TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
14üncü
Birleşim
1
Kasım 2011 Salı
(TBMM Tutanak
Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan
ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile
konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde
belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- ÖLÜM, SAYGI
DURUŞU VE TAZİYELER
1.- Ordu Milletvekili Harun Çakırın
vefatı nedeniyle saygı
duruşu
2.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, vefat eden Adalet ve Kalkınma Partisi
Ordu Milletvekili Harun Çakıra Allahtan rahmet, ailesine ve
yakınlarına başsağlığı dileyen konuşması
3.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın, vefat eden Ordu
Milletvekili Harun Çakıra Allahtan rahmet, ailesine ve
yakınlarına başsağlığı dileyen konuşması
V.- KAPALI OTURUMLAR
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Ankara Milletvekili
Emine Ülker Tarhanın, vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakıra
Allahtan rahmet, ailesine ve yakınlarına
başsağlığı dilediğine; cumhuriyetin 88inci
yıl dönümü kutlamalarının iptal edilmesini
kınadığına ilişkin açıklaması
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, vefat eden Ordu Milletvekili Harun
Çakıra Allahtan rahmet, ailesine ve yakınlarına
başsağlığı dilediğine; Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarının deprem felaketi nedeniyle
yapılmadığına ilişkin açıklaması
3.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, deprem bölgesinde edindikleri izlenimler konusunda
Parlamentoyu bilgilendirmek istediklerine ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, 1 Kasım 1922de saltanatın
kaldırılışının yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
5.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün, Türkiyedeki ifade
özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasına
ilişkin açıklaması
6.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Türkmenistanın
bağımsızlığının 20nci yıl dönümüne,
Kars ilinin 91inci kurtuluş yıl dönümüne ve Cumhuriyet Bayramı
törenlerinin iptal edilmesini kınadığına ilişkin
açıklaması
7.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
Cumhuriyet Bayramı ile Kırklareli ilinin kurtuluş törenlerinin
Başbakanlık genelgesi uyarınca
yapılamadığına ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüzün, Kars ilinin düşman işgalinden
kurtuluşuna ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, son günlerde KCK soruşturması kapsamında yapılan
operasyon ve yargılamalara ilişkin açıklaması
10.- Bursa Milletvekili Necati Özensoyun, Doğu
ve Güneydoğudan Bursaya gelen tarım işçilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
11.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Deniz
Feneriyle ilgili yapmış olduğu basın
toplantısına ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçünün,
Terörle Mücadele Kanununa dayandırılarak yapılan tutuklamalara
ilişkin açıklaması
13.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin,
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının deprem gerekçe gösterilerek
yapılmamasını kınadığına ilişkin
açıklaması
14.- İstanbul Milletvekili Sırrı
Süreyya Önderin, ülkemizdeki mevsimlik işçilerin yüzde 97sinin Kürt
olduğuna ve sorunlarının çözülmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
15.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Simavda 27 dönümlük arazide
yaptırılmış olan Şehitler Ormanı ve Anıtının
Bakanın talimatıyla bozularak TOKİye arsa olarak tahsis
edildiği iddialarının kamuoyuna yansıdığına
ve bu konuda bir açıklama yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
16.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, soru önergelerine zamanında cevap
verilmediğine, İç Tüzükün bu husustaki hükümlerinin
uygulanmasında hassasiyet gösterilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
17.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, İstanbul
Milletvekili İsmet Uçmanın, MHP Genel Başkanı Alparslan
Türkeşe yönelik kullanmış olduğu ifadeyi geri alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- İstanbul Milletvekili İsmet Uçmanın, MHP Genel
Başkanı Alparslan Türkeş hakkında kullanmış
olduğu ifadeyi geri aldığına ilişkin
açıklaması
VII.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kars Milletvekili
Ahmet Arslanın, Kars ilinin düşman işgalinden kurtuluş
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Bursa Milletvekili
Sena Kalelinin, Bursa ilinde çalışan mevsimlik tarım
işçilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
3.- Ankara Milletvekili
Yıldırım Tuğrul Türkeşin, Kerkükte yaşayan
Türkmenlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, ormanların
korunması konusunda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/38)
2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 26 milletvekilinin, zihinsel özürlü çocukların
eğitiminde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/39)
3.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 20
milletvekilinin, basın özgürlüğünün kısıtlanması ve
Oda TV ile ilgili iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/40)
B) Duyurular
1.- Diyarbakır 7nci Ağır Ceza
Mahkemesince, Van Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında kamu
davasının açıldığına dair dosyanın
Anayasanın 83üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru
(3/550)
C) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye
Afganistan, Almanya, Angola, Arjantin, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya,
B.A.E., Bahreyn, Bangladeş, Belarus, Belçika, Bolivya, Bosna Hersek, Brezilya,
Bulgaristan, Burkina Faso, Cezayir, Cibuti, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka,
Ekvador, Endonezya, Estonya, Etyopya, Fas, Fildişi Sahili, Filipinler,
Filistin, Finlandiya, Fransa, Gabon, Gambiya, Gana, Gine, Güney Afrika
Cumhuriyeti, Güney Kore, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, Irak,
İngiltere, İran, İrlanda, İspanya, İsveç,
İsviçre, İtalya, İzlanda, Jamaika, Japonya, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kamerun, Kanada, Karadağ, Katar,
Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, Kolombiya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti,
Kosova, Kostarika, Kuveyt, Küba, Letonya, Litvanya, Lübnan, Lüksemburg,
Macaristan, Makedonya, Malezya, Mali, Malta, Meksika, Mısır,
Moğolistan, Moldova, Moritanya, Mozambik, Namibya, Nijer, Nijerya, Norveç,
Oman, Pakistan, Panama, Paraguay, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya,
Senegal, Sırbistan, Singapur, Slovakya, Slovenya, Somali, Sri Lanka,
Sudan, Suudi Arabistan, Şili, Tacikistan, Tanzanya, Tayland, Tunus,
Türkmenistan, Uganda, Ukrayna, Uruguay, Ürdün, Venezuela, Vietnam, Yemen, Yeni
Zelanda, Zambiya ülkeleri arasında parlamentolararası dostluk
gruplarının kurulmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/549)
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan ve arkadaşları tarafından (123 sıra
no.lu), Toplu Konut İdaresi (TOKİ)'nin bütün boyutlarıyla
araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, 1/11/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerin aynı birleşimde
yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- Ülkemizde hayvancılıkta sağlıklı,
istikrarlı ve uzun vadeli politikaların izlenmesi, canlı hayvan
yetiştiricilerin problemlerinin çözüme kavuşturulması, sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilen Meclis araştırması önergesinin 1/11/2011
Salı günü Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve arkadaşları tarafından (38 sıra no.lu)
millî eğitim sistemindeki eksikliklerin
araştırılması hakkında verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 1/11/2011 Salı günkü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı
birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneşin,
Kocaeli Dilovasındaki sanayi kuruluşlarına ve bunların
kanser vakalarını artırdığı iddialarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/15)
2.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıakanın,
izin almadan yardım toplama yetkisi verilen vakıf ve kamu
yararına çalışan derneklere ilişkin Başbakandan sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/38)
3.- Antalya Milletvekili Gürkut Acarın, Yüksek
Askeri Şura toplantısındaki oturma düzenine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın cevabı (7/47)
4.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Bilgi
Edinme Hakkı Kanununun uygulamasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın
cevabı (7/94)
5.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
deniz kirliliğinin önlenmesi için alınacak tedbirlere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/95)
6.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun,
milletvekillerinin sorduğu sorulara ilişkin Başbakandan sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın
cevabı (7/107)
7.- İstanbul Milletvekili Gürsel Tekinin, 2005
yılından itibaren cami alanı gözüken yerlerin plan tadiline,
- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belenin,
Tekirdağın hac kontenjanına,
- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, bayram
namazı hutbelerine,
İlişkin soruları ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/128),
(7/129), (7/130)
8.- Hatay Milletvekili Hasan Akgölün, kaçak ve bölücü
yayın yapan kanallarla ilgili RTÜKe gelen ihbarlara ilişkin sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/136)
9.- Antalya Milletvekili Gürkut Acarın, TRTnin
yayın politikalarına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/138)
10.- Ankara Milletvekili İzzet Çetinin, Anadolu
Ajansında çalışan personele ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/141)
11.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, Feza Gürsey
Enstitüsü hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı (7/180)
12.- İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin,
Kütahya-Tavşanlıda faaliyet gösteren bir tesisin
atıklarının toplandığı baraj setinde meydana
gelen çökmeye ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/199)
13.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar
Soydanın, Kazdağında yapılan sondaj
çalışmaları neticesinde meydana gelen zararlara ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/200)
14.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Kars-Sarıkamıştaki çevre ve şehircilik
çalışmalarına ve belediyeye aktarılan kaynağa
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/202)
15.- İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin, Çevre
Sorunlarını Araştırma Komisyonunun raporuna ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/205)
16.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün,
Tunceli-Pülümür-Doğanpınar köyündeki tuğla kiremit kili
ocağında oluşan zararın giderilmesine ilişkin sorusu
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/206)
17.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşinin, Sivas-Koyulhisar-Çandır köyünde faaliyette bulunan
madencilik şirketiyle ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/207)
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Simav depreminin yol açtığı mağduriyetlere ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/208)
19.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
doğal sit alanlarının yeniden inceleneceği iddialarına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/209)
20.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
özelleştirilecek kurum ve kuruluşlara,
Özelleştirilen ve özelden Devlete geçen kurum ve
işyerlerine,
İlişkin soruları ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı (7/321), (7/324)
21.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, THY seferlerinde dağıtılan
gazetelere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/326)
22.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
öğretmenlerin ek ders ücretlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/331)
23.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
Genel İdari Hizmetler sınıfında çalışanların
sorunlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı (7/333)
24.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
657 sayılı Kanunda yer alan teknik eğitim veren programlar ve
bölüm mezunları hakkında yeniden düzenleme yapılmasına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
(7/335)
25.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
yatılı eğitim kurumlarında kadın müdür
yardımcılarının lojman sorununa ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/340)
26.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Trabzon Çaykarada yapımı planlanan ve
inşasına başlanan HES Projesine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/418)
27.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün,
Karadeniz Bölgesindeki yedi ili kapsayan Çevre Düzeni Planına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/458)
28.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, elektrik dağıtımının
özelleştirilmesi sonrasında hizmet kalitesindeki yeterliliğe
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/460)
29.- İstanbul Milletvekili Melda Onurun, 1.
derece doğal sit alanlarının korunmasına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/484)
30.- Antalya Milletvekili Tunca Toskayın,
kalitesiz kömür dağıtımına ve hava kirliliğine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/485)
31.- Antalya Milletvekili Gürkut Acarın,
Rusyadan Batı Hattından gelen doğal gaz alımına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/492)
32.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıakanın,
doğal gaz alımı konusunda yapılmış olan Batı
Hattı kontratının iptaline ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/493)
33.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın,
uluslararası doğal gaz alım ve satım
anlaşmalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/494)
34.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
TBMMnin personel yapısına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın cevabı
(7/528)
35.- İstanbul Milletvekili Aydın Ağan
Ayaydının, personel sayısına ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın
cevabı (7/529)
36.- Manisa Milletvekili Hasan Örenin, elektrik
faturasındaki vergi tutarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/538)
37.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
TKİ sosyal tesislerindeki bir uygulamaya ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/561)
38.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın,
TBMM Başkanı için kiralanan bir araca ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın cevabı
(7/593)
1 Kasım 2011
Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
------ 0 ------
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14üncü
Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
IV.-
ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER
1.- Ordu Milletvekili Harun Çakırın vefatı nedeniyle saygı duruşu
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakırın aziz
hatırası önünde Genel Kurulu bir dakikalık saygı
duruşuna davet ediyorum.
(Saygı
duruşunda bulunuldu)
BAŞKAN Allah
rahmet eylesin, ruhu şad olsun. Yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, görüşmelere başlamadan önce, 26 Ekim 2011 tarihli
12nci Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özetinin
İç Tüzükün 71inci maddesine göre okunabilmesi için kapalı oturuma
geçmemiz gerekmektedir. Bu nedenle, sayın milletvekilleri ile Genel Kurul
Salonunda bulunabilecek yeminli stenograflar ve yeminli görevliler
dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica
ediyorum.
Tutanak
özeti okunduktan sonra açık oturuma geçilecek ve görüşmelere devam
edilecektir.
Sayın
idare amirlerinin bu konuda yardımcı olmalarını ve salon
boşaltıldıktan sonra Başkanlığa haber vermelerini
rica ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, şimdi kapalı oturuma geçiyoruz.
Kapanma Saati: 15.08
V.-
KAPALI OTURUMLAR
İKİNCİ OTURUM
(Kapalıdır)
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.19
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Mustafa HAMARAT (Ordu)
------ 0 ------
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 14üncü Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Şandır, rahmetli Çakırla ilgili bir sözünüz vardı,
buyurun.
IV.-
ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER (Devam)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
vefat eden Adalet ve Kalkınma Partisi Ordu Milletvekili Harun Çakıra
Allahtan rahmet, ailesine ve yakınlarına
başsağlığı dileyen konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok
teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi Ordu Milletvekili Harun Çakırın rahmeti
Rahmana yürümüş olmasını, hayatını kaybetmiş
olmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu milletvekilleri olarak biz
de üzüntüyle karşıladık. Merhuma Yüce Allahtan rahmetler
diliyoruz; kederli ailesine, yakınlarına, çocuklarına ve siz
çalışma arkadaşlarına, tüm Parlamentomuza, tüm Meclisimize
başsağlığı diliyoruz. Allah başka acı
yaşatmasın.
Tekrar, söz verdiği için
Değerli Başkana teşekkür ediyorum. Merhuma Yüce Allahtan
rahmetler diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bu konuyla ilgiliyse
sisteme girin lütfen Sayın Tarhan.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Bu
konuyla ilgili.
BAŞKAN Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhanın, vefat
eden Ordu Milletvekili Harun Çakıra Allahtan rahmet, ailesine ve
yakınlarına başsağlığı dilediğine;
cumhuriyetin 88inci yıl dönümü kutlamalarının iptal edilmesini
kınadığına ilişkin açıklaması
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ordu Milletvekili Harun
Çakırın vefatı nedeniyle başsağlığı
dileklerimizi iletiyoruz; kendisine rahmet, yakınlarına uzun ömür
diliyoruz.
Bu vesileyle Sayın Başkan
Cumhuriyetin
88inci yıl dönümüydü geçtiğimiz hafta ancak biz bunu doyasıya
kutlayamadık biliyorsunuz Sayın Başkan. Bir ulusun verdiği
mücadeleyi yaşama ve anımsama fırsatıdır diye
düşünüyoruz Cumhuriyet Bayramı ve kıyıcı terörle,
bugün yaşadığımız kıyıcı terörle ve
deprem acılarıyla baş etmenin de bir yoludur diye
düşünüyoruz. Cumhuriyet Bayramı bize moral kazandıracaktır.
Cumhuriyet törenlerini bir kadeh eğlencesine indirgeyen bir zihniyetle
karşı karşıya kaldık bu süreçte ve bu hayâsız
akının, bu hayâsız, saldırgan tutumun, ona inat, bu tutuma
inat, bu saldırılara karşın onlara inat, bize yasaklamaya
çalışanlara inat, Cumhuriyet Bayramını
Ben Binlerce
yıl yaşasın cumhuriyet! diyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Tarhan.
Sayın Ünal, buyurun.
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, vefat eden Ordu Milletvekili Harun
Çakıra Allahtan rahmet, ailesine ve yakınlarına
başsağlığı dilediğine; Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarının deprem felaketi nedeniyle
yapılmadığına ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ordu Milletvekilimiz
Harun Çakır kardeşimizi kaybettik. Öncelikle ailesine, parti
grubumuza başsağlığı diliyoruz tekrardan. Allah
mekânını cennet etsin. Yakınlarına sabırlar diliyoruz.
Ayrıca, taziyeleri için de
diğer parti gruplarına teşekkür ediyoruz. Taziye konusunu
konuşurken, bu konu gündeme gelmişken Cumhuriyet Bayramıyla
ilgili, Sayın Grup Başkan Vekili Emine Ülker Hanım bir ifade kullandı.
Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz çünkü hepimiz cumhuriyetin
çocuklarıyız ve hepimiz cumhuriyetin kazanımlarına sahip
çıkan insanlarız. Elimde Başbakanlık Personel ve Prensipler
Genel Müdürlüğünün bir yazısı var, çok kısa paylaşmak
istiyorum: 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama törenlerinin sadece Anıtkabir ve
Atatürk anıtlarına çelenk koyma törenleri şeklinde icra edilmesi
uygun görülmüştür. Bilgilerini ve gereğini rica ederim. Bülent Ecevit,
Başbakan. 08/10/1999 Dolayısıyla, bu yeni bir uygulama
değil. Bu uygulamanın gerekçesini uzatmanın ve
tartışmanın da anlamlı olmadığını
düşünüyorum. Dolayısıyla, bunun üzerinden de herhangi bir
şekilde bir grubu, bir düşünceyi, bir zihniyeti mahkûm etmenin son
derece yanlış olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Ünal.
MUHARREM İNCE (Yalova) Daha
sonra açıklama getireceğim konuya. Onun için söze girdim.
BAŞKAN Tamam Sayın
İnce.
Sayın Kaplan, buyurun.
IV.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE
TAZİYELER (Devam)
3.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, vefat eden Ordu
Milletvekili Harun Çakıra Allahtan rahmet, ailesine ve
yakınlarına başsağlığı dileyen
konuşması
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AK PARTİ Ordu Milletvekili
Sayın Harun Çakırın vefatı nedeniyle Allahtan rahmet,
ailesine başsağlığı diliyoruz ve Mecliste tören
yapıldığı gün 20 tane yerde kongremiz vardı ve
gerçekten bulunamadığımız için katılamadık, onu
ifade etmek istiyoruz. Allah, ailesine sabır, selamet versin. Gerçekten
genç yaşta bir kayıp, Meclisin başında üzüntü verici. Allah
rahmet eylesin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Kaplan.
Sayın milletvekilleri, gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 30
Ekim Kars ilinin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Kars Milletvekili Ahmet Arslana aittir.
Buyurun Sayın Arslan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
biliyorsunuz, gündem dışı beş dakikalık süreler
uzatılmıyor.
Buyurun Sayın Arslan.
VII.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kars Milletvekili
Ahmet Arslanın, Kars ilinin düşman işgalinden kurtuluş
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
AHMET ARSLAN (Kars) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Karsın
kurtuluşunun 91inci yıl dönümü nedeniyle söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Şehitlerimizi, depremde
kaybettiğimiz vatandaşlarımızı ve de tabii ki
milletvekili arkadaşımız Harun Çakırı rahmetle
anıyor, kalanlara başsağlığı ve özellikle
yaralılara acil şifa diliyorum.
30 Ekim 1920 Kars için önemli, ancak
biliyoruz ki sadece Kars için değil, Türkiyemiz için çok çok önemli.
Zira, özellikle İstiklal Harbinin Türkiye'nin her tarafında devam
ettiği bir zamanda Karsta kurtuluş mücadelesi verilirken Türkiye
topraklarında bu ilk kurtuluş ve bu, aynı zamanda Kazım
Karabekir komutasındaki güçlerle birlikte düşmana karşı alınan
ilk başarı. Bu başarı, Türkiye'nin her yerinde istiklal mücadelesi
veren ecdadımıza aynı zamanda moral ve bir sonraki
kurtuluşların da ilki olmuştur. Bu anlamda bu süreç 29 Ekim
1923te cumhuriyetin kurulmasıyla taçlanmıştır.
Dolayısıyla, Karsın kurtuluşu olan 30 Ekim 1921in 91inci
yıl dönümünü ve cumhuriyetimizin kuruluşunun 88inci yıl
dönümünü ben de şahsım ve Karslılar adına kutluyorum.
Tabii ki Kars
özellikle Türklerin Anadoluya girdiği ilk nokta. 1033te şehit
edilen Ebul Hasan Harakani Hazretleri diye bir değerimiz var. O değer
1064te Alparslan komutasında Türklerin Anadoluya girişini
sağlayan bir değer. O değer Her kim bu kapıya gelirse
ekmeğini ve suyunu verin; adını, dinini sormayın. Zira, Ulu
Allahın katında ruh taşımaya layık olan herkes
elbette Ebul Hasanın sofrasında ekmek yemeye layıktır.
diyen ve yine Mevlânâ Celâleddin Rûmî Hazretlerinin yüzyıllar sonra onunla
ilgili işaret buyurduğu Bizim pazarımızda
sattığımız mallar Ebul Hasan Harakaniden
aldığımız mana metasından başka bir şey
değildir. Ondan ne aldık ise irfan, ilim mahfillerinde sizlere
onları dağıtıyoruz, onlardan başkası
değildir. denilen bir değer. Biz inanç kültürü anlamında
Karsta böyle bir değere sahibiz.
Biz kültür
mirası anlamında Karsta 1072de Türkiyede yapılan Ebul
Manucehr Camisi olan ilk camiye sahibiz. Biz Karsta Anadolu
topraklarının giriş noktasında 1,5 milyon insanın,
şehidimizin kanıyla sulanmış bir toprağa sahibiz ve
daha da yakın olanı, 90 bin şehidin yattığı
Sarıkamışa sahibiz. Yine, Selçukluların
yaptığı ilk kaleye sahibiz. Biz 1855te düşmana karşı
mücadele verdikten sonra Sultan Abdülaziz tarafından ilk berat ve ilk
gazilik unvanını almış iliz. Biz bu değere sahibiz.
Tabii ki bu değerlere sahip olmak, tabii ki sınırı bekleyen
il olmak, serhat ili olmak çok çok önemli, biz bununla gurur duyuyoruz ancak
biliyoruz ki geleceği geçmiş kuşatır.
Bu cümleden
hareketle, Kars sahip olduğu değerlerinin çok farkında,
Karslı sahip olduğu değerlerin çok farkında.
İşte, bu değerler, Türkiyenin geleceği ve Karsın
geleceği anlamında birçok projeyi yapmak demek;
Bakü-Tiflis-Karsı yapmak demek, Kars-Iğdır-Nahçıvanı
yapmak demek, Londrayı Pekine, Londrayı Orta Asyaya,
İslâmâbâda Kars üzerinden bağlamak demek ve Karsın
geleceğini inşa etmek demek.
Biz Karslılar
olarak bu geçmişimizle gurur duyuyoruz ve sınırı bekleyen
il yerine, sınırda olan ve bu özelliğinden yararlanan il
olmanın peşinde üç günlük bir Gazi Kars Şehrengizi
yaptık, yirmi sekiz ülkeden uluslararası uzmanlar katıldı
ve çok ciddi değerler elde ettik. İnanıyoruz ki bu
çalışmanın sonuçlarıyla Kars çok daha iyi olacak. Bu konuda
Hükûmetimize müteşekkiriz, yapılan ve yapılacak projeler
anlamında müteşekkiriz.
Hepinizin Kurban Bayramını,
vatandaşlarımızın Kurban Bayramını kutluyor,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Arslan.
Gündem dışı ikinci söz,
Bursa ilinde çalışan mevsimlik tarım işçilerinin
sorunları hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Sena Kaleliye
aittir.
Buyurun Sayın Kaleli. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Bursa Milletvekili Sena Kalelinin, Bursa ilinde
çalışan mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
SENA KALELİ (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; mevsimlik gezici tarım
işçilerinin çalışma koşulları ve sorunları
üzerinde gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlarken cumhuriyetimizin 88inci yıl dönümünü kutluyor,
Başkanlığınızı ve milletvekili
arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
geçtiğimiz ay iki büyük acıyla sarsıldık, gerek teröre
kurban verdiğimiz şehitlerimiz gerekse Van, Erciş depremindeki
kayıplarımız, yaralılarımız yüreklerimizi
yaktı. Hem şehitlerimize hem şehitlerimize hem de depremde
yaşamını yitiren vatandaşlarımıza bir kez daha
Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifa,
yakınlarına başsağlığı ve sabır
diliyorum.
Nedenleri ve sonuçlarıyla terör ve
deprem gerçeğiyle yaşıyoruz. Tıpkı ülkemizin
yıllardır çözülemeyen sorunlarından olan mevsimlik gezici
tarım işçilerinin gerçeği gibi. Gerek terör gerek doğal afetler
gerekse de farklı sorunlar nedeniyle güç koşullarda yaşayan doğu
ve güneydoğulu vatandaşlarımız ekmek parası için
geldikleri batı illerinde de ne yazık ki daha iyi şartlarda
yaşayamıyorlar. Bu şartlar, bu olumsuzluklar terörün ekonomik,
sosyal ve siyasal alandaki çözümünü de zorlaştırmaktadır.
Sayın milletvekilleri, bu sorunun
bir örneği de Bursada yaşanmaktadır. Yaklaşık
1974ten beri Bursanın Yenişehir ilçesinin köylerinde bir
insanlık dramı yaşanmaktadır. Çoğunluğu Mardin ve
Diyarbakırdan olmak üzere her yıl nisan ile kasım ayları
arasında 2.000-2500 işçi çalışmak için bu bölgeye gelmektedir. Mevsimlik tarım
işçileri için kurulan çadır kentte kalan işçiler her türlü
sağlık, güvenlik ve sosyal güvenceden yoksun, insanlık onuruna
yakışmayacak koşullarda yaşamaya
çalışmaktadırlar.
Geçtiğimiz ay bu işçilerimizi
ziyaret ettim, yer sofralarına konuk oldum, sıcak çaylarını
içtim, yağmura, çamura ve soğuğa inat gözlerindeki
sıcaklık ile ısındım. Yaşanan insanlık
ayıbına daha fazla seyirci kalınmaması amacıyla da
daha önce de dile getirilen bu sorunu tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemine taşımaya karar verdim.
Sayın milletvekilleri, çadır
kentten çok toplama kampını andıran bu yaşam alanında
elektrik yoktur, temizlik ihtiyaçlarını üç günde bir tankerler ile
getirilen suyla karşılamaya çalışmaktadırlar.
İçme suyu ihtiyacı da çadır kentte kazılan kuyudan üç günde
bir doldurulan ve sadece bir gün akan çeşmeden
karşılanmaktadır. Bu suyun tortulu ve kumlu olduğunu da
ayrıca gözlemledik. Kampta 50 kişiye bir tuvalet ve duş kabini
düşmektedir. Ortam hijyenden yoksun olduğu için her türlü
bulaşıcı hastalığa açıktır. Nisan-Kasım
ayları arasında çalışıldığı için okul
çağındaki çocukların eğitimleri de kesintiye uğramaktadır.
