir araya koymaya kalkarsanız doğru olmaz. Yani iyi bilirsiniz,
Kayseride bir laf vardır, Baktık oğlanda iş yok, bundan
tüccar olmayacak, bari okusun profesör olsun, dedik. derler.
Dolayısıyla bu ikisi ayrı iştir. Bu ikisini eğer
karıştırmaya kalkarsanız bilim bilim olmaktan çıkar,
ticaret de bilim olmaya kalkışır ve beceremez. Burada işin
ruhunda bir yanlışlık var.
Kaldı ki düzenlerken bir başka hata daha
yapılmış. Üstünkörü yazılmış çizilmiş,
ortak olunabilir demiş, şöyle demiş böyle demiş fakat bir
şey belirtilmemiş: Ortaklığın biçimi ne olacak, ne
kadar süreyle olacak, hangi kurallara bağlı olarak olacak? Bunlar
asla ifade edilmemiş, serbest bırakılmış,
TÜBİTAK istediği gibi bunu yapabilir. denmiş. Bir farkla,
bakandan izin alacak.
Şimdi, bakınız, anlamadığımız
konulardan bir tanesi de budur: TÜBİTAK bir bilim kuruluşu ve
ülkemizde araştırma-geliştirmeyi destekleyecek, fonlayacak.
Doğru, güzel fakat TÜBİTAKın bir eksikliği var:
TÜBİTAK eskiden Başbakanlığa bağlı bir
kuruluştu ve Başbakanlığın ilgili kuruluşu
sıfatıyla gidiyordu, bağlı değildi, ilgili
kuruluştu. Sonra, bu kuruluş, bu Hükûmetin kuruluşu, son
Hükûmetin kuruluşu arifesinde yeni bir teşkilatlanmayla beraber
Sanayi Bakanlığına bağlandı, Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı oldu, oraya bağlandı, daha
doğrusu ilgili kurum hâline geldi fakat şu değişmedi:
TÜBİTAK özerk bir kurum olmadı, en can alıcı noktası
orasıdır.
TÜBİTAKın başkanını Başbakan atar,
TÜBİTAKın Bilim Kurulu üyelerini de aslen ve fiilen yine
Başbakan atar. Yani TÜBA önerir, TOBB önerir -TÜBAyı yine Başbakan
belirler, diğerlerini de öyle- YÖK önerir, 2 katı sayı önerir
yine Başbakan içinden uygun bulduğunu atar. Dolayısıyla,
Başbakanın belirlediği bir TÜBİTAK bakanın uygun
gördüğü şirketleşmeyi yapacak. Bu, Türkiyede bilimin
açıkçası katledilmesidir. Bilim siyasallaşmıştır,
bu olmaması gereken bir şeydir ve mutlaka da düzeltilmesi gerekir.
Şimdi, dikkatimi çeken bir başka nokta daha var.
TÜBİTAKla ilgili bu Hükûmet çok övünüyordu, diyordu ki
Kaynaklarını çok artırdık. ARGEnin
harcamalarının, ARGEnin millî gelir içindeki
payının arttığını uluslararası
kuruluşlara gittiklerinde sunum hâlinde Londrada, New Yorkta
anlatıyorlardı. 2007den bu yana ARGE harcamaları,
TÜBİTAKın bütçesi düşmüş. Sabit fiyatlarla, baktım, o
kesin düşmüş de, nominal fiyatlarla düşmesi karşısında
şaşırdım. Yani şirketleşeceklerine aslında
TÜBİTAKın kaynaklarını yeniden desteklese, bu Hükûmet çok
daha doğru bir şey yapmış olacak. Baktım, hakikaten
çalışan sayısında artış var ama üniversitelere
dağıtımında baktığımız zaman gerçekten
kaynaklar düşmüş. Uluslararası geri ödemeli, ödemesiz, 3 bin
liranın üzerinde patent desteği başvurularında tatmin edici
artış ne yazık ki son yıllarda yok.
Şimdi isterdim ki, arzu ederdim ki ilgili bakan burada olsun ve
desin ki: Biz şirketleşmeyi asla yapmayacağız, biz ticari
işlere girmeyeceğiz. Ticaret özel sektörün işidir, kamunun
işi ise sadece bilimi, araştırmayı desteklemektir. Biz bu
ikisini asla karıştırmayacağız. Burada bir hata
vardır ve bu hatayı düzelteceğiz. diyebilseydi ama ne
yazık ki aramızda yok.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Güneş.
Aynı mahiyetteki ikinci önerge üzerinde buyurun Sayın Dora.
(BDP sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 302 sıra sayılı kanun teklifi ile ilgili
6ncı madde üzerine söz almış buluyorum, Hepinizi saygıyla
selamlıyorum,
AK PARTİ Hükûmetiyle özdeş hâle gelen bir torba kanun ile daha
karşı karşıyayız. Olumlu değişiklikler
yapıldığı izlenimi vererek hem kamuoyunu yanıltmaya
çalışmakta hem de aynı anda çok sayıda olumsuz nitelikte
Meclisten geçirilmeye çalışılmaktadır. Bu torba kanunu
çıkarmaktaki amaç daha önceki birçok kanunda olduğu gibi kamuyu
piyasanın hâkimiyetine biraz daha sokmak, halkın
çıkarlarını göz ardı ederek ekonomiyi sermaye sahiplerinin
çıkarlarına uyumlu hâle getirmektir. Bu kanun teklifinde
öğretmen ve polis kadroları ihdas edilmesi, ilkokulu bitirenlere
sürücü belgesi alma imkânı verilmesi, adliyeye gitmeden ücretsiz adli
sicil kaydına ulaşılabilmesi gibi konularda olumlu düzenlemeler
bulunmakla birlikte, İhale mevzuatından, denetim ve yargıdan
nasıl kaçınılabilir? Denetim raporları ve yargı
kararları nasıl etkisiz hâle getirilebilir? amaçlı olumsuz
düzenlemeler de yapılmıştır.
Bu teklif ile TÜBİTAK ve ÖSYMye şirket kurma yetkisi
verilmekte, bazı bakanlık ve kurumlarda yeni birimler
oluşturulmakta ve kadrolar ihdas edilmektedir. İktidar, bir taraftan
yoğun bir şekilde kamu şirket ve varlıklarını
özelleştirirken, bir taraftan da yeni şirketler kurmaya
çalışması çelişkili bir durumdur. Tasarının
gerekçesinde, TÜBİTAKın araştırma ve geliştirme
faaliyetlerinden elde edilen, ticari değeri olan bilgi ve
buluşların ticarileştirilebilmesi için özel nitelikli
şirketlerin kurulabilmesi amaçlanmakta, ayrıca söz konusu ticari
değeri olan bilgi ve buluşların ticarileşebilmesi için bir
ara yüz görevi üstlenecek yapıların kurulması öngörülmektedir.
TÜBİTAK gibi bilimsel faaliyetler yapması için kurulmuş bulunan
ve kamu hizmeti yapması beklenen bir kurumun ticari bir kurum hâline
getirilmesi hakikaten ciddi biçimde sorgulanması gerekmektedir. Bu teklif
ile TÜBİTAK gibi bilimsel bir kurumun şirkete dönüştürülmesi
durumu doğacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz
üzere, 2005 yılında çıkarılan 5378 sayılı Yasa
ile tüm kamu kurum ve kuruluşlarının engellilerin kamu
erişimine uygun hâle getirilmesi için yedi yıllık bir süre
konulmuştu. Bu sürenin bitimine sayılı günler kala Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunulan bir kanun teklifi ile
bu sürenin bir yıl daha uzatılması öngörülmektedir. Eğer bu
teklifin yasalaşmasına izin verirsek Türkiye nüfusunun yüzde 12'sini
oluşturan engelliler bir yıl daha okula, tiyatroya, hastaneye,
sinemaya, alışverişe, kütüphaneye, camiye, parklara, adliye
saraylarına, spor tesislerine, müzelere, giremeyecek, toplu
taşım araçlarına binemeyecek ve evlerine hapsolacaklardır.
Engellilerin erişebilirliği konusunda yedi yılda fazla bir
mesafe alınamamıştır. Yedi yıl boyunca hiçbir şey
yapmadan uyuyan Hükûmetin, bir yıl içinde neler yapabileceğini siz
değerli milletvekillerinin takdirine bırakıyorum. Başta
belediyeler olmak üzere, ilgili kuruluşlar itibarıyla görev ve
sorumluluklar belirlenmeden, gerekli ödenekler tahsis edilmeden geçici bir
madde ile yapılan düzenlemenin soruna çözüm getirmesi mümkün olamaz. Bu
konuda derhâl bir eylem planı hazırlanmalıdır.
Kamu İhale Kanunu torba yasa teklifi ile bir kez daha
değiştirilirken, bir taraftan da Kamu İhale Kurumundaki
Başkan Yardımcılığı sayısı
artırılmakta ve 3'ten 4'e çıkarılmaktadır. Bu durum,
önemli bir çelişkidir. Zira, kurumun görev alanına ilişkin kanun
değişiklikleriyle sürekli bir kısıtlama, daraltma
sağlanırken, bir taraftan da kurumun en üst yetki alanı
genişletilmektedir. İş yükünün fazlalığı
iddiasıyla yapılması istenen bu değişikliğin
neden Başkan Yardımcılığı pozisyonunda
yapıldığı da ayrıca bir soru işaretidir. Nitekim,
iş yükünün fazlalığı, Başkan
Yardımcısının artırılmasından öte, kurumda
çalışan personel veya uzmanların artırılmasıyla
mümkün olur.
Bu yönüyle söz konusu iki maddenin birbirleriyle çelişkili ve kendi
içlerinde tutarsız düzenlemeler olduğunu belirtiyor, bu vesileyle
hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dora.
Sayın milletvekilleri, 6ncı madde üzerindeki aynı
mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Manisa
Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili
Namık Havutçanın; Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan
Kadrolara Atanması ve Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının Planlanması
ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) ile düzenlenen Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 6 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"Madde 6- 17/7/1963 tarihli ve 278 sayılı Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunun 2
nci maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"d) Kurum bünyesinde araştırma
ve geliştirme faaliyetlerini yapan merkezlerde, enstitülerde birimlerde
geliştirilen teknolojilerin üretimde ve ihtiyaç duyulan alanlarda
kullanılmasını, tanıtılmasını veya bunlardan
daha kolay yararlanılmasını sağlamak için gerekli
ortamları ve yönetim yöntemlerini hazırlamak ve bu teknolojilerin
ülke ekonomisine, sınaî ve sosyal gelişmeye katkıda bulunacak
ticari değerlere dönüşmesini sağlamak, bu amaçla şirketlere
destek vermek;"
"e) Kamu ve özel sektörün teknolojik
araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetlerine etkin
katılımını sağlayacak teşvik ve destek sistemlerini
geliştirmek ve uygulamak; erken aşamadaki gelişme potansiyeli
olan buluşların ticarileştirilmesi amacıyla faaliyet
gösteren tüzelkişi ve fonları desteklemek, kamu ve özel sektörün
araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri sonucu elde
edecekleri çıktıların ticari değere dönüştürülmesini
desteklemek; sanayinin üniversite ve araştırma kurum ve
kuruluşları ile iş birliği yapmasını
sağlayacak programlar geliştirmek ve bu iş birliğinin somut
hâle dönüşebileceği ortamlar oluşturmak; bu alanlarda
girişimciliği desteklemek; fikri ve sınai haklara ilişkin
destek vermek; bu bentte sayılan amaçlarla Bilim Kurulu tarafından
belirlenecek usul ve esaslar doğrultusunda teminatlı veya bir defaya
mahsus olmak üzere teminat alınmaksızın, hibe niteliğinde
ve/veya geri ödemeli destekler vermek ve ön ödemede bulunmak;"
"Kurum sayılan görevlerini yerine
getirmek amacıyla, kuluçka merkezi, teknoloji merkezi, teknoloji transfer
ofisleri, proje geliştirme ve bilgi aktarım merkezleri, bilim
merkezi, bilim parkı ve benzerlerini kurmak ve desteklemek,
yurtdışı irtibat büroları kurmak, destek programları
oluşturmak, iş birliği ağları ve kümelenme
faaliyetlerini desteklemek, proje pazarı, bilim fuarı,
yarışma ve benzeri etkinlikleri düzenlemek ve desteklemek, ödül, burs
ve teşvik ikramiyesi vermek, Bilim Kurulu tarafından belirlenecek
usul ve esaslar doğrultusunda teminat alınmaksızın hibe
ve/veya kredi olarak sermaye desteği vermek ve ön ödemede bulunmak ve
yukarıda belirtilen görevlerin yerine getirilmesi ile ilgili her türlü
faaliyette bulunmak ve gerekli desteği sağlamak yetkisini
haizdir."
BAŞKAN
Sayın Komisyon Başkanı, son önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Günal, buyursunlar. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, birinci bölüm üzerinde konuşurken TÜBİTAK ve
ÖSYMnin şirket kurmasını eleştirmiştim. Burada da
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu -ki kurucusu olan
partimizin de kurucusu merhum Alparslan Türkeştir, kendisini de rahmetle
anıyorum- önemli bir kurum. Hakikaten biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kurumun güçlenmesine, teknoloji,
bilim alanındaki çalışmalara destek olmasına, ARGEnin
geliştirilmesine destek olmasına katkıda bulunmayı bir
görev addediyoruz. Bizim de parti programımızda ve seçim
beyannamelerimizde bu hususlar açık bir şekilde yer alıyor.
Sayın Başkanın faaliyetlerini de destekliyoruz. Önergemiz
de zaten bu amaçla verilmiştir.
Şirket kurmak yerine buradaki bu işlerle uğraşan, ürüne
dönüştüren, ticari değere dönüştüren şirketlere destek
vermek şeklinde bir yol izlenmesi gerektiğini düşünüyoruz
değerli arkadaşlar. Hem girişimciliği desteklemek hem
üniversite-sanayi işbirliğini desteklemek
Bunun için illaki şirket kurmak gerekmiyor
değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanım; çünkü
-gittiğimiz yerlerde gördük -Sayın Elvanda bilir, o da Delawarede
master yaptı- bizim kimya fakültesinde çok büyük dünya devinin
laboratuvarı vardı, üniversite-sanayi iş birliği deyince
veya bir şey yapalım deyince en büyük kimya laboratuvarlarını
o şirket üniversitede kurmuş ama oradan çıkacak ARGEleri de
alıp kendisi zaten yapıyor, bunun modelleri var. Sayın
Başkanın heyecanını anlıyoruz, Belki şirket
kurarsam ürüne dönüştürürüm. diyor ama Türkiye'nin siyasetine daha
ısınamadığı için çok büyük bir sorunla karşı
karşıya geleceğinin farkında değil. On
yıllık AKP iktidarındaki kadrolaşmaların ve yönetim
kurulu atamalarının da farkında değil. Değerli
bir bilim adamı olarak
bakanların, siyasetçilerin baskısıyla
karşılaşacak Hocam, şu şirkete filancayı denetim
kurulu yapalım, falancayı yönetim kurulu yapalım. diye bir de
Başkanımız onunla uğraşacak.
Onun için
biz diyoruz ki: Bu önergemizin içeriğine eğer dikkatlice
bakarsanız buradaki işlevleri yapsın. Amaca hiç
itirazımız yok yani o söylediği amaçları
gerçekleştirmesinde bu görevleri yerine getirmesi için bütün kuluçka
merkezini, teknoloji merkezini, teknoloji transfer ofislerini yapsın ama
bunu teşvik ederek yapsın, teşvik esaslarını
belirleyerek yapsın ama işin parasal boyutuyla biz bilimsel ve teknik araştırmayla uğraşan bir kurumun
uğraşmasının doğru olmadığını
düşünüyoruz.
Yani burada tabii ki, demin dediğim gibi bilim ve teknoloji
politikaları açısından çok önemli bir kurum olduğunu
biliyoruz, etkinleştirilmek istendiğini de anlayabiliyoruz. Biz MHP
olarak, bir teknoloji üretimi seferberliğini zaten destekliyoruz ama bu
tercih edilen yöntem bu şekliyle yanlıştır. Bir şirket
kurarak bunun desteklenebileceğini düşünmek doğru bir
yaklaşım değildir diye düşünüyorum çünkü burada
üniversitelerin bir taraftan bilgi ve teknoloji merkezleri ve bunların
üretim merkezleri hâline gelmesi
Diğer yerlerimiz var, biliyorsunuz,
teknokentler, teknoloji bölgeleri, serbest bölgeler, birçok şey kurduk.
Bunların koordinasyonunu sağlayacak ve bilimsel
araştırmanın yavaş yavaş üretime dönüşmesi için
bu koordinasyonu sağlayacak, yeni araştırmalara da destek olacak
bazı çalışmalar yapması gerekiyor. Bunun için de bence
bağımsız olarak kurulmuş, bilinçli olarak, siyasi etkiden
uzak olarak kurulmuş bir şeye yarın
Parayı veren, biliyorsunuz, her şeye karışır
Sayın Bakanım, Sayın Başkanım. Maliye, parayı
verince gelir, yönetim kurulu atanırken der ki: Kusura bakmayın, ben
falanca kurumdan şunu atayacağım. Hani Parayı veren,
düdüğü çalar. var ya, siz istediğiniz kadar Ben
bağımsızım, yapmam. deyin çünkü genel kurul gelecek, o
şirketin genel kurulunda Hazineyi temsilen birisi bulunacak ve onu da siz
yönetim kuruluna ister istemez atamak zorunda kalacaksınız. Bunlar
bütün kurumlarda yaşadığımız sorunlardır. Bu
bilim ve teknoloji yuvasının, öyle olması gereken yuvanın
bence ekonomik işlere ve siyasi işlere
bulaştırılması çok doğru değildir.
Bir defa daha söylüyorum, eğer önergeyi dikkatle okursanız,
amaçların hiçbirisine itirazımız yok, gerçekleşmesi için
desteğiz ama burada bunu desteklerle, teşviklerle, Teknoloji
Geliştirme Vakfı modelinde olduğu gibi, diğer modellerde, teknokentlerde
olduğu gibi desteklerle yapmamız gerektiğini düşünüyoruz ve
TÜBİTAKın etkin olmasını sağlamak için önergemize
destek vermenizi bekliyor, TÜBİTAKı da bu etkiden
arındıralım diyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Günal.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Hamzaçebi, Öner, Aslanoğlu, Erdemir, Genç, Türeli,
Yüksel, Öğüt, Çam, Acar, Susam, Aydın, Kaplan, Özkes, Özkoç,
Güneş, Demiröz, Öz, Onur, Bayraktutan.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve
Eğitim Programlarının Planlanması ve Uygulanması
Hakkında Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219,
2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Manisa Milletvekili
Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
YapıImasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet Memurları
Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin;
Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566 2/679) ile
düzenlenen Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Mehmet
Erdoğan
Enver Erdem
Muğla Elâzığ
"Madde
7- 278 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendine, (10) numaralı alt bentten sonra
gelmek üzere aşağıdaki alt bentler eklenmiş, mevcut (11)
numaralı alt bendin numarası (13) olarak teselsül ettirilmiştir.
"11)
Kurumun amacı ve görevleri ile ilgili hususlarda kuluçka ve teknoloji
merkezleri, proje geliştirme ve bilgi aktarım merkezleri, teknoloji
transfer ofisleri, müze, bilim parkı, bilim merkezi,
yurtdışı irtibat büroları ve benzeri oluşumların
kurulmasına, yönetimine ve desteklenmesi ile bu konularda gerekli destek
programlarının oluşturulmasına karar vermek."
"12)
Kurumun bünyesinde elde edilen tüm fikri ve sınai hakların bedelli
veya bedelsiz olarak devredilmesine, alınan lisans izninin verilmesine
veya bu hakların konusu ürünlerin üretim ve satışının
yapılmasına ve bu amaçla şirketlere destek vermek."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin 7. Maddesinin teklif
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Haydar
Akar Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
Kocaeli Ankara İzmir
Mahmut
Tanal Aykan
Erdemir
İstanbul Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
Buyurun
Sayın Erdemir.(CHP sıralarından alkışlar)
AYKAN
ERDEMİR (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27
Ağustos 2011 tarihli, 651 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
niyet ettiniz, Başbakanın rızası için TÜBİTAK ve
TÜBAyı siyasi denetim altına almaya. Türkiyenin önde gelen iki
bilimsel kurumunun başına, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının teşkilat ve
görevlerini belirleyen bir torba yasa geçirdiniz. Bilim ve teknoloji nere, hayvancılık nere; bilmem
ayırdına varabildiniz mi bu ikisi arasındaki farkın? Aradan
üç ay geçmedi, bu sefer de Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının teşkilat ve görevlerini belirleyen bir
kanun hükmünde kararnameyle TÜBAnın bilimsel ve kurumsal özerkliğini
yok ettiniz.
Cem Yılmaz, uzay filmlerinde sürekli olarak uzay gemisinin
kumandalarıyla oynanmasını eleştirirken Bu geminin bir
ayarı yok mu? Yapın da gidelim. der. Kendisi milletvekili olsa,
bugün şüphesiz size de aynı eleştiriyi yöneltirdi: Bu bilimsel
kurumların bir ayarı yok mu? Karar verin de yolumuza gidelim artık.
Belli ki bilimsel kurumların ayarıyla yeterince
oynayamadınız, bu sefer de TÜBİTAKı bir diğer torba
yasayla kurcalıyorsunuz. Basını, bürokrasiyi, sendikaları,
üst kurulları ve hatta apartman yöneticilerini yandaş
yaptığınız yetmedi, belli ki sıra bilim
insanlarını ve bilimsel kurumları yandaş yapmaya geldi ama
şunu bilin ki kapı kullarıyla ne bilim olur ne de teknoloji,
kapı kullarıyla kursanız kursanız yeniçeri
teşkilatı kurarsınız, bilim ve teknolojide iki adım
ileri bir adım geri yerinizde sayarsınız.
Bu ülkede öyle bir düzen kurdunuz ki, Silivri Tutukevinin yayın ve
atıf sayıları kurduğunuz pek çok üniversitenin yayın
ve atıf sayısını geride bıraktı. Bu ülkede öyle
bir düzen kurdunuz ki, F tipinde tutuklu öğrencilerin sayısı
kurduğunuz pek çok üniversitenin öğrenci mevcudunu geride bıraktı.
Uzun lafın kısası, bilimi kurcalaya kurcalaya bozdunuz,
şimdi enkazı Sayın Başbakana devrediyorsunuz, diyorsunuz
ki: TÜBİTAKın üyelerini sen tart, sen değerlendir, sen ata.
Sayın Başbakan Hezarfen maşallah, her konuda uzman, mesela
jinekoloji derseniz, sezaryen ve kürtaj konusunda uzman, aile planlaması
ve doğum kontrolü konularına hâkim; gastronomi derseniz,
kadınların kuru fasulyeyi nasıl pişireceği konulu bir
tez çalışması var; astroloji derseniz, kimin
tutuklanacağı, hangi delillerin ortaya çıkacağına
ilişkin gaipten haber verebiliyor; filoloji ve dış politika
alanındaki yetkinliğini iki kelimeyle özetleyeyimone minute! Ama artık lütfen insaf edin, kendisini
astronomiden sosyolojiye, jeolojiden psikolojiye, hesap hendeseden
fıkıh ve kelama her alanda bilimsel çalışmaları
değerlendirip liyakatli bilim insanlarını belirlemek zorunda
bırakmayın.
