TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
65inci
Birleşim
14
Şubat 2012 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, sağlık hizmetleri
alanında artan sorunlar ve çalışanların
huzursuzluklarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahya iline yapılan kamu yatırımlarına ilişkin
gündem dışı konuşması ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
3.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin,
Suriyede yaşanan sorunların sınır illerimize etkilerine
ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
İç Tüzükün 73üncü maddesine göre, MİT Kanununda
değişiklik öngören kanun teklifinin TBMM
Başkanlığınca yalnızca Adalet Komisyonuna değil,
Anayasa, Millî Savunma ve İçişleri komisyonlarına da havale
edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Adalet
Komisyonunda görüşülen MİT ile ilgili teklifin aslında
tasarı görünümlü bir teklif olduğuna ilişkin
açıklaması
3.- Ardahan Milletvekili Orhan Atalayın, eski
Ardahan mebusları Halit Paşa ile Hilmi Beyin
iadeiitibarlarını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Sağlık Bakanı Recep Akdağın
sağlık hizmetleriyle ilgili yanıltıcı ifadelerde
bulunduğuna ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun,
TRT Genel Müdürlüğünün Kamu İhale Kurumuna sormadan ve ihale yapmadan
mal alması konusunda Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın ne düşündüğüne
ilişkin açıklaması
6.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, genel tıp alanında özel sağlık
kuruluşlarından hizmet alımı yapılırken diş
hekimi muayenehanelerinin unutulduğuna ve Sağlık
Bakanının bu konuda ne gibi bir çalışma
yapacağına ilişkin açıklaması
7.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun,
Sağlık Bakanı Recep Akdağın sağlık
hizmetlerinde eskiyle yeniyi mukayese etmesine ilişkin
açıklaması
8.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin,
Sağlık Bakanı Recep Akdağın hesapsız,
kitapsız uygulamalar yaptığına ilişkin
açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Melda Onurun,
cezaevlerinde yaşanan sağlık sorunlarına çözüm
bulunması gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Bakanların sadece kendi illerine hizmet götürmemeleri, diğer illere
de hizmet götürmeleri gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Doğu Türkistan kökenli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve Uygur
Türklerinden olduğu ileri sürülen Abdulhamit Davutoğlu, Kemal
Ömeroğlu ve Ahmet Raşit isimli şahısların Tacikistan
devleti makamlarınca tutuklandıklarına, Dışişleri
Bakanlığının konuyla ilgilenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, 14 Şubat Sevgililer Gününe ilişkin
açıklaması
13.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, KCK
operasyonu doğrultusunda bir partinin il binasında dokümanlar
bulunduğuna dair verdiği bilginin doğru
olmadığına BDP
Diyarbakır il örgütünde böyle bir dokümanın
bulunmadığına ilişkin açıklaması
VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanının, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Kanun tasarıları ve
komisyonlara havale başlıklı 73üncü maddesini İç Tüzüke
aykırı uyguladığı gerekçesiyle Başkanın
tutumu hakkında
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20
milletvekilinin, şehit yakınları ve gazilerin
sorunlarının ve çözüm yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/142)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin,
elma üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/143)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20
milletvekilinin, ülkemizde meydana gelen erozyon ve kuraklığa
bağlı olarak oluşan çölleşmenin nedenlerinin ve
sonuçlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/144)
B) Tezkereler
1.- TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in, Suudi Arabistan
Şûra Meclisi Başkanı Abdullah Al-Şheıkh'in vaki
davetine icabetle Riyad'da düzenlenecek olan G-20 Ülkeleri Parlamento
Başkanları III. İstişare Toplantısına
katılmak üzere beraberindeki Parlamento heyetiyle, Suudi Arabistan'a
ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık Tezkeresi (3/752)
C) Önergeler
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün (2/56) esas
numaralı, Muhtarların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (2/24)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü ve
arkadaşları tarafından, cezaevlerinde yaşanan hak
ihlallerinin giderilmesi ve araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
14/2/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve
arkadaşları tarafından, demokrasiye müdahaleye zemin
hazırlayan karanlık olayların aydınlatılması,
devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapıların
açığa çıkarılması hakkında verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14/2/2012
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
3.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 128 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
X.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ardahanın bir mahallesindeki bazı sorunlara ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/11) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, kıdem
tazminatının kaldırılacağı iddialarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/38) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
3.- İzmir Milletvekili Hülya Güvenin, kamu
kurumlarında boş olan özürlü kadrolarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/49) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
4.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
emeklilerin intibak sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/229) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
5.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, yarıcılık yapanların sosyal güvenlik
şemsiyesi altına alınmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/267) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
6.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebinin,
yarıcılıkla uğraşanların sosyal güvenlik
haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/289) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
esnaf ve sanatkârların sosyal güvenlik prim borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/315)
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
8.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın,
TESKin SGK yönetim kurulunda temsil edilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/451) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
9.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, kamu çalışanları arasındaki ücret
farklılıklarının giderilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/461) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilerin intibak sorunlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/483) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilerin reel gelirlerindeki bozulmanın etkilerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/485) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kamu personeli ile ilgili bir açıklamasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/491)
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kayıt dışı istihdama ilişkin sözlü
soru önergesi (6/493) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
14.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçerin,
askerlik görevini ifa eden vatandaşların sigorta primlerinin devlet
tarafından ödenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/561) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
15.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebinin,
kamuda taşeronluk ve atipik istihdam biçimlerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/606) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
16.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adana ili
ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/609) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
17.- Ankara Milletvekili Zühal Topcunun,
Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/644) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Türkiye İş Kurumunda çalışan
memurların maaşlarında düşüş olduğu
iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/651) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Afşinde Sosyal Güvenlik Kurumunun yeni bir hizmet
binası ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/674) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilik yaşının yükseltilmesinden
kaynaklanan mağduriyetin giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/694) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Çöllolar kömür havzasında göçük altında kalan
madencilerin cenazelerinin çıkarılması
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/722)
22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emekli maaşlarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/784) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Türkiye Kamu-Sen tarafından yapılan sendikal
haklarla ilgili bir açıklamaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/795) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
24.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, memur emekli aylıklarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/862) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârlara SGK Yönetim Kurulu
toplantılarında temsil imkanı sağlanmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/863) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kadın esnaf ve sanatkârların doğum
borçlanmasına ve erken emeklilik imkanından yararlanmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/864) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, sosyal güvenlik destek primi uygulamasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/865) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârların asgari geçim indiriminden
yararlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/866) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, merkez ve taşra teşkilatlarındaki boş
kadrolara ilişkin sözlü soru önergesi (6/877) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârlar arasındaki maaş
farklılıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/880) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, üniversite mezunu polis memurlarının emeklilik
sonrası özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/889) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, bakanlık merkez ve taşra teşkilatı
binalarının bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/959) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Gökhan Günaydının,
büyükşehir belediyelerinde görevlendirilen inceleme ve denetim
elemanı sayısına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Sadullah Erginin cevabı (7/1576)
2.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün
Yılmazın, cezaevinde hayatını kaybeden MİT eski
görevlisiyle ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/1578)
3.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binicinin, cezaevlerinin şartlarına ve hasta ve kişisel
ihtiyaçlarını karşılayamayan bir hükümlüye ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/1584)
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Bakanlık merkez teşkilatı araçları ve
lojmanlarının giderlerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Sadullah Erginin cevabı (7/1806)
5.- Ankara Milletvekili Sinan Aydın Aygünün,
Cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/1919)
6.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydarın,
ilaçların satış fiyatları ve devletin ödediği fiyatlar
arasındaki farkın hastalar tarafından ödenmesinden kaynaklanan
mağduriyete ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı (7/2401)
7.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
ilaç temini konusunda yaşanan sorunların giderilmesine ilişkin
sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
(7/2448)
8.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, hac
organizasyonlarıyla ilgili yapılan inceleme, araştırma ve
soruşturmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/2462)
9.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkâra yönelik teşvik paketi
hazırlanıp hazırlanmayacağına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/2468)
10.- Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrakın,
Merkez Bankasının döviz piyasasında yaptığı
müdahalelere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı (7/2487)
11.- Aydın Milletvekili Metin Lütfü
Baydarın, doğal afetlerden zarar gören üreticilerin özel bankalara
olan kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
(7/2488)
12.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün,
2007-2011 yılları arasında protestolu senet ve
karşılıksız çek tutarlarına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
(7/2489)
13.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
imam hatiplerin ve din görevlilerinin atanmalarına yönelik
değişikliklere ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/2492)
14.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın,
şeker pancarı üretimindeki kota uygulamasına ilişkin sorusu
ve Bilim, Sanayi Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı (7/2501)
15.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
SSK veya BAĞ-KURdan emekli olanların kamuda
çalıştıkları süreler için verilmesi gereken emekli
ikramiyelerini alamadıkları iddiasına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/2504)
16.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar
Soydanın, emekli maaşlarına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/2505)
17.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
emekli maaşları arasındaki farkları ortadan kaldırmaya
yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/2508)
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
gümrüklerde ihbarların takip ve değerlendirilmesine ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/2524)
19.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlunun,
küçük esnaf ve sanatkârın sorunlarına ilişkin sorusu ve Gümrük
ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/2525)
20.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, posta gümrük idarelerinde
bilgisayarlı kayıt sistemine geçilmesi gereğine ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/2527)
21.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın,
Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanının
Şırnak-Uludereye gidebilmesi için tahsis edilen helikopterin
tahsisinden vazgeçilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahinin cevabı (7/2529)
22.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
kamu görevinden uzaklaştırıldıktan sonra özel sektörde
çalışıp emekli olan vatandaşlara pasaport verilmediği
iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahinin cevabı (7/2530)
23.- İstanbul Milletvekili Atila Kayanın,
Ulaşım Koordinasyon Merkezi toplantılarına
taşımacı esnafının katılabilmesi için
yapılacak düzenlemeye ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahinin cevabı (7/2541)
24.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Simav Belediyesinin ödenek ve borç terkini talebine ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/2548)
25.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahya-Merkez, Altıntaş, Aslanapa, Çavdarhisar, Dumlupınar,
Domaniç, Emet, Gediz, Hisarcık,
Şaphane, Pazarlar, Simav ve Tavşanlıda, İl Özel
İdaresi bütçesinden gerçekleştirilen yatırımlara
ilişkin soruları ve İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahinin cevabı (7/2580), (7/2581), (7/2582), (7/2583), (7/2584),
(7/2585), (7/2586), (7/2587), (7/2588), (7/2589), (7/2590), (7/2591), (7/2592)
26.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
POMEM sınavını kazanan bütün adayların askerlikten erken
terhis edildikleri iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/2594)
27.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolatın, Rusya ile imzalanan doğal gaz anlaşmasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı
(7/2649)
28.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyanın,
iş yerlerindeki POS cihazı sayısına ve ödenen ücret ve
aidatlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı (7/2655)
29.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Vakıfbank Genel Müdürünün KPSS ile ilgili bir açıklamasına
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı (7/2656)
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
Çek Kanunundaki borç kayıtlarına ilişkin hükümlerin bankalar
tarafından uygulanmadığı iddialarına ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı (7/2657)
31.- Manisa Milletvekili Hasan Örenin, SGKdan emekli
dul ve yetim aylığı alan vatandaşların banka
değişikliği taleplerine ilişkin sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/2666)
32.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
özelleştirilen Kütahya Şeker Fabrikasına ait bir arazi ile
ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/2669)
33.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın,
İstanbulda başlatılan, tamamlanmayan ve âtıl durumda
bekleyen kamu yatırımlarına,
- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin,
özelleştirilen Sivas Et-Balık Kurumunun bazı sorunlarına,
- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
kanatlı hayvan sektöründeki yem ihtiyacının
karşılanmasında yerli üretimin teşvik edilmesine,
- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, çiftçilerin tarım kredi kooperatiflerine olan
borçlarına,
- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
özelleştirilen Kütahya Şeker Fabrikasına ait bir arazi ile
ilgili bazı iddialara,
Su ürünleri mühendislerinin istihdamına,
İlişkin soruları ve Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/2687), (7/2688), (7/2689), (7/2690),
(7/2691), (7/2692)
34.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın,
İstanbulda 2007-2011 yılları arasında esnafın kredi
kullanmasına ve desteklenmesine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/2693)
35.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın,
İstanbulda başlatılan, tamamlanmayan ve âtıl durumda
bekleyen kamu yatırımlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/2694)
36.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın,
İstanbulda başlatılan, tamamlanmayan ve âtıl durumda
bekleyen kamu yatırımlarına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahinin cevabı (7/2697)
37.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
bazı Bakanlıkların teşkilat yapılarında denetim
birimlerinin yer almamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı
(7/2732)
38.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
Diyarbakır Dicle Vadisi Projesine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/2740)
39.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin
Zenderlioğlunun, Van depreminin Nemrut ve Süphan Dağlarına
yaptığı etkiye ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/2749)
40.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Van depremi sonrasında kamu görevlilerine maddi ve
manevi destek verilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalayın cevabı (7/2753)
41.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Altıntaş, Kütahya-Merkez, Tavşanlı, Simav,
Pazarlar, Şaphane,
Hisarcık , Emet, Gediz , Dumlupınar, Domaniç, Çavdarhisar, Aslanapa
ve köylerinin din görevlisi açığının giderilmesine
ilişkin soruları ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın
cevabı (7/2771), (7/2772), (7/2773), (7/2774), (7/2775), (7/2776),
(7/2777), (7/2778), (7/2779), (7/2780),
(7/2781), (7/2782), (7/2783)
42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, merkez ve taşra teşkilatlarındaki boş
kadrolara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/2835)
43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, bağlı kurum ve kuruluşlarda hizmetlerde
taşeronlaşmaya ve taşeron firma
çalışanlarının bazı sorunlarına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/2836)
44.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Akkuyu
Nükleer Santralinde alınacak güvenlik önlemlerine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/2838)
45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, merkez ve taşra teşkilatlarındaki boş
kadrolara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/2863)
46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, bağlı kurum ve kuruluşlarda hizmetlerde
taşeronlaşmaya ve taşeron firma
çalışanlarının bazı sorunlarına ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/2864)
47.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Bakanlığın merkez ve taşra
teşkilatlarına ait binalarının depreme karşı
güçlendirilmesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/2865)
48.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
TÜİK tarafından yapılan yetişkin eğitim ve hane
halkı iş gücü araştırmalarına ilişkin sorusu ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/2885)
49.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Saruhanlı Vergi Dairesi Hizmet Binası Projesine ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/2896)
50.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülünün, bir
milletvekilinin yapmış olduğu açıklamalara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Beşir
Atalayın cevabı (7/2959)
51.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
Bursadaki kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/3042)
52.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
tuğla ve kiremit üreticilerinin kullandığı toz kömürün
temininde yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/3045)
53.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
Kesimoğlunun, Ergene Nehri etrafındaki fabrikaların denetimine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/3051)
54.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın
Türelinin, Çeşmedeki balık çiftliklerine ve bunların çevreye
verdiği zararlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/3052)
55.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın,
Adanada yapılan ve yapılacak projelere ilişkin sorusu ve Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/3053)
56.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Kocaeli ili genelinde ve Kartepede fabrikaların sebep olduğu hava
kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/3055)
57.- İstanbul Milletvekili Umut Oranın,
Marmara Bölgesinde yaşanan doğal gaz ve elektrik kesintisine ve
alternatif enerji dağıtım alanları ihtiyacına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/3129)
58.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
Trakya Bölgesinde depreme karşı güçlendirme çalışması
yapılan kamu binalarına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalayın cevabı (7/3143)
59.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
Elektrik Mühendisleri Odasına verilen para cezasına ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/3195)
60.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün,
ticaret siciline kayıtlı olduğu için Türk şirketi
sayılan sermayesi ve ortakları yabancı olan şirketlere
taşınmaz satışına ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/3202)
61.- Konya Milletvekili Atilla Kartın,
yabancılara satılan taşınmazlara ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/3203)
62.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın,
İstanbulda yürütülen Kentsel Dönüşüm ve Yenileme Projesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/3205)
63.- Van Milletvekili Nazmi Gürün, depremden sonra
Vanın yeniden yapılandırılmasına ilişkin sorusu
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/3207)
64.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
doğal gazla ilgili altyapı çalışmalarına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/3213)
65.- Amasya Milletvekili Ramis Topalın,
Yeşilırmak Elektrik Dağıtım AŞ ile ilgili
bazı iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/3216)
66.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlunun,
Marmara Bölgesinde meydana gelen elektrik kesintisinin nedenlerine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/3379)
67.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Kozan,
Aladağ, Karaisalı, Ceyhan, Seyhan, Feke, Çukurova, Yüreğir,
Saimbeyli, Pozantı, Yumurtalık, Sarıçam, Karataş,
İmamoğlu ve Tufanbeylide yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin soruları ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/3383), (7/3384), (7/3385), (7/3386),
(7/3387), (7/3388), (7/3389), (7/3390), (7/3391), (7/3392), (7/3393), (7/3394),
(7/3395), (7/3396), (7/3397)
14
Şubat 2012 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65inci
Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
- Elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama
için üç dakika süre vereceğim.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, sağlık hizmetleri alanında artan
sorunlar ve çalışanların huzursuzlukları hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzele aittir.
Buyurunuz
Sayın Tüzel. (BDP sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olursanız konuşmacıyı
daha rahat dinleyebiliriz.
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, sağlık hizmetleri
alanında artan sorunlar ve çalışanların
huzursuzluklarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Sağlık Bakanı
Recep Akdağın cevabı
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde yaşanan sağlık sorunlarıyla
ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Bugün,
Dünya Öykü Günü. Ülkemizin bütün değerli öykücülerini selamlarken
cezaevindeki şair, yazar, akademisyen, gazeteci, avukat, tüm düşünce
suçlularının özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum.
Diyarbakır
Cezaevinde halkının özgürlüğü için açlık grevine
başlayan Şırnak Milletvekili Selma Irmakın
çığlığını hep birlikte duyalım, keza, Vanda
çadırları ellerinden alınan depremzedeleri de. Bugün toplu
gözaltılar, toplu ölümler, İstanbul Hey Tekstilde olduğu gibi
420 işçinin birden işten çıkartılması, toplu
işten atmalar
Böyle bir ülkede ne yazık ki sağlıklı
kalabilmek mümkün değil.
Geçtiğimiz
haftalarda İstanbul ve Ankarada, Türkiye'nin büyük tıp
fakültelerinin emekçileriyle buluştum. Hocasından hemşiresine,
asistanından teknisyenine, taşeron işçisinden hekimine hepsinin
ortak sorunu, halka sağlıklı hizmet verememek ve
çalışan olarak büyük sıkıntılar yaşamak. Nedeni
ise Hükûmetin hâlen övündüğü Sağlıkta Dönüşüm
Programı adı altında dokuz yıldır sürdürdüğü
sağlık politikalarının yarattığı
tahribatlar, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, Tam Gün Yasası
ve genel sağlık sigortasıyla çoğalan sorunlardır.
Gelir testi için sıralarda, kuyruklarda
SGK kurumlarının önünde
vatandaşlar kuyruk oluşturuyor. Yeşil kartlılar, on sekiz
yaşını geçmiş kız çocuğu bulunan aileler,
kayıt dışı çalışmaya itilmiş 100 binlerce
işçi Sağlık hizmeti alabilecek miyim? sorusunu soruyor. Asgari
ücretin üçte 1inden biraz fazla geliri olanlar ne yapacaklar? Bu parayla ev
kirası mı verecekler, SGK primi mi ödeyecekler, çocuklarını
okula mı gönderecekler yoksa ailelerini besleyebilecekler mi?
Sağlık
Bakanı Sayın Recep Akdağ yakın zamanda
yaptığı basın toplantısında Amacımız,
sağlığı ticarileştiren anlayıştan
kurtarmak. dedi. Sayın Sağlık Bakanına sormak gerekiyor:
Daha iki ay önce Türkiyeyi sağlıkta cazibe merkezi hâline getirmek
amacıyla sağlıkta serbest bölgeleri yasalaştıran 663
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi siz hazırlamadınız
mı? Hekimlik yapmak isteyen aile hekimlerini elektrik, su, kira, ısınma
gideri faturalarını ödeyen ticarethane olmaya zorlayan siz değil
misiniz? SES ve TTB öncülüğünde tüm sağlık emekçileri
Sağlıkta ticaret ölüm demektir. derken onları ideolojik
olmakla suçlayan siz değil misiniz?
Hastane
ziyaretlerimin sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sağlık hizmeti sunumu ekip işi olmaktan
çıkmıştır. Bakanlığın hastaya Ne kadar
işlem o kadar para. anlayışıyla dayattığı
performans ücretlendirmesi sağlık emekçilerinin deyişiyle bonus
biriktirme uygulaması iş barışını bozmuştur.
Hastaya yaklaşımda etik değerler büyük ölçüde
zedelenmiştir. Sağlık emekçileri iş ve gelir
güvencesizliği yaşamaktadır. Uygulanan bu sistemin hastalarla
sağlık emekçilerini karşı karşıya getirmesini ise
hep birlikte biliyoruz, şiddet vakaları gazetelerden düşmüyor.
Daha çok muayene daha fazla kâr anlayışı ile Avrupada en az
yirmi dakika olan muayene süresi SGK tarafından on dakikaya
indirilmiştir. Biliyor musunuz, İstanbul Bağcılar Devlet
Hastanesinde günde 7 bin hastaya bakılmaktadır. Artık
sağlık hizmetinde kalite değil, sayılar konuşuluyor.
Bu çalışma koşullarına dayanabilmek
için ilaç kullanan hekimler vardır ve bu hekimlerden geçen yıl 3
tanesi yaşamını yitirmiştir.
Sağlık Bakanının memleketi Erzurumda
tam bir yılda, Erzurumun nüfusu kadar olan sayı, 1 milyon 300 bin
hastaya bakılmıştır.
Kışkırtılan sağlık
ihtiyacıyla kaynaklar ilaç tekellerine, tıbbi teknoloji tekellerine,
özel sağlık hizmetlerine aktarılmıştır.
Tam Gün Yasasıyla boşalan üniversite
hastanelerinde tıp eğitiminin ciddi yara alacağı
açıkken bu konuda ısrar niye? Alanında deneyimli birçok
yetenekli hoca üniversite dışına itilmiştir. Hastalar
doktorlarından, tıp öğrencileri hocalarından mahrum
bırakılmıştır. Üniversitede hasta bakamayan hoca,
öğrencisine nasıl pratik eğitim verecektir?
Değerli milletvekilleri, sağlık
emekçilerinin ve halkın sesine kulak verilmelidir. Halkın da,
sağlıkçıların da talebi sağlık hizmetlerinin
genel bütçeden karşılanmasıdır; sağlık
hizmetlerinin nitelikli ve ulaşılabilir, ücretsiz
olmasıdır; katkı ve katılım paylarının
kaldırılmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) Değerli
Başkan, bir dakikayla sözlerimi tamamlamak istiyorum. Son bir dakika
verirseniz
BAŞKAN Buyurunuz devam ediniz.
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) Ve elbette ki
değerli milletvekilleri, sağlıklı bir yaşam için her
şeyden önce ülkemizde barışı kazanmak zorundayız.
Sözlerimi dünya halklarının büyük şairi Bertolt
Brechtle sonlandırmak istiyorum:
Bize öyle geliyor ki karşı çıkmak en
iyisi.
Ve en küçük bir sevinçten bile vazgeçmemek.
Ve kovmak yeryüzündeki acıyı yaratanları.
Ve sonunda yaşanır bir hâle getirmek
dünyayı.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Tüzel.
Hükûmet adına Sağlık Bakanı Recep
Akdağ.
Buyurunuz Sayın Akdağ. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Sayın Başkan, yüce Meclisimizin saygıdeğer üyeleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce gündem dışı konuşmada
sağlığı söz konusu eden değerli milletvekiline
teşekkür ediyorum çünkü insanımıza AK PARTİ hükûmetleri
olarak sağlıklı kalmak ya da hastalanan
vatandaşlarımız için hizmet etmek konusunda neler
yaptığımızı, neler
başardığımızı Meclis kürsüsünden bir kere daha
izah etme fırsatını bana verdi. Kendisine gerçekten
teşekkür ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, şükürler olsun ki dokuz seneyi aşkın
iktidarımızda, halkımız, birçok alanda olduğu gibi
sağlık konusunda da çilelerden kurtulduğu bir dönemi
yaşıyor. Kuşkusuz, her hizmet alanında olduğu gibi bir
hizmet sektörü olan sağlık alanında da hâlâ eksiklerimiz var,
yapacak işlerimiz var, yapısal dönüşümümüzü gerçekleştirmek
için atmamız gereken yeni adımlar var ancak vatandaşımız,
gerek koruyucu hizmetlere gerek tedavi edici hizmetlere gerek acil ihtiyaç
duyduğu zaman acil hizmetlere geçmişle kıyaslanamayacak kadar,
şükürler olsun, daha kolay ulaşıyor.
Biraz
önceki değerli konuşmacı Tam Gün Yasasından bahsetti,
genel sağlık sigortasından bahsetti. Özellikle bu konu üzerinde
durarak konuşmama başlamak istiyorum. Türkiye, AK PARTİ İktidarından
önce, ambulanslara hasta koymak için hasta yakınlarından para
istenen, evrakı olmadığı için ya da parası
olmadığı için vatandaşların hastanelerde rehin
tutulduğu, çocuk cenazelerinin hastanelerde rehin tutulduğu bir
ülkeydi. Bunu vatandaşımız, halkımız çok iyi biliyor.
Türkiye, bir işçiye ya da işçi emeklisine Sen sadece işçinin
hastanesine gidebilirsin, SSK hastanesine gidebilirsin, yanı
başındaki sağlık olacağına bile gidemezsin,
devlet hastanesine adımını atamazsın, özel hastanenin
önünden bile geçme. dendiği dönemleri yaşadı. Türkiye,
hastaneye bir şekilde giden, fırsat bulan vatandaşa
Muayenehaneye gel de hizmeti ancak bu şekilde alabilirsin. dendiği
günleri yaşadı, hem de çok yoğun bir biçimde yaşadı.
Tabii o dönemlerde hepimiz sistemin mağduruyduk, bir taraftan
halkımız bu sistemin mağduruydu değerli milletvekilleri, öte
yandan biz sağlık çalışanları sistemin
mağduruyduk. Şöyle tahayyül edelim, geçmişe dönüp bir
hatırlayalım: Bir bebek cenazesi morgda bekletiliyor; onun
annesi-babası üniversite hastanesinde sizin yanınıza gelmiş
-siz üniversite hastanesinde bir hekimsiniz, bir öğretim üyesisiniz- size
diyor ki: Hocam, ne olursunuz, bebeğimi verin de götüreyim. Sizin de
elinizden herhangi bir şey gelmiyor, siz de sistemin mağdurusunuz;
hekim olarak, hoca olarak, asistan olarak elinizden herhangi bir şey
gelmez ki. Ya da ambulansa bir hasta koyacaksınız, size verilen
talimat: Bu ambulansın önce mazot parasını alacaksın,
sonra hastayı o ambulansa koyacaksın. Siz o ambulansın
şoförüsünüz ya da o ambulansta hizmet veren doktorsunuz, o ambulansta
hizmet veren acil tıp teknisyenisiniz; vatandaşla birlikte
çektiğiniz çileyi ve vicdan azabını düşünün.
Şimdi,
Yasasıyla üniversitelerin boşaldığından Sayın
Milletvekili bahsetti, hastaların doktorlarından, öğrencilerin
de hocalarından uzaklaştığını iddia etti.
Değerli milletvekilleri, acaba gerçekler bu mudur? Tam Gün
Yasasından önce Türkiye'de hemen her uzman hekimin bir şekilde
vatandaşla bir para ilişkisi oluşuyordu, sistem bunu
gerektiriyordu. Üniversitelerimizde durum şöyleydi: Özel muayene ve
özel ameliyat adı altında bir işlem vardı; gittiniz,
normalde sizi asistanlar karşılar; bir şekilde hocayla
görüşmeniz gerekiyorsa, öyle bir ihtiyacınız varsa ya hastanede
özel muayene parası vereceksiniz, özel ameliyat parası vereceksiniz
ya da bir muayenehaneye gideceksiniz, durum bundan ibaretti. Şimdi,
Sayın Milletvekili acaba bu sistemin ortadan
kaldırılmasından neden müteessir oluyor, neden rahatsız
oluyor? Bunun vatandaşın lehine olduğunda bir şüphe var
mı?
Değerli
milletvekilleri, Tam Gün Yasasından sonra üniversitelerimizde
yaklaşık olarak 12 bin uzman hekimden yalnızca bin kadarı
aynı anda hem üniversitede çalışmak hem de
dışarıda çalışmak talebini üniversitelerine
bildirmişlerdir. Dikkatinizi çekiyorum: Boşalan üniversite diye
ifade edilen, bin öğretim üyesiyle ilgilidir. Dahası, Türkiye'de 120
bin hekim var. Bu 120 bin hekimin yaklaşık olarak 90 bini kamuda
çalışmaktadır. Bu 90 bin hekimden de
aşağı yukarı 45 bini uzman hekimdir. 90 bin hekimden Tam Gün
Yasasından sonra bir şekilde muayenehaneyle,
dışarıyla ilişkisi kalan yalnızca bin kişidir.
Bundan neden rahatsız oluyoruz? 90 bin kişiden bin kişinin derdi
neden bu milletvekilimizi bu kadar rahatsız ediyor? Biz biliyoruz ki
vatandaşımız hizmete daha kolay ulaşıyor,
vatandaşımız bir muayenehaneye taşınmadan -yoksulumuz,
garibanımız, işçimiz, emeklimiz, esnafımız, köylümüz-
hastaneden faydalanma imkânını buluyor. Bundan neden rahatsız
olunur gerçekten anlamak mümkün değil değerli milletvekilleri.
Şimdi,
bir öğretim üyesinin muayenehanesinin olduğu günleri düşünelim.
Öğleye kadar çalışır bu değerli öğretim üyemiz,
bundan sonra muayenehanesine giderdi -sistem böyle çalışıyordu-
ya da öğleden sonra saat öğle vaktine gelince, üniversitelerimizde
özel muayene, özel ameliyat, özel işlem diye bir usul vardı,
öğretim üyeleri o tarafa geçerdi, cebinde parası olan gider vezneye
para yatırır ve bu şekilde hizmet alırdı. Şimdi,
bir öğretim üyesi muayenehaneye gittiği zaman eğitim nerede
kalıyor, öğrenci nerede kalıyor, hasta nerede kalıyor? Yani
muayenehanesine giden bir hekimin, üniversitede çalışırken
muayenehanesine öğleüzeri giden bir hekimin öğrencileriyle ne kadar
irtibatı olabilir? Ya da öğleden sonra özel muayeneye başlayan
bir hekimin öğrencileriyle ne kadar irtibatı olabilir?
Dolayısıyla burada vatandaşımıza verilen hizmet, sağlıkta
dönüşümle verdiğimiz hizmet Tam Gün Yasasıyla bir kere daha
tescillenmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Milletvekilimiz genel sağlık
sigortasından da bahsetti. Bakınız, gerçekleri iyi görmek
lazım. Bugün, 4 kişilik bir aileyi düşünelim, bu 4 kişilik
ailenin geliri yaklaşık olarak 1.200 lirayı buluyorsa, 1.200
liranın altındaysa bu aile hiç prim ödemeden sağlık
hizmetlerinden yararlanabilir. Zaten biliyorsunuz on sekiz yaşın
altında olan herkes gelirine bakılmaksızın sağlık
hizmetlerinden yararlanıyor. Peki, 4 kişilik bir ailenin geliri 1.200
liranın üstündeyse, 3.600 liraya kadarsa, 1.200le 3.600ün
arasındaysa o zaman kişi başına 30 lira civarında, 35
lira civarında bir prim ödemesi gerekiyor.
Şimdi,
bir sosyal devlet olarak yoksulu, garibanı kollayan, gözeten bir sistem
kurmuş durumdayız. Bir şekilde sigortası olmayan bir aile,
herhangi bir akardan ya da başka bir yerden geliri varsa, tabiatıyla,
bu gelirinden küçük bir prim ödeyerek bu hizmetten yararlanıyor ama
yoksullar için, AK PARTİ hükûmetleri, bir sosyal devlet olma gereğini
öteden beri yerine getirmiştir, bundan sonra da yerine getirmeye devam
edecektir. Bu ülkede yoksul ve gariban bir kişi, çok açık ifade
ediyorum, AK PARTİ hükûmetlerinde dokuz yıldır Sağlık
Bakanlığı yapan bir siyasetçi olarak ifade ediyorum, bu ülkenin
yoksul ve garibanı bundan böyle hiçbir hastanenin önünde boynunu
eğmeyecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Velev ki önüne gittiği hastane bir özel hastane olsun, değişmez.
Eğer acil bir durumu varsa, yoğun bakım ihtiyacı varsa,
isterse bir özel hastane olsun, isterse Sosyal Güvenlik Kurumuyla
anlaşması olmayan bir özel hastane olsun, vatandaşlar bu hizmeti
o özel hastaneden ceplerinden 5 kuruş ödemeden bile alabilmektedir.
Bu
usule uymayan, Hükûmetimizin ortaya koyduğu bu kurala uymayan herhangi bir
özel işletme, özel hastane olursa bunun için de gerekli
yaptırımları uyguluyoruz.
Bizim
vatandaşlarımızdan istirhamımız şudur: Kendileri
için getirilen haklardan bütün vatandaşlarımız,
halkımız yeterince yararlanmalıdır. Bu, koruyucu hizmetler
açısından da böyledir, tedavi edici hizmetler açısından da
böyledir, bireyin kendi sağlığını koruması
açısından da böyledir.
AK
PARTİ hükûmetleri olarak bundan böyle de
vatandaşımızın sağlığını korumak,
onu hiçbir zaman bir sağlık kuruluşu önünde, kapısında
sahipsiz bırakmamak için gayretlerimize devam edeceğiz ve
Allahın izniyle, bunlardan daha iyisine de halkımız
layıktır, daha iyisine de halkımızı
kavuşturacağız.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akdağ.
Gündem
dışı ikinci söz, Kütahya iline yapılan kamu
yatırımları hakkında söz isteyen Kütahya Milletvekili Alim
Işıka aittir.
Buyurunuz
Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahya iline yapılan kamu yatırımlarına ilişkin
gündem dışı konuşması ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Kütahya iline yapılan kamu yatırımları
hakkında sizleri bilgilendirmek üzere söz aldım. Bu vesileyle tekrar
saygılarımı sunuyor, iyi bir çalışma haftası
diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, bilindiği gibi, Kütahya ili 2002 yılından bu
yana yapılan her seçimde iktidar partisine en fazla oy desteği
vermiş birkaç ilden birisi olmuştur. Ancak ne yazıktır ki,
aynı dönemde bu oy desteğinin karşılığını
hizmet olarak alamamış ve seçim yılları
dışında âdeta iktidar
partisi tarafından unutulmuş bir il olmuştur. AKPnin
iş başına geldiği tarihten bu yana ilin en önemli istihdam
kaynaklarından olan Şeker Fabrikası, Azot Fabrikası,
ETİ Gümüş, Osmangazi Elektrik Dağıtım Şirketi ve
KÜMAŞ AŞ gibi tesisler özelleştirilerek istihdam kapasitesi
daraltılmış, ilimize yıllardır hizmet veren ve her
yıl yaklaşık 10 bin asker ile 50 bine yakın asker
yakınının ziyaret ettiği jandarma taburu ve benzeri gibi
bazı kamu kurumları da kapatılarak başka illere
taşınmışlardır.