Bölge halkı ile mevsimlik işçiler arasındaki sosyal
ilişkiler yok denecek kadar azdır. Konuyla ilgili daha önce
yapılmış olan açıklamada mevsimlik işçiler için
prefabrik evler ve geçici okulların yanı sıra su ve elektrikle
ilgili altyapının tamamlandığı belirtilmiştir
ancak aradan bir yıl geçmesine karşın bu söylenilenlerin hiçbiri
gerçekleştirilmemiştir. Yapılan, sadece yolların stabilize
hâle getirilmesinden ibarettir.
Burada küçük bir anekdotu sizinle
paylaşmak istiyorum. Burada çalışan arkadaşlar, John
Steinbeck'in 1930 ekonomik kriz döneminde yoksulluk nedeniyle evlerini terk
eden ve tek bir aileye dönüşen insanların dramını
anlattığı Gazap Üzümleri kitabındaki okielere
kendilerini benzettiklerini söylemişlerdir.
Değerli milletvekilleri, 24 Mart
2010 tarihli Resmî Gazetede yer alan mevsimlik gezici tarım
işçilerinin çalışma ve sosyal hayatlarının
iyileştirilmesine ve izleme kurullarının
oluşturulmasına dair Başbakanlık genelgesine rağmen bu
konuda adım atılmamasını anlamak mümkün değildir.
Aynı genelgede il ve ilçelerde kurulacak izleme kurulunun ilgili kurum ve
kuruluşlardan oluşturulacağı belirtilmesine
karşın bu kurulların oluşumunda da objektif
davranılmamaktadır.
Evet, sözlerime son verirken
dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim.
Yetkilileri göreve
çağırdığımı ifade ediyorum buradan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum
Sayın Kaleli.
Gündem dışı üçüncü söz,
Kerkükte yaşayan Türkmenlerin durumu hakkında söz isteyen Ankara
Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeşe aittir.
Buyurun Sayın Türkeş (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili
Yıldırım Tuğrul Türkeşin, Kerkükte yaşayan
Türkmenlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 1
Kasım 2011, bundan tam sekiz yıl yedi ay önce, 20 Mart 2003te
Amerika Birleşik Devletleri komşumuz Iraka demokrasi getirmek üzere
işgal etti ve yapılan son açıklamalara göre de bundan iki ay
sonra Amerika Birleşik Devletlerinin askerî güçleri bu ülkeden çekilecek.
Yılbaşından sonra yanı başımızda
komşumuzda Irakta neler olacak, hiç düşündünüz mü? Oradaki
farklı toplulukların durumu nedir ve bunların akıbetleri ne
olacaktır? Bunları burada bizim düşünmemiz,
değerlendirmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Irakta en zorda olan ve sahipsiz olan
topluluk Türkmenlerdir. Daha çok Kuzey Irakta yaşayan, Kerkükte,
Erbilde, Süleymaniyede yaşayan Türkmen nüfusu bu sekiz yıl, hatta
dokuz yıla varan bu dönemi çok büyük zorluklarla geçirmiştir. Saddam
döneminde aşağı yukarı 3 milyon olduğu değerlendirilen
bu toplum bugün için neredeyse yarıya düşmüş gibi görünmektedir.
Tabii bunun birçok sebebi var, bunların da
araştırılması, değerlendirilmesi lazım.
2003 yılında Amerika
Birleşik Devletlerinin işgalini takip eden günlerde Kerkükte ve
Musulda farklı gruplar sistematik olarak hedef alarak tapu idarelerine,
nüfus idarelerine hücum ettiler, oradaki kayıtları talan ettiler,
yaktılar, yok ettiler yani sistematik olarak oranın
yapısını, oranın doğal dokusunu göz ardı
edebilecek imkânı bulmak için kayıtları yok etmeye
giriştiler. Daha sonra da belli bir sistematik içinde oradaki Türkmenlere
yönelik saldırılar
sürdü yıldırmak için; hatta cinayetler de oldu. Sırf 30
Ağustostan bugüne kadar Kerkükte yirminin üzerinde olay oldu.
Değerli
arkadaşlar, bunların çoğu tıp doktorlarına yönelik.
Daha önce bunlar iş adamlarına yönelikti, oradaki esnafa yönelikti.
Yani Kerkükte yaşayan Türkmenlerin oradan kaçması için ona yönelik
birtakım faaliyetler yapıldı. Maalesef, üzülerek söylüyorum ki
bugüne kadar da bu yapılanlar hep yapanların yanına kâr
kaldı.
Bu Irak Türkmenlerini
hedef alan terör saldırılarında ne merkezî hükûmet ne de Irak
Parlamentosu ciddi bir önlem almıştır ve ciddi bir önlem almaya
da yanaşmamıştır. Bunlar, bizim göz ardı edebileceğimiz
ve kayıtsız kalabileceğimiz konular değildir. Öncelikle
oradaki esnafı, elinde para olan zengini kaçırdılar, tıp
doktorlarını kaçırdılar; arkasından da şimdi
öğretmenlere yönelik, aydınlara yönelik, bilim adamlarına
yönelik de bu saldırılar devam ediyor. Bu kaçırılmaların
karşısında para da talep ediyorlar. Kiminden 250 bin, kiminden
150 bin, kiminden 50 bin dolar gibi farklı rakamlar da bugüne kadar
ödenmiş ve bugüne kadar ödenen rakamlar son bir sene içinde 4 milyon
doların üzerinde. Düşününüz ki bu Amerikanın çekildiği
Amerika hiç olmazsa asgaride bölgede bir istikrarı sağlamaya
çalışıyor. Ondan sonra bunlar daha da artacak ve azacaktır.
Ben bu konuyu dikkatlerinize getirmek için huzurunuza geldim.
Bu arada, bu hafta sonu
idrak edeceğimiz Kurban Bayramınızı da kutluyorum ve
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Türkeş.
Gündem
dışı konuşmalara Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın
Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bursa Milletvekili Sayın Sena
Kalelinin mevsimlik tarım işçilerinin sorunları hakkında
gündem dışı konuşmasına cevap vermek üzere söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın
başında, hayatını kaybeden Değerli
Arkadaşımız Harun Çakır Kardeşimize Allahtan rahmet
diliyorum, ailesine sabırlar temenni ediyorum. Bütün şehitlerimizi de
bu vesileyle rahmetle anıyorum ve milletvekili arkadaşlarımızın,
milletimizin cumhuriyetinin 88inci yılını da kutluyorum.
Konuya girmeden
önce, az önce burada söz alan Değerli Milletvekili
Arkadaşımızın Irak, Iraktaki sorunlar ve Türkmenlerle
ilgili değindiği konunun son derece önemli olduğunu vurgulamak
istiyorum. Tabii ki Irakta yaşananları hepimiz biliyoruz. Ciddi bir
yönetim boşluğu süreci yaşandı ve bu yönetim
boşluğunun giderilmesiyle ilgili olarak da Türkiye'nin önemli
çabaları var, önemli gayretleri var. Görüşmelerimiz her düzeyde
Irakla devam ediyor ve bu çerçevede şunu ifade ederek esas konuma gelmek
istiyorum: Türkiye, Irakla tüm ilişkilerinde Iraktaki huzurun,
barışın, kardeşliğin tesisi noktasında tüm
unsurlarla ilişkilerini sürdürmektedir ve her görüşmeleri,
masanın bir tarafında mutlaka Türkmenlerle ilgili yaşanan
sorunlar olagelmiştir. Umuyor, diliyoruz ki yönetim boşluğu
önümüzdeki süreç içerisinde Irakta yaşanmaz temennisinde bulunuyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geneli itibarıyla
baktığımız zaman işsizlik aslında dünyanın
sorunu. Avrupa Birliği yirmi yedi ülke ortalamasına
baktığımız zaman yüzde 9,7 düzeyinde bir
işsizliğin olduğunu görüyoruz. OECD ortalaması yüzde 8,2;
Amerika Birleşik Devletlerinde yüzde 9,1; İspanyada yüzde 22,6
düzeyinde bir işsizlik var. Yunanistanda 17,6; İtalyada 8,3;
Fransada 9,9; Litvanyada 15,5; İrlandada 14,2 gibi işsizlik
rakamları önümüzde. Türkiyede temmuz rakamları çerçevesinde
mukayeseler yaptığımız zaman işsizlik
oranının yüzde 9,1 düzeylerinde olduğunu belirtme zaruretini
duyuyorum.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa)
Yıllık söyleyin Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Bundan bir ay önce, geçtiğimiz ay,
G-20 ülkelerinin çalışma bakanlarıyla Pariste
yaptığımız toplantıda son üç yıl içerisinde en çok
istihdamı gerçekleştiren ülkenin Türkiye olduğu vurgusunun,
bütün ülkelerin olduğu, yirmi ülkenin olduğu ortamda açık bir
şekilde ifade edildiğini de belirtmek istiyorum. Son bir yılda
istihdamda 1 milyon 475 bin artış olduğunu da belirtmekte yarar
var.
Ancak işsizliğin yapısal
sorunlardan kaynaklandığını da bilmemizde yarar var diye
düşünüyorum. Bunlardan en önemlisi, emek yoğun sektörden teknoloji
yoğun sektöre bir kayma olduğunu, yani tarımda bir çözülme ve
sanayi toplumuna bir geçiş sürecini
yaşadığımızı da vurgulamakta yarar var.
Bakınız, 1990 yılında tarımın toplam istihdam
içerisindeki payı yüzde 47 iken, bugün tarımın toplam istihdam
içerisindeki payı yüzde 25. Sanayinin payı yüzde 15,5 iken bugün
yüzde 20. Hizmet sektörünün ise 1990da toplam istihdam içindeki yüzde 33lük
payının bugün yüzde 49lara ulaştığını
görüyoruz. İşte bu dönüşüm iş gücü piyasasında arz-talep
uyuşmazlığı, iş gücü nitelikliliğinin
yetersizliği ve mesleksizlik sorununu karşımıza
çıkardı. Bu sorunlar, ne yazıktır ki elli yıldır
yaşadığımız sorunlar.
Türkiye olarak tarım toplumundan
sanayi toplumuna geçerken ihtiyaç duyulan nitelikli iş gücünü
yetiştirmekte çok zaman kaybettiğimizi belirtmekte yarar var. Bir
taraftan 2,5 milyon vatandaşımızın işsizliğinden
bahsederken, diğer tarafta nitelikli iş gücü talebiyle
karşı karşıyayız. Yani
katıldığımız birçok toplantılarda sanayicilerin
en çok gündeme getirdikleri hadise bu. Nitelikli iş gücü talebimiz var,
fakat bu işe uygun eleman bulmakta zorluk
yaşadığımızı ifade ediyorlar. Bu tespiti yapmakta
da ve burada ifade etmekte de yarar var diye düşünüyorum. İşte
bu sıkıntıyı, bu yıllara sâri olan problemi ortadan
kaldırmak için aktif iş gücü programları çerçevesinde
yıllık 1,4 milyar TLlik bir kaynak Hükûmetimiz tarafından
ayrıldı ve son üç yılda takriben 500 bini aşkın
mesleki eğitim ve sertifikalandırılmış eleman söz
konusudur artık Türkiyede. Amacımız iş gücünü işe
uygun hâle getirmek, bütün mücadelemizin bu yönde olduğunu ve bu kaynakların
da bu amaçla tahsis edildiğini belirtmekte yarar görüyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; mevsimlik tarım işçileri konusu da
yıllardır ülkemizin gündeminde olan bir konu.
Vatandaşlarımız, evlerini, barklarını geride
bırakarak aş için, iş için yollara düşmekteler. Bir anlamda
bu tabloyu bir kısmi göç olarak da değerlendirebiliriz. Gittikleri
yerlerde, başta ulaşım olmak üzere, barınma, eğitim,
sağlık, güvenlik ve sosyal çevreyle adaptasyon açısından
bazı sorunlarla da karşılaştıklarını
biliyoruz. Bu sıkıntıları gidermek için
kısaltılmış adı METİP, Mevsimlik Gezici
Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal
Hayatlarının İyileştirilmesi Projesini hayata
geçirmiş bulunuyoruz. Üç yıl sürecek olan bu proje için toplam 92,5
milyon liralık bir kaynak tahsis edilmiş bulunuyor. Bugüne kadar bu
kaynağın 67 milyon lirasını ilgili illerde ve ilgili
çalışma alanlarında kullandık. Şu ana kadar
yaklaşık 250 bin kişiye hizmet verdiğimizi de belirtmek
istiyorum. 2012 yılı için ise 21 milyon TLlik bir kaynak
imkânımız var ve proje kapsamında öncelikle barınma
ihtiyacını karşılamak amacıyla çadır köyler
kuruyoruz.
Az önce de Sayın
Konuşmacı burada belirttiler, ben de bu mevsimlik tarım
işçilerinin sorunlarını bizzat yerinde tespit etme adına
Polatlıda Sarıoba yerleşkesine gittim ve onlarla bir gece
akşam yemeğini birlikte paylaştık. 2.500 kişi
kapasiteli 152 çadır var mesela bu yerleşkede, bu yerleşim
yerlerini her türlü insani ihtiyaçlara cevap verecek şekilde
donattığımızı da belirtmek istiyorum. Yol, elektrik,
su, altyapı vesaire; çocuk oyun alanları bile bu projede yer
almaktadır. Temel ihtiyaçların yanında çocukların
eğitimleriyle ilgili de atılması gereken adımları
attık ve son derece önem verdiğimiz bir husustur çocukların
eğitimi; eğer okullar çadır yerleşkesine yakın ise
taşımalı sistem devreye giriyor, değil ise çadır
okullarda çocukların eğitimini gerçekleştiriyoruz.
Proje kapsamında Bursa ilimizde
neler yaptık? Baktığımızda Bursada altı merkezde
bu çalışmaları sürdürüyoruz ve 2011 yılı için 530.366
TLlik bir kaynak tahsisini yalnız Bursa için gerçekleştirmiş
bulunuyoruz. 1.614 işçi için 356 barınma çadırı, temel insani
ihtiyaçları karşılayacak 30 yer, 23 jeneratör alımı,
19 çeşmeyi hizmete açmış bulunuyoruz. 122 öğrencimizin de
okullara devamını sağladık. Ayrıca, gezici
sağlık, poliklinik hizmetleri de düzenli bir şekilde
verilmektedir.
Şimdi, tabii bunlar mevsimlik bir
sorun olduğu için spesifik olarak bazı bölgelerde bazı sorunlar
da yaşanıyor olabilir. Ama bunu yüce Meclisin huzurunda ifade
ediyorum, bu konuyla ilgili kaynaklarımız var, tahsis edilen kaynak
var, proje devam ediyor ve yaşanan sıkıntıları giderme
konusunda da bu imkânların kullanılması konusunda milletvekili
arkadaşlarımızın seçim bölgelerinden, yörelerden bu
bilgileri Bakanlığımıza aktarmalarında büyük yarar
var. Böylece, vatandaşlarımızın daha
sağlıklı şartlarda çalışma imkânını da
el birliğiyle gerçekleştirmiş oluruz.
Mevsimlik işçilerimizin sadece
çalışma ve yaşam koşullarını değil
Sosyal
güvenlik alanında da hiçbir şey yok, hiçbir şey
yapılmıyor. gibi bir yaklaşım doğru değil. Bildiğiniz
gibi, tarımda kendi nam ve hesabına çalışan
işçilerimizin bir aylık sosyal güvence kapsamına
alınmaları için on sekiz günlük prim ödemeleri gerekiyor. Kendi nam
ve hesabına çalışanlar için söylüyorum. İşte bu
gezici, geçici tarım işçilerini de dikkate alarak bu
uygulamaları hizmet akdine de biz yaptığımız düzenlemeyle
yansıttık. Dolayısıyla, on sekiz günlük prim ödeyerek onlar
da bir aylık sosyal güvenlik imkânlarından yararlanma
imkânlarını elde etmiş bulunuyorlar. Bu, bilgi
eksikliğinden belki de ifade edildi. Kesinlikle sosyal güvenlikle ilgili
bir sorunun yaşanmasının mümkün olmadığını,
bununla ilgili yüce Meclisin gerekli düzenlemeleri
yaptığını burada vurguluyorum.
Tabii ki buradaki esas hedefimiz,
kişilerin, vatandaşlarımızın doğduğu yerde
doymasını sağlamak. Bizim mücadelemiz bu istikamette. Bu geçici
ve gezici işçilerle ilgili, mevsimlik işçilerle ilgili yaşanan
bu sorunların çözümü konusunda önümüzdeki dönem içinde alınması
gereken önlemleri alacağız ama esas mesele,
vatandaşlarımızın doğduğu yerde
doymasını, iş bulmasını sağlama konusunda da
yatırım teşviklerinden alınız diğer alanlara
kadar Hükûmet olarak üzerimize düşen görevleri yerine getirme gayreti
içerisinde olacağımızı ifade ediyorum.
Tekrar, bu konuda söz almama vesile
olan Bursa Milletvekili Sayın Sena Kaleli Hanımefendiye
teşekkür ediyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakan,
teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, rahmetli
Harun Çakır için, çiçeğin bulunduğu sırada taziye defteri
açılmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
Sayın milletvekilleri, Sayın
Sakık, Sayın Öğüt, Sayın Aygün, Sayın Oğan,
Sayın Dibek, Sayın Özgündüz, Sayın Tüzel, Sayın Özensoy,
Sayın Genç, Sayın Kürkçü, Sayın Yeniçeri, Sayın Önder ve
Sayın Işık sisteme girmişlerdir, başka kimseye söz
verilmeyecektir.
Birer dakika söz veriyorum, çok
kısa bir talepleri var.
Buyurun Sayın Sakık.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, deprem bölgesinde edindikleri
izlenimler konusunda Parlamentoyu bilgilendirmek istediklerine ilişkin
açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben de Harun kardeşimize Allahtan
rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.
Size de geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum, yanılmıyorsam siz de rahatsızdınız.
Biz de bölgeden yeni döndük. Size bir
başvurumuz vardı, bu depremle ilgili Parlamentoyu bilgilendirmek
istemiştik ama ne hikmetse, sizden geçmişten bugüne kadar hep
hakkaniyet ve adalet bekledik. Ne yazık ki bunu uygulamadınız.
Bakın, bugün burada Karsın,
Bursadaki çalışan işçilerin, Kerkükte yaşayan
Türkmenlerin sorunlarını tartışıyoruz. Bunları
küçümsemiyorum Sayın Başkan, önemli ama bugün Türkiye'nin gündemi
deprem ve biz de beş gündür oradayız. Yani bu konuda hakkaniyete
davet ediyorum sizi.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Sakık,
tabii bilmediğiniz bir konu. Sözlerinizi size iade ediyorum çünkü bugünkü
sıralamayı ben düzenlemedim, Sayın Sağlam düzenledi. Bu
haftaki nöbet Sayın Sağlamındı.
SIRRI SAKIK (Muş) Hakkaniyete
davet etmek neyin iadesi Başkan?
BAŞKAN - Ben Sayın
Sağlamın yerine nöbet tutuyorum.
Bilgilerinize sunulur.
SIRRI SAKIK (Muş) Ben de size
iade ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Öğüt,
buyurun.
4.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, 1 Kasım 1922de saltanatın
kaldırılışının yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün 1
Kasım, saltanatın ilelebet ortadan
kaldırılışının yıl dönümü. 1922
yılında kaldırılan saltanat ülkemizde çift
başlılığa neden oluyordu. Bir taraftan Büyük Millet Meclisi
Hükûmeti, diğer taraftan Babıali Hükûmeti itilaf devletleri
tarafından muhatap kabul ediliyordu. Bu tarz bir politika düzeni Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilemezdi. Saltanatın
kaldırılmasına karar verildi. Zira, Kemal Atatürkün
söylediği gibi hâkimiyet ve saltanat lütuf ve münakaşa ile verilmez,
kuvvetle, kudretle alınırdı. Türk milleti de hâkimiyet ve saltanatı,
başkaldırarak kendi eliyle almıştı. Ardından 29
Ekim 1923te de bugün bize unutturulmaya çalışılan, kutlama
törenleri iptal edilen cumhuriyet kuruldu. Bütün engellemelere rağmen milyonlarca
kişinin katılımı ile ellerimizde bayraklarımızla
bu törenleri, bu kutlamaları yaptık. Bizler büyük bedellerle kurulan
cumhuriyete inanan milletimizle birlikte cumhuriyeti sonsuza dek
yaşatacağız. Tek adam yönetimine yani yeni bir saltanata izin vermeyeceğiz.
Yaşasın demokratik cumhuriyetimiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Aygün
5.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygünün, Türkiyedeki ifade özgürlüğünün önündeki
engellerin kaldırılmasına ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli)
Sayın Başkanım, teşekkürler.
Sayın Başkanım, Türkiye
135inci sırada basın özgürlüğünde ve iki gündür otuz
yıllık gazeteci olan, Belge yayıneviyle, yazdığı
kitaplarla ve uzun yıllardır yayınlanan çeşitli
gazetelerdeki köşe yazıları nedeniyle Sayın Ragıp
Zarakolunun gözaltına alındığını ve bugün
öğlen itibarıyla tutuklandığını öğrendik.
Sayın Başkanım, Türkiye
basın özgürlüğünde dünyada en kötü ülkeler liginde yer alıyor ve
bu gözaltılar ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden biri
durumunda. Türkiyede basın, korku altına alınmış
durumda. Bu duruma TBMMnin dikkatini çekiyoruz ve Türkiyenin ifade
özgürlüğü hakkı önündeki engelleri kaldırmasını
Meclisten talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Oğan, buyurun.
6.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Türkmenistanın
bağımsızlığının 20nci yıl dönümüne,
Kars ilinin 91inci kurtuluş yıl dönümüne ve Cumhuriyet Bayramı
törenlerinin iptal edilmesini kınadığına ilişkin
açıklaması
SİNAN OĞAN (Iğdır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de AK PARTİ
Ordu Milletvekiline vefatı dolayısıyla Cenabıallahtan
rahmet diliyorum, yakınlarına da başsağlığı
diliyorum.
27 Ekim, Türkmenistanın
bağımsızlığının 20nci yıl dönümüydü.
Kardeş ülke Türkmenistanın bağımsızlığını
da kutluyor ve bu bağımsızlığın daim
olmasını diliyorum.
Serhat ilimiz Kars şehrimizin 30
Ekimde 91inci yıl dönümünde düşman işgalinden kurtuluşunu
kutladık. Kutladık ama aslında tam olarak da kutlayamadık.
Cumhuriyet Bayramımızın nasıl ki Van depremi sebebiyle
kutlama törenleri iptal edildiyse, maalesef Kars şehrimizin de kutlama
törenleri iptal edildi. Cumhuriyetimizin ilk zaferidir Karsın
kurtuluşu zaferi. Böylesine önemli bir günü Cumhuriyet
Bayramımızla beraber kutlamamız gerekirdi. Cumhuriyet
Bayramı törenleri gibi Karsın da kurtuluş törenlerinin iptal
edilmesini burada kınadığımı ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Dibek, buyurun.
7.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
Cumhuriyet Bayramı ile Kırklareli ilinin kurtuluş törenlerinin
Başbakanlık genelgesi uyarınca
yapılamadığına ilişkin açıklaması
TURGUT DİBEK (Kırklareli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de sözlerime başlamadan önce
Değerli Milletvekili Arkadaşımız Sayın Harun
Çakıra Allahtan rahmet diliyorum, ailesine sabırlar diliyorum.
Kırklarelide kurtuluş
günleri bugün itibarıyla başlamış bulunuyor Sayın
Başkanım ve değerli milletvekili arkadaşlarım. 1
Kasım ve 11 Kasım tarihleri arasında ilimizin
kurtuluşları kutlanıyor, 89uncu yılı. Bugün ilimize
bağlı Vize ilçemizin kurtuluş bayramı törenleri
yapılacaktı. Tabii, geçtiğimiz günlerde cumhuriyetimizin 88inci
yılı kuruluş törenlerini bu ülkeye, bu halka, cumhura çok gören
iktidar, maalesef, bizim kurtuluş bayramı törenlerimizi de çok
görmüş ve bugün Vizede bu kurtuluş bayramımızın geçit
törenleri Başbakanlığın genelgesi uyarınca maalesef
yapılamamıştır.
Halkımızın oradan bana
ilettiği talepler var. Halkımız bunu gerçekten çok büyük
üzüntüyle karşılamaktadır. Ardından diğer ilçelerimizde
de kurtuluş günlerimiz olacak. Biz, Kırklareli halkı olarak
kurtuluş günümüzü halkımızın meydanlarda o bize bugün
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özgündüz, buyurun.
8.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüzün, Kars ilinin düşman işgalinden
kurtuluşuna ilişkin açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; öncelikle hayatını kaybeden milletvekili
arkadaşımıza Allahtan rahmet, yakınlarına ve AKP Grubuna
başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar, 30 Ekim
1920 tarihinde Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir
komutasındaki Türk ordusu serhat şehrimiz Karsı Rus ve Ermeni
çetelerinin işgalinden kurtararak doğu sınırlarımızı
güvence altına almış ve batı cephesindeki kurtuluş
mücadelesi başlamıştır.
Karsın kurtuluşunda
emeği geçen başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir
Paşa ve tüm şehitlerimizi rahmetle anar, hepinize saygılar
sunarım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tüzel
9.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, son günlerde KCK soruşturması kapsamında yapılan
operasyon ve yargılamalara ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Değerli Başkan, Ordu Milletvekili Harun Çakırın
vefatı nedeniyle ailesi ve hemşehrilerime
başsağlığı diliyorum öncelikle.
Sizlerin bugünlerde sıkça
karşılaştığı bir hukuksuzluğa, siyasi bir
yargılamaya dikkatini çekmek istiyorum. Bugün KCK soruşturması
çerçevesinde bilim insanı öğretim üyesi Profesör Büşra
Ersanlı, yazar, insan hakları savunucusu Ragıp Zarakolu, eski
sendikacı BDP MYK üyesi Mustafa Avcı ve onlarca insan Terörle
Mücadele Kanunu kapsamında tutuklanmıştır.
Son günlerde artan oranda ülkeye,
demokrasiye, barışa ve özgürlüklere dair sözü olanlar kolaylıkla
bu türden soruşturmalarla karşılaşmaktadır.
Başbakanın Teröre destek verenler de
cezalandırılacaktır. anlamındaki sözlerinden sonra
basına da yansıyan bir tutuklamalar listesinin spekülasyon değil
gerçek olduğu anlaşılmaktadır.
Hep birlikte sormalıyız: Her
partinin faaliyeti olan siyaset akademisinde ders vermek, ders almak ne
zamandan beri terör faaliyeti olmuştur? Bu operasyon ve
yargılamaların ülkemizin aydınlık, demokrasi,
barış güçlerini sindirmeyi hedeflediği görülmektedir. Bu
koşullarda Anayasanın
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özensoy
10.- Bursa Milletvekili Necati Özensoyun, Doğu
ve Güneydoğudan Bursaya gelen tarım işçilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
NECATİ ÖZENSOY (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Milletvekilimize Allahtan
rahmet diliyorum.