Değerli milletvekilleri, unutmayın ki bilim sadakatle
değil liyakatle olur. Değerli milletvekilleri, unutmayın ki
bilim intihalle değil ahlakla olur. Sayın Başbakanın
atayacağı bilim insanlarının yaptığı
çalışmalarla ancak tek bir teknoloji, ancak tek bir patent, ancak tek
bir faydalı model geliştirilebilir; o da Deniz Feneri.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erdemir.
III.-YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talep ediyor efendim.
Sayın Fırat, Sayın Akar, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Hamzaçebi, Sayın Öner, Sayın Özdemir, Sayın Öztürk,
Sayın Tanal, Sayın Genç, Sayın Gümüş, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Türeli, Sayın Yüksel, Sayın Öğüt,
Sayın Sarı, Sayın Çam, Sayın Kurt, Sayın Acar, Sayın
Gürkan, Sayın Bayraktutan, Sayın Susam.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S.
Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun teklifinin
Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç
ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Millî
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2
Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219,
2/566) ile düzenlenen Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Enver Erdem (Elâzığ)
ve arkadaşları
Madde 7- 278 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendine, (10) numaralı alt bentten sonra
gelmek üzere aşağıdaki alt bentler eklenmiş, mevcut (11)
numaralı alt bendin numarası (13) olarak teselsül ettirilmiştir.
"11) Kurumun amacı ve görevleri ile ilgili hususlarda kuluçka
ve teknoloji merkezleri, proje geliştirme ve bilgi aktarım
merkezleri, teknoloji transfer ofisleri, müze, bilim parkı, bilim merkezi,
yurtdışı irtibat büroları ve benzeri oluşumların
kurulmasına, yönetimine ve desteklenmesi ile bu konularda gerekli destek
programlarının oluşturulmasına karar vermek."
"12) Kurumun bünyesinde elde edilen tüm fikri ve sınai
hakların bedelli veya bedelsiz olarak devredilmesine, alınan lisans
izninin verilmesine veya bu hakların konusu ürünlerin üretim ve
satışının yapılmasına ve bu amaçla
şirketlere destek vermek."
BAŞKAN Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?..
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Işık, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 302 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge için
söz aldım. Kanun Teklifinin adını sayamıyorum, Sayın
Kâtip Üye hızla okudu, iki buçuk dakika sürüyor. Onun için, ben sadece
sıra numarasını vererek sözlerime başlayacağım.
Öncelikle, beş yıldır Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında her yasama döneminin sonunda aynı AKP
klasiğini yaşıyoruz. Bu Meclisin tüm komisyonlarını
hiçe sayarak, torba yasa adı altında birçok kanunu son günlere
sıkıştırıp geçirme, âdeta İktidar Partisinin bir
alışkanlığı hâline geldi. Bu da o yasalardan birisi.
Şu anda, teklifin Bütçe ve Plan Komisyonuna geldiği madde
sayısı yaklaşık 30du, orada gelen önergelerle 59a
çıktı, eminim ki, burada verilen önergeyle herhâlde 60ın
üzerinde, 70e yakın bir maddeyi görüşmüş olacağız.
Değerli milletvekilleri, bu teklifte tam altı tane ihtisas
komisyonu tali komisyon olarak görevlendirilmiş ama bunların
hiçbirisinin görüşü dahi alınmamış, alınmaya
fırsat bırakılmamış.
Bu madde de son derece önemli uzmanlık gerektiren ve çok büyük
tartışmaların üzerinde yapılmasından sonra son
şeklinin verilmesi gereken önemli maddelerden birisi. TÜBİTAK
Kanununda değişiklik yapılıyor. Yine AKP iktidarları
döneminde 4üncü maddede 31 Temmuz 2008de bir değişiklik yapılmış.
Arkasından, 22 Ağustos 2011 tarihinde kanun hükmünde kararnamenin
ilgili maddeleriyle, hemen hemen bu maddenin tüm fıkraları
değiştirilmiş, şimdi yeniden buraya ilave bir ekleme
yapıyoruz.
Dolayısıyla burada TÜBİTAKın özünde çok önemli bir
değişiklik getiren teklifin Sanayi ve Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun hiçbir görüşü alınmadan,
dayatılarak geçirilmiş olmasını gerçekten bu Meclise ve
Meclisin ihtisas komisyonlarına yapılmış önemli bir
saygısızlık olarak değerlendiriyorum.
Değerli milletvekilleri, yaklaşık bir ay önce biz TÜBİTAKa
Sanayi Komisyonu üyeleri olarak bu konuyla ilgili brifing almaya gittik,
ziyarete gittik. Orada bu konu dile geldi. Değerli TÜBİTAK
Başkanının şahsiyetine sözüm yok, kişiliğine
saygı duyarım ama Amerikada ömrünü geçirmiş, Amerikadaki
TÜBİTAKa benzer kuruluşun tüm felsefesini getirip de buraya, bir
torba yasaya önergeyle ekleten bir anlayışı gerçekten
kınıyorum. Kendisine söyledik; evet, bunun içerisinde şirket
kurulması ya da TÜBİTAK bünyesinde desteklenen projelerdeki
patentlerin şirketlere ve öğretim üyelerine açılması
konusunda hemfikiriz ama TÜBİTAKın şirket kurması
konusunda hiç kimsenin fikri olduğunu ben zannetmiyorum. Bu fikir, sadece
Sayın TÜBİTAK Başkanının ve yanındaki bir iki
arkadaşının fikridir. Türkiyede yaşamamış,
Türkiyenin şartlarını bilmeyen, ABDnin bursuyla oralarda
büyümüş insanların gelip de burada bu yüce Meclise böyle bir kanunu
dayatmasını hakikaten yadırgadığımı söylemek
istiyorum.
Bu kanunun bu hâliyle geçmesi hâlinde, TÜBİTAK bünyesinde kurulacak
şirketler
Şimdiye kadar yapılan değişikliklerle
TÜBİTAKın özerkliğini ve bilimsel yapısını bozan
anlayışın, artık bundan sonra tamamen yine buranın
siyasileşmesine yol açacağı endişesi herkeste hâkimdir.
Bunun değişmesi gerekiyor.
Önergemiz, söz konusu maddenin, eklenin fıkralarının son
bölümündeki şirket kurma ve şirket kurulmasıyla ilgili
Sayın Bakana teklifte bulunma maddelerinin
çıkartıldığı bir önerge.
Sayın Bakanım, eğer siz bu ülkenin, cumhuriyet
hükûmetinin bir Bakanı iseniz ve vicdan sahibi iseniz inanıyorum ki,
öylesiniz; buna hayır demeniz lazım. Size ya da ilgili bakana
Birilerinin teklifiyle şirketin kurulması, projelerin
satılması işiyle eğer bakan uğraşmaya kalkarsa
bakan asıl işlerini unutur. Bakanlar bu ülkenin geleceğini
planlamak zorunda. Siz bürokratların yapacağı işleri
yapacaksanız, o zaman, o bakanlık koltuğunda
oturmanızın hiçbir anlamı olmadığını
düşünüyorum. Bu iş, çok ciddi bir iş. Kesinlikte bu işten,
yanlıştan dönülmesi gerekiyor.
Bir taraftan enerji tesislerini dahi pazarlarken, özelleştirmenin
yolunu açarken, bu çalışmaları hızlandırırken,
Linyit kaynaklarını da özelleştirme sürecine nasıl dâhil
ederiz? diye çalışırken, öbür taraftan, devletin
organlarının içinde olacağı, devletin şirket
kurmasını özendiren bir anlayışı, gerçekten, çok büyük
bir çelişki olarak değerlendiriyorum.
Dolayısıyla, bu önergemize desteğinizi bekliyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır.
Önergeleri birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Şimdi önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin
8. Maddesinin teklif metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir
İstanbul
İstanbul
Haydar
Akar
Bülent Kuşoğlu Musa
Çam
Kocaeli
Ankara
İzmir
Mahmut
Tanal
İstanbul
Diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya
Kütahya
Adana
Mehmet
Erdoğan Enver
Erdem
Muğla
Elâzığ
BAŞKAN Sayın Komisyon Başkanı?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Mehmet Ali
Susam.
BAŞKAN Mehmet Ali Susam, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; TÜBİTAK Başkanının görev
süresini 4 yıla çıkaran bu maddeyle ilgili olarak önce bir şey
hatırlatmak istiyorum, az önce konuşan arkadaşlarımız
da söylediler. TÜBİTAK Başkanının görevi 1963te 2
yıl, siz de göreve geldikten sonra bunu 31/7/2008de
değiştiriyorsunuz, 4 yıl süre veriyorsunuz, 2 kez seçilir.
diyorsunuz. Sonra, 2011de bir kez daha değiştiriyorsunuz, 4
yıldan 3 yıla indiriyorsunuz. Bugün bir önerge daha veriyorsunuz 3
yıldan 4 yıla çıkar. diyorsunuz. Şimdi, bir TÜBİTAK
Başkanının görev süresinin bu kadar kısa sürede 3e, 4e,
4ten 3e, 2 kez
Bunların gerçekten izahı mümkün değil.
Öncelikle bunun altını çizeyim, onun için bu önergeyi verdik, onu
herkes bilsin.
İkincisi:
Bu kanuna, torba yasaya bu şekilde TÜBİTAK yasasının
girmesi çok üzüntü vericidir. Biz, Sayın Başkanı ziyaret ettik,
TÜBİTAKa verdiğimiz önemden dolayı Sanayi, Ticaret, Bilim,
Enerji, Teknoloji Komisyonu olarak onunla uzun süre konuştuk, yarım
gün bu konuları tartıştık. Buraya getirip bu kanunla ilgili
düşünce ve görüşlerini torba yasaya sokmak yerine, yapması
gereken bizim Komisyonda bunu tartıştırmaktı ve böyle bir
değişikliğin, temel değişikliğin yani bilimi
sanayiyle buluşturma, bilimi ticaretle buluşturma konusundaki çok
önemli değişikliğin toplumun tüm kesimlerinden ve sanayiden
gelecek taleplerle birlikte bir noktada tartışılıp bir
kanun maddesiyle bunun getirilmesi en doğru şeydi, bunu
yapmamış olması en temel eksikliktir, az önce Sayın Alim
Işıkın dediği gibi. Ama ayrıca başka şey de
var.
Değerli
arkadaşlar, biz 6ncı maddede yani bilimin, buluşun ticari meta
hâline dönüştürülmesine, bilim adamının, bulduğu ürünü ülke
yararına kullanmasında kendi yetenekleri dışında girişimcinin,
yatırımcının ortak şirketle onun bu buluşunu
değerlendirip ülke ekonomisine kazandırılmasına her zaman
okey çekeriz. Bu, yapılması gereken şeydir; TÜBİTAKın
veya bilim adamının tozlu raflarında o buluşlar
kalmamalı, ülke ekonomisine bir değer olarak
katılmalıdır ama bunu yapan kuruluş TÜBİTAK gibi bir
kuruluş olarak özerk olmak zorundadır. Verdiği kaynaklar
hibedir, birçoğu
karşılıksızdır; böyle bir paranın
kullanılmasının denetim mekanizması ve özerk bir kuruluş
tarafından yapılması gerekli ve zorunluluktur. Şu an
TÜBİTAKın döndüğü konum, Başbakanın ve Bakanın
emrinde bilimsel özerkliği ve yönetsel özerkliği ortadan
kalkmış, tamamen siyasi iktidarın siyasi tercihlerinin ticari
alanlara yansıtılacağı bir noktaya gelmiştir. Bu
kanunda böyle bir tehlike vardır ve böyle bir sakınca vardır. En
yüce amacı, en iyi şeyi, en doğru kararı yanlış
yöntemler ve yanlış insanlarla yaparsanız
alacağınız sonuçlar doğru değildir.
Katıldığımız amacın böyle bir kullanım
nedeniyle çok ciddi şekilde sıkıntıları vardır.
Bizim TÜBİTAK Başkanı, Sayın Güneşin
dediği gibi, Kayserilinin okumuşu; Kayseri doğumlu, okumuş
ama aynı zamanda okuyup bilim adamı olmayı değil, aynı
zamanda tüccar olmayı da kafasına koymuş biri çünkü CVlerinde öyle bir niteliği var. Bu
niteliklerine de bakıyorum, becerebilirse bütün hepsini, hem bilim
adamı hem tüccar hem Kayserili olarak bunu yapabilirse güzel şeydir
ama bunun altında kaldığınız zaman sizin ticari
sermayeniz değil, bu ülkenin kaynakları ve bu ülkenin değerleri
yok olur. Onun için, bunu çok iyi düşünmek, bunu çok iyi tartmak
zorundasınız.
Değerli arkadaşlar, hepinize şunu söylemek istiyorum:
Ülke kaynaklarını kullanırken doğru kullanmak ve
hakkıyla kullanmak hepimizin görevidir. Bu Parlamentoya gelmiş,
seçilmiş, yemin etmiş milletvekilleri olarak böyle düşünmek
durumundayız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Susam.
Diğer önerge için
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: TÜBİTAKın Başkanının görev
süresinin uzatılmasına gerek yoktur. Kişiye dönük bir düzenleme
niteliğinde olduğundan maddenin Tekliften çıkarılması
öngörülmektedir.
III- Y O K L A M A
(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz. [(AK PARTİ
sıralarından alkışla (!)]
BAŞKAN Hayhay
Sayın Şandır, Sayın Günal, Sayın
Işık, Sayın Kalaycı, Sayın Halaçoğlu, Sayın
Varlı, Sayın Adan, Sayın Yeniçeri, Sayın Türkoğlu,
Sayın Korkmaz, Sayın Çınar, Sayın Çirkin, Sayın Akçay,
Sayın Oral, Sayın Bulut, Sayın Başesgioğlu, Sayın
Özkan, Sayın Sayın Erdoğdu, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Akar.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S.
Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri birlikte
işleme alacağım çünkü üçü de aynı mahiyette ve ayrı
ayrı önerge sahiplerine söz vereceğim ya da gerekçelerini
okutacağım.
Buyurun:
TBMM
Başkanlığına
302 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9. Maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Adil
Kurt İdris
Baluken Levent
Tüzel
Hakkâri
Bingöl İstanbul
Hasip
Kaplan Pervin
Buldan Erol
Dora
Şırnak
Iğdır Mardin
Altan
Tan
Diyarbakır
Diğer önergenin imza sahipleri:
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul Kocaeli İzmir
Selahattin
Karaahmetoğlu Ramis
Topal Haluk
Eyidoğan
Giresun Amasya İstanbul
Diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Enver
Erdem Ali
Öz Mehmet
Erdoğan
Elâzığ
Mersin
Muğla
BAŞKAN
Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki önergelere katılıyor
musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet, önergelere katılıyor musunuz aynı
mahiyetteki?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sayın Tan.
Buyurun.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bu maddede yapılan değişiklik, Diyanet
İşleri Başkanlığı bünyesinde bulunan 15
kişilik müşavir kadrosunun 40a çıkarılması. Peki,
neden 40? Niçin 40? Bu müşavirler nerede görevlendirilecek? Ne yapacaklar?
Bu konuda hiçbir açıklayıcı bilgi yok. Sadece, 15ten 40a
çıkarılıyor. Peki, niye evet diyelim? Yani bunun hiçbir
izahı yoksa, hiçbir gerekçesi yoksa buna evet demenin de bir anlamı
yok. Onun için, şunu söylüyoruz: Sayın Bakan lütfen çıkıp
izah etsin, bu 40 kişilik müşavir kadrosu ne yapacak, nerede
görevlendirilecek, hangi hizmetler için böyle bir ihtiyaç hasıl oldu? Bunu
bilmek Türkiye Büyük Millet Meclisinin
hakkı.
Şimdi, Diyanetin bu yeni bir uygulaması değil. Bundan
önce de biliyorsunuz, yine benzer kadro tahsisleri oldu. Bu kadro tahsisleri
ile ilgili hiçbir bilgilendirmede bulunulmadı. Bu, doğu ve
güneydoğu illerinde görevlendirilecek bin mele, yani tarihî Kürt
medreselerinden mezun olmuş ama elinde imam-hatip okulu veya yüksek
İslam enstitüsü, ilahiyat fakültesi diploması olmayan ama dinî
eğitimi özel kurumlarda almış, bu konuda yeterliliği olan
insanların tayin edileceğiyle ilgili bir düzenlemeydi. Bununla
ilgili, ben, şahsen birkaç tane soru önergesi verdim. Bu bin kadro niçin
alınacak? Ne zaman alınacak? Nasıl alınacak? Nerede
görevlendirilecek? Bunlarla ilgili hiçbir tatminkâr bilgi gelmedi. En son
bununla ilgili bir imtihan oldu. Bana gelen, bu verdiğim soru önergesine
gelen cevapta şu söyleniyor: Bu personel otuz yedi ilde görevlendirilecek
ve otuz yedi ilden yapılacak müracaatlara göre de atamalar
yapılacak? Şimdi bakınız, başta doğu ve
güneydoğu illeri deniliyordu, şu an Sakaryadan, Kocaeliden bile
müracaatlar var. Peki, kimler müracaat etti? Hangi kriterlere göre müracaat
etti? Hani siz başka bir şey yapacaktınız, ne oldu, nereye
gidiyorsunuz? Yine, yazılı soru önergesi ile bile sormamıza
rağmen tatminkâr hiçbir cevap yok. Şahsen ben, bu konuyla ilgili bu
kadar uğraşmama ve sormama rağmen, şu ana kadar tatminkâr
bir cevap alabilmiş değilim. İşte, aynı durum, şu
anki bu 15 müşavir kadrosunun 40a çıkarılması ile de
ilgili.
Yine, Diyanet İşleri Başkanlığının ne
yaptığı, Diyanet Vakfının ne yaptığı da
belli değil yani bu konuda hiçbir kontrol, hiçbir sorgu, hiçbir sual yok.
Sorduğunuz sorulara gelen cevaplar da sizinle dalga geçen cevaplar.
Şimdi, bunlardan birisi, Diyanet Vakfının
çıkardığı İslam Ansiklopedisi var. Bu ansiklopedinin
içerisinde, arkadaşlar, okuyanlar vardır.
NEBİ BOZKURT (Mersin) Yazan da var, yazan burada.
ALTAN TAN (Devamla) Merak edin tekrar bakın, burada, Araplar,
Türkler, Farslar maddesi var, Kürtler maddesi yok. Peki, niye yok? Neye göre
yok? Yine aynı şekilde, Süryaniler, Rumlar maddesi var, Ermeniler
maddesi yok, bu da yok. Ben, yine yazılı soru önergesiyle sordum,
yine gelen cevap, işte, sade suya tirit, ben diyorum Şişhane,
sen diyorsun Gümüşhane misali, hiç alakası olmayan başka bir
şey.
Sevgili arkadaşlar, Diyanet deyip geçmeyelim. Bugün Diyanet,
Türkiye'nin en büyük kurumu ve bugün yapılması gereken, böyle
Diyanetle ilgili kırık kırpık düzenlemeler değil,
yalan yanlış düzenlemeler değil, önce dini devletin emrinden ve
tasallutundan kurtarmak lazım. Bu konuyla ilgili,
hatırlıyorsunuz, bütçe döneminde uzun bir konuşma
yapmıştım, bütün bir İslam tarihi, Hristiyanlık tarihi
ve Yahudi tarihini anlatmıştım sizlere. Dinin devletin emrine
girmesi cinayet çünkü böyle bir şey olamaz, devlet dini kontrol edemez
İslam fıkhına göre. Laikliğe göre de demiyorum yani
bizatihi İslam fıkhına göre, İmamı Azam Ebu Hanifeye
göre, dinin devletin emrine girmesi haram. Gelin, önce bunu düzenleyelim,
Diyanet İşlerini anayasal bir kurum olmaktan çıkaralım,
Adan Zye neyse, özerk bir kurum olarak veya tamamen bu din işlerini,
inancı sivil topluma bırakarak yeniden düzenleyelim. Yoksa bu
düzenlemelerin tamamı hizmet yerine zulmet olacak.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tan.
Diğer
önerge üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi önergesi üzerinde Sayın Özkes,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
İHSAN
ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Diyanet kürtaj konusunda siyasetin bir parçası oldu. Başbakan
Yardımcısının bulunduğu bir ortamda, sipariş
üzere, ısmarlamayla açıklama yaptı. Toplumsal bütünlüğü
bozacak şekilde, kürtaj yasağı karşıtlarını
hedef aldı. On yıl hiçbir açıklama yapmadı, ne zaman ki
Başbakan Her kürtaj bir Uluderedir. dedi, Diyanet Başkanı da
günlük sıcak siyasete taraf ve destek oldu. Diyanet Başkanı
cübbesini çıkarsın, siyaseti öyle yapsın.
Sayın
Başbakan rahmetli İnönüyü hedef alarak, Namaz Hocasını,
şu Namaz Hocasını ve Mevlit kitabını
yasakladığını söyledi, -bu Mevlit kitabı ancak her iki
kitabın İslam ile bağdaşmadığına dair 1944
ve 1945 yıllarında Diyanet Müşavere Heyetince karar
verildiği ortaya çıktı. Başbakan büyük devlet adamı
rahmetli İnönüye dil uzatmakla, iftira etmekle vebale girmedi mi?
Başbakan rahmetli İnönü ile nasıl helalleşecek? Dindar
Başbakan bu haktan nasıl kurtulacak?
AHMET
YENİ (Samsun) Derdi sana mı düştü?
İHSAN
ÖZKES (Devamla) Sayın Başbakan ayetler, hadisler okuyarak Suriye
ile savaş ortamı hazırlıyor. Hazreti Alinin dediği
gibi, haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.
diyor. Hâlbuki bu söz Hazreti Muhammede aittir. Hazreti Alinin sözü
şudur: Haksızlık önünde eğilmeyiniz, eğilirseniz önce
hakkınızı, sonra şerefinizi kaybedersiniz.
Başbakan
şayet büyük Orta Doğu Projesi Eş
Başkanlığından istifa eder, Yahudi Üstün Cesaret Ödülünü
de iade ederse İslam dünyası huzur bulur. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Suriye
Baş Müftüsü Ahmet Hassun, Diyanet İşleri Başkanıyla
görüşmek istiyor. İsrailin oyununa gelmeyelim, iki ülkenin diyanet
başkanları olarak görüşelim. diyor. Fakat iktidarın dümen
suyunda giden Diyanet Başkanı, Suriye Diyanet
Başkanının bu davetini reddediyor. Avrupalı Yahudi
hahamlarıyla, Hristiyan papazlarıyla sarmaş dolaş olan
Diyanet, komşu Müslüman ülke Suriye Diyanet Başkanıyla
görüşmeyi kabul etmiyor. Önceden yapılan tüm anlaşmaları ve
programları da iptal ediyor. İslam tarihinde davete icabeti reddeden,
barış yerine kavgayı seçen Diyanet İşleri
Başkanı olarak yerini alıyor.