İle
hizmet vermeye devam eden diğer kamu kurum ve kuruluşlarında ise
taşeron sistemiyle Türkiyenin gündemine getirilen, âdeta kölelik
sistemi olarak tanımlayacağımız bir ucube sistemle
gençlerimiz ili terk etmek zorunda kalmışlardır. AKP hükûmetleri
döneminde ilimize gerek kamuda gerekse özel sektörde ek istihdam
yaratılamayınca göç artmış ve ilin 2000 yılında
657 bin olan nüfusu 2011 yılında 564 bine gerileyerek 100 bine
yakın çoğu genç erkek işsizimizin başka illere gitmesine
yol açılmıştır. Bu rakamlarla 81 il içerisinde 2000
yılında yaklaşık yüzde 1lik nüfus payıyla 34üncü
sırada yer alan Kütahya ili bugün yüzde 0,75lik payla 36ncı
sıraya gerilemiş, aynı dönemde Türkiye nüfusu yüzde 10un üzerinde
artış gösterirken Kütahya nüfusu yüzde 14 oranında düşerek
reel anlamda yüzde 25e varan küçülmeleri maalesef bu il
yaşamıştır; bunun sonucunda da milletvekili
sayımız 6dan 5e inmiştir.
Eski
ismiyle Devlet Planlama Teşkilatı, yeni ismiyle de Kalkınma
Bakanlığı resmî verilerine göre, kamu
yatırımlarının illere göre dağılımları
incelendiğinde, AKPnin iktidara geldiği 2002 yılı
öncesindeki 1999-2002 yılları bütçe döneminde görev yapan 57nci
Hükûmet döneminde 81 il içerisinde ortalama 29uncu sırada yer alan
Kütahya ili, 2003-2011 yıllarını kapsayan dokuz yıllık
AKP hükûmetleri döneminde ise tam 10 sıra gerileyerek ortalama 39uncu
sırada yer almıştır; yani son on yılda il geriye gitmiş,
istihdamı daralmış ve göç artmıştır.
İlimiz,
iktidar mensuplarının her fırsatta övünerek bahsettikleri duble
yollardan kendine düşen hakkını alamamış, Türkiyedeki
tüm şoförler bugünlerde delik deşik olmuş yollar nedeniyle
neredeyse Eskişehir-Kütahya ve Kütahya-Afyon güzergâhlarındaki
işleri yolların durumu nedeniyle kabul etmez hâle gelmişlerdir.
Değerli
milletvekilleri, söz konusu Devlet Planlama Teşkilatı resmî
verilerine göre, bahsettiğim 57nci ve 58, 59, 60 ve 61inci Hükûmet
dönemlerindeki bu gelişimin sektörlere göre dağılımı
incelendiğinde -özet olarak paylaşmak istiyorum- son dokuz
yıllık AKP İktidarı döneminde Kütahya ili tarımda
alması gereken payın toplamda sadece dörtte 1ini almış,
madencilikte ve imalatta hakkının üzerinde katkı almış,
enerjide alması gereken kamu yatırımlarının sadece
dörtte 1ini, ulaştırmada sadece onda 1ini, turizmde sadece seksende
1ini, konutta sadece on birde 1ini, eğitimde dörtte 3ünü,
sağlıkta beşte 3ünü, diğer yatırımlarda sadece
dörtte 1ini, toplamda ise alması gereken payın sadece ve sadece
yarısını alabilmiştir, durum budur. Son dönemde, 2011 nüfus
sayımı sonucunda, Türkiyede en fazla göç veren Isparta ilinden sonra
2nci il unvanını almıştır. Yine AKP
İktidarı döneminde, Türkiye genelinde kapatılan 16 bin dolayındaki
ilköğretim okulundan 549 köy okulunu kapatarak Türkiye 1incisi
olmuştur. İktidarı, bu ili duymaya ve hizmete davet ediyorum.
Hepinizi
saygıyla tekrar selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Hükûmet
adına Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel
Eroğlu.
Buyurunuz
Sayın Eroğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işıkın gündem dışı
konuşmasına cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim.
Evvela
şunu ifade edeyim: Kütahyaya hakikaten çok büyük yatırımlar
yapıyoruz, yapmaya da devam ediyoruz. Tabii bunun bilinmesi gerekir.
Zaten, Kütahyalılar da bunu takdir ettikleri için her seçimde bunu
sandık başında bize gösteriyorlar, bir kere onu da ifade edeyim.
Evvela,
ben kendi Bakanlığımdan başlayayım. Biz orada, Çevre
ve Orman Bakanlığı, şimdi de Orman ve Su İşleri
Bakanlığı olarak Pullar Göleti sulaması, Gümele Göleti
sulaması, Tavşanlı sulaması ikmali, Konuş Göleti gibi
pek çok göletleri tamamladık, sulamaları tamamladık.
Ayrıca, tam 32 adet dere ıslahını bitirdik. İsimlerini
saymayacağım çünkü her birisini saymak zaman alır. Bunun dışında,
Beşkarış Barajı vardı, yıllardan beri
bitmemiş, hatta ben geldiğim zaman Bu baraj kaç yılda biter?
dediğim zaman Bu ödeneklerle yetmiş iki yılda biter. diye
DSİdeki arkadaşlar ben Genel Müdürken söylediler. Biz
Beşkarış Barajını da yıldırım
hızıyla bitirdik, şu anda da Beşkarış
sulamasının projeleri devam ediyor ve Mayıs 2012de, bu
yılın Mayıs ayında ihale edeceğiz; yaklaşık
96.860 dekar arazi sulanacak, ödeneği de var. Kütahyada Hasanlar
Barajı vardı. Kütahyalılar geldiler, Fahri hemşehri olarak
bu barajı yap. dediler. Ben de Kütahyanın fahri hemşehrisi ve
Simavın fahri hemşehrisi olmaktan dolayı büyük bir gurur
duyuyorum ve neticede, Hasanlar Barajının inşaatına
başladık, şu anda yüzde 50si tamamlandı ve barajın
bitim tarihini de 31 Mayıs 2012 saat 13.00ü 13 geçe bitsin. diye kesin
talimat verdim. Bununla ilgili, Hisarcık ve Sanlar ovalarındaki 8.630
dekar alan sulanacak, bunun da ödeneği var. Ayrıca, Hasanlar
sulamasının da inşaat ihalesi yapıldı, 24 Ocak 2012
yani geçtiğimiz günlerde yapıldı, burada da 8.630 dekar alan
sulanacak.
Şimdi,
Kütahyalılara büyük bir müjde vermek istiyorum. Ben, Kütahyaya
gittiğimde Aslanapa Kureyşler Barajını mutlaka yap. diye
talep etmişlerdi, hakikaten bu da önemli bir şey. Bununla ilgili
proje yapımını başlatmıştık. Şimdi,
şu anda baraj inşaatıyla alakalı, yatırım programına
dâhil oldu, hatta şu anda teklifler de alındı, bu sene de
gideceğiz, birlikte, hep beraber kazmayı vuracağız.
Şimdi,
ben, tabii, bir sürü dere ıslahları var, onlardan
bahsetmeyeceğim ama Kütahyayla ilgili çok büyük bir müjdeyi buradan verme
fırsatı verdiği için değerli hemşehrim Alim
Işık Beyefendiye teşekkür ediyorum. Efendim, Kütahyada 29 adet
gölet ve sulamasını programa aldık. Yıldırım
hızıyla yapacağız ve temel attığımız
gün, 364 günde bitecek. Bakın, bunları, Kütahyalılar beni
buradan dinliyorlardır
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bakın:
1)
Kütahya Konuş Göleti, 1.030 dekar, inşaatı bitti.
2) Simav Söğüt Göleti,
3) Tavşanlı
Şenlik Göleti,
4) Tavşanlı Uluçam
Göleti,
5) Hisarcık Güldüren
Göleti,
6) Gediz Göleti ve
sulaması,
7) Simav Yemişli Göleti,
8) Gediz Yağmurlar
Göleti,
9) Domaniç Çukurca Göleti,
10) Simav Kiçir Göleti,
11) Merkez Başören
Göleti,
12) Tavşanlı
Doğanlar Göleti,
13) Şaphane Göleti,
14) Tavşanlı
Kayı Göleti,
15) Gediz Yunuslar Göleti,
16) Domaniç Çamlıca Göleti,
17) Gediz Gümüşlü
Göleti,
18) Tavşanlı
Kışlademirli Göleti,
19) Pazar Orhanlar Göleti,
20) Simav Yağmurlar
Göleti,
21) Hisarcık Kayaköy
Göleti,
22) Hisarcık
Arapşah Göleti,
23) Simav Yeşilköy
Göleti,
24) Gediz Kızılüzüm
Göleti,
25) Gediz Fırdan Göleti,
26) Gediz Kayacık
Göleti,
27) Gediz Işıklar
Göleti,
28) Gediz Ilıcasu
Göleti,
29) Şaphane Üçbağ
Göleti.
Bu 29 tane gölet ve
sulamasını bitireceğiz. Yani ben şunu ifade edeyim: Kütahya
Kütahya olalı bu kadar baraj, gölet görmemiştir; göremez de çünkü
hepsini bitireceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya)
İnşallah bitirirsiniz Sayın Bakan.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Bunun
dışında -daha müjdelerimiz var, bitmedi- Kütahyada muazzam bir
ağaçlandırma seferberliği başlattık. Biz 845.400 dekar
arazide çalışma yaparak Kütahyamızda 32 milyon fidanı
toprakla buluşturduk. Şu anda 2 tane kent ormanı kurduk
Kütahyaya. 16 tane orman içi dinlenme yeri, mesire alanı inşa ettik;
Kütahyamıza sunduk.
Ayrıca Kütahyada ne
kadar otomatik meteoroloji ölçüm istasyonu talep edilmişse hepsini
karşıladık. Bakın, şu ana kadar 7 tanesi kuruldu.
Dumlupınara, Gediz, Emet, Kütahya merkez, Simav, Tavşanlı ve
Kızılcık köyüne 7 tane otomatik meteoroloji ölçüm istasyonu
kurduk. Son Simava gittiğimde 3 tane daha talep ettiler, onun da
kurulması talimatını verdim. Bunlar Altıntaş,
Pazarlar, Domaniç; bunları da kuracağız.
Bunun dışında,
ben Çevre ve Orman Bakanıyken Kütahyadan çevreyle ilgili ne talep
getirilmişse hepsini yerine getirdim. Bakın, sadece
Bakanlığımızdan o tarihlerde 4 milyon TL sırf çevre
için hibe yatırımlar yaptık. Pek çok belediyeye -şu anda
sayısını unuttum- 12 tane belediyeye, hatta bir
kısmını müşterek kullanıyor, 15 belediyeye özel
sıkıştırmalı çöp kamyonu gönderdik.
Efendim, bunlarla bitmiyor
bakın, sadece bizim Bakanlık değil. Sağlık
Bakanlığı 2 devlet hastanesi olmak üzere 21 sağlık
tesisini hizmete açtı.
Bir de şu müjdeyi
vereyim: Biz Kütahyaya gittiğimizde Kütahyalılar çok modern bir
eğitim ve araştırma hastanesi talep ettiler ama yer problemi
vardı. Yerini de biz Kütahya milletvekillerimizle birlikte,
Kütahyanın Afyonkarahisar çıkışında, sağ tarafta
muhteşem bir ormanlık alan var, burada
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Bakanım, orayı şimdi
değiştirmek istiyorlar, ona müsaade etmeyin o zaman.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Evet, peki.
Size de hitap ediyorum, merak etmeyin. Size söylüyorum zaten, siz de duyun
diye.
Şimdi,
tarım sektörüne
ALİM
IŞIK (Kütahya) Hayır, şu anda başka yere
taşımak istiyorlar hastaneyi, haberiniz olsun.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Evet, tamam,
peki. Peki, tamam.
Bakın,
tarım sektöründe geçen yıl sonuna kadar 327 milyon TLlik
tarımsal destek verilmiş. Millî Eğitim Bakanlığı
1.165 yeni derslik yapmış. Nasıl oluyor bu? Yeni derslik
taleplerini karşılamış ve Kütahyada, Dumlupınar
Üniversitesi bünyesinde 7 tane birim hizmete açıldı.
Efendim,
Ulaştırma Bakanlığı destan yazıyor. Bakın
ALİM
IŞIK (Kütahya) Hastane kapandı, Tıp Fakültesi Hastanesi
kapatıldı.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Yenisi
açılıyor. Bazı köylerde kapanmamış olabilir ama
lütfen, sayın milletvekillerim, orada nüfusun artması için siz de
biraz gayret edin, teşvik edin.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Gayret mi etsin, teşvik mi etsin, hangisi?
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Şimdi,
maalesef, nüfus artış hızı Kütahyada düşük.
Afyonkarahisarda da düşük ama
ALİM
IŞIK (Kütahya) Afyon da benzer Sayın Bakan, Afyon da bizden çok iyi
değil.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla)
Afyonkarahisarın nüfusunu şimdi 700 bine yükselttik Allaha
şükür, Kütahyayı da kısa zamanda 700-750 bine yükseltelim
birlikte.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Afyon da bizden çok iyi değil o konuda.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Şimdi,
bakın, Millî Eğitim Bakanlığı dışında,
Ulaştırma Bakanlığı. Efendim, Ulaştırma
Bakanlığının geçen yıl sonuna kadar
yaptığı yatırımı okuyorum: Tam 355 milyon 7 bin
382 TL Ulaştırma Bakanlığı yatırım
yapmış. Özellikle Ulaştırma
Bakanlığımız şu ana kadar
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Bakanım, Afyon-Kütahya yoluna hiç kimse
yük almıyor.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Tamam, bir
müsaade et, müsaade et. Bak, bak, bak, şimdi, Bozüyük
Bakın,
Bozüyük
ALİM
IŞIK (Kütahya) Çukurdan gidemiyor, çukur her taraf.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Efendim, yağışlardan
dolayı tahrip olmuş olabilir ama şu anda Afyonkarahisardan veya
Kütahyadan İstanbula biz yedi sekiz saatten önce gidemiyorduk. Bilecik
rampalarında kamyonun arkasına kilometrelerce -ben de o bölgenin
insanıyım- takılıp kalıyorduk ama şu anda
ALİM
IŞIK (Kütahya) Alması gerekenin onda 1ini almıştır
Sayın Bakan, onda 1ini; 9unu istiyoruz sizden.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Müsaade edin,
ben sizi dinledim.
BAŞKAN
Sayın Işık
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Ben sizi
dinledim. Lütfen, karşılıklı nezaket
Hemşehriyiz.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Bakan, devam ediniz.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Onu da vereceğiz. de de bitsin Sayın
Bakanım.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Üstelik, ben
de Simavın hemşehrisiyim. Hemşehriyiz, birlikte
yapacağız. Sayın Vekilim birlikte yapacağız, ben de
takipçisi olacağım.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Yapılanı çok büyük bir hizmet gibi göstermenin
bir anlamı yok Sayın Bakan.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Söz
veriyorum, ben de takipçisi olacağım.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Biri veren dokuzunu da verir.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Yeni dönemde yol istiyoruz biz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Bakın,
şu anda Bozüyükten İstanbula gitmek için Bozüyükten giriyoruz
Mekeceden dağları deldik, Mekeceden çıkıyoruz. Şimdi
inşallah, kısa zamanda burası, Bozüyük-Kütahya ve Afyonkarahisar
yolu var ya, orası bitümlü sıcak karışım, yani
halkın sıcak asfalt dedikleri asfalttan yapılacak. Hava
şartları müsait olunca tabii ki, ben de biliyorum.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan, Kütahyaya yapılan hizmet Afyona
yapılmış demektir.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Hayır,
Kütahyaya yapacağız.
Bunun
dışında, bakın, bölünmüş yollar;
Kütahya-Abide-Uşak bölünmüş yolu, Dumlupınar-Altıntaş
ve Balıkesir yolu da, şu anda projesi yapılıyor, yani
Kütahya, hem Uşaka hem Afyonkarahisara hem Eskişehir hem
İstanbul hem de Balıkesire bağlanmış olacak. Bunun
dışında
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan, proje var yol yok, bizim
sıkıntımız bu, yol istiyoruz biz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Peki, ben
size göstereyim. Haydi yolu görmediniz, TOKİnin
yaptıklarını da mı görmüyorsunuz koca binaları? 5.378
tane konut inşa etmiş ve inşa etmeye devam ediyor.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakan, nüfus boşalıyor diyor
ama
konutlarda kim oturacak?
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) KÖYDES,
BELDES deriz
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Nüfus boşalıyor diyor...
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Şimdi
efendim bakın, o zaman size bir şey söyleyeyim: Nüfus
boşalıyor diyor ama
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bakın, Ispartada yüzde 20
boşalmış nüfus
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Sayın
Vekilim, bakın 2007 yılında sigortalı işçi
sayısıyla 2012 Ocaktaki sigortalı işçi
sayısını aldım, lütfen rakamlara dikkat edin; Kütahyada
2007 yılında 28 bin sigortalı işçi varken 2012 Ocak
ayında 49 bin sigortalı işçi var. İstihdam daha
iyileşiyor, bundan daha iyisi can sağlığı.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Aylık kaç para alıyorlar bir de onu anlatın.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) İkincisi:
Peki, ben şöyle söyleyeyim
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ispartada altı ayda yüzde 100 artmış
bakın, rakamları doğru vereceksiniz Sayın Bakan.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen karşılıklı
konuşmayalım, lütfen dinleyiniz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla)
Anlaşılan konuşmamdan rahatsız oluyorsunuz.
Peki,
şimdi, tamam, yaptıklarımızı bir kefeye koyduk;
şimdi, yapacaklarımızın, yatırımların ben
size müjdeyi veriyorum.
ALİM
IŞIK (Kütahya) On yılın hesabını verin bize,
yapacaklarınızı boş ver.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Tamam,
yapacaklarımı söylüyorum ben.
Bir: Eğitimde
100 milyon TLlik yatırım ayırıyoruz.
İki:
Sağlıkta 170 milyon TL. Lütfen yazın.
Ulaştırmada
350 milyon TL, madencilikte 220 milyon
TL, DSİ 100 milyon TLlik yatırım yapacak. Enerjide 30 milyon TL
ve diğer birimlerde 100 milyon TL olmak üzere 1 milyar 70 milyon TL
Kütahyaya 2012 yılında yaklaşık 1 milyar TL yaptık.
Yeter mi?
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Bakanım, ancak teşekkür ederiz,
eğer vermediklerinizi bu sene alırsak teşekkür ederiz. Seneye de
oraya çıkarsak teşekkür ederiz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla)
Şimdi, değerli hemşehrilerim bakın, Halep oradaysa
arşın burada. Halep oradaysa arşın Simavda,
arşın Kütahyada. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bakın,
Simav depremiyle ilgili Sayın Vekilime ben teşekkür ediyorum
bunları bize açıklama imkânı verdi.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Simav depremini
Vanla birleştirmediğiniz sürece hiç konuşmayın.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla)
Simavda 19 Mayısta deprem oldu hemen birlikte, hep beraber,
vekillerimiz sağ olsun -vekilim de oradaydı- birlikte el attık
ve şu anda 928 konutta vatandaşlarımız dört dörtlük
binalarda oturuyor, bakın bitti. İki, hak sahiplerine teslim edildi.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Anahtarlarını geri verdiler
Sayın Bakan.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla)
Okullar bitmek üzere, hatta bütün
oradaki okulları bizzat ben takip ettim, inşallah kısa zamanda
okulların tamamı da bitmiş olacak.
Ayrıca,
Beycede ilköğretim okulu on gün içinde teslim edilecek, diğer
okullar ise iki ay içinde teslim edilecek,
dört dörtlük okullar.
Bunun
dışında, hükûmet konağının üçüncü kat betonu
Bakın hükûmet
konağında yer yoktu o yeri bu hemşehriniz verdi. Meteoroloji
çıksın, Simava hükûmet konağı lazım diye
Hiç olmazsa
buna teşekkür etseydin Sayın Vekilim ya Allah aşkına.
Hiçbir şeye teşekkür etmiyorsun yani hemşehriyiz bir de.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın
Bakanım, herhâlde vereceksiniz yani siz de o bölgenin
Bakanısınız, biz de size başkaları gibi davranmıyoruz,
teşekkür ediyoruz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla)
Şimdi bunun dışında bakın, devlet hastanesi
Şimdi sizden o zaman ben bir şey talep edeyim: Şimdi devlet
hastanesi için yer istediler, ben dedim ki: Ormandan beğendiğiniz yeri
verin. Ama Simavlılar dediler ki: Orman uzak, belediyenin bir yeri var,
belediye versin. Muhteşem bir hastane yapalım diye karar aldık.
Lütfen birlikte gayret edelim o zaman belediye
Nasıl ki biz belediyeye
büyük yardım ediyoruz, bu şekilde oraya
Simav
için bakın şu anda okullar yapıldı mı? Konutlar
yapıldı mı? Ayrıca camiler, bütün şeyler
yapılıyor mu?
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın
Bakanım, birlikte gidelim neyse yapılması gereken hayhay,
memnuniyetle.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla)
Hükûmet konağı için yer istediniz? Bunu da verdik mi
Sayın Vekilim.
Şimdi hastanesi
kaldı, hastane için ormandan yer Simavlılar, siz de
Simavlısınız, vekillerimle beraber Simava gidin, nereye
istiyorsa ormanda, bana ait bir yer istiyorsa, Bakanlığıma ait,
başımın üstünde yeri var ama onlar diyorlar ki Belediyeye ait
bir yer istiyoruz. Siz onu alırsanız, hemen de ben söz veriyorum,
Sağlık Bakanımızla birlikte el ele tutarak takip edeceğiz.
Yani,
Sayın Vekilim, tabii söylenecek çok şey var ama şunu
yapalım mümkünse: Maksadımız Kütahyayı ve bütün Türkiyeyi
kalkındırmak. Lütfen, bir eksiklik varsa, ben de Kütahyanın bir
hemşehrisi, fahri hemşehrisi ve hizmetkârı olarak,
yapılacak şeyleri lütfen bana verirseniz bizzat birlikte takip
edelim.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Bakanım, biz de zaten onun için size söylüyoruz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Bu gururu hep
beraber yaşayalım.
Ben,
hepinize çok teşekkür ediyorum. İnşallah, güzelliklere vesile
olur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum efendim, sağ olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Eroğlu.
Gündem
dışı üçüncü söz, Suriyede yaşanan sorunların
sınır illerimize etkileri hakkında söz isteyen Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şekere aittir.
Buyurunuz
Sayın Şeker. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin,
Suriyede yaşanan sorunların sınır illerimize etkilerine
ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET
ŞEKER (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Suriyede yaşanan olaylar ve
ülkemize yansımalarına ilişkin gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın
milletvekilleri, 2 Şubat 2011 tarihinde Suriyenin Öncüpınar
Sınır Kapısıdan geçerken bir tır gümrük muhafaza
memurları tarafından yakalandı. Bu tırın içerisinde
silahlar vardı. Bu silahlar Gürbulak Sınır Kapısından
geçerek Kilisin Öncüpınar Sınır Kapısından Suriyeye
girerken yakalandı. Yaklaşık on tane ili de bu arada geçmiş
oldu. Yaklaşık bu olayın üzerinden bir yıl geçti. Bir
yıl geçmesine rağmen bu silahlarla ilgili hiçbir açıklama
yapılmadı. Bu silahlar nereye gidiyordu? Bu silahlar Suriyedeki isyancılara
mı, Suriye ordusuna mı yoksa başka bir yere mi gidiyordu? Bu
silahların hangi devlete ait olduğu, hangi marka olduğu,
Hükûmetçe maalesef herhangi bir şekilde bununla ilgili açıklama
yapılmadı.
Yine,
aradan geçen bir yıl sonra 7-8 Ocak tarihinde yani bu yılın 7-8
Ocak tarihinde beş tane tır daha yakalandı bu sınır
kapısında. Basında yer alan haberlere göre, bunların da
içerisinde sodyum sülfat ve silah malzemesi, silah yapımında
kullanılan maddeler olduğu açıklandı. Ancak bununla ilgili
Kilis Valiliğinden aldığımız bilgiler neticesi
TÜBİTAK, Gümrük Müsteşarlığı ve Kara Kuvvetleri
Komutanlığından oluşan bir bilimsel kurulun bunları
incelediği ancak şu ana kadar bir açıklama
yapılmadığını da dikkatlerinize sunarım.
İlk
tırdaki malzemeler bundan bir ay önce Osmaniyedeki Toprakkale askerî
birliğine teslim edildi ve yine bir açıklama yok. Bu silahlar ne
malı, nereye gidiyor, nerede kullanılacak bunlarla ilgili bir bilgi
yok. Kilis Valisi bunlarla ilgili şöyle bir açıklama yaptı: Son
tır da diğer tırlar gibi bir ihbar sonucu yakalanmıştır,
bunlarla ilgili çalışmalarımız devam etmektedir.
demiştir. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü
Sayın Selçuk Ünal bununla ilgili bir açıklama, yapmış, yine
yuvarlak bir açıklama, gümrük memurlarının
yaptığı olağan işler olarak bunları
yorumlamıştır. Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Hayati
Yazıcı teknik çalışmalarının devam ettiğini
ancak yine bu silahlarla ilgili bir açıklama yapmamıştır.
İranın Ankara Büyükelçiliği Gürbulak Sınır Kapısından
yani İrandan geçtiği için yazılı bir açıklama yaparak
Suriyeye silah gönderdikleri yolundaki iddiaları reddetmiştir.
Gümrükten sorumlu Kilis Vali Yardımcısı da buna benzer bir
açıklama yapmıştır.
Tırlarda
bahsedildiği gibi bomba ve silah yapımında kullanılan
malzemeler varsa nasıl oluyor da bunlar Gürbulak Sınır Kapısından
Kilis Öncüpınar Sınır Kapısına kadar on tane ili
elini kolunu sallayarak dolaşabiliyor? Bu ülkenin güvenlikle ilgili,
istihbaratla ilgili zaafları mı var? Bu malzemeler Suriyedeki
isyancılara mı gidiyor yoksa Suriye ordusuna mı gidiyor?
Bunları kim planlıyor, kim organize ediyor? Ya da bu yakalananın
dışında başka tırlar geçmiş midir? Başka
silahlar geçmiş midir? Bizim de vesile olduğumuz, ülkemiz üzerinde
güvenliği tam tesis edemediğimiz için bu silahlar, bu ülkelere gidip
birtakım insanların ölümüne, yoksul, fakir insanların ölümüne
sebep olmuş mudur?
İkinci
olay da sayın milletvekilleri, Kiliste gümrükleme sahasında bir
mülteci kampı kurulması olayı. Burada bir mülteci kampı
kurulmasına karar verilmiş, bu işte koordinasyonu sağlamak
üzere Sayın Beşir Atalay görevlendirilmiştir. Tam da
sıfır noktasına Suriyeye
Sevgili
arkadaşlar, şimdi burada sizlere şunu sormak istiyorum: Bugün
eksi 20 derecede Vanda yaklaşık 50 bin kişi çadırda
soğuktan titremekteyken, nereden geleceğini bilmediğimiz
mülteciler için bugünden bir kamp kurma ve konteynerlerden oluşan bir kamp
kurma doğru mu? Bunu sizlerin vicdanlarınıza
bırakıyorum.
Bu
kamp, provokasyona açık bir kamp, yaklaşık
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞEKER (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET
ŞEKER (Devamla) - Son günlerde hepinizin malumu olduğu üzere -ne
diyorduk- MİT Müsteşarıyla ilgili savcılık ifade
talebinde bulundu ve Sayın Cumhurbaşkanımızla görüştü.
Sayın Cumhurbaşkanımız şunu söyledi: Asıl büyük
olan resme bakmak lazım. Ben de sizleri büyük olan resme bakmaya davet
ediyorum sayın milletvekilleri. Büyük resim Suriyedir, büyük resim Arap
Yarımadasıdır, büyük resim İsraildir, büyük resim
Amerikadır.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şeker.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 73üncü maddesi uyarınca Sayın Oktay
Vuralın bir söz talebi vardır, onun söz talebini yerine
getireceğim.
Buyurunuz
Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
İç Tüzükün 73üncü maddesine göre, MİT Kanununda
değişiklik öngören kanun teklifinin TBMM
Başkanlığınca yalnızca Adalet Komisyonuna değil,
Anayasa, Millî Savunma ve İçişleri komisyonlarına da havale
edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim,
şimdi Adalet Komisyonunda, özellikle son günlerde meydana gelen KCK,
devletin görevlileri, ilişkilerinin sorgulanmasıyla ilgili bir kanun
teklifi görüşülmektedir ve Sayın Meclis Başkanı bu kanun
teklifini Adalet Komisyonuna havale etmiştir.
Aslında
bu kanun teklifi Anayasamızın eşitlik prensibiyle, hukukun
üstünlüğü prensibi ve Anayasamızın başlangıcında
yazılı olan hiç kimseye ve zümreye ayrıcalık, istisna
tanınamaz hükmünü de haleldar eden ve aynı zamanda da devletin
diğer ilgili kurumlarını da ilgilendiren bir kanun teklifidir. Çünkü
bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti devletinin çeşitli kurumları
vardır ve bu çeşitli kurumlarının kanun çerçevesinde
verilmiş görevleri bulunmaktadır. Bu çerçevede Millî Savunma
Komisyonu ya da İçişleri Komisyonunun üstlendiği birtakım
görevler de bulunduğuna göre, Sayın Başkanın bu ilgili
kanun teklifini sadece ve sadece Adalet Komisyonuna havale etmiş
olması kabul edilemez çünkü havale edilen bu kanun teklifi aynı
zamanda Anayasaya aykırı. Biraz önce ifade ettiğim gibi, kanun
önünde eşitlik, hiç kimseye kanun dışında görev verme
talimatının olamayacağına ilişkin hükümler, hukukun
üstünlüğü hükümleri, imtiyaz tanıma hükümleri dikkate
alındığında, bu kanun teklifinin Anayasa Komisyonuyla da
alakası vardır. Bu kanun teklifinin devletin güvenliğiyle ilgili
kurumları olan Millî Savunma Bakanlığıyla alakası
vardır, devletin güvenliğiyle ilgili olan İçişleri
Bakanlığıyla alakası vardır.
Dolayısıyla,
böyle bir kanun teklifi devletin ilgili kurumlarının görüşü
alınarak tasarı olarak gelmediğine göre, hiç olmazsa devlet
geleneği ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin yönetim
anlayışı çerçevesinde ivedilikle diğer komisyonlarda görüşülmesi
gerekmektedir çünkü bu konuştuğumuz kanun teklifi,
bir terör örgütünün devletin hüküm ve tasarrufu altında
yönetildiğine, kurulduğuna ve buna ilişkin de siyasi bir karar
verildiğine ilişkin bir süreçle ilgilidir.
Böyle
bir durumda, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Sayın Başkanın
yaptığı bu havalenin, bu kanun teklifini ilgilendiren
komisyonları dışlaması milletvekillerimizin de egemenlik
yetkisini kullanmasını engellemiştir. Bu bakımdan, bu
havale uygun olmamıştır, üstelik Anayasaya aykırı ve
yürütülmekte olan bir soruşturmayı bizatihi engellemeye yönelik,
ayrıca suç olarak tarif edilen birtakım hususları da
hukukileştirerek bir siyasi, hukuki imtiyaz sağlayan bir kanun
teklifi sadece ve sadece Adalet Komisyonunda görüşülemez.
Bu
bakımdan, Başkanlığın şu anda Adalet Komisyonunda
görüşülen bu kanun teklifiyle ilgili bu havaleyi yeniden
değerlendirmesi ve biraz önce ifade ettiğim gibi, Anayasa yönüyle
Anayasa Komisyonuna, devletin güvenliğiyle ilgili kurumlar yönüyle de
Millî Savunma Bakanlığı ve İçişleri Komisyonunu
ilgilendirmesi bakımından onlara da havale edilerek bu komisyonlarda
yer alan milletvekillerimizin görevlerini yapmasını temin etmesi
gerekiyor.
Çok
önemli bir kanun teklifidir. Yangından mal kaçırır gibi... Bu
kanun teklifiyle devletin kurumlarını töhmet altında
bırakmak ya da hukuk dışı talimatları
hukukileştirmeye yönelik millî iradenin, millî egemenliğin tesis
edildiği Parlamentoda uygun zeminlerde görüşülmesini sağlamak
Başkanlığın görevlerindedir.
Dolayısıyla,
biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Sayın Başkanın sadece bu
kanunu Adalet Komisyonuna göndermesi yerine, diğer komisyonların da
çalışma yapmasını temin edecek şekilde görev
dağılımı yapması gerektiğini ifade ediyoruz. Bu
konuda Başkanlığın inisiyatif almasını istirham
ediyorum.
Saygılarımı
arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.
Sayın
milletvekilleri, İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vuralın bu
görüşleri Başkanlıkça değerlendirilecektir.
Teşekkür
ederiz.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkanım
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, tabii, kanun teklifinin bu yönüyle
bakıldığı zaman esas komisyon tarafından ele
alınması, diğer komisyonlar tarafından ele
alınmasını da engeller. Bu bakımdan sizden istirhamım,
şu anda Sayın Başkanla görüşmek suretiyle, bu kanun
teklifinin, bu kanun teklifini ilgilendiren diğer komisyonlara da
gönderilerek, milletvekillerimizin millî iradeden aldığı güçle
egemenlik kullanma yetkisinin engellenmemesini temin etmenizi istirham
ediyorum.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Aynı şeyi söylüyor Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Vural, görüşlerinizi dinledik efendim.
OKTAY
VURAL (İzmir) Çünkü birleşim bittikten sonra anlamı
kalmayacaktır bu itirazın. Dolayısıyla, oturum
başında itiraz olduğuna göre, bu itirazların gereğini
temin etmeniz lazım.
BAŞKAN
Evet, yerine getirilmiştir itirazınız, sizin talebiniz de
İç Tüzüke uygun olarak yerine getirilmiştir efendim.
Buyurunuz.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkanım, Sayın Sözcünün
talebi İç Tüzüke uygun değildi, siz de İç Tüzüke uygun
olmayacak bir şekilde bir talebi karşılayıp söz verdiniz.
Ben özellikle Başkanlık makamından neye göre söz verdiği
konusunda Genel Kurulu bilgilendirmesini arz ediyorum efendim.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Bir dakika Sayın Vural, lütfen
Lütfen
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Çünkü İç Tüzükün 73üncü maddesi kanun
tasarılarını düzenliyor.
BAŞKAN
Ben neden söz vermiş olduğumu biliyorum gayet iyi bir şekilde.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 73üncü maddesi kanun tasarıları ve
komisyonlara havale maddesidir ve burada kanun tasarıları ve
teklifleri de aynı işlemi gördüğü için, burada
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Okur musunuz onu!
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Bu verilen kanun teklifi, kanun tasarısı
değil ki.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN
Lütfen dinler misiniz.
Bu
havaleye bir milletvekili itiraz etmek isterse, oturumun başında söz
alır. diyor. Sayın Vural bu havaleye itiraz etmek istemiştir.
Bizim Başkanlık olarak bu yorumlamamız hem tasarı hem
teklifler içindir. Biz öyle geniş yorumladık, bu bizim yorumumuzdur,
bu şekilde uyguladık efendim.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, İç Tüzüke
aykırıdır bu.
BAŞKAN
Tüzüke aykırı olarak görmüyorum efendim. Söz ve itiraz
hakkını milletvekilleri kullanabilmelidir.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, kanun teklifleri İç Tüzükte
açıkça yazılmıştır zaten.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
yaptığınız usul yanlış. Bakın, 73üncü madde
tasarılarla ilgili konuyu düzenliyor, 74üncü madde tekliflerle ilgili
konuyu düzenliyor. Yaptığınız uygulama İç Tüzüke
aykırıdır. Usul tartışması açmanızı
rica ediyorum.
BAŞKAN
Yaptığım uygulama İç Tüzüke aykırı
değildir
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzüke aykırıdır efendim,
bakın
BAŞKAN
çünkü Bir havaleye
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Madde başlığı var Sayın
Başkan.
BAŞKAN
bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun başında söz
alır. diyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, madde
başlığını okudunuz. Madde başlığı
ne diyor?
