TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
17nci
Birleşim
10
Kasım 2011 Perşembe
(TBMM Tutanak
Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan
ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile
konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde
belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- ÖLÜM, SAYGI
DURUŞU VE TAZİYELER
1.- Ulu Önder
Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümü münasebetiyle saygı
duruşu
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
2.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
3.- İstanbul Milletvekili Bülent Turanın,
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
2.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhanın,
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
3.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumuna ilişkin
yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili yaptığı
konuşmaya ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, taş
ocaklarının yol açtığı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/47)
2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 21 milletvekilinin, emeklilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/48)
3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, doktorların ve diğer
sağlık personelinin çalışma ortamlarının
güvenliği ile ilgili alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/49)
B) Gensoru Önergeleri
1.- Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan'ın; bazı soruşturma ve operasyonlarda kolluk güçlerine
hukuka aykırı uygulamalar yaptırdığı,
yargıya müdahale ettiği, açıklamalarında
kullandığı bazı ifadelerle devlet adamı ciddiyetinden
uzaklaştığı ve yetkilerini hukuka aykırı olarak
kullandığı iddialarıyla İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/2)
C) Tezkereler
1.- TBMM Dışişleri Komisyonu
Başkanı Volkan Bozkır'ın, beraberinde bir heyetle,
İtalya Senatosu Dışişleri ve Göç Komisyonu'nun vaki
davetine icabetle İtalya'ya resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/627)
2.- TBMM
Başkanı Cemil Çiçek'in, Çek Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi
Başkanı Miroslova Nemcova ile Almanya Federal Meclisi Başkanı
Norbert Lammert'in vaki davetlerine icabet etmek üzere beraberinde bir
Parlamento heyetiyle, Çek Cumhuriyeti ve Almanya'ya, resmî ziyarette
bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/628)
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma
Kurulu Önerileri
1.- (11/2) esas numaralı, İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin hakkındaki gensoru önergesinin
gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelerin, Genel Kurulun 15/11/2011 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ve bu görüşmelerin tamamlanmasından sonra
çalışmaların sona erdirilmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi
VIII.-
DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ
1.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
konuşması sırasında konudan ayrılmamaya davet
edilmesine rağmen konuya gelmemesi nedeniyle İç Tüzükün 66ncı
maddesi gereğince konuşmaktan men edilmesi
2.- Çorum Milletvekili Salim Usluya, Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin konuşması sırasında
saldırıda bulunması nedeniyle İç Tüzükün
160ıncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince kınama
cezası verilmesi, yapılan oylama sonucu kabul edilmedi
IX.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Çorum Milletvekili
Salim Usluya, Tunceli Milletvekili Kamer Gençe konuşması
sırasında saldırıda bulunmasından dolayı
kınama cezası verilmesi hususunu Genel Kurulun oyuna sunması
nedeniyle Başkanın tutumu hakkında
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Hükümeti
Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/330) (S. Sayısı: 41)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yeni Zelanda
Hükümeti Arasında Hava Hizmetlerine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/423) (S. Sayısı: 21)
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın,
canlı hayvan ve et ithalatı ile yerli üreticinin korunmasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/49)
2.- Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet
Gümüşün, Ekonomik ve Sosyal Konseyin çalışmalarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/116)
3.- Balıkesir Milletvekili Namık
Havutçanın, basında yer alan GDOlu mısır ithali ve GDOlu
ürün üretimi ve tüketimiyle ilgili iddialara,
- İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin,
Kütahya-Tavşanlıdaki tarımsal üretim ve hayvancılık
verileri ile toprak ve su kirliliğine,
- Yozgat Milletvekili
Sadir Durmazın, buğday alım fiyatlarına,
- Bursa Milletvekili Turhan Tayanın, Bursanın
AB ile ortaklaşa finans edilen bir projeye dâhil olmadığı
iddialarına,
- Adıyaman Milletvekili Salih
Fıratın, Adıyaman ve ilçelerinde 30 Mayıs 2011 tarihindeki
dolu felaketinde meydana gelen zarara,
- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
et fiyatlarının yüksekliği nedeniyle canlı hayvan
ithalatının serbest bırakılmasına,
- Bursa Milletvekili İlhan
Demirözün, Bursa-Gürsu merkez ve köylerinde meydana gelen dolu felaketine,
- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın, Çevre Düzeni Planının
hayvancılığa etkilerine,
- Bolu Milletvekili Tanju Özcanın,
Bolu-Göynüke bağlı bir köyde telef olan hayvanlar nedeniyle
köylülerin yaşadığı mağduriyete,
- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işıkın, canlı hayvan ve et ithalatına,
- Mersin Milletvekili
Vahap Seçerin, hububat ithalatına,
- Konya Milletvekili Atilla Kartın,
TMOyla ilgili iddialara,
- Antalya Milletvekili Gürkut Acarın,
kültür mantarı yetiştiriciliğinde kullanılan
elektriğin bedelinin tarımsal faaliyet kapsamına
alınmasına,
- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, TMO fındık alımlarına,
- Tokat Milletvekili
Orhan Düzgünün, nişasta bazlı şeker üretimine ve ithaline,
- İstanbul Milletvekili
Faik Tunayın, Bakanlığa bağlı teşkilatlardaki
lojmanlara ve bir iddiaya,
- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlunun, yer fıstığı üretimine,
- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıakanın, Ankara-Çubuk ve Akyurtta doğal afet nedeniyle
çiftçilerin yaşadığı mağduriyete,
- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, sözleşmeli
personelin özlük haklarına ve kadrolu personel statüsüne geçirilmesinde
yaşanan sorunlara,
- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, kuduz hastalığına ve
alınan önlemlere,
- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, canlı hayvan ithaline,
- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkanın, Bakanlıkta üst düzey görevlerde bayanların
olmamasına,
Tarım ve
hayvancılık sektöründe e-devlet uygulamasına,
İlişkin
soruları ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/247), (7/248), (7/249), (7/250), (7/251),
(7/252), (7/253), (7/254), (7/255), (7/256), (7/257), (7/258), (7/259),
(7/260), (7/261), (7/262), (7/263), (7/264), (7/265), (7/266), (7/267),
(7/268), (7/269)
4.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, ARGE birimlerinde görevlendirilen personel
sayısına ve yapılan faaliyet ve projelerin istatistiki
bilgilerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı (7/339)
5.- Tokat Milletvekili
Orhan Düzgünün, uzman hekimlerin acil servislerde nöbet tutmalarına
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı (7/391)
6.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akovanın, zeytin üretimi ve üreticisinin
desteklenmesine,
- Bursa Milletvekili Turhan
Tayanın, Bursa ve bazı ilçelerindeki zeytin üreticilerinin
mağduriyetine,
- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkanın, TAR-GEL Projesi kapsamında ataması planlanan veteriner
hekim ve ziraat mühendislerine,
İlişkin
soruları ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/444), (7/445), (7/446)
7.- Balıkesir Milletvekili
Haluk Ahmet Gümüşün, Kıdem Tazminatı Fonuna ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelikin cevabı (7/464)
8.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycının, Konya Ovası Projesine ve Konyanın
ekonomik ve sosyal bakımdan gelişmesi için öngörülen projelerin
hayata geçirilmesine,
- Antalya Milletvekili Tunca
Toskayın, Antalyada yarım kalan ve devam ettirilen kamu
yatırımlarına,
İlişkin
soruları ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/502), (7/503)
9.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlunun, Suriyeye yapılan ihracat ve ithalatla
ilgili yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/532)
10.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akovanın, Rusya ile olan doğal gaz
anlaşmasının sona erdirilmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/539)
11.- Bursa Milletvekili
Sena Kalelinin, Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin
Çalışma ve Sosyal Hayatların İyileştirilmesine Dair
Genelgeye ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/554)
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolatın, Afşin Çöllolar Kömür Havzasındaki
göçüğe ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/571)
13.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, Rusyadan gaz alımının özel
sektöre devredileceği iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/586)
14.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, Bursada maden arama izni verilen yerlere ve
maden ocaklarıyla ilgili sorunlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/587)
15.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, Bursa sınırları içinde maden
arama izni verildiği iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/588)
16.- Manisa
Milletvekili Hasan Örenin, Gördesdeki bir köyün elektrik hatlarının
onarımına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/589)
17.- Manisa
Milletvekili Hasan Örenin, Nabucco Projesine ve Rusya ile doğal gaz
anlaşması süresinin dolmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/590)
18.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, seçim sürecinde TTKya 1400 işçi
alınması yönünde söz verildiği iddialarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/678)
19.- İstanbul
Milletvekili Faik Tunayın, maden mühendislerinin istihdamına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/679)
20.- Antalya
Milletvekili Arif Bulutun, Antalya-Elmalının bazı köylerindeki
maden ve taşocaklarının çevreye verdiği tahribata
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/717)
21.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, elektriğe yapılan zamlara
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/718)
22.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, doğal gaz ithalatına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/719)
10 Kasım 2011
Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
------ 0 ------
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
III.-
ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER
1.-
Ulu Önder Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümü münasebetiyle saygı
duruşu
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bugün Ulu Önder Atatürkün ölümünün 73üncü yıl
dönümüdür. Genel Kurulumuzu Yüce Atatürkün aziz hatırası önünde iki
dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.
(Saygı
duruşunda bulunuldu)
BAŞKAN Ruhu
şad olsun.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümü
nedeniyle söz isteyen Ankara Milletvekili Levent Göke aittir.
Buyurun Sayın
Gök.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün
73üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 10
Kasım, Büyük Önderimiz Atatürkümüzün 73üncü ölüm yıl dönümü, bu
nedenle gündem dışı söz aldım. Büyük Önderimizi,
Atatürkümüzü saygıyla, rahmetle ve şükranla anıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben, bugün gündem
dışı söz aldım ama aslında bugün bence Meclisimizin
gündemi Atatürk olmalıydı, Mustafa Kemal olmalıydı. Bugün
herkes söz almalı, Atatürkü konuşmalıydı. Beş
dakikalık bir konuşmayla Büyük Atatürkü, Önderimizi anmak doğrusu
içime sinmiyor çünkü Atatürkün bizler için yaptığı ortada ve
bugün bizler burada olabiliyorsak, bunu Büyük Önderimize borçluyuz. Bu Meclis,
Büyük Önderimiz Atatürkümüzün kurduğu bir Meclistir, onun için bugün
herkes bence Atatürkü konuşmalıydı. Beşer dakikaya
sığmayacak kadar büyük başarılara imza atmış bu
büyük kahramanı bir kez daha saygıyla anıyorum.
Niçin Atatürk,
niçin Atatürk devrimleri, niçin Atatürkü konuşmalıydık? Çünkü
Atatürkü konuşurken tam bağımsızlık tutkumuzu ifade
ediyoruz; çünkü Atatürkü konuşurken halkın iradesine,
yurttaşın özgürlüğüne, modernleşmeye dayalı
çağdaş bir toplum olma iddiamızı ifade ediyoruz; cumhuriyet,
laiklik, demokrasi üçgenini korumaya ve geliştirmeye yönelik kararlılığımızı
ifade ediyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Atatürk devrimleri, emperyalizme,
kurulu düzenin yanlışlıklarına, eşitsizliğe,
gericiliğe, sömürücülüğe ve imtiyazlara karşı bir
başkaldırının ifadesidir; uluslaşma sürecinin, laik
cumhuriyet yapılanmasının, çağdaşlaşma hedefinin,
aydınlanma devriminin ve bunların sürekliliğinin ifadesidir.
Büyük Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini tüm yurttaşlarının ilke ve
ideal beraberliği üzerine kurmuştur. Cumhuriyet ile tebaanın
yerini yurttaş almıştır. Cumhuriyet, gücünü bu
beraberliği oluşturan tüm insanların hakları,
eşitliği ve bütünlüğü ilkesinden almaktadır, o yüzden bugün
hepimiz ayrı ayrı Atatürkü konuşmalıydık.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Atatürk, halk egemenliğini
amaçlamış ve çok partili yaşamı her zaman savunmuştur.
Bu Meclis, az önce de söylediğim gibi, onun bize en büyük eserlerinden bir
tanesidir. Atatürk, halk egemenliğini ararken Her şey Mecliste
konuşulsun, tartışılsın ve Mecliste halkın
seçtiği milletvekilleri yasama faaliyetlerini yapsın. diye bu
Meclisi kurmuştur ama bugün, yazın, geçtiğimiz aylarda ve hâlen
devam eden uygulamayla, 1 Kasımda biten uygulamayla, Hükûmetimiz, ne
yazık ki halkın egemenliğini çiğneyerek kanun hükmünde
kararnamelerle ülkeyi yönetmeye başlamıştır. Bu, Atatürke
karşı yapılmış en büyük
saygısızlıklardan bir tanesidir.
Değerli
milletvekilleri, bizler hepimiz Atatürkü bütün evlatlarımıza,
çocuklarımıza, nesillere anlatmakla yükümlüyüz ama bugün Millî
Eğitim Bakanlığının görevleri arasından Atatürk
milliyetçiliğine ve laik, sosyal hukuk devleti ilkesine bağlı
vatandaş yetiştirme ilkesi çıkartılmıştır.
Bu da bizim çok büyük ayıbımızdır. Bunlarla ben Atatürke
layık olduğumuzu düşünmüyorum. Gerçek Atatürkçü olmamız
gerekiyor, sözde, törenlerde Atatürkü anarak ya da önünde saygı
duruşu yaparak değil, onun içinin
boşaltılmadığı, devrimlerinin sürekli
kılındığı ve devrimlerinin nesillerimize
anlatıldığı bir Atatürkü bizler arıyoruz.
Yine, Atatürk,
bilime, bilimsel özerkliğe çok büyük önem verirdi ama yine
İktidarınız döneminde TÜBA ve TÜBİTAKın
yasasında yapılan değişikliklerle bilimsel özerkliğe
büyük darbe vurulmuştur. Bir yandan halkın iradesi hiçe
sayılmıştır, bir yandan bilimsel özerklik hiçe
sayılmıştır ve bir yandan da gençlerimizi
yetiştirirken kullanacağımız en büyük argümanlardan Atatürk
ilkelerine bağlı gençler yetiştirme ilkesi bugün
okullarımızın müfredat programından
çıkartılmıştır. Böyle Atatürkçülük olmaz.
Atatürk büyüktür
ve beş dakikalık konuşmaya sığmayacak kadar da çok
daha anlatılacak konuları vardır, ilkeleri vardır.
Bu duygularla
Büyük Atatürkü sonsuz bir şükranla ve rahmetle anıyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Gök.
Gündem
dışı ikinci söz, yine aynı konuda söz isteyen İzmir
Milletvekili Oktay Vurala aittir.
Buyurun Sayın
Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti devletinin
kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkü ebediyete intikalinin 73üncü yıl dönümünde
rahmet, minnet ve şükran duygularımla anıyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Aslında,
tabiatıyla gönül isterdi ki bütün siyasi partiler olarak bir araya gelip
bunu bir gündem dışı bir konuşmayla dile getirmek yerine
özel bir gündemle toplantı yapabilseydik çok daha iyi olacaktı.
Zannederim bayram ertesi olması böyle bir organizasyonu engelledi. Ama
böyle bir konu gündemdir, gündemin içinde olmak da Türkiye Büyük Millet
Meclisinin görevidir.
Aslında Gazi
Mustafa Kemal Atatürk bulunduğu çağı çok iyi analiz ederek
gelecekte ileri, çağdaş bir ülkenin temelini atmış ve
yaşadığı yüzyıla damgasını vurmuş,
çağların ötesine seslenmiş, bütün ömrünü milletine
vakfetmiş, eşine az rastlanır büyük bir dünya lideridir. Onun en
büyük eseri, şüphesiz, temellerini attığı çağdaş
Türkiye Cumhuriyetidir. Pek çok zorluklarla kurulan cumhuriyet,
bağımsız ve hür bir ülkenin nasıl oluştuğunun,
modern bir ülkeye nasıl dönüştüğünün muhteşem hikâyesini
anlatır. Bize düşen görev, Mustafa Kemal Atatürkün
bıraktığı bu büyük mirasa sahip çıkmaktır. Bizler
Türk milliyetçileri olarak bu mirasa bugün de aynı yüksek ruh ve
şuurla sahip çıkarak cumhuriyetimizi daha ilerilere, milletimizi
çağdaş medeniyetler seviyesinin ötesine taşımaya
kararlıyız.