Suriye ile
savaşa en çok İsrail ve Hristiyan dünyası sevinir, İslam
dünyası ise üzülür. Adı barış olan İslam
inananları barışa çağırıyor. Dinî, kültürel,
siyasi, sosyal, ticari ve komşuluk hukuku açısından Türkiye'nin
Suriyeyle savaşı doğru olmaz, caiz değildir.
Unutmayalım ki asıl, Allahın gazabı daha şiddetlidir.
Diyanet büyük bir imparatorluk hâline geldi. 100
binden fazla görevlisi, 3 başkan yardımcısı, 5
başkanlık, 7 genel müdürlük, 35 daire başkanlığı,
250 Diyanet İşleri uzmanı, 100 Din İşleri Yüksek
Kurulu uzmanı, il ve ilçe müftülerinden başka 40 Diyanet müftüsü, il
ve ilçe vaizlerinden başka 40 Başkanlık vaizi, 15
Başkanlık müşaviri var.
Şimdi,
15 olan Başkanlık müşaviri sayısının
40a çıkarılmasını görüşüyoruz. Diyanette israf var,
kadrolaşma var, siyasallaşma var. Haram olan israfı anlatmakla
mükellef olan Diyanet israf batağında yüzüyor, fakir fukaranın,
garip gurebanın vergilerinden oluşan bütçeyi lüks otellerde
düzenlediği etkinliklerle yiyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Dünyanın en pahalı haccını bizim
insanımız yapıyor. Hac parasından Diyanet
Başkanının lojmanına 400 bin TL harcanıyor.
Hacıların rızası olmaksızın 2011 yılı
ihtiyat akçesi olarak ayrılan hac parasından 8 milyon 183 bin 971
avroyu Diyanet kendisi harcıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Bunu müftüyken söylüyor muydun?
İHSAN ÖZKES (Devamla) Diyanet ne paraya doyuyor ne de
kadrolaşmaya.
BAŞKAN Sayın Özkes, teşekkür ediyorum, süreniz doldu.
İHSAN ÖZKES (Devamla) Diyanet, iktidara değil, Allaha
yakın olmalıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Alim Işık, Kütahya.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 302 sıra sayılı
torba yasanın 9uncu maddesinde vermiş olduğumuz önerge
hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklifin bu maddesi, Diyanet
İşleri Başkanlığına 25 adet daha müşavir
kadrosunun ihdas edilmesiyle ilgili yani 15 müşavirin 40a
çıkartılmasını öngörüyor. Biz de bunun teklif metninden
çıkartılmasını öneriyoruz. Niye derseniz bu teklifin söz
konusu maddesinin gerekçesine baktım bulamadım çünkü bu, komisyon
görüşmesi sırasında yine son dakika önergesiyle ortaya
gelmiş ve teklif metnine eklenmiş bir madde.
Anlaşılıyor ki Sayın Diyanet İşleri
Başkanı son dönemde giriştiği yeni görevlere müşavir
arıyor. Mele alımından tutun verdiği fetvalarda kendisine
destek olacak müşavirlere ihtiyacı var. Yıllarca bu ülkede kendi
alanının dışında herhangi bir konuda fetva vermeyen
Diyanet İşleri Başkanlığı son dönemde Sayın
Diyanet İşleri Başkanının kürtajdan tutun kendi
üzerine düşmeyen birçok konuda fetva vermeye başlaması,
anlaşılan odur ki bu müşavirlere ihtiyaç duymasına neden
olmuştur.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti
döneminde en düşük yurt içi tasarrufun gerçekleştiği böyle bir
zamanda vatandaşa ve çalışan memura zam vermekte imtina eden
Hükûmetin böyle bir kadroyu savurgan şekilde kullanmasını
anlayabilmiş değiliz. Bakınız, şu anda 3 binden fazla
vekil imam, yaklaşan mübarek ramazan ayı öncesinde tir tir titreyerek
Diyanet İşleri Başkanlığından kadro bekliyor.
Bunları unutacaksınız başka yerlere istediğiniz gibi
adamlarınızı yerleştireceksiniz, sayın müftülerin
gelinlerine, damatlarına fahri belgelerle kadro vereceksiniz ama
yıllarca yurtdışına giden, askere giden ama sınavla
seçilmiş, oralarda vekil imamlık yapan evlatlarımızı
bu kadroların dışında bırakacaksınız.
Bırakınız bu müşavir kadrosunu, hemen şuraya 3 bin tane
vekil imam kadrosu ya da 4/Bli vekil imamın
çalıştırılmasını sağlayacak bir düzenlemeyi
getirelim, daha hayırlı olacaktır. Bakınız, sizlere de
ulaştığından emin olduğum ve hepimize İnternet
aracılığıyla gönderilen vekil imamların
feryatlarından birkaç tanesini sizinle paylaşacağım. Bu
insanlar diyorlar ki: Biz, ne zaman görevimiz sona erecek düşüncesiyle
diken üstünde görev yapıyoruz. İçimizde hafızlar var. 15 binden
fazla bugün Türkiyede hafız olmuş, vekil imamlık
yapmış ama atama bekleyen insanlar var. Ancak son çıkartılan
düzenlemeyle, kanun hükmünde kararnameyle yapılan değişiklikle
bu insanların KPSS puanları bir tarafa bırakıldı,
yeterlilik belgeleri bir tarafa bırakıldı. Yeni getirilen
şartlarla Sekiz aylık fahri görevde bulunmuştur. belgesini
alan gitti, kadroya yerleşti. Bu insanların suçu ne? Bu
evlatların hepsi bizim insanlarımız, bizim
çocuklarımız. Şimdi, bir taraftan müşavirlerle ilgili
kadroları rahat rahat kullanacaksınız ama bu insanların
feryadını duymayacaksınız.
Değerli
milletvekilleri, 2005 yılında vekil imamların kadroya
alınmasıyla ilgili ya da diğer mesleklerdeki birçok vekilin
kadroya alınmasıyla ilgili bir düzenleme yapıldı. Burada
birçok gencimiz bundan yararlandı. Ancak 2010, 2011 ve 2012
yıllarındaki alımlarda tamamen siyaset kokan, tamamen müftülerin
kontrolünde kadrolaşmayı öngören ilan şartları
çıktı. Vekil imamlar diyorlar ki: Bizi zaten deneyerek yıllarca
Diyanet İşleri Başkanlığı çalıştırıyor.
Bize bir uygun kadro açıp bu emeklerimizi heba etmeden bizi de bu imkânlardan,
devletin imkânlarından yararlandırınız. diyorlar.
Değerli
milletvekilleri, vekil imam-hatip, müezzin-kayyım ve atanamayan
hafızların feryadını bu vesileyle sizlerle
paylaştım. İnanıyorum ki biraz sonra bu konuda
vereceğimiz önergeye desteğiniz olacaktır.
Ancak bu
müşavir işi, Meclisi bilgilendirmeden kadro tahsisi konusu hepimizi
yaralayacaktır diyor, önergemize desteğinizi bekleyerek tekrar
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın Işık.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısının aranmasını istiyorsunuz.
Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık var, elektronik cihazla oylama
yapacağız.
Üç dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
vardır, önerge reddedilmiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin
10. Maddesinin teklif metninden çıkartılmasını arz ve
teklif ederiz.
Kazım Kurt Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Musa Çam Recep
Gürkan Bülent
Kuşoğlu
İzmir Edirne Ankara
Mahmut Tanal Haydar Akar
İstanbul Kocaeli
Diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Enver Erdem Ahmet Duran Bulut Mehmet Erdoğan
Elâzığ Balıkesir Muğla
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Ahmet Duran Bulut.
BAŞKAN Sayın Bulut, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 302 sıra sayılı tasarının 10uncu
maddesinin kanun teklifinden çıkartılması konusunda vermiş
olduğum önerge üzerine konuşuyorum.
Değerli milletvekilleri, ÖSYM merkezi Türkiye'nin, AKP
iktidarlarına kadar en saygın kurumlarından biriydi,
yapmış olduğu hiçbir sınav bu ülkede
tartışılmamıştı, sonuçlarından herkes emindi
ancak tek başına iktidar olmanın, bütün kurumlara nüfuz etmenin,
kadrolaşma adına partizanlığın, bunu yaparken
ehliyete, liyakate değer vermemenin, önem vermemenin, kayırmanın
neticesinde bu kurumun şifreleri bozuldu, sınavlarda sınav
şifreleri dışarıya verildi ve bundan sonraki birçok
yapmış olduğu sınav tartışmalı hâle geldi.
Kurumlarda, şimdi bu getirilen tasarıyla da
Başkanlık müşavirinin, basın ve halkla ilişkiler müşavirliğinin
istisnai kadroya alınması isteniyor. Devlette aynı işi
yapanların ayrılmaması, istisnai tutulmaması gibi bir kural
vardır, bu bir adalettir. Her bakanlıkta, her kurumda kişilere
göre böyle ihdas edilecek kadrolarla bu kurumların ciddiyeti, güvenilirliği
sarsılır. O kurumda görev yapan insanların, aynı işi
yapan, eşit işi yapan insanların farklı muamele görmesi,
farklı maaş alması, farklı iltifata tabi tutulması, diğer
kadrolarda hoşnutsuzluğa, başarısızlığa,
verimsizliğe yol açar. Ancak Hükûmet, bu konuda, akıl almaz bir
şekilde devlette tasarruf politikalarını bir kenara iterek,
kaynaklar nereden geliyorsa
Düşünebiliyor musunuz, Türkiye'de bakan
sayısı kadar bakan yardımcılığı kadrosu
ihdas edildi, neredeyse müşavirlerin bile altlarına makam arabaları
tahsis edildi.
AKP hükûmete gelmeden önce Türkiye'de iktidar olan Adalet Partisi,
Cumhuriyet Halk Partisi, koalisyon hükûmetleri, bu dönemlerde gazetelerde,
hatırlarsınız, manşet manşet Bakanlıklarda
şu kadar Mercedes makam aracı kullanılıyor. diye böyle
sayılarını yazarlardı, on senedir artık yazmaz
oldular, çünkü her sene inanılmaz lüks arabalar bakanlıklara
alınmakta, bunların çetelesi tutulmamakta, takip edilememekte, israf
almış başını gitmektedir.
Belediyeleri bir düşünün. Belediyelerde bir saltanat
almış başını gidiyor. Ne zaman bir belediye
başkanını arayın, yurt dışında
cevabını alırsınız. Sanki yurt dışı
diye bir birimi varmış belediyenin, orada gidip görev
yapıyormuşçasına belediye başkanlarını Türkiyede
bulmak mümkün değil. Kimi örnek alıyorlarsa...
Bu anlamda, böylesine bir israf almış başını
giderken, bu kurumlar da tabii ki bunu örnek alıyor. Yanına
almış olduğu diğer kurumlardaki müşavir
kadrolarına olduğu gibi kendi kurumundaki müşavire de istisnai
kadro kapsamına alınıp özel, ona has bir ücretlendirme, ona
ayrı bir özel makam ihdas etme konusunda bir ayrıcalık talep
etmektedir Parlamentodan.
ÖSYM Teşkilat Kanunu geçen sene bu Meclisten geçti. O zaman neden
bunu tamamlayıp getirmediler? Her kanunda olduğu gibi yarım
yamalak, kervan yolda düzülür kabilinden, eksikleri daha sonra, tam böyle sene
sonunda, yıl sonunda bir torbaya, bir çuvala tepip Parlamentonun önüne
getirmenin ne kadar ciddi olduğunu, ciddiyetle
bağdaştığını, Parlamentonun seviyesine
yakıştığını sizin takdirlerinize arz ediyorum.
Bu çerçevede, bu vermiş olduğumuz önergenin kabulünü, 10uncu
maddenin bu tekliften çıkarılması teklifimin kabulünü arz
ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bulut.
Diğer önerge üzerinde Sayın Gürkan, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
RECEP GÜRKAN (Edirne) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 302 sıra sayılı çorba
kanun hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir usul tutturduk. Nedir o usul? İstisnai memuriyet. Nerede bir
sıkışıklığımız var, kadro yaratmak
istiyoruz, kendi elemanlarımızı atamak istiyoruz, 1999dan bu
yana bu ülkede başarıyla uygulanmakta olan KPSS
sınavlarını falan pas geçip, bir torba kanunun içerisine bir
madde ekliyoruz; şuraya birkaç tane istisnai memuriyet kadrosu
koyalım.
Nedir bu istisnai memuriyet? Malumunuz 657deki 48inci maddedeki
şartları taşısın; bundan gayrısı gerek yok.
Ne kadar memuriyet yapmış olduğu önemli değil. Biz bu
adamı alalım. Ee kim bu adam? Bu adam en
yakınlarımızdan birisi, torpillilerden birisi; bunu alalım,
bir yere bakanlık müşaviri yapalım.
657ye baktım; 2002den bu yana tam 11 kez ekleme
yapılmış. Müsteşarlar, müsteşar
yardımcıları
Hadi bunlar anlaşılabilir ama diğer
taraftan, taa uzman, uzman yardımcılarına kadar istisnai
memuriyetler yaratmışız.
Şimdi, ülkede 4 milyona yakın kamu görevlisi var.
Bunların içerisinde müşavir yapacak, danışacak hiç kimseyi
bulamıyoruz ve bütün kurumlara müşavir kadrosu. TOKİ Başkanına
müşavir kadrosu, ÖSYM Başkanına müşavir kadrosu, herkese 1
müşavir kadrosu. Bu kapsamda 5 tane müşavir kadrosu da şimdi
ÖSYM Başkanına tahsis ediyoruz. 1 tane de basın müşaviri.
Hadi basın müşaviri gereklidir, ihtiyaç vardır. ÖSYM, senede
birkaç yüz tane basın açıklaması yaptığı için bu
çok elzemdir. Ee, peki diğer müşavirler ne yapacak? Sayın ÖSYM
Başkanı ne danışacak bu müşavirlere, ne
konuşacak, neyi değerlendirecek? Ben düşündüm düşündüm
aklıma 5 tane müşavir olduğu için beş farklı konu
geldi.
Bir: Herhâlde dedim, yandaşlara göre soru
hazırlanmasını bir müşavire danışacak.
İki: Ee tabii, bu sorular hazırlandıktan sonra
bunların sızdırılması işi var; bu, zahmetli bir
iş. Bu soruların sızdırılmasını nasıl
yapalım diye bir müşavire danışacak.
Üç: Ee tabii, birilerinin kazanması gerekiyor. Kimler kazanacak,
kimler kazandırılacak? Bunu da bir müşavire danışmak
lazım.
Dört: Bu kanunla, ÖSYM yurt dışında koordinatörlükler
kuruyor. Ne iş yapacaklarsa? Çok fazla sınav yapıyor sanki ÖSYM
yurt dışında. Bu yurt dışı koordinatörlüklerine
kimleri atayacağız, kimler ayda 3 bin, 4 bin dolar, 4 bin euro
maaş alacak, bunları tespit edecek.
5inci müşavir ne yapacak? Bir de ÖSYMnin, biliyorsunuz
şirket kurma ve bu şirketlere ortaklık etme durumu var. Bu
şirketlerde de tabii ki birilerini görevlendireceğiz, oradan
hazırun hakkı alacaklar, huzur hakkı alacaklar. Bunları bu
müşavir arkadaşlar değerlendirecek.
Diğer taraftan, yine kanunun içinde, AKPnin eğitim sistemini
getirdiği olağanüstü bir nokta var, AKPnin eğitime nasıl
baktığının çok bariz bir örneği var. Ne yapıyoruz
bu kanunla? 30 bin tane yeni öğretmen kadrosu, serbest öğretmen
kadrosu ihdas ediyoruz; hakikaten güzel, 350 bin çocuğumuz atanmayı
bekliyor. Ama, tabii, bir ülkede eğer halkı eğitmek istiyorsanız
öğretmen kadrosunu artıracaksınız, öğretmen
ihtiyacınız vardır, bunu artıracaksınız. Peki, 30
bin öğretmenin atandığı yerde, kadro olarak
açıldığı yerde ne yaparsınız siz, eğitime
çok iyi bakıyorsanız sizin gibi? 30 bin tane de polis kadrosu
açarsınız. Aslında, her okula, her sınıfa 1
öğretmen atamak yerine 1 tane polis atasanız, Türkiye, tam sizin
istediğiniz gibi bir ülke hâline gelecek.
Tabii, Sayın Bakanın bir de öğretmenlere video
konferansta verdiği bir mesaj var. Ne diyordu Sayın Bakan? Bizim gibi
düşünmeyenler kendine başka iş bulsun, başka alana gitsin.
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
III.- Y O K L
A M A
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz efendim. Memnuniyetle, buyursunlar.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Sayın
Akar, Sayın Özkan, Sayın Dinçer, Sayın Öner, Sayın Tanal,
Sayın Ören, Sayın Kuşoğlu, Sayın Gümüş,
Sayın Yüksel, Sayın Yılmaz, Sayın Çam, Sayın Genç,
Sayın Kurt, Sayın Köktürk, Sayın Kaplan, Sayın Kaleli,
Sayın Erdoğdu, Sayın Ağbaba, Sayın Serter, Sayın
Aldan, Sayın Gürkan.
Elektronik cihazla oylama yapacağız.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S.
Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.19
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.37
BAŞKAN : Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER : Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
_____0_____
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 125inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
302 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir
önerge vardır.
Malumları olduğu üzere,
görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde
bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir
maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açılacağı, İç Tüzük'ün 87'nci
maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. İç Tüzükün 91inci
maddesine göre yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde görüşme
açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.
Bu nedenle, önergeyi okutup
komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21
üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin
11. madde olarak eklenmesini arz ederiz.
Madde 11.- 4/11/1981 tarihli ve
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa aşağıdaki ek
madde eklenmiştir.
Ek Madde 63.- Tıp
Fakültelerinde öğrenim gören VI. Sınıf intern öğrencilerine
eğitim gördükleri 12 ay süresince bağlı bulundukları
fakültelerin ilgili mevzuatında belirtilen günlük çalışma süreleri
karşılığında 4857 sayılı İş
Kanununda 16 yaşından büyük işçiler için belirlenmiş olan
günlük brüt asgari ücret tutarında ücret ödenir. Bu amaçla gerekli ödenek,
ilgili mali yıl içinde Maliye Bakanlığı bütçesinden ilgili
üniversite bütçesine aktarılır.
İntern öğrencilere, görev
yaptıkları üniversite bünyesinde ilgili mevzuat gereği uzman
doktorlara yapılan yiyecek yardımı miktarında yiyecek
yardımında bulunulur. Bu amaçla gerekli ödenek, ilgili mali yıl
içinde Maliye Bakanlığı bütçesinden ilgili üniversite bütçesine
aktarılır.
İntern öğrenciler,
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 4. Maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı
sayılırlar. 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre intern
öğrencilere ödenecek sosyal güvenlik primleri, Sağlık Bakanlığı
bütçesinden ilgili üniversite bütçesine
aktarılır.
Oktay Vural Ali Öz Alim
Işık
İzmir Mersin
Kütahya
Seyfettin Yılmaz Emin Çınar
Adana Kastamonu
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Salt çoğunluğumuz olmadığı için
katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
Şimdi 11inci maddeden devam edeceğiz.
11inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin
11. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haydar Akar Aydın
Ayaydın
İstanbul Kocaeli İstanbul
Dilek Akagün Yılmaz Turgut Dibek
Uşak Kırklareli
Madde 11- 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Yüksek öğretim
kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 62- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibariyle ortaöğretim kurumlarında öğrenim görmekte olan
öğrenciler ve yükseköğretime giriş ve yerleştirme
işlemlerine tabi olan öğrenciler bakımından bu kanunun 45.
maddesinin birinci fıkrasının (b), (d) ve (f) bentleri
uyarınca adayların merkezi sınavlardan almış
olduğu puanlara ilave edilecek ortaöğretim başarı
puanları 6287 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği
tarihten önceki Yüksek öğretim kurulunca belirlenmiş olan usul ve
esaslara göre hesaplanır"
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin
Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç
ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2
Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566 2/679) ile düzenlenen Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya
Adana
Ali
Öz Mehmet Erdoğan Enver Erdem Emin
Çınar
Mersin Muğla Elâzığ Kastamonu
"Madde 11- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununa aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"Geçici madde 62- Bu maddenin 2012 yılı
yükseköğretime giriş ve yerleştirme işlemlerine
münhasır olmak üzere, bu Kanunun 45 inci maddesinin birinci
fıkrasının (b), (d) ve (f) bentleri uyarınca adayların
merkezi sınavlardan almış olduğu puanlara ilave edilecek
ortaöğretim başarı puanları Yükseköğretim Kurulunca
belirlenmiş olan usul ve esaslara göre hesaplanır."
BAŞKAN Komisyon son okunan önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Mehmet Erdoğan
BAŞKAN Sayın Erdoğan, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Böylesine önemli bir çorba, pardon torba kanunu görüşürken
milletimiz bizi seyredemiyor. Bu kanuna, Meclis TV yayınının
Meclis çalıştığı süre boyunca devam etmesini de ilave
etmekte fayda var çünkü çorba hâline getirdiğiniz bu kanunda Türkiyedeki
her kesimi ilgilendiren çok ciddi değişiklikler yapılıyor
ancak toplumun çok önemli bir kısmı bizim burada
yaptığımız çalışmaları, Mecliste gündeme
gelen konuları maalesef takip edemiyor. Bu sebeple, Meclis TV
yayınlarının, TRT 3 yayınlarının Meclis çalıştığı
müddetçe devam etmesinin de sağlanmasını bu kanuna eklemeyi bir
defa daha düşünmeye hepinizi davet ediyorum.
Şimdi, ben 1981-1985 yıllarında üniversite
öğrencisiydim. 82 yılında YÖK kuruldu. Biz, dört yılda dört
ayrı sınıf geçme yönetmeliğine göre okulumuzu bitirdik. Her
yıl, sistem değişikliğinin
sıkıntılarını sonuna kadar yaşadık.
Şimdi, üniversite giriş sınavlarında ortaöğretim
başarı puanı hesaplama yöntemi değiştiriliyor. Ne
zaman değiştiriliyor? Dört yıl önce şu andaki mevcut
sisteme göre hesap yapıp fen lisesine, Anadolu lisesine, Anadolu
öğretmen lisesine, meslek lisesine kendi tercihini yaparak giden çocuklar
üniversite sınavına girmezden bir hafta önce
değiştiriliyor. Bir defa, bu, kabul edilebilir bir uygulama
değildir. Bu, bu çocukların hayalleriyle oynamaktır. Bu, bu
çocukların hakkına tecavüz etmektir. Bu sebeple, bu
değişikliğin kabul edilmesi mümkün değil. Ayrıca,
değişiklik ne zaman, kime, nasıl uygulanmalı? Bunun da doğru
tespit edilmesi lazım.