BAŞKAN
Madde başlığını da okudum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Kanun tasarıları
BAŞKAN
Kanun teklifleri de, ikisi de aynı şekilde
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, İç Tüzüke
aykırı hareket ediyorsunuz.
BAŞKAN
ve geniş olarak yorumladım efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Teklifler 74te düzenlenmiştir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, tutumunuz hakkında
söz talep ediyorum.
BAŞKAN
Usul tartışması açmak istiyorsanız buyurunuz Sayın
Elitaş.
OKTAY
VURAL (İzmir) Lehinde efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, 63e göre usul
tartışması
BAŞKAN
Buyurunuz, buyurunuz.
SIRRI
SAKIK (Muş) Aleyhinde
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Aleyhinde efendim
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Tutumunuzun
aleyhinde efendim
BAŞKAN
Sayın Elitaş, buyurunuz, aleyhinde
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanının, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Kanun tasarıları ve
komisyonlara havale başlıklı 73üncü maddesini İç Tüzüke
aykırı uyguladığı gerekçesiyle Başkanın
tutumu hakkında
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin çalışma esasları İç Tüzüke uygun
olarak yapılmak mecburiyetindedir. İç Tüzükün emredici hükümleri
vardır. İç Tüzükle ilgili konular hoşumuza gitse de gitmese de
değiştirilene kadar bu İç Tüzüke uymak mecburiyetindeyiz.
Bazı maddeler var ki yoruma hiç müsait olmayan maddelerdir. Nitekim
73üncü madde, açıkça, başlığı da dâhil olmak üzere,
kanun tasarıları ve komisyonlara havale: Hükümetçe hazırlanan
kanun tasarıları bütün bakanlarca imzalanmış olarak ve
gerekçesi ile birlikte Meclis Başkanlığına sunulur. Bu
havaleyle ilgili, eğer kanun tasarısıyla ilgili
milletvekillerinin herhangi bir itirazları varsa bu konu Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda dile getirilir. diyor.
Hâlbuki
bu, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan, kanun tasarısı
değil, tekliftir. Başkanlık Makamının özellikle bu
konuya dikkat etmesi gerekir. Başkanlık Makamı İç Tüzükü
uygulamakla mükelleftir. Başkanlık Makamı, keyfî olarak hareket
etmek, Ben bu şekilde anladım. demek hakkına sahip
değildir.
Bakın,
kanun teklifleri de 74üncü maddede düzenlenmiştir. 74üncü maddede
komisyonlara nasıl havale edileceği, 73üncü maddede de kanun
tasarılarının hangi şekilde havale edileceği açık
ve net ifade edilmesine rağmen, ki nitekim, hep gelen ifade, Başkan,
gelen tasarıları ilgili komisyonlara doğrudan doğruya
havale eder ve bunu tutanak dergisine ve ilan tahtasına
yazdırır. Bu havaleye bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun
başında söz alır.
Şimdi
Sayın Başkanım, yaptığınız uygulama İç
Tüzüke aykırı bir harekettir. Nitekim, biz İç Tüzükle ilgili
değişiklikler yapmak istiyoruz. İç Tüzükteki
değişiklikleri bazı istifhamlı konuları
netleştirmek amacıyla yapıyoruz ama net olan bir konuda
Başkanlık Divanının, Değerli Başkanın bu
konudaki yanlış tutumunun da İç Tüzüke uygun
olmadığını ifade ediyorum.
Tutumunuzun
aleyhinde olduğumu söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Elitaş.
Lehte,
İzmir Milletvekili Oktay Vural.
Buyurunuz
Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Doğrusu,
böyle bir havaleye bir milletvekilinin itirazını görmezlikten
gelmenin anlamını kavrayabilmiş değilim. Yani, şimdi,
böylesine bir önemli
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İşte o zaman kaldıralım.
OKTAY
VURAL (Devamla) Ya bu kanun tasarısının arkasında
Hükûmetiniz yok
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tasarı değil; teklif, teklif.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Kanun teklifi bu.
OKTAY
VURAL (Devamla) Yani kanun teklifinin arkasında Hükûmetiniz yok.
Dolayısıyla, burada Sayın Başkanın bir kanunla ilgili
bir havale işlemine itirazı bu şekilde değerlendirmesini doğru
buluyorum.
Şimdi,
aslında, keşke bu tutanakları biraz önce Adalet Komisyonuna
gönderseydik. Biraz önce, Adalet Komisyonu, Komisyon Başkan Vekili
Başkanlığında toplandı. Oysa eğer Mustafa
Elitaş gerçekten bu konuda samimiyse hemen Adalet Komisyonu Başkan
Vekilini aramalı çünkü orada diyor ki: Komisyonlar, kendi
başkanlarınca toplantıya çağırılır. Oysa
kendi Başkanı tarafından toplantıya
çağırılmadı, İsmail Hakkı Köylü Başkan
Vekili, toplantıya çağırdı. İşinize geldiği
zaman İç Tüzükü böyle okuyorsunuz, işinize geldiği zaman öyle
okuyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Buna itiraz edebilirsiniz.
OKTAY
VURAL (Devamla) O zaman, şu anda Genel Kurulda yapılan bu
görüşmeler istikametinde bu usul tartışması
açıldığına göre, Sayın Elitaş da bu İç Tüzük
hükümlerinin olduğu gibi uygulanması gerektiğini söylüyorsa
şu anda Adalet Komisyonunun Komisyon Başkan Vekilinin
Başkanlığında toplanması da İç Tüzüke
aykırıdır.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Vural, ona itiraz edebilirsiniz ama
73ten dolayı
OKTAY
VURAL (Devamla) Bu durumda yapılacak bu usul tartışması
sonucunda hemen bu tutanakları da Adalet Komisyonuna göndermek suretiyle,
bu Komisyon toplantısının da keenlemyekûn, yok hükmünde
olduğunu bu şekilde kayıt altına aldırmak
istemiştir. Dolayısıyla, zaten amacımız ve hedefimiz
de buydu. Buna katkı sağladığınız için Sayın
Elitaş teşekkür ediyorum. Bu durumda, Adalet Komisyonu Başkan
Vekili tarafından Komisyonun toplantıya çağırılamayacağı
hükmünün de bu usul tartışmasıyla lehinde olduğunuzu
kararlaştırdınız.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Vural, onun yeri burası
değil.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.
Aleyhte,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan, ben de lehinizde istiyorum.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle
Başkanlık tutumunun çok yanlış olduğunu ifade etmek
istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, tabii, Başkanlığımız bu şekilde
yorumladığını ifade etti ama yorum, hakkında hüküm
bulunmayan hususlarla alakalı olur, İç Tüzük çok net bir şekilde
ifade etmiş. 73üncü madde kanun tasarılarını düzenliyor,
74üncü maddeye de baktığımızda kanun tekliflerini
düzenliyor. Şimdi, Adalet Komisyonunda görüşülmekte olan bir kanun
tasarısı değil, dolayısıyla 73üncü maddeye dayanarak
söz vermeniz doğru değil.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Tasarı ve teklif ayrımı, İç
Tüzük teklifi geldiğinde komisyonda niye aklınıza
gelmemişti bu?
AHMET
AYDIN (Devamla) - İç Tüzükte 74üncü maddede kanun tekliflerini düzenliyor. Orada da
Milletvekillerince verilen kanun tekliflerinde bir veya daha çok imza
bulunabilir. Kanun teklifleri de, gerekçesi ile
birlikte
Başkanlığa
verilir. -Verildi- Komisyonlar, şartlarına uymayan kanun
tekliflerini, sahiplerine tamamlatmaya yetkilidirler. Kanun teklifleri,
Başkanlıkça komisyonlara doğrudan doğruya havale edilir.
Burada Bunun üzerine ilk oturumda söz verilir. diye bir hüküm yok. O kanun
tasarılarına ilişkin onu vermeniz çok doğru değil.
Bir de
Sayın Vuralın anlayamadığım bir gerekçesi oldu.
Sayın Vural, madde 27de çok açık bir şekilde ifade ediyor
Komisyon başkanı, toplantı ve karar yeter sayısı
başlığı altında: Komisyonlar,
başkanlarının yönetiminde çalışır
OKTAY
VURAL (İzmir) Çalışmaz, çalışmaz. Toplantıya
çağırma, 26yı oku.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
AHMET
AYDIN (Devamla)
Başkan bulunmadığı zaman
başkanvekili, o da yoksa sözcü, komisyona başkanlık eder.
Değerli
arkadaşlar, bir komisyon başkanımız bir vesileyle burada
bulunamadı, rahatsız oldu, Türkiyede değil, başka bir
mazereti oldu, o komisyon çalışmayacak mı? Bugüne kadar nerede
oldu bu? Kusura bakmayın, sizler kendiniz de inanmıyorsunuz ama
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Hatırlamıyor musun Plan Bütçeyi, toplantı
iptal oldu Ahmet Bey.
AHMET
AYDIN (Devamla) - Bir başka husus değerli arkadaşlar, bu kanun
teklifiyle devlet kurumları töhmet altında
bırakılmıyor. Bu kanun teklifiyle töhmet altında
bırakılmak istenen bir devlet kurumu, değerli arkadaşlar,
bununla ilgili tartışmalara son verilmek adına
yapılıyor.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Silahlı Kuvvetler devlet kurumu değil mi?
AHMET
AYDIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, devletin bir istihbarat
teşkilatı, asli vazifesi bu.
OKTAY
VURAL (İzmir) Hukuka davet ediyorum sizi, hukuksuzluğa değil.
AHMET
AYDIN (Devamla) - Zaten mevcut MİT Kanununun 26ncı maddesi de buna
cevaz veriyor. Biz ne yapıyoruz? Malumu ilan ediyoruz,
yaptığımız ekstra bir şey yok.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aydın.
AHMET
AYDIN (Devamla) Tekrar Başkanlık Divanının aleyhinde
olduğumu belirtir, saygılar sunarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OKTAY
VURAL (İzmir) Milletin egemenliğine sadakat göstereceksin. Yok öyle
yağma!
BAŞKAN
Lehinde, Muş Milletvekili Sırrı Sakık.
Buyurunuz
Sayın Sakık.
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
aslında konu şu an Adalet Komisyonunda görüşülmekte olan bir
kanun teklifiyle ilgili.
Şimdi,
yasalar birilerini kollamak, korumak adına olmaz. Herkesin
sığınabileceği bir hukukun ülkesini yaratmak hepimizin
boynunun borcu. Ama bu özel yetkili savcılar ne zaman sizlere dokunursa
kıyametleri koparıyorsunuz. Oysaki bu cumhuriyetin kuruluşundan
bugüne kadar Şark İstiklal Mahkemelerinden istiklal mahkemelerine,
Olağanüstü Hal Bölgesi uygulanan dönemlerde DGMlerde ve bugünkü
adıyla da özel yetkili mahkemelerde hep muhalifler yargılandı;
Kürtler yargılandı, Aleviler yargılandı, inananlar
yargılandı, siz buna uygun bir yasa yaratmadınız. Ne
yapıyorsunuz? Bugün kişiye özgü bir yasa yaratmaya
çalışıyorsunuz. Oysaki yapılmak istenen şu
olmalıydı: Bu yetkilerle donatılmış
savcıları, derhâl bugün bu Parlamento toplanıp bu özel yetkili
savcıları fesheden bu mahkemeleri feshetmeliydi. Bunu yapabilmiş
olsaydınız bu sorun tartışılmazdı.
Aslında
bugünkü savcıların MİTten rövanş almasının tek
nedeni, Kürt sorununun barışçıl bir şekilde çözülmesine
karşı bir direnç sergiliyorlar. Eğer gücünüz yetiyorsa gelin bu
direnci birlikte kıralım. Yani ben diğer muhalif partilerin bu
mazeretini de kabul etmiyorum. Gerçekten bunlar görüşebilmelidir, daha çok
görüşmelidir. Osloda başlayan, Süleymaniyeye kadar gelen ve sonra
da sekteye uğrayan bu görüşmeler tekrar görüştürülmeli ve
görüşmelidir ve bu insanlar da desteklenmelidir. Yoksa başka türlü
biz sorunlarımızı çözemeyiz. Bu ülkede siyasal iktidarlar da,
savcılardan, kolluk kuvvetlerinden özellikle bu konuda bir talimat almak
gibi bir zorunluluğu yoktur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI
SAKIK (Devamla)- Dönün bakın İspanyada, İngilterede herkes bu
şartlarda konuşmuş ve görüşmüştür.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.
Tutumumda
bir değişiklik yoktur.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, İç Tüzüke
aykırı hareket yapıyorsunuz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Doğrudur, hayır, hayır doğru.
BAŞKAN
Tutumumda bir değişiklik yoktur efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
yaptığınız uygulama İç Tüzüke
aykırıdır, İç Tüzüke aykırı bir hareket
yapıyorsunuz efendim.
BAŞKAN
Şimdi, 60a göre sisteme girmiş sayın milletvekillerine çok
kısa söz vereceğim.
Buyurun
Sayın İnce.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Adalet
Komisyonunda görüşülen MİT ile ilgili teklifin aslında
tasarı görünümlü bir teklif olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHARREM
İNCE (Yalova) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında
sorun şurada çıkıyor: 73 tasarı diyor, 74 teklif diyor.
Bu da tasarı görünümlü bir teklif aslında. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Yani herkes biliyor ki bunu Sayın Recep
Özel vermedi, Bakanlar Kurulundan eline tutuşturdular.
OKTAY
VURAL (İzmir) Çakma teklif.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Çakma bir teklif bu.
Geçen
dönem de bunu Veysi Kaynak yapıyordu. Veysi Kaynak, Türkiye Cumhuriyet
tarihinin en fazla yasaları yasalaşan milletvekiliydi. Bu dönemde
herhâlde bu görev Recep Özele verildi. Yani Doğan görünümlü Şahin
vardı, bu da tasarı görünümlü bir teklif olduğu için
tartışma buradan çıkıyor.
Sayın
Başkan Vekilini İç Tüzüke uymaya davet edeceğinize, Meclis
Başkanını İç Tüzüke uymaya davet etseydiniz daha iyi bir
iş yapardınız. (CHP sıralarından alkışlar)
68e
keşke uysaydı. Gensorumuzu iade etti, işleme koymadı ama
bugün Komisyonda görüşülen MİT Yasasını ne çabuk inceledi,
sürmekte olan soruşturmalar yok mu, bunlar doğrusu ilginç.
Eğer
o kadar İç Tüzük, Anayasa meraklısıysanız Kanun hükmünde
kararnameler ivedilikle ve öncelikle görüşülür. diyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Meclisi bugün toplayıp bunları görüşmemiz
lazım diye düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Atalay
3.- Ardahan Milletvekili Orhan Atalayın, eski
Ardahan mebusları Halit Paşa ile Hilmi Beyin
iadeiitibarlarını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
ORHAN
ATALAY (Ardahan) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, İstiklal Harbinin ender kahramanlarından, Kars ve
Ardahanı Ruslardan kurtaran Deli Cesur Yürek Halit Paşa, İkinci
Dönemin en güçlü muhalif sesi Ardahan Mebusuyken 9 Şubat 1925
yılında Meclis çatısı altında istiklal mahkemelerinin
cellatlarıyla yaşadığı bir arbede esnasında
arkadan kahpe bir kurşunla vuruldu, 14 Şubat gününe kadar Mecliste
bir odaya kapatıldı ve iddialara göre, kan kaybından vefat etti.
Ardahanın
diğer Mebusu Hilmi Bey ise bu davanın izini sürdüğü için, ertesi
yıl İzmir suikastı bahanesiyle istibdat mahkemesi
tarafından idam edildi. Esasında ise bu cinayet kamu vicdanında
hâlâ meçhul kalmıştır.
Ardahan
Vekili olarak her 2 mebusun iadeiitibarını talep ediyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Atalay.
Sayın
Atıcı
4.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Sağlık Bakanı Recep Akdağın
sağlık hizmetleriyle ilgili yanıltıcı ifadelerde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Sağlık Bakanı halkı
yanılttığı gibi sizi de yanıltıyor. Lütfen,
Sağlık Bakanının dediklerini dikkatle dinleyin, bir de
hekimleri dinleyin, bir de hastaları dinleyin, bakın, tek kişi
233 liranın üstünde bir gelir elde ediyorsa prim ödeyecek Sağlık
Bakanlığına sağlık hizmeti için. Hem vergisini
ödeyecek hem primini ödeyecek hem katkı payı ödeyecek hem de ilaçta
kutu başına para ödeyecek. Bakın, bunları ben yapmadım
Sağlık Bakanınız yaptı. Bunun adı devletin
bıçak parası almasıdır. Ama devlet herkesten bu bıçak
parasını aldığı için sürümden kazanıyor.
Bakın,
vicdanları sızlatan bir konu yeşil alan konusudur. Karnı
ağrıyan bir hasta acile geldi, eğer bu gaz sancısıysa
bundan katkı payı alınacak, eğer apandisitse ameliyat
olacak. Hasta korkusundan hastaneye gelmezse apandisi patlayıp ölürse
bunun vebali kimde, bunun günahı kimde? Allah aşkına bunu bir değerlendirin.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Sayın
Erdoğdu
5.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun,
TRT Genel Müdürlüğünün Kamu İhale Kurumuna sormadan ve ihale yapmadan
mal alması konusunda Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın ne düşündüğüne
ilişkin açıklaması
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli üyeler;
hazır burada Sayın Bülent Arınç varken ben, TRT Genel
Müdürlüğünün 40 trilyonluk bir ihaleyi, Kamu İhale Kurumuna hiç
sormadan, bir ihale bile yapmadan doğrudan temin yöntemiyle One Haber
Ajansından alması konusunda Sayın Bülent Arınçın
görüşlerini çok merak ediyorum. Eğer bu şekilde, 40 trilyon
lirayı İzmir Büyükşehir Belediyesi ihale yapmadan bir
şirketten almış olsaydı duruma nasıl tepki verirlerdi?
TRT Genel Müdürlüğünün bu şekilde ihale yapmadan mal alması
konusunda ne düşünüyorlar?
Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Erdoğdu.
Sayın
Öğüt
6.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, genel tıp alanında özel sağlık
kuruluşlarından hizmet alımı yapılırken diş
hekimi muayenehanelerinin unutulduğuna ve Sağlık
Bakanının bu konuda ne gibi bir çalışma
yapacağına ilişkin açıklaması
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Sayın Başkanım, teşekkür
ederim.
Bildiğiniz
gibi ağız ve diş sağlığı genel
sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Ülkemizde
diş ve diş eti sorunları toplumun yüzde 70ini
kapsamaktadır. Başta kalp ve damar hastalıklarına,
düşük riskine ve birçok hastalığa yol açmaktadır. Diş
ve diş eti hastalıkları önlenebilir hastalıklar
sınıfına girmektedir. Bu toplumsal mücadelede kamudan
yararlanıldığı kadar muayenehanelerden de
yararlanılmalıdır. Genel
tıp alanında özel sağlık kuruluşlarından hizmet
alımı yapılırken diş hekimi muayenehaneleri
unutulmuştur. Koruyucu diş hekimliğinin sıfır-on sekiz
yaş grubuna, altmış beş yaş üstüne ve zihinsel,
bedensel engellilere yoğun hizmet vermesi gereken kamunun ağız
ve diş sağlığı merkezleri, serbest çalışan
17 bin diş hekimiyle haksız rekabete girerek sadece tedaviye ve
dünyada örneği olmayan estetik proteze yönelmiştir.
Sağlık Bakanımız, bu konuda ne gibi
çalışma yapacaktır, muayenehanelerin mağduriyetini ne zaman
giderecektir? Bunu öğrenmek istedim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Kuşoğlu
7.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun,
Sağlık Bakanı Recep Akdağın sağlık
hizmetlerinde eskiyle yeniyi mukayese etmesine ilişkin
açıklaması
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben Sayın Sağlık Bakanının
konuşması üzerine söz aldım ama kendisi burada değil.
Sayın Bakan her konuşmasında eskiyle
yeniyi mukayese ediyor ve yeni dönemde özel hastanelerin devreye girmesinden
bahsediyor. Buna göre de bir kıyaslama, sağlık hizmetlerinin iyi
olduğuna dair sözler söylüyor. Hâlbuki sağlıkta kıyaslama
tedavi süreleriyle ilgili, mortaliteyle ilgilidir. Bununla ilgili kendisi eski
dönem-yeni dönem diye bilgi versin. Kendi dönemi eğer hakikaten normalin
üzerinde iyiyse kendisinin heykelini dikelim. Bu konuyla ilgili olarak söz
aldım.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Kuşoğlu.
Sayın Demirel
8.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin,
Sağlık Bakanı Recep Akdağın hesapsız,
kitapsız uygulamalar yaptığına ilişkin
açıklaması
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ben de Sağlık Bakanı burada
olmamasına rağmen kayda geçmesi adına kendisinin ne kadar hesap
kitap bilmez olduğuna dair 3 tane örnek vermek istiyorum.
Sayın Bakan bütün konuşmalarını
rakamlarla süslüyor ama Adana Numune Eğitim ve Araştırma
Hastanesinin -daha açıldığının birinci haftasında-
acil servisinin niye yıkıldığını sanıyorum
herkes hatırlıyor. Sedyelerin bile giremeyeceği darlıkta
koridorlar yapılan bir hastanede sanıyorum rakamlardan, hesaptan
kitaptan söz edilemez.
İkinci bir hesap kitapsızlık konusu, aile
hekimliği. Sayın Bakan bu konuyla çok övünerek diyor ki: Her gebeyi
en az 4 kez takip ediyoruz. Peki o zaman neden bütün gazeteler on bir-on iki
yaşında gebeliğinin sonunda doğum yapmak üzere olan
annelerin haberleriyle çalkalanıyor Sayın Bakan? Ya sizin bu 4 kere
görme hikâyeniz bir hayal ya da aile hekimliği sistemi çöküyor.
Ben bu cümlelerden olmak üzere Sayın Başbakana
tekraren geçmiş olsun derken bir konuda talepte bulunmak istiyorum:
Sayın Başbakan biliyorsunuz domuz gribi faciası
yaşanırken ülkemizde ki bu bir facia değildi, Sayın Bakan
adına bir faciaydı- Sayın Sağlık
Bakanını uyarmıştı. Bu konudaki hassasiyetine ben çok
teşekkür ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demirel.
Sayın
Onur
9.- İstanbul Milletvekili Melda Onurun,
cezaevlerinde yaşanan sağlık sorunlarına çözüm
bulunması gerektiğine ilişkin açıklaması
MELDA
ONUR (İstanbul) Ben de Sağlık Bakanı buradayken
soracaktım ama yine de kendisine iletilir. Bu Tam Gün Yasasıyla
ilgili olarak sürekli anlatıyorlar ama neden Başbakana bir
ayrıcalık yapıldığı konusunda herhangi bir
yanıt alamadık. Başbakana yapılan ayrıcalık bir
gün bir vatandaşa yapılacak mı?
Bunun
dışında, sağlık sistemi, sağlığın
şefkatli eli ne zaman cezaevlerine girecek? Çünkü Tekirdağda
yaşananlar, Erzurumda yaşananlar, Pozantı Cezaevinde
yaşananlar birer insanlık dramıdır. Doğal gaz
olmadığı için elleri yanan ve kangren olma noktasına gelen
arkadaşlarımız tedavi göremiyorlar doğru dürüst.
Silivridekileri hiç anlatmıyoruz. Bu yüzden Sağlık Bakanlığının,
Adalet Bakanlığıyla özellikle çok çabuk bir araya gelip bu
işe bir çözüm bulması gerekiyor.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Onur.
Sayın
Ağbaba
10.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Bakanların sadece kendi illerine hizmet götürmemeleri, diğer illere
de hizmet götürmeleri gerektiğine ilişkin açıklaması
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, 13/2/2012, yani dün Arapgir
Devlet Hastanesindeki ambulansların arızalı olması
nedeniyle Arapgirde hasta olanlar hastaneye götürülememiştir. Maalesef,
Arapgir, Malatyaya en uzak ilçelerimizden birisidir, 120 kilometredir.
Arapgirde bugünlerde ölen insanlar kendi köylerine cenazelerini
götüremiyorlar, gidemiyorlar.
Şimdi,
biraz önce Sayın Sağlık Bakanı da konuştu, Sayın
Veysel Eroğlu da konuştu. Bakanların, bence sadece kendi
illerine hizmet götürmemeleri gerekiyor, diğer illere de hizmet
götürmeleri gerekiyor. Örneğin, keşke burada olup da sorsaydım
Sayın Veysel Eroğluna, kendi iline kaç tane gölet
yapılmış, Malatya kendi ilinden daha büyük, Malatyaya kaç tane
gölet yapılmış.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.
Sayın
Doğru
11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Doğu Türkistan kökenli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve Uygur
Türklerinden olduğu ileri sürülen Abdulhamit Davutoğlu, Kemal
Ömeroğlu ve Ahmet Raşit isimli şahısların Tacikistan
devleti makamlarınca tutuklandıklarına, Dışişleri
Bakanlığının konuyla ilgilenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dışişleri
Bakanlığına ve Hükûmete bir konuda hassasiyetle ilgili olarak
bir soru sormak istiyorum, bilgi vermek istiyorum daha doğrusu. Doğu
Türkistan kökenli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, Uygur
Türklerinden olan Abdulhamit Davutoğlu, Kemal Ömeroğlu ve Ahmet
Raşit isimli insanlar Tacikistan devleti makamlarınca
tutuklanmışlardır. Türkiye-Tacikistan arasında ticaretle
uğraşan bu insanların ne sebeple tutuklanmış
olduklarını aileler de bilmiyorlar. Tabii bu
konuda da çok büyük bir korku var. Çin Devletine teslim edileceği
noktasında büyük bir korku içerisindeler. Bu yönlü olarak önümüzdeki günlerde
de Çin Devlet Başkan Yardımcısının Türkiye Cumhuriyeti
devletini ziyaret edeceği konusu olması dolayısıyla
Dışişleri Bakanlığının bu konuya bir el
atmasını ve bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan
insanların akıbetlerini ortaya çıkartmasını ve haklarını
savunmasını istiyoruz. Bu konuda bilgi vermek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın
milletvekilleri, sadece 10 kişiye söz verecektim. Bunu baştan
söylemediğim için kusuruma bakmayınız.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, grup başkan
vekillerine birer söz verseniz günün anlamıyla ilgili birer dakika
konuşsak
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Şandır.
12.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, 14 Şubat Sevgililer Gününe ilişkin
açıklaması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak hem şahsım hem grubum adına
Bugün 14 Şubat
Sevgililer Günü, Sevgi Günü. Sevgi yaradılışın hamuru,
amacı. Dolayısıyla sevgiyi öne çıkartarak bugünü kutlamak
gerçekten hepimizin çok ihtiyacı olan bir husus. Biz de Milliyetçi Hareket
Partisi camiası olarak tüm toplumumuzun sevgi içerisinde
olmasını, kişisel olarak da herkesin birbirine sevgiyle
bakmasını, sevgililerini hatırlamasını, çoluk
çocuğunu hatırlamasını bu sıkışık
gündem, bu zor gündemde, bu sıkıntılar içerisinde bile sevgiden
vazgeçilmemesi gerektiğini tekrar hatırlayarak ve hatırlatarak
bugünü tüm insanlarımıza Sevgililer Günü olarak kutluyorum.
Söz
verdiğiniz için de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Ben
de sevginin dünyaya hâkim olmasını diliyor, hepinizin Sevgililer
Gününü kutluyorum bu vesileyle. (Alkışlar)
Teşekkür
ederiz.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sayın
milletvekilleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın
Faruk Çelik gündemin Sözlü Sorular kısmının 1, 18, 24, 142,
168, 184, 204, 312, 320, 338, 340, 345, 347, 397, 428, 431, 463, 470, 486, 503,
527, 589, 600, 667, 668, 669, 670, 671, 682, 685, 694 ve 794üncü
sıralarda yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20
milletvekilinin, şehit yakınları ve gazilerin
sorunlarının ve çözüm yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/142)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Şehit
Yakınları ve Gazilerin Sorunları ve Çözüm Yollarını
tespit etmek amacıyla Anayasanın 98'inci İç Tüzüğün 104 ve
105'inci maddeleri gereğince ekte sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
Gerekçe:
Uzun
yıllar süren bölücü terörle mücadele sırasında on binlerce
asker, polis ve kamu görevlimiz; şehit, gazi, harp ve vazife malulü
olmuştur. Birçok aile, evladını, eşini, babasını
veya annesini, kardeşini, vatan uğruna şehit vermiş, en
değerli varlıklarını da feda etmişlerdir. Gazilerimiz vatanın
bölünmez bütünlüğü uğrunda sağlıklarını hatta
vücut bütünlüklerini kaybetmişlerdir. Bu insanlarımıza hak
ettikleri ilginin gösterilip gösterilmediğinin, kendilerine sahip
çıkılıp çıkılmadığının ortaya
konulması gerekmektedir. Şehit yakınları ve gazilerimiz
için neler yapılması gerektiğinin belirlenmesi, vefa ve minnet
duygusunun ötesinde bir ödevdir.
Devlet;
şehitlerimizin ailelerine ve malullerimize nakdi tazminat, sosyal güvenlik
sistemi içerisinde aylık bağlanması ve sağlık
yardımı imkânlarını sağlamaktadır.
Ancak
bu konularda aksaklıklar yaşandığı,
basınımızda sıkça rastlanan "ödenen bazı nakdi
tazminatların geri istendiğine" ve "bağlanan
maaşların yetersizliğine" ilişkin haberlerden
anlaşılmaktadır. Bu aksaklıkların bürokratik
hatalardan kaynaklandığı belirtilmekle birlikte
aksaklıkların büyük ölçüde şehit, gazi, harp ve vazife
malulleriyle ilgili mevzuatın
dağınıklığından ve kamu sosyal güvenlik
sisteminin her türlü sosyal güvenlik görevini yapmakla görevlendirilmiş
olmasından kaynaklandığı aşikâr bulunmaktadır.
Sosyal
güvenlik sistemi kapsamındaki çözüm çabalarına ek olarak devlet
tarafından şehit yakınlarına, gazi, harp ve vazife
malullerine; iş temini, konut kredisi, bazı kamu
taşıtlarında ücretsiz seyahat, eğitim öncelikleri gibi
çeşitli imkânlar ve kolaylıklar sağlanmaya
çalışılmaktadır. Bazı yerel yönetimler su ücretlerinde
indirimli tarife uygulamaktadır. Bazı kamu kuruluşları
tatil imkânları sunmaktadır. Madalya ve berat ile başka birtakım
manevi destekler verilmeye çalışılmaktadır.
Ancak bu
çabalardan nasıl bir sonuç alındığı ve gazilerimiz bu
uygulamalardan yararlanma oranı belirsizdir. Standart olarak her hak edene
verilmeyen bu hizmetlerin bu şekilde verilmesinin hakkaniyetle
bağdaşmadığı açıktır. İş temini
ile ilgili yönetmelikte, gaziler ve şehit yakınlarının eski
hükümlülerle aynı kapsamda değerlendirilmesi eleştirilere konu
olmaktadır. Şehit yakınları ve gazilerin zorunlu istihdam
edilmesi, verimlilik ve rekabet şartları gerekçeleriyle özel sektör
kuruluşlarının şikâyetlerine ve isteksiz davranmasına
sebep olmaktadır.
Şehit
yakınları ve gazilerle ayrıca bazı sivil toplum
kuruluşları, bazı vakıflar ve derneklerin çeşitli
şekillerde yardım ve ilgileri söz konusudur. Bunların
bazıları bağış toplamaktadır. İçişleri
Bakanlığı verilerine göre ülkemizde adında şehit veya
gazi olan 178 dernek ve 10 vakıf mevcuttur. Bu sivil toplum
kuruluşlarımız ile kamu kurum ve kuruluşları
arasında koordinasyonu sağlamak üzere İçişleri Bakanlığı
İller İdaresi Genel Müdürlüğü görevlendirilmiştir.
Bunların
dışında bazı kişi ve kuruluşlar
dağınık bir biçimde yardım kampanyaları düzenlemekte,
yoksul ve fakir vatandaşlar için hazırlanan gıda paketlerini
şehit yakınlarına, gazi, harp ve vazife malullerine
dağıtmaktadır. Toplumumuzun bu samimi çabalarının
amaçlanan sonucu doğurup doğurmadığı meçhul
bulunmaktadır.
Yukarıda
açıklanan gerekçelere binaen; Şehit yakınları ve gaziler
için;
Çeşitli
kanunlarda dağınık olarak bulunan hükümlerin ve çeşitli
yönetmeliklerin değerlendirilmesi,
Şehit,
gazi, harp ve vazife malulü tanımlarının yeniden
yapılması,
Konunun
mevcut sosyal güvenlik sistemi içinde
değerlendirilmesinin doğurduğu sakıncalar, objektif
esaslara dayalı bir uygulama ile iş ve işlemlerde bürokratik
usul ve esaslarının sadeleştirilmesinin tespiti,
Toplanan bağış ve yapılan
yardımların bir esasa bağlanması, sistem halinde
düzenlenmesi durumunda bağış ve yardımların bu
mekanizmaya yönlendirilmesi,
Böylelikle şehit aileleri ve gazilerinin
yaşadıkları sorunların kalıcı ve çağdaş
normlarda çözümlenmesi,
için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılması uygun
olacaktır.
1)
Mehmet Şandır (Mersin)
2) Ali
Uzunırmak (Aydın)
3)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
4)
Enver Erdem (Elâzığ)
5)
Alim Işık (Kütahya)
6) Ali
Öz (Mersin)
7)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
8)
Zühal Topcu (Ankara)
9)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
10)
Sümer Oral (Manisa)
11)
Mustafa Kalaycı (Konya)
12)
Mehmet Günal (Antalya)
13)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
14) D.
Ali Torlak (İstanbul)
15)
Celal Adan (İstanbul)
16)
Oktay Öztürk (Erzurum)
17)
Emin Haluk Ayhan (Denizli)
18)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
19)
Erkan Akçay (Manisa)
20)
Atila Kaya (İstanbul)
21)
Emin Çınar (Kastamonu)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20
milletvekilinin, elma üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Elma
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak,
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla,
Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddesi
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını
arz ve talep ederiz.
Gerekçe
Sofralarımızı
süsleyen, severek yediğimiz besin değeri yüksek bir meyve olan elma A
ve C vitaminleri yönünden çok zengin özelliklere sahiptir. Muhtevasında
su, protein, meyve şekeri, lif ve bakır, flor, magnezyum, kalsiyum,
potasyum gibi mineraller bulundurur, 100 gramında 59 kalori mevcuttur.
Solunum
yolları, beyin, prostat ve cilt hücrelerinin sağlam kalmasında,
hastalıklara karşı korunmasında faydalı etkileri
vardır.
Bulundurduğu
antioksidanlarla bazı kanserlere karşı koruyucu özelliği
olduğu ve bağırsak faaliyetlerini düzenleyerek kabızlığı
önlediği bilinmektedir.
Dünyada
yıllık ortalama 50-60 milyon ton elma üretilmektedir.
Dünyada
geniş bir üretim potansiyeline sahip olan elma, ülkemizde de en fazla
yetiştiriciliği yapılan meyve türleri arasında yer
almaktadır, Türkiye, yıllık yaklaşık 3 milyon ton
civarında üretimle Çin ve Amerika Birleşik Devletlerinin
arkasından 3. sırada yer almaktadır,
Ülkemizde
rakımı 600-
Artan
üretim miktarı, kurulan modern elma bahçeleri, gençleşen elma
ağaçlarımıza rağmen bugün ne yazık ki ürünlerimiz, hak
ettikleri emeğin karşılığın alamamaktadır.
Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi elmada hasat mevsimi
sıkıntılı başlamıştır. İç ve
dış pazarlarda satışa sunulmak üzere binbir emekle
yetiştirilen elma kimi yerlerde dalda, kimi yerlerde de soğuk hava
depolarında alıcısını beklemektedir. Bu durum, ülke
ekonomisi açısından önemi bir ekonomik kayba neden olmaktadır,
Hâlbuki
elma, bol çeşitli olması, soğuk iklimlere
dayanıklılığı ve sanayide çok farklı
şekillerde değerlendirilmesi bakımından önemli bir
meyvedir. Elmada iç piyasanın yanında dış piyasa
koşullarının da devlet desteğiyle iyi
değerlendirilmesi gerekmektedir, Türkiye genelinde her yerde
gerçekleştirilen verimli, üretimi kârlı bir tüketime dönüştürmek
için elma, elma kurusu, elma püresi, elma suyu ve elma nektarı gibi
ürünlere dönüştürecek ve pazarlayacak yatırımlara yönelmek
gerekmektedir,
Üreticilerimizin,
yan sanayi yetersizliğinin yanı sıra ihracat konusunda da
sıkıntıları vardır. Bugün, elma ihracatının
önündeki en büyük engel, disiplinsiz ve kontrolsüz yapılan ithalat
uygulamalarıdır. Hükûmet üretim ve pazarlama konusunda yetersiz
kalmakta ve iyi bir planlama yapmamaktadır. Bahar aylarında verilen
teşvikler, üreticilere çok az yansımaktadır. Elma
teşvikleri, zamanında ve üreticinin işine yarayacak şekilde
verilmelidir. İhracat teşvikleri, hep bir plan dâhilinde
verilmelidir. Üretici ile tüketici arasında yüksek oranda fiyat farkı
yaşanmaktadır. Bugün, bahçede üreticiden zararına alınan
elmalar, iç piyasada tüketiciye çok yüksek fiyatlarla satılabilmektedir.
Dünya
pazarlarında rekabet sorunu yaşayan elma üreticilerimizin, yüksek
girdiler konusunda da sorunları bulunmaktadır. Kredi, iç ve
dış pazar açısından da sorun yaşayan elma üreticileri,
taşıma ve depolama ile ilgili de sorun yaşamaktadır. Bu
nedenle; elma üreticilerimizin sorunlarının Anayasa'nın 98. ve
TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 maddesi uyarınca bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurularak araştırılması ve
gerekli önlemlerin alınması yerinde olacaktır.
1)
Mehmet Şandır (Mersîn)
2) Ali
Uzunırmak (Aydın)
3)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
4)
Alı Öz (Mersin)
5)
Alim Işık (Kütahya)
6)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
7)
Zühal Topcu (Ankara)
8)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
9)
Sümer Oral (Manisa)
10)
Bülent Belen (Tekirdağ)
11) Kemalettin
Yılmaz (Afyonkarahisar)
12)
Necati Özensoy (Bursa)
13)
Emin Çınar (Kastamonu)
14)
Oktay Öztürk (Erzurum)
15)
Erkan Akçay (Manisa)
16)
Emin Haluk Ayhan (Denizli)
17)
Atila Kaya (İstanbul)
18)
Celal Adan (İstanbul)
19)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
20) D.
Ali Torlak (İstanbul)
21)
Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20
milletvekilinin, ülkemizde meydana gelen erozyon ve kuraklığa
bağlı olarak oluşan çölleşmenin nedenlerinin ve
sonuçlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/144)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
"Ülkemizde
meydana gelen erozyon ve kuraklığa bağlı olarak oluşan
çölleşmenin engellenmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi" amacıyla, aşağıda belirtilen
gerekçelerle Anayasa'mızın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe
Her
yıl milyonlarca ton verimli toprağın denizlere
karışması sonucu oluşan erozyon, ülkemizin 89,11'ini
çölleşme ile karşı karşıya
bırakmıştır. Bu topraklarımızın yüzde
36,84'ü çok şiddetli, yüzde 23,6'sı şiddetli, yüzde 23,19'u orta
şiddetli ve yüzde 5,48'i hafif şiddetli erozyona
uğramış topraklardır.
Türkiye'nin
toprak potansiyeli zengin değildir ve topraklarımızın
sadece yüzde 15'i üstün verime sahiptir. Ne var ki, yılların ihmali
sonucunda kader olarak kabul edilen erozyonun tahrip ettiği alanların
içinde bu verimli topraklar önemli bir yer tutmaktadır.
Her
yıl kaybedilen 1 milyar 400 milyon ton toprağın 500 milyon tonu
maalesef tarım alanlarından gitmektedir.
Toprak
üretilemeyen bir kaynaktır.
Konumu
itibarıyla dünyanın en iyi yerinde bulunduğu kabul edilen
ülkemizde toprağın değerinin
anlaşılmadığını şu rakamlar ortaya
koymaktadır:
Fırat
Nehri, yılda 108 milyon ton, Yeşilırmak 55 milyon ton toprak
taşımaktadır. Her yıl Keban Barajı'nda 32 milyon,
Karakaya Barajı'nda 31 milyon ton toprak birikmektedir.
Her
gün 400 bin kamyon dolusu, her yıl da 1 milyar 400 milyon ton
civarında verimli toprak erozyon sonucunda kaybedilmektedir. Her yıl
erozyonla kaybedilen 1 milyar 400 milyon ton toprakla İzmit ve Bursa
illeri
Çeşitli
şiddetlerde yaşanmakta olan ülkemizdeki toprak erozyonu Avrupa'nın
17, Kuzey Amerika'nın 6 katıdır.
ABD'nin
yüzölçümü ülkemizin 12 katı olmasına rağmen erozyonla kaybedilen
toprak miktarı ABD'de 1,7 milyar ton iken Türkiye'de 1,4 milyar tondur.
Ülkemizde
1960 yılında kişi başına düşen tahıl ekim
alanı
Erozyonun
yanı sıra toprakların sağlıksız ve
aşırı kullanımı, ormanların yakımı ve
tahribi, hayvanların aşırı ve bilinçsiz
otlatılması; bitki örtüsünü eritmekte ve çevremizin ekolojik
dengesini bozmaktadır.
Cumhuriyetin
ilanından bu yana 44 milyon hektar mera alanımız, hatalı
yerleşimler başta olmak üzere, yanlış kullanımlar
sonucu 12,3 milyon hektara kadar gerilemiştir.
Ekolojik
dengenin bozulmasına bağlı olarak iklimlerde yaşanan
değişiklikler sonucu ülkemizde yetişen 2 bine yakın bitki
türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Üst
yüzey toprak kaybı yavaş, sessiz, ancak tam olarak
algılanmamış gerçek bir krizdir, afettir.
Tüm bu
sorunların sebepleri ve sonuçlarının
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün
104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmasını arz ve teklif ederiz.
1)
Mehmet Şandır (Mersin)
2) Ali
Uzunırmak (Aydın)
3)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
4)
Alim Işık (Kütahya)
5) Ali
Öz (Mersin)
6)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
7)
Zühal Topcu (Ankara)
8)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
9)
Sümer Oral (Manisa)
10)
Bülent Belen (Tekirdağ)
11)
Emin Haluk Ayhan (Denizli)
12)
Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
13)
Necati Özensoy (Bursa)
14)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
15)
Celal Adan (İstanbul)
16)
Oktay Öztürk (Erzurum)
17)
Atila Kaya (İstanbul)
18)
Emin Çınar (Kastamonu)
19)
Erkan Akçay (Manisa)
20)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
21) D.
Ali Torlak (İstanbul)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
B) Tezkereler
1.- TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in, Suudi Arabistan
Şûra Meclisi Başkanı Abdullah Al-Şheıkh'in vaki
davetine icabetle Riyad'da düzenlenecek olan G-20 Ülkeleri Parlamento
Başkanları III. İstişare Toplantısına
katılmak üzere beraberindeki Parlamento heyetiyle, Suudi Arabistan'a
ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık Tezkeresi (3/752)
10 Şubat 2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek'in, Suudi Arabistan
Şura Meclisi Başkanı Abdullah Al-Şheıkh'in vaki
davetine icabetle Riyad'da düzenlenecek olan G-20 Ülkeleri Parlamento
Başkanları III. İstişare Toplantısı'na
katılmak üzere, beraberindeki Parlamento heyetiyle, Suudi Arabistan'a
ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 9. Maddesi uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.34
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.53
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Şimdi,
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü ve
arkadaşları tarafından, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin
giderilmesi ve araştırılması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14/2/2012
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi
14.02.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu'nun 14.02.2012 Salı günü (Bugün) Toplanamadığından
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hasip
Kaplan
Şırnak
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
31
Ocak 2012 tarihinde, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü ve
arkadaşları tarafından verilen (485 sıra nolu),
"Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin giderilmesi" ve
araştırılması amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
14.02.2012 Salı günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin lehinde Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü.
Buyurunuz Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin)
Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; cezaevleriyle ilgili bir
Meclis araştırma komisyonu önerisinde bulunmamız ve bu önerinin
öne alınması konusundaki ısrarımız cezaevlerindeki
genel durumun giderek kötüleşmesi ve vahimleşmesiyle ilgilidir.
Hâlihazırda Meclis
İnsan Hakları Komisyonunun bir alt komisyonu olarak bir cezaevleri
inceleme komisyonumuz vardır. Dolayısıyla, eminim ki Adalet ve
Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarımız, iktidar
milletvekilleri bu öneriye şu gerekçeyle karşı
çıkacaklardır: Evet, böyle bir komisyon vardır. Siz niçin bir
kere daha Meclis araştırma komisyonu kurulmasını
istiyorsunuz?
Ancak, bu cezaevleri alt
komisyonunun şu ana kadar yayınlanmış dört raporu var:
Ankara 1 Numaralı L Tipi ve Kadın Kapalı Ceza İnfaz
Kurumları İnceleme Raporu, Gaziantep 5. Zırhlı Tugay 3.
Sınıf Askerî Ceza ve Tutukevi İnceleme Raporu, Gaziantep E Tipi
ve H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu,
Konya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnceleme Raporu. Çok
ilginçtir, bu raporların hepsi şu sonuca varmaktadır: Evet,
cezaevlerinde bazı istiap hacmini, haddini aşan tutuklu ve hükümlü
yığılması vardır ama insan onurunu incitecek hiçbir
şey olmamıştır. Yani inceleme kurulumuz bu dört cezaevine
gitmiş, bakmış ve burada insan onurunu inciten hiçbir şey
olmadığı sonucuyla geri dönmüştür. Sanki bunlar Adalet
Bakanlığı uygulamalarını onaylama komisyon
raporlarına dönüşmüştür.
Oysa hem İnsan Hakları
İnceleme Komisyonuna hem cezaevleri alt komisyonuna hem de Komisyon üyesi
milletvekillerine hem de Komisyon üyesi olmayan milletvekillerine son üç
aydır sonsuz sayıda şikâyet dilekçesi yağmaktadır. Bu
şikâyet dilekçelerinin tamamı, insan onurunu inciten, insan onuruna
aykırı, sadece tutuklu ve hükümlülerin değil,
yakınlarının da onuruna aykırı muamelelerle
cezaevlerinin meşgul olmaya başladığıdır.
Hepimiz
söylüyoruz, Türkiyeyi bugün saran atmosfere baktığımızda,
sürekli ve düzenli bir biçimde her gün en az 10 kişinin gözaltına
alındığı -ortalama 10 kişinin gözaltına
alındığı- bir operasyonlar silsilesi içerisinde Türkiye
ister istemez bir 12 Eylül uygulamaları atmosferi içerisine girerken
cezaevlerine de bu kaçınılmaz bir biçimde sirayet etmektedir. Henüz
sanık olan bu insanların çoktan mahkûm ilan edildiği Hükûmet
yetkilileri açıklamaları ortalıkta gezerken, Başbakan ve
yakınları, yardımcıları sürekli ve sistematik bir
biçimde bu gözaltılarda gözaltına alınan, daha sonra
tutuklanarak cezaevlerine konulanların hepsinin terör
sanığı olduğu hakkında beyanatlarda bulunurken,
bunların cezaevi yöneticilerini ve görevlilerini etkilememesi mümkün
değildir. Bu bakımdan cezaevleri de kaçınılmaz bir biçimde
12 Eylül cezaevlerini andırmaya başlamıştır.
Bize
yansıyan yakınmalardan size aktaracaklarım şunlardır:
Özellikle Osmaniye, Kürkçüler, Gaziantep, Kırıkkale, Kandıra,
Tekirdağ, Kırıklar, Edirne ve Sincan cezaevlerinden gelen bütün
dilekçeler, başvurular, hükümlülerin kendileri ya da aileleri
tarafından iletilen mektuplar şunu demektedir ki birincisi, onur
kırıcı muamele daha henüz tutuklular cezaevinden içeriye
girerken başlamaktadır. Çırılçıplak soyularak,
fiziksel zor kullanılarak üst araması uygulamasına tabi
tutulmakla başlayan cezaevi yaşantısı, özellikle müebbet
ağır hapse mahkûm olanların yirmi üç saat boyunca bir tek
hücrede kapalı kalmaları; diğerlerinin diğer tutuklu ve
hükümlülerle görüşme sürelerinin, imkânların olmaması,
personelin olmaması gibi aslında kendilerinden kaynaklanmayan
gerekçelerle sürekli olarak kısaltılması; sürekli bir biçimde
yapılan aramalara hukuki ve insani itirazlar karşısında
cebir ile bu aramaların gerçekleştirilmesinden doğan darp ve
kötü muamele, hakaret, bütün bunların sonucu olarak hücre
cezalarının peş peşe eklenmesi; kitap vesair okumak için
talep edilen basılı eserlerin uzun incelemelerden sonra geri
çevrilebilmesi, haklarında toplatma kararı olmayan
yayınların da bu incelemelerden geçmesi; mektupların ve
dilekçelerin aranması, incelenmesi ve alıkonmasının
yanı sıra, tamamen hukuki sebeplerle yazılmış dilekçe
ve mektupların da tıpkı diğer hususi mektuplar gibi
işlem görmesi, böylelikle savunma haklarının
kısıtlanması gelen şikâyetler arasındadır.
O
nedenle ben, giderek artan bu yakınmaların, cezaevlerinin genel
durumu da göz önünde bulundurularak hızlı bir biçimde Meclisimiz
tarafından ele alınıp değerlendirilmesi gerektiği
kanısındayım. Bakın sadece bugün, Mersinde bir cenaze
törenine katıldıkları için mezarlıkta 100 kişi
gözaltına alındı. Gözaltındalar mı değil mi o da
belli olmaksızın emniyette tutuluyorlar. Yarın bunlardan bir
bölümü cezaevine girecek olursa, Mersin Cezaevi 600 kişilik kapasitesine
karşılık 1.200 mahkûmla hayatını idame ettirmeye
çalışıyor. Üstelik gözaltına alınanlar arasında
Akdeniz Belediye Başkanı, Barış ve Demokrasi Partisi il
başkanı da varlar.
Bu
uygulamalar böyle devam ettiği sürece bu cezaevlerindeki kötü
uygulamaların sonu alınamayacaktır; çünkü hiçbir kötülük olmasa
bile, mevcudun 2 katı mahkûmla hayatını sürdürmeye
çalışan cezaevlerinde, kaçınılmaz bir biçimde cezaevi
idaresiyle mahkûmlar arasında fiziki sürtüşmeler ortaya
çıkacaktır.
Bu
nedenle, cezaevlerinin bu genel durumunu gözden geçirmek, duruma teşhis
koymak ve üstelik şimdi ceza mevzuatında yapılacak kısmi
düzeltmelerle boşalacak yerlere yeni hükümlüler doldurmak yerine hükümlü
sayısını azaltacak, ceza mevzuatını
liberalleştirecek, özellikle çözüm ve barış odaklı
politikalara yönelerek hem cezaevlerine giriş yollarını daraltmak
hem de öbür taraftan cezaevlerinde insani muamelelerin çoğaltılması,
genel olarak Avrupa Konseyinin saptadığı normlara uygun bir
cezaevi yaşantısının sağlanması için Meclisimizin
Hükûmetini denetlemesi gerekiyor.
Adalet
Bakanlığının uygulamaları ne yazık ki, ne
yazık ki, Adalet Bakanının lehte pek çok beyanına rağmen
bu durumdadır. Bizim inceleme komisyonumuzun raporları da
aslında sorunlu cezaevleri ya da cezaevlerindeki sorunlardan ziyade
cezaevlerindeki iyi yanlar üzerine odaklanarak aslında sorunu ortaya
çıkartmak değil sorundan kaçmak sonucunu yaratmaktadır.
Ben bu
nedenle Meclisimizin önüne gelen bu fırsatı değerlendirmesi
gerektiğini düşünüyorum. Bu vesileyle bir kere daha altını
çizmek istiyorum. Türkiye bugün dünyada en çok terörden hükümlü ve tutuklu
insanı barındıran ülkedir. Bu inanılacak bir durum değildir,
kabul edilecek bir durum değildir. Hükûmet ve güvenlik aygıtı,
terör tanımını ya yeniden gözden geçirecek ve
uygulamalarını buna ayarlayacak ya da Terörle Mücadele Kanununu
gözden geçirecektir ama hepsinden önemlisi ortada aslında hukuki
değil siyasi bir mesele vardır. Bu siyasi mesele de Kürt meselesinin
çözümsüzlüğünden doğan çatışmanın giderilmesi için
uzlaşma, çözüm ve barışa dayalı bir yol, yordam yerine
şiddete dayalı bir yol yordam benimsenmesiyle yakından
ilgilidir. Hem bu yolun benimsenmesi hem insan onuruna uygun bir muamelenin ne
emniyette ne cezaevlerinde sürdürülebilir olması mümkün değildir
çünkü düşman ceza hukuku uygulaması artık giderek düşman
infaz hukuku uygulamasına dönüşmektedir Türkiyede.
O
nedenle ben, Meclisimizin bir an önce hem Türkiyedeki bu siyasi gidişata
hem adli gidişata hem de hukuki gidişata el koyarak -bugün yukarıda Adalet Komisyonunda
tartıştığımız gibi- kısmi çözümler yerine
total, temelli çözümler için harekete geçmesini ve cezaevleri
araştırma komisyonunun cezaevine geliş sebeplerini de
araştırarak aslında Türkiye'nin barış, özgürlük ve
demokrasi çabalarıyla cezaevlerindeki insan onuruna aykırı
muamelelerin aynı kaynaktan birbirine baktığını,
birbiriyle ters orantılı olduğunu görmesi gerektiğini
düşünüyorum. O yüzden bu araştırma önergemize bütün milletvekili
arkadaşların onay vermesini diliyorum.
Çok
teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kürkcü.
Aleyhinde
Eskişehir Milletvekili Salih Koca.
Buyurunuz
Sayın Koca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SALİH
KOCA (Eskişehir) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; BDP araştırma önergesi üzerine söz almış
bulunuyorum.
Özellikle
son birkaç yıl içerisinde hem fiziksel şartlar açısından
hem personelin eğitimi açısından hem de verilen hizmetler
açısından cezaevi şartlarının, bugüne kadar
yapılan düzenlemelerle ilgili oldukça çaba sarf edildiğini ve daha
iyi koşullara geldiğini burada belirtmek istiyorum. Yapılan bu
çalışmalarla gerçekten kayda değer birtakım ilerlemeler elde
edildi.
Genel
olarak baktığımızda, cezaevi şartlarını
diğer ülke cezaevi şartlarıyla kıyaslamamız da çok
mümkün gözükmemektedir. Zira her ülkenin cezaevi şartları birbirinden
farklıdır ama özellikle son zamanda yapılan iyileştirmeler
ve sağlanan ilerlemelerle birlikte Türkiye cezaevi
şartlarının başta Doğu Avrupa ülkeleri olmak
üzere birçok ülkenin cezaevi
şartlarından daha iyi olduğunu burada vurgulamak istiyorum.
Değerli
Milletvekilimizin burada belirttiği gibi, şu anda kurulmuş olan
Cezaevi İnceleme Alt Komisyonu da bu anlamda
çalışmalarını sürdürmektedir, gerek sivil gerek askerî
cezaevlerinde, yirmiye yakın cezaevinde şu anda incelemelerini
tamamlamış ve raporlarını vermiş durumdadır. Yapılan
bu çalışmalar sayesinde özellikle insan hakları ihlali
açısından kötü muamele, işkence, onur kırıcı
herhangi bir durumun tespit edilmediği, olmadığı da bu
komisyon raporlarında geçmektedir ve Komisyon da
çalışmalarını sürdürmektedir. Zaten Hükûmetimizin
işkenceye sıfır tolerans kapsamında ülkemizin bu anlamda
gelmiş olduğu konumu da milletimiz takdir etmektedir. Bu anlamda,
Meclisimizin daha önceden belirlenmiş olan gündemi kapsamında
milletvekillerimizin sormuş olduğu soru önergelerine daha fazla zaman
ayrılması açısından ve Sayın Bakanımıza daha
fazla zaman kalması düşünceleriyle burada verilmiş olan önergeyi
kabul etmeyeceğimizi belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Koca.
Lehine
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba? Yok.
Aleyhte
Kastamonu Milletvekili Mustafa Gökhan Gülşen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Gülşen.
MUSTAFA
GÖKHAN GÜLŞEN (Kastamonu) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Önerisi aleyhine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum, bu vesileyle
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, sayın bakanlarımızın milletvekillerimizin
sözlü sorularını cevaplandırması işlemi, Meclisin
sağlıklı çalışması ve denetim görevini yerine
getirmesi açısından son derece önemlidir. Ancak geçtiğimiz
günlerde, geçtiğimiz haftalarda üç ayrı gün grup önerileri
görüşmelerinin uzaması sebebiyle sayın bakanlarımıza
soru-cevap işleminde süre yetmemiş ve bu işlem
gerçekleşmemiştir. Bugün de Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanımız Sayın Faruk Çelik milletvekillerimizin sözlü
sorularını cevaplandıracaktır. Geçtiğimiz haftalarda
yaşadığımız süre problemini bugün yaşamamak
adına Barış ve Demokrasi Partisi Grup önerisine
katılmadığımızı bildiriyor, süreyi tasarruflu
kullanmak adına sözlerime son veriyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Gülşen,
Lehine
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Ağbaba.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hapishanelerde
yaşanan sorunlar üzerine söz almış bulunuyorum. Hapishaneler
bulundukları ülkelerin aynasıdır. Bir ülkenin insani
gelişmişliğini, demokrasi seviyesini, temel hak ve özgürlüklere
verdiği önemi hapishanelere bakarak anlayabilirsiniz, aslında
hapishaneye değil kendinize bakıyorsunuzdur.
Adalet
Bakanlığının verilerine göre hapsedilmiş insan
sayısı 130 bini aşmış durumda. Bu sayı Kilisin,
Tuncelinin, Ardahanın, Bayburtun nüfusundan fazladır yani 81inci
vilayet Düzce, 82nci vilayet hapishanelerdir. Neden bu kadar çok mahpus var,
neden bu kadar çok hapishane var ve Adalet Bakanlığı onlarca
hapishane yaptırmayı neden düşünüyor? Hapishane
sayısı, mahpus sayısı övünülecek bir şey
değildir. Bu tablo karşısında herkesin oturup
düşünmesi gerekiyor. İnsanları hapishanelerde toplayıp
82nci vilayeti kurmak kadar o vilayete cezayı, işkenceyi
dönüştürmek de ayıptır.
Maalesef
adil yargılanma konusunda karnemiz hiç de iyi değil. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinde en çok ceza alan ülke bizim ülkemiz. Adil
yargılayamadığımız insanlara hiç olmazsa cezalarını
adilce çektirmek gibi samimi bir niyetimiz ve gayretimiz olmalı.
Türkiyede
pek çok tipte hapishane bulunuyor. Her hapishanede pek çok sorun bulunuyor
ancak F tipi hapishaneler fiilen işkence tezgâhı gibi
çalışıyor. Ben, Tekirdağ 1 ve 2 no.lu cezaevlerini gezdim,
Silivriyi gördüm. Burada gördüklerimden birkaçını sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Tekirdağ
2 no.lu F tipinde açık görüş yapamadım, müdür izin vermedi. Oysa
yasalar gereği bir milletvekilinin açık görüş yapması
gerekirdi. Ancak hapishane müdürü ne yasa takıyor ne de milletvekili çünkü
oradaki tutuklular müdürün insafına terk edilmiş. Sadece
Tekirdağdaki F tiplerinde değil, ülke genelinde F tipi
hapishanelerin hemen hepsinde durum aynı. Öyle yasaklar, öyle disiplin
cezaları var ki aklınız almaz. Bana gelen mektuplardan,
hapishane raporlarından ve kendi gözlemlerimden edindiğim birkaç
yasağı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2 taneden fazla kazak, gömlek, tişört yasak; 1 takım
eşofmandan fazlası yasak; kuru boya dâhil her türlü
boya kalemi yasak; 3 taneden fazla kitap bulundurmak yasak; 2 çiftten fazla
ayakkabı bulundurmak yasak; uhu, pirit ve her türlü
yapıştırıcı yasak; renkli kâğıt yasak;
değerli milletvekilleri, türkü söylemek yasak, türkü; bağırmak,
slogan atmak yasak; herhangi bir şeyi amacı dışında
kullanmak yasak. Ne demek bu? Mesela eski bir atletinizle yeri silerseniz aleti
amaç dışı kullanmış olursunuz, yasak olduğu için
de ceza alırsınız. 3 kişilik ya da tek kişilik
hücrenin dışına asla çıkmanız yasak. Yasak olmayan tek
şey nefes almak ve ölmeyecek kadar yemek, içmek. Böyle ceza olur mu? Bunun
adı işkencedir, oranın da ismi işkence hanedir.
Bir
örnek daha vermek istiyorum değerli arkadaşlar: Haftalık on saat
uygulanması gereken sohbet hakkını bir saniye ile on saat
arası yorumlayan hapishane idareleri keyfî uygulamalara başvuruyor.
Mesela Kandıra F tipinde günlük on beş dakika olarak
uygulanıyor. Bir hücrede bir ömür yatacak insanlar var. Bir hücrede bir
ömür geçer mi? Bu kadar acımasız olunur mu? İdam
cezasının yerine ağırlaştırılmış
müebbet cezası alan bir insan aslında her gün idam edilmiş
olmuyor mu?
Değerli
arkadaşlar, birçoğunuz Hrant Dink katliamı konusunda benim ve
partimin tavrını bilirsiniz. Hrant Dink davasının sonucunu
da çok yetersiz bulduğumuzu her zaman söylüyoruz ama bugün Yasin Hayal ve -Hrant
Dinki katleden- Ogün Samastın da hakları olduğunu
hatırlatmak isterim.
Değerli
arkadaşlar, mahkûmlar türkü söylediği için hücre cezası
almamalı. Kışın üşüdüğünde giyebilecek
kazağı, yazın terlediğinde de değiştirebilecek
bir tişörtü olmalı. Tekirdağ 1 no.lu F tipinde kalan İlyas
Argun adında bir genç tutuklunun elleri soğuktan morarmış,
sonra morluklar siyahlanmaya başlamış, kangren tehlikesi hâlâ devam
ediyormuş. İlyas hapishaneden iki elini kaybederek çıkmamalı.
Peki, İlyasın iki eli neden tehlike altında? Çünkü hapishane
idaresi doğal gaza geçmek için yaz aylarını
bırakmış, kış aylarında doğal gaza
geçmiş ve kasım ayından sonra zemheri soğuklar gelmiş,
bir ay boyunca ne kaloriferler yanmış Tekirdağda ne de insanlar
ısınabilmiş ve her türlü girişime rağmen,
İlyasın ellerinin morarmasına rağmen, ailesinin her türlü
girişimine rağmen, maalesef bir çift eldiveni hapishane idarecisi
aracılığıyla İlyasa ulaştırmak mümkün
olmamış.
Değerli
arkadaşlar, hapishane insan öğüten bir canavar olmamalıdır.
Devletin yükümlülüğü, sağ salim aldığı insana
aynı şekilde cezasını çektirmek ve günü geldiğinde
özgürlüğe kavuşturmaktır.
İnsan
Hakları Derneğinin 2011 verilerine göre, hapishanede 300den fazla
ağır hasta bulunmakta ve bu hastaların çoğu ölümün
kıyısında. Hapishanede tedavi koşulları olmayan bu
insanlar aslında ölüme mahkûm edilmiş olmuyor mu?
Gazeteci
Suzan Zengin ilerlemiş hastalığına ve yaşına
rağmen uzun süre hapishanede kaldı, tahliye edildikten birkaç ay
sonra da yaşamını yitirdi. Üstelik kendisi hükümlü bile
değildi.
Kanser
hastası Güler Zere Beni ölümün kıyısına getirip tahliye
ettiler. dedi ve altı ay sonra hayatını kaybetti.
Değerli
milletvekilleri, Abdullah Akçay, on dört yaşında, bir suç çetesi
tarafından kaçırıldı. Suça bulaştı,
tutuklandı, hırsızlıktan hüküm giydi. Gençliğe
hapishanede adım atan Abdullah on sekiz yaşında lösemi
hastası oldu. Son günlerini ailesinin yanında, çocukluğunu
geçirdiği köyünde geçirmek istiyordu, ama penceresi olmayan dört duvar
içinde, demir kapının arkasında bir hastane hücresinde öldü ve
içeride şimdi Suzanlar, Gülerler, Abdullahlar ölümün
kıyısında bekliyorlar. Ölüm onları almadan, bizler
onların son günlerini sevdikleriyle, hasretleriyle geçirmeleri için çaba
göstermeliyiz.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, size İnönü Üniversitesinin eski rektörü
Profesör Doktor Fatih Hilmioğlunun hikâyesini anlatacağım.
Fatih
Hoca Ergenekon davası kapsamında tutuklandı.
Sağlığı bozuldu, Adli Tıp 3üncü İhtisas Kurulu
ve Adli Tıp Genel Kurulu, Fatih Hilmioğlunun eğer
sağlıklı koşullarda beslenemezse, sağlıklı
koşullarda cezasını çekmez ise kanser olabileceğini
söyledi, ama maalesef, bunu ne hastane idaresi dinledi ne de Adalet
Bakanlığı dinledi. Geçtiğimiz günlerde devletin
Avcılar Murat Kölük Devlet Hastanesinden almış olduğu
raporda acı gerçek ortaya çıktı. Fatih Hilmioğlu, kanser
başlangıcı olmuş arkadaşlar. Fatih Hilmioğlunun
cezasını siz mi vereceksiniz öldürerek yoksa adalet mi?
Değerli
arkadaşlar, Kemal Gömü, akıl hastası ve tek başına
hayatını idame ettiremiyor. Resmî kurumlarca verilmiş 11 tane
raporu var. Kronik şizofreni ve buna benzer çeşitli
hastalıkları var ama hâlâ Kemal Gömü cezaevinden serbest
bırakılmıyor, cezaevinde yatmaya devam ettiriliyor.
Cumhurbaşkanı yetkisini kullanmıyor.
Değerli
arkadaşlar, hapishanede ziyaret etmiş olduğum insanlardan birisi
de gazeteci Mehmet Yeşiltepe. Beyninde
Yine
burada sizler gibi seçilip gelen birisi daha var hastanede, hastane
köşelerinde acı çeken, işkence gören; Sayın Mehmet Haberal.
Mehmet Haberal, fizik tedavisi görüyor bel fıtığından.
İki sefer ziyaretine gittim.
Fizik
tedavi gördüğü yer değerli milletvekilleri, değerli AK
PARTİli milletvekili arkadaşlarım, fizik tedavi gördüğü
yerde fizik tedavi uzmanı yok ve bir gün herkesin başına
gelebilir. Yine Mehmet Haberalın kaldığı yerden, Fatih
Hilmioğlunun kaldığı yerden bir milletvekili olarak
utandım. Orayı ziyaret ettiğimizde, arkadaşlarımla
birlikte ziyarete gittiğimizde oradaki bir devlet memuru, bir memur
seçilmiş milletvekillerini seçilen milletvekilini, ziyaret ettirmemek için
elinden gelen her şeyi yaptı arkadaşlar.
Yine 2
No.lu Silivri Cezaevi Müdürlüğüne beş arkadaşımızla
beraber yine orada yatan aydınları ziyarete gittiğimizde, bizi
üç buçuk saat kapıda bekletti, telefonlarımıza dahi
çıkmadı.
Değerli
arkadaşlar, sizler insanları yargılıyor musunuz,
süründürüyor musunuz? Cezayı infaz mı ediyorsunuz, infazla
insanları infaz mı ediyorsunuz?
Isparta
E Tipi Cezaevinde Özgür Uygun adlı bir hükümlü var arkadaşlar. Felç
geçirmiş, yaşamını kardeşiyle beraber idame ettiriyor.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyenin her yanında bir hukuksuzluk var. Türkiyenin
bütün cezaevlerinde devlet, hukuksuzluğu eşitlemiş. Mustafa
Balbaya ne kadar hukuksuzluk yapıyorsa,
maalesef, Cihan Kırmızıgüle de aynı şeyi yapıyor.
Mustafa
Balbay, Tuncay Özkan, Soner Yalçın gibi aydınlar maalesef birer
kişilik hücrelerde ölüme terk edilmiş durumda. Geçtiğimiz
günlerde bir arkadaşımız söyledi, Sayın Artvin
Milletvekilimiz: Mustafa Balbay beton kokuyor. dedi arkadaşlar. O,
seçilmiş bir milletvekili. Hiçbirimizin, hiçbirinizin Mustafa Balbaya,
seçilen milletvekillerine, cezası da olsa cezaevinde yatan hiçbir mahkûma
bedel ödetme hakkı yoktur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ
AĞBABA (Devamla) Bu önerinin kabul edilmesini dileyerek, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım:
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve
arkadaşları tarafından, demokrasiye müdahaleye zemin
hazırlayan karanlık olayların aydınlatılması,
devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapıların
açığa çıkarılması hakkında verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14/2/2012
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
14.02.2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 14.02.2012 Salı günü (Bugün) toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları tarafından,
04.11.2011 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Demokrasiye müdahaleye zemin hazırlayan
karanlık olayların aydınlatılması devlet içindeki yasa
dışı örgütlenme ve yapıların açığa
çıkarılması hakkında verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin, (103 sıra nolu) Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 14.02.2012
Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin lehinde, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk.
Buyurunuz
Sayın Öztürk.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis
araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin verdiğimiz
öneri üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biz Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu kürsüsünde
geçmişte kalan karanlıkların, demokrasi dışı
olayların açığa çıkarılması ve
aydınlatılması uğraşısını verirken,
yukarıda Adalet Komisyonunda devlet içerisinde yeni bir çeteleşmenin
önünü açacak olan, devlette faili meçhul dönemlerini yeniden başlatacak
olan, Devlet için kurşun atan da kurşun yiyen de bizdendir.
dönemini başlatacak olan bir kanun görüşülüyor. Adı: MİT
Kanununun 26ncı Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi.
Mevcut
MİT Kanununun 26ncı maddesi, MİT mensuplarının
görevin niteliğinden doğan ya da görevin ifası
sırasında işledikleri suçlardan dolayı
soruşturulmalarını Başbakanın iznine
bağlamışken, getirilen kanun teklifiyle, MİT
mensuplarının veya Başbakanın özel bir görevi ifa etmek
üzere görevlendirilenlerin görevin niteliğinden doğan ya da görevi
ifa ederken işledikleri suçlardan doğan ya da Ceza Muhakemesi 250nci
maddesi kapsamına giren suçlardan dolayı
soruşturulmalarını Başbakanın iznine
bağlıyor. Yani bu görevlendirilenlerin kim olduğu, ne
olduğu belli değil ve Başbakanın hangi özel görev için bunu
yaptığı da belli değil. Açıkça özel, kişiye,
somut olaya özgü kanun çıkarmaktan daha öte anlamı var bunun. Bunun
anlamı devleti demokratikleştirmekten uzaktır. Bir yandan
demokrasi ve hukuk türküsü söyleyeceksiniz, bir yandan geçmişte kalan,
faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin açığa
çıkarılmasını söyleyeceksiniz ama öbür yandan devleti
gayrimeşru işlere bulaştıran, yeni yeni faili meçhuller
yaratan bir organ hâline getirecek bir dönemi başlatacaksınız.
