TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
6ncı
Birleşim
12
Ekim 2011 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan
ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile
konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde
belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ordu Milletvekili
İhsan Şenerin, Uluslararası Yaşlılar Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığı ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerindeki gelişmelere ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhanın, 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif
eden, Pakistanın Enformasyon ve Yayıncılık Bakanı ve
Hükûmet Sözcüsü Dr. Firdevs Aşık Avana Başkanlıkça
Hoş geldiniz denilmesi
B) Meclisi
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 19 milletvekilinin, Riva Deresi ve
havzasındaki kirliliğin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/14)
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt ve 21 milletvekilinin, eğitim kurumlarındaki tarikat
örgütlenmesi iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/15)
3.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt ve 22 milletvekilinin, su kaynakları potansiyelinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/16)
C) Tezkereler
1.- TBMM
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamenter
heyetin, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozerin vaki davetine
icabetle KKTCye resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/545)
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydarın,
aşırı yağışlardan dolayı hasat süresinin
uzayacağına ve ürünün parası gecikeceğinden vadesi
gelmiş ve gelecek olan Ziraat Bankası ve tarım kredi
kooperatiflerine olan çiftçi borçlarının iki üç yıla
yayılarak faizsiz olarak ertelenmesine ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Uluslararası Yaşlılar Gününe
ve Hükûmetin emeklilere seçim öncesi vadetmiş olduğu intibak
yasasının ve sosyal hakların yerine getirilmemesine ilişkin
açıklaması
3.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, Aydın ilinde meydana gelen sel
felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin açıklaması
4.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işıkın, Erzincan depremzedeleri için yeni evlerin
yapılmasının düşünülüp düşünülmediğine
ilişkin açıklaması
5.- Denizli Milletvekili
Mehmet Yükselin, Denizli ilinde meydana gelen sel felaketinin yol
açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere
ilişkin açıklaması
6.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, yıl dönümü ve geçit törenlerinde TBMM
üyelerine şeref tribününde ayrılan yerlerle ilgili düzenleme
yapılması hususunda Dışişleri
Bakanlığıyla görüşülmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.- Bursa Milletvekili
İlhan Demirözün, Bursa Karacabey Sanayi Sitesine ilişkin Bursa
Valiliği, TOKİ Başkanlığı ve KOTİYAK
arasında imzalanan protokolde bakan imzasının olup
olmadığına ilişkin açıklaması
8.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Simav depreminde konutları yıkılan
vatandaşlara verilecek şehir merkezine uzak TOKİ konutları
yerine kendi arsalarına ev yaptırma hususunda avantaj
sağlanıp sağlanamayacağı ve orta hasarlı binalar
için yapılan yardımın artırılmasına ilişkin
açıklaması
9.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesir ilinde meydana gelen
sel felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması
gereken tedbirlere ilişkin açıklaması
10.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, Balıkesir, Manisa, İzmir,
Aydın ve Antalya illerinde meydana gelen sel felaketinin yol
açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere
ilişkin açıklaması
11.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğanın, yurt sorunu yaşayan öğrencilere
TOKİnin neden yurt yapmadığına ilişkin
açıklaması
12.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilat
Yasasının değişmesi nedeniyle öğretmenlerin ocak
ayı özür grup atamalarının kaldırılmasına
ilişkin açıklaması
13.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesir, Manisa ve Aydın
illerinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve
alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması
14.- Çorum Milletvekili
Tufan Kösenin, yoksul ailelerin çocuklarının yurt
sorunlarının çözümüne ilişkin açıklaması
15.- Manisa Milletvekili
Sakine Özün, TOKİnin AK PARTİnin inşaat şirketi gibi
çalıştığına ilişkin açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A)
Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından (45
sıra nolu), "Bağımsız Yargı"
sorunlarının araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 12/10/2011 Çarşamba günkü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli
birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
VII.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Makine Mühendisleri Odasının Erzuruma şube
açıp açmayacağına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3) ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahandaki hava kirliliğine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/5) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Posofa bağlı bir köyde yapılan
kadastro çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/14) ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın imar planına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/18) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın kentsel dönüşüm
planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/20) ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
6.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, deniz kirliliğine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/56) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı
7.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, İstanbul-Bakırköy,
Küçükçekmece ve Avcılar sahilindeki deniz kirliliğine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/64) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı
8.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda depreme dayanıklı
olmadığı gerekçesiyle boşaltılan kamu binalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/77) ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
9.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Çıldırın bazı köylerindeki kadastro
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/81) ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
10.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Çanakkale Gökçeadadaki bir otel inşaatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/100) ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
11.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, denizlerdeki kirliliğe ilişkin sözlü soru
önergesi (6/104) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı
12.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahan ve ilçe belediyelerinin itfaiye aracı
ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/124) (Cevaplanmadı)
13.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, TOKİnin bazı illerdeki kentsel dönüşüm
projeleriyle ilgili bir takım iddialara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/129) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı
14.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, TOKİnin Ardahandaki kentsel
dönüşüm projeleriyle ilgili bazı iddialara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/137) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı
15.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı şehirlerdeki çarpık
yapılaşmanın giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/130) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı
16.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Türk malı otomobil üretimi
çalışmalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/52) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, futbol sahalarının bakım ve
onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/88) ve Gençlik ve Spor
Bakanı Suat Kılıçın cevabı
18.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki spor kulüplerine maddi
yardım yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/94) ve
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı
19.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, kamu kuruluşlarınca ödenen kira
bedellerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/97) ve
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı
20.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, emeklilerin banka promosyonu alıp
almayacaklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/114) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın
cevabı
21.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan, Kars, Ağrı ve
Iğdırdaki futbol sahalarının bakım ve
onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/125) ve Gençlik ve Spor
Bakanı Suat Kılıçın cevabı
22.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illerdeki okulların spor
malzemesi ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/136) ve
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı
23.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illere spor salonu yapımına
ve spor kulüplerinin desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/138)
ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı
VIII.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.-
Başkanlığın İç Tüzükün Sözlü soruların gündeme
alınması ve cevaplandırılması başlıklı
98inci maddesiyle ilgili yanlış uygulama yaptığı hususunda usul görüşmesi
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile İran İslam
Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Kapıköy ve Razi Kara Hudut
Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/287) (S. Sayısı: 2)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, devamsız milletvekillerine ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/2)
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
tutuklu milletvekillerinin özlük haklarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Mehmet Sağlamın cevabı (7/465)
3.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşinin, soru önergelerinin işleme konulmasına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/524)
12
Ekim 2011 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
------
0 ------
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6ncı
Birleşimini açıyorum.
Çoğunluğumuz
var, toplantı yeter sayısı da bulunduğundan
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Konuşma
süreleri beşer dakikadır.
Hükûmet
bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi de yirmi
dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, Dünya Yaşlılar Günü münasebetiyle söz
isteyen Ordu Milletvekili İhsan Şenere aittir.
Buyurun
Sayın Şener. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ordu
Milletvekili İhsan Şenerin, Uluslararası Yaşlılar
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
İHSAN ŞENER
(Ordu) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; yüce heyetinizi ve ekranları başında
bizi izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Meclisimizin de
açılış günü olan 1 Ekim, ülkemizde ve dünyada Uluslararası
Yaşlılar Günü olarak kabul edilmiştir. Küresel yaşlanma
21inci yüzyılın en önemli sorunlarından biridir. Dünya
Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler verilerine göre
yaşam süresinin uzaması ve doğum oranındaki düşüş
sebebiyle dünyada altmış yaş ve üzeri nüfusun oranı
hızla yükselmektedir. Bugün dünya nüfusunun altıda 1ini
yaşlılar oluşturmaktadır. Bugün 600 milyon olan sayının,
sürekli artan yaşlı oranıyla 2050 yılında 2 milyara
ulaşması beklenmektedir.
Yaşlanma,
sağlıktan sosyal güvenliğe, çevreyle ilgili konulardan
eğitime, iş olanaklarına, eğlence endüstrisine ve aile
hayatına kadar toplumun bütün yönlerini etkilemektedir. İnsanın
özellikle yaşlandıkça kalabalıklar arasında
yalnızlığa itildiği gözle görülür bir gerçekliktir.
Milletimizin moral değerlerini yükseltmek için manevi bakım konusunu,
sosyal devletin de gerektirdiği biçiminde
kurumsallaştırılması ve geliştirilmesi gerekmektedir.
Ülkemiz
nüfusunda modern yaşam, çalışma koşulları ve ekonomik
zorluklar sonucu doğum sayısında görülen azalmanın
yansımaları ortaya çıkmaya başlamıştır. 1978
ila 2008 yılları arasında 4,33 olan doğurganlık
hızı yarı yarıya azalmıştır. Özellikle
Türkiye'nin batısında bu sayı yüzde 1e düşmüştür.
Araştırmalar
Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğanın her
ailede 3 çocuk ısrarını haklı çıkarmaktadır. Son
nüfus sayımına göre Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde
26sı 0-14 yaş grubuna aittir. Yaş ortalamamız şu anda
28,5tir. 65 yaş üzeri grup ise nüfusumuzun yüzde 7sini
oluşturmakta, Türkiyede yaklaşık 6 milyon yaşlı insan
bulunmaktadır. Bu sayı 2025 yılında 9 milyona, 2050
yılında ise 18 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir.
Uluslararası
Bakım Kongresi ve Küresel Yaşlanma Forumu, İstanbulda 2005
yılında Birleşmiş Milletler yetkilileri ve kırk
beş ülkeden politikacı, bürokrat ve özel sektörün
katılımıyla Sayın Başbakanımız himayelerinde
gerçekleştirilmiş ve tüm katılımcılar Türkiye'nin yaşlanma
konusunun tüm aşamalarında uluslararası toplumun
liderliğini yapacak potansiyele sahip olduğunu belirtmişlerdir.
Merkezi ülkemizde olan
uluslararası kurumların sayısı yok denecek kadar azdır
fakat bu tür uluslararası kurumlar, dünya üzerinde endüstriyel
yapılar olarak algılanmakta ve bulundukları ülkelere çok ciddi
ekonomik girdiler sağlamaktadır. Türkiye, nüfus yaşlanması
konusunda küresel lider olarak merkez rol oynayacak ideal bir ülke
konumundadır.
İstanbul Küresel
Yaşlanma ve Bakım Deklarasyonu tüm katılımcılar
tarafından onaylanmış, deklarasyonu takip etmek için 9 Ocak 2009
tarihinde Dünya Yaşlanma Konseyi kurulmuştur. Bu konsey, Türkiye'nin
Birleşmiş Milletlerde 2012-2022 yılları arasında
yaşlı dostu ülke olması, 2012 yılının
uluslararası yaşlı hakları yılı,
Birleşmiş Milletler Yaşlı Hakları Sözleşmesinin
Türkiyede imzalanması, Uluslararası Yaşlanma Örgütü, Uluslararası
Yaşlanma Ajansı, Uluslararası Yaşlanma Fonu ve Uluslararası
Yaşlanma Programının Türkiye'nin liderliğinde
gerçekleştirilmesi için ciddi çalışmalar
gerçekleştirmektedir.
Medeniyet, her
yaştan insanın mutlu, huzurlu ve sağlık içinde
yaşadığı bir yerdir. Silahın, korkunun, ekonominin ve
paranın hâkim olduğu medeniyet değil, tam tersine paraya tahvil
edilemeyen değerler üzerinden yükselen medeniyetin mimarları olmak
zorundayız.
Bu düşüncelerle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şener.
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.- Görüşmeleri izlemek
üzere Genel Kurulu teşrif eden, Pakistanın Enformasyon ve
Yayıncılık Bakanı ve Hükûmet Sözcüsü Dr. Firdevs
Aşık Avana Başkanlıkça Hoş geldiniz denilmesi
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, ülkemizde konuk olarak bulunan dost ve
kardeş ülke Pakistanın Enformasyon ve Yayıncılık
Bakanı ve Hükûmet Sözcüsü Sayın Dr. Firdevs Aşık Avan misafirimizdir,
kendilerine hoş geldiniz diyorum.(Alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, yargı
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki gelişmelere
ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerindeki gelişmeler hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkuluna aittir.
Buyurun Sayın Tanrıkulu.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki gelişmeler üzerine söz
almış bulunmaktayım, Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tutuklamalardan başlayacağım. Yargıdan
gelen, yıllarca baro başkanlığı yapan bir
milletvekiliyim. Bu iktidar döneminde bütün Türkiye açık bir cezaevine
dönüşmüş durumda. Gözaltı ve tutuklamalar bu Hükûmetin bir idari
pratiği hâline dönüşmüş durumda. Gece yatağa giren bir
yurttaşımızın sabah hangi örgütün üyesi olarak
uyanacağının belli olmadığı bir ortam
yaşamaktayız. Bu nedenle, Sayın Adalet Bakanı, Sayın
Başbakan Yardımcısı, Sayın İçişleri
Bakanı bize şunu söylemesin: Yargı bağımsız ve
tarafsızdır. demesin. Yargının bağımsız ve
tarafsız olmadığı iddiası sadece bugünkü ortamda
gülünç bir iddiadan başka bir şey değildir. Bu hâkim ve
savcıların önüne bu dosyaları herhâlde hâkim ve
savcıların eşleri ve çocukları getirmiyor.
İçişleri Bakanının emrinde olan güvenlik güçleri getirmekte
ve dosya içeri verildiği zaman da kimlerin tutuklanacağı,
kimlerin serbest bırakılacağı da liste hâlinde verilmekte.
Böyle güvensiz bir adalet ortamında, böyle güvensiz bir hukuk
ortamında Türkiyede yurttaşların bu cumhuriyete aidiyet
bağıyla bağlanmasını bekleyemeyiz.
AHMET YENİ (Samsun)
Kimi savunuyorsunuz siz?
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) Dolayısıyla bu Hükûmet bu kutuplaşmaya ve
bu uygulamaya son vermelidir. Hükûmetin Başbakanı, Hükümetin
Başbakan Yardımcısı ve Adalet Bakanı da temenni
makamında olunan yerler değildir. Yirmi yedi yıldır bu
ülkede çatışma vardır. Yirmi yedi yıldır bu ülkede
insanlar ölmektedir. Bu yirmi yedi yılın dokuz yılında bu
Hükûmet iktidardadır. 8 başbakan değişmiştir, 5
cumhurbaşkanı değişmiştir, 9 Genelkurmay başkanı
değişmiştir, 16 hükûmet değişmiştir,
23 İçişleri Bakanı değişmiştir, ama bu sorun
bitmemiştir ve güvenlik eksenli politikalarla da bu sorun
çözülememiştir, yani Türkiye'nin Kürt meselesi çözülememiştir.
Biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, cesaretle seçim öncesi çözüm önerilerimizi
ortaya koyduk, ama seçim bildirgemizin sizler tarafından
okunmadığını biliyorum. Hükûmet Programı da ortada, 14
ve 18inci sayfaları bu soruna ayrılmış, ama bu sorunla
ilgili olarak tek bir cümle, bu sorunun çözümüne ilişkin cesaretli bir
çözüm önerisi yok.
O
nedenle, biz, bu sorunu günlük siyasi tartışmaların
dışına çıkartalım, bu sorunu bir siyasi
yarışma hâline getirmeyelim, ortak dil yaratalım ve ortak bir
komisyon kuralım, bu Meclisin çatısı altında
kutuplaşmaya son vererek, bu sorunun çözümü konusunda cesaretli
adımlar atalım. Toplumun bizden beklediği budur, toplumun bizden
beklediği daha fazla cesarettir, daha fazla sağduyudur, bunu birlikte
becerebiliriz.
Doğu,
Güneydoğu ve her taraf kan ağlıyor, bunun bilinmesini istiyorum,
Hükûmete düşen birinci görev de bu kutuplaşmaya son verecek
adımı atmak olmalıdır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak
buna hazırız. Çözüm önerilerimizi önceki gün Ortak Akıl Heyeti
diye açıkladık ve altı başlık altında da bu
Meclisin çatısı altında ne yapılabileceğini ifade
ettik.
Bu
nedenle, Hükûmete buradan sesleniyorum, bu konuyu siyasi yarışma
dışında bırakalım, bu konuyu kişisel egomuzun
tatmini dışında bırakalım ve bu konuyu öfke diliyle,
şiddet diliyle konuşmayalım, bu sorun konusunda demokrasiyi,
barışı ve özgürlükleri esas alan yeni bir program
hazırlayalım.
Bu
duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tanrıkulu.
Gündem
dışı üçüncü söz, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Emin Haluk
Ayhana aittir.
Buyurun
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
3.- Denizli Milletvekili Emin
Haluk Ayhanın, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanununa ilişkin gündem dışı konuşması
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu hakkında söz aldım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
Denizli Çameli ilçesi ve diğer illerde sel felaketinde hayatını
kaybeden vatandaşlara rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum. Yaraların en kısa
zamanda sarılacağını umut ediyorum ve diliyorum.
5018
sayılı Kanun, AKPnin üstün gayretleri sonucu Anayasaya
aykırı olarak yasalaşmış, daha sonra muhalefetin de
iyi niyetli katkılarıyla Anayasa değiştirilerek uygulamaya
konulan bir mevzuat hâline gelmiştir.
Bu
Kanunun 16ncı maddesinde orta vadeli ekonomik ve mali hedefleri ortaya
koyan ve bütçeye yön veren Orta Vadeli Program ve Orta Vadeli Mali Planın
yayımlanması hususları yer almaktadır. Mayıs ayı
sonuna kadar Orta Vadeli Programın DPT tarafından
hazırlanması ve Bakanlar Kurulunca kabul edilmesi gerekmektedir. Orta
Vadeli Mali Planın ise haziran ayının 15ine kadar Maliye
Bakanlığınca hazırlanması ve Yüksek Planlama Kurulunda
kabul edilerek, bu Kurulca yayımlanması gerekmektedir. Ancak Hükûmet
tarafından 5018 sayılı Kanunun 16ncı maddesinde öngörülen
sürede bu dokümanlar yayımlanmamakta veya yayımlanamamaktadır;
bizce yayımlanamamaktadır. Bu durumun gerçekten Hükûmetin kötü
niyetinden değil beceriksizliğinden kaynaklandığı
kanaati bizde hâkim olmaktadır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinden geçip kanun hâline gelmiş bu Kanun, neden gereği
yapılabiliyor olduğu hâlde yerine getirilip ilgili program ve
planı Hükûmet hazırlamak istemesin? Böyle bir düşünce AKPye ve
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine hakaret olur. Nitekim, 23üncü Dönemde bu hususu
Türkiye Büyük Millet Meclisinde defalarca ifade ettik, ikaz ettik, hatta
Sayın Bakana Bunu DPT ve Maliye Bakanlığı mı
hazırlayamıyor yoksa Hükûmet olarak siz Getirmeyin. diye talimat
mı veriyorsunuz? dedik. Kanunun amir hükmünün gereğini yerine getirmeyen
bize göre suçludur. Haydi, Hükûmet üyelerinin dokunulmazlıkları var ama
devlet memurları açısından herhangi bir tedbir
alınmadıysa gerçekten zor, onlara yazık.
Acaba
diyorum -İnanın bunu yutkunarak söylüyorum- üst yazısı
tamamen evrakta belirlenen tarihte yerini almış, ancak eki olmayan,
ihtiyati tedbir olsun diye işlem yapılmakta mıdır?
Burada
neyi anlatmak istiyorum? Geçen yıl bütçe Türkiye Büyük Millet Meclisine
teslim edilmeden on gün önce bu iki doküman, bütçe çağrısı ve
yatırım genelgesi aynı gün yayınlandı. Gerçekten bu,
milletle alay etmek demektir. Böyle bir durum beceriksizlik değilse,
milletle alay etmek demektir. Bütün kurumlar bütçe görüşmelerine gelecek,
Maliyeyle görüşecek, hangi parametrelere göre bunlar yapılıyor
belli olmayacak. Bu, milletle alay etmek demektir.
Aslında
Hükûmetin verdiği parametrelere göre bu görüşmeler
yapılıyor. Ama Hükûmet, bunu kamuoyundan saklıyor, Türkiye Büyük
Millet Meclisinden saklıyor. Şu ana kadar, bakanlar, kendi
kurumlarıyla ilgili bütçelerinin parametrelerine hâkim değil demektir
bu hadise. Böyle bütçe ve makroekonomik hedeflerin ne kadar
güvenilirliliği olabilir? AKP ve hükûmetleri tutarsızlık içinde.
Sadece bu işte değil, malî kuralda benzer problemleri
yaşadık, mahalli idarelerin gelirlerine ilişkin tasarılarda
aynı problemleri yaşadık. Önce acil diye getiriyorsunuz, sonra
vazgeçiyorsunuz çıkarmaktan.
İktidar
şaşkın, bürokrat şaşkın. AKP Genel Başkan
Yardımcısı harcamayın diyor, Başbakan farklı
söylüyor, Merkez Bankası Başkanı farklı söylüyor. Hepsinin
söylediğini topladığınızda bir sıfır bile
etmiyor.
Kur
hedefimiz yok. diyorsunuz. Hükûmet yanlısı yazarlar bile
konuşmaların neleri ifade ettiğini Merkez Bankası
Başkanının ifade etmeye başladılar. Başbakan
Yardımcısı, her yerde, orta vadeli program olduğunu
söylüyor. Bugüne kadar bunun vaktinde çıktığını bir
Allahın kulu, bir milletvekili gördü mü?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Denizli büyükşehir oldu mu?
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) İnşallah olacak, geç kaldılar.
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın
Erdoğan Bayraktar, gündemin Sözlü Sorular kısmında yer alan
sorulardan 1, 3, 11, 15, 16, 45, 50, 61, 65, 82, 85, 102, 107 ve 108 ile
115inci sıralardaki soruları cevaplandırmak istemişlerdir.
Gençlik
ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç ise, gündemin Sözlü
Sorular kısmında yer alan sorulardan 44, 71, 77, 79, 94, 103, 114 ve
116ncı sıralardaki soruları cevaplandırmak
istemişlerdir.
Sayın
Bakanların bu istemlerini sırası geldiğinde yerine
getireceğim.
Sayın
milletvekilleri, bazı arkadaşlarımız söz istemek üzere
yerlerinden işaret buyurmuşlar.
İlk
önce, Sayın Acar, nedir konu acaba, öğrenebilir miyim? Hangi maddeye
göre, ne sözü istiyorsunuz?
KAMER
GENÇ (Tunceli) 60ıncı maddeye göre, kısa bir açıklama
GÜRKUT
ACAR (Antalya) 4üncü maddenin birinci bendi için söz istedim efendim.
İranla ilişkilerimiz için söz istedim.
BAŞKAN
İranla ilişkilerde
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Evet, 4üncü madde
BAŞKAN
Anladım, ona geldiğimizde size söz vereceğim.
Değerli
milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, gündeme yeni geçiyorsunuz. Sizin
Meclisi yönetim tarzınız hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN
- Şimdi, bir saniye
KAMER
GENÇ (Tunceli) - Usul tartışmasını açmak istiyorum. Dün
benim sözümü, bakın
BAŞKAN
Bir saniye
Bir saniye efendim. Burada, söz isteyen
arkadaşlarımız var, onlara vereyim, ondan sonra o zaman.
Sayın
Baydar, sizin neydi efendim? 60a göre mi, ne için; hangi konuda konuşmak
istiyorsunuz Sayın Baydar?
METİN
LÜTFİ BAYDAR (Aydın) Bölgedeki gelişmelerle ilgili...
BAŞKAN
Yerinizden, bir dakika lütfen.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydarın, aşırı
yağışlardan dolayı hasat süresinin uzayacağına ve
ürünün parası gecikeceğinden vadesi gelmiş ve gelecek olan
Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan çiftçi
borçlarının iki üç yıla yayılarak faizsiz olarak
ertelenmesine ilişkin açıklaması
METİN
LÜTFİ BAYDAR (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 8 Ekim Cumartesi günü başlayıp 11 Ekim sabahına
kadar süren ve aralıklarla devam etmekte olan şiddetli
fırtına ve sağanak şeklinde yağan yağmur, pamuk
ambarı olarak bilinen Söke Ovamızda büyük maddi zarara neden
olmuştur. Makineli tarıma geçen çiftçimiz ürününe yaprak döktürücü
uygulayıcı uygulayıp tam hasat yapacakken başlayan ve
metrekareye
Pamuk ürünümüzde iki türlü zarar meydana gelmiştir.
Birinci olarak standart 1 olan pamuğumuzun rengi matlaşarak kalite
kaybına neden olmuş, ikinci olarak da verim yüzde 20-25
azalmıştır. Bu aşırı yağışlardan
dolayı hasat süresinin uzayacağı ve ürünün parası
gecikeceğinden vadesi gelmiş ve gelecek olan Ziraat Bankası ve
Tarım Krediye olan çiftçi borçlarının iki üç yıla
yayılarak faizsiz olarak ertelenmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, Dünya Yaşlılar Günüyle ilgili söz almak
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, yerinizden bir dakika lütfen.
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Uluslararası
Yaşlılar Gününe ve Hükûmetin emeklilere seçim öncesi vadetmiş
olduğu intibak yasasının ve sosyal hakların yerine getirilmemesine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve
emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en
önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bütün kuvveti ile
çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir
milletin istikbale güvenli bakmaya hakkı yoktur.
Emeklilerle ilgili, siyasal iktidar, seçim öncesi intibak
yasasını çıkaracağını ve ücretle ilgili
yaşam koşullarının geliştirileceğine ilişkin
çok vaatlerde bulundu ama gelinen bu aşamada oy alma uğruna
söylenilen, verilen vaatlerin hiçbirisini yerine getirmedi, bunun adı istismarcılıktır.
Sizden istirham ediyorum sayın Hükûmet yetkilileri,
seçim öncesi emeklilerle ilgili vermiş olduğunuz intibak
yasasının ve sosyal haklarının ve güvencesinin tüm
teminatıyla ilgili vermiş olduğunuz vaatlerin hepsinin yerine
getirilmesini istirham ediyorum, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Sayın Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) İç Tüzük 60a göre
yerimden kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN İç Tüzük 60a göre
Buyurun, yerinizden bir dakika.
3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın, Aydın ilinde
meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve
alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Bir
saygıdeğer milletvekilimiz konuyu gündeme getirdi, aynı mealde
ben de bir vurguda bulunmak istiyorum.
Ülkemizin çeşitli illerinde, Aydın Milletvekili
olarak başta Aydında olmak üzere sel felaketleri
yaşanmıştır. Tabii ki tarım tabiata açık
yapılan bir faaliyettir ve çiftçimiz çok büyük zararlar görmüştür.
Pamukta hem ürün bazında bir kayıp vardır hem de ürünün kalitesi
bazında bir kayıp vardır. Dolayısıyla, Hükûmetin bir
an önce gündemine alıp, Antalya, Muğla, Denizli, Aydın, Manisa
illerimizde, iç Ege bölgesinde bu felaketlere karşı çiftçimizin
korunmasını tedbir altına almalı, çünkü vatandaş zaten
ezilmiş durumda.
Ben,
Hükûmetin bunu gündeme almasını rica ediyorum, Meclisimizin de
bilgisine sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Şimdi
Sayın Muharrem Işık, buyurun efendim yerinizden bir dakika
lütfen.
4.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işıkın, Erzincan
depremzedeleri için yeni evlerin yapılmasının düşünülüp
düşünülmediğine ilişkin açıklaması
MUHARREM
IŞIK (Erzincan) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 22
Eylül 2011 Perşembe günü 06.22de Erzincanda Kemah-Refahiye-İliç
üçgeninde meydana gelen deprem, Erzincan halkında yine büyük bir korkuya
sebep olmuştur. Köylerimizde bulunan mevcut evler hâlen depreme
dayanıklı yapılar değildir. Bu depremde, Kemah Gülbahçe ve
Karacalar köylerinde hasar fazladır. Özellikle Karacalar köyü Kara
Mustafalar mezrasındaki evlerde oturmak imkânsızdır. Depremden
sonra çadır ve soba yardımları yapılmıştır,
ancak kış mevsimine girmemiz nedeniyle depremzedeler için ne gibi bir
çalışmanız var? Yeni evlerin yapılmasını
düşünüyor musunuz? Hafif ya da orta hasarlı evler toprak ve taştan
olduğu için en ufak bir depremde tekrar yıkılacağı
için bu evleri de ağır hasarlı sayarak yeniden yapmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Ben teşekkür ederim.
Sayın
Yüksel
MEHMET
YÜKSEL (Denizli) Denizli Çamelindeki sel felaketiyle ilgili kısa bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, yerinizden bir dakika lütfen.
5.- Denizli Milletvekili Mehmet Yükselin, Denizli ilinde meydana gelen sel
felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin açıklaması
MEHMET
YÜKSEL (Denizli) Sayın Başkanım, Denizlide evvelsi gün
yaşanan sel afetinde en fazla Çameli ilçemizde 1 insan kaybımız
var, vatandaşımız vefat etmiştir. Onun
dışında, yüz yirmi dört alabalık tesisinin yüz altı
tanesi bu Çameli ilçemizdedir, bunlardan on dört tanesi zarar görmüştür.
Çiftçilerimizin ve alabalıkçılarımızın gördüğü
zarar tutarı toplam 1 milyon 449 bin TLdir. Bu alabalık tesislerine
de Hükûmetimiz olarak 2003-2010 yılları arasında 10 milyon 365
bin TLlik yavru alabalık ve porsiyonluk alabalıklık projesine
destekler verilmiştir. 2011 yılı içerisinde sadece bu kapsamda
yavru alabalık ve porsiyonluk alabalık anlamında yine bu
balıkçılarımıza proje kapsamında 942.675 TLlik
destekler verilmeye devam ediyor ve devam edecektir. Biz, yine de
çiftçilerimize ve alabalık tesislerinde sadece Denizlide değil,
Türkiyedeki bütün vatandaşlarımıza Tarım
Bakanımızın başlatmış olduğu bu sigorta
kapsamında destek noktasında bu destekten yararlanıp bütün
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yüksel.
Sayın
Vural
6.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, yıl dönümü ve geçit
törenlerinde TBMM üyelerine şeref tribününde ayrılan yerlerle ilgili
düzenleme yapılması hususunda Dışişleri
Bakanlığıyla görüşülmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Efendim,
ben bir konuda Başkanlığınızın dikkatini çekmek
istiyorum. Bu, Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel
Müdürlüğünün Cumhuriyetin 88inci Yıl Dönümü Törenleri; Atatürk
Kültür Merkezi Geçit Töreni. Şeref locasında kendilerine yerleri
ayrılanlar Meclis Başkanı, orgenerallere kadar, korgeneral ve
koramiraller ile üst düzey sivil erkân şeref tribününün solunda, sağ
tarafı da diplomatik misyon şeflerine
ayrılmıştır. Şeref tribününün yanındaki kapalı
tribünler TBMM üyeleri, mülki ve diğer sivil erkân, askerî erkân,
kordiplomatik mensupları, silahlı kuvvetler emeklileri, dul ve
yetimleri ve basın mensuplarına ayrılmıştır. Yani
Türkiye Büyük Millet Meclisinin şerefli üyeleri milletin nezdinde
şeref yerini korumasını bilir her zaman ve orada da
oturmasını bilir ama böyle bir konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerinin de Türk milletini temsil ettiğini dikkate alarak bununla ilgili
düzenleme konusunda Dışişleri Bakanlığıyla
görüşmenizi istirham ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural, arzunuz yerine getirilecektir.
Sayın
Demiröz
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Bakanımız buradayken bir bilgi almak üzere
konuşmak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yerinizden bir dakika lütfen.
7.- Bursa Milletvekili İlhan Demirözün, Bursa Karacabey Sanayi
Sitesine ilişkin Bursa Valiliği, TOKİ
Başkanlığı ve KOTİYAK arasında imzalanan
protokolde bakan imzasının olup olmadığına
ilişkin açıklaması
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çevre
ve Şehircilik Bakanımızın burada olması nedeniyle
şu konuda bilgi öğrenmek istiyorum: Sayın Bakan TOKİ
Başkanlığı sırasında Bursa Valiliği ile
TOKİ Başkanlığı Sınırlı Sorumlu 75inci
Yıl KOBİ Sanayici Toplu İşyerleri Yapı Kooperatifi,
kısaca KOTİYAK arasında Bursa Karacabey Sanayi Sitesine
ilişkin 1/6/2010 tarihinde bir protokol imzalanmıştır.
