TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
25inci
Birleşim
29
Kasım 2011 Salı
(TBMM Tutanak
Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan
ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile
konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde
belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ardahan Milletvekili Orhan Atalayın,
içinde bulunduğumuz muharrem ayına ve milletvekilliğin
sorumluluklarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Çorum Milletvekili Tufan
Kösenin, Çorum ilindeki şeker fabrikalarının
özelleştirilmesi nedeniyle yaşanan sorunlara, özel yetkili
mahkemelerde yapılan yargılamalara ve uzun süren tutukluluk
iddialarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Tokat ili ve ilçelerinde yaşanan sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, MHP Grubu olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğana
geçirdiği ameliyattan dolayı acil şifalar dilediğine
ilişkin açıklaması
2.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, tutuklu bulunan 8 milletvekili hakkında
vermiş oldukları kanun teklifinin acilen Meclisin gündemine
alınmasına ve bir an önce konunun çözüme kavuşturulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- 660 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmuş bulunan Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumunun Maliye Bakanlığı ile
ilgilendirilmesinin Başbakanın teklifi üzerine uygun görüldüğüne
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/651)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 24 milletvekilinin futbol
kulüplerinin ekonomik sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/68)
2.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, usta öğreticilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/69)
3.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer ve 21 milletvekilinin, Tekirdağ sahillerindeki
kirlilik sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/70)
C) Gensoru Önergeleri
1.- Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Van ilinde
meydana gelen depremlerde, arama ve kurtarma çalışmaları,
yardımların ulaştırılması, hasar tespiti ve
süreçteki diğer hizmetlerin yerine getirilmesinde etkin koordinasyon
sağlayamadığı iddiasıyla Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay hakkında gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/6)
D) Önergeler
1.- Kütahya Milletvekili
Hasan Fehmi Kinayın, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/11)
2.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcanın, Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin (2/11), İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/12)
E) Duyurular
1.- Diyarbakır 5.
Ağır Ceza Mahkemesince, Hakkâri Milletvekili Adil Kurtun
yargılandığına dair dosyanın, Anayasanın 83üncü
maddesinin ikinci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru (3/652)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve
arkadaşları tarafından 1937-1938 yıllarında, bugünkü
adı Tunceli olan Dersim'de Tedip ve Tenkil uygulamalarının bütün
yönleriyle araştırılması amacıyla, verilen Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 29/11/2011 Salı günkü
birleşimde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerin
aynı birleşimde
yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- Gündemdeki sıralama
ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
83 sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci
maddesine göre Temel Kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine; (11/6) esas numaralı gensoru
önergesinin, Genel Kurulun 1 Aralık 2011 Perşembe günkü gündeminin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına
alınmasına ve gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin
aynı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin AK
PARTİ Grubu önerisi
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adıyaman
Milletvekili Mehmet Metinerin, İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, Adıyaman Milletvekili Mehmet
Metinerin, partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlunun, Adıyaman Milletvekili Mehmet Metinerin, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
4.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Genel
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, partisine
sataşması nedeniyle konuşması
6.- Adıyaman Milletvekili Mehmet Metinerin,
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Yeni Zelanda Hükümeti Arasında Hava Hizmetlerine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/423) (S.
Sayısı: 21)
2.- Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/524) (S.Sayısı: 82)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Konya Milletvekili Atilla
Kartın, Bahri Dağdaş Tarımsal Araştırma
Enstitüsünün uluslararası statüsünün kaldırılmasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/675)
2.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcanın, Bolu genelinde kayıtlı kümes sayısı ile
üretim yapan ancak ruhsatı olmayan kümeslere ilişkin Başbakandan
sorusu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı (7/693)
3.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Simav depreminden etkilenen vatandaşların
tarımsal kredi borçlarının ertelenmesine ve destek primlerine,
- Burdur Milletvekili Ramazan
Kerim Özkanın, Trakya Bölgesinin şap hastalığından
ari bölge haline getirilmesine,
Kurbanlık hayvan
ithaline,
- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, ziraat mühendisleri ve veteriner hekimlerin
istihdamına,
- Hatay Milletvekili Adnan
Şefik Çirkinin, tarımsal ithalatın ürün
dağılımı ve yıllar itibariyle oranlarına,
- Kastamonu Milletvekili Emin
Çınarın, Çin sarımsağının ithaline ve yerli
üreticinin mağduriyetine,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/723), (7/724), (7/725), (7/726), (7/727),
(7/728)
4.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, TEDAŞda görevde yükselme sınavı
açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/793)
5.- Manisa Milletvekili Hasan
Örenin, bazı çiftçilere geçmişe dönük elektrik borcu
çıkartılmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/874)
6.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkayanın, taş kömürü üretimi yapmak
üzere anlaşılan bir firmanın taahhütlerini yerine getirememesine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/876)
7.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, Libyadaki isyancılara hibe olarak para
gönderildiği iddialarına ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun cevabı
(7/929)
8.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurtun, elektrik faturalarında görülen kayıp-kaçak bedeli
adı altında yapılan ödemeye ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/973)
9.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acarın, elektrik ithalat ve ihracatına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/976)
10.- Antalya Milletvekili
Mehmet Günalın, doğal gaz ithalatında otomatik fiyat
ayarlaması sisteminin işlemesine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/1066)
11.- Antalya Milletvekili
Mehmet Günalın, BOTAŞın doğal gazda
uyguladığı al ya da öde yöntemine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/1067)
12.- Antalya Milletvekili
Mehmet Günalın, doğal gaz depolama tesislerine ve bunların
yeterliliğine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/1068)
29
Kasım 2011 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----
0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci Birleşimini açıyorum.
III.-
Y O K L A M A
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Beş
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz parlamenter sorumluluk
hakkında söz isteyen Ardahan Milletvekili Orhan Atalaya aittir.
Buyurun Sayın Atalay. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ardahan Milletvekili Orhan
Atalayın, içinde bulunduğumuz muharrem ayına ve milletvekilliğin
sorumluluklarına ilişkin gündem dışı
konuşması
ORHAN
ATALAY (Ardahan) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içinde
bulunduğumuz ay bütün ilahî orijinli dinlerde kutsi olduğuna
inanılan muharrem ayıdır ve özellikle bu ayın ilk on gecesi
bütün dinlerde gerçekten kutsiyete sahiptir. Muharrem ismi, kendisinde
-bugünkü ifadeyle- insanın tüm temel kıymet hükümleriyle
dokunulmazlığına vurgu yapan ve bu nedenle derin tarihsel arka
plana sahip odak bir terimdir. Bu ismin
çağrıştırdığı en önemli anlam, adalet ve
özgürlük önderleri olarak beşeriyetin hafızasına derin izler
kazımış bulunan büyük peygamberlerin ve onların izini süren
Hazreti Hüseyin gibi tüm aile fertlerinin hayatı pahasına da olsa
adalet ve hürriyet uğruna destansı kavgalar vermiş büyük
şahsiyetlerdir. Onların bize miras bıraktığı en
önemli şey ise içinde yaşadıkları dünyanın
sorunlarına ilişkin kendilerine düşen sorumluluktan asla geri
kalmamış olmalarıdır. Bugün özellikle bu tür kutsal
öğretilere sahip büyük dinlerin teşekkül ettiği jeokültürel
coğrafyaya baktığımızda, muharremi daha derinliğine
anlamanın bir zaruret olduğuna inanıyorum. Zira, bu
öğretilerin selamet yurdunu evirmek istediği bu coğrafyaya
bakanlar, ne yazık ki buranın sanki de tüm insani kıymetlerin
ayaklar altına alınması helal kılınmış gibi
bir realiteyle yüz yüze gelirler. Bu toprakların dününü
incelediğimizde bugüne ne kadar da benzediğini görüyoruz.
Anlaşılan odur ki durağan hiçbir anı bulunmayan bu fiziki
evrende yaşayan beşeriyetin de hiçbir sabit zaman dalgası mevcut
değildir. Öyleyse bu dinamik tarihsel ve toplumsal değişim ve
yenilik taleplerini ciddiye almak, siyaset için de en önemli öncelikli ödev
olsa gerektir. Bilelim ki yer de uyanık, gök de uyanıktır.
Değerli
arkadaşlar, bu kadar tarihsel bir evrede dağların bile
yüklenmekten korktuğu bu denli ağır bir toplumsal yükümlülük
altına girmiş bulunan parlamenterler olarak bizler için muharremin
anlamı özellikle sorumluluk bilincinde odaklaşır. Tarihin bu
evresinin tanıkları olarak biz parlamenterler, bir yolun
başındayız. Her yolun olduğu gibi bu yolun da bir sonu
vardır, ama bu yolun sonunda bizi bekleyen seçenek sayısı ikiden
fazla değildir. Kabul etmeliyiz ki, bu sürecin sonunda bizi bekleyen ya
vazifesini yapmış olmanın vicdani huzuru ya da taahhüt
ettiğimiz şeyi yapmamış olmanın tarihsel ve toplumsal
vebali. Âkifin ifadesiyle, çalmadan nakusu izmihlalimiz işe koşulmak
zorundayız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; toplum olarak acil çözüm bekleyen
kritik sorunlarımız olduğunu hiçbirimiz inkâr edemez. Zira,
inkâr, insan aklını kilitleyen, basiretini körelten ve vicdanını
öldüren en büyük hatadır. Öyleyse sorunlarımıza kör,
sağır ve dilsiz kesilmek, kendi nefsimize ve neslimize
yapabileceğimiz en büyük kötülük olacaktır. Bilelim ki, çözümü
yarına bırakılmış her bir sorunun intaç ettiği
her suç ve günahtan en büyük pay bizlere düşecektir. Kabul etmeliyiz ki,
kardeş kavgasını sonlandırmayan, toplumun adalet ve
eşitlik duygusunu tatmin etmeyen, insan hak, onur ve hürriyetlerini
teminat altına almayan her yasal ve anayasal eksiklik bizim kusurumuz
olacaktır. Umarım ki, kendi kusurumuzu vekâletini üstlendiğimiz
milletimize fatura etme sefaletine de düşmemiş oluruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşurken adil olmak, kendi
aleyhimize de olsa adaletten ayrılmamak gibi temel kutsi öğretileri
bir yaşam biçimine çevirme iradesini ortaya koymak, herkesten önce bizden
beklenmektedir. Kanaatime göre, her birimizi ötekinin elinden ve dilinden emin
kılacak bir iklimi var etmenin ilk adımı, adil ve emin bir
fikriyata ve onu dillendirecek Hüseyinler gibi özgür ve cesur yüreklere ihtiyaç
vardır. Bu yürekler, en kutsal savaşın zalim otoriteye
karşı hakikati haykırmak olduğunu bildikleri gibi,
haksızlık karşısında susmanın da dilsiz
şeytanlık olduğuna inanırlar. Yarın çok geç
kalmış olmamak için bu demde o yürekler mutlaka konuşmalıdırlar.
Bilelim ki konuşmayanımızda da, dinlemeyenimizde de hayır
yoktur.
Arkadaşlarım,
milletin Meclisine gönderilmiş olmanın bize oldukça ağır
bir mesuliyet yüklemiş olduğunu, daha da önemlisi seçilmiş
olmanın her şeyden önce bize söz, düşünce ve davranışlarımızın
da seçkin olma zorunluluğunu
yüklediğini hatırlatmak istiyorum. Unutmayalım ki
yüklenmiş olduğumuz emanet milletin namusudur. O namus bizim sözümüzde,
bizim duruşumuz ve davranışımızda tecelli edecektir.
Öyleyse mükâfatımızı sadece ve sadece kendi
vicdanımızdan beklemeliyiz. Meclisin birtakım kişisel,
siyasal veya partisel çıkarlar uğruna uydulaşmasına asla
izin vermemeliyiz. Zira, tarihi boyunca yaşadığı
muhtıra ve darbelerle onuru yaralı bu Parlamentoya hak ettiği
itibar elbisesini bir daha çıkarılmamak üzere giydirmek hepimizin en
asil, vicdani mecburiyetidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN
ATALAY (Devamla) Muharreminiz anlamlı olsun.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Atalay.
Gündem
dışı ikinci söz özel yetkili mahkemeler ve uzun süren tutuklular
hakkında söz isteyen Çorum Milletvekili Tufan Köseye aittir.
Buyurun
Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Çorum Milletvekili Tufan Kösenin, Çorum ilindeki şeker
fabrikalarının özelleştirilmesi nedeniyle yaşanan
sorunlara, özel yetkili mahkemelerde yapılan yargılamalara ve uzun
süren tutukluluk iddialarına ilişkin gündem dışı
konuşması
TUFAN
KÖSE (Çorum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündem
dışı sözü ben özel mahkemeler ve uzun süren tutukluluklar için
aldım ama ondan evvel, bu hafta sonu Çorumdaydım, oradan biraz
sizlere bahsetmek istiyorum.
Tam
bundan seksen beş yıl önce, 26/11/1926da ülkemiz ilk defa Türk
şekerini üretti, seksen beş yıl üç gün sonra da bugün maalesef
memleketim Çorumun da içinde bulunduğu şeker fabrikaları
özelleştirilmekte, hem de hiç uygun olmayan, mahkemelerin birkaç kez iptal
ettiği bir şartnameyle özelleştirilmekte maalesef.
Şeker
terbiyesini aldıklarını söyleyen şeker fabrikasının
çalışanları şeker gününde bizleri fabrikaya davet ettiler,
gittik, gördük, hakikaten tamamının gözleri dolu, bu
özelleştirmeden gerek fabrika çalışanlarının gerekse
milyonlarla ifade edilen tarım işçisinin, çiftçinin, nakliyecinin ve
hayvancının bu işten geri dönülmez bir biçimde zarar
göreceğini söylüyorlar. Ben burada tarihe bir not düşmek istiyorum:
Lütfen, bu özelleştirmeyi yapan Bakanlar Kurulu, ilgili bakanlar,
Özelleştirme İdaresi, bir kez daha düşünün. Şekerin ülke
ekonomisine 3 milyar dolardan fazla katkısı var, 10 milyona
yaklaşan insan şekerden ekmek yemektedir. Sözlerimi
uzatmayacağım, bu konu bizim gündemimizde devam ediyor. Daha sonra
tekrarlayacağız, bu konuda söyleyeceğimiz önemli şeyler
var.
Yine
Çorumda -değerli arkadaşlarım, bu çok önemli, eğer bunu
dikkatle dinlerseniz- Çorum Belediye Başkanı 2009 yılında
bir kamu kuruluşundan yönetim kurulu üyesi olarak almakta olduğu
maaşı hacizli olarak geldi Çoruma, maaşları hacizliydi. İki
yılı aşkın süredir Çorumda Belediye
Başkanının imar ve ihale işlerinde yaptığı
yolsuzluklar dedikodu olarak dolaşıyordu. Ama 15 Kasımda yerel
basındaki bir gazeteci bu işi dedikodu olmaktan çıkarttı ve
iddialı bir hâlde Çorum kamuoyunun bilgisine sundu. Bir süre Çorum
kamuoyunu oyalayan Belediye Başkanı 2009da maaşı hacizli
olarak geldiği Çorumda bir hazır beton santraline ortak
olduğunu açıklamak zorunda kaldı. Ben Belediye
Başkanımızı suçlamıyorum buradan. Belediye
başkanları şehir eminleridir, en güvenilir insanlardır.
Değil hakkında iddia olması, dedikodu bile çıkmaması
gerekir diye düşünüyorum. İçişleri Bakanlığından
da özellikle burada rica ediyorum, talep ediyorum: Cumhuriyet Halk Partili
belediyelerin kapılarında neredeyse maaşlı memur gibi
çalışan müfettişlerinden bir kısmını da Çorum
Belediyesine göndersin de Çorum kamuoyu da Çorum Belediyesinde neler dönüyor,
bunları öğrensin. Özellikle bunu istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, hukuk bir gün herkese lazım olacak. Bu çok önemli
ve tarihsel bir sözdür. Konuya yalnızca hukuk penceresinden bakarsak hep beraber
demeliyiz ki: Hukuk devletinin varlığı ve hukukun
üstünlüğü için özel görevli mahkemeler bir başka isim ve görünümde
devam ettirilmeden mutlaka ve hemen kaldırılmalıdır.
Darbe
veya olağanüstü dönemlerde iktidar gücünün uygulayıcısı olarak
devreye sokulan olağanüstü mahkemeler, maalesef 2005 yılında
CMYnın, Ceza Muhakemeleri Yasasının 250nci maddesinde
yapılan değişiklikle bugün ülkemiz için olağan mahkemeler
hâline gelmiştir.
Hepimiz tüm toplum
olarak izliyoruz, belki bir kısmımız şimdilik anlamıyoruz
ya da anlamamazlıktan geliyoruz ancak bu mahkemelerde yalnızca
suçlanmak, tutuklamanın uygulamasında aranan tek koşul olarak
kullanılır hâle geldi. Bunu hepimiz izliyoruz ama bir
kısmımız anlamıyoruz maalesef. Koşulları
oluşturulmadan gerçekleştirilen tutukluluk ve süresi uzayan
tutuklamalar cezanın infazına dönüştüğünden,
yargılamalar başlarken aslında fiilen de bitmiş oluyorlar.
Ve yine
arkadaşlarım, hep beraber izliyoruz ancak bir
kısmımız, şimdilik işimize gelmediği için
anlamamazlıktan geliyoruz. Bu mahkemelerde yapılan
yargılamalarda, yalnızca yurdunu seven, halkını seven,
ulusal çıkarlarımızı ödünsüz savunan, iktidara ya da
iktidarın bağlı olduğu uluslararası güç odaklarına
biat etmeyen aydınlarımız, gazetecilerimiz, yurtsever
askerlerimiz uzun süren tutukluluk hâlleriyle yargısız infaz
ediliyorlar yani 2000li yılların Kuvayımilliyecileri
haksız infaz ediliyorlar yani Mustafa Kemalin yoldaşları
haksız infaz ediliyorlar. Bugün Türkiye Cumhuriyetinde Türkiye
Cumhuriyetinin geleceği maalesef
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Köse, teşekkür ediyorum.
TUFAN KÖSE (Devamla)
Bir dakika daha istiyorum, devam edeceğim.
Değerli
arkadaşlarım, sözlerime son verirken on gün önce
Başkanım
BAŞKAN Sayın
Köse, böyle bir uygulamamız yok, biliyorsunuz.
Teşekkür ediyorum.
TUFAN KÖSE (Devamla)
Son verirken, hangi partiye oy vermiş olursa olsun, hangi siyasi
ideolojiden olursa olsun, geçmişte dedeleri, nineleri
haksızlığa uğramış
BAŞKAN Sayın
Köse, lütfen
TUFAN KÖSE (Devamla)
yoksullaştırılmış, kimsesiz
bırakılmış, bugün de kendileri haksızlığa
uğrayan, gelecekte de, eğer bu gidişe dur demezsek
çocukları, torunları haksızlığa uğrayacak tüm
insanlarımızı, tüm yurttaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Köse.
Gündem
dışı üçüncü söz, Tokat ili ve ilçelerinin sorunları
hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili Reşat Doğruya aittir.
Buyurun Sayın
Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat ili ve
ilçelerinde yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Tokat
ili ve ilçelerinin sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tokat
ili İç Anadolu Bölgesinin en güzel illerinden birisidir. 2007
yılından itibaren her yıl gündem dışı söz alarak
ilimizin sorunlarını dile getiriyorum. Bizi duyanlara ve gerekli
tedbirleri alanlara teşekkür ederim. Ancak, her yıl da
söylediğim gibi Tokat nüfus kaybediyor, kan kaybediyor. Son yapılan
TÜİK araştırmaları ve raporlarında ülkemizde göç veren
illerin başında maalesef Tokat ili geliyor. Beş yıl
öncesinde 800 binlerde olan nüfus 600 binlere düşmüş ve 7
milletvekilliğinden de 5 milletvekilliğine inmiştir. Bunun
başlıca nedenlerden birisi işsizlik, yoksulluk ve fakirliktir.
Tarımla uğraşan insanlar zarar etmektedir. Mazot, ilaç, gübre fiyatları,
katlanılamayacak durumda, çok yüksektir. Bunun yanında ürün
fiyatları da masrafı karşılamamakta ve köylü, çiftçi
tarımdan vazgeçmektedir.
Tokat ilinin bütün ilçelerinde, köylerinde
hızlı bir göç başlamıştır. İstanbul
başta olmak üzere büyük şehirlere her gün göç olmakta, insanlar ata
toprağını terk edip yad ellere gitmektedir. Ancak Tokat ili AKP
İktidarının her üç döneminde de bu siyasi partiye çok büyük
destek vererek oyunu artırıp ona güvenmiştir. Bundan
dolayı, Tokat ili ile ilgili sorunların acil çözülmesini ve göçün
bitirilmesini de istemektedir.
Tokatta çiftçi, hayvan üreticisi ve esnaf çok
zor durumdadır. Ülke genelinde olduğu gibi mazot, gübre ilaç
fiyatları mutlaka düşürülmeli, çiftçi reel manada desteklenmelidir.
Hayvan üreticisi zor şartlarda üretim yapmış olmasına
rağmen üretimini maalesef değerlendirememiştir. Hayvan
ithalatından mutlaka vazgeçilmeli, üretici de reel manada
desteklenmelidir.
Sayın
milletvekilleri, Tokatta küçük esnaf dükkânını, iş yerini
kapatır konuma gelmiştir. Süpermarketler kanunu küçük esnafın
lehine acilen Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasalaşmalı, bu
insanlar da işsizlik ortamından mutlaka
kurtarılmalıdır. Genç işsizler için Niksar ve Erbaa
belediyelerinin öncülüğünde yapılan, sokak atölyeleri gibi bayanlara
yönelik, üretimi teşvik edici çalışmalar Tokat ilinin her
tarafında yapılmalı ve desteklenmelidir.
Tokat
merkezde ana yollarda yoğun trafik sorunu vardır. Çevre yolu acilen
bitirilmeli, şehir içi ana yolları gidiş ve geliş diye
ikiye bölünmelidir. Tokat-Çamlıbel, Niksar-Tokat, Niksar ve
Reşadiyeyi Ordu iline bağlayan yollar, Zile-Sungurlu arası yol,
Erbaa-Amasya yolları uzun yıllardan beri bitirilmemiştir, acilen
bitirilmelidir.
Tokat merkezdeki hastanelerin hepsi
kapanmamalı, eski Recep Yazıcıoğlu Hastanesi tam
teşekküllü hastane olarak tekrar açılmalı, diş hastanesi de
acilen bitirilmelidir.
Son ekonomik krizle beraber Tokatta birçok
iş yeri kapanmıştır. Teşvik uygulama
sıralamasında 3üncü bölge olan ilimiz kara, deniz ve hava yolu
ulaşımı olan illerle aynı gruptadır. Ayrıca,
yüksek teşvik ve çok yüksek teşvik uygulama kapsamında
bulunmayan ilimize yatırımcılar gerekli ilgiyi göstermemektedir.
Ayrıca, Tokat Havaalanı da kapanma durumu ile karşı
karşıyadır. İstanbul bağlantısı
olmadığından büyük yatırımcılar maalesef Tokata
gelmemektedir.
Başta
Niksar, Turhal, Zile organize sanayileri olmak üzere Reşadiye ve
Yeşilyurt küçük sanayi sitelerinin altyapısı tamamlanıp,
yatırımlara açılmalıdır.
Teşvik sistemi ülkemizin birçok yeri gibi
Tokat için de acil değiştirilmelidir. Büyük göç veren ilimiz,
herhâlde teşvik sisteminde gerekli yeri alması gerekir.
Tokat Sigara Fabrikası
satılmış ve kapatılmıştır. Turhal Şeker
Fabrikası da aynı akıbete uğramamalıdır. Turhal
Şeker Fabrikasını kapatmayalım. Araştırıp
yeni bir sistem bularak açık, faal hâlde kalmasını sağlayalım. Turhal Şeker Fabrikası
özelleştirme kapsamından, ya çıkarılmalı ya da
Tokatlılara açık kalmak, çalıştırmak kaydıyla
devredilmelidir.
İlimiz kültür, turizm yönünden zengin bir
bölgededir. Tokat merkez, Danişmentlilerin başkenti Niksar, Sulusaray
Sebastapolis, Pazar Ballıca Mağarası, Zile Kalesi çok iyi
değerlendirilmeli, teşvik sistemine geçirilmelidir.
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesine özel
ilgi gösterilmeli, okul daha da fazla büyütülmelidir ve öğrencilere yeni
imkânlar sunulmalıdır.
Tokatta HES projelerinde çok
sıkıntı vardır. Irmaklar üstüne kurulan HESler çevreyi
bozmakta, çiftçiyi mağdur bırakmaktadır. Bu konu geniş
katılımla araştırma yapılması gereken çok önemli
konuların başında gelmektedir.
Ayrıca, Tokat ili ağır bir
deprem kuşağında bulunmaktadır. Kuzey Anadolu fay
hattı buradan geçiyor. Geçmiş tarihlerde ağır depremler
olduğu görüldüğünden, başta resmî binalar olmak üzere, bütün
yerleşim yerleri incelemeden geçirilmeli, depremle ilgili önlemler acilen
alınmalıdır.
Bina yapımında belediyelerden
alınan ruhsatlarda kolaylıklar sağlanmalı, Tokata sonuçta
sahip çıkılmalıdır diyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Doğru, teşekkür ediyorum.
Sayın
Öğüt ve Sayın Işık, söz talepleriniz var ancak İç
Tüzükün 59uncu maddesi Gündem dışı en çok üç kişiye söz
verir. diyor. Onun için veremiyorum. Sadece Sayın Grup Başkan
Vekilleri Sayın Vuralla, Sayın Kaplana söz vereceğim.
Sayın
Vural, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, MHP Grubu olarak
Başbakan Recep Tayyip Erdoğana geçirdiği ameliyattan
dolayı acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle
Sayın Başbakana geçirdiği ameliyattan dolayı Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak acil şifalar diliyoruz, AKP Grubuna da
geçmiş olsun dileklerimizi ifade ediyoruz. Bir an önce Sayın
Başbakanın sıhhatine kavuşarak aramıza gelmesini
diliyoruz.
Tabii,
bu vesileyle de, gazete haberlerinden ediniyoruz ama, bir sayın bakan ya
da başbakan yardımcısı, Sayın Başbakana
yapılan bu operasyonla ilgili Meclise bir bilgi verirlerse
Zannederim
doğrudan bilgi edinme konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin böyle bir
hakkı var. Böyle bir ortamda Türkiye Büyük Millet Meclisinin de
bilgilendirilmesinde fayda mülahaza ediyorum.
Saygılarımı
arz ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
Sayın
Kaplan, buyurun.
2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, tutuklu bulunan 8
milletvekili hakkında vermiş oldukları kanun teklifinin acilen
Meclisin gündemine alınmasına ve bir an önce konunun çözüme
kavuşturulması gerektiğine ilişkin açıklaması
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Özel
yetkili mahkemelerin olağanüstü yargılama yerleri olduğu ve
uygulamasından bu yana kamu vicdanında son derece
tartışıldığı, yine uzun tutukluluk süreleriyle
ilgili olarak başta Mecliste 8 milletvekilinin hâlen tutuklu
olduğunu, bu iki konuda da kanun teklifi vermiş bulunmaktayız.
Bunun Meclisin acil gündemine alınıp bir an önce çözüme
kavuşturulması gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Cumhurbaşkanlığının
bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
Okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmuş
bulunan Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Maliye
Bakanlığı ile ilgilendirilmesinin Başbakanın teklifi
üzerine uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/651)
25
Kasım 2011
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi:
Başbakanlığın 22/11/2011 tarihli ve B.02.0.PPG.0.12-300-02/11349
sayılı yazısı.
660
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmuş bulunan Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Maliye
Bakanlığı ile ilgilendirilmesi, 27/9/1984 tarihli ve 3046
sayılı Kanunun 19/A maddesi uyarınca, Başbakanın
teklifi üzerine uygun görülmüştür.
Bilgilerinize
sunarım.
Abdullah
Gül
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 24
milletvekilinin futbol kulüplerinin ekonomik sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/68)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye profesyonel
futbol liglerinde 134 kulübümüz mevcuttur. Türkiye Süper Ligi'nde 18, Bank Asya
1. Ligi'nde 18, İkinci Türkiye Ligi'nde 45 ve Üçüncü Türkiye Ligi'nde ise
53 futbol takımımız mücadele vermektedir.
Türkiye Futbol
Federasyonu'nca düzenlenen maç yayın ihalesinden elde edilen
hasılatın çok büyük kısmı Türkiye Süper Ligi kulüplerine
tahsis edilmektedir. Bank Asya, İkinci ve Üçüncü Lig kulüplerimize çok az
pay verilmektedir. Ayrıca, Süper Lig takımlarımızın
önemli ölçüde sponsorluk anlaşmaları ve reklam gelirleri
olmasına karşın, diğer liglerdeki kulüplerimizin bu
gelirleri oldukça sınırlı seviyede kalmaktadır.
Diğer taraftan,
spor-toto teşkilatı tarafından düzenlenen oyunlardan elde edilen
hasılatın çok önemli kısmı yine süper lig kulüplerine pay
edilmektedir.
Ayrıca, amatör
kümelerde çok önemli sayıda kulübümüz yoksulluklar içerisinde mücadele
vermektedir.
Ülkemizdeki birçok
şehrimizin en önemli sosyal aktivitesi olmasına karşın, bu
şehirlerimizde yeterli kaynak olmadığı için bu kulüplerimizin
yaşama ve liglerde mücadele etme şansı ortadan
kalkmaktadır. Her ilimizin farklı ekonomik yapıya sahip
olması, Türkiye futbol liglerinde mücadele veren kulüplerimize farklı
boyutta yansımaktadır.
Özellikle Spor-Toto
Teşkilatı tarafından düzenlenen oyunlardan elde edilen
hasılatın sadece yüzde 7'lik kısmı kulüplerimize
dağıtılmaktadır, yüzde 85'lik kısmı ise
ağırlıklı olarak vergi olmak üzere bloke edilmektedir.
Türkiye'de özellikle
amatör liglerde mücadele veren her daldaki takımlarımızın
araç-gereç ihtiyaçları mutlaka giderilmeli ve özellikle her amatör daldaki
takımlarımızın tesisleri mutlaka yenilenmelidir.
Ayrıca,
kaynakları yönünden çok büyük sorunları olan ikinci ve üçüncü lig
kulüplerimiz yine Spor-Toto tarafından farklı katsayılar ile
desteklenmelidir.
Türkiye futbol
liglerinde mücadele veren kulüplerimizin özellikle ekonomik ve mali
özerkliklerinin irdelenmesi amacıyla Anayasa'nın 98. maddesi ile
İç Tüzüğün 104. ve 105. maddeleri uyarınca bir Meclis
Araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederim.
1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
2) Candan Yüceer (Tekirdağ
)
3) Atilla Kart (Konya)
4) Erdal Aksünger (İzmir)
5) Kamer Genç (Tunceli)
6) Mehmet Şeker
(Gaziantep)
7) Tufan Köse (Çorum)
8) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
9) Haluk Ahmet Gümüş
(Balıkesir)
10) Kazım Kurt
(Eskişehir)
11) İhsan Özkes
(İstanbul)
12) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
13) Aytuğ Atıcı (Mersin)
14) Bedii Süheyl Batum
(Eskişehir)
15) Salih Fırat
(Adıyaman)
16) Metin Lütfi Baydar
(Aydın)
17) Özgür Özel (Manisa)
18) Nurettin Demir
(Muğla)
19) Ramazan Kerim Özkan
(Burdur)
20) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
21) Ali Özgündüz (İstanbul)
22) Ali Rıza Öztürk
(Mersin)
23) Celal Dinçer (İstanbul)
24) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
25) Malik Ecder Özdemir
(Sivas)
2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22
milletvekilinin, usta öğreticilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/69)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Usta öğreticiler; Çıraklık Yaygın
Eğitim Genel Müdürlüğü'ne bağlı Halk Eğitim
Merkezlerinde, Okul Öncesi Genel Müdürlüğüne bağlı kurum ve
kuruluşlarda, Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğüne
bağlı kurum ve kuruluşlarda, ek ders ücreti
karşılığı çalışan, Bilgisayar, Giyim, Makine
Nakışları, El Sanatları, Kuaförlük, anasınıfı
öğreticisi vb. branşlarda uygulamalı meslek eğitimi veren
kişilerdir. Türkiye genelinde 20 bine yakın Halk Eğitim
Merkezlerinde, 20 bine yakın okul öncesi eğitimde ve 10 bine
yakın da Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü'ne
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapmak üzere toplam 50 bine
yakın çalışan usta öğreticiler vardır.
Yaygın Eğitim kurumlarında öğretmen
ihtiyacı sebebiyle, öğretmeni bulunmayan meslek dallarında
herhangi bir kadroya bağlı olmaksızın ek ders ücreti
sayılı Devlet Memurları kanununun 89 uncu maddesine göre
çıkarılan 16.12.2006 tarih ve 26378 sayılı resmi gazetede
yayınlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararı eki Milli
Eğitim Bakanlığı öğretmen ve yöneticilerin ders ve ek
ders saatlerine ilişkin esasların 9. maddesine göre geçici personel
olarak istihdam edilmektedirler.
Usta öğreticinin aldığı brüt ücret,
asgari ücretin seviyesi altında ise 7,5 saatlik çalışmanın
bir gün baz alınması ile sigortaları ödenmektedir.
Dolayısıyla ortalama 8 ay boyunca usta öğreticisinin
aldığı ücret resmi tatiller, bayramlar vb. günlerde kesintiye
uğradığından hem aldıkları ücret asgari ücret seviyesinin
altında kalmakta hem de SSK primi her ay için 30 gün üzerinden
yatırılmamaktadır.
Aynı mekânlarda
aynı işi yapan Kadrolu Usta Öğreticiler 657 sayılı
kanunun tanıdığı tüm haklardan yararlanırken,
ücretlilerin sosyal güvencelerinin olmayışı, hiçbir güvenlik
sisteminde tam ve açık olarak tarif edilmemiş olmaları
çalışanlar arasında ayrıma neden olmaktadır.
Bakanlığa
bağlı her derece türdeki örgün ve yaygın eğitim
kurumlarının öğretmen ihtiyacını karşılamak
amacıyla bir ders yılında 10 ayı geçmemek üzere
öğretici görevlendirmesi yapılabilmektedir. Oysa statüsüz
çalıştırılan ücretli öğreticilerin, Halk Eğitim
Merkez Müdürlerinin inisiyatifleri doğrultusunda bazı illerde 6 veya
8 ay bazı illerde ise 10 veya 11 ay olarak, haftada 15 saat ya da 30 saat
arasında görevlendirmeleri yapılmaktadır. Bu adaletsiz
dağılım hem ücretlerde hem de SSK pirim ve gün
sayılarında eşitsizliğe neden olmaktadır.
Yıllardır
kadro tahsisi yapılmadan, ücretli usta öğreticiler sadece genelgeler
doğrultusunda kamu hizmeti vermiştir. Yetişmiş, deneyimli
çalışanların Halk Eğitimci sıfatıyla
başarılı çalışmaları takdir görmemiştir.
Yetişkin
Eğitimi, Meslek Eğitimi ve bu amaçla yapılan tüm kursların
önemi gün geçtikçe artmaktadır. Halk Eğitim Merkezlerinde Sosyal,
Kültürel ve Mesleki Eğitim alanında düzenlemeler ve kurs merkezleri
ile ilgili yenilikler bugüne kadar tam anlamıyla
yapılamadığı gibi çalışanların da Sosyal
Güvenceleri göz ardı edilmiş ve mağduriyetleri devam
etmiştir.
Bu uygulamalar
sonucunda:
1- Usta
öğreticiler, yıllardır çalıştığı
kurumlarda her yıl görev alıp alamama kaygısı
yaşanmakta, iş güvencesinden yoksun
çalıştırılmaktadır.
2- Yönetmelik ve
yönergelerde kullanılan esnek ifadelerle, idarecilerin görevlendirmelerde
inisiyatif kullanmalarına neden olmakta ve görevlendirme keyfiyete
dayandırılmaktadır.
3- Bu dönem uygulanmaya
konulan modüler program sistemini özümsemeyen, yeniliklere uyum
sağlayamayan, yeni programları kavrayamayan idarecilerin engeline
maruz bırakılmakta, usta öğreticilerin görev almasına engel
olunmaktadır.
4- Yetişkin
eğitimi verilen merkezlerde eğitimin, hâlihazırda ortalama %
80'i sigortalı çalışan tarafından
karşılanmaktadır. Tam gün ve tam yıl eğitim verilen
kurumlarda, ödenek sıkıntısı bahanesiyle kursların hem
geç açılması hem de erken zamanda kapatılması eğitimi
aksatmakta ve yetişkin eğitiminin amaç ve kapsamına uygun
hareket edilmemesine neden olmaktadır. Yaşam boyu eğitimin önemi
ve gerekliliği her geçen gün artmakta ve bu önemli hizmeti ne yazık
ki sosyal ve özlük hakları verilmemiş çalışanlarla
karşılanmaktadırlar.
5- Usta
öğreticilerden işsizlik sigorta primleri kesilmediği için
çalışmadıkları dönemlerde işsizlik sigortasından
yararlanamamaktadır.
6- Ve en
önemlisi geçmiş dönemlerde çalışan usta öğreticilerin,
geriye dönük eksik ödenen primlerini, kendileri veya bakanlıkça ödeme
hakkı verilmemiş, emekliliği gelmiş
çalışanların emekli olma hakları engellenmiştir.
Yukarıda
maddeler hâlinde bahsedilen usta öğreticilerin sorunlarının
kapsamlı olarak araştırılıp, bu sorunların bir an
önce çözüme kavuşturulması amacı ile Anayasanın 98 ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımla arz ederim.
1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
2) Candan Yüceer (Tekirdağ)
3) İhsan Özkes (İstanbul)
4) Erdal Aksünger (İzmir)
5) Atilla Kart (Konya)
6) Kamer Genç (Tunceli)
7) Mehmet Şeker (Gaziantep)
8) Tufan Köse (Çorum)
9) Kazım Kurt (Eskişehir)
10) Celal Dinçer (İstanbul)
11) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
12) Salih Fırat (Adıyaman)
13) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
14) Nurettin Demir (Muğla)
15) Özgür Özel (Manisa)
16) Aytuğ Atıcı (Mersin)
17) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
18) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
19) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
20) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
21) Sena Kaleli (Bursa)
22) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
23) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
3.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 21 milletvekilinin,
Tekirdağ sahillerindeki kirlilik sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/70)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ekolojik
dengelerin korunması, iklimlerin dengelenmesinde önemli bir unsur
olması ve insanlığın besin deposu olma özelliği
nedeniyle, denizlerin her türlü kirlilikten korunması
yaşadığımız coğrafyanın en önemli konusu
haline gelmiştir. Bu kirlilik yükü içerisinde, gemilerden kaynaklanan
kirliliğin önemli bir payı bulunmaktadır. Türkiye, deniz
ulaşımı açısından dünyanın en önemli geçiş
bölgelerinden biridir. Marmara denizinde her yıl yapılan kontroller
kirliliğin giderek arttığını kanıtlar
niteliktedir. Marmara denizinde artan bu kirlilik Tekirdağ
kıyılarında da etkili olmaktadır. İl Sağlık
Müdürlüğü tarafından düzenli olarak yapılan analizlerde de insan
sağlığını tehdit edecek düzeyde kirliliğe
rastlanmıştır.
Özellikle
Tekirdağ'da kurulu arıtma tesislerinde arıtılan
suların tekrar denize verilmesi, deterjan atıkları ve gübre gibi
denizi kirletecek maddelerin akarsular yoluyla denize karışması
da kirlenmeye neden olmaktadır. Denize ulaştıktan sonra
değişime uğrayan bu maddeler, denize giren
yurttaşlarımız için büyük tehlike yaratmaktadır.
Tekirdağ merkez başta olmak üzere bölgedeki çok sayıda plajda
denize girmek bölge halkının sağlığı
açısından önemli riskler taşımaktadır. Bazı
bölgelerde ise kirliliğin çok daha fazla olduğu tespit
edilmiştir. Özellikle Yeniçiftlik tarafındaki Şerefli Deresi'nin
aktığı bölgeler, Kumbağ Tarım Bakanlığı
ve askeri kampları, Barbaros Topağaç Halk Plajı, Altınova,
Değirmenaltı Halk Plajları, Salat Yağ Fabrikası
Çamlık Plajı, Saray Kastro Halk Plajı, Marmaraereğlisi
Vakıflar Kampı ile Şarköy'ün Eriklice köyü halk plajında
mikrobiyolojik kirliliğin zorunlu değerlerin çok üzerinde olduğu
belirlenmiştir. Deniz suyunda tespit edilen bu kirlilik çok sayıda
hastalığı da beraberinde getirmektedir. Temiz olmayan plajlarda
denize giren yurttaşlarımız kirli suyu yuttukları takdirde
koli basili, kolera, tifo, sarılık, dizanteri gibi birçok enfeksiyona
maruz kalmaktadırlar.
Tekirdağ
sahillerinde görülen kirlilik yalnızca denize giren bölge
halkını etkilememektedir. Evsel, kentsel ve sanayi
atıklarının denize ulaşması sonucu deniz
tabanındaki habitat ortamının dengesi bozulacak, bu da tek düze
bitki ortamının oluşmasına neden olacaktır. Orta ve
uzun vadede deniz dibindeki bitki çeşitliliği de yok olacaktır.
Bitki çeşitliliğinin yok olması deniz dibindeki oksijeni de arttıracağından
balıkların yaşam ortamını da olumsuz etkileyecektir.
Bu durumdan en fazla ekmeğini denizden kazanan
balıkçılarımız etkilenecektir.
Önlem
alınmadığı takdirde denizlerimizin gün geçtikçe daha büyük
çevre riskleri ile karşı karşıya kalmaları,
kıyılarımızdaki Mavi Bayrak sayısının
azalmasına neden olacaktır. Ayrıca bu tür çevre sorunları
sağlık, gıda, sosyokültürel, turizm ve ekonomik olmak üzere pek
çok alanda denizlerden faydalanma olanağımızı yok edici
yönde etki gösterecektir.
Yukarıda
belirilen hususlar göz önünde bulundurularak, Tekirdağ sahillerinde kirliliğe
neden olan faktörlerin tespit edilmesi, kalıcı çözüm
yollarının bulunması ve deniz dibindeki çeşitliliğin
korunması için gerekli çalışmaların yapılması
amacıyla Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç
Tüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
2)
Tufan Köse (Çorum)
3)
Mehmet Şeker (Gaziantep)
4)
Bülent Kuşoğlu (Ankara)
5)
Kazım Kurt (Eskişehir)
6)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
7)
İhsan Özkes (İstanbul)
8)
Aytuğ Atıcı (Mersin)
9)
Nurettin Demir (Muğla)
10)
Atilla Kart (Konya)
11)
Sinan Aydın Aygün (Ankara)
12)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
13)
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
14)
Erdal Aksünger (İzmir)
15)
Metin Lütfi Baydar (Aydın)
16)
Salih Fırat (Adıyaman)
17)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
18)
Ali Özgündüz (İstanbul)
19)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
20)
Celal Dinçer (İstanbul)
21)
Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
22)
Malik Ecder Özdemir (Sivas)
BAŞKAN
- Bilgilerinize Sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Bir
gensoru önergesi vardır. Önerge daha önce bastırılıp
sayın üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi,
okutacağım gensoru 500 kelimeden fazla olduğu için önergenin
özeti okutulacaktır ancak önergenin tam metni Tutanak Dergisine
eklenecektir.
C) Gensoru Önergeleri
1.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan
Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Van ilinde meydana gelen depremlerde, arama ve
kurtarma çalışmaları, yardımların
ulaştırılması, hasar tespiti ve süreçteki diğer
hizmetlerin yerine getirilmesinde etkin koordinasyon
sağlayamadığı iddiasıyla Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalay hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/6) (X)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Başbakan
Yardımcısı Sayın Beşir Atalay hakkında
Anayasa'nın 99'uncu ve İçtüzüğün 106'ncı maddeleri
uyarınca gensoru açılmasına ilişkin Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına verdiğimiz önerge 22 Kasım 2011 tarihinde
dağıtılmış ve 23 Kasım 2011 tarihinde AKP Grup
Önerisiyle gensoru görüşmelerinin 25 Kasım 2011 tarihinde
yapılması kararlaştırılmıştı.
Anayasamızın
TBMM'ye verdiği denetim yetkisinin en önemli araçlarından biri olan
gensoru görüşmelerinin çoğunluk partisi tarafından tek
başına bir iradeyle, bir diğer gensorunun görüşüleceği
ve TBMM çalışmalarının TRT yayınının
olmayacağı bir tarihte yapılarak fiilî karartma ile Van depremi
gibi sebep ve sonuç ilişkilerinin vatandaşlarımızı
yakından ilgilendiren bir konu hakkında toplumun doğrudan bilgi
almasını imkânsız kılacağı; gensoru gibi önemli
bir denetim yetkisini kullanırken aynı günde iki gensoruyu gündeme
almanın, kamuoyunun gensorular hakkında yeterince
değerlendirilmesini de temin etmeyeceği dikkate alınarak gensoru
konusunda vatandaşlarımızın ve kamuoyunun yeterince bilgi
edinmesi ve gensoru gibi önemli bir denetimde etkinliğin temin edilmesini
sağlayacak bir görüşmeye zemin hazırlaması için gensoru
önergemizi 25 Kasım 2011 tarihinde geri çekmiştik. Geri
çektiğimiz bu önerge bu gerekçeleri temin etmek amacıyla tekrar
verilmiştir.
Van
ilimizde meydana gelen yıkıcı depremler sonrasında kamunun
imkân ve kabiliyetlerinin, milletimizin yardımlarının
vatandaşlara ulaştırılmasında yeterli etkinliğin
ve koordinasyonun sağlanamamasında, depremle ilgili kamu
yöneticilerinin sevk ve idaresinde, deprem ve sonuçları ile konusunda kamu
görevlilerin çelişen yorum ve ifadeleriyle
karmaşıklığın oluşmasında, deprem yöresinde
vatandaşlarımızın güveninin azalmasında, özellikle
ikinci depremde yıkılarak can kaybına yol açan binalarla ilgili
hasar tespitinin sağlıklı yapılmamasında ve yanlış
yönlendirme sonucunda oluşan kayıplarda idari ve yasal süreç
dışında siyasi sorumluğu bakımından Van
depreminde koordinasyondan sorumlu ve Afet ve Acil Yönetim
Başkanlığı'nın bağlı olduğu
Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay hakkında
ekte verilen gerekçelerle Anayasa'nın 99'uncu ve İçtüzüğün
106'ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına saygılarımızla arz
ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Mehmet
Şandır
İzmir Mersin
MHP Grup Başkan Vekili MHP Grup
Başkan Vekili
Gerekçe Özeti:
23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde Van'da meydana
gelen depremlerde 644 vatandaşımız hayatını
kaybetmiş, binlerce vatandaşımız yaralanmış,
binalar yıkılmış, insanlarımız evsiz
kalmıştır. Van depremi sonrası yaşananlar ve
gelişmeler bedeli daha da artırmıştır.
Sayın Başbakan, Van'da meydana gelen ilk
depremin ardından yaşanan sıkıntılara değinerek,
"ilk 24 saat bir başarısızlık oldu bunu kabul
ediyoruz" diyerek ihmalkârlığa işaret etmiştir.
Depremden sonra Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar'ın "Bugün itibariyle diyebilirim ki; deprem
açısında en güvenilir Van ve Erciş'tir." "ön hasar
çalışmalarının yüzde 95 seviyesinde
tamamlandığını, ön hasar tespit
çalışmalarının esas gayesinin girilemeyecek ağır
hasarlı bina ve evleri tespit etmek, çadır ihtiyacını
belirlemek olduğunu" dile getirerek,
"vatandaşlarımız az hasarlı evlere girebilirler"
beyanından sonra meydana gelen ikinci depremde bu defada ev ve konaklama
tesislerinin yıkılması sonucu insanlar hayatını
kaybetmiştir.
Van Valisi 26 Ekim 2011 tarihinde bir TV programında
"Bakın şehirde bütün oteller şu an dolu. Yer
bulamıyoruz. Şehir dışından gelen, genellikle deprem
dolayısıyla gelen basın yayın mensupları,
araştırma kurtarma ekipleri kalıyor. Onların hiçbir
endişesi yok. Binalara giriyorlar ve 7-8 katlı otellerde
kalıyorlar." açıklamalarından iki hafta sonra, meydana
gelen 5,6'lık bir deprem sonucunda Valinin sözünü ettiği "7-8
katlı" oteller yerle bir olmuş ve 40 vatandaşımız
hayatını kaybetmiştir.
Van
depreminde geçici barınma için gerekli çadır temininde yetersizlikler,
yardımların dağıtımında koordinasyonsuzluklar
yaşanmıştır. Halen bu yardımların
dağıtımında yaşanan eksiklikler medyanın ve
vatandaşın gündeminde olduğu gibi bu yardımların
ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasında etkinlik
sağlanmış değildir.
Başbakan
Yardımcısı Sayın Beşir Atalay arama kurtarma
ekiplerinin; kendi potansiyelimizi görmek amacıyla bekletildiğini
itiraf etmiştir.
Sayın
Atalay TBMM'de "Şu anda, Mevlânâ evleri, orası daha soğuk
olduğu için elverişli görülmedi. Yani Mevlânâ evi burada kullanılmayacak"
demiş, ancak bu bölgede daha sonra Mevlânâ evlerinin kurulduğu ve
Sayın Cumhurbaşkanının bunları ziyaret ettiği
görülmüştür.
3
ve 5 Kasım 2011 tarihli AFAD'ın yayınladığı Van
Depremi Raporlarında ön hasar tespit çalışmalarının
tamamlandığı ifade edildikten sonra 9 Kasım 2011 tarihinde
meydana gelen ikinci depremde ev ve oteller yıkılmış ve can
kayıpları yaşanmıştır.
Çevre
ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar 15 Kasım
2011 tarihinde "Biz o binalara girinde demedik, girmeyin de demedik."
demiştir.
Sayın
Başbakan ikinci depremden sonra yaptığı konuşmada
"Bizler tabii burada yasal süreci de
çalıştıracağız. Kimler olursa olsun, ister üniversite
camiasından olsun, ister AFAD'dan olsun, kim burada oturulabilir
şeyini vermişse, bunlarla ilgili de yasal süreci
başlatacağız." diyerek ihmali bulunanlar için idari ve
cezai yönden hesap sorulacağını ifade etmiştir.
Sayın
Başbakan'ın söyleminin aslında savcıların görev
gereği kendiliklerinden yerine getirmesi gerektiği gerçeği
yanında, Sayın Başbakanın sorumluluğu olanlardan hesap
sorulması söyleminin siyasi
bakımdan da
tamamlanması gerekmektedir. Bu bakımdan Van depremi sonrasında
yaşananlar hakkında yürüyen hukuki sürece paralel siyasi sorumluluk
sahiplerinin de hesap vermesi demokrasinin ve hukukun bir gereğidir.
61.
Hükümette Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay
"Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı"ndan
sorumludur. Afet ve acil durumdan ve Van depreminde koordinasyondan sorumlu
Başbakan yardımcısının siyasal sorumluluğu
olduğu açıktır. Buna ilişkin daha önce verdiğimiz
gensorunun çoğunluk iradesiyle fiili karartma yapılarak
vatandaşlarımızın bilgi edinme imkânlarını
kısıtlayacak bir zamanda görüşülmesinin yapılmak istenmesi
üzerine çektiğimiz gensoru önergesi yenilenerek verilmiştir.
Van
ilimizde meydana gelen yıkıcı depremler sonrasında kamunun
imkân ve kabiliyetlerinin, milletimizin yardımlarının
vatandaşlara ulaştırılmasında yeterli etkinliğin
ve koordinasyonun sağlanamamasında, depremle ilgili kamu
yöneticilerinin sevk ve idaresinde, deprem ve sonuçları konusunda kamu
görevlilerinin çelişen yorum ve ifadeleriyle
karmaşıklığın oluşmasında, deprem yöresinde
vatandaşlarımızın güveninin azalmasında, özellikle
ikinci depremde yıkılarak can kaybına yol açan binalarla ilgili
hasar tespitinin sağlıklı yapılmamasında ve
yanlış yönlendirme sonucunda oluşan kayıplarda idari ve
yasal süreç dışında siyasi sorumluluğu bakımından
Van depreminde koordinasyondan sorumlu ve Afet ve Acil Yönetim
Başkanlığı'nın bağlı olduğu
Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay
hakkında ekte verilen gerekçelerle Anayasa'nın 99'uncu ve
İçtüzüğün 106'ncı maddeleri uyarınca gensoru
açılmasına gerek görülmüştür.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergenin
görüşme günü daha sonra belirlenerek oylarınıza
sunulacaktır.
Komisyondan
istifa önergesi vardır, okutuyorum:
) Önergeler
1.- Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinayın, Plan ve Bütçe
Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/11)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Üyesi
bulunduğum Plan ve Bütçe Komisyon üyeliğinden istifamın kabulünü
arz ederim.
Hasan
Fehmi Kinay
Kütahya
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
E) Duyurular
1.- Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesince, Hakkâri
Milletvekili Adil Kurtun yargılandığına dair
dosyanın, Anayasanın 83üncü maddesinin ikinci fıkrası
gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına
ilişkin duyuru (3/652)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Diyarbakır 5. Ağır Ceza
Mahkemesinin 18/11/2011 tarihli ve 2011/111049-2 dosya numaralı
yazısıyla Hakkâri Milletvekili Adil Kurtun 2010/568 esas
sayılı dava dosyasında yargılandığı,
Anayasanın 83üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği
bildirilmiştir.
Bilgilerinize
sunulur.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubunun, İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından 1937-1938
yıllarında, bugünkü adı Tunceli olan Dersim'de Tedip ve Tenkil
uygulamalarının bütün yönleriyle araştırılması
amacıyla, verilen Meclis araştırması önergesinin Genel
Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, 29/11/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerin aynı
birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
29/11/2011
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu'nun 29/11/2011 Salı günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
22
Kasım 2011 tarihinde, Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları
tarafından (193 sıra nolu), 1937-1938 yıllarında, bugünkü
adı Tunceli olan Dersim'de Tedip ve Tenkil uygulamalarının bütün
yönleriyle araştırılması amacıyla, Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin,
Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, 29/11/2011 Salı günlü birleşiminde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Hasip
Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugünlerin yoğun gündem maddesi Dersim. Dersimle ilgili
tartışmalar sürüyor ancak bu konuda bu tartışmaların
sürmesine rağmen sağlıklı bir adım
atılamıyor. Bizim araştırma önergemiz, 37-38
yıllarında Dersimde tedip ve tenkil uygulamalarıyla ilgili. Bu
araştırma önergemizde, özellikle orada yaşananların
tanıkların da anlatımıyla ki İhsan Sabri
Çağlayangilin anılarından Orgeneral Muhsin Batura ve o dönemin
şairleri, aydınlarından yaşayanlarına kadar orada ne
olup bittiğini Meclisin araştırması, bugünkü önergemiz bu.
Şimdi,
bu konuda BDP olarak şunu ifade etmek istiyoruz: Sayın Başbakana
geçmiş olsun, rahatsız şu an. Bir ilk gibi gözükse de sözlü
olarak yapılan özür dilemesinin anlamını bulması ve
sonucunu doğurabilmesi açısından birtakım
adımların atılması gerekiyor ve bu konuda bir önceki
dönemde ve bu dönemde de Barış ve Demokrasi Partisi olarak Meclise
birçok konuda araştırma önergesi ve kanun teklifi verdik.
Önce
şunu ifade etmek istiyorum ki bu tür durumlarda, dünyada bu tür acı
olaylar karşısında yapılanlar bellidir; geçmişle
yüzleşilir, hakikatler komisyonları kurulur, araştırma
komisyonları kurulur ve meclisler kararlar alırlar. Bu meclislerin
kararları kalıcıdır. Sayın Başbakanın il
başkanları toplantısındaki sözleri sadece basına
yansıdığı kadarıyla geçerli çünkü dünyada özür
örneklerine baktığımız zaman çok farklı şeyler
görüyoruz. ABD 2010da yerlilerden özür dilemiş, Avustralya 2008de
Aborjinlerden özür dilemiş, 2000de Hollanda Yahudiler, Çingeneler ve
Endonezyalılardan özür dilemiş, 98de Kanada yerlilerden özür
dilemiş, Rusya Lideri Boris Yeltsin 43-44de Çeçen, İnguş ve
Tatar gibi halkların sürülmesinden dolayı özür dilemiş, 1993te
Güney Afrika Cumhuriyeti apartheid rejiminden dolayı özür dilemiş,
Japonya dilemiş, Britanya Kraliçesi II. Elizabethin özür dilemesi var,
70lerde Batı Almanya Şansölyesi Willy Brandtın -sosyal
demokrat liderin- Varşova gettosunda öldürülen Yahudiler için diz çöküp
özür dilemesi var.
Şimdi,
bütün bu gerçekler karşısında şunu açıkça ifade etmek
istiyorum
Sayın Başbakana grubumuzun soru önergesidir, dikkatinizi
çekmek istiyorum. Burada Sayın Başbakana Tuncelide tedip ve tenkil
soruluyor ve uluslararası sözleşmeler gereği bu konuda cevap
verilmesi isteniliyor. Bu yasaların, idam edilen insanların mezar
yerlerinin bildirilmesi isteniyor ve kaç kişinin öldürüldüğü...
Sayın Başbakan bunu Adalet Bakanlığına havale ediyor.
Adalet Bakanının verdiği cevap gerçekten
utandırıcı bir cevap. Ne diyor? Bunu aldık, inceledik ve
mezar yerleriyle ilgili -Adalet Bakanlığının metni var,
isteyen, ilgili arkadaşlara verebilirim-sorduk,
araştırdık. diyor ve Anayasa 98e göre, sorular sorulduğunda
Bu sorulara nasıl cevap verileceğini anlatıyor bize ve
hükme
bağlandığından, önergenin bilgi istemeye yönelik
olmayıp kişisel görüş ileri sürülmek suretiyle düşünce
öğrenmeyi amaçlayan diğer sorularına cevap verme yasal
imkânı görülmemiştir.
Şimdi,
bu Hükûmetin, Başbakanın Bakanının verdiği cevap bu ve
diyor ki: Bilgi Edinme Yasasına göre istediğiniz bilgiyi
edinebilirsiniz. Buyurun, edinin arkadaşlar, Seyit Rızanın
arkadaşlarının mezar yerini size birisi çıkar söyler belki.
Bakın,
bir soru önergesi daha, o dönem bizim Tunceli Milletvekilimiz Şerafettin
Halis tarafından verilmiş. Mezar yerleriyle ilgili soruluyor, yine
Adalet Bakanlığına Başbakan havale ediyor. Cevabı
okusanız, üzüntü verici bir şey. Elâzığ
Savcılığına sorduk, sağlık müdürlüğüne
sorduk, belediyesine sorduk -tarih, sayılar var- Tunceli Valilik
makamına sorduk, maalesef, Seyit Rıza ve
arkadaşlarının mezar yerini bilmediklerini söylemişler,
hadi buyurun
Genelkurmayın arşivleri, devletin derinlikleri, her
şey belgeli arkadaşlar. Şimdi, Adalet Bakanı bunu söylüyor,
onun da Başbakanı özür diliyor. Şimdi, bu cevap 2008de
verilmiş.
Bakın, yine, kanun
teklifini verdik Dersimle ilgili. Burada anlatıyoruz Neden Dersim
adı geri verilmelidir? Çünkü Dersim Osmanlıya bağlı bir
vilayetin adı, tarihî bir anlamı var ve bu ad
değişikliğinin işte o dönemin İçişleri
Bakanı Şükrü Kaya
tarafından verilen önergeyle 7 Kasım 1935te yapıldığını
Eski ismin iadesini istiyoruz. Bu da Mecliste duruyor bizim önergemiz.
İstediğiniz önergeyi yirmi dört saatte indirip, buradan yirmi dört
saatte geçiyor. Buyurun gereğini yapın. diyoruz.
Yine, bizim, Seyit
Rıza ve arkadaşlarının, Şeyh Saidin ve Saidi
Nursinin mezar yerleriyle ilgili araştırma önergemiz var. Bu da
burada, Mecliste duruyor arkadaşlar.
Dersimli kayıp
kızlarla ilgili araştırma önergemiz var, bu da Mecliste duruyor
ve bütün bunların üzerine işte insan hakları
kuruluşlarının açıklamaları: Bu konuda özür yetmez.
diyor ve sıralıyorlar Gereğinin yapılmasını
-neler neler yapılsın- mezar yeri gösterilsin, Dersim adı iade
edilsin, özür dilensin, başka adlar... Bu da tabii, Cindoruk Meclis
Başkanlığımızı yaptı burada biliyorsunuz.
Evet, tek parti döneminden kökleri gelir, Celal Bayar da, rahmetli Menderes de
o zaman CHPde görev yaptılar. Onun için, iki kökten gelen AKP ve CHP,
geçmişte bu konuda ortak sorumlu. Yani kimse sıyrılamaz bundan.
Yine, Dersim Dernekleri
Federasyonunun bizi ziyaretiyle ilgili burada çok açık ve net
talepleri var. Yine mezar yerleri, yine Dersimin adının iadesi, yine
işte bazı havaalanı isimlerine katliamcıların
isimlerinin verilmesinin geri alınması ve Meclis Başkanı
diyor ki, Çiçek, şimdiki: Bu konuda bir Meclis araştırması
açılabilinir.
Şimdi,
bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman, bizim sayımız bu
Meclis araştırma önergesine yetmiyor. Geçmişte hep reddettiniz
bütün bunları. Şimdi, Sayın Başbakanın
yapacağı bir şey var. Eğer bu konuda adım
atılmasını istiyorsa bunu artık yazılı bir metne
çevirip, Meclise getirip, Meclis kararı olarak özür dileme
faslını ayrıca yapabilir ama bunun için önceden bir
araştırma komisyonu kurulması gerekiyor. Bu araştırma
komisyonu bizim aslında bütün diğer acı olayları da
kapsayacak şekilde hakikatler komisyonu olarak kurulması yönündedir
ve bugün bu tartışmalara Meclis bir irade koyarak bu
araştırma komisyonu kurulmasına Evet derse inanıyorum ki
özrün bir anlamı olur, bir şey ifade eder, ondan sonra yol
açılır ve yürünülür. Eğer Yok, bunu bir özürle, sözle
geçiştireceğim. dersek burada yine yanlış
yapılmış olur.
Bu
nedenle, araştırma önergemizin kabulünü diliyorum.
Saygılarımla.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Barış
ve Demokrasi Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Yılmaz Tunç,
Bartın Milletvekili.
Buyurun
Sayın Tunç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisinin aleyhinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
BDP
grup önerisiyle, 37-38 yıllarında meydana gelen Dersim
olaylarıyla ilgili araştırma önergesinin Genel Kurulun bugünkü
gündemine alınması talep edilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Dersim yakın tarihimizdeki en acı, en trajik
olaylardan biridir. Dersim aydınlatılmayı, cesaretle
sorgulanmayı bekleyen bir faciadır. 2009 yılında Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda demokratik açılım
görüşmelerinde konuşan o zamanın Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkan Yardımcısı Onur Öymenin Millî Birlik ve Kardeşlik
Projesini eleştirirken Dersim isyanında analar ağlamadı
mı? diyerek âdeta tarihî bir acının küllerini
kaldırmasıyla ve Dersimde meydana gelen olaylarla güneydoğu
sorunu arasında benzerlik kurmaya çalışmasıyla bu konudaki
tartışmalar gündemimizde geniş yer almaya
başlamıştır. Dersim olayıyla ilgili
tartışmalar son zamanlarda Cumhuriyet Halk Partisi Tunceli
Milletvekili Sayın Hüseyin Aygünün beyanatlarıyla da tekrar gündeme
getirilmiştir. Sayın Aygünün gazetelerdeki röportajları,
Cumhurbaşkanımızdan konunun araştırılmasıyla
ilgili randevu talepleri ve siyasi parti gruplarıyla görüşmeleri
konunun kamuoyunda tartışılmasına neden olmuştur.
Sayın Aygün AK PARTİ Grubundan da görüşme talep etmiş, grup
yönetimi adına kendileriyle yapılan görüşmede Dersim olaylarının
mağduru olan Seyid Rızanın torunu Rüstem Polat, Dersim
Dernekleri Federasyonu Başkanı Yaşar Kaya da hazır
bulunmuşlardır. Gelen heyetle yaptığımız
görüşmede Dersim olaylarının araştırılması
için Mecliste bir araştırma komisyonu kurulması, mezar
yerlerinin tespiti, arşivlerin açılması, Devlet Denetleme
Kurulunun devreye girmesi, evlatlık verilenlerin tespiti gibi talepleri
içeren bir rapor da sunulmuştur. Dersim Dernekleri Federasyonu
Başkanının tarafımıza sunduğu raporun sonuç
kısmında CHPnin katliamdaki rolünü kabul etmesi gerektiği
yönünde bir görüş de ifade edilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ kurulduğundan ve
iktidara geldiği günden itibaren siyasi tabuların, tarihî
tabuların, sorgulanamayan konuların üzerine büyük bir
kararlılıkla gitmiştir. Kendi tarihiyle, tarihinin karanlık
noktalarıyla yüzleşemeyenlerin, yüzleşme cesaretini
gösteremeyenlerin iyi
bir gelecek inşa edemeyeceğine inanan AK PARTİ
İktidarında hiçbir şeyin üzeri örtülmemiştir. Çünkü AK
PARTİ, bu ülkenin büyümesinin, güçlenmesinin, dünyanın lider
ülkelerinden birisi olabilmesinin önündeki en büyük engellerden birinin,
geçmişiyle, tarihiyle, tabularıyla ve korkularıyla, faili
meçhullerle yüzleşememesi olduğuna inanır. Onun için, dokuz
yıllık iktidarımız sürecinde, başta güneydoğu
sorunu olmak üzere ret politikaları ortadan
kaldırılmış, inkâr politikaları, asimilasyon
politikaları neredeyse sıfırlanmıştır.
Sayın
Başbakanımız geçen hafta gerçekleştirilen AK PARTİ il
başkanları toplantısında, Dersim katliamının
üzerinden güncel siyasi polemikler yapılmasının doğru
olmadığını belirtmiş, Dersim olaylarıyla ilgili
olarak yazılmış çok sayıda araştırmadan
bahsetmiş, bu konuda araştırma yapmak isteyenler için
Başbakanlık arşivlerinin de açık olduğunu ifade
etmiştir. Sayın Başbakanımız konuşmasında,
olayın oluş şeklini gayet açık ve net bir şekilde
ortaya koymuş, olayın sorumlularının da
mağdurlarının da kimler olduğunu belgeleriyle,
delilleriyle, hiçbir tartışmaya mahal vermeyecek şekilde
açıklamıştır.
Sayın Başbakanımız
konuşmasında, 1969 yılında ilk baskısı
yapılan, yakın tarihimizdeki karanlık sayfaları anlatan
merhum Necip Fazıl Kısakürekin Son Devrin Din Mazlumları
kitabından örnekler vermiş, çeşitli tarihlerde Dersimle ilgili
hazırlanan raporları açıklamış, Dersimle ilgili
çıkarılan kanunları, dönemin sorumlularının
verdiği talimatları, Bakanlar Kurulu kararlarını ve ilgili
belgeleri tek tek
açıklamıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sayısının bugün dahi
bilinmediği, binlerce insan, kadın ve çocuğun katledildiği,
yuvaların yıkıldığı, binlerce insanın
batıya göç ettirildiği, binlerce kız çocuğunun
evlatlık verildiği bu acı olaylarla ilgili belgeler
ortadadır. Bu belgelerden rahatsız olmadan, belgelerde
sorumlularının açık olarak belli olduğu bu olaylarla
yüzleşmekten kimsenin kaçınmaması gerekir. Bu karanlık
olayların sorumlularının, katliamda görev almış
kişilerin kimler olduğunu artık herkes bilmektedir. Bu
şahısların, maalesef, bazı belediyelerce isimlerinin
parklara dahi verildiğini görmekteyiz. Dersim faciası
karşısında yüzleşecek olan AK PARTİ değil, AK
PARTİ Hükûmeti de değil, bizzat bu facianın olduğu dönemde
iktidarda olanlardır.
BDPnin
grup önerisi Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde yerini
almıştır. Araştırma önergesinin hemen bugünkü gündemde
ele alınmasını talep etmek Genel Kurulun bugünkü gündeminde yer
alan konuların görüşmelerinin aksatılmasına yöneliktir.
Bu
konu önemli bir konudur. Elbette ki bu karanlık olayların
aydınlatılması, tarihle yüzleşmek gereklidir. Bu bir insan
hakları sorunudur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin insan haklarıyla
ilgili ihtisas komisyonu, Meclis İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonudur. Bu konuda geniş yetkileri bulunan, insan hakları
konusunda uzman milletvekillerimizin görev aldığı, yetkileri
geniş, herhangi bir süreyle de kısıtlı bulunmayan ihtisas
komisyonunun bir araştırma yapması çok daha doğru
olacaktır.
Bu
nedenle BDP grup önerisinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tunç.
Barış
ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Kamer Genç, Tunceli
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Genç. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
1937
ve 1938 askerî harekâtı sırasında, eski ismi Dersim, sonra
1936da Tunceli olan, o olayda hayatlarını kaybeden güvenlik
kuvvetlerine ve o yöre halkına Allahtan rahmet diliyorum, yerleri cennet
olsun.
Değerli
arkadaşlarım, bu iş çok acı bir olay. Geçmişte,
yetmiş üç sene önce birtakım olaylar olmuş. Bu olayları
devamlı gündemde tutmak kimseye de bir fayda kazandırmaz. O zaman
devleti yöneten insanların zafiyetinden, birtakım sıkıntılardan
dolayı
ve yöre halkının bazı coğrafi yapılarından dolayı
burada bir olaylar olmuş.
Şimdi, evvela
şunu belirteyim: İsyan diyorlar. Burada o zaman isyan yok
arkadaşlar. İsyan olabilmesi için, evvela isyanın bir lideri,
olacak bir de gayesi olacak. Şimdi, 1937 ve 38 olaylarında Tuncelide
veya Dersimde herhangi bir amaç yok, yani orada bir hareket, isyan etmeyi
gerektiren ne bir devlet kurma şeyi vardır ne şeriat getirme
temel ilkesi vardır, hiç böyle bir amaç yok. Bu isyanın bir lideri
olması lazım. Şimdi, Seyit Rıza diye bir
arkadaşımız, oradaki bir kişi var. Bu kişi, o zaman
Tuncelide doksan bir tane aşiret var, her doksan bir aşiretten bir
aşiretin başkanı. Yani, o bakımdan, Seyit Rıza o zaman
Dersim aşiretlerinin lideri de değildir, Dersimin de lideri
değildir. Yani, şimdi, olay, hep bilgi kirliliği nedeniyle,
sağlıklı bilgiler verilmemesi nedeniyle rayından
saptırılıyor.
Ben, 2010
yılında bir kanun teklifini verdim. Dedim ki: Bu iş çok acı
bir olay. Gelin bu konuda, şöyle, bu 1937 ve 38 yıllarında
meydana gelen olaylarda hayatlarını kaybeden, işte asılıp
da mezar yerleri belli olmayan, yerlerinden göç eden insanların
zararlarını tazmin edelim, bir kanun da çıkaralım, bu
zararlarını tazmin edelim. Bu kanun teklifini verdim 2010
yılında. Ondan sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisi o zarar gören
insanların zararlarını karşılasın.
Dolayısıyla bu acı olaydan dolayı böyle bir kanun kabul
etmekle Türkiye Büyük Millet Meclisi o yöre halkından da bir nevi, bu bir
özür dileme anlamına geleceği
için bu meseleyi kapatalım ama maalesef bu mesele Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanlığına gelmesinden sonra, özellikle AKP, Sayın
Kemal Kılıçdaroğlunun karşısında meşru
vasıtalarla mücadele etme imkânını elde etmediği için, bu
meselede Kemal Kılıçdaroğlunu vurmaya çalıştı.
Şimdi, Tayyip Erdoğan
diyor ki: İnancını ve aşiretini açıkla.
Arkadaşlar, Anayasanın 24üncü maddesinde diyor ki: Kimse
inançlarını açıklamaya zorlanamaz. Peki, kimse şimdiye
kadar Tayyip Erdoğana inancını, soyunu açıkla dedi
mi? Demedi. Dolayısıyla
İkinci
bir şey: AKPnin bir hedefi var. Maalesef cumhuriyetin kurumlarından,
cumhuriyetten rahatsızlar. Tabii, hedefleri, Atatürkü yıkmak
istiyorlar. Bunu yıkmak için de ne yapmak lazım? 1937de, 1938de,
işte, tabii ki tek parti vardı. Tek partide o zaman Cumhurbaşkanı
Atatürktü, 37de İsmet İnönüydü, sonra İsmet İnönü
görevden alındı, Celal Bayar yaptı. En büyük vahşet, en
büyük öldürme olayları da 38de oluyor. Şimdi bunları hesaba,
şeye getirerek cumhuriyetin kuruluşuyla hesaplaşmaya
çalışıyor Tayyip Bey ve cumhuriyeti, sanki, yani, o zamanki
insanlar, bu yabancı, Fransızlarla, İtalyanlarla,
İngilizlerle, Yunanlılarla mücadele ederek bu memleketin
bağımsızlığa kavuşturulması suçmuş
gibi, onların öcünü almak peşinde birtakım hesaplar peşine
gidiyor. Şimdi, yiğit olan insanın sözünün eri olması
lazım. Biraz önce AKPli milletvekili diyor: Efendim, katliamlarda
kimlerin yer aldığı belli. Başbakanlık arşivleri
de açık.
Ya
arkadaşlar, verilen önerge nedir? Bir kuralım, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bir komisyon kuralım, resmî bir hüviyeti olsun, bu Komisyon
gitsin, her tarafı araştırsın. Hakikaten 38de nasıl
bir hareket meydana geldi? 38deki Tuncelinin durumu neydi? Bu askerî harekât
niye başladı? Bu askerî harekâtta kaç kişi öldürüldü? Bunun
sorumlusu kim? Bunları açıklayalım. Bundan daha doğal,
bundan daha makul bir istek var mı? Şimdi bahane aramaya gerek yok.
Tayyip Bey çıkıyor, Özür dilenecekse dilerim. diyor. Tamam da özür
dilemek bir şey ifade etmiyor ki. Evvela bir araştıralım,
belki özür dilenecek bir şey yok, belki yok, değil mi? Yani evvela
bir araştırmadan, ezbere konuşarak nereye varıyorsunuz?
Arkadaşlarımız gayet haklı bir önerge vermişlerdir.
Arkadaşlar,
yani, bunu kaçırmanın da gereği yok. Bu büyük bir faciadır,
büyük bir insan kitlesi ölmüştür, çocuklar öldürülmüştür,
kadınlar öldürülmüştür, insanlar haksız yere öldürülmüştür.
Şimdi, olayla ilgili bir İhsan Sabri Çağlayangilin
beyanatları var. İhsan Sabri Çağlayangil diyor ki: Bir gün Emniyet
Genel Müdürü beni çağırdı, dedi ki: Sen -cuma günüydü-
Elâzığa git, Harputa, efendim, Atatürk pazartesi günü
Elâzığa gidecek, Atatürk Elâzığa gittiği zaman beyaz
donlular gelecekler, Atatürkten rica edecekler, Seyit Rızayı
Atatürk affedecek. diyor. Şimdi, bunun üzerine de ben gittim cumartesi
günü rica ettim savcı mahkemeyi kurmadı. Ondan sonra Ben mahkemeyi
kurmam. dedi. O raporu aldı, savcı muavinine kurdurduk. Ondan sonra
hâkim kabul etmedi, sonra hâkimi de ikna ettik ve ondan sonra biz cumartesi,
pazar mahkemeyi kurduk ve Seyit Rıza ve 7 tane kişiyi mahkûm ettik.
diyor. Şimdi, arkadaşlar, bu olayda esas suçlu kim? Emniyet Genel
Müdürü ve İhsan Sabri Çağlayangil. Yani burada kendisine birisi
demiş mi ki yahu, sen git, ondan sonra
Yapan kendisi, kendi kendine suçunu
itiraf ediyor.
Arkadaşlar,
bir de şimdi, hakikaten Tuncelide zehirli gaz kullanıldı
mı, kullanılmadı mı? Şimdi, bu İhsan Sabri
Çağlayangilin gazetelerin yazdığına göre bir
beyanatında böyle bir şey var. Bunu da araştıralım.
Arkadaşlar, bakın, bu devlet bizim devletimiz, bu güvenlik kuvvetleri
de bizim güvenlik kuvvetlerimiz, bu halk bizim halkımız. Varsa biz
bunlarla hesaplaşalım ama benim gördüğüm kadarıyla bu
İhsan Sabri Çağlayangil Atatürk düşmanıydı ve
İnönü düşmanıydı. O bakımdan bunları da hesaba
katalım. Ayrıca da İhsan Sabri Çağlayangil bu memlekette
Dışişleri Bakanlığı yaptı, kendi bir
kızını getirdi, bir İranlıya verdi. İran
tırları beş sene Türkiyeden bedava geçti. Ben bunları biliyorum.
Arkadaşlar,
yani bizim istediğimiz, bakın, o bölgenin milletvekiliyim, en büyük
acıları ben yaşıyorum, her gün birtakım
insanları
Ama ben de şunu istiyorum: Bu mesele bir hallolsun
arkadaşlar çünkü yeni yetişen gençlere birçok yerlerde hep bu konular
gündeme geliyor. O yeni yetişen gençler işte, Geçmişimizde bize
böyle katliamlar yapıldı, böyle adamlar öldürüldü, çocuklar
yakıldı, kadınlar öldürüldü, bunun bir çaresini
Bunu
artık bir yerde kesmek lazım. Ben de istiyorum ki bundan sonra
gençlerimiz artık yani daha yeni hedeflerle büyüsünler, artık o
geçmişi unutsunlar. Bunun da unutulacak bir yolu var, Türkiye Büyük Millet
Meclisi kendi ismine, şanına yakışan bir büyüklükle bir
kanun
Ya önce bu araştırma önergesini kabul edelim, arkasından
bu araştırma önergesinde, kim, ne kadar mağdur olmuşsa
onları tespit edelim, ondan sonra da bu tespitlerin üzerine bir kanunla bu
işi halledelim. Başka çaresi yok.
Ha,
bunu birileri politik amaç olarak kullanmak istiyorlar, gündemde tutmak
istiyorlar. Arkadaşlar, yani şimdi bazı şeyler var ki
politikanın üstünde. Yani ülkenin birlik ve bütünlüğü, bu ülkenin
birlik ve bütünlüğü.
Şimdi,
yabancılar gelmişler, Çukurcada 37 tane PKKlının
öldürülmesinde Gaz kullandınız. diye size söylüyorlar.
Peki,
yani o zaman, bunu
Yani şimdi bir memlekette birtakım hareketler
olduğu zaman, o devleti yöneten kişiler elbette ki o yasa
dışı hareketleri önlemekle mükellef. E, şimdi o yasa
dışı hareketleri birileri önledi diye o insanları suçlu mu
ilan edeceğiz? Etmeyeceğiz. Edeceksek hepsini edeceğiz. Yani
onun için, atılan adımlar, yapılan söylemler hakikaten çok tehlikeli.
Benim
memleketim, yani eski ismi Dersim, yeni ismi Tunceli olan, burada ciddi olaylar
olmuştur. Yani benim, işte, eşimin dedesi de maalesef, hareket
bittikten sonra, oradaki bir komutan getirmiş, kesmiştir. Yani
bunları biliyoruz, ama burada çok da aşiretler arası kavga var.
Getirmiş, para vermişlerdir oradaki komutanlara, onlara,
birtakım insanları haksız öldürmüşlerdir. Yani çok büyük
vahşet olmuş. Kanun yok, hukuk yok, oradaki insanların tamamen
keyfine bağlı olarak birtakım olaylar cereyan etmiş.
E,
bunu, şimdi, yetmiş dört sene önce geçmiş, kimden, ne hesap
soracağız arkadaşlar? Ortada kimse yok.
Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi o zaman tek parti. Başka parti var mı? Sizin
babalarınız da, dedeleriniz de CHPde değil miydi
arkadaşlar? Tek partiydi. Adnan Menderes o zaman CHPnin
müfettişiydi, Celal Bayar Başbakanıydı. Şimdi,
sonradan parti kuruldu. Yani tek parti var. Yani bunu getirip de CHPye
bağlamanın da kimseye bir faydası yok. Onun için akıl ve
mantıkla bu işi çözelim.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
Barış
ve Demokrasi Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Mehmet Metiner,
Adıyaman Milletvekili.
Buyurun
Sayın Metiner. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin önerisi üzerine
konuşmak için söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Birbirimizi
kırıp dökmeden de konuşabiliriz, tartışabiliriz
elbette. Buna tarihsel olaylar da dâhil. Sonuçta hepimizin geçmişiyle
yüzleşmesi bir zorunluluk, her anlamda bir zorunluluk. Tarih tarihçilere
bırakılmayacak kadar önemlidir ama bir yanda vahşet
diyeceksiniz Çok büyük vahşetler işlendi. diyeceksiniz, bir yanda
da Nereden biliyorsunuz vahşet işlendiğini ki özür
diliyorsunuz? diyeceksiniz. Buna en hafif tabiriyle çelişki denir.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Yanlış anlama, dediğim o değil.
MEHMET
METİNER (Devamla) Dersimde olan nedir? Yani, mesele spesifik olarak
Dersim meselesini konuşmak, tartışmak değildir elbette yani
tarihsel yüzleşme bir bütündür ama mademki konumuz Dersim, o zaman
Dersimde ne olup bittiğini bilmek için tarihe bir uzanmamız
gerekiyor, Şark Islahat Planından başlayarak uzanmamız
gerekiyor. Sayın Başbakanımızın 100 adet basıldı,
ilgili yerlere verildi. diyerek göndermede bulunduğu raporlara bakarak
başlamamız lazım.
Dersim,
bir tedip ve tenkil harekâtına maruz
bırakılmıştır. Bunu çok açık ve net bir biçimde
belirlememiz lazım. Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin daha doğrusu devletçi
seçkinlerimizin modernleşme politikalarıyla bağlantılı
bir operasyondur, ret, inkâr ve asimilasyon politikalarıyla
bağlantılı bir operasyondur. Şark Islahat
Planını yeniden okuduğumuz zaman, Hamdi Bey Raporunu yeniden
okuduğumuz zaman, 1931de Genelkurmay Başkanı Fevzi
Çakmakın raporlarını, o tarihte Dâhilîye Vekili olan CHPli
Şükrü Kayanın raporlarını okuduğumuz zaman, bunun
aslında kelimenin tam anlamıyla bir tedip ve tenkil harekâtı
olduğunu görürüz.
Dersimde
bir isyan olduğu söyleniyor. Arkadaşlar, Dersimde bir isyan yoktu.
Dersimliler Türkiye Cumhuriyeti devletine Kürtlük temelli bir
anlayışla isyan etmediler. Bunu çok açık ve net bir biçimde
konuşmamız lazım. Eğer bu gerçekle yüzleşmezsek, Dersim
isyanıyla bugünkü PKK kalkışmasını birbirine
benzeterek yol yürümeye devam edersek, tarihsel yüzleşmemizi
yanlış bir mecraya çekeriz. Biz, tarihten yeni kinler üretmek için
bir yüzleşme çağrısında bulunmamalıyız. Aktüel
kinlere, husumetlere ihtiyacımız yok. Ama insanlar nasıl ki
günah işlediklerinde, cürüm işlediklerinde tövbe ederler,
arınırlar, kendilerini arındırırlar, devletler de
günah işlemişlerse, vatandaşlarına karşı hangi
nedenle olursa olsun cürüm işlemişlerse, Sayın Kamer Gençin
deyimiyle Vahşet boyutuna varan dehşetengiz uygulamalar içine
girmişlerse, devletler de tövbe ederler, özür dilerler. Bu, büyük
devletlere yakışan bir erdemliliktir arkadaşlar. Özre
başkaca bir anlam yüklemenin veyahut da Sayın
Başbakanımızın dilediği özrü bir başka mecraya
taşımanın gereği de yok, yeri de burası değil.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Allah Allah! Neresi yeri o zaman, neresi yeri?
Meclis Genel Kurulu yeri değil mi?
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen
MEHMET
METİNER (Devamla) Dersimde bir isyan yoktur arkadaşlar, ama
Dersimde korkunç bir vahşet vardır.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Neresi yeri?
MEHMET
METİNER (Devamla) - Dersim, 20nci yüzyılın
Kerbelasıdır arkadaşlar. Orada masum insanlar
katledilmişlerdir. Ayrıntılarına girmemize gerek yok. Utanç
verici anılar yaşanmıştır. Nitekim, o yüzdendir ki
genç bir teğmenken Dersim bölgesine gönderildiğini söyleyen Muhsin
Batur hatıratında, o yaşantısını
anlatmayacağını okuyucularından özür dileyerek
anlatır. Orada utanç verici hadiselerin yaşandığını
hepimiz biliyoruz. Araştırma komisyonu kurulsun kurulmasın, bu
tarihî bir hakikattir. Sırf bize yansıyan bilgilerden bile her
birimizin özür dilemesi gerektiğine inanıyorum.
Bakınız
Dersim, gittikçe Kürtleşiyor. diyor Hamdi Bey, raporunda. Tehlike
büyüyor. Dersim, cumhuriyet için bir çıbandır, ameliyat gerekiyor. diyor.
1926, Dersimde isyan yok. Hani ezbere konuşmayalım.
OKTAY
VURAL (İzmir) Bilmeden konuşuyorsun ya!
MEHMET
METİNER (Devamla) - Ezbere
konuşmayalım. denildi ya.
OKTAY
VURAL (İzmir)
MEHMET
METİNER (Devamla) - Dersim cahildir
OKTAY
VURAL (İzmir) Sultan Abdülhamit dönemini bilmiyorsun!
MEHMET
METİNER (Devamla) Zorunlu iskân uygulanmalıdır
OKTAY
VURAL (İzmir) Almışsın eline bir fırça tarihi
karalıyorsun.
MEHMET
METİNER (Devamla) Yüksek memurlara koloni yönetimlerindeki yetkiler
verilmelidir.
OKTAY
VURAL (İzmir) Yazık, günah ya! Ne işiniz var
MEHMET
METİNER (Devamla) - Bakınız arkadaşlar, Dersim diye
tanımlanan yere koloni yönetimindeki yetkilerin verilmesi isteniyor.
OKTAY
VURAL (İzmir) Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde bunları
konuşuyorsun! Ayıptır ya! Ayıptır Sayın
Başkan ya!
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ayıp! Hepimizin geçmişini
konuşuyorsun!
MEHMET
METİNER (Devamla) Ve nitekim
OKTAY
VURAL (İzmir) Ayıptır ya!
MEHMET
METİNER (Devamla) - Nitekim, o tarihte 4üncü umum müfettişi olan
OKTAY
VURAL (İzmir) Bu kadar bir şey olmaz ya! Bu kadar tarihi
karalayıp Türkiye Büyük Millet Meclisinde
MEHMET
METİNER (Devamla) - 4üncü umum müfettişi olan Abdullah
Alpdoğan
OKTAY
VURAL (İzmir) Şuna bak ya!
