TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
71inci
Birleşim
28
Şubat 2012 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GEÇEN TUTANAK
HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, 23/2/2012
tarihli 70inci Birleşimdeki bir beyanını düzeltmek
istediğine ilişkin konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu
teşrif etmiş bulunan Azerbaycan milletvekillerine
Başkanlıkça "Hoş geldiniz" denilmesi
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20
milletvekilinin, Kaz Dağlarındaki maden arama ve işletme
çalışmaları ile ilgili gerçeklerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/167)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19
milletvekilinin, Aksaray ilinin sorunlarının ve yapılacak yasal
düzenlemelerin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/168)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20
milletvekilinin, Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Yasası
kapsamında lisanslı depoculuk faaliyetlerinin
yaygınlaşmamasının ve üreticilerimiz tarafından ilgi
görmemesinin nedenlerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/169)
C) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Cemil Çiçek başkanlığındaki bir heyetin, Ukrayna Meclis
Başkanı Volodimir Litvin'in vaki davetlerine icabet etmek üzere
Ukrayna'ya resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/778)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Cemil Çiçek başkanlığındaki bir heyetin, Polonya Meclis
Başkanı Ewa Kopacz'ın vaki davetine icabet etmek üzere
Polonya'ya resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/779)
D) Önergeler
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün (2/68) esas
numaralı, Yoksul Ailelerin Çocukları ile İlköğretim Okulu
Öğrencilerine Süt Yardımının Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/28)
VI.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ordu Milletvekili İhsan Şenerin,
kamuoyunda postmodern darbe olarak adlandırılan 28
Şubatın 15inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Erzincan Milletvekili Muharrem
Işıkın, Erzincan ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Hocalı soykırımına ilişkin gündem
dışı konuşması
B) Hükûmetin Gündem Dışı
Açıklamaları
1.- Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün, Hocalı katliamının 20nci yıl dönümü
münasebetiyle gündem dışı açıklaması ve CHP İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz, BDP Mersin Milletvekili
Ertuğrul Kürkcü, MHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve AK
PARTİ Ankara Milletvekili Seyit Sertçelikin grupları adına,
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, şahsı adına
aynı konuda konuşmaları
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun,
Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyanın uluslararası
mahkemelerde savaş suçlusu ve soykırımcı olarak
yargılanması gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adana
Kozanda Seyhan Irmağı Gökdere mevkisinde
yapılmakta olan HES projelerinden birindeki sızıntı ve
kapak patlamasına ilişkin açıklaması
3.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
28 Şubat postmodern darbesine ilişkin açıklaması
4.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın,
kamu ihalelerinin Fransız firmalarına verilmesine ilişkin
açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 700
emniyet mensubunun tayinlerinin neden durdurulduğuna ilişkin
açıklaması
6.- Çorum Milletvekili Tufan Kösenin, İskilipli
Atıf Hocanın isminin İskilip Devlet Hastanesine verilmesine
ilişkin açıklaması
7.- Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın,
Hocalı katliamına ilişkin açıklaması
8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Azerbaycan
ile Türkiye arasındaki Çıldır Aktaş
Kapısının açılmasının önemine ilişkin
açıklaması
9.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Hocalı katliamına ve 26 Şubat tarihinin Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bir soykırım günü olarak kabul edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, 28 Şubat 1997 müdahalesine ilişkin
açıklaması
11.- Manisa
Milletvekili Hasan Örenin, organize sanayi bölgeleriyle ilgili sorulara
cevap olarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının
görüşünü bildirmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
VIII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- 171 sıra sayılı Kanun
Tasarısının kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 2nci sırasına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi; 1 Mart 2012 Perşembe günü, 98 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmaların sürdürülmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
IX.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Posof-
Türkgözü Sınır Kapısında bürokratik işlemlerin
hızlandırılmasına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından
sözlü soru önergesi (6/13) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, her
ilde teknokent kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/72) ve Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Feza Gürsoy
Enstitüsünün kapatılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/101)
ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
4.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, temeli
atılan POSCO Şirketinin ÇED raporuna ve OSBnin çevreye etkilerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/201) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
5.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin,
Diyanet İşleri Başkanlığınca Somali için toplanan
yardım miktarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/205) (Cevaplanmadı)
6.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, Silivriye organize sanayi bölgesi kurulmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/260) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
7.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebinin,