Sorum, daha doğrusu öğrenmek istediğim şu: İl Genel
Meclisinde ve Büyükşehir Belediye Meclisinde 2023 1/100.000 ölçekli plan
değişikliği görüşülmeden, onaylanmadan bu protokolün imzalanması
sizce uygun mudur? Bu protokolde yukarıdaki taraflar; Bursa Valiliği,
TOKİ Başkanlığı, KOTİYAK dışında
bakan imzası var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Alim Işık, yerinizden bir dakika lütfen. Buyurun.
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Simav depreminde
konutları yıkılan vatandaşlara verilecek şehir
merkezine uzak TOKİ konutları yerine kendi arsalarına ev
yaptırma hususunda avantaj sağlanıp sağlanamayacağı
ve orta hasarlı binalar için yapılan yardımın
artırılmasına ilişkin açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanın burada olmasını fırsat bilerek dün dile
getiremediğim bir konuyu dile getirmek istiyorum. Bilindiği gibi,
Simav depreminde konutları yıkılan, ağır hasar
görmüş vatandaşlarımıza TOKİ konutlarından
yararlanmak üzere bazı avantajlar sunulmuştur. Ancak,
vatandaşlarımız şehir merkezine dört beş kilometre
uzakta bulunan TOKİ konutlarına gitme yerine kendi arsalarına ev
yaptırmayı tercih etmektedirler. Acaba bu
vatandaşlarımıza TOKİ konutlarına geçmek isteyenlere
sağlanan bazı avantajlar sağlanabilir mi?
Diğer
taraftan, orta hasarlı binalar için verilen 12 bin TLlik yardım
proje ve dosya masraflarına dahi yetmemektedir. Bu yardımın
artırılması mümkün olabilir mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın
Havutça, buyurun efendim. Yerinizden bir dakika lütfen.
9.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesir
ilinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve
alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması
NAMIK
HAVUTÇA (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Balıkesirimizde son dönemde, son günlerde yaşanan
sel felaketi bölgesinden geldik. Dün Balıkesir milletvekili 3
arkadaşımızla birlikte hortumdan zarar gören ve
yaşamını kaybeden vatandaşlarımızı ziyaret
ettik. Yine Bandırmada son sel felaketinde ortaya çıkan zarar
yaklaşık 7 trilyondur. Bu yaraların bir an önce
sarılmasını ve Hükûmetimizin harekete geçerek vatandaşlarımızın
sağlığını, güvenliğini ve esenliğini teminat
altına almasını talep ediyoruz. Bunu buradan ifade ediyorum ve
Hükûmet yetkililerimize sesleniyorum. Bandırmanın gördüğü zarar
7 trilyon ve bugüne kadar tek kuruş lira yardım edilmemiştir. Bu
noktada Hükûmet yetkililerinin harekete geçmesini talep ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Havutça.
Sayın
Susam
MEHMET
ALİ SUSAM (İzmir) İç Tüzük 60a göre söz istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
Bir
dakika lütfen, yerinizden.
10.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın, Balıkesir,
Manisa, İzmir, Aydın ve Antalya illerinde meydana gelen sel
felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin açıklaması
MEHMET
ALİ SUSAM (İzmir) Diğer arkadaşlarımızın
da belirttiği gibi son günlerde doğal felaket olarak hortum, sel
baskını ve yağmurlar nedeniyle hem tarım kesiminde ciddi
zararlar oluşmuştur hem de o çevrede yaşayan
esnaflarımızın ciddi kayıpları oluşmuştur.
Bu kayıplar, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydından Antalyaya
kadar varan süreç içerisinde çok ciddi maddi hasarlar şeklinde kendini
göstermiştir.
Bu
anlamıyla birçoğu da hem tarımda hem de esnaf kesimi olarak
sigortasız olan bu kesimlerin kayıplarının telafi edilmesi
konusunda Hükûmetimizin kısa sürede onların borçlarını
ertelemekle birlikte kayıplarıyla ilgili olarak destek vermesi
konusunda taleplerimi aracılığınızla Hükûmete iletmek
istiyorum.
Saygılar
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Sakık
Yok mu efendim?
Sayın
Oğan
SİNAN
OĞAN (Iğdır)
BAŞKAN
Buyurun, yerinizden.
Bir
dakika, lütfen.
11.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın, yurt sorunu
yaşayan öğrencilere TOKİnin neden yurt
yapmadığına ilişkin açıklaması
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Teşekkür ederim.
Sayın
Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğanın burada
olması münasebetiyle bir hususu yüce Meclisimizin dikkatine sunmak
istiyorum.
Benim
gibi zannediyorum birçok milletvekili arkadaşımızın da
gündemindeki en önemli maddelerden birisi öğrencilerdir. Okulların
açıldığı bugünlerde birçok öğrencimiz yurt
bulamamaktadır ve öğrencilerimiz uzak şehirlerden gelip hakikaten
de perişan olmaktadırlar.
TOKİ
gibi güzel bir kuruluşumuz varken ve Türkiye bugün dünyanın 17nci
büyük ekonomisi. diye övünürken, neden hâlâ öğrencilerimize bir yurt
imkânı sunamıyoruz? Öğrencilerimize TOKİ neden yurt
yapmıyor? TOKİ yurt yapmak yerine neden villa yapmakla
uğraşıyor? Bunu yüce Meclisin huzuruna sunmak istiyorum.
Hakikaten de öğrencilerimiz perişan hâldedir. Bu meseleye bir an önce
el atılması lazım.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Ben teşekkür ederim.
Biraz
önce bulunamadınız. Sayın Sakık, yerinizden bir dakika,
lütfen.
SIRRI
SAKIK (Muş) Teşekkür ediyorum Başkan. Vazgeçtim sözümden.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Yeniçeri
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Efendim, ben de 60a göre konuşmak
istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, bir dakika, yerinizden lütfen.
12.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Millî Eğitim
Bakanlığı Teşkilat Yasasının değişmesi
nedeniyle öğretmenlerin ocak ayı özür grup atamalarının
kaldırılmasına ilişkin açıklaması
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) 14/09/2011 tarih ve 28054 sayılı Resmî
Gazetede yayınlanan Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Millî
Eğitim Bakanlığı Teşkilat Yasası
değişmiş ve bu bağlamda öğretmenlerin ocak ayı
özür grup atamaları kaldırılmıştır. Böylece
eş durumu özür grubundan olup ocak ayında ailesiyle bir araya gelmeyi
bekleyen karı-koca öğretmenler bir araya gelemeyecektir.
Sayın
Bakan ocak ayı özür grubu tayinlerinin kaldırılması üzerine
öğretmenlere Üç-beş ay sabredip fedakârlık yapsınlar.
diyor. Bu öğretmenler gerçekte bir ya da bir buçuk yıldır zaten
beklemektedirler. Üç-beş ay daha olduğu zaman, yapılan uygulama
ile hiç kuşkusuz belirli sürelerde de olsa annesi yavrusundan, eşi
eşten, aileyi birbirinden ayırıyoruz. Bu durum, Anayasanın
41inci maddesindeki; devlet, ailenin huzur ve refahıyla ilgili tedbirleri
alır hükmüne açıkça aykırıdır. Bu durum, ayrıca,
evladından, yuvasından, eşinden ayrı olan bir öğretmenin
verimliliğini de tartışma konusu yapacaktır. Bakanlığın
bu yanlış uygulamadan vazgeçmesi gerekir.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bulut
13.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesir,
Manisa ve Aydın illerinde meydana gelen sel felaketinin yol
açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere
ilişkin açıklaması
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son günlerdeki sel felaketleri sebebiyle, yağan
yağmurlar sebebiyle Balıkesir, Manisa, Aydın gibi illerde zeytin
ağaçları çok büyük hasar görmüştür. Zeytin meyvesi dalda
oluşmuş, olgunlaşmayı beklerken bu yağmur ve dolu
sebebiyle çiftçiler büyük zarar görmüştür. Hükûmetin, bu zararların
tespit edilerek
Üreticilerin, zaten yağ fiyatlarının düşük
olması sebebiyle geçen yıllardan borçlarını ödeyemediler,
borçlarının ertelenmesi ve zararlarının giderilmesi
konusunda Hükûmetin tedbir almasını istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Ben teşekkür ederim.
Sayın
Köse
14.- Çorum Milletvekili Tufan Kösenin, yoksul ailelerin
çocuklarının yurt sorunlarının çözümüne ilişkin
açıklaması
TUFAN
KÖSE (Çorum) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ben de bir konuyu, hem kamuoyuyla hem sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Memleketlerimizden,
hepimizin memleketlerinden, özellikle yoksul ailelerin çocuklarının
yurt sorununu çözmek için bir hayli gayret gösteriyoruz. Ama ben şuna
tanık oldum: AKP milletvekillerinin Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü
nezdinde yaptığı girişimlerinin tamamı
sonuçlandırılırken, diğer partileri bilmiyorum ama
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak bizlerin taleplerinin hiç göz önüne
alınmadığını üzülerek gözlemledim. Sayın
Başkanlığınızı ve arkadaşlarımı bu
anlamda uyarmak istiyorum. Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü ile bu konuda
bir bağlantı sağlanarak bu taleplerin dikkate
alınmasını sağlarsanız yoksul çocuklar adına
hepimiz sevineceğiz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Ben teşekkür ederim.
Sayın
Öz son sözü istemiş.
Buyursunlar.
15.- Manisa Milletvekili Sakine Özün, TOKİnin AK PARTİnin
inşaat şirketi gibi çalıştığına ilişkin
açıklaması
SAKİNE
ÖZ (Manisa) Ben Çevre ve Şehircilik Bakanımıza soru sormak
istiyorum.
Birçok
AKPli belediyenin veya AKPli vekillerin seçim bölgelerinde vaatleri TOKİ
ile konut kooperatifi yaptıracaklarıdır. Acaba -soruyorum Çevre
ve Şehircilik Bakanlığımıza- TOKİ AKPnin
inşaat şirketi midir?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, bu 60a göre olan sorularda bütün
arkadaşlarımızın taleplerini yerine getirdik. Yalnız,
şunu müşahede ediyorum ki arkadaşlarımız sayın
bakanları burada görünce soru sormaya yöneliyorlar. Hâlbuki soru sorma
İç Tüzükün ayrı bir yerinde düzenlenmiş bir olaydır ama
bugün arkadaşlarımızı kırmamak için böyle bir uygulama
yaptık. Bir dahaki sefere arkadaşların bunu
hatırlamasında yarar görüyorum.
Şimdi,
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, gündeme geçtiğinize göre,
gündemin başında dün yaptığınız bir keyfî
uygulamadan dolayı tutumunuz hakkında söz istiyorum. Müsaade
ederseniz 63üncü maddeye göre izah edeyim. Tutanakları da getirdim
nasıl bir hata yaptığınızı
Daha Meclis
Başkanlığına başlar başlamaz biraz iktidar
partisine çok yaranmak için gayret içinde olduğunuzu gördüm. Bunlar devam
etmesin diye, müsaade ederseniz, bu tutumunuz
Çünkü ben söz istiyorum
bakın.
BAŞKAN
Efendim, söyledikleriniz tutanaklara geçti.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Yok, buradan, tutanaktan okuyacağım.
BAŞKAN
- Dünkü konuşmaların bugün tartışılması mümkün
değil. Dün ne yaptıysak bitmiştir. Şu anda, müsaade ederseniz,
ben Genel Kurula, çalışmaya devam ediyorum.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, Meclisi yönetmekteki
BAŞKAN
Meclisi yönetme şekli hakkında başka şekilde imkânlar
var.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Hayır, bakın, tutanaklarla ispatlayacağım.
BAŞKAN
- Onları sorarsanız, onun usulünü dün tartıştık ve bir
karara vardık.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, o usulü tartışmıyorum.
BAŞKAN
- Şimdi onu tekrar tartışmak istemiyorum. Lütfen yerinize
oturun
KAMER
GENÇ (Tunceli) Hayır Sayın Başkan
BAŞKAN
- Lütfen yerinize oturun
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bir beni dinler misiniz.
BAŞKAN
Evet, Meclis araştırma önergelerini okuyun lütfen.
Üç
önerge var, okutuyorum
KAMER
GENÇ (Tunceli) Bir ben meramımı anlatayım. Diyorum ki, dün ben
söz istediğim hâlde söz hakkımı başkasına verdiniz.
BAŞKAN
Lütfen, lütfen yerinize oturun Sayın Genç
KAMER
GENÇ (Tunceli) Neyini lütfedeceğiz canım!
BAŞKAN
Lütfen, lütfen
KAMER
GENÇ (Tunceli) - Benim söz hakkımı başkasına nasıl
verirsiniz!
BAŞKAN
Okutuyorum:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Meclisi Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 19 milletvekilinin,
Riva Deresi ve havzasındaki kirliliğin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/14)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Diğer
adı Çayağzı Deresi olan Riva Deresi Kocaeli'nin Gebze ilçesine
bağlı
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, böyle davranırsanız o zaman
Meclis kürsüsünde oturamazsınız! Beni dinlemek zorundasınız
Sayın Başkan!
Tepecik
köyü yakınlarından doğup, İstanbul'da Pendik ve Çekmeköy
ilçelerinden geçerek Beykoz'da Karadeniz'e dökülmektedir.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Böyle Meclis yönetilmez canım! Böyle Meclis yönetilmez!
BAŞKAN
Lütfen yerinize oturun
KAMER
GENÇ (Tunceli) Dün benim söz hakkımı başkasına verdiniz.
Bu keyfî yönetimdir.
BAŞKAN
Beni mecbur etmeyin! Lütfen yerinize oturun! 60a göre söz istemediniz siz!
KAMER
GENÇ (Tunceli) Bu yönetimle devam edemezsiniz.
Toplam
uzunluğu
KAMER
GENÇ (Tunceli) - Milletvekili konuşurken orada Divan Kâtibine metin
okutamazsınız. Böyle bir şey olmaz ki Başkan!
Ömerli
Barajı, İstanbul'un içmesuyu ihtiyacının % 48ini
karşılamaktadır.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Böyle nasıl Başkanlık yapacaksın sen!
Sayın Başkan, bak, çok kötü bir davranışta bulunuyorsun.
Riva
Deresi, Ömerli Baraj Gölü'nden sonra Koçullu, Ömerli, Sırapınar,
Hüseyinli, Bozhane, Öğümce, Göllü ve Paşamandıra köylerinden
geçerek denize döküldüğü yer olan Çayağzı'na
ulaşmaktadır. Akarsuyun bu ikinci bölümü % 75-80 oranında
ormanlarla kaplıdır. Geri kalan toprakları ise tarım
alanları ve otlaklar oluşturmaktadır.
Riva
Deresi, 2005 yılından bu yana hızla kirlenmektedir. Bu durum
Türkiye'de nadir görülen bitki ve balık türlerinin yanı sıra
endemik türlerin de azalmasına, göçmen kuşların doğal
ortamlarının bozulmasına, av ve yabani hayatın tehlikeye
girmesine, mesire alanları ile buradaki tesislerin eski cazibesini
yitirmesine neden olmaktadır. Riva Deresi ve Havzasındaki bu
olumsuzluklar mikro düzeyde İstanbullular, yerli ve yabancı
turistler; makro düzeydeyse ülkemiz ve dünyamız için önemli bir
kayıptır.
Konu
ile ilgili olarak 2009 yılında İstanbul İl Genel
Meclisi'nin bazı üyelerinin girişimleri ile söz konusu bölgede
İstanbul İl Genel Meclisi Çevre ve Sağlık Komisyonu
incelemeler yapmıştır. Komisyon, incelemelerin sonucunda Riva
Deresi'nin bazı kısımlarında farklı oranlarda
kirlenmeler olduğunu tespit etmiştir. Komisyon, Riva Deresini
kirleten unsurlar olarak aşağıdaki hususları
belirtmiştir:
1.
Çevre köylerin foseptiklerinin dereye verilmesi,
2. Dere çevresindeki küçük sanayi kuruluşlarının
arıtma tesislerine sahip olmayışı,
3. 2005 yılında İSKİ
(İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi) Paşaköy Arıtma
Tesisi'nin ihtiyaç duyduğu revizyonun yapılması
sırasında arıtmanın düşük verimlilikte
çalıştırılması,
4.
Dereye gizlice vidanjörlerle kaçak döküm yapıldığı
iddiası,
5. Dere çevresindeki hayvan çiftliklerinin
atıklarının dereye verilmesi,
6.
Piknikçilerin atıklarını dereye atması.
Söz
konusu tespitlerin ışığında gerek İstanbul
İl Genel Meclisi'nin bazı üyeleri gerekse duyarlı sivil toplum
örgütleri ve çevre sakinleri farklı platformlarda konuyu gündeme getirerek
çözüm yollarının tespit edilmesi ve hayata geçirilmesine ilişkin
girişimlerde bulunmuşlardır. İl Genel Meclisi'nin bazı
üyelerinin girişimleri neticesinde yine 2009 yılında İSKİ
tarafından Riva Bölgesi köylerinde oksidasyon hendeği tipi
atıksu arıtma tesisi projesi ile atıksu hatları
planlanmıştır. Ancak karar verilirken "oksidasyon
hendeği" tip arıtmaya nazaran daha uygun maliyetlerle ekolojik
sisteme daha uygun başka arıtma yöntemlerinin
araştırılıp araştırılmadığı
belli değildir. Ayrıca söz konusu bölgede Toprak Koruma Projesi
adı altında İl Tarım Müdürlüğünün izni ile dolgu
adı altında hafriyat dökümü yapılmaktadır. Bu durum
bölgenin topoğrafyasının değişmesine neden olacağı
gibi çevre köylerin olası bir sel felaketinde su altında kalma
riskini artırmaktadır.
Bu
güne kadar Riva Havzasında yaşanan kirlenme ve bu kirliliğin
önlenmesine ilişkin olarak yetkili merciler tarafından ciddi bir
girişimde bulunulup bulunulmadığı konusunda yöre halkı
endişeler taşımaktadır. Bu konuda 23. Dönemde bir
İstanbul milletvekili Çevre ve Orman Bakanı tarafından
cevaplandırılması talebiyle TBMM
Başkanlığına bir soru önergesi de vermiştir. Söz konusu soru
önergesine verilen cevaplar Riva Deresi ve Havzasının korunması
için gerekli çalışmaların o dönemki adıyla Çevre ve Orman
Bakanlığı bünyesinde yapılmadığı ve bu
konudaki sorumluluğun farklı kurumlarda olduğu yönündedir.
Dolayısıyla bu hâliyle Devletin ilgili birimlerinin sorunun hayatiliğini
kavramış olmaktan uzak olduğu söylenebilir.
Çevreye duyarlı bir
grup insanımızın çabaları Riva Deresi ve Havzasında
yaşanan tahribatı engellemeye yetmemektedir. Açıklanan nedenler
doğrultusunda Riva Deresi ve Havzasındaki kirliliğin nedenlerinin,
bu kirliliğin doğaya verdikleri zararların tespiti ve bu
sorunların çözümü ile bölgenin korunması için gerekli önlemlerin
araştırılarak belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98,
İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet Akif Hamzaçebi (İstanbul)
2) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
3) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
4) Osman Taney Korutürk (İstanbul)
5) Ali Özgündüz (İstanbul)
6) İhsan Özkes (İstanbul)
7) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
8) Erdal Aksünger (İzmir)
9) Rıza Türmen (İzmir)
10) Veli Ağbaba (Malatya)
11) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul)
12) Sena Kaleli (Bursa)
13) Celal Dinçer (İstanbul)
14) Mehmet Şevki
Kulkuloğlu (Kayseri)
15) Candan Yüceer (Tekirdağ)
16) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
17) Bülent
Kuşoğlu (Ankara)
18) Şafak Pavey (İstanbul)
19) Ahmet İhsan
Kalkavan (Samsun)
20) Ayşe Gülsün
Bilgehan (Ankara)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 21 milletvekilinin, eğitim
kurumlarındaki tarikat örgütlenmesi iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/15)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Eğitim
kurumlarımızda laik eğitim karşıtı uygulamalar
son yıllarda ciddi boyutlarda artarak endişe verici ve aynı
zamanda çok tehlikeli bir noktaya ulaşmıştır.
Daha önceleri bireysel
olarak değerlendirilen bazı uygulamaların, artık örgütlü ve
bilinçli yapıldığı hususu tereddüt götürmez bir hâl
almıştır. Devlet okulları, özel okullar, dershaneler, kurslar,
öğrenci pansiyonları ve yurtları dini baskılara maruz
kalmakta ve tarikatların örgütlenme alanı olarak
kullandıkları kurumlar haline gelmektedir.
Ancak basın
yayın organlarımızda yer aldığında haberdar
olabildiğimiz ve her gün artarak gündem bulmaya başlayan bu
uygulamalar, hassasiyetle araştırılması ve üzerinde
durulması gereken bir konudur. Kutlu doğum haftalarıyla gündeme
gelen ve okullardaki dini yayınların dağıtımı,
türban takma, oruç tutma ve namaz kılma baskılarıyla devam eden
bu uygulamalar çağdaş, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti
rejimini tehdit eder duruma gelmiştir. Çünkü bu baskılar özellikle
geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimiz üzerinde kendini
göstermekte, bu durum ise zihniyeti açıkça ortaya koymaktadır.
Yani gelecek
hedefleri şimdiden belirlenmiştir. Eğitim kurumlarından
başlayarak Türkiye Cumhuriyetini bir İslam Devleti haline getirmenin
alt yapısını kurmak gibi bir amaç güdülmektedir. Bunları
görmezden gelmez ya da münferit bazı olaylarmış gibi
değerlendirmek mümkün değildir. Bugün tarikatların elindeki
3.000'e yakın okul, pansiyon, dershane ve kurs olduğu bilinmekte iken
bu baskıların artık devlet okullarında da bariz bir
şekilde artış gösteriyor olması düşündürücüdür.
Tarikatlar
devlet okullarında camiye yardım, dini yayın
dağıtımı vs. gibi birçok amaçla birçok okulumuzda cirit
atar hale gelmiş ve okul yöneticileri de bu duruma seyirci kalmakta, hatta
destek bile verebilmektedirler. Türk Ceza Yasasının Kanuna
aykırı olarak eğitim kurumu açanlara, bunları çalıştıranlara
ve bu kurumlarda kanuna aykırı olarak
açıldığını bildiği halde öğretmenlik
yapanlar ile bunları çalıştıranlara 6 aydan 3 yıla
kadar hapis cezası verilir. Yukarıdaki fıkrada gösterilen
yerlerin kapatılmasına da karar verilir hükmü yerine bu
değiştirilerek "Kanuna aykırı olarak eğitim kurumu
açan ve veya işleten kişi 3 aydan 1 yıla kadar hapis ya da adli
para cezası ile cezalandırılır" hükmü getirilerek yasa
dışı kurumların hem kapatılması engellenmiş
hem de bu kurumların sayısında daha ciddi artışlara
neden olmuştur. Yine Polis Vazife ve Salahiyet Yasasında yapılan
değişiklikle "Öğrenci yurtlarında veya eklentilerinde
suçun önlenmesi amacıyla kişilerin üstlerini, araçlarını,
özel kağıtlarını ve eşyasını arar, suç
unsurlarına el koyar ve evrakı ile birlikte cumhuriyet
savcılığına tevdi eder" hükmü
kaldırılması ve Kur'an Kursları ile dernek ve
vakıflarca açılan öğrenci yurtlarının Milli
Eğitim Bakanlığınca denetim kapsamı
dışında bırakılması bu tür yerlerdeki tarikat
örgütlenmeleri artmış ve harekat alanları
genişletilmiştir.
Ülkemizde
yaşanan bu tür olayların daha tehlikeli boyutlara
ulaşmasını, ileride toplumsal bir çatışmaya ve rejim
tehlikesine dönüşmesini engellemek amacıyla, özellikle okul
yöneticilerinin görevlerini kötüye kullanıp kullanmadığının
ve okullarımızdaki, yurtlarımızdaki, pansiyonlarımız
ve diğer eğitim kurumlarımızdaki tarikat örgütlenmelerinin
tespiti amacıyla Anayasamızın 98. İçtüzüğün 104. ve
105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımla arz ederim. 12.07.2011
1)
Ensar Öğüt (Ardahan)
2)
İhsan Özkes (İstanbul)
3)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
4)
Erdal Aksünger (İzmir)
5)
Atilla Kart (Konya)
6)
Kazım Kurt (Eskişehir)
7)
Veli Ağbaba (Malatya)
8)
Tufan Köse (Çorum)
9)
Mehmet Şeker (Gaziantep)
10)
Metin Lütfi Baydar (Aydın)
11)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
12)
Salih Fırat (Adıyaman)
13)
Özgür Özel (Manisa)
14)
Aytuğ Atıcı (Mersin)
15)
Nurettin Demir (Muğla)
16)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17)
Ali Özgündüz (İstanbul)
18)
Rıza Türmen (İzmir)
19)
Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
20)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
21)
Celal Dinçer (İstanbul)
22)
Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 22 milletvekilinin, su
kaynakları potansiyelinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/16)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Sanayileşmiş
ülkelerin atmosfere bıraktıkları gazların, dünya üzerinde
sera etkisi yaratması sonucu, dünya yüzeyinin
sıcaklığı çok artmaktadır. Bu da dünyamızı
olumsuz etkilemekte ve küresel ısınmaya neden olmaktadır. Bilim
adamlarının geçmişten günümüze kadar yaptıkları
araştırmaların ortalamasına
bakıldığında sıcaklığın
arttığı görülmektedir. Önümüzdeki yüzyılda ise
sıcaklığın daha da yükseleceği iddia edilmektedir.
Yıllardır
araştırma yapan bilim adamları ve çevreci sivil toplum
örgütleri, küresel ısınma, kuraklıkla mücadele, dünyada kıt
olan su kaynaklarının tasarruflu kullanılması,
doğayı koruma ve çevreye duyarlı olunması konularında
uyarılarda bulunmasına ve acil önlemlerin alınmasına dikkat
çekmektedir. Ancak tüm bu uyarılara rağmen hiçbir tedbir
alınmadan kıt olan su kaynaklarımızın savurganca
kullanılması bir yandan kaynakların hızla azalmasına
yol açarken öte yandan küresel ısınmaya, doğanın tahrip
edilmesine ve çevre kirliliğinin oluşmasına da yol
açmaktadır.
Su
doğal kaynaklar içinde hayati önem taşımaktadır. Ülkelerin
bundan sonra kendi ulusal politikalarını belirlerken dikkate
almaları gereken en önemli unsurlardan birisi ve en önemlisi sudur. Çünkü
dünyadaki su kaynaklarının sadece % 3'ünün içilebilir nitelikte
olduğunu göz önüne alırsak ülkeler ve insanlar açısından
konunun ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Ülkemizde
su kaynaklarının potansiyeli kişi başına ortalama 3690
m3/yıldır. Su potansiyeli bakımından zengin görünmemize
rağmen nüfus artışı, kentleşme, sanayileşmenin
getirdiği kirlilik, küresel ısınma ve bilinçsiz kullanım,
su kaynaklarımızın hızla yok olmasına neden
olmaktadır. Bu durumda zaten kıt olan su
kaynaklarımızın, bir de küresel ısınma, sanayi
kirliliği, bilinçsiz kullanma sonucu çok yakın bir tarihte su
kıtlığı ile karşı karşıya
kalacağımızın işaretlerini verdiğini görmemek
imkânsızdır.
Bu
nedenle ülkemizdeki nüfus artışı da göz önüne alınarak su
kaynaklarımızın potansiyelini tespit ederek önümüzdeki dönemde
zaten kıt olan su kaynaklarımızın korunması, bilinçli
kullanılması ve ileride karşılaşılacak su
kıtlığına karşı alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi ve bir an önce, uygulamaya konulması ile
karşılaşılacak su kıtlığına
karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi ve bir an
önce uygulamaya konulması ile karşılaşılacak
sorunların çözümlenmesi konusunda Anayasamızın 98.
İçtüzüğümüzün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırması açılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.12:07.2011
1)
Ensar Öğüt (Ardahan)
2)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
3)
Atilla Kart (Konya)
4)
Sinan Aydın Aygün (Ankara)
5)
Erdal Aksünger (İzmir)
6)
Tufan Köse (Çorum)
7)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
8)
Mehmet Şeker (Gaziantep)
9)
İhsan Özkes (İstanbul)
10)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
11)
Kazım Kurt (Eskişehir)
12)
Salih Fırat (Adıyaman)
13)
Özgür Özel (Manisa)
14)
Aytuğ Atıcı (Mersin)
15)
Nurettin Demir (Muğla)
16)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17)
Ali Özgündüz (İstanbul)
18)
Rıza Türmen (İzmir)
19)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
20)
Sena Kaleli (Bursa)
21)
Celal Dinçer (İstanbul)
22)
Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
23)
Malik Ecder Özdemir (Sivas)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
C) Tezkereler
1.- TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir
parlamenter heyetin, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozerin
vaki davetine icabetle KKTCye resmî bir ziyarette bulunmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/545)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
TBMM
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamenter
heyetin, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozedin vaki davetine
icabetle KKTC'ye resmî bir ziyaret gerçekleştirmesi öngörülmektedir.
Söz
konusu parlamenter heyetin KKTC'yi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620
Sayılı Kanun'un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine
sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
B)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları
tarafından (45 sıra nolu), "Bağımsız
Yargı" sorunlarının araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen
diğer önergelerin önüne alınarak, 12/10/2011 Çarşamba günkü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
12/10/2011
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 12.10.2011 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
Grup Başkan Vekili
Öneri:
07
Ekim 2011 tarihinde, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve
arkadaşları tarafından (45 sıra nolu),
"Bağımsız Yargı" sorunlarının
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
12.10.2011 Çarşamba günlü birleşiminde sunuşlarda okunması
ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin lehinde Sayın Murat Bozlak, Adana Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bozlak.
Süreniz
on dakika.
MURAT
BOZLAK (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisinin yargı
bağımsızlığı konusunda verdiği Meclis
araştırma önergesinin kabulü için lehe söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, Antalya ilimizde meydana gelen sel felaketinde
yaşamlarını yitiren yurttaşlarımızın
ailelerine başsağlığı diliyor, sel felaketinde
mağdur olan yurttaşlarımıza da geçmiş olsun
dileğinde bulunuyorum.
Bu
vesile ile de Hükûmete bir öneride bulunmak istiyorum. Diyarbakırdan
günübirlik Kandili bombalamak üzere kaldırdığınız
jetlere harcanan parayı, bu gereksiz kalkışları durdurarak
ve yine Kürtlerin haklarını tanımamak için gereksiz yere
harcanan milyar dolarları Antalyadaki sel felaketinde mağdur
olmuş yurttaşlarımızın mağduriyetlerinin
giderilmesinde, böylesi felaketlerin ülkemizde bir daha yaşanmaması
için önleyici tedbirlerin alınmasında kullanılmasını
öneriyorum.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Devletimiz güçlü, her ikisini de yerine getirir.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Baş örtüsünü çözemediniz Önce çöz de gel.
derler.
MURAT
BOZLAK (Devamla) Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin birinci
sınıfında anayasa dersi okutulur. Bizim dönemimizde bu dersi
veren rahmetli Hocamız Profesör Doktor Bülent Nuri Esenden geçerli not
alabilmek için kanun devleti ile hukuk devleti arasındaki farkı iyi
bilmek gerekirdi, bunu bilmeyen asla sınıf geçemezdi. Değerli Hocamız
derdi ki: Çocuklar, her dilde, her devlette kanun vardır, hukuk
devletinde de kanun vardır, kanun devletinde de kanun vardır ancak
kanun devletinde hak ve özgürlükler yoktur. Kanun devletinde insan
haklarını, demokrasiyi aramayın. Orada kuvvetler ayrılığı
ilkesi de yoktur, devlet erki tek elde toplanmıştır, rejim
totaliter, baskıcı ve faşizandır. Hukuk devletinde ise esas
olan, kutsal olan devlet değil insandır. Hukuk devletinde yurttaşların
hak ve özgürlükleri vardır, demokrasi vardır, insan haklarına
dayalı hukuk düzeni vardır, kuvvetler ayrılığı
ilkesi vardır. Hukuk devletinde yargı bağımsız ve
tarafsızdır, rejim demokratiktir. Evet, Değerli Hocamız
böyle diyordu, tespitlerine ben de harfiyen katılıyorum, bugün için
de geçerli olan doğru tespitlerdir.
