TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
26ncı
Birleşim
30
kasım 2011 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan
ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile
konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde
belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili İbrahim
Yiğitin, içinde bulunduğumuz muharrem ayına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Ankara Milletvekili İzzet Çetinin, 4688 sayılı Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanununda yapılması gereken yasal
düzenlemelere ilişkin gündem dışı konuşması ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
3.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, ceza infaz
memurlarının yaşadıkları sorunların giderilmesi
gerektiğine ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, içinde bulunduğumuz muharrem
ayına ilişkin açıklaması
2.- Ankara Milletvekili Emine
Ülker Tarhanın, halkın temsilcisi olan 8 milletvekilinin uzun
tutukluluk süresine ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayın
bugün tutukluluğunun 1.000inci günü olduğuna ve bu durumu
kınadığına ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça ve 22 milletvekilinin, Marmara Denizinde
kirlilikten kaynaklanan sorunların ve kirliliğin çevre ve insan
sağlığına etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/71)
2.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 26 milletvekilinin, başta
okulların fiziki eksiklikleri ile öğretmenlerin sosyal ve ekonomik
durumları olmak üzere millî eğitim sistemindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/72)
3.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 25 milletvekilinin, okullarda
yaşanan şiddet olayları ve madde
bağımlılığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/73)
B) Önergeler
1.- Sakarya Milletvekili
Şaban Dişlinin, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/13)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna ve arkadaşları tarafından KCK adı
altında sürdürülen operasyonların tüm yönleriyle
araştırılması amacıyla 24 Kasım 2011 tarihinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 30/11/2011 Çarşamba
günkü birleşimde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerin
aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu
önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Yeni Zelanda Hükümeti Arasında Hava Hizmetlerine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/423) (S. Sayısı: 21)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ankara
Milletvekili Cemil Çiçek ile Başkanvekilleri Kayseri Milletvekili
Sadık Yakut ve Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlamın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatı Kanunu Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/92) (S. Sayısı: 83)
IX.- OYLAMALAR
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ile Başkanvekilleri Kayseri Milletvekili
Sadık Yakut ve Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlamın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatı Kanunu Teklifinin oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Simavda bazı konutların tarihî eser olarak tescil edilmesi sebebiyle
yaşanan mağduriyete ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/821)
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Simav depreminde zarar gören binaların yenilenmesine,
Simav depremi
sonrası binaların güçlendirilmesi için verilen kredilere,
İlişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/827), (7/828)
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolatın, Bağlama Gölünün korunması
çalışmalarına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/866)
4.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Asar
Deresinin ıslah çalışmalarına ilişkin sorusu ve Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/872)
5.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin,
savat sanatına ve bu sanatın yaşatılmasına
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/889)
6.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Başkomutan Tarihi Milli Parkına ve bölgenin turizm potansiyeline
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/890)
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Simav depreminde zarar gören turistik tesislerin yenilenmesine ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/891)
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
şehitliğe dönüştürülmesi istenen bir araziye ilişkin sorusu
ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/892)
9.- İzmir Milletvekili Aytun Çırayın,
İzmirde depreme karşı güçlendirme çalışması
yapılan hastanelere ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/967)
10.- Ankara Milletvekili Sinan Aydın Aygünün,
yapı denetim uygulamasına ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/969)
11.- Balıkesir Milletvekili Namık
Havutçanın, Çanakkale-Yenicede bir köyde işletilmesi planlanan bir
maden zenginleştirme tesisinin çevreye ve insan
sağlığına vereceği zararlara ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/972)
12.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın,
strateji belgesi ve ESDEPe göre tamamlanması hedeflenen
çalışmalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/1059)
13.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıakanın,
kamuoyunda N.Ç. davası olarak bilinen davanın sanıklarından
bir kamu görevlisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/1060)
14.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
Anayasayla ilgili bir açıklamasına ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanvekili Mehmet Sağlamın cevabı (7/1152)
30 Kasım 2011 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Tanju ÖZCAN (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşimini açıyorum.
III.-
Y O K L A M A
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için
beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Gündem dışı ilk söz
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın Başkan, usul hakkında bir söz rica
ediyorum.
BAŞKAN
Efendim?
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın Başkan, söz rica ediyorum başlamadan
önce.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vekil.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın Başkanım
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, bir saniye
Lütfen sesinizi
yükseltir misiniz, duyamıyoruz.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Yükseltiyorum Sayın Başkan.
Türkiye
Cumhuriyetinin en güçlü harcı olan halkın iradesi bugün
tutsaktır Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Lütfen sisteme girer misiniz, sesiniz anlaşılmıyor.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Cumhuriyetinin en güçlü harcı halkın iradesidir. Bugün halkın
iradesinin
BAŞKAN Sayın
Tarhan, önce hangi hususta konuşacaksınız, onu bir söyleyin de
ona göre. Gündem dışı
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın Başkan
Bugün Türkiye Büyük Millet
BAŞKAN
Hayır, gündem dışı söz vereceğiz de onun için. Önce
gündem dışıları dinleyelim, sonra sizi dinleyeceğiz.
Ne için söz
istiyorsunuz onu sormak için açtım ben mikrofonu öncelikle.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın
Başkan, bir milletvekilimiz bugün tutukluluğunun 1.000inci gününü
yaşamaktadır. Bununla ilgili.
BAŞKAN
Gündem dışılar bitsin ondan sonra hanımefendi.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Bununla ilgili bir
açıklama yapmak istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tamam Sayın Başkan, tamam.
Gündem
dışı ilk söz, Muharrem
ayı hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili İbrahim
Yiğite aittir.
Buyurun Sayın
Yiğit. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili
İbrahim Yiğitin, içinde bulunduğumuz muharrem ayına
ilişkin gündem dışı konuşması
İBRAHİM
YİĞİT (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; içinde bulunduğumuz ve İslamiyetin kutsal
aylarından biri olan Muharrem ayı münasebetiyle gündem
dışı söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, Muharrem ayı 1372nci yıldönümünde Kerbelada
yaşanan insanlık dramını bize hatırlatması
açısından önemli bir aydır. İmam Hüseyin ve
çoğunluğu kadınlardan oluşan 73 canın katledilişi
insanlık tarihine kara bir leke ve vahşet olarak geçmiştir. Bu
nedenle Kerbelada şehit edilen canlarımız için Muharrem
ayı Müslüman toplumumuzda bir yas ve matem ayıdır. Bu matem
toplumsal olarak bizi birleştiren Sünni, Alevi, Caferi ve diğer
mezheplerin vatandaşlarını yan yana getiren ve insanlarımızın
tek bir duygu ekseninde ortak gözyaşı döktüğü bir platformdur.
Hepimizin tarihini en ince ayrıntılarına kadar bildiğimiz
Kerbela olayları bize göstermektedir ki güç ve iktidar hırsı her
zaman masum insanların hayatlarını kaybetmesine neden olmuştur.
Ehlibeyte karşı yapılan ve yine içinde iktidar hırsı
barındıran savaşlarda da binlerce insan hayatını
kaybetmiştir. Bu ayın asıl anlam ve önemi yine tarihte
benzerleri sıkça yaşanmış olan iktidar
savaşlarının insanlığa kaybettirdikleri ve insanın insana
zulmü hatırlatılarak bir daha yaşanmamasının
sağlanmasıdır. Yani İmam Hüseyinin dediği gibi
Zalimin zulmüne karşı çıkmamak mazluma yapılacak en büyük
kötülüktür. Ben, zalimlerle birlikte varlık içinde yaşamayı
kendime alçaklık sayarım, zalime karşı gelerek
bulacağım ölümü ise yücelik sayarım. diyerek en güzel
şekilde o günkü direnişin özünü anlatmış ve bizlere örnek
olmuştur.
İmam
Hüseyin, aynı zamanda insanın insana kulluğuna da
karşı çıkmış ve kendisinden biat edilmesi
istendiğinde bunu reddederek canı pahasına bu düşüncesini
savunmuştur. Bugün burada onu hâlâ hatırlıyor ve
anımsıyorsak, onun nedeni, onun haklı davası uğruna
Kerbelada verdiği onurlu ve yiğit mücadelesidir.
Değerli
milletvekilleri, inanç toplumlar için çok hassas bir konudur. Toplumun hiçbir
ferdi inancına müdahale edilmesini istemez. Bugün gelinen noktada, ülkemiz
içerisinde bütün inanç ve mezhep gruplarının kendi inanış
ve felsefelerini daha özgürce yaşaması hususunda ciddi adımlar
atılmaktadır. Yüzyıllar boyunca gündeme bile getirilmemiş
konular bugün bir bir ele alınmakta ve toplumumuzun hassasiyetleri de
dikkate alınarak çözülmeye çalışılmaktadır. Burada
önemli olan, çözüm konusundaki samimi ve içten yaklaşımların
herkes tarafından gösterilebilmesidir.
Bütün
sorunlar, ortak akıl ile daha kolay çözüme kavuşturulabilir. Ortak
aklın olmadığı yerde ise çatışma ve gerilimler
ortaya çıkar. Bu durumunsa kimseye bir fayda sağlamayacağı
açıktır. Hazreti Alinin dediği gibi Fikir
çatışmalarından hakikat çıkar. Önemli olan insan
odağında buluşarak farklı dil, din, inanç ve etnik
kökenlerin bir arada, barış içerisinde yaşayabilmesidir.
Ülkemiz, bu grupların ortak mücadeleleri sonucunda bugüne gelmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Kerbelada yaşanan insanlık dramı ve daha
sonrasında yaşanan benzeri olayları tarih hiçbir zaman
sayfalarından silmemiş ve insanlık bu olayları unutmayarak
zalimleri kendi vicdanlarında cezalandırmışlardır.
Zulüm,
bireysel ve toplumsal huzurun bozulmasına, toplumda birlik ve
beraberliğin zedelenmesine, sevgi, saygı ve hoşgörünün ortadan
kalkmasına neden olur. Ama unutulmamalıdır ki zalimler mutlaka
bir gün cezalarını çekerler. Muharrem ayında tutulan matem
orucu, Kerbelada İmam Hüseyin ve birlikte şehit edilen 70 can
içindir. Topluma
yapılan haksızlığa ve zorbalığa karşı
direnen İmam Hüseyin ve efradı insan hakkı yiyenlere ve zulüm
edenlere karşı onurlu direnmenin sembolü olarak tarihe
geçmiştir. Karanlığa karşı
aydınlığı, barbarlığa karşı
hoşgörüyü, demagojiye karşı demokrasiyi, ölüme karşı
yaşamı savunmak insan olan herkesin sorumluluğu ve görevidir.
Değerli milletvekilleri, sözlerime
son verirken Kerbelada yaşanan acıları bir kez daha
paylaşıyor, ülkemizdeki toplumsal barış ve huzur
ortamının bozulmaması, insanların kardeşçe ve
barış içerisinde yaşaması dileklerimle hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Yiğit.
Sayın Şandır, bu konuyla
ilgili söz talebiniz var galiba, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, içinde bulunduğumuz muharrem ayına
ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak mübarek muharrem ayını kutluyoruz. Bu ayda milletimizin
birliği, insanlığın huzuruna dua etmeye herkesi davet
ediyorum.
Acıların hüznün de
birliğimizi geliştirmek, birlikte olarak bu acıları bir
daha yaşamamanın tedbirlerini almak hepimizin sorumluluğudur.
Kabuk tutmuş yaraları kaşıyarak, acılar üzerinden
siyaset yaparak birliğimizi bozucu her davranış bu ülkeye ve
milletimize haksızlık olacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
muharrem ayını kutluyor, bu ayda yapılacak duaların makbul
ve kabul edilmesini yüce Allahtan diliyor, yüce heyetinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Özkes
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, grup başkan vekillerine veriyoruz, hayır. Gündem
dışında sadece grup başkan vekillerine, konuyla ilgili
Gündem dışı ikinci söz,
Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu değişiklik
çalışmaları hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili
İzzet Çetine aittir.
Buyurun Sayın Çetin. (CHP
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Ankara Milletvekili İzzet Çetinin, 4688 sayılı Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanununda yapılması gereken yasal
düzenlemelere ilişkin gündem dışı konuşması ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
İZZET ÇETİN (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4688 sayılı
Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu çalışmalarıyla ilgili
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan evvel tutsaklığının
bininci gününü Silivri zindanlarında geçirmeye mahkûm edilen Mustafa
Balbay ve diğer milletvekillerine, tutuklu, tutsak milletvekillerine,
Türkiye Büyük Millet Meclisini sahip çıkmaya davet ediyorum.
Yine,
konuşmama başlamadan evvel, uygarlık tarihinin ve cumhuriyet
aydınlanmasının ulu çınarlarından Profesör Server
Tanilliye Allahtan rahmet, sevenlerine başsağlığı
dileklerimle konuşmama başlamak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bildiğiniz gibi, 12 Eylül 2010 tarihinde bir referandumla
Anayasada bir değişiklik yapıldı ve o
değişiklikle kamu çalışanlarına toplu görüşme
yerine toplu sözleşme hakkı verilecekti. Şimdiye kadar geçen
süre içerisinde, bir yıl on beş ayı bulan bu süre içerisinde ne
yazık ki AKP hükûmetleri yasal düzenlemeleri yapmadığı için
herhangi bir ilerleme kaydedilemedi.
12 Haziran
seçimlerinden sonra da ikinci kez Çalışma Bakanı olan Sayın
Çelik, yapmış olduğu açıklamayla 4 Ağustos tarihinde
15 Ağustos tarihi itibarıyla toplu görüşmelere yer
olmadığını, eylül ayında
hazırlıklarının tamamlanmasıyla birlikte ekim
ayının ilk günlerinde Kamu Görevlileri Sendikaları
Yasasındaki değişiklikleri Meclisin gündemine
taşıyacağını ve komisyonlarda görüşmelerden
sonra, Genel Kuruldaki yasalaşmaya müteakip memurlarla toplu sözleşme
masasına oturacaklarını ifade etti. Eylül, ekim aylarında,
Sayın Bakan peş peşe yapmış olduğu
açıklamalarla her seferinde hem Kamu Görevlileri Sendikaları Yasasına
ilişkin hem 2821 sayılı Sendikalar Yasası ve 2822
sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt
Yasasına ilişkin hem on yıldan bu yana
çıkartamadığınız ve ortadan fiilen kalkmış
gibi gözüken işçi sağlığı, iş güvenliğine
ilişkin yasalarda olduğu gibi, 4688 sayılı Yasada da
laftan başka hiçbir şey üretilemedi ve memurlar toplu görüşme
yerine toplu sözleşme beklerken, toplu sözleşmeden de oldu ve bütçe
görüşmelerine başlayacağız bugünlerde. Şimdi,
basında kamuoyunda çıkan yazılardan anlaşılıyor
ki memurlar ocak ayına zamsız girecek ve yine bir geçiştirme
sözcük: İleride
toplu sözleşmeyle haklar belirlenir ve memurlara da fark öderiz.
Değerli
arkadaşlar, iki aydan bu yana Meclis havanda su dövüyor. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Türkiye'nin ihtiyacı olan yasaları bir an evvel
çıkarmak zorunda ama ben Çalışma Bakanının gerçekten
imamet ve hitabet yeteneğini bildiğim için laftan başka hiçbir
iş üretmediğine tanıklık edenlerdenim. İş
Güvencesi Yasasından itibaren on yıldan bu yana çıkmayan
yasalar bir türlü Meclis gündemine gelmiyor. Memurlar, toplu sözleşme
bekliyor. Memurlar, özgür toplu sözleşme düzenine geçmek istiyor. Hak
kısıtları olmadan, askerî iş yerlerinde çalışan
sivil memurlar, yargı mensupları, Emniyette çalışan
görevliler toplu sözleşmeli sendikal haklarını kullanmak
isterken, ortada ne bir yasa var ne bir başka düzenleme. En azından,
pek çok konuda Bakan Tasarı hazır. diyor Tasarıyı
göndereceğiz. diyor. On tane taslak ortaya çıkıyor, hangisi ne
zaman görüşülecek belli değil. Sayın Bakandan rica ediyoruz, bir
an evvel şu çalışma yaşamına ilişkin
düzenlemeleri Meclis gündemine getirsin.
Sayın Bakanda
bugünlerde bir alışkanlık daha peydah oldu, diğer
yasaları halletti, şimdi gözünü 657 sayılı Devlet
Memurları Yasasına dikti, diyor ki: Yasa ihtiyarladı,
artık miadı doldu, emekliye ayrılması lazım.
Bakanın bu sözcüğünden bütün çalışanlar, memurlar
rahatsız çünkü memurları da o yasayı değiştirerek
iş güvencesiz hâle getirip kolayca işlerine son vermenin yolunu
açacak endişesini taşıyorlar. Bakan önündeki işlere bir
baksın, onları bir bitirsin, 657 sayılı Devlet
Memurları Yasasında değişiklik yapılması
gerekiyorsa o gün onu da görüşürüz.
Bakınız,
biraz sonra görüşeceğiz Mecliste.
Mecliste öyle bir
noktaya getirdik ki, Türkiyedeki tüm çalışanları huzursuz,
örgütsüz bıraktığımız gibi, şimdi de Meclis
personelini huzursuz hâle getirdik. Gerçekten, çalışanlar huzursuz,
çalışanlar rahatsız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İZZET
ÇETİN (Devamla) - Yasal düzenlemeleri bir an evvel Meclisin gündemine
getirmenizi diliyor, hepiniz saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.
Gündem
dışı üçüncü söz ceza infaz memurlarının sorunları
hakkında söz isteyen Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaza
aittir.
Buyurun
Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, ceza infaz
memurlarının yaşadıkları sorunların giderilmesi
gerektiğine ilişkin gündem dışı konuşması
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Adalet
denilen kutsal mekanizma sadece hâkim ve savcılardan yahut mahkemelerden
ibaret değildir. Adalet denildiği zaman, olayın oluş
anından gözaltına alma, tutuklama, yargılama, hüküm ve infaz
safhalarını da kapsayacak bir şekilde, infazın
tamamlanıp şahsın devlet tarafından tutulmasından
vazgeçilmesine kadar olan süreyi kapsar. Adaletin tesisi ve yargının
inkişafı için hâkim, savcı kadar adli kolluk, adli memurlar,
infaz memurları, mahkemeler kadar adli araç ve yöntemler ve cezaevleri de
önemlidir. Bir süreden beri bu mekanizmanın önemli dişlilerinden biri
olan ve sayıları 12 bini aşan ceza infaz memurları,
yetkililere ulaşmaya ve sıkıntılarını anlatmaya
çalışıyorlar, ancak AKP her zaman en tepedekileri memnun etmeyi
bir yöntem olarak gördüğünden ceza infaz memurları bir türlü muhatap
bulamıyorlar. Bu sıkıntılarını eminim tüm
partilere ve aynı zamanda Milliyetçi Hareket Partisine de birçok kanaldan
ilettiler ve Meclis kürsüsünden dillendirilmesini istediler, belli başla
talepleri şunlar kıymetli arkadaşlar:
1)
Yaptıkları görevin özelliği ve çalışma
şartları dikkate alınarak aynen kolluk kuvvetleri gibi emniyet
ve güvenlik hizmetleri sınıfına dâhil olmak ve böylece fiilî
hizmet zammından istifade etmek istemektedirler.
2)
Adalet Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatı için
öngörülen fazla çalışma ücreti ile ilgili düzenlemede ceza infaz
kurumları hariç tutulmuştur, oysa vardiya sistemiyle bayram, tatil,
gece, gündüz demeden yasalarla belirlenmiş haftalık çalışma
saatinden daha fazla çalışan ve zaman zaman da çoluk çocuğunun
yüzüne hasret kalan ceza infaz memurları da fazla çalışma
ücretini hak etmektedirler.
3)
Maaşları ve aldıkları ücretlerin insanca yaşama
seviyesine, hiç değilse benzer görevi icra eden güvenlik güçlerinin
seviyesine çıkarılmasını ve emeklilerine yansıyacak ek
göstergelerinin yükseltilmesini beklemektedirler.
4)
Ceza infaz kurumlarının karar mekanizmalarında cezaevlerinin iç işlerini bilen, hatta
mahkûmlarla birlikte bu şartları yaşayan, onlarla aynı
mekânları paylaşan alt seviyedeki memur ve amirlerin de yer
alması için gerekli değişikliklerin yapılmasını
ve deneyimlerinden faydalanılmasını beklemektedirler.
5) Son derece zor
ve riskli şartlarda görev yapan ceza infaz personeline görevi
başında iken verilen silah taşıma ruhsatlarının
emeklilikte de geçerli olmasını ve birtakım harçlardan muaf
tutulmasını talep etmektedirler.
6) Eğitim,
sağlık, eş durumu atamalarında kolaylık
gösterilmesini, konut, lojman, servis, okul gibi sorunlarının
çözülmesini talep etmektedirler.
7) İdare
memurlarının daha çok ceza infaz personelinden atanmasını,
ceza infaz kurumlarında görev yapan sözleşmeli personel ve kadrolu
personel arasındaki özlük hakları
farklılıklarının giderilmesini istemektedirler.
8) Ceza infaz
memurlarına sendika kurma ve üye olma hakkı verilmesini talep
etmektedirler.
9) İş
yurdu kâr paylarından dağıtılan miktarın
artırılıp, değişik statüdeki tüm personele de
yaygınlaştırılmasını istemektedirler.
Değerli
milletvekilleri, bu taleplerin hepsi makul ve hiçbiri fazla değildir.
Devlet, kendi evlatları arasında ayrımcılık yapmaz,
yapamaz; kimi evladını öz, diğerini üvey göremez. Muhakeme ve
adil hüküm ancak infazı ne bir eksik ne bir fazla, layıkıyla
gerçekleştiğinde anlam kazanır. Cezaevlerinin sadece
cezalandırma değil, aynı zamanda kader mahkûmu insanların
yeniden cemiyet hayatına kazandırılması gibi de önemli bir
fonksiyonu vardır. Karar veren hâkim, verilen kararın nasıl
infaz edildiğinden habersizdir. Cezaevi savcıları da mesai
bitimi sonrası evine gitmekte, cezaevlerinin huzuru, güvenliği
asıl olarak infaz memurlarına emanet edilmektedir. Bu personelin
madden ve manen iş tatmininin yüksek olması onların vazifelerini
hiçbir kaygı taşımaksızın yapmalarına sebep
olacak, devletin adalet hizmetinden beklentileri de gerçekleşmiş
olacaktır.
Bu bakımdan,
bu personelin yaptığı hizmetin öneminin farkında olarak
zikrettiğim sorunların çözümünün gerekli olduğunu, hatta zaruri
olduğunu düşünüyoruz. Bu sorunların giderilmesi için de Meclise
getirilecek düzenlemelerde Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek
vereceğimizi şimdiden ilan ediyoruz. Çok zor çalışma
şartları içerisinde görev ifa etmeye çalışan tüm ceza infaz
kurumu personeline yürekten başarılar, aileleriyle birlikte huzurlu,
sağlıklı ve mutlu bir hayat temennisiyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Gündem dışı konuşmaya Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın
Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Ankara
Milletvekili Sayın İzzet Çetinin 4688 sayılı Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanununda değişiklik içeren
çalışmalarla ilgili gündem dışı konuşması
üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bildiğiniz gibi, Anayasanın 53üncü maddesi 1995
yılında değişti ve toplu görüşme hükmü 1995
yılında getirildi. Toplu görüşme sonunda nihai karar Bakanlar
Kuruluna verildi, yetki Bakanlar Kuruluna bırakılmış idi.
Bu değişikliğe uyum yasası ise 2001 yılında 4688
sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu çıkarılarak
bu uyum yasası yürürlüğe girmiş oldu yani takriben altı
yıl sonra, Anayasa değişikliğinden altı yıl sonra
böyle bir uyum yasası yürürlüğe girmiş oldu.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Daha beş senen var yani.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Bugün, 2010
yılında yaptığımız Anayasa
değişikliği ve akabinde talepler doğrudur çünkü gerçekten
bizim hızımızı muhalefet de çok iyi biliyor, altı
yılları, on yılları beklemeye gerek yok, seri olarak bu
konudaki çalışmalarımızı takip ettiğiniz için
teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, bugün geldiğimiz nokta itibarıyla Kamu
Görevlileri Sendikaları Yasasında yaptığımız
değişikliği sosyal taraflarla uzunca bir süredir
görüşmelerimizi sürdürdük ve tamamladık. Sayın
Konuşmacı eğer sosyal taraflarla yani konfederasyonlarla bir
irtibatı var ise, sormuş olsaydınız bununla ilgili gerekli
cevabı alırdınız. Kaç saat, kaç gün, ne kadar
toplandık, hangi konularda uzlaşma, hangi konularda uzlaşamama
gibi sorunları ilgili sivil toplum örgütlerinden, konfederasyonlardan çok
rahat bir şekilde dinleyebilirdiniz. Yalnız kamu görevlileriyle
ilgili değil, işçi sendikalarıyla ilgili de, 2821, 2822yle
ilgili de yaptığımız çalışmaları
tamamladığımızı onlardan öğrenebilirdiniz.
İZZET
ÇETİN (Ankara) On yıl oldu on yıl! Soruyorum,
çalışıyoruz. On yıl oldu Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Evet, bu düzenlemeler
Bakanlığımız tarafından tamamlandı ve Bakanlar
Kurulunun gündeminde. Her üç yasa da imzaya açıldı.
İZZET
ÇETİN (Ankara) On tane tasarı var.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Ayrıca intibakla
ilgili düzenlememizi de bitirmekte olduğumuzu ifade etmiştik.
Önümüzdeki hafta bunu da Bakanlar Kuruluna göndermiş oluyoruz. Yalnız
hem kamu görevlileriyle ilgili hem işçilerimizle ilgili hem
emeklilerimizle ilgili tüm sorunlar bizim sorunlarımız. Millet bu
sorumluluğu bize yüklemiş. Dolayısıyla biz bu konuda
yapılması gerekenleri laf olsun diye değil iş olsun diye
çözmek için gündemimize almış ve çözmek noktasındayız.
Bildiğiniz
gibi, istatistiklerin yayınlanmasını 31 Aralığa kadar
erteledik ve en geç 17 Ocağa kadar bu yasaların, yani işçi
sendikalarıyla ilgili mevzuatın burada yasalaşması
gerekiyor. Biz de bu takvimi dikkate alarak
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ama takdir edersiniz ki,
Bakanlar Kurulunun toplanması
Sayın Başbakanımıza Allahtan şifalar
diliyoruz. Bu hafta sunumunu gerçekleştireceğimiz sendikal mevzuatla
ilgili düzenleme pazartesi günü Bakanlar Kurulu gerçekleşmediği için
yapılamadı. Ama en kısa süre içerisinde inşallah Bakanlar
Kurulunda yapılacak son değerlendirmelerle yasa Parlamentoya gelecek,
komisyonlara gelecek ve sizlerin de katkılarıyla
yasalaşmış olacak.
Ortada yasa
taslağı yok. gibi bir yaklaşımı doğru
bulmuyorum. Çünkü bu gerek Bakanlık bünyesinde gerekse sivil toplum
örgütleriyle aylardır yapılan ve büyük bir emeğin mahsulü olarak
ortaya çıkmış olan bu düzenlemeleri görmezlikten gelme demektir ki,
bu şekilde bir bakış değil de, Bunun daha da hızlanması
şeklindeki talep meşru bir taleptir, doğru bir taleptir,
haklı bir taleptir. Bunu birlikte hızlandıralım ama yani
Ortada bir taslak yok, ortada bir çalışma yok. gibi bir
yaklaşım emekçilere de, bu konuda emek gösteren emekçilere de
haksızlıktır diye ifade ediyorum.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Verdiğiniz sözler tutulmadı Sayın Bakan,
onu ifade söylüyorum.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Diğer bir konu,
işte 657 sayılı Yasa. Bildiğiniz gibi, Devlet Personel
Başkanlığı da Bakanlığıma bağlı.
Dolayısıyla, o konuda Eşit işe eşit ücret
düzenlemesi, yıllardır
İZZET
ÇETİN (Ankara) Kanun hükmünde kararnameyle batırdınız
orayı.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla)
siz de sendikal
faaliyetler içerisinde olan arkadaşlar olarak bütün
konfederasyonların, bütün sivil toplum örgütlerinin talepleriydi. Bu
talepler cevap buldu şimdi. Bu talepler cevap bulduğuna göre tabii ki
Hükûmet olarak da teşekkürü hak ettiğimizi bir cümle de olsa burada
ifade etmenizi doğrusu beklerdik çünkü yılların beklentisi bir
düzenleme olduğunu belirtmek istiyorum.
Ayrıca,
657yle ilgili şikâyetler muhalefetten yok mu, onu bilemiyorum ama 657,
1960ların yasası ve bu çerçevede bir düzenleme yapılması
gerekiyor ama genel ilkemiz şudur bizim: Hiçbir zaman, yasayı,
ihtiyaç duyulan çalışma hayatıyla ilgili düzenlemeleri Ben
yaparım, biz yaparız, Bakanlık olarak yaparız, Hükûmet
olarak yaparız. gibi bir yaklaşım içerisinde olmadık.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Hep öyle oldu.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Genel
görüşümüz, sosyal taraflarla oturup bütün meseleleri enine boyuna
günlerce, saatlerce görüşüp mutlaka maksimum bir uzlaşma düzeyini
arıyoruz ve ondan sonra bu yasaların Parlamentoya gönderilmesi,
Meclise gönderilmesi konusunda bir ilkemiz var. Bunun da bilinmesinde yarar var
diye düşünüyorum.
Tabii, bugün
neyi konuşuyoruz biz? Memurlarla ilgili toplu görüşmeden toplu
sözleşmeye geçtik.
Şunu da
unutmayalım: Çok yakın bir zamanda yani referandum öncesinde,
referandum sürecinde Hayırda hayır vardır. diyenler bugün
diyorlar ki: Bu toplu sözleşme ne kadar güzel bir şey. Bu da güzel
bir değişim ve dönüşüm, güzel bir bakış
açısı. Geç de olsa bu noktaya gelmeniz
İZZET
ÇETİN (Ankara) Tasarıyı bir getirin,
tartışacağız. Önce tasarıyı bir görelim.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla)
inanıyorum ki
önümüzde, daha çalışanların beklediği Anayasada bazı
değişiklikler var, bazı düzenlemeler var;
çalışanların talepleri doğrultusunda ifade ediyorum.
Yeni Anayasa
değişikliğinde de Hayırda hayır vardır. gibi
bir yaklaşım içerisinde olmazsınız, orada da nihayetine
kadar yani Anayasa
değişikliğini gerçekleştirinceye kadar gerek komisyonda
gerekse Genel Kurulda varlığınızı sürdürürsünüz ve
katkı sağlar, Türkiyenin beklediği köklü bir anayasa
değişikliğini el birliğiyle gerçekleştirmiş
oluruz.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Yani Anayasa değişecek diye mi
bekleyeceğiz yasa için?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Tabii son olarak,
Muharrem ayındayız. Ehlibeyt şehitlerine Allahtan rahmet
diliyorum ve bütün şehitlerimizi bu vesileyle rahmetle anıyorum. Bu
fırsatı verdiği için de sayın milletvekili arkadaşımıza
teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Tarhan,
bir söz talebiniz vardı, lütfen sisteme
Buyurun Tarhan.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Değerli Başkan.
Değerli
milletvekilleri, benim
BAŞKAN
Hayır, Sayın Tanal, lütfen kusura kalmayın. Ben Sayın
Tarhan diye açtım.
Sayın Tarhan,
lütfen sisteme girer misiniz.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Sayın Başkan, burada sorun olduğu için
giremiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Ankara Milletvekili Emine
Ülker Tarhanın, halkın temsilcisi olan 8 milletvekilinin uzun
tutukluluk süresine ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayın
bugün tutukluluğunun 1.000inci günü olduğuna ve bu durumu
kınadığına ilişkin açıklaması
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün Türkiye
Cumhuriyetinin ve Meclisin aslında kara bir günü olduğunu
düşünüyoruz Değerli Başkanım. Çünkü Türkiye Cumhuriyetinin
en güçlü harcının, biz, halkın iradesi olduğunu
düşünüyoruz ve bugün, halkın 8 temsilcisi tutuklu. Bu Meclisin
saygın bir üyesi, halkın temsilcisi İzmir Milletvekilimiz
Sayın Mustafa Balbay için ise bu tutsaklığın bininci günü.
Değerli
milletvekilleri, bininci gün. Yüz değil, iki yüz değil, bininci günü
bugün tutsaklığının. Siyasi tarihimizin kara bir lekesi
olan bugünün, aynı zamanda kendi vekillerine sahip çıkamayan bir
Meclis için de bir utanç olduğunu düşünüyoruz.
Bu vesileyle,
ülkemizde ağır bir insan hakkı ihlali ve infaza dönüşen
uzun tutukluluk sürelerini, yakamıza taktığımız bu
kara kurdelelerle kınıyoruz Sayın Başkan.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tarhan.
Sayın
milletvekilleri, birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.34
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Tanju ÖZCAN (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır.
Ayrı
ayrı okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça ve 22 milletvekilinin, Marmara Denizinde
kirlilikten kaynaklanan sorunların ve kirliliğin çevre ve insan
sağlığına etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/71)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'nin Asya ve Avrupa
kısımlarını da birbirinden ayıran, Karadeniz'i Ege
Denizi ve Akdeniz'e bağlayan Marmara Denizi, denizleri ve karaları
bağlayan bir "su yolu" olarak stratejik önemiyle gelecek kuşaklarımızdan
ödünç aldığımız önemli bir iç denizimizdir. Dünyadaki tüm
çevresi bir ülke sınırları içinde kalan tek deniz olan Marmara
Denizi, koruma ve incelemeye gerek duyulmayan bir deniz gibi görülse de
çeşitli canlıların popülasyonu, derinliklerinde bulunan ve
benzeri olamayan bir canlı habitatı ile de son derece önemli bir
hazinemizdir.
Balıkesir, Bursa, Çanakkale, İstanbul, Kocaeli,
Tekirdağ ve Yalova illerimizin kıyılarının
bulunduğu Marmara Denizi hem kara (evsel atıklar, endüstriyel
deşarjlar, nehirlerden kaynaklanan kirlenme) hem de deniz kökenli
(ulaşımdan kaynaklanan) yoğun bir kirlenme
yaşamaktadır. Bu kirlenmenin yarattığı çevresel tehdit
giderek büyümektedir.
İstanbul başta olmak üzere Marmara Denizi
çevresindeki illerimizdeki binlerce endüstri kuruluşundan, yüzbinlerce
metreküp atıksu deşarj edildiği, bu atıksuların
yarısından fazlasının ise arıtılmadan denize
bırakıldığı araştırmalar sonucunda
saptanmıştır. Yapılan son araştırmalara göre,
kurşun çinko, bakır, krom, civa gibi ağır metallerin
miktarı çok tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.
Marmara Denizi'ne yine İstanbul başta olmak
üzere Bursa, İzmit'ten ve diğer çevre kentlerden milyonlarca metreküp
evsel atıksu deşarj edilmektedir. Marmara Denizi'ndeki
kirliliğin tamamen temizlenmesinin olanaksız olduğunu belirten uzmanlar kirliliğe
karşı yapılması gereken ilk ve en önemli müdahalenin denize
kirletici girişini durdurmak olduğunu vurgulamaktadırlar.
Marmara
Denizi'nin kaldırabileceği yükün üzerine çıkmış olan
kirlilik deniz canlılarının tür çeşitliliğinin
hızla azalmasına ve bununla birlikte de mevcut türlerin fert
adetlerinde patlamalar şeklinde (örneğin Erdek ve Bandırma
körfezlerinde son yıllarda görülen çok yoğun yosunlaşma ya da
halk arasında "zehirli denizanası" olarak bilinen türün artması
olarak) ifade edilebilecek anormalliklere yol açmıştır.
Yapılan çeşitli araştırmalar göstermiştir ki; Marmara
Denizi'ndeki çok türlülük sadece 1-2 canlı türüne kadar
düşmüştür. Araştırmalarda, ticari çapta öneme sahip
türlerin büyük çapta ortadan kalktığı gözlenmiş ve sudaki
oksijenin ise geçmiş seneler göz önüne alındığında çok
düştüğü, hatta bazı yerlerde sıfıra yakın
değerler gösterdiği belirlenmiştir.
Marmara
Denizi'nin suyunda yapılan araştırmalar da ise erimiş
oksijen değerlerinin kritik seviyenin altına düşmesi bunun
dışında sudaki organizmaların içerdikleri biyolojik zehir
dolayısı ile diğer denizel canlılarda kütlesel ölüm
vakaları (özellikle Kapıdağ Yarımadası kuzeyinde dip
balıklarında ölüm olayları) ve hatta son yıllarda
oksijensizlikten göçmen balıklarımız artık hiç oyalanmadan,
kıyılara yayılmadan Çanakkale Boğazından
çıkıp gittiğinin gözlenmesi kirliliğin direkt bir
göstergesi olduğu kadar, sonuçları ile de kirliliği
arttırıcı bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kısaca,
Marmara Denizi günden güne maviliğini kaybediyor, yeşile dönüyor.
Oksijen yer yer sıfır değerlere yaklaşıyor, yüzlerce
balık türü yok oluyor. Bu sebeple, Marmara Denizi'nde yaşanan ve
boyutları gittikçe büyüyen kirlenmenin yarattığı çevresel
tehdidin, çevre ve insan sağlığına etkilerini,
yarattığı ekonomik zararları ve bu tehdidin nasıl
giderileceğinin kapsamlı olarak araştırılması
için Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması için
gereğinin yapılmasını arz ederiz. 09.09.2011
1)
Namık Havutça (Balıkesir)
2)
Aydın Ağan Ayaydın (İstanbul)
3)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
4)
Erdal Aksünger (İzmir)
5)
Bülent Kuşoğlu (Ankara)
6)
Tufan Köse (Çorum)
7)
İhsan Özkes (İstanbul)
8)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
9)
Kazım Kurt (Eskişehir)
10)
Salih Fırat (Adıyaman)
11)
Atilla Kart (Konya)
12)
Aytuğ Atıcı (Mersin)
13)
Metin Lütfi Baydar (Aydın)
14) Özgür Özel (Manisa)
15) Nurettin Demir (Muğla)
16) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
17) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
19) Ali Özgündüz (İstanbul)
20) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
21) Celal Dinçer (İstanbul)
22) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
23) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
2.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 26 milletvekilinin, başta
okulların fiziki eksiklikleri ile öğretmenlerin sosyal ve ekonomik
durumları olmak üzere millî eğitim sistemindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/72)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Öğretmenler
eğitim sistemimizin en temel öğesidir. Okullarımızda büyük
bir öğretmen açığı olmasına rağmen, çok
sayıda öğretmen adayımızın da işsiz
dolaştığı bilinmektedir. Göreve başlayan
öğretmenlerimiz de insanca yaşamlarını sürdürebilecek
ekonomik ve sosyal haklardan mahrumdur. Öğretmenlerimizin sözleşmeli
ve kadrolu ayrımına tabi tutularak, aynı göreve farklı
ücret ödenmesi de apayrı adaletsizlik yaratmıştır.
Öğretmen açığı konusunda dahi bakanlık doğru bir
rakamlar verememektedir.
Milli
eğitimimizde yaşanan kargaşanın giderilmesi,
okullarımızda var olan fiziki sorunların çözülmesi,
öğretmenlerimizin içinde bulundukları sosyal ve ekonomik
sorunların iyileştirilmesi amacıyla, Anayasa'nın 98inci,
TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederim.
Gerekçe:
Ülkemizde
orta ve uzun vadeli eğitim politikalarının
olmayışı, yeni öğretim yılına ciddi sorunlar,
kavram ve sayı tartışmalarının gölgesinde girilmesine
neden olmaktadır.
Milli
Eğitim Bakanlığınca, en iyi bilinmesi gereken konularda
bile, net ve doyurucu açıklamalar yapılamamaktadır. Milli
Eğitim Bakanı tarafından öğretmen açığı
hakkında, ayrı tarihlerde farklı rakamlar verilmesi bunun en
çarpıcı örneklerinden biridir. Bu konuda bakanlık ve
eğitimle ilgili sivil toplum örgütlerinin verdiği rakamlar
arasındaki büyük fark olması dikkat çekicidir.
Okullarımızın
fiziki şartlarının yetersizliğinin yanı sıra
öğretmenlerimizin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal
sıkıntılar eğitim sistemimizi ve eğitim kalitemizi
olumsuz yönde etkilemektedir. Yapılan araştırmalara göre;
okullarımızın yüzde 46sının bahçesi dar, yüzde 49u
kalabalık, yüzde 52si derslik sıkıntısı çekiyor,
yüzde 50sinin sıra, masa, tahta türü donanımlarında, yüzde 65i
ise ders araç gereçlerinde eksiklikler var, yüzde 70inin günümüz
koşullarına uygun laboratuvar ve atölyesi bulunmuyor.
Derslik
başına düşen öğrenci sayısı; ilköğretimde
60, liselerde ise 53tür. Spor salonu başına ilköğretimde 5 bin
412, normal liselerde 3 bin 334 kişi düşüyor. Okulların yüzde 66sının
tuvaletleri bakımsız ve yüzde 72si hijyen sorunları
yaşıyor. Bir tuvaleti ilköğretimde 117, liselerde 145
öğrenci ortak olarak kullanıyor. İlköğretim okullarının yüzde 82'sinde
okula yeni başlayan çocuklarla ikili kademe öğrencileri aynı
binada ders görüyor. İlköğretimlerin yüzde 70'i, normal liselerin
yüzde 68'i ikili öğretim yapıyor. Ayrıca, her dört okuldan 3'ü
(yüzde 74) ödenek sıkıntısı çekiyor, okullar dönem
başlarında veli ve öğrencilerden toplanan yardımlarla
(harçlarla, katkı paylarıyla) ayakta durabiliyor.
Okullarımızın
yarısında öğretmen açığı bulunmasına
rağmen, bu kadrolara atama yapılmaması, mezunların uzunca
bir süre atama beklemesi, öğretmenlik mesleğinin saygınlığı
ve mesleğin geleceği açısından ciddi sorunlar teşkil
etmektedir.
Öğretmenlerimizin
sözleşmeli ve kadrolu ayrımına tabi tutularak, aynı göreve
farklı ücretler ödenmesi, çalışma barışı ve
verimliliğini olumsuz yönde etkilemektedir.
Ne yazık ki,
Milli eğitim politikamız, AKP iktidarı döneminde yaşanan
belirsizlikler nedeniyle adeta yaz boz tahtası haline getirilmiştir.
Bu dönemde Milli eğitim politikamız, Cumhuriyet tarihinde hiç
görülmemiş bir şekilde kadrolaşma hırsına kurban
edilmiştir.
Bu konuda
verilebilecek en çarpıcı örneklerden biri de Talim ve Terbiye Kurulu
Başkanlığında yaşanan kadrolaşmadır; bu
kurulda görev yapan tecrübeli 145 kadrolu inceleme uzmanı bulunmakta iken,
bu uzmanlara komisyonlarda görev verilmeyerek, bu uzmanların yerine
tecrübesi olmayan öğretmenlerin çalıştırılmasıdır.
Ülkemizin
geleceği ve günümüz dünyasının koşullarına uygun,
sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için, milli eğitim
politikalarımızın gözden geçirilmesi ve eğitim sisteminde
varolan eksikliklerin giderilmesini bir zorunluluktur.
1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
2) Erdal Aksünger (İzmir)
3) Candan Yüceer (Tekirdağ)
4) Celal Dinçer (İstanbul)
5) Kamer Genç (Tunceli)
6) Atilla Kart (Konya)
7) Mehmet Şeker (Gaziantep)
8) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
9) Mevlüt Dudu (Hatay)
10) Aykut Erdoğdu (İstanbul)
11) İhsan Özkes (İstanbul)
12) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
13) Kazım Kurt (Eskişehir)
14) Veli Ağbaba (Malatya)
15) Salih Fırat (Adıyaman)
16) Özgür Özel (Manisa)
17) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
18) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
19) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
20) Nurettin Demir (Muğla)
21) Aytuğ Atıcı (Mersin)
22) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
23) Ali Özgündüz (İstanbul)
24) Rıza Türmen (İzmir)
25) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
26) Sena Kaleli (Bursa)
27) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
3.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 25 milletvekilinin, okullarda
yaşanan şiddet olayları ve madde
bağımlılığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/73)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Eğitim, çocuklarımızın,
gençlerimizin ve geleceğimizin teminatıdır.
Çocuklarımızın ve gençlerimizin sağlıklı ve
güvenli ortamlarda eğitim alması devletin görevi olduğu kadar,
bireylerin de yerine getirmesi gereken bir sorumluluktur.
Okullarımızda yaşanan şiddet olaylarının ve madde
bağımlılığı gibi ciddi tehlikelerin nedenlerinin
araştırılması, bu olayların önlenmesi için gereken
önlemlerin alınması, bu konuda doğru eğitim politikalarının
oluşturulması amacıyla, Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederim.
Gerekçe:
Okullarımızda yaşanan
şiddet olayları ve madde bağımlılığı
her geçen yıl biraz daha artmaktadır. Daha küçük yaşta ve daha
fazla öğrenci madde bağımlısı durumuna düşmektedir.
Okullarda ve okul önlerinde
yaşanan bu olaylar öğretmenleri, velileri, ve öğrencileri
derinden etkilemektedir. Bu durum, eğitim ve öğretimin
sağlıklı bir şekilde yürütülmesini engellemekte,
gençlerimizi ve ülkemizin geleceğini tehdit etmektedir.
Okullarımızda meydana gelen
şiddet olayları ve madde
bağımlılığındaki artışın pek çok
nedeni bulunmaktadır. Gelir dağılımındaki
adaletsizlik, yoksullaşma, göç nedeniyle başta büyük kentler olmak
üzere çeşitli yerleşim birimlerinde oluşan kontrolsüz
yapılaşma bunların nedenlerinden bazılarıdır.
Bununla beraber mafya benzeri grupların sayısındaki
artış, işsizlik, gelecek kaygısı, kültürel
yozlaşma ve yabancılaşma; yazılı basının ve
görsel medyanın şiddet unsurları içeren programları
diğer sebepler olarak gösterilebilir.
Sorunu çözmek, günü birlik
müdahalelerle değil, uzun vadeli eğitim politikalarıyla
mümkündür. Sosyal devletin zayıflatılması, eğitimin bir
meta haline getirilmesi, milli gelirden eğitime ayrılan payın
yetersizliği gibi nedenler sorunun giderek yaygınlaşmasına
ve içinden çıkılmaz bir boyuta sürüklenmesine neden olmaktadır.
Yeni bir öğretim yılına
girerken okullarımızda ortaya çıkacak şiddet
olaylarının nedenlerinin araştırılması, bu
olayların önlenmesi için gereken önlemlerin alınması, konuyla ilgili
olarak doğru eğitim politikaların oluşturulması
ülkemizin geleceği açısından yaşamsal önemdedir.
1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
2) Erdal Aksünger (İzmir)
3) Candan Yüceer (Tekirdağ)
4) Atilla Kart (Konya)
5) Kamer Genç (Tunceli)
6) Mehmet Şeker (Gaziantep)
7) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
8) Mevlüt Dudu (Hatay)
9) İhsan Özkes (İstanbul)
10) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
11) Salih Fırat (Adıyaman)
12) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
13) Özgür Özel (Manisa)
14) Nurettin Demir (Muğla)
15) Bedii Süheyl Batum (Eskişehir)
16) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
17) Kazım Kurt (Eskişehir)
18) Aytuğ Atıcı (Mersin)
19) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
20) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
21) Ali Özgündüz (İstanbul)
22) Rıza Türmen (İzmir)
23) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
24) Celal Dinçer (İstanbul)
25) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
26) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Komisyondan istifa
tezkeresi vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.- Sakarya Milletvekili
Şaban Dişlinin, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/13)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum. Konuyla ilgili
hususta gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim.
Şaban
Dişli
Sakarya
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna ve arkadaşları tarafından KCK adı
altında sürdürülen operasyonların tüm yönleriyle
araştırılması amacıyla 24 Kasım 2011 tarihinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 30/11/2011 Çarşamba
günkü birleşimde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerin
aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu
önerisi
30.11.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu'nun 30.11.2011 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, Toplanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
24 Kasım 2011
tarihinde, Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna ve arkadaşları
tarafından (213 sıra nolu), KCK adı altında sürdürülen
operasyonların tüm yönleriyle araştırılması
amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 30.11.2011 Çarşamba
günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin
aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisinin lehinde ilk söz
Diyarbakır Milletvekili Sayın Emine Aynaya aittir.
Buyurun Sayın
Ayna. (BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
EMİNE AYNA
(Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 14
Nisan 2009 tarihinde DTP genel merkez yöneticileri, yerel yönetimler komisyonu
ve başta Diyarbakır olmak üzere birçok ilde ev baskınları
ile insanlar gözaltına alınmaya başlandı, buna KCK
operasyonu dendi. Bugüne kadar geçen iki yıl yedi ay içerisinde KCK ana
davası, Diyarbakır KCK, İstanbul KCK, Batman KCK, Urfa KCK,
İzmir KCK, Adana KCK, Mersin KCK, Siirt KCK, Mardin KCK, Van KCK,
Şırnak KCK, Hakkâri KCK, Erzurum KCK, Antep KCK gibi il il birçok KCK
davası açıldı, toplamda 5 binden fazla insan tutuklandı.
Tutuklanan partimizin genel merkez yöneticileri, il-ilçe yöneticileri, belediye
eski ve yeni başkanları, kadın meclisi, gençlik meclisi
üyelerimiz, mahalle meclis üyelerimizin yerlerine yeniden seçim yaptık;
onlar da tutuklandı. DTP kapandı, BDPde görev aldık, BDPde de
en üstten en alt birime kadar tüm yöneticilerimiz tutuklandı. Biz yenisini
seçtik, yine tutuklandı. Biz yenisini seçtik, tekrar tutuklandı. Bu
böyle süregeldi. Anlaşılan o ki KCK operasyonları hiç
bitmeyecek; 5 bin olacak 10 bin, sonra 100 bin olacak. Nereye kadar?
İşte bu
sorunun cevabını halkların yararına olacak şekilde
verebilmek için KCKnin ne olduğu, kimler tarafından ne amaçla
kurulduğu, neden terörize edildiği ya da yargı eliyle terörize
edilmek istenenin ne olduğu ortaya çıkarılmalıdır.
Bunu KCK silahlı yasa dışı bir örgüttür. diyerek
yanıtlamak, mevcut durumun sahip olduğu tüm soru işaretlerini
cevapsız bırakmak anlamına gelir. Peki, şu sorunun
cevabı nedir: PKK zaten silahlı yasa dışı bir örgüt.
KCKyi PKK kurdu ise neden ikinci bir silahlı illegal örgüt kursun?
İktidarı
el değiştiren tekçi statükocu zihniyetin devamı için asla hukuki
olmayan siyasal bir yaklaşımla, kurnazca bir planla, bir taşla
birçok kuş birden vurulmak istenmektedir. Bir yandan KCK
yapılanması terörize edilerek PKKnin ulusal ve uluslararası
arenada siyasallaşmasını engellemek, bir yandan da bugüne
kadarki legal siyasi partilere ve yöneticilerine yönelimde oluşan yine
ulusal ve uluslararası tepkiyi çekmemek için BDPye ve yöneticilerine
yönelirken legal siyasi partiye yönelmiyormuş görüntüsü vermek. Biz
BDPye değil, KCKye operasyon yapıyoruz. Oysa basılan, BDPnin
il, ilçe binaları; tutuklanan, BDPnin yöneticileri, milletvekilleri,
belediye başkanları, çalışanları, Demokratik Toplum
Kongresi, yazılı ve görsel basın temsilcileri, İnsan
Hakları Derneği, avukatlar, sendikacılar, akademisyenler, sivil
toplum alanında çalışan binlerce insan. Bu kadar çeşitli ve
çok sayıda kurum ve insan teröristlikle suçlanıyor. Bu Meclis bunun
karşısında sessiz kalmamalıdır. Bu kadar çok kurum ve
bu kadar çok insanın söz konusu olması bile, tek başına,
araştırma yapmak için yeterlidir. Bu çokluk durumu Meclisi
şüpheye ve sorgulamaya sevk etmelidir.
Bu araştırma, iddianamenin nasıl
hazırlandığının incelenmesinden başlamalı,
gözaltına alınış şekli, tutukluluğun neden uzun
tutulduğu, kurumların ve kişilerin bu yönelimden uğradıkları
maddi ve manevi zararın tespitini kapsamalıdır. En önemlisi,
yaşanan bu süreç aydınlatılmaya muhtaçtır. Bu
aydınlatmayı da Meclis yapmalıdır.
Tüm toplumsal kesimlerde örgütlenen kişileri ve
kurumları kapsayan böyle bir dava dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
Terörize edilmek istenen, Kürtlerin kendi kimliğiyle
kurumsallaşması ve iradeleşme isteğidir. Bu istek, özgür
belediyecilik, demokratik siyaset, demokratik özerklik, kadın-gençlik
meclisleri, siyaset akademileri, sivil toplum kuruluşları,
koordinasyonlar, kongreler, konferanslar gibi pratik çabalarla somutluk kazanan
çalışmalardır.
Bu davada yargılanan hiç kimse Yak, yık,
öldür! gibi şiddet talimatı vermediği gibi böyle bir eylemi de
yoktur. İddianamenin hiçbir telefon görüşmesinde, hiçbir
görüntüsünde, hiçbir delilinde Türkiye'nin bölünmek istendiğine dair,
bağımsız Kürdistan idealine dair bir tek kelime, bir tek iddia
yoktur. Bu nasıl bölücülüktür?
Bireysel ve kolektif hak ve özgürlükleri istemek evrensel
bir hak olmasına rağmen, bunun demokratik mücadelesini vermek ve
örgütlemeye çalışmak suç sayılmıştır. KCK
adı altında terörize edilen Kürt halkı gerçeğidir, ana
dilde eğitim talebidir. Peki, insanlar bu yönlü taleplerini
gündemleştirme ve örgütleme çalışmalarını, kamuoyunu
oluşturma, propagandasını yapma etkinliklerini, inandıkları
düşüncelerinin siyasetini nasıl yapacaklar?
Ulus devlet anlayışı yerine toplumsal,
kültürel, siyasal çalışmalarla politik, ahlaki, demokratik toplum
inşa etme arayışındayız. Katılımcı
yönetim tarzını, yöntemini oluşturmaya çalışıyoruz.
İşte asıl terörize edilen budur, korkulan bu siyasal örgütlenme modelidir.
Demokratik toplum, demokratik siyaset felsefesi toplumsal genel bir kabule
dönüştüğü takdirde artık Türkiye halkında da ulus devlet
anlayışı sorgulanacak; tekçilik yerini çoğulculuğa,
yönetimde iktidar hegemonyası yerini sorgulayan
katılımcılığa bırakacaktır.
KCK
iddianamesinin temel konusu 29 Mart yerel seçim
çalışmalarımızdır. Aday belirleme yönteminden seçim
propagandamıza kadar her şey suç unsuru
sayılmıştır. Biz yerel yönetimler komisyonu, seçim
komisyonu oluşturuyoruz; komisyon üyelerini aktif üyeler arasından
seçiyoruz. Bu komisyona, belediyelerimizi sosyal, siyasal denetleme ve önlerine
görev koyma yetkisini biz veriyoruz. Yetkilerini aşmaları hâlinde de
onlara gerekli yaptırımları partimizin yetkili kurumları
uygular. Bizim bu örgütleme modelimizi ve komisyonlarımızı
denetleme veya yargılama yetkisine ne yürütme organı ne de yargı
organı sahip değildir. Oysa yapılan tamamen budur.
Çalışma komisyonlarımıza ve nasıl çalışacaklarına
yürütmenin emriyle yargı böyle bir hakkı olmamasına rağmen
müdahale etmiştir. Bu partinin eş başkanları, MYKsı,
PMsi var; adayları nasıl belirleyeceğini onlar söyler veya
müdahale eder. Bu partinin yetkili organları müdahale etmemiş iseler
demek ki aday belirleme yöntemleri merkez ve eş başkanlar
tarafından onay görmüştür. Bu, yargının ve Hükûmetin asla
işi değildir. Hele hele Hükûmet tarafından yapılan BDPyi
temizliyoruz, onları kurtarıyoruz. söylemi tamamen
hukuksuzluğun itirafı, siyasal yaklaşımın acizliğidir.
Tekçiliğin
ve farklılıkları yok sayan zihniyetin kuruluşundan bugüne devletin resmî ideolojisi olması
tarih ile bugünün, neden ile sonucun bağını
koparmıştır. Tarihsel dayanağı olan siyasal
kimlikleriyle örgütlenmeye çabalayan Kürtler bölücü, solcular-sosyalistler
yıkıcı, Aleviler dinsiz,
Sünni Müslümanlar şeriatçı-irticacı biçiminde damgalanarak, zor ve şiddet
kullanılarak bastırılmış, provokasyonlarla terörize
edilmiş bu ülke hep böyle yönetilegelmiştir.
Bir zamanlar
Türbanı çıkarırsan türban sorunu kalmaz. diyen bir iktidar
vardı, siyasal ve sosyal alt yapısını inkâr eden bir
yaklaşımdı. Evinizde takın, sokakta takın ancak
kamusal alanda olmaz. diyorlardı. Türban sorununu yaşayanlar bugün
iktidarda. Şimdi onlar da Kürt sorununu düşünmezsen yoktur. Kürt
kimliğinden arın, Türk ol; Kürt sorunu kalmaz. diyorlar. Kürt
sorununun nedeninin Kürt kimliği olmadığını, bu kimliğin inkârı
olduğunu görmeyen; coğrafik, tarihsel, siyasal ve sosyal
altyapısını yok sayan aynı yaklaşım. Hele şu
cümle nasıl da aynı: "Evinizde, sokakta Kürtçe konuşun;
kamusal alanda olmaz."
Kürt sorununu,
savaş ve barışı, demokratik çözümün nasıl
olacağını tartıştığımız kimi
ortamlarda sık sık şu cümle ifade edilir:
"Haklısınız, kimliğinize ve ana dilinize özgürlük
istemek hakkınız ancak bu yüzyılda silah hak arama aracı
olmamalıdır." ya da "Çözüm yeri Meclistir, çözümü
başka yerde aramayın."
Biz, özgürlük
mücadelemizde silahı araç olarak kullanmıyoruz ama terörize
ediliyoruz. Neden? Evet, bizim Türkiye Cumhuriyetinin siyasi ve idari
yapılanmasına itirazlarımız var. Türkiye Cumhuriyeti, cumhuriyet
olma vasıflarından yoksundur. Cumhurbaşkanı ve Meclisi
olması onu cumhuriyet yapmıyor. Demokratik değildir.
Evet, bu siyasi ve
idari yapılanmayı değiştirmek istiyoruz ve bunun hem
düşünsel hem siyasal hem de pratik örgütlenmesini hayata geçirmeye
çalışıyoruz. Halk meclisleriyle, kent meclisleriyle, Demokratik
Toplum Kongresiyle, Halkın Demokratik Kongresiyle bunun örgütsel
modelini yaratmaya çalışıyoruz. Tüm bunlar neden terörize
ediliyor? Cevabını biz verelim: Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmî
ideolojisine göre şekillenen iktidarlarının sorunu, özgürlük
mücadelesinde, hak arayışında ya da yaptığın
muhalefette neyi araç olarak kullandığın değildir; sorun
neyi talep ettiğindir. Düşündüğün, ifade ettiğin,
örgütlediğin şey tekçi ve statükocu resmî ideolojiye aykırı
ise sen teröristsin. Yaklaşım budur.
KCK davası
operasyonu, sadece yargı sorunu, hukuk sorunu değildir; yeniden
savaş, yeniden can kayıpları, yeniden istikrarsızlık
demektir. Türkiye'yi tekçi, bağnaz; farklıyı, ötekiyi kabul
etmeyen, bütün dünya tarafından yüzleşilmiş gericiliğe
mahkûm etmek demektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu duruma müdahale etmeli,
Türkiye'nin yazılacak tarihini belirleyecek olan bu siyasal operasyonu
bütün yönleri ile araştırmalıdır.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sayın Ayna.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu önerisinin aleyhinde ilk söz, Kırıkkale
Milletvekili Sayın Ramazan Cana aittir.
Buyurun Sayın
Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisinin aleyhinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisinin grup önerisi Anayasanın ve kanunların amir hükümlerine aksi bir
önergedir. Zira Anayasanın 138inci maddesinde devam eden yargı
sürecine müdahale etmek söz konusu değildir. Anayasanın 138inci
maddesinde yargı bağımsızdır, hâkimlere kimse
görüş ve tavsiyede ve telkinde bulunamaz. Hâkimler karar verirken hukuka,
Anayasaya ve vicdanlarına göre karar verirler. Eğer uygulamada bir
problem varsa, bu problem idareden
kaynaklanıyorsa itiraz edilir savcılık makamına.
Savcılık makamının yapmış olduğu bir
işlem hukuka aykırı ise hâkime ve mahkemelere müracaat edilir.
Diğer taraftan hâkimin ve mahkemenin kararı beğenilmiyorsa
onları da bir üst düzeye itiraz etme yetkisi vardır. Neticede
verilecek karar da yargısal bir
karardır, hukuki bir karardır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi
Partisinin grup önerisinin gerekçesinde deniliyor ki: 14 belediye
başkanı, 6 milletvekili, Barış ve Demokrasi Partisi üst
düzey yetkilileri, kapatılan partinin üst düzey yetkilileri
tutuklanmıştır, gözaltına alınmıştır.
Bu kadar insan gözaltına alınır mı, tutuklanır
mı?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; eğer suç işleniyorsa kanun
önünde, Anayasa önünde herkes eşittir. Hiç kimsenin siyasetçi olması,
belli bir makamda olması ona suç işleme imtiyazını
sağlamaz, sağlamayacaktır da.