Silivride organize sanayi bölgesinin olmaması nedeniyle sanayicilerin
yaşadığı sorunlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/286)
ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
8.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, esnaf ve sanatkârların sorunlarının
giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/318) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
9.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin,
Şilede cuma namazındaki bir uygulamaya ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/328) (Cevaplanmadı)
10.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Başbakanlık korumaları ile koruma araç ve gereçlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/349) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
11.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, finansal kiralama yoluyla temin edilecek yatırım
mallarındaki KDV oranının sıfırlanmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/383) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
12.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurtun,
Eskişehirin 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti olmasına
yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/395) (Cevaplanmadı)
13.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin,
Van-Ercişteki depremde hasar gören Kuran kursları ve camilere
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/403) (Cevaplanmadı)
14.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, Van-Ercişteki depremde
hasar gören bazı Kuran kurslarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/404) (Cevaplanmadı)
15.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, Van-Ercişteki depremde
hasar gören Kuran kurslarının ve camilerin yapım tarihlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/409) (Cevaplanmadı)
16.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin,
kişi başına düşen hac giderine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/410) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
17.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin,
Van depremi için Diyanet İşleri Başkanlığınca
toplanan yardım miktarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/433) ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
18.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin,
2010-2011 yıllarında Diyanet İşleri Başkanı ve
başkan yardımcılarının yurt içi ve yurt
dışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/446) ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
19.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Başbakanlık örtülü ödenek bütçesinin miktarı ve
kullanımına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/467)
ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
20.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkesin, 1923ten bu yana yıllar itibarıyla inşa edilen cami
sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/480)
ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
21.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin,
2010 yılı Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri için
yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/527) ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
22.- Gaziantep Milletvekili Edip Semih
Yalçının, genç girişimcilere teknogirişim sermayesi
desteği sağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/543)
ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
23.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkesin, 2002den itibaren Diyanet İşleri Başkanı ve
başkan yardımcılarının yurt içi ve yurt
dışı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/559) ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
24.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkesin, bir caminin elektriğinin kesilmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/570) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Kahramanmaraşa yeni bir organize sanayi bölgesi
kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/574) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
26.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adana ili
ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/601) ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
27.- Ankara Milletvekili Zühal Topcunun,
Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/613) ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Kahramanmaraş Ahşap İşleri Küçük Sanayi
Sitesine ait iş yerleri projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/619)
ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Elbistan Organize Sanayi Bölgesi Projesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/620) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Kahramanmaraş Terziler ve Konfeksiyoncular Esnaf ve
Sanatkârlar Odasına ait iş yerleri projesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/621) ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
31.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, organize
sanayi bölgelerinin yaygınlaştırılmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/772) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârların KOSGEB kredilerinden yeterince
yararlanamamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/870)
ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
33.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, OSBlerin
yaygınlaştırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1072) ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
2.- Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün; 31.05.2006 Tarihli ve 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa Geçici Maddeler
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve İstanbul Milletvekili Süleyman
Çelebi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili
Muharrem İnce ile 81 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/566, 2/58, 2/137) (S.
