TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
126ncı
Birleşim
28
Haziran 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili Zeki Aygün, Kocaelinin
kurtuluşunun 91inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Denizli Milletvekili Adnan Keskinin, okullarda süt
dağıtımına ve bu hususta Hükûmetin açıklama ve
uygulamalarına ilişkin gündem dışı konuşması
ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
3.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının,
çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkanın, adliyelerinin kapatılması düşünülen
Burdur ilinin Ağlasun ve Çavdır ilçelerinin kazanılmış
haklarının gasbedilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin, Türkiyede Araştırma
ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubunun
hazırladığı Akademide Hak İhlalleri
dosyasındaki raporda yer alan bazı ifadelere ilişkin
açıklaması
3.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Artvin ili Ardanuç ilçesinde adliyenin kapatılması nedeniyle
halkın yaşadığı mağduriyetin giderilmesi için
kapatma kararının geri alınması talebine ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, özelleştirme sonrası İstanbul Deniz Otobüsleri
İşletmesinin keyfî uygulamalarına ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, Srebrenica katliamını lanetlediğine ve KESK
Başkanı Lami Özgen ve bazı sendikacıların
gözaltına alınmalarına ilişkin açıklaması
6.- Antalya Milletvekili Gürkut Acarın, Plan ve
Bütçe Komisyonunda kabul edilen Antalya EXPO 2016 Yasa Tasarısına
ilişkin açıklaması
7.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
gündem dışı konuşmasına verdiği cevaba ve Türk
tarımının içinde bulunduğu duruma ilişkin açıklaması
8.- Bursa Milletvekili İlhan Demirözün,
buğday alım fiyatlarına ve 2012 yılında tarıma
verilmesi öngörülen desteğe ilişkin açıklaması
9.- Denizli Milletvekili Adnan Keskinin, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin, gündem
dışı konuşmasına verdiği cevaba ilişkin
açıklaması
10.- Samsun Milletvekili Tülay Bakırın, süt
şekeri laktozun intoleransına ilişkin açıklaması
11.- Iğdır Milletvekili Pervin
Buldanın, Srebrenica katliamının yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
12.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Srebrenica katliamının yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Srebrenica katliamının yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
14.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin,
Srebrenica katliamının yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
15.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
İzmirde banliyönün metro standartlarına getirilmesi konusunda
Bakanlığı döneminde protokol imzalandığına ve
Ulaştırma Bakanlığı, Devlet Demiryolları ve
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığının
çalışmalarının sürdüğüne ilişkin
açıklaması
16.- Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın,
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın yaptığı
konuşmada Malatya ile ilgili söylediklerine ilişkin
açıklaması
17.- Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakellenin,
Erzincan Milletvekili Muharrem Işıkın Erzincandaki
hastanelerle ilgili vermiş olduğu bilgilere ilişkin
açıklaması
18.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, görüşmelerin sağlıklı yürütülemediğine
ve sonlandırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer ve 20
milletvekilinin, İstanbul ili Pendik ilçesindeki imar planı
değişikliklerinden kaynaklanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/334)
2.- BDP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplanın, öğretmenlerin yaşadıkları
sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/335)
3.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu ve 23
milletvekilinin, kültürel nedenlerden dolayı düşük toplumsal statüde
bulunan kadınların durumunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/336)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- CHP Grubunun, 13/6/2012 tarihinde İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel ve arkadaşlarının belediyelere
sağlanan olanaklar ve belediyelere yönelik soruşturma ve denetimlerde
farklı uygulamalar yapılmasının yarattığı
sorunların tespiti, belediye denetimlerinde objektif ilkelerin geçerli
kılınmasını sağlayacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 28/6/2012 günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin,
İzmir Milletvekili Ali Aşlıkın İzmir Büyükşehir
Belediyesine sataşması nedeniyle konuşması
2.- İzmir Milletvekili Ali
Aşlıkın, İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484)
(S. Sayısı: 287)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S.
Sayısı: 302)
4.- Sağlık Bakanlığı ve
Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Ankara Milletvekili Cevdet Erdölün; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/637, 2/700) (S.
Sayısı: 301)
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve
Danıştay başkanlarına tahsis edilen makam araçlarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağın cevabı (7/7626)
2.- Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapanın, İbradı ilçesindeki bir alanın
Konya iline bağlanmasına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahinin cevabı (7/7647)
3.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutanın, çay üreticilerinin yaşadığı sorunlara
ilişkin sorusu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/7692)
4.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, NBŞ kotası üzerinde yapılan
artırıma ilişkin Başbakandan sorusu ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/7706)
5.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akarın, diziler, dizilerin süreleri ve RTÜK tarafından verilen
cezalara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/7834)
6.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2007-2011 yılları arasında meydana gelen orman
yangınlarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/7890)
7.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, yapılan yurt dışı seyahatlerine ve
bu seyahatlerdeki toplam harcamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı
(7/7917)
8.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Başbakanlık koruma görevlileri ile koruma
araçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/7918)
9.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, TRT personeline ve TRTnin yayın
politikalarına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/7941)
10.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, yapılan yurt dışı seyahatlerine ve
bu seyahatlerdeki toplam harcamalara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağın cevabı (7/7943)
11.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, 2002-2012 yılları arasında
gerçekleşen cari açık değerlerine ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/8063)
12.- İstanbul Milletvekili
Aydın Ayaydının, Mardin ili konulu bir TV programına konuk
olarak davet edilmemesine ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/8113)
13.- Gaziantep Milletvekili Mehmet
Şekerin, örtülü ödenekten yapılan harcamalara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın cevabı (7/8117)
14.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Suudi Arabistan ve Brunei Krallarının ziyaretleri
sırasında verdikleri hediyelere ilişkin Başbakandan sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın
cevabı (7/8121)
15.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlunun, kullandığı makam araçlarına ilişkin
sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/8160)
16.- Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürkün, Suudi Arabistan Kralının 2007deki ziyareti sırasında
verdiği hediyelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/8179)
28 Haziran 2012 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Konuşmalar
beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir; cevap
süresi yirmi dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, Kocaelinin kurtuluş yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Kocaeli Milletvekili Zeki Aygüne aittir.
Buyurun
Sayın Aygün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili
Zeki Aygün, Kocaelinin kurtuluşunun 91inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
ZEKİ
AYGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İzmitin düşman işgalinden kurtuluşunun 91inci yıl
dönümü münasebetiyle gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
28
Haziran, İzmitin düşman işgalinden kurtuluş yıl
dönümü. Birliğimizin, bütünlüğümüzün bölücü terörle tehdit
edildiği, içeriden ve dışarıdan menfur
saldırılara hedef olduğu şu günlerde Kurtuluş
Savaşımızı ve onun kahramanlarını bir kez daha
minnetle yâd ediyorum.
Siirtin
Eruh ilçesinde menfur saldırı sonucu şehit olan 4
Mehmetçiğimizin ailelerine ve tüm milletimize
başsağlığı diliyorum. Bu yüce Meclis o
kahramanların omuzlarında yükseldi ve yükselmektedir. Onların
ruhaniyetleri hâlâ aramızda dolaşıyor. İster iktidar ister
muhalefet olalım, onların manevi varlığını daima
hissetmek, bu millete, onlara karşı sorumluluğumuzu bilerek
canla başla hizmet etmek durumundayız. İnanıyorum ki Kara
Fatmayı, Yahya Kaptanı hatırlayıp
andığımız müddetçe, aramıza sokulan nifaklar da
boşa çıkacaktır. Türk, Kürt, Çerkez, Abaza, ne olursak
olalım, bu isimler ve isimsiz kahramanlar bizi birbirimize
yaklaştıracaktır. Bugün yaşadığımız
sorunların, terörün çaresi budur.
Değerli
milletvekilleri Kurtuluş Savaşımız bitti fakat o
savaşın kahramanlarından aldığımız feyzle
mücadelemiz devam ediyor. Neyin mücadelesi? Vatanımızın her
köşesine, hak ettiği hizmeti, hak ettiği eserleri
kazandırmanın mücadelesi. Ben Kocaeli Milletvekiliyim. Bütün
vatanımız gibi, şehrimiz için bir oluş mücadelesinin
içindeyim. Arkadaşlarımla birlikte, Kocaeliye, Kocaeli halkına,
hak ettiği hizmetleri sunmanın, onları hak ettiği
yaşam standartlarına kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz.
Hamdolsun
bugün, Kocaeli bir kurtuluş daha yaşıyor. Kocaeli, yeni bir
güzelliklerin daha galibi. Bilirsiniz Kocaeli denince akla Körfez gelir.
Körfezin sekiz yıl önceki hâline bakın, bir de şimdiki hâline.
Zamanında, otobüsler Körfezin yanından geçerken Dikkat, Körfezden
geçiyoruz. Duyduğunuz koku dışarıdan gelmektedir.
uyarısı yapılıyordu. Fabrikaların atıkları,
kanalizasyonlar Körfeze boca ediliyordu. Körfezde hayat tükenmişti,
çevresini de tüketir hâle gelmişti. Bırakın yüzmeyi, balık
tutmayı, Körfezin yanına bile yaklaşılamıyordu. Peki,
ya bugün? Olmaz. denilen oldu, bir mucize gerçekleşti; Kocaeli,
Körfezine yeniden kavuştu. Uygulamaya konan çok boyutlu, çok amaçlı
dev projeler, tam kapasite çalışan arıtma tesisleri,
sıkı kontroller, denetimler, dikilen milyonlarca ağaç, 50 milyon
TLyi aşan yatırımla kurulan onlarca yeni park, sürekli
eğitimler, kampanyalar, yedi yıllık hummalı
çalışma, meyvelerini çoktandır vermeye başladı.
Bakın,
geçtiğimiz günlerde, Karamürsel plajında mavi bayrak
asıldı. Bugün, Körfezin 10a yakın noktasında
vatandaşlarımız denize girebiliyorlar. Su altı
yaşamı, yüzlerce canlı türüyle yeniden hayat buldu. Körfezin
kıyıları parklarla, sahil düzenlemeleriyle iğne oyası
gibi işlendi. Vatandaşımız maviyle, yeşille yeniden
buluştu. Kocaelinin, Körfezin üzerine çöken gri örtü kalktı.
Kocaeli tabiatın, hayatın canlı güzel renklerine yeniden
kavuştu; velhasıl Kocaeli 2nci kurtuluşunu kazandı.
Meclis Çevre Komisyonu
üyesi olmam münasebetiyle, yaşanılan bu güzelliklerden gurur
duymaktayım. Bu vesileyle başta Büyükşehir Belediyemiz olmak
üzere bu başarıda payı olan herkesi yürekten kutluyorum. Bu
mucizeye hayat veren Hükûmetimize, özveriyle çalışan
arkadaşlarıma, duyarlı sanayicilerimize, desteğini hiçbir
zaman esirgemeyen Kocaeli halkına şükranlarımı sunuyorum.
Körfezdeki bu dönüşümün ülkenin benzer çevre problemleri için örnek
olmasını diliyorum. Millî mücadele ruhuyla çalışırsak
kim bilir daha nice olmaz denileni oldurur, nice mucizevi
başarılara imza atarız. İhtiyacımız olan feyiz ve
ilhamı Kurtuluş Savaşımız bize ziyadesiyle
sağlayacaktır; yeter ki onu iyi öğrenip anlayalım,
kahramanlarımızı sık sık yâd edelim.
Bu duygu ve
düşüncelerle tüm İzmitin kurtuluş yıl dönümünü kutluyor,
daha nice mücadeleden aziz milletimizin güçlenerek çıkmasını
temenni ediyorum.
Bu arada, Srebrenica
katliamını protesto ediyor, aynı zamanda Suriye
halkının da kıyımını protesto ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aygün.
Gündem dışı
ikinci söz, okullarda uygulanan süt projesi hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili
Sayın Adnan Keskine aittir.
Buyurun Sayın Keskin.
(CHP sıralarından alkışlar)
2.- Denizli Milletvekili
Adnan Keskinin, okullarda süt dağıtımına ve bu hususta
Hükûmetin açıklama ve uygulamalarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
ADNAN KESKİN
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin
başında, dün Siirtin Eruh ilçesinde çıkan çatışmada
yaşamını yitiren 4 askerimize Tanrıdan rahmet diliyorum,
yakınlarına ve ailelerine sabır diliyorum, bunun son şehit
olmasını, son çatışma olmasını temenni ediyorum.
Ülkemizde hukukla
bağdaşmayan, demokrasi kültürüyle uyumlu olmayan, ülke
çıkarlarıyla uyumlu olmayan ilginç gelişmeler ve olaylar
yaşanıyor. Korku jeneratörlüğüne soyunarak tehdit ve
şantajı siyaset yöntemi olarak kullanan iktidar, bilgi kirliliği
yapıp gerçek dışı haberler yayarak insanları
beyinlerinden zapt edip toplumu tutsak etme gayreti içerisinde. Yalan haber,
saldırgan üslup günlük yaşamımızın ayrılmaz
parçası oldu. Bu yaklaşım ile uygulamanın en somut
örneği, okullara süt dağıtım programında yaşandı.
Geçmiş
dönemde Adalet ve Kalkınma Partisinin Denizli Merkez İlçe
Başkanlığını yapan Mehmet Ali Özkanın
ortağı olduğu Aynes firması, Denizlinin Acıpayam
ilçesinde yer alan süt ürünleri fabrikasının sahibidir. Fabrika 27
Nisan 2008 tarihinde Başbakan tarafından işletmeye
açılmıştır. Şirket yöneticileri Millî Eğitim
Bakanlığınca yürütülen Okul Sütü Programı çerçevesinde
açılan ihaleye katılmışlar, okullara süt verme hakkını
elde etmişlerdir. Denizli Gıda, Tarım ve Hayvancılık
İl Müdürlüğü 02/05/2012 günü firmanın ürettiği sütlerden
numuneler almış, yaptırılan laboratuvar analizleri
firmanın ürettiği sütlerin sterillik yönünden olumsuz olduğunu
saptamıştır. Tarım İl Müdürlüğü bu olumsuz
tablonun ortaya çıkmasından sonra illere yazı yazarak,
firmanın ürettiği sütlerin dağıtımının
durdurulmasını ve dağıtılmışsa
toplatılmasını talep etmiştir. Süt dağıtılan
okullardaki öğrencilerin zehirlenme belirtileri ortaya çıkanca
Bakanlar Kurulu toplantısından sonra basının
karşısına çıkan Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç, 02/05/2012 günü saat 16.14te Süt alerjisi diye bir durum
olabilir. Bu durum ya ilk defa içildiği için ya da çok yüksek miktarda
tüketildiği için olabilir. diye açıklama yapmıştır.
11 Mayıs 2012 günü açıklama yapan Millî Eğitim Bakanı
Sütten kaynaklanan bir zehirlenme yok. Olay, çocukların süte
hassasiyetiyle ilgili olabilir. diye bilgi vermiştir. 11 Mayıs 2012
günü Trabzon kongresinde konuşan Sayın Başbakan da Gıda
zehirlenmesine yol açan tek bir paket süte rastlanmamıştır. Bu
projeyi Kılıçdaroğlunun kafası almaz. Sen tıp doktoru
değilsin, sen hesap uzmanısın. Bu süreçte ana muhalefet partisi
olsun, diğerleri olsun hop oturup hop kalktılar. Sağlık
Bakanlığının yanı sıra, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı ayrı ayrı kurullarda
gerekli incelemeleri yaptılar, numunelerin hiçbirisinde
sağlığa zararlı belirtiler görülmemiştir. diye
açıklama yapmıştır.
Sayın
Başbakanın bu açıklaması Denizli İl Tarım
Müdürlüğünün laboratuvarında yaptırılan ve orada bilimsel
araştırmalarda çıkan gerçeklerle çelişki içerisindedir.
Sayın Başbakan, gerçek dışı haber üretmenin, bilgi
kirliliği yaratmanın, saldırgan üslup kullanmanın en kaba
örneklerinden birisini sergilemiştir.
Denizli
İl Müdürlüğünün yaptırdığı analizleri içeren
raporların basına yansıması iktidar tarafından
tepkiyle karşılanmış, önce laboratuvar
kapatılmış, arkasından İl Müdürü Afyona,
yardımcısı olan kişi de Kastamonuya sürülmüştür. Bu
tasarruflarla gerçekler örtülemez. Basın mensuplarına tasma takarak,
basın mensuplarını ihanetle suçlayarak gerçeklerin üzerine
şal sürülmesi mümkün değildir. Bu süt olayında yaşanan bu
kirli ilişkiler iktidarın alın kiri olarak tarihte yerine
alacaktır.
Hepinize
saygı sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Keskin.
Gündem
dışı üçüncü söz, çiftçilerin sorunları hakkında söz
isteyen Adana Milletvekili Sayın Muharrem Varlıya aittir.
Buyurun
Sayın Varlı. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlının, çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
MUHARREM
VARLI (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
çiftçilerin sorunları hakkında gündem dışı söz
aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sorunu
demiyorum, sorunları diyorum çünkü çiftçilerimizin o kadar çok
sorunları var ki, toprağın içerisinde büyüyen, bizzat ekip diken
ve bu işin içerisinden gelen bir arkadaşınız olarak
yüreğim yanıyor. O kadar çok, söyleyecek o kadar çok
sıkıntı var ki, bunları anlatmakla, hele hele böyle
beş dakikalık bir zamana
sığdırmak mümkün değil.
Buğday
hasadı Çukurovada biteli bir ay oldu. Buğday
Burada her
defasında Sayın Bakana söyledim: Sayın Bakanım, şu
buğday fiyatını bir an önce açıklayın, TMOyu devreye
sokun, peşin bedelle buğdayı alıyorum. deyin. Zaten TMOya
buğday gelmez çünkü Adananın buğdayı turfanda olduğu
için, İç Anadolunun bütün un fabrikaları Adananın
buğdayını almak için sıraya girerler ve Adananın
buğdayı para eder ama Adananın buğdayı bitti,
Adananın buğdayı tüccara satıldı. Tüccara teslim
ettiniz Adananın çiftçisini, ondan sonra fiyat açıkladınız
yani Bu nasıl perhiz, bu ne lahana turşusu? diye bir laf vardır.
Çiftçiyi her sene, özellikle Adana çiftçisini her sene tüccarın
kucağına itiyorsunuz ve tüccara teslim ediyorsunuz.
Deseydiniz
ki: Kardeşim, ben peşin bedelle bu buğdayı eski parayla
670 bin liradan alıyorum. Çünkü köylü yeni parayı pek anlamıyor
onun için Eski parayla 670 bin liradan alıyorum. deseydiniz ve piyasaya
TMOyu bu şekilde girdirmiş olsaydınız, inanın ki
buğday 700 bin liradan fiyat bulurdu ve tüccar 1 kilo buğdayı da
Ofise düşürmezdi ama siz bunu yapmadınız. Bu fikri size
söylediğimiz zaman da hep popülist politikalardan bahsediyorsunuz. Neresi
bunun popülist politika? Gerçek politika.
Çıkacaksın,
diyeceksin: Kardeşim, ben peşin bedelle bu buğdayı 670 bin
liradan alıyorum, eylül ayında da 700 bin liradan satıyorum.
Bak bakayım, o zaman tüccar 1 kilo buğdayı Ofise düşürüyor
mu? Düşürmez çünkü unculara buğday lazım, özellikle de
Adananın turfanda buğdayı lazım. Zaten bu sene verim
zayıf, hektolitresi düşük. Dolayısıyla, çiftçinin zaten bundan
kaybı var, bir de fiyattan
Geçen seneki fiyatın altından, bu
sene 570 bin lirayla 630 bin lira arasında ne yazık ki buğday
fiyat buldu. Geçen seneki fiyat 670 bin lira.
Değerli
arkadaşlarım, bunu kabul edebiliyor musunuz? Buna
vicdanınız razı oluyor mu? Pamuk üreticilerine
bakıyorsunuz, pamuk üreticileri de aynı sıkıntıyı
yaşıyor. 2010 yılında pamuk 2 lira, yani eski parayla 2
milyon lira, yeni parayla 2 lira. Şimdi, 2011e bakıyorsunuz, hasat
döneminde pamuk 1,3 lira yeni parayla, eski parayla 1 milyon 350 bin lira.
Şimdi, bu seneye bakıyorsunuz, pamuk 1 milyon lira.
Ya,
pamuk eken çiftçi kalmadı. Yani siz, bu endüstriyel, işçi
istihdamı sağlayan, Türkiye'nin sanayi tesislerine ham madde
sağlayan bir ürünü Türkiyede âdeta yok etmeye
çalışıyorsunuz. Dışarıya tamamen bağımlı
Dışarıdan gelsin ithal mallar, efendim, dolsun Türkiye'nin
limanları dışarıdan gelen pamuklarla, Amerikalı
kazansın, Yunanlı kazansın, efendim, başka ülkelerden,
Hindistandan gelen pamuk üreticileri kazansın. Benim çiftçim ne yapacak?
Benim çiftçim pamuktan kazanamazsa, buğdaydan kazanamazsa ne ekecek?
Değerli arkadaşlarım, nasıl hayatını idame
ettirecek?
Geçen
yılki buğday fiyatlarıyla bu yılki buğday
fiyatları arasında yüzde 10un üzerinde bir değer kaybı
var. 2010la 2012 yılları arasındaki pamuk fiyatlarında
yüzde 50ye varan bir fiyat kaybı var ama mazota bakıyorsunuz,
gübreye bakıyorsunuz, yüzde 20den fazla zamlanmış.
VAHAP
SEÇER (Mersin) Karpuz da para etmiyor Muharrem; Suriye
MUHARREM
VARLI (Devamla) - Şimdi, bu şartlarda çiftçi nasıl para kazanacak,
nasıl ekecek, dikecek, nasıl hayatını idame ettirecek, ben
buradan Sayın Bakana soruyorum. Şimdi Sayın Bakan gelecek
buraya, diyecek ki: Efendim, şu kadar destek veriyoruz, biz şunu
yaptık, biz bunu yaptık.
Kardeşim,
veriyorsun da, cebinden mi veriyorsun ya? Sen çiftçiden aldığın
verginin kaçta kaçını çiftçiye geri veriyorsun ki burada sanki
cebinden veriyormuşsun gibi, milletin malını millete
peşkeş çekiyormuş gibi bir ifadede bulunuyorsun. Tabii ki
vereceksin. Devletsen çiftçini desteklemek zorundasın, çiftçini korumak
zorundasın çünkü geleceğin en önemli şeyi gıdadır
gıda! Ne enerji ne yer altı zenginlikleri, hiçbirisi para etmeyecek,
sen buğdayla, pamukla uğraşacaksın.
Karpuz
üreticisi perişan, patates, soğan üreticisi perişan. Suriyeye ihracat
yapıyorlardı, yapamıyorlar, hepsinin malı elinde
kaldı, sıkıntı içerisinde, perişanlık içerisinde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM
VARLI (Devamla) Sen geleceksin, burada güllük gülistanlık pembe bir
tablo. Ohh! Şunu verdim, bunu verdim
Cebinden vermiyorsun
kardeşim, bu milletin parasından veriyorsun.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Varlı.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanımız cevap verecekler.
Buyurun
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Gündem dışı konuşmalara
cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce, burada, Hükûmetimiz
tarafından cumhuriyet tarihinde ilk defa uygulanan, Türkiye genelinde ilk
defa uygulanan Okul Sütü Programıyla ilgili bazı tenkitlerle
bulunuldu. Tabii, gerçek dışı bilgiler verildi. Bu konuyu
açıklığa kavuşturmak lazım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye genelinde Hükûmetimizin
aldığı bir kararla Türkiyedeki 7 milyon 185 bin 21
öğrenciye toplam 143 milyon 700 bin kutu olacak şekilde bir Okul Sütü
Programı yapıldı ve bu Okul Sütü Programı başlamadan
önce de, gerek Millî Eğitim Bakanlığımızla gerek
Sağlık Bakanlığımızla gerekli koordinasyon
yapılmak suretiyle, ihale açılmak suretiyle bu yapıldı.
Tabii, bu ihaleye Türkiyedeki kutu sütü üretimi yapan bütün firmalar davet
edildi ve 17 tane firma buna katıldı. Arkasından, bu firmalardan
bir tanesi hukuki durumu sebebiyle bu alıma girmedi, satım işine
girmedi ama 16 firma tarafından bu ihaleyle ilgili tedarik
yapıldı. 2 Mayıs 2012 tarihinde okul sütü uygulaması
başladı ve 8 Haziran 2012 günü okulların kapandığı
tarihe kadar da bu devam etti.
Bir kez daha söylüyoruz. Tabii, geçen
süre içerisinde milletimize gerekli açıklamalar yapıldı ama yüce
Meclise bir kez daha program ertesinde, bitim esnasında bir keza daha
söylüyorum. Bu dağıtım esnasında Türkiyede süt sebebiyle
gıda zehirlenmesi teşhisi konmuş bir tek hadise yok.
ALİ ÖZ (Mersin) Ne bunlar peki,
ne?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Hiçbir sağlık kuruluşumuzda,
hastaneye süt içtikten sonra rahatsızlığını beyan edip
başvuran çocuklarımızdan hiçbirine gıda zehirlenmesi
teşhisi konmuş değil; bu bir. Net.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Peki,
Sivas Valisinin demeci nerede?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bu bilgi net.
İki
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Sütü bile zehirli hâle getiriyorsunuz. Yazıklar olsun!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi muhalefet
duygularınızı tatmin için, zehirlenme olmayan vakayı
zehirlenme diye doktorlarımızın söylemesi mümkün değil. Böyle
bir şey olmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İlla sizin muhalefet duygunuzu tatmin edeceğiz diye, hasta olmayan
ADNAN KESKİN (Denizli) Benim
konuşmamda zehirlenme diye bir şey yok. Çarpıtma Sayın
Bakan. Yakışmıyor sana bu, yakışmıyor.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Zehirlenme hiç olmadı, hiç. Hiç
olmadı.
ADNAN KESKİN (Denizli) Ben
konuşmamda zehirlenme diye bir şey söylemedim. Masal okuyorsun.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada bir şey daha söyleyeyim
ADNAN KESKİN (Denizli)
Sürgünlerden cevap ver, sürgünlerden.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bir şey daha söyleyeyim. 1.488 numune
alınıp bunlardan analiz yapıldı ve alınan 1.488
numunenin yapılan analizi sonucunda bir tek tane numunede hastalık
yapıcı, hastalığa sebep olan -tıbbi terimiyle patojen
yani hastalık yapıcı- bir mikroorganizmaya da rastlanmadı.
Bunu da söyleyeyim.
Dolayısıyla bu, geneli
itibarıyla Türkiyede ilk defa uygulanan, bütün Türkiye için ilk defa
uygulanan Okul Sütü Programı başarılı bir şekilde
sonuçlanmıştır ve amacına ulaşmış çünkü bu
kapsamda hem üreticilerimizin hem çocuklarımızın hem
sanayicilerimizin, toplumun ilgili bütün kesimlerinin aslında
faydasına olan, yararına olan hayırlı bir proje, bu
safhası itibarıyla başarılı bir şekilde
tamamlanmış.
Şimdi,
burada bir firma, bir ilden, Denizliden, laboratuvardan, vesaire bahsedildi.
Değerli arkadaşlar, biz tabii çok hassas davrandık. Herhangi bir
şikâyet olduğunda, sadece hastalık yapmayla ilgili olarak
değil, eğer şekil bozukluğu varsa, herhangi bir
şekilde o kutu nakli esnasında herhangi bir problem
yaşamışsa onlar üzerinde de gerekli hassasiyet gösterildi ve
onlar, o seri piyasadan toplatıldı, yani o şikâyetlerin
görüldüğü yerlerde de hassasiyetle takip edildi ve o seri sütler piyasadan
toplandı. Denizlideki laboratuvarın kapanmasının bu süt
olayıyla hiçbir ilişkisi yok. Hiçbir ilişkisi yok.
ADNAN
KESKİN (Denizli) El insaf! El insaf!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Onun kararı
daha önce alınmış ve o laboratuvarın bazı teknik
donanımlarında Türkiyedeki laboratuvar standartlarına
uymadığı Bakanlık tarafından tespit edilmiş
olmasından ötürü faaliyetlerine ara verildi. Onun dışında
bu konuyla ilgili başkaca herhangi bir yorum yapmaya, bunun altında
başka bir şey aramaya da hiçbir şekilde gerek yok. Bunu,
milletimize ve yüce Meclisin siz değerli üyelerine gönül
rahatlığıyla bu şekilde burada açıklamak istiyorum.
Burada okul sütü ile ilgili değil, laboratuvarda yetersizlik olduğu
raporlanıyor. Bu Denizlideki laboratuvar meselesine verilen karar mart
ayında yapılan, yani Okul Sütü Projesi başlamadan iki ay önce
alınan bir rapor, yapılan bir inceleme, analiz sonucunda elde edilen
bir raporla alınan bir karardır. Onun için, bunun burada altında
başka bir şey aramaya gerek yok.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, okul sütü bu
şekilde, bu yıl itibarıyla başarılı bir
şekilde tamamlandı ve çok şükür, herhangi bir problem,
komplikasyon da geneli itibarıyla
Türkiye'deki bu büyük ölçekli yani
milyonlarca çocuğumuza, 7 milyon çocuğumuza
ulaştırılan, Türkiye'nin bütün bölgelerinde, köylerinde,
şehirlerinde, beldelerinde her yere ulaştırılan bu kadar
büyük çaplı bir proje başarılı bir şekilde bu
safhasıyla bitmiş oldu.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimiz tarım sektörünü hem
ekonomik bir sektör olarak hem Türkiye için, Türkiye'nin geleceği için
stratejik bir sektör olarak değerlendirdi ve başından itibaren
de politikalarımızı bu çerçevede belirledik. Şimdi,
arkadaşlarımız, özellikle muhalefet milletvekilleri kendi
dönemlerinde çiftçiye verilen destekleri artırmadıkları gibi,
bir de birçoğunu kaldırdıklarından dolayı, onun için o
konuda hassaslar, yaralılar. Biz ne zaman destekten bahsetsek, Biz destek
veriyoruz. desek E, siz bunu cebinizden mi veriyorsunuz? diyorlar, bundan
rahatsız oluyorlar. Elbette ki milletin parasını milletin
yararına olan işlerde doğru bir şekilde kullanıyoruz
ama asla IMFnin veya Dünya Bankasının Türkiye'de kredi verme
karşılığında çiftçiye verilen kredileri hiç
kaldırmadık, bizim öyle bir yaklaşımımız hiç
olmadı. Bunu şu andaki muhalefet, bizden önceki iktidar partilerinin
yaptığını biz biliyoruz. Ben, Dünya Bankasına, IMFe
yazılan, zamanın Hükûmet üyelerinin altında imzası bulunan
belgeyi de bu kürsüde milletimize ve değerli Meclis üyelerine göstermiştim.
Onun için bundan, bizim verdiğimiz desteklerden sizin rahatsız
olmanıza gerek yok.
Biz
destekleri milletimizin kalkınması, çiftçimizin daha verimli bir
üretim yapması ve onun gelirinin artırılması için
veriyoruz, bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Bakın, size bir
kez daha hatırlatıyorum: 2002 yılında Türkiye'de Türk
çiftçisine verilen toplam destek miktarı 1 milyar 868 milyon lira.
Buradan, bu noktadan devraldık.
ADNAN
KESKİN (Denizli) Mazot kaçtı, mazot, mazot?
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Gayrisafi millî hasılanın kaçta kaçı?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bu noktadan
devraldık. Ne yaptık 2011 yılında? 2011 yılında,
değerli arkadaşlar, Türk çiftçisine 7 milyar 84 milyon lira nakdî
ödeme gerçekleşti, 7 milyar, yani 1,8 milyar oldu 7 milyar, Türk
çiftçisine verdik. 2012 yılında, 28 Haziran tarihi itibarıyla, 5
milyar 777 milyon ödedik, bu yıl için söylüyorum, 2012, içinde
bulunduğumuz yıl. Şu an itibarıyla çiftçimize 5 milyar 770
milyon -yani eski parayla 5 katrilyon 770 trilyon- lira ödedik.
MUHARREM
VARLI (Adana) Çiftçiden ne kadar aldınız Sayın Bakan peki?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
Öngördüğümüz yıllık ödeme programının, öngörülen
yıllık ödeme programının bugün itibarıyla yüzde 81i
ödenmiş oldu
MUHARREM
VARLI (Adana) Mazottan, gübreden, buğdaydan KDV ne kadar
aldığınızı söyler misiniz oradan.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
yüzde 81i yani
ne demek? Yüzde 81i, yılın ilk altı ayı dolmadan çiftçiye
ulaştı. Bu, nakit ödediğimiz destek.
MUHARREM
VARLI (Adana) Ben beş yıldır buradayım, aynı
şeyleri söylüyorsunuz hep Sayın Bakan, yeni bir şey söyleyin,
yeni bir şey.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Değerli
arkadaşlar, 2003 ila 2012 yılları arasında, haziran sonu
itibarıyla ödediğimiz toplam nakit tarımsal destek miktarı,
Hükûmetimiz döneminde, 48 milyar 780 milyon lira, 48 milyar 780 milyon lira,
2012 sonu itibarıyla bu rakam 50 milyarı, yani 50 katrilyonu
bulmuş olacak, AK PARTİ Hükûmeti döneminde Türk çiftçisine
sağlanan nakit destekten bahsediyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Hükûmetimiz döneminde kalite, sağlık verimlilik ve
kırsal kalkınmaya esas olan elli iki yeni destek uygulaması
başlatıldı. Verimlilikten uzak ve 2002 yılında
destekleme bütçesinin yüzde 83ünü oluşturan doğrudan gelir
desteği -halkın tarla parası, tapu parası dediği
destek- tarafımızdan, Hükûmetimiz döneminde
kaldırıldı. Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve
Destekleme Modeli hayata geçirildi. 2009 yılından bugüne kadar da,
desteklerin yaklaşık yüzde 90ı yılın ilk altı
ayında ödeniyor. Bunu, artık, biz bir programa bağladık ve
yaklaşık yüzde 90ını her sene yılın ilk
altı ayında ödüyoruz, geri kalanını da -yüzde 10unu da-
yılın ikinci yarısında ödüyoruz. Niye? İlkbahar
döneminde, kış döneminde mazottu, gübreydi, diğer birtakım
girdilerdi, bunların teminiyle ilgili destekleri peşin peşin
yılın başında ödüyoruz.
MUHARREM
VARLI (Adana) Pamuk kaç lira Sayın Bakan, pamuk? Ne kadar ithal pamuk
getiriyorsunuz? Ne kadar dolar ödüyorsunuz, onu da söyler misiniz?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli)
MUHARREM
VARLI (Adana) Kazak buğdayına kaç lira para ödüyorsunuz?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede mazot desteği 2003
yılında bizde, 2003 yılında ilk defa Hükûmetimiz döneminde
başlatıldı. Kimyevi gübre desteği 2005 yılında
ilk kez doğrudan çiftçiye bizim tarafımızdan ödendi.
Sertifikalı tohum kullanım desteği 2005 yılında ilk
kez bizim Hükûmetimiz döneminde başlatıldı.
MUHARREM
VARLI (Adana) Ya, pamuğu söyle, pamuğu. Pamuk kaç lira pamuk,
pamuk?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sertifikalı
fidan kullanımı desteği 2005 yılında ilk kez bizim
dönemimizde başladı.
MUHARREM
VARLI (Adana) Buğday kaç lira, karpuz kaç lira, onu bir söylesene!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sulamaya faizsiz
kredi ve hibe desteğine 2006-2007 yıllarında ilk kez bizim
tarafımızdan başlandı.
MUHARREM
VARLI (Adana) Kayısıyı dalından çırpıyorlar.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) 2002 yılında
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Makine ekipmana
yüzde 50 hibe destek ödemesine ilk kez bizim zamanımızda, bizim
Hükûmetimiz döneminde, 2007 yılında başlandı.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Pamuktan örnek verin, fındıktan örnek verin, çaydan
örnek verin, arpadan örnek verin.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Değerli
milletvekilleri, prim destekleri, stratejik öneme sahip kütlü pamuk,
yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, aspir, dane
mısır ve zeytinyağında önemli miktarda prim desteği
verildi. 2004 yılından itibaren destekleme kapsamına alınan
çay; 2005 yılından itibaren hububat, arpa, buğday, çavdar, yulaf
ve çeltik; 2008 yılından itibaren baklagiller, yine 2010
yılından itibaren tritikale de ilave edildi; bunlara da prim
desteği uygulaması yine Hükûmetimiz döneminde başladı.
2002
yılında prim ödemesinin toplamı 186 milyon lira. Bu
arkadaşlarımız, sayın milletvekillerimiz
duyuyorlardır, deminden beri yerlerinden bağırıp pamuk
desteğinden bahsediyorlar. Şimdi, 2002 yılında siz 186
milyon lira toplam prim desteği veriyorsunuz, 186 milyon, hepsi bu,
tamamı bu.
MUHARREM
VARLI (Adana) 2002 yılında da pamuk 1 milyon liraydı, şu
anda da 1 milyon lira Sayın Bakan, onu da söylesene.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi,
arkadaş, 2011 yılında ben ne vermişim prim desteği? 2
milyar 502 milyon lira.
MUHARREM
VARLI (Adana) Yani sen ancak meseleyi hep kendi tarafından görüyorsun.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi, 2
milyar 502 milyon lira 186 milyon liranın kaç katıdır?
MUHARREM
VARLI (Adana) Pamuk 2002de de 1 liraydı, şimdi de 1 lira.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bunu bir
söyleyin, kaç katıdır? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHARREM
VARLI (Adana) Alkışlayın, alkışlayın!
OKTAY
VURAL (İzmir) Protesto mu ediyorlar?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sen bunun bir
hesabını yap bana önce; 2 milyar 500 milyon lira, 186 milyon
liranın kaç katıdır, bana bunun hesabını yap, ondan
sonra gel bu işleri konuşalım.
MUHARREM
VARLI (Adana) Ya, pamuğu söyle, pamuğu! Fiyatı kaç lira
şu anda pamuğun?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) 14 kat
artış var.
MUHARREM
VARLI (Adana) Buğdayın fiyatı kaç lira, onu söylesene bana.
ALİ
ÖZ (Mersin) Kayısı 10 kuruş, 10 kuruş.
MUHARREM
VARLI (Adana) Geçen sene 671 liraydı, şu anda kaç lira buğday?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın, 46
kuruş, şu anda pamuğa bizim verdiğimiz prim desteği,
2012 yılı için ödeyeceğimiz.
MUHARREM
VARLI (Adana) Ancak prim desteği söyle
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Değerli
arkadaşlar, hayvancılık desteklerine geliyorum.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Hiçbir konuda başarılı
olamamışsın sen!
MUHARREM
VARLI (Adana) Alın teri toprağa düşmemiş adam burada
topraktan bahsediyor!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Toplam destek,
hayvancılık desteği 2002 yılında 83 milyon lira, 2012
yılında 1 milyar 883 milyon lira. Yüzde 26,2ye çıktı
hayvancılık desteklerinin toplam tarım destekleri içerisindeki
payı.
MUHARREM
VARLI (Adana) Onun için ithal kurbanlık getirdik yani!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
Hayvancılık desteklerindeki artış oranı 21 kat,
arkadaşlar, 21 kat. Dolayısıyla bunları bilerek
konuşacağız.
Tarımsal
kredi sizin zamanınızda, devri iktidarınızda Türkiyede
çiftçilerin
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, 2 bin liralık ineği 6 bin liraya
veriyorsunuz faiziyle. Sorun bakalım, satabiliyorlar mı?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
ödediği
faiz yüzde 59a çıkarıldı, yüzde 59. Çiftçi, tarım kredi
faizine yüzde 59 oranında ödeme yapıyordu, yüzde 59. Bunu bizden
önceki iktidar kaldırdı. Zirai kredi faizlerinin desteklenmesi
uygulamasına son verdiler. Dolayısıyla ticari krediler gibi
çiftçi kredisi de aynı faiz oranına çıkarıldı ve bu da
yüzde 59du.
MUHARREM
VARLI (Adana) Şimdi çiftçi kredi alamıyor ki!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Tarım kredi
kooperatiflerinin aldığı faiz yüzde 68di. Şimdi ne kadar?
MUHARREM
VARLI (Adana) Ziraat Bankasına bir sor bakalım Sayın Bakan,
haberin var mı, çiftçi kredi alabiliyor mu, bir sor, sor.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın,
çiftçi toplam 529 milyon lira kredi kullanıyordu yüzde 59 faizle.
MUHARREM
VARLI (Adana) Geçen sene 100 lira alan, bu sene 50 lira alamıyor.
Sorsana onu bir, Ziraat Bankasına.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Çiftçi borçlarını ödüyordu o zaman, şimdi
ödeyemiyor.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bugün ne
kullanıyor? 22 milyar 300 milyon lira kredi kullanabiliyor.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Çiftçiye bir sor, çiftçiye.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ne kadarlık
faiz oranı? Yüzde sıfır ile yüzde 5 arasındaki faizle.
MUHARREM
VARLI (Adana) Bu sene kaç liradan kullanıyor, bu sene?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Aradaki
farkı çiftçiye, bankaya biz ödüyoruz Hükûmet olarak. Çiftçinin
yanında olmak budur.
MUHARREM
VARLI (Adana) Ya, Ziraat Bankasına bir sor bakalım, sor, ne kadar
kredi verebiliyormuş, bir sor bakalım.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Çiftçinin
faizini ticari faiz hâline çıkarmak değil, çiftçinin faizini sübvanse
etmektir, desteklemektir. Çiftçiye verilen destek, çiftçiyi düşünmek
buradan anlaşılır.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Traktörünü niye satıyor bizim
çiftçiler?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli
kardeşlerim, kredi geri dönüş oranı neydi? Çiftçi, devri
iktidarınızda 529 milyon lira
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Çiftçi dalak çıkarıyor dalak, dalak!
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Millet çiftçiliği bıraktı Sayın Bakan.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
kredi
kullanıyor ama bunun yüzde kaçını geri ödüyordu? Yüzde 38ini
geri ödüyordu.
MUHARREM
VARLI (Adana) Sayın Bakan, sizin sayenizde Limuzinin araba değil
de bir hayvan markası olduğunu öğrendik. Sizin sayenizde bir
hayvan markası olduğunu öğrendik.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bugün yüzde
kaçını geri ödüyor? 22 milyar 300 milyon kredi alıyor, yüzde 99unu
geri ödüyor.
MUHARREM
VARLI (Adana) İlk defa kurbanlık ithal ettik sizin sayenizde; daha
neyi anlatıyorsunuz?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bu, çiftçinin
geldiği durumu göstermesi bakımından son derece de önemli.
Şimdi
arkadaşlarım diyor ki Yeni bir şey söyle. Bakın, yeni bir
şey söyleyeyim size onu da dinleyin. Bakın, bu, çok yeni bir
şey.
MUHARREM
VARLI (Adana) Angusu da sizin sayenizde öğrendik, Allah razı
olsun! Vallahi bize çok şey öğrettiniz siz, helal olsun size!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Değerli
kardeşlerim, 2012 yılı tarımsal kredilerinde yeni
uygulamalar
MUHARREM
VARLI (Adana) Kültürümüzü geliştirdiniz.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
Hayvancılıkta sıfır faiz, damızlık süt ve etçil
sığır yetiştiriciliği, düve yetiştiriciliği,
küçükbaş yetiştiriciliğinde yatırım için
sıfır faiz uygulamasına devam ediliyor.
MUHARREM
VARLI (Adana) Hep aynı şeyler ya! Beş senedir aynı
şeyleri dinliyoruz ha bire, başka bir şey yok!
OKTAY
VURAL (İzmir) Başbakana matematiği bile unutturdun sen ya!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bitkisel
üretimde yurt içi sertifikalı tohum, fidan üretiminde yüzde 50 olan faiz
indirimi sıfıra çekildi ve limiti 3 milyon liraya yükseltildi.
Muhtelif
konularda, modern basınçlı sulama sistemlerinde sıfır faiz
uygulamasına devam edildi.
Traktör
ve arazi alımı, muhtelif konular altında ilk kez düşük
faizli tarımsal kredi kapsamına alındı.
Şimdi,
bütün bunlarla aslında Türkiyede tarım sektörü geriye mi gitti,
ileriye mi gitti? Tabii ki geriye git
İleriye gitti, geriye gitmedi.
MUHARREM
VARLI (Adana) Bak, ne güzel itiraf ettiniz ya!
ALİ
ÖZ (Mersin) Hah, helal olsun!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Geriye gitmedi. Geriye
gitmedi, ileriye gitti. [MHP sıralarından Bravo (!) sesleri,
alkışlar]
Şimdi,
değerli arkadaşlarım
MUHARREM
VARLI (Adana) Ne güzel itiraf ettiniz ya, vallahi helal olsun size! Sizin
kadar açık bir bakan görmedim ben daha!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Onlar sizin
kendi zihninizdeki çarpıklıklar, kendi zihninizdeki
çarpıklığı söylüyorsunuz.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Senede de olsa bir defa doğruyu söyledin!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
Saygıdeğer milletvekilleri, 2012 yılı, Toprak Mahsulleri
Ofisinin alımlarıyla ilgili de sizlere bilgi arz etmek istiyorum:
Bugün itibarıyla 82 bin ton alım gerçekleşti. Bu alımlarda
bizim uyguladığımız fiyat piyasa fiyatının
şu anda çok üzerinde değerli arkadaşlar, bu hususu özellikle
bilgilerinize sunmak istiyorum çünkü bu sene üç yüz on noktada Toprak
Mahsulleri Ofisi alım yapıyor. Protein cihazları
alındı, analize dayalı olarak alınıyor.
Kayıtlı üreticilerden belgelerindeki üretim miktarının
tamamı satın alınıyor. Bu yıl da, değerli
arkadaşlar, ilk defa randevuyla alım sistemi gerçekleştiriliyor
yani çiftçi müracaat ediyor, randevu alıyor, Şu tarihte, şu
saatte gelip ürünümü vereceğim. diyor. 16 tane, borsada da
altyapısı uygun olan yerde alım yapılmaya devam ediliyor.
Haftanın altı günü alım yapılıyor. Emanet alımlar
kapalı ve boş depo kapasitesi uygun olan iş yerlerinde alım
yapılıyor. Bunun dışında, değerli
arkadaşlar, ürün kartını alanlara on gün içerisinde ödeme
yapılıyor, diğerlerine bir ay içerisinde üretim yapılıyor.
Bu şekilde Sayın Başkan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Kocaeli milletvekilleriyle beraber sizi
Kandıraya davet ediyorum. Gelir misiniz?
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Köylere gitmiyorsun hiç Sayın Bakan. Şehirde
Tarım Bakanlığı yapılmaz.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ben hep giderim
köylere ama sizi hiç oralarda görmüyorum.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Kocaeli milletvekilleri olarak sizi
Kandıraya davet ediyorum. Gelir misiniz?
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Karacabeye davet ediyorum.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Kırşehirin Akpınar ilçesine davet ediyorum.
Gelir misiniz?
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Bakanlıkta oturarak Tarım Bakanlığı
yapılmaz, köyleri biraz gezin.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ben hep oralardayım,
sizi hiç oralarda görmüyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, süreniz doldu.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bakın, birçok davet aldınız. Gelir misiniz?
BAŞKAN
Bir dakikada toparlayın lütfen.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Niye süre veriyorsunuz şimdi Sayın Bakana?
BAŞKAN
Size bilgi vermesini istemiyorsanız keseyim.
MUHARREM
VARLI (Adana) Bize süre vermediniz, niye veriyorsunuz?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Tamam.
BAŞKAN
Peki efendim.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Peki
BAŞKAN
- Sayın Bakanım, lütfen
Süreniz doldu, çok teşekkür ediyorum.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakan bilgi vermiyor zaten.
Ezberlediği şeyi okuyor, bilgi vermiyor zaten.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Tamam. Çok teşekkür ederim, oldu.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, sisteme giren
arkadaşlarımıza söz vereceğim.
Sayın
Özkan
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, adliyelerinin
kapatılması düşünülen Burdur ilinin Ağlasun ve Çavdır
ilçelerinin kazanılmış haklarının gasbedilmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adliyelerinin
kapatılması düşünülen Burdur ili Ağlasun ve Çavdır
ilçelerinin konumunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu ilçelerimiz
tarım ve hayvancılıkta marka olması yanında emekli
ilçeleridir. Ağlasunun Yeşilbaşköy ve Çanaklı beldeleri;
Aşağıyumrutaş, Çamlıdere, Dereköy, Hisarköy, Kiprit,
Yazır, Yumrutaş köyleri vardır ve 10 binin üzerinde nüfusa hitap
etmektedir. Yaz nüfusu 20 binin üzerine çıkmaktadır. Çavdır
Kozaağacı, Bayır ve Söğüt beldeleri vardır. Yine,
bunun da 13 bin nüfusu yazın 20 binleri geçmektedir. Ambarcık,
Bölmepınar, Büyükalan, Küçükalan, Karaköy, Kayacık,
Kızıllar, İshak, Yazır köyleri bulunmaktadır. Bu
ilçelerin kazanılmış haklarının gasbedilmesini
istemiyoruz. Sizlerden destek bekliyoruz. Teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, rakamlar veriyor. Sayın Bakanın Bakanlığında
3.500 liralık düveler 6.700 liraya satılıyor, müteahhit zengin
ediliyor.
ADNAN
KESKİN (Denizli) Otur, otur, otur
Sayın Bakan, otur! Nereye
kaçıyorsun?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, dinleyin, dinleyin!
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) - Bunun da bilinmesini burada isterim. O paralar
müteahhitlere gidiyor, Ziraat Bankasının paraları
OKTAY
VURAL (İzmir) Bakan gidiyor efendim, gitmesin.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Bakan dinle, Sayın Bakan!
Verdiğiniz
paralar müteahhitlere gidiyor. 3.500lük düveler müteahhitler tarafından
6.700 liraya alınıp çiftçi borçlandırılıyor ama
piyasada o düveler 3.500 lira. 2 misli, sıfır faiz oluyor yüzde 100
faiz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Erdemir, buyurun.
2.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemirin, Türkiyede Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü
Uluslararası Çalışma Grubunun hazırladığı
Akademide Hak İhlalleri dosyasındaki raporda yer alan bazı
ifadelere ilişkin açıklaması
AYKAN
ERDEMİR (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önümde bir dosya var: Türkiyede Araştırma ve Öğretim
Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu, Akademide Hak
İhlalleri Dosyası. Bakın, raporda ne diyor: Siyasal ve
toplumsal iktidar odaklarının üniversiteler üzerindeki müdahale ve
baskılarının vahim derecede artmış olduğu
gözlemlenmektedir. Öğretim elemanlarının ve öğrencilerin
gözaltına alınması ve tutuklanması; akademik yükseltme,
atama ve özlük hakları konularındaki hukuk dışı
uygulamalar; öğretim elemanlarına yönelik idari soruşturmalar;
araştırma alanlarına yönelik doğrudan veya dolaylı
engellemeler; eğitimin ticarileşmesi çerçevesinde yaratılan
güvensizlik ve kırılganlık sonucu meslekte iş güvencesinin
ortadan kalkması, akademik faaliyetin ve bilim insanlarının itibarsızlaştırılmasına
yol açmaktadır. Dolayısıyla, acil çözüm bekleyen konularda bilgi
üretimi ve paylaşımının gerçekleşememesi, Türkiyenin
en can alıcı sorunlarının çözümü önünde de engel
teşkil etmektedir. Oysa ağır toplumsal ve siyasal bedelleri olan
pek çok sorunun aşılması, özgür araştırma ve ifade
ortamının güvence altına alınmasına
bağlıdır. diyor bu rapor.
Umarım
anlıyorsunuz, umarım bu konuda bir adım atarsınız.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bayraktutan
3.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Artvin ili Ardanuç ilçesinde adliyenin
kapatılması nedeniyle halkın yaşadığı
mağduriyetin giderilmesi için kapatma kararının geri
alınması talebine ilişkin açıklaması
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Artvin
ilinde, Ardanuç ilçemizde adliye de ne yazık ki
kapatılmıştır. Ardanuç ilçe nüfusumuz, merkezi 6.500,
köyleri 5.500, toplam 13 bindir. Yaz nüfusu ise 20 bine ulaşmaktadır.
49 tane köyü mevcuttur Ardanuçun. Köylerinin ilçe merkezine mesafesi ortalama
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Öğüt
4.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, özelleştirme sonrası
İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesinin keyfî uygulamalarına
ilişkin açıklaması
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Bilindiği üzere,
İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi de AKPnin Ne varsa
özelleştir. mantığıyla 2011 Nisan ayında
satıldı. Özelleştirme rekabet olsun, hizmette kalite
artsın, fiyatlar ucuzlasın diye yapılır. Ancak İDOda yapılan
ve yaşanan şeyin adı tam bir tekelleşme. İşletme
belediyeden alındıktan sonra, deyim yerindeyse, tekelleşti çünkü
başka rakibi olmayan İDO, tarifeleri keyfî olarak
değiştirmeye başladı. Son günlerde artan şikâyetler ve
kamuoyu baskısıyla olacak ki İDOdan yeni bir hamle geldi ve 1
Temmuz-15 Ağustos arasında dört ayrı hattın ücreti 51-85
lira arasında değişen fiyatlarla sabitlendi. Peki, yeterli mi?
Şu soruların
cevabını kim verecek?
Eskiden bilet iadesi
yapılıyorken şimdilerde neredeyse bilet fiyatı kadar iade
cezası kesiliyor. İade edilen biletin parası neden haftalarca
vatandaşa geri verilmiyor?
Daha ucuz bilet
alanların daha fazla ödeyenlere göre birkaç vapur beklediği
doğru mu?
Motosikletlerle
otomobillere aynı fiyatın uygulandığı,
İnternetten alınan bilet için 6 lira hizmet bedeli kesildiği,
İDOnun sistem üzerinden parasını tahsil ettiği, bileti
vermediği, yıllardır uygulanan öğretmen indiriminin
kaldırıldığı, vapurlarda acil tıbbi müdahale
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Tüzel
5.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, Srebrenica katliamını
lanetlediğine ve KESK Başkanı Lami Özgen ve bazı
sendikacıların gözaltına alınmalarına ilişkin
açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL
(İstanbul) Sayın Başkan, Srebrenica katliamını ve
tarihteki halk kıyımlarını, insanlık
suçlarını lanetliyorum.
Sabah, gözaltındaki
KESK Başkanı Lami Özgen ve sendikacılarla görüştüm.
Kendileri, çok açık bir şekilde, siyasi nedenlerle gözaltına
alınmıştır. Üç yıldır her anı adım
adım izlenen bu kişiler, şimdi sendikal
çalışmaları nedeniyle, grev, miting, basın
açıklaması, TV konuşmalarıyla suçlanıyorlar.
Bunları üyelerinin çıkarları ve sendikal görevleri nedeniyle
değil de örgüt talimatıyla yaptıkları söyleniyor. Sendika
tüzükleri, seçimlerdeki tutumları sorgulanıyor. Sendika binaları
kendileri olmaksızın aranıyor; kitaplara, evdeki düğün
CDlerine, kişisel eşyalarına örgütsel doküman diye el
konuluyor.
Özel görevli mahkemeler ve
emniyet teşkilatı siyasi iktidarın özel hukukunu, Kürtlere,
sendikacılara, muhalif güçlere dönük baskıya dönüştürüyor.
Demokratik anayasa çalışması, Van depremiyle
dayanışma, 4+4+4 eğitim yasası, Diyarbakır sivil
toplum açıklamaları, milletvekilleriyle yapılan görüşmeler
sorgu ve suç konusu yapılmıştır. İşte, AKP
İktidarının demokrasi anlayışı budur. Bu
cadı kazanını kaynatmaya, devlet gücünü halka karşı
kullanmaya son verip barış ve demokrasi adına gözaltılar
son bulmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Acar
6.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acarın, Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen Antalya EXPO 2016
Yasa Tasarısına ilişkin açıklaması
GÜRKUT ACAR (Antalya)
Teşekkür ederim.
Sayın Bakanın
yerinde olmasını isterdim doğrusu çünkü bizi dinlemiyor, oysa
biz kendisine hitaben konuşuyoruz.
Sayın Bakan,
Antalya EXPO 2016 yasası Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi.
Antalyanın tüm etkin güçleri iktidar ve muhalefeti EXPOyu bir
kalkınma projesi olarak benimsemişler ve sahiplenmişlerdir.
Özellikle geçtiğimiz dört yıldan bu yana büyük özveriyle, yerel
kıt kaynaklarla, yurt içinde ve yurt dışında yüzlerce
faaliyet yürütmüşlerdir, toplantılar yapılmıştır,
seyahatler yapılmıştır.
İcra kurulu olarak
görev yapan Antalya Valiliği, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Süs
Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, Gıda
Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, Antalya
Büyükşehir Belediyesi, İl Kültür Müdürlüğü, Antalya Ticaret
Borsası dört yıldan bu yana günlük olağan işlerini bile
EXPO 2016 hedeflerine göre düzenlemişlerdir. Yöneticilere teşekkür
ediyoruz.
Buna rağmen neden
Hükûmet tasarısında tüm yükü çeken üç kuruluş, Antalya Ticaret
ve Sanayi Odası, Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları
Birliği ve Antalya Ticaret Borsası icra ve yönetim dışında
tutulmuştur. AKPli olmayanlar dışlanıyor, neden?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Varlı
7.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlının, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin gündem dışı
konuşmasına verdiği cevaba ve Türk tarımının
içinde bulunduğu duruma ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gündem
dışı konuşmamıza Sayın Bakan cevap verdi. Her
zaman olduğu gibi klasik rakamlar, işte şu zaman şuydu, bu
zaman buydu
Türkiye o söylediği tarihten bu yana on yıl
yaşadı, on yıl geçti ama Sayın Bakan herhâlde kalbindekini
diline ikrar etti, Çiftçi geriye gitmiştir, Türk tarımı geriye
gitmiştir. dedi, o itirafta da bulundu.
Hakikaten Türk
tarımı şu anda çok kötü bir durumda, herkes traktörünü, evini,
arabasını hatta tarlasını satabilecek duruma geldi. Ziraat
Bankası geçen yılki vermiş olduğu kredilerin
yarısını veriyor. Eğer bu yıl çiftçiler
aldıkları krediyi tekrar geri alamazlarsa birçok insan batacak
göçecek. Lütfen bu konuda -âdeta yalvarırcasına söylüyorum- Hükûmet
bir çare üretsin. Çiftçilerimiz çok kötü durumda. Sayın Bakanın
tozpembe tablosu hayalden ibaret, başka bir anlamı ve ifadesi yoktur
bunun. Aynı rakamlar, aynı rakamlar söylenip gidiliyor ama
gerçeğe baktığınız zaman karpuz üreticisi
perişan; soğan, patates üreticisi perişan, ihracat
yapamıyor ne Rusyaya ne İrana.
BAŞKAN Sayın
Demiröz
8.- Bursa Milletvekili
İlhan Demirözün, buğday alım fiyatlarına ve 2012
yılında tarıma verilmesi öngörülen desteğe ilişkin
açıklaması
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanı
biz Tarım Komisyonunda, diğer komisyonlarda bulamıyoruz. Bugün
bulduğumuz için buğdayla ilgili başlamak istiyorum.
Buğday
alım fiyatını açıkladıktan sonra çiftçi şunu
iyice anladı: Bundan sonra, aklı olan buğday ekmez çünkü Ziraat
Mühendisleri Odası ve Ziraat Odasının buğday maliyeti 80
kuruş.
Sayın
Bakana sormak istiyorum: Son dört yıldır buğdaya 5 kuruş
prim vermekte ve artırmamaktadır. Sertifikalı tohum
kullanımına 2011 yılında dekar başına 10 lira
destek verirken 2012 yılında bu miktar 6 TLye neden düştü
Sayın Bakan? Ayrıca yine buğdayla ilgili, desteklerle ilgili biz
3,5 milyar ton mazot kullanıyoruz ve 13 milyar TL ödüyor çiftçimiz. Bunun
yaklaşık 9 milyar TLsi ÖTV ve KDV. Açıkça görülüyor ki 2012
yılında tarıma verilmesi öngörülen 7,6 milyar TLlik destek,
çiftçinin tarımda kullandığı girdilerden sadece birine,
mazota ödediği vergiyi dahi karşılamamaktadır. Buğday
üreticisi, dekara yaklaşık
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Keskin
9.- Denizli Milletvekili
Adnan Keskinin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin, gündem dışı konuşmasına
verdiği cevaba ilişkin açıklaması
ADNAN
KESKİN (Denizli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanın biraz önce vermiş olduğu cevaplar maalesef denetim mekanizmasının
işlemesine olanak sağlamayan bir yaklaşımdı. Ben,
konuşmamda Sayın Bakana sorular tevcih ettim.
Bir:
2/5te alınan 9 tane numunenin hepsinin sağlığa
zararlı olduğu laboratuvarda tespit edilmiştir. Buna
rağmen, Başbakan ve bakanların bu rapora rağmen
açıklama yapmasını doğru bulmadığımı
vurguladım.
Sayın
Bakan Laboratuvarın kapatılması bununla ilgili değil.
dedi. Otuz yıldır faaliyet gösteren, on binlerce tahlil
yapmış olan bir laboratuvar niçin o tarihe kadar
kapatılmıyor da 22/5 tarihinde kapatılma ihtiyacını
duyuyor?
İki:
Sayın Bakan bir gerçeği de örtüyor. Niçin laboratuvar müdürü Afyona
tayin ediliyor, niçin yardımcısı olan kişi Kastamonuya
tayin ediliyor? O ana kadar Tarım Bakanlığı bu
insanların hizmetinden memnun ve mutluydu da bu olay ortaya
çıkınca kafalarına meteor taşı mı düştü de
bunları tayin etmek ihtiyacını duydu? Sayın Bakan gelsin
bunun bir cevabını versin. Tam cambaza bak numarasını
oynuyor Sayın Bakan, bütün Şark kurnazlarının
yaptığı cambaza bak numarasını oynuyor.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Keskin.
Son
olarak, Sayın Bakır
10.- Samsun Milletvekili
Tülay Bakırın, süt şekeri laktozun intoleransına
ilişkin açıklaması
TÜLAY
BAKIR (Samsun) Sayın Başkan, değerli üyelerimiz; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben
süt şekeri laktozun intoleransı konusunda çok kısa bazı
şeyler söylemek istiyorum. Süt şekeri içinde bulunan laktoz
intoleransı iki yaşından itibaren başlayan ve yetişkin
yaşta daha yükseğe çıkan bir intolerans ama buna alerji sözünü
edemeyiz. Alerji sütün proteinine karşı gelişir ve bunu anne
sütünden sonra ilk defa inek sütüyle karşılaştığı
zaman çocuk bunun karşılığını görür ve çok
ağır bir tablodur, bununla alakası yok. İnce
bağırsaklarda bulunan laktaz enzimi belirli bir dönemden sonra
bağırsaklarda eksilir ancak bazen mutasyonel olarak özellikle
İskandinav ülkelerinde yetişkin yaşa kadar laktaz enzimi devam
eder ama laktaz enzim eksikliği
ALİ
ÖZ (Mersin) Yapma Hocam! Hocam, çocuklar aynı bölgede, aynı
sınıfta nasıl isabet etmiş, Allah aşkına
yapmayın ya!
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Srebrenica
katliamıyla ilgili grup başkan vekillerinden isteyenlere söz
vereceğim.
Pervin
Buldan.
Buyurun
efendim.
11.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldanın, Srebrenica katliamının yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Srebrenica
katliamı ile ilgili söz aldım.
Etnik
temizliğin, katliamın, insanlığa karşı
işlenen suçların yakın tarihinin adıdır aslında
Srebrenica katliamı. Sorumluları Savaş Suçları Mahkemesinde
yargılanan çağımız soykırımında
yaşamını yitirenleri saygıyla anıyor, anaların
acılarını paylaşıyor, soykırımı
lanetliyoruz. Günümüzde Orta Doğuda savaş rüzgârları eserken,
ülkemizde otuz yıldır süren çatışmalar yaşanırken
Meclisin,
siyaset kurumunun barış için daha fazla çalışması
gerektiğini düşünüyoruz. Başta Roboski katliamı olmak
üzere, işlenen tüm katliamların sorumlularının bir an önce
açığa çıkması temennisinde bulunuyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Buldan.
İkinci olarak
Sayın Vural, buyurun.
12.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Srebrenica katliamının yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim.
Evet, on yedi yıl
önce, bir temmuz ayında Sırp ordusunun akrepleri, maalesef,
Birleşmiş Milletlerin silahsızlandırıp güvenli bölge
ilan ettiği, 400 tane Hollandalının bulunduğu Srebrenicaya
maalesef saldırmışlar, acımasız, insanlık
dışı bir katliam gerçekleştirmişlerdir.
O gün, şehrin Türk
milletinin evladı olan Boşnak ahalisi, kendilerini korumakla görevli
olan Hollanda Birliğinin Komutanına görevini hatırlatır,
Girmek üzereler, hemen harekete geçin, yoksa katliam olacak. Bizi koruyun,
yoksa kendimizi savunabilmemiz için silahlarımızı iade edin.
der ama Hollandalı Komutan hiç oralı olmaz ve 11 Temmuz ile 15 Temmuz
arasında yüzyılın en büyük soykırımına tabi
tutulurlar. 8.372 evladımız hunharca öldürülür, binlerce kadın
maalesef tecavüze uğrar.
İşte, onun
yıl dönümünde ne biz büyük Türk milletinin evladı
Boşnakları unuttuk ne de onları evladı fatihan olarak
gören Türk milleti unuttu. Balkanları bırakırken aynı
zamanda orada yarımızı bırakmıştık. Bir
diğer yarımız da milletimizin evladı, mensubu Boşnak
kardeşlerimizdi. Onlarla hiçbir zaman bağımızı
koparmadık, hep beraber olduk. Bugün de onların
acılarını paylaşıyor, onların acıları
bizim acılarımız diyoruz.
Bu vesileyle, o gün
şehit olan Boşnak kardeşlerimize, milletimizin evlatlarına
bir kez daha Allahtan rahmet diliyoruz.
Evet, bugün burada o
katliama uğrayan milletimizin evlatlarının, hanımlarının
el emeği göz nuruyla beraber şu iğne oyasını
bütün milletvekillerimiz gönüllerinde taşıyorlar. Bunlar aslında
barışı, adaleti, sevgiyi hedefleyen anlayışları
simgeliyor. Ben de bu çiçek oyasıyla onların
anılarını, mücadelelerini saygıyla anıyorum,
kendilerinin önünde saygıyla eğiliyorum.
Sayın
Genel Başkanımızın da Balkanlar gezisinde, bu vesileyle de
onlarla birlikte acılarını paylaşmak üzere oralarda bir
gezi düzenlediğini ifade etmek istiyorum.
Mücadeleleri
üzerinde, anıları üzerinde saygıyla eğiliyoruz Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Vural.
Sayın
Hamzaçebi
13.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Srebrenica katliamının
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
1990
yılında Sovyet Blokunun parçalanmasını takiben Yugoslavya
da parçalanma sürecine girmiş ve Yugoslavya devletini oluşturan etnik
unsurlar birer birer bağımsızlığını ilan
etmeye başlamıştır. Bu çerçevede 1992 yılında
Bosna-Hersek devleti ilan edilmiş ve bu devlet Birleşmiş
Milletler tarafından da tanınmıştır.
Birleşmiş
Milletler tarafından tanınmış bir devlet olmasına
rağmen Sırpların tahammülsüzlüğü nedeniyle Sırplar ve
Boşnaklar arasında çıkan savaşta yaklaşık 250 bin
Boşnak kardeşimiz hayatını kaybetmiştir. Bu süreçte
Birleşmiş Milletler konuya müdahale etmiş ve Birleşmiş
Milletlerin oluşturduğu güvenli bölgeye canlarını kurtarmak
amacıyla 8 bini aşkın Boşnak kardeşimiz
sığınmış ama Birleşmiş Milletlerin
şemsiyesi, koruması altında olan bu bölge, Birleşmiş
Milletlerin sözünü tutmaması veya görevini gereği gibi yerine
getirmemesi nedeniyle Sırpların saldırısına
uğramış ve 9 bine yakın, 8 bini aşkın Boşnak
kardeşimiz burada hunharca katledilmiştir.
Bugün
bu katliamın 17nci yıl dönümü. O katliamda hayatlarını
kaybeden bütün Boşnak kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Bu
ülkeye, Bosna-Hersek devletine sabır ve
başsağlığı diliyorum. Avrupanın İkinci
Dünya Savaşından bu yana yaşadığı bu en büyük
katliamın insanlık tarihine büyük bir ayıp olarak geçtiğini
düşünüyorum. Bu ayıbın insanlık tarihinde bir daha
yaşanmaması, bu acının insanlık tarihinde,
insanlık arasında bir daha tekerrür etmemesi için, tüm ulusları,
tüm ülkeleri barış için iş birliğine
çağırıyorum ve bu insanlık ayıbını,
insanlık suçunu Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak buradan bir kez daha
kınıyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Sayın
Canikli.
14.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Srebrenica katliamının yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tarihin
gördüğü, yaşadığı en büyük katliamlardan bir tanesi
Srebrenica. Dünyanın gözü önünde yaşanması ve örtülü bir
şekilde bir başka açıdan göz yumulması gerçekten çok utanç
verici.
Öncelikle,
bu katliamda hayatını kaybeden Boşnak kardeşlerimize
Allahtan rahmet diliyoruz. Çok büyük acılar çektiler, Türk milletinin, bu
acılarını paylaştığını da bilmelerini
istiyoruz, onu biliyorlar zaten. Her türlü sıkıntılarında
Türk milleti kendilerine destek oldu, olmaya devam edecek. Onların
yüreği yandığında bizim de yüreğimiz yandı, hâlen
bu acıyı bütün derinliklerimizde millet olarak hissediyoruz, Türk
milleti olarak hissediyoruz, paylaşıyoruz. İnşallah,
temenni ediyoruz, Cenabıhak bu millete, Boşnak kardeşlerimize
böyle acılı günleri bir daha göstermez ve aslında belki üzücü
boyutu ise, Batının, çağdaş dünyanın, maalesef, en
hafif ifadeyle, görevini yapmaması, ihmali nedeniyle böyle bir
acımasız katliamın ortaya çıkması bir başka
üzüntü kaynağı. Tabii, zaman zaman çok konuşuluyor,
dillendiriliyor, ama çağdaş dünyanın bu özelliği hak
edebilmesi için benzer hadiselerin yaşanmaması gerekir ve
yaşatmamaları gerekir; bunu da buradan belirtmekte fayda var.