Değerli
arkadaşlarım, demokrasi ve hukuk bir bütündür. Siz bu ülkede hukuku
küçülterek ya da hukuku azaltarak demokrasiyi çoğaltamazsınız ve
hukuku azaltanlar, hukuk uygulamalarından kaçanlar, bireyleri,
kişileri hukuk denetiminden kurtarmaya yönelenler asla şunu
unutmamalıdırlar ki, hiçbir zaman demokrat olamazlar.
Şimdi
elimde bir kupür var. Bu kupür Sayın Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın kupürü: Herkes
yaptığının hesabını verecek. diyor Sayın
Bülent Arınç. Ne zaman diyor? İstanbul Özel Yetkili Ağır
Ceza Mahkemeleri kuvvet komutanları hakkında tutuklama kararı
verdiği zaman söylüyor. Ve diyor ki Sayın Başbakan Yardımcısı
o tarihte: Türkiye'de her şeyin ortaya döküleceğini ve herkesin
yaptığı her şeyin hesabını vereceğini
belirterek Ben dâhil böyle olursak gerçek hukuk devleti oluruz. Türkiye bunu
gördüğü için kendini mutlu saymalı. Bunlar kutlu doğum
sancılarıdır, bunlar iyi şeylerdir. Türkiye hukuk devleti
olma yolunda ilerleyecekse bir şeylerin hesabının sorulması
gerekir. diyor. Ama değerli arkadaşlarım, MİT
Müsteşarı ve eski 2 MİT Müsteşar Yardımcısı
hakkında İstanbul Özel Yetkili Savcısının sadece ifade
almaya çağırması karşısında Hükûmet hep bir
ağızdan bağırmakla kalmıyor, yani düne kadar
Yargı işine bakıyor, demokratik yargı süreci
işliyor. diyenler şimdi Savcının ifade almak
istediği kişiyi Savcının elinden nasıl
kurtarabiliriz? diyorlar, Savcı hakkında soruşturma
açıyorlar. O da yetmiyor, bir kanun getiriyorlar çeteleşme kanunu!
Değerli arkadaşlarım, bunlarla demokratik
iddialarınızda samimi olmadığınızı
gösteriyorsunuz.
Bakın,
biz söyledik: Bu ülkede 12 Eylül öncesi, 12 Eylül sonrası işlenen,
faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerde devletin kontrgerilla
yapılanmasının etkisi olduğu iddiaları Türkiyede dün
de vardı, bugün de vardı. 1 Mayıs 1977 olaylarının
tezgâhlanmasında, yapılanmasında bu ülkenin MİT'inin ya da
diğer görevlilerinin, diğer teşkilatlarının dahli
olduğu iddiaları hiçbir zaman ortadan kalkmamıştır.
16
Mart 1978 olayları var. İçinizde genç olan
arkadaşlarımız bilmez. İstanbul Üniversitesinde 16 Mart
1978 günü, Beyazıt Meydanından çıkan hukuk fakültesi
öğrencilerinin üzerine silahlı, bombalı saldırı
düzenleniyor. Burada Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Ahmet Turan Ören, Murat Kurt,
Abdullah Şimşek, Hatice Özen, Abdülhamit Akıl öldürülüyor, pek
çok öğrenci yaralanıyor. Bunlara ilişkin dava açılıyor
değerli arkadaşlarım. Önce, adam öldürme suçundan dava açılıyor
ve 5 kişi delil yetersizliğinden beraat ediyor. Daha sonra 1988
yılında, yeniden kamuoyunun tanıklık yapması
çağrısında bulunuyorlar o zamanın bu olayların
mağduru olan Avukat Cem Alptekin tarafından o zaman olayın
mağduru ve bu olayın da mağdurlarının
avukatlığını yapıyor- ve bu çağrı sonunda
İsot ailesinin ortaya çıkmasıyla 1992 yılında
yapılan suç duyurusundan sonra 95 yılında dava yeniden görülmeye
başlanıyor ve 95 yılında, müdahil vekillerinin
katliamın kontrgerilla eylemi olma iddiasını mahkeme ciddiye
alıyor ve müdahil vekillerinin taleplerine uygun olarak 12 Eylül öncesi ve
sonrasının önemli siyasi cinayet ve katliamlarına ilişkin
dava dosyalarıyla, Susurluk kazası ve sonrasında düzenlenen
Meclis ve Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarının
celbine karar vermekle davayı Adam öldürme davasından Kontrgerilla
davasına dönüştürüyor ancak devlet kurumlarının mahkemenin
istediği bilgi ve belgeyi göndermemesi, üstelik de davada müdahil vekili
olarak bulunan Avukat Cem Alptekinin bir MİT belgesini sunmuş olmasından
dolayı MİT'in şikâyeti üzerine bu Cem Alptekin hakkında
dava açılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, 2 kişi arasındaki konuşmaya ilişkin
bir belgeyi sunuyor avukat Cem Alptekin. Avukatın görevi kendi
müvekkillerinin yararına savunma yapmaktır ve gerçeği ortaya
çıkartmaktır ama MİT suç teşkil eden bu belgeyi
arşivlerinde saklıyor, mahkemeye intikal ettireceği yere
arşivlerinde saklıyor. Ve sonunda bu dava, değerli
arkadaşlarım, 2008 yılında zaman aşımı
nedeniyle maalesef düşüyor. Çünkü bu süreçte mahkeme sadece gün vererek,
rutin olarak gün vermekle davayı geçiştiriyor. Yani dava bir
kontrgerilla davası olmasına rağmen zaman aşımı
nedeniyle düşürülüyor. Avukat da beraat ediyor ama avukatın beraat
gerekçesindeki belirtilen hususlar mahkemece hiçbir zaman
araştırılmıyor. Adalet Bakanına 23üncü Dönemde verdiğim
soru önergesine bir türlü cevap verilmedi bu konuda. Gerçekten bugün
MİTin arşivlerinde konusu suç teşkil eden, mahkemelere intikal
ettirilmeyen belgeler var mıdır, yok mudur? Bunların
açıklanması lazım. Hele hele bugünlerde yukarıdaki kanun
görüşülürken Türkiyedeki birtakım eylem ve işlemlerin MİT
tarafından yapıldığı konusundaki iddialar Türkiyeyi
çalkalamaktayken bunları çıkıp Başbakanın
açıklaması lazım.
Değerli
arkadaşlarım, biz gerçekten Sayın Bülent Arınçın
dediği gibi herkesin yaptığının hesabını
vermesini istiyorsak bunları bizdendir, sizdendir diye
ayıramayız. Gerçekten bu ülkede demokratik hukuk devletini tam olarak
kurmak zorundayız. Eğer bugün yargısal alandaki
sıkıntıları kaldırmak istiyorsak
yapacağımız tek bir şey vardır: Bu sıkıntılara
neden olan Ceza Muhakemesi Kanununun 250, 251, 252nci maddelerine göre
kurulan ve faaliyet gösteren özel yetkili mahkemeleri kaldırmaktır,
karanlıkları aydınlatmaktır, pislikleri temizlemektir.
Hukuk devletinin geçmişinde pislik olmaz, karanlık olmaz
arkadaşlar.
O
nedenle, ısrarla söylüyoruz faili meçhul bırakılan siyasi
cinayetleri hep birlikte araştıralım diyorum. Önergemizin
desteklenmesini istiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Aleyhinde
Muş Milletvekili Sırrı Sakık.
Buyurunuz
Sayın Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
Cumhuriyet Halk Partisi Meclis araştırma önergesinin aleyhinde söz
aldım. Gruplar arası dağılım yapılırken bize
aleyhte söz hakkı düştü ama bunun aleyhinde olmamızı
beklemeyin.
Sevgili
arkadaşlar, aslında, burada bu önergeler konuşulurken iktidar
partisinin milletvekilleri çıkıp cevap veriyorlar. Biz, burada
İç Tüzük tartışmalarını yürütürken aslında bu
milletvekili arkadaşlarımızın hukukunu da savunuyorduk.
Böyle bir kapı kulluğu olmaz, böyle bir demokrasi olmaz.
Şimdi,
ben bu milletvekili arkadaşlarımızın büyük bir
çoğunluğunu tanıyorum. Vallahi, bilgili, birikimli, kendi
alanlarında epeyce de bilgili arkadaşlar. Yani buraya neden
çıkıp bilgisini, birikimini bu Parlamentoyla paylaşmaz, neden
halkla paylaşmaz? Çıkarlar, tek sözcükle Gündem çok doludur. E,
sizin düşünceniz yok mudur? İşte, aslında sorun burada
başlıyor. Yani AKP Bir şeyleri değiştiriyorum. diye
yola çıkıyor ama bir şeye dokunmuyor. 12 Eylül Anayasasını,
12 Eylülün getirdiği yasaları, bütün boyutuyla sahipleniyor.
İşte, odur ki, o Siyasi Partiler Yasası, o Seçim Kanunudur ki milletvekilini
kapı kulu yapan bu yasalardır. Bizim buralardan başlamamız
lazım. Eğer özgür iradeyle Parlamentoya vekiller gelse, eminim ki
kimse buradaki on dakikalık süreyi bir dakikaya yerleştirerek
düşüncelerini açıklamadan inmez. Çünkü sizin seçmenleriniz de sizi
izliyorlar. Yok mu yani bu faili meçhullerle ilgili sizin bu konuda bir
bilginiz, bir birikiminiz yok mudur veyahut da cezaevleriyle ilgili yok mudur?
Ama ne yazık ki milletvekili arkadaşlarımız bu konuda büyük
bir haksızlıkla karşı karşıyadır.
Aslında,
isyan gemide başlamalıdır. Siz de çıkıp demelisiniz
ki: Yahu, biz konuşmalıyız. Biz onun için buraya geldik. Çünkü
geçen gün ben bir arkadaşımızı burada dinlerken dedi ki:
Ben genç bir vekilim. Geldim, düşüncelerimi halkımla paylaşmak
istiyorum, Parlamentoyla ama Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim
Kanunu bu olunca kimse genel başkanın talimatı
dışında bir şey söylemez.
Bakın, yukarıda bir kanun teklifi görüşülüyor. Sevgili
arkadaşlar, bunlar 12 Eylülden bize miras kalanlardır. Söyledik,
biraz önce burada yine seslendirdik. İstiklal mahkemeleri, devlet güvenlik
mahkemeleri ve özel yetkili mahkemelerin birbirinden hiçbir farkı yoktur.
Bunlar hep muhaliflere karşı kurulmuş mahkemelerdir.
İşte bugün, bu mahkemelerden size bir yönelme oldu ama sizin gerçek
niyetiniz
Yani bu antidemokratik mahkemeleri ortadan kaldırmak gibi bir
düşünceniz yok, kendinize uygun bir şey yaratmaya
çalışıyorsunuz. Oysaki daha önce de söyledik: Bu terörle
mücadele yasaları da gündeme geldiğinde en çok askerler tepki
gösteriyordu ama bugün bir Genelkurmay Başkanı terörle mücadeleden
dolayı içeride. Bu özel yetkili savcılara o kadar çok görevler, o
kadar yetkiler verdiniz ki çıkıp, resmen celp aslında Sayın
Başbakanadır. Siz kim için bu kadar yetkileri yüklediniz? Çünkü
muhalifler için. Kimler için? Devrimciler için. Kimler için? Kürtler için. Ve
bugün de döndü, size geldi.
Şimdi, gelin hep birlikte 12 Eylülden hesap soralım. Yani
sözde böyle bir anayasal değişiklik falan 2010 yılında
yaptınız ama o değişen maddelerin hiçbirinin uyum
yasalarını hayata geçirmediniz. Bir tek tanesini, Hâkimler ve
Savcılar Üst Kurulunun uyum yasalarını geçirdiniz, onun
dışındakilere müdahale etmediniz çünkü 12 Eylül sizi de
besliyor. 12 Eylüldür iktidarınızı sekiz, on iki
yıldır ayakta tutan o Siyasi Partiler Yasasıdır, o Seçim
Kanunudur. Ve biz hep feryat ediyoruz: Bakın, o bölgede işlenen
faili meçhul cinayetler
Yargı hâlen bu konuda seyirci. Levent Ersöz
orada, Silopide bir ilçe başkanımızı ve yöneticimizi
gözaltına alıp
Ve o kışladan bu 2
şahıs hâlâ çıkmadı ve Levent Ersöz cezaevinde
yargılanıyor Ergenekondan, ama faili meçhul cinayetlerden
dolayı suçüstü yakalandığı hâlde burada biz mağduruz
ve buraya müdahil olamıyoruz. Onun için, Ergenekon yargılanması
da faili meçhullerin dışındadır, onların nemalandığı
alanlar da aslında Kürt coğrafyasıdır. Açıkça ilan
ediyoruz, buradan feryat ediyoruz: O dönem siyasal iktidarın, askerî-sivil
bürokratların hepsinin bunda payları vardı.
Şimdi
Bin tane operasyon yaptım. diyen bir dönemin Bakanı bugün oturumu
yöneten Sayın Başkanın eşi için Tuğlayı
çektiğimiz zaman tamamen çöker. diyebiliyorsa ve bu, elini kolunu
sallayarak dolaşabiliyorsa o da bu ülkenin bir ayıbıdır. O
dönemde biz karar verdik, Kürt iş adamları için, şu
şahsiyetler için karar verdik. diyen bir Başbakan elini kolunu
sallıyorsa bu Parlamentonun bir ayıbıdır. Eğer o dönem
kararlar Millî Güvenlik Kurulunda alınıyorsa, içinde Demirelden
Çillere, Doğan Güreşe, Mehmet Ağara kadar herkes orada görev
alıyorsa ve bunlarla ilgili bir işlem yapılamıyorsa bu
ülkenin bir ayıbıdır, sizin bir ayıbınızdır.
Şimdi
sormak istiyorum: Bu güçleri, bu şahsiyetleri koruyan güç kimdir? Hangi
güçtür bunları koruyor? Hani 12 Eylülden hesap soruyordunuz? Hani 12 Eylül
Anayasasını değiştiriyordunuz? Hani 12 Eylül, bu devlet
güvenlik mahkemeleri ve özel yetkili mahkemeler halka zulmetti? Aslında
hepimiz kalkıp, 12 Eylülün ürünü olan devlet güvenlik mahkemelerini ve
özel yetkili mahkemeleri yok hükmünde saymalıyız, onların
verdikleri kararları da yok hükmünde saymalıyız. Ama
bunları yapmıyoruz. O dönemde bu kadar kana bulaşmış
insanların böyle ciddi bir şekilde
Bu birlikte cinayet
işleyenlerin sözüdür. Onlar Bize talimatlar geliyordu, biz ona uygun bir
şekilde hareket ediyorduk. diyorlar, ama tetiği çekenler içeride,
tetiği çektirenler ve listeyi sunanların hiçbiriyle ilgili bir tek
işlem yapılmıyor ve bugün
tartıştığımız, konuştuğumuz bu
mahkemeler bütün muhaliflere karşı
Bakın,
avukatlarla ilgili savcı keyfî davrandı, 40 tane avukatı içeri
aldılar. Nedir suçlama? Efendim, İmralıya gittiniz, Öcalanla
görüştünüz. Giden avukatlar yasal görevlerini yerine getirmişler,
kimi avukat bir kez gitmiştir ve neye dayanarak tutukluyorsunuz? Özel
savcının yetkisine dayanarak. Gazetecileri tutukluyorsunuz, bilim
adamlarını tutukluyorsunuz ve bu özel yetkili savcılar bu
görevlerini alabildiğine kötü kullanıyor ama hiçbirinizin
kılı kıpırdamıyor ama sorun MİTe gelince
Tabii
ki ben şunu açıklıkla ifade etmek istiyorum, bu uygulamayı
da yanlış buluyorum yani savcının durumdan vazife
çıkararak MİTle ilgili başlattırdığı bu
soruşturmanın aslında bir rövanş soruşturması
olduğuna inanıyorum. Böyle bir görevi olmamalıdır
savcının. Savcı yetkisini aşıyor ama burada
MİTin sahipleri var, peki, bu halkın sahipleri kim olacak?
Binlerce
insan gözaltına alınıyor -belediye başkanları- ve 8
bine yakın insan tutuklanıyor. Ne yapmalı, bunlar nereye
sığınmalıdırlar? Özel yetkili mahkeme ve savcılar
keyfî tutuklama yapıyor, keyfî bir uygulama içerisinde oluyor ve sizin
kılınız kıpırdamıyor. Kendinize göre bir hukuk
oluşturuyorsunuz, kendinizi ve yandaşlarınızı kollayan,
koruyan bir anlayış içerisindesiniz ama şunu
unutmayınız: Tanrının değirmeni ağır döner
ama iyi öğütür, siz de bunlara tabi olacaksınız yani bu bir gün
sizi de vuracak. Onun için yol yakınken daha çok insaf, daha çok vicdan,
daha çok bu halkın selameti için hep birlikte, gelin, bu özel yetkili
mahkemeleri birlikte ortadan kaldıralım ve bu halka uygulanan
haksız politikalara bir an önce son verelim.
Benim
bu Meclis araştırma önergesiyle ilgili olumlu oy dileğim olacak
ama ne mümkün, bunun olmayacağını yıllardır hep bize
bu kürsü, bu Parlamento gösterdi ama, gerçekten, el
kaldırırsanız kaybedecek hiçbir şeyiniz yoktur.
Ben
eminim ki Başbakan da bütün bu ellere bir şey söylemez çünkü
Sayın Başbakan da diyor ki: Biz aslında faili meçhul
cinayetleri araştırmak istiyoruz, BDP engel. Hodri meydan, biz
getirdik, buyurun oy verin; CHP getirdi, oy verin. Eğer bize
inanmıyorsanız o zaman siz getirin, biz hep birlikte sizin önergenize
oy verelim.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.
Önerinin
lehinde Mersin Milletvekili Mehmet Şandır.
Buyurunuz
Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisinin bugün gündeme getirdiği, gündeme alınması için
verdiği önergenin lehinde konuşuyorum. Gündeme
alınmasını istediği konu; devlet içinde yasa
dışı örgütlenme ve yapıların açığa
çıkarılması için bir komisyon kurulmasını talep ediyor,
bunun gündeme alınmasını ön görüşmelerinin
yapılmasını istiyor.
Gerçekten,
bu önergenin üzerinde konuşulmuş olması bile önemli bir
avantajdır. Arzu ederim ki gündeme alınması temin edilse de
üzerinde kapsamlı bir görüşme yapsak çok daha faydalı bir
iş yapmış oluruz. Daha ötesi, ülkemiz, bir haftadan bu yana,
Türkiye Cumhuriyeti devletine, milletimize, Türkiye Büyük Millet Meclisine,
seksen yıllık cumhuriyetimize yakışmaz birtakım
olaylar yaşıyor ve herkesi rahatsız eden birtakım gelişmeler
var. Tüm bu gelişmelerin gerçeğini öğrenebilmek için Hükûmetten
bir açıklama beklediğimizi en başta söyledik ama bugüne kadar bu
konuda kapsamlı, detaylı, gerçekçi bir açıklama da
yapılmadı. Aslında doğru olan, bu kadar önemli, toplumda
karşılığı olan; toplumu, ülkemizin geleceğini çok
doğrudan ilgilendiren bu tür konularda burada bir genel görüşme
açılmasıdır, burada Hükûmetin bilgi vermesidir, grupların
bu konu üzerinde görüşlerini ifade etmesidir.
Neler
oluyor sayın milletvekilleri, Türkiyede neler oluyor? Yani milletin
vekilleri olarak, milletin oylarıyla seçilmiş Hükûmet olarak
Türkiyede yaşanan bu olaylarla ilgili millete bilgi verme tenezzülünde
niye bulunmuyorsunuz, niye böyle bir şeyin konuşulmasını
çok önemsemiyorsunuz? Hiçbir şey olmamış gibi hayata devam etmek
bazen çok da faydalı değil. Hep böyle öteleyerek, erteleyerek,
olanların üzerini örterek geleceği kuramayız, geleceğe bir
güven oluşturamayız. Bu sebeple, bu konunun konuşulması
önemli. Bu konunun konuşulmasının bir Danışma Kurulu
grup önerisi olarak gündeme getirilmesi yetmez benim kanaatime göre. Bir genel
görüşmeyle veya bir bakanın bilgi vermesiyle burada bu konuda,
toplumu ilgilendiren ve ülkenin geleceğini ilgilendiren bu tür konularda
kapsamlı bir görüşme, tezekkür, bir müzakere yapılması
bence çok gerekli.
Değerli
milletvekilleri, bakınız önergede ifade edildiği gibi devlet
içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapılar
Bu husus,
cumhuriyet döneminin tüm dönemlerinde çok su götürür, çok önemli bir iddia.
Çünkü devlet bu toplumun en önemli değeri. Devlet milletin örgütlü gücüdür,
milletin en üst örgütüdür. Devlet olmazsa millet olmaz. Devlet olmazsa
egemenlik olmaz, bağımsızlık olmaz, onurlu, huzurlu
yaşamak olmaz. Devlet bizim için çok değerli, çok önemli. Devletin
yerine ikame edebileceğimiz bir başka sistem bugüne kadar geliştirilememiştir.
Yani, Birleşmiş Milletler, uluslararası birtakım
teşkilatlar devletin yerine ikame olup devletten beklenen
fonksiyonları yerine getirmemiştir ama devletin gerçekten milletin
devleti olabilmesi için de, bu devletin hukukun içinde olması, hukukun
üstünlüğünü kabul etmesi, uygulamalarının adaleti temin etmesi
çok önemli, olmazsa olmaz şarttır. Hukuk olmayan bir devlet, hukukun
üstünlüğünün içselleşmediği, kabul hâle gelmediği bir
devlet zulüm devleti olur.
E
şimdi yaşadığımız hadise de gerçekten kabul
edilebilir bir şey değil: Devletin iki çok değerli, çok önemli
kurumu birbirlerini suç örgütü olmakla suçluyorlar. Ne hukuk kalıyor ne
hukukun üstünlüğü kalıyor ne teamüller kalıyor, ne demokrasi
kalıyor. Ortaya çıkan sonucu hazmedebilmemiz, içimize sindirebilmemiz
mümkün değil. Demokrasi, toplumun birlikte yaşama iradesinin sistemi.
Siz demokratik sistem içerisinde iktidar olup kurduğunuz hukuka kendiniz
uymazsanız, eşit, adaletli ve genel bir uygulama geliştiremezseniz
sonuçta bu devletin ve bu devlet adına yetki kullanan siyasi
iktidarın uygulamalarının adı zulüm olur değerli
arkadaşlar. Maalesef son günlerde yaşadığımız
hadise bu.
Değerli
arkadaşlar, bakın, bir operasyon yapılıyor, bu operasyonda
çok önemli iddialar ortaya konuluyor. Bu iddialara cevap verilmesi gerekirken
birtakım hukuk düzenlemeleriyle mesele örtbas edilmeye
çalışılıyor. Ortaya konan iddialar çok önemli. Bu
iddiaları yok saymanız mümkün değil. Bu iddialar, bir siyasi
partinin il merkezinde yapılan aramada, KCK operasyonu doğrultusunda,
on iki adet ses kaydı ve on dokuz adet Abdullah Öcalana ait
yazılmış mektup ele geçiyor. Yapılan operasyonlarla
yakalanan KCK militanları veya işte bu iddia kapsamında
gözaltına alınan insanların ifadelerinde çok önemli iddialar
ortaya konuluyor. KCK operasyonu kapsamında savcılık bazı
soruların cevabını bulmaya çalışıyor. Bu
cevapların arayışında oklar, yollar MİTi gösteriyor.
Millî İstihbarat Teşkilatı, bu devletin ve bu milletin çok
önemli, çok değerli bir kurumudur. Bu kurumun üzerinde toplu iğne
başı kadar bir gölgenin, bir şaibenin olması
geleceğimiz açısından çok ciddi tehdit ve tehlikeler
taşır. Bakın, Millî İstihbarat Teşkilatı
hakkında bulunan bu delil ve belgelere dayalı olarak ortaya konan
iddialar şunlar:
Deniliyor
ki KCK yapılanması MİTin gözetimi ve denetimi
eşliğinde tamamlanmıştır.
Değerli
arkadaşlar, KCK etnik bölücülüğün siyasi ve silahlı örgütü, bir
suç örgütü. Bu suç örgütünün gözetimi ve denetimi Millî İstihbarat
Teşkilatı tarafından yapılmıştır
iddiası var ortada. Bu iddiayı yok saymanız mümkün mü?
Bir
başka şey: Örgütün yönetilmesine Millî İstihbarat
Teşkilatı heyeti aracılık etmiş ve
yönlendirmiştir. diyor.
Bir
başka iddia: KCKnın ortaya koyduğu hain saldırı ve
eylem talimatlarının önlenmesi ve engellenmesine dönük tedbirlerin
alınmasını MİT engellemiştir. deniliyor. Milli
İstihbarat Teşkilatının kendi görev alanında olan
ülkenin güvenliğinin sağlanması noktasında görev
yapmadığı iddia ediliyor.
Bir
başka şey: İstihbarat toplama görevi ihlal edilerek devletin bütünlüğünü
bozma ve anayasal düzeni yıkma konusunda KCKyla iş birliği
yapıldığı iddia ediliyor.
Bir
başka şey: İmralı canisiyle Kandil arasında kuryelik
görevi yapıldığı iddia ediliyor.
Değerli
arkadaşlar, bunları sıralayabiliriz. Hatta bu konuda yeni Anayasa
düzenlemesi için bazı taahhütlerde bulunulduğu, bazı
taahhütlerin ortaya konulduğu iddia ediliyor ve tüm bunların Oslo
sürecinde gerçekleştiği söyleniyor.
Şimdi,
bu iddiaları yok sayarak özel yetkili savcılığın
kanundan kaynaklanan görevi doğrultusunda, bir soruşturmanın
delillerine dayalı olarak başlattığı
soruşturmayı burada kanun çıkartarak engellemeye
kalkarsanız bunun adı hukuk devleti olmaz, bunun adı zulüm
devleti olur değerli arkadaşlar.
Şimdi,
yukarıda Adalet Komisyonuna getirip görüştürdüğünüz ve bu hafta
veya önümüzdeki günlerde burada kabul edilmesini dayatacağınız
bu MİT yasasıyla ilgili temin etmeye
çalıştığınız hadise hukukun önünü kesmektir,
hukukun uygulanması değil, yine kendi oylarınızla
çıkarttığınız CMUK Yasasının 250nci maddesine
göre görev yapan savcıların önünü kesmektir.
Değerli arkadaşlar,
bu gidiş doğru gidiş değil. Yani bakın, size bir
şey sorarlar Dün dündür, bugün bugündür. derseniz, o sizin
bileceğiniz iş. Ferhat Sarıkayaya yapılanla Sadrettin
Sarıkayaya yapılan arasındaki çifte standardı nasıl
izah edeceksiniz? Vicdanlarınızı millete karşı
nasıl izah edeceksiniz? Eski Genelkurmay Başkanı İlker
Başbuğa yapılanla şimdi MİT Müsteşarına
yapılanın arasındaki bu farklılığı
nasıl izah edeceksiniz? Birini korumak için kanun
çıkartıyorsunuz, birinin de hapse atılmasını Hukukun
gereği, hukukun üstünlüğü. diye savunuyorsunuz.
Değerli arkadaşlar,
kafanızı kumdan çıkartın. Bu gidişiniz bir demokratik,
meşru hukuk devleti uygulaması değil, bu gidişiniz maalesef
zulüm devletine doğru, despot bir devlete doğru
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
hukuku kendi amaçlarınız yönünde kullanma amacını
taşıyan bir uygulama olur. Bunların doğru
olmadığını düşünüyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Şandır.
Önerinin aleyhinde
İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Kaynarca.
TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekillerimiz;
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhine söz aldım. Bu vesileyle
saygıdeğer heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
CHPnin önerisi, demokrasiye
müdahaleye zemin hazırlayan karanlık olayların
aydınlatılması, devlet içindeki yasa dışı
örgütlenme ve yapıların açığa çıkarılmasıyla
ilgili bir araştırma talebidir. Elbette, söyleyecek çok söz var ama
bir taraftan da bekleyen sorular, cevap bekleyen sorular var. Yine
ağırlıklı olarak muhalefet partilerinin vermiş
olduğu sözlü sorular ve bu soruların bakanlarımız
tarafından beklenen cevapları var ama çoğu zaman vakit
yetmediği için bu sözlü sorular dahi cevap bulamamaktadır. Yasama
görevinin yanı sıra Genel Kurulun denetim görevi vardır ve
salı günleri denetim için önemli bir zaman dilimi ayırmak gerekir.
Ben bu anlamda, bu duygu ve
düşüncelerle sözlü sorulara da ciddi zaman kalması ve denetim
faaliyetinin etkin yapılabilmesi adına CHP grup önerisinin aleyhinde
görüş belirttiğimi ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Kaynarca.
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, biraz önce Sayın Şandır bir konuyu dile
getirirken Bir partide yapılan bir aramada dokümanlar bulundu. dedi.
Hiçbir doküman yok yani medyanın asparagası. Bunların
tutanağa geçmesi için söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Sakık.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, KCK
operasyonu doğrultusunda bir partinin il binasında dokümanlar
bulunduğuna dair verdiği bilginin doğru
olmadığına BDP Diyarbakır
il örgütünde böyle bir dokümanın bulunmadığına ilişkin
açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; söz verdiğiniz için
çok teşekkür ediyorum.
Biraz önce Şandır
burada bu son operasyonla ilgili düşüncelerini beyan ederken
KCK
operasyonu adı altında yapılan operasyonda Diyarbakır il
örgütümüzde böyle bir doküman bulunmamıştır ama görüşmeleri
bir bütün olarak biz de biliyoruz yani görüşmeler medyaya da
yansıdı. Onun için yani daha önce medyaya yansıyan bu
görüşmeler
Diyarbakır Barış ve Demokrasi Partisi il
binasında tek noktada bir doküman yakalanmamıştır.
Kamuoyunun bunu bilmesi gerektiğini, Parlamentonun da bunu bilmesi
gerektiğini
Bu vesileyle söz aldım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Sakık.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları
tarafından, demokrasiye müdahaleye zemin hazırlayan karanlık
olayların aydınlatılması, devlet içindeki yasa
dışı örgütlenme ve yapıların açığa
çıkarılması hakkında verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14/2/2012 Salı günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Şimdi de Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
daha sonra oylarınıza sunacağım:
3.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 128 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
14/2/2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Danışma Kurulu'nun 14.02.2012 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Ayşe
Nur Bahçekapılı
İstanbul
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" Kısmında yer
alan 128 sıra sayılı kanun tasarısının bu
kısmın 3 üncü sırasına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
Haftalık çalışma günlerinin
dışında 17 Şubat 2012 Cuma günü saat 14:00'te
toplanması ve bu birleşimde "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer
alan işlerin görüşülmesi;
15, 16 ve 17 Şubat 2012 Çarşamba, Perşembe
ve Cuma günkü birleşimlerinde saat 23:00'e kadar;
çalışmalara devam edilmesi,
128 Sıra sayılı kanun tasarısının
İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması;
Önerilmiştir.
128 Sıra Sayılı Çoğaltılmış Fikir ve
Sanat Eserlerini Derleme Kanunu Tasarısı (1/485) |
bÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 8 inci maddeler |
8 |
2. BÖLÜM |
9
ila 15 inci maddeler (Geçici
Madde 1 dahil) |
8 |
|
TOPLAM MADDE SAYISI |
16 |
BAŞKAN
Önerinin lehinde İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı.
Buyurunuz
Sayın Bahçekapılı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; yeni bir haftaya başladık
bugün. Güzel bir günle başladık. 14 Şubat Sevgililer Gününüzü
kutluyorum. Sevgi daima üstümüzde olsun diyorum, kardeşçe
yaşadığımız bir dünyada sevgi tutunduğumuz bir
şey olsun ve üstümüzde olsun dileklerimi tekrar ediyorum ve bu nedenle de
bu hafta diliyorum ki verimli, üretken ve sevgi dolu bir çalışma
haftası yaşarız diye düşünüyorum.
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Bugünlük mü?
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) Siz Bugünlük mü? diyorsunuz, biz bu hafta sevgi
içinde çalışma konusundaki
kararlılığımızı size göstereceğiz.
Sevgili
arkadaşlarım, Danışma Kurulu bugün toplantı
yapamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince
AK PARTİ Grubunun önerisini Genel Kurulun oyuna sunma gereği
hasıl oldu. Bu nedenle söz aldım grup önerimizin lehinde.
Aslında,
dün diğer partilerin grup başkan vekilleriyle de sözlü olarak
görüşüp bu haftanın çalışma saatleriyle ilgili ve çalışma
programıyla ilgili bilgi vermiştim ama Genel Kurulun da bilgisine
sunma konusunda kendimizi sorumlu hissettiğimiz için grubumuzun önerisini
de bu şekilde sizlerin karşısına getirdik.
Bu
hafta şöyle düşünüyoruz: 128 Sıra Sayılı
Çoğaltılmış Fikir ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
Tasarısının gündemin 3üncü sırasına
alınmasını önerdik. Çalışma saatleri olarak da, 17
Şubat 2012 Cuma günü 14.00te başlaması, çarşamba,
perşembe ve cuma günkü birleşimlerin 23.00e kadar sürdürülmesi,
bugün çalıştık, yarın yine 13.00-23.00 şeklinde
çalışmalarımızı sürdürmemizi ve 128 Sıra
Sayılı Çoğaltılmış Fikir ve Sanat Eserlerini
Derleme Kanunu Tasarısının temel kanun olarak görüşülmesi
Danışma Kurulumuzun içeriğini oluşturmakta.
Ben ve
grubum genel olarak Genel Kurula iyi çalışmalar dileklerimizi
sunuyoruz, hepinize saygılarımızla birlikte iyi
çalışmalar diliyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bahçekapılı.
Aleyhinde
Yalova Milletvekili Muharrem İnce.
Buyurunuz
Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Meclisin
çalışma programı saat başı değişiyor, borsa
gibi. Bugün beni Sayın Bahçekapılı arıyor şöyle
şöyle diyor ama bir saat sonra bakıyorum başka bir şey.
Şimdi, bakmayın siz cuma günü de saat 11e kadar
çalışacağız demelerine, göreceğiz hep birlikte yine
uyulmayacak. Saat başı Meclisin çalışma programı.
Bugün komisyonda görüşülmekte olan bir teklifi düşünerek, o geçecek
komisyondan, iş bitecek, ona göre Meclisin çalışma takvimi
hazırlanıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Ya alt komisyon
kurulması kararlaştırılırsa, ya geri çekilirse. Demek
ki karar verilmiş. Bu acele niye, bu telaş niye? Kimi kurtarmak
istiyorsunuz, nereden kurtarmak istiyorsunuz? Biz çalışalım, çalışmaya
hiç itirazımız yok, 11 yetmez 12ye kadar çalışalım.
Gündüz 13.00de değil sabah 11.00de, 10.00da başlayalım. Gelin
İntibak Yasasını çıkaralım. Bakın ne diyor? Madem
o kadar Anayasaya, İç Tüzüke bağlısınız, kanun
hükmünde kararnameleri getirin onları görüşelim. Hani ivedilik ve
öncelikle görüşülürdü kanun hükmünde kararnameler? Bunların hiçbirine
uymuyorsunuz.
15
maddelik derleme kanunu temel kanun olarak getiriyorsunuz. İnsaf, insaf
yani! 15 maddelik bir kanun temel kanun olarak gelir mi buraya?
Yasama
Meclisini yük görüyorsunuz, engel görüyorsunuz. Ya şurası olmasa,
burada muhalefet çıkıp konuşmasa biz grup
toplantısında çıksak Kabul edenler
Etmeyenler
yapsak ne
güzel olur diye düşünüyorsunuz.
Yani yürütmenin alt organı gibi görüyorsunuz Büyük Millet
Meclisini. Biz, yürütmenin emrinde olan bir organ değiliz.