Sena Hanımın Bursadaki
tarım işçileriyle ilgili görüşlerine katılmakla birlikte
gelinen vahim bir noktayı da belirtmek istiyorum.
Düne kadar doğu ve
güneydoğudan gelen işçilerimiz bölgemiz insanlarıyla aynı
sofrada yemek yerken, aynı çay ocaklarında çay içerken, bu
açılım politikalarıyla, etnik, etnisiteyi körükleyen
politikalarla maalesef bu artık ortadan kalkmıştır.
Yenişehir başta olmak üzere tarım ilçelerinde artık çay
ocaklarının camlarında, kahvehanelerde şu ilanlara
rastlamaktasınız: Yerli işçi temin edilir veya Yerli
tarım işçisi aranmaktadır ilanlarına rastlanmaktadır.
Bu, Hükûmetin bugüne kadar, özellikle son yıllarda
uyguladığı bu etnik politikalarının getirdiği
noktadır. Vatandaşımız maalesef bu noktaya gelmiştir.
Bunun önlenmesi için de tedbirler geliştirmek gerekmektedir. Bin
yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat ilkesi
doğrultusunda bu ayrımcılığın da ortadan
kalkması önem arz etmektedir. Ben de önümüzdeki
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç
11.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Deniz
Feneriyle ilgili yapmış olduğu basın
toplantısına ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ben, Van depreminde hayatını
kaybeden bütün yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, ondan önce
Güroymakta şehit olan polis ve vatandaşlarımıza yine
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyorum.
O sırada, bu olay olmadan önce,
Deniz Feneriyle ilgili olarak maalesef bir basın toplantısı
yapmıştım. Orada Tayyip Erdoğanın oğlunun
bacanağının babası Zekeriya Karaman içeride. Şimdi,
Zekeriya Karaman içeride olunca Tayyip Erdoğan bunları tahliye
ettirecek. demiştim. Benim hemen bu basın toplantısından
sonra maalesef bunlar tahliye edildi. Ben, bu Deniz Feneri davasında
yargının görev yapmaması için her türlü iktidar gücünü kullanan
Beşir Atalay ve Sadullah Erginin görevlerinden çekilinceye kadar bu deniz
fenerini taşıyacağım ve bunu yetkililerin boynuna da
asıncaya kadar da bu mücadeleye devam edeceğim.
Vatandaşlarımız bilsinler ki burada çok büyük bir yolsuzluk ve
soygun var. Türkiyede adalet askıya alınmıştır, hukuk
yok edilmiştir.
Öte taraftan, şimdi Tunceliden
geliyorum. Orada üniversite açıp da binalar... (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kürkçü...
12.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçünün,
Terörle Mücadele Kanununa dayandırılarak yapılan tutuklamalara
ilişkin açıklaması
ERTUĞRUL KÜRKÇÜ (Mersin)
Sayın Başkan, ben de Aygün ve Tüzel arkadaşlarım gibi
Ragıp Zarakolu ve Büşra Ersanlının tutuklanmalarına
kadar giden bastırma sürecinin vahametine dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bütün bu yakalama ve tutuklamalar, Terörle Mücadele Kanununa
dayandırılmaktadır fakat öyle bir hâl almıştır ki
bu uygulama, bugün, artık, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına
muhalif olan herhangi birisi Terörle Mücadele Kanununu ihlal suçuyla hapse atılabilir.
Bakın, Almanya Yeşiller
Partisi Eş Başkanı, Türkiyenin Avrupa Parlamentosundaki
dostlarından biri Claudia Roth ne diyor: Gazetecilerin tehdit
edildiği, cezaevine yollandığı, hatta öldürüldüğü
zamanlarla şimdiki zamanların farkı şu: Eskiden propaganda
yapmakla suçlanırlardı, şimdi ise bir terör örgütünün
parçası olmakla suçlanıyorlar. Bugünlerde kolaylıkla terör
örgütünün parçası olabiliyorsunuz. Bu inanılmaz. Yanlış bir
kelime kullanırsanız ve eğer bir gazeteci olarak bir ağ
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Yeniçeri, buyurun.
13.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin,
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının deprem gerekçe gösterilerek
yapılmamasını kınadığına ilişkin
açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de vefat eden Harun Çakır
Arkadaşımıza Allahtan rahmet diliyorum.
Bilindiği gibi bu yıl
Cumhuriyet Bayramı kutlamaları terörist saldırılar ve
deprem gerekçe gösterilerek Başbakanlık genelgesiyle bu yıla
mahsus olmak üzere -tören geçişleri ve okullardaki kutlamalar-
yapılmamıştır. Bu çok yanlış bir
uygulamadır. Geçmişte de benzer uygulamaların
yapılmış olması bunun doğru olduğunu göstermez,
kötü emsal emsal olmaz zira.
Cumhuriyet milletin siyasi
rüştünün ve kendine güveninin göstergesidir. Cumhuriyete sahip çıkmak
millete sahip çıkmaktır. Cumhuriyet Bayramı törenlerinin dosta
güven, düşmana kaygı verecek boyutta kutlanması gerekirdi.
Bayramlar topluma kendine güven, yaşama sevinci, başarma duygusu,
beraberlik, cesaret ve umut aşılar. Bu nedenle asıl felaket
zamanlarında Cumhuriyet Bayramı törenlerinin yapılması
gereklidir. Depremin yarattığı yorgunluk,
yılgınlık ve umutsuzluk duygusu ancak cumhuriyet bilinciyle
yenilebilirdi ancak bu yapılmamış, tam tersi
yapılmıştır. Bundan dolayı, bundan sonraki
uygulamaların bu dikkate alınarak daha muhteşem
yapılması ve ay yıldızlı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Önder
14.- İstanbul Milletvekili Sırrı
Süreyya Önderin, ülkemizdeki mevsimlik işçilerin yüzde 97sinin Kürt
olduğuna ve sorunlarının çözülmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Bursa meselesindeki
konuşmaların tümü vahim ve böyle bir çatının altında
yapılmış olması kaygı vericidir. Kimse şu
gerçeği dile getirmedi, bu kadar etrafından dolanma olmaz: Bu
ülkedeki mevsimlik işçilerin yüzde 97si Kürttür. 4 milyon insan köyleri
boşaltıldığı için muhacir edilmiştir, üç bin köy
boşaltılmıştır. O günden beri sırtında bir
kambur olarak, bu ülke bir utanç vesikası olarak
taşımaktadır. Tahsis edilen bütçe kaynaklarının
miktarı değil, ne
kadarının kullanıldığı ve nasıl
kullanıldığı önemlidir, buna da hiçbir kaynakta
rastlanılmamaktadır. Bu insanların meraları, ekimleri,
hayvanları, yaylaları yasaklanmıştır. Keyiflerinden
mevsimlik işçi olmamışlardır. Eğer bu ayrılan
kaynak bunlara verilse bu sorunu çözmek konusunda daha etkili bir iş olur.
Belki de bir utancın giderilmesine bir nebze katkı sunulur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık
15.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Simavda 27 dönümlük arazide
yaptırılmış olan Şehitler Ormanı ve
Anıtının Bakanın talimatıyla bozularak TOKİye
arsa olarak tahsis edildiği iddialarının kamuoyuna
yansıdığına ve bu konuda bir açıklama
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK
(Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Orman ve Su
İşleri Bakanımızın burada olması vesilesiyle bir
konuyu, kendisinin de açıklama yapması için dile getirmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Işık, öyle bir hakkınız yok. Buradaki konuda açıklama
yapacaksınız; soru-cevap işlemi yapmıyoruz.
Buyurun.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Peki, teşekkür ediyorum.
19 Mayıs 2011
tarihinde yaşanan Simav depreminin ardından TOKİ tarafından
yapılan kalıcı konutların yapıldığı
alanda bulunan ve şimdiye kadar Simavda teröre verdiğimiz
şehitler adına toplam 27 dönümlük arazide
yaptırılmış olan Şehitler Ormanı ve anıtının,
bizzat Sayın Bakanın talimatıyla bozularak TOKİye arsa
olarak tahsis edildiği iddiaları ve bu konudaki açıklamalar
kamuoyuna yansımıştır. Son derece
vatandaşlarımızı üzen bu konuda bir açıklama
yapmanıza acil ihtiyaç vardır. Bu talimat tarafınızdan
verildiyse bunu nasıl telafi edeceksiniz? Bu konuda açıklama
yaparsanız memnun olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Karaahmetoğlu, son söz.
Buyurun.
16.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, soru önergelerine zamanında cevap
verilmediğine, İç Tüzükün bu husustaki hükümlerinin
uygulanmasında hassasiyet gösterilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yaşamını yitiren Ordu Milletvekilimiz
Sayın Çakıra Allahtan rahmet diliyorum.
Meclis
Başkanlığına sunduğumuz soru önergeleri Meclis İç
Tüzüğünün 96ncı ve 97nci maddelerinin göreceli
değerlendirilmesiyle geri çevrilmektedir. Buna karşın, İç
Tüzükün 99uncu maddesi gereğince verilen soru önergelerine
zamanında cevap verilmemektedir. İç Tüzük konusundaki hassasiyet
burada gösterilmelidir. Milletin oylarıyla seçilen vekillerin
önergelerinin demokratik anlayış içerisinde ciddiye
alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda Sayın
Meclis Başkanının gerekli hassasiyeti göstermesini bekliyorum.
Saygılar.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, sataşma var, söz istiyorum.
BAŞKAN
Biraz sonra soru-cevap işlemi yapılacak Sayın Bakan, o zaman
cevap verirsiniz.
Sayın
milletvekilleri, Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel
Eroğlu gündemin sözlü sorular kısmında yer alan sorulardan 1, 9,
73, 147, 148, 180 ve 185inci sıralarındaki soruları birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Sayın Taner Yıldız gündemin sözlü sorular kısmında yer
alan sorulardan 157, 172, 191, 209, 213 ve 223üncü sıralarındaki
soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın
bakanların bu istemlerini sırası geldiğinde yerine
getireceğim.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, ormanların
korunması konusunda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/38)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizin
doğal zenginlikleri arasında sayılan
ormanlarımızın, gelecek kuşakların sosyal, ekonomik,
ekolojik, kültürel ve manevi gereksinmelerini karşılamak üzere
sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Bunun için ilk
yapılması gereken çalışma, orman alanlarının
korunması ve güvence altına alınmasıdır.
Taşıdığı
değerler nedeniyle ekonomik olarak büyük değer taşıyan
ormanlarımızın korunması ve gelecek kuşakların da
yararlanmasına sunulması için Anayasanın 98, içtüzüğün 104
ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımla arz ederim.
1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
2) Candan Yüceer (Tekirdağ)
3) Erdal Aksünger (İzmir)
4) Atilla Kart (Konya)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Kamer Genç (Tunceli)
7) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
8) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
9) Mehmet Şeker (Gaziantep)
10) Mevlüt Dudu (Hatay)
11) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
12) İhsan Özkes (İstanbul)
13) Kazım Kurt (Eskişehir)
14) Aytuğ Atıcı (Mersin)
15) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
16) Salih Fırat (Adıyaman)
17) Özgür Özel (Manisa)
18) Nurettin Demir (Muğla)
19) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
20) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
21) Celal Dinçer (İstanbul)
22) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
23) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 26 milletvekilinin, zihinsel özürlü çocukların
eğitiminde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/39)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Zihinsel
engelli çocuklar, özel eğitime muhtaç çocuklar içerisinde oldukça önemli
bir grubu oluşturmaktadır. Zihinsel engelli
çocuklarımızın eğitim ve sosyal gereksinimlerini
karşılamak için aile, toplum ve devletin dayanışma içinde
olması zorunludur. Bu faktörler
arasında yaşanan kopukluklar eğitimde güçlüklere neden
olmaktadır.
Zihin engelli çocukların
yaşam işlevlerinde gelişme sağlanabilmesi için
öğrencilerin bireysel gereksinimlerine uygun hizmetleri, personeli ve
ortamları kapsayan önlemler alınması gerekmektedir. Ancak
zihinsel engelli çocuklarımızın eğitim sürecinde bir
bütünlük sağlanamadığı ve bu alanda bir takım sorunlar
yaşandığı gözlenmektedir. Gerek bakanlığa
bağlı okullarda gerek bu konuda eğitim veren özel kurumlarda bir
dizi problem bulunmaktadır.
Bu nedenlerle zihinsel engelli
çocuklarımızın eğitiminde yaşanan
sıkıntılara ilişkin sorunlarının saptanması
ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci iç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımla arz ederim.
1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
2) Atilla Kart (Konya)
3) Candan Yüceer (Tekirdağ)
4) Erdal Aksünger (İzmir)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Kamer Genç (Tunceli)
7) Özgür Özel (Manisa)
8) Mehmet Şeker (Gaziantep)
9) İhsan Özkes (İstanbul)
10) Mevlüt Dudu (Hatay)
11) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
12) Bedii Süheyl Batum (Eskişehir)
13) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
14) MehmetAli Ediboğlu (Hatay)
15) Kazım Kurt (Eskişehir)
16) Salih Fırat (Adıyaman)
17) Aytuğ Atıcı (Mersin)
18) Nurettin Demir (Muğla)
19) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
20) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
21)Ali Özgündüz (İstanbul)
22) Rıza Türmen (İzmir)
23) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
24) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
25) Celal Dinçer (İstanbul)
26) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
27) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
3.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 20
milletvekilinin, basın özgürlüğünün kısıtlanması ve
Oda TV ile ilgili iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/40)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
AKP'nin iktidara geldiği 2002'den
bu yana, başta basın mensupları ve gazeteciler olmak üzere
birçok aydınımız ve düşün insanımızın
özgürlükleri, salt düşünceleri ve yazdıkları nedeniyle
ellerinden alınmıştır. Başbakan ülke gerçeklerine
duyarlılık gösteren köşe yazarları hakkında
yaptığı açıklamalarla medyayı baskı altında
tutmaktadır. AKP karşıtı medya mensupları çeşitli
önlemlerle oto-sansüre zorlanmakta, tecrit edilmekte, işlerinden
çıkarılmaya zorlanmakta veya yasal olmayan gizli dinlemeler ve polis
iddianameleri vasıtasıyla gözaltına alınmakta veya
tutuklanmaktadır.
AKP ve Başbakan "medya
tekelini yıkacağız" söylemiyle yola çıkarken, gerçekte
devlet kaynaklarını kullanarak büyük bir yandaş medya
yaratmıştır. Bunun en iyi örneği Başbakan
Erdoğan'ın damadının CEO olarak
çalıştığı Çalık Grubu'nun, devlet bankaları
kredileriyle Sabah-ATV grubunu satın almasının
sağlanmasıdır. Böylece AKP karşıtı gazeteciler
bir bir tutuklanarak cezaevlerine gönderilirken, AKP kendisini açıktan
destekleyen medya yanına bir de merkez medya görüntüsünde yeni
yazılı ve görsel medya organlarını eklemiştir. Bu
arada devletin TRT'si de tarafsızlığını tamamen
yitirerek iktidarın sözcüsü durumuna getirilmiştir. RTÜK bütün bu
gelişmelere seyirci kaldığı gibi, iktidara eleştirel
yaklaşan medya kuruluşlarına inanılmaz cezalar
yağdırarak baskı düzeneğinin bir aracına dönüşmüştür.
AKP iktidarı
yazılı ve görsel medya üzerinde kurduğu tahakkümle
yetinmemiş, kendilerini internet medyacılığıyla ifade
edebilen eleştirel medyaya da her türlü siyasi ve hukuki baskıyı
kurmaya başlamıştır. Bu bağlamda ODATV internet
sitesine karşı bir karalama/arama/tutuklama sürecini
başlatmıştır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve
Çağdaş Gazeteciler Demeğinden ödüller kazanmış ciddi
bir internet gazetesi olan ODATV'nin sırf muhalefet çizgisini
sürdürdüğü, bu çizgideki gazeteci ve yazarları bünyesinde
barındırdığı için polis ve yargı üzerinden
baskılara konu yapılması, sadece muhalif bir yayın
organının daha ortadan kaldırılmasını
hedeflememekte tüm muhalif medyaya, kişilere ve siyasetlere yeni bir
gözdağı verilmesini amaçlamaktadır.
Daha da vahimi, medya ve
internet medyacılığı üzerine iktidarın kurduğu
siyasi baskının, bu baskıyı meclis gündemine
taşıyan milletvekilleri üzerinde de kurulmaya
çalışılmasıdır. Geçen yasama döneminde İzmir
Milletvekili Oğuz Oyan'ın 15.2.2011 tarihli başvurusuyla,
basın özgürlüğünü kısıtlayan uygulamalar üzerine bir Meclis
Araştırması açılması isteminde bulunması ve bu
istemini ODATV Ankara temsilcisiyle telefonla paylaşmasının
yasadışı bir dinleme üzerinden ODATV iddianamesine kanıt
olarak konulması, milletvekillerinin denetim hak ve görevine açık bir
müdahaledir. Aynı şekilde,
gene Oğuz Oyan'ın 6 Haziran 2010 ve 23 Ekim 2010 tarihlerinde
ODATV'de yayımlanan iki ekonomik analizinin "AKP'yi yıpratmaya
yönelik yayınlar" bağlamında ve dolayısıyla suçlamaların
bir parçası olan "Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen
Tahrik Etmek" çerçevesinde iddianameye kanıt olarak eklenebilmiş
olması, sadece bir hukuk skandalı değil aynı zamanda bir
demokrasi ayıbıdır. Üstelik bu ayıp sadece bu örnekle
sınırlı kalmamış, 23. Dönem Antalya Milletvekili
Tayfur Süner'in meclis kürsüsünden yaptığı konuşma,
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ün bir yazılı soru
önergesi, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin CNNTürk'teki AKP
kadrolaşmasıyla ilgili sözleri ve benzerleri iddianame delilleri
arasına konulabilmiştir.
Sözde hedefleri arasında
demokrasi, insan hakları, Avrupa Birliği ve özgürlükler bulunan AKP
iktidarının basın ve ifade özgürlüğü açısından
ülkemizi düşürdüğü durum içler acısıdır.
Dünya tarihinde birçok baskı
rejimi örneğinde görüldüğü gibi AKPnin İleri Demokrasi"
perdelemesi altına gizlenmiş, basın özgürlüğünü
kısıtlayan, gerçeklerin açığa çıkmasını ve
çoğulculuğu engelleyen tutumunun araştırılması
amacıyla, Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105'inci
maddeleri uyarınca Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Oğuz Oyan (İzmir)
2) Atilla Kart (Konya)
3) Veli Ağbaba (Malatya)
4) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
5) Tanju Özcan (Bolu)
6) Ali Serindağ (Gaziantep)
7) Mahmut Tanal (İstanbul)
8) Aylin Nazlıaka (Ankara)
9) Süleyman Çelebi (İstanbul)
10) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
11) Sena Kaleli (Bursa)
12) Tolga Çandar (Muğla)
13) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
14) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
15) Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
16) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
17) Aykut Erdoğdu (İstanbul)
18) Hasan Akgöl (Hatay)
19) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
20) Bedii Süheyl Batum (Eskişehir)
21) Osman Aydın (Aydın)
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde
yapılacaktır.
B) Duyurular
1.- Diyarbakır 7nci Ağır Ceza
Mahkemesince, Van Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında kamu
davasının açıldığına dair dosyanın Anayasanın
83üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru (3/550)
BAŞKAN - Diyarbakır 7.
Ağır Ceza Mahkemesinin 20/10/2011 tarihli 2011/180 dosya
numaralı yazısıyla; Van Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında
kamu davasının açıldığı Anayasanın 83üncü
maddesinin ikinci fıkrası gereği bildirilmiştir.
Bilgilerinize sunulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
C) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye
Afganistan, Almanya, Angola, Arjantin, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya,
B.A.E., Bahreyn, Bangladeş, Belarus, Belçika, Bolivya, Bosna Hersek,
Brezilya, Bulgaristan, Burkina Faso, Cezayir, Cibuti, Çek Cumhuriyeti, Çin,
Danimarka, Ekvador, Endonezya, Estonya, Etyopya, Fas, Fildişi Sahili,
Filipinler, Filistin, Finlandiya, Fransa, Gabon, Gambiya, Gana, Gine, Güney
Afrika Cumhuriyeti, Güney Kore, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, Irak,
İngiltere, İran, İrlanda, İspanya, İsveç,
İsviçre, İtalya, İzlanda, Jamaika, Japonya, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kamerun, Kanada, Karadağ, Katar,
Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, Kolombiya, Kongo Demokratik
Cumhuriyeti, Kosova, Kostarika, Kuveyt, Küba, Letonya, Litvanya, Lübnan, Lüksemburg,
Macaristan, Makedonya, Malezya, Mali, Malta, Meksika, Mısır,
Moğolistan, Moldova, Moritanya, Mozambik, Namibya, Nijer, Nijerya, Norveç,
Oman, Pakistan, Panama, Paraguay, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya,
Senegal, Sırbistan, Singapur, Slovakya, Slovenya, Somali, Sri Lanka,
Sudan, Suudi Arabistan, Şili, Tacikistan, Tanzanya, Tayland, Tunus,
Türkmenistan, Uganda, Ukrayna, Uruguay, Ürdün, Venezuela, Vietnam, Yemen, Yeni
Zelanda, Zambiya ülkeleri arasında parlamentolararası dostluk
gruplarının kurulmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/549)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
Sayılı Kanunun 4. Maddesi uyarınca, ekli listede isimleri
belirtilen ülke parlamentoları ile TBMM arasında
parlamentolararası dostluk grubu kurulması Genel Kurulun tasvibine
sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
1 Afganistan
2 Almanya
3 Angola
4 Arjantin
5 Arnavutluk
6 Avustralya
7 Avusturya
8 B.A.E.
9 Bahreyn
10 Bangladeş
11 Belarus
12 Belçika
13 Bolivya
14 Bosna
Hersek
15 Brezilya
16 Bulgaristan
17 Burkina
Faso
18 Cezayir
19 Cibuti
20 Çek
Cumhuriyeti
21 Çin
22 Danimarka
23 Ekvador
24 Endonezya
25 Estonya
26 Etiyopya
27 Fas
28 Fildişi
Sahili
29 Filipinler
30 Filistin
31 Finlandiya
32 Fransa
33 Gabon
34 Gambiya
35 Gana
36 Gine
37 Güney
Afrika Cumhuriyeti
38 Güney
Kore
39 Gürcistan
40 Hırvatistan
41 Hollanda
42 Irak
43 İngiltere
44 İran
45 İrlanda
46 İspanya
47 İsveç
48 İsviçre
49 İtalya
50 İzlanda
51 Jamaika
52 Japonya
53 Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
54 Kamerun
55 Kanada
56 Karadağ
57 Katar
58 Kazakistan
59 Kenya
60 Kırgızistan
61 Kolombiya
62 Kongo
Demokratik Cumhuriyeti
63 Kosova
64 Kostarika
65 Kuveyt
66 Küba
67 Letonya
68 Litvanya
69 Lübnan
70 Lüksemburg
71 Macaristan
72 Makedonya
73 Malezya
74 Mali
75 Malta
76 Meksika
77 Mısır
78 Moğolistan
79 Moldova
80 Moritanya
81 Mozambik
82 Namibya
83 Nijer
84 Nijerya
85 Norveç
86 Oman
87 Pakistan
88 Panama
89 Paraguay
90 Peru
91 Polonya
92 Portekiz
93 Romanya
94 Rusya
95 Senegal
96 Sırbistan
97 Singapur
98 Slovakya
99 Slovenya
100 Somali
101 Sri
Lanka
102 Sudan
103 Suudi
Arabistan
104 Şili
105 Tacikistan
106 Tanzanya
107 Tayland
108 Tunus
109 Türkmenistan
110 Uganda
111 Ukrayna
112 Uruguay
113 Ürdün
114 Venezüella
115 Vietnam
116 Yemen
117 Yeni
Zelanda
118 Zambiya
BAŞKAN Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan ve arkadaşları tarafından (123 sıra
no.lu), Toplu Konut İdaresi (TOKİ)'nin bütün boyutlarıyla
araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, 1/11/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerin aynı birleşimde
yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 01.11.2011
Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında oy
birliği sağlanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hasip
Kaplan
Şırnak
Grup
Başkan vekili
Öneri: 27 Ekim 2011 tarihinde,
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşları tarafından
BAŞKAN Bir saniye
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, bir dakika. MHPnin grup önerisi
BAŞKAN - Okunan grup önerisinin
Milliyetçi Hareket Partisinin olmadığı, Barış ve
Demokrasi Partisinin olduğunu düzeltiyorum ve okumaya devam ettiriyorum.
Buyurun:
01/11/2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 01/11/2011
Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince
Genel Kurul'un onayına sunulmasını saygılarımla arz
ederim.
Hasip
Kaplan
Şırnak
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
27 Ekim 2011 tarihinde, Diyarbakır
Milletvekili Altan TAN ve arkadaşları tarafından (123 sıra
nolu), Toplu Konut İdaresi (TOKİ)'nin bütün boyutlarıyla
araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 01/11/2011 Salı günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Önerisi lehinde söz isteyen Altan Tan, Diyarbakır
Milletvekili.
Buyurun Sayın Tan.
ALTAN TAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinize hayırlı
çalışmalar dileyerek konuşmama başlıyorum.
Toplu Konut İdaresinin
uygulamaları hakkında bütün boyutlarıyla Meclis
araştırması açılması isteğimiz ile ilgili
konuşacağım. Hepinizin bildiği gibi, Toplu Konut
İdaresinin esas amacı, Türkiyede konut edinmede zorluk çeken dar
gelirli vatandaşlarımızın konut ihtiyacını
karşılamak ve hızla gelişen göç alan kentlerimizdeki konut
ihtiyacını ve sağlıklı büyümeyi sağlayacak
şekilde bu taleplere cevap vermek. Bu iki ana esas üzerine bina
edilmiştir Toplu Konut İdaresinin çalışmaları.
Tabii ki bu konu uzmanlarınca
yıllardır tartışılıyor. Toplu Konut İdaresi
niçin kuruldu, hangi amaçlarla kuruldu ve bugün hangi noktaya geldi? Ben bu
konulardaki görüşlerimi ve tespitlerimi sizlere arz etmeye çalışacağım.