Tekrar,
Boşnak kardeşlerimizin acılarını millet olarak, AK
PARTİ Grubu olarak paylaştığımızı ifade
ediyorum. Kalanlara, o acı katliamı yaşayanlara ve şu an
hayatta olanlara sağlıklı ömürler diliyoruz ve
hayatını kaybedenlere de Cenabıhaktan rahmet diliyoruz.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Canikli.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer ve 20 milletvekilinin, İstanbul ili Pendik
ilçesindeki imar planı değişikliklerinden kaynaklanan
sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/334)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İstanbul
ili Pendik İlçesinde bulunan mülkiyeti vatandaşlara ait iken imar
planlarında spor alanında kaldığı gerekçesiyle 1994
tarihinde kamulaştırılan, içinde Pendik Lisesi,
Kızılay kampı ve futbol sahası bulunan 25 dönümlük 3
arsanın İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından turizm
alanına çevrilerek adım adım iktidara yakın kişilere
peşkeş çekileceği halkın arasında söylemekte olup,
basında bu konuda haberler yer almıştır.
Pendik
Belediyesinin spor alanında kaldığı gerekçesiyle istimlak
ettiği ve üzerine tribünlü futbol sahası yapılan Pendik
Lisesinin önündeki ve Kızılay Kampının yanında bulunan
3 parseldeki tribünlü futbol sahasının İstanbul Büyükşehir
Belediyesince spor alanından çıkarılarak turizm alanı
yapıldığı anlaşılmıştır.
Buranın spor alanından çıkarılıp turizm alanı
yapılmasındaki gerekçe; dolgu alanlarında yeteri kadar spor
alanlarının olduğu şeklindedir. Dolgu alanında
belirlenen spor alanlarının ihtiyacı karşılaması
mümkün değildir. Dolgu alanlarında oluşturulan spor
alanlarına hiçbir zaman kapalı spor tesisleri yapılamaz.
Aynı
zamanda bu bölge herhangi bir afet anında Pendik halkının
toplanabileceği güvenli tek açık alandır. Bu bölgede başka
boş arazi bulunmamaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi
1/5000lik imar planlarında değişiklik yaparak Pendik'teki tek
boş araziyi (ki bu alan hâlen spor alanı olarak
kullanılmaktadır) turizm alanı yapmıştır. Bu alan
Pendik'in en güzel ve değerli alanlarından biridir. Eğer kamunun
spor alanı ihtiyacı kalmamışsa bu yerlerin tekrar eski
malikine devretmesi mülkiyet hakkının doğal gereğidir. Oysa
İstanbul Büyükşehir Belediyesi spor alanı olarak kamulaştırılıp
üzerine spor tesisi yapılan bu arazileri "Yeterince spor alanı
var." gerekçesiyle imar planı değiştirilerek turizm
alanına çevirmiştir.
Pendik
İlçe merkezi yeşil fakiri, spor alanları olmayan bir ilçedir. Bu
plan değişikliği iyi niyetle bağdaşmayan bir
değişikliktir.
Bu
nedenle söz konusu ilçedeki imar değişikliği ve imar planı
değişikliklerinden kaynaklanan sorunlarını
araştırmak ve çözüm yollarını tespit etmek amacıyla
Anayasamızın 98. Maddesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç
Tüzüğünün 104 ve 105. Maddeleri gereğince bir araştırma
komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla
araştırılmasını arz ederiz.17.11.2011
1)
Celal Dinçer (İstanbul)
2)
İhsan Özkes (İstanbul)
3)
Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
4)
Bülent Tezcan (Aydın)
5)
Namık Havutça (Balıkesir)
6)
Mahmut Tanal (İstanbul)
7)
Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
8)
Veli Ağbaba (Malatya)
9)
Ali Serindağ (Gaziantep)
10)
Muharrem Işık (Erzincan)
11)
Gürkut Acar (Antalya)
12)
Erdal Aksünger (İzmir)
13)
Sedef Küçük (İstanbul)
14)
Mehmet Şeker (Gaziantep)
15)
İlhan Demiröz (Bursa)
16)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
17)
Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
18)
Hülya Güven (İzmir)
19)
Tolga Çandar (Muğla)
20)
Sakine Öz (Manisa)
21)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
2.- BDP Grubu adına
Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, öğretmenlerin
yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/335)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Öğretmenlik
mesleğinin "aydın" kimliğinin yıllardır
uygulanan neoliberal eğitim politikaları ile nasıl
"teknik" bir alana
sıkıştırıldığının, toplumun öncüsü
olan öğretmenlerin yaşadıkları sorunların neler
olduğunun belirlenmesi ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi
amacıyla Anayasa'nın 98'inci İç Tüzüğün 104. ve 105.
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması
için gereğini arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan
Hasip Kaplan
Grup
Başkanvekili Grup
Başkanvekili
AKP
iktidarı ile birlikte eğitim politikalarında neoliberal
değişim dönüşümün hız kazandığı
görülmektedir. Eğitimde ticarileştirme ve özelleştirme
politikalarının yaygınlaştırıldığı,
esnek ve güvencesiz istihdamın arttığı, kamu
okullarının satışa çıkarıldığı,
kamu kaynakları özel okullar ve üniversitelerin desteklendiği,
müfredatın piyasacı bir içerikle yeniden oluşturulduğu
görülmektedir. Eğitim politikaları, piyasanın gündemindeki
ticarileşme, metalaşma, rekabet, verimlilik, kârlılık gibi
piyasa merkezli kavramlar ile belirlenmektedir. Bu politikalar Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer'in 2012 Yılı Bütçe
sunuşunda yaptığı konuşmada "...
çocuklarımızı uluslararası rekabete açık kabiliyetler
hâline getirmeliyiz..." ifadeleri ile somutluk kazanmaktadır. Bu
temelde öğretmene verilen rolde ve öğretmenlik mesleğine
yüklenen anlamda da ciddi değişim ve dönüşümler olduğu
görülmektedir.
Öğretmenlik,
"aydın" kimliği ön planda olan, özel ihtisas gerektiren bir
meslektir. Öğretmenin "aydın" kimliği, öğretmenin
öğrenci ile birlikte, öğrencinin içinde bulunduğu sosyal,
ekonomik ve politik çevre ile de sürekli, bilinçli ve eleştirel bir
etkileşim hâlinde olmasını gerektirir. Öğretmenlik
mesleği aydınlanma, dayanışma, diyalog, toplumsal adalet,
eşitlik, hakkaniyet, öznelleşme, özgürleşme, insanlaşma,
çok kültürlülük, demokratik eğitim, eğitim hakkı, kamusal
eğitim, kültür, sosyal sınıflar, bilginin sosyal
inşası, bilgiyi özgür kılmak, bütüncül insan, iktidar
ilişkileri, insanın gerçek gereksinimleri, ekoloji, teknik-pratik
bilgiye karşı özgürleştirici bilgi, teori-pratik ilişkisi
(praksis), toplum-birey dengesi kavramları ile doğrudan ilişkilidir.
Öğretmen eğitim öğretime ilişkin tüm planlamasını
ve etkinliklerini bu kavramlar doğrultusunda, öğrencisinin ve
kendisinin içinde bulunduğu sosyal, ekonomik ve politik öznel
koşulları, öğrenci gerçekliğini, istek ve ilgilerini göz
önünde bulundurarak belirler. Fakat bugün gelinen noktada baktığımızda
eğitim politikalarındaki neoliberal dönüşüm ile öğretmenlik
mesleğinin "aydın" kimliği, adım adım
törpülenmekte, öğretmenliğin hızla "teknik" bir
mesleğe dönüştürüldüğü izlenmektedir.
Günümüzde
gelinen noktada öğretmen yetiştirme politikaları, eğitim
öğretim müfredatındaki değişiklikler, sınav merkezli
eğitimin, öğretmen kılavuz kitaplarının ve eğitim
ve öğretimde teknoloji kullanımının
yaygınlaştırılması, vb. tüm uygulamalar bir yandan
eğitimin ticarileştirilmesini ve piyasaya açılmasını
sağlarken diğer yandan öğretmeni "okula
sıkıştırmak"ta ve "teknik işler" ile
boğmaktadır. Bugün öğretmenler tüm zamanlarını; veli,
öğretmen, zümre, gibi ilköğretim yönetmeliğinde belirtilen
onlarca toplantıya katılma ve bunların raporlarını
hazırlama, OGYE ve TKY çalışmasına katılma ve
bunların raporlarını formlarını hazırlama, nöbet
tutma ve her gün nöbet defterini doldurma, okulun ve sınıfın
fiziki ve donanımsal eksikliklerini tamamlama, kurumların
açtığı sınavlara ucuz iş gücü olarak girme, bütün
tören, kutlama vb. programlarda görev alma ve bunların rapor ve
tutanaklarını hazırlama, e-okul sisteminde öğrenci
devamsızlıklarını tek tek girme, ADEY, RİDEF vb. çok
sayıda formu doldurma, her hafta tüm derslerde tüm öğrenciler için
ayrı ayrı değerlendirme formları, doldurma öğrenci
tanıma fişleri ve kişisel dosyaları her dönem sonunda
doldurma, sosyal kulüp çalışmaları ve toplantılarına
katılma plan ve raporlarını hazırlama, rehberlik çalışmaları
yürütme bunların anketlerini doldurma ve raporlarını yazma,
okunan kitapları e-okula tek tek işleme, iş günü takvimi, ünite
süre çizelgesi, yıllık çalışma programı, haftalık
ders programı, ünite çalışma dosyası, sınıf ders
defteri, deney defteri raporu, gezi planı, öğretmen not defteri,
çevre incelemesi, tebliğler dergisi fihristi, sınıf
demirbaş listesi, ders dışı etkinlik dosyası
hazırlama gibi çok sayıda teknik görev ile yüklenmiş
durumdadır.
Öğretmenlik
mesleğinin "aydın" kimliğinin yıllardır
uygulanan neoliberal eğitim politikaları ile nasıl
"teknik" bir alana sıkıştırıldığının,
toplumun öncüsü olan öğretmenlerin yaşadıkları
sorunların neler olduğunun belirlenmesi ve çözüm önerilerinin
geliştirilmesi için Meclis araştırması açılması
önem arz etmektedir.
3.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu ve 23 milletvekilinin, kültürel nedenlerden
dolayı düşük toplumsal statüde bulunan kadınların durumunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/336)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülkelerin
kalkınmasında, kadınların toplumsal statülerinin
yükseltilmesi ve kalkınmaya entegre edilmesi büyük önem
taşımakta, kalkınma literatüründe kadınlar ve çocuklar
toplumun en dezavantajlı grupları olarak kabul edilmektedir.
Kadınlar, erkeklere oranla kaynaklara daha az erişmekte/kontrol
edebilmekte, kamusal hizmetlerden, istihdam ve sosyal güvenlikten daha az
yararlanabilmekte, kamusal yaşama daha az katılabilmektedirler.
Aile
düzeyinde, topluluk düzeyinde ve ulusal düzeyde karar alma süreçlerine
kadınların katılımı çok daha sınırlı
kalmakta, Türkiye'de özellikle az gelişmiş bölgelerin geleneksel aile
yapısı içinde, bu olumsuzluklar kadınlar açısından
daha fazla öne çıkmaktadır.
Nitekim
namus cinayeti olgusu bu bağlamda açıklık kazanmaktadır.
Çünkü genellikle sevmediği biriyle evlenmek istemeyen genç kızın
ya da zorla evlendirildiği kişiyle mutlu olmayan kadının
sevdiğine kaçması şeklinde sonuçların ortaya
çıkmasıyla, sözde namus bahanesiyle kadın/genç kızlar
öldürülmektedir.
Ayrıca;
eğitim alanındaki gelişmeler açısından da kadına
bakacak olursak kadın okur-yazarlığının önemli bir
gösterge niteliğinde olduğu bilinmektedir. Türkiye'de yetişkin
nüfus (15 yaş üzeri) içinde okumaz-yazmazlık oranı
kadınlarda % 13,8 iken, erkeklerde ise % 3,4 olduğu
görülmektedir(TÜİK 2009 ADNKS verileri).
Başbakanlık
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün Türkiye'de Kadının
Durumu'na ilişkin Şubat 2011'de yayımladığı
rapora göre ise hâlen 4 milyona yakın kadının okuma-yazma
bilmediği TÜİK Kasım 2010 verilerine göre de Türkiye'de kadınların
istihdama katılımında yüzde 27,5'lik oranla AB ülkeleri
arasında son sırada yer aldığı belirtilmiştir.
Türkiye,
kadın istihdamında AB ülkeleri arasında son sırada yer
alırken, 12 Eylül 2010 referandumunun ardından yapılan
düzenlemeyle yüksek yargıda yeni atanan kadın yargıç
oranının yüzde 45'ten yüzde 3'e gerilediğini, bunun da
"ileri demokrasinin" geldiği noktanın göstergelerinden
birisini teşkil ettiği açıktır. Ayrıca meşhur
paketin geçmesinden sonra oluşan HSYK ve onun sonrasında
oluşturulan yeni Danıştay ve Yargıtay'daki kadın yeni
atanan hâkim oranının da yüzde 3 olduğu ve bundan önceki yüksek
hâkim oranı yüzde 45 olduğu bellidir. Türkiye'de toplumsal cinsiyet
eşitsizliğinin kadınlar üzerinde oluşturduğu
baskıları, kadınların yaşadığı bu
sorunların alanlarına ilişkin geleneksel uygulamaların
altında yatan nedenlerin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden
kaynaklandığından bahisle;
Bütün
bu söz konusu olgular çerçevesinde nüfusun yarısını
oluşturan, ailede ve ekonomik yaşamda kilit roller üstlenen ancak
kaynaklara erişim, kaynakları denetim ve kararlara katılım
konularında erkeğe göre, toplumsal-kültürel nedenlerden dolayı
düşük toplumsal statüde bulunan kadınların durumunun
güçlendirilmesi, kişiler, kurumlar, bölge düzeylerinde ve ülke genelinde
toplumsal cinsiyet sorunlarının ortadan kaldırılması,
sözde namus bahanesiyle kadın/genç kızların öldürülmesinin önüne
geçilmesi "toplumsal cinsiyet eşitliğinin
sağlanması", kadının güçlendirilmesi, statüsünün
yükseltilmesi gibi temel stratejik hedeflerinin sağlanması amacıyla,
Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımla arz ederiz.
1)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
2)
İhsan Özkes (İstanbul)
3)
Ali Özgündüz (İstanbul)
4)
Sedef Küçük (İstanbul)
5)
Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
6)
Bülent Tezcan (Aydın)
7)
Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
8)
Mehmet Şeker (Gaziantep)
9)
Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
10)
İlhan Demiröz (Bursa)
11)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
12)
Hülya Güven (İzmir)
13)
Veli Ağbaba (Malatya)
14)
Tolga Çandar (Muğla)
15)
Sakine Öz (Manisa)
16)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
17)
Ali Demirçalı (Adana)
18)
Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
19)
Gürkut Acar (Antalya)
20)
Haluk Eyidoğan (İstanbul)
21)
Erdal Aksünger (İzmir)
22)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
23)
Doğan Şafak (Niğde)
24)
Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- CHP Grubunun,
13/6/2012 tarihinde İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel ve
arkadaşlarının belediyelere sağlanan olanaklar ve
belediyelere yönelik soruşturma ve denetimlerde farklı uygulamalar
yapılmasının yarattığı sorunların tespiti,
belediye denetimlerinde objektif ilkelerin geçerli
kılınmasını sağlayacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 28/6/2012 günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
28.06.2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 28.06.2012 Perşembe günü (Bugün) toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
M.Akif
Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel ve arkadaşları tarafından, 13/06/2012
tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Belediyelere sağlanan olanaklar ve belediyelere yönelik soruşturma
ve denetimlerde farklı uygulamalar yapılmasının
yarattığı sorunların tespiti, belediye denetimlerinde
objektif ilkelerin geçerli kılınmasını sağlayacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin, (457 sıra nolu) Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 28/06/2012
Perşembe günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Şimdi, öneri üzerinde gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi
Partisi Grubu adına Alaattin Yüksel, İzmir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Yüksel. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakika.
CHP
GRUBU ADINA ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; belediyelere sağlanan olanaklar ve
belediyelere yönelik soruşturma ve denetimlerde farklı uygulamalar
yapılmasının yarattığı sorunların tespiti,
belediye denetimlerinde objektif ilkelerin geçerli kılınmasını
sağlayacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
kapsamında Meclis araştırması açılması konusunda
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin kendinden olmayan belediyeleri nasıl
ötekileştirdiğini, muhalif belediyeleri nasıl
ayrımcılaştırdığını ve kentlere
nasıl baskılar kurduğunu şimdi sizlere İzmir
örneğinden yola çıkarak açıklamaya çalışacağım.
Değerli
arkadaşlar, 5 Temmuzda İzmirde sahneye konan trajik bir oyunun
ikinci perdesi açılıyor; İzmir Büyükşehir Belediyesi
davası 5 Temmuzda ikinci kez yeniden başlıyor.
Değerli
arkadaşlar, biliyorsunuz, İzmir Büyükşehir Belediyesine 11
Haziran seçimleri öncesinde, mayıs ayında, 2 Mayısta
gerçekleştirilen bir operasyonla başlayan bu süreç, daha sonra yine
İzmir Büyükşehir Belediyesinin tam da Pariste EXPO sunumunu yaparken
ikinci kez yinelenmiştir ve bu dava açıldığında üç yüz
sayfalık iddianamede gördük ki İzmir Büyükşehir Belediyesiyle
ilgili en küçük zimmet, rüşvet, irtikâp, haksız zenginleşme,
çıkar sağlama gibi herhangi bir suçlama yoktur. İzmir
Büyükşehir Belediyesinin davasında ne vardır? Dokuz
yıldır İzmir Büyükşehir Belediyesi izlenerek bu dava
açılmıştır, dokuz yıldır dinlenerek ve kameralar
yerleştirilerek açılmıştır. Haksız, hukuksuz deliller
yaratılarak bu dava açılmıştır ama iddianamede ciddi
hiçbir suçlama yoktur. Ne vardır? Sosyal projeleri vardır İzmir
Büyükşehir Belediyesinin.
İzmir
Büyükşehir Belediyesinin, Seferihisarlı üreticilerden mandalina
alarak yoksul halka dağıtması vardır. Yine, üreticilerden
şal alarak öğretmenlerimize dağıtması vardır.
Vidanjör hizmetinden gelir elde ettiniz, niye vergi ödemediniz? sorgusu
vardır. 100 bin gıda yardımı paketi içindeki birkaç kilogram
unun KDVsi sorusu vardır ve Şevval Samı niye ihalesiz,
konsere getirdiniz? sorgusu vardır. Sanki Şevval Samdan onlarca
varmış gibi. Ve bu davada, böylesi bir davada İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı için üç yüz doksan yedi yıl
ceza istenmektedir. Bürokratlarıyla beraber bin yılın üzerinde
bir ceza davasıdır bu dava, bu utanç davası. Ve İzmir
Büyükşehir Belediyesini suç örgütü, onun Belediye
Başkanını da çete reisi ilan eden bir davadır. Benim
bildiğim, çeteler hırsızlık yapar, gasp suçu işlerler,
fuhuş yaptırırlar, kumar oynatırlar. Oysa Kocaoğlunun
önce kendi rakipleri, sonra sayın bakanlar İzmire her geldiklerinde,
ne kadar dürüst olduğundan övgüyle söz etmektedirler.
Değerli
arkadaşlar, Turgutlu gibi, bakanla birlikte belediyeyi ciddi zararlara
uğratan, belediyenin olanaklarını bakana peşkeş çeken;
Kayseri gibi, rüşvet defterinin Başbakana iletildiği illerde,
AKPli illerde, bunlara bir müfettiş bile göndermekten Hükûmet imtina
etmektedir.
Kayseride,
Cumhurbaşkanı, Kayseri Belediye Başkanına kefil
olduğunu belirtmiştir ama İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı, defalarca kendisine Gelin, İzmirde yetkisiz,
taraflı bu araştırmaların önüne geçecek Devlet Denetleme
Kurulunu gönderin, İzmiri denetlettirin, İzmirde biz de
aklanalım. demesine rağmen, bu feryatlara kulağını
tıkamıştır ne yazık ki.
İzmirdeki
bu denetlemeler 100e yakın müfettiş, Sayıştay denetçisi,
bilirkişiler, özel yetkili savcılar eliyle yürütülmektedir ama 5
milyonluk Ankarada bu denetimler 10 kişiyle yapılmaktadır, 14
milyonluk İstanbulda 20 kişiyle yapılmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, sadece bu baskılar değil tabii, İzmirin
projeleri de sürekli olarak engellenmektedir. Özellikle bu Hükûmet yerel
demokrasi, yerinden yönetim. diye diye yerel yönetimlerin elinde ne kadar
yetki varsa merkezî hükûmetlere almıştır ve bunlardan bir tanesi
de 17 Haziran 2010da çıkartılan Belediyeler Kanunundaki 73üncü
madde, -şimdi 17nci madde oldu- kentsel dönüşüm projelerinin
Bakanlar Kurulu onayı olmadan yürürlüğe giremeyeceği maddesidir.
Bu madde uygulanmaya başlandıktan sonra bugüne kadar Bakanlar
Kurulunda 26 adet kentsel dönüşüm projesi onaylanmıştır
arkadaşlar.
Sayın
Şehircilik Bakanı burada Van depreminden sonra İzmir birinci
derecede risk taşıyan bölgedir, önce oradan
başlayacağız. demiştir. Sayın Başbakan 61inci
Hükûmet Programında aynı şeyi söylemiştir ama bakın,
Bakanlar Kurulunda onaylanan projeler bugüne kadar 26 adettir; bunlardan 1
tanesi MHPli, 25 tanesi AKPli belediyelere aittir ve hepsi de üçüncü,
dördüncü sırada, arada bir iki tane birinci sıra var. İzmirin
bekleyen kentsel dönüşüm projelerinin tamamı, gerçekten Bakanın
söylediği gibi, birinci derecede riskli bölgelerdir.
Değerli
arkadaşlar, bu yirmi beş projenin nasıl
onaylandığını araştırdık, ne kadar sürede
onaylandığını araştırdık; ortalama onaylanma
süresi on beş gündür. İzmirinkiler on altı aydır onay
beklemektedir Bakanlar Kurulunda. Sayın Melih Gökçek, Başbakana
projeleri için, fuar alanı için, kentsel dönüşüm projeleri için
Verdiğiniz destekten dolayı minnettarız Ankara olarak.
demektedir. Sayın Gökçekin aslında teşekkür edeceği daha
çok şey var. Rantsal dönüşüm projeleri için, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden bir gecede çıkarılan yasayla EGOnun BOTAŞa olan
borçlarını sildiğiniz için, onun istediği yasaları
incelemeden TBMMden geçirdiğiniz için, on beş yıldır bir
metre dahi ilerletemediği metroyu Hükûmet olarak
devraldığınız için ve bütün hakkındaki yolsuzluk
iddialarına rağmen, İzmirdeki gibi, en ufak bir soruşturma
bile açmadığınız için teşekkür etmesi gerekmektedir.
Hiç aklıma gelmezdi Gökçeke teşekkür edeceğim. Gökçeke
teşekkür ediyorum. Tam da ben de bunları anlatmak istiyorum. En güzel
şekilde Gökçek bunları, gayet güzel anlatmış değerli
arkadaşlar.
Evet
değerli arkadaşlar, İzmirin engellenen projeleri yalnız
kentsel dönüşüm projeleri değil. Bakın, İzmirde 81 ille
ilgili, kamu yatırımlarıyla ilgili, ödedikleri vergiler ve kamu
yatırımlarından aldıkları payla ilgili bir
araştırma yaptık ve bu araştırmadan şöyle bir
sonuç çıkıyor: Değerli arkadaşlar, 2004ten bu yana AKP
hükûmetleri döneminde İzmirin ödediği vergiler düzenli bir
şekilde kırmızıdır, artmaktadır ve İzmirin
kamu yatırımlarından aldığı pay da düzenli bir
şekilde düşmektedir. 10,88le 3üncü sırada vergi ödemiştir,
10,86yla tahsilatta 2nci sıradadır ama kamu
yatırımlarından aldığı payda İzmir ne
yazık ki 72nci sıradadır.
Değerli
arkadaşlar, İzmirin içme suyu projesi, Çamlı Barajı
engellenmektedir, tramvay projesi engellenmektedir. Birçok projesi
engellenirken, şimdi de zorlama, dayatma projeler İzmire
dayatılmaktadır. Liman ve Alsancak Stadıyla ilgili, kent
merkezine 150 bin metrekareye yaklaşan alışveriş merkezleri
ve oteller yapma zorlaması Hükûmet tarafından
dayatılmaktadır. İzmirliler olarak buna bütün gücümüzle
karşı çıkacağımızı bu kürsüden bir kez daha
belirtmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Yüksel.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Bakanım, Barajı engelliyor. diyor, orada
duymuyorsunuz Sayın Bakanım. Barajı engelliyor. diyor,
barajı
ORMAN VE SU İŞLERİ
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) İçme suyunu İzmire biz
getirdik.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir)
Dünyanın en büyük arıtma tesisini oraya biz yaptık, siz
yapmadınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Bakanım, Çamlı Barajı, Çamlı,
Çamlı!
ORMAN VE SU İŞLERİ
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Bilmiyor, konuyu bilmiyor.
İzmire suyu biz getirdik.
BAŞKAN - İkinci
konuşmacı, aleyhte olmak suretiyle, Sayın Ali Aşlık,
İzmir Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ AŞLIK (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi hakkında grubum adına söz
almış bulunmaktayım.
Cumhuriyet Halk Partisi En büyük
savunma, saldırıdır. deyip sürekli belli konularda AK
PARTİye yüklenmeye çalışmaktadır.
ENGİN ALTAY (Sinop) Mesela,
mesela
ALİ AŞLIK (Devamla) Ben
bunun böyle olmadığını sizlere açıklamak istiyorum.
Şimdi, bakınız, ben
İzmirde beş yıl il başkanlığı yaptım.
İl başkanlığım döneminde Buca Belediyesine
karşı operasyon yapıldı, Kaynaklar Belediyesine
karşı operasyon yapıldı, Ayrancılar Belediyesine
karşı operasyon yapıldı, AK PARTİli belediyelere de
operasyon yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesine operasyon
yapıldı diye kıyametleri koparıyorlar. Kaynaklar
Belediyesine yapılan operasyonda altı yüz yıla kadar ceza
istendi. Gitti, savunmasını yaptı, beraat etti, çıktı.
Buca Belediye Başkanı yargılanıyor. Savunmasını
yaptı, yargı kararını verecek.
Arkadaşlar, yargıya intikal
eden bir konuda doğrudur, yanlıştır demek, Anayasaya
aykırı bir durumdur. Bizi, sürekli, Anayasaya aykırı bir
durum konusunda söz söylemeye, konuşmaya, mindere çekmeye
çalışıyorlar. Hukuk devletinde bunlar olmaz arkadaşlar,
olmamalıdır. Kimin bir yanlışı varsa yargıda
hesabını verecektir.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Deniz Fenerini anlatsana hukuk devletinde.
ALİ
AŞLIK (Devamla) Suçu yoksa hâkim vicdanına göre kanaatini bildirir,
beraat de verir, ceza da verir. Dolayısıyla yargıya intikal eden
konuda savunma yeri Meclis değil, yargıdır.
Dolayısıyla eğer bizim yargı politikalarıyla
alakalı söyleyeceklerimiz varsa bunu zaten burada söylüyoruz. Meclis,
siyaset çözüm yeridir, çare yeridir, ağlama yeri değildir, çözüm
üretme yeridir. Biz, birinci yargı paketi, ikinci yargı paketi,
üçüncü yargı paketi, dördüncü yargı paketi diye gündeme getirmiyor
muyuz? Bunlar Sevgililer Gününde giden paket değil ki, bunlar Analar
Günü, Babalar Günü için gönderilen paketler değil ki. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bunlar, Türkiyenin çehresini,
kaderini değiştirecek, hukuk devleti olma yolunda daha ilerilere
taşıyacak paketlerdir. Onun için, değerli arkadaşlar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bravo! Bravo! İyi söylüyorsun! Binlerce öğrenci
içeride.
ALİ
AŞLIK (Devamla) Değerli arkadaşlar, söyleyeceğimiz çok
şey var. Yine il başkanlığım döneminden bir şey söyleyeceğim.
Hani Belediyelere taraflı davranılıyor. deniliyor, ya
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) CHPnin, MHPnin belediye başkanları
yargılandı.
ALİ
AŞLIK (Devamla) 2004 yılında Aliağa Belediyesini
aldık. Aliağa Belediyesi büyük şirketlerin üretim
yaptığı bir yer. Arkadaşlar, Belediye
Başkanımız ilk birinci ayında soruşturma geçirdi.
İki ayda bir, üç ayda bir yeni yeni soruşturmalar geçirdi. Yani
belediye başkanlığını bitirene kadar anasından
emdiği süt burnundan geldi. Bu, Türkiyedeki bürokratik yapıdan kaynaklanan
bir şeydir, AK PARTİ ile uzaktan yakından alakası yoktur.
AK PARTİ, 2002 yılında iktidar oldu. AK PARTİ döneminde
ilkokula başlayan kişi daha lise son sınıfta.
Dolayısıyla
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Adanadan haberin yok senin herhâlde.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı iki seneden beridir koltuğuna
oturamıyor.
ALİ
AŞLIK (Devamla) Değerli arkadaşlar, bu eğitimle
alakalı bir şeydir, bu anlayışla alakalı bir
şeydir. Dolayısıyla biz bütün anlayışları
yeniden, yeniden dönüştürüyoruz. Yeniden milletin önündeki engelleri
kaldırmaya çalışıyoruz. Milletin önündeki engelleri tek tek
kaldırıyoruz arkadaşlar. Tek tek kaldırmaya da devam
edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Neyi kaldırdın? Cezaevlerinin yarısı tutuklu.
On senedir bu ülkeyi yönetiyorsunuz, milletin önündeki engelleri
kaldırmıyorsunuz.
ALİ
AŞLIK (Devamla) Niçin? Bakınız, 2001de biz
kurulduğumuzda, AK PARTİ olarak kurulduğumuzda
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Başka partide miydin sen?
ALİ
AŞLIK (Devamla)
değişik siyasi partilerden insanlar bir araya
gelerek milletin önündeki engelleri kaldırmak adına siyaset yapmaya
karar verdik ve bu kararımız doğrultusunda siyaset yapıyoruz. Tabii,
birçok engellerle karşılaştık ama ağlamadık;
sıkıntıya düştüğümüzde millete gittik, milletle
paylaştık, millet bizi bağrına bastı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, siz de
sıkıntıya düştüğünüzde ağlamayın, siyaset
çözüm yeridir, milletle buluşun.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Söyle söyle, Yüzde 50 aldık. de, milletin iradesi de!
Söyle söyle!
ALİ
AŞLIK (Devamla) Milletin kültürel genetiklerini doğru okuyalım
arkadaşlar, doğru okumamız lazım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN
ALTAY (Sinop) Ver coşkuyu Başkan, ver!
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Seni ödüllendirmişler, başarısız olmana
rağmen ödüllendirmişler seni. Ver coşkuyu!
ALİ
AŞLIK (Devamla) Değerli arkadaşlar, Ankarada Melih Gökçek
metroyu Ulaştırma Bakanlığına devretti. Biz kanun
çıkardık. Niçin kanun çıkardık? Metro ihtisas gerektiren bir
iştir. dedik. Dolayısıyla Belediyeler bunu götüremiyorsa,
yürütemiyorsa Ulaştırma Bakanlığına devreder. diye
kanun çıkardık. Ankara devretti, İzmir devretmedi. Yani biz Güç
bizde. diye İzmirin metrosuna el mi koysaydık? Hem bir taraftan
yerel yönetimleri savunacağız hem başka şey mi
yapacaktık?
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Metroyu yapamıyor, gecekonduyla
başa çıkamıyor, ne iş yapar bu Belediye Başkanı?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Yahu, söylesene, bekleyenleri söylesene İzmirde, kentsel
dönüşüm için bekleyenleri söylesene. Bakana Niye onaylamıyorsunuz?
diye sorsana, İzmir Milletvekili değil misin sen?
ALİ
AŞLIK (Devamla) Bunu bile istismar ediyorsunuz arkadaşlar, böyle
bir şey olabilir mi? Onun için, özellikle söylüyorum: Biz İzmirde
hiçbir yatırımın önünü kesmiyoruz. Bakınız,
İzmirde sadece çevre yoluna 300 milyonun üzerinde yatırım
yaptık, çevre yolundaki tünelleri biz bitirdik. İzmir
Uluslararası Havalimanına 800 milyon euronun üzerinde
yatırım yaptık. Tekrar 1 milyar euronun üzerinde iç hatlar için
yeni yatırımlar yapıyoruz. Bunların hiçbirisi o sizin
gösterdiğiniz istatistikte gözükmüyor. Dolayısıyla,
İzmirdeki projelerin birçoğu aynı zamanda İzmir
dışındaki illeri de doğrudan ilgilendirdiği için
İzmire yapılan yatırımlar olarak gözükmüyor ama bunlardan
en fazla İzmir istifade ediyor.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Nerede gözüküyor ya, hadi göster.
ALİ
AŞLIK (Devamla) Bunu, istatistiklerle, istatistiklere yalan söyletmekle
gerçekleri örtemeyiz ki. Dolayısıyla, Gördes Barajını
yaptık. Gördes Barajı İzmir sınırları içinde
değil ama suyundan kim faydalanacak arkadaşlar? İzmir
faydalanacak.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bak, Sayın İzmir İl Başkanı,
İzmir Milletvekili, bak, bak, buraya bak, yatırımlara bak! Bak,
kaçıncı sırada İzmir?
ALİ
AŞLIK (Devamla) Arkadaşlar, siz on yıldır yerel
yönetimlerde iktidarsınız, İzmire ne yaptınız?
İzmire ne yaptınız, bunu anlatın, bunu aktarın.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Yahu sen anlat! Bak nereye gelmiş İzmir, bak!
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) İstanbulun yüzde 70i kaçak,
kaçak! Yirmi yıldır İstanbulu yönetiyorsunuz.
ALİ
AŞLIK (Devamla) Hangi projeye imza attınız arkadaşlar?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Gökçeke niye sormuyorsun onu? Sen sadece İzmirin
değil, Türkiyenin milletvekilisin; sorsana Gökçeke, İstanbula
sorsana Sözen zamanında başlayan metroyu!
ALİ
AŞLIK (Devamla) Yani siz, özel yetkili savcı Büyükşehir
Belediyesine bir dava açtı diye bütün beceriksizliklerinizi bu
iddianamenin altına süpürmeye kalkmayın. Dolayısıyla, iki
tane ihaleyi beceremiyorsanız, yahu Bizim bürokrasimiz
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Siz çok iyi beceriyorsunuz!
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Siz iyi beceriyorsunuz değil mi bu işleri?
Doğru, bravo, alkışlıyorum sizi!
ALİ
AŞLIK (Devamla) -
biz bu işi beceremiyoruz. diyorsanız
Arkadaşlar,
başka bir şey daha söyleyeyim ben size: Diyelim ki İzmir
Büyükşehir Belediyesinde bu işi bilen bürokrat yok. Sizin dünya
görüşünüze uygun maliyede veya bürokraside hiç mi insan yok, getirip orada
çalıştıracağınız, doğru dürüst ihale yapacak
hiç mi insan yok? Çağırın, ekip kurun, çalışın,
İzmire hizmet verin, kim engel oluyor? Beceriksizliğinizin
adına engel koyma diyorsunuz.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Adanayı anlat, Adanayı.
Adana Büyükşehri anlat. AKPdeyken soruşturmayı
kapatıyordunuz, MHPdeyken adamı açığa aldınız,
hapse attırdınız adamı.
ALİ
AŞLIK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biz, Türkiye'nin adım
adım hukuk devleti olması konusunda AK PARTİ olarak üzerimize
düşeni yapıyoruz.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Melihi bile savunabiliyorsunuz!
ALİ
AŞLIK (Devamla) - Dolayısıyla, ayrım yapmıyoruz.
Ayrımcılığı Sayın Başbakanımıza
sorun, ayrımcılık nasıl yapıldı, Büyükşehirde
onun başına neler geldi, bir de ondan dinleyin.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Hiç de gelmedi, hep sistemden yararlandı.
ALİ
AŞLIK (Devamla) - Cumhuriyetin fikir babalarından Ziya Gökalpin
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Hep yararlanan tarafta oldu.
ALİ
AŞLIK (Devamla) -
şiirini okudu diye hapse atılan
Başbakanımıza sorun.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Senaryonun ürünüydü o da, senaryo, senaryo.
ALİ
AŞLIK (Devamla) - Ama ağlamadık, milletle bütünleştik,
milletimiz bize üçüncü defa iktidar yolunu açtı; inşallah, dördüncüsünü,
beşincisini açacağız.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Senaryo ürünüydü o. Hep beslendi sistemden, hep beslendi, ne
çile çekti be!
ALİ
AŞLIK (Devamla) - Dolayısıyla, arkadaşlar, Meclisin gündemi
çok yoğun. Biz, milletin önündeki bütün engelleri
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bir tek, harem kurmadı hapishanede, harem, her şey
vardı!
ALİ
AŞLIK (Devamla) -
muhalefetin günübirlik engellemelerine kulak
asmaksızın aşmaya devam edeceğiz.
Hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyor, öneri hakkında aleyhe oy
kullanacağımızı söylüyorum.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Aşlık, teşekkür ediyorum.
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sonra, sonra efendim.
Şimdi,
lehinde olmak üzere, Sayın Emin Haluk Ayhan.
Buyurun
efendim.
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Sataşmadan dolayı istiyorum, son
konuşmacı
BAŞKAN
Sonra. Şahsınıza değil efendim sataşma. Bekleyin,
zamanı gelince vereceğim.
Buyurun.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu grup
önerisi üzerine söz aldım, lehinde söz aldım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önerge,
belediyelere sağlanan olanaklar ve belediyelere yönelik farklı
uygulamalar yapılmasının yarattığı
sorunların tespiti, belediyelerin denetiminde objektif ilkelerin geçerli
kılınmasını sağlayacak önlemlerin belirtilmesiyle
ilgili. Bunda, bu önerinin görüşülmemesi, kabul edilmemesi için bir
şey yok. Araştıracağız, bakacağız, böyle bir
şey var mı, yok mu hakikaten. Bunda sıkıntılı,
sakıncalı bir taraf yok. İktidar partisinin de bundan muzdarip
olacağı bir şey olmaması lazım. Çünkü yapılan
haksızlıkları bile, nasıl olsa kendileri iktidarda
oldukları için, ortadan kaldırmayı beceriyorlar.
Şimdi,
gerçekten belediyeler sıkıntı içinde, özellikle küçük
belediyeler. Milliyetçi Hareket Partili belediyelere de iktidar
sıkıntı vermeye başladı. Bu doğru bir
davranış biçimi değil. Dolayısıyla, böyle bir önerinin
kabul edilmemesi gerçekten doğru bir olay değil. Ne kaybedeceğiz
böyle bir işi araştırsak, iyi muamele edilip edilmediğini,
onlara baskı yapılıp yapılmadığını?
Belki AKPli belediyeler de bunu arzu ediyorlar, onların içinde de
partinin iç çekişmelerinden kaynaklanan birtakım
sıkıntılar vardır. Bu problemlerden dolayı onlarda da
sıkıntı çekenler var. Dolayısıyla, böyle bir önergeye
iktidarın katılmasının olumlu olacağını
düşünüyordum.
Ben
gerçekten
Belediyelerin bütçe büyüklükleri, özellikle 1975-2010 arası
dönem dikkate alınırsa, yaklaşık, ekonomi içerisindeki
payı 4 kat, kamu maliyesi içindeki payı da 2 kat arttı, giderek
önemli hâle geldi. Başta belediyeler olmak üzere, mahallî idarelerin,
artan kentleşme ve yerelleşme eğilimlerine paralel olarak, kamusal
hizmet sunumunda daha etkin aktörler hâline geldiği kesin. Bu durum
mahallî idarelerin mali yapısına da yansıyor. Belediyelerin
bütçe büyüklükleri, biraz önce ifade ettim, gerçekten arttı. Bu
artışta büyükşehir belediyelerinin kurulması da, bununla
birlikte merkezî bütçeden bu kuruluşlara aktarılan payların da
nesi var? Önemi var. Bazı yerel vergilerin ihdası ve
tahsilatının belediyelere devri, genel bütçe vergi gelirlerinden
aktarılan tutarların zaman içinde oran olarak
artırılması ve artan vergi yükünün bu kaynak üzerindeki olumlu
etkisi ve yüksek oranda kentleşme ne yapıyor? Önemli hâle geliyor. Bu
belediyeler, önemli ölçüdeki, önemli sayıdaki belediyeler yasal borç
stokunu ve limitini aşmış ve sınıra
yaklaşmış. Bu belediyeler de vergi ve prim borçlarını
ödemeyerek finansman imkânı yaratmakta ve kamu mali disiplininin de
gerçekten bozulmasına neden olmaktadır. Bir yandan belediyelere bu
kaynaklar sağlanırken, diğer yandan hızlı
şehirleşme süreciyle birlikte yerel ihtiyaçlar artıyor. Bunun
yanı sıra, kaynakların verimli kullanılmaması ve kötü
mali yönetim de belediyelerin mali yapısını olumsuz etkiliyor ve
bu da belediyelerin neyini artırıyor? Borç stokunun artmasına
neden oluyor.
Burada
ifade etmek istediğim birtakım hususlar var. Şimdi, illerde
gerçekten sıkıntı var. Büyükşehir belediyesini üç il
yapacağız. diyorsunuz, Denizlide beş senedir türkü
çağırıyorsunuz. Büyükşehir belediyesinin hangi türünü,
hangi şeklini uygulayacağınızı söyleyemiyorsunuz.
Neden? Daha önce sadece merkezi büyükşehir belediyesi yapmak arzusunu
taşırken ve kamuoyuna böyle sunarken şimdi ne yapıyorsunuz?
İlin tamamını büyükşehir yapma gibi bir düşünceniz
ortaya çıkıyor. Üç ilken, on üç ile çıkıyor. Sayın
Başbakan her geldiğinde Denizlide söz veriyor, her geldiğinde
bu söz erteleniyor. Diğer illerde de aynı. Birçok belediye ve
belediye olan yerlerde yaşayan insanlar huzursuzluk içinde. Bizim
geleceğimiz ne olacak? Biz ne yapacağız? diyorlar,
sıkıntı içindeler. AKPli belediyeler de bunun içine dâhil.
Peki,
ne oluyor? Bakanlık bünyesinde yapılan toplantılarda bile
AKPlilerin anlaşamadıklarından dolayı bu büyükşehir
olayı, mütemadiyen mevzuat düzenlemesi ne yapılıyor?
Erteleniyor. Bu erteleme huzursuzluğu giderek artırıyor.
Tabii,
burada yeniden yapılanmada demokratik özerklik zırvasının
da dikkate alınması yönüne gidiliyor. Bunun bazı AKPli yerel
yöneticilerin ağzından telaffuz edildiğini de duyuyoruz ama buna
rağmen, yandaş yazarlar bile AKPnin bu tür düşünce
yapısı içinde olmasından rahatsızlar. Bunun KCK
söylemleriyle paralellik arz ettiğini de ifade ediyorlar.
Şimdi,
durumu bu şekilde dikkate aldığımızda, AKPnin
çaresizliğini, kendi içindeki dağılımda herkesin
farklı bir şey söylediğini, kimisinin demokratik özerkliğe
yakın, kimisinin daha farklı bir sistemi benimsediğini ifade
etmek mümkün. Çünkü biz mahallî olarak yapılan açıklamalardan tatmin
olmuyoruz. Ben 2023e kadar belediye başkanı olacağım.
diyen arkadaşlar, AKPli arkadaşlar, AKPnin istikrarlı ve
doğru bir şekilde ifade etmemesinden dolayı illerini
bırakıp, kaçıp belediye başkanlığından,
gelip milletvekili olma arzusunu taşıyorlar.
Ben
bunu şunun için rahat ifade ediyorum, daha önce bu arkadaşlarıma
burada da ifade ettim, söyledim: Bir tutarlılık yok,
sıkıntı var. Bakın, şimdi, Denizlinin Güney ilçesinde
Eziler Belediyesi, Yatağan Belediyesi Serinhisarda,
Kızılcabölük Tavasta, Gölcükte, bu insanların eli
ayağı bağlanmış vaziyette. Ne vatandaş bir
şey söyleyebiliyor ne belediye başkanları, hatta AKPnin
belediye başkanları da bir şey söyleyemiyorlar, ifade
edemiyorlar. AKP, programsız, bilinçsiz bir şekilde verdiği
taahhütlerin arkasında da duramıyor veyahut seçim kaybedeceği
alanlarda, her yerde farklı bir büyükşehir modeli uygulama yönüne
gitme düşüncesi içinde olmalarından dolayı net bir şekilde
durumu topluma ne yapamıyorlar? İfade edemiyorlar.
Bakın,
gerçekten, belediyelerde büyük baskı var, belediyelerde büyük
sıkıntı var. Ben, birebir, benim bölgemdeki bir belediyeyi,
Sayın Bakana gidip rica etsem, bireysel ilişkilerimle,
dostluğumla bu meseleyi çözsem, bu problemi çözmüyor, gerçekten sıkıntı
var.
Bakın,
belediye olmanın da o yeri sosyalleştirdiğini ifade etmek
istiyorum. Şimdi, siz, adliyeleri kapatıyorsunuz, HSYKyı arka
bahçeniz gibi kullanıyorsunuz. Bu adliyesi kapanan yerin orada ne olacak
belediye olarak? Belediye başkanları burada, işte Sayın
Yüksel -aynı bölgenin milletvekiliyiz- geldi, çok mu memnun belediyelerin
kapatılmasından? Büyükşehir olunca çok mu iyi olacak? Buna ilave
olarak söyleyebiliriz, bakın, adliyelerin kapatılmasından da
memnun değiller. Sayın vekiller insan içine çıkmakta zorluk
çekiyorlar. Eskiden A şahsı konuşurken şimdi o ilçelerde
sıkıntı olur diye B şahsı konuşuyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) - Dolayısıyla, muhalefet belediyelerine
işkence yapılmamalıdır ve ne yapılmalıdır?
AKP vatandaşa doğruyu söylemelidir.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Aleyhte
olmak suretiyle, Sayın Sırrı Sakık. (BDP
sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu önergeyle ilgili,
genelde gruplar görev dağılımı yaparlar ama bize en sona ne
düşerse biz öyle çıkıp konuşuruz çünkü burada
dağıtım yapılırken adil ve adaletli değil. Onun
için, aleyhte de olsa, ben lehte konuşacağım.
Şimdi, aslında,
belediyelerle ilgili, gerçekten hepimizin yaraları var. Hele hele
Barış ve Demokrasi Partisinin belediyelerinin
uğradığı o zalimane politikaları hepimiz biliyoruz.
2009 Mart ayındaki seçimlerden hemen sonra, alelacele, 14 Nisanda bir
operasyon düzenlendi ve belediye başkanlarımız içeri
alındı; bir kısmı da yakın tarihte
alındılar. Bunlardan, mesela, 14 Nisanda Batman Belediye
Başkanımız Nejdet Atalay, daha bir aylık görevdeyken
alelacele tutuklandı. Şırnak Belediye Başkanımız
Ramazan Uysal, Iğdır Belediye Başkanımız Mehmet Nuri
Güneş, Van Belediye Başkanımız Bekir Kaya da birkaç gün
önce alındı. Şırnak Cizre Belediye
Başkanımız Aydın Budak, Şırnak İdil Belediye
Başkanımız Resul Sadak, Şırnak Uludere Belediye
Başkanımız Şükran Sincar, Urfa Viranşehir Belediye
Başkanımız Leyla Güven, Urfa Suruç Belediye
Başkanımız Ethem Şahin, Hakkâri Yüksekova Belediye
Başkanımız Ruken Yetişkin, Mardin Kızıltepe
Belediye Başkanımız Ferhan Türk, Mardin Derik Belediye Başkanımız
Çağlar Demirel, Van Özalp Belediye Başkanımız Murat Durmaz
ve onlarca eski belediye başkanımız ve yüzlerce il genel meclisi
üyelerimiz ve binlerce seçilmiş il, ilçe başkanlarımız ve bu
Parlamentonun da 8 tane milletvekili şu anda içeride.
Şimdi, bu operasyon
nereden başladı? Bu operasyon, hemen mart sonrası, seçimler
sonrası, Barış ve Demokrasi Partisi 100 belediye
başkanlığı alınca alelacele bir operasyon düzenlendi. Şimdi, bu belediye
başkanlarımızın hiçbiri
Yani akçeli işlerle ilgili
bir tek tutuklama yoktur, bunlar sadece düşüncelerinden dolayı
cezaevindedirler.
Şimdi, bu ülkede
sürekli çıkıp Geçmişle yüzleşip, geleceğimizi
birlikte inşa edelim. dediğimizde ve sizler de zaman zaman
Gereği yapılmalıdır, seçilmişler, evet, geçmişte
haksızlıklar yaşandı ama
bugünü inşa etmek için bu seçilmişlerin belediyede belediye
başkanlığını sürdürmesi lazım. Ama bu
yapılmıyor ve Vanda büyük bir deprem yaşıyoruz. Van
Belediye Başkanımız ve oradaki ilçe belediye
başkanlarımızın gecesini gündüzüne katarak -Sayın
Bakanımız da oradaydı, hep beraberdik Vanda- nasıl
çalıştığını, nasıl Vanda zaman zaman
çaresiz kaldığında hüngür hüngür
ağladığını bütün Van halkı da gördü ama birkaç
gün önce, eften püften ve özel yetkili mahkemelerin kararıyla
gözaltına alındı.
AKP Grubu adına
buraya çıkıp konuşan arkadaşımız: Yargıya
intikal etmiş, yargı bağımsız
Vallahi, siz de
bilirsiniz, Allah da bilir ki yargı bağımsız değil.
Hele hele özel yetkili mahkemeler bağımsız değildir, 12
Eylülün ürünüdür. O mahkemeler Genel Başkanınızı mahkûm
ettiğinde kıyamet koparıyorsunuz ama muhaliflerinize
karşı acımasız bir silah gibi o mahkemeler devredeyse dönüp
yargının bağımsız olduğunu söylemeyin, ayıptır
ve günahtır.
Bugün onlarca KESK
yöneticisi
Bütün görevi, yani görevi sendikal faaliyetleri sürdürmektir.
Öğretmendir, diğer kuruluşlarda görev almıştır
ama özel yetkili mahkemeler diyor ki: Siz şu eylemleri
yaptığınız için
71 kişi gözaltına
alındı, bunlardan bir kısmı hâlen Terörle Mücadelede, bir
kısmı da -dün gece- 22 tane öğretmen arkadaşımız,
KESK üyesi tutuklandı.
Şimdi, dönün deyin
ki: Evet, bizim ülkemizde yargı bağımsızdır. Buna
kimse inanmaz. Yargının gerçekten bağımsız olması
için bu özel yetkili mahkemelerin ortadan
kaldırılması gerekir. Hele hele 12 Eylülün ürünü olan devlet
güvenlik mahkemelerinin yerine görev inşa eden yargının
bağımsız olduğunu söylemek, 12 Eylülün ürünü olan o
mahkemelerin mantığıyla hareket etmekle eş değerdedir.
Bakın,
sevgili arkadaşlar, İngiltere, demokrasinin beşiği diye
bilinir. Orada dün bir olay gerçekleşti. Yıllar önce orada bizim gibi
sorunları olan bir İngiltere, IRA vardı. IRA militanı
Martin denilen biri, bugün orada yerel yönetimlerden sorumlu başkan
yardımcısıdır ve onlar da otuz yıl kavga ettiler ve bu
bir gerilla komutanıydı, kavgada bulundu ve dün el
sıkıştılar. Kiminle? Kraliçeyle el
sıkışıyor ve Kraliçenin kuzeni o savaşta
yaşamını yitiriyor ve dönün bakın, işte dün
İngilterede bu gerçekleşiyor. Burada otuz yıllık bir
gerilla komutanı ile Kraliçe çok rahatlıkla el tutuşabiliyorlar.
Şimdi,
bunun elinde silah, bunun elinde otuz yıllık bir mücadelenin ürünü
olan kanlı bir dönemden geliyor ama İngilterede
Ve
açıklamasında şöyle diyor: Biz bu dönemi geride
bıraktık. İngilterede acı dolu yıllar
yaşandı, kan ve gözyaşıyla karşılaştık
ama bugün artık onları çok geride bıraktık, hep birlikte,
geleceğimizi birlikte inşa etmeliyiz. Şimdi, bunu söylüyor ve
bizim ülkemizde belediye başkanlarımızın elinde bir silah
yok. Bunlar, yerel yönetimlerde halk tarafından görev verilmiş ve
belediye başkanıdırlar yani siz, biz ne kadar iradeysek,
halkın iradesiysek, bunlar da bir o kadar, bizden daha fazla oy alarak
belediye başkanı seçilmişlerdir ve bunlar içeridedirler. Zaten
adil, adaletli bir dağılım yok. Hiç olmazsa bunların
çıkıp, bir an önce, bir an önce çıkıp halkın iradesini
orada inşa etmeleri gerekir. Eğer bunları yapabilirsek gerçekten
biz geleceğimizi birlikte inşa edebiliriz ama bunları yapamazsak
yani İngilteredeki bu tabloyu bu ülkede gerçekleştiremezsek ve biz
bu hoşgörü kültürünü burada birbirimize gösteremezsek ve bu ülkede
emrinizde olan özel güvenlik yargıç sistemini devreye sokup
muhaliflerinizi susturursanız bu ülkede barış sağlanmaz.
Bizim yapacağımız tek şey, hoşgörü kültürünü bu
Parlamentodan başlatıp Türkiyenin dört bir tarafına
yaymamız gerekir.
Biraz
önce arkadaşlarımız da söyledi, halkların tarihinde
Ve
bütün gruplar da düşüncelerini ifade ederken Bosnadaki o katliamın,
hep birlikte o katliamın acılarını yüreğimizde
nasıl hissettiğimizi söyledik. Yani halklar katliamları hak
etmiyorlar; halklar dillerine, kültürlerine, kimliklerine gem vurulmayı
hak etmiyorlar. İşte bu belediye başkanları da kendi
dillerine, kültürlerine, kimliklerine gem vurulduğu içindir ki uzun
yıllardır cezaevinde demokrasi mücadelesi için bedel ödüyorlar.
Bosnadaki katliamı kınıyoruz, dünyanın dört bir
tarafındaki halklara karşı uygulanan o zalimane politikaları
kınıyoruz ama kendi ülkemizdeki katliamlara da, kendi ülkemizdeki
siyasal soykırımlara karşı da bir duruş sergilememiz
lazım. Dün bizim arkadaşlarımız Roboskideydiler, dün orada
nöbet tutuyorlardı. Biz burada uyurken, onlar orada, Roboskideki insanların
acısını dindirmek adına orada, dağlarda sabaha kadar
beklediler. İşte, Bosnadaki katliama karşı duruş
sergileyenler Roboskide de vicdanlarının sesini
duymalıdır. Eğer bunu birlikte yapabilirsek ortak vatanı
birlikte inşa etmekten de hiç çekinmeyiz. Buna ihtiyacımız var.
Zor günlerden geçiyoruz; ülkemiz de zor günlerden geçiyor, biz de zor günlerden
geçiyoruz. Bu zor günleri barış meltemlerine dönüştürebiliriz
yani ülkemizin üzerinde savaş bulutları dolaşıyor ama bu
savaş bulutlarını iç barışımızı
sağlayarak barış meltemlerine dönüştürebiliriz.
Ben ülkemizi ve
halkımızı bu savaş bulutlarından Allah kollasın
ve korusun diyorum. İç barışımızın
sağlanması için de herkesi vicdan sahibi olmaya davet ediyor,
teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ALAATTİN YÜKSEL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
efendim.
Fazla bir
tartışmaya lütfen
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yükselin, İzmir Milletvekili Ali
Aşlıkın İzmir Büyükşehir Belediyesine
sataşması nedeniyle konuşması
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir)
Değerli milletvekilleri, AKP milletvekili Sayın Ali Aşlık
bizim eleştirilerimize yine klasik bir şekilde yanıt verdi
Beceriksizliklerinizi gizlemek için davaya
sığınıyorsunuz. diye. Beceriksiz dedi. Metroyu
yapamadınız. dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi metroyu
beş yılda yapamadı. diyor ama beş yılda İzmir
Büyükşehir Belediyesi metroyu yapıyor ve bugün yarın tamamı
bitiyor. Ayrıca, 80 kilometrelik, Türkiyedeki en uzun şehir içi
ulaşım sistemi olan raylı sistemi 600 milyon lira harcayarak bitirdi.
Bakanlığın tek kuruşu yoktur, çıkıp kürsülerde
yalan söylüyorsunuz; tek kuruşu yoktur, yanıltıyorsunuz
kamuoyunu. Başbakanı da yanıltıyorsunuz. Sadece yüz elli
yıllık hattı tahsis ettiniz, başka bir katkınız
yoktur, bir.
İkincisi: Ankara
metrosu on beş yıldır
Yalnız İzmir
Büyükşehir Belediyesi ne yaptı? diye
Sayın Vekile ben şu
kitapçıktan bir tane hediye edeceğim. Bu 80 kilometrelik raylı
sistemi tek kuruş katkı almadan yapmıştır. Metro için
500 milyonun üzerinde harcama yapmıştır, bitirmiştir,
bitirmek üzeredir ama Ankarada, İstanbulda tek
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALAATTİN
YÜKSEL (Devamla) Doğal yaşam parkından arıtma
tesislerinin dörtte 1i İzmirdedir, İzmirde. Bunları bilin,
ondan sonra konuşun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ALİ
AŞLIK (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Aşlık, buyurun efendim.
ALİ
AŞLIK (İzmir) Sayın Başkanım, yalancılıkla
itham etti.
BAŞKAN
Bir saniye efendim
ALİ
AŞLIK (İzmir) Bir dakikada cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN
Size de bir dakika, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.- İzmir
Milletvekili Ali Aşlıkın, İzmir Milletvekili Alaattin
Yükselin şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİ
AŞLIK (İzmir) Sayın Başkan,
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Bravo, bak bu doğru.
ALİ
AŞLIK (Devamla) Bunlar eksik kaldığı için bizim
dönemimizde tekrar yatırımlar yapılmıştır.
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Tek kuruş yok!
ALİ
AŞLIK (Devamla) Büyükşehir Belediyesi yapması gerekenleri
gününde yapmadığı için hizmete geç
açılmıştır. Devletin bir kuruş parası yok.
demek yanlıştır. Devlet Demiryolları Genel
Müdürlüğüyle İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında
yapılan ve şimdi ortak bir şirketle, İZBAN adı verilen
ortak bir şirketle burası yürütülmektedir, yönetilmektedir.
Dolayısıyla, Buraya yatırım yapılmadı. demek
doğru değildir, bizi yalancılıkla suçlamak da
yanlıştır.
Ayrıca,
metro dediği şeyi,
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun efendim.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, İzmirde banliyönün metro
standartlarına getirilmesi konusunda Bakanlığı döneminde
protokol imzalandığına ve Ulaştırma
Bakanlığı, Devlet Demiryolları ve İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanlığının çalışmalarının
sürdüğüne ilişkin açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, ben bir konuyu İzmir
Milletvekili olarak ifade etmek istiyorum. Tabii, İzmirde bu banliyönün
metro standartlarına getirilmesi konusunda Bakanlığım
döneminde protokol imzalandı ve o günden bu yana da Ulaştırma
Bakanlığı, Devlet Demiryolları ve İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanlığı
çalışmalarını sürdürüyor.
Ancak şunu ifade
etmeliyim ki İzmir Milletvekili olarak, AKP döneminde
devraldıkları İzmir yüzde 2,8 yatırımlardan pay
alıyordu, on yıl içerisinde bunu yüzde 1,4e düşürdüler.
Gerçekler
bunlardır, bunu paylaşmak istedim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim, zapta geçti.
III. Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağı kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN
Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini
oylarınıza sunacaktım, ama yoklama isteği var, yoklama
yapacağız.
Sayın
Demir, Sayın Hamzaçebi, Sayın Seçer, Sayın Keskin, Sayın
Akar, Sayın Demiröz, Sayın Yüksel, Sayın Havutça, Sayın
Altay, Sayın Işık, Sayın Oran, Sayın Tayan, Sayın
Çam, Sayın Gümüş, Sayın Kurt, Sayın Sarıbaş, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Gök, Sayın Genç, Sayın Dibek, Sayın
Öner, Sayın Soydan.
Değerli
arkadaşlarım, elektronik cihazla yoklama yapacağız.
İki
dakika süre veriyorum.
Yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Beş
dakika ara veriyorum efendim.
Kapanma Saati: 16.03
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 16.11
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
III. YOKLAMA
BAŞKAN
- Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
1.- CHP Grubunun,
13/6/2012 tarihinde İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel ve
arkadaşlarının belediyelere sağlanan olanaklar ve
belediyelere yönelik soruşturma ve denetimlerde farklı uygulamalar
yapılmasının yarattığı sorunların tespiti,
belediye denetimlerinde objektif ilkelerin geçerli
kılınmasını sağlayacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 28/6/2012 günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci
sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci
sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü
sırada yer alan, Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
3.- Manisa Milletvekili
Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2
Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S.
Sayısı: 302) (X)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Dünkü
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen teklifin ikinci bölümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı.
Şimdi
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
22nci madde üzerinde iki
önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri okutacağım ve
birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı kanun teklifinin 22. Maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Musa
Çam Turgut
Dibek Haydar
Akar
İzmir Kırklareli Kocaeli
Mahmut
Tanal
İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Necati
Özensoy
Manisa Konya Bursa
Ali
Öz Hasan
Hüseyin Türkoğlu Nevzat
Korkmaz
Mersin Osmaniye Isparta
Mehmet
Günal
Antalya
BAŞKAN
Sayın Komisyon aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
OKTAY
VURAL (İzmir) Necati Özensoy.
BAŞKAN
Necati Özensoy, Bursa Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben
de dün şehit olan 4 askerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Yine,
yaklaşan Srebrenica katliamıyla ilgili de bugün Mecliste gündem
oluştu. Katliamda ölen Boşnak soydaşlarımıza,
dindaşlarımıza da Allahtan rahmet diliyorum, böyle kötü
olayların da bir daha tekrar etmemesini temenni ediyorum.
Bugün
yine torba yasaya devam ediyoruz. Her madde farklı bir kanuna atıfta bulunuyor,
her madde farklı kanunlarda değişiklik yapıyor. Tabii, bu
torba kanun yapılırken elbette aksayan, eksik olan yönlerin
giderilmesi, belki birtakım şeyleri, eksiklikleri çabuk giderme
açısından önemli olabilir, ancak bazı şeyleri yaparken de
öncelik sırasını kaçırarak ve hatta akla başka
soruların getirildiği birtakım maddelerle karşı
karşıya kalıyoruz. Bu torba yasada zaten üstü kapalı
birçok, dün buradan ifade ettiğim o bor meselesinde olduğu gibi, konu
da var. Bu madde, EPDKnın etkinliğini veya EPDKnın Dsini,
yani Düzenlemesini ortadan kaldıran maddelerden bir tanesi. Yani
devredilen bu dağıtım firmalarıyla alakalı denetimi
Bakanlık kendi yetkisine alarak, yine özel birtakım denetim kurumlarına
verme yetkisini alıyor. Yani şimdi Enerji Bakanlığında
bunca yıldır uzmanlaşan ekipler, EPDKda çalışan bunca
insan, bunca uzman varken niye bu kurumlar baypas edilerek, bu anlamda bu
kurumların özel sektörle denetimi isteniyor? Bunu da anlamak mümkün değil.
İfade
ettiğim gibi, böyle alelacele getirilen kanunlarda, üstü kapalı
geçilen kanunlarda insanın aklına hep farklı, ranta dayalı
birtakım işlerin oluşabileceği geliyor. Oysa
dağıtım şirketleri veya TEDAŞ, yıllardır devletin
sırtında kambur olmuş. Enerji KİTlerine
tahsilatını yapamadığından dolayı,
borçlarını ödeyemediğinden dolayı, kayıp
kaçakları önleyemediğinden dolayı bütün enerji KİTlerine,
yani Elektrik Üretim AŞye, iletime, toptan dağıtıma,
TETAŞa, hatta BOTAŞa borçlarını silsile yoluyla
ödemediği için, maalesef, bunun da faturalarını son
yıllarda vatandaşa ciddi anlamda ağır bir şekilde
ödetmiş bir kurum. Bence, öncelikle, bu denetimler devletin
kurumlarının yetkisinden çıkarılacağına,
denetimlerin daha etkin bir şekilde sürdürülmesi gerekmekte.
İşte, beş yıldır KİT Komisyonunda bu kurumları
denetlerken yaptığımız denetimlerin sonucunda bir
yaptırımın da olmayışı, maalesef bu
kurumları da böyle iyi çalışamaz hâle getirdi. Bu torba yasada,
yine ileriki maddelerde, Sayıştay Kanununda yapılan bazı
değişikliklerle yine denetimin de etkinliğini
azaltıyorsunuz yani zaten etkin bir denetim yapamayan Sayıştay
ve KİT Komisyonu bu etkinliğini giderek kaybedecek ve birtakım
şeyler de gözden kaçırılarak herhâlde yolunda gidecek diye
düşünüyorum. Bu yasa teklifindeki bu madde de bunun önünü açıyor olsa
gerek. Oysa TEDAŞ ve özelleştirilen dağıtım
şirketleri bir an önce kayıp kaçağın önüne geçmek,
kayıp kaçakları azaltmak, bu kurumları daha etkin ve verimli
hâle getirmek için yapılan özelleştirmeler. 4628 sayılı
Yasa 2001 yılında çıktı, daha sonra bu Hükûmet
bunların ekmeğini, meyvesini çok yedi ama bu imkânları
doğru yönlerde yönlendirmek, milletin menfaatleri doğrultusunda
yönlendirmek çok daha hayırlı işler olacaktır diye
düşünüyorum. Bunun için bu EPDKnın etkinliğini yani denetimin
etkinliğini azaltacak bu maddenin de bu yasa teklifinden
çıkarılmasını teklif ettik.
Hepinize
hayırlı günler diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özensoy.
Sayın
Dibek, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
TURGUT
DİBEK (Kırklareli) Değerli arkadaşlar, maddeyle 22nci
ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Öncelikle sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Önergeye
geçmeden önce, aslında bugün basın toplantısıyla dile
getirdiğim bir konu var, önemsiyorum, sizlerin de mutlaka takip etmesi
gerektiğine inanıyorum, kamuoyunun da bu konuyla ilgilenmesi gerekir
diye düşünüyorum. TRTyle ilgili bir konuyu bugün basın
toplantısında dile getirmiştim, burada da sizlerle önce onu
kısaca paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, TRT, biliyorsunuz anayasal bir kurumumuz yani bünyesinde
binlerce çalışanı var, tabii çok sayıda kanal var. Ama
şöyle bir durum var: TRT programların çoğunu
dışarıdan satın alıyor, dışarıya
yaptırıyor ve kendi çalışanlarını, kendi
personelini, kendi olanaklarını kullanmıyor. Ben, bunu bir soru
önergesiyle, geçtiğimiz günlerde, TRTden sorumlu Sayın Bakan Bülent
Arınça, Başbakan Yardımcısına sormuştum,
yanıtı da bana yine kısa bir süre önce geldi. Sorduğum
sorularda şu vardı: TRTnin, yıllara sari olarak, on
yıllık döneminde yani 2002den 2011 yılına kadar geçen
sürede ne kadar dışarıya program
yaptırdığını, yıl olarak hangi ajanslara veya
firmalara yaptırdığını ve bunların maliyetlerini
yine yıl olarak sormuştum Sayın Bakana.
Değerli
arkadaşlar, tabii, TRT Genel Müdürü Sayın Şahin, ısrarla
bizlerden, milletvekillerinden ve halktan bu bilgileri kaçırıyor.
Benim sorularıma yine yanıt vermemiş kendisi, gelişigüzel
yanıt vermiş ve şöyle bir yanıt vermiş; on
yıllık ödemeleri toplam olarak bana iletmiş. Rakamları
sizlerle paylaşacağım, onların da gerçek
olmadığını sonradan tespit ettim, zaten
toplantıyı da bu yüzden yapmıştım. TRT, on yılda,
Sayın İbrahim Şahinin bana gönderdiği resmî yazıyla
ve Sayın Bülent Arınçın da imzasıyla, 831 milyon
liralık bir kaynağı dışarıdaki firmalara -kaç
firmaya, burada da onlar yazıyor- yaklaşık 480 firmaya ve 1.102
program için ödediğini belirtiyor değerli arkadaşlar.
Tabii
şöyle bir olay oldu yani 831 milyon, eski tabirle -belki daha kulaklar
alışık olduğu için- 831 trilyon ödeme yapmışlar.
Fakat yine geçtiğimiz günlerde, milletvekili
arkadaşlarımızdan Sivas Milletvekilimiz Sayın Malik Ecder
Özdemirin bir soru önergesine yanıt vermiş aynı şekilde
Sayın Bakan ve İbrahim Şahin. Malik Bey, sadece 2011
yılı için TRTnin dış yapımlara, dış
programlara harcadığı parayı sormuş değerli
arkadaşlar, bir yılı sormuş. TRTnin bildirdiği rakam,
bir yıl için 478 milyon, 478 trilyon. Durum böyle olunca, ben Bu
işte bir tuhaflık var. dedim yani ben on yılı soruyorum,
bana verilen rakam 831 trilyon, bir yıl 478 trilyon. O rakamın da
büyüklüğünü birazdan söyleyeceğim. Tabii, böyle
olmadığını araştırdığımda, dört
yıllık TRTnin faaliyet raporu ve bilançolarına ulaştım.
Değerli
arkadaşlar, oradaki resmî rakamlar; 2008 yılı için 117 trilyon,
2009 yılı için 158 trilyon, 2010 yılı için 316 trilyon,
2011 yılı 477 trilyon. Yani o 477 olarak belirtmiş,
küsuratı var onun. Toplam ne yapıyor biliyor musunuz? 1 katrilyon 68
trilyon, dört yıl için. TRT, dışarıya, dış
firmalara
O firmalarla ilgili süreç ayrı. Kimlerdir bunlar, işte
kimlere programlar yaptırılıyor, sahipleri kimlerdir, AKPyle
bağlantıları var mıdır, yakınlığı
var mıdır, sizin eski görev yapmış yakınlarınız
mıdır, onlar ayrı, onlara da gireriz ama buradaki olay şu:
Bana verilen rakam on yıllık, 831 trilyon. Ben, dört
yıllık, Sayın Şahin dönemindeki dışa ödenen
paranın 1 katrilyon 68 trilyon olduğunu öğreniyorum. Yani bana
on yıllık rakamda dahi belirtirken dört yıllık rakamın
250 trilyon eksiğini bildiriyor Sayın Şahin, yani gerçeğe
aykırı beyanda bulunuyor.