Netice
itibarıyla bunlar tutuklanmıştır ve tutuklamaya
karşı da itirazlar edilmiştir. İtirazlar da mahkemece
reddedilmiştir. KCK adı altında yapılan operasyonların
ne kadar süreceği ve Sayın Başbakanımızın
açıklamalarından da anladıklarına göre bunun ilelebet
süreceği şeklinde bir gerekçe belirtmişler burada. Bunun ne kadar süreceğini biz bilemeyiz. Bunun ne
kadar süreceğini kanunu, Anayasayı ihlal edenler bilir; üzerine
giden yargı, savcılık makamları bilir.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) - Kararı Başbakan verdiği için ne kadar
süreceğini de Başbakan bilir. İsterseniz sorun Başbakana ne
kadar süreceğini.
RAMAZAN CAN
(Devamla) - Eğer ihlal varsa, ihlal devam ediyorsa bu ihlale
karşı tabii ki emniyet güçleri, savcılık ve yargı
görevini yapacaktır. Hiç kimse iktidardan yargıya müdahale beklemesin.
Zaten böyle bir yetkimiz de yok.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; deniliyor ki yine gerekçede: PKK silahlı bir
örgüttür. KCKnın ne olduğu, nasıl bir örgüt olduğu, niçin
kurulduğunu soruyorlar bize. Bu sorunun muhatabı biz olmasak gerek,
bu sorunun cevabını siz bizden daha iyi bilseniz gerek. Netice
itibarıyla, yargı boyutunda bu sorunun cevabı ortaya
çıkacaktır. Bırakalım, yargı görevini yapsın.
Netice itibarıyla, hukuk devletinde Anayasa ve kanunlar önünde
yapılan yargılama neticesinde hepimiz sonucu bekleyelim.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; devlet içerisinde bir
yapılandırma varsa Anayasa ve kanunlara aykırı olarak ve
devlet içerisinde devlete alternatif üretme anlamında yeni bir devlet
arayışı varsa bunların üzerine tabii ki gidilecektir,
bundan kimse rahatsız olmasın. Biz bağımsız
yargıya güveniyoruz, herkes de güvenmek durumundadır.
14
Ağustos 2009-22 Kasım 2011 tarihleri arasında belediye
başkanlarının, siyasetçilerin, milletvekillerinin
tutuklandığından bahsedilmekte bu önergeyle. Biz, özellikle bu
konuda yargının, bağımsız yargının
vereceği kararı bekleyelim diye beyan ediyorum. Diğer taraftan
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Hep aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz.
Biraz farklı şeyler söyleyin lütfen Sayın Hatip, aynı
şeyleri tekrarlayıp durmayın.
RAMAZAN CAN
(Devamla) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
KCKyla ilgili gözaltı, tutuklamalar, hukuk dışı
uygulamalar, saldırılar, maddi manevi zarar tespit edilmelidir. diye
gerekçede belirtiliyor. Biz diyoruz ki tabii ki bunlar tespit edilmeli,
araştırılacak, bunu hukuk devletine bırakacağız.
Diğer
taraftan, yine BDPnin grup önerisinde KCK yapılandırmasıyla
ilgili bilgi isteniyor. Siyaset akademisi, bizzat
teröristbaşının talimatları çerçevesinde siyaset
akademileri adı altında örgütsel eğitim merkezleri
kurulmuştur. Talimatlar çerçevesinde kurulan siyaset akademisi KCK
yapılanması ile de bilim aydınlatma komitesine bağlı
ve örgütün 14üncü maddesinde, ideolojik anlamda yetişmiş kadroları
hazırlamak amacıdır.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Hani yargıya müdahale etmiyordunuz!
RAMAZAN CAN
(Devamla) - Siyaset akademilerinde verilen derslerle kırsalda PKK
örgütünün bütün eğitim faaliyetleri örtüşmektedir.
Yine
teröristbaşının ifadesine göre
Burada 25 Ekim 2009 tarihli
ifadesini okuyorum: Kürtler için yıllardır akademilerin
açılması gerektiğini söylüyorum. Akademilerin açılmasının
gerektiğini söylememe rağmen onu bile yapmıyorlar. DTPnin
binlerce, 10 binlerce kadro yetiştirmesi lazım. Neden
yapmıyorlar? Çünkü teorik kavrama düzeyleri buna yetmiyor.
Başarılı olmak istiyorlarsa 10 binlerce insan yetiştirmek
durumundadırlar. Yine örgütten üst düzey yetkili birinin
açıklamasını da buradan okuyorum: Bağımsız
Kürdistan devrimci halk savaşıyla kurulabilir -dikkat edin
arkadaşlar- siyaset akademilerinden yetiştirilen gerillalar bu
savaşta etkin bir şekilde yer alacak. denilmektedir.
KCK yasalara, Anayasa aykırı
olarak devlet içinde bir yapılandırmadır. Bunu, netice
itibarıyla yargı boyutunda hepimiz bekleyeceğiz, göreceğiz,
verilen karara hepimiz de saygı duyacağız.
Bu nedenle, verilmiş önergeyi
kabul etmiyoruz. Aleyhe oy kullanacağımızı belirtiyor, yüce
heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyor, hepinize teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Can.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, Sayın Hatip araştırma önergesini
farklı bir şekilde yansıttı, Anayasa 138e atıfta
bulundu. Bu konuda bir açıklama yapmak istiyoruz.
BAŞKAN Buyurun.
Üç dakikanız var.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, arkadaşlar, Anayasanın
138inci maddesine göre hiçbir makam, kurum, kuruluşun yargıya
telkin, tavsiye ve yol göstericiliğinde bulunmaması lazım,
Anayasa suçudur. Bu konuda hemfikir miyiz? Peki, o zaman Sayın
Başbakan neden KCK soruşturmaları sürecek, tutuklamalara devam
edeceğim. dedi? Bu yargıya müdahale değil mi şimdi? Bizzat
icranın başı, Hükûmetin başındaki Başbakan bunu
söylüyorsa bu yargıya müdahale değil mi? Bunu araştıracağız
arkadaşlar.
Diğer bir konu: Burada gensoru
görüşmelerinde hepimiz vardık. Bizzat İçişleri Bakanı
KCK tutuklamalarıyla ilgili verdiği rakamlarda 8 bini aşkın
gözaltı ve 4.500ü aşkın tutuklama rakamını
söylediğimizde 453 rakamından bahsetti. Ben sadece 450 tane
kadın tutuklunun
listesini burada İçişleri Bakanının önüne koyduk. Peki, o
İçişleri Bakanı değil miydi Gerekirse, o kadar
sayıyı da tutuklarım. diyen? Bu yargıya müdahale
değil mi arkadaşlar? Bunların ayrıcalığı
mı var? Onlar konuştuğu zaman Anayasaya uygun, onlar
konuştuğu zaman, özel mahkemeler istediği hâkimi atadığı
zaman Anayasaya uygun, istediği savcı atadığı zaman
Anayasaya uygun, polise istediği şeyi yaptırdığı
zaman Anayasaya uygun. Arkadaşlar, bunun araştırılmasında
binbir yarar var, Türkiye'nin demokrasisi, o barışı buna
bağlı.
Bakın,
en son 47 tane avukat hakkında tutuklama kararı çıktı.
Deniliyor ki: İmralıdan talimat götürüyorlardı Kandile.
Bugün basında bir açıklama var, Karayılanın. Lütfen,
hepiniz, İnternet habere bakın ve burada ilginç bir iddia var:
Hükûmetle aramızdaki görüşmelerde on tane el yazısıyla
mektubunu İmralıdan bizzat Hükûmet görevlileri, o mektupları
bize Kandile getirdi, elimizdedir. diyorlar.
ORHAN DÜZGÜN
(Tokat) - Devlettir o devlet, yanlış anlamışsın sen!
HASİP
KAPLAN (Devamla) Bakın, Karayılanın bugünkü açıklaması.
On tane mektubun postacılığını yapanlar yargıya
müdahale etmiyorlar, talimat etmiyorlar ama savunma görevini yapan avukat
yapıyor değil mi?
2006da bir
iddia daha var, 2006da bir cumartesi günü, bir tatil günü Hükûmetin yetkilisi,
sorumlusu ve Öcalanın şu alan tutuklanan bir avukatı birlikte
İmralıya gidip görüşme yapıyorlar. Bunları
araştırmayalım mı? Halkımızın hakkı yok
mudur ne olup bittiğinden, Oslo görüşmesinden, Kandil
görüşmesinden, İmralı görüşmesinden? Sınırlara
200 bin asker yığıp bu kadar can yanıyorsa bunu
araştırma hakkı yok mu bu Meclisin? Bir süs kabağıyla
mı uğraşacağız Mecliste, Türkiye'nin gerçek
sorunlarıyla uğraşmayacağız? O zaman size söylüyorum:
Yargıya müdahale etmesin Hükûmet. Gelin gereğini yapalım. Bu
iddialara Hükûmet cevap versin.
Buyurun
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin lehinde ikinci söz, Eskişehir
Milletvekili Sayın Bedii Süheyl Batum.
Buyurun Sayın
Batum.
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; KCK operasyonları nedeniyle verilen araştırma
önergesi lehinde söz almış bulunuyorum. Çünkü bunu bir fırsat
addederek artık, Türkiye'nin ortak bir sorunu hâline gelmiş olan
uzun, haksız, adaletsiz tutukluluklar için konuşmak istiyorum.
Üstelik bugün, uzun, haksız, adaletsiz tutukluluklar içinde bir tanesinin,
1 milletvekilinin tutukluluğunun bininci günü.
Değerli
arkadaşlar, gerçekten de bu uzun, haksız ve adaletsiz
tutuklulukların devam ettiği, üstelik genel uygulama hâline
geldiği bir ülkede bulunmak hepimiz için çok acı hem de bunların
ileri demokrasi adına yapıldığı ve
meşrulaştırılmaya
çalıştırıldığı bir ülkede bulunmak çok
acı hem de yine bunların bir bakan tarafından Gazetecilerin
tümü tutuklanmadı ya 1 tanesi, 2 tanesi tutuklanmış. diye
meşrulaştırılmaya
çalışıldığı, Profesörlerin hepsi tutuklanmadı
ya, hepsi tutuklansaydı bakardık, 1 tanesi tutuklanmış.
diyerek meşrulaştırılmaya
çalışıldığı bir ülkede, o ülkenin Parlamentosunda
konuşuyor olmak çok acı.
Değerli
arkadaşlar, tutukluluk konusu tüm yargılamaların tutuklu olarak
devam etmesi ve maalesef tutukluluklar süresince kanıt üretilmeye
çalışılması, artık toplum vicdanını kanatan
bir yara olmaktan çıktı; Türkiyeyi, Türk hukukunu şiddetle,
süratle Orta Çağ engizisyon dönemine ve Orta Çağ hukukuna geri
döndüren bir sorun hâline geldi. Tutukluluk tutsaklığa
dönüştürüldü, rehine almaya dönüştürüldü. Askerî darbelerde, baskı
dönemlerinde görüyorduk, doksan gün gözaltılar, üç-üç buçuk yıl
tutukluluklar, sözüm ona ileri demokrasi aşamasında bu korkunç
uygulamaya geri döndük maalesef iktidarın atadığı,
iktidarın görev verdiği, yapmayanları da
cezalandırdığı hukuk sisteminde.
Değerli
arkadaşlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, hep söz ederiz, hep
söyleriz, işimize geldiğinde hep konuşuruz, tabii işimize
gelmediğinde de bir an önce Sen ne bilirsin, ulema bilir, ulemaya sordun
mu? dediğiniz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden söz ediyorum.
Şöyle diyor: Bir hukuk devletinde tutuklanmanın koşulları
nelerdir, ne anlama gelir ve süresi nedir? Hepimizin bildiği -hepimiz
biliyoruz da özellikle vurgulamak istiyorum- hiç olmazsa tarihe geçsin, bu
Parlamentoda bunları ortadan kaldırmaya çalışanlar varken
bunları tam tersine eleştirenler de vardı diye, bu tarihe
çıksın, çocuklarımıza kalsın diye. Ceza
yargılamasında tutukluluk istisnadır. diyor, Makul bir süreyle
sınırlandırılmıştır. diyor ve şöyle
diyor: Ulusal yargı organları yani mahkemeleriniz bir kişiyi
özgürlüğünden mahrum ederken ya da
tutuklamanın devamına karar verirken bu tutukluluk durumunu
haklı gösterecek kamu yararına dayanan bir zorunluluğun -keyfiyetin demiyor- var olup
olmadığını ortaya çıkaracak koşulları çok iyi
değerlendirmek zorundadır.
Üstelik şöyle
diyor, bakın dikkat edin değerli dostlar: Tutuklanan kişinin
ileri sürülen suçu işlemiş olma olasılığı yüksek
olsa dahi bu durum kişinin tutuklanması için ancak ön koşul olur.
diyor. Tutuklamanın devamı için tek başına yeterli
değildir, bunun için yargı organının yeni gerekçeler,
nedenler bulması lazımdır. diyor. Hatta devam ediyor, dikkat
edin: Soyut olarak kaçma tehlikesi ya da yasada bu suç için öngörülen cezanın
ağırlığı tutukluluğun devamı için tek başına
yeterli değildir. diyor. Kim diyor bunu? Hani ileri demokrasi
olduğunu söylediğimiz Türkiye Cumhuriyeti gibi ileri demokrasilerin
yargı organı olduğunu söyleyen Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi. Bunu sizler bilmiyorsunuz değil değerli dostlar, hepimiz
biliyoruz ama tarihe geçsin diye söylüyorum. Çünkü bu uzun tutukluluklara
bazıları, bakanlar Canım hepsini tutuklamadık ya, birkaç
kişiyi tutukladık, devam etsin. derken, bazılarının
buna itiraz ettiği tarihe geçsin diye söylüyorum. Sonra
çocuklarımıza, tarihe ileride Canım biz de farkında
değildik, yargıya nasıl karışacaktık?
diyemesinler diye. En azından bugün ileri sürdükleri gerekçeleri, o gün
bahaneleri ileri süremesinler diye.
Sevgili
arkadaşlar, sevgili dostlar, sayın milletvekilleri; bir şey daha
söylüyor. Bakın, aynısını söylüyor: Kaçma tehlikesinin
varlığını ya da tutukluluğun devamının
gerekli olup olmadığını açıkça ortaya koyan yeterli
derecede farklı, somut, ek delil, kanıt, gerekçelerin, bilgilerin
olması zorunludur. Bu konuda kalıplaşmış ifadeler
-dikkat edin, kalıplaşmış ifadeler- tutukluluğun
devamını haklı göstermek için yeterli değildir. diyor. Kim
diyor? Avrupa demokrasilerinin yargı organı diyor. Kimin için diyor?
İktidar yargısının yargıçları için söylüyor.
Değerli
arkadaşlar, bunları söylüyor da, bugün tutukluluklar üç yıl, üç
buçuk yıl devam eden tutukluluklar. Hem de maalesef trajikomik olaylarla
devam eden. Mehmet Ali Çelebiyi biliyorsunuz, gencecik bir teğmen.
Tutuklu kaldı on sekiz ay. Niçin? Telefonundaki 138 tane kayıt için.
18 ay sonra o kayıtların uydurulmuş, düzenlenmiş
kanıtlar olduğu çıktı. Yaptığımız bir
Kusura bakma
Kusura bakma. bile değil, Artık tahliyene karar
verebiliriz.
Bir tane daha var.
Bakın, bizim bir milletvekilimiz, sevgili arkadaşımız
Uğur Bayraktutanın verdiği bir soru önergesi. Altında da
neden söylediğini
yazmış. Bakın, bir kişinin ifadesinden: Hastalanınca
beni götürdüler doktora, hastaneye. Muayene işlemlerim bitince beni gelip
almaları için oturup beklemeye başladım. Saatler geçtiği
hâlde hiç ses çıkmadı, beni unutmuşlardı. Bir arabaya binip
Silivriye geldim, üstelik taksi parasını da cebimden ödeyerek.
Hastanede unutulan Hayrettin Ertekin taksi
tutuyor, Silivriye gidiyor ve yargıçlar kararlarını veriyorlar,
iktidar yargısının yargıçları: Tutuklamanın
devamına... Gerekçe? Kaçma tehlikesinin geçmemiş olması. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, bugün bir arkadaşımızın, hepimizin
bir arkadaşının, bir milletvekilinin tutukluluğunun bininci
günü ve şöyle diyoruz: Bütün tutuklulukları da bu dediğim uzun,
kalıcı, haksız tutuklulukları belirlerken bir şey daha
söylüyoruz. Özellikle, bütün haksız tutukluluklara karşıyız
-kalıcı, bu şekilde haksız- maalesef hepsine
karşıyız ama hem de tümü muhalefet milletvekillerine mensup 8 milletvekilinin
tutukluluğunun sürdüğü bir ülkede konuşuyoruz ve şunu
söylüyoruz: Bunlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin,
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesinin
kararlarından çıkmış ilkelerdir.
Seçmen
iradesini hiçe sayarak milletvekillerini tutuklamak, milletvekilini yasama
görevinden alıkoymaktır. İki yılı aşkın ve
ucu belirsiz bir tutukluluk süreci, bin günlük tutuklama süreçleri,
tutukluluğun, açıkça cezaya dönüştürülmesidir.
Uzun
tutukluluk hâlleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine de bütün evrensel
insan hakları sözleşmelerine de aykırıdır.
Kanıtları
kurgu kuşkusu taşıyan veya somut delil içermeyen olgularla
tutukluluğun sürdürülmesi, masumiyet karinesi hakkına ciddi bir
müdahaledir, kişilik
haklarının ihlalidir. Üstelik nasıl bir ülkede değerli
dostlar? Bu ülkenin bir kentinde Deniz Feneri davasında hâkim Üç ayı
aşan tutukluluk cezadır. der iken başka bir kentinde tutukluluk
süresi üç yıl, üç buçuk veya başka kentlerinde dört yıl
sürmüşken
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) Bu durumun araştırılması,
giderilmesi, en azından tarihe not düşülmesi lazım.
Biz, bunun için bu
önerge lehinde, bu gibi durumların araştırılması için
önerge lehinde söz aldık. Hepinize saygılar. (CHP ve BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Batum.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu önerisinin aleyhinde İzmir Milletvekili Sayın
Ali Aşlık.
Buyurun Sayın
Aşlık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ
AŞLIK (İzmir) Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri;
Barış ve Demokrasi Partisinin vermiş olduğu grup önerisi
aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Türkiye
Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Anayasamız, devleti yasama,
yürütme ve yargı olarak üç ayrı erke ayırmıştır.
Dolayısıyla, yasama yasama görevini yapacak, yargı yargı
görevini yapacak, yürütme de yürütme görevini yapacak.
ERTUĞRUL
KÜRKÇÜ (Mersin) Tayyip Erdoğan da hepsini yapacak, değil mi?
ALİ
AŞLIK (Devamla) Değerli arkadaşlar, Türkiye hukuk devleti olma
yolunda ciddi adımlarla ilerlemektedir.
ERTUĞRUL
KÜRKÇÜ (Mersin) İlerlemedi.
ALİ
AŞLIK (Devamla) Ama bizler aksayan kısımları düzeltmek
adına buradayız. Millet, bizi, aksayan kısımları
düzeltmek adına buralara yolladı. Dolayısıyla
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Bırakın, hiç düzeltmeyin bence böyle kalsın.
Elinize yüzünüze bulaştırıyorsunuz!
ALİ
AŞLIK (Devamla) Meclis açıldı açılalı armudun
sapı, üzümün çöpüyle uğraşıp duruyoruz.
Dolayısıyla, biz söylediklerinizde haklılık payı
olduğunu farz etsek bile Türkiye'de bu işlerin çözülmesi adına
yapacağımız ilk şey Anayasayı
değiştirmektir arkadaşlar. Onun için
Her buraya
çıktığınızda söylediğiniz şey şu:
Tutuklu milletvekilleri niye salınmıyor? Değerli
arkadaşlar, Anayasanın 14üncü maddesi orada o şekilde
kaldığı sürece yargıç
Yargıç yetkilerini nereden
alır? Yasalardan alır. E, Anayasada bu hüküm olduğu sürece o
arkadaşlar tahliye edilseler bile yarın ceza aldıklarında
yine buradan alınıp götürülecekler. Dolayısıyla, eğer
vicdanımızı rahatsız eden bir şey varsa oturalım,
Anayasayı evrensel hukuk değerlerine uygun, 12 Eylül
kalıntılarından arınmış şekilde yeniden
yapılandıralım.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) 14üncü madde kanunu çıkmadı on senedir, on
senedir çıkmadı o yasa.
İHSAN ÖZKES
(İstanbul) İtiraf mı ediyorsunuz?
ALİ AŞLIK
(Devamla) Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi adına
konuşan Değerli Arkadaşımız iktidarın
yargıçlarından bahsetti. Bir defa, hukuk devletinde iktidarın
yargıcı diye bir şey yoktur. Bir defa, bu anlayış
hukuk devleti anlayışına aykırı bir anlayıştır.
24 Anayasasıyla, 61 Anayasasıyla zihinlerimizi
bulandırmanın bir anlamı yok. 12 Eylül Anayasasında bile
bu bir adım öndedir.
Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, biz, bu Meclis, 12 Eylül öncesi yapmış
olduğu Anayasa değişikliği ile ve milletimizin
desteğiyle Anayasanın birçok maddesi değişti ve bu
yapılan değişiklikle artık hâkimler savcılar kendi
terfilerini, kendilerini atayacak kişileri kendileri seçer hâle geldiler.
Dolayısıyla, artık, bu töhmetten iktidarı uzak
tutmanız gerekir. Eski alışkanlıklarla, eski söylemlerle
bir yere varma şansımız yok.
Değerli
arkadaşlar, eğer bir yanlışlık varsa, yargı bir
yanlışlık yapıyorsa artık yargı bunu kendi içinde
düzeltecek durumdadır.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Ben savcıyım. diyen Başbakan değil mi?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ALİ
AŞLIK (Devamla) Bundan sonraki yapılacak HSYK seçimlerinde
yanlış yapanları seçmeyecektir. Çünkü 12 binin üzerinde hâkim
seçim yapacaktır. Bunu göz ardı ediyoruz, bunu görmezlikten
geliyoruz. Bunu görmezlikten gelemeyiz.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Hepsi aynı cemaatten olursa nasıl olacak?
ALİ
AŞLIK (Devamla) Bir de BDP Bu tutuklamalar, bu operasyonlar ne kadar
sürecek? diye soruyor. Eğer
Türkiye hukuk devletiyse bunun sorulmaması lazım, çünkü bunun
muhatabı yargıdır.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Hukuk devleti değil işte. Hukuk devleti
olsa zaten bu tutuklamalar olmaz ki!
ALİ
AŞLIK (Devamla) Yargı bunun cevabını verecektir. Ama
biz sonuçta siyaset yapıyoruz.
Değerli arkadaşlar, kamu vicdanını rahatsız eden hiçbir
şeyde, biz AK PARTİ olarak kamu vicdanını rahatsız
eden tarafta olma şansına sahip değiliz, olmayız da. Biz
toplumun sağduyusunu temsil ediyoruz.
ORHAN DÜZGÜN
(Tokat) Bir günde tutuklananlar vicdanınızı rahatsız
etmiyor mu?
ALİ
AŞLIK (Devamla) Serap Eserler, Nergis Evinler, Zeynep Evinler, Nurcan
Olgaçlar, Kevser Çekin gibiler masumane, öldürüldü, katledildi ve binlerce buna
benzer insanın kan ve gözyaşı içinde ailelerinin beklediği
bir ortamda, yargıya siz Bunu niye yapıyorsunuz? deme hakkına
da sahip değilsiniz, vicdanen de değilsiniz, hukuken de
değilsiniz.
EMİNE
AYNA (Diyarbakır) Ne alakası var? BDPli belediye
başkanlarıyla ne alakası var?
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Milletvekilleri, belediye başkanları,
kadın temsilciler, gençlik; ne alakası var?
ALİ
AŞLIK (Devamla) Onun için biz, bunun aleyhinde oy
kullanacağız. Dolayısıyla, biz hukuktan yanayız,
evrensel anayasadayız, hukuk devletinden yanayız. Yapılan
yanlışlıklar varsa burada tartışırız. Ama
burada, yasamayı daha kaliteli hâle nasıl getireceğiz, önce bunu
tartışalım diyorum.
Hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aşlık.
Barış
ve Demokrasi Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan
karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Değerli Başkanım, usul hakkında söz almak
istiyorum. Burada karar yeter sayısı yok. Resmen hukuka
aykırılıktır. Ya, lütfen
Olmaz bu iş. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Keşke karar yeter sayısı isteseydiniz Sayın Milletvekili.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bakın, ama sayın o zaman.
BAŞKAN
Hayır, karar yeter sayısı isteseydiniz sayacaktık.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Efendim, yani bakmıyorsunuz ki!
BAŞKAN
Bakın, baştan aşağı yanlış
konuşuyorsunuz.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bakın, özür dilerim, Değerli
Başkanım, hukukta bir söz var
BAŞKAN
Sayın Tarhana sorun; sorun, öğrenin.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Özür dilerim ama herkesçe bilinen bir şeyin tersi
ispat edilemez. Sizin tarafınızdan biliniyor mu bilinmiyor mu? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Usuller var, teamüller var; isteyecektiniz.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Usul demek çiğnemek anlamına gelmez
Değerli Başkanım, ne olur
BAŞKAN
Sevgili Milletvekilim, bana bağıracağına isteyecektin.
Alınan
karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
BAŞKAN
1inci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yeni Zelanda
Hükümeti Arasında Hava Hizmetlerine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Yeni Zelanda Hükümeti Arasında Hava Hizmetlerine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/423) (S. Sayısı: 21)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ankara
Milletvekili Cemil Çiçek ile Başkanvekilleri Kayseri Milletvekili
Sadık Yakut ve Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlamın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı
Kanunu Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ile Başkanvekilleri
Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ve Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Sağlamın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu Teklifi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/92) (S. Sayısı: 83)(X)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet
yani Meclis? Burada.
Komisyon
Raporu 83 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince bu teklif İç Tüzükün
91inci maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu
nedenle teklif tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Teklifin
tümü üzerinde söz isteyen Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun
Sayın Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 83 sıra sayılı Meclis Teşkilat Kanunu ile
ilgili Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa teklifi
Meclisin kendi işi. Sonra, terzi söküğünü dikemiyor misali
eleştirilere muhatap olmamak için buna çok iyi bakmak, çok iyi incelemek
gerekiyor çünkü Meclisin çalışmasını, personel hukukunu,
bütün her şeyi dizayn eden bir yasa teklifi.
2009 Aralık
ayında, o zaman Meclis Danışma Kurulu oluşturulmuştu
dört partiden ve biz bir çalışmanın içinde yer aldık, her
parti grubundan 1 kişi vardı. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
İdari Kapasitesi diye şöyle bir rapor yayımlandı,
bilmiyorum, bütün milletvekillerine de gönderilmiş olması lazım.
Bunda çok önemli eksiklikler ve tespitler göreceksiniz çünkü biraz Avrupa
Birliği destekli bir SIGMA Akran Değerlendirme Raporu bu. Bunu
mutlaka bütün arkadaşlarımın okumasını isterim çünkü
gerçekten çok derin bir çalışma sonrası yapıldı bu.
Yine,
biliyorsunuz, Mecliste tıpkı Anayasa Uzlaşma Komisyonu gibi bir
İç Tüzük Komisyonu var dört parti grubundan oluşan. Şimdi, bu
dört parti grubundan oluşan İç Tüzük Komisyonunun
hazırladığı bir taslak var, bir de Anayasa Uzlaşma
Komisyonu var. Yani şunu demek istiyorum: Anayasa yeniden yapılacak,
Meclisin hukuku orada belli olacak. İç Tüzük yeniden yapılacak, Meclisin
iç işleyişi nasıl olacak yeniden belli olacak. Ancak ondan sonra
bu kanun teklifi görüşülseydi kalıcı olabilirdi. Yani şunu
ifade ediyorum ki: Bu teklif, çok kısa bir sürede maalesef
değişmeye mahkûm bir teklif. İlginç bir şey daha
söyleyeyim. Bir hukukçu olarak dikkatimizi çekmişti. Şimdi, biz yemin
töreninde bulunmadığımız için alt komisyonda yer
almadık BDP olarak ancak sonraki esas komisyonda Plan ve Bütçede katılma
imkânını bulduk. Orada bu teklif görüşülürken 666
sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkarıyor Hükûmet,
dikkatinizi çekiyorum ve bu Kanun Hükmünde Kararnameyle Anayasanın
95inci maddesine göre Meclis Başkanlığının yetkisinde
olan konularda yürütme düzenleme yapıyor personelle ilgili.
Şimdi, buraya
her çıkan konuşuyor, güçler ayrılığı, yargı,
yürütme, yasama. Bu gerçekten böyle midir? Böyle mi işliyor? Hayat böyle
midir? Böyle olmadığını Meclis Başkanlığı
kendi teklifini görüşürken 4 Ekimde alt komisyonda, 2 Kasımda Hükûmet
kararname çıkarıyor, müdahale ediyor. Arkadaşlar, burada
konuşulması gereken, savunulması gereken yasamanın
bağımsızlığıdır. Yasama
bağımsız mı, kendi içişlerini düzenlemesini,
çalışmasını kendisi bağımsız yapacak
mı, yapılandıracak mı, başında olacak mı
yoksa yürütme her kanaldan buna müdahale edecek mi? Veya bir başka
biçimiyle yasama çalışırken burada, yasama görevini yaparken
yargı yasamanın alanına girecek mi, ne olacak? Geçmişte 367
kararı var, 414 kararı var, bunlar yaşandı.
Şimdi, biz
usul açısından acele davranıldığını
düşünüyoruz bu teşkilat yasasında çünkü bir yıl içinde bu
Anayasa, İç Tüzük çalışmaları olacaktı, bu
teşkilat yasası da ona göre yapılsa kalıcı
olacaktı. Şimdi, bunun böyle olmadığını görüyoruz
ama ilginç olan bir şey daha var, Mecliste Özlük, Personel, Genel
Sekreterlik, Genel Sekreterliğin ismini değiştirip
başkanlık
Farkında mısınız arkadaşlar, bir
başkanlık modası gelişiyor bu ara? Bu teklife iyi
baktınız mı? Genel Sekreterlik, genel başkanlık
dairelerine dönüşüyor ama çok ilginç başkanlık daireleri var
bunun içinde. Eğer biraz dikkatli bir gözle bakarsanız, şöyle
arkada bir sıra cetveli var. Bu sıra cetveline bakarsanız
Mecliste beraber çalıştığınız mesai
arkadaşlarınızın kimler olduğunu çok iyi göreceksiniz.
Mesela, Saray Müdürü arkadaşlarınız var, Saray Müdürü. Siz
saraylara gittiniz mi Meclis üyesi olarak arkadaşlar?
Şimdi
soruyorum Sayın Başkanıma
Sayın Meclis Başkanım
burada değil mi?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Yok.
BAŞKAN
Sayın Meclis Başkan Vekili burada.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Nerede?
BAŞKAN
Burada oturuyor, Sayın Yakut oturuyor.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Sayın Başkanım, Dolmabahçe Sarayı millî saray
olarak Meclisin değil mi?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Meclisin.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Meclisin. Peki, yürütmenin başı Başbakan onu niye
çalışma ofisi olarak kullanıyor, Meclisin, yasamaya ait olan bir
yeri yürütme niye çalışma ofisi olarak kullanıyor?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Başkanlık
Divanının kararı var.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bakın, siz, Mecliste fabrika müdürü olduğunu biliyor
muydunuz arkadaşlar, var mı bilen? Peki, onu da bilmiyorsunuz. Buna
biraz daha bakarsanız daha enteresan şeyleri sizler de bulursunuz
ancak burada gerçekçi olmamız ve öz olarak üzerinde durmamız gereken
bir şey var. Biz her ne kadar Bu Meclis en yüksek temsille geldi. desek,
biz her ne kadar Burada yüzde 85 oranında temsil var. desek,
unutmayın, yüzde 10 baraj seçim sistemiyle yapılan bir seçim sonrası
gelinen, oluşan bir 24üncü Dönem Meclisinden bahsediyoruz. Burada,
24üncü Dönem Meclisi, 85 çevreden 550 milletvekiliyle
toplanamamıştır, 8 milletvekili eksiktir. KCK davasından
tutuklu, iki buçuk yıldan fazla, 6 tane bizim BDP milletvekili tutuklu. 2
tane CHPnin ki, bugün arkadaşlar söyledi, Balbayın bininci cezaevi
günü doldu. Bininci yıl dönümünü, Mecliste milletvekili üyesinin bininci
cezaevi günü yıl dönümü yaşayan ilk Meclis olduğunu tarih
yazacaktır ilginç bir şekilde. MHPye
şaşırıyorum, bir gün olsun, Bizim de bir tutuklu
vekilimizdir. demedikleri için biraz sitem ediyorum. Unuttunuz mu
arkadaşınızı, unuttunuz mu?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Birazdan diyeceğim.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Şimdi, 8 milletvekili tutuklu. Teşkilat Yasası var,
burada milletvekillerinin özlük hakları da var,
danışmanların var, sekreterlerin var,
çalışanların var, hizmetlilerin var, 4/Csi var, 4/Bsi var,
herkesi var. Meclis açılalı, 12 Hazirandan bu yana -aralık
ayına giriyoruz- 8 milletvekilinin özlük hukuku işlemiyor, 8 milletvekili
maaş alamıyor, 8 milletvekili danışman alamıyor, 8
milletvekili sekreter alamıyor, odaları boş, başında
kimse yok. Niye, sordunuz mu bunu, niye hakikaten? Yargıya
karışmıyoruz, yargı tasarrufu mu bu? Değil
arkadaşlar, yargı tasarrufu değil. Yemin etmedikleri için Meclis
özlük hukukunu işletmiyor 8 milletvekilinin. Nasıl bir şey bu?
Terzi kendi söküğünü dikemez misali bir şey bu işte. Yani
yargısal bir karar yemine engel değil. Yargı Yemin etmesinler.
demiyor, tutuklulukla ilgili karar veriyor. Yargı yemin konusunda
şunu diyor: Yemin bir idari tasarruftur. Nasıl ki, biliyorsunuz,
tutuklu ve hükümlüler için izin hukuku var. Onun dışında,
Meclisin Başkanlık Divanı var. Giderdi
Bölükbaşı
olayı var tarihte. Cezaevine gitmiştir naip Başkanlık
Divanı üyeleri, orada yemin töreninin eksikliğini gidermişti.
Bir şekil olayı bu, şekil olayı arkadaşlar.
Bırakın onu, başka bir formül geliştirilir; o da yok. Bir
yasal düzenleme, o da yok. Meclis Başkanına diyoruz, tık yok.
Ondan sonra, bizler, kendi üyelerinin hukukunu koruyamayan bir teşkilat
yasamızı biz yapacağız. Bu hüzün vericidir. Bu tablo
demokrasi adına bir ayıptır.
8 milletvekili
kelepçeli olan bir Meclisi konuşuyoruz. Bazen burada
arkadaşlarımız diyor: Ama 14üncü madde vardı. Burada
bütün partilerde hukukçular var, açık söylüyorum: 14üncü madde DEP
milletvekilleri zamanında dahi uygulanmadı, uygulanmadı
arkadaşlar. Orada fezlekeler geldi, Anayasa Adalet Karma Komisyonuna
gitti, Mecliste görüşmeler yapıldı, savunmalar alındı,
ondan sonra karar verildi, Anayasa süreci, itirazlar, tartışmalar
bitti. Bu, 94teki olay, bu ağır hükmüne rağmen Anayasa 14üncü
maddenin. Anayasa 14üncü madde 2001de Avrupa Birliği uyum yasaları
nedeniyle değiştirilip bu madde yumuşatıldı.
Peki, bu maddenin
son fıkrasını bütün hukukçu arkadaşlarımın
okumasını istiyorum Anayasanın 14üncü maddesinin son
fıkrasını, diyor ki 2001 değişikliği: Bu kapsama
giren suçlar ve müeyyideleri bir kanunla tespit edilir. Bu ne demek
arkadaşlar? Bu
konuda kanun çıkacak. Bu kanun çıktı mı? Dokuz senedir -bir
sene önce AK PARTİ dönemi- on senedir bu kanun çıkmadı ama
uygulanıyor Türkiyede. İşte çıkmayan kanunu uygulayan bir
yargıyla karşı karşıya olan bir yasama söz konusu.
Yasama bu konuda yargıya karşı Benim
dokunulmazlığım var, milletvekillerimin dokunulmazlığı
var, milletvekillerimi içeride tutamazsın dokunulmazlık hukuku var,
14üncü madde... diyorsun. Ama son fıkraya göre ben o işi
becerememişim, yapamamışım, ihalelerle uğraşmaktan
kanunu çıkaramamışım. Yani yirmi defa İhale Kanunu
değişti, 14üncü maddesinin son fıkrasındaki bu
suçların tespiti ve müeyyidelerin tespitine ilişkin kanun
çıkmadı ama bu kanun, arkadaşlar şu an 8 milletvekiline
uygulanıyor.
Şimdi,
kendi üyesinin hukukunu koruyamayan bir Mecliste siz sağlıklı
bir yasama süreci yapabilir misiniz? Bu sağlıklı yasama
sürecinde dört parti grubu var, dört parti grubunun
katılmadığı bir Parlamento faaliyeti demokratik midir? Bakın, bir önerge
verdiniz dün Bitimine kadar. Dediniz, sabah ezanıyla gittik eve, öyle
değil mi arkadaşlar? Bedelli askerlik
Bugün sabah ezanında da bitmez
bu -69 madde- öbür gün yatsı namazına kadar sürecek yani
yatmayacaksınız, uyumayacaksınız, yemeyeceksiniz emme basma
tulumba gibi oturacaksınız burada, eller kalkacak, eller inecek, siz
buna parlamenter rejim, demokrasi,
(x)
demokrasi
diyeceksiniz. Bu
(x) demokrasi,
yaşasın demokrasi
Yaşamıyor arkadaşlar. Bu demokrasi
değil. Bu çok tehlikeli bir yaklaşım tarzıdır,
sağlıklı değil. Bu Meclisin sağlıklı
çalışması parlamenter demokraside muhalefetin
katılımıyla şekillenerek olur.
Genel
Sekterliğimiz kanun tekliflerini nasıl indiriyor komisyonlara
bilginiz var mı? Ben dört senedir kanun indiririm, dört senede benim
hiçbir kanun teklifim komisyona inmedi. İktidarınkiler akşam veriliyor değil,
saatinde veriliyor, saatinde iniyor komisyona. 37nci madde diye bir madde var
İç Tüzükte, muhalefetten yeni arkadaşlar buna iyi baksın, dün
bir uygulaması vardı. Belli bir sürede inmeyen kanunları
yazıveriyoruz Genel Sekreterliğe, direkt Meclise indiriyoruz, ön
görüşmesi yapılıyor.
Şimdi, bu
çalışmanın içinde Sayıştay kime bağlı
çalışıyor? Meclis Başkanlığına. Kimin
adına denetim yapıyor? Meclis Başkanlığının.
Sayıştay nerede? Anayasa Mahkemesinde değil mi arkadaşlar,
o binada, yargının yanında yani, yargıyla beraber yani.
Peki,
Sayıştay denetiminde gizli yönetmelik olursa, denetim performans
denetiminden çıkarılırsa, başka denetim tarzına
getirilirse, siz Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik
harcamalarını denetleyemezseniz Meclis adına, burada size
bağlı çalışan Sayıştayın hukukunu
düzenleseniz ne olur, düzenlemeseniz ne olur?
Bakın,
Sayıştay Kanunu görüşülürken, Genel Sekreterlik adına,
Sayıştay Genel Sekreterinden önceki gizli yönetmeliği istedim.
Bütçe Komisyonundan arkadaşlar burada, Sayın Kalaycı var,
Aslanoğlu var. Sayıştay Genel Sekreteri, o gün Komisyonda
şunu demedi mi: Hasip Bey, vallahi, ben de o gizli yönetmeliğe
ulaşamadım.
Şimdi,
Sayıştay Genel Sekreterinin ulaşamadığı gizli
yönetmelik bana gelmiyor, milletvekili olarak bilmiyorum ben, Genel Sekreter de
bilmiyor ve şimdi 14 maddelik yeni bir gizli yönetmelik yapıldı.
Şimdi, Meclis
Başkanlığına bağlı bu Sayıştay
nasıl denetim yapacak? Harcamaları, yargıyı, bürokrasiyi,
askeriyeyi, her tarafı nasıl denetleyecek? Denetleyemez.
Meclis
grupları dışlanıyor süreçten. Bu ayrı bir konu,
çalışma ayrı bir konu ama Avrupa Birliği raporlarında
bile -2010- bizimle ilgili, Meclis çalışmalarıyla ilgili pek
parlak notlar yok, kırık notlar var, sınıfta çakmalar var
arkadaşlar. Ne diyor? Siyasi partilerle Hükûmet arasında diyalog,
uzlaşı ruhu eksikliği ve başlıca siyasal kurumlar
arasındaki gerginlik, uzlaşamama, seçim barajları,
dokunulmazlıklar, yargı süreci, kaygı süreci
deyip
yazıyor. Bizim Meclisimizin hâlini İlerleme Raporundan okuyoruz.
Yine, personel ve
yönetim konseyleri yok.
Yine, bu taslakta
örneğin dört tane Meclis grubu var, grup başkan vekillerinin
oluşturduğu bir kurum, bir şey yok. Meclisin kendi
çalışmasıyla ilgili etik yasası yok. Etik yasası
olmayan bir Meclisten bahsediyoruz. Gelmiş zamanında
görüşülememiş Mecliste. Etik yasamız yok.
Bir şey daha
söyleyeyim, ben geziniyorum sizler de görüyorsunuz. Bakın, hep
çalışanlar, stenograflar burada, kavaslar burada,
aşağıya kulise gittiğiniz zaman hizmetliler var bizimle
sabahlıyorlar, aynı işi yapıyorlar, sabahlıyorlar.
Soruyorum Senin konumun ne? 4/Cli. Kaç yıldır
çalışıyorsun? On beş yıldır. Allahtan korkun, bir
Meclis kendi çalışanına bu zulmü eder mi ya? Bu zulmü insan
kendi Meclisinde on beş sene çalışanı geçici işçi
statüsüyle mevsimlik işçi gibi on beş sene 4/C kadrosuyla
çalıştırmak zulüm değil mi? Bu zulme karşı bütün
parti gruplarının ortaklaşa burada bir çözüm getirmesi
lazım. On sene, on beş sene çalışıyorsa devamlı kadroya
alacaksın, eğer beceremiyorsa, liyakat yoksa, hizmet yoksa zaten son
verirsin, disiplinsizlik varsa son verirsin. On beş sene
çalıştırdıysan memnunsun. Şimdi Allah aşkına
şu lokantaya gidin, parka gidin, çalışanlara gidin ve bir
dokunun, aynı mesaide çalışan, hatta daha ağır
işi yapan 2 kişiden birinin birisinden 3 kat fazla maaş
aldığını görürsünüz. Adaletsizlik bu arkadaşlar.
Meclis özlük hukukunu, personel hukukunu koruyacaksa adil olması
lazım. Burada ben tek iktidar partisini sorumlu tutmam. Teşkilat
Yasası hepimizin, bütün Meclisin ve dört tane grup olarak da hepimiz
bundan sorumluyuz. Eğer hepimiz bu konuda bunu aşamazsak, bunu
çözemezsek bunun
vebalini hep birlikte taşırız. Bunu çözelim diyorum, bunu
çözelim.
Evet,
aslında bununla ilgili söylenecek çok şey var, yazılı
hazırladığım çok teknik konular var ama ilerleyen maddelerde
söz konusu olacak.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP
KAPLAN (Devamla) İnşallah, hayırlı olur. Önergelerle
destekleyeceğiz. Düzeltmeye, kamburlarını düzeltmeye
çalışacağız. Birlikte çalışalım, birlikte
düzeltelim diyorum.
Teşekkür
ederim. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına konuştu.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU
ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, yasama organımızın teşkilat
yasasını yapıyoruz. Tabii, yasama organı demek hukukun
üstünlüğünü, önce bunu egemen kılan bir organ. Tabii, öncelikle
burada, Türkiye de bir hukuk devleti ve hukukun üstünlüğünü asla
hiçbirimizin tartışmaması lazım.
Bugün
tutuklu milletvekillerimiz ve bu milletvekillerimizden Sayın
Balbayın bininci günü ve bin gündür tutuklu ve hücrede.
Değerli
milletvekilleri, bu ülkede Sayın Başbakan Yardımcısı
çıkıyor, Plan ve Bütçe Komisyonunda diyor ki: Ben bunlardan üzüntü
duyuyorum. Ben tutuklu milletvekillerinin tutuklu olmasından hicap
duyuyorum. ve diyor ki: Hâkimler tutanaklara bakın, Sayın
Arınç Plan ve Bütçeye hangi gün geldiyse, dağıtayım
isterseniz- millet iradesine ipotek koymuştur. Girin Plan ve Bütçedeki
tutanaklara, bakın, aynen ifade bu. Bu ülkede millet iradesi vardır ama hâkimler millet
iradesine ipotek koymuştur. diyor. Ben anlamıyorum o zaman, ben
neredeyim? Bu ülkede bir Başbakan Yardımcısı bunu söylüyor
ama hâlâ daha biz burada hukuku arıyoruz. Kendi hukukuna sahip
çıkmayan bir Meclis olarak görmek hepimizi çok üzüyor arkadaşlar. Bir
kere bininci gün
Değerli arkadaşlarım,
Yüksek Seçim Kurulu ne iş yapar? Eğer bir milletvekilinin
milletvekili seçilme ehliyeti yoksa o zaman bizden neden belge istiyor?
Savcılık istiyor, diploma istiyor, askerlik istiyor. İnceleyip
Bu adam milletvekili olamaz. deyip geri gönderdikleri var. Peki, bu
milletvekillerine Sen milletvekili olabilirsin. diye seçime girmesine izin
veriyorsa bunu nasıl yorumluyorsunuz? İşte, millet iradesini yok
etmek yarın hepimize, bu ülkeye çok büyük zararlar açar. Maalesef, burada
millet iradesi tecelli etmiyor arkadaşlar.
Tabii bu Meclisin olmasında esas,
demokrasinin temel bütünü, olmazsa olmazı siyasi partiler ve siyasi parti
gruplarıdır. Bu Meclisi siyasi parti grupları yönetir. Bu
Meclisi bürokrasi yönetemez. Bu Meclisin, yasama organının gerçek
hâkimi siyasi parti gruplarıdır. Ancak siyasi parti gruplarıyla
birlikte Meclis Başkanlık Divanı Meclisteki her işi yürütür
arkadaşlar, ama önce siyasi parti gruplarını
tanıyacaksın; seçilmiş, halkın iradesiyle gelmiş
-eğer bir şekilde mevcut Anayasada tarif etmişse şu kadar
milletvekili alan parti grup kurar diye- grup kurmuşsa, siyasi parti
Meclis Başkanlık Divanına eğer üye vermişse Meclisi bu
Başkanlık Divanı yönetir. Öncelikle Meclisin kendine sahip
çıkması lazım. Eğer bir şekilde kendi
çalışmalarını naklen yayın yaptırmakta aciz
kalıyorsa bunun adı yasama meclisi olamaz arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Meclis ne TRTnin ne başka
kurumun talimatıyla hareket edemez. TRTyle böyle protokol yaptık
da, şöyledir, böyledir. diyemez. Meclis, yaptığı her türlü
çalışmasını, her türlü yaptığı işlevi,
grup konuşmalarını ve diğer tüm çalışmaları
halkın bilgisine sunmaktan gurur duymalıdır. Meclis,
çalışmalarını halkın iradesinden kaçıramaz. Hani
halk iradesi diyoruz, nerede kaldı halk iradesi, nerede halkın
iradesi? Siz, eğer, Meclis çalışmalarını, siyasi parti
gruplarının çalışmalarını halkın iradesinden
kaçırıyorsanız o zaman bu
Meclis yasama görevini yapmıyor.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) - Bunu en son konuşacak olan sizsiniz, halkın
iradesini en son siz konuşacaksınız.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ben konuşayım, sen dinle.
Halkın iradesine kim saygı gösteriyor, halkın iradesini...
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Burada milletvekilini dışarı atan sizsiniz.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Sen sesini kes otur orada...
Sesini kes otur orada...
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Milletvekilini dışarı siz attınız.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Sesini kes otur orada...
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Buradan milletvekilini
dışarı attınız.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Sesini kes otur orada!
Halkın
iradesini...
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Milletvekiline saygısızlık
yapamazsın.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Sesini kes! Sesini keseceksin.
Sayın
Metiner, dinlemesini bileceksin.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen...
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Saygısızlık yapma.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Dinlemesini bileceksin.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri lütfen...
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Kimsin sen ya!
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu...
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Dinlemesini bileceksin.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Konuşmasını öğren sen.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Dinlemesini bilmiyorsan, dinlemesini
öğreneceksin.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Bir milletvekiline talimat vererek
konuşamazsın.
MUHAMMET
RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Sayın Başkan, sustur şunu.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen...
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Dinlemesini öğreneceksin.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Otur oturduğun yerde.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, Genel Kurula hitap eder misin.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Dinlemesini öğreneceksin.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Geçti o dönemler.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Dinlemesini öğren.
BAŞKAN
Sayın Metiner, lütfen...
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Her gün burada insanlara laf atarak
değil, önce dinlemesini bileceksin.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Edebinle konuş.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, lütfen...
Sayın
Metiner, lütfen...
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Evet, dinlemesini bileceksin. Önce dinlemeyi
bil.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) - Bir milletvekiline talimat veremezsin.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Öyle konuşursa, söylerim.
BAŞKAN
Sayın Metiner, lütfen...
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Konuşurum.
Dinlemeyi
bileceksiniz, dinlemeyi bileceksin. Dinlemeyi bilmiyorsan orada
oturmayacaksın.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Kabadayı mısın sen?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Dışarıda olurum, burada olmam, bura
milletin iradesi.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Çık dışarı o zaman.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Dışarıda olurum, evet,
dışarıda olurum, gel.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Metiner, neye meydan okuyorsun?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Burada olmam, burası millet iradesi. Burada,
ben milletin önünde çok saygılıyımdır.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Terbiyeli konuşacaksın.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ben çok terbiyeliyim. Kimin ne kadar terbiyeli olduğunu
herkes iyi biliyor.
BAŞKAN
Sayın Metiner, Sayın Aslanoğlu lütfen.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Ayıp ya, orada sokak çocuğu gibi herkese
laf atıyor, bütün kürsüye çıkanlara laf atıyor ya!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Değerli milletvekilleri, milletin iradesi
(AK
PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
Hanımefendi, süremi
keser misiniz?
BAŞKAN
Kestim, şimdi, bakın, Sayın Aslanoğlu, bir dakika, ben
şimdi vereceğim tekrar. Sizin on üç dakikanız vardı, üç
dakika ekleyeceğim, yeniden başlatıyorum.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Kadrolu laf atıcı, başka bir şey
yapmıyor.
BAŞKAN
Evet, şimdi buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlar, aynen bir daha
söylüyorum: Milletin iradesi, gidip millete millet iradesi demek değil,
milletin iradesi milletin gözünün önünde yaptığın her işin
hesabını vermekle tecelli eder. Bu nedenle bu Meclis,
yaptığı her şeyin hesabını
Millet takdir
etsin. Hani, böyle diyordunuz? Evet, millet takdir etsin ama niye milletten
kaçırıyorsunuz? Niye millete yayınlatmıyorsunuz? Samimi
olmak lazım. Ben bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda Türkiye Büyük Millet
Meclisi bütçesi görüşülürken Meclis Başkanına ve Basın, Yayından
sorumlu olan Sayın Başbakan Yardımcısına
sorduğumda her biri hiç birinin haberi yokmuş, bu yayınları
kim kesmiş, bu yayınlar niye yapılmıyor, bize kimse bir
cevap veremiyor. Bize birisi cevap versin.
Biz diyoruz ki:
Madem bu Meclis yasama Meclisi, önce kendi yasamasını yapmalı ve
kendi yaptığı her türlü hesabı da millet iradesine
sunmalıdır. Millet iradesine sunulmayan bir irade hiçbir zaman
buradaki halkın egemenliği olamaz arkadaşlar. Onun için bu
Mecliste ne görüşülüyor ise bu Mecliste herkes her şeyi bilsin, her
şeyi görsün. Milletin iradesine saygı duyalım. Lütfen önce
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu yasama görevini yaparken siyasi parti
gruplarının ve Meclisin tüm çalışmalarını halkın
iradesine sunmak, en tabii, en baş görevidir arkadaşlar. Önce bunu
yapsın arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım,
tabii, burada, Meclis Türkiye'deki kurumlara örnek olmalıdır.
Türkiye'deki kurumlara dürüstlükle, ilkelilikle, basiretlilikle tüm kurumlara
örnek olmalıdır. Acaba Türkiye Büyük Millet Meclisi bugüne kadar
Türkiye'deki kurumlara örnek olmuş mudur? Bugün demiyorum, dün de, evvelsi
gün de, bugün de. Sayın arkadaşlar, hiç olmamıştır.
Ahbap çavuş ilişkisi, kariyer, liyakat, bunlar olmaksızın
bir sürü kadro doldurulmuş. Şimdi de deniyor ki: -işin
acısı bu- Mecliste norm kadro çalışması
yapacağız. Fazla personel var, göndereceğiz. Ya kardeşim,
kimi gönderiyorsun? Burada yıllardır emek veren, dürüstçe, namusluca,
şereflice çalışan bir sürü insan var. Önce, sen, liyakati
olmadan, becerisi olmadan buraya getirdiğin insanlardan hesap sor. Sen
yıllardır burada sınav açıyor musun? 2000
yılından beri burada sınav yaptın mı?
İnsanların liyakatini ölçtün mü? Hayır. Ahbap çavuş
ilişkisi, ahbabı olan geldi buraya. Çok kötü bir sınav
vermiştir, dün de vermiştir, evvelsi gün de, bugün de.
Öncelikle, bu Mecliste
yıllardır çalışan, emek veren insanların önünde
saygıyla eğiliyorum. Bu insanları mağdur etmeye hiç
kimsenin hakkı yoktur. Bir kere, bir madde var, meşhur bir madde, önce
Genel Sekreterlik, bu insanları, kadro fazlasını başka
kurum ve kuruluşlarına gönderme yetkisi istiyordu. Ya, kimi
gönderiyorsun? Yıllarca emek veren insanlara sahip çıkmıyorsan,
vefan yoksa, bir gün aynı vefasızlığı sana birisi
yapar.
Biz, önce alt komisyon üyelerimiz
Sayın Aşkın Türeli ve Sayın Aydın Ayaydın,
Sayın Bilgiç -burada mı- onlarla oturdular, Sayın Mustafa Bey,
onlarla oturdular, bunu ifade ettik.
Arkadaşlar, bu Meclisten irade
dışında, kişinin iradesi dışında kimseyi
göndermek, başka kurum ve kuruluşlara sürgün yapmak hiç kimseye
yakışmaz. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Önce
saygıya, sevgiye, vefaya burası örnek olmalıdır ama
maalesef, bugüne kadar, kariyer, liyakat; bunlar hiç dikkate
alınmadığı için her şey birbirine karışmış.
Bir kurumda -memur, 4/C, 4/D, 4/B, danışman, danışman
yardımcısı- eğer işleri bu kadar çok birbirine
karıştırırsan bunlara hâkim olamazsın.
Yine, başka
bir konu: Eğer bir meclis insan çalıştırıyorsa önce
Türkiyede hukuk devletine onun uyması lazım. Burada
danışman, danışman yardımcısı
çalıştırıyorlar. Eğer Türkiyede herhangi bir kurum
insan çalıştırıyorsa
Kıdem tazminatı olmayan,
kıdem tazminatı vermeyen başka bir kurum biliyor musunuz
arkadaşlar? Var mı böyle bir kurum? Var, Türkiye Büyük Millet Meclisi.
Kanunun boşluğundan yararlanıp, sözleşmeli diye
Sözleşmeli değil arkadaş, bir milletvekili dört sene burada
çalışıyor, dört sene onun
danışmanlığını yapıyorsa, dört sene onun
yanında çalışıyorsa, dört sene
çalıştırıyorsan bu süreli iş değildir, bu süreli
değildir ama atlatarak bu Meclis yapmamalı, bu Meclis örnek
olmalı. Ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda şikâyet ettim, İhbar
ediyorum. dedim, yine ihbar ediyorum, Çalışma
Bakanlığına Meclisi ihbar ediyorum, çalışanların
kıdem tazminatını ödemeyen bir kurum olarak söylüyorum.
Hayır, süreli
iş değildir danışmanlık. Danışmanlar, bir
milletvekiliyle gelir, dört yıl çalışır, dört yıl
sonra gittiği zaman da kıdem tazminatı ödemek yasal hakkıdır
arkadaşlar. Böyle bir şey olmaz. Yasayı uygulamayan, yasayı
atlatan bir kurum olabilir mi Meclis?
Değerli
arkadaşlarım, bir mecliste sevgi olmalı. Bu kurumda sevgi
olmalı. Siz, şimdi, dışarıdan bir sürü insan
Her
milletvekiline, danışman, danışman
yardımcısı ve bir de yardımcı hizmetler
sınıfında çalışan 3 kişi verdiler; güzel. Bir
kere, kamu görevinden gelme konusunu kaldırdılar, gelmeyebilir de.
Arkadaşlar,
burası Türkiye Büyük Millet Meclisi; mutlaka milletvekilleri özgür
olmalı, özgür çalışmalı ama -burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi- mutlaka çalışan kişiler de Meclis disiplinine,
Meclis çalışma ahengine uymalı. Ben, eğer
danışman yardımcısı dediğimiz, sekreter
dediğimiz kişilerin hepsinin dışarıdan gelmesi hâlinde
Meclis yönetiminin bu ahengi sağlayamayacağına inanıyorum.
Bunu geçtim, burada yıllardır çalışanlar var Meclis
kadrosunda. Arkadaşlar, yıllardır emek vermişler; bu
insanları nasıl ayırırsınız? Şimdi, yeni
getirdiğiniz danışman, danışman yardımcısının
ücret ve maaşları, Mecliste yıllardır çalışan
insanların çok üzerinde olacak. Bu bir haksızlıktır, onlara
vefasızlıktır. Yıllarca emek vermişler, hepimize emek
verdiler. Bir kurumda aynı işi yapanlar arasında farklı
farklı ücret yapısı olur mu? Aynı işi
yapacaksın... Olmaz böyle bir şey arkadaşlar, olmaz;
yazıktır.
Yine 4/Cli diye
aldığı on beş yıldır, on altı
yıldır çalışan insanlar var. Bunlar işlerini çok
başarıyla yapıyor. Meclis örnek olmalı. Siz onları bir
tarafta bırakıyorsunuz, Meclise yeni eleman alacaksınız, başkasını
getiriyorsunuz. Ya, kardeşim, burada insanlar var, burada
çalışmışlar, emek vermişler; bunların günahı
ne? Neden Meclise eleman alırken 4/Cliler içinden seçip almıyorsun?
Becerisiyle, bilgisiyle
Yok. Böyle şey olur mu arkadaşlar?
Bunların günahı ne? Öncelikle, arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet
Meclisi bundan böyle dışarıdan personel alırken önce o
4/Clileri eritmeli. Eritmeli derken bünyesine almalı, onlar Meclisin
bir parçası. Hepinizin her gün gördüğünüz, her gün bize hizmet veren
insanlar bunlar; yazıktır bu insanlara.
Arkadaşlar,
bir yardımcı hizmetler var, bir idari hizmetler var, aynı
işi yapıyorlar, yine farklı farklı hep birileri bir
şey yaratmış. Yine söylüyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi, dün
de bugün de Türkiyeye örnek olamamış, hep birilerini getirmek için
her türlü boşluktan yararlanmış, sonuçta bu doğmuş arkadaşlar,
örnek bir kurum olamamış.
Bir
baştabiplik var burada. Arkadaşlar, milletvekilleri, biz dün sabah
beş buçukta gittik, burada bugüne kadar hepimize hizmet etti bu
baştabiplik. En azından bir sorun olduğu zaman Meclis
Başkanlığına gidip yani bizim bağlı
olduğumuz kurum, derdimizi oraya anlatabiliyoruz. Neymiş efendim, bu
Sağlık Bakanlığına devrediliyor.
Arkadaşlar,
yani bir yeri yönetmekten aciz mi Meclis Genel Sekreterliği? En iyi teknik
cihazı alırsın, en iyi şekil
Benim derdimi ancak ben size
anlatabilirim, ben gidip Sağlık Bakanlığına derdimi
nasıl anlatacağım. Ben burada gelip Burada böyle bir sorun var,
burada böyle bir dert var. demek
Çünkü ben sizle konuşmalıyım;
devrediyorlar.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Ora özelleşecek, özelleşecek.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Yine, Türkiyede bir meslek grupları
vardır, her meslek grubuna saygılı olmalıyız, bir
hukuk müşavirliği var. Burada hukuk müşavirleri mutlaka
avukatlık ruhsatını almış olmaları lazım.
Avukatlık ruhsatının alımı da belli, nasıl
alınacağı belli. Örneğin, davalara avukatlık
ruhsatı olmaksızın ve vekâletname örneği
olmaksızın
Bildiririz ve davaya girerler. Arkadaşlar, her
konunun vekâletnamesi ayrıdır, siz her avukata ayrı bir
vekâletname verebilirsiniz. Vekâletname örneği olmaksızın
ibaresi son derece açık bir örnek. Arkadaşlar, bu nedenle, hukuk
müşavirliği konusunda da, avukatlık ruhsatı
olmayanların mutlaka Hukuk Müşavirliğinde
çalıştırılması olamaz. Mesleğe saygıdan
olamaz, avukatlara saygıdan olamaz. Bir kere, bunu da söylemeden
geçemeyeceğim.