Kanaatimizce Toplu Konut
İdaresinin yapması gereken birinci görev konut yapmaktan da önce arsa
üretmek olmalı çünkü yine ilgili kanunlar doğrultusunda
şehirlerin mücavir alanlarında bulunan hazine arazilerinin önemli bir
kısmı TOKİ idaresine devrediliyor ve bu konudaki tasarruf -imar
yetkisi de dâhil- belediyelerden alınmış olarak TOKİ
idaresine verilmiş bulunuyor. TOKİ idaresi bu
devraldığı veya elde ettiği araziler üzerinde imar
planlarını yaparak yol, su, elektrik, doğal gaz gibi
altyapı hizmetlerini bitirdikten sonra gerekiyorsa PTT, sağlık
ocağı, okul, ibadethane gibi yerleri de belirleyerek ve yine,
eğer ilgili kurumların gücü yetmiyorsa kendisi yaparak bu
arsaları vatandaşın, kooperatiflerin ve müteahhitlerin emrine
verebilir. Ama maalesef bugün gelinen noktada bunu yapmak yerine tamamıyla
İdarenin tasarrufları bir rant üretimi şekline
dönüşmüş bulunmaktadır ve Bayındırlık
Bakanlığının yerini almıştır diyecektim ki
bu seçimden hemen sonra Bayındırlık Bakanlığı da
lağvedildi ve fiilî olarak artık Toplu Konut İdaresi ve
bağlı olduğu yeni bakanlık bir bayındırlık
bakanlığı hâline gelmiş oldu, esas amacının da
dışına çıktı.
Bir diğer
önemli nokta da yine ucuz konut imal etmektir demiştik. Bu ucuz konut
imalatında da takip edebildiğimiz kadarıyla metrekare fiyatları
ortalama 400 TL civarında ihale edilmektedir. Bunun da manası
şudur: 100 metrekarelik normal bir daire 40 bin TLye mal olmaktadır.
Arsa bedelleri ve altyapı hizmetleri dâhil bu rakam 55 bin TL
civarına gelmektedir ki bugün satılan bedeller, ortalama yine
satış bedelleri 100 bin TL civarındadır. Yani burada da
yine ucuz konut imal ederek müstahakkına, mağdura verme
mantığının dışında yine ayrıca ciddi
bir kâr elde etme durumu vardır. Yine, Toplu Konut İdaresi belediye
harçlarından, proje bedellerinden, yapı denetim harçlarından
muaf olmasına rağmen, bu maliyet ve satış arasındaki
fark maalesef hâlen devam etmektedir.
Eleştirdiğimiz ve kamuoyunun
da eleştirdiği en önemli maddelerden ve noktalardan birisi de bu
projelerin Sovyet Rusyadaki, Sovyetler Birliğindeki eski tek tip
konutları anımsatmış olmasıdır. Beş
altı yaşındaki yeğenlerim, nereye gitse, daha o
şehirde -yani arabayla seyahat ettiğimiz vakit- TOKİ
konutlarını gördüğü an, hiç kimse bir şey demeden, Bu
TOKİ. diye işaret etmektedir. Bir estetik, geçmişteki
Osmanlı, Selçuklu, Akdeniz mimarilerini anımsatan farklı
çözümler maalesef bugüne kadar üretilememiştir, tek tip ve neredeyse
estetikten uzak yapılar her tarafı süslemeye
başlamıştır.
Sevgili milletvekilleri, yine bu imar
yetkileri içerisinde, toplu konut üretmenin ötesinde, büyük
alışveriş merkezleri, hastaneler, stadyumlar, karakollar -en son
dönemde de karakollar bunlara eklendi- ve birçok şehirde farklı
prestij projeleri -mesela Trabzondaki gibi- gündeme gelmektedir. Bu da Toplu
Konut İdaresinin esas varoluş sebebinin dışındaki
uygulamalarıdır.
Denetim ve imar kalitesinde de ciddi
sorunlar vardır. Başlangıçta görece daha düzenli ve daha
tertipli başlayan bu inşaatların kalitesi, maalesef,
geçtiğimiz süre zarfında gittikçe düşmüştür. Buna örnek
olarak -yani size onlarca örnek verebilirim otuz yıllık inşaat
mühendisliğim boyunca, isteyenler gelip görebilirler- şu an
Diyarbakırda Üçkuyular mevkisindeki toplu konutun özellikle yolları
ve çevre düzenlemesi bir felaket durumundadır. Bütün kaldırımlar
çökmüştür, yollar çökmüştür. İkinci sefer tekrar
yaptırılmasına rağmen, bu ikinci sefer
yaptırılanlar da bir felaket manzarası arz etmektedir.
Yine, bu kötü projelendirmeye örnek
gösterebileceğimiz en önemli uygulama maalesef Türkiye'nin incisi Bursadadır.
Belediye ile Toplu Konut İdaresinin ortaklaşa
yaptırdıkları ve Osmangazi Belediyesinin
sınırları içerisinde bir heyula ortaya çıkmış
durumdadır. Yani Karsa gidip ucube heykelini yıkmak yerine
Burada
Bursadan bugün çok bahsedildi. Ben Bursayı ilk olarak 1964
yılında, daha altı yaşında bir çocukken gördüm
Bursanın kalbine bir hançer saplanmıştır. Görmeyenler
gidip görebilirler. Dev bir kitle, dev
bir yoğunluk ve neredeyse Gemlikten biraz çıktıktan sonra
Bursaya yaklaştıkça görülen ve Uludağın silüetini bile
perdeleyecek bir heyula ortaya çıkmıştır, bir ucube ortaya
çıkmıştır.
Sevgili milletvekilleri, bu noktada
kentsel dokunun tahribatında da önemli yanlışlıklar
vardır. Mesela yine Diyarbakır-Suriçi yani İçkale Pojesinde
2007de ilk olarak kamuoyuyla paylaşılan proje tam anlamıyla bir
felakettir. Diyarbakırın beş bin yıllık
surlarının içerisindeki mekân 1 276 konut komple
yıkılıyor ve basketbol sahası ve spor sahaları, o
binlerce yıllık ara sokaklar tahrip ediliyor, Allahtan gerekli merciler,
belediye, mimarlar odası ve diğer sivil toplum kuruluşları
müdahale etmiştir ve o proje durdurulmuştur. Yani şu an yine
yetkili mercilerin onayından geçtikten sonra kentin eski dokusuna uygun
bir yapılaşma yapılana kadar bu uygulamalar -Allaha çok şükür
ki- durdurulmuştur.
Bir diğer önemli nokta da
-konuşmamın başlangıcında altını
çizdiğim- rant olayıdır. Burada İstanbul milletvekillerimiz
var -çok uzatmayacağım- İstanbulu biliyorlar, gelir ortaklığı,
gelir paylaşımı esasına dayalı bir sistem inşa
edilmektedir. Bu arsalar kat karşılığı müteahhitlere
verilmektedir. O yüzdelik oranına göre
daireler satıldıkça Toplu
Konut İdaresi bundan pay almaktadır. İstanbul Ataşehirde,
Halkalıda, Başakşehirde yüzde 26dan yüzde 43e kadar giden,
en yükseği yüzde 43 olan ihaleler verilmiştir. Bunların
tamamını bugün, ben otuz yıllık bir inşaat mühendisi
olarak, yüzde 65le devralmaya hazırım eğer veriyorlarsa ama
öyle ihale şartnameleri ve öyle büyük teminat mektupları ve öyle
büyük gerekçeler ortaya konulmuştur ki belli bir grubun haricinde kimse o
ihalelere girememiştir ve o ihalelere girenler de bugün artık bir
televizyon artisti hâline gelmişlerdir, her akşam televizyonlarda
reklamlara çıkmaktadırlar, parayı nereye koyacaklarını
bilememektedirler. 1 milyon dolara daire satılmaktadır bugün
Ataşehirde yüzde 35, yüzde 40larla. Ben, yüzde 75le vakıflara
Göztepede bina yaptım ve zarar etmedim, yüzde 75i devlete, yüzde 25i
bana.
Son olarak da şunu söylüyorum:
Toplu Konut İdaresi, Diyarbakırda iki büyük proje, Dicle Vadisi ve
Diyarbakırda İçkale Kentsel Dönüşüm Projesiyle ilgili hükûmet
programına konulmuştur. Maalesef bunlar da beklemektedir. Acilen ilgi
bekliyoruz.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Tan.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu önerisi aleyhinde söz isteyen Engin Özkoç, Sakarya Milletvekili.
Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; siyaset,
insanın toplumsal yaşamda karşılaştığı
ve toplumsal hayatı bir şekilde etkileyen her konuya müdahale
etmektir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan AKP, CHP, MHP, BDP ve
milletin iradesiyle seçilmiş siyasiler, milletvekilleri, ülkesinin ve
ülkesindeki her bireyin iyi bir geleceği, refahı, mutluluğu ve
adalete sahip olabilmesi için siyaset yapmaya ant içmişlerdir. Öte yandan
özellikle siyasi iktidar sahibi siyasiler bugünlerde yeni bir söylem
geliştirmişlerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve kamuoyuna yönelik
açıklamalarda Bu olay siyaset üstüdür, siyaset yapmayın, bu
olayı siyasete alet etmeyin. demeyi siyasetin eksenleri hâline
getirmişlerdir. Deprem olur
Siyaset yapmayın., yüzlerce yurttaşımız ölür Siyaset
yapmayın., Başbakan ve bakanlar Deprem üzerinden siyaset
yapmayın. der, Başbakan deprem konusunda Hükûmetin yetersiz
kaldığını söyleyenleri Kötü niyetli, fitne
ocağı. olarak tanımlar ve amacın siyasi rant olduğunu
savunur ve seslenir: Siyaset yapmayın. Oysa aynı Başbakan ilk
yirmi dört saat içerisinde müdahalenin yetersiz olduğunu kabul eder ama bu
yirmi dört saat içinde ölenlerin hesabını sormak isteyenlerin
lanetlenmiş olduğunu söyler. Bütün bu söylemlerde bize verilen mesaj
şudur: Siyaset yapmayın. Yüzlerce insan ölse de, kamu
güvenliğimiz, yaşam hakkımız gasp edilse de Siyaset
yapmayın. Sanki
BAŞKAN Sayın Özkoç, bir
saniye.
Sayın Özkoç, lütfen gündemle
ilgili konuşur musunuz? Söz isteğinizle ilgili konuşur musunuz?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
Konuşmamın bütünlüğünü dinlersek gündemle ilgili olduğunu
anlarız Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Sanki
yaşanan bütün bu acıların sorumlusu iktidarın siyasi
kararları değilmiş gibi siyaseti karalamaya çalışmak
kendi kusurlarını örtmeye çalışan siyasi bir tercihtir.
Yani bize Siyaset yapmayın. diyen iktidar hepimizi kendi siyasi
kararlarına tabi kılmaya çalışan bir siyaset yürütmektedir.
Her gün şehit vereceğiz, 24
evladımızı toprağa vereceğiz, siz refah içinde
yaşarken yoksul halk çocukları ölüme gidecek Siyaset yapmayın.
diyeceksiniz. Tersanelerde hiçbir iş güvenliği olmayan işçiler ölecek,
maden ocaklarında onlarca işçimiz hayatını kaybedecek, siz
Siyaset yapmayın. diyeceksiniz.
Yaşanan bu
katliamlar karşısında, Başbakanın ifadesiyle kader
olarak geliştirilecek, insan hayatlarını savunanlar suistimal
etmekle suçlanacak, siz Siyaset yapmayın. diyeceksiniz.
Vanda
insanlarımız enkaz altında ölürken, dünya da yardım için
ayağa kalkmışken, Köstebek Bakan Beşir Atalay
Potansiyelimizi görmek için bekledik. diyecek, biz siyaset
yapmayacağız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Özkoç
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, milletin kürsüsü hakaret kürsüsü
değildir, bu grup toplantısı değildir.
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) Depremde değil
Suistimal eden insanlar ölecek
BAŞKAN Sayın
Özkoç
Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla)
sorumlulardan birisi, milletvekili yapacaksınız, biz
siyaset yapmayacağız.
BAŞKAN Sayın
Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) Masum insanları yargılamadan -zindanlarda çürüyecek-
neyle suçlandıklarını bilmeden insanlar ölüme terk edilecek ve
sonra beraat edilecek, bize diyeceksiniz ki: Siyaset yapmayın. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Yap, yap!
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) - Türkiyede bebek ölüm oranı yüzde 20 olacak, annelerin ölüm
oranı yüzde 44 olacak...
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
Yanlış biliyorsun, yanlış.
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) -
binde 44 olacak
BAŞKAN Sayın
Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) -
Avrupa Birliğinde ölümlerde birinci olacaksınız ama
Siyaset yapmayın. diyeceksiniz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon Başkan
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özkoç, bir saniye
Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) TOKİde
Rant dağıtmak ve oy toplamak için
kullanacaksınız.
BAŞKAN Sayın
Özkoç, lütfen
İç Tüzükün 66ncı maddesine uyar
mısınız.
(Mikrofon Başkan
tarafından açıldı)
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) - Her fırsatta siyasi rant suçlamasıyla unutturmaya
çalıştığınız kentsel rant ekonomisiyle kentleri
öldüreceksiniz, Siyaset yapmayın. diyeceksiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, konuşmacı şu anda burada
değil.
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) Kısaca, siz ölümün siyasetini yapacaksınız ama biz
siyaset yapmayacağız. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Kendisine söylenecek her
sözün temsilcisi sayan, dışarıdan gelecek her söze, eleştirilere
kulak tıkayan bir iktidar otoriter olmaya mahkûmdur.
Nerede bir
haksızlık varsa, adaletsizlik varsa, nerede yurttaşların
hakları ihlal ediliyorsa orada siyasi bir proje vardır ve bu projeye
karşı eşitliği, adaleti savunmak sosyal ve demokratik siyasi
bir gerekliliktir.
Siyaset yapmak vatan hainliğiniz olacak, siz vatansever
olacaksınız. Ülkemizde gözyaşı sel olmuşken,
anaların yüreği yanarken bize susmamızı, kendi boyun
eğmişliğinize ortak olmamızı söyleyeceksiniz.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı
altından ve bu kürsüden sesleniyorum, onurla sesleniyorum: Ülkesini,
geleceğini Amerikan emperyalizminin çıkarlarına teslim etmeye
karşı çıkmak için, ülkesinde yaşayan her bireyin
geleceği için, mutluluğu, özgürlüğü, huzuru ve refahı
adına siyaset yapacağız. Söyleyin yandaş medyanıza,
yazsınlar dört sütun üstüne kapkara puntolarla: Cumhuriyet Halk Partisi
milleti için, özgürlüğü için siyaset yapmaya devam ediyor hâlâ. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Özkoç.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu önerisi lehinde söz isteyen Sırrı Sakık, Muş
Milletvekili.
Buyurun Sayın Sakık. (BDP
sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisinin
araştırma önergesiyle ilgili buradayım, tekrar hepinize merhaba.
Sevgili arkadaşlar, ben Vandan
geliyorum. Bir grup arkadaşımızla Vana gittik, ilk günden
bugüne kadar bir bütünlük içerisinde çalışan tek parti,
Barış ve Demokrasi Partisi orada, ilk saatlerden bugüne kadar.
Şunu ne için -bir dinleyin- söylüyorum: Yani, buradan oy devşirmek,
buradan sürekli Barış ve Demokrasi Partisini hedef tahtasına
oturtmak ahlaki değil. Hele hele böyle acılı günlerde buradan
nemalanmak da ahlaksızlıktır.
Bakın, depremden iki saat sonra
eş başkanlarımız ve bir grup milletvekilimiz deprem
bölgesindedirler ama yanlarında medya yok -yani ahlaki olarak- ve
insanların içerisinde, enkazların içerisindedirler ama buradan giden
diğer siyasiler, medya ordusuyla gidiyor ve sonra medya dönüyor: Siz
nerdesiniz? Biz enkazların
başındayız ama siz bizi görmüyorsanız bu da sizin
sorununuzdur. İlk günden bugüne kadar milletvekili
arkadaşlarımız orada, biz 5 milletvekili de dün döndük, geldik
ve gittik, gördük, yaşadık.
Ne yazık ki bu
coğrafyada ne kadar ağır bedeller ödenirse ondan sonra
realiteler kabul ediliyor. Yani 1999 Yalova depremi, Gölcük depreminden sonra
feryatlar yükseldi. Aman efendim, biz bir fay hattı üzerindeyiz.
dediler. 40 bin, 50 bin ölümden sonra Kürt sorunu var. dediler. Yani bu ülke,
ağır bedeller ödemeden bir realiteyi kabul etmiyor.
Vanda da bizim
geçmişten bugüne... Geçen dönem Van Milletvekilimiz Fatma Kurtulan
depremle ilgili onlarca soru sordu ama klasik bürokrasinin verdiği cevapların
dışında hiçbir cevap alamadık.
Şimdi buradan
sesleniyorum: Orada emeği geçen Türk, Kürt, kimliği ne olursa olsun,
herkese teşekkür ediyoruz. Orada, enkazlarda dişi
tırnağıyla can kurtarmaya çalışan herkesin ellerinden
öpüyoruz, kimliği ne olursa olsun. Orada, işte bir birlik ruhu orada
oluşmuştu ama ne yazık ki biz bu ruhu daha çok büyütmeye
kalkışırken yine hedef tahtasına BDPyi oturtmak... Ve
BDPye bugün Başbakan da saldırıyor. Bu işin sebebi biz
değiliz. Siz iktidarsınız. Sizin bu sorunları çözmeniz
gerekirken BDPyle ortaklaşmıyorsanız bu sizin sorununuzdur ve
bir Başbakan olarak bu acılı günde eğer bölgeye
gidiyorsanız ilk önce yapmanız gereken şey ilin belediye
başkanını arayıp bir geçmiş olsun, geliyorum
programı bildirmeniz gerekir. Ama siz belediye başkanını
yok hükmünde sayıyorsunuz ve ondan sonra dönüyorsunuz, belediye
başkanına ve BDPye saldırıyorsunuz. Bu, haklı
değil. Ve gittik, orada birliği sağlamak adına belediye başkanı,
ilin valisi, giden bakanlarla bir birlik oluşturduk.
Yani bu acılardan rant değil,
tam tersine acıları birlikte sarmamız gerekir. Gittiğimiz
her köyde, emin olunuz, bütün evler yerle bir. Bazı köylerde 19 ceset
çıkmış ama bir tek tane çadır yok. Gittiğimiz
Ercişte hâlen enkazların altında -iki gün önce, belki bugün de
çünkü hâlen ortada kayıp olan insanlar var- insanlar var, ne yazık ki
bizim Hükûmetimiz Efendim dışarıdan gelen yardımları
kabul edemeyiz. Kurtarma ekiplerini havaalanlarından geri gönderiyor.
Bunu ne hakla gönderirsiniz! Böyle bir kabadayılık olur mu! Bu
acılı günde böyle davranmayı, bu hakkı size kim verebilir!
Ve yine, bazı bakanları
buradan tebrik ediyorum, kutluyorum; gördüm, gözlerimle gördüm, nasıl
çalıştıklarını gördüm ama felaket bir bakan var,
İçişleri Bakanını da gördüm, bir orduyla hareket ediyor,
elli araç, yüz araç ve orada emek hırsızlığı
yapıyor. Orada sekiz gün, on gün kalan bakanlara haksızlık
ediyor. O bakanlar gidip araçların üzerinde çadır
dağıtıyor, medya şovu yapmıyor ama benim bakanım
bir günlüğüne çıkıp geliyor, oradan bir çocuğa şunu
soruyordu. Ercişe gitmiş tabii orduyla, biz geçerken Ya kim geldi,
acaba Başbakan mı geldi? Bu son dönemlerde moda oldu, Sayın
Cumhurbaşkanı habersiz gidiyor, Cumhurbaşkanının
Hakkâriye gittiği gibi Başbakan da acaba böyle habersiz mi geldi? diye
birbirimize sorular sorarken baktık İçişleri Bakanımız
geldi. Hemen bir orduyla gidiyor ve Ercişe gider gitmez bir çocuğa
soruyordu. Çocuk ilkokul dördüncü sınıfta. Diyor ki Adın ne?
Çocuk adını söylüyor. Diyor ki Vanın plakası kaç? 65.
Bravo sana diyor. Altıyla beşi yan yana koyduk topladık, alt
üste kaç çıkar? Çocuk böyle bir melul melul baktı, dedi ki
Bakın, bu tür olaylarda
MUHARREM İNCE (Yalova) Alacak da
kimi yapacak?
SIRRI SAKIK (Devamla) Yani sizi bakan
atasın daha iyi olur, eminim ki ondan iyi yaparsınız.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Hazır gitmişken sen oluverseydin, geçiverseydin. Herkesin kalitesini
ölçtüğüne göre geçiverseydin.
BAŞKAN Sayın İnce,
karşılıklı konuşmayalım lütfen.
SIRRI SAKIK (Devamla) Şimdi, bu
kadar acılar varken burada AKPnin, BDPnin isminin bu depremde
anılması bizi rahatsız ediyor. Gerçekten halk orada
yaralarının bir an önce sarılmasını istiyor. Yani
BDP-AKP arasındaki çelişki, oradaki bir şey toplumu, oradaki
halkı da ilgilendirmiyor ve biz bunu siyaseten günah saydık ve buna
uygun davrandık, iktidarın da bu noktada uygun davranması
gerektiğini düşünüyoruz ve görevi de budur. Bir an önce oradaki yerel
yönetimlerle ortaklaşarak bu yaraları sarması gerekir yoksa
çadırla falan da olmuyor. Emin olun ki çadırların içinde
insanlar barınamıyor, çadırlar alabildiğine soğuk. Ne
çadır ne de o getirip böyle şeklen koyup işte İçişleri
Bakanı bir konvoyla geliyor köye, ondan önce beş tane Mevlânâ evi
getirip oraya inşa ediliyor, beş on tane de çadır koyuluyor ve
bu da geliyor oradaki şovunu yapıyor, oradan ayrılıp
gidiyor. Bu şovlardan vazgeçiniz ve eğer gerçekten kalıcı
bir şey yapmak istiyorsanız işte TOKİ. Yani bu Meclis
araştırma önergesinde TOKİyle ilgili arkadaşımız
düşüncelerimizi ifade etti. Burada TOKİye önemli görevler
düşüyor. Eğer TOKİ gerçekten başarılıysa, birçok
yerde yani çok güzel binaların da inşa edildiğini hep
söylüyorlar, o zaman derhâl bu halkın yaralarını bir an önce
saralım.
Bakın, 1999 depremi. Bu depremde o
dönem Yunanistan ve Türkiye arasında ciddi bir kriz vardı. Hatta
Çiller o krizi savaşa dönüştürmeye çalışıyordu. Çünkü
savaştan nemalanıyordu. Ve o krizde Yunanistandan gelen bir kurtarma
ekibi ismini hatırlayamadığım bir küçücük bebeği
çıkardı enkazdan. O bebek mesela Türkiye ve Yunanistan arasında
bir köprü oluşturdu, bir sevgi köprüsü oluşturdu, bir barış
köprüsü oluşturdu. Şimdi o Azra bebek de bir köprü olabilir. Yani, bu
halkın birlikteliği, bu halkın sağduyusu bizim birbirimize
karşı olan önyargılarımızı kaldırabilir, bu
yeniden buluşmayı sağlayabilir. Böyle bir
şansımız var. Bu deprem bizi bütünleştirebilir,
yaralarımızı birlikte sarabiliriz, eğer gerçekten bu
halkın ruhuna uygun davranırsak. Çünkü ben onu gördüm orada.
Türkiye'nin dört bir tarafından, kimliği ne olursa olsun, vicdan
sahibi olan herkes orada yardıma koşuyordu, orada Kürt, Türk,
diğer halkların dayanışması içerisindeydi. Ben bu
dayanışmanın daha da büyümesini diliyorum.
Halkımızı Allah kazadan, beladan korusun.
Hepinize teşekkürler ediyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Sakık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkanım
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Biraz önce konuşmacı Van depremi dolayısıyla Sayın
Başbakanımızı, Hükûmetimizi, Grup
Başkanımızı eleştirdiler. Müsaade ederseniz
Yani
haksız bir eleştiride ve yanlış bir eleştiride
bulundular.
BAŞKAN Nedir? Ne söyleyerek
haksız eleştirdi veya sataşmada bulundu Sayın Başkan?
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Başkanım, muhalefettir, eleştirebilir.
SIRRI SAKIK (Muş) Ne
yapayım, övgü mü düzeyim size, Allah rızası için!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Bakın Sayın Başkanım, Sayın Başbakanın Vana
giderken Belediye Başkanına müracaat ederek izin alması
gerektiği anlamında ifade ettiler.
SIRRI SAKIK (Muş) Yani,
keşke arasaydı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başbakan 23 Ekim tarihinde olay olduğu andan itibaren Bakanlar Kurulu
üyelerinin hemen hemen yarısıyla birlikte Valilik ziyaretinde
bulunmuş ve bütün kamu görevlilerini oraya
çağırmıştır. Bir kriz merkezi oluşturulmuş
ama Van Belediye Başkanı maalesef ne hikmetse, ne amaçla
yapıyorsa, Belediye Başkan Yardımcısını oraya
göndermiştir. İlk defa Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti Van depremiyle
ilgili anında olaya müdahale etmiş ve milletimizin yaralarını
sarmak için gayret göstermiştir.
Bugün Sayın Başbakanın yaptığı
grup konuşmasında bütün siyasi partilerin samimi bir şekilde
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, sataşılmadı.
BAŞKAN Konu
anlaşıldı zaten Sayın Kaplan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) -
bu konuya el atmalarını, bu konuya el atmalarıyla ilgili
teşekkürlerini, şükranlarını iletmiştir.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sataşılmadı yani bir saattir konuşuyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Ama aynı gün, depremin olduğu gün bir belediyenin binasında
BAŞKAN Sayın Elitaş,
teşekkür ediyorum.
Sözleriniz tutanaklara geçti, konu
anlaşıldı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) -
teröristlerin öldürülmesiyle ilgili toplantı yapıp yas günü ilan
etmek hangi vicdanın unsurudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, gerçekten grup başkan vekili
arkadaşlarımız söz alırken İç Tüzük hükmüne
BAŞKAN Sordum ben, dikkat
ettiniz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sordunuz da bir saattir hikâye anlatıyor.
BAŞKAN Şu anda da aynı
şeyi siz yapıyorsunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Bir saattir anlatılan hikâyeyi kısaca şöyle söyleyeyim: Vanda
atanmışlar var, tayin edilmişler var, Hükûmetin valisi var, bir
de halkın seçtikleri var, seçilmiş belediye başkanları var.
Orada valinin de belediye başkanının da birlikte
çalışması gerekirdi. Doğru olan bu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, beni eleştirdiği şeyi yapıyor. Ya
söz verin konuşalım
BAŞKAN Söyledim, aynı
şeyi
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O
zaman susturun efendim.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Şimdi, bu durumu eleştiren bir konuşma yaptı Sayın
Sakık. Bu eleştiri doğaldır, iktidara eleştiri olur.