Bakın
değerli arkadaşlar, 2011 yılında vatandaşın
cebinden
-biliyorsunuz, TRTnin finansını
vatandaşımız sağlıyor, elektrik faturalarındaki
katkı bedelleriyle ve bandrol ücretleriyle sağlıyor- TRTye
aktarılan para ne kadar biliyor musunuz? 514 trilyon, geçen yıl. 514
trilyon aktarmış vatandaş cebinden, TRT bunun 478 trilyon
lirasını dış yapımlara harcamış.
Bir
tane örnek vereceğim, soru önergemde var, o yüzden belirteceğim: ONE
Ajans var, ONE Ajans. Sormuştum; ONE Ajansa üç program yaptırılıyor
ve üç yıllık süre için bir anlaşma yapılıyor. Ücret ne
kadar biliyor musunuz? 50 trilyon arkadaşlar. Yani ONE Ajansa 50 trilyon
parayı -sadece bir ajanstan bahsediyorum- TRT vatandaşın cebinden
almış, oraya aktarmış.
Burada
Sayın Cumhurbaşkanı dâhil herkesi göreve
çağırıyorum. Özellikle, Sayın Cumhurbaşkanı
Devlet Denetleme Kurulunu bence görevlendirsin ve TRTnin tüm
harcamalarıyla
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURGUT
DİBEK (Devamla) -
ilgilenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Dibek, teşekkür ediyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı efendim.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı
Aynı
mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım: Aynı mahiyetteki iki
önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.27
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati: 16.39
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 22nci maddesi üzerinde verilen,
maddenin metinden çıkarılmasına ilişkin aynı
mahiyetteki iki önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Teklifin
görüşülmesine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
22nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
23üncü
madde üzerinde üç önerge vardır. Önergelerin iki tanesi aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin 23 üncü maddesinin 2 inci
fıkrasındaki on yıl ibaresinin sekiz yıl olarak, son
fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Yunus
Kılıç
Giresun İstanbul Kars
Hüseyin
Filiz Ahmet
Haldun Ertürk Bedrettin
Yıldırım
Çankırı İstanbul Bursa
Hisse
satış sözleşmesi bedelinin Özelleştirme İdaresi
Başkanlığına vadeli olarak ödenmesi durumunda, bu
fıkra uyarınca yapılacak ödemeler gelirler tahsil edildikçe
yukarıda belirtilen sıraya uyularak gerçekleştirilir.
BAŞKAN Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra
sayılı kanun teklifinin 23. Maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir
İstanbul
İstanbul
Haydar
Akar Mahmut
Tanal Musa
Çam
Kocaeli
İstanbul
İzmir
Levent
Gök
Ankara
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz
Manisa
Konya
Isparta
Hasan
Hüseyin Türkoğlu Necati
Özensoy Ali
Öz
Osmaniye
Bursa
Mersin
Mehmet
Günal
Antalya
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
son iki önergeye katılıyor musunuz Sayın Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Necati
Özensoy, Bursa Milletvekili
BAŞKAN Sayın Özensoy,
Bursa Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yine bu torba yasanın böyle
çarpıcı örneklerinden birine daha geldik. 23üncü maddede Sayın
Melih Gökçekin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının
içini boşaltıp batırdığı Başkent
Doğalgazı daha da iyileştirmek, onun fiyatını
arttırmak adına birtakım ilave uygulamalar
yapılmış.
Tabii, bu uygulamalar esnasında
da bazı yanlış anlaşılır, hatta
yanlışlıkları da tekrar iktidar partisi bir önergeyle
düzeltiyor şu anda. Biraz sonra o oylanacak.
Burada, fiyatını çok daha
aşırı artıracak lisans verilmesinden itibaren
dağıtım şirketinin sistem kullanım bedeli,
amortismanlar gibi ve kullanım taşıma bedeli gibi
rakamların on yıl süresini, bu şirket satıldıktan
sonra on yıl süreyle, buraya dercetmişler, ancak bu rakam herhâlde
çok yüksek görüldü, onu sekiz yıla indiriyorlar.
Yine
paragrafın, bu maddenin sonunda bahsediliyor. Hisse satış sözleşmesi
bedelinin vadeli olarak ödenmesi durumunda, vade tarihinde yapılacak
ödemeler, BOTAŞ Genel Müdürlüğü, Hazine ve Başkent Doğalgaz
Dağıtım Anonim Şirketine eşit oranda
dağıtılır. denmiş. Buradan da
anlaşılacağı gibi bir yanlışlık olmuş.
Yanlışlık, gerçekten yanlışlık çünkü
geçmişteki kanunda, yani 2007de çıkan kanunda yine Başkent
Doğalgazın borçları dondurularak, yani 600 milyonun üzerinde,
676 milyon civarındaki bir borç dondurularak, sabitlenerek, faizleri
affedilerek, bundan sonra faiz yürütülmeyerek, BOTAŞa ödemesi gereken,
özelleştirmeden sonraki borcu öncelik olması gerekirken, üstte bu
ifade edilmiş ama altta bir yanlışlık olduğundan bu da
düzeltildi.
Bakın,
2007 yılından bu yana 676 milyon lira borcunu Başkent
Doğalgaz özelleşmediği için ödemiyor. Şimdi,
BOTAŞın denetlemesine girdiğimizde her yıl önümüze gelen
önerilerden bir tanesi, BOTAŞın finansman yükünün fazla
olduğuyla alakalı. Yine enerji KİTleri arasındaki
borçlardan bahsedilirdi. Yine bir kanunla bir düzeltme yapıldı ama
hâlâ finansman yükü var. Bunu, BOTAŞ, al ya da öde kavramında, al ya
da öde anlaşmalarından dolayı da yine
almadığımız ama ödediğimiz rakamlardan
-Rusyaya ve İrana- finansman yükü bindiğinden
dolayı bu finansman yükünü de yine tabii ki vatandaşa
sattığı doğal gaza bindiriyor. Dolayısıyla,
vatandaşın sırtına binen bu yüklerin en büyüklerinden bir
tanesi de yaklaşık beş yıldır Sayın Melih
Gökçekin hortumladığı Başkent Doğalgazın
BOTAŞa ödemediği borçlardan geliyor.
Yine
Başkent Doğalgaz bu özelleştirilmeye girdiğinden itibaren,
Büyükşehir Belediyesi de üstelik gaz borcunu, Başkent Doğalgaza 500
milyonun üzerindeki borcunu da ödemedi ve ödememeye devam ediyor. Yani, biraz
önce burada bir grup önerisi geldi -araştırma önergesi- belediyelerle
ilgili uygulamalar
Başkent Ankaranın AKPli Belediye
Başkanına nasıl yardımlar yaptığınız,
batmış firmalarını nasıl dirilterek onların
borçlarını ödemek için nasıl kanunlar, nasıl çabalar
gösterdiğiniz, bariz, apaçık, ayan beyan ortada olan bir madde bu.
Dolayısıyla,
yaklaşık, bu rakam da öyle 300-500 milyon da değil, yani
milyarları aşan, neredeyse 1,5 katrilyonluk bir rakamdan söz
ediyoruz. Bu kanundan sonra da, bu maddeden sonra da herhâlde, yine üzerine 1
milyar dolarlık gibi bir rakam da zannediyorum ilaveyle Ankara Büyükşehir
Belediyesine yaptığınız ayrımcılığa
örneklerden bir tanesidir bu. Bu madde metninin de metinden
çıkarılmasını talep ettik.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özensoy.
Buyurun
Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)
LEVENT
GÖK (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankarada
geçtiğimiz hafta 22 Haziranda, tam merkezde, tam Ankaramızın
göbeğinde metro çöktü ve otuz yedi yaşında bir
yurttaşımız Kadir Sevim hayatını kaybetti. Kadir
Sevimin cesedini ancak
Bakın,
Ankaradaki metro çalışmaları bir yılan hikâyesine döndü,
bunu hepiniz biliyorsunuz, yıllardır biliyorsunuz. Melih Gökçek eline
yüzüne bulaştırdı, beceremedi. Ankara Belediyesinin bütün
bütçesini harcadı, yapamadı, en çok borçlu belediye olarak ortaya
çıktı ve 2007 yılında Doğal Gaz Kanunu üzerinde bir değişiklik
yaptınız. O Doğal Gaz Kanununa eklediğiniz bir maddeyle
Ankaradaki en önemli gelir kaynağı olan belediyenin EGOsundaki
gazı ayırdınız ve özelleştirme yoluna gittiniz. Bu
suretle EGOda gazın satılmasıyla elde edilecek gelirden
BOTAŞa olan borçlar ödenecek ve metro yapımı
tamamlanacaktı değerli arkadaşlarım, metro yapımı
tamamlanacaktı. Bakın, kanunun gerekçesi bu, 2007 yılında
çıkan kanunun gerekçesi bu. Şimdi bu getirdiğiniz madde o kanuna
ekleme bir maddedir yani o kanunda metronun yapımına kaynak
aktarılması için EGOnun özelleştirilmesi söz konusu
olmuştu ama Melih Gökçek özelleştirmeyi beceremedi, Özelleştirme
İdaresine devredildi, o zaman 3 milyar dolar olacağı söylenilen
EGOnun gaz özelleştirmesinin üç ihalesinde de ne yazık ki
başarılı olunamadı, verilen en yüksek fiyat 1 milyar 610
milyon dolardır 3 milyar olduğu söylenmesine rağmen.
Değerli
arkadaşlarım, bunu da beceremeyince Melih Gökçek, 25/4/2011de bir
protokolle Ankara metroları Ulaştırma Bakanlığına
devredildi, tam -eski parayla 3 katrilyon- 3 milyar liralık bir yükü
Hükûmet üstlendi değerli arkadaşlarım.
Şimdi
ben sormak istiyorum: Cemil Çiçek, Ulaştırma Bakanına, devir
töreninde aynen şunları söyledi: Bugün burada
yaptığımız törenle, biz Hükûmet olarak 2010 ya da 2011
yılı yatırım programımızın yedide 1ini
Ankaraya ayırdık. Şimdi, rakamın büyüklüğüne
bakın, Ankara metrosuna harcanan rakamın büyüklüğüne bakın.
Peki,
değerli arkadaşlarım, Hükûmet bunu üstlendiyse, artık
doğal gazın özelleştirilmesine ne gerek
kalmıştır? Niçin getiriyorsunuz bu maddeyi? Ne yapacak Melih
Gökçek? Bu parayı Hükûmete vermeyecek herhâlde. Siz üstlendiniz, tam 3
katrilyon liralık bir borcu üstlendiniz, siz yapacaksınız. Melih
Gökçek ne yapacak? Yan gelip yatacak, bu paranın üzerine konacak. Tam 1,5 milyon
abonesiyle Başkent Doğalgaz önemli bir gelir
kaynağıdır, bunu belediyeden ayırmak
yanlıştır. Bu maddeyi derhâl geri çekmemiz gerekiyor
değerli arkadaşlarım.
Ayrıca,
az önce verdiğiniz bir önergeyle, daha önceki yasada belli olan sabit
fiyat tam on yıla göre belirlenmişti, bunu sekiz yıla
indiriyorsunuz. Sekiz yıla indirmek Ankaraya çok ciddi bir
haksızlıktır. Ankaralıların doğal gazı çok
önemli, stratejik bir üründür. Başka seçeneği yoktur
Ankaralıların, bu doğal gazı kullanmak
durumundadırlar. Alacak şirket sekiz yıl sonra, kanunda aynen
Şirketin tavsiyesiyle belirlenecek fiyat Ankaralılara
yansıtılacaktır. Bu çok kritik bir önergedir, derhâl bu önergeyi
çekmeniz gerekiyor.
Ama
Ankarada sorunlar bunlarla da bitmiyor değerli arkadaşlarım.
Melih Gökçek bu olaydan beş gün sonra dedi ki: Bu olayı bana
sormayın -göçük hadisesini- ben
burayı Ulaştırma Bakanlığına devrettim.
Değerli
arkadaşlarım, bir iktidar bu kadar sırtından vurulur. Siz
her şeyinizi ona tahsis etmişsiniz, kaynakları
ayırmışsınız, kanun çıkartıyorsunuz. Bir
göçük oluyor, Melih Gökçek olayı üstleneceğine, kalkıyor
Ulaştırma Bakanına topu atıyor. Bu nasıl bir
anlayıştır, anlamak mümkün değildir.
Ulaştırma
Bakanımız da hepimizin saçını başını
yolduran bir söz söyledi, Bunlar normal ölümlerdir, her ülkede olur. dedi.
Kusura bakmayın ama arkadaşlarım, ya sizin
anlayışınız değişik ya bizim
anlayışımız değişik. Dünyanın hiçbir
yerinde, Ankaranın göbeğinde olduğu gibi, merkezinde, bir anda
bir çukurun yuttuğu bir yurttaşın ölümü normal ölüm
değildir. Sayın Bakana benim tavsiyem, bu konudaki görüşlerini
bir doktora göstermesidir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Gök.
III. YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, yoklama
talebimiz var.
BAŞKAN
Yoklama talebi vardır, yerine getireceğim.
Sayın
Öğüt, Havutça, Aslanoğlu, Hamzaçebi, Oran, Ediboğlu,
Işık, Fırat, Özkan, Acar, Tanal, Dibek, Tayan, Gök, Kurt, Çam,
Eyidoğan, Soydan, Küçük, Kaleli.
Şimdi
yoklama yapacağız.
Yoklama için
iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili
Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2
Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin 23 üncü maddesinin 2 nci
fıkrasındaki on yıl ibaresinin sekiz yıl olarak, son
fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
Hisse
satış sözleşmesi bedelinin Özelleştirme İdaresi
Başkanlığına vadeli olarak ödenmesi durumunda, bu
fıkra uyarınca yapılacak ödemeler gelirler tahsil edildikçe yukarıda
belirtilen sıraya uyularak gerçekleştirilir.
BAŞKAN
Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Mustafa Bey, gerekçe mi, kim konuşacak?
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Hazineye ve Başkent Doğalgaz A.Ş.ye ait hisselerin bir arada
özelleştiriliyor olması nedeniyle sekiz yıllık sürenin piyasa
şartlarına daha uygun olacağı için; yine vadeli
satış durumunda BOTAŞ Genel Müdürlüğünün
alacaklarının tahsili imkânının öncelikli olarak
sağlanması.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu önergeyle ilgili bilgilenmek
istiyorum, sanıyorum Genel Kurulun da bilgilenme ihtiyacı
olacaktır.
Burada
çok önemli bir değişiklik yapılıyor, Başkent
Doğalgazın özelleştirilmesinden sonra on yıllık bir
süreyle mevcut tarifenin uygulanması öngörülürken tasarıda,
şimdi bu on yıllık süre sekiz yıla indirilmektedir. Sekiz
yıla indirilmesinin anlamı nedir? Eğer on yıllık süre
içerisinde mevcut tarife uygulanacak ve on yıllık süreden sonra bu
tarife daha yükselecek ise on yıllık sürenin sekiz yıla
indirilmesi doğrudan doğruya tüketicinin aleyhine olacaktır.
Yok, eğer bunun tersi bir durum var ise bunu da bilmemiz gerekir. Acaba
gerekçe nedir burada?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) On yıllık sürenin sekiz yıla
indirilmesi tüketicinin lehine çok net bir şekilde ve bu, tüketicinin
kullandığı doğal gazın fiyatlarına olumlu bir
şekilde yansıyacak, birincisi bu.
İkincisi,
son fıkrasında yapılan değişiklik ise
özelleştirilmesinden elde edilecek gelirlerin, peşin ya da vadeli
olup olmadığına bakılmaksızın, öncelikle
BOTAŞın alacaklarının ve Hazinenin alacaklarının
tahsilinden sonra kalan olur ise ödenmesine imkân sağlayacak hâle
getirilmiştir, olay budur.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yalnız, şöyle değil
mi: Yürürlükteki kanun on yıllık süreden sonra tarifenin şirket
tarafından belirleneceğini öngörmüyor mu?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ondan sonra, buradaki özel kurallar
uygulanmıyor, genel kurallar uygulanıyor. Dolayısıyla, on
yıllık sürenin sekiz yıla indirilmesi hâlinde tarife daha da az
olacak, düşecek.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani o zaman, bu, şu mu
demektir: Yani on yıl süreyle tüketici pahalı elektrik kullanacak da
biz iki yıl daha mı azalttık?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, ben, benim de imzam
bulunan önergeyle getirilen düzenlemenin ne anlama geldiğini arz ettim.
Bu, tüketicinin kesinlikle lehine olacak.
BAŞKAN
Teşekkür ederim sayın başkanlar.
Şimdi,
önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 23üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
23üncü madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya
teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif
ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen
ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç
Tüzük'ün 87'nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. İç Tüzükün 91inci maddesine göre yeni
bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır
ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.
Bu
nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 23 üncü maddesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve müteakip maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erdoğan
Bayraktar
Trabzon
Çevre
ve Şehircilik Bakanı
Madde
24- 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun ek 3 üncü
maddesinde yer alan "tarım ve hayvancılık
yatırımları için bir," ibaresi "tarım,
hayvancılık ve eğitim yatırımları için bir,"
şeklinde, geçici 7 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç dört ay
içinde" ibaresi "31/12/2012 tarihine kadar" şeklinde,
"1/1/2008 tarihinden" ibaresi ise "yeni sözleşmenin
yapıldığı tarihten" şeklinde
değiştirilmiştir.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
4706 sayılı Kanunun;
-Ek
3 üncü maddesinde yer alan "tarım ve hayvancılık
yatırımları için bir," ibaresi "tarım,
hayvancılık ve eğitim yatırımları için bir,"
şeklinde değiştirilmek suretiyle; yatırımları
teşvik kapsamında ve üzerlerinde yatırım yapılmak
amacıyla; Hazineye, özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine veya
belediyelere ait arazi veya arsalar üzerinde yatırımcılar lehine
tesis edilecek olan
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, gerekçeyi okuyabilmeniz için maddeyi
işleme koymanız lazım. Evvela önergeyi okutacaksınız.
BAŞKAN
Tamam efendim, haklısınız.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Ama yanlış yaptınız.
BAŞKAN
- Şimdi soracağım, haklısınız, doğru.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Hayır, yanlış yaptınız.
BAŞKAN
- Sayın Komisyon, salt çoğunlukla
KAMER
GENÇ (Tunceli) Efendim, evvela bir madde alsın da gündeme...
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN
Komisyon salt çoğunluğuyla katılmış olduğu için
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Sayın
Akif Hamzaçebi, buyurun efendim.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Ben de kişisel söz istiyorum Sayın Başkan,
şahsım adına söz istiyorum.
CHP
GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir torba kanun
tasarısını görüşüyoruz. Bu tasarı ya da teklif Plan ve
Bütçe Komisyonuna 35 maddeden ibaret bir teklif olarak geldi. Komisyonda
yapılan görüşmeler sonucunda tam 24 madde daha ilave edildi ve 59
maddeye çıktı. Ancak Genel Kurul aşamasından itibaren
sürekli olarak yine bu teklife yeni maddeler ihdas edilmesi yönünde önergeler
gelmektedir. Yani bu nerede sona erecektir, doğrusu merak ediyoruz. Bu tip
önemli düzenlemelerin komisyonlarda tartışılmasında ve
orada bunların eğer gerekliyse teklife, tasarıya ilave
edilmesinde yarar var.
Şimdi, burada
önemli bir değişiklik yapılıyor. 4706 sayılı
Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma
Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun ek 3üncü maddesinde bir değişiklik
yapılmak suretiyle tarım, hayvancılık ve turizm
yatırımları ile diğer yatırımlar için hazine arazilerinin
tahsisine veya bunlar için, bu yatırımlar için kişiler lehine
irtifak hakkı tesisine ilişkin maddede bir değişiklik
öngörülüyor.
Ek 3üncü madde, hazine
arazilerinin belirttiğim yatırımlar için yatırım
yapacak kişiler lehine tahsis edilmesine, onlar lehine irtifak hakkı
tesis edilmesine imkân veriyor. Yanlış bir düzenleme değil. Elbette,
hazine arazileri boş duracağına yatırımcılar
alsın, yatırım yapsınlar, devlet de bu
yatırımları teşvik etsin. Hazine arazileri dediğimiz
varlıklar sonuçta milletin varlıklarıdır. Devlete
düşen görev, milletin bu varlıklardan yararlanması için bunun
objektif kurallarını koymaktır. Kurallar objektif ise, bundan
herkes eşit şekilde yararlanıyor ise, eşit şekilde bu
kurallara muhatap ise bundan hiçbir şekilde çekinmememiz gerekir.
Ek 3üncü maddede
öngörülen şartlar şunlar: Tarım ve hayvancılık
yatırımları için o arazinin rayiç bedelinin 1 katı
tutarında yatırım yapılması şarttır. Turizm
yatırımları için 2 kat, bunun dışındaki
diğer yatırımlar için ise 3 kat tutarda bir yatırım
yapılması gerekiyor.
Önergeyle tarım ve
hayvancılık yatırımlarının yanına eğitim
yatırımları ilave ediliyor. Şimdi, tarım ve
hayvancılık ile eğitimi aynı kefeye koymak doğru
değil. Eğer biz tarım ve hayvancılığı
teşvik edeceksek tarım ve hayvancılığa eğitimle
aynı teşviki vermek gibi bir yanlışı
yapmamalıyız yani eğitimi teşvik edelim derken tarım
ve hayvancılığın teşvikini biz eğitime veriyor
isek tarım ve hayvancılığı cezalandırıyoruz
demektir.
Biraz önce yani bu torba
yasa teklifi görüşmelerinden önce Sayın Tarım Bakanı buraya
çıktı birtakım rakamlar verdi, AKP hükûmetleri döneminde
tarım sektörünün ne kadar teşvik edildiğine ilişkin
rakamlar verdi. Bu vesileyle ifade edeyim ki o rakamlar yanlış bir
bakış açısıyla sunulan rakamlar, yanlıştır
demeyeceğim ama bakış açısı yanlış. 2002
yılında bütçeden tarım sektörüne verilen teşvik şuydu,
harcama veya ödenek şuydu, şimdi şu kadar veriyoruz, şu
kadar kat arttı. Bu ölçüyle ekonomi veya teşvikler veya diğer
rakamlar ölçülemez. Ölçü şudur: Verdiğiniz ödeneğin,
verdiğiniz desteğin 2002 yılındaki millî gelire oranı
nedir, 2011 yılında nedir?
2011 yılını sonuçlanmış bir yıl olarak
aldığım için onu ölçü alıyorum. Hemen rakamları
söyleyeyim: Tarımsal desteklerin, bütçeden çiftçiye yapılan
tarımsal destek harcamalarının 2002 yılında millî
gelire, gayrisafi yurt içi hasılaya oranı binde 53tür, 2011
yılında bu binde 49a inmiştir. Bir azalma var. Daha somut bir
ölçü: 2002 yılında buğday üreticimiz
Efendim
hayvan üreticisinde, süt üreticisinde durum farklı değildir,
diğer alanlara gidelim farklı değildir. Süt üreticisinde
Tekrar
bu önergeye dönmek istiyorum. Şimdi neden eğitim
yatırımını biz tarım ve hayvancılıkla
aynı kefeye koyuyoruz? Eğitim, sağlık, bunları hep
beraber anıyoruz. Peki sağlık niye farklı? Sağlık
niye buraya alınmıyor? Alınsın anlamında söylemiyorum,
eğitim için yapılanın yanlış olduğunu söylüyorum.
Eğitim için tabii ki teşvik vermeliyiz ama falan yerlerde arsa
değeri çok kıymetli, o hâlde buraya, bu arsa değerinin rayiç
bedelini esas alarak, eğitim için kanunun öngördüğü o değerin 3
katı tutarda yatırım ararsak, bu yatırım
tıkanır dersek doğru olmaz. Eğer çok yaygın bir sorun
varsa gerçekten, Hükûmet veya önergeyi veren arkadaşlarımız
bunları izah eder, çözebiliriz. Yani eğitime bir destek verilmesine
kesinlikle karşı değiliz, kesinlikle. Eğitimi de
teşvik etmeliyiz ama eğitimle tarım ve
hayvancılığı aynı kefeye koyarsak bu yanlış
olur. O zaman tarım ve hayvancılığı
ayıralım, onlara biraz daha fazla teşvik verelim.
Önerge bu nedenle
doğru bir mantıkla kurgulanmış olmadığı için
bu eleştirilerimi ifade etme ihtiyacı duydum. Sözlerimi burada
bitiriyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun.
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten torba kanunda
her kanun var ama bu son dakika önergeleri gerçekten kafamızı
karıştırıyor. Kime, bu önergelerle kime ne yapılmak
isteniyor, kim ne kadar kazanıyor, hangi şirket, hangi kişiler?
Kimler, ne kadar devletin malını, mülkünü, hazinesini, limanını
kendi imkânlarına, zenginliklerine katacak? Bu ülkede bu kadar rahat, bir
önergeyle, bir torba kanunla kişileri, şirketleri zengin etmek söz
konusu olduğunda hep soru işareti ve kuşkuyla baktık, bunda
da öyle bakıyoruz, çok açık söylüyoruz.
Burada çok ilginç bir
olayı anlatacağım. Sizi olağanüstü hâl
döneminden, o dönemin kararnamelerinden, o dönemin teşviklerinden günümüze
getireceğim.
Şimdi,
bölgede tarımı ve hayvancılığı
destekleyeceksiniz, güçlendireceksiniz, eğitim imkânlarını
artıracaksınız, bu önerge öyle diyor, fakat torba kanunda
getirilen 24üncü madde bu değil, bu farklı. Bakın, çok
açık söylüyorum, bu ikisi arasında dünya kadar fark var. Birisi
olağanüstü hâl döneminin teşvik ve tasarruflarının bugün
kurtarılmasıdır. Olağanüstü hâl ne zaman
kaldırıldı? Sorduğunuz zaman AK PARTİ Sayın
Genel Başkanı Bizim dönemimizde kaldırıldı. diyor, o
dönemden önce koalisyon hükûmetleri Olağanüstü hâli biz
kaldırdık. diyorlar ama, buradaki teşvik ve tasarruflara
dikkatinizi çekmek istiyorum.
Şimdi,
bir, o dönemde 90lı yıllarda 4 binin üzerinde köy yakılıp,
yıkılmadı mı? Yakıldı, yıkıldı.
Bağları, bahçeleri viran oldu, bütün hayvanları telef oldu,
hayvanlarını canlarını kurtarmak için çok ucuza ellerinden
çıkardılar. 2 milyonun üstünde insan göç etti, İstanbulun,
İzmirin, Antalyanın, Ankaranın varoşlarına göç
ettiler. İşsiz, yoksul, iki göz odada 20 kişi kaldılar ve
bunların bahçeleri de vardı, tarlaları da vardı,
hayvanları da vardı ve bu uygulamayla bu 4 bin köyün bütün ekonomisi
çöktü.
Bu
yetmedi, Et ve Balık Kurumu o dönemlerde özelleştirildi. Et ve
Balık Kurumu özelleştirilip Vanda, Karsta, Ağrıda,
bölgede hayvancılık bitirildi. O da yetmedi, şu an dahi otuz
yıldır süren savaş nedeniyle yayla yasağı var. Şu
an, biraz önce Beytüşşebap Belediye Başkanı beni
aradı. Laleş Yaylasında on bin yıldır
kutladığımız bir festival var. On bin yılı
aşkın yani Mezopotamyanın en eski festivali bu
(*)
diye geçer, Kuzu Kırpma Festivalidir. Orada yaylaya giden yüz binlerce
hatta milyonların üzerinde koyun sahipleri yaylada son demlerinde
ürünlerini toplar ve ovaya dönmeye başlarlar.
Orada
yarışmalar yapılır; bal yarışması
vardır, kaymak yarışması vardır, ustalıkları
denenir. Koyun kırpma olayında kim daha çabuk yapar,
yarışmalar vardır, at yarışları vardır ve
bunlar Kato Dağının orada Laleş Yaylasında
yapılır.
Bugün,
Belediye Başkanım aradı, dedi ki: 7, 8, 9 Temmuzda bu on bin
yıllık geleneğin festivalini yapacaktık ancak bizim
diğer belediyelerden aldığımız greyderler, kepçeler
yola çıktı, Beytüşşebapın
çıkışında güvenlik güçleri bu kepçeleri durdurdu Yasak, gidemezsiniz.
dedi. Yani on bin yıldır bir gelenek yaşatılıyor ve
Beytüşşebap halkı, şu an üç zoma yaylada var, üç zoma
ürününü orada toparlar, peynirini yapmıştır, yününü alır ve
oradan, o serin yaylalardan artık kışa doğru geçildiği
için ovalara doğru hareket ederler ve ürünlerini aldıkları için
Bu on bin yılı aşkın festival Kato Dağının
sırasında Altın Kapı denilen, hatta Türkiye'nin değil
dünyanın en eski gümrüğü olarak tabir edilen yerde. Şimdi burada
bırakın tarım ve hayvancılık yapmayı festival yapmak
yasak. Yasak bölgeler var, yasak bölgeler de yasak. Bırakın onun
ötesini, zaten son teşvik yasalarıyla 50 milyar seti getirildi, 50
milyarı olan yatırım yapabilecek denildi.
Şimdi,
olağanüstü hâl döneminde çıkarılan hatta kararnamelere konu
olan, teşvikle ilgili, bakın, 98 Olağanüstü Hâl Bölgesindeki
kalkınma öncelikli yöreler. Bu, bayatladı artık, kabak tadı
vermeye başladı arkadaşlar. Biz son elli senedir, GAP
projesinden bu yana Bölgeyi kalkındıracağız, doğuyu
kalkındıracağız, teşviki vereceğiz, vergiyi
kaldıracağız, bilmen ne yapacağız,
yapacağız diye diye gelmişiz buraya. Elli sene oraya hiçbir
şey de verilmemiş. Sayın Başbakan geçen iki tane mitingde
de söyledi; dedi ki: 32 milyar dolar harcadık. Ben Plan ve Bütçe
Komisyonundayken şöyle denilmişti: Biz 35 katrilyon, yani 35 milyar
harcadık. Sonra ben bunu, hangi alanlara bu harcamaların
yapıldığını sordum; bunun cevabını
alamadım. O 35 milyar bazen 32 oldu, bazen de 25 oldu. Diyarbakır
Kongresinde 25 oldu, bir başka kongrede 32 milyar oldu ve bunların
içinde hakikaten Heronlar mı var, insansız hava araçları mı
var; yani bunlar mı bu yatırımın rakamlarını
yükseltiyor diye
Fakat GAP projesine bakıyorum, kırk
yıldır sulama amaçlı yapılan GAP projesinde 1 milyon 182
bin hektar arazinin kırk yıl sonra sadece yüzde 16sı, AK
PARTİ İktidarı döneminde de yüzde 1, yüzde 17si
sulanmış.
Ee,
şimdi, siz oraya yatırım diyorsunuz. Şanlıurfada
elektrikle yerin altından GAP projesine rağmen suyu çıkarıp
pamuğu eken, ayçiçeği eken, mısırı eken vatandaş
onun parasını ödeyemediği için, borcunu ödeyemediği için, 2
milyar lira borcu olduğu için Şanlıurfada, hırsız
ilan ediyor Sayın Bakanımız; diyor ki: Kaçak elektrik orada, en
fazla kaçak elektrik orada. Ben de geçen gün şunu söyledim: İddia
ediyorum ki, en fazla kaçak elektrik de, hırsız elektrik de orada
değil. Ben çok açık söylüyorum, bunu EPDK Başkanı söyledi,
İstanbulda en büyük açık; en büyük kaçak da orada.
Şimdi,
böyle bir durum karşısında soruyorum size: Yüzde 48
barajlarından elektrik alacaksınız, kırk senede suyu
getirmeyeceksiniz; suyu getirilmeyen vatandaşa da
O zaman buradaki
Şanlıurfa milletvekillerinin hepsine sormak istiyorum: Yani siz iyi
de oy alıyorsunuz oradan ama yüzde 55 yeşil kart vardı. Bırak
yüzde 55 yeşil kartı, işte bu borçlarında bari destek olun
ama öyle değil.
Bakın, bu yasada çok
garip şeyler de var. Limanlar konusunda, Hazinedeki -yüzde 1 ödemek
suretiyle- limanların tescili konusunda, Hazine mülklerinin devri
konusunda getirilen bir madde. Zaten limanların hepsi özelleştirilip
satılmadı mı? Liman mı kaldı arkadaşlar? Mersin,
Samsun, Trabzon, bütün limanların hepsi satıldı. Şu
yapılan özel limanlar
Özel limanların da terkini yapılırsa
birilerine ilişkin bir yasa bu.
Bu açıdan,
Barış ve Demokrasi Partisi halk için olmayan, kişiler için
çıkar getiren yasalara karşıdır. Biz de buna bu nedenle
karşıyız ve bu açıdan bu yeni madde ihdasına
kuşkuyla bakıyoruz, kaygıyla bakıyoruz, kişiye özel
olduğunu düşünüyoruz, karşı çıkıyoruz.
Saygılarımla.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Şahsı adına
Sayın Kamer Genç. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 302 sıra
sayılı torba kanunu
Torba kanunun yanına, Hükûmetimiz uykuda
imiş, bir de birdenbire uykudan uyanmış,Ya, şuraya bir
madde ilave edelim. demiş! Ya, bu kadar gayriciddi bir Hükûmet olur mu
arkadaşlar? Yani bir kanun çıkarmak ciddiyet ister, önceden bunun
incelenmesi lazım, tartışılması lazım. Kanunun
tümü görüyorsunuz Komisyona 39 madde olarak geliyor, 59 madde, 3 geçici madde
çıkıyor. Yani bu ne demektir? 1 öküz getiriyorsunuz komisyona
sokuyorsunuz, 10 tane öküz çıkıyor arkasından! Böyle bir
şey olmaz ki. Bu öküzvari bir davranış biçimi olmuş!
Şimdi, aslında bu maddenin burada verilmemesi lazım, 25inci
maddede verilmesi lazım, çünkü 4706 sayılı Kanunun bitimi
orada. Neyse o da önemli değil.
Arkadaşlar,
şimdi, aslında AKP İktidarı zamanında tarım
öldürüldü. İhaleyle inek getirip vatandaşlara satıyorlar. Yani
piyasadaki ineğin fiyatı 3.500 4.000 lirayken yandaşları
müteahhitlere 6 bin liraya, 7 bin liraya ihaleyi veriyorlar. Vatandaş 6-7
bin lira üzerinde Ziraat Bankasından krediyi çekiyor fakat sonradan, yani
oralarda vatandaşların bize bildirdiğine göre, ineğin fiyatı
bin liraya düşüyor. Yani, hep emeğiyle tarımda geçinen insanlara
kazık atılıyor.
Şimdi,
tabii, bu Hükûmetin bir derdi, bir hedefi var: Kendi
yandaşlarını zengin etmek, devletin kaynaklarını
onlara peşkeş çektirmek. Bu kanunun 24 ve 25inci maddelerinde de
ayrı bir şey getirmiş. Daha önce hazine arazileri kendilerine
tahsis edilen bazı kişiler bunların üzerinde birtakım
inşaatlar yapmışlardır. Efendim, şimdi tutuyorlar, bu
inşaatların şu kadarını yapmışsa yüzde 5ini
getirip ödediği takdirde -maddelerde var bunlar- verdiği takdirde,
onun üzerindeki kayıtları, yani irtifak hakkı ve ipoteği
terkin ediyor. Yani, tabii, böyle ciddi bir hükûmet olmayınca her
aklına esen getiriyor devlet malını kendi yandaşlarına
peşkeş çektiriyor. Yani bu 24 ve 25inci maddeyi getiren
insanların da, ben inanıyorum ki, birtakım kendi
yandaşlarının böyle hazineden zamanında tahsis edilmiş
çok kıymetli mülkleri var, bu mülkler üzerine birtakım
yatırımlar yapmış. Şimdi, normal olarak bu mülklerin
normal vadesi geçtikten sonra bunların ihaleyle, açık artırmayla
satılması gerekirken bu maddelerle ne yapıyor? Yok, sen
yatırım miktarına göre yüzde 3ünü, yüzde 40ını veya
yüzde 50sini öde, sana hemen bedava verelim. gibi oluyor. Bu devletin
malını bu kadar kendinize ve yandaşlarınıza
peşkeş çektirirken acaba sizde vicdan denilen bir duygunun
varlığı yok mudur? Yani, vicdanı olan insanlar buna
teşebbüs edebilirler mi, bu gibi yollara tevessül edebilirler mi? Tabii,
onun takdirini vatandaşa bırakıyorum.
Şimdi,
arkadaşlar, aslında burada önce tarım için yapılan arazi
tahsisi için hazine arazisi bedava verilince, hazine arazisinin 1 misli kadar
yatırım yapınca bu teşvikten yararlanıyordu. Eskiden
eğitim yatırımı için 3 misli yatırım
yapılması lazım, bunu 1e getiriyorlar. Bunun nedeni de belli,
işte AKP İktidarı zamanında cemaatlerin birtakım
eğitim yatırımları var, bunları, hazine arazilerini
bunlara peşkeş çektirmek için bunu getiriyorsunuz, yoksa ki bunun
dışında bir şeyi de yok.
Bakın,
ben, geçen hafta Silivri Cezaevini ziyaret ettim. Oradaki insanların
karşı karşıya bulunduğu haksızlıklar o kadar
bariz ki. Genelkurmay Başkanıyla görüştüm. Diyor ki: Bana Sen
silahlı terör örgütünün başısın. diyorlar. Silahlı
terör örgütü kimdir? Türk Silahlı Kuvvetleri. diyor. Türk Silahlı
Kuvvetlerinde benim emrimdeki bütün kişiler burada tutukludur.
Arkasından Türk Silahlı Kuvvetlerini terörist ilan eden kişiler
Türkiye Cumhuriyeti devletini terörist olarak ilan ediyor. diyor. Bir devletin
silahlı kuvvetleri gayrimeşru teröristse o devlet de gayrimeşru teröristtir.
Bu, sizin iktidarınız zamanında oldu. Evvela gelin şu
kanunları bir düzeltelim de
Bakın, orada milletvekili
arkadaşlarımız var. Mustafa Balbay yüz doksan altı tane
duruşmaya girmiş arkadaşlar, hâlâ arkadaşımızın
suçu belli değil. Yahu, normal olarak mahkemelerde en fazla birkaç
duruşmada, beş veya on duruşmada artık o
duruşmanın karar safhasına gelmesi lazım. Ama diyor ki:
Getiriyorlar, birtakım insanlara aşklarını
anlatıyorlar. Bu ne demektir? O insanları çıldırtmak için
girişilen bir yoldur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER
GENÇ (Devamla) - Bunların bir an önce çözümlenmesi lazım.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Şahsı
adına Sayın Veli Ağbaba, Malatya Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Yargı reformu dediler, adliyeleri kapattılar. Önce
Doğanyol, Kale, Battalgazi, sonra Arguvan, Kuluncak, Yazıhan ve
Yeşilyurt adliyelerini kapattılar yani adalet
dağıtacaklarına adliyeleri dağıttılar.
Değerli
arkadaşlar, ben, size Malatyadan bir köy anlatacağım
şimdi. Bu köye bakarak AKPnin Malatyaya nasıl
baktığı konusunda bir fikriniz olabilir. Köyün ismi Parçikan, yeni
ismi Bozburun. Bu köy Malatyadaki diğer köyler gibi her yıl
küçülüyor. Köyün nüfusu 2002 yılında 365 iken şimdi 217ye
düşmüş. Bozburun köyünü Malatyada, hatta Türkiye'de, hatta dünyada
diğer köylerden ayıran bir özelliği var. Dünyadaki en çok
karaciğer hastalığının olduğu köy Malatya Arguvan
Bozburun köyü. Şimdiye kadar yirmiye yakın karaciğer nakli
yapılmış. İnsanlar bu hastalıklarını
tesadüfen öğreniyorlar. Hükûmet Parçikan köyünde niye karaciğer
hastalığı oluyor? diye hâlâ bir açıklama yapmış
değil.
Değerli
arkadaşlar, nasıl olsa işler yolunda gidiyor, her seçimde bu köy
AKPye oy vermiş. Bakın, 2007 yılında 154 oyun 128ini AKP
almış, 3ünü CHP almış. 2011 yılında 86 oyun
80ini AKP, 4ünü CHP, 1ini MHP, 1ini HAS Parti almış. Bu köy her
seçimde AKPye oy vermesine rağmen köyde hâlâ kanalizasyon yok. Köy ana
yola 1,5-
Değerli
arkadaşlar, köyün içerisine girdiğimiz zaman manzara korkunç. Ben,
şahsen bu olumsuzluklarda hiçbir katkım olmamasına rağmen,
bu manzaradan dolayı bir milletvekili olarak utanç duyuyorum. Köyün içinde
-abartmadan söylüyorum- hayvan dışkısıyla, insan
dışkısıyla çamur birbirine girmiş, yürümek mümkün değil.
Köylüler hayvancılıkla geçimini sağlıyorlar. Önemli bir kısmı
yazın Sarıçiçek Yaylasına çıktıkları için köyde
yazın salgın hastalıklar önlenmiş oluyor. Bunu niye
söylüyorum? Arkadaşlar, bakın, AKP en çok oy aldığı
yeri en çok cezalandırıyor. Malatyada her seçimde oyunu
artırıyor, en çok Malatyaya zarar veriyor, en çok Parçikana,
Bozburuna zarar veriyor. Böyle bir şey olur mu? 2012de hâlâ insanlar
yaşadıkları koşullardan dolayı hasta oluyorlar. Bu
ayıp değil mi? Bu günah değil mi? Bu vicdansızlık değil
mi arkadaşlar?
Değerli
arkadaşlar, Malatya Parçikandan farklı değil. Bakın,
Malatya da her seçimde AKPye en yüksek seviyede oy vermiş. 2011de
maalesef yüzde 69 oy vermiş. Oy verdi de hizmet mi aldı, oy verdi de
yatırım mı aldı arkadaşlar? Hizmet, yatırım
almadığı gibi Malatyanın elindekileri aldılar. AKPnin
seçimde bir sloganı vardı, hepiniz biliyorsunuz: Hayaldi gerçek
oldu.
Bakın ben size, Malatyada gerçek olup hayal olanları
anlatacağım: Malatya Tekel Sigara Fabrikası vardı, gerçekti
hayal oldu. Malatyada Sümerbank vardı, peşkeş çekildi, gerçekti
hayal oldu. Malatyada Meteoroloji Bölge Müdürlüğü vardı,
Elâzığa götürüldü, gerçekti hayal oldu. Malatyada bir şeker
fabrikası var, kentin göbeğinde, o da gerçek, hayal olacak herhâlde.
Bakın arkadaşlar, hepiniz bilirsiniz, bir Malatyaspor
vardı hepimizin övündüğü. UEFAya giden, UEFAda oynayan bir
Malatyaspor vardı. AKP döneminde kötü yönetimden dolayı, o da
gerçekti hayal oldu. Hangi ligde olduğunu bilen varsa, bir vicdanlı
milletvekili çıkıp söylesin Malatyasporun nerede olduğunu? (CHP
sıralarından alkışlar)
Ama arkadaşlar, bakın, AKPnin hakkını yemeyelim;
AKP Malatyaya bir önemli yatırım yaptı -yiğidi öldür,
hakkını ver- Kürecikte bir füze kalkanı yaptı
arkadaşlar. Malatyanın kayıpları karşısında
körleri, sağırları, dilsizleri oynayanlar bu öldürücü
yatırım konusunda seslerini çıkartmadılar, hararetle
savundular, hatta şöyle bir şey söylediler arkadaşlar:
Yatırım geliyor, Kürecikte sizi işe alacağız.
Değerli arkadaşlar, durum bu. Sadece kapanan bunlar mı?
Kapanan bunlar değil. Bakın, yeni bir büyükşehir yasası
çıkarılıyor, Malatyada ilçelerden, hatta bazı illerin
tarihinden daha eski olan beldeler kapatılıyor. Yetmiyor,
geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı bir genelge
yayınladı -meşhur İçişleri Bakanı- diyor ki: Siz
beş yıllığına seçildiniz ama darbe yaptım,
şimdi dur, iki yıl görev yapamazsın, kaymakamdan, validen izin
almadan bir çivi çakamazsın. Böyle demokrasi olur mu, böyle millî irade
olur mu arkadaşlar? Bu, halkın oylarına tecavüz etmektir. Bunun
başka bir anlamı yoktur değerli arkadaşlar.
Sözlerimi bitirirken size iyi bir haber veriyorum: Dünyada eşi
olmayan bir türkü festivali yapıyoruz. Arguvan Türkü Festivalinde
muhalefeti, iktidarı Arguvanda ağırlamaktan büyük onur
duyacağım. Gelin Arguvanı görün, Bozburunu görün diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter
sayısı
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkanım, bir
açıklamada bulunmak istiyorum, 60a göre söz talebim var.
BAŞKAN 60a göre söz istiyorsunuz.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) 60a göre oradan olmaz efendim, yerinden
Sayın Başkan, 60a göre yerinden söz verilebilir.
Dolayısıyla İç Tüzüke göre ya sataşmadan dolayı ya da
yerinden söz alması lazım, öyle olmaz efendim.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın Başkan, söz
verdiniz artık, hatip kürsüde.
BAŞKAN Sabahtan beri 60a göre isteyenlere de hep kürsüden
verdim, müsaade ederseniz o da kürsüden konuşsun.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
16.- Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın,
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın yaptığı
konuşmada Malatya ile ilgili söylediklerine ilişkin
açıklaması
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; öncelikle şunu söylemem gerekir ki Adalet ve
Kalkınma Partisi, illerin, ilçelerin, beldelerin, köylerin
aldıkları oylara göre hizmet götürmedi. KÖYDESte, BELDESte ve tüm
genel merkezin, genel idarenin yaptığı hizmetlerde adaletli bir
dağıtım yaptı. Bunları yaparken de Malatya çok önemli
yatırımları aldı. Malatya bugün sağlık turizminin
başkenti olmak üzere çok önemli adımlar atıyor. Malatya
ulaşımda şu an tüm illerle bağlantısını,
doğu-batı bağlantısını, kuzey-güney
bağlantısını bitirmiş vaziyette yollarına devam
ediyor.
Bununla birlikte, Malatyada Hayaldi gerçek oldu. dediğimiz çok
hizmet var. Tabii, muhalefet bazen görmek istemiyor, duymak istemiyor ama
binlerce kere şükürler olsun ki milletimiz bunu görüyor.
Bilmem hatırlar mı, üzerinden geçer mi? Beylerderesi Viyadükü
diye bir köprü vardı. Bu viyadük rahmetli Turgut Özalın
rüyasıydı ve bu rüyayı AK PARTİ İktidarı
gerçekleştirdi. Malatyasporla ilgili söyleyecek sözü olan
arkadaşım gider Malatyaspora sahiplik eder. Ve buna bugüne kadar
sahiplik eden muhalefet partisindeki milletvekillerimizle birlikte -Sayın
Mevlüt Aslanoğluna ben buradan çok teşekkürlerimi iletiyorum- biz,
Malatya olarak, hizmet edeceğimiz zaman iktidarı, muhalefeti el ele
veririz ama burada sadece eleştirmek adına yapılanı
görmemek, sadece kör zihniyetin ürünüdür.
Ben, bu vesileyle, AK PARTİ İktidarı olarak Dün
yaptıklarımız bugün yapacaklarımızın
garantisidir. diyorum. Biz, Malatyayı büyükşehir yapıyoruz.
Büyükşehir yaparken bile hâlâ söz söyleyen ve bunu yok hükmünde gören bir
zihniyet var ve inşallah, nasip olursa 2014 yılına Malatya
Büyükşehir olarak gireceğiz.
Ben hepinize çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Adı büyük olmakla şehir
büyümez ki!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
sataşmadan
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
Rica ediyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Kör zihniyet. dedi Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Burada bırakın Sayın Ağbaba. Lütfen
yani
VELİ AĞBABA (Malatya) Kör zihniyet. dedi ama Sayın
Başkan.
BAŞKAN Bunun sonu yok ki arkadaşlar.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ama Kör zihniyet. dedi.
BAŞKAN Efendim, siz bir fikir söylüyorsunuz, o da ona
katılmadığını söylüyor. Bunun sonu yok yani. Rica
ederim
Ben bir hakaret görmüyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Hayır, Kör zihniyet. diyor
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayır, kusura bakmayın
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Başkan, lütfen
Getireyim,
baktıralım
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, lütfen,
tarafsız olun.
BAŞKAN - Bir sataşma varsa söz vereyim ama bunun sonu yok.
Tabii ki fikirler farklı olacak.
Buyurun lütfen Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Malatya) Kör zihniyet. dedi Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Efendim, baktırayım. Öyle bir şey varsa söz
vereceğim, söz veriyorum.
Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, Kör
zihniyet. diyor. Ben kimseye sataşmadım, ben sadece
icraatlarını eleştirdim.
BAŞKAN Tamam, söyleyeceğim
VELİ AĞBABA (Malatya) Ne zaman vereceksiniz?
BAŞKAN - Baktıracağım, söz vereceğim varsa bir
şey.
Buyurun efendim.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın;
Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve
Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S.
Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, değerli arkadaşlar, yeni bir madde
ihdasına ilişkin önergeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Efendim, kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu
için elektronik sistemle yapalım.
Buyurun, iki dakika içerisinde
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmiştir.
Böylece teklife yeni 24üncü madde eklenmiştir.
Kanunun yazımı esnasında bu madde eklenerek diğer
madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Bir karışıklığa mahal vermemek amacı ile
görüşülmekte olan komisyon raporuna mevcut maddeler üzerinden devam
edeceğiz.
Şimdi mevcut 24üncü madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
T.B.M.M Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin
24. maddesinin (b) fıkrasındaki %60 ifadesinin %65 olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Haluk
Eyidoğan
İstanbul
Kocaeli
İstanbul
Ali
Haydar Öner Levent Gök Umut Oran
Isparta
Ankara İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Manisa
Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin;
Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın;
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) ile
düzenlenen Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 24
üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz
Manisa Konya
Isparta
Hasan
Hüseyin Türkoğlu Ali
Öz Mehmet
Günal
Osmaniye Mersin
Antalya
"MADDE 24- 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 14- 21/1/1998 tarihli ve 4325
sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli
Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların
Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun mülga 8 inci
maddesi ile 29/1/2004 tarihli ve 5084 sayılı Yatırımların
ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun mülga 5 inci
maddesine göre, üzerlerinde yatırım yapılmak amacıyla
gerçek veya tüzel kişilere bedelsiz olarak devredilen veya süresiz
kullanma izni verilen taşınmazların yatırımcılar
tarafından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
altı ay içinde müracaat edilmesi ve iki yıl içinde;
a) Taahhüt edilen veya varsa yatırım teşvik belgesinde
öngörülen yatırımın tamamının gerçekleştirilmesi
ve anılan Kanunlarda öngörülen asgari istihdam sayılarından az
olmamak kaydıyla istihdam sayısının (her kişi için en
az bir ay olmak üzere) beş yıllık toplam üzerinden yüzde
ellisinin sağlanması, üretime tamamen ya da kısmen geçilmiş
olunması ve ilgili idarelerden gerekli izinlerin alınması
koşullarıyla, taşınmazın şerhin
kaldırılacağı tarihteki rayiç bedelinin yüzde üçünün ilgili
idarece genel hükümlere göre tahsil edilmesinden sonra başka bir
işleme gerek olmaksızın tapu kütüklerine veya
sözleşmelerine konulan şerhler terkin edilir.
b) Taahhüt edilen veya varsa yatırım teşvik belgesinde
öngörülen yatırımın yüzde altmışı kadar asgari
yatırım yapılmış olması ve anılan Kanunlarda
öngörülen asgari istihdam sayılarından az olmamak kaydıyla
istihdam sayısının (her kişi için en az bir ay olmak üzere)
beş yıllık toplam üzerinden yüzde kırkının
sağlandığının ve üretime kısmen geçildiğinin
tespit edilmesi halinde, taşınmazın şerhin
kaldırılacağı tarihteki rayiç bedelinin
yarısının ilgili idarece genel hükümlere göre tahsil
edilmesinden sonra tapu kütüklerine konulan şerhler terkin edilir.
c) Taahhüt edilen veya varsa yatırım teşvik belgesinde
öngörülen yatırımın yüzde kırkı kadar asgari
yatırım yapılmış olması halinde istihdam
sayısına bakılmaksızın taşınmazın şerhin
kaldırılacağı tarihteki rayiç bedelinin ilgili idarece
genel hükümlere göre tahsil edilmesinden sonra tapu kütüklerine konulan
şerhler terkin edilir.
Yatırımcılara bedelsiz olarak devredilen ve
yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle devir işlemi iptal edilerek
tapuda eski maliki idare adına tescil edilen veya edilmek istenen, ancak
dava konusu edilmesi nedeniyle davası devam eden ve idarece her hangi bir
tasarrufta bulunulmamış taşınmazlar hakkında da, bu
maddenin yürürlük tarihinde yukarıda belirtilen şartları
taşımaları halinde bu madde hükümleri uygulanır."
BAŞKAN Komisyon son okunan önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Sayın Ayhan, buyurun.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 302 sıra sayılı
Tasarının 24üncü maddesi üzerinde verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Gerekçemiz, önergemizde yüzde 35 olarak belirlenen oranın 40a
yükseltilmesidir.
Şimdi, genel anlamıyla baktığımızda,
yatırım yapmak önemli bir hadise. Yatırım teşvik
sistemi de dolayısıyla bu açıdan büyük önem taşıyor.
Ancak, AKP İktidarı döneminde, daha yeni, yatırım
teşviklerinin dördüncüsü ortaya çıktı. Bu teşvik paketinin
diğerlerinden çok büyük bir farkı yok, farkı olmamasından
öte, zaten bu teşvik paketlerinin ardı ardına
değişmesi, AKP hükûmetlerinin yatırım politikasındaki
zafiyeti, başarısızlığı göstermesi
açısından önemli bir gösterge, unsur. Dolayısıyla,
şimdiye kadar, yatırımlar konusunda, gerçekten AKP Hükûmeti
başarılı olamadı.
Hatta, ben, bunu, özel sektörün ifadesiyle Denizli Organize Sanayisinin
eski başkanlarından, sanayici duayen bir
arkadaşımızın ifadesiyle söyleyeyim: Çivi yoktu, çivi
çakılmadı kaç senedir Denizliye. Ses çıkmadı bu organize
sanayide, yeni yatırım da yoktu. Ses çıksın diye ünlü bir
sanatçımızı çığırdık, bari biraz ses çıksın
diye. diyor. Bu, gerçekten, Anadolu insanının bazı
olayları çok zekice ifadesinin bir tarzı.
Bunun dışında, daha öncekiler -biraz önce ifade ettim-
yatırım paketleri, teşvik paketleri gerçekten
başarılı olsaydı, ne olurdu? Yenilerine ihtiyaç
kalmazdı. Mesela, Denizlide Çardak Organize Sanayisi dururken
yatırımlar nereye doğru kaydı?
Burada başka şeyler de var: Her zaman Denizli hak ettiğini
alacak. dendi ama almadı, sıkıntıları oldu. Burada
gerçekten bölgenin milletvekilleri, sivil toplum örgütleri, iktidara mensup
siyasiler ile Ankaradaki merkez arasında, bu işin koordinasyonunu
sağlayan o günkü Devlet Planlama Teşkilatı arasında,
diğer bakanlar arasında, Başbakan yardımcısı
arasında problemler çıktı. Onlar bölgede yatırım
yapmak isteyenlerin, yatırım arzu edenlerin isteklerine cevap
vermediler. Onların illaki başka yere gitmelerini istediler,
Denizliye, Aydına yatırım yapmalarını istemediler,
başka yerlere yapmalarını istediler. Ama maalesef, siz ne kadar
teşvik verirseniz verin, yatırımcıya güveni
vermediğiniz takdirde ne oluyor? İşi gerçekleştirmiş
olmuyorsunuz, büyük sıkıntı ortaya çıkıyor.
Bir de, bu teşvik paketinin cari işlemler dengesi ve
dış ticaret açığını azaltıcı yönde etki
yapacağını yetkililer açıkladılar. Fakat bunu
gerçekten iyi takip eden hem özel sektör hem de dışarıda bu
işi iyi bilen basın mensupları, iktisatçılar bunun böyle
olmadığını, kısa dönemde yatırım
yaptığınız takdirde makine teçhizat ithali nedeniyle
ithalatın artacağını ve cari işlemlerin
azaltılamayacağını, azalmış olsa bile çok
hızlı bir şekilde azalma gösteremeyeceğini ne yaptılar?
İfade ettiler. Ama bu konuda hâlen AKP inadını sürdürüyor.
Ben inşallah, bu teşvik paketinin bu hâliyle bile memlekete
hayırlı olmasını, iyi yatırımlar getirmesini
Cenabıhaktan niyaz ediyorum. AKPden böyle bir şeyi beklemek, böyle
bir sonucu almak mümkün değil. Özellikle yatırım
açısından başarılı olduklarını
söyleyemiyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Öteki önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302. sıra sayılı yasa teklifinin
24. maddesinin (b) fıkrasındaki %60 ifadesinin %65 olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Oran, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
UMUT ORAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Türk Kara Kuvvetleri kurumunun kuruluş yıl
dönümü. Bundan iki bin iki yüz yirmi bir yıl önce Türk Kara Kuvvetleri
kurulmuş.
Bildiğiniz gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri bugün büyük
sorunlarla mücadele ediyor. Bir taraftan özel yetkili mahkemelerle mücadele
ediyor, bir taraftan da terörle mücadele ediyor. Son bir ay içerisinde
yaklaşık 23 şehidimiz var. Dün de şehitlerimiz vardı.
Ben bir kez daha şehitlerimize rahmet, ailelerine de sabır ve
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, terörün gündemimizdeki en önemli ve en
öncelikli konu olması gerekiyor. Bakın, bundan yaklaşık
yedi sekiz ay evvel 61inci Hükûmet Programında terörle mücadeleyle
ilgili somut, ciddi bir öneri, bir plan yoktu. Yine biz terörle ilgili iki tane
kapalı oturum yaptık ve bu iki kapalı oturumda da hiçbir sonuç
çıkaramadık. Sayın Başbakan da bu toplantılara
katılmadı.
Daha geçen hafta Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, şehit
yakınları ve gazilerimizin yaşam koşullarının
iyileştirilmesi için kanun teklifi verdik. Bu da sizlerin oylarıyla
reddedildi ve gündeme alınmadı.
Nerede Gazi Meclis nerede bu Meclis? Tabii, bakın, Gazi Mecliste
torba yasa diye bir yasa da yoktu, böyle yasalar da yoktu. Onu da maalesef
Adalet ve Kalkınma Partisi olarak siz buldunuz, torba yasaları buraya
dayattınız.
Torba kanuna baktığımız zaman, sorun isterseniz
hukukçulara, antidemokratik bir uygulama. Biraz evvel
arkadaşlarımız söylediler, otuz altı tane farklı kanun
var, elli dokuz, altmış tane madde var. Tabii, bitime kadar kaç tane
daha madde koyacağız bilmiyorum.
Bu kanunda her şey var, yok yok; teşvik var, eğitim var,
adalet var, dediğim gibi her şey var. Âdeta bu torba yasa, çorba yasa
olmuş durumda.
Bunlar -biraz evvel de bir yasa eklendi- tali komisyonlarda bile
konuşulmuyor. Arkadaşlar, sizler yangından mal mı
kaçırıyorsunuz? Meclisin iradesiyle, ya kanun hükmünde kararnamelerle
Parlamentoyu baypas ederek yasalar geçiriyorsunuz ya da torba yasalarla Meclisi
sabahlara kadar çalıştırıyorsunuz.
Peki, sormak istiyorum buradan: 1 Temmuzda neden tatile giriyoruz? Bir
yanda terör belası varken, her gün şehitler verirken, diğer
yanda bölgemizde savaş belası kapımızdayken biz nasıl
tatile gidebiliyoruz? Her şey güllük gülistanlık mı? Yani Meclisi
nasıl kapatıp da üç ay tatile çıkartıyorsunuz Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekilleri?
RECEP ÖZEL (Isparta) Biz çıkartmıyoruz, Anayasa, İç
Tüzük çıkartıyor.
UMUT ORAN (Devamla) Bakın, teşvike geldiğimiz zaman
ilgili madde ne getiriyor: Yani on yılda beşinci teşvik
yasası. Daha evvel çıkan dört tane yasanın sonuçları
ortada. Aynı dış politikada Komşularda sıfır
sorun gibi burada da teşvikte sıfır sonuç bugüne kadar.
Sormak istiyorum: Bu teşvik Ekonomik ve Sosyal Konseyde
konuşuldu mu, tartışıldı mı? Daha doğrusu,
son üç yıldır, üç buçuk yıldır Ekonomik ve Sosyal Konsey
toplandı mı?
Peki, Ekonomi Koordinasyon Kurulunda bu teşvik enine boyuna
tartışıldı mı? Hayır.
Peki, bu, Parlamentoda, komisyonlarda detaylı
tartışıldı mı? Ama ne yapıyoruz? Alelacele
getiriyoruz ve buradan bunu çıkaracağız.
Teşvikin Türkiyenin temel sorunlarından istihdam odaklı
olması gerekiyor, ihracat hedefli olması gerekiyor, sektörel
kümelenmeler içermesi gerekiyor ve bunlarla da, yatırımı
planlayan, yönlendiren bir araç olması gerekiyor. Yani insanların
doğduğu yerde karınlarını doyuracak teşviklere
ihtiyaç var. Yaşadıkları yerlerde insanlara iş, aş
sağlayacak, aynı zamanda da sosyal barış sağlayacak
teşvike ihtiyaç var. Şimdi bu teşvik yasası bunların
hiçbirisini getirmiyor. Bir sürü öneri getirdik, bir sürü şey getirdik,
hiçbirisini dikkate almadınız.
Bakın, bu teşvikte Vanı da unuttunuz siz. Van için
önerdiğimiz hayvancılık sektörünü neden dikkate
almadınız? Çünkü ortak akıldan, toplumsal mutabakattan
Hiçbir
şekilde dikkate almak istemiyorsunuz.
Ben bu çerçevede böyle bir çalışmayı doğru
bulmadığımı ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ederim.
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN - Kabul edenler
Karar yeter sayısı istiyorsunuz.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım:
Kabul etmeyenler
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kabul edenler
i söylemediniz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Evet, sordum, ikisini de sordum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yok, yok
OKTAY VURAL (İzmir) Yok, Sayın Başkan.
BAŞKAN - Anlaşamadılar, cihazla yapalım efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, Kabul edenler
demediniz yalnız, kabul edenleri
saymadınız efendim.
BAŞKAN Efendim?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kabul edenler
diye
sormadınız. Önce onu sayalım, sonra diğerine geçin efendim.
BAŞKAN Soralım efendim: Kabul edenler
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ama o oylamayı yeni
baştan başlatın.
BAŞKAN -
Kabul etmeyenler
Evet, cihazla oylama yapalım mademki yok
Buyurun efendim. İki dakika süre vermiştim.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
vardır, önerge reddedilmiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
25inci maddede iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin
25. maddesinin üçüncü paragrafındaki %50 oranının %55 olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haydar Akar Haluk Eyidoğan
İstanbul Kocaeli İstanbul
Levent Gök Ali Haydar Öner
Ankara Isparta
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Manisa
Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan Öğretmenlerin
Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet Memurları Kanunu ile Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunlarının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin;
Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) ile düzenlenen Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 25 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Nevzat Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Ali Öz Mehmet Günal Hasan Hüseyin Türkoğlu
Mersin Antalya Osmaniye
Madde 25- 4706 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 15- 5084 sayılı Kanunun mülga 5 inci maddesine
göre taşınmazlar üzerinde yatırım yapılmak
amacıyla yatırımcılara bedelsiz olarak verilen ve
uzatılan ön izin süreleri ile kırk dokuz yıl süreli tesis edilen
irtifak hakkı veya verilen kullanma izinlerindeki yatırımı
tamamlama süreleri; yatırımcılar tarafından talep edilmesi
halinde, yükümlülüklerin yatırımcının kusuru
dışında kamudan kaynaklanan ve/veya taşınmaz maliki
ilgili idarelerce kabul edilebilir sebeplerle yerine getirilmemesi ve bu sebeplerin
aynı idarelerce uygun görülmesi halinde, öngörülen sürelerin bitim
tarihinden itibaren üç yıla kadar ilave süre verilmek suretiyle
uzatılabilir.
Bedelsiz kırk dokuz yıl süreli irtifak hakkı tesis edilen
veya kullanma izni verilen taşınmazların üzerinde taahhüt edilen
yatırımın kısmen veya tamamen yapılmış
olmasına karşın, öngörülen yatırım ve istihdam
şartlarını tam olarak sağlayamamış
yatırımcılar tarafından talep edilmesi halinde; Kanunun
öngördüğü asgari istihdam şartından aşağı olmamak
üzere taahhüt edilen istihdamın ve yatırımın en az yüzde
altmışının sağlanması, ilgili idarelerden gerekli
izinlerin alınması halinde, kanunda belirtilen beş
yıllık süre başlatılır. İstihdam sayısı
her kişi için en az bir ay olmak üzere beş yıllık ortalama
üzerinden değerlendirilir.
Bedelsiz kırk dokuz yıl süreli irtifak hakkı tesis edilen
taşınmazların üzerinde taahhüt edilen yatırımın
en az yüzde altmışını gerçekleştiren
yatırımcılar tarafından talep edilmesi halinde; irtifak
hakkı tesis edilen taşınmaz, taşınmazın zemin
bedeli ile üzerindeki bina ve tesislerin taşınmaz maliki idareye
geçmesi gereken kısmının rayiç bedelleri üzerinden
yatırımcıya doğrudan satılabilir.
Lehine bedelsiz kırk dokuz yıl süreli irtifak hakkı tesis
edilen veya kendisine kullanma izni verilen yatırımcıların
yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle bu işlemleri iptal
edilenlerden dava konusu edilip davası devam edenler ve idarece herhangi
bir tasarrufta bulunulmayan taşınmazlar hakkında da, bu maddenin
yürürlük tarihinde yukarıda belirtilen şartları
taşıyan yatırımcılar için de bu madde hükümleri
uygulanır."
BAŞKAN Komisyon, son önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Haluk Ayhan
BAŞKAN Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından
alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 302 sıra sayılı
tasarının 25inci maddesi üzerinde verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Gerekçemiz, yüzde 50 gerçekleştirme oranının yüzde 60a
çıkarılması. Şimdi, biraz önceki maddedeki önergede de
konuştum; gerçekten, bu teşvik paketleri AKPnin yatırımlar
konusunda sınıfta kaldığının çok açık bir
göstergesi. Zaten AKP hükûmetleri her yıl -2002 yılı-
programı açıkladıklarında kamu
yatırımlarını, reel olarak sabit sermaye
yatırımlarını, hedefi negatif veriyor, eksi.
Dolayısıyla, kamu olarak bile buna pozitif
baktığını söylememiz nedir, mümkün değildir.
Zaten burada bir de problem var. Ülkede AKP geldiğinden beri
tasarruf oranı -buraya her geldiğimde söylüyorum, dilimde tüy bitti-
yüzde 24lerinden yüzde 12lerine geldi millî gelirin. Neyle yatırım
yapacaksınız? Borçlanacaksınız. Şimdi, böyle bir
problem var.
Biraz önce Denizlili bir sanayicimizin söylediğini ifade
etmiştim, şarkı türkü çağırmayla ilgili. Sanayi
Odası Başkanımız da diyor ki: Son on yılda Denizlide
ben yeni yapılan bir şeye, açılışa davet edilmedim.
Ha, şimdi, son sıralarda birkaç otel oldu, başbakan
yardımcıları falan koşa koşa gidiyorlar, her hafta da
bir bakan getiriyorlar ama neticede katkısı hakikaten çok
sınırlı. Buna baktığımız zaman, gerçekten
problem var. Neredeyse, Denizlili vatandaşlar
Geçen konuşuyorduk
aramızda, espri babında oldu -inşallah Allah bizi o duruma
düşürmez, yatırım yağar Denizliye- Yatırım
duasına çıkalım. dedik. Şimdi, gerçekten
sıkıntılı.
Ben burada bazı arkadaşlarıma, iktidara mensup -hakikaten
aramızda espri de oluyor- bari hani bizler bunu ifade ediyoruz, AKPli
arkadaşlar da bunu söylesinler de hiç olmazsa sataşmadan onlara da
söz çıksın diye düşünüyoruz ama o da zaman zaman hoş
olmuyor, onu da söylemeyeceğim.
Gerçekten, her birimizin iline yatırım yağsın
inşallah, biz de hep beraber sevinelim, burada bu işin esprisini bile yapmamış olalım. Ama bu
teşvik paketlerinde, geçmişteki uygulamalarda etkinlik analizleri
falan da yok Sayın Bakanım. Bunların mutlaka yapılıp
göz önünde tutulması lazımdı.
Ben, bu yine 2012 yılı programı, Bakanlar Kurulu
kararı eki, her seferinde burada da, Komisyonda da sanayinin ne hâle
geldiğini ifade ediyorum Bakanlar Kurulunun kendi ağzından. Ne
diyor Bakanlar Kurulu: Sanayinin kredi maliyetlerinin yüksekliği,
kayıt dışı ekonomi ve düşük fiyatlı ithalattan
kaynaklanan haksız rekabet, bürokrasinin fazlalığı, kamunun
sağladığı bazı girdilerin fiyatlarının
uluslararası fiyatlara göre yüksekliği, vergi oranlarındaki
yükseklik gibi temel sorunlar hâlâ devam etmektedir. diyor.
Siz 2002 yılının Kasım ayında iktidara geldiniz,
bu 2012 yılı, hâlen aynı şey devam ediyor. Şimdi,
baktığınız zaman yaptığınız işin
doğru olmadığını bizzat kabine kendisi söylüyor. Zaman
zaman kabinede değişiklikler de olsa bunu oturup yazan insanlar
aklı başında insanlar. Her ne kadar bazı bakanlar DPTnin
yazdığı raporları çok böyle downgrade ederek,
beğenmeme neyine kapılıyorlar? Lüksüne kapılıyorlar.
Bakın, o kurumlar nedir? Gerçekten, ülkenin doğruyu gösteren
kurumlarıdır ama kime? Onlara inananlara. Siz şayet onlara
inanmaz, oradaki bürokrasiyi dışlarsanız
yaptığınız işin hesabını kitabını
bile tutamazsınız.
Bakın işte, tasarruf oranları nereden nereye geldi, cari
işlemler açığı nereden nereye geldi. Bugün cari
işlemler açığının azaldığını falan
söylüyorsunuz ama hiç kimse ekonomideki büyümenin yüzde 9dan 2ye
düştüğünü, 3e düştüğünü söylemiyor. Gerçekten
bunların ne yapılması lazım? İyice burada analiz
edilmesi lazım. Krizde, ekonomi 2009da beş dakika
dışında burada görüşülmedi.