MEHMET
METİNER (Devamla) -
aynı zamanda korkomutan ve vali rütbesiyle
görevlendirilmiştir ve koloni yönetimindeki vali yetkisiyle
donatılmıştır. Bunlar ezbere konuştuğumuz
şeyler değil. Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
arşivlerinde bulunan raporlarından alınan bilgilerdir.
OKTAY
VURAL (İzmir) Bilmeden konuşuyor oradan! İşiniz gücünüz
karalamak milleti!
MEHMET
METİNER (Devamla) - Ayrıntıya, detaylara girmeye gerek yok ama
şunu bilelim ki Dersim
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) - Detaylara
girmeye gerek var.
OKTAY
VURAL (İzmir) - Var, var.
MEHMET
METİNER (Devamla) - Dersim,
yüreğimizde bir yaradır.
OKTAY
VURAL (İzmir) İşbirlikçilerin hepsinin detaylarını
bilmeye gerek var.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Bu Meclis ne karar aldı ona bakalım, tutanaklar duruyor.
MEHMET
METİNER (Devamla) - Biz, Dersimde yapılan
haksızlıkların, ayrımcılıkların,
vahşetlerin mutlaka konuşulması
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkanım yani vahşet
işlemişiz, katliam
MEHMET
METİNER (Devamla) -
tartışılması gerektiğine inanıyoruz.
OKTAY
VURAL (İzmir) - Bir millete hakaret ediyor! Bilmeden, utanmadan
bunları söylüyor!
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, konuşmacıya müdahale
ediyor.
BAŞKAN
Sayın Vural, söz vereceğim. Lütfen
Ben kaçırdım
doğrusu
OKTAY
VURAL (İzmir) Böyle bir şey olur mu ya! Elinde bir delil mi var ya?
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Arkadaşlar, sizlerin de geçmişini konuşuyor ya!
Ayıp!
OKTAY
VURAL (İzmir) - Şuraya bakın ya! Allah için ya!
MEHMET
METİNER (Devamla) Söyleyecek
OKTAY
VURAL (İzmir) Yazık, günah ya! Bu laflar yakışmıyor
Meclise ya! Bu millete yakışmıyor, vallahi billahi ya!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Neyse gerçek çıksın ortaya, bu laflara
gerek yok.
MEHMET
METİNER (Devamla) Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yüce çatısı altında, benim, raporlara dayanarak
yapmış olduğum alıntıları bile başka yere
çekmeye çalışan arkadaşlarımız var.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sen çekiyorsun!
MEHMET
METİNER (Devamla) - Bu devlet hepimizin devletidir.
OKTAY
VURAL (İzmir) Millete hakaret etmekten başka bir görevin yok senin!
MEHMET
METİNER (Devamla) - Hiç kimsenin bu devlet üzerinde
OKTAY
VURAL (İzmir) Abdulhamite hakaret ediyorsun, Cevdet Paşaya
hakaret ediyorsun.
MEHMET
METİNER (Devamla) -
bu ortak vatan
üzerinde tek başına hak iddia etme yetkisi yoktur arkadaşlar.
Sayın Başbakanımızın dilediği özür doğru
anlaşılmalıdır.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Başbakanın özür dileme yetkisi yok!
MEHMET
METİNER (Devamla) - Bu özrü yanlış yere çekerek Atatürk
düşmanlığı, cumhuriyetle hesaplaşmak...
OKTAY
VURAL (İzmir) O da senin Başbakandan özür dilemene benziyor zaten.
MEHMET
METİNER (Devamla) -
biçimine dönüştürmenin sadece bir
çarpıtmadan ibaret olduğunu Türkiye toplumu biliyor.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Bütün belgeleri çıkaralım, kim, ortaya
çıksın. Bütün hepsini koyalım ortaya. Seyit Rıza kim?
MEHMET
METİNER (Devamla) - Sayın Başbakanımız Devlet
adına illa da özür dilemem isteniyorsa ki literatürde böyle bir şey
varsa özür dilerim ve diliyorum. dedi.
Şimdi, Sayın Kılıçdaroğlu,
ısrarla Sayın Başbakanımızın özür dilemesi
gerektiğini söylemişti, Sayın Başbakanımız da
Literatürde yeri varsa ben özür dilerim ve diliyorum. dedi. Aynı
şeyin Dersimli Kılıçdaroğlu tarafından da
yapılması gerektiğini söylemek, lütfen başka mecralara
çekilmesin. Size, değerli arkadaşlar, bu özrü
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Tam bir kayıkçı
kavgası.
OKTAY VURAL (İzmir) Sen nereye çekiyorsun? Hangi
mecraya çekiyorsun?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan,
konuşmacıyı dinleyemiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Neyini dinleyeceksin, zaten
grup önerisi hakkında konuşmuyor ki.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Lütfen,
sayın milletvekilleri
MEHMET METİNER (Devamla) Sayın milletvekili
arkadaşlarım, Türkiye demokratik bir cumhuriyettir, tabuları olan,
yasakları olan bir cumhuriyet değildir. Her şeyi özgürce
konuşabilmeliyiz, tartışabilmeliyiz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Samimiyseniz kabul
edin.
MEHMET METİNER (Devamla) Ama biz kin ve husumeti
çoğaltacak her türlü tartışmadan, her türlü gerilim ve çatışma
senaryolarından uzağız. Biz
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) O zaman önergeyi kabul
edin.
VELİ AĞBABA (Malatya) Karar ne, evet mi
hayır mı? Sayın Metiner, evet mi, hayır mı?
OKTAY VURAL (İzmir) Bu ifadelerle AKPnin önergeyi
kabul etmesi gerekiyor.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Kabul edelim,
araştıralım gelin hep beraber.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET METİNER (Devamla) Tabii, sevgili
arkadaşlar, burada çok sayıda alıntı yapabilirim, çok
alıntı yapabilirim ama burası bir tarih kürsüsü değil.
OKTAY VURAL (İzmir) Ne alıntısı
yapacaksın, ne anlatacaksın?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Tarih konuşuyorsun,
tarih.
OKTAY VURAL (İzmir) Tarih konuşuyorsun.
MEHMET METİNER (Devamla) Burada Dersim
katliamından sonra yapılan sürgünler vardır, çok yürek
acıtıcıdır.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kim yapmış
katliamı, atalarımız, dedelerimiz mi?
MEHMET METİNER (Devamla) Dersimin çocuk
yaştaki kızlarının evlatlık olarak verildiğini
biliyoruz, bu yürek acıtıcıdır.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Araştıralım.
MEHMET METİNER (Devamla) Hâlâ bu
kızlarımızın kayıtları bile
açıklanmış değildir, hâlâ Dersim sürgünleriyle
yüzleşebilmiş değiliz arkadaşlar.
HASİP KAPLAN (Şırnak) O zaman niye
evet demiyorsun önergeye?
VELİ AĞBABA (Malatya) Evet de o zaman,
evet de.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Evet deyin,
araştıralım.
MEHMET METİNER (Devamla) Biz sözlü özür
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Metiner, teşekkür ediyorum.
MEHMET METİNER (Devamla) Değerli
arkadaşlar, son söz olarak biz gelip geçici komisyonlarla bu işin
çözülebileceği kanaatinde değiliz, çok daha kalıcı
araştırmalar yapmalıyız.
BAŞKAN
Sayın Metiner, lütfen
MEHMET
METİNER (Devamla) Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Hayır mı, Evet mi?
VELİ
AĞBABA (Malatya) Kıvır, kıvır.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Yiğitseniz kabul edin,
araştıralım.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, Hatip, maalesef Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, Türk milletinin egemenliğinin
kullanıldığı bir Mecliste bu millete katliamcı
diyebilmiş, kara lekeyi bu milletin ak alnına sürme
basiretsizliğini göstermiştir. Kendisini kınıyorum.
Kendisi, öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisinden ve Türk milletinden özür
dilemelidir.
Ermeni
soykırım iddialarını yapanlardan bir farkı
olmamıştır bu ifadelerinizin. Sizi kınıyorum, sizi
kınıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Ben de sizi kınıyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) Yazıktır, günahtır. Elinde bir belge yok,
Katliam yaptı. diyorsunuz.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Tahammül edemiyorsunuz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Kimin elinde ne silah var? 33 asker öldürüldüğü zaman
ne için öldürüldü bilmeden bu kürsüyü kullanıyorsunuz.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Hepsini lanetliyoruz, her türlü terörist
şiddeti lanetliyoruz.
OKTAY
VURAL (İzmir) O kininizi bu Mecliste kustunuz. Yazıklar olsun size!
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Hepsini verin, hepsini araştıralım.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Buyurun kabul edin, kabul edin o zaman.
BAŞKAN
Bir saniye sayın milletvekilleri
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Hatip önergemizle ilgili konuşurken
Burası bu konunun
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sayın Başkan, çok ağır
suçlamalarda bulundu Sayın Vural.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir saniye
Sayın Kaplan bir şeyler
söyleyecek.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, Sayın Hatip Önergeyle
ilgili konuşulacak yer burası değildir. dedi. (Gürültüler)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Öyle bir şey söylemedim.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Öyle bir şey demedi.
ADİL
KURT (Hakkâri) Dedin, dedin. Ne çabuk unuttun?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Dedi efendim, dedi.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Öyle bir şey söylemedim. Niye
rahatsızlık duyuyorsunuz?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Siz daha çok beraberdiniz. Hayır, bu konuyu
araştıralım, bir gerçek varsa bulalım. Bu kadar basit.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, anlaşılmıyor
arkadaşlarınızın sesinden.
Sayın
milletvekilleri, lütfen
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, Sayın Hatip
Araştırma önergesiyle olmaz, İnsan Hakları Komisyonunun
işidir. dedi.
BAŞKAN
Bir saniye Sayın Kaplan, anlaşılmıyor.
Sayın
milletvekilleri
HASİP
KAPLAN (Şırnak) İkinci olarak
BAŞKAN
İkincisi de ne dedi efendim? Birincisi Yeri burası değildir.
dedi.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Araştırma komisyonunun işi
değildir, İnsan Hakları Komisyonunun işidir. dedi. Bu
önergenin konuşulacağı yer burası değildir. dedi.
BAŞKAN
Evet
HASİP
KAPLAN (Şırnak) İfade böyle.
BAŞKAN
Evet derken yani sizin söylediğinizi söylüyorum.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Öyle bir ifadem yok.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Önergemizle ilgili
BAŞKAN
Konuştunuz önergenizle ilgili. Yani, burada söz istemenizi gerektiren
herhangi bir sataşma söz konusu değil ki.
OKTAL
VURAL (İzmir) Zaten Osloda görüşüyoruz
HASİP
KAPLAN (Şırnak) O önergelerin nasıl olduğunu
anlatacağız, anayasal denetim mekanizmasını
anlatacağız, ne anlama geldiğini anlatacağız.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, siz
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Bu tablo yanlış, yanlış yönlendiriliyor.
BAŞKAN
Anladım da Sayın Kaplan, buradaki bizim usulümüz, İç Tüzükün
19uncu maddesine göre karşılıklı konuşma usulü
değil ki.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkanım, birisi Meclis
İnsan Hakları Komisyonuna havale ediyor, birisi de Yeri burası
değildir. diyor. Başbakanları özür diliyor, bakanları
ayrı telden çalıyor. Burada samimiyet konusunda
Yani özür dileme icraatınız da
olur.
BAŞKAN
Tamam, önerge işleme alınırsa gereği yapılacak.
Teşekkür
ediyorum.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Siz kimsiniz bizi samimiyet testine tabi
tutacaksınız?
BAŞKAN
- Sayın Kaplan, sözleriniz
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Bilgilendirme ve yönlendirme
Bu önergelerin ne
olduğunu ifade ediyoruz.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, buraya çıkan hatip fikirlerini belirtmeyecek mi?
Yani, biz burada konuşan hatiplerin ne söyleyeceğine karar verecek
makam değiliz ki.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Meclis araştırması önergeleri
İnsan Hakları Komisyonu ayrı iki konu, orada konuşulup da
kapalı kapılar ardında konuşulmak da ayrı iki konudur.
Burası milletin kürsüsüdür ve başta, milletin kürsüsünde
konuşmamız lazım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın
Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Arkadaşlar, buna itirazı olan var
mı?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Aydın.
Sayın
Kaplan, lütfen oturun.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Hepsi milletin kürsüsünde konuşulur.
Diğeri de İnsan Hakları Komisyonuna havale edilmez bu
işler. Böyle ucuz kurtulamazsınız.
Özür
dileyecekseniz adam gibi özür dileyin. Gereğini yapın.
BAŞKAN
Sayın Kaplan
MEHMET
METİNER (Adıyaman)
Sayın Başkan
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Metiner, lütfen bir oturun. Sayın Aydını bir
dinleyelim ondan sonra. Lütfen
MEHMET METİNER (Adıyaman) Ama neredeyse vatan haini diye
suçladı.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Ayıp! Ayıp!
BAŞKAN
Ama siz konuşmalarınıza bakmıyorsunuz. Lütfen, bir
oturun. Sayın Aydına söz vereceğim önce.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Bir grup başkan vekili söz istiyor, siz niye
bu kadar zorluyorsunuz?
BAŞKAN
Neyi zorluyorum Sayın Kaplan?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Ya olmaz Sayın Başkanım. Grup
başkan vekili iki ciddi hatadan söz istiyor; bir açıklama yapacak
grubu adına ve önergesi adına. Siz grup başkan vekiline söz
vermiyorsunuz.
Sayın
Başkanım
BAŞKAN
Sayın Kaplan, burası karşılıklı konuşma
yeri değil. Herhangi bir konuda açıklama istediğiniz takdirde
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, bir grup başkan
vekilini nezaketen de olsa dinliyorsunuz, söz vermiyorsunuz.
BAŞKAN
Hayır, her grup başkan vekiline ben nezaketen ve İç Tüzük
gereği veriyorum. Lütfen
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Olmaz Başkanım, taraflı
davranıyorsunuz.
BAŞKAN
Ama
HASİP
KAPLAN (Şırnak) AKPnin Meclis başkan vekilleri taraflı
davranıyor. Yazık, ayıp
BAŞKAN
O sözleri size iade ediyorum Sayın Kaplan.
Buyurun
Sayın Aydın.
Lütfen
oturun.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Araştırma önergesi nedir,
araştırma komisyonu nedir
BAŞKAN Ee, tamam.
Öneri kabul edildikten sonra ne söyleyecekseniz söylersiniz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak)
insan hakları komisyonu nedir
Yeni olabilir ama
bilmiyorsa da anlatırız. Çıkıp adam gibi
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Araştırmadan yana mıdır, değil
midir
BAŞKAN Buyurun
Sayın Aydın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Evet, Sayın Başkan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yani böyle özür dileyip ayaküstü işte il
başkanlarına
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Hasip Bey, biraz müsaade edin, biz konuşalım Allah
aşkına.
BAŞKAN Sayın
Kaplan, lütfen oturun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Siz dinlemiyorsunuz. Kusura bakmayın, biz de sizi,
sizin dinlediğiniz kadar
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, hatibimiz özgür bir
şekilde orada olayı bütün çıplaklığıyla, bütün
vahametiyle ifade etmeye çalıştı
BAŞKAN Hatip
zaten söz istedi Sayın Aydın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman)
çıkıp ifade etmeye çalıştı. Burada
bir milletvekili kürsüde özgür bir şekilde konuşmak durumunda. Orada
özgür ifadelerini açıklarken, burada çeşitli çeşitli
sataşmalar yapıldı, hatta kınanacak derecede ifadeler
kullanıldı
BAŞKAN Özgür
ifadelerini açıklarken sınırlamalar da var ama Anayasa ve
İç Tüzük gereği Sayın Aydın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Çok doğru bulmadığımı ifade etmek
isterim. Orada her aykırı fikir söyleniyor, her aykırı
fikir orada konuşuluyor. Biz burada saygılı bir şekilde
dinliyoruz.
BAŞKAN Temiz bir
dille konuşmak zorunda herkes burada konuşurken, bu kürsüde.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ama herkesin bu saygıyı muhafaza etmesi lazım.
Oradaki bütün konuşmacılara buradaki bütün milletvekillerine
saygılı davranması lazım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN - Evet,
Sayın Metiner
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Sataşma üzerine söz istiyorum.
BAŞKAN Ne diye
sataştı Sayın Metiner?
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Neredeyse beni vatan hainliği ile basiretsiz
BAŞKAN
Hayır, ne söyledi size ki sataştı, onu soruyorum Sayın
Metiner.
OKTAY VURAL (İzmir)
Kürsüden konuşma
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Vatan hainliğinden, basiretsizlikten
BAŞKAN Sayın
Metiner
Sayın Metiner, bak, sayın milletvekillerimiz şunu
bilsinler ki herhangi bir sataşma iddiası varsa ben İç Tüzük
gereği her sayın milletvekiline sormak zorundayım.
Sayın Vural size ne
söyledi de sataştı, onu izah eder misiniz.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Ermeni soykırımı iddiasıyla eş
tuttuğumu, neredeyse ihaneti vataniyeyle suçladı, daha ne desin.
Basiretsizlik, Türk milletinden özür dile.
BAŞKAN Buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan, ne var da
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir)
Herhâlde özür dileyecek!
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Kaldığı yerden devam hakaretlere
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adıyaman Milletvekili Mehmet Metinerin, İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Değerli arkadaşlarım, ben bu önergenin
tartışılacak yerinin bu Meclis çatısı
olmadığını söylemedim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Söyledin!
MEHMET METİNER
(Devamla) Bu Meclis çatısı her şeyin özgürce
konuşulacağı bir çatıdır, yanlış
anlaşılmasın. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Söyledin, kaç defa söyledin.
MEHMET METİNER
(Devamla) İkincisi, değerli arkadaşlar, daha dün Dersim
sürgünlerini savunan bir milletvekilimiz çıktı, dedi ki: İyi ki
Dersimden sürüldüler, hiç değilse Orta Çağ koşullarından
kurtuldular, iyi eğitim aldılar, medenileştiler, adam
oldular. dediler.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Yalan, yalan, yalan!
MEHMET
METİNER (Devamla) - Bu büyük bir zulümdür, bu büyük bir cinayettir, bu
faşizmin ta kendisidir. Dersimin sürgünlerini bu şekilde..
VELİ
AĞBABA (Malatya) Doğru söylemiyor.
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, ne alakası var
şimdi?
MEHMET
METİNER (Devamla) - Ben Dersimde masum halka yönelik katliamlar
olduğunu söyledim. PKK isyanıyla Dersim olayını yan yana
iki grup getiriyor.
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Mehmet Metinerin hakaret etme gibi bir
hakkı var mı?
MEHMET
METİNER (Devamla) - Barış ve Demokrasi Partisiyle Milliyetçi
Hareket Partisi çünkü ikisi de bu olaydan farklı bir biçimde nemalanmaya
çalışıyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Hadi oradan.
MEHMET
METİNER (Devamla) - Biz, aslanlar gibi hak ve özgürlük temelinde bu olaya
çıkıyoruz, insani duyarlılığımızdan
dolayı bu meseleye sahip çıkıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
METİNER (Devamla) - Bir milletvekilini burada hainlikle suçlamak kimsenin
haddi değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Metiner.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Neyi alkışlıyorsunuz? Yazık,
yazıklar olsun.
OKTAY
VURAL (İzmir) Utanmalısınız.
Yazık,
daha Atatürke geçen gün hakaret ettin burada.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sesini yükselterek kimseyi korkutamazsın.
OKTAY
VURAL (İzmir) Kendi milletvekiline tacizde bulundun
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Ya sus! (MHP sıralarından Gel sustur,
gel! sesleri)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Emrederseniz, emredersiniz. Sustuk, sustuk. Siz
susun, oturun oturduğunuz yerde.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet, ne için söz istiyorsunuz Sayın Kaplan?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sataşmadan söz istiyorum, bize
sataştı.
BAŞKAN-
Sayın Kaplan, her defasında izah ediyorum, ben sormak
zorundayım. Tutanaklara geçmesi açısından siz de
söyleyeceksiniz.
Buyurun
Sayın Kaplan.
Sataşma
gereği iki dakika söz veriyorum.
2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Adıyaman
Milletvekili Mehmet Metinerin, partisine sataşması nedeniyle
konuşması
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Buradan, bu kürsüden
. Dersim burada
konuşmanın yeri değildir. diyen AK PARTİli Hatip bir
yanda, özür dileyen Başbakanı bir yanda.
Arkadaşlar,
bu kürsü, işte, her şeyin yeridir. Özür dilemenin yeri de bu
kürsüdür. Başbakan bu kürsüye gelip özür dilemedikçe, bu
araştırma komisyonlarına siz evet demediğinizce
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Nasıl özür dileyeceğine sen mi karar
vereceksin, bunun belirleyicisi sen misin?
HASİP
KAPLAN (Devamla) -
Dersimle ilgili teklifleri getirmediğiniz sürece,
kayıp kızların dosyasını
açmadığınız sürece, tarihle ve gerçekle
yüzleşmediğiniz sürece siz böyle çelişkili ve ne
yaptığınızı bilemez durumda kalırsınız.
Bir hatibiniz İnsan Hakları Komisyonuna havale ediyor, bir hatibiniz
diyor ki: Burası konuşmanın yeri değildir. Nerede
konuşacaksınız? Kapalı kapıların ardında
mı konuşacaksınız
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Osloda, Osloda.
HASİP
KAPLAN (Devamla) -
derin yerlerde mi konuşacaksınız, Millî
Güvenlik Kurulunda mı konuşacaksınız? Nerede
konuşacaksınız söyler misiniz? Gelirsiniz Mecliste doğru
dürüst konuşursunuz.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Doğru dürüst konuşmayı biz çok iyi
biliriz.
HASİP
KAPLAN (Devamla) - İnandırıcısıysanız,
samimiyseniz, doğruysanız
Bizim grubumuzun getirdiği önerge
olduğu için biliyorum.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Siz önce kendi üslubunuzu sorgulayın.
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Allah birdir. diye
önerge getirsem aynen karşı çıkarsınız. Dersimde de
çuvalladınız, samimiyetsizliğiniz ortaya çıktı.
Riyakâr davranıyorsunuz, iki yüzlü davranıyorsunuz. Hiçbir sözünüzün
samimiyeti yok, arkasında duramıyorsunuz.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Sen kinini kusmaya devam et.
HASİP
KAPLAN (Devamla) - İşte
önerge, işte oylama... Bu önergedeki oylarınız sizin
icraatınızı gösterecek.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Senin tek özgür konuşabildiğin yer
burası.
HASİP
KAPLAN (Devamla) -
Kullanacağınız oylar belirleyecek. Gerisi hikâyedir.
Samimiyet testindesiniz. Öyle televizyonları, medyaları tekelinize
alıp hüküm süremezsiniz, bu kürsüyü susturamazsınız.
OKTAY
VURAL (İzmir) BDP ile AKP birleşti.
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Gerçekler bu kürsüden
konuşulacak, özür de bu kürsüden olacak. Başka yolu yoktur.
Teşekkür
ederim. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Metiner grubumuza yönelik bir sataşmada
bulunmuştur.
BAŞKAN
Ne diye sataştı Sayın Vural?
OKTAY
VURAL (İzmir) Bununla ilgili, bu süreçle ilgili BDP ve MHPnin bu
süreçten nemalandığına ilişkin aslında bir bakıma
BDP ile AKPnin iş birliğini ortaya koyacağız. Sayın
Yusuf Halaçoğlu grubumuz adına sataşmaya cevap verecek.
BAŞKAN
İç Tüzükün 69uncu maddesine göre buyurun, iki dakika söz veriyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
3.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Adıyaman
Milletvekili Mehmet Metinerin, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Evet, yalan söyleyen tarih utansın. Eğer,
gerçekten Dersimde birtakım olaylar olmuşsa herkes tarih kayıtlarına bakar. Bunun
başında da Türkiye Büyük Millet Meclisi zabıtları
vardır. Çünkü o kararı veren Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Oradaki
harekâtın tüm detayları buradaki Meclis zabıtlarında
mevcuttur. Eğer gerçekten, gerçekten doğru bir sonuca ulaşmak
istiyorsanız ve gerçekten yiğitseniz
ADEM
YEŞİLDAL (Hatay) - Tek partili dönem
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Tek parti olup olmaması önemli değil,
Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Sizin partinizde de yer alan, Demokrat Partide
yer alan insanlar orada karar vermiştir. Menderes de vardır işin
içinde, Celal Bayar da vardır. Ama gördüğüm kadarıyla şunu
izliyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Bugün özür dileyenlerle BDPnin verdiği önerge
aynıdır.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Siz birbirinizi besleyin.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) - Aynı hareket ediyorsunuz ama onun önergesi
sizin
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Birleşmeyi ortaya
çıkardınız.
BAŞKAN
Sayın Metiner
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) -
Başbakanınızdan
kaynaklandığı hâlde siz herhangi bir şekilde bunu kabul
etmiyorsunuz.
MEHMET
ÜNAL (Antalya) Dinle be! Sus be! Sus!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) - Yiğitseniz gelin, birlikte bütün arşivleri
araştıralım. Bakalım, Hatay meselesinden dolayı
Fransızlarla nasıl ilişki kurulmuş? Rus ordusu
komutanları Dersimde nasıl rol almış? Gelin Rus
arşivlerine bakalım. Gelin İngiliz arşivlerine
bakalım. Gelin Genelkurmay arşivlerine bakalım.
Bakın,
gerçeklere ulaşmak istiyorsa Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir komisyon
kursun ve bu komisyon da bunu araştırsın. Orada kimler rol
almıştır, kimlerin rolü vardır, kimler orduyla
savaşmıştır? 33 askeri öldüren kimlerdir?
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Evet diyecek misiniz bu önergeye?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Singeç Köprüsünde 33 askeri öldüren kimdir?
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Evet diyor musunuz Hocam?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Askeri birliklere saldıran kimdir? Gelin
birlikte araştıralım.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, arşivlerin açılmasından niye
rahatsız oluyorsunuz? Niye laf atıyorsunuz? Anlaşılır
gibi değil yani. Lütfen
(CHP ve MHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Dolayısıyla neden rahatsız oluyorsun
arşivin araştırılmasından? Gerçeklerle
yüzleşmekten korkuyor musun? Gelin o zaman araştıralım. Ne
var yani karşı çıkıyorsunuz?
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Evet deyin o zaman.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Hayır, onlar sizin
Başbakanınızın söylediği tarzda. Özür dilemeye
karşı vermişlerdir önergelerini.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Halaçoğlu, teşekkür ediyorum.
AHMET
YENİ (Samsun) Başbakan, Türkiye Cumhuriyetinin
Başbakanı.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Başbakanın sunduğu her belge
MUSTAFA
ÖZTÜRK (Bursa) Hem Meclis belgeleri diyorsunuz hem de
Başbakanın... Bu nasıl tezat!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Gelin belgeleri açıklayalım beraber.
BAŞKAN
Sayın Halaçoğlu, lütfen
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından 1937-1938
yıllarında, bugünkü adı Tunceli olan Dersim'de Tedip ve Tenkil
uygulamalarının bütün yönleriyle araştırılması
amacıyla, verilen Meclis araştırması önergesinin Genel
Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, 29/11/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerin aynı
birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
(Devam)
BAŞKAN
- Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş önerisini oylarınıza sunuyorum
(AK
PARTİ ve MHP sıralarından karşılıklı
konuşmalar)
Sayın
milletvekilleri, öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Alkışlıyorum,
alkışlıyorum hepinizi!
BAŞKAN
- Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.44
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.57
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----
0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 83 sıra sayılı Kanun
Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre Temel Kanun olarak ve
bölümler hâlinde görüşülmesine;
(11/6) esas numaralı gensoru önergesinin, Genel Kurulun 1
Aralık 2011 Perşembe günkü gündeminin "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler" kısmına alınmasına ve gündeme alınıp alınmayacağı
hususundaki görüşmelerinin aynı günkü birleşimde
yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
29/11/2011
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 29.11.2011 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Milletvekili
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan ve Gelen
Kağıtlar listesinde yayımlanan 82 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısı ile 83 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 48
saat geçmeden gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler Kısmının 2 nci ve 3 üncü
sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
83 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,
(11/6) Esas numaralı gensoru önergesinin Genel
Kurulun 1 Aralık 2011 Perşembe günkü gündemin "Özel Gündemde Yer
Alacak İşler" kısmına alınması,
Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin aynı günkü
Birleşimde yapılması,
Genel Kurulun;
29 Kasım 2011 Salı günkü birleşiminde
sözlü soruların görüşülmemesi,
29 Kasım 2011
Salı günkü birleşiminde 82 Sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
30 Kasım 2011
Çarşamba günkü birleşiminde 83 Sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
1 Aralık 2011 Perşembe günkü birleşiminde
22 Sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
çalışmalarını sürdürmesi,
22 Sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin 1 Aralık 2011 Perşembe
günkü birleşimde tamamlanamaması halinde Genel kurulun; Haftalık
çalışma günlerinin dışında 2 Aralık 2011 Cuma
günü saat 14:00'te toplanması ve bu birleşimde "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan 22 Sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarına devam etmesi,
Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24:00'de
günlük programların tamamlanamaması halinde günlük programların
tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesi,
Önerilmiştir.
|
||
83 Sıra Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı
Kanunu Teklifi (2/92) |
||
|
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 30 uncu maddeler |
30 |
2. BÖLÜM |
31 ila 42 nci maddeler 41 inci maddenin 1, 2, 3, 4, 5, 6 ncı
fıkraları, 7 nci fıkrasının (a ile b), ( c),
(ç), (d) bentleri, (8 ila 11 inci fıkraları) ile 12, 13 ve
14 üncü fıkraları dâhil |
25 |
3. BÖLÜM |
Geçici 1-12 ila 44 üncü maddeler |
14 |
|
TOPLAM MADDE SAYISI |
69 |
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ahmet Aydın,
Adıyaman Milletvekili.
Buyurun Sayın
Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu olarak bugün vermiş olduğumuz grup
önerisinin lehinde söz almış oluyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bugün Danışma Kurulunu toplantıya davet ettik
ve bu arada bütün gruplar Danışma Kurulunda bir araya geldik. Orada
aslında, her ne kadar oy birliği sağlanamadı ise de,
işin temelinde prensipte de bir uzlaşma sağladık. Zira,
özellikle Milliyetçi Hareket Partisinin, vermiş olduğu gensoruyu
Perşembe günü falan görüşelim. gibi bir ifadeleri olmuştu. Biz
de uzlaşmacı tavrımızla, kimliğimizle, diğer
gruplarla da aşağı yukarı prensipte aynı şekilde
anlaşarak, bu gensorunun da perşembe günü verilmesi noktasında
Danışma Kurulundan sonra kendileriyle de görüştük ve bu konuda
da bir grup önerisi getirmiş olduk.
Tabii, bu grup önerisini
getirmemiz hesabıyla
Ki özellikle yasama faaliyetlerine asıl
bugünden itibaren çok daha yoğun başlayacağız. Çünkü
önümüzde, artık Meclisin gündemine intikal etmiş, Genel Kurula
intikal etmiş yasa teklif ve tasarıları var, akabinde bütçe ve
gündem gittikçe de yoğunlaşacak. Hem çalışma saatlerinin
artırılması hem gündeme gelecek konular konusunda bir grup
önerisi getirme durumu vardı ve bu nedenden dolayı da zaten BDP grup
önerisini reddetme durumunda kaldık. Aşağı yukarı,
Sayın Başbakanımızın zaten ifadeleri, ortaya
koyduğu tavır Dersim konusunda çok açıktır, çok nettir. Bu
konuyla ilgili hiçbir şeyden çekinmeden, kaçınmadan gerekli tüm
ifadeler kullanılmıştır.
Değerli
arkadaşlar, getirmiş olduğumuz grup önerisiyle birlikte biz,
öncelikle 82 sıra sayılı Askerlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile yine 83 sıra
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İdari Teşkilatı Kanunu Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden
gündemin 2nci ve 3üncü sıralarına alınmasını, yine
Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu gensoru önergesinin Genel
Kurulun 1 Aralık 2011 Perşembe günü gündemine
alınmasını, 29 Kasım 2011 Salı günü yani bugün sözlü
soruların kaldırılması, yapılmaması, yine
aynı şekilde bugün hemen grup önerisinden sonra 82 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar yani kamuoyunda bedelli askerlik olarak bilinen
Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısını bugün bitimine kadar görüşeceğiz.
30
Kasım 2011 Çarşamba günü yani yarın 83 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar
Bu da Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari Teşkilatı Kanunu
Teklifinin görüşmelerinin yarın saat ikide başlayıp
tamamlanmasına kadar devam etmesini öngörüyor.
Yine
aynı şekilde, değerli arkadaşlar, 1 Aralık 2011
Perşembe günü 22 sıra sayılı Kanun
Tasarısının -ki bu da bir uluslararası sözleşme-
tamamlanmasına kadar devam edeceğiz.
22 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde 2 Aralık 2011 Cuma günü de toplanarak 22
sıra sayılı Kanun Tasarısının
tamamlanmasına kadar devam edeceğiz.
Aslında
işin doğrusu, eğer çarşamba günü -yarın- bitimine
kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi teşkilat yasasını
bitirebilirsek perşembe günü gensoruyu görüşüp cuma günü de belki
görüşme yapamayabiliriz, yapmayabiliriz. Genel Kurulun performansı
tabii ki çok önemli. Biz özellikle hem kamuoyunda merakla beklenen bu bedelli
askerlik yasa tasarısının bir an önce kanunlaşması hem
de aynı şekilde Meclisin ilk açıldığı günden beri
üzerinde çalışılan Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari Teşkilatı
Kanunu Teklifinin yasalaşmasını sağlayabilirsek salı
ve çarşamba günleri, perşembe de gensoruyu görüşüp cuma günü
belki görüşmelere ara verebiliriz. Dediğim gibi bütün grupların
aslında böyle bir uzlaşısı da var, hem teklifin hem
tasarının görüşülmesi noktasında olumsuz bir kanaatlerini
de görmedik. Tabii ki tartışmalar olacak, konuşmalar
olacak, istişareler olacak ama usuli itirazlara, usuli
tartışmalara çok daha fazla boğmadan, böyle, kanunun özüne,
tekliflerin, tasarıların özüne uygun bir şekilde burada
görüşmeleri, müzakereleri inşallah hep birlikte
sağlayabileceğimizi umuyoruz çünkü diğer grupların da bu
konuda çok ciddi itirazları yok.
Ben
bu hafta inşallah başarılı bir çalışma diliyorum.
Çok başarılı bir çalışma
yapacağımızı umuyoruz. Bu çalışmaların
neticelenmesinden sonra önümüzde bütçe görüşmeleri de var, yine aynı
şekilde onlara ilişkin tabii ki uzun müzakereler olacak, artık
Meclisi çok daha yoğun günler bekliyor. Halkımızın
gündeminde olan, talep ettiği, önerdiği birçok tasarı ve teklifi
hep birlikte burada kucaklayıcı, uzlaşıcı bir
tavırla çıkarmayı umut ediyorum.
Ben
şimdiden bütün gruplara, Parlamentoya hayırlı olsun diyorum,
başarılı bir çalışma haftası diliyorum.
Hepinize
teşekkür ediyorum.
Sağ
olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Adalet
ve Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çok değil, bir hafta önce AK PARTİ Grubu bir önerge
vermişti, çalışma saatlerini 5 Ocağa kadar saat 14.00ten
23.00e kadar belirlemiştik. O gün bu kürsüden şunu ifade ettik:
Bunu sürdüremezsiniz, bir hafta sonra tekrar önergelerle geleceksiniz.
Nitekim, bugün tekrar yeni bir önergeyle geliniyor ama bu sefer deniliyor ki:
Saat 23.00e kadar değil, bitimine kadar yani belki ertesi güne kadar
sarkacak bir çalışmanın yapılması.
Şimdi,
Meclisin sağlıklı yasama sürecini dikkate almazsanız ve
muhalefet gruplarının bu konulardaki önergelerle katılım
sürecini, maddelerin görüşülmesinde sağlıklı bir
tartışma sürecini açmazsanız yasama sürecinde ciddi hatalar
yaparsınız.
Bunların
içinde bugün görüşülecek bedelli askerlik kanunu var. Bütün Türkiyenin
gözü bu yasanın üzerinde. Bu yasayı bu Meclisin sakin bir kafayla
doğru dürüst tartışması lazım, bir gün yetmiyorsa iki
gün olsun, ama tartışması lazım, sağlıklı
önergelerin düşünülmesi lazım. Niye zengin bedelli yapıyor, niye
yoksul zor durumda, bunun ikisinin ortası yok mu? Bunlar
konuşulabilmeli.
Şimdi,
23.00 yetmiyor deniliyor ve bu önergede deniliyor ki, bitimine kadar.
Yaş grubunuza bakın, Meclisin yaş grubuna bakın, elli
yaş üzeridir. Bakın, yaşlı üyeleriniz var ve üç gün yirmi
dört saat çalışmak üzere öneri veriyorsunuz. Poliste nöbetin belli
bir süresi var, askerde de nöbetin belli bir süresi var, Mecliste nöbetin
süresi yok, sınırsız! Peki, Meclis, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesini imzalayıp onaylayan Meclis değil mi?
Peki,
o zaman size şunu samimiyetimle sormak istiyorum: Bugünkü bedelli kanunda
bizim de önergelerimiz var, sonuçta evet oyu vereceğiz, bu ayrı.
Yarın Meclisin teşkilat yasası var, şunu göstermek
istiyorum arkadaşlar, belki hiç eline almamış milletvekilleri
olabilir içinizde. Bu Meclis teşkilat kanunu demek, Meclisin bundan
sonraki bütün faaliyetlerinin belirlenmesi demek. Bakın
çalışanından, personelinden, komisyonlarından millî
saraylara kadar, hastanesinden nizamiyesine kadar, emniyetinden
lokantasına kadar, toplantı salonlarından yapılacak yerlere
kadar her şey konuşulacak. Siz, bu gece sabah beşte diyelim
bedelli askerlik tasarısını görüştünüz, yarın saat ikide
geleceksiniz buraya ve saat ikiden bitimine kadar deniliyor. Bitimine kadar
denilen ve temel yasa da olsa kaç madde biliyor musunuz? 44 madde var. Bu
teşkilat yasası salt bir özlük yasası olsaydı ve bunu bir
güne sığdırmak mümkün olsaydı Tamam, gerek yok,
konuşmayalım üstünde. Üç tane tartışmalı madde var,
onu konuşalım, geçsin. derdik fakat burada ısrarla şundan
kaçınılıyor: Demokraside güçler ayrılığı
var; yasama ayrı, yargı ayrı, yürütme ayrıdır. Siz
yasamanın işleyişini belirleyeceksiniz. Siz bunu konuşurken
Meclisin -bakın, çok açık söylüyorum- yasamanın elinde
olması gereken gücü, sağlık ocağında Sağlık
Bakanlığıyla, güvenlikte İçişleri
Bakanlığıyla, diğer alanlarda farklı bakanlıkla
paylaşan bir yasama dünyada gördünüz mü? Yasama kendi kararını
verecek. Peki, siz dünyanın başka bir yerinde yasama Meclisine
bağlı olan Millî Saraylardan Dolmabahçe Sarayının
yürütmenin başı Başbakanın çalışma ofisi
olduğunu gördünüz mü? Niye Meclisin çalışma ofisi değil,
bunu tartışmayacak mıyız?
Bakın,
bitimine kadar
Bunların konuşulması lazım arkadaşlar.
Çok sağlıklı tartışmalar yapmamız lazım.
Bitimine kadar, sabaha kadar diye bir nöbet yoktur. Sayın Rıza Türmen
buradaysa gerçekten ifade etmesini istiyorum. Göremedim
Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 4üncü maddesinin başlığı
aynen şöyledir: Angarya yasaktır. Siz bu önerinizle Meclise
angaryayı dayatıyorsunuz; sadece muhalefete değil kendi
milletvekillerinize de angaryayı, köleliği, zorla
çalışmayı dayatıyorsunuz. Burada yasama görevini, faaliyetini
yapanların hepsi insandır. Sağlık sorunları olan,
ailesinin sorunları olan, başka acil işleri olan, farklı
durumları olan insanlar da var. Siz eğer yirmi dört saat
çalışma temposunu getirirseniz üçüncü günde iflas edersiniz. Üç gün
üst üste bu Meclisin toplanamadığı çok zaman biliyoruz.
Şimdi,
Meclisin gündeminde Arı gibi çalışacağız yirmi dört
saat. diyor Sayın Ahmet Aydın Kardeşimiz. Biz
çalışmaya karşı değiliz. Gelin, doğru dürüst,
Meclisin gündemine Türkiye'nin gündemini, sorunlarını
taşıyalım. Sizin vicdanınız rahat galiba? 8 tane
milletvekili tutuklu bir Mecliste konuşuyoruz. Düşünce
özgürlüğünün olmadığı bir ülkede konuşuyoruz. Herkesin
gizli dinlendiği bir ülkede konuşuyoruz. Gizli
soruşturmacıların, gizli tanıkların yargı
verdiği, olağanüstü mahkemelerin hüküm sürdüğü,
astığı astık kestiği kestik bir adaletsizlik düzeninde
yaşıyoruz. Hiç mi bunların düzenlenmesinin önemi yok, gündemsel
olarak önemli değil? Bu Meclis hiçbir zaman Türkiye'nin gerçek
gündemlerine gelmeyecek mi? Uzun tutukluluk süreleri sizi rahatsız
etmeyecek mi? Bir gün bir başkasına, bir gün size. Adaletin
olmadığı yerde herkesi adaletsizlik buluyor, çarpıyor.
Adaletin olmadığı yerde herkes suçlu duruma da düşüyor, adaletin
olmadığı yerde barış da kalmıyor.
Arkadaşlar, Türkiye'nin gerçek gündemi yeni bir anayasa değil mi? Bu
yeni anayasa süreci için size bir yol temizliğini önermedik mi? Yol
temizliğini önerirken anayasayı özgürce tartışma
ortamını yaratalım demedik mi? Üç dört tane kanunu burada
görüşmemeyi iş ediniyorsunuz, bizim karşımıza
sağlıksız bir çalışma takvimi ve önergeleri
çıkarıyorsunuz. Peki, soruyoruz size: Siz bu Terörle Mücadele
Kanunuyla, TCKnın, CMKnın hükümleriyle yeni bir anayasa tartışmasının
sağlıklı koşullarını oluşturmadan,
nasıl tartışacaksınız? Boş boş
konuşmanın bir gereği yok. Bir profesör, bir sivil toplum,
yarın, üstelik cüzdan numarasından buraya bilgi verecek. Yüz binlerce
sivil toplum, kişi bilgi sunacak buraya. Herkes aykırı fikirler
de sunabilir. Aykırı fikirler sunanların hepsini özel güvenlik
savcılarına mı ihbar edeceksiniz? Cüzdan numarası üzerinden
hepsini oraya mı teslim edeceksiniz? Soruyoruz, bu sorunları çözmemiz
lazım. Mecliste bunları konuşmayacak mıyız? Terörle
Mücadele Kanunu 91de çıktı, Türk Ceza Kanunu 95te çıkınca
onun muadili bütün maddeler onun içinde yer alırken, TMKnın
artık gereği kalmazken niye TMK hâlâ yürürlükte? Düşünce
özgürlüğünden, dünyanın en çok basın suçlusunun olduğu
ülkeyiz. Neden? Basılmamış kitaptan, yazılmamış
makaleden, kafadaki düşünceden hâlâ 21inci yüzyılda çağ
dışı koşullarda insanlarımız tutuklu. Terör
suçlarında Çinden daha fazla tutuklusu olan ülkeyiz. Bunların hepsi
gündem değil mi, barış gündem değil mi, kardeşliği
konuşmak gündem değil mi, gerçek sorunlarımızı
konuşmak gündem değil mi? Ne zaman bu gündeme geleceğiz?
Eğer sizin gündeminize, AK PARTİ Hükûmetinin gündemine gelirsek sizin
gündeminizin hepsi euro ve dolarlar üzerinden çalışıyor.
Maalesef, o euro ve dolarlar da hiçbir ülkeye
NİHAT
ZEYBEKCİ (Denizli) En son sözü sana iade ediyorum.
HASİP
KAPLAN (Devamla)
tek taraflı selamet getirmez, tek taraflı selamet
getirmez. Euro ve dolarların dışında adalet de vardır,
eşitlik de vardır, özürlük de vardır, hakkaniyet vardır,
insan hakları vardır, insan onuru vardır, insan vardır.
İnsanı odağına koymayan hiçbir meclis çağdaş bir
meclis değildir. Bunu bu şekilde işletenler de çağ
dışı davranmış olurlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP
KAPLAN (Devamla) Uyarıyorum, bunu siz yarım, yanlış
yaparsınız.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
NİHAT
ZEYBEKCİ (Denizli) Son söz senin hayallerindir, hayallerindir.
BAŞKAN
Lütfen, Sayın Milletvekilim
NİHAT
ZEYBEKCİ (Denizli) O euro, dolarlar var ya o senin hayallerin,
onları aynen iade ediyorum.
BAŞKAN
- Sayın Zeybekci
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sen Denizlinin horozu musun?
NİHAT
ZEYBEKCİ (Denizli) Aynen sana iade ediyorum.
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sen Denizlinin horozu musun? Sen horozu musun
Denizlinin herkese laf yetiştiriyorsun?
BAŞKAN
-
söz isteyen Ramazan Can.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Denizlinin horozu bir tek sen mi kaldın?
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın
Kaplan, lütfen
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Grup
önerimizde 82 sıra sayılı Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısını gündemin 2nci maddesine alacağız ve
salı günü, bugün, sözlü soruları görüşmeyerek kanun
tasarısını bitirinceye kadar çalışmaya devam etmeyi
getiriyoruz.
Yine,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilat Kanunu Teklifini gündemin 3üncü sırasına
alıyoruz, çarşamba günü bunu görüşmeye
başlayacağız. Çarşamba günü bitinceye kadar Genel Kurulda
çalışmalara devam edeceğiz, grup önerimizle bunu getiriyoruz.
Yine,
Milliyetçi Hareket Partisinin Başbakan Yardımcımız
Sayın Beşir Atalay hakkında vermiş olduğu gensoruyu
perşembe günü gündeme alıyoruz ve grup önerimizde, perşembe
günü, 22 sıra sayılı, Avustralya Hükûmeti ile Türkiye Hükûmeti
arasındaki uluslararası sözleşmeyi de gündeme alarak bitinceye
kadar, tamamlanmasına kadar Genel Kurulu çalıştırmaya davet
ediyoruz. Eğer bütün bunlara rağmen görüşme sonuçlanmazsa,
tasarılar tamamlanmazsa, cuma günü de Genel Kurulun
çalışmasını öneriyoruz.
Diğer
taraftan, 83 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari
Teşkilat Kanununda değişiklik öneren teklifi de üç bölüm
hâlinde temel yasa olarak görüşülmesini öneriyoruz.
Bütün
bunlar Meclisin çalışmasına yönelik faaliyetlerimiz, grup
önerimizde bunu dile getiriyoruz.
Sayın
Hasip Kaplan angaryadan bahsetti, biz bu millet için gerekirse angarya oluruz
çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisinde illerden buraya seçilerek gelen
milletvekilleri olarak Çalışacağız. dedik, bu millete hizmet
vaat ettik. İnşallah, bu sözümüzü yerine getireceğiz. Bundan
kimse gocunmasın. Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekirse gece gündüz
çalışacak.
Grup
önerimizin kabulünü takdirlerinize sunuyor, yüce heyetinizi saygıyla
tekrar selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Can.
Adalet
ve Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Uğur
Bayraktutan, Artvin Milletvekili.
Sayın
Bayraktutan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisi aleyhinde söz
aldım. Hepinizi öncelikle saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın
başında, biraz önceki Dersim tartışmalarıyla
alakalı birkaç şey söylemek istiyorum. Evet, biraz önce, burada değerli
konuşmacılar da söylediler, Dersimi tarihçiler
tartışmalıdır, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
herhangi bir gocunmamız yoktur ondan ama öncelikle şunu ifade etmek
istiyorum: Dersimin arkasındaki esas problemin Mustafa Kemal, onun silah
arkadaşları olduğunu biliyoruz. Biz kafalarında B
planı olan, C planı olanlarla Dersimi tartışmayız
arkadaşlar, bunu bilin, bunu asla unutmayın. Sabiha Gökçen,
İsmet İnönü, Mustafa Kemalin askerleridir, bunu asla unutmayın.
Bunu bir tarafa yazın, bunu asla unutmayın.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Sevsinler sizi!
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Öncelikle bunu ifade
etmek istiyorum.
SIRRI SAKIK (Muş) Sabiha Gökçen asker miydi yoksa
sivil miydi?
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Buradaki hedef Mustafa
Kemaldir, üniter yapıdır, ay yıldızdır. Bunu
öncelikle buradan ifade etmek istiyorum Mustafa Kemalin mabedinden,
Meclisinden. (CHP sıralarından alkışlar)
Çok değerli milletvekilleri, biraz önce bu
çalışma saatleriyle alakalı Adalet ve Kalkınma Partisinin
vermiş olduğu grup önerisinden daha önce, burada, tutuklu olan
milletvekillerinden de bahsetmemiz gerektiğine yürekten inanıyorum.
Burada milletvekili arkadaşlarımız şu anda yasama görevini
yapamıyorlar, cezaevlerinde tutuklu olarak bulunuyorlar. Öncelikle,
tutuklu milletvekillerinin bu tutukluluk hâllerinin kaldırılması
için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasının şart
olduğuna inanıyoruz. Bir an önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin
üzerine düşen bu görevi yapmasını talep ediyoruz buradan. Bu
çalışma saatleri konusundaki Adalet ve Kalkınma Partisinin
gösterdiği duyarlılığı, öncelikle tutukluluk
hâllerinin devamı konusundaki yasal düzenlemelerde de bu çabukluğu ve
aceleciliği onlardan beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Bakın, bir örnek vermek istiyorum. Geçenlerde Adalet
Bakanına bir soru önergesi verdim, yazılı soru önergesi; bunu
Meclis grubuyla tartışmak istiyorum. Ergenekon
yargılamalarında yargılanan Hayrettin Ertekin isimli bir
tutuklunun başından geçen olayları yüce Meclisin
tutanaklarına geçirmek istiyorum. Hayrettin Ertekin Yargılamalar
sırasında hastalanınca birkaç tutukluyla birlikte hastaneye
götürüldüm. Muayene işlemleri bitince beni gelip almaları için oturup
beklemeye başladım. Saatler geçtiği hâlde hiç ses çıkmadı,
beni unutmuşlardı. Bir arabaya binip Silivriye, buraya geldim.
Üstelik taksi parasını da cebimden ödeyerek geldim. diyor sayın
arkadaşlar. Ben Adalet Bakanına sordum Sayın Bakan, bu
tutuklunun ödemiş olduğu, cebinden verdiği taksi parasını
Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılamayı
düşünüyor musunuz? diye. Böyle bir garabetle ve böyle bir komediyle
karşı karşıyayız. Bunu empati yapmanızı ve
içinde bulunduğunuz durumun değerlendirmesini istiyorum
arkadaşlar.
Bakın, biraz sonra burada çok önemli bir yasayı
görüşeceğiz. Biraz sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine Askerlik
Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin bir yasa
teklifi getirilecek Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından. Şimdi
bu yasa teklifi getirilmeden önce, öncelikle şunun ifade edilmesini istiyorum:
Burada Anayasaya aykırı bir işlem yapmamamızı.
Bakın, biraz önce Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı da
grup toplantısında ifade etti, Anayasanın 10uncu maddesinde
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
diye bir ibare var. Anayasanın 10uncu maddesini biraz sonra
yapacağımız bu görüşmelerde bütün milletvekillerinin
kendilerine şiar olarak almalarını ve 10uncu maddedeki
değerlendirmelerini bir an önce gözler önüne sermelerini istiyorum.
Bir
şeyi açıkça ifade etmek istiyorum. Bakın -Milliyetçi Hareket
Partisinden arkadaşlar da buradalar- 3 Kasım 2002den evvelki
Türkiyede
Yani 2 Kasım 2002de -yiğidin hakkını
yiğide verelim- terörsüz, terörün olmadığı, terörün
sıfırlandığı bir Türkiyeyi teslim aldınız.
Hem Cumhuriyet Halk Partisi Grubundaki arkadaşların hem buradaki
birçok arkadaşımızın bir şiarı vardı,
dediğimiz şuydu: Şehitler ölmez, vatan bölünmez.
şiarından yola çıkmıştık. Ama gelinen noktada siz
bunu değiştirdiniz bu dönemde. Biraz sonra bunu
tartışacağız. Ben ufak bir dörtlükle bir ironi yapmak
istiyorum. Siz biraz sonra burada diyeceksiniz ki muhtemelen: Sen şehit
oğlusun, incitme, yazıktır atanı / Ver 30 bini, fakir
kurtarsın vatanı. Gelinen çizgi budur arkadaşlar. Bunu
tartışacağız, öyle gözüküyor, onu
tartışacağız diye gözüküyor.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Daha güzel bulman lazım, bu çok klasik.
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Devamla) Şimdi, burada önemli olan 12 Eylülün
yasalarını değiştirmek değildir arkadaşlar, 12
Eylülün kafalarını da değiştirmek önemlidir. En önemli
sorun da odur zaten. O nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak önümüzdeki
günlerde veya bugün yapacağımız çalışmalarda bunlara
dikkat etmemiz gerektiğine inanıyoruz.
Biraz
sonra yapacağımız görüşmelerde temel noktalardan bir tanesi
de 2002 yılından sonra bu terör açılımı konusunda
Sayın Cumhurbaşkanının Güzel şeyler olacak. ifadesi,
arkasından da Haburda mobil mahkemelerin kurulmasıyla, mobil
cumhuriyet savcılarıyla, mobil yargılamalarla gelinen
noktadır. Ülkenin gelmiş olduğu nokta açısından bugün
çok olumsuz bir tabloyla karşı karşıyayız. En
azından Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bunlarda çok ciddi olarak
tavır koymamız gerektiğine inanıyorum.
Biraz
önce de ifade ettiğim gibi, çalışma saatleriyle alakalı
düzenlemeler her ne kadar bazı yasaların
çıkarılmasıyla alakalı bir çabukluk arz etse de Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündeminde çok daha önemli meselelerin olduğuna
inanıyoruz. İşte, biraz önce demiş olduğumuz, tutuklu
milletvekilleri ve terör konusudur. Bu konularda Meclisin
ayrıntılı çalışma yapmasını istiyoruz.
Biliyorsunuz,
dış politikada da çok önemli gelişmeler var arkadaşlar.
Bizim Malatya Milletvekilimizin ısrarla dile getirmiş olduğu
füze kalkanıyla alakalı olarak -dün de kendisi bir basın
toplantısı düzenledi- İran Genelkurmay Başkanı çok
olumsuz bir açıklama yaptı. Aslında kendilerine göre haklı
bir açıklama yaptı, Bize
karşı herhangi bir şekilde saldırı olursa Kürecikteki
gerekli tesisleri vururuz. dedi. Böyle bir tabloyla da karşı
karşıyayız. Bunların düzeltilmesi gerektiğine
inanıyoruz.
Şimdi
arkadaşlar, gelinen noktada tartışacağımız
şeylerden bir tanesi de ülkenin içinde bulunmuş olduğu durum
açısından biraz sonraki konuşacağımız konudur. Bu
konuyu tartışıyorken belki saatler olarak bize bugün
yetmeyebilir, sabahlara kadar çalışabiliriz ama Anayasanın
ilgili maddesindeki amir hükümlerin
mutlaka göz önüne alınması gerektiğine inanıyorum.
Bugün insanlara
birtakım şeyler vaadinde bulunuyorsak yasalarla alakalı gerekli
düzenlemeleri yapıyorsak ekonomik anlamdaki bu
ayrımcılığın, Anayasanın 10uncu maddesindeki bu
eşitsizliğin mutlaka giderilmesi gerektiğine de yürekten inanan
bir arkadaşınız olarak konuşuyorum. Yarın bir gün
bizleri dinleyen, bizleri televizyonları başında dinleyen,
radyolarından dinleyen, gazetelerde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
buradaki geçen görüşmelerini dinleyen vatandaşlarımız,
şehit aileleri neler düşünecektir diye merak ediyorum.
Bunu cidden
vicdanınızda tartıştınız mı? İç
dünyanızda bunun ne şekilde olabileceğini görüştünüz mü
diye düşünmek istiyorum. Çünkü gelinen noktada ekonomik konuda bir
ayrımcılık
Verilen bedellerin ve 30 bin lira miktarındaki
bir paranın kimler tarafından ödenebileceği, kimler tarafından
ödenemeyeceği ve içinde
bulunduğumuz durum açısından çok önemli bir tespittir. Bu
hususun göz önüne alınmasını istiyorum.
Şimdi, tabii Türkiye'nin çok temel meseleleri de
var. Ekonomik anlamda temel meseleleri var, asgari ücretle alakalı temel
meseleleri var, işsizlikle alakalı temel meseleleri var, ekonomik
standartların düşmesiyle alakalı, Türkiye'nin geleceğiyle
alakalı ciddi kaygılarımız var. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin her şeyden önce bunları çok açık bir şekilde bu
Meclis gündeminde, bu demokratik platformda tartışması
gerektiğine yürekten inanıyoruz.
Biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak ülke meselelerinin önümüzdeki dönemdeki hallinde bugüne kadar
üzerimize düşen sorumluluğun gereğini yerine getirdik, bundan
sonra da yerine getirmeye çalışacağız. Ama yerine
getiriyorken birtakım sorunları da ayrıntılarıyla
burada tartışmak, uyarılarımızı yapmak da
Cumhuriyet Halk Partisinin Meclis grubunun en önemli görevlerinden bir
tanesidir.
Yapmış
olduğunuz 2010 düzenlemesinde, 12 Eylül düzenlemesindeki yapmış
olduğunuz düzenlemelerle daha iyi bir demokrasiyi Türkiyeye getirme vaadi
içerisinde bulundunuz. Ben bir hukukçu olarak HSYKdaki düzenlemeleri, Adalet
Bakanlığının yapısındaki, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulundaki düzenlemeleri burada söylemek istemiyorum ama özel yetkili mahkemelerin
garabetinin de bir an evvel Türkiye'nin gündeminden
uzaklaştırılmasını, özel yetkili mahkemelerde
yapılan yargılamaların, cumhuriyet savcılarının
yapmış olduğu soruşturmaların ve
kovuşturmaların, Adalet Bakanlığına bağlı
bir memur hâline getirilen Adalet Bakanlığı
memurlarının yaptığı soruşturmaların da bir
an evvel sonuçlandırılmasını, buna ilişkin özel
yetkili mahkemeler konusunda Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş
olduğu kanun teklifinin de bir an evvel Meclis gündemine gelmesini ve bu
garabetin Türkiye'nin hukuk sistemi içerisinden
uzaklaştırılmasını temenni ediyorum. Önümüzdeki
dönemde yapacağımız en önemli çalışmalardan bir
tanesinin de bu olduğuna yürekten inanıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak, biraz önce de ifade ettiğim gibi, bu
çalışmaların toplum nezdinde kabul görebilmesi için gerekli her
türlü çalışmayı yapacağımızı bir kere daha
ifade etmek istiyorum.
Sözlerimi
burada fazlasıyla uzatmıyorum, hepinizi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına ve bütün milletvekili arkadaşlarım adına
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Sağ
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bayraktutan.
Adalet
ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç
Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler (Devam)
2.- Bolu Milletvekili Tanju Özcanın, Orman Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/11),
İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/12)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/11
Esas Numaralı Kanun Teklifimin İç Tüzüğün 37. Maddesi
gereğince doğrudan gündeme alınması hususunda gereğini
bilgilerinize arz ederim.
Tanju
Özcan
Bolu
TBMM
Başkanlık Divanı Üyesi
BAŞKAN
Teklif sahibi adına söz isteyen Tanju Özcan, Bolu Milletvekili.
Buyurun
Sayın Özcan. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkanın da ifade ettiği gibi İç Tüzükün 37nci maddesi
uyarınca uzun bir süre önce verdiğim Orman Kanununun
40ıncı maddesindeki değişiklikle ilgili, konu Genel Kurul
gündemine gelmediği için, bu konuyu bugün burada gündeme taşımak
için bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, Orman Kanununun 40ıncı maddesindeki
değişikliği veriş amacımdan kısaca bahsettikten sonra diğer
hususlara değinmek istiyorum. Orman Kanununun 40ıncı maddesinde
vahidi fiyat yani birim fiyatı uygulaması düzenlenmiş ancak
bugüne kadar bu birim fiyat uygulamasının belirlenişinde
objektif bir kriter getirilmemiş, bir de elde edilen kârın
dağıtımı noktasında orman köylüsü maalesef zor durumda
bırakılmış. Bu eksikliği giderebilmek için böyle bir
yasa teklifi verdim.
Değerli
milletvekilleri, belki biliyorsunuz belki bilmiyorsunuz ancak Türkiyede en çok
kâr eden kamu kurumlarından bir tanesi hiç kuşkusuz Orman Genel
Müdürlüğü. Özellikle 2004 yılından bu yana devlete vergi verme
anlamında, Kurumlar Vergisi anlamında her zaman Türkiyede ilk on
arasına girmiş Orman Genel Müdürlüğü ancak işin diğer
tarafına bakıyoruz, Orman Genel Müdürlüğü bu kârı on
yıldır veya daha uzun süredir işi yapan orman köylüsüyle
paylaşmamış. Şimdi rakamlar üzerinden size somut bir örnek
vereceğim.
Benim
seçim bölgem olan Boluda orman köylüleri yaz çekimi olarak ortalama metreküp
başına 55 lira civarında ücret alıyorlar, kış
çekimi için de yaklaşık 65-70 lira civarında ücret
alıyorlar. Orman işi çok meşakkatli iştir, yapan bir
arkadaşınız olarak anlatıyorum. Ormanda ağacı
keseceksiniz, sonra bu ağacı soyacaksınız, sonra araçlara
yükleyip depoya teslim edeceksiniz, karşılığında 55
lira alacaksınız, dünyanın en pahalı mazotunu kullanarak
bunu yapacaksınız. Sizin 55 liraya teslim ettiğiniz emvali Orman
Genel Müdürlüğü depodan 300 liraya satacak ve bu kârı sizinle paylaşmayacak.
Şimdi ben bu eksikliği bir vicdan sahibi milletvekili olarak içime
sindiremediğim için bu yasa teklifini getirdim. Teklifte şunu söyledim: Bir, vahidi fiyat orman
işletme müdürlerinin veya bölge şeflerinin inisiyatifine
bırakılmasın. İkincisi, elde edilen bir kâr varsa bu
paylaşılsın. Bir yıl önce dedim ki yasa teklifinde: Bir
yıl önce Orman Genel Müdürlüğü emvali depodan kaça sattı, 300
liraya mı? Bunun en azından yüzde 50sini orman köylüsüne teklif
etsin dedim, yüzde 20sini de masraflar için peşin olarak ödesin dedim.
Teklifin özü budur arkadaşlar.
Ancak, tabii, ben bu
yasa teklifini verdikten sonra Sayın Orman ve Su İşleri
Bakanımızla da görüştüm. Üzülerek ifade ediyorum ve size de
şikâyet ediyorum: Orman ve Su İşleri Bakanımız su
işlerinden ne kadar anlıyor, tartışılır ama
tartışılmayacak bir şey var, Orman Bakanımız
orman işlerinden hiç anlamıyor. Sayın Başbakanın
ustalık kabinesi dediği kabinede yer alan ve ormanlardan sorumlu
Bakan Orman köylüsünün hiç sorunu yok, nereden çıkarttınız
bunu? diyecek kadar da ileri gidiyor.
Bakın, ben size bir
çağrıda bulunuyorum: Sayın Başbakanımıza
geçmiş olsun diyorum, zannediyorum çalışmayı evinden
izliyor. Orman Bakanıyla bizi bu hafta sonu göndersin Boluya,
Kastamonuya.... Herhangi bir orman köyüne gidelim, orman köylülerini
toplayalım, diyelim ki: Sizin sorununuz var mı? Eğer Allah
razı olsun, hiçbir sorunumuz yok. Hükûmetimizin yaptığı
uygulamalardan memnunuz, verdiği paradan memnunuz. diyorlarsa, işte
ben milletvekili mazbatasını yırtıp sineyimillete dönmeye
hazırım. Ama tersini söylerlerse, Sayın Başbakan Sayın
Bakanı o koltuktan indirecek mi? Bunu da gerçekten merak ediyorum.
Efendim, son bir cümle
daha etmek istiyorum izin verirseniz: Orman köylüsünün bir diğer
sıkıntısı da dikiliden yapılan satışlar. Bu
tamamen yandaş müteahhitleri, taşeronları kayırmak için AKP
döneminde yaygınlaştırılmış bir uygulama ve Orman
Genel Müdürü birkaç gün önce Boluda diyor ki: Bunları yüzde 55e
çıkartacağız, yüzde 60a çıkartacağız. Yani
anlamı ne biliyor musunuz bunun? Ormandan birilerini zengin edeceksiniz,
bugüne kadar ormanın sahibi olan orman köylüsünü müteahhidin işçisi
hâline getireceksiniz. Bunu hiçbir vicdan kabul etmez. Bunu da Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyelerinin dikkatine sunuyorum.
Bir diğer konu da
orman muhafaza memurları. Şu anda 5 bin tane orman muhafaza memuru
var. Bunun 1.500 tanesi diğer kurumlardan, havuzdan gelmiş. Ancak
orman muhafaza memurları haftanın altı günü çalışıyorlar
ve yirmi dört saat esasına göre çalışıyorlar, hiçbir sosyal
güvence de yok. Diğer kolluk kuvvetlerine tanınmış haklar
da orman muhafaza memurlarına tanınmamış. Bununla ilgili de
hemen bir yasal düzenleme yapılması gerekir diyorum.
Teklifim konusunda da bütün grupların destek vermesini, orman köylüsü
adına sizlerden talep ediyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özcan.
İç
Tüzükün 37nci maddesi gereğince 1 milletvekili adına Metin Lütfi
Baydar, Aydın Milletvekili.
Buyurun
Sayın Baydar. (CHP sıralarından alkışlar)
METİN
LÜTFİ BAYDAR (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 6831 sayılı Orman Kanununun 40ıncı
maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin kanun
teklifi hakkında konuşmak üzere söz almış bulunuyorum.
Orman
köylerindeki temel geçim kaynağının tarım olması bu
alanlarda yaşayanlar açısından tarım-orman
ilişkilerinin ön plana çıkmasını sağlamaktadır.
Temel uğraşım alanı tarım olan, bu kesimde
kullanılabilir alanların yetersiz olması, mevcut alanlarda da
verim düşüklüğü gibi sebeplerden dolayı tarımsal üretimin
yapısında değişikliğe gitmenin gerekliliği ortaya
çıkmaktadır. Orman köylerinin tarımsal yapısının
çözüme ulaştırılması Türkiye tarımının temel
yapısının da iyileştirilmesine yardımcı
olacaktır.
Hükûmet
bu uygulamalarıyla insanların evlerine ekmek götürebilecekleri bir
iş elde etmeleri yerine kendi yandaşlarına rant
dağıtmayı yeğ tutmaktadır. Bu anlayış
yalnızca orman köylüsü için geçerli olmayıp AKP iktidarının
tüm uygulamalarına sirayet etmiştir. Sayın Millî Eğitim
Bakanı okulları bir işletme mantığıyla kanun
hükmünde kararnamelerle yönetirken, rotasını kaybetmiş bir gemi
gibi eğitim sistemini belirsizliğe götürmektedir. AKP iktidarı,
millî eğitim sistemine 10 kuruşluk kalıcı ve sürdürülebilir
bir katkı yapmamıştır.
Bu
nedenle, bilim ve teknolojinin kullanımını bir ihale
dağıtma aracı olarak gören Hükûmetin en önemli eksiği bir
eğitim felsefesinin olmamasıdır. Millî Eğitim
Bakanlığının en önemli sorunu öğretmenler ve yeni
bilgi teknolojilerinin okullarda kullanımıdır. Bilgi
teknolojileri donanım değil, yazılım teknolojilerine
dayanan uygulamaların önemli olduğu bir alandır. Bu nedenle
gerekli uygulamalar yapılmadan acele düzenlemeler hiçbir zaman
amacına ulaşmamaktadır. Zaten iktidarın kafası da bu
konuda kesinlikle karışıktır. Daha önce Hüseyin Çelik
döneminde iddialı nutuklarla bilişim sınıfları
açılmış ve eğitim sistemimizin kurtuluşu olarak
sunulmuştu, keza çok ama çok önemli bir projeydi. Bu
sınıfların hepsi, Nimet Çubukçu döneminde kaderine terk
edilmiş, gerekli düzenlemeler yapılmadığı için
işlevsizleşerek yok olmuşlardır, şimdi ise kapanacak
hâldedirler. Oysa bugün, çok büyük ümit bağlanan ve kuruluş
olarak sunulan Fatih Projesi için
gerekli altyapıyı sağlayabilirlerdi. Bütün bunlar göstermektedir
ki eğitim, bu iktidar için sadece bütçesine daha çok para aktarılan
bir ticaret alanı gibi gözükmektedir.
Millî Eğitim
Bakanlığı, 2012 yılı Plan Bütçe Komisyonuna
sunduğu tasarıda, bilişime yönelik olarak okul öncesi
ilköğretim ve ortaöğretim düzeyindeki tüm okullarda bilgisayar
sınıflarının kaldırılması ve bütün
dersliklere aşamalı olarak en az birer dizüstü bilgisayar ve
projeksiyon cihazı konulmasını amaçlamaktadır.
Öğretmenler üzerinde ciddi şekilde, özellikle bilgisayar teknolojisi
öğretmenleri üzerinde ciddi şekilde burada durulmalı ve
elimizdeki insan kaynağı bu kadar kolaylıkla
harcanmamalıdır. Her sınıfı bilişim
sınıfı hâline getirmek hem olanaksız hem de eğitim
sistemimizde her ders, bilişim sınıflarında işlenebilir
değildir.
AKPnin son aylarda
çıkardığı kanun hükmünde kararname otuz dört olmuştur.
AKP çıkardığı bu kanun hükmünde kararnameler ile TBMMyi
baypas etmekte ve Ben yaptım, oldu. mantığıyla tek adam
despotizmine giderek uzlaşma aklını yok saymaktadır.
Yapılan
değişikliklerin ne anlama geldiğine ilişkin
ayrıntılı bir değerlendirme yapmanın ötesinde
-teşkilat yasaları başta olmak üzere yüzlerce insanın-
kamuoyuyla paylaşılmadan kanun hükmünde kararnamelerle
değiştirilmesi kabul edilemezdir. Bu denli önemli ve neredeyse devlet
teşkilatını ve ücret sistemini yeniden yapılandıran
yasa değişikliklerinin kamuoyuyla paylaşılmak
istenmemesinin hangi kamu yararına hizmet ettiğini anlamakta güçlük
çekiyoruz.
Kanun hükmünde
kararnamelerle ülkenin yönetilmesi, Meclis komisyonları ve Büyük Millet
Meclisinin devre dışı bırakılmasının
ülkemize hiçbir yararı yoktur, olamaz da. Bakanlıkların
teşkilat ve görevlerini baştan aşağıya değiştiren,
eğitim, sağlık başta olmak üzere, çeşitli alanlardaki
temel kamu hizmetlerini piyasaya uygun içerikle dönüşümünü hedefleyen son
kanun hükmündeki kararnameler, önümüzdeki süreçte kamu emekçilerinin,
sözleşmeli istihdam başta olmak üzere, esnek çalışma,
angarya çalışma, performans değerlendirme ve
düzenlemelerle daha fazla hak kaybıyla karşı karşıya
kalacağının sinyallerini bugünden vermektedir.
Son
olarak, Vandan bir öyküyle konuşmamı bitirmek istiyorum. Adı
Fatmanur. Çukurova Belediyesinin kurduğu Yaşamkentte,
Kızılay çadırında kalıyor. 4 kardeşten 2ncisi
olan Fatmanur altıncı sınıf öğrencisi, ağabeyi
yedinci sınıf. İki ve dört yaşlarında bir kız,
bir erkek kardeşi var. Babası Mutlu Başbakanın sözünü
tutmuş ve 3 değil, 4 çocuk yapmış. Fatmanurun annesi ev
hanımı, babası işsiz. Yaşamkentte, aşevinde
karınlarını doyuruyorlar. 5 Aralıkta
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
METİN
LÜTFİ BAYDAR (Devamla)
Vanda eğitim öğretim
başlıyor. Şimdi sizlere, Hükûmet yetkililerine, siyaset yapmadan
soruyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Baydar.
METİN
LÜTFİ BAYDAR (Devamla) Gözleri çakmak çakmak, cin gibi olan Fatmanur
okumak istiyor. Bu çocuğumuza sunduğunuz seçenekler nelerdir? Deprem
bölgesinde okul öncesi eğitimle ilgili ne yaptınız? Fatmanura
eğitim ve fırsat eşitliği için, yüreğinizin
sızlamaması için ne öneriyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Baydar, teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Alınan
karar gereğince, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler Kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Yeni Zelanda Hükümeti Arasında Hava Hizmetlerine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yeni Zelanda Hükümeti Arasında
Hava Hizmetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/423) (S. Sayısı: 21)
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan, Askerlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
2.- Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/524)
(S.Sayısı: 82) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon
raporu 82 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Mehmet Akif
Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bedelli askerliği düzenleyen
kanun tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Sözlerime başlarken
sizi saygıyla selamlıyorum.
Yine,
konuşmama başlamadan önce ameliyat olan Sayın Başbakana
şifa diliyorum, sağlık diliyorum, bir an önce normal
yaşamına kavuşmasını diliyorum.
Muharrem
ayı nedeniyle matem orucu tutan vatandaşlarımızın
oruçlarının ve yaptıkları ibadetlerinin kabulünü de
Allahtan diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün bedelli askerlikle ilgili kanun
tasarısını görüşeceğiz. Bu konu ilk olarak Cumhuriyet
Halk Partisinin Mart 2011 tarihinde konuya ilişkin bir kanun teklifini
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermesiyle birlikte
kamuoyunun gündeminde çok güçlü bir şekilde yer aldı. O tarihten bu
yana da biz bu konuyu tartışıyoruz. Nihayet Hükûmet, geçen hafta
22 Kasım 2011 tarihinde konuyu düzenleyen bir kanun
tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisine sundu. 22 Kasımda
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan bu tasarı sunuluşunu takip
eden ikinci günde Millî Savunma Komisyonunda ele alındı yani geçen
hafta Perşembe günü. Millî Savunma Komisyonunda süratle görüşülerek
çoğunluk oylarıyla, iktidar partisi oylarıyla kabul edildi ve
aynı tasarıyı bugün burada görüşmeye
başlamış bulunuyoruz.
Geçen
hafta komisyonda yapılan görüşmelerin İç Tüzük hükümlerine ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinin geleneklerine aykırı olarak
gerçekleştirildiğini ifade etmeliyim. Gerek İç Tüzüke göre
gerekse Türkiye Büyük Millet Meclisinin yerleşmiş geleneklerine,
teamüllerine göre bir konuya ilişkin bir kanun tasarısı veya
teklif komisyonların gündemine alındığında, o konuyla
ilgili veya ilişkili olan başka tasarı veya teklif de komisyon
gündemine alınır ve görüşmeler bunların hepsinin
birleştirilmesi suretiyle yapılır. Ancak Sayın Komisyon
Başkanı bu gelenekleri, İç Tüzük hükmünü bir kenara
bırakarak, Cumhuriyet Halk Partisinin Mart 2011de verdiği, bu yasama
döneminde yenilediği, yine bir milletvekili arkadaşımızın
vermiş olduğu bir başka teklifi Hükûmet tasarısıyla
birleştirme yoluna gitmemiş, bu yönde Komisyonda ortaya konulan
önerileri elinin tersiyle bir kenara itmiştir. Bunun demokrasiye
aykırı olduğunu ifade etmeliyim.
Bedelli
askerlik konusu, Hükûmet tasarısındaki gibi değil, ama
eşitlik ve adalet ilkelerine uygun bir şekilde Cumhuriyet Halk
Partisinin sahibi olduğu bir konudur. Bu konu görüşülürken
Komisyonda, siyasi düşüncelerle Cumhuriyet Halk Partisini ve onun
tekliflerini bir kenara bırakmak, partizanlık yapmaktır.
Sayın
Komisyon Başkanının bürokrasideki tutumuna ve duruşuna
uygun bulmadığım bu tutumu Genel Kurulun bilgisine sunmayı
bir görev sayıyorum. Ben Komisyon Başkanının
koltuğunda Sayın Başbakanın gölgesini gördüm, bunu üzülerek
ifade etmek zorundayım.
Değerli
milletvekilleri, bu konuyu, yani bedelli askerlik konusunu iyi
değerlendirebilmek için birkaç konuyu dikkatinize sunmak istiyorum. Neden
bedelli askerlik Türkiye'nin gündeminde vardır, bugüne kadar kaç kez
bedelli askerlik düzenlemesi yapılmıştır ve askerlik
sistemimizdeki sorunlar nelerdir, buna yönelik sorunlar nelerdir, bunun
üzerinde durmayı yararlı görüyorum.
Bugüne
kadar 3 kez bedelli askerlik düzenlemesi yapılmıştır, 87,
92 ve 99 yıllarında olmak üzere.
Bedelli
askerliğe ihtiyaç duyulmasının temel nedeni askerlik süresinin
uzunluğudur. Türkiye'de askerlik süresi uzundur. Bugün on beş ay
askerlik süresi, öğrenim, daha doğrusu öğrenimlerini bitirip
askerlik çağına gelmiş gençlerimiz için askerliği bir
cazibe unsuru olmaktan çıkartmaktadır. İnsanlar
mezuniyetlerinden sonra, okullarından sonra iş kuruyor, güç kuruyor,
iş sahibi oluyorlar, evleniyorlar, hayata atılıyorlar,
uzmanlık sınavlarına giriyorlar, lisansüstü eğitim
yapıyorlar, çalışma hayatında, sosyal hayatta yer
alıyorlar ve bir anda bu yerlerini boşaltıp çok uzun bir süre askerliğe
gitmeleri sorun olabiliyor. Demek ki, ana sorun Türkiyede askerlik süresinin
uzunluğundadır. Bu süreyi Türkiye gözden geçirmek ve çağın,
Türkiye'nin ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden düzenlemek zorundadır.
Yürürlükteki
Askerlik Kanunu, 1927 yılında yürürlüğe girmiştir, 1111
sayılı Kanun. Bu kanun, temel hükümleri, temel
anlayışı itibarıyla yürürlüktedir ancak şunu da ifade
edeyim ki, genç cumhuriyetin ilk yıllarında attığı ilk
adımlardan birisi askerlik süresini düşürmek olmuştur. 1927
yılında kabul edilen bir kanunla çeşitli sınıflarda
farklı askerlik süreleri benimsenmiş olmakla birlikte, piyade ve
nakliye sınıfında askerliği cumhuriyet on sekiz aya
indirmiştir. Bakın, yıl 1927; Türkiyede askerlik süresi on
sekiz aya inmiştir, belli bir sınıftı ama olsun, önemli bir
adımdır. Cumhuriyetin o isyanlarla dolu ilk yıllarında,
cumhuriyetin yeni olduğu ilk yıllarında bu adım son derece
önemli ve anlamlıdır. Bugün, evet, terörle mücadele ediyor Türkiye,
böyle bir gerçeğimiz var ama Türkiye on beş ay askerliğe daha
2000li yıllardan sonra gelmiştir. 2000li yıllara kadar uzun
zaman on sekiz ay ve daha yüksek askerliklerle devam etmiştir. Savaş
yıllarında, olağanüstü dönemlerde bütün bunlar tabii artabilir.
Askerlik
Kanununu insanımızın ihtiyaçları ile devletin güvenlik
ihtiyaçları arasında bir denge kuracak şekilde yeniden
düzenlemeliyiz. Bugün bir birikim var. Basına yansıyan haberlerden bu
birikimin yani bedelli askerlikten yararlanabilecek düzeyde olan
sayının 465 bin kişi olduğu ifade edilmektedir. Bu
birikimin ana nedeni tabii ki, askerlik süresinin uzunluğudur ama güncel
nedeni iki tanedir; birincisi, Sayın Başbakanın konuya
ilişkin beklenti yaratan sözleri, ikincisi de daha önce üç kez bedelli
askerlik düzenlemesi yapılmış olmasıdır.
Sayın
Başbakan 12 Eylül 2010 Referandumundan bir gün önce bir televizyon
programında kendisine bedelli askerlik konusuna ilişkin bir soru
yöneltilince Referandumdan sonra inşallah. demiştir; bir umut vaat
etmiştir.
Cumhuriyet
Halk Partisi olarak biz, 16 Mart 2011 tarihinde bedelli askerliğe
ilişkin teklifimizi verdiğimizde ki, ondan altı gün önce Türkiye
Büyük Millet Meclisi Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanununu kabul
etmişti. Terörle mücadelede profesyonel birlikler
oluşturulacaktı, yeni bir adım atılmıştı.
Böyle bir tabloda, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, o teklifi tereddütsüz
verdik. Ancak parası olmayanı da gözeten, parası olmayanın
bedel ödemediği ve yaş sınırının o günün
şartlarında 1 Ocak 1983ten önce doğmuş olanlar denilerek,
aşağı yukarı yirmi sekiz yaşa çekildiği bir
düzenlemeydi bu.
Bizim
bu önerimizden bir gün sonra, Sayın Başbakan bugünlerde kamuoyunda
çokça dillendirilen ve konuşulan o meşhur konuşmasını
yaptı. Bu konuşmadan birkaç cümleyi, bildiğiniz o birkaç cümleyi
tekrar bilginize sunmak zorundayım. Sayın Başbakan 17 Mart 2011
tarihinde şunları söylemişti kendisine Cumhuriyet Halk
Partisinin Bedelli Askerlik Projesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
sorusu yöneltilince Sayın Başbakanın cevabı: Böyle proje
mi olur? Ayaküstü, yolda giderken proje mi açıklanır? Bizim
projemizi beğenmedi Sayın Başbakan. Olabilir; daha iyisini yapma
iddiası olan kişiler bir başkasının ortaya
koyduğu projeyi beğenmeyebilir. Devam ediyor Sayın
Başbakan: Bizim şu anda gündemimizde böyle bir durum yok. Ben
şahsen böyle bir sorumluluğun altına Tayyip Erdoğan olarak
giremem çünkü parası olan var, olmayan var. Parası olan
bastıracak parayı askerlikten kurtulacak, parası olmayan gidecek
askerlik yapacak. Kimlerle görüştüysem, kenar köşedeki, izbe
yerlerdeki vatandaşım, onlar bu işe hiç sıcak
bakmıyor. Biz yola çıkarken kimsesizlerin kimi olarak
çıktık. Çok ısrar edilirse, bu konu çok gündemde tutulursa,
seçimden sonra anayasa değişikliği paketi içine bunu
koyarım, referanduma götürürüm. diyor.
Evet,
şimdi, üzülerek Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunu belki
üzeceğim. Şunu söylemek istiyorum: Değerli arkadaşlar,
şimdi, bizim projemizi Sayın Başbakan beğenmedi, Böyle bir
proje mi olur? Şimdi, Sayın Başbakanın, Hükûmetin
getirdiği bu proje, proje midir? Diyor ki Sayın Başbakanın
projesi: 30 bin lirası olan parayı verir, askerlikten kurtulur.
Yirmi bir gün askerlik de yok. Şimdi, bizimkine, ayaküstü, yolda giderken açıklanan proje
gözüyle bakıyor Sayın Başbakan. Aradan sekiz ay geçmiş,
sekiz ay sonra bir proje açıklıyor Sayın Başbakan:
Parası olan askerlik yapmayacak, 30 bin lirası olan, 30 bin liraya
tezkereyi alacak, 30 bin lirası olmayan askere gidecek. Bizim güzel
atasözlerimiz var, onu biraz çevirerek ifade etmek istiyorum: Alavere
dalavere, vatandaş Mehmet askere.
SIRRI
SAKIK (Muş) Kürt Mehmet
ALTAN TAN (Diyarbakır) Yok, yok
Kürt
Mehmet
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Alavere dalavere, vatandaş Mehmet
askere.
SIRRI
SAKIK (Muş) Allahtan kork! Kürt kelimesini bile telaffuz etmekten
korkuyorsunuz.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi,
eşitlik şudur: Eşitlik, aynı hukuksal durumda olan
kişilere aynı kuralların uygulanmasıdır. Bu bir
anayasal kuraldır. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında bunu çok güzel
açıklamıştır. Yani, maddi gücü aynı olanlara aynı
kuralı uygulayabilirsiniz. Ben, 30 bin lirada herkesi eşitledim.
derseniz, bunun adı eşitlik değil, bunun adı Parası
olanlara bir imtiyazın verilmesidir. Bakın, iyi bir düzenleme,
baştan böyle bir mantık yürütülmek suretiyle zedelenmiş
olmaktadır.
Biz,
bir kere, bedelin makul bir seviyeye inmesini öngörüyoruz. Bizim önerimiz,
teklifimizde ortaya koyduğumuz öneri -yine, bugün önergelerle, şimdi
söyleyeceğim ve diğer önerilerimizi sizlerin takdirine
sunacağız- şuydu: Yıllık geliri 12 bin lira veya onun
altında olan veya hiç geliri olmayan vatandaşlarımız hiç
bedel ödemeden bu olanaktan yararlansınlar. 12 bin liranın bir
hesabı vardır, yoksulluk hesabını
yapmışızdır, TÜİKin yoksulluk araştırma
sonuçlarına dayalı bir hesaptır bu. Şimdi, Parası
olmayan benden değildir. denebilir mi arkadaşlar? Yani 30 bin liran
yoksa benim vatandaşım değilsin. anlayışı burada
ortaya çıkıyor. Bu düzenlemenin sizlerin içine sinmediğini ben
tahmin ediyorum.
Bizim Siyasal Bilgiler Fakültesinde bir hocamız
vardı, Profesör Safa Reisoğlu, bize ilk derste şunu
demişti: Sevgili öğrenciler, bir şeyin kanuna aykırı
olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız kanunu
bilmeniz şart değil, bir şeyi mantığa vurursunuz,
mantığınıza uygunsa o kanuna uygundur,
mantığınıza aykırı geliyorsa o kanuna
aykırıdır. Bakın, çok basit bir kural, doğru bir
kural. Şimdi, mantığa vuruyoruz, parası olmayan askere
gitsin, on beş ay askerlik yapsın, parası olan gitmesin; bu
olmaz değerli arkadaşlar, gelin bunu düzeltelim.
30 bin lira ayrıca çok yüksek bir rakam. Biz 12 bin
liranın altındakiler bedel ödemesin, 12 bin lirayla 25 lira
arasında geliri olanlar 7.500 Türk lirası ödesin, yıllık
geliri 25 bin liranın üzerinde olanlar da 15 bin TL ödesin. dedik.