İnanıyorum
ki milletimiz onun eserlerine, cumhuriyetimizin bütün değer ve
kurumlarına geçmişte olduğu gibi bugün de gelecekte de sahip
çıkacak, bu değerlerin içini boşaltmaya çalışan, onun
gösterdiği yoldan saparak başka yol haritalarına itibar
edenlere, birtakım müzakereler yoluyla değiştirmeye kalkanlara,
bunlara önayak olanlara, gaflet ve dalalet içinde bulunanlara gerekli
cevabı verecektir.
Aradan geçen
yetmiş üç yıllık sürede hem şahsına hem de eserlerine
yönelik içeriden ve dışarıdan yapılan hayâsız
saldırılara rağmen onun aziz hatırası milletimizle
beraber, millî mücadeleyle çizdiği yol haritası ve kurumları hâlâ
dimdik ayaktadır ve onun en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyeti de ilelebet
payidar kalacaktır. Biz buna yürekten inanıyoruz ve
kararlıyız.
O, bu ülkeyi
müreffeh, saygın; bu milleti kutlu ve mesut yaşatmak için
varını yoğunu ortaya koymuş bir devlet ve ülkü
adamıydı. Atatürkün milletin değerlerine, inancına,
kimliğine, benliğine, diline ve geleceğine sarsılmaz bir
imanla bağlı mücadelesi, şüphesiz ki millî mücadelenin
kazanılmasını ve hem de Türkiye Cumhuriyetinin sarsılmaz
temellerde kurulmasını sağlamıştır.
Sayın
milletvekilleri, Atatürkün 2 Şubat 1923 günü İzmirde vatandaşlarla
yaptığı altı saatlik konuşmada, aslında bugüne de
ışık tutacak çok önemli düşünceleri ve fikirleri o günlerde
dile getirdiğine şehadet ediyoruz. Aslında, Mustafa Kemal Atatürkün
uluslararası itibar hakkında şu ifadeleri ne kadar ibret vericidir:
Dünyanın bize hürmet etmesini istiyorsak evvela biz kendi
benliğimize hürmet edelim.
Evet, milleti
yamalı bohçaya dönüştüren anlayışla, millî benliğe
yapılan saldırılarla, dışarıdan gelecek
alkışlarla, ödüllerle itibar kazanılamaz.
Atatürk, milletine
bedel ödettirmeyecek, milleti sonu gelmeyecek maceralara sürüklememek
siyasetini de yapmıştır. Ham hayallerle yola
çıkanların hüsrana uğrayacağını aynen şu
şekilde ifade etmiştir: Herhangi bir millet, hayatını muhafaza için,
hayatiyet sebeplerini elde etmek, düzenlemek için adım
attığı zaman seçtiği amaç hayalî olursa her hâlde muvaffak
olamaz. Bugün başka coğrafyalarda emperyal güçlerin projelerini
tatbik ederken kendi coğrafyasını ve milletini unutup
hayatını muhafaza edecek politikaların dışında
adım atmasının bedelinin ne olabileceğinin de
ipuçlarını vermektedir.
Atatürk,
içeride ve dışarıda başarıya ulaşmanın
yolunu da şu şekilde ifade ediyor: Muvaffak olmak, muvaffakiyetleri
kuvvetle, selametle yürütebilmek için kuvvetli seciye sahibi
olmalıdır. Bizim kuvvetli seciyemiz, tabii millî seciyemizdir. Daima
ve daima bu millî seciyemizi yükseltmek, muhafaza etmek lazımdır. Bu
ifadeden milliyetperverlik çıkar. Milliyet duygusu başlı
başına bir içtimai heyete kuvvet ve katilik veren ve hayat
kabiliyetini genişleten bir keyfiyettir. Bu bakımdan,
dışarıya karşı
bağımsızlığı sağlamanın yolu, içeride
milliyetperverliği güçlendirmekten geçmektedir, bunu ifade etmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Atatürk o toplantıda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL
(Devamla) Evet, Sayın Başkan, bu kadar önemli bir günde zannederim
bir selamlamayı bitirme konusunda
BAŞKAN
Sayın Vural, biliyorsunuz, bu konuda çok kararlıyız yani.
Bunun yolunu açtığımız zaman
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, bugün özel bir gün.
BAŞKAN
Ama diğer sayın milletvekilleri diğer zamanlarda istismar
etmeyeceklerse, buyurun.
OKTAY VURAL
(Devamla) Yani böyle bir konuyu dile getirmek için dile getirmeyi bile zül
addediyorum.
BAŞKAN
Biliyorum ama süre beş dakika, biliyorsunuz yani. Grupların
mutabakatıyla
OKTAY VURAL
(Devamla) Rahmetli Atatürkü rahmet ve minnetle anıyorum. Kurucusu
olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündem dışı bir
konuşmayı değil, gündemin içerisinde bir değerlendirmeyle
geleceğe ışık tutacak fikirleri burada dile getirecek uygun
bir zamanın sağlanması konusunda hep beraber, birlikte böyle bir
adımın atılması gerektiğini de düşünüyorum.
Tekrar,
rahmet ve minnetle anıyorum, saygılarımı arz ediyorum. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı üçüncü söz, yine aynı konuda söz isteyen İstanbul
Milletvekili Bülent Turana aittir.
Buyurun
Sayın Turan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Bülent Turanın,
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyor, geride
bıraktığımız Kurban Bayramınızı en içten
duygularımla tebrik ediyorum. Şehitlerimizin ve Van depreminde
kaybettiğimiz vatandaşlarımızın acısı henüz
tazeyken hatta enkaz altında kardeşlerimiz varken buruk geçen bu
kutlu günlerin milletimizin birlik ve beraberliğine vesile
olmasını, bütün İslam âlemine, bütün milletimize huzur ve
mutluluk getirmesini temenni ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bugün anlamlı bir gün. Bugün,
yaşamını milletine adayan, millî mücadelede silah
arkadaşları ve isimsiz pek çok kahramanla beraber bu ülkeyi kuran
büyük bir komutanın, ileri görüşlü bir siyasetçinin, Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün vefatının 73üncü yılı. Burada, aziz
hatırasına duyduğumuz saygının bir ifadesi olarak onu
anmak üzere bir aradayız. Unutulmamalıdır ki Atatürk sadece
cumhuriyetin kurucusu değil, aynı zamanda içinde görev
yaptığımız bu Meclisin de yani Türkiye Büyük Millet
Meclisinin de başkanıdır, ilk başkanıdır.
Şüphe yok ki
toplumlar ortak değerlerinin gücü nispetinde yükselirler, kuvvetlenirler
ve ilerlerler. Milletçe hemfikiriz ki Mustafa Kemal Atatürk bu ülkede
yaşayan her vatandaş için ortak bir değerdir. Bu ülkenin
kurucusu, millî mücadelemizin, bağımsızlık
savaşımızın kahramanıdır. Bugün bir yandan
Atatürkü anarken öte yandan onun bize bıraktığı mirasa
sahip çıkmak, bu mirasın üzerine aziz milletimizin menfaatlerine
uygun yeni adımlar atmak boynumuzun borcudur. Türkiyeyi özlemle
beklediği geleceğe taşımak, hatırı
sayılır bir ülke yapmak, cumhuriyeti kazanımlarıyla beraber
yükseltmek, demokrasinin hakkını vermek,
vatandaşımızın hukukunu kollamak, milletimizin
yüreğini ısıtmak halkımıza karşı en büyük
ödevimizdir.
Atatürk'ün
"Milletin alın yazısında biricik yetki ve kudret
sahibi" diye ifade ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi yine onun
ifadesiyle "Dertler için şifa bulunacak yegâne yerdir." O
yüzden, işimiz vakitlerimizden çok fazla ve durmadan, yorulmadan
Türkiye'yi yarınlara taşıyacak hedeflerin yerine getirilmesi
için hep birlikte, yani muhalefetiyle iktidarıyla çalışmak en
büyük sorumluluğumuzdur. Gazi Mustafa Kemal bir idealistti ve kendinden
sonra gelenlere muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmayı
hedef göstermişti. Bizler bu hedefin yılmaz takipçileriyiz.
Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; Atatürk'ü ait olduğu zamana
sıkıştırmamak, doğrusu ile yanlışı ile
o dönemi özgüven içerisinde tartışmak, yaşananlardan gerekli
dersleri almak en büyük Atatürkçülüktür. Aslolan, altı okun üstüne, 10
Kasım 1938'den beri ne konulduğudur. Dünden bugüne ülkemizin hangi
adımları attığı, ne kadar çok yol yüründüğüdür, onun
hedeflerine ne kadar çok yaklaşıldığıdır.
Bu noktada,
samimiyetle belirtmek isterim ki minnetle andığımız
Atatürk, topluma mal olmuş eşsiz bir şahsiyettir. Kimsenin ve
hiçbir kurumun tekelinde değildir
ve olamaz. Ancak, altı okun yanına Atatürk'ü de ekleyerek, bunun
üzerinden siyaset yapan, kendi seçmeni haricindeki herkesi ve bu ülkeye ait her
değeri Atatürk düşmanı gibi gösteren bir anlayış ancak
çağın gerisinde bir zihniyetin ürünü olabilir.
Bugün, bir yandan
her vesile ile Atatürk'ü kendilerine referans gösterenlerin, öte yandan
Atatürk'ü âdeta siyasi rant uğruna kullanmaları, ona ve ilkelerine yapılabilecek en büyük
haksızlıktır. Atatürk, asla bir seçim malzemesi değildir ve
olamaz.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Böyle bir konuşma hiç yakışmadı sana!
Ayıp!
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Ayıp! Sana ayıp!
BÜLENT TURAN
(Devamla) Değerli milletvekilleri, Atatürkü, hayatını, millî mücadeleyi,
arkadaşlarını, Meclisimizin kuruluşunu, defaatle çok
partili sisteme geçme azmini okumadan, Atatürkü ve onun hayalindeki ülkeyi
anlamak mümkün değildir.
Bugün,
cumhuriyetle, demokrasiyle kavga edenlerin, bu kavgalarını, onun
ismiyle meşrulaştırma çabaları, ne yazık ki, hem
Atatürk'e hem de temsil ettiği değerlere çok zarar vermektedir. Ne
Atatürk'ü diktatörlükle suçlayanlar ne de Atatürk'ü insanüstü, dokunulmaz bir
varlık olarak sunanlar, maalesef, onun bize miras olarak
bıraktığı anlayışa uygun düşmemektedir. Bu
anlayış zaten Atatürkçülüğün bizatihi kendisine terstir. Zira,
Atatürk'ün dediği gibi "Cumhuriyet, fikir serbestliği
taraftarıdır." Samimi ve meşru olmak şartıyla her
fikre saygı duymak gerektiğini ifade eden bir şahsiyetin ismiyle
bu anlayışı haklı kılmaya çalışmak Atatürk'ün
anısına yapılabilecek en büyük haksızlıktır.
Öte yandan,
Atatürk'ü eleştirilmez kılmak nasıl Atatürkçülük değilse,
toplumun değerlerine hakaret etmek ve onu yakışıksız
ifadelerle toplum nezdinde itibarsızlaştırmaya
çalışmak da çağın diliyle örtüşmemektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN
(Devamla) Toparlayayım Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Turan, sadece selamlamak için, toparlamak için değil.
Buyurun.
BÜLENT TURAN
(Devamla) Değerli milletvekilleri, bugün hem savaşçı hem
mücadeleci hem barışçı kimliğiyle
andığımız Atatürk ekonomik ve toplumsal
hayatımızda büyük değişimler yaşanması
gerektiğini düşünüyordu. Devrimciydi fakat asla darbeci değildi.
BAŞKAN
Sayın Turan, lütfen selamlayın.
BÜLENT TURAN
(Devamla) Atatürk din ve devlet işlerinin dengeli bir biçimde
yürütülmesi gerektiğini düşünüyordu ama asla bir din
düşmanı değildi. Bu yüzden bugün âdeta onun adıyla,
demokrasisiyle, hep beraber ülkemizi yarınlara ulaştırmak
hepimizin görevi olması gerektiği
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Devamla)
Sözlerimi, sürem bittiği için, onun güzel bir notuyla bitirmek
istiyorum: Beni övme sözlerini bırakınız, gelecek için neler
yapacağınızı söyleyiniz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyor, minnetle anıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Turan.
Sayın Köse,
Sayın Özkan ve Sayın Çelik; söz talepleriniz var. Gündem
dışı konuşmalar sırasında söz
verilmeyeceğini geçen hafta belirlemiştik ancak Sayın
Kaplanın Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkan Vekili
olarak söz talebi var. Konunun önemi nedeniyle veriyorum sözü.
Buyurun Sayın
Kaplan.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Birinci Meclis 23 Nisan 1920de Ankarada toplandı. Meclis
Başkanlığına Mustafa Kemal Atatürk seçilmişti. Birinci
Meclisin kuruluşu ve 1921 Anayasasının oluşumunda görev
almış, Meclisimizin Anadolu halklarının tamamını
temsil eden, cumhuriyetin kuruluş felsefesindeki yüce çatı
anlayışla herkesi kucaklayan o dönemin Meclis üyeleriyle birlikte,
Türk, Çerkez, Laz, Kürt bütün renkleri ve sesleriyle Meclisimizin üyeleriyle
birlikte hepsini saygıyla anıyoruz 73üncü yılında ve
şunu ifade etmek istiyoruz ki cumhuriyetin kurulduğu 1920li
yıllar, yani 20nci yüzyılın başları, yani ulus devletler
sürecindeki Birinci Dünya Paylaşım Savaşından çıkan
atmosferde bu birlikteliğimizi, zenginliğimizi, bu Meclisin
çatısı altındaki farklılıklarımızı ve
kardeşliğimizi birkaç sözle Atatürkün söylemlerinden dile getirmek
istiyorum. 21 Anayasasının özü oluşturulurken Amasyada Mustafa
Kemalle birlikte imzalanan protokoller, aynı zamanda kurulacak
cumhuriyetin ilk sosyal ve siyasal sözleşmesi özelliğini de taşıyor.
Mustafa Kemal, ortak vatan sınırından bahseden bir
konuşmasında Bu sınır ordumuzca silahla savunulduğu
gibi aynı zamanda Türk ve Kürtlerin oturduğu vatan
parçamızı içerir. demiştir.
Yine 1 Mart 1921 Teşkilatı Esasiye
görüşmeleri esnasındaki sözleri Efendiler, Türkiye halkı
ırken ve dinen ve harsen birlik hâlinde birbirine karşı
karşılıklı saygı ve fedakârlık duygularıyla
dolu ve kaderleri ve çıkarları ortak olan bir sosyal topluluktur. Bu
toplulukta etnik haklar ve yöresel koşullara saygı iç siyasetimizin
esaslı noktalarındandır. belirlemesiyle Türkiye halkı
kavramına ve 1921 Anayasasındaki eşit yurttaşlık
tanımına önemle dikkat çekmiştir.
Kurtuluş Savaşı, Erzurum, Sivas,
Misakımillî metinlerinde kayda geçirilen ve Mustafa Kemalin Meclis önünde
teyit ettiği mutabakatlar sayesinde yapılabildi. Aralarında
hiçbir menfaat çatışması, üstlük-astlık davası
bulunmadığına inanılan Müslüman halklar, özellikle de
Kürtler, Kurtuluş Savaşında ortak vatanı ve ortak
menfaatleri savunmak için kolaylıkla bir araya gelebildiler.