Teşekkür ediyorum, tasarının hayırlı
olmasını diliyorum.
Saygılar sunuyorum Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin
25. maddesinin üçüncü paragrafındaki %50 oranının %55 olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Umut Oran
BAŞKAN Sayın Oran, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
UMUT ORAN (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; biraz evvel de söylediğim gibi yani teşvikle ilgili,
bu maddeyle ilgili ne kadar konuşsak boş çünkü artık atı
alan Üsküdarı geçmiş, olan olmuş, yapılan hazırlıklar
yapılmış. Dediğim gibi, Parlamento ortak aklı
çalıştırmamış, komisyonlar ciddi bir anlamda
toplanmamış, işte şimdi beş dakika yasak savar gibi
burada konuşacağız, biraz sonra eller kalkacak, birisi bir
işaret verecek, herkes elini kaldıracak yani aklından geçse de
doğru olduğu, vicdanından doğru olduğunu da bulsa yine
eller havaya, her şey geçiyor gidiyor. Hakikaten güler misin, ağlar
mısın? Yani böyle bir Parlamento maalesef!
Şimdi, bakın, teşvik yasasıyla ilgili yani ben bu
konuya belki hayatını veren bir insanım, yaklaşık
yirmi dört, yirmi beş yıl bu ülkede bölgesel kalkınmayı
gönüllü çalışmış bir insanım sivil toplum
örgütlerinde, iş hayatında yani şu bir yıllık süreç
içerisinde bir sürü şey yazdık, ilgili bakanlara bir sürü şey
gönderdik ama hiçbirisinden ne cevap aldık ne de ya hani Bir gel
konuşalım, şöyle yapalım. hiç böyle bir şey
almadık.
Şimdi yani usul yerini bulsun diye, âdet yerini bulsun diye
Hükûmetten de burada bilmiyorum kimse var mı? Sayın Bakan burada ama
bizi dinlemiyor tabii, onlar başka işlerle meşgul.
Şimdi bu teşvikin mesela hangi yılın sosyoekonomik
gelişim endeksi alındığı belli değil yani hangi
yılın sosyoekonomik gelişim endeksi alındığı
belli değil. Biz 2012deyiz. Şu andaki eldeki verilere
baktığımız zaman 2003 var, en son güncel. Aynı
şekilde, il bazında gayrisafi millî hasıla hangi yılın
alındığı belli değil. Yine en son elimizde 2003 yılının
gayrisafi millî hasıla il
bazında var. Bu teşvikte
Biraz evvel Vanı söyledim
geleceğim Vana. Ben sizin de Vanı bu üç aylık tatilinizde
hatırlamanızı özellikle rica ediyorum. Bakın teşvikte
GAP yok, GAP unutulmuş. GAPa hiçbir şey söylemiyor.
Altıncı bölge demek GAP demek değil. GAP dediğimiz, dokuz
il var orada ve Sayın Başbakanın taahhütleri var yine bundan
dört sene evvel, bir sene sonra beş yıl doluyor. Kişi
başı gelir artışıyla ilgili, sulamayla ilgili ve
istihdamla ilgili çok uçuk, çok ayağı yere basmayan hedefleri
vardı, taahhütleri vardı. Yıldönümünde bunun hesabını
soracağız, seneye de o noktada defterini düreceğiz Sayın
Başbakanın. GAP unutulmuş, bakın GAP unutulmuş ve
dünya krizle yatıyor kalkıyor, yüzyılın krizi var, herkesin
birinci gündem maddesi işsizlik, herkes istihdam politikaları
konuşuyor, herkes kaynak peşinde ama bu teşvik paketinin bütçeye
ne kadar kaynak getireceği, ne kadar kaynak ihtiyacı
olacağı, ne kadar yük getireceği burada
açıklanmamış. Peki yani önce eldekileri ne yapacağız?
Yani bir sürü işletme var, bir sürü fabrika var; bunlarla ilgili,
bunların rekabet güçleriyle ilgili, bunların mevcudiyetlerinin devam
etmeleriyle ilgili niye bir şey yapmıyoruz? Bunları da
unutmuşuz. Mevcutları da kendi kaderlerine terk etmişiz. Bundan
önce dört tane teşvik var dedim, bu beşincisi. Peki, o teşvikten
yararlananların durumu ne olacak? O da meçhul.
Tarım ve hayvancılık bu teşvik paketinde yok.
Diyeceksiniz ki: Sanayiyle ilgili. Ama biz tarım ülkesiyiz ve bugün
büyük bir tarım ithalatı yapıyoruz. Biz sanayi ülkesiyiz.
Sanayinin bugün gayrisafi millî hasıladaki payı, Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarı döneminde yüzde 27den yüzde 19a
düştü. Yani hızla sanayimizi kaybediyoruz, hızla
tarımımızı kaybediyoruz, hızla
hayvancılığı kaybediyoruz. Peki, bunları teşvik
etmeyeceksek neyi teşvik edeceğiz? Enerjide dışa
bağımlılık ve enerji çeşitliliği, somut bir
şey yok. Biz hâlâ
Bununla ilgili bir eylem planı ortaya
koymamış bu teşvik paketi.
Yine, yeri geldiği zaman ARGE diyoruz ama yüksek teknoloji ürün
ihracatındaki payımıza bakıyorum, son dokuz yıl
içerisinde yüzde 4ten yüzde 1,9a düşmüş. Yani yüksek teknoloji ürününün
ihracatının toplam ihracattaki payı düşmüş. Bunu
nasıl yeniden çıkartacağız? Bununla ilgili de bir şey
yok.
Dediğim gibi, yani biz burada yasak savıyoruz, biz burada
birbirimizi kandırıyoruz ama olan gerçekten yüce Türk milletine
oluyor.
Ben, bir kez daha, üç ay nasıl vicdan rahatlığıyla,
nasıl gönül rahatlığıyla tatil yapacaksınız, çok
merak ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oran.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
lll - YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Yoklama istiyorsunuz.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ağbaba,
Sayın Tanrıkulu, Sayın Özkes, Sayın Dinçer, Sayın
Oran, Sayın Işık, Sayın Erdoğdu, Sayın Tanal,
Sayın Çıray, Sayın Genç, Sayın Dibek, Sayın
Sarıbaş, Sayın Kuşoğlu, Sayın Kalkavan,
Sayın Altay, Sayın Küçük, Sayın Kaleli, Sayın Öz.
Yoklama cihazıyla yoklama yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER(Devam)
A)
Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç
ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet Memurları
Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin;
Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 25inci madde kabul edilmiştir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
İki dakikayı geçmesin ve tekrar sataşmaya meydan vermeden
lütfen.
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatya Milletvekili Öznur
Çalıkın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VELİ AĞBABA (Malatya) Değerli milletvekilleri, ben bu
çatı altında kendi ilimin milletvekilleriyle polemiğe girmek
istemem, ancak ben doğruları söylemeye devam edeceğim,
Malatyalılar bana doğruları söyleyeyim diye, Malatyanın
hakkını savunayım diye oy verdiler.
Arkadaşlar, bakın, adliyeler kapatılıyor.
Malatyanın dört tane adliyesi kapatıldı, Erzincanın da üç
tane adliyesi kapatıldı. Erzincanlı Bakan
uğraştı, gitti, Kemaliye, Kemah ve Çayırlı
adliyelerini açtırdı. Ee, şimdi, sen Malatyanın sahibi
isen sen de bir Malatyanın adliyesini açtır, ben de sana
teşekkür edeyim ama sen sadece konuşuyorsun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Büyükşehir meselesi
Büyükşehri sen yapmadın,
büyükşehri Malatyalılar yaptı. Niye? 17 Mayıs 2011de
Başbakan geldi, Malatyanın meydanında dedi ki: Ey
Malatyalılar, nüfusunuz yetmiyor, nüfusunuz 742 bin, çocuk yapın.
Malatyalılar da yaptı, 750 bin oldu nüfusumuz. Size ne? Yani böyle
bir şey olur mu?
Şimdi, Malatyaspor diyor, Mevlüt Aslanoğlunu övüyor. Mevlüt
Aslanoğlu Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekili, sen kendini öv. Bir de
Malatyaspora sahip çıkmıyorsunuz. diyor. Kaç kuruş
vermişseniz Malatyaspora gösterin arkadaşlar, bizim verdiklerimizi
de sizin verdiklerinizi de.
Hastane yapılıyor 1 tane hastane, 2 hastaneyi
kapatıyorlar, hastane sayısı 1e düşüyor. Hizmet bu.
Ulaşım, hakeza öyle, Kayseriye gidin bakın, Elâzığa
gidin bakın, Adıyamana gidin bakın, çevre illerle
karşılaştırın, Malatyanın hâlâ çevre yolu yok;
varsa söyleyin, yok çevre yolu, Malatyanın çevre yolu yok. (CHP sıralarından
alkışlar) Şimdi, Sivasa, Trabzona bağlayan bir yolumuz var,
hâlâ yeni yeni açılmaya başlandı. Duble yollarla ördüğünüzü
söylüyorsunuz.
Bakın, bir rakam vereceğim. SSKlı işçi
sayısı Malatyada 135 bin, yeşil kartlı sayısı
140 bin, bu, devletin resmî rakamları yani çalışan
sayımız daha az. Diyor ki Hükûmet: Duble yolu AKP yapar,
Uluderedeki ölen insanları devlet öldürür. Zihniyet bu.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.-
Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç
ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet Memurları
Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin;
Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN 26ncı madde üzerinde dört önerge var, birinci
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 26 ncı
maddesiyle, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine
eklenmesi öngörülen (t) bendine, "şirketten" ibaresinden sonra
gelmek üzere "(ÖSYM'nin yapacağı mal ve hizmet alımlarında
Yükseköğretim Kurulunun uygun görüşü alınmak
kaydıyla)" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet
Doğan Kubat Mehmet
Akyürek
Giresun İstanbul Şanlıurfa
Hilmi Bilgin Ahmet
Haldun Ertürk Bedrettin
Yıldırım
Sivas İstanbul Bursa
BAŞKAN Diğer üç önerge aynı mahiyettedir, önergeleri
okutacağım ve istenildiği takdirde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin
26. maddesinin teklif metninden çıkartılmasını arz ve
teklif ederiz.
Kazım Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Musa Çam Aykut
Erdoğdu Mahmut
Tanal
İzmir İstanbul İstanbul
Haydar Akar
Kocaeli
Diğer önergenin imza sahipleri:
Adil Kurt İdris
Baluken Levent
Tüzel
Hakkâri Bingöl İstanbul
Hasip Kaplan Pervin
Buldan Erol
Dora
Şırnak Iğdır Mardin
Diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Hasan Hüseyin Türkoğlu Ali
Öz Mehmet
Günal
Osmaniye Mersin Antalya
BAŞKAN Komisyon, aynı mahiyetteki bu üç önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılamıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, Sayın Hasan Hüseyin
Türkoğlu.
BAŞKAN Sayın Türkoğlu, buyurun.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan,
Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 302 sıra
sayılı Teklifin 26ncı maddesinin değiştirilmesi
gayesiyle vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime, dün Siirtten gelen, yüreğimize kor gibi düşen,
içimizi acıtan şehit haberlerinden dolayı üzüntülerimi dile
getirerek başlamak istiyorum. Cenabıallah şehitlerimizden
rahmetini esirgemesin, ailelerine sabır ihsan etsin, Türk milletinin
başı sağ olsun. Terör örgütünün katil sürülerini, terör
örgütünün dostlarını, sevenlerini ve terörle mücadele etmeyen
müzakere edenleri kahretsin.
On yedi yıl evvel modern ve medeni olduğu iddia edilen
Avrupanın göbeğinde, Bosnada yaşanan katliamı
şiddetle kınıyorum, sadece Müslüman oldukları için
katledilen, soykırıma uğrayanlara da Cenabıallahtan rahmet
diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Meclis gündeminde ele
aldığımız 302 sıra sayılı Teklif, artık
yerinde ifadeyle tam bir AKP klasiğidir. Birçok kanun ve kanun hükmünde
kararnamede değişiklik yapan teklif, konu ve amaç bütünlüğü
olmayan, aralarında bağlantı bulunmayan mevzuatı
değiştiren hükümler ihtiva etmektedir. AKP Hükûmetleri bu duruma
torba yasa dese de bunun adı çorba yasa ya da çuval yasa olarak
söylense daha uygun olacaktır.
Diğer yandan bu düzenleme
tasarı olarak değil teklif olarak gelmektedir. Bir grup milletvekili
Hükûmet işlerine dair kanunlarda sadece ilgili Hükûmet dairelerinin
bilebileceği hususları teklif hâline getirip gündemimize
getirmektedir. Burada maksadın 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununun 14üncü maddesi ve diğer mevzuattan kaçmak olduğunu
bilmeyenler sadece saflardır. 5018 sayılı Kanun hükümleri
çerçevesinde tasarı olarak getirilmesi hâlinde bu teklifin hem daha
isabetli hem de devlet ve millet hayatına daha katkılı bir
iş olacağı muhakkaktır.
Bir başka husus da çok farklı alanları düzenleyen bu
teklifin Meclis ihtisas komisyonlarında ele alınmadan sadece Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşülerek Genel Kurul gündemine gelmesidir. Hâlbuki,
olması gereken teklifin ilgili maddelerinin İç Tüzük çerçevesinde
ilgili komisyonlarda incelenmesi ve karara bağlanmasıdır.
Maalesef, bunlar ve benzeri özellikleriyle bu düzenleme bir AKP
klasiğidir.
Teklifin 26ncı maddesi de bir AKP klasiğidir. Mecliste bugüne
kadar tasarı ve tekliflerin yasalaşmasında usul ve şekil
açısından klasik sahibi olan AKP, esas bakımından da
klasikler arasına girmiştir. İktidara geldiğinde,
yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele etmeyi esas olarak sunan AKP, her
düzenlemesinde yolsuzluğu yol, yoksulluğu kader, yasakları
hikmet hâline getirmeyi becerebilmiştir. Kamu alımları gibi
şaibe, yolsuzluk ve adaletsizliğin bir arada olabileceği bir
alanda kamu ihale mevzuatında, AKP, şeffaflık ve rekabet
ilkelerini raflarda tozlanmaya mahkûm etmiştir. Kamu İhale Kanununun
istisna maddesi üç adet iken, (c) harfine kadar gelinmiş iken, bugün bu
teklifin 26ncı maddesiyle (t) harfine yani yirmi dördüncü bende kadar
gelinmiştir. Artık ÖSYM şirket kuracak ve şirketin mal ve
hizmet alımları da Kamu İhale Kanunu kapsamından
çıkarılacaktır. 26ncı madde hükmü gereği ÖSYMden
sınav hizmeti alan kurumlar da ihale mevzuatından istisna
tutulacaklardır.
Bugün, artık yasanın istisnaları genel kural,
uyulması gereken genel kurallar ise istisna hâline gelmiştir. Kamu
İhale Kanununun içi boşaltılmıştır, sadece
Hükûmet yandaşlarının ihale almasını sağlamak
için kullanılan bir kanun hâline gelmiştir. İhaleleri idarelerin
istemediği müteahhitler aldığında, idareler Kamu İhale
Kanunu hükümlerine sarılıp ya ihaleyi iptal etmekte ya da istekliyi
elemektedirler. Buna karşın, idarelerin, dolayısıyla
Hükûmetin kendi yandaşlarına ise İhale Yasasının
istisna hükümleri kullanılarak ekonomik güç pompalanmaktadır.
Daha evvel bir öneride bulunmuştum, yineliyorum: Bu kadar
dolambaçlı ve örtülü yolsuzluk faaliyetleriyle yorulmayın.
İktidarsınız, çoğunluğunuz var; gelin, Kamu İhale
Kanununu tümden kaldıralım, Bütün ihaleler Başbakanın
istediği kişilere verilir. diye tek maddelik bir düzenleme
yapalım. Sizin yandaşınız olmayan müteahhitler de
artık ihale peşinde koşup, masraf etmekten vazgeçsinler.
Çoluğunun çocuğunun rızkını başka yerde
arasınlar. Zaten ihale vermiyorsunuz, bari boşuna zaman ve para
israfına yol açmasınlar.
Saygıdeğer milletvekilleri, yeri gelmişken birkaç soruyu
sormadan da edemeyeceğim. Hani devleti küçük ama fonksiyonel
yapacaktınız. Hani yolsuzluklarla mücadele edecektiniz. Hani partiniz
adı adalet ile başlıyordu. Niçin kamu
alımlarını sürekli istisnayla örtüyor, görünmez hâle
getiriyorsunuz? Yoksa siz de Türkiyede zengin olmak istiyorsanız ya
devlete satacaksınız ya da devletten alacaksınız. diyen
holding sahibinin rahleitedrisatından mı geçtiniz? Mal ve para
hırsınız neyle sonlanacak? Kanuni olan ancak meşru ve helal
olmayan geliriniz, servetiniz millet ve Allah katında hesaba çekilmez mi
sanıyorsunuz? Kanunları değiştirerek gayrimeşru, haram
servetinizi helal kılamazsınız. Bu hakkın gerçek sahipleri
bir gün yakanıza yapışır.
Bu duygularla önergemizin kabulünü istirham eder, Türk milletinin
milletvekillerine saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Türkoğlu.
Diğer önerge sahiplerinden kim konuşacak acaba?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Erdoğdu.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 26. Maddede yapılan düzenlemeyle, 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasına (s)
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (ş) bendi eklenmek
suretiyle; ÖSYM'nin kurduğu veya iştirak ettiği şirketten
sınav faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik olarak yapılacak mal ve
hizmet alımları Kamu İhale Kanunu kapsamı
dışına alınmıştır. Kamu ihalelerinde mümkün
olan usulsüz uygulamaların önüne geçmek ve şeffaflığı
sağlamak adına 2002'de çıkartılmış Kamu
İhale Kanunu, bugüne kadar 50'yi aşkın kez
değiştirilmiş ve birçok kuruma istisnalar
sağlanmıştır. Bu maddedeki düzenlemeyle, adı kopya
skandalları ve başarısız sınav yapmakla anılan
ÖSYM'nin de bu istisnalar kapsamına alınması oldukça
düşündürücüdür. Bu nedenle kati suretle bu maddenin teklif metninden
çıkarılması ve kamu ihalelerindeki usulsüzlüklere davetiye
çıkarmak anlamına gelen Kamu İhale Kanununun bir kez daha
delinmesinin önlenmesi gerekmektedir.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Erdoğdu, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli üyeler; 302 sayılı yasanın 26ncı maddesi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, kritik soru şudur ki, bir milletin
meclisi, milletin aleyhine bir yasa çıkarır mı? Ne yazık ki
bu sorunun cevabı, Türkiye Büyük Millet Meclisi için, bu yasal
düzenlemeler sayesinde evet olmuştur. Konuştuğumuz yasa
maddesi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa (t) bendi eklenmesiyle
ilgilidir. Bildiğiniz üzere, 29 harfli alfabemizde 25inci harfe geldik.
Hangi maddeyle ilgili geldik? İstisna maddesiyle ilgili geldik.
Şimdi, ben size Türkiyedeki kamu ihale sürecini çok özet
anlatayım, ondan sonra, neden bu milletin aleyhine bu yasanın
çıktığını daha net kavrayacağımıza
inanıyorum. 2002 yılına kadar 2886 sayılı Kamu İhale
Kanunu vardı. 2886 sayılı Kamu İhale Kanunu ne yazık
ki, artık, yolsuzlukların odağı hâline gelmişti.
Dönemin koalisyon hükûmeti çok önemli bir değişiklik yaparak, bütün
dünyada uygulanan ve yolsuzlukları engellemekte son derece etkin olan,
kamu kaynaklarının verimli kullanılmasını gerektiren
kamu ihale yasalarını çıkardı; 4734, 4735 sayılı
kamu ihale yasaları. Bu yasalar, yolsuzlukla ilgili, son derece önemli
kontrol mekanizmaları getiriyordu. Açık ihaleyi mecbur
kılıyordu, Kamu İhale Kurumu diye bir kurum kuruldu ve ihale
yapan kurumlar yolsuzluk yapmasınlar ve kamu kaynağını
doğru dürüst kullansınlar diye, kontrol mekanizmaları
içeriyordu. Ancak siz iktidara geldikten sonra, ne yazık ki, emrinizde
çalışan bürokratlar, beraber iş yaptığınız
iş adamları ve birtakım siyasiler, kamu ihalelerini
yolsuzluklara bulaştırdı ve bu yolsuzlukların önemli bir
kısmı da devletin denetim birimleri tarafından, teftiş
kurulları tarafından ve Sayıştay tarafından tespit
edilmeye başlandı. Tespit edilen her bir yolsuzlukla ilgili de istisna
maddeleri ortaya çıkmaya başladı. Peki, niye istisna ediliyordu
arkadaşlar? 3üncü madde yani istisnaların (c)
şıkkından ta (t) şıkkına gelmesi nedendi?
Örneğin kömür alımları; kömür alımlarında yolsuzluk
tespit etti, (r) bendi konuldu. Toplu konutla ilgili bir sürü tespit vardı
Sayın Bakan orada, bir sürü istisna konuldu.
Değerli arkadaşlar, kamu ihalelerinde 3/g maddesiyle
alakalı, sadece şu elimde gördüğüm
Yani bugün istisna
koyduğunuz maddeyle alakalı, şu elimde görmüş
olduğunuz rapor Ankara Büyükşehir Belediyesinin Başkent
Doğalgaz şirketiyle alakalı. Bu yasada da Başkent
Doğalgaz şirketiyle ilgili hükümler var ve içinde 3üncü madde yani
istisna maddesine alınmaması gereken ihaleleri nasıl alarak
yolsuzluk yapıldığını Sayıştay tespit etmiş
durumda değerli arkadaşlar.
Bütün bu rapordan örnek isteyen arkadaşlarımıza bu
raporun bir örneğini ben de verebilirim, KİT Komisyonu
Başkanımız da verebilir. Bu şekilde kamu ihalelerindeki
yapılan usulsüzlükler
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Fotokopi
dağıt, fotokopi.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Tabii, fotokopi isteyen
Yalnız,
fotokopi son derece yüklü bir yük olur, çünkü bunun gibi yaklaşık
yüzlerce rapor var, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarında
yapılmış yolsuzlukları anlatıyor.
Bu, bizi mutlu etmiyor değerli arkadaşlar, döneminizde bu
kadar kamu mallarının gerçekten yolsuzluklara konu edilmesi bizi
sevindirmiyor, bizi mutlu etmiyor.
Ben şunu söyleyeyim: Kamu İhale Kanununda açık ihale
yapmak bir zorunluluktur değerli arkadaşlar. Şimdiye kadar 450
katrilyon yani yeni parayla 450 milyar liralık kamu ihalesi yapılmış
değerli arkadaşlar -Kamu İhale Kanununa bildirilerek- bunun
sadece 340 milyar lirası açık ihale olarak yapılmış.
Toplam ihalelerin yüzde 30u aynen bu şekilde istisna maddeleri kapsamında
yapılmış değerli arkadaşlar ve bu kamu ihalelerinde
yapılan bu usulsüzlükler artık sadece Türkiye'nin derdi olmaktan
çıkmış. Avrupa Birliği ilerleme raporlarının kamu
ihalesiyle ilgili kısmını açtığınızda,
Türkiyedeki istisnai ihalelerin dünya ortalamasının çok üzerinde
olduğu ve bu istisnai ihaleler artık Türkiye'nin Avrupa
Birliğine üyeliğinin önünde engel teşkil ettiği yönünde
raporda ibareler vardır değerli arkadaşlar. Siz şimdiye
kadar Avrupa Birliği ilerleme raporlarının işinize gelen
kısımlarını çok kullandınız, yapmak
istediğiniz bütün değişikliklerde Avrupa Birliği ilerleme
raporlarını kullandınız. Avrupa Birliği ilerleme
raporuna ulaşmak zor değil. Sizden rica ediyorum, İnternete
girip Avrupa Birliği İlerleme Raporunun kamu ihaleleriyle ilgili kısmına
bakınız ve lütfen, sizden rica ediyorum -buradaki Komisyon üyeleri bu
yasanın ne anlama geldiğini biliyor, bakanlıklar ve bürokratlar
biliyor- eğer bu ihalelerde bu değişikliğin ne anlama
geldiğini bilmeyen milletvekilleri varsa bu raporlara bir baksın.
Ve şu aşamadan sonra milletimizin yararına kanunlar çıkaralım
diyorum. Bu sebeple, önergemize destek vermenizi rica ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar )
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza sunuyorum
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Sayın Başkan, bu defa söyledim, geç
kaldınız gibi geliyor. (CHP sıralarından Yok, yok
sesleri)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır,
hayır.
BAŞKAN Peki, efendim.
Önergeleri oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Efendim, anlaşmazlık var; oylamayı yine elektronik
cihazla yapacağız.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
vardır, önergeler reddedilmiştir.
Bir önerge daha var, onu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 26 ncı
maddesiyle, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine
eklenmesi öngörülen (t) bendine, "şirketten" ibaresinden sonra
gelmek üzere "(ÖSYM'nin yapacağı mal ve hizmet
alımlarında Yükseköğretim Kurulunun uygun görüşü
alınmak kaydıyla)" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü maddesine
eklenmesi öngörülen bent ile, ÖSYMnin kurduğu veya iştirak
edeceği şirketten kamu idarelerinin yapacakları sınava
yönelik faaliyetler anılan Kanundan istisna edilirken, önerge ile ÖSYMnin
yapacağı alımların ise YÖKün iznine bağlanması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 26ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
26ncı
madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge
vardır.
Beş dakika ara veriyoruz oturuma.
Kapanma
Saati: 18.36
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 126ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
302 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge
vardır.
Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı
veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya
teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı, İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre, yeni bir madde olarak
görüşülmesine Komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır
ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.
Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon
önergeye salt çoğunlukla -21 üyesiyle- katılırsa önerge üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı teklifin çerçeve
26 ncı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki çerçeve
maddenin ihdas edilmesini arz ve teklif ederiz.
Erdoğan
Bayraktar
Çevre
ve Şehircilik Bakanı
Madde 27 .- 4734 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin birinci
fıkrasına ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
İlan yapılmayan ihalelerde, ihale dokümanı sadece idare
tarafından davet edilenlere
satılır.
BAŞKAN Komisyon, salt çoğunlukla önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon salt çoğunlukla katılmış
olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Önerge üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Mahmut Tanal, İstanbul.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün görüşülmekte olan 302 sıralı bazı kanun
maddeleri hakkındaki değişiklik yani yazı diliyle adı
olmayan, halk arasında diliyle torba kanunu olarak
adlandırılan yasa üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, torba kanunu ne Anayasamızda ne
İç Tüzükte yasal anlamda ismi geçmeyen bir terim. Ancak halk
arasında torba kanunu olarak adlandırılıyor. Neden torba
kanunu olarak adlandırılıyor? İki türlü yasa yapma
tekniği var: Bir, olağan yasa yapma tekniği; ikincisi,
olağanüstü yasa yapma tekniği. Olağan yasa yapma tekniği;
normal bir tasarı veya kanun teklifi ilgili komisyona gelir, ilgili
komisyon bunu tartışır, Genel Kurula gönderir. Olağanüstü
yasa yapma şekli ise, işte, şu anda görüşmüş
olduğumuz, görüşülmekte olan torba kanunu. Bu da nedir? Bugüne kadar,
2002 yılından itibaren yoğun bir şekilde başvurulan
bir yöntemdir. 21inci Dönemde toplam 7 sefer torba kanuna
başvurulmuş, 22nci Dönem 29 kez başvurulmuş, 23üncü Dönem
45 kez başvurulmuş, ancak 24üncü Dönem -bir yılı
aşağı yukarı tamamladık- bugüne kadar gelen
yasaların aşağı yukarı çoğu torba yasası
olarak Meclise gelmekte. Bu, torba yasası olarak Meclise geldiği
zaman pratik anlamda yararı ve zararı nedir? Zararı şudur:
İlgisi olmayan komisyonlarda, ihtisas olmayan komisyonlarda o teklif
görüşülür ve kanunlaşır. Bu da, aynı zamanda, çok fazla
hata yapma imkânını yaratmış olur. O kanun, hem muhalefet
partileri tarafından hem sivil toplum kuruluşları
tarafından incelenmeden, kontrol edilmeden kanunlaşmasına
sebebiyet vermiş olur ki bu da parlamenter rejime aykırı bir
uygulamadır. Yani kanun yapma sürecinde sivil toplumun etkili bir
şekilde katılması ve görüşlerini ifade etmesi torba kanun
yönteminde sekteye uğratılmaktadır.
Öte yandan, çok sayıda kanun, çok sayıda bakanlık ve
kuruluşu ilgilendirdiğinden yasa yapım sürecinin teknik
bilgileri arasında gereken diyalog, bilgi alışveriş
imkânı çoğu zaman ortadan kalkabilmekte. Bu durum yasama
hatalarının artmasına yol açmaktadır.
Şimdi, burada, baktığımız zaman, ancak hantal
çalışan parlamentolarda torba yasasına müracaat edilir. Peki,
diyeceğiz, bugüne kadar yapılan kanunlara baktığımız
zaman Parlamento hantal mı çalışıyor? Örnek
açısından bunu vermek istiyorum: 21inci Dönemde toplam 1.567, 22nci
Dönem 1.589, 23üncü Dönem 4.823 madde kanunlaşmıştır. Yani
eğer normal bir diyalog, anlaşma, uzlaşma kültürü olmuş
olsa
Bundan iki gün önce Türk Ticaret Kanunu, 55 madde, gerçekten uzlaşma
kültürü geliştiği için kanunlaşmıştır. Bu neyi
bize gösteriyor? Parlamentoda bir diyaloğun eksikliğini gösteriyor.
Peki torba kanun deniliyor ama bu torba ne anlama geliyor? Torba
Türk Dil Kurumu sözlüğünde Genellikle pamuk ve kıldan dokunmuş,
türlü boy ve biçimde, ağzı büzülüp bağlanabilen araç; genellikle
plastikten veya kâğıttan yapılmış, içine öteberi
konulan çuval. anlamına geliyor. Peki, bu elimizdeki tasarıya
baktığımız zaman gerçekten bu da aynen çuval gibi içerisine
öte beri atılmış bir kanun mudur? Evet,
baktığımız zaman 59 madde ve bu 59 maddenin içerisinde
değişik kanunlarla, toplam 36 değişik kanun bu
torbanın içerisine atılmış durumda. Yani bunun adı her
ne kadar arkadaşlar torba, çuval, vesaire, çorba diyorlarsa da
Yani bu,
gerçeklik payı, sözlüğe baktığımız zaman bununla
örtüşmektedir. Normal, olağan bir parlamentonun bu tür torba
kanunlara başvurmaması gerekir.
Teklifte ise
Değerli arkadaşlar, 28inci maddeye
baktığımız zaman burada İlan yapılmayan
ihalelerden ihale dokümanı, sadece idare tarafından davet edilenlere
satılır. deniliyor. Peki, ilan ne için yapılmasın?
İlan yapılmamasının gerekçesi ne? 15 milyar, 20 milyara
satmış olduğunuz bir ürünün mutlak surette Türkiyede
tirajı büyük, beş büyük gazetede ilanını yapmazsanız
İcra İflas Kanunu hükümleri uyarınca ihalenin feshi nedenidir.
6183 sayılı Kamu Alacakları Tahsili Usulü Hakkındaki
Kanuna baktığımız zaman, 50 milyarlık bir
gayrimenkulün satışını yaptığınız zaman
yine eğer gazete ilanını yapmazsanız yine ihalenin feshi
nedeni.
Peki, idareyle ilgili çok yüklü bir miktarda bir mal, bir hizmet
alındığı zaman kamu gelirlerinin bu şekilde, etkin ve
verimli bir şekilde harcanması açısından neden ilandan
kaçınılmış olsun? Yani niçin ilan yapma şartından
bu kaçırılmak isteniliyor? Bu, resmen bunun adı, halk
arasındaki deyimi, adrese teslim ihale usulüdür.
Değerli milletvekilleri, Kamu İhale Kanununun 5inci
maddesine bakıldığı zaman, 5inci maddesinde ihalelerin
temel ilkeleri, nasıl ihale yapılır
Yapılan bir ihalede
şu ilkelerin esas alınması lazım: Saydamlık ilkesine
uyulması lazım, rekabet ilkesine uyulması lazım, eşit
muamele ilkesine uyulması lazım, güvenilirlik ilkesine uyulması
lazım, gizlilik ilkesine uyulması lazım, kamu denetim ilkesine
uyulması lazım, ihtiyaçların uygun şartlarla ve
zamanında kullanılması, kaynakların verimli bir
şekilde kullanılması lazım.
Peki, burada asıl olan sorun, ihalenin ilan edilmemesine yönelik
teklif sunulmuştu. Burada da değerli arkadaşlar, hem
Danıştay kararlarında hem tüm teorik, bilimsel
açıklamaların tamamında, ihale mevzuatının açık
ve anlaşılabilir ve ihalelere ilişkin ilanların herkesin
haberdar olabileceği şekilde duyurulması, saydamlık
ilkesinin ön koşuludur, yani eğer bir ihale ilan edilmeyecekse,
burada saydamlık ilkesi ihlal edilmiş olur, kamunun denetiminden biz
bu ihaleyi kaçırmış oluruz. Burada kamunun denetiminden biz
niçin çekiniyoruz? Demokratik hukuk devleti olan bir ülkede asıl olan, ihalelerin
saydam olması, denetime açık olması, kamuoyu tarafından
denetlenebilir olması. İhale işlemi bir dosyanın en önemli
unsurudur. Hem rekabet ortamının sağlanması hem de
kamuoyunun denetimi açısından ihalenin ilanıdır. Yani
burada ilan, Kamu İhale Yasasında kamu ihale ilkelerinin de olmazsa
olmazlarındandır. Eğer burada ihaleyi yapmaktan çekiniyor isek,
kaçınıyor isek demek ki burada kapaklı, gizli, ayıplı
bir işlem vardır. Gizli ve ayıplı işlemin
olmadığı bir ihale mutlak suretle ilanla yapılması
lazım. İhale ilanları saydamlığın ön
koşuludur. İhale mevzuatının açık ve
anlaşılabilir olması ile ihalelere ilişkin ilanların
herkesin haberdar olabileceği şekilde duyurulması saydamlık
ilkesinin ön koşuludur.
Bugüne kadar Kamu İhale Yasasına da
baktığımız zaman, gerçekten, siyasal iktidarı en fazla
rahatsız eden yasaların başında da Kamu İhale
Yasası gelmektedir. Neden Kamu İhale Yasası siyasal
iktidarı bugüne kadar rahatsız eden yasaların başında
gelmekte? Çünkü burada para var, burada rant var, burada ekonomi var. Bunun
için, bugüne kadar, iktidara gelinen bu süre içerisinde 50ye yakın sefer
değiştirildi, herhâlde dönem sonuna kadar bu 65-75i bulabilir ama bu
kadar bu Kamu İhale Yasası eğer siyasal iktidarı
rahatsız ediyorsa bir öneriyle de bu Kanunu komple rafa da
kaldırabilirler.
Hepinize teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanal.
Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Alim
Işık, Kütahya Milletvekili.
Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 302 sıra
sayılı torba yasaya yeni bir kaşık daha ilave
yapılarak Hükûmet tarafından verilen ve Kamu İhale
Yasasında yeni bir değişikliği öngören ek madde üzerinde söz
aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
4 Ocak 2002 tarih ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun
28inci maddesini bir kez daha sizlere hatırlatıyor ve kamuoyuyla
paylaşıyorum. Bu madde aynen şöyle diyor: İhale ve ön
yeterlik dokümanı idarede bedelsiz görülebilir. Ancak, ön yeterlik veya
ihaleye katılmak isteyen isteklilerin bu dokümanı satın
almaları zorunludur. Doküman bedeli, basım maliyetini aşmayacak
ve rekabeti engellemeyecek şekilde idarelerce tespit edilir. Şu anda
yürürlükte olan madde bu. Hükûmet adına Sayın Çevre ve
Şehircilik Bakanının imzasıyla gelen ve Komisyonun kabul
ettiği bu ek maddede ne var? İkinci cümleden sonra yani İhale
dokümanının satın alınması zorunludur. ibaresinden
sonra gelmek üzere
Paylaşıyorum: İlan yapılmayan
ihalelerde, ihale dokümanı sadece idare tarafından davet edilenlere
satılır.
Değerli milletvekilleri, bunun anlamı şudur: Biz
kapalı kapılar ardında gizli işler beceriyoruz, bu becerdiğimiz işleri aman
bilgisayar ağından kimse görmesin, sadece telefonla ihaleye davet
edelim; ihale dokümanlarını, şartnameyi de bunlar alsın.
Bu kadarına da pes Allah aşkına! Bu kadarına da pes! Kimin
malını kimden kaçıyorsunuz? Burada yetim hakkı, kul hakkı
yenmiyor da ne oluyor Sayın Bakanım? Bir de gerekçeye konan cümleye
bakınız, deniyor ki: Bilgisayar sisteminde, artık, herkes bunu
görebildiği için herkes ihalelere müracaat ediyor, dokümanları
satın alıyor, bunların değerlendirilmesi zaman
alıyor.
Değerlendirmeyin Sayın Bakanım, istemediğiniz
adamın başvurusunu değerlendirmeyin. Ama bu vatandaşın
-Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının- parasını vererek
şartname almasını nasıl engellersiniz? Hangi vicdanla buna
da Evet diyebilirsiniz? Böyle bir öneri sizden gelebilir mi? Siz, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin Bakanısınız, sıradan bir insan falan
değilsiniz Sayın Bakanım. Allah aşkına, böyle bir
önerge olur mu? Böyle bir madde olur mu? Ne demek bu? Dolayısıyla,
bunu şiddetle kınıyoruz. Bu demektir ki bundan sonra AKPli
bakanların telefonunun dışındaki hiçbir Türk vatandaşı
Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içerisinde ihale alamaz.
Bu kadarına da pes! Bu kadarına da pes! Bu kadarına da pes!
Doküman da alamaz, doküman alamaz zaten
ihaleyi alamaz.
AHMET ARSLAN (Kars) Maddeleri karıştırıyorsun,
maddeleri.
ALİM IŞIK (Devamla) - Bilgisayardan herhangi bir şekilde
dolaylı olarak bir ihaleden haberi varsa, müracaat ettiyse, bunun
müracaatını yapamaz. Böyle bir şey olabilir mi? Kim kimin
hakkını engelleyebiliyor bu memlekette? Böyle bir şey olmaz!
İstediğinize verin, istediğinize dokümanı verin,
değerlendirme dışı bırakın, zaten
yapıyorsunuz. On yıldır şu Kamu İhale Kanununda
yapmadığınız değişiklik kalmadı Allah
aşkına, bir bu mu kaldı yahu! Böyle bir şeyi nasıl,
hangi vicdanla bu Meclisin huzuruna getirebiliyorsunuz? Evrak satın
almayı dahi engelliyorsunuz. Hem telefonla davet edeceksiniz, davet
ettiğinizin dışındakilere de -kimseye- doküman
satmayacaksınız. Allah sizlere sabır, insaf versin. diyorum
ben. Böyle bir kanun teklifini bu Meclis gündemine getirmek demek, Meclisin
yasama döneminin son günlerine yakın bir günde, artık, nasıl
yorumlanır bilmiyorum. Bunu kesinlikle geri çekmenizi talep ediyoruz.
Böyle bir şeyin bu Meclisten geçmesi, bu Meclis çatısı
altında bulunan her milletvekili için büyük bir vebaldir. Bırakınız
da insanlar ihale dokümanını bari satın alsın yani. Bunu da
mı elinden alacaksınız? Zaten ihale vermiyorsunuz, zaten
istediğiniz yerlere veriliyor. Daha bir ay önce Kütahyada yapılan
bir ihalenin aynı bu şekilde olduğunu biliyorum ben. Millî
Emlake gidiyorlar, köylü, vatandaş kendi evinin bulunduğu araziyi
satın almak istiyor, dokümanı göremiyorlar Veremeyiz size. diyorlar
ama başka birisi, iktidar partisinden zamanında aday adayı
olmuş birisi telefonla çağırılıyor, köylülere teklif
edilen fiyatın yarı fiyatına karşı tarafındaki
çok büyük bir kamu arazisi veriliyor, peşkeş çekiliyor. Şimdi,
burada siz, hakkı olan vatandaşın hakkını da elinden
alıyorsunuz. Yapmayın bunu Sayın Bakanım, bu olmuyor, bu
olmuyor! Bunu lütfen geri çekiniz. Bu, size yakışmıyor, bu
Meclise yakışmıyor!
TUNCA TOSKAY (Antalya) Sayın Bakan buna cevap versin.
ALİM IŞIK (Devamla) Bu memleketin helal süt emmiş
hiçbir evladına böyle bir kanun teklifi vermek yakışmaz. Biz
bunu gerçekten hayretle karşıladık.
OKTAY VURAL (İzmir) Reddederler zaten, milletvekilleri reddeder!
ALİM IŞIK (Devamla) Dolayısıyla ben, sayın
milletvekillerinin vicdanlarının buna müsaade etmeyeceğine
inanıyorum. Bu, hiçbir şeklide kabul edilebilir değil. Tekrar
okuyorum: İlan yapılmayan ihalelerde
AHMET ARSLAN (Kars) Yapılmayanlarda ama!
ALİM IŞIK (Devamla) Yani Zaten biz ilan yapmıyoruz,
istediğimiz kişilere ihale verebiliyoruz
Bundan o
çıkıyor.
ihale dokümanı sadece idare tarafından davet edilenlere
satılır. Yapmayın Allah aşkına, yapmayın ya!
FARUK BAL (Konya) Ayıp! Ayıp!
ALİM IŞIK (Devamla) Dolayısıyla, bu kanun
maddesinin, son derece onur kırıcı, Meclisin onuruna
yakışmayan ve hiçbir vicdan sahibi Türk evladının
kabullenemeyeceği bir kanun maddesi olduğunu tekrar
hatırlatıyorum.
Bunun geri çekilmesi talebiyle saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
TUNCA TOSKAY (Antalya) Sayın Bakan açıklama yapsın.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Şimdi, şahısları adına Erzincan Milletvekili
Sayın Muharrem Işık.
Buyurun Sayın Işık. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; verilen teklif üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, yasalar yapılırken komisyonlarda güzel
tartışılmadığı için, buraya gelen yasalarda
eksikleri gördüğünüz zaman ya da ihtiyacınız olanların
çıkmadığını gördüğünüz zaman yeni yasalar vererek
onları çıkarıyorsunuz, kendi istediğiniz gibi
ayarlıyorsunuz. Tabii, biz burada ne kadar anlatsak da bunlarda nasıl
olsa bir sonuç alınmadığını biliyoruz. O yüzden, ben
biraz memleketimin sorunlarından bahsedeceğim.
Bizim, Erzincanda üç tane hastanemiz vardı. Ben de sürekli bu
hastaneleri gündeme getiriyorum. Üç hastanenin bir tanesi Kızılay
Tıp Merkeziydi -benim de Başhekimlik yaptığım yer- burayı
anlaşmayla kapattılar, semt polikliniği olacaktı. O zaman
Sayın Bakan Burası illaki çalışsın, semt
polikliniği olarak kalsın. diye ısrar etti tabii, biz ona
inanmadık ama birkaç ay sonra kapandı gitti, ben tek başıma
çalıştım orada. Daha sonra SSK hastanemiz olan yeri
kapattılar, orayı yok ettiler. Ben ısrarla diyorum ki: Siz
devlet hastanesini kapatıp orayı da yukarı
taşıyacaksınız. Hayır, biz
taşımayacağız. dediler ama maalesef en son olarak, 24
Nisan 2012 tarihli, İnşaat ve Onarım Daire Başkanlığından
giden yazıyla Erzincan Devlet Hastanesinin A Blokunun Mengücek Devlet
Hastanesine taşınması gerektiği, buranın hasta
yatırmak için uygun olmadığı, en kısa zamanda
çalışmaların yapılarak buranın gitmesi gerektiği
söylenmiş.
Tabii, burada herkes çıkıp şov yapıyor, ben de
şov yapacağım. Erzincandaki hastane kapanmasın,
kapanmasını da istemiyoruz. Bu çok güzel bir cümle, işte,
gösteriyorum: Erzincanın ihtiyacı olan devlet hastanesi
kapatılmamalı. Şimdi, rica ediyoruz kapatılmaması
için, ileride tabii, bunlar başka türlü eylemlere dönecek. Erzincanda
kesinlikle hastanemizi kapattırmayacağız.
Erzincanda bir sene önce bir otel temeli atıldı. Otel temeli
atıldıktan sonra Köy Hizmetlerinin araçları gitti, bir yeri
temizlediler. Hemen gelip orada biraz grobeton dediğimiz beton
atıldı. Daha sonra otel olduğu gibi kaldı,
yapılmadı.
Şimdi, Erzincan Devlet Hastanemizin yeri de Erzincanın en
güzel yeri, merkezi olan bir yer. Tabii, burası kapandıktan sonra SSK
hastanesi olan yer diş polikliniği olacağına göre, müdürlük
de oraya taşınacağına göre, Erzincanın en güzel yeri
olan devlet hastanesi de beş yıldızlı güzel bir otel olur.
Biz bunda ısrar ediyoruz, otel olacaktır orası ama engelleyeceğiz,
buna emin olabilirsiniz, bütün gücümüzle çalışacağız.
Biz araştırma hastanesinin çürük olduğunu söylüyoruz,
hayır diyorlar. Sizin kendi milletvekillerinizden bir hocamız,
Yıldız Teknik Üniversitesinden bir hocamız çıktı,
burada dedi ki: 1997 yılından önce yapılan
inşaatların hepsi çürük. Biz hiçbirini kabul etmiyoruz, 2000
yılından önce yapılanlar da çürük. Bizim araştırma
hastanemizin 1986 yılında temeli atılmış, yirmi sene
inşaat hâlinde beklemiş, sıvası yapılmamış,
devamlı güneşe, yağmura maruz kalmış bir yerde bulunan
bir hastaneydi. Daha sonra 2006 yılında Sağlık
Bakanımız Sağlık Bakanlığına devrettikten
sonra -üniversiteye bağlıydı- orayı yapıp içine
girdiler. Şimdi oraya 160 yataklı yeni bir hastane yapılacak.
Daha sonra da hastanemiz kapatılarak buraya taşınacak.
Erzincanımızda ne kaldı? Erzurumda her köşe
başında bir hastaneye rastlarken Erzincanda maalesef tek hastaneye
düşeceğiz, bir de özel hastanemiz olacak, diğer yerler
kapanacak.
Şeker fabrikamız bu sene belki açık kalacak ama seneye
büyük ihtimalle kapanacak, özelleştirme yapıldı. Orası
kapandıktan sonra Erzincanımızın göç vereceğini
söylüyoruz sürekli olarak, bunun da devam edeceği kesin.
Ama hastanemiz için -tekrar ediyorum- yetkililerden de şimdi rica
ediyoruz: Lütfen, hastanemiz açık kalsın. Bizim
Erzincanımız merkezde bir yer; Kelkite, Gümüşhaneye,
Suşehrine, Tunceliye, Bingöle hatta Aşkaleye.
Hastalarımız gelip Erzincanda muayene olmaktadırlar, Erzincan
merkezdir.
Kızılay Tıp Merkezimiz olan yeri Dünya Göz Hastanesi
sürekli istiyor, orayı iyi bir merkez yapmak istediği için, ama maalesef
verilmiyor. Verilmemesinin sebebi de
Ben şuna eminim ki Erzurumdaki
hastaların Erzincana kayacağı düşünüldüğü için
verilmiyordur. Ama Erzincanda bu devran böyle sürmeyecek, eninde sonunda,
halkımız da bunu görüyor, görecek de. Ama hastanemizi kapatmamak için
bütün esnaf odalarıyla
Şu anda fazla ses çıkarmıyorlar,
ticaret odamız ses çıkarmıyor, çünkü baskı gördükleri kesin
ama eninde sonunda, hep birlikte, el ele vererek hastanelerimizi açık
tutacağız. Hastanemizi kapatmamak için yüce Meclisten de bu konuda
talep ediyorum, yardım istiyorum çünkü Erzincanımızın buna
ihtiyacı var.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Sayın Bakan, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Verdiğimiz önerge hakkında açıklama yapma zarureti
hasıl olmuştur. Çok değerli milletvekilleri, burada
Yasanın, Kamu İhale Kanununun ruhuna ve özüne
dokunulmamaktadır. Sadece bugüne kadar gerek Kamu İhale Kurulunun
verdiği çelişkili kararları ortadan kaldırmak için
KAMER GENÇ (Tunceli) Çelişkili karar yok, senin menfaatine
aykırı olduğu için verdiği
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla)
gerekse Danıştayın verdiği değişik
kararları ortadan kaldırmak için, sadece
KAMER GENÇ (Tunceli) 50 katrilyon liralık ihaleler yaptın,
bunların kaçını kendi adamlarına verdin, bunu söyle bunu!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Değerli milletvekilleri, sadece acil işlerde, davetle
yapılan çok acil işlerde -kanunda bellidir bunlar, acil işler-
bu acil işlerde
Daha evvelden bunlar EKAPa konmuyordu, fakat şeffaf olsun diye
bütün ihaleleri biz EKAPa koyuyoruz ve sadece müteahhitler değil, herkes
gelip idareden dosyayı alıp inceleyebilir, parasız dosyayı
alabilir; bu, kanunda çok açıkça yazılıdır.
KAMER GENÇ (Tunceli) İncelesin, ne zararı var?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Fakat, davet edilmeyenler gelip dosya satın
aldığı zaman teklif veriyor, 70 kişi teklif veriyor.
İhaleye bunlar katılmasa da bunlara cevap vermek
zorundasınız. Cevap verince, on beş günde bitirmeniz gereken
ihaleyi üç ayda bitiremiyorsunuz. Yangın olduğu zaman, afet
olduğu zaman, deprem olduğu zaman acil ihaleleri bitiremiyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Onları karıştırma, onlar
zaten bu işe girmez.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Olayın özü budur, başka taraflara bunu çekmenin
OKTAY VURAL (İzmir) O afet ya!
KAMER GENÇ (Tunceli) Yangınla, depremle ne işin var?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) İhalede bellidir. Davet edilmeyen ihaleler nelerdir? Acil
işler, pazarlıkla yapılan işler.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Acil olmayan iş mi var sizin
zamanınızda, kanunlar bile acele çıkıyor.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Burada biz bunu EKAPa koyduğumuz için gelip herkes dosya
satın alabiliyor kanunda açıkça yazılmadığı için,
bunu kanuna açıkça koyuyoruz. Yani, davet edilenlerin
dışındakiler gelsin dosyaya baksın, şikâyet etsin,
şikâyet edebilir, fakat parayla aldığı zaman teklif verme
hakkı doğuyor, bu sefer ona cevap verme mecburiyetinde
kalınıyor. Şikâyetler oluyor, mahkemeler oluyor ve işleri
üç ayda, dört ayda, beş ayda, altı ayda ihale yapamıyoruz.
İşin özü budur; yoksa burada ifade edildiği gibi, herhangi bir
şekilde İhale Kanununun özüne dokunulmamaktadır.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) İhale Kanunu açık ihaleyi
emreder Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Sadece ilan edilmeyen işlerde
Bunları biz EKAPa
koyuyoruz ki herkes gelsin ihaleyi incelesin. Yoksa başka bir şey
yoktur burada.
TUNCA TOSKAY (Antalya) Sayın Bakan İhale Kanunu diye bir
şey kalmadı ki!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Bu açıklıkla burada gözükmektedir, İhale Kanununun
maddelerini okursanız, 28inci maddeyi, burada çok açıkça
yazmaktadır. Yoksa, dosyaya bakamaz, dosya alamaz, ihaleye giremez,
şeffaflık kaldırılıyor
Böyle bir şey yok,
nereden çıkarılıyor bunlar?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, ihaleyi niye ilan
etmiyorsunuz, açık ihale neden yapmıyorsunuz?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Efendim, ilan edilmeyen işleri burada demiyoruz, ilan
edilmeyen işler kanunda zaten belli, lütfen iyi okuyup
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan, bu kadar iş
dururken bu mudur acil, son günde torbaya böyle bir tarif mi konur?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Efendim, kanunda zaten ilan edilmeyen işler bellidir; acil
işler
ALİM IŞIK (Kütahya) Memleket kan gölüne dönmüş. En acil
konu bu mu şimdi?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Acil işler
ALİM IŞIK (Kütahya) Yapma, Allahını seversen ya!
Yapma ya, böyle bir şey olur mu ya!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Lütfen, lütfen, demagoji yapmayalım. Lütfen efendim, işin
özü acil işleri biz yapmak zorundayız.
ALİM IŞIK (Kütahya) Her gün memlekette evler
ağlıyor, en acil konu bu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Bu devlet iş yapacak, bu devlet acil olan işleri acil
yapmak zorundadır, sadece acil işleri hızlı yapmak için
getirilmiştir.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, Sayın
Bakan, bir iddiada bulundu Yangınlarda, afetlerde, bunları şey
yapıyoruz, onun için altı ay, yedi ay, sekiz ay uzuyor. Örnekler
verebilir mi? Vandaki şeyler mi böyle oldu? Nerede oldu? Yani bir örnek
versin.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Çok örnek var, binlerce örnek var.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Hiçbir örnek yok Sayın Bakan.
OKTAY VURAL (İzmir) Ya, bir örnek verin yani somut örnek
Sayın Başkan yani.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Veremez, veremez yok çünkü.
OKTAY VURAL (İzmir) Somut örnekler olmadan soyut kavramlarla
Bu
konuda katkı sağlamak istiyoruz ama
BAŞKAN Söyledikleriniz zabta geçti Sayın Vural.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, benim de kısa bir söz talebim var efendim, 60ıncı
maddeye göre.
BAŞKAN Buyurun efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Buradan mı?
OKTAY VURAL (İzmir) Yok, kürsüden herhâlde.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi, efendim,
izninizle, kürsüye çıkayım efendim.
BAŞKAN Oradan konuşun, zapta geçiyor nasılsa buyurun.
MUHARREM VARLI (Adana) Grup Başkan Vekili, kürsüden
BAŞKAN Beyler, tartışma istiyorsanız bilmiyorum,
hangi beşiğe beleyelim sizi? Nerede istiyorsanız orada
konuşun efendim, buyurun, ister yerinizden ister buradan, başka
söyleyecek bir şey yok.
Buyurun.
MUHARREM VARLI (Adana) Siz yapıyorsunuz o hatayı Sayın
Başkan. Az evvel Sayın Öznur Çalıka kürsüden söz verdiniz.
BAŞKAN Peki, size ne oluyor kardeşim? Size ne oluyor yani?
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana) Niye ben milletvekili değil miyim? Size ne
oluyor orada Sayın Başkan?
BAŞKAN Ben bir Grup Başkan Vekiliyle görüşüyorum, sen
niye bağırıyorsun?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, milletvekiline Ne
oluyor? demek millete hakarettir. Ne demek ne oluyor?
BAŞKAN Ama onun bana
Bir saniye Sayın Başkan. O
arkadaşımızın bağırarak Başkanlığa
bunu söylemesi hakaret olmuyor mu?
MUHARREM VARLI (Adana) Niye hakaret oluyor, senin
yaptığın hakaret!
BAŞKAN Ben söylersem hakaret oluyor, onlar söyleyince hakaret
olmuyor mu?
OKTAY VURAL (İzmir) Talebini nasıl iletecek size, mektupla
mı?
BAŞKAN Kimseye hakaret ettiğimiz yok. Ben diyorum ki:
Efendim, ben bir Grup Başkan Vekiliyle görüşüyorum. Onunla muhatap
oluyorum değil mi?
OKTAY VURAL (İzmir) Size ne oluyor? ne demek?
BAŞKAN Arkadaşım da elini kaldırır, ben de
bir şey söyleyeceğim der, buyurun derim, konuşur. Herkes
kalkıyor, istediği gibi konuşuyor Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, Size ne oluyor? ne
demek?
MUHARREM VARLI (Adana) Sizin yönetim tarzınızdan öyle
oluyor!
OKTAY VURAL (İzmir) Size ne oluyor? diyemezsiniz!
BAŞKAN Peki, ne söyleyeceğimizi öğreniriz efendim,
başka çare yok, bilemiyorum yani.
OKTAY VURAL (İzmir) Sizi saygıya davet ediyorum,
milletvekili millet adına konuşuyor.
BAŞKAN Size beğendirmek için ne söyleyeceğimi
bilemiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Milletvekillerine saygı esastır.
BAŞKAN - Sayın Başkan, buyurun efendim, kusura
bakmayın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet, teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Önergeyi doğru bulmuyorum, şu nedenle: Davetiye usulü ihalede
bir mal veya hizmet belli kişiler çağrılmak suretiyle, onlar
arasında ihale yapılmak suretiyle temin edilir. Davetiye usulü
ihalenin çerçevesi budur. Hangi hâllerde yapılır, ne zaman
yapılır, bunlar ayrı bir tartışma konusu, Hükûmet bu
usulü veya ilgili kamu kurumları bu usulü layıkıyla,
amacına uygun bir şekilde kullanıyor mu; bu da ayrı bir
tartışma konusu, ancak davetiye usulü ihalede davet edilmeyen
kişiler de idareye başvurup şartnameyi satın alabilirler.
Bunda hiçbir sakınca yok.
Kamu İhale Kanununun temel felsefesi, ihalelerin rekabet
ortamında ve saydam bir şekilde yapılmasıdır.
Saydamlık açık olmayı gerektirir, ihaleye katılamasa bile,
katılmasa bile, davet edilmemiş olsa bile, ilgilenen herkesin
şartnameyi alabilmesini, satın alabilmesini gerektirir.
Dolayısıyla, bir kişinin davetli olmasa dahi Ben bu şartnameyi
satın alayım, kendimi ona göre hazırlayayım, diğer
ihalelere ona göre bir hazırlık yapayım, kim hangi teklifi
vermiş, sonuçta hangi teklifle bu ihaleyi kazanacak daha doğrusu,
bunu bileyim. deme hakkı vardır. Bunu engelliyor bu önerge.
Sayın Bakanın dediği gibi, hani, yangın, deprem vesaire,
acil hâller, bunlar ayrı.
Ayrıca, bir idare kendisinden emin ise, 3 kişiyi, 5
kişiyi davet etmiş bunlar arasında ihale yapıyor ise, kaç
kişi başvurmuş olursa olsun davet edilmediği hâlde,
bunlardan çekinmemesi gerekir, ret cevabını verir, ihalesine devam
eder, gider. Kesinlikle bu önergeyi doğru bulmuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Şahısları adına Sayın Yusuf Başer, Yozgat
Milletvekili.
Buyurun Sayın Başer. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YUSUF
BAŞER (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Teklifin çerçeve
maddesine ek cümle eklenmesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yapılmakta olan maddeye göre
şu an mevcut kanunda ihaleye davet edilmeyen isteklilere ihale
dokümanının satışını sınırlayan bir
düzenleme bulunmamakta. Dolayısıyla, ilan yapılmaksızın
gerçekleştirilen ihalelerde idare tarafından davet edilmeyen
istekliler de davet alıp, teklif verebilmektedir. Bu durum ise ihale
usulüyle sağlamak istediği işin özelliğine ve önemine uygun
olarak sadece ilgili sektörde faaliyet gösteren, yeterliliği ve ehliyeti
bilinen firmaları ihaleye davet etme imkânını fiilen ortadan
kaldırmakta, davet edilmemiş olmalarına rağmen, ihale
dokümanı satın almak suretiyle ihaleye katılanların
tekliflerinin değerlendirilmesi ihale sürecini uzatmakta
KAMER
GENÇ (Tunceli) Bu konuşmayı yapmak için insanın çok
değerlerini kaybetmiş olması lazım.
YUSUF
BAŞER (Devamla) -
özellikle pazarlık usulüyle yapılan
ihalelerde ve acil olması gereken ihalelerde, bu durumda hem
ihtilafların uzaması ve hem de şikâyetlerin uzaması
sebebiyle acil olan ve ivedi yapılması gereken ihaleler
zamanında yapılmamaktadır. Bu getirilen maddeyle yapılmak
istenen şey budur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şu an görüşülmekte olan
torba yasanın çıkmasından amaç toplumun büyük kesiminin
ihtiyaçlarını karşılamaktır.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Bu maddenin amacı AKP yandaşları
dışındaki hiç kimseyi ihaleye sokmamaktır!
YUSUF
BAŞER (Devamla) - Dolayısıyla, milletvekilleri olarak bizlerin
iktidarıyla ve muhalefetiyle yapması gereken şey, toplumumuzun
ihtiyaçlarını bir an önce karşılamaktır diye
düşünüyorum.
Kanunun
lehinde olduğumu belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi, soru-cevap işlemi
yapacağım on dakika süreyle.
Sayın
Genç
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, bu maddenin getirilmesindeki temel amaç
hırsızlığa kalıp hazırlamaktır. Maddede ne
diyor? Diyor ki: Ben herkesi ihaleye davet etmeyeceğim, kendi
adamlarımı davet edeceğim. Kendi adamlarımı
davet edeceğim için bu ihalelerin şartnamelerini başkası
öğrenmesin. Bırakın da ben hırsızlığı
istediğim gibi yapayım. diyor.
MUSTAFA
ŞAHİN (Malatya) Sus be!
KAMER
GENÇ (Tunceli) Bu AKPlilerde de eğer vicdan varsa, haysiyet varsa,
memleket severlik duyguları varsa
BAŞKAN
Daha temiz
KAMER
GENÇ (Tunceli) -
bu maddeyi reddetmeleri lazım. Böyle bir şey olmaz!
HÜSEYİN
BÜRGE (İstanbul) Sen mi söylüyorsun!
KAMER
GENÇ (Tunceli) - Burada
çıkıyor diyor
Efendim, bakın, yani ihaleye hem
başkalarının girmesini engelliyor hem de diyor ki: Bu
ihalelerin şartlarını başkaları da para vererek
öğrenmesin, benim rahatımı da bozmasın. Bu hangi ahlak
kabul eder? Hangi vicdan kabul eder? Hangi mebus kabul eder? Ya biraz da bizi
bu kadar alçaltmayın yahu! Bu Türkiye Cumhuriyeti devletini bu kadar talan
eden alçak insanlara da birtakım bu kadar avantajlar sağlamayın
efendim.
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Alçak sensin!
BAŞKAN
Sayın Karakelle.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Efendim, ben 60a göre söz istemiştim Sayın
Erzincan Milletvekilimiz Muharrem Işık Beyin bir bilgisini düzeltmek
adına fakat bakmadınız. Eğer uygunsa, onunla ilgili bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun; bulunduğunuz yerden buyurun
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, o geçti, geçti!
Kanun içinde 60a göre konuşulur mu?
OKTAY
VURAL (İzmir) Sorulardan sonra söz verin.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) - Süre geçiyor Sayın Başkan.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, soru-cevap
bölümüne geçtik. 60a göre konuşma değil ki!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, az önceki soru muydu? Soru
soracak o da.
BAŞKAN
Sayın Karakelle, bu, soru-cevap kısmı olduğu için, size
onunla ilgili 60a göre ayrıca söz vereyim istiyorsanız.
Müsaade
ederseniz devam edelim, arkadaşların hakkını yemeyelim.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Ama arkadaşlar da şu anda bizim
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Bir dakika gitti Sayın Başkan.
BAŞKAN
Efendim, söyledim, hakkını yemeyelim dedim. Sabırlı
olunuz rica ediyorum.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Bir dakika gitti ama.
BAŞKAN
- Ben de görüyorum Allahın izniyle.
Sayın
Erdoğdu, buyurun.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli üyeler;
Sayın Bayraktarın yaptığı açıklama ne hukuka ne
meşruiyete, hiçbir şeye sığmamaktadır.
Sayın
Bakanın yüce Meclisi aldatmaması gerekmektedir. Kamu İhale
Kanununun 5inci maddesi açık ihaleyi zorunlu kılmaktadır.
Açık ihale, ilan edilen, herkesin, gerekli şartları
taşıyan her Türk vatandaşının, her şirketin
katılabildiği ihale demektir.
21inci
madde deprem, yangın, sel gibi acil durumlarda idarenin vakit kaybetmemesi
amacıyla ihalenin ilan edilmemesi ve üçten ziyade firmanın
çağrılması suretiyle yapılır. Kentsel Dönüşüm
Yasası gibi 300-400 milyar dolar paranın harcanacağı bir
yasada bunu 21/b maddesine sokmak, yani bu çok ağır bir durumdur, bu
ülkeye karşı işlenmiş çok ciddi bir suçtur. Bugün belki
çoğunluğunuzla, bilmeyen milletvekillerine bunu kabul ettirdiniz ama
bunun sonu Yüce Divandır. Sayın Bakana ben bunu
hatırlatıyorum.
Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erdoğdu.
Sayın
Sarıbaş
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İhale,
Türkiyedeki vergi veren tüm insanların, özellikle parasının
eşit şartlarda, insanların, bütün firmaların eşit
şartlarda gireceği, rekabet edeceği anlamını
taşır. Bu bakımdan baktığımızda, ihaleye
davet usulünde -idarenin- davetin
adı şudur: İdarenin, hangi insanları, hangi ölçüden, hangi
şeyi yapacağını insanların bilmemesidir ve bu anlam
içerisinde de davet, bana yakın olan ve benimle ilişkisi çok daha
sıcak olabilecek firmalar ya da kişiler anlamı taşır.
Bu anlamda, ihalenin özü yani Anayasamızda ve hepimizin hakları
konusunda baktığımızda, şeffaflık ve
insanların bilgi edinme ve diğer haklarının korunması
ve rekabet anlamında ve Türkiyedeki girişimci diğer firmalar
anlamında da davetin doğru olmayacağı bir yöntemdir ve
yine, bu anlamda da baktığımızda ihale Kanununun bugün
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sarıbaş.
Sayın
Erdoğan
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kamu
İhale Kanununda şu anda gerçekleştirilen değişiklik,
AKP iktidara geldiğinden bu yana gerçekleştirilen kaçıncı
değişikliktir?
Kanunun
son hâli AB müktesebatına uygun durumda mıdır hâlâ?
Eklenen
bu maddeyle AKPlilerin istemediği kimseye ihale verilmesi imkânsız
hâle gelmektedir. Bu durumda Kamu İhale Kanununun da bir anlamı
kalmamaktadır. Kanunu ne zaman tamamen ortadan kaldırmayı
düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Tanal
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İhaleye
fesat karıştırma suçları bu önergeyle perdelenmiyor mu?
Soru
2: Saydamlık ilkesine aykırılık teşkil etmiyor mu?
Soru
3: Açıklık ilkesine aykırılık teşkil etmiyor mu?
Soru
4: Rekabet ilkesine aykırılık teşkil etmiyor mu?
Soru
5: Sayın Bakanın açıklamalarından, madem acil ve istisnai
durumlarda bu, söz konusu olacaksa, o önergeye, o zaman deprem ve yangın
ibaresini koymayı niçin düşünmüyorlar?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Varlı
MUHARREM
VARLI (Adana) Sayın Başkan, biraz önce Sayın Öznur
Çalıka 60a göre kürsüden söz verdiniz. Aynı şekilde Hamzaçebi
isteyince itiraz ettiniz. Ben de yerimden bir haksızlığı
belirtmek için müdahale edince çok kaba bir tavır sergilediniz, tutumunuzu
kınıyorum.
BAŞKAN Sizin
söylediğinizin, bu olayla hiç ilgisi yok. Hamzaçebiye İstediği
yerde konuşabilir. dediğime göre bir tartışma yok ama siz
öyle takdir ediyorsanız, öyle olsun efendim.
Sayın Işık
ALİM IŞIK
(Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Bakanlığınızca Van ve Simav depremlerinde kaç firmaya
ilansız ihale verdiniz? Bunların hangi sorunu vardı da böyle bir
değişikliğe ihtiyaç duyuldu? Şu anda bu değişikliği
bekleyen kaç yandaş firma sırada beklemektedir?
Kamu İhale Kurumu
tarafından son yılın 10 büyük yolsuzluğu olarak medyaya
yansıyan yolsuzluklardan 2 tanesi Kütahyaya aittir. Bu Kamu İhale
Kurumu tarafından geçen hafta medyaya yansıyan 10 büyük
yolsuzluğun kaçı Bakanlığınızla ilgilidir?
Cevaplarsanız memnun olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım,
buyurun efendim...
AYKAN ERDEMİR (Bursa)
Sayın Başkan, süreyi uzatmadınız.
BAŞKAN Hayır,
on dakika İç Tüzükün emri, beş dakika geçti bile.
Buyurun efendim.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; tekrar, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Burada sorular, tabii,
genel oldu. Sayın Tanalın soruları münferit sorular, diğer
sorular genel mahiyette. Genel mahiyette tekrar açıklamaya
çalışacağım.
Burada özellikle
vurgulamak istediğim ve önergenin vurgulamak istediği husus tamamen
zamandır. Biz burada İhale Kanununda Belli kişileri
çağıracağız, belli kişileri
çağırmayacağız. gibi bir madde getirmiyoruz, hiçbir
maddenin özüne dokunmuyoruz, fakat tenakuz var. Şimdi, efendim
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Ya, davet edilemeyenler şartname alamıyor
Sayın Bakan. Yazıktır ya insanlara!
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Efendim, kanunu biz yapmadık. 4734 sayılı Kanun bizim
İktidarımızdan önce yapılmış bir yasadır, bu
Yasaya hepimiz saygılıyız. Tabii ki yasalar uygulama
yapıldığı süre içerisinde ihtiyaç duyulduğu oranda,
tatbikat süresinde değişikliğe uğrayabilir; bütün yasalar
böyledir, hatta Anayasa da böyledir. Yasalar ihtiyaç oldukça, geliştikçe,
iş geliştikçe, hayat geliştikçe
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Ama insanların hakkını alamazsınız,
sadece davet edilenler alacak burada!
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Müsaade ederseniz sözümü bitireyim, siz tekrar söz alabilirsiniz.
Şimdi, burada, daha
evvelden EKAPa ihaleleri koymuyorduk, niye koymaya başladık?
Şeffaf olsun diye. Niye koymaya başladık? Herkes gelsin
dosyayı incelesin diye, şeffaflığı artırmak için.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Ya hangi şeffaflık?
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Davetten maksat, hangi ihalelere davet edilebiliyorsa kanunda
yazılı. Biz hangi ihalelerde davet yapılacağını
burada yeniden tadat etmiyoruz, onlar yasada zaten var, acil ihaleler belli,
kanunun birçok yerinde bunlar ifade ediliyor; o ihalelerde davet
yapılıyor. Benim Bakanlığım ihale yapmıyor.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, davet edilemeyenlerin ihale
hakkını elinden alıyorsunuz.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Efendim, bakınız, acil işlerde yasa idarelere hak
vermiştir, demiştir ki: Senin acil işin olduğu zaman bu
işi iyi yapanları çağır. Burada bir
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Tamam, acil iş, adam ögrenmiş niye
ihale hakkını elinden alıyorsunuz?