Tabii, burada
tasarının ilk gelişinde Meclisteki güvenlik olgusunu özel
güvenlik şirketlerine devredelim. diye getirdi Meclis Başkanlık
Divanı. Ama şu anda burada bizi, tüm misafirlerimizi, hepsini
karşılayan, onlara hizmet eden, Türkiyede hepimizin emniyetini
sağlayan bir polisimiz var. Bazen yirmi dört saat nöbet yapıyor bu
arkadaşlar. Buraya özellikle salı günleri gelen 10 bin-15 bin
kişiyi hakikaten gayet mutlu göndermeye çalışıyorlar.
Bunların küçük bir tazminatları vardı, bunu da kestiler.
Aynı koşulda çalışmıyor ki arkadaşlar.
Dün sabah biz
beş buçukta çıktık. Meclis restoranlarında beş
buçuğa kadar bekleyen o arkadaşlarımın hakkını
hakikaten ödeyemeyiz. Ama onların kimi kadrolu, kimi kadrosuz, kimi
4/Cli, kimi 4/Bli. Arkadaşlar, böyle bir şey olur mu? Bir kurumda
görev tanımı olmayan ve farklı farklı maaş
verdiğin, birisinin aldığı maaşın
yarısından daha az maaşa çalışan, o görevi daha
başarıyla birisi yapıyorsa bu bir haksızlık değil
midir arkadaşlar? Bizim alt komisyonumuz bu tasarıda önemli değişiklikler
yaptı. Ben alt komisyona emek veren tüm arkadaşlara teşekkür
ediyorum. Üst komisyonda yine hepimizin ortak noktası, hepimizin ortak
duygusu diye biz elimizden gelen her türlü katkıyı verdik. Ama hâlâ bahsettiğim
konular duruyor arkadaşlar, hâlâ bahsettiğim konularda sorun var.
Özellikle, Meclis
çalışanlarının bir başka kuruma gönderilmesi konusunda
herkes tedirgin. İnsanların yüreğini acıtmayın.
İnsanlar huzurlu, mutlu çalışıyorsa bırakın,
kurumlarında yirmi yıldır çalışıyorlar.
Yine aynı
şekilde, başka kurumlardan gelmiş, yirmi yıldır
çalışan sekreterler var. Sınav yapmışlar bunları,
sınava tabi tutmuşlar; birilerini almışlar kadroya,
birileri hâlâ yirmi yıldır bekliyor. Niye? Çünkü onun ağası
olmamış, ona kimse sahip çıkmamış, o bir gariban.
Meclis herkesin,
garibanların da babası olmalıdır ama bugüne kadar Meclis
babalık görevini yapamamıştır, ahbap çavuş
ilişkisinden dışarı çıkamamıştır.
Diliyorum ki
bundan böyle Türkiye Büyük Millet Meclisi kariyere, liyakate, beceriye önem
veren, herkesi yaptığı işle değerlendiren bir kurum
olarak Türkiyeye örnek olmalı ama bu yasayla da, bu teklifle de, şu
an önümüze gelen şekilde de yine bundan umutlu değilim, umut
görmüyorum. Aynı şekilde devam edecek çünkü bir birlik beraberlik
örneği gösterilmedi.
Yine, farklı
farklı ücretler, farklı farklı kadrolar
Bu Meclis bu
olmamalı, tek yumruk olmalı, sevgi de olmalı, birlik de
olmalı ama ben hayretler içinde kalıyorum. Başkanlık
Divanı bunların olmasını kesinlikle istemiyor, artık
buna karar verdim.
Ben, birlik olan,
ulusal egemenliğinin ve hukuk devletinin olduğu, tüm
milletvekillerinin, tutuklu milletvekillerinin burada olduğu, her gün
yaptığımız her eylemi naklen yayınlayan bir Meclisin
olması dileğiyle hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.
Buyurun Sayın
Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 83 sıra sayılı Kanun
Teklifinin geneli hakkında görüşlerimizi açıklamak üzere
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı ve 2 Başkan Vekilinin
imzalarını taşıyan bu kanun teklifi, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı idari teşkilatının
kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemekte ve mevcut
13/10/1983 tarih, 2919 sayılı Kanunu yürürlükten
kaldırmaktadır.
Kanun
teklifinin genel gerekçesinde, 2919 sayılı Kanunun ara rejimin bir
ürünü olarak yürürlüğü girdiğinde idari teşkilatta basit bir
yapı var iken daire başkanlıkları ilave edilerek
hiyerarşik kademe sayısının gereksiz artırıldığı,
teşkilatta yapay bir genişleme eğilimine girildiği, kimi
birimlerin işlevlerini yitirdiği, birimler arasındaki görevsel
çakışmaların hizmette birlik ve bütünlük ilkesini
zedelediği, işe göre kişi değil, kişiye göre iş
verilmesinin, atama ve yükselmede ehliyet ve liyakat ilkelerinin geri plana
itilmesinin iş yükü dağılımında adaletsizlik,
motivasyon düşüklüğü ve verimsizliğe yol açtığı,
istisnai memuriyet düzenlemesinin aşırı istihdam, personel
istihdam politikasında hizmet gerekleriyle uyumsuzluk, performans ile
görevde yükselme arasında bağlantı kopukluğu gibi sonuçların
ortaya çıkmasına yol açtığı, farklı statülerde
çalıştırılan personelin aynı işi yapması
fakat farklı özlük haklarına sahip olmasının iş
barışını zedeleyen bir unsur olarak dikkat çektiği,
kurum kültürüne olumsuz etki yaptığı ve kurumsal aidiyeti zayıflattığı
gibi hususlar vurgulanarak, bu olumsuzlukların giderilmesi,
teşkilatın görevlerini etkin ve verimli bir şekilde yerine
getirmesi ve objektif esaslara dayalı personel politikasının
belirlenmesi bakımından yeni bir teşkilat kanununa ihtiyaç
bulunduğu ifade edilmektedir.
Bu
gerekçeler, Türkiye Büyük Millet Meclisi idari teşkilatının
yıllardır nasıl yönetildiğini, ne hâle getirildiğini,
adalete, eşitliğe, hakkaniyete ve hukuka sığmayan
nasıl uygulamalar yapıldığını, kişiye göre iş
anlayışıyla atamalar yapılarak Meclisin nasıl
doldurulduğunu, teşkilatın nasıl hantal yapıya
geldiğini ve personel arasında nasıl adaletsiz uygulamalar
yapıldığını gösteren samimi ve bir o kadar da acı
itiraflar niteliğini taşımaktadır. İdari
teşkilattaki mevcut hantal yapıya son verilip personel atamaları
ve terfiler yönünden keyfî uygulamaları içinde barındıran
sistemdeki başıbozukluğun giderilmesi için aslında çok da
geç kalınmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
itibarını da zedeleyen adaletsiz uygulamalara son vermek için çok
daha önceden bu durumları düzeltecek düzenleme
yapılmalıydı. Bu itibarla, Değerli Meclis
Başkanının bu konuda bir düzenleme yapılması için
girişimde bulunmasını, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
takdirle karşıladığımızı ifade etmek
istiyorum. Bizim de bütün gayretimiz, Sayın Başkanın bu
girişimine katkı vermek üzerine olmuştur ve olacaktır.
Bizim eleştirilerimiz ve önerilerimiz Türkiye Büyük Millet Meclisine
yakışır bir düzenlemenin ortaya çıkarılmasına ve
bu kanunun hakkaniyete ve hukuka uygun hükümler içermesinin
sağlanmasına yöneliktir.
Değerli
milletvekilleri, esasen nasıl bir teşkilat yapılanması
olması gerektiği ve uygulanacak personel politikası konusunda
iyi bir hazırlık yapılmadığı, teklif sahiplerinde
ve idarede kararsızlık ve tereddütler olduğu, siyasi parti
gruplarına gönderilen taslaktan, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen tekliften
ve alt komisyon ve Komisyon görüşmelerinde sunulan değişiklik
teklifleri arasındaki ciddi farklılıklardan
anlaşılmaktadır. Diğer taraftan kanun teklifinin müzakeresi
sürecinde Hükûmetin doğrudan müdahalesi ile karşı
karşıya kalınmıştır. Alt komisyonda kanun teklifi
değiştirilerek kabul edildikten sonra 2 Kasım 2011 tarihli Resmî
Gazetede yayımlanan 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
Meclis idari teşkilatı personeli de bu KHK kapsamına
alınmış; 2919 sayılı Kanunla belirlenmiş olan
Meclis personelinin fazla mesai ücreti, kadro
karşılığı sözleşmeli uygulaması ve Meclis
Başkanlık Divanı yetkisinde olan özel hizmet tazminatları
konusundaki hükümler iptal edilmiş; yine 657 sayılı
Kanunla düzenlenen teşkilat
personelinin ek gösterge, makam tazminatı ve benzeri mali haklarıyla
ilgili Meclis Başkanlık Divanının yetkileri elinden
alınmıştır.
AKP Hükûmeti hem
Türkiye Büyük Millet Meclisi açıkken kanun hükmünde kararname düzenliyor
hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi idari teşkilatında
çalışan personelin özlük haklarını değiştiriyor
ve bu konudaki Meclis Başkanlık Divanının yetkilerini
elinden alıyor. Ben soruyorum: Yasama organı kim? Parlamento
açıkken ve olağanüstü bir durum söz konusu değilken böylesi
kapsamlı düzenlemeler yapmak, Parlamentoyu yok saymak, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanının yetkilerini almak her
şeyden önce ahlaki midir? Hangi etiğe sığar?
666
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Meclis idari teşkilatı
hakkında yapılan düzenlemeler yürütmenin yasamaya tahakkümü
niteliğini taşımaktadır. Aslında 6 Nisan 2011 tarihli
ve 6223 sayılı yetki kanunu mali hakları kapsamamaktadır.
Yine bu yetki kanununun kapsamında Türkiye Büyük Millet Meclisi teşkilatı
yer almamaktadır. Ayrıca Anayasanın 95inci maddesinde Türkiye
Büyük Millet Meclisinin yönetim hizmetlerinin Meclis
Başkanlığı eliyle düzenlenmesi ve yürütülmesi hükmü
bulunmaktadır. Dolayısıyla 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile yapılan düzenleme Anayasanın kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi verme ile ilgili 87nci ve 91inci maddelerine ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinin yönetim hizmetleriyle ilgili 95inci maddesine
aykırı bulunmaktadır.
Yetki kanununun
görüşmeleri esnasında, o tarihte Hükûmet Sözcüsü olan Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçekin bu kanunun Türkiye Büyük Millet
Meclisini kapsamadığı yönündeki beyanları tutanaklarda ve
Komisyon raporunda yer almaktadır. Ancak Sayın Başkan sözlerinin
arkasında durmamış, görüşmekte olduğumuz kanun teklifi
de Komisyonda verilen önergelerle 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye paralel hâle getirilmiştir. Bu durum, yasamanın
yürütmenin dayatmasına boyun eğmesi demektir. Umarım ki Genel
Kurulda bulunan siz değerli milletvekilleri kuvvetler
ayrılığı ilkesini ve yasamanın
bağımsızlığını savunmak adına,
Meclisimizin itibarını korumak adına bu dayatmaya boyun
eğmezsiniz.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin genel
gerekçesinde, 2919 sayılı Kanunun, ara rejimin bir ürünü olarak 18
Ekim 1983 tarihinde yürürlüğe girdiği ifade edilmektedir. Ancak, 2919
sayılı Kanunun ara rejim ürünü olduğunu belki de en belirgin
bir şekilde gösteren 5inci maddesinin 4üncü fıkrası hükmüyle
düzenlenen yetki bu kanun teklifine, 29uncu maddenin 9uncu fıkrası
olarak aynen taşınmıştır. Bu yetki, idari
teşkilat kadrolarındaki herhangi bir personelin diğer kamu kurum
ve kuruluşlarına atanmasına ihtiyaç duyulması hâlinde
Başkanlıkça atanmasını öngörmektedir. Görüldüğü üzere,
sürgün amacı taşıyan yetki aynen muhafaza edilmiş, sadece
yetki kullanımının Başkanlık yerine
Başkanlık Divanınca yapılması ve sürgünün de
Ankaradaki kamu kurum ve kuruluşlarından birine yapılması
şeklinde bir değişiklik yapılmıştır.
Komisyon
görüşmelerinde, bu yetkinin istihdam fazlası personel için
kullanılacağı ağızdan
kaçırılmıştır. Böyle keyfî bir düzenleme ile kimlerin
sürgün edileceği de malumdur. AKPnin üst yönetiminden referansı
bulunmayan memurlar gider, dolayısıyla yandaş, eş, dost,
akraba ve topluluklardan olanlar kalır.
Bilindiği
gibi, 657 sayılı Kanunun siyasal kadrolaşmaya ve siyasal
baskıya karşı memurun haklarını koruyan ve kamu
hizmetini esas alan bir mantığı vardır. Buna göre, memurlar
istekleri dışında başka bir kuruma nakledilemezler. Yine,
disipline uymama ya da suç işlemeleri hâlinde de haklarında
memuriyetten çıkarma cezasına kadar uygulanacak müeyyideler
bulunmaktadır. O nedenle, personelin keyfekeder başka kurumlara
sürgün edilebilmelerini öngörün bu düzenleme mutlaka metinden
çıkarılmalıdır. Bir memurun sorgusuz sualsiz başka
kurumlara sürülmesini zerre vicdanı olan biri kabul edemez. Böyle bir
şey olabilir mi? Ne yazık ki bu yetkiye ilişkin hükmün
çıkarılmasına yönelik Komisyonda verdiğimiz önergeyi AKPli
üyeler kabul etmemiş, tüm ısrarlarımıza rağmen bu
yetki tekliften çıkarılamamıştır.
Evet,
kanun teklifinin genel gerekçesinde de ifade edildiği gibi bu düzenleme
darbe döneminin bir ürünüdür. Zaten böylesi bir anlayış ancak ve
ancak darbeci zihniyetlerde, faşist ve diktatörlük rejimlerinde söz konusu
olabilir. Dolayısıyla bu durum AKPnin zihniyeti ile darbeci
zihniyetin nasıl örtüştüğünü somut bir şekilde ortaya
koymaktadır.
Yine
Komisyon görüşmelerinde daireye gelmeyen, adresi dahi tespit edilemeyen
müşavirler olduğu ifade edilerek bu durum sürgün yetkisinin
kalmasına gerekçe olarak ileri sürülebilmiştir. Bir defa, işe
gelmeyenlere göz yumanlar, bunlar hakkında hiçbir işlem yapmayanlar
da suç işlemektedir. 657 sayılı Kanuna göre memurlar izinsiz
veya mazereti olmaksızın görevini kesintisiz on gün terk etmesi
hâlinde görevden çekilmiş sayılmakta ve özürsüz olarak bir yılda
toplam yirmi gün göreve gelmemesi hâlinde devlet memurluğundan
çıkarma cezasına çarptırılmaktadır.
Sayın
Meclis Başkanına soruyorum: Başkan başmüşaviri,
başkan müşaviri ve müşavir kadrolarında 87 kişi
görünüyor. Bunlardan hangileri işe gelmiyor? İşe gelmeden
maaş alan başka memurlar da var mı? Bunlar kime güvenerek
işe gelmiyorlar? Kim bunlar, kimlerin yakını bunlar?
Bunların arkasında kimler var? Burası AKPnin çiftliği mi,
burası AKPnin arpalığı mı? Şimdi, işe
gelmeyecek, davet edeceksin gelmeyecek, adresini bile tespit edemeyeceksin ama
maaşlarını tıpış tıpış hesaplarına
yatıracaksın, bu kanun teklifi ile de maaşlarını aynen
almaya devam edecek şekilde bunlara şahsa bağlı kadrolar
vereceksin, sonra da Meclis memurlarını sürebilmek için, bu kadar
koruyup kolladığın, işe gelmeyen kişileri gerekçe
olarak ileri süreceksin. Buna kim
inanır? İşe gelmeyenlerin işi sadece bir tutanakla
bitirilebilir. Kanun maddesine falan gerek yok, tutanak için sadece bir A4
kâğıdı yeterli. Böyle âcziyet olur mu? Mecliste memurların
mesaiye gelip gitmediği kontrol edilmiyor mu? Bunları niye müstafi
saymıyorsunuz? Niye göz yumuyorsunuz? Niye koruyorsunuz? Lütfen
açıklayın.
Değerli
milletvekilleri, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi idari
teşkilatının hangi birimine giderseniz gidin, aynı işi
yapmakla birlikte farklı statüde çalışan personelle
karşılaşırsınız. Ana birimlerde, halkla
ilişkiler binasında, lokantada, yemekhanede, berberde,
baştabiplikte, kreşte büro memuru, aşçı, berber, çay
ocakçı ve garson gibi birçok personelin, hatta Genel Kurulda kavas olarak
aynı işi yapanların bir kısmı genel idari hizmetler
sınıfında, bir kısmı yardımcı hizmetler
sınıfında, bir kısmı da 4/C statüsünde görev
yaptığından farklı özlük haklarına tabi tutulmakta,
aralarında çok önemli maaş farkı oluşmasına neden
olunmaktadır.
Farklı
statülerde çalıştırılan personelin aynı işi
yapmakla birlikte farklı özlük haklarına sahip olmasının
getirdiği olumsuzlukların giderilmesi gerekçesiyle bu düzenlemeye
gidilmişken gelinen durum itibarıyla bu olumsuzluklar
giderilmediği gibi daha da artırılmıştır.
Meclisin kadrolu
personeli dahi mağdur edilmektedir. Hele ki 666 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye paralel bir düzenleme yapılmasının da
etkisiyle, bundan sonra Meclis kadrolarına atanacaklar için öngörülen
düzenleme dikkate alındığında memur statüsünde aynı
unvanda çalışanlar arasında da farklı özlük hakları
uygulamasının oluşacağı şimdiden görünmektedir.
666 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle makam tazminatı ve ek göstergeler
düşürüldüğünden bundan sonra mevcut kadrolu personel görevde
yükseldiği takdirde hak kaybına uğraması gibi acayip bir
durumla karşı karşıya kalacaktır.
Alt komisyon
görüşmelerinde kadrolu personelin fazla mesai ücretlerinin 20 puan,
yaklaşık 125 lira artırılmasına ilişkin verilen
karar, teklif metninde yer almadığı gibi, fazla mesai
ücretlerini düzenleyen hükümler tümüyle çıkarılmış,
Başkanlık Divanınca bu konuda yapılacak düzenlemede dikkate
alınacağı ifade edilmiştir.
Yine alt komisyon
görüşmelerinde yardımcı hizmetler sınıfında
çalışan 463 personelin aynı unvana sahip ve aynı işi
yapan emsalleri olması gerekçesiyle genel idare hizmetleri sınıfına
alınmasına ilişkin karara teklif metninde yer verilmemiş,
bu amaçla Başkanlık Divanına personelin sınıf
değişiklikleri yapma yetkisi verilmiştir. Emsalleriyle aynı
işi yapan 4/C statüsündeki personelin kadroya alınması
teklifimiz de kabul edilmemiştir. Sadece bundan sonra Meclise
alınacak personelin yüzde 20sinin 4/Cliler arasından yapılacak
sınavla alınması kabul edilmiştir.
Aslında bir
yıldan az süreli ve mevsimsel hizmetler için geçici personel
istihdamını öngören 657 sayılı Kanunun 4/C maddesi hükmü
amacı dışında kullanılmaktadır. 4/C statüsünde
personel çalıştırılan hizmetler bir yıldan az süreli
veya mevsimsel hizmetler olmayıp süreklilik arz eden hizmetlerdir. On
yılı aşkın süredir çalışanlar var, buradan emekli
olacaklar var, bu nasıl geçici hizmettir? O nedenle, mevcut uygulama
kanunun lafzına da, ruhuna da aykırıdır. 4/C statüsünde
çalışan personel aynı işi yapan, aynı hizmeti yürüten
emsallerinin sahip oldukları mali ve sosyal haklara sahip
olmaksızın istihdam edilerek mağdur edilmektedir. O nedenle,
teklifin genel gerekçesi dikkate alınarak ve adaletli bir
yaklaşım gösterilerek 4/Clileri kadroya almalıyız. Böylece
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından tüm kamu kurum ve
kuruluşlarına örnek bir davranış sergilemiş oluruz.
Yine alt
komisyonca kabul edilen teklifin 35inci maddesinden de
anlaşılacağı üzere kamuda geçici görevlendirilen personele
tahsil durumlarına göre standart bir tazminat ödenmesine yönelik düzenleme
öngörülmüştür. Komisyon görüşmelerinde ise hâlen
çalıştırılan personeli mağdur etmeyeceği söylenen
bir sistemi içeren önergeyle alt komisyonun önerisi
değiştirilmiş, milletvekillerine yardımcı personel
arasında hiyerarşik kademe getirme anlamına gelecek şekilde
aralarında önemli farklar bulunan ücretler öngörülmüş ve bu teklifin
30uncu maddesi olarak kabul edilmiştir. Ancak getirilen bu sistemin
adaletli olmadığı, birçok personelin mağduriyetine yol
açacak nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Şöyle ki,
idari teşkilatın kadrolu personeli, teklif ile getirilen sistemden yararlanamamakta,
emsallerine göre aralarında eşitsizlik söz konusu olmaktadır.
Eşitlik sağlayıcı bir düzenlemeye mutlaka gidilmelidir.
Güvenlik
hizmetleri için emniyet teşkilatından görevlendirilen personele, bu
kanunun yürürlük tarihinden sonra görevlendirilecekler için hiçbir ödeme
yapılmaması eşitsizliğe ve ayrımcılığa
yol açacaktır. Hele ki, parti gruplarında veya milletvekillerinin
yanında görevlendirilen emniyet teşkilatı personeline yüksek
ücret verilecek olması eşitsizliği daha da perçinlemektedir.
Kamudan geçici görevlendirmeyle gelen personel arasında
ayrımcılık yapılmamalı, kimse mağdur
edilmemelidir. Emniyet teşkilatı personelinden geçici görevlendirme
amacıyla Başkanlığa gelen yoğun talepleri önlemenin
yolu böyle adaletsiz ve ayrımcı bir uygulama olmamalıdır.
Hâlen kamu
kurumlarından geçici görevlendirmeyle gelen birçok personele yapılan
ödemelerde azalma söz konusu olmaktadır. Ayrıca, getirilen sistem
kamudan kalifiye personel görevlendirilebilmesine imkân vermeyecek
niteliktedir. O nedenle, ya mevcut uygulamaya ya da alt komisyon metninde
getirilen sisteme dönülmesi hakkaniyete daha uymaktadır.
Milletvekillerine
yardımcı olan personel arasında bir anlamda hiyerarşik
kademe öngörülerek yüksek nispette farklı ücretler getirilmesi
huzursuzluklara yol açacaktır. O nedenle, unvanları yerine tahsil
durumlarına göre farklı ücret belirlemesinin daha uygun
olacağı düşünülmektedir.
Teşekkür
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Tanju ÖZCAN (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26ncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
83 sıra
sayılı Kanun Teklifi üzerindeki görüşmelere
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Başkanlık
Divanı Temsilcisi burada.
Şimdi söz
sırası Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Isparta
Milletvekili Sayın Süreyya Sadi Bilgiçte.
Buyurun Sayın
Bilgiç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 83 sıra
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İdari Teşkilatı Kanun Teklifi hakkında AK PARTİ Grubu
adına konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; henüz yasama döneminin
başında sayılırız ve ilk defa milletvekili seçilen
arkadaşlarımızın sayıları da oldukça fazla ancak
eski milletvekilleri Meclis idaresinin nasıl
çalıştığını çok iyi biliyorlar, yeni
arkadaşlarımız da az çok buna vâkıf olmuşlardır.
Meclisin hizmet sunum kalitesinin çok da üst düzeyde olmadığı
hepimizin malumu. Oysaki hem milletin temsil edildiği yer olan yasama
organı hem de milletin temsilcisi olan milletvekillerine sunulan
hizmetlerin en üst seviyede olması gerekir.
Saygıdeğer
arkadaşlar, bu bir yandan millete duyulan saygının bir
göstergesi, diğer yandan da milletin temsilcilerinin kendilerine emanet
edilen görevi hakkıyla yerine getirebilmelerinin ön
koşullarından biridir. Bizler, hiç şüphesiz her şartta bize
tevdi edilen görevleri bihakkın yerine getirmeye çalışırız
ancak şu da çok açıktır ki dünyanın küresel bir köy hâline
geldiği, bununla birlikte ilişkilerin daha da
karmaşıklaştığı ve üretilen bilgileri takip
etmenin olanaksız hâle geldiği günümüz dünyasını anlamak
kurumsal yapılarla desteklenmeden mümkün olamamaktadır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bu noktada, bu milletin karar vericileri ve ekonomik, sosyal
ve mali alanları düzenleyerek topluma yön veren kanunların
yapıcısı olan milletvekillerine sunulan destekler de büyük öneme
sahip bulunmaktadır. Şu da çok iyi bilinmektedir ki sunulan bu
imkânlar şahıslara yönelik değildir. Bu imkânlar, yasamanın
kalitesinin artırılmasına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
asıl vazifesi olan yasama ve denetim faaliyetlerinin layıkıyla
yerine getirilmesine hizmet etmektedir.
Değerli
arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz kanun teklifi de bu amaca
yönelik olarak hazırlanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi
idari teşkilatı, Meclisin açıldığı günden bu yana
Türkiye Büyük Millet Meclisine idari ve teknik destek sağlamıştır.
Nitekim, teşkilat zamanla değişiklikler de geçirmiştir.
Bildiğiniz üzere, yürürlükte bulunan 2919 Sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisi Sekreterliği Kanunu, bundan yaklaşık otuz
yıl önce, 1983 yılında yürürlüğe girmiştir ancak
gelinen noktada, mevcut teşkilat, ihtiyaçları karşılayamaz
hâle gelmiştir.
Arkadaşlar,
tabii, sanki bu teklif bir anda ortaya çıkmış gibi bir algı
var, kesinlikle bu böyle değil. Çeşitli zamanlarda Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Sekreterliğince bu konuda çalışmalar
yapılmış, hatta Bilkent Üniversitesi ve TODAİE gibi
diğer kurumlara da çalışmalar yaptırılmıştır.
Bu çalışmaların odağında da etkin bir yapılanma
oluşturulması ve kurumsal kapasitenin artırılması yer
almıştır ancak söz konusu çalışmalarda,
teşkilatın kamunun genelinden farklı çalışma düzeni ve
şartlarına sahip olması dikkate alınarak çok daha etkin,
hızlı, esnek ve bilgi odaklı bir yapıya sahip olması
gerektiği hususlarına vurgu yapılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gerek teşkilat
yapısı gerekse personel yapısına şöyle bir
baktığınızda, pek çok sorun olduğunu sizler de
göreceksiniz. Hepimiz çalışmalarımızda bu sorunlarla
karşılaşıyoruz. Karşı fikirler, söylemler ortaya
koyabilirsiniz. Biz bunu komisyon aşamalarında, alt komisyon
aşamalarında, üst komisyon aşamalarında da
yaşadık ama sizler de biliyor ve kabul ediyorsunuz ki bu yasa bir
gereklilik, ihtiyaç, bir olmazsa olmaz. Ben şu an partim adına, AK
PARTİ Grubu adına konuşuyor olabilirim ama inanın, son
saniyeye kadar, şu kürsüye çıkışıma kadar, üzerimde
yaratılmaya çalışılan baskıyı -ki Alt Komisyon
Başkanı olarak, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan Vekili olarak-
burada vurgulamak istiyorum. Hiç kimse, Meclisin hukukunu arama peşinde
değildi bu süreç içerisinde. Bir şekilde herkes kendi hukukunu koruma
adına baskı yapmaya, yaptırmaya çalıştı. Bu
baskıyı gerçekten burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bizlerin şahsa
özel düzenlemeler yapmamız mümkün değil. Bizler her şeyden önce
yüce Meclisin ve tüm çalışanlarının hak ve hukukunun en üst
düzeyde korunmasının yollarını aramalıydık ve biz
de Komisyon üyesi arkadaşlarımızla birlikte de bu
tasarıyı, daha doğrusu bu teklifi buraya getirirken bunu
yaptık.
Teşkilata bakıyorsunuz, pek çok birim ya da
müdürlük var, hangisi ne iş yapıyor belli değil. Birinin
yaptığı işi öteki de yapıyor ya da öteki yapıyor
diye hiçbiri yapmıyor. Sistematik hiçbir şey yok. Bir kere bu kanun
teklifi bu karmaşayı ortadan kaldırıyor arkadaşlar.
Şu an mevcut kadroya
baktığımızda, müdür yardımcısı ve üstü kadro
olarak 226 tane üst düzey yöneticinin Meclis teşkilatlarında çalıştığını
görüyoruz. 82 tane burada müdür yardımcılığı kadrosu
var. Biz şimdi gelecek bir önergeyle de -ki gruplar bu konuda da
anlaştılar- bu sayıyı 45e indiriyoruz. Sadece Meclis
Başkanımızın Özel Kalemine 8 tane kadro ihdas edilmiş
Özel Kalem Müdür Yardımcısı olarak. Mesela bu sayı da
Sayın Meclis Başkanımızın da talimatıyla 3e
kadar indiriliyor. Çok ciddi bir kadro şişkinliği var. 1.800ün
üzerinde aşırı istihdamdan bahsediliyor.
Değerli arkadaşlarım, bir kere bu kanun
teklifi bu karmaşayı ortadan kaldırıyor. Teşkilat
günümüzün ihtiyaçlarına göre yenileniyor ve böylece, kendisinden beklenen
hizmetleri daha etkin bir şekilde yerine getirebilmesi amaçlanıyor.
Her şeyden önce teşkilatın adı
değişiyor -son derece önemli- ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı oluyor.
Doğrusu da budur arkadaşlar, Meclis Başkanından kopuk bir
yapı düşünemezsiniz. Neticede bu teşkilatın
başında siyasi sorumlu olarak Meclis Başkanı
bulunmaktadır. Bu değişiklikle de bu bağ tekrar
kurulmuş oluyor.
Genel sekreter
yardımcılıklarının sayısı 4e
çıkıyor ve görev alanları yeniden belirleniyor.
Yasama organlarının iki temel görevi var: Yasama
ve denetim. En önemli vazife de bu. Dolayısıyla, şimdiye kadar
hep ihmal edilmiş olan denetim boyutunu güçlendirici düzenlemeler de var
bu teklifin içerisinde, alt komisyonda ve Komisyonda yapılan
düzenlemelerden de kaynaklı olarak.
Yasama ve Denetimden Sorumlu Genel Sekreter
Yardımcılığının altında denetime yönelik
hizmetlerden sorumlu olacak bir Başkan
Yardımcılığı kadrosu da ayrıca ihdas ediliyor.
İşte, bu, denetime verilen ve yasama faaliyetlerine verilen önemin
daha güçlü bir biçimde ifadesinden başka bir şey değil.
Bu Genel Sekreter
Yardımcısının altında, yani yasamadan ve denetimden
sorumlu Genel Sekreter Yardımcısının altında üç
başkanlık var: Kanunlar Kararlar, Bütçe ve Tutanak
Başkanlıkları. Bu üçü yasamanın kalbi, beyni, her
şeyi. Yani bu Genel Sekreter Yardımcısı yalnız yasama
hizmetlerinin geliştirilmesi, eş güdüm ve sunumundan sorumlu olacak,
başka bir işle uğraşmayacak. Yasama ve denetime dünya
standartlarında en üst düzeyde nasıl destek sunarım, bununla
uğraşacak bu arkadaş.
Yine, teklifle
dedik ki: Yasamaya yönelik işlerde kurumsal hafıza ve tecrübe çok
önemli. Bu yüzden, bu Genel Sekreter Yardımcısının ve bu
Genel Sekreter Yardımcısına bağlı
başkanlıkların yöneticilerinin atamasını özel
şartlara bağlayalım. Bir kere, içeriden atansın bunlar.
Yasamayı en iyi bilenler kimler? Doğrudan yasama süreçleri içinde
çalışanlar, yani Kanunlar Kararlar, Bütçe ve Tutanağın
yöneticileri ile burada çalışan yasama uzmanları.
Değerli
arkadaşlar, dikkat ettiyseniz, yasama birimlerine yönelik özel
düzenlemeler yaptık. Bu işi bilen yasama uzmanları buralara
yönetici olacak ve Genel Sekreter Yardımcısı da bunların
içinden atanacak. Bu düzenleme, yasama birimlerinin kurumsallaşması,
yasamanın hafızasının geleceğe
taşınması ve Meclisin asıl işinin önemine vurgu
yapılması demektir.
Bizler her dört
yılda bir de olsa millete hesap verme zorunluluğu olanlarız ki
bizlerden başka, millete hesap verme zorunluluğu olan başka
hiçbir kurum yok. Milletimiz adına en doğruyu yapmak için bizlere bu
süreçte hizmet edecek Meclis idari teşkilatını da en doğru
şekilde yapılandırmak zorundayız.
Diğer Genel
Sekreter Yardımcımız idari, mali ve teknik hizmetlerden sorumlu.
Tüm idari ve teknik işler de burada. Bir diğeri Bilgi ve Bilişim
Hizmetlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı. Bu da
arkadaşlar, milletvekillerinin bilgi ve belge talebini karşılayacak,
Meclisin basın ve halkla ilişkileri ile bilgi işlem hizmetlerini
yürütecek birimlerden oluşacak.
Ve bu birime
bağlı en önemli birimlerden bir tanesi de Araştırma Merkezi
Müdürlüğümüz ki burada tamamen yasama uzmanlarından oluşan, son derece
güçlü bir kadro var. Burada yasama süreçlerine ilişkin olarak denetim
süreçlerine ilişkin olarak milletvekillerimize her türlü desteği
sağlasınlar, onlar adına her türlü araştırmayı
yapsınlar diye. Aynı zamanda bu birim gene yurt
dışıyla ilişkili olan her türlü ihtisas
komisyonlarına, uluslararası dış komisyonlara, dostluk
gruplarına da, milletvekillerimize de her türlü teknik desteği de
sonuna kadar sağlamaktadır.
Son olarak
da Millî Saraylardan Sorumlu Genel Sekreter
Yardımcılığı: Değerli arkadaşlar, millî
saraylar bizim millî mirasımız. Bunların en iyi şekilde
korunması, bize nasıl geldiyse o şekilde gelecek nesillere miras
bırakılması bizim boynumuzun borcu. Bunlar bizim millî
mirasımız olduğu kadar dünyanın da kültürel değerleri
ve tarihî mirası içinde yer alıyor. Bu bakımdan bize
yaraşır şekilde yerli ve yabancı tüm ziyaretçilerin
ziyaretine buraların açık tutulması gerekir.
Bu görevler
layıkıyla yapılmaktadır. İnşallah daha da iyi
yapacaktır arkadaşlar bu yeni düzenlemeyle. Çünkü bu birimde oldukça
radikal bir değişiklik yapıldı. Birim, Genel Sekreter Yardımcılığına
dönüştürüldü ve 20-25e yakın bağlı birim sayısı
3e düşürüldü. Böylece hem buradaki dağınıklık
giderilip derli toplu bir birim hâline getirildi hem de hizmet sunumunda bir standart sağlandı.
İnşallah yapacakları hizmetlerle vatandaşlarımız ve
dünyanın takdirini toplayacaklar, milletçe de göğsümüzü kabartacak
işlere imza atacaktır oradaki arkadaşlarımız.
Saygıdeğer
milletvekilleri, teşkilata ilişkin diğer bir düzenleme: Görev ve
sorumlulukların yerine getirilmesi sürecinde hız ve etkinliğin sağlanması
amacıyla hiyerarşik kademelerin azaltılarak yatay bir örgütlenme
modelinin tercih edilmesidir. Teklifle daire başkanlıkları ve
müdürlükler kaldırıldı. Bu da çok köklü bir değişiklik.
Bunların yerine daha güçlü bir örgütlenme modeli olan başkanlıklar
kuruldu. İşlevselliği kalmayan hizmet birimleri
azaltıldı ve hizmet çakışmalarının önlenmesi
amacıyla benzer hizmetleri yürüten birimler tek bir çatı altında
toplandı. Benzer nitelikteki hizmetlerin hem eşgüdümünü hem de bu
hizmetlerin sunumunu bu başkanlıklar yerine getirecek.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bu yapılarak gerçek anlamda hizmet birimi dediğimiz
birimler de kurulmuş oluyor böylece. Benzer hizmetler,
dağınık dağınık, birbirinden habersiz birimlerce
değil tek bir birimce yerine getirilecek artık. Bu
Başkanlıklar hizmet sunumu
açısından da daha güçlü ve etkin hareket edecek. Ayrıca kanun
teklifiyle başkanlıkların da görevleri ayrı ayrı
belirtilerek görev tanımlarına açıklık getirilmiştir
ve iş süreçleri açıkça tanımlanmıştır. Bundan
sonra hangi birim hangi görevi yerine getirecek, bir işin asıl
sorumlusu kim, belli olacak, kimse bundan sonra Bu benim işim
değildi. diyemeyecek.
Başkanlık
örgütlenmesine geçilmesiyle 57 olan birim sayısı da 17ye
düşmüş oldu, 40 birim azaltıldı. Bu da ciddi bir yeniden
yapılanma göstergesidir. Bu, aynı zamanda yöneticilerin
sayısının azalması anlamına da geliyor. Şu anda,
az önce de söyledim, müdür yardımcısı ve üstü düzeyinde
diyebileceğimiz müşavirler dâhil 226 tane personel var. Teklifle
bunun 100 civarına düşmesi planlanıyor. Bundan müşavirleri
de düşersek bu sayı, yönetici kadro sayısı 65-70
olacaktır, bu anlama gelmekte. Bu da gerçekten önemli bir tasarruf
demektir. Bu, aynı zamanda buranın yönetilebilmesi için ihtiyaç
duyulan makul sayıyı da göstermektedir.
Değerli
arkadaşlar, öngörülen bu yalın ve yatay örgütsel yapıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisinin ve milletvekillerinin ihtiyaçlarına daha
hızlı ve etkin yanıt verebilecek ve bürokrasiyi azaltacak bir
sistem oluşturulmaktadır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, gelelim Meclisin en büyük keşmekeşine yani o da
personel sistemine. Yasama ve denetim faaliyetlerinin yerine getirilmesi
sürecinde Türkiye Büyük Millet Meclisine hizmet sunacak olan personelin
niteliği ve kalitesinin de en üst düzeyde olması gerekir ama maalesef
Meclisteki bu keşmekeşten dolayı birkaç birim
dışında maalesef biz bu niteliği hissedemiyoruz.
Aslında
burada bir öz eleştiri de yapmak lazım, bence gerekir. Tabii ki biz
siyasiler olarak, buradaki yöneticiler olarak da bu konuda da bizim ciddi anlamda
suçumuz var. Biz AK PARTİ olarak, bu yanlışlığı
da düzeltmeye talibiz. Diyoruz ki arkadaşlar, bundan sonra Meclise,
tanıdığı olan, torpili olan değil, bileğinin
hakkıyla sınavı kazanan girsin. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
Teşekkür
ediyorum Mevlüt Bey.
Bundan sonra hangi
statüde çalışırsa çalışsın, ister memur ister
sözleşmeli isterse geçici personel olsun, herkes sınavla girecek
Meclise. ÖSYM yapacak sınavı, en yüksek puanı alan kazanıp
girecek. Aşırı istihdam, personel istihdam politikasında
hizmet gerekleriyle uyuşmazlık, evet değerli milletvekilleri,
bir dolu, fazla personeli var Meclisin. Bundan sonra norm kadro uygulanacak ve
fazla insan çalıştırmak gibi bir sorun artık Mecliste
yaşanmayacak.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Ama kimseyi de kovmayacaksınız.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Hayır, herkesin özlüğünü koruyoruz,
şimdi oraya geliyorum Sayın Mevlüt Bey, orada hiçbir
sıkıntı yok.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Hah, tamam.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Haksızlık yok.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) - Hiçbir şekilde Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, bu yüce Meclisin vatandaşına, çalışanına
haksızlık yapacağını düşünmek bile
yanlıştır yani Sayın Aslanoğlu, çok teşekkür
ediyorum.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Uygulamada da görmek istiyoruz.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) - Yani mutlaka hep beraber göreceğiz.
Tüm bunlar
yapılırken de değerli arkadaşlar, kimse mağdur
edilmeyecek, tam o cümlede kalmışım. Herkesin özlük hakları
sonuna kadar korunacak. Alınan tedbirler mecburen geleceğe yönelik
oluyor. Hemen bugün bu almış olduğumuz kararları uygulamaya
sokalım dediğimiz anda buradaki arkadaşlarımızı,
çalışanlarımızı mağdur etmiş oluruz. Asla
kimsenin, bu Meclisin böyle bir düşüncesinin olması mümkün
değil.
Diğer bir
sorun, hepimiz dinliyoruz bunları, hepimize geliyor arkadaşlar,
4/Clilerin durumu. Bu teklifle önemli bir düzenleme yaptık. Az önce
diğer konuşmacı arkadaşlarımız da buna vurgu
yaptılar. İçeride de grup başkan vekili
arkadaşlarımız hâlâ görüşüyorlar. 4/Cli
çalışanlara bir imkân tanıdık ve memur
alınacağı zaman alınacak sayının yüzde 20si
kurum içinde yapılacak sınavlarla 4/Clilerden alınacak. Böyle
bir imkân da başka hiçbir yerde yok. Biz AK PARTİ olarak bu konuda
hassas davrandık, diğer
muhalefet partisindeki Komisyon üyesi arkadaşlarımız da bizle
beraber aynı hassasiyeti gösterdiler ve buradaki 4/Cli çalışan
personelimize çok önemli bir fırsat verdik. Böylece AK PARTİ olarak
vatandaşımızın talepleriyle duyarlı olduğumuzu ve
onların yanında olduğumuzu da bir kez daha göstermiş olduk.
Değerli
arkadaşlar, siyasi parti grupları ve milletvekilleri için
çalışacak personele ilişkin de önemli düzenlemeler
yapıldı. Hepimizin en önemli şikâyeti yeterli ücret
verilmediği için yasama faaliyetlerinde bizlere yardımcı olacak
nitelikli personel çalıştıramamaktı.
Yaptığımız düzenlemelerle de bunu
karşıladık. Buna ilişkin de az önce diğer
arkadaşlarım da konuştu ama, bu son yapılan düzenlemeye ilişkin
bu danışmanlarla ilgili, yardımcı personelle ilgili
yapılmış olan düzenlemenin altında da aynı
şekilde hem Milliyetçi Hareket Partili hem de Cumhuriyet Halk Partili
komisyon üyesi arkadaşlarımın da imzaları vardır.
Yapılan düzenlemelerle Türkiye şartlarında bunlar iyi denebilecek
tutarlar ve amaca hizmet edecektir diye düşünüyorum. Hem böylece bu
ücretler bir standarda da kavuşturulmuş
oldu. Biliyorsunuz, şu an bu işi yapan, aynı şekilde geçici
görevlendirmeli olarak gelen personel arasında çok büyük ücret
farklıkları vardı. Bu böyle bir standarda bindirilmiş oldu.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gene farklılıklar kaldırılmadı.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Devamla) Yani farklılıklar
kalmadı, hayır, hiç farklılık kalmadı. Eğer gelen
geçici görevli bir personel kurumunda daha yüksek ücret alıyorsa
kurumundaki ücreti almaya devam edecek ama bizim önerdiğimiz ücretin
altında bir ücret alıyorsa aylıksız izinli sayılacak
ve ücreti Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ödenecek. Bütün buradaki
bu danışmandır, danışman yardımcısıdır,
yardımcı personeldir, bunlara kurumlardan gelecek personelde bir
eşitlik ilkesi de bu şekilde sağlanmış oldu.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Plan ve Bütçe Müdürü niye değişti?
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Devamla) Onu az sonra konuşuruz, bunun
konusu değil, bu kanunun konusu değil.
Bu statüde
çalışacaklardan diğer kurumlarda çalışanlar ya kendi
maaşını alacak ya da buradaki ücretleri alacak, tercih
kendilerinin.
Değerli
milletvekilleri, siyasetin en önemli aktörlerinden olan siyasi parti
grupları da hem uzman hem de yardımcı personel
açısından takviye edildi. Gruplarda da bundan sonra 10 grup
danışmanı olacak, 25 büro görevlisi artı partilerin
milletvekili sayısının yüzde oranında da ek büro görevlisi
buralarda istihdam edilecek.
Saygıdeğer
milletvekilleri, hepinizi yakından ilgilendiren bir konu da
sağlık biriminin devri. Malumunuz, şu an Mecliste bu işi
Baştabiplik yapıyor. Ancak Baştabipliğin imkânları çok
kısıtlı ve sunulan hizmetler de sınırlı. Tüm
bunlar değerlendirildi ve burada çalışan personelin hakları
korunarak Baştabipliğin devrine karar verildi. Ancak sağlık
hizmeti daha güçlü bir şekilde ikame edilecek. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı ile Sağlık
Bakanlığı arasında yapılacak protokollerle, böylece
Türkiye Büyük Millet Meclisi yerleşkesi içinde sağlık hizmetleri
daha donanımlı ekipman ve uzman doktor açısından güçlendirilmiş
olarak yerine getirilecek. Örnek olarak, Genel Kurul
çalıştığı sürece 1 adet kardiyolog asgari sürekli
hazır bulunacak. Ayrıca, Bakanlığa bağlı
eğitim araştırma hastanelerinden de yararlanılabilecek.
Arkadaşlar, bu ilave bir imkân yoksa yararlandığımız
diğer sağlık hizmetlerinden de aynen yararlanmaya devam
edeceğiz.
Değerli
arkadaşlar, bildiğiniz gibi az önce arkadaşlarımız
değindi, bu kanun hükmünde kararnamelere değindiler, 666
sayılı KHKya değindiler. Bizler bu KHKların içerisinde
dahi çalışanlarımızın
hakkını, hukukunu ve Meclisin hak ve hukukunu en üst düzeyde
koruyacak şekilde çalışmalarımızı yaptık ve
düzenlemelerimizi yaptık. Örnek olarak, biz Meclisin konumunu dikkate
alarak bu KHKda birtakım da değişiklikler yapıldı.
Mevcut personel KHKnın zaten kapsamı dışında,
dolayısıyla sosyal ve mali haklar açısından bir
kayıpları da herhangi bir şekilde söz konusu olmayacak.
Değerli arkadaşlarım,
Plan ve Bütçe Komisyonunun tüm üyelerine şahsım ve partim adına
teşekkür ediyorum. Özellikle de şahsım, partim ve yüce Meclis
adına da Meclis Başkanımız Sayın Cemil Çiçek
Beyefendiye bu yeni düzenleme konusu hususunda göstermiş oldukları
kararlılıklardan dolayı da şükranlarımı arz
ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bilgiç.
Şahıslar adına ilk söz
Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandıra aittir.
Buyurun Sayın Şandır.
(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bilgiçin
bıraktığı yerden devam edelim. Gerçekten
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Hepsini anlattı.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Hepsini
anlattı, konuşacak bir şey kalmadı. diyor Sayın
Baştopçu ama şimdi efendim, kabul etmek lazım ki iyi niyetle,
samimiyetle, iyi olsun diye bir kanun tasarısı hazırlandı.
Bunun iradesini ortaya koyan Sayın Meclis Başkanına ben de
teşekkür ediyorum. Emeği geçen tüm personelimize, Komisyonda, alt
komisyonda bunun mükemmelleşmesi için gayret gösteren tüm
milletvekillerimize, Komisyon üyelerimize de teşekkür ediyorum.
Daha iyi olabilir miydi? Mutlaka.
Eksikleri var mı? Doğrudur, vardır. Yanlışları
var mı? Doğru, olabilir. Ama bir iyi niyetle, uzun müddetten bu yana
tartışılan Türkiye Büyük Millet Meclisinin teşkilat
yasası hazırlandı, önümüze geldi.
Değerli arkadaşlar, gerekçeyi
okursanız -ben bununla birlikte, bununla ilişkilendirerek
aslında geneli konuşmak istiyorum- genel gerekçeye bakarsanız çok
önemli bir husus söylüyor, diyor ki: Yürütmeden bağımsız bir
idari teşkilat kurmak. Buna dayalı bir hukuk kurmak.
Değerli
milletvekilleri, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, burada yasama
yapıyoruz. Türkiyeyi yönetmek üzere hukuk kuruyoruz, toplumun
taleplerini, sorunlarına çözüm için bize yüklenilen görevin gereği
bir hukuk kuruyoruz. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi,
sistemin üç ayağından, bana göre en önemli ayağından,
birinci ayağından biri olan yasamanın kendi hukukunu kuruyoruz.
Bunun yürütmeden bağımsız olması bir zorunluluk, bir
mecburiyet ama Sayın Kalaycının biraz önce, çok acı
acı tenkit ettiği 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
yasamanın, Teşkilat Yasasının yürütmeden
bağımsız olmadığı hukuken tescil edildi. Böyle
bir müdahale oldu. Bunu, alt komisyonda, üst komisyonda, işte burada Genel
Kurulda ısrarla söylememize rağmen yok sayarak geçiştiriyoruz.
Değerli
milletvekilleri, demin de arz ettiğim gibi, burası hukuk kurma
müessesesi. Burada hukuk kuruyoruz, kurduğumuz hukuk, burada kabul
ettiğimiz kanun -gerek tartışarak gerek teklif gerekse
tasarı, uzlaşarak- burada çıkan tüm kanunlar Meclisin
kanunlarıdır, millet adına görev yapan, hepimizin, bazen
uzlaşarak bazen muhalif kalarak ama hükmi şahsiyet olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisinin kanunları. Bu kanunların bir ortak
özelliği olması lazım o da adalet duygusunu güçlendirmesi
lazım. Adalet duygusunu güçlendirmeyen hukuk, hukuk değildir; kanun,
kanun değildir. Bizim görevimiz, burada, toplum arasında... Çünkü en
büyük ortak paydamız bu, hukuk devleti olmak, hukukun üstünlüğünün güvencesinde
birlikte yaşamak.
Şimdi,
değerli konuşmacılar, muhalefete ait konuşmacılar bana
göre çok önemli şeyler söylediler, ağır şeyler de
söylediler. Bazı notlar aldım. Yani Sayın Hasip Kaplan Bu
zulümdür, bu zulme nasıl razı oluyorsunuz? dedi. Gerçekten 4/Cliler
konusunda Zulüm değildir. diyen varsa içinizde öne çıksın.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Zulüm, zulüm.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4üncü
maddesinin (c) fıkrasındaki tanım geçici işçilerle, geçici
çalışanlarla ilgili. Yirmi senedir, on senedir aynı görevi
yapan, diğerleriyle birlikte aynı görevi yapan insanlara hâlâ Sen
4/Clisin, ayrı statüdesin ve şu maaşı alacaksın.
demek Sayın Kaplanın ifadesiyle zulüm değil mi? Ben de
katılıyorum. Gelin, bunu düzeltelim.
Şimdi,
arkada, sayın grup başkan vekilleri çalışıyorlar.
Israrla söylüyoruz, gelin, bunu değiştirelim. Burası hukuk
kuruyor. Kendisinin hukukunu kuramayan, kurduğu hukukla adaleti temin
etmeyen bir Meclis, bir Meclis üyesi, milletvekilleri olarak
vicdanınız sızlamıyor mu?
Değerli
arkadaşlar, şimdi, koridorlara çıktığınızda
bu Mecliste çalışan insanlar, işte, şu Genel Kurulda
çalışan insanlar farklı statülerde, farklı maaşlar
alarak hizmet üretiyorlarsa bunun adı adalet midir? Böyle bir hukuk olur
mu? Gelin, bunu düzeltelim, başkası yapmayacak bunu, biz yapacağız.
İşte, Teşkilat Yasasını çıkartıyoruz,
buyurun düzeltelim. Önce kendi yasamızda adaleti temin edelim. Türkiye
Büyük Millet Meclisi öncü olmak mecburiyetinde, -burada yapalım ki,
başka yerlerde de yapılsın- emsal olmak mecburiyetinde. Elimizi
tutan mı var?
Toplam 1.500 tane
4/Cli varmış. Bunun bir miktarını da göndereceğinizi
söylüyorsunuz. Bu mudur Türkiye'nin belini büken? Yani bu 1.500 kişiye
ödenecek fazla ücret midir Türkiye'nin belini bükecek? Hani büyüdük,
kalkındık, gayrisafi millî hasılamız 10 bin doları
geçmişti? Bu insanların rızkından keserek büyüdüğümüzü
iddia etmek yakışıyor mu Türkiye'ye, Türkiye'yi yöneten siyasi
iktidara? Burada adalet yok.
Ee, bir başka
arkadaşımız dedi ki: Burası AKPnin çiftliği mi?
Yani şimdi 29uncu maddeye bir husus eklediniz, dediniz ki:
Fazlasını Ankara içinde diğer kurumlara göndereceğiz.
Ankara, Beypazarı da Ankara, Güdül de Ankara, nereye göndereceksiniz Allah
aşkına? Sayın Bilgiç diyor ki: Kimseyi mağdur
etmeyeceğiz. Ee, kanuna yazıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, ben,
tabii, kızgınlık, öfkeyle söylemiyorum, milletin önünde
konuşuyoruz. Yani bu bizim ayıbımız arkadaşlar. Kusura
bakmayın ya! Lütfen kusura bakmayın!
Yıllardır burada
konuşuyoruz değerli milletvekilleri. Burada üç dönem, dört dönemdir
milletvekilliği yapan arkadaşlarımız var. Kendi hukukumuzu
kuramamışız. Anayasa 86ya göre özlük haklarımızı
yasayla belirleyeceğiz. Nerede yasamız?
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Yok!
Yasamız yok!
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Yasamız yok.
Şu milletvekillerinin içerisinde,
şu genç arkadaşlarımızın içerisinde, ben diyebilirim
ki 150 tane, 200 tanesi emekli olamayacak. Emekli olamayacaksınız.
Gelin, şunu düzeltelim. Ya, gelin düzeltelim.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Tamam.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Haluk İpek, Genel Başkan Yardımcısı olarak,
Mehmet Şandır, Grup Başkan Vekili olarak, işte irademizi
ortaya koyuyoruz, gelin, düzeltelim. Allah aşkına ya!
SALİH KAPUSUZ (Ankara)
Yapalım!
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Ayıp oluyor Sayın Salih Kapusuz!
Değerli arkadaşlar,
bakın, bir şey söyleyeyim. Meclis başkanları bile eşit
statüde değil. Sayın Mehmet Ali Şahin ile Sayın Bülent
Arınç farklı statüde maaş alıyor. Ya, buna nasıl
diyeceğiz? Ne diyelim? Ayıp değil mi bu ya? Yani millete umut
olabilir miyiz böyle? Kendi hukukunu düzeltemeyen, kendi kurduğu hukukta
adaleti sağlayamayan bir Meclis kimin yarasını saracak?
Yapmayalım arkadaşlar, böyle bir şey olmaz!
Çalışalım, biraz daha çalışalım. Bak, alt
komisyonda düzeltmeler yapıldı, üst komisyonda geri sildiniz. Nerede
Sayın Bilgiç? Geri sildiniz. Üst komisyonda
kararlaştırdıklarımızı da burada önerge vererek
tekrar geri silecekmişsiniz. Yapmayın bunu değerli
arkadaşlar. Bu Meclis bu milletin son umududur. Burayı da
itibarsızlaştırırsak, burayı da böyle çözüm üretemeyen,
kendi derdine çözüm üretemeyen bir kurum hâline getirirsek yazık ederiz
ülkemize. Bir fırsattır, kendi hukukumuzu kurmadık ama
personelimizin hukukunu kurarken adaletsizlik yapıyoruz, bunu düzeltelim
ama gelin bunu fırsat bilerek kendi hukukumuzu düzeltelim.
En büyük
ayıbımız da şu: İçeride 7 tane, 8 tane milletvekili
tutuklu.
Değerli
arkadaşlar, milletin seçtiği milletvekilleri şu anda içeride
tutuklu, bin gündür tutuklu. Bunu düzeltelim, bu yakışmıyor.
Böyle bir şey olmaz. Milletin iradesinden daha üstün bir başka gücü
tanımıyorsak, buna müdahale edenleri Ergenekona tıkmakla
övünüyorsak gelin bu milletvekillerinin, bir hukuk geliştirelim, o
tutukluluklarını bitirelim.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) - Ben bunların dikkate alınacağını ümit
ederek hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Şahıslar
adına son söz, Ağrı Milletvekili Sayın Ekrem Çelebiye
aittir.
Buyurun Sayın
Çelebi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 83 sıra sayılı Kanun Teklifi
hakkında, tümü üzerinde şahsım adına konuşma yapmak
üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
İlk önce
şunu belirtmek istiyorum: Değerli bir konuşmacımız
dedi ki: Bu teşkilat yasası sürgün yasası. Kesinlikle, bu ne
bir sürgün yasası ne de hakların geri alınması yasası.
Bu, 1920li yıllarda çıkan bir teşkilatın rehabilite edilme
yasası. Bu vesileyle bunu da belirtmek istiyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi ilk kurulduğu 23 Nisan 1920 tarihinden itibaren idari
teşkilata sahip olmuştur. Bu teşkilat, kurulduğu ilk günden
bu yana zamanın ihtiyaçlarına göre sürekli gelişerek ve
değişerek varlığını devam ettirmiş ve yasama
meclisinin faaliyetlerini daha etkin bir şekilde yerine getirebilmesi
amacına hizmet etmeye çalışmıştır.
Bilindiği
üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliğinin kuruluşunu,
görevlerini ve yönetim esaslarını düzenleyen 2919 sayılı
Kanun 13/10/1983 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 2919 sayılı
Kanunun yürürlüğe girmesinden bu yana gerek dünyada gerekse Türkiyede
önemli değişiklikler yaşanmıştır.
Bu
değişmeler çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreterliğinin yeniden yapılandırılması
amacıyla, Bilkent Üniversitesi ve TODAİ gibi bazı kurumlara
yaptırılan çalışmalar başta olmak üzere, kurum içinde
de çalışmalar yapılmış, kurumsal kapasitenin
güçlendirilmesi adına oldukça önemli tespitlerde bulunulmuştur.
Söz konusu
çalışmalar ve dünyada yaşanan değişimin yakından
izlenmesi sonucunda edinilen bilgiler ışığında, yasama
meclislerinin rutin olmayan ve kendilerine has çalışma yöntemlerinden
dolayı çok daha etkin, hızlı, esnek ve bilgi odaklı bir
teşkilatlanmaya sahip olması gerektiği ortaya
çıkmıştır.
Özellikle,
hiyerarşik kademelerin azaltılarak, yatay bir örgütlenme modelinin
tercih edilmesiyle, görev ve sorumlulukların yerine getirilmesi sürecinde
hız ve etkinliğin sağlanması oldukça önem arz etmektedir.
Böylelikle, yalın ve yatay bir örgütsel yapı oluşturularak
hizmet zenginliğine, çeşitliliğine gidilmesi
sağlanabilecektir.
Diğer yandan,
iş süreçlerinin tanımlandığı ve tanımlanan bu
iş süreçlerine göre nitelikli personel alımının
yapıldığı, atama ve yükselmede ehliyet ve liyakat, iş
yükü dağılımında adalet, isteklendirme ve verimlilik
ilkelerinin esas alındığı personel istihdam
politikaları ön plana çıkmaktadır.
Bu şekildeki
bir personel politikasıyla bilgi odaklı bir yapılanmaya
geçilebileceği, statü, görev ve ücret dengesinin adil ve eşit bir
şekilde dağılabileceği aşikârdır.
Yasama
meclislerinin asli görevleri arasında yer alan yasama ve denetim
faaliyetlerinin daha etkin bir şekilde ve bu iki faaliyete yönelik
hizmetlerin tam anlamıyla uzmanlaşmaya dayalı olarak yerine
getirilmesi, değişen ve gelişen zaman içerisinde bir gereklilik
olarak karşımıza çıkmaktadır. Benzer gereklilik
parlamenter diplomasi alanında da görülmektedir.
Yukarıdaki ifadelerimle
kısaca resmini çizmeye çalıştığım yeni
teşkilatlanma anlayışının bir gereği olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterlik idari
teşkilatlanmasında değişikliğe gidilmesi ihtiyacı
hasıl olmuştur.
Bu ihtiyacın bir gereği
olarak hazırlanan (2/92) esas numaralı kanun teklifimiz de bu yeni
anlayışın bir ürünü olarak huzurlarınıza
getirilmiş söz konusu teklif ile hiyerarşik kademelerin
azaltılması amacıyla, 6 adet daire
başkanlığı ve 5 adet daire başkan
yardımcılığı kaldırılmıştır.
Görev çakışmalarının önlenmesi ve işlevselliği
kalmayan birimlerin kapatılması amacıyla müdürlükler yeniden
örgütlendirilmiştir. Bu kapsamda, 20 müdür, 10 şube müdürü, 6 idari
şube müdürü, 2 saray müdürü, 1er tane de işletme, fabrika ve saray
müdür kadroları şahsa bağlanmak suretiyle kaldırılmış,
buna mukabil, sadece 17 tane başkanlık kadroları ihdas
edilmiştir. Ayrıca, 7 olan Başkan başmüşaviri
sayısının 5e düşürülmesi, 39 olan Başkan müşavir
sayısının 15e düşürülmesi, 41 olan Genel Sekreter
müşavir sayısının 15 ile
sınırlandırılması ve müşavir kadrolarına
açıktan ya da naklen atama imkânının toplam müşavir
kadrosunun yüzde 40ıyla sınırlandırılması
Daha
önce böyle bir şey yoktu.