Yine 11inci maddesi 1921
Anayasasının
16 Ocak 1923 İzmit konuşmasında Atatürk
Ayrı bir Kürtlük düşünmektense anayasamız gereğince zaten
bir tür mahalli özerklikler oluşacaktır. O hâlde hangi vilayetin
halkı Kürt ise onlar da kendi kendilerini özerk olarak idare
edebileceklerdir. söylemleri vardır.
Bütün
bunların yanında, cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinde temel
olan noktaların başında bağımsızlık gelir,
istiklal gelir. Sonra, tanımı gelir, hukuk devleti, laik, sosyal bir
hukuk devleti olduğu vurgulanır. Aradan uzun yıllar geçti.
Şu an eğer bunun tartışmasını ve
değerlendirmesini yapacaksa Meclis, bir İkinci Dünya
Savaşından sonra 21inci yüzyılda yeni bir anayasa
çalışmasını yapacağımız bir sürecin
içindeyken, 21inci yüzyılın değerleriyle 20nci
yüzyılın değerleri arasındaki muazzam değişimin,
insan hakları, çevre, ekoloji, kardeşlik, eşit
yurttaşlık, demokrasi, çoğulculuk, kültürel çoğulculuk, çok
dillilik gibi, bunların hepsinin ortak hukukunu oluşturacak yeni bir
anayasayı eğer hayata geçirebilirsek Mecliste ve ülkemizdeki tüm
yurttaşlarımızın kardeşliğini,
barışını tesis edebilirsek, gerçekten o zaman Meclis
Birinci Meclisin ruhuyla kendi görevini 21inci yüzyılda da
yapmış olacaktır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen selamlayın.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, gündem dışı konuşma 3
kişiye verilir, siz 4 kişiye verdiniz.
BAŞKAN
Sayın Tarhan, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bakın, gündem dışı
BAŞKAN Bir
saniye, Sayın Tarhanın söz talebi var.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, bir laf söylüyorum sana, sen ne biçim Başkansın yahu!
BAŞKAN Lütfen
oturur musunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, diyorum ki: Gündem dışı konuşma 3
kişiye verilir, sen 4 kişiye verdin, neye göre verdiysen söyle.
BAŞKAN
Sebebini açıkladım Sayın Genç.
Buyurun Sayın
Tarhan.
2.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhanın,
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Büyük
Atatürkün ölüm yıl dönümü nedeniyle söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kutsal
toprağımız Anadoluda, burada doğmuş olmanın
bazen hüznünü yaşarız hep birlikte, bazen ve çoğu zaman
aslında mutluluğunu yaşıyoruz hep birlikte. Bizler bugünleri borçlu
olduğumuz, o, kalbimizde her zaman genç, devrimci Mustafa Kemali
anıyoruz bugün. Bu ulusun yetiştirdiği, bu coğrafyanın
ezilen halklarının Büyük Önderi Mustafa Kemali anıyoruz hep
birlikte. Aynı Anadoluda yaşamak gibi aslında anıyoruz onu.
Onun devrimleriyle aydınlanmanın mutluluğu ve
başladığı devrimleri tamamlayamamanın, layıkıyla
geliştirip özümsememiş olmanın da hüznünü yaşıyoruz.
Dünyevi
başarılara bu kadar yakın, parlak bir kişilik neden bu yolu
seçti hiç sordunuz mu kendinize değerli milletvekilleri? Çünkü gerçek
devrimci, başka şeyleri seçme şansı yüksek olmasına
karşın yine de devrimi seçendir. O, tüm yoksunluklara,
saldırılara karşın bu yolu seçti. Emperyalizmle kolay bir
iş birlikçiliğini, rahat, sağlıklı ve uzun bir
yaşamı değil, zorlu olanı, bağımsızlık
ve özgürlük ve halkın egemenliği ülküsü için bu coğrafyanın
en büyük devrim efsanesini bize bırakarak erkence göçüp gitmeyi seçti.
Yoktan var ettiği bu şehri ve yoksul Anadolunun ihmal edilmiş
kızlarına da yol açtığı, bizlere yol
açtığı bu Meclisi ve en önemlisi tılsımlı bir
bağımsızlık ruhunu bize bırakarak erkence göçtü,
gitti.
Bağımsızlık
efsanesi onu yetiştiren bu ulusta ve beslendiği topraklarda gizli. Bu
genç devrimciyi yetiştirmenin mutluluğunu, bu uğurda,
doğduğu toprakları ve evini bir daha hiç görememesinin de
şefkatini ve hüznünü yaşıyoruz aslında.
Onun
devrimi, ülkelerin çoğunluğunu azınlığına, yani
emperyalizme hizmetkârlığa bir başkaldırıdır ve
bizim onun başlattıklarını tamamlamak ve
geliştirmekten başka da bir seçeneğimiz yoktur. Onun ifadesiyle
esir, soysuz ve dalkavuk olmamak, iş birlikçi bir rejime biat etmemek
için yarım kalanları tamamlamalıyız. Bize söylemeyi,
yapmayı, hatta düşünmeyi yasaklamaya çalışanlara inat biz
bunu yapmalıyız. Onun devrimlerinin, yöneten herkese örnek
olmasını diliyorum.
Ben,
öncelikle, bu Meclisi kazanımlarına sahip çıkmaya, halkın
iradesinin tutsak edilmesine, ülkemizde özgürlüklerin gün gün
karanlığa sürüklenmesine karşı çıkmaya ve bunun
üzerinde hâlâ düşünmeyenler varsa onları düşünmeye davet
ediyorum. Aydınlanma devrimine, cumhuriyete, demokrasiye, özgürlük ve
çağdaşlığa her biçimde ve her kılıkta
yapılan saldırılara karşı mücadele borcumuzdur
değerli arkadaşlar. Bunu, daima saygın ve daima genç o
devrimciye borçluyuz, hepimiz borçluyuz. Ruhu şad olsun.
Teşekkürler.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tarhan.
Aynı
konuda Sayın Caniklinin söz talebi var.
Buyurun
Sayın Canikli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi öncelikle saygıyla selamlıyorum.
Bugün
cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürkün aramızdan
ayrılışının 73üncü yıl dönümü. Bu vesileyle
başta Mustafa Kemal Atatürkü, silah arkadaşlarını, birinci
Mecliste görev yapan saygıdeğer milletvekillerini ve elbette daha
sonrasında görev yapan milletvekili arkadaşlarını rahmetle,
minnetle, şükranla anıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bana göre Mustafa Kemal Atatürkün ve cumhuriyeti kuran
kadronun bu millete, bu topluma verdiği en önemli hedef muasır
medeniyet seviyesi hedefidir. Bu gerçekten son derece önemli bir hedeftir.
Sadece söylenmiş olmak için ifade edilmiş bir hedef değildir. Bu
hedefin iki tane ana unsuru olduğunu düşünüyorum. Bunlardan bir
tanesi, refah seviyesinin yükseltilmesi, bu toplumu oluşturan bireylerin
daha müreffeh bir ortamda yaşamalarının temin edilmesi, daha iyi
hayat şartlarında hayatlarını sürdürmelerinin sağlanmasıdır.
Bu önemli ayaklarından bir tanesi.
Muasır
medeniyet seviyesinin ikinci ana unsuru
da, yine, milletimizin bütün fertlerinin daha özgür bir ortamda, hür bir
ortamda ve daha bağımsız bir ortamda hayatiyetlerini devam
ettirmeleridir.
Mustafa Kemal
Atatürkün vefatından bugüne kadar bakıldığında,
yetmiş üç yılda bu iki konuda da önemli mesafeler
alındığını, gelişmeler
sağlandığını inkâr edemeyiz. Hem refah seviyesinin
yükseltilmesinde -bu, hiç kuşkusuz millî gelir seviyesinin
yükseltilmesiyle gerçekleştiriliyor- hem de özgür bir ortamda, daha hür
bir ortamda insanlarımızın düşüncelerini ifade
edebildikleri ortamın oluşturulmasının sağlanması
açısından bakıldığında iki noktada da çok önemli
mesafeler ve gelişmeler olduğunu görüyoruz. Özellikle son
yıllarda, refah seviyesinin yükseltilmesi noktasında, dünyadaki
gelişmelerin aksine, dünyadaki sıkıntılara rağmen
Türkiyede bu konuda gerçekten takdirle izlenen, ekonomide refah seviyesinin
artırılması olarak değerlendirebileceğimiz,
tanımlayabileceğimiz gelişmelerin olduğunu görüyoruz. Bu,
son derece önemlidir.
Özgür ortamın
tam anlamıyla evrensel ilkeler çerçevesinde oluşturulması için
de, toplum olarak bütün siyasi partilerin, milletin tamamının talebi
ve katkılarıyla ve esas itibarıyla da, bu amaç üzerine odaklanmış
olan Anayasa çalışmaları da başlamış bulunuyor,
hep birlikte bunu biliyoruz, izliyoruz, destekliyoruz. İnşallah bu
toplum, bu millet bunu da gerçekleştirecek ve Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşlarının hedef olarak koyduğu muasır medeniyet
seviyesi bu yönüyle tam anlamıyla hayata geçecek ve
insanlarımızın Batı evrensel standartlarda yaşam
seviyesini ve özgür ortam seviyesini yakalamaları imkân dâhiline
girecektir.
Bu sonuca
ulaşacağımızdan hiç kimsenin kuşku duymaması
gerekir çünkü 74 milyon bu toprakların evladı bunu yürekten istiyor
ve bunların temsilcileri de, muhalefetiyle-iktidarıyla bu konuda
ellerinden gelen bütün gayreti gösteriyorlar. Elbette zaman zaman
tartışmalar olur, farklı fikirler ortaya atılabilir ve
farklı yöntemlerle bu hedefe ulaşma noktasında farklı
projeler gündeme getirilebilir; bunlar son derece doğaldır,
bunları başka şekilde değerlendirmemek gerekir, başka
şekillere çekmemek gerekir. Millet olarak 74 milyon cumhuriyet evladı
bu hedefi beraberlikle ve kardeşlikle yapacağı konusunda
ısrarlıdır. Hiçbir şey, hiçbir şekilde bu
saydığım birlik-beraberlik çerçevesinde ulaşma
noktasında en ufak bir kesintiye yol açmayacaktır. Bu konuda bu
millette herhangi bir kararsızlık söz konusu değildir, bir
tereddüt söz konusu değildir. Bunu bugüne kadar göstermiştir, bundan
sonra da göstermeye devam edecektir. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın,
cumhuriyetimiz emin ellerdedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün, diğer
gazilerimiz ve şehitlerimizin hatıralarına gölge
düşürmeden, onlardan aldığımız kutsal emaneti
yücelterek yolumuza devam edeceğiz.
Bir kez daha Gazi Mustafa Kemal
Atatürkü ve arkadaşlarını minnetle, rahmetle, saygıyla
anıyoruz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Canikli.
Sayın Şandır, buyurun.
4.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; öncelikle şahsım ve grubum adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Gerçekten, bugün önemli bir gün.
Çatısı altında bulunmaktan onur duyduğumuz, millet
adına görev yaptığımız Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kurucusu Büyük Atatürkün 73üncü ölüm yıldönümünde bulunuyoruz. Gazi
Mustafa Kemal Atatürk, bizim en büyük ortak paydamızdır, en önemli
değerimizdir, bizim birliğimizi temin eden, bizi bir arada tutan ve
gelecek yüz yıllara taşıyacak olan çok önemli bir değerdir.
Bugün burada bulunuyorsak, Türkiye Cumhuriyeti devleti bugün bu noktadaysa,
Türk milleti en azından çevresinde yaşanan şu
olumsuzlukları yaşamıyorsa bunu Atatürke borçluyuz. Bunun
değerini ve kıymetini iyi bilmemiz, iyi özümsememiz gerekir. Bugün,
Büyük Atatürkün bu devleti kurarken, bu cumhuriyeti kurarken, başlarken,
bugünleri görerek tedbir aldığını anlamamız gerekir.
Büyük Atatürk her
şeyden önce milletine güvenirdi. Milletin geleceğini ve istiklalini,
bağımsızlığını milletin azim ve kararı
belirleyecektir. derken, o günün şartlarında bir zorunluluk, bir mecburiyet
olarak önüne konulan mandacılığı elinin tersiyle iterken ve
milletine güvenirken tüm zorluklara rağmen, bize bugünlere
ışık tutuyordu. Eğer bizim, bugün lider olmak, lider ülke
Türkiye olmak gibi bir iddiamız varsa, sorunları aşmak gibi bir
iddiamız varsa, büyük olmak gibi bir iddiamız varsa bu millete güveneceğiz
ve bu milletin birliğini, değerlerini, kimliğini her şeyin
üstünde tutacağız.
Değerli
arkadaşlar, bugün Sayın Başbakanın konuşmasında
da dinledik. Evet, Atatürk bu devleti kurarken bu devletin milleti olarak Türk
milletini doğru tanımlamıştır. Yaşanmış,
binlerce yılın yaşanmış hatıralarını ve
yaşanacak binlerce, yüzyıllarca yılın, geleceğin ortak
paylaşımını benimseyen insanların topluluğu
olarak Türk milletini tanımlamıştır ve Bu topraklar
üzerinde yaşayan halkın adı Türk milletidir. demiştir, Bu
devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olanların
adı Türk milletidir. demiştir. Dolayısıyla Atatürkün
önümüze koyduğu bu kimlik bizim en büyük değerimizdir ve bu
kimliğin birliğini sağlamak, bunun gücünü kullanarak
geleceğe yürümek bana göre Atatürkü anlamak için yola
çıkanların, bu konuda söz söyleyenlerin ilk başlangıç
noktasıdır. Eğer Atatürk, bizim ortak paydamızsa, ona
minnet borcumuz, şükran borcumuz varsa Atatürkün bizim önümüze
koyduğu bu millet tanımını özümsememiz lazım.
Değerli milletvekilleri,
değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, biz Türk
milliyetçiliğinin siyasetini yapan bir siyasi parti olarak 4 Mayıs
2005 tarihinde, Atatürkün bu millet tanımını bir basın
toplantısıyla tüm siyasi partilerimizin huzuruna takdim ettik, dedik
ki: Gelin, bu tanımda birleşelim, bu kimlik
tartışmalarının ayrışmasında, bu ülkeyi
meşgul etmeyelim. Zannediyorum, günümüzde, şu son dönemde
yaşadığımız birtakım sıkıntılar
yeniden aynı noktaya bizi getiriyor ve Atatürkü
andığımız şu saatlerde, şu gün yine bu
tanımı tekrarlayarak -Sayın Başbakan da tekrarladı-
Atatürkü doğru anlamak gerektiğini bir daha ifade etmek istiyorum.
Şahsım ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak, Büyük Atatürke, silah arkadaşlarına, tüm
şehitlerimize ve gazilerimize yüce Allahtan rahmetler diliyor, ona
şükranlar ve saygılar sunuyorum. Hepinize teşekkür ediyorum.
Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı
konuşmalara Hükûmet adına Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Arınç. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
1.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün
73üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (Devam)
2.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Bülent Turanın,
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (Devam)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ
(Bursa) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; gündem
dışı konuşmalarla ve grupları adına konuşma
yapan arkadaşlarımızla, Gazi Mustafa Kemal Atatürkü
vefatının 73üncü yıl dönümünde bir kere daha anmış
bulunuyoruz. Söz alan ve değerli fikirlerini konuşan
arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum.
73üncü yıl dönümünde, Gazi
Mustafa Kemal Atatürkle birlikte Kurtuluş Savaşında mücadele
veren tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi de rahmetle anıyor,
onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Gazi Mustafa Kemal kararlı, irade
gücü sağlam, bağımsızlık aşkıyla
yaşayan idealist bir liderdi. O, bu özellikleriyle yalnızca bir
devlet kurmamış, dağılmanın eşiğindeki bir
milleti kardeşlik ve istiklal duygularıyla yeniden bir araya getirmeyi
başarmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün vefatı
bugün aynı duygularla bizleri bir araya getiriyor, aramızdaki
kardeşlik bağlarını güçlendiriyor.