Anayasanın 7nci maddesini hepiniz bir kere daha okuyun. Buradaki yasama
faaliyeti Türk milletli adına yapılır ve bu yetki devredilemez.
9uncu maddesini bir kere daha okuyun. Yargı yetkisi de Türk milleti
adına yapılır ama 8inci maddesi yürütme, Türk milleti
adına yapılmaz. Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu Anayasa ve
yasalara uyarak yapar bunu. Türk milleti adına bir yetki yok burada.
Diğerlerinde Türk milleti adına diyor.
Siz
bir anlamda Meclisi gerçekten önünüzde bir engel, konuşmasa bunlar da tek
tek bunları oylasak diye düşünüyorsunuz.
Meclis
Başkanının tutumunu anlayabilmiş değilim. Meclis
Başkanı fiilen tarafsızlığını, Başkanlığını
yitirmiş durumdadır. Bizim bir gensorumuzu işleme almıyor,
neymiş? Yürümekte olan davalarla ilgili, sürmekte olan davalarla ilgili.
Ee bu MİT yasası ne? Orada yargıya müdahale olurmuş. Burada,
bu yaptığınızda yargıya müdahale yok, yargıya
darbe var, darbe. Anayasal düzene darbe var, demokrasiye darbe var. Sayın Çiçek, Çankaya noteri olmanın
bile ötesindedir artık.
İstikrardan
bahsediyordunuz, hani her gün bu kürsülere gelip Türkiyede istikrardan
bahsediyordunuz. Doğru, Türkiyede
istikrar var. Ne istikrarı? Kriz istikrarı var artık, her gün
bir kriz. Bir gün MİT krizi, bir gün Emniyet krizi, bir gün HSYK krizi.
Türkiye artık bunlardan kurtulmalıdır.
Özel
yetkili mahkemeleri biliyorduk, şimdi özel yetkili kişiler
karşımıza çıkacak. Başbakan, kurduğu derin
devletinin koruma altına alınması girişimidir bu.
Şimdi
sizleri uyarıyorum ben, gerçekten uyarıyorum. Savcı ne diyor?
Bakın tek tek söyleyeyim, kısa kısa. Ne diyor savcı?
Savcılığın soruşturduğu konular şunlar;
Bir:
MİT istihbarat toplama işinin ötesinde örgütün yönetilmesine
aracılık etti. Bu büyük bir iddia. Siz bunun altında kalacak
mısınız? Başbakan istedi diye buna evet mi diyeceksiniz?
Bakın,
iki: KCK yapılanması MİT heyetinin gözetiminde
tamamlandı. diyor. Büyük bir iddia.
Üç:
Eylem ve talimatların önlenmesi ve engellenmesine yönelik MİT
harekete geçmedi. diyor. Anayasal düzene karşı anlaşma
noktasına gidildi. diyor. Örgütün silahlı eylemlerine ve
yapılanmasına göz yumuldu. diyor. İmralıyla örgüt
arasındaki mektuplaşma trafiği sağlandı. diyor ve
MİT, örgüte verdiği taahhütler kapsamında güvenlik güçlerinin
operasyonlarını engellemek için çalışma yürüttü ve örgüte
geri bildirimde bulundu. diyor.
Şimdi,
bütün bu iddialar ortadayken, Sayın Paşam, merak ediyorum sizi, siz
bu yasaya hangi oyu vereceksiniz? Gerçekten merak ediyorum. Genelkurmay
Başkanı içeride. Siz, bu ülkenin bir generalisiniz. MİT
Müsteşarına yapılan bu düzenleme, bütün bunlar ortadayken,
savcının iddiaları ortadayken, merak ediyorum, siz bu yasaya ne
oy vereceksiniz?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Devam diyecekler!
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Yani bu ülkede pek çok yakından
tanıdığım arkadaşımız, geçmişten beri
tanıdığım arkadaşlarımız, gerçekten bu
iddialar ortadayken, sırf Başbakan istiyor diye, o dayatıyor
diye buna nasıl oy verecekler, doğrusu çok merak ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu
yasa geçerse burada bir gladio oluşur, buradan yeni Yeşiller
çıkar, buradan yeni faili meçhuller çıkar. Eğer bu yasayı
geçirirseniz, bu yasa yasalaşırsa şimdiden sonra olacak bütün
faili meçhullerde sizin imzanız olur, sizin onayınız olur, siz
burada oy vermiş olursunuz. Nasıl olur da böyle bir şey
olabilir? Yani özel görevlendireceği kişi kamu görevlisi mi? Bilmiyoruz.
Peki,
AKP Yalova İl Başkanı Başbakanın özel görevlisi mi? Bilmiyoruz.
Ona bir görev verdi, o görevini yerine getirirken bir suç işledi, geldi
beni öldürdü. Ne olacak? Başbakan izin vermezse soruşturulmayacak
mı? Bu, nerede var arkadaşlar? Bu yetki Hitlerde yoktu, Saddamda,
Kaddafide, Mübarekte var mıydı böyle bir yetki? Mussolinide var
mıydı? Bilmiyorum yani belki Mussolinide, Stalinde, Hitlerde,
Salazarda, Frankoda var mıydı? Onlarda bile bunun olduğunu
sanmıyorum. Böyle bir yetki hiç kimseye verilemez. Hangi hakla ne diye
koruyorsunuz? Osloda gitmiş suç işlemişse cezasını
çeksin. Muhalefeti
Genelkurmay Başkanı
tutuklandığında şöyle diyordunuz: Darbe yapmak onun görevi
mi? Değil, doğru söylüyorsunuz, darbe yapmak onun görevi değil.
Peki Osloya gidip Cumhuriyet Halk Partisini şikâyet etmek MİT
müsteşarının görevi mi? (CHP sıralarından
alkışlar) Peki Osloda görüşme yaparken Sizin istediğiniz
valileri, kaymakamları görevden aldık. demek onun görevi mi?
Değerli
arkadaşlarım, buradan yeni tosuncuklar çıkar. Burada Sayın
Recep Özele de sesleniyorum. Sayın Özel, geçen dönem Sayın Veysi
Kaynak yapıyordu bu işleri ama bak bu dönem yok burada. Bakanlar
Kurulundan getirmediklerini, tasarı olarak getirmediklerini Veysi Kaynak
geliyordu ve Parlamento tarihini araştırmıştım, kanun
teklifleri en fazla yasalaşan milletvekiliydi Veysi Kaynak.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) - Nerede şimdi?
MUHARREM
İNCE (Devamla) Bugün yok.
Bunun,
daha önce de söylediğim gibi, tasarı görünümlü bir teklif
olduğu
Hani Doğan görünümlü Şahinler vardı, bu da
tasarı görünümlü bir tekliftir. Ben eminim ki burada net olmayan bu
durumları Başbakanın hangi özel görevlisi yani Zahid Akman özel
görevlisi mi? Remzi Gür özel görevlisi mi? Yasin El Kadı özel görevlisi
mi? Olacak mı? Kim olacak?
Bunlara
sağduyunun egemen olmasını istiyorum ve diyorum ki: Biz bu
kürsüden defalarca Dokunulmazlıkları kaldıralım. dedik.
Sizse şöyle cevap verdiniz: Yalnızca milletvekillerinin mi
dokunulmazlığı var? Başkalarının da
dokunulmazlığı var. Hep birlikte kaldıralım. dediniz,
bugün tam tersine dokunulmazlıkları genişletiyorsunuz.
Diyelim ki İstanbul Büyükşehir Belediyesinde bir yolsuzluk oldu.
Başbakan derse, Sayın Başbakan derse, Onu ben görevlendirdim.
derse soruşturmayacak mı savcı bunu? Yolsuzlukların da önüne
geçilmez bu şekilde.
Yine
bir başka konu değerli arkadaşlarım, şunu da
söyleyeyim: Biz tutuklu milletvekillerini gündeme getirdiğimizde siz
şunu dediniz: Yargıya müdahale olur mu? Oysa biz şunu
söylemiştik: Biz Onlar yargılanmasın. demedik, asla böyle bir
şeyimiz yok. Özel bir ayrıcalık istemedik, Milletvekillerinin
yargılanmasına devam edilsin. dedik. Ama serbest kalsınlar,
gelsinler buraya, yeminlerini etsinler, yasama faaliyetinde bulunsunlar.
dedik. O zamanlar o konuştuklarınızı size
hatırlattığımızda ne cevap vereceğinizi
doğrusu merak ediyorum. Bugün yeni dokunulmazlar ortaya
çıkarıyorsunuz hem de ne dokunulmazlık, hem de ne
dokunulmazlık! Bizlerden çok daha fazla dokunulmazlığı olan
kişiler ortaya çıkarıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, ben diyorum ki: Sayın Başbakan -Allah
şifa versin, sağlığına dua ediyoruz-
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM
İNCE (Devamla) -
iyileşir iyileşmez bir an önce gelsin, bu
Meclise bilgi versin.
Yüce
Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bahçekapılı.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Efendim, Sayın Hatip grubuma yönelik
Derin devlet kuruyorsunuz. şeklinde bir ithamda bulundu. Sataşmadan
dolayı
MUHARREM
İNCE (Yalova) Yok Kurdunuz. dedim.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Kuruyorsunuz... Her neyse
Sataşmadan
dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Bahçekapılı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, üzülerek dinledim. Biraz önce, Sayın İnce,
grup önerilerimizin saat başı değiştiğini söyledi.
Gerçekten üzüldüm Sayın İnce çünkü ben dün sizinle uzun bir telefon
görüşmesi yaptım. Bugün Danışma Kuruluna gitmeden aynı
görüşmeyi tekrar ettim ve grup önerimizin içeriğiyle ilgili olarak
size detaylar verdim, olası değişiklikleri hakkında da
bilgi verdim. Bütün bunları bilmenize rağmen Saat başı
grup önerileri değiştiriliyor. demenizi doğrusu hoş
karşılamadım, bunu bilmenizi isterim.
Şimdi,
Derin devlet kuruyor. diyorsunuz. Bakın, yani biz şunu yapmak
istiyoruz, şunu iyice belleyin: Biz derin devlet kurmuyoruz, derin
devletle mücadele ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Cumhurbaşkanlığı Köşkünde mi
saklıyorsunuz derin devleti?
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) Çünkü bu ülkede yapılan her türlü darbenin,
muhtıranın karşısında duran ve bunlarla mücadele eden
biziz. Bu nedenden dolayı bizim partimize kapatılma davası
açıldı.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Siz kendiniz bile inanmıyorsunuz.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) Bu nedenden dolayı benim milletvekili
arkadaşlarım çeşitli soruşturmalara tabi tutuldu.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) MİTçiler nerede, MİTçiler? Nerede
saklıyorsunuz?
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) Bunu iyice belleyin. Bu söyleminizin artık
modası geçti, yeni söylemler edinin.
Bir de
size sormak istiyorum: Bakın, biz MİT Kanunuyla ilgili olan
değişikliği bugün burada görüşmüyoruz, şu anda
Komisyonda, buraya nasıl geleceğini bilmiyoruz. Buraya gelmeyen bir
teklifin üzerinde tartışma, polemik yaratmak da doğrusu hoş
değil.
Son
bir sözüm şu, Sayın İnce size: Benim bildiğim kadar
soruşturmalar gizlidir. Siz söylediğiniz iddiaları veya
iddianameden yaptığınız alıntıları gazeteden
okumuş olsanız dahi işte, bu bir derin devlet
açıklamasıdır.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Zaman gazetesinden aldı, Akitten.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) Biz soruşturmanın gizliliğine
inanıyoruz ve bağlı kalıyoruz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Diğerleri de gizli kaldı, bravo, bravo!
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Bütün bundan öncekiler niye
çıktı piyasaya?
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) Eğer gazeteden okumuş olsanız veya
başka yerlerden size bu geliyorsa işte, derin devlet
yapılanması budur diyorum.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bahçekapılı.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan, Soruşturmanın
gizliliğine inanıyoruz biz. diyen Bahçekapılı bence
gerçekten komik oluyor. Yani gazeteler sayfa sayfa bunlarla doluyken, bu İktidar
döneminde hiç kimsenin özel yaşamı kalmamışken, telefon
görüşmeleri İnternette gezerken böyle bir ortamda hukuk fakültesini
bitirmiş bir arkadaşımızın bunları söylemesi
gerçekten tek kelimeyle komik.
Bir
diğeri şu, Sayın Bahçekapılı diyor ki: Henüz Genel
Kurula gelmemiş bir kanun için nasıl konuşuyorsun? Sayın
Bahçekapılı, henüz Genel Kurula gelmemiş bir kanun için Meclisi
bugün, cuma gününe kadar çalışma programı yapan siz misiniz, biz
miyiz?
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.
Grup
önerisinin lehine
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın Başkan, bir şey
söyleyeceğim böyle atışmaları pek sevmiyorum ama; Hukuk
fakültesinde okumamdan hareket ederek komik bulduğunu söyledi. Yani
kamuoyu bizi izliyor, kim komik, kim değil onu kamuoyu çoktan takdir
ediyor diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bahçekapılı.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 128 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN
Grup önerisinin lehine, Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Şahin.
HÜSEYİN
ŞAHİN (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin lehinde söz almış
bulunmaktayım.
17
Şubat Cuma gününe kadar çalışma takvimimizi tekrar düzenleyen
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin lehinde olduğumuzu
belirtir, hayırlı uğurlu olmasını dileyerek
saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şahin.
Grup
önerisinin aleyhine, Antalya Milletvekili Mehmet Günal. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Günal.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Teşekkürler.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, burada küçük küçük şeyleri tartışarak, sürekli
olarak da grup önerisi tartışarak zaman kaybediliyor, bir taraftan da
iktidar partisi mensupları da diyor ki: Efendim, muhalefet
çalıştırmıyor.
Yani
şimdi, burada her gün ayrı bir teklifle, ayrı bir
çalışma önerisiyle takvimi değiştirerek, saatlerini
değiştirerek geliyorsunuz, sürekli dayatmayla birtakım
şeyler yapmaya çalışıyorsunuz.
Burada,
ben gerçekten anlayamıyorum, az önce Sayın Bahçekapılı
söyledi, ben de hemen not almıştım, Sayın İnce, arada
sağ olsun, kısmen söylemiş oldu.
Yani
bir taraftan getirdiğiniz gündeme bakıyoruz, cuma günü burada var,
güzel. Şimdi, cuma günü neyi görüşeceksiniz, öncelikle ben onu sormak
istiyorum. Burada grup başkan vekilleri geliyor. Neyi düşünerek
koydunuz? Yani gündemde bir şey var mı?
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Gizli gündem, gizli gündem.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Uluslararası anlaşmalar var, başka da şu
anda bir tane öne almak istediğiniz kanun teklifi burada görüşülecek
diye bekliyorsunuz, orada da Sayın Bakanın işi olduğu için
muhtemelen de perşembeye kalacak diyorsunuz.
Peki,
şimdi cuma günü ne görüşeceğiz, siz biliyor musunuz? Genel Kurul
gündemine hâkim. Nerede hâkim? Genel
Kurulun gündemle alakası yok. Oraya bir koyalım, ne olur ne olmaz,
geçer...
Şimdi,
alt komisyon kurulursa, demin söyledik veya geri çekilirse
Ben size örnek
vereyim: Üç hafta önce Plan ve Bütçe Komisyonuna Toplu Sözleşme Kanunu
geldi. O gün geçirecekken arkadaşlarımız önerge verdiler, alt
komisyon kurduk. Niye? Çünkü Çalışmayla ilgili komisyonumuzda
görüşülmesi gerekir, tali komisyondur -aile, sağlık, sosyal
politikalar, neyse, uzun komisyonumuzun adı- orada da görüşülsün.
dedik. Şimdi, alelacele gelen bu tasarıyla ilgili ben alt komisyon
üyesiyim, henüz toplantı yapmadık. Yani ne
yapacağımız, nasıl yapacağımız burada belli
değil ama biz koyalım, cuma gününe bu gelsin.
Bir de
az önce değerli arkadaşlarım kısmen temas ettiler,
tasarı hâlinde gelmesi gereken şeyler teklif hâlinde geliyor.
Değerli arkadaşlar, bu, kanun yapma tekniği açısından
birçok sakınca içeriyor çünkü gelen kanun tasarılarında bizim
oturup bir etki analizi yapmamız gerekiyor, bunun ilgili kurumlardan
görüşünün alınması gerekiyor. Peki, şimdi nasıl
olacak? Alelacele arkadaşlarımıza geliyor.
Ben
size birkaç örnek vereyim: Teklif sahibi geliyor. Komisyonda şu konuda bir
soru soruyoruz, teklif sahibinin bilmesi lazım değil mi, teklifi
hazırladığına göre, o cevap veremiyor, bakana
bakıyoruz, bakan da yetkili uzman arkadaşa bakıyor, o cevap
veriyor. Kim hazırladı bu teklifi? Kim hazırladı? Yani
hazırlıyorsa bunun hakkındaki mütalaayı yapabilmesi,
sorular sorulara cevap verebilmesi gerekmez mi? Yok. Neden? İlgili kurum
hazırlamış, getirmişler, arkadaşlarımız
imzalamış.
Bakın,
bu iş çok ciddi bir şey değil. Değerli arkadaşlar,
size bir örnek vereyim: Burada, geliyor kanun teklifi, tasarı olarak
hazırlanmış, -geçtiğimiz yasama döneminde
yaşadığımız bir örneği sizlerin dikkatine
sunayım, komisyon üyesi arkadaşlarım burada-
arkadaşlarımız getirmişler, aceleyle, bunun
hızlıca geçmesi gerekir diye üzerini daksillemişler, Kanun
tasarısı yazan yeri daksilleyerek diğer tarafı daktilolu,
sadece Tasarı yazan yeri daksillenmiş ve Teklifi yazıyor,
elle yazılmış. Düşünebiliyor musunuz? Ne kadar gayriciddi,
Meclisin tüzel kişiliğini, Plan ve Bütçe Komisyonunu dikkate almayan
bir yaklaşım içerisindesiniz.
Peki,
biz bunu uyarınca ne oldu biliyor musunuz? Arkadaşlar bunu dikkate
aldılar ve bir düzeltme yaptılar. Ne dediklerini biliyor musunuz?
Tamamını daksillemişler, başka bir kanun tasarısı
getirirken tamamını daksilleyerek, o satırın
tamamını elle yazmışlar. Çok büyük bir gelişme
kaydetmişler! Yani öyle bir hâle geliyoruz ki, yani Allah rızası
için bir memura onun bir paragrafını hiç olmazsa daktiloyla
yazdırıp, üzerine fotokopi de koyduracak kadar bile ya vaktiniz yok
bu kadar aceleyle getiriyorsunuz ya da ciddiye almıyorsunuz Biz
yaptık, oldu. diye çıkıyor. Ondan sonra da efendim, İç
Tüzük gereği Komisyon gündemine hâkimdir. Genel Kurul gündemine
hâkimdir. Yok öyle bir şey.
Değerli
arkadaşlar, bu, maalesef Meclisin, yasamanın önemini dikkate
almadığınızı ve tek parti iktidarı olarak Biz
yaptık, oldu. mantığı içerisinde bunlara devam
ettiğinizi gösteriyor.
Şimdi,
hazır böyle yer ayrılan, cuma günü için görüşeceğiz
denilen kanunla ilgili, kanun teklifiyle ilgili arkadaşlarımız
görüşlerini sundular. Ama maalesef, maalesef ki maalesef Türkiye, bu
dönemde, bizlerin referandumdaki uyarısına rağmen bir hukuk
devleti olmaktan çıktı, hadi hukuk devleti olmayınca ne
diyorsunuz? Kanun devleti oldu. Kanun devleti olmaktan da çıktı,
yargıç devleti oldu.
Ee
şimdi, yargıçlar sizin istediğiniz gibi karar verince iyiydi, ne
güzel. Bizim istediğimiz gibi değilse diyorsunuz Aman yargıya
müdahale var. Bunlar siyasallaştı.
Ee
peki, şimdi ne oldu? Yani Genelkurmay Başkanıyla ilgili
soruşturma açılınca iyi, MİT Müsteşarıyla ilgili
olunca kötü.
Şimdi,
nasıl bunu ayıklayacaksınız değerli arkadaşlar?
Özel yetkililerden demin bahsettik ama burada bir yargıç devleti kurarak
bunları nasıl ayıklayacaksınız? Yani Sayın
Başbakan önceki hafta Suriye ile ilgili konuşurken, Suriyenin Devlet
Başkanını uyarıyordu kendisi. Daha önceki yapılan
olaylarla ilgili de uyarıda bulunuyordu. Ne demişti? Men dakka dukka
ya Beşar diye. Şimdi bizim buradan uyarmamız lazım. O
zaman Men dakka dukka Ya Tayyip Erdoğan Bey diye.
Ee
şimdi, işinize gelmediği zaman bunu değiştirelim,
kanun çıkaralım, işimize gelirse, bu böyle devam etsin; olmaz.
Onun için Türkiye'nin bir hukuk devleti olarak bu düzenlemeleri hakkaniyetli
bir şekilde yapması ve dönüp dolaşıp yine aynı
düzenlemeler üzerinde işimize gelmediği zaman bu
değişiklikleri teklif hâlinde -tasarı olarak da değil-
getirmesi, maalesef, bu, güçler ayrılığı değil, tam
tersine yürütmenin yasamaya, şimdi de yargıya tahakkümüyle ilgili bir
gelişmedir.
Şimdi,
daha önce başka örnekler de yaşadık -siz biliyorsunuz- yani
belli davalarda bir anda bakıyoruz yargıçlar görevden
alınıyor veya başka bir yere veriliyor. Şimdi, burada kendi
işimize gelmeyenlerden bir tanesi de Deniz Feneri davasıydı
hatırlarsanız. Bir yanda bir baktık buraya görevlendirilmiş
olan hâkimler, savcılar hemen değiştirildi. Öbür taraftan
bakıyorsunuz bir şike davası var -bugün görüşülüyordu
biliyorsunuz- orada çarşaf çarşaf bütün bilgiler kamuoyuna
sızdırılıyor. Şimdi, nasıl oluyor benim
aklım ermiyor. Şu anda -henüz görüşülen- bir ifade alınmak
üzere bir çağrıda bulunulmuş. Peki, hangi kurum, hangi birim
MİT Müsteşarının çağrıldığını
biliyor da bir anda bütün bunların hepsi dökülüyor? Hiç bunu merak etmiyor
musunuz? Bütün gizli belgeler, uydurma belgeler sonradan içeriye bilerek
konulduğu, uydurma CDlerle birtakım özel hayata ilişkin
dokümanların da konulduğu şeyler nasıl
sızdırılıyor? Bir hukuk devletinde bu mümkün mü? Ben hâlâ
bir cevap alamadım. Adalet Bakanımız her geldiğinde
soruyorum Bu konuda kaç tane soruşturma açıldı, sonuçlananlar
var mı, ceza alanlar var mı? diye. Ama her gün, maşallah, bütün
gazeteler her şeyi çarşaf çarşaf yayınlıyor. Maalesef,
bu Türkiye'nin yavaş yavaş bir kanun devleti hâline geldiğinin,
hatta bunun da ötesine geçerek bir yargıç devleti hâline geldiğinin
bir göstergesidir. Yine aynı şekilde biliyorsunuz Balyoz
davasında da Ağır Ceza Mahkemesinin Başkanı Şeref
Akçay sitem ederek emekliye ayrılmıştı ve şahsa göre
muamele yapıldığını, burada daha önce aynı
mahkemenin, farklı şekilde, terör suçlusu olarak sorgulanan bir
kişiyle ilgili normalde hakkında lehinde karar verirken
başkaları geldiği zaman aleyhinde karar verdiğini söyledi
ve sitem ederek buradan ayrıldı, özet olarak da dedi ki: Bana göre
hukuk diye bir şey olmaz, herkese eşit uygulanması gerekir.
Maalesef bu HSYK reformu diye sizin getirdiğiniz ve bizim
uyardığımız Yargının siyasallaşmasına
yol açar. diye, 12 Eylül 2010
referandumunda söylediğimiz şeylerin sakıncasını siz
ancak kendi atadığınız insanlarla ilgili sorun ortaya
çıktığı zaman gördünüz. Kimin için olursa olsun hukukun
işlemesi gerekir, herkesin gidip ifadesini vermesi gerekir ve
yargının hızla işleyerek de herkes için adil bir
şekilde tecelli etmesi gerekir. Geç kalan adalet, adalet değildir.
Bu
duygu ve düşüncelerle Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin
aleyhinde olduğumuzu belirtiyorum. Çalışma saatlerinin daha
doğru, demokratik bir şekilde İç Tüzüke uygun olarak
düzenlenmesini ve belli olmayan gündemler için rezerve olarak cuma gününe
bazı rezervasyonların yapılarak buna göre çalışma
takvimi belirlenmesini eleştiriyorum. İnşallah hukuku herkes
için geçerli sayar, kabul edersiniz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Günal.
Öneriyi
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Yoklama talebi vardır.
Sayın
İnce, Sayın Öğüt, Sayın Akar, Sayın Özkes, Sayın
Fırat, Sayın Öner, Sayın Öztürk, Sayın Susam, Sayın
Özkan, Sayın Seçer, Sayın Demiröz, Sayın Ediboğlu,
Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Çıray, Sayın Özel,
Sayın Toprak, Sayın Ağbaba, Sayın Aydın, Sayın
Eyidoğan, Sayın Öz, Sayın Yüceer, Sayın Özgümüş,
Sayın Küçük.
İki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 128 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN
- Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Şimdi
de İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan
gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım
ve daha sonra oylarınıza sunacağım.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün (2/56) esas
numaralı, Muhtarların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (2/24)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/56
Esas Numaralı Kanun Teklifim 45 gün içinde Komisyonda görüşülmediğinden
İç Tüzüğün 37. Maddesi gereğince doğrudan gündeme
alınması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 24.11.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN
Teklif sahibi Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt.
Buyurun
Sayın Öğüt.
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan, orayı bir uyarır
mısınız?
ENSAR
ÖĞÜT (Devamla) Evet, süremi de lütfen ilave edin.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen sessiz olalım ve yerlerimize oturalım,
konuşmacıyı dinleyelim.
ENSAR
ÖĞÜT (Devamla) Muhtarların sosyal güvenlik haklarının
verilmesiyle ilgili vermiş olduğum kanun teklifi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.
Bu
arada, değerli arkadaşlar, bugün Sevgililer Günü. Sevgililer
Gününüzü de kutluyor, hepinize mutluluklar diliyorum. (Alkışlar)
Değerli
arkadaşlar, Türkiye genelinde 53 bin civarında muhtarımız
var; bunların 35 bini köyde, 17 bini de mahallelerde görev
yapıyorlar. Muhtarların büyük şehirlerde olanları, yani
İstanbul, Ankara, İzmirde olanların çoğu para kazanarak bu
işi yapıyorlar. Bir muhtar seçime girdiği zaman da 50 milyar,
100 milyar masraf ediyor, ben bunu biliyorum ama doğu ve güneydoğuda,
Anadoluda özellikle köylerdeki muhtarlarımız perişan bir
durumda. Niye? Şimdi, hastası olur köylünün, muhtar götürür
şehre; askerliğe gidecek, şubeden ararlar Gel muhtar, buradaki
evrakları al, git asker kaçaklarını getir, teslim et buraya,
bunları götür. derler. Efendim, köyde ineği doğuracak diyelim
veya yem parası verilmiyor, Muhtar, git, il tarım müdüründen
öğren. derler. Velhasıl, muhtar köyden şehre gidip gelene
kadar, almış olduğu parayı da yer.
Muhtar kaç para alıyor?
Muhtarlar, arkadaşlar, 380 TL civarında maaş alıyorlar ama
390 lira civarında da BAĞ-KUR ödüyorlar. Şimdi, asıl
hikâyenin kritik durumu burada. Yani şu andaki
muhtarlarımızın yüzde 50nin üzerinde BAĞ-KUR primlerini
ödeyemedikleri için, sosyal güvenceleri sayılmadığı için
muhtarlarımız hastanelerde tedavi olamıyor ve ailelerini tedavi
ettiremiyorlar. Muhtarlarımız bu Hükûmet tarafından ölüme terk
edilmiştir.
Şimdi, şu anda,
düşünün, doğu ve güneydoğuda 1 metreden fazla kar var. Muhtar
köyünden şehre gitmesi için ya kızağa binecek, hastası
kızakta ölecek ya da köyde kalacak, köyde ölecek.
Değerli arkadaşlar,
muhtarlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin seçilmiş insanlarıdır,
Cumhurbaşkanlığını temsil ederler.
Muhtarlarımızın bu sorunlarının mutlak surette
çözülmesi lazım.
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Öğüt.
Sayın milletvekilleri,
lütfen biraz sessiz olunuz.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla)
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim önerimiz şudur: Muhtarlara asgari
ücret para verilsin ve sosyal güvencelerini de yani BAĞ-KUR primlerini de
devlet ödesin.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Böyle olur mu ya!
ENSAR ÖĞÜT (Devamla)
Şimdi, değerli arkadaşlar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ensar
Bey, dur, konuşma.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Cuma
pazarı gibi oldu ya!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olunuz.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla)
Evet, vallahi, şimdi ben, ayakta söz alıp konuşan
arkadaşlarımı, kulis yapan arkadaşlarımı buradan
muhtarlara şikâyet ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sevgili muhtarlar, şu
anda AKP Grubu sizi dinlemiyor, hiç aldırış da etmiyor,
Nasıl olsa bunlar çantada keklik, gittiğimiz zaman bunları yine
kandırır, oyları alırız. diyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakan
dinlemiyor Bakan; Ömer Dinçer sohbet yapıyor orada.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) -
Şimdi, sizin sorunlarınızla ilgili ben burada konuşuyorum,
adamlar orada, hiç umurlarında bile değil. Böyle bir şey olur mu
arkadaşlar! Yani bana saygı duymuyorsanız muhtarlara saygı
duyun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Ömer Dinçer!
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Burada
değerli arkadaşlar, bakın, çok ciddi bir şey
konuşuyoruz. Yani bu insanlar gecesini gündüzüne katıyor köyde
muhtarlık yapıyor. Hele güneydoğuda muhtara gidiyorlar
Gel
muhtar buraya. E, buyur., PKKlıları bize teslim et., Lan,
PKKlı yok. dediği zaman muhtarı alıp götürüyorlar. Ya
arkadaşlar, yani böyle çile çeken muhtarlarımız var. Öyle
değil mi kardeşim? Güneydoğudan gelen insanlar söylesin bunları.
Doğudaki insanlar öyle, güneydoğudaki insanlar böyle. Yani muhtar güneydoğuda
devletle terör arasında sandviç gibi eziliyor. Yani parasının
ötesinde eziliyor, manevi olarak eziliyor, maddi olarak eziliyor. Şimdi,
burada bunu dinleme lütfunda lütfen bulunun arkadaşlar.
Şimdi,
biz ne istiyoruz? Muhtarlar insan gibi yaşasın, asgari ücret
alsın, asgari ücretin dışında da sosyal güvencesi olsun, BAĞ-KURu
olsun, hastaneye gittiği zaman insan gibi tedavi olsun, çoluk
çocuğunu insan gibi tedavi ettirsin. Bu anlamda Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bizim önerimiz budur.
Kanun
teklifinin kabul edilmesini istirham ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Teklif
üzerinde bir milletvekili, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba
Buyurunuz
Sayın Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepinizin
bildiği gibi muhtarlar demokrasimizde en yalın yolla seçilen ve
buradaki bulunan milletvekillerinden dahi
Bileklerinin hakkıyla
seçilmiş insanlar. Hiç kimseden icazet almadan
Onlar halkın
vekilleri, genel başkanların vekilleri değil onu belirtmek
istiyorum. Bu anlamda muhtarların sorunları da çok önemli.
Türkiyede
53 bin tane muhtar var. Muhtarlarımızın yaptığı
işlere baktığımız zaman konumlarıyla,
almış oldukları maaşları ve sosyal güvenceleri ters
orantılı. Muhtarlarımızın birçoğunun sosyal
güvencesi yok değerli arkadaşlar. Sosyal güvencesi olanlar da
aldıkları 350 lira maaşla BAĞ-KURlarını ödemeye
çalışıyorlar. Hastane kapılarına gidemiyorlar, hastane
kapılarından geri çevriliyorlar. İlaçlarını kendi
paralarıyla alıyorlar. Kaymakam muhtara gidiyor, vali muhtara
gidiyor, milletvekili muhtara gidiyor, siyasetçi muhtara gidiyor. Hatta köyleri
bilenler bilir, kız istemeye, kız sormaya dahi muhtarlara gidiyorlar.
Şimdi, muhtarlar ise yapmış oldukları işlerden
dolayı zaman zaman, bazen siyasiler tarafından, bazen -biraz önce
Sayın Ensar Öğütün vermiş olduğu kanun teklifiyle ilgili
AKP Grubunun bakışı konuşmalardan belliydi- kaymakam
tarafından, vali tarafından ikinci sınıf yurttaş
yerine konuluyor.
Biz,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak muhtarların sorunlarını yakinen
biliyoruz. Hangi meslek grubunun muhtarlar kadar maaş
aldığını sizlere sormak istiyorum. Türkiyedeki
seçilmişlerin içerisinde maaş almayan tek grup muhtarlardır
arkadaşlar. Bakın, milletvekilleri maaş alıyor, belediye
başkanları maaş alıyor ama muhtarları, maalesef,
Meclis, yönetenler, hükûmetler şimdiye kadar açlığa,
yoksulluğa mahkûm ettiler. Biz, bunun düzeltilmesini, muhtarların maaşlarının,
en azından asgari ücret seviyesine çekilmesini yüce Meclisten diliyoruz.
Değerli
arkadaşlar, ayrıca, muhtarlar, bildiğiniz gibi, hem kendi
bulundukları mahallelerin hem de kendi bulundukları köylerin her
türlü sorunlarını takip ediyorlar. Şimdi, muhtarların
daktilo, İnternet, bilgisayar, faks gibi giderlerini de,
donatılarını da devletin karşılaması gerekiyor.
Çünkü bunları tamamen muhtarlar kendileri için değil, tamamen halk
için ücretsiz kullandırıyorlar.
Muhtarların
halka hizmet edebilecekleri doğru dürüst binalarının olması
gerekiyor; bunu da devletin yapması gerekiyor, ilgili kurumların
yapması gerekiyor değerli arkadaşlar.
Yine,
muhtarlar mahalleleriyle ilgili belediye
meclisinin almış olduğu kararları bazen televizyondan bazen
gazetelerden öğrenebiliyorlar. Aslında, demokrasilerde
yapılması gereken şey şudur: Mahalleyle ilgili bir karar
aldığınızda mutlaka o mahallenin muhtarının, en
azından bir azasının bulunması gerekiyor; onun da fikrinin,
düşüncesinin alınması gerekiyor. İl genel meclisinden
alınacak kararlar için de aynı şey gereklidir diye
düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, muhtarların çalışma koşullarını
biliyorsunuz. Muhtarlar günlük -eğer köydeyse- şehre gitmek zorunda
kalıyorlar, ilçeye gitmek zorunda kalıyorlar köylerinin sorunlarını
takip etmek için. Bu nedenle, mutlaka
muhtarlara ücretsiz paso verilmelidir. Şehir içi
ulaşımlarını verilen ücretsiz pasoyla
sağlamalıdır.
Devlet Demiryolları ve Türk Hava Yolları
muhtarlara indirim yapmalıdır. Muhtarlar maalesef kendi işlerini
bazen kendi şehirlerinde çözemiyorlar, seyahat etmek zorunda
kalıyorlar. Zaten açlık sınırıyla karşı
karşıya olan muhtarların bu anlamda bilet fiyatları
düşürülürse bir katkı sağlanmış olur diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, muhtarlar zaman zaman da
yapmış olduğu işlerden dolayı ceza alıyorlar.
Vermiş olduğu ikametgâhtan dolayı ceza alıyorlar.