Bakın, en son bedelli askerlik düzenlemesinde ödenen rakam yani 99
yılında yapılan Türk lirası cinsinden ödemeyi bugüne
getirdiğimde döviz cinsinden, avro cinsinden 7.300 avro,
aşağı yukarı bizim rakamlar, 87de 2.700 avro
alınmış, 92de 2.400 avro alınmış, 99da 7.300
avro. Gelin, bu rakamlar etrafında bir düzenleme yapalım. Bizim
rakamlarımızı beğenmeyebilirsiniz, başka bir rakam
konuşabiliriz ama parası olmayan insana bu imkânı
tanıyalım. Ekonomide krizler yaşıyoruz, insanlar
işlerini kaybediyorlar, servetlerini kaybediyorlar. Beni
vatandaşlarımız arıyor, mail gönderiyor, size de geliyor
bunlar, eminim.
Bakın, ayrıca 30 bin lira değil,
şimdi, vatandaşımız bundan yararlanmak için bankaya
gidecek, kredi alacak. Bankalardan buna ilişkin kredilerin faizlerini
aldım. Ne ödeyecek vatandaşımız? 30 bin liralık
askerlik kredisi alırsa vatandaşımız, imkânı yok,
parası yok, beş yıl vadeli bu krediyi alırsa, 50 bin lira
ödeyecek geriye, faiziyle beraber 50 bin lira. Yani birisine 30 bin lira
diyoruz; iş adamının çocuğuna, zengin, varlıklı
insanların çocuğuna, şarkıcılarımızın
çocuklarına, futbolcularımızın çocuklarına,
kendilerine, bunların hepsine diyoruz ki: 30 bin lira. Parası olmayana
da yolu gösteriyoruz, siz gösteriyorsunuz, Hükûmet gösteriyor daha
doğrusu, diyor ki: Bankaya git, kredi al imkânın varsa. Ama o
kredinin maliyeti toplam 50 bin TL. Yani orada da bir adalet yok, bakın
adaletsiz.
İkincisi,
yaştır. Daha evvel 1987 düzenlemesinde herhangi bir yaş
sınırı öngörülmemiş. 1992 yılında öngörülen
yaş yirmi sekiz, 1999 yılında öngörülen yaş yirmi yedi.
Bakın, yirmi yedi-yirmi sekiz yaşla bir istikrar var 1987yi
saymazsak. Demek ki, bu civarda bir yaş, otuz yaş değil ama.
Bunun biraz aşağı çekilebileceğini düşünüyorum. Burada
popülizm yapmayalım, Türk Silahlı Kuvvetlerinin asker
ihtiyacını gözetelim, bu dengeyi kuralım. Ama yani bunu ay
farkıyla kaçıranlar var, üç ay, beş ay farkıyla
kaçıranlar var. Gelin, bunu biraz daha aşağı çekelim. Bunu
da beraber kararlaştırabiliriz, tümünün üzerindeki görüşmelerden
sonra ara veririz veya yemek arasında oturur bu önergeleri müştereken
şekillendirebiliriz.
Üçüncü konu da yirmi bir
günlük askerlik konusudur; kaldırılıyor. Bunu da doğru
bulmuyoruz. Bedelli askerlik talep eden gençlerimizle konuştum, Bedelli
Askerlik Platformuyla görüştüm. Bizi rencide etmeyin. Biz bedelimizi
ödeyerek askerliğimizi yirmi bir gün de olsa yapmak istiyoruz. Biz o
üniformayı giymek istiyoruz. diyor gençlerimiz. Bu imkânı, bu onuru
niye onlardan alıyoruz değerli arkadaşlar? Daha evvel
bunları koymuşuz, yirmi bir gün askerliği koymuşuz. Yani
bu, şu mudur: Ya zaten torpilliler doğru dürüst yerlerde askerlik
yapmıyorlar, daha doğrusu zahmetli yerlerde askerlik
yapmıyorlar. Bunlar torpilli, bir de bununla uğraşmayalım,
gelmesinler bari askere. Böyle bir mantık mı var? Böyle bir şey
olamaz.
Şehitlerimizin
çocuklarını gelin, yaş kaygısı olmadan buraya
katalım; bunlardan, o aile bir şehit vermiş, gelin, yaş ve
bedel olmadan o şehit ailelerimizin çocuklarını buraya
katalım.
Gazilerimizin
çocukları için bir başka kolaylığı düşünelim,
bunu da burada şekillendirebiliriz değerli arkadaşlar. Bu üç
konuda bizim bu tasarıya temel itirazımız var. Burada
bunları düzeltebiliriz. Bizim amacımız bu tasarıyı
iyileştirerek toplumun beklentilerine, milletin vicdanına oturur,
yakışır bir hâle getirmek, yaraşır bir hâle
getirmektir. Amacımız hakikaten üzüm yemektir. Gelin, bunu
iyileştirelim, bunu hep beraber çıkaralım. Bu şekliyle
devam ederseniz, bu şekliyle devam eden, bu şekliyle
yasalaşmasında ısrar edilen bir tasarıya maalesef destek
verme olanağımız bulunmamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, yine, Sayın Başbakan o zamanki önerisinde şunu
söylemişti: Ben bunu referanduma götürürüm. Biraz önce
hatırlattım.
Şimdi,
sormak istiyorum: Hakikaten Sayın Başbakanın o cümlelerinden
Hükûmet vaz mı geçmiştir, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu vaz
mı geçmiştir? Parası olan var, olmayan var. diyor Sayın
Başbakan. Evet, Sayın Başbakanın cümleleriyle söylüyorum,
parası olan var, olmayan var. Peki, bunu referanduma götürmeyi
düşünüyor musunuz? Bu kadar adaletsiz bir tasarının milletin
takdirine, oylarına sunulmasını düşünmüyor musunuz? Yoksa
buradan yüz seksen derece farklı bir noktada mısınız?
Bundan rahatsız olduğunuzu biliyorum, gelin, burada bir sağduyu
gösterelim, bunu düzeltelim değerli milletvekilleri.
Sözlerimi
burada bitiriyorum ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Tümü
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Münir
Kutluata, Sakarya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kutluata. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Askerlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi
Hareket Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Milletimizin
muharrem ayını kutluyorum, hayırlara vesile olmasını
diliyorum. Sayın Başbakana ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Bu
tasarının 111 sayılı Askerlik Kanununa göre yoklama
kaçağı ve bakaya duruma düşen yükümlü sayısının
her geçen yıl daha da artmakta olduğu gerekçesiyle
hazırlandığı açıklanmıştır. Bu
birikimin engellenmesi amacıyla hazırlanan tasarı ile 30
yaşından gün almış olan yükümlüler, bedel ödemek ve temel
askerlik eğitimine tabi tutulmamak suretiyle askerlik hizmetini yerine
getirmiş sayılacaklar. Hakkında saklı, yoklama kaçağı
ve bakayadan dolayı idari ve adli soruşturma ve kovuşturma
yapılmayacak ve başlatılmış olanlar ise sona
erdirilecek. denilmektedir. Bu tasarının söz konusu soruna geçici ve
kısmi bir çözüm getirmeyi hedeflemiş olduğu görülüyor.
Milliyetçi Hareket Partisinin ise daha köklü ve kalıcı bir çözümden
yana olduğunu, bunun nasıl gerçekleşeceğini de kamuoyuyla
paylaştığını hatırlatmak isterim. Bu tasarı
çerçevesinde bir yasal düzenlemeye rıza gösterilse bile kendi içinde
adaletsiz pek çok nokta olduğu, en azından onların düzeltilmesi
gerektiğini söylemeliyim. Bu konuda değişiklik önergeleriyle
daha adil bir hâle getirilmesine gayret edeceğiz.
Sayın
milletvekilleri, sizlerle bazı tespitlerimizi paylaşmak istiyorum.
Birincisi, ortaya çıkan düzenleme ihtiyacı çok gecikmiş olarak
ele alınmıştır. İkincisi, mademki bu kadar
gecikilecekti, o zaman keşke köklü bir çözüm getirilerek sorun tamamen
gündemden çıkarılabilseydi. Üçüncüsü, böyle bir ihtiyacın
arkasına vicdani ret gibi sinsi bir gündemi de takarak,
ayrıştırma faaliyetlerine malzeme yapılmasına izin
verilmeseydi.
Kamuoyunun
belki yüzde 98inin tam olarak bilmediği Vicdan kelimesiyle
ambalajlanmış vicdani ret konusu, bedelli askerlik bahanesiyle malum
odaklar tarafından eş zamanlı olarak piyasaya sürülmüş
olmasaydı vicdanlar bu kadar sızlamayacaktı.
Fevkalade
marjinal bir konu olan bu hususu Türkiyede böyle bir zamanda ve böyle bir
tasarıyla birlikte tartışmaya açmak ve yoğun şekilde
gündeme getirmekle yıkım sürecine önemli bir destek
sağlanmıştır ve Türk milletinin ayrıştırma
sürecine gösterdiği kutlu direnci kırma amacına hizmet
etmiştir.
Hükûmetin
askerdeki evlatlarımızı teröre karşı
koruyamadığı, kışlalarında toplu olarak
şehit edildiği bir dönemde, tedirginlik içindeki annelerin önüne
Bedellinin yanında bir de asker olmayı reddetme hakkı var.
diyerek çıkmak doğru olmamıştır.
Türk
milletini millet yapan hasletleri bu kadar örselemenin kimseye faydası
olmayacaktır. Askerliği, parası olanın bedel verip
kurtulduğu, olmayanın da kökten reddedeceği bir konu hâline
getirmek, kamuoyu vicdanını sızlatmıştır.
Bir
ihtiyaçtan kaynaklandığını kabul ettiğimiz için destek
verdiğimiz ve zengin-fakir ayrımı yapılmamasını
istediğimiz bedelli askerlik yasal düzenlemesini daha baştan malul
hâle getirmiştir bu piyasada ortaya çıkan tartışmalar.
Böyle
bir konunun gündeme getirilmesine, birden fazla bakanın
beyanatlarıyla mahal vermesi yanlış olmuştur. Daha sonra sarf edilen
düzeltici ifadelerle Türk milleti teselli olmak zorundadır.
Sayın
Başbakanın Vicdani ret konusu gündemimizde yok. ifadesini de
gündemle ilgili bir açıklama olarak değil, Kimsenin Türk milletinin
vicdanıyla oynamaya hakkı yok, buna izin de vermeyiz. anlamında
almak istiyoruz.
Çeşitli sebeplerle
normal süreci içerisinde askerlik hizmetini yerine getirememiş
hükümlülere, yaş itibarıyla verimli bir askerlik dönemi ifa
etmelerinin zamanının geçtiği de düşünülerek farklı
dönemlerde çeşitli imkânlar tanınmıştır. On dört ay
olarak icra edilen bu uygulamalar bazen kısa süreli askerlik, bazen
bedelli askerlik şeklinde olmuştur. Dört ay olarak uygulanan
kısa süreli askerlikler de bu anlamda birikimi,
yığılmayı önlemeye yönelik gayretlerdi ve geçici
çabalardı.
Bedelli askerlik
uygulaması ise bundan önce 3 kere başvurulmuş geçici bir çözüm
yoludur. Şimdi, 4üncü defa Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
gelmiştir. Birincisi 1987de uygulanmış, 18.433 sorumlu
yararlanmıştır. İkincisi 1992 yılında
uygulanmış, 35.311 kişi faydalanmıştır. Üçüncü
düzenleme ise 1999 yılında yapılmış, faydalanan
kişi sayısı 72.290 olmuştur. Son düzenlemeyle bu yasadan
faydalanabilecek yükümlü sayısı 460 bin olarak ifade edilmektedir.
Bedelli askerlik konusu
son yıllarda sık sık gündeme gelmiş ve hem Başbakan
hem de bakanlar tarafından net ifadelerle reddedilmiştir.
İlgililerin konuyu net ifadelerle reddetmesi, kimi zaman asker
ihtiyaçlarına kimi zaman adalet duygusuna bazen de cesaret meselesine
dayandırılmıştır.
Süreç şu veya bu
şekilde işlemiş ve tasarı Genel Kurula gelmiştir. Bedelli
askerlik olarak ifade edilen Askerlik Kanunundaki bu düzenleme, problem
yaşayan yükümlülerin sorununun çözümü ve kamuoyundaki beklentinin
cevaplandırılması açısından destek vermekteyiz bu
düzenlemeye. Adaletsiz hüküm ihtiva eden maddelerinin düzeltilmiş
olmasını da arzu ediyorduk.
Diğer
taraftan, konuyu bugüne kadar geciktirip kalıcı bir düzenleme yapmak
yerine geçici bir tedbire başvurulmuş olmasını bir eksiklik
olarak da görüyoruz. Milliyetçi Hareket Partisinin baştan beri olumlu,
destekleyici ve kolaylaştırıcı siyasi tavrı bugünkü
aşamaya gelinmesinde önemli bir rol oynamıştır. Ancak,
çıkacak bedelli askerlik yasası kapsamında bazı pürüzlerin
ve telafi edilmesi gereken tarafların düzeltilmesine fırsat
olmamıştır. Parası olanın bedelli askerlik yapabileceği,
olmayanın ise bundan yararlanamayacağı görüntüsü netlik
kazanmaktadır. Bu tasarıdaki adaletsiz, eşitsiz ve
vicdanları sızlatan tablonun düzeltilip yurt dışındaki
vatandaşlarımızı da ilgilendiren bedelli
rakamının aşağı çekilerek kısmi bir
iyileşmeye gidilmesi doğru olacaktır kanaatindeyiz.
Bunun
yanı sıra, Türk Silahlı Kuvvetlerinin askerlik sistemi ve genel
hâliyle personel rejimiyle ilgili yaklaşımlar, öneriler de sürekli
olarak canlı tutulmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi de Türk
Silahlı Kuvvetlerinin personel rejiminin yeniden düzenlenmesini ve bu
konunun süratle neticeye ulaştırılmasını istemektedir.
Askerlik süresinden profesyonel orduya kadar bazı teklif ya da
görüşler kamuoyuna yansımakta ve taraflar kendi ideolojik tutum ve
davranışlarına göre fikir oluşturmaktadırlar. Bu
kapsamda, millet ordusu olan Türk Silahlı Kuvvetleri bazı kesimlerin
sinsi ve gizli emelleri çerçevesinde çekişme alanına itilmekte ve
yıpratılmaktadır. Her ülkede sahip olunan ordunun gücü ve
nitelikleriyle ilgili olumlu istikamette talepler, beklentiler vardır.
Sahip olunan ordunun gücü ülkelerin durumuyla yakından ilgilidir. O
bakımdan, Türkiye güçlü orduya sahip olması gereken ülkelerin
başında gelmektedir. Türk milletinin çağlar aşıp
gelmesi güçlü orduları sayesinde olmuştur. Bundan sonra da ordusunun
gücünün varlık mücadelesinde en önemli dayanağı
olacağı açık şekilde görülmektedir.
Askerliğin
hangi ülkede nasıl olduğu, hangi ülkenin ne çapta bir orduya sahip
olmak istediği bilinmesi gereken önemli hususlardır. Ama
bunların hiçbiri Türk ordusunu zayıf düşürecek sinsi tekliflerin
gerekçesi yapılmamalı, tam tersi Hedefi olan milletlerin güçlü
orduları olur. anlayışı iyi
anlaşılmalıdır.
Bu
nedenledir ki ordumuzun modernizasyonu, yüksek teknolojiye dayalı
savaş gücüne ulaşması, tarihin birçok döneminde olduğu
gibi, bugün de önümüze çıkmış olan ateş çemberi içinde
kalma hâllerinde milletimizi salimen düze çıkaracak güce sahip olması
gerekiyor. Bu anlayışla ordumuzun teknik özellikleri en üst düzeye
çıkarılıp, hareket kabiliyeti geliştirilip gücü artırılırken
ihtiyaç duyulan asker sayısı yeniden hesaplanabilir.
Bölücülük
tehdidinin ve bölgesel çatışma riskinin üst düzeyde
şekillendiği bugünkü zaman aralığında Türk ordusunun
hırpalanması ve kötü niyetlilerin tacizine maruz
bırakılması çok acı ve vahim neticelere neden
olacaktır. Bu olumsuzlukların önüne geçilmesi amacıyla partimiz
yeni bir askerlik sisteminin samimiyetle ve ihtiyaçlara uygun şekilde
hayata geçirilmesini arzulamaktadır.
Bu
itibarla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin personel rejimi sağlam ve
güvenli esaslara bağlanmalı ve artık siyasi gündemin tamamen
dışına çıkarılmalıdır. Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmetinin Türk Silahlı Kuvvetleriyle iş
birliği ve diyalog hâlinde yapacağı çalışmalar
sonucunda askerlik süresi ve kapsamıyla ilgili belirlenen
ihtiyaçların giderilmesi mümkün olmalıdır. Şüphesiz
askerlik görevinin ifasında eşitlik ilkesi vazgeçilmez ve asla
ikamesi olmayan bir konudur. Nitekim Anayasanın 10uncu maddesi, herkesi
dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep
ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşit
saymaktadır. Yine Anayasanın 72nci maddesi, vatan hizmetini her
Türk vatandaşının hem hakkı hem de ödevi olarak
tanımlamakta ve hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne
şekilde yerine getirileceğinin ya da getirilmiş sayılacağının
kanunla düzenleneceğini ifade etmektedir. Buradan
anlaşılacağı üzere vatan hizmeti hak olduğu gibi her
Türk vatandaşının vecibesidir de.
Bu
durum paralelinde Milliyetçi Hareket Partisinin askerlik sistemiyle ilgili
teklifi şu şekildedir:
1)
Askerlik görevi Anayasanın 10uncu maddesi sınırları
içinde kesinlikle herkesin eşitliğine dayanması gereken ve
72nci maddede tanımlanan vatan hizmetinin bir gereği, millî ve maddi
bir yükümlülüğüdür. Öncelikle askerlik süresi ülkemizin savunma
ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yeniden belirlenmeli,
kısaltılmalı ve hangi meslek, gelir düzeyi veya eğitim
seviyesine sahip olunursa olunsun bu süre bağlayıcı
olmalıdır.
Askerliğin
millî bir görev olduğu ilkesinden taviz verilmeden Türk Silahlı
Kuvvetlerinin insan gücüne fazla ihtiyaç duymayacak bir şekilde
modernizasyonu yapılmalıdır. İçinde bulunduğumuz
coğrafyada Türk Silahlı Kuvvetlerinin caydırıcı
vasfını kaybetmeyeceği şekilde teknolojik imkânlarla
donatılması sağlanmalıdır.
2)
Bu şartlar altında her Türk vatandaşı görevi, kökeni,
mesleği, durumu ne olursa olsun tam bir eşitlik içinde,
gerektiğinde silah altına alındığında askerlik
hizmetinin yürütülmesini sağlayacak niteliklere kavuşacağı
temel askerlik eğitimine tabi tutulmalıdır.
3)
Yükümlülük süresinin temel eğitim aşamasının
dışında kalan bölümü için ise iki husus ve alternatif
düşünülmektedir. Bunlardan bir tanesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
ihtiyacına binaen yükümlülüğünün geri kalan kısmını
tamamlayacak olanlara, kamu görevi ifa ettikleri yaklaşımıyla,
Devlet Memurları Kanununa göre göreve yeni başlayan bir memurun
alabileceği ölçüde maaş ödenmelidir. Böylelikle, fiilî askerlik
görevinin içinde bulunanlar işinden, ailesini geçindirmekten mahrum
kalmayacaklar ve aile düzenleri devam edecektir.
İkinci
husus, temel eğitimden sonra yükümlülük hizmeti dışında
kalacak olanlardan kamuoyunu tatmin edecek belirli bir tutar üzerinden bedel
alınmalıdır.
4)
Sürekli yurt dışında çalışan
vatandaşlarımız bunların dışında
tutulmalı ve Türk Milletinin güvenliğini temin edecek profesyonel
asker sayısı da kendi mecrasında ele alınmalıdır.
Bu
hâliyle, vatan hizmetinin yerine getirilmesinde herkes için eşitlik
prensibi nispi olarak sağlanacak, parası olanın bedelliden
istifade edeceği, olmayanın da yararlanamayacağı adaletsiz
ve insafsız bir süreç ortaya çıkmayacaktır.
Önerdiğimiz
bu köklü düzenlemelerin yapılabilmesi, mevcut tasarının
adaletsiz hükümlerinin düzeltilmesi için bir alt komisyon
çalışması yapılmasını istedik ama bunda alt komisyon
kurulması temin edilememiş oldu. Bu talebimiz ilgi görmedi.
Şimdi,
yasadaki temel olumsuzluklara temas etmek istiyorum sayın milletvekilleri.
Bunlardan bir tanesi, alınacak ücret konusudur. Belirlenen ücretin 30 bin
lira olarak belirlenmiş olması, bunu verebilecek olanın askerlik
hizmetini yapmış sayılacağı, faizle bulacak
olanın büyük yükler altına gireceği, hiç bulamayanın da bu
imkândan yararlanamayacağı anlaşılmaktadır. Bu büyük
bir adaletsizliktir. Bunun düzeltilmesi için, belirlenen fiyatın 15 bin
liraya çekilmesi konusunda değişiklik önergesi teklifimiz var. Bu
konuda desteklerinizi rica ediyoruz. Bu adaletsizliğin giderilmesi
açısından Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne getirilen bir
fırsat da olmuş olacaktır.
Size burada
acıklı bir örnek vermek istiyorum değerli milletvekilleri. 21
Ekimde Çukurcada şehit edilen 24 evladımızdan Birol Elmas
Sakaryalı idi. Birol Elmasın şehitlik haberini evine getirenler
Birol Elmasın fakir ailesinin elektriklerinin üç haftadır kesik
olduğunu öğrendiler ve bu sıkıntı ailenin evladı
şehit olduktan sonra anlaşılmış oldu çünkü artık
elektrik faturalarını yabancı bir özel şirket tahsil
ediyordu, ne şehit umurundaydı ne fakir umurundaydı ne asker. Ve
o elektriğin açılması elektrik idaresinde çalışan
hemşehrilerimizin topladığı, o gün için, alınan tedbir
olarak onların topladığı paralarla
gerçekleşmiştir. O bakımdan bu düzenlemelerin hem
vicdanları sızlatmaması hem fakiri dikkate alması hem de
ordumuzun ihtiyaçlarını göz ardı etmemesi gerekiyor.
Bir başka husus otuz
yaş meselesi değerli milletvekilleri. Mademki bir
yığılmayı, bir problemin ortaya
çıkardığı yığılmayı çözmeye
çalışıyoruz, o hâlde yaş sınırının
belirli kriterlerle daha aşağıya çekilmesi gerekiyor. Bu da
lisans eğitimi sonrası yapılacak yüksek lisans eğitimlerini,
lisansüstü eğitimi dikkate almak suretiyle, doktorayı dikkate almak
suretiyle yirmi yedi yaşına çekilmelidir diye teklif ediyoruz.
Sözlerimi bitirirken
tekrar vurguluyorum: Ortaya koyduğumuz köklü çözüm esaslarının
dikkate alınarak hem ordumuzun güçlendirilmesi hem de askerlik yapma
hakkı ve şerefi üzerindeki tartışmaların
sonlandırılmasını istiyoruz. Geçici bir çözüm olarak
gündeme getirilmiş olan bu yasanın eksiklerini ve adaletsizliklerini
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla)
giderme şansı vardır. Yüce Meclisin bunu
değerlendirmesini bekliyoruz.
Bu yasanın
milletimize hayırlı olması dilekleriyle hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kutluata.
Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.23
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.32
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ)
-----
0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
82
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Şimdi
söz sırası Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlunda.
Buyurun
Sayın Zenderlioğlu.
BDP
GRUBU ADINA HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
ilgili ben de Barış ve Demokrasi Partisi adına söz
almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum, Sayın Başbakana acil
şifalar diliyorum, muharrem orucu tutanları kutluyorum.
24
Kasım 2011 Perşembe günü saat 16.00da Millî Savunma Komisyonu
toplanarak gündeminde yer alan Askerlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısını -(1/524), dokuz
madde, tali komisyon Plan ve Bütçe Komisyonu- görüşerek jet hızıyla
karara bağlamıştı.
Millî
Savunma Komisyonuna üye milletvekillerinin sayısı 26; 16sı
AKPden, 6sı CHPden, 3ü MHPden, 1 de BDPden ben vardım.
Bu
Komisyonda kanun tasarısıyla ilgili fikirlerimizi söylerken bu
fikirlerin hiçbirinin dikkate alınmadığını gördük.
Bunu sadece muhalefet olduğumuz için söylemiyorum, AKPli üye
milletvekillerinin de dikkate alınmadığını orada
gördüm. Yani tek bir kişinin sözüyle hızlı bir biçimde
Komisyondan çıkartılarak Genel Kurula indirilmeye
hazırlandı. Ben düşündüm, dedim ki: Demokrasi bunun neresinde
Allah aşkına?
İnsan
düşüncelerini ifade etmenin veya bu düşünceleri ifade etmenin
amacı, niteliği nedir? diye düşünmek gerekir. Aslında bunu
söylerken şunu kastetmek istiyorum: Eğer burada bütün yasalarda
muhalefetin sözü dinlenmeyecekse, bu muhalefetin söylemleri, önerileri dikkate
alınmayacaksa o zaman bunun adını ne koyacağız? Genel
Kurul buna ne diyecek? AKP milletvekilleri ne diyecekler? diye
düşünüyorum ve merak ediyorum: Yoksa yasa böyle mi geçecek?
Hazırlanan
komisyon raporu, kanun teklifi Meclis Başkanlığına
sunulurken, şunu arzu etmek istiyordum, diyordum ki, bu kanun
tasarısı içerisinde fakir fukaranın, yoksulun, köylünün de bu
yasadan yararlanması gerektiğini düşündüm, çünkü herkesin 30 bin
lirası yoktur, okulu yeni bitirmiş, yani üniversiteyi, fakülteyi yeni
bitirmiş bir insan, otuz yaşını doldurmuş bir insan
parası olmayınca ne yapacak, bu kanundan nasıl yararlanacak?
Bilindiği gibi, Anayasanın 72nci maddesinde belirtildiği gibi,
her sağlıklı vatandaşın vatan hizmetini yapma ödevi
vardır. Tabii ki, bu hizmetin ne şekilde, nasıl yerine
getirileceği kanunlarda belirtilmiştir. Özünde askerlik hizmetinin
nasıl yerine getirileceğine ilişkin hususlar 1076
sayılı Yasada da açık ve net konulmuştur, bu yasaya
dayanarak
1111 sayılı Askerlik Kanunu ile Yedek Subay ve Yedek
Askerî Memurlar Kanunuyla düzenlenmişti. Bu kanuna göre, iki yöntem
geçerliydi: Bedel ödeyerek ya da dövizle.
Biliyorsunuz,
1927den sonra da defalarca bedelli askerlik yasası
çıkmıştır. Ancak bu son dönemlerde 1987de, rahmetli Özal
döneminde 16/4/1987 tarihinde 3358 sayılı Yasayla bu kanundan 18.433
kişi yararlanmıştır.
Başbakan
Süleyman Demirel ve rahmetli Erdal İnönü döneminde 3802 sayılı
Kanuna göre 35 bin kişi bu Yasa'dan yararlanmışlardır.
2/11/1999 tarihli 4459 sayılı
Kanunla rahmetli Ecevit döneminde çıkarılan ve ayrı ayrı
dönemlerde bu yasalardan yararlananların sayısının da 72
bin kişi olduğu yapılan incelemeler sonucu görülmüştür.
Özünde
1111 sayılı Askerlik Yasasının 86ncı maddesine tabi
yoklama kaçaklarının, aynı Yasanın 89uncu maddesinde
bakaya sayılanların her yıl çoğaldığı ve
arttığı bilinen bir gerçektir. Ancak bundan yararlanmak
isteyenler, otuz yaşından gün almış kişiler bedel
ödeyerek temel askerlik eğitimine tabi tutulmadan hizmetlerini yerine
getirmiş sayılacaklardır ve önceden, haklarında idari, adli
soruşturma, kovuşturma sona erdirilecektir yani haklarında
herhangi bir soruşturma yapılmayacaktır. İşte böyle
bir uygulama ile elde edilen gelir, ihtiyacı olanlara verilecektir. Bu
ihtiyaç sahiplerini elbette ki yadırgamıyoruz ancak 17 Ağustos
1999 yılında Marmara depremiyle de büyük zarara uğrayan
insanlara toplanan paralarla yardım yapılmıştır. Bu
yardımların yerini bulup bulmadığı iddia konusudur.
Burada
söz konusu edilen konu, özünde eşitliği bozan bir yasa vardır
ancak bu yasanın eşitliği bozmasının ana nedeni
yoksulların bu yasadan yararlanmaması olarak
değerlendirilebilir. Ayrıca, Van depreminde Ağrının
Patnos ilçesi, Bitlisin Adilcevaz ilçesinde, ailelerden zarar gören veya
yaşamını yitiren insanlar bildiğiniz gibi vardır,
bunların da bu yasadan yararlanmasını talep ediyorum çünkü
nasıl 17 Ağustos 1999 depreminde büyük zarara uğrayanlara
yardım yapılmış ise bu insanlara da yardım
yapmalarını arzu ediyorum ve de şunu söylüyorum: Yaş
sınırı yirmi beş ya da yirmi sekiz olsun önerisini
Komisyonda yapmıştım. 5 bin dolar ile 10 bin dolar arasında
bir rakam tespit edilmesini ya da tüm partilerin bir konsensüs sağlayarak
makul bir noktada anlaşmaya gidilmesini de öneriyorum.
Burada
şunu da dile getirmek istiyorum: Van ve çevresindeki depremde
yaşamını yitiren ailelerin askere gitmeyen
çocuklarının da bu bedelli askerlikten yararlanmalarını da
talep ediyorum yani parasız yararlanmalarını istiyorum. Bedel
ödeyenler askerlik eğitimine tabi tutulmayacaklarından dolayı bu
konumda olan insanların da yararlanması için kanunda herhangi bir
değişiklik yapılabilir yahut da bütün partiler anlaşarak bu
konuda bu öneri değerlendirilebilir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, Avrupa Konseyi üyesi
birçok devletten ret ve vicdan yani reddi vicdan olayını, yani
zorunlu askerliğe tabi tutulmama konusunu Türkiye ve Azerbaycan devletleri
imzalamamıştır. Bu konuda kişi kendini özgür
hissettiği oranda, kanunlara uymak kaydıyla, kendi özgür
haklarını kullanmalıdır. Örneğin, bir insan kan
dökmeyi istemiyor, bir insan düşman olanı öldürmek istemiyor, bir
insan düşüncelerinden dolayı yahut da dinsel
bakışından dolayı emirle askerlik yapmak istemiyor. Bu
vesileyle bu tür insanlara, bu bireylere yardımcı olmak gerekir ve bu
konuda özellikle bu yasanın çıkmasını da arzuluyorum. Yani
burada biyolojik, kimyasal silahların kullanılmasından nefret
edenlerin hatta vicdani ret hakkının yasal ve insani bir hak
olduğunu, iç hukuka da uygun bir biçimde bu yasaya
ulaşmasını talep ediyorum.
Aslında,
siz de bilirsiniz ki bireyi zorla, telkinle kanunlar çerçevesinde veya o
statüye tabi tutarak askerliğe zorlama, götürme ahlaki olarak
değerlendirilemez. Velev ki bu askerliğin çok zor koşulları
da olsa bireyin buradaki tutumu, davranışı, hareketi bence
önemlidir çünkü askerlik gönüllülük temelinde olmalıdır.
Vicdani
reddi günümüzde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları
Komisyonu, Avrupa Parlamentosu insani temel hak olarak kabul etmiştir,
günümüzde de artık nasıl olsa ordu uzmanlaşıyor yahut da
uzmanlaşmaya evriliyor. Şimdi, 50 bin kişilik uzman ordu
kurulacağı söyleniyor, bunun ne kadar doğru olup
olmadığını bilmiyorum. Çağımızda artık
hantal bir orduya ihtiyaç olmadığını bütün devletler
söylüyorlar ve uzmanlar bu konuda görüşlerini zaman zaman her yerde ifade
ediyorlar.
Aslında
bedelli askerlik uygulamasında insanların, fakir fukaranın da bu
yasadan yararlanması gerektiğini düşünüyorum. Yoksulların,
kimsesizlerin, hatta bu depremde öksüz kalanların da bu yasadan
yararlanmasını talep ediyorum. Askerlik mesleğinin bir meslek
olduğu, bu konuda herkesin bu mesleğini yerine getirmekte
zorlandığı bilinen bir gerçektir ancak bunu kabul etmek zor bir
olaydır. Çünkü daha önce de defalarca Sayın Başbakan Parası
olan var, olmayan var, parası olana bedelli askerlik, buyur kullan
diyeceksin, bu da gitsin yapsın diyeceksin. diyor. Aslında burada
Sayın Başbakanımızın ima ettiği şey, bugün
fakir olan, yoksul olan insanların da bu yasadan yararlanmasını
istediğine eminim. Eğer bu doğruysa ve bu sözün arkasında
durulacaksa, sayın AKP milletvekilleri de bu önerimize destek olabilirler.
Bu
son yasadan yararlanacak olanların sayısını biraz
abartılı olarak görüyorum çünkü sayının 460 bin
civarında olabileceği varsayımıyla geçmişteki bedelli
askerlikten yararlananların sayısına
baktığımızda büyük bir fark olabileceğini görebiliriz
çünkü geçmişte de söyleniyordu, işte, 300 bin kişi, 200 bin
kişi çok büyük bir rakam olarak görülüyordu ama görünen odur ki bu
rakamların hiçbiri birbirini tutmamıştır. Yani doğru
bir rakam ortaya çıkmamıştır.
Bedelli askerliğe ilişkin son
açıklamalarda da görüldüğü gibi, 400-460 bin kişinin
yararlanamayacağı, en fazla 400 bine yakın insanın
yararlanabileceği kanaati bende de hasıl olmuştur. Ancak bu rakamın
büyüklüğü veya bu rakamın girdisi, getirisi ne olursa olsun mutlaka
insanlarımızın mutlaka insanlarımızın bundan
yararlanması gerektiği düşüncesindeyim.
Özellikle ekonomik krizin dünyada
yaşandığı böylesi bir dönemde 30 bin liranın çok büyük
bir para olduğunu siz de bilirsiniz. Bu vesileyle bu bedelli
askerliğe ilişkin yasada, bu yasanın 30 bin lira olan
maddesini ve otuz yaşından
gün almış olmak maddesini ise aşağıya çekme konusunda
bir konsensüs, tekrar ediyorum, bir konsensüs sağlanırsa herkesin
yararlanabileceği bir konuma gelebilir. Bunun için, şimdi ekran
başında bizi izleyen değerli vatandaşlarımız ve
onların aileleri şunu bizden bekliyorlar, diyorlar ki: Bu otuz
yaş büyük bir yaştır, biraz bu yaşı yirmi beşe,
yirmi sekize çekme olanağı varsa bunun bu noktaya çekilmesinde fayda
vardır. Ve diyorlar ki: 30 bin lira çok bir paradır, biz bunu
ödeyemiyoruz. Bize faks çekenler, mesaj gönderenler vardır, size de
eminim ki bu konuda faks çekenler olmuştur, telefon açanlar olmuştur,
hatta size mesaj gönderenler de olmuştur. Onun için bizim, hepimizin
ortak noktasıdır- kbir sefere mahsus
Nasıl olsa bu
çıkacaktır. Belki de ileride insanlar bu kadar uzun dönemli askerlik
yapmayacaklardır çünkü artık on beş ay gerçekten uzun bir
süredir. İnsan ilk etapta bu sürenin çok az olduğunu düşünebilir
ama incelediğinde, bu sürenin -on beş ayın- çok uzun bir süre
olduğunu
Hatta, askerî karargâhlardan, gazinolardan firar edenlerin
sayısı -rakamı yok elimde ama- bir hayli kabarıktır
çünkü -bu konuda duyumlar alıyoruz- birçok insanı böyle uzun bir süre
zorunlu olarak tutmanın ne kadar zor olduğu söyleniyor.
Bunun
için, hem askerlik süresinin kısaltılmasını talep ederken
hem de bu rakamın aşağı çekilmesini tekrar arzuluyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Devamla) Böyle bir fırsatı bir daha
insanlarımıza tanımamızda fayda vardır çünkü bu
insanların bizi beklediklerini hepiniz biliyorsunuz.
Sözlerime
son verirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Zenderlioğlu.
Sayın
milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.52
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ)
-----
0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
82
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Şimdi
söz sırası, AK PARTİ Grubu adına Şirin Ünal,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ünal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, değerli
milletvekilleri; Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı hakkında grubum adına lehte söz
almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bedelli askerlik,
Türkiyede Osmanlı Döneminden bu yana aralıklarla zorunlu
askerliğe alternatif olarak süre kısalması
karşılığı bir miktar bedel ödenmesi
mantığına dayanan bir uygulamadır. Uygulamanın
dayandırıldığı gerekçeler, ordunun ve devletin maddi
ihtiyaçları ve bireylerin işlerini kaybetmemeleridir. Cumhuriyet
Döneminde de değişik zamanlarda bugüne kadar 10 defa
bedelli uygulaması yapılmıştır. İnşallah bu
11inci, bedelli uygulaması olacak. Uygulamanın Anayasa Mahkemesi
tarafından eşitlik ilkesini ihlal etmediğine dair karar 2004
yılında 2004/12 sayılı Karar numarasıyla
verilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Anayasamızın 72nci maddesinde vatan hizmetinin her
Türkün hakkı ve ödevi olduğu belirtildikten sonra, bu hizmetin Türk
Silahlı Kuvvetlerinde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine
getirileceği veya getirilmiş sayılacağının
kanunla düzenleneceği belirtilmiştir.
Askerlik
hizmetinin ne şekilde yerine getirileceğine ilişkin hususlar,
1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu ile 1111
sayılı Askerlik Kanununda düzenlenmiş olup, bu hizmet bedelli
veya dövizle askerlik uygulaması şeklinde de yerine getirilebilmektedir.
Sayın
milletvekilleri, bildiğiniz üzere, bedelli askerlik uygulaması daha
önce -1980 yılından sonrayı kastediyorum- 3 kez
uygulanmıştır. 1987 tarihli 3358 sayılı ve 1992
tarihli 3802 sayılı Kanunlar ile büyük miktarlara ulaşan
saklı, bakaya ve yoklama kaçağı birikiminin engellenmesi
amaçlanmıştır. 1999 tarihli ve 4459 sayılı Kanun ile
yapılan uygulama ise 17 Ağustos 1999da
yaşadığımız deprem felaketinde uğradığımız
ağır kayıpların ve bu afet nedeniyle doğan
zararların giderilmesine katkıda bulunmak amacını
taşımaktadır.
Değerli
milletvekilleri, 1111 sayılı Askerlik Kanununun 86ncı
maddesine tabi yoklama kaçakları ile aynı Kanunun 89uncu maddesine
tabi bakaya sayılarının her geçen yıl
arttığı gerçeğini hepimiz görmekteyiz. Bu birikimin
engellenmesi amacıyla hazırlanan tasarıyla, otuz
yaşından gün almış olan yükümlüler bedel ödemek ve temel
askerlik eğitimine tabi tutulmamak suretiyle askerlik hizmetini yerine
getirmiş sayılacaklar, haklarında saklı, yoklama
kaçağı ve bakayadan dolayı idari ve adli soruşturma ve
kovuşturma yapılmayacak ve başlatılmış olanlar
ise sona erdirilecektir. Bu uygulamayla elde edilen gelir şehit
yakınları, gaziler, muhtaç durumdaki erbaş ve er aileleri, Jandarma
Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dâhil
olmak üzere, Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup vazife malulleri ile emniyet
hizmetleri sınıfına mensup vazife malullerine yönelik sosyal
hizmet ve yardım faaliyetlerinin finansmanında
kullanılacaktır.
Değerli
milletvekilleri, tasarıda öngörüldüğü üzere otuz olan yaş
sınırı, terörle mücadelenin etkin bir şekilde yürütülmesine
devam edilmesi, herhangi bir zafiyete meydan verilmemesi ve askerî hizmetin
gerektirdiği, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç duyduğu erbaş
ve er sayısı dikkate alınarak belirlenmiştir. Diğer
taraftan, askerlik hizmetinin gerektirdiği sonuçları
doğurmadığından temel askerlik eğitimi
uygulamasına son verilmiştir. Bu konuyu biraz sonra detaylı
olarak açıklamaya çalışacağım. Yurt
dışında oturma veya çalışma iznine sahip olarak
işçi, işveren sıfatıyla veya bir meslek sahibi olarak
çalışan vatandaşlarımızın askerlik hizmeti
nedeniyle iş kaybına uğramamaları amacıyla getirilen
dövizle askerlik hizmetinden ise her geçen yıl birçok
vatandaşımız istifade etmektedir. Malumunuz olduğu üzere bu
uygulama 20 Mart 1980 tarihinde 1111 sayılı Askerlik Kanununun
1inci maddesinde yapılan bir değişiklikle yürürlüğe
girmiştir. Geçen zaman içerisinde birçok vatandaşımız izin
ve benzeri nedenlerle temel askerlik eğitimine katılmak için ülkemize
gelemediğinden dolayı dövizle askerlik hizmeti kapsamından
çıkarılmıştır. Askeralma Dairesi
Başkanlığı verilerine göre 1980 yılından bugüne
kadar yaklaşık 310 bin vatandaşımız dövizli askerlik
uygulamasından yararlanmıştır.
Sayın
milletvekilleri, biraz önce de açıkladığım gibi, 1980
sonrası üç kez yapılmış olan bedelli askerlik
uygulaması neticesinde vatandaşlarımızın
mağduriyetinin giderilmiş olmasının yanı sıra söz
konusu uygulamalardan devletin de ciddi bir gelir elde etmiş olduğu
aşikârdır.
Şimdi
izninizle geçmiş dönemlerden alınan sonuçlardan kısaca bahsetmek
istiyorum. 1987 yılında 18.433 vatandaşımızın
yararlandığı uygulamadan devletin toplam geliri 100 milyon Alman
markı olmuştur. 1992 yılındaki uygulamadan 168 milyon Alman
markı gelir elde edilirken, yararlanan vatandaşımızın
sayısı 35.111e çıkmıştır. Bir önceki uygulamaya
oranla istifade edenlerin sayısında yüzde 91lik bir artış
göze çarpmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Marmara depreminin yaralarını sarma amacıyla
1999 tarihinde yürürlüğe giren kanun doğrultusunda ise 72.290
vatandaşımız bu uygulamadan yararlanmış ve
devletimizin kasasına 1 milyar 66 milyon Alman markı gelir olarak
kaydedilmiştir. Öte yandan 1999 yılında bedelli askerlikten
faydalanan vatandaşlarımızın sayısında da bir
önceki, yani 1990daki uygulamaya oranla yüzde 100lük bir artış
olduğunun altını çizmekte fayda görüyorum. Yani üç dönemi
kıyasladığınızda aşağı yukarı
doğrusal olarak her birinde ikiye katlayarak yüzde 100lük
artışlar devam etmiş görünüyor.
Değerli
milletvekilleri, AK PARTİ olarak bedelli askerlikte olduğu gibi
dövizle askerlikte de temel askerlik eğitiminin
kaldırılmasının az önce de belirttiğim gerekçelere ek
olarak kendi nam ve hesabına serbest meslek faaliyeti icra eden yükümlülerin
iş yerleri kapanmak zorunda kalmadan askerlik hizmetlerini yerine
getirmelerini sağlayacağı ve böylece yurt dışında
çalışan vatandaşlarımızın iş
hayatını olumlu yönde etkileyeceğini değerlendirerek, dövizle
askerlikle de birtakım yeni düzenlemelere imza atmış
bulunmaktayız.
Bundan
yola çıkarak, daha önce otuz sekiz yaş sınırını
aşmayarak, 5.112 euro karşılığında yirmi bir gün
temel askerlik eğitimini yerine getirmesi gereken yükümlü
vatandaşlarımız ve otuz sekiz yaş
sınırını aşan, aynı zamanda döviz bedeli olarak
da 7.668 euro ödeyen yükümlü vatandaşlarımız olmak üzere, hepsi
için de, yaş sınırı gözetilmeksizin, temel askerî
eğitim almadan, yükümlülüklerini 10 bin avro
karşılığında yerine getirmiş
varsayacağız.
Böylece,
yurt dışında çalışan
vatandaşlarımızın iş hayatında olumsuz bir etki
yaratmamayı, aksine işlerini kolaylaştırmalarını
amaçlamaktayız.
Otuz
yaş sınırını aşan yükümlülerin tahminî
sayısı, Millî Savunma Bakanlığımızın
hesaplamalarına göre 460 bin kişi civarındadır.
Biraz
önce arz ettiğim üç dönemdeki uygulamalardaki yüzde 100 artışları
dikkate aldığımızda, en son 72 bin kişilik bir
uygulamanın minimum 150 bin kişiye çıkacağını,
şu andaki kredi ve bankalardan yararlanma olanaklarını da
dikkate aldığımızda, bu 150 bin rakamının 200
binli rakamlara ulaşıp üzerine de çıkabileceğini tahmin
ediyoruz. Dolayısıyla, 200 bin ve üzerinde bir
vatandaşımız bu uygulamadan yararlandığında,
biraz önce saydığım muhtaç durumdaki insanlarımıza 6
milyar liralık bir kaynağın yaratılabileceğini tahmin
ediyoruz.
Saygıdeğer
milletvekilleri -sözlerimi tamamlarken- bedelli askerlik ve dövizle askerlik
için öngörülen bedelin fazla olduğu yönünde iddialar vardı.
Dolayısıyla, bu konuya ilişkin bazı rakamlardan bahsetmenin
faydalı olacağına inanıyorum.
Elimde,
Türkiye İstatistik Kurumunun 1999 yılından 2010 yılına
kadar millî gelir hesapları var. 1999 yılında yaklaşık 4 bin
dolar civarında olan millî gelirimiz, yıllar içerisinde ekonomik
krizlere bağlı olarak bazen azalmış, bazen
artmış, 2010 yılı sonunda da 10 bin dolar olarak gerçekleşmiş.
2011 yılının rakamları ise Mart 2012de açıklanacak.
Bunun da 13 bin ila 15 bin dolar arasında -kişi başına
gelirin- olacağını şu anda iktisatçılarımız
tahmin ediyorlar.
Önce bedelli askerlik
uygulamasına bakalım. 1999 yılındaki son uygulamayı
baz alacağım. Bu yıl uygulandığında kişi
başına gelir 3.907 dolar. 2010 yılı sonu itibarıyla
kişi başına millî gelir 10.067 dolar. İkisini birbirine
oranladığımızda artış yüzde 257; dikkatinize sunuyorum.
Diğer taraftan,
bedelli askerlik ücretine baktığımızda
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Asgari
ücreti söyle, bir üniversitedeki öğretim üyesinin maaşını
söyle
ŞİRİN
ÜNAL (Devamla) -
bedelli askerlik 1999 yılında Alman markı
üzerinden hesaplanmış, 15 bin Alman markı. Bunu dolara
çevirdiğimizde 8.064 dolar. Bugünkü para 30 bin lira, Hükûmetimizin
belirlediği. 30 bini bugünkü kurdan dolara çevirdiğimizde 16.242.
İkisini birbirine oranladığımızda matematiksel olarak
artış yüzde 201. Biraz önceki artış, gelirdeki
artış yüzde 257, buradaki artış yüzde 201.
Dolayısıyla, aşağı yukarı 0,50 puanlık bir
aşağıda kalmış görünüyor.
Dövizle askerlik
uygulamasına göz attığımızda ise yine aynı
şekilde gelirdeki artış yüzde 257. Vaktinizi almamak için tekrar
etmek istemiyorum. Dövizle askerlik ücretleri de yaşa tabi olarak,
biliyorsunuz, 5 bin euroyla 7 bin euro arasında değişmekteydi.
Şu anda bu 10 bin avro olarak uygulanacak kanun Meclisimizden geçtiği
takdirde. Bunları birbirlerine oranladığımızda ise
ortalaması aşağı yukarı yüzde 171lik bir
artış öngörüyoruz ücrette.
Millî gelirdeki
artış, tekrar ediyorum, yüzde 257 yani aşağı
yukarı 100 puandan daha fazla.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Bir akşamda 10 bin dolara çıktı
ŞİRİN
ÜNAL (Devamla) Ben rakamları söylüyorum arkadaşım, siz
değişik yerlerden alabilirsiniz.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Millî gelir değil, kişi başına harcama bu.
ŞİRİN
ÜNAL (Devamla) - Bir cümle de 2011 yılı gelir tahmini yönüyle konuya
yaklaşmak istiyorum. 2011 yılı gelir tahminimiz, kişi
başına 13 bin ila 15 bin dolar arasında
gerçekleşmesini umuyoruz. Tabii, bu Mart 2012de yayınlanacak. Asgarisini,
13 bin doları baz aldığımızda gelirdeki
artış yüzde 332. Yüzde 332 çok büyüktür. Yüzde 171
İDRİS
YILDIZ (Ordu) TÜİKin verilerinin yanlış olduğunu
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Asgari ücretliler kaç para alıyor?
ŞİRİN
ÜNAL (Devamla) Ben bitireyim arkadaşlar, siz de fikirlerinizi ifade
edersiniz. Sizin de konuşma hakkınız olacak gene.
Sayın
milletvekilleri, bir diğer husus olarak da temel askerlik eğitiminin
devam edip etmemesi konusu tartışılıyor, bu konuda da
müsaade ederseniz birkaç cümle söylemek istiyorum. Yirmi bir günlük temel
askerlik eğitiminin kaldırılması yararlı
olmuştur. Modern orduların savaş yöntemlerini, bir diğer
ifadeyle harbe hazırlık eğitimini iki üç hafta içerisinde
tamamlamak mümkün değildir. Nitekim, bu hususta hem iktidar hem de
muhalefet milletvekilleri tarafından terörle mücadelede etkinliğin
artırılması için profesyonel orduya geçiş ve mücadelenin
profesyonel eğitim almış personel tarafından
yapılması hepimiz tarafından dile getirilmektedir. Nitekim, bu
kapsamda da Hükûmetimiz, seçtiği insanlarımızın şu
anda eğitimlerine devam ediyor.
Türk
Silahlı Kuvvetlerinin eğitim birliklerinde yaklaşık 150 ila
200 bin bedelli askerin kısa dönemde eğitimi, teçhizi, iaşesi,
iskânı, diğer uzun dönem askerlik yapan kardeşlerimizin üzerinde
yaratacağı menfi moral bozuklukları dikkate
alındığında ve bunların devlete getirdikleri yük
dikkate alındığında bu yirmi bir günlük eğitimin
kaldırılmasının çok faydalı olduğunu
değerlendiriyoruz.
Sayın
milletvekilleri, muhalefetimiz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonu,
profesyonel ordu, vicdani ret gibi konuları da burada
yaptığı konuşmalarda dile getirmişlerdir. Biz AK
PARTİ Grubu olarak bunların bu kanunun kapsamı
dışında olduğunu düşünerek burada bu konularda
herhangi bir tartışmaya girmek istemiyoruz. Yeri ve zamanı
geldiğinde, ileride bu konular hakkında da gerekli ve doyurucu açıklamaları
yapacağımızı dikkatinize sunmak istiyorum.
Dolayısıyla,
dediklerimizi özetlersek
Otuz yaş sınırı, hem Genelkurmay
Başkanlığımız hem de Millî Savunma
Bakanlığımız tarafından yapılan matematiksel
birtakım hesapların sonucunda çıkmış bir değerdir,
bir yaş değeridir. Bunun altında veya üstünde belirlenecek bir
rakamın devletin ihtiyacını görmeyeceği
kanısındayız. Bizce dolayısıyla otuz yaş
uygulaması çok güzeldir. Bu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
kadrolarının dolmasını sağlar, terörle etkin olarak mücadeleye
devam etmemizi sağlar. Ayrıca, 1999dan 2011 yılına kadar
olan on iki yıllık bir birikimin, yaklaşık 460 bin
kişinin de askerlik hizmetinin bir şekilde yapılarak
eritilmesine kolaylık sağlar diye düşünüyoruz. Malumunuz, tabii,
bu bir bedelli askerlik konusu. Bunun bedava olması da mümkün ve uygun
değil diye değerlendiriyoruz.
Sayın
milletvekilleri, altı madde ve dört geçici maddeden oluşan bu kanun
tasarısının yasalaşmasını temenni ediyor,
vatanımıza, milletimize, gençlerimiz ve bu gençlerimizin aileleri
adına hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ünal.
Tasarının
tümü üzerinde şahsı adına söz isteyen Aydın Ağan
Ayaydın, İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ayaydın. (CHP sıralarından alkışlar)
AYDIN
AĞAN AYAYDIN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 82 sıra sayılı Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
üzerinde kişisel görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere söz
aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kamuoyunun gündeminde uzun süreden beri bedelli askerlik var.
Bedelli askerlik ilk defa gündeme gelmiyor. Cumhuriyet hükûmeti döneminde 3 kez
bedelli askerlik çıkarılmıştır. Her ne kadar biraz
önce bu kürsüde konuşan iktidar partisi sözcüsü 10 kez diye söylediyse
de sayın iktidar partisi sözcüsünün söylediği Osmanlı
İmparatorluğu dönemindeki bedelli askerlikten bahsediyor. Cumhuriyet
hükûmeti döneminde Türkiyede 3 kez bedelli askerlik
çıkmıştır. 1987 yılında, 1992 yılında
ve 1999 yılında bedelli askerlik çıkmıştır.
Dolayısıyla biz Osmanlı İmparatorluğunun değil,
cumhuriyet hükûmeti döneminin yasalarını burada görüşüyoruz.
Görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısı bana göre şu anda Anayasaya ve
İç Tüzüke uygun olarak görüşülmemektedir çünkü bedelli askerlik
tasarısı mali hüküm içermektedir. Yani bu tasarıyla Türkiye
Cumhuriyetinin bütçesine bir para girmektedir. Bütün mali hükümlerin
görüşüldüğü yasa tasarılarının komisyonu Plan Bütçe
Komisyonudur ve bugüne kadar üç bedelli yasası da Plan Bütçe Komisyonunda
görüşülmüş, ilk kez bu 4üncü olan bedelli yasası Plan Bütçe
Komisyonu yerine Millî Savunma Komisyonunda görüşülmektedir. Bu yönüyle,
içerisinde mali hüküm olması yönüyle Plan Bütçe Komisyonunda
görüşülmemiş olması son derece sakıncalıdır ve bu
yasanın bu şekilde yasalaşması hâlinde, Anayasa Mahkemesine
gidilmesi hâlinde Anayasa Mahkemesinin bu yasayı iptal etme durumu söz
konusudur.
Ayrıca
bedelli yasasıyla ilgili Hükûmetin tasarısından önce benim
tarafımdan aynı mahiyette verilmiş olan bir kanun teklifi var,
yine Cumhuriyet Halk Partisinin Grup Başkan Vekili Sayın Akif
Hamzaçebi tarafından verilen aynı mahiyette bir ikinci kanun teklifi
vardır. Her üç yani tasarı ve iki kanun teklifi aynı mahiyeti
taşıdığı için Meclis İç Tüzükünün ilgili maddesi
ve bugüne kadarki Meclis teamüllerine göre bu tasarı ve tekliflerin
komisyonda birleştirilmesi gerekiyordu. Birleştirilmemiş
olması son derece yanlıştır. Meclisin teamüllerine
aykırıdır. Bunun olmaması gerekirdi.
Bedelli
yasasını görüşüyoruz. Hükûmetin tasarısında sadece 30
bin lira geliri olan otuz yaş ve üstü kişiler bundan
faydalanıyor. Bu, Anayasanın eşitlik ilkesine de
aykırıdır. Yani zenginler askerlik yapmayacak, fakirler askerlik
yapacak. Bu son derece yanlıştır. Bunun böyle olmaması
gerekirdi.
Keşke,
benim ve Sayın Akif Hamzaçebinin vermiş olduğumuz kanun
teklifleri de bu tasarıyla birleştirilmiş olsaydı ve bizim
tekliflerimizde öngörmüş olduğumuz sadece zenginlerin
faydalandığı değil, fakir fukara gençlerimizin de
faydalanmış olduğu bir bedelli yasası çıkmış
olsaydı kamuoyu son derece daha rahat karşılardı ama bugün,
bu yasa, bu Meclisten geçerse, bu şekliyle geçerse, ne yazık ki
kamuoyu vicdanı yara alacaktır. Sadece 30 bin lirayı veren
zenginler bu yasadan faydalanıp bir tek gün askerlik yapmadan
askerliğini yapmış olacaklardır ama aynı
şartları taşıyıp parası olmayan gençlerimiz bu
yasadan faydalanmayacaktır. Bu son derece yanlıştır ve
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.
Bedelli
kanunu, 1111 sayılı Askerlik Yasasında değişiklik
öngörmektedir. Bence, bugün, eğer askerlik kanunuyla ilgili bir
değişiklik yapıyor isek, sadece bedelli yasasını
değil -askerlik yasasıyla ilgili değişmesi gereken ve
güncellenmesi gereken başka konular da vardır- askerliğin
stratejisini yeniden belirlememiz lazım, askerlerin eğitimini yeniden
belirlememiz lazım. Bütün bunlar dururken sadece bedelliyi gündeme
getirmek yanlıştır. Bu nedenle, benim, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına vermiş olduğum kanun
teklifinde ve Cumhuriyet Halk Partisinin seçim beyannamesinde sadece bedelli
değil, mevcut silah altında bulunanların ve bundan sonra er
olarak veyahut da yedek subay olarak askerliklerini yapacak olan gençlerimizin
de askerlik sürelerini yeniden belirlememiz gerekiyordu ama bugün burada
onları hiç görüşmüyoruz, sadece bedelliyi gündeme getiriyoruz,
parası olan askerliğe gitmesini gündeme getiriyoruz.
Belirlenen
ücret yüksek bir ücrettir. 30 bin lira gerçekten yüksek bir ücrettir. Bu ücreti
verebilecek gençlerimizin sayısı oldukça azdır. Bu ücret mutlaka
aşağı çekilmeli, bizim önerdiğimiz gibi 15 bin Türk
lirasına bu çekilmelidir. Eğer 30 bin lira olursa şu anda
tasarıyla faydalanması gereken 460 bin yükümlüden ancak 100 bin
veyahut da 110 bin kişi yararlanmak durumunda kalacaktır. Oysa bu 30
bin liralık ücreti biraz daha aşağı çekersek hem bundan
yararlanacak olan gençlerin sayısı daha da artacaktır hem de
daha adil bir durum söz konusu olacaktır.
Yaş
sınırına da dikkat çekmek istiyorum. Gerçekten, otuz yaş ve
üstü çok yüksek bir yaştır. Bundan önce çıkan üç bedelli
kanununu da incelediğimizde genellikle yaş sınırları
yirmi yedi ve yirmi sekiz yaştır. Gelin bunu iktidarıyla
muhalefetiyle el birliği verelim, el birliği yapalım, birlikte
hem ücreti hem yaşı daha aşağı çekelim; yirmi yedi
yaş veyahut da yirmi sekiz yaş olabilir, bu yaşı birlikte
belirleyelim, hiç olmazsa Türkiye Cumhuriyetinde, işini kuran veyahut da
bir işte çalışan, doktora yapan, yüksek lisans yapıp
askerliğini erteleyen gençlerimizin daha fazla faydalanmalarına imkân
tanıyacak bir ortak noktada buluşalım. Eğer 30 bin Türk
lirasında diretirseniz ve otuz yaşta diretirseniz bundan faydalanacak
olan kişiler sınırlı olacaktır, sadece zengin
çocukları bedelli askerlik yapacaklardır, fakir çocukları bundan
faydalanamayacaktır. Bu son derece yanlıştır. Bu konunun
düzeltilmeye ihtiyacı vardır.
Bunun
dışında, eğer askerliği görüşüyorsak askerlikle
ilgili temel birtakım sorunları da burada gündeme getirmemiz
lazımdır. Dört yıllık yükseköğrenimi bitiren bir genç
asteğmen olarak askerliğe gittiğinde o mu daha çok askerlik
mevzuatını bilecek, yoksa oradaki yirmi yılını
askerliğe veren astsubaylar mı daha çok bilecek? Ama o dört
yıllık yükseköğrenimi bitiren bir asteğmenimiz, o yirmi
yılını askerlikte geçiren astsubaya, ondan çok daha iyi bilmemesine
rağmen, talimat verebiliyor. Bunları yeniden düzenleyelim, Askerlik
Yasasının sadece bedelliyle ilgili bölümünü değil, Askerlik
Kanununda askerliğin stratejisini, askerliğin eğitimini, askerliğin
sorunlarını yeniden ele alıp günün koşullarına uygun
hâle getirelim. Eğer biz bu mevcut şekliyle bunu
yasalaştırdığımız vakit, sadece belli bir
zümreye, belli bir zümrenin çocuklarına ücreti mukabilinde, yüksek bir
meblağ ödeterek onları askerlik yapmaktan kurtarmış
oluyoruz. Bu adil bir davranış değildir, adil bir yasa
değildir.
Bunun
dışında, yine askerliği konuştuğumuza göre ve
bedelliyi konuştuğumuza göre, yirmi bir günlük temel askerlik
yapmanın da mutlaka bu yasada yine yer alması lazımdır.
Eğer insanlar bedelini ödüyorsa bile, mutlaka her Türk genci en az yirmi
bir gün temel askerliği yapmalıdır. Bu vatandaşlık
hakkıdır, her vatandaşın mutlaka askerlik yapması
gerekir. Eminim ki bundan faydalanacak olan gençlerimiz de bundan rahatsız
olacaklardır, bunu içlerine sindiremeyeceklerdir. Düşünebiliyor
musunuz, bir Türk genci yirmi bir yaşına gelecek, otuz
yaşına gelecek, askere hiç gitmeyecek, parasıyla yapacak! Bundan
para alıyorsunuz ama hiç olmazsa yirmi bir günlük temel askerliğini
de yapmaları gerekir.
Bu duygu ve
düşüncelerle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ayaydın.
Şimdi söz
sırası, şahsı adına söz isteyen Ahmet Toptaşta,
Afyon Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1111
sayılı Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının geneli üzerinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısından önce de 1111 sayılı
Askerlik Yasasında yapılan düzenlemelerle 3 kez değişiklik
yapılmıştır. On iki yılda bu konuda 3 kez düzenleme
yapılmış olmasına karşın AKP
İktidarının on yıldır bu konuda bir düzenleme
yapmamış olması manidardır. Ancak bedelli askerlik
düzenlemesi sürekli bir şekilde canlı tutularak bir yandan askerlik
hizmetinin ertelenmesini teşvik etmiş, diğer yandan gençlerimizi
Ha geldi, ha geliyor. diye diken üstünde bir beklentiye sürüklemiştir.
Bu beklentiye çözüm olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri
Sayın Akif Hamzaçebi ve Sayın Rasim Çakır 23üncü Dönemde, 16
Mart 2011 tarihinde 2/887 sıra sayılı Kanun Teklifini
vermişler ve bu teklifle bedelli askerliği gündeme
getirmişlerdir. Bu teklif ile gençlerimizin mesleki, ailevi ve
kişisel sorunları nedeniyle ve on yıldır beklentiye
sokulmuş olmalarından dolayı askerliklerini ertelemeleri sonucu
oluşan yığılmayı gidermek amacıyla mali gücü
olmayanların bedel ödemeden, mali gücü olanların da güçleri
oranında bedel ödemeleri suretiyle sosyal devlet ilkesini de gözeterek bu
yığınları eritmek ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin
planlarını da nesnel verilere göre yapma olanağı
sağlamak istenmiştir.
Cumhuriyet
Halk Partili milletvekillerinin bu teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisine
vermelerinden bir gün sonra 17 Mart 2011 günü Sayın Başbakan
kameralar önüne geçip verilen bu teklifle ilgili soruya
Sayın
Başbakanın ağzından okuyorum, buradaki cümle
düşüklükleri ve hatalar Sayın Başbakana aittir,
okuduklarımda benim bir hatam yoktur. Sayın Başbakan diyor ki:
Ayaküstü yolda giderken proje açıklanır mı? Şu anda
halkımızın bu noktadaki tavrı nedir, ne değildir? Bu
ülkede parası olan var, olmayan var. Şimdi siz kalkıp
parası olana bedelli askerlik, Buyurun, kullanın. diyeceksin,
parası olmayan
O da gitsin askerliğini yapsın. diyeceksin. Bunu
adalet terazisine oturtmak zorundasınız. Devam ediyor: Bizim
şu anda gündemimizde böyle bir durum yok. Uçakta arkadaşlar
sorduklarında da kendilerine ben şunu söyledim; gerçekten böyle bir
konunun üzerinde durulması gerekiyorsa biz bunu seçimlerden sonra, bu
anayasa meselesinde dahil olmak üzere eğer referanduma gitme durumu
olursa, biz kalkarız böyle bir süreyi ancak referanduma
taşırız ki halkımız bunun kararını versin.
Çünkü ben şahsen böyle bir sorumluluğun altına Tayyip
Erdoğan olarak giremem. Çünkü parası olan var, parası olmayan
var. Parası olan bastıracak parayı askerlikten kurtulacak,
parası olmayan gidecek askerlik yapacak. Kimlerle görüştüysem ben,
kenar köşedeki izbe yerlerdeki vatandaşım onlar bu işe hiç
sıcak bakmıyor. Biz yola çıkarken kimsesizlerin kimi olarak
çıktık. Sessiz yığınların sesi olarak
çıktık. O zaman sormamız lazım, ona göre de
adımımızı atmamız lazım.
Şimdi,
Sayın Başbakana soruyorum: Ne değişti de bu ülkede
parası olanlar parasını verip askerlik yapacak, parası
olmayanlar kuzu kuzu askerliğe gidecek? Sayın Başbakan, bu
ülkede kimsesizlerin kimiydiniz, kimsesizlerden vazgeçtiniz, sessiz
çoğunluğun sesiydiniz, izbe köşelerindeki insanlara sormuştunuz
yani garip gurebaya sormuştunuz, ne değişti de, hangi
fikirleriniz değişti de bunlardan vazgeçtiniz, şimdi parası
olandan para alıp teskere vereceksiniz ama parası olmayan askere
gidecek?
Sordunuz
mu bunu kimsesizlere, sordunuz mu bunu izbe yerdekilere? Onlara seçimden önce
böyle söylüyordunuz, seçimleri kazandınız, onlara
ihtiyacınız kalmadı, onlara sorma gereği de
duymadınız.
Yine,
bizim milletvekillerimiz bu teklifi verdikten sonra ve AKPnin bu teklifi
gündeme gelmeden kısa bir süre önce Sayın Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç, kameraların
karşısında Bugün için de, yarın için de soruyorsanız,
Hükûmetimizin gündeminde bedelli askerlik söz konusu değil. diyor. Ne
zaman diyor bunu? 14 Eylül 2011 Çarşamba günü, yani Hükûmetin teklifinden
aşağı yukarı bir ay önce. Bir ay önce gündemlerinde böyle
bir şey yoktu, şimdi gündeme geldi. Diyor ki Sayın Arınç
gene devamla: CHP böyle bir teklif veriyor ki, bu bedelli olmaktan
çıkıyor, bedelsiz askerliği, 800 bin kişilik orduyu 50 bine
düşürecek sistem ortaya çıkıyor. Asıl amacınız 50
bin kişilik Silahlı Kuvvetler mevcudu bize yeter mi diyorsunuz?
Sayın Bülent Arınç, Başbakan Yardımcısı,
Türkiyede silah altındaki askerlerin sayısını bilmiyor.
Türkiyede silah altına alınanların sayısı 465 bin,
şu an görev yapanların, bedelli askerlik yapacak olanların,
bundan yararlanabilecek olanların da sayısı 400 bin
civarında. Yani, Cumhuriyet Halk Partisinin teklifini 800 bin askeri 50
bine düşürmek gibi bir rakamla manipüle etmek, bunu siyaset malzemesi
olarak kullanmak, zaten Sayın Bülent Arınçın geçmişten
beri gösterdiği davranışlardan biriydi. Ne oldu da şimdi
Bülent Arınç, bu fikirlerinden döndü? Bugün de yoktu, yarın da
yoktu. Yine Başbakan Yardımcısı Bozdağ
Kılıçdaroğlu bedelli atıyor. diyordu bu süre içerisinde.
Şimdi
değerli milletvekilleri, ne oldu da bu kadar laftan sonra, parası
olana buyur kullan diyorsunuz, şimdi cari açık mı
sıkıştırdı? Bir mirasyedi gibi haraç mezat
sattınız ülkenin varını yoğunu. Sizin deyiminizle
garip gurebaya tesker Çiftini çubuğunu sat, getir parayı, tezkereyi
al. diyorsunuz, yurt dışında kendi geçimini sağlamakta
zorlanan gurbetçilerden aldığınız parayı 2 katına
çıkarıyorsunuz, Git Alman bankalarına borçlan; köleliğe
devam et. diyorsunuz, onları yeşil sermayeye, Deniz Fenerine
soydurdunuz, şimdi de siz kalanına gidenine el koymak istiyorsunuz.
Eden bulur, unutmayın.
Bu
görüşmeler sırasında Komisyonda reddedilen önergelerimiz
vardı. Parası olan mali gücüne göre 15.000 lira-7.500 lira
arasında bedel ödesin, geliri 12 bin liradan az olan garip gureba bedelsiz
askere gitsin, bedelsiz bu yasadan yararlansın ve askerlik
çağına gelen her genç nasıl askerlik yapıyorsa bu yasadan
yararlanacak olan Türk gençlerinin de hiç olmazsa yirmi bir gün temel eğitim
alarak askerliğin havasını solumasını istemiştik.
Tüm bunlar reddedildi. Başbakan vicdana gelmedi, belki yüce Mecliste
milletvekilleri vicdana gelir, halkın beklentilerine uygun bir oy
kullanır ve yasa böyle çıkar diye düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu konu polemiğe açık bir konu değildir. Bu
konuda gerçekten halkın vicdanı yaralanmıştır.
Parası olana tezkere verilecektir, parası olmayan
Dağlıcada, Çukurcada, Yüksekovada çocuğunu takip edecektir.
Bunun sizin vicdanlarınıza da uygun olmadığını
düşünüyorum.
Değişiklik
önergelerimize destek vermenizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Toptaş.
Şimdi
yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Soru
sorma süresi on dakikadır.
Sayın
Işık, Sayın Uzunırmak, Sayın Erdoğan, Sayın
Erdem, Sayın Öz, Sayın Vural, Sayın Yılmaz, Sayın
Sakık, Sayın Doğru sisteme girmişlerdir.
Sayın
Işık, buyurun.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, tasarıya ilişkin hazırlık
çalışmalarının sürdüğü bir dönemde Sayın Adalet
Bakanı televizyonlara çıkıp Millî Savunma
Bakanlığıyla birlikte vicdani ret talepleriyle ilgili
çalışma yapıldığını ifade etti.
Arkasından da Sayın Başbakan Ne ilişkisi var bunun vicdani
retle? diye bir çıkış yaptı. Şimdi, size açık
yüreklilikle soruyorum: Bu tasarıda yirmi bir günlük temel eğitimin
kaldırılması olayı vicdani ret talepçilerinin talebine
örtülü cevap verme anlamına mı gelmektedir? Bu konudaki
görüşünüzü alabilir miyim?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Uzunırmak
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, iki sorum var. Bunlardan birincisi: Nüfus olarak yüzdeye
vurulduğunda kaçak, bakaya, saklı gibi tanımlarda olan yüzde
olarak Türkiyedeki ilk 15 il hangileridir?
İkinci
sorum: Şehit ailelerine bu paraların gideceği söyleniyor. Bunun
içerisinde yurt dışından bedelli olanlar yoktur kanaatini
taşıyorum, bu şehit ailelerine gidecek olan paranın
içerisinde. Bütçeye konularak hangi fasıldan böyle bir düzenleme
yapılabiliyor? Bu şehit ailelerine yardımdaki kriterler
nelerdir? Bunları öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Erdoğan
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, AKP hükûmetleri 2002 yılından bu yana bedelli askerliği
hep gündemde tuttular, bugün de Meclis Genel Kurulunda bu konuyu
görüşüyoruz. Bundan sonra kaç yılda bir bedelli askerlik meselesini
gündeme getirip tekrar yasalaştırmayı düşünüyorsunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Erdem
ENVER
ERDEM (Elâzığ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, bedelli askerlik gibi geçici düzenlemelerin yerine millet ordusu olan
Türk Silahlı Kuvvetlerinin askerlik sistemi, personel rejimi, askerlik
süresi, profesyonel ordu da dâhil olmak üzere yasal bir zemini oluşturmayı
ve siyasi gündemin dışına çıkarmayı düşünüyor
musunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Öz
ALİ
ÖZ (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, benim de sorum şu olacak: Askerlik hizmetinden önce kamu
hizmetinde bulunan SSKlı, emekli veya kamu görevlilerinin askerliklerini
yaptıktan sonra emeklilik sürecinde askerlik sürelerinin
borçlanmasının devlet tarafından karşılanması
yönünde bir çalışmanız var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Vural
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, öncelikle bu terör örgütü üyeliğinden kovuşturma ya da
soruşturmaya tabi tutulanlar da bundan faydalanacak mıdır?
Diğer
taraftan, bu yaş ve miktar konusunda bir indirim yapmayı
düşünüyor musunuz? Bundan kaç kişi faydalanacak, ne kadar gelir elde
etmeyi umut ediyorsunuz?
Diğer
taraftan, bu dövizli askerlik, 10 bin euroya çıkartıyorsunuz ama
gerçekten, yurt dışında özellikle işsizlik parasıyla
geçinenler önemli ölçüde bu artırımdan dolayı şikâyetçiler,
bu konuda da bir indirim yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Yılmaz
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bedelli askerlik kanun tasarısında bedel 30 bin TL
olarak belirlenmiştir. Bu parayı ödeyemeyecek olan
insanlarımız çoğunluktadır. Bu, Anayasanın
eşitlik ilkesine uymakta mıdır, vicdanımız kabul
etmekte midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Sakık
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakana sormak istiyorum, 24 Ekim Hakkâri Kazan ovasında 36 PKKli militan
öldürüldü. Bu ölümden sonra bunlar Malatya Adli Tıp Kurumuna sevk
edildiler ama hâlâ otuz beş gün otuz altı gün olmasına
rağmen, orada kullanılan silahlardan dolayı aileler
BAŞKAN
Sayın Sakık, konuyla ilgili soru sorma hakkınız var.
SIRRI
SAKIK (Muş)- Burada, Sayın Bakan
Konuyla ilgili, ben de konuyla
ilgili ve bu ülkenin sorunu
BAŞKAN
Hayır, ülkenin sorunu ayrı bir konu ama konuyla ilgili
soracaksınız, ben herkesi uyarmak zorundayım.
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, lütfen biraz tarafsız olun. Ben
insanlığa karşı bir
BAŞKAN
Ben tarafsızım Sayın Sakık.
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkanım, bakın, ben burada
BAŞKAN
Ben, İç Tüzük hükümlerine göre sizi uyarıyorum, uyarmak
durumundayım, herkesi uyarıyorum.
SIRRI
SAKIK (Muş) - Ya, bin kez uyarsan ne olur, 100 bin kez uyarsan ne olur
Sayın Başkan!
BAŞKAN
Lütfen, tarzınıza dikkat edin.
SIRRI
SAKIK (Muş) Ayıptır be!
Bütün
vekiller hakkını, hukukunu kullanmaz mı?
BAŞKAN
Hayır, sizin yaptıklarınız ne kadar güzelse o ayrı
bir şey.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Askerlik göreviyle ilgili bir soru, niye müdahale
ediyorsunuz?
BAŞKAN
Müdahale etme hakkım var tabii.
SIRRI
SAKIK (Muş) Burada Ulaştırma Bakanı var, ben de ona
soruyorum.
BAŞKAN
Konuyla ilgili soracaksınız. Bak, sizden önce 10 kişi soru
sordu, konuyla ilgili sordu.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) İstemediğiniz şeyleri de soracaklar
yani buna niye itiraz ediyorsunuz?
BAŞKAN
Hayır, konu dışına çıkarsanız tabii ki müdahale
edeceğim, var böyle bir hakkım benim.
SIRRI
SAKIK (Muş) Tamamen konu dışında binlerce konu
konuşuldu burada
BAŞKAN
- Lütfen ama
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Yani siz Başkanlık görevinde lütfen biraz
tarafsız olun yani Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Sayın Doğru, buyurun.
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan,
bir ülkede 36
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Askerlik göreviyle
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şu
andaki bedelli askerlik ücreti çok yüksek olarak görülmektedir.
SIRRI
SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, buna hakkınız yok. Ben
burada görev yapıyorum, bu ülkenin sorunlarını buraya
taşımak zorundayım.
BAŞKAN
Sayın Doğru, sürenizi vereceğim.
Sayın
Sakık, bir dakikalık sürenizi verdim, İç Tüzükün
SIRRI
SAKIK (Muş) Efendim, ben bitiremedim, siz müdahale ettiniz. Ben bir soru
sormak istiyorum.
BAŞKAN
Hayır, müdahale ettim, doğru. İç Tüzük hükümlerine göre,
konuyla ilgili soracaksınız, ben bunu uyarmak zorundayım.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Askerlik göreviyle ilgili soru soruyor.
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, burada, bu konuyla ilgili, bir
ülkenin bütün sorunlarıyla ilgili her parlamenterin sorabileceği
soruları ben de soruyorum. Otuz altı gün geçti ve aileler hâlen
Malatya Adli Tıp Kurumu önünde çocuklarını teşhis
edemiyorlar. Bu, ülkenin ayıbı değil mi?
BAŞKAN
Bunu başka bir platformda ve başka konuyla ilgili getirirsiniz
gündeme.
SIRRI
SAKIK (Muş) - Hangi silahın kullanıldığını
bir parlamenter olarak, bu ülkenin vatandaşı olarak benim bilme
hakkım yok mudur?
BAŞKAN
Sayın Doğru, tekrar sisteme girer misiniz.
Teşekkür
ederim Sayın Sakık.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Buna gerek yoktu Sayın Başkan yani
hakikaten gerek yoktu buna, bir dakikalık bir soru.
BAŞKAN
Sayın Doğru, sisteme girer misiniz tekrar lütfen.
Buyurun
Sayın Doğru.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şu
anda, bedelli askerlik ücreti halk tarafından çok büyük bir miktar olarak
değerlendirilmektedir. Fakir fukara insanlar da bedelli askerlik yapmak
istiyor. Bu yönde olarak miktarı düşürmeyi düşünür müsünüz?
Böyle bir önerge versek destekler misiniz?
İkinci
olarak da uzman erbaş olarak görevlerini yaparken çeşitli sebeplerden
ayrılan insanlar var. Bu insanlara memur hakkı veriliyor
biliyorsunuz. Bunların da hepsi beraber bizim kapılarımıza
her gün gelip gidiyorlar. Bunlara bir kereye mahsus olmak üzere bir memur
hakkı verilemez mi? Bu görüşünüzü almak istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.
Sayın
Kuşoğlu
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tasarıyla
ilgili olarak en önemli ve ilgili kurum Genelkurmay Başkanlığıdır.
Genelkurmay Başkanlığının görüşü
alınmış mıdır acaba? Alınmışsa
Genelkurmay Başkanlığının görüşü ne
şekildedir, öğrenmek isterim.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Çelebi
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Bakana sormak istiyorum: Adalet ve Kalkınma Partisinin bu tasarıda
adaletli davrandığına inanıyor mu? Vicdanen rahat
mısınız Sayın Bakan?
Bu
ülkede asgari ücret 650 lira iken yaklaşık 30 bin lira elde etmek
için altmış ay bir vatandaşın çalışacağı
ve bununla bunu karşılayacağı konusunda bir
yaklaşımınız var mı, bir öngörünüz var mı?
Bu
konularda açıklık istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Çelebi, teşekkür ediyorum.
Yanlışlık
oldu galiba, Sayın Kuşoğlu, şimdi buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Ben konuştum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Kaleli
SENA KALELİ (Bursa) Sayın Başkan,
değerli vekiller
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Vatanı koruyacak olanların yoksul çocuklar
olacağını anladık ancak peşinatın
düşürülerek taksit olanaklarının artırılması
mümkün değil midir?
Yine, kazanacak olanlar bankacılar olacaktır.
Vade ve faizleri bankacıların iyileştirmesini
sağlamanızı öneriyorum, mümkünse bunun
yapılmasını istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özgündüz
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanımdan bir
şey öğrenmek istiyorum: Bu tasarıdan bu Parlamentoda olan
milletvekillerinin üçüncü dereceye kadar hısımları
faydalanabilecek mi ya da kaç kişi faydalanacak?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, benim
sözüme müdahale etmeseydiniz yani ben
Bir ülkede bir sorun
yaşanıyor. Ben bu sorunu Parlamentoya getirmeyip de nereye
getireceğim? Burada
Sayın Bakanımız burada.
Şimdi, gerçekten orada hangi silahlar
kullanıldı ki otuz altı gündür aileler adli tıp kurumu
önünde bekliyor? Biraz empati yapalım. Aynı noktada biz olsak ve
çocuklarımız o morgda olsa biz aileler olarak, bu ülkenin
vatandaşları olarak bu soruları Parlamentoya taşımaya
hakkımız var mıdır, yok mudur? Ben de Sayın
Bakanıma soruyorum: Hangi silahlar kullanıldı ki otuz altı
gündür aileler çocuklarını teşhis edemiyorlar? Yani bu acılara
ne zaman son vereceğiz? Ve savaşın da bir kuralı
olmalıdır, bir ahlakı olmalıdır çünkü
İki gün
önce oraya uluslararası heyetler geldi. Uluslararası heyetler gelip
Hakkâride inceleme yapabiliyor, ben bu ülkenin vatandaşıyım ve
milletvekiliyim, bu soruyu soramıyorsam o zaman burada
oturmamızın bir anlamı yoktur. Bir daha bu konularda biraz daha
toleranslı olursanız sevinirim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Sakık.
Sayın Sakık, İç Tüzükün vermediği
bir hakkı kullanmak istiyorsunuz genel anlamda, ben İç Tüzük
hükümlerini uyguluyorum; bu bir.
İkincisi, 24 tane Türk askeri şehit edilirken
hangi ahlak varsa
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
SIRRI
SAKIK (Muş) Onlar için de aynı ahlakı savunacağız.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, usul
tartışması açarız. Böyle konuşamazsınız!
BAŞKAN
Türk askeri
Türk askeri
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, böyle
yapamazsınız!
SIRRI
SAKIK (Muş) Siz neyi alkışlıyorsunuz!
BAŞKAN
Bir saniye
Bir saniye
Dinleyeceksiniz
Bir saniye
Türk
askeri iç hukukun ve uluslararası hukukun verdiği ölçüler içerisinde
teröristle mücadelesini yapar.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, bu ülkenin insanları
ölüyor, askeri ölüyor, polisi ölüyor, subayı ölüyor, genci ölüyor. Bu
ülkenin cüzdanını taşıyan herkesle ilgili bu Mecliste
konuşacağız.
BAŞKAN
Hukuk çerçevesi içerisinde, hem iç hukuk hem uluslararası hukukun izin
verdiği ölçüde mücadele edecektir, buna da kimsenin engel olmaya
hakkı yoktur, engel olamaz zaten!
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkanım, bakın, siz
burada böyle bir konuşma yapamazsınız!
Sayın
Başkanım, İç Tüzükte de
SIRRI
SAKIK (Muş) Siz neyi alkışlıyorsunuz!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Siz neyi alkışlıyorsunuz burada!
Eğer
vicdan varsa, aha burada askerler
SIRRI
SAKIK (Muş) Ölümleri alkışlıyorsunuz, ölümleri!
Yazık!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, asker, polis ve subaylar,
şu an PKK tarafından kaçırılanlar var. Eğer vicdan
olsa
BAŞKAN
Sayın Kaplan, konumuz bu değil. Lütfen
Teşekkür
ederim.
OKTAY
VURAL (İzmir) Bunları Osloda görüşün, Osloda, Meclis yeri
değil.
HASİP
KAPLAN (Şırnak)
siz bu alkışları tribünlere
yapacağınıza, Hükûmet olarak -Bakan burada- o askerlerini,
polislerini kurtarmak için bir çaba sarf eder.
OKTAY
VURAL (İzmir) Osloda
görüşürsünüz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Bakan, buradan soruyorum: Siz ne çaba
sarf ediyorsunuz ki
O askeri, polisi ve subayı getirenleri de
yargılayan bir sistem var.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen oturun! Teşekkür ederim.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Şimdi, burada İsrail 1 askeri için bin
tane Hamaslıyı bırakıyor, siz burada kalkıp
tarafgirlik yapıyorsunuz. Böyle bir tartışma
yapamazsınız Sayın Başkan!
BAŞKAN
Tarafgirlik yapmıyorum! Ben tarafım, tabii ki devlet tarafıyım!
Çok net söylüyorum.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Bu usul tartışmasına girer. Orada
AKP rozetiyle oturmuyorsunuz!
BAŞKAN
Tabii ki asayiş taraftarıyım! Tarafım tabii ki! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP
KAPLAN (Şırnak) AKP rozetiyle oturmuyorsunuz! Bu ülkenin her
insanı bizim için kutsaldır ve yaşatmak zorundayız.
BAŞKAN
Sayın Bakan, cevap verme süreniz on dakikadır.
Buyurun.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Kimse böyle taraflı konuşmasın.
Herkes için yaşama hakkını savunacağız.
Siz
o kaçırılan asker ve polisler için bir tane adım
attınız mı? Bakan burada, asker burada, herkes burada. Ne
yaptınız?
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, bakın, bizi itham ediyorsunuz.
Siz ki 24 askerin
BAŞKAN
Sayın Sakık, böyle bir usulümüz yok. Sayın Bakan cevap
verecek. Ben kimseyi de itham etmiyorum.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Usul tartışması açarız
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tutanaklara bakarsınız. Kimseyi itham etmiyorum.
Sayın
Bakan, lütfen buyurur musunuz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Siz tarafgirsiniz! İnsanları
ayıramazsınız, bu ülkenin insanlarını.
BAŞKAN
- Sayın Bakan
Sayın Bakan, sorulara cevap verin lütfen.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekillerimizin sormuş olduğu soruları süremizin
yettiği, elverdiği ölçüde cevaplandıracağım. Eğer
ki sorusuna cevap alamamış -arkadaşlarım takip edecekler-
milletvekili arkadaşlarımıza da yazılı olarak
cevaplarını ileteceğiz.
Öncelikle şunu
belirtmek istiyorum ki, bu yasa toplumsal bir gerçeklikten, ihtiyaçtan
kaynaklanmıştır. En somut örneği -artık nasıl
yorumlanırsa yorumlansın ama- yaşı kırk beşin
üzerinde olan 60 bin kişi bakaya durumunda. Yaşı kırk
beşin üzerinde 60 bin kişi. Bu bir sosyal gerçeklik. Devlet
vatandaşıyla kavga etmez, devlet vatandaşıyla davalı
olmaz ama bunun sonucu devlet vatandaşıyla davalı.
Dolayısıyla bizim istediğimiz husus devlet vatandaşıyla
barışsın. Bu da bir şekilde bir barış. Sosyal
gerçeklikten kaynaklanmıştır.