Gençlerimizin hayalleriyle oynamaya kimsenin hakkı yok. Kul
hakkına da tecavüz etmemek gerekir. Dört yıl önce liseye
başlayan, lise tercihini ağırlıklı not
ortalamasına göre yapan bir öğrencinin üniversite sınavına
gireceği hafta yapılan değişiklik haksız ve yersizdir.
Bir zirai araştırma enstitüsü, yeni geliştireceği bitki
türü üzerinde yıllarca çalışıyor, o bitki türünü
değişik iklim ve mevsim şartlarında defalarca test ediyor,
en iyiye ulaştığına kanaat getirdiğinde yeni türü
piyasaya sürüyor.
On yıllık iktidarınız döneminin 4üncü Millî Eğitim
Bakanı da eğitim reformuna aklına gelen yerden devam ediyor.
Sayın Bakan, gelecek nesillerimiz hakkında çok radikal kararlar
alırken ne pilot uygulama var ne yeterince hazırlık
çalışması var Ben, her şeyi bilirim. diyor ama görülüyor
ki çok bilen çok yanılıyor.
Aynı kanunları burada sürekli konuşmaya devam ediyoruz.
4+4+4 sistemiyle sınıf öğretmenliği ve ana
sınıfı öğretmenliğini tercih eden gençlerimizin
hayalleriyle oynadınız. Önümüzdeki birkaç yıl, atanamayan
öğretmen listesinde en çok onlar olacak.
Yine, Millî Eğitim Bakanlığı, çok sayıda
ücretli öğretmen çalıştırıyor. Kimleri ücretli
öğretmen olarak çalıştırıyor? İstediği
üniversite mezunlarını. Binlerce atanamayan öğretmen var.
Bunların içinden öğretmen olmak için yeterli puan alıp Millî
Eğitim Bakanlığına, atanmak için müracaat eden binlerce
öğretmenimiz var. Bunlar dururken, öğretmenlik
sınavını kazanmış, öğretmenlik eğitimi
almış, öğretmenlik yeteneğine sahip insanlar dururken, siz,
çocuklarımızı öğretmenlik eğitimi almamış,
kendisi öğretmenlik bilgisine sahip olmayan acemi öğretmenlerin ellerine teslim
ediyorsunuz. Aynı zamanda hem çocuklarımızı hem
öğretmenlerimizi mağdur ediyorsunuz, sizin buna hakkınız
yok.
Eğitim
sistemi üzerinde çalışma yaparken de bunun üzerinde gerekli
hazırlıkları zamanında yapmak ve yapılan
hazırlıklara göre pilot uygulamaları gerçekleştirip, ondan
sonra, eğitim sistemi üzerindeki değişiklikleri ortaya koymak
lazım. Eğitim, AKP İktidarının oyuncağı
değildir. Öğretmenlik mesleği, AKP İktidarının
oyuncağı değildir. Bu sebeple, bu maddenin kanun
tasarısından çıkarılmasını teklif ediyor,
değişiklik önerimizin kabul edilmesini diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdoğan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin
11. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
Madde 11- 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Yüksek öğretim
kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 62- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibariyle ortaöğretim kurumlarında öğrenim görmekte olan
öğrenciler ve yükseköğretime giriş ve yerleştirme
işlemlerine tabi olan öğrenciler bakımından bu kanunun 45.
maddesinin birinci fıkrasının (b), (d) ve (f) bentleri
uyarınca adayların merkezi sınavlardan almış
olduğu puanlara ilave edilecek ortaöğretim başarı
puanları 6287 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği
tarihten önceki Yüksek öğretim kurulunca belirlenmiş olan usul ve
esaslara göre hesaplanır"
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Yılmaz
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yılmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
DİLEK
AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bu değişiklik önergemize dikkat ederseniz, 6287 sayılı
millî eğitim yasasıyla yani 4+4+4le getirmiş olduğunuz,
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 45inci maddesinde yeniden bir değişiklik
öneriyorsunuz aslında arkadaşlar. Yani 6287 sayılı millî
eğitim yasasını Komisyonda hiç önerilerimizi dikkate
almaksızın, bizleri konuşturmaksızın ve şiddet
uygulayarak geçirdiniz ancak ilk iflasını bugün bu yasa vermiş
durumdadır. Bundan sonra da, özellikle okullar
başladığında göreceksiniz ki beş yaşındaki
çocuğu okula gönderemeyecek aileler, yine, on üç yaşındaki
çocuğu çıraklığa veremeyecek aileler. İşte bu
nedenle yeniden değiştirmek durumunda kalacaksınız.
Millî
eğitim yasasıyla aynı yapılan şey aslında millî
eğitimin tamamen ortadan kaldırılması ve köküne kibrit suyu eklenmesinden farklı bir şey
değil sevgili arkadaşlar. Yani, millî eğitim yasasıyla, son
değişiklikle laik eğitim sistemi ortadan
kaldırıldı, Tevhidi Tedrisat, devrim kanunları hiçe
sayıldı ama sizler bundan tek tek geri dönmek durumunda
kalacaksınız çünkü insanlar, çocuklarınız buna sizi
zorlayacak.
Arkadaşlar,
bu 11inci maddedeki değişiklik aslında sizin kendi
çocuklarınızın size sorduğu hesap nedeniyle getirildi. Siz
kendi çocuklarınıza bile bunun hesabını veremediniz,
cevabını veremediniz. Madde metninden -aslında madde metni çok
bozuk- tam olarak anlaşılmasa da gerekçesinden
anlaşılıyor ki bu yıl üniversite sınavlarına
giren çocukların yine yasa çıkmadan önceki, 6287 sayılı
Yasadan önceki ağırlıklı ortaöğrenim başarı
puanının geçerli olması için, bu yıl sınava giren
çocuklarda geçerli olması için getirilmiş bir geçici madde bu.
Sevgili
arkadaşlar, siz bunun hesabını çocuklarınıza
veremediğiniz için getiriyorsunuz. Vatandaşlardan ve gençlerden çok
büyük tepki geldiği için getiriyorsunuz ama bundan sonraki yıllarda
da bu tepki gelecek. Bu vebalden kurtulamayacaksınız. Bugün evinize
gittiğinizde çocuklarınıza bunun hesabını veremeyeceksiniz,
benim veremediğim gibi sevgili arkadaşlar.
Şimdi,
sevgili arkadaşlar, bu yıl için bunu getiriyorsunuz, bu yıl için
bu çocukları bu vebalden, ağırlıklı ortaöğrenim
başarı puanından kurtarıyorsunuz belki. Nedir
ağırlıklı ortaöğrenim başarı puanı?
Bizim çocuklarımız SBSye girdiler, başarılı okullara,
iyi okullara girdiler, üniversiteye girişteki başarılarıyla
beraber çocukların kişisel başarısının
değerlendirildiği, işte ağırlıklı
ortaöğrenim başarı puanının buna eklenmesiyle ilgili bir maddeydi bu ama bunu diğer çocuklara
uygulayamıyorsunuz.
Sevgili arkadaşlar, 6287nin 61inci geçici maddesiyle, meslek
liselerinde şu anda okuyan çocuklarla ilgili geçici maddeyi koydunuz,
meslek liselerinde ek puan verilmesiyle ilgili bu düzenlemeyi getirdiniz ama
fen liselerinde, Anadolu liselerinde, düz liselerde okuyan çocuklara bu
hakkı vermeyerek, bu düzenlenmeyi getirmeyerek o çocukların
günahına giriyorsunuz, o çocukların vebalini alıyorsunuz. Meslek
liselerinde okuyan çocuklar bizim çocuklarımız ama fen liselerinde,
Anadolu liselerinde, düz liselerde okuyan ve ağırlıklı
ortaöğrenim başarı puanına göre lise tercihini yapan
çocuklarımız, bizim çocuklarımız değil mi
arkadaşlar, sizin çocuklarınız değil mi? Böylesi bir günahı
nasıl taşıyorsunuz? Ben, bunu anlayamıyorum
arkadaşlar.
Şimdi, bizim çocuklarımız SBSye girerken
başarılı okullara girmeye çalıştılar. Şimdi
okula girerken bir katsayı vardı, herkes kendi seçtiği alanda
artı puan alabiliyordu; iki, okulun başarısına göre ağırlıklı
ortaöğrenim başarı puanı vardı. Buna göre seçim
yaptılar çocuklarımız, günlerce, yıllarca
çalıştılar, dershanelere gittiler, gece gündüz uyumadılar
bunları yaptılar. Okula girerken bu kurallar vardı, maçın
ortasında kuralı değiştirdiniz, okuldan çıkarken bu
kuralları değiştirdiniz, ÖSSye girmeden bir hafta önce siz bu
kuralları değiştirdiniz. Bu çocuklara bunu
anlatamazsınız arkadaşlar. Her önünüze çıkan genç Benim
hakkım ne oldu, benim emeğim ne oldu? diye soracak, bunun
cevabını veremeyeceksiniz. Okula başlarken hangi kural
geçerliyse okuldan çıktığında da aynı kuralların
geçerli olması lazım ancak siz bu evrensel kuralı, asıl bu
eşitlik kuralını ortadan kaldırdınız.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, okul başarı
puanının hiçbir önemi yoksa, başarılı okullara
girmenin hiçbir önemi yoksa SBS daha neden var? Burada Millî Eğitim Bakanımız
da yok ama Millî Eğitim Bakanlığının yerine bakan
arkadaşlar cevaplasınlar: SBSye niye giriyor çocuklar, niçin
giriyor? Fen lisesine girmek önemli değilse, Anadolu öğretmene girmek
önemli değilse, Anadolu lisesine girmek önemli değilse SBSye niye
giriyor bu çocuklar değerli arkadaşlar? (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yılmaz, teşekkür ediyorum; süreniz
bitti.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz.
Buyurun.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Yılmaz, Sayın Akar,
Sayın Dibek, Sayın Aslanoğlu, Sayın Öner, Sayın Özkan,
Sayın Tanal, Sayın Erdoğdu, Sayın Serter, Sayın
Canalioğlu, Sayın Demiröz, Sayın Yılmaz, Sayın
Tamaylıgil, Sayın Şafak, Sayın Bulut, Sayın Kaplan,
Sayın Fırat, Sayın Oran, Sayın Aldan, Sayın Onur.
Sayın milletvekilleri, yoklama için iki dakika veriyorum.
Yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve
Eğitim Programlarının Planlanması ve Uygulanması
Hakkında Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
Yeni bir madde ihdası için önerge vardır.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir
önerge vardır. Önergeyi okutup komisyona soracağım. Komisyon
önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlindeyse önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifine çerçeve 11inci maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş Ayşenur
İslam Recep Gürkan
Kayseri Sakarya Edirne
Nur
Serter Mustafa
Kalaycı
İstanbul Konya
Madde 12-
2547 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde
63- Süresi içerisinde başvurmamaları nedeniyle bu Kanunun geçici 58
inci maddesinden yararlanamayanlar (Uluslararası Ortak Lisans
Programları çerçevesinde öğrenim görenler dâhil), bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilişiklerinin kesildiği
yükseköğretim kurumuna başvuruda bulunmaları halinde geçici 58
inci maddede yer alan esaslara göre, takip eden eğitim-öğretim
yılında öğrenimlerine başlayabilirler.
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Önerge üzerinde söz isteyen?
Soru-cevap? Yok.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylece teklife yeni 12nci madde eklenmiştir. Kanunun
yazımı esnasında bu madde eklenerek diğer madde
numaraları teselsül ettirilecektir.
Bir
karışıklığa mahal vermemek için, görüşülmekte
olan komisyon raporuna mevcut maddeler üzerinden devam edeceğiz.
Şimdi,
mevcut 12nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı yasa tasarısının 12.
maddesindeki gelir değişikliğinin bu tarihten sonra
bildirilmesi ifadesinin gelir değişikliğinin bu tarihten
itibaren 1 ay sonra bildirilmesi şeklinde değiştirilmesini arz
ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Aydın
Ayaydın
Malatya Kocaeli İstanbul
Haluk
Eyidoğan Levent
Gök Özgür
Özel
İstanbul Ankara Manisa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Manisa
Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin;
Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566, 2/679) düzenlenen Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Mehmet
Erdoğan Enver
Erdem Ali
Öz
Muğla Elâzığ Mersin
"MADDE 12- 24/05/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal
Hizmetler Kanununun ek 7 nci maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Bakıma muhtaç engelli ve engelliye evde ikametgâhında
bakım hizmeti veren kişi; engelli bireye düşen gelirin birinci
fıkrada belirtilen gelir ölçütünü aşması halinde, en geç üç ay
içinde söz konusu gelir değişikliğini il müdürlüğüne
bildirmek zorundadır. Gelir değişikliğinin bu tarihten
sonra bildirilmesi ya da il müdürlüğünce bu durumun re'sen tespit edilmesi
hâlinde bakım hizmeti verilmesi dolayısıyla yapılan
ödemeler durdurulur ve söz konusu değişikliğin meydana
geldiği tarihten itibaren, yasal faizi ile birlikte, bakım hizmetini
veren kişiden genel hükümlere göre takip ve tahsil edilir."
BAŞKAN Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Bakan?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak Sayın Şandır?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Ali Öz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Öz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 302 sıra
sayılı bu torba yasada 11inci maddede ek, bir yeni madde ihdası
için bir önerge sunduk, onu da reddettiniz. Tıp fakültesi 6ncı
sınıf öğrencilerinin çekmiş oldukları büyük eziyetler
karşılığında onlara bazı hakların
tanınması, onlara sanki bir hak tanınması değil,
aslında hak ettikleri bir şeyin verilmesi anlamına gelecekti ama
maalesef, bu konudaki teklifimiz Genel Kurulda okunurken hiç kimsenin
ilgilenmediğini görmenin üzüntüsü içerisinde olduğumu önce 11inci
maddeyle alakalı olarak ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, özürlü değil, öncelikle bu tip
insanlara engelli dememiz gerekiyor. Engellilere yardımcı olmak,
onlara aile yardımı sağlamak, onların bakımı
noktasında bakıcılara, evde ikamet edenlere, yardımcı
olanlara devlet tarafından sosyal devlet anlayışı
içerisinde katkı sağlanması, aylık bağlanması
elbette ki güzel bir şey ancak bu kanundaki, bu tasarıdaki teklif her
defasında bir torba tasarı içerisinde Genel Kurula gelmekte ve bu
konuya ne kadar önem verdiğiniz de bu şekilde ortaya
çıkmaktadır. Oysaki Türkiyedeki engelli vatandaşlarımızın,
yüzde 70in üzerinde, bir sağlık kurulu raporu alarak engelini ortaya
koyanların ailesine yapılacak olan yardım noktasında
başka bazı kıstasların göz önüne alınması,
dolayısıyla bunları dikkate alarak bu insanlara aylık
bağlanmasının daha adil bir yaklaşım olacağı
kanaatindeyiz.
Aslında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
tarafından geniş bir komisyonda, bir esas komisyonda bu engellilere
verilecek olan bakım ücretlerinin yeniden gözden geçirilmesi hem bütçede
buna ayrılmış olan, boşa olan harcamaların bir
kısmı yani israf diye kabul edebileceğimiz bir
kısmının önüne geçecek, bir de hak ettiği hâlde normal
asgari ücretin az bir kısım üzerinde aylık geliri olanlar bu
haktan istifade edememekten kurtulmuş olacaklar.
Tabii ki, bizim burada engellilerin çok sayıda sorunları
olduğunu, bu sorunları giderme adına mutlaka tasarılarla
iyileştirmeler yapılmasının karşısında
olmadığımızı açık bir şekilde ifade etmek
istiyorum. Ancak şöyle düşünürsek, ağır derecede kalp
yetmezliği olan bir insanın bir evde bakımı ile felç
hastalığı geçirmiş olan bir insanın evde
bakımı noktasında mutlaka farklılıklar vardır.
Biz bu bakım ücretlerini verirken de hepsine standart, aynı
fiyatı ödüyoruz, aynı parayı veriyoruz. Bu doğru değildir.
Dolayısıyla, hem sağlık kurullarından
alınmış olan raporların hangi hastalıklarla
alakalı olduğu, özür derecesinin hangi yaş
sınıfında olduğu ve verilecek olan yardım
miktarının bir asgari ücret kadar olmasa -şu anda devletimizin
verdiği bir asgari ücret ama- bunun miktarını bir miktar
bazıları için azaltıp, gerçek hak edenler için de
artırmanın daha doğru olacağı kanaatindeyiz. Aynı
zamanda, mutlak surette bu engelli maaşlarının, engellilere
evde, ikametgâhında devlet tarafından yapılacak olan
yardımların geniş bir komisyonda ve Genel Kurulda yeniden
gündeme alınıp, etraflı bir şekilde
tartışılıp bir karara bağlanmasının daha
doğru olacağı kanaatindeyiz.
Bu şekilde elbette yardım etmek güzel, ancak yardım
ettiğimiz, devletin sosyal devlet anlayışı içerisinde
yardım sağladığı bir kısım insanlara hak
etmedikleri hâlde yardım vermiş olmak, bazıları da hak
ettikleri hâlde bu yardımları alamamış olmaktadır. Bu
engeli ortadan kaldırmak için bu konunun mutlaka gündeme
alınması lazım. Engellilere yapılacak olan bu tip
desteklerin, torba yasayla değil, esas komisyonlarda görüşülerek daha
geniş bir çerçevede değerlendirilip karara bağlanması
gerektiği inancıyla yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı yasa tasarısının 12.
maddesindeki gelir değişikliğinin bu tarihten sonra bildirilmesi
ifadesinin gelir değişikliğinin bu tarihten itibaren 1 ay sonra
bildirilmesi şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
302 sıra sayılı torba kanunun 12nci maddesi
hakkında verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun geçici 7nci maddesine
göre, geliri net asgari ücretin 2/3ünün altında olan kişilere
bakmakla yükümlü oldukları engelliler için bir asgari ücret tutarında
bir ödeme yapılmasını ya da resmî ya da özel bakımevlerinde
bakılmasını ya da evde bakım ücretinin, biraz önce ifade
ettiğim gibi, ödenmesini konu ediyor.
Peki, biz bu gece bu torba yasada bu maaşı artıran bir
şey mi yapıyoruz veya bu konuda daha iyi bir şey mi
yapıyoruz? Yok.
Üzerinde söz aldığım madde şudur: Eğer ki
gelirin asgari ücretin 2/3ünün üzerine çıktıysa ve eğer sen bunu
üç ay içinde bildirmezsen senden bu
paralar -ödeme hemen durdurulacak zaten- faiziyle tahsil edilecek, gerekirse
icra yoluna bile giderek. Bu, geliri 500 lira olan bir kişinin geliri 500
liranın üzerine çıktığında hemen ödemenin durdurulup
gerekirse icra yapılmasını öngören bir madde.
Açıkçası, bunu okuyunca, bir de bu torba kanunları bu
kadar sıkışık dönemde, sayın bakanların zorla
içerisine bir iki madde koymaya çalıştıklarını
bildiğimiz bir dönemde görünce insan gerçekten
şaşırıyor, dehşete kapılıyor. Yani, her
kuşu tuttuk, bir leylek kaldı. Eğer burada bir
sıkıntı varsa, hemen gideceğiz,oradan faiziyle tahsil
yapacağız.
Madem Sayın Bakan torba yasaya bir şeyler koyma
şansını yakaladı, ilk önce, bir kez bu özürlü kelimesinin
ayıbından kurtulmayı deneseydik hep beraber. Mevzuatta ve
kanunlarda özürlü kelimesini tercih ediyoruz. Bakın, eğer özürlü
derseniz özrü merkeze alıyorsunuz ve özürlü dediğiniz kişinin
kusurlu ve bu meseleden sorumlu olduğunu düşünüyorsunuz ve bu kusuru
ve eksikliği o kişinin üzerinde tutarak bir bağlam içine
giriyorsunuz. Oysa engelli derseniz bireyi merkeze alıyorsunuz ve
çevresel koşullardaki bariyerlerin yarattığı
sıkıntıyı görüyorsunuz ve artık o engelleri kaldırmak
üzerine kafa yoruyorsunuz. Ama nedense, biz, kanunlarımızda da, ilave
yönetmeliklerimizde de, ısrarla ve inatla bu özürlü kelimesini
kullanıyoruz. Özürlü dediğiniz zaman, çok küçük bir örnek vermek
gerekirse, bir kaldırım var, o kaldırım bedensel engelli, yürüyemeyen
birisi için bir engeldir ama işitme engelli birisi için engel
değildir. Özürlü dediğiniz vakit, siz bütün sorumluluğu o
kişinin üzerine atıp, orada bir engel tanımlaması
yapmadığınız için o engeli aşmakla ilgili bir derde
sahip olmuyorsunuz. O zaman şunu söylüyorsunuz siz: Senin olduğun her
yerde bu var. Seni gözüm görmesin de ne olursa olsun. veya ailesine Siz buna
evde bakın; orada dursun. Gerekirse biz parasını size verelim.
Bu, engelliyi toplumdan tecrit etme, toplum içine karışmasına
gerçek anlamda engel olma meselesidir. Göz görmeyince gönül katlanır
mantığının bir ürünüdür. Bu mantık, İkinci
Meşrutiyet zamanında, Emrullah Efendinin, zamanın Millî
Eğitim Bakanı Öğrenciler olmasıydı, talebeler
olmasaydı Maarif Vekâleti ne güzel idare edilirdi. diyen mantıkla
aynı mantıktır. Engelliyi göz önünden uzak tutarak bir çare
üretmek, gerçekten doğru değildir, hakça demek değildir ve
AKPnin engellilere bakış açısını göstermektedir.
Özürlüler İdaresi Başkanlığının
yapmış olduğu bir çalışmada, 2002 yılında
8,5 milyon engellimiz var; yüzde 12,3 ve o tarihte tartışıyoruz,
dünya ortalamasının neden üzerinde? Ama 2008 yılındaki
rakam 1,7 milyon engelli var ve ortalaması yüzde 2,3. AKP engelleri
kaldırmayı başaramadı engellilerin önünde ama bir gecede 7
milyon engelliyi ortadan kaldırmayı başardı. Böyle bir
mantık, böyle bir yaklaşım olmaz. (CHP sıralarından
alkışlar) Ve dünyada engelli ortalaması yüzde 10 iken,
Türkiyede nasıl yüzde 2,3 engelli olduğunu birinin çıkıp
gerçekten izah etmesi lazım.
Birleşmiş Milletler Engelli Hakkı Sözleşmesini Türkiye
2009un sonunda imzaladı, onayladı ama bu onayladığı
sözleşmenin iç hukukumuzdaki uyarlamalarını yapmadı, ciddi
eksiklikler var. Küçük bir örnek vereceğim: İsminin baş harfi E.
E. Bende ismi mevcut, Sayın Bakanım isterse hemen teslim ederim. Bu
arkadaş hukuk fakültesini 1inci bitirmiş. Hâkimlik
sınavına girmiş ve Türkiye genelinde 2nci olmuş ama
ataması yapılmıyor. Neden yapılmıyor biliyor musunuz?