İstisnai memuriyet
uygulamasının önemli ölçüde
sınırlandırılması. Sınırlı sayıda
personel ve yöneticiler dışında kalan personele sınavla
atanma şartı getirilmesi ve istisnai memuriyet kapsamında
açıktan atamalarda eğitim şartı getirilmesi. İstisnai
memuriyetin kaldırılmasına paralel olarak idari yönetim
görevlerine atanma şartlarının En az dört yıllık
lisans mezunu olma. şeklinde yeniden belirlenmesi.
4/B ve 4/C kapsamında istihdam
edilen personel sayısının toplam kadro sayısının
yüzde 20sini geçmeyecek şekilde
sınırlandırılması.
Öte yandan, mevcut uygulamaya göre
Başkanlık Divanı Kararıyla düzenlenen milletvekili
danışmanı, yardımcı personeli ve siyasi parti grup
danışmanları ve büro görevlilerinin sayısı ve özlük
haklarının yasayla düzenlenmesi öngörülmüştür. Nitekim kanun
teklifinin 30uncu maddesi bu hususu düzenlemekte. Söz konusu hükme göre,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına
danışmanlık yapmak üzere
1) 5 başkan
danışmanı, açıktan sözleşmeli, 60.000le 100.000
gösterge arası sözleşmeli olarak, kamu kurum ve
kuruluşlarında geçici görevlendirilmek suretiyle çalışanlar
açısından talep etmeleri hâlinde açıktan sözleşmelinin
alacağı ücret düzeyini de yine bu aynı kıstası,
60.000le 100.000 gösterge arası sözleşme ücreti,
2)
Siyasi parti gruplarında her grup için 10 grup danışmanı,
açıktan sözleşmeli, kamu kurum ve kuruluşlarında geçici
görevlendirilmek suretiyle çalışanlar arasında talep etmeleri
hâlinde açıktan sözleşmelinin alacağı ücret düzeyinin
85.000 gösterge sözleşme ile kurumlarında almakta oldukları
ücret düzeyiyle,
3)
Siyasi parti gruplarında her grup için büro görevlisi, milletvekili sayısının
yüzde 10, artı 25, toplam 55 büro görevlisi, açıktan sözleşmeli,
73.000 göstergeli sözleşme ücreti, kamu kurum ve kuruluşlarında
geçici görevlendirilmek suretiyle çalışanlar açısından
talep etmeleri hâlinde açıktan sözleşmelinin alacağı ücret
düzeyinin 73.000 gösterge sözleşme ücretiyle,
4)
İhtisas komisyonu ve uluslararası komisyon başkanı ile
milletvekili için danışman, açıktan sözleşmeli, kamu kurum
ve kuruluşlarında geçici görevlendirilmek suretiyle
çalışanlar açısından talep etmeleri hâlinde açıktan
sözleşmelinin alacağı ücret düzeyinde 83.500 gösterge
sözleşmesiyle kurumlarında almakta oldukları ücret düzeyini
gösterir şekilde,
5)
İhtisas komisyonu ve uluslararası komisyon başkanları ile
milletvekilleri için danışman yardımcısı, açıktan
sözleşmeli yine bunlar da, kamu kurum ve kuruluşlarında geçici
görevlendirilmek suretiyle çalışanlar açısından talep
etmeleri hâlinde açıktan sözleşmelinin alacağı ücret
düzeyinde 73.000 gösterge sözleşmesiyle,
6)
İhtisas komisyonu ve uluslararası komisyon ile milletvekili için
ilave personel, açıktan sözleşmeli, 63.000, kamu kurum ve
kuruluşlarında geçici görevlendirilmek suretiyle çalışanlar
açısından talep etmeleri hâlinde açıktan sözleşmelinin
alacağı ücret düzeyini 63.000 gösterge sözleşmesiyle
kurumlarında almakta oldukları ücret düzeyini alacaklardır.
Bu şekildeki bir düzenleme ile ülkemizin en güzide kurumlarından olan
Parlamentomuzda vatandaşlarımızın temsil vazifesini
layıkıyla yerine getirmeye çalışan milletvekillerimizin
nitelikli ve alanında uzmanlaşmış kişilerce
desteklenmesi sağlanabilecektir.
Diğer yandan,
teklifle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari Teşkilatında norm
kadro uygulaması getirilmektedir. Söz konusu uygulamanın ilke ve
standartları, hizmet birimlerinin görev ve sorumluluk tanımları
çerçevesinde Başkanlık Divanınca belirlenecek norm kadro ile
istisnai memuriyet uygulamasının kaldırılmasıyla
birlikte düşünüldüğünde, ileriki yıllarda Türkiye Büyük Millet
Meclisinde daha etkin bir personel politikasıyla hak edilen hizmet
fazlasıyla verilecektir.
Özellikle millî
mirasımız olarak değerlendirdiğimiz ve bu çerçevede
ayrı bir itina gösterdiğimiz Millî Sarayların Türkiye Büyük
Millet Meclisine bağlandığı günden bugüne bakımı,
onarımı ve restorasyonu sürekli bir şekilde
yapılmış ve ilk günkü kadar dinamik bir şekilde muhafaza
edilmesi hususunda özel bir çaba sarf edilmiştir. Nitekim, başta yurt
dışı ziyaretçiler olmak üzere tüm ziyaretçiler söz konusu
çalışmalardan ve tanıtım faaliyetlerinden memnun
olduklarını her suret ve şartta dile getirmişlerdir. Bu
anlamda, Millî Saraylarımız İdari Teşkilata Genel Sekreter
Yardımcılığı düzeyinde
bağlanmıştır.
Bu anlamda, tüm bu
anlattıklarım açık bir şekilde göstermektedir ki, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İdari Teşkilatının zamanın
gerekliliklerine göre bilgi odaklı, zamanında, yerinde, etkin ve
yetkin bir şekilde cevap verebilecek bir nitelik
kazandırılması ve bütüncül bir yaklaşım çerçevesinde
yeniden yapılandırılması, personel profilinin daha nitelikli
hâle getirilmesi ve bu kapsamda, personel istihdam biçiminin daha adil,
eşitlikçi ve yarışmaya dayalı bir yapıya
kavuşturulması
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
EKREM ÇELEBİ
(Devamla) Bu vesileyle, ben hepinize saygılarımı sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar )
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çelebi.
Soru-cevap
işlemine geçiyoruz.
Sayın Özkes
Yok.
Sayın
Işık.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
Sayın Değerli Başkan Vekili; bu kanun teklifinin Türkiye Büyük
Millet Meclisi teşkilatı için hayırlara vesile olmasını
diliyorum öncelikle.
Bir iki sorum
olacak. Her şeyden önce, sekreter olarak çalışan personelin
adının değiştirilmesinden kadroluların ve
dışarıdan gelenlerin ücret farkına kadar birçok
değişiklik içeren bu teklif hiçbir sekretere soruldu mu? Yani sekreter
isminin danışman yardımcısı veya bir başka
isimle anılmasına ilişkin başka bir kamu kuruluşunda
örnek var mı? Bu değişikliğe neden ihtiyaç duyuldu?
İkincisi:
Kadrolu çalışan Türkiye Büyük Millet Meclisi personelinin mağdur
edildiği iddiaları doğru mudur? Bununla ilgili bir tedbir
düşünülmekte midir?
Üçüncüsü de,
Baştabipliğin Sağlık Bakanlığına devrinin
gerekçesi nedir? Buradaki personelin Bakanlığa gönderilmesine veya
Mecliste kalmasına nasıl karar verilecektir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Çınar
EMİN ÇINAR
(Kastamonu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan Vekili ve Sayın Bakanıma sormak istiyorum: Bu
Teşkilat Yasasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde 2002
yılında ne kadar personel çalışmakta idi? 2002 ve 2011
yılları arasında çalışan personel sayımız ne
kadar olmuştur? Yeni düzenlemeyle ne kadar personel başka kurumlarda
istihdam edilecektir? Bu yapılacak norm fazlası
uygulamasının kriteri nedir? Bunları öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan Vekilime ve Sayın Bakana sormak istiyorum: Bu 4734
sayılı Kanunu biliyorsunuz bu yüce Meclis çıkardı ve tüm
kamu kurum ve kuruluşlarında uygulanması öngörüldü fakat
getirilen kanun teklifinde bu Türkiye Büyük Millet Meclisi istisna
kapsamına alınıyor. Örnek olmamız gereken Türkiye Büyük
Millet Meclisinin yapısına uyuyor mu?
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Şandır
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Meclis
Başkan Vekilim,
1)
Yaptığı işin karşılığı unvanı
ve maaşı alamayan personel var özellikle Meclis lokantalarında.
Bunlara yaptıkları işin karşılığı olan
unvanı ve maaşı verecek misiniz?
2) Kadrolu
personel ile kurum dışından getirilen personel arasında
ciddi bir maaş farkı olduğu çıkıyor ortaya. Bunu
düzeltecek misiniz?
3) Sözleşmeli
personelin kıdem tazminatlarını ödeyecek misiniz?
4) Erken emeklilik
karşılığı tazminatlara bir zam yapmayı
düşünüyorsunuz. Bu zammı emekli maaşına
yansıtmayı öngörür müsünüz? Fazla personelin kurum
dışına gönderileceğini söylüyorsunuz. Kaç personeli kurum
dışına göndereceksiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Kaleli
SENA KALELİ
(Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tüm meslek grubu
ve sektörlerde küçüğü yok eden, büyüğü tercih eden ve büyüten AKP
politikaları, devlete gelince küçültmekten yanadır. İş
güvencesi, güvenliği ve adaleti sağlamayan anlayış Meclis
çalışanları için de geçerlidir. Bu anlayışla
çalışanlar birbirlerine düşman mı edilmek istenmektedir?
Burada var olan sömürüdür, devlet eliyle zulümdür, insanca ve hakça
değildir. Emek tekrar değerine kavuşturularak 4/C statüsünün
kaldırılmasına Meclisten başlanması Meclisin
itibarını kurtarmaz mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Kaptan? Yok.
Sayın
Ayaydın
AYDIN AĞAN
AYAYDIN (İstanbul) Sayın Başkan,
aracılığınızla Meclis Başkan Vekiline şu
soruyu sormak istiyorum: Sayın Başkan Vekili, yasama ve denetimden
sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı kayınbiraderini
sınavsız olarak kendisine bağlı bir bölümde işe
aldı. Ulusal basında yer aldı. Sayın Genel Sekreter
Yardımcısı gazeteciye aynen şunu söylüyor:
Kayınbiraderim Türkiye Büyük Millet Meclisine CVsini sunmuş,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı da CVsini
beğenmiş ve işe almış. Ne var bunda? demiş.
Şimdi Sayın Başkan Vekiline soruyorum: Size her CVsini vereni
sınavsız olarak işe alıyor musunuz? Eğer böyle bir
uygulamanız var ise Türkiyede 6 milyon işsiz vardır. Bunlar da
CVsini Meclis Başkanlığına gönderirse onları da
sınavsız olarak işe başlatacak mısınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim değerli Başkan.
Ekli listede 25
tane mimar, 62 tane mühendis var. Yasama organı yasama faaliyetini
bırakıp bundan sonra inşaat işine mi başlayacak? Bu
bir.
İkincisi,
engellilerle ilgili. İstisna kapsamının dışına
yani Engelliler Mecliste çalışamaz. şeklinde böyle bir istisna
getirilmiş durumda. Bu, hak, hukuk ve adalete uygun düşer mi?
Üç, restorasyon ve
hizmet satın alma işi 4734 sayılı kamu ihale hükümlerine
tabi değildir. Bu, neden bundan kaçırılmak isteniliyor?
Denetimden kaçırılmak mı isteniyor?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Keskin
ADNAN KESKİN (Denizli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2 Kasım 2011
tarih ve 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanının bir kısım yetkileri
Bakanlar Kuruluna devredilmiştir ve Başkanlık Divanının
bu kararnamede belirtilen hususlarla ilgili herhangi bir unsur ekleme yetkisi
bulunmamaktadır. Teşkilat Kanunu ile Başkanlık
Divanının bu yetkisi geri alınabilmiş midir?
İki, kanun
hükmünde kararname ile ek gösterge, tazminatlar ve ikramiyeler
düzenlenmiştir. Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çalışan personelin ek göstergeleri, kanun hükmünde kararnamede
düzenlenen ek göstergelerden fazladır. 15/1/2012 tarihi itibarıyla bu
personele ek gösterge, tazminat ve ikramiyeleri ne şekilde
uygulanacaktır?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Soydan
MUSTAFA SERDAR
SOYDAN (Çanakkale) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Meclise
değişik statülerde kaç kişi alındı?
Başbakanın
köylüsü olan Genel Sekreterin öz kardeşi son iki yıl içerisinde
işe alındı mı?
İletişim
Daire Başkanlığına jeoloji mühendisi alındı
mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Ayhan
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben, Mecliste
tecrübeli personelin, bilgili personelin daha çok kullanılması
gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle de Türkiye Büyük Millet Meclisi
Plan ve Bütçe Komisyonu Müdürünün görev değişikliğinin sebebinin
ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Demir
NURETTİN
DEMİR (Muğla) Teşekkür ederim Başkanım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi çalışanlarının, özellikle
yardımcı personelin günün koşullarına uyabilmeleri için,
daha iyi hizmet verebilmeleri için meslek içi ve sürekli eğitim konusunda
yeni bir çalışma programları var mı? Bütçeden yeterince bu
konuda kaynak ayrıldı mı?
Profesyonel
yönetici asistanlığı gibi konularda destek sağlanacak
mı? Sertifikasyon konusunda yeterince onlara destek verilecek mi?
Ayrıca,
yine Meclis çalışanları sosyal dayanışma ve
paylaşım konusunda yeni bir yapılanmaya gidecekler mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Toptaş
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, bu yasa teklifi
yasalaştığı zaman, yüce Meclisin çatısı
altında yıllardır çalışan, emek veren insanların
bir bölümünün tasfiye edileceği açıktır. Yerine yeni kadrolar
ihdas edilecek ve yeni çalışanlar alınacaktır.
Şimdi,
eğer bu çalışanlar, bugüne kadar alındığı
gibi aynı yöntemler uygulanarak alınacak ise örneğin seçimlerden
bir hafta önce Sayın Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın kardeşinin işe alındığı gibi,
yine seçimlerden önce Parlamenterler Hizmetler Müdürlüğüne şef olarak
Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlunun kardeşinin
alındığı gibi, yine Genel Sekreter Sadettin Kalkanın
kardeşinin Hereke Halı Fabrikasına
başlatıldığı gibi, yine Genel Sekreter
Yardımcısının eşinin kardeşinin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) -
Arşiv Müdürlüğüne
atandığı gibi uygulamalar olacaksa, bu yasanın hangi
yenilik getireceğini görmüş bulunuyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Başkan, ağırlıklı sorular sizeydi.
İsterseniz, Sayın Bakanla paylaşabilirsiniz.
Önce kim
cevap verecek? Beş dakika, beş dakika paylaşırsanız
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Bize soru yönelten
sayın milletvekillerine de ayrıca teşekkür ediyorum.
Konuşmama,
Sayın Kaplanın konuşması sırasında sorduğu
bazı konulara cevap vermekle başlamak istiyorum. Öncelikle Sayın
Başbakanın kullandığı ofisin Dolmabahçe Sarayına
ait olmadığını, müştemilattan olduğunu, yani
musahiban, musahipler dairesi,
geçmişte Beşiktaş Kaymakamlığı ve nüfus idaresi
olarak da kullanıldığını ancak bundan önce de Millî
Savunma Bakanlığına tahsis edildiği, Mimar Sinan Üniversitesine
tahsis yapıldığı, Karadeniz Ekonomik
İşbirliği Parlamenterler Asamblesine tahsis edildiği,
Dışişleri Bakanlığına ve Çevre
Bakanlığına da AK PARTİ İktidarından önce tahsis
edildiği bilinmekte.
Kaldı ki
Sayın Kaplanın söylediği bu konunun, yine Sayın
Sakıkın da idare amiri olarak görev yaptığı 5 Eylül
2007 ve 10/3/2010 tarihlerindeki toplantısında, Sayın
Sakıkın da bu konuda olumlu görüş belirttiği
getirdiğimiz tutanaklardan belli.
SIRRI SAKIK
(Muş) Doğrudur.
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Tutuklu milletvekillerine personel
tahsis edildi mi? Maaşları neden ödenmiyor:? diye soru yöneltildi.
Tutuklu milletvekillerine, talep edenlere, personel tahsis edildiği, daha
doğrusu sekreter tahsis edildiği, Sayın Mustafa Ali Balbaya,
Sayın Engin Alana ve Sayın Mehmet Haberala sekreter taleplerinde
bulundukları için bunların tahsis edildiği; diğer taraftan
bu milletvekillerinin 12/6/2011 tarihinden itibaren hak ettikleri ödenek ve
yollukları tahakkuk ettirilmiş olup ant içme görevini yerine
getirdiklerinde ödenmek üzere emanet hesabında bekletilmektedir.
4734
sayılı Yasadan istisna olması hakkındaki soruyla ilgili:
Söz konusu istisna, Millî Saraylar bünyesinde yaptırılan tarihî ve kültürel
varlıklarla ilgili restorasyon uygulamalarıyla ilgilidir. Mevcut yasa
çerçevesinde nitelik gerektiren restorasyon işlerinde
sıkıntılar yaşanmakta ve aksamalar olmakta, tarihî
mirasın korunmasında zafiyet yaşanmaktadır. Düzenleme bunu
gidermeye yöneliktir.
Zaman, zaman
personel alımıyla ilgili sorulara gelince
Yıllardan bu tarafa
Türkiye Büyük Millet Meclisinde her siyasi partiden sayın
milletvekillerinin kendi iktidar dönemleri olsun olmasın taleplerde
bulundukları, ancak bunların özgeçmişlerine göre değerlendirildikleri
ve sınavsız alındıkları bir vakıadır.
2002den 2011e kadar olan kadrolu personel sayısına
baktığımızda: 2002de 2.782; 2003te 2.726; 2004te 2.655;
2005te 2.603; 2006da 2.561; 2007de 2.636; 2008de 2.487; 2009da 2.543;
2010da 2.573 ve 2011de 2.692. Sözleşmeli personele
baktığımızda da yine aynı çizginin takip
edildiğini görüyoruz. 2002de 53; 2007de 70; aradaki
2003-2004-2005tekileri okuyacak olursak: 2003te 62; 2004te 95; 2005te 117;
124; 80; 76; 72 ve 70 olarak takip etmektedir. Geçici personel
sayısı: 2002de 1.064; 2003te 950; 2004te 1.015; 2005te 1.003;
2006da 1.004; 2007de 1.030; 2008de 1.331; 2009da 1.339; 2010da 1.451 ve
2011de 1.511.
666
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
kadrolarında görev yapan personelin ek gösterge tazminatları ile
sözleşmelerini aynen almaya devam edecekleri bilgilerinize sunulur. Hiçbir
değişiklik yapılmamıştır.
Divanın
yetkisi de bu yasayla getirilen 26ncı maddede ve ayrıca 28inci
maddede düzenlenmiştir. 26ncı madde: Kanun ve kanun hükmünde
kararnamelerde Bakanlar Kurulu kararına lüzum gösterilen hususlardan TBMM
ve İdari Teşkilatla ilgili olanlar hakkında Başkanlık
Divanı yetkilidir. Diğer taraftan yine, 28inci madde:
dolu
kadrolarda derece ve sınıf değişikliği, boş
kadrolarda sınıf, unvan ve derece değişikliği ile
sınıflar arası atama yapabilir ve boş kadroları iptal
edebilir.
4/Clilerle
ilgili soruda, 4/Clilere emekli tazminatı getirildi. Maaşları
emsallerinin üzerine çıkartıldı; ilkokul mezunlarının
2 bin, yüksekokul mezunlarının da 2.300 lira civarında,
maaşlarının artırılması söz konusu. Türkiye Büyük
Millet Meclisinde çalışan 4/Cliler diğer kurumlarda
çalışanlara göre de yaklaşık yüzde 40 fazla maaş
aldıkları da bir gerçek ayrıca.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Diğerlerine ben cevap vereyim isterseniz.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT
(Kayseri) Buyurun Sayın Bakanım.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Efendim, ben
de, müsaade ederseniz
Sayın Şanal, özellikle özürlü elemanlarla
alakalı, çalışıp çalışmadığından
bahsetti. Aslında şu anda Meclisimizde kanunda belirtilen nispetten
daha fazla sayıda özürlü eleman çalışmaktadır, onu arz
ediyorum.
Ayrıca,
Sayın Adnan Keskin, ek gösterge, tazminat ve diğer tüm özlük
haklarıyla ilgili
Mevcut çalışanlar için aynen muhafaza
edilecektir. Onu arz ediyorum.
Bunun
dışında, bir de, Sayın Tanal 62 mühendis nerede
çalışıyor? diye sordu. Efendim, 62 mühendis, bildiğiniz
üzere, inşaat birimleri var, millî saraylar, köşkler, kasırlar
var, ayrıca park ve bahçelerde tabii mühendis ihtiyacı var, oralarda
çalışıyor. Onu arz ediyorum.
Bunun
dışında, diğer birtakım sorular var, onları da
yazılı olarak cevaplandıracağız.
Hepinize
saygılar sunarım.
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Sayın Başkan, burada bir
yığın arkadaşımız çok önemli sorular sordular.
AKPli milletvekillerinin kardeşleri, yakınları gerçekten
sınavsız alınmış mı, biz de öğrenmek
istiyoruz. Burası AKPnin babasının çiftliği değil.
Asıl bu sorulara cevap verilmesi lazım.
FATMA
NUR SERTER (İstanbul) İki dakika da süre var.
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Evet, daha iki dakika da süre var. Merakla
bekliyoruz, gerçekten bu iddialar doğru mu?
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Efendim, şöyle, müsaade ederseniz
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Eğer bu iddialar doğruysa bu
arkadaşlar istifa etmeyi düşünüyorlar mı?
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Sayın Başkanım, müsaade ederseniz bunlara cevap vereyim.
BAŞKAN
Sayın Bakan cevap verecekmiş.
Buyurun.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Şu anda burada bizim kimin -ben Hükûmet temsilcisi olarak oturuyorum-
kimin yakını olduğunu bilmemiz mümkün değil.
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Genel Sekreter orada oturuyor. Kardeşi burada
çalışıyor mu çalışmıyor mu? Bu soruya cevap
istiyoruz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Elbette burada bilmediğimiz konuda yazılı olarak cevap
vereceğimizi ifade ettik.
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Bırak yazılı cevabı, bu
soruların cevaplarını istiyoruz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Zaten
usul de budur yani şu anda bilmediğimiz konuda bir cevap vermek
mümkün değil. Takdir edersiniz ki herhâlde
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Soru sorulan Sayın Genel Sekreter orada
oturuyor. Kardeşini işe aldı mı almadı mı? Bu
soruya cevap istiyoruz.
İSMAİL
AYDIN (Bursa) Cevap verdi, duymadın mı!
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Yazılı olarak cevap vereceğimizi söyledik. Lütfen
Herhâlde
Türkçe söylüyorum.
BAŞKAN
Evet, yazılı cevap vereceklermiş.
Teklifin
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci
bölüm 1 ila 30uncu maddeleri kapsamaktadır.
Birinci
bölüm üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Aydın Ağan Ayaydın.
Buyurun
Sayın Ayaydın. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 83 sıra sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisi teşkilat yasasının birinci bölümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini sizlerle paylaşmak üzere söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi halk iradesinin tecelli ettiği en yüksek kurumdur. Bu
nedenle Meclis idari teşkilatının kurumsal olarak da ülkemize
örnek olacak bir yapıda
olması gerekir. Ancak geçtiğimiz dokuz yıl içerisinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi idari kadroları hiçbir objektif kriter olmadan, dost,
ahbap çavuş ilişkileri çerçevesinde
dağıtılmış, 2003 yılında 4.100 olan Meclis
çalışan sayısı bugün 5.389 kişiye
ulaşmıştır. Üstelik bu kadrolara sınavsız olarak
hem yeni elamanlar alınmış hem de şeflik ve müdürlükler hak
eden Meclis çalışanlarına değil, hak etmeyenlere ulufe
dağıtılır gibi dağıtılmıştır.
Türkiyenin en
verimsiz KİTi hâline dönüşen Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu
dönemde kimine göre 800, kimine göre bin kişi bu şekilde işe
alınmıştır. Alınanların kimi milletvekillerinin
yakınları, kimi de eş ve dostları olduğu
iddiaları yüksek sesle dile getirilmektedir. Milletvekili ve diğer
siyasilere yakın olup Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çalışanların isimlerinden oluşan liste elden ele
dolaşmaktadır. Bana da ulaşan o utanç listesi eminim ki sizlere
de ulaşmıştır.
Siyasilerin bunu
yapması son derece yanlıştır. Siyasiler bunu yaparsa Meclis
bürokratları ne yapar? Onlarda da çok örnek var ama bir tanesi şaka
gibi. Daha geçtiğimiz günlerde ulusal bir gazetenin manşetine
taşınan habere göre Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreter
Yardımcısı İrfan Neziroğlunun göreve başlar
başlamaz ilk yaptığı uygulama kayınbiraderini
sınavsız işe almak olmuş. Sayın Neziroğlu
gazeteciye bakın bunu nasıl izah ediyor: Meclis yetkilileri
kayınbiraderimin CVsine bakmış
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Başkan aldı, Başkan. Ne kadar
yakışıksız!
AYDIN AĞAN
AYAYDIN (Devamla) -
beğenmiş ve işe almış. Ne var
bunda? demiş.
Türkiyede 10
milyon gerçek işsiz insan var, Türkiye Büyük Millet Meclisi onların
CVsine bakıp işe alıyor mu? Ne hikmetse Sayın Genel
Sekreter Yardımcısının talebi uygun görülmüş ama
Türkiyede işsiz olan insanların talepleri geri çevriliyor. Ülkemizde
bir de Kamu Görevlileri Etik Kurulu var, o sadece bu tür olayları
seyretmekle yetiniyor.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin web sayfasında Görevde Yükselme Yönetmeliği var,
buna göre, çalışanların belli şartları
taşımaları ve sınava girerek kazanmaları halinde
şef olmaları gerekirken, bugüne kadar bir tek sınav
dışında hiçbir sınav açılmamış, ancak
sırtını etkin siyasilere dayayan kimi yeteneksiz ve liyakatsiz
memurlar istisnai kadro olan özel kalem müdürlüğü üzerinden
sınavsız şef olarak atanmış, daha sonra aynı
yöntemle müdür olarak terfi etmişlerdir. Yetenekli ve liyakatli olup
arkasında dayısı olmayan kimi memurlar da şef dahi olamadan
emekli olma yolunda gün saymaya başlamışlardır. Maalesef
tüm bu uygulamalar, gözbebeğimiz olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin,
dolayısıyla siyaset kurumunun saygınlığına gölge
düşürmektedir.
Bunun içindir ki,
Meclisimizin yeni Başkanı Sayın Cemil Çiçekin tamamen iyi
niyetle yaptığına inandığımız yeni bir
teşkilat kanunu yapmak suretiyle Meclis tekrar örnek bir kamu kurumuna
dönüştürülmek istenmektedir. Ancak, maalesef gelinen noktanın
Sayın Çiçekin iyi niyetli amacına hizmet etmeyeceğini
görüyoruz. Zira şu an görüşmekte olduğumuz kanun teklifi ne
yazık ki, komisyonun tüm iyi niyetli çabalarına ve katkılarına
rağmen oluşan kulislerin baskısı, Meclise hâkim kimi etkin
bürokratların yüksek manevra kabiliyetleriyle kanun ne yazık ki
çıkmadan kuşa dönmüştür. Tüm öneri ve
uyarılarımıza rağmen oluşan bu metin hukuku, adaleti,
demokratik teamülleri hiçe sayan bir metin olmaktan öteye gitmemektedir.
Siz değerli
milletvekilleri, bu yasanın tek kelimesini dahi değiştiremez
iken sözünü ettiğim Meclis bürokratları dilediği
değişikleri özgürce yapabilmektedirler. Nerede kaldı millî
irade? Arkamda gördüğünüz Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir ifadesinin Egemenlik kayıtsız şartsız Meclis
bürokratlarınındır. şeklinde değiştirilmesi
gerektiğine olan inancımı da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin asil
işlevi olan yasama faaliyeti münhasır bir yetki olup özel sektörde
karşılığı bulunmayan bir alandır. Bu çerçevede,
Mecliste Genel Sekreter ve Genel Sekreter Yardımcılıklarına
kamuda çalışması olmadan özel sektörden atanabilmenin önünü
açmak son derece sakıncalıdır. Ayrıca, bu makamlar özel bilgi,
beceri ve tecrübe gerektiren makamlardır. Özel sektörde ne kadar
başarılı olunursa olunsun, devlet deneyimi ve özellikle yasama
faaliyeti deneyimi olmayan birinin bu görevlerde başarılı olma
şansı yoktur. Bu nedenlerle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreter ve Genel Sekreter Yardımcılıklarına kamuda
çalışma koşulu aranmadan, özel sektörden personel getirilmesi
sakıncalıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
kadrolarında çalışan personelin bir havuza alınarak
torpilliler elendikten sonra geriye kalanların diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına gönderilmesine olanak tanınması tam
anlamıyla bir sürgün uygulamasıdır, yazıktır,
günahtır. Bu uygulama 2919 sayılı Kanunda da yer verilen hukuksuz,
adaletsiz bir husustur. 2919 sayılı Kanun darbe döneminin bir ürünü
olup böylesi bir uygulama ancak demokrasiyi hiçe sayan keyfî iktidarlarda
mümkün olabilmektedir. Ne yazık ki aynı uygulama günümüzde de
sürdürülmek istenmektedir. Bu mudur ileri demokrasi! Bu düzenlemeyle, Meclis
Başkanlığı dilediği personelinin Meclisle
ilişkisini kesip başka bir kuruma gönderebilecektir. Personel
yönetiminde siyasi etkilerle yapılan bu tür yanlış uygulamalar
sonucunda ortaya çıkan tablonun bedelini yıllarını Türkiye
Büyük Millet Meclisinin hizmetine adamış personele ödetmek adil
olmadığı gibi günahtır. Bunun da adı kul
hakkının yenmesidir.
Komisyon başkanları ve
milletvekillerine yardımcı olmak üzere istihdam edilecek
sözleşmeli personelin çalışma esaslarına ilişkin
olarak getirilen düzenleme ile çalışma barışı
bozulmaktadır. Aynı işi yapan personel arasında ücret
farklılığı oluşturan bu durum şüphesiz ki
Eşit işe eşit ücret. anlayışına ve hakkaniyete
uygun değildir. Zira, açıktan danışman yardımcısı
olarak görevlendirilen bir personel, aynı işi yapan Türkiye Büyük
Millet Meclisinin kadrolu personelinden yüzde 20 daha fazla ücret
alacaktır. Milletvekiline fiilen aynı hizmeti, danışman
yardımcılığı hizmeti sunan Meclis personeli
mağdur edilmektedir, oysa kadrolu personel Meclisimizin asli unsurudur.
Yıllardır her koşul altında bu yüce kuruma hizmet veren
kadrolu personeli mağdur etmek tek kelimeyle vefasızlık
olacaktır.
Kamudan
görevlendirme suretiyle istihdam edilecek kimi uzmanlara Mecliste herhangi bir
ücret ödenmeyecek olması Meclise gelmesi istenen nitelikli kişiler
açısından sıkıntı yaratacaktır. Zira, bu maddede
öngörülen ücretleri kendi kurumundan alan personel Meclise gelmez ve kurumdaki
ücretine devam edecektir.
Ülkemizde 4/C
statüsü kanayan yara hâline gelmiştir. Asli ve süreklilik arz eden kamu
hizmetlerinin gördürülmesinde geçici ve güvencesiz işçi
çalıştırılması yaygın bir uygulamaya
dönüşmüştür. Ne acıdır ki şu anda çatısı
altında bulunduğumuz Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bile yüzlerce 4/C statüsünde
çalıştırılan işçi vardır. Bu taşeron
sisteminin amacı her ne olursa olsun artık açıktır ki
amacından sapmış, kamuda insafsız, hukuksuz bir
çalışmanın yeni bir yolu olmuştur. İşsizlik
sorunu içinde
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
AYDIN AĞAN
AYAYDIN (Devamla) Evet, bu yasanın ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayan Ayaydın.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, öncelikle en sonda konuşacağım şeyi
konuşacağım çünkü birazdan zaman dolup yedide yayın
kesileceği için sürem de bitmezse yetişmediği zaman onları
söyleyememiş olacağım.
Birincisi, o madde
geldiği zaman önergemiz var ama oraya geldiği zaman
BAŞKAN
Yarım saat var, yarım saat
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Yok Sayın Başkanım, ilgili maddede söyleyeceklerim
var ama şimdi onun bir kısmını burada söylemek istiyorum.
Orada önergemiz de var. Öncelikle, en son söyleyeceğimi söyleyeyim diye
onun için dedim.
Meclis
Başkanlığına ve TRT Genel Müdürlüğüne buradan
sitemlerimi göndererek başlıyorum.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Hep beraber gönderiyoruz.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Yetkilisine, Hükûmetimizin bir üyesi de buradaymış, Sayın
Bakanımız da burada. Bu nasıl bir anlayıştır, ben
anlamıyorum. Zaten muhalefetin sesini kestiniz Yediden sonra yayın
olmasın. güzel. E peki Sabaha kadar çalışalım. O ne
demek? Yani bugün de aynı şekilde, hani iki güne yayıyordunuz?
Üç bölümü olan, 60a yakın maddesi olan bir kanun teklifini,
tasarısını bu şekliyle görüşmek, bizim
imzaladığımız bütün sözleşmelere, ILO
sözleşmelerine, insan haklarına
Dilekçe Komisyonumuz var, İnsan
Hakları Komisyonumuz var. Az önce Sayın Şandır söyledi,
kendi hukukumuzu koruyamıyoruz, özlük haklarından vazgeçtik, biz
çalışma şartlarımızı düzenleyemiyoruz. Bunu dile
getirdiğimiz zaman vatandaşa duyuramıyoruz. Grup
toplantıları yayınlanmasın. güzel. Başbakan zaten her
yerde konuşuyor, bakanlar her yerde konuşuyor.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Namazdan, camiden bile naklen yayın yapıyor.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Ee, muhalefet zaten bir tek Mecliste sesini duyuruyor, onu da
kestik maşallah. Onun için, baştan bunu söyleyerek
başladım. Az sonra söyleyeceklerimi değerli
vatandaşlarımız duymayacaklar çünkü TBMM TV yayını
kesmiş olacak sağ olsun. Yani bir genel müdürün
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Size yetiyor.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Yok, bana şu anda yetiyor, yalnız birazdan 15inci madde
geldiği zaman TBMM yayını bitmiş olacak, TBMM TVden
yayın kesilmiş olacak. Onun için o maddenin cümlesini burada
söylemiş oldum.
Değerli
arkadaşlar, Meclis yetkisini kullanamıyor dedim. Burada
çalışanlarla ilgili bir Teşkilat Kanunu Teklifini
görüşüyoruz. Yukarıda komisyonda, alt komisyonda görüştük ve
dedik ki bir kanun hükmünde kararname çalışması
varmış, Meclis bütçesi görüşülürken Sayın Çiçek
oradaydı ve dedim ki: Sayın Başkanım, bunun duyumunu
alıyoruz. Bir iki gün içerisinde böyle bir şey
çıkacakmış, bunun içerisinde Meclisin ve
Cumhurbaşkanlığının olmaması lazım.
Niye dedik? Çünkü
bu tasarı, kanun hükmünde kararnamenin yetki tasarısı
görüşülürken Sayın Çiçeke soruldu ve kendisi de aynen bu
şekliyle eleştiriler yapılınca dedi ki: Arkadaşlar,
şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisiyle
Cumhurbaşkanlığı konusu var. Ayrıca ona ihtiyaç var
mı? Varsa önergeyle aşağıda da düzeltebiliriz. Ama burada
şunu demişiz: Kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki
dağılımını yeniden belirlemek. İlgili kanuna
atıfta bulunuyoruz. Şimdi, bakanlıklar arasında
düzenlediğimiz için biz kendi kanaatimize göre -bakın, Sayın
Çiçek söylüyor, ben söylemiyorum- Cumhurbaşkanlığı ile
Meclis Başkanlığına bağlanacak
Meclis Başkanlığına bağlanacak
değil. Cumhurbaşkanının yapacağı iş Meclisin
hizmetleri. Onun için, biz onu yazmaya gerek duymadık ama hakikaten bu
izahattan sonra ihtiyaç varsa, en azından burada tutanaklara geçiyor
konuşmamız. diyor. Geçmiş; yeniden, ben bir defa daha
söyleyerek geçirdim. Peki, iki gün geçti, üç gün geçti; bir de baktık ki
kanun hükmünde kararname çıkmış.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, burada
hiçbir şekilde hiçbirimiz, 550 milletvekilinin tamamı
hakkımızı koruyamıyoruz. Sizlerin sadece parmak
kaldırma yetkiniz vardı, kanun hükmünde kararname ile o da gitti, yok
öyle bir şey. Bütün Türkiye'nin yönetimini ilgilendiren,
bakanlıkların kadrolarını ilgilendiren, personel rejimini
ilgilendiren konular imzayla alelacele geçiyor. Bazı bakanların kendisinin
bile yapılan düzenlemenin ayrıntısından haberi yok,
Komisyonda tartışırken öğreniyoruz. Yapılan
düzenlemeyi, çıkan kanun hükmünde kararnamenin içinde bile yedi-sekiz tane
ayrı alt madde olduğu için arayarak bile zor buluyoruz. Öyle bir hâle
gelmiş ki yetkimiz gasbedilmiş durumda.
Aynı şeyi, daha önceki Meclis
Başkanımız Sayın Mehmet Ali Şahin kanun teklifinin
Komisyondaki görüşmeleri sırasında geldi, bizlere konuştu
ve aynen az önce söylediğim gibi Burada böyle bir düzenlemenin içindeki
hükümler yürütmenin yasamaya tahakkümüdür. dedi. Tabii o sağlık
işiyle ilgili, TBMM Baştabipliğinin Sağlık
Bakanlığına devredilmesiyle ilgili konuyu anlatırken
söyledi ama söylediğine, esas itibarıyla, tamamıyla
katılıyoruz. Burada diyor ki: Burası yasama organı; millet
iradesinin tecelli ettiği, yasama faaliyetlerini yürüten ayrı bir
erk. Aynen böyle bir diyor Sayın Başkanım, Ayrı bir
kuvvet. Kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin görev ve sorumluluklarıyla ilgili düzenleme
yaparken kuvvetler ayrılığı ilkesine uymakta titizlik
göstermek durumundayız. diyor. Eski Meclis Başkanımız
diyor.
Peki, biz ne
yapıyoruz? Biz yine, her bir şekliyle KHKda zaten düzenlenmiş
şeylerin bir kısmını burada düzeltmeye
çalışıyoruz. Biz kendisine destek verdik. Diyor ki: Öncelikle,
burada Meclisin sorumluluk alanının içine yürütme organından
birini sokuyorsunuz, görev veriyorsunuz. Sonucunda da -yine en son
söylediği cümleyi size tekrar ediyorum- ben, tüm Komisyon üyelerimizin,
gerek iktidar partisine mensup Komisyon üyelerimizin gerekse muhalefet
partilerimize mensup Komisyon üyelerimizin Meclisin bu konudaki görev
alanına yapılacak olan iyi niyetli de olsa tecavüzleri önleyici
titizliği göstermelerini diliyorum. Ben de sizden Sayın Mehmet Ali
Şahinin dileklerini yerine getirmenizi ve bu titizliğe
uymanızı istiyorum.
Peki, ne dedik? O
zaman, gelin, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi baştan
burada görüşelim. Bu yetki kanunu görüşülürken -sizler de buralardaydınız,
ilgili Bakanımız da buradaydı, Meclis Başkan Vekilimiz de
buradaydı- yine söyledik: Gelin, buradan başlatalım. Meclisin
ilgili hakkını, yetkisini nasıl KHKyla düzenliyorsunuz?
Değerli
arkadaşlar -burada olmayan arkadaşlarımız var- geçen sene
kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine ilişkin tasarı
görüşülürken söyledik. Meclisin öncelikle bunları düzenlemesi
gerekiyor değerli arkadaşlarım. İvedilikle, aynı gün
Meclis Başkanlığına gönderilir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi bu KHKları görüşür, aynen kabul edebilir,
değiştirebilir, reddedebilir. Bunlar gelmiyor, bizim yetkimiz
gasbediliyor. Bizimle ilgili konuda en azından, 666 örnek olsun,
birincisini bundan başlatalım. dedik. Bu sizin yetkinizde sayın
başkan vekilleri. Meclis Başkanlığı o KHKyı
gündeme alır, biz de tartışırız, onun içerisinden de
Meclisi çıkarırız.
Yani öyle
garip bir şeyler var ki değerli arkadaşlar, burada örneğin
personelle ilgili bazı şeyler konuşulurken ben söylemiştim,
62 tane mühendis, 25 tane mimar kadrosu var, siz biliyor muydunuz? 1 tane
azaltmışlar 61e düşmüş. Defalarca sordum Dökümü gelecek
mi? diye, hâlâ gelmedi. Meclis ne yapar bu kadar mühendisle? Yani park
bahçelerin dışındaki şeylerde 25 tane mimarla ne yapar?
Meclis TOKİ mi oldu? demiştim. TOKİnin böyle ihtiyaçları oluyor biliyorsunuz.
Vallahi TOKİ bile Meclisle beraber olmaktan çekinmiş.
Arkadaşlarımız kanun teklifi vermişler, diyorlar ki:
TOKİ, bu KHKya tabi olmasın.
Sayın
Başkan Vekilim duyuyor musunuz? TOKİ bizimle aynı statüde olmak
istemiyor. Meclis kendi hakkını koruyamıyor. 2 tane milletvekili
arkadaşımız Meclisle ilgili şeyi getirmiyor ama Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının -bir, iki tane hüküm daha
var ama- TOKİ bu kanun hükmünde kararnameye tabi olmasın. diyorlar.
Yani
EMİN
HALUK AYDAN (Denizli) Millî Eğitim de
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Millî Eğitim de var, Emniyet de var, biliyorum, üç tane arada
madde var. TOKİ bu kanuna tabi olmak istemiyor ama biz Meclis olarak kendi
yetkimizi yürütmeye, her zaman olduğu gibi, devrediyoruz.
Değerli
arkadaşlar, burada gerçekten de sağlık birimiyle ilgili biz de
katıldık ve bu kadroların devredilmesi hâlinde bile şahsa
bağlı kadrolar hâline getirilmesini ve bundan sonraki yapılacak
çalışmalarda Sağlık Bakanlığının
görevlendirmesini en azından talep ettik, olmadı.
Eğitim
Müdürlüğünü ayrı yapın, o ayrı bir faaliyettir. dedik ama
kafalarına göre yapmışlar Araştırmayla
birleştirmişler, o da olmadı.
Şimdi
Kütüphane ve Arşivle ilgili çalışmalar vardı, yeniden
ayrıştırıldığını duyuyoruz.
Yayınla
ilgili Yayınlar ve yayınlattırır. demiştik. En
azından başka bir televizyona, TBMM TV yayınlamıyorsa TRT
frekans vermiyorsa çıkarsınız, nasıl ki maç
yayınlarını ihaleyle veriyorsanız, gelir, bir özel
televizyon yayınlar. Bakmayın buna yani çok basit bir iştir.
Meclisin gündemini izlemeye meraklı o kadar çok adam var ki en fazla
reytingi kırmazsa -ben burada söz veriyorum- istifa ederim ertesi gün.
Alın, özel bir televizyona verin bakalım yayın
hakkını, kim daha çok izleniyor o zaman görürsünüz. Böylece yediden
sonra da bizim sesimizi kesmek zorunda kalmazsınız.
TRT de vermez, isteyen o özel kanaldan izler.
Dolayısıyla bunların
hepsini söyledik ama şimdi yeniden bazı önergelerle bunların
iptal edilmeye çalışıldığını söylüyorlar.
Maalesef bunlara katılamıyorum. Personel arasındaki
adaletsizliği giderin, unvanlar arasındaki adaletsizliği giderin
ve bu düzenlemeleri yapın, adınızdaki gibi adaletli olun. Hiç
olmazsa Adalet ve Kalkınma Partisi demeye yüzünüz olsun. (MHP
sıralarından alkışlar)
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Biz öyleyiz, hiç kuşkunuz olmasın!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Adaletliyiz, adaletli
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın
Sırrı Sakık.
Buyurun Sayın
Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, yani
Divanın yetkisini kanun hükmünde kararnameyle gasbetmek Parlamentoya bir
haksızlık ama bir yerden de başlamak gerekiyordu. Ben, burada
bir iyi niyetin olduğunu çünkü geçmişten bugüne kadar bir iz
düşümüne doğru yolculuk edersek nelerin
yapıldığını, birazdan bunları sizlerle
paylaşacağım. Ama biraz önce Meclis Başkan Vekilimizin,
bizim Grup Başkanımızın bir serzenişini
cevaplandırırken
Divanda bir şey görüşülüyordu yani
Dolmabahçede Başbakana yer verilsin mi, verilmesin mi? Cumhuriyet Halk
Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi, karşı koydular, bir gerekçe
de ortaya koyamadılar ama aynı Dolmabahçede askerler görev
yapıyordu, orada onların yeri vardı. Orası da Meclise ait,
Millî Saraylar da Meclise ait ama Başbakana bir yer tahsis
denildiğinde kıyametleri kopardılar. Ben de dedim ki bu,
demokrasiye karşı bir suçtur, günahtır. Eğer askerler orada
oturuyorsa, halkın temsilcisi olan Parlamentodan bir Başbakan da orada
oturabilmelidir. Bugün de aynı şeyi söylüyorum. Hatta döndüm dedim ki
diliyorum üç parti de iktidar olur, onların genel başkanı da
orada oturur. Yani bugün de eğer böyle bir şey olursa
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Hangi Divanda?
SIRRI SAKIK
(Devamla) - Geçmiş dönemde olmuştu bu.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Onu hatırlatın yani.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Evet.
Şimdi, yine
eğer böyle bir şey olursa aynı kararın arkasında
oluruz.
Sevgili
arkadaşlar, ben, iki dönemdir Divandayım, olup bitenlere
tanıklık ediyorum. Şimdi, 2007 yılından,
09/08/2007-09/08/2009 yılları arasında
nasıl bir çiftlik mantığıyla yönetildiğini
bilgilerinize sunacağım, hiçbir
yorum yapmayacağım. Mesela kadrolu personel diyor, naklen 92,
açıktan 33. Kim, nereden gelmiş? Biraz önce muhalefetten gelen
sorular vardı, işte bu açıktan gelenler bunlar. Toplam 125,
sözleşmeli personel 2, bu merkezde olan, geçici personel 305, toplam 432.
Yine, Millî
Saraylarda naklen 15, açıktan 4, toplam 19, geçici personel 134, toplam
153. Merkez Millî Saraylardan kadrolu personel 107, açıktan yine 37, yani
akrabalar, toplam 144 ve iki yıl içerisinde toplam 585 tane personel
alınmıştır.
Bunların
büyük bir çoğunluğu geçicidir. Burada söz alan
arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu geçicilerin
büyük bir mağduriyet içerisinde olduklarını söylediler. Evet,
gerçekten çalışan, işte kulislerde size servis yapan, restoranda
size servis yapanlar mağdurlardır ama torpille gelenlerin büyük bir
çoğunluğu -Allah adına
söylüyorum- sadece maaş almaya gelirler buraya, büyük bir
çoğunluğu. Araştırın. Geçmişten bugüne kadar
Meclis Başkan Vekilinin çocukları veyahut da Meclis
Başkanının yakınları, bilmem kimlerin
yakınları hatta burada komisyonlar kurun, ben öneriyorum. Dil
şartı koymuşsunuz ve almışsınız ama dil
bilmiyor. Uzmanlık demişsiniz uzman değildir. Meclisi bu
kadrolarla doldurmuşsunuz. Şimdi Meclis Başkanımız ben
inanıyorum ki bu haksızlığı gidermek adına bunu
yaptı ve bundan sonra eğer bu haksızlığı
giderecekse biz yanı başında olacağız.
Mağdurların hakkını korumak ama buradan hak etmeyenleri de
nemalandırmamak hepimizin boynunun borcu. Meclis Başkanımız,
bu konuda ben eminim ki, bu
niyetten bunu yaptı. Yoksa zaten bu konuda yasa o kadar açık ki
dilediği kadar, onun da iki yıl içerisinde 534 tane, 538 veyahut da
85 kişiyi işe alabilme yetkisi var. Ama ben, Sayın Cemil
Çiçekin bu konuda vicdan sahibi olduğuna inanıyorum. Bu
çalışmaların da bu doğrultuda olacağını umut
ediyorum.
Şimdi,
bakın, sevgili arkadaşlar, mesela geçici işçilerin büyük
çoğunluğu, emektar olanların konumu BDP Grubu konumuyla
aynı. Bu Parlamentonun 4/Cli grubu da biziz, onlara ne uygulanıyorsa
bize de aynı şey uygulanıyor. Mesela, grubumuzun önünde
müşavirlerin odaları vardır. Grubumuzun 10
çalışanı küçük bir odada ama oradaki müşavirlerin
odası yılın üç yüz altmış beş günü kilitlidir ama
aydan aya gelirler, maaşlarını alırlar. Yani bu Parlamento
bunları gördü.
Şimdi,
mesela, bu Parlamento kendi hukukunu koruyamıyor. Bakın, sizin özlük
işlerinizle ilgili gerçekten sağlam bir şey yok. Neden korkuyor?
Geçen dönem bu konuda bir çalışma oldu. Bazı partiler, popülist
politika uğruna
Kendisinin zaten böyle bir talebi yok, bir genel
başkan tuttu, Parlamento grubunu mağdur etti ve korktular, medyadan
korktular. Şimdi, bu medyayı biliyoruz, tanıyoruz; eliniz kirli,
gelin siz bu paranızın hesabını verin yani milyon
dolarları siz götürüyorsunuz. Bu Parlamento bunlardan hesap sorması
gerekirken ama milletvekillerinin özlük işleriyle manşetler
atabiliyor. Ama Parlamento işte buna karşı bir duruş
sergileyebilmeli, kendi hukukuna sahip çıkmalı.
Bakın,
yıl 91. 91 yılında seçilen milletvekili
arkadaşlarımız var. Sayın Hatip Dicle, Sayın Leyla
Zana -bu dönem geldi, o hakkı elde etti- Sayın Sedat Yurttaş,
rahmetli Orhan Doğan milletvekilidir, yasa açık. Emekli
hakkından faydalanması gerekirken hani bilinmeyen o karanlık el
yani açıkça söylüyorum, apoletliler emrettiler Emekli
Sandığına, bu insanlar, ben de dâhil olmak üzere, Bu insanlar
Emekli Sandığından faydalanamazlar. dediler. Geldik, Parlamentoya
başvurduk ama Parlamento da ayrımcı, Meclis
başkanlarının kılı kıpırdamadı. Mesela
ben 4 kez emekli oldum. Emekli oluyorum birkaç ay sonra tekrar
yanlışlıkla emekli olduğumu
Bir yıl sonra tekrar
Aldığım parayı faiziyle ödüyorum, aidatları tekrar
ödüyorum. 4 kez üst üste emekli oldum. Nereden? Sosyal Sigortalar Kurumundan
ama benimle birlikte çalışan arkadaşlarımız Meclisten
emekli oldular ve şu an Hatip Dicle emekli hakkından
faydalanamıyor, Sedat Yurttaş faydalanamıyor, bir dönem
milletvekilliği yapmışlar. Rahmetli Orhan Doğanın
çocukları faydalanamıyor.
Bu kadar adaletsizlik,
vicdansızlık olur mu? Yani, bir dönem vekillik yapmışlar ve
bunların hakları gasp ediliyor ve ilahlar devreye giriyor, Emekli
Sandığı diyor ki: Yasa çok açık arkadaşlar, siz bizi
niye zorluyorsunuz? Hayır diyor. Danıştaya başvuruluyor,
Danıştay lehte karar veriyor. Bu sefer 2. Daireye başvuruyorlar.
2. Daire kimler? İşte, MİTten itten nereden bir sürü
insanı toplamışlar oraya, kendi lehlerinde karar verebilecek bir
karar çıkarıyorlar ve halkın iradesini yok sayıyorlar.
Şimdi, biz bunlarla birebir
karşılaştığımız için sizlerle
paylaşıyoruz. Sizin de başınıza bunlar gelebilir.
Birçok arkadaşımız da geçmişte bunlarla karşı karşıya
kaldılar. Onun için derhâl Parlamento hem kendi içindeki hukuksuzluğu
bir an önce gidermelidir, ikincisi kendi hukukunu da
oluşturmalıdır.
Bu 4/Cyle ilgili mağdur olan
arkadaşlarımız
Ve diliyorum, üç gruptan, dört gruptan da rica
ediyorum, bu haksızlığı giderin. Daha yasa görüşülmeden
alelacele bir toplantı yapılabilir. Yani danışmanlarla,
yardımcılarıyla ilgili siz bu hukuksuzluğu ortadan
kaldırdınız, iyi ettiniz. Peki, bu 4/Cyle ilgili de dört grup
derhâl bir araya gelebilir, bu haksızlığı ortadan
kaldırabilir. Bunları kaldırırsa eminim ki dua
alırsınız.
Bu duygularla hepinize teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Sakık.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Doğan Kubat.
AK
PARTİ GRUBU ADINA MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın Başkanım,
çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 83 sıra
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İdari Teşkilatı Kanun Teklifi hakkında AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, yasama meclisleri, kendi faaliyetlerini yerine getirirken
ihtiyaç duyduğu destek hizmetlerini sağlamak üzere, kendi
bünyelerinde yürütmeden bağımsız idari teşkilatlar
kurarlar. Yasama meclisleri, rutin olmayan ve kendilerine özgü
çalışma yöntemlerinden dolayı, diğer kamu kurum ve
kurumlarından çok daha etkin, hızlı ve esnek bir idari
teşkilata sahip olmak zorundadırlar. Bu gerçek, Batı ülkelerinde
açıklıkla görülmektedir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin temel faaliyetleri olan yasama ve denetim
faaliyetlerinin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi
bakımından, ona bu faaliyetleri sırasında gerekli
desteği sağlayacak görev tanımları yapılmış
bir bütünlük içerisinde ve uyumlu olarak çalışan örgütsel bir
yapının oluşturulması, gerekli araç gereç ve personelin
nitelik ve nicelik olarak her an hizmete hazır bulundurulması büyük
bir önem arz etmektedir. Ülkemizde Meclisimizin kurulduğu 23 Nisan
1920den itibaren böyle bir idari teşkilat kurulmuş ve bugüne kadar
da hizmetlerini sürdürmüştür.
2919
sayılı, 13 Ekim 1983 tarihli Kanun ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Sekreterliğinin kuruluş, görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esasları
düzenlenmiştir. Bu Kanunda, temel yapılanmada icracı birimler
olarak birim müdürlükleri öngörülmüş ve bu birim müdürlükleri
arasında koordinasyonu sağlamak üzere, şu anda mevcut 3 Genel
Sekreter Yardımcımız ve onların üzerinde de Genel
Sekreterlik makamı olmak üzere bir yapılanma öngörülmüştür.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin temel faaliyetleri olan yasama ve denetim faaliyetlerinin
daha etkin ve verimli bir şekilde bu iki faaliyete yönelik hizmetlerin tam
anlamıyla uzlaşmaya dayalı olarak yerine getirilebilmesi ve
güçlü bir kurumsal yapı ve hafıza oluşturulması
amacıyla yasama ve denetim işlerine destek sağlayacak yeni bir
yapılanmaya ihtiyaç duyulmuştur.
Batı
ülkelerine bakıldığı zaman bizdekinden farklı olarak
onların idari teşkilat yapılarının gerek personel
sayısı gerek yapıdaki hiyerarşik kademelenme ve idari
birimler açısından daha küçük ölçekli bir yapılanma, bir model
olduğu görülmektedir. Bizde de bu temel gerçeklikler
karşısında bu getirilen düzenlemeyle icracı müdürlükler
yerine başkanlıklar tarzı bir modellemeye geçilmiştir.
Bazı birimler işlevini yitirdiğinden dolayı kaldırılmış
mevcut kanunda, bazı birimler görev alanları
çakıştığından birleştirilmiş, bunun
dışında günün ihtiyaçlarına göre, gereksinimlerine göre bir
kısım yeni birimler ilavesi de yeni düzenlemede öngörülmüştür.
Getirilen
düzenlemenin temel amacı, Türkiye Büyük Millet Meclisine yasama ve denetim
faaliyetlerinde ihtiyaç duyulan hizmetleri nitelikli, etkin ve verimli bir
şekilde yerine getirebilmektir. Söz konusu bu hizmetler esas
itibarıyla yasama ve denetim faaliyetlerine yönelik olmakla birlikte,
bunların bir kısmı yasama ve denetime doğrudan katkı
sağlarken, diğerleri dolaylı şekilde destek
sağlamaktadır.
Bu düzenlemedeki temel amaç, Türkiye
Büyük Millet Meclisine çalışmalarında ihtiyaç duyulan hizmetlere
doğrudan ve dolaylı katkı sağlayacak idari
teşkilatın kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını
düzenlemektir. İşte, bu amaçla 44 asıl madde ve 12 geçici
maddeden oluşan bu teklif yüce Meclisimize sunulmuştur.
Teklifin 3üncü maddesinde, kurulan
yeni yapıdaki idari teşkilatın temel olarak görevleri genel
olarak sayılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama,
denetim ve temsil işlevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyulan hizmetleri
etkin biçimde sunma anlayışından yola çıkılarak
belirlenmiştir bu görev tanımları.
Bu 3üncü maddeyi takip eden diğer
4 ve 5inci maddelerde de idari teşkilatın tepe yönetiminin asli
yapısı, asli unsurları olan yönetim kademeleri
düzenlenmiştir.
4üncü maddede getirilen düzenlemeye
göre, bu idari teşkilat doğrudan Meclis Başkanına
bağlı birimlerle birlikte, Genel Sekreter ve ona bağlı,
doğrudan bağlı birimler, onun altında genel sekreter yardımcısı,
4 genel sekreter yardımcısı ihdas edilmiştir, genel
sekreter yardımcılıklarına bağlı
başkanlıklar şeklinde bir örgütlenme
tasarlanmıştır.
Kanun teklifinin 25inci maddesinde
ise, bu teşkilat kademelerindeki tepe yöneticilerin alt kademelere yetki devri
yapmasına ve bunların, üst yöneticilerin sorumluluklarına dair
temel esaslar düzenlenmiştir.
Yine 28inci maddede, Türkiye Büyük
Millet Meclisi idari teşkilatında norm kadro esası
öngörülmüş ve bu norm kadro esasına göre yapılacak atamalara
ilişkin usul ve esaslar 29uncu maddede hükme
bağlanmıştır.
29uncu maddede,
Genel Sekreter ve Genel Sekreter Yardımcıları, Türkiye Büyük
Meclisi Başkan Başmüşavirleri ve özel kalem müdürünün
doğrudan, diğer personelin ise Genel Sekreterin teklifi üzerine
Meclis Başkanı tarafından atanacağı hükme
bağlanmış, Başkanın bu yetkisini Genel Sekretere
devredebileceği de öngörülmüştür.
Burada yine önemli
bir yenilik olarak idari teşkilatın norm kadro esasına göre
düzenlemesi yapılırken kural olarak sınav yoluyla bu kadrolara
atama esası getirilmiş, diğer kurumlardan açıktan veya
naklen atama yolu da kapatılmıştır. Böylece, nitelikli
personel istihdamına yönelik bir ciddi düzenleme olmuştur.
30uncu maddede
ise, gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının gerekse
Tüzükümüze göre kurulmuş 17 tane ihtisas komisyonunun gerek siyasi parti
gruplarımızın gerekse biz milletvekillerinin sözleşmeli
personel çalıştırmasına dair hususlar hükme
bağlanmıştır. Burada, yeni düzenlemede yine
milletvekillerimize danışman, danışman yardımcısı
ve ilave bir personeli sözleşmeli olarak çalıştırma
imkânı da getirilmiştir.
Getirilen bu
düzenlemelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama ve denetim
faaliyetlerini yerine getirirken ihtiyaç duyduğu destek hizmetlerini çok
daha etkili ve verimli şekilde sağlayacağı
düşüncesiyle hepinize saygılar sunuyor, kanunun hayırlı
olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kubat.
Şahıslar
adına ilk söz, İstanbul Milletvekili Sayın Aydın Ağan
Ayaydın.
Buyurun Sayın
Ayaydın.
AYDIN AĞAN
AYAYDIN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
83 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde kişisel
görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere söz aldım. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin teşkilatına ilişkin 2919 sayılı
Kanun 1983 tarihli olup, darbe döneminin bir ürünüdür.
Yine özellikle,
son dokuz yılda hayata geçirilen uygulamalarla, Türkiye Büyük Millet
Meclisi teşkilatı karmaşık, adaletten yoksun, zayıf
bir kurumsal yapıya dönüşmüştür.
Nitekim, bugün
teşkilat, tabiri caizse ülkenin en büyük KİTidir. Maalesef Türkiye
Büyük Millet Meclisine yakışmayan bir yasadır. Bu yasanın
yeniden gözden geçirilmesi son derece doğrudur, isabetlidir. Ancak yasa çıkarken
bunun çok daha adil olması, çalışanların lehine olması
ve çalışanlar arasında ayrım yapılmamasına dikkat
etmemiz lazımdır.