Kanun
devletinden demokratik hukuk devletine doğru uzanan evrim süreci
içerisinde yargı bağımsızlığı tüm dünya
ülkelerinde genel kabul gören bir ilke hâline gelmiştir. Birçok ülkenin
anayasa ve yasalarında yargı bağımsızlığı
ilkesi yerini almıştır. Demokratik bir rejim için, adalet için,
adil yargılanma için yargının
bağımsızlığı şarttır.
Yargının bağımsız olduğu demokratik ülkelerde
mahkemeler bireysel hak ve özgürlüklerin güvencesidir. Ülkemizde de anayasal
düzlemde ilke olarak yargı bağımsızlığı kabul
edilmiş olmasına rağmen uygulamada yargının
bağımsız olduğunu söylemek mümkün değildir.
Yargı bağımsızlığı
konusunda grubumuzun verdiği önergede belirtilen ve her biri tek
başına Meclis araştırmasına konu olabilecek önemdeki
konulara tek tek girmeden bunlar içerisinden yürütmenin ve birçok kişi
tarafından dördüncü kuvvet olarak tanımlanan basının
yargı bağımsızlığı konusundaki tutumuna
değinmek istiyorum.
Bilindiği gibi ülkemizde de kuvvetler
ayrılığı ilkesi kabul edilmiş, devlet erki yasama,
yürütme ve yargı organları arasında
dağıtılmıştır. 23üncü ve 24üncü Dönem
milletvekili seçimleri sonucunda AKP yüzde 10 Türkiye barajının da
sağladığı imkânlarla Parlamentoda sayısal
çoğunluğa sahip olmuştur. Bu sayısal çoğunlukla da
yürütmenin yasama üzerindeki etkisi inkâr edilemez bir gerçekliktir. Yürütme
organı yasama organı içerisindeki bu sayısal
çoğunluğuna dayanarak çıkardığı kanun
kuvvetindeki kararnameler ile de yasama organını baypas etmiştir,
devre dışı bırakmıştır. Yürütme, süreç
içerisinde çıkarılan yasalarla ve çeşitli bakanlıklara
bağlı kurumlar, özellikle de Adalet Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığına bağlı birimler
üzerinden âdeta arka bahçesi hâline getirdiği, kendi etrafında
tekelleştirdiği yazılı ve görsel medyanın da
yardımıyla yargı bağımsızlığını
ciddi anlamda zedelemiştir. Yargının ve yasamanın
etkisizleştirildiği, devlet erkinin yürütme organında
tekleştirildiği bir sürece doğru gitmekteyiz. Önünü
alamadığımız takdirde baskıcı bir rejime
doğru gittiğimizin altını özellikle çizmek istiyorum.
AKP iktidarları döneminde yapılan yasal
değişiklikler ile ceza yargılanmasında hak ve özgürlüklerin
rafa kaldırıldığı, savunma hakkının
kısıtlandığı, haksız ve uzun tutukluluk
süreleriyle toplumdaki barış ve huzur ortamının
zedelendiği de bir gerçekliktir. Ceza hukukunda yargı
bağımsızlığı hazırlık
soruşturmasıyla birlikte başlar, tüm soruşturma evrelerinde
de devam eder. Eğer yargılama mahkûmiyet ile sonuçlanmış
ise infaz işleminin sonuna kadar da devam eder.
Ülkemizde pratik uygulama şudur: Kişi önce izlenmeye
alınır, telefonları dinlenir, iş yeri telefonu, cep
telefonu, ev telefonu dinlenir. Siyasal nitelikli toplu takiplerde ortam
dinlenmesi de yapılır, hatta görsel kayıt da yapılır.
Kim yapar bunu? İçişleri Bakanlığına bağlı
birimler yapar. Bu bilgiler bir müddet sonra basınla paylaşılır. Basın yazmaya
başlar: BDPden 1.400 kişi gözaltına alınacak. der.
Gözaltı ve suçlanma için uygun ortam
hazırlanır. İlgi ve alakası olmayan ağır
suçlamalarla perdeleme işlemi de yapılır. Daha sonra
gözaltı süreci başlar. Gözaltı kararını savcı
verir ancak uygulamayı kolluk kuvveti yapar. Sabaha karşı
kişiler evlerinden tek tek alınır. Kolluk kuvvetleri
gözaltına aldığı kişiler için gizlilik kararı
çıkartılmasını savcıdan ister. Savcılık
tarafından mahkemeden alınan gizlilik kararı ile dosya
üzerindeki mahremiyet başlar. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere
ulaşmak artık sanık için yasaktır, sanığın
avukatı için de yasaktır. Suçlandığı delilleri sanık bilmez. Gerekirse gizli
tanık ifadesi de kolluk kuvvetlerince dosyaya konulur. Uzun bir süre sonra
iddianameyle dava açıldığında mahkemede dosyasını sanık görebilir,
neyle suçlandığını ve dayanak yapılan delilleri öğrenebilir.
Hazırlık soruşturmasının öznesi savcıdır
ancak pratikte hukukçu olmayan kolluk kuvveti mensupları özne
olmaktadır. Bu pratik uygulamalardan dolayı yargının bağımsız olduğunu iddia
etmek mümkün değildir. Onun içindir ki Sayın Adalet Bakanı,
BDPli 5 bin kişiyi de gözaltına alıp tutuklatabileceğini
çok rahatlıkla söyleyebilmektedir. Zira, emrindeki kolluk kuvvetleri
vasıtasıyla bunu yapabilme imkânlarına da sahiptir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şu an cezaevinde tutuklu
bulunan BDPnin il, ilçe yöneticileri, il başkanları ve üyeleri,
belediye meclis üyeleri, belediye başkanları, il genel meclis
üyelerinin ve toplam üye sayısının 3.480 olduğu BDP
tarafından açıklandığı zaman Sayın
İçişleri Bakanı itiraz etmişti. Oysa gerçeklik budur.
İşte bütün bu arkadaşlarımız ve şu an 8
milletvekili arkadaşımızın dava süreci de bu şekilde
gelişmiştir. BDPli 5 milletvekili arkadaşımızın
aldığı toplam oy 370 bindir. 370 bin seçmen iradesi bu
haksız uygulama nedeniyle Parlamentoda şu an temsil edilmemektedir.
Bu haksızlığa son verme görevi Meclise aittir. Bu
haksızlığı giderme konusunda tarihî bir sorumlulukla
Meclisimiz karşı karşıyadır.
Bu
sorumluluğun gereğini yerine getireceğinize olan inancımla
hepinizi saygıyla selamlıyor, önerimizin kabulünü rica ediyorum.
Teşekkürler.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bozlak.
Şimdi
önerinin aleyhinde Sayın Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Şandır.
Süreniz
on dakika.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisinin Meclis gündemini yeniden belirlemek
üzere vermiş olduğu Danışma Kurulu grup önerisinin
aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, önergenin konusu yargı
bağımsızlığı, yargının
sorunlarıyla ilgili geçen dönemde vermiş oldukları bir
araştırma önergesinin gündeme alınması ve Meclis gündeminin
buna göre tanzim edilmesini talep etmektedir. Tabii Meclisin, Genel Kurulun
gündemi dün belli olmuştu ancak dün Danışma Kurulu
kararıyla kesinleşen gündem Anayasa Komisyonu Başkanının
müdahalesiyle sekteye uğradı. Gündeme aldığımız
konuları görüşemeden bugüne intikal ettik. Bugün de Barış
ve Demokrasi Partisi, İç Tüzükten kaynaklanan bir hakla böyle bir
önergeyi vererek yeniden bir gündem belirlemeyi talep etmektedir. Bu, İç
Tüzükten kaynaklanan bir haktır, bunun aleyhinde olmak, söz konusu
değil. Ancak İç Tüzükün ilgili maddesine göre, Danışma
Kurulu grup önerisi olması hâlinde grupların iki lehte iki aleyhte
konuşma hakkı var. Bu kapsamda söz aldım. İki anlamda hem
Danışma Kurulu grup önerisi talebinin aleyhinde olmak İç Tüzükün
bu hakkının karşısında olmak gibi bir sonuç
olacağından hem de talep edilen husus yargı
bağımsızlığı olunca onun aleyhinde konuşmak
eşyanın tabiatına aykırı olması hasebiyle aleyhte
söz almış olmama rağmen meselenin lehinde
konuşacağımı da başta ifade etmek mecburiyetindeyim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzüke aykırı hareket
edeceksiniz.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Bu, benim kusurum değil, bu, İç Tüzükün bir
mecburiyeti, bunu da itiraf ederek sözlerime başlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, tabii yargı bizim en büyük ortak paydamız. Adalet
duygusu bizi bir arada tutan, birlikte yaşama irademizi hayata geçiren en
değerli, en önemli değerimizdir,
varlığımızdır. Adalet duygusunu geliştirmeyen bir
yargı sistemi, bir yargılama hukuku, bir yargılama usulü bize
zarar verir, geleceğimize zarar verir. Bunun için yargının
bağımsızlığını, yargının
bağımsızlığıyla ilgili sorunların
konuşulmasını bu zeminde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda mümkün olabildiği kadar fazla konuşmamızda fayda var.
Ülkenin sorunları burada konuşulmalı, birlikte
konuşulmalı ve birlikte çözüm üretilmelidir. En büyük ortak
paydamız olarak yargının sorunlarını burada
konuşmamız lazım. Bu konuda Grubumun, Milliyetçi Hareket
Partisinin de vermiş olduğu çok sayıda araştırma
önergesi, bakanlara yönelttiğimiz soru önergeleri bulunmaktadır.
Bunlar üzerinde de zamanı geldikçe konuşmalar yapacağız.
Değerli
arkadaşlar, yargı sürecine müdahale edecek şekilde bir konuşma
Anayasamıza ve hukukumuza göre doğru değildir, hukuka
aykırı bir davranıştır. Ama bugün yargı
bağımsızlığının çok doğrudan sorgulanmasına
sebep olan uygulamalar var, yargı süreçleri var maalesef. Bu bizim ortak
sorunumuz. Birini ilzam edecek
Suçlamak anlamında söylemiyorum ama bugün,
tutuklama sürelerinin uzunluğu, zannediyorum, hem Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, iktidarıyla muhalefetiyle tüm siyaset kurumunun ve tüm
Türkiyenin sorunu hâline geldi. Evrensel hukukta olması gereken, deliller
toplandıktan sonra soruşturmanın başlanıp yargı
sürecinin başlaması gerekirken, kaçacağı
varsayımıyla, delilleri karartacağı varsayımıyla
insanlar yani bir yıl, iki yıl, üç yıl hakkında dava
açılmadan gözaltında tutuluyor, tutuklamalar yapılıyor. Bu,
yargının bağımsızlığına veya
yargının adalet sağlama özelliğine, beklentisine çok ciddi
zararlar vermektedir. Bana göre Türkiyenin Anayasa, ekonomik sorunlar, efendim
terör, asayiş sorunları, tüm bu sorunlarından daha öncelikli
olarak, daha önemli olarak yargı kurumunun, yargı
bağımsızlığını zedeleyen, adalet duygusunu
zedeleyen bu işleyişine çözüm üretmektir en önemli sorunumuz. Hukuk
kurucu olmak vasfıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda bir hukuk
kurmalı veya mevcut hukuku bu noktada sorgulamalıdır. Gerçekten,
bugün, her anlamda, her kapsamda adaleti sağlamayan bir yargılama
usulü, adaleti temin etmeyen bir yargı kurumu ve tartışılan
bir yargı süreci ve sonucu ülkemizin çok temel sorunu, gelecekle ilgili
sorunumuz; birlikte yaşama iradesini zayıflatan, bunu
sorgulattıran bir sorunumuz.
Bu sebeple,
yargının bağımsızlığı konusunda
Barış ve Demokrasi Partisinin ve diğer partilerimizin
vermiş olduğu araştırma önergelerinin öncelikli
olarak gündeme alınarak, bu konuda Meclisimizde kurulacak bir komisyon
marifetiyle, en geniş ölçekte, üniversiteleriyle, yargı kurumuyla,
barolarıyla, meslek odalarıyla sorgulanması,
tartışılması, sorunların tespiti, çözümlerin
belirlenmesi konusunda bir çalışmanın yapılmasını
biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak da çok önemsiyoruz.
Bu
kapsamda, Meclisimizin -yani 24üncü Dönem- ülkenin sorunlarına çözüm
üretmek umuduyla kurulmuş Türkiye Büyük Millet Meclisinin öncelikle
kendine ait bir sorunu çözmek gibi bir sorumluluğu var, o da: Bugün,
maalesef, burada olması gereken, millet tarafından seçilmiş ama
-yargı sürecine müdahale olmaksızın söylüyorum- bugün yemin
edebilmek için buraya gelemeyen çok sayıda da milletvekilimiz var.
Milletin seçtiği, milletin iradesiyle, yetkilendirmesiyle milletvekili
vasfını kazanmış bu insanların ne zaman
sonuçlanacağı belli olmayan bir sürecin tutuklaması altında
adalet beklemesini de kabul edebilmemiz mümkün değil.
Her
partinin bu noktada söyleyecekleri var. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
İstanbul birinci bölge milletvekilimiz Sayın Engin Alanın, ne
zaman sonuçlanacağı belli olmayan, neyle itham edildiği de çok
belli olmayan bir yargı süreci içerisinde, milletten aldığı
yüz binin üzerinde oya rağmen bugün tutuklu olmasını kabul
edebilmemiz mümkün değil. Bu yalnız Milliyetçi Hareket Partisinin
sorunu değil, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin sorunu, bu siyaset
kurumunun sorunu. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Siyaset
kendi sorununu çözmekte bir beceri gösteremiyorsa bu milletin sorununu
nasıl çözeceğiz? Bu sebeple zannediyorum Hükûmetin bu yönde bir
çalışması var, bu tutukluluk sürelerinin
kısaltılmasıyla ilgili, bugün gazetelerde yazıyor. Bu
sorunu önemsememiz lazım. Suç işleyen insanı savunmak değil
bu.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak söylüyorum: Milletin iradesine, milletin iradesiyle
oluşmuş Türkiye Büyük Millet Meclisine, bu Meclisten
çıkmış siyasi iktidara hukuk dışı yollarla
müdahale etmek, sebebi
ne olursa olsun, sahibi de kim olursa olsun buna birlikte karşı
çıkmak hepimizin görevi. Milliyetçi Hareket Partisi olarak herkesten daha
önce karşı çıkarız ve demokrasiyi, milletin iradesini
savunuruz, bundan hiç kimsenin endişesi olmasın ama milletin
iradesiyle seçilmiş bir insanı suçlama, yargı hükmü ortaya
çıkmadan, yargılama sürecinin ne zaman tamamlanacağı belli olmadan içerde tutulmasını da
kabul edebilmemiz mümkün değil. Bunun adı demokrasi değil, bunun
adı hukuk olmaz, bunun adı yargı olmaz. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, bu önerge kapsamında söylemiyorum ama
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu sorunu çözmek mecburiyetinde, çözebilmek için
gerekeni birlikte yapmak, ne yapılacaksa onu oturup birlikte yapmak gibi
bir mecburiyetimiz olduğunu da ifade ediyorum.
Ben, yargı
bağımsızlığının önemine dikkati çekmek,
yargının sorunlarına dikkati çekmek için grubum adına söz
aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
(MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Önerinin lehinde
Sayın Bedii Süheyl Batum, Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın
Batum. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
BEDİİ SÜHEYL
BATUM (Eskişehir) Sayın Başkan, çok saygıdeğer
milletvekilleri; bağımsız yargının
sorunlarının araştırılması,
tartışılması ve bu sorunların giderilmesi
amacıyla, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, lehte
görüşlerimizi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, bağımsız yargının
sorunlarının araştırılmasını ve varsa bu
sorunların giderilmesini bu çatı altında mutlaka zaman
yitirmeden konuşmamız lazım.
Çok ünlü bir anayasa
hukukçusu şöyle söylüyor -son dönemin en önemli sorunlarından bir
tanesi olarak da devletin- Küresel Anayasacılık Hareketleri ve Yeni
Anayasalar kitabında Eğer, bana bir anayasa yapmaktan söz
ediyorsanız ilk önce anayasa yargısı ve yargı hakkında neler
düşündüğünüzü söyleyin. Şimdi, Türkiye Cumhuriyetinde, bu
çatının altında yeni bir anayasa yapacağız, bundan
bahsediyoruz. Bu anayasayı yaparken Türkiyede yargının
sorunlarını görmezden geldiğimiz takdirde, yargının
bağımsızlığını veya bağımlı
olmasını görmezden geldiğimiz takdirde bu sorunlara yönelik bir
anayasa yapabilmemiz çok zor olacaktır.
Değerli
arkadaşlarım, şunu söylemek istiyorum: Türkiyede sorunlar
ortada, bu sorunları benden önce söz alan arkadaşlar da, daha önce de
bu Meclis çatısı altında hep tartıştık.
Şimdi ortada bir gerçek var. Çağdaş, demokratik sistem
dediğimiz demokratik sistemlerin en önemli özelliklerinden biri,
bunların tümünde devlet organlarının tümünün -yasama dâhil- tüm
işlemlerinde hukuka uygun davranmaları ve bu uygunluğun
bağımsız, tarafsız yargı organları
tarafından denetlenmesi olgusunun güvence altına
alınmış olmasıdır. Şimdi, çağdaş
demokratik anayasalara da baktığımız zaman, siyasal
iktidarları, güçleri ne olursa olsun, Meclisteki sayısal
çoğunlukları ne olursa olsun iktidarı denetlemeye ve dengelemeye
yönelik en önemli kurumların başında da bağımsız
yargı organları gelir.
Sevgili
arkadaşlar, bizde -hepimiz biliyoruz- 1961 ve 82 anayasalarında hep
şöyle yazardı: Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devletidir.
Bu çatının altında çok samimiyetle söyleyelim. 82den beri
özellikle, yargı bağımsız mıydı tam
anlamıyla veya gerçek anlamda işleyen bir hukuk devleti var
mıydı? Yoktu. Hep beraber gördük. Nitekim 82 Anayasası
yargı yetkisinin sınırlanması yönünde çok önemli
düzenlemeler getirmişti, denetlenmeyen işlemler teorisi
geliştirmişti. Olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleri,
Cumhurbaşkanının işlemleri, Hâkimler ve Savcılar
Kurulunun işlemleri, YAŞ kararları
Bunlar bir hukuk devletinde
olmayacak denetlenmeyen işlem kategorisi yaratmıştı.
Aynı şekilde Anayasa Mahkemesine başvuru yolları, yetkiler,
görevler sınırlandırılmıştı. HSYKnın
içinde Adalet Bakanı ve Müsteşarının yer alması o
dönemde bile hepimizin yargının, bağımsız
yargının sorunları olarak gördüğümüz hususlardı ama
değerli arkadaşlarım, bugün hepimiz görüyoruz ki, sorunlar
inanılmaz derecede arttı. Maalesef Türkiyede artık bir hukuk
devleti var, Türkiye bir hukuk devletidir. dememizi olanaksız hâle
getirecek ölçüde arttı sorunlar.
Şimdi,
Sayın Bozlak da söyledi. Türkiyede hukuka aykırı işlemleri
hep beraber izliyoruz. Bu yüce Meclisin
çatısı altında yer alan çok değerli milletvekillerinin
tamamının gözleri önünde bu oluyor. Tutukluluklar artık bir ceza
niteliğini almış vaziyette. Ne Türkiyede ne uluslararası
hukukta ne sözleşmelerde bir tek düzenlemede buna cevaz verecek bir madde,
bir düzenleme yoktur. Buna rağmen bizim yargıçlarımız,
maalesef bağımsızlığı şaibeli hâle
gelmiş yargıçlarımız tutukluluğu bir ceza tedbiri
olarak açıkça uygulamaktan kesinlikle kaçınmamaktadır.
Sevgili arkadaşlar, devam eden bütün davalardaki
hukuka aykırılıklar artık hepimizin gözden
kaçıramayacağımız bir boyuta gelmiştir. Hepimiz
gözlüyoruz ama daha da kötüsü var. Şimdi devam eden davalarda hep beraber
görüyoruz. Arkadaşlar, değerli milletvekilleri, hangi partiden
olursak olalım bunu görmezden gelerek Türkiyede hukuk devletini
kurmamız mümkün değil. Örneğin tahliye kararları veren
bütün yargıçlar, bütün bu alanda görüş bildiren savcıların
yerleri değiştirildi. Bugün Türkiyede çok açıklıkla -bunu
hiç saklamayalım- davalarda hukuka aykırı uygulamaları
nedeniyle şikâyet edilen savcılara ve hâkimlere hiçbir şey
yapılmadı. Adalet Bakanı soruşturma izni vermedi,
soruşturma iznine idare mahkemesinin, Danıştayın
kararından sonra da hiçbir şey yapılmadı. Buna
karşılık Deniz Feneri savcılarının durumu
hepimizin gözü önünde gerçekleşti.
Şimdi,
sakın burada değerli milletvekilim
Bakın,
dışarıda siyasal açıdan da bunu söylesek şöyle olur:
Adalet Bakanlığı soruşturmayı açtırmış,
daha sonra HSYK görevden almıştır. Şimdi bunları hiç
tartışmayalım. Önemli olan, hangi dava olursa olsun burada bunu
gidermemiz lazım, bağımsız yargıyı
oluşturmamız lazım.
Size
bir şey okumak istiyorum, göstermek istiyorum. Sevgili arkadaşlar,
burada avukat arkadaşımız çok var, hangi partiden olursa olsun.
Şimdi Turgut Kazanı tanırsınız, Baro
Başkanlığı yapmış çok değerli bir
hukukçudur. Şimdi, Turgut Kazanın başına gelen dava
şurada. Bakın, ne olursa olsun değerli milletvekilim
Bakın,
Turgut Kazan bir İlhan Cihaneri savunuyor. Savunduğu için kendisine
dört tane dava açıldı, biri tazminat davası olmak üzere. Tamam.
Beşinci dava da şurada, bakın, iddianame.
İnanılması mümkün değil. Bir hukuk devletinde buna
rastlamak mümkün değil. Biz bunun örneklerini gördük ama, şuraya bakın,
dava şunun için açılmış. Turgut Kazan bir
konuşmasında -aynen böyle yazıyor-
şeklindeki
konuşmasıyla Osman Şanalı hedef almıştır.
Osman Şanal özel yetkili savcı olarak terörle mücadelede görev
aldığı için onu hedef alması, müvekkilini savunmak için
terörle mücadele edeni hedef göstermektir. deyip beşinci dava
açılmış. Şimdi, hiçbirimiz, buna, efendim, benim
görüşüm ondan değil, ben onun gibi görmüyorum, düşünmüyorum, o
yüzden iyi olmuş, yapılmış diyemez, dememelidir. Hiçbirimiz
dememeliyiz. Bağımsız yargının sorunu ortada, bütün
açıklığıyla ortaya çıkmıştır.
HSYK,
hep söyledik, Adalet Bakanlığının güdümünde,
Müsteşarın güdümünde olur. dedik. Yargıtay, kanun yaptık,
160 blok oy çıkardık.
Değerli
arkadaşlar, sorunlar çok arttı. Lütfen, el ele, el birliğiyle
mutlaka bu sorunları araştırmalı ve çözüm üretmeliyiz.
Çözüm üretmediğimiz takdirde, hukuk devletinden bahsetmemiz mümkün
olmayacaktır. Buna izin vermemeliyiz.
Son
bir şey söyleyeceğim: Bakıyoruz, dünyada artık yalnız
başımıza yaşamıyoruz, dünyadaki örnekleri görüyoruz.
Bu sorunların olduğu bütün ülkeler de eğer demokratik hukuk
devleti olarak kalmak istiyorlarsa buna çözüm ürettiler. Ne yaptılar?
Fransa bile cumhurbaşkanını HSYKnın başı
koymuştu, onu değiştirdi 2011 değişikliğiyle.
Haa, biz ne yaptık? Devekuşu gibi, hiç kimse kusura bakmasın,
kafamızı kuma gömdük. Ne yaptık? Adalet Bakanlığı
referandum öncesinde bir metin yayımladı, bu
değişikliği görmezden geldi, bize anlatmak için dedi ki:
Cumhurbaşkanı Fransada da HSYKnın başında, ne var?
Biz anlatmaya çalıştık Hayır, böyle bir şey yok,
değişti. diye.
Değerli
dostlar, bence
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) -
bağımsız yargıyı, tarafsız yargıyı
oluşturmak için elimizden geleni yapmak zorundayız.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Biz biliyoruz.
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) Mutlaka bunu yapmak zorundayız.
BAŞKAN
Sayın Batum, Teşekkür ederim.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) - 5 bin kişi yerleştirdiniz, hâlâ
konuşuyorsunuz.
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) Siz de söylersiniz
BAŞKAN
Teşekkür ederim efendim, süreniz doldu.
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) Bağımsız yargıyı tam kurum ve
kurallarıyla geçerli kılmadığımız takdirde
Türkiye bir hukuk devletidir demeye hakkımız yoktur. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Siz işinize bakın.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Oradan konuşma, burada konuş.
BAŞKAN
Sayın Batum, teşekkür ederim.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Oradan konuşmak bir işe
yaramıyor Beyefendi, burada konuş. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN
Lütfen
Önerinin
aleyhinde İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Doğan Kubat.
Buyurun
Sayın Kubat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakika.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grup Başkanlığının Meclis
gündeminde değişiklik yapılmasına dair önerisi aleyhinde AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
BDPnin
gündeme alınmasını arzu ettiği teklif,
bağımsız yargı sorunlarının
araştırılması, bu konuda yürütülecek
çalışmaların ve alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırma komisyonu
kurulması talebidir Tüzükün 98, 104 ve 105inci maddeleri gereğince.
Öncelikle,
Anayasanın 98inci maddesinde Meclis araştırmasının
hangi konuda yapılabileceğine dair emredici hükmü var; müsaadenizle
onu arz etmek isterim.
98inci
maddenin üçüncü fıkrasına göre Meclis araştırması,
belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir.
İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri de bu araştırmanın
usul ve esaslarını göstermektedir.
Değerli
arkadaşlarım, Anayasanın 6ncı maddesinde,
egemenliğin kayıtsız ve şartsız Türk milletine ait
olduğu belirtilmiş, yine egemenliğin yetkili organları
eliyle kullanılacağı hükme bağlanmıştır.
Anayasanın
7, 8 ve 9uncu maddelerinde de egemenliği kullanma yetkisini haiz olan bu
organlar düzenlenmiştir ve bunlardan 9uncu maddede yargı yetkisinin
Türk milleti adına bağımsız yargı, bağımsız
mahkemelerce kullanılacağı hükme
bağlanmıştır.
Anayasanın
138 ve devamı maddelerinde de yargıyla ilgili düzenlemeler
yapılmıştır. Mahkemelerin kuruluş esasları,
kararlarındaki uyacakları usuller, kararlara karşı kanun
yolları -olağan ve olağanüstü olmak üzere- ve bunları
inceleyecek üst yargı mercileri, detaylı biçimde, burada
düzenlenmiştir.
Dolayısıyla
yargı bağımsızlığı denildiği zaman,
Anayasayı yine okumak lazım. 138inci maddede yargı
bağımsızlığından bizim
anladığımız şudur: Hiçbir organ, makam, merci veya
kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve
hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde
bulunamaz.
Görülmekte
olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin
kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz
veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
SIRRI
SAKIK (Muş) İçişleri Bakanına sor onu!
MEHMET
DOĞAN KUBAT (Devamla) Değerli milletvekilleri, bu kürsü herkese
açık. Medeni, özgür biçimde, buradan
Benim fikirlerimi beğenme zorunda
da değil kimse ama bunun aksini düşünenlere de bu kürsü zaten
açık. Sayın Başkanımız da toleransıyla söz
veriyor herkese.
Dolayısıyla
-devam etmek istiyorum- değerli arkadaşlar, yargı
bağımsızlığı, hâkimin sadece dıştan
gelen müdahalelere yani herhangi bir organın -bu yasama da olabilir veya
devlet dairesinin veya bir kişinin- emir, talimatına karşı
bağımsızlığı değil, idari yönden de yani
onun özlük hakları yönünden de, kendi görev suçlarıyla ilgili denetim
yetkisi yönünden de bağımsız kılmasını zorunlu
kılar.
İşte
bu esastan hareketle 2010 yılında yapılan, 5982 sayılı
Kanun
Yine değerli arkadaşlarım, hâkim ve
savcıların haklarında vuku bulan şikâyetler üzerine
inceleme ve denetim yetkisi, araştırma yetkisi daha önce Adalet
Bakanlığına bağlı teftiş kurulunca müfettişler
eliyle gerçekleştirilmekteydi. Elbette, siyasi otoriteye doğrudan
bağlı, onun emir ve talimatı altında olan böyle bir kurulun
belki siyasi saiklerle hareket etmesi düşünülebilir idi ama Anayasada
yapılan bu değişiklikten sonra bu yetki tamamen HSYKya
verilmiştir. Bu da hâkim ve savcıların görevlerini yaparken
tarafsız ve bağımsız biçimde hareket etmeleri adına
önemli bir güvence olduğu kanaatindeyim.
Ülkemizde
yargı kararlarından herkesin memnun olduğu söylenemez. Çünkü her
davanın iki tarafı vardır, birini memnun etseniz, öbürü elbette
memnun olmayacaktır ama önemli olan bu hukuk uygulamalarından,
mahkeme kararlarından, adli işlemlerden memnun olmayan
vatandaşların hak arama özgürlüğünü kullanıp
kullanamadığına bakmak lazım. Yine, Anayasa elbette bu
konuda -36ncı maddesi- bir güvence getirmiş olmakla birlikte, daha
önce vatandaşlarımızın Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine yaptığı başvuruların
çokluğu da Meclisin malumudur. Bu konuda Türkiyede de bu yol
açılmış, Anayasa Mahkemesine, anayasal şikâyet
dediğimiz bireysel başvuru hakkı getirilmiştir. Yani, hukuk
uygulamalarından mağdur olduğunu iddia veya beyan eden
kimselerin önünde olağan yargı yolları açık olmakla
birlikte, olağanüstü bir yargı yolu olarak da yine hak arama
özgürlüğü çerçevesinde 148inci maddede bu bireysel başvuru
hakkı getirilmiştir.
Kurulun
denetim yetkisi dışında kalan ve yargı göreviyle ilgili
olmayan adalet hizmetlerinin denetimindeyse Adalet Bakanlığı
yetkili kılınmıştır; örneğin, cezaevleri,
noterler, yine Adalet Bakanlığının icra daireleri,
bunların denetimi Adalet Bakanlığına bağlı
Teftiş Kurulu marifetiyle yapılacaktır.
Değerli
dostlar, yargı bağımsızlığı, hâkim ve
savcıların dışa karşı bağımsız
olması yanında kendilerine karşı da bağımsız
olmasını zorunlu kılar. Yani, hâkimin, mahkemenin
inancından veya ideolojisinden doğan farklılaşmayı
işine bulaştırmamasını da zorunlu kılar.
İşte bu HSYKda öngörülen özerk bağımsız yapı,
bu, hâkimin ve mahkemenin kendisine karşı olan
bağımsızlığını da güvence altına
almayı hedefleyen bir düzenleme olmuştur.
Bu
çerçevede, Sayın BDP Grubu tarafından verilen bu önerinin, hâkimleri
ve mahkemeleri ve bunların yargısal nitelikteki işlemlerini
politik alanın sorgulamasına maruz bırakacak siyasi bir
komisyonun kurulmasının Anayasanın 6, 9, 138 ve 159uncu
maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle aleyhte oy
kullanacağımı belirtir, hepinize saygılar sunarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kubat.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Gündemin
Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar gündemin Sözlü Sorular kısmında yer alan sorulardan 1, 3,
11, 15, 16, 45, 50, 61, 65, 82, 85, 102, 107, 108 ve 115inci sıralardaki
soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Şimdi
soruları sırasıyla okutuyorum.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkanım, bir usul
tartışması açmak istiyoruz.