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Acil işleri tanımla o zaman bir an
önce.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Efendim, burada bir yolsuzluk aramak haksızlıktır, burada
başka şeyler aramak insanın kendisinin kötü düşüncesidir.
Yoksa o zaman idareler acil işi olduğu zaman iş yapamayacak
mı; Vanı yapamayacak mı, Simavı yapamayacak mı?
Peki, bu işler nasıl olacak? Bunlar da Sayıştayın
denetimine tabidir, bunlar da yargıya açıktır. Bunlarda doküman
isteyen herkese verilebiliyor. Zaten dokümanlar idarelerden geldiği zaman
dosyadan herkese göstermek zorundasınız, zaten EKAPa konduğu
zaman herkes oradan bakabiliyor. Onun dışında, satın
aldığı zaman gelip
Siz 10 kişi davet ettiniz, 15 kişi
davet ettiniz; 70 kişi gelip teklif veriyor, 70 kişinin teklifine
cevap vermek zorundasınız. Bunlar süreci uzatıyor, üç ayda
bitirmeniz gereken işin ihalesini altı ayda bitiremiyorsunuz. Bu
işin özü budur. Ben kimseyi aldatmıyorum.
Benim
Bakanlığım da şu anda ihale yapmıyor. Sayın Alim
Işık Hocanın dediği Burada on tane yolsuzluktan sizin
Bakanlığınızda hangileri var? diye; ben bilmiyorum. Benim
Bakanlığımda bir tane yolsuzluk varsa, ihale yolsuzluğu
varsa veya başka yolsuzluk varsa her türlü cezaya biz razıyız.
Çok
değerli milletvekilleri, biz TOKİde de 30 bin ihale yaptık, 30
bin! Bunların 3 bin tanesi büyük ihaledir, geri kalan 27 bin tanesi küçük
ihaledir. Bunların içerisinde biz çok sıkı denetlendik. Hiç
kimse kimseyi korumaz; kardeş, kardeşi korumaz; bakan, bürokratı
korumaz böyle işlerde, koruyamaz. Biz hiçbir yolsuzluğa
bulaşmadık, bundan sonra da bulaşmayacağız.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Allahtan kork, Allahtan!
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Biz
böyle fikri bozuk olan dervişlerden değiliz. Kesinlikle, burada da
sadece vatanımız için, milletimiz için, insanımız için
hızlı yapılması gereken, acil yapılması gereken
hastane olabilir, acil yapılması gereken yurt olabilir, acil
yapılması gereken karakol olabilir, acil yapılması gereken
yangından, afetten zarar gören bir yer olabilir, selden zarar gören bir
yer olabilir; bunları biz yapmak zorundayız. Bunun için de eğer
bir idare yanlış kişileri davet ediyorsa onu Sayıştay
denetlesin, KİT Komisyonu -bu Meclisin aynı zamanda yasamanın
yanında denetleme görevi de vardır- onları denetlesin fakat
devletin, Hükûmetin elini kolunu bağlamak doğru değildir.
İdareler çalışacak, memleket kalkınacak; biz bunun için
mücadele ediyoruz, kalkınmak için, gelişmek için. Burada da sadece üç
ayda, iki ayda, bir ayda bitmesi gereken ihaleler
Samimiyetle söylüyorum,
lütfen buna inanın, bir ayda bitirmemiz gereken işin ihalesini
altı ayda bitiremiyoruz.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Ya, arada sekiz gün süre farkı var
Sayın Bakan, doğru bilgi verin yani! Sekiz gün süre farkı var.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) -
Bunun çok canlı örnekleri var. Özellikle lütfen bunun altında, bu
önergenin altında bir milim kötü niyet aramayın.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Maliye Bakanı gelsin, Kamu İhale
Kurumu Başkanı gelsin, bu dediklerinizi teyit etsin, ben kabul
vereceğim burada.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) -
Özellikle bu madde kötü niyetlilerin ihaleye girmesini engelleyen bir madde.
OKTAY
VURAL (İzmir) Ama bu Kamu İhale Kurumuyla ilgili bir konu
Sayın Bakan.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, Kamu İhale Kurumu
Başkanı gelsin, söylediklerinizi teyit etsin, ben kabul
vereceğim bu yasaya.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
-Gerçek müteahhitleri koruma vardır burada özellikle.
Saygıyla
arz ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Yeni
madde olarak görüşülen bu madde üzerinde aynı mahiyette iki adet
önerge vardır, okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Yasa Teklifine eklenen 27. maddenin teklif
metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Kamer
Genç Mahmut
Tanal Hasan
Ören
Tunceli İstanbul Manisa
İhsan
Kalkavan Candan
Yüceer
Samsun Tekirdağ
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Alim
Işık Cemalettin
Şimşek Mehmet
Erdoğan
Kütahya Samsun Muğla
Ali
Uzunırmak Oktay
Vural
Aydın İzmir
BAŞKAN Sayın
Komisyon, aynı mahiyetteki iki önerge hakkında görüşünüz nedir
efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Hükûmet?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Uzunırmak, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tabii ki dönemin sonuna doğru bu gibi yasalar torbanın içerisinde
geliyor, geçiyor.
Değerli
milletvekilleri, biraz hafızanızı yoklayarak, sizlerle bu yüce
Meclisin kürsüsünden bir şey paylaşacağım. Sayın
Başbakan bundan birkaç gün önceki konuşmasında diyordu ki: Biz
aramızdaki rantçıları temizleyerek yola devam ediyoruz. Ve bir
sayın bakan gazetedeki röportajında diyordu ki: Paraları
birilerine yedirdim.
Tabii
ki bazı önemli bakanlıklarda bir daha bakan olamayan
arkadaşlarımız ve milletvekili olamayan
arkadaşlarımız oldu. Sayın Başbakana şimdi
buradan, Meclis kürsüsünden sormak istiyorum: Acaba Kamu İhale Kanununda
2002den bugüne kaç maddede değişiklik yaptı ve aynı
maddelerde kaç defa değişiklik yapıldı? Eğer, siz
kıymetli milletvekilleri, iktidar milletvekilleri, muhalefetin
iktidarı denetlemeye gücü yetmediği zamanda dahi milletvekili olarak
bunları, iktidarınızı denetleyemiyorsanız, milletvekilliğinin
hiçbir anlamı yok değerli arkadaşlar.
Eğer
bir ülkede kurallar günbegün değişiyor ise, eğer bir ülkede
kurallar kişilere göre değişiyor ve değiştiriliyorsa,
o zaman o ülkede ne bir fırsat eşitliğinden söz edilebilir ne de
bir hak eşitliğinden söz edilebilir. Ve bu bilhassa iktidar eliyle
yapılıyorsa, yürütme eliyle yapılıyorsa ve iktidar
çoğunluğu buna alet oluyorsa, ben sizin yüreğinize ve
vicdanınıza sesleniyorum.
Değerli
milletvekilleri, tekrar söylüyorum, Sayın Başbakan diyor ki: Biz
aramızdaki rantçıları temizleyerek yola devam ediyoruz. Peki,
kürsüden soruyorum: Sayın Başbakan, siz aranızdaki
rantçıları temizliyor iseniz hangi rantçıyı hukuka teslim
ettiniz? Eğer siz bu rantçıları biliyor,
hukuka teslim etmiyorsanız, kuralları, iktidar
gücüne dayalı günbegün değiştiriyorsanız
Ben hiçbir iftira
atmıyorum ve kendi izanımla da, kendi edebiyatımla da
söylemiyorum, Sayın Başbakanın söylediğiyle soruyorum.
Sayın Bakana soruyorum: Sayın Bakan, siz Bakanlıkta yeni
olabilirsiniz ama Kamu İhale Kanununda kaç madde, kaç defa
değişti ve aynı maddede kaç defa değişiklikler
yapıldı?
Eğer
hakikaten, Sayın Başbakanın söylediği gibi, değerli
milletvekilleri, acemilik, kalfalık, ustalık dönemi
Devlet, acemi
nalbant eşeği değil. Göç yolda düzülür. hesabı, devletin
kuralları, devletin kaideleri böyle değiştirilmez; kişiye
göre, yandaşa göre, şartlara göre, güne göre ihaleyle bu kadar
oynanılmaz. İhaleyle bu kadar oynanılıyorsa, o
rantçıların kimler olduğu oynayanlar tarafından da
biliniyor demektir. O zaman, rantçıları aradan temizlemek için mi
tedbir alınıyor, yoksa yeni rantçılar meydana getirmek için mi
yol açılıyor?
Öyleyse,
dün Sayın Başbakanın kendi söylediği, eğer hakikaten
söz ağızdan çıktığında er kişi o sözün
esiriyse, bu rantçıları hukuka teslim etmeliydi. Eğer hukuka
teslim etmediyse, Sayın Başbakan o zaman mesuliyet
altındadır.
Bir
ülkede Genelkurmay Başkanlığı yapmış birisiyle
çay içip kahvehanede arkadaş olmadı. Millî Savunma Bakanı
buradaki soruya diyor ki: Sayın Başbakanla Yaşar
Büyükanıtın arasındaki özel mesele.
Sayın
Başbakan, Yaşar Büyükanıtla, Sayın Genelkurmay
Başkanıyla acaba mahalle arkadaşı mıydı, okul
arkadaşı mıydı, çocukluk arkadaşı mıydı
sır paylaştığı? Birisi Başbakandı, birisi
Genelkurmay Başkanıydı ve düşünüyorum ki Başbakan ve
Genelkurmay Başkanı olmazdan, o konuma gelmezden önce de hiç
birbiriyle sohbet etmiş, çay içmiş değillerdir. Ne özel
meselesi olur?
İşte, devlet bugün acemi nalbant
eşeğine dönmüştür ve o acemilik, maalesef, Türkiyeyi, iç
güvenlikten dış politikaya varıncaya kadar birtakım
zaafların içerisine düşürmüştür ve millî onur, millî gurur,
millî hassasiyetler, dış politikadaki hassasiyetler iç politikaya
malzeme yapılarak baskı kurulmaya
çalışılmaktadır. Sorgulanması gereken doğru
zeminlerde Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunları
sorgulayacağız, bundan herkes emin olsun ama elbette ki devletimizin
kurumlarının doğru bilgi vermesini ve bu doğru bilgilerden
doğru sorgulamaların yapılacağı zeminleri biz
kullanmak istiyoruz.
Hepinize
teşekkür ediyorum. Bu madde yeni yolsuzluklar maddesidir,
çıkartılmalıdır.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Uzunırmak.
Sayın
Genç, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Sayın
milletvekilleri, bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisi yüce bir kurumdur. Bu
yüce kurumun, hak, adalet, insanlık, vatan sevgisiyle, millet sevgisiyle
ve dürüstlükle karar alması, bu yolda işlem tesis etmesi lazım.
Şimdi, bir memleketin kaderini tayin eden Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin konulara her yönüyle hâkim olması
lazım. O memlekette, en ufak bir haksızlığın önünü
kesecek yasal düzenlemeler yapması lazım. O memlekette, icranın
en dürüst şekilde görev yapmasını sağlayacak düzenlemeler
yapması lazım. O memlekette, binde 1 de olsa, hani binde 1 de olsa,
kötü bir, bakanlık makamına gelen kişilerin suistimalleri
önleyecek düzenlemeler yapması lazım. Yani öyle bir düzenlemeler
yapacağız ki, karşımızdaki insanlar kendi keyiflerine
göre değil
Getirdiğimiz kuralların, öyle açık, net,
uygulamada şüpheye meydan vermeyecek derecede çok açık ve şeffaf
olması lazım.
Şimdi,
tam Meclis tatile girerken bir torba kanunu getirilmiş, burada bir önerge
getiriliyor, diyor ki: Ben, ihaleyi açık yapmayacağım, kendi
dostlarıma davetiyeyle
Trilyonluk, hatta katrilyonluk ihalelere
müteahhitleri davet edeceğim ama olabilir ki birtakım birtakım
insanlar gelecek, benim bu kendi dostlarıma böyle özel davetiyeyle davet
ederek ihale verdiğim kişilerin, verdiğim ihalenin, devletin
mallarını ne kadar talan ettiğinin farkına varacak, ne
kadar o ihale verdiğim kişiyle benim menfaatlerimin olduğunu
tespit edecek bilgileri elde etmesin. Ben onlara bu bilgileri vermeyeyim.
Dolayısıyla çok rahat yolsuzluk yapayım, talan yapayım.
Ondan sonra
Ve bunu size onaylatmak istiyor yani
Parmaklarınızı kaldırın. diyor. Yani İhale
özel pazarlıkla yapılacak, birtakım, üç beş tane
ahbabımı davet edeceğim, başkaları bu ihale
hakkında bilgi sahibi olmasın. Ey AKPli milletvekilleri, siz de bize
destek verin ama yani. diyor.
Şimdi,
arkadaşlar, bakın, bu bana karşı değil, bu size
karşı bir saygısızlık. Şimdi, arkadaşlar,
bugün TOKİde 45 katrilyonluk ihaleler
Yani bugüne kadar yapılan
ihaleler var. Bu ihaleleri incelediğiniz zaman ben KİT
Komisyonundayım- birçok ihale -inanınız, bakın- afet
olmadığı hâlde, afet kapsamına girilmek suretiyle, özel
pazarlık suretiyle yapılmış. Mesela, bir şehirde,
şehir içinde yapılan bir TOKİ ihalesi 60 bin liraya ihale
edildiği hâlde, bir köyde yapılan ihale 195 bin liraya veriliyor yani
195 milyar liraya veriliyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bu memleket hepimizin. Üç beş
kişi para kazanacak diye biz niye haktan ayrılalım, biz niye
hukuktan ayrılalım, biz niye memleketimize ihanet edelim?
Arkadaşlar, bu memlekette hakikaten çok muhtaç, zor durumda olan insanlar
var, ekmeğe muhtaç insanlar var. Bugün milyonlarca üniversite mezunu
iş bulamıyor. Neden bulamıyor biliyor musunuz? Üretime
dayalı bir yatırım yok.
Şimdi,
buraya getirmiş Hükûmet, diyor ki: Ben özel dostlarımı
çağıracağım, bu ihaleyi onlara vereceğim, bu ihalenin
şartlarını da başkaları öğrenmesin. Sizin
vicdanınız kabul ediyorsa buna kabul verebilirsiniz. Ama kabul
verdiğiniz zaman Kamer Gençe çok büyük bir koz vermiş olursunuz. Her
yerde çıkacağım, bu yaptığım konuşmayı
yapacağım, diyeceğim ki: Ey vatandaşlar, bak, ben
çıktım, bunların vicdanlarına hitap ettim. Dedim ki: Ey
AKPliler, vicdanlarınıza hitap ediyorum. Bu memleketi talan
edenlere, soygun edenlere, hırsızlık yapanlara meydan vermeyin.
Ama siz verirseniz o zaman derim ki: Arkadaşlar, ben söylenmesi gereken
şeyi söyledim. Bunların vicdanlarına hitap ettim ama buna
rağmen önergeye kabul verdiler.
Yahu, bunun şimdi zamanı
mı arkadaşlar? Her şey açık olsun, şeffaf olsun,
ihaleler gerçek bedelleri üzerinde yapılsın. İhale edilen
kişilerin gerçek ihale şartlarına uyması lazım. Ondan
sonra, hizmete uygunluk yapması lazım. O bakımdan, bu önergeyi
reddetmeniz lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ(Devamla) - Ben size
söylüyorum. Benim için bir şey yok, benim vicdanım rahat. Ben bunu
dile getirmek istedim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Genç.
lll.-YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN- Hayhay efendim.
Yeni madde olarak görüşülen bu
madde üzerindeki iki adet önergenin oylaması sırasında yoklama
talebi var.
Sayın Hamzaçebi, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Özgümüş, Sayın Dinçer, Sayın
Erdoğdu, Sayın Aygün, Sayın Genç, Sayın Işık,
Sayın Erdemir, Sayın Kurt, Sayın Çam, Sayın
Sarıbaş, Sayın Moroğlu, Sayın Özkoç, Sayın Öz,
Sayın Güven, Sayın Danışoğlu, Sayın Tayan,
Sayın Bulut, Sayın Onur, Sayın Tanal.
Arkadaşlar, elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum.
Yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri(Devam)
3.- Manisa Milletvekili
Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2
Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN
Yeni madde olarak görüşülen bu madde üzerindeki iki adet aynı
mahiyetteki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Şimdi,
yeni madde ihdasına dair olan önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylece teklifin mevcut metnine yeni 27nci madde
eklenmiştir. Kanunun yazımı esnasında bu madde eklenerek
diğer madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Bir
karışıklığa mahal vermemek amacıyla
görüşülmekte olan Komisyon raporuna mevcut maddeler üzerinden devam
edeceğiz.
Sayın
Karakelle, buyurun.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ya aynı ilin milletvekillerinin
kavga etmesi kadar
Bu Mecliste ilk defa getiriyorsunuz ya!
KAMER
GENÇ (Tunceli) Neye göre söz verdiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN
60a göre söz istemişti efendim.
V.- AÇIKLAMALAR(Devam)
17.- Erzincan
Milletvekili Sebahattin Karakellenin, Erzincan Milletvekili Muharrem
Işıkın Erzincandaki hastanelerle ilgili vermiş
olduğu bilgilere ilişkin açıklaması
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Erzincan Milletvekilimiz Sayın Muharrem Işık Beyin Meclise
vermiş olduğu, hastanelerimizle ilgili bilgileri düzeltmek üzere söz
aldım. Gerçekten ben de üzüldüm. Aynı ilin milletvekilleri olarak kendi hastanelerimizi
yüceltmek görevimiz olduğunu da ifade edeyim.
Hemen,
kısa, öz
Bizim Erzincanda Tıp Fakültemiz var. Mengücek Gazi
Eğitim ve Araştırma Hastanemiz şu anda 11 profesörle hizmet
veriyor; 200 yataklı, 200 yatak da ilave yapıyoruz. Daha önce iki
tane devlet hastanemiz vardı A ve B bloklardan ibaret; bunların hizmetlerini
birleştirdik, A Blok Devlet Hastanemiz hizmetine devam ediyor, edecektir.
Ben özellikle Sağlık Bakanımıza Erzincanımıza
sağlık hizmetlerinden dolayı, yaptığı
hizmetlerden dolayı çok teşekkür ediyorum.
Değerli
Milletvekili Kardeşim Erzincanda Kızılay polikliniğinden
bahsetti. O doğrudur, kendisi de oranın mesul Müdürlüğünü
yapmıştı herhâlde iki yılı aşkın, çünkü
orası başhekimlik değildi. İhtiyaç kalmadı, Üniversite
Hastanesini açtıktan sonra Kızılay polikliniğini devrettik
Sağlık Bakanlığına ve şu anda orada da Dünya Göz
Bankası hemen hizmete açılıyor. İsterse Değerli
Milletvekilimiz bunu da oradan tespit edebilir. Ve devredildi,
Kızılay Genel Başkanlığı polikliniği de
devretti Dünya Göz Bankasına, bulunduğu yerde de bu hizmete devam
ediyor.
Bir
de Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanemizin
binasının sakat olduğunu
Gerçekten, hemşehrilerim
adına çok üzüldüm. Kendilerine ben, kendi yazımla Ankara Gazi
Üniversitesi Mühendislik Fakültesinin raporlarını, yirmi beş
sayfadan ibaret olan ve bu binamızın sağlam olduğu
raporlarını da hem Erzincan basınına hem de bu Değerli
Milletvekili Kardeşimize de gönderdim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SABAHATTİN
KARAKELLE(Devamla) - Ben Meclisi de bu noktada bilgilendirmek hususunda söz
aldım. Zamanınızı aldım.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Karakelle.
Sayın
milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.47
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 20.48
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
302
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri(Devam)
3.- Manisa Milletvekili
Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2
Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun
Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın;
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S.
Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Komisyon
yerinde.
Hükûmet yerinde.
27nci madde üzerinde üç
adet aynı mahiyette önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
302 sıra sayılı yasa teklifinin 27. maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Haluk
Eyidoğan
İstanbul Kocaeli İstanbul
Ali
Haydar Öner Levent
Gök
Isparta Ankara
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Adil
Kurt İdris
Baluken Levent
Tüzel
Hakkâri
Bingöl İstanbul
Erol
Dora Hasip
Kaplan Pervin
Buldan
Mardin Şırnak Iğdır
Aynı mahiyetteki
son önergenin imza sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Ali
Öz Hasan
Hüseyin Türkoğlu Mehmet
Günal
Mersin Osmaniye Antalya
BAŞKAN Sayın
Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Gerekçe efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bir
taraftan tasarruftan bahsederken, bir taraftan istisna hükümleri getirilirken,
bir taraftan da Kamu İhale Kurumunun başkan yardımcısı
sayısının artırılması çelişkidir. Maddenin
metinden çıkarılması önerilmektedir.
EROL
DORA (Mardin) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
27.
maddede yapılan düzenlemeyle, 4734 sayılı Kanunun 53 üncü
maddesinin (h) fıkrasının birinci paragrafında yer alan
"üç" ibaresi "dört" olarak değiştirilmiştir.
Yani Kamu İhale Kurumunun Başkan Yardımcısı
sayısı üçten dörde çıkarılmıştır. Bu yönüyle
bu değişiklik, bir önceki madde ile tamamen çelişkili bir
maddedir. Bir taraftan, 26. maddede bir kez daha Kamu İhale Kanunu
delinmiş ve bir bakıma Kamu İhale Kurumu daha da
etkinsizleştirilirken, öbür taraftan Kamu İhale Kurumunun üst
yapılanmasında artışa gitmek kendi içinde tutarsız bir
yaklaşımdır. KİK'in iş yükü olduğu düşünülse
bile, personel almak yerine üç olan başkan yardımcısı
sayısının dörde çıkarılması ayrıca bir soru
işaretidir. Bu yönüyle bir önceki madde ile çelişen ve kendi içinde
de nedeni belli olmayan bu değişikliğin teklif metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Engin Özkoç
konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Engin Özkoç, Sakarya.
Buyurun
Sayın Özkoç. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az
önce Sayın Bakan buradaydı ve bir madde geçti. Bu maddede aynen
şöyle diyor: Bu durum idarenin bu ihale usulü ile sağlamak
istediği işin özelliği ve önemine uygun olarak sadece ilgili
sektörde faaliyet gösteren yeterliliği ve ehliyeti bilinen firmaları
ihaleye davet etme imkânını fiilen ortadan kaldırmakta, davet edilmemiş
olmalarına rağmen ihale dokümanı satın alarak ihaleye
katılanların tekliflerinin değerlendirilmesi ihale sürecini çok
uzatmaktadır. Bu yüzden sadece davet edilen firmalara bu ihaleler
verilecektir.
Şimdi
Sayın Bakan burada olsaydı ben Sayın Bakana sormak isterdim
değerli arkadaşlarım: Konuşmakta olduğum madde 27nci
madde, 4734 sayılı Kanun, İhale Kanunu. Burada ne
değişiyor? Burada Kamu İhale Kurumunun işleri o kadar çok
ki o yüzden hem daire sayısında çok bir artış olacak hem de
başkan yardımcılıkları konusunu da 3ten 4e
çıkarmak gerekiyor.
Şimdi,
Sayın Bakan, gerçekten acil konular varsa ve bu acil konularda ihaleye
davetiye veren ya da dosya veren insanlar çoğunlukta bulunuyorlarsa ve bu
işler uzuyorsa gerçekten bu ihale yasasını anlamak mümkündür,
anlaşılabilir bir şeydir. Peki, ben size soruyorum Sayın
Bakanım: Gerçekten Kamu İhale Kurumunun iş yükü artmakta
mıdır? Şu an itibarıyla BOTAŞ alımları Kamu
İhale Kurumunun dışına
çıkarılmıştır. Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında yapılan mal ve
hizmetler Kamu İhale Kanununun dışına
çıkarılmıştır. Vakıf kültür
varlıklarının onarım ve restorasyonuna ilişkin mal ve
hizmetler, elektrik sektöründeki KİTlerin diğer kamu
kurumlarında yapacağı enerji ve yakıt alımları,
Gençlik ve Spor Müdürlüğü ile özerk spor federasyonlarının ulusal
ve uluslararası sportif faaliyetlerine ilişkin mal ve hizmet
alımları Kamu İhale Kurumunun dışına
çıkarılmıştır. Şimdi, bunlarda acelecilik neydi?
Ne oldu da bunlar Kamu İhale Yasasının dışına
çıkarıldı?
Kamu
İhale Yasası içerisinde davetiye verilip görüşülmesini hadi
anlıyoruz, istediklerinize davetiye vermenizi de hadi anlıyoruz.
Peki, 4+4+4teki Fatih Projesinin ne gibi bir acelesi vardı da siz
gerçekten bu projeyi Kamu İhale Kurumunun dışına
çıkardınız? Burada alınacak olan tabletleri, yangın
mı çıktı, afet mi vardı, deprem mi oldu,
zamanımız mı yoktu, ne oldu da
Ben bunu anlamak istiyorum bir
vekil olarak. Bırakın, beni Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili
olarak görmeyin, bir vekil olarak az önce konuşulan konuyla bu konu
arasında bir bağ kurmaya çalışıyorum. Siz bir Bakan olarak
diyorsunuz ki: Gerçekten, biz ihale açtığımızda, davet
ettiğimizin dışında bazıları 70 tane, 80 tane
ihale dosyası getiriyordu ve onları koyuyorlardı ve bizim
işimiz uzuyordu. Peki, uzuyordu, siz bir önlem aldınız. Peki,
tümüyle Kamu İhale Yasasının dışına
çıkartırsanız bunu ve ondan sonra da Kamu İhale Kurumunun
görevleri çoğaldığından dolayı biz burada daire
başkanlığını artırıyoruz ve daire
başkanlığına da ayrıca bir yardımcı
başkanlık alacağız. derseniz, değerli arkadaşlarım,
bunun inandırıcılığı olur mu?
Biz, tamam, muhalefet
edelim, başka şeyler yapalım ama sadece bir şeyi soruyorum,
siz de vicdanınıza sorun lütfen: 4+4+4te İhale Kanununun
dışına çıkartılan tabletin acelesi neydi? Bunu vicdanınıza
sorun. Neden Kamu İhale Yasasının dışına
çıkartılmıştır? Bunu sorun. O zaman
vicdanınız Evet. diyorsa ben de Evet. diyorum.
İşin acı
tarafı nedir biliyor musunuz: Ne söylersek söyleyelim, bu Hükûmet kadar
kanunsuzluğu kanunlaştıran başka bir hükûmet cumhuriyet tarihinde
gelmemiştir.
Saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özkoç.
Sayın
milletvekilleri, şimdi aynı mahiyetteki üç önergeyi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı
BAŞKAN -
oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Aynı mahiyetteki üç
önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Efendim, 2 kâtip üye arasında
anlaşmazlık var.
Elektronik cihazla
oylama yapacağız.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN
Efendim, bana verilen bilgiye göre karar yeter sayısı vardır,
önergeler kabul edilmemiştir.
27nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
27nci
madde kabul edilmiştir.
28inci
madde üzerinde dört önerge vardır; aynı mahiyette iki önerge ve
diğer iki önerge.
Şimdi
sırasıyla önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 28nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş Ramazan
Can Ahmet
Yeni
Kayseri Kırıkkale
Samsun
Akif Çağatay Kılıç Muzaffer Aslan Yusuf Başer
Samsun Kırşehir Yozgat
Madde
28- (1) 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile
Odalar ve Borsalar Kanunu'nun 81'inci maddesinin beşinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Tüzel
kişi temsilcisi gerçek kişilerin, temsil ettikleri tüzel kişinin
tescilli ana sözleşmeleri gereğince temsil ve
bağlayıcı işlem yapma yetkisine sahip olduklarına dair
düzenlenmiş imza sirkülerinin aslı veya noter tasdikli sureti veya
ticaret sicil müdürlüğünden doksan gün içerisinde alınmış
yetki belgesinin oy kullanma sırasında ibrazı gerekir.
İbraz edilen imza sirkülerinin bir fotokopisi oy kullanılan
sandık kurulu başkanına teslim edilir. Ticaret sicil
müdürlüklerince organ seçimlerinin başladığı tarihten
önceki doksan gün de dahil olmak üzere oda ve borsa organ seçimlerinin
yapıldığı aylarda seçim amacıyla tasdik edilen bu
belgelerden harç ve hizmet bedeli tahsil edilmez."
TBMM Genel Kurul Başkanlığına
Genel
Kurulda görüşülmekte olan 2/679 esas sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 28. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Sinan
Aydın Aygün Namık
Havutça
İstanbul Ankara Balıkesir
Umut
Oran İlhan
Demiröz
İstanbul Bursa
"Madde
28- 18.5.2004 tarih ve 5174
sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar
Kanununun 81 inci maddesinin beşinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
"Tüzel
kişi temsilcisi gerçek kişilerin, temsil ettikleri tüzel kişinin
tescilli ana sözleşmeleri gereğince temsil ve
bağlayıcı işlem yapma yetkisine sahip olduklarına dair
son iki ay içinde düzenlenmiş ve ilgili ticaret sicili memurluğunca
tasdik edilmiş bir belgeyi oy kullanma sırasında ibraz etmeleri
gerekir."
BAŞKAN
Şimdi aynı mahiyetteki iki önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
302
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 28. maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Adil
Kurt İdris
Baluken Levent
Tüzel
Hakkâri Bingöl İstanbul
Hasip
Kaplan Pervin
Buldan Erol
Dora
Şırnak Iğdır Mardin
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Ali
Öz Seyfettin
Yılmaz Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Mersin Adana Osmaniye Mehmet Günal
Antalya
BAŞKAN
Komisyon, son okunan aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
28.
Maddede yapılan düzenlemeyle, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu'nun 81. maddesinin
5.fıkrası değiştirilmiştir. Bu
değişikliğin Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonunun ihtisas alanına girdiği hâlde
hızlıca Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilmesi yasama
ciddiyetinden uzaktır. Nitekim TOBB kanununda değişiklik yapan
bu düzenlemenin doğruluğuna Plan ve Bütçe Komisyonu karar veremez. Bu
nedenle, bu maddenin ilgili ihtisas komisyonunda görüşülmek üzere teklif
metninden çıkarılması çok doğru olacaktır.
BAŞKAN
Sayın Şandır, kim konuşacak?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Seyfettin Yılmaz konuşacak efendim.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, buyurun.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 302 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 28inci maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
kanun teklifiyle yaklaşık 35
adet kanun ve kanun hükmünde kararnamede çeşitli değişiklikler
yapılmaktadır.
Bu
kanun teklifinde, öğretmen ve polis kadroları ihdas edilmesi, yine
ilkokulu bitirenlere sürücü belgesi alma imkânı verilmesi güzel
işlerdir fakat böyle alelacele gelen bu torba yasada Sayın
Başbakanın da seçim meydanlarında söz verdiği gibi
belediyelerde ve özel idarelerde çalışan sözleşmeli personele
kadro verilmesinin olması gerekiyordu.
Yine,
bu torbada işçilerin, memurların, esnafların, emeklilerin ve
çiftçilerin olması gerekiyordu; yok ne yazık ki. Bu torbada ne var?
Meclise yeni 10 tane kırmızı plakalı araç tahsisi var, Kamu
İhale Kanunundan kaçış var, Sayıştay denetimini
etkisizleştirerek denetimden kaçış var ve yandaşlara yeni
kadrolar oluşturmak üzere müşavir kadrosu verilmesi var.
Bakın,
bundan beş altı ay önce kanun
hükmünde kararnamelerle bir sürü müşavir kadrosu alındı.
İşte
burada Orman ve Su İşleri Bakanı oturuyor. Şimdi, buradan
kendisine de soruyorum ve sizlere de söylüyorum: Bundan önceki Bakan da Adalet
ve Kalkınma Partisinin bakanıydı, 28 tane müşavir kadrosu
vardı. Bu Bakanla beraber bu sayı yaklaşık 130lara
çıktı. Şimdi soruyorum: Bu aldığınız
artı 100 tane müşavir kadrosundan nasıl istifade ettiniz? Ben
size birkaç tane örnek vereyim: Bakanın ta İSKİden beri özel
kalem müdürlüğünü yapan kişi özel kalem müdürlüğünden
müşavir kadrosuna geçirildi. Yine, eskiden beri yanında
çalışan Mustafa Yaraşır diye bir arkadaşı önce
müfettiş, daha sonra müşavir oldu. Yine özel kalemde
çalışan birisi orada çalışmaya devam ediyor, müşavir
kadrosuna alındı. Niye bunlar alınıyor? Size söyleyeyim:
Müşavir kadrosuna son yapılan düzenlemelerle 5 milyar 400 milyon lira
maaş veriliyor.
Sayın
milletvekilleri, bugün, yangında canını ortaya koyan mühendisler
2-3 milyar para alırken, sizin yakınlarınıza,
milletvekillerinin yakınına, partililerinize müşavir kadrosu
vereceksiniz ve onlara 5 milyar 400 milyon lira gibi bir para ödeyeceksiniz.
Şimdi, bu hangi mantığa sığar, hangi akla
sığar? Yani, Sayın Bakan cevap versin. Bu
artırdığı 100e yakın müşavir kadrosuyla ne yapıyor?
Şimdi,
burada da yine, bu kanun teklifinde, aynı şekilde birilerine
ballı maaşları vermek üzere müşavir kadroları tahsis
edilmiş; yine sonuç aynı noktaya gidecek.
Evet, bizim önergemiz odalar ve borsalarla
ilgili. Bakın, sayın iktidar partisinin milletvekilleri, sizlere
sesleniyorum: Şimdi, Türkiyedeki tüm kurum ve kuruluşları
sizinle aynı düşünen insanlardan oluşacak bir yapı hâline
getirmeye çalışıyorsunuz. Şimdi, Odalar ve Borsalar
Birliği, odalar, sivil toplum örgütleri
Bakın,
geçenlerde bir orman mühendisleri odası seçimi oldu. Merkezi Adana olan
Doğu Akdeniz Şubesi yaklaşık 11 vilayeti kapsıyor.
Orman ve Su İşleri Bakanlığının, artık Bakan
talimatı mıdır bilmiyorum ama bütün genel müdürleri, bölge
müdürleri, müsteşar yardımcıları sahada bu seçimleri
kazanmak için, yönetimin desteklediği listeyi kazandırmak için müthiş
bir gayret gösterdiler ve netice itibarıyla Adana seçimlerini kaybettiler.
İlla ki baskıyla sonuç almak mümkün olmuyor, milletin duruşu
bazen sağlam oluyor.
Bunun
üzerine ne yapıldı? Şimdi ben buradan soruyorum: Eski Orman
Bakanı zamanında, 2003 yılında Belediye Başkanı,
iktidarınızın Belediye Başkanı AKPli Aytaç Durak,
Bakan Osman Pepe, AK PARTİnin Bakanı ve 2003 yılında
Adanaya, fuar alanının olduğu yere bir kent ormanı verildi
ve bunun arkasında Orman Bakanlığının yetkilileri var,
olurları var Orman Bakanlığının Genel Müdürü dâhil
olmak üzere, Orman Bölge Müdürü de dâhil olmak üzere ama Adana Orman
Mühendisleri Odasının seçimini kaybedince bir baktık ki
müfettişler buraya akın ettiler. Yetmiş beş seksen gündür
müfettişler orada bir suç bulmanın gayreti içerisinde. Yetmiş
beş seksen gündür
(AK PARTİ
sıralarından Ne var ya oraya müfettişlerin gelmesinde? sesi)
Sen gel cevap ver buradan Hocam. Haksız yere, 2003 yılında olan
olayı, 2012 yılında Orman Mühendisleri Odasının
seçiminden sonra müfettiş gönderiyorsanız, bunu hangi vicdanlara
soruyorsanız sorun. Şimdi, orada geldiniz bir suç unsuru bulmaya
çalışıyorsunuz yetmiş seksen gündür Sayın Bakan.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından)
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) - Altı ay da dursa, bir sene de dursa, onun arkasında
sizden önceki Bakan var, Orman Genel Müdürü var, Orman Bölge Müdürü var. Yapılan
iş doğrudur. Orada suç unsuru bulamazsınız. Böyle
yaptığınız müddetçe de inşallah genel seçimlerde
kaybedeceksiniz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Dualar kabul olsaydı
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) İnşallah, inşallah, kabul olacak.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Şimdi
diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Genel Kurul Başkanlığına
Genel
Kurulda görüşülmekte olan 2/679 esas sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 28. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
"Madde
28- 18.5.2004 tarih ve 5174
sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar
Kanununun 81 inci maddesinin beşinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
"Tüzel
kişi temsilcisi gerçek kişilerin, temsil ettikleri tüzel kişinin
tescilli ana sözleşmeleri gereğince temsil ve
bağlayıcı işlem yapma yetkisine sahip olduklarına dair
son iki ay içinde düzenlenmiş ve ilgili ticaret sicili memurluğunca tasdik
edilmiş bir belgeyi oy kullanma sırasında ibraz etmeleri
gerekir."
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Aygün, buyurun.
SİNAN
AYDIN AYGÜN (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Hükûmetin katılmayacağını, komisyonun
katılmayacağını artık bir senedir öğrendik. Allah
rızası için, bir kere bile katılmadılar. Dur bakalım,
daha önümüzde üç senemiz var, ne kadar gidecek? Bunu da merak ediyorum. Yani,
hiç mi bir tane doğru bir şey yok? Bu tarafın hiçbiri mi
doğru bir şey yapmıyor? Hepsi mi yanlış, hepsi mi
yamuk? Ama, sistem böyle gelmiş, böyle gider; biz de bu sisteme uyacağız,
sabaha kadar da burada oturacağız.
Ben bu maddede dünden
söz almıştım grup başkan vekillerimden ama sağ olsun,
hem benim grup başkan vekilim hem de Adalet ve Kalkınma Partisi grup
başkan vekilleri ortak bir metin hâline getirdiler. Bu, bizim haberimiz
olmadan, Odalar Birliği Başkanının haberi olmadan, Sanayi
Bakanının, Ticaret Bakanının haberi olmadan, odaların
haberi olmadan, seçimle ilgili bir maddeyi, torba kanunun, çorba kanunun -ne
kanunu olduğunu da bilmiyorum zaten- içine koyuyorlar, buraya
getiriyorlar. Şimdi, burada bir Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
var, bir odalar camiası var, Ticaret Bakanı var, Sanayi Komisyonu
var. Bunların hiçbirinin haberi yok. O zaman bunları
niye kurdunuz siz? Buraya getireceksiniz bir önerge -bir kişi önerge
veriyor- hepiniz kabul edeceksiniz. Gayet yanlış bir tavır diye
düşünüyorum.
Neymiş
bu önergenin gerekçesi? Efendim, odalarda usulsüzlük
yapılıyormuş, yolsuzluk yapılıyormuş. Peki, bu
kanunu da siz çıkardınız sekiz sene evvel. Burada huzurunuzda
teşekkür ediyorum -Adalet ve Kalkınma Partisi çıkardı
Odalar Birliği Kanununu, altmış yıl evvelki kanunla
yönetiliyorduk biz- Sayın Ali Coşkuna, -burada kendisini
saygıyla yâd ediyorum- her partiden bu komisyonda olanlara, komisyon
başkanlarına çünkü Odalar Birliği Kanunu burada yine oy
birliğiyle çıktı ve bizim kanunumuzdu bu ve biz bu Kanunla
sekiz yıl devam ettik, sekiz yıl bu Kanunla çalıştık.
Peki, ne oldu da şimdi, sekiz yıl sonra bu kanun geldi? Efendim,
usulsüzlükler varmış. İşte Sanayi Bakanımızın
kendisi burada. Sayın Bakana soruyorum: Bu anlamda, usulsüzlük
yapılan, seçimi iptal olan bir oda, 365 oda başkanından görevden
alınan bir kişi var mı? Benim bildiğim yok bir kişi.
Seçimlerde usulsüzlük
Böyle geldik, böyle yapıyorduk bu seçimleri.
Şimdi, müfettişlik olan bir kimse de yok bu konuda, yargılanan kimse
yok bu konuda. Bu kanunun değişmesi gerektiği söylendi ve geldi
buraya.
Şimdi,
geldiğimiz safhada iki gündür, işte hem bizim grup başkan
vekilimiz hem sizin grup başkan vekiliniz herhâlde 5-6 sefer toplantı
yaptık. Değerli oda başkanlarım var sizin aranızda,
yıllardır tanıştığım, işte Sayın
Hüseyin Üzülmezi görüyorum, Sayın Diyarbakır
Başkanımı görüyorum, Antep Başkanımı görüyorum,
Antalya Başkanımı görüyorum burada. Hep bir camia içinde,
onlarla oturduk, doğrusunu çözelim
ŞAMİL TAYYAR
(Gaziantep) - Antepi söylemediniz.
SİNAN AYDIN AYGÜN
(Devamla) Antepi de söyledim efendim, Antepi de söyledim.
Neyse ki son aşamada,
bugün yanılmıyorsam öğleden sonra, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Başkanımız da olmak üzere buna müdahil oldu, bizler
de müdahil olduk, gerçekten bir noktaya getirebildik. Eski sistemden biraz
saptı, ilk verilen önergeden biraz daha geriye gidildi. Bir ortak metin
İçinize sindi mi? Yüzde 70, yüzde 80 sindi. Ama bunu, keşke biz bu
kanun buraya gelmeden oturup, Komisyonumuzda Sayın Komisyon
Başkanı Mücahit Fındıklı
Başkanlığında tartışsaydık bu kanunu; hiç
fark etmez CHP, MHP, Adalet ve Kalkınma Partisi, oda başkanları
biz bunu çıkarsaydık diye düşünüyordum. Herhâlde bir iki günde
çok büyük stres, sıkıntı çektim. Yıllardır
tanıdığım dostlarım bu tarafta; öbürleri bu tarafta.
Neyse ki bugün bir sürece geldi. Ben, bu sürece gelmesinde katkı
sağlayan oda başkanlarıma da teşekkür ediyorum hem Adalet
ve Kalkınma Partisinden hem Cumhuriyet Halk Partisinden hem Milliyetçi
Hareket Partisinden. Bu hâle geldi. Biz bunun tamamının odalara
verilmesini istiyorduk ama noterlere de bir kısım yetki verildi.
İyi mi? Olmasa iyiydi ama yine de iyi oldu, kötünün iyisi oldu. Dört
dörtlük oldu mu? Dört üçlük oldu. Her şey
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ticaret sicil müdürlüğünün
kaldırılmasıyla ama
SİNAN
AYDIN AYGÜN (Devamla) Doğru söylüyorsunuz. Biz iki ay istemiştik
süreyi, sağ olsun Sayın Başkan lütfetmiş bunu üç aya
çıkarmış, ben yeni fark ettim üç ay olduğunu.
Ben,
bu kanunun hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum,
hayırlara vesile olmasını diliyorum. Herkese saygılar
sunuyorum, her şey gönlünüzce olsun diyorum.
Sağ
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aygün.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 28nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş
(Kayseri) ve arkadaşları
Madde
28- (1) 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile
Odalar ve Borsalar Kanunu'nun 81'inci maddesinin beşinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Tüzel
kişi temsilcisi gerçek kişilerin, temsil ettikleri tüzel kişinin
tescilli ana sözleşmeleri gereğince temsil ve
bağlayıcı işlem yapma yetkisine sahip olduklarına dair
düzenlenmiş imza sirkülerinin aslı veya noter tasdikli sureti veya
ticaret sicil müdürlüğünden doksan gün içerisinde alınmış
yetki belgesinin oy kullanma sırasında ibrazı gerekir.
İbraz edilen imza sirkülerinin bir fotokopisi oy kullanılan
sandık kurulu başkanına teslim edilir. Ticaret sicil
müdürlüklerince organ seçimlerinin başladığı tarihten
önceki doksan gün de dahil olmak üzere oda ve borsa organ seçimlerinin
yapıldığı aylarda seçim amacıyla tasdik edilen bu
belgelerden harç ve hizmet bedeli tahsil edilmez."
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜFTİ ELVAN (Karaman)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Bakan?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılıyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Birinci
fıkrada yapılan değişiklik ile Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ve bu Birliğe bağlı odaların seçimlerinde oy
kullanırken, sadece ticaret sicilinden belge alınması ile
yetinmeyerek çeşitliliğin arttırılması ve bu
şekilde seçimlerde daha çok katılımın
sağlanmasını amaçlamak, bir kısım bürokratik
işlemlerden dolayı oy kullanma hakkı elde etmek için
yapılan işlemlerin zaman alması sebebiyle seçimlere ilgisiz
kalınmakta, bu durumda tüm üyelerin içinde bulunduğu ve müşterek
kararların alındığı Genel Kurulların işlerliği
olumsuz yönde etkilenmekte; bu nedenle, yapılan düzenlemeyle oy kullanma
hakkına ilişkin prosedürlerin kolaylaştırılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 28inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
29uncu
madde üzerinde üç önerge vardır, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Öznur
Çalık
Giresun İstanbul Malatya
Mehmet
Akyürek Ramazan
Can H. Hami
Yıldırım
Şanlıurfa Kırıkkale Burdur
Alpaslan
Kavaklıoğlu Nihat
Zeybekci Adem
Tatlı
Niğde Denizli Giresun
Madde
29 - 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunun 6/C maddesinin
altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Bu
Kanun kapsamındaki üretim tesisleri ile elektrik üretimi yapılan
diğer tesislerin lisansı kapsamındaki inceleme ve denetimi EPDK
tarafından yapılır veya gerektiğinde masrafları
ilgililerine ait olmak üzere EPDK tarafından yetkilendirilecek denetim
şirketlerinden hizmet satın alınarak EPDK tarafından
yaptırılabilir. Denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya
ilişkin usul ve esaslar, Bakanlık görüşü alınmak
kaydıyla EPDK tarafından çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir."
BAŞKAN
Şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin 29. maddesinin teklif
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Haydar
Akar Mahmut
Tanal Musa
Çam
Kocaeli İstanbul İzmir
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Hasan
Hüseyin Türkoğlu Seyfettin Yılmaz Ali Öz
Osmaniye Adana Mersin
Mehmet
Günal Alim
Işık
Antalya Kütahya
BAŞKAN
Komisyon, aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyorlar mı?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Alim Işık.
Buyurun
Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 302
sıra sayılı torba yasa teklifinin 29uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılması yönünde verdiğimiz önerge
hakkında söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu madde şimdiye kadar elektrik üretim ve
dağıtım lisansına sahip olan işletmelerin denetimini
yürüten EPDKnın elinden elektrik üretim ve dağıtımı
yapılan tesislerin denetim yetkisinin alınmasını öngörüyor.
Maddenin önceki, şu anda uygulamada olan hâli ve en son bir buçuk yıl
önce, 29/12/2010 tarihinde yine bu Hükûmet döneminde komisyonda yapılan
değişiklik sonunda kabul edilen metnini sizlerle
paylaşıyorum: Bu kanun kapsamındaki üretim tesisleri ile
elektrik üretim ve dağıtımı yapılan diğer
tesislerin lisansı kapsamındaki inceleme ve denetimi EPDK tarafından
yapılır veya gerektiğinde masrafları ilgililerine ait olmak
üzere EPDK tarafından yetkilendirilecek denetim şirketlerinden hizmet
satın alınarak EPDK tarafından yaptırılabilir.
Denetim
şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esaslar,
bakanlık görüşü alınmak kaydıyla EPDK tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Teklif
metnindeki bölüme bakarsanız, maddeye baktığınız
zaman, bu okuduğum madde içerisinden birinci cümledeki ile elektrik
üretim ve dağıtım yapılan diğer tesisler bölümü
çıkartılmış, geri kalanı aynı. Yani bu ne demek
istiyor? Şimdiye kadar elektrik dağıtım şirketlerinin
kayıp kaçak kontrolü yapamadıkları bölgelerde artık hiç denetim yapılmasın,
Bakanlık tarafından bu yetkinin kullanılması hâlinde
denetimin daha da zayıflayacağı dikkate
alındığında, kaçak kullanmaya devam edenler
ödüllendirilsinler.
Değerli
milletvekilleri, EPDK bu işi yaparken -ve bu yönde verdiğimiz soru
önergelerine Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının
cevabını sizlerle paylaştığımda göreceksiniz-
EPDKyı överek, şimdiye kadar, 2003 yılından bu yana çok
iyi denetimler yaptığını söyleyen Bakanlık bir tarafta
duracak, öbür taraftan da bu iyi denetim yaptığı ileri sürülen
kurumun yetkisini siz alacaksınız, Sen bu işi yapamadın,
ben daha iyisine yaptıracağım. diyeceksiniz veya
Kardeşim, sen çok iyi denetledin. Biz buralardan hiç elektrik parası
almak istemiyoruz, bu insanlar hepsini kaçak kullansın diyoruz. Sen engel
oldun, senden bu yetkiyi alıyoruz. anlamına gelecek
cezalandırma yapıyorsunuz. Böyle bir iş kabul edilebilir
değil.
Bakınız,
Bakanın cevabı: EPDKnın dağıtım
şirketlerine uyguladığı tarife metodolojisi ve TEDAŞ
Genel Müdürlüğünün 2003 yılından 05/04/2012ye -yani bu
yılın nisan ayına- kadar yapmış olduğu etkin
kayıp kaçak tarama çalışmaları sayesinde Türkiye genelinde
toplamda yaklaşık 44,8 milyon abonenin kontrolü
gerçekleştirilmiş ve tahakkuka bağlanan kaçak sayısı
yaklaşık 1,85 milyon olarak tespit edilmiştir. Yani 2 milyona
yakın abone kaçak kullanmış. Yapılan bu kontrollerde 2,37
milyar TL bedelli 9,68 milyar kilovatsaat kaçak taahhüdü
gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda 584,3 milyon TL tahsil
edilmiş, ayrıca 598.241 abone hakkında ise
savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur.
Yine
Maliye Bakanlığından Bu paranın ne kadarı tahsil
edildi ve nasıl dağıldı? diye sorduğumuzda, Maliye
Bakanlığından gelen cevapta da diyor ki: Yüzde 37si
Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞde, yüzde 31i Dicle
Elektrik Dağıtım AŞde -2,36 milyar TL kaçağın-
dağılmakta. Ne kadarı tahsil edilmiş? Sadece dörtte 1i.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, bu denetim yetkisini almanız hâlinde bu
paralar da tahsil edilemeyecek. Dolayısıyla, mademki bu kurum etkin
denetim yapamadı neden on yıldır
cezalandırmadınız? Sorumlular hakkında nasıl bir
işlem yaptınız? Bunları burada ilgili bakanın
cevaplaması lazım. Bu önergenin kabul edilmesi hâlinde hiç olmazsa
şu ana kadar bu denetimi eksik yapanlardan bir şeyler sorma
hakkımız olacaktır. Aksi takdirde onlar da ödüllendirilmiş
olacak.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın
Hamzaçebi, önergeniz üzerinde kim konuşacak?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Sarıbaş
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sarıbaş. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; 29uncu madde üzerinde -torba kanunun- söz almış
bulunuyorum. Ama bu konuda verdiğim önergeyle, maddenin eski hâlinde
kalmasını talep ediyorum.
Ancak,
bununla ilgili görüşlerimi belirtmeden önce, özellikle Çanakkalenin ve
Türkiyenin 2 tane adası var, bunlar bademciklerimiz. Başka adalarımız
da yok. Tüm dünyada bu tür stratejik yerler, özellikle adaların, zor
ulaştığı yerde, devlet, ulaşımından, oradaki
yargıdan altyapısına kadar her şeyini özellikle zarar
etmesine rağmen karşılar ama görüyorum ki Türkiye elindeki 2
tane küçük adacığı yani bademciği olan, Boğazın
girişindeki adalardan bile, bunlardan ulaşımı zor olan,
sağlık sorunlarını bile ulaşımda çözemeyen
Bozcaada ilçemizde, HSYK tarafından yargının Çanakkaleye
bağlandığını görüyoruz.
Yine
burada önemli olan şu: Gerçekten, burada, hukukun üstünlüğü ve
yargının gerçekten insanlara bir hizmet olduğu
anlayışını verirken, bu adaların, bizim
adalarımızın, oradaki yaşayan insanların göz önüne
alınmadığını yani 146dan 44 tanesi düşürülerek,
ikinci bir kararla 102ye düşürülürken de gerçekten dünyanın neresine
giderseniz gidin, o adalardaki yaşayan insanların, 10 kişi dahi
olsa, orada hizmeti, oraya stratejik anlamdaki hizmetlerin götürüldüğünü
görürsünüz.
Yine,
bir başka ilçemiz Gelibolu Yarımadası. Orada tarihî, millî
değerleri olan, gene adı üzerindeki yarımadada da HSYK
tarafından oradaki adaletimizin Çanakkaleye
bağlandığını görüyoruz. Bu iki tane önemli yer var.
Burada, bu ülkede, bu anlamda, oradaki vatandaşlarımızın bu
kadar bol, ekonomisi genişleyen bir Hükûmet anlayışı
içerisinde kalkındığını ifade eden AKP Hükûmetinin, bu
adaların, buradaki 2 tane yargıcı, 1 savcıyı,
parasını ödemekten mağdur mu olduğunu, bu anlamda
karşılayamayacağını mı söylemek istiyorsunuz?
Buradaki bunu göz ardı etmememiz gerekir. Bunlar normal boyutlarda
O
adaların aslında özel statüsü de vardır. Normal bir ilçe
anlayışı içerisinde değildir. O adalara bu özel statü
içerisinde bakarken oradaki yargının kaldırılması,
yargı ve adaletin daha zor koşullar içerisinde, gerçekten
insanların zor ulaştığı yerde kaldırılması
doğru mudur? Bunların gözden geçirilmesini istiyoruz.
Şimdi,
bugünkü, bu madde üzerinde de, özellikle
bağımsızlığı söz konusu olan EPDKnın burada
bağımsızlığı, daha doğrusu özerkliği
ortadan kaldırıldığı gibi
Burada en önemli
şeylerden bir tanesi de gerçekten doğru olan şey,
özelleştirilmiş bir şirketin her türlü planlama ve
dağıtımını veriyorsunuz ama bundan önceki yasada
denetimi EPDKnın elindeyken, onu özelleştiren her şeyi, bir de
özel firmalara dağıtılması ve onların özel şirket
tarafından da özellikle de kontrol edilmesini sağlamak ne kadar
doğru olacaktır? O zaman özelleştirme şirketlerinde tekrar
bir özelleştirme şirketine denetletmek gerektiğini ve böylelikle
durmadan özelleştirme şirketlerinin bir denetim içerisinde
olduğunu göreceğiz.
Gerçi bundan önce, bir buçuk yıl
önce yaptığınız kanun doğruydu ama şimdi niye
buna ihtiyaç hissediyorsunuz? Özellikle kendi özelleştirdiğimiz,
planlamaların yetkilerini verdiğiniz bir kuruluşa kendi
güvenliğimizi ve özerkliğini savunduğunuz bu kuruluşa, 2001
yılında çıkan bu özel kuruluşa güvenmiyor musunuz? Ya da
EİE gibi, yine aynı şekilde kendi
kuruluşlarımızın Türkiyede, Türk elektrik
dağıtım kurumları gibi yıllarca bu konuda gerçekten
ihtisaslaşmış kurumlarımızdan faydalanarak
Onları denetleyen ve onların gerçekten üzerinde olan bir
kuruluşun yetkilerini alarak ve özellikle de Plan Bütçede buna
karşı çıkmasına rağmen niye bakanlığın
eline verilerek yönetmelik hâlinde ucu açık hâle getiriyorsunuz?
Eğer bu konuda yeterli
değilse eski kanundaki gibi veya gerektiğinde
özelleştirilmiş şirketlere yardım istenebilir maddesinin
kalmasından yanayız. Ancak eski kanuna bu hâliyle gelirse bilin ki
çok büyük yaralara, çok büyük bir çözümsüzlüğe doğru gideceğinizi
bildirmek istiyorum. Onun için bu kanunun bu hâliyle değişmemesi
gerektiğini söylüyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Sarıbaş.
Sayın milletvekilleri, aynı
mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
29uncu madde üzerindeki diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
Madde
29 - 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunun 6/C maddesinin
altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Bu
Kanun kapsamındaki üretim tesisleri ile elektrik üretimi yapılan
diğer tesislerin lisansı kapsamındaki inceleme ve denetimi EPDK
tarafından yapılır veya gerektiğinde masrafları
ilgililerine ait olmak üzere EPDK tarafından yetkilendirilecek denetim
şirketlerinden hizmet satın alınarak EPDK tarafından
yaptırılabilir. Denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya
ilişkin usul ve esaslar, Bakanlık görüşü alınmak
kaydıyla EPDK tarafından çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılıyoruz.
MUSTAFA
ELİŞTAŞ (Kayseri) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
EPDK
tarafından denetimi yapılacak üretim tesislerinin kapsamı
genişletilerek tüm üretim tesislerine ilişkin denetimin,
lisanları kapsamında EPDK tarafından yapılması
sağlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
29uncu
maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
29uncu madde kabul edilmiştir.
30uncu
madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
302
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 30. maddesinin
aşağıda belirtilen şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. 27 Haziran 2012
Ömer
Süha Aldan Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Turgut
Dibek
Muğla
İstanbul
Kırklareli
Özgür
Özel Hasan
Ören
Manisa
Manisa
Madde
30- 25/5/2005 tarihli 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 13 üncü
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(2)
Kamu kurum ve kuruluşları, mevzuatın adli sicil ve arşiv
kaydı alınmasını öngördüğü hallerde, Adalet
Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslar
çerçevesinde ilgili kişiler hakkında adli sicil ve arşiv
kayıtlarında sorgulama yapabilirler. Gerçek kişiler de
kendileriyle ilgili adli sicil ve arşiv kayıtlarını, Adalet
Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslar
çerçevesinde ve güvenli kimlik doğrulama araçlarını kullanarak
sorgulayabilirler, sonucu fiziki veya elektronik ortamda merciine
verebilirler.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Manisa Milletvekili Recai Berber ve
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça'nın; Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan
Kadrolara Atanması ve Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve
Eğitim Programlarının Planlanması ve Uygulanması
Hakkında Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) ile
düzenlenen Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 30
uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Hasan
Hüseyin Türkoğlu Emin
Çınar Ali
Öz
Osmaniye Kastamonu
Mersin
Mehmet Günal Seyfettin Yılmaz
Antalya Adana
"MADDE 30- 25/5/2005
tarihli ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 13 üncü maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(2)
Kamu kurum ve kuruluşları, ilgili kanunların adli sicil ve
arşiv kaydı alınmasını öngördüğü hallerde, Adalet
Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslar
çerçevesinde kişilerle ilgili olarak adli sicil ve arşiv
kayıtlarında sorgulama yapabilirler. Gerçek kişiler kendileriyle
ilgili adli sicil ve arşiv kayıtlarını, güvenli kimlik
doğrulama araçlarını kullanarak sorgulayabilir, sonucu fiziki
veya elektronik ortamda ilgilisine verebilirler."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Emin Çınar
BAŞKAN
Sayın Çınar, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
EMİN
ÇINAR (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin 30uncu maddesi üzerinde
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, bu madde gerçekten şu ana kadar gecikmiş,
milletimizin menfaatine olan bir madde olduğundan dolayı Milliyetçi
Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz değişiklik
önergesinin kabulü ya da reddi noktasında bu maddede verilmiş olan
önergeye desteklerimizi vereceğimizi ifade etmek istiyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bundan yaklaşık on beş gün kadar önce yine bu
Meclis salonunda -bugün itibarıyla- adli sicille alakalı bir kanunu
görüşmüştük. Ben Kastamonu Milletvekiliyim. Bölgemde yirmi ilçe
bulunmakta. Sayın Adalet Bakanına bundan on beş gün kadar önce,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun vermiş olduğu kararla
Türkiye'nin değişik illerine bağlı ilçelerdeki adliyelerin
kapatılma sebeplerini sorduğumuzda, bu
değerlendirmenin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından
yapılacağını ifade etmişti ama daha sonra, geçen zaman
içerisinde, anladığımız kadarıyla, bu yapılan
görüşmelerin Sayın Adalet Bakanının talimatıyla
olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır. Sayın
Bakan, burada, muhalefet partisi milletvekillerini ve iktidar partisinin
değerli milletvekillerini de, bana göre, bir yanılgının
içerisine itmiştir.
Bölgemde
4 tane ilçemizin adliyesi kapatılacaktır. Şu anda gerek ilçe
başkanları gerek belediye başkanları gerekse
vatandaşımız bundan duyduğu
rahatsızlığı değişik platformlarda dile
getirmesine rağmen, maalesef, şu ana kadar herhangi bir farklı
gelişme olmamıştır.
Yine,
HSYKnın 15/6/2012 tarihinde aldığı kararla 146 adliyenin
kapatılması öngörülürken daha sonra değişik Hükûmet
baskıları neticesinde, belki de Adalet Bakanın da devreye
girmesiyle beraber bu sayı 102 rakamlarına indirilmiştir.
Daha
önceden Malatya Milletvekilimizle birçok milletvekili
arkadaşımız burada, bu kürsüde dile getirdi. Kastamonuya
baktığınız zaman, şu anda, bu bölgenin insanı
vatanına, milletine bağlı, Millî Mücadelede en fazla
şehidi vermiş olan bir il. Şu anda bu illerin içerisinde olan
Kastamonuda Abana, Bozkurt, Çatalzeytin, Daday ilçelerinin adli hizmetlerinden
bu insanlarımız mahrum kalacaklar, yaklaşık 150 tane köyde
yaşayan insanımız bu hizmetlerden maalesef mahrum kalacak. Onun
için, inşallah, bir beklentinin içerisindeyiz. Bu yanlış
uygulamadan nasıl ki 44 tane ilçenin adli hizmeti tekrardan geriye
verildiyse, bu Millî Mücadelede İstiklal Madalyasını
kazanmış Kastamonu ilinin bu güzide ilçelerinin en azından bir
iki tanesinin daha adli hizmetinin geri alınmasının arzusu içerisindeyiz.
Yine,
Sayın Orman Bakanımız burada. En son orman
yangınlarıyla alakalı işçiler alınacak, mevsimlik
işçi alınacak
Kastamonu orman emvali itibarıyla Türkiye'nin
yüzde 17sini karşılarken, yaklaşık 2.200 kişi
alınmasına rağmen Kastamonuya tahsis edilen rakam 100
kişi. Sinop bölgesinin de Kastamonuya dâhil olduğunu
düşünürsek, Kastamonunun alacağı rakam 70 kişi. Sayın
Bakan, lütfen, şöyle bir bütçenize bakın, Kastamonu sizin bütçenize
ne kadar bir katkı sunmakta? Siz Kastamonuya hangi gözle
bakmaktasınız? Ama inanın şuna: Kastamonu
insanının bu kadar millî bir ruha sahip olması
Sizlerin
yarınlarında bunun cevabını en yakın seçimlerde
vereceğini düşünüyorum.
Ben,
bu maddenin, özellikle bu torba yasa içerisindeki en olumlu maddelerden bir tanesi
olduğunu düşünüyor ve vatandaşımıza hayırlar
getirmesini diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çınar.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
302
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 30. maddesinin
aşağıda belirtilen şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. 27 Haziran 2012
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
Madde
30- 25/5/2005 tarihli 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 13 üncü
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(2)
Kamu kurum ve kuruluşları, mevzuatın adli sicil ve arşiv
kaydı alınmasını öngördüğü hallerde, Adalet
Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslar
çerçevesinde ilgili kişiler hakkında adli sicil ve arşiv
kayıtlarında sorgulama yapabilirler. Gerçek kişiler de
kendileriyle ilgili adli sicil ve arşiv kayıtlarını, Adalet
Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslar
çerçevesinde ve güvenli kimlik doğrulama araçlarını kullanarak
sorgulayabilirler, sonucu fiziki veya elektronik ortamda merciine
verebilirler.
BAŞKAN
Komisyon?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Aldan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖMER
SÜHA ALDAN (Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
değişiklik önergemizin kabul edilmesinden dolayı mutluyum çünkü
uygulamadaki bir tereddüt hâli ortadan kalkacak.
Burada
Sayın Mehmet Doğan Kubata da teşekkür etmek isterim çünkü
burada ne Adalet Bakanı var ne Adalet Komisyonundan bir yetkili var ne de
Adalet Bakanlığından bir bürokrat var.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Adalet var mı adalet?
MÜSLİM
SARI (İstanbul) Adalet de yok!
ÖMER
SÜHA ALDAN (Devamla) Çünkü otuz beş tane ayrı yasada
değişiklik yapmaya kalktığınızda burada bakan
değiştirmekten herhâlde Meclis çalışmaya fırsat
bulamazdı.
Aslında
bu torba yasada en olumlu gördüğüm düzenlemelerden bir tanesi bu.
Vatandaşlarımızın adli sicil kayıtlarına,
arşiv kayıtlarına kolaylıkla ulaşabilmeleri için
önemli bir fırsat tanınmaktadır. Biz bu değişiklik
önergemizde gerçek kişiler için de bu adli sicil
kayıtlarının nasıl alınacağına ilişkin
düzenlemenin Adalet Bakanlığının planlaması
çerçevesinde olmasını uygun gördük ve değişikliği bu
kapsamda verdik.
Söz
adalet ya da adaletsizlikten açılmışken -pek çok
arkadaşım değindi ama- eski bir cumhuriyet savcısı
olarak benim de üzerinde durmak istediğim bir konu var: Kapatılan
adliyeler.
Değerli
arkadaşlarım, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 15 Haziran
tarihli kararıyla 146 adliye kapatıldı ancak aradan iki gün
geçtikten sonra Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu adliyelerin
bulunduğu yerleşim yerlerinin coğrafi durumu gibi birtakım
bahanelerle 44 adliyenin kapatılması kararını geri çekti.
Bu iki günde ne değişmiştir ve neden 44 adliyenin kapatılma
kararı geri çekilmiştir? Nasıl bir hata
yapılmıştır ki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
pardon diyerek iki gün sonra kararını değiştirmek
durumunda kalmıştır? Herhâlde kâğıt üzerinde bu karar
değişikliğine birçok kılıf bulunabilir ama belli ki
burada karar siyasi baskılarla
alınmıştır. Bunu anlamak için bölgelerindeki adliyelerin
yeniden açıldığını gören bazı Adalet ve
Kalkınma Partili milletvekillerinin konuşmalarına göz atmak bile
yeterli olacaktır. Bazı AKP milletvekillerinin mücadele vererek ve
çalışarak bölgelerindeki adliyelerin kapanmasının önüne
geçtiklerini ifade ettiklerini biliyoruz. Bu durumda, adliyeleri kapatılan
bölgelerde yaşayan vatandaşlarımız Demek ki bizim
ilimizdeki AKP milletvekilleri yeterince becerikli değil. Baksanıza,
bizim adliyemizi açık tutmayı bile beceremediler. demektedirler.
Yani AKPyle birlikte en makbul milletvekili, yargıya en iyi baskı
yapan milletvekili hâline getirilmiştir.
Bu durum hukuk devleti
açısından yüz karası bir tabloya işaret etmektedir.
Kapatılmasından iki gün sonra siyasi bir kararla açılan bir
adliye binasından adalet dağıtılmasını beklemek
ne kadar mümkündür? Bu binalarda davaları görülen kişiler Demek ki
siyasiler her şeye müdahil olabiliyor, bir adliyeyi bile kapatıp
açtırabiliyorlar. diye düşünmeyecekler mi? Verilen kararın adil
olduğuna, yargının herhangi bir baskıyla karşı
karşıya kalmadığına nasıl emin olacaklar?
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Bunlar Haburda adliye açıyorlar, adliye!
ÖMER SÜHA ALDAN
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, seçim bölgem olan
Muğlada Dalaman ve Ula adliyeleri ne yazık ki
kapatılmıştır. Dalamanın merkez nüfusu 25 bindir.
İlçede turizm büyük bir patlama gerçekleştirmek üzeredir.
Uluslararası havaalanı vardır, TİGEM vardır, açık
cezaevi vardır, kâğıt fabrikası vardır, iki tane üs
komutanlığı vardır. Böylesine gelişmekte olan bir
yerin adliyesini kapattılar ne yazık ki. Şuna emin olun, bir
sene sonra açmak zorunda kalacaksınız.
Bu açıdan, ben
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu, başta da Başkanı olan Sayın Adalet
Bakanını bu konuda göreve çağırıyorum. Derhâl Kurulu
toplasın ve bu adliyelerin kapatılma kararı yeniden gözden
geçirilsin. Keza hâkim, savcı atamalarında mezhep
ayrımcılığı yapan, bu tip kararlara imza atan, avukatlıktan
mesleğe alınan savcılara ilişkin sınavlarda artık
yolsuzluk yaptığı ortaya çıkan HSYK da derhâl görevinden
istifa etmelidir.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 30uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
31inci
madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin 31. maddesindeki
yürürlükten kaldırılmıştır ifadesi yerine
meriyetten kaldırılmıştır şeklinde
değiştirilmiştir.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Haluk
Eyidoğan
İstanbul Kocaeli İstanbul
İlhan
Demiröz Ali
Haydar Öner Levent
Gök
Bursa Isparta Ankara
Gürkut
Acar
Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Manisa Milletvekili Recai Berber ve
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça'nın; Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan
Kadrolara Atanması ve Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen
İhtiyacının ve Eğitim Programlarının
Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) ile düzenlenen
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 31 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay Hasan
Hüseyin Türkoğlu Mustafa
Kalaycı
Manisa Osmaniye Konya
Seyfettin
Yılmaz Nevzat
Korkmaz Ali
Öz
Adana Isparta Mersin
Emin
Çınar Mehmet
Günal
Kastamonu Antalya
Madde 31- 5352 sayılı Kanunun 17 nci
maddesinde yer alan hükümler yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Şandır?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Seyfettin Yılmaz.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
madde adli sicil veya arşiv kaydı taleplerinde alınan 5
liranın kaldırılmasını öneriyor. Buna
katılıyor ve destekliyoruz ama bu vesileyle şunu ifade etmek
istiyorum: Bir kere, bizim de Adana ilimizin Saimbeyli ilçesinin adliyesi
kapatılıyor. Saimbeylinin nüfusu yaklaşık 17 bin
civarında. Şimdi, biraz önce de dile getirdiler. Bir hafta önce 146
adliyeyi kapatıyorsunuz, aradan bir hafta geçiyor, 383 sayılı
Kararla 44 tane adliyeyi geri açıyorsunuz. Şimdi, bu adliyelerin
kapatılması gerekiyorsa tekrar niye açıyorsunuz? Burada hangi
faktörler devreye girdi? Burada adaletin hangi ölçüsüne inanmamız
gerekiyor?