Böylesi bir
değişiklik üzerinde etraflıca düşünülmeli, yeni
teşkilat kanunu katılımcı bir anlayışla, tüm
siyasi parti grupları ve konuyla ilgili uzmanların görüş ve
önerileri doğrultusunda ortaya çıkmalıydı. Zira aksi bir
düzenleme kalıcı, köklü ve sağlıklı bir teşkilat
oluşturmayacak ve hatta ihtiyaçlara da cevap vermeyecektir.
Bu kanun
teklifinin hazırlanışında katılımcılık
benimsenmediği gibi, aslında nasıl bir teşkilat
yapısının istendiği de sanırım hazırlayanlar
tarafından da tam bilinmemektedir. Bunun içindir ki, kanun teklifi metni
her aşamada çok fazla değişimlere tabi tutulmuştur. Siyasi
parti gruplarına gönderilen taslak, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen
taslak, alt komisyon sonrası ortaya çıkan metin ve nihayet şu an
görüşmekte olduğumuz nihai metin alıp incelendiğinde
rahatlıkla görülecektir ki, kalıcı, köklü ve sağlıklı
bir sistem düşünülmeden, aceleyle, günü kurtarmaya yönelik bir tasarruf
söz konusudur.
Bununla birlikte,
alt komisyon çalışmaları sırasında bazı hususlar
üzerinde mutabık kalmış olmamıza rağmen, nedense nihai
olarak Plan Bütçe üst Komisyonunda bu metinlerden uzaklaştırıldı.
Ancak, her ne olduysa, alt komisyon metni, Plan ve Bütçe Komisyonu
görüşmeleri sırasında verilen onlarca önergeyle şimdiki
hâline, bizim açımızdan tanınmaz hâle getirilmiş oldu.
Şimdi sormak istiyorum
değerli milletvekilleri: Alt komisyon metnini, kimler, hangi amaçlarla
baypas etti? Milletin temsilcilerinin hazırladığı bu metin
hangi bürokratik çekişmelerin kurbanı oldu? Eğer böyle
çalışacaksa, alt komisyonda neden emek ve zaman harcandı?
Çağırsaydınız o pek kıymetli
bürokratlarınızı, onlar yazsaydı; zaten, onların
dediği oluyor. İşte, o bürokratların
hazırladığı metindir ki, içinde pek çok adaletsizlik ve
haksızlık barındırmaktadır. Nitekim, teklifin böyle
yasalaşması durumunda ortaya çıkacak çarpık
yapıyı düzeltmek için, çok geçmeden, kısa süre içerisinde tekrar
mesai harcamak zorunda kalacağımızı söylemekten de kendimi
alamıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Başkanlık Divanı, siyasi parti gruplarının grup
toplantıları ile Genel Kurul görüşmelerini, görüşmeler
bitene kadar, mutlaka naklen yayınlamak ve yayınlatmak zorunda olmalıdır.
Halkın iradesinin yansıdığı organ olan Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çalışmaları, herhangi bir kısıtlama
olmaksızın halka ulaştırılmalı, halk, kendi
geleceğinden haberdar olmalıdır. Meclis
çalışmalarını halkın izlemesinin sakıncası
nedir? Neden çekiniliyor; doğrulardan, gerçeklerden mi?
Yıllardır Meclis TV, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurul,
partilerin grup toplantıları ve komisyon
toplantılarını naklen vermekteydi. Meclis
çalışmalarını takip etmek isteyen
yurttaşlarımız bunları izler, buna göre de siyasi
partilerin çalışmaları hakkında fikir sahibi olurlardı
ancak artık Meclis TVnin ekranları karardı. Gerekçe, Türkiye
Büyük Millet Meclisi ile TRT arasında yapılan anlaşmaya göre
Meclis TV sadece Genel Kurulun açık olduğu salı,
çarşamba ve perşembe günleri 15.00 ile 19.00 arasında naklen
yayın yapacak. İyi de 2002 yılından 2011 yılına
kadar dokuz yıl boyunca bu anlaşma yok muydu? Neden muhalefet
partilerinin çalışmalarını gösteren TV kanalı
kapatılıyor? Bu mudur ileri demokrasi
anlayışınız? Meclis TV yayınlarının
sınırlandırılması Meclise, demokrasimize ve ülkemize
yakışmamaktadır.
Bu
duygu ve düşüncelerle yasamızın hayırlı uğurlu
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayaydın.
Şahıslar
adına son söz Kocaeli Milletvekili Sayın Fikri Işıka
aittir.
Buyurun
Sayın Işık. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 83
sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari
Teşkilatı Kanunu Teklifi üzerinde şahsım adına söz
aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, hiç kuşkusuz ki çok önemli bir iş
yapıyoruz. 1983 yılından beri dokunulmayan, âdeta
olağanüstü dönemin ürünü olan Meclisimizin, ki bu idari yapıyla
beraber çalışıyoruz, bununla ilgili çok önemli bir reformu
hayata geçiriyoruz. Bu noktada, Meclisin, Meclisteki bütün partilerin mutabakat
içerisinde olmuş olması fevkalade sevindirici. Bunu 24üncü Dönem
için yeterli görmemeyi aslında hedeflemeliyiz ve bundan sonra da Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyelerinin kendine ait bir kanununun olması
noktasında, biraz önce Sayın Şandırın burada
ısrarla üzerinde durduğu konu üzerinde de Meclis olarak
odaklanmalıyız. 24üncü Dönem Parlamentosuna, bu Meclise
inşallah yepyeni bir anayasa ve yepyeni bir meclis iç tüzüğü de nasip
olur ve gerçekten 24üncü Dönem gerek Meclis idari teşkilatı gerek
yeni anayasa, yeni iç tüzük ve milletvekili kanunuyla cumhuriyet tarihinde
önemli bir yer tutar.
Değerli
arkadaşlarım, bu yeni kanun teklifinin neler getirdiğini çok
uzun uzun anlatmak durumunda değilim, önemli değişiklikler
yapıyor, Meclisin daha hızlı ve daha iyi çalışan idari
bir yapıya kavuşması için gereken reformu getiriyor. Burada belki önemli noktalardan birisi
de personel. Evet, Meclisimiz maalesef bugüne kadar kadrolarının
tamamına neredeyse sınavsız eleman almış. Ama bu,
sadece AK PARTİnin benimsediği bir yöntem değil. Şimdi AK
PARTİnin iradesiyle ve Meclisimizde oluşan genel iradeyle artık
bunu son derece sınırlıyoruz.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Kadrolar dolduktan sonra. Kadro kalmadı.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Çok ihtiyaç duyulan konuların
dışında, artık istisnai kadroların
dışında sınavsız eleman alımı kalkıyor.
Elbette zararın neresinden dönülürse kârdır.
Değerli
arkadaşlarım, ancak burada özellikle vurgulamam gereken bir konu var,
bir siyaset etiği var: Burada Meclis kürsüsünde kendisinin cevap verme
imkânı olmayan insanları isim zikrederek zan altında
bırakmak siyasi etiğe uymaz. Biraz önce bir Sayın Milletvekili
konuşmasını yaparken benim şahsen iyi
tanıdığım ve Meclise yirmi yıldan daha fazla bir süre
önce girmiş ve bugün Genel Sekreter Yardımcılığı
koltuğuna gerçekten alın teriyle gelmiş İrfan Neziroğlu
Beyefendinin ismini zikrederek, onun kayınbiraderini işe
aldığını söyledi.
Değerli
arkadaşlarım, yani biz siyasetçiyiz; bizim kendimize
yaptığımız kötülüğü inanın bir başka
kişi, grup veya kurum bize yapamıyor. Ya arkadaşlar, bir
siyasetçinin yakınının bir yere gelmesi o insanın illa kötü
olduğu anlamına mı gelir veya bir bürokratının
yakınının bir yere gelmesi o insanın illa kötü, beceriksiz,
elverişsiz, ehliyetsiz olduğu anlamına mı gelir?
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Usulü eleştiriyor, gelmesini değil; saptırma
konuyu.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Bakın, mantıkta temel bir hüküm var: Eksik bilgi
yanlıştır. Sayın Milletvekili burada çıktı,
Değerli Bürokratımızın kayınbiraderinin
sınavsız işe alındığını söyledi. Sanki
bundan önce herkes sınavla alınıyormuş da bu
arkadaşımız sınavsız işe alınmış.
Peki, hangi özelliğinden dolayı alınmış? Bunu söylemiyor.
Hangi özelliğinden dolayı alındığını ben
size söyleyeyim: Bu arkadaşımızın kayınbiraderi
Mustafa Çakmakçı kendisi yeminli Arapça-Osmanlıca tercüman. Türkiye
Büyük Millet
Meclisinin de Osmanlıca -özellikle- arşivleriyle ilgili 8 tane eleman
ihtiyacı oluyor, duyuru yapılıyor ve bu duyurunun sonunda bu
arkadaşımız da her Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşının yaptığı gibi müracaatını
yapıyor, bu müracaat sonunda yapılan değerlendirmelerde bu
arkadaşımızın bu işi yapabilecek ehliyette ve
liyakatte olduğuna sayın bürokrat değil, o bürokratın
bağlı olduğu başkan karar veriyor ve işe alıyor.
Şimdi,
arkadaşlar, bunun neresinde hata var? Yani biz, peki o zaman biz
Arkadaşlar, bakın, dönün kendi grubunuza da bakın. Bugün
Sayın Kamer Gençin oğlu bu Mecliste, sınavla mı
alındı? Aydın Milletvekilimiz Metin Lütfi Baydarın
eşi bu Mecliste, sınavla mı alındı? Sayın
Muharrem İncenin danışmanı bu Mecliste, sınavla
mı alındı? Bunların hangisi sınavla alındı
da bir tek bu arkadaşımızın sınavla
alınmadığı konusunda
Son sözüm: Dolduruşa gelmeyelim.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ
SARITAŞ (Afyonkarahisar) Bilgi işlem merkezine jeoloji mühendisi
alınır mı?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Birleşime
saat 20.00ye kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.08
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Tanju ÖZCAN (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26ncı
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
83 sıra
sayılı Kanun Teklifinin maddeleri üzerindeki görüşmelere
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Başkanlık
Divanı Temsilcisi burada.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkanım, bir önceki
oturumda şahsı adına konuşan kişi, Grup Başkan
Vekilimiz Sayın İncenin ismini vererek Onun da
danışmanı çalışıyor. dedi. Hepimizin
danışmanı Mecliste çalışıyor. Sayın
İnce beni aradı
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Kadrosu Mecliste
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Hayır
Sayın
İnce beni aradı, Asla böyle bir şey yok, dönünce ben onunla
görüşürüm. Aynen bu ifadesi bu.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Ne o, hayırdır!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Benim şahsıma ait, kesinlikle,
Meclis benim danışmanımı asla almadı. Bir
kısım danışmanlar kadrolu, bir kısmı kadrosuz,
hepimizin olduğu gibi ama benim ismimin geçmesinden çok üzüldüm. dediler.
Onu tutanaklara geçmesi için ifade ediyorum.
BAŞKAN Çok
teşekkür ediyorum, çok sağ olun.
FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Bir araştıralım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Onunla görüşeceğim. dedi.
Bilmiyorum! (Gülüşmeler)
BAŞKAN
Şimdi on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.
Sayın Alim
Işık, burada mı?
Sayın
Yılmaz, buyurun.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan Vekilimiz, teklifin gerekçesinden taşeronlaşmanın
yaygınlaşacağı, halihazırda 200 civarında
olduğu öğrenilen taşeron personel sayısının
artırılacağı anlaşılmaktadır. İnsan
onuruna yaraşır, düzgün işlerin sunulması için örnek
olması beklenen Türkiye Büyük Millet Meclisinin fazla çalıştırılan,
ancak karşılığı ödenmeyen bir nevi kölelik sistemini
andıran taşeronlaşmayı yaygınlaştırmayı
uygun buluyor musunuz?
BAŞKAN
Sayın Keskin, buyurun.
ADNAN KESKİN
(Denizli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Uzman
stenograflık şahsa bağlı kadroya dönüştürülmüştür.
Mevcut uzman stenograflar emekli olduktan sonra uzman stenograflık
kadroları kalmayacaktır. Tutanak Müdürlüğü belli bir bilgi
birikimi ve genel kültürü üst düzeyde bir müdürlüktür ve tüm personeli
üniversite mezunudur. Genel kültürü ve bilgi birikimi olmadan bu müdürlükte
görev yapmak zordur. Uzmanlık, stenograflık olarak
düzenlenmiştir. Bu statülerin tekrar konulması yerinde
olacaktır. İlgili maddenin tutanak uzman yardımcısı
ve tutanak uzmanı şeklinde değiştirilmesi
düşünülmekte midir?
BAŞKAN
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Meclis TVde, bize
gelen bilgilere göre, duyumlarımıza göre 350 kişinin
çalıştığı söyleniyor. Meclis TV saat yedide
kapandığına göre, bu boşta kalan personel hangi alanda
istihdam edilecek? Bu konudaki bilgileri nedir?
İkinci sorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu saat mefhumu olmadan
çalıştığına göre, uzman stenograflar da bu saatlere
bağlı olarak çalışmaktadır. Türkiye Büyük Millet
Meclisinde başka hiçbir müdürlük tam kadro olarak görev
yapmamaktadır. Bu arkadaşlarımızın fazla
çalışmalarına veya emekliliklerine herhangi bir farklı
düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Sayın Başkan, buyurun.
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Meclis televizyonunda toplam 60
personel idari haber ve teknik görevli olarak çalışmaktadır.
BAŞKAN
Stenograflarla ilgili bir soru sormuşlardı.
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Uzman stenograflık şahsa
bağlı kadro olması ve
Kanun teklifinde de diğer kadro
unvanlarında olduğu gibi ara kademeler azaltılmaya
gidilmiştir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkanım, ses gelmiyor.
BAŞKAN Ses
gelecek, bir saniye.
Biraz yüksek sesle
söylerseniz.
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Kanun teklifinde, diğer
kadrolarda olduğu gibi ara kademelerde de stenografların
azaltılmasına gidilmiştir.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Soru farklı, cevap farklı.
BAŞKAN
Efendim
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sorum o şekilde değildi.
BAŞKAN
Vaktimiz var.
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Fazla çalışma ücreti de
ödenmiyor henüz. Süre de var Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Tekrar girin, tekrarlayın sorunuzu, vaktimiz var çünkü.
Buyurun Sayın
Tanal.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Şimdi, bir
başka sorum da şu, vakit olduğu için: Şu anda
danışman olarak aldığımız personel eğer
devlette çalışıyorsa, örneğin 2 bin TL maaş
alıyor ise ve Meclise geldiğinde, danışman olarak
geldiğinde birinci derecede 3.600 ek gösterge maaş
karşılığı aşağı yukarı 3.800-4 bin
TL civarında maaş almakta. Bu alınan danışmanlar daha
önceki geldiği kurumdaki ücret üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumuna prim
ödemekte ancak emeklilik açısından da son alınan maaş
üzerine yararlanamamaktadır. Daha önce gelinen kurumdaki
aldığı maaş üzerine emekliye ayrılmakta ancak Mecliste
aldığı ücret nedeniyle aradaki farktan dolayı eski
kurumunda aldığı düşük ücretten dolayı Sosyal Güvenlik
Kurumuna para yatmakta. Burada Meclis âdeta Sosyal Güvenlik Kurumundan para
kaçırmaktadır. Bu adalete aykırıdır, bunu düzeltmeyi
düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Buyurun Sayın
Başkan.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK
YAKUT (Kayseri) Önce, stenograflarla ilgili
Şu anda 30 kursiyer
stenograf kursta. Kursiyerler kadroya geçtiklerinde mevcut stenograflarla
aynı haklara sahip olacaklar, aynı maaşları alacaklar.
Mecliste Temizlik, Park ve Bahçeler ve
Satın Alma birimlerinde yaklaşık 135 personel
çalışmakta.
Diğer konulara yazılı
cevap vereceğiz.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan, benim bir sorum daha vardı,
danışmanlarla ilgili.
BAŞKAN Sizin sorunuza da
geliyorlar.
Bir de Sayın Tanal
danışmanlarla ilgili
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK
YAKUT (Kayseri) Yazılı cevap vereceğiz Sayın Başkan.
BAŞKAN Ona yazılı
cevap vereceklermiş Sayın Tanal.
Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan
maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime yarım saat ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.13
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Tanju ÖZCAN (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26ncı
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
83 sıra sayılı Kanun Teklifinin maddeleri
üzerindeki görüşmelere kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Başkanlık Divanı Temsilcisi? Burada.
8inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/92 Esas Numaralı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu'nun, 8.
maddesinin (a) bendinin şu şekilde değiştirilmesini
saygılarımla arz ve teklif ederiz.
(a) Genel Kurul görüşmeleri ile daimi ve diğer
komisyonların görüşmelerinin tutanağını tutarak, vakit
geçirmeden derhal internetten yayınlanmasını sağlamak. Tutanak
özetini tutmak ve TBMM Tutanak Dergisini baskıya hazırlamak.
Ferit Mevlüt Aslanoğu Bülent
Kuşoğlu Prof.
Dr. Aydın Ayaydın
İstanbul Ankara İstanbul
Dr. Aytun Çıray Mehmet
Ali Ediboğlu Sinan
Aygün
İzmir Hatay Ankara
İlhan Demiröz
Bursa
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Kim konuşacak?
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Ben
konuşacağım.
BAŞKAN Bursa Milletvekili Sayın İlhan
Demiröz, buyurun.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 83 sıra sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı
Kanunu Teklifi hakkında ve 8inci maddenin (a) fıkrası
değişikliği hakkında görüşlerimi bildirmek üzere
huzurunuzdayım. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Sevgili dostlar, Ankaranın en güzel mevsimi
sonbaharı birlikte soluyacağımız günlerin özlemiyle sizleri
selamlıyorum.
Karlı bir kış günü polis
eşliğinde Ankaradan ayrılışımın üzerinden
on bir mevsim geçti, günlerse dört haneli rakamlara ulaştı. Tarih
boyunca aydınlarımızın paylaştığı ortak
kaderden ben de payıma düşeni yaşıyorum. Bu gerçeğin
rehberliğinde Silivrinin duvarlarını kara tahtaya çevirip
eğitimimin kalan bölümünü tamamlamaya çalışıyorum.
Sevgili dostlar,
Mithat Paşadan bu yana bu topraklardaki siyasi davaların en uzun
süreli olanını yaşıyoruz. Yargılama sürecinin
doğrudan cezaya dönüştüğü bir dönemin içindeyiz. Her şey
göz önündeymiş, her şey şeffafmış gibi ama gerçekler
bir türlü ortaya çıkmıyor.
İleride
Silivri arşivleri açıldığında, hukukun yargı ve
siyaset eliyle çürütüldüğü belgeleriyle görülecek. İleride Silivri
arşivleri açıldığında, insanların en hassas
olduğu duyguları, en çok değer verdiği düşünceleri
üzerinden suçlama üretilerek yaşam biçimlerinin
cezalandırıldığı görülecek. İleride Silivri
arşivleri açıldığında, hukukun en temel ilkesi olan
masumiyet karinesinin mahkûmiyet karinesine dönüştüğü görülecek. İleride
Silivri arşivleri açıldığında, terazili hukuk
heykelinin sadece gözlerinin değil, kulaklarının ve
ağzının da kapalı olduğu bir dönemin
yaşandığı ortaya çıkacak. İleride Silivri
arşivleri açıldığında, cezaevlerindeki en önemli sağlık
sorununun hukuk yetmezliği olduğu anlaşılacak.
Sevgili dostlar,
bu topraklar, zulme karşı direnenlerin de olduğu
topraklardır. Despotlara karşı mücadeleyi,
insanlığı ve uygarlığı yüceltenlerin
yeşerdiği topraklardır. Ben bu uzun tarih
ırmağında bir damla olabildimse ne mutlu.
Binler, sadece
tutukluluk sürelerinin değil, mücadele gücünün, güzel bir Türkiye hayal
etme kararlılığının ifadesidir. Binler, Mustafa Kemal
Atatürkün koyduğu hedeflere ulaşmak için dinlenmeden yürüme azminin
de ifadesidir.
Sizleri bir kez
daha, bir kez daha bu duygularla selamlıyorum. Özgürlükte buluşmak
dileğiyle, omuz omuza olacağımız günlerin özlemiyle
Mustafa
Balbay
Silivri
Evet süremin
çok az olduğunu biliyorum ama bu yasayla ilgili de şu ifadeleri
kullanmak istiyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatı Kanunu Teklifine baktığımızda bir
düzenleme yapmaktan ziyade kimi personeli görevden almak, yeni kadrolar
oluşturmak ve partizanca atamalar yapmanın hedeflendiği
görülmektedir. Bu sonuca ulaşmak için bununla ilgili neler
yapılacağını önümüzdeki günlerde hep beraber göreceğiz.
Ben kamuda
ziraat yüksek mühendisi olarak otuz üç yıl görev yaptım. Bu süre
içerisinde çeşitli iktidarlar ve değişik uygulamalarla
karşılaştım. Toprak Su kapatıldı, Köy Hizmetleri
kapatıldı. Bu uygulamalarda yapılanlarla ilgili
arkadaşların uzun yıllar emek verdiği,
çalıştığı, düğünler yaptığı
iş yerinden uzaklaştırmanın olduğunu biliyorum. Bu
insanların bu bölümden uzaklaştırılmalarının da
uygun bir şekilde olmadığını biz Bursada da, il özel
idarelerinde de gördük. Aynı oyunun şimdi Türkiye Büyük Millet
Meclisinde olacağı aşikârdır. Bundan dolayı herkesin
bu kanun teklifi üzerinde titiz ve uygulamaların huzursuz olmadan
yapılabilmesi için çaba sarf etmesi gerekir.
Hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. Çok teşekkür ediyorum, sağ olun, var
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın
Demiröz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
8inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
11inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12nci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 Sıra Sayalı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu Teklifinin
12. maddesinin 1. Fıkrasının ç bendinde yer alan tahsis ve
ibaresi ile d bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Prof.
Dr. Aydın Ayaydın Süleyman
Çelebi
İstanbul İstanbul
İstanbul
Ali Rıza Öztürk Musa
Çam Bülent
Kuşoğlu
Mersin İzmir
Ankara
Kazım Kurt Osman
Aydın Haluk
Ahmet Gümüş
Eskişehir Aydın
Balıkesir
İhsan Özkes
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık Katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Ali Rıza Öztürk
BAŞKAN
Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk, buyurun.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun tasarısının 12nci maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, burada öncelikle kendi hakkını ve hukukunu
koruyamayan bir Meclisin yapılandırılmasına ilişkin
kanun teklifini görüşüyoruz. Bu yapılan görüşmelerin,
çıkarılan yasaların amacı, hak ve hukuku korumaktır.
Bir toplumda kendi hakkını koruyamayan milletvekilleri, halkın
hakkını hukukunu hiç koruyamaz. Kendi hakkını hukukunu
koruyamayan bir Türkiye Büyük Millet Meclisi, temsil ettiği millî iradenin
hakkını hukukunu koruyamaz.
Bugün bu Meclis,
gerçekten, kendi üyeleri olan 8 milletvekilinin Anayasanın 7nci maddesi
gereğince egemenlik kapsamında yasama yetkisi kullanma hakkına
sahip ve aynı zamanda yasa yapma göreviyle yüklenmiş
milletvekillerinin yargının tahakkümü ve yasama organına egemen
olma sakat anlayışı neticesinde milletvekillerine burada
görevlerini yaptıramamaktadır.
Bugün, Cumhuriyet
Halk Partisinden 2 milletvekili, Milliyetçi Hareket Partisinden 1 milletvekili
ve 5 de bağımsız milletvekili olmak üzere toplam 8
milletvekili gerçekten tutukludur, millî
iradenin kendisi tutukludur.
Bugün içinde
yaşadığımız süreçte bu Parlamentonun ana muhalefet
partisi Cumhuriyet Halk Partisinin Grup Başkan Vekili hakkında
Hükûmeti eleştirerek yıprattığı nedeniyle
dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke
hazırlanabilmektedir. Bu fezlekeyi yani asıl görevi iktidarı
yıpratmak, dolayısıyla yakın seçimde onun yerine iktidar
olmak isteyen bir siyasi partinin milletvekili hakkında bu nedenle
dokunulmazlık fezlekesi düzenleyebilen bir savcı bu cesareti nereden
alıyor değerli arkadaşlarım? Bugün onun hakkında böyle
bir fezlekeyi düzenleyen bir savcı başkasının hakkında
da pekâlâ bir fezleke düzenleyebilir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi yasama görevini yapamaz hâldedir. Eskiden zaten sakat ve
arızalı bir şekilde yapıyordu. Çoğu zaman
hazırlanan kanun tasarı ve teklifleri komisyonlarda ve Genel Kurulda
görüşülüyormuş gibi yapılarak, âdet yerini bulsun diye
görüşülüp yasa çıkartılıyor idi ama son zamanlarda
çıkarılan kanun hükmünde kararname yetkisiyle yasama yetkisini zaten
kullanamadı. Geriye kalıyor milletvekillerinin denetleme yapma
hakkı ve yetkisi. Denetleme hakkı ve yetkisinin de en önemli
unsurlarından bir tanesi soru sormaktır, soru önergesi vermektir.
Sağ olsun Meclis Başkanlığı bu milletvekillerinin
denetleme hakkını Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğüne devretti.
Oradaki memur arkadaşlarımız milletvekillerinin bu denetleme
hakkını denetler hâle geldi. Bunu kabul etmek mümkün mü değerli
arkadaşlarım? Dolayısıyla Parlamentodaki milletvekillerinin
Hükûmeti denetleme yöntemlerinden birisi olan soru önergeleri de fiilen
tıkanıyor çünkü hepsi geri geliyor. Öncelikle bu Meclisin hukukunu koruyabilmemiz
için, bu Meclisin saygınlığını koruyabilmemiz için, bu
Meclis kendi hukukuna, kendi hakkına sahip çıkmak zorundadır.
Bugün bu ülkede yaşanan tüm olayların altında yatan bir tek
neden vardır, o da haksızlığın ve hukuksuzluğun
egemen olmasıdır. Herkes ve her kurum kendi hakkına, kendi
hukukuna cesurca sahip çıkmalıdır, haksızlıkları
ve hukuksuzlukları haykırmalıdır.
Bu vesileyle
de Silivride hücrede bininci gününü tamamlayan Cumhuriyet Halk Partisi
Milletvekili Mustafa Balbay başta olmak üzere, millî iradelerine sakat
konulan tüm milletvekillerine, KCK tutuklusu milletvekillerine
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Devamla) -
Ergenekon
davasından tutuklu milletvekillerine, Balyoz davasından
tutuklu Engin Alana selam gönderiyorum, tek selam.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
12nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
13üncü
maddede bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 S. Sayılı Kanun Teklifinin 13 üncü maddesinin (a) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Mustafa
Kalaycı Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Giresun Konya İstanbul Ahmet Aydın Türkan Dağoğlu Zeynep K. Uslu
Adıyaman İstanbul Şanlıurfa
Hasip Kaplan
Şırnak
a) Yasama uzmanları marifetiyle yasama ve denetim
faaliyetlerine ilişkin konu odaklı nesnel araştırmalar
yapmak ve milletvekillerinin ve komisyonların bilgisine sunmak.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Yasama uzmanı çalışan diğer birimlerde
olduğu gibi, belirtilen görevlerin yasama uzmanları
aracılığıyla yerine getirileceği hususuna
açıklık kazandırılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge çerçevesi içinde 13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 14te bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bendin eklenmesini ve bent numaralarının
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Emin
Haluk Ayhan Mehmet
Şandır
Konya Denizli Mersin
Mehmet Erdoğan Erkan
Akçay
Muğla Manisa
e) Yurtdışı ve yurtiçi
arşiv ve kütüphanelerden, parlamento tarihi bakımından önem arz
eden belge ve evrakı arşive kazandırmak
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık
katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK
YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Mehmet Erdoğan konuşacak.
BAŞKAN Muğla Milletvekili
Sayın Mehmet Erdoğan.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda
görüşmekte olduğumuz kanunla ilgili vermiş olduğumuz önerge
hakkında grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi Parlamento
arşivinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivinde cumhuriyetin
kuruluşundan itibaren bütün bilgiler ve belgeler bulunmaktadır.
Ancak, cumhuriyetin kuruluşundan önceki döneme ait gerek Osmanlının
son dönemindeki Islahat Fermanından sonra oluşturulan
parlamentolarla ilgili gerekse cumhuriyetin kuruluşu sırasındaki
yazışmalarla ilgili birçok bilgi ve belge Meclisimizin arşivinde
bulunmamaktadır. Yurt içi ve yurt dışı değişik
ülkelerin arşivlerinde, Osmanlı arşivlerinde, cumhuriyet
arşivinde yer alıp, İngiliz arşivinde, Fransız
arşivinde yer alıp Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivinde yer
almayan belgelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivine
kazandırılması ile ilgili olarak, bu 14üncü maddede sayılan
görevlere ilave olarak, Meclis Başkanlığımızın
arşiv ve kütüphanecilik birimine bir görev verilmesi önem arz etmektedir.
Eğer bu görev bir fıkra eklenerek verilebilir ise, bu konu yüce
Parlamento tarafından kabul edilirse bundan sonra Parlamento tarihini
yazacak olan bilim adamları için arşiv arşiv gezme ihtiyacı
ortadan kalkacak, aradıkları
bütün bilgi ve belgeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivinde
bulabileceklerdir hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivi ciddi bir
zenginlik kazanmış olacaktır.
Biz, bu
konunun, bütün partilerimizin ortak önerisiyle ve herkesin
katılımıyla bu fıkranın, bu maddeye eklenmesini,
14üncü maddeye eklenmesini talep ediyoruz. Bu güzel hizmete herkesin vesile
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdoğan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesi içinde 14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
15inci
madde üzerinde dört önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 Sıra Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu Teklifinin
15. Maddesinin 1. Fıkrasının d bendinde yer alan "siyasi
parti grup toplantılarını" ibaresinden sonra
"naklen" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Prof.
Dr. Aydın Ayaydın Ali
Rıza Öztürk
İstanbul
İstanbul
Mersin
Süleyman
Çelebi Musa
Çam Bülent Kuşoğlu İstanbul İzmir Ankara
Kazım
Kurt Haluk
Ahmet Gümüş İhsan
Özkes
Eskişehir Balıkesir İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Emin
Haluk Ayhan Mehmet
Şandır
Konya Denizli Mersin
Oktay
Vural Erkan
Akçay Mehmet
Günal
İzmir
Manisa Antalya
"d) Genel Kurul görüşmeleri ile siyasi parti grup
toplantılarını canlı yayınlamak veya
yayınlatmak."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 S. Sayılı Kanun
Teklifinin 15 inci maddesinin (d) bendinin sağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Pervin
Buldan Nursel
Aydoğan
Şırnak Iğdır Diyarbakır
Sırrı
Süreyya Önder Sırrı
Sakık Demir
Çelik
İstanbul Muş Muş
"d) Genel Kurul görüşmeleri
ile siyasi parti grup toplantılarını kesintisiz olarak
yayınlamak veya yayınlatmak."
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 S.
Sayılı Kanun Teklifinin 15 inci maddesinin (d) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, maddeye
aşağıdaki bendin eklenmesini ve müteakip bentlerin teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın M.
Belma Satır Nurdan
Şanlı
Adıyaman İstanbul Ankara
Zeynep
Armağan Uslu Ekrem
Çelebi Tülay
Kaynarca
Şanlıurfa Ağrı İstanbul
Nureddin
Nebati Salih
Koca Abdulkerim
Gök
İstanbul Eskişehir Şanlıurfa
Mehmet
Doğan Kubat Tülay
Selamoğlu
İstanbul Ankara
d) Genel Kurul görüşmelerini
yayınlamak.
ğ) Kurtuluş Savaşı
Müzesinde (Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası), tüm müzecilik
hizmetlerini yerine getirmek, Müzenin
ulusal ve uluslararası tanıtımını yapmak veya
yaptırmak ve bu amaçla faaliyetlerde bulunmak, ilgili kuruluşlarla
kültürel alanlarda işbirliği yapmak, Müzenin onarım,
restorasyon, teşhir ve müzecilikle ilgili diğer teknik hizmetlerini, gerektiğinde Milli
Saraylardan Sorumlu Genel Sekreterliğine bağlı
Başkanlıklarla birlikte yürütmek.
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık
katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK
YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Siyasi parti grup
toplantılarının yayınlanması hususu protokollerle
düzenlenebileceğinden buna yönelik hükmün metinden
çıkarılması; 2009 yılından bu yana TBMM'nin
yönetiminde bulunan ve halen Basın ve Halkla İlişkiler
Müdürlüğü altında faaliyetlerini sürdüren 1. TBMM (Kurtuluş
Savaşı Müzesi) Binası Müzesinin, hangi Başkanlığa
bağlı olacağına ve müzeye yönelik görevlerin neler
olacağına açıklık getirilmesi amacıyla bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Biraz önce kabul edilen önergeyle (d)
bendi tümüyle değişmiş olduğundan diğer önergeleri
işleme koyma imkânı kalmamıştır. Bu üç önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
15inci maddeyi kabul edilen önerge
çerçevesinde oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 16yı oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 17de Komisyonun bir düzeltme
talebi vardır.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sayın Başkan, maddenin (a), (b) ve (c) bentlerinin başında
yer alan Saray, müze, köşk ve kasırların ifadesi, (ç) bendinin
başında müze ibaresi olmadan sehven yazılmış olup,
(ç) bendinde de Saray, müze, köşk ve kasırların şeklinde
redaksiyona tabi tutulmasını takdirlerinize sunuyoruz.
BAŞKAN Komisyonun düzeltme metni
çerçevesinde madde 17yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 18i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 19u oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde bir önerge
vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 sıra
sayılı "Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu
Teklifi"nin 20 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yusuf
Başer Nurettin
Canikli Hilmi
Bilgin
Yozgat Giresun Sivas
Ahmet
Aydın Mahir
Ünal Ahmet
Toptaş
Adıyaman Kahramanmaraş Afyonkarahisar
Zeynep
Karahan Uslu Nureddin
Nebati Pelin
Gündeş Bakır
Şanlıurfa İstanbul Kayseri
Abulkerim
Gök İdris
Şahin Ayşe
Nur Bahçekapılı
Şanlıurfa Çankırı İstanbul
"Madde 20- (1) Hukuk Hizmetleri
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) 659 sayılı Genel Bütçe
Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk
Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine
göre hukuk birimlerine verilen görevleri yapmak.
b) Talep halinde komisyonlara yasama
süreçlerinde hukuki görüş sunmak.
c) Verilecek benzeri görevleri
yapmak."
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık
katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK
YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkan.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
659
sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk
Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 4
üncü maddesinde hukuk birimlerinin görevleri tek tek sayılmış
olup, maddenin bu düzenlemeyle uyumu sağlanmaya çalışılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesi içinde 20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 21i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 22yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 23ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 24ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 25te bir
önerge vardır, okutup işleme alacağım.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 sıra sayılı yasa tasarısının 25.
maddesine 5. fıkra olarak aşağıdaki metnin ilave edilmesini
arz ederiz.
5) Verilen yetki
çerçevesinde diğer görevleri yapmak
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Oktay
Ekşi Süleyman
Çelebi
İstanbul İstanbul İstanbul
Özgür
Özel Ahmet
Toptaş Salih
Fırat
Manisa Afyonkarahisar Adıyaman
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
İstanbul Milletvekili Sayın Oktay Ekşi. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN OKTAY
EKŞİ (İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer
arkadaşlarım; Türkiye Büyük Millet Meclisi, hiç söylemeye lüzum yok
ki, hukuk yapan kurum ama kendisi hukuk yapmak konusunda eğer görevini
eksik bırakıyorsa o zaman bizim, burada, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin üyeleri olarak konuyla ciddiyetle meşgul olmamız
lazım.
İkincisi,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, hepimiz biliyoruz ki, denetim yapan kurum.
Denetim fonksiyonunu en üst düzeyde Anayasamız bize vermiş. Hepimiz
biliyoruz ki, az önce Sayın Ali Rıza Öztürkün de ifade ettiği
gibi, denetim fonksiyonumuz maalesef elimizden alınmış hâlde.
Bakınız,
benim elimde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
takdim edilmiş soru önergem var. Soru önergemin aldığı
yanıt şu: Temmuzda verdiğim önergeyi 1 Ekimden önce işleme
koymadıklarını bildiriyorlar. Sebep ne? Sebep, Meclis tatilde.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 12 Haziran seçimlerinden hemen sonra, 28 Hazirandan
itibaren bilfiil görevini yapmaya başlamadı mı?
Başkanlık Divanı görevde değil mi? Bakanlıklar görevde
değil mi? Devletin devamlılığı ilkesi yok mu? Bu tür
açık ilkelere rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Ekime kadar
sizin önergenizi -İç Tüzükün hiçbir ilgisi olmayan maddelerine dayanarak,
yani konuyla ilgisi olmayan maddelerine dayanarak- işleme koymadım.
diyor. Denetim görevimizi sadece Sayın Öztürkün ifade ettiği gibi
Meclis bürokrasisi değil, bilfiil Başkanlık Divanı
engelliyor; bir.
İkincisi
sevgili arkadaşlarım, şu anda 8 arkadaşımız
içeride, tutuklu. Bunlar, bizim 2 arkadaşımız, benim 2
arkadaşım değil, Milliyetçi Hareket Partisinin 1
arkadaşı değil, Barış ve Demokrasi Partisinin 5
arkadaşı değil, bunlar, Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet
Meclisinin Başkanı Sayın Cemil Çiçekin arkadaşı. Bu
arkadaşlarını hapisten kurtarmak konusunda Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yapması gereken hiçbir işi yapmayan bir Meclis
Başkanımız var.
Sevgili
arkadaşlarım, parlamentonun itibarını parlamento korur.
Parlamentoyu itibarlı hâle getirmenin en iyi örneğini verenlerden
biri ve parlamento tarihinin ilk kurumu olan İngiliz Parlamentosu,
1542den itibaren, bir milletvekilinin haksız yere tutuklu olmasına
itiraz edilmesinden itibaren milletvekillerini hapse göndermekten
alıkoyabilmiştir.
Sevgili
arkadaşlarım, Başkanlık Divanı -az önce ifade edildi-
seçilmiş, şu anda hapiste bulunan milletvekillerinin ödeneklerini,
yolluklarını tahakkuk ettirmiş; ailelerine vermiyor, kendilerine
vermiyor. Hukukun temel ilkesi, mahkûm oluncaya kadar, kesin mahkûmiyet
kararına kadar insanların masum sayılması değil midir?
Masum sayılan insanın hakkını gasbetmek Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına yakışacak bir
tasarruf mudur?
Sadece bunları söylemiyorum. Bu
arkadaşlarımıza oda veriyorsunuz, bu
arkadaşlarımıza kendilerine yasayla tahsis edilen
yardımcıları tahsis ediyorsunuz ama onlara ödenmesi gereken,
kendilerinin mazbata aldıkları tarihten itibaren, o andan itibaren
hakları olan yollukları, ödenekleri onlara vermeyip,
alıkoyuyorsunuz. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin hukuk yapma, hukukta
önderlik etme fonksiyonuna uygun bir tavır mıdır?
Bunları sizlerle paylaşmak
için huzurunuza geldim. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Ekşi.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
25inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
26ncı maddede iki önerge
vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 S.
Sayılı Kanun Teklifinin 26 ncı maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mustafa
Kalaycı Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Giresun Konya
İstanbul
Mehmet Doğan Kubat Hasip
Kaplan Türkan
Dağoğlu
İstanbul Şırnak İstanbul
Ahmet Aydın
Adıyaman
(2) Siyasi parti
gruplarının, Başkanlık Divanı üyelerinin ve komisyon
başkanlarının personel ihtiyacı ile milletvekillerinin
çalışma mekanlarının tahsis ve donatımına
ilişkin usul ve esaslar Başkanlık Divanınca belirlenir.
(3) Belirli bir sürede bitirilmesi
gereken zorunlu ve istisnai işlerden, her defasında ayrıca
Başkanlık Divanınca karar alınması kaydıyla,
Başkanlık Divanınca uygun görülenlerde çalışan
İdari Teşkilat kadro ve pozisyonlarında bulunan personele, ayda
elli saati ve bir yılda altı ayı geçmemek üzere yılı
merkezi yönetim bütçe kanununda belirlenen fazla çalışma saat
ücretinin beş katını aşmamak kaydıyla
Başkanlık Divanınca belirlenen çalışma süresi, miktar,
usul ve esaslar dâhilinde fazla çalışma ücreti ödenebilir. Bu
ödeme damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz. Diğer
mevzuat hükümleri çerçevesinde yaptıkları fazla çalışma
karşılığında herhangi bir ad altında ödeme
yapılan personele bu madde uyarınca ayrıca fazla
çalışma ücreti ödenmez.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 sıra sayılı TBMM İdari Teşkilat Kanunu
Teklifinin 26. maddesine aşağıdaki fıkraların
eklenmesini (3 ve 4. maddeler)
Arz
ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent
Kuşoğlu Prof.
Dr. Aydın Ayaydın
İstanbul Ankara İstanbul
Mahmut Tanal Musa
Çam
İstanbul İzmir
(3) Başkanlık Divanı, Yüksek Seçim
Kurulunun seçime girmesinde engel görmediği, seçimlere katılıp
milletvekili seçilen ancak tutuklu olan milletvekillerinin tutukluluk
hâllerinin kalkması konusunda gerekli yasal düzenleme önerilerini yapmak
konusunda yetkilidir.
(4) Başkanlık Divanı tutuklu
milletvekillerinin özlük hakları ve ücretleri konusunda karar almaya ve
tediye yapmaya yetkilidir.
(5) Siyasi parti gruplarının ve
milletvekillerinin çalışma mekânlarının ve siyasi parti
gruplarının personel ihtiyacı Başkanlık Divanınca
belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal.
Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli Başkan,
değerli arkadaşlar; hepinize iyi akşamlar diliyorum.
Anayasa uyarınca il seçim kurullarının
vermiş olduğu belgeyle birlikte milletvekili sıfatı
kazanılmış olur. Ancak 12 Haziran 2010 tarihinde yapılan
milletvekili seçiminde 8 tane milletvekiliyle ilgili, bugüne kadar, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde milletvekili statüsüne sahip olduğu hâlde ancak
Anayasanın 86ncı maddesi uyarınca özlük haklarından,
bugüne kadar sağlıktan yararlandığı hâlde maaş
olayı ödenmemiş bulunmakta. Maaşın ödenmemesinin herhangi bir
yasal dayanağı yok değerli arkadaşlar. Bu konuyla ilgili Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğumuz
dilekçede maaşların niçin ödenmediği hususunda verilen cevap da
şu: Yemin etmedikleri için.
Değerli
arkadaşlar, yemin metnini düzenleyen Anayasa hükmünde, orada bir
parlamenter faaliyete katılabilme açısından getirilen bir
şarttır. Ancak, parlamenter faaliyetlerine katılabilmek için
mazereti olmaksızın olur ise bu sıkıntılar gündeme
gelir. Ancak, mevcut olan pozitif düzenlemelerin hiçbir yerinde
milletvekillerinin maaşları ödenmez veya bir bankaya
yatırılır gibi bir hüküm yok. Bu neye benzer değerli
arkadaşlar? Siyasal iktidara karşı muhalif olan iş yerleri
nasıl basılıyor ise, siyasal iktidara karşı olan
belediyeler nasıl sabah altıda basılıyor ise aynı
şekilde milletvekillerinin maaşları da ekonomik nedenlerle
kıskaç altına alabilmek için bu milletvekillerinin bugüne kadar
maaşları da ödenmemiş durumdadır. Gerçekten, bu anlamda
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığını göreve davet
ediyorum.
İkinci bir
husus: Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekilimiz dedi ki:
Efendim, sekreter tahsis edildi. Tahsis edilen sekreterler tamamen geri
alındı. Ayrıca, bugüne kadar Meclis tarafından tahsis edilen
cep telefonları dahi konuşmaya açılmış değil.
Bununla birlikte,
tartıştığımız Meclis kanunuyla ilgili aynı
şekilde
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Meclis telefonları, Meclis.
MAHMUT TANAL
(Devamla) Telefonu konuşmaya açan Meclis tabii, Meclis Başkanı
bunun farkında.
Aynı
şekilde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışan personel
sayısıyla ilgili vermiş olduğum dilekçeye verilen cevapta
5.521 kişi çalışmakta. 5.521 kişi içerisinde kaç tane
engelli var? diye sorduğumuzda verilen cevapta değerli
arkadaşlar, 51 engellinin çalıştığı söyleniyor.
Yasa uyarınca kaç kişinin çalışması gerekir? Yüzde 3.
O kaça tekabül eder? 165 kişiye tekabül eder. Ancak Sayın Meclis
Başkan Vekili şöyle bir cümle sarf etti: Efendim, mevcut olan yasal
düzenlemenin üzerinde engelli çalışmakta. Ben, gayet rahat kendi
imzalarını havi belgeyi ibraz ediyorum. Sizden istirham ediyorum,
yani verilen bu sorulara hukuka uygun bir vaziyette cevap vermelerini istirham ediyorum. Yani
bu, hakikati yansıtmayan beyanlarla milletvekillerine bilgi vermemelerini
istirham ediyorum. Yani burada elimde yazılı belge var, bu
yazılı belgenin tam tersine uygun açıklamalarda bulundular.
Bir
başka husus, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59uncu
maddesinde istisnai hükümler var. İstisnai hükümlerde Türkiye Büyük Millet
Meclisinde çalışan personel istisnai kapsam içerisine
alınmış durumda. Bu, eşitlik ilkesine
aykırılık teşkil etmekte. Burada istisnai kapsam teknik,
uzmanlık işi gerektiren hususlarda olur ancak maalesef bu, bu anlamda
da kanuna aykırı.
Düzenlemeyle
alakalı olarak ihale işleri yani burada ihaleyle ilgili,
avukatlık mesleğiyle ilgili, hukuk hizmetiyle ilgili verilecek olan
bir hizmet dışarıya, 4734 sayılı Yasanın
dışına alınmış durumda. Sayın Başkan
Vekili o konuda da şunu söyledi: Efendim, restorasyon işleri teknik
işlerdendir. Biz bunu her yerde bulamayız. Böyle bir
açıklama... Aynı maddenin içerisinde düzenleme
yapılmış durumda. Gerçekten buna da bir anlam vermek zor. Yani
herhâlde burada yapılmak istenilen şu: Meclisin bütçesinden acaba
burada da para nasıl çekebiliriz, Meclis bütçesini nasıl
boşaltabiliriz? Hesap bunun üzerine kurulu. Bu düzenlemenin de
yapılmasını istirham ediyorum.
Maddenin
gelinen bu aşamasına kadar, değerli arkadaşlar, madde
tekniği anlamında çok garip bir cümle, her yerde Verilecek benzeri
görevleri yapmak
Tam bu maddeye kadar 18 yerde aynı cümle sarf
edilmiş durumda, 18 cümle. 26ncı maddeye kadar aynı cümle, son
cümle 18 sefer
Bu da kanun yapma tekniğine aykırıdır.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 S.
Sayılı Kanun Teklifinin 26 ncı maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları.
(2) Siyasi parti gruplarının,
Başkanlık Divanı üyelerinin ve komisyon
başkanlarının personel ihtiyacı ile milletvekillerinin
çalışma mekanlarının tahsis ve donatımına
ilişkin usul ve esaslar Başkanlık Divanınca belirlenir.
(3) Belirli bir sürede bitirilmesi
gereken zorunlu ve istisnai işlerden, her defasında ayrıca
Başkanlık Divanınca karar alınması kaydıyla,
Başkanlık Divanınca uygun görülenlerde çalışan
İdari Teşkilat kadro ve pozisyonlarında bulunan personele, ayda
elli saati ve bir yılda altı ayı geçmemek üzere yılı
merkezi yönetim bütçe kanununda belirlenen fazla çalışma saat
ücretinin beş katını aşmamak kaydıyla
Başkanlık Divanınca belirlenen çalışma süresi, miktar,
usul ve esaslar dâhilinde fazla çalışma ücreti ödenebilir. Bu ödeme
damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz. Diğer mevzuat
hükümleri çerçevesinde yaptıkları fazla çalışma
karşılığında herhangi bir ad altında ödeme
yapılan personele bu madde uyarınca ayrıca fazla
çalışma ücreti ödenmez.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: İkinci
fıkrada öngörülen değişiklikle, Başkanlık Divanı
üyeleri ve komisyon başkanlarının personel ihtiyacının
da Başkanlık Divanınca belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Eklenmesi
öngörülen üçüncü fıkrayla diğer kamu personeli için Bakanlar Kurulu
tarafından kullanılan fazla çalışma ücreti belirleme
yetkisinin, ilgili mevzuatında Bakanlar Kurulu kararına lüzum
gösteren hususların TBMM açısından Başkanlık
Divanınca kullanılacağı öngörüldüğünden, TBMM
çalışanları açısından Başkanlık
Divanınca kullanılması amaçlamaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesi içinde madde 26yı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 27de bir
önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan yasa tasarısının 27. maddesinin yasa metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu İhsan
Özkes Ahmet
Toptaş
İstanbul İstanbul Afyonkarahisar
Oktay
Ekşi Aytun
Çıray Gürkut
Acar
İstanbul İzmir Antalya
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
İstanbul Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; çok özür diliyorum, bu maddeyle ilgili değil, geri
döneceğim biraz. Biraz önce
Sayın Alt Komisyon Başkanım
burada, Sayın Alt Komisyon Başkanım, size soruyorum: Biz 15inci
maddede hem alt komisyonda hem üst komisyonda sizinle mutabakat yapmadık
mı? Sizinle mutabakat yaptıktan sonra buraya getirip burada iktidar partisinin
bir önergesiyle naklen yayınlatmak olayını, grupların
Hakikaten, bu üzüntü verici bir olay. Alt Komisyon Başkanı ve
Komisyon Başkanım -burada yok- bir mutabakat yaptık, gerek alt
komisyonda gerek üst komisyonda, bu mutabakatta naklen yayınları yani
Meclis TV ve Meclis Başkanlığı, Meclis ve grupların
çalışmalarını naklen yayınlatmak görevi verdik ama siz
burada bir önerge veriyorsunuz, grubunuz, grupları
çıkarıyorsunuz.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Naklen hiç gelmedi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Gruplar, bu Parlamentonun temelidir Sayın
Bilgiç. Eğer grupları saf dışı
bırakıyorsanız, o zaman bu Parlamentoda hiçbir zaman grup da
kurdurmayın, böyle idare edin.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Hiç konuşulmadı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Yani, onun için üzüntülerimi belirtiyorum. Hakikaten
mutabakat zaptına aykırı davrandınız. Bunu eğer
partinizdeki kimseye anlatamadıysanız, yazıklar olsun size!
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
27nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 28de üç
önerge vardır, sırasıyla okutup en
aykırısını işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 S. Sayılı Kanun Teklifinin 28 inci maddesine bağlı
(1) sayılı listenin altıncı, sekizinci ve yetmiş
beşinci satırları ile son satırının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli Ahmet
Aydın Hasip
Kaplan
Giresun Adıyaman Şırnak
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Kalaycı Türkan
Dağoğlu
İstanbul Konya İstanbul
|
|
|
SERBEST |
|
|
|
|
KADRO |
|
SINIF |
UNVAN |
DERECE |
ADEDİ |
TOPLAM |
GİH |
Başkan Yardımcısı |
1 |
46 |
46 |
|
|
|
SERBEST |
|
|
|
|
KADRO |
|
SINIF |
UNVAN |
DERECE |
ADEDİ |
TOPLAM |
GİH |
Özel Kalem Müdür Yardımcısı |
1 |
3 |
3 |
SINIF |
UNVAN |
DERECE |
SERBEST
KADRO ADEDİ |
TOPLAM |
GİH |
Memur |
9 |
17 |
17 |
|
|
|
SERBEST |
|
|
|
|
KADRO |
|
SINIF |
|
|
ADEDİ |
TOPLAM |
|
TOPLAM |
|
2791 |
2791 |
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 28 inci maddesinin eki 1 sayılı
listenin "stenograf yardımcısı" ile ilgili
satırının aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Emin
Haluk Ayhan Mehmet
Şandır
Konya Denizli Mersin
Nevzat
Korkmaz Emin
Çınar Erkan
Akçay
Isparta Kastamonu Manisa
GİH Stenograf
Yardımcısı
8 60
BAŞKAN Şimdi maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/92 esas
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İdari Teşkilatı Kanunu Teklifinin 28 inci maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Süleyman
Çelebi Kazım
Kurt
İstanbul
İstanbul Eskişehir
Musa
Çam İhsan
Özkes Aydın
Ayaydın
İzmir İstanbul
İstanbul
Bülent
Kuşoğlu Osman
Aydın Haluk
Ahmet Gümüş
Ankara Aydın Balıkesir
"(3) Bu Kanunun 30 uncu maddesine
göre Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari Teşkilatında
milletvekili danışmanı, danışman
yardımcısı ve milletvekili yanında istihdam edilen
diğer sözleşmeli personele ödenen net sözleşme ücretleri ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari Teşkilatının şef ve
altı memur kadrolarında istihdam edilen personele ödenen ücretler
arasındaki fark, söz konusu memurlara aylıkları ile birlikte
tazminat olarak ödenir. Bu tazminatlar; en az iki yıllık yüksek
öğretim ya da bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu
tarafından kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olan memur danışmanın; lise mezunu olan
memur danışman yardımcısının; ilköğretim ve
altı öğretim kurumlarından mezun olan memurlar ise milletvekili
yanında istihdam edilen diğer sözleşmeli personelin
sözleşme ücretleri emsal alınarak diğer kanun ve kanun
hükmündeki kararnamelerdeki kısıtlamalara bağlı
olmaksızın ödenir. Bu tazminat damga vergisi hariç hiçbir vergi ve
kesintiye tabi tutulmaz, sigorta primine esas kazancın hesabında
dikkate alınmaz."
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık
katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK
YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Adnan Keskin konuşacak.
BAŞKAN Denizli Milletvekili
Sayın Adnan Keskin. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)
Sayın Keskin, buyurun.
ADNAN KESKİN (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öyle sanıyorum ki bu teklif
yasalaştıktan sonra herhâlde Türk Parlamento tarihini yazanlar hilkat
garibesi bir yasa teklifi olarak niteleyecektir; gerek
hazırlanışı gerek komisyonlarda ve Parlamentoda
görüşülmesi çok dikkat çekici ilişkiler ağına sahne oldu.
Önce, bu yasa teklifi Sayın Başkan ve 2 Başkan
Yardımcısı arkadaşlarımız tarafından
hazırlanıp Türkiye Büyük
Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partilere ve Başkanlık
Divanında görev alan arkadaşlarımıza gönderildi. Biz,
Başkanlık Divanında görev yapan arkadaşlar kendi
düşüncelerimizi, görmüş olduğumuz eksiklikleri bir rapor hâlinde
Sayın Başkanlığa sunduk ama ne olduysa bizim
hazırlık aşamasında düşüncemizi almaya ihtiyaç duyan
Başkanımız, Başkanlık Divanındaki muhalefete
mensup görevli arkadaşlarımızın hiçbirisinin
imzasını almadan kendi partisine mensup olan 2 tane Başkan Yardımcısıyla
bu teklifi imzalayarak Parlamentoya gönderdi.
Çağımızın demokrasi
anlayışı çoğunluğun her istediğini yapan bir
anlayış değildir, tam tersine, çoğulcu demokrasi
anlayışı egemendir. Muhalefet partilerini, sivil toplum
kuruluşlarının mesleki kuruluşlarında toplumu
ilgilendiren konularda söz sahibi olduğu bir uygulama,
çağımızda demokrasi anlayışına egemendir ama
maalesef, gerek sunumunda gerekse komisyonlarda ve Genel Kurulda
görüşmelerde bu anlayışı göremiyoruz. Sayın
Başkan biraz önce yarım saatlik bir ara verdi Uzlaşma
sağlanacak. diye, tam bir saat bekledik, bir saat sonra dağ fare
doğurdu, hiçbir anlaşma, hiçbir uzlaşma olmadan maalesef tekrar
çalışmalara başladık.
Bu yasa teklifinin
hazırlanışı için gösterilen gerekçelere
baktığınızda hiçbir gerekçenin ortadan
kalkmadığını görüyoruz, tam tersine, yasa teklifinin
hazırlanmasına neden olan olumsuzluklara yeni olumsuzluklar
eklenmekte, yeni haksızlıklar eklenmektedir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinde değişik tarihlerde alınan 3 bine yakın
görevli personel çalışmaktadır. Bunların
ağırlıklı bir bölümü Adalet ve Kalkınma Partisinin,
Başkanlık Divanında ekseriyete sahip olduğu dönemlerde
göreve getirilmişti. Şimdi, yasa teklifinin hazırlanmasına
gerekçe olarak personel sayısındaki fazlalık gösterilmektedir.
Sormak gerekmez mi, niçin bu kadar personel aldınız? Niçin bu
insanları sınavsız bir şekilde göreve
başlattınız? Şimdi, enerjisini, birikimini, bilgisini
Meclise veren insanları hangi hakla, hangi hukukla, hangi adalet
anlayışıyla Siz fazladansınız, sizi gönderiyoruz.
diyerek bir başka kuruma göndereceksiniz? Burada birikimini kazanan,
burada deneyim sahibi olan insanlar yeni gittiği kurumda nasıl
uzlaşma sağlayacaktır? Orada hiç bilgi sahibi
olmadığı bir alanda nasıl o insanlarla uyumlu
çalışabilecektir?
Bu düzenleme,
maalesef biraz antidemokratik anlayışların hâkim olduğu
dönemlere uygun bir düzenleme. Zaten bu teklif ilk geldiğinde, gerek
Meclis grup başkan vekillerine gerek komisyon üyelerine
gönderildiğinde, yasanın ismi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreterlik Teşkilat Kanunu idi. Böyle bir düzenlemeye bizim kamu
hukukumuzda rastlanmaz. Bu düzenleme, 12 Eylül hareketini getirenlerin kamu
yönetimimize aktardığı bir düzenlemedir, yalnız
Cumhurbaşkanlığı makamında Genel Sekreterlik
teşkilatı vardır. Bizim eleştirimiz üzerine -Sayın
Başkana ve yardımcı arkadaşlarımıza hiç olmazsa
bu konuda teşekkür ediyorum- bunun antidemokratik bir
anlayışı yansıttığını, memurların
seçilmişlerin üzerinde hegemonya kurmaya yönelik bir düzenleme
olduğunu söyleyerek bir eleştiri ortaya koyduk. Bu eleştirimiz
kabul edilerek yasa teklifinin ismi değiştirildi. İsmi
değiştirildi ama içeriğinde maalesef kapalı dönemlere
ilişkin anlayışları kapsayan bir düzenleme egemen
olmaktadır. Fazla olan memurların başka kurumlara gönderilmesi
yönündeki anlayış antidemokratik bir düzenlemedir, hakka, hukuka,
adalete ters düşen bir yaklaşımdır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ADNAN KESKİN
(Devamla) Gelecek günlerde bunun ortaya koyduğu olumsuzlukları hep
beraber yaşayacağız.
Yüce kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Keskin.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 sıra sayılı Kanun Teklifinin 28 inci maddesinin eki 1 sayılı
listenin "stenograf yardımcısı" ile ilgili
satırının aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı
(Konya) ve arkadaşları
GİH
Stenograf Yardımcısı 8 60
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Isparta Milletvekili Sayın Nevzat Korkmaz
(MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önergemiz üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hepsini neredeyse bir bir
tanıyacak kadar içimizden birileri olan bir meslek grubuna dikkatlerinizi
çekmek istiyorum. Aynı çalışma ortamını teneffüs
ettiğimiz, görevlerini yerine getirirken de âdeta bizleri rahatsız
etmemek için ayaklarının uçlarına basarak sessizce Genel Kurula
gelip görevini ifa ettikten sonra da yine sessizce Genel Kuruldan çıkan,
Meclis stresinin en yoğun olduğu anlarda dahi huzur ve sükûnet öneren
duruşlarıyla Genel Kurulun ve yasama faaliyetinin ayrılmaz bir
parçası, çalışma arkadaşlarımızdan,
stenograflarımızdan bahsetmek istiyorum. Bu konuşmayı da
müsaade ederseniz hiçbir siyasi polemiğe meydan vermeden, sizlerin,
hepimizin adına yapacağım.
Stenograf arkadaşlarımızın fedakâr
çalışmaları hiçbirimizin gözünden kaçmıyor. 1876 Meclisi
Mebusanından beri bir tarih kaydediyorlar. Söz uçar, yazı kalır.
demişler. Meclisin hafızasını oluşturuyorlar.
Bu arkadaşlarımız sadece Genel Kurul ve
komisyonlarda değil, Meclis Başkanlığının
yaptığı bütün toplantılarda, Anayasa Mahkemesi Yüce
Divanda, olağanüstü hâllerde sıkıyönetim mahkemelerinde de görev
ifa ediyorlar. Sadece 37 sayıları. Genel Kurul kapanınca da
işleri bitmiyor. Başkan vekilinin Birleşimi kapatıyorum.
sözüne dek tutulan tutanaklar bir buçuk saat içerisinde de İnternete
aktarılıyor. Yirmi dört saatlik günün ne kadarını
kendilerine, ailelerine ayırırlar, ne zaman dinlenirler yeniden
çalışma güçlerini toplamak için, hakikaten anlamak zor. Galiba
cevabı da benzer olacak: Stenograf olmak zor. Belki de dünyanın en
zor mesleklerinden. Sınavını kazanmak zor, stenograf olabilmek
-söylediğim gibi- çok daha zor. Sayılı üniversitelerden mezun
olmak, KPSS ve Meclisin seçme sınavını geçmek yeterli
değil, daha sonra katılacakları bir yıllık stenograf
eğitimleri süresince önce kaide sınavına, sonra da üç kademeli
hız sınavlarına tabi tutuluyorlar. Dakikada iki yüz heceyi
okuyup yazmayı başaranlar stenograf yardımcısı olarak
göreve başlıyor. Yani yine stenograf olamıyorlar. Bunun için de
iki yıl hizmet içi eğitimden sonra son sınavda da
başarılı olma şartı var.