BAŞKAN Konu
anlaşıldı Sayın Kaplan.
Teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) -
Sayın arkadaşımın da
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Hayır, beni eleştirirken sen aynı şeyi yapıyorsun.
BAŞKAN Sayın Kaplan,
teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
övgü beklemesini yadırgadım. Niye övgü bekliyorsun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ne
övgü bekliyorum, beklemiyorum, doğruları söyleyin istiyorum.
BAŞKAN Sayın Kaplan,
teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu önerisi aleyhinde söz isteyen Hüseyin Bürge.
Buyurun Sayın Bürge. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul)
Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekillerimiz;
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Cumhura ait olan cumhuriyetimizin
88inci yılını ben de yürekten kutluyorum. Harun Çakır
arkadaşımıza da Allahtan rahmet diliyorum.
Dokuz gün önce olmuş olan Van
depremini daha iyi anlayabilmeniz adına TOKİ ve ev ve depremle
alakalı ikilemden çıkabilmek adına insanların Nisyan ile
maluldür. sözünden hareketle, belediye başkanlığı
dönemimde 17 Ağustos 1999 depreminin acı gerçeğini yaşamış
bir belediye başkanıyım. Şimdi ise Van depreminde ölen
kardeşlerimize ve 99 depreminde ölen kardeşlerimize Allahtan rahmet
diliyorum. Şehitlerimize de rahmet ve minnetle anınca
Sebebim, belediye
başkanlığı dönemimde 99 depreminde olup bitenlerle alakalı
hâlâ bir davanın devam ettiğini de huzurunuzda aktarmak istiyorum.
Yıl 2001, deprem görmüş
belediyelere yardım yapılması adına kararname
çıkarılır ve burada, deprem görmemiş belediyelere
nasıl yardım yapıldığıyla ilgili elimde 2001
hükûmet kararnamesi var. Yıl 2002, yine hükûmet kararnamesi var. Deprem
görmediği hâlde deprem görmüş muamelesi yapılarak belediyelere
yardım yapıldığıyla alakalı kararname elimde.
Saygıdeğer
milletvekillerimiz, o günleri hatırladığım zaman ne bir
hükûmet yetkilisi ne bir bakan, hiç gördüğümüz şeyler değildir.
Aranızda belediye başkanlığı yapmış
arkadaşlarım vardır.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Kardeşim, sen körsen kimin kabahati var ya?
OKTAY VURAL (İzmir) Gözün
görmüyorsa ne yapalım yani. Gözler var ama görmüyor!
BAŞKAN Lütfen sayın
milletvekilleri...
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla)
Saygıdeğer milletvekillerimiz, bunu şunun için çok
rahatlıkla söylüyorum ki o günlerde çok kısa süre içerisinde...
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Teşekkür etmek çok mu zor kardeşim?
OKTAY VURAL (İzmir) Şu
toplu konutla ilgili konuşsun Sayın Başkan. Söyleyin de,
uyarın da konuya gelsin.
BAŞKAN Sayın Milletvekili,
lütfen..
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bu kadar
mı zor, bu kadar mı ağırınıza gidiyor
teşekkür etmek ya?
BAŞKAN Sayın Korkmaz
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla)
Saygıdeğer milletvekillerim, o dediğinizi söyleyeceğim
meraklanmayın.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Yazık, yazık!
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) O
dediğinizi söyleyeceğim.
O günlerde Bayrampaşada üç günde
17 canım gitti. Onları kurtardıktan, birini de sağ olarak
kurtardıktan sonra Adapazarına, Kocaeliye belediye
imkânlarıyla beraber, bütün İstanbuldaki belediye
kardeşlerimiz, arkadaşlarımızla birlikte kurtarma çalışmalarına
katıldığımı çok iyi hatırlıyorum.
Yıllar geçti, aylar geçti hâlâ 1999 depremini, 17 Ağustos depremini
konuşuyoruz. Van depreminin birinci gününde, birkaç saat geçmesine
rağmen Saygıdeğer Başbakanımızın ve
bakanlarımızla birlikte, bazı konuşmacıların da,
bazı bakanlar şunu yaptı ama bütün bakanların orada olduğuna
şahitlik ettikleri için altını çizmek istediğim bir husus
var: İtiraz ettiğiniz konu
Bizler belediye başkanları
olarak deprem görmüş olmamıza rağmen bize değil de deprem
görmediği hâlde deprem görmüş muamelesi yapılarak yardım
yapılan belediyelere haksızlık yapıldığı
düşüncesiyle davalar açtık.
BAŞKAN Sayın Bürge, konunun
ne alakası var? Lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Konuyla ne
alakası var?
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla)
Saygıdeğer Başkanım, geliyor
Saygıdeğer
Başkanım, geliyor
BAŞKAN Sayın Bürge, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Senin
belediye başkanlığı döneminde yaptıklarını
açıklarız yakında.
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) Bu
depremle ilgili, bu depremle alakalı aldığımız
Danıştay kararını, Sayın Başkanım, huzurda
görüşmek istiyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Ölenler
geri gelecek mi?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ne bu
yahu?
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir)
Siyaset yapmayın, siyaset!
BAŞKAN Konu deprem değil ki
Sayın Bürge. Lütfen toplu konuta gelir misiniz?
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla)
TOKİye gelmek istiyorum Sayın Başkan, müsaade ederseniz.
Listede tabi, afete maruz kalmayan bir
kısım belediyeler yer aldığı gibi hasar durumu ve
normal gelirleri dikkate alınarak belirlenmesi gereken
katsayıların objektif hiçbir kritere dayanmadan
saptandığı anlaşıldığından dava konusu
Bakanlar Kurulu kararında şekil, sebep ve maksat unsurları
yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline
karar verilmiştir. Hâlâ 1999 depreminden sonra belediyelerin
kayıplarının telafi edilmesiyle alakalı belediyelere hâlâ
Hükûmetimizden para aktarıldığını söylemek istiyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Giden
canlar ne olacak Sayın Milletvekili?
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) -
TOKİnin
TOKİyle alakalı, giden canlarla alakalı da
biliyorum.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Hortumladıklarınızdan bahset!
OKTAY VURAL (İzmir) TOKİde
tokatladığınız vatandaştan bahsedin! Kaç
vatandaşı tokatladınız?
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) -
Saygıdeğer Başkanım, arkadaşlarımızın
önergeleriyle alakalı, iyi şeyler rahatsız eder ama hak olan
şeyi ortaya koyabilmek adına söylüyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Doğru söylemiyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Zamanında aktarılmadı paralar! Doğru söylemiyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Korkmaz
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla)
TOKİ, Kıymetli Başbakanımızın planlı
kentleşme ve konut üretimi 1994-95 belediye başkanlığı
döneminde KİPTAŞla başlamıştır. Sonra, hükûmete
geldikten sonra planlı kentleşme ve konut üretimi programı kapsamında
başlatılan 2003-2010 yılı arasında TOKİ 81 il,
800 ilçe, 2.151 şantiyede 513.371 konut üretilmiştir. Bu rakam 100
bini aşkın nüfuslu yirmi şehir demektir saygıdeğer
milletvekillerim.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Görevi bu
değil ama
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla)
Ürettiğimiz konutların -önergede gördüğüm için söylüyorum-
203.077si dar ve orta gelirli grubuna, 140.848i alt gelir ve yoksullara
yönelik, 63.222si gecekondu dönüşümünde, 19.076sı afet
konutlarında, 4.093ü 35 köyde tarım köyü uygulamaları kapsamında
inşa edilmiştir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Toplam
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) Toplam
430.316sı sosyal konut niteliğindedir.
Yerel yönetimlerle müştereken
başlattığımız büyük kapsamlı kentsel yenileme programı
doğrultusunda 170 projede toplam 234.783 konutluk gecekondu dönüşümü
sağlanmıştır.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Çürük
binalara engel olsaydınız keşke. 600 insan ölmeseydi keşke.
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) 134
bölgede 63.222 konutluk uygulama başlatılmıştır.
Sosyal dönüşüm noktasında da
757 okul, 20.383 derslik, 783 spor salonu, 37 kütüphane, 435 ticaret merkezi,
160 hastane, 90 sağlık ocağı, 379 cami, 84 yurt ve 22.366
kişilik de pansiyon inşa edilmiştir. 24 sevgi evi 199 bina eder,
18 engelsiz yaşam merkezi 165 binadır.
Kentsel dönüşümün yanında, belediyeciler
çok iyi bilir ki, sosyal dönüşümün de en önemli özelliklerini yaşatan
TOKİye ve TOKİ fikrini ortaya atana, bugüne kadar hizmet eden
herkese teşekkür ediyorum.
Satışa sunulan 419 bin
konuttan 382 bin adedi satılmıştır. Hasılat
paylaşımı modeliyle yapılan 83.404 konuttan elde edilen 9,6
milyar gelirden 4,7 milyar TLsi tahsil edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekillerim,
bu uygulamalar doğrultusunda direkt ve dolaylı olarak istihdam da 800 bin
kişiye ulaşmıştır. 377 bin konut, sosyal
donatıları ve çevre düzenlemelerini de hesaba katarsak
şehircilik noktasında daha yukarı çıkan binalar,
organizmaya benzettiğimiz şehirlerin daha nefes alır hâle
gelmesi, yeşiliyle, otoparkıyla tam bir şehircilik örneğinin
başlangıcını TOKİde görmeye
çalışıyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) 600
kişi nefes almıyor şu anda Sayın Milletvekili.
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) Sosyal
donatı, sosyal dönüşüm ve kentsel dönüşüm noktasında
TOKİnin, az önce ifade ettiğim gibi, daha 1999 depreminden bugüne
kadar verdiğimiz mücadeleyle alamadığımız
paraların dönüşümü söz konusu olduğunda, TOKİnin dün ve
bugün yapmaya çalıştığı, ürettiği bütün hususlar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Vanda ne
yaptınız, Vanda? 7 büyüklüğünde deprem söylenmesine rağmen
Vanda niye yapmadınız, Ercişte niye yapmadınız?
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla)
bütün
milletimiz tarafından takdir edildiğini, sosyal dönüşümün
içeriğinde kentsel dönüşüm noktasında ne kadar mesafe
katettiği açıktır.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) 40
trilyon parayla Vanın bütün konutları yapılır. Yazık
bu milletin parasına! TOKİyi anlatıyorsun!
BAŞKAN Sayın Milletvekili,
lütfen oturur musun
Sayın Milletvekili, lütfen oturur musun...
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) Saygıdeğer
milletvekilleri, biz, arzı endam ettiğimiz bu konularda siyaset
yapıyorken çok bağırmıyoruz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Niye bağıracaksın! Yolsuzluk projesi işte!
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) Ama
doğruyu söylüyoruz ve milletin de bizim dediklerimizi nasıl kabul
ettiğini daha geçmiş seçimde gördük.
Her birinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Bürge.
Sayın milletvekilleri,
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.09
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
17.20
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2.- Ülkemizde
hayvancılıkta sağlıklı, istikrarlı ve uzun vadeli
politikaların izlenmesi, canlı hayvan yetiştiricilerin
problemlerinin çözüme kavuşturulması, sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilen Meclis araştırması önergesinin 1/11/2011
Salı günü Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 01.11.2011 Salı günü
(bugün) oy birliği sağlanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu Maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
01 Kasım 2011 tarih ve 625 sayı ile vermiş
olduğumuz Ülkemizde Hayvancılıkta Sağlıklı,
İstikrarlı ve Uzun vadeli Politikaların İzlenmesi,
Canlı Hayvan Yetiştiricilerin Problemlerinin Çözüme
Kavuşturulması, Sorunlarının Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla
verdiğimiz Meclis Araştırma önergemizin 01.11.2011 Salı
günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü Birleşiminde
yapılmasını arz ederim.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup Önerisi
lehinde söz isteyen Sadir Durmaz, Yozgat Milletvekili.
Buyurun Sayın Durmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
SADİR DURMAZ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemiz hayvancılığının
sorunlarının tespitine ilişkin olarak grubumuzun vermiş
olduğu önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, malumunuz olduğu üzere
geçtiğimiz hafta Van ilimizde yaşanan deprem felaketi millet olarak
hepimizi derinden yaralamıştır. Depremden hemen sonra Milliyetçi
Hareket Partisi heyeti olarak bölgeye gidilmiş, oradaki kardeşlerimizin
acıları hafifletilmeye çalışılmıştır.
Devletimizin, vatandaşlarımızın yaralarını en
kısa zamanda saracağına olan inancımız tamdır.
Depremde
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenabı
Allahtan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum. Cenabı Allah
milletimize böyle felaketleri bir daha yaşatmasın.
Bu arada,
geçtiğimiz cumartesi kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Ordu
Milletvekili Sayın Harun Çakıra Cenabı Allahtan rahmet,
kederli ailesine, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
başsağlığı diliyorum.
Ayrıca, cumhuriyetimizin
88inci yılını büyük bir minnet ve şükran duygusuyla
kutluyorum. Bu uğurda toprağa düşmüş tüm şehitlerimize
de Cenabı Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, yaklaşan Kurban Bayramı vesilesiyle de
güncelliğini koruyan hayvancılığımızın
içerisinde bulunduğu sıkıntılara dikkatlerinizi çekmek
istiyorum. Malumunuz olduğu üzere hayvancılık bütün dünyada
olduğu gibi ülkemizde de, artan nüfusun yeterli ve dengeli beslenmesi ve
birçok alanda endüstri ham maddesi olarak kullanılması
açısından önemli bir yer tutmaktadır.
Yine
hayvancılık, kırsal alanda yaşanan işsizliği
azaltmak, köyden kente göçün önüne geçerek çarpık kentleşme ve nüfus
baskısını hafifletmek açısından da son derece önemli
bir sektördür. Ülkemiz coğrafi özellikleri bakımından her türlü
hayvansal üretim için uygun ortama ve oldukça önemli bir potansiyele sahiptir.
1980li yıllara kadar ülkemiz bu potansiyeli çok iyi
değerlendirmiş ve hayvan varlığımız sürekli
artış göstermiştir. Son dönemde uygulanan yanlış
tarım politikaları, hayvan ırklarının ıslah
edilememesi ve yeterli miktarda, ucuz ve kaliteli yem bitkisi
tarımının yapılamaması sonucu
hayvancılığımız mevcut durumunu
koruyamadığı gibi, hayvan popülasyonunda da ciddi azalmalar
yaşanmış ve hayvan ithal eder duruma gelinmiştir. Hâlbuki
yaklaşan tehlikeye dikkat çekilmiş ve perşembenin gelişi
çarşambadan belli olmuştur.
2006 yılı
Kasım ayında Türkiye Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Merkez Birliği yayımlamış olduğu
bir raporda bakınız neler söylüyor: Türkiye için özellikle kırmızı
et üretimi kritik görünmektedir çünkü Türkiyede kırmızı et
üretimine katkı veren türlerin tamamı süt üretimine de uygundur. Bu
nedenle, hayvan popülasyonlarından sağlanacak süt üretimiyle et
üretimi uygun bir noktada dengelenmelidir. Aksi hâlde özellikle
kırmızı et açığı oluşacak ve Türkiye et
ithalatına zorlanacaktır. Eğer Türkiye kırmızı et
açığını ithalatla karşılamaya
kalkışır ve bunu uzun süre devam ettirirse süt
ithalatının da yolu açılmış olacaktır. Bu durum
kırsal kalkınma çabalarına vurulmuş en önemli darbe
olacaktır. denilmek suretiyle son derece hayati önemde bir ikazda
bulunulmuştur.
Değerli
milletvekilleri, AKP iktidarları döneminde özellikle koyun ve keçi türü
olmak üzere hayvan varlığımız azalmış, süt ve yem
fiyatları regüle edilememiş, birçok damızlık hayvan kesime
sevk edilmiştir. Bakanlık Müsteşarının 2007 yılında
800 bin civarında ineğin kesildiğini söylediği
hatırlanırsa bugünkü duruma üretim düşüklüğü
dışında neden aramak iyice anlamsız hâle gelecektir.
Kesildiği ifade edilen inek miktarı Türkiye inek
varlığının yaklaşık yüzde 20sidir. Bu kadar
hızlı kesimin tek olumsuz etkisi sadece o yılın süt üretimi
ve karkas fiyatlarını düşürmek olmamış, sonraki
yıllarda buzağı sayısı da buna paralel olarak
azalmıştır. Hâl böyle olunca ülke et üretimi de doğal
olarak düşmüştür.
Değerli
milletvekilleri, kırmızı et piyasasında yaşanan
sıkıntının gerçek nedeni Türkiye'nin kırmızı
et üretiminin düşmesidir. Bu durumun ortaya çıkacağı, 2007
yılında önce süt, ardından da et fiyatları düştüğü
hâlde hiçbir önlem alınmadığında belli olmuştur. Et
fiyatlarındaki artışı spekülatörlere bağlamak
işin doğrusunu kavrayamamak anlamına gelecektir. Bakanlık
bürokrasisinde görev yapmış Sayın Bakan çeşitli tarihlerde
yaptığı açıklamalarda Ülkemizde yeterli besi materyali
mevcuttur, ithalat çare değildir. demek suretiyle esasında konuyu
doğru tespit etmiş olmasına rağmen, Avrupa Birliği
direktifi ve Sayın
Başbakanın talimatıyla, Sayın Bakan Et ithalatına
izin yok. dedikten kısa bir süre sonra ithalat kapısını
sonuna kadar aralamış ve kendisiyle çelişmiştir.
Damızlık düve ve koyun
ihtiyacını yurt içi kaynaklardan temin için hiçbir adım
atılmamıştır. AKP hükûmetleri Türkiyede hayvan
arzını artırma seçeneğini bir kenara koyarak, kolaycı
bir yaklaşımla, yandaşları zengin etmenin yeni bir yolu
olarak doğrudan canlı hayvan ve karkas et ithal etmeye
yönelmiştir. Bugün, her hayvancılık işletmesini bir fabrika
kabul edecek olursak, birçok fabrika kapanmaktadır ve böyle devam edecek
olursa kapananlara yenilerinin eklenmesi de kaçınılmaz
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, ithalata
karar verenler, başarılarını, iflas eden üretici
sayısı ve olumsuz etkilenen üretime aldırmayıp sadece et
fiyatının düşmesiyle ölçebileceklerine de güvenmemelidirler. Bu
nedenle, bir an önce et fiyatı kaç liraya düşerse kendilerini
başarılı sayacaklarını ve ithalatı durduracaklarını
da açıklamalıdırlar. Ayrıca, ithalata rağmen fiyatlar
düşmez, hatta artarsa istifa edip etmeyeceklerini de kamuoyuna
duyurmalıdırlar.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Sayın Başbakanın dediği oldu, Hayaldi, gerçek oldu.
Hayvancılık çöktü, on beş yıldır yasak olan et
ithalatına izin verildi, cumhuriyet tarihinde iki Kurban Bayramı üst
üste ithal hayvanlar getirilmek durumunda kalındı.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU
(Trabzon) Limuzinler geldi sessizce.
SADİR DURMAZ (Devamla) Daha düne
kadar canlı hayvan ve ürünlerini ihraç eden Türkiye, artık hayvan
ihraç eden değil, ithal eden bir ülke durumuna gelmiştir. Bu
yanlış politik tercihin bundan böyle ülkemizi ithal ete mahkûm
edeceği açıktır. AKP iktidarları ülkemiz
insanını, ülkemiz çiftçisini desteklemek yerine Avrupa
Birliğinin, Uruguayın, Yeni Zelandanın, Sırbistanın
çiftçilerini desteklemeyi tercih etmişlerdir. İthal edilen her bir
parti canlı hayvan, Hansları, Georgeları memnun ederken bizim
Hasanları mahzun etmekte ve harmandan kaldırmaktadır.
Bu tespitlerimize karşın
hayvancılığa sıfır faizli kredi verdiklerini ileri
sürenlerin, bu krediyi gerçek üreticiye mi, yoksa başka meslek
erbaplarına mı verdiklerini de açıklamalarına ihtiyaç
vardır. Köydeki Hasan Emmiden, Dumlupınardaki Mustafa Dayıdan
teminat olarak şehirde apartman tapusu istemek, bu krediyi size
kullandırmayacağız demekle eş anlamlıdır. Bu
ithalat kararı, Türkiye hayvancılığını
dönüşü olmayan bir yola sokmuş ve hayvan varlığı
bakımından sayılı ülkelerden olan ülkemizi, Avrupanın
ve Amerika Kıtası ülkelerinin pazarı hâline
dönüştürmüş, ülkemiz hayvan yetiştiricisini, besicisini bir daha
belini doğrultamayacağı şekilde tasfiyeye götürecek yolu
açmıştır. Bu suretle, AKP en önemli istihdam kaynağı
olan sektöre ve hayvancılığın geleceğine tarihinin en
büyük darbesini vurmuştur.
Değerli milletvekilleri,
yukarıdaki tespitlerimizin ışığında, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak, ülkemiz hayvancılığının
sorunlarının araştırılıp çözüm
yollarının bulunması maksadıyla vermiş olduğumuz
önergeye desteklerinizi bekliyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri,
burada, ayrıca, yaklaşan Kurban Bayramı vesilesiyle bir öneride
bulunmak istiyorum: Ülkemizde her yıl kurban kesimi sırasında
ortaya çıkan, kutsal ibadetimizi gölgeleyen nahoş görüntüler
hepimizin hafızasındadır. Bu görüntülerden kurtulmak ve kurban
vecibesinin mehabetine uygun şartların tesis edilmesi maksadıyla
TOKİnin belediyelerle iş birliği yaparak, hâlen hayvan
pazarı olarak kullanılan alanlar başta olmak üzere,
kurbanlıkların geçici süreyle
barındırılacağı ve kesimlerinin
yapılacağı modern tesislerin inşasına bir an önce
başlaması, bu kutsal ibadetimizin huzur içinde yapılmasına
da vesile olacaktır.
Değerli milletvekilleri, sözlerime
son verirken şahsınızda yüce Türk milletinin ve bütün İslam
âleminin mübarek Kurban Bayramını tebrik eder, hayırlara vesile
olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Durmaz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
önerisi aleyhinde söz isteyen Mehmet Erdoğan, Adıyaman milletvekili.
Buyurun Sayın Erdoğan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisinin araştırma önergesi aleyhinde söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tarımda uluslararası bir başarı tablomuz var. Nüfusun yüzde
25ini bünyesinde barındıran tarım sektörü, gayrisafi yurt içi
hasıla içindeki yüzde 8lik payıyla, ihracattaki yüzde 11lik
payıyla istihdamda da yüzde 25lik bir payı
oluşturmaktadır. Yirmiden fazla temel tarım ürününün üretiminde
dünyadaki ilk 5 ülke içerisindeyiz. 184 ülkeye 1.525 çeşit tarım
ürününün ihracatını yapıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
tarımsal üretim değeri açısından Türkiye 11inci
sıradan 7nci sıraya gelmiştir. Avrupa Birliği ülkeleri
içerisinde Fransa, İspanya, İtalyayı da geride bırakarak Avrupa
Birliğinde 1inci sıradayız. Tarımsal üretim değerimiz
2002 yılından 2011 yılına gelinceye dek
farklılıklar arz etmektedir.
Tarımla hayvancılık
arasındaki fark nedir? Aradaki bağlantı nedir? Değerli
milletvekilleri, tarımsal işletmelerin yüzde 37sinde bitkisel üretim
yapılmaktayken yüzde 62sinde hem bitkisel hem de hayvansal üretim bir
arada yapılmaktadır.
Hayvancılık sektöründeki
temel amacımız, 70 milyon vatandaşımızın, 30
milyon misafir turistimizin hayvansal protein ihtiyacını giderirken
üreticimizin de tüketicimizin de korunmasını sağlamaktır.
Hedefimiz, üretimi kolaylaştırmak, verimli, kârlı hâle
getirmektir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne zaman
yapacaksınız?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Peki,
bu anlamda neler mi yapıldı? Tarımsal üretim değerimiz
açısından ne mesafeler aldık? 2002 yılında 23,7 milyar
TL iken 62,4 milyar TLye çıkarmışız.
MUHARREM VARLI (Adana) Neyi?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Tarım ürünleri ihracatımız 2002de 4 milyar dolar iken 2010da
12,7 milyar dolardır.
MUHARREM VARLI
(Adana) Neyi çıkarttın ya!
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) 2002 yılında sizler çok bahsedersiniz ya,
muhalefet milletvekilleri- tarıma yaptığınız
desteklemeler ne kadar? (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) 1,8
milyar TL toplam tarımsal destekleme ödemeleri
yapmışsınız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İthal
etten bahset!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Biz,
2010 yılında, sadece 2010 yılında 5 milyar 900 milyon lira
seviyesine çıkarmışız, toplam
yaptığımız destekleme. 2011 yılında 6,7 milyar
TLye çıkaracağız.
MUHARREM VARLI (Adana) Geçen yıl
aldığımız danaları satamıyoruz Mehmet Bey. Neyi
konuşuyorsunuz daha!
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Düyunu umumiyeciler sizi!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Değerli milletvekilleri, hayvancılık sektörü hak ettiği
desteği bizim iktidarımızda almaya başladı.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Adıyamana sorsana!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Adıyamanlı kardeşim de bunu biliyor. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
Lütfen, sayın milletvekilleri
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Adıyamanda 2002 yılında 83 milyar hayvancılık
desteklemeleri verilirken
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Başka şirket mi yoktu? Hepsi pazarlık usulü.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Türkiyede, yeni parayla 83 milyar TL destekleme yapılmaktaydı.
Bugün nereye geldik?
OKTAY VURAL (İzmir) Ürdünlü
kimin ortağı?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sen git, Mehdi Ekere ticari şirketini sor.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Türkiyede 83 milyar TLden 1,250 milyar TLye getiren, hayvancılık
desteklemelerini yapan bir AK PARTİ İktidarı var. Adıyaman
benim bölgem. Tabii ki Adıyamanda da sadece 83 bin lira verilirken 2002
yılında, şimdi yıllık 4 milyon TL
hayvancılık desteklemeleri verilmekte.
VELİ AĞBABA (Malatya) Daha
önce kaç tane büyükbaş vardı, şimdi kaç tane var?
ALİM IŞIK (Kütahya) Ne
kadar bekliyordunuz o kadar paranın karşılığında
Mehmet Bey?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) 2011
yılı için 1 milyar 700 milyon TLlik hayvancılık
desteklemeleri yapılmakta. Hayvancılık desteklemelerinin toplam
desteklemeler içerisindeki payı nedir? 2002 yılında sizin
döneminizde- toplam tarımsal desteklemeler içerisindeki
hayvancılığın payı yüzde 4 iken 2010 yılında yüzde 22ye, 2011
yılında yüzde 27ye çıkartmışız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Örnek
veriyorum: Bak, Avluburun Köyünde 2002de 3 bin tane büyükbaş hayvan
vardı, şimdi 280 tane var. Git bak.