Konu
şu: Anayasanın 91inci maddesi uyarınca bu Bakanlık kanun
hükmünde kararnameyle kuruldu. 91in son fıkrası uyarınca kanun
hükmünde kararnamelerin ivedilikle ve öncelikle Parlamentonun onayına
sunulması gerekir ve bu aşamada bu Bakanlığın
yaptığı işlemlerin tamamı bir idari işlemdir, bir
yasama işlemi değildir. Dolayısıyla, askıda bir
Bakanlık söz konusudur ve bugüne kadar askıda olan bu Bakanlık
Sayın Parlamentonun önüne getirilmediği için bu Parlamento bu kanun
hükmünde kararnameyi onaylamış olsaydı yaptığı
tüm işlemler yasama işlemi olacaktı ancak gelmediği için
tamamen idari işlem. Bu açıdan Sayın Bakanlığın
ilk önce bu kurulmasına yönelik kanun hükmünde kararnamenin Meclisin
onayına gelmesi gerekir ki konuşabilsin. Bu anlamda usul
tartışmasını açmak istiyoruz efendim.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Alakası yok efendim.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Güvenoyu aldı ya! Ne diyorsunuz siz!
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Arkadaşlar, muhatabınız
Başkanlık yani birbirimizle konuşmak ahlaki anlamda hoş bir
hadise değil; varsa yüreğiniz, varsa bilginiz, varsa
donanımınız kalkar konuşursunuz.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) - Bu Meclis güvenoyu verdi o Bakana.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bakın, Başkana bir saygı gösterin, tek
tek bir söz alın lütfen.
BAŞKAN
Sayın Tanal, lütfen
Siz sözünüzü söylediniz. Buyurun yerinize.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Buyurun.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkanım, 91inci maddenin
altıncı paragrafında çok açık: Kanun hükmünde
kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe
girerler. Bu aynı gün zaten Parlamentonun bilgisine de sunulur, Türkiye
Büyük Millet Meclisine de sunulur. diye yazıyor. Şimdi bu kanun
hükmünde kararnameyle kuruldu, Resmî Gazetede de yayımlandı ve
yürürlüğe girdi. Burada da güven oylaması aldı. Bu hususla
ilgili bir usul tartışmasını gerektirecek hiçbir durum söz
konusu değildir. Dolayısıyla aynı şekilde devam
etmesinden yanayız.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Tanal
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Son bir dakika, özür diliyorum.
BAŞKAN
Buyurun efendim, bir dakika vereyim size. Mikrofonunuzu açıyorum,
yerinizden lütfen.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Prof. Dr. Burhan Kuzunun Türk
Anayasa Hukukunda Kanun Hükmünde Kararnameler isimli Üçdal Neşriyattan
çıkan kitabının fotokopisinin sayfa 374 ve 373ü, bir.
İkincisi:
Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlunun kanun hükmünde kararnamelerle
ilgili
Üçüncüsü:
Yasal dayanağımız Meclisin
Anayasa 91in son fıkrası
Yani
bu tür kanun hükmünde kararnamelerin ivedilikle ve acilen Parlamentonun
onayına sunulması lazım. Aksi takdirde anayasal bir suç işlenmektedir ve bunun bizim huzurumuza
getirilmemesi, Parlamento onayına sunulmaması ayrı bir suç
teşkil etmektedir. Yani özellikle Sayın Meclis
Başkanının Anayasanın 91inci maddesinin son
fıkrasını tekrar gözden geçirerek
Bunun Meclisin onayına sunulması
farklı bir husus, Hükûmetin programının Meclisin onayına
sunulması farklı bir husus. Bunları birbirinden
ayrıştırmak lazım.
Teşekkürler,
saygılar.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkanım, bu konuda
BAŞKAN
Buyurun efendim, bu konuda. Bir dakika lütfen. Yerinizden. Size de mikrofonu
açayım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, yani usul
tartışması istenildi.
BAŞKAN
İstenilmedi
Sayın Şandır, usul tartışması
istenilmedi, itiraz ediyor, biz de söz veriyoruz.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Usul tartışması istedi.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Evet, usul tartışması istedim.
BAŞKAN
Usul tartışması açılması söz konusu olsa
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Usul tartışması istedik, evet efendim.
BAŞKAN
Ee, şimdi siz söyleyince söyledi
(CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Cümlelerimin başında
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) İlk başından söyledi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, şu anda usul
tartışması açmaya münasip bir durum yok efendim çünkü İç Tüzükün
63üncü maddesi açık ve net, gündemdeki olan konularda
Başkanlığı usule, gündeme davet etmek üzere yapılan
bir iştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemi
yayınlanmıştır. Nitekim, Sayın Gençlik Spor
Bakanıyla ilgili sorulan sorularda da Gençlik Spor Bakanının
cevap vermesi üzere
diye sözlü sorular gönderilmiştir. Gençlik Spor
Bakanı gündemde yayınlanan konuları cevaplamak üzere buraya
gelmiştir ve gündemde yayınlanmıştır.
Sayın
Milletvekilinin sizi usule ve gündeme davet etmesi için gündem
dışında bir işleme girdiğiniz takdirde bu olabilir ama
şu anda gündem devam ediyor efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Buyurun, siz de yerinizden bir dakika lütfen.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkanım, AK PARTİ
Mecliste çoğunluğu olan bir parti. Hadi anladık, haziranda
alelacele Meclis tatile girdi ama 3 Kasım tarihine kadar bir yetki
aldı ve kararname çıkardı. Şimdi, burada bir usul
tartışması zorunluluğu nereden?
Şimdi,
burada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı var. Biz geçmişte
kanun teklifleri verdik, Çevre ve Orman Bakanlığı diye verdik.
Yine soru önergelerini öyle verdik. Şimdi, Gençlik ve Spor
Bakanlığı için düzenlemeler değişti. Yani şimdi
orada verdiğimiz kanun teklifleri, soru önergeleri ve araştırma
önergelerini yeniledik. Burada bir sıkıntı doğuyor görev
alanlarıyla ilgili. Onun için, Anayasa 91 çok açık: Derhâl Mecliste
görüşülür bu konuda. diyor. Bu konuyu görüşmemiz lazım.
Bakın, gündemimiz bir haftadır boş. Dün de bir tane teklif
vardı, geri alındı. Bu bakanlıklarla ilgili kararnameyi bir
an önce -bugün, yarın- bu hafta içinde çözmemiz gerekiyor. Usul
tartışmasını bu noktada açmak lazım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, kanun gücünde kararnamelerin derhâl
Meclise sevk edilebilmesi Anayasa gereği, bu doğru ama bu sevk
kararnameler çıktıktan sonra Meclise sevk ediliyor ama onun da
gelmesinin bir usulü var yani Anayasa Komisyonundan geçecek, ondan sonra
Meclise gelecek. Geçmiş uygulamalarda da bu, bu bakanlıkların
yeniden kurulması, bütünüyle lağvedilmesi anlamına gelmiyor.
Devlette devamlılık esastır. Yani Sayın Bakan burada
çıkıp daha evvel de konuştu Sayın Kaplan. Şimdi, bunu
yeniden Kanun gücünde kararname derhâl Meclise gelir. dedi diye bütün kanun
gücünde kararnamelerle teşkilatında değişiklik yapılan
bakanlıkları, görevlerinde değişiklik yapılan
bakanlıkları burada onaylanmadan yok saymak mümkün değil. Dolayısıyla
ben uygulamamızın doğru olduğu kanaatindeyim ve usule ve
devlet geleneklerine uygun olduğu kanaatindeyim.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, şu teknik noktaya
dikkatinizi çekmek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Kararname çıktı, doğru;
Bakanlık kuruldu, doğru. Burada bir usul tartışması
açan arkadaşımızın değindiği nokta da önemli.
Hukuken, ahlaken bunu bir an önce bitirmek lazım. Ancak, buradaki
bakanlıkların görev alanları değişti yani bir
bakanlık iki kamyona ayrıldı, iki ayrı istikamete gidiyor
şu an ama biz Meclis denetimi için kanun teklifi vermişiz.
Şimdi, kanun teklifi iki parçaya bölündü, iki ayrı bakanlık var.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Olur mu efendim, bu kanun tekliflerini verdilerse
yanlış vermişler.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Kanun teklifi ne zaman verdiniz?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Arkadaşlar, durun, dinleyin.
Bakın,
yasa teklifi öyle, soru önergesi öyle
Bakın, Şehircilik
Bakanlığı yoktu, şimdi Çevre ve Orman
Bakanlığı var. Hasankeyfle ilgili verdiğimiz
araştırma önergesini Orman Bakanlığı mı, Çevre
Bakanlığı mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kanun teklif verme hakkın yoktu, yetkin
yoktu, daha yeni vermeye başladın.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Bakın, barajla ilgili araştırma
önergesini hangi bakanlık görüşecek? Artık bu
karmaşanın netleşmesi lazım. Mecliste kanun teklifi
vermişiz, soru önergesi vermişiz, denetleyeceğiz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Soru önergelerinin hepsi Şehircilik ve Çevre
Bakanlığı diye geçiyor Sayın Başkanım.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Şimdi, burada Sayın Bakan Bayraktar
mı karşımızda olacak yoksa önceki Bakan şimdi de aynı
görevi sürdürür
BAŞKAN
Sayın Kaplan, tamam anlaşıldı efendim.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Şimdiye kadarki işlemleri geçersiz mi
sayacağız?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Güvenoyunu kime verdiyse o, bu Meclis.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, ama
BAŞKAN
- Rica edeyim, bakın, şimdi, bir dakika
Anayasada kanun hükmündeki
kararnamelerin de derhâl yürürlüğe gireceği de yazılı.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Ama yürümüyor.
BAŞKAN -
Dolayısıyla bütün bu söyledikleriniz yürürlüğe girmiş olan
-Anayasaya göre yine- bir kanun hükmünde kararnameye göre kurulmuş bir
bakanlıkla ilgili. Yok sayamazsınız. Mümkün değil
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, o bakanlığın
yürümesi için yol olması lazım. Kamyon yürümüyor, iki tane yola
ayrılmış
BAŞKAN
Hayır, hayır
Böyle bir şey yok. Rica edeyim
Rica edeyim
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Aynı bakanlık iki ayrı
bakanlığa ayrılmış.
BAŞKAN
Ben uygulamamızın doğru olduğu kanaatindeyim Sayın
Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) İki ayrı bakanı var, iki ayrı
yardımcısı var.
BAŞKAN
- Tamam, tamam ama şöyle bir şey var: Aynı Anayasa kanun
hükmünde kararnamelerinin derhâl yürürlüğe gireceğini de emrediyor. O
prosedür yürüyecektir ama bakanlık boş kalmaz. Devletin
devamlılığı esastır. Bizim
yaptığımız işlem normaldir. Lütfen
Lütfen
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Değerli Başkanım, herhâlde, ben, ya
derdimi anlatamadım veya sizler anlayamadınız, bilemiyorum ama
BAŞKAN
Belki biz anlamadık efendim, olabilir ama sizin
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bilemiyorum. Ben, burada
BAŞKAN
- Lütfen
Lütfen
Ben
uygulamamızın usule aykırı olmadığı
kanaatindeyim
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Usul 63le ilgili son bir cümleyi söyleyeceğim
Değerli Başkanım.
BAŞKAN
-
ama tam tersine devlet geleneklerine de uyduğu kanaatindeyim çünkü
kanun gücünde kararname aynı Anayasanın ilgili maddesinde derhâl
yürürlüğe giriyor ve bu yürürlük aylardır da uygulanıyor.
Arkadaşlarımız imzalar attılar, tayinler yaptılar ve
yalnız Meclisteki konuşmaya gelince mi yok sayacağız?
Bakanlıklar yok olmaz. Böyle bir devlet devamlılığı olmaz.
Kusura bakmayın.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Değerli Başkanım, yanlış
bilginiz var, eksik biliyorsunuz. Ben cevap vereyim.
BAŞKAN
Eksik bildiklerimi tamamlarsınız. Ben, yaptığım
işin usule uygun olduğu kanaatindeyim. Lütfen yerinize oturunuz.
Görüşü aldık, zabıtlara da geçti. Lütfen yerinize oturunuz.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Değerli Başkanım, özür dilerim.
Bakın, benim buradaki talebim şu: 63üncü maddeye göre benim bu
talebimin görüşmeye alınıp alınmaması, uygun olup
olmaması
Usul açısından dile getiriyorum ben.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, usule aykırı bir şey yok
ki, gündemi konuşuyoruz.
BAŞKAN
Zaten onu konuşuyoruz biz de efendim. Biz de gündemi konuşuyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gündemi konuşuyoruz. 63le alakalı bir
şey yok ki burada!
BAŞKAN
- Gündemi konuşuyoruz biz de.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Yani, burada benim sizden istirhamım, bir Meclis
Başkanı olarak, saygı duyduğumuz bir kurum olarak bizi ne
olur işlenen suça ortak etmeyiniz.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Ne suç var burada?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Anayasaya uygun davet ediyorum. Anayasanın
91inci maddesinin son fıkrasına göre kanun hükmünde kararnamelerin
derhâl yani bugüne kadar 237 tane kanun hükmünde kararname Parlamentonun önüne
getirilmemekte. Yani, burada, evet, kanun hükmünde kararnameler derhâl
yürürlüğe girer -ben aynen katılıyorum size- ancak Parlamento
eğer bunu tasdik etmezse yürürlükten kalkar; bir. İki, eğer
derhâl Parlamentoya sunulmazsa, Meclis Başkanlığına
sunulmazsa yine kendiliğinden otomatik olarak, 91inci maddenin son
fıkrasına göre yine yürürlükten kalkar. Yani bunları niye
görmemezlikten geliyoruz Değerli Başkanım!
BAŞKAN
Efendim, beni dinler misiniz lütfen.
Türkiyede
binlerce kanun hükmünde kararname geldi geçti. Yıllardır kanun
hükmünde kararname yürürlükte olduğu hâlde Meclise gönderilip
komisyonlarda kalan, komisyonlardan gelmeyenler de var. Bugün göndermiş
olsalar bile komisyonların gündemine gelmesi lazım. Onun gelmesini
beklemek demek, bakanlıkları tamamen ortadan kaldırmak
anlamına gelmez. Size anlatamıyorum. Sonra da Bizi
anlamıyorsunuz. diyorsunuz.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Değerli Başkanım, kötü emsal, emsal
olmaz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bu, Meclis
Başkanlığı ile Sayın Milletvekili arasındaki
tartışmaya döndü efendim. Lütfen, gündeme geçelim Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Efendim, lütfen şu gündemimize geçelim.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Sayın
Elitaş mı konuşacak, Sayın Milletvekili mi konuşacak?
BAŞKAN
Buyurun, soruları okuyun lütfen.
VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.-Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Makine Mühendisleri
Odasının Erzuruma şube açıp açmayacağına
ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Makine
Mühendisleri Odasının kuruluşu 57 yıl önceye
dayanmaktadır. Ülke genelinde 18 şube 55 il Temsilciliği 41 ilçe
temsilciliği 10 mesleki denetim bürosu 1500 e yakın işyeri
temsilciliği ile hizmet etmektedir. 1954 yılında 902 olan üye
sayısı her geçen gün artan mezunlarla sayı bugünlerde 77 binin
üzerine çıkmıştır. MMO'sının Doğu Anadolu
Bölgesindeki 13 vilayette şubesi bulunmamaktadır. Doğunun 14
iline Temsilcilik vererek şubelere bağlanmış ancak Ardahan
unutulmuştur. Erzurum ve Malatya Büyükşehir olmasına rağmen
şube yoktur.
1-
Erzurum'da açılacak bir şube ile Erzincan, Ağrı, Kars,
Iğdır ve Ardahan'da işlerini takip etmede rahatlayacaktır.
MMO Erzurum'a şube açılacak mı?
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki hava
kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/5) ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın
Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.06.07.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan
İli hava kirliliği bakımından 3. derece iller arasında
olup, genelde yakıt olarak kömür başta olmak üzere odun, tezek,
elektrik, fuel-oil ve motorin kullanılmaktadır. İl genelinde
kullanılan yakıtlar ile ilgili olarak 4856 sayılı kanununun
2.11.1986 tarihli ve 19269 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan
hava kalitesinin korunması yönetmeliği ile ilgili belli standartlar
getirilmiştir. Sıvı yakıtlarla ilgili olarak kükürt
miktarı en çok 1,5 olan 615 kalorifer yakıtının kullanılmasına
ve 6 nolu fuel-oilin, baca gazı arıtım tesisine teknolojisine
sahip sanayi tesislerinde kullanımına izin verilmiştir.
1-
1992 yılından başlayarak Ardahan ilinde hava kirliliği ile
ilgili olarak sayısal veriye dayalı bir çalışma neden
yapılmamıştır? Bundan sonra yapılacak mı?
Yapılacaksa ne zaman yapılacak?
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Posofa bağlı
bir köyde yapılan kadastro çalışmalarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/14) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın
Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.14.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan
Posof İlçesi Kaleönü köyünde yapılan ve
vatandaşlarımızı çok ciddi sıkıntılara
sokmuştur. Vatandaşın atadan dededen kalma yerleri başka
isimler adı altında kaydedilmiş yine yapılan
yanlışlar sonucu yerlerin büyük bir kısmı hazineye
bırakılmıştır. Göç nedeniyle köylerinden uzakta
olanların bu işten haberdar olmaları nedeniyle mahkemeye verme
zamanları da kalmamıştır.
1-Ardahan
Posof İlçesi Kaleönü köyünde yapılan kadastro
çalışmaları içerisinde yapılan yanlışlar sonucu
hemşehrilerimizin atadan dededen kalma arazileri başka isimlere
kaydedilmiş, yine büyük bir bölümü hazineye kalmıştır. Bu
yanlışlıkların giderilmesi için bir çalışma
yapılacak mı?
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın imar
planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/18) ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
soruları Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 14.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan 1992
yılında il olmasına rağmen bugüne kadar geniş
kapsamlı bir imar planı çalışması
yapılmamıştır. Yapılan imar plan
çalışması şu anda devam etmektedir. Ardahanın
üniversitenin gelmesi ve gelişmekte olan bir il olmasının
yolunun açılması için imar planının uzun yıllara
yönelik yapılması gerekmektedir.
1- Ardahanda
yapımına başlanan imar planının kapsamının
uzun yıllara yönelik olması ve Üniversitenin kısa zamanda
gelişmesinin yanında uluslararası iki kapının da
açılacak olması nedeniyle planların bu değerler üzerinde
yapılması gerekmektedir. İmar planı ne zaman
tamamlanacaktır?
5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın kentsel
dönüşüm planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/20) ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın
Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan Merkez
Yenimahalle Gecekondu. Kentsel dönüşümü yapılması
planlanmıştır. Bu yapılaşmanın
yapılmasıyla 1992 yılında il olan Ardahan'da
Şehircilik anlamında büyük gelişmeler sağlayacaktır.
Kentsel dönüşümün içinde alt ve üst yapıların
yapılmasına ne zaman başlanacaktır?
1- Ardahan 1992
yılında il olmuştur. Ancak şehircilik açısından
çok geri kalmıştır. Ardahan Yenimahalle kentsel dönüşüm
planı içine alınmıştır. Yenimahallenin alt ve üst yapıları
başta olmak üzere şehircilik açısından da önemli bir ivme
kazandırılacaktır. Kentsel dönüşüm planı ne zaman
yapılacaktır?
6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, deniz
kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/56) ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizde Ege,
Karadeniz ve Marmara'ya her yıl binlerce ton plastik ve organik
atıklar atılmaktadır. Bu yüzden doğal balık
miktarı düşmekte ve yok olmaktadır. Denizin kirlenmesi ile
ilgili halkın bilgilendirilmesi konusunda çalışmalar ne
durumdadır? Deniz, nehir, dere gibi yerleri kirleten kaç işletme
uyarılmış veya kanuni işlem
başlatılmıştır?
7.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
İstanbul-Bakırköy, Küçükçekmece ve Avcılar sahilindeki deniz
kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/64) ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
İstanbul
Bakırköy, Küçükçekmece ve Avcılar sahilinde, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi tarafından "Denize girmek tehlikeli ve
yasaktır" levhaları yerleştirilmesine karşın
vatandaşlarımız bu bölgeden denize girmeye devam etmektedir. Bu
levhaların konuluş amacı;
a) Denizin
kirli olmasından mıdır?
b) Bu bölgeden
denize girerken mil ve diğer unsurlardan mı tehlikeli görülmektedir?
c) Eğer
denizin kirliliğinden dolayı konuldu ise
bakanlığınızın bu konuda herhangi bir ölçümlemesi var
mıdır?
d) Denizin
insan sağlığı açısından kirliliği had
safhada ise bu bölgede hala vatandaşlarımızın denize
girmesine neden müsaade edilmektedir?
e) Deniz
kirli değilse bu levhaların kaldırılması gerekmez mi?
8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda depreme
dayanıklı olmadığı gerekçesiyle boşaltılan
kamu binalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/77) ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Şehirleşme Bakanı Sayın
Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 16.7.2011
Ensar Öğüt
Ardahan
Ardahan'da
başta 28 resmi kamu kurumuna ait binaların da içinde olduğu
depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle
boşaltıldığı ve uzun zamandır atıl
kaldığından dolayı çürümeye
başlamıştır. Bu binalarda hizmet verilmediğinden
dolayı binalar başta dış cephelerinde kopmalar
olduğundan o bölgeden geçenleri tehdit etmektedir.
1-
Ardahanda 28 kamu kuruluşuna ait olan kamu binaları ki bunların
içinde okullarda mevcut depreme dayanıklı olmayan binalar bir an
evvel yıkılmalı ve yerlerini yeni hizmet binaları
yapılmalı bu binalar ne zaman yıkılacak?
9.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Çıldırın bazı
köylerindeki kadastro çalışmalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/81) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın
Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 25.7.2011
Ensar Öğüt
Ardahan
Ardahan
Çıldır Sami Şakir köyü ve Taşdeğirmen köyünde
yapılan kadastro çalışması sonucu bir çok hemşehrimiz
çok ciddi oranda hak mağduriyeti yaşamaktadır. Atadan dededen
kalma arsa ve tarlaları maalesef eksik ve yanlış bilgilendirme
neticesinde başkalarının üzerine olduğu gibi hazineye de
kaydedilmiştir. Bu hak mağduriyetlerinin ortadan
kaldırılması gerekmektedir.
1- Ardahan
Çıldır ilçesi Sami Şakir köyü ve Taşdeğirmen köyünde
yapılan kadastro çalışmalarında hemşehrilerimiz çok
ciddi şekilde hak mağduru edilmiştir. Kendi arazileri
başkalarının üzerine yazılmış hatta hazinenin
üzerine de yazılan olmuştur. Bu kadastro
çalışmasındaki yanlışlıkların düzeltilmesi
için bir çalışma yapacak mısınız?
10.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Çanakkale Gökçeadadaki bir
otel inşaatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/100) ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı (Erdoğan
Bayraktar) tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 20.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Tarih
ve doğası ile farklılık yaratan Gökçeadada 150
yıllık taş binalar bulunmakta ve burası sit
alanıdır, bu bölge buram buram tarih kokmaktadır. Bu bölgenin
gelişigüzel turizme açılması buranın kültürel ve tarihi
dokusunu yok edecektir.
1-
Çanakkale Gökçeadada yapılan otel inşaatı ek yapı
ruhsatıyla verilen iznin iptali ve inşaatın durdurulması
gerekmektedir. Arazinin sit alanı kararının iptali söz konusu
mudur?
11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, denizlerdeki kirliliğe
ilişkin sözlü soru önergesi (6/104) ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 20.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
İç
ve dış turizme açık olan denizlerimizin sahilleri kirlilik
nedeniyle alarm vermektedir. Teknelerin sintine atıklarını
denize boşaltması nedeniyle, birçok yerde deniz yüzeyini yağ
kaplamış durumdadır. Her gün milyonlarca kişinin denize
girdiği plajlardaki kirlilik tatilcilerin tepkisine neden olmaktadır.
1-
Denizlerimizdeki kirlilik oranı denetimsizlikten had safhaya
çıkmıştır. Bu durumda önümüzdeki yıllarda beklenen
turist sayısına ulaşmakta zorluk çekeceğiz. Denizlerin
temizlenmesi için hangi önlemleri alıyorsunuz?
12.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ve ilçe belediyelerinin
itfaiye aracı ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/124)
(Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın
Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 24.8.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan'da
yaşayan hemşehrilerimizin tek geçim kaynağı tarım ve
hayvancılıktır. Ardahan merkeze bağlı köyler
başta olmak üzere diğer ilçelere bağlı köylerde çıkan
yangınlarda tonlarca ot yanmasına karşın kent genelinde
bulunan itfaiyenin yenilenmediği ve takviye edilmediği görülmektedir.
Bir kış boyunca hayvanlarına yedirecekleri otları yanan
insanlarımız çaresizdir.
1-
Ardahan il belediyesine ait itfaiye aracının bozulmasından dolayı
çıkan yangınlara zamanında müdahale edilemediğinden
tonlarca ot yanmaktadır. Ardahan il belediyemiz başta olmak üzere
ilçe belediyelerimize birer adet itfaiye aracı verecek misiniz?
13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, TOKİnin bazı
illerdeki kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili bir takım iddialara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/129) ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın
Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 12.9.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Toplu
Konut İdaresi Başkanlığı yurdumuzun birçok bölgesinde
bana arsa verin ben size ev yapayım diyerek başta hazineden olmak
üzere köylünün merasında köylüye ait olan yerleri ederinin çok
altında istimlak ederek yok pahasına almış ve daha sonra
kendisine tahsis edilen araziyi parselleyerek üçüncü şahıslara
devretmiştir.
1- Kars, Erzurum, Ağrı,
Iğdır, Bayburt, Gümüşhane ve Van illerinde Kentsel Dönüşüm
adı altında projelendirme yapıldı mı,
yapıldıysa buralarda ne kadar yer istimlak edildi, hazineye ve
vatandaşa ait yerlere ne kadar ücret ödendi?
2- Kars, Erzurum, Ağrı, Iğdır,
Bayburt, Gümüşhane ve Van'da gerek hazine arsası gerekse
vatandaşın arsasını istimlak ettikten sonra üçüncü
şahıslara bu yolla satış yapıldı mı?
14.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, TOKİnin
Ardahandaki kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili bazı iddialara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/137) ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın
Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.9.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ağrı,
Hakkâri ve Şırnak illerinde yapılması planlanan kentsel
dönüşüm alanlarının yerleri belirlendi mi? Bu belirlenen
bölgelerde hak sahiplerinin hakları nasıl korunacak, yıllardan
beri vergilerini vererek kullandıkları yerlerinin değerleri neye
göre belirlenecek, bu bölgeler yapılaşmaya mı ayrılacak,
eğitim ve spor alanlarına mı ayrılacak?
1 -
Ağrı, Hakkâri ve Şırnak illerinde şehrin
kalkınması, ilerlemesi, göçün durması, eğitimin ve
sağlığın iyileşmesi yolunda hızla adımlar
atılacaktır. Bunun için şehrin çarpık
yapılaşmasını durdurmak için kentsel dönüşüm
yapılacak yerlerde hak sahiplerinin mağduriyetlerinin giderilmesi
için özel bir çalışma var mıdır?
2 -
Şehirlerin merkezindeki cadde ve sokaklar başta olmak üzere
şehirdeki çarpık yapılaşmanın giderilmesi için hangi
önlemleri aldınız?
15.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bazı
şehirlerdeki çarpık yapılaşmanın giderilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/130) ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın
Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.9.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Toplu
Konut İdaresi bana arsa verin ben size ev yapayım diyerek hazineden
ve köylünün merasında kendisine tahsis edilen araziyi istimlak ettikten
sonra parselleyerek satan toplu konut idaresi Şimdi de Ardahanlı
yoksulun arazilerine göz koymuştur. Ardahan'da Kentsel Dönüşüm
yapılacak olan yerlerde yoksul insanlara ait arazileri değerinin
altında bir parayla almak istemektedir.
1- Ardahan 'da yıllardan beri atadan dededen
kalan arsaların bugüne kadar vergisini veren hemşehrilerimiz şu
günlerde Ardahan'da arsa ve ev fiyatlarının değerlendiği
günlerde TOKİ Kentsel Dönüşüm yapacağım diyerek
vatandaşın elinden arsaları değerinin altından
aldığı doğru mudur?
2- TOKİ Ardahan'da yapacağı
konutlar için elinde bulunan arsaları üçüncü şahıslara sattı
mı?
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
Şimdi,
soruları cevaplandırmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanı
Sayın Erdoğan Bayraktar.
Buyurun
Sayın Bayraktar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN
OKTAY EKŞİ (İstanbul) Sayın Başkan, usul
hakkında söz talebim oldu. Söz talebi usul hakkında önceliklidir.
Müsaade ederseniz kendimi ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN
Efendim, bu bittikten sonra dikkate alacağım. Anında kesme
diye bir şey yok, usul hakkında diye. Kusura bakmayınız.
OSMAN
OKTAY EKŞİ (İstanbul) Sayın Başkan, şu
yaptığınız yanlış
BAŞKAN
Zamanı geldiğinde vereceğim. Bunu bitirelim, sonra.
OSMAN
OKTAY EKŞİ (İstanbul) Şu anda
yaptığınız yanlış Sayın Başkan.
BAŞKAN
Doğru yaptığım kanaatindeyim. Size söz vereceğim,
usul hakkında o zaman konuşuruz.
Buyurun
Sayın Bayraktar.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, 98inci maddeyi okuyun
BAŞKAN
Sen de oku. Çok okudum 98i ben.
KAMER
GENÇ (Tunceli)
diyor ki Bakan, soruya cevap verecek.
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen oturun.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Sayın Başkan, yüce Meclisimizin saygıdeğer üyeleri
KAMER
GENÇ (Tunceli) Lütfen, lütfen
demeyin yani
Sizin bu
yaptığınız fiilen bu Meclisi esir altına
almaktır.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -
öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bir dakika
Bir dakika Sayın
Bakan
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla)
Sayın Başkan, saygıdeğer Meclisin milletvekilleri
KAMER
GENÇ (Tunceli) 98inci madde
BAŞKAN
Lütfen yerinize oturun.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bana karşı özel, kinli
hareket ediyorsunuz.
BAŞKAN
Ben söz verdim konuşuyor, söz ister konuşursunuz.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla)
Öncelikle müsaadenizle...
KAMER
GENÇ (Tunceli) 98inci maddeye göre
BAŞKAN
Size söz vermedim, lütfen. Lütfen yerinize oturun.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sözümü bir dinler misin!
BAŞKAN
- Söz isterseniz ondan sonra. Size söz vermedim şimdi, oturun.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -
9
Ekim Pazar akşamı
KAMER
GENÇ (Tunceli) 98inci maddeye göre, önce, bakan beş dakika cevap
verecek, soru sahibi ona cevap verecek, ondan sonra, bakan, cevap verecek.
98inci maddeyi aç oku!
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -
Antalyamız başta olmak üzere Balıkesir, Denizli, Aydın;
Muğla, Bandırma, Balıkesir illerinde meydana gelen
BAŞKAN
Size söz veririm, ondan sonra konuşursunuz Sayın Genç. Lütfen
KAMER
GENÇ (Tunceli) Daha dün geldin oraya, orada keyfî hareket ediyorsun. Seni
oturtmayız oraya. Sen bakma ben şimdi yalnız konuşuyorum.
BAŞKAN
Lütfen
KAMER
GENÇ (Tunceli) Ben buraya geldiğim zaman, bundan sonra 135 milletvekili
gelecek. Sen orada Başkanlık yapamazsın.
BAŞKAN
Lütfen terbiyeli olun, yerinize oturun.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Dediklerimize uymak zorundasın.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -
sel
baskını ve sel taşkınında hayatını kaybeden
6 vatandaşımıza yüce Allahtan rahmet diliyorum. Yine,
zarar gören vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi
sunuyorum.