Hâkimler ve Savcılar Kanununun 8inci maddesi diyor ki adaylığa
alınma şartlarında: Görevini yapmasına engel olabilecek
vücut ve akıl hastalığı veya sakatlığı,
alışılmışın dışında çevrenin
yadırgayacağı şekilde konuşma ve organlarının
hareketini kontrol zorluğu çekmek gibi özürlü durumları varsa atama
yapılamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkanım, bir dakika verin.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Yani şunu söylüyor: Kolunda küçücük bir
kusur varsa
BAŞKAN Vermiyoruz kimseye kardeşim, rica edeyim ya.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Pozitif
ayrımcılık yapın efendim.
BAŞKAN Tamam, süreniz bitti.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Yani Sayın
Başkanım, bu engelliyi konuşuyor, engelliyi.
BAŞKAN Engelli mengelli yani
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Engelliyi
konuşuyor ama.
BAŞKAN Böyle bir şey yazmıyor hiçbir yerde
kardeşim. Herkese aynı şeyi, muameleyi hepsine yapıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Yazıyor,
yazmıyor, Konuştuğu ne Sayın Başkanım? Neyi
konuşuyor?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Çok adilsiniz Sayın Başkan!
BAŞKAN Süreniz bitti efendim, çok teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bundan sonraki konuşmamda devam ederim.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Bir engellinin bir
sorununu dile getiriyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) -
Böyle şey olmaz Başkanım ya!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin
13. maddesinin son fıkrasındaki yasal faizi ile birlikte tahsil
edilir ifadesinin yasal faizi ile birlikte diğer masraflar tahsil
edilir şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Aydın
Ayaydın
İstanbul
Kocaeli
İstanbul
Haluk
Eyidoğan Levent
Gök Özgür
Özel
İstanbul
Ankara
Manisa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 13 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya
Kütahya
Adana
Mehmet
Erdoğan Enver
Erdem
Muğla
Elâzığ
"MADDE 13- 2828 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 9: Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun Ek 7 nci
maddesine istinaden kendilerine engelliye ikametgâhında bakım hizmeti
vermesi dolayısıyla ödeme yapılmış kişilere
anılan maddenin birinci fıkrasında belirtilen gelir ölçütünün
aşılması nedeniyle yersiz olarak ödenen tutarlar birinci
fıkrada belirtilen gelir ölçütünün geçildiği oranda yasal faizi ile
birlikte takip ve tahsil edilir. Sözkonusu gelir ölçütünün bir kat veya daha
fazla aşılması halinde yapılan yersiz ödemenin tamamı
yasal faizi ile birlikte tahsil edilir. Bu maddenin yürürlüğe girmesinden
önce bu kapsamda tahsil edilmiş olan tutarlar bakımından ilgili
kişiler lehine hiçbir şekilde alacak hakkı doğmaz."
BAŞKAN Sayın Komisyon, son okunan önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
"Özürlü" ibaresinin "engelli" şeklinde
değiştirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin
13. maddesinin son fıkrasındaki yasal faizi ile birlikte tahsil
edilir ifadesinin yasal faizi ile birlikte diğer masraflar tahsil
edilir şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Özgür Özel.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, siz söz
vermediniz, grup söz verdi. Bir dakika vermediniz, beş dakika verdi
Sayın Grup Başkan Vekilimiz.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
Konuda sizin göstermediğiniz hassasiyeti gösteren grubuma
ayrıca teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Biraz önce yarım kaldı ama baştan alayım. İç
hukuktaki gerekli düzenlemeleri yapmadığınız zaman, hangi
sözleşmeyi imzaladınız, Mecliste neyi onaylattınız;
manası yok.
E.E. isimli hukuk fakültesi öğrencisi, bir kolu eksik, o kol
eksiğiyle hukuk fakültesini 1inci bitirmiş, hâkimlik
sınavında Türkiye 2ncisi olmuş, atama bekliyor, ataması
yapılmamış. Bu tip engelleri, iç hukuktaki engelleri
kaldırmaya söz vermişiz ama işi başından
aşkın ve bütün meselesi Hapishanelerdeki tecridi nasıl biraz
daha artırabilirim. diye düşünen Adalet Bakanı bir fırsat
bulup da bu kızın önündeki bu engeli ortadan
kaldırmamış. (CHP sıralarından alkışlar)
Biraz daha ileriye bir adım atalım. Cumhuriyet Halk Partisinin
seçim bildirgesinde sizin bu onaylayıp da
uygulamadığınız sözleşmenin bir de ihtiyari ek
protokolü var. Biz diyoruz ki: Bu ihtiyari ek protokol zaman geçirilmeden
imzalanmalıdır ve Türkiyedeki engellilerin önündeki engellerin hızla
ortadan kaldırılması sağlanmalıdır. Bu alanda o
kadar fazla eksik var ama biz hâlâ daha fazladan ödenmiş bir şeyin
faizinin ve tahsil kabiliyetinin peşinde koşuyoruz. Örneğin,
sağlık kurulu raporları. Buradaki bütün milletvekilleri biliyor
ki engelli maaşı almakla ya da engel durumunun tespitiyle ilgili
sürekli bizlere başvuruda bulunuluyor. Aynı ilde farklı
farklı hastaneler, farklı farklı oranlarda engellilik durumunu
tespit ediyorlar. Onu bırakın, bugün üzerinde konuştuğumuz
bu ağır düzeyde özürlüler için evde bakım parası var ya,
bununla ilgili toplam 10 maddelik bir istenecek belgeler listesi var, 10
maddelik. Haydi bırakın onu, 10 maddeyi kabul ettiniz, bunun
6ncı maddesi gelir durumunu gösterir belge. Ben Rizedeki il
müdürlüğünün çıktısını aldım; örneğin, orada
da 6 tane ilave şey istemiş, bir tanesi de çay gelir belgesi. 16 tane
belge istiyoruz engellilerden evde bakım parasıyla ilgili ve
bunların bir tanesi 3üncü katta, bir tanesi yerin dibinde 2nci katta.
Böyle bir mantık, böyle bir anlayış olmaz.
Ayrıca, şunu da açıklıkla ifade etmek gerekir ki:
Evde bakım yardımı 2002de Ocak-Haziran için 634,
Temmuz-Aralık için de 673 lira. Bunun adı tecrittir, bunun adı
hem engelliye hem de kadına Gözümün önünde durma, başka bir yerde
dur. demektir. Evde engelline bak, ben sana para vereyim; evde hastana bak,
ben sana para vereyim. mantığı sosyal devletle
bağdaşır bir mantık değildir; kadını sosyal
hayattan tecrit eden, engelliyi de profesyonel bakımdan mahrum eden bir
mantıktır. Bazen şiddete, bazen ölüme, bazen de akıl almaz
işkencelere dönüşebilen ve evde zincirler içinde o vicdanları
sızlatan görüntüleri ortaya çıkaran bir sistemdir. Devlet
Rehabilitasyon merkezi yapmakla, bakım merkezi yapmakla ilgili
sorumluluklarımdan bir çırpıda kurtulmak istiyorum. Parası
neyse vereyim, bu sorun gözümün önünden gitsin. demektedir. Böyle bir
yaklaşım, Al parasını, gerisine karışma, bunu
bir kenarda tut. mantığı sosyal devlet
mantığıyla bağdaşmaz.
Kadını
bir üreme makinesi olarak gören, düğünlerden sonra evlenme
cüzdanını verirken 5 çocuk iyidir ama en az 3 tanenin sözünü
istiyorum. diyen mantık bu mantıktır. (CHP
sıralarından alkışlar) Sezaryen ve kürtaj meselesiyle
kadınların kendi bedenleri üzerindeki tasarruf hakkını
yürütmenin en başına alan bu mantık, şimdi de Sen evde
otur, çocuk bak, hasta bak, engelli bak ama ortalıkta sen de dolaşma,
bu çocuklar da, bu hastalar da buralarda olmasın. demektedir. Engellinin
evde bakımı hem çok riskli hem de eğitimden yoksun kişiler
tarafından yapıldığı için çok problemli bir durumdur.
Geçen seneki gazeteleri şöyle
bir taradım, otuz beş tane örnek var altı ay içinde ama bir iki
tanesini okuyayım zaman elverdiğince:
7 Mart 2011: Engelli
kızını döverek öldürdü.
6 Nisan 2011: Denizlide
şüpheli ölüm. Ablası ve ablasının arkadaşı
tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı, tutuklandılar.
27 Nisan 2011: Zihinsel engelli
kız yanarak can verdi.
20 Haziran 2011: Zihinsel engelli
kişi dere kenarında ölü bulundu.
21 Haziran 2011: Kayıp
zihinsel engelli genç ormanda ölü bulundu.
Böyle otuz tane örnek var altı
ay içinde.
İşte, tüm bu sebeplerden
dolayı, tanımından ismine, bakış açısından
çözüm önerilerine Türkiyenin meseleye bambaşka bir gözle bakan, gerçek
bir sosyal devlet mantığının ürünü yepyeni bir engelli
hakları vizyonuna ihtiyaç vardır.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Özel.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde iki önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı kanun teklifinin 14. Maddesinin sonundaki
eğitim almış" ifadesinin "eğitim diploması
almış olmaları" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Sakine
Öz Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın
Manisa Eskişehir İstanbul
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
İstanbul Ankara İzmir
Haydar
Akar Mahmut
Tanal
Kocaeli İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Mehmet
Erdoğan Enver Erdem Muharrem Varlı Ali Öz
Muğla Elâzığ Adana Mersin
Madde 14.- 13/10/1983 tarihli ve
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 41 inci maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
b) Öğrenim şartları:
Öğrenim durumu itibariyle en
az ilkokul düzeyinde eğitim almış olmaları"
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Varlı, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine, her zaman olduğu gibi bir AKP klasiği. İki dönemdir
milletvekiliyim, 5inci senem. Hiçbir şey değişmedi. Bütün bir
kış uluslararası anlaşmalar, şununla bununla zaman
geçir; ne zaman ki tatil dönemi başlayacak, yeni yüklü maddeler, torba
yasalar, şunları getir
İşte Bunlar biterse tatile
gireriz
Girmeyelim kardeşim. Yani böyle bir çalışma sistemi
olur mu ya, böyle bir çalışma sistemi olur mu? Biz tatile girmeye çok
meraklı değiliz ama bu çalışma sistemini bir düzene koymak
lazım. Haydi, burada yarın milletvekilleri saat on ikide gelir, birde
gelir. Peki, burada çalışan insanların kabahati ne? Şimdi
burada görev yapan stenograflar, çay ocağında görevli
arkadaşlar, Kanunlar Kararlardaki görevli arkadaşlar, bunlar ne
yapacaklar? Bunlar
Yani insanız, hiçbirimiz makine değiliz, çizgi
film kahramanı filan da değiliz ki böyle enerji yükleyelim, efendim,
sabahlara kadar çalışalım, devam edelim, ondan sonra, devrisi
gün gelelim, aynı şartlarla devam edelim.
Şimdi, hepimiz insanız; hava, su, yemek, içmek gibi dinlenmek
ve uykuya da ihtiyacımız var. Bakın, beyefendi uyukluyor mesela.
Bakın, arka taraftaki arkadaşlar uyukluyor. Tabii, gecenin bu saatine
kadar böyle çalışma sistemi koyar, devrisi gün bir daha aynı çalışma
sistemini koyarsanız insanlar uyuklar.
Bakın, Cenabı Allah diyor ki: Kul hakkıyla
karşıma gelme. Affetmeyeceğim tek şey kul
hakkıdır. Yani bundan daha iyi kul hakkı yemek var
mıdır ya! Şu anda resmen kul hakkı yiyorsunuz kardeşim.
Bu çalışan insanların kul hakkını yiyorsunuz siz. Onun
için
RECEP ÖZEL (Isparta) Kim yiyor?
MUHARREM VARLI (Devamla) Siz yiyorsunuz, siz yiyorsunuz. Böyle bir
çalışma sistemi koyarsanız
Kul hakkı yiyorsunuz resmen.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne koymuşuz?
MUHARREM VARLI (Devamla) Sus, sus! Sen anlamazsın, sen sus!
Şimdi, bakın, arkadaşlar, biz burada eğer ki
anlaşırsak
İşte, dün, hep beraber burada 52 maddeyi bir
saatte, iki saatte bitirdik ama siz inatla Yok, biz bu şekilde
geçireceğiz. Yok, biz bu şekilde yapacağız.
dayatmasıyla karşımıza gelirseniz, elbette ki her madde
üzerinde önergeler olacaktır, her madde üzerinde konuşmalar
olacaktır. Netice itibarıyla, sabahlara kadar devam edecektir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Önergeyi kabul etmemizi istiyor
musun, istemiyor musun?
MUHARREM VARLI (Devamla) - Sen önergeyi kabul etmezsin ki zaten
Sayın Başkan. Hangi önergeyi kabul ettiniz ki bunu kabul edesiniz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Önergeyi kabul etmemizi istiyor
musun, istemiyor musun Muharrem Bey?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Seni mahcup edeceğiz.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Bakın, önergeyi kabul etmek sizin
sıfatınızda yok.
Ya, bir defa, bakın, burada da kul hakkı yiyorsunuz. Bununla
ilgili benim kanun teklifim var, Komisyonda bunu bile birleştirmediniz ya, burada bile kul
hakkı yiyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, önergeyi kabul etmemizi
istiyor musun, istemiyor musun?
MUHARREM VARLI (Devamla) - Yani burada benim ismim konuşulsa, Bu
kanun teklifini Muharrem Varlı da vermiş. denilse bundan ne zarar
görürsünüz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Muharrem Bey güzel önerge
vermiş, kabul edelim mi?
MUHARREM VARLI (Devamla) - Ama bakın, bunu bile
yapamadınız, bunu bile kabul etmiyorsunuz buna bile ne yazık ki
tahammülünüz yok, burada bile kul hakkı yiyorsunuz arkadaşlar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Önergeyi konuş, önergeyi.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Onun için, sizin önerge kabul etmek gibi, ne
bileyim, anlaşmak gibi bir niyetiniz yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Muharrem Bey, önergeyi konuş.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Siz, işi yokuşa sürmeye
çalışıyorsunuz. Buyurun, devam edin, biz de bu yokuşa
çıkmaya, bu rampaya çıkmaya devam edeceğiz, sonuna kadar da
mücadeleye devam edeceğiz. Diz çökmek yok, mücadeleye devam. diyoruz.
Haydi, hodri meydan, buyurun!
Değerli arkadaşlar, bakın, bu yasayla aslında bir
hak mahrumiyetini iade ediyoruz. Aslında, ilkokul mezunlarına bir
haksızlık yapılmıştı, sürücü kurslarına bir
haksızlık yapılmıştı, bu haksızlık
ortadan kaldırılıyor. Aslında iyi bir şey ama siz bu
iyi bir şeyde bile birleşmeyi, buluşmayı ne yazık ki
sağlayamıyorsunuz. Burada benim de hakkımı yediniz, ben
hakkımı helal etmiyorum.
Hepinize hayırlı geceler diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sen de bizim
hakkımızı yedin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Önergeyi kabul edeceğiz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir. (AK PARTİ sıralarından Bak, kabul ettik.
sesleri)
MUHARREM VARLI (Adana) Siz kul hakkının hesabını
verin, kul hakkının.
BAŞKAN - Kabul edilen önerge ile 14üncü madde tümüyle değiştiğinden,
bu maddede ibare değişikliği öngören Manisa Milletvekili
Sayın Sakine Öz ve arkadaşlarının önergesini işlemden
kaldırıyorum.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
15inci madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
T.B.M.M Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sayılı Kanun Teklifinin 15. maddesinin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Aydın
Ayaydın
İstanbul Kocaeli İstanbul
Haluk
Eyidoğan Levent
Gök
İstanbul Ankara
İhtilaf
hâlinde uluslararası hakem kuruluna gidilir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Enver
Erdem Mehmet
Erdoğan
Elâzığ Muğla
"MADDE 15- 14/10/1983 tarihli ve 2920 sayılı Türk Sivil
Havacılık Kanununun 68 inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki 68/A maddesi eklenmiştir.
"Öncelikle uygulanacak hüküm
MADDE 68/A - Türkiye Cumhuriyeti adına 16/11/2001 tarihinde Cape
Town'da imzalanan ve 10/3/2011 tarihli ve 6192 sayılı Kanunla
onaylanması uygun bulunan "Taşınır Donanım
Üzerindeki Uluslararası Teminatlar Hakkında Sözleşme" ve
"Taşınır Donanım Üzerindeki Uluslararası
Teminatlar Hakkında Sözleşmeye İlişkin Hava Aracı
Donanımına Özgü Konulara Dair Protokol" ile kanunların
aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek
uyuşmazlıklarda öncelikle "Taşınır Donanım
Üzerindeki Uluslararası Teminatlar Hakkında Sözleşme" ve
"Taşınır Donanım Üzerindeki Uluslararası
Teminatlar Hakkında Sözleşmeye İlişkin Hava Aracı
Donanımına Özgü Konulara Dair Protokol" hükümleri esas
alınır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninin daha anlaşılabilir olması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sayılı Kanun teklifinin 15. maddesinin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
İhtilaf
hâlinde uluslararası hakem kuruluna gidilir.
BAŞKAN
Önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Çam
BAŞKAN Sayın Çam,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi, saygıyla selamlıyorum.
Türk Sivil Havacılık Kanununun 68inci maddesine bir eklenti
yapılıyor. Türkiye Cumhuriyeti adına 16 Kasım 2001
tarihinde Cape Townda imzalanan ve 10/3/2011 tarihinde ve 6192
sayılı Kanunla onaylanan bir madde ve Taşınır
Donanım Üzerindeki Uluslararası Teminatlar Hakkında Sözleşme.
Bu sözleşmeden çıkacak muhtemel anlaşmazlıklarda protokolün
uygulanmasıyla ilgili bir ek madde getiriliyor.
Tabii ki bu tip uluslararası sözleşmeler güzel. Özellikle
sivil havacılık konusunda oldukça önemli ama Sayın
Ulaştırma Bakanımız hazır buradayken özellikle sivil
havacılıkta olan olayı da kendisine anlatmak istiyorum.
Sayın Bakan, siz gidiyorsunuz ama sizin
Bakanlığınızla ilgili
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Buradayım, buradayım.
MUSA ÇAM (Devamla) Peki.
Bildiğiniz gibi arkadaşlar, şimdi bu tip uluslararası
sözleşmeler önemli, güzel doğru ama bir de ülkemizde
havacılık iş kolunda yaşanan büyük bir
sıkıntıyla da karşı karşıyayız.
Uzun bir süredir Türk Hava Yolları
ile Hava-İş Sendikası arasında görüşmeler
yapılıyor ancak Türk Hava Yolları yönetiminin uzlaşmaz
tutumu nedeniyle buraya bir gece
yarısı getirilen bir kanunla hava iş kolları grev
yasağı kapsamı içerisine alındı ve işçilerin uzun
yıllardır ellerinde bulunan grev hakkı elinden
alınınca da ister istemez işçi arkadaşlarımız ve
sendika buna karşı bir pasif direniş gösterdiler. Bu çok
doğal bir hak eylemidir ve bunun yapılması gerekiyordu ama Türk
Hava Yolları yönetimi acilen toplandı ve Türk Hava Yollarında
çalışan, başta 45 kişi teknik eleman olmak üzere kabin memurlarından oluşan 305
kişiyi işten çıkardı.
Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti devleti bugün böyle bir sözleşmenin
Cape Townda yapılan bir sözleşmeyle altına imza atmış
ama Türkiye Cumhuriyeti devleti, üyesi olduğu Uluslararası
Çalışma Örgütünün 87, 98, 151 sayılı sözleşmelerin
altına da imza altmış ve Türkiyede örgütlenme özgürlüğü,
grev ve toplu sözleşme hakkı ve grev hakkıyla ilgili
sözleşmenin altına da imza atmış ama ne yazık ki
Türkiyede sendikalar grev hakkını kullanmaya daha fırsat
kalmadan bir kanunla burada grev yasağı içerisine alındı
havacılık iş kolunda ve bunun sonucunda da 305
arkadaşımız işini kaybettiler. 305
arkadaşımız tam otuz gündür İstanbulda Türk Hava
Yollarının Dış Hatlar Terminalinde orada bekliyorlar.
Sayın Bakana ilettik, söyledik, dedik ki: Sayın Bakan, 305
arkadaşımız aileleriyle beraber toplam 2 bine yakın bir
nüfus, bugün işsiz güçsüz, işini aşını kaybetmiş
durumdadır. Mademki Türkiye Cumhuriyeti devleti birtakım
uluslararası sözleşmelerin altına imza atmış ise bu
anlaşmalara da uyma
zorunluluğu vardır ama ne yazık ki Türk Hava Yolları
yönetimi ve Hükûmetiniz, özellikle Hükûmetiniz ve sizler, o kanunun burada
geçmesi için parmak kaldırdınız.
Sayın İçişleri Komisyonu Başkanımız
burada, Komisyonda defalarca dile getirdik Yapmayın etmeyin, eylemeyin,
Türkiye'nin itibarını, prestijini uluslararası camiada
sıfırlamayın. dedik. 12 Haziranda Cenevrede yapılan ILO
toplantılarında, Çalışma Bakanı, orada, maalesef ve
maalesef, üzülerek birtakım eleştirilerle karşı
karşıya kaldı. Bunu yapmayın. dedik, uyardık burada,
kürsüde ama bütün uyarılarımıza rağmen bizim
söylediklerimizi dikkate almadınız ve çıkardınız o
kanunu. Ne oldu? 305 kişi işini kaybetti.
Şimdi duyuyoruz, izliyoruz, Vatan gazetesinden Can Ataklı ve
bazı gazetelerde yazan haberlere göre, bu kanun teklifini getiren
arkadaşımız, bir başka arkadaşın
vasıtasıyla CV toplayıp Türk Hava Yolları yönetimine
gönderiyor ve oradan bu 305 arkadaşın yerine insanlar işe
aldırılıyor. Biz, kimsenin işsiz kalmasını
istemeyiz ama 305 arkadaşın da işini kaybetmesine
vicdanlarınız ve gönlünüz nasıl razı oluyor ve bunu bir kez
daha gözden geçirmeniz gerekir diyor ve Sayın Bakana ve Hükümete buradan
bir kez daha söylüyoruz ve uyarıyoruz, diyoruz ki: Haksız bir
şekilde işten çıkartılan 305
arkadaşımızın işe geri dönmesi için sizlerin de bir
çaba sarf etmeniz gerekiyor.
Evet, konu yargıya gitmiştir, yargı kararını
verecektir ama Türkiyede iş mahkemeleri ne yazık ki bir yıldan
önce karar vermiyorlar. Bir yıl bu arkadaşlarımızın
işini aşını kaybetmiş olmalarını kabul etmek
mümkün değildir ve Hükûmetten ve iktidarınızdan işten
atılan 305 arkadaşımızın işe geriye dönmesi için
bir çaba ve gayretin gösterilmesini istiyoruz. Özellikle bu yasak kapsamına alan
arkadaşlarımızdan, kanun teklifi veren
arkadaşlarımızdan ve ona parmak kaldıran arkadaşlarımızdan,
sizlerden bunu bekliyoruz.