MUHARREM VARLI (Adana) -
Hayvancılık yapanları yıldırdınız be! Yeter
ya!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Hayvancılık desteklemelerinde, hayvan başına 225 lira
ALİM IŞIK (Kütahya)
Hayvan sayılarını bir söyler misin, 2000de kaçtı, bugün
kaç?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
soy
kütüğü farkı 50 lira, buzağı doğduğunda 25 lira,
sütün litresine, siz ondan da anlamazsınız ya
(CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
MUHARREM VARLI (Adana) Sen çok
anladığın için bu duruma geldi zaten baksana! Maşallah!
Allah nazardan saklasın!
BAŞKAN Lütfen, sayın
milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Sizin
döneminizde ineklerin sütü kurumuştu, sütü! Onlara da litresine 6
kuruş veriyoruz.
Yem bitkisi ekerse ortalama dekara 80
lira, aşı yaptırırsa 25 lira.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Çuvalı kaç para? Yemin çuvalı kaç para?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) AK
PARTİ hükûmetleri döneminde, toplam
hayvancılığa yapılan destekleme 6 milyar 900 milyon TLdir.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU
(Trabzon) Allahtan kork!
MUHARREM VARLI (Adana) Ya
doğruları söyle doğruları Mehmet Bey.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Tarımsal kredi faiz oranı yüzde 59
sizin döneminizde, AK PARTİ döneminde hayvancılıkta
sıfır faizli kredi dönemini başlattı.
MUHARREM VARLI (Adana) 3,5 milyara
aldığımız danalar şu anda 4,5 milyar lira.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Tarımsal kalkınma kooperatiflerine
tam destek verdik. İlk kez faizsiz kredi desteği bizim dönemimizde.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU
(Trabzon) Trabzonun köyüne gidelim, gel! Bakalım ne var orada gel!
SADİR DURMAZ (Yozgat) Kimler
aldı faizsiz kredi desteklerini açıklayabilir misiniz?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) 1.800
tane tarımsal kalkınma kooperatifini desteklerken kooperatif
ortaklarına 179 bin baş damızlık düve, 338 bin baş
damızlık koyun ve keçi dağıttı. 1999-2002 arası
287 kooperatifi 87 milyon TL desteklemiş iken sizin döneminizde, AK
PARTİ İktidarında 2003-2011 yıllarında
VELİ AĞBABA (Malatya)
Bunları bırak artık, mera, mera
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
1800
kooperatif 1,55 milyar TLlik bir desteklemeyle karşı
karşıyadır.
Yine Kırsal Kalkınma
Yatırımlarını Destekleme Projesi kapsamında yüzde 50
hibeli desteğimiz, bunlar devam etmekte. İlgili makine ve ekipmanlar
desteklenmektedir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Büyük
firmalara, büyük şirketlere
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Bunlar
da öyle büyük firmalar değil, boş konuştuğun belli. Git
Anadoluya bu işi yapanlara sor
(CHP sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya)
Boş konuşan sensin.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU
(Trabzon) Beraber gidelim, beraber.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
yüzde
50 hibeli projeyi aldı mı almadı mı onlara sor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Kaç
tanesi peşkeş çekildi sorsana.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Şimdi, araştırma önergesinde
söylüyor, yem bitkilerinden, meradan bahsediyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) Boş
konuşan sensin.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Değerli milletvekilleri, biz, ot ile eti birbirinden ayırmayız.
Hani Anadoluda bir söz var Toprakla koyun, gerisi oyun. demişler.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Malatyada bir tane mera bırakmadınız, bütün meraları peşkeş çektiniz.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Peki,
biz ne yapmışız? Yem bitkileri üretim alanını 1,2
milyon hektardan 2,2 milyon hektara çıkarmışız.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Hikâye!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Islah
edilen mera alanı 2002ye kadar
OKTAY VURAL (İzmir)
Ayağını kaldırmadan konuş bari.
MUHARREM VARLI (Adana) Ezber
konuşuyorsun ezber, aynen Tarım Bakanı gibi.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Ben
doğru olanı söylüyorum, o sizin sanatınız, o sizin
sanatınız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu milleti yıllarca aldattınız. Bu millet sizin söylemlerinize
her seçimde sillesini, tokadını vurdu, kendinizi
değiştirmediğiniz sürece de tokat yemeye müstahaksınız
inşallah.
Süt desteği kendi dönemimizde 1,5
milyar TL olarak hayvancılarımıza ödenmiştir. 2002
yılında ödediğiniz süt desteği ne kadar?
SADİR DURMAZ (Yozgat)
Hayvancılık rakamını söylesene.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Söyleyemezsiniz ki sıfır, sıfır. O zamanlar,
unutmuşsunuz bunu. Bu sizin defterinizde bile yazılı değil.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Üreticiden bahsettin, bir de tüketiciye bak, tüketiciye!
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU
(Trabzon) Tüketici yaptınız insanları.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Hayvan
hastalıklarıyla mücadelede ülkemizde ilk defa Trakya bölgesi şap
hastalığından ari hâle getirilmiştir. Bu durum, sizler
bilmeseniz de sizler gözünüzü kapatsanız da
SADİR DURMAZ (Yozgat) 50 tane hayvan
pazarı kapalı Anadoluda şap hastalığından.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Gözünü
kapatan kendine gece yapar. Hem Dünya Hayvan Sağlığı
Teşkilatı ve hem Avrupa Birliği diyor ki Evet, Trakya bölgesi
şap hastalığından ari hâle getirilmiştir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Niye ithal
ediyorsunuz, onu anlat bize!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) -
Şap hastalığına karşı hayvan
varlığımızın yüzde 90ı yılda 2 kez
aşılandı. 2010 yılında, ülkemiz küçükbaş hayvan
varlığının 20 milyonu ilk defa koyun, keçi vebasına
karşı bedelsiz olarak aşılandı. Hayvancılık
destekleri hayvan hastalıklarıyla mücadele şartına
bağlandı.
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Hayvan
kalmadı!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) -
Değerli milletvekilleri, geldiğimiz tablo budur ama her şeyi
yaptık mı? Hayır. Biz her şeyi yaptık, güllük
gülistanlık bir tablo ortaya koyduk diyemiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Hani iyiydi
biraz önce, her şey iyiydi.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Bunlar
yapabildiklerimiz ama sizler, bu milletin zenginliklerini yıllarca heba
ettiniz, bankaları hortumlattırdınız, bu millete hizmet
olarak dönmesi gereken yatırımları 3-5 kişiye
peşkeş çektiniz. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya)
Peşkeş çeken sizsiniz!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya şu
angusu bir anlat, limuzini anlat, sonra senin elini sıkacağım
gelip oraya.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Bu aziz
millet size bunu hesabını sordu. Bundan sonra da kendinizi
düzeltirseniz bize yakışan, biz de isteriz ki rakibimiz,
muhalefetimiz daha istikrarlı, daha anlamlı, millet memleket sevdalısı
projeleri ortaya koyan bir muhalefet anlayışı içerisinde olsun.
Ama herhâlde bunu ne siz görecesiniz ne de biz göreceğiz.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Proje
sunacağız, anlamıyorsunuz. Şimdi gelince projeleri de
sıralayacağız, hiç merak etmeyin.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) -
Kendinizi değiştirmezseniz bu millet sizi değiştirecek,
yediğiniz tokatlara, sillelere müstahak olduğunuzu bir kez daha ifade
edecektir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bir şeye
cevap ver, bir şeye, tek bir şeye! Angusa cevap ver, limuzine cevap
ver, madem bu kadar hayvancılık gelişti.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) -
Milliyetçi Hareket Partisinin bu önergesinin aleyhinde olduğumu
bildiriyorum ama yaklaşan Kurban Bayramının da aziz milletimize
hayırlar getirmesini, bereketler getirmesini temenni ediyor
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Millete hayır, Hicaziye kâr getirecek, sen merak etme.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) -
sizleri tekrar saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Erdoğan.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin
lehinde söz isteyen İhsan Özkes, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Özkes. (CHP
sıralarından alkışlar)
İHSAN ÖZKES
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHPnin
verdiği araştırma önergesi hakkında CHP adına söz
almış bulunuyorum.
Öncelikle
Cumhuriyet Bayramınızı en içten duygularımla teibrik
ediyorum ve terör nedeniyle şehit edilen askerlerimize, Van Erciş
depreminde enkaz altında kalarak şehit olanlara ve vefat eden Ordu
Milletvekili Harun Çakıra Yüce Allahtan rahmet ve mağfiret
diliyorum.
Bildiğiniz
gibi, Van Erciş depremi 23 Ekimde vuku buldu. On gün önce, 13 Ekimde
Sayın Bakan Erdoğan Bayraktar Kentsel dönüşümde siyaset yapmak
günahtır. Kentsel dönüşümde siyaset yapan, ben eğer kendim
siyaset yaparsam, inanın en büyük günahla karşı
karşıya kalır diye kendimi kabul ediyorum. dedi. Ben söz
aldım ve En büyük günah şirktir. En büyük günahı belirlemek
Allaha aittir. Sayın Bakan en büyük günahı belirleme yetkisine sahip
değildir. dedim. Sayın Bakan tekrar Evet, kentsel dönüşümlere
destek vermemek günahtır, vebaldir. Bunu söylüyorum, kim olursa olsun,
müftü de bunu böyle bile, din adamı da bunu böyle bile, âlim de böyle
bile. dedi. Yani bunlar Kentsel Dönüşüm Yasasını çok önceden
kafalarına koymuşlar, hatta bunun karşısında olmaya
vebal ve günah hükmünü çoktan vermişler bile.
Van Erciş
depremi bunların elinde büyük bir koz oldu ama bunlar garibanın,
fakirin, orta hâllinin evlerini yıkarlar, göstermelik olarak da birkaç
tane kendilerine ters düşenlerin villasını yıkarlar.
Rantınıza niçin dini, imanı, günahı ve vebali
karıştırıyorsunuz? Kentsel dönüşüm sanki bir
ibadetmiş gibi karşısında olmayı günah ve vebal olarak
takdim etmek başlı başına zaten günahtır ve vebaldir
çünkü Allahın dinini siyasete alet etmek, Allahın işine
müdahale etmek günahtır. Halkın ömrü boyunca sahip olduğu tek
evini barkını ve umudunu üç kuruşa
vatandaşa peşkeş çekmek günahtır. Kul hakkı yemek en
büyük günahlardandır. Devlet malını aşırmak,
Kuranın diliyle gulûl
günahtır. İsteyen Âl-i İmrân suresinin 161inci ayetine
baksın.
17
Ağustos 1999 Kocaeli-Gölcük depremi sonrasında olası deprem için
İstanbulda tespit edilen dört yüz seksen çadır alanının
çoğunluğunda rezidanslar, gökdelenler yapılmasına göz
yumdunuz. Güzelim Üsküdarı katlettiniz. Küçükçamlıca villalarla
kapatıldı.
NUREDDİN
NEBATİ (İstanbul) Sizin hocanız da iyi hoca ha!
İHSAN
ÖZKES (Devamla) Olası İstanbul depreminde, Üsküdarda, Devlet
Malzeme Ofisi arazisinde çadırlar kurulacaktı. Bu ve benzeri yerlerde
imar değişiklikleri yaptınız. Allah korusun,
İstanbulda meydana gelecek bir deprem hâlinde İstanbula giriş
çıkış bile mümkün olmayacaktır.
BAŞKAN
Sayın Özkes, öneriyi hatırlıyor musunuz?
İHSAN
ÖZKES (Devamla) Hatırlıyorum efendim, geleceğim.
BAŞKAN
Lütfen öneriyle ilgili konuşun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İHSAN
ÖZKES (Devamla) Lütfen
Lütfen
BAŞKAN
Lütfen...
İHSAN
ÖZKES (Devamla) Lütfen Sayın Başkan.
BAŞKAN
İç Tüzükün 66ncı maddesini okuyayım Sayın Özkes.
İHSAN
ÖZKES (Devamla) Benim dakikamı yemeyin Sayın Başkan.
BAŞKAN
Lütfen ama
İHSAN
ÖZKES (Devamla) Benim dakikamı yemeyin, geleceğim efendim.
İstanbulu
sağılacak bir koyun gibi görüyorlar. Kentsel dönüşüm rantı
ve ikinci İstanbul rantı İstanbullulara dayatılıyor.
Kaçak binalarda oturarak, gecekondularda oturanların oylarıyla
bugünlere gelenler, şimdi fakir fukaranın ekmeğine
aşına göz dikiyorlar. Aksırıncaya
tıksırıncaya kadar yiyorlar ama hâlâ doymuyorlar. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Yarın
öldüğümüzde Er kişi niyetine... denilecek, unutmayınız.
NUREDDİN
NEBATİ (İstanbul) Minberde de bankacılığı
anlatıyordun herhâlde.
İHSAN
ÖZKES (Devamla) Rahmetli Ecevit döneminde depremzedeler için harcanmak üzere
çıkarılan vergilerden toplananlar yollara harcanmış.
Durmak yok, yola devam! sloganı şimdi daha iyi
anlaşılıyor; yol yaparken yola devam. Meğer bu slogan,
yolda yolsuzluk, yolda yolmak demekmiş! Hem de depremzedelerin
haklarında. Madem yola harcandı, bari 12 Kasım Düzce depreminde ölenlerin ve
yaralananların hakkı olan paralarla TEM-Düzce
bağlantısını yapsaydınız. Niçin Düzceye TEM
bağlantısı hâlâ yapılmıyor?
BAŞKAN Sayın Özkes, lütfen, konuya gelmeye
davet ediyorum.
İHSAN ÖZKES (Devamla) Konuya
geleceğim Sayın Başkanım, sabrediniz, tahammül gösteriniz.
BAŞKAN Lütfen dinler misiniz Sayın Özkes.
Sayın Özkes, bir saniye
İHSAN ÖZKES (Devamla) Lütfen
efendim
Lütfen
BAŞKAN Sözünü
keserim Sayın Özkes, bir saniye dinler misiniz.
İHSAN ÖZKES (Devamla) Geliyorum
efendim, geliyorum.
BAŞKAN İç Tüzükün 66ncı maddesini
uygulatmayın bana lütfen. (CHP sıralarından gürültüler)
İHSAN ÖZKES (Devamla) Lütfen
Hemen geliyorum.
Libya petrolünü kapitalizmin emrine
sunmak için 400 milyon dolar verildi. Uçakla bize taşındı,
oradaki katliamlara, İslamla ve insanlıkla bağdaşmayan
görüntülere ortak oldunuz. Daha düne kadar saygıda kusur etmedikleri
Kaddafinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkes, bir saniye
İHSAN ÖZKES (Devamla)
bildiklerini konuşmamak için linç edilmesine sebep...
BAŞKAN Sayın Özkes, keserim ben. (CHP
sıralarından gürültüler) İç Tüzükün 66ncı maddesi
gereğince keserim Sayın Özkes.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, niye kesiyorsunuz?
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri
KAMER GENÇ (Tunceli) İç Tüzükün
hangi maddesine göre kesiyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Genç, siz oturun. Oturun lütfen,
Grup Başkan Vekili var burada.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, sizinle birlikte üç dönemdir burada milletvekiliyiz. Bu
özel durum sadece Sayın Özkese ait değildir.
BAŞKAN Doğru
MUHARREM İNCE (Yalova) Zaman
zaman milletvekilleri konuyu geniş tutarlar, asıl konuya daha az
zaman ayırabilirler. Bu defalarca olmuştur, bundan sonra da olacaktır.
Bunu sayın bakanlar da yapmıştır, sayın
milletvekilleri de yapmıştır ama özellikle Sayın Özkesin
sesini kesmeniz, sözünü kesmeniz hiç doğru bir yaklaşım
değildir.
BAŞKAN Hayır, biraz önce de ben konuşan
Sayın Hatibin sözünü kestim.
MUHARREM İNCE (Yalova) Bir de
Sayın Başkan, ayrıca
burada
Burası bir eşitler
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye sayın
milletvekilleri
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Ya ne rahatsız oldunuz?
MUHARREM İNCE (Yalova) Otur
yerine bir dakika sen! Otur yerine bir dakika!
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Gel tarıma,
tarıma gel. Kuzular meeliyor,
inekler möölüyor. Hayatında gitmemişsin ki, dağa
çıkmamışsın ki, gelmişsin burada
konuşuyorsun.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
BAŞKAN Dinliyorum Sayın
İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) Yani,
insanlar görüşlerini açıklarken zaman zaman yani dinleyin
bunları herkes anlasın, koyun gibi olmasınlar diye
hayvancılıktan bahsediyor. Ne var bunda?
BAŞKAN Sayın İnce,
İç Tüzükün 66ncı maddesini okuyayım mı efendim?
Hatırlatayım mı?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan ben de bir
şey söyleyeceğim.
MUHARREM İNCE (Yalova) Ama
Sayın Başkan
BAŞKAN Ama lütfen, bu İç Tüzükün 66ncı
maddesini uygulamak istemiyorum, lütfen
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, Sayın Başkan, İç Tüzükün o maddesini
ben de biliyorum.
BAŞKAN Biliyorsanız, mesele yok o zaman.
MUHARREM İNCE (Yalova) Ama zaman
zaman bu uygulanmıştır. Sayın Özkese özel bir uygulama
yapmayın lütfen.
BAŞKAN Hiç kimseye özel bir
uygulama yapmıyorum.
Lütfen Sayın Özkes, konuya gelin.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Lütfen, oturun Sayın
Başkan
Lütfen oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, Meclisin çalışmasıyla ilgili verilen bir öneride her
konu gündeme gelebilir.
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen
oturun. Oturun lütfen.
Buyurun Sayın Özkes.
İHSAN ÖZKES (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakan Büyük
Ortadoğu Projesinin eş başkanıdır. Büyük
Ortadoğu Projesi çerçevesinde İslam dünyası yeniden dizayn
ediliyor, itibarsızlaştırılıp Batının
oyuncağı hâline getiriliyor. Van Erciş depreminde Suudi
Arabistan Kralının yaptığı 50 milyon dolarlık
yardım dünya aleme duyuruldu. Bu milletin 400 milyon doları BOP
Projesi emrine verilirken Van Erciş depremi için Krala niçin el avuç
açılıyor?
Sayın Başbakandan bir ricam
var kurban bayramı öncesinde. İmam hatip mezunu bir Sayın
Başbakan kendisine dokunmanın ibadet olmadığını
söylesin. Bu konuda aylardır suskun kalması doğrusu
yakışık almıyor. Başbakana dokunmak bile bence
ibadettir, bunu ben söylüyorum. sözünü bir CHPli söyleseydi Sayın
Başbakan her fırsatta bunu diline pelesenk ederdi. Alenen şirk
olan bu sözler için AKPlilerin suskunluğunu anlamak mümkün değil.
Allah aşkına söyleyin, Başbakana dokunmak nasıl ibadettir?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AKP döneminde çiftçiler can çekişiyor,
hayvancılık yok olmak üzeredir
Sayın Başkanım, geldim
bak. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Tebrik ediyorum
Sayın Özkes.
İHSAN ÖZKES (Devamla) -
kurbanlıklar bile ithal edilmektedir. Geçen sene AKP
İktidarının milletimize uygun gördüğü kurbanlık angus
idi. Bu yıl AKP halkımıza kurbanlık olarak şarole,
limuzin, hereford türünü münasip görmüş. Halka lüks otomobili uygun
bulmayan AKP kurbanlıkların adlarının lüks otomobil
adlarından seçerek halkın bu talebini gidermeye
çalışıyor. Dört tekerlekli yerine dört ayaklı
şarole, limuzin, hereford. (CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Zamlanan elektrik, doğal gaz ve
benzin fiyatlarıyla halkın geçim derdi iyice güncelleşti. Limon
gibi sıkılan halk, kurban alıp kesmekte zorlanıyor. Memur
kurban kesemiyor, işçi kurban kesemiyor, emekli kurban kesemiyor,
işsizler kurban kesemiyor, borçlular, hacizliler kurban kesemiyor.
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Hoca, Hoca, işsize kurban düşmez, sen ne diyorsun?
İşsize kurban mı düşer ya!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen..
İHSAN ÖZKES (Devamla)
Kendilerine han hamam, halka din imam diyen AKP döneminde halk din, iman
konusunda da mağdur olmaya başladı sayenizde.
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Vay senin arkanda namaz kılanlara, vay!
İHSAN ÖZKES (Devamla) Kurban
ibadetini halk geçim darlığından yerine getiremez oldu. Kurban
kesmeyenlerin vebali AKP iktidarının boynundadır. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Çok uğraştınız ya!
İHSAN ÖZKES (Devamla) Ne oldu
ya? Ne oluyor ya? Çok mu dokundu? Ne oluyor?
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Senle ilgili değil.
İHSAN ÖZKES (Devamla) Allahtan
korkun, Allahtan, Allahtan
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Sen de Allah korkusu yok!
İHSAN ÖZKES (Devamla)
Başbakana dokunmak ibadet mi? Söylesene be! Yüreğin yok mu?
Başbakana dokunmak ibadet mi? Söylesene!
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Sen sakin ol, sakin ol! Kalpten gideceksin!
İHSAN ÖZKES (Devamla) Hiç mi
Allah korkusu yok? Söylesene!
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Sen de Allah korkusu yok!
İHSAN ÖZKES (Devamla) Ya! Ya!
Ya!
BAŞKAN Sayın Özkes, lütfen
karşılıklı konuşmayın.
Sayın milletvekilleri
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Hadi oradan!
İHSAN ÖZKES (Devamla) Söylesene
be!
Allahtan kork, Allahtan!
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Hadi oradan!
İHSAN ÖZKES (Devamla)
Başbakana dokunmak ibadet mi? Söylesene!
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Hadi oradan!
İHSAN ÖZKES (Devamla)
Yüreğin yok mu?
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Hadi oradan!
İHSAN ÖZKES (Devamla) Yok mu?
Yok mu?
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Hadi oradan!
İHSAN ÖZKES (Devamla) Ya! Ya!
Ya!
BAŞKAN Sayın Başkan
İHSAN ÖZKES (Devamla) Bu
vesileyle, siz saygıdeğer milletvekillerinin ve aziz milletimizin ve
tüm İslam dünyasının mübarek Kurban Bayramını tebrik
ediyorum.
Teşekkür ediyorum. Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi
aleyhinde söz isteyen Yunus Kılıç, Kars Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Karsın
kurtuluşunda canını dişine takarak şehitlik
mertebesine ulaşanları, ülkemizde terör sebebiyle şehit olan
kardeşlerimizi, Van depreminde hayatını kaybedenleri
saygıyla hürmetle anıyorum.
Cumhuriyetimizin 88inci
yıl dönümünü, Karsın 91inci kurtuluş yıl dönümünü
kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi,
saygıdeğer milletvekilleri, tabii, araştırma önergesinin
aleyhinde söz almış bulunuyorum. Şimdi, araştırma
önergesini teklif edenlerin, gerçekten, önergede koymuş oldukları
gerekçelerin doğruluğunu kabul edecek olsak çok haklı bir önerge
olarak düşünülebilirdi ama bazı rakamları altını
çizerek anlattıktan sonra bunun bir tespit mi, bir aldatma mı, yoksa
bir siyaset mi olduğunu Türkiye Cumhuriyeti insanları, halkı çok
daha iyi anlayacak diye düşünüyoruz.
Hayvancılığı
konuşmak için tabii, öncelikle gruplar bu konuda deneyim sahibi, bilgili
insanları çıkarıp buraya konuştururlarsa Türkiye
halkı, insanları da bu konuda bilgilenmiş olur. Şu anda
insanlarımız televizyonları seyrediyor ve buradan vermiş
olduğumuz mesajlara göre bilgilenme ihtiyacı içerisine giriyorlar ama
aldıkları bilgiler, ehil olmayan insanlar tarafından verilen
bilgiler, aldatıcı ve yanıltıcı oluyor.
Hocamız
çıktı, belki bir skeçte, bir komedi gösterisinde, bir tiyatroda çok
eğlenceli olabilirdi aslında anlattıkları (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) ama burası Meclis...
İHSAN ÖZKES
(İstanbul) Bana bak, bana. Densizlik etme.
YUNUS KILIÇ (Devamla) -
...burası ciddi bir yer...
İHSAN ÖZKES
(İstanbul) Densizlik etme, densizlik etme, adam gibi konuş, adam.
YUNUS KILIÇ (Devamla) -
...burada herkesin sorumluluğu var.
İHSAN ÖZKES
(İstanbul) Adam gibi konuş.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Siz ne biçim konuşuyorsunuz?
YUNUS KILIÇ (Devamla) -
Vatandaşın huzuruna çıkanlar saygılı olacaklar...
İHSAN ÖZKES
(İstanbul) Adam gibi konuş, adam.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sen densizlik yapma.
İHSAN ÖZKES
(İstanbul) Densizlik yapma.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sen yapıyorsun densizliği.
YUNUS KILIÇ (Devamla) -
...toplumu aldatmayacaklar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İHSAN ÖZKES
(İstanbul) Densizlik etme.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sensin densiz.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Adam
gibi konuş, adam!
YUNUS KILIÇ (Devamla) Hocanın
sadece hayvancılıkla alakalı bütün icraatı kurbanda
Allahuekber demekten ibarettir.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Ne
oldu? Allahtan korkun Allahtan. Başbakana dokunmak ibadet mi be?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bu toplumun
İHSAN ÖZKES (İstanbul)
Başbakana dokunmak ibadet mi, söylesene? Yüreğin var mı,
söylesene? Niye dil uzatıyorsun bana?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Evet,
saygıdeğer milletvekilleri, hayvancılık bu ülke
insanlarının yaklaşık yüzde 45inin
uğraşıdır.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Niye
dil uzatıyorsun? Senin yüreğin yetiyorsa onu konuş.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Ülkemizde 2002
yılına gelinceye kadar olan rakamları ve 2011de bazı
rakamları vererek olayın hangi boyutlarda olduğunu
takdirlerinize sunmak istiyorum.
Ülkemizde tabii ki hâlâ
hayvancılık arzı noktasında
sıkıntılarımız var. Bunu inkâr ederek siyaset
yapamayız. (CHP sıralarından Bravo sesleri) Neden?
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Başbakan duymasın bunları bak.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Çünkü
insanımızın teknolojiye ayak uydurabilmesi için, teknoloji
geliştirebilmesi için daha çok hayvancılık ürünleri tüketmesi
gerekir. Bu bilimsel bir gerçektir ancak bizim insanımızın 2002
yılında tükettiği kırmızı ve beyaz etin toplamı
15-16 kilo civarındayken şu anda, 2011 yılında toplam
tükettiği kırmızı ve beyaz et miktarı 30 kiloya
çıkmıştır.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Yahu,
nerede yazıyor bu rakam?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bu dokuz
yıldaki AK PARTİnin göstermiş olduğu hayvancılık
politikalarının bir sonucu olarak teşekkül etmiştir.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir)
Tavuk yiyorlar tavuk.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bunu göz
ardı etmek mümkün değildir.