Uzmanlık ile
birlikte stenograflık Meclisteki kariyer meslekleri. Yasa koyucu da uzun
süre bu dengeyi korumuş. Çok da yanlış değil ancak bir
hakkı iade etmek lazım. En zor çalışma denilecekse
stenograflar, görev çeşitliliği denecekse yine onlar. Ancak,
kıymetli arkadaşlar, bu kadar yoğun çalışma yanında
şayet aleyhlerine bir düzenleme olacak ise de performanslarını
Genel Kurulun önünde sergilemelerinden dolayı haklarına sahip
çıkmamızı da bizlerden bekliyorlar. Talepleri gayet açık,
net, anlaşılabilir. Söyledim ya, sayıları 37, son derece
yetersiz. Bu sayının en az 100 ila 120 olması lazım
görevlerini aksatmamaları için. Onların aksaması, aslında
yasama sürecinin aksaması demek.
Hepiniz
biliyorsunuz, komisyon zabıtlarını hemen alamıyorsunuz.
Hangi bir yere yetişecekler? En az iki gün sürüyor bu tutanakları
almak. Dünyanın hiçbir parlamentosunda böyle bir şey yok
kıymetli arkadaşlar. Çözümü de basit, onların
sayısını artırmak.
Şu anda
stenograflık kursu var, 30 da kursiyer ancak kadro sayısı 10. 30
kursiyerin performansları hakkında bilgi aldık, gerçekten çok
başarılı arkadaşlar geliyor. Bu konuda gruplar
arasında bir uzlaşma olduğunu, memur kadrolarının
Başkanlık Divanı kararıyla değiştirilerek
yardımcıların tamamının atanacağını
öğrendik, bundan da memnun olduk. Ancak yine de yetmeyecek bu sayı
arkadaşlar, bundan sonraki yılda da yine böyle bir kurs
açılması ve bu kursta da en az bir 30 kadar daha stenograf
yetiştirilmesi lazım.
Bir diğer
önemli sorun da şudur: Eşit işe eşit ücret kararnamesiyle
kadro karşılığı sözleşmeler iptal edilerek
stenograflar da bu kanun hükmünde kararnameye dâhil edilmiştir. Yoğun
ve bezdirici çalışma süreleri dolayısıyla kursiyerler Bu çileyi çekmenin
anlamı yok, bu emekle istediğimiz kurumda uzmanlığa
geçebiliriz. diyorlar. Başkanlığa ve Genel Kurula bu hususu
hatırlatmak istiyorum.
Kanun hükmünde
kararnameden çıkarılmaz ise -ki, bunun örneğini Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığında bizzat gördüm- Meclis
çalışmalarının aksayacağı gün gibi aşikâr.
Bu
sorunların çözümü aslında onların beklentilerinin
karşılanması açısından değil yasama faaliyetinin
devamı açısından da önemli. Hepimiz aslında bu
arkadaşlarımıza karşı bir samimiyet sınavı
vereceğiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S. NEVZAT
KORKMAZ (Devamla) Bu konuda bütün Meclis gruplarını onların
sorunlarına destek olmaya davet ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 S. Sayılı Kanun Teklifinin 28 inci maddesine bağlı
(ı) sayılı listenin altıncı, sekizinci ve yetmiş
beşinci satırları ile son satırının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli ve arkadaşları
|
|
|
SERBEST |
|
|
|
|
KADRO |
|
SINIF |
UNVAN |
DERECE |
ADEDİ |
TOPLAM |
GİH |
Başkan Yardımcısı |
1 |
46 |
46 |
|
|
|
SERBEST |
|
|
|
|
KADRO |
|
SINIF |
UNVAN |
DERECE |
ADEDİ |
TOPLAM |
GİH |
Özel Kalem Müdür Yardımcısı |
1 |
3 |
3 |
SINIF |
UNVAN |
DERECE |
SERBEST
KADRO ADEDİ |
TOPLAM |
GİH |
Memur |
9 |
17 |
17 |
|
|
|
SERBEST |
|
|
|
|
KADRO |
|
SINIF |
|
|
ADEDİ |
TOPLAM |
|
TOPLAM |
|
2791 |
2791 |
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Başkanlık
katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Başkan
yardımcılığı ve özel kalem müdür
yardımcılığı kadrolarının ihtiyaçları
karşılayacak ve Teşkilatın yönetimi için yeterli olacak
sayıda tespit edilmesi, bu görevler için münhal kadro öngörülmemesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesinde madde 28i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 29da
dört önerge vardır, geliş sırasına göre okutuyorum. En
aykırısını işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 S. Sayılı Kanun Teklifinin 29 uncu maddesinin Beşinci
fıkrasına stenograf olarak görev yapanlar" ibaresinden sonra
gelmek üzere "veya yapmış olanlar" ibaresinin eklenmesini
ve fıkranın son cümlesinin fıkra metninden
çıkarılmasını, altıncı fıkrasına
aşağıdaki (a) ve (c) bentlerinin eklenmesini ve diğer
bentlerin teselsül ettirilmesini, mevcut (b) bendinde yer alan "ve
Kütüphane ve Arşiv Hizmetleri Başkanlığı" ibaresi
ile yedinci fıkrasında yer alan "Genel Sekreter ve"
ibarelerinin fıkra metinlerinden çıkarılmasını,
dokuzuncu fıkrasında yer alan herhangi bir personelin ibaresinden
sonra gelmek üzere "(bu Kanunun 31
ve 32 nci maddesi kapsamında bulunan personel hariç)" ibaresinin
eklenmesini ve dokuzuncu fıkranın son cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli Mustafa
Kalaycı Ahmet
Aydın
Giresun Konya
Adıyaman
Abdulkerim
Gök Ekrem Çelebi Salih
Koca
Şanlıurfa
Ağrı
Eskişehir
a) Genel
Sekreter.
c) Milletvekili
Hizmetleri Başkanlığı hariç, İdari, Mali ve Teknik
Hizmetlerden sorumlu Genel Sekreter Yardımcısına bağlı
başkanlıkların başkanları."
"Ancak bu
personelin ataması Ankara'daki kamu kurum ve kuruluşlarından
veya talep etmeleri halinde talep ettikleri ildeki kamu kurum ve
kuruluşlarından birine yapılır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 Sıra Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanun Teklifinin
29. Maddesinin 9. Fıkrasının "İdari Teşkilat
kadrolarındaki herhangi bir personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
atanmasına ihtiyaç duyulması halinde" ibaresinden sonra gelmek
üzere "TBMM'ye sınavla giren personel hariç tutulmak üzere"
ibaresinin eklenmesini arz ederim.
İhsan
Barutçu
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 Sıra Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu Teklifinin
29. Maddesinin, 9. Fıkrasında yer alan "Başkanlık
Divanınca bu konuda karar alınması halinde" ibaresinden
sonra gelmek üzere "Kamu kadrolarına sınavla girenler hariç
olmak üzere" ibaresinin eklenmesini ve 10. Fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Prof.
Dr. Aydın Ayaydın Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İstanbul
Ankara
Musa
Çam Süleyman
Çelebi Dr. Mehmet
Ali Ediboğlu
İzmir
İstanbul
Hatay
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29 uncu maddesinin ikinci
ve dördüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini,
altıncı fıkrasında geçen "açıktan veya"
ibaresinin ve dokuzuncu fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Emin Haluk Ayhan Denizli |
Mehmet Şandır Mersin |
Hasan Hüseyin Türkoğlu Osmaniye |
Erkan Akçay Manisa |
Mehmet Günal Antalya |
Mustafa Kalaycı Konya |
"(2) Genel
Sekreter ve genel sekreter yardımcısı olarak atanabilmek için
üniversitelerin dört yıllık eğitim veren fakültelerinden ya da
bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen
yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak
ve en az on iki yıl kamu hizmeti yapmış olmak zorunludur. Özel
kurumlarda veya serbest olarak çalışılan sürenin 6
yılı geçmemek üzere 3/4'ü yukarıdaki sürenin hesabında dikkate
alınır.
(4) Milli
Saraylardan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcılığı ile bu
Genel Sekreter Yardımcısına bağlı
başkanlıkların başkanlığına atanabilmek için
en az on iki yıl kamu hizmeti, başkan yardımcılığına
atanabilmek için en az on yıl kamu hizmeti yapmış olmak
zorunludur. Özel kurumlarda veya serbest olarak çalışılan
sürenin 6 yılı geçmemek üzere 3/4'ü yukarıdaki sürenin
hesabında dikkate alınır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
Sayın Yakut önergeye katılıyor musunuz?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Osmaniye Milletvekili Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, Türk Milletinin
saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan 83 sıra
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İdari Teşkilatı Kanunu Teklifinin 29uncu maddesinde
değişiklik içeren önergenin sahipleri adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, mezkûr tasarının Personele ilişkin hükümler
başlıklı Beşinci
Bölümünün Atama esasları başlıklı 29uncu maddesi 11
fıkrayla tanzim edilmiş bir maddedir. Bir temel kanun için oldukça
uzun ve ayrıntılı sayılabilecek bu madde, mevcut hâliyle
yasalaşması hâlinde önemli sıkıntılara sebep
olabilecek özellikler taşımaktadır.
Başkanlığa
sunduğumuz önergeyle, maddenin mevcut hâlinin 2nci ve 4üncü
fıkralarını değiştirmek arzusundayız. Madde mevcut
hâliyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri, Genel Sekreter Yardımcısı
ve Millî Saraylardan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı,
bağlı başkanlıkların başkanlarıyla
başkan yardımcılıklarına yapılacak atamalarda
aranan on iki ve on yıllık sürelerin kamuda veya özel sektörde
geçirilmiş olmasını birbirinden ayırmayarak aynı
tutmaktadır. Madde bu hâliyle yasalaşırsa, kamuda bir gün dahi
hizmeti olmayan şahıslar Türkiye Büyük Millet Meclisindeki en önemli
görevlere hiçbir tecrübesi, birikimi olmadan atanabilecektir. Takdir edersiniz
ki Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri ve yardımcıları,
başkanlıklar ve başkan yardımcılıkları bu
Meclisin vazifesini yerine getirmesinde önem arz eden birimlerdir. Bu kadrolara
atanacak kişilerin de belli bilgi ve tecrübeye sahip olmaları tabii
ki gerekli ve önemlidir.
Diğer
yandan, tamamı özel sektörde geçmiş sürelerin ne tür bir işte
geçirilmiş olduğu da maddenin mevcut hâlinde izah edilememiştir.
Maddenin bu hâliyle, özel sektörün en niteliklisinde çalışana da zikredilen
görevlere atanma imkânı getirmekte, bir bakkalda çalışana da bu
imkân tanınmaktadır.
Türk
devletinde memuriyet temel ilke olarak kariyer ve liyakat ilkelerine
dayandırılmaktadır. Bu çerçevede hem devlet memuruna
bulunduğu hiyerarşide ilerleme imkânı verilmekte hem de devlet
memuru atanacağı görevin istediği şartlara göre
hazırlanmaktadır. Bu noktalardan hareketle, vermiş
olduğumuz önergeyle hem kariyer ve liyakat ilkelerine uygun yükselmeyi hem
de özel sektörde geçen sürelerin dörtte 3ünü aranan hizmet süresine dâhil
ederek orta bir yol bulmayı hedeflemekteyiz.
Diğer
yandan, maddenin mevcut hâlinin 9uncu fıkrası ise hukuksuz,
anlamsız, keyfî işlemlerin kaynağı olacaktır. 9uncu
fıkra mevcut hâliyle, en kaba tarifle sürgün maddesidir.
İdari teşkilat kadrolarındaki herhangi bir personel diğer
kamu kurum ve kuruluşlarına Başkanlık Divanınca karar
alınması hâlinde gönderilebilmektedir. Bunun adı sadece
sürgündür. Madde bu hâliyle yasalaşırsa idari teşkilata tabi
bütün memurlar Mecliste çoğunluğu olan partiye tabi olacaklar ve
iktidar partisinden referans arama yarışına gireceklerdir.
Bugün hoşunuza giden bu uygulama
yarın ortaya çıkacak manzara ile hoşunuza gitmeyebilir.
Olması gereken Meclis çalışanlarının kimseye muhtaç
olmadan, tarafsız bir ortamda çalışması esasıdır.
Bu maddenin 9uncu fıkrası Meclis çalışanlarının
görev güvencesini ortadan kaldırmaktadır. Meclise
yıllarını ve emeğini veren, bilgi ve tecrübeleri ile
milletvekillerine gerektiğinde rehberlik eden bu insanları rencide
etmemek gerektiğini düşünmekteyim.
Bu çerçevede 9uncu fıkranın
madde metninden çıkarılmasını yüce heyetinizin takdirlerine
arz ediyorum. Önergemizin de kabulünü diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Türkoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 Sıra
Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İdari Teşkilatı Kanunu Teklifinin 29. Maddesinin, 9.
Fıkrasında yer alan "Başkanlık Divanınca bu
konuda karar alınması halinde" ibaresinden sonra gelmek üzere
"Kamu kadrolarına sınavla girenler hariç olmak üzere"
ibaresinin eklenmesini ve 10. Fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Musa Çam konuşacak.
BAŞKAN İzmir Milletvekili
Sayın Musa Çam.
Buyurun.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın
Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi akşamlar diliyorum.
(CHP sıralarından
alkışlar)
Yorgunsunuz
dünden beri, bugün de geç saatlere kadar, sabaha kadar
çalışacağız. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 75 milyonluk bir
ülkenin en önemli kurumunun yasasını görüşüyoruz. Tabii ki gönül
isterdi ki bu görüşmeleri yaparken gerek alt komisyonda gerekse Plan ve
Bütçe Komisyonunda, burada birlikte, emek verdiğimiz
arkadaşlarımızla birlikte daha güzel bir tasarıyı
sizlerin karşısına getirmekti. Ancak şöyle bir durumla
karşı karşıya kalıyoruz: Yüzde
Bu madde
tamamen bir sürgün maddesidir. Büyük emeklerle Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görev yapan danışman arkadaşlarımız ve diğer
hizmetli arkadaşlarımızı kendi rızasının
dışında ve isteği dışında
Başbakanlıkta toplanacak olan havuzda, daha sonra da Türkiye'nin
değişik yerlerine gönderecek olan
arkadaşlarımızdır. Elinizi vicdanınıza koyun,
burada bizlerle gece-gündüz demeden hizmet veren, iyi günde-kötü günde bizimle
burada mesai üreten bu arkadaşlarımızın geleceklerini
sizler iki dudağınız arasına alıp da onları
sürgüne göndermeyin. Herkesin ailesi, çoluk çocuğu, bakmak zorunda
olduğu insanlar var. Onların kurulu bu düzenini parçalamak...
Onları değişik kentlere, değişik yerlere göndermeye
izin vermemenizi istiyoruz. Bizler de bir babayız, babasınız,
anneler var burada. Kendinizi bir noktada onların yerine koyun. Size
yapılmasını istemediğiniz,
arzulamadığınız şeyi, sizlerin başkalarına
yapmamanız gerekir, yapmamamız gerekir. O nedenle burada emek veren,
çalışan arkadaşlarımızın bu özlük haklarına
dokunmadan ve onların gelecekleriyle, çoluk çocuğunun gelecekleriyle
oynamamanızı ve onlara bu sıkıntılı süreci
yaşatmamanızı diliyoruz ve arzuluyoruz.
Kahrolsun 4/C, kahrolsun taşeron
uygulaması diyorum, hepinize iyi akşamlar dilerim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 Sıra Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanun Teklifinin
29. Maddesinin 9. Fıkrasının "İdari Teşkilat
kadrolarındaki herhangi bir personelin diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına atanmasına ihtiyaç duyulması halinde"
ibaresinden sonra gelmek üzere "TBMM'ye sınavla giren personel hariç
tutulmak üzere" ibaresinin eklenmesini arz ederim.
İhsan
Barutçu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık katılıyor
mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK
YAKUT (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Barutçu burada
mı? Yok.
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe :
Teşkilat Yasa Teklifi, Kurumda
ihtiyaç fazlası personelin Başkanlık Divanı kararı ile
kurum dışında görevlendirilmesini öngörmektedir. Norm kadronun
genel ilkelerine göre kamu hizmetinde ihtiyaç duyulduğu için sınavla
alınan personelin, istihdam fazlası olarak değerlendirilmemesi
ve bu nitelikteki personelin kurum dışında görevlendirilme
kapsamından çıkartılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 S. Sayılı Kanun Teklifinin 29 uncu maddesinin beşinci
fıkrasına stenograf olarak görev yapanlar" ibaresinden sonra
gelmek üzere "veya yapmış olanlar" ibaresinin eklenmesini
ve fıkranın son cümlesinin fıkra metninden
çıkarılmasını, altıncı fıkrasına
aşağıdaki (a) ve (c) bentlerinin eklenmesini ve diğer bentlerin
teselsül ettirilmesini, mevcut (b) bendinde yer alan "ve Kütüphane ve
Arşiv Hizmetleri Başkanlığı" ibaresi ile yedinci
fıkrasında yer alan "Genel Sekreter ve" ibarelerinin
fıkra metinlerinden çıkarılmasını, dokuzuncu
fıkrasında yer alan "herhangi bir personelin" ibaresinden
sonra gelmek üzere "(bu Kanunun 31 ve 32 nci maddesi kapsamında
bulunan personel hariç)" ibaresinin eklenmesini ve dokuzuncu
fıkranın son cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli
(Giresun) ve arkadaşları
"a) Genel Sekreter."
"c) Milletvekili Hizmetleri
Başkanlığı hariç, İdari, Mali ve Teknik Hizmetlerden
sorumlu Genel Sekreter Yardımcısına bağlı
başkanlıkların başkanları."
"Ancak bu personelin ataması
Ankara'daki kamu kurum ve kuruluşlarından veya talep etmeleri halinde
talep ettikleri ildeki kamu kurum ve kuruluşlarından birine
yapılır."
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Başkanlık?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK
YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkan.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önceden stenograftık
mesleğinde bulunanların tecrübelerinden yararlanmak amacıyla
bunlara da Tutanak Hizmetleri Başkanlığına başkan veya
başkan yardımcısı olma imkânının
sağlanması, Kütüphane ve Arşiv Hizmetleri
Başkanlığı kütüphane ve arşiv hizmetlerini birlikte
yürüteceğinden buranın başkan ve başkan
yardımcılığına atanmaya ilişkin
sınırlamaların kaldırılması, açıktan veya
naklen atanacaklar arasında Genel Sekreter de olduğundan bu konuya
açıklık getirilmesi, Milletvekili Hizmetleri
Başkanlığı hariç İdari, Mali ve Teknik Hizmetlerden
Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısına bağlı
başkanlıkların başkanlarının da
dışarıdan atanabilmesine imkân sağlanması, TBMM
personelinin bu madde uyarınca diğer kurumlara gönderilmesi durumunda
personelin farklı illerde görev yapması durumu göz önünde tutularak,
ataması yapılacak ilin personelin kendi isteği ile
belirlenmesinin ve doğabilecek mağduriyetlerin giderilmesinin
sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Kabul etmeyenler
BAŞKAN Önerge kabul edilmiştir.
dedim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Etmeyenleri de görün Sayın Başkan.
BAŞKAN Etmeyenleri de sordum.
Ben sizin kadar yorgun değilim,
gece dörde kadar siz oturdunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim,
biz yine dimdik ayaktayız!
BAŞKAN İtirazım yok.
Yani gece dörde, dört buçuğa kadar oturduğunuzu ilan ediyorum. Yani
çalıştığınızı, pardon.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Beş buçuk! Beş buçuk!
BAŞKAN Beş buçukmuş.
Evet, beş buçuğa kadar. Yani siz daha yorgunsunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Yalnız enerjisi biten Enerji Bakanımız uyumuştu!
BAŞKAN Evet, kabul edilen önerge
çerçevesinde madde 29u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.18
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Tanju ÖZCAN (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26ncı
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
83 sıra
sayılı Kanun Teklifinin maddeleri üzerindeki görüşmelere
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Başkanlık
Divanı temsilcisi burada.
30uncu madde
üzerinde üç önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatı Kanununun 30uncu maddesinin üçüncü
fıkrasının birinci cümlesindeki, "... danışman
yardımcısı ..." ibaresinin "milletvekili
asistanı", ikinci cümlesindeki "... danışman
yardımcısının ..." ve "... danışman
yardımcısına ..." ibarelerinin ise sırasıyla
'milletvekili asistanının" ve "milletvekili
asistanına" şeklinde değiştirilmesini; üçüncü
fıkrasının sonuna, "Bu madde kapsamında istihdam
edilen personel kıdem tazminatından
yararlandırılır." cümlesinin eklenmesini ve beşinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman
Çelebi Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Kazım
Kurt
İstanbul İstanbul Eskişehir
Prof. Dr. Aydın Ayaydın Musa Çam Ali
Rıza Öztürk
İstanbul İzmir Mersin
Osman Aydın İhsan
Özkes Haluk
Ahmet Gümüş
Aydın İstanbul Balıkesir
Bülent Kuşoğlu
Ankara
"(5) Kamu
kurum ve kuruluşları ile kamu tüzel kişiliğini haiz
kuramlarda çalışanlar aylık, ödenek, her türlü zam ve
tazminatlar ile diğer mali, sosyal hak ve yardımları
kurumlarınca ödenmek ve görevde yükselme sınavı dahil her türlü
özlük haklarından yararlandırılmak kaydıyla
kurumlarının ve kendilerinin muvafakati ile bu madde kapsamında
TBMM'de görevlendirilebilirler. Bu kapsamdaki personel ile TBMM İdari
Teşkilatında çalışanlardan bu şekilde
görevlendirilenlere çalıştıkları görev unvanları
dikkate alınarak birinci, ikinci ve üçüncü fıkrada öngörülen gösterge
rakamlarının % 35'inin memur aylık katsayısı ile
çarpımı sonucu bulunacak tutarda ayrıca ödeme yapılır
ve bu ödemeden Damga Vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz. Bu
kapsamdaki personel kurumlarından aylıksız izinli olarak da bu
madde hükümleri uyarınca TBMM'de görevlendirilebilir. Bunlara
çalıştıkları görev unvanları dikkate alınarak
birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri uyarınca ödeme
yapılır ve bunların sosyal güvenlik kurumu ile ilişkileri
kendi kurumlarındaki statüleri dikkate alınarak devam ettirilir. TBMM
Başkanlığının bu konudaki talebi ilgili kurum ve
kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu personelin
TBMM'de çalıştıkları süre, varsa mecburi hizmetlerine
sayılır ve bunlara TBMM'de çalıştıkları süre
karşılığında herhangi bir mecburi hizmet yükletilmez.
Bu personele mali ve sosyal haklar kapsamında ayrıca bir ödeme
yapılmaz."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 30 uncu maddesinin madde
başlığına Mali haklar ile geçici ve ibaresinin
eklenmesini, üçüncü ve beşinci fıkralarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve maddeye
aşağıdaki 9, 10 ve 11 inci fıkraların ilave edilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Emin
Haluk Ayhan Mehmet
Şandır
Konya Denizli
Mersin
Oktay Vural Erkan
Akçay Mehmet
Günal
İzmir Manisa
Antalya
(3) Yasama faaliyetlerinde ihtisas
komisyonları ve uluslararası komisyon başkanları ile
milletvekillerine yardımcı olmak üzere kadro şartı
aranmaksızın ve diğer kanunların sözleşmeli personel
çalıştırılması hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın her ihtisas komisyonu ve uluslararası
komisyon başkanı ile milletvekili için bir danışman ve iki
personel sözleşmeli olarak çalıştırılabilir.
Danışmanın en az iki yıllık yükseköğretim ya da
bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen
yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından,
danışman yardımcısının en az liseden ve
diğer personelin en az ilkokuldan mezun olması zorunludur. Bu
kapsamda çalıştırılanlardan; üniversitelerin en az dört
yıllık eğitim veren fakültelerinden ya da bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurt
dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olanlara
(83.500), en az iki yıllık yüksekokul mezunu olanlara (73.000) bin ve
diğer personele ise (63.000) gösterge rakamının memur
aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda
aylık sözleşme ücreti hak edildikçe ödenir. Herhangi bir nedenle
ilişiklerinin kesilmesi hâlinde genel usullere göre kıdem
tazminatı hakkından yararlandırılır.
(5) İdari Teşkilat dâhil, kamu kurum ve kuruluşları
ile kamu tüzel kişiliğini haiz kurumlarda çalışanlar
aylık, ödenek, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali ve sosyal
hak ve yardımları kurumlarınca ödenmek kaydıyla bu madde
kapsamında TBMMde görevlendirilebilirler. Bu personelden en az yüksekokul
veya üniversitelerin en az dört yıllık eğitim veren
fakültelerinden ya da bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu
tarafından kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olanlara (24.500), diğerlerine (18.500) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı
sonucu bulunacak tutarda tazminat hak edildikçe ödenir ve bu tazminat damga
vergisi hariç hiçbir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz, sigorta primine esas
kazancın hesabında dikkate alınmaz. Bu madde kapsamındaki
personel kurumlarından aylıksız izinli olarak da bu madde
hükümleri uyarınca TBMMde görevlendirilebilir. Bunlara bu fıkrada
öngörülen tazminat ödenmez ve çalıştıkları görev
unvanları dikkate alınarak birinci, ikinci ve üçüncü fıkra
hükümleri uyarınca ödeme yapılır ve bunların sosyal
güvenlik kurumu ile ilişkileri kendi kurumlarındaki statüleri dikkate
alınarak devam ettirilir. TBMM Başkanlığının bu
konudaki talebi ilgili kurum ve kuruluşlarca öncelikle
sonuçlandırılır. Bu personelin TBMMde
çalıştıkları süre, varsa mecbur hizmetlerine
sayılır ve bunlara TBMMde çalıştıkları süre
karşılığında herhangi bir mecburi hizmet yükletilmez.
(9) Bu Kanunun
40 ncı maddesi uyarınca tahsis edilen personelden; Koruma Daire
Başkanı ve yardımcısına (24.500) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı
sonucu bulunacak tutarda, diğerlerine (18.500) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı
sonucu bulunacak tutarda tazminat hak edildikçe ödenir ve bu tazminat damga
vergisi hariç hiçbir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz, sigorta primine esas
kazancın hesabında dikkate alınmaz.
(10) İdari
Teşkilat kadrolarında çalışanlara, 657 sayılı
Kanunda belirtilen, ek gösterge dâhil en yüksek Devlet memuru
aylığının;
a) 15 ila 11 inci derecelerden aylık alanlara yüzde
kırkını,
b) 10 ila 7 nci derecelerden aylık alanlara yüzde
kırk beşini,
c) 6 ila 4 üncü derecelerden aylık alanlara yüzde
ellisini,
ç) 3 ila 1 inci derecelerden aylık alanlara yüzde
elli beşini,
geçmemek üzere TBMM Başkanlığınca
belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde her ay aylıkla birlikte, damga
vergisi hariç hiçbir vergi ve kesintiye tabi olmaksızın, peşin
olarak fazla çalışma ücreti ödenir.
(11) İdari
Teşkilat personelinden hangi görevleri yapanlara ne miktarda ek gösterge,
makam tazminatı, ek ödeme ve özel hizmet tazminatı ödeneceği;
ifa edilen görevin niteliği, yetki ve sorumluluk mevkileri ile hizmet
sınıfı, kadro derece ve unvanları da göz önünde
bulundurulmak suretiyle Başkanlık Divanınca belirlenir. Ancak bu
ek gösterge, makam tazminatı, ek ödeme ve tazminatın en yüksek
tutarı, 657 sayılı Kanuna göre ödenen ek ödeme ve özel hizmet
tazminatının en üst tutarını geçemez. Bu ek ödeme ve
tazminatın ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır
ve bu tazminat damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi
tutulmaz."
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 S. Sayılı Kanun Teklifinin 30 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli Ahmet
Aydın A.
Çağatay Kılıç
Giresun
Adıyaman Samsun
Mehmet
Erdoğan Yunus
Kılıç Mahir
Ünal
Adıyaman
Kars Kahramanmaraş
"MADDE 30-
(l) TBMM'nin faaliyetleri ile ilgili alanlarda TBMM Başkanına danışmanlık
yapmak üzere, kadro şartı aranmaksızın ve diğer
kanunların sözleşmeli personel
çalıştırılması hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak beş TBMM
Başkan danışmanı çalıştırılabilir. Bu
kapsamda çalıştırılanlara, (60.000) ila (100.000) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı
sonucu bulunacak tutarda aylık sözleşme ücreti hak edildikçe ödenir
ve sözleşme ücreti dışında mali ve sosyal haklar
kapsamında herhangi bir ad altında ödeme yapılmaz. Bu
şekilde çalıştırılacak personelin sözleşme ücreti
ile sözleşme usul ve esasları tam veya kısmi zamanlı
çalıştırılacak olması dikkate alınarak TBMM
Başkanlığınca belirlenir.
(2) Yasama faaliyetleri ile ilgili özel bilgi ve
ihtisas gerektiren konularda siyasi parti grup başkanlıklarında
kadro şartı aranmaksızın ve diğer kanunların
sözleşmeli personel çalıştırılması
hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın
sözleşmeli personel çalıştırılabilir. Bu kapsamda her
siyasi parti grubunda on grup danışmanı, yirmi beş büro
görevlisi ve TBMM'de grubu bulunan her bir siyasi parti için, her bir siyasi
parti grubunun milletvekili sayısının yüzde onu oranında
ilave büro görevlisi çalıştırılabilir. Bunlardan grup
danışmanına (85.000), büro görevlisine (73.000) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı
sonucu bulunacak tutarda aylık sözleşme ücreti hak edildikçe ödenir.
Bu kapsamda çalıştırılan personele sözleşme ücreti
dışında mali ve sosyal haklar kapsamında herhangi bir ad altında
ödeme yapılmaz.
(3) Yasama faaliyetlerinde milletvekillerine
yardımcı olmak üzere kadro şartı aranmaksızın ve
diğer kanunların sözleşmeli personel
çalıştırılması hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın her milletvekili için bir
danışman, bir ikinci danışman ve ilave bir personel
sözleşmeli olarak çalıştırılabilir.
Danışmanın en az iki yıllık yükseköğretim ya da
bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen
yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından, ikinci
danışmanın en az liseden ve diğer personelin en az
ilkokuldan mezun olması ve ikinci danışmanın kamu kurum ve
kuruluşları ile kamu tüzel kişiliğini haiz kurumların
personeli olması zorunludur. Bu kapsamda
çalıştırılanlardan; danışmana (83.500), ikinci
danışmana (73.000) ve diğer personele ise (63.000) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı
sonucu bulunacak tutarda aylık sözleşme ücreti hak edildikçe ödenir.
Bu kapsamda çalıştırılan tüm personele sözleşme ücreti
dışında mali ve sosyal haklar kapsamında herhangi bir ad altında
ödeme yapılmaz.
(4)
İkinci, üçüncü ve beşinci fıkra uyarınca sözleşmeli
olarak çalıştırılacak tüm personelin sözleşme usul ve
esasları Başkanlık Divanınca belirlenir.
(5)
Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu tüzel kişiliğini haiz
kurumlarda çalışanlar aylık, ödenek, her türlü zam ve
tazminatlar ile diğer mali ve sosyal hak ve yardımları
kurumlarınca ödenmek kaydıyla kurumlarının ve kendilerinin
muvafakati ile bu maddenin bir ila üçüncü fıkraları kapsamında
TBMMde görevlendirilebilirler. Bu personele mali ve sosyal haklar kapsamında
ayrıca bir ödeme yapılmaz. Bu kapsamdaki personel ilgili
mevzuatında yer alan süre sınırlamalarına tabi
olmaksızın ihtiyaç duyulan hizmet sürecince kurumlarından
aylıksız izinli olarak da bu madde hükümleri uyarınca TBMMde
görevlendirilebilir. Aylıksız izinli çalışanlara
çalıştıkları görev unvanları dikkate alınarak
birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri uyarınca ödeme
yapılır ve bunların sosyal güvenlik kurumu ile ilişkileri
kendi kurumlarındaki statüleri dikkate alınarak devam ettirilir. TBMM
Başkanlığının bu konudaki talebi ilgili kurum ve
kuruluşlarca ivedilikle sonuçlandırılır. Bu personelin
TBMMde çalıştıkları süre, varsa mecburi hizmetlerine
sayılır ve bunlara TBMMde çalıştıkları süre
karşılığında herhangi bir mecburi hizmet yükletilmez.
Bunlardan aylıksız izinli olarak çalıştırılanların
TBMM Başkanlığında geçen süreleri kazanılmış
hak aylık derece ve kademelerinde değerlendirilir ve bu süreler terfi
ve emekliliklerinde hesaba katılır. Terfileri başkaca bir
işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır. İdari
Teşkilat kadro veya pozisyonlarında bulunan personel de ikinci ve
üçüncü fıkrada belirtilen sayılar aşılmamak kaydıyla
bu fıkralarda belirtilen görev unvanlarında
çalıştırılabilirler. Bunlardan 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin geçici 14 üncü maddesi kapsamında bulunanların,
geçici 14 üncü maddedeki hakları saklıdır.
(6)
Bu madde uyarınca çalıştırılan TBMM Başkan
danışmanlarının sözleşme veya görevlendirmeleri TBMM
Başkanının görev süresinin sona erdiği, grup
danışmanları ve büro görevlilerinin sözleşme veya
görevlendirmeleri siyasi parti gruplarının ilgili yasama dönemi
içinde grup kurma hakkını kaybettiği, danışman, ikinci
danışmanın ve ilave personelin sözleşme veya
görevlendirmeleri milletvekilinin ilgili yasama dönemi içinde
milletvekilliği sıfatını kaybettiği tarihte veya tüm
sayılanlar açısından milletvekili genel seçimlerinin
ardından yapılan ilk seçimle TBMM Başkanının seçildiği tarihte
hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona ermiş
sayılır. Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu tüzel
kişiliğini haiz kurumların personeli bu fıkrada
sayılan hallerde hiçbir işleme gerek kalmaksızın kendi
kurumlarındaki kadro veya pozisyonlarına dönerler.
(7) Bu madde uyarınca, aylıksız
izinli olanlar hariç, sözleşmeli olarak çalıştırılacak
tüm personel, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
sayılır.
(8) Gerekli hallerde TBMM
Başkanlığının talebi üzerine kamu kurum ve
kuruluşları ile kamu tüzel kişiliğini haiz kurumlarda
çalışanlar aylık, ödenek, her türlü zam ve tazminatlar ile
diğer mali ve sosyal hak ve yardımları kurumlarınca ödenmek
kaydıyla kurumlarının ve kendilerinin muvafakati ile bu maddenin
diğer fıkra hükümlerine tabi olmaksızın TBMM'de
görevlendirilebilirler. Bu personele mali ve sosyal haklar kapsamında
ayrıca bir ödeme yapılmaz."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Ne
yapalım?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Diğer görevlerine bakılmaksızın milletvekili
sıfatını haiz tüm yasama organı üyelerine milletvekilleri
için çalıştırılması öngörülen personelin tahsis
edileceği, dolayısıyla komisyon başkanları için
ayrı bir düzenleme ihtiyacı olmadığından bu yöndeki
düzenlemelerin metinden çıkarılması, kamu tecrübesi olan birinin
milletvekili için çalıştırılmasında faydalı
olacağı gerekçesiyle milletvekilleri için ikinci danışman
olarak istihdam edilecek kişinin kamu personeli olması
zorunluluğu getirilmesi, harcırah ödemesinin daha çok denetim
amaçlı görevler ile düzenli nitelik oluşturmayan belli görevler için
geçerli olduğu, maddedeki harcırah uygulamasının
kalabalık bir gruba yönelik olarak düzenli bir nitelik arz
edebileceği ve kaynak kullanımında israfa yol açabileceği
gerekçesiyle metinden çıkarılması, TBMM personelinin de siyasi
parti gruplarında ve milletvekilleri için çalışabilmesine imkân
tanınması ve gerekli hallerde İdari Teşkilatta da geçici
görevlendirmeyle personel çalıştırılabilmesi
amaçlanmıştır. Uygulamada çıkabilecek sorunların
giderilmesi amacıyla danışman yardımcısının
görev unvanı ikinci danışman olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Biraz önce kabul
edilen önergeyle madde tümüyle değişmiş olduğundan
diğer önergeleri işleme koyma imkânı kalmamıştır.
Bu iki önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Kabul edilen önerge çerçevesi içinde
madde 30u oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır. Şimdi,
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm
41inci maddenin bir, iki, üç, dört, beş, altıncı
fıkraları, yedinci fıkrasının a ile b, c, ç, d
bentleri, sekiz ila on birinci fıkraları ile on iki, on üç ve on
dördüncü fıkralar dâhil olmak üzere 31 ila 42nci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen İzmir
Milletvekili Sayın Musa Çam. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın
Çam.
CHP GRUBU ADINA
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygıdeğer üyeleri; hepinizi bir kez daha saygıyla
selamlıyorum, iyi akşamlar diliyorum. Bugün görüşülmekte olan 83
sıra sayılı Kanunla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi adına
söz almış bulunuyorum.
Bu yıl,
çalışanlar açısından bu ülkede emek veren, üreten insanlar
açısından son derece talihsiz bir süreç yaşıyoruz. Süreç
2011 Şubatında başladı, Haziran ayında devam etti ve
son darbeyi de bugün vurmak üzeresiniz. Darbeyi vurmadan önce sizleri bir kez
daha uyarma görevini burada yerine getirmek istiyoruz. Bu sürgün
yasalarının birincisini Şubat 2011 yılında, bu
yılın başında 6111 sayılı Yasayla
gerçekleştirmiş oldunuz veyahut da AKP Hükûmeti
gerçekleştirmiş oldu. Bunun önemli maddesi 166ncı maddedir;
6111in 166ncı maddesi Türkiyede tüm belediyelerde çalışan
norm kadro fazlası işçilerin, emekçilerin valilik emrine verilmesi ve
valilik tarafından il sınırları içerisinde farklı
yerlere gönderilmesidir. Yaklaşık olarak 52 bin işçiyi kapsayan
bu sürgün maddesi, sürgün kanunu şu anda uygulanmaya başladı.
Örnek, şu anda Ankarada Çankaya Belediyesinde çalışan ama
valilik emrine gönderilen arkadaşlar, Ankaranın en ücra noktası
Haymanaya, Polatlıya veyahut da Elmadağa sürgüne gönderiliyor ve
hatta İstanbulda Sultanbeylide bulunan işçiler nereye gönderiliyor?
Avcılara gönderiliyor veyahut da Şileye gönderiliyor veyahut da
İstanbulun bir başka köşesine sürgüne gönderiliyor. Bunlar bu
ülkede yaşayan işçilere ve emekçilere yapılan en büyük zulüm ve
en büyük sürgün yasasıdır.
İkinci sürgün
yasası; Haziran ayında Parlamento kapalı iken çıkarmış
olduğunuz kanun hükmündeki kararnamelerle birlikte, Türkiyede
çalışanlar bir anda boşlukta kaldı, bakanlıklarda
unvanları ve kadroları açığa çıkartıldı.
Son olarak da,
bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde şu anda görüşülmekte olan
Türkiye Büyük Millet Meclisi Teşkilat Yasasıyla ilgili; Parlamentoda
görev yapan işçilerin, emekçilerin, kamu
çalışanlarının sürgün yasası. Biz şunu söylemek
istiyoruz, diyoruz ki: Arkadaşlar, burada çalışanların,
görev yapan arkadaşlarımızın hiçbir suçu ve kusuru yok iken
sizler bu yasayla burada görev yapan arkadaşlarımızı
tasfiye ediyor ve onların gelecekleri, onların aileleri ve
çocuklarının yaşamlarıyla ilgili önemli kararları
alıyorsunuz ve onlara çok büyük haksızlık yapıyorsunuz.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinde personel fazlası sanki burada
çalışanların suçuymuş gibi bir tutum ve davranış
içerisindesiniz. 666 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyle bu durum
hukuki bir metne dercedilmektedir. Oysa Türkiye Büyük Millet Meclisi bu duruma
AKPli Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının son dokuz
yıldaki yönetimi sayesinde gelmiştir. Örneğin, Türkiye Büyük
Millet Meclisi müşavirleri sorunu; yüzde 80i 2002den sonra
alınmıştır. Örnek olarak, 2006 yılında 3 Başkan
başmüşaviri, 15 Başkan müşaviri, 9 müşavir, toplam 27
müşavir görev yaparken bu sayı Sayın Bülent Arınç
döneminde, 2007 yılında 2 Başkan başmüşaviri, 19
Başkan başmüşaviri, 15 müşavir, toplam 36 müşavire;
2008 yılında 3 Başkan başmüşaviri, 20 Başkan
başmüşaviri, 23 başmüşavir, toplam 46 müşavire; 2009
yılında 6 Başkan başmüşaviri, 33 Başkan
başmüşaviri, 26 müşavir, toplam 65 müşavire Sayın
Köksal Toptan ve Mehmet Ali Şahin döneminde ve son olarak 2011
yılında ise bu sayı 7 Başkan başmüşaviri, 39
başmüşavir ve 42 müşavir, toplam 88 müşavir unvanlı
personele Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından
ulaştırılmıştır.
Şimdi, arkadaşlar, bütün
burada çalışanların hiçbirisinin kusuru ve kabahati yok. Bunlar
tamamen sizin iktidarda olduğunuz dokuz yıllık Hükûmet döneminde
göreve alındı ve şimdi de onların kaderleriyle oynamak
istiyorsunuz. Sayın Bilgiç buradaki konuşmasında Geçmişte
torpille yakınlar alınıyordu, şimdi artık, bundan
sonra torpille alınmayacak, KPSS sınavıyla veyahut da
sınavla alınacak. diyor. Arkadaşlarımız burada görev
yapan arkadaşlara sorduklarında, Genel Sekretere, Başkana ve
Başkan Yardımcılarına sorduklarında, kimlerin hangi
yakınlarının göreve alındıkları
sorularını sorduklarında ben şahsen kulaklarıma
varıncaya kadar kızardım arkadaşlar. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bu kadar yandaşlarla, dayı, yeğen, amca, amca
çocukları, teyze çocukları, yeğenlerle doldurulduğuna ilk
kez burada şahit oluyoruz ve bunun çok büyük bir haksızlık ve
adaletsizlik olduğunun bir kez daha altını çizmek istiyoruz.
AKPden bir milletvekili arkadaşımız Ne olmuş?
Almışsa ne olmuş? İşte, yetenekleri ve ölçüleri buna
uyuyor, alınmış, bunda bir şey yok. dedi. Şimdi,
arkadaşlar bunu söyleyince, yıllar önceden aklıma bir anı
geldi. Şairimiz rahmetli Can Yücelle İzmirde bir sokakta oturup
sohbet ederken bir anısını anlattı. Rahmetli Can Yücelin
babası Hasan Ali Yücel bu ülkede Millî Eğitim
Bakanlığı yapmış olan önemli bir şahsiyettir.
Sınav yapılıyor, yurt dışına 2 tane öğrenci
gönderilecek ve bunlardan bir tanesi kendi oğlu Can Yücel, bir tanesi de
Türkiyeyi önemli bir marka yapan beyin cerrahı Profesör Doktor Gazi
Yaşargil. İkisi sınava giriyorlar, ikisi de sınıf
arkadaşı, okul arkadaşı ve çocukluk arkadaşı. Bu
sınav sonucunda sınavı kazanan Can Yücel değil Türkiye'nin
en büyük beyin cerrahı olan Gazi Yaşargil arkadaşlar. Bu bir
devlet terbiyesidir, bu bir yansızlıktır. Bu, Türkiyede kendi
oğluna, çocuğuna, kardeşine, amca oğluna, teyze oğluna
kayırmacılık değil hukukun üstünlüğünü, adaleti ve
burada eşitliği gözetmiştir. Bunu ben, biraz önce Turhan
Tayanla konuşurken o da bana bir başka anıyı anlattı.
Rahmetli Menderesin oğlu Yüksel Menderes okulu bitirip de iş yapmak
istediği zaman oğluna önerdiği görev Hayır, sen özel
sektörde değil, git hariciyeye, sınava gir, sınavı kazan,
git hariciyede çalış. demiştir arkadaşlar. Şimdi, bu
kadar önemli örnekler önümüzde varken burada
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yandaşlarla doldurulmuş
olmasını hayretle ve ibretle izliyor ve bunun kara leke
olduğunun altını çizmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2010 faaliyet
raporunun 4/C maddesine göre 1.455 kişi geçici olarak
çalışıyor ve bunlardan bir bölümü, bize her gün çay
ikramında bulunan bu arkadaşlarımızın kadrolu
olanları 2.700 lira maaş alıyor ama 4/Cli olanlar 1.700 lira
alıyor arkadaşlar. Biz, 2.700 lira almasına karşı
değiliz, orada aynı işi yapan insanın, aynı çayı
yapan, aynı çayı demleyen ve bize servis yapan bu
arkadaşlarımızın 1.700 lira gibi komik bir ücretle
çalışmasına karşıyız ve bu nedenle 4/Cli
arkadaşlarımızın mutlaka durumunun iyileştirilmesi
gerektiğini ve onlara kadro açılması gerektiğini söylemek
istiyorum.
Yine, burada bize
danışmanlık hizmeti veren arkadaşlarımız bu
çıkartılacak yasayla şu ana kadar alınan gıda ve
giyecek yardımını arkadaşlar alamayacak. Uyarıyorum
sizleri, araba devrilmeden önce yol gösteriyoruz, diyoruz ki şu ana kadar
bize danışmanlık hizmeti veren kardeşlerimiz yiyecek ve
giyecek yardımı alıyorlar, şu anda alıyorlar bunlar
ama çıkartılacak olan bu kanunla birlikte onlar kesilecek. Onlara
bunu çok görmeyin, onlar bunları almaya devam etsinler.
Yine, bize
danışmanlık hizmeti veren arkadaşlarımızın,
ocak ayından yıl sonuna kadar geçen süreç içerisinde ücretlerinde
vergi matrahının yükselmesi nedeniyle yıl sonuna doğru
vergi matrahı yükseliyor ve maaşlarında bir düşüş oluyor.
Bu düşüşü yapmayın arkadaşlar. O
arkadaşlarımızın aldığı ücretlerin
düşürülmesine fırsat vermemenizi istiyoruz arkadaşlar.
Geçen, Plan ve
Bütçe Komisyonunda Genel Sekreterin ve Genel Sekreter
yardımcılarının ve daire başkanlarının
aldıkları yüksek ücretleri söylemiştim. Bir kez daha orada
reddettiler Hayır, öyle değil, böyle değil. dediler ama
şimdi elimde madde İkramiye: Başkanlık Divanının
20/8/1993 tarih, 53 sayılı kararıyla değişik
sözleşmeli olarak çalışanlara çalıştıkları
günlere orantılı olarak hastalık ve senelik izin süreleri dâhil
ocak, nisan, temmuz, ekim aylarında ödenmek üzere mali yıl içinde
dört aylık ücret ikramiyesi verilir. Ayrıca, gayret ve
çalışmaları sonucunda başarılı görev yaptıkları
tespit edilenlere onay ile iki aylığa kadar da ücret teşvik
ikramiyesi olarak verilir.
Şimdi, bu
yasayı yapanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bizler değiliz
arkadaşlar, hiç kendinize öyle bir pay çıkarmayın, Genel
Sekreterlik ve Genel Sekreter yardımcıları, daire
başkanları, oturmuşlar, kendilerine göre bir yasa
tasarısı hazırlamışlar ve bundan sonra artık
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, başkan vekilleri falan
değil burayı bürokratlar yönetecekler arkadaşlar. Buna izin
vermemeniz gerekiyor, doğru değildir, bunu yapmamanız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSA ÇAM (Devamla)
Burada sabahlara kadar bizimle beraber çalışan stenograflar ve
diğer arkadaşlarımızın hakkının ve hukukunun
çiğnenmesine izin vermeyin. Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi iradesiyle
yönetilmeli ve kendisi yönetmeli. Burada çalışan bürokrat
arkadaşları küçük görmek, hor görmek anlamında değil ama
yetkimizi ve yetkinizi başkalarına devretmeyin arkadaşlar.
Hepinize
hayırlı akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çam.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Akçay.
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 83 sıra sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı idari
teşkilatı hakkındaki Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi
partim ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu görüşmeler sonunda
çıkacak olan teşkilat kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisinin
faaliyetlerini, işleyişini, geleceğini, milletvekillerini ve
personelini çok yakından ilgilendirmektedir. Aslında biz burada
geleceğe bir miras devredeceğiz. Bu miras aynı zamanda bir
emanet olacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurumsal
yapısı, kurumsal kimliği çok önemlidir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi bu kurumsal yapısıyla, kimliğiyle,
çalışmasıyla, gelenekleriyle, hatta fiziki yapısı olan
binalarıyla, araç gereciyle, park bahçesiyle, Meclis ve vatandaş
münasebetleriyle Türk milletini temsil eden millî bir teşkilattır. Bu
nedenle, bu kanunun esas ve usulleriyle örnek teşkil edecek özellikte bir
kanun olması gerekir. Yine bu nedenle, her türlü siyasi mülahazadan uzak
bir tutumla, iktidar ve muhalefet olarak ortak sorumluluğumuz
bulunmaktadır.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak konuya baştan
beri bu şekilde bakıyoruz. Ancak bugüne kadar nasıl bir
teşkilat yapısı olması gerektiği konusunda teklif
sahiplerinde, iktidar kanadında ve idarede tereddütler gözledik.
Bize göre, Meclis teşkilat kanunu
yapılırken en fazla titizlik gösterilmesi gereken konuların
başında yasama, yürütme, yargı erklerinin
bağımsızlığı ilkesi gelmektedir. Bu kanun
teklifinde ve teklifin görüşmelerine
başladığımızdan bu yana geçen süreçte en çok ihmal
edilen ve ihlal edilen, maalesef, bu yasama
bağımsızlığı olmuştur. Plan ve Bütçe
Komisyonunda iktidar kanadının verdiği önergelerde 2 Kasım
2011de çıkan 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri
dikkate alınmıştır. Maalesef, bu kanun teklifinde 666
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin gölgesi vardır değerli
arkadaşlar.
Aslında,
özlük haklarını içermeyen ve Türkiye Büyük Millet Meclisini de
kapsamayan bir yetki kanununa dayanılarak çıkarılan bu 666
sayılı Kararnameyle Meclis personeli hakkında düzenlemeler
yapılmıştır. Yani yasama erkine açıkça müdahale
edilmiştir. Bu asla kabul edemeyeceğimiz, yanlış bir
durumdur ve tutumdur ve maalesef, bu yanlışlık peş
peşe devam etmektedir.
Yine, bugün
itibarıyla öğrendik ki bazı iktidar partisi milletvekilleri
TOKİyi 666 sayılı Kararname kapsamı dışına
çıkaran teklif verebiliyorlar.
Yine, Meclis
faaliyetlerinin televizyon yayınlarıyla ilgili Komisyonda
sağlanan anlaşmadan sonradan iktidar partisinin vazgeçtiğini
görüyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bu tutum ve davranışları kınıyorum.
Hatırlatmak isteriz ki yetki kanununun Komisyondaki görüşmeleri
sırasında o tarihte Hükûmet Sözcüsü olan Sayın Cemil Çiçekin
yetki kanununun Türkiye Büyük Millet Meclisini kapsamadığı
yönünde beyanı vardır. Bu beyan tutanaklarda ve Komisyon raporunda
yer almaktadır. Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
olarak Sayın Cemil Çiçekin maalesef kılı dahi
kıpırdamamaktadır. Bu ne yaman bir
tutarsızlıktır? Bu tutum Sayın Çiçekin
güvenilirliğine ve saygınlığına hiçbir katkı
sağlamayacaktır.
Anayasanın
95inci maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin yönetim hizmetlerinin Meclis
Başkanlığı eliyle düzenlenmesi ve yürütülmesi
öngörülmektedir. Yine bu 666 sayılı Kararnameyle yapılan
değişiklikle Meclis Genel Sekreterliği ve Meclis Başkanlık
Divanının yetkileri daraltılmaktadır.
Sonuç olarak
diyebiliriz ki bu meşhur 666 sayılı Kararnameyle yapılan
düzenlemeler yürütmenin yasamaya tahakkümü mahiyetini
taşımaktadır.
Değerli
milletvekilleri, burası yasama organıdır. Kanun hükmünde kararname
Türkiye Büyük Millet Meclisini bağlamamalıdır. Meclisin görev ve
sorumluluklarıyla ilgili düzenleme yaparken kuvvetler
ayrılığına özen gösterilmelidir. Meseleye bu ilkeler
çerçevesinde Anayasa, demokrasi ve hukuk açısından
bakılmalıdır.
Meclisin
hesabını Sayıştay denetliyor. Sağlık idaresi
Sağlık Bakanlığına devredilecek.
Güvenlik
meselesi zaten yıllardır tartışılıyor.
Meclis-TRT
ilişkileri sorunlu.
Teşkilat
yönetiminde Başkanlık Divanı etkisiz. Bu sorunları daha da
saymak mümkün.
Meclis idari
teşkilatının yeniden yapılandırılması
ihtiyacı hepimizin ortak görüşüdür. Aşırı istihdam
herkesin dikkatini çekiyor. Her gelen Meclis Başkanı yüzlerce
personel alımı yapmış. Kriter ne? Kriter yok. Hizmetin
gereği düşünülmemiş. Hizmetin gerekleriyle uyumsuzluk,
farklı statüde çalışan personelin sorunları, farklı
özlük hakları, iş barışının zedelenmesi gibi
hususlar Meclis teşkilatının görevlerini etkin ve verimli bir
şekilde yerine getirmesini aksatmaktadır.
Bu kanun
teklifinin gerekçesinde aşırı istihdamdan şikâyet ediliyor
ancak kanun teklifinde ise bazı
personeli görevden almak, yeni kadrolar oluşturmak, yeni atama
imkânları sağlamaya yönelik bir amaç olduğu
anlaşılıyor.
Taşeronluk
teşvik ediliyor, farklı statülerde çalışmaya çözüm
getirilmiyor.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun teklifinin belki de en olumlu düzenlemelerinden
birisi 31inci maddeyle yasama
uzmanlığının düzenlenmesidir. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yasama ve denetim işlerinde, komisyon ve Genel Kurul
çalışmalarında görev alan idari personelin yasama uzmanı
olarak liyakata ve kariyere dayandırılmasını çok olumlu
bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Temenni ederim ki bu kadroların
istikbalde de yasama faaliyetlerine çok olumlu katkıları olacaktır.
Yalnız, yasama uzmanlarının ciddiyetle, disiplinle ve en iyi
şekilde yetiştirilmeleri mecburiyeti vardır.
Ayrıca
Meclisin yasama ve denetim faaliyetinin olmazsa olmazı, en kritik
personeli Meclis tutanaklarını tutan, düzenleyen, yayına,
basıma hazır hâle getiren stenograflarımızdır. Çok
özel öneme sahip bir fonksiyon ifa eden stenograflar, çok zorlu yetişme
döneminden sonra hata affetmeyen görevlerini başarıyla, özveriyle,
gece gündüz demeden takdire şayan bir şekilde yerine
getirmektedirler. Bu sebeple hepsini kutluyoruz. Ancak şu anda
Meclisimizde görev yapan stenograf sayısı çok azdır,
yetersizdir. 37 stenograf görev yapmaya çalışmaktadır. Mümkün
olan en kısa zamanda bu sayının 2-3 katına
artırılmasına şiddetle ihtiyaç vardır. Sadece Genel
Kurul değil, bütün komisyon çalışmalarında da
tutanakların istenildiğinde en geç bir iki saat içinde
alınabilmesi gerekmektedir.
Yine
stenograflarla ilgili bir önemli düzenleme de 32nci maddede yer
almaktadır. Bu maddenin 3üncü fıkrasında, stenograf
yardımcılarının en az üç yıl
çalışmaları ve yeterlilik sınavında
başarılı olmaları hâlinde bu kadrolara atanabileceği
öngörülüyor. Stenografların bu zorlu kursları sekiz ila on üç ay
sürmektedir. Bu nedenle kurs sürelerinin de çalışma sürelerine dâhil
edilmesi çok yerinde olacaktır.
Meclis idari
teşkilatında norm kadro belirlenmesi ve norm kadro
sayılarına ininceye kadar atama yapılmaması, emeklilik
teşvikinden yararlananlardan boşalan kadroların yüzde
40ının iptal edilmesini olumlu buluyoruz ancak önce norm kadro
çalışmasının yapılması
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY
(Devamla) -
ve belirlenecek kadroların teklife alınması
gerekmektedir.
Bu
düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına, Şırnak Milletvekili Sayın
Hasip Kaplan.
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşkilat
Yasasının İkinci Bölümünü şu an görüşüyoruz. Burada
gerçekten iyi niyetle bazı ortak çalışmalar yapabilir miyiz,
nasıl yapabiliriz? diye dört parti grup başkanvekilleri çekildik,
arkada uzun bir süre çalıştık ama maalesef
uzlaşabildiğimiz önerge sayısı bir elin
parmaklarını geçemedi. Burada enteresan olan bir durumla şöyle
de karşı karşıyayız: Bu teşkilat Yasası alt
komisyonda görüşüldü, Plan ve Bütçe Komisyonu üst komisyonda görüşüldü
ve o komisyonda mutabakatla geçen metinleri görüyoruz, buraya geliyor, bu
metinlerin değiştirildiğini, önerge verilerek son dakikada
değiştirildiğini görüyoruz iktidar partisi tarafından.
Şimdi bir taraftan ortak önergeler oluştururken bir tarafta bir
komisyon çalışması epey emek verilmiş,
ortaklaşılmış komisyon metinleri, geliniyor burada
önergelerle değiştiriliyor. Şimdi bunca çalışmaya,
bunca ortaklaşmaya, bunca emeğin üzerine böyle bir durumla insan
karşılaştığı zaman gerçekten Neden böyle oluyor?
sorusuna cevap aramak zorunda yani bu metin komisyondan kısa bir süre önce
geldi ve geleli daha haftasını doldurmadı ama bunun üzerinde 30a
aşkın önerge geliyor. Yani bu komisyon metni geldikten sonra Genel
Kurula eğer 30un üstünde metin, üzerinde değişiklik önergesi
geliyorsa çok ciddi bir hazırsızlık söz konusu ve gerçekten
burada hatipler de bu sıkıntıları anlatıyor.
Şimdi
bunlardan bir tanesine dikkat çekmek istiyorum: 4/C olayı. 4/C olayı
konusunda burada çıkan herkes konuşuyor ve rahatsız
olduğunu ifade ediyor. Burada bir eşitsizlik var, hukuksuzluk var,
adaletsizlik var. Yani diğer birtakım birimlerde,
danışmanlıklarda, sekreteryadan tutun da stenograflara kadar çok
farklı kesimlerde de birtakım iyileştirmeler
yapılmasına dair talepler olduğunu da biliyoruz. Bunun bir
kısmı karşılandı ama büyük bir kısmı,
mağduriyet kalemi, dilimi karşılanmıyor.
Arkada
konuştuk, üç parti grubu olarak 4/Clilerin kadroya alınması
konusunda ısrarla söyledik: Bu sayı yüksek değil. Mecliste
çalışanları, on-on beş yıldır
çalışanları alalım. diye. Ama bunu ikna edemedik, iktidar partisini.
Sanki Maliye bütçesi
Burada çalışan ve toplam sayı olan 5.521
çalışanın içinde belli bir sayıdaki 4/Cliye kadro
verildiği zaman Türkiye bütçesi dengeleri değişecek gibi bir
manzara çıkıyor karşımıza. Peki o zaman bu
bakış açısının kaynağı nedir? Eğer
işveren primlerinin yüzde 5ini devlet hazinesinden ödeme
kararını, iradesini gösterirseniz ve bir bütçe yılında 5
milyar lira parayı devlet hazinesinden işveren primlerine,
vatandaşın vergisini işveren primlerine harcarsanız, burada
mağdur edilen 4/C kadrolarına da aynı işverenlerin
primlerini nasıl indirdinizse -ki öyle bir durum söz konusu değil
kıyaslama açısından- emeğinin
karşılığını vermek zorundasınız, emeğinin, hakkının,
alın terinin karşılığını vermek
zorundasınız. Bu adaletsizliğe biz isyan ediyoruz, Grubumuz
adına isyan ediyoruz. Bu yaklaşıma isyan ediyoruz
arkadaşlar. Burada bir düzenleme yok, bu önergede ortaklaşma
sağlayamadık. Nasıl sağlayacağız? Tutturdu
arkadaşlarımız AK PARTİ Grubundan, dediler ki: Her dönem
alınan kadroların yüzde 20sini 4/Clerden
oluşturacağız. Zaten bunun yanında bir de sürgünü var,
Emekliliğe teşvik adı altında bir sürgün maddesi de var.
Maalesef burada bir düzenleme iradesi göremiyoruz. Bu geçici madde konusudur, buna
ilişkin bir önergemiz gelecek. Tekrar herkesin kendi vicdanını
yoklamasını istiyoruz.