Şimdi,
ben de aynı şeyi ifade edeceğim. Bizim Saimbeyli ilçemiz ta
Hititlerden beri bir yerleşim yeri, bin yıllık geçmişe
sahip ve bugün birkaç tane köyünden örnek vereceğim. Bakın,
Naltaş köyü adli hizmet alacağı yere
Şimdi,
yine adalet anlayışınızla ilgili bir şey söylemek
istiyorum. Bakın, Aytaç Durak Adanada beş dönem belediye
başkanlığı yaptı ve beş yıl AKP döneminde
belediye başkanlığı yaptı. Beş yıl, sizin
partiniz döneminde ve son seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisinden aday
olmadı, Milliyetçi Hareket Partisinden aday oldu. Bir genel başkan
yardımcınız bir başka aday çıkardı Adanada ve
800 oyla Aytaç Durak seçimi kazandı ve seçimden önce başlayan süreçte
ve seçimden sonra aynı genel başkan yardımcınız ve
onların yönlendirdiği medya marifetiyle, Aytaç Durakın görevden
alınacağı medyada ve basında günlerce manşet edildi ve
bir baktık ki İçişleri Bakanlığı bir kararla iki
ay görevden uzaklaştırdı.
Şimdi
yaklaşık otuz aydır görevinden uzakta Aytaç Bey. ASKİ Genel
Müdürüyüm o dönemde. Dört ay içerisinde tam 61 tane müfettiş
görevlendirildi. 61 tane. Aynı anda Büyükşehir Belediyesinde 10 tane,
12 tane mülkiye müfettişi var ve sonuçta, suç bulma noktasında
müfettişlerin gayretiyle hakkında 13e yakın dava
açıldı, bunlardan 7 tanesinde beraat etti, 6 tanesi devam ediyor, ama
hâlâ Aytaç Durak görevinin başında değil.
Şimdi,
bir şey daha ifade edeceğim. Ve müfettişlerin bulduğu
suçların, iddiaların birçoğu Adalet ve Kalkınma Partisinin
belediye başkanıyken. Şimdi, hangi adalet
anlayışından ve hangi vicdandan bahsedeceksiniz? Sizin
partinizden belediye başkanıyken herhangi bir şey yok, ama sizin
partinizden belediye başkanı olmayınca önce 61 tane
müfettişi göndereceksiniz, mahkemeye vereceksiniz, mahkemelerden de bir
şey çıkmayacak, hâlâ görevine iade etmeyeceksiniz.
Şimdi,
bakın, Başkan. Sayın Elitaş, sonra laf atıyorsunuz,
şimdi söyleyeyim de cevap verirsiniz. İETT Genel Müdürü Cemal Acar.
Sizin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından
göreve atanmış ve bir kitap yazıyor. Bu kitapta da İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanıyla ilgili gerek İçişleri
Bakanlığının gerekse İstanbul Valiliğinin Soruşturmaya
gerek yoktur. diye birçok şeyleri var. Bu kitabı alın,
iddiaları görün, milyarlarca dolarlık iddia var. Yine, aynı
iddialar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanıyla ilgili var.
Şimdi,
Aytaç Durakı, Adana halkının oylarıyla seçilmiş Aytaç
Durakı görevden alacaksınız, ama aynı iddiaların bir
benzeriyle karşı karşıya olan İstanbul, Ankara
görevine devam edecek.
Şimdi,
buradan hodri meydan çekiyorum: Gelin, elinizi vicdanınıza koyun,
burada dört parti grubundan tarafsız, vicdan sahibi 4 kişiyle bu iddiaları
inceleyelim. Eğer Aytaç Durakla ilgili 13 tane iddia bulunduysa, Ankara
ve İstanbulla ilgili 30 tane iddia bulacağız, buluruz.
Bakın,
aynı zihniyet, bugün
Sürem
bitiyor.
Hepinize
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yılmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin 31. maddesindeki
yürürlükten kaldırılmıştır ifadesi yerine
meriyetten kaldırılmıştır şeklinde
değiştirilmiştir.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?..
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Efendim, bu
teklifteki yürürlük kelimesinin yerine meriyet kelimesinin konulmasına
katılmak isterdim çünkü bu kelime daha efradını cami ağyarını
mâni bir kelime ancak kanunlarımızdaki genel teamül yürürlük hâline
geldiği için katılamıyorum.
BAŞKAN
Sayın Acar, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 302 sıra sayılı yasanın 31inci
maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu 5352 sayılı Kanunun 17nci maddesinin
yürürlükten kaldırılması doğrudur ve bu konuda
halkımızın uzun kuyruklar oluşturarak işe girmede, her
konudaki adli sicilden kayıt alma olayında çekmiş olduğu
çile ortadan kalkacaktır.
Ben,
bu vesileyle, başka adaletle ilgili konularda da yüksek kurulunuzun
dikkatlerini çekmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye garip bir ülke hâline geldi, hukuk işlemiyor,
Anayasa işlemiyor, bir de garip bir tartışma var: Başbakan
ile Fethullah Gülen arasına birileri nifak sokuyormuş, o ona Gel
demiş de fitne bozulmuş. Peki, fitne nedir? Devletin
yargısı MİT ile ilgili bir soruşturma yürütüyor,
Başbakan izin vermiyor. Sonra Başbakan Özel yetkili mahkemeler
kaldırılsın. diyor. Bu, cemaatle Başbakan arasında
fitne ve tartışma olarak kamuoyuna sunuluyor.
Değerli
arkadaşlarım, bir yargılama işlemi, özel yetkili
mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin kanun düzenlemesi
nasıl oluyor da bir cemaatle ülkenin Hükûmeti arasında nifak
tartışması yaratıyor? Bunu anlamak mümkün değildir.
Cemaatle yargının, cemaatle özel yetkili mahkemelerin ne ilgisi var?
Burası laik, demokratik, hukuk devleti değil mi değerli
arkadaşlar?
Ortaya çıkan tablo
Türkiyenin giderek laik, demokratik, hukuk devleti olmaktan
uzaklaştığını ortaya koyuyor. Çünkü ancak böyle bir
ülkede cemaatler, tarikatlar, dervişler, şeyhler yargıyı da
belirler, kanunu da. Tablo budur değerli arkadaşlarım.
Eğer
bir ülkede özel yetkili mahkemelerin kaldırılıp
kaldırılmaması hukukla, demokrasiyle değil de cemaatler
üzerinden tartışılıyorsa, karar bu tartışmaya
göre alınıyorsa bu ülke hukuk devleti değildir. Bir ülkede
kanunlar konusunda cemaatlerden görüş soruluyorsa o ülke demokrasi ülkesi
değildir. Bir ülkede kanunlar, mevzuat düzenlemeleri tarikatların,
cemaatlerin görüşleriyle şekillendiriliyorsa o ülke laik bir ülke
değildir. Başbakan gel diyor, birisi ağlayarak gelemem
diyor.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Ayıp, ayıp!
GÜRKUT
ACAR (Devamla) - Bunlar garip tablolardır, garip olaylardır.
Başbakan, milyonların gözünün içine baka baka bir cemaati, bir
tarikatı topluma empoze ediyor; bu yolla bu kişi üzerine ilgi
çekiliyor, bir önem atfediliyor. Böyle bir tutumu anlamak mümkün değil.
Büyük
Atatürk ne diyor değerli arkadaşlar, kurucumuz Büyük Atatürk:
Efendiler, ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler,
dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. Evet, Türkiye,
şeyhler, meczuplar, cemaatler, tarikatlar ülkesi olmamalıdır.
Türkiye, cumhuriyetin aydınlığı sayesinde bugün çağdaş
ülkeler arasında onurlu bir yer edinmiştir. Bu tablonun
bozulmasına, çağdaşlıktan, aydınlıktan
Türkiyenin koparılmasına izin verilmemelidir.
Bakınız,
bu konuda Grup Başkan Vekilimiz Sayın Emine Ülker Tarhanın da
bir açıklaması var; onları hatırlatarak sözlerime son
vermek istiyorum: Bu ülkeye ilişkin bir derdiniz varsa, gelirsiniz,
siyasetinizi yaparsınız. İkamet ettikleri çok
eyaletli ülke, yaşadıkları refah ve koruma kalkanları ile
haklarında bir fikir yürütmemizi sağlayan birileri Bizde hizmet etme
aşkından başka bir şey yok. diyen birileri, hizmetin
ardında saklanan kudret arzusunu, hizmet ettiğini söyleyenin efendi
olabilme hırsını biz göremiyoruz zannetmişler. Başbakanın
davetine huzursuzlanıp ağlayarak Ülkede başımıza
türlü hâller gelebilir, dönemeyiz. demişler. Yani Temizlik
harekâtını hızlandırın ki, yol temizliğini daha
derin yapın ki dönebilelim. buyurmuşlar. Dikensiz gül bahçesi,
muhalefetsiz bir hizmet sektörü mesajları ile yine bizi bizden
almışlar. Her darbe dönemi kıvrak tavrı ile bilinen bu
politikaya çok meraklı hizmet erbabı artık bir parti
kurmalı diyorum. Kim olduğunu, kimlerle iş birliği içinde
olduğunu halka anlatmalı, meydanlarda söyleyeceği ne varsa
söylemeli. Söylemeli ki, halkımız da kimlerle muhatap olduğunu
bilsin. Hem görmüyor musunuz, artık özel yetkili gazetecilerle, ses
kayıtlı medya linçleriyle yapılan siyaset kabak tadı
veriyor. Özel yetkili mahkemelerle gözdağı vererek nereye kadar
götürebilirsiniz bu işi? Muhalifleri tek tek yok edemezsiniz ya. En az 3
olmayabilir ama bizim de çocuklarımız var. Silivriye kapatmakla bizi
tüketemez, ancak mücadeleyi bayraklaştırırsınız
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜRKUT
ACAR (Devamla) Biliniz ki, korkaklar kapı arkasından siyaset
yapar, her eleştiriye kasetle cevap verme yüreksizliğini gösterirler.
Siz böyle değilseniz, yüreğiniz varsa, çıkın ortaya ve
kimseye yaslanmadan yapın siyasetinizi namusluca. diyor.
BAŞKAN
- Sayın Acar, teşekkür ediyorum efendim.
GÜRKUT
ACAR (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum, sağ olun. Süreniz tamam.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip
üyeler arasında anlaşmazlık var, elektronik cihazla oylama
yapacağız.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Şimdi 31inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 31inci
madde kabul edilmiştir.
Yeni
madde ihdasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasip
Kaplan Sırrı
Sakık Erol
Dora
Şırnak Muş Mardin
Levent Tüzel Adil Kurt
İstanbul Hakkâri
Madde
32- 1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
Ek
Madde 1- Kamuya açık bina ve alanlar ile toplu taşıma
araçlarının başvuru üzerine, özürlülere uygun
olmadığının bunların bulunduğu yer aile ve sosyal
politikalar il müdürlüğünce tespit edilmesi halinde her yıl; bin Türk
Lirasının altında değişiklik için masraf gerektiren
yerlere o miktar kadar, on bin Türk lirasına kadar masraf gerektiren
yerlere bu miktarın yüzde on beşi kadar, yüz bin liraya kadar masraf
gerektiren yerler için yüzde onu kadar, bir milyon Türk liradan fazla masraf
gerektiren yerler için gereken değişikliğin yüzde beşi
kadar, bir milyondan fazla masraf gerektiren yerler için iki yüz bin Türk
lirası idari para cezası verilir. Bu miktarlarda değişiklik
yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu cezalar Özürlü ve Yaşlı
Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan bir Fonda
toplanır ve özürlülere yönelik hizmet veren gönüllü kuruluşların
bina ve hizmetlerinin ulaşılabilirliği, izleme ve eğitim
faaliyetleri ile ulaşılabilirlik uygulama ve
çalışmalarında kullanılır. Bu Fonun yönetimiyle ülke
çapında izleme ve değerlendirme çalışmaları yapmak
üzere Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürünün
başkanlığında, Özürlü Konfederasyonları, Mimar ve
Mühendisler Odası temsilcileri ile istihdam, eğitim,
ulaşılabilirlik sahalarında temayüz etmiş, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı tarafından belirlenecek kişiler
arasından üç kişi ile toplam yedi kişiden meydana gelecek
Ulaşılabilirlik İzleme ve Değerlendirme Kurulu
oluşturulur. Bu üyelere üç asgari ücret tutarında aylık ödenir.
Kurul haftada en az bir kez toplanır. Cezaların uygulanması,
Ulaşılabilirlik İzleme ve Değerlendirme Kurulunun
çalışma usul ve esasları gibi hususlar Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle
belirlenir."
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi Komisyona soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21 üyeyle katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım, Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Sayın
Komisyon?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt
çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz.
BAŞKAN
Komisyon salt çoğunluğunun bulunmaması nedeniyle önergeye
katılamamıştır.
Şimdi,
önergeyi işlemden kaldırıyorum.
32nci
madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 32 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Sevim
Savaşer
Giresun İstanbul İstanbul
Türkan
Dağoğlu Rıfat
Sait Mehmet
Metiner
İstanbul İzmir Adıyaman
Oya
Eronat
Diyarbakır
Madde
32- 1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun geçici 2 nci ve 3 üncü maddelerinde yer alan "yedi
yıl" ibareleri "sekiz yıl" şeklinde
değiştirilmiş, geçici 3 üncü maddeye aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
"Bu
Kanunun geçici 2 inci maddesi ile bu maddenin birinci fıkrasında
belirtilen erişilebilirlik standartlarının
uygulanmasının izlenmesi ve denetimi her ilde Aile ve Sosyal
Politikalar, İçişleri, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlıkları ile özürlüler ile ilgili
konfederasyonların temsilcilerinden oluşan komisyon tarafından
yapılır. İhtiyaç halinde birden fazla komisyon kurulabilir.
Denetim sonucunda ilgili belediye ve kamu kurum ve kuruluşları ile
umuma açık hizmet veren her türlü yapıların ve açık
alanların malikleri ile toplu taşıma araçlarının
sahiplerine eksikleri tamamlaması için birinci fıkrada belirtilen
sürenin bitiminden itibaren iki yılı geçmemek üzere ek süre
verilebilir.
Sürenin
bitiminden itibaren öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmediği denetim
komisyonlarınca tespit edilen umuma açık hizmet veren her türlü
yapılar ve açık alanlar ile toplu taşıma
araçlarının sahibi olan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından her bir
tespit için bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar
idari para cezası uygulanır. Bu şekilde bir yıl içinde
uygulanacak idari para cezasının tutarı elli bin lirayı
geçemez. Sürenin bitiminden itibaren öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmediği
denetim komisyonlarınca tespit edilen büyükşehir belediyeleri,
belediyeler ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı tarafından her bir tespit için
beş bin Türk Lirasından yirmi beş bin Türk Lirasına kadar
idari para cezası uygulanır. Bu şekilde bir yıl içinde
uygulanacak idari para cezasının tutarı beş yüz bin
lirayı geçemez. Bu maddeye göre verilen idari para cezalan
tebliğinden itibaren bir ay içerisinde ödenir. Genel bütçeye gelir
kaydedilen idari para cezası tutarları dikkate alınarak
erişilebilirlik konusundaki projelerde kullanılmak üzere Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesinde ödenek öngörülür.
Bu
maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar; İçişleri,
Maliye, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlıklarının ve özürlüler ile ilgili
konfederasyonların görüşleri alınmak sureti ile Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığınca bir yıl içerisinde
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Teklifinin 32 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı S.
Nevzat Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Günal Ali Öz
Osmaniye Antalya Mersin
MADDE 32- 1/7/2005 tarihli 5378
sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 2 nci ve
Geçici 3 üncü maddelerinde yer alan "yedi yıl" ibareleri "sekiz
yıl" şeklinde değiştirilmiş, maddelere
aşağıdaki fıkra eklenmiş ve geçici 2 nci maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Standartların
izlenmesi ve denetimine ilişkin usul ve esaslar, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığınca 2 ay içerisinde çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir."
"Büyükşehir
belediyeleri, belediyeler ve belediyelerin denetimlerinde şehir içinde
toplu taşıma yapan araçlarda 7/7/2013 tarihine kadar Özürlülerin
erişebilirliği için gerekli düzenlemeler yapılır. Gerekli
düzenleme yapılmamış olan araçlar bu tarihten itibaren trafikten
men edilir. 7/7/2013 tarihine kadar Özürlülerin erişebilirliği için
gerekli düzenlemeyi yapmamış olan belediyelerin denetimlerinde toplu
taşıma hizmeti veren şirket ve kooperatiflerin toplu
taşıma ihaleleri tek taraflı olarak fesh edilerek 5 yıl
süre ile toplu taşıma ihalelerinden men cezası verilir."
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin 32. maddesindeki 1/7/2005
tarihli 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun hükmünde
Kararnamelerde değişiklik yapılması hakkındaki
Kanunundaki özürlüler ifadesinin çıkartılarak Engelliler olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Özgür Özel Sedef
Küçük
İstanbul Manisa İstanbul
Müslim Sarı Sakine Öz
İstanbul Manisa
BAŞKAN
Komisyon son önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Sedef Küçük.
BAŞKAN
Sayın Küçük, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
SEDEF
KÜÇÜK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
302 sıra sayılı Kanun Teklifinin 32nci maddesi üzerine söz
aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu maddeyle, Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun
geçici 2nci ve 3üncü maddelerinde yer alan yedi yıl ibaresi sekiz
yıl olarak değiştirilmektedir.
5378
sayılı bu Kanunun ilgili maddelerinde Kamu kurum ve
kuruluşlarına ait resmî yapılar, tüm yol, kaldırım,
yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar ve benzeri sosyal ve kültürel
altyapı alanları ve umuma açık hizmet veren her türlü
yapılar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi
yıl içinde engellilerin erişebilirliğine uygun duruma
getirilir. denilmekte ve yedi yıl içinde toplu taşıma
araçların engellilerin erişimine uygun hâle getirilmesini
düzenlemektedir. Şimdi, 2005 yılında çıkarılan bu
Kanun ile konulmuş olan yedi yıllık sürenin sekiz yıla
çıkarılmasını görüşüyoruz.
Teklife
ilişkin düşüncelerimi açıklamadan önce şu konuyu vurgulamak
istiyorum: Bu kürsüden de defalarca dile getirildi; söz konusu olan
yurttaşlarımız özürlü değillerdir, böyle
nitelenmemelidirler. Bu nedenle, ben konuşmamda bu sıfatı
kullanmayıp engelli yurttaşlarımızın
sorunlarından söz edeceğim. Aslında, geçen yedi yıl içinde
engelli yurttaşlarımız için bu kolaylıkları
sağlamayan kamu kuruluşları ve belediyeleri özürlü olarak
nitelemenin daha doğru olacağı düşüncesindeyim.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz 2009 yılında Birleşmiş Milletlerin
Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmesini
imzalamıştır. Pek çok yasada engelli
yurttaşlarımızın hakları düzenlenmiş, devlete,
Anayasamızın 10uncu ve 61inci maddeleriyle bu hakların
gözetilmesi ve engellilerin korunmasına ilişkin görevler
yüklenmiştir ancak bu haklar da birçok alanda olduğu gibi
kâğıt üzerinde kalmıştır. Bunca düzenlemeye ve
uluslararası sözleşmeye rağmen 9 milyona yakın engelli
yurttaşımız bu temel haklarından yoksun
yaşamaktadır. Örneğin 657 sayılı Kanun
kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşları kadrolarının
yüzde 3ü kadar engelli personel çalıştırmakla yükümlüdür ama
kamu kurumları bu yükümlülüğe uymamaktadır. Devlet
tarafından sorun, yalnızca bir sosyal yardım sorununa
indirgenmiştir. Engellilerimizin eşit koşullar altında ve
eşit fırsatlara sahip olarak toplum içinde yaşama ve
çalışma hakkı görmezden gelinmektedir. Soruna yalnızca sosyal
yardımlarla çözüm aramak buna bir süreklilik kazandırmaktır ki
bunda da en büyük zararı yine engelli vatandaşlarımız ve
aileleri görmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bir devletin çağdaş bir devlet olup
olmadığının en temel ölçütlerinden birisi, engelli
vatandaşlarımız gibi dezavantajlı gruplara
yaklaşım biçimidir. Bugün, engelli
yurttaşlarımızın yüzde 80inden fazlası eğitim,
yüzde 90dan fazlası meslek ve beceri edindirme hizmetinden
yararlanamamaktadır. Yalnızca yüzde 5i çalışabilmektedir.
Bunlar da yetmezmiş gibi, kaldırımlar sanki bu ülkede hiç
engelli yokmuş gibi yapılmıştır. Engelliler sanki hiç
seyahat etmemeliymiş gibi ulaşım düzenlenmiştir. Engelliler
sanki karşıdan karşıya hiç geçmemeliymiş gibi üst
geçitler tasarlanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, engelli yurttaşlarımız da haklarının
tamamından yararlanabilsin, ulaşım sağlayabilsin,
kaldırımlarda, parklarda rahat etsin diye 2005 yılında bu
düzenleme yapıldı ve yedi yıllık bir süre konuldu. Yedi
yıl boyunca başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük
şehirlerde yüzlerce defa kaldırımlar söküldü, yeniden
yapıldı, yollar defalarca düzenlendi, oluk oluk paralar
akıtıldı ama bunlar yapılırken sanki bu kanun
yokmuş gibi, bu ülkede engelli yurttaşlar yokmuş gibi
davranıldı. Şimdi ise bu süre sekiz yıla çekilerek
bunların düzeltileceği düşünülüyor. Yedi yıl boyunca bu
konuda kılını bile kıpırdatmayan kamu kurumları
ve belediyelerin kalan bir yıl içinde bunları halledebilmelerini
diliyor, yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın Küçük.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyeler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Teklifinin 32 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay
(Manisa) ve arkadaşları
Madde
32- 1/7/2005 tarihli 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun Geçici 2 nci ve Geçici 3 üncü maddelerinde yer alan
"yedi yıl" ibareleri "sekiz yıl" şeklinde
değiştirilmiş, maddelere aşağıdaki fıkra
eklenmiş ve geçici 2 nci maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Standartların
izlenmesi ve denetimine ilişkin usul ve esaslar, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığınca 2 ay içerisinde çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir."
"Büyükşehir
belediyeleri, belediyeler ve belediyelerin denetimlerinde şehir içinde
toplu taşıma yapan araçlarda 7/7/2013 tarihine kadar Özürlülerin
erişebilirliği için gerekli düzenlemeler yapılır. Gerekli
düzenleme yapılmamış olan araçlar bu tarihten itibaren trafikten
men edilir. 7/7/2013 tarihine kadar Özürlülerin erişebilirliği için
gerekli düzenlemeyi yapmamış olan belediyelerin denetimlerinde toplu
taşıma hizmeti veren şirket ve kooperatiflerin toplu taşıma
ihaleleri tek taraflı olarak fesh edilerek 5 yıl süre ile toplu
taşıma ihalelerinden men cezası verilir."
BAŞKAN
Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Erkan Akçay konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 32nci madde üzerinde vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, temel insani değerlerimiz engellilerin sosyal yaşama
katılmasına imkân
sağlayacak şartların gerçekleştirilmesini zorunlu
kılmaktadır. Bugüne kadar engellilerin
ulaşılabilirliği konusundaki yasal düzenlemelerde pek çok husus
yer almıştır. Ancak uygulamalar beklenilen ölçüde
hızlı gerçekleşmemektedir. Engelliler için fiziksel çevre
düzenlenmesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun kabul ettiği
Sakat Hakları Bildirgesi, ILO Sözleşmesi ve Engelliler İçin
Standart Kurallar yaklaşımı çerçevesinde yerleşimlerin tüm
engellilerin ihtiyaç duydukları her yere rahatça ve kolayca
erişebilecekleri biçimde yeniden düzenlenmesini kapsamaktadır.
Bu bağlamda sosyal kullanım
alanları, konutlar, yollar, kaldırımlar, trafik lambaları,
geçitler, otogarlar, havaalanları, tren ve yer altı treni
istasyonları ile toplu ulaşım araçları, toplu kullanım
alanları ve kamu binalarının özürlülerin kullanımına
uygun hâle getirilmeleri gerekmektedir.
Toplumsal hayata katılım
sürecindeki fiziksel çevre düzenleme kolaylıkları yalnız
engelliler için değil tüm toplum için gereklidir. Engelliler için
yapılacak bu uygulamalar aynı zamanda farklı ihtiyaçları
olan kullanıcılar bakımından da rahat bir çevre imkânı
sağlayacaktır.
Özürlüler Kanununun geçici 2nci
maddesi kamuya ait resmî yapılar, yol, kaldırım, yaya geçidi,
açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve
kültürel altyapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından
yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü
yapıların bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Temmuz
2005 tarihinden itibaren yedi yıl içinde özürlülerin
erişebilirliğine uygun duruma getirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Geçici 3üncü madde de
"Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, şehir içinde
kendilerince sunulan ya da denetimlerinde olan toplu taşıma
hizmetlerinin özürlülerin erişilebilirliğine uygun olması için
gereken tedbirleri alır. Mevcut özel ve kamu toplu taşıma
araçları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Temmuz 2005
tarihinden itibaren yedi yıl içinde özürlüler için erişilebilir
duruma getirilir." demektedir.
Bu kanun yürürlüğe
girdiğinden bu yana, kanunda belirtilen hususların ne
kadarının hayata geçirildiği konusunda hiçbir çalışma
yoktur. Bu hizmetlerin nasıl yapılacağı, hangi kaynaklar
tarafından finanse edileceği ve denetimlerin hangi kurum
tarafından yapılacağı da belirtilmemiştir.
3
Ocak 2012 tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına verdiğimiz
soru önergesinde, bu kanunun yürürlüğe girdiği 2005
yılından bu yana kanunun geçici 2nci ve 3üncü maddelerinde
belirtilen hususların ne kadarının hayata geçirildiğini, bu
maddelerde belirtilen hizmetlerin nasıl yapılacağını,
hangi kaynaklar tarafından finanse edileceğini, denetimin hangi kurum
tarafından yapıldığını, gerekli
çalışmaları yapmayan kamu kurumları ve belediyelere
yaptırım yapmayı ve süre uzatmayı düşünüp
düşünmediğini sormuştuk.
Sayın
Bakan verdiği cevapta, geçici 2nci maddeyle ilgili olarak, 12 Temmuz 2006
tarihinde Başbakanlık genelgesinin
yayınladığını, 8 Ağustos 2008 tarihli
Başbakanlık talimatı ile kamu kurumlarının
uyarıldığını, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı tarafından 12 Aralık 2011 tarihinde 81 il
valiliğine gönderilen yazıda ulaşılabilirlik konusunda
yasal zorunluluklar hatırlatıldığını, konunun
hassasiyetine istinaden, bir cezai ve para cezası yaptırımı
düşünmediklerini söylemiş ve süre uzatma ile ilgili sorumuza da cevap
vermemiştir. Şimdi ise bu bir yıl süre uzatılmayla
karşı karşıya kaldığımız gibi
ayrıca verilen cevapların hilafına para cezaları ve
ayrıca iki yıl daha ek süre verilmesi ile karşı
karşıyayız.
Bizim
önergemizin daha makul ve yerinde olduğunu düşünüyoruz ve
desteklerinizi bekliyoruz. Hepinize saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 32 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
MADDE
32- 1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun
geçici
2 nci ve 3 üncü maddelerinde yer alan "yedi yıl" ibareleri
"sekiz yıl" şeklinde değiştirilmiş, geçici 3
üncü maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Bu
Kanunun geçici 2 inci maddesi ile bu maddenin birinci fıkrasında
belirtilen erişilebilirlik standartlarının
uygulanmasının izlenmesi ve denetimi her ilde Aile ve Sosyal
Politikalar, İçişleri, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlıkları ile özürlüler ile ilgili
konfederasyonların temsilcilerinden oluşan komisyon tarafından
yapılır. İhtiyaç halinde birden fazla komisyon kurulabilir.
Denetim sonucunda ilgili belediye ve kamu kurum ve kuruluşları ile
umuma açık hizmet veren her türlü yapıların ve açık
alanların malikleri ile toplu taşıma araçlarının
sahiplerine eksikleri tamamlaması için birinci fıkrada belirtilen
sürenin bitiminden itibaren iki yılı geçmemek üzere ek süre
verilebilir.
Sürenin
bitiminden itibaren öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmediği denetim
komisyonlarınca tespit edilen umuma açık hizmet veren her türlü
yapılar ve açık alanlar ile toplu taşıma
araçlarının sahibi olan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından her bir
tespit için bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar
idari para cezası uygulanır. Bu şekilde bir yıl içinde
uygulanacak idari para cezasının tutarı elli bin lirayı
geçemez. Sürenin bitiminden itibaren öngörülen yükümlülüklerini yerine
getirmediği denetim komisyonlarınca tespit edilen büyükşehir
belediyeleri, belediyeler ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından her bir
tespit için beş bin Türk Lirasından yirmi beş bin Türk
Lirasına kadar idari para cezası uygulanır. Bu şekilde bir
yıl içinde uygulanacak idari para cezasının tutarı beş
yüz bin lirayı geçemez. Bu maddeye göre verilen idari para cezaları
tebliğinden itibaren bir ay içerisinde ödenir. Genel bütçeye gelir
kaydedilen idari para cezası tutarları dikkate alınarak
erişilebilirlik konusundaki projelerde kullanılmak üzere Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesinde ödenek öngörülür.
Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar; İçişleri, Maliye,
Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlıklarının ve özürlüler ile ilgili konfederasyonların
görüşleri alınmak sureti ile Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığınca bir yıl içerisinde çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet önergeye katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamu
kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılarla, mevcut tüm
yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor
alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile
gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma
açık hizmet veren her türlü yapılar ve açık alanlarla,
Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, şehir içinde kendilerince
sunulan ya da denetimlerinde olan toplu taşıma hizmetlerinin
özürlülerin erişilebilirliğine uygun olması için 5378
sayılı kanunda yer alan yedi yıllık sürenin sekiz yıla
çıkarılması ile erişilebilirlik standartlarının
uygulanmasının izlenmesi ve denetiminin Aile ve Sosyal Politikalar,
İçişleri, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanlıkları ile özürlüler ile ilgili
konfederasyon temsilcilerinden oluşan komisyon tarafından yapılması
ve ihtiyaç halinde birden fazla komisyon kurulabilmesi öngörülmüştür.
Denetim sonucunda ilgili belediye ve Kamu kurum ve kuruluşları ile
umuma açık hizmet veren her türlü yapıların ve açık
alanların maliklerine eksikleri tamamlaması için iki yılı
geçmemek üzere ek süre verilebileceği bu süre sonunda yükümlülüklerini
yerine getirmeyenlere idari para cezası uygulanacağı hüküm
altına alınarak Kanunla amaçlanan işlerin yapılması
konusunda mali bir yükümlülük getirilmesi amaçlanmıştır. Bu
şekilde uygulanan para cezalarının komisyon
çalışmaları ile erişilebilirlik konusundaki projelerin
finansmanında kullanılmasına imkan
tanınmıştır.
Ayrıca
bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların
İçişleri, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme ve Maliye Bakanlıklarının ve özürlüler ile
ilgili konfederasyonların görüşleri alınmak sureti ile Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığınca bir yıl içerisinde
çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği belirtilerek bu konuda
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına düzenleme yapma yetkisi
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Başkan, bizim de önergemiz var 32nci maddede.
BAŞKAN
Hayır, 32de yok efendim.
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (İstanbul) Var, var,
var efendim.
BAŞKAN
Yok, bende yok, gözükmüyor.
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (İstanbul) Atlamışsınız herhâlde.
SIRRI
SAKIK (Muş) Okudu hatta.
BAŞKAN
Hayır, hayır üç önerge okundu, sonuncusu da
Yeni
maddede bir önergeniz var sizin.
32nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Şimdi,
yeni bir madde ihdasına dair önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve talep
ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Şandır Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Giresun Mersin İstanbul
Recep
Özel Ali
Rıza Alaboyun Hülya
Güven
Isparta Aksaray İzmir
Mustafa
Elitaş Zeynep
Karahan Uslu Afif
Demirkıran
Kayseri Şanlıurfa Siirt
MADDE
33- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
Ek
Madde 29- Türk vatandaşı olup, üniversitelerin (Gülhane Askeri
Tıp Akademisi dahil) tıp fakültelerinin beşinci
yılını tamamlayıp altıncı yıla geçen
öğrencilerine intern eğitimi döneminde öğretim üyesi
rehberliğinde yaptıkları uygulama çalışmaları
karşılığında ilgili kurumların bütçesinden oniki
ay süreyle 4.350 gösterge rakamının memur aylık katsayısı
ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda artık ücret ödenir. Bu
şekilde ücret ödenmiş olması 4857 sayılı İş
Kanunu hükümleri uygulanmasını gerektirmeyeceği gibi bu
çalışma sebebiyle uzun vadeli sigorta kolları
açısından sigortalılık ilişkisi kurulamaz. Bu ödemeden
damga vergisi hariç herhangi bir vergi kesilmez ve bu ödemelere ilişkin
usul ve esaslar, Maliye Bakanlığı ve Sağlık
Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulunca müştereken
belirlenir.
BAŞKAN
Komisyon salt çoğunlukla yani 21 üyeyle bu önergeye katılıyorsa,
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde önergeyi
işlemden kaldıracağım.
Sayın
Komisyon
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu önerge
dağıtılmadı Sayın Başkan.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.32
ALTINCI
OTURUM
Açılma Saati: 22.47
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
302
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
yerinde.
Hükûmet
yerinde.
32nci
maddeden sonra gelmek üzere iki yeni madde ihdasına dair önerge
vardı.
Biraz
önce okuttuğum önergeye Komisyonun salt çoğunlukla katılıp
katılmadığını soracağız.
Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Katılıyorsunuz.
O zaman, salt
çoğunlukla katıldığına göre, önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açıyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) MHP Grubu adına Sayın Ali Öz.
BAŞKAN Sayın
Ali Öz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına.
Sayın Öz, buyurun
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİ
ÖZ (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tıp
fakültesinde beş yıl temel eğitimini bitirdikten sonra
6ncı yılında intern hekim olarak addettiğimiz meslektaşlarımızın,
hekim arkadaşlarımızın birtakım haklarına kavuşması
için verilmiş olan bir önerge.
Önergenin gerçek
manadaki mahiyeti, tıp fakültesi 6ncı sınıf
öğrencilerinin hiçbir sınava tabi olmadan, normal bir hekimin
yapmış olduğu işleri eğitim almış
olduğu hastanede veya eğitim hastanesinde veya üniversitede bir uzman
hekimin kontrolünde, denetiminde bazı işleri yürüttüğü bir
dönemi içermektedir. Dolayısıyla, son sınıf
öğrencileri aktif hekimlik yapar gibi görevlerini tamamlamaktadırlar.
Bu süre, kanunun da belirttiği gibi on iki ayı kapsamaktadır.
Önergemizdeki gerçek
mana, hiçbir sosyal imkânı olmayan, gerçekten özlük hakları
noktasında kendilerine herhangi bir avantaj sağlanmamış
olan 6ncı sınıf öğrencilerinin asgari ücret seviyesinde,
çalıştıkları işin
karşılığında
Çünkü bunlar, süresiz, otuz gün boyunca,
çoğu zaman nöbetlerinde normal bir sigortalının bile
çalışacağı süreden daha uzun süre
çalışmalarına rağmen bunun bir
karşılığını almamaktadırlar. Dolayısıyla
aslında hak ettikleri bir şeyi kendilerine vermeyi amaçlayan bir
önergedir. Dolayısıyla bu son sınıf öğrencilerine
asgari ücret düzeyinde bir ücret vermek, Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamına
almak, aynı zamanda da ufak tefek de olsa masraflarını
karşılayacak şekilde kendilerine bir ücret vermeyi
amaçlamaktadır. Komisyonlarda görüşülmesi esnasında olumlu
görüş bildirilmiştir.
Hepimizin
bildiği gibi, Türkiyede 54 üniversite ve 10 vakıf hastanesiyle
beraber 64 tıp fakültesinden hekim kadrosuna yıllık ortalama
olarak 5 bin-6 bin civarında hekim katılmaktadır. Bu
arkadaşlarımızın mağduriyetlerini gidermek,
dolayısıyla bunların -özlük haklarında çok bir
iyileşme yapmayacak belki ama- mesleklerini tamamlamadan bir
yıllık sürelerinin sosyal güvenlik kapsamı içerisinde,
emekliliklerine de yansıyacak şekilde, devlet tarafından
sigortalı kapsamında kabul edilmeleri, asgari ücret düzeyinde bir
ücret almaları bu öğrencilerin mesleğe
bakışlarını, mesleğe olan tutkularını,
aynı zamanda motivasyonlarını da artıracağı
düşüncesiyle bu önergeyi verdik.
Bu
önerge, gerçekten, sağlığımızı emanet
ettiğimiz hekimlere vermiş olduğumuz değerin de bir
göstergesi olarak karşımızda durmaktadır. Hekim
arkadaşlarımızın, tıp fakültesi son sınıf
öğrencilerinin bu konuda ciddi beklentileri vardır.
Yıllardır Parlamentodan beklentileri bu kanunun yasalaşması
arzusu içerisindedirler, dolayısıyla gerek iktidarın gerekse
muhalefetin ortaklaşa karar vermiş olduğu, aslında
komisyonlarda üzerinde uzlaşma sağlamış olduğu bir
önergedir.
Özellikle
hekimlik mesleğinin son zamanlarda karşılaşmış
olduğu ciddi sorunlar, önceki dönemle meslekteki manevi hazzın
azalması noktasında, özellikle böyle bir önergeye destek verir ve bu
önergedeki teklifi eğer yasalaştırmış olursak, onlara
bir sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz inancındayız,
dolayısıyla sizlerin desteğine ihtiyacımız var. Bu
önerge gerçekten, Türk hekimlerine belki de bugüne kadar
yapılmamış önemli iyiliklerden bir tanesi olacaktır.
Dolayısıyla ortak bir kararla destekleyeceğinizi umuyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öz.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Sayın Hülya Güven, İzmir Milletvekili.
Sayın
Güven, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA HÜLYA GÜVEN (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
milletvekilleri, bugün, Türk vatandaşı olup üniversitelerin tıp
fakültelerinin 5inci yılını tamamlayıp 6ncı
yıla geçen öğrencilerine yani intern dediğimiz dönemde
öğretim üyesi rehberliğinde yaptıkları uygulama
çalışmaları karşılığında ilgili
kurumların bütçesinden aylık bağlanması üzerine verilen
önerge üzerine konuşuyor, saygılarımı sunuyorum.
Ve
hepimiz biliyoruz -burada hekim arkadaşlarımız var- tıp
fakültesi uzun ve zor bir eğitim. İlk 5inci yıl bitirdikten
sonra 6ncı sınıfta, internlük döneminde artık öğrenci
diyemeyeceğimiz, stajyer diyemeyeceğimiz, bir doktor gibi çalışan
bir hekim grubu karşımızda bulunmaktadır. Bu hekimlerimiz,
6ncı sınıf eğitimleri on iki ay sürmektedir, klinik,
poliklinik, ameliyathane, saha çalışmaları ve sonuçta
sınava girmemektedirler. Bu arkadaşlarımıza sadece
kendilerini yönlendiren, yöneten öğretim üyeleri tarafından yeterlik
belgesi verilmektedir. Fizik muayene yapma, teşhis-tedavi planlama,
uygulama yaptıkları işlerden biri.
Ve
yurt dışında intern hekimlere iki örnek vereceğim
aldıkları maaşla ilgili olarak. İngilterede 22.500 sterlin
alıyor bir 6ncı sınıf öğrencisi intern döneminde,
İrlandada ise 33 bin avro alıyorlar, bizde ise bu
öğrencilerimiz nöbet tuttukları hâlde, hastalarla birebir
ilgilendikleri hâlde ve hatta öğrenciler -artık öğrenci
diyemeyeceğiz, demeyeceğiz- bu hekim arkadaşlarımız
aynı şekilde diğer hekimlere olduğu gibi şiddete maruz
kalıyorlar.
Bu
hekimlerimize yine, uzman hekimlerde olduğu gibi veya mezun olan
hekimlerde olduğu gibi zaman zaman, tıbbi kötü uygulama nedeniyle
dava açılabilmektedir. Bu nedenle, eksik olan, bu hekimlerimizin bu
tıbbi uygulamaları bakımından zorunlu sigortalı
olmaları da gerekiyor ve kurumlar tarafından bu bedelin de ödenmesi
gerekmektedir. Öğrencilerimiz, asistanlarımız, tabip
odalarımız bu konuyla çok yakından ilgilenmektedirler.
Çok
büyük özveriyle eğitimleri süresince büyük çalışma, gayret
gösteren internlerimizin bu aylıklarını alması ve bir
şekilde yaşam koşullarının düzelmesi, kendilerini ve
bizleri de mutlu edecektir.
Daha
iyi bir aylık bağlanması üzerine ben sözlerimi bitiriyor, saygılarımı
sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Güven.
Şahısları
adına Sayın Recep Özel, Isparta Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Recep, sen hekim misin?
RECEP
ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
torba kanunu gerçekten gecenin bu geç vaktinde muhalefet partilerinin çok
olumlu destekleriyle güzel bir noktaya getirdik, inşallah bir an önce de neticelendirir,
yasalaştırırsak, tatile veyahut da Meclisin ara vermesine bir an
önce geçebiliriz, gidebiliriz diye düşünüyoruz.
Vermiş
olduğunuz olumlu katkılardan dolayı sizlere teşekkür
ederiz. Bu yasanın da intern öğrencilerine verilmiş olan bir
madde ilavesinin hayırlı
olmasını diliyoruz, inşallah tıp tarihine geçecek güzel
hizmetler yaparlar. Ülkemiz doktorlarına hayırlı olsun diyorum.
Saygılar
sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Türkan
Dağoğlu, İstanbul. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tıp fakülteleri belki de tahsilin en uzun olanı ve
en ağır ve en zor olanlarından birisidir çünkü bütün
fakültelerin üzerine iki sene de internlük gibi bir bölümleri vardır. Bu
bölümler, asistanlıktan evvel öğrencilerin pratik anlamda kliniklere
alışması, hastaya alışması ve kendi
başlarına hastayı takip edebilmeleri devresidir. İşte
bu devrede, sanki daha evvel bir asistanlık yaparcasına bu
çocukların böyle bir -çok küçük de olsa- ücretle taltif edilmeleri bence
son derece olumlu bir katkı sağlayacak ve çocukların da bu kadar
ağır bir tahsil içinde okullarını okurken son
sınıflarında motive edici bir destek olacağını
düşünüyorum.
Bu
konuyu gündeme getirenlere ben de ayrıca teşekkür ediyorum ve
internlerimiz için de hayırlı olmasını diliyorum ve bu
konuda fevkalade olumlu olduğumu da bir öğretim üyesi olarak
belirtmek istiyorum.
Herkese
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralardan alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Dağoğlu.
Önerge
üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Sisteme
giren arkadaşımız yok.
Önergeyi,
32nci maddeden sonra gelmek üzere
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bir ara verir misiniz.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyoruz efendim.
Kapanma
Saati: 22.59
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 23.07
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
302
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
32nci maddeden sonra
gelmek üzere verilen yeni madde ihdasına dair önergenin görüşmeleri
tamamlanmıştı.
Madde üzerinde bir adet
önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun teklifi ile 2547 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek 29
uncu maddede geçen 'uzun vadeli sigorta kolları' ibaresinin 'uzun vadeli
sigorta kolları ve genel sağlık sigortası ile analık
sigortası' şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Mustafa
Elitaş Türkan
Dağoğlu Muzaffer
Yurttaş
Kayseri
İstanbul
Manisa
Sıtkı
Güvenç Murtaza
Yetiş
Kahramanmaraş
Adıyaman
BAŞKAN
Sayın Komisyon?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılıyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tabi
olacakları sigorta kollarına açıklık getirilmektedir.
BAŞKAN
32nci maddeden sonra gelmek üzere verilen yeni madde ihdasına dair
önergenin üzerine verilen önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda, verilen yeni maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
32nci maddeden sonra gelmek üzere
yeni madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylece teklifin mevcut metnine yeni 33üncü madde
eklenmiştir. Kanunun yazımı esnasında bu madde eklenerek
diğer madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Şimdi,
yeni bir madde ihdasına dair bir önerge daha vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine 32. maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ilave edilmesini arz ve
teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Haydar
Akar Salih
Fırat
Giresun
Kocaeli
Adıyaman
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Kalaycı Malik
Ecder Özdemir
İstanbul
Konya
Sivas
Ali
Haydar Öner
Isparta
"MADDE
33- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
"m)
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye
Futbol Federasyonu, bağımsız spor federasyonları
tarafından yapılan her türlü gençlik ve spor faaliyetleri ile bu
faaliyetlerle ilgili kamp, eğitim ve hazırlık
çalışmalarında süreklilik arz etmeyecek şekilde
görevlendirilenler,"
BAŞKAN
Sayın Komisyon katılıyor musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Şimdi
yeni madde olarak bir önerge vardır, komisyon salt çoğunluğuyla
katılmıştır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Böylece 34üncü madde yeni
bir madde olarak eklenmiştir. Kanunun yazımı esnasında bu
madde de eklenerek diğer madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Bir karışıklığa mahal vermemek için görüşülmekte
olan Komisyon raporunda mevcut maddeler üzerinden devam edeceğiz.
Şimdi 33üncü madde
üzerinde iki önerge var, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 33 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Ali
Öz
Manisa Konya Mersin
Mehmet
Günal Hasan
Hüseyin Türkoğlu Nevzat
Korkmaz
Antalya Osmaniye Isparta
Bülent
Belen
Tekirdağ
Madde
33- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 41 inci maddesinin birinci
fıkrasının (a) ve (d) bendleri aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş, (i) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (j) ve (k) bendleri eklenmiş ve dördüncü
fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
a)
Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni
süreleri ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi
kapsamındaki sigortalı kadının, biri sigortalılık
başlangıç tarihinden önce ve en fazla iki defaya mahsus olmak üzere
doğum tarihinden sonraki iki yıllık süreyi geçmemek
kaydıyla sigortalılık kapsamında çalışmaması
ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan
süreleri,"
"d)
Sigortalı olmaksızın doktora öğrenimi veya tıpta
intörnlük dönemi ile uzmanlık için yurt içinde veya yurt
dışında geçirdikleri normal doktora veya uzmanlık
öğrenim süreleri,"
"j)
Sigortalı olmaksızın, 8/4/1929 tarihli ve 1416 sayılı
Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna göre yurt
dışına gönderilen ve öğrenimini başarıyla
tamamlayarak yurda dönenlerden yükümlü bulunduğu mecburi hizmet süresini
tamamlamış olanların, yurt dışında resmî
öğrenci olarak geçirmiş oldukları öğrenim sürelerinin 18
yaşının tamamlanmasından sonraki döneme ait olan
kısmı,"
"k)
Tabi olduğu sosyal güvenlik hükümlerine göre emeklilik
yaşını doldurduğu halde halen çalışan veya mücbir
sebeple Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilişiğine ara vermiş
olanların beş yıla kadar eksik süreleri,"
"a)
Birinci fıkranın (a), (b), (d), (e), (f), (g), (h), (j) ve (k)
bendleri gereği borçlananlar, borçlandığı tarihteki 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının ilgili bendine göre,"
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin 33. Maddesinin teklif
metninde çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Haydar
Akar Mahmut
Tanal Musa
Çam
Kocaeli İstanbul İzmir
Celal
Dinçer
İstanbul
BAŞKAN
Sayın Komisyon son okunan önergeye katılıyor musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, kim konuşacak?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Celal Dinçer.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Dinçer. (CHP sıralarından alkışlar)
CELAL
DİNÇER (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 302 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 33üncü maddesi üzerinde CHP Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
kanun teklifinin, yabancı ülkelere burslu olarak gönderilen
öğrencilerin öğrenimlerini tamamladıktan sonra Türkiyeye geri
dönmesini teşvik ve ülkemizin yetişmiş insan gücünü
karşılamak amacıyla hazırlandığı
görülmektedir. İlke olarak doğru bir tekliftir, ancak kanun yapma
tekniği açısından yanlıştır; bunun, diğer
kanunlarda, diğer torba kanunlarda olduğu gibi bu madde içinde
gösterilmesi yanlıştır.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Mustafa Kemal Atatürk
emperyalist güçlere karşı mazlum milletlerin tümüne örnek olacak
ulusal Kurtuluş Savaşını 9 Eylülde zaferle bitirince
İzmirde kendisine Çok yoruldunuz, herhâlde çiftliğinize çekilir,
dinlenirsiniz. diye soranlara Mustafa Kemalin yanıtı şöyle
oldu: Hayır, asıl savaş şimdi başlıyor. Bu
savaş, cahilliğe ve gericiliğe karşı
yapılacaktır. demiştir. Bu savaş, aslında Orta
Çağın karanlığından bir türlü çıkmasına
fırsat verilmeyen bir toplumun çağdaşlaşma için verilecek,
uzun zaman alacak ikinci bir Kurtuluş Savaşı olacaktır.
Nitekim devrimin lideri Atatürk de bunun farkındadır, En mühim, en
esaslı nokta eğitim meselesidir. Eğitimdir ki bir milleti ya
hür, müstakil, şanlı, yüksek bir cemiyet hâlinde yaşatır ya
da bir milleti esaret ve sefalete terk eder. dedikten sonra ekler: Bazı
şeyler vardır ki bir kanunla, bir emirle, bir düdük çalarak
düzeltebilirsiniz ama bazı şeyler vardır ki kanunla, emirle,
milletçe omuz omuza boğuştuğunuz hâlde düzelmezler. Fesi atar,
şapkayı giyer adam ama alnında fesin izi vardır. Siz
sarıkla gezmeyi yasaklarsınız, kimse sarıkla dolaşmaz
ama bazı insanların başındaki görünmeyen
sarıkları yok edemezsiniz çünkü onlar zihniyetin içindedir. Zihniyet
binlerce yılın birikimidir, o birikimi bir anda yok edemezsiniz,
boğuşursunuz onunla. Yeni bir zihniyet, yeni bir etik
yerleşinceye kadar boğuşursunuz onunla ve sonunda muvaffak
olursunuz.
Emperyalist
güçlere karşı Kurtuluş Savaşının
kazanılıp cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra Türk toplumunu
çağdaş medeniyet düzeyine ulaştırmak, ülkenin ilerlemesinin
önündeki engelleri kaldırmak, laik ve ulusal bir yapı oluşturmak
için Atatürkün önderlik ettiği devrimlerin adım adım
uygulanmaya başlandığını görüyoruz. Özellikle Türk
devriminin başarısının eğitim alanındaki
başarıya bağlı olduğunu Atatürk görmüş ve bu
amaçla Atatürk döneminde eğitim ve öğretimde ilkokuldan
yükseköğretime kadar her alanda köklü çözümlere gidilmiştir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bugün de Türkiyede pek çok sorun
eğitim eksikliğine bağlanır, Eğitim şart. deyip
dururuz. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de eğitimin şart
olduğuna inanmış ve çağdaş medeniyet seviyesine
ulaşılması için somut girişimlerde bulunmuştur. Bu
girişimlerden bir tanesi de 1924 yılında
çıkardığı 1416 sayılı Kanundur. Bu Kanunla
özellikle çeşitli kurum ve kuruluşların açtığı
sınavları kazanan yetenekli öğrenciler, kimisi mühendislik kimisi
tıp eğitimi almak için kısaca meslek adamları, bilim
insanları yetiştirmek üzere yurt dışındaki seçkin
üniversitelere gönderilmiştir.
1927
yılında 42 öğrenciyle başlayan bu yurt
dışına öğrenci gönderilme olayı, 1938 yılına
geldiğinde 700leri bulmuştur. Atatürkün açtığı
yolda, bugün on binlerce öğrencimiz yurt dışında
öğretim görmektedir ve ülkemize dönüp ülkemizin kalkınması ve
başarısı için büyük katkılar ve çabalar göstermektedirler.
Her branşta büyük başarıya imza atmaktadırlar bu dönenler
ancak bir kısmı beyin göçü dediğimiz yurt
dışında kalmaktadır. İşte bu yasayla bu beyin
göçünün dışarıya gitmesi engellenmiş olacak, orada
eğitimleri süresinde geçen insanlar sigortalı sayılacaklar,
borçlandıkları takdirde bu sigortalarının
sayılması onların Türkiye'ye gelmesine teşvik unsuru
olacaktır. Bu yönüyle yasanın bu maddesine katılıyoruz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dinçer.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Evet, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.19
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 23.35
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 33üncü maddesi üzerinde verilen
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Teklifin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
yerinde.
Hükûmet
yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 33
üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
Madde
33- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının
(a) ve (d) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, (i) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (j) ve (k) bentleri eklenmiş ve dördüncü
fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
a)
Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni
süreleri ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi
kapsamındaki sigortalı kadının, biri sigortalılık
başlangıç tarihinden önce ve en fazla iki defaya mahsus olmak üzere
doğum tarihinden sonraki iki yıllık süreyi geçmemek
kaydıyla sigortalılık kapsamında çalışmaması
ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan
süreleri,"
"d)
Sigortalı olmaksızın doktora öğrenimi veya tıpta
intörnlük dönemi ile uzmanlık için yurt içinde veya yurt
dışında geçirdikleri normal doktora veya uzmanlık
öğrenim süreleri,"
"j)
Sigortalı olmaksızın, 8/4/1929 tarihli ve 1416 sayılı
Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna göre yurt
dışına gönderilen ve öğrenimini başarıyla
tamamlayarak yurda dönenlerden yükümlü bulunduğu mecburi hizmet süresini
tamamlamış olanların, yurt dışında resmî
öğrenci olarak geçirmiş oldukları öğrenim sürelerinin 18
yaşının tamamlanmasından sonraki döneme ait olan
kısmı,"
"k)
Tabi olduğu sosyal güvenlik hükümlerine göre emeklilik
yaşını doldurduğu halde halen çalışan veya mücbir
sebeple Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilişiğine ara vermiş
olanların beş yıla kadar eksik süreleri,"
"a)
Birinci fıkranın (a), (b), (d), (e), (f), (g), (h), (j) ve (k)
bentleri gereği borçlananlar, borçlandığı tarihteki 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının ilgili bendine göre,"
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Akçay, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 33üncü madde üzerine
verdiğimiz önerge hakkında söz aldım; muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanununun 41inci
maddesine göre, kadınların doğum borçlanması yapabilmeleri
için doğumdan önce sigortalı olarak tescil edilmiş olmaları
şartı aranmaktadır. Bu nedenle, kadınlar işe girmeden
evvel yaptıkları doğum nedeniyle çalışma
hayatından ayrı kaldıkları süreyi
borçlanamamaktadırlar. Ayrıca, esnaf ya da tarım BAĞ-KURlu
kadın sigortalıların doğum borçlanması hakkı
hiçbir zaman olmamıştır, yoktur. Hâlbuki, erkekler işe
girmeden önceki askerlikte geçen süreleri borçlanabilmektedir, askerlikten önce
sigortalı olarak tescil edilmiş olmaları şartı
aranmamaktadır. Ayrıca, esnaf ya da tarım BAĞ-KURlu erkek
sigortalılar da askerlik süresini borçlanabilmektedir.
Verdiğimiz önerge ile, işe girmeden önce
doğum yapan kadınlara, doğum nedeniyle çalışma
hayatından ayrı kaldıkları süre kadar borçlanma hakkı
getirilmektedir. 41inci maddeye göre, esnaf ya da tarım BAĞ-KUR'lu
kadın sigortalıların doğum borçlanması hakkı
bulunmamaktadır. Vermiş olduğumuz bu önerge ile esnaf ya da
tarım BAĞ-KUR'lu kadın sigortalılarımıza
doğum borçlanması hakkı verilmektedir.
İkinci olarak, tıp eğitiminde ilk beş
sınıfın bütün derslerini başarı ile geçen öğrenci
intern adayı olmakta ve stajlara başlamaktadır. Bu dönem, klinik
ve poliklinik uygulamaları ile saha çalışmalarının
yaptırıldığı stajlardan oluşan on iki aylık
bir süreyi kapsamaktadır. Bu 41inci maddenin (d) bendi ile,
sigortalı olmaksızın doktora öğrenimi veya tıpta
uzmanlık için yurt içinde, yurt dışında geçirdikleri normal
doktora veya uzmanlık öğrenim süreleri
borçlandırılırken tıp fakültesi öğrencilerinin
internlük dönemi borçlandırılamamaktadır. Vermiş
olduğumuz önerge ile tıp fakültesi öğrencilerinin internlük
dönemini kapsayan bir yıl süreyle sigortalılık borçlanma
imkânı getirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, işsizlik rakamı mart dönemi itibarıyla yüzde
9,9dur. Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 17 ve işsiz
sayısı 2 milyon 615 bin ve diğer, iş
aramadığı hâlde çalışmaya hazır olanlar, iş
bulma ümidi olmayanlar ve mevsimlik çalışanları da dikkate
aldığımızda işsiz sayısı 5 milyon 600 bini
bulmaktadır ve işsizlik oranı da yüzde 21e
ulaşmaktadır.
2009
yılındaki ekonomik kriz ve buna bağlı ortaya çıkan
işsizlik toplumun bütün kesimlerini etkilemiştir. Bu kriz neticesinde
pek çok sektörde işten toplu çıkarmalar yaşanmış,
binlerce kişi işsiz kalmıştır. Ülke gündeminden hiç
düşmeyen işsizlik sorunundan en fazla etkilenen kesimlerden biri de
kapanan iş yerleri nedeniyle işini kaybeden
sigortalılardır. Bu çalışanlar emeklilik yolunda önemli bir
darbe almıştır.
Ekonomik
kriz ve son dönemdeki ekonomik durgunluk nedeniyle işini kaybeden bu
vatandaşlarımızdan birçoğu emekli olma
yaşını doldurduğu hâlde prim gün sayısını
dolduramadığı için emekli olamamaktadır. Bu
sigortalılar, üniversite mezunu gençlerin bile iş bulmakta
zorlandığı ülkemizde işsiz kalmışlardır.
Belli yaşın üzerindeki bu sigortalı
vatandaşlarımızın iş bulma şansları da yok
denecek kadar azdır. Bu nedenle, belli bir yaştan sonra iş
bulmanın zorlukları göz önünde bulundurularak sigortalının
beş yıl kadar tamamlayamadığı eksik sürelerin ödenmesi
yoluyla isteyenlere emeklilik imkânı sağlamaya yönelik bu önergeyi
verdik.
Yurt
dışında çalışıp hizmet süresi eksik olanlar bu
süreyi borçlanarak emekli olabilmektedirler. Ülkemizde çalışıp
hizmete ara verenler için bir düzenleme yapılması bu konudaki
eşitsizliği de giderecektir.
Önergemize
desteklerinizi bekler, hepinize saygılar sunarım. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
33üncü madde kabul
edilmiştir.
34üncü madde üzerinde aynı
mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra
sayılı kanun teklifinin 34. Maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir
İstanbul
İstanbul
Haydar
Akar Mahmut
Tanal Musa
Çam
Kocaeli
İstanbul
İzmir
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Adil
Kurt İdris
Baluken Abdullah
Levent Tüzel
Hakkâri
Bingöl
İstanbul
Erol
Dora Hasip
Kaplan Pervin
Buldan
Mardin
Şırnak
Iğdır
Sırrı
Sakık
Muş
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
iki önerge hakkında Komisyonun görüşü?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Kazım Kurt
BAŞKAN Kazım Kurt,
Eskişehir.
Buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM KURT (Eskişehir)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa
teklifinin 34üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerine
söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunun net olarak ortaya
çıkması lazım: Biz bu Parlamentoda her dönem, her olayda mutlaka
kişiye özel bir yasa yapıyoruz, kişiye özel bir maddeyi son
dakikada bu işin içine sokuyoruz. Şu anda tartışmakta
olduğumuz 34üncü madde de çok masum, çok olumsuzlukları giderici,
ortadan kaldırıcı bir madde gibi görünmesine rağmen
derinlemesine incelendiği zaman hiç de öyle olmadığı,
kişiye özel bir uygulama, düzenleme olduğu ortaya çıkacaktır.
Ne diyoruz? Geçici 38inci maddenin
4üncü fıkrası kapsamında bulunanlardan altmış gün
içinde müracaat etmeyenler bu yasa yapıldıktan sonra yeni bir
altmış gün içinde müracaat edebilir. Kim bunlar? Bunu değerlendirdiğimiz
zaman anlıyoruz ki ciddi bir sorun var, kişiye özel bir uygulama var.
43üncü
madde şunu diyor arkadaşlar: Eski cumhurbaşkanları,
Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığı yapmış,
başbakanlık yapmış kişiler ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri, Millet Meclisi üyeleri, Cumhuriyet Senatosu üyeleri,
Temsilciler Meclisi üyeleri, Danışma Meclisi üyeleri
Bunların
içinde ocak ayında çıkarılan yasadan yararlanmayan kaç kişi
var acaba? Gerçekten bunu merak ediyorum ve Sayın Bakandan yanıtlamasını
da istiyorum. Altmış gün içinde emeklilik haklarından
yararlanmak üzere müracaat etmeyi kaçırmış da şimdi onun
için özel olarak düzenlediğimiz bu yasa hangi talihli için
yapılıyor? Bunu gerçekten merak ediyoruz.
Böyle
bir uygulamanın, Parlamentonun ciddiyetiyle ve milletvekilliğinin
saygınlığıyla bağdaşmadığını
düşünüyorum. Eğer biz, burada, Türkiyede çalışan
memurlarımıza, kamuda görevli insanlarımıza altı ay
boyunca zam vermemiş isek, toplu sözleşmede yarım puanlık
bir farkı ortaya koyarak onlar lehine değerlendirmemiş isek
şimdi böyle bir yasa yapmaya hakkımız yok. Gerçekten, bu
nitelikteki insanların, hiç değilse o ocak ayındaki dönemde,
sürede müracaatını yapması gerekirdi. Böyle olağanüstü
özellikle bir yasa yapmanın Parlamentoda söz konusu olmaması gerekir.
Bu değerlendirmeyi hiç olmazsa şimdi geri çekin, bizim önergemizi
kabul edin, bu, metinden çıkarılsın, daha sonraki dönemlerde
insanlara hesap verebilecek bir pozisyonda olalım. Türkiyede
milletvekillerine ya da milletvekili emeklilerine getirilmekte olan bu ayrıcalıkları
ne olursunuz bir düzene sokalım. Ortalama emekli maaşının 850-900 lira olduğu
bir ülkede böyle bir uygulamayı çok doğru
bulmadığımızı bir kez daha üstüne basarak vurgulamak
istiyoruz. Ama bunu özel bir yasa maddesiyle -unutanlar için
çıkarılan bir yasa maddesidir bu- unutanlar için
çıkarılacak bir yasa yerine hiç olmazsa yeni bir hukuki düzenleme
yapın, Emekli Sandığı ya da Sosyal Güvenlik Kurumu resen
hareket etsin, resen hareket ederek emekli yapsın sizi. Unutanlar
böylelikle o zaaftan kurtulmuş olur.
Önergemiz
bu maddenin metinden çıkarılması doğrultusundadır.
Desteklerinizi bekliyoruz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kurt.
Sayın
Sakık, buyurun efendim.
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tam da böyle, torba yasanın
ruhuna uygun bir konuşma yapacağım.
Şimdi
bir torba yasa getiriyorsunuz. Yani geçmişte bir reklam vardı:
TAMEKse atın sepete! Sizin de işinize ne geliyorsa sepete
atıyorsunuz ama acaba Allah aşkına bir özgürlükler paketi
oluşturamaz mısınız, hak ve özgürlükler paketi
oluşturamaz mısınız? Daha önce Ahmet Kayanın bir
parçası vardı, Adı Bahtiyardır./Suçu saz çalmaktır.
derdi. Bundan üç gün önce, adı Süleyman Acardı, bunun suçu da,
Diyarbakırda düğünlerde saz çalardı ana diliyle ve bunu KCKden
gözaltına aldılar. Süleyman içeride öldü, bütün uğraşlara
rağmen... Süleymanın bütün suçu, günahı saz çalmaktı ve
öldü. Öldüğü gün de bir çocuğu oldu, yeni bir çocuğu oldu ve
bugün de duruşması vardı, duruşmasından da tahliye
oldu; ölü tahliye edildi.
Şimdi,
ülkemizin bu kadar sorunları var. Siz, özgürlükler adına neden bir
torba oluşturmuyorsunuz? Bu torbada barış adına
neden bir şey yok?
Biraz
önce tıp öğrencileriyle ilgili bir yasa geçti ama aynı
şekilde tıp öğrencileri, Hacettepede okuyan çok
başarılı Kürt öğrencileri ne oldu biliyor musunuz? Bundan
yirmi gün önce KCK operasyonu adı altında bu öğrencilerin
hepsi alındı ve tutuklandılar ve emin olun ki yıllarca bu
acıyı çekecekler. Bunlarla ilgili bir adım yok.
Sayın
Bakanım, siz, Ağrıya gitmiştiniz AKP il kongresine, orada
çok insani bir şey söylemiştiniz, bir öz eleştiride
bulunmuştunuz: Bu, devletin günahıdır eğer Türkçe
bilmiyorsa. Eğer kardeş halklar diyorsak ve biz Kürtçe bilmiyorsak,
bu, bizim günahımızdır. Bu çok büyük bir tespitti. Allah
razı olsun demiştiniz Kürtçe. Ben de size
(x)
Bunun gereğini yapın. Sadece Kürt coğrafyasına
gittiğinizde orada Kürtlerin yüreğini serinletecek sözlere
ihtiyacımız yok ve karnımız da tok.
Bugün
de, mesela, bizim Ulaştırma Bakanımız diyor ki, bir
çağrısı var silahlı güçlere Gelin, 100üncü yılı
birlikte inşa edelim. diyor. İşte, bakın, böyle
çağrılara ihtiyaç vardır. Bu çağrılar Türkiyeyi
güçlendirir, bu çağrılar iç barışımızı
sağlar, bu çağrılar
Yeni bir torba yasaya, özgürlük ve
demokrasiyi birlikte inşa edecek bir yasaya ihtiyacımız var.
Bunları getirirseniz, hep birlikte Barış adına bir
şeyleri inşa edebiliriz ama sizin işinize ne kadar gerekli olan
yasalar varsa onları getiriyorsunuz ve onun dışındaki
özgürlüklerle ilgili tek adım atmıyorsunuz. Dönüp diyorsunuz ki,
Sayın Başbakan söylüyor: Efendim, seçmeli ders olsun Kürtçe. Yani
ben ana dilimi niye seçeyim, Allah rızası için? Siz, Türkler, ana
dilinizi seçmek gibi bir şeyle karşı karşıya
mısınız? Ve dönüp diyorsunuz ki: Kürt çocukları 5
kişi yan yana gelirse, onlara lütufta bulunacağız, seçmeli ders
olsun. Vallahi, sizin aklınızda ne olur biliyor musunuz? 5 tane Kürt
yan yana geldi mi, aklınıza illegal örgüt gelir yani eğitim
meğitim gelmez. Kürtlerin kaderi budur. Yani Kürtler yan yana geldi mi
sizin aklınıza özel yetkili savcılar gelir, Terörle Mücadele
Yasası gelir ve mağduriyet gelir. Yani Kürt dili de seçmeli ders
olmamalıdır, kardeş Türk dili yanında kendisini özgürce
ifade edebilmelidir. Eğer bunları yapabilirseniz siz iç
barışımızı sağlayabilirsiniz, ama bunları
yapmazsanız, sadece dönüp, bunları Efendim, işte seçmeli ders
Peki, sizlere sormazlar mı Allah aşkına Burada Güney Kürdistan
var, orada devletleri var, orada bayrağı var, orada üniversitesi var,
ana dilde yani ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim gören 5 milyon Kürt
var. Adı orada Kürdistandır ve devleti de var ve burada yaşayan
20 milyon -adı 15 milyon- Kürt var. Peki, bu Kürtün dili niye seçmeli
olsun? diye. Yani şimdi size de dönüp aynı şeyi sorsalar burada
hakkaniyet aramayız. Biz diğer partiler gibi de değiliz. Mesela
biri çıkıp diyor ki: Deniz Gezmişin idamı
insanlığa karşı suçtur. Doğrudur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI
SAKIK (Devamla) Ama Âtıf Hocanın idamı haktır.
derseniz biz hoş bakmayız. İdam insanlığa
karşı suçtur. Adı Âtıf Hoca olur, adı Deniz
Gezmiş olur, adı Seyit Rıza olur, adı Şeyh Sait olur;
idam insanlık suçudur. Bir halkın diline, kimliğine, kültürüne
gem vurmak da insanlık suçudur.
Ben
bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sakık.
Aynı
mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
34üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
34üncü madde kabul edilmiştir.
Yeni
bir madde ihdasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin 34'üncü maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Hasan
Hüseyin Türkoğlu Ali
Öz Mehmet
Günal
Osmaniye Mersin Antalya
Madde 35 - 5510 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 43 - Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç
diğer bentlerine göre sigortalı sayılanların 31/12/2000
tarihinden önce vergi mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla,
sigortalının bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde
talepte bulunması hâlinde, vergi mükellefiyet sürelerinin tamamı için
80 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendine göre talep
tarihindeki prime esas kazancının % 32'si üzerinden borçlanma
tutarı hesaplanır ve sigortalıya tebliğ edilir.
Sigortalının kendisine tebliğ edilen borçlanma
tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 6 ay
içinde ödemesi hâlinde, bu süreler sigortalılık süresi olarak
değerlendirilir. Sigortalıya tebliğ edilen borç
tutarının bu süre içerisinde tam olarak ödenmemesi halinde bu süreler
sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve ödenen tutar bu
Kanunun 89 uncu maddesine göre iade edilir."
BAŞKAN Bilindiği gibi, Komisyona soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Sayın Komisyon, salt çoğunlukla önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Salt çoğunluğumuz olmadığı için
katılamıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, bizi davet etmedi ki Sayın Komisyon Başkanı. Davet
etsin bizi, gelelim oraya.
ALİM IŞIK (Kütahya) Davet et Sayın Hocam, belki gelenler
olacak. Komisyon üyeleri burada davet bekliyorlar sizden.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Gelmek isteyenler gelebilir tabii, elbette.
BAŞKAN Davet etti Komisyon, buyurun.