Dün
Antalyaya gittim, oradan da Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin üyesi olarak Serik
Haskızılören köyü Pınargözü Mahallesindeki sel
baskınını yerinde inceledim.
Saygıdeğer
milletvekilleri, gerçekten çok büyük bir afet. Burada mesire yeri olarak
kullanılan köyün okulunun bulunduğu, sağlık
ocağının bulunduğu, camisinin bulunduğu ve
yaklaşık elli beş hanenin bulunduğu bölge tamamen sele
gitmiş ama ifade etmek istiyorum, sizlere arz etmek istiyorum, gerçekten,
devletimizin nereden nereye geldiğini orada çok net bir şekilde
görmek mümkün. Pazar günü akşam aniden başlayan yağmurdan hemen
bir saat sonra, başta Valiliğin kurumları olmak üzere, Özel
İdare, Devlet Su İşleri, Jandarma, Sahil Güvenlik
mensupları yöreye intikal ettiler. Hemen pazartesi günü sabahleyin de Vali
bizzat kendisi, Vali Muavini, Kaymakam, Antalya milletvekilleri de yöreye
intikal ettiler.
Yine,
orada bir muhtarın ifadesini sizlere nakletmek istiyorum, muhtar:
Eğer cuma günü -yani bu sel felaketinden iki buçuk gün
önce- bize Meteorolojinin uyarısı, akabinde Valiliğin
yazısı ve Kaymakamlığın bize olan yazısı ve
tek tek ikazları olmasaydı buradaki can kaybı 50nin üzerinde
olurdu. dedi. İnanın, bugün sabahleyin 10da-11de muhtarın
bana ifade ettiğidir bu ve bugün gördüğüm, orada 100ün üzerinde
makine çalışıyor ve 10un üzerinde devletin değişik
kurumları orada çalışmakta.
İnşallah,
şu anda bulunamayan 3 vatandaşımızı da kısa
sürede bulacağız. Orada tamamen sele giden evler var, sekiz tane ev,
onlar devletimiz tarafından yapılacak. Zarar görenler, yine hem
evleri zarar görenler hem de ilçelerde pamuk tarlaları, narenciye bahçeleri,
nar bahçeleri ve seralarda olan zararların da giderilmesi için yasal
çerçeve içerisinde çalışmalarımız devam ediyor.
Yine,
burada milletvekillerimiz de ifade ettiler, soru olarak da, bilgi olarak da
istediler Ne yapacaksınız? diye. Borçlarının yapılandırılması
noktasında ne gerekiyorsa orada bayındırlık, Valilik
çalışmalar yapıyor. Bunları, devletimizin yapması
gereken neyse onları da yapacağız. Özellikle bunu sözlerimin
başında ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, çok saygıdeğer
milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza
yöneltilmiş olan bir soru var, öncelikle bu sorunun cevabını
vereceğim, arkasından Bakanlığıma yönelik
yaklaşık 14 tane soru var, bir kısmı birleştirilmesi
gereken sorular, bunların hepsini cevaplandıracağım.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğütün Makine
Mühendisleri Odası açılmasına dair (6/3) esas sayılı
sorusu var. Bu soruya ilişkin olarak, 27 Ocak 1954 tarihli ve 6235
sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun
18inci maddesinde Her oda kendi umumi heyeti kararı ile tayin ve tespit
olunacak yerlerde şubeler açabilir ve mümessillikler ihdas edebilir.
hükmü yer almıştır. Bu yasa maddesi gereğince meslek
odalarının şube açabilmeleri bugün için meslek odalarının
genel kurul kararının alınmasına bağlıdır.
Meslek odalarının yerinden yönetim esasına dayalı tam
demokratik ve katılımcı yönetim anlayışıyla
işlevini sürdürebilmesi için oda nerede şube açması gerekiyorsa
burada açabilme muhtariyetine sahiptir. Gerekirse, bizden de bir yardım
isterse biz de kendilerine yardım edebiliriz ama böyle bir şart
olmadığını özellikle ifade etmek istiyorum.
İstanbul Milletvekili Sayın Mevlüt
Aslanoğlunun bir sorusu var
Bakırköy-Küçükcekmece-Avcılar sahilinde denize girmek
tehlikeli ve yasaktır şeklinde, bu levhalar niye buralara
yerleştirilmiştir, denizi mi kirli? diye. Hayır, bunlar denizin
fiziksel yapısından dolayı belediyelerin mahallinde
yaptığı uygulamalardır. Burada boğulmaya
karşı, boğulma olmasın diye yapılan ikaz
levhalarıdır, çevre kirliliğiyle, deniz kirliliğiyle bir
alakası yoktur.
Arz
ederim.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün, 1992 yılından
başlayarak Ardahan ilinde hava kirliliği hakkında
Bakanlığıma yöneltmiş olduğu (6/5) esas
sayılı soru önergesiyle ilgili olarak: Ardahan ili ikinci derecede
kirli il olarak değerlendirilmekte olup, 2010-2011 yılı
kış sezonu kükürtdioksit ve partiküler madde değerleri Hava
Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliğinde belirtilen limit
değerleri aşmamıştır. Ardahandaki hava kirliliği
durumu budur. Şu anda Ardahan için tespit edilen kirlilik limit
değerlerin altındadır. Bu konuda
Bakanlığımızın genelgesine istinaden Ardahan
Valiliğince hazırlanmış olan Temiz Hava Eylem Planı
Bakanlığımızda mevcut olup, istenilmesi hâlinde takdim
edilebilecektir.
Arz
ederim.
Yine,
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğütün, (6/14) ve (6/81)
sayılı sözlü soru önergeleriyle ilgili olarak, 3402 sayılı
Kadastro Kanununun 11inci maddesinde otuz günlük ilan süresi içerisinde
kadastro mahkemesine dava açılabileceği belirtilmektedir yani otuz
günlük askı süresi içerisinde
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) On yıl
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla)
Arz edeyim: Otuz gün içerisinde kadastroya yani bu tespitleri yapan
kadastroya itiraz edilebileceği açıkça ifade edilmektedir. Aynı
kanunun 12nci maddesi hükmü gereğince kadastro çalışmaları
askı ilanı sonucu kesinleşen taşınmazların
kadastro tespitlerinin resen ve idari yoldan iptali veya düzeltilmesi mümkün
değildir ancak bu durumdaki taşınmazlara yönelik olarak hak
iddialarının taşınmazların kadastro tespitlerinin
kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık süre içerisinde
mahallî hukuk mahkemelerine müracaat etmek suretiyle hak arama ve tespit yapma
işlemi gerçekleştirilmektedir.
Yine,
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğütün (6/18) esas sayılı
soru önergesiyle ilgili olarak: Ardahan ilinin de içinde bulunduğu
Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı planlama bölgesine dair
1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı, 2009-2011 yılı
yatırım programları kapsamında ihale edilerek planlama
başlatılmış ve nihai aşamaya gelinmiştir. Çok
kısa süre içerisinde, belki bu dört-beş ay içerisinde mezkûr planlar
bitirilerek askıya çıkartılacaktır. Bu süre içerisinde
gerekli itirazlar, gerekli değerlendirmeler de aynı şekilde
yapılabilir.
Yine,
Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı planlama bölgesi, 1/100.000
ölçekli çevre düzeni planı çalışmasında Ardahan ilinin
sosyal, ekonomik, fiziki, doğal, kültürel yapısı ve
potansiyelleri de dikkate alınmakta, üniversitelerden gerekli görüş
ve bilgiler alınmakta ve uluslararası kriterler de göz önünde
bulundurularak bu planlar ve plan kararları oluşturulmaktadır.
Arz
ederim.
Yine,
Sayın Milletvekilimizin (6/20) esas sayılı sözlü soru
önergesiyle ilgili olarak: Bakanlığımızın seksen bir
il valiliğinden, doğal afetlere hazırlıklı bir Türkiye
için, şehirlerimizin modernleşmesi ve insan hayatını tehdit
eden risklerden arındırılacak şekilde
yaşanılabilir şehirler oluşturulması amacıyla,
valilik ve il dâhilindeki belediyelerin iş birliğinde, öncelikle
afetlerden azami zarar görebilecek olan ve bölgelerin
araştırılarak bu alanlardan kentsel dönüşüm alanı olarak
belirlenebilecek bölgelerin tespit edilmesi, bu alanlara ilişkin gerekli
bilgi ve belgelerin Bakanlığımıza iletilmesi istenmiş
olup Bakanlığımıza bu hususta valilik ve belediyelerden
gelen ve gelmekte olan bilgiler çerçevesinde şehirlerin kentsel dönüşüm
planları hazırlanmaktadır. Önümüzdeki süreçte çok kapsamlı
bir şekilde fiilen kentsel dönüşümlere başlayacağız.
Ardahanda da kentsel dönüşüm yapmak üzere bizzat kendim TOKİ Başkanı
iken mahalline gittim, orada, Ardahanda en öncelikli olan Yenimahallenin
kentsel dönüşümü için yerinde incelemeler yaptık. Bu veriler de
elimizdedir. Burada yine valilikle ve belediyeyle organize bir biçimde kentsel
dönüşümlere en kısa süre başlayacağız.
Arz
ederim.
Tokat
Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğrunun deniz kirliliği
hakkında Bakanlığıma yöneltmiş olduğu (6/56) esas
sayılı soru önergesiyle ilgili olarak: 2872 sayılı Çevre
Kanunu ve ilgili mevzuat kapsamında kara
kökenli ve denizcilik faaliyetlerinden kaynaklanan katı
atıkların denizlerimize girişinin önlenmesine yönelik esaslar
belirlenmiş olup bununla ilgili çalışmalar
Bakanlığımızca yürütülmektedir. Buna ilaveten, deniz
atıklarıyla mücadelede önemli olan unsurlardan birisi de halkın
bilinçlendirilmesine yönelik çalışmaların
gerçekleştirilmesidir. Bu kapsamda 26 Mayıs ile 28 Mayıs 2011
tarihleri arasında Muğlada, Fethiye Göcekte
Bakanlığımız ve Deniz Temiz Derneği iş
birliğiyle deniz dibi ve kıyı temizliği aktiviteleri
gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte bazı belediyeler ve sivil
toplum kuruluşları deniz atıklarıyla mücadele
kapsamında halkta farkındalık oluşturabilmek amacıyla
deniz ve kıyı temizliği kampanyaları organize
etmektedirler. Diğer taraftan, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve bu
Kanun uyarınca çıkarılan mevzuat kapsamında deniz, nehir, dere gibi
alıcı ortamları kirletenlerle ilgili olarak bu kapsamda
yapılan sürekli denetimlerde 63 milyon 551 bin TL idari ceza yani
yaptırım uygulanmıştır.
Arz ederim.
Yine, Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün, depreme dayanıklı
olmadığı gerekçesiyle boşaltılan kamu binaları
hakkında Bakanlığıma yöneltmiş olduğu (6/77) esas
sayılı soru önergesiyle ilgili olarak, sözü edilen kamu binaları
hâlihazırda kullanılmakta olup bu binaların bir kısmı
yeni bir kısmı ise eski binalardır. Binalara yönelik olarak
mahallinde yapılan ön inceleme ve tespitlerde, depremsel etkilere
dayalı sorunlar ve güçlendirme çalışmalarına gerek
duyulabilecek bölümler için gerekli işlemler bugüne kadar
yapılmış, bundan sonra da bu faaliyetler yürütülmektedir.
Ayrıca, konu edilen
yirmi sekiz kamu binasına yönelik yapılan çalışmaları
ve tüm ayrıntıları gösteren raporlar, arzu edildiği
takdirde yine tarafımdan takdim edilebilecektir.
Yine, Ardahan
Milletvekilimizin (6/100) esas sayılı sorusuna ilişkin olarak,
Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun
23 Aralık 2004 tarih ve 482 sayılı Kararı ile Kurulca
onaylı, 1/25.000 ölçekli sit haritasının, bu zikredilen Gökçeada
Kaleköy köyü ile Eski Bademli köyünü de kapsayan 1/10.000 ölçekli kadastral
haritaya işlenmesi sonucu söz konusu parsel, sözünü ettiğiniz parsel
Eski Bademli köyü kentsel sit sınırı dışında
kalmaktadır. Dolayısıyla, yani bu bahse konu edilen parsel ve
bahse konu edilen bina sit kapsamı alanında bulunmamaktadır.
Arz ederim.
Yine, Sayın
Milletvekilimizin, Denizlerimizin temizlenmesiyle ilgili hangi önlemleri
aldınız? şeklindeki (6/104) esas sayılı sorusuyla
ilgili olarak: Bakanlığımız deniz
ortamlarının korunması maksadıyla taraf olunan
uluslararası sözleşmeleri de dikkate alarak, ilgili kurum ve
kuruluşlar ile koordinasyon hâlinde yeni mevzuat ve uygulamalar yaparak,
gerek gemilerden gerekse kıyı tesislerinden kaynaklanacak deniz
kirliliğinin önlenmesi doğrultusunda çalışmaları en
etkin bir biçimde sürdürmektedir. Gemilerden Atık Alınması ve
Atıkların Kontrolü Yönetmeliği çerçevesinde mavi kart ve gemi
atık takip sistemi uygulamaları
başlatılmıştır. Uygulamaya geçilen bir diğer
projeyle de gemi atık takip sistemi ile gemi atıklarının
daha etkin kontrolü hedeflenmektedir.
Mavi
bayrak çalışmalarıyla ilgili olarak ülkemiz 2011 yılında
üç yüz kırk bir mavi bayrak ile şu anda Avrupada 3üncü
sıradadır. Daha evvel 90-100 sıralarındaydık, şu
anda 3üncü sıraya yükseldik.
Arz
ederim.
Yine,
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğütün, TOKİnin
aldığı araziler ve bu arazileri nasıl kullandığı,
kentsel dönüşümler konusunda ne yaptığı şeklindeki
(6/129) ve buna benzeyen (6/130) esas sayılı soru önergeleriyle
ilgili olarak: Toplu Konut İdaresi kendi mülkiyetindeki arsalar üzerinde
konut inşa etmekte, ettirmekte ve bu konutları kredilendirerek
satışa sunmaktadır. Konut satışlarıyla
hedeflenen, mevcut piyasa koşullarıyla konut sahibi olamayan ancak
belirli bir birikime sahip dar ve orta gelirli ailelerin gelirlerine uygun
ödeme koşulları ile âdeta kira öder gibi taksitlerle ev sahibi
olmalarını temin etmektir. Bu itibarla, TOKİ Ocak 2003 ile 12
Ekim 2011 tarihleri arasında -bugün itibarıyla- 81 il, 800 ilçede,
2.131 şantiyede, toplam 513 bin konut rakamına
ulaşmıştır. Bu konutların 400 bine yakını
bitirilerek hak sahiplerine teslim edilmiştir. Bu uygulamalardan Kars
ilinde 1.920, Erzurum ilinde 5.094, Ağrı ilinde 3.063, Ardahan
ilimizde 1.154, Iğdır ilimizde 612, Bayburt ilimizde 928,
Gümüşhane ilimizde 1.214 ve Van ilimizde 6.221 konut olmak üzere, bu
illerde 20 binin üzerinde konut projelendirilmiş ve inşaatları
başlatılmıştır.
Söz konusu illerde idare
tarafından satışı yapılan arsalar, sayın
milletvekillerimizin de ifade ettiği gibi, Hazineden, Milli Emlak Genel
Müdürlüğünden 1164 sayılı Yasanın ek 4üncü maddesi uyarınca
yoksullara, alt gelir grubuna ve orta gelir grubuna satılacak olanlar
bedelsiz, diğerleri ise bir kısmı emlak değeri üzerinden
bir kısmı da ekspertiz değeri üzerinden satın
alınmaktadır.
Emniyet Genel
Müdürlüğü gibi, diğer kamu kuruluşlarımızla
yaptığımız protokoller çerçevesinde buralardan, devletin bu
kurum ve kuruluşlarından aldığımız arsalar
tamamen piyasa değeri üzerinden alınmaktadır. Bu arsa ve
arazilerden TOKİ olarak illerde uygulama yapmadığımız
arsalar imar durumları yapılmak suretiyle değerlendirilerek
TOKİye gelir temin etmek maksadıyla halkımıza
satılmaktadır.
Saygılarımla
arz ederim, yüce Meclisi tekrar selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, şimdi Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat
Kılıç, gündemin sözlü sorular kısmında yer alan sorulardan
44, 71, 77, 79, 94, 103, 114 ve 116ncıyı
cevaplandıracaklardır.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkanım, önce Sayın
Bakanı bir gönderelim, ona soracaklarımızı soralım,
ondan sonra...
BAŞKAN Sonra size
söz vereceğim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Efendim, önce Sayın Bakanı bir
gönderelim.
BAŞKAN
Hayır, hayır bir saniye efendim, bir saniye. Beraber
diye karar aldık.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Efendim, Sayın Bakana
soracaklarımızı soralım, Sayın Bakanı gönderelim.
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkanım, usulen biz
BAŞKAN
Sonra vereceğim arkadaşlara.
Buyurun.
16.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Türk malı
otomobil üretimi çalışmalarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/52) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıçın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
Müteaddit defalarda Türk malı otomobil üretimi basında gündeme
gelmektedir. Hükümet olarak bu yönlü bir çalışma var mıdır?
Varsa ne zaman üretime geçilecektir?
17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, futbol
sahalarının bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/88) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın
cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat
Kılıç tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 22.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Futbolda gerek liglerin gerekse Ziraat Türkiye
Kupası maçlarının oynanacağı 2011-2012 sezonunda
futbol sahalarının futbol oynamaya elverişli hale getirilmesi
gerekmektedir. Sahaların çimlenmesi, soyunma odalarının yeniden
gözden geçirilmesi futbolcuların ve hakemlerin duş alacağı
yerler başta olmak üzere seyirci tuvaletlerinin bakım ve
onarımı yapıldı mı? Seyircilerin maçlara rahatça gelip
gitmesi için yol ve çevre düzenlemeleri yapıldı mı?
1- Ağustos ayında başlaması planlanan
2011-2012 futbol sezonunda stadyumlar futbol oynamaya elverişli hâle
getirildi mi? Sahanın çimlenmesi yapıldı mı?
2- Yine stüdyolarda gerek futbolcuların gerekse
hakemlerin soyunma odalarındaki duşlar ve düzenlemeler
yapıldı mı?
3- Seyircilerin maçlara daha rahat gidip gelmeleri için
çevre düzenlemesi ve ulaşım imkânları sağlandı
mı?
4- Seyirci tuvaletlerinin bakım ve onarımı
yapıldı mı?
18.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki spor
kulüplerine maddi yardım yapılmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/94) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat
Kılıç tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 20.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Sporun Anadoluya yayılması ve gençlerimizin
daha çok spor yapmaları yanı sıra Ardahan'da spor kulüplerimiz
maddi imkânsızlıklar nedeniyle spor müsabakalarına yeterince
iştirak edememektedirler. İlimizde göçün yoğun olması,
ticaretin kısıtlı olması nedeniyle spora yatırım
yapılmamaktadır.
1- Ardahan'daki spor kulüplerimize müsabakalara
katılabilmeleri için başta maddi yardım olmak üzere malzeme
yardımı yapmayı düşünüyor musunuz?
2- Ardahan Üniversitesine yarı olimpik yüzme havuzu
yapılması için bir çalışmanız var mıdır?
3- Kapalı spor salonumuzda eksikliği görülen
araç ve gereç ile spor malzemelerinin temini için bir çalışmanız
var mıdır?
19.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, kamu kuruluşlarınca ödenen kira
bedellerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/97) ve
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
21.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ülkemizde
arazi sorunu olmamasına rağmen başta büyük illerde olmak üzere
bütün Türkiyede bulunan kamu kuruluşları kiralık binalarda
hizmet vermektedirler. Kiralık binalara ödenen yıllık bedellerle
yeni ve daha elverişli hizmet binalarının oluşmasıyla
kamu binaları yapılabilir.
1)
Bütün ülkede kirada oturan kamu kuruluşlarının sayısı
ne kadardır?
2)
Kamu kuruluşlarının bina kira bedellerinin toplamı ne
kadardır?
20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, emeklilerin banka
promosyonu alıp almayacaklarına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/114) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıçın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
Memur ve işçilere verilen banka promosyonlarından emeklilerin de
yararlanması konusunda bir çalışmanız var mıdır?
21.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan, Kars,
Ağrı ve Iğdırdaki futbol sahalarının bakım
ve onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/125) ve Gençlik ve
Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat
Kılıç tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 24.8.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
2011-2012
Futbol müsabakalarının başlayacağı Eylül ayında
futbol sahalarının futbol oynamaya elverişli hâle getirilmesi
gerekmektedir. Sahaların çimlenmesi, soyunma odalarının yeniden
gözden geçirilmesi, futbolcuların ve hakemlerin duş alacağı
yerler başta olmak üzere seyirci tuvaletlerinin bakım ve
onarımı yapılmalıdır. Seyircilerin maçlara rahatça
gelip gitmeleri için yol ve çevre düzenlemeleri yapıldı mı?
1)
Ardahan, Kars, Ağrı ve Iğdır'da futbol
müsabakalarının yapılacağı futbol
sahalarının çimlenmesi, soyunma odalarının
bakımının yapılması, tuvaletlerin ve maçlara gelip
gidilecek yolların bakım onarımı yapıldı mı?
22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illerdeki
okulların spor malzemesi ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/136) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat
Kılıç tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 14.9.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Kars,
Iğdır, Gümüşhane ve Bayburt illerindeki orta dereceli okullarda
spor malzemelerine acilen ihtiyaç bulunmaktadır. Bu illerimize
bağlı il merkezlerindeki liseler ve ilçelerdeki liselerde okuyan
gençlerimiz okulda spor malzemesi olmadığından dolayı spor
yapamamaktadır. Gençlerimizin boş zamanlarında kahve
köşelerine gitmeden spor yapabilmeleri için gerekli olan spor
malzemelerinin gönderilmesi gerekmektedir.
1-
Kars, Iğdır, Gümüşhane ve Bayburt illerindeki orta dereceli
okullarda spor malzemelerine acilen ihtiyaç bulunmaktadır. Bu illerimize
bağlı il merkezlerindeki liseler ve ilçelerdeki liselerde okuyan
gençlerimizin spor yapabilmeleri için gerekli olan spor malzemeleri
gönderilecek mi?
23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illere spor
salonu yapımına ve spor kulüplerinin desteklenmesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/138) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıçın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat
Kılıç tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 14.9.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Kars,
Iğdır, Ağrı, Gümüşhane ve Bayburt illerinde sporun
Anadolu'ya yayılması ve gençlerimizin daha çok spor yapmaları
yanı sıra bu illerimizdeki spor kulüplerimiz maddi
imkânsızlıklar nedeniyle spor müsabakalarına yeterince
iştirak edememektedirler. İllerimizde göçün yoğun olması,
ticaretin kısıtlı olması nedeniyle spora yatırım
yapılmamaktadır.
1-
Kars, Iğdır, Ağrı, Gümüşhane ve Bayburt illerinde
bulunan spor kulüplerimize müsabakalara katılabilmeleri için başta
maddi yardım olmak üzere malzeme yardımı yapmayı
düşünüyor musunuz?
2-
Adı geçen illerimizin ilçelerinde kapalı spor salonu
bulunmamaktadır. Kapalı spor salonu yapılacak mı?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi,
soruları yanıtlamak üzere Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat
Kılıç.
Buyurun
Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
yirmi dakika.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
24üncü
Dönemde yemin merasimi dışında kürsüye ilk gelişim. Bu
vesileyle çalışmaların iktidar ve muhalefet gruplarına
hayırlı uğurlu olmasını, yüce Mevlanın hepimizi
milletimize hizmete vesile kılmasını canıgönülden arzu ediyorum.
Çok
değerli milletvekilleri, önce Sayın Başbakanımıza
tevcih edilen sorulara cevap vereceğim, geliş sırasına göre
değil. Sayın Başbakanımıza yöneltilen soruları
önce cevaplandırdıktan sonra şahsıma ve
Bakanlığımıza yönelik soruların cevaplarını
sizlerle paylaşmanın gayreti içerisinde olacağım.
(6/52)
esas numaralı, Tokat Milletvekili Sayın Doğrunun Sayın
Başbakanımıza yönelttiği soru Müteaddit defalarda Türk
malı otomobil üretimi basında gündeme gelmektedir. Hükûmet olarak bu
yönlü bir çalışma var mıdır? Varsa ne zaman üretime
geçilecektir? şeklinde tecelli etmiştir.
Bu
konuda Sayın Başbakanlığımızın Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı çerçevesinde hazırlamış
olduğu cevabı sizlerle paylaşıyorum:
Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından bütün ilgili
paydaşların katılımıyla Türkiye Otomotiv Stratejisi ve
Eylem Planı 2011-2014 hazırlanmış ve 5 Mayıs 2011
tarihli Yüksek Planlama Kurulu kararıyla uygulamaya konmuştur.
Söz
konusu strateji planında Türkiye'nin bir otomotiv üretim ve ARGE üssü
olması hedefi yanında, yerli bir otomobilin üretilmesine zemin
hazırlayacak eylemler de yerini bulmuştur. Bu çerçevede, Türkiyede
otomotiv sanayisinde faaliyet gösteren bütün büyük firmaların bir araya
geldiği çatı örgüt olan Otomotiv Sanayi Derneğine görev
verilerek, Türkiyede yerli bir otomobilin üretilmesine yönelik bir rapor
hazırlanması istenmiştir.
Sözü
edilen rapor, uzun ve detaylı bir çalışmanın ardından
Otomobil Sanayicileri Derneği tarafından 29 Eylül 2011 tarihinde
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Nihat Ergüne
sunulmuştur. Bu raporda ülkemizin yerli bir otomobil üretmesine yönelik
çalışmaların nasıl yürütülmesi gerektiği, bu üretimin
maliyetinin ne olabileceği gibi hususlar yanında konunun teknik
detayları da değerlendirilmiştir.
Otomotiv
Sanayi Derneğinin Bakanlığa sunmuş olduğu rapor ve
Bakanlık olarak yapılan bu değerlendirmeler, bu konuda iç ve
dış pazarlarda büyük tüketici kitlesine sahip olan B ve C segmentinde
farklı modellerdeki otomobillerle üretime başlanması
gerektiği yönündedir.
Diğer
taraftan, bu konuda Sayın Başbakanımızın kamuoyuna ve
otomotiv sektörüne yaptığı çağrılar sektörün üretici
temsilcileri tarafından da olumlu karşılanmış,
başta otomotiv sektöründeki yan sanayi ve dağıtım pazarlama
şirketlerinden oluşan ilgili sivil toplum kuruluşları
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına başvurarak, yerli
bir otomobilin üretimi konusunda desteklerini dile getirmişlerdir.
Sözü
edilen kişi ve kuruluşlarla konu hakkında görüşmeler Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çerçevesinde devam
ettirilmektedir.
Türkiyede
yerli bir otomobilin üretilmesi için ne gibi destek mekanizmalarının
oluşturulması gerektiği yönünde yine Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığında kapsamlı çalışmalara devam
edilmektedir.
Önümüzdeki
dönemde yasa değişikliği ihtiyaçlarının söz konusu
olması hâlinde, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki ilgili ihtisas
komisyonuna konuyla ilgili yasa değişikliğine yönelik teklif
veya tasarılar intikal edebilecektir.
Yerli
bir otomobil markasına Türkiyenin sahip olması hususu ne sadece
iktidarın meselesi ne de tek başına muhalefetin meselesi
değildir. Bu millî bir meseledir.
Türkiyede
çok sayıda otomobil firması büyük ölçüde katma değeri Türkiyede
kalacak şekilde üretimlerine devam etmektedir. Ancak burada arzu edilen
şey, yüzde 100 Türk mühendislerinin ürünü olan bir otomobili önce
Türkiyeye kabul ettirmek, sonra yüzde 100 katma değeri Türk
coğrafyasında kalacak olan bu otomobili dış piyasalara,
pazarlara sunabilmektir.
(6/97)
esas numaralı, Ardahan Milletvekili Sayın Öğütün Sayın
Başbakanımıza tevcih ettiği kamu kuruluşlarınca
ödenen kira bedellerine ilişkin sözlü soru önergesine
cevabımızı, değerli milletvekilleri, sizlerle
paylaşmak istiyorum:
Kamu
kurumlarında hizmet binası ihtiyacı kira, satın alma veya
yaptırma, yeniden inşa yollarıyla temin edilmektedir. İlk
kurulan idareler genellikle kiralama yapmak zorunda kalmaktadırlar.
Kiralama, satın alma veya yeniden inşa tercihi imkânların
değerlendirilmesi neticesinde şekillenmektedir.
Merkezî
yönetim kapsamındaki yaklaşık 200ü aşkın idarece 2010
yılında ödenen hizmet binası kiralama tutarı 202 milyon
liradır. Mahallî idarelerce aynı yıl içinde ödenen hizmet
binası kira tutarı ise 81 milyon Türk lirası rakamına
ulaşmış bulunmaktadır.
Cevaptan
da anlaşılacağı gibi cumhuriyet Hükûmetimizin kiralama
yoluyla kamu binalarının hizmetlerini halka ulaştırmak gibi
bir öncelikli tercihi söz konusu değil. Ancak yeniden inşanın
uzun zamanlar alabilecek olması durumunda kiralama metodu, fiziki mekân
ihtiyacını karşılamaya yönelik bir ara çözüm formülü olarak
değerlendirilmektedir.
(6/114)
esas numaralı, Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğrunun
Sayın Başbakanımıza yöneltmiş oldukları,
emeklilerin de banka promosyonlarından faydalandırılmasına
ilişkin sözlü soru önergesinin cevabını sizlerle
paylaşıyorum: Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından her ay
yaklaşık 9 milyon 800 bin emekli ve hak sahibine, 3ü kamu
bankası olmak üzere, 21 banka ve PTT aracılığıyla
ödemeler yapılmaktadır. Gelir veya aylık alanların yüzde
95i 3 kamu bankasıyla PTT üzerinden gelir veya aylıklarına
ulaşmaktadır, sadece yüzde 5i, kalan 18 özel sektör bankası
tarafından yürütülmektedir.
Tahsilat,
ödeme ve nakit varlıklarının değerlendirilmesinde günümüz
ekonomik şartlarına uygun, kurumlar açısından hizmet
sunumunun tüm maliyetlerini ortadan kaldıran, bunu sağlarken
aynı zamanda hizmetin yerinden, etkin ve verimli olarak sunulabilmesini ve
bankalar arası uygulama farklılıklarını gidererek
kamunun nakit yönetimini kolaylaştıran bir anlayışla 2009
yılında yeni protokoller imza altına alınmış
bulunmaktadır. Bankalarla imzalanan protokoller gereğince, gelir veya
aylıkların tutarı ödeme gününden iki iş günü önce, 3 milyon
adet ödemeyi geçtiği takdirde üç iş günü önce, ödenen kişi
sayısı bağlamında 3 milyon kişiyi geçtiği
takdirde üç iş günü önce ilgili banka hesaplarına aktarılmakta,
bu ödemeler karşılığında bankalara herhangi bir
komisyon ödenmemekte ancak yalnız PTTye olmak üzere binde 3 oranında
bir komisyon ödemesi gerçekleştirilmektedir.
Sosyal
güvenlik sistemine her gün yeni emeklilerin veya hak sahiplerinin dâhil
olması, ayrılması, aylığın kesilmesi, yeniden
bağlanması veya hak sahibine gelir bağlanması, kesilmesi ve
yeniden bağlanması nedeniyle sistemden yararlananların
sayısında günden güne büyük rakamlı değişiklikler
yaşanmaktadır. Diğer taraftan emekliler, aylık
aldıkları banka veya şubelerini diledikleri zaman, iradi olarak
değiştirebilmektedir. Kamu tarafından, emekli ve hak sahipleri,
gelir ve aylıklarını alacağı bankayla ilgili bir
yönlendirme yapılmamaktadır. Gelir, aylık alan emekli ve hak
sahibi, aylık alacağı bankayı kendi tercihleri doğrultusunda
belirlemektedir.
Bankalar,
müşterilerine, kendilerine sağladıkları fayda ve kazanca
göre bazı avantajlar sağlamaktadır, bu bilinen bir gerçektir.