Konuşan hatiplerden
birisi Bakın bunu çıkarıyoruz ama işte bizim askeriyede
ölenlerimiz, şehitlerimiz var, bunların çocuklarını buna
tabi tutalım. gibi bir ibare kullandı. 2009 yılında bir
yasal değişiklik yaptık: Askerlik hizmetini yerine
getirmekteyken ölen, akıbeti meçhul kalan, hakkında gaiplik
kararı alınan veya maluliyet aylığı
bağlanmasını gerektirecek biçimde malul olanların;
Baba ve annesinin
müşterek olarak talep ettiği veya baba ya da annesinden biri
ölmüş ise sağ olanın talep ettiği kardeşlerinden biri,
istekli olmadıkça silah altına alınmaz veya silah altında
ise terhis edilir. Demek ki bir tanesi kesinlikle askere alınmaz istekli
olmadan. Askerlik hakkı yok ama buna rağmen Ben askere gitmek
istiyorum. diyorsa Hoş geldin, sefa geldin, askerlik yapmak da bir
onurdur. diyoruz.
Yine Baba ve annenin
müştereken anlaşamadıkları veya her ikisinin de ölmüş
olması durumunda; öncelikle silah altında olan kardeşi var ise
istekli olması halinde terhis edilir, silah altında olan kardeşi
yok ise veya silah altında olan kardeşi terhis olmak istemez ise
askerlik hizmet sırası gelen ilk kardeş istekli olmadıkça
silah altına alınmaz.
Bir başka -terörle
mücadele yaparken de- husus: Askerlik hizmetini yerine getirmekte iken Terörle
Mücadele Kanunu kapsamında hayatını kaybeden yükümlülerin
kendilerinden olma erkek çocuklarının hepsi ile aynı anne ve
babadan olan kardeşlerinin tamamı, istekli olmadıkça silah
altına alınmaz ve silah altındakiler istekleri halinde terhis
edilir.
Bunu neden söyledik?
Biraz önce Bu yasayı getirecekseniz bunlar için getirin. diye bir tabir
vardı. Bilin ki 2009daki yapılan değişiklikle biz bu askerdeyken
hayatını bu vatan için kaybedenlerin yakınları için bir
düzenleme yaptık.
Yine
bir başka konuşma da vicdani retle ilgili. Sakarya Milletvekilimiz
çok sevgili Hocam Münir Kutluata söyledi. Bu yasanın vicdani retle ilgili
hiçbir alakası yok. Bunu çok net şekilde
Adalet
Bakanlığımızın söylemiş olduğu husus, Avrupa
Komisyonunun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye'nin bir
mahkûmiyetiyle ilgili bir cezanın teke indirilmesiydi.
Dolayısıyla da Sayın Başbakanımız bununla ilgili
açıkladı.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın
Bakan, bunlara konuşmada cevap verirsiniz.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bedelli askerlik daha önce üç kez
çıktı, kısa dönem askerlik de yapıldı ancak sonuçtaki
gelen rakamı söyledim, şu anda 460 binin üzerinde bir
insanımız var. Bu insanımızdan ne kadar kişi yararlanır,
hep beraber göreceğiz.
Yine
bir başkası, yine Hocam söyledi. Birol Elmas, Sakaryalı
şehidimiz, yoksul, elektrik faturasını ödeyememiş.
İşte biz bu yasayı çıkarıyoruz ki
Yoksul er ve
erbaşların ailelerine belediyelerce, belediye meclis kararıyla,
karar alınarak yardım edilebilir, destek edilebilir. diye kanun maddesi
var fakat belediyelerimiz uygulamıyor. Belediyeler
uygulayamadığı için de böyle kaldı ancak şimdi bu
topladığımız parayı bunda da kullanacağız.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sosyal yardımlaşma fonları var
Hükûmetin.
OKTAY
VURAL (İzmir) Ona verecek parayı bulamadınız mı?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir başka
Bir başka
OKTAY
VURAL (İzmir) Yani onlara verecek para bulamadınız mı?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yirmi bir günlük eğitimin
kaldırılması vicdani retle ilgili bir şey mi? Yani çok net
olarak söyledik ki biz herkesin bu ülkeyi sevdiğine hemfikiriz ama bu
ülkeyi hiç kimse bizden daha çok sevdiğini söylemesin. Biz, öyle
değil
Bu ülke için can veren de bizim evladımız. Dolayısıyla
da hiç kimsenin yani Siz vicdani retçilere buradan bir şey veriyorsunuz,
imtiyaz veriyorsunuz. diye bir düşünceye girmesi doğru olmaz,
gerçeği yansıtmaz diye düşünüyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) Faydalanmayacaklar mı onlar, faydalanmayacak
mı?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Kaç yılda bir bedelli
çıkacak? diye bir soru var. Muhakkak ki biraz önce söyledik. Kaçta
çıkmış? 87de çıkmış, rahmetli Özal döneminde.
Kaçta çıkmış? 92de. Aradan kaç yıl geçmiş? Beş yıl.
92den sonra 99da çıkmış. Kaç yıl geçmiş? Yedi.
99dan bugüne kadar on iki yıl geçti bizim dönemde. Geleceği kim
bilebilir, müneccim olan var mıdır? On yıl sonra, yirmi yıl
sonra ne çıkar, o ayrı bir şey.
Tabii,
bunun dışında bir başka Sayın Vekilimiz, Bedelli
askerlik geçici bir çözümdür
E doğrudur, olabilir, bir sosyal probleme
bir çare
kalıcı çözümler yapılsın. Münir Kutluata da
söyledi. Dolayısıyla, dedi ki o da: Askerlikle ilgili genel,
kalıcı bir düzenlemeler yapılsın. denildi.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sorulara cevap verin Sayın Bakan ya!
Usul
hakkında Sayın Bakanı bir uyarır mısınız?
Sayın Bakan konuşmalara cevap veriyor, sorulara değil.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ona da cevap verilir.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Konuşmacılara cevap veriyor Sayın Bakan
Sayın Başkan.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hayır, hayır, sorular da
var.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Sayın Bakanın
ona da cevap verme hakkı var, Sayın İdare Amirinin bunları
bilmesi gerekir.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Yok canım sende!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tabii, buradaki kürsüde konuşulanlara da,
sorulan sorulara da cevap verecek.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yine, bir başka Sayın
Vekilimizin Acaba suç işleyenler bu yasadan faydalanacak mı? diye
bir cümlesi vardı.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Soru-cevap işlemi ile oradaki konuşma
farklıdır Sayın Elitaş. Sayın Bakan çıksın
konuşmaya konuşmayla cevap versin, o hakkı var. Niye sorulara
cevap vermiyor? Olur mu öyle şey!
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Zaten bu soru değil mi? Bu soru
değil mi? Çok net olarak da söyledik, herkese, sorusunun
cevabını alamadığını düşünenlere pekâlâ
yazılı cevap vereceğiz.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Hükûmet istediği zaman söz alabilir, orada cevap
versin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hükûmet istediği şekilde istediği cevabı
verebilir. Beğenmiyorsan yazılı cevabı bir daha
sorarsın.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bir başka vekilimiz sordu Suç
işleyenler bu yasadan faydalanacak mı? diyerekten. Bu yasadaki
şu şartları yerine getirenler
İkisi farklı husus, ceza
kovuşturmasına tabii tutulanlar farklı husus
Bu yasada ne
diyoruz? Otuz yaşından gün almış olanlar, şu kadar
OKTAY
VURAL (İzmir) Yani PKKlı da faydalanacak mı?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Alnında yazıyor mu
PKKlı olduğu?
OKTAY
VURAL (İzmir) Yazıyor; kovuşturma, soruşturması var,
davası devam ediyor. Cemil Bayık faydalanacak mı?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Dolayısıyla, bu
yasanın şartlarını taşıyanlar bu faydadan
Bu
ülkenin vatandaşı olan, bu yasada belirtilen şartları
taşıyanlar, herkes, bu yasadan faydalanır.
OKTAY
VURAL (İzmir) Askere kurşun sıkanları da
faydalandırıyorsun ha! Yazıklar olsun!
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir başkası sordu Bu
yasadan kaç kişi yararlanacak? diye. Biz, yararlanacak insanların
sayısının yaklaşık 460 bin civarında
olduğunu söylüyoruz ancak kişilerin işte gelirleri
durumlarına göre talepleri durumunda olaraktan bu yasa kapsamına
girmiş olmasına rağmen askerlik yapacak olanları biliyorum,
mali durumu iyi olanları da yine askerlik yapmak isteyenleri de biliyorum.
Dolayısıyla hep beraber göreceğiz.
Tabii,
Sayın Sakıkın bu adli tıpla ilgili vardı. Bununla
ilgili, Sayın Sakık, bir milletvekilimiz de soru sormuştu
dolayısıyla o soruya da bir yazılı cevap da verilecek.
Ancak şunu söylemek istiyoruz ki bu ülkenin insanı hiç ölmesin yani
özü bu, bu ülkenin insanı ölmesin. Ha, burada kullanılan silah
Zaten
Türkiye Cumhuriyeti yasal
Siz elinizde silahla Almanyanın
dağlarında dolaşabilir misiniz, Amerikanın
dağlarında dolaşabilir misiniz? Oralarda
dolaşamıyorsun da Türkiye'nin dağlarında nasıl
dolaşırsın! Bununla silahlı kuvvetler, yasal güçler
mücadele etmez mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Soruya cevap verin Sayın Bakan.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Dolayısıyla, onların
yapmış olduğu yasal bir mücadeledir. Ama diyoruz ki:
İnsanımız ölmesin. Bakın, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
bir korkusu olsaydı
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Dersimde de aynı şey
yapılmıştır. diyorsunuz. Farklı bir şey yok,
21inci yüzyılda da aynı şeyler yapılıyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Bakanım, siz Genel Kurula hitap
edin, Genel Kurula.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir başka
Dediği gibi
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Parası olmayan ne yapacak?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Bakan sorulara cevap veriyor.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir başkası yine Uzman erbaşlara memur hakkı
tanınabilir mi? diye. Zaten böyle bir yasal uygulama var. Pekâlâ müracaat
oluyor. Fakat talepler çok olduğundan birçok kurum artık bunu
uygulamamak istiyor. Yoksa yasal olarak bir engel yok.
Bir
başka Sayın Vekilimiz Genelkurmay
Başkanlığının görüşü alındı mı?
dedi. Muhakkak ki bu yasayla en ilgili olan kurum Genelkurmay
Başkanlığı. Genelkurmay Başkanlığımızın
tabii ki görüşü alınmıştır ve kendisi de bu konuda çok
hassastır, onu da bilmek lazım. Ancak, Genelkurmay
Başkanımızın çok net bir açıklaması var. Sordu
Lütfen
En son basında da açıkladı. Genelkurmay
Başkanımızın açıklamasına bir başka
açıklamayı gereksiz buluyorum. (CHP sıralarından
Parası olmayan ne yapacak Bakan? sesi)
Tabii
Zenginimiz bedel verir, yoksulumuz, askerimiz fakirdendir. diye
Osmanlı
döneminden de çıkan bir sözdü. Bu dönem de
Bir gerçeklik de var. Ancak,
şunu söyleyelim ki, zengin olup da askere giden de var benim bildiklerim.
Dolayısıyla, kesin böyle bir ayrım yok ama böyle bir imkân var.
Ancak, bir sosyal gerçek de
Otuz yaşını da
aşmış. Onu diyerek
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Bakan, yardım faslını
belediyelere mi aktaracaksınız? Onlar mı yapacaklar
yardımı? Hangi fasıldan yapacaklar?
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Sayın Bakan, parası olmayan ne yapacak?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir başka soru, bir başka
açıklama: Buradaki milletvekillerinden üçüncü dereceye kadar olanlardan
kaç kişi faydalanacak? diye bir soru var. Yani buna insaf demek
lazım. Bu, parlamentonun, siyasetin değerini düşürmek demektir.
Bunun içinde siz de varsınız, biz de varız. Biz şimdi bütün milletvekillerine sorduk
mu Sizin evladınız kaç yaşında? Otuz yaşına,
askerlik çağına gelmiş, gitmemiş olan var mı?
Birinci dereceyi vazgeçtik, ikinci dereceyi, üçüncü dereceyi sorduk mu? Böyle
bir şey yaparsak da yanlış olurdu, ayıp olurdu yani.
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Bakanım, bir anket yapın, kimin
çocuğu o dağlarda?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Dolayısıyla, bizim böyle
bir anlayışımız yok. Bir genel ilke koyuyoruz. Bu genel
ilkeden hangi vatandaş faydalanırsa. Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olmak kaydıyla herkes faydalanır. Bunun
içerisinde milletvekilinin oğlu da varsa faydalanır
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) - Fakir nasıl
faydalanacak Sayın Bakan? Ayıp değil mi fakire?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bunun içerisinde Vanlı
kardeşim de varsa faydalanır dediği gibi.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Zengin-fakir ayrımı yapıyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Akar, lütfen
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) 12 milyon insan yoksulluk sınırının
altında.
BAŞKAN
Sayın Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ne ayıp ya! Kendiniz ayıp yapıyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Akar
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir başka Sayın Vekilimiz
sordu, dedi ki: Bu bakayalar içerisinde ilk on beşte olan en fazla bakaya
veya kaçağın olduğu iller neresidir?
En
fazla göç kabul eden iller, en fazla kaçağın olduğu illerdir.
Neresidir? Büyükşehirlerdir; İstanbuldur, Ankaradır,
İzmirdir, Adanadır.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Bakanım, siz sorunun
mantığını anlamadınız. Askerlik şubesinde
nüfusa kayıtlı olduğu yerde yüzde olarak sordum ben, yüzde.
Yani, şu ilde, 10 bin nüfusu olanla 100 bin nüfuslu yerin arasında
fark nedir?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Anladım.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, lütfen toparlayınız.
Teşekkür
ediyorum.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Ali Bey, şimdi buraya gelince
arkadaşlar bununla ilgili bir çalışma yapmaları lazım,
muhakkak ki bir çalışma yapacaklar. Bunu da zatıalinize
göndereceğiz diyoruz.
Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkanım,
cevapları verilmemiş olan vekilleri de takip edeceğiz,
yazılı olarak da, herkese de yazılı cevaplarını
vereceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Oylamadan önce karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN
Arayacağım.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunacağım ancak karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır ve kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
ASKERLİK
KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
KANUN TASARISI
Madde 1- 21/6/1927
tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanununun ek 1 inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan 5.112 Euro ibaresi 10.000 Avro,
üçüncü fıkrasında yer alan 7.668 Euro ibaresi 10.000 Avro,
dördüncü fıkrasında yer alan Euro ibaresi Avro şeklinde ve
beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, aynı maddenin birinci fıkrasında
yer alan ve 21 gün süreli temel askerlik eğitimine tâbi tutulmaları
ibaresi, ikinci fıkrasında yer alan belirtilen yaş sınırı
sonuna kadar temel askerlik eğitimini yapmayanlar, ibaresi, üçüncü
fıkrasında yer alan veya yönetmelikte belirtilen süre içinde temel
askerlik eğitimlerini ibaresi ve aynı fıkrada yer alan ve 21
gün süreli temel askerlik eğitimine tâbi tutulmaları ibaresi
yürürlükten kaldırılmıştır.
Yükümlülerin ödedikleri
dövizler, dövizle askerlik hizmeti kapsamından
çıkartılmaları hâlinde tâbi oldukları statüde askerlik
hizmetini tamamladıktan sonra; ödemesini tamamlamadan Türk
vatandaşlığından çıkmalarına izin verilen veya
Türk vatandaşlığını kaybeden, askerliğe
elverişsiz hale gelen ya da vefat edenlerin ödedikleri dövizler ise
talepleri hâlinde kendilerine, vekillerine veya mirasçılarına iade
tarihindeki kura göre Türk Lirası olarak yurtiçinde gösterecekleri banka
hesabına iade edilir. Ödemesini tamamladıktan sonra, dövizle askerlik
hizmeti kapsamından çıkartılmalarını talep edenlere,
askerliğe elverişsiz hale gelenlere, vefat edenlere, Türk
vatandaşlığından çıkmalarına izin verilenler ile
Türk vatandaşlığını kaybedenlere geri ödeme
yapılmaz.
BAŞKAN Madde
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Hasan Hüseyin
Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili.
Buyurun Sayın
Türkoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, Türk milletinin
saygıdeğer milletvekilleri; 82 sıra sayılı Askerlik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesi hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Anayasamıza göre
askerlik, her Türk vatandaşının hem bir ödevi hem de bir
hakkı niteliğindedir. Anayasa, askerlik vazifesini devlet
açısından bir ödev, vatandaş açısından ise bir hak
olarak görmektedir.
Nitekim, Anayasada bu
şekilde ifade edilen askerlik vazifesi, Türk toplumu için erkek
çocuklarının artık bir birey, vatandaş,
yetişkin kabul edildikleri aşamadır. Türk erkekleri
arasında hayatın renkli, heyecanlı, bir o kadar da önemli bir
bölümü olarak değerlendirilmiştir. İş hayatı, evlilik
gibi önemli kararlar askerlik sonrasına
bırakılmıştır. Ancak, değişen dünya,
toplumun ve fertlerin ihtiyaçları, eğitim ve istihdamda ortaya
çıkan öncelikler, ailevi ve özel şartlar askerlik vazifesini ikinci
plana itmiştir. Artık eskisi gibi, bir an önce askere gidip
hayatını tanzim etmek yerine, hayatını tanzim edip sonra
bir ara askere giderim yaklaşımı daha yaygın hâle
gelmiştir. Ertelenen bu vazife bir süre sonra askerlikle ilgili ihlalleri
de beraberinde getirmiş ve birçok insan yoklama kaçağı, bakaya
suçlusu durumuna düşmüştür. Askerlik, yapacak işi çok,
zamanı az insanlar için bir engel niteliği taşımaya
başlamıştır. Diğer taraftan, Türk Silahlı
Kuvvetleri açısından, artan nüfus, profesyonel askerlik ve
teknolojinin insan yerine geçmesi faktörleri bir arada
değerlendirildiğinde ihtiyaç fazlası askerliğe tabi bir
kitle ortaya çıkmıştır.
Bütün
bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, hem
insanımızın bir an evvel askerlik vazifesini yapma arzusunu
karşılamak hem de ihtiyaçları karşılamak için kaynak
yaratma isteği çakışmış ve dövizle askerlik,
bedelli askerlik kavramları ortaya çıkmıştır.
Çatısı altında bulunduğumuz yüce Meclis 3358
sayılı Kanun, 3802 sayılı Kanun ve 4459 sayılı
Kanun
Tasarının
bu maddesiyle yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın bedelli için ödediği rakam 7.668
avrodan 10 bin avroya çıkarılmaktadır. Yani zam, sizin
tabirinizle güncelleme yapılmaktadır. Ayrıca, yurt
dışından bedelli askerlik için ödenecek bedellerin şehit,
gazi aileleri ve engellilere aktarılmayacağı hususu da
bilinmelidir. Yurt dışından dövizle bedelli askerliğin
altı ayla sınırlı olmayacağı, kalıcı
olacağı düşünülürse bu husus önem arz etmektedir.
Türkiye
bugüne kadar 3 defa bedelli askerlik düzenlemesi yapmıştır.
Dövizle askerlik ise kalıcı bir düzenleme olarak hâlen devam
etmektedir. Her iki yolla da askerlik yapmak isteyen Türk
vatandaşları, gerek yasanın belirlediği bedeli askerlik
şubelerine müracaat ederek gerekse öngörülen döviz miktarını
ödeyip konsolosluklara başvurarak bu hakkı elde etmişlerdir.
Ancak bunlardan azımsanamayacak bir kısmı yirmi bir günlük
askerlik temel hizmetini yerine getiremedikleri veya getirmedikleri için bu
haklarını kaybetmişlerdir. Örneğin, 1999da çıkan
bedelli ile yaklaşık 400 bin kişiye hak
sağlanmışken, bu haktan neredeyse yarıdan fazla kişi
istifade etmemiştir. Bunlardan bir kısmı ekonomik nedenlerle bu
hakkı kaybetmişken, önemli bir kısmı da PKK terör örgütü
mensubu olup temel askerlik hizmeti için ülkeye geldiklerinde tutuklanan veya
tutuklanacağını bilen kişilerden oluşmuştur.
Kandilde,
Kuzey Irak terör kamplarında yaşayan, hatta Türkiyenin
dağlarında elinde silahla dolaşan, karakol basıp mayın
döşeyen, askerimizi, polisimizi ve masum sivilleri katleden eli kanlı
teröristler, Avrupadaki işbirlikçileri yargılanma korkusuyla
Türkiyeye gelememiş, temel eğitimlerini tamamlayamamış ve
dolayısıyla bedelli ve dövizle askerlik hakkını
kaybetmiştir.
Bu
Tasarı, terör örgütü mensuplarının askerliklerinin de Kandilde,
Mahmurda, Haftaninde, Hakurk ve Zagrosta yapabilmelerinin önünü
açmaktadır. Avrupada yaşayan terör örgütü militanlarının
kışla yerine PKK derneklerinde bölücü nutuklar atarak tezkere
almaları imkânını tanımaktadır. PKKlı,
Hizbullahçı veya diğer terör örgütlerinden askerlik
yapmadığı için vatandaşlıktan
çıkarılanların cezaevlerinde yatan teröristlerin bu sebeple
siyaset dâhil birçok kamu görevine seçilebilmelerinin, hatta atanabilmelerinin
önü açılmaktadır.
Bu
Tasarının 1inci maddesi görüşülürken Hükûmetin kamuoyunda
istifham yaratan bazı hususlara açıklık getirmesi gerekmektedir.
Tasarının af niteliği taşıyan geçici 46ncı
maddeyi ihtiva eden 4üncü maddesindeki Bu madde hükümlerinden yararlanan
yükümlüler hakkında saklı, yoklama kaçağı ve bakayadan
dolayı idari ve adli soruşturma ve kovuşturma yapılmaz.
Başlatılmış olanlar sona erdirilir. hükmü de göz önüne
alındığında;
1)
Tasarının bu maddeleri yasalaşırsa bebek katilinin asker
kaçağı olarak aldığı mahkûmiyet bütün
sonuçlarıyla ortadan kalkacak mıdır?
2)
Parayı verip tezkere alan ve hâlen dağda olan, hatta cezaevinde olup
yargılaması devam eden teröristler milletvekili seçilip bu çatı
altında görev yapabilecekler midir?
3)
Şemdin Sakık, Osman Öcalan, Murat Karayılan, Duran Kalkan, Cemil
Bayık ve diğer katil terör elebaşları bu yasadan yararlanacak
mıdır?
4)
Daha önce tahliye edilmiş olup yurt dışına çıkan
Hizbullahçı teröristler, domuz bağcıları bu haktan
yararlanacaklar mıdır?
İsterseniz
cevabını ben vereyim. Evet, yararlanacaklardır çünkü yasa,
bundan önce her ne sebeple olursa olsun bedelli ya da dövizle askerlik
hakkını kaybetmiş, yani yirmi bir günlük temel askerliğini
yapmak üzere Türkiyeye gelememiş, gelmişse bile yakalanıp
cezaevine konmuş, mahkûm olmuş, vatandaşlıktan çıkarılmış
herkesi kapsama almaktadır. Dolayısıyla bu bir bedelli askerlik
tasarısı değil. Daha önceki bedelli uygulamalarında
yaşı tutmadığı ya da ekonomik nedenlerle bu haktan
istifade edememiş vatandaşlarımızı tenzih ederek
söylüyorum. Bu tasarı, teröristlerin, katillerin, canilerin ve
suçluların askerlikten, vatan borcundan affedilmesine ilişkin bir
tasarıdır. Hükûmet namuslu ve masum
vatandaşlarımızı bahane ederek terör örgütünün yolunu
temizlemektedir. Şayet böyle düşünülmüyorsa ya yirmi bir günlük temel
eğitim şartı konulmalı ya da terör örgütü mensubu olmaktan
haklarında kamu davası açılanların bu haktan
yararlanmaları engellenmelidir.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Siz de bedelli çıkartırken...
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) Sabredersen öğrenirsin, az bekle.
Hükûmet
tasarısında yirmi bir günlük temel eğitimin
kaldırılmasına gerekçe olarak özellikle yurt
dışındaki ilgililerin izin alamaması gösterilmektedir. Bu
doğru değildir. Yurt dışında çalışan
işçilerimizin tamamının yıllık en az otuz gün izin
hakları vardır. Temel askerlik için bu süre yeterli bir süredir. Yüz
binlerce insanın bu tasarının yasalaşmasını
heyecanla beklediği bir atmosferde, yıkım projesinin gizli
aşamalarından vazgeçmeyi Hükûmete tavsiye ediyoruz. Bu
insanların beklentilerini istismar ederek, yüce Meclisi alet ederek
yıkım projesine katkıda bulunmamızı beklemeyin bizden.
Bizce yapılması gereken şey, öncelikle tasarının
maddesi içindeki yirmi bir günlük temel askerlik eğitimine tabi tutulmayı
kaldıran ibareler çıkarılmalıdır. Böylece hem
tasarının Anayasaya uygunluğu temin edilmiş olur hem de
şehit aileleri ve gazilerimizin içini acıtan bir bölüm
düzeltilmiş olur.
Bu
duygu ve düşüncelerle yüce Türk milletinin milletvekillerini saygıyla
selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Türkoğlu.
Madde
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Özgür Özel,
Manisa Milletvekili.
Buyurun
Sayın Özel. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 82 Sıra Sayılı 1111 Sayılı Askerlik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Meclis başkan
vekillerimizin demokrasi anlayışlarına ve İç Tüzükü
yorumlama şekillerine bağlı olarak yerimizden
yaptığımız birkaç dakikalık konuşmaları
saymazsak yemin töreninden sonra Genel Kurula bu ilk hitap edişim. Bu
sebeple 24üncü Dönemde tüm milletvekili arkadaşlarıma başarılar
diliyorum ve bizi buraya gönderen vatandaşlarımızın beklentilerine
cevap veren, kişisel hak ve özgürlüklere saygılı, terör ve
işsizlik gibi iki yakıcı soruna çözüm bulan, sosyal devlet
anlayışını geliştirerek eşitsizliklerin ortadan
kalkması için çalışan ve Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
Başkanlık ettiği bu yüce Meclise yakışır bir
dönem geçirmeyi ümit ediyor, bu duygularla yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Askerlik Kanunuyla ilgili
görüş, öneri ve eleştirilerimi ifade etmeden önce yine ilk
konuşma olması sebebiyle, millî iradeyi temsil etme görevinde bir
milletvekili olarak bir konuya daha değinmek istiyorum. Partimizden 2,
diğer partilerden ve bağımsızlardan da olmak üzere toplam 8
milletvekilinin, duvarında Egemenlik, kayıtsız
şartsız milletindir. yazan bir Mecliste, her birisi bölgelerinde 70
bin, 80 bin, 100 bin kişiden oy almış, şu anda burada
bulunmayan değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, şunu unutmayınız: Bugün Türkiye'nin
çeşitli yerlerindeki hapishanelerde tutuklu olan, 8 milletvekilinin bedeni
değildir; bugün orada tutuklu olan, millî iradedir. Millî iradeye uygun
olarak tecelli etmiş seçim sonuçlarına göre burada görev alması
gereken 8 tane arkadaşın bulunmaması, millî iradenin tutuklu
olması anlamına gelmektedir.
Aynı partiden
milletvekili seçildiğim -ve geçmişten gelen dostluğumuzun- ve
davalarını takip ettiğimiz süreçte sürekli
görüştüğümüz milletvekilimiz Sayın Mustafa Balbay, bizler
Askerlik Kanununu görüşürken -ki bu görüşmeler bu gece
yarısını geçtiğinde tam da bininci gününe gelmiş
olacak- bin gündür tutuklu olacak. Bunu bir kez daha Meclisteki
mevkidaşlarının vicdanlarına arz ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Balbay
tutuklandığında dokuz aylık olan oğlu dört
yaşını geçti, yedi yaşında
bıraktığı kızı Yağmur on
yaşını geçti. Oğluna Deniz, kızına Yağmur
ismini koyan ve eli bugüne kadar kalemden başka bir şey
tutmamış bir babadan bahsediyorum. Bu ülkenin seçmeninden 100 bine
yakın oy alarak vekil seçilmiş sizlerden birisinden bahsediyorum ve
Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri adına Sayın Balbayı
ve Sayın Haberalı saygıyla selamlıyor, onlara buradan
özlemle bir selam yolluyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, 19 Haziran 2004 tarihinde Sayın Başbakan
yapmış olduğu bir konuşmada Biz yürütmeyi tüccar bir
zihniyetle, tüccar siyaset mantığıyla yapacağız. Bugün
de aynı şeyi düşünüyoruz. Fakat gel gör ki hâlâ sistemdeki
tıkanıkları aşabilmiş değiliz. Gönlümüzden geçen
tüccar siyaset mantığıdır. demiştir. Hükûmet bu
zihniyetle pek çok düzenlemeyi yaptı ama bugün karşı
karşıya olduğumuz durum Hükûmetin tüccar zihniyetle
yapacağı düzenlemelerde ne kadar ileri noktalara gelebileceğini
hepimize bir kez daha kanıtlıyor. Seçimlerden önce Cumhuriyet Halk
Partisi, uzun süredir Hükûmetin yaratmış olduğu bedelli askerlik
beklentisinin yarattığı tıkanıklıktan ve
toplumdaki beklentiye yönelik olarak, hem bedelini ödeme
karşılığında bunu yapma gücünde olanların
yararlanabileceği hem de bunu ödeme gücü olmayanların da yararlanabileceği
bir kanun tasarısını gündeme getirdiğinde ve 23üncü
Dönemde kanun teklifi olarak sunduğunda, Sayın Başbakan
meydanlara çıkıp seçim sathı mailinde usta bir oy
avcılığı göstererek Benim vicdanım böyle bir
şeyi kabul etmez. Parası olan var, olmayan var. Velev ki böyle bir
öneri Meclisten geçse dahi ben bunu referanduma götürmeyi uygun bulurum.
Şehit cenazelerinin geldiği böyle bir dönemde bunu kendi kendime izah
edemem. demiştir. Ancak 12 Haziran seçimleri geçmiş, maksat hasıl
olmuş ve alınan oylardan sonra bugün, bizi teğet geçtiği,
hatta yakınımızdan bile geçmeyeceğini iddia ettiği
kriz Türkiye'nin kapılarına dayanmış ve artık sadece
ve sadece tüccar siyaset mantığını yürütmeyle ilgili bir
kaygı kafası olduğu durumda Sayın Başbakan
çıkıp hiçbirimizin aklına bile gelemeyecek, gerçekten de
vicdanların kabul etmeyeceği ve hepimizi şaşırtan bir
teklif ortaya koymuştur. Bugün sizlerin biraz önce geneli üzerinde
görüştüğünüz, tüm eleştirileri duymazdan geldiğiniz,
şimdi maddelerine geçtiğimiz ve eninde sonunda da bu Meclisten
Ki
Başbakan şu anda ameliyatlı hâldedir ve sizin en büyük
sıkıntınızın Başbakana ulaşmak, bakanlara
ulaşmak olduğu noktada belki de ilk kez sizleri bu kadar
yakından takip ediyor ve o şimdi bakıyor: Bakalım bizim
grup bütün eleştirilere rağmen, bütün düzeltme taleplerine
rağmen biz Meclise nasıl sevk ettiysek, en ufak bir kenarına
bile bir zarar vermeden bu maddeleri teker teker geçirebilecek mi?
ZEYNEP
KARAHAN USLU (Şanlıurfa) Evvel Allah!
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Ben sizin içinde bulunduğunuz psikolojiyi çok iyi
anlıyorum. Çoğunluğu sağlama noktasında en ufak bir
zafiyet oluştuğunda bile Sayın Başbakanın meseleye ne
kadar sinirlendiğini, bu yüzden oylamaya geçilmeden önce muhalefet partisi
milletvekillerinin yoklama istediği durumda şu
dışarıdaki döner kapının nasıl döndüğünü,
hatta bazen yoklamaya yetişmek için sayın iktidar milletvekillerinin
nasıl yaşamsal tehlikeleri o döner kapının
başında geçirdiğini görmüş birisi olarak
(AK
PARTİ sıralarından
gürültüler)
AHMET
YENİ (Samsun) Sen kendi işine bak!
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) -
sizin bugün bu Meclise sevk edilen, Sayın
Başbakanın, sizden, size verilen bu görevi yerine getirmeniz
dışındaki hiçbir şeyi beklemediği ve
BAŞKAN
Sayın milletvekili, lütfen
ÖZGÜR
ÖZEL(Devamla)
bunu başarısızlık olarak kabul
edeceği bir durumda bizim önerilerimizi dinlemeyeceksiniz.
AHMET
YENİ (Samsun) Siz kendi işinize bakın!
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Ama size çok açıklıkla şunu söyleyeyim: Bugüne kadar
yaptığınız beklenti yönetimi, iktidar partisi milletvekili
olmanın ne kadar zor olduğunu hep beraber gözlemliyoruz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ya, sen işine bak ya!
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Ya, sen oraya gelemezsin ki! Sen nasıl
geleceksin oraya, iktidar milletvekili olamazsın ki!
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Çünkü bir gün Cumhurbaşkanımız startı veriyor,
Güzel şeyler olacak. diyor, ardından Ermenistanda bir maç
izleniyor, ardından Türkiyeye geliyorsunuz, Tek millet, iki devlet
denilen Azerbaycanın bayraklarını Bursadaki stada
sokmuyorsunuz ve bir Ermeni açılımı yapıyorsunuz. Sonra ne
oluyorsa oluyor, bir 360 derecelik dönüş yaşanıyor ve
gidiyorsunuz, kendi döneminizde yapılmış Ermeni-Türk
dostluğunu sembolize eden heykele Ucube deyip sonra da seçime kadar
alelacele onu yıkıyorsunuz. Çelişkileri yönetiyorsunuz.
PKKyla
görüştüğümüzü ispat etmeyen şerefsizdir. deyip Oslo
görüşmelerinin memnuniyetle karşılanmasından, yeteri kadar
tepki gösterilmemesinden memnuniyet duyuyorsunuz.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Konuya gel, konuya gel!
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Yahu, askere gel, askere! Yaptın mı
askerliğini?
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) Şimdi bu çelişkileri yöneten iktidarınız
şöyle bir durumla karşı karşıya: Ben bunu
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Gündem bedelli!
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla)
bedelli askerliği, ben bedelliği askerliği
vicdanıma anlatamam. Bunu nasıl izah ederiz? Bunu referanduma
götürün. derken Cumhuriyet Halk Partisi 12 bin liradan az geliri olanlara yani
ayda 1.000 liradan az geliri olanlara bedelli askerlik yasasından bedelsiz
yararlandırmayı teklif ederken siz Hayır diyorsunuz.
Ben
hafta sonu Manisanın Kırkağaç ilçesindeydim ve
Kırkağaçta bana köylü vatandaş şunu sordu, dedi ki:
Eskiden biz askerdeyken komutanlar bizi koştururdu, biz de
avazımız çıktığı kadar
bağırırdık Her Türk asker doğar! diye. Artık
bu memlekette her Türk asker doğmuyor, sadece fakir fukaranın
çocukları mı asker doğuyor? (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Sivil doğuyor! Her Türk sivil doğuyor!
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) Ben verecek bir cevap bulamadım.
Bir
başkası dedi ki: Şöyle bir şeye hazırlıklı
olun Sayın Vekilim: Bir babayla, bir devlet memuru babayla
karşılaşacaksınız. Bu baba, devlet memurudur ama
gidecek belki bir yerde soygun yapıyor olacak, belki zimmetine para
geçirmekten yakalanmış olacak. Bir maddi hata, bir maddi
yanlışlıkla karşı karşıya olacak. Hâkim ona
soracak: Bunu niye yaptın? Diyecek ki: Ben bu devletin memuruyum.
Devlet bana, çocuğuma bedelli askerlik yaptıracak kadar bir gelir
temin etmedi. Ben de bu gelirim olmadığı için
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Ne alakası var?
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Ne alakası var?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturunuz.
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla)
annesi de bir rüya görmüş, bu çocuk askere gidecek ama
dönmeyecek diye. Ben tam bu kadarlık bir hırsızlık yapmaya
kalktım. Sorumlusu ben miyim? Ve size şunu söyleyeyim, şunu
söyleyecekler: Siz onu hangi kanunla yargılayacağınızı
biliyorsunuz ama hâkim bu durumda vicdanıyla nasıl bir karar
verecek? Bunun cevabını kendi vicdanlarınızda verebiliyor
musunuz?
AHMET
YENİ (Samsun) Ne kadar boş konuşuyorsun!
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) Ben size
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla)
açıkça şunu ifade edeyim: Cumhuriyet Halk
Partisinin değişiklik önergeleri son derece gerçekçi
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Özel, teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) Gruplar adına bir dakika ek süre vermiyor musunuz?
BAŞKAN
Vermiyorum, yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) O zaman selamlamama izin verin.
BAŞKAN
Sayın Özel, lütfen
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) Ben size şu kadarını söyleyeyim: Elinizi
vicdanınıza koyun, teker teker değişiklik önergeleri
gelecek, bu değişiklik önergelerinin sonucunda fakir fukaraya sen
askere git deyip, zengine
BAŞKAN
Sayın Özel
Sayın Özel
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla)
sen muafsın diyecek bir yasa tasarısına onay
vermeyin, bunu kendinize ifade edemeyebilirsiniz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Bakın, Sayın Başbakan hakkında
böyle konuşmanız son derece yanlıştır. Lütfen
(AK
PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen, sayın milletvekilleri
Madde
üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen
Murat Bozlak, Adana milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Bozlak.
(Gürültüler)
Sayın Bozlak,
buyurun.
MURAT
BOZLAK (Adana) Sayın Başkan, susarlarsa, konuşacağım
ben de.
BAŞKAN
Sayın Bozlak, sürenizi yeniden başlatıyorum, buyurun.
BDP
GRUBU ADINA MURAT BOZLAK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 82 sıra sayılı Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde konuşmak üzere
Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle sayın Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tasarıyla ilgili söz alıp gruplar adına
konuşan tüm arkadaşlarımı dikkatlice dinledim. Yasanın
özüne karşı kimse durmuyor. Bedelli askerliğe
karşıyım, bu yasa geri çekilsin, bu tasarı geri çekilsin.
diyen hiç kimse yok, ama neye itiraz var: Yaş sınırına
itiraz var, otuz yaşa itiraz var, 30 bin liraya itiraz var, bir de temel
askerlik hizmeti yönünde bir itiraz var. Bu, şunu gösteriyor: Bedelli
askerlik yasasının çıkmasına Meclis bütün gruplarıyla
birlikte hemfikir. Şimdi, haklı olarak hem bizim grubumuzun hem diğer
gruplar adına söz alan arkadaşlarımızın bu
yasanın kimi maddelerine karşı itirazları var ama
gördüğüm bir şey var: AKP, sayısal çoğunluğuna
dayanarak komisyonlardan gelen yasa tekliflerini veyahut da
tasarılarını, noktasına, virgülüne dokundurtmadan aynen
geçiriyor dolayısıyla bize kalan da sadece düşüncelerimizi
belirtmek ve bu konudaki düşüncelerimizin kayıt altına
alınmasını sağlamaktır.
Şimdi,
kanun tasarısını ben inceledim. Tasarıda gerekçede aynen
şu söyleniyor, deniliyor ki: Bundan önce 3 tane bedelli askerlik
uygulaması yapıldı, bu 4üncüsü. Bundan önceki 3 bedelli
askerlik uygulamasının 2 tanesini hükûmetler ihtiyaçtan dolayı
getirdiler yani bakaya durumuna düşmüş, yoklama kaçağı
veyahut da saklı durumunda olan yüz binlerce genç, askerlik görevini yapamaz
duruma gelince, askere gitmeyince bir ihtiyaç doğuyor ve o ihtiyacın
karşılığında da 2 kez bedelli askerlik uygulaması
yapılıyor. Üçüncüsü ise para toplamak için yapılıyor.
Gerekçeyi
okuyun değerli milletvekilleri. Bu yasanın da gerekçesi, bedelli
askerliğin getirilmesi yine para toplamaya ilişkin. Açık, net,
gerekçede bu belirtiliyor. İhtiyaç var. denilmiyor, Bu ülkede vicdani
ret hakkı yok. Askerde bulunan gençler kadar bir sayı genç de şu
an için kaçak durumunda. Bunu düzeltmek için biz bu tasarıyı
getiriyoruz, bu yasayı getiriyoruz. denilmiyor Para
toplayacağız. deniliyor. Parayı nereye
harcadıklarını da tasarıda açıkça belirtiyorlar. Geçen
sefer, Marmara depremi için harcanmış, şimdi de Vanda deprem
var ama Van depremi için bedelli askerlikten dolayı gelecek gelirden
herhangi bir para ayırt edilmiyor.
Ben,
AKPnin, bu Hükûmetin bu yasayı getirirken sanki devleti değil de
hükûmet bir şirketi idare ediyormuş mantığından
hareket ettiğini düşünüyorum. Eğer siz, şirket
mantığıyla davranırsanız azami parayı
vatandaştan nasıl alabilirim gerekçesiyle,
kararlılığıyla hareket edersiniz, işte o zaman da
fakir fukara demeden herkesi zengin zannedersiniz, herkesi bizler gibi 14-15
bin lira maaş alan insanlar olarak görürsünüz, onlardan da bu parayı
almayı istersiniz, talep edersiniz. Yani işçiyi düşünmezseniz,
asgari ücretle çalışan insanları düşünmezseniz o zaman da
miktarı istediğiniz seviyede tutabilirsiniz. Ben bu gerekçeye
katılmıyorum. Bu gerekçeden ziyade, biz, grup olarak bunun bir
ihtiyaç hâline geldiğini düşünüyoruz. Vicdani ret hakkı
ülkemizde tanınmıyor. Ayrıca askerde bulunan gençler kadar da
gençlerimiz şu an için askere gidemiyorlar, bekliyorlar. Onların
sorunlarına çözüm olsun diye bir ihtiyacı karşılamak,
gidermek amacıyla grubumuz bu tasarıya olumlu
yaklaşmaktadır.
Şimdi
bu genel belirlemeyi yaptıktan sonra, özellikle üzerinde söz
aldığım 1inci maddeye ilişkin görüşlerimi belirtmek
istiyorum. 1inci madde de üç tane yeni düzenleme yapılıyor, üç tane
değişiklik getiriliyor. Birinci değişiklik, 5.112 euro olan
dövizli askerlik bedeli 10 bin euroya çıkarılıyor ve gene 7.668
euro olan dövizli askerlik bedeli de 10 bin avroya çıkarılıyor.
Bu maddeyle öngörülen ikinci değişiklik, euro yerine avro
diyelim. deniliyor, değişiklik buna ilişkin. Üçüncü
değişiklik de temel askerlik eğitimi kaldırılsın
isteniliyor.
Değerli
arkadaşlar, yurt dışında birçok akrabası olan bir
arkadaşınızım. Sizler de elbette ki yurt
dışına gitmişsinizdir, belki birçoğunuz lüks otellerde
kalıyorsunuz ama ben gittiğim zaman o işçilerin evlerine çok da
misafir oldum. Gittiğimiz yerlerde, adam, çok düşük bir ücretle
çalışıyor, milyonlar kazanmıyor, 1.200-1.300 avro bedelle
çalışıyor ve çoğu genç de işsiz durumdadır,
iş yeri olan insan sayısı çok azdır. Evine gittiğinde
üç odası varsa, bir odada oturuyorsa iki odanın elektriğini
kapatıyor. Üç odalı evinde eğer bir odada oturuyor ise o
odanın sadece kalorifer peteğini açıyor ve gezmiyor,
dolaşmıyor, yemiyor, içmiyor, kendinden fedakârlık yapıyor
ve o fedakârlık içerisinde 3-5 kuruş biriktirmeye
çalışıyor. Orada, düşünün, bir ev kirası 700 avro,
yani Avrupada hangi ülkeye giderseniz gidin ortalama 700 avro ev kirası
veriyorsun, geride kalıyor işçiye, çalışıyorsa,
işi varsa, 500 avro. Şimdi, biz dönüp dolaşıyoruz, diyoruz
ki: Bu yurt dışında çalışan kardeşimiz bize
verdiği 5.112 avronun yerine 10 bin avro versin. Nereden getirecek bunu?
Bu adam keyfinden gitmedi, burada yokluktan çıkmış gitmiş,
işsiz olduğu için gitmiş, Avrupada iş sahibi olabilmek
için, çoluk çocuğunu geçindirebilmek için buradaki malını
mülkünü satmış, kendisine yol parası yapmış
gitmiş. Şimdi, bunun 5.112 euro olan ücretini 10 bin euroya
çıkardığınız zaman, onlara iyilik yapmış
olmuyoruz. İşte bu tam bir şirket
mantığıdır. Parayı al da nasıl alırsan al.
Zora girmiş adam, perişan olmuş, hiç önemli değil. Bu
mantığın kabul edilmesi mümkün değil. Ben şahsen,
vicdanen rahatsız oluyorum. Perişan olan insanın yakasına
yapışacaksın. Ee, demin bir arkadaşımız söyledi
Fakirler asker doğar. Hayır, hiç kimse anasından asker olarak
doğmuyor, fakirler asker yapılıyor, askere gönderiliyor. Bu
nedenle, bu konuda da grubumuz adına bir değişiklik önergesi de
hazırlandı, bu maddenin görüşülmesi sırasında
arkadaşlarımız tarafından verilecektir. Biz, paranın
daha çok yükseltilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bu
maddede öngörülen ikinci değişikliği gerçekten ben
anlamış değilim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT
BOZLAK (Devamla) - Euro demeyeceğiz, avro diyeceğiz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bozlak.
MURAT
BOZLAK (Devamla) Teşekkürler Başkan. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bozlak.
Madde
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz isteyen Mehmet Muş,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Muş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Askerlik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde konuşmak için söz
almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, kısa adı
kamuoyunda bedelli askerlik olarak bilinen ve bugün yüce Meclisin gündeminde
olan yasa tasarısını birkaç açıdan ele almak istiyorum.
Hepinizin bildiği gibi, Türkiyede bugüne kadar ilki
1987, ikincisi 1992 ve son olarak da 1999 yılında olmak üzere üç kez
bedelli askerlik konusu Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmiş
ve yüce Meclis tarafından onaylanmıştır. Bugün ise dördüncü
kez bedelli askerlik hakkında yeni bir kanun tasarısı
hazırlanmıştır.
1987 ve 1992 yıllarında kabul edilen yasa
tasarılarında, büyük miktarlara ulaşan saklı, bakaya ve
yoklama kaçağı birikiminin engellenmesi amaçlanmıştır.
1999 yılında, 4459 sayılı Kanun ile uygulama ise Türkiye
Büyük Millet Meclisinde kabul edilerek, Marmara Bölgesinde meydana gelen
deprem felaketinde uğranılan ağır kayıpların ve
bu afet nedeniyle doğan zararların giderilmesine katkıda
bulunmak amacında olmuştur.
Bedelli askerlik uygulamasından 1987
yılında 18.433, 1992 yılında 35.111 ve 1999
yılında 72.290 kişi olmak üzere toplamda 125.834 kişi
faydalanmıştır. Bu yasa tasarısıyla birlikte
yıllardır tartışılan meselelere bir çözüm
getirilmiş olacak, yüz binlerce vatandaşımız bundan
faydalanma imkânına sahip olacaktır. Yüz binler diyorum çünkü
diğer dönemlerle karşılaştırıldığında
bugün bedelli askerlikten faydalanacak vatandaşlarımızın
sayısı en az 3 katına çıkmıştır. Bugün bu
sayı 460 bin civarındadır.
Bu bakımdan, hem önemli bir toplumsal ihtiyaca
karşılık gelmesi hem de önemli ölçüde askere alma konusunda
ciddi bir yığılmaya dönüşen ve adli ve askerî kurumlar için
bir çözüm üretmesi bakımından bu yasa tasarısı oldukça
önemlidir. Her şeyden önce, bu yasa tasarısıyla birlikte buradan
elde edilecek gelirin de sosyal sorumluluk alanında kullanılması
getirilmiş oluyor. Bu nokta da oldukça önemlidir.
Öncelikle,
dikkat ederseniz, yasa tasarısı kendi içinde kendini, elde
edilecek gelirin nerede kullanılacağına dair
bağlayıcı bir ifade içermesi bakımından dikkati
haizdir. Başta şehit aileleri olmak üzere, engelliler, muhtaç erbaş
ve er aileleri, Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup vazife malulleri ile
emniyet sınıfına mensup vazife malullerine sosyal hizmet ve
yardım faaliyetlerinin finansmanında bu kanun tasarısıyla
elde edilecek gelirden faydalanılacaktır. Böylece, özellikle devletin
ekonomik yardımlarının yanı sıra birçok dernek ve
vakıf çatısı altında da bir araya gelen
vatandaşlarımıza buradan elde edilecek gelirle daha fazla olanak
sağlanacaktır. Özellikle şehit ailelerine yönelik, gerek
toplumun gerekse devletin her an yanlarında olduklarını
hissettirmek bu milletin onlara en önemli borcudur. Bu nedenle, bu yasa
tasarısını aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi
olarak düşünmek gerekmektedir.
Bu yasa tasarısıyla birlikte elde edilecek
gelir, özellikle terörden kaynaklanan mağduriyetlerin daha sistemli bir
şekilde giderilmesinde, şehit ailelerine toplumsal alanda daha fazla
yapısal kolaylıklar sağlanmasında, en önemlisi de
onların ihtiyaçlarının karşılanmasında oldukça
kolaylaştırıcı bir katkı sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, yasa
tasarısının sosyal, toplumsal ve ekonomik katkılarının
yanı sıra, hem askerlik görevini hâlen yapmayanlar için hem de
özellikle yüksek eğitimine devam eden, başta üniversite öğretim
görevlisi olarak çalışanlar için çok önemli bir işlev
sağlayacağı da kesindir. Her iki kategoride de
azımsanmayacak bir sayının olduğunu rahatlıkla ifade
edebiliriz. Bu kategoride olan vatandaşlarımızın bu kanun
tasarısını yıllardır beklediğini, malumunuz,
hepimiz biliyoruz.
Bir devletin görevi, vatandaşlarının
sorunlarına en faydalı ve adil bir biçimde çözüm bulmaktır, vatandaşlarının
sorunlarına en faydalı ve adil bir biçimde çözüm ortaya
koymaktır. Yasa tasarısına bu gözle
baktığımızda, bundan faydalanacak insanların
sayılarının hayli yüksek olduğu
anlaşılacaktır. Bu insanların sorunlarını ve
taleplerini göz ardı etmektense onların sorunlarını çözmek
bir devletin en temel görevlerinden biridir.
Yasa tasarısıyla yirmi bir günlük temel
askerlik eğitiminin de kaldırılacak olması oldukça önemli
bir konudur. Böylece, özellikle yurt dışında çalışan
ve bedelli de olsa iş yerlerini kapatarak ülkesine gelmek zorunda olan
kişilerle ve akademik çalışmalarına ara vermek zorunda
kalacak olan öğretim görevlileri bu tasarıyla üniversitelerde
yıllardır tartışılan bu meseleye de çözüm bulmuş
olacaklardır. Böylece hem yurt dışında çalışan vatandaşlarımız
hem de büyük rakamlara ulaşan öğretim görevlileri
çalışmalarına kesintiye uğramadan devam edebileceklerdir.
Bu nedenle bedelli
askerliği sadece toplumun belli bir kesiminin faydalanacağı bir
imkân gibi görmek de oldukça yanlıştır. Tersine ağırlıklı
olarak bedelli askerlikten faydalanan büyük bir kesim ailesini geçindirmek için
emeğinden veya küçük işletmesinden başka bir servete sahip
olmayan insanlardan oluşmaktadır. Bu insanlar askere alındıklarında
yerine kimseyi bırakacak durumda olmayanlardır. Bu haliyle ele
alındığında bu yasa tasarısının gerek
toplumsal gerekse ortaya çıkan sorunlara çare üretmesi gibi birçok açıdan fayda sağlayacağı
muhakkaktır.
Bu vesileyle yasa
tasarısının milletimiz için hayırlı olmasını
temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Muş.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Şefik Çirkin, Hatay Milletvekili.
Buyurun Sayın
Çirkin. (MHP sıralarından alkışlar)
ADNAN ŞEFİK
ÇİRKİN (Hatay) Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında şahsım adına söz
almış bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun çıkışı itibarıyla artık
bedelli askerlik yasası diye anılma hakkını yitirmiş
bulunmaktadır. Buna zaman zaman bazı arkadaşlarımız
bankamatik tezkeresi diyorlar, zaman zaman başka bir şey
söylüyorlar ama bunların arasında bizim, en azından
şahsımın en çok aklına yatan, en çok hoşuna giden
makbuzla muafiyet dönemi başlamıştır. Yani adı
üzerinde bedelli askerlik. Bedelini yatırıyorsunuz ve
yirmi bir gün temel eğitiminizi en azından yapmak suretiyle
askerliğinizi yapıyorsunuz.
Şimdi,
bunun neresi bedelli askerlik? Birileri şubeye gidecek, makbuzunu alacak,
parasını yatıracak ve arkasından buna Bedelli askerlik
denilecek. Bu mümkün değil. Olsa olsa bu Makbuzla muafiyet olur.
Biraz
evvel Değerli Bakanımız bu yasanın çıkarılma
amaçlarından birinin de vatandaşın devletle
barışması, devletin vatandaşıyla
barışık olması noktasında bir görüş beyan etti.
Şimdi,
bu açıdan bakarsak, evet, bu bedelli askerlik yasaları gerekli ki
zaman zaman gündeme getiriliyor, ihtiyaçtan hasıl oluyor ama
askerliğini bir şekilde yapamamış, yapamayacak durumunda
olan kişilerle barışmak düşünülüyor da şu anda askerde
olan, karda, kışta kıyamette vatanını,
bayrağını bekleyen Mehmetçikle barışmak niçin
düşünülmüyor ve yine bundan sonra bu yasadan yararlanamayacak olan ve daha
uzun yıllar, on yıllar, inşallah yüz yıllar, bin
yıllar askerlik görevini yapabilecek, yapacak olan, çıkacak
bedellilerden hiçbir zaman yararlanamayacak olanların kendisiyle de
barışmak niye akla gelmiyor?
İşte, burada,
şahsen, Değerli Genel Başkanımız, Sayın Genel
Başkanımızın kamuoyuna deklare ettiği, bir nevi
Meclise ve bir nevi siz Değerli İktidara yaptığı
çağrıda olduğu gibi, bugün askerliğini yapan
vatandaşlarımızın, Mehmetçikimizin kendileriyle,
aileleriyle, eşleriyle, onlarla barışmak adına, en
azından onlara belli manada ücretler ödenmesi ve aynı zamanda bir
kısım kanuni haklardan da öncelikli olarak
yararlandırılması, kamu haklarından öncelikli olarak
yararlandırılması, askerliğini yapmayanlarla değil
yapanlarla da barışmak gerektiği noktasında Hükûmete ve
devlete bir fırsat verebilir. Değerli Meclisin bu
konuyu gündeme getirmesini önemle rica ediyorum.
Ayrıca,
bu kanunla Artık parası olan askerlik yapmayacak. devri
kapandı. Hangi devir başladı? Çok parası olan askerlik
yapmayacak. devri başladı yani sadece parası olan değil,
çok parası olan. Bu ücret daha düşük tutulabilirdi ama çok yüksek
tutulmak kaydıyla da daha az insanın yararlanması ve burada da
adaletsizlik söz konusu oldu. Aynı zamanda bu yasada vicdani ret konusunda
görüş beyan edenler, fikir beyan edenler, onların da
yararlanması söz konusu. Şimdi, bize göre sebebi itibarıyla
sadakatsizlik ya da belki de vatana ihanet sayılabilecek, bu memleketin
her şeyinden, her imkânından faydalanıp bu memleketi korumak, bu
memleketi kollamak, bu memleket için canını ortaya koymak
gerektiğinde çeşitli bahanelerin arkasına sığınan
vicdani retçiler arasında bile ücreti itibarıyla adaletsizlik
yarattınız.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
Başkanım, sizleri de saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çirkin.
Şimdi,
madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Ali Haydar Öner, Isparta
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öner. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Sayın Başkanım, değerli
milletvekillerimiz; bugün önemli bir yasayı görüşüyoruz, toplum uzun
süredir bedelli yasasının beklentisi içinde ancak bu beklenti
hakkaniyete dayalı bir yasanın çıkarılması yönünde
idi. Ne yazık ki böyle bir eğilim görülmüyor. Uzun süre Sayın
Başbakanın muhalefet ettiği yasa Sayın Başbakan
tarafından müjdeymiş gibi kamuoyuna sunuldu. Ancak, sunulan yasa
adaletsizliklerle, eşitsizliklerle, toplum vicdanını yaralayan
maddelerle donanmış bir yasa.
Gerçekten
de önce Sayın Başbakan Ben bunu nasıl izah ederim? Referanduma
götürürüm. Memleketi kim savunacak? derken, sonra herkes sustu, Sayın
Başbakan açıklayacak. dedi, Sayın Başbakan
açıkladı. Sayın Başbakanın
açıkladığı yasa zenginler için
çıkarılmış bir yasa. Bu Meclis zenginler için yasa
çıkarmak üzere oluşturulmadı, bu Meclis Türk milleti
tarafından zenginler yararına yasa çıkarılsın, adalet
gözetilmesin. diye oluşturulmadı.
Şimdi
çok enteresan bir süreç izliyoruz.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Ya siz de önerge verdiniz. Karşı
mısınız bize?
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Sayın Özel, sen her konuşmamda cevabı
aldın benden! Herhâlde uslanmadın! Yine cevabını
alacaksın! Şimdi, değerli milletvekillerimiz, öyle bir
kilitlenme içindeyiz ki, akıl, vicdan kabul etmiyor. Şimdi
kendilerine AK PARTİli diyen arkadaşlarımız
kendilerinden gelen her konuşmaya parmak kaldırıyorlar ama
muhalefetten gelen makul önerilerin hiçbirini kabul etmiyorlar. Tıpkı
zalim Uslunun suç teşkil eden fiilinde İç Tüzük hükümlerine göre
belirlenen cezayı vermedikleri gibi. Adaletle hükmediniz. emrine
uyulmayan bir süreç yaşıyoruz. Hâkim de adaletle hükmedecek,
milletvekili de adaletle hükmedecek, amir de, müdür de, komutan da adaletle
hükmedecek. Adaletle hükmetmediğimiz zaman o el
kaldırdığımız yasa maddesi bizim
vicdanımızda bir yaraya yol açacak.
Bedelli
askerlik diyoruz, bedelsiz askerlik
Şimdi, her gücü olan 30 bin
lirayı verecek, avro bazında da 10 bin avro verecek. Veremeyen ne
olacak? Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir. türküsü vicdan
kanatmaya devam edecek.
Sağduyunun
sesi olmalıyız, doğru önerilere destek vermeliyiz.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına verilen düzeltici öneriler var. Diğer
partilerden de uygun nitelikli öneriler var. Lütfen, ön yargıları
bırakalım, doğru önerilere destek verelim.
Bunlardan
bir tanesi, yoksula bedelsiz askerlik yapma hakkı verilmesidir. Bir
diğeri, postalsız askerlik, silahsız askerlik, şerefli
üniformasız askerlik olur mu arkadaşlar? Hiç değilse yirmi bir
gün askerlik yapsın ki askerliğin ne demek olduğunu
öğrensin, gün gelince nefsi müdafaa yapabilsin, gün gelince seferberlik
çağrısına katılabilsin.
Ayrıca
bir husus daha var; her askere alınan, askere alındığı
tarihten itibaren sigortalansın. Böylece, kan bedeli tarzında bir
askerlik yapılma sürecinden çıkılsın, hakkaniyete
dayalı bir bedelli askerlik yasası çıksın.
Buna
katkı vereceklere teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öner.
Sayın
milletvekilleri, Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:21.52
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----
0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
82
sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesi
üzerindeki görüşmelere kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Şimdi,
on dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Özkan, Sayın Işık, Sayın Demiröz, Sayın Vural,
Sayın Öz, Sayın Serindağ, Sayın Akar, Sayın
Canalioğlu, Sayın Çelebi, Sayın Kaplan, Sayın Acar ve
Sayın Köprülünün söz talepleri vardır.
Sayın
Özkan, buyurun.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, yasa mevcut şekliyle yasalaşırsa yirmi bir günlük temel
eğitim kalkıyor. Bunun sonucu hem ülkenin hem de Burdur ilinin
esnafının ekonomisi ciddi anlamda zarar görecektir. Bakanlar
Kurulunun bir üyesi olarak, Burdur ilinin göreceği zararı telafi
anlamında, kalkınmada birinci öncelikli iller arasına
alınmasını uygun bulur, destek verir misiniz?
Ayrıca,
esnafın kamu bankalarına olan borçlarını iki yıl
faizsiz ertelemeyi, akabinde yapılandırmayı düşünür
müsünüz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.
Sayın
Işık
Sayın
Demiröz
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakana sormak istiyorum: Askerlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısında yirmi bir gün süreli
temel askerlik eğitimine tabi tutulmaları ibaresinin
kaldırılmasının gerekçeniz dışında
başka bir amacı var mıdır? Temel askerlik eğitimini
verecek, acaba, subaylarımız mı kalmadı? Çünkü bu
eğitimi verecek subaylarımız Ergenekon veya Balyoz
sanığı mı?
Son
sorum da: Bu yirmi bir günlük süreli temel eğitimin
kaldırılması Burdur iline verilen bir ceza mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Vural
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, tekrar Sayın Bakana çok önemli bir çelişkiyi
huzurlarınızda ifade ediyorum: Askerimize, polisimize kurşun
sıkan, aranan, içeride olan insanlar, mesela son dönemde Çukurcada,
Silvanda askerlerimizi şehit eden, Bitliste polislerimizi şehit
edenleri otuz yaşını geçmiş olmak ve 30 bin lirayı
vermek kaydıyla askerliğini yapmış sayarak, ondan sonra da
bunlardan aldığınız paraları şehit ettiklerine
vereceğiz demek vicdanınıza sığıyor mu? Böyle bir
şey kabul edilebilir mi? Lütfen, bu konuda gerekli tedbirleri
almasını özellikle İktidar Partisi Grubundan da istirham
ediyorum. Daha önce üniversite affı konusunda Terör suçundan hüküm
giyenler hariç olmak üzere. getirmiştik. Şimdi, gelin, hep beraber,
birlikte bu ayıbı da temizleyelim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Öz
ALİ
ÖZ (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanıma sormak istediğim sorum şudur: Bedelliden elde edilecek
gelirin şehit aileleri ve gazilere dağıtımı hangi
kanalla ve ne kadar şeffaf dağıtılacak ve bu
dağıtılan miktarları kamuoyuyla paylaşacak
mısınız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Serindağ
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bedelli
askerlik nedeniyle tahsil edilecek paranın şehit ailelerine ve
gazilere yardım olarak dağıtılacağı ifade
edilmiştir.
Sayın
Bakana soruyorum: Bu yasa değişikliği yapılmasaydı
yani bedelli askerlik olmasaydı şehit aileleriyle gazilerimize
yardım yapılmayacak mıydı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Avrupada yaşayan
vatandaşlarımızın 5.212 eurodan 10 bin euroya, 7.668
eurodan da yine 10 bin euroya çıkartıldığını, bu
yasayla çıkartıldığını ifade ettiniz. Avrupadaki
vatandaşlarımız bir önceki rakamları ödemekte güçlük
çekerken 10 bin avroya çıkarttığınızda
büyükelçiliklerimizin önünde bir yığılma yani yasa çıkmadan
eski rakamlardan yararlanmak için bir yığılma olduğunu
gördük. Yine, aynı zamanda bu vatandaşlarımız yirmi bir gün
askerlik süresinde kendilerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olduklarını hissediyorlardı ve bu işten de memnundular.
Acaba, siz de Almanlara ve Avusturyalılara yardım etmek için yani
entegrasyonu sağlamak için bu rakamları yukarı çekip Bir an
evvel Türk vatandaşlığından çıkın, sizden
kurtulalım. mantığıyla mı bu kararı
aldınız, böyle bir madde koydunuz? Bunu merak ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Canalioğlu, son soru
MEHMET
VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Bakan, engelli vatandaşlarımızın bir gün de olsa askerlik
yapmak için üniforma giymeyi onur saymalarına karşın bedelli
askerlik yasasıyla yirmi bir gün temel eğitim dahi yapmadan eve
teslim tezkere verilecektir. Yirmi bir gün temel eğitim yaptırılmamasının
temelinde maddi tasarruf elde etmek mi vardır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakan, buyurun.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Teşekkür ediyorum.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
EMRE
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Bakan, bir saniye
Buyurun
Sayın Milletvekili.
EMRE
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Sayın Başkan, isimlerimizi okudunuz.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Biz de talepte bulunduk.
BAŞKAN
Süreye bakın. On dakika toplam süre Sayın Milletvekili. Lütfen,
İç Tüzükü açar bakarsanız ne yapıldığını
görürsünüz burada.
Buyurun
Sayın Bakan.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Sayın Özün sorusunda Bedellideki dağıtım
hangi kanalla yapılacak? Kanunda çok açık olarak belirtiliyor. Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından bu para
kullanılacak. Bu para nasıl kullanılacak? Kullanım
esasları Bakanlar Kurulu kararıyla çıkartılan bir Bakanlar
Kurulu kararıyla belirtilecek.
Şeffaf
olacak mı? Her kime ne ödeme yapılmışsa yıllık
olarak Bakanlığın sitesinden ilan edilecek.
Bir
başka husus, tahsil edilecek para, şehitlere yardım
yapılıyordu, bu ana kadar yapılmıyor muydu diye. Mevcut
yasalarımıza göre şehit ve gazilerimize hem Genelkurmay
Başkanlığımızın hem İçişleri
Bakanlığımızın hem de
Bakanlığımızın hem de Mehmetçik Vakfının hem
de OYAKa tabi ise OYAK bölümünden de her birisine katkıları,
tazminatları var.
Bir
örnek vereyim mesela. Eğer vazife maluliyet derecesi 1 ise, teğmen
ise 1 milyon 608 bin alıyor. Yine eğer er ise 1 milyon 72 bin
alıyor, astsubay ise 1 milyon 589 bin lira alıyor. Yani maaşlar.
Bir başka şey, eğer lojmanı hak etmiş şekilde
çalışıyorsa ve hayatını kaybetmişse on
yıllık kira bedelini devlet ödüyor.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Yani yasa olmasaydı
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yasa olmadan bile bu imkânlar var.
Peki,
yasayla elde edilecekler. İlave imkân sağlamanın bir zararı
olur mu? Hiçbir zararı olmaz.
Bir
başka husus, Sayın Özkan sordu: Burdur ekonomisi bundan zarar görür
mü? Muhakkak ki insanlar daha önceki bir alışılmış
Ne kadar geliyordu Burdura? Yaklaşık 19-20 bin, yılda yurt
dışından bedelli geliyordu Burdura. Muhakkak ki bunların
Burdur ekonomisine bir katkısı vardır ancak Hükûmetimiz, hiçbir
ili ihmal etmediği gibi bundan sonra da Burduru ihmal etmeyecektir.
Bundan dolayı Burdurun bir kaybı olacağı
düşünülecekse onu giderebilmek için teşvik kapsamının
değiştirilmesi mi veya sair bir hususla mı üzerinde bir
çalışma yapılacaktır. Burdur bu düzenlemeden dolayı
bir mağduriyet hissetmeyecektir.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, fotoğrafçıya teşvik verip
fabrika mı kurduracaksınız?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir başka husus, yirmi bir
günlük temel askerlik eğitim entegrasyonu sağlıyordu, siz
şimdi bunu kaldırınca entegrasyon ortadan da kalkar diye
düşünülüyor. Bu düşüncenin eksik olduğu düşüncesindeyim.
Biz, sadece yirmi bir gün askerle entegrasyonu sağlamıyoruz. Bütün
Türkiyede sekiz yıllık temel eğitim var, üzerine dört
yıllık lise var, on iki yıl var. Ama sekiz yıldır
bütün insanlarımızı okullarda eğitiyoruz, doğru mudur?
Okullarda entegrasyonu sağlayamamışız, lisede
sağlayamamışız, üniversitede
sağlayamamışız da yirmi bir günlük burada mı sağlayacağız?
Dolayısıyla bu bir entegrasyon değildir. Fayda
olmayacağı düşünüldüğünden bu kaldırıldı.
Bir
başka husus
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, yanlış
anlamışsınız. Ben Türkiyede entegrasyonu kastetmiyorum.
Almanya ve
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yani buna benzer kelime
kullandınız da. Birbiriyle insanlar tanışıyordu, uyum
hâline geliyordu diye.
Bir
başka husus, yurt dışında parlamenter olan Türk
vatandaşları var veya bakanlık yapan Türk vatandaşları
var. Bakanlar kurulundan bekleniliyor ki bana izin verin, gideceğim.
Nereye gideceğim? Türkiyeye, askerlik yapacağım diye. Türkiye
bu durumda. Dolayısıyla siz kendi
vatandaşlarınızı bir başka bakanlar kurulundan izin
alma durumuna düşürmeyin. İki
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Öyle vatandaşımız yok, onlar Türk
vatandaşlığından çıkmış.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hayır, hayır, öyle
değil. Çifte vatandaşlığı olanlar da var.
Çıkmış değildir.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Yanlış örnek veriyorsunuz.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hayır, var.
OKTAY
VURAL (İzmir) Siz bedeli artırdınız,
vatandaşlıktan çıkmayı da artırdınız.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Dolayısıyla hem
parlamenter olan var hem bakan olanlar var
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bir tane örnek gösterebilir misiniz?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hem yurt dışında
çalıştığı için, yirmi günlük buraya geldiği için
işini kaybedenler vardı. Gidin, onlardan sorun, anketi yapın.
Dolayısıyla bunda bir sıkıntı yoktur.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Öyle bir tane vatandaş yok.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Ben yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu yasa düzenlemesi
ülkemizin lehine olmuştur, sonuçları da inşallah yaşayarak
hep beraber göreceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
OKTAY VURAL (İzmir)
Efendim, benim soruma cevap vermediler. Terör örgütü mahkûmu olanlar ve
kurşun sıkanları faydalandırıyor musunuz? diye soru
sormuştum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Yazılı olarak söyleriz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Onu söylemediniz de. Bu konuda bir itiraz yok mu?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) 99da çıkmış Yasada böyle bir madde
var mı? Yok.
OKTAY VURAL (İzmir)
Yirmi bir gün temel askerliğin olduğu yerde nasıl gelecek?
İnsafsız!
BAŞKAN Madde
üzerinde üç önerge vardır, önergeleri önce geliş sırasına
göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına,
Görüşülmekte olan 82
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1. maddesinin 1.
paragrafı aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
21/6/1927 tarihli ve 1111
Sayılı Askerlik Kanununun ek 1 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan 5.112 Euro ibaresi 5.112 Avro, üçüncü
fıkrasında yer alan 7.668 Euro ibaresi 7.668 Avro, dördüncü
fıkrasında yer alan Euro ibaresi Avro şeklinde
değiştirilmiştir.
Arz ve teklif ederiz.
A.
Şefik Çirkin Alim
Işık Mehmet
Şandır
Hatay
Kütahya
Mersin
Oktay
Öztürk Hasan
H. Türkoğlu Münir
Kutluata
Erzurum
Osmaniye
Sakarya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Askerlik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Veli
Ağbaba Tanju
Özcan Mehmet
Şeker
Malatya
Bolu
Gaziantep
Ahmet
Toptaş Ferit
Mevlüt Aslanoğlu R.
Kerim Özkan
Afyonkarahisar
İstanbul
Burdur
Mahmut
Tanal Namık
Havutça
İstanbul
Balıkesir
21/06/1927 tarih ve 1111
sayılı Askerlik Kanununun ek 1 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan 5.112 Euro ibaresi 7.000 AVRO, üçüncü
fıkrasında yer alan 7.668 Euro ibaresi 10.000 AVRO, dördüncü
fıkrasında yer alan Euro ibaresi AVRO şeklinde ve
beşinci fıkrasındaki Yeni Türk Lirası ibaresi Türk
Lirası şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Şimdi
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 82
sıra sayılı kanunun 1 maddesindeki birinci ve üçüncü
fıkrasında ki
Hasip Kaplan Altan
Tan Hüsamettin
Zenderlioğlu
Şırnak Diyarbakır Bitlis
Demir Çelik Murat
Bozlak Pervin
Buldan
Muş Adana
Iğdır
Halil
Aksoy
Ağrı
Vicdani ret
hakkını kullanmak isteyen
yükümlüler, herhangi bir bedel ödemeksizin askerlik hizmetini yerine
getirmiş sayılırlar. Bu hizmetin yerine kamu kurum ve
kuruluşlarında hizmet yükümlülüğü getirilmesi Bakanlar Kurulunun
çıkaracağı yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Sırrı Sakık, Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın
Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş)
Merhaba arkadaşlar.
Peşinen, yani
bizden bir öneri geldiğinde tepki göstermenizi, neden bu kadar tepki
gösterdiğinizi anlayamıyorum. Yani Sayın Başkan, ne kadar
burayı yönetirse muhakkak bize bir laf yetiştirmeye çalış
Şimdi, Sayın
Başkanım, sizin tribünlere oynamaya hakkınız yok. Zaten
tribünlerin en yukarısındasınız, üç dönemdir de bu görevi
yapıyorsunuz. Tüzüğünüze göre yeniden milletvekili de seçilemezsiniz.
Biraz sizi hakkaniyete davet ediyoruz. Yani Kenan Evren demokrasisini
uygulamayın bize. Biz, bakın
BAŞKAN Sayın
Sakık, bizim seçilip seçilmeyeceğimize millet karar verecek, siz
karar verecek değilsiniz.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Hayır. Şunun için: Sizin tüzüğünüz öyle diyor, üç dönem
seçilenler
BAŞKAN Şu
anda televizyonlar vermiyor, tribünlere de oynamıyoruz. Tribünlere oynayan
varsa o da sizsiniz.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Şimdi, Sayın Başkan, sizin tüzüğünüz öyle değil mi,
Sayın Başbakan demiyor mu? Üç dönem vekillik yapan bir daha
yapamaz. Bunu Başbakan söylüyor.
BAŞKAN Siz bir
başka partinin adına karar vermeyin lütfen.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Sizin hâlâ gözünüz var, bir dönem daha
BAŞKAN Kendi
partiniz adına karar verme hakkınız varsa onu verin.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Ben sizin tüzüğünüzü size hatırlatıyorum.
BAŞKAN
Hatırlatmanıza gerek yok, siz kendi partiniz adına karar verin.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Şimdi, Sayın Başkan, bakın, benim sorduğum soruya
Sayın Bakan
BAŞKAN Öyle bir
yetkiniz varsa, onu da söylüyorum.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Millî Savunma Bakanı burada oturuyor. Kendisine bir soru sordum: Ne kadar
mülayim bir geçişle
Acı çektiğini, bu ülkenin barışa
ihtiyacı olduğunu söyledi ve biz de mutlu olduk, o
tınılardan etkilendik ama sizin her şeye laf yetiştirmeye
hakkınız yok ki. Adil davranmanızı istiyoruz. Ne yazık
ki yapmadığınız için biz de çıkıp burada
bunları söylemek zorunda kalıyoruz. Yani bizim söylediklerimiz bu
ülkenin sorunları, bu ülkenin acıları. Biz ülkenin
acılarını söylüyoruz, Morgların önünde otuz altı
gündür anneler, babalar çocuklarının cesetlerini bekliyorlar ve
bulamıyorlar, bu ülkenin çocuklarıdır. diyoruz. Beni daha fazla
konuşturursanız sizin milletvekillerinizin akrabalarının da
olduğunu da söylerim. Bu kadar bizim realitemiz. Lütfen, bunlara kulak
veriniz.
Şimdi,
burada bir yasa görüşülüyor. Daha önce de -birkaç gün önce- burada bir
şike yasası görüşüldü. Ona dedim ki: Sırtı
kalınların yasası. Bu da aynen öyle. Parası pulu olanlar
bu işten men olacak, parasız olanlar tekrar ya kaçak kalacak ya da
gidecekler bankalara borçlanacaklar. Bir hesap çıkarttım, asgari
ücretle geçinen, bu yasadan faydalanan bir yurttaşımız tam elli
ay tek lirasını harcamadan ödese elli ay bu yasayla ilgili
Peki, ne
yiyecek, ne içecek?
Şimdi,
yurt dışından gelenlerle ilgili -verdiğimiz
değişiklik önergesi bununla ilgili- 10 bin euro. diyorsunuz. Bu çok
para, biz 5 binin daha uygun olabileceğini düşünüyoruz.
Mesela Otuz
yaş diyorsunuz, 30 bin TL
Peki, yirmi yaşındaki insanları
milletvekili seçiyorsunuz, neden bu yaşı yirmi beşe getirmiyorsunuz?
Neden yoksulları bu işten muaf etmiyorsunuz? Çünkü kafanızda
toptancı bir anlayış var.
Vicdani ret
Yani dünyanın her yerinde bir haktır, bir hukuktur, insani bir
taleptir ama ne yazık ki bizim ülkemizde vicdani ret talebinde bulunanlar
vatan hainliğiyle suçlanıyorlar ve acı bir gerçektir, sol,
sosyal bir demokrat olduğunu iddia eden bir partinin milletvekili bile
çıkıp Bu ülkede o kadar vatan ve ihanet sözcükleri yan yana
geliyor ki kim ki vicdani reddi savunursa bu ülkeye ihanet ediyor. diyor.
Şimdi,
Avrupanın bir parçası olmaya çalışıyoruz, Avrupada
vicdani ret bir haktır, AİHM aynı kararı veriyor ama benim
ülkemde yani bırakın sağ gelenekten gelenleri, sol gelenekten
gelenler bile bir insan hakları ihlali içerisindedirler. Onun için, bu
yasada vicdani ret bir hak olarak kabul edilmelidir. Bu yasa eğer böyle
olursa
Çünkü savaşın kaynağı insandır. Eğer siz
o kaynağı kurutursanız askere de adam bulamazsınız,
dağa da adam bulamazsınız, o zaman savaş da olmaz. Hepimiz
eğer savaşın önünde bir barikat oluşturacaksak bunları
hayata geçirmeliyiz.
Şimdi,
vicdani retçiler sadece askerle ilgili değil, vicdani retçiler Ben silaha
karşıyım. Ben ne dağa giderim gerilla olarak
savaşırım ne de asker olarak savaşırım. diyor.
Bence vicdanı olan herkes buna evet demelidir, daha hakkaniyetten, daha
hukuktan yana olmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI
SAKIK (Devamla) Hepinize iyi akşamlar diliyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Sakık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Veli
Ağbaba (Malatya) ve arkadaşları
21/06/1927 tarih ve 1111
sayılı Askerlik Kanununun ek 1 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan 5.112 Euro ibaresi 7.000 AVRO, üçüncü
fıkrasında yer alan 7.668 Euro ibaresi 10.000 AVRO, dördüncü
fıkrasında yer alan Euro ibaresi AVRO şeklinde ve
beşinci fıkrasındaki Yeni Türk Lirası ibaresi Türk
Lirası şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Değerli Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlar; hepinize iyi akşamlar.
Ben
sözlerime Yemen türküsünün bir parçasıyla başlamak isterim: Yemen
yolu çukurdandır/Karavanı çamurdandır/Zenginimiz bedel
öder/Askerimiz fakirdendir. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, önümüze gelen bu teklif, şu açıdan
eksikliklerle dolu: 81inci maddede, askerlik çağına gelmemiş
olanlar, çocuklarının askerlik yaşını eğer
büyütürlerse, gayet rahat bu bedelli askerlikten yararlanırlar. 81inci
maddede bu konuda büyük bir eksiklik var; bu bir. İkinci bir hadise
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Yararlanamazlar
Yararlanamazlar
MAHMUT
TANAL (Devamla) - Yararlanamazlar, kanunu ben size vereyim Değerli Ahmet
Bey, okursunuz.
İki:
Değerli arkadaşlar, bizim Türk parasını koruma
mevzuatımız denilen bir mevzuatımız var. Değerli
bakanlık ve bu yasayı hazırlayan arkadaşlarımız,
herhâlde bundan da bihaber. Bu yasamızın geçici 3üncü maddesinde,
4077 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanununun, bütün mal ve hizmetler de
TL olarak gösterilmek zorundadır. Bu bir hizmet ise, bunun
karşılığını euro olarak gösteriyor iseniz,
Tüketici Kanununun 25inci maddesine göre, sizi şikâyet edeceğim, suç
işliyorsunuz.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Var olan hüküm o ya!
MAHMUT
TANAL (Devamla) Üçüncü bir hadise değerli arkadaşlar: Burada
askerliği paraya tahvil etmekle Türk Ceza Kanununun 318inci maddesi
uyarınca, halkı askerlikten soğutma suçu işlenmekte
değerli arkadaşlar. Yani bu anlamda, gerçekten, hazırlanan tasarı
çok doğru bir tasarı değil. Değerli Bakan şunu
söyledi: Yirmi bir günlük süre, efendim, o dönemde okuma-yazma
öğretiliyordu, meslek öğretiliyordu, buna gerek yok. O zaman
Değerli Bakan şunu da yapsınlar, Askerlik Kanununun 41inci
maddesi var, o fıkranın başını okurken sonunun da
okunmasını öneririm, Erbaş ve erlere askerliğe ait
bilgilerden başka, okuyup yazmak, yurt ve hayata ait genel kültür
bilgilerini öğretir. Buradaki amaç ise zengin, fakir aynı karavanada
yemek yer, aynı yatakhanede yatar, yani böyle bir kültür, böyle bir
birleşme, böyle bir hâlden anlama anlamında, sosyalizasyon
anlamında bir görevi de vardır. O zaman madem bu kadarını
düşündünüz 41inci maddeyi niye yürürlükte bıraktınız da onu
kaldırmadınız? Yani bu anlamda getirilen tasarı gerçekten
Anayasamızın 10uncu maddesindeki Hiçbir kişiye, aileye,
zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamaz. hükmüne
aykırılık teşkil etmekte. Bu anlamda hem Anayasamıza
aykırı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine
aykırı, Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesine
aykırı.
Bu
anlamda hepinize saygılarımı sunuyorum, iyi akşamlar
diliyorum.
Bu
tasarının bir daha gözden geçirilmesine ihtiyaç vardır, aksi
takdirde Sporla Şiddet Yasasında nasıl o dönem Efendim, biz
hata yaptık. Çok geç vakitti, hepimiz oy kullandık., bu
tasarıyı da aynı şekilde Efendim, vakit yoktu, acilendi.
Biz bunu çıkarmak zorundaydık. Yani bu kadar, yangından mal
kaçırırcasına bunun bir anlamı yok. Sayın
Başbakanın iki dudağının arasından
çıktı, Ben bedelli askerlik yapacağım. diye
Tüm milletvekillerinin
uyma mecburiyeti yok. Elimizi vicdanımıza koyalım,
vicdanımızla hareket etmemiz gerekiyor.
Hepinize
saygılar arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tanal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına,
Görüşülmekte olan 82
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1. maddesinin 1.
paragrafı aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
21/6/1927 tarihli ve 1111
Sayılı Askerlik Kanununun ek 1 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan 5.112 Euro ibaresi 5.112 Avro, üçüncü
fıkrasında yer alan 7.668 Euro ibaresi 7.668 Avro, dördüncü
fıkrasında yer alan Euro ibaresi Avro şeklinde değiştirilmiştir.
Arz ve teklif ederiz.
A.
Şefik Çirkin (Hatay) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Şefik Çirkin, Hatay Milletvekili.
Buyurun
Sayın Çirkin. (MHP sıralarından alkışlar)
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Değerli Başkanım,
yüce Meclis; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan
82 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci
maddesinin birinci paragrafının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesi noktasında söz alıyorum.
21/6/1927
tarihli 1111 sayılı Askerlik Kanununun ek 1inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan 5.112 euro ibaresi avro, üçüncü
fıkrasında yer alan 7.668 euro ibaresi avro, dördüncü
fıkrasında yer alan euro ibaresi avro şeklinde
değiştirilmiştir.
Şimdi,
yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız için de
-aynı zamanda yurt içinde olduğu gibi- ortaya konan bu ücretin ve
bedelin yüksek olduğu kanaatindeyiz. Zaman zaman Hükûmetin çeşitli
sayın bakanlarının, ekonomiden sorumlu sayın
bakanların, Sayın Başbakanın ifadesinde olduğu üzere,
dünya üzerinde yaşanan küresel krizden ülkemizin gerektiği kadar
etkilenmediği yani bir başka deyişle teğet geçtiği,
Avrupanın şu durumda olduğu, bu durumda olduğu, Avrupa
ekonomisinin çökmekte olduğu, Avrupa ekonomisinin
yaşadığı sıkıntıların Türkiyede
yaşanmadığı ifade edilmekte. Yani bir başka
deyişle, Avrupadaki ekonomide sıkıntı olduğunu kabul
etmekteyiz Hükûmet olarak. O zaman, bu durumu bile bile niçin, neden, hangi
saikle, hangi akılla ya da hangi gerekçeyle gurbetçi
vatandaşlarımızın ödeyecekleri bedeli yükseltiyoruz? Bu
makul bir gerekçe olmasa gerek. Yani yurt dışında yaşayan,
orada da belki işini kaybeden veyahut herhangi bir işe giremeyen
sayısız vatandaşımız varken yine bu yasayı yurt
içinde olduğu gibi yurt dışındaki
vatandaşlarımız adına da adaletsiz bir şekle
getiriyoruz.
Değerli
Meclis, bu yasanın bu şekliyle değişmesi yurt
dışındaki gurbetçilerimiz adına da yasanın adaleti
açısından önemli bir gösterge olacak, vicdanlara su serpecek ve
aynı zamanda adaleti bir nebze olsun tesis edecektir. Ayrıca, temel eğitim
noktasında son günlerde biz tam temel eğitimin bu yasa içerisinde
olmamasına itiraz ettiğimiz, teklif gelir gelmez ve sadece siyasi
partiler olarak değil, toplumun çeşitli kesimlerinden buna itiraz
geldiği bir dönemde çeşitli gazeteler, çeşitli basın
organları tarafından Genelkurmay Başkanlığından
geldiği, yani bedelli askerlik ya da bir başka deyişle makbuzla
muafiyet yasasından temel eğitimin çıkarılması
noktasında esas talebin Genelkurmay Başkanlığından
geldiği kamuoyuna ifade edilmiştir, çeşitli
basın-yayın organları bunu söylemiştir. Şimdi, buradan
bir çağrıda bulunmak istiyorum: Bunu öğrenmek milletin
hakkı, bunu öğrenmek bu yasa üzerinde sabahlara kadar
çalışan Meclisin hakkı. Biz bu talebin kimden geldiğini
bilmek istiyoruz ve Genelkurmay Başkanlığının
Hükûmetten bedelli askerlikte temel eğitimin kaldırılması,
temel eğitimin ortadan kaldırılması adına bir talebi
olup olmadığını merak ediyoruz ve bunu
huzurlarınızda Sayın Bakana soruyoruz. Bu
açıklığa kavuşmalıdır. Hoş, bu talep kimden
gelirse gelsin yanlış bir taleptir ama muhatabımızın
Hükûmet mi Genelkurmay mı olduğu noktasında biz muhatabı
Meclis olarak alırız. Demokratikleşmede, her fırsatta sivil
demokrasiden, ileri demokrasiden bahsettiğimiz bir ortamda yani
Genelkurmaydan -eğer hakikaten geldiyse- her gelen talebi bu şekilde
süratle değerlendiriyor muyuz ve bir dahaki taleplerde de her talebe her
zaman süratle değerlendirecek miyiz, doğrusu bunu merak ediyoruz.
Hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Sayın
Başkan, zatıalinizi de saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 1111 sayılı
Kanunun ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan celp, sevk,
eğitim, izin, sağlık, özlük hakları, geçici ve kesin terhis
işlemleri, ile hizmet hesabı, ibareleri yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Orhan
Düzgün, Tokat Milletvekili.
Buyurun
Sayın Düzgün. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Askerlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu
Raporu hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, seçim öncesinde ve seçim sonrasında, bugün bu
Mecliste bulunan siyasi partilerin bedelli askerlikle ilgili birtakım
söylemleri vardı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim de aynı
konuyla ilgili seçmene vermiş olduğumuz sözler vardı. Biz, bugün
de bu sözlerimizin arkasındayız.
Değerli
arkadaşlarım, seçme ve seçilme hakkı olan herkes siyaset
yapabilir, siyasetçi olabilir ancak devlet adamı olmak bir
tutarlılık gerektirir, bir kararlılık gerektirir,
güvenilirlik gerektirir, inandırıcılık gerektirir. Benden
önce konuşan hatipler Sayın Başbakanın seçim öncesinde
bedelli askerlikle ilgili düşüncelerini bu kürsüden okudular. O nedenle
ben tekrar okumayacağım ancak kısa bir bölüme değinmek
istiyorum: Gerekiyorsa biz bunu seçimlerden sonra, bu Anayasa meselesinde
dâhil olmak üzere, eğer referanduma gitme durumu olursa, biz kalkarız
böyle bir süreci ancak referanduma taşırız ki halkımız
bunun kararını versin çünkü ben şahsen böyle bir
sorumluluğun altına Tayyip Erdoğan olarak giremem çünkü
parası olan var, parası olmayan var. Parası olan bastıracak
parayı askerlikten kurtulacak, parası olmayan gidecek askerlik
yapacak. Kimlerle görüştüysem ben, kenar köşedeki, izbe yerlerdeki
vatandaşım, onlar bu işe sıcak bakmıyor.
Değerli arkadaşlarım, bu arada Sayın
Başbakana da geçmiş olsun dileklerimi iletmek isterim.
Arkadaşlar, siyaset yapabilirsiniz, seçim
kazanabilirsiniz, seçimlerde meydanlarda söz verebilirsiniz ancak bu ülkede
siyaseti dürüst yapmak lazım, doğru yapmak lazım. Artık bu
ülkede bir klasik oluşturdunuz; seçim meydanlarında başka
konuşuyorsunuz, uygulamaya gelince başka şeyler
yapıyorsunuz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Vatandaş takdir
ediyor.
ORHAN DÜZGÜN (Devamla) Seçim meydanında Bedelli
askerlik yok. diyorsunuz, buraya gelince Parası olanlar bedelli askerlik
yapsın. diyorsunuz. Seçim meydanlarında Teröristlerle
görüşecek kadar şerefsiz değiliz. diyorsunuz, sonra Osloya
gidip protokoller imzalıyorsunuz. Bu dürüst bir siyasi yaklaşım
değildir.
Değerli milletvekilleri, biz bu tasarı
Komisyona geldiğinde
Ki Komisyona gelişi bile hatalıdır.
Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi görmezden gelinmiştir Komisyonda. Buna
rağmen bu tasarının doğru dürüst çıkabilmesi için üç
tane teklif önerdik. Bunlardan birisi son derece basit bir teklifti. Dedik ki:
Bu kanun yayımlandığı tarihten değil, 1/1/2012
tarihinden itibaren yürürlüğe girsin. Şimdi, değerli
milletvekilleri, insanlar şu anda elleri yüreklerinde bekliyorlar, Acaba
bu kanun ne zaman çıkacak, ne zaman yayımlanacak? Biz faydalanacak
mıyız, faydalanmayacak mıyız? Bu kadar basit bir öneri
bile AKPli Komisyon üyelerince reddedildi. Başka bir öneri daha sunduk,
dedik ki: Bugün silah altında bulunanlar, devlete olan yükümlülüğünü
yerine getirmiş olan kişiler
Vatandaş kaçmamış,
göçmemiş, bahane uydurmamış, kalkmış, askere
gitmiş. Şimdi, bir kanun çıkaracağız bugün bu
Mecliste, bu insanlar askerlik yapmaya devam edecekler, 30 bin lirayı
verenler askerlik yapmayacaklar.
Sayın
milletvekilleri, bu vicdani bir durum değildir. Biz bu önerimizi
tekrarlıyoruz. Bu insanları, devlete olan görevini,
yükümlülüğünü yerine getiren insanları cezalandırmayalım.
Gelin, bu insanlar da bundan yararlansınlar. Onlar da eğer
şartları taşıyorlarsa, ücretlerini ödesinler ve askerlik
görevlerini yapmış sayılsınlar. Bunun kime, ne zararı
var?
Yine,
değerli milletvekilleri -akşamdan
beri konuşuluyor- burada konuşulan rakamlar yüksek rakamlar.
Bu ülkede, gerçekten, dişinden tırnağından para
artırarak çocuğunun askerlik yapmasını istemeyen insanlar
var. Gelin, bunlara kolaylık yapalım -inatlaşmanın
hiçbirimize bir faydası yok, hiç kimseye bir faydası yok- bu
rakamları düşürelim, daha çok kişi bu haktan yararlansın.
Değerli
milletvekilleri, bütün bu önerilere kulak tıkıyorsunuz ama millet de
bütün bunları görüyor, bilmenizi isterim.
Aslında,
bunun böyle olacağı seçim öncesinde de belliydi. Nasıl belliydi?
Sayın Başbakan Kuzey Irak ziyaretinde Barzaniyle bir türkü
söylüyordu. Türküyü biliyorsunuz. Ne diyordu türkü: Zenginimiz bedel verir,
askerimiz fakirdendir. Evet, gözüken o ki askerimiz fakirden olacak.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizler de -hepiniz- çok iyi
biliyorsunuz ki ordu peygamber ocağıdır. Bu ocakla ilgili
konuşurken herkesin iki kere düşünüp konuşması gerekir.
Hele de bizim gibi bu orduyla ilgili kararlar alacak olan kişilerin
mutlaka ve mutlaka çok ciddi düşünmeleri gerekir.
Şimdi,
arkadaşlar, biliyorsunuz, uygulamış olduğunuz
sıfır sorun politikası sayesinde bütün
komşularımızla gırtlak gırtlağayız. Nasıl gırtlak
gırtlağa geldik? Irak bombalanırken mübarek bir ramazan
ayında camilerde ezan okunurken bombalanan Irakta siz burada dediniz ki:
Amerikan ordusunun başarılı olması için dua ediyorum.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Kim dedi?
ORHAN DÜZGÜN (Devamla)
Bakın o günkü gazetelere kimin dediğini görürsünüz, görürsünüz.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Bizden kimse demedi.
ORHAN DÜZGÜN (Devamla)
Görürsünüz, açın gazetelere bakın.
Değerli
milletvekilleri, 1974 yılındaki Kıbrıs Barış
Harekâtında varını yoğunu her şeyini ortaya döken
Kaddafiyi bir lağım çukurunda linç edenlere çuvalla para
gönderdiniz. Bugün bütün dünya basınında, Suriyede terör eylemi
yapan kişilerin Türkiye tarafından desteklendiği yazıyor,
hem de çarşaf çarşaf
yazıyor.
Sayın
milletvekilleri, çok ciddi endişe ederim ki bu uygulamanızın
sonucu bize yeni fakir asker tabutları olarak önümüze konulacaktır.
Artık bu İsrail taraftarı, bu emperyalist taraftarı
politikanızdan vazgeçiniz. Eğer bunu yapmazsanız bunun bedelini
yine bu coğrafyanın çocukları ödeyeceklerdir.
Bu nedenle hepinizin
yeni baştan bunları tekrar düşünüp, kendi vicdanınıza
göre oy kullanmazını istiyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Düzgün.
Madde üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 2nci maddesi üzerinde şahsım
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimi açıklamak üzere
huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu vesileyle de tüm
İslam âleminin ve aziz milletimizin muharrem ayını tebrik
ediyorum. Ülkemize ve insanlığa huzur, barış ve
hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, konuşmamın başında tarihî bir vakayı
sizlerle paylaşmak ve yorumunu da sizlerin takdirine bırakmak
istiyorum. Herhâlde aramızda Topal Osman ismini yani Giresunlu,
istiklal mücadelesinin bu yiğit kahramanını bilmeyen yoktur.
1912 Balkan Savaşı esnasında devlet, her haneden ya erkek
evladını askere alıyor ya da bedelini. Osmanın
babası, her baba gibi evladına düşkün, oğlunu askere
göndermek istemiyor. Parayı Osmanın eline veriyor ve asker alma
şubesine yatırmasını istiyor. Osman, bunu onur meselesi
yapıyor, babasından aldığı parayı devlete
yatırmıyor, dikkatinizi çekiyorum arkadaşlar, bu parayla
çevreden asker toplayıp Trakyaya geçiyor. Kadere bakın ki Çorlu
yakınlarında dizine gelen bir şarapnel parçasıyla dizinden
yaralanıyor, Topal namını da işte bu yüzden alıyor.
Aynı Topal Osman, Birinci Dünya Savaşında Ruslara
karşı Kafkaslarda savaşıyor, 1920deki Koçgiri
isyanının bastırılmasında önemli faydalar temin
ediyor. Değerli Karadeniz milletvekilleri, Pontus çetesine karşı
da Karadeniz halkını savunuyor.
Bu
anıyı ve bu kahramanı neden sizlere anlattım? Hem bedelli
askerlik hem vicdani ret hem de Sayın Başbakanın, adına
özür diledikleri, milletvekilinizin de katliamla suçladığı
Dersim meselesindeki atalarımız, dedelerimizle ilgili konuşurken
daha dikkatli olmaya, daha merhametli olmaya davet ediyorum hepinizi.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Ali Şükrü Beyi kim öldürdü?
S.
NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bir devleti ayakta
tutan güç ne ekonomik varlığı ne stratejik coğrafyası
ne de topu tüfeğidir. Bir devleti ebet müddet kılan şey,
adaletle yönetiliyor olması, adaletle hükmediliyor olmasıdır.
Vatandaşlar arasında devleti yönetenlerin adil olduğu ve tüm
vatandaşlarına eşitlik içerisinde
davranıldığı inancı var ise o devlet ayakta durur ve
ilelebet yaşar. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
sözünün arkasındaki temel felsefe de budur.
Kimselere
danışmadan, Meclis gruplarının katkılarını
temin etmeden Meclise getirdiğiniz bu tasarının bu ölçülere
uyduğuna gerçekten inanıyor musunuz değerli milletvekilleri? Eğer
Vicdanım rahat. diyorsanız, o zaman milletin vicdanı ile
sizinki ayrı düşmüş demektir. Hafta sonlarında
birçoğumuz seçim bölgesindeydi, ben de öyle, vatandaşa sorduk bu
tasarıyı, bir dokun bin ah işit sanki, vatandaş burnundan
soluyor, kendi evladı faydalansın ya da faydalanmasın bu
haksızlığa karşı çıkıyor. Diyor ki: Fakir
fukara bu ülkenin vatandaşı değil mi? Bu nasıl bir
uygulama? Fakiri, zenginiyle dedelerimiz hep beraber kan döküp, can vererek bu
devleti birlikte kurmadık mı? Çanakkalede kucak kucağa yatan
askerlerin evlatları, torunları arasında bu
ayrımcılık niye? Bu yetkiyi kim verdi size Sayın Hükûmet?
Bu sese kulak vermek mecburiyetindesiniz. Bu rahatsızlığı
gidermek ve insanları ikna etmek mecburiyetindesiniz. Bu
tasarının vatandaşımızı huzursuz ettiği
ortada. Şeyh Edebalinin sözünü tekrar hatırlarsak, insanı
yaşatmak sadece onun sırtını pek, karnını tok
tutmakla mı olur? Elbette hayır. Vicdanını, yüreğini
fethedip, aklı ile inançları arasında bir köprü kurmak da
gerekmez mi? Bu tasarının parası olanlar ile olmayanlar
arasında büyük bir haksızlığa yol
açtığını aslında sizler de görüyorsunuz,
vatandaşın tepkisini azaltmak için milletin kulağına hoş
gelebilecek tatlı sözlerle aklını çelmeye
çalışıyorsunuz. Efendim, bedelliden elde ettiğimiz geliri
şehit yakınları ve gazilerimize aktaracağız.
diyorsunuz. Bu kesimleri istismar ederek haksız bir uygulamayı
meşrulaştırmaya çalışıyorsunuz. Bunun adı
düpedüz siyasal rüşvettir. Şehit yakınları ve gaziler
evlatlarını ebet müddet devlet ülküsü ve al bayrağına
duyduğu sevgisi için kurban verdi, aktaracağınız üç
beş kuruş için değil, adaletsiz uygulamalar ile devletin
altı oyulsun, boşaltınsın diye hiç değil. Kaldı ki
bu istismarı Anayasa değişikliğinde de yaptınız
yani ilk vukuatınız değil. O zaman da Anayasa
değişikliğini kabul ettirmek için Bu değişikliği
şehit ve gaziler için de yapıyoruz. diyordunuz, Anayasa
değişikliğini yaptıktan sonra bugüne kadar bu
kardeşlerimiz için ne yaptınız? Şehit yakınları
ve gazilerimize yardımcı olacaktınız da elinizi tutan
mı oldu? İllaki onları yeniden hatırlamak için bir deprem
mi olması gerekiyordu? Yani bedelli askerliği haksız bulanlar,
devletin hayrına olduğunu düşünmeyenler bu oylamada hayır
derse sizin mantığınıza göre şehit ve gazilere
hürmetsizlik mi yapmış olacak? Bu oyunu onlara sevgisizlik olarak
mı telakki edeceksiniz? Bu sakat bir mantıktır arkadaşlar.
Bu Meclise şehit yakınları ve gazilere destek olmak üzere ne
getirdiniz de Milliyetçi Hareket Partisi hayır demiştir? Milleti
birbirine düşürerek hükûmet etmeyi daha ne kadar içinize sindireceksiniz?
Bedelli askerlik hususunda getirin teklifinizi, milleti memnun edecek
olgunlukta bir kanun için Meclis gerekli katkıyı sunsun, herkes
eteğindeki taşı döksün ve kanunu tüm millet sahiplensin.
Ayrıca, Milliyetçi Hareket Partisinin çok daha önceden, ordunun
ihtiyaçları dikkate alınarak ve adalet duygusu da göz ardı
edilmeden bir bedelli askerlik çıkarılması teklifi de var.
Sayın Genel Başkanımız da bu meseleye mümkün olduğu
ölçüde olumlu yaklaştığını söylemişti zaten.
Fakat muhalefetle birlikte çalışabilme ve bu demokratik üslubu
içselleştirme gibi bir kültürden maalesef uzak olduğunuz için,
Meclise karga tulumba getirdiğiniz tasarı birçok eksiklik ve
haksızlıkla dolu. Bu tasarıdaki eksiklik ve adaletsizlikleri de
millete anlatmak durumundayız.
Değerli
milletvekilleri, bir taraftan Hükûmetin İsraile, diğer taraftan
Suriyeye yaptığı boş ve anlamsız meydan
okuyuşlar dolayısıyla hedef ülke hâline geldik. Hani
Başbakan diyordu ya Nereden nereye. diye. Kendi ifadenizle örnek
ülkeden hedef ülke hâline gelmek nasıl bir başarıdır,
milletin takdirine arz ediyoruz. Rusyanın, İranın, Suriyenin
birleşerek aynı anda ülkemizi tehdit ettikleri başka bir zaman
dilimini hatırlamıyorum. Herhâlde sıfır sorundan kastınız
bu olmasa gerek. Herhâlde böyle bir şeyi siz de hayal etmiyordunuz.
Milleti sıcak bir çatışmanın eşiğine
getirmiş tavır ile şimdi milletten özür dileme sırası
Sayın Erdoğandadır. Kendi bileceği iş. Ama bizi
enterese eden şey, bu kadar hassas günler yaşanır iken bize en
çok lazım olacak silahlı kuvvetlerimiz, ordumuz olmayacak mı?
Soruyorum kıymetli arkadaşlar: Bu bedelli askerlik
tasarısını beklediniz beklediniz, tam bu anı mı
buldunuz Meclise getirmek için?
Silahlı
kuvvetlerin komutanlarıyla görüşürseniz, bedelli askerlik
dolayısıyla bundan faydalanamayan erlerin morallerinin son derece
bozuk olduğunu göreceksiniz. Bu moral bozukluğunu gidermek kolay
olmayacak. diyorlar. Bu tasarıyı Meclise getirirken böyle bir sonucu
herhâlde düşünmemiş olmalısınız ki silah
altındaki erlerin maneviyatının bozulmaması için herhangi
bir şey düşünülmemiş tasarıda.
Örneğin,
bu tasarıda, hâlihazırdaki erlerin de daha erken terhisi gündeme
getirilebilir ve belki birazcık da gönüllerin alınmasına vesile
olunabilirdi. Böyle bir dengeleme mekanizması düşünülmediği
gibi, bedelli askerlik süresinde geçirilen yirmi bir günlük eğitim
safhasının da kaldırıldığını görüyoruz
âdeta milletin nasırına basarcasına ve millet infial içinde.
Yurt
dışında yaşayan kardeşlerimiz hariç olmak üzere, yurt
içinde bedelli askerlik statüsünden faydalanacak olanların bu eğitimi
almaları, sorumluluk ve yükümlülüğün bir nebze de olsa
paylaşılması daha iyi olmaz mıydı?
Postal
giymeden parayla tezkere. diyor vatandaş bu tasarıya. Devleti ve
Meclisi bu kadar yıpratma hakkını, millî değerlerimizi
yozlaştırma ayrıcalığını nereden
buluyorsunuz değerli AKP milletvekilleri?
Ordu
ve milletin el ele olduğu toplumlarda güçlü güvenlik konseptinden
bahsedilebilir. Gençlere de bir kolaylık göstereceğim. diye milletiyle
ordusunun arasını açmaya, askerin maneviyatını kırmaya
hiç kimsenin hakkı olmasa gerek.
Gelelim
otuz yaş üzerindekilerin yapacakları 30 bin lira ödemeyle
yükümlülükten kurtulma hususuna. Otuz yaşını 31 Aralıkta
doldurmuş, bir gün önce doğanların günahı ne kıymetli
arkadaşlar?
Bu
ve benzeri birçok haksızlıklarla
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S.
NEVZAT KORKMAZ (Devamla) -
dolu bu tasarıya Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, doğrusu millete de şikâyet ederek, uzaktan, mesafeli
yaklaştığımızı belirtmek istiyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, teşekkür ediyorum.
Madde
üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen
İbrahim Binici, Şanlıurfa Milletvekili.
Buyurun
Sayın Binici.
BDP GRUBU ADINA
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tipik bir Başbakan Erdoğan
klasiğini bu tasarıyla bir kez daha yaşıyoruz. Neden mi?
Tarih 15 Ağustos 2005, yer Diyarbakır: Kürt sorunu ne olacak?
diyenlere diyorum ki bu ülkenin Başbakanı olarak herkesten önce benim
sorunumdur. diyerek Kürt seçmenlere göz kırpan Başbakan Erdoğan
15 Temmuz 2011 tarihli İstanbul konuşmasında partimizi de tehdit
ederek Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. diyor ve Kürtlere aba altından sopa
gösteriyor.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Yanlış söylüyorsun.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Evet, yanlışsa siz
değerlendirin.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Başbakanın söyleyeceklerini anlayabilecek
kapasitede değilsin.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Sen kimsin? Sen kürsüye
karışamazsın.
BAŞKAN Sayın
Metiner, lütfen
Lütfen Sayın Metiner.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) - Kürsüye karışamazsın
Kürsüye
karışamazsın, bu, halkın kürsüsüdür.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Çarpıtma!
BAŞKAN Sayın
Metiner
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Konuşma. Başbakan sana ne söyledi,
onu hatırlatmayayım sana.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Kürt sorunu yokmuş varmış, ne anlarsın
sen.
BAŞKAN Sayın
Metiner, lütfen
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Sen ne anlarsın, sen bundan ne
anlarsın?
Lütfen Başkan,
müdahale edin.
BAŞKAN Ediyorum.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Lütfen müdahale edin.
BAŞKAN - Sayın
Metiner, lütfen
Sayın Binici,
buyurun, siz Genel Kurula hitap edin.
SIRRI SAKIK (Muş)
İbrahim, bu tarafa konuş.
BAŞKAN - Lütfen
Sayın Metiner.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Ne demek oluyor?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) İbrahim, muhatap alma.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) 15 Ağustos 2005, yer Diyarbakır.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yakışıyor mu sana?
Sayın grup
başkan vekilleri, ayıptır ya, iki laf söyleyin
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) - Kürt sorunu ne olacak? diyenlere diyorum ki
bu ülkenin Başbakanı olarak herkesten önce benim sorunumdur. diyerek
Kürt seçmenlere göz kırpan Başbakan Erdoğan 15 Temmuz 2011
tarihli İstanbul konuşmasında partimizi tehdit de ederek aba
altından sopa göstermektedir.
Tarih 11 Şubat
2008, yer Almanya Köln, Arena Stadyumu. Asimilasyon bir insanlık suçudur. Kimse
Türkleri asimile edemez. diyerek Almanyada Türkçe öğrenim gören
ortaöğretim kurumlarının açılması gerektiğini
savunan Başbakan Erdoğan, 24 Eylül 2010 tarihli
Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında
Anadilde eğitim isteyenlere sesleniyorum: Türkiyede resmî dil Türkçedir.
Anadilde eğitim yok. diyerek ikinci yüzünü sergilemektedir. Başbakan
Erdoğan bunu hep yapıyor, karakolda doğru söylüyor ama mahkemede
şaşıyor.
Başbakan
Erdoğan, 17 Mart 2011 tarihinde bedelli askerlik konusu için kendi
ifadeleriyle aynen bunları söylüyor: Biz kalkarız da böyle bir
süreyi ancak referandumda tartışırız ki halkımız
bunun kararını versin. diyor ve devamla Ben şahsen böyle bir
sorumluluğun altına Tayyip Erdoğan olarak giremem çünkü
parası olan var, parası olmayan var. Parası olan bastıracak
parayı askerlikten kurtulacak, parası olmayan gidecek, askerliği
tıpış tıpış yapacak. diyerek yoksul kesimlere de
selam göndermeyi ihmal etmiyor.
Şimdi,
sormak istiyorum: Ben şahsen böyle bir sorumluluğun altına
Tayyip Erdoğan olarak giremem. diyordun, söyle Allah aşkına
Sayın Erdoğan, Başbakan olarak mı, AKP Genel
Başkanı olarak mı yoksa Tayyip Erdoğan olarak mı bu sorumluluğunuzun
altına girdiniz? Gerçi bizleri bu kimliğine, kapatılan DTP eski
Genel Başkanı Sayın Ahmet Türkle yaptığın
görüşmede AKP Genel Başkanı sıfatını kullanarak
alıştırmıştın.
Yine
sormak istiyorum Sayın Başbakana: Parası olan var olmayan var.
diyordun. Şimdi, parası olmayana para dağıtıp adalet
mi sağlayacaksın? Bedel veremeyen fakirlerin isyanı meşhur
bir Urfa türküsünde ne de güzel dile getirilmiş: Zenginimiz bedel verir, askerimiz
fakirdendir.
Üzerinde
yaşadığımız bu topraklar da çok büyük değerler
yetiştirdi. Nasreddin Hoca da bunlardan biridir. Ne güzel de demiş
Nasreddin Hoca hikâyesinde: Parayı veren düdüğü çalar.
Anlaşılan o ki AKP bu düdüğü çok pahalıya çaldırmaya
niyet etmiş. Vicdani reddi tartışmaktan korkarak gündeminden
çıkaran AKP Hükûmeti bu tasarıyla cüzdanı reddi
kanunlaştırmakta sakınca görmemiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizin malumu olduğu üzere
günümüze kadar bedelli askerlik uygulaması 1987, 92 ve 99
yıllarında çıkarılan kanunlarla toplam 3 kez
yapılmıştır. Çıkarılan kanunlardan yarar
sağlayanların sayısı ise 1987 yılında 18.433
kişi, 1992 yılında 35.111 kişi, 1999 yılında ise
72.290 kişidir.
Çıkarılan
bu kanunlardan yarar sağlayanların sayısında bir
noktayı dikkate çekmek istiyorum: Yapılan her düzenlemede yarar
sağlayan kişi sayısı bir önceki düzenlemeden yarar
sağlayan kişi sayısının tam 2 katıdır. Yani
katlanarak büyümekte olan bir yığılma olduğunu
rahatlıkla ifade edebiliriz. Başbakan Erdoğan bu
tasarıyı kamuoyuna açıklarken bakaya kalanların
sayısındaki artışın ciddi boyutlara
ulaştığını ve bedelli askerlik uygulamasıyla bu
yığılmanın azaltılmasını hedeflediklerini
ifade etti.
1987
ve 92 yıllarında yapılan düzenlemelerle amaçlanan, ortaya
çıkmış olan bu yığılmanın eritilmesine
yöneliktir. 1987'deki ilk düzenlemeden beş yıl sonra 92
yılında aynı şartlardan dolayı yeni bir düzenlemeye
ihtiyaç duyulmuştur.
Arkasındaki
amacı farklı lanse edilse bile yığılmanın
eritilmesinde önemli bir işlev gördüğü anlaşılan 1999
yılındaki 3üncü uygulama, şimdi görüşmekte olduğumuz
Tasarının, kronikleşmiş olan bu sorununa kalıcı
çözüm getirmediği ortadadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; uzunca bir süreden beridir bedelli
askerlik beklentisi yazılı ve görsel medyanın da gündemini
meşgul etmektedir. Medyada yer alan kimi haberlere göre yirmi altı
yaş sınırı olup askerliğini henüz yapmayan yükümlü
sayısının 500 bini aştığı belirtiliyor.
Yaş sınırının otuz olması hâlinde ise yükümlü
sayısının 400 bin civarında olduğu belirtiliyor ama bu
insanların kaçında 30 bin lira ödeme gücü var, işte o
belirtilmiyor.
Yine,
hepimizin malumu üzere Genelkurmay Başkanlığı bir ilke imza
atarak personel mevcudunu kamuoyuna açıkladı. Bu açıklamaya göre
toplam yükümlü personel sayısı 467 bin 197 kişidir.
Şimdi
sormak istiyorum
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hamaset dolu laflarla kendimizi ne
de başkalarını kandıramayız. Kimseye bir faydası
da yok.
Her
Türk asker doğar" veya "Her millet" gibi laflarla birbirimizi
kandırmayalım. Ne her Türk asker doğar ne her Fransız asker
doğar ne her Alman asker doğar ne her İngiliz asker doğar
ne de her Kürt asker doğar, olsa olsa hepsi insan doğar.
Bu
bağlamda vicdani ret konusunu içeren, alternatif sivil...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla)
hizmet seçeneklerinin yer
aldığı kalıcı çözümler üzerinde çalışmak
gerektiğini düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Binici.
Madde
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz isteyen Ramazan Can,
Kırıkkale Milletvekili.
Buyurun
Sayın Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 72nci maddesinde askerlik hizmeti
tanımlanmıştır. Vatan hizmeti adı altında geçen
bu maddede askerlik hizmetini bir görev, bir hak olarak
tanımlamaktadır. Yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı için
askerlik hizmeti bir hak, aynı zamanda bir görevdir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bedelli askerlik tarihine
baktığımızda, ilk bedelli askerlik, Islahat Fermanı,
1856 tarihinde çıkmıştır. 1856 tarihinde gayrimüslimler
için askerlik bir görev olmuştur. Bununla birlikte, o dönemde
çıkarılan kanun metniyle gayrimüslimlere ve Müslim tebaaya bedeli
askeriye adı altında bir meblağ tutarında bedelli askerlik
ilk defa Osmanlı devrinde tanımlanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti dönemindeki
uygulamalara baktığımızda, 1987 yılında yine
bedelli askerlik çıkartılmıştır. Dönemin iktidarı
Anavatan Partisi. 1992 yılına geldiğimizde yine Askerlik
Kanununda değişiklik yapılmıştır. Dönemin
iktidarı, Doğru Yol Partisi ve Sosyaldemokrat Halkçı Parti
koalisyonu iktidarıdır. 1999 yılına geldiğimizde yine
Askerlik Kanununda değişiklik yapılmıştır ve bu
değişiklikte bir bedel karşılığında askerlik
imkânı tanınmıştır. Burada da koalisyon var.
Koalisyonda Milliyetçi Hareket Partisi, Anavatan Partisi ve DSP iktidarı
bulunmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi sözcüleri, burada gelip
konuşuyor ve açıkça kanuna karşı olup
olmadıklarını da belirtmiyorlar ancak sanki AK PARTİ
İktidarının bedelli askerlikle ilgili bir durumu söz
konusuymuş gibi bahsediyorlar. Hâlbuki 1999 yılında da koalisyonun
bir parçası idiler.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Biz, PKKlıların
affedilmesine, PKKlıların askerliklerine itiraz ediyoruz
kardeşim, anlamadın mı?
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Başka bulaşacak yerin yok mu?
RAMAZAN CAN (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1987 yılında
198 bin kişi müracaat hakkını kazanmış iken, müracaat
edebilecekken, 18 bin kişi yararlanmıştır; 1992
yılında 243 bin müracaat olabilecekken 35 bin kişi; 1999
yılında da 344 bin kişi müracaat edebilecekken 74 bin kişi
yararlanmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yabancı devletlerdeki askerî
tanımlamalarla ilgili de örneklemek gerekir ise: Çin Halk Cumhuriyetinin
ordusu büyük bir ordu. Çin Halk Cumhuriyetinin nüfusu da dünyanın en
büyük nüfusu. Buna rağmen askerlik orada zorunlu değildir, orada
gönüllüler fazla olduğu için, ordu da büyük olduğu hâlde bu
ihtiyacı karşılamaktadır. Diğer taraftan, İsviçre
gibi ordusu bulunmayan devletlerde ise bir hafta, on beş günlük,
yükümlülerin yaşam süresinde belli bir dönemde bu ihtiyaç giderilmektedir.
Ordusu olup İsrail gibi ülkelerde ise askerlik zorunludur, hem bay hem de
bayan için zorunludur.
Dünyada bu örneklerden
sonra Türkiye'ye geldiğimizde de, Türkiye'de askerlik zorunlu olduğu
için -Sayın Bakanımız da burada bahsetti- yaklaşık
kırk beş yaşın üzerinde 70 bin civarı bakaya ve
saklı bulunduğu göz önüne alındığında dönem dönem
bedelli askerliğe maalesef ihtiyaç hasıl olmaktadır. Bu bir
gerçektir; bu bir, Türkiye'nin realitesidir. Buradan siyaset çıkarmak
doğru değildir diye düşünüyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; diğer taraftan, buradan sağlanacak
gelirlerin kamu yararına, şehit yakınlarına, er ve
erbaş mağdur olanların ailelerine, özürlülere harcanacak
olması da bu kanun için bir artı durumdur diye düşünüyorum.
Diğer taraftan,
dövizli askerlikle ilgili kanun düzenleyicisi tasarı hâlindeki bu metni
güzel kaleme almıştır diye düşünüyorum. 5 bin avro
karşılığında meri kanun uygulanacakken, yirmi bir gün
askerlik yapmayla ilgili de ileri kanundan yararlanılacaktır. Yani
şöyle ki: Kanun yürürlüğe girmeden önce müracaat eden, yurt
dışındaki, dövizli askerlik yapan yükümlüler 5 bin avro
verecektir; diğer taraftan yirmi bir günlük zorunlu askerliği de
yapmayacaktır. Bu şu manada çok önemlidir: Mevcut askerin moral
durumu ve yükümlünün hayatında, yaşamında bir kesinti
olmaması anlamında da kanun tasarısının lehinde bir
hükümdür diye düşünüyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının milletimize hayırlı
olmasını temenni ediyor, heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyor, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Can.
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan, efendim, Hatip, bizim bedelli askerlikle ilgili
duruşumuzu anlayamamış, sayın milletvekillerimize yanlış
bilgi veriyor. Burada bedel ödeyip askerlik yapmamak var. Bundan öncekilerde
bedel ödeyip askerlik yapılıyordu. Terör örgütü
mensuplarının bile faydalanacağı bir bedelli askerlikten
elbette Milliyetçi Hareket Partisi olarak memnun olmamız mümkün değildir.
Arada çok büyük farklar var.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Engin Özkoç, Sakarya Milletvekili.
Buyurun Sayın
Özkoç. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı,
orduların Başkomutanı Sayın Abdullah Gül AKP Hükûmetine
seslenerek dedi ki: Bu yasa çıkarken vicdanlarımız rahat
olmalı. Bu yasa, bu akşam, AKP Hükûmetinin Türkiyeden gizleyerek
sabaha kadar çarçabuk çıkarttığı bu yasa vicdanları
rahatlatan değil, ömür boyu vicdanları sızlatan bir yasa
olacaktır.
Hükûmet şöyle
diyor, Sayın Başbakan diyor ki: Biz bu yasadan elde ettiğimiz
paralarla şehit ailelerine yardımcı olacağız. Ne bu
yasa? Bedelli askerlik. Şehit ailesine verilen para ne? Bedel. Neyin
bedeli? Kanın bedeli. Yani şehit oldukları için, fakir
oldukları için, parayı ödeyemedikleri için askere gidip de ölenlere
zengin oldukları için, parayı ödeyebildikleri için ailelerin
verdiği kan bedelidir, ölüm bedelidir. Bu akşam bunu
oylayacaksınız. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, aranızda analar var, fakir olup da
milletvekilliğine basamak basamak gelen vekiller var. Gözlerinizi
kapatın, siz bir mahallede yaşıyorsunuz, sizin
evladınız askere gidecek ve paranız yok. Şimdi, hemen
yanınızdaki komşuysa 30 bin lirayı çıkartıp,
bedelini ödeyip evladını askere göndermeyecek. Sizse
evladınızı gönderiyorsunuz. AKPdeki analara sesleniyorum:
Gönderdiğiniz evladınız üç ay sonra, dört ay sonra tabutuyla
karşınıza geldiğinde yandaki komşunuzun kan
parasını kabul eder misiniz, içinize sindirir misiniz? Yüreğiniz
gerçekten bu kan parasını, kan bedelini, ölüm bedelini içinize sindirir
mi? Bu telaş nedir, nedir bu telaş? (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ne alakası var ya! Demagoji yapma!
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) Bakın, ben bir şeyi daha merak ediyorum. Bu
ülkenin, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı Sayın Tayyip
Erdoğan diyor ki: Ben ağzımdan çıkan lafın sahibiyim,
sözümün eriyim, ben kabadayı bir başbakanım, ben halkımdan
yana bir başbakanım.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Hangi sözünde durmuş!
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) Ve diyor ki: Ben bu bedelli askerliğin altına
imzamı atmam, elimi sokmam. Kim bu Başbakana tükürdüğü
tükürüğü yalattı, tam üç ay sonra kim yaptı? Nasıl geriye
adım attı? (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, lütfen
BAŞKAN
Sayın Özkoç
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) Sayın Başbakan geldiği bu noktanın gelip
de Türkiye Büyük Millet Meclisinde hesabını vermek zorundadır.
Sayın Başbakan şimdi eğer böyle bir bedel ödüyorsa bu
bedeli kime ödediğini açıklamalıdır. Egemen
güçlere mi ödüyor?
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Ne alakası var ya, bu kadar demagoji
yapıyorsun.
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) Kendisini destekleyen bir avuç zengine mi ödüyor?
Sayın
Başbakan dün söylediği sözü bugün geriye çekiyorsa, bunu ona geriye
çektirten gücü Türk Milletine söylemeye mecburdur. Eğer söylemezse vebal
altında kalacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
ZEYNEP
KARAHAN USLU (Şanlıurfa) Bugün polemik yapıyorsun, başka
da bir şey yapmıyorsun.
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) Analar, babalar, fakir evlatlar sizleri unutmayacaktır.
Anaların iki eli öbür dünyada da yakanızda olacaktır.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özkoç.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Aydın.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sayın Konuşmacı, Grup Başkanımız,
Başbakanımız hakkında ağza alınmayacak sözler
söylemiştir, burada kendisini özre davet ediyorum, özür dilemesi
lazım ve aynı şekilde, sataşmadan dolayı da söz
istiyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sataşmadan dolayı 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aydın, İç Tüzükün 69uncu maddesi
gereğince sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
4.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun, Genel Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Değerli milletvekilleri, burada gecenin bu
saatinde bir yasa tasarısını hep birlikte görüşüyoruz.
Eleştirilerimiz olacak ve katıldığımız,
katılmadığımız tarafları olacak. İşin
prensibine baktığınızda, doğallığına
baktığınızda sizlerin de genel başkanlarınızın,
grup başkan vekillerinizin, aynı şekilde, bedelliyle ilgili
tekliflerinin olduğu ve buraya vermiş olduğu teklifler var. Katılmadığınız
hususlar var. Siz o bedelliyle ilgili teklifleri verirken kan parası
olarak mı verdiniz onu? Size sormak istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Biz yoksula da verdik.
AHMET
AYDIN (Devamla) Burada demagoji yapmaya kimsenin hakkı yok. Siz de bedel
istediniz. Siz de bedel istediniz. (CHP sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Bizim teklifimizde öyle bir şey yok.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Yüreğiniz varsa yarın üçte görüşelim.
AHMET
AYDIN (Devamla) Kaldı ki bu kürsüde tükürdüğünü yalayıp gelip
yemin edenler sizlersiniz. Eğer tükürdüğünü yalamaksa
(CHP
sıralarından gürültüler)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Yüzde 50 oy aldınız; haydi halka gidelim, halka.
Haydi referanduma!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
AHMET
AYDIN (Devamla) Eğer bu tükürdüğünü yalamaksa kimin
tükürdüğünü yaladığını bütün Türkiye kamuoyu çok iyi
biliyor, burada demagoji yapmaya gerek yok.
Değerli
arkadaşlar, referandumla ilgili hususa gelirseniz, Sayın
Başbakanımız
Eğer bu konu Anayasa, yeni Anayasa yapım
süreci içerisinde değerlendirildiği takdirde referanduma o
şekilde gidilebilir. Bir kanun değişikliği arkadaşlar,
referanduma gitmez.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Olsun, biz gideriz!
AHMET
AYDIN (Devamla) Referanduma giden Anayasadır, bir defa okuyun,
öğrenin, öyle gelin konuşun! Burada bağırmaya,
çağırmaya, hakaret etmeye hiç kimsenin hakkı yok.
Biz
burada bir kanun tasarısı hazırladık ve gerekçesini
açıkladık. Sayın Başbakanımız da
açıkladı, bizler de açıkladık. Bu bir beklenti, kamuoyunda
oluşan bir beklenti ve bunu daha önce 1987de, 1992de, 1999da sizler
hepiniz çıkardınız. Sizlerin iktidar ortak olduğunuz
dönemlerde de çıktı. Sizler bunu çıkarırken, başka
amaçlarla mı çıkardınız?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Onlardan farklı bu!
BAŞKAN
- Sayın Akar, lütfen
AHMET
AYDIN, (Devamla) Değerli arkadaşlar, olayı bu kadar
saptırmayalım, olayı başka mecralara çekmeyelim, lütfen
samimi konuşalım, dürüst konuşalım. Hakaretvari bir
şekilde de konuşmayalım.
OKTAY
VURAL (İzmir) Burada askerlik filan yok; mektuplu askerlik, makbuzlu
askerlik var!
AHMET
AYDIN (Devamla) - Yoksa burada her söze verilecek cevabımız var ama
biz Parlamentoyu çalıştıralım istiyoruz, halkın
beklentilerine uygun bir şekilde çalışmaları sürdürmek
istiyoruz.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İSTANBUL) Sayın Başkan, Sayın
Aydın konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisinin daha önce
vermiş olduğu teklifin bedel bölümünün kendi Hükûmet
tasarısıyla aynı mahiyette olduğunu
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Aynı mahiyette demedim, sizde de bedel var dedim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sizde de para var dedi.
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Aynı mahiyette dediniz, tutanaklara
bakarız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Doğru, sizde bedel yok mu?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sataşma nedeniyle söz istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Sayın Hamzaçebi, sataşma nedeniyle buyurun iki dakika söz
veriyorum.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Efendim, doğru ama onlarda da bedel var.
5.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Aydın
konuşmasında bizim Sakarya Milletvekilimiz Engin Özkoçun
yaptığı konuşmayı değerlendirerek, Cumhuriyet
Halk Partisinin vermiş olduğu teklifte de bir bedel olduğunu
ifade etti. Evet, doğru, bizimkinde bir bedel var,
karşılığında yirmi bir gün temel askerlik var,
Sayın Engin Özkoçun kastettiği bedel bu değil. Siz, buradan
elde ettiğiniz gelirlerle şehit ailelerine bir yardım
yapacaksınız.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Ne güzel bir şey işte.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Yani, bunun şehit ailelerinde
yaratacağı rahatsızlığa dikkat çekti Sayın Özkoç.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Siz ne yapacaktınız parayı,
turşusunu mu kuracaktınız?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Ayrıca devam ediyorum: Sizinkinde bir
bedel var ama askerlik yok. Askerlik nerede arkadaşlar? (CHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY
VURAL (İzmir) Mektupta, mektupta
ALİM
IŞIK (Kütahya) İadeli taahhütlü!
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Yani bir bedel var ama askerlik yok.
Bizimkinde bir bedel var; parasız olan, parası olmayan vatandaşa
hitap eden bir bölüm var. Eşitliğe, adalete uygun bir düzenleme.
Sizde o yok, sizde 30 bin liran varsa Gel kardeşim., 30 bin liran yoksa
Benim vatandaşım değilsin.; bu anlayış var.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Çağdaş bu, çağdaş.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) İkisi arasında çok temel bir
fark var yani siz şunu diyorsunuz: Hani vatandaş demiş ya: Ben
benzin zammından etkilenmiyorum, her zaman 100 liralık
alıyorum. Sizinki bu mantık, yani Ekmek bulamıyorsa pasta
yesinler. demiş Fransız Kraliçesi, onun gibi bir şey.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Ne alakası var?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Paranın turşusunu mu
kuracaktınız?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) İkisi arasında böyle çok ciddi bir
fark var.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Topladığınız parayı ne
yapacaktınız, topladığınız parayı?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Ben yine sizin grubunuzda çok büyük bir
kesimin vicdanına bu tasarının sinmediğini biliyorum, bunu
biliyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sen kendi grubuna bak, bizim grubumuzda problem
yok.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) O vicdanlara sesleniyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/524) (S. Sayısı:
82) (Devam)
BAŞKAN
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Veli Ağbaba,
Malatya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bedelli
askerlik konusuna geçmeden, bugün sıkça tartışılan
Dersimle ilgili düşüncelerimi kısaca sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Ayrımcılık
ve nefret konusunda tescili olanlar Dersimle yüzleşemezler. Her
fırsatta kin ve nefret kusanlar aynaya bakıp önce kendileriyle
yüzleşsinler.
GÜLAY
DALYAN (İstanbul) İlk önce kendi içinizi düzeltin.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Alevilerin katli vaciptir. diyen Ebussuudu yere
göğe sığdıramayanlar Dersimle yüzleşemezler. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Biz yüzleştik, siz de yüzleşin.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Çoluk çocuk demeden Alevileri kılıçtan
geçiren Kanlı Yavuzların, Kuyucu Muratların
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Genel Başkanına bak, Genel
Başkanına, o ne dedi?
VELİ
AĞBABA (Devamla)
siyasi torunları Dersimle yüzleşemezler.
(CHP sıralarından alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ya bırak!
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Geç onu!
VELİ
AĞBABA (Devamla) İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Başkanlığı sırasında Karacaahmet Cemevinin
inşaatına kepçeleri, dozerleri sokanlar Dersimle yüzleşemezler.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Çok komik oluyor!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sivası yakanlar, Maraşı insan
mezbahasına çevirenler Dersimle yüzleşemezler.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Genel Başkanına git söyle, Genel
Başkanına.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Kim çevirmiş, kim?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sivas canilerinin avukatlarını bakan
yapanlar, milletvekili yapanlar Dersimle yüzleşemezler. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yanlış gruba bakıyorsun.
Yanlış yere bakıyorsun.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Bir siyasi partinin genel başkanının
inancını, etnik kimliğini sorgulayanlar, miting meydanında
yuhalatanlar Dersimle yüzleşemezler.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Dersimle siz yüzleşin.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sen sus! Sen konuşma Mehmetçiğim.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sizin döneminiz
BAŞKAN
- Sayın Metiner
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sen bu işlere girme. Sen bu işlere girme.
BAŞKAN
Sayın Ağbaba
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sen bu işlere girme.
BAŞKAN
- Sayın Ağbaba, lütfen Genel Kurula hitap edin.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Bak karşınızda konuşan
milletvekili. Karşınızda konuşan milletvekili.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sizin utancınız, siz yüzleşin.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Hiçbir zaman eğilip bükülmemiş, hiçbir zaman
siyasi görüşlerini milletvekilliğine satmamıştır
birileri gibi. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Siz katlettiniz, siz yüzleşin.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sus! Otur yerine Metiner! Sus, otur yerine!
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Geç, onu geç! Sen Nazım Hikmetin
hesabını ver!
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sen herkese laf atmak zorunda
mısın ya!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Karşındakini başkasına benzetme sen
Metiner. Karşında solcu, devrimci bir milletvekili var. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sen kim, devrimci kim!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sen sus! Konuşma sen! Konuşma! Sus!
BAŞKAN
Sayın Metiner, lütfen, Hatibe
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sen kim, devrimcilik kim!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Haddini bil, konuşma.
Sen,
dün, kendi katillerine, kendi cellatlarına ip atansın sen.
BAŞKAN
Sayın Ağbaba, lütfen, konuya gelir misiniz. Sayın Ağbaba
Değerli
arkadaşlar
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sen kim, devrimcilik kim!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Devrimciyi sana öğretirim. Devrimciliği sana
öğretirim. Nazım Hikmeti sana okuturum.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Nazım Hikmeti hapislerde çürüttünüz.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sen dünkü siyasi görüşlerini bir
milletvekilliği uğruna satan adamsın! (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Geç şunu! Terbiyeli ol!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Evet
Bu işleri iyi bilen sensin.
Değerli
arkadaşlar
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Terbiyeli ol!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sana terbiye dersi veririm.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Geç şunu!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sana terbiye dersi veririm burada.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, böyle şey olur mu?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, yapılan iş
doğru bir şey değil. Efendim, 66ncı maddeye göre
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sana terbiye dersi veririm.
Değerli
arkadaşlar
BAŞKAN
Sayın Ağbaba, lütfen, konuya gelin.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Değerli arkadaşlar
BAŞKAN
- Lütfen sataşmayın Sayın Ağbaba.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, lütfen uyarınız,
temiz bir dille konuşsun.
BAŞKAN
Uyarıyorum, ne yapayım Sayın Elitaş?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Değerli arkadaşlar, burada bana terbiye dersi
vereceklerin hepsine terbiye dersi veririm, hem de Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına veririm. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Söyleyecek sözünüz yok.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sana veririm.
BAŞKAN
Sayın Ağbaba, lütfen, konuyla ilgili konuşun.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Değerli arkadaşlar, ben bu
değerlendirmeyi, bu bedelli askerlik değerlendirmesinde bir şey
daha söylemek istiyorum.
Bir vicdani ret var, bir
de cüzdani ret. Sizin yapmış olduğunuz şey cüzdani ret.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bu
mantık, bu çıkarılan düzenleme adaletsiz bir düzenlemedir. Paran
varsa tezkere, paran yoksa askere! Bu mantıkla yoksul halk çocukları
düşünülmüyor. Bu mantıkla, asgari ücretle geçimini sağlayan
insanlar düşünülmüyor. Bu kararla, Meclis zenginler Meclisine
dönüştürülüyor. Bu da bizim açımızdan kabul
edilebilir bir durum değildir. Asgari ücret alanlar bu parayı
nasıl ödeyecekler? Bu, zenginler için, zenginlerin askerlik
yapmasını önleyen düzenlemeye engel olmanızı diliyorum. Bu,
yoksulların, mağdurların lehine olan bir düzenleme
değildir. Yoksulların yüreklerini sızlatan bu düzenlemeden
vazgeçin, eğer vazgeçmezseniz milyonlarca halk çocuğunun
ahını ömrünüz boyunca boyunlarınızda bir değirmen
taşı gibi taşırsınız. Bu düzenlemeden en çok
yararlanması gereken akademik kariyer yapanlar ama maalesef, bu düzenleme
ile onlar da bu düzenlemeden faydalanacak gibi gözükmüyor. Kitap, dergi, makale
alamayan, para bulamayan doktorlar, doçentler tezkere satın alabilir mi?
Yoksullar faydalanamayacak, akademisyenler faydalanamayacak, işçiler
faydalanamayacak, öğrenciler faydalanamayacak. Bundan sadece ve sadece
zenginler parayı basıp tezkere alacaklar. Siz bu düzenleme ile
askerlik düzenlemesi yapmadınız, siz tezkereyi tezgâha sürdünüz, yani
siz tezkere satıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, yegâne yol Paran varsa tezkere, paran yoksa askere.
yolu değildir, başka yollar da vardır ve bu yol mevcut
yolların en eşitsiz olanıdır, en vicdansız
olanıdır. Bundan derhâl vazgeçip askerlik hizmetlerini kolaylaştıran,
eşitlik ilkesine dayanan bir düzenleme yapılmalıdır.
Defalarca tekrarladık askerlik süresi kısalsın, bedelli askerlik
zengin çocuklarının ayrıcalığı olmasın yoksullar
da yararlanabilsin.
Bu
düşünceyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sayın Başkan, sataşma
dolayısıyla söz istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ağbaba.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sayın Başkan, sataşma
dolayısıyla söz istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Metiner
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ya, laf atıyor, cevap vermeyecek mi sana!
BAŞKAN
Lütfen, Sayın Akar, lütfen
Bir dinleyelim Sayın Metineri.
Ne
söyledi de sataştı Sayın Ağbaba?
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Bir milletvekilliği için kendini satmak çok
ağır bir suçlamadır, yanıt vermem gerekiyor.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Metiner, iki dakika söz veriyorum.
Yalnız,
yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen, istirham ediyorum.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
6.-
Adıyaman Milletvekili Mehmet Metinerin, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben bir milletvekilliği için kendini satanlardan
değilim çünkü benim nasıl milletvekili olduğumu herkes bilir
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Evet, çok iyi biliyoruz, bravo!
MEHMET
METİNER (Devamla) -
deneyimimi bilir, geçmişimi bilir. Buna cevap
vermeyi bile zül addederim.
Sivas,
Maraş katliamlarını lanetliyoruz; insan yaşamına
kasteden her anlayışı lanetliyoruz.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Boşuna uğraşma, seni bakan yapmazlar.
MEHMET
METİNER (Devamla) Alevi kardeşlerimizin katline fetva veren her
anlayışı kınıyoruz, şiddetle
karşısındayız.
Devrimcilik
dersinde
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ebussuudu anlat
BAŞKAN
Sayın Akar
MEHMET
METİNER (Devamla) Devrimcilik dersinde
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Onları da kına!
MEHMET
METİNER (Devamla)
Cumhuriyet Halk Partisi sınıfta kalır.
Siz, Nazım Hikmeti yıllarca cezaevlerinde çürütmediniz mi?
VELİ
AĞBABA (Malatya) Senin baban neredeydi, baban? Deden neredeydi senin
Metiner?
MEHMET
METİNER (Devamla) Siz, Sabahattin Aliyi çürütmediniz mi?
VELİ
AĞBABA (Malatya) Metiner, postal yalıyordu senin baban.
MEHMET
METİNER (Devamla) Siz, Sabahattin Alinin ölümünden sorumlu bir iktidar
değil misiniz?
Devri
iktidarınızda Dersim katliamı yaşandı. Siz nasıl
devrimcilikten bahsedersiniz?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Başkan, müdahale et, Başkan! Neye cevap veriyor bu?
MEHMET
METİNER (Devamla) Biz, Dersim de dâhil, tarihimizdeki her türlü yanlış
uygulamayla yüzleşmemiz gerektiğini söylüyoruz. Bizim yüreğimiz
yetiyor, sizin yüreğiniz yetiyorsa çıkın bir özür dileme
erdemliliğinde bulunun. Haddinize değil, söyleyecek sözü olanlar
başkalarına sataşmada bulunmazlar. (CHP sıralarından
gürültüler) Hodri meydan! Hodri meydan!
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Nöbetçi, sen biraz sus!
MEHMET
METİNER (Devamla) Kimin ne sözü varsa çıksın
karşımıza. Yüreğimiz de yetiyor, beynimiz de yetiyor. Bu
anlayışınızı kınıyorum.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Hadi, hodri meydan!
BAŞKAN
Sayın Akar, lütfen
MEHMET
METİNER (Devamla) Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Biraz sus, Başbakanını dinle sen!
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/524) (S. Sayısı:
82) (Devam)
BAŞKAN
Madde üzerinde, on dakika süreyle soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın
Işık, buyurun.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, şimdiye kadar vicdani ret hakkını kullanmak isteyen
herhangi bir başvuru olmuş mudur? Olduysa kaç kişi bu konuda
başvuruda bulunmuştur? Bu yasadan Vicdani ret hakkımı
kullanmak istiyorum. diyenler de yararlanacak mıdır? Adalet
Bakanlığıyla beraber yürütmeye
çalıştığınız vicdani retle ilgili yasa
görüşmeleri, çalışmaları ne aşamadadır?
İkinci
sorum: Obez oldukları ya da belirli kilonun üzerinde oldukları için
ve çürük raporu aldıkları için askere gidemeyenler bu tasarıdan
yararlandırılacak mı? Onlar da 30 bin lirayı verince
askerlik yapmış sayılabilecekler mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, bu kanun yasalaştığında,
bu akşam eve gidemeyeceğiz muhtemelen ama eve gittiğinizde,
başınızı yastığa koyduğunuzda, bu kanunun
eşitlik ilkesine, tüm vatandaşlarımıza hizmet ettiğine
inanıyor musunuz? Böyle bir vicdan rahatlığıyla rahat bir
nefes alıp uyuyabilecek misiniz? Türkiyede yaşayan binlerce fakir
insanın o vebali üzerinizdeyken rahat uyku uyuyabilecek misiniz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Köse
TUFAN KÖSE (Çorum) Benim de iki tane sorum olacak.
Sayın Bakan, bu memlekette zenginlerden vergi
alınamıyor, gelir vergisi alınamıyor, kurumlar vergisi
alınamıyor; hep gene yoksulun sırtından dolaylı
vergiler, en adaletsiz vergiler alınıyor. Bugün de yine zengini
askere de göndermeyeceğiz ve hem vergi ödemeyecek hem askere gitmeyecek.
Böyle bir olay sizin vicdanınızı yaralıyor mu?
İkinci sorum da Sayın Bakanım, Bakanlar
Kurulunda Başbakana yakın bir insansınız. Şimdi, ceza
alanların süresi belli oluyor. Herkesin cezası bir şekilde
bitiyor, kimileri affa uğruyor. Bu Mehmet Metiner denilen
arkadaşımızın cezası ne zaman affa uğrayacak? En
başa geçiyor, oradan herkese laf atıyor, her topa giriyor. Bu konuda
da yardımcı olmanızı istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Köse, lütfen
Lütfen, Sayın
Köse
TUFAN KÖSE (Çorum) Bir şey söylemedim ben
Sayın Başkan. Her lafa giriyor.
BAŞKAN Lütfen
TUFAN KÖSE (Çorum) Ben söz istedim ve bir soru sordum.
BAŞKAN Maddeyle ilgili soru sorarsınız.
TUFAN KÖSE (Çorum) Başbakandan bunun cezası
ne zaman bitecek, onu öğrenmek istiyoruz biz. Bitsin cezası da bu
Meclis kurtulsun bundan.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Siz kendi içinizle
uğraşın!
BAŞKAN Sayın Özgündüz, buyurun.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, yirmi bir günlük temel
eğitim de kalkıyor getirdiğiniz tasarıyla. Bu
tasarıdan faydalanan kişilerin yedeklik yoklaması olmayacak
mı, sefer görev emirleri olmayacak mı? Hükûmetiniz bu süreçte
sağa sola neredeyse savaş açma durumuna gelmiştir. Yedeklik
yoklaması, sefer görev emri olmadan böyle bir düzenlemeyi nasıl
içinize sindiriyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaplan
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, merak ettiğim bir soruyu
size yöneltmek istiyorum. Ekim 2010da Genelkurmay
Başkanlığı tarafından bu tasarı Başbakanlığa
sunulduğu hâlde 16 Mart 2011 tarihinde Sayın Başbakan -deminki
konuşmacı arkadaşların da ifade ettiği gibi- bunun
vebalinin altına girmeyeceğini, gerekiyorsa referanduma
götüreceğini söyledi. Tüm bunlara rağmen, yaklaşık bir
dokuz ay geçmiş olmasına rağmen ne değişti? Sayın
Genelkurmay Başkanlığının
hazırladığı tasarı mı değişti, yoksa
Adalet ve Kalkınma Partisinin yetkililerinin anlayışı
mı değişti?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Sakık
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, teşekkürler.
Sayın
Bakanıma sormak istiyorum: Adalet Bakanımızın bir
açıklaması olmuştu vicdani retle ilgili, yani bu yıl sonuna
kadar Meclise geleceğini, bununla ilgili yasal düzenlemenin
yapılacağını
Ve hemen onu destekleyen, bakanların
açıklamaları oldu. Ama AKP Grubunda Başbakanın
Gündemimizde böyle bir şey yok
Bakanlar mı yanlış
bilgilendirdi toplumu, yoksa Sayın Başbakan mı? Bu konuda bizi
bilgilendirirseniz sevinirim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Demir
NURETTİN
DEMİR (Muğla) Teşekkür ederim Başkan.
Sayın
Bakan, benim de sorum şu olacak: Bedelli askerlik nedeniyle askerlik
hakkını bitirenler yani postal giymeyenler acaba seferberlik
durumunda ne yapacaklar?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Öz
SAKİNE
ÖZ (Manisa) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben buradan
AKPli kadın milletvekillerine seslenmek istiyorum: Yoksul bir annenin
oğlu para bulamadığı için askere gitmesi sonucu şehit
olursa siz onun, o annenin yüzüne nasıl bakacaksınız, nasıl
sarılacaksınız?
Direktifi
aldığınız için yasayı çıkardınız. Bari
bunun arkasından yararlı bir iş yapalım da yeni bir önerge
verip bir gün bile asker silahını eline almak istemeyen bu
kişilere daha sonraki yaşamında silah kullanma veya bulundurma
iznine engel olacak nitelikte yasa hazırlayıp silahsızlanmaya
örnek olunsun istiyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakan, buyurun.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; sorulan sorulara cevap vermeye
çalışacağım.
Yirmi
bir gün temel eğitime de katılmayacakların sefer görev emri
olacak mı? Askerlik Kanununda çok açık bir hüküm var -yine bir
başka arkadaşımız da sordu- umumi seferberlikte muafiyet
yoktur. Eğer bir seferberlik söz konusuysa hiç kimse bundan muaf
değil.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Ne yapacak o adam o zaman?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Acemi yedek statüsünde sefere
çağırılacaktır.
Bir
başkası: Ekim 10da bir tasarı gönderildi
Başbakanlığa
Bedelliyle ilgili Başbakanlığa bir tasarı
gönderilmedi, onu da belirteyim.
Çürük raporu alanlar bu
yasadan yararlanacak mı? diye
Komisyondan geçen hâliyle yararlanamayacak
ancak önergeler varsa eğer Meclis kabul ederse önergelerden
OKTAY VURAL
(İzmir) Var mı önergeniz?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Bakılsın, o zaman
Vicdani retle ilgili hem
Sayın Sakık hem de diğer milletvekillerimizle ilgili
Osman
Murat Ülke diye bir vatandaşımız var, Türkiye Cumhuriyetinin
vatandaşı. Ben askere gitmem. diyor. Bir ceza vermişsiniz,
içeri girmiş, çıkmış, yeniden askere
almışsınız, yine Askere gitmem. diyor. Şimdi Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi diyor ki: Bir adamı bir suçtan
dolayı ömür boyu tahkikat altında tutamazsın, mahkûmiyet
altında tutamazsın, bunu âdeta müebbet hapse mahkûm ediyorsunuz.
Nedir çalışma? O da Avrupa Parlamentosu süre vermiş
Aralığın sonuna kadar bu konuyla ilgili ne yapacaksanız
bana bildirin. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taraf mısın?
Tarafsın. Taraf olduğun bir mahkemenin hükümlerine uymak gerekir mi?
Hukuk devleti bunu gerektirir. O hâlde yapılan düzenleme nedir? Hem Adalet
Bakanımızın dediği hem bizim arkadaşların ortak
çalıştığı, diyoruz ki: Bu gibi Ben askere gitmeyeceğim
veya üniforma giymeyeceğim diyen insanlar için bir ceza yani her
seferinde üç yıl, beş yıl, üç yıl, beş yıl
değil. Arkadaş bir ceza vereceğiz, o cezayı hapiste
çektikten sonra da askerlikten muaf olacak. Düzenleme budur, bununla ilgili
bir çalışma yapılacak.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Bunu yazın o zaman, dürüstçe söyleyin o zaman.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Dolayısıyla aynen budur. Bu vicdani reddin ceza düzenlemesi de
Bu hususun vicdani retle bir alakası yoksa ki, yoktur, var diyen varsa
Çünkü cezai bölüm. Vicdani retle ilgili bizim çalışmamız bunun
üzerinedir. Bir başkası ne düşünüyor, kafasından ne
geçiriyor; o bizim gündemimizde değildir, bizimki budur. Kimileri buna da
itiraz edebilir Bunlara müebbet de ceza verelim. diyebilir fakat o bizim
ilkemiz veya düşüncemiz değildir.
OKTAY VURAL (İzmir)
Bundan faydalanacak mı peki onlar? Faydalanacak mı bu kanundan?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Askerlik hizmetine
başladıkları için
Bakın, kanunda çok güzel bir
şey var, önce şu kanunu okumak lazım. Ne diyor? Askerlik
hizmetine başlamamış olanlar, herhangi bir şekilde
Aynı, çok güzel. Henüz fiilî askerlik hizmetine başlamamış
olmak bu yasadan yararlanmanın bir şartı, birincisine bunu
söyleyeyim, dolaylısıyla başlayanlar yararlanamayacak. Ancak
adam hapse girdiği için bir başka yasadan yararlanabilir diyelim.
Bir
başka husus da şu: Tabii, şehitliğin
tanımını bilmeyenler, şehitlikle ilgili kan bedeli diye
şey ediyorlar. Oysa şehitliğin bizim inancımızda -herkes bu inanca inanmak durumunda
da değil ama- bir tanımı vardır, karşılığında
cennet verilen ölüm işte şehittir. Dolayısıyla bedel olmaz,
onun bedeli cennettir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ama bir başkası, bu cenneti bilmezse, cennete inanmazsa
bunun karşılığında kan bedeli, para bedeli, sair bedel
de isteyebilir. Biz, bunu da, böyle inanmayı da doğal görürüz.
Herkesin bizim gibi inanmasını da bekleyemeyiz.
ADNAN
KESKİN (Denizli) Hop, hop!
BİHLUN
TAMAYLIGİL (İstanbul) Kendine gel Bakan!
OKTAY
VURAL (İzmir) Siz inanmıyor musunuz?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum, sağ olasınız.
BAŞKAN
Süre var Sayın Bakan.
Sayın
Vural, söz talebiniz vardı girin sisteme.
OKTAY
VURAL (İzmir) Yok Sayın Başkan.
BAŞKAN
Peki.
Teşekkür
ederim.
Soru-cevap
işlemi tamamlanmıştır.
Sayın
milletvekilleri, 2nci madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge
vardır. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım. Önerge sahiplerinin istemleri hâlinde kendilerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2nci maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Toptaş Veli
Ağbaba Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Afyonkarahisar Malatya
İstanbul
Mahmut
Tanal R.
Kerim Özkan Namık
Havutça
İstanbul Burdur
Balıkesir
Ali
Özgündüz Mehmet
Şeker Tanju
Özcan
İstanbul
Gaziantep Bolu
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 82 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2.
maddesinin Tasarı metninden çıkartılmasını arz ve
teklif ederiz.
Alim
Işık Oktay
Vural Münir
Kutluata
Kütahya İzmir
Sakarya
Ali
Öz Oktay
Öztürk Mehmet
Şandır
Mersin Erzurum
Mersin
Hasan
H. Türkoğlu
Osmaniye
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Ali Özgündüz, İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Özgündüz. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Az
önce Sayın Bakanımıza bir soru sorduk, Yirmi bir gün temel
eğitim olmayacak ancak umumi seferberlikte muafiyet yoktur. dedi. Böyle
bir durumda hiç silah eline almayan kişiler acemi er statüsünde silah
altına alınacak, bu da ayrı bir vahamet bana göre.
Dolayısıyla, değişiklik önerimizin kabul edilerek mutlaka
her Türkün hak ve ödevi olan askerlik hizmetinin hiç olmazsa yirmi bir gün
yapılmasının, bu üniformanın giyilmesinin faydalı
olacağını düşünüyorum Sayın Bakanım.
Evet
değerli arkadaşlar, ben bugün içinde bulunduğumuz muharrem
ayıyla ilgili de bir şeyler söylemek istiyorum müsaadenizle,
Sayın Başkanımın hoşgörüsüne sığınarak.
Bildiğiniz
gibi muharrem ayındayız, dört gün oldu muharrem ayına
girmiş bulunmaktayız yani bu ay aynı zamanda bir matem ayı,
Kerbela şehidi mazlum, garip, susuz İmam Hüseyinin şehit
olduğu günlerdeyiz, onu yad etme günlerindeyiz. Bu ayda ehlibeyt
dostları, Sünnisi olsun, Şiisi, Alevisi, Şafisi, Caferisi,
Nusayrisi, herkes yastadır, ehlibeyti seven, Resul evladını
seven herkes gönlü buruk ve yastadır. Şairin dediği gibi Bugün
mahı muharremdir/Muhibbi hanedan ağlar/Bugün eyyamı
matemdir/Bugün abı revan ağlar.
Kime
ağlıyor ehlibeyt muhibleri? Şehidi Kerbelaya, nuru çeşmi
Murtezaya, âl-i abâya ağlamaktadırlar. Yaklaşık bin dört
yüz sene önce meydana gelen bu Kerbela faciasını iyi
anlamalıyız. Bu geçmişte yaşanan olaydan ders
almalıyız, geleceğimizi buna göre şekillendirmeliyiz.
İmam Hüseyinin mücadelesi Kerbelada bir makam, mevki, taht, köşk,
çıkar mücadelesi değildi. Böyle olsaydı en sevdiği 72
yareniyle birlikte bile bile ölümü göze almazdı. O
haksızlığa, zulme başkaldırarak onurlu duruşun
sembolü, özgür insanın önderi olmuştur.
İmam
Hüseyin muharrem ayının 10uncu gününde Kerbelada diyor ki: Ben
zillet altında yaşamaktansa izzetli ölümü, onurlu ölümü tercih
ederim. Böylelikle aslında Kerbelada İmam Hüseyin
kazanmıştır, orada zorbalığı,
haksızlığı Kerbelaya gömmüştür. Çünkü İmam
Hüseyin zulme başkaldıranların önderi olarak anılırken
Yezid ise lanetle anılmaktadır.
Bizler
o gün yaşanan olayların içinde olmasak da aslında bugün
yaşadığımız her an her birimiz Kerbelada gibiyiz,
Kerbelacıyız. Bugün olaylara karşı duruşumuzla,
tavrımızla, haksızlığın karşısında
duruşumuzla, zalimin yanında ya da karşısında yer
almamızla aslında o gün Kerbelada ya İmam Hüseyinin
safında ya da Yezidin safında bulunmaktayız.
Dolayısıyla, gelin safımızı iyi belirleyelim
değerli milletvekilleri. Güçlünün, zorbanın, zalimin yanında
değil, haklının, doğrunun yanında yer alalım. Bir
hadisi şerifte dendiği gibi En büyük cihat, haksız, zorba
hükümdar ve yöneticilerin karşısında hakkı
söyleyebilmektir.
Gelin,
bu muharrem ayında kendimizi sorgulayalım,
farklılıklarımızı düşmanlık sebebi
saymayalım, birbirimizi ocu bucu diye nitelendirip
ayrıştırmayalım. Bu güzelim ülkenin yoksul ve namuslu halkı
geçmişte çok acılar çekmiştir. Bu kabuk bağlayan
yaraları yeniden kaşıyıp kanatmayalım. Ülkemizde
herkesin mutlu, barış içinde, huzurla yaşayacağı bir
iklim yaratalım ve bu iklimi çevre, komşu ülkelere yayalım, yeni
Kerbelalar yaratmayalım.
Bu
vesileyle, matem orucunu tutan tüm yurttaşlarımızın oruç ve
ibadetlerinin kabul olmasını yüce Allahtan diler, hepinize
saygılar sunarım. (CHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şimdi,
önerge üzerinde diğer söz sahibi Ali Öz, Mersin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öz. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ
ÖZ (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 82 sıra sayılı Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2nci maddesinin tasarı metninden çıkarılması
için önerge sahibi olarak söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Şimdi,
akşamın bu saatinde, bedelli askerlik konusunda olması gereken
ve olmaması gerekenler noktasında ciddi
tartışmalarımız olmasına rağmen, maalesef Millî
Savunma Komisyonunda geçen bir şekilde tartışmanın hâlâ
devam ettiğini üzülerek izliyoruz.
Hafızalarımızı
tazeleyecek olursak, özellikle bedelli askerlik noktasında yakın
zaman içerisinde Hükûmetin bakanlarının bile
tavırlarının farklı olduğu, bedelli askerliğin
sadece kendilerinin vereceği bir karar olmadığı, Türk Silahlı
Kuvvetleriyle beraber görüşülmesi gereken bir husus olduğu dile
getirilmekteyken, son günlerde ne olduysa, toplumu bile rahatsız eder bir
şekilde, hızlı bir şekilde bedelli askerlik gündeme
alınmış ve dolayısıyla, bu bedelli askerlik gündeme
alınmış olmasına rağmen bile
vatandaşımızın istediği şekilde maalesef Meclise
gelmemiştir.
Toplumda,
gerçekten bedelli askerlikle alakalı ciddi bir beklenti
yaratılmış, ancak bugün itibarıyla ortaya konulan maliyet
gerçek manada çok yüksek olarak bulunmuş, diğer taraftan da
insanların beklediği en azından yirmi bir günlük temel askerlik
eğitiminin de çıkartılmış olması, direkt tezkere
verilecek olması da vicdanları rahatsız etmiştir.
Dolayısıyla,
burada özellikle tasarının 2nci maddesinin
çıkartılması talebimiz 1inci maddeyle
bağlantılıdır. 1inci maddede yirmi bir günlük temel
eğitim kaldırıldıktan sonra, özellikle 2nci madde de
askerlik hizmetini yurt dışından dövizle yapacak olanların
sevk, celp hizmetleri, eğitim ve sağlıkla alakalı, özlük
haklarıyla ilgili bir kanun tasarısıdır.
1inci
maddenin kabul edilmiş olması, 2nci maddenin de otomatikman zaten
geçersiz olduğu anlamına gelmektedir. Ancak ben özellikle şunu
söylemek istiyorum ki Hükûmet almış olduğu bu kararla bugüne kadar
bildiğimiz herhâlde bir tavrından uzaklaşmaktadır. Hep
duyduğumuz, hep söylenilen garip gureba, fakir fukara
temsilciliğinden, anladığım kadarıyla sınıf
atlanmıştır; maalesef bu kez zenginler, parası olanlar
gözetilir hâle gelmiştir. Dolayısıyla toplumsal düşünceyle,
özellikle sosyal adalet zedelenmiştir.
Bedelli
askerlik noktasında temel eğitimin
kaldırılmasının mantığı izah
edilememiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinden, temel askerliğin
yirmi bir günlük temel eğitim süresinin kaldırılmasıyla
alakalı bir görüş alınmış mıdır,
açıkçası bunu da çok merak ediyorum.
Ülkemizde
özellikle asgari ücretle çalışan, belli bir yaşa gelmiş, bu
yaş olarak kapsam içerisine dâhil olmuş ancak ekonomik durumu
yetersiz olanlara veya zamanında askerlik süresini tamamlamış
olup da sosyal haklardan istifade etmek isteyen insanlara, askerlik süresini
borçlanma talebinde bulunan insanlara da bu yasa nezdinde bir kolaylık
sağlanıp sağlanamayacağı konusunda Millî Savunma
Komisyonunca veya Bakanlığınızca bir görüşünüzün olup
olmadığını sormuştum. Ona da cevap alamadım ama
en azından, ekonomik durumu iyi olmayan, askerliğe giden, süresinde
askerliğinin tamamını yapan insanlara da bir kolaylık
sağlamayı düşünüp düşünmediğinizi de merak ediyorum.
2nci
maddenin tasarı metninden çıkartılması, 1inci maddenin
kabulüyle imkânsız hâle gelmiş gibi görünüyor.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
2nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.47
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 00.11
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----
0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
82
sıra sayılı Kanun Tasarısının maddeleri
üzerindeki görüşmelere kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
3üncü
maddeyi okutuyorum.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkanım, özür dilerim.
Usul
açısından söz almak istiyorum ben 63üncü maddeye göre.
BAŞKAN
Bir saniye, madde okunsun, ondan sonra Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Özür dilerim, yani şimdi, şu anda bu birleşim
bitti. Salı günü biz bu birleşime başladık, şu anda
saat on ikiyi geçiyor, çarşambaya geçtik. Yani bir gün içerisinde bir
birleşim yapılabilir. Bu şekliyle yeni bir tüzük ihdası
yapmış oluyoruz, Tüzükü bu şekliyle ihlal etmiş oluyoruz
biz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Başkanım, özür dilerim. Teşekkürle
bitiyor mu bu yanlışlık, devam etmemesi?
BAŞKAN
- 3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 1111 sayılı Kanunun geçici 43
üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve süresi içinde temel
askerlik eğitimini yapmaları ibaresi ile aynı maddenin ikinci
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Enver
Erdem, Elâzığ Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA ENVER ERDEM (Elâzığ) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 82 sıra sayılı Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Anayasanın
72nci maddesi vatan hizmetlerinin her Türk vatandaşının
hakkı ve ödevi olduğunu, bu hizmetlerin Türk Silahlı
Kuvvetlerinde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya
getirilmiş sayılacağının da kanunla düzenleneceği
belirtilmiştir.
Askerlik
hizmetleri 1076 ve 1111 sayılı kanunlarla düzenlenmiş. Bu
kanunlarda işçi veya işveren olarak üç yıldan fazla yabancı
ülkelerde bulunanların dövizle askerlik yapabilecekleri, bütün
bunların dışında daha önceden de 3 kez düzenlenmiş
olan bedelli askerlik uygulamasının
yapıldığını biliyoruz. Ancak bu defa Meclisin
gündemine getirilen askerlik bedelli askerlik yasası değil, belki
mektupla askerlik yasası denilebilecek veya bankamatikle yapılan
bir askerlik yasasından belki bahsetmek daha doğru olacaktır çünkü
yükümlüler asker ocağına gitmeden askerliğini yapmış
sayılacaklardır.
Bedelli
askerlik konusu kamu vicdanını yaralamayacak, asker
ihtiyacını göz ardı etmeyecek, şehit ailelerimizi ve
gazilerimizi üzmeyecek, terörle mücadeleyi aksatmayacak bir çözüm olması
gerekirken maalesef bunlara dikkat edilmemiştir. Askerlikle ilgili
düzenleme yapılırken Türkiyenin otuz yıldan beri bölücü terörle
mücadele ettiği, komşularıyla dış politikada
gelmiş olduğu durumun da, her an sıcak bir çatışmaya
girme ihtimalinin olduğu da unutulmamalıdır.
Değerli
milletvekilleri, komşularımızla sıfır sorun
söyleminden yola çıkan bugünkü Hükûmetimiz sıfır komşu
noktasına ülkemizi getirmiştir. Askerlik her Türk vatandaşı
için hem bir hak hem bir ödev hem de dinî bir vecibedir. Bundan
dolayıdır ki asker ocağı bizim için aynı zamanda bir
peygamber ocağıdır. Temel eğitim de bizim için olmazsa
olmaz bir gerekliliktir.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarıda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar
vardır. Bütün düşünülmezleri düşünen, bütün olmazları
tartışmaya açan bugünkü Hükûmet, öncelikli olarak vicdani ret
konusunu da ortaya atmış, ciddi tepkiler görünce geri adım atmak
zorunda kalmıştır.
16/11/2011
tarihinde Sayın Adalet Bakanı Sadullah Ergin Bey vicdani ret
konusunda Bu hafta içinde olmazsa önümüzdeki hafta içinde karar alma
aşamasına gelmiş olacağız. Çok kısa süre
içerisinde bunu Bakanlar Kurulunda görüşeceğiz. demişti.
Oluşan tepkilerden sonra, bir hafta sonra Sayın Başbakan, her
zaman yaptığı gibi, Adalet Bakanının
açıklamalarını yok sayarak Vicdani ret düzenlemesi
Hükûmetimizin gündeminde asla olmamıştır. Bu konuda çıkan
haberler spekülasyondan ibarettir. demiştir.
Gerekçesi
her ne olursa olsun bu konuda terörün zirve yaptığı bu dönemde
gündeme getirilenler Türk milletinin de vicdanlarında, kendilerinin de ret
olacağı günlerin yakın olduğunu da bilmeleri gerekir.
Vicdani
ret konusunda tepki gören Hükûmet, vicdani retçilerin yani ideoloji veya dinî
inançları gereği askere gitmek istemeyenlerin taleplerini
karşılamak maksadıyla bu tasarıya sinsi ve gizli emellerini
gerçekleştirmek üzere temel askerlik hizmetlerinden muaf olma imkânı
getirmiştir. Sayın Başbakan vicdani redde karşı
olduğunu söylerken, tasarıda temel askerlik hizmetlerini ortadan
kaldırarak vicdani reddin önünü açmış olmayacak mıdır
değerli milletvekilleri? Vicdani ret düşüncesinin bölücülerin eline
koz verecek ortama davetiye çıkaracağı aşikârdır.
Tasarıda
dikkatleri çeken ikinci önemli bir husus daha vardır. Bu da parası
olanın bedelli askerlik yapabileceği, parası olmayanın bu
düzenlemeden yararlanamayacağı hususudur.
Değerli
milletvekilleri, 12 milyon 700 bin insanımızın yoksulluk,
yaklaşık 300 bin insanımızın da açlık sınırlarının
altında yaşadığı ülkemizde 30 bin lira olarak
belirlenen bedel çok yüksek bir bedel olacaktır. Bu tasarıdaki
adaletsizlik, eşitsiz ve vicdanları sızlatan tablonun
düzeltilmesi, yurt dışındaki
vatandaşlarımızı ilgilendiren bedelli rakamının
aşağıya çekilmesi doğru olacaktır.
Bu
tasarıda parası olmayanların faydalanamadığı bir
bedelli askerlik düzenlemesi, terörün azdığı bu dönemde
parası olmayanların şehit, parası olanların askere
gitmediği bir görüntü, kamu vicdanını derinden
yaralayacaktır. Bizim partimizin teklifi, bedellide yaş
sınırının yirmi yedi, bedel rakamının da 15 bin
olmasıydı.
Millet
ordusu olan Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde uzun süreden beri yürütülen
her türlü tartışmaya son verilmeli; Türk Silahlı Kuvvetlerinin
askerlik sistemi, personel rejimi, askerlik süresi, profesyonel ordu
kavramları da dâhil olmak üzere yeni bir yasal zemine oturtulmalı ve
siyasi gündemin tamamen dışına
çıkarılmalıdır. Bölücülük tehdidinin ve bölgesel
çatışma risklerinin olduğu bir dönemde bu hususlar daha çok önem
arz etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bedelli askerlikle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisinin
olumlu bir tavrı olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi zikzaklar
çizmemiştir. Dün ne demişse bugün de aynı şeyleri söylemeye
devam etmiştir. Milliyetçi Hareket Partisinin bedelli askerlikle ilgili
teklifleri vardır. Bu teklifleri şöylece sıralanabilir:
Birincisi, askerlik görevi vatan hizmetinin bir gereğidir, millî bir
görevdir; askerlik süresi ihtiyaca göre yeniden belirlenmelidir,
kısaltılmalıdır ve hangi meslek ve gelir düzeyinde olursa
olsun bu süre bağlayıcı olmalıdır. Askerliğin
millî bir görev olduğundan taviz verilmeden Türk Silahlı
Kuvvetlerinin insan gücüne fazla ihtiyaç olmayacak şekilde modernizasyonu
yapılmalıdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin
caydırıcı vasfını kaybetmeyecek şekilde
teknolojik imkânlarla da donatılmalıdır.
İkinci olarak, her
Türk vatandaşı görevi, kökeni, mesleği ne olursa olsun temel
askerlik eğitimine tabi tutulmalıdır.
Üçüncü olarak, yükümlülük
süresinin temel aşamasının dışında kalan bölümü
için iki alternatif düşünülmelidir. Birincisi: Temel eğitimden sonra
devam edenlere devlet memurlarının aldığı ücretten az
olmamak üzere maaş ödenmeli, askerlik hizmetlerinden sonra kamu
hizmetlerinde çalışmada da öncelik tanınmalıdır.
İkinci olarak: Temel eğitimden sonra yükümlülük hizmeti
dışında kalacaklardan, belirli, makul bir miktar bedel
alınmalıdır.
Son olarak da sürekli yurt
dışında çalışan vatandaşlarımız
bunların dışında tutulmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi bu tasarının
eksikliklerinin giderilerek aziz milletimizin beklenti ve taleplerinin yerine
getirilmesi hâlinde atılacak her adımın yanında,
gösterilecek her iyi niyetin
arkasında olacaktır.
Saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Erdem.
Sayın Tanal, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 1inci maddesine göre
birleşim, Genel Kurulun belli bir günde açılan
toplantısıdır. Buradan da anlaşılacağı üzere
birleşim açılmayla tanımlanmış, ne zaman biteceği
belirlenmemiştir. Buna rağmen, bu birleşimde kabul edilen grup
önerisinde de saat 24.00te günlük programın tamamlanmaması hâlinde
günlük programın tamamlanmasına kadar çalışmalara devam
edilmesi önerilmiş ve bu öneri Genel Kurulca kabul edilmiştir. Hem
İç Tüzük hükmü hem de alınan karar gereğince konu
tartışmaya yer bırakmayacak biçimde açıktır.
Şimdi, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Hasan Ören, Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Ören.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HASAN
ÖREN (Manisa) Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, 22nci Dönemde bedelli askerlikle ilgili bu konuyu gündeme
getiren milletvekillerinden biriyim. Gerçekten Türkiyede büyük bir
sıkıntı. Binlerce, 100 binlerce insanın bedelli
askerliği beklemesiyle ilgili, sekiz dokuz yıldan beri bu kanun
tasarısının çıkmasıyla ilgili gerçekten bir beklenti
var. 74 milyonu ilgilendiren bir tasarı. 74 milyonun birçok kesimini
farklı biçimlerde ilgilendiriyor, kimileri Çıkmasın. diyor,
kimileri çıkmasında yarar görüyor ama bu Parlamentoda belki çok az
rastlanan, birçok partinin ortak önerisi hâline getirilebilecek bir tasarı
ne yazık ki Adalet ve Kalkınma Partisinin tekelinde
çıkarılmaya çalışılıyor.
Ben isterdim ki Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bütün siyasi partilerin görüşleri
alınsın. Böylesine toplumu ilgilendiren bir yasanın da ortak bir
konsensüs sağlayarak çıkması sağlanabilmeliydi. Ama
görüyorum ki, yine iddialaşmalar ve yine bu kanunun çıkmasıyla
ilgili Başbakanın söylediği, komisyonun önerdiği ve hiçbir
şekilde Parlamentoda biz milletvekillerinin elinde olmayan ve milletvekili
olarak bir tasarruf kullanmadan önümüze gelen bedelli askerlikle ilgili kanun
teklifini çıkarmaya çalışıyoruz. Peki, bununla ilgili acaba
muhalefet partilerinin önerileri bu Parlamentoda değerlendirilemez miydi?
Neden bu Parlamento sadece komisyonlardan ve Başbakandan ve Bakanlar
Kurulundan gelen kararlarla çalışmayı yeğler? Ne olursa
olsun burada siyah ve beyazı oylamaya çalışıyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisinin -çok önemli- ve diğer partilerin önerileri
komisyonlarda görüşüldü ama Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir önerisi
kabul edilmiyor. Yaş 29 olacağına 28 olsa ne olur? 29sa 30 olsa
ne olur? Ama yukarıdan nasıl geldiyse öyle değerlendirmeyi
Artık Türkiye Büyük Millet Meclisi bir noter görevi görmeye
başladı.
Değerli
arkadaşlarım, yaş sınırıyla ilgili hiçbir öneri
kabul edilmiyor. Parayla ilgili Başbakan ne söylediyse sanki
Başbakanın söylediği
Artık Meclisin hiçbir önemi ve
işlevi kalmayacak şekilde Başbakanın söylediğine
parmaklar kalkıyor. Peki, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi,
milletin iradesinin temsil edildiği yer değil mi? Burada bu kanun
tasarısıyla ilgili, bedelliyle ilgili hiçbirimizin hiçbir fikri yok
mu? Başbakandan geldiği şekilde, Bakanlar Kurulundan geldiği
şekilde, Komisyondan geçtiği şekilde eğer yasalaşacak
ise bize ne gerek var? Biz hiçbir yerinde hiçbir tasarruf kullanır durumda
değiliz. Burada bağırıyoruz, çağırıyoruz,
konuşuyoruz ama sonucunda birilerinin verdiği kararın onay
mekanizması hâline geliyoruz. Bu doğru değil arkadaşlar.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin de burada yasalar üzerinde bir
değişiklik yapabilme hakkı olması gerekli. Hepimize
yüzlerce, binlerce, on binlerce mail geliyor, insanlar dertlerini
anlatıyorlar ama Başbakanın dışında hiçbir
insanın, hiçbir bakanın, hiçbir milletvekilinin bu konuda bilgisi
veya katkısı olmadığını görüyoruz. Kim
açıklayacak bedelliyle ilgili? Başbakan açıklayacak. E, peki,
Başbakan yanılamaz mı? Başbakanın eksik kalan bir yerini
Parlamento tamamlayamayacak mı? Bakanlar Kurulunun yanlış
düşündüğü, Komisyonun eksik bıraktığı bir yeri bu
Meclis, bu Parlamento değiştiremeyecek mi? Şu
saate kadar Parlamentoda, bedelli askerlikle ilgili hiçbir maddede, iktidar partisinin
olumlu bir yaklaşımını görmüyoruz. 30 olmaz 28 olur; 28
olmaz 27 olur, 32 olur. Ama niye yukarıdan gelen her şeyi kabul etme
anlayışı içerisinde, burada sözümüzün hiç geçmeyeceği hâlde
parmaklarımızı indirip kaldırıyoruz?