Hepinize iyi akşamlar diliyor, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çam.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter
sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını da
arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yok, yok.
BAŞKAN - Anlaşmazlık var. Cihazla
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ne anlaşmazlığı?
BAŞKAN Anlaşmazlık şudur efendim
HAYDAR AKAR (Kocaeli) -
Bağırmayın Sayın Başkan, niye
bağırıyorsunuz?
BAŞKAN - Buradaki
arkadaşımızla buradaki arkadaşımız
anlaşamadılar, bu kadar. Ben de ona göre karar veriyorum. Lütfedin de
ben vereyim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, cihazla oylama yapacağız lütfen.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tanju Bey, sizi kınıyorum, buraya
bakıp nasıl var dersiniz ya
Nasıl var dersiniz.
BAŞKAN - Biri yok diyor, birisi var diyor, biz de görevimizi
yapıyoruz, ama oradan bağırıyorlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya Başkanım, gözleri görmüyor mu?
BAŞKAN Efendim, buradakiler anlaşamazsa ben cihazla yapmak
durumundayım Sayın Akar. Aksi takdirde buyurun siz yönetin. Rica
ediyorum yani
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Zamanı gelince yönetiriz, bırakın
o koltukları.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Neden bağırıyorsunuz
Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın Tanal, oturun yerinize. Lütfen
Lütfen
.
Hepiniz ayrı yerden akıl veriyorsunuz. Sen benden daha fazla bağırıyorsun
her gün. Her yerde bağırıyorsun. Ben düzeni sağlamak
zorundayım. Bu senin görevin değil, mecburum ben. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
Buyurun arkadaşlar.
Ya, ben bir görev yapmaya çalışıyorum arkadaşlar
rica ediyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Nazik olmak zorundasınız
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sen öyle bağırdığın sürece mümkün
değil. Sen de nazik olmak zorundasın. Bu düzeni sağlamakta sizin
bir vazifeniz yok, benim bir vazifem var, bunu yapmak zorundayım, kusura
bakmayın.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Bağırarak yapamazsınız
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sen hiç bağıramazsın! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sizi saygıya davet ediyorum Sayın
Başkan.
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Şimdi
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
15inci madde kabul edilmiştir.
16ncı
madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde
geçen dahil olan sahalar ifadesinin dahil olan linyit sahaları
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Cemal
Öztaylan Mehmet
Doğan Kubat
Kayseri Balıkesir İstanbul
Ramazan
Can Durdu
Mehmet Kastal Harun
Karaca
Kırıkkale Osmaniye İstanbul
Mehmet
Muş Bülent
Turan
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan önergeleri
birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki
iki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı kanun teklifinin 16. Maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Haydar
Akar Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
Kocaeli Ankara İzmir
Mahmut
Tanal
İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı
maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay D.
Ali Torlak
Konya Manisa İstanbul
Muharrem
Varlı Celal
Adan Ali
Uzunırmak
Adana İstanbul Aydın
Alim
Işık Necati
Özensoy
Kütahya Bursa
BAŞKAN Aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor
musunuz Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kimler konuşacak?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özensoy, buyurun.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada arkadaşlarımız çıkıp torba yasanın
sakıncalarından da bahsettiler. Şimdi, torba yasa olunca Allah
ne verdiyse içini doldurmaya çalışıyoruz,
çalışıyorsunuz daha doğrusu. İşte, elli, altmış
tane maddede, yüz elli tane de kanunda değişlik yapıyoruz. Bunun
sakıncasını şimdi size böyle müşahhas olarak da burada
göstereceğim.
Şimdi, bu madde eğer iktidar partisinin verdiği önerge
verilmemiş olsaydı veya bilemiyorum -inşallah kabul edilecek
tabii- kabul edilmemiş olsaydı bu maddeye göre bor tuzları,
trona ve asfaltit madenleri ile nükleer enerji ham maddelerinin
işletilmesi vesaire özelleştirilmeye açık olacaktı.
Nasıl? Geçici madde şöyle söylüyor: 2840 sayılı Kanuna
ekli listedeki linyit ruhsatları ile daha sonra bu sahalarla birleştirilmek
suretiyle 2840 sayılı Kanun kapsamına dahil olan sahalar,
24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları
Hakkında Kanuna göre Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı tarafından özelleştirilir. Peki, 2840
sayılı Kanun kapsamına dâhil olan sahalar hangileri? 2840
sayılı Kanun şu anda elimde, bor tuzları, trona ve asfaltit
madenleri, nükleer enerji ham maddeleri.
Şimdi, burada bir kelime ilave edilmemiş olsa, yani linyit
sahaları denilmemiş olsa, ifade ettiğim gibi daha önce
devletleştirilen, yani o 168inci maddeye göre de bu tür madenlerin devlet
eliyle işletilmesi gerektiği madenler de özelleştirmeye
açık olacaktı. Şimdi, buradan şunu da ifade etmek
istiyorum: Hakikaten burada maddi bir hata mı yapıldı yoksa bu
madde metnini kaleme alan görevli veya yetkili veya kimse, milletvekili bunu
bilerek mi yaptı, bunu da sorgulamak lazım. Şunun için de ifade
ediyorum bunu: Biliyorsunuz, yine, son günlerde bor tuzlarının
özelleştirilmesiyle ilgili kamuoyunda ciddi anlamda konuşuluyordu,
bunun sebebi de yine, bu bir madde ilavesiyle ilgiliydi yani bu 2840
sayılı Yasaya bir madde ilavesi, bir fıkra ilavesiyle
ilgiliydi. Burada, sadece ifade edilen Bu madenlerin üretimi ve
zenginleştirilmesi, teknik, ticari, ekonomik sebeplerle ürünün mülkiyeti
teşekkülde kalmak üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara
gördürülebilir. şeklinde bir madde ilavesi var. Bu madde ilavesi de
aslında, tabii, madenlerin özelleştirilmesinin değil ama
işletmelerin özelleştirilmesinin önünü açan bir madde olduğu
için tartışmalara sebep oldu, kamuoyunda Bor madenleri
özelleşiyor. diye gerçekten tartışmalar oldu, basında
bunları izledik.
Ancak ifade ettiğim gibi, bu madde bu şekilde geçerse, ki
Sanayi Komisyonunun alt komisyonuna havale edildi, umarım oradan da bu
anlamda bor işletmelerinin özelleşmesini önleyecek veya satılmasını
önleyecek bir düzenlemeyle çıkar. Yani bor madenlerinin
işletilmesinde veya zenginleştirilmesinde ilave işte,
birtakım teknolojik imkânlara sahip olunmayan zenginleştirmeler veya
kimyasal işlemler satın alma şekline dönüştürülebilir. Bu
anlamda çok dikkatli olmak lazım. Bor madeni hepimizin bildiği gibi,
burada sorsak iktidar partisi mensubu arkadaşlarımız da
özelleştirilmesine karşı çıkacaklardır,
karşı durdular. Zaten KİT Komisyonu başta olmak üzere, bu
konu gündeme geldiğinde, hatta Bor madeni özelleştirilsin,
milletvekilliğinden istifa ederim. diyen arkadaşlarımız da
samimi olarak bor madeninin özelleştirilmesiyle ilgili karşı
olduklarını da ifade ettiler, hatta Sayın Bakanın da açıklaması
vardı, ama bu akşam, bu biraz sonraki önerge kabul edilirse
doğrusu bir faciadan dönülmüş olacak, bunu da ben bizzat Grup
Başkan Vekili ve ilgili arkadaşları uyarıp düzelttiğim
için ayrıca mutlu olduğumu da ifade etmek istiyorum.
Hayırlı akşamlar. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özensoy.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Aykut
Erdoğdu efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Erdoğdu. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 302 sıra sayılı Yasa Teklifinin
16ncı maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu sebeple
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, biraz önce oturduğum koltuktan size
baktığımda gerçekten çok üzüldüm. Siz devlette önemli bir
makamı temsil ediyorsunuz, yüzünüz kıpkırmızı
olmuş bir hâlde muhalefet sıralarına böyle
bağırmanız, hele gecenin bu saatinde çok güç bir iş yapan
milletvekilleri açısından hiç doğru bir şey değil.
Sizden rica ediyorum, bulunduğunuz makamın gerektirdiği devlet
ciddiyeti açısından bize örnek olmanız gerekiyor, gerçekten çok
üzüldüm bu duruma, öncelikle konuşmama bununla başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu 16ncı madde linyit madenlerimizin
özelleştirilmesiyle ilgili bir madde. Devlet ciddiyeti, bu kadar önemli
bir konuda bir gece yarısı operasyonuyla Plan ve Bütçe Komisyonunda
bir kanun maddesi koymayı gerektirmez. Devlet ciddiyeti bunun öncelikle
hükûmet tarafından iyice tartışılmasını, ilgili
sivil toplum örgütlerinden görüş alınmasını, muhalefetin de
görüşünün alındıktan sonra, milyarlarca dolar değerindeki
linyit madenlerimizle ilgili kanunun teklif değil tasarı olarak
gelmesini gerektirir, ancak bizim linyit madenlerimiz üzerinde şimdiye
kadar yaşananları kısaca özetlersek, bu ciddiyetin neden iktidar
partisinde olmadığını da çok daha net anlamış
oluruz.
Değerli arkadaşlar, linyit madenlerimizin birçoğu 1978
yılında Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
kamulaştırılmıştır.
Kamulaştırılmasının sebebi, özel sektör elindeki bu
linyit madenlerinin pervasızca kullanılması, ülke
çıkarlarına hizmet etmemesidir.
Kamulaştırılmış bu linyit madenlerimiz, 2002
yılında, devri iktidarınızın
başlangıcında verimsiz olduğu gerekçesiyle
kapatılmıştır. Kapatılan bu linyit madenlerimizin
birçoğu ihale yapılmaksızın -dikkat ediniz, devlette her
türlü mal ve hizmet satılması veya kiralanmasında ihale yapılmak
zorundadır- belirli şirketlere kiralanmıştır. Bu
kiralanan linyit madenlerinden daha sonra ihalesiz olarak fakir ailelere kömür
dağıtmak üzere veya termik santrallere verilmek üzere fahiş
fiyatlarla kömür alınmıştır.
İşte, şu elimde görmüş olduğunuz
Sayıştay raporu bütün bu utanç öyküsünün belgesidir değerli
arkadaşlar. Sayıştayın Türkiye Kömür
İşletmeleriyle alakalı 2010 yılı raporunu
okuduğunuzda, partinizin iktidarda olduğu dönemde, Enerji
Bakanlığı tarafından yani bunu söylemek çok zor ama
gerçekten ne tip yolsuzluklar yapıldığının, ne tip
uğursuzluklar yapıldığının, nasıl yetim
hakkının yenildiğinin belgesi buradadır değerli arkadaşlar.
İşte, bu yolsuzlukların yapıldığı
linyit madenlerimiz şimdi özelleştirmeye tabi tutuluyor. Peki, daha
önce özelleştirilmemiş miydi? Evet, özelleştirilmişti.
Nasıl özelleştirilmişti? Bir genel müdürün bir talimatıyla,
rödovans adı verilen, kimsenin bilmediği bir yöntemle, ihalesiz olarak
zaten elden çıkmıştı, zaten bu tip uygulamalara
baktığınızda, bu kötü yönetim, bu yolsuzluklar, bu
maliyetlerin artırılması, bu yetim hakkının yenilmesi
özelleştirme adı altındaki bu vahşi kapitalist talanın
önünü açmıştır değerli arkadaşlar. Şimdi,
artık bunun, bu kanunsuz uygulamanın, bu vahşi kapitalist
uygulamanın bütün uygulamaları bittikten sonra, özelleştirme
adı altında yeniden yapmaya çalışıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, kanuna baktığınızda, şimdi siz linyit
için bunu hukuka uygun hâle getirdiniz ama umuyorum ki, Enerji Bakanına bu
söylediklerimi iletirsiniz, burada asfaltit madenleri var. Bu kanun diyor ki:
Devlet eliyle işletilecek madenler
Bizim asfaltit madenlerimizin devlet
eliyle işletilmesi gerekiyor. Güneydoğu bölgesindeki milletvekilleri
bilirler ki, bizim Şırnakta asfaltit madenlerimiz var değerli
arkadaşlar ve asfaltit madenlerimiz
Ciner Grubu tarafından ve Geliş Madencilik tarafından
işletilmektedir, hâlihazırda özelleştirilmiştir ama
elinizdeki kanun diyor ki: Devlet tarafından işletilmek zorunda. Her işlemde olduğu gibi hukuksuz uygulamalarınız
devam ediyor. Devlet ciddiyetinden uzaksınız, devlet yönetimini
bilmiyorsunuz ve gece yarısı baskın torba yasalarla bu
cehaletiniz, bu iş bilmezliğiniz, bu devlet tecrübesinden uzaklığınızı
kapatmaya çalışıyorsunuz.
Umuyorum ki, tez zaman içerisinde bu milletin oylarıyla iktidardan
inersiniz ve bu millet sizden kurtulmuş olur.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar arz ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erdoğdu.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.51
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 00.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
_____0_____
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 125inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
302 sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesi
üzerindeki birlikte işleme alınan ve maddenin tekliften
çıkarılmasını öngören iki önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeleri yeniden oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, önergeler kabul edilmemiştir.
Şimdi teklifin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde
geçen dahil olan sahalar ifadesinin dahil olan linyit sahaları
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi lütfen
Gerekçe:
Maddenin sadece linyit sahalarına ilişkin olduğu yönünde
açıklık getirilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
16ncı maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı
madde kabul edilmiştir.
17nci madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin 17. Maddesinin sonundaki;
afetlerden" kelimesi yerine "her türlü afetlerden" ifadesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Haydar
Akar Musa
Çam Mahmut
Tanal
Kocaeli İzmir İstanbul
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 17 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay D.
Ali Torlak
Konya Manisa İstanbul
Muharrem
Varlı Celal
Adan Ali
Uzunırmak
Adana İstanbul Aydın
Madde 17- 29/05/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 2 nci maddesine
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Ayrıca kanunla kurulu sosyal güvenlik kuruluşlarına
tabi olmakla veya bu kuruluşlarca aylık veya gelir
bağlanmış olmakla birlikte, Fon Kurulunca belirlenecek ölçütlere
göre; hane içindeki kişi sayısına göre belirlenecek asgari geçim
tutarının altında geliri bulunanlar da bu Kanun
kapsamındadır.
Bu Kanun ile yapılacak yardımlar HİLALKART verilmek
suretiyle gerçekleştirilir.
HİLALKART ile yapılacak harcamaların, kart sahibinin
ikamet ettiği mahalle, belde veya köyde bulunan büyük
alışveriş mağazalarının dışındaki
esnaftan yapılması esastır.
HİLALKART verilmesi ve kullanımına ilişkin usul ve
esaslar Fon Kurulu tarafından uygulamaya konulacak yönetmelikle
belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Kalaycı, efendim.
BAŞKAN Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 17nci madde üzerindeki önergemizle ilgili söz aldım.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Ülkemizde sosyal yardım ve hizmetler sistemi
sağlıklı bir şekilde işlememektedir. Sistemden
kimlere, hangi şartlarla, ne miktarda, ne zaman, ne zamana kadar sosyal
yardım ve sosyal hizmet yapılacaktır? sorusunun
cevabını bulmak mümkün değildir. Sistem bir hak olarak
değil, bir lütuf olarak bu yardımları düzenlemektedir.
Sağlanan yardımların standardı düşüktür.
Yardımlar, daha ziyade siyasi iktidarın takdirlerine göre
yapılır gibi bir görüntüye sahiptir. Sistem, keyfîliklere ve siyasi
kullanıma müsait durumdadır. Sistem, AKP tarafından da
fütursuzca istismar edilmekte, siyasi rant aracı olarak görülmektedir.
Sosyal yardım sisteminin sorunları genel olarak, etkili
kontrol ve denetim sisteminin olmaması, kaynak tahsis eden kurumla denetim
birimlerinin farklı olması, proje ve yardımların etkinlik
kontrolünün yapılmaması, yardımların
dağıtımında ve hedef kitlenin tespitinde objektif kriter
eksikliği, çerçeve sosyal yardım yasasının olmaması,
yardımların hak temeline dayandırılmaması, mütevelli
heyet üyeliği seçiminin yeterince duyurulmaması, siyasilerin yön
vermesi, sosyal yardım hizmeti sunan kamu kurumları ve sivil toplum
kuruluşlarının ortak veri tabanının olmaması,
veri paylaşımından kaçınılması, ortak
terminolojinin olmaması, sosyal yardım alanında faaliyet
gösteren çok sayıda kurum ve kuruluşun olması ve bu durumun
yardımlarda mükerrerliğe yol açması gibi konular
sıralanabilir. O nedenle, kapsamlı bir çalışma
yapılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, önergemiz ile dört konuda düzeltme
yapıyoruz.
Bunlardan birincisi: Teklif ile getirilen kıstasta
değişiklik yapıyoruz. Bu kıstasın tam adaleti
sağlamadığını görüyoruz. Şöyle ki: 8 kişilik
bir ailenin harcaması 4 kişilik bir ailenin harcamasıyla
kıyaslandığında hiçbir zaman 2 katı olmaz çünkü sabit
giderler vardır, kira gibi, yakıt gibi. O nedenle, bu
kıstası daha adaletli bir hâle getirecek öneride bulunuyoruz. Fon
kurulunca hane içindeki birey sayısına göre asgari geçim
tutarlarının belirlenmesini ve bunun altında kalan kişilere
sosyal yardım yapılmasını öngörüyoruz.
Ayrıca,
bu teklifimizle sizlerin de kabul edeceğine inandığım çok
hayırlı bir önerimiz var. Komisyonda da Sayın
Bakanımız Fatma Hanım belki ismine takıldı ama bunun
verilmesinin doğru olduğunu ifade etti, kendilerinin de bir
çalışması olduğunu söyledi. Biz diyoruz ki -biliyorsunuz,
Milliyetçi Hareket Partisinin bir projesidir bu- Bu Kanun ile yani 3294
sayılı Kanunla yapılacak yardımların Hilal Kart
verilerek yapılması. Yardımların Hilal Karta yüklenerek,
harcamaların bu kartlarla, kendi mahallesinde, kendi semtinde, kendi
beldesinde bulunan esnaftan alışveriş yapması bizim
önerimizdir. Hilal Kartla ilgili teklifimizde bunun verilmesini,
kullanımına ilişkin usul ve esasları fon kurulu tarafından
uygulamaya konulacak yönetmeliğe bırakıyoruz.
Tabii, mevcut
teklifte bizim karşı çıktığımız bir husus
var, önerimizde onu da çıkarıyoruz. O nedir? Afetten zarar görenlere
de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Kanunu kapsamında yardım yapılması öngörülüyor. Afetten
zarar görenlere yapılacak yardımların yeri Fak Fuk Fon olamaz
değerli arkadaşlarım. Bu konuyla ilgili kanunlar var. Gerçekten
bu kanunların uygulanmasında sıkıntılar var. Bunu, biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak da sık sık tenkit ediyoruz.
Yapılacak işlem, afetle ilgili, afetten zarar görenlere
yapılacak yardımlarla ilgili kanunlarda gerekli düzeltmeyi
yapmaktır.
Bizim yine
buradan çıkarmak istediğimiz bir konu, Şehit
yakınları ve gazilerimizin sosyal yardımlaşmadan
faydalanması gibi onur kırıcı bir ifadenin burada yer almamasını
istiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
KALAYCI (Devamla) Teklifimize destek vereceğinizi umuyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin 17. Maddesinin sonundaki;
afetlerden" kelimesi yerine "her türlü afetlerden" ifadesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Bülent
Kuşoğlu
BAŞKAN Sayın Kuşoğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 302 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Bunun 17nci maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz bir önergeyle
küçük bir değişiklik önerdik. Sağ olsun Hükûmet de kabul etti,
kabul ediyorsunuz. Şöyle: Mevcut durumda Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununun 2nci maddesine göre
fakruzaruret içerisinde olanlara, muhtaç olanlara yardım öngörülüyor.
17nci maddeyle de bu yardım, afetlerden zarar görenlere, şehit
yakınlarına, gazilere ve Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi maaş
alıp da, sosyal güvenlik kurumlarından bir tanesine tabi
çalışması olup da bu çalışmadan elde ettiği
geliri asgari ücretin, net asgari ücretin üçte 1inden az olanların da bu
yardımlardan yararlanmasını öngörüyor.
Biz bu afet kelimesinin, tartışmalı olduğu için
tüm afetlerden diye pekiştirilmesini, sonradan bir
sıkıntıya düşülmemesini istedik. Bu madde, bu 17nci madde
bu teklifin en önemli, olumlu maddelerinden bir tanesi. Birkaç tane olumlu
madde var, onlardan bir tanesi. Bu maddenin düzenlenme zorunluluğuyla
beraber görüyoruz ki sosyal güvenlik sisteminde ve özellikle sosyal yardım
sisteminde yeni bir yapılanmaya ihtiyaç var, yeni bir
anlayışın gelmesi lazım çünkü biz, tüm vatandaşlarımızı
henüz kavrayamadık. Özellikle sosyal yardım sistemine dâhil
olması gereken tahminen 13 milyon civarında bir kitle var.
Bunların özellikle gelir durumunu bilmiyoruz. Bunların ne kadarı
hangi seviyede sosyal yardımlara tabi olmak durumundadır, bunu tam
olarak kavrayamadık.
Onun için, geçen yıl genel seçimler sırasında da çok
konuşulan partimizin bir aile yardımı, aile sigortası
sistemi vardı. Bir aile kurumu kurulmasını, ASKUR
kurulmasını önermiştik. O bünye içerisinde özellikle bu, fakir
fukaranın, hane halkının, ailelerinin tespit edilmesi, gelir
durumlarının tespit edilmesi, oradan izlenmesi için ayrı bir
kurum önermiştik. Bu kurum içerisinde aile bireylerini de
ayırıyor tek tek, genç, yaşlı olmasına göre, okulda
eğitim görmesine göre, engelli olmasına göre ayrı ayrı
sağlık yardımları da öngörülüyor ve kategorilere
ayrılarak yardımlar yapılıyordu. Bu sosyal yardım
sisteminin yeniden yapılanması, böyle bir anlayışla aile
temelli olarak yeniden yapılanması ve bu şekilde ele
alınması gerekiyor, muhakkak ele alınması gerekiyor.