Diğer bir konu: Şimdi,
15inci maddeyle ilgili bir tartışma burada yaşandı. Bu
yaşanılan tartışmada Meclis TVnin grup
toplantılarını canlı vermesi, Genel Kurul
çalışmalarının canlı yayınlanması konusu
vardı. Şimdi, çağdaş, gelişmiş
parlamentoların hepsine bakıyorsunuz, parlamento
çalışmaları şeffaftır, alenidir, halka
açıktır. Halk seçtiği vekillerin ne
yaptığını, uyuyup uyumadığını merak
ediyor; sabaha karşı süren toplantılarda hangi vekil uyuyor,
hangisi uyumuyor merak ediyor; hangisi çalışıyor, hangisi
çalışmıyor merak ediyor; hatta izliyor, takip ediyor vekilini.
Ben 2007de seçilmiştim,
gelmiştik, kasım ayında Plan ve Bütçe Komisyonundayız. Plan
ve Bütçe Komisyonunda her gün toplantı var, tabii buraya inemiyorum Genel
Kurula ama canlı yayın da var. Antalyadan bir seçmen arıyor evi
Hanımefendi, arıyoruz Hasip Kaplanı hep Meclisteyiz diyor
ama bir türlü göremiyoruz Genel Kurulda. O zaman da Plan ve Bütçe Komisyonunda
sürekli toplantılar gece on ikiye kadar sürüyor. Bırakın onu,
vatandaş vekilinin ne giydiğine kadar dikkat ediyor, söylediklerine
kadar dikkat ediyor. Vatandaş ilgili. O zaman bu ekranları
Her gün
elektriğe zam oluyor, zaten elektrik şirketleri özelleştirmeyle
dağıtıldı, bütün şirketleri aldılar, geçen sene
hepsi gitti, enerji piyasası gitti, otomatik de zamma
bağlanmış.
Şimdi,
bu zamlardan, vergilerden TRTye akçe aktırılıyor, para
aktarılıyor, vatandaşın parasıyla
çalışıyor. Vatandaşın parasıyla çalışan
TRT, iktidarın resmî yayın organına dönüşmüş, bir gün
olsun muhalefet partilerini çağırıp bir açık oturum
yaptığını gördünüz mü? Görmedik. Bari Meclis TV'ye biraz
insaf edin. Holdingleriniz var, medyalarınız var, bütün medyayı
zapturapt altına aldınız, tekele aldınız. Genelkurmay
başkanları, genel yayın yönetmenlerini toplardı, siz
toplamaya başladınız, Başbakan topluyor, yetmiyor,
Başbakan Yardımcısı topluyor, diyor ki: Muhalefete ambargo
koyacaksınız, yayınlamayacaksınız. Koyana vergi
memurlarını, denetmenlerini gönderirim. Aha, merak mı
ediyorsunuz? Uzanların da, Doğan Grubunun da sonu burada.
Olacaksanız Çalık grubu gibi, yandaş ve candaş medya
olacaksınız, cemaat grubunun yayınları gibi tek yanlı
dezenformasyon bilgi kirliliği yapacaksınız, iktidardan yana
olacaksınız, muhalifleri karalayacaksınız, o zaman sizin
yaşama hakkınız var.
Şimdi,
burada da bir vicdan, bir insaf, bir
ahlak, bir basın etiği, bir basın ahlakı, bir basın
konseyi, bir basın dünya evrensel kurallarının etikleri var ama
medyayı siz, madenci şirketlerine dönüştürürseniz, madenci
şirketleri gibi her tarafta altın, krom, bilmem ne aramaya
kalkıp, iktidara yaranmak için de muhalefetin üstüne olmadık
şekilde yayın yapmaya devam ederse, basın özgürlüğünden
rekor kırarsanız, en çok içeride olursa, Meclis TVnin de sesini
kısıtlamaya kalkarsınız. Meclis TVnin sesini
kısıtlamak, şeffaflığı bozmak, Meclisin
oturmuş bu düzenini... Ki her grup toplantısında liderler gelir,
bu liderler, önceden hazırlanır ve haftalık gündem
konuşmaları yaparlar. Oradan toplantılara, bütün partililer
gelir ve iç toplantı olduğu için Genel Kuruldan öte daha gündemi
belirleyici konuşmalar yapılır orada.
Doğru, sizin holdingleriniz,
medyanız dışında, zapturapt altına
aldığınız medya da mümkünse canlı yayından
vermesin iktidar partisini, görürüz onun hâlini, ona bir kulp bulursunuz. Ee,
bari muhalefet partilerini falan onlar da Meclisteki TV
çalışmalarından kendi çalışmalarını
kamuoyuna yansıtmak istediğinde de bunun karşısında görüyoruz.
Bu çok ciddi bir yanlış. Demokrasiye inanamama, halkın
iradesine, halkın takdirine, güvenine mazhar olma konusunda yüzde 49,9 oy
almış bir partinin kendisine oy vermiş bunca iradenin
karşısında kendine güvenememesinden kaynaklanıyor.
Bu ayıba son
verilmesi gerekiyor arkadaşlar. Tekriri müzakere mi olur, ne olursa olur
ama Meclis TVnin açık olması gerekir diyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Şahıslar
adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim. Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, birinci bölüm üzerindeki konuşmamda size televizyon
yayını biteceği için o anda söyleyeyim demiştim.
Şimdi, rahat rahat sizlere de söyleyeyim, onlar gitti. Biz Genel Kurulda
önerge verdik grup toplantılarının da yayımlanması ve
yayımlattırılması diye. Şimdi, burada da naklen
yayın konusunda önerge vardı, vallahi, helal olsun onu da
çıkarttınız, sadece -kuşa döndü- Genel Kurul
görüşmelerini yayınlamak. Yani muhalefetten neden korkuyorsunuz bu
kadar? Ha, niye korkuyorsunuz?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Çok korkuyoruz o yüzden.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Korktuğunuzu biliyorum da niye? Yani topu topu şurada
haftada bir saat grup toplantısı yapılacak. Az önce söyledim.
Hepiniz buradasınız, gelin, açın, bir özel televizyona ihaleyle
verin, yayınlasınlar. TBMM TV, TRTye niye muhtaç olalım?
Gerçekten esef
duyuyorum, yukarıda kabul ettiğimiz şeyleri burada kim
değiştiriyor, nasıl oluyor da komisyonda, alt komisyonda
alınan kararlar TBMMnin iradesine aykırı bir şekilde
Bu
Meclisle ilgili Sayın Başkanım, Hükûmetin tasarısı
falan değil, Meclis Başkanının, başkan vekillerinin
teklifi, nasıl oluyor da parti taassubuyla bunu
değiştiriyorsunuz, hâlâ anlayabilmiş değilim. Yani ne olur,
zaten yediden sonra bunu kaldırıyorsunuz, Genel Kurulu da naklen
demiyorsunuz, tamamını yayınlamak da demiyorsunuz, ne zaman
yayınlayacağınız da belli değil. Yayımlattırmak
diye niye yazdırtmıştık? TBMM TV yapmıyorsa, TRT bize
frekans vermiyorsa başka televizyon yayınlasın diye söyledik.
Şimdi, ondan da birileri rahatsız olmuş, talimat vermiş,
onu da kaldırtıyor. Bu nasıl bir anlayıştır,
açıkçası şaşırıyorum.
Aynı şeyler personelle
ilgili. Yukarıda anlaşıyoruz, alt komisyon
çalışıyor, bürokratlar çalışıyor, geliyor
arkadaşlarımız burada başka bir şeyler söylüyor.
Kadrolu personelin, örneğin fazla mesai ücretlerini söyledik, burada
tamamıyla çıkmış, yani Başkanlık Divanının
inisiyatifinde ne yaparsa yapacak.
Aşağıda yine başka
hususlar var. İdari teşkilatın kadrolu personelinde de yine
eşitsizlikler var. Burada, yine,
danışmanlarımızın -hepsini söylüyorsunuz, adaletsizlik
var diyoruz- işi sona erdiği zaman ne yapacak? Kıdem
tazminatı yok, bir şeyi yok. Bu adam ne yapacak? Yani
çalıştı, iki sene, üç sene. En azından dedik ki belli bir
yıl çalışmış olmak şartıyla bunların
tazminatlarını ödeyelim, o da yok.
Şimdi, burada güvenlik
hizmetleriyle ilgili, emniyet mensuplarında ayrıcalık var.
Şimdiye kadar gelenlere verdik, peki, bundan sonra geçici görevlendirilirse
ne olacak? Milletvekillerinin yanında çalışan personellere bir
şey veriyorsunuz, öbür taraftakine vermiyoruz. Emniyet mensupları
arasında yine bir çifte standart var.
Ayrıca, burada kamudan geçici
görevlendirmeyle gelen personele yapılan ödemelerde de azalma söz konusu,
böylece kalifiye personel getirmemiz de zorlaşacak.
Ve yine getirdiğimiz önergede,
biz, elemanlarımız arasında öğrenim durumuna göre
farklılaştırma yapılmasını istemiştik,
adaletsizliği önlemek adına, şimdi unvanlara göre bir ücret
farklılaştırması yapılmış. Maalesef,
bunların hepsi çok sorunlu maddeler.
Tabii, daha önce de olduğu gibi
aceleyle böyle geçtiği zaman -hâlen daha bir taraftan
arkadaşlarımız düzeltme yapmaya çalışıyorlar-
maalesef bu konularda mağdur etmeyeceğiz derken mağduriyetler
artırılıyor.
Bir taraftan, mağduriyeti
azaltıcı yapmış olduğumuz teklifler yeniden tersine
çevriliyor ve burada ciddi anlamda bir personel kıyımına yol
açacak bir yapılaşma var.
Değerli
arkadaşlar, bütün çalışanları bu şartlarda, bu kanun
çıktıktan sonra herhangi bir kamu kurumuna nakletme, gönderme, zorla
gönderme hakkını elde ediyoruz. Bu bir kıyımdır.
dedik. Bu şartlarda, bütün personeli o zaman buradan gönderme
şansınız var. İhtiyaç olması hâlinde
çok keyfî bir
söylemdir. Dolayısıyla, bu konulardaki adaletsizliğin
giderilmesi gerekiyor ve tekrar ediyorum:
Bakın, burada
birçok maddede kul hakkı yiyorsunuz, çalışanlar arasında
adaletsizliğe yol açıyorsunuz. Defalarca söyledim, Allah-ü Teala
Kur'an-ı Kerimde birçok ayette Hakkı tutun kaldırın.
diyor. Kul hakkı en önemli haklardan bir tanesidir. diye daha önceki
kanunlarda da söyledik. Sizden tekrar bunları gözden geçirmenizi, sonraki
geçici maddelerde veya önce geçmiş olanlarda da tekriri müzakereyle bu
düzenlemeleri yapmanızı ve personel arasındaki
adaletsizliği ortadan kaldırmanızı, genel idari hizmetler
sınıfındaki personel ile aynı işi yapan diğer
personel arasındaki adaletsizliği de ortadan kaldırmanızı
istirham ediyorum. Aksi takdirde, hiçbir şekilde
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL
(Devamla) -
adınızda geçen Adalet kelimesini kullanma
hakkınız olmadığını da söylemek istiyorum.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
Şahıslar
adına son söz, Adana Milletvekili Sayın Necdet Ünivara aittir.
Buyurun Sayın
Ünüvar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NECDET ÜNÜVAR
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 83 sıra
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari Teşkilat Kanunu
Teklifi üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun kapsamında çok önemli düzenlemeler
yapılıyor. Bunlardan bir tanesi de Meclise ait sağlık
biriminin Sağlık Bakanlığıyla yapılacak bir
protokolle Sağlık Bakanlığına devri.
Plan ve Bütçe
Komisyonunda, alt komisyonda, ana komisyonda bu konuyla ilgili yasama ile
yürütme arasındaki erk ilişkisinden, bu hizmetlerin Türkiye Büyük
Millet Meclisinde kalması gerektiğini ifade eden veya bu hizmetlerin
Sağlık Bakanlığına devrinin daha iyi olması
noktasında birçok tartışma yapıldı.
Bu vesileyle
değerli arkadaşlar, bir hekim olarak da milletvekillerimizin
sağlıkla ilgili hususlarda içinde bulunduğu durumdan
birazcık bahsetmek istiyorum.
Milletvekilliği
gerçekten zor ve zahmetli bir görev. Hepimiz, bir yandan kendi seçim
bölgemizdeki faaliyetlerimiz, bir yandan Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altındaki faaliyetlerimiz sebebiyle gerçekten
sağlık açısından da çok ciddi bir risk altında olan
grubu oluşturuyoruz. Âdeta milletvekili, bir yandan hizmet yapmakla
yükümlü olduğu kitlenin veyahut da yürütmekle sorumlu addettiği
işlerle ilgilenmekten kendisiyle ilgilenmeye fırsat bulamayan bir
kitleyi oluşturur. Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
sağlık hizmetlerinin de hakikaten mükemmel bir şekilde
olması gerekir.
Bu devirle ilgili
konu aslında Meclisin gündemine ilk defa gelmiyor. 2005 yılında,
başta SSKya ait olmak üzere diğer kamu kurum ve
kuruluşlarındaki sağlık tesislerinin Sağlık
Bakanlığına devriyle ilgili konuda da, kanun esnasında da
bu konu gündeme gelmişti. O zaman ben Sağlık
Müsteşarıydım ve birçok tartışmalar yapıldı
ve en sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisine ait sağlık biriminin
Meclis uhdesinde kalmasının sağlık hizmetlerini daha iyiye
götüreceği kanaati ortaya çıktı. Ben o zaman da farklı bir
kanaatteydim. Ama geçtiğimiz altı yıllık süre içerisinde,
hekim olarak, tamamen hekim olarak yaptığım gözlemler
çerçevesinde ifade etmek isterim ki, sağlık hizmetleri, en
azından istediğimiz seviyede değil. Burada tabii ki, çalışan
görevli, doktor, hemşire veya diğer sağlık
çalışanlarının bir kusurunu falan söyleyecek değilim.
Ama sağlık hizmetleri bir destek hizmeti olarak yani başta
milletvekillerimiz olmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çalışan kişilerin sağlık hizmetini veren bir birim
olarak en mükemmel olmak durumunda ama gelin görün ki şu andaki tablo o
şekilde değil. Bu kanun çerçevesinde Sağlık
Bakanlığına devrolduktan sonra bu hizmetlerin çok daha iyi bir
noktaya geleceğini düşünüyorum çünkü gerek Komisyon gerekse Genel
Kurul çalışmaları esnasında, geçmişten, öteden beri
yaşanan birtakım sağlık problemlerini çözüm noktasında
birçok zorluklarımız oldu. Bu devirle bu problemlerin ortadan
kalkacağına ben şahsen bir doktor olarak inanıyorum ve
tabii, bu çerçevede şunu da ifade etmek isterim ki, bu konu Plan ve Bütçe
Komisyonunda Yürütmenin yasamaya müdahalesi. şeklinde ifade edildi. Ama
esasında şunu ifade etmeliyiz ki, bir hekimin bir milletvekilinin
bünyesine, vücuduna olan müdahalesi yürütmenin yasamaya müdahalesi olarak
addedilemez, o şekilde değerlendirilemez.
Sonuçta, yüksek risk altında
çalışan milletvekillerimizin sağlık hizmetlerinin olsa olsa
daha iyi bir şekilde takip ve tedavi edilmesi anlamını
taşır. O yüzden, bu devri, şahsen bir doktor olarak çok önemsediğimi,
hizmetlerin çok daha iyiye gideceği kanaatini, bu vesileyle
şahsım adına ifade etmek için söz aldım.
Kanunun, başta milletvekillerimiz
olmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisine hayırlı
olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Ünüvar.
Soru-cevap işlemine
geçeceğim.
Buyurun Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım,
Sayın Meclis Başkan Vekilime sormak istiyorum: Bu düzenlemeyle
emekliliği gelmiş personelin emekli ikramiyelerinin
artırılarak özendirilmesi esası alınmıştır.
Bunun yerine, emekli maaşlarına da yansıyan bir düzenleme daha
gerçekçi olmaz mıydı veya bu konuda bir iyileştirme
yapılabilir mi?
İkincisi:
Mecliste 112 acil istasyonunda çalışan personelin durumu ne
olacaktır?
Üçüncüsü:
4/C kadrosunda olup da bu salonda kavaslık görevini yapan
arkadaşların durumundaki belirsizlik giderilebilecek midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Başkan, buyurun.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)
112 acilde çalışan personel Sağlık
Bakanlığına bağlı, Meclis
Başkanlığına bağlı personel değil,
dolayısıyla herhangi bir düzenleme yapmamız söz konusu
değil.
Genel Kurulda çalışan kavasların durumu da
4/C personelinde hangi düzenleme yapılacaksa aynı düzenlemeden
faydalanacaklar Sayın Işık.
BAŞKAN İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
33üncü
maddede bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 2/92 esas numaralı Kanun Teklifinin Norm kadro 33. Maddesinde yer
alan İdari Teşkilatta norm kadro ilke ve standartları
uygulanır ifadesinden sonra gelmek üzere Genel Sekreterlik
kadrolarında sınavla göreve başlayanlar norm fazlası olarak
değerlendirilemez. ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Prof.
Dr. Aydın Ayaydın Dr.
Aytun Çıray
İstanbul İstanbul İzmir
Ahmet Toptaş Mehmet
Volkan Canalioğlu Mehmet
Ali Ediboğlu
Afyonkarahisar Trabzon Hatay
Süleyman Çelebi
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Süleyman Çelebi
BAŞKAN
Sayın Süleyman Çelebi, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, yüce Meclisin çok
değerli üyeleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Aslında
gecenin bu saatinde önemli bir kanunu görüşüyoruz ama bu kanunu
görüşürken özellikle üzerinde duracağımız madde herkesi
ilgilendiriyor, hepimizi ilgilendiriyor, burada çalışan
arkadaşlarımızı ilgilendiriyor. 657ye göre burada
çalışan statüde arkadaşlarımız var, 4/A statüsünde
çalışan arkadaşlarımız var, 4/B statüsünde
çalışan arkadaşlar var, 4/C statüsünde çalışan
arkadaşlar var, sözleşmeli var, taşeron çalışan var.
Şimdi bir meclis düşünün, bir meclisin
çalışanlarının bu kadar farklı kategorilerde
çalışma alanında olduklarını ve aynı alanda
hizmet veren, aynı işi yapan arkadaşlar arasında hem ücret
açısından hem de çalışma koşulları
açısından bu kadar farklılık olur. Bir ülke parlamentosu
gösterseniz, Bu kadar farklı çalışma koşulları var ve
biz de bunu getirdik önünüze. diyebilseniz; keşke bunu sizden duyabilsek.
Böyle bir şey yok.
Şu anda
yapılmak istenen şu değerli arkadaşlar: Hani Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. Şimdi o
değişti, bu Meclise bundan sonra bürokrasinin egemenliği hâkim
olacak. Şu anda yapılmak istenen bürokrasinin egemenliğidir.
Bürokrasinin bu kadar egemen olduğu bir yapıda ve bu Meclis
sürecinde, bundan
sonraki çalışmalar, işte Meclis Başkan Vekiline
sunulduğunda da arkadan bir notla, bir irade gösterilmeden, bürokrasi ne
diyorsa bundan sonra ona el kaldıracağız ve o
parmaklarımızı onun için kaldırmış
olacağız.
Değerli
arkadaşlarım, aslında ben TRTyle ilgili sansürü
konuşacaktım, o maddede söz almıştım ama o geçti.
Zaten bir kanal vardı, hani hasbelkader vatandaş farklı sesleri
de buradan duyabiliyordu. TRT1, iktidarın elinde; TRT2, iktidarın
elinde; müzik kanallarına varıncaya kadar TRTnin, iktidarın
elinde; özel kanalların yüzde 95i elinizde. Bir kanal vardı, hani
ola ki bazen sesimiz duyulur diye, o da kısıldı. Çünkü ne
isteniyor? Sayın Başbakan daha önce bürokrasinin oligarşisi
diyordu. İşte tam da oligarşiyi buraya, bu sürece
taşıyan bu uygulamadır. Tam da oligarşinin sınav
verdiği yer de burada başlıyor. Tam da egemen olan yapı
buraya doğru taşınmıştır. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Dolayısıyla
sağlık alanında, sağlığın
bakanlığına devredilmesi gelecekle ilgili bir
hazırlıktır. İlk önce Sağlık
Bakanlığına devredilecek, O iyi işletemedi burayı.
denilecek, bir özel sektöre de orası devredilecek tıpkı
diğer taşeron uygulamalarında olduğu gibi, tıpkı
sözleşmeli personelde olduğu gibi.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) SSKlar ne hâle geldi?
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) SSKları da ne hâle getirdiğinizi biliyoruz.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Vatandaş biliyor, vatandaş!
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Daha önce Cari açık var. dediniz, cari
açığı dörde katladınız. Siz dediniz Cari açık
var. diye, siz dediniz. O nedenle bütün bunların finansmanının
nereye gittiğini hep beraber görüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, biz bu sürecin vardığı noktayı
görüyoruz. Biz bu limanda buradaki çalışan arkadaşlara bu
haksızlığın yapılmamasını istiyoruz. Bu eşit, adil olmayan ve
geleceğini karartan uygulamalara bir nebze vicdanınızla karar
vermenizi istiyoruz, biraz vicdanınız varsa. Dün akşam
diğer yasada hep cüzdanlar konuşuldu, en azından bu yasada
vicdanınız bir kez daha konuşsun. Vicdanınıza
sesleniyorum: Bu yasaları bir bütünlük içerisinde değerlendirin ve
buna izin vermeyin. Bu oligarşik yapıya izin vermeyin ve bu sürece
hep beraber katkı verelim. Bu konuda muhalefetin önerisine birazcık
olsun katkı vermek açısından oylarınızı
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) -
bir farklı noktada değerlendirmenizi
istiyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çelebi.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
33üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 34te bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu
Teklifi" nin 34 üncü maddesinin beşinci fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Ahmet
Aydın Nureddin
Nebati
Giresun Adıyaman İstanbul
Abdulkerim
Gök Ahmet
Yeni Pelin
Gündeş Bakır
Şanlıurfa Samsun Kayseri
Mihrimah Belma
Satır Sevim
Savaşer
İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Evet, katılıyor
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Hali
hazırda genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin ödemeleri için
gerekli nakit ihtiyacı, Nakde Dayalı Ödeme Sistemi kapsamında
elektronik ortamda Hazine Müsteşarlığına iletilmekte ve
Müsteşarlık tarafından nakdin aciliyeti ve ödeme zamanına
göre karşılanmaktadır. Nakitler günlük karşılanmakta
ve günlük nakit hesaplaşması yapılmaktadır.
Mevcut uygulama
çerçevesinde nakit ihtiyaçlarının karşılanmasında
herhangi bir sıkıntı bulunmamaktadır. Genel bütçe
kapsamındaki kamu idarelerinin ödeme ve tahsilat işlemlerinin
elektronik ortamda yapılmasına ilişkin Usul ve Esaslarda, nakit
ihtiyaçlarının belirlenmesi ve karşılanmasına
ilişkin hususlar ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup,
aniden gerçekleşecek toplantı, organizasyon, seyahat vb. durumlar
için günlük ve hemen nakit gönderimine ilişkin düzenleme mevcuttur.
Yaklaşık
iki buçuk yıldır Bakanlık Merkez Muhasebe Birimlerinde de
uygulanan sistemde şu ana kadar herhangi bir sıkıntı
bulunmamaktadır. Yapılmak istenen düzenleme, nakit yönetimi
açısından sıkıntı oluşturabilecek ve nakdin
yersiz yere hesaplarda bekletilmesi sonucu doğurabilecektir. Önerge ile
oluşacak sıkıntıların önüne geçilmeye çalışılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, karar yetersayısı
BAŞKAN - Karar yetersayısını
arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.49
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Tanju ÖZCAN (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26ncı
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
83 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 34üncü maddesi üzerinde verilen, Giresun
Milletvekili Sayın Nurettin Canikli ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Teklifin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Başkanlık
Divanı temsilciliği burada.
34üncü maddeyi
kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
35inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
36ncı
maddede bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 sıra sayılı Kanun Teklifinin 36 ncı maddesinin
Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır Seyfettin
Yılmaz
Konya Mersin Adana
Erkan
Akçay Emin
Haluk Ayhan
Manisa
Denizli
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Başkanlık Divanı katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Seyfettin Yılmaz
BAŞKAN
Sayın Seyfettin Yılmaz, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilat
Kanun Teklifinin 36ncı maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
36ncı madde ne diyor? TBMM
Başkanlığının sorumluluğundaki tarihî bina ve
objelerin onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesine
ilişkin mal ve hizmet alımları ile
TBMM Başkanınca
mütalaa ve hukuki hizmet satın alma işleri
Kamu İhale Kanunu
hükümlerine tabi olmaksızın
Yani istisna dışında
olmasını öngörüyor. Peki,
istisna olmasını istediği 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu nedir? 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu 22/01/2002 tarihinde
Resmî Gazetede yayımlanmış ve 2003 tarihinden itibaren de
yürürlüğe girmiştir yani bu yüce Meclisimizde kabul edilmiş bir
kanun. 4734 sayılı Kanun 2886 sayılı Kanunu yürürlükten
kaldırmamış ve uygulamada 01/01/2003 tarihinden itibaren kapsam
içerisinde bulunan idarelerin yapacağı her türlü mal ve hizmet
alımı ile yapım işlerinin ihalesinde Kamu İhale
Kanununu, bunun dışında kalan örneğin satım, kiraya
verme ve mülkiyetin gayriayni hak tesisi konularında ise Devlet İhale
Kanununun uygulamasına geçilmiştir. 4734 sayılı Kanuna
göre açık ihale usulü ve belli istekliler arasında ihale usulü temel
usullerdir. Bu Kanunun amacı, kamu hukukuna tabi olan veya kamunun
denetimi altında bulunan veyahut kamu kaynağını kullanan
kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygulanacak
esas ve usulleri belirlemektir. Yolsuzlukla mücadele kapsamında
yaşanan son gelişmeler neticesinde Saydamlığın
Artırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi
Stratejisi Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilmiş ve eylem
planı hazırlanmıştır. Bu eylem planı
stratejisinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
saydamlığın artırılması ve yolsuzlukla mücadele
alanında son yıllarda yapılan başlıca düzenlemeler
arasında sayılmıştır. Eylem planında ise
Önlemeye yönelik tedbirler başlığı altında kamu
ihale sisteminin gözden geçirilmesi tedbiri yer almasına rağmen, 4734
sayılı Kanun ilk yürürlüğe girdiğinde 5 bent olan
istisnalar maddesi en son değişikliklerle birlikte 17 bende
çıkmıştır. İstisna, tanım itibarıyla,
ayrı tutulmak, kural dışı bırakılmak gibi anlamlara
gelmektedir. 4734 sayılı Kanun açısından istisnai kanunun
3üncü maddesinde düzenlenen istisna ile bazı ürün, mal ve hizmetlerle
yapım işleri adlarına veya konularına göre kanun genelinden
istisna tutulmaktadır. Sayılan iş ve konularda yapılacak
harcamalar kanun kapsamı dışında tutulmaktadır.
Kamu
alımlarını düzenleyen 4734 sayılı Kanun dokuz yıl
içinde çok sayıda ciddi değişikliklere
uğramıştır. Bu değişikliklerin bir
kısmı siyasi rant riski taşıyan unsurlar içermektedir. Bu
risk, yapılan değişiklikler ile daraltılan kapsam maddesi
ve genişletilen istisna maddelerinde kendisini gösterse de bunun
dışında kalan maddelerle birlikte İhale Kanunu günümüzde
siyasi iktidarlara yakın bir sermaye birikimi modeli yaratmanın
aracı hâline gelmiş gibi gözükmektedir. Bu modelin uygulama
ayaklarında yerel yönetimler ve yapım işlerinde rol alan
diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yer
aldığı açıktır. Kamusal denetim
zayıflatılarak ihale süreçlerinin kanunun kuruluş felsefesini
oluşturan açıklık ve kaliteli rekabet anlayışından
uzaklaştırılmasının kamu kaynaklarının
rasyonel bir biçimde kamu yararına kullanımında ciddi
sıkıntılar yaratacağı çok açıktır. Bütün
bunların sonucunda siyasi rantın bürokratik rant mekanizmasıyla
desteklenmesi ve yapılmak istenilen istisnai maddenin içeriği de göz
önüne alındığında ihale sisteminin yolsuzluk ve
usulsüzlüklere giderek daha fazla muhatap olma riskini
artırdığını ileri sürmek fazla iddialı bir
değerlendirme olmayacaktır. 4734 sayılı Kamu İhale
Kanununu çıkaran bu yüce Meclis değil midir? Bu Kanunun amacı
tüm kamu kurum ve kuruluşlarında dürüst, şeffaf,
katılımcı, kimsenin kayırılmadığı
ihaleleri yapmak değil midir? Tüm kamu kurum ve kuruluşlarında
bu Kanun uygulanırken Türkiye Büyük
Millet Meclisinin istisna tutulmasını yüce Türk milletine nasıl
açıklayacağız? Kamu kurumlarına nasıl Bu
kanunları uygulayacağız. diyebileceğiz?
Ben bu
düşüncelerle bu maddenin kanundan çıkarılmasını teklif
ediyorum, hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Madde 36yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 37de bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 sıra sayılı Kanun Teklifinin 37 nci maddesinin ikinci
fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ahmet Aydın Nureddin Nebati
Giresun Adıyaman İstanbul
Salih Koca Zeynep Karahan Uslu
Eskişehir Şanlıurfa
Görüşülen
inceleme sonuçları, Genel Kurulun bilgisine sunulur.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İçtüzüğün
Harcamaların Denetimi Başlıklı 177 nci maddesinde
"Komisyon söz konusu incelemelerinin sonucunu bir raporla Genel Kurula
sunar." şeklinde yer alan ve bugüne kadar geleneksel olarak devam
eden Genel Kurulun Bilgilendirilmesi işleminin muhafazası
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesinde madde 37yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 38i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 39da iki
önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 sıra sayılı "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İdari Teşkilatı Kanunu Teklifi"nin 39 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Zeynep Karahan Uslu Ahmet Aydın
Giresun Şanlıurfa Adıyaman
Mahir Ünal Nureddin Nebati Abdulkerim Gök
Kahramanmaraş İstanbul Şanlıurfa
"Madde 39 -
(1) Milletvekilleri ve İdari Teşkilatın kadrolu personeli,
bunların emeklileri, sözleşmeli, geçici ve geçici görevli personel
ile bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere TBMM
yerleşkesi içerisinde verilecek sağlık hizmetleri, TBMM
Başkanlığı ile Sağlık Bakanlığı
arasında yapılacak protokol çerçevesinde Bakanlığa
bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinin TBMM
yerleşkesi içerisinde kuracakları yataklı veya yataksız
sağlık birimlerince verilir. "
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 Sıra Sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatı Kanunu Teklifinin 39. Maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haluk
Ahmet Gümüş Aydın
Ağan Ayaydın
İstanbul Balıkesir İstanbul
Ali Rıza Öztürk Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
Mersin Ankara İzmir
Kazım Kurt Osman
Aydın Süleyman
Çelebi
Eskişehir Aydın İstanbul
İhsan Özkes Özgür
Özel
İstanbul Manisa
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Özel konuşacak.
BAŞKAN Manisa Milletvekili Sayın Özel,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
39uncu maddede ve 39uncu maddeden ayrı olarak
düşünülemeyecek, ileride gelecek olan geçici 8inci maddede, Meclisteki
bizlere sunulan sağlık hizmetinin hem kimler tarafından
sunulacağı hem de şu anda sağlık hizmetini bize sunan
personelin özlük hakları açısından veya görevlerine devam edip
etmemesi açısından burada bir karar vereceğiz.
Mevcut duruma göre öneri buradaki sağlık
hizmetlerinin Sağlık Bakanlığına devredilmesi, hem
fiziki mekân açısından hem de personelin yapılacak olan bir
protokolle devredilmesi yönünde.
Aslında böyle bir kararı verirken
Ki her
zaman, örneğin kanun hükmünde kararnamelere itiraz ederken de bunu
söyledik. Örneğin Sağlık Komisyonunda hem iktidar partisinden
hem muhalefet partisinden, konusunun uzmanı ve danışıldığı
takdirde, daha doğrusu, kolay kolay bulunamayacak değerde bir
danışma heyeti orada varken kanun hükmünde kararnameler
bürokratların yönlendirmesiyle ve sosyal taraflardan fikir alınmadan
hazırlanmıştı.
Şimdi Mecliste çok daha dar kapsamlı bir
şey yapıyoruz ama belki burada bir memnuniyet anketi
düşünülmeliydi. Çünkü -şunda bir itiraz olmaz sanıyorum-
bugünkünden daha pahalıya Meclis bütçesine mal olacak
alacağımız sağlık hizmeti. Bunun 10 trilyon lira ya da
7 trilyon lira yıllık ek yük getireceğini hesaplıyorlar ve
bu noktada, sağlık hizmetini kendisi üreten bir noktadan
Sağlık Bakanlığından hizmet satın alan bir
noktaya geldiğimiz durumda Meclisin bütçesine ek yük gelecek. Acaba
milletvekillerimiz Meclis kampüsü içinde ve bize bağlı olarak
çalışan ve üretilen bu sağlık hizmetinden memnun
değiller mi? Böyle bir memnuniyet anketi yapıldı mı ki 10
trilyon lira daha ek para veriyoruz?
Bunun üzerine
şöyle bir tarafı daha var işin: Orada çalışan
personelin özlük hakları açısından birtakım
sıkıntılar var. Her ne kadar geçici 8inci maddenin bazı
bentlerinde emeklilik teşvik ediliyor ve iki yıl çalışma
şartına bakılmaksızın, bugünkü özlük hakları
üzerinden emeklilikle ilgili bir durum varsa da maddenin bütünü incelendiğinde,
orada çalışan kişilerin Sağlık
Bakanlığına devredileceği ve Ankara içinde farklı
yerlerde görevlendirilebilecekleri durumu ortaya çıkıyor. Bugüne
kadar Meclise, yasama faaliyeti yapan bizlere çok önemli hizmetler vermiş
olan bu sağlık personelinin -ki dışarıda
eczacılar, doktorlar, diş hekimleri iktidar partisinin sekiz dokuz
yıldır ortaya koyduğu politikalardan şikâyet ederek kimi
meydanlarda, kimi eylemlerdeyken görece olarak daha iyi durumda olan
sağlık personelinin- son huzur içinde olan kısmına da el
atmış ve onların da huzurunu kaçırıyormuş
pozisyonuna da hep beraber düşüyoruz.
Bir başka sakınca olarak
şunu da ifade etmek zorundayım: Burası bir yasama organı
ama biz, yasama organına sunulmakta olan sağlık hizmetlerinin
patronajını yürütme organına ve bir bakanlığa
bırakıyoruz. Bunun mahzurlu tarafları olduğu
noktasında grubumuzda oluşan görüş hukuken de desteklenmektedir,
bunu da yüce Meclisin takdirlerine arz etmek durumundayız ve açıkça
da şunu ifade etmek durumundayız ki bu taslağın bu kadar,
artık böyle hani bir grubun kararıyla, hemen, eller kalksın,
indirilsin falan
Birçok şeyde oluyor ama artık, bu, burada görev
yapan ve bundan önce görev yapmış kişilere, onların hak
sahiplerine sunulacak olan sağlık hizmetiyle ilgili bir mesele. Hiç
olmazsa burada bir empati kurmak, burada bir ortak aklı aramak, burada
Biz bunu nasıl yaparsak daha iyi olur arkadaşlar? diye bakmak,
mevcut durumu iyileştirmek için ilave gelecek olan o 7 trilyon ya da 10
trilyonluk, Sağlık Bakanlığına cebimizden
ödeyeceğimiz, hepimiz adına bütçelendirilen bu parayı ödemek
yerine burada daha bir iyileştirmeyi tartışmak doğru
olabilirdi. Hâlâ daha bu fırsatın kaçmış olduğunu
düşünmüyorum Sayın Meclis Başkan Vekillerim; hem Komisyon
sırasında bu değişiklik önergeleriyle ilgili
görüşlerini belirtmesi açısından hem de siz değerli
Başkan Vekilime. Bu fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini
düşünüyorum ve bu konudaki bizim
düşüncemiz, mevcut durumun iyileştirmelerle sürdürülmesi yönündedir
ama tabii ki kararı verecek olan
yüce Meclistir.
Hepinizi
grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özel.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 sıra sayılı "Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu
Teklifi"nin 39 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli
(Giresun) ve arkadaşları
"Madde 39 -
(1) Milletvekilleri ve İdari Teşkilatın kadrolu personeli,
bunların emeklileri, sözleşmeli, geçici ve geçici görevli personel
ile bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere TBMM
yerleşkesi içerisinde verilecek sağlık hizmetleri, TBMM
Başkanlığı ile Sağlık Bakanlığı
arasında yapılacak protokol çerçevesinde Bakanlığa
bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinin TBMM
yerleşkesi içerisinde kuracakları yataklı veya yataksız
sağlık birimlerince verilir. "
BAŞKAN -
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile
tüm personeli de kapsayacak şekilde sağlık hizmetlerinin
satın alınması Genel Sağlık Sigortasından istisna
gibi algılanacaktır. Önerge ile bu durumun önüne geçilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda madde 39u oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 40ta
dört önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan yasa tasarısının 40. maddesinin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Turgut
Dibek
İstanbul Kocaeli Kırklareli
Ali
Özgündüz Mehmet
Hilal Kaplan
İstanbul Kocaeli
TBMMde görev yapan Emniyet ve
diğer kolluk hizmetleri için ödenen tazminatların ödenmesine devam
edilir.
BAŞKAN -
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Akar
BAŞKAN
Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar
Akar.
Sayın
Akar buyurun. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Kocaelinin farkını görüyorsunuz değil mi Sayın
Başkan?
BAŞKAN
Kocaelinin farkını görüyor
musunuz? dedi bana.
Evet, buyurun.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Burada
Teşkilat Yasasını görüşmeye devam ediyoruz ama
Teşkilat Yasasını da dün akşamki gibi, paralı
askerlik veya zenginlerin askerlik yasası gibi hızlı bir
şekilde görüşüyoruz. Bunun sakıncalarını da
gelecekteki birkaç gün veya birkaç ay içerisinde tek tek görmeye başlayacağız.
Umarım yine zenginlerin bir yasası olan, şikecilerin yasası
olan yasayı görüştüğümüz gibi, sizin daha önce kabul
ettiğiniz şekilde, yedi ay sonra bu yasada da bir
değişiklik yapmak için tekrar Meclisi
çalıştırmayız. Umarım bunların önüne geçmiş
oluruz diye düşünüyorum.
Şimdi,
güvenlik hizmetleriyle ilgili konuşma aldım ve öneri vermek istiyorum
ama önce bir tanımlayalım: Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün
bina, tesis, eklenti ve arazilerinde kolluk ve yönetim hizmetleri TBMM
Başkanlığı eliyle düzenlenir ve yürütülür. Emniyet ve
diğer kolluk hizmetleri için yeteri kadar kuvvet İçişleri
Bakanlığı TBMM Başkanlığına tahsis edilir.
diye maddede değinilmektedir.
Bütün buradaki
muhafız ve tören taburundaki görevler de buradaki güvenlik birimlerine
devredilmiş bulunuyor. Buraya kadar bir sıkıntı yok ancak
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 375 sayılı Kanun
Hükmündeki Kararnamenin geçici 14üncü maddesinde düzenleme
yapılmış Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliği, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği ve
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğine ait kadro veya pozisyonlarda bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihte istihdam edilen personelin mali ve
sosyal hakları hakkında bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin, geçici 10 uncu madde
hükümleri dikkate alınmak suretiyle anılan kurumlarda istihdam
edildikleri sürece uygulanmasına devam olunur. denilmekte.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı
Kanunu Teklifinin Değiştirilen hükümler başlıklı
41inci maddesinin 7nci fıkrası (d) bendi ile geçici 14üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan personelin ibaresinden sonra
gelmek üzere İçişleri Bakanlığınca tahsis edilen
polis kuvvetlerine mensup personel ile mevzuat uyarınca görevlendirilmiş
personel dâhil ibaresi eklenerek mevcut personelin mali ve sosyal hakları
korunmakta, kanunun yasalaşması hâlinde yeni atanacak personel bu
mali ve sosyal haklardan yararlanamayacaktır. Yani kısaca özetlersek
yapılmak isteneni; sabahları geliyoruz, soğuk Ankara günlerinde
bizi kapıda karşılayan polislerimiz veya Meclis meydanında
karşılayan polislerimiz veya bankolarda karşılayan
polislerimiz eğer şu anda görevlerini devam ettiriyorlarsa bundan
sonraki sosyal haklardan ve mali haklardan yararlanabilecekler ama Meclis
kadrosundaki bu kuvvetlere yeni katılacak polis
arkadaşlarımız bu görevlerini yaparken aynı görevi yapan 2
kişiden biri sosyal ve mali haklardan istifade ederken diğerleri bu
sosyal ve mali haklardan istifade edemeyecektir yani Anayasanın 10uncu
maddesi olan eşitlik ilkesine de aykırıdır yani
İntibak Yasası diye bağırdığımız bu
Meclisteki emeklilerin problemi gibi yeni bir problem
yaratılmaktadır. Aynı görevi yapan, aynı iki kapıda
dikilen biri eski biri yeni polis arkadaş aynı sosyal haklardan ve
özlük haklarından yararlanamayacaktır. Bu, tamamen
yanlıştır. Bizim önerimiz aynı görevi yapanlar
arasındaki farkın olmaması için bu önergemizin kabul edilmesi
doğrultusunda görüş bildirmenizdir. Bu maddenin bir ayağı
aksaktır, topaldır. Bunu da sizlerle birlikte, hep beraber bu
arkadaşlarımız için düzeltmeyi öneriyoruz size.
Teşekkür
ediyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akar. Kocaelinin farkını
gösterdiniz, zamanı da çok iyi kullanarak, çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Madde 40ı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 41e
bağlı birinci fıkrada bir önerge vardır, okutup işleme
alıyorum.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanun Teklifi nin
41 inci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
İhsan
Barutçu
İstanbul
Madde 41- 15/07/1950
tarihli ve 5682 sayılı pasaport kanunun 13. Maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan "Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreteri ibaresinden sonra gelmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Genel Sekreterine" ibaresi, aynı
kanunun 14. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "T.C.Emekli
Sandığı ile ilgilendirilip emekli kesenekleri bu derecelerden
kesilmek suretiyle sözleşmeli olarak çalıştırılan
Devlet memurları ve diğer kamu görevlilerine" ibaresinden sonra
gelmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İdari teşkilatında görev yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı danışmanlarına, siyasi parti grup
danışmanlarına ve milletvekili danışmanlarına görevleri
süresince" ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM
BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık katılmıyor.
Sayın
Barutçu yok.
Gerekçeyi
okuyun:
Gerekçe:
TBMM idari
teşkilatında, siyasi parti grupları bünyesinde ve milletvekili
yanında görev yapan danışmanlardan, bir kısmı TBMM'de
ya da diğer kamu kurum ve kuruluşlarında kadrolu olarak görev
yapmakta iken geçici olarak bu görevi ifa etmekte olup, büyük bir
kısmı açıktan sözleşmeli olarak istihdam edilmektedirler.
Danışmanlar arasında özlük hakları yönünden hiçbir fark
olmamasına rağmen, kamu kurum ve kuruluşlarından
görevlendirme gelen kadrolu personeli, 657 Sayılı Devlet
Memurları Kanununda öngörülen derece ve kademeye geldiklerinde yeşil
pasaport hakkından yararlanmakta iken, açıktan gelen personelin böyle
bir hakkının olmaması aynı unvanda aynı görevi yapan
personel arasında eşitsizliğe yol açmaktadır. Bu önerge ile
hem danışmanlar arasında pasaport kullanım hakkı
yönünden eşitsizliğin giderilmesi, hem de diğer kamu kurum ve
kuruluşlarında görev yapan devlet memurlarına belli derece ve
kademede tanınan bu hakkın, Meclis başkanı, grup başkanları
ve milletvekillerine parlamenter hizmetlerde en büyük yardım ve
desteği sağlayan personele de sağlanması
amaçlanmaktadır.
Söz konusu
değişiklik önergemizin kabulü ile, yasa teklifinin genel gerekçesinde
yer alan; Siyasi parti gruplarının ve milletvekillerinin nitelikli
personel ve yardımcı personel ihtiyacını karşılamaya
olanak sağlayan düzenlemeler de Teklife dercedilmiştir. Böylece
İdari Teşkilat ile bağlı olduğu siyasi otoritenin
ilişkisinin politika geliştirme, sistem kurma, ulusal ve
uluslararası iş birlikleri yapma gibi stratejik düzeye
taşınması" amacının yerine getirilmesinde
katkıda bulunulmuş olacak ve madde gerekçesinde yer alan
"Ayrıca Pasaport Kanununun 13 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasında TBMM Genel Sekreterine yer verilmesi, TBMM'nin
saygınlığı bakımından önemli" olmasına
paralel olarak aynı kanunda TBMM de görev yapan danışmanlara da
yer verilmesi TBMM'nin saygınlığına ayrıca
katkıda bulunacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 41e bağlı 1inci
fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 41e bağlı 2nci
fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 41e bağlı 3üncü
fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 41e bağlı 4üncü
fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 41e bağlı 5inci
fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 41e bağlı 6ncı
fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 41e bağlı 7nci
fıkra (a) ile (b) bentlerini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 41e bağlı 7nci
fıkra (c) bendinde bir önerge vardır, okutup işleme
alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 S.
Sayılı Kanun Teklifinin 41 inci maddesinin yedinci
fıkrasının (c) bendinin madde metninden
çıkarılmasını ve diğer bentlerin teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mustafa
Kalaycı Ahmet
Aydın
Giresun Konya Adıyaman
Oya Eronat Vedat
Demiröz Salih
Koca
Diyarbakır Bitlis Eskişehir
Ekrem Çelebi
Ağrı
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Ne yapalım?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Gerekçe
okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
TBMM çalışanlarına
yönelik fazla çalışmaya ilişkin düzenleme bu Kanun
kapsamına alındığından mükerrerliğin önlenmesi
amacıyla söz konusu düzenlemenin metinden çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 41e bağlı 7nci
fıkranın (c) bendi madde metninden
çıkarıldığı için oylamıyoruz.
Madde 41e bağlı 7nci
fıkranın (ç) bendini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 41e bağlı 7nci
fıkranın (d) bendinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 S. Sayılı Kanun Teklifinin 41 inci maddesinin yedinci
fıkrasının (d) bendine "(İçişleri
Bakanlığınca" ibaresinden önce gelmek üzere "Türkiye
Büyük Millet Meclisinde çalışanlar hariç, ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Ahmet
Aydın Eşref
Taş
Giresun Adıyaman Bingöl
Mehmet
Doğan Kubat Mihrimah
Belma Satır Ekrem
Çelebi
İstanbul İstanbul Ağrı
Zeynep
Karahan Uslu Nureddin
Nebati Şirin Ünal Şanlıurfa İstanbul
İstanbul
Sevim
Savaşer Abdulkerim
Gök Mehmet
Metiner
İstanbul Şanlıurfa Adıyaman
Türkan
Dağoğlu Tülay
Selamoğlu Tülay
Kaynarca
İstanbul Ankara
İstanbul
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyor
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
TBMM'de
görevli olanlara yönelik
düzenlemelerin bu Kanunda yapılması öngörüldüğünden söz konusu
değişiklik önerilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 41e bağlı 7nci fıkranın (d)
bendini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Madde 41e bağlı 8, 9, 10, 11inci
fıkraları oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 41e bağlı 12nci fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Madde 41e bağlı 13üncü fıkrada bir
önerge vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 Sıra Sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatı Kanunu Teklifinin 41 Maddesinin 13.
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İhsan
Özkes Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Süleyman
Çelebi
İstanbul İstanbul İstanbul
Aydın
Ayaydın Ali
Rıza Öztürk Kazım
Kurt
İstanbul Mersin Eskişehir
Musa
Çam Haluk
Ahmet Gümüş Osman
Aydın
İzmir Balıkesir Aydın
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
(13) 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanunun 15 inci maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinde geçen "Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Sekreterliği" ibaresi "Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatında Başkan
Yardımcısı ve üzeri kadrolarda görev yapan" şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Çelebi...
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın
Süleyman Çelebi.
Buyurun Sayın Çelebi.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şu ana kadar içtenlikle, samimi birçok öneriyi muhalefet
burada dile getirdi. Yani gerçekten, aslında çözüme ulaşabilecek,
ortak noktalar bulabilecek birçok öneri oylarınızla reddedildi.
Şimdi
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Birçok öneri de kabul edildi ya, ortaklaşa öneriler
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Hayır, hayır yani önemliler, hani öyle
garnitür olanlardan bahsetmiyorum Sayın Grup Başkan Vekili,
esasını ilgilendiren konulardan bahsediyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Esasını düzenledik, hep birlikte düzenledik.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Şimdi, ileri demokrasiden bahsediyoruz ya, hani,
ileri demokrasi ülkemize geldi ya Anayasa değişikliğinden sonra.
Anayasanın 51inci maddesinde yapılan değişiklikten sonra,
en azından şimdi, buradaki personelin, burada
çalışanların en tabii hakkı olan sendika hakkının
önüne geçmeyin, onu engellemeyin, onu gene bürokrasinin tekeline
bırakmadan, özgürce sendika üyesi olabilsinler, en azından size
derdini anlatamayan, size en azından cesaretle gelemeyen, sizlere bu
sorunlarını açamayan personelin, burada çalışanların
sendika hakkına kıyım yapmayın. Önce bunu istiyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, bakın, ileri
demokrasi dediğiniz ülkelerde -biraz önce polis teşkilatıyla
ilgili de öneri böyle reddedildi- İsveçte polis sendikası 1886
yılında kuruldu, subay sendikası 1883 yılında kuruldu.
Bizim ülkemizde en çok övündüğümüz neydi? Anayasanın
90ıncı maddesi. Uluslararası alandan gelenler olduğunda,
ilk anayasa değişikliğinde biz sendikacılar olarak Ya, çok
önemli değişiklik oldu. Türkiyede uluslararası sözleşmeler
artık 90ıncı madde kapsamında güvence altına
alınmıştır. dedik. Şimdi, böyle bir güvence var
mı? Şimdi, Anayasanın 90ıncı maddesinin
uygulandığı bir Türkiyede miyiz, ihlal edildiği bir
Türkiyede miyiz? O nedenle bir yandan bu Mecliste Avrupa Sosyal Şartının
5 ve 6ncı maddesine çekince koyuyoruz. Bir taraftan ileri demokrasi, bir
taraftan engeller, önüne konulan barajlar ve böyle sendikal haklar.
Şimdi, burada çalışan,
artık güdümlü hâle getirilmek istemeyen insanlar, en azından bu
önerimizden, o 4/Cler burada sendika hakkını bir kullansınlar,
bir özgürce en azından şu Mecliste bizlerle bir pazarlığa
otursunlar. 4/Adakiler, 4/Bdekiler, 657ye tabi olanlar gelsinler, burada
uğradıkları haksızlığı,
eşitsizliği gidermek adına, böyle bir özgürlüğü, en
azından bu aşamada ve bu saatte en azından bunu
tanıyalım, en azından böyle bir özgürlüğü,
arkadaşlarımızın önüne bir baraj, bir engel koymadan bu
hakkı tanıyalım, sendikal hakları tanıyalım, bunu
istiyoruz önerimizde, bunu çok görmeyin değerli arkadaşlar.
Bunu eğer çok görürseniz,
yarın sizin açınızdan da, sizler açısından da bu
arkadaşlar, size hizmet edenler gerçekten boynu eğik bu hizmetleri
vereceklerdir. Bu haksızlıklara uğrayanlar sizin önünüzde bu
hizmetleri verirken onurluca değil, size tabi bir zorunluluk içerisinde bu
hizmetleri vereceklerdir. Bu arkadaşları o anlamda en azından
özgür bırakmanızı ve bu arkadaşların bu haklarına
kavuşmaları için sendikal hak ve özgürlükler önündeki engelleri kaldıralım.
En azından burada bir defa olsun
elinizi bir kaldırmanızı diliyor, hepinize saygılar,
sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Çelebi.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın
Uslu, bir kere de siz çıkın konuşun. Sendika genel
başkanı olarak destekleyin bunu, çıkın konuşun.
BAŞKAN Madde 41e
bağlı, 13üncü fıkrayı oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
41inci maddeye bağlı 14üncü
fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çerçeve 41inci
maddeye bağlı 1inci fıkra, 2nci fıkra, 3üncü fıkra,
4üncü fıkra, 5inci fıkra, 6ncı fıkra, 7nci fıkra
(a) ile (b) bentleri, çıkarılan 7nci fıkra (c) bendi, 7nci fıkra
(ç) bendi, 7nci fıkra (d) bendi, bağlı 8, 9, 10, 11inci
fıkralar, bağlı 12nci fıkra, bağlı 13üncü
fıkra, bağlı 14üncü fıkrayla beraber 41inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 42yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İkinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, üçüncü
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Üçüncü bölüm
geçici 1-12nci maddeler ila 44üncü maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm
üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.
Buyurun Sayın
Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 83 sıra sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisi İdari Teşkilat Kanunu Teklifi üzerine söz
almış bulunuyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum
efendim.
Değerli
arkadaşlarım, yasama erkinin çalışmasına uzun
yıllar dayanak teşkil edecek bir kanun üzerinde çalışıyoruz
hep birlikte. Şimdiye kadar olan bölümler genellikle organizasyonla
ilgiliydi, organizasyona ait bölümlerdi, daha somut bölümlerdi, daha
anlaşılabilir bölümlerdi ama bundan sonraki bölümler geçişle
ilgili hükümler, daha teknik bölümler, daha karmaşık bölümler.
Şimdiye kadar
olan bölümlerle ilgili olarak yeterince bazı konuları
tartışmadık ama şunu bilin ki, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çalışanları huzursuzdur, rahatsızdır,
sıkıntılıdır; bütün gün bunlarla ilgili olarak
konuşmaktadır, bizleri, sizleri, hepimizi rahatsız
etmektedirler. Bir huzursuzluk vardır. Geçiş dönemi çok önemlidir.
Bakın, bir dönemden bir döneme geçiş en önemli konudur. Şimdiye
kadar olan bölümde yeterince ayrıntılı olarak çalışmadık,
üzerinde durmadık ama bundan sonraki bölümü çok ayrıntılı
olarak çalışmak zorundayız.
Bu tür kanunlar,
idari teşkilat kanunları sık sık çıkmaz,
çıkmaması da gerekir ama çok önemlidir. Basit bir iş
yapmıyoruz. Bakın, gecenin bu saatinde oturup hep beraber
uğraşıyoruz, basit bir iş yapmıyoruz. Birçok
kişiyi ilgilendiren bir kanunu birlikte çıkarmaya
çalışıyoruz. 5 bin kişi görünüyor, aileleriyle 20-25 bin
kişi. Ama sadece onlar değil biz, Türkiye Millet Meclisi olarak,
yasama erki olarak örnek bir kanun hazırlamaya çalışıyoruz.
Gecenin bu saati veya gündüz saati, ne olursa olsun ciddiye almak
zorundayız, ciddi olarak üzerinde durmak zorundayız. Önemli bir
iş yapıyoruz. Bunu fark etmemiz, anlamamız lazım hep
beraber.
Bir kurum için
personelin isteksizliği, şikâyeti, sıkıntısı en
önemli konudur. Bakın, bugün çalışanlarımız hepsi
sıkıntılıdır. Bu kanun çıktıktan sonra da,
yarın daha da fazla sıkıntılı olacaklardır. Bu
kanun zaten sıkıntılıydı. Biliyorsunuz,
arkadaşlarımız da söyledi; 12 Eylülden kalma bir kanundur.
Sıkıntılıydı. Bu Meclis kendi başına ilk
defa böyle bir kanun çalışması yapıyor. Çok güzel ama bunu
yaptıktan sonra da kimsenin üzülmemesi lazım, pişman
olmaması lazım Keşke eskisi kalsaydı. dememesi
lazım. Onun için bu işi ciddiye almamız lazım.
Bakın,
şimdiye kadar olan bölümde bizim muhalefet olarak, muhalefet partilerinin
tümünün önergeleri reddedildi ne olduğuna dahi bakılmadan. Ama bu
bölüm çok tekniktir. Bu bölümde vereceğimiz önergeleri lütfen dikkate
alın, ciddiye alın, beraber tartışalım, ciddi bir
şeyler ortaya çıkaralım. Sık sık -dediğim gibi-
bu tür kanunlar yapılmaz, yapılmaması lazım. Onun için,
bunu ciddiye almak zorundayız.
657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu ve 2919 sayılı Meclis Kanunu, -bundan önceki- şu anda 42nci
maddeyle yürürlükten kaldırdığımız Kanun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Kanunu istisnai memuriyeti,
istisnai memuriyet kapsamında kanunlardır
İstisnai memuriyetle
amaçlanan şudur: Çok özel, nitelikli işler gerektiren konuları
düzenlemektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi de o nitelikte bir yerdir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye'nin kalbidir, en önemli kurumudur, örnek
olması gereken bir kurumdur. Dolayısıyla burada yapılacak
olan çalışmanın örnek olması lazım tüm Türkiyeye, tüm
Türkiyedeki kurumlara, bakanlıklara, kuruluşlara. Onun için istisnai
memuriyet tarzında düzenlenmiştir. Örnek olacak bir kanun
hazırlamak zorundayız hep beraber ama bu şekilde devam edersek
daha karmaşık bir kanun hazırlayacağız.
Özellikle, bu kanunu biz
hazırlamaya başladığımız zaman -ben Plan Bütçe
Komisyonu üyesiyim- Plan Bütçe Komisyonuna geldikten sonra, kanun hükmünde
kararname çıktı. Bakın ciddiyetsizliğe ya da Plan Bütçe Komisyonuna
olan güvensizliğe ya da Türkiye Büyük Millet Meclisine olan
güvensizliğe. Kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisine geliyor, Plan
Bütçe Komisyonuna geliyor, ondan sonra kanun hükmünde kararname
çıkıyor ve işleri iyice de karıştırdı, daha
kötü hâle getirdi. Bu, sizlere, bizlere, hepimize bir güvensizliktir, çok büyük
bir yanlışlıktır. Bunları hakikaten ciddiye almak
zorundayız. Üzülüyorum. Hepimiz, tabii, gecenin bu saatinde zaman zaman
çocuklaşıyoruz, dalga geçiyoruz, bir şeyler söylüyoruz ama yanlış
yapıyoruz değerli arkadaşlar, hakikaten yanlış
yapıyoruz. Böyle devam ederse ortaya sakat bir durum çıkacak,
yanlış bir durum çıkacak. Şimdiye kadar Türkiye Büyük
Millet Meclisinde çalışanların, biraz önce
anlatıldığı şekilde- herkesin arkasında birileri
vardı, dayıları vardı, sakat bir kanun oluştu.
İstisnai memuriyet getiren düzenleme sonuçta sakat bir uygulama getirdi,
burada çok büyük yanlışlıklar vardı, hakikaten düzeltilmesi
gerekiyor. Bu sakatlığı düzeltelim. derken şimdi çok daha
büyük bir sakatlık, yanlışlık yapmamamız lazım.
Birçoğunuzu
tanıyorum, değerli iktidar milletvekilleri, aranızda çok
değerli arkadaşlarımız var, gerçekten birey, gerçekten
kendi alanlarında çok iyi yetişmiş insanlar var. Şimdi,
düşünün şu şekilde çıkardığımız kanunu,
şu şekilde bir çalışmayı
Bakın, ilk günden beri
ne yapılırsa reddediliyor, burada çıkan, yapılan, verilen
öneri nedir, onlara dahi bakılmıyor, el kaldırılıyor,
indiriliyor, biz de reddediyoruz, siz de
İnanın şu saatlerdeki
çalışmalarımız televizyonlardan verilseydi hepimiz
üzülürdük, sıkıntıya girerdik. Belki de televizyonlardan
verilmemesi çok doğru oluyor, çünkü bu şekilde yapılması
hepimiz için utançtır, ayıptır.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Niye, beraber yaptığımız da var ya?
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) - Ne var? Yani şu
yaptıklarımızın, şu çalışmalarımızın
doğru olduğunu, bu şekilde yapılmasının
doğru olduğunu mu söylüyorsunuz efendim?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sana göre doğru, bana göre yanlış.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Hiç kimseye göre bunlar doğru değildir,
hiç kimse bunların, bu şekilde bir çalışmanın
doğru olduğunu iddia edemez değerli arkadaşım,
hakikaten edemez, siz de edemezsiniz. Hiç kimse bunların, bu şekilde
bir çalışma anlayışının doğru olduğunu
söyleyemez. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın,
bugün bir önerge de verildi, benim de altında imzam vardı. Çok söylendi,
bıkmışsınızdır ama Sayın Mustafa
Balbayın, aramızdan bir arkadaşımızın
RECEP ÖZEL
(Isparta) Valla onu da bağladınız ya, tebrik ediyorum.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Allah sizleri o durumda bırakmasın.
Bakın, ben bunu diliyorum.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Amin.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Ama sizler de bunun ne kadar önemli
olduğunun farkına varın. Yani, bu sadece kâğıt
üzerindeki bir durum değildir. Bizim bunları vicdanımızla
düşünmemiz, aklımızla idrak etmemiz, anlamamız,
anlatmamız, çare bulmamız lazımdır.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Hâkimler veriyor o kararı.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Bakın, şikeyle ilgili daha geçen
yıllarda, çok yakın zamanlarda çıkmış bir kanunla
ilgili olarak geldik burada acil bir düzenleme yaptık. Kendi
arkadaşlarımızla ilgili de aynı şekilde düzenleme
yapmak zorundayız. Doğrusu budur; bu, bizim
vicdanlarımızı tatmin eder, doğru olan budur. Onun için,
hep beraber bunları yapmak zorundayız. Yarın çocuklarımızın
bizden hesap sormaması lazım, hiçbirimizden. Hepimizin vicdanı
var, hepimizin aklı var, hepimizin idrakli davranması lazım.