Mustafa Kemal
Atatürk tam yetmiş üç yıl önce aramızdan ayrılarak
ebediyete intikal etti. Onun en büyük eseri şüphesiz bizlere
bırakmış olduğu Türkiye Cumhuriyetidir. Biz bugün bu
cumhuriyetin seksen sekizinci yaşını idrak ederek Atatürkü
anıyoruz. Esasen kendisi de Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak
olacaktır ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
sözleriyle bizlere yas tutmak yerine cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatma
görevini vermiştir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler olarak
10 Kasımı bu anlayışla idrak ediyor, onun düşüncelerini
ve eserlerini anlamaya çalışıyoruz.
Ben,
ayrıştırıcı ve bağnaz bir ideolojik
bakış açısı yerine objektif bir şekilde incelenip
analiz edildiğinde Atatürkün felsefe ve ideallerinin bugün de önümüzdeki
sorunların çözümünde bize ciddi anlamda çıkış yolu
göstereceğine inanıyorum. Özellikle, milletimizin vermiş
olduğu destansı istiklal mücadelesini
hatırladığımızda bugün de karşı
karşıya olduğumuz, milletimizin birlik ve beraberliğine
yönelen ayrılıkçı terörün neyi amaçladığını
daha iyi anlayacağız. Bununla beraber, o gün de milletimizi bölmeyi,
ayrıştırmayı, ülkemizi parçalamayı hedefleyen
emperyalist güçlere Millî sınırlar içinde vatan bir bütündür,
parçalanamaz. anlayışıyla karşı koyan istiklal ruhu
bugün de yolumuzu aydınlatacak, birliğimizi ve beraberliğimizi
pekiştirecektir.
Bugünkü cumhuriyetimizin
temelinde kan ve barut değil, milletimizin tüm fertleriyle birlikte
oluşturduğu kardeşlik ruhu vardır. İşgal
altında ve tarih sahnesinden silinmeye çalışılan bir
milletin gönlünde yanan bağımsızlık ateşi vardır.
Bütün bunlardan dolayı, Atatürkü ve onun bıraktığı
mirası iyi anlamamız gerekiyor çünkü o dönemin tecrübeleri bugün
yeniden dünya siyasetinde söz sahibi olan ülkemiz için ve bu ülkeyi yönetenler
için yol gösterici olacaktır.
Atatürkün tecrübelerini, düşüncelerini, hedeflerini
kuru sloganlarla değil, bizzat bilimsel araştırmalarla inceleyip
faydalanmalıyız. Zaten kendisi de Benim manevi mirasım ilim ve
akıldır. diyerek gelecek kuşaklara bilimsel düşünceyi
miras bırakmıştır.
Atatürk hiçbir zaman milleti biyolojik bir mesele,
ırk ve kan meselesi olarak ele almamıştır. O, milleti
tarihî, sosyal ve kültürel bir gerçek olarak ele almıştır.
Atatürk, kendi ifadeleriyle, aynı yurtta yaşayan, ortak tarihî
mirası paylaşan, beraber yaşama konusunda ortak iradeye sahip
olan, ortak amaçları bulunan, aidiyet duygusuyla kenetlenmiş
insanları millet olarak kabul etmektedir. O, Anadolu insanına
vatandaşlık bilincini ve öz güven duygusunu
kazandırmıştır. İşte cumhuriyeti var eden güç de
hiçbir ayrım yapılmaksızın milletimizin sergilediği
dayanışma ruhudur.
Millet olabilmek kadar millet olarak kalabilmek de son
derece önemlidir. Bunun en güzel örneklerini geçtiğimiz günlerde meydana
gelen depremin ardından milletimiz en güzel şekilde
göstermiştir. Çanakkalede, İstiklal Savaşında millet olma
yolunda atılan sağlam temeller tam da kan ve nefretten beslenenlerin
umutlarını bir kez daha boşa çıkarmıştır.
Yüce milletimiz depremde zarar gören kardeşleri için yediden yetmiş
yediye âdeta bir yardım seferberliği kurmuş, İstiklal
Savaşında kurulan gönül bağlarının
sağlamlığını bir kez daha tüm dünyaya
göstermiştir.
Sözlerimin başında da belirttiğim gibi,
Atatürkün en büyük eseri bugün hepimizin çatısı altında
olmaktan gurur duyduğumuz Türkiye Cumhuriyetidir. Hepimizin amacı
Türkiye Cumhuriyetini daha güçlü, daha demokratik, daha
kalkınmış, ilerlemiş ve bizzat Atatürkün hedef
gösterdiği gibi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için
olanca gücümüzle çalışmak olmalıdır. Hem devlet olarak hem
de millet olarak bu emanete layıkıyla sahip
çıktığımızı düşünüyorum. Atatürk,
cumhuriyeti kurmaktan muradının, Türk milletinin haysiyetli ve
şerefli bir millet olarak yaşaması olduğunu belirtiyor.
Cumhuriyetimiz
genç bir cumhuriyettir ancak Türkiye, bugün, milletiyle, Parlamentosuyla,
ordusuyla, emniyet, sağlık, adalet, eğitim kurumlarıyla
bölgesinin en güçlü, dünyanın en itibarlı devletlerinden birisi
konumundadır. Dün büyük zorluklarla kurulan genç cumhuriyet, bugün,
demokrasi alanında aldığı mesafe, istikrarlı bir
şekilde büyüyen ekonomik yapısı, barışçı diplomasisi,
gerçekleştirdiği kalkınma hamleleriyle, dünyanın
gıptayla izlediği büyük bir ülke olmuştur. Daha da
büyüyeceğiz, daha da güçleneceğiz. Kendi sınırları
içine kapanan küçük bir devlet olmak yerine, Atatürkün ifadeleriyle,
muasır medeniyetler seviyesini, hatta aşmayı hedefleyen bir
anlayışla adımlarımızı daha da ileri
atacağız. Cumhuriyet, Edirneden Karsa, Vandan İzmire,
Hakkâriden Antalyaya kadar milletimizin bütün fertlerinin el birliğiyle
kurduğu ve bize miras bıraktığı bir emanettir.
Halkımız, Gazi Mustafa Kemalin ve arkadaşlarının
bizlere emanet ettiği, başta cumhuriyet olmak üzere onun ilke ve
düşüncelerine her zamankinden daha fazla istekle sahip
çıkmaktadır.
İşte bu
nedenlerden dolayı, 10 Kasım 1938, Atatürkün aramızdan
ayrılarak ebediyete göç etmesi cumhuriyet ve insanımız için bir
son değildir. Türkiye Cumhuriyeti, barış içinde, kardeşlik
içinde, birlik ve beraberlik içinde yoluna devam edecektir.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; bu vesileyle, Kurban
Bayramından sonra ilk yaptığımız toplantı
olması hasebiyle bütün milletvekili arkadaşlarımın geçirdiğimiz
Kurban Bayramlarını tekrar candan tebrik ediyorum. Allahtan
sağlık ve mutluluk içinde daha nice bayramlara
kavuşmamızı diliyorum. Depremde vefat eden kardeşlerimizle,
vatandaşlarımızla birlikte dün akşam vukua gelen yeni
depremde hayatını kaybeden, şu ana kadar sayısını
7 olarak bildiğimiz yurttaşlarımıza da Allahtan rahmet
diliyorum, kalanlarına sağlık ve afiyetler diliyorum.
Bir diğer
hatırlatmam da şu olacaktır Sayın Başkanım:
Atatürkün kendi el yazısıyla vasiyet bıraktığı
ve yaşamasını arzu ettiği Dil Kurumu ve Tarih Kurumuyla
birlikte Anayasamızın 134üncü maddesinde yer alan Anayasal bir
kuruluşumuz var, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. Bu kurum
Anayasada yer almasını takiben 1983 yılında kendi
kanunuyla vücut buldu. 1993te kanun hükmünde kararnameyle hemen hemen pek çok
maddesi iptal edildi. 93-94ten bu yana aradan geçen on altı, on yedi
senedir kanunu olmadan 83teki bazı maddelerinin durmasıyla yani
hayatiyetiyle varlığını devam ettiren bir kurum olarak
günümüze geldi. 3 Kasımda bu kurumla ilgili kanun hükmünde kararname
yayınlandı ve kurum yasal statüsüne kavuşmuş oldu. Bundan
dolayı kanun hükmünde kararnameyle bu anayasal kuruluşumuza vücut
veren, can veren, hayat veren Bakanlar Kurulumuza da huzurlarınızda
teşekkür etmek istiyorum.
Atatürk
Araştırma Merkezinin geçtiğimiz ay içinde -Mustafa Kemal Atatürkümüzü de yakından
ilgilendiren- Makedonyada Makedonya Cumhurbaşkanının da
himayelerinde tertiplenen 7. Uluslararası Atatürk Kongresini
başarıyla yapmıştık. 202 bilim adamı 30 ülkeden
katılmıştı. Ümit ediyorum ki bu son kanun hükmünde
kararnameyle dört kuruluşumuz da bundan sonra Atatürkün
düşüncelerini, fikirlerini, dilimizi, tarihimizi yüksek kurumlar olarak
çok daha etkin bir şekilde görevlerini yerine getirmiş olacaklardır.
Ben, tekrar, bugün
vesilesiyle özel gündemde bütün siyasi partilerimizin Atatürk konusundaki öz
düşüncelerini açıklama fırsatı verdiğiniz için
Sayın Başkanıma ve siz değerli arkadaşlarıma
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, 60ncı maddeye
göre çok kısa bir söz talebim var efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumuna ilişkin yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameyle
ilgili yaptığı konuşmaya ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
10 Kasım
münasebetiyle siyasi parti gruplarının Atatürk hakkında çok
güzel değerlendirmeleri oldu. Bu çerçevede Başbakan
Yardımcısı Sayın Bülent Arınçın da cumhuriyete
ve Atatürke yönelik çok güzel değerlendirmeleri oldu, kendilerine
teşekkür ederim ancak Sayın Arınç konuşmasının
bitiminde son çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili bilgi
verirken bir konu sanıyorum eksik kaldı. Anayasanın 134üncü
maddesi Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumuna Atatürk ilke ve
inkılaplarını araştırmak, tanıtmak, yaymak
konusunda görev vermişken yeni çıkarılan Kanun Hükmünde
Kararname Atatürk Araştırma Enstitüsüne Atatürk
inkılaplarını tanıtmak ve yaymak konusunda bir görev
vermemiştir, Kanun Hükmünde Kararnamenin o kısmı Anayasayla
uyumlu değildir. Anayasanın vermiş olduğu görev Kanun
Hükmünde Kararnamede yer almamaktadır.
Bunu Genel Kurulun
bilgisine sunuyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
TUFAN KÖSE (Çorum)
Sayın Başkan, benim de vardı bir dakikalık söz
hakkım.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Milletvekili, yok öyle bir şey. Geçen hafta
açıklamayı yaptım ben Sayın Vekilim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İç Tüzükü kaldırdınız mı Sayın
Başkan? Yerinden hatibe söz verilir. İç Tüzükü kaldırıyor
musunuz?
BAŞKAN
Sayın Genç, her Genel Kurulun açılışında Başkanlık
Divanının ne şekilde davranacağını siz tarif
ederseniz biz uyarız ona (!)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben gayet iyi davranıyorum da Başkanlık
BAŞKAN
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
ve 22 milletvekilinin, taş ocaklarının yol açtığı
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/47)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Taş
ocaklarının kurulma izni Çevresel Etki Değerlendirmesi
Yönetmeliği (ÇED)'ne göre verilirken, bu izinler, 5 Haziran 2004 günü
yürürlüğe giren 5177 Sayılı Maden Yasası kapsamına
alınmıştır.
Böylece,
"orman ve ağaçlandırma alanları, özel çevre koruma
bölgeleri, milli parklar, sit alanları, tarım ve mera alanları,
kıyılarımız ve sahil şeritleri, su havzaları ve
su kaynakları, turizm gelişim ve koruma bölgeleri, askerî yasak
bölgeler ve diğer doğal ve kültürel zenginliklerin bulunduğu
alanlar dahil tüm coğrafya, diğer tüm madencilik faaliyetleri ile
birlikte taş ocaklarına da açılmıştır.
Başta su
kaynaklarımıza, tarım alanlarımıza, orman
alanlarımıza, yerleşim alanlarımıza, turizm
alanlarımıza, tarihi ve kültürel alanlarımıza doğrudan
olumsuz etkilerini gördüğümüz taş ocaklarının yer seçiminin
ile kuralsız ve denetimsiz işletilmesinin ortaya
çıkardığı zararların araştırılması
için Anayasanın 98., içtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımla arz ederim.
1) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul)
2) İhsan
Özkes (İstanbul)
3) Candan Yüceer (Tekirdağ)
4) Veli
Ağbaba (Malatya)
5) Atilla Kart (Konya)
6) Erdal Aksünger (İzmir)
7) Kamer Genç (Tunceli)
8) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
9) Mevlüt Dudu (Hatay)
10) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
11) Aykut
Erdoğdu (İstanbul)
12) Metin Lütfi
Baydar (Aydın)
13) Kazım
Kurt (Eskişehir)
14) Salih
Fırat (Adıyaman)
15) Özgür Özel (Manisa)
16) Nurettin Demir (Muğla)
17) Aytuğ
Atıcı (Mersin)
18) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
19) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
20) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
21) Celal Dinçer (İstanbul)
22) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
23) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 21 milletvekilinin, emeklilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/48)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son yıllarda
emeklilerimizin ekonomik ve sosyal sıkıntıları büyük ölçüde
arttığı gözlenmektedir. Mevzuattan kaynaklanan
sıkıntıların yanında ekonomik krizin
yarattığı olumsuz koşullar ülkemizdeki emeklileri
yaşayamaz duruma getirmiştir.
Emeklilerimizin
büyük çoğunluğu açlık sınırının altında
yaşamakta, yetersiz beslenmekte, sosyal olanaklardan yeterince
yararlanamamaktadır. Geçinebilmek için emeklilikleri sonrasında daha
olumsuz koşullarda çalışmak zorunda bırakılmakta,
yaşam koşulları giderek kötüleşmektedir.
Bu nedenlerle
emeklilerimizin refah düzeylerinin artırılması, ekonomik ve
sosyal sorunlarının saptanması ve alınacak tedbirlerin Yüce
Meclisimizce belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci İç
Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederim.
1) Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
2)
İhsan Özkes (İstanbul)
3) Candan
Yüceer (Tekirdağ)
4) Atilla
Kart (Konya)
5) Erdal
Aksünger (İzmir)
6) Kamer
Genç (Tunceli)
7) Tufan
Köse (Çorum)
8)
Kazım Kurt (Eskişehir)
9) Mehmet
Ali Ediboğlu (Hatay)
10) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
11) Salih
Fırat (Adıyaman)
12) Sinan
Aydın Aygün (Ankara)
13) Özgür
Özel (Manisa)
14) Metin
Lütfi Baydar (Aydın)
15) Nurettin
Demir (Muğla)
16)
Aytuğ Atıcı (Mersin)
17) Ramazan
Kerim Özkan (Burdur)
18) Mustafa
Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
19) Ali
Rıza Öztürk (Mersin)
20) Celal
Dinçer (İstanbul)
21) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
22) Malik
Ecder Özdemir (Sivas)
3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, doktorların ve diğer
sağlık personelinin çalışma ortamlarının
güvenliği ile ilgili alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/49)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sağlıklı
ve güvenli bir ortamda çalışmanın; çalışanın
yaşam süresini uzatması, çalışma etkinliğini
arttırması, işe devamlılığını
sağlaması gibi pek çok yararı vardır. Bunun yanında,
sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmak sadece
çalışanın sağlığının sürdürülmesi ve
yaşam kalitesinin yükseltilmesi ile sınırlı değildir.
Aynı zamanda çalışanın, sosyal yaşamından hizmet
sunduğu alana kadar iyilik halinin devamını ve iş veriminin
artmasını da sağlar.