Değerli
arkadaşlarım, buranın kutsal bir görevi var, Komisyondan
geldiği şekilde geçecekse, Başbakanın söylediği
şekilde buradan geçecekse ve hiçbir şeyini
değiştirmeyeceksek o zaman Parlamentoya ne gerek var? Hiçbir
maddesinde değişiklik yapmadan, Sayın Başbakanın
söylediği gibi Parlamentoda bedelli askerliği çıkarıyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisinin 28 yaşı kabul edilse dünya mı batar?
30 bin lira 28 bin liraya inerse Parlamentoya saygısızlık
mı olur? Veya 21 günlük askerlikle ilgili insanların 7 gün
yapmasını, 6 gün yapmasını, 15 gün yapmasını
Parlamento olarak biz değiştirirsek saygınlık kazanmaz
mıyız?
Komisyondan
böyle geçti., Komisyon düşünmüştür., Bakanlar Kurulu
düşünmüştür
Onların düşüncesi de yeterli değil,
Başbakanın düşündüğü şekilde burada yasa
çıkarıyoruz.
En
önemli konulardan birisi, binlerce mail geliyor, Ben hâkimlerin verdiği
kararla yaşımı büyülttüm. Hâkimlerin verdiği kararla
yaşımı büyülttüğümden dolayı 1111 sayılı
Askerlik Kanunun 81inci maddesine göre bedelliden yararlanamıyorum.
Peki,
hâkimin verdiği karara saygı yok mu? Hâkim ne karar vermiş?
Hâkim bir karar vermiş, demiş ki
Bedelliden yararlanmakla ilgili
yaşını büyültmüş olanın gerçek yaşını
hâkim tespit etmiş.
Şimdi,
on binlerce insan yaş büyültmeden dolayı, 81inci maddeden, fi
tarihinde çıkmış 81inci maddeden dolayı bedelliden
yararlanamayacak. Resmî doğumevinde doğumuyla ilgili resmî belgeleri
alıp gelmiş, hâkime vermiş, üç yıl önce, beş yıl
önce, yedi yıl önce, on beş yıl önce, askerlik çağına
gelmeden önce yaşını büyültmüş, şimdi diyoruz ki:
Hâkimin verdiği karar geçerli değildir, 1111 sayılı
Askerlik Kanununun 81inci maddesi böyle düşünmüş, ona boyun
eğeceğiz. Meclis boyun mu eğecek? Onların hakları
değil mi? Nüfus dairesinin yaptığı bir hatadan dolayı,
resmî belgesi elinde olan, hâkimin istediği hastanede doğumuyla
ilgili resmî belgeyi hâkime getirip veren o yurttaşın bu yasadan
yararlanma hakkı yok mu? Kusura bakmayın, yukarıdan böyle
söylendi. E böyle söylenen her şeyi yapacak isek buranın bir
işlevi var mı? Örneğin
RECEP
ÖZEL (Isparta) Meclis çıkardı o yasayı.
HASAN
ÖREN (Devamla) - Meclisin yasa
çıkarması başka bir şey, Bakanlar Kurulundan veya
komisyondan gelen veya Başbakandan gelen her şeyin burada kabul
edilerek çıkması başka bir şey. Hiç mi muhalefet
partilerinin bu yasayla ilgili olumlu bir düşüncesi yok, hiç mi muhalefet
partisinin bu yasaya koyabileceği katkı yok, hepsini elinizin
tersiyle reddetme anlayışı nereye kadar gidecek? Türk Ticaret Kanunu,
1.554 maddeyi çıkarırken konsensüs sağlanıp bir günde
çıkabiliyor ise, bu kadar parti bu meseleye, bedelli askerliğe olumlu
bakıyor ise niye bir konsensüs sağlanmıyor? Niye bizim
dediğimiz dediktir -affedersiniz- çaldığımız düdüktür
anlayışı buraya hâkim bir görüş olarak kalıyor?
Değerli
arkadaşlarım, Anayasanın 72nci maddesi ve İç Hizmet
Kanununun 2nci maddesi birlikte değerlendirildiğinde
askerliğin tarifi yapılmıştır. Askerliğin tarifi
harp sanatını öğrenmek ve yapmak diye geçer. Şimdi,
Anayasa böyle söylediğinde bizim yirmi bir gün veya bir gün dahi askerlik
yapmayan arkadaşlarımız, bu Anayasaya aykırılık
teşkil etmeyecek mi? Bunların askerlikle ilgili, harp
sanatını öğrenmek ve yapmak kavramı, 30 bin lirayı
bastırıp askere hiç gitmeden bu harp sanatını ve
yapmayı öğrenmiş mi sayacağız? Orada bir çelişki
olmayacak mı?
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Yirmi bir günde öğrenecek mi?
HASAN
ÖREN (Devamla) - Ne söylersen söyle,
hangi lafı atarsan at televizyonlar göstermiyor. Televizyonlar
göstermediği için senin seçmenin de senin söylediğini dinlemiyor. Ona
hiç tevessül etme. Zaten, eğer bu ülkede Parlamentonun
çalışmaları halktan kaçırılıyor ise,
parlamentoların çalışması halkın dinlenmesine
kapanıyor ise, artık, bu Meclisin sadece noter hizmetinden başka
hizmeti yok demektir.
Ben
yine öneriyorum: Yaşla ilgili, hâkim kararıyla yaşını
büyütmüş insanların da bu kapsama alınması en doğal
haklarıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN
ÖREN (Devamla) - Eğer hukuka inanıyor isek, hâkimin verdiği
karara saygı gösterecek isek, o, yalan beyan değildir.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Bedelliyle alakalı değil ki bu.
HASAN
ÖREN (Devamla) Değerli arkadaşlarım, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ören.
Madde
üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen
Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaplan.
BDP
GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gecenin ilerlemiş bir saati. Yarın da
devamı düşünüldüğü zaman umarım sağlığınız
yerinde olur
RECEP
ÖZEL (Isparta) Olur, olur.
HASİP
KAPLAN (Devamla) -
ve sağlıklı bir tartışma
ortamı olur çünkü gerçekten deminden beri izliyorum, bu konuda çok
sağlıklı bir tartışma içinde
olmadığımızı görüyorum. Yani Hükûmet,
tasarısını getiriyor, önerge veriyor, diğer üç grup
önergeler veriyor, aslında ortaklaşılabilecek konularda da bir
ortaklaşma olmuyor.
Şimdi,
zaten, başlangıç bakış açısı yanlış,
sistem yanlış yani niye sadece bakaya veya kaçak veya firar durumunda
60 bin kişi olduğunu bir sorgulamak gerekiyor. Niye bu yasadan
yararlanacak kişilerin sayısı yüz binlerle ifade ediliyor? Neden
yurt dışında okuyanlar, çalışanlar, artı
Türkiyede, ülkede olanlar dâhil bu sayı yarım milyonu buluyor yani
bir ordu kadar bir sayıyı buluyor?
Arkadaşlar,
bunun temel nedeni, son otuz yıldır süren kardeşin kardeşi
öldürdüğü kirli bir savaşın sonucudur artık. İnsanlar
ölüyor ve anlamsız bir ölüm ve bu tamamen siyasetçilerin yönetememesinden
kaynaklanan, süreci yönlendirememesinden kaynaklanan, Parlamentonun
işlevini yapamamasından kaynaklanan ve sürekli silahlı
kuvvetlere havale edilen Kürt sorununa asayiş gözlükleriyle bakıp,
basit vaka olarak bakıp bunun kültürel, siyasal, sosyal, tarihsel,
kimliksel, bütün boyutlarını göz ardı edip arkasından otuz
yıl boyunca askeri bu alanlara sürmek ve hâlâ sınır
boylarında
Bugün, Şırnaktan, Cizreden tam iki yüz minibüs
bakın, iki yüz minibüs- sınıra doğru asker gitti.
Şimdi, o askerler on beş ay askerlik yapıyor. On beş ay
askerlik yapanlara burada tam üç senedir umut işkencesi yapıldı
askerlik kısaltılıyor diye, on iki aya inecek diye. Bunun
adı umut işkencesidir. Şu an, bu bedelli konusunda da bu umut
işkencesi farklı bir şekilde yürüyor. Sizlerin de cep
telefonlarına mesaj veya emaillerinize gelen mesajlar vardır veya
gelen fakslar. Hepsinde ortaya çıkan ortak noktalar var, dikkat ediniz.
Şimdi, burada bizim bakış açımız belli, burada bir
sorun var ve bu konuda bir talep var ve bütün parti gruplarına geliyor.
Buna bir çözüm getirmemiz lazım ama adil olmamız lazım. Adaletli
olabilirsek, ortaklaşabilirsek bunun altından kalkabiliriz. Bunu
önergelerle değiştiremeyeceğimizi biliyoruz. Bizim
sayımız 30-35, ana muhalefetin 135, sonuçta yetmiyor. Yani bir
önerge
Burada bir tek önergenin grubun kararına rağmen
çıktığını, vicdanla oy kullanılarak
Dört senedir
Meclisteyim, kendi vicdanlarıyla oy kullanıp burada farklı bir
yasayı geçirdiklerini görmedim. O zaman biz havanda su dövüyoruz.
Bakın, 99daki çıkarılan bedellinin paraları Marmara
depremine verilmişti. Sayın Başbakan diyor ki şimdi: Bunu
şehit, dul, güvenlik güçleri ailelerine vereceğiz. Demek ki
onların ihtiyaçları var, bu paraya ihtiyaçları var, değil
mi, böyle mi düşünülüyor? Zaten, şehidi olan ailelerle ilgili
yardım, yasal düzenleme, bunların hepsi var, güvenlik güçleri,
polisle ilgili de çatışmalarda onlarla ilgili tazmin hukukuna, avukat
tutulmasına kadar her türlü yardım ve hukuk var. Şimdi, Allah
aşkına, vicdanınıza sesleniyorum, bu yasanın
çıkması için, şehitleri, gazileri ve güvenlik güçleri malullerini
sömürmenin, kullanmanın ne alameti var, ne gereği var? Yani bu
gerekçeyle bu yasa çıkarılır mı? Bakın, biz bu
sistemle ilgili şunu söylüyoruz: Vicdani ret denen bir olay var. Bunu
birçok üye arkadaşımın öğrenemediğini, tam
bilgilenmediğini hatta bazıları Vatan hainliği vicdani
ret. diyor. Vicdani ret olayında silah almak istemez ama büroda
çalışmak isteyebilir, mutfakta çalışmak isteyebilir,
istihkâmda çalışmak isteyebilir yani öldürmek istemeyebilir bir
insan, ne dağda olmak ister ne askerin kışlasında elinde
silahla dolaşmak istemeyebilir. Bunu bütün Avrupa ülkeleri kabul ederken
biz de o sözleşmelerin altına imza atmış olan bir ülke
olarak AİHMde mahkûm oluyoruz, bakanlar komitesine gidiyor ve Türkiyeye
Aralık ayı sonuna kadar bu düzenlemeyi yapacaksınız.
diyor. Sayın Adalet Bakanı keyfinden mi bu açıklamayı
yaptı? Ama burada bir önerge verdik. Önerge bile
tartışılamadan ret. Ret ama o ret, vicdani ret önünüze gelecek,
bakanlar komitesiyle Avrupa Birliği süreci de önünüze gelecek,
göreceksiniz ve bu yasanın arkasından da çıkarmak zorunda
kalacaksınız. Şunu söylüyoruz biz, vicdani retle ilgili
önergemizde şunu söylemiştik:
1)
Herhangi bir bedel ödenmeden vicdani ret hakkı tanınır, devletin
kamu kurum ve kuruluşlarında bunların nasıl
çalışacağı Bakanlar Kurulunun düzenleyeceği bir
yönetmelikte belirlenir.
Önergemiz
buydu. Önergeyi bile Meclisteki birçok arkadaşımızın
doğru dürüst bilmediğini görüyorum.
Askerlik
süresiyle ilgili arkadaşlar, yirmi beş yaş olayını
önergemizde, 4üncü maddede getireceğiz. Kimisi yirmi altı diyor,
kimisi yirmi yedi diyor. Önceki dönem yirmi yedi çıkmış, yirmi
dokuz çıkmış. Yurt dışında okuyan, master yapan,
doktora yapan veya çalışan veya yeni iş kuran, yeni bir hayat
edinenlerin hepsinin en dinamik yaş çağı yirmi beş ile otuz
arasıdır. En büyük kesimin beklentisi de bu kesimden geliyor.
Bakın, büyük ölçüde talep bu kesimden. Size bunu otuzla
sınırlamanın mantığı nedir diye sorarım.
Terörle mücadele zaafa uğramayacak.
Arkadaşlar,
siz isteseniz, Meclis istese, Hükûmet istese, bir hafta Türkiyede silahlar da
susar ve çözüm için de istenilen adım atılır, bu kadar askeri
yığmanın, harcama yapmanın, bomba atmanın, parayı
çarçur etmenin, ondan sonra Sayıştayın gizli yönetmelikleriyle
denetlemenin engellenmesinin anlamı da kalmaz. Bakın, miktarı
çok bulduk. Niye? Bu iş para işi değil, bu işi parayla
ölçmeye, tüccar mantığıyla, çok para toplarım
mantığıyla baktığınız zaman, bu kutsal olan
vatan görevini sulandırmış olursunuz, oldu da, artık oldu
bu, vicdan yaralı. Artık, askere giden yoksul çocuklar, aileler, bu
şekilde gittiği zaman bir haksızlık gadri ile gidecekler
Paramız yoktu gidiyoruz. diyecekler.
Yine,
bir şey daha söyledik. Önergemiz var Deprem mağdurlarına da bu
paralardan dağıtın. diye. Bilmiyorum, ona da hayır
diyeceksiniz muhtemelen.
Yine
bir şey daha. Bu kanun yürürlüğe girecek. Niye altı ayda
başvursun insanlar? Kanadada yaşayan, bilmem, Afrikada
yaşayan, Uzak Doğuda yaşayan birinin kendisini düzene
koyması, o parayı bulması için belki altı ay yetmez. Niye
bir yıl olmasın arkadaşlar? Altı ayın
mantığını da anlamıyorum. Hangi altı ay? Niçin
altı ay? Neden altı ay? Bu konuda da bir önergemiz olacak,
dikkatinize sunacağız.
Ama en önemlisi şu: Dört aylık askerliği
de gördü bu memleket, yirmi bir günlük askerliği de gördü, on sekiz
aylık askerliği de gördü ama bu son bedellide çıktı
Sayın Başbakan Olmayacak. dedi, oldu geldi, Genelkurmayla
görüştü, geldi. Demek ki bundan sonra bir şeye Olmayacak. dedi mi
bilin ki tam tersi gelecek buraya. Bu yasa da aynen onun bir örneği.
Ben bunu şu anlamda ifade etmek istiyorum: Biraz
gruplar konuşabilsek sabahlamaya gerek kalmaz diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Madde üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz isteyen
Seyit Sertçelik, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Sertçelik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SEYİT SERTÇELİK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun
tasarısının 1111 sayılı Askerlik Kanununun geçici
43üncü maddesinde değişiklik yapan 3üncü maddesi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, tasarının 3üncü maddesi
ile Kanunun ek 1inci maddesinde yapılan değişikliklere paralel
olarak daha önce dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkarılan
yükümlüler hakkında geçici 43üncü madde gereğince
başlatılan uygulama kapsamından temel askerlik eğitimi
yapma şartı kaldırılmakla birlikte, dövizle askerlik
hizmeti bedeli yeniden belirlenmektedir. Ayrıca, yine geçici 43üncü madde
kapsamında bulunan kırk beş yaş üstündeki
vatandaşların daha fazla döviz ödeyerek temel askerlik eğitimine
tabi tutulmalarına ilişkin düzenleme de kaldırılmaktadır.
Böylelikle kanun tasarısının 3üncü maddesiyle geçici 43üncü
maddenin birinci fıkrasında değişiklik yapılmakta,
ikinci fıkrası ise yürürlükten kaldırılmaktadır.
Vatan
hizmetinin her Türk vatandaşının hakkı ve ödevi olduğu
Anayasamızın 72nci maddesinde belirtilmiştir. Yine 72nci
maddede vatan hizmetinin Türk Silahlı Kuvvetlerinde veya kamu kesiminde ne
şekilde yerine getirileceğinin ya da getirilmiş
sayılacağının kanunla düzenleneceği hüküm altına
alınmıştır. Bu paralelde 1076 sayılı Yedek
Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 sayılı Askerlik
Kanununda askerlik hizmetinin ne şekilde yerine getirileceğine
ilişkin hususlar düzenlenmiştir. Dövizle askerlik ve bedelli
askerlik, biraz önce bahsettiğim kanunlar kapsamında düzenlenmiş
iki askerlik uygulamasıdır.
Sayın
milletvekilleri, bilindiği üzere, dövizle askerlik uygulaması yurt
dışında oturma ve çalışma iznini haiz olarak
işçi, işveren ya da meslek sahibi olarak çalışan
vatandaşlarımızın askerlik hizmeti nedeniyle iş
kaybına uğramamalarının önüne geçilmesi amacıyla
düzenlenmiş ve bu uygulamadan bugüne kadar çok sayıda
vatandaşımız da yararlanmış, hâlen de yararlanmaya
devam etmektedir. Bununla birlikte, dövizle askerlik hizmeti kapsamında
olmakla birlikte, yurt dışında tabi oldukları çalışma
şartlarında izin ve benzeri durumların elvermemesi nedeniyle
ülkemize gelip temel askerlik eğitimini yerine getiremediği için
birçok vatandaşımız da dövizle askerlik uygulamasından
çıkarılmak durumunda kalmıştır. Kanun
tasarısının 3üncü maddesinde yapılan bu
değişiklikle, yurt dışında işçi, işveren ve
meslek sahibi olarak çalışan vatandaşlarımız
açısından biraz önce bahsettiğim nedenle bir mağduriyet
ortaya çıkmasının da önüne geçilmiş olacaktır. Bu
bağlamda temel askerlik hizmetinin kaldırılması nedeniyle
geçici 43üncü maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiş olan
kırk beş yaş üstü vatandaşlarımızın daha
fazla para ödemek suretiyle temel askerlik hizmetinden muaf olmaları durumu
hükümsüz kalmış ve kanun tasarısının 3üncü maddesiyle
kaldırılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, dövizle askerlik ve özellikle bu kanun tasarısıyla
düzenlenen bedelli askerlik uygulamalarında temel askerlik eğitimi
şartının kaldırılmasına yönelik eleştiriler
dile getirilmiştir.
Dövizle askerlik
uygulamasında temel askerlik şartının devam etmesi
durumunda yurt dışında olup kanun kapsamına giren birçok
vatandaşımız temel askerlik eğitimini yapacak
şartları sağlayamamaları sebebiyle bu kanun
kapsamından çıkartılacak ve mağduriyet yaşayan
vatandaşlarımızın sayısı da artmaya devam edecektir.
Sosyal devlet,
vatandaşlarının sorunlarının ortadan
kaldırılmasına yönelik güncel çözümler üreten devlettir. Konuya
bu açıdan bakılmasında fayda görülmektedir. Bu
vatandaşlarımızın dövizle askerlik uygulaması
sebebiyle yapacakları katkılardan ziyade genel olarak yurt
dışında bulunmakla ülkemiz ekonomisine yıllardır
yaptıkları ve yapacakları katkı göz ardı
edilmemelidir. 2008 yılı verilerine göre sadece Avrupa ülkelerinde
faaliyet gösteren Türk girişimcilerin sayısı 120 bini, söz
konusu işletmelerin yatırım hacimleri ise 10 milyar avroyu
aşmıştır. Her geçen gün gelişme kaydeden Türkiye
ekonomisinin dünyanın ilk on ekonomisi arasına girme amacına
yönelik çabalara yurt dışındaki Türk girişimlerinin de
katkısı olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, bedelli askerlik uygulamasında temel askerlik
şartının bulunmaması da benzer şekilde
eleştirilere sebep olmaktadır. Bu düzenlemeye tabi olacak
yükümlülerin Türk Silahlı Kuvvetlerinde yürütülecek temel askerlik eğitimine
tabi olmaları, üç haftalık bir süre dahi olsa ülke ekonomisine
fazladan bir maliyet getirecektir. İş dünyasında zamanın
çok değerli olduğu günümüzde yükümlülerin işlerine ara vermeleri
ile ortaya çıkacak üretim kaybı bazılarının işyerlerini
kapatmak durumunda kalabilecekleri ya da işlerini kaybedebilecekleri de
dikkate alınması gereken hususlardandır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
O zaman para da almayın. Niye para alıyorsunuz?
SEYİT
SERTÇELİK (Devamla) Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç ve önerileriyle halkımızın talepleri
de dikkate alınmak suretiyle hazırlanan bu kanun
tasarısıyla birçok vatandaşımızın
mağduriyeti giderilmiş olacaktır. Kanunun uygulanmasıyla
elde edilecek gelirin yine kutsal bir amaca yönelik olarak
kullanılacağına da dikkatinizi çekmek isterim.
Konuşmamı bitirirken tasarıyla ilgili tüm
düşünce ve önerileri saygıyla karşılamakla birlikte
ülkemizin genel menfaatlerinin sağlanmasına yönelik olarak meselenin
mevcut realiteler göz ardı edilmeden değerlendirilmesinin önem arz
ettiğini tekrar vurgulamak isterim.
Yasa tasarısının hayırlı olmasını
diler, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Sertçelik.
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen
Bülent Turan, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Turan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bülent, askerlik yaptın
mı?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Öncelikle, Haydar Bey
Askerlik yaptın mı? diye söyledi, cevap vermek isterim.
BAŞKAN Sayın Turan, lütfen Genel Kurula hitap
edin.
BÜLENT TURAN (Devamla) Öncelikle, vekillikle ilgili
şartları bilmeden buraya gelmek ayıptır,
yanlıştır, bir.
BAŞKAN Sayın Turan
Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Devamla) İkincisi, benim
yaşım otuz altı. Bu ülkede Otuz beş yaş, yolun
yarısı diye şiirler yazıldı Sayın Haydar Bey, bunu
hatırlatmak isterim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Artı, genç olmak, yaşlı olmak, kadın
olmak, erkek olmak, doğulu olmak, batılı olmak bir adamlık
değildir. Adamlık, işin hakkını
vermektir, doğru işler yapmaktır. Oradan bağırarak
iş olmaz, buradan konuşacaksın, buradan iş
yapacaksınız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ben gencim, hamdediyorum, hizmet etmek için buradayım.
Siz de genç gelseydiniz keşke buralara. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun tasarısının 3üncü maddesi
hakkında şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Toplumun önemli bir kesiminin çok ciddi bir sorunu hâline
gelmiş bir meseleyi, yüz binlerce gencimizi ilgilendiren bir konuyu ve
yurt dışında çalışan
vatandaşlarımızı ilgilendiren önemli bir konuyu
görüşmekteyiz. Askerlik, bu toplumun önemli bir sosyal olgusu. Bizler,
milletin vekilleri olarak, milletin tüm taleplerini karşılamak için
buradayız. Bu çözüm sırasında da başkaca sorunlara yol
açmamak bizim en büyük görevimiz olması lazım.
Bedelli veya dövizli askerlik, ilk kez Hükûmetimizce
keşfedilmiş değildir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Doğru!
BÜLENT TURAN (Devamla) Kaldı ki mezkûr kanun
yaş ve maddi kriterlerle sınırlıdır. Eski
düzenlemelerden en önemli bir fark, eski düzenlemeler ekonomik
sıkıntılar gerekçesiyle yapılırken, görüşülmekte
olan kanun tasarısı sadece toplumun talebidir. Bu talebin kimin
iktidarda olduğuyla ilgisi yoktur.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Toplumun değil, zenginlerin talebi.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Parayı niye alıyorsunuz o zaman?
BAŞKAN
Sayın Akar, lütfen ama
BÜLENT
TURAN (Devamla) Bu talebin kimin iktidarda olduğuyla asla ilgisi yoktur,
sadece mevcut İktidar, talebi görmüş ve gereğini
yapmaktadır.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Niye 30 bin lira oldu o zaman?
BÜLENT
TURAN (Devamla) Kaldı ki askerlik kanunları değişmez
naslar değildir. Her yeni şart yeni değerlendirmeyi zorunlu
kılar. Tabii ki değişen dünya ve ülke şartları da
askerlikle ilgili en verimli düzenlemeleri yapmayı zorunlu kılmaktadır.
3üncü
maddeyi değerlendirdiğimizde yurt içinde oturma veya
çalışma iznine sahip olarak işçi veya işveren
sıfatıyla çalışan vatandaşlarımızın
askerlik hizmeti nedeniyle iş kaybına uğramamaları
amacıyla getirilen dövizli askerlik hizmetinden her geçen yıl birçok
vatandaşımız istifade etmiştir ancak geçen zaman
göstermiştir ki bazı vatandaşlarımız izin ve benzeri
nedenlerle temel askerlik eğitimine katılmak için ülkemize
gelemediğinden dövizli askerlik hizmetinden
yararlanamamışlardır. Dolayısıyla, görevi
vatandaşımıza hizmet etmek olan Hükûmetimiz, sorunları
çözmek için kararlıdır, yurt dışındaki
vatandaşlarımızın bu sıkıntısını
görüştüğümüz düzenlemeyle çözmeyi amaçlamaktadır. Bu düzenleme
şüphesiz ki yurt dışındaki
vatandaşlarımızın iş hayatına da olumlu
katkı sağlayacaktır, 3üncü madde bu yüzden önemlidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; süreci âdeta sabote edercesine
tasarıyı orasından burasından çekiştirerek ajite etmek
sağlıklı muhalefet anlayışıyla
bağdaşmaz.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sen adam gibi bir tasarı getir,
biz de öyle yapmayalım.
BÜLENT
TURAN (Devamla) - İlgili tüm kurumlarla en özenli çalışmalar
yapılarak konu gündeme getirilmiştir. Zaten milletimiz kimin samimi,
kimin gayrisamimi olduğunu çok net görmektedir.
Ayrıca, az önce bu
kürsüde Her Türk asker doğar. söylemiyle sürekli tehdit altında bir
ülkede yaşadığını zanneden, bireyi
tebaalaştıran bir anlayışın tezahürünü sergileyenlere
şu sözü söyleyebiliriz: Her Türk sivil, özgür ve demokratik haklarla
donanmış bir birey olarak doğar ve doğacaktır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Zamanın geç
olduğunun farkındayım, o yüzden tekrar çok net olarak söylemek
istiyorum: Bedelli askerlik ve dövizli askerlik düzenlemesindeki
amacımız özellikle vatandaşlarımızın taleplerini
imkân dâhilinde yerine getirmek, bakaya sayısını azaltmak,
buradan elde edilecek gelirle de şehit ve gazi
yakınlarımıza, muhtaç er ve erbaş ailelerine daha fazla
yardımcı olabilmektir.
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının tüm milletimize hayırlı
olmasını ümit ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Turan.
Madde
üzerinde şahsı adına söz isteyen Ali Sarıbaş,
Çanakkale Milletvekili.
Buyurun
Sayın Sarıbaş. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde söz
almış oluyorum şahsım adına.
Öncelikle,
tabii, saat 24ten sonra, bu kadar geç burada konuşma yapmanın
zorluğu ve aynı zamanda böyle bir ciddi tasarı hakkında da,
tüm kamuoyunu ilgilendiren bir tasarı hakkında da, gerçekten
televizyonların olmadığı, milletvekillerimiz, hatta
Sayın Komisyon Başkanımızın dahi
uyukladığı bir dönem içerisinde konuşma yapmanın
ıstırabı içerisindeyim. (Gülüşmeler)
Çok
değerli milletvekilleri, şimdi
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Okuyor Komisyon Başkanı.
ALİ
SARIBAŞ (Devamla) Uyanmıştır belki ben söyleyince!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Okuyor, okuyor.
ALİ
SARIBAŞ (Devamla) - Halkı ilgilendiren, gerçekten, Türkiyedeki
askerliğin, özellikle de insanlarımızın
Az önceki
arkadaşımın belirttiği gibi, her Türk insanı
doğuştan eşit doğar, eşit fırsatlar içerisinde
doğar. Yine, her Türk vatandaşının, herkesin, zengini,
fakiri, her kesimdeki insanların Türkiyede eşit olduğu bir yer
vardır. Askerlik elbisesini giydiği anda, kafasını
kazıtıp o elbiseyi giydiğinde herkes eşittir. Ama bugün
görüyorum ki o elbisenin altında paranın geçmediği, o elbisenin
altında hepsinin ortak değerlerinin olduğu, o elbisenin
altında askerlik terhis belgesini aldıktan sonra çocuklarına ve
torunlarına orada beraberce askerlik anılarını
anlattığı bir ortak yaşama noktasının bugün yok
edilmesinin bir tasarısını görüşüyoruz.
Çünkü,
ilk defa bu Mecliste eşitlik haklarını, Anayasanın
eşitlik haklarını çiğnemenin üzüntüsü içerisindeyim. Çünkü,
en önemlisi, bundan önceki değişikliklerde de mutlaka o elbiseyi,
para da verse, buradaki sıkışıklığı da
önlemeye çalışsa yasa, o yirmi bir gün de olsa o askerlik görevini
yapıyordu ama şimdi, Sayın Bakanın ifade ettiği gibi,
o insanlar bugün terörün olduğu yerde, Akdenizde gemilerimizi gönderip
petrolü koruyacağımız yerde, Suriye ile kötü günlerin
başlayacağı bu yerde askerlik yapan, on beş ay askerlik
yapan arkadaşlarımız varken, Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
ilk taksitini yatırdığı günden itibaren askerliği
yapmayacak ve yapmış sayılacak bir zümre yaratıyoruz.
İşte burada ayrıcalık var, burada!
Yine,
ordumuzdaki bu görevini yapan insanlar, eratlar bu görevi yaparken, yine
Ergenekondan subaylarımızın içeride yattığı bir
dönem içerisinde ülkenin sıfır sorunlu bir dış
politikasında
RECEP
ÖZEL (Isparta) Ergenekona bağladın konuyu. Bununla nasıl
bağlantı kurdun?
ALİ
SARIBAŞ (Devamla) Bulacağım, bulacağım; bekleyin,
bekleyin. Bulacağım. Söylüyorum
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ALİ
SARIBAŞ (Devamla) Söylüyorum; AKP, seçimlerden önce Sayın
Başbakan vaatlerde bulundu, Türk halkından, askerliğe
karşı, paralı askerliğe karşı
Çıkarmayacağım. diye söz verdi, oyları aldı ama bugün çark
etti. Bu muydu cevabınız? İşte, bugün çark etmenin ve oy
aldıktan sonra buraya dönmenin faturasını, televizyonlarda,
böyle gece yarısı yasa çıkararak, halkın gözünden
kaçırarak oradaki çark etmenizi örtbas etmeye çalışıyorsunuz.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Sen o kadar çark ediyorsun ki
ALİ SARIBAŞ
(Devamla) - Çok değerli Meclis üyesi arkadaşlarım, seçimlerde,
niye paralı askerliği Başbakanınız vaatlerinizde
çıkaracağını söylemedi? Niye şimdi
çıkarıyorsunuz? Bu çark etmek değil de nedir? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta)
Seçim öncesi siz verdiniz
ALİ SARIBAŞ
(Devamla) - Sizin aklınıza bu saatte, 24.00ten sonra bence
başka hiçbir şey gelmez, sadece, gelen, emir verilen bu yasaya, hiç
değişiklik yapmadan, bir tek maddesini değiştirmeden oy
vermek gelebilir. Bu saatten sonra
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ SARIBAŞ
(Devamla) Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Sarıbaş.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Hür irademizle yapıyoruz.
BAŞKAN - Soru-cevap
işlemi yapılacaktır.
Sayın
Işık, buyurun.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
devletin resmî kayıtlarına göre terör örgütüne üye olduğu
bilinen ve yaşı en az otuz ve üzerinde kaç kişi bu
tasarının hükümlerinden yararlanabilecektir?
İkincisi: Türk
milletinin Peygamber ocağı olarak bildiği askerlik müessesesi
bundan sonra bu özelliğini koruyabilecek midir? Bunu vicdanınıza
danıştığınızda cevabınız ne olacak?
Son sorum da tali
komisyon olan Plan Bütçe Komisyonu bu konuda nasıl bir görüş
vermiştir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, Sayın
Başbakan bugün yaptığı Ulusa Sesleniş
konuşmasında Bedelli askerlik için gerekli şartların
oluştuğuna kani olduk ve bedelli askerlik uygulaması bir
mecburiyet hâline gelmiştir artık. diyor. Sanırım Mart
2011de Böyle bir şeyin olması mümkün değil. Yeni Anayasa
çalışmasından sonra ancak olur. dedikten sonra, o günden bugüne
kadar hangi şartlar oluşmuştur, neden bir mecburiyet hâline
gelmiştir?
Diğer taraftan,
İlgili kurumlarla istişareler neticesinde ifade ediliyor,
siz de Genelkurmay Başkanlığının görüşü
alınmış mıdır sorusuna cevap verirken söylemiştiniz.
Hangi kurumlardan görüş alınmıştır? Gönderdiğiniz
taslağa hangi kurumun, nasıl, bir itirazı olmuş mudur? Bu
itirazları ve görüşleri bizlerle paylaşır
mısınız?
Bir
başka husus da; 5 bin eurodan 10 bin euroya
çıkarttığınız dövizli askerlik bedeliyle ilgili
harcamaların da gaziler ve şehitler için yine aynı hesapta
toplanarak onlara harcanması konusu söz konusu olacak mıdır?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Çınar
EMİN
ÇINAR (Kastamonu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakana sormak istiyorum: Tasarı yürürlüğe girdikten sonra toplanan
bedellerin, şehit ailelerine, gazilere, özürlülere, muhtaç erbaş ve
erlere ve vazife malullerine dağıtılacağı ifade
edildi. Yine Sayın Bakan, bu dağıtımın belediyeler
vasıtasıyla yapılabileceğini ifade etti. Zaten
belediyelerimiz şu anda askerlik vazifesini yapanlara belli oranda
yardımlarda bulunmakta. Bu yapılacak yardımlar belediyeler
vasıtasıyla yapılırsa denetimi noktasında herhangi bir
çalışma yapılmış mıdır? Bu konuyu
öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Tanal
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Başkan.
Yirmi
bir günlük askerlik süresi yasada çıkarılmış durumda ancak
yasalarda bildiğimiz kadarıyla gerekçesinin yazılması
gerekir. Bu yirmi bir günlük sürenin kaldırılmasının
gerekçesi yazılmamış, neden?
İkinci
sorum, yurt dışında yaşayanlarla ilgili 10 bin euro,
Türkiyede yaşayan vatandaşlarımızla ilgili 30 bin TL. Yani
burada bedelde de bir eşitsizlik var. Bu konuda acaba Sayın
Bakanın düşüncesi ne?
Üçüncü
sorum, Sayın Başbakan bedelli askerlikle ilgili bir referanduma
gideceğini söylemişti. Bir devlet adamı ağzından
çıkan lafına sahip çıkması gerekir. Acaba Sayın Bakan
bu cümlenin arkasında, Başbakanın söylediği cümlenin
arkasında durabilecekler mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Acar
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakana da benim birkaç sorum var: Bu yoklama kaçağı ve bakaya
dışında kalanlar ne olacaktır?
İkinci
sorum da, burada elde edilen gelirin şehit yakınları, gaziler,
özürlüler, muhtaç er ve erbaş aileleri, Türk Silahlı Kuvvetlerine
mensup vazife malulleri ile emniyet hizmetleri sınıfına mensup
vazife malullerine yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerinin finansmanında
kullanılacak diyor. Bu paraların orada kullanılabileceğine
nasıl bir garanti veriyor Sayın Bakan? Tıpkı işsizlik
fonunda olduğu gibi bunlar da başka yerlere aktarılacak mı?
Tıpkı deprem vergisi gibi başka kanallara aktarılacak
mı, aktarılmayacak mı? Bunun garantisini nereden veriyor? Yoksa,
bir kısmını aktarıp geri kalan kısmını gene
bütçe açığını kapatmak için mi kullanacaklar? Bunu sormak
istiyorum.
Bir
de, bankaların paralı askerlik için kredi açtıklarını
biliyor musunuz? Şu anda bankalar paralı askerlik için kredi
veriyorlar. Bu konuda bilgisi var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Son
soru, Sayın Özel
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan, biraz önce bir değerli milletvekilinin
konuşmamdaki bir ifadeyi çarpıtarak, ama bana Kırkağaçtaki
bir vatandaşımın size iletmem üzere aktardığı
soruyu tekrar ediyorum. Kendisi diyor ki: Silahlı kuvvetler bize
marş söyletirdi Her Türk asker doğar. diye ama şimdi
artık bu ülkede sadece fakirlerin çocukları mı asker
doğuyor? Ben bu soruyu iletmiştim. Türkiyede yaşayan herkesin
eşit doğmasını ve babasının parası
olanların askere gitmeyip olmayanlara bu vatan borcunun yüklenmesini
nasıl açıklıyorsunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özel.
Sayın
Bakan, buyurun.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
şunu çok net olarak belirtmek isterim: 1inci madde Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından kabul edildikten sonra 2nci ve 3üncü madde 1inci
maddenin temel ayrılmaz unsuru, doğal sonucu. Dolayısıyla
2nci ve 3üncü maddeler üzerinde önerge vermek, yerinde kalmak yani muhakkak
ki bir haktır da ancak 1inci madde Mecliste kabul edildikten sonra 2 ve
3üncü maddeler üzerinde bir görüşme yapılabilmesi kesinlikle
doğru bir hareket değildir, bir hakkın suistimalidir. Temel
askerlik eğitimi kalkmış. diyorsun, 1inci maddede Meclis kabul
etmiş. 2nci maddede diyor ki: Bunların eğitim, izin,
sağlık
Temel eğitimi kaldırdıktan sonra
bunların izni olur mu? Otomatikman kalkar, doğal sonuç olarak kalkar.
1inci maddedeki itirazı, değişikliği, her türlü
görüşü anlarım ama 2nci olur mu? 3üncü yine temel eğitim
kalkmış. Yine bu madde doğal olarak kalkıyor. Bunun
içeriğinde de tekrar yeniden bir görüşme yapılıyor. Burada
bir hak var ancak bu, bir hakkın suistimalidir.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Niye 2nci, 3üncü madde olarak koydunuz onları?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Daha önceki kanun var. Biz
koymadık. O daha önceki kanunun doğal sonucudur. Onu kaldırmak
gereklidir.
Sayın
vekillerimizin soruları, başka kanallara
ALİM
IŞIK (Kütahya) Savunma hiç yeterli değil.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bunu milletimiz de görüyor.
Kayıtları da okuyacaklardır. 1inci maddeyi Türkiye Büyük Millet
Meclisi kabul ettikten sonra 2nci madde otomatikman işlevsiz hâle
geliyor, 3üncü madde işlevsiz hâle geliyor.
OKTAY
VURAL (İzmir) Geri çekin.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bizdeki olan mevcut yasa. Bu yasaya
yerinde dursun demek
Bu maddeler doğru değildir. O zaman 1inci
maddeyle çelişki olur. Meclis çelişkiyle uğraşmaz, tenakuzla
uğraşmaz. Söylediğim budur. Bu çok mantıklı bir
doğal sonuçtur.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, size söylüyor herhâlde! Meclisi
işlevsiz hâle getiriyormuşsunuz! Ders veriyor!
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın vekilimiz diyor ki, Bu
fonda toplanılan paralar başka bir yere aktarılacak mı?
Kesinlikle bu bütçeye değildir. Bu sadece özel bir hesap vardır.
Kanunda çok net söyleniyor. Bu uygulama kapsamında ödenecek paralar Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adına Türkiye Cumhuriyeti
Ziraat Bankasına açılacak özel bir hesaba yatırılır.
Bu bütçeye değildir. Biz hiçbir zaman bir yere aktarmadık. Biz
başkalarının almış olduğu, nereye
kullandığı belli olmayan Konut Edindirme
Yardımlarını ödedik. Başka Hükûmetler tarafından
alınmış kullanılmış, nereye
kullanıldığı, kayıtları bile belli
olmayanları biz ödedik, olmayanları ödedik. Dolayısıyla
nasıl bilirsin başkasını, kendim gibi. Bu iktidar
başkaları gibi değildir. Başkalarının da borcunu
ödedik. Başkalarının
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dolayısıyla bütçe açığı için
kullanılmayacak, başka kaynaklara aktarılmayıp, bütçede
özel bir fondur.
Plan
ve Bütçe Komisyonu bu Kanun Tasarısı hakkında ne görüş
verdi? Tali unsur olarak Plan ve Bütçe Komisyonu çok yoğun bir komisyon.
Daha yeni bütçeyi bitirdi. Dolayısıyla hemen hemen birçok komisyon da
öyle yapıyor. Görülecektir ki tali komisyon olan birçok komisyon
görüşmeden karar veriyor. Plan Bütçe Komisyonu da bu konuyla ilgili
görüşmemeye karar verdi.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Görüşmeden nasıl karar verir?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Görüşmüyoruz, görüş
bildirmiyoruz. dedi. Eğer Komisyona gidip sorarsanız öğrenilir.
Bu çok normaldir.
Bu
yasada kim yararlanacak? Bu yasadan Türk vatandaşlarını
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Bakan, sinirlenmeyin, sakin olun.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Burada Görüşüldü yazıyor!
BAŞKAN
Sayın Tanal, lütfen
Sayın
Bakan, siz sorulara cevap verin lütfen.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Her Türk vatandaşı bu
şartlardaki yasaları taşıyorsa bunlar bu kanundan
yararlanır.
Bununla
ilgili olarak Genelkurmaydan, kurumlardan görüş alındı mı?
Evet, ilgili kuruluşlar biraz önce de söyledik fakat ne istediğinizi
net söyleyin. Önce demokrasi mi istiyorsunuz, önce hukuk mu istiyorsunuz, önce
siyasi muhatap mı istiyorsunuz, yoksa
Ne istediğinizi bilelim ki ona
göre cevap verelim. Siz Genelkurmaydan doğrudan görüşünü mü
öğrenmek istiyorsunuz?
ALİM
IŞIK (Kütahya) Ne dedi? Ne görüşü verdi?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Genelkurmay evet dese ne olacak,
hayır dese ne olacak? Bununla sizi ne değiştirecekler?
ALİM
IŞIK (Kütahya) Ne demek ne değişecek?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bundan ne kabul edeceksiniz?
Burası
(AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Ne görüş verdi? Yazılı görüş bildirdi
mi?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Son söz milletvekiline ait
değil midir? Son söz Türkiye Büyük Millet Meclisine ait değil midir?
Genelkurmay Başkanımız çok güzel bir açıklama yaptı.
Bununla ilgili en güzel neticeyi, son, nihai kararı Türkiye Büyük Millet
Meclisi verecektir, karar verecektir. Bizim hassasiyetlerimiz bellidir. dedi.
Bu sözün üstüne daha hangi sözün söylenmesini istersin?
ALİM
IŞIK (Kütahya) Bu görüşü mü verdi Genelkurmay
Başkanlığı? Görüşü bu mu Genelkurmayın?
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Görüş bildirmek ayrı, karar
vermek ayrı.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Bakan, sen saat on iki de karar
BAŞKAN
Sayın Tanal, lütfen
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yoklama kaçağı olmayanlar
da şartları taşıyorlarsa bedelli askerlikten
yararlanacaklardır.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Dışarıdan söylesinler,
emretsinler sana!
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir başka husus, yine bazı
arkadaşlarımız Profesyonel orduya geçelim. diyorlar.
Profesyonel askerlik olsun diyenlerin bedelliye karşı
çıkması bir çelişkidir. Hem bir yandan Profesyonel askerlik
olsun. diyeceksin hem de Bu bedelli olsun. diyeceksin, doğru bir
davranış değildir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yine
bir başka arkadaşımız diyor ki: Temel askerlik
eğitimi daha önceki düzenlemelerde yoktu. Önümdeki 1999 tarihli
yasayı okuyorum: Bu madde kapsamında bulunan 31 Aralık 1999
tarihinde
BAŞKAN
Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
kırk yaşını
tamamlamış olanlar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
20 bin Alman markı ödemek
kaydıyla temel askerlik eğitimine tabi tutulmazlar. Bu yeni
yapılan da bir uygulama değildir. Askerlikten muafiyet
getirilmiştir. Burada da askerlikten muafiyet getirilmiştir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkanım,
Sayın Bakan, Plan Bütçe Komisyonundan bahsederek Plan Bütçe Komisyonu
görüşmemeye karar verdi diye bir ifade kullandı. Bilmiyor ki
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Vermiş olabilir. dedi.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Hayır. Plan Bütçe Komisyonuna bu
konu gelmemiştir, böyle bir şekilde teklif edilmemiştir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tamam, anlaşıldı. Kayıtlara
geçti.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Bizim hiçbir üyemizin bu konuda bilgisi
yoktur.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu, tutanaklara geçti.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, biz Sayın Bakana Hangi kurumlardan
görüş aldınız? diye soruyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) O da cevap verdi.
OKTAY
VURAL (İzmir) Ne görüş geldi? diye soruyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Bakan da hangi kurumlar olduğunun
cevabını verdi.
OKTAY
VURAL (İzmir) Biraz önce siz dediniz. Genelkurmay
Başkanının açıklaması, daha ne soruyorsunuz? diye
söyleyen sizsiniz. Hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunu söylediniz.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Siyasi irade var burada, bürokrasinin ne
dediğinin ne önemi var?
OKTAY
VURAL (İzmir) Emir kulu musunuz siz Genelkurmayın?
BAŞKAN
Lütfen Sayın Oktay, bu tarz doğru değil. Lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bu
yakışıklı bir tarz değil, uygun bir davranış
şekli değil.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Değerli Başkanım, sorulan sorulara
Hakkın suistimalidir. diyor Sayın Bakan. Buradaki her bir soru bir
parlamenter faaliyettir, parlamentonun bir faaliyetidir. Asıl
hakkını kötüye kullanan Sayın Bakandır.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, siz gündeme geçin efendim,
gündeme geçin.
BAŞKAN
Sayın Tanal, ben Sayın Bakanın sorulan sorulara ne
şekilde cevap vereceğini yönlendiremem. Sayın Bakan burada
sorulan sorulara cevap verdi.
Teşekkür
ediyorum.
Soru-cevap
işlemi tamamlanmıştır.
Sayın
milletvekilleri, 3üncü madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge
vardır, şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım ve önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3 üncü maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Toptaş Mehmet
Şeker Veli
Ağbaba
Afyonkarahisar
Gaziantep
Malatya
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mahmut
Tanal Osman
Korutürk
İstanbul
İstanbul
İstanbul
R.
Kerim Özkan Namık
Havutça
Burdur
Balıkesir
TBMM
Başkanlığına,
Görüşülmekte
olan 82 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 3.
maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Nevzat
Korkmaz Enver
Erdem Mesut
Dedeoğlu
Isparta
Elâzığ
Kahramanmaraş
Alim
Işık Mehmet
Şandır Oktay
Öztürk
Kütahya
Mersin
Erzurum
Hasan
H. Türkoğlu Münir
Kutluata
Osmaniye
Sakarya
BAŞKAN
Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Osman Korutürk
BAŞKAN
Sayın Osman Korutürk, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) İyi ki varsın Sayın
Aslanoğlu!
(AK
PARTİ sıralarından Avukatı ya! sesi)
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Kimin avukatıyım ya? Kim
attı?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Korutürk.
OSMAN
TANEY KORUTÜRK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Terbiyesizlik yapmasın!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Benim avukatımsın, sen benim
avukatımsın, senden başka avukat kabul etmiyorum ben!
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Terbiyesiz! Ayıp!
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, Sayın Elitaş, lütfen, Hatibi dinleyelim
lütfen.
OSMAN
TANEY KORUTÜRK (Devamla) Bedelli askerlik konusu 12 Haziran 2011 seçimleri
öncesinde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Türk Silahlı
Kuvvetlerinin modernizasyonu ve yeniden yapılanmasını öngören
kapsamlı bir projenin parçası olarak kamuoyuna sunulmuştur.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Orada oturmuş laf atıyor ya!
Görevimi yapıyorum ben.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Terbiyesiz!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan, kullandığı ifade
BAŞKAN Söylüyorum
Sayın Aydın, ne yapabilirim başka?
OSMAN TANEY KORUTÜRK
(Devamla) O günlerde Sayın Başbakan, daha önce grubumuz adına
yapılan konuşmada hatırlatıldığı üzere, buna
şiddetle karşı çıkmıştı. Buna rağmen,
şimdi terörle mücadelenin bu derece
kızıştığı bir noktada, konuyu gündeme
getirmesinin sebebi ne olursa olsun, bugün önümüzde bulunan bedelli askerlik
yayasıyla AKP, böylesine hassas, ülkenin güvenlik ve savunmasıyla da
doğrudan ilgili olan bir konuyu altı boş ve hakkaniyetten uzak
bir şekilde hayata geçirmeye girişmiş bulunmaktadır.
Kamuoyunca bilinmesi gereken temel gerçek, bedelli askerliğin kendi
başına bir çözüm olmadığıdır. Bundan önceki her
bedelli askerlik uygulamasında olduğu gibi bu yasa da, daha
şimdiden, bundan yararlanamayacak olan vatandaşlarımız
arasında yeni bir bedelli beklentisine yol açacaktır.
Yapılması gereken, askerliğin toplumun değişik
kesimlerinde sorun olmaktan çıkarılması ve bu hizmetin gençlerin
hayatlarından çalınan değil, onların geleceklerine katkıda
bulunacak bir sürece dönüştürülmesidir.
Genel Kurulun önünde bulunan
bedelli askerlik yasasında, sadece cebinde parası olan bir grup
vatandaşın askerlik yükümlülüğünden muaf tutulması esas
alınmıştır. Bu, yürürlükteki yasalarla çelişen ve
Anayasamızın eşitlik ilkesiyle de bağdaşmayan bir
düzenlemedir. Parası olanın hiç askerlik yapmayacak olması,
parası olmayanın ise terörle mücadele dâhil her türlü göreve
yollanması, benden evvel 2 arkadaşımızın daha
hatırlattığı yüz yıl önceki acıklı Yemen
türküsünde Zenginimiz bedel öder, askerimiz fakirdendir. şeklinde
yakınılan zihniyetin, ne yazık ki Hükûmet nezdinde bugün hâlâ
geçerli olduğunu gözler önüne sermektedir.
Yasanın vahim bir
yönü de, bedel ödeyerek askerlik görevini yapmış sayılacaklardan
elde edilecek gelirin, âdeta bir ulufe verir gibi, terörle mücadelede ülke için
canını ve sağlığını feda etmiş olan
şehitlerimizin aileleri ile gazilere tahsis edilecek olmasıdır.
Şehit ve gazilerimize ücret karşılığı askerlik
yapmayanlardan alınacak bedelden yardım fonu ayrılması, tek
kelimeyle, ayıptır. Bu devlet, kendi varlığının
devamı için, dünyada bir insanın yapabileceği en büyük
fedakârlığı yapmış, canını vermiş olan
şehitlerimizle sağlığını feda etmiş
gazilerimize, kendilerine layık olan yaşam kalitesini sağlayacak
özlük haklarını tahsis etmek için gerekli düzenlemeyi, mutlaka
ayrı bir yasayla ve bunu bedelli askerlikle irtibatlandırmak
ucuzluğuna düşmeden hayata geçirmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi bu
yönde bir yasa tasarısı üzerinde esasen çalışmaktadır.
Bizim Cumhuriyet Halk
Partisi olarak daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğumuz bedelli
yasa teklifinde -yine bugün grubumuz adına ifade edildiği gibi-
vatandaşların yasa önünde eşit olarak gözetilmesi esas
alınmıştır. Bu temel düşünceye dayanarak asgari
ücretin altında ya da asgari ücret tutarında geliri olan gençlerden
hiç bedel alınmaması, yasanın kapsamına giren
diğerlerinden ise ödeme güçleri oranında kademeli bir bedel
alınması öngörülmekteydi. Diğer taraftan, bizim önerdiğimiz
bedelli askerlik yasası Türk Silahlı Kuvvetlerinin çağın
gereklerine göre topyekûn yapılanmasını içeren kapsamlı bir
projeye dayanmaktaydı. Daha da önemlisi, bu projeye göre yükümlü gençler
barış zamanında terörle mücadelede ve operasyonel görevlerde
kullanılmayacaklar, bu gençlerin askerlik görevi askerlik eğitimiyle
sınırlı kalacaktı. Bu bağlamda zorunlu askerlik süresi
de ilk aşamada dokuz ve nihai aşamada tek tipe dönüştürülerek
altı aya indirilecekti.
Adalet ve
Kalkınma Partisinin toplumumuzda eşitlik ve adalet duygusunu
zedeleyecek mahiyetteki bu üstünkörü bedelli askerlik kanunu
karşısında bu kapsamlı projemizi kalıcı, gerçekçi
ve köklü çözüm bir paketi önerisi olarak bir kez daha hatırlatmak
istiyorum. Bu vesileyle, maalesef Sayın Bakanın biraz önceki
cevaplarında da bir örneğine şahit olduğumuz, AKPnin
örtülü olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini etkisizleştirme ve
itibarsızlaştırma girişimlerini de kamuoyumuzun dikkatine
sunuyorum.
Bugün Türk
Silahlı Kuvvetlerinin toplam komuta kadrolarının yüzde 25inin,
Deniz Kuvvetlerimizin ise amiral kadrosunun yarıdan fazlasının
herhangi bir mahkûmiyet kararı almamış ve bir bölümü
hakkında dava dosyaları da tamamlanıp mahkemeye sevk
edilmemiş olarak cezaevinde bulunduklarının altını
önemle çizmek istiyorum.
AKP
sivilleşme söylemleriyle kamuoyunu yanıltmakta, bir yandan da Türk
Silahlı Kuvvetlerinin emir ve komuta yapısını politize
etmeye çalışmaktadır. Biz başından beri sivil-asker
ilişkilerinde çağdaş demokrasilerdeki uygulamalar ve
kıstasların esas alınmasını, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin demokratik sivil idareye tabi olmasını savunuyoruz.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeler
üzerinde başka söz sahibi
OKTAY VURAL
(İzmir) Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu
konuşacak efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Dedeoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MESUT
DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 82 sıra sayılı Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporunun 3üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılması için vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz
aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Bu
Yasa Tasarısı, askerlik yükümlülüğünü bugüne kadar çeşitli
nedenlerle yerine getiremeyenler için bazı düzenlemeler getirmektedir.
Görüşmekte olduğumuz bu yasadan yararlanacak olan
vatandaşlarımızın gözü ve kulağı yüce
Meclisimizdedir.
Bedelli
askerlik yasasından yararlanacak olan
vatandaşlarımızın pek çoğu bugüne kadar askerlik
görevini çeşitli nedenlerle yerine getirememiş
vatandaşlarımızdır. Sayıları aileleriyle birlikte
yüz binleri bulan bu vatandaşlarımızın büyük
çoğunluğu ya kendi işinin başında çalışmakta
ya da özel sektörde görev yapmaktadır. İşini devredeceği
kimsesi olmayan iş yeri sahipleri ile özel sektörde görev yapan
vatandaşlarımız ve aileleri bugün bu yasanın
çıkmasını beklemektedir ancak maddi imkânları olanlar
sevinçli, maddi imkânları olmayanlar ise üzüntülü ve hüzünlüdür.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçmiş yıllarda da bedelli
askerlik konusunda çeşitli yasalar çıkarılmıştır.
Deprem yaralarını sarmak için çıkarılan bedelli askerlik
yasası o dönemde depremzede vatandaşlarımız için bir kaynak
oluşturmuştur.
Bedelli
askerlik kavramı tasarıya göre anlamını kaybetmiştir
çünkü fiilen bir gün dahi olsa askerlik yapılmaması tasarıda
öngörülüyor. Tasarıdaki Bedel ödeyerek askerliğini yapmış
sayılma. ifadesi de yanlıştır, çünkü bu şekilde olsa
olsa askerlik görevinden muaf tutulma söz konusu olabilir. Yoksa,
yapılmayan bir görev bedel ödeyince yapılmış kabul
edilemez.
Tasarının
getirdiği en olumsuz düzenleme, yirmi bir günlük fiilî askerlik hizmetinin
de kaldırılmasıdır. Bu sürede, çok kısa da olsa,
gençlerimiz ve özellikle yurt dışındaki vatandaşlarımız
hem askerliğin ne olduğunu ne olmadığını
öğreniyor, hem de çevresine karşı fiilen askerlik hizmetlerini
yapmış olmanın gururunu yaşıyor. Bedelliden
yararlananlar, en az yirmi bir gün askerlik yapmalıdır. Bunu birçok
bedelliye hak kazanmış, yaşı otuz ve üzerinde olanlar
kendileri de bizzat istemektedirler.
30
bin TLsi olmayanlar için çok büyük bir rakam bu para. Bu kanunun belli bir
zümreye hizmet ettiği de açıktır. Bu kanun adil değildir,
Anayasaya da aykırıdır. Kamu vicdanı da
rahatsızdır.
Bu
yanlışların düzeltilmesi temennisiyle, yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Madde 4e bağlı geçici madde
46yı okutuyorum:
MADDE 4- 1111 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 46- Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte her ne sebeple olursa olsun henüz fiili askerlik hizmetine
başlamamış, 30 yaşından gün almış ve 1076
sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu ile 1111
sayılı Askerlik Kanununa tabi yükümlüler, istekleri halinde, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde askerlik
şubelerine başvurmaları ve 30.000 Türk Lirası parayı
ödemeleri şartıyla temel askerlik eğitimine tabi
tutulmaksızın askerlik hizmetini yerine getirmiş
sayılırlar. Başvuruda bulunanlar, öngörülen miktarı
başvuru sırasında defaten ödeyebilecekleri gibi,
yarısını başvuru sırasında diğer
yarısını ise başvuru tarihinden itibaren 6 ay içinde de
ödeyebilirler.
Bu uygulama kapsamında ödenecek paralar,
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adına T.C. Ziraat
Bankasında açılacak özel hesaba yatırılır.
Özel
hesapta toplanan paralar, Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen usul ve
esaslar çerçevesinde şehit yakınları, gaziler, özürlüler, muhtaç
erbaş ve er aileleri, Türk Silahlı Kuvvetleri (Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
dahil)ne mensup vazife malûlleri ile emniyet hizmetleri sınıfına
mensup vazife malûllerine yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerinin
finansmanında kullanılır.
Bu madde
hükümlerinden yararlanan yükümlüler hakkında saklı, yoklama
kaçağı ve bakayadan dolayı idari ve adli soruşturma ve
kovuşturma yapılmaz, başlatılmış olanlar sona
erdirilir.
Bedelin
ödenme usul ve esasları ile kaynağın kullanılmasına
ilişkin diğer hususlar Bakanlar Kurulu kararı ile düzenlenir.
BAŞKAN Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz isteyen Mehmet Erdoğan, Muğla Milletvekili.
Buyurun Sayın Erdoğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 82 sıra
sayılı Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün üzerinde konuştuğumuz kanun
tasarısı tam bir AKP klasiğidir. Günü kurtarmak amacıyla
hazırlanmış, istisnalardan ibaret bir kanun tasarısı
üzerinde gecenin bu yarısında yüce Meclisin zamanını heba
ediyoruz. Esasında bugün burada konuşmamız gereken içerideki ve
dışarıdaki gelişmeler ışığında,
kahraman Türk ordusunun günün ihtiyaçlarına göre yeniden
yapılandırılması olmalıdır. AKP hükûmetleri 2002
yılından bu yana bedelli askerliği hep gündemde tutmuştur.
Bu şekilde oluşturulan beklenti sebebiyle bugün bu lüzumsuz kanun
tasarısıyla vakit kaybetmekteyiz.
Bilindiği gibi, ülkemizde terör faaliyetleri artarak
devam etmektedir. Yine, AKP hükûmetlerinin komşularla sıfır
sorun politikası da iflas etmiştir. Önümüzdeki dönemde Suriyede,
Irakta, İranda ne gibi gelişmeler olacaktır, işin
doğrusu bunu bilen de yoktur. Yine Mısırda, Libyada, Tunusta
cereyan eden olaylar nasıl sonuçlanacaktır, nereye gidecektir, bunu
da pek bilen yoktur. İsrail ve Ermenistan ile olan ilişkilerimiz
bundan sonra nasıl devam edecektir, bunu da bilemiyoruz. Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Rum tarafı arasındaki
görüşmeler nasıl sonuçlanacaktır, işin doğrusu
Hükûmetin bu konuda da pek belirgin bir politikası yoktur. Kısaca,
içeride ve dışarıda cereyan etmekte olan bu gelişmeler
ışığında Türkiye'nin güvenlik konsepti ne
olacaktır, esas sorun budur. Türk ordusunun bu iç ve dış
gelişmeler karşısındaki
caydırıcılığının devam ettirilmesi en önemli
meseledir. Ordumuzun iç ve dış düşmanlarımız üzerinde
caydırıcılığını devam ettirebilmesi için her
bakımdan güçlü olması zorunluluk arz etmektedir. Tabii ordunun en
önemli unsurlarından birisi de insan kaynağıdır. Tarih bu
konuda sayısız örnekle doludur. Ordunuzu teknik olarak
istediğiniz kadar geliştirin, ordunuza dünyanın en
gelişmiş silahlarını ve araçlarını alın, onu
kullanacak bilgi ve donanıma sahip askeriniz yoksa, askerinizin moral gücü
yüksek değilse cephede başarılı olmanız
imkânsızdır. Askerin moral gücünün yüksek olması için, ordunuzun
insan kaynağının doğru planlanması gerekir. Eğer
ordunun insan kaynağını doğru planlayamazsanız, askere
giden gençleriniz Anayasanın 10uncu maddesindeki Herkes, dil, ırk,
renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
İlkesinden kendilerinin yararlandırıldığını
görebilmelidir. Anayasanın 10uncu maddesinin herkese eşit olarak
uygulanabilmesi için, böyle bir defalık kanunların konuşulmaması,
gerçekleştirilmemesi gerekir. Bu tasarıda eşitsizlik alenidir.
Öyle ki parası olanlar için bile eşitlik yoktur. Yine
Anayasamızın 72nci maddesi Vatan hizmeti, her Türkün hakkı
ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne
şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş
sayılacağı kanunla düzenlenir. hükmünü amirdir.
Anayasanın bu hükmüne göre askerlik kanununda yapılacak düzenlemenin
devamlı olması şarttır, sadece bir defalık
düzenlemeyle sayılı insanların yararlanması Anayasadaki bu
hükmün yerine getirilmesini sağlayamaz.
Kısaca,
yukarıda izah etmeye çalıştığımız hükümler
çerçevesinde kahraman ordumuzun ihtiyaçlarına göre kalıcı,
herkese eşit olarak uygulanacak ve herkesin temel askerlik eğitimine
tabi tutulmasını sağlayacak bir kanunu
tartışalım. Yapacağımız kanun hem ordumuzu hem
gençlerimizi mutlu etsin. Bunu gerçekleştiremezseniz oluşan
beklentileri ortadan kaldırmak için pansuman tedbir niteliğinde daha
çok kanun çıkarırız burada. Bir gün bedelli askerlik, bir gün
vicdani ret konusunu tartışarak ordunun moralini yüksek
tutamazsınız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunun en önemli eksiklerinden
birisi de temel askerlik eğitiminin kaldırılmasıdır.
Bu düzenleme başlıca iki temel sakınca içermektedir. Birincisi,
bu şekilde askerlik yapan kişiler ihtiyaç hâlinde yedek personel
olarak ne iş yapacaklardır, ne işe yarayacaklardır?
İkincisi, bu kanuna göre temel eğitimin kaldırılması
ordu-millet bağının
zayıflamasına da temel teşkil edecektir. Sonuç olarak bu
kanun hem ordunun insan kaynağını planlama açısından
yetersiz bir kanundur hem de askere gidecekler açısından eşit
uygulanması imkânsız bir kanundur. Çözüm, ordunun yeniden
yapılandırılması, ordunun insan kaynağının
doğru planlanması ve herkese eşit olarak uygulanabilecek bir
askerlik sisteminin kurulmasıdır.
Bu
kanunda kamu vicdanını sızlatacak başka bir düzenleme daha
vardır: Bu kanuna göre ödenecek paralar ayrı bir hesapta
toplanacaktır. Özel hesapta toplanan paralar Bakanlar Kurulunun uygun
göreceği şekilde şehit yakınları, gaziler, özürlüler,
muhtaç erbaş ve er aileleri, Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup vazife
malulleri ile emniyet hizmetleri sınıfına mensup vazife
malullerine yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerinin
finansmanında kullanılır. ibaresidir. Bir kere, burada iki tane
sıkıntı vardır. Birincisi, bu işin nasıl
yapılacağının Meclis tarafından düzenlenmemesi.
İkincisi
de -Sayın Başkan, değerli milletvekilleri- bu ibare, şehit
yakınlarımızı ve gazilerimizi derinden incitecektir. Bu
ibare, vatan için canını veren şehitlerimizin ve gazilerimizin
yaptığı kahramanlığı ve
fedakârlığı küçültecektir, hem de sanki devletimiz bu fedakâr ve
cefakâr insanlar için yeterli kaynak ayırmaktan aciz görüntüsünün ortaya
çıkmasına sebep olacaktır.
Sonuç
olarak Hükûmete tavsiyemiz: Günü kurtarmak için geçici kanunlarla ülke ve
Meclis gündemini meşgul etmeyiniz. Ülkemizin savunma ihtiyacını
kalıcı olarak düzenleyecek bir sistemi buraya gecikmeden getiriniz.
Hem ordumuz hem milletimiz hem de gençlerimiz bu işten rahat etsin, mutlu
olsunlar. Gençlerimizi vicdani ret ile cüzdanı ret arasında
sıkıştırmayınız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum, bu kanunun hayırlara vesile
olmasını diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Erdoğan.
Madde
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Adnan Keskin,
Denizli Milletvekili.
Buyurun
Sayın Keskin. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ADNAN KESKİN (Denizli) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; yüce kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bedelli
askerlikle ilgili tasarıyı görüşürken zaman zaman hoş
olmayan tartışmaları da yaşadık. Özellikle Sayın
Bakanın sorulara yanıt verilen süreçteki tavrı dikkat çekiciydi.
Cumhuriyet hükûmetinin bir bakanının bazı sorulardan
rahatsız olarak dinsel dokulu referanslarla başka siyasi partileri
suçlaması sanırım bu Parlamentonun tarihinde ilk rastlanan
yaklaşımdır.
Her tarafı tahrip olmuş bir ormanda
sağlıklı bir ağacı yakalayıp onun üzerinde
değerlendirme yaparak tahrip olmuş ormanın
sağlıklı olduğunu ortaya koyamazsınız. Sayın
Bakan, özellikle bedelli askerlikten alınacak paranın şehit
ailelerine verilmesi konusundaki değerlendirmelere Bizim
inancımıza göre, şehit ailelerine verilecek olan para bir bedel
değildir, şehitlik bedelle olmaz. diye bir değerlendirme
yaptı ve inanmayanları suçlama yönüne gitti. Sayın Bakanım,
bu
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Suçlama
yapmadı, İnancında serbesttir. dedi.
ADNAN KESKİN (Devamla) Yani Sayın
Başkan, Grup Başkanısınız. Geçen laf
attınız, arkasından da bana terbiyesiz demişsiniz
-tutanaklara baktım- yakışmıyor size bu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Söylemedim,
terbiyesiz lafını söylememişimdir.
ADNAN KESKİN (Devamla) Yani siz lütfen biraz daha
olgun olsanız, bu Parlamentonun görüşmelerini daha sükunetle
sürdürseniz olmaz mı? İktidarsınız, siz iktidar olarak bu
Parlamentonun daha yumuşak bir düzeyde seyretmesi,
çalışmasını sağlamakla yükümlüsünüz. Ne
kazanıyorsunuz, anlamıyorum -yani bu kadar siyasi tecrübeniz var, bu
kadar birikiminiz var- söz atmakla. Sayın Bakan orada, gerekirse cevap
verir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Bakan
burada.
ADNAN KESKİN (Devamla) Pardon.
Sizin yani Bakanın avukatlığına
soyunmanıza gerek yok. Bakan kendisini savunabilecek bilgi ve birikime
sahip, bürokrasiden gelen bir insan.
Eğer hakikaten İslami referanslarla bir
değerlendirme yapacaksak o zaman biz de bazı değerlendirmeler
yaparız o referanslara dayanarak. İslam dininin temel
kurallarından birisi, Tanrı der ki: Kul hakkı yiyenler,
hakkını yediği insanlarla helalleşmeden benim
karşıma gelmesin. Bu temel kural nedeniyle hocalar musalla
taşında yatan insan için cemaatten helalleşme isterler. Yine,
İslam dininin temel kurallarından birisi hırsızlıkla
ilgilidir, yolsuzlukla ilgilidir. Bu kurallarla ilgili bugüne kadar hiçbir
tepki görmedik, bu kurallarla ilgili bazı iddialar ortaya
getirildiğinde başkalarına İslamı referans alarak ders
vermeye kalkanların bu konudaki duyarlılıklarını
somutta yakalama şansını elde etmedik. O nedenle, Sayın
Bakanın konuşmasını doğru bulmuyorum, şık
bulmuyorum.
Değerli
milletvekilleri, son yıllarda dünyada ulaşım ve silah
sanayisinde yaşanan gelişmeler nedeniyle birçok ülke askerlik
hizmetiyle ilgili önemli düzenlemeler yapmıştır. Bütün ülkeler
silah sanayisinde ve ulaşımda sağlanan gelişmeler
doğrultusunda kendi askerlik düzenlemelerine yeni şekiller
vermişlerdir. Her ülke, kendi koşullarına, coğrafi
şartlarına, bulunduğu bölgenin içinde bulunduğu siyasal
konumlara göre kendi ordusuna yeni düzenlemeler getirmiştir. NATO
içerisindeki birtakım ülkeler de bu düzenlemeleri
gerçekleştirmişlerdir. Bazı ülkeler profesyonel ordu
düzenlemesine geçmiştir. Çok sayıdaki NATO ülkesi bu düzenlemeyi
gerçekleştirmiştir. Başka ülkeler ise kendi koşullarına
göre asker sayısında azaltmalar yapmıştır. Bizim de
içinde bulunduğumuz NATO blokundaki hiçbir ülke, başka dünya
uluslarından hiçbir ülke bedelli askerlik diye bir düzenlemeyi devreye
sokmamıştır.
Her
nedense, bu konuda yasa tasarısının gündeme geldiği güne
kadar hep duyarlı olan ve bu konuda bir düzenlemenin Türkiyenin gündemine
taşınmayacağını ileri süren siyasal iktidar,
birdenbire Türkiyenin gündemine böyle bir tasarıyı taşıma
ihtiyacını duymuştur. İnsan merak ediyor, niçin en üst
moral otoriteyi temsil eden Sayın Başbakan tarafından böyle bir
düzenlemenin yapılmayacağını, böyle bir düzenleme gündeme
getirilse bile bunun Türkiye insanının bilgisine, oyuna
başvurularak gerçekleştirileceğini söyleyen bir siyasal parti bu
görüşünden vazgeçmiştir, neden bu düzenlemeyi Türkiye'nin gündemine
taşımıştır? Bunu kestirmek ve öğrenmek mümkün
değil. Bugüne kadar yapılan görüşmelerde de ne siyasi partinin
sözcüleri ne Sayın Bakanın suallere verdiği cevaplarda bu konuda
duyulan ihtiyacın nedeni açıklığa
kavuşmamıştır.
Anayasamıza göre
vatan hizmeti yapmak bir hak ve görevdir. Bu konuda askerlik alanındaki
görevlerin yerine getirilmesiyle ilgili birtakım yasalar yürürlüğe
konulmuştur. Bedelli askerlikle de ilgili 1987, 1992 ve 1999
yıllarında 3 kez düzenleme yapılmıştır. 1999
yılında yapılan düzenlemenin gerekçesi çok net ve köşeli
bir üslupla yasada yer almıştır. Bu üç düzenlemede 125.834
yurttaşımız bedelli askerlik düzenlemesinden
yararlanmıştır. 1999 yılında yapılan düzenlemede
o yıllarda Türkiye'nin yaşamış olduğu önemli bir
doğal afetin getirdiği tahribatın finansmanına katkı
yapmak amacıyla bedelli askerlik düzenlemesi yapılmış. Diğer iki bedelli askerlik
düzenlemesinde ise kaçak ve bakaya durumunda çok sayıda insanın
bulunması gerekçe gösterilmiştir.
Bu yasa
tasarısında da buna benzer bir gerekçe yer almakta fakat bu yasa
tasarısında insanı rahatsız eden, rencide eden bir
başka gerekçe de bulunmakta. Hiçbir çağdaş ülkenin
yapmadığı bir düzenlemeyi yapıyoruz ve ona şöyle bir
gerekçe koyuyoruz: Yasa tasarısı gerçekleşirse elde edilecek
paralarla şehit ailelerine yardım yapılacağı
öngörülüyor, böyle bir gerekçe konuluyor.
Askerlik borcu, vatan,
ulus sevgisiyle ödenir. Devletle birey arasındaki
sosyal sözleşmenin gereği için yapılır. Devlet, yurttaşla
yapmış olduğu sözleşmenin gereği vatandaşa
karşı, yurttaşa karşı sorumlulukları vardır,
görevleri vardır. Vatandaşın da devletin yapmış olduğu
bu görevlere karşı yerine getirmesi gerekli yükümlülükleri
vardır. Bunun başında askerlik gelir, vergi ödeme gelir. Buna
karşılık devlet de yurttaşının can ve mal
güvenliğini gerçekleştirir, korur. Bu karşılıklı
yükümlülüklerin yerine getirilmesi rızaya dayanan bir anlaşmadır,
bir yükümlülüktür.
Askerlik görevini
yaparken her vatandaş, devletten, servetten, asaletten kaynaklanan
ayrıcalıklardan sıyrılarak eşit koşullarda bu
görevi yerine getirirler. Bu düzenlemede bedel vardır ama askerlik yoktur.
O nedenle adına da Bedelli askerlik demek yanlıştır.
Parayı veren, hiçbir bir gün askerlik yapmadan o yükümlülüğü yerine
getirmiş sayılacak ve o nedenle de bunun adına Bedelli
askerlik demektense Verdim parayı, aldım tezkereyi ismini koymak
daha doğru, daha sağlıklıdır.
Bedelliyi hoş
görecek bir şehit ailesinin olduğunu sanmıyorum. Bu gerekçeyle
şehit ailelerine yapılacak bir yardımı, bir para ödemeyi de
şehit ailelerinin içine sindirerek kabul etmesini ihtimal dâhilinde
görmüyorum. Bedelli askerlik düzenlemesiyle
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Keskin, teşekkür ediyorum, süre tamamlandı.
ADNAN KESKİN
(Devamla) Genel Kurulu selamlayıp bitireyim.
Bu konuda bir öneri
verdik. Umarım, İktidar Partisi Grubu da yaşanan
olumsuzluğu, haksızlığı giderecek bu öneriye
sıcak bakar.
Hepinize saygı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Madde üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaplan.
BDP
GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; saat 2ye geliyor ve biz yine
çalışıyoruz. Aslında, sosyal medyada bedelliyi nasıl
tiye aldıklarını okursanız, tavsiye ederim ve ondan sonra
düşünelim, gerçekten vatan borcu mu, başka bir şey mi? Buradaki
sosyal medyada yer alan geyikler o kadar acıtıyor ki, yoksul ile
varsılı ayıran, Vezneye git, gel, tezkereni al., başka
neler, neler; burada insanın yüzü kızarıyor, dile
alamayacağı kadar enteresan şeyler.
Şu
an Irak sınırında Hakkâriden Zahoya kadar takriben 200 bine
yakın asker var; bu kışta, bu karda, bu soğukta oralarda
vatan görevi yapıyorlar; onlar da asker, bir gün bir kep giymeden, postal
görmeden, hiçbir şey giymeden vezneye gidip makbuzu alan da tezkeresiyle
de aynı.
Bakın,
bunu iyi koyun, bunu iyi fotoğraflarını yan yana koyun. Sayın
Başbakanın oğlu dövizle askerlik yapmıştı
Burdurda yirmi bir gün. Burdurun da ekonomisini çökerttiniz. Nerede Ramazan,
Burdur Milletvekili? Burada. Burdur da gitti. Daha önce biliyorsunuz dört
aylık askerlik vardı, dört aylık askerlikten sonra dikkat
ediyorum terörle mücadele bahane, işten, vatan borcundan
sıyırmak şahane.
Bakın,
aynen onu söylüyorum. 84, PKKnın ilk silahlı çatışmaya
başladığı yıldır, ilk paralı, bedelli
askerlik 84te çıktı. Arkasından 87 Özal dönemi, dövizle
askerlik olarak çıkmış. Arkasından Marmara depremi gerekçe
gösterilmiş. Deprem mağdurlarına kaynak yaratılması
amacıyla çıkarılmış. Peki, parası olmayan yoksul
vatandaş vatan borcunu taksit taksit yapsa, gitse, devletin
kurumlarında çalışsa, öyle ödese olmaz mı? (AK PARTİ
sıralarından Olmaz. sesi) Olmaz! İlle paran olacak. Peki,
parası olanın vatan borcu yaptığını nasıl
tespit edeceksiniz, ne diyeceksiniz? Yani bu yarın burada milletvekili
olacak, Sen nasıl askerlik yaptın? Paralı mı, bedelli mi,
dövizli mi, neli yaptın? diye soracak. Herhâlde bir belge getirecek.
Koskoca komutanlar burada. Bunlara nasıl tezkere vereceksiniz, bana bunu
anlatır mısınız? Sayın Bakan, bu bedellilere
nasıl tezkere vereceksiniz, nasıl bir tezkere olacak? Ne
yazacaksınız üstüne? Bastı parayı, aldı tezkereyi!
mi yazacaksınız, ne diyeceksiniz?
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Makbuz!
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Makbuzlu tezkere mi olacak, bankamatik mi olacak, taksitli
mi yapacaksınız? Bakın, burada insanlar, her gün cenazeler
kalkarken bunu tartışıyoruz, dikkatinizi çekmek istiyorum.
Ve
sizin vicdanınızda eğer zerre kadar yeri varsa, Meclisten
şu an, buradan
İnsan hakları kuruluşlarına
başvuran asker, polis ve subay aileleri var. Beni bugün bile birisinin
ailesi aradı, diyor ki: Kaçırılan askerler için lütfen bir
şeyler yapın.
Biz
her yerde bunu söyledik ve aracı olanlara bugüne kadar hepsine dava
açıldı.
Sayın
Bakan, siz Hükûmet olarak ne yaptınız bu ana kadar?
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Aracı ol!
HASİP
KAPLAN (Devamla) Siz, kaçırılan askerler altı aydır, yedi
aydır örgütün elinde, ne yaptınız? Bunları kurtarmak için
bir çaba, bir çağrı veya kuruluşları devreye koyma veya
takip etme
Ne yaptınız? O ailelere ne dediniz? O aileleri ziyaret
ettiniz mi? O ailelere gittiniz mi?
Babaeskideki
başçavuşa, Aydındaki polise, Yozgattaki uzatmalı
çavuşun ailesine Genelkurmaydan hiçbir asker veya Millî Savunma
Bakanlığından veya Komisyondan giden oldu mu veya Onları
getirecek insan hakları kuruluşlarına dava
açmayacağız. diyebilir misiniz?
Ben
açık konuşuyorum, gelin, bu akşam bunu
Burada bunca bedelliyi
kurtarıyorsunuz, gelin şu kaçırılan askerlerin,
subayların, polislerin sağ salim eve dönmesi için Hükûmet olarak
çıkın deyin ki: Getirsin insan hakları kuruluşları;
MAZLUMDERi gitsin, İnsan Hakları Derneği gitsin,
barış meclisi gitsin, sivil toplum örgütleri gitsin,
aydınları gitsin, Sezen Aksu gitsin, kim giderse gitsin; bunları
getirsinler, sağ salim evlerine dönsünler ailelerine, hiçbir şey,
soruşturma yapmayacağız, açmayacağız. diyebilir
misiniz?
İnsan
yaşamı kutsaldır. Burada Vatan, millet, Sakarya
alkış türü bir olayla bu götürülecek bir olay değil. Bu ülkenin
nüfus cüzdanını taşıyan çocukları birbirini
öldürüyorsa, biz Onları nasıl yaşatırızı
konuşmak zorundayız.
Bu
maddede bir önerge verdik. Vallahi benim içime de sinmiyor açık
konuşayım. Bu maddede dedik ki: Mademki böyle bir ihtiyaç var,
mademki Genelkurmay da diyor ki böyle bir ihtiyaç var
Ama Hükûmetten
şunu rica ediyorum: Bu bedelli çıktıktan sonra Genelkurmayda generallerin,
bakanların ve üst düzey bürokratların kaç tane çocuğu bundan
yararlanmış, onu açıklayın kamuoyuna. Bir söz verin,
taahhüt, Kim yararlanmış, hepsini açıklayacağız.
deyin.
Sayın
Başbakanın oğlu Burdurda yaptığı için
açıkta, aleniydi. Üç sene iş adamı oldu, gemiciği
vardı; üç sene iş adamı oldu, üniversiteyi okurken geldi,
bedelli askerlik yaptı. Ben de çocuğumu göndereyim, her ay buradan
bankadan para gönderip zorla okutabiliyorum.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Biri yapmadı, raporlu hâlen
Biri raporlu, yapmadı
hâlen
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Çok ayıp
HASİP KAPLAN
(Devamla) Şimdi bakın, sadece onu demiyorum, bir şey daha
söyleyeceğim. Üniversitede okuyan, master yapan, doktora yapanları
-ki Türkiyedeki yaş ortalamasına göre genellikle yirmi beş
yaşlarında olanlar bu yaşta bu çalışmayı
yapıyor- neden onları kapsam dâhiline almayı düşünmüyoruz
mademki ihtiyaçtır?
Zaten 700 binlik ordumuz
var. NATOnun 2nci ordusu, dünyanın 6ncı ordusu. Çinden daha büyük
orduya sahibiz. Bizim kafamızda eğitim yok, modernizasyon yok
Harp
okullarına cins, dil, din, kimlik, mezhep ayrımı yapmadan
eşit vatandaşlar alma sorunları yokmuş gibi, harp
okullarındaki yönetmeliklerde nasıl öğrenci
alındığını bilmiyormuşuz gibi, bunca
adaletsizliğin içinde modernizasyondan tutun
Peki, 50 bin tane
sözleşmeli erin paraya mı ihtiyacı vardı bedelli
alıyorsunuz? 50 bin sözleşmeli eri bir taraftan paralı
alıyorsunuz, bir taraftan Parasını basan askerlik
yapmasın. diyorsunuz. Bu ne çelişki, bu ne tezat Yarabbim! 10 bin
tane de profesyonel koyuyorsunuz yanına.
Şimdi,
bunların hepsini PKK gerekçesiyle yapıyorsanız ki
görüşmeleriniz vardı Osloya kadar, Ankaradan Kandile kadar, yine
de var- farz edin ki yarın örgüt karar verdi, dedi ki: Ben silahlı
mücadeleyi sonlandırıyorum, silahı bırakıyorum, örgütü
dağıtıyorum, geliyorum demokratik siyasete
katılacağım.
7 bin dağda, 12
bini cezaevinde, Avrupada, dünyada da 15-20 bin civarında, bir de KCK
soruşturması adı altında sadece düşünce
suçlarından 200 binin üstünde Adalet Bakanlığı, resmî
verilerle, açılmış soruşturma var. Ne
yapacaksınız? Bakın, bu işi çözmek basittir, niyet olsun
yeter ki. Altı ay, niye altı ay ya? Bir yıl yapın, insanlar
belki para bulmak için biraz daha çalışır. Yaşı da
indirin yirmi beşe, miktarı da indirin 5 bin lira
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Bu parayla oluyor. denmesin. Madem ihtiyaç var, böyle
yapılsın. Bizden söylemesi.
Önergemiz
de bu yöndedir, dikkate alırsınız inşallah.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Madde
üzerinde şahsı adına söz isteyen Mehmet Doğan Kubat,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kubat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 82 sıra sayılı Askerlik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 4üncü maddesiyle 1111 sayılı
Kanuna eklenen geçici 46ncı madde üzerinde görüşlerimi ifade etmek
üzere şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Bilindiği
üzere Anayasanın 72nci maddesinde, vatan hizmetinin her Türkün
hakkı ve ödevi olduğu belirtilmiş, bu hizmetin Türk Silahlı
Kuvvetlerinde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya
getirilmiş sayılacağının kanunla düzenleneceği
belirtilmiştir. Anayasanın -bu hükmünden
anladığımız- askerliğin fiilen yapılma
mecburiyetini aramadığı
Hukuken de bunun
yapılmış sayılmasının kanun koyucu
tarafından düzenlenebileceğine dair emredici bir hüküm
getirmiştir. Bunun örnekleri de nitekim geçmişten beri, örneğin
1111 sayılı Kanunda 1978de de var, 82 Anayasasından önceki
düzenlemelerde de var. Öğretmenlik yoluyla askerliği yapmış
sayılmış olma hâli söz konusudur.
Yine
geçici maddeler incelendiği zaman bu görülür, hâlen devam etmektedir bu
uygulama. Millî Eğitim ihtiyaç duyar, Genelkurmay izin verirse
öğretmen olarak da askerlik hizmeti yerine getirilmiş
sayılabilir. Keza polislerle ilgili de örneğin -en son yapılan
düzenlemede- on yıl polislikte görev ifa etmiş olan memurların
askerliğini yapmış sayılacağı kanunlarla
düzenlenmiştir. Askerlik hizmetini bunların dışında ne
şekilde yerine getirileceğine ilişkin hususlar 1076
sayılı Yedek Subaylar Kanunu ve 1111 sayılı Askerlik
Kanununda açıkça düzenlenmiştir ve bu hizmetin bedelli veya dövizle
askerlik uygulaması şeklinde yerine getirileceği hükme
bağlanmıştır. Biraz önce de ifade edildi, bundan önce
bedelli uygulaması 87, 92 ve 99 tarihlerinde
yapılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, geçici 46ncı maddenin birinci fıkrasında
bedelli askerlik uygulamasının uygulama usul ve esasları
düzenlenmiştir. Bu hükme göre, her ne sebeple olursa olsun, bu kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren fiilen askerlik hizmetine
başlamamış olan, otuz yaşından gün almış
yani yirmi dokuz yaşını tamamlamış otuzundan gün
almış olan ve 1076 ve 1111 sayılı kanunlar gereğince
yükümlü sayılan kişilerin istekleri hâlinde mecburi değil- bu
kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay içerisinde askerlik
şubelerine başvurması hâlinde temel askerlik eğitimine tabi
tutulmaksızın askerlik hizmetini yerine getirmiş
sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Temel
askerlik hizmetinin yerine getirilmiş sayılması yani daha önce
yirmi bir gün bu hizmet yaptırılmaktaydı ancak geçici maddeler
incelendiği takdirde ki 33üncü madde 1992de
çıkarılmış, 37nci madde örneğin, yine 43üncü madde
de
Örneğin, 33üncü maddede kırk yaşını
tamamlamış olanların şu şu kadar bedeli ödemesi
hâlinde temel askerlik eğitimi alınmayacağı hükme
bağlanmıştır. Yani bu uygulama ilk defa bugün olan bir uygulama
değildir. Yasa koyucu ihtiyaçlara göre takdirini, yaşı ama kimi
zaman kırk bir yapmış, kimi zaman kırk yapmış,
kimi zaman daha aşağıda belirlemiş. Bu hizmeti eğitime
tabi tutmama yönünde iradesini ortaya koymuştur.