Sayısı: 171)
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Kozanın
öğrenci yurdu ihtiyacına ilşikin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/3061)
2.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın,
Adanada yapılan ve yapılacak projelere ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/3062)
3.- Muş Milletvekili Demir Çelikin, Muş
merkez, ilçe ve köylerindeki aydınlatma araçlarının tamir ve
bakımına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahinin cevabı (7/3066)
4.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin,
Bingöldeki Katı Atık Düzenli Depolama Sahası ve Atık Su
Arıtma Tesisine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahinin cevabı (7/3071)
5.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın,
Türkiye genelindeki spor kulüpleri ve sporculara ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/3219)
6.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin
Yılmazın, TOKİ tarafından inşa edilen bir spor
tesisine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıçın cevabı (7/3220)
7.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, YURT-KURa
başvurup kredi alamayan ve kredi borcunu ödeyemeyen öğrenci
sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıçın cevabı
(7/3221)
8.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, okul aile
birliklerinin okulların spor salonlarını kiralama yetkisinin
kaldırılacağı iddialarına ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/3222)
9.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, Meram
Belediye Başkanının yapmış olduğu bir geziye
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahinin cevabı (7/3233)
10.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
belediyeye bağlı şirketlerin denetlenmesine ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahinin cevabı
(7/3237)
11.- İstanbul Milletvekili D.Ali Torlakın,
İstanbulda denetlenen belediyelere, görevden alınan belediye
başkanlarına ve hüküm giyen belediye meclisi üyeleri ile belediye
personeline ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris
Naim Şahinin cevabı (7/3244)
12.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın,
muhtarların sorunlarına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahinin cevabı (7/3245)
13.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Malatya İl Özel İdaresinde çalışan personelin başka
kurumlara gönderilmesine ve yaşanan sorunlara ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahinin cevabı
(7/3249)
14.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün,
kışlalarında intihar eden erlerle ilgili bazı iddialara
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı (7/3286)
15.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkinin,
Suriye ile bozulan ticari ilişkilerin Hatay ekonomisine olan etkilerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/3294)
16.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın,
Kocaelide yaşanan elektrik kesintileri ile ortaya çıkan
mağduriyetlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı
(7/3398)
17.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Mersinde yaşanan elektrik kesintilerini
önlemeye yönelik yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/3478)
18.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıakanın,
ithalat ihracat rakamlarına ve küresel ekonomik krize karşı
alınan önlemlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/3522)
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların idari
yapılarındaki değişikliklere ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/3553)
20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı
kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat
sayısına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/3592)
21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı
kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat
sayısına ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/3638)
22.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun,
Sarıyerdeki bir kiralama ihalesine ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/3642)
23.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, Giresuna elektrik dağıtım hizmeti veren
şirketle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/3649)
24.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlunun,
elektrik üretimi ve iletimi ile ilgili bazı sorunlara ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/3679)
25.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, maden
mühendislerinin sorunlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/3681)
26.- İstanbul Milletvekili Umut Oranın, TBMM
TVnin personel yapısına ve yayınlarına ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın
cevabı (7/3744)
27.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın, TBMM Başkan Vekilinin bir açıklamasına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçekin
cevabı (7/3745)
28.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binicinin, TBMM yerleşkesinde bazı internet sitelerine erişimin
sınırlanmasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın cevabı (7/3747)
29.- Manisa Milletvekili Sakine Özün, Kula ve Salihli
ilçelerinin bazı köylerinde elektrik direklerinin yenilenmesine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı
(7/3807)
30.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet
Toptaşın, okul ve cami bahçelerinin aydınlatılması
konusunda EPDK mevzuatında yapılacak değişikliğe
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/3808)
31.- Antalya Milletvekili Arif Bulutun, Antalyada
yaşanan elektrik kesintilerine ve elektrik faturalarındaki kayıp
kaçak bedellerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/3809)
28 Şubat 2012 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71inci Birleşimini
açıyorum.
III.-
YO K L A M A
BAŞKAN - Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Sayın milletvekillerinin oy
düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu
süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda
hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna
rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, benim geçen tutanakta bir ifadem yanlış geçmiş
oraya. 58inci maddeye göre o ifadeyi düzeltmek üzere söz istiyorum geçen
tutanak hakkında efendim.
BAŞKAN Tabii, buyurun.