Son
senelerde artış gösteren doktorlara şiddet içerikli
saldırılar, toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Bu durumun
nedenleri ise sadece güvenlik boyutuyla açıklanamayacak kadar derindir.
Hastaların hakları konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması,
ekonomik olarak yaşanan sorunların sosyo- psikolojik olarak
dışavurumu, hastane çalışanları için yeterli
güvenliğin olmaması ve daha da önemlisi çoğu zaman
sağlık sistemindeki bozuklukların tek nedeninin doktorlar
olduğunun yetkililer tarafından ifade edilmesi gibi nedenler
doktorları hedef haline getirmektedir.
Ülkemizde yaşanan üzücü olaylar
sağlık personelinin moralini bozmakta, çalışma şevkini
kırmakta ve sağlık personelini yıpratmaktadır.
Sağlık personeli, hasta ve hasta yakınlarının fiziki
ve sözlü saldırılarına maruz kalmaya devam etmektedir. Hastane
kampusu içerisinde bu tür olaylara müdahale edecek bir polis noktası
bulunmaması, hastanelerde bulunan polislerin sadece hastaneye intikal eden
adli vakalarla ilgilenmesi ve genellikle taşeron şirket elemanı
olan hastanelerdeki güvenlik görevlilerinin yeterli yetkiye sahip olmaması
sorunun güvenlik kısmının ne derece ciddi bir boyutta
olduğunu göstermektedir.
Sağlık hizmetinin kaliteli ve
huzurlu bir şekilde sunulması toplum
sağlığının gelişmesi açısından olmazsa
olmaz bir ilkedir. Sağlık personeli ve özellikle doktorların,
saldırıya uğrayacağı düşüncesiyle hareket ederek
hizmet vermeye çalışması, toplum
sağlığının gelişmesine yeterli katkıyı
sunmasına engel olacaktır. Doktorların verimli
çalışamaması, sadece toplum sağlığının
değil ülke ekonomisinin de ciddi bir kaybıyla sonuçlanacaktır.
Özellikle son senelerde, hastanın
ölümü sonucunda hasta yakınlarının doktorlara dönük
uyguladığı şiddet, küçük saldırıların
ötesinde ölümlere; ölümle sonuçlanmasa dahi sakat kalarak mesleklerinden uzaklaşmalarına
neden olmuştur. Doktorlar; tehdit altında olduklarını ve
mesleklerini yapamaz hâle geldiklerini sık sık
vurgulamaktadırlar.
Doktorların güvenlik
açısından yaşadıkları sorunların altında
yatan nedenlerin ve çözüm yollarının çok boyutlu olması, bu konunun
daha ayrıntıyla araştırılmasını gerekli
kılmaktadır. Bundan dolayı, doktorların maruz
kaldığı şiddet olaylarının nedenlerinin ve çözüm
yollarının tespiti amacıyla Anayasa'nın 98. ve T.B.M.M.
İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederim
1) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul)
2) İhsan
Özkes (İstanbul)
3) Candan Yüceer (Tekirdağ)
4) Atilla Kart (Konya)
5) Erdal Aksünger (İzmir)
6) Veli
Ağbaba (Malatya)
7) Kamer Genç (Tunceli)
8) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
9) Sinan
Aydın Aygün (Ankara)
10) Mevlüt Dudu (Hatay)
11) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
12) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
13) Kazım
Kurt (Eskişehir)
14) Salih
Fırat (Adıyaman)
15) Aytuğ
Atıcı (Mersin)
16) Özgür Özel (Manisa)
17) Nurettin Demir
(Muğla)
18) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
19) Ali Özgündüz (İstanbul)
20) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
21) Celal Dinçer (İstanbul)
22) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
23) Malik Ecder
Özdemir (Sivas)
BAŞKAN
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Bir
gensoru önergesi vardır. Önerge daha önce bastırılıp
sayın üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
B) Gensoru Önergeleri
1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; bazı soruşturma
ve operasyonlarda kolluk güçlerine hukuka aykırı uygulamalar
yaptırdığı, yargıya müdahale ettiği,
açıklamalarında kullandığı bazı ifadelerle devlet
adamı ciddiyetinden uzaklaştığı ve yetkilerini hukuka
aykırı olarak kullandığı iddialarıyla
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/2)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Polis devleti uygulamaları ile hukuk devletini yok
sayan, anayasayı ihlal eden, terörle mücadele bahanesiyle seçilmiş
siyasetçileri hedef alan, gözaltı ve soruşturmalarda partizanca
davranan; milletvekillerine pervasızca saldıran; Van depreminde
merkezi idare ve yerel yönetimlerin ortak çalışmasını,
yardımları engelleyen, görevini kötüye kullanan;
açıklamalarıyla, gaflarla, devlet adamı ciddiyetini ayaklar
altına alan, vatandaşın can ve mal güvenliğini riske sokan
İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin
hakkında Anayasa'nın 99 uncu İçtüzüğün 106 ncı
maddeleri uyarınca gensoru açılması için gereğini arz ve
talep ederiz.
Pervin
BULDAN Hasip
KAPLAN
Iğdır Şırnak
BDP Grup Başkan Vekili BDP
Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
Anayasa'nın
69 uncu maddesine göre, siyasi partiler, Anayasa Mahkemesinin denetimi
altındadır. İçişleri Bakanlığının
talimatıyla polis BDPnin seçilmiş temsilcilerine her ilde toplu
operasyonlar yapıyor, anayasayı ihlal ederek, terörle mücadele
bahanesiyle demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partileri ve temsilcilerini,
Özel yetkili mahkemelerde yargılanmaları, uzun süreli tutuklu
kalmaları için komplo teorileri üretiyor.
BDPye
yapılan siyasi operasyonlar sınır tanımıyor, savunma
hakkı ortadan kaldırılıyor, gizli görüşme, gizli
dinleme, gizli soruşturmalarla adil yargılanma hakkı daha
hazırlık aşamasında ortadan kaldırılıyor.
KCK
operasyonu adı altında, siyasi rakiplerini muhalefeti sindirmek için
12 Eylül askeri darbesi döneminde dahi görülmemiş baskılar
uygulanıyor. BDPli seçilmiş yöneticilerin iddianame ve
fezlekelerinde müşteki mağdur eylem bir tırnak
çakısı dahi bulunmamasına rağmen; sözde şehir
yapılanması adı altında parti tüzük ve programına
göre BDP genel merkezinin aldığı yasal kararlar, terörle
mücadele bahanesiyle tüm demokratik etkinlikler, yasadışı ilan
ediliyor.
Gözaltı ve soruşturmalarda
tutuklananların sayısını çarpıtarak 8 bini aşan
gözaltı ve 4 bine yakın tutuklu için sadece 485 diyerek sayı
saymasını bilmediği gibi tehdit ediyor, gerekirse o
sayıyı da tutuklarım, BDP Anayasa Komisyon üyesi Prof.
Büşra Eraslanlı için: Binlerce profesörden biri, bölücülük ve halk
ayaklanması dersi veriyor. diyerek yargıya müdahale ediyor.
BDPyi, KCK ve PKK
ile organik bağ içinde göstermekte, kapatılması için çaba sarf
ediyor. Tehdit ve tahrifle yetinmiyor, savcı oluyor, hâkim oluyor,
yargının yerine geçiyor, yargısız infaz yapıyor.
BDP eş
başkanları milletvekilleri üzerine TOMA ve zırhlı
araçları süren, gaz bombaları ile saldıran, su sıkan, ben
devletim diyen milletvekillerine diklenen görevlileri koruyarak;
saldırmaları için teşvik ediyor, gece tek başına evde
kalan kadın belediye başkanlarının evinin kapısı
kırılarak giyinmelerine dahi fırsat verilmeden gözaltına
alınıyor. Güvenlik güçleri toplumsal olaylarda yasa
dışı orantısız güç kullanma odağı hâline
getiriliyor.
Hukuk, ahlak,
vicdan, insaf sınırlarını aşan saldırganlık
sınır tanımıyor, başta Şırnak ili olmak
üzere tüm belediye başkanları, il ve belediye meclis üyeleri
gözaltına alınarak, tutuklanarak milletin sandıkta iradesiyle seçilen,
sandıkla gelen seçilmiş temsilciler aynı hızla görevden
alınıyor. Alman vakıfları gibi saçma sapan iddialarla
BDPli belediyeleri teftiş kıskacına alıyor, yerine
yandaş ve bürokratlarını getirme çabası içine giriliyor.
Kantarın topuzu öylesine kaçırılıyor ki AB İlerleme
Raporuna olumsuzluğuyla damgasını vuruyor.
Sandıkla
gelen, halkın özgür iradesi ile seçilen mecliste grubu bulunan partimize
karşı, hukuku, nezaket kurallarını ve devlet
adamlığını hiçe sayarak agresifleşen
İçişleri Bakanı sürekli kavgalı üslubu ile makamın
görev ve sorumluluklarını kötüye kullanmakta sınır
tanımadığı gibi; emrindeki polis, jandarma dâhil bir
milyonun üzerindeki silahlı gücü kötüye kullanabilecek sınırsız
ve kontrolsüz bir güce dönüşmüştür.
İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahinin basın toplantılarında,
yaşamını yitiren vatandaşların sayısını
açıklarken insanları eşya olarak gören bir anlayışla
3 adet vatandaşımız, Zap suyunda kaybolan uzman çavuş
için ceset parçaları yaralılar için önemli veya ciddiyet arz
ediyor gibi ifadeler kullanıyor. Deprem bölgesinde mağdur halkla
dalga geçiyor. Kara harekâtı konusunda her an olabilir, olamaz, eylemler
için hedef gözetmeden yapılan hedef gibi gaflarla, cevaplarla, devlet
adamı ciddiyetinden uzaklaşıyor.
Sayın İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin hakkında Anayasanın 98 ve 99 uncu, TBMM
İçtüzüğünün 106 ncı maddeleri gereğince gensoru
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Gensorunun gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmenin gününü de kapsayan
Danışma Kurulu önerisi biraz sonra onayınıza
sunulacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
C) Tezkereler
1.- TBMM Dışişleri Komisyonu
Başkanı Volkan Bozkır'ın, beraberinde bir heyetle,
İtalya Senatosu Dışişleri ve Göç Komisyonu'nun vaki
davetine icabetle İtalya'ya resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/627)
04/11/2011
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Dışişleri Komisyonu
Başkanı Volkan Bozkır'ın, beraberinde bir heyetle,
İtalya Senatosu Dışişleri ve Göç Komisyonu'nun vaki
davetine icabetle, İtalya'ya resmi ziyarette bulunması öngörülmektir.
TBMM Dışişleri Komisyonu
Başkanı Volkan Bozkır ve beraberindeki heyetin
İtalya'yı ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.- TBMM
Başkanı Cemil Çiçek'in, Çek Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi
Başkanı Miroslova Nemcova ile Almanya Federal Meclisi
Başkanı Norbert Lammert'in vaki davetlerine icabet etmek üzere
beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Çek Cumhuriyeti ve Almanya'ya, resmî
ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/628)
02/11/2011
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Başkanı Sayın Cemil
Çiçek'in, Çek Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi Başkanı Sayın
Miroslova Nemcova ile Almanya Federal Meclisi Başkanı Sayın
Norbert Lammert'in vaki davetlerine icabet etmek üzere, beraberinde bir
Parlamento heyetiyle, Çek Cumhuriyeti ve Almanya'ya ziyarette bulunması
hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 6. Maddesi
uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma
Kurulu Önerileri
1.- (11/2) esas numaralı, İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin hakkındaki gensoru önergesinin
gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelerin, Genel Kurulun 15/11/2011 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ve bu görüşmelerin tamamlanmasından sonra
çalışmaların sona erdirilmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
10/11/2011
Danışma
Kurulunun 10/11/2011 Perşembe günü yaptığı toplantıda
aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Nurettin Canikli
Emine Ülker Tarhan
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan
Vekili Grubu
Başkan Vekili
Oktay Vural Hasip
Kaplan
Milliyetçi Hareket
Partisi Barış ve
Demokrasi Partisi
Grubu Başkan
Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneriler:
6.11.2011
tarihinde dağıtılan ve Genel Kurulun 10.11.2011 tarihli 17 nci
Birleşiminde (Bugün) okunan İçişleri Bakanı Sayın
İdris Naim Şahin hakkındaki (11/2) esas numaralı gensoru
önergesinin 15.11.2011 Salı günkü gündemin Özel Gündemde Yer Alacak
İşler kısmında yer alması ve Anayasanın 99 uncu
maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı
hususundaki görüşmelerin de bu Birleşiminde yapılması,
Genel Kurulun;
15/11/2011 Salı günkü Birleşiminde 11/2 esas numaralı gensoru
önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelerinin yapılması ve bu birleşimde başka bir
iş görüşülmeyerek bu görüşmelerin tamamlanmasından sonra
çalışmaların sona erdirilmesi;
önerilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, Danışma Kurulu kararı
üzerinde söz istiyorum.
BAŞKAN
Lehte mi aleyhte mi istiyorsunuz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Aleyhte.
BAŞKAN
Aleyhte söz isteyen
(Tunceli Milletvekili Kamer Genç elinde fener ile hatip
kürsüsüne geldi)
Sayın Genç,
lütfen elinizdekini bırakır mısınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, olmaz öyle bir şey.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tehlikeli bir madde değil Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Böyle bir harekete izin veremezsiniz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Bırakır mısınız elinizdekini Sayın Genç.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, idare amirlerini göreve
çağırın. Böyle bir harekete izin veremezsiniz.
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen
İdare
amirlerini göreve davet ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, böyle bir harekete izin
veremezsiniz.
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen elinizdekini bırakınız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu, tehlikeli bir madde değil Sayın Başkan. Bu, mala
ve cana zarar vermeyen bir şey.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, konuşmak istemiyor.
Danışma Kurulunu oya sunun efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen bırakır mısınız elinizdekini
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, Türkiyedeki bütün yolsuzlukların
örtbas edildiğini dile getirmek için bunu burada taşıyorum. O
bakımdan
BAŞKAN
Lütfen elinizdekini bırakınız yerinize.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Neyse, burada kalsın!
BAŞKAN -
Lütfen elinizdekini bırakın!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Zararı yok Sayın Başkan.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Genç. Sayın Genç, lütfen bırakır
mısınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, konuşmak istemiyor.
(AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen Sayın Genç. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi; her
sayın milletvekilinin çok dikkatli çıkması gerekir.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Neyse uzatmayalım
. Daha bunu çok getireceğim. Merak etmeyin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Senin gibi kapkara o da biliyor musun?
BAŞKAN
Lütfen sayın milletvekilleri...
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Senin boynuna çok yakışmış o,
senin boynuna!
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Genç, konuyla ilgili konuşmak için buyurun Sayın
Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi Sayın Başkan, bakın, o sizin
oturduğunuz kürsüde ben yedi sene oturdum, yedi sene. Nerede, ne zaman
konuşma yapılacağını biliyorum.
BAŞKAN
Sayın Genç, yalnız, fazla oturmuşsunuz,
öğrenememişsiniz. Kusura kalmayın yani, isterseniz bir yedi sene
daha oturun!
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi değerli milletvekilleri, evvela, tabii, bir deprem
meydana geldi. Depremde hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyoruz. Ondan önce büyük
deprem meydana geldi. Kurban Bayramı geldi; Kurban Bayramını
herkesin kutluyorum. Kurban Bayramının memleketimize, milletimize
sağlıklar getirmesini diliyorum.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bakın, altı aydır
Seçim
yapılmış; altı ay. Türkiye Büyük Millet Meclisi ne
yaptı bu altı ay zarfında bir söyler misiniz? Yani bir kendinize
bir düzen
Yahu bu altı aydır; bu Meclis seçilmiş, 550
milletvekili var. Bu 550 milletvekili, bu Türkiye Cumhuriyetinde, bu memlekette
bu kadar yolsuzluk varken, bu kadar işsizlik varken, bu kadar talan
varken, biz bu Meclis olarak ne yaptık?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Meclisi boykot ettiniz, Meclisi!