Komisyon salt çoğunlukla katılamıyor, önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
35inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
302 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 35 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Hasan
Hüseyin Türkoğlu Mehmet
Günal Ali
Öz
Osmaniye Antalya Mersin
Madde 35- 5510
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 43- 1416
sayılı Kanuna göre yurt dışına gönderilen ve
öğrenimini başarıyla tamamlayarak yurda dönenlerden yükümlü
bulunduğu mecburi hizmet süresini tamamlamış olanlardan, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun
hükümlerine tabi olarak çalışmaya başlamış olup geçici
4 üncü madde kapsamında çalışmaya devam edenler; yurt
dışında resmî öğrenci olarak geçirmiş oldukları
öğrenim sürelerinin 18 yaşının tamamlanmasından
sonraki döneme ait olan kısmının tamamını veya bir
bölümünü, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde veya mecburi
hizmetlerini tamamlayacakları tarihten itibaren üç ay içinde müracaat
etmeleri ve müracaatın kabul edildiği ay itibariyle geçerli olan
emekli keseneğine esas kazanç tutarı üzerinden ve
borçlanacakları süreye ilişkin olarak hesaplanacak kesenek ve kurum
karşılığı toplamından oluşan yükümlülük
tutarının tamamını peşin olarak veya müracaatın
kabul tarihinden itibaren oniki ayda eşit taksitler hâlinde ödemek
suretiyle borçlanabilirler. Borcunu taksitler halinde ödeyecek olanların
borçlanma işlemi sırasında hesaplanan aylık taksit
tutarı, borcun ödendiği tarihteki prime esas asgarî kazanca
oranlanarak, söz konusu oran ilgili ayın prime esas asgari kazancı
ile çarpılır ve bulunan tutar, ilgili ayın taksit tutarı
kabul edilir.
Borcunun
tamamını peşin ödeyenler ile taksit ödeme dönemi sonunda
borcunun tamamını ödemiş olduğu tespit olunanların
borçlanmış oldukları süreler, fiilî hizmet süresinin
hesabında ve iştirakçiliğin başlangıç tarihinin
tespitinde dikkate alınır. Aylık taksitlerini zamanında
ödemeyenlerin önceki aylara ilişkin olarak ödemiş oldukları
tutarlar, süresi geçen son taksit tarihinden itibaren otuz gün içinde
ilgililere iade olunur.
Bu maddeye göre
yapılacak borçlanma işlemlerine ilişkin olarak birinci ve ikinci
fıkrada düzenlenmemiş olan hususlar hakkında mülga hükümleri
dahil 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanır."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
302 sıra sayılı kanun teklifinin 35. Maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Aydın Ayaydın Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Haydar
Akar Mahmut
Tanal Bülent
Kuşoğlu
Kocaeli İstanbul Ankara
Musa
Çam
İzmir
BAŞKAN Komisyon
son önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Kuşoğlu konuşacak.
BAŞKAN Sayın
Kuşoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 302 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
35inci
madde üzerinde bir önergemiz var, onunla ilgili bazı açıklamalarda
bulunacağım müsaadenizle. 35inci madde 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa geçici bir madde
ilave edilmesini öngörüyor ve bununla geriye yönelik bir borçlanma
yapılabilmesini getiriyor. Biraz önce kabul edilen 33üncü maddeyle de
paralel bir düzenleme.
1416
sayılı Kanuna göre -1416 sayılı Kanun yurt
dışına öğrenci gönderilmesiyle ilgili bir kanun- yurt
dışına gönderilen öğrencilerden yurt
dışından dönüp başarılı olanlardan mecburi
hizmetlerini tamamlayanların borçlanabilmesini öngörüyor, bu da geçici bir
maddeyle şu anda 5434 sayılı Kanuna göre
çalışanların borçlanabilmesini getiriyor.
Burada
dikkatinizi bir hususa çekmek istiyorum: Alt komisyona gitmediği için bu
konular, yeterince Komisyonda tartışamadık, benim için de net
değil. Şöyle bir durum var: 5434 sayılı Kanun Emekli
Sandığı Kanunu, yani sadece Emekli Sandığına tabi
olarak çalışanlar için bunu getiriyor, öyle bir görüntü var. Hâlbuki
Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi olarak çalışanlar için bunun
geçmişe yönelik de getirilmesi lazım, yani geçmişteki
BAĞ-KUR ve SSKya yönelik çalışmaların da kavranması
lazım. Yurt dışında okuyup da on sekiz yaşından
sonraki dönemle ilgili olarak bu düzenlemenin getirildiğini görüyoruz.
Neden diyorum sadece Emekli Sandığına tabi olanlar buna dâhil
olsun? SGKya tabi olanların tümünün bu kapsamda olması gerekir.
Değerli
arkadaşlarım, biliyorsunuz, borçlanma sosyal güvenlik sistemimizi
zaafa uğratan en önemli konulardan bir tanesi. Geçmişte de birçok
borçlanma yapıldı, onun için Sosyal Güvenlik Kurumu bugün de büyük
açıklar veriyor, büyük sıkıntılar içerisinde. Önümüzdeki
otuz yıl, 2040 yılına kadar, Dünya Bankası çalışmalarına
göre, ILO tarafından hazırlanan raporlara göre, aktüeryal hesaplara
göre, otuz yıl Sosyal Güvenlik Kurumu açık verecek her yıl, çok
önemli meblağlarda açıklar verecek. Biz onu borçlanacağız,
faiziyle borçlanacağız, sıkıntıya gireceğiz.
Dolayısıyla, bunlar önemli konular, bu borçlanma konusunun daha
dikkatli ele alınması lazım. Yani yurt dışında
okuyup Türkiyeye dönmüş öğrenciler için bu borçlanmayı
getiriyoruz, sadece Emekli Sandığı için getiriyoruz, böyle
anlaşılıyor, Emekli Sandığına tabi olanlar için.
Hâlbuki bunun geçmişte SSK ve BAĞ-KURlular için de getirilmesi
gerekir diyorum bakın.
Diğer
taraftan, benzeri bir durum bizim için de söz konusu değerli
arkadaşlarım. Bakın, bizden de şu anda milletvekilliği
yapmakta olup da Emekli Sandığından emekli olanlar ile SSK veya
BAĞ-KURdan emekli olanlar arasında büyük farklılıklar var,
SSKya tabi hizmeti olanlar arasında farklılıklar var. Aynı
şeyi biz bununla öğrenciler için de yapıyoruz, geçmişe
yönelik olarak öğrenciler için de yapıyoruz; bu büyük bir
haksızlık, büyük bir yanlışlık. Eğer bu tür düzenlemeler
yapacaksak, yani Sosyal Güvenlik Kurumunun geçmişe yönelik
borçlanmasını her hâlükârda getireceksek, mesela kadınların
doğum borçlanması için de benzeri bir düzenleme yapmamız
gerekir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Süreniz tamam Sayın Kuşoğlu.
Yanlış
yapmışlar, beş dakika olacak efendim.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Ama yanıp sönmedi ışığı, nereden
bilsin ki! Bir yarım dakika selamlama için verin Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Kuşoğlu süresini kullandı.
Buyurun
efendim, sözünüzü tamamlayın.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, çok teşekkür ederim. Pek dinlenmedi ama
söylediğim önemliydi aslında, Emekli Sandığı için
getirilen SSK ve BAĞ-KUR için getirilmiyordu, buna dikkat edilmesini önemle
rica ediyorum.
Saygılar
sunuyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim efendim, sağ olun.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
302 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 35 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı
(Konya) ve arkadaşları
Madde 35- 5510
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 43- 1416
sayılı Kanuna göre yurt dışına gönderilen ve
öğrenimini başarıyla tamamlayarak yurda dönenlerden yükümlü
bulunduğu mecburi hizmet süresini tamamlamış olanlardan, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun
hükümlerine tabi olarak çalışmaya başlamış olup geçici
4 üncü madde kapsamında çalışmaya devam edenler; yurt
dışında resmî öğrenci olarak geçirmiş oldukları
öğrenim sürelerinin 18 yaşının tamamlanmasından
sonraki döneme ait olan kısmının tamamını veya bir
bölümünü, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde veya mecburi
hizmetlerini tamamlayacakları tarihten itibaren üç ay içinde müracaat
etmeleri ve müracaatın kabul edildiği ay itibariyle geçerli olan
emekli keseneğine esas kazanç tutarı üzerinden ve
borçlanacakları süreye ilişkin olarak hesaplanacak kesenek ve kurum
karşılığı toplamından oluşan yükümlülük
tutarının tamamını peşin olarak veya müracaatın
kabul tarihinden itibaren oniki ayda eşit taksitler halinde ödemek
suretiyle borçlanabilirler. Borcunu taksitler halinde ödeyecek olanların
borçlanma işlemi sırasında hesaplanan aylık taksit
tutarı, borcun ödendiği tarihteki prime esas asgarî kazanca
oranlanarak, söz konusu oran ilgili ayın prime esas asgari kazancı
ile çarpılır ve bulunan tutar, ilgili ayın taksit tutarı
kabul edilir.
Borcunun
tamamını peşin ödeyenler ile taksit ödeme dönemi sonunda
borcunun tamamını ödemiş olduğu tespit olunanların
borçlanmış oldukları süreler, fiili hizmet süresinin
hesabında ve iştirakçiliğin başlangıç tarihinin
tespitinde dikkate alınır. Aylık taksitlerini zamanında
ödemeyenlerin önceki aylara ilişkin olarak ödemiş oldukları
tutarlar, süresi geçen son taksit tarihinden itibaren otuz gün içinde
ilgililere iade olunur.
Bu maddeye göre
yapılacak borçlanma işlemlerine ilişkin olarak birinci ve ikinci
fıkrada düzenlenmemiş olan hususlar hakkında mülga hükümleri
dahil 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanır."
BAŞKAN
Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun
yerine maddenin şeklinde düzeltilmektedir.
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
35inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
35inci madde kabul edilmiştir.
Şimdi,
yeni bir madde ihdasına dair önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün
Kocaeli
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
"MADDE
36- 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 44- (1) 23/4/1999 ile 14/2/2005 tarihleri arasında tabi
oldukları personel mevzuatına göre almış oldukları
disiplin cezası sonucu memuriyetleri sona erip, 22/6/2006 tarihli ve 5525
sayılı Kanun uyarınca haklarında verilmiş disiplin
cezaları bütün sonuçları ile ortadan kaldırılanların
bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde Kuruma müracaat etmeleri
halinde ve yaş haddine ilişkin hükümler saklı kalmak
kaydıyla; memuriyetlerinin sona erdiği tarih ile 22/6/2006 tarihi
arasındaki dönem içinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak
sigorta primi ödenmemiş veya emekli keseneği
yatırılmamış sürelerine ilişkin kesenek ve kurum
karşılığı toplamları, görevden
ayrıldıkları tarihteki derece ve kademelerine hizmet olarak
sayılacak sürenin her üç yılına bir derece ve her
yılına bir kademe verilmek ve öğrenim durumları itibariyle
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesindeki
yükselebilecekleri dereceleri geçmemek üzere tespit edilecek derece ve
kademeleri ile başvuru tarihinde uygulanmakta olan katsayılar esas
alınarak belirlenecek emekli keseneğine esas aylık
tutarları üzerinden Kurum tarafından hesaplanarak halen
çalıştıkları veya kamu görevlisi olarak en son
çalışmış oldukları kamu idarelerine bildirilir ve söz
konusu tutarlar bu idareler tarafından üç ay içerisinde Kuruma defaten
ödenir.
(2) Haklarında verilmiş disiplin
cezaları bütün sonuçları ile 5525 sayılı Kanun
uyarınca ortadan kaldırılmış olanlardan memuriyetten
çıkarılmış oldukları kuruma yeniden atanmak üzere
başvuranların, bu başvurularının ilgili
kurumların kayıtlarına geçtiği tarihten başlayarak bu
kurumlarda yapılan ilk atamalarının kendilerine tebliği
tarihine kadar olan dönem içerisindeki uzun vadeli sigorta kollarına tabi
olarak sigorta primi ödenmemiş veya emekli keseneği
yatırılmamış süreleri hakkında ise, birinci fıkra
uyarınca yapılmış olan derece yükselmesi ve kademe
ilerlemeleri saklı kalmak kaydıyla, yukarıdaki fıkra
hükümleri çerçevesinde işlem yapılır. Ancak, bu fıkra
kapsamına girenlerden ataması bu maddenin yürürlük tarihinden önce
yapılmış olanların bu fıkra hükümlerinden
yararlanabilmesi için, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren altı ay
içerisinde, bu maddenin yürürlük
tarihinden önce atama talebinde bulunduğu halde atama işlemleri bu
maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten sonra tamamlanacakların ise, atamalarını izleyen
altı ay içerisinde Kuruma başvuruda bulunmaları zorunludur.
(3)
Bu madde uyarınca ilgililer adına kesenek ve kurum
karşılığı ödenmiş olması; birinci
fıkrada belirtilen dönem içerisinde ödenmiş olan emeklilik veya
malullük aylıkları ya da dul ve yetim aylıkları için
kendilerine borç çıkarılmasını, emekli ikramiyesi
farkı ve geriye dönük olarak aylık farkı ödenmesini
gerektirmez."
BAŞKAN
Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla -21
üyesiyle- katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN
O zaman, önerge üzerinde gruplar adına konuşma talepleri
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Hamzaçebi.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Hamzaçebi.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu teklif Plan ve Bütçe Komisyonuna
44 madde olarak geldi, oradan 59 maddeye ulaşarak Genel Kurula
ulaştı ve burada her gün, her oturumda birden fazla maddenin
ilavesiyle 59 maddelik bu teklifin çok daha fazla bir maddeyle
yasalaşacağı anlaşılıyor. Yani, torba yasa da
olsa, torba yasanın da bir onuru olmalı; bu onur kalmadı. Yani,
öteden beri torba yasa bu Parlamentoda çıkarılır, o da bir
ihtiyaçtır ama komisyondan geçtikten sonra artık Genel Kurulda torba
yasaya bir ilave olmaz. Yağmur gibi önerge geliyor, yağmur gibi madde
geliyor. Bunların hiçbirisi
tartışılmamıştır, görüşülmemiştir.
Zaman zaman, bazı önergelerle ilgili, teknik arkadaşlardan bilgi
aldık ama bu önerge örneğin, görüştüğümüz bu önerge bize
açıklanmamıştır. Acaba Sayın Bakan, bu önergeyi veren
Sayın Bakan bu önerge hakkında Genel Kurulu bilgilendirme
ihtiyacı duyar mı? Muhtemelen Sayın Bakan da önerge kapsamı
hakkında bilgi sahibi değil çünkü bunu teknisyenler hazırlamıştır.
Elbette, isteyenler siyasilerdir, Sayın Bakan Hükûmet adına burada
oturduğu için o da imzalamak zorunda kalmıştır.
Şimdi,
bu maddenin ne getirdiği Genel Kurul tarafından bilinmiyor -uzun bir madde okundu burada- getirilen
şudur: Sistem altüst ediliyor. 1999 yılı ile 2005
yılları arasında disiplin suçları nedeniyle memuriyetten
ihraç edilen personelin, bu memuriyetten ihraca ilişkin cezaları,
2006 yılında çıkarılmış olan 5525
sayılı Kanunla affedildi. Bu af sonucuna göre, memuriyetten ihraç
cezası kaldırılan kişilere de, daha sonra
çıkarılan bir kanunla, açıkta geçirdikleri süreler için Sosyal
Güvenlik Kurumuna borçlanma olanağı getirildi. Bunlar olabilir.
Mademki disiplin cezaları Meclis tarafından affedilmiştir, bu
yönde bir yasa çıkmıştır, açıkta geçen süreler için de
kendilerine bir borçlanma olanağı getirilmiştir. Buraya kadar
söyleyeceğim bir şey yok. Bunlar, 2006 yılına kadar olan
işlemler.
Şimdi,
borçlanmamış olan yani kendilerine tanınan bu imkâna rağmen
bu imkânı kullanmayan kişilere bu önerge diyor ki, Sayın Bakan
diyor ki: Ya, bir kısmı borçlandı bunların, onlar sonuçta
emekli olacak konuma geldiler, bir fedakârlık yaptılar ama
bazıları hiç borçlanmadı; e, madem bunlar borçlanmadı,
bunların prim borçlarını da devlet ödesin.
Değerli
arkadaşlar, böyle bir şey olabilir mi? Adalete uygun mudur bu? O
zamanında prim borcunu ödeyen vatandaşlarımızın ne
kusuru, ne günahı var? Onun prim borcunu şimdi devlet üstleniyor ise
Prim borcu değil, daha doğrusu, borçlanacak, onun borçlanma nedeniyle
doğacak olan prim borcunu da mensubu olduğu kurum defaten ödeyecek.
Madem bunu ödüyoruz, o zaman, zamanında fedakârlık edip kendi
cebinden prim borcunu ödemiş olanların bu ödemelerini de kendilerine
iade edelim. Böyle bir adaletsizlik olabilir mi? Yani bu kişiler
kimlerdir? Bunu Hükûmet açıklamalıdır. Kimlere, hangi
kolaylık sağlanıyor? Sayıları fazla değildir
bunların, sayıları fazla değildir. Bunu Hükûmet
açıklamalıdır.
Sayın
milletvekilleri, basit bir önerge değildir, bunun kabul edilmemesi gerekir.
Madem böyle
kıyıda köşede kalmış birtakım sorunları
burada birilerinin hatırı uğruna çözmek için yola
çıkmışsınız, gelin, çok ciddi sorunları olan kamu
personeli var, bunları çözelim. Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç
edilen, YAŞ kararı dışında ihraç edilen ama daha önce
Parlamentonun çıkarmış olduğu kanun kapsamına da
girmediği için kendilerine açıkta kaldıkları süreler için
tazminat ödenemeyen personelle ilgili bir düzenlemeyi yapalım. Birazdan
onunla ilgili önergemiz Divan tarafından okunacak. Komisyon
çoğunluğunu şurada sağlayalım, onu da
yasalaştıralım. Maliye teşkilatında defterdarlık
uzmanlarının sorunları var. Defterdarlık uzmanları,
uzman olmasına rağmen, en son kararnameler nedeniyle, uzmanlık
nedeniyle hak edilen veya onların gelmesi gereken yere
gelememişlerdir, geride kalmışlardır. Bu uzmanlar rencide
olmuştur. Yine, gelir idaresinde uzmanlık sınavlarının
sona ermiş olması nedeniyle yeniden uzmanlık sınavına
giremeyen, bu hakkı elde etmeye aday olduğu hâlde sınav
açılamamış olması nedeniyle bu sınava katılamayan
binlerce, on binlerce personel vardır. Polis
teşkilatımızın özlük hakları sorunu vardır. Uzman
çavuşlarımızın sorunları vardır. Başka kurum
mensuplarının sorunları vardır. Gelin, bunları da,
madem yağmur gibi önergeyle getiriyorsunuz, onları da bu çerçevede
çözelim.
Değerli
milletvekilleri, bu doğru bir önerge değildir, haksızlık
yaratacak bir önergedir. Burada şu denebilir: Efendim, silahlı
kuvvetlerden ihraç edilmiş olanlara biz bu imkânları
sağladık. Ama silahlı kuvvetlerden ihraç edilmiş olanlar
için onlara sağlanan imkânın nedeni, onların ihraç
kararlarına karşı yargı yolunun kapalı
olmasıydı. Memuriyetten ihraç nedeniyle ihraç cezasına muhatap
olanlara yargı yolu açıktı, onlar yargı yolunu
kullanmışlardır veya bu imkân olduğu hâlde
kullanmamış da olabilirler ama her şartta, bu önerge
haksızlık yaratan bir önergedir. Eğer bunu kabul edecekseniz, bu
önergeden yararlanacak kişilerin açıklanmasını istiyoruz.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Gruplar
adına söz talebi yok.
Şahıslar
adına Hilmi Bilgin, Sivas.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Konuşmayacağım.
BAŞKAN
Şuay Alpay, Elâzığ.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yok.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan
BAŞKAN
Buyurun Komisyon Başkanı.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Müsaade
ederseniz Sayın Başkan, ben bir açıklama yapmak istiyorum.
Biliyorsunuz,
Türk Silahlı Kuvvetleri personeline yönelik bir düzenleme
yapıldı ve bu düzenleme çerçevesinde -sigorta primleri- silahlı
kuvvetler mensubu olup da daha sonra silahlı kuvvetlerden ayrılan
veya değişik nedenlerle görevine son verilenlere bir hak
tanındı.
Burada
yapılan şey şu: Benzer bir uygulama sivil memurlar için
yapılıyor, herhangi bir farklı yönü yok. Oradaki yapı aynen
sivil memur olup da herhangi bir şekilde disiplin suçu nedeniyle görevine
son verilenlerin ve daha sonra görevine başlayan memurların aradaki
dönemi, sigorta primleri devlet tarafından, ilgili kendi kurumları
tarafından ödeniyor.
İşin
özü budur efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan,
şahsım adına söz istiyorum.
BAŞKAN
Şahsı adına 2 kişi söz istemişti, vazgeçtiler.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Vazgeçtiler, ben istiyorum.
BAŞKAN
Siz istiyorsunuz.
Buyurun
efendim.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Değerli Komisyon Başkanının bu açıklamasına
karşılık olarak, kürsüdeki son cümlelerim yeteri kadar
dinlenmedi sanıyorum. Ben, Sayın Komisyon Başbakanının
yaptığı bu açıklamanın muhtemelen o sıralardan
yapılacağını tahmin ettiğim için peşinen bu
cevabı burada vermiştim, ikisi arasındaki farkı ifade
etmiştim, dikkatlerden kaçtı sanıyorum, bir kez daha ifade
ediyorum.
Türk
Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen personel ile tabi oldukları
personel kanunlarına göre memuriyetten ihraç edilen personel arasında
bir temel fark var; Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen personel
Yüksek Askerî Şûra kararlarıyla ihraç edilmişti, Yüksek Askerî
Şûra kararlarına karşı da yargı yolu
kapalıydı, o nedenle onlara bir imkân tanındı. Bu
imkânın tanınmasında Cumhuriyet Halk Partisi olarak destek
verdik, kanun teklifleri verdik. Hâlâ o imkânın eksik olan tarafları
olduğu düşüncesiyle başka kanun tekliflerimiz de vardır ve
bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında bekliyor.
Tabi
oldukları personel kanunlarına göre yani 657 sayılı
Personel Kanunu ile Üniversite Personel Kanununa göre memuriyetten ihraç
edilmiş personelin ise ihraç kararlarına karşı yargı
yolu açıktı, kapalı değildi. Varsayalım ki -büyük bir
kısmının öyle olduğunu düşünüyorum- memuriyetten ihraç
edilen personel ihraç kararına karşı yargıya gitti ve
kaybetti yani yargı da kamunun ihraç kararını tescil etti. Bu
personele daha önce bir borçlanma imkânı getirdiniz, silahlı
kuvvetlerden ihraç edilenlere geçmişte böyle imkân da
getirmemiştiniz. Şimdi, siz diyorsunuz ki bu personele: Efendim, o
borçlanma imkânından yararlanıp da parasını ödemiş
olanlara artık geçmiş olsun, onlar bir bardak su içsin üstüne.
Ödemeyenlere biz devlet bütçesinden bu imkânı sağlayacağız.
Onlar bizim adamlarımız, biz onlara bu ödemeyi yapacağız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bunun anlamı budur.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, bir hususa açıklık getireceğim efendim.
BAŞKAN
Buyurun.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, bir hususa açıklık getirmek istiyorum.
Eğer
borçlanarak, kendisi bizatihi memuriyetten ayrıldıktan sonra borcunu
ödeyip, borçlanıp emekli olduysa, biz o memurlara, emekli olan memura,
memur adına tekrar bir ödeme yapacak olursak, bunların emeklilikleri
düşüyor. Dolayısıyla, bir mağduriyet durumu söz konusu
oluyor. O nedenle böyle bir yöntem de izlenmiştir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Emekli olmadıysa
BAŞKAN
Sisteme giren arkadaşlarımıza soru için söz vereceğim.
Sayın
Işık, buyurun.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu
yeni getirilen düzenlemeden kaç kişinin yararlandırılması
düşünülmektedir? Bu kişiler kimlerdir? Devlet, bunlara ödeyeceği
bu katkıyla ne kadar zarara uğratılmaktadır? Sayın
Komisyon Başkanı biraz önce izah etmeye çalıştı ama
eminim ki kendisi de buna inanmadı. Geri ödeme yapacak olurlarsa bir gün
önce parasını verirler, ertesi gün de yeniden emeklilik hakkı
verirler, bu mağduriyeti ortadan kaldırırlar. Böyle bir
düzenleme yapmayı düşünüyorlar mı? Emekli olmayanlar için böyle
bir düzenlemenin yapılması gerekmez mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın
Öz
ALİ
ÖZ (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bundan önceki maddenin birinde konuşurken özellikle tıp
fakültesi 6ncı sınıf intern öğrencilerine verilecek olan
parayı bahsettiğimizde, Maliyeye çok ciddi bir külfet
getireceğini ifade etmiştiniz. Oysaki şimdi, daha önce hak
mahrumiyeti olan birilerinin sigorta primlerinin defaten devlet tarafından
karşılanmasıyla karşı karşıyayız. Bu
sizce adil midir, adalet bunun neresindedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öz.
Sayın
Kurt
KAZIM
KURT (Eskişehir) Sayın Başkan, Sayın Bakan; biraz önce
görüştüğümüz 34üncü maddeyle ilgili olarak hangi kişilerin
yararlandığı konusunda bir bilgi istemiştim, yanıt
alamadım. Bunu tekrarlıyorum. Yanıtını verirseniz
memnum olurum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Öner
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) - Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanımız Meclisimizdeyken, uzun zamandır merak konusu olan bir
hususu dikkatlerine sunmak istiyorum.
Sayın
Başkanım, zaman zaman, yolcu otobüslerinin yandığı,
yangının motor bölümünde çıktığı, sürücünün büyük
bir maharet ve kahramanlık göstererek yolcuları indirmeyi
başardığı veya bazı yolcuların hayatını
kaybettiği yolunda haberler almaktayız.
Bu
haberleri, bu durumları Sayın Bakanlığımız takip
etmekte midir? İmalat hatasından mı kaynaklanmaktadır?
Bugüne kadar kaç yolcu otobüsü yanmış, ne kadar maddi hasar meydana
gelmiş, kaç kişi hayatını kaybetmiştir?
Teşekkür
ederim efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öner.
Sayın
Sarıbaş
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) - Teşekkür ederim Başkan.
Ben,
Millî Güvenlik Kurulunun bugüne kadar son çıkan yasa içerisinde kaç
kişinin faydalandığını ve bu kişilerin özellikle
aralarındaki uygulamadaki atılan gerekçeler içerisinde, bazı
duyumlarımıza göre, hepsine eşit şartta bu yasaların
uygulanmadığı, özellikle irticanın dışındaki
tüm uygulamaların olmadığı söylentisi içerisindeyiz. Bunun
için Sayın Bakandan
Kaç kişi ve hangi atılma gerekçeleriyle
faydalanmıştır? Ve yine bugünkü önergede de şöyle bir sonuç
var: Bu yasalaşırsa buradaki faydalanacak kişi sayısı
kaç kişidir? Bundan önce primlerini ödemiş ya da mahkemelere intikal
etmiş bu adaletsizliği önlemek için bir başka yasa önerisi de
var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Ben teşekkür ederim.
Sayın
Erdoğdu
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, al ya da öde
anlaşmaları çerçevesinde, alamadığımız doğal
gaza milyarlarca dolar ödediğimiz Sayıştay raporlarıyla
tespit edilmiştir. 2009 ve 2010 yılları için
alamadığımız doğal gaza kaç milyar dolar para ödedik?
Bir de Azerbaycanla hiç hesapta yokken yaptığınız fiyat
revizyon anlaşması dolayısıyla 1,4 milyar dolar 2008 ve
2009 yılları için Azerbaycana fiyat farkı ödedik. Bildiğim
kadarıyla, sizin mensup olduğunuz parti daha önceki dönemde enerji
bakanlarını bu konuda Yüce Divana göndermişti. Bu durumu
nasıl açıklıyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Ayhan
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz
önce Sayın Komisyon Başkanının her iki defa söz
alışındaki ifadeleri arasındaki farkı
anlayamadım, özür dilerim. Tekrar ettirebilir miyiz?
BAŞKAN
Evet, Sayın Komisyon Başkanına bir soru sordular. Sayın
Komisyon Başkanı
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, benim soru
talebim vardı.
BAŞKAN
Sizin sorunuz mu vardı?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Tekrar
söz almayacaktım ama soru bağlamında şunu ifade etmek
isterim: Sayın Komisyon Başkanı nezaket gösterip
açıklamalar yaptı ancak son açıklama
Aslında Sayın
Bakanın yapması gereken bir açıklamayı kendisi üstlendi.
Şimdi, emekliliği hak etmiş olanın ödemiş olduğu
paranın kendisine iadesi gibi bir sonuç yaratmaz benim önerim. O emeklik
aynen devam eder, o para kendisine devlet tarafından iade edilir veya o
prim kendisine iade edilecekse onun yerine devlet o parayı ilgili sosyal
güvenlik kurumuna öder. Yani Hiçbir şekilde emekli olan kişinin
mağduriyeti söz konusu değildir. dedikten sonra Değil mi?
diyerek sorumu da sormuş olayım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi,
Sayın Komisyon Başkanına iki soru oldu. İsterseniz, onu
cevaplandıralım, sonra Sayın Bakana beş
dakikasını verelim.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle
şunu ifade edeyim: Devlet memuru olarak çalışıp da herhangi
bir şekilde disiplin cezası nedeniyle atılıp belirli bir
süre sonra tekrar memuriyete başlayanlar için söylüyorum bunu, aradaki
fark kaç yıl ise sigorta primi devlet tarafından ödeniyor, bu bir.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Adam hırsızlık
yaptıysa, bunu geri aldıysanız
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) İkinci
husus: Bu süre içerisinde eğer disiplin cezası nedeniyle devlet memurluğundan
atılıp kendisi bu primlerini ödeyip emekli olmuş ise emekli olan
bu kişinin bu geçen süre içerisindeki terfi işlemleri de yeniden
yapılacaktır. Örneğin, 2nci dereceden emekli olmuş ise,
belirli bir süre kaybı var ise ve 1inci dereceye gelmesi gerekiyorsa, bu
da sağlanacaktır. Yani bu tür bir haksızlık da
giderilecektir bu öneriyle.
Benim
özet olarak söylemek istediğim bu. Toplam sayı soruldu, ona
Sayın Bakan cevap verecek. Bu kadar
efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, buyurun efendim.
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; milletvekillerimiz tarafından
bu sayı soruldu. Arkadaşlarımızın verdiği bilgiye
göre bu kanun tasarısı kanunlaşmış olması hâlinde
toplam 630 kişi bundan yararlanacak ve Sayın Komisyon
Başkanımızın da bahsettiği şartlar altında.
Şimdi,
enerji sektörüyle alakalı özellikle 2 tane soru soruldu.
Al ya da ödeyle alakalı
değerli arkadaşlar, bir yanlış anlama var. Al ya da öde, o
kontratlarla beraber beş ayrı ülkeden aldığımız
doğal gazın o yıl alınamaması hâlinde takip eden
beş yıl içerisinde alınması hâlinde herhangi bir para o
ülkede kalmış olmuyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Bu yıl alamadığınızı nasıl
alacaksınız?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Tabii bunların hepsi
kontratlarıyla beraber ve Türkiyenin büyüme hızlarıyla beraber
karşılanıyor. Şu ana kadar 2007 yılından itibaren
başlayıp da al ya da ödeyle alakalı gerek İranla gerek
Rusyayla gerek Azerbaycanla yani uzun dönemli kontrat yapılan boru
hatlarıyla alınan doğal gazlarda bu saydığım
ülkelerin hiçbir tanesinde Türkiyenin 1 dolar parası
kalmamıştır arkadaşlar.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sayıştay söylüyor Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Bakın, arkadaşlar, ben
şimdi size tutanaklara geçecek bir ifade veriyorum: Türkiyenin 1 dolar
parası şu ana kalmamıştır. Ancak o yıl içerisinde
alınamayan gazın parasının yüzde 75i ödenmek kaydıyla
-bir avans niteliğinde bu para ödenmektedir- ve takip eden beş
yıl içerisinde almanız hâlinde yüzde 25ini ödeyerek yüzde 100ünü
alacağınız bir sistem kurulmuştur.
Niçin böyle bir anlaşmaya
AK
PARTİ hükûmetlerinden önce yapılan anlaşmalardır bunlar.
Ama üreticileri korumak ve üreticilerin de bu imalatı yapabilmesini
teminen dünyanın her tarafında konulan anlaşmadır.
İtalyada da böyledir, Almanyada da böyledir, Fransa ve diğer büyük
tüketicilerde de böyledir. Türkiyenin
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
İtalyanın 5 milyar doları var mı Sayın Bakan orada?
Doğru bilgilendirin, eksik bilgi
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Değerli arkadaşlar,
bakın, ben size bunu anlatayım. Anlamak isteyen
arkadaşlarımızın rahatlıkla anlayabileceği bir
şekilde anlatıyorum.
Türkiyenin avans niteliğinde
karşı tarafa verdiği -bu, üreticileri desteklemek adına
verilen para- mesela Rusyanın 3,2 milyar metreküplük al ya da öde
miktarı 2012 yılında bitirilecektir. Yüzde 25ini ödeyerek 2012
yılında yüzde 100ünü aldığımız bir gaz bedeli
hâline gelecektir. İşin
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Alamazsak ne olacak?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Şu anki Türkiye on yıl
önceki Türkiye olmadığı için, tabii on yıl önceki rakamlara
bakarsanız alamadığını görürsünüz ama şu anda
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) 2009da 5 milyar dolar.
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Türkiyenin son iki
yıldaki büyüme hızı doğal gazda yüzde 25tir, yani dörtte 1
kadar daha Türkiye doğal gaz tüketiminde büyümüştür. O yüzden,
şu anda Türkiyenin, bizim yaptığımız hesaplamalarla
da herhangi bir ülkede bırakacağı 1 dolarlık para
bulunmamaktadır.
Değerli
arkadaşlar, Azerbaycana, kimse inisiyatifiyle böyle bir parayı ödeme
yetkisine sahip değildir. 2007 yılında başlayan ve 2001
yılında yapılan kontratlar şunu söylemektedir: Her üç
yılda bir ülkelerin revizyon hakkı vardır. Yani fiyatlar
uluslararası piyasalardan yüksekse onu düşürme hakkı
vardır.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Hakkı vardır, mecburiyeti yoktur ama.
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Eğer
düşükse, bununla alakalı düşükse yükseltme hakkı taraflara
verilir. Şu anda İranla yaşadığımız olayda
olduğu gibi, uluslararası piyasalardan, AK PARTİ hükûmetlerinden
önce yapılan kontralarda uluslararası fiyatlardan daha yüksek bir duruma
gelmiştir. Türkiye itiraz etmektedir. Türkiye demiştir ki: Şu
anki fiyatlar yüksek. İran bunu kabul etmemiştir. O zaman
uluslararası tahkim yolu açılmıştır. Azerbaycan konusu
bunun tam tersidir. Uluslararası fiyatlardan daha düşük
kalmıştır Azerbaycanın
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, İran kabul etmediyse biz
niye kabul ettik?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
ve kontratlar bu
hakkı vermektedir. Şimdi, gidilen uluslararası hakem heyeti,
şu anki bizim tarafı olduğumuz kontratları,
anlaşmalarda bu hak verilen anlaşma uluslararası fiyatlara
getirmeyle alakalıdır ve Azerbaycanla bizim iki gün önce
yaptığımız anlaşma taraf imzası bu ilişkiler
üzerine kurulu bir anlaşmadır ve 7 milyar dolarlık Türkiyede
yapılacak bir yatırımdan bahsetmektedir.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Bakan, hangi ilişkiyle 1,5 milyar dolar
parayı verdiniz siz ya? Bu ilişki mi gazı böyle öldürdü?
Rusyaya yılbaşı hediyesi verdiniz.
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Siz şimdi inanıyor
musunuz, herhangi birisi, bir inisiyatifle, neyse şuraya da 1,5 milyar
dolar verelim diyerek verilebileceğini?
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Nasıl 5 milyar dolar parayı ödediniz o
zaman?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Lütfen, devlet
işi ciddi
bir iştir arkadaşlar, öyle herkes inisiyatifine göre bunu veremez.
Bununla alakalı farklı bilgiler, daha değişik bilgiler
almak isteyenler varsa bu toplantıdan sonra bu bilgileri de verebilirim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
35inci
maddeden sonra gelmek üzere yeni madde ihdasına dair önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylece teklife, mevcut metne yeni 36ncı madde
eklenmiştir. Kanunun yazımı esnasında bu madde eklenerek
diğer madde numaraları teselsül ettirilecektir. Bir
karışıklığa mahal vermemek amacıyla,
görüşülmekte olan Komisyon raporuna mevcut maddeler üzerinden devam edeceğiz.
Şimdi
tekrar, yeni bir madde ilavesine dair bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
TBMM Genel
Kurulun'da görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifine, aşağıdaki maddenin eklenmesini
ve diğer maddelerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 36-
12/4/2000 tarihli ve 4562 sayılı organize sanayi bölgeleri kanununun
geçici 2. maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 2- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, mülga 5590
sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi
Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye
Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği
Kanununun 5 inci maddesinin (r) bendinin (5) numaralı alt bendine göre
kurulup yönetilmekte olan OSB'ler, bu Kanunda adı geçen OSB'lerden
sayılır. Bu OSB'lerden sanayi odaları tarafından kurulup
yönetilmekte olan OSB'lerde, genel kurul ve müteşebbis heyet görevlerini,
5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve
Borsalar Kanununa göre faaliyette bulunan sanayi oda meclisleri yürütür.
Yönetim ve denetim kurulu üyeleri sanayi oda meclisi üyeleri tarafından ve yönetim
kurulu üyelerinin en az üçü OSB katılımcıları
arasından seçilir.
Nihat
Ergün
Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı
BAŞKAN
Yeni bir madde ilavesine dair bu teklifi Komisyona soracağım.
Komisyon bu önergeye salt çoğunlukla -21 üyeyle- katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Komisyon
katılıyor mu salt çoğunlukla?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Şimdi, Komisyonun salt çoğunlukla katılması üzerine,
önerge üzerinde görüşme açıyorum.
Gruplar
adına söz isteyen var mı? Yok.
Şahıslar
adına?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bir bilgi
alabilir miyiz? Sayın Bakan bir açıklama yapabilir mi burada ne
yapılıyor acaba?
BAŞKAN
Tabii.
Sayın
Bakan, buyurun.
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Şöyle
bir açıklama yapayım arkadaşlar: Organize sanayi bölgelerinden
bir kısmı odalar tarafından, sanayi odaları tarafından
kurulan organize sanayi bölgeleri, altı veya yedi tane organize sanayi
bölgesi.
Sanayi
bölgelerinin bugünkü genel statüsü şudur: Sanayi ve ticaret
odalarının da içinde bulunduğu bir müteşebbis heyetle
-işte vali, il özel idaresi, vesaire- bir organize sanayi bölgesi kurulur.
Bakanlığımız bunun kuruluşunu tescil eder. Sanayiciler
organize sanayi bölgesinde belli bir çoğunluğa ulaşana kadar
müteşebbis heyet tarafından yönetilir organize sanayi bölgeleri.
Belirli bir çoğunluğa ulaştı mı -yüzde 50yi aştı
mı doluluk oranları- daha sonra yönetim sanayicilere devredilir,
mevcut sistem bu şekildedir. Ancak, sanayi odalarının
kurmuş olduğu organize sanayi bölgelerinde, organize sanayi bölgeleri
oda meclisi tarafından yönetilir, yönetim kurulu oda meclisi
tarafından seçilir. Yalnız, seçilenler, bazen, organize sanayi
bölgesinde girişimci olmayan, yatırımı olmayan kişiler
arasından oluyor. Dolayısıyla, organize sanayi bölgesini, o
sanayi bölgesinde fabrikası olmayan başka kişiler
çoğunlukla yönetince, sanayiciler arasında bir rahatsızlık
meydana geliyor, onu burada düzeltiyoruz, 5 kişilik yönetim kurulunun en
az 3 tanesini oda meclisi sanayiciler arasından, o organize sanayi
bölgesindeki sanayiciler arasından seçsin istiyoruz. Mesele budur.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Ben teşekkür ederim.
Sisteme
giren arkadaşlarımız var; soru-cevap işlemi
yapacağız.
Sayın
Tanal
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Teklifin
34üncü maddesinde düzenlenen 5510 sayılı Kanunun geçici 42nci
maddesi, geçici 38inci maddesi kapsamında bulunan, altmış gün
içerisinde başvuru hakkını kullanmamış kaç tane
milletvekili vardır? Bu, kişiye özgü yasal düzenleme değil
midir? Bu milletvekilleri hangi siyasi partiye üyedir ve isimleri nedir?
Bir
başka sorum: Kanun yapım tekniği açısından yeni madde
ihdası, muhalefet partilerine ve sivil toplum kuruluşlarına
kanun tasarı maddelerini tartışma, araştırma, inceleme
imkânı tanımadığı için hangi hukuk yöntemine uygundur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tanal.
Sayın
Erdemir
AYKAN
ERDEMİR (Bursa) Sayın Bakan, sizin de bildiğiniz gibi,
TÜBİTAK ve TÜBA son bir yıl içinde üç kez yeniden
yapılandırıldı ve her seferinde de torba kanunlarla
yapılandırıldı. Cem Yılmazın güzel bir sözü var,
Bu işin bir ayarı yok mu? diyor, uzay gemilerinde sürekli
kumandayla oynayan kişiler için. Biz de tabii aynısını
Hükûmetinize soruyoruz, Türkiyede bilim ve teknolojinin bir ayarı yok mu?
TÜBİTAK ve TÜBA neden sürekli kurcalanıyor? Neden özerk kurumlar ortadan
kaldırılıyor?
Biliyorsunuz,
TÜBAyı kurma şerefi, özerk bir kurum olarak kurma şerefi Erdal
İnönüye ait, TÜBAyı bir kapıkulu kurum hâline getirme
şerefi de Hükûmetinize ait. Neden özerk kurumlar ortadan
kaldırılarak kapıkulu bilim kurumları oluşturulmaya
çalışılıyor?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdemir.
Sayın
Kuşoğlu
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında
ben bu soruyu Sayın Enerji Bakanına soracaktım ama Sayın
Sanayi Bakanının da cevap vermesinin mahzuru yoktur sanırım.
Medyaya intikal eden
haberlere göre, İran gazı kesilmiş. Bunun
siyasi bir gerekçesi var mıdır? Ne kadar sürecektir, ne zamana kadar
sürecektir? Ne kadarlık bir maliyet söz konusudur? Anlaşmaya uygun
mudur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kuşoğlu.
Sayın
Türeli
RAHMİ
AŞKIN TÜRELİ (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Bakan, bu İşsizlik Sigortası Fonundan yapılan vergi
kesintileri de gene bu önümüze gelen torba yasada da var, hep gündemde. Tabii,
şimdi, kamuoyu merak ediyor, bu İşsizlik Sigortası
Fonundan yapılan harcamaların ne kadarı Fonun amaçları
doğrultusunda gerçekten işsizlere yapıldı? Çünkü biz gerek
Fondan yararlanma koşullarının ağırlığı
gerekse bağlanan paraların düşüklüğü ve süresinin
kısalığı nedeniyle çok az bir para olduğunu
düşünüyoruz. Maliye Bakanı da Plan ve Bütçede yönelttiğimiz bir
soruda şu ana kadar yapılan toplam harcamanın 10,7 milyar lira
olduğunu söyledi. Şimdi, ben merak ediyorum, bunun ne kadarı
Fonun amaçları doğrultusunda işsizlere verildi, ne kadarı
GAP harcamaları için yapıldı, ne kadarı da duble yollar ya
da diğer harcamalar için yapıldı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Türeli.
Sayın
Özel
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, milletvekilleri yasama faaliyetlerinden dolayı hiçbir şekilde
sorumlu tutulamıyorlar ama Komisyonda getirilmeye cesaret edilemeyen,
orada tartışılmayan, gecenin bu saatinde, yayın yokken, bir
anda sıralardan kalkıp oralara gidilen, sonra da devlete maddi yük
getiren
Geçmişte memuriyetten atılmış, mahkemeye
gitmiş, kaybetmiş. Şimdi af getirmekle yetinmiyoruz, bir de
üstüne onların sigorta paralarını ödüyoruz. Mesela sadece bu tip
yasama durumlarında Komisyon üyelerine -eğer bir zimmet çıkacak
olursa- şahsen ödemeleri gibi bir sorumluluk getirilmesinin yasama
faaliyetini daha sağlıklı hâle getireceğini düşünüyor
musunuz? Öyle bir durum olsa Komisyon sizce salt çoğunlukla orada
oturabilir miydi?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, bilindiği gibi, OSBlerde zor şartlarda üretim yapmaya devam
eden işletmelerin en önemli sorunlarından birisi kayıp kaçak
elektrik ve TRTye yüzde 2lik payla yapılan ödemedir. Bu torba yasa
içerisinde getirdiğiniz bu düzenlemeye benzer şekilde bugün OSBlerde
kayıp kaçak elektrik ve yüzde 2lik TRT payını
kaldırmayı düşünür müsünüz? Bunu nasıl değerlendirirsiniz?
İki:Türk
Standardları Enstitüsünün Kütahya Şubesinde bir makine mühendisi
yoktur. Dolayısıyla, Kütahyadaki birçok sanayici burada
yaptıracağı işi Eskişehire veya başka yerlere
giderek yaptırmaktadır. Yakın zamanda Kütahya TSEye bir makine
mühendisi atamayı düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Öner
ALİ HAYDAR ÖNER
(Isparta) Sayın Başkanım, biraz önceki soruma yanıt
alamadım. Sayın Taner Yıldızın konusu
dışındaydı ama şu anda temsil makamında
Sayın Nihat Ergün Bakanım var. Sorumun bir bölümünü özetle
sunayım.
Kaç otobüs
yanmıştır? Maddi hasar ne kadardır? Kaç kişi
hayatını kaybetmiştir? Bakanlık olarak neler
yapılmaktadır? İmalat hatasından kaynaklanan sorunlar ve
hukuki sonuçlarının nasıl çözümleneceği
düşünülmektedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Bakan, buyursunlar.
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Teşekkür
ederim arkadaşlar.
Otobüs
yangınlarıyla ilgili yaptığımız incelemelerde,
bazı otobüslerin yangınla ilgili alarm sistemlerini -özellikle yurt
içi üretimlerde- farklı bir şekilde, yani zorunlu
olmadığı için şimdiye kadar
Yangının
çıktığı merkezdeki alarm sistemlerini, görüntüleme
sistemlerini yurt içinde, bazı ülkelerde uygulanan, standartlara
konulmuş bir şekilde uygulanan, yeni uygulanmaya başlanan
şekilde üretirken, yurt içinde bu tür üretimlerin standartlarda gerekli,
zorunlu unsurlardan sayılmadığı için üretilmediği gibi
bir tespit yapıldı. Şimdi, Türk Standardları Enstitüsünü ve
arkadaşlarımızı otobüs üreticileriyle
Bu konuda, bu konuyu
zorunlu standartlardan sayacak, Türkiyedeki üretimde zorunlu standartlardan
sayacak bir uygulamayı getiriyoruz. Yani yangının sebebi bunlar
olmayabilir ama nihayetinde, yangının erken tespiti için bir
kısım maliyetler üstlenmesi gerekiyorsa firmaların, o
maliyetleri de üstlenmesi zaruri hâle gelmiş olacaktır.
Organize sanayi
bölgelerinde kayıp kaçak ve elektrik payları
sanayicinin rekabet gücünü artırması açısından
kaldırılsın. Bunlarla ilgili miktarlarda önemli azaltmalar oldu
biliyorsunuz geçtiğimiz yıllarda ve organize sanayi bölgelerimizin
kendi elektriklerini kendilerinin üretebilmesi için imkân getirildi.
Şimdi, kömür veya doğal gaz veya hidroelektrik santralleri de
kurabilen organize sanayi bölgelerimiz var. Bütün bunlar o kayıp kaçak
meselelerinden de organize sanayi bölgelerimizi kurtaran uygulamalar olarak
görülmektedir.
Tabii,
komisyon üyelerinin yaptıkları yasama faaliyetinden veya Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyelerinin yaptıkları yasama faaliyetinden
kendilerine zimmet çıkarılması gibi bir şey söz konusu
olamaz. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, mali, siyasi veya idari veya
adli bütün hükümleri koyma hakkına, salahiyetine sahip bir yerdir,
dolayısıyla böyle bakmak lazım hadiseye.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Konu o değil Sayın Bakan, onu biz de biliyoruz.
Sorumlu olsalardı böyle katılırlar mıydı?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
İşsizlik Sigortası Fonundan yapılan harcamaların
önemli bir kısmı işsizlikle alakalı, gerçekten işsiz
kalmış arkadaşlarımızın işsizlik
sigortalarının ödenmesiyle ilgili harcanmaktadır ama bir kısmı
da GAP projesi gibi, önümüzdeki süreçte çok ciddi istihdam meydana getirecek
olan Türkiye'nin önemli projelerine harcanmaktadır. O projelerden de
aslında bir ölçüde baktığınız zaman, biraz daha
kapsamlı düşündüğünüz zaman bir istihdamın meydana
geleceğini burada görmek gerekiyor.
Değerli
arkadaşlar, TÜBİTAK ve TÜBAda gerekli olduğunda, şartlara
göre birtakım değişiklikler yapıyoruz, ki bu torba kanunda
da TÜBİTAK yasasında bazı değişiklikler
yapıyoruz. TÜBİTAKın bugüne kadarki misyonu belki daha çok
araştırma yapmak, buluşlar yapmak şeklindeydi ama bu
araştırmaların, buluşların ticarileştirilmesi,
piyasaya bir sanayi ürünü, bir teknoloji olarak arz edilmesiyle ilgili
mekanizmalar kurulmamıştı. Şimdi, bu kanunda biz
aslında TÜBİTAK gibi kurumlarımızdaki
ticarileşebilecek, piyasaya sanayi ürünü, teknoloji olarak transfer
edilebilecek hususların gerçekleştirilmesini sağlıyoruz. Bu
tür değişiklikler kurumlar için her zaman gereken
değişikliklerdir yoksa ikide bir, bir kuruma müdahale, bir kurumu
yeniden yapılandırma meselesi değildir. TÜBA kurulalı
yaklaşık yirmi yıl olmuştur, yirmi yıl sonra eldeki
tecrübeler, uygulamalar TÜBAda bir yeniden yapılandırma
ihtiyacını meydana çıkarmıştır. Kimse, kimsenin
kapıkulu değildir. Sayın Erdal İnönü -Allah rahmet etsin-
onun zamanında kuruldu ama Türkiye Büyük Millet Meclisi kurdu
TÜBAyı.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) TÜBAya haksızlık
yapıyorsunuz Sayın Bakan, TÜBA çok şey üretmiştir.
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Peki,
TÜBAnın o gün atanan üyeleri kapıkulu muydu, Erdal İnönünün
veya o ekolün kapıkulu muydu ki şimdikiler bu ekolün kapıkulu
olsun?
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) TÜBAya haksızlık
yapıyorsunuz, hiç yakışmıyor Sayın Bakan.
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Onun için bu
nitelemeler bilim adamları açısından yakışık
almayan nitelemelerdir.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) TÜBAnın faaliyetleri
İnternette vardır.
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Bu
şekilde konunun değerlendirilmesini arkadaşlarımızdan
hassasiyetle rica ediyorum.
Teşekkür
ederim.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Böyle bir hakkınız yok
Sayın Bakan.
AYKAN
ERDEMİR (Bursa) Bir tane uluslararası yayını olsun, bir
tane Allah rızası için
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Kimse kapıkulu değildir
Sayın Bakan!
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Sayın Bakan, bilimi de fetvalarla yürüteceksiniz!
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Yeni
madde ihdasına dair önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Kapıkulu terimi sizlere daha iyi
yakışır!
BAŞKAN
Bu şekilde sayın milletvekilleri, teklife, mevcut metne yeni 37nci
madde eklenmiştir. Kanunun yazımı esnasında bu madde
eklenerek diğer maddeler de numaralanarak teselsül edecektir.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Gecenin bu saatinde böyle terimlere ne
gerek var Sayın Bakan?
BAŞKAN
Şimdi, 36ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin 36. Maddesinin ikinci
paragrafındaki, "bir buçuk katını geçmemek üzere"
ifadesinin "1.25 katına kadar" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Haydar Akar Musa
Çam
Mahmut Tanal
Kocaeli İzmir İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 36 ncı
maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Ali Öz Mehmet
Günal Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Mersin Antalya Osmaniye
BAŞKAN
Sayın Komisyon son okunan önergeye katılıyor musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
Konu
önemli olmakla birlikte kapsamlı bir düzenleme yapılarak istismar ve
ihtilaflara meydan verilmemesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin 36. Maddesinin ikinci
paragrafındaki, "bir buçuk katını geçmemek üzere"
ifadesinin "1.25 katına kadar" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, kim konuşacak?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Öner konuşacak
efendim.
BAŞKAN
Sayın Öner, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Sayın Başkanım, değerli
milletvekillerimiz; Dün Gece Yolda Giderken Çok Komik Bir Şey Oldu. Bir
Brodway müzikalinin adı. Larry Gelbart ile Bert Shevelovenin eseri. 2010-2011
yılında devlet tiyatrolarında en iyi oyuncular Levent Çelmen ve
Nejat Armutçu bu oyun arasından seçildi. İzleyenleri
eğlendiriyor, ancak dün akşam benim tanık olduğum olay
biraz daha farklı. Dün gece yolda giderken çok trajikomik bir olay oldu.
Başrolde Davosun baş aktörü Sayın Recep Tayyip Erdoğan.
Dün
gece geç vakitte, sabaha daha yakın bir saatte Türkiye Büyük Millet
Meclisinden eve dönüyordum. Radyo açıktı, haberleri dinliyordum,
haber başlığı trajikomikti gerçekten de: Başbakan
hukukçu kurmaylarıyla bir toplantı yaptı. Hayret,
Başbakanın hukukçu kurmayları da varmış!
ŞUAY
ALPAY (Elâzığ) Ya sen nereden bileceksin!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Evet, efendim, hukukçu kurmayı olsa böyle torba
mı, çorba mı, çuval mı, haral mı, böyle yasa gelir mi?
Böyle yasalar yapılır mı? (CHP sıralarından
alkışlar) Her dakika bir madde ekliyorsunuz, Komisyonda
görüşmemişsiniz, olgunlaştırmamışsınız,
aklınıza geleni koyuyorsunuz. Burası Türkiye Büyük Millet
Meclisi, çocuk oyuncağı değil.
ŞUAY
ALPAY (Elâzığ) Çalışmayı sevmiyorsunuz! Sen sabaha
kadar çalışmanın ne olduğunu bilmiyorsun!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Efendim, sataşanlar cevaplarını
alıyorlar, yeni sataşanlar olursa cevaplarını alırlar,
kamburlarıyla dolaşırlar.
ŞUAY
ALPAY (Elâzığ)- Sataşmadık, çalışmayı
bilmediğinizi söyledik.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) - İnternete girdim AKP yazdım Hukukçu
yazdım Sayfa açılamıyor. diye yazıyor Safari.sunucuyu
bulamadığı için sayfayı açamıyor. yazıyor.
Bu
yazıdan sonra, bu defa Ali Dibo diye girdim, karşımıza
baş hukukçu çıktı adıyla sanıyla. Ali Dibo
yazın, bakın, hangi baş hukukçu çıkıyor.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Ali Haydar Öner diye girdin mi?
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Efendim Ali Haydar Öner diye gir, şeref
duyacağın bir sayfayla karşılaşırsın. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Bravo!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Siz de biliyorsunuz, hukukçu kurmayları olan bir
partide böyle yasa çıkmaz arkadaşlar. Arama konferansı
yapılsa torba kanunu mu, çorba kanunu mu, aşure mi, ucube mi, çuval
mı, haral mı, curcuna mı, Bayburtlu hemşehrinin deyimiyle,
corcolos mu, karambol mü, ofsayttan gol mü, oldu da bitti maşallah
mı?
HÜSEYİN
BÜRGE (İstanbul) Hakikaten komik.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Evet, çok komik.
Çerçi
kanunu mu? Aklına geleni koy sepete kanunu mu? Böyle yasama olur mu?
Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir tam yıl geçti 24üncü
Dönemin görevi başladığından bu yana. Kırk yama bohça
kanunu mu? Ne ararsan var.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun yapma tekniği konusundaki zafiyeti ne zaman aşacağız?
4+4+4te
de görüşülmeyen yasayı komisyonda görüşülmüş gibi
yaptınız.
Efendim,
ne zaman Yarabbi şükür. diyeceği belli olmayan Sayın Hakan
Şükür de Meclise gelmediği hâlde komisyonu imzalamış
(CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
BÜRGE (İstanbul) Hakan Şükür komisyondaydı, görmemişsin.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) - Sahte evrak tanzimi hükmündeki bir tutanağı
Genel Kurula sunduk. Genel Kurul da onun üzerinde işlem yaptı.
Hukukçu
varsa
Hukukçu özgür iradesiyle hareket eden insandır. Hukukçu,
başkalarının iradesine kendi iradesini tabi kılmaz. Gerçek
hukukçu, çocuklarına en büyük manevi mirasını özgür iradesiyle
bırakır.
Çok
zamana ihtiyaç var ama ne yazık ki beş dakikalık konuşma
süremiz var.
ŞUAY
ALPAY (Elâzığ) Çok şey söyledin de hiçbir şey söylemedin!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) 36ncı madde Cumhuriyet Halk Partisinin projesini
barındıran bir madde ancak belirsizliklerle dolu. Çünkü organize
sanayi bölgelerinde meslek yüksekokulları kurulması ve oradaki
öğrencilere harçlık ya da oraya katkı sağlayanlara destek
verilmesi önemli, doğru bir husus efendim. Yalnız, burada da
belirsizliklerle kanunu olgunlaştırmadan getiriyoruz. Umarız
çıkan yönetmelik bu hususları düzeltir.
Değerli
arkadaşlar, yargı bağımsız diyoruz. Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu 146 adliyeyi kapatıyor, sonra etki
altında kalıyor, 44ünü açıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) - Senirkentinki açılıyor, Uluborlu, Gelendost,
Atabey niye açılmıyor? Hani bağımsızdı?
Yargı bağımsızsa buna saygı duyalım.
Yargının yandaşlığı hepimize zarar verir.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öner.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
36ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
36ncı madde kabul edilmiştir.
37nci
madde üzerinde iki önerge vardır; okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin 37. maddesinin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Bülent
Kuşoğlu
İstanbul Kocaeli Ankara
Levent Gök Mehmet
Akif Hamzaçebi Haluk
Eyidoğan
Ankara İstanbul İstanbul
Madde
37- Bu uygulama 30.9.2012 tarihinde sona erer.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 37 nci maddesinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı S.
Nevzat Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Hasan Hüseyin Türkoğlu Ali
Öz Mehmet
Günal
Osmaniye Mersin Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bildiğiniz gibi, mahallî idareler, il, belediye veya köy
halkının yerel ihtiyaçlarını karşılamak üzere
kurulmuş, karar organları seçimle işbaşına gelen kamu
tüzel kişileri. Elbette yerel yönetimler bu sorumluluklarını
yerine getirirken mali kaynaklara ihtiyaç duyarlar. Sorumluluk var ama bu
görevlerini yerine getirecek para yok. Bu durum kabul edilebilir bir şey
değildir.
1984lerde,
genel bütçe vergi gelirlerinden yerel yönetimlere pay verilmesi ve yerel
yönetimlerin merkezî hükûmet ile uyumlu bir biçimde hizmet üretmesi ilkesi
kabul edilmiş iken zaman içerisinde bu paylar göreli olarak
azalmış, personel harcamaları gibi zorunlu giderlerini bile
karşılayamaz duruma gelmişlerdir. Bugün, özellikle küçük
belediyelerin, kendi ihtiyaçlarını karşılama
dışında, yörede yaşayan insanlara hizmet götürmesi bu
şartlarda mümkün görülmemektedir. Kentlere göç, küçük belde ve ilçelerde
ticaretin ve çalışma hayatının durma noktasına gelmesi
ve istihdam imkânlarının kalmaması gibi sebeplerdir
nüfuslarının ve böylece gelirlerinin düşmesi gerekçeleri.
Bu
torba kanunda yerel yönetimlerin kaynak sorunlarını gideren çözümler
yoktur. Zaten bu küçük belediyeleri kapatmak üzere hazır bekleyen AKP
Hükûmeti, bu belediyelerin iyice dip yapmasını arzulamakta,
kapatmanın getireceği siyasi faturayı ödememek için,
kepenklerini kendilerinin indirmesini, zaman içerisinde sönüp gitmesini
beklemektedir. AKPnin, aslında, iktidara geldiği günden itibaren
yaptığı bu; sadece konuşmak, işin
edebiyatını yapmak; yaparmış, çözermiş gibi gözükmek.
Ortada
bir sorun var. Bu sorunun çözümü de belli; bu belediyelere daha çok gelir
aktarmak, elbette, bu kaynakların nasıl harcandığını
da denetlemek. AKP, bugüne kadar, ne onu yapmıştır ne de bunu.
Sorunu çözmek yerine, seyirci kalarak zamana yayıyorsunuz, yol gösterip
yardımcı olmuyor, yerel yönetimlerin etkili, verimli ve ekonomik
hizmet yapıp yapmadığını denetlemiyorsunuz. Maalesef
AKPnin belediyecilikten anladığı bu.
Küçük
belediyelerin yargı kararıyla tüzel kişiliklerini muhafaza
etmelerini içine bir türlü sindirememiştir. Belediyeleri kaldırıyorsun, yerine
ne ikame edeceksin? sorusuna Köy Kanununu yenileyip muhtarlıkları
güçlendireceğiz. cevabını veren AKP, aradan yıllar
geçmesine rağmen Meclise bir türlü Köy Kanununu getirememiştir.
Bugün de büyükşehir yasa taslağı ile köy tüzel
kişiliklerini ve yüzlerce belediyeyi kaldırmaya hazırlanan AKP,
yeni bir kaos ve karmaşanın hazırlığını
yapmaktadır.
Nüfusumuzun yüzde 80i
şehir merkezlerinde yaşıyor, kentsel hizmet ihtiyacı hem
nicelik hem de kalite açısından gittikçe artıyor. Bu
şartlarda Hükûmetin yapması gereken, belediyeleri ekonomik anlamda
daha çok güçlendirmek ve onlara daha fazla imkânlar sağlamak.
Değerli
milletvekilleri, 37nci maddenin arkasındaki düşünce şu: Sözü
edilen özel tüketim vergisi mükellefi tüm Türkiyede yaklaşık 1.500
civarında, akaryakıt, doğal gaz gibi sektörlerde, İzmit,
İstanbul, İzmir gibi birkaç ilde toplanmışlar ancak vergiye
esas olan miktar bir hayli yüksek. 2011 yılı itibarıyla
akaryakıt ve doğal gazdan alınan ÖTV 33,5 milyar yani eski
parayla 33,5 katrilyon lira. Bu miktarları dağıtılacak
paylara ilave ederseniz, İzmit, İzmir gibi iller daha çok pay alacak,
bu yüzden ÖTVleri hesabın dışında tutmaya devam
ediyorsunuz. Madem niyetiniz adalet, bu payların kapsam
dışına çıkarılması yerine, tüm belediyelere
nüfuslarına göre dağıtılması daha doğru olmaz
mı? 33,5 milyar liranın yüzde 5i dağıtılırsa bu
da yaklaşık 1,6 milyara tekabül ediyor. Bu
yaptığınız gayrisamimi bir davranış. Kaynak
kullanımında belediyelere güvenmemek seçilenlere itibar etmemektir.
Gerçi bunun böyle olduğunu, belediye başkanlarına
güvenmediğinizi BELDESİ işlevsiz bırakarak gösterdiniz.
AKP Hükûmetine sesleniyorum: Belediyeleri mali açıdan güçlendirmenin yolu
siyasi müdahaleye ya da icazete imkân bırakmadan düzenli gelir
kaynakları tahsis etmektir, yoksa kredi ve yardımlar ya da Laf olsun
torba dolsun. şeklinde bir projeye bağlanan yardımlarla
değil. Çünkü bu olsa olsa mahallî idarelerin merkezî Hükûmete
göbeğinden bağlı olması, günlük siyasi çekişmelerin
etkisine girmesi sonucunu doğuracaktır.
Değerli
milletvekilleri, bu yüzden, belediyelerin ve il özel idarelerinin gelirleri
hususunu bir bütün olarak ele almakta faydalar vardır Yamalı bohçaya
benzeyen düzenlemelerle bu sorun aşılmaz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S.
NEVZAT KORKMAZ (Devamla) AKP, tutarlı ve adil bir yerel yönetim
politikası ortaya koymalı, tercihini etkin, sürekli ve verimli hizmet
üreten yerel yönetimler yönünde yapmalıdır diyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Önergeyi
III-
Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Yoklama istiyorsunuz, tamam.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Demiröz, Sayın Çelebi,
Sayın Dinçer, Sayın Eyidoğan, Sayın Fırat, Sayın
Öner, Sayın Erdemir, Sayın Toprak, Sayın Işık,
Sayın Kurt, Sayın Çam, Sayın Türeli, Sayın Özel, Sayın
Tanal, Sayın Kuşoğlu, Sayın Sarıbaş, Sayın
Değirmendereli, Sayın Serter.
Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili
Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2
Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) _________(Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin 37. maddesinin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi
(İstanbul) ve arkadaşları
Madde
37- Bu uygulama 30.9.2012 tarihinde sona erer.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu maddede söz almak mecburiyetinde kaldım, gerçekte
maddeyle ilgili çok fazla söyleyeceğim bir şey yok.
Bu
madde, öteden beri Özel Tüketim Vergisi Kanununda yer alan bir hükmün
yürürlüğünün sona erecek olması nedeniyle o yürürlüğün
uzatılmasına yönelik olan bir maddedir. Maddeye yönelik olarak
herhangi bir itirazımız yoktur. Torba yasa görüşmelerinin temel
yasa olarak yapılıyor olması nedeniyle, 39uncu maddede de
konuşma imkânımın olmaması nedeniyle 39uncu maddeye
yönelik görüşlerimi burada ifade etmek istiyorum.
39uncu
madde, Sayıştay Kanununda çok önemli bir değişiklik
yapmaktadır. Sayıştay Kanunu, 2010 yılı sonunda
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek yürürlüğe
giren bir kanundur. Sayıştay Kanunu, 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetim ve Kontrol Kanununa paralel olarak Sayıştayın
yapacağı denetimi tanımlamıştır.
Sayıştayın yapacağı denetimin tanımları her
iki kanunda da ayrıntılı olarak yer almıştır,
bunlardan birisi de düzenlilik denetimidir. Düzenlilik denetiminin iki alt
başlığı vardır. Birincisi mali denetimdir, diğeri
uygunluk denetimidir. Mali denetim, kurumların mali işlemlere
ilişkin faaliyet sonuçlarının değerlendirilerek, bunun
sonucunda mali tabloların doğru olup olmadığına
ilişkin olarak Sayıştayın yapmış olduğu
denetimdir. Uygunluk denetimi ise kamu idarelerinin gelir, gider ve
mallarının kanunlara uygun olup olmadığının
denetlenmesidir. Bu iki denetimin toplamına düzenlilik denetimi diyoruz.
Şimdi
getirilen maddeyle, düzenlilik denetimi, dolayısıyla
Sayıştayın Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
yapacağı denetim katledilmektedir, ortadan
kaldırılmaktadır; bunun anlamı budur.
Düzenlilik
denetimine ilişkin olarak yapılan tanım
Sayıştayın Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
yaptığı denetimi artık yürütme organı adına
yapıyor. şeklinde bir düzenlemeyi içermektedir. Sayıştay,
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yani yasama adına bir denetim
yapıyor ise yürütme organının çıkaracağı tüzük,
yönetmelik, Bakanlar Kurulu kararı, sirküler gibi düzenlemeler
Sayıştayı bağlamaz; Sayıştay kanunlara uygunluk
denetimi yapacaktır çünkü. Eğer yürütmenin, bir
bakanlığın yayınladığı bir genel
tebliğe, bir sirkülere diğer kamu kurumlarının veya o
bakanlığın uyup uymadığını
Sayıştay denetleyecek ise, o genelgeyi, o sirküleri Sayıştay
kendisi açısından uyulması gereken bir mevzuat olarak alır
ise Sayıştay Meclis adına denetim yapmıyor demektir.
Sayıştay, yürütme organının hiçbir işlemiyle bağlı
değildir; bütün yürütme işlemlerinin yasalara uygunluğunu
denetlemekle görevlidir. Madde bunu tamamen ortadan kaldırmaktadır,
tamamen ortadan kaldırıyor.
6085
sayılı Sayıştay Kanununun denetime ilişkin maddeleri
bizim de destek verdiğimiz maddelerdir, modern maddelerdir bunlar. Bütün
dünyada örneğini gördüğümüz, bütün gelişmiş ülkelerde,
Sayıştayın olduğu bütün ülkelerde var olan maddelerdir ve
uzun yıllardan sonra Türkiye, bu denetim sistemine uyum sağlama
yönünde ciddi bir adım atmıştır, eksiklikleri olmasına
rağmen bu ciddi bir adımdır.
Şimdi,
bir bakanlık bir genelge yayınlayacak, eğer o genelgeye uygun
harcama yapılmış ise Sayıştay bunu denetlemeyecek,
Sayıştay Bu genelge kanuna aykırıdır. yorumunu
yapamayacak. Böyle bir şey olmaz değerli arkadaşlar, 39uncu
madde yanlıştır. Bu görüşmelerin bu kadar
uzamasının nedeni de 39uncu maddedir. Eğer iktidar partisi,
Hükûmet 39uncu maddeyi çekiyoruz. derse bu görüşmeler
rahatlayacaktır. Bütün problem 39uncu maddededir.
Ben
buradan, bu görüşmelerin sağlıklı yürümesi için, bundan
sonraki, yarınki, öbür günkü görüşmelerin de rayına girebilmesi
için 39uncu maddenin metinden çıkarılmasını teklif
ediyorum.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
37nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
37nci
madde kabul edilmiştir.
38inci
madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin 38. Maddesinin teklif
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Musa
Çam Mahmut
Tanal Haydar
Akar
İzmir İstanbul Kocaeli
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı S.
Nevzat Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Ali
Öz Mehmet
Günal Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Mersin Antalya Osmaniye
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) -
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Haluk Eyidoğan
BAŞKAN
Sayın Eyidoğan
(CHP sıralarından alkışlar)
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; herkese iyi sabahlar, günaydın diyorum.
Hani
seyahate çıkarken bazen aceleyle bir şey unuturuz, hani
unuttuğumuz şey Ha, şunu
da alayım torbaya koyayım, sokuşturayım. deriz.
Şimdi, tatile çıkmadan, böyle aceleyle torbaya bir şeyler
atıyoruz. Bu atılan şeylerden biri de 38inci maddede, AFADla
ilgili. Alelacele, hemen torbaya atmaya
çalıştığınız bir şey Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı, AFAD. 5902 sayılı Yasada 20nci
madde var, onun 2nci fıkrasını kaldırıyorsunuz.