IV.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, 23/2/2012 tarihli 70inci Birleşimdeki bir
beyanını düzeltmek istediğine ilişkin konuşması (x)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçen birleşimde bir
uluslararası anlaşmanın onaylanmasının uygun
bulunduğuna dair bir yasa tasarısının tümü üzerinde yaptığım
kişisel konuşmada Suriyeyle ilgili, işte, Suriyedeki
yöneticilerinden ziyade Suriye içindeki bu olayları bu kadar terörize
eden, bunlara silah desteğini veren Türkiyedir. diye bir kelime
kullanmışım. Bundan dolayı özür diliyorum. Türkiye
Cumhuriyeti devleti bizim devletimizdir. Bizim devletimizin, aslında,
kuruluşunu yapan Yüce Atatürkün temel felsefesi Yurtta barış,
cihanda barıştır. Ancak buradaki Türkiye kelimesinden ziyade
Türkiye içindeki birtakım gruplardır. demek istedim. Çünkü biz
Bunun nedeni şu:
Dışarıda birçok insan Suriyedeki olayların Türkiye tarafından,
Türkiyenin belirli güçleri tarafından, daha doğrusu belirli
örgütleri tarafından karıştırıldığı,
hatta yardım edildiği, bunların, muhalif güçlerin getirilip
Türkiyede birtakım kişiler tarafından eğitildiği
şeklinde birtakım söylentiler var. Benim buraya bunu getirmekteki,
oradaki amacım budur. Ama Türkiye değildir kesinlikle. Fakat
Türkiyenin bugün işte Dışişleri Bakanı gidiyor,
Tunusda bu olaylarla ilgileniyor, Amerikada ilgileniyor.
Bizim istediğimiz -burası
Türkiye Büyük Millet Meclisidir- burada bilgi sahibi olmamız lazım.
Maalesef, şu anda, Türkiyede, Libyalı bir sürü insan var. Otellerde
var. İşte, geçen gün Antalyada bir otelde nikâh yapılan bir
yerde büyük olaylar çıkardılar. Ankarada birçok yerlerde var.
İşte, bu Müslüman kardeşlerden birtakım insanların
olduğu, Hamastan birtakım insanlar olduğu
Bunların gelip
burada bize izah edilmesi lazım. Yarın bu insanlar Türkiyede
birtakım suçlar işlediği zaman kimler bunu şey edecek?
Sonra bunların parası nereden ödeniyor, kimler tarafından
ödeniyor, hangi amaçla bunlar Türkiyede? Bunların açıklanması
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç,
teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın
Başkan, aslında İç
Tüzükte Beş dakika. diyor.
BAŞKAN Hayır, hayır,
Beş dakikaya kadar. diyor Sayın Genç. Lütfen, iki dakika içinde
Başka konular da konuşulmaz biliyorsunuz. Lütfen
Lütfen, bitirin.
KAMER GENÇ (Devamla) Ama siz de
beş dakikanın yarısını verin hiç olmazsa.
BAŞKAN Evet, verdim efendim, iki
buçuk dakika oldu.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, iki
dakika verdin.
BAŞKAN - Tamam, çok teşekkür
ediyorum.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.-
Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan
Azerbaycan milletvekillerine Başkanlıkça "Hoş
geldiniz" denilmesi
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim ama bu arada kardeş Azerbaycandan
sayın milletvekilleri Meclisimizi teşrif ettiler. Kendilerini
selamlıyoruz, hoş geldiniz diyoruz. (Alkışlar)
Gündem dışı ilk söz
kamuoyunda postmodern darbe olarak adlandırılan 28
Şubatın yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Ordu Milletvekili
İhsan Şenere aittir.
Buyurun Sayın Şener. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ordu
Milletvekili İhsan Şenerin, kamuoyunda postmodern darbe olarak
adlandırılan 28 Şubatın 15inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
İHSAN ŞENER (Ordu) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; postmodern darbe olarak
adlandırılan 28 Şubatın 15inci yıl dönümü
münasebetiyle söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu arada sözlerime başlamadan önce
bundan yirmi yıl önce Hocalıda meydana gelen katliam nedeniyle
hayatını kaybeden Azerbaycanlı kardeşlerime Allahtan
rahmet diliyor, bu katliamı yapanları nefretle kınıyorum.
Bugün 28 Şubat süreci
adıyla anılan siyasi ve ekonomik kâbusun on beşinci
yılındayız. Sağcısıyla solcusuyla, askeriyle
siviliyle, dindarı ve laikiyle hemen toplumun her kesimini derinden
etkileyen, herkesin hesabını kitabını yeni baştan
yapmasına sebep olan, Türkiyeye her bakımdan büyük bedel ödeten,
toplumsal hafızamızda derin izler bırakan bir karanlık
süreçti 28 Şubat. Bu sürecin çeşitli yönleriyle soğukkanlı
biçimde değerlendirilmesinde yarar vardır.