KAMER GENÇ
(Devamla) Maalesef, maalesef bir tek iş yapmadık ve Hükûmetin de,
tabii AKPnin de tabii işine geliyor. Ee kimse burada bir iş
yapmasın. Tabii burada Bülent Arınç -TRT ona bağlı-
Meclisin de sesini kısıyor. Artık, milletvekilleri yerinde ne
söylese de maalesef televizyonda yer almıyor. Hükûmet, artık
memleketin üzerine kara bir bulut, kara bir tablo estirdi. Bu kara tabloda
Gittiğimizde millet diyor ki: Kardeşim, aç... her gittiğimizde
insanlar
Günde insanlar o kadar çok telefon ediyor, diyor ki: Açım,
ekmeğim yok. Öğrenciler yurt bulamıyor. Öte taraftan,
birtakım, getirmişsiniz, bir şey koyuyorsunuz, kontenjan, kendi
adamlarınıza, üniversite öğrencileri yurt bulamıyor ama
sizinkiler, listeler hâlinde, kendi yandaşlarınıza yurt
buluyorsunuz.
Bakın, Meclis
açılmış, 8 tane milletvekili daha gelip burada yemin
etmemiş. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanının görevi
ne? Milletvekili göreve başlarken yemin içer. diyor Başkanın
görevi ne? Diyecek ki: Arkadaş, bu milletvekilleri niye gelmiyor? Hemen
Adalet Bakanlığına yazacak Getir şu milletvekillerini,
getir, ben yemin ettireceğim. diyecek. Bu
arkadaşlarımızın yasama faaliyetine engel konuluyor.
Türkiyede maalesef Abdullah Gül
buradan Çukurcaya gidiyor
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) -
koruması
da Genelkurmay Başkanı.
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Bu Genelkurmay
Başkanı
BAŞKAN - Danışma Kurulu
önerisiyle ilgili konuşur musunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Tabii
Sayın Başkan, Danışma Kurulu, Meclisin
çalışmasını düzenleyecek. Ben onu söylüyorum.
BAŞKAN Sayın
Cumhurbaşkanının Danışma Kurulu önerisiyle ne ilgisi
var Sayın Genç?
KAMER GENÇ (Devamla) Abdullah Gülün
koruması da Genelkurmay Başkanı. Milletin yüzüne, cesaret edip
de çıkamıyor, milletin içine çıkmıyor. Şimdi,
oradakiler de diyor ki
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) -
Yahu, ey
vatandaşlar, korumasız
diyor.
BAŞKAN Sayın Genç
İç
Tüzükün 66ncı maddesi gereğince uyarıyorum...
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, şimdi
Sayın Başkan
BAŞKAN
konuşmaya davet
ediyorum, konuyla ilgili konuşmaya davet ediyorum.
KAMER GENÇ (Devamla) - Ben Meclis
çalışmasıyla ilgili konuşuyorum, sen niye rahatsız
oluyorsun? Meclisin çalışmasıyla ilgili
BAŞKAN Hitabınızı
düzeltir misiniz lütfen!
KAMER GENÇ (Devamla) Meclisin neler
konuşması gerektiğini
Danışma Kurulu nedir?
BAŞKAN Uyarıyorum sizi,
İç Tüzükün 66ncı maddesinin ikinci fıkrası
gereğince.
KAMER GENÇ (Devamla)
Danışma Kurulu, Meclisin çalışmasını düzenleyen
bir kuruldur arkadaşlar. Yani, sen daha dünkü Meclis Başkan Vekili
değilsin ki.
BAŞKAN Sayın Genç, birinci
uyarıyı yaptım. İkinci uyarıyı da
yapacağım.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim,
Meclisin
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani,
bakın
BAŞKAN İsterseniz devam
etmeyin
Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla)
Uyarıyı yerinde yaparsanız olur.
BAŞKAN Konuya gelin isterseniz.
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla)
Uyarıyı yerinde yapmazsanız olur mu? Ben diyorum ki: Meclisin
şu, şu, şu konuları görüşmesi lazım. Ben onu
söylüyorum. Niye sizi rahatsız ediyor? Yani, siz bu kadar rahatsız
oluyorsanız o kürsüde oturmayın. Arkadaşlar, Türkiyeyi
batağa götüren bir siyasi iktidar
BAŞKAN Sayın Genç, sizi
uyardım ben. İsterseniz uymayın, devam edin.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla)
başında Abdullah Gül, gidiyor. Ondan sonra diyor ki vatandaşa
oradaki insanlar: Yahu, senin Genelkurmay Başkanının
korumasını yaptığı insanlar halkın içine
çıkmıyorsa, siz nasıl bize karşı
çıkıyorsunuz?
Arkadaşlar, 24 tane şehit
veriyoruz Çukurcada. O gün Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu neyle
ilgileniyor? İsrail, 11 tane Hamaslıyı bırakıyor, o
gece tutuyor, bizim orada askerlerimiz şehit olurken, o şehit olma
saatinde, herkes biliyor ama onlar o 11 tane Haması İsrailden
buraya özel uçakla götürüp getirmenin peşinde koşuyor.
Peki, bu devlet nasıl böyle
yönetilir arkadaşlar? Böyle bir devlet yönetimi olur mu? Devletin hiçbir
faaliyetleri denetlenmiyor. Bakın, KİT Komisyonuna gidiyoruz.
Maalesef, Yüksek Denetleme Kurulu karşımıza, onlarca, yüzlerce
suistimal iddiaları var, bunları raporlarında belirtmiyorlar.
Bakın, geçen dönem kaç defa soru
önergesini verdim. İstanbul Belediyesi, İstanbul Belediye
Başkanı birçok ihalelerini Tayyip Erdoğanın oğlunun,
bacanağının babası olan Zekeriya Karamana veriyor.
BAŞKAN - Sayın Genç
Sayın Genç ikinci defa uyarıyorum sizi.
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, bu
ihaleler
BAŞKAN İkinci defa davet
veriyorum Sayın Genç, konuyla ilgili konuşmanıza.
KAMER GENÇ (Devamla) Arkadaşlar,
burada defalarca soru soruyoruz, sorularımıza cevap verilmiyor.
Deniz Feneri davasında ne oluyor?
Deniz Fenerinde tutuklu olan Zekeriya Karamanın oğlu ile Tayyip
Erdoğanın oğlu bacanak. Şimdi, Tayyip Erdoğan diyor
ki: Yargı benim emrimde olacak da benim oğlumun bacanağının
babası gidip hapishanede yatacak.
Böyle bir şey olur mu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VIII.-
DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ
1.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, konuşması
sırasında konudan ayrılmamaya davet edilmesine rağmen
konuya gelmemesi nedeniyle İç Tüzükün 66ncı maddesi gereğince
konuşmaktan men edilmesi
BAŞKAN - Sayın Genç
Sayın milletvekilleri, hatibi
konuşmadan men etmeyi oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ (Devamla) Benim sözümü
kesemezsiniz!
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul
etmeyenler...
İç Tüzükün 66ncı
maddesinden men ediyorum.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır,
hayır; hangi maddeye göre men ediyorsunuz?
BAŞKAN İç Tüzükün
66ncı maddesine göre.
KAMER GENÇ (Devamla) Ne var orada?
BAŞKAN Ben iki defa okudum
efendim size. Dinlemediniz, dinleyeceksiniz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Benim
yaptığım konuşmalarda
BAŞKAN - Lütfen
Lütfen oturun.
KAMER GENÇ (Devamla) Acaba hangisi o
maddeye giriyor?
BAŞKAN Konuya gelmek
zorundasınız Sayın Genç. Ben sizi 2 defa davet ettim. Lütfen
kürsüyü terk edin.
KAMER GENÇ (Devamla) Burada ben kürsüyü terk etmiyorum.
BAŞKAN Lütfen kürsüyü terk edin
Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Burada Türkiye
Büyük Millet Meclisinin ne düzende çalışması gerektiğini
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Sayın Başbakanımızın adını anarken terbiyeli
olacaksın!
BAŞKAN - Sayın Genç, lütfen
kürsüyü terk edin.
KAMER GENÇ (Devamla) Siz ne hakla
bana karşı koyuyorsunuz. Benim burada konuşmamı
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Genç.
Sayın idare amirleri, lütfen
göreve davet ediyorum.
KAMER GENÇ (Devamla) Siz orada âdeta
AKPnin elemanısınız, buna göre hareket ediyorsunuz!
BAŞKAN Lütfen Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Konuşma
süremi tamamlamadım, süremi tamamlayayım.
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen
kürsüyü terk edin.
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın
Başkan, bakın, orası sizin kişisel kürsünüz değil.
BAŞKAN Sizin de orası hiç
değil. İstediğiniz gibi konuşamazsınız.
KAMER GENÇ (Devamla)
Dolayısıyla, ben Türkiye Büyük Millet Meclisinin hangi konularda
(İdare Amiri Çorum Milletvekili
Salim Uslu hatip kürsüsündeki Tunceli Milletvekili Kamer Gençin yanına
geldi)
BAŞKAN
Danışma Kurulu önerisi üzerinde başka söz talebi
(İdare Amiri
Çorum Milletvekili Salim Uslunun Tunceli Milletvekili Kamer Gençi hatip
kürsüsünden iteklemesi)
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) Nedir bu hareket!
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen
(AK PARTİ ve CHP milletvekillerinin hatip kürsüsü önünde
toplanmaları)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, müdahale etsenize! Ne bu yahu!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bu size yakışmıyor!
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) İç Tüzüke aykırı davranıyorsunuz!
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.20
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
16.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
---0---
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
VII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Danışma
Kurulu Önerileri (Devam)
1.- (11/2) esas numaralı, İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin hakkındaki gensoru önergesinin
gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelerin, Genel Kurulun 15/11/2011 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ve bu görüşmelerin tamamlanmasından sonra
çalışmaların sona erdirilmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi (Devam)
BAŞKAN Danışma
Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, benim konuşmam bitmedi efendim.
BAŞKAN -
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Uslu,
İç Tüzükün 160ıncı maddesini okuyorum:
Kınama
cezasını gerektiren haller şunlardır:
1. Aynı
birleşimde iki kere uyarma cezası aldığı hâlde bunu
gerektiren hareketten vazgeçmemek;
2. Bir ay içinde
üç kere uyarma cezasına uğramış olmak;
3. Kaba ve
yaralayıcı sözler sarf etmek ve hareketler yapmak;
4.
Saldırıda bulunmak
Eyleminiz İç
Tüzükün 160ıncı maddesinin dördüncü bendine girmekte.
Dolayısıyla, İç Tüzükün 163üncü maddesinin ikinci
fıkrası gereğince, böyle bir cezaya uğratılması teklif
edilen milletvekilinin, yani
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İkinci fıkra mı Sayın
Başkan? Kaçıncı fıkra?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Dört
Dört
BAŞKAN Bir
saniye
160ın dördü
efendim.
Şimdi
163üncü madde gereğince Genel Kurula teklif edeceğim kınama
cezası verilmesini. Onun için de savunma yapmanız gerekiyor. 163üncü
maddenin ikinci fıkrası Böyle bir cezaya uğratılması
teklif edilen milletvekilinin savunmasını yapmak yahut bunu bir
arkadaşına yaptırmak hakkıdır. diyor.
VIII.-
DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ (Devam)
2.- Çorum Milletvekili Salim Usluya, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
konuşması sırasında saldırıda bulunması
nedeniyle İç Tüzükün 160ıncı maddesinin dördüncü
fıkrası gereğince kınama cezası verilmesi,
yapılan oylama sonucu kabul edilmedi
BAŞKAN Buyurun,
siz yapacaksanız beş dakika süre veriyorum.
SALİM USLU
(Çorum) Savunma hakkımı kullanmıyorum.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ediyorum.
Sayın Salim
Uslunun bir oturum önceki hareketinden dolayı
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, her şeyi açık söyle! Yani niye
kapalı söylüyorsun? Her şeyi açık söyle!
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen oturun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben kürsüde konuşurken bana sen saldırttın. Çünkü
haksız yere benim konuşmamı kestin. Eğer, bakın
BAŞKAN
Sayın Genç, ben sizin konuşmanızı haksız yere
kesmedim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, benim konuşmamı kestirdiniz.
BAŞKAN -
İç Tüzük gereğince
KAMER GENÇ
(Tunceli) Dolayısıyla, İç Tüzükün 66ncı maddesini
Tutanağı getir oku.
Ben diyorum ki:
Tayyip Erdoğanın çocuklarının babalarına ihaleler
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen oturur musunuz. Biraz önceki olaylara da siz sebep
oldunuz zaten.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bakın
BAŞKAN -
Lütfen oturun
Lütfen oturun
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır.
BAŞKAN -
İç Tüzükün 66ncı
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, 66ncı maddeyi
BAŞKAN Bir
dinlemesini öğrenir misiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Evvela tutanağı getir oku. Meclisi böyle keyfî
yönetemezsiniz.
BAŞKAN -
İç Tüzükün 66ncı maddesi gereğince konudan ayrılmamaya
iki defa davet ettim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ve buna da sen sebebiyet verdin. Burada gelip de kürsüden Meclise
konuşan hatibi
BAŞKAN - Buna
rağmen konuya gelmediniz ve hakaretlerinize devam ettiniz. Onun için ben
Genel Kurula konuşmaktan men edilmeniz için sundum, Genel Kurul da kabul
etti.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Nerede konuşmam benim
BAŞKAN -
Şimdi, Sayın Salim Usluya İç Tüzükün 160ıncı
maddesinin dördüncü fıkrası gereğince kınama cezası
vermek için Genel Kurulun oylarına sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan, aynı
davranışı sergilersek müsebbibi sen olursun!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN
Gündemin 1inci sırasında yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
İZZET
ÇETİN (Ankara) - Biz de aynı davranışı sergilersek
müsebbibi siz olursunuz!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, fiilî saldırı durumunda,
mutlaka, görev de idare amirliği olunca, daha özelliği olan bir
arkadaşımızın Genel Kuruldan özür dilemesi lazım.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Özür dilemeyi gerektiren bir durum yok.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Grup başkan vekillerine söylüyorum:
Çoğunluğunuza dayanarak, bu Mecliste adaletsizlik yapıp fiilî
saldırıda bulunan, İç Tüzüke göre açık suç
işleyenleri koruyacak adaletsizliği adı Adalet olan bir parti
yapacak mı yapmayacak mı? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Lütfen, özür dilemesi
BAŞKAN
Sayın Milletvekilli, lütfen
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hayır, nezaketen Meclise, bizim Grubumuza, bütün
gruplara ve Genel Kurula yerinden özür dilerse Sayın Uslu bunu telafi eder
ama Sayın Uslu özür dilemezse
Fiilî saldırıda Sayın Genç
stenografların masasına düştü, gözümüzle gördük ve göz göre göre
adaletsiz
Ben burada oyluyorum, çoğunluğum, istediğim olur,
çaldığım çaldık, söylediğim düdük. demek
çoğunluğunuz yok
BAŞKAN
Sayın Kaplan, teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak)
adaletsizlik yapma hakkınız yok.
Arkadaşımıza sahip çıkacaksınız. Sorumsuz
davranış
Davet ediyoruz
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
Gündemin 1inci
sırasında yer alan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Grup başkan vekillerini de davet ediyorum
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) - Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Tarhan, lütfen
Buyurun
İZZET
ÇETİN (Ankara) - Çoğunluk diktatörlüğünü
uygulayamazsınız!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, grup başkan vekiliniz konuşuyor.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Her zaman çoğunluğun dediği olmaz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Gözünüzün önünde olanlara seyirci mi
kalacaksınız? Yazıklar olsun! Ayıp! Ayıp!