Ayrıca, bizim, biliyorsunuz, çok fazla kayıt
dışılığı olan bir ekonomimiz var. Bu kayıt
dışılığı da önlemeye yönelik bazı tedbirler
getirilmesi lazım. Özellikle sosyal güvenlik alanı, sosyal
yardım alanı, Maliye Bakanlığıyla, Gelir
İdaresiyle birlikte düşünüldüğünde bu kayıt
dışılığı önlemek için çok önemli bir alan. Ortak
bir numara kullanmaları lazım hem bireyler için hem hane halkı
için hem şirketler için, tüzel kişilikler için. Bu ortak numarayla
hem tüzel kişilikleri hem de gerçek kişilikleri takip edebilmeleri
lazım. Bunları yapamadığımız sürece, bu konuyla
ilgili olarak her zaman sıkıntıyla
karşılaşacağız. Burada da güzel bir düzenleme
yapıyor isek de uygulamada sıkıntılar olacak; sosyal
yardımla uğraşan çeşitli vakıfların, bölgelerarası
farklılıkların, farklı anlayışların
getirdiği eşitsizlikler söz konusu olabilecek. Bunları en aza
indirebilmek için muhakkak tüm Türkiye çapında böyle ortak bir
numaranın bulunması şart.
Ben önergemizi
kabul ettiğiniz için de teşekkür ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum gecenin bu saatinde.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Oylamadan önce önerge üzerinde küçük bir değişiklik
yapacağı söylendi bana Sayın Hamzaçebinin.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Her türlü afetlerden ibaresinin
her türlü afetten olarak değiştirilmesini öneriyoruz efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Önergeyi bu
son küçük değişiklikle beraber oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
T.B.M.M Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin 18. maddesindeki
başkasına devir ifadesi yerine başkalarına devir olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Aydın
Ayaydın
İstanbul Kocaeli İstanbul
Haluk
Eyidoğan Kerim
Özkan M.
Volkan Canalioğlu
İstanbul Burdur Trabzon İlhan Demiröz
Bursa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Kanun teklifinin çerçeve 18 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Seyfettin
Yılmaz Enver
Erdem
Konya Adana Elazığ
Ali
Öz Mehmet
Erdoğan Alim
Işık
Mersin Muğla Kütahya
Madde 18- 3294 sayılı Kanuna aşağıdaki ek
madde eklenmiştir.
Sosyal yardımların ve desteklerin haczedilemeyeceği
Ek Madde 2- Bu kanun gereğince
yapılan yardımlar ve proje destekleri ile 1/7/1976 tarihli ve 2022
sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve
Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması
Hakkında Kanun gereğince verilen yaşlılık ve özürlü
yardımları kişinin rızası olsa bile haczedilemez,
başkasına devir ve temlik edilemez."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi lütfen
Gerekçe:
Muvafakatı ibaresinin rızası olarak
değiştirilmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, kabul edilen önergeyle 18inci madde tümüyle
değiştiğinden, bu maddede ibare değişikliği
öngören İstanbul Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve
arkadaşlarının önergesini işlemden kaldırıyorum.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun teklifinin
çerçeve 19 uncu maddesinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Enver Erdem Ali Öz Mehmet
Erdoğan
Elazığ Mersin Muğla
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Şandır kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun
lütfen.
Gerekçe:
Vatandaşın onca
sorunları varken Milletvekilleri için
böyle bir düzenlemeye gerek
görülmediğinden maddenin Teklif metninden çıkarılması
önerilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
19uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Biraz önce kabul etmiş olduğumuz önergede özürlü
yardımları ifadesi var, aslında olması gereken özürlü
aylıkları. Bu şekilde değiştirilmesini takdirlerinize
sunuyorum efendim.
BAŞKAN O şekliyle
tashih
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Evet. Özürlü aylıkları
olması gerekirdi.
BAŞKAN Tamam.
20nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 20 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Enver
Erdem Mehmet
Erdoğan
Elâzığ Muğla
Madde 20- 12/4/2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi
Bölgeleri Kanununun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 5- OSB, müteşebbis heyetin başvurusu üzerine
Bakanlıkça verilen kamu yararı kararı ve
sınırları belirlenmiş yetki çerçevesinde
kamulaştırma işlemleri yapabilen veya yaptırabilen bir özel
hukuk tüzel kişiliğidir.
Arazinin mülkiyetinin edinilmesinde yapılan masraflar ile arazi
bedeli ödeme yükümlülüğü OSB tüzel kişiliğine aittir.
T.B.M.M Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin 20. maddesinin teklif
metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Salih
Fırat
İstanbul Kocaeli Adıyaman
Rahmi
Aşkın Türeli Ali
Haydar Öner
İzmir
Isparta
BAŞKAN
Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Akar, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 302 sıra sayılı torba yasanın 20nci
maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde konuşuyorum.
Organize sanayi bölgelerini -ki organize sanayi bölgelerinin en
çoğu benim bölgemde yani Kocaeli ilinde bulunmaktadır- sıraladığınızda
on üç organize sanayi bölgesiyle Ankara, İzmir ve Kocaeli, üçü on üç
organize sanayi bölgesiyle anılmaktadır ama yüz ölçümlerine
baktığınızda da bu kentler arasında en ufak yüz ölçüme
sahip olan kent Kocaelidir. Kocaeli, bir organize sanayi bölgesi
çöplüğüne dönüşmüştür yani organize sanayi bölgelerinin
kuruluş amaçlarını okuduğumuzda, çevre
sorunlarını önlemek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları
rasyonel kullanmak, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, sanayi
türlerinin belirli bir plan dâhilinde yerleştirilmesi ve
geliştirilmesi amacıyla sınırları tasdik edilmiş
arazi parçalarının imar planındaki oranlar dahilinde gerek idari
ve sosyal, teknik altyapı alanlarıyla küçük imalat ve tamirat,
ticaret, eğitim, sağlık alanlarının teknoloji
geliştirme bölgeleriyle donatılıp planlı bir şekilde
belirli bir sistemler dâhilinde sanayiye tahsis edilmesiyle oluşturulan ve
bu kanun hükümlerine göre işletilen mal ve hizmet üretim bölgelerine
organize sanayi bölgeleri diyorlar ki bununla ilgili 4562 sayılı Kanun var ve bu kanunla organize sanayi bölgeleri Türkiye
Cumhuriyeti içerisinde bayrağı eksik birer cumhuriyet hâline
dönüştürülmüştür. Bu cumhuriyete yeni bir yetki daha veriliyor.
Gerçekten bayrağı eksik bir cumhuriyet hâline
dönüştürülmüştür.
Bu on üç tane sanayi bölgesinin bir kısmı boş
olmasına rağmen bu kanunda bu organize sanayilerin nasıl ortadan
kaldırılacağına dair en ufak bir bilgi yoktur yani kent
merkezinde kalan ama rantabl olan bir yerde organize sanayi bölgesi kuruluyor
ve nasıl kaldırılacağına dair en ufak bir bilgi yok.
Bunun 5inci maddesi ise OSB, kamu yararı gerekçesiyle
kamulaştırma yapabilen veya yaptırabilen bir özel hukuk tüzel
kişiliğidir. Kamu yararı kararı OSB müteşebbis
heyetinin başvurusu üzerine bakanlıkça verilir. Arazinin mülkiyetinin
edinilmesinde, yapılan masraflarla arazi bedeli ödeme yükümlülüğü OSB
tüzel kişiliğine aittir. Yani
kamulaştırmayı devlet yapıyor ama bunun bedelini kim
ödüyor? OSBdeki vatandaşlar ödüyor. Doğrusu da buydu. Ama bu kanunla
ne getirilmek isteniyor? OSBnin parasını ödeyecek
kamulaştırmayı da OSBnin müteşebbis heyeti yapacak yani
OSBde yer edinen vatandaşlar aynı zamanda orada
kamulaştırma yapacak.
Peki yani kamulaştırma kim tarafından yapılması
lazım doğal olarak? Devlet tarafından. Niye devlet
tarafından yapılması lazım? Anayasanın 46ncı
maddesi bunu öyle söylüyor. Diyor ki Kamulaştırma
başlığı altındaki madde 46: Devlet ve kamu
tüzelkişilikleri; kamu yararının gerektirdiği hallerde,
-bakın, devlet ve kamu tüzel kişiliklerinden bahsediyor- gerçek
karşılıklarını peşin ödemek şartıyla,
özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını
veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya
ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir. Anayasanın 46ncı
maddesi bunu söylüyor, siz burada kalkıyorsunuz bu maddeye
aykırı olarak diyorsunuz ki: OSBlerin müteşebbis heyeti
aynı zamanda kamulaştırma yapabilir, parasını da
öder. Tamam, parasına bir şey demiyoruz, zaten önceki de öyleydi ama bu madde
tamamen Anayasaya aykırıdır, burada bir hata
yapılıyor. Bu maddenin de verdiğimiz önergeyle buradan
çıkarılması gerekiyor. Gerçekten hatalı bir madde
yapılmıştır.
Şimdi,
diyelim, kamulaştırma yaptı, arazi bedellerini ödeyecek. Burada,
yine Anayasada nasıl ödeneceğine dair tarifler var ama getirilen
maddede, bu kamulaştırmayı yapan ve vatandaşın
parasını ödeyecek OSB müteşebbislerinin hangi yöntemlerle ve
nasıl ödeyeceğine dair bir bilgi yok. Bakın, çok ucuza
kapattıkları arazilerde vatandaş hiçbir hak iddia edemeyecek.
Tabii, mahkeme yolu açık denecek ama uzun yıllar sürecek mahkemeler
sonucunda
Ama bunlar kamulaştırılmış olacak. 20 bin
liraya, 25 bin liraya aldıkları arazileri vatandaşın
elinden, daha yüksek fiyatlarla pazarlayacaklar. Bir de vatandaşa
paranın nasıl ödeneceğine dair en ufak ibare yok. Yine burada
mağdur olan o arazilerin sahipleri, vatandaşlar.
Konuşmamın
başında şunu söyledim: Organize sanayi bölgeleri çöplüğüne
dönüştük. Gerçekten Türkiyede bir organize sanayi bölgesi
sıkıntısı var, olayı var, bir tek bayrakları
eksik diyorum. Bakın, bütün belediye denetimlerinin
dışında, en ufak altyapı kontrolü yok.
Şimdi,
Posco denen bir fabrikanın temelini attı Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanı, aynı zamanda Kocaeli Milletvekili kendisi. En ufak bir ÇED
raporu yok. Ben o ÇED toplantısına gittim. İşte,
kanalizasyonu Büyükşehir Belediyesi tarafından sağlanacak, suyu
bir başkası tarafından sağlanacak, arıtma tesisi yine
oradaki organize sanayi bölgesinin, var olan organize sanayi bölgesinin
tesisini kullanacak diyor. Bunların hiçbiri, hiçbir organize sanayi
bölgesinde yok ki Türkiyenin en gelişmiş organize sanayi bölgeleri
bizim Kocaeli bölgesinde olmasına rağmen bu kadar eksiklikler var ve
bu eksikliklerin üzerine
Yani diyorum ya bir bayrağı eksik, Vatikan
Cumhuriyeti gibi, İtalyanın içerisindeki Vatikan gibi Türkiyede de
organize sanayi bölgeleri var; belediye müdahale edemiyor, çevre il
müdürlükleri müdahale edemiyor, valilikler müdahale edemiyor, bir tek
bakanlıklar karışıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR
(Devamla) - Biraz daha yetki verin.
Türkiyenin tapusunu Şehircilik Bakanlığına verdik, bunlara
da bu yetkiyi verin de elimizde bir şey kalmasın!
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akar.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, yoklama
talep ediyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebiniz var.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Sayın Özkan, Sayın
Akar, Sayın Nazlıaka, Sayın Seçer, Sayın Bulut, Sayın
Köktürk, Sayın Atıcı, Sayın
Çıray, Sayın Tanal, Sayın Kulkuloğlu, Sayın Genç,
Sayın Küçük, Sayın Şafak, Sayın Öz, Sayın Onur,
Sayın Kurt, Sayın Özel, Sayın Eyidoğan.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S.
Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun teklifinin
çerçeve 20 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
Madde 20- 12/4/2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi
Bölgeleri Kanununun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 5- OSB, müteşebbis heyetin başvurusu üzerine
Bakanlıkça verilen kamu yararı kararı ve
sınırları belirlenmiş yetki çerçevesinde
kamulaştırma işlemleri yapabilen veya yaptırabilen bir özel
hukuk tüzel kişiliğidir.
Arazinin mülkiyetinin edinilmesinde yapılan masraflar ile arazi
bedeli ödeme yükümlülüğü OSB tüzel kişiliğine aittir.
BAŞKAN Sayın Komisyon, katılıyor musunuz önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin daha anlaşılabilir hâle getirilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Komisyonun takdire bıraktığı,
Hükûmetin katıldığı önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, 60ıncı maddeye göre bu maddeyle ilgili olarak kısa
bir söz talebim var efendim.
BAŞKAN Buyurun efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kabul edilen maddeyle Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 5inci
maddesi değiştirilmektedir. Organize sanayi bölgeleri Türk
sanayisinin gelişmesinde çok özgün bir model olup çok büyük görevler
üstlenmiştir ve organize sanayi bölgelerinin gelişmesi için onun
önündeki bütün engellerin kaldırılması gerekir. Bu
düşünceden hareketle bir düzenleme yapılıyor belki ama
yapılan düzenleme, madde üzerindeki önergede konuşan Sayın
Haydar Akarın belirttiği gibi, Anayasanın 46ncı
maddesine açık bir şekilde aykırıdır. Anayasanın
46ncı maddesi kamulaştırmayı devlet ve kamu tüzel
kişilerinin yapabileceğini belirtir. 1961 Anayasasının
38inci maddesinde de aynı hüküm vardır,
kamulaştırmayı devlet ve kamu tüzel kişileri yapabilir.
Organize sanayi bölgeleri kamu tüzel kişisi değildir, onlara bu
kamulaştırma yetkisini vermek Anayasanın 46ncı maddesine
çok açık bir aykırılık oluşturmaktadır. Şu
anda yürürlükte olan Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 5inci maddesine göre
organize sanayi bölgeleri kamu yararı gerekçesiyle adına
kamulaştırma yapılabilen veya yaptırılabilen bir özel
hukuk tüzel kişisidir. O zamanki kanun koyucu bunu doğru
tasarlamış, doğru koymuş, onun adına
kamulaştırma yapılabilir. Kim yapacak? Bakanlık veya
diğer kamu tüzel kişileri.
Şimdi, yapılan bu düzenleme organize sanayi bölgelerini
teşvik etme niyetiyle yapılıyor ama Anayasanın bu kadar
kafasını gözünü yara yara, ona bu kadar aykırı bir
şekilde bir düzenleme yapmak doğru değildir Sayın
Başkan ve değerli milletvekilleri, sizlerin dikkatine sunuyorum.
Muhtemelen bu görüşümü dikkate almayacaksınız, kabul
edeceksiniz, ama yanlış olacak.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O sonra
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır, madde
şimdi oylanacak.
Şimdi Sayın Elitaş bir açıklama yapacak, kamu
yararını söyleyecek muhtemelen, izninizle ben ona karşı bir
açıklama daha yapacağım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, biraz önce
Sayın Grup Başkan Vekili bu yaptığımız önergenin
organize sanayi bölgelerinin önünü açmakla ilgili iyi niyetle
yapılmış bir önerge olduğunu, Anayasanın 46ncı
maddesinde kamulaştırma hükümlerine aykırı olduğundan
dolayı Anayasaya aykırı bir düzenlemedir diye ifade etti.
Aslında olayın geçmişi şu: Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununda organize sanayi bölgelerinin kendi başlarına
kamulaştırma yapabileceğiyle ilgili bir yetki vermiştik. Bu
yetki çerçevesinde organize sanayi bölgeleri kamulaştırma
yaptılar, ama bir organize sanayi bölgesinde ve şu anda da bazı
organize sanayi bölgelerinde devam etmekte olan davalar, bir organize sanayi
bölgesindeki bitmiş dava çerçevesinde Danıştaya yapılan
müracaat doğrultusunda, Danıştay Anayasanın 46ncı
maddesinde kimlerin kamulaştırma yapacağıyla ilgili
düzenleme açık olduğundan dolayı, kamu tüzel kişiliklerinin
ancak kamulaştırma yetkisini haiz olması dolayısıyla
organize sanayi bölgeleri böyle bir kamulaştırmayı yapamazlar.
dedi.
Şu anda çalışan organize sanayi bölgesinde faaliyette
bulunan fabrikaların böyle bir problemle karşı karşıya
gelmesinden dolayı, Sanayi Bakanlığının, Ticaret
Bakanlığının ve organize sanayi bölgeleri üst
kuruluşlarının yaptıkları çalışmalar
sonucunda, böyle bir düzenlemenin yapılmış
kamulaştırmaların önündeki engelleri ortadan
kaldıracağını ve Danıştayın verdiği
karar doğrultusunda,
Ancak organize sanayi bölgeleri kamu tüzel
kişiliğini haiz bir kuruluş olduğu takdirde
kamulaştırma yapabilir. hükmü gereğince bu düzenleme yerine
getirilmiştir. Değerli milletvekillerinin, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunun bilgilerine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, çok kısa bir söz talebim daha var efendim.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Grup Başkan Vekilinin açıklaması tam da benim
söylediğimin doğrulanmasıdır. Danıştay
Anayasanın 46ncı maddesi hükmünü dikkate alarak organize sanayi
bölgelerinin kamulaştırma yapamayacağını
söylemiştir yani Danıştay bir başka yasa hükmünü gerekçe
olarak göstermiyor, Anayasanın 46ncı maddesine aykırı
buluyor bu uygulamayı. Danıştayın Anayasanın
46ncı maddesine aykırı bulduğu bir uygulamayı bir
yasa maddesiyle düzeltmeye çalışmak doğru değil.
Ayrıca, öyle anlaşılıyor ki, Organize Sanayi
Bölgeleri Kanununun 5inci maddesi OSBlere kamulaştırma yetkisi
vermediği hâlde, uygulamada, sanıyorum, belki pratiklik adına
OSBlere böyle bir yetki verilmiş; verilmiş ki, bu yetki
uyarınca yapılan kamulaştırma idari yargıya
gitmiş ve Danıştay sonuçta bu işlemi iptal etmiştir.
Bu sorunu çözelim ama Anayasaya aykırı bir şekilde değil.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Ben teşekkür
ederim.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
20nci madde kabul edilmiştir.
21inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 Sıra Sayılı kanun teklifinin
21. maddesindeki Organize Sanayi Bölgeleri tarafından tesis edilen
ifadesinin tesis edilmiş ve edilecek şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haydar Akar Aylin
Nazlıaka
İstanbul Kocaeli Ankara
Aydın
Ayaydın Levent
Gök Ali
Sarıbaş
İstanbul Ankara Çanakkale
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 21 inci maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Konya Kütahya Adana
Mehmet
Erdoğan Enver
Erdem
Muğla Elazığ
BAŞKAN Komisyon son önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Alim Işık.
BAŞKAN Sayın Alim Işık.
Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 302 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 21inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge
hakkında söz aldım. Bu vesileyle geç vakitte hepinizi tekrar
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, OSBler, gerçekten Türkiyenin hem
istihdamında hem ekonomisinde hem de ihracatında son derece önemli
bir yere sahip olan gözbebeği kuruluşlarımızdır. Ancak
bunların ciddi anlamda sorunları varken, geçmişe dönük
kamulaştırma işlemleriyle ilgili bir kılıf
oluşturarak bazı sıkıntıları çözmeye gitmenin
yolu bu olmamalıdır diye düşünüyorum.
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonunun çok değerli üyelerinin çok yakından
tanıdığı birçok sorunu getirip, komisyonda daha
detaylı tartışıp, bunlara ilave, şu anda OSBlerin can
çekiştiği birçok sorunu da buna katarak çözme yolu varken, gecenin bu
vaktinde yine bir torba yasaya komisyonun hiçbir üyesinin görüşü
alınmadan, tarafların görüşleri dikkate alınmadan böyle bir
maddeyle bir soruna çözüm getirmenin bir anlamı
olmadığını ifade etmek istiyorum.
Bugün ülkemizde, 2011 yılı sonu itibarıyla tüm
altyapı, yani yol, içme suyu, elektrik ve benzeri gibi hizmetlerin
tamamlandığı toplam 147, 2012 yılı programında da
71 olmak üzere 240a yakın OSB var ve bunların her birinin kendine
has çok özel sorunları olmakla beraber birçoğunun ortak birkaç sorunu
var. Aslında, keşke bu sorunlara çözüm bulabilseydik. Bu torba yasada
bu sorunların çözümünün yer aldığı maddeleri
görüşebilseydik. Örneğin, OSB yöneticilerinin kendilerinin dile
getirdiği, birçok yerde sürekli dillendirdiği en önemli sorunlardan
birisi, kayıp kaçak elektrik bedellerinin OSBlere yüklenmiş
olmasıdır. Ülkenin belli bölgelerinde insanlar hiçbir elektrik bedeli
ödemeyecek, OSBdeki sanayicilerin girdi masraflarına kaçak
kullanılan elektriği aynı oranda getirip nüfus başına
ve bölgedeki elektrik tüketimi başına eşit miktarda
yayacaksınız, bu insanların cebindeki parayı
alacaksınız. Gelin buna çözüm bulalım. OSBdeki elektrik sayacındaki
tüketim miktarıyla orantılı başkalarının
kullandığı kayıp kaçak bedelini bu insanlardan
almayalım.
İkincisi: Katılım paylarının önemli
miktarlarının toplanamadığı sorunu vardır.
Örneğin, TEİAŞın OSBde katılım bedeline ortak
olmaması veya diğer bazı kurum ve kuruluşların bu
katılım bedellerine ortak olmaması ciddi sorunlardan birisi
olarak karşımıza çıkmaktadır. İş yeri, emlak
ve benzeri gibi vergiler belediyeler tarafından toplanmakta ama
bunların yükünü OSBler çekmektedir. Diğer taraftan, belediyeler veya
il özel idareleri, OSBlerde yüzlerce boş parsel dururken bedelsiz parsel
tahsis ederek OSBlerde kurulması gereken fabrikaların başka
yerlerde kurulmasının önünü açmaktadırlar. Gelin bunlara burada
çözüm bulalım, bunları engelleyelim.
Diğer taraftan, doluluk oranları oldukça düşük ve
genişleme ihtiyacı bulunan OSBlerin bu genişleme
alanlarının tahsisinde yine ciddi sıkıntılar
çekilmektedir. Yeni teşvik sisteminde, birbirine komşu iki ilin
OSBleri arasında üç-dört bölge farklılığı olan yerler
vardır. Örneğin, Aksaray OSBsi beşinci bölgedeyken
Ankaranın o ile komşu başka bir ilçesindeki OSB birinci
bölgeden teşvik alacaktır. Şimdi, arada 50-
Hepinize iyi
akşamlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Işık, teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 Sıra Sayılı kanun teklifinin
21. maddesindeki Organize Sanayi Bölgeleri tarafından tesis edilen
ifadesinin tesis edilmiş ve edilecek şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Aylin
Nazlıaka.
BAŞKAN Sayın Nazlıaka, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYLİN NAZLIAKA (Ankara) - Sayın Başkan, ismim Aylin,
soyadım Nazlıaka.