Emeklilerin çoğu, aylıklarının tamamını ödeme
gününde bankadan almaktadır yani bankaların emekli
maaşlarını ve aylıklarını uzunca bir süre banka
hesaplarında değerlendirebilme imkânı bulunmamaktır.
Değişik zamanlarda bankalarla görüşmeler yapıldı,
bunları özetleyerek geçiyorum. Kurumdan, kamudan gelir ve aylık
alanlarla bunların hak sahiplerinin promosyon alabileceklerine dair hiçbir
açıklama yapılmamışken ilgili bakanlık
tarafından, yazılı ve görsel basında emeklilere promosyon
ödeneceğine dair yoğun haberler maalesef yapılmış ve
bu yönde büyükçe bir beklentiye yol açılmıştır. Bu haberler
doğrudan promosyonun bir tarafı olmamasına rağmen,
emeklilerimizin ilgili bakanlıktan bir beklenti içerisine girmelerine
neden olmuştur.
Bunun
üzerine, ilgili bakanlık yetkilileri tarafından sosyal
sorumluluğun gereği olarak bankaların genel müdür
yardımcılarıyla 23 Haziran 2010 tarihinde ilki, 7 Temmuz 2010
tarihinde ise ayrıca genel müdürleriyle ikinci toplantılar
gerçekleştirilmiştir. Bu toplantıların neticesinde,
bankaların emeklilere promosyon verilmesine dair bir düzenlemesinin
bulunmadığı, bankaların bu konuda bir bütçesinin
olmadığı, emekli aylığı ödemelerinden çok cüzi
kazanç sağladıkları, operasyonel maliyetlerinin yüksek
olduğu ve emekli maaşlarından sağlanan cüzi maliyetlerin
ancak bu maliyeti karşılamaya yettiği, hiçbir şekilde
emeklilere promosyon ödenmesinin bankalar açısından rasyonel ya da
uygulanabilir bir durumunun bulunmadığı banka yetkilileri
tarafından ilgili bakanlık yetkililerine ifade edilmiştir.
Diğer
taraftan, bakanlık yöneticileri de kurumun bankalar üzerinden yüksek
miktarlarda işlem gerçekleştirdiği, bu kadar yüksek
tutarların bankacılık sistemi açısından muhakkak
rasyonel ve fizibıl bir getirisinin bulunduğu, bu nedenle emeklilere
promosyon ödenmesi konusunun bankalar tarafından tekrar
değerlendirilmesi gerektiği hususunu ilgili bankaların genel
müdürleri ve genel müdür yardımcılarına ifade etmişlerdir.
İlgili bakanlık kamudan aylık veya maaş alan
emeklilerimizin haklarını ve hukukunu koruma noktasında ilgili
kurumlar nezdinde yani bankalar nezdinde girişimlerine devam etmektedir
ancak bankalar şu ana kadar emeklilere promosyon ödemeye yönelik bir
pozitif, yapıcı yaklaşım içerisine girmiş
değillerdir kendi maliyetlerini gerekçe göstermek suretiyle.
Çok
saygıdeğer milletvekilleri, Sayın Başbakanımıza
tevcih edilmiş bulunan üç sözlü soru önergesine bu suretle
cevabımızı paylaşmış oldum. Sayın
Doğruyu göremedim sadece, bugün belki burada bulunmuyor olabilir ama biz cevabımızı
paylaşmış olduk.
Şimdi,
şahsıma ya da Bakanlığımıza tevcih edilen
sorulara cevabı vermek istiyorum:
Cumhuriyet
Halk Partisi milletvekili Sayın Öğütün (6/88) esas numaralı
sorusu; özü itibarıyla, futbol sezonunda stadyumların futbol oynamaya
uygun olup olmadığına ilişkin sözlü soru önergesi.
Kısaca
ifade edeyim. Soruya gerekçe yapılan Ziraat Türkiye Kupası
müsabakalarının yapılacağı Spor Genel
Müdürlüğümüze ait bulunan futbol sahaları, Türkiye Futbol Federasyonu
Stadyum ve Güvenlik Komitesi Talimatnamesine uygun olarak hazırlanmakta ve
hizmete sunulmaktadır. Statların bakım ve onarımı,
protokolle devrettiğimiz statlarda protokolle devri sağlanan
kulüplere, devretmediğimiz stadyumlarda ise bakım ve onarım
hizmetleri tamamen Bakanlığımıza ait bulunmaktadır.
Her iki durumda da statların bakım ve onarımı Türkiye
Futbol Federasyonu Stadyum Talimatnamesine, uluslararası maçların
oynanacağı stadyumlarda ise UEFA ve FIFA kriterlerine göre
şekillenmek durumundadır. Bu çerçevede
Bakanlığımız, protokolle kullanım hakkını
başka kulüplere devrettiğimiz stadyumların bile UEFA
şartnamesinin gerektirdiği standartlara kavuşması yönünde
gereken harcamaları yapmaktan bugüne kadar imtina etmemiştir. Kulüp adı
zikretmek istemiyorum ama herhangi bir spor kulübüne bir futbol sahası
teslim edilmiş olduğu hâlde, bozulan çiminin, yanmayan
ışıklandırma sisteminin ya da buna benzer sarf
malzemelerinin gideri, kulübün yükümlülüğüne rağmen, kulüplerimizin
içinde bulunduğu mali güçlükler nedeniyle harfiyen
Bakanlığımız tarafından
karşılanmaktadır. İktidar ve muhalefet milletvekillerimiz,
kendi illerindeki, Bakanlığımızdan illerindeki kulüplere
devredilen stadyumlarla ilgili o kulüplerin yöneticileriyle temas
kurdukları takdirde bu değişmez gerçeği emin olun
öğrenmiş olacaksınız.
Son
olarak, Trabzonda Avni Aker Stadyumu Şampiyonlar Ligine hazır hâle
getirildi, bununla ilgili harcama da Bakanlığımız
tarafından karşılandı. Ben, bir iki örnekle daha devam
edeyim. Mersin İdman Yurdu Spor Toto Süper Lige bu sene çıkma
hakkını geçen sezondan kazandığı için -tabii
akşam maçları var ve stadyum aydınlatması yoktu- Mersin
İdman Yurdunun stadyumunu da aynı şekilde aydınlatmaya
kavuşturmak üzere tüm harcamalar Bakanlığımız
tarafından yürütülmektedir.
Yine,
Sayın Öğütün (6/94) esas numaralı, Ardahan ilinde spor
kulüpleri ve spor tesislerine ilişkin soru önergesi. Ardahandaki spor
kulüplerimize yardım başlığı var. Ardahan
Üniversitesine yarı olimpik bir yüzme havuzu yapılıp
yapılamayacağı konusu var ve yine Ardahanda kapalı spor
salonumuzda eksiği görülen araç ve gereç ile spor malzemelerinin temini
yönünde bir çalışmanız var mıdır? sorusu var. Biz,
doğrusu Ardahandaki kapalı spor salonuyla ilgili malzeme
gereksinimlerini karşıladık, temin ettik ama Sayın
Öğütün elinde eğer ki kapalı spor salonuyla ilgili malzeme
tedarik ihtiyacına yönelik bir liste varsa bu listeyi yeniden alır,
bunlar sarf malzemeleridir, bu eksikliklerin tamamını
tamamlarız.
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) Size getireceğim Sayın Bakan.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) - Ama tüm kapalı spor
salonlarıyla ilgili tedarikleri ivedi bir şekilde sağlamaya
devam ediyoruz.
Sayın
Öğüt Ağrıyı sormuş bu arada, kapsamı biraz
genişletmiş, Ardahan dışında illere de
sorularıyla yönelmiş, orada da, ifade edeyim, spor kulüplerine yardımlar
konusu.
Değerli
milletvekilleri, tek tek sıralamaya kalksam zamanım yetmeyecek ama
eldeki listeden birkaç örnek vereyim ki kalpler mutmain olsun. Ağrı
04 Spor Kulübü, Ağrı Atletik Spor Kulübü, Ağrı Cumhuriyet
Lisesi Spor Kulübü, Ağrı Doğubeyazıt, Ağrı
Dağı Halk Oyunları Spor Kulübü, Ağrı
Doğubeyazıt Dağcılık ve Doğa Spor Kulübü,
Ağrı Şeker, Ağrı TEDAŞ gibi, alfabetik bir
şekilde devam ediyor, Ağrı Cumhuriyet Lisesi, Ağrı
Gençlik Spor Kulübü
Ardahana geçelim. Atlayarak geçiyorum yalnız, onu
ifade edeyim. Bunlar yardım yaptığımız kulüplerin
tamamı değil. Ardahan 23 Şubat Spor Kulübü, Ağzıpek
Spor Kulübü, Çayırbaşı, Çıldır, Ardahan Gençlik,
Ardahan Göle, Ardahan Kale, Ardahan Karagöl, Ardahan Sulakyurt gibi devam eden
yardım listeleri mevcut. Bir diğer liste daha var, okumuyorum çünkü
okuduğum takdirde diğer sorularınıza cevap verme
imkânı kalmayacak.
Ardahan
Üniversitesine yarı olimpik veya olimpik bir yüzme havuzu yapıp
yapamayacağımıza ilişkin sorunuz. Bildiğiniz gibi
Bakanlığımız tüzel kişilik olarak YÖKün ve
üniversiteler sisteminin hareket ve faaliyet sahası, eylem sahası
dışında. Dolayısıyla, Bakanlığımın
görevleri arasında Ardahan Üniversitesi kampüsüne herhangi bir spor tesisi
kazandırmak gibi bir görev yok. Ama eğer yapacak olsak, bu ancak
Ardahan Üniversitesi kampüsü içerisinde bir gayrimenkulün, yani bir
arsanın tapusuyla birlikte Bakanlığımıza devrinden
sonra mümkün olabilir ki bununla ilgili de bir görevimiz yok. Lakin Anadoluda
yeni kurulan üniversitelerin, dönemimizin eseri olan Anadolu üniversitelerinin
faaliyet ve imkânlarının genişletilmesi adına üniversite
bir spor salonu ya da yüzme havuzu yapımına başlarsa biz oraya
imkânlarımız ölçüsünde, Ardahan halkının da gönlünü kazanmak
üzere belli katkıları sağlamayı tasarlayabiliriz.
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Bakan, hemen arsayı veriyorum. Arsa var,
hazır, hiç merak etmeyin.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Arsaya hemen öyle peşin peşin
yüzme havuzu, spor salonu yok Ensar Bey. Faaliyet alanımın
dışında kalıyor. Ama üniversite başlarsa üniversitenin
başladığına ben katkı sağlarım
imkânlarımız elverdiği nispette. Niye? Bütün illerimizde
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Bakanım, devletin gençliği koruma
kollama görevi var. Üniversite gençliği bu kapsam dışında
değil.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Elbette ki. Çok teşekkür ediyorum.
Bundan sonra inşallah gençlik politikalarında daha fazla
müşterek çalışmaları yürütürüz. Bu noktada görevimiz var.
Bayburta, Ardahana, Iğdıra, Hakkâriye, Şırnaka,
Batmana, Türkiye'nin üniversite olmayan bütün illerine üniversite kuran bir
siyasal anlayışı temsil ediyoruz. Ve elbette ki bu
üniversitelerle ilgili kanun tasarıları burada görüşülürken
doğaldır ki muhalefet de bu tasarılara destek sağladı.
Dolayısıyla, bu kampüsleri geliştirmek gibi bir
imkânımız varsa bu imkânlardan imtina etmeyeceğimizin siz
değerli milletvekilleri tarafından bilinmesini isterim.
Yine
Sayın Öğütün, Ardahan, Kars, Ağrı ve Iğdırda
futbol müsabakalarının yapılacağı futbol
sahalarının çimlenmesi, soyunma odalarıyla alakalı bir
soru. Hemen cevaben özet olarak ifade ediyorum: Anılan illerimizde,
zikredilen illerimizde futbol müsabakalarının
yapılacağı futbol sahaları çimlendirilmiş, soyunma
odalarının bakımları yapılmış ve futbol
sahalarına gidilecek yolların bakım ve onarımları
tamamlanmıştır. Ancak, bu yollarla ilgili konuda
Karayolları, yerel yönetimler, belediyeler, il özel idaresi gibi kurumlara
da Bakanlığımız dışında düşen görevler
var. Bizim yol yapmak gibi bir görevimiz yok ama yolları yerel idareyle
dizayn etmek gibi bir sorumluluğumuz var. Eksikler olabilir,
tamamlanacaktır mutlaka. Hâlen adı geçen illerimizdeki salonlarda ve
aynı zamanda sahalarda müsabakalara devam edilmektedir. 2011
yılında sırf bakım onarım amacıyla
Ağrıya 825 bin, Ardahana 290 bin, Iğdıra 410 bin, Karsa
100 bin TL ödenek aktarımı gerçekleştirilmiştir. Fakat
burada hemen ifade ediyorum, bakım onarım amacıyla -bütçelerimiz
açık- tesislerimizin en kısa sürede, ivedilikle bakım
onarımlarının yapılması aynı zamanda işletme
maliyetlerinde de bize tasarruf imkânlarını beraberinde getiriyor. O
yüzden, bu konudaki bütçelerde hiçbir kısıntımız,
sıkıntımız, darlığımız söz konusu
değildir.
Sayın
Öğütün (6/136) esas numaralı, Kars, Iğdır, Gümüşhane,
Bayburt illerinde orta dereceli okullarda spor malzemesi ihtiyacına
ilişkin soru önergesi.
Burada
hemen ifade edeyim, yine Gençlik ve Spor Bakanlığının,
Millî Eğitim Bakanlığı bünyesindeki okulların spor ve
sarf malzemelerinin tedarikiyle ilgili bir vazifesi yok ancak adı geçen
illerimize, Gümüşhaneye, Bayburta, Karsa, Ardahana ve
Iğdıra, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı
okullar noktasında belli sarf malzemesi ve spor malzemesi tedarikini
sağlamışız.
Yeterli
miktarda mı? Bizim vazifemiz olmadığı için ne kadar
gönderirsek gönderelim yeterli sayılması gereken miktarda ama her
şeye rağmen bu konuyla ilgili sponsorluk noktasında da
çalışmalarımıza devam ediyoruz. Hem üretici firmalar hem
sanayicilerimizin destekleme paketleri üzerinden inşallah, vazifemiz
olmadığı hâlde çocuklarımızın ihtiyacı olan
spor ve sarf malzemelerini tedarik etmeye gayret edeceğiz.
Yine
Sayın Öğütün (6/138) esas numaralı sorusu, Kars,
Iğdır, Ağrı, Gümüşhane ve Bayburt illerinde bulunan
spor kulüplerine yardım yapılmasına ilişkin soru.
Burada
kulüp kulüp rakamları sıralayabilmemiz mümkün değil ama Kars
ilimizde 12 spor kulübüne 97.500, Iğdır ilimizde 21 spor kulübümüze
75 bin, Ağrıda 18 kulübe 42.500, Gümüşhanede 10 spor kulübüne
57.500, Bayburtta 37 spor kulübüne Bakanlık imkânlarımızdan,
kısıtlı ve ufak işlerinin görülmesi için
yaptıkları talepler doğrultusunda 147 bin Türk lirası
kaynak aktarılmış bulunmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Sayın Başkanım, cümleyi
tamamlamak için müsaade ederseniz sadece bir dakika.
BAŞKAN
Hiç vermiyorum Sayın Bakanım, özür dilerim.
Cümleyi
lütfen
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) Siz söyleyin, biz duyarız. Ne yapalım,
sağlık olsun.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Peki, değerli
arkadaşlarım, teşekkür ediyorum, saygıdeğer
milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bakan, teşekkür ederim.
Değerli
arkadaşlarım, İç Tüzükün 98inci maddesi, sadece soru
sahiplerine bulundukları yerlerden sayın bakanlardan açıklama isteyebileceğini
amirdir. Dolayısıyla, sisteme giren arkadaşlarımızdan
özür diliyorum.
İki
soru sahibi, Sayın Aslanoğlu ve Sayın Öğüt.
Sayın
Aslanoğlu, buyurun efendim.
Süreniz
üç dakika, yerinizden.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Teşekkür ederim.
Üç
dakikayı Sayın Bayraktar Bakanıma kullanmayacağım, üç
dakikayı Sayın Spor Bakanıma kullanacağım.
Sayın
Bakanım, verdiğiniz cevaptan şunu anlıyorum: İstanbul
Bakırköy, Küçükçekmece, Avcılar, Büyükçekmece, Silivri sahili deniz
temiz. Öyle anlıyorum, öyle algıladım. Oraya, sadece, konulan
levhalar orada boğulmayı önlemek açısından olduğunu
anlıyorum. O zaman, siz
O sahildeki halka, burada deniz temizdir, denize
girmekte hiçbir sakınca yoktur diyebilir miyim? Çok açık, net cevap
istiyorum: Deniz temiz mi, kirli mi?
Sayın
Spor Bakanım, duyduğuma göre dört büyük kulübe 5er milyon
yardım etmişsiniz, 5er milyon Spor Toto Teşkilatından.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Malatyaspor ne oldu?
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Elitaş, ben
İstanbul milletvekiliyim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Malatyayı unuttun demek. Malatyayı
anında terk ettin, helal olsun sana be!
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ben Türkiye milletvekiliyim Ensar gibi.
Sayın
Bakanım, diğer kulüplere 1er milyon vermişsiniz, dört büyüklerin
dışındakilere. Peki, gariban Bank Asya, Üçüncü Ligdeki
kulüplere kaç para verdiniz? Bunları niye
5 milyondan bahsediyorum. Dört
büyüğe 5 milyon, doğru mudur? Öbür kulüplere gariban gariban 100 bin
lira, 50 bin lira... Sayın Bakan, o parayı vermeyin.
AHMET
İHSAN KALKAVAN (Samsun) Samsuna...
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Samsuna versin, versin. Vermesin
demiyorum.
Sayın
Bakan, doğru mudur? Diğer kulüplere niye eşit vermiyorsunuz,
onların özelliği nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Sayın
Öğüt, yerinizden lütfen.
Süreniz
üç dakika.
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Çevre ve Şehircilik Bakanıma teşekkür ederim, bazı
şeylere cevap verdi. Yalnız, Sayın Bakanım, Ardahan merkeze
bağlı Sugöze köyü sınırlarında TOKİ konut
yaptı. Sugöze köyünün arazilerini TOKİ gasbetti. Köylülere para
vermeden binaları yaptı ve köylüler de devamlı şikâyet
ediyorlar. Biraz önce de o köyden Yılmaz Özdemir beni aradı: Ne olur,
Sayın Bakanımıza söyleyin. Bizim yerlerimizi aldılar. Bizim
paramızı versinler. Bu bir.
İkincisi:
28 adet, kamuya ait bina var arkadaşlar. Yani devlete ait binaların
hepsi çürük, çürük raporu var. Sayın Bakanım Bunlarla ilgili
çalışma yapıyoruz. dedi. Kendisinin tabii ki döneminde
yapılmadı ama Sayın Bakanım, bunların hem
güçlendirilmesi doğru dürüst yapılmadı hem de bazı
binaların yıkılıp yeniden yapılması lazım. Şu
anda insanlar çürük binalarda oturuyorlar. Bunların içinde okullar da var
değerli arkadaşlar. Yarın, Allah göstermesin, bir deprem olursa,
inanın, bunun sorumlusu kim olacak? Onu ben merak ediyorum ve burada da
tutanaklara geçmesini istiyorum.
Üç:
Kadastro çalışmaları
Bütün köylerde yapılan kadastrolar
hep yanlış. Sadece Ardahanda değil, bu Karsta da var, bütün
şeylerde de var. Ben şimdi sizden istirham ediyorum: Tapu Kadastro
Genel Müdürünü çağırın, ne kadar itiraz var, bütün herkesin
Mesela, bir köy, Ardahan merkeze bağlı Ölçek köyünde 860 tane
yanlış var. Mahkemeye vermişler. Bir ay içerisinde askı,
itiraz etti, olmadı, on yıl içerisinde dava ama adam diyor ki:
Arazinin parasından, değerinden çok ben mahkemeye, avukata para
ödüyorum. Yani bunu bir yeniden gözden geçirin ve bu kadastro
çalışmalarını lütfen yeniden sağlıklı
yapın.
Spor
Bakanımıza gelince
Ben teşekkür ederim, açıklamaları
yaptı Sayın Kılıç.
Sayın
Bakanım, doğu ve güneydoğu illerimizde sporcular, gençlerimiz,
çocuklarımız, biliyorsunuz, boşta kaldıkları zaman
farklı yerlere başvuruyorlar.
Sayın
Bakanım, beni dinlerseniz iki dakika
Sayın Suat Kılıç
Bir
arkadaş meşgul etmesin.
Maçlara
çocuklar giderken
Bakın, bunu not alın, lütfen, sizden rica
ediyorum. Şimdi, saydınız, Ardahanda 8 tane takım var. Bu
takımlar amatör kümede veya diyelim diğer gruplarda oynuyorlar.
Şimdi, Erzuruma gidecek, yol paraları yok, araç yok. Efendim,
gittikleri zaman orada kalacak yeri yok. Şimdi, sizden istirham ediyorum:
Doğu ve güneydoğuya değil bütün Türkiyedeki bu tip
çalışmalara bir ödenek ayırın. Sadece yol ve konaklama
parası olursa çocukların şevki kırılmadan gidip maç
oynayabiliyorlar.
Bu,
Ardahan Üniversitesine gelince: Ardahan Üniversitesi yeni kampüs kuruluyor,
temelini attık, çok da güzel oldu. Ama kampüsün orada siz arazi istediniz.
Çamlıçatak köyüyle ben görüştüm, arazi verebiliyorlar. Oraya olimpik
ve yarı olimpik bir yüzme havuzu yapabiliriz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öğüt.
Şimdi,
değerli bakanlarımız açıklamak üzere soruları, son
sorulardan sonra
İlk
önce, Çevre Bakanımız Sayın Bayraktar, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Beş
dakika süreniz var.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Sayın Başkan, yüce Meclisimizin çok değerli üyeleri, çok
değerli milletvekillerimiz; tekrar hepinize saygılarımı arz
ederim.
Değerli
Milletvekilimiz, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mevlüt
Aslanoğlunun sorusuna istinaden
Sorudan bizim
anladığımız, buradaki tabelaların mahiyeti neydi, bunu
bize söyleyin. Biz de tabelaların mahiyetini araştırdık ve Bu
tabelalar, Bakırköyde, Küçükçekmecede, Avcılardaki sahillerde
fiziksel imkân olmadığı için denize girilemeyeceği yönünde
belediyelerin ikazlarına yönelik tabelalardır. şeklinde ifade
ettim. Arz edeyim.
İstanbulun
şu anda, İstanbulun birçok bölgesinden denize girilebilmektedir ama
bu bölgelerde araştırma yapıp size yazılı olarak arz
edeceğim.
Teşekkür
ederim.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sorum burada var.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Ama
tabelaların maksadını arz ettim.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Hayır, hayır, Deniz kirli mi
değil mi? dedim Sayın Bakanım.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Onu
da size yazılı olarak arz edeyim müsaade ederseniz.
Sayın
Ensar Öğüt, milletvekillerimizin eksik gördüğü sorular var.
Yalnız benim bir tane cevaplandıramadığım soru var,
(6/137) sayılı soru. Onu kısaca arz edeyim.
Bakanlığımızca
81 il valiliğine yazı yazılmış ve doğal afetlere
hazırlıklı bir Türkiye için şehirlerimizin
modernleşmesi ve insan hayatını tehdit eden risklerden
arındırılacak şekilde yaşanılabilir şehirler
oluşturulması amacıyla kentsel dönüşüm alanı olarak
değerlendirilebilecek bölgelerin tespit edilmesi, bu alanlara ilişkin
gerekli bilgi ve belgelerin Bakanlığıma iletilmesi
istenilmiş. Bu doğrultuda özellikle hem şehirlerde hem
kasabalarda hem köylerde depreme dayanıksız yapılar, salaş
yapılar, ruhsatsız yapılar, mühendislik biliminden yoksun
yapıların değerlendirilerek en önemli yerlerden, en acil
yerlerden, en öncelikli yerlerden, en kolay yerlerden başlamak suretiyle,
cadde ve sokak düzenlerini de, meydan düzenlerini de dikkate almak suretiyle
hep birlikte -ben çocukluğumdan beri kentsel dönüşümle
uğraşan bir kardeşinizim- özellikle istirham ediyorum, bu kentsel
dönüşümleri Türkiyede başlatalım. Yani, ben, Sayın
Milletvekilime de çok teşekkür ediyorum bu uyarısı için, bu
ikazı için. Kentsel dönüşüm dünyanın en zor bir işidir çok
değerli milletvekili arkadaşlarım. Yani bugün Japonyada
şehrin en kıymetli yerlerindeki çöküntü alanları da kentsel
dönüşümdür, bizim bir ücra köyümüzdeki salaş yapıları da
bir dönüşümdür. Bu da bir kentsel
Köydedir ama ismi gecekondu
dönüşümüdür, salaş yapı dönüşümüdür, deprem
dönüşümüdür ama mahiyet itibarıyla bunlar bir dönüşümdür,
kentsel dönüşümdür. Bunları hep beraber başlatmamız
lazım. Bu doğrultuda biz çok ciddi çalışıyoruz.
Geçtiğimiz dönemlerde Türkiyenin aşağı yukarı -tam
bilemiyorum ama- 25 vilayetinde fiilen başlattık. Aslında 45
bölgede çalışmalarımız oldu. Hiçbir ayrım
gözetmeksizin, hiçbir siyasi düşünceye takılıp
kalmaksızın Diyarbakırda da yaptık, İzmirde de
yaptık, İstanbulda da yaptık, Karsta da yaptık,
Erzincanda da yaptık, Ankara Kent Girişi Protokol Yolunda da yaptık.
Bunları da sizlerin yardımıyla bundan sonra yapmaya devam
edeceğiz.
Şimdi
Kadastro çalışmalarıyla ilgili olarak 860 tane yanlış
var dediniz ama şimdi Türkiyenin kadastrosunun yüzde 80inini bitirdik.
Diğer kalan yerler tesissiz arazilerdir ve güneydoğudaki
birtakım yöresel problemlerinden dolayı bitirilemeyen yerlerdir.
Burada yasa çok açık. Otuz günlük süre içerisinde bunları aritmetik
olarak, matematik olarak düzeltmek mümkün ama otuz günlük süre geçtikten sonra
mahkeme çok fazla masraf değil. Çok masraf diye söyleniyor, yani
Adamın arazisinin parası kadar mahkeme para istiyor. Hayır,
çok basit bir dilekçeyle hukuk mahkemelerine gidilmek suretiyle bunlar
düzeltilebilir. Başka yolu yok bunun. Yani o zaman burada beraber
yasayı değiştirmemiz lazım. Yasa
değiştirilebilir.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Yasa değişti Değerli Bakanım, Tapu
Kanununun 106ncı madde değişti. Peşin para yatıyor.
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla)
Getirirsiniz teklif, burada inceler, yasal değişiklik yaparız.
Yine
Sugöze sınırları içerisinde konut yapıldı dedi,
Araziler gasp edildi. Saygıdeğer milletvekilleri, bir kamu
kurumunun, bir kamu kuruluşunun herhangi bir şahsın arazisini yasaya
dayanmadan alması mümkün değil. Bunlar zannediyorum mera
vasfında, köylünün kullandığı hazine arazileri idi.
Bunları kastettiniz.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Zilyetliydi efendim. Yani, iki yüz yıldır, beş yüz
yıldır zilyetlik olan
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla)
Şimdi, eğer bunları köylü istiyorsa biz bunları
satmıyoruz, köylüye veriyoruz ve tapulandırarak veriyoruz, çok cüzi
miktarda
Yani şu anda 2/B için yapacağımız, diğer
olarak, vatandaşın lehine yapacağımız yasalara benzer
düzenlemeyi biz TOKİ olarak zaten, eğer vatandaşın
kullandığı bir mera yeri varsa, bir otlak alanı varsa,
bunları talep ediyorsa, bunları da vatandaşın talebi
doğrultusunda biz ahara, yani üçüncü şahıslara satmıyoruz,
vatandaşlara veriyoruz. Böyle bir talep varsa getirin lütfen, siz bana
eğer verirseniz bunları, bunları da vatandaşlara veririz.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Ben Sugöze köyüyle ilgili dokümanları getireceğim
efendim, tamam.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Verin
lütfen, bunları verelim.
Kamu binalarıyla
ilgili Yirmi sekiz bina oturulamaz hâlde. dediniz. Oturulamaz binada raporlar
var, hem üniversitelerden aldığımız raporlar var hem bu
deprem konusunda yapılan çalışmalardaki raporlar var. Eğer
oturulamazsa
Bizim kendi eski Teknik Araştırma ve Uygulama Genel
Müdürlüğümüz var örneğin Ankarada, oturulamaz raporu var, burada
oturmuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Diğer
sağlıklı
Üç bloktan oluşuyor, bir blokta oturuyoruz,
diğerlerinde oturmuyoruz. Diğerlerini tahkim ettik, tahkim
ettiğimiz binalarda oturuyoruz.
Bu bakımdan, tekrar
teşekkür ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Şimdi, kendileriyle
ilgili açıklayıcı sorulara cevap vermek üzere, Gençlik ve Spor
Bakanımız Sayın Suat Kılıç.
Buyurun Sayın
Kılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Beş dakika süreniz
var.
GENÇLİK VE SPOR
BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, çok saygıdeğer
milletvekilleri; yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Aslanoğlunun sorusuyla başlamak istiyorum.
Sayın
Aslanoğlu, size intikal eden rakamlar ve bilgi doğru değil.
Genelde rakamlarla ilgili
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Verdiniz mi, vermediniz mi?
GENÇLİK VE SPOR
BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Hani üç dönemdir beraber
çalışıyoruz, bu zamana kadar
rakamlarla ilgili söyledikleriniz genelde doğru çıkardı
ama bu sefer çıkmadı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Geneli doğru. Verdiniz.
GENÇLİK VE SPOR
BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Hemen
söylüyorum.
Türkiye Futbol
Federasyonu ve Spor Toto Süper Ligde temsil edilen, futbol oynayan on sekiz
kulübümüzün başkanlarıyla İstanbulda bir toplantı
gerçekleştirdik ve bu toplantıda kulüplerimiz
ağırlıklı olarak, özellikle Anadolu kulüplerinin finansman
problemlerine yönelik taleplerini bize intikal ettirdiler. Dört büyük kulübümüz,
Trabzonspor, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaşın
başkanları da, diğer on dört Anadolu takımının
taleplerinin yerinde, haklı ve makul talepler olduğunu, rakiplerini
sezon boyunca sahada güçlü görmek istediklerini ve parasal beklenti
taleplerinin karşılanması ricasını onlar da bizimle
paylaştılar. Buradan hareketle ben kendilerine şunu ifade ettim:
Mademki rakiplerinizin güçlü olmasına bu kadar istekli, bu kadar
heveslisiniz, o zaman -dört büyük takım- sizin için öngörülen rakamdan
feragat edin, sizin payınıza düşeni de biz diğer on dört
Anadolu takımına tevzi edelim, dağıtalım. Bu
teklifimizi kabul ettiler ve bunun nihayetinde on dört takıma, Spor Toto
Süper Ligde temsil edilen on dört takıma her biri için 800 bin Türk
lirası tutarında bir ödemeyi gerçekleştirdik. Bir iki takım
istisna kaldı hukuki sorunlar nedeniyle, o da önümüzdeki bir hafta içinde
tamamlanacak.
Spor Toto
Süper Ligin -altını çize çize, vurgulayarak ifade ediyorum- nedeni
şudur: Spor Toto Teşkilat Başkanlığı
Bakanlığımıza bağlı bir birim ve Süper Ligin
isim hakkı doğrudan Spor Totoya ait. Bu bir reklam bedeli, isim
hakkı karşılığı olarak kulüplere ödediğimiz
paranın, nakdin karşılığı olarak isim hakkı bizde.
Birinci Lig olarak bilinen Bank Asya Liginin finansörü, sponsoru ve isim
hakkı sahibi ise Bank Asya kurumu. Dolayısıyla ikisini birbirine
karıştırmadan süreci değerlendirmek zorundayız.