AYTUĞ ATICI
(Mersin) - Herkesin gözü önünde saldırıya geçiyor! Ayıp!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Burada şov yapmanın manası var
mı? İçeride ne konuştuğumuzu biliyorsun. Senin yanında
konuştuğumuzu biliyorsun. İçeride her şeyi konuştuk
kabul etmediler. (CHP sıralarından gürültüler)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ayıp! Ayıp! Grup Başkan Vekili olarak siz
çıkıp özür dileyin.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.10
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
16.15
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
---0---
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Tarhan.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Usul tartışması açılmasını
istiyorum Sayın Başkan. İç Tüzükün 63üncü maddesi
uyarınca usul tartışması açılmasını talep
ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Usul tartışması neyle ilgili?
BAŞKAN Ne
diye usul tartışması istiyorsunuz?
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Çalışma usullerine uymaya davet Sayın
Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gündem devam ediyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Aykırı olan nedir?
BAŞKAN
Başkanlık hangi hareketiyle çalışma usulüne
aykırı davrandı onu soruyorum Sayın Tarhan.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın Başkanım, milletvekilimiz Sayın
Kamer Gençin Meclis kürsüsünde, halkın kürsüsünde yaptığı
konuşmaya zorbalıkla müdahale edilmiştir bu Mecliste.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kesinlikle öyle bir şey olmadı
Sayın Başkan.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Meclis İdare Amiri tarafından fiilî
saldırıya, fiziki müdahaleye maruz kalmıştır bir
milletvekilimiz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Başkalarının
yapmadığı görevi İdare Amiri yapmıştır.
BAŞKAN
Sayın Tarhan, o sebeple İç Tüzükün 160ıncı maddesini
okudum
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN
Müsaade edin.
Kınama
cezasını Genel Kurula teklif edeceğime dair tebliği
yaptım. Kendisinin savunmasını talep ettim, savunma
yapmayacağını söyledi ve kaldığımız yerden
devam ettik. Yani burada başka ne yapılması gerekir Sayın
Tarhan?
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın Başkan, bir milletvekilinin, bir halkın
temsilcisinin halkın kürsüsünde fiziki saldırıya maruz
kalmasını bu kadar basit şekilde kapatmanız mümkün
değildir.
BAŞKAN
Sayın Tarhan, elimizdeki İç Tüzük bunu gösteriyor. Bundan başka
yapılacak herhangi bir şey varsa
(CHP sıralarından
gürültüler)
Lütfen Sayın
Milletvekili
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) İç Tüzük hükmü açıktır. 160ıncı
madde derki
Kınama cezasını öngörmektedir 160ıncı
madde. Ancak burada salt korumaya dayalı, salt bu zorbalığı
korumaya dayalı bir tavırla çoğunluk sultası bu hükmün uygulanmasına engel
olmuştur.
BAŞKAN
Sayın Tarhan, o konu Başkanlığın meselesi değil,
Genel Kurulun meselesi. Ben Genel Kurulun oylarına arz ettim, Genel Kurul
kabul etmedi.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın Başkan, bu uygulanan yöntem
Meclisi,
Parlamentoyu uyarıyorum, bakınız, bu uygulanan yöntem bundan
sonra Meclis çalışmalarına son derece büyük zarar verecektir.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, usul tartışması
açılmasında fayda var.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Bir milletvekilinin saldırıya maruz kalmasına
gözümüzü kapatmamız, sesimizi çıkarmamamız mümkün değildir.
BAŞKAN Ama
neyin usulünü tartışacağız sayın grup başkan
vekilleri?
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sayın Başkanım, vekilin hakkını
korumak sizin göreviniz. Meclisin hakkını, hukukunu korumak sizin
göreviniz.
BAŞKAN -
Soruyorum yani, Sayın Tarhana soruyorum. Benim uygulamamla ilgili
değil ki, Genel Kuruldaki sayın milletvekillerinin takdiri
HALUK KOÇ (Samsun)
Sayın Başkan, takdir yetkiniz yok burada. BAŞKAN - Neye takdir
yetkim yok efendim?
HALUK KOÇ (Samsun)
Takdir yetkiniz yok. Açın, okuyun Tüzüğü.
BAŞKAN - Neye
yok peki?
HALUK KOÇ (Samsun)
Grup Başkan Vekili bu talepte
bulunmuş. Olay ortada.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, hayır
HALUK KOÇ (Samsun)
Lehte ve aleyhte iki kişiye söz vermek durumundasınız.
BAŞKAN -
Sayın Vekilim, niye olmasın?
HALUK KOÇ (Samsun)
Daha önce de uygulamalar o şekildedir Başkanım.
BAŞKAN -
Hayır canım, niye olmasın benim takdir yetkimin
olmadığı.
HALUK KOÇ (Samsun)
Olmaz. Eğer siz de o zaman bu uygulamayı kabul ediyorsunuz
demektir.
BAŞKAN - Ben
Genel Kurulun kabul edip etmeme konusundaki iradesine hiçbir şey
söyleyemem.
HALUK KOÇ (Samsun)
Takdir yetkiniz yok.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, İç Tüzükün
63üncü maddesi Görüşmeye yer olup olmaması, Başkanı
usule, konuşmaya davet
şeklinde devam eder.
BAŞKAN - Tamam.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Birinci cümlecik, görüşmeye yer olup
olmaması konusunda Sayın Grup Başkan Vekilimiz bir usul
tartışması açmak istiyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Neyi görüşmeye?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sizin tutumunuz ayrı bir konu ama ortada
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) O işlem geçti.
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Elitaş, bir saniye
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bakın, ortada şöyle bir durum var:
İç Tüzükün sizin okuduğunuz maddesine göre idare amirinin hatibe
fiilî saldırısı söz konusudur ve bu fiilî saldırı
kınama cezasını gerektirmektedir.
BAŞKAN -
Tamam.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi
çoğunluk grubu Ben böyle düşünüyorum. diyerek İç Tüzük hükmünü
bir kenara atmamalıdır.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Çoğunluk çözemez yani ihlal edemez İç Tüzükü.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Aksi takdirde, demokrasiye olan inanç,
demokrasiye olan güven sarsılacaktır. Bu çerçevede Sayın Tarhan
diyor ki: 63üncü maddede görüşmeye yer olup olmaması hükmüne
dayanarak
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) O geçti efendim, oylandı geçti
BAŞKAN - Bir
saniye Sayın Elitaş.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, hayır, konu bitmedi daha, devam
ediyor.
görüştüğümüz
o konuyla ilgili yani fiilî saldırıyla ilgili konuda görüşmeye
devam edilmesi, görüşmeye yer vardır. anlamında bir usul
tartışması talebinde bulunuyor efendim. Konu bu.
BAŞKAN -
Anladım da Sayın Hamzaçebi, sizin bahsettiğiniz konu Sayın
Genel Kurulun iradesini tartışmaya açtırır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Ama devam ediyor efendim, konu bitmedi. Lütfen
BAŞKAN -
Lütfen ama
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir fiilî saldırı
BAŞKAN -
İç Tüzükün 160ıncı maddesi gereğince kınama
cezasının gerektiğini Sayın Usluya ben söyledim, savunmasını
istedim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Tek taraflı
BAŞKAN -
Savunma yapmak üzere söz verdim ancak Sayın Uslu savunma
yapmayacağını, dolayısıyla biz de İç Tüzükün
163üncü maddesi gereğince kınama cezasını Genel Kurula arz
ettik efendim, oylamaya sunduk.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sükût ikrardır.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, usul tartışması
açacağız çünkü böyle bir şey olamaz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, 63üncü maddede
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, bu konu Genel Kurulun iradesini tartışmaya
açmaktır.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bakın
BAŞKAN -
Madem öyle buyurun. Üç dakika söz veriyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Olayın iki tarafı vardır.
BAŞKAN -
İç Tüzükün 63üncü maddesi gereğince,
katılmadığım hâlde
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Tutumunuz aleyhinde söz istiyorum.
BAŞKAN
Tamam aleyhe istiyorsunuz.
Sayın Tarhan,
siz?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lehte Sayın Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Lehte Sayın Başkan, lehte.
BAŞKAN
Sayın Elitaş lehte, Sayın Canikli.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Varsa, yer kaldıysa bana da
BAŞKAN
Sayın Şandır lehte.
Sayın Koç
aleyhte ve Sayın Kaplan aleyhte.
Tutumum lehinde
söz isteyen Sayın Şandır, buyurun.
Önce lehte
isteyenlere verdim, sonra aleyhte.
IX.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Çorum Milletvekili
Salim Usluya, Tunceli Milletvekili Kamer Gençe konuşması
sırasında saldırıda bulunmasından dolayı
kınama cezası verilmesi hususunu Genel Kurulun oyuna sunması
nedeniyle Başkanın tutumu hakkında
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Değerli arkadaşlar, öncelikle sözüm Sayın
Başkana.
Değerli
arkadaşlar, millet adına yetki kullananlar faydayı önceliklemek
sorumluluğunda. Yapılan işlem hukuki olabilir, usule uygun
olabilir ama sonuçları itibarıyla eğer fayda hasıl
etmiyorsa, orada durup düşünmemiz lazım.
Gözünü severim,
şu yapılan işlem İç Tüzüke göre uygun olabilir, sayın
grup başkan vekillerinin de içine sinmiş olabilir ama bu doğru
olmamıştır. Yani kınama cezasının
gerekliliği kabul edilmiş ki Sayın Başkanlık
Divanı kınama cezası vermiş, savunmasını
istemiş, savunma yapılmayınca da Genel Kurula sunmuş, Genel
Kurulun oyuyla bu kınama cezası reddedilmiş. Bu faydalı
mı oldu şimdi? Yani burada bir görevli, yani İdare Amiri Meclis
çalışmalarında huzuru ve sükûnu sağlamakla görevli. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Değerli arkadaşlar, gözünüzü severim.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Kürsüyü terk etmedi!
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Değerli genç arkadaşlar, değerli yeni gelen
arkadaşlarımız, bu Meclis, bu Genel Kurul çok
sıkıntılı anlar yaşamıştır. Bugünden
yarını öngörmek mecburiyetindesiniz. Eğer bu fiilî
saldırıya, sebebi ne olursa olsun
Ben, muhtemel Sayın Uslunun
haklı bir şahsi sebebi olduğu kanaatindeyim, mutlaka ikisinin
arasında burada bir söz düellosu olmuştur, bir şey söylemiyorum
ona ama ne olursa olsun bu kürsüde bir fiilî saldırıyı
hoşgörüyle karşılayamayız. (CHP sıralarından
alkışlar) Karşılayamayız değerli arkadaşlar,
yani bunu yapmayın. Başka zamanlarda da size gerekli olabilir bu.
AHMET YENİ
(Samsun) Kamer Gençin yanlış yaptığını
söylemeyecek misiniz?
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Efendim, bakın, Sayın Gençin üslubu budur.
AHMET YENİ
(Samsun) Yanlış yapmıştır. deseniz ne olur Kamer
Gençe?
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Beyefendi, Sayın Kamer Gençin üslubu budur, sürekli de bunu
yapmaktadır; bunu tasvip etmiyorum. Kaldı ki grubunun
imzasının bulunduğu bir kararın aleyhinde
konuşması da doğru, şık olmamıştır ama
Kamer Genç budur ve bunu en iyi sayın grup başkan vekilleri bilir.
E, şimdi bu
ortadayken kalkıp burada yeni bir sürece yol açmak iktidar partisi grubuna
da yakışmamıştır. Yani bir fiilî durumu
oylarınızla yok saymak faydalı olmamıştır,
doğru olmamıştır değerli arkadaşlar. Ben arkadaki
odada bunu da söyledim: Yapmayın, bu oylamayı yapmayın, bu
oylama burada yeni bir teamülü geliştirir. Bu doğru değil, bu,
hak olmamıştır, Meclise de
yakışmamıştır arkadaşlar. Ama şu
yapılabilirdi: Meclis Başkanı oradan Sayın Gençin ve
Sayın Uslunun bu iki tavrının doğru
olmadığını, kabul edilemez olduğunu tutanaklara
geçirerek ikisini de
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Sayın Başkan, bitireyim müsaade ederseniz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Yani bu yapılabilirdi ama yanlış olan şudur ki:
Hukuka uyularak yanlış yapılmıştır, hukuka
uyularak bu Meclisin geleceğinde bir yanlış yol
açılmıştır.
BAŞKAN
Sayın Şandır, lütfen
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Dikkatlerinize, takdirlerinize sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
AHMET
YENİ (Samsun) Yani Kamer Gençi savunmak iyi olmadı Sayın
Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ahmet Yeni, sen laf atma oradan, gözünü severim.
AHMET
YENİ (Samsun) Hiç savunmayın onu, hiç savunulacak bir yanı
yok.
HALİDE
İNCEKARA (İstanbul) Kamer Gençi Başkan Vekili yapın, siz
de rahatlayın, biz de rahatlayalım.
BAŞKAN
Tutumum aleyhinde söz isteyen Haluk Koç, Samsun Milletvekili.
Buyurun
Sayın Koç. (CHP sıralarından alkışlar)
HALUK
KOÇ (Samsun) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir
tahammülsüzlük örneği olan, fiziki boyutta bir müdahale
yaşanmıştır. Bu herkesin gözünün önünde olmuştur ve
bunu yapan kişi Meclisin İdare Amiri sıfatıyla görev
yapmaktadır. İdare amiri sıfatıyla görev yapan
kişinin madde 17de görevleri var.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Sizin idare amiriniz neredeydi?
HALUK
KOÇ (Devamla) Burada özel törenleri idare etmekten tutun, genel-özel
giriş kartlarını dağıtmaya kadar
Ama burada hiçbir
zaman hoşa gitmeyen bazı ifadeleri dile getiren hatibin üzerine
yürüyerek, kürsüde darp ederek, iterek, kakalayarak susturmak diye bir görevi
yoktur.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sayın Başkan göreve
çağırdı ama.
HALUK
KOÇ (Devamla) Sayın Uslu sendikacıdır.
Sendikacılığını da çok iyi tanırız. Ben de o
zaman Grup Başkan Vekiliydim. Herhâlde Türkiye Büyük Millet Meclisini
kendi sendikasının Genel Kurul ortamıyla karıştırıyor.
Burada,
Sayın Başkan, önü alınmayacak bir hatanın
kapısını açmış bulunuyorsunuz. Burada, bakın
BAŞKAN
Sayın Koç, ben İç Tüzük hükümlerini uyguladım,
yanlışlık yapmadım.
HALUK
KOÇ (Devamla)
o kadar açık ve net bir tablo yaşıyoruz ki
artık çoğunluk kavramı çoğulculuğun her alanda
üstüne geçmiş vaziyette. Çoğunluk olduğu zaman iş o raddeye
geliyor ki darp da yapabiliriz ve bunu parmak kaldırarak onaylayabiliriz.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bu noktaya geliyor. Bu
sağlıklı bir demokratik gidiş değildir
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Çarpıtıyorsunuz!
HALUK
KOÇ (Devamla)
sağlıklı bir parlamento çalışma
ortamı değildir.
Burada
ben iki sayın grup başkan vekiline sözlü olarak söyledim, Sayın
Canikli ve Elitaşa, üzülerek izledim, oylamaya sunduğunuzda
kınama cezası verilmesini reddeden iki parmak da kendilerine aitti.
Değerli
arkadaşlarım, yani bir yönetim anlayışı olarak Biz
çoğunluğuz, her şeyi yaparız.
mantığını ısrarla sürdürmek istiyorsunuz.
Bir kere daha
söylüyorum: Sayın Uslunun, bırakın kanunu, şunu, bunu,
İç Tüzükü, insani bir noktada bir nezaket üslubu içerisinde bir özür
borcu vardır. Bir özür borcu vardır.
Sayın Kamer
Gençin konuşmasının tutanağı elimde.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Tutanağa aksetmeyen var.
HALUK KOÇ
(Devamla) - Tutanağı elimde. Kendi görüşlerini söylüyor.
Sayın Kamer Gençin kendine has bir üslubu vardır, beğenirsiniz
beğenmezsiniz, hoşunuza gider gitmez, bir milletvekilidir, halk
adına yasama görevini yapan 550 üyeden 1 tanesidir, bu kürsüde
konuşma hakkı vardır. Konuşma hakkı vardır, bu
hakkı kullanacaktır. (AK PARTİ sıralarından
İşgal hakkı da var mı? sesi) İşgal değil
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Siz olayın farkında değilsiniz.