Balıkçılık konusunda AK
PARTİ geldiğinden bugüne kadar 60 bin ton olan balık üretimi 160
bin ton yetiştiricilik noktasına ulaşmıştır.
Bunları göz ardı ederek tarım ve
hayvancılığı nasıl değerlendiririz?
İnsanlarımızın
sizlerden beklentileri şudur: Gerçek tespitler yapıp, öneriler
yapıp bu Meclisin tarım ve hayvancılık noktasında
önünü açmanızı beklemektedir. Rakamları yanlış verip,
bunları da kendiniz bir müddet
sonra doğru olarak kabul etmeye başladığınız
zaman bu politikaya hiçbir katkı yapmış olmuyorsunuz nasıl
ki Meclisin çalışmasına bir katkı
yapmadığınız gibi.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) O zaman
gidelim biz.
YUNUS KILIÇ (Devamla)
Saygıdeğer milletvekilleri, tabii, bu ülke sizin
zamanınızda, sizin bu ülkeyi yönettiğiniz zamanlarda 9 milyon
turist alabiliyordu, bugün 30 milyon turist alıyor. Bu turistler et
tüketiyor, bu turistler et tüketiyor ve
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Karstaki
seçmen seni izliyor.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Karstaki
seçmen benim tarım ve hayvancılıkla olan bilgimi biliyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Karsta
hayvancılık bitti. Kendi seçmenine ihanet etme!
YUNUS KILIÇ (Devamla) Şimdi, 30
milyon turist geliyor ve bu ülke
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Karsa ne
kadar gidiyor? Karsa kaç tane turist gidiyor?
YUNUS KILIÇ (Devamla) - Bu ülke, sizin elinizden AK PARTİ
tarafından devralındığı zaman 3.500 dolardı kişi
başı millî geliri, bugün 10.000 doların üzerinde kişi
başı millî geliri olan bir toplum.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Hayvancılıkla bunun ne alakası var?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bu, tüketimi
artırıyor, et talebini artıyor. Gelişmiş
toplumların kırmızı et tüketimleri yüksektir,
fazladır, bu talep giderek de artacaktır ama AK PARTİnin
uygulamış olduğu politikalarla, yerli
ırklarımızı kültür ırkına dönüştürme
noktasındaki başarısıyla, bakın, yüzde 11lerde olan
kültür ırkı hayvan sayımız, bugün, yüzde 37lere
çıkmıştır
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir)
Seni Karsa sokmazlar!
YUNUS KILIÇ (Devamla) -
ve geçen yıl -sadece şu rakama
dikkat edin lütfen- 2010 ile 2011 yılları arasındaki hayvan
sayılarımızda, büyükbaş hayvanda yüzde 6, küçükbaş
hayvan sayılarımızda yüzde 9,3lük bir artış var.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Nerede bu
hayvanlar?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Şimdi,
önergeyi verenler, aslında doğruları kendileri bu önergede
yazmışlar, bakın diyorlar ki: 1980li yıllar
SADİR DURMAZ (Yozgat) TÜİK
rakamları sizi yalanlıyor.
YUNUS KILIÇ (Devamla) -
Saygıdeğer milletvekilleri, 1980li yıllarda AK PARTİ
yoktu
SADİR DURMAZ (Yozgat) TÜİK
rakamlarına bakın, öyle konuşun!
YUNUS KILIÇ (Devamla) -
şu anda
bu önergeyi verenler vardı o yıllarda. 2002 yılına
geldiği zaman Türkiyedeki hayvan varlığı dünyada en çok
hayvan sayısındaki azalmaya sahne olan bir ülkeydi 2002
yılına gelinceye kadar. Bakın, 50 milyon olan koyun
varlığımız 2002 yılında 25 milyona
düşmüştü. 15 milyon olan sığır
varlığımız 2002 yılında 9 milyona düşmüştü,
şu an 11,5 milyon civarındadır.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) 4
milyon büyükbaş hayvan azaldı mı azalmadı mı?
YUNUS KILIÇ (Devamla) - AK PARTİ,
bu bozuk olan hayvancılık politikalarını
devralmıştır.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, kürsüdeki hatip konuşmasın mı? Yani ne
yapmamız gerekiyor? Lütfen ama
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yahu,
Başkan, sen Meclis Başkanısın! AK PARTİ Meclis Grubu
Başkanı gibi davranıyorsun!
YUNUS KILIÇ (Devamla) Daha sonra, AK
partiyle birlikte
(CHP sıralarından Yalan söylüyorsun! sesleri)
BAŞKAN Yakışıyor
mu size, kürsüdeki hatibe yalan söylüyor demeniz?
YUNUS KILIÇ (Devamla)
hayvan
sayılarımızda her geçen gün tedricen bir artış
başlamıştır ve uygulanan politikaların istikrarlı
devamıyla birlikte
İnanın, ben bunu bir akademisyen olarak
söylüyorum, bilmeden buraya çıkıp konuşanlar gibi söylemiyorum,
yanıltmak amacıyla söylemiyorum, bunlar akademik bilimsel
çalışmaların sonuçlarıdır.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Nereden alıyorsun bu rakamları?
YUNUS KILIÇ
(Devamla) Dört-beş yıl sonra bu istikrarlı politika devam
ettirildiği takdirde Türk insanını besleyecek kadar
kırmızı et arzını bu ülke yeniden sunmayı
başaracak.
Şimdi, bir de
kurban noktasında bir kaos yaratılmaya
çalışılıyor.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizdeki yılda -her kurban döneminde- kesilen hayvan
sayısı 500 ila 600 bin arasında büyükbaş, 2 milyon-2 milyon
100 bin arasında küçükbaş hayvandır.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Kaçı ithal onu söyle!
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Bakan kaç tane hayvan ithal etti, söyler misin.
YUNUS KILIÇ
(Devamla) Bizim şu anda -bütün Türk halkının bilmesini
istiyorum- 850 bin baş büyükbaş hayvan, 3,5 milyon küçükbaş
hayvan kurbanlığa hazır olarak beklemektedir.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Nerede?
YUNUS KILIÇ
(Devamla) Yani 250 bin baş büyükbaş hayvan, 1,5 milyon baş
küçükbaş hayvan fazlamız vardır.
Bakın, ben
Kars Milletvekiliyim ve Kars en büyük hayvan arzını kurbanda sunan
şehirlerden bir tanesidir. Bizim insanımız şu anda
götürdüğü kurbanı satamamaktan şikâyetçi. (CHP
sıralarından alkışlar) Bakın, satamamaktan
şikâyetçi. Neden? Çünkü arz fazladır. Şu dönemde meydana gelen
arz kurban sayısı noktasında fazladır ve kurbanla
alakalı bu ülkenin şu anda bir sıkıntısı da
şükürler olsun ki bulunmuyor.
Şimdi,
Sayın Vural önerge sahibi. Sayın Vural diyor ki: Efendim, et
fiyatları yüksek, ithalata ne gerek vardı? Sayın Vural, daha
fazla tüketiyorsunuz, daha fazla, AK PARTİ sayesinde et yiyorsunuz, süt
içiyorsunuz, yumurta yiyorsunuz. Ya insaf edin.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Millet vitrinde seyrediyor, alamıyor!
YUNUS KILIÇ
(Devamla) Hani bir söz vardır ya: Kuş bile su içtiği zaman
döner semaya ve onu ona sunanlara şükreder, dua eder. Yahu siz de 2002den
2011 yılına kadar AK PARTİnin size sunmuş
olduklarından dolayı şükretsenize ya. Kuş kadar da mı
olamıyorsunuz? (Gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Ayağını kaldır yalan söyledin,
ayağını kaldır.
YUNUS KILIÇ
(Devamla) Şimdi, et üretimi noktasında bu ülkenin şu anda
hiçbir sıkıntısı yok. Bakın, süt üretimi AK PARTİ
geldiğinde 8 milyon litre idi, şu anda 13,5 milyondur.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Nerede yaşıyorsun anlamadım ki.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Millet et yemekten gut oldu!
YUNUS KILIÇ
(Devamla) Rakamları bilerek konuşursak vatandaşa daha güzel
tespitler yapmış oluruz. Geçen yıl ile bu yıl arasındaki
süt üretimimizin artışı yüzde 8dir sayın milletvekilleri,
bir yılda yüzde 8. Süt fiyatları şu anda süt üreticilerinin
takdirine şayan bir noktadadır
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bu ülkede
hiçbir zaman bu fiyatlarda bir değerlendirme olmamıştır.
Rakamları bilerek konuşmak ülkeye faydalıdır diyor,
hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Kılıç.
Sayın Metiner, Sayın
Eyidoğan, Sayın Çalık, Sayın Işık, Sayın
Erdoğan, Sayın Özgündüz, Sayın Demiröz ve Sayın
Susamın söz talepleri var, başka söz vermeyeceğim, 8
kişiyle sınırlı.
Sayın Metiner, buyurun.
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Sayın Başkan, sevgili milletvekilleri; bugün 1 Kasım,
saltanatın kaldırılmasının 89uncu yıl dönümü.
Evet, saltanatın bir kurum olarak kaldırılmış
olması yerinde olmuştur ama biliniyor ki saltanatçı
anlayış saltanat kurumu ortadan kaldırıldıktan sonra
da tek parti yönetimi anlayışıyla sürdürülmüştür. Evet,
hanedan yönetimine son verilmiştir ama tek parti yönetimiyle
saltanatçı anlayış devam ettirilmiştir. Türkiye'nin bugünkü
anlayışında tek adam yönetimi yoktur
(CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Yazık be!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Çok komiksin
Mehmet Metiner ya!
MEHMET METİNER (Adıyaman) -
seçimle iş başına gelip seçimle iş başından
giden idarecilerimiz vardır ama Türkiye'nin geçmişinde tek adam
yönetimi vardır, Ebedî Şef, Millî Şef faşizmi vardır(x), bugün demokrasi vardır, halk
kimi isterse o iktidara geliyor, tek adam yönetimi de Millî Şef dönemi de
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
BAŞKAN Şu sözler bitsin
Sayın Vural, vereceğim, önce bir söylediğim, ismini
zikrettiğim arkadaşlar
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, şimdi önerimiz var, önerimiz görüşüldü oylamaya
sunulacak yani hangi dönemden kaldığını bilmediğim
yani bitsin konu yani işlemi tamamlayın.
BAŞKAN Sayın Vural, burada
öneri konuşulurken sayın milletvekilleri sisteme girdiler söz
istediler, ben öneriyle ilgili diye söz verdim, söz veriyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani
şeyi tamamlayın efendim.
BAŞKAN - Birer dakika söz
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman
girin siz de!
BAŞKAN Ama vermediğimiz
zaman da hepiniz itiraz ediyorsunuz Vermiyorsunuz. diye.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, niye söylemiyorsunuz? Ne alakası var bu konuyla ilgili, ne
alakası var?
BAŞKAN Tamam, doğru.
Sabahtan bu tarafa onun kavgasını yapıyoruz burada Sayın
Vural.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ama
Sayın Başkan, alakasız konuşmayı susturmanız
lazım.
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Niye rahatsızlık duyuyorsunuz? Niye rahatsızlık
duyuyorsunuz? Niye? Niye?
BAŞKAN O zaman şöyle
yapacağız. Yarından itibaren sisteme giren sayın
milletvekillerine söz vermeyeceğiz. Kurala bağlayacağız
Sayın Vural.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) İç
huzuruyla sen Sayın Başbakana bile laf söyleyemedin, söyleyemiyorsun!
Gidip özür dilemedin mi sen ya!
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Niye rahatsızlık duyuyorsunuz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sen özür
dilemedin mi?
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Sizinle ne alakası var! Siz niye alınıyorsunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, bir daha açıklar mısınız?
Duyulmadı.
BAŞKAN Öneriyi
oylayacağım o zaman. Ondan sonra bir
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Milliyetçi Hareket
Partisinin önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın İnce
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, Sayın Metinere çok kısa bir cevap vermem
gerek. Sataştı. 69a göre.
BAŞKAN Sayın İnce,
hayır. Sayın Vurala aynı şeyi söyledim.
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Ben sizden bahsetmedim, grubunuzdan bahsetmedim, partinizden bahsetmedim,
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, tek parti dönemi
1930da dünyada demokrasi vardı
da Türkiyede mi yoktu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, İspanyada Franco vardı, Almanyada Hitler vardı,
Salazar vardı, Mussolini vardı. Dünyada Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi mi vardı! Şuna bakacaksınız
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) 1930dan
2011e Almanya nereye geldi, İtalya nereye geldi, İngiltere nereye
geldi, Türkiye nereye geldi? Oraya bakacaksınız. 2011 ile 1930
kıyaslanmaz. Sayın Metiner, hâlâ o dönemden
çıkamamışsınız. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın İnce.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kendini
affettirmesi lazım bir yerlere! O artık alnına
yazılmıştır.
MEHMET METİNER (Adıyaman)
İnsan geçmişine sahip çıkar.
MUHARREM İNCE (Yalova) O seksen
sene önceydi eksiğiyle fazlasıyla. Bırak onları artık,
günümüze gel!
BAŞKAN Sayın Eyidoğan
Sayın Çalık
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Tabii, konuyla ilgili
AKP sözcüsü hatipler Türkiye hayvancılığının çağ
atladığını söylerken, üç aydır bu ülkede süt
paralarını alamayan üreticileri unutmuşlardır. Kendilerini
doğru rakamlarla bu ülkeyi yıllarca sırtlayan Türk
hayvancısına karşı sorumlu olmaya davet ediyorum. Üç
aydır süt parasını alamayan üreticilerin bulunduğu bu
ülkede hayvancılık sorunları yok diyerek bu önergenin aleyhinde
konuşanları insaflı olmaya davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; iktidar yetkililerini
dinleyince hakikaten Türkiyede tarım sektörünün güllük gülistanlık
bir hâl içerisinde olduğunu zannediyoruz ancak araziye
çıktığınız zaman Türkiyede üreticinin artık
canı burnuna kadar gelmiş vaziyette. Son on yılda tarımdaki
bütün girdi fiyatları en az 10 kat artmış, birçok ürünün
fiyatı yerinde. İnsanlar artık üretemez noktaya, ürettiklerini
satamaz noktaya geldiler çünkü herhangi bir ürünün fiyatında en ufak bir
yükselme olunca hemen AKP ithalatçıları devreye girip üreticinin
canını burnuna getirmektedir.
Hiç olmazsa, buraya çıkıp
köylünün bu kadar sıkıntılı olduğu bu dönemde böyle
konuşmalar yapmama konusunda arkadaşlarımızın biraz
dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum ve hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özgündüz
Sayın
Özgündüz
Sayın Demiröz
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de öneri hakkında
konuşmak istiyorum ancak AKPli vekil arkadaşları
dinlediğim zaman, tarım konusunda Türkiye'nin dışında
bir ülke mi anlatılıyor diye düşündüm, şunun için: 2002yle
2010 yılları arasında -yine devletin rakamlarından ifade
etmek istiyorum- 4 milyon büyükbaş hayvanımız
azalmıştır. Bu rakamlar devlet rakamlarıdır.
2006da Tarım Kanunu
çıkarılmıştır, bu Tarım Kanunuyla gayrisafi yurt
içi hasılanın yüzde 1inden az olmamak üzere tarıma destek
verilecekti ama gelin bakın ki son beş yıl içerisinde hiçbir
zaman, değil yüzde 1, binde 5leri geçememiştir.
Arkadaşlarıma şunu
hatırlatmak isterim: Türkiyede 2,5 milyon hektar tarım alanı
boş kalmıştır. Türkiyede 3 milyon çiftçi ailesi
tarımdan uzaklaşmıştır. Türkiyede kişi
başına et tüketimi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Son söz, Sayın Susam
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir)
Sayın Başkan, verilen önergeyle ilgili olarak aleyhinde konuşma
yapan AKPli arkadaşımızın bir sözünü, öncelikle bu Meclise
karşı yapılmış ciddi bir haksızlık olarak
niteliyorum. Siz, AKP döneminde et yemekte büyük bir artış
gösterdiniz, bundan dolayı şükran duymalısınız.
lafı bu kürsüden söylenecek bir laf değildir. Öncelikle bu lafı
düzeltmesini istiyorum.
İkincisi, verdiği rakamlar
doğru değildir. Önümde tarım uzmanı arkadaşların
bilgileri vardır. Türkiyede son dönemde hayvan sayısı hem
büyükbaşta hem küçükbaşta azalmış, et fiyatları da
ciddi bir şekilde yükselişe geçmiştir. Bu mikrofondan
konuşurken Gerçekten uzman olarak konuşmak gerekir. diyen
arkadaşa rakamları bir kez daha okumasını ve tarım
konusunda uzmanların vermiş olduğu rakamlara bakarak
(CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve arkadaşları tarafından (38 sıra no.lu)
millî eğitim sistemindeki eksikliklerin
araştırılması hakkında verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 1/11/2011 Salı günkü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı
birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun,
01.11.2011 Salı günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Emine
Ülker Tarhan
Ankara
Grup
Başkan Vekili.
Öneri:
İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve arkadaşları
tarafından, 06 Ekim 2011 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Millî Eğitim sistemindeki eksikliklerin
araştırılması hakkında verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin, (38 sıra nolu) Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 01.11.2011
Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN -
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Muharrem İnce,
Yalova Milletvekili.
Buyurun Sayın
İnce. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben depremin acısını
bilen birisiyim. 99da arkadaşlarını, akrabalarını,
öğrencilerini kaybetmiş, yitirmiş birisiyim. Bu nedenle, Van
depreminde yaşamını yitiren kardeşlerimize Allahtan rahmet
diliyorum, yaralılara acil şifa diliyorum, ulusumuza tekrar
başsağlığı diliyorum ve deprem
çadırlarını saraya benzeten 1 adet İçişleri
Bakanını ve Potansiyelimizi görmek için dış
yardımları kabul etmedik. diyen Başbakan
Yardımcısını kınıyorum.
Depremi, şehitlerimizi bahane
ederek 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerini iptal ettiniz. Bu
yaptığınız bir fırsatçılıktır. Acılarımızı
fırsat bilip kendi dünya görüşünüzü, cumhuriyetle hesaplaşma
anlayışınızı harekete geçirdiniz.
Geçmişte yazdığı
bir makalede Cumhuriyet bitmiştir. diyen Millî Eğitim Bakanı
Başbakanlık genelgesini fırsat bilerek okullara yazı
gönderdi, törenleri iptal etti.
Resepsiyonları iptal ettiniz,
karşı çıkmadık, destekledik. Doğrudur, iptal
edebilirsiniz. dedik ama siz cumhuriyetin resepsiyonlarını iptal
edip gazetelerin resepsiyonlarına katıldınız.
Acılarımız var.
dediniz ama düğünden düğüne koştunuz.
Öğretmenlerimiz enkaz
altındayken Millî Eğitim Bakanı Paris sokaklarındaydı.
Hâlâ kaç öğretmen enkaz altında -daha bugün izliyorum Bakanı-
bunu dahi bilmiyor!
Devletin engellemesine rağmen
cumhuriyeti sevenler meydanlardaydı. Çünkü bu ülkede cumhuriyeti sevenler,
cumhuriyete olan bağlılıklarını, o sevgiyi, o
saygıyı, o minnettarlığı göstermek için sizden izin
almak zorunda değillerdir.
1937 yılında Atatürk
rahatsızdır. Katılmayın. derler. Ben katılmazsam
törenlere halkın morali bozulur. der, gider, katılır. Siz, bu
anlayışınızla hedefinizin 2023 değil, hedefinizin 1923
olduğunu apaçık gösterdiniz.
Cumhuriyeti kutlamak, tören yapmak,
şiir okumak, resmigeçit yapmak cümbüş değildir, eğlence
değildir, şenlik değildir. O gün tam da şehitlerimizin günüdür, o gün
bağımsızlığımızın günüdür, savaş
meydanlarından zaferle
çıkmış bir ulusun en onurlu günüdür o gün. Birlik ve
beraberliğimizin günüdür. Bugün 74 milyon Vanı düşünüyorsa,
acılarını hissediyor ve sorumluluk almaya
çalışıyorsa, işte onun günüdür.
99la
karşılaştırıyorlar sürekli. O gün Genel
Başkanımızın, Sayın Altan Öymenin
açıklamaları var. Bu uygulamanın doğru
olmadığını söylemiştir. Ama iki genelge
arasındaki farka baktım. O günlerde Yalova İl Başkanı
olarak çok iyi hatırlıyorum ki 99da yapılan, -Çok daha büyük
bir deprem olmasına rağmen- kısmi bir iptaldir. Şiirler
okunuldu, saygı duruşunda bulunuldu, sadece folklor olmadı.
99la 2011 arasındaki fark, bugün tümünü iptal ettiniz, o gün kısmi
bir iptal olmuştu.
Ayrıca o günkü
Başbakan rahmetli Ecevit törenleri iptal etti ama düğünden
düğüne de gezmedi. Bunu da ayrıca sizlere bildiririm. (CHP
sıralarından alkışlar)
Atanamayan
öğretmenlerden özür dileyip, sonra Bu sorun, uyduruk bir sorundur. diyen
bir Millî Eğitim Bakanı var bu ülkede. Çok şükür bir okul
yıkıldı
Böyle bir mantık olabilir mi? Çok şükür bir
okul yıkıldı. diye sevinen bir Millî Eğitim Bakanı!
Yani birden fazla yıkılacakmış aslında ama bir tane
yıkılmış!
Bir başkası.
Hâlâ okullarımızda kitaplarımız yok. Öğretmenlerin ne
kadar tatil yaptığını bilmeyen bir Millî Eğitim
Bakanı var. Eş durumu tayinlerini kaldıran, aileleri parçalayan
bir Bakan bu. Cumhuriyete, onun felsefesine inanmayan bir Bakan. Cumhuriyetin
nimetlerinden yararlanıp onunla hesaplaşan bir Bakan var. Ama bir konuda
Sayın Millî Eğitim Bakanına teşekkür etmem gerekiyor.
Öğretmen atayamıyoruz çünkü kaynağımız yok. diyor.
Hani biz zenginleşmiştik? Hani biz büyüyorduk? Hani bütçemiz
fazlaydı? Hani dünyanın 16ncı büyük ekonomisiydik?
Değerli
arkadaşlarım, sayın milletvekilleri; bir de o deprem
altında yaşamını yitiren o genç kardeşlerimize, o
öğretmenlerimize Millî Eğitim Vakfından 10 bin lira para
verileceğini duyuruyor. Sen kimsin? Vakıf kim? Vakıf senin neyin
oluyor? Vakıfla Bakanlığın
ne alakası var? Orayı ele geçirmeye çalıştın,
geçiremedin. Vakıf veriyor bu 10 bin lirayı, Bakanlık vermiyor.
Ayrıca Hayırsever vatandaşlarımız yardım ediyor
bana, Allah razı olsun hepsinden. Hayırseverlerin parasıyla
caka yapıyorsunuz. Devletin görevi, hukuk devletinin görevi vergisini
toplar, gider gereğini yapar, görevini yapar. Vakfın parasıyla,
hayırseverlerin parasıyla caka yapmayın diyorum hepinize.
Ve bir proje var. Bakın, bu kadar
olaylar içerisinde bir proje. ADEY projesi, ADEY. Aşamalı
Devamsızlık Yönetim Modeli. Öğrenciye SMSle
devamsızlığını bildirecekler. Bu konuda pek çok
genelge yazıldığını biliyoruz. Bu genelgelerin hepsi
benim elimde. ADEY projesini kim almış biliyor musunuz? Bir AKP
adayı almış. Bu proje aslında bir ADEY projesi değil,
bir aday projesidir. Adını da veriyorum: Ahmet Elhakan. AKPden
milletvekili aday adayı
FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Aday olmuş mu?
MUHARREM İNCE (Devamla)
ve her
öğrenciden 24 lira alacaklar, 24 lira alacaklar. Ayda 2 lira. Kaç para
yapıyor biliyor musunuz bu? 264 trilyon lira. Yani yeni parayla 264
milyon. Bu kime verilmiş? AKPden aday adayı olan bir kişiye
verilmiş. Bu proje
İSMET UÇMA (İstanbul) Allah
Allah!
MUHARREM İNCE (Devamla) Allah
Allah! değil, araştırırsan görürsün. Allah Allah!
değil, araştırırsan görürsün.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
Lütfen hatibe söz atmayalım.
MUHARREM İNCE (Devamla)
Değerli arkadaşlarım, burada tekrar uyarıyorum: O
kardeşlerimize, o öğretmen kardeşlerimize, daha stajyerlikleri
kalkmamış, bir yılını bile doldurmamış o
öğretmen çocuklarımıza vakıftan para veriliyor da sanki
Bakanlığın kasasından veriyormuş,
Bakanlığın kasası da kendisine ait değil, millete ait
ama Bakanlığın kasasını kullanma hakkına sahip
olduğu için yine de bir şey demeyeceğim.
İSMET UÇMA (İstanbul)
Aynaya bak, aynaya, yüzünün kızardığını göreceksin.
MUHARREM İNCE (Devamla)
Vakıftan veriliyor bu para, vakıftan. Bakanlıkla alakası
yok bunun. Hayırseverler, herkes, 74 milyon, 81 vilayet karınca
kararınca yardım etmeye çalıştı. Hayırseverlerden
topladığınız paralarla Vanlı kardeşlerimize caka
atamazsınız. Devletin vergilerini kullanın,
kaynaklarını kullanın, gereğini yapın, görevinizi
yapın diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın İnce.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
aleyhinde söz isteyen Fikri Işık, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Işık. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına verilen millî eğitimle ilgili Meclis araştırma,
önergesinin aleyhine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Van depreminde
hayatını kaybeden ve Çukurcada hayatını kaybeden
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Millî eğitim konusunu
görüştüğümüz bugün bu saatte, orada özellikle hayatını
kaybeden öğretmenlere ayrıca Allahtan rahmet diliyorum, yaralı
olan bütün hemşehrilerimize, yurttaşlarımıza da Allahtan
acil şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
burada aslında önergenin içeriğine yönelik bir konuşma yapmam
gerekiyor idi ama maalesef sadece, cumhuriyeti kendi inhisarında zanneden
bir grup başkan vekilinin konuşmaları doğrusu bu Meclisin
mehabetine yakışmadı.
Bakın Ziya Paşanın çok
güzel bir sözü var: Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Senin işin de fırın,
bak millî eğitim adına konuşuyorsun!