Diğer
dört büyük takıma bahsettiğiniz anlamda standart, eşit, 800 bin
TLnin muadili olmak üzere bir sezon başlangıç destekleme
ödeneği verilmiş değildir. Sizi bu konuda temin ederim.
Diğer
konu, Ensar Beyin sorusu, Amatör kulüplere maçlara giderken bir otobüs ve
ulaşım desteği sağlanabilir mi? diye. Bununla ilgili
konuyu hemen ifade edeyim. Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu Genel
Başkanı yeni dönemde Spor Genel Müdürümüz oldu, Spor Genel
Müdürlüğüne tayin edildi. Dolayısıyla bu tercihteki esas gayemiz
sporun temelinin amatör branşlar ve amatör kulüpler olduğu
gerçeğidir. Buradan hareket edeceğiz ve inşallah yeni Genel
Müdürümüzün amatör sporun içerisinden gelen bir isim olmasını da iyi
değerlendirmek yoluyla Anadoludaki bütün kulüplerimiz Anadoluya
Tabii
ki Anadoludan kastım vatanın, coğrafyanın
tamamıdır, İstanbulu, Trakyası da Anadolu
kavramının içerisindedir bu anlamda. Anadoludaki bütün amatör spor
kulüplerini ve amatör spor branşlarını ciddi manada ekonomik
olarak da desteklemeyi hedefliyor ve planlıyoruz ama elbette ki bunlar
hangi ölçüde yapılacak? Bakanlığımıza tayin edilen, tevdi
edilen bütçelerin el verdiği ölçüde yapılacak. Fakat belki şu
anlamda kaynakları daha ekonomik, verimli ve hızlı kullanmak
suretiyle burada bir artı değer yakalayabiliriz diye
düşünüyorum.
Diğer
bir konu, Sayın Başkan önceki turda süre verseydi bir dakika bu
konuyu anlatacaktım, İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre
gündem dışı konuşmalar sonrasında söz alan
milletvekillerimizden birinin gündeme getirdiği konu, Kredi ve Yurtlar
Kurumu kontenjanlarının artırılması meselesi.
Değerli
milletvekilleri, talep yerinde, haklı ve doğru bir talep. Son
dönemde, son yedi-sekiz yılda özellikle Kredi ve Yurtlar Kurumu
tarafından inşa edilen yurtların 1 ve 3 kişilik odalara
sahip olması, İnternet altyapısına sahip olması,
sosyal donatılarının çok kuvvetli olması nedeniyle yurtlara
talep gerçekten çok çok fazla. Gayret ediyoruz ama ihtiyacı
karşılamaya maalesef henüz yetişebilecek durumda değiliz.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Efendim, dokuz senedir iktidardasınız,
dokuz senede 90 bin kişilik yurt yapabilirdiniz.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Hemen söylüyorum: 168 bin yatak
kapasitesiyle devraldığımız yurtlar, seksen senede 168 bin,
sekiz senede bu rakamı çıkardığımız yer 263 bin.
Bu rakam takdire şayan bir rakam. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bununla beraber önümüzdeki altı ay ila bir
yıllık zaman dilimi içerisinde 39.800 yeni yatak kapasitesini de bu
yurtlara ilave edeceğiz. Bununla beraber önümüzdeki yılın
yatırım programında yetmiş beş ayrı yeni yurt
binası inşa etmek üzere kapasiteye birtakım yeni ilavelerimiz de
olacak.
Sayın
Şandırla göz göze geldiğim için söylüyorum, yatırım
programına 75inci sıradan ilave ettiğimiz yeni bir madde
başlığı Hatay ilimize 1.000 kişilik yeni kız
yurdu inşaatı olmuştur; hayırlı, uğurlu olsun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Şandırın
Hatayla ne ilgisi var, o Mersin milletvekili.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Türkiyenin ayıbıdır. Bugün
öğrenciler yurtlarda kalamıyor, Türkiyenin ayıbıdır
bu.
BAŞKAN
Değerli arkadaşlarım
Sayın milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçmeden önce, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Oktay
Ekşinin Başkanlığın tutumu hakkında söz talebi
var; kendilerine söz veriyorum, sabırları için de teşekkür
ediyorum.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Neye istinaden söz veriyorsunuz?
BAŞKAN
Süreniz beş dakika, yeter mi efendim?
OSMAN
OKTAY EKŞİ (İstanbul) Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Başkanlığın İç Tüzükün Sözlü soruların
gündeme alınması ve cevaplandırılması
başlıklı 98inci maddesiyle ilgili yanlış uygulama
yaptığı hususunda usul
görüşmesi
OSMAN
OKTAY EKŞİ (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; zannediyorum ki hepimizin özellikle
üzerinde durması gereken ciddi bir yanlışı düzeltebilir
miyiz diye huzurunuza çıktım.
Sevgili
milletvekilleri, ben, Sayın Başkanın uygulamasını görünce,
acaba dedim benim bildiğim, benim okuduğum bu İç Tüzük ve
Anayasa ile Sayın Başkanımızın burayı yönetirken
kullandığı İç Tüzük birbirinden farklı mı?
Değil elbette, biliyorsunuz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, İç Tüzükün 63üncü maddesi,
Başkanlığın uygulamasının ciddi
yanlışlarla dolu olduğunu düşündürttüğü için
huzurunuza gelmiş bulunmaktayım. Anayasamızın ve İç
Tüzükün 98inci maddesi bildiğiniz gibi Meclisin denetleme fonksiyonu ile
ilgili hükümler ihtiva etmektedir. Özellikle, İç Tüzükün 98inci maddesi,
sözlü soru önergelerinin burada uygulandığı gibi bir torbaya
konmuş hâlde yanıtlanmasına bendenizin anlayışına
göre izin vermemektedir.
Oysa,
dün Saygıdeğer Başkanın uygulaması bendenizi hayretler
içinde bıraktı. Çünkü uzun yıllar Meclisi izlemiş bir
gazeteci sıfatıyla arz edeyim ki, 1957 yılında İç
Tüzükte denetleme fonksiyonunu kısıtlama amacıyla yapılan
İç Tüzük değişiklikleri dahi bugünkü uygulamadan çok daha
demokratik idi. Niçin? Çünkü sözlü soru önergesi üzerinde görüşme
açıldıktan sonra ilgili bakan gelirdi, yanıt verirdi, sonra son
söz milletvekilinin olduğu için milletvekili tekrar kürsüye gelebilirdi.
Şimdi, bu iç Tüzükte o yok, doğrudur. Yani son sözü bence doğru
olmayan bir şekilde Hükûmete bırakmıştır ama
doğrusunu isterseniz, on sözlü sorunun bir defada yanıtlanması,
araya bir başka bakanın girmesi, ondan sonra soru sahibine
Başkanın lütfettiği kadar, bazen bir dakika, bazen bugün
olduğu gibi üç dakika söz hakkı verilmesi Meclisin denetleme
fonksiyonunun felç edilmesidir. Buna hiçbirinizin izin verebileceğini,
vermeniz gerektiğini, vermenizin mümkün olduğunu düşünmüyorum.
Ayrıca, yapılanın
İç
Tüzükün açık hükmünü okuyorum: Hükümet adına verilecek cevabın
süresi beş dakikayı geçemez. Bu cevap üzerine soru sahibi, yerinden,
konu ile ilgili çok kısa ek bir açıklama isteyebilir. Hükümet
adına verilecek cevapla görüşme tamamlanır. İkinci cevap
süresi de beş dakikayı geçemez.
Burada
bugün uygulanan sadece ikinci beş dakikayla ilgili İç Tüzük hükmüdür.
Tamamı, kalan uygulamanın tamamı Sayın Başkanın
-çok üzgünüm bu şekilde ifade etmek zorunda kaldığım için
ama- İç Tüzükü dikkate almayan, hatta keyfî şekilde
diyebileceğim uygulamasının ortaya koyduğu bir tablodur.
Buna izin vermemenizi istirham ediyorum.
İç
Tüzük böyle değil. Başkanlığın uygulaması
üzerinde görüşme açılmasını talep ediyorum ve hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi, değerli milletvekilleri, Sayın Ekşiyi dinledik.
Daha önce Danışma Kurulunun önerisi ve aldığımız
bir karar var.
OSMAN
OKTAY EKŞİ (İstanbul) Bunun üzerinde değil
Danışma Kurulu.
BAŞKAN
- Kararı okuyorum: Genel Kurulun toplantı günlerinden Salı
gününün denetim konularına (Anayasanın süreye
bağladığı konular hariç), Çarşamba ve Perşembe
günlerinin de kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işlerin görüşülmesine ayrılması, Salı ve
Çarşamba günlerinde birleşimin başında bir saat süre ile
sözlü soruların görüşülmesi, "Sunuşlar" ve işaret
oyu ile yapılacak seçimlerin her gün yapılması
Bu karardan da
başka, Sayın Ekşinin biraz evvel bahsettiği 98inci
maddede de aynen şöyle diyor: Sözlü soruların
cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve İçtüzük
gereği zorunluluklar hariç olmak üzere, haftanın en az iki gününde,
birleşimin başında ve birer saatten az olmamak
şartıyla, Danışma Kurulunun önerisi ve Genel Kurulun
onayı ile belli bir süre ayrılır.
Görüyorsunuz
ki gerek İç Tüzükün maddesi gerekse Danışma Kurulunun bir saat
yapması konusundaki zamanı buradan yaptık, kendiliğimizden
uydurmadık.
İki,
bir saati sayın bakanların sorularının sayısına
göre bölmek suretiyle kendilerine yirmişer dakika, soru sahiplerine de
tekrar soru sordukları takdirde geri kalan kısmı
paylaştırmak suretiyle ve son beş dakikayı da bir saat
içinde tamamlamak suretiyle İç Tüzükün ve Danışma Kurulunun
kararını yerine getirdiğimiz kanaatindeyim.
Bilgilerinize
arz ederim.
Şimdi,
alınan karar gereğince gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kapıköy ve Razi Kara Hudut
Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
B)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında
Kapıköy ve Razi Kara Hudut Kapılarının Ortak
Kullanımına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/287) (S. Sayısı: 2)(X)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon
raporu 2 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümünün görüşmelerine başlıyoruz.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen milletvekillerine söz vereceğim.
Şimdi,
gruplar adına birinci söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Haydar
Akar, Kocaeli Milletvekilimizin.
Sayın
Akar, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
yirmi dakika efendim.
CHP
GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bugün, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
İran İslam Cumhuriyeti Arasında Kapıköy ve Razi Kara Hudut
Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
hakkında CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Size,
bu metinden bir paragraf okuyarak sözlerime başlayacağım:
İran ile son dönemlerdeki siyasi, kültürel ve ekonomik
ilişkilerimiz, iki ülke halklarının ortak
çıkarlarının yanı sıra bölgemizin istikrar ve
güvenliğine katkıda bulunmak ana hedefi doğrultusunda
gelişmeye devam etmektedir. diye devam ediyor. İsterseniz bir kez
daha okuyayım size: İran ile son dönemlerdeki siyasi, kültürel ve
ekonomik ilişkilerimiz, iki ülke halklarının ortak
çıkarlarının yanı sıra bölgemizin istikrar ve
güvenliğine katkıda bulunmak ana hedefi doğrultusunda
gelişmeye devam etmektedir. diye devam ediyor. Metinden
anlaşılacağı gibi, dokuz yıldır Türkiyeyi
yönetmekte olan AKP İktidarı, dış politikada
komşularla sıfır sorun olarak kendisine hedef koymuş ve bu
projesini uygulamaya devam etmektedir. Etrafımızdaki
komşularımıza baktığımızda gerçekten
sıfır sorun olarak görülmekte ve AKP Hükûmetinin bu konuda
göstermiş olduğu başarıyı kısaca size özetlemek
istiyorum. (AK PARTİ sıralarından Başarımız
olmasın. sesi)
Evet,
başarınızı özetleyeceğim.
Gerçi,
birkaç gün önce Sayın Dışişleri Bakanı Meclis kürsüsünden
yaptığı konuşmada aslında bunları
özetlemişti fakat eksik bıraktığı bazı
şeyler var, ben de bunları tamamlamak ve sizlerle paylaşmak
istiyorum. Öncelikle Irak ile başlayacağım.
Irak
politikamız, bir gün, Amerikanın, yani baba Bushun Irakta demokrasi
yok, ben bundan çok rahatsız oluyorum. demesiyle başlamış,
buna bahane olarak da Irakın elinde kitle imha silahları
bulunuyor. diye bir yalan uydurmuştu, sonra da bu söylediği
yalanları kendileri itiraf etmişlerdi. Sizleri çok uzağa
değil birkaç yıl geriye götürüyorum. Amerika, bizden güneydoğuda
80 bin Amerikan askerini konuşlandırmamızı istemişti.
Dönemin duyarlı AKP milletvekillerinin desteğiyle Amerikan tezkeresi
Mecliste reddedilmişti, hepiniz hatırlarsınız. Gerçi, o
dönemde bu tezkerenin aleyhinde oy veren hiçbir AKP milletvekilini Mecliste
göremiyoruz ancak bu arkadaşlarımızın bugün gönül ve vicdan
rahatlığı içinde olduklarından hiç şüphemin
bulunmadığını da belirterek kendilerine
huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Yine,
AKP Hükûmeti ile Amerika, Dubaide gizli bir anlaşma yapmışlar,
bu anlaşma kamuoyundan saklanmış ve daha sonra CHP
tarafından ortaya çıkarılınca anlaşma
bozulmuştur.
Yine
hatırlarsınız, o dönemde, AKP Hükûmetinin ve
Başbakanımızın kırmızı çizgileri vardı.
Neydi bu kırmızı çizgiler? Irakın toprak bütünlüğü,
Kuzey Irakta bir Kürt devletinin kurulamayacak olmasıydı. Peki,
şimdi size soruyorum: Bugün bu kırmızı çizgiler nerede?
Bırakın kırmızı çizgileri, Kuzey Irak yol geçen
hanına dönmüş, ne çizgi kalmış ne de sınır
kalmış.
Yine,
Irakta Amerika ve diğer işgalci güçler demokrasi adına
Irakı işgal ederken ve binlerce Müslümanı öldürürken, Müslüman
kadınlara tecavüz edilirken, arkadaşlar, siz neredeydiniz?
Bırakın söz söylemeyi, Meclisin kararı olmaksızın
Türkiye'nin birtakım olanaklarını işgalcilere
kullandırarak illegal bir şekilde Meclisin tasarrufu
dışında yardımcı oldunuz.
Sayın
milletvekilleri, sıradan gidiyorum Türkiye'nin dış
politikası hakkında.
Ermenistan
ile sizce hangi durumdayız? Cumhurbaşkanımız gitti,
Cumhurbaşkanları geldi. Sonuç? Ermenistan politikamızda bir
adım daha ileri gidemezken en kadim dostu Azerbaycanı bile küstürdük
ve bizden uzaklaşmasına neden olduk.
Hemen
Suriyeye geliyorum. Suriye, bundan birkaç ay öncesine kadar ortak Bakanlar
Kurulu toplantısı yaptığımız kardeş ülkeydi.
Birden ne oldu, ne değişti? Suriye rejimi o zaman Baas rejimi
değil miydi? Esad o zaman, bugün de aynı Esad değil miydi?
Suriye rejimi o zaman bunları yapıyordu da bugün farklı bir
şey mi yapıyor? Daha önce Suriyeye nasıl güvendiniz de bugün de
güveni kaybetmiş bulunuyorsunuz? Bu soruyu Suriye Devlet
Başkanına sorduklarında, kendisinin
değişmediğini, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının
değiştiğini ifade ediyor.
Birden
Başbakanımıza bir ilham geldi ve yıllarca kendisine örnek
aldığı demokrasi dışında değişik yönetim
şekilleriyle yönetilen bu ülkelere demokrasiyi getirmek istedi ve
düğmeye bastı. İnsana sormazlar mı arkadaşlar, senin
ülkende demokrasi var mı ki? Halkın iradesiyle seçilmiş
milletvekillerinin tutuklu olarak bulundurulması, parasız eğitim
isteyen öğrencilerin on dokuz ay hapiste yattığı, Hükûmet
tarafından dizayn edilmiş özel mahkemelerin olduğu, 12 Eylül
darbesinde bile 23 gazeteci yazar tutuklanırken bugün 70e yakın
gazeteci yazarın tutuklu bulunduğu, Meclisin baypas edilerek kanun
hükmünde kararnameler ile ülkenin yönetilmesi, hukukun
bağımsızlığının ortadan
kalktığı, taslak hâlindeki kitapların
toplatıldığı, yolsuzlukları örtbas etmek için özel
kanunların çıkarıldığı, sudan gerekçeler ile
savcıların, hâkimlerin görevden alındığı,
hastanın doktorunu seçme özgürlüğünün elinden
alındığı, Mecliste muhalefeti susturmak için
Ki bunun
örneğini dün yaşadık, Başbakan grup
toplantısını yaparken birçok haber kanalından naklen
yayın yapılıyordu fakat Genel Başkanımız,
Almanyada yüzyılın soygunu diye adlandırılan Deniz
Feneri köstebeğini açıklamasına rağmen, baskıdan
dolayı yayın yapamayan medya kuruluşlarını gördük.
TRT
3ün yayınlarının kısıtlanarak muhalefetin sesi
kısılmış olan bir ülkede demokrasiden ne kadar söz
edebiliriz ki diye sormazlar mı? Sorarlar tabii ki. Suriye Devlet
Başkanı da bunu soruyor. Daha olaylar başlamadan Hataya 10 bin
kişilik çadırlar kurduran
Başka bir ülkenin iç işlerine bu
kadar müdahale etme gerekçesinin demokrasi olduğunu ben düşünmediğim
gibi sizlerin de düşündüğünüzü zannetmiyorum. Burada tek gerekçenin
Orta Doğudaki enerji rezervlerinin kontrol altına alınmak
istenmesi olduğu hepimiz bilmekteyiz.
Genel Başkanımız Amerikan
taşeronluğunu yapıyorsunuz. dediğinde
Dışişleri Bakanımız Suriyeye kendi inisiyatifleri ve
Başbakanın görevlendirmesi sonucunda gittiğini
açıklamış fakat birkaç gün sonra Amerikan
Dışişleri Sözcüsü Sayın Davutoğlunun kendi
mesajlarını Suriye Devlet Başkanına iletmek üzere Suriyeye
gittiğini dünya kamuoyuyla paylaşmıştır.
Suriyeyle sıfır problemi gerçekleştirdikten
sonra gelelim Güney Kıbrısa. Güney Kıbrıs ile
ilişkilerimizi Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerle birlikte
değerlendirmek gerektiğine inanıyorum. Güney Kıbrıs,
yine sizin döneminizde, her türlü karşı çıkmamıza ve
Türkiyeyle problemleri devam etmesine rağmen 2004 yılında
Avrupa Birliğine dâhil edilmiştir. Bu da yetmezmiş gibi, gelecek
dönemde Avrupa Birliğinin dönem başkanlığını
üstlenecek Güney Kıbrıs, bundan bir süre önce Akdenizde petrol
arayacağını beyan etmiştir. 2007 yılında Lübnan,
2003 yılında Mısır, 2010 yılında İsrail ile
iş birliği anlaşmaları yapmıştır. Lübnan ve
Mısır ile çok iyi ilişkilerimizin olduğunu iddia etmenize
rağmen niçin bu anlaşmaları bozdurmadınız diye sormak
istiyorum.
Bu
arada, Türkiye olarak, yine Başbakanın ağzından, Güney
Kıbrısın petrol arayamayacağını
söylemiştik. Bugün Güney Kıbrıs, İsraille anlaşma
yapmış, Akdenizde platformunu kurmuş ve petrol aramaya
başlamıştır. Güney Kıbrısın petrol
arayamayacağını belirten Sayın Başbakan, bugün, buna
karşılık, yerinden zor kalkan ve sadece doğal gaz tespit
yeteneği olan Piri Reisi Akdenize yollamış, sözüm ona
Kıbrıs ile birtakım anlaşmalar yaparak konunun kamuoyunda
unutulmasını sağlamıştır. Bugün Güney
Kıbrıs İsraille birlikte petrol aramayı sürdürürken bizim
emektar doğal gaz tespit gemimiz Piri Reis Kuzey Kıbrıs
limanlarına demirlemiştir.
Evet,
sayın milletvekilleri, Libyayı da konuşmak istiyorum biraz.
Hükûmetin bütün üyeleri, özellikle Başbakan ve Dışişleri
Bakanı Kaddafi gitsin. diye bağırıyorlar ve sağ sola
tehditler savuruyorlardı. Kaddafinin suçu neymiş? Halkın
istediği reformları yapmıyormuş, demokrasi yokmuş. O
zaman şu soruyu bu kadar içten bir şekilde Kaddafinin gitmesini
isteyen arkadaşlara sormak lazım: Kaddafi kaç yıldır
iktidarda? Tam kırk iki yıldır. AKP Türkiyede kaç
yıldır iktidarda? Tam dokuz yıldır iktidarda. Yani
Libyada demokrasi yoktu da bugün mü geldi aklınıza? diye sormak
gerekiyor. Hayır, bugün gelmedi. Tetiğe Amerika tarafından bugün
basıldı ve siz de Amerikanın Ortadoğuyu yeniden
şekillendirme projesinin başaktörü olarak rol aldınız.
Zaten Başbakanın kendi açıklamalarından da Büyük Orta
Doğu Projesinin eş başkanı olduğunu biliyoruz,
kendileri söylüyor.
Önce
Libyaya NATO giremez, orada ne işi var? dediniz fakat NATO, sizin bu
söyleminizden iki gün sonra, bizim de içinde yer aldığımız
NATO operasyonuyla Libyayı vurmaya başladı ve yüzlerce Müslüman
Libyalının ölümüne neden oldu. Şimdi Libyanın durumuna
bakıyor musunuz? İkiye bölünmüş bir Libya, Fransa yüzde 35lik
petrolden imtiyaz sahibi oluyor, Amerikalılar, Fransızlar,
İngilizler Libyadan pay alıyor. Biz ne yapıyoruz?
İsyancılara valizle para taşıyoruz, Kurtuluş
Savaşında bizi işgal eden, Kıbrısta bize ambargo
koyan ülkelerle birlikte oluyoruz. 1974 yılında Kıbrıs Savaşında
Türkiyeye tek yardım eden, tek lider olan Kaddafi bundan birkaç ay
öncesine kadar Sayın Başbakanın en kadim dostu değil miydi?
Bu kadar insan haklarını ihlal ettiğini düşündüğünüz
Kaddafinin elinden insan hakları ödülünü aldınız mı?
Aldınız. AKP Hükûmetinin İsraille ilişkileri de çok fazla
olmasına rağmen biraz hafızanızı zorlamak istiyorum.
Hafızanızı zorlamak için de Galataport ve Oferi
hatırlatmak istiyorum, çok detayına girmeyeceğim hepiniz
hatırlıyorsunuz. Ayrıca Güneydoğuda
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Vermedik ya, nerede verdik?
HAYDAR
AKAR (Devamla) Verdiniz, verdiniz ama
Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesine gitti
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Tabii tabi
HAYDAR
AKAR (Devamla) Bugünkü Anayasa Mahkemesi olsaydı o da geri dönerdi.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Çok yanlış, çok yanlış.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Ama o günkü Anayasa
Mahkemesi bunu geri döndürerek bugün sizin bu kadar rahat konuşmanıza
neden oldu.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Kime vermişiz, kime?
HAYDAR
AKAR (Devamla) İsraille
ilişkiler bununla da bitmiyor arkadaşlar, sayın milletvekilleri;
bakın, Malatyada füze kalkanı ve radarları kuruyorlar. Bu füze
kalkanı ve radarlar niçin kuruluyor? Zannetmeyin ki Türkiyeyi İran
füzelerinden korumak için kurulduğunu.
Biraz
evvel İranla ilişkileri size 2 defa okudum. Yani şu metinde
geçen İranla ilişkilerimizin nasıl düzenlendiğini size 2
kez okudum. Şimdi de İrana karşı İsraili korumak
için Malatyaya füze kalkanları ve radarları kurduruyoruz. Bununla ilgili
Amerikayla yapılan ikili anlaşmalar tarafımızdan talep
edilmiş olmasına rağmen bu anlaşmanın metinleri
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmamaktadır. Yani İsrailin,
Amerikanın bildiklerini
arkadaşlar ne sizler ne de muhalefet partisi grubundaki milletvekili
arkadaşlarımız biliyor.
İsraille
ilişkilerde asıl konuya şimdi gelmek istiyorum, şimdi size
soruyorum: Gazze ne zaman bombalandı? 2008de. Gazze tam elli yedi, elli
sekiz gün sürekli bombalandı İsrail tarafından. İnterneti
araştırdım, Başbakanın konuşmalarına
baktım, elli sekiz günde kaç tane Gazzeyle ilgili konuşma
yaptığına baktım, iki tane kınama
konuşmasını gördüm.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Siz kaç tane
yaptınız?
HAYDAR
AKAR (Devamla) Biz sürekli
yapıyoruz arkadaşlar, merak etmeyin, sürekli yapıyoruz.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Dünya şahidimiz, siz farkında
değilsiniz herhâlde.
HAYDAR
AKAR (Devamla) - Şimdi, füze kalkanı, daha sonra İsraille
ilişkilerimiz
Asıl konuya gelmek istiyorum. Şimdi size
soruyorum: Bu iki ay süresince 1.300 tane Filistinli Müslüman öldürülürken
İsraile ne gibi bir yaptırım uyguladınız? diyorum,
sonuç alamıyoruz. Davosla başlayan, iç siyasete dönük
Buyurun
Metin Bey.
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Sana uluslararası ilişkiler dersi
verdirttireceğiz şeye...
HAYDAR
AKAR (Devamla) Davosla başlayan iç siyasete dönük popülizm bugün de
sürmektedir. Bu popülizm Mavi Marmarayla tavan yapmış.
İsrailin tüm uyarılarına rağmen kendi milletvekillerini
gemiden indirip Mavi Marmarayı oraya yollayan ve 9
yurttaşımızın İsrail askerlerince uluslararası
sularda acımasızca öldürülmesine neden olmadınız mı?
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Ben oradaydım
HAYDAR
AKAR (Devamla) - Peki, İsrail, uluslararası sularda Mavi Marmaraya
operasyon düzenlerken
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Yalan
konuşuyorsun
HAYDAR
AKAR (Devamla) -
Sayın Başbakan Arjantin gezisini yarıda
kesmiş, yine uçakta verdiği beyanatlarla İsraile
karşı her türlü eylemi gerçekleştirecekmiş gibi Türkiyeye
dönmüş. -Ben de yurt dışındaydım, hatta korktum,
herhâlde savaş ilan edeceğiz, Türkiyeye dönemeyeceğiz diye- ve
aradan geçen bir yıldan fazla süre olmasına rağmen
İsrailin yaptırımları devam etmekte. Bugün Orta
Doğuda temsilciliğine soyunduğunuz Amerikanın her türlü
korumasıyla Gazze ambargosunun Birleşmiş Milletler
soruşturması sonunda sayenizde legal hâle getirilmesine neden
oldunuz.
Bir
taraftan füze kalkanlarıyla İsraili korurken diğer taraftan
özür dilemesini bekliyorsunuz. Daha çok beklersiniz orada Beyefendi! (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Tavrınız belli
HAYDAR
AKAR (Devamla) Evet, evet; bu söylediklerimde bir tane eksik yok. Türk
kamuoyu sizin popülizminizi değerlendirecek.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Değerlendirdi, 12 Haziranda kamuoyu
değerlendirdi!
HAYDAR
AKAR (Devamla) Zaten ona sığınıyorsunuz. Mübarek de
Mısırda yüzde 86yla, yüzde 96yla demokratik seçimleri
alıyordu ama Mübarekin bugünkü hâlini hep birlikte görüyoruz.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Değerlendirdi bizi!
HAYDAR
AKAR (Devamla) - Bununla da kalmamış, birkaç hafta önce Sayın
Başbakan Gazzeye yardım gemilerinin Türk Deniz Kuvvetleri
eşliğinde gideceğini, hatta kendisinin de refakat edeceğini
söylemesine rağmen çıktığı Orta Doğu gezisinde
çark etmiş bulunuyor.
Şimdi
Başbakana sesleniyorum: Madem dünya liderisin, gücün var ise bin gemiye ve
Gazzeye git. Gidemiyorsan Gideceğim deyip Türkiyeyi dünya kamuoyunda
gülünç duruma düşürme. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Sen de beraber binersin.
HAYDAR
AKAR (Devamla) - Sen binersin, sen
binersin
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar
Sayın Akar
HAYDAR
AKAR (Devamla) Avrupa Birliğiyle
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Sayın
Başkan
BAŞKAN
Lütfen
Sayın
Akar, 66ncı maddeye göre biraz konunuza geliniz lütfen.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Geleceğim. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Gelin lütfen, süreniz bitiyor, daha konuya gelmediniz!
Buyurun
şimdi.
Evet,
lütfen
HAYDAR
AKAR (Devamla) Evet bende yürek var hem de mangal gibi yürek var, gelin
bakalım isterseniz. (AK PARTİ sıralarından Hadi oradan
sesleri.)
BAŞKAN
Evet
Evet
Meclise
HAYDAR
AKAR (Devamla) Avrupa Birliğiyle ilişkilerimiz sıfır
sorun düzeyinde değil sıfır ilişki düzeyinde sürmekte olup
her türlü karşı çıkmamıza rağmen Güney
Kıbrısta da gelecek dönem Avrupa Birliği dönem
başkanı olacaktır. Otuz beş adet Avrupa Birliği
müktesebatının sadece biri kapanmıştır. Avrupa
Birliğine girdik. diye gündüz vakti Kızılayda havai fişek
patlatan bizlerle birlikte olan ülkeler bugün Avrupa Birliğine
girmişler, biz hâlen yerimizde saymaktayız! Aslında bu olay
AKPnin gerçek yüzünü göstermekte olup böyle bir niyetlerinin
olmadığını da açıklamaktadır. Yani Avrupa
Birliğine girmek gibi bir niyetiniz yok. Sizin için demokrasi bir
araçtır.
Yine,
Başbakan her gittiği yerde vizeleri
kaldırdığından bahsetmektedir değil mi arkadaşlar?
Başbakanımız her gittiği yerde, her yaptığı
açıklamada vizeleri kaldırdığını söylemektedir.
Doğru. Aslında yiğidin hakkını yememek lazım.
Evet vizeleri kaldırdı. Bizim daha önce vize koyduğumuz
ülkelerden vizeleri kaldırdı. Bir bakın bakalım vize kalkan
ülkelere. Eğer Amerikadan, Kanadadan, Avustralyadan,
İngiltereden, İtalyadan, Fransadan herhangi bir ufak Avrupa
ülkesinden yani Türkiyede herhangi bir ilin yüzölçümü kadar olan Avrupa
ülkesinden vizeleri kaldırmış iseniz bize de söyleyin, biz de
bilelim, oraya vizesiz gidelim arkadaşlar. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, AKPnin seçim
kampanyası boyunca ve AKP adına her kürsüye
çıkışlarında dünya liderliği kavramından
bahsedilmektedir. Geçen Dışişleri Bakanımız da dünya
liderinden bahsetti. (AK PARTİ sıralarından Rahatsız
mı oldunuz?sesleri)
Hayır,
rahatsız olmadım, ben de dünya liderini açıklıyorum zaten.
Arkadaşlar, şimdi dünya liderini açıklıyorum size merak
etmeyin.
Yukarıda
komşularla sıfır sorun olarak yola çıkan dünya liderinin
kısaca ilişkilerinden bahsettik ve bazı olaylarla
hafızanızı tazeledim.