Neden? Şimdi, bu 20nci madde 2nci fıkra ne diyor? AFAD 2009da
kurulmuştu, 2011de o 20nci maddeyi zaten
değiştirmişsiniz. Diyor ki 2nci fıkrada: Başkan
AFAD başkanı- başkan yardımcısı, daire
başkanı ve birinci hukuk müşaviri kadrolarına atanabilmek
için bu kadrolara atanacaklarda aranan genel şartlara ek olarak, en az
dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun olmak, kamu
sektöründe veya özel sektörde atanacağı görev alanıyla ilgili en
az beş yıllık iş tecrübesine sahip olmak gerekir.
Şimdi, bu fıkrayı, 2nci fıkrayı atıyorsunuz,
mülga diyorsunuz yani ne oluyor? Diyorsunuz ki: Başkan, başkan
yardımcısı, daire başkanları ve hukuk müşavirleri
görevleriyle ilgili herhangi bir deneyim kazanmamışlarsa da, tecrübeleri
yoksa da biz bunları başkan, başkan yardımcısı,
daire başkanı atarız. Bu mudur? Gerçekten bunu yapmak istiyor
musunuz yoksa bu kazara yazılmış bir madde mi bu 38inci madde?
Yani
bir kurum düşünün, 99 depreminden sonra tartışıldı,
dendi ki: Türkiyede afet yönetimi, riskleri azaltma yönetimi yok. Ne
yapalım? Bazı kurumları birleştirelim. Afet
İşleri Genel Müdürlüğü, Sivil Savunma, Türkiye Acil Durum
Yönetimi Genel Müdürlüğü, bunlar birleştirildi, çift başlılık
vardı, çok başlılık vardı, AFADı oluşturdunuz.
Biz de, bunu, eksiklerini eleştirerek dedik ki: Evet, böyle bir
kuruluş gerekli çünkü 2004teki deprem şûrasında da böyle bir
şey arzu edilmişti. Fakat gördük ki AFAD istenildiği gibi
olmadı, zafiyetleri var. Zaten Van depreminde bu zafiyetleri çok açık
gördük. Hâlâ bilgilendirme, doğru bilgilendirme, toplumu bilgilendirme,
teşkilatlanma, hasar tespitleri, afet yönetimi, risk yönetimi,
eğitim, her sahada eğitim
Hatta, afet bölgesi ilanında bile
Başbakanı yanlış bilgilendirip gereksiz
tartışmalara Van depreminde yol açtınız, Afet bölgesi
olsun mu, olmasın mı? gibi.
Şimdi,
bakınız, hadi başkanı atadınız, beş
yıllık tecrübesi yok. Şu andaki başkan endüstri mühendisi.
Başkan yardımcısını atadınız, herhangi bir
konuda deneyimli ama teşkilat içinde öyle dallar var ki, öyle daire
başkanlıkları var ki, planlama, zarar azaltma, müdahale,
iyileştirme, sivil savunma, deprem dairesi başkanlığı,
yönetim hizmetleri dairesi, bilgi sistemleri, hukuk müşavirliği
Bu
daire başkanlıklarına diyorsunuz ki: Nereden mezun olursa
olsun, önemli değil, tecrübesi de olmasa biz bunları atarız.
Gerçekten bunu yapmak istiyor musunuz? Bu, Türkiyede afet ve risk yönetimine
yapılacak en büyük kötülüktür. Sakın bunu yapmayınız, bu
maddeyi geri çekiniz.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eyidoğan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Afet
ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığında Başkan,
Başkan Yardımcısı, Daire Başkanı ve I. Hukuk
Müşaviri kadrolarına atanabilmek için aranan 4 yıllık
üniversite mezunu olma ve 5 yıllık iş tecrübesi şartı
kaldırılması uygun görülmemektedir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter
sayısı istiyorum maddenin oylamasında.
BAŞKAN 38inci maddeyi oylamaya
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Madde kabul edilmiştir, pardon.
Efendim, alkışlayacak bir
şey yok. Gecenin bu saatinde yorulduk ve ağzımızdan öyle
çıktı. Maddenin kabul edildiğini biliyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Burada çocuk oyunu
oynamıyoruz yani. Ya yapmayın şunu gözünüzü seveyim.
39uncu madde üzerinde üç önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 39 uncu maddesiyle, 6085 sayılı
Sayıştay Kanununun 35 inci maddesine eklenmesi öngörülen ikinci
fıkranın (a) bendinde yer alan hususu ibaresinden sonra gelmek
üzere Sayıştay tarafından çıkarılacak ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat H.
Hami Yıldırım
Giresun
İstanbul
Burdur
İlyas
Şeker Önder
Matlı Sıtkı
Güvenç
Kocaeli
Bursa
Kahramanmaraş
Hilmi
Bilgin
Sivas
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı
kanun teklifinin 39. Maddesinin teklif metninden çıkartılmasın
arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir
İstanbul
İstanbul
Haydar
Akar Musa
Çam Aykut
Erdoğdu
Kocaeli
İzmir İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz
Manisa
Konya
Isparta
Hasan
Hüseyin Türkoğlu Mehmet
Günal Ali
Öz
Osmaniye
Antalya
Mersin
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
iki önergeye,
Sayın Komisyon
katılıyor, musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hasan Hüseyin Türkoğlu...
BAŞKAN
Sayın Türkoğlu, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, Türk milletinin
saygıdeğer milletvekilleri; 302 sıra sayılı Teklifin
39uncu maddesinin değiştirilmesi gayesiyle vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Düzenlemenin
39uncu maddesi yasalaştığı takdirde, Sayıştay
denetiminin çok önemli unsurları arasında bulunan kamu idarelerinin
mali rapor ve tablolarının güvenilirliği ve doğruluğu
hakkında görüş bildirilmesi, kamu kaynaklarının etkili,
ekonomik ve verimli olarak kullanılıp
kullanılmadığının belirlenmesi, iç kontrol
sistemlerinin değerlendirilmesine ilişkin görev ve yetkiler ortadan
kalkacaktır. Aslında, bu maddeyle yürürlükten kaldırılmak
istenen bu unsurlar, 2010 yılında yürürlüğe giren 6085
sayılı Sayıştay Kanununun Aralık 2011de düzenlenen
ikincil mevzuatı ile yedi sekiz aydır uygulanma imkânı olan
hükümlerdir. Henüz bu hükümlere dayanan denetim raporları bile
hazırlanmamıştır. Ortada raporları bile yok iken,
neyin, nasıl olduğu anlaşılmadan ve Sayıştaya
fikri sorulmadan bu teklifin hazırlanması, modern, çağdaş,
hukuk devleti kavramlarından bihaber zihniyetlere işaret etmektedir.
Bu
yıl kuruluşunun 150nci yılını kutlayan Sayıştay,
maalesef tartışılmaya devam edilmektedir. Bunun sebebi,
şüphesiz ki yürütme dışında ve denetim organı olarak
bulunan Sayıştayın etkin çalışması ve yürütme
birimlerinin bundan rahatsız olmasıdır.
Kuruluşundan
2000li yıllara kadar hukuka uygunluk denetimi yapan ve bu faaliyetleri
sonunda idarenin mali işlemlerinin hukuka uygunluğunun
yerleşmesinde önemli katkıları olan Sayıştay, 2004
yılında yürürlüğe giren 5018 sayılı Kanun ile kamu
mali sisteminin yaşamış olduğu köklü değişime
ancak 2010 yılındaki 6085 sayılı düzenleme ile uyumlu hâle
gelebilmiştir.
Aralık
2010 tarihinde yürürlüğe giren Sayıştay Kanunu ile kamu mali
yönetiminde şeffaflık ve üst yöneticilerin hesap verme
sorumluluğu ilkelerinin yerleştirilmesi amaçlanmış, bu ilkeler
doğrultusunda kamu idarelerinin kamu kaynaklarını verimli, etkin
ve tutumlu kullanmaları, işlem ve faaliyetlerini hukuka uygun
yürütmeleri, mali rapor ve tablolarını doğru ve güvenilir
hazırlamaları ve etkin bir iç kontrol ve mali yönetim sistemi
kurmaları Sayıştay denetimi kapsamına
alınmıştır.
5018 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesi ile birlikte
Sayıştay, bu projelerde
performans denetimi ve mali
denetimin etkinleştirilmesi amacıyla çok önemli iki proje
yürütmüştür. Ortalama dört yıl süren bu projeler sonucunda performans,
verimlilik, etkililik ve tutumluluk denetimi ve mali denetim rehberleri
hazırlanmıştır. Ancak, Sayıştay Kanununun
hazırlanma sürecinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu
aşamasında son anda verilen bir önerge ile denetim kapsamındaki
kamu idarelerinin kamu kaynaklarını verimlilik, etkinlik ve
tutumluluk ilkelerine uygun kullanmalarının denetimi hususu
Sayıştay denetimi kapsamından çıkarılarak önemli bir
hata yapılmıştır.
5018 sayılı Kanun'un Sayıştay denetimini düzenleyen
68inci maddesinde verimlilik,
etkinlik ve tutumluluk ilkelerine
bağlı denetim yetkisi muhafaza edilmiş, Sayıştay
Kanunu'nun kamu yöneticilerinin mali sisteme ilişkin görev ve
sorumluluklarını düzenleyen değişik maddelerinde yer alan verimlilik,
etkinlik ve tutumluluk ilkeleri
unutulmuştur. Sonuçta, verimlilik, etkinlik ve tutumluluk ilkelerine uygunluk yönüyle kamu
yöneticilerinin görev ve sorumlukları bulunan ancak Sayıştay
Kanunu'na göre denetim yetkisi olmayan, 5018 sayılı Kanun'a göre
denetim yetkisi olan tam bir karmaşa ortaya çıkmıştır.
Bu teklif ile Sayıştay denetimine yasaklar ve denetlediği
kurumların müdahalesi getirilmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, Sayıştay yüz elli
yıldır hem hukuka uygunluk denetimi hem de hesap mahkemesi
niteliği ile yargı mercisi olarak bağımsız, anayasal
bir kuruluştur.
Anayasamızın 160ıncı maddesine göre çatısı
altında bulunduğumuz ve üyesi olduğumuz Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına denetim yapmakta, hesapları kesin hükme
bağlamaktadır. Bu düzenleme ile Sayıştayın denetim
yetkisi neredeyse tamamen ortadan kaldırılacaktır, Türkiye Büyük
Millet Meclisi ve kamuoyu kamu kuruluşlarının hesaplarına
ilişkin bilgi sahibi olamayacaklardır, kamu yönetiminde
şeffaflık ve hesap verme sorumluluğu ilkeleri ortadan
kalkacaktır.
Her vesile ile denetimden, teftişten,
yargısal işlemlerden, düzenleyici kurum ve kuruluşlardan rahatsız
olan AKP hükûmetleri on yıllık iktidarları boyunca bu kavramlara
soğuk, uzak, hatta düşman gözüyle bakmışlardır.
AKP
hükûmetleri, çıraklık döneminde büyük yolsuzluklara imza atmışlar,
kalfalık döneminde yolsuzluklar suç olmaktan çıkarma çabasına
girişmişler, ustalık döneminde de yolsuzlukları ortaya
çıkaracak mekanizmaları ve bilgi, belgeleri ortadan kaldırma
cüreti göstermektedirler; MİT Yasası, Devlet Sırrı
Yasası ve bugün görüştüğümüz düzenleme bu niyetin en
çarpıcı örnekleridir. Bu düzenlemenin hukuka, adalete ve
çiğnemeyi çok sevdiğiniz Anayasaya uygun hiçbir tarafı yoktur.
Tavsiyemiz,
nedamet getirip yol yakınken önergemiz doğrultusunda bu
yanlışı düzeltmenizdir.
Bu
duygularla, önergemizin kabulünü istirham eder, Türk milletinin
Milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Türkoğlu.
Sayın
Hamzaçebi, kim konuşacak?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Aykut Erdoğdu
BAŞKAN
Sayın Erdoğdu, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin 39uncu
maddesi üzerine konuşacağım, kötü bir kanunun çok daha kötü bir
maddesi üzerine konuşacağım değerli arkadaşlar.
Biraz
evvel ben Sayın Bakana dedim Sayın Bakan,
alamadığımız doğal gaza yaklaşık 3 milyar
dolar para ödedik mi? diye.
Biraz
önce Sayın Bakana yine sordum Azerbaycanla
yaptığınız anlaşmayı değiştirerek bu
ülkeye 1,4 milyar dolar, sadece iki yıl için, fiyat farkı ödettiniz
mi? diye.
Sayın
Bakan, bunların olmadığını, biraz utana
sıkıla, teknik terimlerin arkasına saklayarak söyledi
değerli arkadaşlar.
Şimdi,
tekrar huzurlarınızda Sayın Bakana soruyorum: Sayın Bakan,
yönettiğiniz kurumlardan bir tanesinde 18 trilyon liralık bir
alım ihalesiz yapıldı mı yapılmadı mı?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sanki yeni bir
şey bulmuş gibi söylüyorsun.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) 18 trilyon liralık bir alım, değerli
arkadaşlar, Sayın Bakanın yönettiği bir kurumda ihalesiz
olarak yapıldı mı yapılmadı mı? Grubunuzun önünde
soruyorum.
Ben
Sayın Bakana başka bir soru daha soruyorum: Afşin-Elbistanda 11
tane işçinin maden altında, göçük altında kaldığı
sırada, Orta Doğu Teknik Üniversitesinin düzenlediği raporda
göçükten hemen önce sismik hareketler olduğu, buraya inilmemesi gerekirken
işçilerin buraya indiğine yönelik bir rapor var mı yok mu? Maden
Teknik Arama Enstitüsü Burada 9 dereceyle çalışılması
gerekir, eğimin 9 derece olması gerekir. derken 15 derece
olduğuna yönelik bir rapor var mı, yok mu? Maden Tetkik Arama
Enstitüsü Burada 9 dereceyle çalışılması gerekir,
eğimin 9 derece olması gerekir. derken 15 derece olduğuna
yönelik bir rapor var mı, yok mu? Değerli arkadaşlar,
bunların hepsi var. Peki, ben bunları nereden biliyorum?
İşte ben bunları biraz sonra yok edeceğiniz
Sayıştay raporlarından biliyorum değerli arkadaşlar.
İşte bu Sayıştay raporları bunu bana söylüyor.
Sayıştay hepimizin adına denetim yapması gereken bir kurum.
Getirdiğiniz maddede, Sayıştayda namuslu bir denetçi bu tip bir
olayı tespit ettiğinde siz ona diyorsunuz ki: Mali nitelikli bir olay
olmadığı için bu 11 tane canın hesabını Meclisin
sormasına engel ol. Çünkü burada ne diyorsunuz? Diyorsunuz ki: Gider
malları ve bunların sadece mali nitelikteki işlemlerine göre
denetim yapılacak. Değerli arkadaşlar, biraz sonra bu maddeyi
oylayacaksınız.
Mesela
burada diyor ki: Yapılan denetimler sonucunda, ilgili kanunlar
-sayıyor sayıyor- yetkilendirilmiş olan kamu idareleri
tarafından yapılan düzenleme ve verilen görüşlere
aykırı denetim raporu düzenlenemez.
Şimdi
Sayın Bakana -Sayın Bakan burada olduğu için söylüyorum,
herhangi bir bakanınız için de söyleyebilirim, çünkü siz kurumsal
olarak yolsuzlukların içerisindesiniz- tekrar soruyorum: Sayın Bakan,
sizin yönettiğiniz bir kurumda, kanunda olmamasına rağmen,
yönergeyle ihalesiz alıma izin verilmiş midir? Sizin
Bakanlığınızda, devlet tarafından işletilmesi
gereken asfaltit madenleri ihalesiz olarak bir şirkete verilmiş
midir? Evet, bunların hepsi olmuştur ve biz bunların
olduğunu Sayıştay raporlarından biliyoruz değerli
arkadaşlar.
Şimdi
getirdiğiniz raporda
Bu ülke dünyada yalnız değil
arkadaşlar. Ben Sayın Bakanınızdan farklı olarak üç
ülkede denetim görevi yaptım, Türkiye Hükûmeti ile birlikte üç tane
uluslararası kuruluşun denetçiliğini yaptım. Değerli
arkadaşlar, bu bütün ülkelerin üzerinde anlaştığı
standartlara biz uluslararası denetim standartları diyoruz.
Uluslararası denetim standartlarına uygun olarak
Sayıştayımızın hazırladığı 370
sayfalık bir denetim rehberi var, 370 sayfa. Bu 370 sayfa denetimi
çıkarırken de
Siz kanunu çıkardığınızda
şunu demişsiniz zaten: Sayıştay tarafından yerindelik
denetimi yapılamaz. İdarenin takdir yetkisini
sınırlandıracak ve ortadan kaldıracak kararlar
alınamaz. demişsiniz ve altında uluslararası
standartları saymışsınız. Aslında bu da
uluslararası standartlara uygun değil, çünkü zaten denetçinin böyle
bir şey yapmaması beklenir, tıpkı vatanını seven
milletvekillerinin bu yasayı çıkarmamasının
bekleneceği gibi. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
Ama siz bunu yasaya koymuşsunuz ama yasa da bununla yetinmemiş
değerli milletvekilleri. Yasa diyor ki: Siz gidin, idareleri övün yani
Sayın Bakanın yönettiği kurumlar gibi bu idarelerde gidin hukuka
uygunlukları bulun ve yazın. Düşünün ki ben bir müfettiş
muaviniyim, daha gencim, beni bir kuruma götürdüler ve ben bunları
bulamadım, ben bunların hukuka uygun olduğunu yazdım ve bir
yıl sonra kıdemli bir üstadım geldi, yeni bilgi ve belgeler
buldu ve bir buldu ki tüyü bitmemiş yetimlerin, şu şehit olan
yurttaşlarımız, kardeşlerimiz var ya onların süt
parasının çalındığını tespit etti. Madde ne
diyor biliyor musunuz? Bir daha bu konuda rapor yazamazsınız, bir
daha bu konuyu gündeme getiremezsiniz. diyor ama sizin partinizin zihniyeti
bunu niye yapıyor biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Şunu
yapıyorsunuz: Neler yaptığınızı biliyorsunuz ve
Biz iktidardan gidersek ve yeni bir parti gelirse bunlara asla şey
yapılmasın. diyorsunuz.
Başbakanın sözüyle bitiriyorum
konuşmamı: Haksızlık karşısında susan
dilsiz şeytandır. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) Başbakanın sözü
değil o, Hazreti Alinin sözü.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Bu yasa
haksızlıktır. Ben burada melekler görüyorum, burada melekler
görüyorum bu yasaya hayır diyecek. Ben burada da melekler görüyorum,
inşallah haksızlığın karşısında
susmazsınız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Erdoğdu.
Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza
lll.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Demiröz, Sayın Çelebi, Sayın Dinçer, Sayın
Eyidoğan, Sayın Fırat, Sayın Özkan, Sayın
Işık, Sayın Toprak, Sayın Erdemir, Sayın Serter,
Sayın Tanal, Sayın Özel, Sayın Kurt, Sayın Çam, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Özkoç, Sayın Öner, Sayın Köprülü.
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili
Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet
Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2
Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 39 uncu maddesiyle, 6085 sayılı
Sayıştay Kanununun 35 inci maddesine eklenmesi öngörülen ikinci
fıkranın (a) bendinde yer alan hususu ibaresinden sonra gelmek
üzere Sayıştay tarafından çıkarılacak ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli
(Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile
çıkarılması öngörülen yönetmeliğin, Sayıştay
tarafından çıkarılacağı açıklığa
kavuşturulmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
39uncu madde kabul edilmiştir.
40ıncı madde
üzerinde iki önerge vardır, aynı mahiyette.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
302 sıra sayılı kanun teklifinin 40. Maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Haydar
Akar Mahmut
Tanal Musa
Çam
Kocaeli İstanbul İzmir
Fatma Nur Serter
İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Ali
Öz Mehmet
Günal Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Mersin Antalya Osmaniye
Özcan
Yeniçeri
Ankara
BAŞKAN
Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki önergelere katılıyor
musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Özcan Yeniçeri.
BAŞKAN
Sayın Yeniçeri, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yani, kabul edildi-kabul edilmedi arasındayı bile
şaşırtan bir vakitte, ilginç bir şekilde
karşınıza geldik. Bir şey söyleyeyim, teselsül üstüne
teselsül geliyor, birbiri peşi sıra kanunlar, teklifler, önergeler yağmuru
altında bir torba yasa çerçevesi içerisinde inanılmaz bir gece
yaşanıyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar[!])
Ben
şunu söyleyeyim, bu niye böyle? Bu şundan: Birbiriyle ilgisiz onlarca
yasayı üst üste koyar, yan yana koyar, iç içe koyar
çuvallaştırır, torbalaştırırsanız
geleceği yer burası. Son zamanlarda iktidarınız
yasaları torba torba getirmeye başladı, bu da gidişinizin
işaretidir, onu söyleyeyim.
Torbalarla
çıkartılan ya da değiştirilen yasalar bir süre sonra tekrar
değiştirilmek üzere bu değiştirme kaderinden kendilerini
kurtaramayacaklardır, bunun herkes böyle altını çizsin.
Alelacele çıkarılan yasaların sorun çözücü değil,
aslında sorunları üretici bir boyuta geleceğini herkesin bilmesi
lazım.
Yangından
malın nasıl kaçırıldığını herkes
biliyordu da, Türkiye Büyük Millet Meclisinden yasaların nasıl kaçırıldığını
bilmiyordu, bunu da öğrettiniz. AKP yasa çıkarırken
koy-kaldır, getir-götür, olmadı-değiştir yöntemiyle
çalışıyor, o da oportünist bir yöntemdir, onun da altını
çizeyim.
Şimdi,
önümüzde 40ıncı maddeyle bir değişiklik getirildi. Bu
maddeye göre Başkanlık ibaresinin Başkanlık ile
Başkanlığın kuracağı ve iştirak edeceği
şirketler şeklinde değiştirilmesi öngörülüyor. Peki, bu
yasa nasıldı daha önce? 4734 sayılı Kanunun hükümlerinden,
İhale Kanununun hükümlerinden burada istisna söz konusu. Bu
değişiklik Başkanlık ve Başkanlığın
kuracağı şirketlerin Kamu İhale Yasasından muaf
tutulmasını öngörüyor. Yani çok ilginç ya da ilgincin karesi bir
durumla karşı karşıyayız.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Vay be!
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) Şunu söyleyeyim: Bu maddeye (j)
fıkrasıyla Faaliyetleri ile ilgili olarak
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Ya,
azıcık dinleyin de bazı şeyleri kavrayın
arkadaşlar. Yani oradan kendinizi laf atarak bir alt kademeye
indirmiş oluyorsunuz. Ya, bu adam ne diyor? Bu, bir şeyler
söylüyor. Bunları anlayacaksınız.
Şimdi,
(j) fıkrasıyla ilgili olarak Faaliyetleri ile ilgili olarak
şirket kurmak, kurulmuş olan şirketlere ortak olmak ilave
edilmiştir. deniliyor. Bu maddeden anlaşılıyor ki ÖSYMye
ölçmek, seçmek ve yerleştirmek görevinin yanına bir de şirket
kurmak, kurulmuş şirketlere ortak olmak gibi bir fonksiyon daha ilave
edilmiş oluyor. Zannedersiniz ki ÖSYM asıl görevi olan ölçme, seçme,
yerleştirmeyle ilgili görevlerini başarmış da bir
şirket kurma işi kalmış, onu da başarmak üzere yasa
getiriyorsunuz. Ya, bu kurum, asıl görevi ölçme, seçme ve yerleştirme
olan ÖSYM, bir sınavını şaibesiz, lekesiz, gölgesiz bir
biçimde yapmayı başaramıyor, farkında değil misiniz?
Şimdi, bunun üstüne bir de şirket kuracak, şirkete ortak olacak
ve dolayısıyla çok daha başarılı bir iş yapacak
devasa, hantal bir yapıya götürüyorsunuz. Kurumları bu şekilde
şirketleştire şirketleştire yeni bir sosyalist model üretme
gibi bir tavır içerisine de girdiğiniz görülüyor.
ÖSYM denildiğinde son zamanlarda
vatandaşın aklına ölçme, seçme, yerleştirme değil
şifreleme, kopyalama ve sızdırma geliyor. Şimdi,
vatandaşların
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Vay be!
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) Vay, hâlinize sizin!
Vatandaşlar
için ÖSYM şaibeli sınav, sorgulanan soru, yargılanan sorumlu ve
istifa eden yetkili anlamına gelmektedir ekselansları! Sonuç
itibarıyla bu ÖSYM istikbal çalan, hukuk çiğneyen ve emek heba eden
bir mekanizmaya dönüşmüştür. ÖSYM, bu bağlamda imajını
düzeltecek tedbirleri alacak, yapısını dinamikleştirecek,
işini birinci sınıf yapacak yerine bunu yapmıyor,
şirketleşiyor, şirketlere ortak oluyor, ticarileşiyor ve
doğal olarak da hantallaşıyor.
Yani
laf atarak aslında asıl eleştiri yapacağım yerleri
geçirdiniz ama, sizin canınıza okumayı bileceğim. (AK
PARTİ sıralarından gülüşmeler)
Aşırı
örgütlenmenin meydana getirdiği bu gereksiz yapının ve bu
maddenin kesinlikle millete, topluma, geleceğe yönelik bir
katkısının olmayacağının özellikle
altını çizmek istiyorum.
ÖSYMnin
şirket kurma ve şirkete ortak olmakla uğraşmak yerine,
ölçme, değerlendirme ve yerleştirme konusuna
yoğunlaşması gerekiyor.
Bu
maddeyle ÖSYMye artı bir yük getiriliyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) Bu maddenin yasalaşması doğru
değildir. Aklınızı başınıza devşirin,
bu maddeyi yasadan çıkarın. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yeniçeri.
Sayın
Hamzaçebi, kim konuşacak?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İSTANBUL) Sayın Nur Serter
konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Serter, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FATMA
NUR SERTER (İstanbul) Evet, ben de biraz uyandırayım sizi diye
geldim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Özcan Yeniçerinin
ağzından bal damlıyordu, ama biliyorsunuz benimkinden pek
damlamaz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Öyledir,
çünkü konu ciddi bir konu, konu hafife alınacak bir konu değil
sayın milletvekilleri, gecenin bu saatinde ya da sabahın bu saatinde
bile son derece ciddi bir konuyu konuşuyoruz burada.
Yalnız,
tabii, ÖSYM gibi son derece önemli bir kurumun, yine kendi isteğiyle
sunduğu teklifler burada konuşulurken, ÖSYMnin Sayın
Başkanının yatağında derin bir uykuyu tercih
etmiş olmasını burada kınıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Kınıyorum, çünkü bu yasa
önerileri buraya ÖSYMnin isteğiyle gelmiştir ve Sayın
Başkanının zahmet edip en azından buraya teşrif
buyurmasını beklerdik, beklemek hakkımızdır, çünkü
burada yapacağımız konuşmaların öncelikli
muhatabı da kendisidir. Bu ve bundan sonraki konuşmaları burada
işitmesi ve buna önce kendi vicdanında cevabı vermesi gerekirdi.
Şimdi
ŞUAY
ALPAY (Elâzığ) Sayın Vekilim, ikna odalarından
konuşalım!
FATMA
NUR SERTER (Devamla) - Sizinle
konuşmuyorum. Siz, başka bir plak, aynı plağı çevirip
duruyorsunuz, biz burada daha önemli şeylerden konuşuyoruz.
Şimdi,
bu yasa neyi getiriyor? Bu düzenleme neyi getiriyor? 6114 sayılı
Yasa, ÖSYM Yasası ÖSYMyi yeniden yapılandıran bir yasa olarak
henüz dumanları tüten, taptaze bir yasa. Bu Yasa ne zaman çıktı
arkadaşlar? 17 Şubat 2011de çıktı, kabul edildi. ÖSYM buna
göre yeniden yapılandırıldı. Peki, ne oldu da daha
üzerinden bir buçuk yıl bile geçmeden bu Yasanın birçok maddesiyle
ilgili eklemeler ve değişiklikler talep edildi? Ne oldu? Şu
oldu: Çünkü ÖSYMnin talepleri sonsuzdur, ÖSYMnin istekleri bitmez. ÖSYM ister
ister, alır alır, tatmin olmaz. ÖSYM 17 Şubat 2011den itibaren
dev bir kurum, özelliklere sahip bir kurum, âdeta kozmik bir kurum hâline
dönüştürülmüştür ve ÖSYM Başkanının ve yönetiminin
talepleri de sonsuz olduğu için bugün olduğu gibi bundan sonra da
gündeme gelecektir.
ŞUAY
ALPAY (Elâzığ) Kozmik odaları, ikna odalarını siz
bilirsiniz!
FATMA
NUR SERTER (Devamla) - Şimdi,
burada ne istiyor Başkanlık? Ne istiyor? Şunu istiyor: Diyor ki:
Biz ÖSYM olarak sınav yapmakla yükümlü bir kurumuz ama biz şirketler
kurarak bütün bu görevlerimizi o şirketler
aracılığıyla yaptırmak istiyoruz.
Bakınız,
ne diyor ÖSYM? Bu kuracağı şirketlere hangi görev ve
sorumlulukları devrediyor? Sınav, ölçme, değerlendirme,
yerleştirme hizmetleri
Affedersiniz, başka bir şey yapıyor
muydu ÖSYM? Yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum?
Devam
ediyorum: Soru hazırlama, donanım, yazılım, iletişim
altyapısı, baskı, paketleme, taşıma,
dağıtım, güvenlik ve iş gücü hizmetleri. Peki, bu kurumlar
Bütün bu görevler zaten ÖSYMnin asli fonksiyonu. ÖSYM, bunları 300ü
aşkın personeliyle kendisi yapmayıp da şirketlere mi
yaptıracak? O zaman ÖSYMye ihtiyaç kalacak mı değerli
arkadaşlar? Şu anda bütün bu görevler 7 daire
başkanlığı aracılığıyla yürütülüyor.
Bununla yetinmiyor ÖSYM, 2 daire başkanlığının daha ihdasını
istiyor. 260 kadro aldı; kadrolar arttı 300e çıktı.
Bununla yetinmiyor, yeni kadro talebinde bulunuyor. Ne için bulunuyor? Bu
görevleri özel şirketlere yaptırmak için. Yani ÖSYM diyor ki: Ah ah
şu şirketler olsa bu görevlerin hiçbirini biz yapmasak biz bu
sınavları ne kadar da güzel yönetiriz, ne kadar da güzel
yaparız. Böyle bir kurumun örneği yok değerli arkadaşlar.
Üstelik
bununla da yetinmiyor
Zaten 6114 sayılı Yasa Kamu İhale Kanunu
dışına çıkarmıştı ÖSYMnin mal ve hizmet
alımlarını. Bununla yetinmiyor; şirketlerin
yapacağı mal ve hizmet alımlarını da Kamu İhale
Kanunu dışına çıkarıyor. Böyle bir örnek yoktur. Bu,
özelleşmenin ötesinde, bu, yeni rant sağlama düzenlemesidir ve bunun
hesabı elbette bir gün verilecektir.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT
TURAN (İstanbul) İkna odaları
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri aynı mahiyetteki iki önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
40ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
41inci
maddede aynı mahiyette üç önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin 41. Maddesinin teklif
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Musa
Çam Mahmut
Tanal Haydar
Akar
İzmir İstanbul Kocaeli
Fatma Nur Serter
İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı S.
Nevzat Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Ali
Öz Hasan
Hüseyin Türkoğlu Mehmet
Günal
Mersin Osmaniye Antalya
Aynı
mahiyetteki üçüncü önergenin imza sahipleri:
Erol
Dora Levent
Tüzel İdris
Baluken
Mardin
İstanbul
Bingöl
Pervin
Buldan Hasip
Kaplan
Iğdır
Şırnak
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki üç önergeye Sayın Komisyon katılıyor
musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
Son
okunan önerge sahiplerinden burada kimse yok. Dolayısıyla gerekçesini
okutacağız.
Gerekçe:
Teklifin
41. Maddesiyle, 6114 Sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi
Başkanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun'da değişiklik yapılmıştır.
Ancak bu konu; Plan ve Bütçe Komisyonu'nun değil, Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu'nun ihtisas alanıdır. Bu nedenle, eğer
bir değişiklik yapılacaksa bunun ilgili ihtisas komisyonda
görüşülerek yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, maddenin teklif
metninden çıkarılarak ilgili komisyonda görüşülmesi gereklidir.
BAŞKAN
Sayın Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçe
Gerekçe:
ÖSYM
Başkanlığına şirket kurma yetkisi verilmesi uygun
görülmemektedir.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Nur Serter
BAŞKAN
Sayın Serter, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FATMA
NUR SERTER (İstanbul) Evet, Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 41inci maddeyle ilgili vermiş olduğumuz önergeyle
bu maddenin kanun metninden çıkarılmasını talep ediyoruz.
Niye talep ediyoruz? Biraz önceki konuşmamda da söylediğim gibi,
ÖSYM, aslında, bütün görevlerini özel şirketlere devredip ama bunun
yanı sıra büyümeyi sürdürmekte kararlı görünüyor. Bu maddede de
başkan yardımcısı sayısını 2den 3e
çıkarıyor. Hiçbir görevi kendisi yapmayan, 300e yakın
çalışanı olan bir kurumun, başkan
yardımcısını 2den 3e çıkarmayı doğrusu
niye istediğini anlamak güç.
Ama
şunu yapabiliriz, şunu yapabiliriz:
Hafızalarımızı tazeleyebiliriz, yakın geçmişe bir
gidebiliriz ve ÖSYMnin ne yaptığını yeniden
hatırlayabiliriz. ÖSYM, tabii, kamu tüzel kişiliğine sahip,
idari ve mali özerkliği olan, özel bütçeli bir kurum. ÖSYM, Türkiyede,
gerçekten çok saygın bir kurum olarak, uzun yıllar güvenilir bir
kurum olarak görev yaptı.
Ancak belli bir dönemden
sonra ÖSYM, sadece sınav skandallarıyla anılan ve özellikle yeni
yönetim döneminden itibaren de bu sınav skandalları nedeniyle reytingi
de çok yükselen bir kurum hâline geldi, olumsuz anlamda ama kamuoyunun
gündeminden hiç düşmedi. Şimdi şunu bir hatırlayalım:
Bu sınav skandalları eskiden hiç olmuyor muydu, yeni mi olmaya
başladı? Hayır. Sayın Yarımağan döneminde,
değerli arkadaşlarım, iki tane önemli olay var:
Birincisi, polis
sınavının ihbar alındığı ve bu sınavla
ilgili soruların çalındığı ihbarı
alındığı için iptal edilmesi. Yani ne olmuş?
Sınav yapılmamış aslında 2009 yılında. Bir
duyum almış yönetimi, o günkü yönetimi ÖSYMnin ve derhâl
sınavı iptal etmiş, 13 Eylül 2009.
İkinci önemli olay
KPSS eğitim bilimleri sınavı. Yani yüz yirmi net sorunun çok
sayıda kişi tarafından yapıldığı ve
Sayın Yarımağanın bu olayda bir kopya
yapıldığı endişesi taşıyarak
savcılığa başvurduğu ve ondan sonra da kendisinin
istifa ettiği olaydır. Yani ÖSYMnin bütün tarihine
baktığınızda iki önemli olay vardır, birinde
sınav yapılmamıştır; öbüründe de 16 Temmuz 2010da
yapılan KPSS eğitim bilimleri sınavı nedeniyle Sayın
Yarımağan istifa etmiştir, bu skandaldan dolayı istifa
etmiştir, görevi bırakmıştır.
Peki, Sayın
Yarımağandan sonra ne oldu? Önce, bu KPSS sınavının
acaba sorumluları bulundu, ortaya çıkarıldı, soruları
kimin aracılığıyla dışarıya sattıkları
veya verdikleri anlaşıldı mı? Üzerinden iki yıl geçti.
Biz, bir milletvekilimiz aracılığıyla bir
araştırma komisyonu kurulmasını istedik -Sayın
Aytuğ Atıcı- ben iki tane soru önergesi verdim. Son olarak
Adalet Bakanlığından da sordum: Ne oldu bu soruşturma,
nereye gidiyor? diye, hiçbir cevap yok. Peki, bu olayın faili meçhul.
Faili meçhul ama günah keçisi hâline getirilen o dönemdeki 318 ÖSYM
çalışanı var. Bu adalet midir, bu hak mıdır? 318
kişi bu nedenden dolayı YÖKe gönderildi. YÖKte ne yapıldı?
Etkisiz hâle getirildi, onlara mobbing uygulandı,
değersizleştirildiler, fonksiyonsuzlaştırıldılar,
erken emekliliğe teşvik edildiler. Peki, ne oldu? 260 yeni
çalışan aldı ÖSYM ve yoluna devam etti.
Yeni
ÖSYM Başkanı Sayın Ali Demir göreve geldikten sonra
olanları isterseniz kısaca bir hatırlayalım: 27 Mart 2011,
YGSyle yaşanılan şifre skandalı. 24 Nisan 2011, ALESe
giren 500 adaya eksik kitapçık dağıtımı. 30 Nisan
2011, YGSye giren mahkûm adaylara sınav kitapçıklarının
eksik gönderilmesi. 30 Nisan 2011, ALESte eksik kitapçıktan mağdur
olan adaylar için yeniden sınav düzenlenmesi. 7 Haziran 2011, YGSye giren
Diyarbakırdan 4 öğrencinin cevap kâğıdının
kaybolması. 29 Mayıs 2011, STS 2011 sınav sorularının
bir önceki yılın aynısı olması.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATMA
NUR SERTER (Devamla) İşte, ÖSYMnin, yeni ÖSYMnin performansı
budur ve bu düzenlemelerin hiçbirini hak etmemektedir. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT
TURAN (İstanbul) İkna olmadım!
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Serter.
Sayın
milletvekilleri, aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
41inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
42nci
maddede aynı mahiyette üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı kanun teklifinin 42. Maddesinin teklif
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Aydın
Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Haydar
Akar Musa
Çam Mahmut
Tanal
Kocaeli İzmir İstanbul
Engin
Özkoç
Sakarya
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Erol
Dora Levent
Tüzel İdris
Baluken
Mardin İstanbul Bingöl
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
Aynı mahiyetteki diğer önergenin
imza sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz
Manisa Konya Isparta
Hasan
Hüseyin Türkoğlu Ali
Öz Mehmet
Günal
Osmaniye Mersin Antalya
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergelere Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Şimdi,
önergelerden bir tanesinde BDP Grubu burada değil. Dolayısıyla
onun gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Teklifin 42. Maddesiyle,
6114 Sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda değişiklik yapılmıştır.
Ancak bu konu; Plan ve Bütçe Komisyonunun değil, Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunun ihtisas alanıdır. Bu nedenle,
eğer bir değişiklik yapılacaksa bunun ilgili ihtisas
komisyonunda görüşülerek yapılması gerekmektedir. Bu nedenle,
maddenin teklif metninden çıkarılarak ilgili komisyonda
görüşülmesi gereklidir.
BAŞKAN Sayın
Şandır?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
ÖSYM
Başkanlığına şirket kurma yetkisi verilmesi uygun
görülmemektedir.
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Engin Özkoç konuşacak.
BAŞKAN Sayın
Özkoç, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; az
önce, oturduğum sırada, Millî Eğitim Komisyonunda bir AKP
milletvekili -yaşça benden büyük, şu anda göremiyorum kendisini- bir
konuyu bana anlattı ve anlatırken de şöyle dedi: Biz neden
bağırarak, çağırarak, kürsüde birbirimize hakaret ederek,
birbirimizi küçük düşürerek Türkiye Büyük Millet Meclisinin onuruyla,
haysiyetiyle oynuyoruz? Biz neden birbirimizi dinlemiyoruz? Neden birbirimizin
söylediklerinde acaba gerçekten doğru şeyler var mı diye kulak
kabartmıyoruz? Böyle yaparsak hem iktidar hem de muhalefet gerçekten puan
toplayacak. Ben de kendisini saygıyla dinledim, hemen arkasından
söylediği bir şeye cevap vermek de istemedim. Söz sıram
geldiği için kürsüye çıktım.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bağırmadan çağırmadan
söylüyorum. Bakın, görüşmekte olduğumuz 40ıncı madde,
41inci madde, 42nci madde ve görüşeceğimiz 43üncü madde, 44üncü
madde, 45inci madde ve 46ncı maddelerin hepsi ÖSYMnin idari
yapılandırılmasıyla ilgili. Değerli
arkadaşlarım, bunlardan hiçbir tanesi Millî Eğitim Komisyonuna
gelmedi.
Şimdi,
değerli büyüğüm dedi ki: Birbirimize saygı duyalım. Hem
yaşça hem de siyaset olarak büyük birisi, dinlemem gerekiyor. Ben de
şimdi size soruyorum değerli arkadaşlarım ilk defa Meclise
gelmiş bir milletvekili olarak, bugüne kadar
yaptıklarımızı bir tarafa bırakalım. Şimdi,
komisyonları kuruyoruz, görevlendiriyoruz ve bu komisyonların
çalışmasını istiyoruz ve Meclise, bunları
çalışarak getirmesini istiyoruz. Ondan sonra, bu komisyonlara bu
görevi verdirmeden bir anda bu yasayı Meclise getirip geçiriyoruz, sonra
da diyoruz ki: Bu konuda gerçekten bağırmayalım
çağırmayalım, hiçbir şey söylemeyelim.
Değerli
arkadaşlarım, siz muhalefet koltuğunda otursanız ve
iktidarda bu kadar bir sayı olsa, gecenin bu vaktine kadar komisyonlarda
hiç görüşülmeyen maddeler burada getirilip geçirilse, siz muhalefet
görevini yapmış sayar mısınız kendinizi?
Bakınız, cevap vermek kolay, verirsiniz, ben de veririm.
İsterseniz bir cevap daha verin, ben de sesimi yükselterek, az önce
büyüğümün, içinizden söyleyen bir büyüğümün söylediğinin tam tersini
söylerim ama ben, bunu istemeden bunu bitirmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bakın, sınav hizmetlerini ne yapıyorsunuz? Bir
şirkete devrediyorsunuz yani devletin kamusunu
şirketleştiriyorsunuz. Bundan sonra sınavları bir
şirket yapacak. Nedir? Ne kadar denenmiştir? Konumu nedir? Nasıl
yapacak? Bu gerçekten, sizin üstlendiğiniz görevi doğru
yapamadığınızı ve az önce Sayın Hocamın
ifade ettiği gibi, bunlarda bir sürü usulsüzlüklerin ve
yanlışlıkların olmasından kaynaklanan bir şeyi
kabul etmiş olmaz mısınız? Soruyorum yani ben gerçekten
samimiyetle soruyorum: Olmaz mıyız arkadaşlar? Yani biz,
gerçekten, bir şirkete mi devrederek çocuklarımızın
sınav hizmetlerini okutturacağız? Bunu böyle mi
gerçekleştireceğiz? Biz önemli bir devletiz ve bu devlet bütün
kurumlarıyla, ülkesindeki herkese güven vermek zorundadır,
öğrencisine güven vermelidir, velisine güven vermelidir. Biz ne
diyeceğiz onlara arkadaşlar?
Vermeyelim,
muhalefet yapmayalım ve ben de, eğer biraz olsun sesimi
yükselttiysem, gerçekten kusuruma bakmayın ama sizden, o zaman sesimi
alçaltarak rica ediyorum arkadaşlar: Değerli büyüklerim, sevgili
milletvekili arkadaşlarım; ben gerçekten öğrenmeye
çalışıyorum bu işi ve siz de bana lütfen doğruyu
öğretin. Bu doğruysa kaldıralım
parmaklarımızı geçsin ama yanlışsa, bir kereye mahsus
gönüllerimiz birleşsin ve doğruyu yapalım.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
42nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeleri tamamlamış
bulunuyoruz.
Şimdi,
üçüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz. Üçüncü bölüm, geçici
madde 1, 2, 3 dâhil 43 ila 59uncu maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü
bölüm üzerinde söz isteyen Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Emin
Haluk Ayhan.
Sayın
Ayhan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, Genel Kurulumuzun
sükûnetini sağlayalım Hatibe öyle söz verelim.
BAŞKAN
Arkadaşlar, uğultuyu keselim lütfen. Dinleyelim Hatibi.
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Devam edin
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Saygısızlığa reva mıyız
yani teessüf ederim. Sizden duymak istemezdim, meslektaşız sizinle.
Çok ayıp oluyor yani.
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Devam edin. diyorum, bir şey mi dedim?
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Siz buranın amiri misiniz, benim amirim misiniz? Teessüf
ederim, hiç yakıştıramadım size.
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Rica ederim. Devam edin. diyorum.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Yakıştırıyor musunuz? Siz benim
amirim misiniz?
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Ya, yanlış mı söylüyorum?
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Yanlış söylüyorsunuz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gecenin bu saatinde doğru olmaz zaten.
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Siz devam edin.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Çok ayıp ama ya, hiç yakışıyor mu
size gecenin bu saatinde?
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Yanlış bir şey mi söyledim?
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Evet, yanlış söylediniz. Buranın bir
işleyişi, nizamı var. Bundan bihaber misiniz?
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Ben on senedir buradayım.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Ama, işte, belli öğrenmemişsiniz.
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Hayır, siz devam edecekseniz edin.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Sayın Başkanım, lütfen süremi dikkate
alırsanız sevinirim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Ayhan, yeniden başlatıyorum.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 302 sıra sayılı
Tasarının üçüncü bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz aldım, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu
saatte neresinden başlayacağız? Tabii ki zor. Merkez trafoda bir
arıza varsa her yere arıza aynı şekilde
dağılıyor. Dolayısıyla, problemler giderek
artıyor. Bu bir kanun yapım süreci değil. Hukuki prosedürü
yerine getirme anlayışı içinde cereyan eden bir olay.
Baktığınız zaman
Bugün sabahleyin Komisyonda TÜRKAKla
ilgili yasa tasarısını görüşürken bir şeyi gördüm.
Dercedilen hükümlerin içinde bir tanesinde TUSKON kanuna dercedilmeye
çalışılıyor, edilmiş. Soruyoruz Bunu Hükûmet mi
koydu? Tasarı Hükûmetten geliyor. Kamu görevlisi, Hükûmeti temsil eden
diyor ki: Bilmiyorum. Ama MÜSİADcı üyeler Komisyonda milletvekili,
onlar da kıskanıyorlar Biz niye buraya dercedilmedik? diye.
Ben
söylüyorum, AKPde sıkıntı başladı. Bu bir kanun
yapım şekli, süreci değil. Çok üzülüyorum ben bu süreçte. Böyle
bir şey olabilir mi? Benim ne konuşup ne
konuşmayacağımı, ne zaman başlayıp ne zaman
başlamayacağımı, başka üyelerin yaptığı
saygısızlığı dikkate almadan başka bir üyenin bana
yaptığı saygısızlığı dikkate alarak
işlemime devam edeceğim. Nerede görülmüş böyle bir şey?
Hangi Parlamentoda var?
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya, gitti artık, tamam,
sakin ol.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Muhatabım orada oturuyor.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Gitti
O kadar uzatmanın gereği yok.
BAŞKAN
Sayın Can, lütfen
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Şimdi, her şeye müdahil olmayın. Her
sefer böyle yapıyorsunuz. Ben ne zaman kürsüye çıksam, sizi orada
öyle görüyorum. Hiç yakışık alıyor mu size?
Yakışık alıyor mu?
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Bana mı söylüyorsunuz?
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Evet, zatıalinize söylüyorum.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Bir yaşıma daha girdim!
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Şimdi, bazı kurumların başkan
yardımcılığı 2den 3e, bazılarının ki
3ten 4e çıkıyor. Şimdi, bu, oradaki başkan
yardımcılarının görevden anlamaması, her birinin
siyasi olarak arkasında duran olması sebebiyle oradaki yöneticilerin,
idarecilerin kendi tanıdıklarını, kendi
yakınlarını getirme çabasının Parlamentoda
onaylanması arzusudur, talebidir. Biz burada bunu görüşüyoruz. Böyle
bir şeyi Hükûmet kabul edebilir mi? Burada birbirine benzemeyen bu kadar
hususların görüşüldüğü olabilir mi? Biraz önce iktidara mensup
arkadaşlar, muhalefete mensup arkadaşlar, grup başkan
vekillerinin de olduğu, arada görüşülürken, bu işin söylemek
istemem. Parlamentoya yakışmaz ama- suyu çıktı denildi. Bu
iş zıvanadan çıkmadı ama raydan çıktı. Böyle bir
şey bu Parlamentoda olur mu? Türkiye Cumhuriyetinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde işlerin bu kadar hafife alındığı görülmüş
müdür?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Kamu İhale Başkanı da ÖSYM Başkanı da
birer tane arkadaş getirecekler, bu kadroyu, bu kanunu onun için
çıkarıyoruz.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla)
Burada, AKPnin yaptığı her hukuksuzluğu, kurumların
yaptığı her hukuksuzluğu Parlamentoya onaylatma
mecburiyetiniz mi var? Denetim kalkıyor.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Yiyin
efendiler yiyin kanunu bu Sayın Ayhan.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla)
Şurada elimde geçen gösterdim. Amme Alacakları Kanunu -arkadan
çıkarttım burada- 16 kere değişiyor. Biraz önce
baktık. Arkadaşlarla getirttik. Kamu İhale Kanununa ek ve
değişiklikler getiren mevzuat
ALİM IŞIK (Kütahya) 30
kez, 30 kez
30 defa değişti bunların döneminde.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Kaç
maddesi var? En az 100 maddede değişiklik yapıldı. Kamu
İhale Kanunu yoktur. deseniz, bundan daha iyi olacak Sayın Bakan.
Böyle bir rezalet olmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) En son
değişiklik öyle olacak zaten. Kaldıracaklar, bitecek bu iş.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Efendim, Başbakan dağıtsın ihaleleri
rahatlayalım.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla)
Hayır, kaldırmak da bir erdemdir ama tek tek
kaldırırsanız bir gün öyle bir mevzuatın olduğunu da
bilmezsiniz. Sıkıntının özü burada.
Aslında gecenin bu saatinde
bozulan moraller, psikolojisi yıkılanlar
RECEP ÖZEL (Isparta) Kimin morali bozuldu?
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Ne
diyorsunuz?
RECEP ÖZEL (Isparta) Kimin morali
bozuldu?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Tamam, sorun yok.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla)
Psikolojin mi bozuldu?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Gelene çatıyorsun gidene çatıyorsun.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla)
Sayın Başkan, bana niye müdahale etmek istiyorlar?
AFİF DEMİRKIRAN (Siirt)
Sen herkese müdahale ediyorsun.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen,
rica edeyim, sessiz dinleyelim.
Buyurun Sayın Ayhan.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Bu
Parlamentoda böyle bir davranış biçimi yakışmaz.
Bakın, ben özellikle Sayın Grup Başkan Vekilinizin olduğu
anlarda, burada, gerçekten de bu işi problemsiz, anlayış içinde
her seferinde götürdüğümü kendisine de ifade ederim ama bu işi
rayından çıkarmanın bir âlemi yok. Nereden bakarsanız
bakın, bu kanun yapma tekniği, bugün her aklına gelenin son
dakikada, burada son anda Gelin, bunu da ekleyelim. Bakın, aslında
sizin ne yapmanız gerekir? AKP Genel Merkezine bu hafta iyi
çalışan bakanlar, bu hafta kötü çalışan bakanlar listesini
bazı şirketlerde olduğu gibi asmanız lazım. Yani
şimdi, bu kadar bu iş sıkıntıya giriyorsa, her sene
son anda yüzlerce maddelik
Geçen sene 40 madde gelen tasarı 252 madde
olarak çıktı. Bunun normal olduğunu söylemek mümkün mü? Bunun
iyi olduğunu söylemek mümkün mü? Psikolojiniz bozulduğunda burada
yapılan saygısızlığı Bırak, sen devam et.
diyebilecek kadar devlet adabı, devlet terbiyesi görmüş
insanların söylemesi beni üzüyor. Bu, hoş bir şey değil.
Ben, bunu söylerken mutluluk duyduğumu da söyleyemem.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Ustalık dönemi eseri onlar.
AFİF
DEMİRKIRAN (Batman) Siz de yanlış anlamayın her söyleneni
canım. Doğru okursanız doğru anlarsınız, iyi
niyetle söylediğimi anlarsınız.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Doğru söylerseniz, doğru
anlaşılır.
AFİF
DEMİRKIRAN (Batman) Beni tanıyorsa iyi niyetle söylediğimi
anlar.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Ben, niyet okuyucusu falan değilim.
AFİF
DEMİRKIRAN (Batman) Kusura bakmayın, benim tavrım senin niyet okumanı
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Ben, niyet okuyucusu falan değilim. Ben hukuk
neyse, buranın İç Tüzükü neyi emrediyorsa öyle bu işi yerine
getirmek isteyen bir insanım ve öyleyimdir de. Komisyonlarda da Genel
Kurulda da beni arkadaşlarım, muhalefettekiler de böyle tanırlar
ama niyeti bozuk olanlar öyle tanımıyorlar, onlar farklı
düşünüyorlar.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Devlet ciddiyeti diye bir şey vardır.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Onu da sen düşün.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Demin niyet okumayı anlamıyordun,
şimdi niyet okuyorsun!
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, böyle bir usul var mı?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bu ciddiyetiniz şuradan gözüküyor: Nerede demin
çıkartan adamlarınız? Demin 200 kişiyi burada tutuyordunuz.
Nerede şimdi Grup Başkan Vekiliniz? bir de orada
oturup laf yetiştiriyorsunuz. Ayıptır ya!
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Nerede
arkadaşlarınız? Oylama olmayacak diye herkes gitti. E, hani
ciddiyet? Bunun söylenmesinden niye rahatsız oluyorsunuz?
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Sayın
Başkanım, aslında herkes kendisine yakışanı
yapıyor.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani Suyunu çıkarttınız. diyen
arkadaşa niye laf ediyorsunuz, suyunu çıkarttınız.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Herkes kendine
yakışanı yapıyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakana
hakaret ediyorsunuz siz be! Nerede grubunuz? Allah Allah! Yani burası
Meclis mi, kanun mu yapıyoruz, oyun mu oynuyoruz? Bir de laf
atıyorsunuz utanmadan, ayıptır be!
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Sayın
Başkanım, söylediğinize değse Devam edin. diyeceğim
ama değmeyecek gerçekten.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sizin de
konuşmanıza değmez, inan ki konuşmayın.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum Sayın Başkanım. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakan, buna
sizin itiraz etmeniz lazım. Müzakere mi yapıyoruz? Böyle şey
olur mu?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ayhan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Şimdi bir
şekil şartını
Sayın Divan Başkanının
da Meclis Başkanının da buna itiraz etmesi lazım. Nerede
grup? Müzakere mi yapıyoruz, birleşim mi yapıyoruz? Gecenin
ikisi
RECEP ÖZEL (Isparta) Her maddede aynı
önergeyi verirlerse
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Biz niye bekliyoruz
burada? Sayın Başkan, nerede AKP Grubu?
RECEP ÖZEL (Isparta) Hepsinde aynı önergeyi
veriyorsunuz ya.
ALİM IŞIK (Kütahya) Siz yazın da
biz imzalayalım. Ne demek o?
BAŞKAN Arkadaşlar, sakin olalım
lütfen. Lütfen
Lütfen sakin olalım. Haklısınız.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Böyle şey olur mu
ya? Ayıp denen bir şey var. Ondan sonra da gruba laf
atıyorsunuz.
ALİM IŞIK (Kütahya) O zaman getir
önergeyi, biz imzalayalım, öyle mi istiyorsunuz?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Cuma, cumartesi
çalışalım. diyen siz değil misiniz?
ALİM IŞIK (Kütahya) Ayıp ya!
Ayıp ya! Size mi soracağız kardeşim nasıl önerge
vereceğimizi? Size mi soracağız?
BAŞKAN Lütfen
Arkadaşlar
Lütfen
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yani önerge
vermeyelim, konuşmayalım, ne yapalım?
BAŞKAN Sayın Başkan
ALİM IŞIK (Kütahya) Her getirileni kabul
edelim! Hırsızlığı getir, onaylayalım; var
mı böyle bir şey?
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Pişkinlik,
pişkinlik!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Oradan oturup laf
atacaksınız
Olur mu ya arkadaşlar?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Komisyon laf
atıyor, grup laf atıyor, siz seyrediyorsunuz, ondan sonra
BAŞKAN Ha, benim suçum mu oldu şimdi?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Benim suçum mu?
Ben mi yönetiyorum Parlamentoyu?
BAŞKAN Belki 10 defa Lütfen
dedim,
Susun. dedim şimdi siz bana bağırıyorsunuz
arkadaşlar.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Anlamıyor. Ne
diyeceksin?
BAŞKAN Ne yapayım yani ne yapmamı
istiyorsunuz?
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Onu diyorum ben de
işte.
BAŞKAN Nasıl görev yapacağım?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) AKPnin
Başkanı mısınız, bu Meclisin Başkanı
mısınız?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkanım, Meclisin hükmi şahsiyetine hakaret edilmiştir.
Burada kanun görüşüyorsak biraz önceki şekliyle görüşmemiz
lazım. Deminki yoklama çıkartan iktidar partisi grubu nerede?
Eğer onlar gidiyorlarsa siz de tatil ediniz. Tatil ediniz ki herkesin
olduğu bir zeminde kanunu görüşelim, bu kadar önemli bir kanun.
Hükûmet önergeyle doldurdular yani işte, Komisyon Başkanı
burada. Komisyonda gelenin 2 katı önerge getirdiler, gerekliydi
getirdiler. E, nerede müzakere edeceğiz? Bölüm görüşüyoruz. Siz de tatil
edin efendim. Gelsin iktidar grubu, beraber çıkaralım.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Torbaya sığmaz bu kanun.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Biz niye bekleyelim burada? Öyle şey mi olur?
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bizim suçumuz Hükûmete saygı göstermek.
Bekliyoruz şu anda burada.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani şimdi, yoklama isteme imkânı yok İç
Tüzüke göre, var mı yoklama? Bu da sizin takdiriniz yani Hocam. Bu
iş bu kadar basit olmamalı arkadaş ya!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) - 326 kişi azınlıkta kaldı.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Grup Başkan Vekili buyurun.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Biz sayın grup başkan vekilleriyle zaman
zaman kendi aramızda görüşüp Meclisin çalışma
şekliyle, usulüyle ilgili aramızda bir anlaşma oluştururuz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Mahir Bey, hiçbir şey konuşmanıza gerek
yok ya.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bu durumu savunmasanız daha iyi Mahir Bey.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Şimdi, bakınız, ikinci bölüm
tamamlandıktan sonra üçüncü bölümün konuşmaları
yapılıp kapatılmak üzere konuştuk bunu biz.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Tamam efendim, grubunuz nerede?
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) - Yapalım, hani grubunuz nerede?
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bak biz buradayız, grubunuz nerede?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya, arkadaşlar, siz eğer kavga etmek
istiyorsanız
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hayır grubunuz nerede Mahir Bey?
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) - Dün de aynısı oldu.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş)
şimdi,
bu saatte kavga için hiçbirimizin psikolojisi uygun değil.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ya, ne alakası var? Grubunuz nerede Allah
aşkına? Biz buradayız.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Sadece laf atıcılar burada.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) - Dün de aynı oldu, dün de duvarlara
konuştuk.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Tamam, üçüncü bölümün konuşmaları
yapılsın, grubunuz nerede?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Dolayısıyla, hepimiz biliyoruz ki üçüncü
bölümün konuşmaları tamamlandığında çalışma
nihayetlenecek.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Dolayısıyla, şimdi neyi
tartışıyoruz?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin)
yani burada
yapılacak konuşmalar AKP Grubunu ilgilendirmiyor mu?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Böyle bir
müzakereyi ya da bir kanun görüşmesini
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, burada yapılacak
konuşmalar
Muhalefet grupları kaldı, iktidar grubu gitti, MHP
grubu konuştu, şimdi CHP grubu konuşacak. Bu konuşmalar
iktidar grubunu ilgilendirmiyor mu?
BAŞKAN
Efendim, bir saniyenizi rica edeyim. Bir saniye, bir saniye
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Çok seviyesiz bir müdahale oluyor zaten Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Bir saniye, bir saniye
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Efendim, bu müzakereye devam etmemek lazım
Sayın Başkanım. Lütfen
BAŞKAN
Tamam efendim...
Sayın
Ünal, lütfen sözünüzü tamamlar mısınız.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, söylediğim
şey şudur
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hiçbir uzlaşmamız yok Mahir Bey.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Yaptığımız görüşme
gereği, konuşmalar tamamlandığında, bizim zaten söz
talebimiz olmamıştır, dolayısıyla, CHP Grubu da
konuşmasını tamamladıktan sonra zaten zatıaliniz
Meclisi kapatacak. Dolayısıyla burada kavga etmeyi gerektiren bir
durum
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Bana Hadi bitir. der gibi söylüyor, olur mu öyle
şey? Başla, devam et. diyor. Hangi hakla onu söylüyor bana?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Konuşmacılar arasında bir
sataşma ilk defa vuku bulmuyor. Dolayısıyla bu yeni bir şey
değil efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Mahir Bey, itiraz
ettiğimiz hadise
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) İşi hafife almayın.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Konuşmacı kendisini ifade ederken daha
çirkin sözlere muhatap olduğumuz olmuştur.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) O da söylesin!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Mahir Bey, yani sizin gitmeye hakkınız var da,
bu grupların burada oturmak gibi bir mecburiyeti mi var?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Efendim, grupların burada oturmak gibi bir
mecburiyeti olduğunu ben ifade etmedim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ne yapalım, biz de mi gidelim?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Gidebiliriz efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Kapatın o zaman Meclisi.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bu peki, Sayın Hükûmete, Sayın Bakana
saygısızlık olmaz mı?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Bakın, Meclisin bir çalışma usulü
var.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hangi usulden bahsediyorsunuz?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Meclisin çalışma usulüne aykırı
bir durum varsa bunu belirleyelim.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, gruplara
birer söz verin efendim kürsüden, grubu temsilen bir arkadaşımız
konuşsun.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Hayır, gruplara söz vermeye gerek yok
Sayın Başkanım. CHP Grubu eğer konuşmak istiyorsa,
kürsüde, zaten kanunun görüşme usulüne göre on dakikalık konuşma
süresini kullanır. Hayır Kullanmayacağım. diyorsa, üçüncü
bölümün görüşmelerini tamamlamış oluruz.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Hayır, zaten bize tarif ediyorlar nasıl
konuşacağımızı, merak etme!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hepsini çıkartalım Mahir Bey, yani hiç
görüşmeye, konuşmaya da gerek yok.
BAŞKAN
Sayın grup başkan vekilleri, bana verilen bilgiler öyleydi, yani
üçüncü bölüme başlayacağız ve müzakereleri bitireceğiz, son
vereceğiz.
Şimdi,
eğer grup başkan vekilleri de antant kaldıysa, burada söz
isteyen bir arkadaşımız daha var, onu da konuşturup
kapatalım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, ne karar yeter
sayısı ne yoklama var burada. Müzakere için de yeterli sayı yok.
Burada konuşulan her konu önemlidir ve
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Böyle bir usul mü var? Müzakere yeter
sayısı diye İç Tüzükte bir hüküm yok.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sizin içinize siniyorsa, Sayın Bakanın içine
siniyorsa müzakereye devam edelim.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Toplantı yeter sayısı diye bir
şey var.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Toplantı yeter sayısı istemeyi
gerektiren bir durum yok efendim şu anda.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) O zaman biz konuşalım, duvarlar dinlesin!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, bu İç Tüzük bir
şekil şartıdır ama buranın bir de ruhunun, bir
şahsiyetinin olması lazım. Siz de buranın
Başkanısınız.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Efendim, Meclisin çalışmasıyla
ilgili bir felsefeyi tartışacaksak bununla ilgili bir usul
tartışması yok sanıyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Şimdi, şu şekil sizin içinize siniyorsa,
Sayın Bakanın içine siniyorsa, Sayın Komisyonun içine siniyorsa
devam edin, devam edin ama ben bunu bu Meclise saygısızlık
olarak görüyorum. İşin özü bu. Buna bir tepki olarak ifade ediyoruz
ve maalesef arkadaşın konuşmasına da yerinden laf atan
arkadaşlar, bu işi nasıl alaya aldıklarını ortaya
koydukları için bu tepkiyi ortaya koyduk.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın Bakan, herhangi bir alay söz konusu
olmamıştır. Sayın Konuşmacımıza dönük
eğer bir hakaret ya da çirkin bir ifade varsa, tutanaklara bakalım,
ben Grup Başkan Vekili olarak özür dilemeye hazırım. Tam
tersine, Sayın Konuşmacı burada konuşmasını
tamamlarken, tam dediğim gibi, bir diyalog şeklinde âdeta
konuşma cereyan etmiştir. Dolayısıyla burada bir hakaret
söz konusu değildir.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Benim nasıl konuşacağımı tarif
ediyorlar, niye söylemeyeyim?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Kendi gruplarından kendisine yapılan
konuşmalar var.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Yani siz şu anda bile
bağırıyorsunuz.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Nasıl konuşacağımı nasıl
tarif eder bana bir vekil?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Kimse size böyle bir tarifte
bulunmamıştır.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Bulundu, onun için ben konuştum.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Arkadaşlar, bir saniye, Sayın Hamzaçebiyi de dinleyelim.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, ben iki grup
başkan vekilinin konuştuğu sürenin yarısı kadar bir
süre talep ediyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kürsüye çıkabilir miyim?
BAŞKAN
Buyurun, kürsüden konuşun. (CHP sıralarından
alkışlar)
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin, görüşmelerin sağlıklı
yürütülemediğine ve sonlandırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sabaha doğru görüşmeler bu kadar uzarsa bunun çok
doğal sonucu bu olacaktır. Yanlış olan, bu torba
yasanın görüşülme usulüdür. Komisyona 44 madde olarak gelen
tasarı, Komisyondan
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) 34 madde
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Komisyona 34 madde olarak gelen
tasarı buraya 59 madde olarak indi, buradan da 100üncü maddeye doğru
gidiyoruz şimdi ve gecenin geç saatlerine, sabaha kadar süren oturumlarda
bu görüşmeleri yapıyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ve muhalefet önerge vermekle suçlanıyor.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bunlar bir formalite görüşmelere
dönüşmüş durumda. Muhalefetin eleştirilerine iktidar kulak
vermiyor.
Bir
kez daha söylüyorum, kabul edilen 39uncu maddede eğer iktidar partisi bir
düzeltme yapmış olsaydı, bu görüşmeler gayet
sağlıklı, sıhhatli yürürdü, medeni bir şekilde
bunları tartışırdık. Şimdi, siz, iktidar partisi
grubu, tek tek milletvekillerini tenzih ederim ama sonuçta Hükûmet, grup
başkan vekilleri bir iş birliği içerisinde bu maddeleri buradan
geçiriyor. 39uncu madde yanlış, kesinlikle yanlış.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) 41inci madde yanlış değil mi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Birçok yanlış madde var ama en vahimi 39uncu
maddedir. Birçok madde daha var yani diğerleri doğrudur demiyorum ama
Sayıştay maddesi olağanüstü ölçüde yanlış bir madde.
Tekrar buraya dönüp bir değerlendirme yapmak istemiyorum.
Şimdi, formalite
görüşmeler. Evet, doğru, Sayın Mahir Ünalın söylediği
gibi üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanacak, maddelere geçilmeden
buradan ayrılacaktık ama artık muhalefetin hiçbir önerisi,
hiçbir önergesi kabul görmediği için bu görüşmelerin formalite bir
görüşmeye dönüşmüş olması nedeniyle tüm muhalefet milletvekillerinde
bir tepki ortaya çıkıyor, sorun buradan kaynaklanıyor.
O nedenle şöyle
yapalım yani bu görüşmeyi bir konuşmacı
arkadaşımız daha var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) İki.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) İki konuşmacımız mı var?
Burada sonlandırabiliriz de yarın buna da vakitli bir şekilde
devam edebiliriz ama iktidar partisi grubu da muhalefetin eleştirilerini,
önerilerini dikkate alsın. Elbette her öneri dikkate alınacak, ona
göre maddeler değiştirilecek değil. Tabii ki iktidarın, Hükûmetin
farklı görüşleri olabilir, farklı düşünebiliriz ama Biz
böyle istiyoruz, bu böyle geçecek. demeyin arkadaşlar.
Bakın, 39uncu
maddeye girmeyeceğim dedim ama bir iki cümleyle oraya bir daha girmek
istiyorum. Parlamento vergi koyar, halk adına bu vergiyi koyar. Toplanan
vergilerle hükûmete bütçe yetkisi verilir, Bu kadarlık bütçeyi sen
harcayacaksı. denilir. Bu vergileri sana veriyorum,
harcamalarını da belirledim. Bakanlıklar itibarıyla
bunları planladım, şu harcamayı yapacaksın.
Parlamento millet adına Sayıştaya yetki
vermiştir: Hükûmetin harcamalarını denetleyeceksin. Kural
budur, bütün demokrasilerde kural budur; halk adına, parlamento adına
Sayıştay hükûmetin harcamalarını denetler.
Şimdi
kabul edilen düzenlemeyle Hükûmet diyor ki: Ben Parlamentonun bu denetimini o
kadar istemiyorum. Ben bir genelge yayınladım X
bakanlığı olarak, bu genelgeye göre harcamalarımı
yaptım, sen beni denetleme. Hayır, sen yürütme organısın,
Hükûmetsin, burası millet adına o denetimi yapıyor.
Bu
kadar vahim bir madde buradan geçti, kimse bunun bana doğruluğunu
söyleyemez. Anayasa Mahkemesinden döneceğine de inanıyorum ama
Türkiye süre kaybetmiş olacak, Türkiye demokratik kültürden çok
fedakârlık yapmış olacak, uluslararası standartların
gerisine düşmüş olacağız. Sayıştay Osmanlı
İmparatorluğu döneminden beri var, en son kabul edilen 6085
sayılı Kanunla da uluslararası standartlara ulaşma yönünde
ciddi bir adım attık, şimdi onun gerisine düştük.
Biz
ne dersek burada geçecek, kabul edilecek. Doğru değil. Yine
istediğinizi belki yapacaksınız ama bari yarına
bırakalım da sağlıklı bir görüşme olsun.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, müzakereye devam etmemeniz
lazım.
BAŞKAN
Efendim, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.32
DOKUZUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 02.35
BAŞKAN
: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER : Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
_____0_____
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
302
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Manisa Milletvekili
Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan
Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet Memurları
Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin;
Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim
Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında
Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) Devam)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer
alan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdölün; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Ankara Milletvekili Cevdet Erdölün; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (1/637, 2/700) (S.
Sayısı: 301)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar
gereğince, Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü bünyesinde Türk
Silahlı Kuvvetlerinin 5 Eylül 2012 tarihinden itibaren bir yıl daha
UNIFIL Harekâtına iştirak etmesi hususunda Anayasanın 92nci
maddesi uyarınca Hükûmete izin verilmesine dair Başbakanlık
tezkeresi ile Kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek üzere 29 Haziran 2012
Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 02.37