Yine
46ncı maddede ödemenin peşin ya da yarısı peşin
yarısı da altı ay içerisinde yapılabileceği hükme
bağlanmıştır. Bu 46ncı maddeyle getirilen en önemli
düzenleme belki de bu surette elde edilen kaynağın harcama
esaslarına dair emredici hükümdür. Gerçekten geçmişte çeşitli
kaynak ihtiyaçları için kullanılan bu kaynak, özellikle yine bu yani
vatan hizmetini yapmış sayılma
karşılığı elde edilen bu bedeller, yine vatani
hizmetini yaparken şehit olan, gazi olan yani vatan hizmeti için canını
gerektiğinde feda eden, gazi olan kardeşlerimizin ve ihtiyaç sahibi
insanların ihtiyaçları için kullanılacağı hükme
bağlanmıştır. Bu çok önemlidir. Şehit
yakınları, gaziler, özürlüler, muhtaç erbaş ve er aileleri ve
yine polis ve vazife malulleri bu kaynaktan istifade edeceklerdir.
Bu
maddeden yararlananlar hakkında da yoklama kaçağı ve bakaya
işlemleri yapılmayacaktır çünkü bunlarla ilgili askerî
savcılıklar tarafından oldukça yoğun soruşturma ve
kovuşturmalar yapılmakta ve bu da usulen onları da
sıkıntıya sokmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
DOĞAN KUBAT (Devamla) Bu getirilen düzenlemeyle bu önlenmiş
olacaktır.
Hayırlı
olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kubat.
Madde
üzerinde şahsı adına söz isteyen Turgut Dibek, Kırklareli
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Dibek. (CHP sıralarından alkışlar)
TURGUT
DİBEK (Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, 4üncü maddeye bağlı geçici 46ncı madde
üzerinde şahsım adına söz aldım. Öncelikle sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu madde bu Tasarının özü olan madde aslında.
Yani diğer maddeler de -Sayın Bakanımız da burada, az önce
konuşurken orada dinliyorduk- mutlaka tabii düzenlenirken ihtiyacı
olan maddeler ama onlar teknik maddeler. İşin özü bu. Bu
Tasarının kalbi bu maddeler.
Ben
şunu belirtmek istiyorum: Aslında aynı dili konuşuyoruz ama
birbirimizi anlamakta o kadar zorlanıyoruz ki inan üzülüyorum. Bakın,
daha geçen hafta burada bizler anlaşarak, tüm grup başkan
vekillerinin imzalarıyla, zamanı erkendi geçti, doğruydu
yanlıştı tartışılır ama bir yasa teklifini
burada kabul ettik sporda şiddetin önlenmesiyle ilgili. Ne oldu? Bu yasa
görüşüldü. İşte kamuoyunda, belki ondan evvel, işte birçok
tartışma vardı, yok şöyle deniyordu, yok o
kurtarılacak, yok bu kurtarılacak ama değerli arkadaşlar,
nihayetinde oy birliğiyle buradan -hemen hemen tüm grupların da
anlaşması- hem komisyonda hem Genel Kurulda geçti ve bitti.
Bakın, bugün Türkiyede o konuyla ilgili olarak herhangi bir
tartışma yok. Şimdi, üzülüyorum, nasıl böyle bir
fırsatı kaçırırız. Bakın, şu madde geçmedi
daha. Geçecek birazdan. Özü bu. O yüzden söylüyorum. Birtakım önergeler
verilecektir. Belki yaşla ilgili, sanıyorum, AKP Grubunun da bir
geriye çekme, yaşı biraz daha küçültmeye yönelik bir önergesi
olacaktır ama değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi ne
diyor, MHP ne diyor, BDP ne diyor, siz ne diyorsunuz? Bu yasaya hepimiz de
evet diyoruz. Yani özünde evet diyoruz. Söylediğimiz bir şey var.
Şimdi, Sayın Bakan, ısrarla diyor ki: Bu sosyal ihtiyaçtan
kaynaklanmıştır. Evet, biz de Sosyal ihtiyaçtan
kaynaklanmıştır. diyoruz ama nasıl böyle bir
ihtiyacı, böyle bir uzlaşıyı kalkarsınız da
siyasi egolarınıza kurban edersiniz? İnanın,
anlayamıyorum bu saatte.
Yapacağımız
nedir? Gelin, şunu önergelerle bir hâle getirelim, uzlaşalım.
Yarın, bakın şu olacak değerli arkadaşlarım:
Köyde, kahvede
Siz ne derseniz deyin, hepimiz illerimizden geliyoruz. Benim
ilimden burada milletvekili arkadaşımız da var. Şimdi, bu
tartışılacak, kahvede tartışılacak, pazarda
tartışılacak, her yerde tartışılacak, iş
yerlerinde tartışılacak. Şimdi, birileri diyecek ki efendim
bu bedel fazlaydı, bu yaş işte çok geçti, neden efendim temel
askerlik eğitimi alınmadı. Yani bu tartışmayı
Türkiyenin içine niye sokarız? Gelin, şunu hep birlikte bitirelim ve
yarın, aynen o spordaki şiddetin önlenmesinde olduğu gibi
Türkiyede Aa, bakın, arkadaşlar, Mecliste herkes
uzlaşmış, anlaşmış, işte efendim asgari
müştereklerde tüm gruplar evet demişler, demek ki onlar da bunu
makul görmüşler ve bu teklif -daha doğrusu bu tasarı- buradan
uzlaşarak geçmiş densin. Bakın, Türkiyeye yazık
ediyorsunuz değerli arkadaşlar. Geçen dönem burada, şu
mayınlı arazilerimiz vardı Suriye sınırında,
onlarla ilgili olarak yalvardık burada günlerce: Ya yapmayın,
etmeyin, bakın bu yanlıştır. İnanıyorum, bu
yasayla ilgili olarak bizim söylediklerimizi de arkadaşlarımız
dikkate alıyorlar değerli arkadaşlar.
Bakın,
arkadaşlar, bu ülkede 9 milyon yeşil kartlı insan var, 9 milyon.
Aşkındır. Bunların çocukları var. Yeşil
kartı kimlere veriyorsunuz? Bilmiyor musunuz? Yani o ailede toplam kaç
kişi varsa bunlara bölünüyor toplam giren para, kişi başı
asgari ücretin 1/3ünün altındaysa yeşil kart veriyorsunuz. Ya, bu
insanlar 30 bin lirayı nasıl ödeyecekler değerli
arkadaşlar? Şimdi, bu insanlara çıkıp da ne diyeceksiniz
yarın öbür gün? Gelin şunu makul bir düzeye çekelim. diyoruz. Bizim
bir önerimiz var, MHPnin de önerisi var yaşla ilgili olarak. Geçmiş
uygulamaları var yani 1992de ve 87de uygulanmış. Size de kimse
bir şey demez. Otuzda diretiyorsunuz. Sanıyorum yirmi dokuza
çekeceksiniz yani 82ye alacaksınız doğum tarihini, öyle
gözüküyor, öyle bir önerge vereceğinizi biliyorum veya işte, öyle bir
düşüncem var, duyumum var daha doğrusu. Gelin bunu da uzlaşarak
belli bir yaşa çekelim, yirmi yedi mi olacak, yirmi sekiz mi olacak.
Gelin şu parayı
da arkadaşlar, belli bir makul düzeye çekelim Türkiye'de. Şu
insanları tartıştırmayın. Ülkenin bir sürü gündemi
var, yarın Türkiye diğer sorunlarıyla devam etsin
konuşmaya, diğer sorunları da çözmek için biz bir araya gelelim
ama bu sorunu Türkiye'nin gündeminde günlerce insanlarımızı
üzerek tartışmayalım diyorum.
Şimdi, tasarının sonunda şu
var tabii: Para bir hesapta toplanacak. Şu kaygımı da
söyleyeyim: Bakın arkadaşlar, bu ülkede bir deprem vergisi nedeniyle
toplanan paralar var, vardı geçmişte, bir de İşsizlik
Fonunda toplanan paralar vardı. Orada da nerelere harcanacağı
sabitti, belliydi ama geçen dönem torba kanunla getirdiniz, bu
İşsizlik Fonundan çok büyük bir meblağı, yaklaşık
9 katrilyonu GAPa aktardınız, oraya kullandınız. Aynı
şekilde, bu deprem vergilerinden toplanan parayı da Sayın Mehmet
Şimşeke Nereye harcandı? diye sorduk, o da kalktı dedi
ki: Duble yollara kullandık. Yani bu da bir benim aklıma
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Dibek, teşekkür ediyorum.
TURGUT DİBEK
(Devamla) Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan da burada,
arkadaşlarımız da burada, gecenin bu saatinde, sabah saat
beş altıya kadar bu işi sürdürmeyelim. Bu madde geçtikten sonra
fırsat kaçacak. Gelin önergeyle uzlaşarak
Şurada zaten iki üç
konu var. Yaşı, miktarı, belki burada gelir düzeyi düşük
olan vatandaşlarımızın durumunu da dikkate alarak
BAŞKAN Sayın
Dibek, lütfen
TURGUT DİBEK
(Devamla) Şunu söyleyeyim arkadaşlar: 1e 4ten emekli olan
memurlar kaç para emekli maaşı alıyorlar? 1.200 lira. Bu
gerçeği unutmayın değerli arkadaşlar.
Saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Soru-cevap
işlemi yapılacaktır.
Sayın Işık,
buyurun.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, biraz
önce Sayın Millî Savunma Bakanına sorduk, cevabını
alamadık. 10 bin avroya çıkarılan dövizli askerlik ücretinin
karşılığı olarak alınacak 10 bin avrolar nereye
yatırılacak ve nasıl harcanacak?
İkincisi:
Tasarının 4üncü maddesinde altı ay içerisinde başvurabilecekleri
Örneğin beşinci ay yirmi dokuzuncu gün başvurdu. Paranın
yarısını başvurdukları gün, geriye kalan
yarısını da altı ay sonra, yani on iki ayda mı
ödeyecekler tamamını?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Sayın Bakan,
buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın
Işıkın sorusu Bu nereye yatacak? diye. Bildiğiniz üzere,
tasarıda bir madde var, ödeme usul ve esasları -yine harcamayla da
ilgili- Bakanlar Kuruluyla
Şimdi, bizim Maliye Bakanlığı,
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve bizim
Bakanlığımızın ilgilileri toplandılar, bu yasa
çıkar çıkmaz hemen Bakanlar Kurulunda çıkartacağız.
Dolayısıyla hem ödemenin nereden nereye, ne şartlarla
yapılacağı hem de nereye harcanacağı o Bakanlar
Kurulunda açıkça belirtilecektir. İnşallah o da Resmî Gazetede
yayımlandığı zaman da bütün milletimiz gibi göreceğiz
biz de.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Dedeoğlu
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanımıza bir sorum var. Bu bedelliyle ilgili, 30 bin lirası
olmayan vatandaşlarımızın bankadan kredi kullanması
konusunda Hükûmetin bir çalışması var mı? Üç bankamız
var, Vakıflar Bankası, Ziraat Bankası, Halk Bankası. Bu
konuyla ilgili bir talimatları veya bir önergeleri var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın
Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkanım, Sayın
Dedeoğlunun sorusuyla ilgili, tabii bankalarda serbest rekabet var.
Muhtemeldir ki bu da bankalar için bir imkândır. Faiz miktarını,
ödeme miktarını birçokları da açıkladı. Onun için de
birçok milletvekilimiz de söyledi. Peşin ödeyen 30 bin öder,
bankaların faiz durumuna göre kimisi de bu miktarı çok daha fazla
öder. Ben gazeteden gördüğüm kadarıyla diyorum Kimisi de 52 bin
ödeyecek. diye veya 50 bin ödeyecek. diye bir rakam da vardı, yirmi
yılda öderse, yaydıkça yani süreyi, öyle diyorum.
Dolayısıyla, serbest rekabet ortamında bankaların hem
faizde hem ödeme şartlarında yükümlülere kolaylıklar
sağlayacağını düşünüyorum ama şu ana kadar bizim
bizzat bir talimatımız olmamıştır.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Demir
NURETTİN
DEMİR (Muğla) Sayın Bakan, özellikle, biliyorsunuz, şu
anda mecburi hizmeti olan ve kısa süre önce de askere gitmiş olan
doktorlar var. Bu doktorlar -biliyorsunuz, tıp eğitimi çok uzun bir
eğitim süresi- askerliklerini yapıyorlar ve askerlikten sonra da
mecburi hizmete gitmek durumunda kalacaklar, çifte kavrulmuş durumda olacaklar.
Acaba hekimlerin bu askerlik süreleri mecburi hizmetten sayılabilir mi?
Sayma konusunda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun
Sayın Bakanım.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Vekilim, teşekkür
ediyorum ancak biliyorsunuz, mecburi hizmetten sayma konusu tek
başına bizim Bakanlığın da işi değil
-silahlı kuvvetlerin- bir de Sağlık Bakanlığı
tarafı var. Dolayısıyla Sağlık Bakanlığıyla
düşünülmesi, beraber ortak bir karar verilmesi gerekir ama şu ana
kadar böyle bir düşüncemiz olmadı. Ama Sağlık
Bakanlığına dile getiririz, kendisi Mecburi hizmetten
dolayı benim bir ihtiyacım yok. diyorsa o zaman otomatikman
sayılmış gibi olur veya biz de Sayılır. deriz yani.
Ama Sağlık Bakanlığıyla görüşmeden bir cevap
verebilmek doğru değildir diye düşünüyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Özür diliyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir hatip konuşurken Bunlara
ne tür belge vereceksiniz? şeklinde
Belki Sayın Kaplanın
olabilir. Daha önceden üç sefer, biliyorsunuz, buna benzer uygulama
yapıldı. O uygulamadan yararlananlara Askerlik hizmetini yerine
getirmiş sayılanlara mahsus belge diye bir belge veriliyor, bu da
tezkere yerine sayılıyor.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Onlar hiç olmazsa yirmi bir gün esas duruşa
geçiyorlardı.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru-cevap
işlemi tamamlanmıştır.
Madde
üzerinde dört önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına
göre işleme alacağım.
İlk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 82 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 4
üncü maddesine bağlı Geçici 46 ncı maddenin birinci
fıkrasında yer alan 30 yaşından gün almış
ibaresinin 31 Aralık 2011 tarihi itibarıyla (bu tarih dâhil) 30
yaşından gün almış şeklinde
değiştirilmesini, bu fıkradan sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve ikinci
fıkrasında yer alan T.C. Ziraat Bankasında ibaresinin T.C.
Ziraat Bankası, T. Halk Bankası ve T. Vakıflar Bankasında
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Ahmet
Aydın Nurettin
Canikli
Kayseri Adıyaman Giresun
Mahir Ünal Ayşenur
Bahçekapılı
Kahramanmaraş İstanbul
Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce herhangi bir nedenle
haklarında verilen askerliğe elverişli olmadıklarına
dair kararlardan dolayı askerlik hizmetinden muaf tutulanlardan
istekliler, altı ay içinde askerlik şubelerine başvurmaları
halinde yaş şartı aranmaksızın birinci fıkra
hükümlerinden yararlanırlar.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 82 sıra sayılı kanunun 4 üncü maddesi Geçici Madde 46da
30 yaşından ibaresinin 25 yaşından, 30 000 Türk
Lirası ibaresinin 5000 Türk Lirası, 6 ay içinde ibaresinin 1
yıl içinde olarak değiştirilmesini; üçüncü fıkradaki
vazife malullerine ibaresinden sonra gelmek üzere deprem
mağdurlarına ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Hüsamettin
Zenderlioğlu Altan
Tan
Şırnak Bitlis Diyarbakır
Demir
Çelik Halil
Aksoy Pervin
Buldan
Muş Ağrı Iğdır
Murat
Bozlak
Adana
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 82 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 4. Maddesi
ile getirilen Geçici Madde 46nın 1. paragrafındaki; Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte ibaresinden sonra gelmek üzere
haklarında terör örgütü üyeliğinden dolayı adli merciler
tarafından soruşturma ve kovuşturma açılanlar hariç olmak
üzere ibaresinin eklenmesini; 30 yaşından ibaresinin 27 yaşından
olarak değiştirilmesini; askerlik şubelerine ibaresinden sonra
şahsen ibaresinin eklenmesini; 30.000 Türk Lirası ibaresinin
15.000 Türk Lirası olarak değiştirilmesini; temel askerlik
eğitimine tabi tutulmaksızın ibaresinin madde metninden çıkartılmasını
ve aynı maddenin 2. paragrafındaki T.C. Ziraat Bankasında
açılacak ibaresinin kamu bankalarında açılacak olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Münir
Kutluata Mehmet
Şandır
İzmir Sakarya Mersin
Alim
Işık Hasan
H. Türkoğlu
Kütahya Osmaniye
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4 üncü maddesi ile Askerlik Kanununa eklenmesi
öngörülen "Geçici 46'ncı maddenin" birinci, ikinci ve üçüncü
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Tezcan Ahmet
Toptaş Hasan
Ören
Aydın Afyonkarahisar Manisa
Mehmet
Şeker Veli
Ağbaba Ramazan
Kerim Özkan
Gaziantep Malatya Burdur
Namık
Havutça Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mahmut
Tanal
Balıkesir İstanbul İstanbul
GEÇİCİ
MADDE 46- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte her ne sebeple
olursa oIsun henüz fiili askerlik hizmetine başlamamış, 1 Ocak
1985 tarihinden önce doğan ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve
Yedek Askeri Memurlar Kanunu ile 1111 sayılı Askerlik Kanununa tabi
yükümlüler, istekleri hâlinde, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren 6 ay içinde askerlik şubelerine başvurmaları ve 15.000
Türk Lirası parayı ödemeleri ve temel askerlik hizmetini
yapmaları şartıyla askerlik hizmetini yerine getirirler.
Başvuruda bulunanlar, öngörülen miktarı başvuru
sırasında defaten ödeyebilecekleri gibi, yarısını
başvuru sırasında diğer yarısını ise
başvuru tarihinden itibaren 6 ay içinde de ödeyebilirler. Ancak,
yıllık gelirleri toplamı;
a) 12.000 Türk Lirasından (12.000 TL) az
olanların veya hiç geliri olmayanlar ile şehitlerin çocukları
herhangi bir bedel ödemeksizin,
b) 12.000 Türk Lirasından fazla, 25.000 Türk
Lirasından (25.000 TL'den dâhil) az olanların 7.500 Türk Lirası,
c)25.000
Türk Lirasından fazla olanların 15.000 Türk Lirası
ödemeleri
hâlinde Genelkurmay Başkanlığınca belirlenecek birlik ve
kurumlarda temel askerlik eğitimlerini yapmaları şartıyla
askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar.
(2)
Bu uygulama kapsamında ödenecek bedeller, Maliye Bakanlığı
Merkez Muhasebe Birimi adına Ziraat Bankasında açılacak özel bir
hesaba yatırılır.
(3)
Bu hesapta toplanan paralar, Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen usul ve
esaslar çerçevesinde şehit yakınları, gaziler, özürlüler, muhtaç
erbaş ve er aileleri, Türk Silahlı Kuvvetleri (Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
dâhil)'ne mensup vazife malulleri ile emniyet hizmetleri
sınıfına mensup vazife malullerine yönelik sosyal hizmet ve
yardım faaliyetlerinin, öğrenci yurtları
yapımının ve afete maruz kalan ailelere yapılacak
yardımların finansmanında kullanılmak üzere genel bütçeye
özel gelir ve karşılığı da ödenek yazılır.
Ödeneklerin ilgili kurumlara tahsisi, Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen
usul ve esaslar çerçevesinde Maliye Bakanlığınca
yapılır."
(4)
Bu Kanunun uygulanması bakımından 1111 sayılı Askerlik
Kanununun 81 inci maddesi hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Hangisine efendim?
BAŞKAN
En son önergeye Sayın Komisyon.
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ramazan Özkan, Burdur Milletvekili.
Buyurun
Sayın Özkan.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
yasa gereğince bedelli askerlikte yirmi bir günlük temel eğitim
zorunluluğu kaldırılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu en
çok Burdur ilini ilgilendiren bir yasa. Gerçekten Burdur olarak uzun
yıllardır bu bedelli askerlere biz hizmet ediyoruz.
Faytoncularımızla hizmet ediyoruz, şarküterilerimizle hizmet
ediyoruz, fotoğrafçılarımızla, taksicilerimizle,
şehirler arası otobüslerimizle, hatta ve hatta ulusal düzeyde Türk
Hava Yollarıyla
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Hâlâ öyle.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla)
Anadolu Jetle, işte diğer seyahat
acenteleriyle. Bunlar Türkiye'nin gelir ve getiri kaynakları konumundaydı
ama ne yazık ki bu çıkardığınız
Yirmi bir günlük
temel eğitimi kaldırıyorsunuz, bununla Burdur halkını,
Burdur merkezini sudan çıkmış balığa döndürüyorsunuz. Burdur
halkı çalışkandır, bunun üstesinden de gelir ama bizim
değerlerimizi hakikaten şu iktidar dönemlerinizde hep
alıyorsunuz. Şeker fabrikasına gözünüzü diktiniz.
Bakınız, teşvik kapsamında olan iller arasına girelim
dedik, onu çok gördünüz. Hâlbuki Burdur halkı günde 800 tonla 1 milyon ton
arasında süt üretiyor ama sütte KDV, ineğin yeminde KDV, sütün
çıkışında KDV, traktörünün mazotunda KDV -dünyanın en
pahalı mazotunu kullanarak geliyor- bir de askerlik. Bizi perişan
ettiniz değerli arkadaşlarım. Bakın, bizde 35
fotoğrafçı -İstanbulda, Ankarada bulamazsınız- var,
55 berber, 15 askerî malzeme üretim ve satış yeri, 20 hediyelik
eşya dükkânı, 30 çay bahçesi, 35 lokanta var, ki bunların her
birinde en az 8er, 10ar kişi çalışıyor, bunlar
yaklaşık en az bin-1.500 aile demektir. Bu insanlar bu dönemde
mağdur olacaklar.
Temel
eğitim ne veriyordu? Değerli arkadaşlarım, bu temel
eğitim vatan sevgisi veriyordu, bayrak sevgisi veriyordu, sancak sevgisi
veriyordu, dostluğu pekiştiriyordu, kardeşliği
pekiştiriyordu, askerlik bir onurdu, peygamber ocağıydı ama
bu ocağı da kapatıyorsunuz. Bu yirmi bir günlük eğitimle
bunlar veriliyordu, bu sevgi oluşuyordu. O yirmi bir günde,
geldiğinde o yurt dışında duran çocuklarımız
dedesini bilmiyor, nenesini bilmiyor; geliyor dedesinin elini öpüyordu,
nenesinin elini öpüyordu, babasının mezarını ziyaret
ediyordu. Bunlar Burdurda buluşuyordu. O buluşmada Burdur ev
sahipliği yapıyordu. Bunu da çok gördük. Yani daha çok
gördüğümüz
Şimdi,
bu memleketin fakir evlatları gidecek, hudutlarda Asil Türk milletinin
namus ve şerefini korumakla görevli birliğim vatan ve millet
uğruna seve seve can vermeye hazırdır komutanım. diyecek,
zengin çocukları yan gelip yatacak. Bu yakışmıyor
değerli arkadaşlarım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Allah aşkına şu önergeye
baktın mı sen?
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Yani Allah aşkına yok. Allah
aşkına varsa bu yirmi bir günlük bedel, bu vatan evlatlarına
tattırılacak, bu peygamber ocağını görecek,
arkadaşlığı görecek, dostluğu görecek, sevgiyi
görecek, sancak nedir bilecek, bayrak nedir bilecek, vatan nedir bilecek ama bu
bilgi olmadan zaten neslini kaybetmiş, ülkesini kaybetmiş,
memleketinin başkentinin Ankara olduğunu bilmeyen
yavrularımız yetişmiş
RECEP
ÖZEL (Isparta) Ülkeyi nasıl kaybetmiş ya?
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Kaybetmişler. O benliklerini
kaybetmişler çocuklarımız yurt dışında. O
benliği burada o asker komutanlarımız veriyordu, Atatürk
sevgisini aşılıyordu, cumhuriyet sevgisini
aşılıyordu ama ne yazık ki bunlardan mahrum, yurt
dışında kalan, dedesini bilmeyen, halasını bilmeyen,
dayısını bilmeyen, toprağını bilmeyen,
atasının mezarını bilmeyen gençlere -yurt
dışında para yatırarak- askerlik yaptırmış
sayacaksınız, tezkere vereceksiniz. Bunlardan üzüntü duyuyorum
değerli arkadaşlarım.
Yani
şu sözler söylenirdi: Her Türk asker doğar. Bundan neden
korkuyoruz? Gelsin, yirmi bir gün bunu söylesin. Vatan sana canım feda.
Gelsin, bunu söylesin. Jandarma, jandarma. Komando, komando. Yürüyüş
kararı sayılacak, say: 1, 2, 3, 4
demekten neden korkuyoruz?
Bunları verecektik biz, bunları. Bunlar bizi birleştiriyor.
Askerlik anısı hepinizin vardır. Bende saymakla bitmez askerlik
anısı var. Ben, 6ncı Hudut Taburunda, Kars Şahnalarda askerlik
yaptım. Ağlayarak gittim ama ağlayarak döndüm. Orada
dostluğu gördüm, kardeşliği gördüm, sevgiyi gördüm,
bayrağı gördüm. Hudut nasıl beklenir Bir saatlik hudut nöbeti
bin yıllık ibadettir. anlayışını öğrendim
ama biz bunları vermiyoruz ki, bunları vermiyoruz değerli
arkadaşlarım, bunlar çok önemli konular. Bu çocuklarımız
buradan giderken her biri ne diyordu? Giderken Mustafa Kemalin elinde bir
bayrak olacağım Türkiye için dalgalanan, Mustafa Kemalin dilinde bir
türkü olacağım Türkiye için söylenen, Mustafa Kemalin izinde Mustafa
Kemal olacağım Türkiye için can veren, kan veren. diyerek
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) -
terhis oluyorlardı, bunu çok gördünüz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 82 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 4. Maddesi
ile getirilen Geçici Madde 46nın 1. paragrafındaki; Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte ibaresinden sonra gelmek üzere
haklarında terör örgütü üyeliğinden dolayı adli merciler
tarafından soruşturma ve kovuşturma açılanlar hariç olmak
üzere ibaresinin eklenmesini; 30 yaşından ibaresinin 27
yaşından olarak değiştirilmesini; askerlik
şubelerine ibaresinden sonra şahsen ibaresinin eklenmesini;
30.000 Türk Lirası ibaresinin 15.000 Türk Lirası olarak
değiştirilmesini; temel askerlik eğitimine tabi
tutulmaksızın ibaresinin madde metninden çıkartılmasını
ve aynı maddenin 2. paragrafındaki T.C. Ziraat Bankasında
açılacak ibaresinin kamu bankalarında açılacak olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Alim Işık, Uşak Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkanım, Kütahya.
BAŞKAN
Kusara kalmayın, düzeltiyorum, Kütahya Milletvekili. Tabii, gecenin bu
saati olunca
Buyurun.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
bugün yaklaşık dokuz saatten beri tartışmakta
olduğumuz bu tasarının 4üncü maddesiyle getirilen geçici
46ncı maddedeki değişiklik önerisi üzerine söz aldım.
Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, şu ana kadar yapılan tartışmalardan
anlaşıldığına göre, burada bulunan hiçbir
milletvekili, bu tasarıya gönlü rahat oy veremeyecek. Neden? Çünkü bu
tasarı yasalaşır ise bundan yararlanarak evladı askere
giden hiçbir ana, artık eskiden olduğu gibi göğsünü gere gere Benim
oğlum askerde. diyemeyecek, sordukları zaman Oğlum tezkereyi
parayla aldı. belki diyecek ama onu da utandığına
diyemeyecek. Kahvelerde yapılan sohbetlerde Askerliği nerede
yaptın? dendiğinde Kusura bakma, askerliği yapmadım,
tezkereyi aldım. diyecek.
Bunlar
işin sosyal boyutu ama gerçi değerli medya mensuplarının
çoğu uyudu ama inanıyorum ki yarın kamuoyunda Bu tasarıya
bir isim veriniz. diye sorulsa ya da değerli basın mensupları
bu tasarıyla ilgili başlık atacak olsa, herhâlde şu birkaç
başlıktan birini bazı gazetelerde göreceğiz: Her
şeyden önce bu tasarının adı Temelsiz bedelli oldu çünkü
temel askerlik eğitimi yok veya Vicdansız bedelli olacak çünkü
vicdani retçilerin dediği bu tasarıyla oluyor. Sayın Bakan her
ne kadar üstü kapalı buna Hayır. dese de cevaplardan
anlaşıldı ki vicdani retçilerin talepleri kısmen bu
tasarıyla yerine getiriliyor. Başka? Paralıya tezkere,
parasız askere çünkü 30 bin TLyi bastıran tezkereyi alacak, bu
parayı bulamayan asker, Mehmetçik olmaya devam edecek. Başka?
RECEP
ÖZEL (Isparta) 99da siz de çıkardınız.
ALİM
IŞIK (Devamla) 99da çıkanı oku da ne olduğunu gör
kardeşim. Önce onu oku çünkü okumadan geldiğiniz belli,
okursanız farkı görürsünüz.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Ne fark var?
MUHARREM
VARLI (Adana) Bilmezler onlar Alim Hocam.
ALİM
IŞIK (Devamla) Şimdi ne olacak başka?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, niye laf atıyorsunuz ya?
ALİM
IŞIK (Devamla) Teröristlere tezkere, kahramanlar askere çünkü
teröristlerin bu yasadan yararlanarak hiç kışlanın
kapısından girmeden belki askerlik şubesine kendisi dahi
gelmeden, müvekkili veya yakını aracılığıyla
parayı bastıracak, teskereyi alacak değerli
arkadaşlarım. Böyle bir tasarıya eminim ki hiçbir vatan
evladı elini vicdanına koyduğunda gönül
rahatlığıyla oy veremeyecek, sizler de veremeyeceksiniz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Teröristler
askerlik yapıyor mu ki?
ALİM IŞIK (Devamla) İşte bu
önergeyle sizin elinizi vicdanınıza koyduğunuzda -çünkü vicdan
muhasebesini yapacaksınız- bunlardan kurtulmanız
sağlanıyor. İlave bir metinle, haklarında terör örgütü
üyeliğinden dolayı adli merciler tarafından soruşturma ve
kovuşturma açılanlar hariç tutulacak eğer kabul ederseniz.
Diğer taraftan, otuz yaşına kadar veya
daha fazla yaşta olanlar bundan yararlanıyor. Bunu yirmi yediye
çekerek biraz daha vicdan ölçülerini aşağıya alacağız.
Askerlik şubelerine başvurmaları hâlinde
diyor ama kimin başvuracağı belirsiz değerli
milletvekilleri burada. Şahsen başvurması şartı
getiriyoruz bu önergeyle. Aksi takdirde, avukat gidecek, TC kimliği
verecek, parayı da yatıracak, teskereyi alacak. Buna oy veriyorsunuz.
Neye oy verdiğinizi biliniz.
MEHMET GELDİ (Giresun) Biliyoruz, biliyoruz.
ALİM IŞIK (Devamla) Peki.
30 bin TLyi 15 bin TLye indiriyoruz. Bir de yirmi bir
gün temel eğitimi her Anadolu çocuğu şimdiye kadar olduğu
gibi alsın ve Ben askerliğimi yaptım. diyerek her yerde
göğsünü gere gere hem kendisi hem ailesi bundan bahsetsin diyoruz.
MUHARREM VARLI (Adana) Hocam, vicdanın nerede
olduğunu göster de
ALİM IŞIK (Devamla) Diğer taraftan,
sadece Ziraat Bankasından bahsediyorsunuz. Bu ülkede Ziraat
Bankasından başka kamu bankası yok mu? Alelacele
RECEP ÖZEL (Isparta) Önerge var, önerge.
ALİM IŞIK (Devamla) O zaman onu Komisyonda
keşke getirseydiniz de buraya yine gelmeseydi. Hiç olmazsa o
kısmı iktidarın verdiği önergeyle kabul edileceğe
benziyor. Dolayısıyla, kamu bankalarından herhangi birinde
açılan hesaba bu paraların yatırılabilmesi lazım.
Bu önergeyi kabul etmeniz hâlinde eminim ki siz de sabah
uyumaya rahat gideceksiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyor, önergemize
desteğinizi bekliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 82 sıra sayılı kanunun 4 üncü maddesi Geçici Madde 46da
30 yaşından ibaresinin 25 yaşından, 30 000 Türk
Lirası ibaresinin 5000 Türk Lirası, 6 ay içinde ibaresinin 1
yıl içinde olarak değiştirilmesini; üçüncü fıkradaki
vazife malullerine ibaresinden sonra gelmek üzere deprem
mağdurlarına ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Arkadaşlar, anlaşıldı, bir
şey değişmiyor. Patron öyle emir buyurmuş, geldiği
gibi geçecek. Ama durmadan mesajlar geliyor bu yaş konusunda,
Yaşı biraz indirin. diyorlar. Biz önerge verdik, diğer iki
parti de verdi. Siz ise yirmi dokuz buçuğa indiriyorsunuz önergenizle.
Şimdi, öncekilere bakıyoruz, daha farklı; yirmi yedi yaş,
yirmi sekiz yaş daha önce yararlanmış.
Şimdi,
Para yüksek. diyoruz, onu da anlatamıyoruz. Kardeşim, herkesin
sizin gibi parası yok ki. Vallahi billahi, bu Hükûmet kadar para
sihirbazı
Para nasıl kazanılır, para nasıl bulunur,
özelleştirme nasıl yapılır, kara yolları nasıl
yapılır, satılır, fabrikalar nasıl satılır,
Boğaz nasıl satılır, liman nasıl satılır,
her şeyi biliyorduk ama kutsal askerlik görevinin de
satılacağını bu kadar rahat, bu şekilde, bu yasayla
öğrenmiş olduk. Bari, burada da hiç olmazsa terazinizde biraz adalet
olsun. Yüksek bu rakam.
Şimdi,
Avrupadaki için 10 bin euro diyorsunuz. 10 bin euroyu döviz kuru üzerinden
hesap edin, 25 milyar yapıyor. Burada, Türkiyede yaşayana diyorsunuz
Yaşadığınız için 5 milyar daha, 30 milyar. Bari
bunda bir eşitlik olsun, o da yok. İndirin. diyoruz,
indirmiyorsunuz. Yeşil kartlılar yoksulluk sınırı
altında, yüzde 18 nüfus ne olacak? diyoruz, On sekiz ay askerlik
yapsın. diyorsunuz. Allah aşkına bu Lidyalılar parayı
icat etmeseydi AKPliler ne yapacaktı? Yani hakikaten ne
yapacaktınız? Yani trampaydı ticaretin ismi o zaman, ne
yapacaktınız? Yani nasıl teklifler getirecektiniz? Postalı
görmeden, palaskayı görmeden, kasaturayı görmeden
Siz bir
kasaturayı bir koğuşta kaybedince tüm koğuşun, taburun
hepsinin suçlu olduğunu, askerin mantığının
olduğunu, bu mantığın ne olduğunu bilemeyecek insanlara
birer tezkere vereceksiniz, sayenizde maşallah
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Senin gibi hiç muhalefet konuşur mu askerlikle ilgili?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Şimdi bunu anladık, bunu da anladık, bari altı
ay, ne aceleniz var, altı ay paraya ihtiyacınız mı var?
Niye altı ay? Bir yıl tanıyın insanlara bari o parayı
denkleştirsin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Yanlış yerde duruyorsun.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Şimdi bakın bir
şey daha: Deprem mağdurlarına bakın, 1999-2000
yılında bütünü deprem yardımları için
çıkmış. Siz niye deprem mağdurlarını bu kapsama
almak istemiyorsunuz? Hakikaten, yani şaşıyorum. Yani bu
parayı şehide, malule, yaralıya, sosyal hizmete, güvenliğe,
bilmem neye vermeyeceğinizi dinimiz imanımız gibi biliyoruz.
Deprem vergisini nasıl
harcadınızsa başka yerlere, bu para da bir yerlere gidecek ama
hedefinizdeki rakam kaç? Hesapladınız mı? 300 bin çarpı 30
mu? 460 bin çarpı 30 mu? Bakın, bu para işlerini iyi
biliyorsunuz, gerçekten iyi biliyorsunuz yani iftihar edebilirsiniz. Ama bu
ahlaki mi, etik mi, kutsal mı, manevi mi, vicdani mi, eşit mi,
adaletli mi? O tartışılır noktalardır. Bu
tartışılacak, bu gerçekten sizi tartıştıracak.
Meclisin
açılışından bu yana geçen yasalara bakın,
çıkanların hepsi tartışmalı yasalar ve şunu çok
açık söylüyorum: Bu gece hiçbir şey değişmeden -iki
yürürlük maddesi kaldı- bu yasa geçecek, istediğiniz gibi
geçecek, vebali de, sorumluluğu da, günahı da hepsi size ait olacak.
Yarın kamuoyu önündeki tartışmalarda bunu göreceksiniz,
yaşayacaksınız ama çoğunlukçu Meclis diktası
anlayışınızı sürdürdüğünüz sürece de burada
sabahlayacaksınız. Sizinle de biz sabahlayacağız burada.
Gece on ikiden sonra uykumuz daha iyi açılıyor, muhalefetin, onu
söyleyeyim. Kendinizi alıştırın, yarın Teşkilat
Yasası var Meclisin. Kendi yasanızı yapacaksınız, bari
orada uyanık olun, ona bakarak gelin, bakarak gelmezseniz sonra terzi
misali bu konuda çok hesap verme durumuyla karşı karşıya
kalınır. Yasamanın
bağımsızlığını tartışacağız
yarın.
Hepinize
iyi sabahlar diliyorum ve hiçbir önergesi kabul edilmemiş muhalefet
gruplarının bir yasa çıkıyor, bunu görüyoruz. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 82 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 4
üncü maddesine bağlı Geçici 46 ncı maddenin birinci
fıkrasında yer alan 30 yaşından gün almış
ibaresinin 31 Aralık 2011 tarihi itibarıyla (bu tarih dâhil) 30
yaşından gün almış şeklinde
değiştirilmesini, bu fıkradan sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve ikinci
fıkrasında yer alan T.C. Ziraat Bankasında ibaresinin T.C.
Ziraat Bankası, T. Halk Bankası ve T. Vakıflar Bankasında
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Aydın
(Adıyaman) ve arkadaşları
Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce herhangi bir nedenle
haklarında verilen askerliğe elverişli olmadıklarına
dair kararlardan dolayı askerlik hizmetinden muaf tutulanlardan
istekliler, altı ay içinde askerlik şubelerine başvurmaları
hâlinde yaş şartı aranmaksızın birinci fıkra
hükümlerinden yararlanırlar.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, söz istiyor.
Buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, şu anda görüştüğümüz kanun
tasarısının çerçeve 4üncü maddeye bağlı 46ncı
maddesini konuşuyoruz. Geneli üzerindeki yapılan konuşmalar,
maddeler üzerindeki yapılar konuşmalar ve önergeleri değerlendirdiğimiz
takdirde aslında bir bütünlük içerisinde bunun olması gerektiği
hepimizin kanaati doğrultusunda olması gerekir fakat Sayın
Bakanın biraz önce söylediği gibi, 1inci madde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunda kabul edildikten sonra artık yirmi bir günlük temel eğitimin
Ki, bu temel
eğitim dediğimiz konu da sadece bedelli askerlikte ve kısa
dönem askerlik yapılanlarla ilgili 1987 yılında, 1992
yılında ve 1999 yılında geçerli olmak üzere, sadece onlarla
ilgili yirmi bir günlük ve dövizli askerlikle ilgili olan kısımda
temel eğitim esas alınıyor. Hepimiz askerlik yaptık, hâlâ
daha askerlik yapacak ve askere gidecek çocuklarımız var. Normal er
olarak yapanların temel eğitimleri dört aylıktır, yedek
subay olarak askerlik yapanların da temel eğitimleri dört aylık
bir süredir. Şimdi, bütün milletvekili arkadaşlarımız temel
eğitimden bahsediyor, Temel eğitimi yirmi bir gün yaparsak temel
eğitimi yapmış mı oluyoruz, dört ay yaparsak temel
eğitimi yapmış mı oluyoruz? Bir de buraya gelen milletvekili
arkadaşlarımız diyor ki muhalefet partilerinin verdiği
önergelerde Temel eğitimi beş gün yapalım, altı gün
yapalım, yedi gün yapalım, on beş gün yapalım, gelin ama
bir yerde uzlaşalım. diyorlar.
Bakın
değerli arkadaşlar, temel eğitim, askerlik temel eğitimi
neyse, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendi içerisinde askerlik
sanatının hangi noktalarda olabileceği neyse onun herhâlde bir
kitabi tarifi vardır ama siz beş günlük, altı günlük, yedi
günlük temel eğitimlerin hangi noktada olduğunu ifade ederseniz ve
sizin bu kanun tasarısı komisyonda görüşülürken herhâlde
milletvekili arkadaşlarımız, kendi gruplarına mensup
milletvekillerinin, komisyon üyelerinin de muhalefet şerhlerini,
karşı oy yazılarını da inceledikleri takdirde burada
herhâlde kendi gruplarıyla, kendi milletvekilleriyle de çelişkili bir
söylem içerisinde bulunmazlar.
Bir
de değerli arkadaşlarımız şunu ifade ediyorlar. Belki
kamuoyunun baskısı neticesinde bu ifade altında
kalınabilir. Milletvekili arkadaşlarımız kamuoyunun belirli
kesiminin ruhuna, gönlüne hitap edip, bundan sonra yapılacak seçimlerde
kendilerini desteklemesi adına bazı söylemlerde bulunabilir. Ama
biraz önce Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun verdiği önergede
askerliğin yirmi bir gün ya da hiç askerlik yapmadan askerlik görevini ifa
etmiş sayılabilmesi için 5 bin lira teklif ettiler. Cumhuriyet Halk
Partisi 15 bin lira teklif etti, Milliyetçi Hareket Partisi 15 bin lira teklif
etti. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun kabul ettiği 30 bin
liralık teklif paralı askerlik, Barış ve Demokrasi
Partisinin teklif ettiği 5 bin liralık teklif paralı askerlik
değil gönüllü askerlik ve temel eğitimden faydalanmış ama
kamu vicdanını rahatsız etmeyen bir askerlik, Milliyetçi Hareket
Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisinin teklif ettiği 15 bin liralık
askerlik de herkesin ruhunu, vicdanını rahatlatan bir askerlik!
Yani,
değerli arkadaşlar, bakınız, şu anda
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Elitaş, aynı
şey değil, yapmayın!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bakınız, değerli arkadaşlar,
para paradır.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Hayır, yapmayın!
Parasızlar vermesin. diyoruz. Oraya da gel!
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın Aslanoğlu, para paradır. 1
lira da paradır, 30 bin lira da paradır. Onun için, değerli
arkadaşlar, bakın, bu saatte artık bu konuyla ilgili bir hamaset
yapmanın, farklı farklı boyutlara getirmenin, yeşil
elbiseleri, postalları giyerek yedi gün süreyle, on beş gün süreyle,
yirmi bir gün süreyle askerlik yürüyüş kararı saydırmanın
Askerlik yaptım. hissiyatını vermek anlamına değil
İlk
defa 1972 yılında -yanlış hatırlamıyorsam-
kısa dönem askerlik çıktı. Arkasından 1982
yılında kısa dönem askerlik çıktı. Bazıları
bu kısa dönemden faydalandı, bazıları da on altı ay,
on yedi ay yedek subaylık yapma mecburiyetinde kaldılar. Nasıl
ki o dört aylık süreyle kısa dönem askerlik yapanlar varsa,
nasıl ki ta 1980lerde çıkmış dövizli askerlikle yirmi bir
gün, yirmi sekiz gün askerlik yapan insanları asker olarak sayamayacak
pozisyondaysak, bakın, şu anda çıkardığımız
yasayla da
Çünkü Anayasanın 72nci maddesi bunu ifade ediyor. 72nci
maddede Kimlerin askerlik vazifesini yapmış sayılacakları
kanunla düzenlenir. diyor. Biz bunun bu şartlarını yerine
getirmişiz, koymuşuz.
Değerli
arkadaşlar, bir de dövizli askerlikle ilgili kısımda, 1999daki
ve önceki yıllarda çıkarılan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
kanun tasarılarında diyor ki:
Kırk yaşını geçenler şu bedeli ödedikleri takdirde
temel eğitim de yapmazlar.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Yani bu eleştirilerin haksız
olduğunu ifade etmek istiyorum.
Katkı
sağlayan bütün milletvekili arkadaşlarıma tek tek teşekkür
ediyorum.
Saygılarımı
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY
VURAL (İzmir) Önergeniz neyle ilgili? Önergeyi
açıklamadınız.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Önergenizi anlatmadın, unuttun.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda madde 4e bağlı geçici madde
46yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:02.43
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 02.54
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----
0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
82
sıra sayılı Kanun Tasarısının maddeleri üzerindeki
görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
4üncü
maddeye bağlı geçici 47nci maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE
47- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce temel askerlik
eğitimini süresi içinde yapmadıkları gerekçesiyle dövizle
askerlik hizmeti kapsamından çıkarılanlardan, halen bu Kanunun ek 1 inci ve geçici 43 üncü
maddelerinde belirtilen diğer yararlanma şartlarını
taşıdıklarını ve bu Kanunla değiştirilmeden
önceki miktarlar üzerinden ödemelerini süresi içinde
tamamladıklarını konsolosluklara müracaatla belgelendirenler,
muvazzaf askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar. Bunlar
hakkında askerlik hizmetini yerine getirmedikleri için idari ve adli
soruşturma ve kovuşturma yapılmaz,
başlatılmış olanlar sona erdirilir.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Alim
Işık, Kütahya Milletvekili.
Buyurunuz
Sayın Işık.
MHP
GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
82 sıra sayılı Askerlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4üncü çerçeve
maddesinin geçici 47nci maddesi üzerinde grubum adına söz almış
bulunmaktayım.
Aslında
bu konuda söylenebileceklerin pek çoğu söylendi. Bu kanun
tasarısının Bakanlar Kurulunda imzaya
açıldığı gün ulusal televizyon kanallarında,
birçoğunda haber olarak şöyle bir haber geçti. Örneğin bir
tanesinin ismini vereyim, NTV Ana Haber Bülteninde: Bakanlar bedelli askerlik
tasarısını görmeden imzaladılar. Tasarıyı sadece
Sayın Başbakan biliyor. Hiçbirinin neyi imzaladığından
haberleri dahi yok. diye bir haber geçmişti. Ben o zaman bu haberi
duyduğumda, gerçekten, yüce Meclis adına hem üzüldüm hem de
sayın bakanlar nasıl böyle görmedikleri bir tasarıya imza
atarlar diye kendi kendime hayıflanmıştım ama bugünkü
tartışmalarda anladım ki o haber doğruymuş. Çünkü
Sayın Bakan, kendisinin önüne gelen ve imza attığı bu
tasarıyı o gün bilmiyormuş. Bugünkü tartışmalardan da
bilmediği ortaya çıktı çünkü yatacak dövizli askerlik
paralarının özel, Ziraat Bankasında veya diğer bankalarda
açılacak hesapta toplanacağını söyledi. Hâlbuki o madde
öyle demiyor. 1111 sayılı Kanunun o maddesine
baktığınız zaman o paranın Merkez Bankasına
hazine hesabına yatacağını söylüyor. Demek ki Sayın
Bakan bunu okumamış.
Şimdi,
ne geçti? Yine, 1999dan bu yana birçok yığılma oldu. Bakaya
kalanlar var. Bunların ayıklanması adına gerekçeyi öne
sürdü. Şimdi, size 2009 yılında o günkü Sayın Millî Savunma
Bakanı Vecdi Gönüle sormuş olduğum bir yazılı soru
önergesine verilen cevapları okuyacağım.
99-(7/7576)
sayılı yazılı soru önergeme verilen 12 Mayıs 2009
tarih ve 470 sayılı resmî yazıyı size okuyorum: Geçmiş
dönemlerde 3 kez bunun çıktığından bahsediyor ve 1inci
çıktığında kanundan 18.433 kişinin, 2nci kanundan
35.111 kişinin, 3üncü kanundan da 72.290
vatandaşımızın yararlandığını
belirtiyor. Bedelli askerlik uygulamalarının ülke ekonomisine
katkısı kanunun çıktığı yılın döviz
kurlarına bağlı olarak değişiklik göstermiştir.
şeklinde bir cevap veriyor Ne kadar para toplanmıştır,
nereye harcanmıştır? sorumuzun cevabı olarak.
Yine,
bu önceki dönemlerde çıkan tasarılarda Ne tür sorunlar
yaşanmıştır? sorusuna da özetle söylüyorum: Kapsam
dışına çıkarılan vatandaşlarımızın
birçoğunun Askerî Yüksek İdare Mahkemesine dava
açtığından ve yine yaşlarını büyüterek bundan
yararlanamayanların birçok mahkemelerde sıkıntı
çıkardığından bahsediyor.
Son
paragrafında da Her celp yılında Genelkurmay
Başkanlığınca belirlenen kaynağın Türk
Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacından fazla olması durumunda
ihtiyaç fazlası olan yükümlülerin temel askerlik eğitimini müteakip
bedel ödeyerek veya kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmak
suretiyle askerlik hizmetlerini yerine getirmiş sayılabilecekleri
1111 sayılı Askerlik Kanununun 10uncu maddesinde
düzenlenmiştir. Bugün kaynağın ihtiyacı karşılama
oranı yüzde 65 olduğundan bedelli askerlik uygulamasına yönelik
bir çalışmamız bulunmamaktadır. Yıl 2009. Askerin
kaynağı karşılama oranı yüzde 65. Yine ilgili Kanunun
10uncu maddesinde hükümler değişmiyor. Hâlbuki buradaki hükümler o
hükümlerle çelişiyor.
Şimdi
sormak istiyorum Sayın Bakana. Son iki yılda ne değişti?
Yüzde 65 oranında olan askerin kaynağı karşılama
oranı bugün yüzde 100ün üzerine çıktı. Fazla mı var da bu
bedelli askerlik tasarısı yeniden gündeme geldi? Diğer taraftan
söz konusu Kanunun 10uncu maddesinin birinci, ikinci, üçüncü
fıkralarındaki hükümler ne olacak? Diyeceksiniz ki bu geçici maddeyle
düzenleniyor, dolayısıyla o sürede bir şey olmaz. Ama bu bir
çelişki.
Şimdi
ben size o günden bugüne ne değiştiğini müsaade ederseniz
açıklamak istiyorum:
1)
Genelkurmay Başkanı değişti. Dersiniz ki Genelkurmay
Başkanı değişti, doğal olarak yönetimde ve birçok
politikada değişiklik olabilir. Makul karşılayabilirim.
2)
Çok önemli bir değişiklik oldu. 1 Ağustos 2009 tarihinde
Sayın Koordinatör İçişleri Bakanının
koordinatörlüğünde Polis Akademisinde bir toplantı başladı.
Demokratik Açılım Projesi kamuoyuna açıldı. İşte
bu Proje bu verilen cevaptan yaklaşık üç dört ay sonra
başladı. Bugünkü bu Tasarı, kim ne derse desin, Demokratik
Açılım Projesi dediğiniz, bizim yıkım projesi olarak
nitelendirdiğimiz Projenin devamıdır.
Ne
değişti? Oslo görüşmelerinde deşifre edilen bilgilerden
anladık ki yüzde 95 oranında
anlaşıldığının, yüzde 5 oranında da
anlaşmazlıklarının olduğu ortaya çıktı.
İşte anlaşmazlık maddelerinden birisi bu. Vicdani
retçilerin dediği oluyor sayın milletvekilleri. Bunu hiç yabana
atamayız. Açılım projesiyle beraber bu değişiklikler
gündeme geldi.
Bir
değerli milletvekili arkadaşım dedi ki: Önceki tasarılar
ekonomik nedenlerle çıkmıştı, bu sosyal nedenlerle
çıktı. Değerli milletvekili arkadaşıma şunu
söylemek isterim: Peki, ekonomik nedenlerle çıkmadı da bu tasarı
neden 30 bin veya 5 bin avroyu 10 bine çıkardınız değerli
kardeşim? Bunu söylemek, herhâlde bir milletvekili için gerçekten zor olsa
gerek.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Millî gelir arttı.
ALİM
IŞIK (Devamla) Millî gelir arttı, doğru! Çok büyük arttı,
bir gecede 3 katına çıktı, yüzde 35 arttı, evet!
Şunu
deseydiniz: Biz de bu kaynaktan toplanacak paraları depremde zarar gören
vatandaşlarımıza, depremde açılan yaraları sarmaya
harcayacağız deseniz, gerçekten bir makul sebebi olduğunu
anlayabilirdim. Esnek
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elazığ) Şehit ailelerine.
ALİM
IŞIK (Devamla) Efendim, bunu hiç söylemeyin. Şehit ailelerine
eğer siz bu parayla Oğlunun kanının bedeli, al bunu,
gönlün rahat etsin. derseniz bunu bir kez daha incitmiş olursunuz.
Demeyin bunu.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elazığ) Hiç alakası yok.
ALİM
IŞIK (Devamla) O zaman şimdiye kadar şehit ailelerine niye bir
çözüm bulmadınız? Referandum öncesinde, bizzat Sayın Başbakan
Yardımcısı şehit ailelerinin derneklerini ziyaret
ettiğinde şunu söylemişti: İkinci bir şehit ailesi
çocuğunu işe alacağız. demişti. O günden bugüne bir
yıldan fazla zaman geçti. O gün yok muydu şehit ailesi?
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elazığ) Alınıyor.
ALİM
IŞIK (Devamla) Nerede alınıyor? İkinci bir evlat
alınacaktı, daha o çıkmadı.
Onun
yerine, bu Şehit ailesine para vereceğiz. diyeceğinize
keşke buna ikinci bir çocuğa iş bulma imkânını bu
tasarıya ekleseydiniz de onlar rahat etseydi.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) O da olacak.
ALİM
IŞIK (Devamla) Yani hiçbir gaziyi, hiçbir şehit ailesini bu bir
cümlelik gerekçeyle ikna edemezsiniz. Tam tersine bunları rencide
edersiniz. O nedenle, bu tasarı gerçekten vicdanları
yaralamıştır. Yarından itibaren birçok insanın
vicdanını artık yaralı olmaktan çıkartıp
kanatacak hâle gelmiştir.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Yarın oldu, yarın.
ALİM
IŞIK (Devamla) Yarın sabahtan itibaren o zaman.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Yarın oldu artık.
ALİM
IŞIK (Devamla) Bugün sabahtan itibaren diyelim, evet.
Değerli
milletvekilleri, inanıyorum ki aldığınız bilgiler
doğrultusunda burada hiçbir değişiklik yapmadan
Biraz önce
küçük bir değişiklik yaptınız. Ona da ben şahsen
vicdanen çok karşı çıkmıyorum. Birkaç gün arayla bu haktan
yararlanamayacak birkaç kişiyi belki kurtarmış olabiliriz, o da
bir kazançtır. Hayırlı olsun o arkadaşlarımıza da
diyorum.
Bu tasarının inanın
kamuoyunda çok tartışılacak, ileride birçok olumsuzlukla
karşılaştığımızda da Keşke ben bu
tasarıya oy vermeseydim. diyerek bizleri de sorgulayacak bir tasarı
olduğunu düşünüyorum.
Her şeye rağmen,
yine de çıkacak kanunun hayırlara vesile olmasını diliyor,
tekrar hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Arif Bulut, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Bulut.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ARİF
BULUT (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4üncü maddesine bağlı geçici 47nci
maddesi hakkında görüşlerimi bildirmek üzere Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için geçici
madde 47yi, ek madde 1i ve geçici madde 43ü size yeniden
okuyacağım:
Geçici Madde 47: Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce temel askerlik eğitimini süresi içinde
yapmadıkları gerekçesiyle dövizle askerlik hizmeti kapsamından
çıkarılanlardan, halen bu
Kanunun ek 1 inci ve geçici 43 üncü maddelerinde belirtilen diğer
yararlanma şartlarını taşıdıklarını ve
bu Kanunla değiştirilmeden önceki miktarlar üzerinden ödemelerini
süresi içinde tamamladıklarını konsolosluklara müracaatla
belgelendirenler, muvazzaf askerlik hizmetini yerine getirmiş
sayılırlar. Bunlar hakkında askerlik hizmetini yerine getirmedikleri
için idari ve adli soruşturma ve kovuşturma yapılmaz,
başlatılmış olanlar sona erdirilir.
Ek Madde 1: Oturma veya çalışma
iznine sahip olarak işçi, işveren sıfatıyla veya bir meslek
ya da sanatı icra ederek, yurt içinde geçirilen süreler hariç olmak üzere,
toplam en az üç yıl süre ile fiilen yabancı ülkelerde bulunan bu
Kanun ile 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar
Kanununa tâbi yükümlüler, 38 yaşını tamamladıkları
yılın sonuna kadar durumlarını ispata yarayan belgelerle
birlikte bağlı bulundukları Türk konsoloslukları
aracılığı ile askerlik şubelerine
başvurmaları, 5.112 Euro veya karşılığı
kadar yönetmelikte belirtilecek yabancı ülke parasını,
başvuru tarihinden itibaren 38 yaşını
tamamladıkları yılın sonuna kadar ödemeleri ve 21 gün
süreli temel askerlik eğitimine tâbi tutulmaları halinde muvazzaf
askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar.
Her ne sebeple olursa
olsun 38 yaşını tamamladıkları yılın sonuna
kadar dövizle askerlik hizmetinden yararlanmak üzere başvurmayanlar ile
başvurdukları halde döviz ödemelerini veya yönetmelikte belirtilen
süre içinde temel askerlik eğitimlerini yapmadıkları için
dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkartılanlar, 7.668 Euro
veya karşılığı kadar yönetmelikte belirtilecek
yabancı ülke parasını, başvuru sırasında defaten
ödemeleri ve 21 gün süreli temel askerlik eğitimine tâbi tutulmaları
kaydıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanırlar.
"Geçici Madde 43-
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, her ne sebeple ve hangi
aşamada olursa olsun dövizle askerlik hizmeti kapsamından
çıkartılanlar veya ek 1 inci madde kapsamında işlem
görürken bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce dövizle askerlik
hizmetinden yararlanma şartlarını kaybettikleri sonradan tespit
edilenlerden, dövizle askerlik hizmeti dışında halen ve fiilen
yurt içinde askerlik hizmetine başlamamış olanlar; ek 1 inci
maddede yer alan şartları taşımaları halinde,
durumlarını ispata yarayan belgeler ile birlikte konsoloslukları
aracılığı ile askerlik şubelerine
başvurmaları ve 10.000 Euro veya karşılığı
yabancı ülke parasını başvuru sırasında defaten
ödemeleri ve süresi içinde temel askerlik eğitimini yapmaları halinde
askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar.
Bu kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra dövizle askerlik yapmak isteyen ve durumu
kanuna uyan herkes 10 bin euro ödeyerek dövizle askerlik yapabilecek. Aradaki
fark manidar. Almanya, Fransa ve Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde
konsolosluklarımızda askerlik için başvuru kuyrukları
oluştu. Aradaki fark 5 bin euroya yakın; 5.112 euro, 7.668 euro ve 10
bin euro olmak üzere üç ayrı rakam
Sonuç: Her üçü de askerlik hizmetini
yerine getirmiş sayılacak. Bunun adı AKPnin adalet
anlayışıdır.
Peki, yurt
içinde yaşayıp bedelli askerlik kanunundan faydalanacak olan yurdumun
insanının durumu nedir? Bunların bedeli nedir? 30 bin Türk
lirası. Neden böyle? Çünkü otuz yaşından gün aldılar, 30
bin lira uygundur, her seneye bin Türk lirası. Çünkü devlet
tarafından soyulmaya alıştılar. Ödedikleri yalnızca
askerlik bedeli değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olmanın da bedelini ödüyorlar. Alıştılar çünkü
dünyanın en ağır dolaylı vergilerini ödüyorlar,
dünyanın en pahalı yakıtını kullanıyorlar, bir
araba alabilmek için iki buçuk araba parası ödüyorlar, Türkiyede Fiat
arabaya binebilmek için neredeyse Avrupadaki Porsche parasını
ödüyorlar, dünyanın en pahalı telefon konuşmalarını
yapıyorlar çünkü alışıklar. Elbette bedellinin bedeli
ağır olacak. Karşılayabilmek için Fiat arabasını
satmak için sıraya giriyorlar. Devletin işçisi ve memuru SMS
aracılığıyla tanıdıklarından bedellinin
bedelini tedarik etmeye çalışıyor ama Porschesi olanlar
garajlarına yeni modelleri çekiyorlar. Elbette bu miktarlar onlar için
önemli bir bedel değildir.
Değerli
milletvekilleri, asgari ücret 837 lira, devlet memurunun maaşı
bellidir, bu ücretlere karşın bu bedel tek kelimeyle zulümdür,
insafsızlıktır. AKPyi bu zulmü durdurmaya ve insafa davet
ediyorum.
Parası
olan askerlikten kurtulacak, parası olmayan gidecek. Benim
vatandaşım bu işe sıcak bakmıyor. Ben şahsen
böyle bir sorumluluğun altına giremem, referandum yaparım.
diyenler acaba hafızasını mı kaybetti?
Ulus
olarak ne kadar paraya ihtiyacımız olursa olsun
vatandaşlarımız arasında zengin ve yoksul ayrımı
yapamayız. Eğer bedel alınacaksa zenginden bedel
alınmalı, yoksul için şartlar zorlanmalı ve sınıf
ayrımı ortadan kaldırılmalıdır. Cumhuriyet Halk
Partisi olarak verdiğimiz kanun teklifinde bunlar gözetilmiştir,
burada bunu tekrarlamayacağım.
Ayrıca,
dövizli ve bedelli askerlik bu hâliyle zengin çocuklarının vatan
savunmasından kaçmasına, yoksulların vatan savunmasına
sürülmesine yol açmaktadır.
Askerlik
yan gelip yatma yeri değildir. Elbette değildir ancak zenginlerin
çocukları bedel ödeyerek yan gelip yatacaklardır; yoksullar ise
askere gidecek, vatanı savunacak, gerekirse canlarını vereceklerdir.
Bu, çok büyük bir haksızlıktır.
Tarih
4 Temmuz 1920, Birinci Meclis, bedelli askerlik konusu gündemde. Gerekçe
ülkenin içinde bulunduğu ekonomik çıkmaz. Ama tartışma
kısa sürer. Köylü parasını verip cepheye gitmeyen eşraf
için savaşmak istemiyor. sözleriyle tartışma son
bulmuştur. Günümüzde eşitliğin
yaşatıldığı tek kurum Türk Silahlı Kuvvetleridir.
Asker ocağı sınıf farklılıklarının
kenara itildiği bir mekândır. Ancak, dövizli ve bedelli askerlik
yasası bu haliyle, bu anlayışı bozmaktadır.
Günümüzde
Bu memleket için askerlik yapılmaz. diyenlerle şehidimize kelle
diyenler için tüm bunların bir anlamı yoktur. Osmanlıda
gayrimüslimler ve zengin Müslümanlar bedel öder, askerlik yapmazlardı.
Mehmet ağalar, 5 bin kuruş bedel verir ya da yerlerine birini askere
gönderirlerdi. Yemen çöllerinde şehit olan Mehmetçikler için yakılan
halk türküleri vardır, bilirsiniz: Zenginimiz bedel verir/Askerimiz
fakirdendir. ya da biri Memet, biri Memiş diyen türküler. Biz,
artık bu türküleri dinlemek istemiyoruz.
Dokuz
yıllık AKP iktidarı döneminde PKK terörü en yüksek seviyeye
ulaşmıştır. Bu yasa, şehitlerimizin ruhunu incitecek,
gazilerimizi üzecek bir yasadır, ordumuzun içi
boşaltılmıştır, çok değerli
komutanlarımız Hasdal ve Silivride tutsak hâldedir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Bulut.
ARİF
BULUT (Devamla) Ülkemizde âdeta toplama kampları oluşmuştur.
Bu yasa derinliksiz, adaletsiz bir bedelli askerlik yasası olarak
tarihimizdeki yerini alacaktır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
- Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Bülent Tezcan,
Aydın milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun
sayın Tezcan.
BÜLENT
TEZCAN (Aydın) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 82 sıra sayılı Yasa
Tasarısının görüşülmesinde 4üncü madde kapsamında
geçici 47nci madde değişikliğiyle ilgili şahsım
adına söz aldım.
Değerli
arkadaşlar, bu madde şunun için düzenlenmiş: Hani yirmi bir gün
temel eğitimi kaldırdık ya baştaki oylamalarda, bedelli
askerlikte yirmi bir gün temel eğitim yok ya, e daha önceden, önceki yasal
düzenlemelerde parasını vermiş ama temel eğitimi
yapmamış. Bu sebeple askerliği yananların durumunu
düzenlemek üzere bu geçici madde getirilmiş.
Değerli
arkadaşlar, bakın, yaklaşık dokuz on saatten bu yana
bedelli askerlik, para veya adını ne koyarsak koyalım, bununla
ilgili bir şeyler konuşuyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi bir
bedel ödeyerek askerlik yapma konusunda farklı bir şey söylemiyor,
rakamlarla ilgili değişik bir şey söylüyor ama esas temel nokta,
yirmi bir gün temel eğitim konusunda diyor ki: Bunu da
kaldıracağız.
Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisinin önerisi var, Milliyetçi Hareket Partisinin önerisi
var, Barış ve Demokrasi Partisinin önerisi var. Değerli
arkadaşlar, bakın, bu konuda, mutabakat sağlama imkânı
doğabilecek bir konuda dahi, bu milletin yüreğini ferahlatacak bir
çözümü ortakça bulabilme imkânı yakalayacağımız bir konuda
dahi, geçen hafta salı günü Sayın Başbakan grup toplantısında
prensipleri açıkladı diye, sanki bundan çıkmak zinhar bizi
cehenneme götürürmüş gibi kimse bundan ayrılamıyor. Bu
nasıl bir şey arkadaşlar? Bu nasıl bir anlayış?
Değerli
arkadaşlar, bakın, getirilen teklifte temel eğitimi
kaldırıyorsunuz; bu, açıkça Anayasaya aykırıdır.
Yasanın gerekçesinde, Anayasanın 72nci maddesine dayandığınızı
söylüyorsunuz; konuşan konuşmacılar, hatipler de
Anayasanın 72nci maddesine dayandığını söylüyor. Ya
açın da bir bakın Anayasanın 72nci maddesi ne diyor değerli
arkadaşlar!
NUREDDİN
NEBATİ (İstanbul) Ne diyor?
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Vatan hizmeti, her Türkün hakkı ve ödevidir. Bu
hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine
getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla
düzenlenir.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Bağırma, bağırma!
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Bu, kanunda düzenlenmiş zaten, kanunda var.
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Yani Parayı verirsen hiçbir hizmet yapmadan
kurtulursun, tezkere alırsın. demiyor
RECEP
ÖZEL (Isparta) Diyor ya!
BÜLENT
TEZCAN (Devamla)
Ya gideceksin, askerlik yapacaksın, temel eğitim
alacaksın. diyor ya da Gideceksin, bir kamu hizmeti göreceksin. diyor.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Devamını oku!
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Kamu hizmeti verdirmeyeceksin, onu parayla satın
aldıracaksın, askerlik hizmeti verdirmeyeceksin, onu da parayla
satın alacaksın, ondan sonra da kalkıp Biz tezkere verdik,
kanun çıkardık. diyeceksiniz. Arkadaşlar, çok net söylüyorum,
Anayasanın 72nci maddesine aykırıdır. Ya bir temel
eğitim koymak zorundasınız ya da bir kamu kurumunda hizmet etme
yükümlülüğü koymak zorundasınız, süresini nasıl
belirlerseniz belirleyin. Aksi hâlde Anayasanın 72nci maddesine çok net
aykırılık vardır, bu bir. İkinci
aykırılık, Anayasanın 10uncu maddesine aykırı
değil mi arkadaşlar bu? Allah için, elinizi vicdanınıza
koyun, bir eşitlik hükmü var Anayasanın 10uncu maddesinde. O
eşitlik hükmü Parası olanla olmayan arasında ayrım yapma.
diyor. Hadi Anayasayı çiğnediniz, Anayasayı çiğnemeye
alışıksınız, onu koyduk bir kenara. Ya
vicdanınıza bakın, vicdanınıza. Vicdanınıza
bakın. Şehit cenazelerini televizyonlarda seyrediyoruz, Allah için
bir dönün bakın, villadan çıkan kaç tane şehit cenazesi var? O
şehit cenazelerinin evlerine bir bakın, hepsi yoksulluk içerisinde.
Bu ülkede vatan görevi sadece yoksulların başı üzerine vazife
bir görev mi? Şimdi, siz kalkacaksınız, 40 bin lirayı veren
temel eğitim de almadan bunu yapmasın, paran yoksa askere git
diyeceksiniz.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Bu nereden çıktı?
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, bir şey önerdik burada:
Arkadaş, parası olmayana belli bir limit koyalım, 12 bin lira.
dedik. 12 bin olmaz, 13 bin olur. dersiniz ama yıllık geliri 12 bin
liranın altında olanı da bedelsiz olarak muaf tutalım dedik,
niye Hayır dediniz? Allah için, niye Hayır dediniz? Gidin,
yarın komşularınıza bakın, yıllık 12 bin
lira kazanamayanı askere yollarken arkasından ne diyeceğinizi
düşünün. Parası olana tezkere, parası olmayan askere.
Hayırlı
olsun. (CHP sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Hadi sana da rastgele!
BAŞKAN
- Teşekkür ediyorum Sayın
Tezcan.
Şahsı
adına söz isteyen Tanju Özcan, Bolu Milletvekili.
Buyurun
Sayın Özcan. (CHP sıralarından alkışlar)
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; tabii ki ben de görüşmeleri en başından
bu yana takip ediyorum, birçoğunuzdan farklı olarak da Divandan bu
görüşmeleri takip ediyorum ve hemen hemen hepinizin yüzüne yansıyanları
da görme şansı buluyorum. Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi
sıralarında oturan arkadaşlarımın aslında
inanmadan, içlerine sinmeden şu ana kadarki maddelere Evet oyu
verdiklerini üzülerek görüyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
RECEP
ÖZEL (Isparta) Sen yanlış görmüşsün, yanlış.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
TANJU
ÖZCAN (Devamla) Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, herkes
burada görüşünü ifade etti, ortak olarak çıkan bir şey var
aslında. Muhalefet grubuna mensup arkadaşlar bunu söyledi ama iktidar
grubuna mensup arkadaşlar bunu söylemekten çekindi. Burada, zengine
kıyak yasası çıkartıyoruz, yeni bir yasa
çıkartıyoruz. Her zaman olduğu gibi zengine kıyak
yapıyorsunuz. Paran varsa askere gitme, paran yoksa kışlaya
doğru
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen önden git.
TANJU
ÖZCAN (Devamla) Değerli milletvekilleri, ben gazeteci olsam, genel
yayın yönetmeni olsam bir gazetenin yarın ne manşet atarım
biliyor musunuz? Satılık tezkere manşetini atarım. Bunun
başka bir açıklaması yok. Böyle bir şey olabilir mi, bir
gün bile postal giydirmeden insanlara Ver parasını, askerlikten seni
muaf tutayım. diyeceksiniz, böyle bir anlayış olabilir mi?
İşin
hukuki boyutuna bakarsak arkadaşlar, burada çok mantıklı, makul
teklifler geldi; hiçbir gerekçe göstermeden bunları reddettiniz.
Anayasanın 10uncu maddesine açıkça aykırı olduğunu
arkadaşlarım defalarca söylediler. İçinizde hukukçu olan
arkadaşlarımız var Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
içerisinde. Aslında hepiniz bunun Anayasaya aykırı
olduğunu biliyorsunuz ama sesinizi çıkartamıyorsunuz çünkü
diyorsunuz ki: Patron böyle eylemiş, patron ne eylerse doğru eyler.
Sesinizi çıkartamıyorsunuz, bu böyle arkadaşlar.
Arkadaşlar,
askerlikle ilgili bir düzenleme yapıyoruz burada ama hiç kimse kusura bakmasın,
siz milletvekili gibi davranmıyorsunuz, Recep paşanın askeri
gibi davranıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Paşanın size verdiği, komutanınızın size
verdiği emirleri burada sadece
uyguluyorsunuz. Hiç kusura bakmayın ama sizinle Sayın Başbakan
arasındaki hiyerarşik ilişki orduda paşayla er
arasında dahi yok, sizde böyle bir ilişki var,
şaşkınlıkla da izliyorum bunu.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Lütfen Sayın Konuşmacı,
konuşmalarına dikkat et. Bu insanların iradesine, onuruna
saygı duy.
TANJU
ÖZCAN (Devamla) Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, bir de
vicdani ret ile ilgili Sayın Bakanın söylediklerine değinmek
istiyorum. Vicdani retle ilgili benim kaygılarımı, ben
çıktım, basının önünde, kamuoyunun önünde
paylaştım. Bugün de o açıklamayı yaptığım
günkü noktada duruyorum. Hep bir kaygı duyuyordum, AKP olarak siz bu
vicdani reddi bir şekilde getireceksiniz diye kaygı duyuyordum ancak
Sayın Başbakan, üç gün önce grup toplantısında Yok böyle
bir şey. deyince aslında umutlanmıştım ama bugün Sayın
Bakan Var böyle bir şey. diyor. Var mı yok mu, önce buna bir karar
verin. Bir de vicdani ret ile ilgili düzenlemeyi getirirken samimi olun.
İşte Avrupa Birliği böyle istedi, Adalet Divanı böyle
istedi. Adalet Divanının sanki her istediğini yapıyorsunuz.
İşinize gelen bazılarını işinize gelmediği
için yapmıyorsunuz, bazılarını da
yapamadığınız için, yüreğiniz yetmediği için
yapmıyorsunuz. Avrupa Birliği size ne diyor? Güney
Kıbrısı Kıbrısın meşru hükûmeti olarak
tanıyın. diyor, tanıyabiliyor musunuz, yapabiliyor musunuz?
Yapamıyoruz. Peki Tutukluluk hâlini kısaltın. diyor,
işinize geliyor mu? Gelmiyor. E şimdi, bunu niye böyle emir telaki
edip hemen vicdani reddi hayata geçirmeye çalışıyorsunuz? Var mı
böyle bir şey? Biz Lüksemburg değiliz, Malta değiliz, Fransa
değiliz, Hollanda değiliz. Bizim çevremizde her an sıcak
çatışmaya girebileceğimiz ülke var. O ülkelerin hiçbirinde bizim
Başbakanımız gibi macera arayan bir başbakan da yok, o ülkelerde
bölücü terör örgütü de yok, 42 bin can almış bölücü terör örgütü de
yok.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen kendi liderine bak!
TANJU
ÖZCAN (Devamla) Lütfen, Türkiye'nin gerçeklerini bilerek konuşalım,
ona göre hareket edelim. Tarih bunları yazıyor, ileride tarih
sayfalarında nasıl yer almak istediğinize kendiniz karar
vereceksiniz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özcan.
Madde
üzerinde soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Özçelik, buyurun.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Saygıdeğer Başkanım, çok
teşekkür ediyorum.
Tasarı
görüşülmeye başladığından bu tarafa dövizle askerlikle
ilgili olarak Burdur ilimiz de gündeme gelmiş bulunmaktadır.
Anadolumuzun bu güzide ili, göller, güller ve gönüller diyarı
Burdurumuzun bu sıkıntılı durumunun telafisi için
tasarı gündeme geldiğinden bu tarafa birtakım
çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Burdurda
yaklaşık 17 tane sivil toplum örgütünün bir araya gelerek
birtakım tedbirler ve önlemlerle ilgili talepleri söz konusu. İnşallah,
biz bunları Sayın Bakanımızla, bakanlarımızla
paylaşarak telafi etmeye çalışacağız. Özellikle,
şimdiye kadar Burdurumuzu yatırımlarda ve hizmetlerde göz
ardı etmeyen bakanlarımızın bu noktada bir gayreti
olacağını düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Canalioğlu
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, diyelim ki bir ailede bu bedelli
askerlik yasasındaki şartları taşıyan 2 ya da 3
kardeş var, genç var. Bunların hepsi bundan yararlanma imkânına
sahip mi yoksa aileler kendi arasında paralarının durumuna göre
mi bunları askere yollayacaklar?
Ayrıca,
daha önce de sorduğum ve cevap alamadığım bir konu da temel
eğitim yaptırılmadığına göre bundan ne kadar
tasarruf edilmesi bekleniyor?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Demir
NURETTİN
DEMİR (Muğla) Sayın Başkan, Sayın Bakanım;
biliyorsunuz, askere giderken asker uğurlaması vardır köylerde.
Şimdi, oldukça da önemlidir, biliyorsunuz. Bir gece bütün köy eğlenir
ve askere gitmek bir törenle olur. Şimdi, para verip de askere
gidemeyenler tabii ki büyük bir psikolojik etki altında kalacak ve
toplumun psikolojisi etkilenmiş olacak.
Bir
ikincisi de biliyorsunuz, askere gitmeyene kız vermezler. Bu da ikinci bir
durum. Şimdi, siz bu paralı askerlikle toplumun, özellikle köy
çocuklarının, köy gençlerinin psikolojisini bozmuş olmuyor
musunuz? Bu psikolojiyi düzeltmek için ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakan, buyurun.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; öncelikle, bu uygulamanın Anayasanın eşitlik
ilkesine aykırı olduğuna ilişkin sayın vekillerimiz
tarafından görüş dile getirildi. 2004 yılında bu konuyla
ilgili Anayasa Mahkemesine başvuruldu, Anayasa Mahkemesi ise bedelli
askerlik uygulamasının Anayasadaki eşitlik ilkesini ihlal
etmediğine karar vermiştir.
Bir
başka husus: Anayasanın 72nci maddesinde vatan hizmetinin her
Türkün hakkı ve ödevi olduğu belirtilmiş. Dolayısıyla
da siz her Türkün hakkı ve ödevini
Bununla dışarı
çıkıyorsunuz askerlik bakımından. Genel ilke ve bu
maddenin yorumlanışı şöyle: Buradaki vatan hizmeti,
askerlik hizmeti değildir tek başına. Eğer askerlik hizmeti
olarak yorumlansaydı, bayanların da, hanımların da askere
gitmesi gerekirdi. O hâlde, bu 72nci maddedeki vatan hizmeti sadece
Yani bire
bir karşı gelmiyor, onu belirtmek isterim.
ALİM
IŞIK (Kütahya) 30 da onlardan alalım Sayın Bakanım,
onlara da verelim bir tezkere, ne olacak yani?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yani ben sadece
Her Türkün
hakkı ve ödevi sözüyle vatan hizmetini deseydiniz, o zaman
hanımların da askere gitmesi gerekirdi. Ancak bu madde, böyle,
askerlik olarak yorumlanmamaktadır.
Bir
başka, Canalioğlu, Bir ailede iki veya üç kardeş, hepsi bu
yasanın şartlarını taşırsa hepsi bu yasadan
faydalanacak mı? Evet, bu yasadaki maddeleri, hükümleri
taşıması kaydıyla hepsi -birisi otuz yaşında,
birisi otuz üç yaşında, birisi otuz beş yaşında-
yararlanabilirler.
Temel
eğitimden yapılan tasarruf var mıdır? Evet, bir tasarruf
vardır çünkü askere aldığınız kimseye ayakkabı
veriyorsunuz, elbise veriyorsunuz, iaşesini, ibatesini yapıyorsunuz,
başına personel koyuyorsunuz. Dolayısıyla bunları
temel eğitime almamakla da bir tasarruf yapılacaktır.
Yine,
Sayın Demir söyledi, Askere gitmek bir düğündür, bir onurdur.
Dolayısıyla da pekâlâ, burada vatandaşlara verilen bir
haktır, bir seçenektir. Hiç kimsenin
Yani çok net söyleyeyim, benim
imkânım olsaydı, iki alternatif sunulsaydı -bilmiyorum, benim
dönem var mı- ben askere gitmeyi tercih ederdim. Pekâlâ böyle bir
imkânı olup da hâlâ bu imkânı kullanmayacak olanlar var.
Ancak
yine bir başka husus var ki -bakın, biraz önce önergede kabul de
edildi- adam engelli, askerliğe elverişli değil, askere de alınmayacak
fakat askerlik onurlu bir şey olduğundan
Yarın evladı
sorduğunda Baba askerlik yaptın mı? Yok. Neden
yapmadın? Engelli demek istemiyor, özürlü demek istemiyor, diyor ki: Devlet bir imkân çıkardı.
Askerlik yükümlülüğünü getiren ne? Yasa. Bu hakkı veren ne? Bedelliyi
veren ne? Yasa. Yasaların üstü altı ayrı bir şey,
hiyerarşisi var ama sonuçta askerlik de bir yasayla veriliyor.
ADNAN ŞEFİK
ÇİRKİN (Hatay) Gerekçe
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bu da
Evladım askerlik, bir bedelli hak çıkarıldı ben o bedeli
ödeyerek muaf oldum. diyecektir.
ADNAN ŞEFİK
ÇİRKİN (Hatay) Bunu
duymamıştık vallahi Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Evet,
yani tabii her gün yeni bir şey söylemek lazım. Her gün yeni bir
şey öğrenilebilir çünkü yaşayan görür.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Kaç kişi müracaat edecek?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Kaç
kişi müracaat edecek hepimiz göreceğiz. Ancak biz şunu
söylüyoruz: Bu yasada ihtiyaç fazlasıyla ilgili bir durum yok.
Bir şunu söyleyeyim
lütfen: Geçici 46ncı maddeyle getirilen
saklı, yoklama
kaçağı ve bakaya sayılarındaki yığılma
nedeniyle düzenlenmiştir. Diyoruz ki, bakaya sayısı bu kapsamda
460 binin üzerinde insan var, 500 bine yakın. Bu bir
yığılma değil midir? Bu yığılmayı
azaltmak gerekmez mi? İşte biz
bunu yapıyoruz.
Yine bir başka
arkadaşlarımız, milletvekili arkadaşlarımız dile
getiriyor, Bu şehit ailelerini yaralar, vicdanını yaralar.
diyor. Ben herhâlde bu göreve geldikten sonra en çok şehit ailelerini
ziyaret etmiş ve şehit cenazelerine katılmış bir
kimseyim de.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu
övünülecek bir şey değil ama.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Herkesten şunu duydum: Benim oğlum son
olsun, bir daha ölüm olmasın. Hiçbir şehit ailesi şunu
dememiştir ki: Benim oğlum şehit oldu, bir başkası da
şehit olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Eğer siz bunu böyle söylerseniz o şehit ailesine en büyük
bühtandır. Herkesin dediği şu: Benim oğlum gitti, bari
bundan sonra gitmesin. demiştir.
Ancak
ALİM IŞIK
(Kütahya) Askere gitmeyince şehit olmaz, mantık bu mu? Gidenler ne
olacak?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yok,
siz öyle diyorsunuz. Siz bu hakkı sağladınız yarın
cenazelerle şehitler gelirse nasıl olur? diyorsunuz. Oysa
OKTAY VURAL (İzmir)
Ya bu mantıksa nerede mantık?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bu
sizin mantığınızı söylüyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Askerliği o zaman iptal edin, kimse şehit olmaz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Askere göndermeyince şehit de olmayacak, gidenler ne olacak?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bunu sizin düşüncenizin çürük
olduğunu göstermek için söylüyorum.
Bir İhtiyaç
fazlası yok. diyorsunuz, ondan sonra da Bedelli yaşı
düşsün. diyorsunuz. Bu, çelişki.
İki, diyorsunuz ki:
Asker ihtiyacımız açık. Ondan sonra da diyorsunuz
ki: Askerlik süresi düşsün. Bu da başka bir çelişki.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, lütfen sorulara cevap verin siz.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Bunu veren Sayın Bakan!
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) İki
BAŞKAN
Sorulara cevap verin Sayın Bakan, lütfen
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Efendim, işte
açıklıyorum.
BAŞKAN
Ama kıyaslama yapıyorsunuz.
ALİM
IŞIK (Kütahya) İki yılda ne değişti?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) İki yılda ne
değiştiğini söylüyorum: Bakın, Genelkurmay
Başkanı açıklama yaptı, Uzman personel toplamım 200
bin kişi. diyor. Bu yedek subay, erbaş ve erlerle birlikte yükümlü
personel toplamı, askerî personel toplamı 666 bindir. diyor.
Şimdi,
bu asker sayısı yeter midir, değil midir? Herkes profesyonel
asker olsun. diyor. Şu andaki ordumuzun mevcut durumunun üçte 1i profesyonel
asker. Dolayısıyla konsept, algılama ve teknolojinin
gerektirdiğiyle mevcut silahlı kuvvetlerimizin sayısı
yeterlidir, bir ihtiyaç yoktur, herhangi bir zafiyet de oluşmaz. Bu
rakamlar da göstermiştir.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Başbakan Böyle bir şey yok. diyor. Sekiz ayda
ne değişti o zaman?
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Anlaşılmıyor, Biraz daha
bağır (!)
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) İşte rakamları
söylüyoruz.
Bir
diğer Sayın Milletvekili dedi ki: Bu yasada
Bizim kanunumuzda
açıkça hüküm var, diyoruz ki
Bedelli başka, dövizli başka
Bedelli başka dövizli başka
Bedelliyle ilgili bizim kanunumuzda
diyor ki T.C. Ziraat Bankasına açılacak özel hesaba
yatırılır. Biz kanunumuzda olanla konuşuruz, siz
olmayanı gidip Merkez Bankasına
Merkez Bankası dövizliyle
ilgili bir maddedir. Maliye Bakanlığının merkez
saymanlığı
Bizim kanunumuzda olan Ziraat Bankasına
yatırılır. diyor.
OKTAY
VURAL (İzmir) 1inci madde neyle ilgili?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Dolayısıyla da biz Ziraat
Bankasına yatırılır bedelliyle ilgili. diyoruz. Oradaki
ALİM
IŞIK (Kütahya) 1inci madde neyle ilgili Sayın Bakan?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Biz, dövizli askerlikte iki
değişiklik getirdik, sadece iki değişiklik getirdik. Birisi
10 bin euro, diğeri de temel askerliğin kaldırılması.