AHMET YENİ
(Samsun) Kürsüyü işgal etti!
HALUK KOÇ
(Devamla) İşgal değil
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Koç.
Sayın
milletvekilleri, lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Haluk Bey, tutanağı açın okuyun,
men edildiğini görürsünüz.
HALUK KOÇ
(Devamla) Sayın Başkan, bu işin mutlaka tashihi gerekir.
Sayın Uslunun burada mutlaka özür dilemesi gerekir.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Koç.
HALUK KOÇ
(Devamla) Buna siz önayak olmak zorundasınız ve siz kendi yetkinizi
kullanarak, oylama yaparak olayı, saldırıyı meşru hâle
getiriyorsunuz. Meşru hâle getiriyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN
Sayın Koç, lütfen
Lütfen sayın
milletvekilleri
HALUK KOÇ
(Devamla) İstediğiniz kadar vurun. İstediğiniz kadar
sıralara vurun, bu gerçeklerle yüzleşeceksiniz.
BAŞKAN
Sayın Koç, teşekkür ediyorum.
HALUK KOÇ
(Devamla) Bu gerçeklerle yüzleşmek zorundasınız değerli
arkadaşlarım, sıralara vurarak olmaz.
AHMET YENİ
(Samsun) - Kürsüyü işgal etmeyelim!
HALUK KOÇ
(Devamla) Merak etmeyin, o kürsüyü gerekirse İç Tüzükün verdiği
yetkilerle her alanda işgal edebiliriz, her alanda kullanabiliriz.
BAŞKAN
Sayın Koç, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ne kadar provokatör varmış bu Mecliste
ya!
HALUK KOÇ
(Devamla) Her alanda kullanabiliriz. Onun için
BAŞKAN
Sayın Koç, lütfen
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Bahane arıyorsun! Zaten öyle
yapıyorsunuz!
HALUK KOÇ
(Devamla) Sayın Metiner, size hiç yakışmıyor Bahane
sözcüğü. Size hiç yakışmıyor Bahane sözü. Bahane kim, siz
kim! Siz en büyük bahanesisiniz bu Grubun zaten!
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Tutumum lehinde söz isteyen Nurettin Canikli, Giresun Milletvekili.
Buyurun Sayın
Canikli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Salı günkü
Meclis gündemini belirlemek amacıyla ve tüm grupların
katılımıyla bir Danışma Kurulu önerisi Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna sunuldu. Bunun altında dört siyasi parti
grubunun grup başkan vekillerinin imzası var: AK PARTİnin,
Cumhuriyet Halk Partisinin, Milliyetçi Hareket Partisinin ve BDPnin grup
başkan vekillerinin imzası var. Sayın Genç, altında kendi
grup başkan vekilinin de imzası olan Danışma Kurulunun
aleyhine söz aldı. Yani, hukuken mümkün elbette, yani bunda İç Tüzüke
herhangi bir aykırılık söz konusu değil
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sen geçen gün almadın mı, senin imzan vardı yahu!
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Size ne!
AHMET YENİ
(Samsun) Rahatsız olmayın dinleyin!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) İzin verin
İç Tüzüke
bir aykırılık söz konusu değil, elbette söz alabilir ama
bakın, altında kendi grup başkan vekilinizin imzası var.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sana ne!
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Size ne, o bizim meselemiz, bunların bahanesi mi!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Elbette hukuki olarak bunu alıp
konuşmasında herhangi bir sakınca yok. Biz bunu normalde Türkiye
Büyük Millet Meclisi çalışma teamüllerine göre
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yahu sen Danışma Kurulunda imza attın,
çıktın aleyhinde konuştun!
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
bu gibi durumlarda Danışma
Kurulları yani tüm siyasi parti gruplarının oy birliğiyle
kabul ettiği Danışma Kurulları görüşmesiz
oylanır
KAMER GENÇ
(Tunceli) Allah Allah!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun takdirine sunulur; doğrusu
budur. Yani sizin partinizin grup başkan vekilinin imzası var, o
imzayı reddediyorsunuz, o imzanın aleyhine söz alıyorsunuz.
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Derdini siz çekmeyin, size ne! Allah Allah!
BAŞKAN
Sayın Canikli, Genel Kurula hitap edin lütfen.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Değerli arkadaşlar, bakın, hiçbir
şekilde, fiziki müdahaleyi tasvip etmek kesinlik söz konusu değildir.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Kınadın ya, elini kaldırdın ya, niye
yalan konuşuyorsun? Yalan konuşma!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Her zaman kınarız, onun
savunulması mümkün değil. (CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, bu sorunun çözülmesi amacıyla ve iyi niyetle Sayın
Uslunun buradan özür dilemesi ya da yerinden açık bir şekilde özür
dilemesi önerisini biz getirdik arkadaki görüşmelerde, bütün
arkadaşlarımız burada, getirdik ama kabul görmedi. Şunu
önerdiler bize: Hem oylanacak, hem disiplin cezası verilecek, hem de özür
dileyecek. Böyle bir şey olabilir mi!
İZZET
ÇETİN (Ankara) Hırsızlığı da, yolsuzluğu
da aklarsınız, şiddeti de aklarsınız!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, terbiyesizliğe
müsaade etme!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Arkadaşlar, disiplin cezası verilmesi
konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun iradesini biz nasıl
zorlayabiliriz, yönlendirebiliriz, bizden bu nasıl istenebilir?
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Hadi hadi!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Olay bu, aynen bu değerli arkadaşlar,
biz açık olarak önerdik özür dilemesini. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ve bu oylamanın sonucunun garanti edilemeyeceğini
de çok net bir şekilde ifade ettik. Dolayısıyla, eğer bir
sıkıntı bu noktaya gelmiş ise kesinlikle AK PARTİ
Grubu değildir.
Biraz önce
konuştuk, yani özrün ötesi yok arkadaşlar, özrün ötesi yok.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sizden beklenir, siz şiddeti de
aklarsınız!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bir insan özür diliyorsa, yaptığı
hareketin yanlış olduğunu kabul ediyor anlamına geliyor ve
özür diliyor, özür dilemek istiyor yani bunun neresi yanlış? Bunun
daha ötesi var mı? Yok. Hem özür dileyecek hem ceza vereceksiniz ve bunu
millete, Meclisin iradesine biz dayatacağız. Böyle bir
yaklaşım olabilir mi? Olamaz. O nedenle
İZZET
ÇETİN (Ankara) Meclisin iradesi değil ortadaki.
FATMA NUR SERTER (İstanbul)
Kendi iradenizi öyle kullansaydınız.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bakın, bir de şu hususun çok net olarak
ortaya konulması gerekir: Kürsü işgali Sayın Genç
tarafından yapılmıştır. Neden? Çünkü
kapatılmıştır Meclis, dolayısıyla işgal söz
konusu değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bunun da altının çizilmesi gerekir.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Tutumum aleyhinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Grup
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Peki, konuşmayacağım.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Kaplan.
NİHAT
ZEYBEKCİ (Denizli) Otur yerine artık! Otur, otur!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sana ne ya! Sen ne karışıyorsun! (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Lütfen
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Meclis Genel Kurulundaki disiplin açısından bütün grupların
imzaladığı Danışma Kurulu önerileri geldiği
zaman, buna bütün üyelerin -yeni arkadaşlarımız bilmeyebilir
ama, artık, onlar da acemi sayılmaz, bir ayı geçti-
uymaları gerekir. Tabii ki bu ayrı bir iç grup hukuku, disiplin
hukuku, ayrı bir konu, ben bunu ayrı bir kenara koyuyorum ama
hepimizin buradaki disipline, grup kararlarına, Danışma Kurulu
kararlarına saygılı olup onu işlevsel kılmamız
gerekir; bu ayrı bir konu.
Şüphesiz,
İç Tüzük konuşmacının, hatibin de
davranışlarını belirlemiştir ve buna karşı
da Başkanlığın alacağı tedbirleri de. Ve ilk kez
yaşamıyoruz, zaman zaman geçen dönem de oldu, Sayın Gençin
konuşmaları döneminde bu tür elektrikli anlar oldu. Keşke Meclis
Başkanı o ara bir beş dakika ara verseydi veya idare amiri
olarak da AK PARTİnin değil CHPnin bir idare amiri gelseydi, Kamer
Genç de yanında olsaydı.
Şimdi, bütün
bunlar bir yana
Ama tutanakları özellikle istettim çünkü yakın
oturuyorum ve benim gözlemlediğim bir fiilî saldırı, itekleme
durumu oldu ve tutanaklara da geçmiş. Şimdi bu fiilî
saldırı durumunun karşısında biz arkada konuştuk
grup başkan vekilleri olarak ve dedik ki: İç Tüzükün
160ıncı maddenin dördüncü fıkrası Saldırıda
bulunmak diye bir hüküm koymuş, buna giriyor, çok açık ve net. O
zaman, bunun gereği yapılmalı. Bunun da gereği,
doğrusu bir özür dilemeyle
Üstelik de İdare Amiri olan bir
arkadaş, görevin sorumluluğu daha fazla. Bunu bir özür dileme
yöntemiyle geçiştirmek gerekir ve bu fiilî saldırının
kabul, tasvip görmeyeceğinin belirtilmesi Meclis Genel Kurulunun ahengi
açısından söz konusu ama şunu gördük: Özür dilenmedi, savunma
verilmedi, tutanaklar ortada ve oylama yapıldı. Yani şimdi
oylarınız, çoğunluğunuz vardır diye sizin, grubunuzun
fiilî bir saldırıyı aklama hakkınız var mı? Var
mı?
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta)
Zorbalığı tasvip oylaması!
HASİP KAPLAN (Devamla)
Zorbalığı aklama hakkınız var mı?
Adınız Adalet arkadaşlar! Adınız Adaletse daha çok
düşüneceksiniz. Asla, bu oy çoğunluğunuzun olması,
Sayın Genç tahrik bile etse Sayın Uslunun fiilî
saldırısının savunma ve gerekçesi olamaz. Fiilî
saldırının mutlaka ya cezası verilir ya özür dilenir, bunun
başka yolu yok. Burada siz bunu tamir etmek zorundasınız,
etmediğiniz takdirde, bu kürsünün masuniyeti kalmaz arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Kürsü masuniyetiyle alakası yok bu işin.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Zorbalıkla alakası var Elitaş.
AHMET YENİ (Samsun) Kürsü
işgal altındaydı, işgal.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Milletin kürsüsü işgal altındaydı.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla) Burada,
benim gözümün önünde saldırı oldu.
AHMET YENİ (Samsun) Kürsüyü
işgal ettiniz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
İşgal altındaydı
Saldırı yanlış.
HASİP KAPLAN (Devamla) Gözünüzün
önünde oldu.
BAŞKAN Sayın Kaplan,
teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Saldırı yanlış.
HASİP KAPLAN (Şırnak) -
Saldırıyı korursanız yanlış yaparsınız,
yanlış yaparsınız, yanlış yaparsınız.
BAŞKAN Sayın Kaplan
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi,
Sayın Hatip
BAŞKAN Bir saniye
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet.
BAŞKAN - Sayın Kaplan,
konuşmanız sırasında Savunma verilmedi. diye ifade
ettiniz. Savunma verildi ancak Sayın Uslu Savunma hakkını
kullanmayacağım. dedi, ikisinin arasında fark var, onu
belirtmek isterim. Tutumumda herhangi bir değişiklik
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Başkanım Savunma yapmayacağım. dedi. Yani keşke
anlasaydık.
BAŞKAN Sayın Kaplan,
lütfen
Konuştunuz
HASİP KAPLAN (Şırnak) -
Sayın Uslu konfederasyon başkanlığı yapmış,
iletişimi var, onu bu noktaya getiren nedenleri bilebilseydik,
anlasaydık keşke.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, tutumumda herhangi bir değişiklik
olmamıştır. Kaldı ki tartışılan benim tutumum
değil, Genel Kurulun iradesi olmuştur.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, şimdi, biraz önce Sayın Şandır da
konuşmasında söyledi, dedi ki: Biz, Kamer Gençin üslubunu
biliyoruz. Sayın Hatip de dedi ki: Kürsüyü işgal etti. Bir de AKP
grup başkan vekili dedi ki
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Genç, öyle demedim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, siz de dediniz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Kürsüyü işgal etti. demedim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Dediniz, dediniz, ama siz farkına varmadan
Bir de dediniz ki:
Yani konuşmayı
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, şu anda 66ncı
maddeye aykırı bir durum yapılıyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet, sataşmadan söz istiyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) 66yı uyguladınız.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, bir saniye
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bakın
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) 66ya aykırı bir durum
yapılıyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi, denildi ki: Efendim, Danışma Kurulu
kararı üzerine kimse konuşmadı. Ben konuştum. Sataşma
var, uygun görürseniz kürsüden, sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Ben
sataşma olarak değerlendirmiyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim
BAŞKAN
Sataşma olarak değerlendirmiyorum. Tenkit haklarını
KAMER GENÇ
(Tunceli) Peki, Sayın Başkan, eğer ben, Caniklinin
BAŞKAN
Konuşmalarınız da zaten tutanaklara geçti, maksadınız
anlaşıldı Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir dakika
Caniklinin, Danışma Kurulu kararı
üzerinde söz istediğini, konuştuğunu getirip ispat edersem ne
duruma düşer?
BAŞKAN -
Sayın Genç, lütfen yeni bir tartışmaya mahal vermeyelim. Oturur
musunuz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Peki, ben ısrar ediyorum.
BAŞKAN -
Konuştuklarınız tutanaklara geçti Sayın Genç.
Teşekkür
ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sataşmadan söz istemekte ısrar ediyorum.
BAŞKAN
Israr edin Sayın Genç, ne yapalım?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Israr ediyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) Vermiyor o da.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Israrı oya sunun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gündemin 1inci sırasında yer alan
KAMER GENÇ
(Tunceli) Israr ediyorum. Sayın Başkan, ısrar ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen oturun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, ısrar etme hakkı
bile yok şu anda.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Oylamaya sun, onlar reddetsinler.
BAŞKAN
Sayın Genç, biz bu Genel Kurulu çalıştırmak durumundayız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bakınız, sataşmadan söz istenirse
Ben
ısrar ediyorum, İç Tüzüke göre benim ısrarımı
oylamaya sunmak zorundasın, onlar bir daha benim konuşmamı
reddetsinler. Israr ediyorum efendim. İç Tüzük böyle.
BAŞKAN Ben,
oylama yapmak durumunda değilim, öyle bir düşüncem de yok Sayın
Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, diyorum ki: Ben, sataşmadan dolayı ısrar
ediyorum, bana sataşma vardır, oya sun, onlar reddedecekler
nasıl olsa.
AHMET YENİ
(Samsun) Niye istiyorsun?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet, buyurun, ben ısrar ediyorum. İç Tüzükü oku.
BAŞKAN
Sizin ısrarınız üzerine, o zaman Genel Kurula Sayın Gençin
konuşma yapması konusunu oylarınıza sunuyorum: Konuşma
yapılmasını kabul edenler
Kabul etmeyenler
Buyurun Sayın
Genç.
AHMET YENİ
(Samsun) Ne işine yaradı yani?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani bak, İç Tüzükü oku, öyle gel oraya.
BAŞKAN Evet,
sayın milletvekilleri, gündemin 1inci sırasında yer alan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Hükümeti Arasında Denizcilik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Romanya Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/330) (S. Sayısı: 41)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemin 2nci sırasında yer alan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Yeni Zelanda Hükümeti Arasında Hava Hizmetlerine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Yeni Zelanda Hükümeti Arasında Hava Hizmetlerine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/423) (S. Sayısı: 21)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Komisyonların bundan sonra da
bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince, (11/2) esas numaralı Gensoru Önergesinin gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmeleri
yapmak için 15 Kasım 2011 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 16.41