FİKRİ IŞIK (Devamla)
Bugün cumhuriyeti güçlendiren, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıran,
cumhuriyeti dünyanın en önemli ülkeleri arasına sokmak için dokuz
yıldır gece gündüz mücadele eden ve bugün Türkiye'yi dünyada
yıldız ülke hâline getiren AK PARTİ İktidarıdır.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Siz cumhuriyetin edebiyatını
yapmaya devam edin. (CHP sıralarından gürültüler) Biz cumhuriyeti
yüceltmeye devam edeceğiz ve biz cumhuriyeti yücelttiğimiz için her
seçimde millet de bizim oyumuzu artırıyor. Bu millet cumhuriyete
kastedene asla tek başına iktidar vermez, cumhuriyetçi geçinip de
cumhuriyetin altını oyanlara da asla fırsat vermez. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
biz AK PARTİ olarak cumhuriyetimize gönülden bağlıyız ve
cumhuriyeti, ondan önce kurtuluşu gerçekleştiren ve kuruluşu
gerçekleştiren tüm kadrolara, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere
şükran duygularına sahibiz, onları rahmetle anıyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar [!])
VELİ AĞBABA
(Malatya) Bravo! Bravo!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Ama biz cumhuriyet üzerinden geçinenlerden değiliz,
cumhuriyet üzerinden cumhuriyet tüccarlığı yapanlardan
değiliz, asla da olmayacağız.
Bakınız,
şimdi, cumhuriyet törenleriyle ilgili Sayın Grup Başkan Vekili
Efendim, sadece horon oynanması, folklor oynanması yasaklandı,
o da Başbakanlık genelgesiyle. diyor. Hayır. Ben Kocaeli
Milletvekiliyim, 99 depremini yaşamış bir kardeşinizim.
Depremin tarihi 17 Ağustos, törenler 29 Ekim. Sayın Bülent Ecevitin
imzasıyla dağıtılan genelge: 17 Ağustos 1999
tarihinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramı kutlama törenlerinin sadece Anıtkabir ve Atatürk anıtlarına
çelenk koyma törenleri şeklinde icra edilmesi uygun görülmüştür.
Bilgilerini ve gereğini rica ederim. 8/10/1999 (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Yani, o zaman,
şimdi, biz merhum Ecevitin cumhuriyetçiliğini mi
sorgulayacağız.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Millî Eğitim Bakanlığı bugün ekstra genelge
gönderdi, onu niye söylemiyorsun?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Ben zannediyorum, Cumhuriyet Halk Partisi içinde bile
MUHARREM İNCE
(Yalova) O zaman Millî Eğitim genelge göndermedi okullara.
FİKRİ
IŞIK (Devamla)
Sayın Ecevitin cumhuriyetçiliğini sorgulayacak
bir tek insan Sayın Muharrem İncedir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Öyle değil, öyle değil.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Değerli arkadaşlar, biz
Bugün aslında
bizim model
MUHARREM İNCE
(Yalova) O zaman Millî Eğitim Bakanlığı genelge
göndermedi, şimdi Millî Eğitim genelge gönderdi okullara.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Bakın, bu tabii kara
MUHARREM İNCE
(Yalova) Ayrıntısını sen de bal gibi biliyorsun.
BAŞKAN Sayın
İnce, lütfen dinleyin.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Yani, tamamen bu maalesef demagoji, hem de kara demagoji.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Bal gibi biliyorsun ayrıntısını.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Yani Başbakanın gönderdiği genelge Millî
Eğitimi kapsamaz mı? Başbakan Millî Eğitimden sorumlu
değil mi? Yani Başbakan göndermiş genelgeyi, daha Millî
Eğitim bir de ayrıca genelge mi gönderir?
Değerli
arkadaşlarım, bakın Meclisin gündemini bunlarla, bu
tartışmalarla doldurmak bile Cumhuriyet Halk Partisinin maalesef
muhalefet anlayışını yansıtıyor.
Bugün Türkiyede
cumhuriyete gönülden bağlı bir iktidar var. Cumhuriyete gönülden
bağlı bir iktidar olduğu için de, Türkiye ekonomiden
dış politikaya, alt yapıdan ulaşıma her noktada
çağ atlıyor ve milletimiz bunu takdir ediyor, her seçimde
oylarını yükselterek tekrar iktidara getiriyor.
Biz
Sayın İnceyi geçen dönem burada çok dinledik.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Fikri Bey, depremde ne oldu depremde? Depremde de
çağ atladık mı?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Dinle arkadaşım, sen daha yenisin, dinle.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Kocaelinin yaşadığı deprem
nasıldı söyle, tecrübelisin sen!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Sen yenisin daha, biraz dinle!
BAŞKAN
Sayın Işık, lütfen karşılıklı
konuşmayın.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Biz burada geçen dönem Sayın İnceyi çok
dinledik.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Aldın meslek yüksek okulunu Herekeye taşıdın,
o da seni Meclise!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Biz Sayın İncenin eğer
konuşmalarına baksaydık biz inan barajı aşamazdık
ve kendileri de Cumhuriyet Halk Partisi de tek başına iktidara
gelirdi ama bu millet Cumhuriyet Halk Partisinin değerini anlamıyor ki!
Ne yapsın millet, anlayamıyor. Bizi yüzde 50yle iktidara getiriyor,
onları da yüzde 25te bırakıyor.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sen meslek yüksek okulunu Herekeye
taşıdın, o konuda tecrübelisin!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bakın, bir Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekili eğer
önergenin lehinde söz istediyse bu önergesiyle ilgili konuşması
gerekirdi ama önergeyle ilgili en ufak bir şey yok. Neden? Önergenin
içeriğinde bir şey yok. O kadar geniş bir alanla ilgili Meclis
araştırması açılması isteniyor ki
Değerli
arkadaşlarım, ben önergenin içeriğiyle ilgili hiç olmazsa bir
dört dakika konuşayım müsaade ederseniz.
Şimdi,
bakınız, burada eğitimde fırsat eşitliğinden
bahsediyor. Kim istemiyor eğitimde fırsat eşitliğini?
Herkese eğitim fırsatı
Evet, elbette hepimiz arzu ediyoruz.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Bunlar cumhuriyet törenlerini iptal eder, sonra
düğünlere giderler!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Sınavsız bir eğitim, elbette ama
değerli arkadaşlarım, siz
VELİ
AĞBABA (Malatya) Üç tane düğüne gittiniz, üç tane, üç!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Hiç oradan laf atmayın, biraz dinleyin
VELİ
AĞBABA (Malatya) Madem matem vardı, niye düğün
yaptınız?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Ya, nikahı siz
VELİ
AĞBABA (Malatya) Olur mu? İzzet Yıldızhan çıktı,
Nihat Doğan geldi!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Ya, bu kadar mı milletten kopuksunuz? Yani
nikahı yapmayı, hayırlı bir işe vesile olmayı
depremle bağdaştırmak ne kadar doğrudur?
VELİ
AĞBABA (Malatya) Düğüne Nihat Doğan geldi, İzzet
Yıldızhan geldi!
BAŞKAN
Sayın Ağbaba, Sayın Ağbaba
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Bir dakika, bir dakika
Ya, hayırlı işi
getirip de
VELİ
AĞBABA (Malatya) Bu nasıl matem, bu nasıl nikâh!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlarım siz
VELİ
AĞBABA (Malatya) İzzet Yıldızhan nereye geldi? Nihat
Doğan nereye geldi?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Ya, sizin derdiniz üzüm yemek değil, sizin derdiniz
bağcı dövmek. Şurada önergeyi hazırlıyorsunuz,
önergenin içeriğinde bir şey yok. Önergeyi savunmaya
çıkıyorsunuz, önergeyle ilgili tek bir kelime kullanmıyorsunuz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sen de bir şey söylemiyorsun ama ya!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Millî Eğitim Bakanımızın
söylediği cümleleri çarpıtarak efendim birtakım polemik
oluşturuyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, Millî Eğitim Bakanımız
Kaynağımız yok. demedi. 2011 yılında Türkiyede 41
bin öğretmen ataması yapıldı, 41 bin öğretmen.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Atanamayan kaç tane var?
FİKRİ IŞIK (Devamla) -
Hangi dönemde, cumhuriyet tarihinin hangi döneminde bir yılda 41 bin
öğretmen ataması yapıldı?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Kaç
öğretmen intihar etti Sayın Vekil?
FİKRİ IŞIK (Devamla)
Peki, hangi yılda, bana söyleyin, yıllar yılı Cumhuriyet
Halk Partisi de iktidar oldu?
VELİ AĞBABA (Malatya)
Atamayan öğretmenler var.
FİKRİ IŞIK (Devamla)
Bir yılda 41 bin öğretmenin atamasının
yapıldığı hangi yıl var?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Söz
verdiniz, yapmadınız Sayın Milletvekili.
FİKRİ IŞIK (Devamla)
Değerli arkadaşlarım, şunu biliniz: Bakın, elbette her
birimiz daha kaliteli eğitim istiyoruz. Burada Cumhuriyet Halk Partisiyle
AK Partinin bir farkı yoktur, MHPnin, BDPnin bir farkı yoktur. (CHP
sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Çocuklar fırsat eşitliği istedi, on sekiz ay hapse
attınız.
FİKRİ IŞIK (Devamla)
Lütfen biraz dinlemeyi öğrenin
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ya
ama fırsat eşitliği isteyen çocukları hapse
koymadınız mı?
FİKRİ IŞIK (Devamla)
Dinlemeyi öğrenin
Burada bu kürsüyü siz daha çok kullanıyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) 600
çocuk cezaevinde şu anda, 600 üniversite öğrencisi.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Şunu
söylüyoruz: Evet, Türkiyede siz eğer altyapıyı
hazırlamadan daha kaliteli bir eğitimden bahsetme
imkânınızın olmadığını bilmelisiniz. 2002
yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi eğitime 7,5 milyar lira
bütçe ayırmış.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Malatyada hâlâ çocuklar çoklu okulda okuyorlar.
FİKRİ IŞIK (Devamla)
Bugün 2011 yılı bütçesi, YURTKUR bütçesiyle beraber 38 milyar liraya
çıkmış. Siz eğer 310 bin olan
1850lerde Türkiye modern
eğitime geçmiş, 1850lerde, cumhuriyetten de önce. 2002
yılına kadar 310 bin derslik yapılmış ama AK
PARTİ İktidarı dokuz yılda buna 163 bin derslik ilave
etmiş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, siz bunu yok
sayarsanız, görmezlikten gelirseniz zannetmeyin ki millet görmezlikten
geliyor. Millet bunu çok iyi görüyor, çok iyi değerlendiriyor ve
değerlendirmesini sandıkta en güzel şekilde yapıyor.
Bakınız, öğretmenlerle
ilgili sürekli laf atılıyor. Değerli arkadaşlarım,
şu anda 600 bin civarında öğretmenimiz var. bunun tam 300 bini
AK PARTİ döneminde göreve başlayan öğretmen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yani her 2 öğretmenden 1 tanesi
AK PARTİ döneminde göreve başladığı hâlde siz bunu yok
sayıp da Efendim, öğretmen almıyorsunuz. derseniz milleti
inandıramazsınız, zaten inandıramıyorsunuz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın
Milletvekili verdiğiniz sözü tutunuz mu?
FİKRİ IŞIK (Devamla)
Değerli arkadaşlarım, bugün eğer
AYTUĞ ATICI (Mersin) Verdiğiniz
sözü tutmuyorsunuz, öğretmenler intihar ediyor.
FİKRİ IŞIK (Devamla)
Bakın, Sınavları kaldıralım. diyorsunuz. Hepimiz,
sınavları kaldırmakla ilgili Millî Eğitim çok ciddi bir
çalışma yapıyor. Keşke şu önergeyi hazırlarken
Yahu, sekiz yılda, dokuz yılda AK PARTİ eğitimde ne
yaptı? diye şöyle bir üstünkörü bakmış
olsaydınız eminim şu önergeyi vermekten vazgeçerdiniz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Şaibe ve
hile yaptı yahu, şaibe ve hile yaptı Fikri Bey.
FİKRİ IŞIK (Devamla)
Bakın, sadece şunu söyleyeyim değerli arkadaşlarım:
Siz üniversiteye girişte sınavları kaldıralım
Doğru, kaldıralım, ama bu bir arz-talep dengesi. Talebi
azaltamayacağınıza göre arzı yükselteceksiniz. (CHP
sıralarından gürültüler) AK PARTİ, bugün 76 olan üniversite
sayısını 165e çıkarmış. Türkiyenin kaliteli
üniversiteleri her geçen gün artıyor. Artık, dünyada Türk
üniversiteleri kendi isminden bahsedilir hâle geldi. Siz, eğer üniversite
açmazsanız, üniversitelerin kadrolarını güçlendirmezseniz,
üniversitelerin eğitim kalitesini artırmazsanız,
sınavı nasıl ortadan kaldıracaksınız? (CHP
sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Çocukların umutlarını çaldınız be!
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Açtığınız firmalarda 600 liraya çocukları
çalıştırıyorsunuz!
FİKRİ IŞIK (Devamla) -
Ben önerinin aleyhinde oy kullanacağımı ifade ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Işık.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, Sayın Işık konuşmasında
yanlış bir bilgi vermiştir. Hükûmetin 40 bin öğretmen
ataması yaptığını, başka hiçbir dönemde bunun olmadığını
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Tam söyleyeyim: 2001
yılında yapılan öğretmen ataması sayısı 41
bindir, 2001 yılında AKP iktidar
değildir. Bilgisi doğru değildir. Biraz dersine
çalışsın Fikri.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın İnce, herkesin ulaşabileceği bir bilgi. Teşekkür
ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim,
biraz önceki konuşmacı, cumhuriyeti demokrasiyle
taçlandıranın AKP olduğunu söyledi.
EMRULLAH İŞLER (Ankara)
AKP demedi, AK PARTİ dedi.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani,
doğrusu, gerçekten o zaman, rahmetli Menderesin mücadelesini inkâr
edenler, buraya gelmesini inkâr edenler, bugün bu sıralarda oturuyor.
Allaha şükür, 14 Mayıs 1950den itibaren çoğulcu bir demokrasiye
geçilmiştir. Demokrasinin ilerlemesine katkı sağlayan bütün
devlet adamlarına şükrediyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 27
Mayısı yapanları da lanetliyoruz!
OKTAY VURAL (İzmir)
Dolayısıyla, bu konuda sanki kendilerinden önce demokrasi yokmuş
gibi bir anlayış, demokrasiyi katletmek isteyen bir zihniyetin tipik
bir yaklaşımıdır. Bunu ifade etmek istedim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, 27 Mayısı yapanları da lanetliyoruz!
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu önerisi lehinde söz isteyen Ahmet Duran Bulut, Balıkesir
milletvekili.
Buyurun Sayın Bulut
(MHP
sıralarından alkışlar)
İSMET UÇMA (İstanbul)
Astınız Menderesi
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) O ne
cahilce söz ya, sen hiç tarih kitabı okumadın mı?
İSMET UÇMA (İstanbul)
Sayın Türkeş
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Türkeşin adını ağzına besmeleyle al.
Ayıp ayıp!
BAŞKAN - Sayın Korkmaz,
lütfen
İSMET UÇMA (İstanbul) Tarih
okuyun arkadaşlar, ne yapalım?
OKTAY VURAL (İzmir) Gazdan
uçuyor bu arkadaş galiba!
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Yazık,
yazık be! Yazık sana be!
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Şu
cehalet yakışıyor mu!
BAŞKAN Sayın Korkmaz,
lütfen
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Türkeş
kadar taş düşsün başına senin! Terbiyesiz herif!
AHMET DURAN BULUT (Devamla) -
Cumhuriyet Halk Partisinin eğitimin sorunlarıyla ilgili vermiş
olduğu
(AK PARTİ ve MHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Gece
Türkeşin mezarının önünden geçme, kalkıp halledebilir,
haberin olsun! (MHP sıralarından gülüşmeler)
OKTAY VURAL (İzmir) - Fazla
uçuyorsun sen!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Kalkıp
oradan halledeceğim seni!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
Sayın Hatibi dinleyelim.
AHMET DURAN BULUT (Devamla) -
önergenin
lehinde
(AK PARTİ ve MHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Ayıp,
ayıp! Utan! Terbiyesiz herif!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Rahmetli
Başbuğa böyle bir laf söyleyemezsin!
BAŞKAN Sayın Öztürk
Sayın Korkmaz
Lütfen
AHMET DURAN BULUT (Devamla) -
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Türkeşin mezarının önünden geçme, ayaklarından asarlar
seni! Asarlar burada, asarlar! Haberin olsun! (AK PARTİ ve MHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
OKTAY VURAL (İzmir) -
Düşünmeden konuşuyorsun!
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Ayıp ya!
Utan ya!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Asarlar
burada, asarlar!
OKTAY VURAL (İzmir) Sen fitneci
misin be! Ne konuşuyorsun orada! Utanmadan konuşuyorsun!
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Lütfü,
ayıp yapıyorsun, ayıp! Yakışmıyor sana bu laf!
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ne var! Ne
var!
BAŞKAN Lütfen sayın
milletvekilleri
.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sen
Başbuğun ismini ağzına almayacaksın! Sana
yakışmaz o!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Başbuğa laf söyleyemezsin!
BAŞKAN Birleşime beş
dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma
Saati: 18.36
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
18.51
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
17.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, İstanbul
Milletvekili İsmet Uçmanın, MHP Genel Başkanı Alparslan
Türkeşe yönelik kullanmış olduğu ifadeyi geri alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkanım, bu, biraz önce konuşma yaparken bir Sayın Milletvekili -Sayın demek
durumundayım çünkü Türk milletini temsil ediyor en aşağısından
ama- rahmetli Genel Başkanımıza yönelik bir ithamda
bulunmuştur, Alparslan Türkeşe yönelik. Tabi milletle, milliyet,
demokrasi mücadelesini bilmeyenlerin bu ifadelerini çok
yadırgamıyoruz. Bu milletin millî kimliğini ortadan
kaldırmak isteyenlerin, kimliksiz bir millet oluşturmak isteyen bir
zihniyetin Türk milliyetçiliğinin lideri Sayın Türkeşe yönelik
bu ithamını pek yadırgamıyoruz ama 1944te fikir mücadelesi
sürdürdüğü için o dönemin açıkçası baskılarına maruz
kalmış bir şahsiyet, En kötü demokrasi en iyi ihtilal
rejiminden daha iyidir. diyerek demokrasiye olan
kararlılığını ortaya koymuş bir sayın lider,
Menderesin asılmasına karşı çıkmış, bir
irade koymuş bir sayın lider, bugün avukatlığını
yapanların Mecliste olduğu dönemde 1980 darbesinin mağduru
olmuş bir Alparslan Türkeşten bahsedilen bu ifadeleri
kınıyorum ve bugün geldiğimiz bu noktada, onun
yetiştirdiği insanların idam sehpasına gitmeden önce
okuduğu mektupla gözyaşı dökenler ve onun soy ismini
taşıyanları Meclise taşıyan iradenin bugün Alparslan
Türkeşe dil uzatmasının ne kadar ibretlik olduğunu da bu
vesileyle ifade etmek istiyorum. Sayın Milletvekilinin bu konudaki
ifadesini geri almasını rica ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Vural.
Evet, Sayın Uçma, ne demek
istediniz, kastınız neydi?
Buyurun.
18.- İstanbul
Milletvekili İsmet Uçmanın, MHP Genel Başkanı Alparslan
Türkeş hakkında kullanmış olduğu ifadeyi geri
aldığına ilişkin açıklaması
İSMET UÇMA (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; böyle bir konuyla ilgili
konuşmaya kalkmaktan sıkıldığımı ifade
ediyorum. Benim ilk konuşmam burada.
Ben, Sayın Türkeşin insan
astığını, Menderesi astığını falan
söylemedim, söylemişsem o sehvendir.
Şimdi, benim çok sayıda
arkadaşlarım var, onlar beni bilirler, siz daha yeni yeni
tanıyorsunuz.
MUHARREM VARLI (Adana) Tanımak
da istemiyoruz çok fazla zaten seni canım. O kadar da meraklı
değiliz yani.
BAŞKAN Bir saniye, Sayın
Milletvekili
İSMET UÇMA (Devamla) 27
Mayıs darbesinden bahsettim orada, sonra da zaten Sayın Türkeş
onu rahmetle anıyorum- rücu etmiştir bundan. Yani diğer o
ihtilali yaptığı zaman, ihtilal metni okumuştur ama ihtilal
yapanlardan da rücu etmiştir, ayrılmıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim,
sözünü geri alsın.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Özür dileyeceksin!
OKTAY VURAL (İzmir) Sözünü geri
alsın, sadede gelsin.
BAŞKAN Sayın Vural, bir
saniye
İSMET UÇMA (Devamla) Onu
yapıyorum, onu yapıyorum.
Şimdi, bu şayet bu böyle
anlaşılmışsa
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Vural, meseleyi anlatırken üzüntüsünü ifade ediyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Neyi
anlatıyor canım? Astınız diye söylüyor ya!
BAŞKAN - Sayın Vural, bir
saniye
Sayın Uçma
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Maksadını ifade etmek için
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Maksadını ifade etmek istiyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Ne
maksadını ifade ediyor?
İSMET UÇMA (Devamla)
Arkadaşlar
OKTAY VURAL (İzmir) Ben bu sözü
geri alıyorum. desin açıkça.
İSMET UÇMA (Devamla) Zaten, onu
söylemek için bunları söylüyorum.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Maksadını ifade etsin.
OKTAY VURAL (İzmir) Ne
maksadı ya? Maksat bir sözü geri almak, maksadı yok.
BAŞKAN Sayın Vural, bir
saniye
İSMET UÇMA (Devamla) Sayın
Vural, bir müsaade ederseniz
BAŞKAN Sayın Uçma
İSMET UÇMA (Devamla) Yani çok
hiddetli, şiddetli bunlar olmaz, şundan dolayı: Yani ben ne
devri sabık yaratırım ne potansiyel suçlu ararım. Eğer
Sayın Türkeşin oğlu bizim milletvekilimiz, çok saygı duyduğumuz
bir liderdir Sayın Türkeş. Bu değerlendirme bir irritasyonla
eğer böyle anlaşılmış ve söz de öyle
çıkmışsa bundan özür dilerim.
OKTAY VURAL (İzmir)
Çıktıysa değil çıktı efendim, işte
Astınız. diye söylüyorsunuz.
İSMET UÇMA (Devamla) Efendim,
Allah Allah! Müsaade eder misiniz, lütfen.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
İrritasyon ne demek ya!
İSMET UÇMA (Devamla) Bu kadar
celallenmeyin, lüzum yok. Ben zaten
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkanım, neye göre söz verdiniz?
BAŞKAN Bir saniye Sayın
Vural, sözünü tamam bitirsin.
İSMET UÇMA (Devamla) Böyleyse zaten
bu olmaz yani
OKTAY VURAL (İzmir) İç
Tüzükün hangi maddesine göre söz verdiniz?
BAŞKAN Lütfen, sözü düzeltmesi
için verdik, tabii ki özür dilemesi için verdik Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Özür
dileyecekse dilesin!
BAŞKAN E diledi özrü biraz önce,
söyleyecek.
İSMET UÇMA (Devamla) E diledim,
düzeltmiyor muyuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Net
olamıyor ya!
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir)
Sus bir ya!
İSMET UÇMA (Devamla) Bir saniye
Sayın Başkan yani
MUHARREM VARLI (Adana) Sen mi Cemal
Bey ya, yapma ya!
İSMET UÇMA (Devamla) Ama,
aynı duyarlılığı
MUHARREM VARLI (Adana) Sen yapma, sen
sen! Ayıp sana!
OKTAY VURAL (İzmir) Yani, iki
buçuk dakika oldu, daha olmadı ya! Sayın Başkan yani
MUHARREM VARLI (Adana) Sana hiç
yakışmıyor ya!.
İSMET UÇMA (Devamla)
Arkadaşlar, Sayın Türkeş, gerçekten de Türk siyasi tarihinde
liderler içerisinde son derece önem arz eden, rahmetle andığım,
saygı duyduğum ve üstelik öğretisine ve ilkelerine ki bütün
liderler için öyledir, bir ölünün arkasından konuşmak zaten bize
yakışmaz, bizim işimiz değil ama sizin
yaptığınız konuşma üzerine bu böyle
çıkmışsa ağzımdan ki zabıtlarda öyle, özür
diliyorum, bunu geri alıyorum; bu bir. İki
OKTAY VURAL (İzmir) Tamam, bitti
gitti!
İSMET UÇMA (Devamla) Bir saniye efendim,
bir saniye
OKTAY VURAL (İzmir) Ne
nağme çekiyorsun, biz seni tanıdık ya!
İSMET UÇMA (Devamla) Efendim
bak, saygısız konuşuyorsunuz. Nağme çekiyorsun. Bir
tanesi Terbiyesiz. diyor, bir tanesi Ayak öpeceksin. diyor
Yalayacaksın. diyor. Başkanım, bu sözlerin de geri
alınmasını talep ediyorum.
Ben, merhum Türkeş nezdinde
OKTAY VURAL (İzmir) Misliyle
aynen tekrar sözlerimi söylüyorum. Tutanaklardan da okuyun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, böyle bir usul olmaz.
İSMET UÇMA (Devamla) Merhum
Türkeş nezdinde bu incitici bir durum olmuşsa hem helallik diliyorum
hem özür diliyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Yaptığı hakareti misliyle iade eden ve özür dilemeye teşvik
eden böyle bir grup başkan vekili olur mu?
İSMET UÇMA (Devamla) Benim
Sayın Türkeş'le ilgili negatif bir değerlendirmem söz konusu
olamaz, olmamıştır. Sehven böyle söylenmişse
yanlıştır. Onu düzeltiyor ve geri alıyorum.
BAŞKAN Sayın Uçma, konu
anlaşılmıştır.
Teşekkür ediyorum Sayın Uçma,
sağ olun.
İSMET UÇMA (Devamla) Peki,
saygılar sunuyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünal.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Saygıdeğer milletvekillerimizin tutanaklarda ifade ettikleri ve az
önce Sayın Milletvekilimizin de ifade ettiği bazı hususlar var.
Sayın Grup Başkan Vekilimin Misliyle iade ediyorum. ifadesini kabul
etmiyoruz efendim, tutanaklara geçmesini, geri almasını istiyorum.
(AK PARTİ sıralarından Geri alsın! sesleri)
BAŞKAN Söz
tutanaklara geçmiştir Sayın Ünal, teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) O zaman kareköküyle
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, çalışma süremizin tamamlanmış olması
nedeniyle, alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 2 Kasım 2011 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 18.58
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama, 2/11/2011 tarihli 15inci Birleşim Tutanak Dergisinin 224üncü sayfasındadır.