Bunları ben söylerken tabii sıkılarak söylüyorum. Sizlerin de
aynı şekilde sıkıldığının,
üzüldüğünün farkındayım ama bir otoritenin, bilmediğimiz
bir otoritenin gelip de bu Meclis egemenliğini, dolayısıyla
şurada yazan millet egemenliğini ele geçirmiş
olmasını, bir yerlerden yönetmesini aklım almıyor. Sizlerin
de bunu görmesi, anlaması lazım.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ
AĞBABA (Malatya) Bürokrasi diyorlar, bürokrasinin emrinde
çalışıyorlar.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Başka bir otorite gelse Meclisi
kapatsa daha mı güzel olur?
VELİ
AĞBABA (Malatya) Bürokrasinin emrinde çalışıyorlar.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Hayır, bunu da tabii ki tasvip etmiyoruz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan.
Buyurun Sayın
Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 83 sıra
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İdari Teşkilatı Kanun Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket
Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Modern
demokrasilerin temel ilkelerinden olan kuvvetler
ayrılığının doğal bir sonucu olan yasamanın
bağımsızlığı kavramının hayata
geçirilebilmesi için parlamentonun kendi kendine yetebilen bir birim
olması, yürütme ya da başka bir erkin müdahalesinden bağımsız
olması gerekmektedir. Yasama
bağımsızlığının sağlanması ise
yasama organının idari bağımsızlığa sahip
olmasıyla mümkün olmaktadır. Fakat 2/11/2011 tarihli ve 666
sayılı Kamu Görevlilerinin Maddi Haklarının Düzenlenmesi
Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnameyle
hem yasamanın bağımsızlığı fiilen ortadan
kaldırılmakta hem de yasama organı yürütme organının müdahalesi
sonucu yeniden yapılandırılmaktadır. Dolayısıyla
söz konusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde yasamanın
bağımsızlığı kavramı maalesef
zedelenmiştir. Millî iradenin tecelli ettiği ve toplumsal taleplerin
seslendirildiği bu yüce Meclis geçmişten günümüze kadar idari
teşkilatlanmasını kendi iradesiyle düzenlemiştir. Fakat söz
konusu Kanun Hükmünde Kararnameyle yasama organının
bağımsız bir kurum olarak varlığını
sürdürmesini sağlayan bu gelenek ortadan kaldırılmaktadır.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; gecenin bu saatinde tabii ki yorgunluk
da olması nedeniyle çok teknik bir konuşma yapmak belki biraz daha
zor ancak şunu ifade etmek istiyorum ki bu personelin geçiş
hükümlerini, geçici maddeleri bu bölümde kapsamaktadır.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bazı tasarılar, teklifler
görüşülürken veya basında, kamuoyunda yer aldı mı o
tasarı veya teklifin bir rumuzu
oluşmaktadır, bir isimle anılmaktadır. Nedir? Torba,
Küçük torba, Büyük torba, Bedelli, Şike yasası. Bu yasa da
-basında en çok yer alan şekliyle- sayın milletvekillerinden
iktidara mensup bir tanesinin Ben Nuri Alço değilim. ifadesiyle
basında en çok yer almıştır. Bu, Türkiye Büyük Millet
Meclisi açısından gerçekten üzüntü vericidir; bunu üzülerek ifade
ediyorum, gerçekten sıkılarak ifade ediyorum.
Şimdi, bu
milletvekili feveran etmiştir. Bir başka milletvekili iktidara mensup
benzer nedenle istifa etmek zorunda kalmıştır komisyondan.
Bunlar bu tasarının ileride müspet şekilde anılması
açısından iyi olmayan göstergeler olarak kamuoyuna yansımıştır.
Gündüz Meclisin
tecrübeli bir personeli bana emekli olacağını beyan ederek
Zaten emekliliğinin dolduğunu. söyledi. Bu teklifle ilgili
gelişmeleri gerçekten nasıl yorumladı biliyor musunuz
değerli milletvekilleri? Bu hadise kamera şakası gibi. dedi.
Şimdi,
bakın, biz bu Mecliste çalışmalar yapıyoruz, sempozyum
yapıyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin altyapısının
iyileştirilmesi için OECD ile proje geliştiriyoruz. Her partiye
mensup milletvekilleri bu projede danışman olarak yer alıyor.
Bir diğeri,
Kanun Yapım Sempozyumu olarak sempozyum düzenliyoruz. Bunun yolu
yordamı, hepsi konuşuluyor ama şunu görüyorum ki bu kadar
yapılan çalışmalardan belki bir harf dersem yanlış
olur, kelime dersem yanlış olur ama belki harfle kelime alınmış
ama muhteva olarak üzülerek ifade etmek istiyorum ki hiçbir şey
konulmamış, istifade edilmemiş. Gerçekten bu kadar emeğe
yazık.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, gerçekten bunu ne yapmak lazımdı?
Bunlardan istifade etmek lazımdı. Aslında düğmeyi
yanlış yerden ilikliyorsunuz baştan. Nedir? Çok açık ve net
söyleyeyim: Anayasa yapılıyor, bunun arkasından İç Tüzük
düzenlenecek, Teşkilat Kanunu da ne olacak? Buna paralel bir düzenleme
olacak. Şimdi, siz tam tersini yapmaya çalışıyorsunuz.
Esasen 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
dayandığı hukuki mesnet olan yetki kanunu problemlidir.
Başkan, tasarıyı görmeden, yurt dışındayken onun
imzası var diye havale edilmiştir. Fiilen Başkan Türkiyede
değildir. Çok açık ve net söylüyorum. Başkan Vekili, yetkisi olmadığı
hâlde Başkan tarafından görevlendirilmediği hâlde ne yapılmıştır?
İkinci bir yazıyı yazmıştır. Onun da yetkisi
yoktur. Başkan yurt dışından
çağrılmıştır. Başkan çağrılmasına
rağmen, ilk iki yazı ilgi gösterilmiştir, ilk iki
yazının geçerliliği yoktur, ona istinaden sadece
toplantıyı bir saat ileri erteleme yazısıdır.
İlgi gösterdikleri yazı da geçersizdir. İki yanlış bir
doğru etmediği gibi, bununla ilişkili üçüncüsünü yapmak, hukuken
geçersiz bir yazı üzerine kanun çıkarmaktır. Bu kadar yanlışın
üzerine neyi inşa ediyoruz? Bu kanun teklifi hazırlanırken, sizler
teklif hazırlarken faydası mı olacaktır? Sizler önerge
hazırlarken yardımcı mı olacaktır? Vatandaşa
sizler yardımcı olurken, onlar problemlerini çözerken bu teklif neyi
çözecektir? Şimdi, Meclis millete hizmet ederken yardımcı
mı olacaktır? Meclis koridorlarını siz de
dolaşıyorsunuz bugünlerde, ücret meselesi değil sadece,
haksızlıklar, AKPye yakın bürokratlara münhasıran
düzenlenmiş önergeler ve düzenlemelerin olduğu çok açık ve
nettir.
Sayın
milletvekilleri, görüşmeleri hep birlikte takip ediyoruz. Lütfen siyasi
latife olarak kabul edin, kendisine de biraz önce söyledim: Eğer Komisyon
yetkilisinin ilgili görevli omzuna dokunursa Katılıyoruz., dizine
dokunursa Katılmıyoruz. ama
RECEP ÖZEL
(Isparta) Nerede gördün ya, nasıl görebildin?
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) Gördüm Sayın Milletvekili. Ben siyasi latife olarak kabul edin
diye nezaketinde yerine koydum. Anlamanız için biraz zaman gerekiyor,
anlarsınız.
Şimdi, ama
Takdire bırakıyorum. dediği zaman neresine dokunacak, onu
bilmiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bugün
benim edindiğim intiba, birçok düzenleme tek bir şahsa münhasır
oluyor biraz önce ifade ettiğim gibi. Burada Hükûmet yer alıyor,
Meclisle ilgili sorulara Sayın Bakan yetkili olmadığı hâlde
orada oturarak cevap veriyor ve Yazılı cevap vereceğim. diyor.
Sayın Bakanın yetki alanında değil, onun işi
değil, Sayın Bakanı da zora sokuyorsunuz; hâlbuki
alanını bilen, çalışan bir Sayın Bakan. Şimdi, bu
kadar yanlışın bir doğru etmesi mümkün mü? Bakan, gerçekten
zor durumda kaldı.
Şimdi, bu
Kanun Hükmünde Kararnameyle Ekonomi Bakanlığı diyorsunuz,
içinde Planlama yok. İçinde ne yok yetki kanunuyla
yaptığınız? Başka ne yok içinde? Hazine yok.
Bambaşka bir şey: Yabancı sermayeyle neyi koyuyorsunuz?
Teşviki içine koyuyorsunuz, Dış Ticaretin Ekonomi
Bakanlığı oluyor. İnanın, sayın bakanlar da bu
işe gülüyor. Gümrükle İç Ticareti birleştiriyorsunuz. Dünyada bu
kadar garabetin olduğu bir yer olmaz.
Ben işin
ciddi yapılmasını, fayda sağlamasını arzu
ediyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Bunun milletimize hayırlı hizmetler vermesine
aracı olmasını diliyorum inanmamama rağmen. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Ayhan.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya
Önder.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli üyeler; öncelikle, bir sinema emekçisinin
kalleşlikle özdeşleşmesi sadece rolünü çok
başarılı, sanatını çok başarılı icra ettiği
anlamına gelir. Ortalık gerçek kalleşlerle dolu iken Nuri
Alçoya haksızlık yapılmasını buradan bir
meslektaş olma hasebiyle kınayarak başlıyorum. (BDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
Orada olura olmaza gülen
arkadaşlar var ve muhalefet bunu topyekûn yanlış anlıyor,
bu televizyon yayınlarının kısılması meselesini.
Muhalefetin kıymetli fikirlerinden ve itirazlarından iktidarın
çok da tırstığını düşünmüyorum. Burada olura
olmaza gülen, zekâdan ve mizahtan yana bereketsiz, fukara tepkiler veren birkaç
üyenin bütün halk tarafından görülmesine mâni olmak daha büyük bir faktör
gibi geliyor bana. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)
Size Kızılcahamamda
söylediler Olura olmaza, cebinizde başka bir şey yoksa öyle laf
atmayın, sonra mahcup olursunuz. diye. Bunu dinlemeyen vekiller var,
bence herkes bu konuda heybesindeki kadar konuşmalı, bunda büyük
fayda var, kardeşçe söylüyorum.
Ben size gerçek bir kalleşlik
hikâyesi anlatayım. Ona başlamadan önce, Meclis Genel Sekreterinin
personele şu tüneli, kulisi kullanma yasağıyla ilgili bir
genelgesi var, bunu, bu Meclisin bir üyesi olarak 2011/24 sayılı
belgeyi, genelgeyi reddettiğimi belirterek başlayacağım
çünkü vekilleri bu kadar halktan yalıtmak, personelden yalıtmak
doğru bir şey değildir, bırakın biraz iç içe olsunlar.
Bu kadar izole ettiğinizde tepkiler işte böyle bereketsiz oluyor.
Gerçek
kalleşlik hikâyesi diyecektim, bu ülkenin son on beş yirmi senesine
şu damgasını vurdu: Emperyalist, kapitalist sistem dedi ki: Siz
dardasınız, neyiniz var neyiniz yok satın ancak böyle
kurtulursunuz. ve en liberal ülke, bayraktarlığını yapan
ülke Amerikada bile devletin, kamunun ağırlığı yüzde
30ların üzerindeyken bu ülkede kamunun olmazsa olmazını yüzde
19a düşürdüler gelen, giden bütün sağ iktidarlar, alın birini
tokuşturun ötekine. (CHP sıralarından alkışlar) Yüzde
19a düşürdüler.
Kamuyu siz
hayatın içinden bu kadar çekince burada çalışan insanların
ne yapılacağı meselesi çıktı ortaya. 4/C denilen
zalimlik buna verilmiş cevabın adıdır. Herkes unuttu, 4/C
deyince sanki bir ilkokul sınıfı gibi geliyor insana, 4/C öyle
değil. Siz bu ülkenin onurunu, izzetini, haysiyetini, toplam
varlığını, bugüne kadar getirdiği birikimini sermayeye
peşkeş çekince dışarıda kalan işçilere verilen
addır 4/C. (CHP sıralarından alkışlar)
Sağ ol Başkan.
Eskiden amele
pazarı vardı -siz bilmezsiniz, artık pazarı bile yok-
oradan işçiler alınır ihtiyaca göre, götürülürdü güvencesiz,
kabala, belli bir pazarlıkla çalıştırılırdı.
Güvencesi yok, başına bir iş gelirse garantisi yok, o
parayı alıp almayacağı belli değil. 4/C, o amele
pazarından daha vahim bir uygulamanın, daha zalim bir
uygulamanın adıdır. Müsebbibi kim? Sistem, devlet, son otuz
senemizi gasbeden sağ iktidarlar. Emeğin hakkını,
kutsallığını hiç idrak etmeyen, bunun bir sorgu sual günü
olacağını hiç yâdına getirmeyen 4/C işçileri. Ne
biliyorsunuz 4/Cliler ne durumda? Bakın burada, gelişigüzel, 4/Cli
personelin durumuyla ilgili konuşuyorsunuz. Bu, ne deve ne kuş
misali, işçi değil çünkü sendika hakkı yok. Sayın
Başbakan bile bunu anlamamıştı. Tarih unutmaz, Mustafa
Kumluya dönüp Ya Mustafa, bunlar gerçekten kıdem tazminatı
alamıyorlar mı? diye sorduğu zaman, bu ülkede 4/C çoktan
kanunlaştırılmıştı. 27 bin Tekel işçisini ki
bu ülkede 570 bin aileye tekabül eder, 570 bin kişilik bir aileye tekabül
ederdi tütün. Siz kendi toprağınızda, her türlü
mukaddesatı, milliyetçiliği bir kenara atıp kendi
toprağınızda neyin ekileceğine Amerikan zaliminin karar
vermesine cevaz verdiniz. Ondan sonra, mukaddes derken mukaddesin
sayısınca düşünmeniz lazım, milliyetçilik derken
milliyetçiliğin sayısınca düşünmeniz lazım. Ben burada
demagoji de yapmıyorum, politik bir şey de değil, olanı
biteni anlatıyorum.
Bu ülkenin
Sayın Başbakanı -Allah şifa versin, acil şifa versin
bu vesileyle- bunların kıdem tazminatı
alamayacağını kamunun önünde, kameraların önünde
sorduğu zaman 4/C yasalaşmıştı.
Danıştayın penceresinin karşısında eylem
yaptılar, vatan hainliğiyle suçlandılar. Tam da böyle soğuk
kış günleriydi, Ankaralı yoksullar sahip çıktılar
onlara. Şimdi, burada
VELİ AĞBABA (Malatya) CHP
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) CHP de bu vesileyle gaz
bombasıyla tanışmış oldu, evet. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) CHP İzmirin
hesabını versin.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, burada bu yasal düzenleme yapılıyor. 4/C
düzenlenemez çünkü bu son iki yılda bu Tekel işçisi vatan haini
diye yutturuldu bu millete. 4/Cye şimdi bir iyileştirme
yapılırsa Onların ne günahı vardı? denilecek.
Devlet sahtekârlık yapar mı? Yapar,
yapıyormuş. Niye? On bir ay, on ay çalıştırıyor;
bir hak kazanmaması için ondan sonra iki aylığına
işten çıkarıyor, sonra tekrar alıp
almayacağının garantisi yok. Bunun neresinde bir yiğitlik
var, bunun neresinde bir insan haysiyetine hürmet var, bunun neresinde
emeğe saygı var, biriniz söyleyin, biz de bir gece rahat uyku
uyuyalım. Bunlar hiç yok. Burada da bu sisteme yeni bir adaptasyon, yasama
uzmanından başka bu Meclisin geriye kalan bütün personeline azap
muamelesi yapılacak, bu düzenleme onun adıdır.
Anlamadığım şudur: Bu tür yasalar
hükûmetler genellikle gidici olduğu zaman yapılır.
Maşallah, durumu kavi gözükmesine rağmen, Hükûmet niye bunu bunca
derdin arasında öncelikli olarak gündeme getirdi, onu da anlamış
değilim.
Sayın vekiller, 14 tane 4/C işçisi intihar
etti. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler) Gülmeyin, intihar
etmek çok ağır bir iştir, insanın çok çaresiz
kaldığı bir zamanda yapacağı bir iştir.
Çoluğunu çocuğunu, onun rızkını, nafakasını
ya da kendinizinkini tamamlayamadığınız zaman, kazanamadığınız
zaman ne yapacağınızı bir düşünün, o intihar eden 14
tane 4/C kapsamındaki işçinin hâlini belki biraz
anlarsınız. Allah da feraset takviyesi yapmalı epey bunu anlamanız
için.
Sözlerimi o
yiğit, onurlu Tekel işçilerinin şahsında, hayatına son
veren 14 işçiyi selamlayarak bitiriyorum. Bir kere daha
vicdanınıza danışmanızı öneriyorum.
Saygılar
sunuyorum. (BDP, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Önder.
Buyurun Sayın
Yakut.
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Kısa bir açıklama yapmak
istiyorum Sayın Başkan.
Öncelikle,
Sayın Öndere teşekkür ediyorum. Yalnız, bu teklifin
yasalaşmasından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine kamu personeli
seçme sınavı kanalıyla yeni alınacak bir devlet memuru
yaklaşık 1.400 TL alacakken şu anda 4/Cli bir personel
yaklaşık 2 bin TL maaş almaktadır.
Bilgilerinize
sunarım.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Garantisi var mı Sayın Başkan?
BAŞKAN
Soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın
Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Önder
söyledi, tesadüfen ben de öğrendim. Bir insan hasta olur. Yemeklerini bu
personel dışarıda yiyor, öbür yemekhaneye gidiyor. O
kışın soğuğunda bu insanlara Tünelden geçmeyin,
yukarıdan geçin, oradan geçmeyin. demek insanlık
ayıbıdır! İnsanlık ayıbıdır! Biz oradan
geçen hiçbir arkadaşımızdan rahatsız olmuyoruz. O
genelgedeki şey Milletvekillerini rahatsız etmeyin. Biz burada
çalışan hiçbir arkadaşımızdan rahatsız olmuyoruz,
onların tünelden geçmesinden rahatsız olmuyoruz. Onlar da bir can,
onlar da bir insan. Onlarla orada yürümek bizim için bir gururdur Sayın
Başkan. Bu bir ayıptır! (CHP, MHP ve BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, üçüncü
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Geçici madde 1i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde
2de bir önerge vardır; okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 S. Sayılı Kanun Teklifinin geçici 2 nci maddesinin dördüncü
fıkrasında yer alan "atanmış olanlar" ibaresinden
sonra gelmek üzere "ile TBMM Genel Sekreterliğinde uzman unvanlı
kadrolarda bulunanlardan bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
ĞKanunlar ve Kararlar Müdürlüğünde görevli olanlar" ibaresinin
eklenmesi ve maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet
Muş Osman
Aşkın Bak
Giresun İstanbul İstanbul
Zeynep Karahan Uslu Bülent Turan Fatih
Şahin
Şanlıurfa İstanbul Ankara
10) 29 uncu maddenin dokuzuncu fıkrası
uyarınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanan
personelin yeni kadrolarına atandıkları tarih itibarıyla
eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda almış
oldukları sözleşme ücreti, aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya
isabet eden net tutarı), her türlü zam ve tazminatlar, makam
tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı, ek ücret, ek ödeme
ve benzeri adlar altında yapılan her türlü ödemeler ile diğer
malî hakları toplamının net tutarı (bu tutar sabit bir
değer olarak esas alınır) yeni atandıkları kadrolara
ilişkin olarak yapılan sözleşme ücreti, aylık, ek gösterge,
ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar, makam tazminatı, temsil
tazminatı, görev tazminatı, ek ücret, ek ödeme ve benzeri adlar
altında yapılan her türlü ödemeler ile diğer malî hakları
toplamının net tutarından fazla olması halinde aradaki fark
tutarı, atandıkları kadrolarda kaldıkları sürece
farklılık giderilinceye kadar herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi
tutulmaksızın tazminat olarak ödenir."
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
29 uncu maddenin dokuzuncu fıkrası uyarınca
diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanan personelin mali
haklarının fark tazminatı ödenmek suretiyle korunması ve
TBMM Genel Sekreterliğinde uzman unvanlı kadrolarda bulunanlardan bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Kanunlar ve Kararlar
Müdürlüğünde görevli olanların yasama
uzmanı kadrolarına atanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesinde geçici madde 2yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde
3te bir önerge vardır; okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 Sıra Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu Teklifinin
geçici 3. Maddesinin 1., 2. ve 3. Fıkralarında geçen dört
ibaresinin altı olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu İhsan
Özkes Prof. Dr.
Aydın Ayaydın
İstanbul İstanbul İstanbul
Ali Rıza Öztürk Bülent
Kuşoğlu Süleyman
Çelebi
Mersin Ankara İstanbul
Haluk Ahmet Gümüş Osman
Aydın Kazım
Kurt
Balıkesir Aydın Eskişehir
Musa Çam
İzmir
BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile emekli olmak için öngörülen başvuru
süreleri uzatılmaktadır. Emekliliği teşvikten daha fazla
personelin yararlanmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Geçici madde
3ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde
4te bir önerge vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Teklifinin Geçici 4. Maddesine aşağıda yer alan
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
(3) İdari
Teşkilat kadrolarına sınavla girenler ile görevde yükselme
mevzuatına göre yapılan sınavlarda başarılı
sayılarak göreve atanan personel norm kadro uygulaması
sonuçlarına göre başka kamu kurum ve kuruluşlarına
gönderilemez.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Özgür
Özel Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul Manisa
İstanbul
İhsan
Özkes Gürkut
Acar Mahmut
Tanal
İstanbul Antalya
İstanbul
Veli
Ağbaba
Malatya
BAŞKAN -
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt
BAŞKAN Sayın Kurt, buyurunuz.
KAZIM KURT
(Eskişehir) Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri;
iyi akşamlar dileyerek başlıyorum.
Bu kadar çok kanun
hükmünde kararnameden sonra bir kanun teklifi gelince önümüze oldukça memnun
olmuştuk ancak gerekçesini ve
sunumunu dinlediğimiz zaman da 12 Eylül baskıcı rejiminin
yasalarını değiştirmek üzere bu teklifi
hazırladığını söyleyince Sayın Başkanın
daha da memnun olmuştuk. Yalnız hiç de demokratik bir ortamda
tartışmadığımız bir sonuç çıktı. Gerek Komisyonda
gerek Genel Kurulda hiçbir biçimde muhalefetin yapıcı ve
mantıklı söylemleri dikkate alınmadı.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Kabul etmiyoruz komisyon aşamasında.
KAZIM KURT
(Devamla) - Bir kere, Komisyonda uzlaştığımız pek çok
noktada burada farklı önergeler geldi, Komisyonda uzlaşılan
hükümler değiştirildi. 12 Eylül 1980 Türkiyedeki bütün siyasi
partileri kapatmıştı. Biz bu teklifle 15inci maddede Genel
Kurulda yaptığımız değişiklikle siyasi parti
gruplarının toplantılarının
yayınlanmasını yasakladık. Dolayısıyla bu
uzlaşma demokratik bir ortamda gerçekleşmeden Türkiye Büyük Millet
Meclisi çalışanlarının sıkıntılı anlar
yaşamasına sebep oldu. Bir kere, emeklilikle ilgili ciddi anlamda bir
teşvik söz konusu olacaksa bu arkadaşlarımızın
haklarının teslim edilmesi gerekirdi. Şimdiye kadar hiçbir
biçimde sendika ve örgütlenme hakkını tanımadığımız
bu kişilerin hiç değilse emekli olurken maaşlarına
yansıyacak bir düzenlemenin getirilmesi gerçekten mantıklı ve
2012 yılının Türkiyesine uygun bir düzenleme olurdu ancak bu
gerçekleştirilmedi. Dolayısıyla biraz önce Başkanın da
belirttiği gibi, Anayasanın 90ıncı maddesine göre iç
hukuk hükümleri hâline gelen Uluslararası Çalışma Örgütü
sözleşmelerinin hiçbirisi Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı
altında çalışan personele uygulanmadı, uygulanmamakta
ısrarla direniliyor. Ne örgütlenme ne sendika ne toplu sözleşme. Biz
12 Eylül 2010 tarihinde ileri demokrasiye geçerken
yaptığımız referandumda, bunların tamamını
çalışanlarımıza ve
Türk halkına vereceğimizi vadettiğimiz hâlde, tek tek hem
kanun hükmünde kararnamelerle hem Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanunu ile
bunları kestik, tıraşladık. Dolayısıyla, bu
arkadaşlarımızın haklarını koruma konusunda ileri
adım atılmadı. Hiç değilse, şu anda bu dört ay,
altı ay gibi süreleri düzenleyerek yeni bir teklifi değerlendiriniz
ve bunların hak kaybına uğramasına engel olunuz. Türkiye
Büyük Millet Meclisi bu işi düzenlediği takdirde hiçbir şey
kaybetmez. Ancak, nedendir? Başkanım da rahatsız oluyor ama
Türkiye Büyük Millet Meclisinin hiçbir işinin denetim
dışında ve kamuoyunun gözü önünde olmasına engel olmadan bu
işleri düzenlememizde yarar var idi, maalesef bu şans
kaçırılmıştır. Bu şans neden
kaçırılmıştır, bunu sizin değerlendirmeniz
gerekir diye düşünüyorum. Ne olursunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yasama faaliyetlerini yaparken biraz daha özgür, biraz daha demokrat, biraz
daha olumlu yaklaşımlar içerisinde bulunalım.
Bu
vesileyle, bugün bininci gününü deviren başta Balbay olmak üzere tüm
tutuklu milletvekillerine de saygılarımı sunuyorum.
İyi
geceler diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kurt.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Geçici madde 4ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 5i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 6yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 7de iki önerge
vardır, geliş sırasına göre okutup en aykırı
olanı da işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 S.
Sayılı Kanun Teklifinin geçici 7 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz
Nurettin Canikli Mahir
Ünal Mehmet
Erdoğan
Giresun Kahramanmaraş Adıyaman
Ahmet Aydın Yunus
Kılıç Zeynep
Karahan Uslu
Adıyaman Kars Şanlıurfa
"Geçici Madde 7- (1) Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel Sekreterliği Kanunlar ve
Kararlar, Bütçe ve Araştırma Merkezi Müdürlüklerinde müdürlük veya müdür
yardımcılığı görevi yapmış veya yapmakta
olanlardan geçici 2 nci maddenin beşinci fıkrasında belirtilen
şartları taşıyanlar ile Tutanak Müdürlüğünde müdür
veya müdür yardımcılığı görevi yapmış veya
yapmakta olanlar 29 uncu maddenin beşinci fıkrasında belirtilen
şartlar aranmaksızın Yasama ve Denetim Hizmetlerinden Sorumlu
Genel Sekreter Yardımcısı olarak atanabilirler.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte Kanunlar ve Kararlar, Bütçe ve Araştırma Merkezi
Müdürlüklerinde müdür veya müdür yardımcılığı
görevinde bulunanlar 29 uncu maddenin beşinci fıkrasında
belirtilen şartlar aranmaksızın aynı maddede belirtilen
ilgili başkanlıkların başkan ve başkan
yardımcılığına atanabilirler.
BAŞKAN Şimdi en
aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/92 esas
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İdari Teşkilatı Kanunu Teklifinin Geçici 7 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Kazım
Kurt Prof. Dr.
Aydın Ayaydın
İstanbul Eskişehir İstanbul
Ali
Rıza Öztürk Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
Mersin Ankara İzmir
Süleyman
Çelebi Osman
Aydın Haluk
Ahmet Gümüş
İstanbul Aydın Balıkesir
Atamalara ilişkin geçiş hükmü
Geçici madde 7 (1) Yasama ve Denetim
Hizmetlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı; bu Kanunun
yürürlüğünden önce idari teşkilatta Yasama Hizmetlerinden Sorumlu
Genel Sekreter Yardımcısı, Kanunlar ve Kararlar Daire
Başkanı, Kanunlar ve Kararlar, Bütçe, Tutanak ve Araştırma
Merkezi Müdürlüklerinde müdür
veya müdür yardımcısı olarak görev yapanlar veya
yapmış olanlardan bu Kanunun 29 uncu maddesinin (2) nci
fıkrasındaki şartları taşıyanlar arasından
atanır.
(2) Kanunlar
ve Kararlar, Bütçe ve Araştırma Hizmetleri
başkanlıklarının Başkan ve yardımcıları;
bu Kanunun yürürlüğünden önce Kanunlar ve Kararlar, Bütçe ve
Araştırma Merkezi Müdürlüklerinde müdür veya müdür
yardımcısı ile yasama uzmanı olarak görev yapanlar veya
yapmış olanlardan bu Kanunun 29 uncu maddesinin (3) üncü
fıkrasındaki şartları haiz olanlar arasından
atanır.
(3) Tutanak
Hizmetleri Başkanlığının Başkan ve Başkan
yardımcıları; bu Kanunun yürürlüğünden önce idari
teşkilatta Tutanak Müdürlüğünde müdür veya müdür
yardımcısı ile stenograf olarak görev yapanlar veya
yapmış olanlardan bu Kanunun 29 uncu maddesinin (3) üncü
fıkrasındaki şartları haiz olanlar arasından
atanır.
(4)
Kütüphane ve Arşiv Hizmetleri Başkanlığının
Başkan ve başkan yardımcıları; bu Kanunun
yürürlüğünden önce Kütüphane-Dokümantasyon ve Tercüme Müdürlüğünde
müdür veya müdür yardımcısı ile bu müdürlükte uzman olarak görev
yapanlar veya yapmış olanlardan bu Kanunun 29 uncu maddesinin 3 üncü
fıkrasındaki şartları haiz olanlar arasından
atanır.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçe...
Gerekçe:
Teklifin 29 ncu maddesinin 5 inci fıkrası ile
diğer hükümleri göz önünde tutulmadan düzenlenen ve muğlak ifadeler
içeren Teklifin geçici 7 nci maddesi, daha anlaşılır,
uygulanabilir, haksızlıkları önleyen ve 29 uncu maddeye paralel
bir şekilde yeniden düzenlenmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 S. Sayılı Kanun
Teklifinin geçici 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"Geçici
Madde 7- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel
Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar, Bütçe ve Araştırma Merkezi
Müdürlüklerinde müdürlük veya müdür yardımcılığı
görevi yapmış veya yapmakta olanlardan geçici 2 nci maddenin
beşinci fıkrasında belirtilen şartları
taşıyanlar ile Tutanak Müdürlüğünde müdür veya müdür
yardımcılığı görevi yapmış veya yapmakta
olanlar 29 uncu maddenin beşinci fıkrasında belirtilen
şartlar aranmaksızın Yasama ve Denetim Hizmetlerinden Sorumlu
Genel Sekreter Yardımcısı olarak atanabilirler.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte Kanunlar ve Kararlar, Bütçe ve Araştırma Merkezi
Müdürlüklerinde müdür veya müdür yardımcılığı görevinde
bulunanlar 29 uncu maddenin beşinci fıkrasında belirtilen
şartlar aranmaksızın aynı maddede belirtilen ilgili
başkanlıkların başkan ve başkan
yardımcılığına atanabilirler."
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık
katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK
YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Uygulamaya yönelik geçiş hükmü
öngörülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda geçici madde 7yi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 8de
iki önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 Sıra
Sayılı Kanun Teklifinin geçici 8 inci maddesinin üçüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nevzat
Korkmaz Mustafa
Kalaycı Ali
Öz
Isparta Konya Mersin
Mehmet
Şandır Emin
Çınar
Mersin Kastamonu
"(3) Bu madde uyarınca atanan
personelin, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki
kadrolarının sözleşme ücreti, aylık, ek gösterge, ikramiye,
her türlü zam ve tazminatlar, makam tazminatı, temsil tazminatı,
görev tazminatı, özel hizmet tazminatı, ek ücret, ek ödeme, fazla
çalışma ücreti ve benzeri adlar altında yapılan her türlü
ödemelerini yapılacak artışlarla birlikte almaya devam
ederler."
BAŞKAN Şimdi, maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 Sıra
Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İdari Teşkilatı Kanunu Teklifinin Geçici 8. Maddesinin Teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ayaydın Musa Çam
İstanbul İstanbul İzmir
Ali
Rıza Öztürk Kadir
Öğüt Süleyman
Çelebi
Mersin İstanbul İstanbul
Bülent
Kuşoğlu Kazım
Kurt Haluk
Ahmet Gümüş
Ankara Eskişehir Balıkesir
Osman
Aydın İhsan
Özkes
Aydın İstanbul
BAŞKAN Komisyon katılıyor
mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Başkanlık
katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK
YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Öğüt
BAŞKAN Buyurun Sayın
Öğüt.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekillerim; 1992
yılında, Birleşmiş Milletler aldığı kararla
3 Aralık gününü Uluslararası Engelliler Günü olarak ilan etmiştir.
Ardından Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu,
engellilerin topluma kazandırılması ve insan
haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması amacıyla
bugünün tanınmasını istemiştir.
Türkiye'de nüfusun yüzde 12,29u, yani
8,5 milyon kişi engellidir. Bu rakamlar göz önüne alındığında
engellilerin sorunlarının önemsenmemesi mümkün değildir.
Engellilerin nedenleri araştırıldığında, büyük
çoğunluğunun kaçınabilir ve önlenebilir neden olduğu
görülmektedir.
Engelliler, özellikle toplumun
kendisine yönelik olumsuz tutumlarından dolayı kendi içine kapanma,
işe yaramama ve yetersizlik duyguları, güvensizlik, endişe,
korku, ümitsizlik gibi duygular yaşayabilir. Bu anlamda engelli
vatandaşlara acıma duygularıyla yaklaşmak yerine, kurumsal
hizmetlerin geliştirilmesi esas alınmalıdır. Engellilere
hizmet eden kamu, özel sektör ve gönüllü sivil toplum örgütlerinin
güçlendirilmesine önem verilmelidir.
Engelli insanların
yaşadıkları sorunlar sadece kendilerinin değil,
ailelerinin, çevrelerinin, toplumun ve tüm insanların ortak sorunudur.
Engellilerin normal yaşam sürmeleri ancak toplumsal
duyarlılığın oluşmasıyla mümkündür.
Başta İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesi olmak üzere, birçok belge engellilik sorununu temelde bir
insan hakları sorunu olarak ele almaktadır. Bu bağlamda
engellilerimizin gününü kutluyorum ve sorunlarının en kısa
sürede giderilmesi için herkesi daha duyarlı olmaya davet ediyorum. Her
sağlıklı insanın potansiyel engelli olduğu
unutulmamalıdır.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Meclisimizde 5.521 personelimiz varken, 51 kişi engelli
olarak çalışmaktadır. Aslında normal mevzuata göre 165
kişi olması gerekmektedir, istisnalar uygulandığı için
bu, 51 kişi olarak uygulanmaktadır. Gelin, bu hafta Meclis olarak bir
jest yapalım, bu 165 yerine yeni kanun düzenlenirken daha fazla bir oran
çıkartarak engellilerimize bir jestimizi sunmuş olalım.
Bu arada, Profesör
Server Tanilli, biliyorsunuz, aydınımız, onu kaybettik,
yarın cenazesi var. Onun önünde saygıyla eğiliyorum. Kendisi de
bir engelli olarak uzun yıllar yaşamını sürdürdü bir tekerlekli
sandalyede. 78den beri, bir terör kurşunuyla, belinden
aşağısı tutmuyordu. Onun önünde de bir daha saygıyla
eğildiğimi belirtmek istiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Balbayın
artık binbir gece masallarına dönen bininci gününü de
unutmamanızı tekrar tekrar istiyorum. Balbayın da burada
olması bu Meclise bir güç katacaktı, Haberalın olması bir
güç katacaktı.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin geçici 8 inci maddesinin
üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları
"(3) Bu madde
uyarınca atanan personelin, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önceki kadrolarının sözleşme ücreti, aylık, ek
gösterge, ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar, makam tazminatı, temsil
tazminatı, görev tazminatı, özel hizmet tazminatı, ek ücret, ek
ödeme, fazla çalışma ücreti ve benzeri adlar altında
yapılan her türlü ödemelerini yapılacak artışlarla birlikte
almaya devam ederler."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Başkanlık?..
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge ile
sağlık biriminin ve baştabiplikte görevli sağlık
personelinin Sağlık Bakanlığına devredilmesi sürecinde
söz konusu personelin mali ve sosyal haklarının korunması
amacıyla fıkranın değiştirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Geçici madde 8i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 9da
dört önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 S. Sayılı Kanun Teklifinin geçici 9 uncu maddesinin sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Kalaycı
Giresun İstanbul Konya
Ahmet
Aydın Abdulkerim
Gök
Adıyaman Şanlıurfa
"Bunlar, 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 14 üncü maddesi dikkate
alınarak, atandıkları aynı veya emsali unvanlı
kadrolarda bulunan personelin her türlü mali ve sosyal hak ve
yardımlarından aynı usul ve esaslar çerçevesinde
yararlandırılır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatı Kanununun geçici 9 uncu maddesinde
657 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesinin (C) fıkrasına göre istihdam edilenlerden
sonraki ibarenin
başka kurumlardan görevlendirilen geçici görevli
personelin de belirtilen sınav şartına bağlı
olmaksızın kurum içinde açılacak sınavlarda
başarılı olmak kaydıyla İdari Teşkilat
kadrolarına atanabilir" şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu İhsan
Özkes Prof.Dr. Aydın
Ayaydın
İstanbul İstanbul İstanbul
Ali
Rıza Öztürk Kazım
Kurt Bülent Kuşoğlu
Mersin Eskişehir Ankara
Musa
Çam Haluk
Ahmet Gümüş
Haluk Koç
İzmir Balıkesir Samsun
Nurettin
Demir Osman
Aydın Süleyman Çelebi
Muğla
Aydın
İstanbul
İzzet
Çetin
Ankara
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 sıra sayılı Kanun Teklifinin geçici 9 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Oktay
Vural Emin
Haluk Ayhan
Konya İzmir Denizli
Erkan
Akçay Mehmet
Şandır
Manisa Mersin
"Geçici Madde 9- İdari
Teşkilatta 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun dördüncü maddesinin (C) fıkrası kapsamında
sözleşme ile çalıştırılan mevcut geçici personel, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde
durumlarına uygun memur kadrolarına atanırlar."
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin Geçici 9 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasip
Kaplan Sırrı
Süreyya Önder Sırrı
Sakık
Şırnak İstanbul Muş
Erol
Dora Demir
Çelik
Mardin Muş
'Geçici Madde 9 -
(1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel
Sekreterliğinde 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (C)
fıkrasına göre istihdam edilenler, hiçbir işleme gerek
kalmaksızın müktesiplerine uygun genel idari hizmetler
sınıfının memur unvanlı kadrolarına
atanmış sayılırlar.'
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Sakık, buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; gecenin geç saatinde tekrar hepinize
merhaba.
Şimdi, daha önce bir konuyu
gündeme getirdiğimde, o dönemde görevde olan arkadaşımız
grubumuza gelerek, efendim, bizim grubumuzun da zaman zaman talepleri olduğunu
söylemiş. Şimdi, mesela, açıklıyorum: 144 tane naklen ve
açıktan atama yapılmış. Grubumuzdan bir tek tane talep yok.
Toplam 585 tane, yani iki yıl içerisinde Meclise, geçici, işte,
dışarıdan, sözleşmeli personel alınmış.
Bunlardan, grubumuza 3 tane şoför alınmıştır. Bunu bir
lütuf olarak sunuyor ve gelip, grubumuza Efendim, işte onlar da söyledi,
aldılar. Şimdi, burası kimsenin babasının
çiftliği değil. Yani, siz diğer gruplara verdiğinizde, her
hâlükârda BDP grubuna da vereceksiniz. Ben aslında bir günahkârın
günahlarını yüzüne vurmak istemezdim -yani birçok şey biliyorum-
yani kendinize göre yasaları düzenleyeceksiniz, kendinize göre her
şeyi dizayn edeceksiniz ama dönüp diğer gruplarla ilgili küçük bir şey
olunca kıyametleri koparacaksınız.
Bakın, şimdi, 4/Clilerle
ilgili, efendim, 2 milyara yakın para aldıkları söyleniyor.
Peki, bu insanlar yirmi yıl burada çalışacaklar, bu
koşullarda çalışacaklar ama bir Meclis Başkanı iki
yıl görev yaparsa hangi haklarla ömür boyu bunları sürdürecek?
Altında aracı olacak, benzini olacak, koruması olacak, çoluk
çocuğunun altında olacak ve şu anda da, bakın, şu anda
emekli milletvekillerinin maaşı, milletvekili olan
arkadaşlarımız 3 milyar veyahut da 3 milyar küsur bir maaş alıyorlar ama bu Meclis
başkanları 9-10 milyar lira maaş alıyor. Meclis
başkanları bu göreve geldiğinde sadece kendi
konumlarını güvence altına almak gibi bir görevleri yoktur.
Bunları dile getirdiğimizde de rahatsız olmayacaksınız.
Eğer haram bir şey yiyorsanız, o zaman adı haramdır
ve şimdi, dönüp gelip burada, Efendim, 4/Cliler bilmem şöyle oldu.
diyorsunuz. Vallahi bu 4/Clilere uygulanan politika zulüm
politikasıdır. Evet, asgari ücretle kıyaslarsanız
durumları iyi ama aynı işi, aynı görevi yapıyorlar,
salonda bir kadrolu eleman, diğeri de 4/Cli aynı hizmeti sunuyor,
biri 2 milyar 700 dolayında bir para alıyor, biri de 1 milyar 700
dolayında. Şimdi, bu Meclis, kendi içinde hukuku ve adaleti
uygulamazsa ne zaman adalet vadedecek topluma?
Şimdi,
Divan diyorlar, şeklen bir Divan var yani gidiyoruz. Divandan bir sürü
arkadaşlarımız burada, geçmişten bugüne kadar kiminizin,
kimimizin Divanda ne kadar söz ve karar sahibi olduğunu söyleyebilir
misiniz? Hayır. Şeklen bir Divan var. O zaman Divanı da ortadan
kaldırın. Yani bu şeklî şeylere son verin, deyin ki: Bu
işte bürokrasi ve Meclis Başkanı etkilidir. Yani şeklen
Divanı idare edecek ne oluyor? Meclis Divan üyeleri. Kim? Meclis idare
amirleri, sadece durumu idare etmek üzere varlar, başka hiçbir şeyi
idare edecek bir durumları yok. Ben sağlıktan sorumluyum, Allah
adına bugüne kadar bir tek dosyaya imza atmadım ve diğer
arkadaşlarım da aynı konumda, şimdi bu yasayla tamamen
devre dışı kalacağız. Peki, eğer görevimiz yoksa,
o zaman bunu da gelin bu yasaya dâhil edelim. Yani 4/Cli işçilerin konumu
neyse -Allah adına diyorum- Divanın da konumu bu noktadadır.
Keşke Divanı da dâhil etseydiniz sorun sadece bürokrasiye ve Meclis
Başkanına kalmış olsaydı. Çünkü bürokrasi o kadar
güçlendi ki Divanı da birçok konuda dinlediklerini falan da söyleyemem.
Ben,
tekrar bu konuda herkesin yani bizim
Tabii, bu saatte sözün para
etmediğini biliyorum yani hele hele bizden gelen bir değişiklik
önergesinin sizin oylarınızla kabul edilmesi mümkün değil ama
biraz vicdan yani bu işçilerle ilgili biz biraz sizi vicdana davet
ediyoruz. Gecenin bu saatinde bir jest yapın, bu mağdurlara
karşı bir elinizi vicdanınıza, bir elinizi de havaya
kaldırırsanız sevinirim.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sakık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 sıra sayılı Kanun Teklifinin geçici 9 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
"Geçici Madde
9- İdari Teşkilatta 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun dördüncü maddesinin (C) fıkrası
kapsamında sözleşme ile çalıştırılan mevcut
geçici personel, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir
ay içerisinde durumlarına uygun memur kadrolarına
atanırlar."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
657
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin "Geçici personel"
başlıklı (C) fıkrasında "Bir yıldan az
süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel
Başkanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşlerine
dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen
ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile
çalıştırılan ve işçi sayılmayan
kimselerdir." denilmektedir.
Bir yıldan az
süreli veya mevsimsel hizmetler için geçici personel istihdamını
öngören 4/C maddesi hükmü, amacı dışında kullanılmakta
ve mağduriyetlere sebep olunmaktadır.
Zira, 4/C
statüsünde personel çalıştırılan hizmetler bir yıldan
az süreli veya mevsimsel hizmetler olmayıp, süreklilik arz eden
hizmetlerdir. 4/Cli personelin geçici değil yıllardır
çalıştığı gerçeği ortadadır. O nedenle
mevcut uygulama kanunun lafzına ve ruhuna aykırıdır.
Ayrıca, bu
statüde çalışan personel, aynı işi yapan, aynı hizmeti
yürüten kadrolu emsallerinin sahip oldukları mali ve sosyal haklara sahip
olmaksızın istihdam edilerek mağdur edilmektedir.
Kanun Teklifinin
gerekçesinde de belirtilen, farklı statülerde
çalıştırılan personelin aynı işi yapmakla
birlikte farklı özlük haklarına sahip olmasının iş
barışını zedelemesi, hakkaniyete sığmaması
gibi olumsuzlukların giderilmesi için, asli ve süreklilik arz eden görev
ve hizmetlerin kadrolu personel eliyle yürütülmesi, dolayısıyla
geçici ya da mevsimsel olmayıp sürekli hizmetleri yürüten 4/C'li personel
ile taşeron personelinin kadrolara alınması yoluyla TBMM'nin
kamu kurumlarına da örnek olması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatı Kanununun geçici 9 uncu
maddesinde
657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (C)
fıkrasına göre istihdam edilenlerden sonra ki ibarenin
başka
kurumlardan görevlendirilen geçici görevli personelin de belirtilen sınav
şartına bağlı olmaksızın kurum içinde
açılacak sınavlarda başarılı olmak kaydıyla
İdari Teşkilat kadrolarına atanabilir şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM
BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Muğla Milletvekili Nurettin Demir
konuşacak efendim.
BAŞKAN
Muğla Milletvekili Sayın Nurettin Demir.
Buyurun
Sayın Demir. (CHP sıralarından alkışlar)
NURETTİN
DEMİR (Muğla) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; sabaha karşı günaydınla sizleri
selamlıyorum.
Bugün,
biliyorsunuz, 1.001inci günün ilk saatleri. Umarım 8 milletvekili
arkadaşımız da kısa sürede buraya gelir, hep beraber
sabahlamaya devam ederiz.
Ayrıca
bugün Dünya AIDS günü. Hem dünyada hem ülkemizde AIDSli sayısı,
bulaşıcı hastalıklar artmakta. Yeni yıldan itibaren
daha az hastalıklı, daha sağlıklı bir yıl
geçirmeyi umut ederim.
Ayrıca,
biliyorsunuz, bu hafta Engelliler Haftası. Engelli
yurttaşlarımızın sorunlarının giderileceği,
öncelikle Meclisimizde engelli çalışanların bu yasadan sonra
sayısının artacağı umuduyla Meclis
Başkanımızın bu konuda büyük gayret göstereceğini umut
ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, biliyorsunuz, 4/C meselesi gerçekten ülkemizin 21inci
yüzyılda çok büyük bir sıkıntı ve ayıbıdır.
Ben birkaç örnek vermek istiyorum. Sadece eşit işe eşit ücret
anlamında baktığımız zaman belki birazcık
sempatik görünüyor olabilir ama gerçek
öyle değil. Sosyal anlamda, özlük hakları anlamında gerçekten
4/Cliler çok acı çekiyorlar, gelecek korkuları var, iş yerinde
mobbing uygulanıyor, hakları gasbediliyor, saatlerce
çalıştırılıyor.
Bakın,
Muğlada, Kavaklıderede maden işçilerinin içerisinde on sekiz
saat, yirmi saat çalıştırılan işçiler var.
Hastanelerde yine saatlerce, on iki saat, on altı saat
çalıştırılıp
Üniversitede dahi maalesef bir ses
çıkaramıyorlar. Üstlerine, onları idare edenlere, yönetenlere,
işe alanlara ses çıkardıklarında ya da onların
hakaretlerine maruz kaldıklarında itiraz edemiyorlar çünkü
anında kapı dışarı atılıyorlar. Bu,
insanlık ayıbı. Ben özellikle 4/C ile ilgili olarak
gittiğim her yerde işçilerin çok buruk, boynu bükük
olduklarını görüyorum.
Bunun
dışında -mevcut iktidar- özellikle iktidarın yoğun
baskısı altında olunan yerlerde partiye üye olmadan ya da
partiye bir aylığını, iki aylığını
yatırmadan işe alınmıyor. Bunlar gerçekten çok büyük bir
ayıp, çok büyük bir sıkıntı. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Nerede var o ya? Çok yanlış şeyler!
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) At, at! İsim verin, nerede, belgeleyin?
NURETTİN
DEMİR (Devamla) Özellikle aylarca bazen maaşlarını
alamıyorlar.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Nerede, kim alamıyor?
NURETTİN
DEMİR (Devamla) Hatta orman işçilerinden birçoğu gerçek
haklarını alamıyor.
4/Clilerin sosyal
güvencesi, örgütlenme hakkı sağlanmadığı sürece bunlar
yaşanacak işlerdir. Ben, tabii, parti ismini vermiyorum, onlar
kendilerini biliyorlar. Özellikle de bu saatte polemiğe girmek
istemiyorum. Bunun dışında
İSMAİL
AYDIN (Bursa) Anladık, anladık, CHP olduğunu anladık!
NURETTİN
DEMİR (Devamla) Bravo! Çok zekisiniz, tebrik ederim!
Efendim,
Meclisimizde 1.500 civarında 4/Cli var. Gelin, Türkiyedeki bu emek
sömürüsünün eşitsizliğini ortadan kaldırmak için bu 4/Clileri
hak ettikleri kadrolara yerleştirelim.
Saygılar
sunuyorum. İyi sabahlar diliyorum efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 S. Sayılı Kanun Teklifinin geçici 9 uncu maddesinin sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"Bunlar,
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 14 üncü maddesi dikkate
alınarak, atandıkları aynı veya emsali unvanlı
kadrolarda bulunan personelin her türlü mali ve sosyal hak ve
yardımlarından aynı usul ve esaslar çerçevesinde
yararlandırılır."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM
BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Sınavla
TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatına atanacak
mevcut 4/C'li personel hakkında da mevcut mevzuat hükümlerinin
uygulanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesi içinde geçici madde 9u oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici Madde
10da bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 S. Sayılı Kanun Teklifinin geçici 10 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Doğan Kubat Ahmet
Aydın Mahir
Ünal
İstanbul Adıyaman Kahramanmaraş
Nurettin
Canikli A.
Çağatay Kılıç
Giresun Samsun
"Geçici Madde
10 - (1) TBMM Genel Sekreterliği veya İdari Teşkilatta istihdam
edildikleri sürece, TBMM Genel Sekreterliği veya İdari Teşkilat
kadro veya pozisyonlarında 15/1/2012 tarihine kadar istihdam edilen
personelin (İçişleri Bakanlığınca tahsis edilen polis
kuvvetine mensup personel dâhil), mali ve sosyal hakları hakkında
ilgili mevzuatın 2/11/2011 tarihinden önceki hükümleri uygulanır. Bu
madde kapsamında bulunanlar açısından, 375 sayılı Kanun
Hükmündeki Kararnamenin geçici 14 üncü maddesinde uygulanmasına devam
olunacağı belirtilen mevzuat hükümleri bu maddede belirtilen mevzuat
hükümleridir.
(2) TBMM Genel Sekreterliği tarafından
açılan sınav sonucu stenografi kursuna katılmaya hak kazanıp
bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kursa devam edenlerden ilgili
mevzuatı uyarınca stenograf yardımcılığı
kadrosuna atanmaya hak kazanacaklar ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce başlayan uzman yardımcılığına
alım sürecinde ilgili mevzuatı uyarınca yasama uzman
yardımcılığı kadrosuna atanmaya hak kazanacaklar
hakkında da 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 14
üncü maddesi hükümleri uygulanır.
(3) Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel Sekreterliğinde uzman
yardımcısı kadrolarında bulunanların yeterlik
sınavları ve yasama uzmanlığı kadrolarına
atanmaları ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
başlayan uzman yardımcılığına alım süreci,
bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki ilgili mevzuat
hükümlerine göre sonuçlandırılır.
(4) 2919
sayılı Kanunun 12 nci maddesi ile ek 1 inci maddesinin ikinci
fıkrası hükümleri bu Kanunun 30 uncu maddesinin yürürlüğe
girdiği tarihe kadar uygulanmaya devam olunur. Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte TBMM Genel Sekreterliğinde bu kapsamda
çalıştırılanlardan bu Kanunun 30 uncu maddesi uyarınca
çalıştırılacakların, TBMM'de bu hükümlere tabi
çalışmaları 30 uncu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe
kadar devam eder. Ancak bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM'de
geçici görevlendirmeyle çalışan personelden 30 uncu maddenin
beşinci fıkrası uyarınca istihdam edilemeyecekler
hakkında 2919 sayılı Kanunun 12 inci maddesinin
uygulanmasına 24 üncü Yasama Dönemi sonuna kadar devam olunur."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
666 sayılı
KHK ile 375 sayılı KHK'da yapılan düzenlemelerle kamu personel
sisteminde kapsamlı değişiklikler
yapıldığından, mevcut personelin haklarının
korunması noktasında ortaya çıkacak tereddütlerin giderilmesi
amaçlanmıştır. Yapılan bu düzenleme ile söz konusu KHK'ya
paralel olarak TBMM Genel Sekreterliği veya İdari Teşkilatta
istihdam edildikleri sürece 15/1/2012 tarihinden önce TBMM Genel
Sekreterliği veya İdari Teşkilat kadro veya pozisyonlarında
bulunan personelin mali ve sosyal hakları hakkında ilgili mevzuatın
2/11/2011 tarihinden önceki hükümleri, 15/1/2012 tarihinden sonra (bu tarih
dâhil) TBMM Genel Sekreterliği veya İdari Teşkilat kadro veya
pozisyonlarına atanacak (açıktan veya naklen) personelin mali ve
sosyal hakları hakkında ise KHK'nın öngördüğü yeni sistem
ve mevzuat hükümleri uygulanacaktır. Diğer yandan alım süreci
başlamış olan uzman yardımcılığı
sınavı sonucu yasama uzman yardımcısı olarak
atanacaklar hakkında, bunlar arasında uygulama
farklılığı ve mali ve sosyal haklar açısından
farklılık olmaması amacıyla eski mevzuat hükümlerinin
uygulanmasına yönelik düzenleme yapılması, ayrıca bu
Kanunla yasama uzman yardımcılığına atanma sürecine
ilişkin hükümlerde değişiklik yapılması nedeniyle,
19/11/2011 tarihli ve 28117 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
uzman yardımcılığı alımına ilişkin
ortaya çıkacak tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır.
Sözleşmeli ve geçici görevli personel
çalıştırılmasına ilişkin sistem
değiştiğinden ve bu sistemin bu Kanunun yayımı
tarihiyle birlikte uygulanmaya başlaması sorunlar ortaya
çıkarabileceğinden, 2919 sayılı Kanunun ilgili hükümlerine
dayalı olarak sözleşmeli ve geçici görevlendirmeyle çalışan
personelin belli bir süre daha eski mevzuat hükümlerine göre çalıştırılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge çerçevesinde geçici
madde 10u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.00
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.12
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Tanju ÖZCAN (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26ncı
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
83 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Başkanlık
Divanı Temsilcisi burada.
Geçici 11inci
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
83 S. Sayılı Kanun Teklifinin geçici 11 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ahmet
Aydın Mahir
Ünal Ayşenur
Bahçekapılı
Adıyaman Kahramanmaraş İstanbul
Tülay
Kaynarca Zeynep
Karahan Uslu Osman
Aşkın Bak
İstanbul Şanlıurfa İstanbul
GEÇİCİ
MADDE 11- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel
Sekreterliğinde ilgili mevzuatı uyarınca görevlendirilmiş
personelden 30 uncu maddenin beşinci fıkrası uyarınca
istihdam edilecekler yeni bir görevlendirme onayı
alınmaksızın anılan maddede yer alan hükümler çerçevesinde
görevlerine devam edebilirler.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN
VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Geçici görevli
personelin geçici görevlendirmelerine ilişkin husus ve bunlara
yapılacak ödemeler diğer maddelerde düzenlendiğinden bu madde yeniden
düzenlenmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesinde geçici madde 11i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 12yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni geçici madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere görüşülmekte olan tasarı veya
teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif
ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini
isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı
önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı
İç Tüzükün 87inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre yeni bir madde olarak
görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır
ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.
Bu nedenle
önergeyi okutup komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla yani 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 83 Sıra Sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatı Kanunu Teklifine aşağıdaki geçici maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İstanbul Ankara
Musa Çam Süleyman
Çelebi Mehmet Ali
Ediboğlu
İzmir İstanbul Hatay
Geçici Madde 13- (1) TBMM kadrolarında
çalışan geçici görevliler başkaca bir işlem yapılmadan
TBMM İdari Teşkilatı kadrolarında durumuna uygun kadrolara
atanır. Ayrıca diğer kamu kurum ve kuruluşlarından
geçici görevle TBMM'de istihdam edilen personel de TBMM İdari
Teşkilatı kadrolarında durumuna uygun kadrolara atanır.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra
dışarıdan hizmet alımı yapılmaz.
BAŞKAN Sayın Komisyon, salt
çoğunluğunuz var mı?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Çoğunluğumuz
olmadığından dolayı katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Davet
edin Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Komisyon üyelerimiz buyurun.
Tabii ki Komisyon üyesi arkadaşlarımızı
çağıralım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Evet,
çağırın, davet edin.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan,
görüldüğü gibi sadece 2 üyemiz var. Onun için bence geçelim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Oturmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, oturun. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ya Mevlüt Bey, bu saatte
Allah aşkına ya!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Davet
edin.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Başkanım, ben
çağırdım, gelmiyorlar yani.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Davet
edin.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Davet ettim Sayın Aslanoğlu.
BAŞKAN Çağırdı,
çağırdı.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Ettim efendim, gelen yok.
BAŞKAN Çağırdı, ben duydum
çağırdı.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın
Başkanımız teyit ediyor. Çağırdım ama gelen yok
yani.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Meclisin
çalışmasını engelledikleri için haklarında işlem
yapılsın. Meclisin çalışmasını engelledikleri
için gelmeyen arkadaşlarımız hakkında işlem
yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Salt çoğunluk
olmadığından önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Madde 43te bir
önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 83 S. Sayılı Kanun Teklifinin 43 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Mahir
Ünal Ahmet
Aydın
Giresun Kahramanmaraş Adıyaman
Ekrem Çelebi Osman
Aşkın Bak Mehmet
Doğan Kubat
Ağrı İstanbul İstanbul
Madde 43 Bu
Kanunun;
a) 30 uncu maddesi 15/1/2012 tarihinde,
b) diğer hükümleri,
yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başkanlık katılıyor mu?
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Siyasi parti
grupları ve milletvekilleri için çalıştırılacak
personel konusunda yeni bir sistem benimsendiğinden, bu sisteme adaptasyon
sağlanması ve sistemin uygulamaya konabilmesi için ihtiyaç duyulan
zamanın tanınması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesinde madde 43ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 44ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oyunun rengini
belli etmek üzere, İç Tüzük 86ncı maddeye göre, aleyhte
İstanbul Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkanım, Komisyon
üyeleri gelmediği için, onları protesto ediyorum ve
konuşmuyorum! (CHP ve AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Oylamaya geçmeden evvel Komisyonun bir düzeltme talebi var.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) İç Tüzükün 85inci maddesi uyarınca, maddi hata
yapıldığından bir söz talebimiz oldu.
Bu kabul edilen
önerge doğrultusunda 14üncü maddenin birinci fıkrasına yeni (e)
bendi olarak eklenen hükmün sonunda olması gereken için gerekli
çabayı göstermek ifadesinin metne eklenmesi hususunu ve yine kabul edilen
önerge doğrultusunda değiştirilen
30uncu maddenin beşinci fıkrasının sondan bir önceki
cümlesinde yer alan bu fıkralarda ibaresinden önce gelmek üzere
aylıksız izinli olarak ifadesinin eklenmesi hususunu takdirlerinize
sunuyoruz.
BAŞKAN
Üçüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Teklifin
tümü açık oylama tabidir. Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için
üç dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını
yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN -
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ankara Milletvekili Sayın
Cemil Çiçek ile Başkanvekilleri Kayseri Milletvekili Sayın Sadık
Yakut ve Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet Sağlamın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatı Kanunu Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı |
: |
220 |
|
Kabul |
: |
199 |
|
Ret |
: |
21 |
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Tanju Özcan Bayram Özçelik
Bolu Burdur
Teklif kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Yirmi
sekiz yıl sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Teşkilatı
Yasası yeniden yapılmıştır. Ben Meclis adına,
Divan adına bütün siyasi partilerimizin milletvekillerine ve grup
başkan vekillerine kalpten teşekkürlerimi sunuyorum,
hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Alınan
karar gereğince, Başbakan Yardımcısı Sayın
Beşir Atalay hakkındaki gensoru önergesinin gündeme alınıp
alınmayacağına ilişkin görüşmeleri yapmak ve kanun
tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 1 Aralık 2011 Perşembe
günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 02.27