Şimdi size bir
dünya liderinden örnek vermek istiyorum: Her türlü olanaksızlıklara
rağmen, Amerika, İngiltere, Fransa, İtalyanın
karşı çıkmasına rağmen Kıbrısa çıkma
kararı veren, Amerikanın karşı çıkmasına
rağmen Türkiyede haşhaş üretimine izin veren Bülent Ecevitti
dünya lideri. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Birinci İnönü,
İkinci İnönü savaşlarını yapan, Lozan
Anlaşmasını imzalayarak Misakımillî
sınırlarını belirleyen İsmet İnönüydü dünya
lideri. (CHP sıralarından alkışlar)
Asıl en önemlisine
geliyorum şimdi. Asıl en önemlisi, bugün Meclis çatısı
altında olmanıza olanak sağlayan, adımızın
Haydar, Ahmet, Mehmet, Tayyip olmasını sağlayan, ülkemizde
ezanların okunmasını, serbestçe ibadet yapmamızı
sağlayan, ülkemizin sahip olduğu her karış toprakta
emeği olan, bugün taşeronluğunu yaptığınız
ülkelere karşı kurtuluş mücadelesi vermiş ve bunu
gerçekleştirmiş olan Mustafa Kemal Atatürktür dünya lideri. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Bunlar
dışındakiler olsa olsa çakma dünya lideri olur diyorum.
Arkadaşlar, evet
(AK PARTİ sıralarından Yüzde
Sayın
milletvekilleri
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Doğru
söylüyorsunuz!
Sayın
milletvekilleri, size biraz ilimizden bahsetmek istiyorum. Ben Kocaeli ili
milletvekiliyim, sayın milletvekillerim de orada oturuyor. Kocaeli ilinde
iki belediyeden bahsetmek istiyorum size.
Bu Meclise ilk
geldiğimde -Sayın Canikli geldi- bir konu olmuştu. Ben özel
sektörden geliyorum. Hızlı karar almayı, risk almayı seven
insanım. Bu Meclisteki gidişatın
Çok hoşuma gitmiyor
aslında ama bu Meclise ilk geldiğimde Sayın Canikli bu kürsüye
koşarak, dedi ki: Benim ilimin bir ilçesinde
Evet, zamanım
kalmadı herhâlde.
BAŞKAN Evet,
lütfen
HAYDAR AKAR (Devamla)
Ama ben bunu Sayın Canikliye hatırlatacağım daha sonra.
Beni dinlediğiniz
için teşekkür ediyor, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Kocaeliye bir hayrın olmadı.
BAŞKAN Sayın
Akar, teşekkür ederim.
Şimdi,
Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın Volkan
Bozkır söz istemişlerdir.
İç
Tüzüke göre öncelikle, yirmi dakika, sizin hakkınız.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, daha bizim söz talebimiz
var.
BAŞKAN
Biliyorum, sonra sizi alacağım, öncelik alıyor Komisyon
olunca.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, Komisyona sonra veya önce
verebilirsiniz.
SIRRI
SAKIK (Muş) Grupları dinleyin, sonra Komisyona söz verin.
BAŞKAN
Hayır, aynı şey
Komisyon öncelik alıyor, öteden beri
uygulama bu.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Yani, sırf 19.00dan sonraya kalsın,
canlı yayında izlemesinler istiyorsanız
BAŞKAN
Hayır, kapatacağız efendim. Sizinki yarına, süre
yetmiyorsa.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Öyle bir niyet varsa
BAŞKAN
Öyle bir şey yok.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Yirmi dakika var.
BAŞKAN
Yirmi dakika var, doğrudur.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Hasip Bey, bugün çalışma
19.00a kadar.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Canlı yayını sabote etmek için
yapılan bir davranış yani.
BAŞKAN
Alakası yok, yarın ilk söz sizin.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) 19.00da kapanacak zaten Sayın Başkan.
Yarın devam edersiniz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Ayıp denen bir şey var yani, saat
19.00da
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hangisi ayıp değil Hasip Bey, ayıp
olmayan şey var mı?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Yani, grup konuşmaları
başladıktan sonra nasıl araya
sıkıştırırsınız?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sıkıştırabilir İç Tüzük
gereği.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Hoş bir yaklaşım değil.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu Başkanı olarak aslında
Türkiye Cumhuriyeti ile İran İslam Cumhuriyeti arasında iki tane
hudut kapısının açılması amacıyla yüce Meclisimizin
Genel Kuruluna sunulmuş olan anlaşmaların görüşülmesi
sırasında söz alan temsilcinin, hudut kapılarının
görüşülmesinden başlayarak bir dış politika turu
attığını ve konuyla hiç alakası olmayan en son
belediye hizmetlerine kadar indiğini görmekten dolayı da üzüntü
duyuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Dış
politika konularında otuz sekiz yılını vermiş birisi
olarak gerçekten son günlerde yaşadıklarımı, gördüklerimi
de şaşkınlıkla görmekteyim. Türkiye dış
politikası bir devlet politikasıdır. Türkiye dış
politikası burada konuşulur ama yurt dışında veyahut
yabancılarla konuşulduğunda hiçbir zaman aramızda
ayrılık olduğunu görmediğim yıllar yaşadım.
Ancak şimdi maalesef başka bir yöntem uygulanıyor ve seçimler
kampanyasında, seçim sonrasında dile getirilmeyen hususlar, âdeta
yurt dışından medet umulurcasına, yurt
dışındaki kuruluşlara gidilerek Hükûmet şikâyet
ediliyor, raporlar veriliyor ve bunu ben son derece yadırgıyorum.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, Komisyonu temsil ediyor,
başka şeyler söylüyor.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) Burada, Türkiye
Cumhuriyetinin bir Başbakanının Orta Doğu ülkelerine gidip
canı gönülden sevgi seliyle
karşılaşıldığında herkesin mutlu olması
gerekirken
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Bunun konuyla ne alakası var?
BAŞKAN
Lütfen oturun efendim, lütfen
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkanım, Komisyon
Başkanı, yani sıradan bir milletvekili olsa olur yani!
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla)
bunun neden burada
tenkit edildiğini ve neden biz yapamadık anlayışıyla
buralara kadar getirildiğini de gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Daha sen çok şeyler yapacaksın!
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Cumhuriyet tarihinin
hiçbir döneminde, hiçbir hükûmet başkanı bu kadar büyük bir sevgiyle,
gittiği ülkelerde karşılanmamıştır, bundan
hepimizin gurur duyması ve bundan memnuniyet duyması
lazımdı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, bunu yadırgadığımı burada beyan
etmek istiyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) - Türkiyeyi Avrupa Birliğine soktun Volkan Bozkır! Çok
şeyler başardın! Hiçbir iş başaramadın.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Burada Mavi Marmara
olayına değinilirken, Mavi Marmarada insani amaçlarla Gazzedeki
açlıktan kıvranan, ilaç bulamayan insanlara yardım malzemesi
götüren konvoya...
VELİ AĞBABA
(Malatya) - Şimdi daha kötü durumları, daha kötü sayenizde.
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...saldırıda bulanan
İsrailli komandoların 9 Türk vatandaşını
öldürdüğünü unutarak âdeta bundan da bir...
VELİ AĞBABA
(Malatya) - 9 tane insan öldürenleri koruyorsun şimdi.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Sanki biz kabahat
işlemişiz gibi, burada Gazze konvoyuna duyulan
saldırıları unutarak, burada âdeta yargılar bir tutum
içinde olunmasını da yadırgıyorum.
VELİ AĞBABA
(Malatya) İsraili koruyan sizsiniz.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Burada unutmamamız
gereken 9 Türk vatandaşı 30un üzerinde kurşunla
öldürülmüştür, 3 santimetreden ateş edilmiştir, bundan
dolayı da Türk Hükûmeti ve Başbakanı eğer tepki
göstermeyecekse...
VELİ AĞBABA
(Malatya) 9 tane insanı katledenleri siz koruyorsunuz.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...o zaman bu ülkenin
Başbakanı değildir ve burada Başbakanın arkasında
durması gereken bütün partiler ve insanlar... Burada
Başbakanımız tepki gösterdi...
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Gösterdiniz de ne oldu Volkan Bozkır?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...ondan sonra
Gösterdiği tepkiyi niye savaşa dönüştürmedi? diye de âdeta bir
memnuniyetsizlik duyuyorlar.
Türkiye'nin derdi ona
buna savaş açmak değildir, Türkiye'nin derdi
vatandaşlarını korumaktır, öldürülmüş
vatandaşların hakkını korumaktır ve Gazzede inim inim
inleyen oradaki ilaçsız ve gıdasız kalmış insanlara
yardım götürme imkânlarını da açmaktır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
- Milletvekilleri niye indi gemiden?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Dolayısıyla,
burada gerçekten muhalefetimizin....
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
- 9 tane adam ölürken milletvekilleri niye indi aşağıya onu da
anlatır mısınız?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) Onların hiçbirisi
önemli değil.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
O milletvekilleri niye indi aşağıya? O gidenler karpuz muydu
can verdiler? Milletvekilleri özel miydi?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Eğer burada
muhalefet diyebiliyorsa ki Türk vatandaşlarının canı
başka bir ülke vatandaşından daha az kıymetlidir. ben o zaman
bunu tabii memnuniyetle kabul etmek durumunda kalacağım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Milletin evladını götürüp öldürtüyorsunuz orada.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Buradaki
hesabını soracak olan Hükûmettir ve Meclistir. Meclisin de el
birliği içinde katledilmiş vatandaşlarımızın
hakkını koruması ve orada açlık içinde...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
İnsanların evlatlarını öldürdünüz, vicdanen rahat
mısınız?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...Gazzede abluka altında yaşayan
Filistinlilerin de haklarını korumasından tabii hiçbir şey
yoktur.
Çok teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bozkır.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Avrupa Birliğinin Bsini bile
alamadınız.
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, şimdi söz sırası Sayın
Hasip Kaplanda.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına Sayın Hasip Kaplan.
BAŞKAN
Buyursunlar.
Çalışma
süremizin sonuna yaklaşıyoruz, yirmi dakikasını
kullanması için belki birkaç dakika geçeceğiz.
Konuşmasının sonuna kadar uzatılması için
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Vay, adalete bak!
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
Yirmi
dakikalık süreniz var.
BDP
GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gerçekten Mecliste ahenkli bir çalışma
ortamı yakalamak istiyoruz. İstiyoruz ki herkes konuşsun,
sözünün sırasında konuşsun, Komisyon Başkanı da olsa,
Hükûmet adına da olsa, gruplar adına da olsa yapılan
konuşmalar bu meyanda dikkatlice yapılsın. Demin Komisyon
Başkanını dinlerken ben
Teknik bir sözleşme bu,
uluslararası bir sözleşme ve teknik bir sözleşme üzerinde
elbette siyaset yapılır ama Komisyon Başkanının
kalkıp burada Hükûmeti savunan, avukatlığını yapan bir
konuşma yapması ilk kez görülen bir şeydir. (BDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Tanıklığını
anlattı, tanıklığını.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Arkadaş, Komisyon Başkanı olmuşsun,
yağcılığa gerek yok. Komisyon Başkanı
olmuşsunuz, yağcılık yapmayın Hükûmete, bu
yakışmıyor. (BDP ve CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Komisyon Başkanını uyarıyorum buradan:
Hariciyeden geldiniz, diplomasinin nezaket kuralları var, o kurallara
uyacaksınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Burada
sizi böyle konuşturmayız. Muhalefet olarak konuşturmayız,
açık söylüyorum, böyle bir yaklaşımı kabul etmeyiz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Sus
be! Saygısızlık etme, otur!
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Çok mu başarılı bir bürokrat o? Avrupa
Birliğinin desteğini yanına aldığı için mi
milletvekili olmuş? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASİP
KAPLAN (Devamla) Sayın Başkanım, müdahale edenleri
uyarırsanız, saygısızlık yapmamayı
öğrenirler. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen, lütfen
HASİP
KAPLAN (Devamla) Uyarmak zorundasınız Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, siz de Meclise hitap edin lütfen, söyleyeceğim, siz
de Meclise hitap edin lütfen.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Siz de vekillerinize biraz sahip çıkın, nasıl
Grup Başkan Vekilisiniz?
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Ben sahip çıkarım da siz de yerinize sahip
çıkın.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Karşılıklı yapalım,
karşılıklı. Sen de aynı şekilde davranırsan
biz de aynı şekilde davranabiliriz belki. Tamam mı?
HASİP
KAPLAN (Devamla) Ayşe Nur Hanım
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Efendim.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Çok saygılıysanız, deminden beri sataşan
milletvekilleriniz var önceki konuşmalara.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Aynısını siz de
yapıyorsunuz, siz de
yapıyorsunuz, uyarın!
SIRRI
SAKIK (Muş) Grubumuz sakin.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Sayın Başkan uyarır, bir uyarır, iki
uyarır, üç uyarır, bunu anlarsınız.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Siz de aynısını
yapıyorsunuz. Yapmayın siz de!
HASİP
KAPLAN (Devamla) Siz burada bunu alışkanlık hâline
Çoğunluksunuz, çoğunluk diktasını kuracaksınız bu
Mecliste. Ee, Başkan da uyarmayacak, sadece muhalefet hakkında
disiplini, oylamaları sunacak. Böyle bir anlayışa size zemin
vermeyiz, yer vermeyiz.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Hakikaten yani bunu söyleyebilecek en son
insan sensin Sayın Kaplan, lütfen
HASİP
KAPLAN (Devamla) Bunu kafanıza yerleştirin.
BAŞKAN
Tamam, tamam Sayın Başkan lütfen.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Bakın, bunu kafanıza yerleştireceksiniz. Bu
Mecliste bu kürsü milletin kürsüsüdür, milletin iradesidir. Milletin iradesine
saygıyı size göstereceğiz. (BDP ve CHP sıralarından
alkışlar) Size bu milletin iradesine, bu kürsüye, sandığa,
seçmenin oyuna, iradesine saygıyı göstereceğiz. Size bu Meclisin
nasıl çalıştırılacağını da
göstereceğiz. Siz, dün
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Senin iraden kimin elinde, önce ona bak
bakalım! Burası milletin iradesi, doğru, burası milletin
Meclisi. Senin iraden nerede?
HASİP
KAPLAN (Devamla) Bakın, dinleyin, sakin sakin dinleyin.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Adam gibi konuş!
HASİP
KAPLAN (Devamla) Canikli, zıplama dinle.
BAŞKAN
Sayın Kaplan
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Adam gibi konuş, adam gibi konuş!
Burayı tehdit etme! Adam gibi konuş!
HASİP
KAPLAN (Devamla) Canikli, zıplama dinle, bak. Dinle, bak. Dün teklifi
getirdin geri çektin. Önce getirdiğin tekliflerin arkasında bir saat
durmayı öğrenin. Getirdiğiniz, Genel Kurula getirdiğiniz
tekliflerin arkasında bir saat durmayı öğrenin. (BDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Biz ne yaptığımızı çok
iyi biliyoruz!
HASİP
KAPLAN (Devamla) Ondan sonra gelin konuşun.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Milletin iradesine saygı göster!
BAŞKAN
Arkadaşlar, müdahale etmeyin lütfen. Müdahale etmeyin, ona da
ettirmeyelim. Hep beraber
HASİP
KAPLAN (Devamla) Daha çok böyle, anlaşıldı, bu dönem böyle
gidecek, böyle başladı.
Bir,
İranla sözleşme yapılıyor, biliyorsunuz, teknik bu,
kapı, gümrük, hudut vesaire. Yakın zamanda Suriyeyle ilgili yüksek
strateji uluslararası sözleşme çalışmaları vardı.
Sınır boyundaki milletvekilleri, belediye başkanları
beraber gittik. Hatırlarsınız, o Antep, Antakya,
Şanlıurfa, Mardin, Şırnak milletvekilleri. Ben de
gitmiştim Halepe. Vizeyi kaldırdık. Kilise doğru o kapıda
törenler yaptık. Sonra Esad geldi, Başbakanımızla
öpüştüler, kucaklaştılar, gezdiler Boğazda tur
attılar, Kapalı Çarşıya gittiler. Birdenbire de kanlı
bıçaklı oldular. Bu Orta Doğu coğrafyası denen olay
böylesine bir olaydır. Orta Doğuda dengeler de kaypaktır,
siyasetler de kaypaktır, bir gün kardeşin olan altı ay sonra
düşmanın olur. Esad altı ay önce kardeşti, bugün
düşman.
Bakın,
Esadın bir özelliği var. Suriye yönetiminde babasından bu yana
gelmiş, Şii olması nedeniyle mezhepsel olarak
SONER
AKSOY (Kütahya) Ne Şiisi ya!
HASİP
KAPLAN (Devamla)
yönetimsel olarak Suriyede yaşanan son olaylarla
bağlantılandırdığınız zaman, maalesef
Suriyede bir mezhep çatışmasına doğru gidiş var.
İrana baktığınız zaman, İranda da yine Şii
ağırlıklı bir yönetim olayı var.
Eğer
bu sözleşmeleri yaptığınız zaman Türkiye'nin içinde
bulunduğu bu fırtınalı coğrafyada, Orta Doğuda
hep beraber ortaklaşmazsak, yani ülkenin çıkarları konusunda,
geleceği konusunda birlikte çalışmanın yöntemini
yakalamazsak, tıpkı Suriyede olduğu gibi bolca heyetler
gideriz, bolca imzalar atarız, bolca konuşuruz, televizyonlara
çıkarız ve arkasından altı ay sonra da kanlı
bıçaklı olunur.
Bir
zamanlar, düşünün, bakın, İranla yakın zamana kadar
ilişkiler iyi, şu Kandil Operasyonu olayına getireceğim.
Şu Karayılan hikâyesi niye yılan hikâyesine döndü? Her bakan
ayrı bir tel çalıyor. Hani derler ya Ben ne derem tamburam ne der. Üç
tane bakan, üç ayrı açıklama! Üç tane bakan Karayılanı
yakaladık, tutukladık, paketliyoruz, getiriyoruz. dedi. Ne oldu
arkadaşlar? Hangi İran hükümetiyle ilişki kurdunuz Sayın
Komisyon Başkanı? Lütfen çıkın Sayın Bakan, çıkın
bir anlatın bakalım, hangi İran Dışişleri
Bakanıyla diplomatik temas kurdunuz? Kiminle ilişki
geliştirdiniz? İranın Genelkurmayıyla mı
görüştünüz, istihbaratıyla mı görüştünüz, yoksa dördüncü
sınıf bir basın mensubuyla mı görüştünüz, yan derecede
görev yapan? Bağışlayın, basın mensuplarından
özür diliyorum, o anlamda söylemedim. Şimdi, böyle asparagas haberleri
yayınlayıp, Hükûmet olarak da üzerine balıklama
atladığınız zaman sazan gibi olursunuz. Şu anki
Karayılanın yakalanması propagandası olayı, vesaire
bir sazanlık örneğidir. Hükûmetin bu konuda, bir kere, halktan özür dilemesi
lazım. Yani düne kadar defalarca görüştüğünüz, Kandilde,
Osloda, İmralıda görüşmeler yaptığınız bir
trafiğin içinde, sizin en üst düzeyde Hükûmetle icraatınız
varken, yaptığınız görüşme trafiğinin içinde bu
kadar boşluğa düşmeniz çok ciddi yanlış bir
dış politika izlediğinin farkında mısınız?
Bakın,
İranla beraber Kandile operasyonu düşünürken, hemen arkasından
Malatya Kürecike füze kalkanı olayına imza atmak akıl kârı
bir şey mi? İran Türkiyeye dış politika alanında
bugüne kadar hayatının en sert notasını vermiştir,
füze kalkanı nedeni ve füze kalkanı İrana karşı
İsraili koruyan bir kalkan olarak geçiyor.
Burada,
gerçekten Dışişleri Bakanı gayret gösteriyor anlatmaya,
partimizi de ziyaret etti, ettiği için de teşekkür ediyoruz,
doğru olanı yaptı
-doğru olan birbirimize anlatmaktır, konuşmaktır-
ama şu füze kalkanını bir türlü Hükûmetin resmî
ağızlarından doğru dürüst öğrenemedik. Başbakan
geldi Bir şey değil, radar gibi bir şeydir, alettir,
parçadır, koyduk oraya. dedi. Sonra, Sayın Davutoğlu geldi
buraya Sinyal, minyal alıyor. dedi. Ya, sizin sinyal alma, algılama
logonuz niye bu kadar zayıf arkadaşlar?
AHMET
AYDIN (Adıyaman) O anlattı da siz algılayamadınız.
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Yani şimdi birisi diyor Sinyal minyal alıyor.
birisi diyor Radar görevi yapıyor. birisi diyor Füze
kalktığında vuracak.
Arkadaşlar,
bu askerî konularda bari konuşurken dikkatli davranın. NATOya,
yeterince, ülkenin toprakları peşkeş çekilmiş, istediği
yerde, İncirlikten tutun da her tarafa üslerini kurmuş, her tarafta
kulakları var, her tarafta radarları var. Evet, Orta Doğu
yeniden dizayn ediliyor. Yeniden elli yılın politikaları dizayn
edilirken, Türkiyedeki siyaset de bir yol ayrımına geliyor. Enerji
ve güvenlik denklemi Türkiyede saflarını net belirlemeyi zorluyor.
Sayın
Enerji Bakanım burada. Dışişleri Bakanımız
muhtemelen görevli bir yerde; yok.
Şimdi,
İranın, İran-Kandil-Suriye-Laskiye koridorundan bir petrol,
doğal gaz boru hattı çalışması var. Biliyor muyuz onu?
Biliyoruz ve Kandil sıkıntısı da bir noktada
İranın bu. Doğubeyazıt üzerinden gelen bir petrol boru
hattı var İranın; onun da sıkıntısı o.
Arada bir de PJAKla çatışmalar var. Patlayan boru hatları var.
Bu
yanda, diğer boru hatları çalışmaları var
Azerbaycandan, Rusyadan gelen ve Katardan ve diğer Arap ülkelerinden,
Mısırdan gelecek olan doğal gazın, Kerkük-Yumurtalık
petrol hattına paralel olarak doğal gazın geçirilmesi olayı
var.
Şimdi,
bütün bu coğrafyalardan bu boru hatları nereden geçiyor dikkat
edin? Irak Kürdistanından geçiyor.
İranda Kürtlerin yaşadığı coğrafyadan geçiyor.
Türkiyede Kürtlerin yaşadığı coğrafyadan geçiyor
hatta Kafkaslarda Kürtlerin yaşadığı coğrafyadan
geçiyor. Bu gerçeği göreceğiz.
Evet,
Orta Doğuda bir devlet değildir Kürtler. Dünyanın en
kalabalık nüfusuna sahip, 50 milyon civarında nüfusu olan,
dünyanın en büyük devletsiz halkıdır, milletidir Kürtler. Bu bir
gerçek.
Iraktaki
Kürdistan Bölgesel Yönetimi ki, buna alışana kadar gerçekten
sıkıntı yaşandı. Bugün Hoşyar Zebari burada. Irak
Federe Cumhuriyetinin Dışişleri Bakanı. Kürdistan Bölge Yönetiminden
seçilen, federal parlamentoda görev alan
Onların bir bölge parlamentosu
var biliyorsunuz, bir de Bağdatta bir parlamento var.
Burada
yarın da -tesadüf müdür bilmiyorum- Irakla ilgili, terör ve güvenlik
sözleşmeleri -iki tane- görüşülecek. Gerçekten, oturalım,
doğru doğru konuşalım.
Şimdi,
burada, Orta Doğuda otuz yıldır süren bir çatışma
süreci, acı yaşıyoruz. Sizce -bir düşünün- Türkiyenin Washingtonla, Bağdatla,
Tahranla, Şamla Ben kendi ülkemdeki nüfusuma bağlı Kürtlerle
mücadele edeceğim ve o alanları boşaltacağım. diyerek
yaptığı bir mücadele mi kârlıdır, sonuca götürür,
yoksa bunların karşısında Benim çıkarım, Türkiyede
bin yıldır beraber yaşayan Türk ve Kürt halkının
kardeşliğinden geçer, tarih bizi buna mecbur ediyor, biz bu
kardeşliği tesis etmek için bu Meclisi işletmeliyiz. Bu Meclis,
diyaloğu, müzakereyi, neyi sağlarsa sağlasın ama bu
çatışmaları bitirsin. diyebilecek, sağlayabilecek bir
Meclis tarihi geçer?
23üncü
Dönemde de söyledim, 24üncü Dönemde de söylüyorum: Kendi
çocuklarınızı öldürmek için Obamaya yalvarmayın. Kendi
çocuklarınızı öldürmek için Ahmedinejada yalvarmayın.
Kendi çocuklarınızı öldürmek için, Celal Talabani bir Kürt
cumhurbaşkanı olarak seçildiğinde, Ankaraya geldiğinde,
bir Kürt cumhurbaşkanını karşılamak konusunda bile
korku duvarlarını aşamadınız. Oysaki biz, Türki
cumhuriyetlerden gelen her devlet başkanını, her temsilcisini,
kardeş ülkenin bir temsilcisi olarak gördük, önünde saygıyla durduk.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Onu biz yıktık işte
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Aynı
saygıyı, bu Meclisten, aynı şekilde seçilmiş,
cumhurbaşkanı olmuş ve Irak Federal Cumhuriyetinin
Cumhurbaşkanına da Irak Kürdistan Yönetiminin seçilmiş
parlamenterlerine de gösterilmesini bekliyoruz. Bunu
sağladığınız zaman, sağlandığı
zaman Türkiyede kardeş kardeşi öldüremeyecek. Eğer üç
aydır uçaklar durmadan havalanıp Kandile bomba atıyorsa ve
bunun neticesinde üç ay sonra burada çıkıp konuşulmuyorsa ne
yapıldığı, ne kadar bomba atıldığı, ne
kadar mevzinin tahrip edildiği, ne kadar zayiatın olduğu rakam
olarak konmuyorsa bu Meclise, bu Hükûmet bunun hesabını vermiyorsa ve
bu Hükûmetten de bu Meclis, üç tane muhalefet partisi hesap soramıyorsa bu
da bizim ayıbımızdır. Çok açık söylüyorum,
İranla iş birliği yapabilirsiniz ama asla ve asla Kürt
kardeşlerinizden daha elzem size yakın bir halk yoktur.
Bugün
bu Mecliste bulunmamız bir şanstır. Bakın, Şırnak
Milletvekiliyim. Demokratik siyaseti konuşuyoruz. Başbakan dedi ki:
Siyasetle müzakere, terörle mücadele... Benim -Şırnakta yüzde 80
oy aldık bağımsız aday olarak- 2 tane milletvekilim tutuklu
arkadaşlar. Dinleyin. Şırnak Merkez Belediye Başkanım
Ramazan Uysal yüzde 65 oy aldı, tutuklu, Silopi Belediye
Başkanım tutuklu, Cizre Belediye Başkanım tutuklu,
İdil Belediye Başkanım tutuklu. Bakın, dinleyin.
Kumçatı Belediye Başkanım tutuklu, Balveren Belediye
Başkanım tutuklu, il genel meclislerimin, belediye meclislerimin
yüzde 70i tutuklanmış. Bunların hepsi sandıktan seçilerek
geldiler, milletin iradesini temsil ediyorlar. Eğer kayıtsız
şartsız egemenlik milletinse o sandığın iradesine
saygı gösterilecek. Eğer o sandığın iradesine
saygı gösterilmiyorsa, ki o topraklarda ben de milletvekili seçildim ve
şu an Meclisteyim, bu kürsüde konuşuyorum
Şırnak
halkının nüfusu 550 bindir. Yani Başbakan geldi, orada yüz
görmedi, oy alamadı, oyları yarı yarıya indi diye bu kadar
intikam, nefret, kin, saldırganlık, baskı, zulüm nedir bu, ne?
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Ne alakası var! Ne alakası var!
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Ne bu? Nereye varacaksınız, nereye?
Hadi dosyalarda bir eylem
olsa, bir çakı olsa, hadi bir müşteki olsa, bir mağdur olsa!
Bakın, şunu unutmayın: Ana dilde eğitim, sonuna kadar bunun
mücadelesini sürdüreceğiz ve insan olan herkes doğuştan gelen
haklara saygılı olur. İster Kürt ister Çerkez ister Laz ister
Hemşinli Hemşince konuşsun, ama kendi kültürünü ve
kimliğini yaşatmak isteyen bir halka, ona bu taleplerinden
dolayı terörist muamelesi yapmak, bu terörizm bahanesiyle muhalefeti
bastırmaya kalkmak ve hele hele yüzde 10 oy alamadığı bir
Şırnakta bir Botan halkını susturacağını
sanmak gafletin ve dalaletin en büyüğüdür.
İstediğiniz
kadar komşularınızla anlaşma yapın
Size bir örnek
vereceğim, yakın tarih. Bir zamanlar Saddam da Orta Doğuda
Sünni Arapların liderliğine soyunmuştu. Uluslararası güçler
hemen Saddamı bir Kuveyte gönderdiler ve Kuveyt işgali,
arkasından bir Irakı İranla çatışmaya soktular,
sekiz sene İranla çatıştı ve binlerce insan öldü. Peki,
vicdanınıza sığınarak bir şey
soracağım, bunu samimi olarak soruyorum ve cevabını istiyorum
Hükûmetten. Irakta ABDnin işgalinden, girişinden bu yana Şii
ve Sünni Araplar arasındaki çatışmalarda 1 milyona yakın
Müslüman öldü, sizi vicdanen hiç mi rahatsız etmiyor? 1 milyona yakın
insan Irakta ölürken bir gün olsun Başbakan bu kürsüden,
Dışişleri Bakanı bu kürsüden Iraktakiler Müslüman benim
kardeşimdir, her gün birbirlerini öldürüyorlar, birbirlerinin camilerini
bombalıyorlar, taziyelerine bomba atıyorlar deyip, bir gün olsun 1
milyon insan, her gün 100 kişi ölürken Irakta bu feryadı
duyamadınız. İşinize gelen Müslümanın
acısını kullanıyorsunuz, öbür tarafta 1 milyon Müslüman
ölürken bir gün olsun Irakta barış için ne çaba sarf ettiniz? Çok
samimi söylüyorum, yanlış yoldadır Hükûmet. Yanlış
yola girmiş, otobana ters girmiş bir Volkswagen gibi gidiyorsunuz. Orta
Doğuda kazanımlarınız sizi bir günde yok edebilir, bir
günde dibe düşürebilir, bir günde, unutmayın. En büyük hatanız
Kürt halkını karşı hedefe alıp düşman
bellemenizdir. Kürt halkı kazanımlarınızı bir günde
yere indirebilir ve sizin iktidarınızı al aşağı
edebilir.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Onlar bizim vatandaşımız,
ayrımcılık yapma!
HASİP
KAPLAN (Devamla) Kendinizi, aklınızı başınıza
toplayın. Şırnaklılar adına, onların oyları
adına, milletin adına, bütün Türkiye adına söylüyorum, kendinize
gelin. Bu tür siyasetle muharebe anlayışınızı terk
edin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP
KAPLAN (Devamla) Siyasetle muharebe olunmaz. Bu Meclise biz muharebe için
gelmedik.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Onlar bizim vatandaşlarımız.
BAŞKAN
Sayın Kaplan
HASİP
KAPLAN (Devamla) Aklınızı başınıza
toplayın. Eğer onlar teröristse ben de teröristim. (AK PARTİ
sıralarından Zaten teröristsin. sesi, gürültüler)
İSMET
UÇMA (İstanbul) Siz düşmanlık yapıyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
HASİP
KAPLAN (Devamla) Şerefsizlik etmeyin! Doğru dürüst konuşun,
herkes doğru dürüst konuşsun! Öyle ikide bir sataşarak,
küfrederek burada olmaz
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen, süreniz doldu. Çok teşekkür ediyorum.
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Özür dile!
HASİP
KAPLAN (Devamla) Zaten teröristsin diyenlere suskunluğunu boz.
BAŞKAN
Siz de onlara direkt hitap etmeyin, Meclise hitap edin.
Süreniz
doldu. Çok teşekkür ediyorum.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Teşekkür ediyorum Başkan.
Uyarı
görevinizde ihmalkâr davrandınız.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum. Her iki tarafı da
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Sayın Başkan, Şerefsizlik etme
tabirini geri alacak!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Konuşma, git otur yerine!
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Şerefsizlik
etme tabirini geri alacaksınız!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) - Her gün şerefsiz kelimesini en bolca sizin
Başbakan kullanıyor. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Efendim, özür dilemesi lazım.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Hiç kimse bana özür dilettiremez, hele hele AK
PARTİ
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna
geldiğimizden kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek üzere 13 Ekim 2011 Perşembe
günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.05