28 Şubat sürecinde demokrasiye
sistem dışından müdahale edilmiş, siyasi iktidar zorla
değiştirilmiş, hukuk devleti hiçe
sayılmıştır. Demokrasiyi kurtarmak adına demokrasi
katledilmiştir. Toplum kamplara bölünmüş, güçlenen Anadolu sermayesi
yok edilmek istenmiştir. Asker-sivil bürokrasi, medya ve iş
dünyası irtica tehdidi ve laikliğin elden gitme tehlikesine
karşı el ele vermiş, mevcut iktidara karşı direnişe
geçmiş ve iktidarı değiştirmiştir.
Bu süreçte Genelkurmay
Başkanlığı ardı ardına hâkimlere, savcılara,
medya mensuplarına ve sivil toplum kuruluşlarına irtica
brifingleri vermiş, gazeteler topyekûn savaş manşetleri
atmış, televizyonlarda vizyona konan Fadime Şahin-Müslüm
Gündüz-Ali Kalkancı filmi tekrar tekrar gösterilip kamuoyunda infial
yaratma rolünü başarıyla yapmışlardır.
Yine, askerî
kaynaklı andıçlarla bazı gazeteciler PKK ajanı olarak ilan
edilip işlerinden edilmiştir. Bu müdahaleyle Türkiye bir kez daha
demokrasisi özürlü hâle getirilmiştir.
Türkiyede siyasete
askeri müdahalenin ve komitacılığın tarihi eskidir.
İttihat ve Terakkiden kalan darbeci ve komitacı miras cumhuriyet
döneminde de devam etmiş, özellikle cumhuriyetin ilk yıllarında
pek çok faili meçhul cinayete tanık olunmuştur.
Bu anlamda 28 Şubat
süreci devlet ile millet arasına ciddi nifak tohumları ekmiştir.
Oysa modern, demokratik bir ülkede ülkeyi yönetenler, seçilmişlerdir.
Millet beğenmediği siyasetçiyi bir seçim sonra uzaklaştırma
hakkına sahiptir. Yine modern, demokratik toplumlarda değişmez
kurallar ve tabular olmaz; halkın tercihlerine göre kurallar da
politikalar da kurumlar da gerektiğinde değiştirilebilir.
Siyaset alanının değişmez kurallarla, askerî vesayetle,
darbe geleneğiyle, türlü dokunulmazlık ve tabularla çepeçevre
kuşatıldığı ülkelerde insanlar kendine de ülkenin
geleceğine de güvenle bakamazlar.
Bu süreçte iktidardaki
bir parti kapatıldı. O dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı olan Sayın Başbakanımız okuduğu bir
şiir yüzünden on ay hapse mahkûm edildi. Artık muhtar bile olamaz.
şeklinde manşetler atıldı.
Birtakım siyasi
mühendislik projeleri ile Türk siyasetini manipüle etmeye çalışan 28
Şubatçılara en büyük dersi 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan
seçimde Yeter, söz de karar da milletindir. diyerek büyük ders vererek AK
PARTİyi iktidara taşıyarak milletimiz vermiştir.
Milletimizin bu ikazına rağmen, 28 Şubatı bin yıl
yaşatmak amacında olan darbe heveslileri, AK PARTİye kurulan
tuzaklar, Balyoz, Ayışığı planları hep gün
ışığındadır ve 27 Nisan bildirisi yine AK
PARTİnin reddettiği bir bildiridir. Bugün Ergenekon terör örgütü
davasıyla bunlar bir bir açığa çıkacaktır.
Değerli
arkadaşlar, sonuç olarak, sivil olsun askerî olsun her türlü darbe bir
faciadır. Siyaset de ekonomi de kendi doğal akışına
bırakılmalı, toplumun kendi doğal dinamikleriyle
değişmesine izin verilmelidir.
28 Şubat sürecinin
günah galerisi oldukça kabarıktır. Binyıl devam etmeyecek ama
binyıl lanetlenecektir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Gündem
dışı ikinci söz Erzincan ilinin sorunları hakkında söz
isteyen Erzincan Milletvekili Sayın Muharrem Işıka aittir.