Şimdi, polisi muhtarın yanına gidiyor, jandarması
muhtarın yanına gidiyor. Muhtar halkla devlet arasında en önemli
köprü. 53 bin tane muhtar devletle halk arasında köprü. Bu köprüyü
sağlam kurmamız gerekiyor, sağlıklı kurmamız
gerekiyor. Bunun için de muhtarlara sağlıkla ilgili güvence getirmek
gerekiyor, sosyal güvencelerini garanti altına almak gerekiyor ve en az
asgari ücretten az olmamak kaydıyla da maaş bağlamak gerekiyor.
AKPnin bu konudaki bir bakışını
söyleyerek sözlerime son veriyorum. AKPnin grup başkan vekilliğini
2005te yapan Sayın Grup Başkan Vekili şöyle diyor: Eğer
problem muhtarlarımızın yaşadığı özlük
haklarının düzenlenmesiyle alakalıysa ben buradan AKP Grup
Başkan Vekili olarak söylüyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla)
Muhtarlarımızın özlük haklarının en az asgari ücret
şartlarında düzenlenmesiyle ilgili yasal düzenleme
çalışmaları başlamıştır. Eğer meselenin
üzerinden siyaset yapmak gibi bir siyasi nezaketsizlik yapılacaksa ben
bütün arkadaşlarımdan ve kamuoyundan özür dileyerek söylüyorum, bütün
muhtarlarımızın da buradan duymasını istiyorum: AKP
Hükûmeti en az asgari ücret şartlarında
muhtarlarımızın özlük haklarını düzenlemekle
alakalı yasal çalışmayı yapmıştır.
demiştir. Ne zaman? 2005 yılında.
Teşekkür ederim.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Ağbaba.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Gündemin Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, sunuşlar bölümünde
belirttiğim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın
Faruk Çelikin birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru
önergelerini okutuyorum:
X.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ardahanın bir mahallesindeki bazı sorunlara ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/11) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan
90 yıl önce düşman işgalinden kurtulmuş 1992
yılında il olmuştur. Halilefendi mahallesi Kayabaşı
mevkiinde oturan hemşehrilerimizin sıkıntıları had
safhadadır. Mahallede içme suyu bulunmadığı için
şehirde yaşayan vatandaşlarımız içme
sularını halen omuzlarında taşımaktadırlar. Yine
mahallede kanalizasyon yoktur. Üstelik sokaklarda araçla ulaşım
sağlamak mümkün değildir?
1- Ardahan 90 yıl önce düşman
işgalinden kurtulmuş. 1992 yılında il olmasına
rağmen Halilefendi mahallesi Kayabaşı mevkiinde oturan
hemşehrilerimizin içme suyu olmadığından su teminini
omuzlarında taşımaktadırlar. İçme suyunu
kullanmaları için su şebekesi yapılacak mı?
2- Ardahan Halilefendi mahallesi
Kayabaşı mevkinde kanalizasyon yoktur, bir şehre
yakışmıyor. Kayabaşı mevkiine kanalizasyon
yapılacak mı?
3- Halilefendi mahallesi Kayabaşı
mevkinde sokaklardan araçlar geçemez durumdadır. Sokakların
yapılması için bir çalışmanız olacak mı?
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, kıdem
tazminatının kaldırılacağı iddialarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/38) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
İşsizlik,
işten atılma, uzun çalışma saatleri, iş cinayetlerine
dönüşen iş kazaları nedeniyle emekçiler ağır bedeller
ödemekte. Bunlar yetmezmiş gibi şimdi de kıdem tazminatı
gibi çok tamamen hayati bir konuya el atılmaya
çalışılmaktadır. "İşsizlikle Mücadele"
adı altında kıdem tazminatına dokunulması doğru
değildir.
1- Bu
uygulamaya geçilirse kuralsız, güvencesiz çalışmayı
arttıracağı bilinmektedir. Bunların olmaması için daha
geniş kapsamlı emekçinin de haklarına sahip
çıkılması için bir çalışma yapılacak mı?
3.- İzmir Milletvekili Hülya Güvenin, kamu
kurumlarında boş olan özürlü kadrolarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/49) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik
tarafından sözlü olarak cevaplanmasını arz ederim.
Prof.
Dr. Hülya Güven
İzmir
Türkiye
nüfusunun %12,30'u engelli olarak yaşamlarını sürdürmektedir. Bu
da ülke nüfusumuzun yaklaşık 8,5 milyonunun engelli olduğunu
göstermektedir. Engelli nüfusunun ülkemizin kalkınmasına katkıda
bulunmalarını ve hayata güvenle bakabilmelerini sağlamak için
çalışma hayatına katılımlarının
sağlanması gerekmektedir. Devlet Personel
Başkanlığının Mayıs 2011 verilerine göre kamu
kurumlarının engelli kadrolarında %61 oranında boş
kadro bulunmaktadır. Bu durum Anayasamızın 49. maddesine
aykırı durum teşkil etmektedir.
1-
Boş olan engelli kadrolarını doldurmak için herhangi bir
düzenleme yapacak mısınız? Eğer düzenlemeler
yapılacaksa ne zaman sonuçlanacaktır?
2-
En çok engelli personel açığı bulunan 10 kamu kurumu
hangileridir?
3-
Engelli çalıştırmayan özel sektör ile kamu kurumlarına ceza
kesilmiş midir? Ceza kesildi ise kaç kuruma hangi cezalar
kesilmiştir?
4.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
emeklilerin intibak sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/229) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına,
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bilindiği
gibi, 9 yıldır ülkemizi tek başına yöneten AKP
iktidarı döneminde uygulanan yanlış ekonomi politikaları
sonucunda ciddi geçim sıkıntısıyla karşı
karşıya kalan emeklilerimiz için verilen sözlerin hiçbiri
tutulmamıştır. Daha önceki dönemlere benzer şekilde 2011
Genel seçimleri öncesinde de emeklilerimizin intibak sorununun çözümüne
yönelik sözler verildiği hâlde bugüne kadar somut bir adım
atılmamıştır. Bu konuyla ilgili olarak;
1.
Aynı iş kolunda eşit şartlarda
çalışmış, ancak 2000 yılı öncesi ve
sonrasında emekli olmuş iki kişinin emeklilik maaşları
arasındaki ortalama maaş farkı ne kadardır? Bu farkın
sebepleri nelerdir?
2.
Ülkemizde hâlen eşdeğerine göre daha düşük maaş
aldığı için yapılacak intibak düzenlemesinden
yararlanması beklenen kaç emeklimiz bulunmaktadır?
3.
Bu durumdaki vatandaşlarımızın emekli maaşları
arasındaki farkın kapatılmasını sağlayacak
intibak düzenlemesi ne zaman yapılabilecektir?
5.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, yarıcılık yapanların sosyal güvenlik
şemsiyesi altına alınmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/267) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
Ülkemizin
birçok yerinde tarımla geçinen kişiler
"yarıcılık" yapmaktadır. Toprak sahibi ile hiçbir
anlaşma yapmaksızın araziyi işleyerek ürünü
paylaşmaktadır. Yarıcılık yapanların hiçbirinin sosyal
güvencesi bulunmamaktadır.
Bu
nedenle;
Ülkemizde
çok önemli bir yoğunluğa sahip "yarıcıların"
sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması konusunda
Bakanlığınızca yapılan herhangi bir çalışma
var mıdır? Yoksa sorunun çözümü için ne gibi önlemler düşünüyorsunuz?
6.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebinin,
yarıcılıkla uğraşanların sosyal güvenlik
haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/289) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Süleyman
Çelebi
İstanbul
Toprağı
işleyenin, toprak sahibine bir kira bedeli ödeyerek ürün elde etmesi
işlemi olan yarıcılık, ülkemizde yoğun bir
tarımsal faaliyet olarak uygulanmaktadır. Fakat
yarıcılıkla uğraşanlar mal sahibi
olmadıklarından dolayı elde ettikleri gelirin büyük
kısmını kira bedeline yatırmaktadırlar. Toprak
sahiplerini kira bedeli belirleme konusunda sınırlayan herhangi bir
sosyal ya da hukuksal sınırlama yoktur. Hiçbir sosyal güvenceye sahip
olmayan yarıcılar bu durumda mağdur olmakta, geçimini
sağlayamamaktadır.
Bu
nedenle;
Ülkemizde
çok önemli bir yoğunluğa sahip "yarıcıların"
sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması konusunda
Bakanlığınızca yapılan herhangi bir çalışma
var mıdır? Yoksa sorunun çözümü için ne gibi önlemler
düşünüyorsunuz? Toprak sahiplerini kira bedelleri konusunda
sınırlayacak herhangi bir uygulamanız var mıdır?
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
esnaf ve sanatkârların sosyal güvenlik prim borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/315)
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Ülkemizde
2008 yılında başlayan ve etkileri hâlâ devam eden ekonomik
krizin de etkisiyle her kesimden vatandaşımızın önemli
sıkıntılarla karşı karşıya
kaldığı, özellikle küçük esnaf ve
sanatkarlarımızın; yıllardır düzenli olarak
ödediği SGK primlerini son üç yıldır ödeyemez hâle geldikleri,
prim borçlarını zamanında ödeyemedikleri için de
sağlık hizmetlerinden yararlanamadıkları ve
ilaçlarını alamadıkları iddialarıyla ilgili olarak;
1- SGK prim borçlarını zamanında
ödeyemeyen esnaf ve sanatkârlarımızın
karşılaştıkları sorunların çözümüne yönelik
olarak Bakanlığınızca yürütülen bir
çalışmanız var mıdır?
2-
Varsa çalışmanın içeriği ve uygulama takvimi
nasıldır?
3-
Esnaf ve sanatkârlarımızın sosyal güvenlik prim
borçlarının faizlerinin silinerek yeniden
yapılandırılmaları sağlanabilecek midir?
4- Bu
konuda Bakanlığınızın 2012 yılı
programı nasıldır?
8.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın,
TESKin SGK yönetim kurulunda temsil edilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/451) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 01.11.2011
Mehmet Ali Susam
İzmir
Son 10
yıldır hipermarketler gıda, mobilya ve elektronik gibi
pazarlarda etkin noktaya gelerek; geçmişte bu iş kollarında
çalışan küçük üretici ve esnafı tasfiye etmektedir. Ailesiyle
birlikte çalışan, devlete yük olmadığı gibi vergi
ödeyen, istihdam yaratan esnaflar işyerini kapatmıştır.
Benzerleri
Avrupa Birliği ülkelerinde bulunan bir yasayla perakende ticaretin
düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak ne bakanlıkların strateji
belgelerinde bulunan kanun tasarısı, ne de kanun teklifleri komisyon
gündemlerine dahi gelememiştir.
Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı, 10 Nisan 2010 tarihinde Strateji Belgesi
ve Eylem
Planı'nı (ESDEP) hazırladı. Eylem planına göre 2011
yılı sonuna kadar Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının tamamlaması hedeflenen
çalışmalar bulunmaktadır.
Bu
bilgiler ışığında;
1. ESDEP'e göre TESK'in
Sosyal Güvenlik Kurumu yönetim kurulunda temsi edilmesi
sağlanacaktır. Bununla ilgili çalışmalar ne
aşamadadır?
9.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, kamu çalışanları arasındaki ücret
farklılıklarının giderilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/461) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Anayasa ve Meclis İçtüzüğü gereğince
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Selahattin Karaahmetoğlu
Giresun
Resmi
Gazetenin 02.11.2011 tarih 28103 sayılı mükerrer sayısında
yer alan Maliye Bakanlığı 'Kamu Görevlilerinin Mali
Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararname yayınlanarak yürürlüğü girmiştir. Kamu
çalışanları arasındaki ücret adaletsizliğini ortadan
kaldırmayı amaçlayan düzenleme anlaşılıyor ki bütün
çalışanları kapsamıyor hatta yeni düzenlemeyle yönetici
mevkindeki personelle çoğunluğu teşkil eden çalışanlar
arasındaki maaş uçurumunu artırmaktadır.
1. Asıl beklenti bütün çalışanlar
arasında ücret farklılıklarının ortadan
kaldırılması ve sosyal adaletin gerçekleştirilmesi
beklentisi iken tam tersi bir sonuç meydana çıkmış olmaz
mı?
2. Kamu çalışanlarının büyük
çoğunluğunu teşkil eden öğretmenler, hekim
dışı sağlık çalışanları, din görevlileri
ve teknik hizmetler sınıfı gibi bir çok kamu görevlisinin
maaşlarında herhangi bir iyileştirme
yapılmamıştır. Kamu çalışanlarının
bütününü kapsayan ücret dengesinin sağlanabilmesi için bir yasal düzenleme
yapmayı düşünüyor musunuz?
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilerin intibak sorunlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/483) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye
Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) tarafından yapılan
açıklamada; Sosyal Sigortalar Kurumu emeklilerinde olduğu gibi BAĞ-KUR
emeklilerinin de intibaklarının sağlanmasını
istemektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları
Konfederasyonu tarafından BAĞ-KUR emeklileri konusunda yapılan
açıklamaya kulak vermeyi düşünüyor musunuz?
2. Sosyal Sigortalar Kurumu emeklileri ile
birlikte 1 milyon 700 bin BAĞ-KUR emeklilerin intibak
sorunlarını da çözmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda bir
çalışmanız var mıdır?
11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilerin reel gelirlerindeki bozulmanın etkilerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/485) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Emeklinin
alım gücü her geçen yıl düşmektedir. Türkiye Emekliler
Derneği; en düşük işçi emeklisi aylığıyla
Aralık 2000'de 20.34 gr, 2004'te 20.03 gr ve 2005'te 20.39 gr altın
alınabiliyorken, Ekim 2011'de aynı emekli aylığıyla
ancak 8.29 gr altın alınabildiğini açıklamaktadır.
Bu
bilgiler ışığında;
1)
Hayat pahalılığı karşısında maaşları
iyice eriyen emeklileri rahatlatacak her hangi bir çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız olacak
mı?
2)
Alım güçleri 2000 yılının altına düşen
emeklilere, daha yüksek maaş zammı verme konusunda bir
planınız var mıdır?
12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kamu personeli ile ilgili bir açıklamasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/491)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Rotasyondan bahsederek "Ülkemiz 780 bin
kilometrekare. Kamuda çalışmayı benimseyen kişilerin bir
ayrım yapmaksızın Türkiye'nin dört bir yanında da hizmet
etmeleri gerekiyor." şeklinde açıklamanız olmuştur.
Bu
bilgiler ışığında;
1) Yapmayı planladığınız
çalışma memur kesimine sürgün mü yoksa rotasyon mu olacak?
2) Çağın gereğine ve Türkiye'nin
şartlarına göre memurlarla ilgili yasanın yeniden
düzenleneceğini belirtiyorsunuz. Türkiye'nin şartlarından
kastınız nedir? Neyi kastediyorsunuz?
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kayıt dışı istihdama ilişkin sözlü
soru önergesi (6/493) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Bazı
sivil toplum kuruluşları, kaçak işçi sayısının
arttığından yakınarak, kaçak işçi
çalıştırılmasına göz yumulmaması gerektiğini
vurgulamaktadır.
Bu
bilgiler ışığında;
1) Ülkemizde kayıt dışı
çalışan sayısı artmış mıdır?
Artmış ise sayıları kaça çıkmıştır?
2) Kayıt dışı
çalışan kesim özel sektörün başarısına gölge
düşürmez mi? Ülkemizde kayıt dışı çalışan
işçilerin yüzde kaçı yabancı ülke vatandaşlarından
oluşmaktadır?
3)
Kayıt dışı ile etkin mücadele etmeyi düşünüyor
musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
14.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçerin,
askerlik görevini ifa eden vatandaşların sigorta primlerinin devlet
tarafından ödenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/561) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 25.11.2011
Celal
Dinçer
İstanbul
Bedelli
askerlik diye bilinen yasa tasarısı 30 yaşından gün
almış, askerliğini yapmamış kişilerin
yararlanması için hükümet tarafından TBMMye getirilmiş,
Komisyonlarda görüşülmeye başlanmıştır. Herhangi bir
işte sigortalı olarak çalışmakta iken vatani görevini yapmak
üzere askere alınan kişiler uzun süreli askerlik yapmaları
durumunda sigorta primleri yatırılmadığı için
mağdur olmaktadırlar.
Terhis
olduktan sonra askerlikte geçen süreleri borçlanmak isteyenler yüksek oranda
sigorta primi ödemek zorunda kalmaktadır. Prim ödeme imkânı
bulamayanlar ise daha geç emekli olma hakkına kavuşmaktadırlar.
Böylece binlerce çalışan vatandaş mağdur olmaktadır.
Bu
nedenle sigortalı olarak bir işte çalışanların askere
gitmeleri durumunda askerlikte geçen sürelerdeki sigorta primlerinin devlet
tarafından karşılanması için bir çalışma
başlattınız mı.? Böyle bir çalışmayı gündeme
getirmeyi düşünüyor musunuz?
15.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebinin,
kamuda taşeronluk ve atipik istihdam biçimlerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/606) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Süleyman
Çelebi
İstanbul
Esnek
çalışma sistemi ve güvencesiz çalışma koşulları,
çalışma yaşamındaki kuralsızlaşma ve
denetimsizlik taşeronlaşmayı büyüttü.
Gerek
özel sektörde gerekse kurallı çalışmanın kalesi
sayılan kamuda taşeronluk ve atipik istihdam biçimleri hızla
yaygınlaştı. Başta eğitim ve sağlık sektörü
olmak üzere, belediyelerden KİT'lere kadar pek çok alanda emekçiler en
ağır şartlarda ve güvencesiz çalışma
yaşamına dâhil oldular.
Taşeronlaşmanın
çığ gibi büyüdüğü ülkemizde;
1- SGK
kayıtlarına göre, işyeri sicil numarasına göre
aracı/alt işveren kodu ile çalışan firma sayısı
ve bunların çalıştırdığı işçi sayısı
kaçtır? Bunların illere ve sektörlere göre
dağılımı nasıldır?
2- Bir
firmaya bağlı ortalama alt işveren kodu ile çalışan
firma sayısı kaçtır?
3-
Çalışma Bakanlığı bünyesinde
çalıştırılan taşeron işçi sayısı
kaçtır?
16.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adana ili
ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/609) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın
Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
02.12.2011
1- Bakanlığınıza
bağlı ve ilgili kuruluşlar tarafından Adana ili ve
ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlarınız nelerdir?
2- Bakanlığınızın Adana ilinin
sorunları konusunda yürütülen çalışmaları var
mıdır? Varsa nelerdir?
3- Adana ilinde yapılacak kamu hizmetleriyle
ilgili olarak, 2012 mali yılı bütçesinden ayrılan ödenek ne
kadardır?
4- Adana ilinde personel açığı var
mıdır? Varsa personel açığını nasıl
gidereceksiniz?
5- Görev alanınızla ilgili olarak, Adana
iline götürdüğünüz kamu hizmetlerini, bölgesel dengeler
açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
17.- Ankara Milletvekili Zühal Topcunun,
Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/644) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygıyla arz ederim.
2/12/2012
Prof.
Dr. Zühal Topcu
Ankara
Kamu
kurum ve kuruluşlarının 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu'na göre çalıştırdıkları personele
ait kadrolarda, ilgili kurum veya kuruluşun toplam dolu kadrosunun % 3'ü
oranında özürlü çalıştırma zorunluluğu
bulunmaktadır.
Bu
çerçevede;
1-
Bakanlığınız ve Bakanlığınızın
ilgili kurum ve kuruluşların 2010 ve 2011 yıllarında; 657
sayılı Kanun'a göre çalıştırmış olduğu
personel sayısı ve çalıştırması gereken özürlü
personel sayısı ile çalışan özürlü personel
sayısı kaçtır?
2- 657
sayılı Kanun uyarınca özürlü personel çalıştırma
yükümlüğü çerçevesinde Bakanlığınız ve
Bakanlığınızın ilgili kurum ve kuruluşların
özürlü açığı bulunmakta mıdır? Varsa eğer
eksiklik ne kadardır ve bu eksikliğin giderilmesine yönelik talepler
Devlet Personel Başkanlığına iletilmiş midir?
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Türkiye İş Kurumunda çalışan memurların
maaşlarında düşüş olduğu iddialarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/651) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye
İş Kurumunun alt kademe memurları 666 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname'den sonra maaşlarında düşüş
yaşandığını ifade etmekteler.
Bu
bilgiler ışığında;
1. Bu
olay doğru mudur? Türkiye İş Kurumunda çalışan alt
kademe memurların almış oldukları maaşlarında bir
düşüş yaşanmış mıdır?
2.
Yaşanmış ise kaç paralık düşüş
yaşanmıştır? Bu konuda çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Afşinde Sosyal Güvenlik Kurumunun yeni bir hizmet
binası ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/674) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Afşin ilçemizde Sosyal Güvenlik Kurumu geçici
bir binada hemşehrilerimize hizmet vermektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1- Sosyal Güvenlik Kurumu için yeni bir hizmet
binası yaptırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilik yaşının yükseltilmesinden
kaynaklanan mağduriyetin giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/694) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Emeklilik için gereken sigortalılık
sürelerini ve prim gün sayısını tamamlayan
vatandaşlarımız, yürürlüğe giren 4447 sayılı ve
4759 sayılı yasalar nedeniyle "kademeli yaş mağduru"
olduklarını belirtmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1- Bu şekilde mağduriyet yaşayan
toplam kaç vatandaşımız vardır?
Vatandaşlarımızın bu mağduriyetini giderme konusunda
bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız
olacak mı?
21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Çöllolar kömür havzasında göçük altında kalan
madencilerin cenazelerinin çıkarılması
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/722)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Afşin-Elbistan Termik Santraline kömür
sağlayan Çöllolar kömür havzasında 10 Şubat 2011 tarihinde
meydana gelen göçük sırasında şehit olan 9 madencimizin
cenazeleri, aradan geçen 312 günlük süreye rağmen hâlen toprak
altından çıkarılamamıştır.
1- Bugüne kadar göçük altında kalan 9
şehit madenci işçimizi toprak altından çıkarma konusunda
devam eden her hangi bir çalışmanız var mıdır?
2- Şehit madencilerimizin cenazelerini göçük
altından ne zaman çıkararak, ailelerine teslim etmeyi
düşünüyorsunuz?
22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emekli maaşlarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/784) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
30 yıl boyunca devlete hizmet eden memurlar,
emekli olduktan sonra kendilerine bağlanan çok düşük emekli
aylığı ile zar zor geçinir hâle gelmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1- Yeni emekli olmuş, alt düzey bir memura
toplam kaç para emekli aylığı bağlanmaktadır?
2- Bağlanan bu emekli aylığı,
TÜİK tarafından açıklanan açlık ve yoksulluk
sınırının altında mı kalmaktadır?
3- Kalmakta ise bu konuda çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz?
23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Türkiye Kamu-Sen tarafından yapılan sendikal
haklarla ilgili bir açıklamaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/795) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye
Kamu-Sen; bugüne kadar toplu sözleşme ve grev hakkı konusunda her
platformda mücadele verdiklerini belirtilerek, gelişmiş sendikal
haklarla donatılmış, katılımcı bir toplu sözleşme
hakkı istediklerini ifade etmektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1-
Türkiye Kamu-Sen'in sendikal haklar konusundaki bu olumlu
açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
2-
Katılımcı bir toplu sözleşme hakkı getirmeyi
düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var
mıdır?
24.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, memur emekli aylıklarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/862) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
30
yıl boyunca devlete hizmet eden memurlar, emekli olduktan sonra
kendilerine bağlanan çok düşük emekli aylığı ile zar zor
geçinir hâle gelmektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1-
Yeni emekli olmuş, alt düzey bir memura toplam kaç para emekli
aylığı bağlanmaktadır?
2-
Bağlanan bu emekli aylığı, TÜİK tarafından
açıklanan açlık ve yoksulluk sınırının altında
mı kalmaktadır?
3-
Kalmakta ise bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârlara SGK Yönetim Kurulu
toplantılarında temsil imkanı sağlanmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/863) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ekonomi
ve istihdama önemli katkılar sağlayan ve sayıları
1.948.363'ü bulan esnaf ve sanatkâr kesiminin Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim
Kurulu'nda temsil imkânı bulamaması, bu kesim tarafından
tepkilere neden olmaktadır.
Bu
bilgiler ışığında;
1.
Esnaf ve sanatkârlar kesiminin, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu
toplantısında temsili konusunda bir çalışmanız var
mıdır?
2.
Hangi kurumlar yönetim kurulunda temsil imkânı bulmuştur? Esnaf
kesimini yönetim kurulu toplantısında hangi kurum temsil etmektedir?
3.
Esnaf ve sanatkâr kesiminin temsil imkânı konusunda çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz?
26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kadın esnaf ve sanatkârların doğum
borçlanmasına ve erken emeklilik imkanından yararlanmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/864) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 4/a'lı
kadın sigortalıya doğum borçlanması ve erken emeklilik
imkânı getirilirken, kendi nam ve hesabına çalışan
kadın esnaf ve sanatkâra bu imkân verilmemiştir.
Bu
bilgiler ışığında;
1.
Kendi nam ve hesabına çalışan kadın esnaf ve
sanatkârlarımız niçin bu kapsamın dışında
tutulmaktadır?
2.
Kadın esnaf ve sanatkârların doğum borçlanması yaparak 4/a
sigortalısı kadınlar gibi erken emekli olmaları konusunda
bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, sosyal güvenlik destek primi uygulamasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/865) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Mîllet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Sosyal
güvenlik destek primleri kademeli artışlarla, esnaf ve sanatkârlarımıza
ağır yükler getirir hâle gelmiştir.
Bu
bilgiler ışığında;
1. Sosyal güvenlik destek primi uygulaması
kapsamında toplam kaç kişiden prim kesilmektedir?
2. Esnaf ve sanatkâr kesimine önemli yükler
getiren sosyal güvenlik destek primini uygulamasını
kaldırmayı veya oranını aşağıya çekmeyi
düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var
mıdır?
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârların asgari geçim indiriminden
yararlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/866) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Esnaf ve sanatkârlar, ücretliler için uygulanan
asgari geçim indiriminin kapsamının genişletilmesi
istenmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1. Asgari geçim indiriminden esnaf ve sanatkâr
kesimi yararlanmakta mıdır?
2. Yararlanmıyor ise bu konuda
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
29.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, merkez ve taşra
teşkilatlarındaki boş kadrolara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/877) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kamu kurum ve
kuruluşlarında boş bulunan memur, sözleşmeli personel ve
sürekli işçi kadrolarına hükümet tarafından alım
yapılmayışı, işsiz vatandaşlarımız
tarafından çeşitli tepkilere neden olmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Merkez ve taşra
teşkilatları bünyesinde toplam kaç adet memur, sözleşmeli
personel ve sürekli işçi kadrosu boş bulunmaktadır?
2. Boş bulunan bu
kadrolara alım yapacak mısınız? Yapacaksanız ne zaman
yapmayı düşünüyorsunuz?
3. Ülkemizde milyonlarca
kişi iş beklerken, devlette boş bulunan kadrolara bugüne kadar
hangi gerekçeyle alım yapılmamıştır?
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârlar arasındaki maaş
farklılıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/880) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Esnaf ve sanatkârların
aylıkları arasında, aynı hizmet süresi ve aynı basamaktan
emekli olmalarına rağmen mevzuat ve uygulamadan kaynaklanan önemli
maaş farklılıkları ortaya çıktığı
belirtilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Bu doğru mudur? Mevzuattan ve uygulamadan
kaynaklanan böyle farklılıklar var mıdır?
2. Mevzuattan ve uygulamadan kaynaklanan maaş
farklılıklarına yönelik çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışma yapacak
mısınız?
31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, üniversite mezunu polis memurlarının emeklilik
sonrası özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/889) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Yüksek
öğrenim görmüş polis memurları emekli olduklarında birinci
dereceden katsayı ve maaş göstergesiyle emekli maaşı almak
istemektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Yüksek öğrenim
görmüş polis memurlarının bu konudaki talebini nasıl
karşılıyorsunuz? Bu konuda çalışmanız var
mıdır?
2. Ağır
şartlar altında görev yapan polis memurlarının emeklilik
sonrası kaygılarını nasıl gidermeyi
planlıyorsunuz?
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, bakanlık merkez ve taşra teşkilatı
binalarının bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/959) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde
yaşanan ekonomik krize rağmen kamu kurum ve kuruluşlarına
ait binalarda; dış cephe ve iç mekân yenilemesi
çalışmalarının gözle görülür bir şekilde
artış gösterdiği belirtilmektedir. Ayrıca kurumlarda;
mobilya, masa ve koltuk gibi büro malzemeleri de yenilenmektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1. Bakanlığınıza ait merkez
ve taşra teşkilatı binalarında dış cephe ve iç
mekân yenilemesi yapılmış mıdır?
2. Yapılmış ise son 10 yıl
içinde toplam kaç kez dış cephe ve iç mekân yenilemesi, bakım ve
onarımı yapılmıştır?
3. Bu işler için son 10 yılda,
yıllık toplam kaç para harcama yapılmıştır? Bu
harcamalar hangi kaynaktan karşılanmıştır?
4. Mobilya, masa ve koltuk gibi büro malzemeleri
konusunda da yenilemeye gidilmiş midir?
5. Gidilmiş ise son 10 yıl içinde, bu
işler için yıllık toplam kaç para harcama
yapılmıştır?
BAŞKAN
Sözlü soru önergelerini cevaplamak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Sayın Faruk Çelik.
Buyurunuz
Sayın Çelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süremiz
bitene kadar kırk beş dakika süre var, buyurunuz efendim.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Bakanlığıma yöneltilen sözlü soru önergelerine cevap vermek
üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün İçişleri
Bakanımıza yönelttiği (6/11) esas no.lu sözlü soru önergesi:
Ardahanın Halil Efendi Mahallesi Kayabaşı mevkisinde içme suyu
şebeke hattı en uç noktaya kadar götürülmüştür.
Kayabaşı mevkisinde içme suyu sorunu bulunmamaktadır.
Kayabaşı
mevkisinde kanalizasyon şebeke hattı mevcuttur. Projeye uygun olmayan
şebeke ve ana arter bağlantılarıyla ilgili proje
hazırlanmış olup 2012 yılı içinde yapılarak
hizmete sunulması planlanmaktadır.
Kayabaşı
mevkiindeki yol sorunları da Kentsel Yenileme Projesi uygulaması
çerçevesinde çözüme kavuşturulacaktır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Ögütün (6/38) esas no.lu sözlü soru önergesi:
Kıdem tazminatı 1936 yılından beri bizim çalışma
mevzuatımızda var olan bir düzenlemedir ancak günümüzde işten
ayrılanların yüzde 92si bu haktan, bu tazminattan
yararlanamamaktadırlar. Çalışanlarımızın
haklarını koruyan, tüm çalışanlarımızın
yararlanabileceği, çalışma barışını
güçlendiren bir yöntem üzerinde çalışmalarımızı
sürdürüyoruz ve sosyal taraflarla görüşerek önümüzdeki günlerde
gündemimize alacağız.
Bu
konu Hükûmet programında da, kıdem tazminatı konusu Hükûmet
programında da yer almaktadır. Zaten yürürlükte olan 1475
sayılı eski İş Kanununun 14üncü maddesinde de kıdem
tazminatıyla ilgili olarak bir fon tesis edileceği, fonla ilgili
hususların kanunla düzenleneceği hükmüne yer verilmektedir.
İzmir
Milletvekili Sayın Hülya Güvenin (6/49) esas no.lu sözlü soru önergesi:
Kamu kurum ve kuruluşlarında 44.189 özürlü memur
çalıştırma zorunluluğu bulunmasına rağmen
çalışan özürlü memur sayısı 20.829dur. Şu durumda, 23.360
özürlü memur açığı bulunmaktadır.
Özürlülerin Devlet Memurluğuna
Alınma Şartları ile Yapılacak Merkezî Sınav ve Kura Usulü
Hakkında Yönetmelik 3/10/2011 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak
yürürlüğe girmiştir. Özürlü memur sınavı 29 Nisanda
yapılacak, özürlü personelin mayıs sonu veya haziran
ayı içinde kamu kurumlarına yerleştirilmesini
planlamaktayız. Millî Eğitim Bakanlığımızda 12.672,
emniyet müdürlüğümüzde 6.828, Sağlık
Bakanlığımızda 3.725 ve Diyanet İşleri
Başkanlığımızda 1.748 olmak üzere
kurumlarımızda da özürlü açığı bulunmaktadır.
İnşallah 2012 yılı içerisinde bu yerleştirmeyi
gerçekleştireceğiz.
Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işıkın (6/229) esas no.lu soru
önergesi ile Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun
(6/483) esas no.lu soru önergesi: 2000 öncesi emeklilerin
maaşlarındaki adaletsizliği gidermeye yönelik intibak yasa
tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda
şu anda görüşülmektedir. Bu tasarıdan 1.913.442 işçi
emeklisi ile 12.186 BAĞ-KUR emeklisi yararlanacaktır.
Getirdiğimiz tasarıyla emekli maaşlarında azami 322 TL
kadar iyileştirmeler öngörülmektedir.
İstanbul
Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlunun (6/267) esas no.lu
sözlü soru önergesi ile Sayın Süleyman Çelebinin (6/289) esas no.lu soru
önergesi: 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununa ilave edilen ek 5inci maddede tarım veya orman
işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanlardan on sekiz
yaşını doldurmuş olup 4üncü madde ile isteğe
bağlı sigortalılık hükümleri ve 506 sayılı
Kanunun geçici 20nci maddesi kapsamında sigortalı olmayan, kendi
sigortalılıklarından dolayı bu kanunlara göre gelir veya
aylık almayanlar sigortalı sayılmıştır. Bu
kişilerin sigortalı olabilmek için Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat
etmeleri hâlinde sigortalılıkları talepte bulundukları
tarihten itibaren başlatılmış olacaktır. Buna göre,
yarıcılık işinde çalışanlardan 5510
sayılı Kanunun 4üncü maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendinin dört numaralı alt bendi dâhil olmak üzere, 4üncü maddeye
istinaden sigortalılığı bulunmayanların sigortalı
olmalarında herhangi bir sıkıntı bulunmamaktadır.
Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işıkın (6/315) esas no.lu soru
önergesi: Şubat 2011de yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun
ile 2010 yılı Kasım ayı ve önceki aylara ilişkin
Sosyal Güvenlik Kurumu birikmiş alacaklarına ödeme
kolaylığı getirilmiştir. Bu yasayla, prim
borçlarını ikişer aylık taksitler hâlinde 18 taksitte ödeme
imkânı sağlanmıştır. Bugüne kadar 2 milyon 339 bin 323
kişi başvurmuş, 30 milyar 646 milyon TL
yapılandırılmış, 8 milyar 300 milyon TLsi tahsil
edilmiştir. Son beş yılda 2 kez yapılandırma
gerçekleştirdiğimizi de bu vesileyle ifade etmek istiyorum.
İzmir
Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susamın (6/451) esas no.lu sözlü soru
önergesi ile Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğluna
ait (6/863) esas no.lu sözlü soru önergesi: Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda
kendi nam ve hesabına çalışanları temsilen Türkiye Ziraat
Odaları Birliği Başkanı bulunmaktadır. Türkiye Esnaf
ve Sanatkârları Konfederasyonunun, TESKin, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim
Kurulunda temsil edilmesinin önünde hukuki bir engel bulunmamaktadır.
Genel Kurulda yapılan seçimlerde adı geçen konfederasyonun
adayının seçilmesi hâlinde yönetim kurulunda temsil imkânı
bulunmaktadır.
Ayrıca,
TESKin yönetim kurulu üyesi olması konusunda da Bakanlık olarak
olumlu baktığımızı belirtmek istiyorum.