Birisi otuz sekiz yaşından önce farklı bir bedel, otuz sekiz
yaşından sonra farklı bir bedel. Bunu kaldırdık, tek
hâle düşürdük, temel askerlik eğitimini değiştirdik. Bunun
dışında dövizle askerlikte bir değişiklik
yapmadık. Bizim getirdiğimiz dövizle askerlikte ise
OKTAY
VURAL (İzmir) Özel hesaba yatırılacak. dediniz.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Evet Bu uygulama kapsamında
ödenecek paralar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
adına T.C. Ziraat Bankasında açılacak özel hesaba
yatırılır. Kanun maddesini okuyorum size.
OKTAY
VURAL (İzmir) Euro yatırılmaz Sayın Bakan, dövizli olan
yatırılmaz.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Efendim, ben size bedelliyi diyorum.
Bakın, önümdeki Kanunu okuyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) Biz neyi sorduk? Euroyu sorduk, 10 bin euro nereye
yatırılacak? dedik.
BAŞKAN
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır Sayın Bakan.
Teşekkür
ediyorum.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Peki, teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Şimdi,
madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri önce geliş
sırasına göre okutup sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 82 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 4.
maddesinin Geçici Madde 47de geçen konsolosluklara müracaatla
belgelendirenler, ibaresinden sonra gelmek üzere temel askerlik
eğitimlerini yaparak ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Mehmet
Şandır Oktay
Öztürk
Kütahya Mersin Erzurum
Hasan
H. Türkoğlu Münir
Kutluata Emin
Çınar
Osmaniye Sakarya Kastamonu
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4 üncü maddesi ile Askerlik Kanununa eklenmesi
öngörülen "Geçici 47'nci maddenin" aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Toptaş Mehmet
Şeker Mahmut
Tanal
Afyonkarahisar Gaziantep İstanbul
R.
Kerim Özkan Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Namık
Havutça
Burdur İstanbul Balıkesir
Ali
Rıza Öztürk Bülent
Tezcan
Mersin Aydın
"Geçici Madde 47- Bu
Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce temel askerlik eğitimini
süresi içinde yapmadıkları gerekçesiyle dövizle askerlik
kapsamından çıkarılanlardan, halen bu Kanunun ek 1 inci ve
geçici 43 üncü maddelerinde belirtilen diğer yararlanma
şartlarını taşıdıklarını ve bu Kanunla
değiştirilmeden önceki miktarlar üzerinden ödemelerini süresi içinde
tamamladıklarını konsolosluklara müracaatla belgelendirenler,
ödedikleri miktarlar ile Kanunda kabul edilen miktarlar arasında ortaya
çıkacak farkı ödemeleri koşuluyla muvazzaf askerlik hizmetini
yerine getirmiş sayılırlar. Yapılacak hesaplama neticesinde
yükümlülerin lehinde fark oluşması halinde, fark iade tarihindeki
döviz kuru üzerinden hesaplanarak ilgilisine ödenir. Bunlar hakkında
askerlik hizmetini yerine getirmedikleri için idari ve adli soruşturma
yapılmaz, başlatılmış olanlar sona erdirilir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge
üzerinde söz isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergemiz ile eşitlik ilkesi göz önünde
bulundurulmuş ve daha önce temel askerlik eğitimini süresi içinde
yapmadıkları gerekçesiyle dövizli askerlik kapsamından
çıkarılanlardan ödeme yapanların ödedikleri miktarın Kanun
ile belirlenen tutarların altında kalması hâlinde aradaki
farkın yükümlülerden tahsili, yükümlülerin lehinde oluşacak
farkın ise geri ödenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 82 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 4.
maddesinin geçici madde 47de geçen konsolosluklara müracaatla
belgelendirenler, ibaresinden sonra gelmek üzere temel askerlik
eğitimlerini yaparak ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık
(Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen, Emin Çınar.
Buyurun
Sayın Çınar. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN
ÇINAR (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 82
sıra sayılı Askerlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4üncü
maddesindeki geçici madde 47 üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak
verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Saygıdeğer
milletvekilleri, son altı ay içerisinde Sayın Başbakanın
hiçbir ifadesine rastlanmamasına rağmen son bir aylık zaman
içerisinde gündemimize, Türkiye gündemine oturan ve bir aylık zaman
içerisinde günlerdir tartışmaya konu olan bedelli askerlik
yasası bugün çıkacak. Askerlik hizmetini toplumsal ve sosyal
nedenlerle yapamamış olan vatandaşlarımız bugün
çıkacak yasayla 30 bin Türk lirası karşılığında
askerlik vazifesini yapmış olacaklar. Yurt dışında
çalışan ve dövizle askerlik yapma hakkını kazanan
vatandaşlarımız 10 bin avro karşılığında
askerlikten muaf tutulacak.
Bununla
birlikte, daha önce temel askerlik eğitim süresi içerisinde yapmadıkları
gerekçesiyle dövizle askerlik hakkını kaybedenler ve kanun
yürürlüğe girdikten sonra bu kanunun ek 1 ve geçici 43üncü maddesinde
belirtilen şartları taşımaları hâlinde ve o kanunla
değiştirilen önceki miktarları yani 5.112 euroyu
yatırmış olanlar, temel askerlik eğitimi dahi almadan
askerlik hizmetini yapmış sayılacaklar.
Gerekçesi
ne olursa olsun, her Türk vatandaşı temel askerlik eğitimini
almalıdır. Nihayetinde, bizim kültürümüzde askerlik vazifesi kutsal
bir görevdir. Bu yüzdendir ki biz, asker ocağını Peygamber
ocağı askerlerimizi de Mehmetçik olarak ifade ederiz. Şimdi,
bir külfet olarak görülüp, temel askerlik eğitimini dahi bir bedel
karşılığında kaldırmak son derece yanlıştır.
Askerliğini
birtakım olumsuz şartlar sonucu yapamamış olan vatandaşların,
uzun bir süre askerlik görevinden bir bedel karşılığı
muaf tutulması makul görülebilir mi? Ancak, yirmi bir günlük temel
eğitim verilmesiyle izah edilebilecek bir konu hâline gelebilir. Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olan bütün insanlarımız, bu kutsal
vazifeyi, çok kısa bir süre dahi olsa yapmak zorundadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; diğer bir husus, bu kanunla
birlikte bir adaletsizlik daha yapılmaktadır. Daha evvelden 5.112
avroyu ödediği hâlde temel askerlik vazifesini yapamayarak
hakkını kaybedenler, kanun yürürlüğe girdikten sonra bu
haklarını geri kazanacaklar ve dahası temel askerlik
eğitiminden de muaf tutulacaklar. Yani 5.112 avroyu verdiysen askere
gitmene gerek
yok ancak bu kanundan sonra, yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımız, şartlar aynı olmasına
rağmen 10 bin avroyu yatırarak ancak bu düzenlemeden
faydalanabilecekler. Birisi askerden kaçacak, 5.112 avroyu verecek, askerlikten
muaf tutulacak, ötekisi 10 bin avro karşılığında muaf
olacak. Niye böyle bir adaletsizliği yapmak durumundayız?
O zaman ne
yapacağız? Eski kanunda belirtilen yani 5.112 avroyu veren
vatandaşlarımız temel askerlik eğitimini de mutlak suretle
yapmak zorundadır. Böylesi bir adaletsizliği ancak bu şekilde
giderebiliriz. Bunun için, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, kanunun 4üncü
maddesinin geçici 47nci maddesindeki değişikliklere, önergemizde
belirttiğimiz ibarenin eklenerek 5.112 avronun
karşılığında askerlikten muaf olacaklara temel
eğitim verilmesini istiyoruz.
Vicdanen de
rahatsızlığa yol açan bu adaletsizliğin giderilmesi
dileğiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çınar.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
Geçici madde 47yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 48i
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 48- Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce, temel askerlik eğitimlerini
tamamlamalarını müteakip askerliğe elverişsiz hale gelen,
vefat eden, Türk vatandaşlığından çıkmalarına
izin verilen veya Türk vatandaşlığını kaybedenler ile
ödeme ve temel askerlik eğitimi yükümlülüklerini süresi içinde
tamamladıklarından kesin terhise hak kazananlara geri ödeme
yapılmaz.
BAŞKAN Madde
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Ali
Demirçalı, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın
Demirçalı. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ALİ DEMİRÇALI (Adana) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri, bugün içerisinde bulunduğumuz
tarihsel süreç bizleri son derece önemli sorumluluk alanlarıyla
karşı karşıya bırakmaktadır. Türkiye, bugün
küresel çapta değişimlerin yaşandığı büyük bir
coğrafi büyüklüğün tam ortasındadır. Kuşkusuz bu durum
bizleri yeni ve büyük bir gelecek inşa etme konusunda uyarmaktadır.
Çevremizde meydana gelen bu önemli değişim süreçleri
karşısında Türk Parlamentosu tarihî bir sorumlulukla
karşı karşıyadır yani bizler bugün yeni bir tarih
yapmakla karşı karşıya bulunmaktayız.
Burada
tarihî soru şudur: Bizler hızla değişen ve gelişen bir
dünyada Türk devletini ve milletini yeni, uygar ve çağdaş bir modele
mi taşıyacağız yoksa kendi sorunları içerisinde bocalayan
ve kendi tarihlerini yazamayan geri bir toplum olarak mı
bırakacağız? Maalesef üzülerek söylüyorum, bugün AKP
İktidarı Türkiyeyi kendi tarihsel doğrularından ve
birikimlerinden uzak, sahte, özümüze yabancı ve küresel dayatmaların
etkisiyle dönüştürmeye çalışmaktadır.
Burada
önemle vurgulamak istediğim husus, Türkiyenin kendi dinamiklerini anlayan
ve algılayan bir yüksek akılla meselelerine bakmasının
önemidir. Bu hususları sırayla sizlere ifade etmeye
çalışacağım.
Sayın
milletvekilleri, Parlamentonun gündeminde var olan bedelli askerliğe
ilişkin yasa hakkında görüşlerimi ifade etmeden önce parlamenter
rejime yönelik iki tehlikeye yüce Meclisin dikkatini çekmek istiyorum.
Birincisi; Parlamentomuz, üzülerek ifade etmeliyim ki toplumumuzu yeterince temsil
etmemektedir. Bunu yüzde 10 seçim barajı nedeniyle Parlamentoya
temsilcilerini gönderememiş yurttaşlarımızı ifade
etmek için söylemiyorum, bundan daha vahim bir şeye dikkatinizi çekmek
için söylüyorum. Seçilmiş, mazbatasını almış ancak
Parlamentoya gelemeyen, gelmesi engellenen 8 milletvekili için söylüyorum.
Değerli
milletvekilleri, düşünün ki yurttaşlar kendilerini temsil etsin diye
milletvekilleri seçiyor. Yüksek Seçim Kurulu seçimlerin seçim hukukuna uygun
olduğunu onaylıyor ve seçilen milletvekillerine mazbatasını
veriyor ama seçilmiş vekiller, bizler gibi seçilmiş vekiller
aramızda yok. Bu konu gündeme geldiğinde Sayın Başbakan
Mahkemelere emir ve talimat mı verelim? diyor.
Sayın
Başbakan, sayın iktidar milletvekilleri; biz mahkemelere bu yönde
emir ve talimat vermenizi değil, mahkemeler üzerinden elinizi,
zihniyetinizi çekmenizi istiyoruz. Biz güdümlü yargıdan değil,
yargı bağımsızlığından yanayız, bu
başka bir konu. Bizim istediğimiz, yargının seçilmiş
bir milletvekilini yani yasa yapma gücüne katkı koyacak,
billurlaşmış bir iradeyi içeride tutma olanağı veren
yasa maddesini el birliğiyle değiştirerek Parlamentoyu ve
çıkaracağı -bugün görüştüğümüz yasa da dâhil- tüm
yasaları meşruiyet sakatlığından kurtarmaktır.
Bilindiği
gibi, yakın sayılabilecek bir zamana kadar yasalarımızda
idam cezası vardı. Mahkemelerimiz idam cezasını gerektiren
bir fiili işlemiş zanlıya yasal norma uygun olarak idam
cezaları veriyordu. Parlamentomuz ülkenin ve dünyanın geldiği
koşulları değerlendirerek idam cezasını yasalarımızdan
çıkardı. Kimse artık, hiç kimse istese bile böyle bir ceza
veremez. Yani hâkimin elindeki hukuk normu değiştirildiğinde
hâkim, var olan hukuk normuna göre hareket eder. Tutuklu milletvekilleri
konusunda yapılacak basit bir yasal düzenlemeyle yargıca müdahale
değil, hukuk sistemine bir müdahaleyle daha özgürlükçü, daha demokratik
bir ortam yaratabilir ve arkadaşlarımızı aramızda
görmemiz mümkün olabilir.
İktidar
partisinin önemli aktörlerinden olduğu tartışmasız olan
Sayın Bülent Arınç, ben bir siyasetçi ve milletvekili olarak her
şeyi bir kenara bırakarak, şu anda milletvekili seçilmiş
olmasına, mazbatasını almış olmasına rağmen
Parlamentoya gelerek ant içme fırsatı bulamayan
arkadaşlarımız için Görüşlerinin hiçbirini
paylaşmadığım hâlde üzülüyorum çünkü onların içeride
tutuklu kalması millî iradeye saygısızlıktır. Milletin
seçtiği bir insan Parlamentoya gelir ve yasama görevine başlar.
Birincisi, yasama organı olarak biz bunu yapmalıyız. diyor.
Gelin, bu millî iradeye saygısızlığı hep beraber
kaldıralım.
Sayın
milletvekilleri, ikinci olarak, Sayın Başbakanın 21 Kasım
Salı günü grup toplantısında bedelli askerliğe ilişkin
görüşlerini açıklama tarzına dikkatinizi çekmek istiyorum.
Sayın Başbakan daha yasa teklifi komisyonlarda bile görüşülmeye
başlamamışken dövizli askerlik konusunda Otuz sekiz yaş
sınırını kaldırıyoruz. 10 bin avro bedelli
askerlik hakkı getiriyoruz. Bedelli askerlik ise henüz askerlik hizmetine
başlamamış otuz yaşından gün almış olanlar
bu kanunun yürürlüğe girdiği andan itibaren bu hakkı
kazanacaklar. Altı ay içinde başvuranlar 30 bin TL
karşılığında bu haktan yararlanabilecekler. 30 bin TL,
isterse peşin isterse yarısı peşin yarısı da daha
sonra ödenebilecek. Bu hakkı kazananlar yirmi bir gün askerlik hizmeti de
yapmayacaklar. diye noktayı koydu. Haber başlıkları da,
hatırlayın, Bedellide Başbakan son noktayı koydu. diye
çıktı.
Değerli
arkadaşlar, eğer Başbakan son noktayı koyduysa biz burada
ne yapıyoruz? Bu yaklaşım, parlamenter sisteme ve yüce Parlamentomuza
saygısızlık değil de nedir?
Parlamenter
demokratik bir sistemin Başbakanı, bir yasa
tasarısını, altını çizerek tekrar söylüyorum, bir yasa
tasarısını böyle mi sunar? Bu yaklaşım, iktidar ve
yandaşlarının çok kızdığı,
çoğunluğun diktası değil de nedir? Parlamenter demokratik
bir sistemde bir başbakandan beklenen, bir yasa tasarısı
hazırladıklarını, yasa tasarısının bazı
unsurlar içerdiğini, muhalefet partileriyle de iş birliği
hâlinde bir uzlaşmayla bu yasayı Parlamentodan geçirmek istediklerini
ifade etmesi ve yasayı en geniş katılımla
yasalaştırmaya çalışmasıdır.
Değerli
milletvekilleri, özellikle iktidar partisine mensup milletvekilleri
arkadaşlarıma sesleniyorum: Bulunduğunuz konumun bilincine
varın. Siz milletin vekilisiniz. Hani bir söz vardır Şeyh
uçmaz, mürit uçurur diye. Eğer Başbakanın bu sözlerine,
parlamenter rejimin refleksiyle karşılık verilmez ise Sayın
Başbakan Ben yaptım oldu, ben ne istersem o olur mantığına
kapılır. Eğer Başbakan bu mantığa
kapılır ve böyle hareket ederse, ortada parlamenter bir rejim yerine,
başka rejim çeşitlerini telaffuz etmeye başlarız. Bu
kaygı vericidir, bu üzüntü vericidir.
Üzülerek
belirtmek isterim ki neredeyse tüm basın yayın organları da
Başbakanın bu parlamenter sisteme aykırı
yaklaşımına tepki yerine, söylenenlere çanak tutan bir
yaklaşım içerisine girmişlerdir.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmet tasarısı olarak da gelse bir yasa
tasarısının, Parlamentoda teorik olarak da olsa
değişme ihtimali olduğunu kabul etmek ve buna göre tavır
almak durumundayız. Eğer parlamenter rejimde yürütmeden gelen
tasarılar, Parlamentoda hiç değişikliğe uğramadan
geçiyorsa orada rejim açısından bir sorun var demektir. Bu
sıkıntıyı görmemiz, anlamamız, ifade etmemiz gerekir
ki bu sıkıntıyı yaşatanlara da ders olsun ve
akıllarını başlarına toplasınlar.
Türkiye Cumhuriyeti
parlamenter demokratik bir sistemdir. Aksaklıklarına rağmen bu
sistemi yürütmek boynumuzun borcudur.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Demirçalı.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Haydar Akar, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Akar.
(CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Askerliğini yaptın mı?
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
yaptım, yedek subay olarak askerliğimi yaptım, hiç
sıkıntı yok askerlik konusunda.
Şimdi,
Başbakanın hemen seçim öncesi ve seçim sırasında
kampanyalarında anlattığı şeyleri biraz evvel
arkadaşlarım size anlattı. Bunlara çok fazla girmeye de gerek
yok ama sizin ağlayan bir milletvekiliniz var, Bülent Bey, burada
olsaydı herhâlde ağlardı bu akşam. Niye ağlardı?
Çünkü Sayın Arınç, 10 Ekim 2009da Alanya İlçe Örgütünde
yaptığı bir konuşmada Demireli taklit yaparak artık
popülizm döneminin bittiğini, halka yalan söylemediklerini belirtti.
Türkiye'de tuzu kuru olanların çocuklarının güneydoğuda
askerlik yapmadıklarını, iç güvenlik bölgelerinde hep Anadolu
çocuklarının askerlik yaptıklarını söyledi. Yani neyi
söyledi? Kimler askerlik yapmış? Fakir çocuklar yapmış,
Anadolu çocukları yapmış. Kimler yapmamış? Tuzu kuru
olan çocuklar yapmamış. Sizin çocuklarınızın tuzu kuru
mu?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sen bedelli mi yaptın?
HAYDAR AKAR (Devamla)
Hayır, bedelli yapmadım Bülentçiğim, ben sana
anlatırım.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Bırak şimdi, bedelli yaptın!
HAYDAR AKAR (Devamla)
Anlatırım Bülentçiğim.
BAŞKAN Sayın
Milletvekili, lütfen
HAYDAR AKAR (Devamla)
Şimdi, kim bu tuzu kurular?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Haydar Bey, tuzun kuru mu?
HAYDAR AKAR (Devamla)
Başbakanın 2 oğlu var; biri çürük raporu aldı, diğeri
ise yirmi bir gün bedelli askerlik yaptı. Ondan da Başbakan
rahatsız oldu, bu yirmi bir günü de kaldırıyor. Bakın,
başka yirmi bir gün askerlik kim yaptı? Yine Başbakanın
dünürü, dünürünün çocuğu yaptı ya da damadı yaptı, her
neyse, etrafındaki insanlar yaptı. Bu yetmedi, yirmi bir gün de fazla
geldi Türkiye Cumhuriyetine askerlik yapmak, yirmi bir günü de
kaldırıyoruz.
Sevgili arkadaşlar,
gecenin bu saatinde çok şey anlatmaya gerek yok, bütün
arkadaşlarım anlattı. Ama biraz sonra evlerinize gideceksiniz,
yatağa yatacaksınız, başınızı
yastığa koyacaksınız, şöyle bir düşüneceksiniz.
Vicdanınız gerçekten size bu akşam
yaptıklarınızın doğru olduğunu söylüyorsa
söyleyecek hiçbir şey yok. Ama o vicdanınız size bu akşam
doğru yaptığınızı söylemeyeceğinden yüzde
yüz eminim, evet, yüzde yüz eminim. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta)
Allah Allah! Nereden biliyorsun?
HAYDAR AKAR (Devamla)
Şimdi, Cenabı Allah ne diyor? Kul hakkıyla karşıma
çıkmayın. diyor.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Isparta, bedelli, Haydar Bey; Isparta, bedelli!
HAYDAR AKAR (Devamla)
Bülentçiğim, bundan daha büyük bir kul hakkı olabilir mi? Paran varsa
askerlik yapmayacaksın, fakir, yoksul çocuğuysan askerlik
yapacaksın!
HARUN KARACA
(İstanbul) Askerliği nerede yaptın?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Bedelli mi yaptın?
HAYDAR AKAR (Devamla)
Şimdi, arkadaşlar, ben aslanlar gibi gittim, askerliğimi
yaptım, bu vatana, milletime hizmet ettim ve geldim, sizin
çocuklarınız gibi askerden kaçmak için de mücadele etmiyorum. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler, Nerede yaptın? sesleri)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Haydar Bey, kaç lira verdin? Isparta, bedelli!
HAYDAR AKAR (Devamla)
Bakın, seçimden önce Cumhuriyet Halk Partisinin askerlikle ilgili çok
güzel önerileri vardı. Başbakan bunu şiddetle reddetti ve bunun
hesabını halka veremeyeceğini söyledi, hatta bunu referanduma
götürmenin doğru olduğunu söyledi.
Şimdi size teklif
ediyorum: Her çıkışınızda buraya, bu halk iradesinin
size yüzde 50 oy verdiğini söylediniz. Tamam, bravo, yüzde 50 oy
aldınız. Hadi var mısınız, cesaretiniz var mı, bu
maddeyi, bu kanunu halka, referanduma götürelim, buna cesaretiniz var mı
arkadaşlar? (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Var mı cesaretiniz? Buluruz bir yasal yöntem. Bu
Meclis her şeye yasal yöntem buluyor, şikecileri çıkartmak için
bir akşamda kanun çıkartıyor bu Meclis, bunu referanduma
getirecek altyapıyı da hazırlar. Bu yeteneğe de sahibiz,
hiç merak etmeyin. Cesaretiniz var mı arkadaşlar, bunu referanduma
götürelim, var mısınız? (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Yemezler, yemezler, yemezler! Başbakan ilk defa söylemiyor bunları.
Sadece askerlik konusunda halkı yanıltmadı. Bakın Libyada
ne yaptı?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sen bedelli mi yaptın?
HAYDAR AKAR (Devamla)
Fransızlar bombalamaya başlayınca olmaz dedi, NATO askeri de
buraya giremez ve bombalayamaz. dedi, iki gün sonra Amerika, Obama
kulağını çekti ve onu destekler bir şekilde Libyada
Müslümanları bombalamaya başladınız.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Bedelli mi yaptın, sen onu söyle!
HAYDAR AKAR
(Devamla) Bu da değil, bu da değil, bitmedi sizin
Başbakanınızın çarkları. Çünkü niye çark ediyor
biliyor musunuz? O, candan konuşmuyor, hani camdan okuyor ya o
okuduğunu üç ay sonra unutuyor çünkü kendi yazmadığı için,
kendi söylemediği için, kendi düşünmediği için ne
söylediğini bilmiyor, bilmiyor! (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi,
arkadaşlar, diyorlar ki buradan
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sen askerliği bedelli mi yaptın, onu söyle!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
HAYDAR AKAR
(Devamla) Laf atabilirsiniz bana, ben bunlardan hiç sıkıntı
duymuyorum.
Buradan
toplanacak
Bakan ikide bir açıklıyor, ikide bir kanun okuyor.
Bakın, size çok gerçek bir şey söylüyorum, 1999 senesinde çıkan
deprem vergisi, geçici deprem vergisi sizin Hükûmetiniz zamanında
kalıcı vergiye dönüştürüldü. Deprem vergisinden toplanan para
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Konuyu değiştirme!
BAŞKAN
Sayın Akar, teşekkür ediyorum.
HAYDAR AKAR
(Devamla) -
7 milyar 755 milyon lira. Harcanan para 655 milyon lira, kredi
olarak verildi.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Akar
HAYDAR AKAR
(Devamla) Hepinize teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Askerliğini nerede yaptın,
kaç gün yaptın, sen onu söyle!
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Elazizde yapmış, Elazizde,
Elazizde!
BAŞKAN
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Mahmut Tanal,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Değerli Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlar; tabii ben saat on ikiyi beş geçerken usul
tartışmasını açmaya çalıştım ama
Değerli Başkan izin vermedi.
Tabii,
burada biz birleşimi
Ne diyoruz? Tüzükün 1inci maddesi uyarınca
birleşim ancak o gün için olur. Biz bugün, çarşamba günü saat şu
anda dördü beş geçiyor ancak hâlen salı günkü birleşime devam
ediyoruz.
Arka
sıralarda bizim Enerji Bakanımız uyuyor, diğer milletvekili
arkadaşlarımız uyuyor. Bakın, Değerli
Başkanım, yani karşınızda gayet rahat
BAŞKAN
Sayın Tanal, o da bir özgürlük.
MAHMUT TANAL
(Devamla) Şimdi, bu hadiseye baktığımız zaman
gerçekten ben arkadaşlarımızın bu hâline üzülüyorum. Yani
bu olay nedir?
HARUN KARACA
(İstanbul) Burada da kimse kalmadı!
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Benim, Sayın Başkanımdan istirhamım
şu: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 24üncü maddesi der
ki: Herkesin, iş saatlerinin makul ölçüde
sınırlandırılması gerekir. Değerli Başkan, İnsan
Hakları Evrensel Sözleşmesinin 24üncü maddesinde ve Anayasamızın
18inci maddesinde angarya yasaktır.
Benim
Enerji Bakanım orada uyuyorsa, diğer milletvekili
arkadaşlarım orada uyuyorsa yani gerçekten, bu anlamda bu Mecliste
bir angarya var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yani burada
bir eksiklik var. Eksikliğin bir tanesi de şu
BAŞKAN
Sayın Tanal, Genel Kurulun iradesiyle çalışıyoruz
efendim.
MAHMUT
TANAL (Devamla) Buraya herhâlde battaniye ve yastık getirmek lazım
yani bu, bu şekilde bütünleşir.
Gelelim,
değerli arkadaşlar
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sizinkiler evde uyuyor!
MAHMUT
TANAL (Devamla) Laf yetiştirmeye bakmayın yani eğer varsa,
konuşabiliyorsanız gelin konuşun yani o anlamda size laf
yetiştirecek bir durumda değilim.
Değerli
Başkanım, burada, yasada ölçülülük esasının olması
gerekir. Bu düzenlemeyle Anayasanın 13üncü maddesinde getirilen
ölçülülük esası kaçırılmış durumda yani her türlü
işlemlerde, her türlü yasal düzenlemelerde Anayasamızın 13üncü
maddesinin getirmiş olduğu ölçülülük esası bu düzenlemede nazara
alınmamıştır. Bu düzenlemede ölçülülük esası
kaçırılmıştır.
Değerli
Bakanımız şunu söyledi: Anayasanın 72nci maddesinde her
vatandaşımızın askerî yükümlülüğü var. Evet,
devamı var, Kanunla düzenlenir. diyor. Askerlik Kanununun 1inci
maddesi de der ki: Her Türk erkeği askerlik yapmaya yükümlüdür. Yani
evet, Anayasada, orada kadın-erkek ayrımı getirilmemiştir
ancak Değerli Bakanım eğer bir de onu okuyabilirse o gerçekten
makul ve yerinde olmuş olurdu. Evet, her erkek vatandaş askerlik
yükümlülüğünü yerine getirecek ancak bu yükümlülüğünü yerine getirdiği
zaman sınıf esasının, zengin-fakir ayrımının
yapılmaması gerekir. Yani getirilen bu yasal düzenlemede
sınıf esası gündeme getirilmiş.
Peki,
1999 depreminde yani 2000de yapılan düzenlemede de, o dönemdekinde de
yine döviz esası getirilmiş idi. Döviz esasında o günden bugüne
kadar ne değişiklik oldu? Hiçbir değişiklik olmadı.
Türkiyede yaşayan vatandaşımız için 30 bin, yurt
dışında yaşayan vatandaşımız için 10 euro,
25 bin TLye tekabül etmekte, arada 5 bin fark var. Yani hakikaten bu 5 bin
fark
Bugün Ercişte bir dairenin fiyatı 30 bin ile 45 bin arası
değişiyor değerli arkadaşlar. Ercişte oturan bir
vatandaşımız, kendi çocuğuna bedelli askerlik yüzünden 30
bin vereceğine orada barınma hakkı olan bir tane konut
alır. Yani bu çarpıcı bir örnektir. Yani bu açıdan
baktığımız zaman, gerçekten burada sınıf
esasına dayalı, adalet ilkeleri zedelenmiş, zengin-fakir
ayrımı yapılmış ve vatandaşımızın
bu getirilen düzenlemelerle birlikte askerlik duyguları da, askere
bakış tarzı da, askere karşı da biz
vatandaşımızı soğutmuş oluyoruz. Bu tehlikeli bir
gidiştir. Sayın Hükûmet tabii ki, istirhamım benim şu
değerli AK PARTİli milletvekili arkadaşlarımızdan:
Sporda şiddet yasa tasarısı burada
tartışılırken bir arkadaşımız geldi burada
ısrarla savundu, ama Cumhurbaşkanına bu yasa sunulduğu
zaman, şimdi, Cumhurbaşkanına bir mektup yazmış: Aman
bu yasayı onamayın. Aynı şekilde, inşallah, içinizden
böyle bir arkadaşımız bir daha çıkmaz. Yani bu şekilde
birbirinizle bir çelişkili duruma düşmeyin. Verdiğiniz
oylarınızı, vicdanınızın sesini dinleyin, bu
tezat davranışlarınıza anlam veremiyorum. Hem gelip burada
yasayla ilgili konuşma yapacaksınız hem de
Cumhurbaşkanına mektup yazıp, Aman Cumhurbaşkanım bu
yasayı onaylamayın. diye mektup göndereceksiniz, bu affedilecek olan
bir davranış değil, bu anlamda hiç
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sana ne!
MAHMUT
TANAL (Devamla) Yani, laf atmanızı gerektiren bir neden yok, bu
lafınızı o arkadaşınıza yetiştirin, o
arkadaşınıza deyin ki, Ya, ne diye böyle bir söz aldın,
niye Cumhurbaşkanına mektup yazdın?
Bu
anlamda, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Günaydın diyorum, çünkü
saat dört. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tanal.
Madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4 üncü maddesi ile Askerlik Kanununa eklenmesi
öngörülen "Geçici 48 inci maddenin" aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Bülent
Tezcan Emre
Köprülü
Aydın Tekirdağ
Mehmet
Şeker Veli
Ağbaba Ramazan
Kerim Özkan
Gaziantep Malatya Burdur
Namık
Havutça Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mahmut
Tanal
Balıkesir İstanbul İstanbul
Ahmet
Toptaş
Afyonkarahisar
Geçici
Madde 48- Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce temel askerlik
eğitimlerini tamamlamalarını müteakip Türk
vatandaşlığından çıkmalarına izin verilen
veya Türk vatandaşlığını
kaybedenler ile ödeme
ve temel askerlik eğitimi yükümlülüklerini süresi
içinde tamamladıklarından kesin terhise hak kazananlara geri edeme
yapılmaz."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Emre Köprülü, Tekirdağ Milletvekili.
Buyurun
Sayın Köprülü. (CHP sıralarından alkışlar)
EMRE
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
geçici 48inci maddeyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş
olduğu önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Sayın
milletvekilleri, ben de daha önce vermiş olduğumuz önergeler ve
teklifler ile ilgili olarak iktidar partisinin tutumundan ötürü bu önergemiz
ile ilgili de çok ümitli olmadığımı belirterek söze
başlamak istiyorum ancak tabii ki milletin kürsüsünde, Mecliste bir
milletvekili olarak gerçekleri açıklama zorunluluğumuz ve
sorumluluğumuz bulunmaktadır. Aynı durumda da milletin vekili
sıfatına sahip olan, Meclis çatısı altında bulunan
iktidar partisinin değerli milletvekillerinin de, ülkenin gerçeklerinden
uzak, vatandaşın durumundan uzak kanun tasarılarına
karşı durma sorumluluğu bulunmaktadır. Bu bağlamda
sayın milletvekilleri, 30 bin lira bedel, fakir fukaranın, garip
gurebanın, muhtaç durumda olan bunca vatandaşımızın
ödeyebileceği bir bedel değildir; bu bedel, eşitsizliği
yasalaştıracak ve kanunlaştıracak bir bedeldir ama bunun
kanunlaşacak olması hukuka uygun olduğu anlamını
taşımamaktadır. Aynı bağlamda, temel askerlik
hizmetinin kaldırılması da Anayasamıza,
Anayasamızın 72nci maddesine açık olarak aykırı bir
uygulamadır. Temel askerlik hizmetini yapmayanlarla ilgili olarak
gelecekte olası bir seferberlik durumunda ne gibi tedbirlerin
uygulanacağı, söz konusu durumda olanlarla ilgili olarak olası
seferberlik hâlinde kendilerinin bu kapsamda kalıp kalmayacağı
ya da onlarla ilgili alınacak tedbirlerin ne durumda olacağı da
bence belirsizdir.
Bir
konu daha kanun tasarısında maalesef ki çok net olarak
algılanmamakta, bilakis kanuna uygun davrananlarla, maalesef ki askerlik
hizmetini yapmayanlar kıyaslandığı zaman, askerlik
hizmetini yapmayanları kayıran bir uygulama taşımaktadır.
Bu bağlamda, tasarıda otuz yaş sınırı vardır
ancak otuz yaşını doldurmuş olup da hâlen daha askerlik
hizmetine devam etmekte olanlarla ilgili düzenleme maalesef ki olumsuzdur. Bir
kişi otuz yaşını doldurmuş olup da kanunlara uygun bir
şekilde, hukuka uygun bir şekilde askerlik hizmetine fiilen
başlayıp da bu kanun yasalaştığı zaman kendisi
maalesef ki kanun kapsamında değildir. Bu durum, çok açık olarak
kanuna uygun davranmış olan bir Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşının cezalandırılmasıdır. Bizce
yapılması gereken hadise çok basittir. Bununla ilgili zaten
Komisyonda da Cumhuriyet Halk Partisinin önerisi vardır.
Vatandaşlarımızın, otuz yaşını
doldurmuş olup da fiilen askerlik hizmetine başlamış
oldukları durumda kendilerinin yapmış olduğu askerlik
süresinin toplam askerlik süresine oranının ödenecek parasal duruma
oranıyla bulunacak bedel kendilerine ödettirilmek suretiyle bu kanun
kapsamından yararlanmaları sağlanabilir. Aksi durum, yasalara
uygun davranmayan, hukuka, kanuna uygun davranmayan kişilerin
ödüllendirilmesi sonucunu taşır. Maalesef ki bu tasarıdaki
mevcut kişilerin yasa kapsamı dışında tutulmaları
da tam anlamıyla bu duruma karşılık gelmektedir.
Bizler,
bu tasarının bedel konusunda olsun, temel askerlik hizmetinin
yapılmaması noktasında olsun, aynı durumda, az önce
söylediğim gibi otuz yaşla ilgili olarak fiilen askerlik hizmetine
başlamış olanlarla ilgili olsun
taşıdığı hükümlerin maalesef ki Anayasaya, kanuna,
toplumumuzun, halkımızın gerçeklerine uygun olmadığı
inancındayız. Bu nedenle, bizler, vermiş olduğumuz
önergeler, teklifler, Komisyonda olsun, Mecliste olsun her ne kadar iktidar
partisi tarafından dikkate alınmamış olsa da bir
milletvekilliği ve bir milletvekili sorumluluğunun gereği olarak
bunları Meclis
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMRE
KÖPRÜLÜ (Devamla) -
kürsüsünden söyledik. (AK PARTİ
sıralarından Maalesef ki süren bitti. sesi) Maalesef ki gerçekten
süremiz sona erdi
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
EMRE
KÖPRÜLÜ (Devamla) -
maalesef ki süremiz sona erdi ancak bunları söyleme
sorumluluğumuz halkın seçtiği milletvekilleri olarak bizdedir.
Bu
nedenle, tekrar Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.-
YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi vardır, yerine getireceğim.
Sayın
Tarhan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özel, Sayın Ören, Sayın
Toptaş, Sayın Öztürk, Sayın Canalioğlu, Sayın
Öğüt, Sayın Kesimoğlu, Sayın Ağbaba, Sayın Özkoç,
Sayın Akar, Sayın Köprülü, Sayın Keskin, Sayın Acar,
Sayın Demirçalı, Sayın Dibek, Sayın Türkoğlu,
Sayın Tanal, Sayın Düzgün.
Yoklama
için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/524) (S.
Sayısı: 82) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 49u okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 49- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce dövizle askerlik hizmetinden yararlanmak üzere başvuranlar
hakkında, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümleri
uygulanır. Ancak, bu yükümlüler temel askerlik eğitimine tabi
tutulmazlar.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum ve günaydın diyorum.
Değerli milletvekilleri, burada Sayın
Bakanın hararetli ve coşkulu bir şekilde bu yasayı
savunmasını görünce doğrusu hayret ettim. Neden hayret ettim?
Seçimlerden önce, Cumhuriyet Halk Partisinin bir bedel ödeyerek ya da bir bedel
ödemeksizin askerlikten muaf tutulmaya ilişkin kanun
tasarısının geldiği süreçte Sayın Başbakanın
konuştuğu cümleleri dikkate alınca ve o dönemin grup başkan
vekillerinin söylediği sözleri şimdi hatırlayınca -hepinize
arkadaşlarımız hatırlattı- AKP Grubunun ve Sayın
Bakanın doğrusu Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği, o dönem
benim hiç içime sinmeyen ve benimsemediğim yasa tasarısını
böylesine coşkuyla, hevesle, zevkle destekliyor olmalarına ben
doğrusu şaşırdım.
Değerli
arkadaşlarım, Anayasanın 72nci maddesi Vatan hizmeti, her Türkün
hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu
kesiminde -altını çiziyorum, silahlı kuvvetlerde veya kamu
kesiminde; silahlı kuvvetlerin alternatifi kamu kesimi- ne şekilde
yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla
düzenlenir. diyor. Burada Anayasanın emredici hükmü, çok açıkça
anlaşıldığı üzere, bu hizmetin silahlı
kuvvetlerde veya kamu kesiminde yapılmasını, yerine
getirilmesini emrediyor. İki tane alternatif var. Diğer alternatif
ise burada, yani kamu kesiminde ya da silahlı kuvvetlerde bu hizmetin
nasıl yerine getirileceği veya getirilmiş
sayılacağına ilişkindir.
Yine,
Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 2nci maddesi askerlik
tanımını yapıyor, Türk vatanını, istiklal ve
Cumhuriyetini korumak için harb sanatını öğrenmek ve yapmak
mükellefiyetidir. diyor.
Değerli
arkadaşlarım, hem Anayasanın 72nci maddesi hem de bu İç
Hizmet Kanununun 2nci maddesi birlikte tanımlandığında,
askerlik görevi aynı zamanda bir hak, aynı zamanda bir ödevdir.
Şimdi,
burada şöyle bir olay da vardır: Ülke savunulmasının
zorunluluğunda kalınırsa 30 bin lira ödeyenler ömür boyu bu
askerlikten muaf tutulacaklardır.
Burada
konuşan çok değerli bir AKP milletvekili arkadaşım iki tane
örnek verdi: Öğretmenlik ve polislik. Zaten, Anayasaya bakarsanız,
orada, kamu kesiminde ya da Türk Silahlı Kuvvetleri nezdinde bu hizmetin
yapılacağını veya yapılmış
sayılacağını öngörüyor. Dolayısıyla,
öğretmenlik bir kamu hizmetidir. Belirli bir süre polislik görevi yapan
insanlar zaten bu görevlerini kamu hizmetinde yapmış
olduklarından dolayı burada bir engel yoktur.
Askerliğin
temel eğitim süresinin yirmi gün, otuz gün, elli gün, altmış gün
olması konusu
tamamen serbest bir düzenlemeye tabidir, buna bir itirazım yoktur ama
burada mutlaka bu kanunda bir askerlik süresinin olması gerektiğini
ben düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, öte yandan bu yönüyle bu kanunun Anayasaya çok
açık bir şekilde aykırı olduğunu düşünüyorum ve
tüm af yasaları gibi bedelli askerlik düzenlemesinin de özü
itibarıyla adaletsizlik ve haksızlık içerdiğini
düşünüyorum. Bunun her şeyden önce yaş haddi itibarıyla bir
haksızlık içerdiğini düşünüyorum. Neye göre otuz
yaşından gün almış veya bir gün olan adam neye göre
faydalanamayacak? Bunu da takdirlerinize sunuyorum.
Yine, bu otuz yaş
düzenlemesinin sağlıklı olmadığını
düşünüyorum. Yani askerlikten kurtulmanın bedeli de öbür taraftan 30
bin TL olmamalıdır.
Şimdi siyasetin
görevi sorunu çözmektir. Sayın Başbakan bu konudaki
düşüncelerini açıklarken o düşüncelerine ben de katıldım
o zaman. Yani Anadolunun dört bir tarafında fakir fukara insanların
gerçekten ıstırap duyacağı bir kanunun altına ben imza
atmam. dedi. Şimdi merak ediyorum, hangi irade sekiz ay içerisinde Sayın
Başbakanı o noktadan bu noktaya getirdi? Ben bu yasa
görüşülmeden önce söz almayacaktım
Dikkat ederseniz son maddede
Ben
Silifkenin 66 muhtarıyla görüştüm, bunların içinde AKPlisi de
var, MHPlisi de var, CHPlisi de var. Sizin köyünüzde otuz yaşına
gelip askerlik yapmamış bir tane adam var mı? dedim. Vekilim,
hiç yok. dediler. Yani bu yasa sizin işinize yaramıyor mu?, Hiç
yaramıyor. dediler.
Değerli
arkadaşlarım, biz de sabahın dört yirmisi olmuş bu saate
kadar burada bununla
uğraşıyoruz. Yani zaten Hükûmet, Sayın Başbakan kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisiyle Parlamentonun yasama yetkisini eline
almıştı, bari bunu da alsaydı eline, bundan sonraki bu
yasaları da bu şekilde çıkarsaydı. Yani burada hiç olmazsa
yasa görüşülüyormuş gibi görüşülmemiş olsaydı diye
düşünüyorum. Parlamenterleri de gönderseydi memleketine.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi Sayın Bakan dedi ki: Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesini tanımıyor muyuz? Tanıyoruz Sayın
Bakan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini tanıyoruz. Acaba sizin
aklınıza ya da Başbakanın aklına ya da AKPli arkadaşlarımızın
aklına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları
vicdani ret konusunda mı geliyor? Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin Türkiyede Ceza Muhakemesi Kanununda gösterilen tutuklama nedenlerinin
ve tutuklama sürelerinin hukuka uygun olmadığına ilişkin ve
bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
belirterek yüzlerce ihlal kararı var. Bunun Adalet
Bakanlığının benim soru önergeme verdiği
yanıtları da var.
En son Cahit Demirel
kararında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi diyor ki: Türkiyedeki
tutuklamanın hukuka uygunluğunun denetlenemeyişi, orada
gösterilen tutuklama nedenlerinin aslında tutuklama nedeni
sayılamayacağı ve tutuklama sürelerinin de hukuka uygun
olmadığı nedenle Türkiyeyi tazminata mahkûm ediyor ve
şöyle bir karar veriyor. Ben, bu kürsüde bunu okudum, geçen dönem okudum,
23üncü Dönemin sonunda okudum. Diyor ki: Türkiyede bu haksız tutuklama
ve aşırı tutukluluk süreleri ihlalleri artık sistematik bir
hâl almıştır. Türkiye'nin uyarılması gerekmektedir.
diyor ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine bunu öneriyor.
Bugüne kadar, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi, bir konuda ihlali tespit ediyor ve tazminata
hükmediyordu. Hiçbir kararında böylesine bir uyarı görevi yoktu.
İlk defa Türkiyede, Türkiyeyle ilgili, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi, Türkiye'nin uyarılması gerektiğini Avrupa Bakanlar
Komitesine öneriyor.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Hangi gerekçeyle?
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) Söyledim gerekçesini, söyledim.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Hangi gerekçeyle, bir de onu söyler
misiniz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) Dostum, söyledim
Bir: Siz, suçun
niteliğine bakarak adam tutuklayamazsınız. diyor. İki:
Siz, kaçma şüphesine
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Tutuklamada gerekçeyi
yazmadığınız için bunu söylüyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) Arkadaşım, oku.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Tutuklamada gerekçeyi yazın.
diyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) Arkadaşım, laf atma
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı)
Yanlış yönlendirmeyin, tamam mı?
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) Arkadaşım, laf atma, oku
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Ben, gayet iyi okuyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) Oku arkadaşım, oku, laf atma, oku öyle gel.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Ben, gayet iyi okudum o kararı.
BAŞKAN Sayın
Milletvekili, lütfen
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Sadece gerekçeyi
yazmadığınız için
BAŞKAN Lütfen
Sayın Milletvekili
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) Arkadaşım, oku gel. Ben, bu kürsüden okudum o
kararları, çok okudum ve ben dersime iyi çalışarak gelirim,
AKPli arkadaşlarım bilir.
Şimdi, Sayın
Bakan, en son sizin döneminizde atadığınız Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi yargıcı bu
konuda, insan hakları ihlali konusunda, adil yargılanmayla ilgili
Türkiye'nin 9 bin civarında dosyasının olduğunu söylüyor.
Şimdi, kaldı ki vicdani ret konusunda Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi bunu bir din ve vicdan özgürlüğü kapsamında kabul etmiyor. Orada
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin söylediği konu, aynı olay
nedeniyle birden fazla kişinin yargılanmasıyla ceza
verilmiş olmasına itirazı var. Kaldı ki bu konu
tartışılır. Elbette ki biz, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararlarının yargı yetkisi Türkiye tarafından
kabul edildiği için Türkiye'nin bu kararlara uyması gerektiğini
bu kürsüden ben defalarca söyledim; Ergenekon, KCK davalarından önce
söyledim, 2007de söyledim. Türkiye'nin dört bir yanında hâkim ve
savcıların matbu gerekçelerle, soyut gerekçelerle insanları
özgürlükten alıkoyduğunu söyledim ama bunu işinize geldiği
zaman kullanıp, işinize gelmediği zaman o kararları
görmezden gelmenize, ben, doğrusu Sayın Bakan şahsen üzülüyorum.
Bunu, bu konuda da lütfen, bence, düşünürseniz daha iyi olur diye
düşünüyorum.
Bu görüşülmekte olan kanun
tasarısına Sayın Başbakanı çok sevdiğim için ret
oyu vereceğim arkadaşlar. Sayın Başbakanın dokuz ay
önce söylediği sözler aklımdan çıkmadığı için ben
Ali Rıza Öztürk olarak bu kanun tasarısına ret oyu
vereceğim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Hasan Ören, Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Ören.
(CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 49uncu madde üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli
arkadaşlarım, 22nci Dönem Adalet ve Kalkınma Partisinin çıraklık dönemiydi. Aslında
çıraklık dönemine bakıldığında bu Parlamentoda
bir uzlaşma söz konusuydu. O uzlaşmada da
(Çankırı
Milletvekili İdris Şahin ile Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın
Öztürk, lütfen
Sayın
milletvekilleri
HASAN ÖREN (Devamla)
Sayın Başkanım, herhâlde baştan
başlatırsınız değil mi?
(Çankırı
Milletvekili İdris Şahin ile Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN
Sayın Öztürk, lütfen
Sayın
Ören, buyurun, yeniden başlatıyorum sürenizi.
HASAN
ÖREN (Devamla) Değerli arkadaşlarım, 22nci Dönem sizlerin
çıraklık dönemi. O çıraklık dönemine
baktığımızda aslında orada bir uzlaşma var. O
çıraklık döneminde Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin
daha özgür davrandığını görüyoruz. Ben biraz evvel
Metinerle görüşürken onu söylemiştim, sizin aslında 22nci
Dönemde olmanız gerekliydi. Çünkü 24üncü Dönem o kadar özgür değil.
Bakın, o çıraklık döneminde 1 Mart tezkeresini engelledik
sizlerin oylarıyla, sizlerin katkısıyla.
İSMET
UÇMA (İstanbul) Sen partine bak!
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Sen kendi işine bak!
HASAN
ÖREN (Devamla) 22nci Dönemde Recep Tayyip Erdoğanın önünü
açtık Anayasayı değiştirerek. Eğer Cumhuriyet Halk
Partisinin o günkü takındığı tavır olumlu
olmasaydı Timea kapak olan Sayın Tayyip Erdoğan, Allah
şifalar versin, bugün bu Mecliste olmayacaktı.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Millet istediğini yapar.
HASAN
ÖREN (Devamla) Yani o dönemde, çıraklık döneminde daha iyiydiniz.
Ama 23üncü Dönemi bilmiyorum, ben 23üncü Dönemde yoktum. 23üncü Dönemde olan
arkadaşlarım onu anlatırlar. 24üncü Dönem ise Metinerin
talihsizliği! Tam bir ustalık dönemi! Ustanın Meclise
ihtiyacı yok.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sizinkiler konuşmamıza izin
vermiyorlar ki. Konuşma özgürlüğünü bile çok görüyorlar.
HASAN
ÖREN (Devamla) Meclisle ilgili ustanın hiçbir şekilde ihtiyacı
yok. Değerli arkadaşlarım, Meclis açık, kanun hükmünde
kararnameyle ülkeyi yönetiyoruz! Meclis açık, insanlar Genel Kurul
Salonunda uyumaya başladılar! Eskiden kulislerde uyurlardı!
Çünkü Meclisin televizyonu Genel Kurulun çalıştığı süre
içerisinde çalışmaları verirdi. Şimdi yaylaya döndü Meclis!
Bakan karşı tarafta uyuyor, Komisyon Başkanı bu tarafta
uyuyor! (AK PARTİ sıralarından Kendi grubuna bak! sesleri)
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Senin grubun nerede?
HASAN
ÖREN (Devamla) Değerli arkadaşlarım, grup
toplantıları
Sabahın bu saatinde sizlere biraz dirilik
getirmekte yarar görüyorum. Bakın, hareketlendiniz, kendinize gelmeye
başladınız. Benim de istediğim buydu zaten.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Her zaman hareketliyiz, her zaman.
HASAN
ÖREN (Devamla) Ama bu Meclisi çalıştırın arkadaşlar.
Bu Meclisi çalıştırmaz iseniz yarın siz şikâyetçi
olursunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Seviyen bu senin!
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Sen kendini sorgula!
MEHMET
YÜKSEL (Denizli) Yorum yapma!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen Sayın Hatibi dinleyelim.
HASAN
ÖREN (Devamla) Bu Meclisin ortak kararlara ihtiyacı var.
Grup
toplantıları sona erdi. Haftada bir gün genel başkanların
Türkiyeye mesaj vereceği gün, o bile fazla geldi. Meclisin bütün
yayınlarını kaldırdı. Buradaki milletvekilleri bu
kürsüye çıktığında seçmenleriyle diyaloğu nasıl
kuracak? Ha hoş, seçmene ihtiyaç mı vardır sizde? O da yoktur.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Çünkü hiçbirinizin geliş
şekli demokratik değildir. Mesela benim Manisamda Adalet ve
Kalkınma Partisi sandık koymuştur, adına temayül
yoklaması demiştir.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Sen kendini
sorgula, kendini!
HARUN
KARACA (İstanbul) Seçim sonucu ne oldu?
HASAN
ÖREN (Devamla) Sayın Metiner, 50 kişi temayül yoklamasına
katılmıştır.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Ya, sana ne, sana ne!
HASAN
ÖREN (Devamla) - 1inci sıradan 10uncu sıraya kadar olan hiç kimse
sırasında yer almamıştır. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HARUN
KARACA (İstanbul) Seçim sonucu ne oldu?
HASAN
ÖREN (Devamla) - Bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin demokrasi
anlayışı. Ama her partinin kendine göre bir demokrasi
anlayışı vardır. (AK PARTİ sıralarından
CHPye bak sesleri)
CHPye
mi bakalım? CHPye mi bakalım?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
HASAN
ÖREN (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisine bakar iken daha dikkatli
bakacaksınız, eğer burada bir milletvekili demokrasiyle ilgili
bir söz söylüyor ise onun geliş şekline bakacaksınız. Onun
geliş şekli, 10 binlerce üyenin seçimiyle mi geliyor yoksa sizin gibi
atamayla mı geliyor?
Onun
için, buradaki milletvekilliğini irdeleyeceksiniz.
Değerli
arkadaşlarım, geçmiş zaman yoktur.
HARUN
KARACA (İstanbul) Seçimin sonucu ne oldu, söyler misin?
HASAN
ÖREN (Devamla) Bütün gençler şu an televizyonlardan izleyemiyorlar
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Askerlik Kanununa gel.
HASAN
ÖREN (Devamla) -
ama İnternetten izliyorlar, hatta size de mesaj
gönderiyorlar. Tekriri müzakereyle geriye dönüş kapısı her zaman
Meclis için açıktır.
Eğer
bu kadar mesajı aldığınız insanlara sabahın bu
saatinde müjdeli bir haber vermek istiyor iseniz, Meclis olarak Komisyondan
gelen teklifte değişiklik yapın.
Bakınız,
Komisyonun teklifi burada. Şuraya bakın arkadaşlar, böyle bir
şey olur mu? Hükûmetin teklif ettiği metnin aynısı.
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Hoş geldin!
HASAN ÖREN (Devamla)
Madde 1 Tasarının 1 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul
edilmiştir.
Tasarının 2
nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
3, 4, 5, 6. Bu
Komisyonun, Hükûmetten gelen tasarıyla ilgili, hiç,
değiştirmeyle ilgili bir düşüncesi yok mu arkadaşlar?
Sayın Metiner,
isminizi zikrediyorum, size söz hakkı çıkıyor.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Söz hakkı istersem vermeyecek
HASAN ÖREN (Devamla) - Bununla
ilgili, bu yasayla ilgili sizin hiç aykırı bir düşünceniz söz
konusu değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASAN ÖREN (Devamla)
Hepinize hayırlı sabahlar arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Ören, teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde iki adet
önerge vardır, önergeleri önce geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına,
Görüşülmekte olan
82 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 4. Maddesiyle
eklenen Geçici Madde 49da yer alan 2. cümlenin Tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Alim
Işık Mehmet
Şandır
İzmir Kütahya Mersin
Oktay
Öztürk Hasan
H. Türkoğlu Münir
Kutluata
Erzurum Osmaniye Sakarya
Seyfettin
Yılmaz
Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4 üncü maddesi ile Askerlik Kanununa eklenmesi
öngörülen "Geçici 49 uncu maddesinin" aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Tezcan Ahmet
Toptaş Mehmet
Şeker
Aydın Afyonkarahisar Gaziantep
Veli
Ağbaba R.
Kerim Özkan Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya Burdur İstanbul
Namık
Havutça Mahmut
Tanal
Balıkesir İstanbul
Geçici Madde 49 Bu
Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce dövizle askerlik hizmetinden
yararlanmak üzere başvuranlar hakkında, başvuru tarihinde
yürürlükte olan mevzuat hükümleri uygulanır. Ancak, bu yükümlüler temel
askerlik eğitimine tabi tutulurlar."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Önerge
üzerinde söz talebi? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı ile bedel
ödemek suretiyle askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılacaklar için
temel askerlik eğitimi, 1111 sayılı Askerlik Kanunundan
çıkartılmaktadır. Önergemiz ile "Geçici 49 uncu" madde
daha önceki önergelerimize paralel olarak düzeltilmekte, bedel ödemek suretiyle
askerlik hizmetini ifa edeceklerin temel askerlik eğitimine tabi
tutulmaları sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına,
Görüşülmekte olan
82 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 4. Maddesiyle
eklenen Geçici Madde 49da yer alan 2. cümlenin Tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 82 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 4üncü maddesinin geçici madde 49da yer alan bu
yükümlüler temel askerlik eğitimine tabi tutulmalılar ifadesinin
tasarı metninden çıkarılmasıyla ilgili verdiğimiz
önergeye ilişkin olarak söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, on bir on iki saattir bu tasarının
görüşmelerini yapıyoruz. Biraz önce Sayın Bakanın ve Grup
Başkan Vekiliniz Elitaşın dediği gibi 1inci madde zaten
birçok şeyi bağladı. Bundan sonra
konuştuklarımızın ne sizin nezdinizde kabul göreceğini
ne de Genel Kurulda kabul göreceğini düşünmüyoruz. Ama bu
tasarıdan beri yüzlerce mesaj aldım. Ben de buraya bir şeyi
ifade etmek için çıkmış bulunuyorum. Gelen mesajlarda, özellikle
bedelli askerliği heyecanla bekleyen insanlarda bile temel askerlik
hizmetlerinin kaldırılmasından dolayı çok büyük huzursuzluk
var. Bizim Adanamızda, Çukurovada ve Anadoluda askerliğini
yapmayana kız bile vermezler.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Yapma.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Şimdi, o sizin kararınız. Ben bana gelen
mesajlardan bahsediyorum, siz nasıl istiyorsanız o şekilde
yapabilirsiniz.
Şimdi,
peki bu önergenin kabul edilmeyeceğini bile bile niye bu önergeyi verdik?
En azından yarın Meclis tutanaklarına
baktığımızda, çocuklarımıza,
torunlarımıza bu tasarı karşısında Mecliste biz
de gereken konuşmayı yaptık diyeceğiz. Peygamber Efendimiz
hadisi şerifinde diyor ki: Gördüğünüz bir
yanlışlığı önce elinizle
Ellerimizi
kaldırdık ama yanlışlığı ifade edemedik.
Şimdi, sabahın bu saatinde dilimizle söylüyoruz. Muhtemelen dilimizle
söylediğimiz de bir mana ifade etmeyecek. Ondan sonra kalbimizde ve sizin
vicdanlarınıza havale edeceğiz. On bir on iki saattir ne
konuşursa konuşsun Sayın Başbakan tarafından getirilen
tasarıya sizin burada değiştirmek gibi vicdanınıza
sığsa da sığmasa da bir görüş belirtmeyeceğinizi
on bir on iki saattir gördüm. Ben bununla ilgili yarın
çocuklarımıza ve bize mesaj çeken
arkadaşlarımızın beklentilerine cevap vermek adına söz
aldım.
Bedelli
askerlik tasarıya göre anlamını kaybetmiştir. Çünkü fiilen
bir gün dahi askerlik yapılmaması olsa olsa askerlik ödevinden muaf
tutulma olarak tanımlanabilir. Yoksa yapılmayan bir görev bedel
ödeyince yapılmış kabul edilmez. Anayasamız askerliği
yalnızca bir ödev olarak değil, aynı zamanda bir hak olarak da
öngörür. Askerlik ödevini belli şartlarla sınırlandırabilir,
yirmi bir güne indirebilirsiniz ama bu hakkı
vatandaşlarımızın elinden alamazsınız.
Askerliğin Türk milleti için taşıdığı derin
manevi anlamı yok sayamazsınız. Bir taraftan Asker
ocağı peygamber ocağıdır ve Mehmetçik küçük Muhammed
anlamındadır. diyerek asker ocağının kutsal yönünü
öne çıkaracağız, diğer taraftan bu kutsal ocağın
manevi havasını gençlerimizin teneffüs etmesine fırsat
vermeyeceğiz. Bu bir çelişki değil midir?
Bizce
yapılması gereken, öncelikle tasarının maddesi içerisindeki
yirmi bir günlük temel askerlik eğitimine tabi tutulmayı
kaldıran ibrenin çıkarılmasıdır. Yoksa, vicdani
retçilerin içinizde vicdani retçiler olabilir ama bir çoğunuzun vicdani
retçi olmadığını çok iyi biliyorum- yani ideoloji veya dinî
inançları gereği askere gitmek istemeyenlerin taleplerini
karşılamak maksadıyla bu tasarıya sinsi ve gizli emellerini
gerçekleştirmek üzere temel askerlik hizmetlerinden muaf olma imkânı
getirilmiş olur.
Sayın
Başbakan vicdani redde karşı olduğunu söylerken
Tasarıda temel askerlik hizmetini ortadan kaldırarak vicdani reddin
önünü açmış bulunuyor. Ülkemizin bu nazik ve kritik döneminde vicdani
ret tekliflerinin Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından servis
edilmesinin tehlikeli ve milletimizin temel millî ve manevi değerlerini
tahrip edecek ve bölücü çetelerin eline koz verecek ortama davetiye
çıkaracağı aşikârdır.
Partimiz
vicdansızlığın adım adım kabul ettirilmesine ve
vatan görevinin içinin boşaltılmasına asla müsaade etmeyecek ve
bu pusuya yatmış olan kirli niyetlere aradıkları
ortamı vermeyecektir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Geçici
madde 49u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni geçici madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere görüşülmekte olan tasarı ve teklife
konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı ve teklif ile çok
yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve
komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç
Tüzükün 87nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
Bu
nedenle önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 4 üncü maddesine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Tezcan Ahmet
Toptaş Mehmet
Şeker
Aydın
Afyonkarahisar
Gaziantep
Veli
Ağbaba R.
Kerim Özkan Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya Burdur
İstanbul
Namık
Havutça Mahmut
Tanal
Balıkesir
İstanbul
Geçici
Madde 50- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce askerlik
görevini ifa etmek üzere silahaltına alınanlar, Kanunda belirlenen
koşulları taşımaları ve fiilen yaptıkları
askerlik hizmeti süresinin, Kanunda belirtilen tutar ile kıyaslanması
suretiyle hesaplanacak tutarı Kanunda belirtilen sürelerde ödemeleri
koşuluyla kendilerinin istemi üzerine terhis edilirler.
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor
musunuz?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN-
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış
olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Sayın
milletvekilleri, yeni geçici madde ihdasına dair bir önerge daha
vardır, önergeyi okutup yine aynı işlemi
tekrarlayacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Askerlik Kanununda değişiklik yapılmasına dair Kanun
Tasarısının 4. maddesine aşağıdaki maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederim.
Ramazan Kerim Özkan
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mehmet
Şeker
Burdur İstanbul
Gaziantep
Veli Ağbaba Bülent
Tezcan Adnan
Keskin
Malatya Aydın
Denizli
Mahmut Tanal Namık
Havutça
İstanbul Balıkesir
Geçici
Madde 51: 1111 sayılı kanun kapsamında vatan görevini er ve
erbaş olarak yapanlar, sevk olundukları kıtalarına
katıldıkları tarihten itibaren, kesin terhis oluncaya kadar,
firarda bulundukları, disiplin hapsi aldıkları veya tutuklu
olarak geçirdikleri süreler hariç, 5510 sayılı yasanın 4a
maddesi hükümleri kapsamında sigortalı sayılırlar. Bu
süreler boyunca sosyal güvenlik kurumu lehine tahakkuk eden primler Milli
Savunma Bakanlığınca ödenir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Kırıkkale) Çoğunluğumuz
olmadığından katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Madde 5i okutuyorum:
Madde 5- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Adnan
Keskin, Denizli Milletvekili.
Buyurun
Sayın Keskin.
CHP GRUBU
ADINA ADNAN KESKİN (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tümünüzü saygıyla selamlıyorum.
Bedelli
askerlik düzenlemesiyle birtakım yurttaşlarımız,
parası karşılığında askerlikte geçirecekleri
süreyi ve askerlikte karşılaşacakları riskleri para ile
satın almış konumuna geçiyorlar, parası olmayan
yurttaşlarımız da hayatını kaybetme, sakat kalma tehlikesiyle
askerlik görevini yapıyorlar. Bu tablo eşitlik
duygusuna, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. Her
ne kadar geride kalan zaman diliminde bu konuda Anayasa Mahkemesinin
verdiği bir karardan bahsedilip yapılan düzenlemenin Anayasaya uygun
olduğu iddia ediliyorsa da -sanırım- bu yasadaki düzenleme
biçimiyle Anayasa Mahkemesinin yeni bir tartışmada bu düzenlemeyle
ilgili farklı bir karar vereceğini umuyorum. Kaldı ki işin
pozitif hukuk kuralı olarak Anayasaya uygun olması ona ahlaki bir
geçerlilik kazandırmaz. Bunu, kendi vicdanlarımızda, kamuoyu
vicdanında bu düzenlemeyi kabul ettirmek oldukça güçtür.
Bu düzenlemeyle, çocuğu şehit olan anneye babaya Biz, 30
bin lira para bulamadığınız için sizin çocuğunuzu
askere aldık. Yaşamını yitirdi, şehit oldu ama
parası olanları askerlikten muaf tuttuğumuz için onlardan
aldığımız paradan sizin payınıza düşeni
veriyoruz. Siz rahat olunuz. gibi insanlık vicdanının kabul
etmeyeceği acı bir gerçekle karşı
karşıyayız.
Bu düzenleme
yurttaşın sistemle uyumlu yaşamasına da gölge
düşürecektir. Yurttaş, eşitlik ilkesi ayak altına
alınırsa, devletin yurttaş karşısında eşit
davranma yükümlülüğü zedelenirse insanların sistemle uyumlu
yaşaması güçtür. Yurttaşın devletin otorite
kullanmasına saygı göstermesi, devletin getirdiği yükümlülükleri
içine sindirmesi, devletin herkese karşı eşit yaklaşım
içerisinde olmasıyla mümkündür.
Biraz önce bir önerge
verdik. Bu önergede en azından, ortaya çıkan
haksızlığın, adaletsizliğin düzeltilmesine yönelik bir
girişim sergiledik. Maalesef iktidar partisinde bulunan milletvekili
arkadaşlarımız bu konuda olaya sıcak yaklaşmadıkları
için verilen önerge uygulamaya aktarılamadı.
Önergemizle hem bir
taraftan ülkemizdeki sosyal güvenlik sisteminin yaygınlaşmasına
zemin hazırlamak istedik hem de
Zaten uygulamada kamu görevinde veya
BAĞ-KURlu, sigortalı olarak çalışan insanlar emeklilik
günü geldiğinde kuruma başvurarak askerlik borçlanmasını
yapmaktaydılar. Eğer bu önerge kabul edilmiş olsaydı,
parası olmadığı için
İHSAN ŞENER
(Ordu) Madde üzerinde konuşun.
ADNAN KESKİN
(Devamla) Madde üzerinde konuşuyorum. Konuşurum, merak etme, onu da
konuşurum. Çok mu iştahlısın buraya?
Hiç olmazsa
tasarıda var olan haksızlık ve adaletsizlik belli ölçüde
giderilecekti ama bu hâliyle tasarı adaletsizlik içererek yürürlüğe
girecektir. Sanırım iktidar partisi bu konuda toplumdan gelecek
tepkileri göğüsleyecektir.
İktidar partisinin
oylarıyla kabul edilen tasarının askerlik görevinden muaf
olacaklara hayırlar getirmesini diliyorum, İktidara da hayırlar
getirmesini diliyorum.
Hepinize iyi sabahlar
diliyorum, saygıyla selamlıyorum.
Laf atan
arkadaşlara da teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Keskin.
Madde üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Oktay Vural, İzmir
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, bir kanun
tasarısının sonuna geldik. Aslında, inşallah, bu kanun
tasarısı konusunda söyleyeceklerimizi söyledik. Elbette çoğunluk
iradesi bununla ilgili sorumluluğu da üstlenmiştir ama olumlu
katkı yapmaya gayret ettik.
Burada bazı
hususlara değinmek ve Milliyetçi Hareket Partisinin bu kanun
tasarısı hakkındaki duruşunu sizlere özetlemek amacıyla
söz aldım.
Şimdi,
aslında, mart ayında Sayın
Başbakan Bedelli olmaz. diye ifade etti, daha sonra da işte
yedi kesiz ay sonra, bugünkü Ulusa Seslenişte de Bedelliye kani olduk, mecburiyet hâlini
aldı. dedi. Biz de sekiz ay içinde nasıl oldu da Sayın
Başbakan bu kanaate vardı ve nasıl oldu da mecburiyet oldu, bunu
sorduk. Yani sekiz ayda ne değişti? Birilerinin bunu söylemesi
gerekir. Takdir edersiniz ki Sayın Başbakanın ifadelerini de
boş ifadeler olarak değerlendirmemiz zannederim saygısızlık
olur.
Şimdi,
bize Sayın Bakanın vermesi gereken cevap
Neden mecburiyet oldu,
nasıl ikna oldunuz ya da kimi ikna ettiniz? Bu bakımdan bu konuyla
ilgili gelişmeleri sorduğumuz zaman yani İlgili
kurumların da görüş ve düşünceleri nelerdir? diye bizimle
paylaşın. dedik, ne oldu diye. Aslında Genelkurmay
Başkanlığının görüşü nedir? diye sorduk,
Sayın Bakan orada Ne yapacaksınız görüşünü falan? diye
sordu. Oysa yapılan kanun hakkındaki görüşleri, kurumların
görüşlerini öğrenmek milletin hakkıdır. Ne olur yani öyle
ya da böyle olsa ne olacak? Son söz milletin değil mi? Kim ne derse desin,
elhak Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. diyor,
bürokrasinin mi olacak? Öyle der, böyle der
O zaman bunu ifade edeceksiniz. Ne
olur, öyle dese böyle dese ne olur? Kimden korkuluyor, niye söylenmiyor? Bu
doğrusu anlaşılır gibi değil. Demokratik bir
ülkedeyiz, görüşü ne olursa olsun paylaşılsın.
Başbakanlığın
2007/6 genelgesi var düzenleyici etki analizi yapılmasıyla ilgili ve
burada da 17 Şubat 2007 tarihinden sonraki bütün kanun
tasarılarında düzenleyici etki analizinin yapılmasını,
ilgili tarafların görüşlerinin yer almasını ve
hazırlık safhasının şeffaf olmasını, danışma
ve katılımın temin edilmesini istiyor. Şimdi biz de
Hazırlık safhası Sayın Başbakanın ifadesiyle
şeffaf ise bize bunları açıklayın. diyoruz. Niye
açıklamıyorsunuz? E Genelkurmay Başkanı söz söyledi, bunun
üzerinde söz söylemek olur mu? Ya, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi
ya. Evet söyleriz ve Sayın Bakan, herkes milletin hadimidir. Onun için bu
konularla ilgili sorduğumuz suallerin mesnedi vardır. Diyorsunuz ki:
Nerede? Başbakanın genelgesi var bu görüşler şeffaf olsun
diye. E bunları paylaşın. Hangi kurumlardan
alınmış, ne cevap vermiş, biz bilmek
istiyoruz. Altı ay içerisinde, yedi ay içerisinde değişiklik
olabilir, şu ya da bu şekilde farklı kanaat de olabilir, sonunda
biz burada bir önergeyle yine değiştirebiliriz. Bakanlar Kurulunun
tasarısı olmasına rağmen yine bu irade, o iradeyi de
değiştirme hakkını haizdir. Bunun saklanmasının
doğrusu anlamını bilmiyorum.
Siz
geçenlerde Ben hep doğruyu söylerim. dediniz ama burada
şaştınız, burada doğruyu söylemediniz. Demek ki
doğruları söylemiyorsunuz.
Ondan
sonra 10 bin euro nereye yatırılacak? dedik, sorduk. Ziraat
Bankasına hesaba yatırılacak. diye söylediniz. Sonra
kalkıp diyorsunuz ki: 10 bin euro Merkez Bankasına
yatırılacak. Sonra da diyorsunuz ki: Bu paralar şehit ve
gaziler için kullanılacak. Hayır efendim, 10 bin euro para
yatırıldığı zaman bütçeye gelecek, aynen deprem
vergileri gibi genel harcamaya tabi tutulacaktır. O gelirler
münhasıran şehitler ve gaziler için kullanılacak. diye bir
kayıt da yoktur, bütçeye girecektir. Orada da doğruyu söylememiş
oluyorsunuz.
Yine,
Sayın Bakan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince vicdani retten
dolayı birkaç defa ceza verildi. Bunun düzeltilmesini istedi. diyor.
Aynen böyle söylediniz.
Bu
durumda Adalet ve Kalkınma Partisi ve siz Sayın Bakan Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin istediği gibi bir düzenleme yapmak
istemektesiniz.
Peki,
gerçekten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı bu mudur?
İşte, karar burada var, 22 Kasım 2011 tarihinde vermiş.
Sayısı da 254. Yunus Erçeple ilgili. 9uncu maddeye göre vicdani
reddi tanıman gerekir. diyor, bir de ayrıca Adil yargılama
etkilenmiştir. diyor.
Şimdi,
siz burada kalkıp diyorsunuz ki: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
birkaç tane ceza verdiği için böyle dedi. Gerçek bu değil. O zaman
siz bu milletten yine gerçeği saklıyorsunuz ve doğruları
söylemiyorsunuz. Avrupa İnsan Hakları
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Osman Murat Ülkenin kararına
bakın.
OKTAY
VURAL (Devamla) Yunus Erçep davası var, bakın,
alınmış karar var, burada. Varsa şeyiniz gösterebilirim.
Demek
ki siz yine bir şeyi saklıyorsunuz, doğruları söylemiyorsunuz.
Bu bakımdan, bununla ilgili adil yargılamanın olmaması
özellikle askerî mahkemeler tarafından yargılanmış
olmasını da problem hâline dönüştürmüştür. O bakımdan,
Efendim, bu adama üç tane ceza veriyorsunuz, bunu bire indirin
Bundan
dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiyeyi suçlu
görmüş değil. Siz demek ki, gerçekten vicdani retle ilgili Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin istek ve arzusu için bir
hazırlık yapıyorsunuz ama millet buna uyanmasın diye
kalkıp burada diyorsunuz ki: Ya iki defa, üç defa ceza veriliyor, biz
bunu bire indiriyoruz. Gerçekleri söyleyin, bu milletin üzerine yani
Lütfen
istirham ediyorum, milletvekilleri bilgisiz insanlar değildir,
doğruları paylaşın, neler varsa, onları
paylaşın. Ne yapmak istiyorsanız onları söyleyin ama
saklıyorsunuz bunları. Dolayısıyla, bununla ilgili
yaklaşımlara baktığımız zaman Sayın Adalet
Bakanının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin talebini yerine
getirmek üzere ve Sayın Bakanın da teyit ettiği o talep vicdani
retle ilgilidir. Demek ki, Hükûmetin vicdani retle ilgili bir
hazırlığı var. Siz söylediniz, teyit ettik, dedik ki,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin istediği düzenlemeyi mi
yapacaksınız? Evet dediniz.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Osman Murat Ülkeyle ilgili
OKTAY
VURAL (Devamla) - Bakın evet dediniz siz. Bakın evet dediniz.
Demek ki, her söylediğiniz doğru değil.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Söylediğim doğru.
OKTAY
VURAL (Devamla) - Her söylediğinizi de doğru gibi kabul etmeniz
doğrusu yakışmıyor, yanlış da olabilir.
Şimdi,
aslında askerlik hizmetiyle ilgili bir kanunu görüşüyoruz ama burada
şüphesiz birçok kanun çıktı ama her şeyden önce askerlik
hizmeti konusunda kapsamlı ve kalıcı bir düzenlemeye ihtiyaç
olduğu açık. Hatırlarsanız, bundan önce tek tip askerlik,
süreyi kısaltacağız, birçok bu türlü şeyler söylendi. 2003
yılından beri bedelli askerlik olacak diye vatandaşlar
birtakım beklentilere itildi, celpler ertelendi, yeni aflar geldi, askere
gidecekken affedildi, tekrar üniversiteye gidecekler celplerini ertelemek
durumunda kaldılar.
Tabii,
bütün bunlar bir problem olarak ortaya çıktı ama Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz bu konularda böyle arızi, geçici düzenlemeler yapmak
yerine kalıcı düzenlemeler yapılmasını istiyoruz.
Bedelli askerlikle ilgili alternatif çözümlerimizi de açıkladık. Bu
çözümümüz temel askeriliğe dayalı, bedelli uygulaması ve bedel
ödemeyecek olanlar için de kamu hizmeti karşılığında
onlara bedel ödenmesi şeklinde bir askerlik hizmetinin uygun
olacağını ifade ettik. Ayrıca askerlik süresi
bakımından da bir indirim yapılmasını istedik, kabul
etmediniz. Mevcut tasarı hakkında itirazlarımızı
yaptık, önergelerimizi verdik, kabul etmediniz. Askerimize, polisimize
kurşun sıkmış, öldürmüş olanları bu
tasarının dışında tutalım. dedik, eller
hayır dedi ve Onlardan, kurşun sıkanlardan alınacak
paraları bir de şehit ve gaziler için ödeyelim. dediniz, Olmaz,
vicdanları yaralar. dedik, kabul etmediniz. Haksızlık
yaptınız, doğru yapmadınız bunu, çok yanlış
bir iş yaptınız. Süre konusunda düzenleme yapalım,
talepler var. dedik -nitekim siz de yürütmeyi biraz öteliyorsunuz- Yirmi
yediye indirelim, otuz fazla; on beş bin olsun. dedik, Daha adil olsun
diye, daha fazla insan faydalansın diye bu imkânı getirelim. dedik,
yine onu da reddettiniz. Temel askerlik yapılsın. dedik, onu da
reddettiniz. Hepsini reddettiniz. Dolayısıyla bu tasarı, vicdani
retçilere, askerimize ve polisimize kurşun sıkanlara kapı açan
bir tasarıdır. Bu hükümlerin ayıklanması gerekiyordu.
Aslında
Anayasamızın 72nci maddesi Hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya
kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş
sayılacağı kanunla düzenlenir. derken gerçekten burada herhangi
bir kamu hizmetinin olmadığı açık. Kime hizmet ediyorlar?
Yok. Ama ben kanundan çıkarttım, hizmet var. Nasıl kamu hizmeti?
Paralar kamu bankalarına yatıyor, demek ki hizmet orada
aranıyor
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY
VURAL (Devamla)
kamu bankalarına yatırıldığı
için kamu hizmeti olarak görülüyor dolayısıyla kamu hizmeti
askerliği yok sayan
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (Devamla) - Bu tasarı konusundaki endişelerimizi sizlerle
paylaştık. İnşallah, bu endişelerimiz neticesinde
vicdanlarınız rahat olmaz ama bu endişelerimiz bizim gerçek
endişelerdir.
Bu
tasarının hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yerimden bir açıklama
yapacağım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakanım.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bu vicdani retle ilgili olarak Sayın MHP Grup Başkan
Vekilinin bir açıklaması oldu. Kasım ayında yeni
alınan bir kararı sunarak bunun tek olduğunu sanıyor çünkü
bir öncekini bilmiyor. Oysa çok net söyledim. Aynen okuyorum: Türkiye
kamuoyunda bu konu Osman Murat Ülke davası olarak gündeme gelmiştir.
Osman Murat Ülke, askerlik hizmeti sırasında silah almayı
reddetmiş ve emre itaatsizlikte ısrar suçundan birden çok defa
cezalandırılmıştır. Bu vatandaşın vicdani
retçi olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yaptığı
başvuru 1 Haziran 2004 tarihinde kabul edilmiş ve 24 Ocak 2006
tarihinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından
şahsın sürekli olarak cezalandırılması ve bunun ömür
boyu sürme olasılığının insanlık
dışı cezalandırma olarak değerlendirilmesi neticesinde
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3üncü maddesinin ihlal
edildiği gerekçesiyle Türkiye Cumhuriyeti 11 bin avro ödemeye mahkûm
edilmiştir. Dolayısıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bu
konuda Türkiyeye Aralık ayının sonuna kadar bir düzenleme yapma
yükümlülüğü getirmiştir. Ne yapacaksan bildir. diyor. Bizim
söylediğimiz bu. Biz bunu yaparsak diğeriyle, vicdani ret konusu
değildir, cezanın teke indirilmesi konusudur. diyor, Adamı
ömür boyu muhakeme ve dava tehdidinden kurtarma. diyor. Biz bunu söylüyoruz,
siz hâlâ bildiğinizi söylüyorsunuz ama en doğrusunu bütün bu
belgelerle birlikte milletimiz takdir edecektir diyor, yüce heyetin takdirine
sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, bakın 22 Kasım
2011 tarihli 254
BAŞKAN
Açıkladınız zaten siz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Bakın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
kararı Sayın Bakan.
BAŞKAN
Söylediniz Sayın Vural.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Ben ona Yok demiyorum. Ben, sana,
bak Osman Murat Ülke
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Bakan, milleti doğru bilgilendirin.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bu yanlış bilgi
değil.
OKTAY
VURAL (İzmir) - Bakın, doğru bilgilendirin.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Biz de öyle yapıyoruz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Onu diyorum, doğru bilgilendirin.
BAŞKAN
Evet, Sayın Vural, Sayın Bakan teşekkür ediyorum.
Madde
üzerinde şahsı adına söz isteyen Aydın Ağan
Ayaydın, İstanbul Milletvekili? Yok.
Emine
Ülker Tarhan?
EMİNE
ÜLKER TARHAN (Ankara) Konuşmayacağım.
Başka
söz talebi yok.
Şimdi,
madde üzerinde bir adet önerge vardır, geliş sırasına göre
okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Toptaş Mehmet
Şeker Veli
Ağbaba
Afyonkarahisar Gaziantep Malatya
Ramazan
Kerim Özkan Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Namık
Havutça
Burdur İstanbul Balıkesir
Mahmut
Tanal
İstanbul
Madde
5- Bu Kanun 01/01/2012 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun
yürürlük maddesi 01/01/2012 olarak değiştirilerek, uygulamada
olası yaşanabilecek kargaşaların ve hesaplama
hatalarının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler.. Madde kabul
edilmiştir.
6ncı
maddeyi okutuyorum:
Madde 6- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Söz talebi yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Şimdi,
İç Tüzükün 86ncı maddesi gereğince fikrini belirtmek üzere ve
lehte olmak üzere Ali Ercoşkun, Bolu Milletvekili. Yok.
Aleyhte
söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; çok konuşmayacağım, süremi doldurmayacağım.
Sadece
üzülüyorum, annelere üzülüyorum, şehit annelerine üzülüyorum, evvelsi gün
çocuğunu askere gönderen kişiye üzülüyorum. Yıllarca askerden
kaçan; yıllarca, askere gitmemek için her türlü
sahtekârlığı yapıp gitmeyen insanlar adına üzülüyorum,
yıllarca sahtekârlık yaptılar ama siz yıllarca dürüst,
namuslu, şerefli insanları korumadınız, parası olan
insanları korudunuz, onlara üzülüyorum. Ben size bir akıl daha
vereyim, gelin, madem bunu yaptınız,
kimin nüfus cüzdanı varsa bir günlük çocuk, ona da
çıkarın, onlara da iyilik yapın. Gelin, size bir akıl daha
vereyim, kimin nüfus cüzdanı varsa bir yaşında, eşitlik
ilkesi
Eşitlik ilkesi bu olur. Bu ülkede kimin nüfus cüzdanı varsa
hangi erkeğin, aynı kanunu ona çıkarın, o zaman
eşitlik ilkesine uyarsınız. Üzülüyorum
MEHMET
SÜLEYMAN HAMZAOĞULLARI (Diyarbakır) Çocuklarına sigorta
yaptıranlardan bahset.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Anlamadım.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, lütfen Genel Kurula hitap edin.
MEHMET
SÜLEYMAN HAMZAOĞULLARI (Diyarbakır) Çocuklarına sigorta
yaptıranlardan bahset.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Anlamadım. Yiğit, bir daha söyler,
duymadım.
MEHMET
SÜLEYMAN HAMZAOĞULLARI (Diyarbakır) Söyledim.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Yiğit bir daha söyler, duymadım.
MEHMET
SÜLEYMAN HAMZAOĞULLARI (Diyarbakır) Yiğidim yiğidim,
söyledim.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Yiğit bir daha söyler, duymadım.
MEHMET
SÜLEYMAN HAMZAOĞULLARI (Diyarbakır) Yiğidim, söyledim.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, lütfen... Genel Kurula hitap edin.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Hayır saklanmaz, bir daha söyle.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Yiğit söyler.
MEHMET
SÜLEYMAN HAMZAOĞULLARI (Diyarbakır) Söyledim söyledim.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Söyle, söyle o zaman duyayım. Söyle
duyayım, söyle!
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu
.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ne söylediğini, çıkarsın
delikanlıca söylersin. Oraya gizlenme, gel şuraya. Ayıp ya!
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu
ADEM
YEŞİLDAL (Hatay) Yiğit bir seferde duyar.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) O zaman senin gibi yiğitler
çıksın dışarı gitsin. Ayıptır
arkadaşlar, ayıptır.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ahmet Bey
Ahmet Bey
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Tamam, bir şey yok.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ahmet Bey, görüyorsun. Ayıptır!
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu
Sayın Aslanoğlu
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, görüyorsunuz.
BAŞKAN
Söylüyorum, Genel Kurula hitap edin lütfen. İkaz ettim arkadaşları.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Arkadaşlar, ben sadece şunu
söylüyorum: Eşitlik adına, hak adına, adalet adına, sadece
vicdanlarınıza bir kere daha danışın kanun oylanmadan.
Hakikaten size bu yolu ben gösteriyorum. Kimin nüfus cüzdanı varsa
onların da fiyatını yükseltin, örneğin, sıfır
yaşındaki, bir yaşındaki çocuğun 100 bin lira
yapın, 200 bin lira yapın, belki bir veren çıkar! Belki veren
çıkar!
Onun
için, madem bu eşitsizliği yaptınız, aynı şey,
aynı şey, ama üzülüyorum, üzülüyorum, şu anda bir haftalık
askerlere üzülüyorum, şu anda gününü bir gün kaçıran insana da üzülüyorum,
şu anda günün bir hafta ile kaçıran insana da üzülüyorum. Mademki
böyle bir eşitsizlik yaptınız, onlara
yaptığınız eşitsizlik adına üzülüyorum. Burada
bir eşitlik yok, burada bir haksızlık var. Yıllardır
askerden kaçan insanların zaferidir bu. Yıllarca, günlerce askere
gideceğim diyen, asker uğurlayan annelerden babalardan özür
diliyorum. Yıllarca askere gitmeyip kaçan insanların zaferidir bu.
Onun için, bir daha vicdanlarınıza danışın, oyumun
rengi menfidir.
Hepinize
saygılar sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Komisyonun
düzeltme talebi vardır.
Buyurun Sayın Komisyon.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) Sayın Başkanım,
kanunun 1inci maddesinin birinci paragrafındaki ibaresi yürürlükten
kaldırılmış ifadesinin ibaresi madde metninden
çıkarılmış şeklinde düzeltilmesini; gene, 2nci
maddenin sonunda da ibaresi yürürlükten kaldırılmış
ifadesinin ibaresi madde metninden çıkarılmış şeklinde
düzeltilmesini; madde 3ün gene sonunda yürürlükten
kaldırılmış ifadesinin madde metninden
çıkarılmış şeklinde düzeltilmesini; madde 4, geçici
madde 46daki 6 ay içinde ifadesindeki 6nın rakamla değil de
yazıyla yazılması hususunu ve geçici madde 47de bu Kanun
ibaresinin 1111 sayılı Kanun şeklinde düzeltilmesini kanun
tekniği açısından uygun olacağı düşüncesiyle arz
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İç Tüzükün 85inci maddesine göre gerekli
düzeltmeler yapılmıştır.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 30 Kasım 2011 Çarşamba günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 05.14