BAŞKAN Öyle mi efendim? Biz de genellikle soyadıyla hitap
ediyoruz, Sayın Nazlıaka dedim ben de.
Buyurun Hanımefendi.
AYLİN NAZLIAKA (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Genel Kurulun kapanmasına üç gün kala görüşmekte
olduğumuz torba yasayla ilgili olarak sağduyusu olan bazı
milletvekillerimiz görüş bildirdiler. Ama ben de bu kadar önemli kanun
maddelerinin, âdeta yangından mal kaçırırcasına, üstelik de
gecenin bu saatinde, çok da verimli olmayan bir çalışma
ortamında şu anda tartışılıyor olmasını
özellikle tekrar bilgilerinize sunmak istiyorum ve de bu yasaları
değiştirirken bizler acaba, sizler acaba sivil toplum örgütlerine
sordunuz mu, onların görüşlerini aldınız mı;
akademisyenlerle görüştünüz mü, onların görüşünü
aldınız mı? Toplumsal bir mutabakat
sağlandığını düşünüyor musunuz da bu maddeleri
bugün Meclis gündemine getiriyorsunuz? Tabii, bunu da bir kez daha sizleri
düşünmeye davet edecek şekilde hatırlatmak istiyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, ben, kanunun 21inci maddesi, yani
organize sanayi bölgeleriyle ilgili olan maddeye yönelik olarak söz
almış bulunuyorum, bu konuda verdiğimiz önergeye yönelik olarak
söz almış bulunuyorum. Az önce Sayın Hatip zaten bu maddenin
Anayasanın 46ncı maddesine aykırılığı
konusunda görüş bildirdi, Cumhuriyet Halk Partisi adına Grup
Başkan Vekilimiz de görüşünü bildirdi. O nedenle, ben, konuya biraz
daha farklı bir perspektiften bakarak organize sanayi bölgelerinin şu
an içinde bulunduğu sorunlara dikkatinizi çekmek istiyorum.
Hiç
şüphesiz organize sanayi bölgeleri ekonomimizin can suyudur, çok önemli
bir istihdam yaratır organize sanayi bölgeleri ancak maalesef AKP
döneminde artan girdi ve enerji fiyatları, yüksek vergiler, bürokratik
engeller ve altyapı eksiklikleri sanayiciyi bıktırmış
durumdadır değerli milletvekilleri. Türkiyede sanayi âdeta ucuz ara
malı ithalatına teslim olmuş durumdadır. Kendi
yağıyla kavrulmaya çalışan OSBlerin
yaşadığı sorunların daha iyi
anlaşılması için size bir örnek vermek istiyorum ve bu örnek,
hemen yanı başımızda, Meclise 60-
Buradan Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanına da seslenmek istiyorum: Sayın
Gökçek, lütfen, artık, kürtajla, sanatçılarla
uğraşmayı bıraksın, Ankaranın asli sorunlarına
değinsin.
Ancak geçen
hafta Ankarada yaşanan vahim göçük olayıyla ilgili olarak kendisi
bizlere bir eleştiri yapmıştır ve eleştiriyi yaparken
bizlere geri zekâlı gibi bir sıfat
yakıştırmıştır. Tabii, her söz sahibine aittir ve
ben böylesine bir üslubun bir devlet temsilcisine
yakışmadığını düşünüyorum. Onun için
kendisine aynı dille cevap vermeyi uygun bulmuyorum ancak Sayın
Gökçeki tekrar OSBlerin sorunlarına eğilmeye davet ediyorum.
Şimdi
kendisi belki şunu söyleyecektir: Biz OSBlerle ilgili bir protokol
imzaladık. Ancak, maalesef, bu protokolü imzalamanın üzerinden bir
yıl kadar bir süre geçmiştir ama bu bir yıllık süre
içerisinde herhangi bir gelişme olmamıştır değerli
milletvekilleri.
Şimdi
size bir örnek daha vermek istiyorum fakat sürem çok daraldı, hemen
hızlıca Polatlı OSBde yaşanan bir sorundan bahsetmek
istiyorum: Polatlı OSB mücavir alan dışındayken EPDK ile
doğal gaz anlaşması imzalıyor. İlerleyen tarihlerde
OSBnin bulunduğu bölge belediye mücavir alanı içine dâhil ediliyor.
İsmim
nedeniyle bir on saniye zaman istiyorum sizden, ismimle ilgili açıklama
yaptım.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Vermez, vermez. Sen git oraya anlat,
bitir oraya anlat. Vermez.
BAŞKAN
Buyurun efendim, bitirin.
AYLİN
NAZLIAKA (Devamla) Teşekkür ederim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Başkanım vaz mı geçtiniz yoksa?
BAŞKAN
Süreniz tamam Sayın Nazlıaka, çok teşekkür ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sistem müsaade etmiyor.
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar, şimdi önergeyi oylarınıza
sunuyorum
AYLİN
NAZLIAKA (Ankara) Size bir konuyu anlatacaktım ama bir on saniye bile
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Başkan verdi ama sistem müsaade etmedi.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
21inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
21inci madde kabul edilmiştir.
Bu şekilde birinci bölümde yer
alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır. Sayın
milletvekilleri, şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 22 ile 42nci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Kazım Kurt, Eskişehir Milletvekili.
Sayın Kurt, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA KAZIM KURT (Eskişehir) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bir dakika Kazım Bey, bir dakika
Başlamayın.
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
Beyler, lütfen Hatibi dinleyelim, sessiz olalım, lütfen
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Kazım
Ağabey, bekle.
KAZIM KURT (Devamla) Evet, bekliyorum.
BAŞKAN Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, süreyi durdurun, biraz bekleyelim.
BAŞKAN Tamam, beklesin de başlatalım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bekleyelim, arkadaşlar çıksınlar,
evlerine gitsinler. Biz devam ederiz, onlar çıksın.
BAŞKAN Sakin olun, sakin olun
Sayın Kurt, buyurun efendim.
KAZIM KURT (Devamla) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
İkinci bölümle ilgili söz almış bulunuyorum. Değerli
arkadaşlarımız dinlerlerse, ne
yaptığımızı, neyi, nasıl yanlış
yaptığımızı ortaya koymaya
çalışacağım.
Bir kere, torba yasa temel yasa olarak görüşülür mü,
görüşülmez mi; bunu İç Tüzüke bakınca hepimizin çok net bir biçimde
görmesi lazım. Ama nedendir bu acele? Bu yasayla 32 tane yasada
değişiklik yapıyoruz ve 32 tane değişik yasada
yaptığımız bu değişikliği temel yasa olarak
Mecliste tartışıyoruz; bu, İç Tüzüke aykırı bir
uygulamadır, Meclis Başkanlığının bu konuda biraz
daha dikkatli olması gerekir. Üstelik, şu anda
değiştirmekte olduğumuz bu 32 adet yasanın 23 tanesi AKP
döneminde yapılmış yasadır.
Yani yanlış yasa
yapmışsınız, yanlış uygulamalar
yapmışsınız ve bu yanlışlıkları
şimdi torba yasayla gidermeye çalışıyoruz.
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; bu bölümdeki
yasa maddelerinin pek çoğu değişik konularla ilgili olmakla
beraber, bundan sonrakilerin ciddi bir kısmı üniversite ve Seçme
Yerleştirme Merkeziyle ilgili bir değerlendirme yapılması
gerektiğini ortaya koyuyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede şimdiye kadar üniversite
sınavlarında ya da kamunun el attığı diğer
sınavlarda çok büyük bir sıkıntı
yaşanmamıştı ama ne yazık ki bu dönemde bu ciddi bir
sıkıntı hâline geldi. Şimdi, bu 22nci maddeden itibaren başladığımız
uygulamaları tek tek değerlendirmeye çalışacağım.
Bir kere,
elektrik dağıtım şirketleri ile elektrik üretim
şirketlerinin denetlenmesi konusunda farklı uygulamalar
getirmekteyiz. Bu, yasanın kendi içinde çelişkisini ortaya koyuyor.
22nci maddede elektrik dağıtım tesislerinin
iyileştirilmesi, güçlendirilmesi, genişletilmesi ve bunların
denetlenmesiyle ilgili çalışmayı yapma yetkisini farklı
yere veriyoruz, 29uncu maddede ise farklı yere veriyoruz. Bu
çelişkiyi gidermenin yolu nedir, bunu değerlendirmek lazım.
Enerji Piyasası Denetleme Kurulu denetleyemiyor da Bakanlık mı
denetleyecek ya da Bakanlık, bu piyasayı denetlerken yeni bir
şirket kurmak suretiyle bunu da mı özelleştirecek? Bu tartışmayı
bu bölümde yapmamız gerekiyor. Türkiye'nin
tüm çelişkilerini aynı yasada, aynı torbada toplayabilmek,
bayağı, oldukça büyük bir maharet diye değerlendiriyorum.
Yine, bu
bölümde, Başkent Doğalgazla ilgili belki yarın
arkadaşımız daha ayrıntılı bir açıklama
yapacak ama onunla ilgili eksik kalan bölümleri de buraya getirip
koymuşsunuz.
Özellikle son
dönemlerde ekonominin iyi idare edilememesinden dolayı 4325 ve 5084
sayılı yasalarla arazi tahsis edilen
yatırımcıların bu işleri yarım
bırakmasından kaynaklanan bir ciddi sıkıntı bu yasayla
giderilmeye çalışılıyor amma bu doğru ve uygulanabilir
bir mantıkla çözülemediği için sizin şimdiye kadar
uyguladığınız teşvik politikalarının ne
kadar yanlış olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.
Özellikle
teşviklerin ve uygulanma sisteminin doğru olmamasından
kaynaklanan yatırım yanlışlıkları Türkiyeyi
ciddi anlamda millî servet kaybına ve istihdam kaybına
uğratmıştır. Bunu toparlamak, bunu toparlamanın
formülünü bulmak sadece bugün buraya getirdiğiniz yasayla mümkün olmaz
çünkü burada bazı yatırımcıları, tekrar kendilerini görevlendirmek
suretiyle kurtarma, kollama çalışması hissediliyor. Bunun da
sayısı yüz elli civarında bir firmadır ki bu
firmaların kim olduğu, kimler olduğu Komisyonda da
sorduğumuz hâlde tam anlamıyla yanıtlanamamıştır.
Değerli
arkadaşlarım, bu yasada, devamında yargı hizmetlerini
hızlandırma adına bazı uygulamalar getirilmek istenmekte ve
Borçlar Kanununun bazı maddelerinin uygulanmaması gibi bir düzenleme
yapılmaktadır. Oysa yargı hizmetlerinin
hızlandırılmasıyla değil, İktidarınız
yargı hizmetlerinin ortadan kaldırılmasıyla meşgul.
Türkiyede yüzlerce adliye kapatılmış ve bu kapatılan
adliyelerde yargı hizmetlerinin hızlandırılma ihtimali
ortadan kalkmıştır. Bunlar içerisinde Eskişehirde de,
bizim seçim bölgemizde de üç tane adliye kapatılmaktadır ve bu
kapatılan üç adliyenin hizmet ettiği kişi sayısı 35
bin civarındadır.
Sayın
milletvekilleri, bu yasada esas değerlendirmeye tabi tutmamız gereken
bazı yeni uygulamalar var. Bunlardan bir tanesi 36ncı maddede.
Organize sanayi bölgelerinde özel mesleki ve teknik okullar kurulmasına
imkân sağlayan bir uygulama ve bu imkân bazı özelleştirmelerle
düzgün işlemeyen eğitim sisteminin çok daha farklı bir noktaya
gitmesine neden olacaktır. Ama
gerçek anlamıyla bir ara eleman yetiştirmesinin formülünü
sağlar mı? Net olarak değerlendirme şansı söz konusu
değil.
Yine, bu
bölümde ÖSYMnin ciddi anlamda değerlendirilmesi ve izlenmesi
gerektiği kanaatindeyim çünkü Türkiyedeki sınav güvenliği ihlal
edilmiştir. Bu sınav güvenliğini sağlayamayan ÖSYM,
şimdi bir de şirket kurmak suretiyle bu sınavı o özel
şirketine yaptırmak gibi bir çaba içerisinde olacak ve bu
uygulamayı burada göreceğiz.
Şimdi,
eğer biz bunu engelleme şansını yakalayamaz isek sınav
güvenliği konusunda hiç kimsenin garantisinin olmayacağı kesin
olarak ortaya çıkmaktadır.
Yine, bu
konuda belki de tüm yasalarda bir istisna getirmeye
çalıştığımız ve alışkanlık hâline
getirdiğimiz Kamu İhale Kurumunun yeni bir istisnası daha
ortadadır. Sınavla ilgili bu şirketin yapacağı
işlemlerin tamamı Kamu İhale Kanunundan muaf olacaktır ve
üstelik her yasada işi biraz daha azalan Kamu İhale Kurumunun başkan yardımcısı sayısı da 3ten 4e
çıkarılmaktadır. Böyle bir garip uygulamayla da karşı
karşıyayız.
Yine her dönemde ve her yasada gerçekleştirmeye
çalıştığınız Sayıştay denetiminden
kaçma işi bu bölümde de ciddi anlamda gündeme gelmektedir.
Sayıştayın idareyi denetleme ihtimalini de ortadan
kaldıracak uygulamaları yeniden gündeme getiriyor ve
uygulamaları düzenlemeye çalışıyorsunuz.
Biz, bu yasada sadece adli sicil belgelerinin alınmasındaki
ödemelerin ortadan kaldırılması noktasında doğru bir
yaklaşım olduğunu değerlendiriyoruz ve yine Türkiyedeki
sınav sistemiyle ilgili, bu en son polis akademisindeki sınavlarla
ilgili de sorulan soruların tekrar gündeme getirilerek
değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyorum.
Bu bölümdeki maddelerin değerlendirmesini
arkadaşlarımız yapacak, gerçekleştirecek ve biz de bu
değerlendirmeyi hep birlikte yapmış olacağız diyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kurt.
Gruplar adına ikinci konuşmacı, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.
Sayın Akçay, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 302 sıra sayılı kanun teklifinin
ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinde, tabii özellikle ikinci
bölümde, 20 çeşit maddede çok önemli konular yer almakla birlikte bu on
dakikalık süre içerisinde özellikle önem atfettiğim hususlara vurgu
yapacağım ve diğer maddeler üzerinde
arkadaşlarımız daha ayrıntılı görüşlerimizi
dile getirecekler.
Bu kanun teklifinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
tarafından yapılması gereken elektrik donatım
şirketlerinin denetim yetkisi Enerji Bakanlığına
devredilmektedir. Bakanlığın bu denetimi ihtisas sahibi kurum ve
kuruluşlara yetki devri suretiyle yetkilendireceği denetim
şirketlerine hizmet almak suretiyle yaptırabileceği gibi ihtisas
sahibi kamu kurum ve kuruluşlarına da yaptırabilecektir.
Elektrik Piyasasının düzenleme ve denetleme görevi kanunla şu an
yürürlükte olan mevzuata göre EPDKya verilmiştir. O nedenle Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumunun denetim bakımından güçlendirilmesi
ve etkinleştirilmesi daha doğru olurdu fakat tam aksine asıl
denetim yapması gereken kurumun denetim yetkisi elinden
alınmaktadır. Bu kesinlikle yanlış bir düzenlemedir.
Elektrik dağıtımının özelleştirilmesi Elektrik
Piyasası Kanununda öngörülen ucuzluğu getirmemiştir aksine
elektrik tarifeleri, hizmet bedelleri ve diğer düzenlemelerle
pahalılık getirmiş tüketiciden dağıtım şirketlerine
mali kaynak aktarmanın âdeta yasal kılıfını
oluşturmuştur. Tüketici tarifeleri 2008-2011 yılları
arasında mesken abonelerinde yüzde 91, kalkınmada öncelikli illerdeki
mesken abonelerinde yüzde 104 oranında, tarımsal sulama ve alçak
gerilim sanayi abonelerinde yüzde 85 oranında artmıştır.
Elektrik özelleştirme stratejisinin uygulanmaya
başlandığı Aralık 2007den 2011e kadar olan dönemde
dağıtım hizmet bedeline yüzde 142, perakende hizmet bedeline
yüzde 155, kamunun elindeki iletim hizmet bedeline yüzde 124 zam yapılmıştır.
Bu
dönemde enflasyon yüzde 34 artarken dağıtım şirketleri
enflasyonun yaklaşık 4 katı oranında zamlı tahsilat
yapmıştır.
Enerji
Piyasası Düzenleme Kurulu elektrik kesme bağlama bedelini her
yılın eylül ayı elektrik piyasası endeksi veya elektrik
piyasası endeksi yoksa tüketici fiyatları endeksi değişim
oranlarını göz önüne alarak belirlemek zorundadır. Ancak 2010
yılında enflasyon yüzde 6 olarak gerçekleşirken elektrik kesme,
bağlama bedeli 2011 yılı için EPDK tarafından yüzde 68 artırılarak
tüketicilerden fazladan 55 milyon lira elektrik şirketlerine
aktarılmıştır.
2010
yılı sonuna kadar 12,5 lira olan sayaç sökme ve takma bedeli 2011de
37 liraya çıkartılarak dağıtım şirketlerine büyük
bir kazanç sağlanmıştır. Dağıtım
şirketleri 2011 yılı için sayaç sökme ve takma bedellerini âdeta
bir yaptırım aracı gibi kullanmış ve bir anlamda,
abone sayacının değişimine vatandaşları rıza
göstermeye zorunlu bırakmıştır.
Elektrik
dağıtım şirketlerince 2010 yılında 7 milyon 800
bin aboneden 102 milyon lira elektrik kesme-bağlama bedeli
alınmıştır. Elektrik dağıtım
şirketlerince 2011 yılı ve 2012 Mayıs ayı
itibarıyla sökülen toplam sayaç sayısı 2 milyon 317 bin adettir.
Bu sayaçların yerine yeni sayaçların takılma bedeli olarak
elektrik abonelerinden 102 milyon lira tahsil edilmiştir.
Dağıtım
sistemindeki kayıp kaçak oranı 2009 yılında Almanyada
yüzde 5, Türkiyede yüzde 15 olarak gerçekleşmiştir. Kayıp kaçak
oranının azaltılması elektrik özelleştirmelerine
gerekçe olarak gösterilmiştir ancak özelleştirmeler sonucunda
elektrikteki kayıp kaçak oranı düşmemiş aksine
artmıştır. Elektrik kayıp kaçak oranı 2010
yılında yüzde 14,7dir. 2011 yılında ise iletim kaybı
yüzde 2, kayıp kaçak oranı yüzde 16dır. 2011 dağıtım kayıp kaçak miktarı ise
yaklaşık 28 milyon megavat saattir. 2011 yılındaki
kayıp kaçak bedeli olarak tüketicilerden fazladan -lütfen dikkat buyurun-
3 milyar 300 milyon lira tahsilat yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifine bakınca Deveye
boynun eğri demişler, deve de nerem doğru ki. diye cevap
vermiş. Bu düzenlemelere doğru diyebilen bir
arkadaşımız var mıdır, doğrusu merak ediyorum.
Hakikaten bu maddelerin pek çoğu da savunması oldukça zor
düzenlemelerdir.
Devlet engellilerin yeteneği ve potansiyeli doğrultusunda
gelişmelerini, eşit fırsatlara sahip olmalarını
güvence altına almak, onların ekonomik ve sosyal refahını
sağlamak zorundadır. Oysa Türkiyede yaklaşık 8,5 milyon
engelli vatandaşımız eğitimden sağlığa,
istihdamdan ulaşıma kadar her alanda çok sayıda sorun
yaşamaktadır. Engelli vatandaşlarımızla ilgili en son
çalışma Milliyetçi Hareket Partisi Hükûmeti döneminde Türkiye
Özürlüler Araştırması 2002yle yapılmıştır.
Zamanın Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından 2002
yılında yapılan Türkiye Özürlüler Araştırması
2002 de ülkemizdeki engellerin sayısal durumu tespit edilmiştir. Bu
araştırmanın sonuçlarına göre ülkemizde 8 milyon 432 bin
engelli vatandaşımız engelli olarak yaşamını
sürdürmektedir. Bunun genel nüfusa oranı yüzde 12,29dur. Engellilerin
yüzde 36sı okuma yazma bilmemekte, yüzde 77si de iş gücüne dâhil
değildir.
Devlet Personel Başkanlığı Ağustos 2011
verilerine göre kamuda istihdam edilen engelli
vatandaşlarımızın sayısı 21 bin kişidir,
açık bulunan engelli kadrosu ise 23.300 kişidir. En son kanun
hükmünde kararnamelerle kurulan bakanlıklardaki boş engelli kadrosu da
bu rakamlara dâhil değildir. Dolayısıyla, kamudaki boş
engelli kadro sayısı çok daha fazladır. Yine, 2011
yılı eylül ayı sonu itibarıyla özürlü kontenjan
açığı bulunan özel sektör iş yeri sayısı
4.272dir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı 16 Aralık 2011 tarihinde
yaptığı açıklamada Özürlü Memur Seçme Sınavı
sonucuna göre 20 bin engellinin işe yerleştirileceğini söylerken
aynı Bakanlığın Müsteşarı 27 Nisan 2012 tarihinde
Özürlü Memur Seçme Sınavı sonucuna göre 7 bin engellinin işe
yerleştirileceğini ifade etmiştir. Sayın Bakan 20 bin
diyor, Müsteşar 7 bin olarak ifade ediyor. Yine, Çalışma
Bakanı Sayın Faruk Çelik ise 4 Nisan 2012 tarihinde Meclis Genel
Kurulunda yaptığı açıklamada 3.512 engellinin özürlü
sınavıyla, ÖMSS sınavıyla işe
yerleştirileceğini açıklamıştır.
Dolayısıyla her yetkili, her Bakan kendi kafasına göre
açıklama yapmaktadır. Buradan Hükûmete ve yetkili, sorumlu bakanlara
sesleniyorum. Lütfen engelli vatandaşlara verdiğimiz sözü tutunuz ve
20 bin engelliyi işe yerleştiriniz.
Bu teklifin 32nci maddesiyle engellilerin erişebilirliği
konusunda yapılacak çalışmalara ilişkin 5378
sayılı Kanunla öngörülen yedi yıllık süre 7 Temmuz 2012
tarihinde dolacağından bir yıl uzatılarak sekiz yıla
çıkarılmaktadır. 5378 sayılı Kanunun geçici 2nci ve
geçici 3üncü maddeleriyle engellilerin çevresel ve toplu
ulaşımıyla ilgili düzenlemeleri yapmak için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla)
kamu kurumları ve belediyelere yedi
yıl süre verilmiştir. Ancak bu süre içinde kamu kurumları ve
belediyeler üzerlerine düşen görevleri yapmamışlardır.
Devamını inşallah madde üzerinde görüşmek üzere
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Başka söz talebi? Yok.
Şahıslar adına söz talebi? Yok.
Soru-cevap? Yok.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
01.13
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 01.16
BAŞKAN : Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER : Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
_____0_____
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 125inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
302 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
BAŞKAN Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek üzere, alınan
karar gereğince 28 Haziran 2012
Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 01.17