Giresun
Milletvekili Sayın Selahattin Karaahmetoğlunun (6/461) esas nolu
sözlü soru önergesi: 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, özü
itibarıyla farklı kamu idarelerinde aynı hizmet
sınıfında aynı veya benzer unvanlı kadrolarda bulunan
personel arasındaki ücret dengesizliğinin ortadan
kaldırılmasına yönelik bir düzenlemedir. 666 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin temel amacı eşit unvana eşit ücret
verilmesinin sağlanmasıdır. Farklı kamu idarelerinde
aynı veya benzer unvanlı kadrolarda çalışan ve kurumsal ek
ödemeleri nedeniyle farklı mali haklara sahip olan kamu görevlilerinin
mali hakları arasındaki farklılığa son verilmiş
ve böylece söz konusu personel arasında ücret eşitliği
sağlanmıştır.
Tabii,
öğretmen ve din görevlileriyle ilgili Değerli Milletvekilimiz
örnekler vermiş. Burada, bir ücret farklılığını
gösterecek bir kurum olmadığı için yani öğretmenlerimiz
Millî Eğitimde, din görevlilerimiz Diyanet İşleri
Başkanlığında görev yaptıkları için, bir mukayese
imkânı olmadığı için bu kapsamda değerlendirilememiştir.
Bu
Kanun Hükmünde Kararname tüm kamu görevlileri için uygulanacak genel bir
maaş ve ücret artışı düzenlemesi de değildir. Bu
nedenle, söz konusu kanun hükmünde kararnameyle ücret dengesizliği
bulunmayan personele yönelik herhangi bir ücret artışı
öngörülmemiştir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/485), (6/784) ve (6/862)
esas nolu soru önergeleri: Dokuz yıllık Hükûmetimiz döneminde
çalışanlarımızda olduğu gibi, emeklilerimizi de
enflasyona ezdirmedik. Rakamsal olarak ifade edecek olursak, SSKda işçi
olarak çalışan, 2002 Aralık ayı aylığı 257
TL olan bir işçimizin 2012 Ocak aylığı 868 TLdir; artış,
nominal artış yüzde 237dir.
SSK
tarımdan emekli olan bir vatandaşımız 2002de 261 TL
alırken, bugün 783 TL almaktadır; nominal artış yüzde 199.
BAĞ-KUR
esnafı 2002 yılında 148,7 TL aylık alırken, bugün 704
TL almaktadır; artış yüzde 373.
BAĞ-KUR
tarım 65 TL aylık alır iken, bugün 525 TL aylık almakta ve
yüzde 698 artış gerçekleşmiştir.
Emekli
Sandığında ise 376 TL aylık alırken bir emeklimiz,
bugün 1.002 TL almaktadır; burada da artış, nominal olarak yüzde
166dır.
İntibak
yasası da işçi ve BAĞ-KUR emeklilerimize önemli oranda
iyileştirmeler getirmektedir.
Ayrıca,
12 Eylül referandumu ile kamu görevlilerimiz için getirilen toplu sözleşme
hükümlerinden memur emeklilerinin de yararlanması
sağlanmıştır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/491) esas nolu soru
önergesi: 657 sayılı Kanunun 72nci maddesi çerçevesinde Devlet
Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına
Dair Yönetmelik yürürlüğe konulmuştur.
Bu Yönetmelikle,
kurum ve kuruluşlarda üst normlara uygun olmak kaydıyla, kamu
hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde sunulmasını ve
personelinin ülke genelinde dengeli dağılımını
saptamak üzere düzenleme yapma yetkisi verilmiştir.
Ayrıca,
hâkimler ve savcılar, emniyet mensupları, öğretmenler, askerî
personel ve mülki idare personeli gibi pek çok meslek grubu için bölgeler
arasında zorunlu yer değiştirmeleri öngören hukuki düzenlemeler
zaten uzun zamandır yürürlüktedir. Ülkemizin her tarafı sosyoekonomik
gelişmişlik açısından aynı düzeyde değildir ancak
kamu hizmetlerinin ülke genelinde her noktada vatandaşın
ayağına götürülmesi zorunludur. Bu bölgelere yapılan
atamaları sürgün olarak nitelendirmek doğru bir yaklaşım
değildir düşüncesindeyiz. Bizim için, Türkiye'nin her
karışı, her tarafı aynı oranda değerlidir.
Hâlen
uygulamada beş ayrı personel rejimi bulunmaktadır. 1965
yılında yürürlüğe giren 657 sayılı Kanunun yeniden
ele alınarak norm ve standart birliğini sağlayan, sosyal
hayattaki ihtiyaçları karşılayacak, dünyadaki gelişmelerle
örtüşen yeni bir devlet personel mevzuatına ihtiyacın var
olduğunu ben ifade etmiş idim. Bunu da yine, sosyal taraflarla,
ilgili tüm kesimlerle masaya yatırıp birlikte bir sonuca varma
gayreti içerisinde olacağız.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/493) esas no.lu soru
önergesi: Kayıt dışı istihdam, iş gücü
piyasasının yapısal sorunlarından biridir. TÜİK
verilerine göre kayıt dışı istihdam, 2002de 11 milyon 133
bin, Ekim 2011de 10 milyon 236 bin. Yüzde 52,1 olan kayıt
dışı istihdam oranı yüzde 41,8e geriledi. Kayıt
dışı istihdamla mücadelemiz devam etmektedir. Bildiğiniz
gibi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda kayıt dışı istihdamın
önlenmesi konusunda önemli düzenlemeler gerçekleştirdik.
Ayrıca,
Sağlık Bakanlığıyla yapılan çalışmalar
sonucunda, belirli sektörlerde çalışanların tabi tutulduğu portör
muayene listesine Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının da
eklenerek listelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna gönderilmesi
sağlanmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma
Komutanlığı ile yapılan çalışmalar sonucunda 1774
sayılı Kimlik Bildirme Kanununun uygulanmasına ilişkin
yönetmelik ekinde bulunan ek 1 iş yeri bildirimi ve ek 2
çalışanların bildirimi formlarının sosyal güvenlik il
müdürlüklerine gönderilmesi de sağlanmıştır. Maliye Bakanlığı
Gelir İdaresi Başkanlığıyla yapılan
çalışmalar sonucunda, vergi dairelerinde görevli yoklama
memurlarınca düzenlenen yoklama fişlerinin her ay periyodik olarak
sosyal güvenlik il müdürlükleri, sosyal güvenlik merkezlerine gönderilmesi
konusunda mutabakat sağlanmıştır. Ayrıca, Sosyal
Güvelik Kurumu bünyesinde 2008 yılı Mayıs ayında Alo 170
ihbar hattı kurulmuştur. Yürüttüğümüz tüm faaliyetler
neticesinde 2008-2011 yılları arasında yetmiş üç bin yüz
otuz kayıt dışı iş yeri, 1 milyon 129 bin kayıt
dışı çalışan tespit edilmiş ve kayıt
altına alınmıştır. Ayrıca, ücretlerin bankadan
ödenmesi konusunu da buna ilave etmek istiyorum.
İstanbul
Milletvekili Sayın Celal Dinçerin (6/561) esas no.lu soru önergesi: 5510
sayılı Kanuna göre askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak
yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri sigortalı
sayılmamakta, ancak bu süreler borçlanılabilmektedir. Askerlikte
geçen sürelerdeki sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesine
ilişkin herhangi bir mevzuat bulunmamaktadır, şu an için de
böyle bir çalışmamızın olmadığını
belirtmek istiyorum.
Adana
Milletvekili Sayın Ali Halamanın (6/609) esas no.lu soru önergesi:
Aktif istihdam politikaları çerçevesinde yürütülen mesleki eğitim ve
rehabilitasyon faaliyetleri için İŞKUR Adana İl Müdürlüğüne
2011 yılı başında toplam 29 milyon 192 bin 360 TL tahsis
edilmiştir. Adana İl Müdürlüğüne 2012 yılında 5 il
istihdam uzman yardımcısı, 5 veri hazırlama kontrol
işletmeni, 71 iş ve meslek danışmanı ve 22 büro
personeli olmak üzere toplam 103 personel alınması
planlanmaktadır. İl müdürlük binası projesinin tamamlanmakta
olduğunu da ifade etmek istiyorum.
Toplum
yararına çalışma kapsamında Adana ilinde 2011
yılında 1.014 kişi istihdam edildi, 2012 yılı içinde
de 1.400 kişiyi istihdam edeceğiz.
Pozantı
SGK Merkez Müdürlüğü binasının ihalesi gerçekleştirildi.
Yüreğirde arsa temini gerçekleşti. Sarıçamda merkez müdürlük
binası inşa edilecek; Seyhan, Ceyhan, Çukurova, Feke ve diğer
ilçelerimizde de şu anda Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğü
açılmış bulunmaktadır.
Sosyal
Güvenlik Kurumunun 2012 mali yılı bütçesinden de Adana için toplam 3
milyon 950 bin TL ödenek ayrılmıştır.
Ankara
Milletvekili Sayın Zühal Topcunun (6/644) esas no.lu soru önergesi:
Sosyal Güvenlik Kurumunun 2010 yılı dolu kadro sayısı
23.834, çalıştırılması gereken özürlü sayısı
715, çalışan özürlü sayısı ise 715tir; 2011 yılı
dolu kadro sayısı 25.449, çalıştırılması
gereken özürlü sayısı 763, çalışan özürlü sayısı
763 olup, özürlü açığı sayısı 90dır. Özürlü
personel açığının giderilebilmesi için sınav
hazırlık işlemleri devam etmektedir.
Türkiye
İş Kurumunun 2010 yılı dolu kadro sayısı 2.586
olup, çalışan özürlü sayısı 79; 2011de ise Kurumun
personel sayısı 3.983 kişi olup,
çalıştırılan özürlü personel sayısı ise 139dur.
Kurumda özürlü personel açığı bulunmamaktadır.
Mesleki
Yeterlilik Kurumu personeli 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri
çerçevesinde istihdam edilmektedir. Çalışan sayısı 2010
yılı için 42 olup, 2011 yılı için bu rakam 38dir.
TODAİEde ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi
olarak çalışan memur sayısı 2010 yılında 84, 2011
yılında 90dır. 2010 ve 2011 yıllarında
çalışan özürlü memur sayısı 2dir. Devlet Personel
Başkanlığının 2011 yılı dolu kadro
sayısı 247, çalıştırılması gereken özürlü
sayısı 7, çalışan özürlü sayısı 5 olup, özürlü
açığı sayısı 2dir. Başkanlığa ait
özürlü kontenjan açığının 2012 yılında
doldurulmasına ilişkin talepte bulunulmuştur.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/651) esas no.lu soru
önergesi
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince bütün
kamu kurumlarıyla birlikte Türkiye İş Kurumu personeline
yürürlükten kaldırılan hükümler uyarınca ödenen ek ödeme ve
ikramiyeden kaynaklanan kayıpları ilgili personele fark
tazminatı olarak ödenecektir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/674) esas no.lu soru önergesi:
TOKİ tarafından inşa edilen Kahramanmaraş Sosyal Güvenlik
İl Müdürlüğü binasının geçici kabulü yapılıyor.
Ayrıca Elbistan, Türkoğlu ve Göksun ilçelerinde Sosyal Güvenlik
Merkez Müdürlüğü bina inşaatları devam ediyor. Afşin
ilçesinde de ihtiyaç hasıl olması ve arsa temini hâlinde yeni hizmet
binası talepleri değerlendirilecektir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/694) esas no.lu sözlü soru
önergesi: Sigortalılardan emeklilik için ilgili kanunlarda öngörülen prim
gün sayılarını doldurup yaş koşulunu yerine
getirmeyenlere aylık bağlanması yönünde yasal bir düzenleme
gündemimizde bulunmamaktadır. Sosyal güvenlik sisteminin bildiğiniz
gibi parametreleri var. Bu parametrelerle oynamanın faturasını
Türkiye geçmiş yıllarda ödemiştir ama ödemeye de devam
etmektedir. Bu parametreler, bildiğiniz gibi, yaş, aylık
bağlama ve prim gün sayısı, güncelleme katsayısından
oluşmaktadır ve bugün de emekliliği kırk sekiz, kırk
dokuz yaş emekliliği olduğuna göre, bu çerçevede hâlen erken
emeklilik talebinde bulunmanın hiçbir gerçekçi veriye
dayanmadığını da bu vesileyle belirtmek istiyorum.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/722) esas no.lu sözlü soru
önergesi: Göçük bölgesinde bugüne kadar MTA Genel Müdürlüğü, ASELSAN, AKUT
gibi kuruluşlar tarafından birçok arama faaliyeti
gerçekleştirilmiştir. İki askerî helikopter ile saha dört gün
boyunca sürekli taranmış, havadan fotoğraflama yapılarak
fotoğraflar üzerinde saha incelenmiştir. Sahada yer altı ve yer
üstü drenaj çalışmaları gibi faaliyetler ile şehit
madencilerin cenazelerinin göçük altından çıkarılmasına
yönelik yoğun çaba ve gayretler devam etmektedir ama ne yazık ki
bugüne kadar kendilerine, cesetlerine ulaşılamamıştır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Daha ne kadar bekleyeceğiz?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Bu vesileyle gerek
buradaki kardeşlerimize gerekse bütün maden kazalarında vefat
edenlere Allahtan rahmet diliyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bir yıl doldu Sayın Bakan.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Efendim
haklısınız. Ben, bu kaza olduğu zaman tesadüfen o bölgede
bir başka görev için bulunuyor idim ve hemen ertesi günü olay yerine
gittiğimde çok vahim bir tabloyu bizzat görme durumuyla karşı
karşıya kaldım.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğluna ait (6/795) esas no.lu sözlü
soru önergesi: Katılımcı bir toplu sözleşme hakkı
istediklerini ifade eden Kamu-Senin bu düşüncelerine aynen
katılıyoruz. Çalışmalarımız da zaten bu
doğrultudadır. Bütün çalışmalarımızı sosyal
taraflarla birlikte gerçekleştiriyoruz, şeffaf bir çalışma
prensibi benimsiyoruz.
Bildiğiniz gibi, 12
Eylül referandumuyla, kamu çalışanlarımıza önemli
kazanımlar sağlandı; toplu görüşme yerine toplu
sözleşme hakkı getirildi, Hakem Kurulu kararlarının kesin
ve toplu sözleşme hükmünde olacağı hükme bağlandı, anayasa
değişikliğine ilişkin olarak sosyal taraflarla birlikte
hazırladığımız Uyum Yasa Tasarısı da Türkiye
Büyük Millet Meclisinde Plan Bütçe Komisyonunda alt komisyonda şu anda
yine sosyal taraflarla yoğun bir değerlendirmeye tabi
tutulmaktadır. Bu tasarıda memurların sendikal ve toplu
sözleşme hakları konusunda daha çağdaş, demokratik ve
katılımcı bir yaklaşım benimsenmiş, toplu
sözleşme hakkının fiilen kullanımını
sağlayacak düzenlemeler getirilmektedir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğluna ait (6/864) esas no.lu sözlü
soru önergesi: Kendi nam ve hesabına bağımsız olarak
çalışan kadın sigortalıların
sigortalılıkları devam ederken yapmış oldukları
doğumlar sigortalılıklarının sona ermesini ya da
kesintiye uğramasını gerektirmemekte ve borçlanabilecek bir süre
bulunmadığından borçlandırılmamaktadırlar. Yani
bir başkasının yanında çalışan eski SSK
dediğimiz 4/A olarak çalışan ile 4/Bliler, kendi nam ve hesabına
çalışanlar arasında böyle bir fark olduğu için bu
karşılanamamaktadır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/865) esas no.lu sözlü soru
önergesi: Şu anda emekli olduktan sonra 4/Bli olarak çalışmaya
devam edenlerin aylıklarında yüzde 15 oranında destek primi
kesilmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumunca aylık bağlandıktan
sonra ticari faaliyete devam etmesi nedeniyle 2012 yılı Ocak
döneminde aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesintisi yapılan
kişi sayısı 528.267dir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğluna ait (6/866) esas no.lu sözlü
soru önergesi: Esnaf ve sanatkârların elde ettiği kazanç ticari
kazançtır. Asgari geçim indirimi müessesesi ile münhasıran gerçek
usulde ücret geliri elde eden gerçek kişilere getirilen bir hak
olduğu için ticari kazanç elde eden mükellefler asgari geçim indirimi
müessesesine dâhil değildir. Bunun yanında Gelir Vergisi Kanunu ve
Vergi Usul Kanunu başta olmak üzere temel vergi kanunlarının
gözden geçirilmesi çalışmaları son aşamaya gelmiş bulunmaktadır.
Bu bağlamda, teknolojik gelişmeler ile küreselleşmenin olumsuz
etkileri nedeniyle kaybolmaya yüz tutan geleneksel, kültürel ve sanatsal
değeri olan meslek kollarında esnaf muaflığının
genişletilmesi Gelir Vergisi Kanununun gözden geçirilmesi çalışmalarında
dikkate alınmaktadır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğluna ait (6/880) esas no.lu sözlü
soru önergesi: 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılara
bağlanan aylıklar arasındaki farklar, gerek bu kanunda
yapılan değişiklikler gerekse 4447 sayılı Kanuna göre
bağlanan aylıklarda sigortalıların aylık
başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan aylıkların
hesabına ilişkin gelir tablosu aylık bağlama oranları
ve geçici 2nci maddenin hesaplanmasına ilişkin 31/12/1999 tarihinde
bulundukları basamaklar ile 1/1/2000 tarihinden sonraki basamaklarda
bekleme süreleri, basamak yükseltme tarihleri, bu sürelerde kazançlar dikkate
alınarak hesaplanan ağırlıklı ortalamalar ile 2005
yılında basamaklara göre yapılan artış
oranlarındaki farklılıklardan yine basamaklara göre ödenen
sosyal destek ödemesi ve 5510 sayılı Kanuna göre 1/1/2008
sonrası için bağlanan aylıklarda dikkate alınan ortalama
aylık kazançlardaki farklılıklardan kaynaklanmaktadır. Plan
ve Bütçe Komisyonunda bulunan intibak düzenlemesinden yaklaşık 12 bin
BAĞ-KURlunun yararlanması sağlanmaktadır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğluna ait (6/877) esas no.lu sözlü
soru önergesi: 2002den bu yana KPSS sonuçlarına göre 303.795i
öğretmen olmak üzere yaklaşık 460 bin memur alımı gerçekleştirilmiştir.
Yine, Hükûmetimiz döneminde
yaklaşık 220 bin geçici işçi sürekli işçi kadrosuna
alınmıştır. Yaklaşık 196 bin 4/Bli
sözleşmeliler de memur kadrosuna atanmıştır. Buna mukabil,
merkez ve taşra teşkilatlarında hâlen memur, hâkim, savcı,
sürekli ve geçici işçi gibi 864.816 kadro boş bulunmaktadır. Bu
kadrolara yıl içinde yapılan merkezî sınavlarla peyderpey
atamalar yapılmaktadır. 2012 yılında iki KPSS
yerleştirmesi yapılacak. Birinci yerleştirme için kamu
kurumlarının talepleri 12 Mart-20 Nisan tarihlerinde alınacak ve
ÖSYMye bildirilecek; ikinci yerleştirme talepleri ise 22 Ağustos-21
Eylül tarihleri arasına alınacak ve ÖSYMye bildirilecek.
İstanbul
Milletvekili Sayın Süleyman Çelebinin (6/606) esas no.lu soru önergesi:
Türkiye genelinde 27.643 alt işverende 498.277 işçi
çalışmaktadır. İllere ve sektörlere göre
dağılımı mevcut ancak tek tek bunları okumak
gerekiyor. Zamanımız yeterli olmadığı için elimizde- Sayın
Milletvekilimize bunları takdim edebiliriz. Aracı alt işveren kodu ile kendisine bağlı alt
işverenleri bulunan işverenler için hesaplanan ortalama alt
işveren sayısı 2,37dir.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut
Dedeoğluna ait (6/889) esas no.lu sözlü soru önergesi: 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 37nci maddesine göre polis
memurları dâhil tüm yükseköğrenim görmüş emniyet hizmetleri
sınıfı mensupları 1inci derecenin 4üncü kademesine kadar
kazanılmış hak aylık dereceleri bakımından
yükselebilmektedir. Ayrıca emekli polis memurlarının
durumları dikkate alınarak 2006 yılında 5434
sayılı Emekli Sandığı Kanununda yapılan
düzenleme çerçevesinde polis memuru emeklilerine emekli
aylıklarının yanı sıra aylık 100 TL
tutarında ayrıca ödeme yapılmasına imkân
sağlanmıştır.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut
Dedeoğluna ait (6/959) esas no.lu sözlü soru önergesi:
Bakanlığımız ana hizmet binası 1990 yılında
yapılmış olup geçen yirmi iki yıllık sürede hiçbir
tadilat görmemiştir. Bu nedenle alüminyum giydirme dış cephe,
kasa doğramalarının kör kasa ve duvarlar ile
bağlantıları zayıflamış, dış kutu
profillerde yerlerinden kopmalar meydana gelmiş ve tehlike
oluşturmaya başlamıştır. Ayrıca doğramalarda
ve dış cephelerde yeterli ısı yalıtımı
olmaması nedeniyle de ısı kaybına sebep olmaktadır. 5
Aralık 2008 tarih 27075 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan
Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği uyarınca mevcut
binaların uygun hâle getirilmesi zorunluluğu da dikkate alınarak
7/9/2011 tarihinde hizmet binası genel onarım ihalesi
yapılmış, ihale konusu iş hâlen devam etmektedir.
Bakanlığımızda mobilya, masa ve
koltuk gibi büro malzemeleri hususunda genel bir yenileme
yapılmamış ancak birimlerin ihtiyaçları doğrultusunda
alımlar gerçekleştirilmiştir. Bu konudaki toplam alımlar
557 milyon 860 bin 40 TL harcama gerçekleştirilmiştir.
Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Yalnız
soru sahiplerinin bir ekstra soruları var, açıklama istiyorlar.
İsterseniz sizi yerinize alalım, daha sonra birer dakika, sayın
milletvekilleri, süre vereceğim.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakana verdiği cevaplardan dolayı ben de teşekkür ediyorum.
Bu
vesileyle işçi ve BAĞ-KUR emeklilerinin yararlanacağı bu
intibak düzenlemesi iyimser tahminle ne zaman uygulamaya konabilecektir. Benzer
bir düzenleme Emekli Sandığı emeklileri için de
düşünülmekte midir?
Bir de
prim süresi dolup da yaşını bekleyenler için
Bakanlığınızın bir çalışması var
mıdır? Yani erkene alıp bunları emekli etme gibi bir
düşünceniz söz konusu mudur?
Taşeron
sisteminin denetlenmesi konusunda Bakanlığınız biraz daha
işin üzerine gidebilir mi?
Belediye
ve il özel idaresi çalışanlarının kadroya geçirileceği
yönündeki açıklamanızın ardından birçok belediye
çalışanlarını çıkarmaya
başlamıştır. Bu düzenleme ne zaman uygulamaya konacak?
Dolayısıyla belediye başkanlarının inisiyatifine mi
bırakılacak? Kriterler neler olacaktır? Bir de bazı
belediyeler kıdem tazminatını ödemiyorlar. Bu yetkiyi kimden
aldılar? Bu konuda açıklama yaparsanız memnun olurum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın
Halaman
ALİ
HALAMAN (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben
demin Orman Bakanına bir soru sormak istediydim ama bu
Bakanımızın vermiş olduğu cevaplardan dolayı
teşekkür ediyorum kendisine de.
Şimdi,
Adananın Kozan ilçesi var. Bu Sulama Birliği kapalı sisteme
geçmek için bir proje hazırladı, bunu da Bakanlığa gönderdi
ama bugüne kadar bir türlü kredisi çıkmıyor. Sayın
Bakanımızın buna yardımcı olma gibi bir işlevi
olabilir mi?
Bir de
yine Adana Kozanda bu metroloji istasyonlarını kapattılar.
Bunları kapattıktan sonra -merkeze çekiyorlar zannedersem
personelini- yerlerini satmayı mı düşünüyorlar?
Ben
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Halaman.
Sayın
Güven
HÜLYA
GÜVEN (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, teşekkür ediyorum yanıtladığınız için.
Ancak
dokuz yıldır iktidarda olunduğu hâlde engelli istihdamına
bir çözüm bulunmak istenmediğini anlamaktayım ben. Çünkü
Çalışma Bakanlığı 2009 Aralık ayında bir
açıklama yapmış ve 38.192 engellinin 2010 yılında
tamamen kamuda işe alınacağını
açıklamış. Siz yönetmeliğin henüz 2011in 10uncu
ayında hazırlandığını açıkladınız.
Tabii, inanmak çok zor, iki yıl geçmiş üzerinden, herhangi bir
işlem yapılmamış.
Ayrıca,
ceza konusu yanıtlanmadı; kamu ve özel kurumlara ceza verildi mi? Ne
kadar ceza verildi? Miktarlarını, bunları da öğrenmek
istiyoruz ve gerçekten söylenen istihdam yerine gelmiş olsaydı, bugün
zaten açıkta hiçbir şekilde engelli kalmayacaktı.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Güven.
Sayın
Çelebi
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Çok teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Bakanın verdiği bilgiler için ben de ayrıca teşekkür
ediyorum.
Daha
önceki açıklamalarında Sayın Bakan, özellikle belediyelerde
kadro dışında sözleşmeli personel ve belediyede şirkette
çalışanlar, taşeronlar için kadrolu olacağına
ilişkin bir beyanı, değerlendirmesi vardı. Bunun ne zaman
uygulamaya konulacağını sormak istiyorum.
Gerek
Mecliste çalışanlar gerekse devlet kadrolarında
çalışan 4/A, 4/B, 4/C sözleşme statüsündeki çalışanlar
için ne zaman kadro vermeyi düşünmektesiniz?
Kamuda
taşeronluk ve A tipi istihdam biçimleri ne zaman çözüme ulaşacak?
Bunları sormak istiyorum.
Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.
Sayın
Susam
MEHMET
ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Bakanım, verdiğiniz
cevapların ötesinde BAĞ-KUR ve İntibak Yasasıyla, 12 bin
kişinin yararlanarak emekliler arasındaki adaletsizliği
önleyeceğinizi söylediniz. Size bir örnek vermek istiyorum, sadece
intibakla ilgili olmayan bazı sıkıntılar var: Yirmi yedi
yıl esnaflık yapıp en üst basamaktan sigortalı olarak
kuruma ödeme yapmış olan bir kişi yirmi yedi yıl sonra
emekli olduğunda 900 lira alıyor, yaklaşık yirmi yedi
yıl prim ödüyor. Dokuz yüz günü tamamlayıp emekli olan bir sosyal
sigortalı da 865 lira alıyor. Eğer babası ölmüşse,
kızı ondan yararlanacaksa 850 lira alıyor. Bu
maaşların hiç kimseye yeteceğini
söylemiyorum ama yirmi yedi yıl bilfiil BAĞ-KURlu olarak prim
ödeyip de sonunda 900 lira maaş alan insanla sigortadan dokuz yüz gününü
tamamlayıp 865 lira alan arasındaki farkı bu intibakta
nasıl değiştireceksiniz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Susam.
Sayın
Dedeoğlu
MESUT
DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanımıza sorularımıza vermiş olduğu cevaplardan
dolayı çok teşekkür ediyorum.
Sorularımızdan
bir tanesi Kahramanmaraş Afşin Elbistandaki görev
şehitlerimizin cenazelerinin çıkartılmasıyla ilgiliydi.
Şu anda bölge halkımız hakikaten çok merak ediyor. Eğer bu
görev şehitlerimizi göçüğün altından çıkartamazsak bir
anıt mezar düşünülüyor mu veya çalışmalar devam edecek mi?
Bu konuda bir aydınlatıcı cevap verirseniz çok memnun
olacağız.
Teşekkür
ediyorum Sayın Bakanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Dedeoğlu.
Sayın
Bakan, isterseniz buyurunuz kürsüye.
Bir
beş dakikamız daha var.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Arkadaşlara da çok
teşekkür ediyorum.
Şimdi,
bu intibakla ilgili işçi ve BAĞ-KUR emeklilerine yansımaların
da olduğunu ifade ettik. 1 milyon 943, 13 bin SSK emeklisi 2000 öncesi ve
2.140 2002 Mart ve Temmuz aylarındaki BAĞ-KURlulara yönelik bir
düzenleme olduğunu ifade ettik.
Prim
süresini doldurup yaş bekleyenlerin bir an önce emekli olmasıyla
ilgili Alim Bey, bir talebiniz oldu.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Kademeli bir şekilde olur mu acaba?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Bunun doğru
bir yaklaşım olmadığını ben cevaplarımda
söyledim. Sosyal güvenlik sisteminin parametrelerini bozmamamız gerekiyor.
Bozduk, millet olarak zararını gördük. Onun için bu konuya tekrar
dönmeyelim diyorum. Milletimizin de böyle bir talebi yok. Bireysel talepler
olabilir ama biz Meclis olarak bu konuda ittifak etmişiz ve bu yasayı
çıkarırken bunları konuştuk ve bu konuda doğru bir
yolda olduğumuzu hepimiz ifade ettik.
Taşeron
sistemiyle ilgili çalışmamızı şu anda sürdürüyoruz,
huzurlarınıza getireceğiz. Buradaki hak
kayıplarını, burada emeğin sömürüsünün önüne geçmeye dönük
birlikte sosyal taraflarla değerlendirmelerimizi yapıyoruz,
inşallah kısa sürede çözeceğiz.
Yerel
yönetimlerdeki 4/Blilerle ilgili benim ifadem, bu konularla ilgili
çalışma yapıyoruz. Nedir bu? 17.800 civarında bir rakam
var, kişi var, bunların kadroya alınmasıyla ilgili bir
çalışma yapılıyor, ama henüz bu konuyla ilgili bir karar
vermiş değiliz. Bizden gelen bu talebi, tabloyu görme
açısından bir değerlendirme yapıyoruz. bütün
kurumları, KİTleri de dikkate aldığınız zaman
151 bin 4/Bli var, sözleşmeli var, sonu gelmeyen bir durum var. Personel
rejimi işte bu çerçevede ele alınması gerekiyor.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan, sizin bu açıklamanızın
ardından birçok belediye şu anda birçoğunu çıkardı,
yani durum hakikaten çok vahim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Siz umut verdiniz.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Neyse sorular çok,
zaman olmadığı için konuşamıyorum.
Adanayla
ilgili yapılması gerekenleri yaptık. Yani, ne
yaptığımızı biz ifade ettik. Öyle tahmin ediyorum,
Bakanlık olarak üzerimize düşeni yapıyoruz, yapmaya da devam
edeceğiz.
Engelli
istihdamıyla ilgili sayılar değişiyor tabii yıllar
itibarıyla. Sayın Güven, bugün bizim
çıkardığımız yönetmelik, yalnız engellilerin
istihdamına yönelik, onların sınav şartlarını
müstakil düzenleyen bir yönetmelik. Onlara has bir düzenleme yaptık ve
onlara dönük bir sınav gerçekleştireceğiz,
yanılmıyorsam, 29 Nisan tarihinde ve bu şekilde kamudaki bu
açığı kapatmış olacağız.
Ceza
miktarı, yazılı olarak uygun bulursanız takdim edelim, süre
açısından onu ihmal etmişiz.
Diğer
konulara gelince: Sayın Susam, efendim bizim sosyal
güvenlik sistemimiz geriye doğru gittikçe gerçekten çok karmaşık
bir durum arz ediyor ama BAĞ-KURlularla ilgili bir sorun yok. Sizin örnek
verdiğiniz, BAĞ-KURdan en üst basamaktan emekli olan bir
vatandaşımız, bir esnafımız, belli ki 24üncü
basamakta çok kısa süre kalmış, 22de çok kısa süre
kalmış. Yani bakın, azlığı çokluğu meselesi
ayrı bir şey, sistem içerisinde ne kadar kalmış ise ne
kadar prim ödemiş ise hangi basamakta ne kadar bulunmuş ise o
çerçevede bir adaletsizlik yok, BAĞ-KURlular açısından
söylüyorum. Siz, şimdi, dokuz yüz gün sigortalıyla herhâlde mukayese
ettiniz bunu. Orada da bu dokuz yüz gün dediğiniz malulen emekli olan bir
vatandaşımızı kastediyorsunuz. Malulen emekli olmuş
olan bir vatandaşımızın durumunu iyileştirmek için
geçmiş bütün hükûmetler seyyanen zamlar yaparak taban
aylığını
MEHMET
ALİ SUSAM (İzmir) Malulen değil Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Bakınız
Dokuz yüz gün. dediniz.
MEHMET
ALİ SUSAM (İzmir) Babası sigortalı, babasından
maaş alan bir insan sigortadan 850 bin lira maaş alıyor.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Hayır efendim.
Siz dediniz ki: Dokuz yüz gün. Siz Dokuz yüz gün. dediğiniz zaman
malulen bu vatandaşımız emekli olmuş demektir. O
rakamları mukayese etmeniz doğru değil, onu söylemeye çalışıyorum.
Kaldı ki SSKlı emeklilerin taban aylıkları sürekli
seyyanen zamlarla yükseltildiği için, zaten burada mukayese ve sorunu
çözmede, anlamada da zorluk yaşanıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) . Yani seyyanen
zamlar, yapılan seyyanen iyileştirmeler sistemi tümden içinden
çıkılmaz bir şekle sokmuş. Şimdi bizim
yaptığımız düzenleme nedir? 2008e 2000 öncesi emeklileri
taşımak için ülkenin gelişme hızından pay vererek bir
çözüm ancak bulabiliyorsunuz. Bununla ilgili bütün kurumlarımızda çok
yoğun bir şekilde çalışma gerçekleştirdik ama bu
seyyanen zamlardan dokuz yüz gün çalışan ile -dediğiniz gibi-
belki de yedi bin iki yüz gün çalışan arasında bir fark
bırakmamışız. Neden? İtiraz olmuş siyasete.
Burası düşüktür, burayı yükseltelim. demişiz, seyyanen
bir zam yapılmış, o yükselmiş ama çalışanın
karşısında da bir haksız durum oluşmuş.
İşte, bugün çözebildiğimiz kadar, en adil şekilde bu
intibak düzenlemeyle bu çözümü gerçekleştirmeye
çalışıyoruz.
Evet,
Afşindeki olay hepimizi üzüyor. Siz oradasınız, ben de
gördüğümü söyledim, oradaki vahim tablo biliniyor. Yani, efendim, bu
teknoloji, bugün şartlarında bu iş, bu çile bitsin
Öyle tahmin
ediyorum, ilgili kurumlarımız
Yani şu anda Çalışma
Bakanlığı olarak bizim bir bizatihi çalışmamız
yok ama Hükûmetimizin diğer birimleri, ilgili kurum, kuruluşlar
çalışmalarını sürdürüyorlar, inşallah
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bir anıt yapın oraya Sayın Bakan.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Evet, yani bunlar
MESUT
DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Anıt yapsak Sayın Bakan.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Bilemiyorum yani, o
yereldeki talep neyse, bunları değerlendirip onlara o yereldeki talep
çerçevesinde bir çözüm bulunabilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakan, çalışma süremizin sonuna geldik, teşekkür
ediyoruz.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Sayın Bakan, benim sorularıma hiç cevap
vermediniz.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Sayın
Başkanım, şunu söyleyeyim, katsayıyla ilgili söyledim
Sayın Çelebi.
BAŞKAN
Çalışma süremizin sonuna geldik Sayın Bakan, sözünüzü
söyleyiniz lütfen.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Taşeronla
ilgili, bunların kadroya alınması diye, taşeron
çalışanın kadroya alınması diye bir şeyi hiçbir
yerde ifade etmedik ama taşeronlaşmayla ilgili buradaki tüm
haksızlıkları, gerek fazla
çalıştırılmaları gerek sosyal haklardan yararlanmayla
ilgili sorunları da çözüme kavuşturacağımızı
burada ifade ediyorum.
Çok
teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Soru
önergeleri cevaplanmıştır.
Çalışma
süremizin sonuna geldiğimiz için, alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
görüşmek için 15 Şubat 2012 Çarşamba günü saat 13.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.59