Buyurun Sayın
Işık. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işıkın, Erzincan ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MUHARREM IŞIK
(Erzincan) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erzincan
ilinin sorunları hakkında söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Erzincan ilimizin nüfusu geçen yıl 225 bindi, bu seneki
son sayımda 214 bine düştü. Demek ki 10 bin nüfus göç etmiş, bu
da demek ki 3 bin aile yaklaşık göç etmiş durumda. Tabii, bu
nüfusun eğer hayal olduğunu söylüyorsak, geçen sene seçimler yapıldı,
seçimlerde oy kullandı mı kullanmadı mı ona bakmamız
lazım.
Erzincanımızdaki
göç sorunu maalesef hâlen sürmeye devam ediyor. Bu gidişle de devam
edecek. Bunun en büyük göstergesi de Şeker Fabrikamızın
özelleştirilmesi. Şeker Fabrikamız, biliyorsunuz,
Malatyanın arsa değeri bile etmeyen parayla satıldı 1
alana 3 hediye şeklinde. Şu anda yaklaşık 450 işçimiz
çalışmakta. Bu işçilerimizin yarısı emekli olsa,
yarısının gitmesi demek gine bin kişinin en azından
göçmesi demektir.
Bununla birlikte
askeriyedeki Ağır Bakım Fabrikamızın
kapanacağı gündeme geliyor. Bunun kapanmaması için değerli
eniştemiz Millî Savunma Bakanından yardım bekliyoruz,
inşallah kapatmaz. Bununla birlikte de -orada çalışan 151
işçimiz var, ayrıca askeriyede çalışanlar var-
bunların da gideceğini düşünürsek yine nüfusumuzda azalma
meydana gelecektir.
Tabii, şeker
fabrikası dediğimiz zaman yalnızca 450 tane
çalışanı görmememiz lazım. Bunun yanında 10 bin aile
bundan faydalanıyor. Özellikle Üzümlü ilçemize bağlı
Altınbaşak beldemizde Şeker Fabrikasından başka,
şeker üretiminden başka bir şey yapılamadığı
için bunların göç edeceği kesindir.
Ayrıca Erzincanda
göçün en önemli nedenlerinden biri hayvancılığın
bitmiş olması. 2002 yılında Erzincanda yaklaşık
400 bin küçükbaş hayvan varken şu anda 200 binlere düşmektedir.
Büyükbaş hayvan sayısı şu anda fazla gösterilse de bizim gezdiğimiz köylerin hepsinde
-kendi köyüm olan Ulalar beldesinde- her evde, daha önceleri en az 10-15 tane
büyükbaş hayvan çıkarken, şu anda, maalesef, toplam
saysanız elli evde çıkmamaktadır. Bununla birlikte, bunların
ekonomiye getireceği zarar
İşsizliğimiz her ne kadar yüzde
6larda gösterilse de gerçek rakamların böyle
olmadığını bu göstergeden de zaten görmekteyiz.
Erzincanda hastanelerimiz, maalesef,
teke düşürülmeye çalışılıyor. Bu konuda sürekli biz
gündeme getirmeye çalıştığımız hâlde eski SSK
hastanemiz dediğimiz yerde -şu anda kapandı- devlet hastanemiz
yani A Blok dediğimiz hastanemiz şu anda yavaş yavaş
araştırma hastanesi denilen Bengü Çelik Devlet Hastanesine
taşınmak üzere. Tabii, buradaki politika, tamamen, 2004
yılında Dünya Bankasına, IMFye, Dünya Ticaret Örgütüne verilen
sözlerin ve kamusal alandaki hastanelerin tamamen özelleştirilmesi,
bunların özelleştirilmesiyle birlikte her ne kadar övünsek de
sağlıkta ileride neler olacağını göreceğimizin
işaretleri.
Biz, Erzincanda, son zamanlarda
özellikle göçün artmasından ve Erzincan ekonomisine vurulan darbelerin bir
an önce önüne geçilmesini, özellikle, Şeker
Fabrikamızın -şu anda Sayın Başbakanın önünde
olduğunu, arsa değerinin düşük olmasından dolayı
incelemeye aldığını duyduk, inşallah bu doğrudur-
Sayın Başbakanımızın bu özelleştirmeden
vazgeçmesini ve Erzincanımızın bu konuda mağdur edilmemesini
istiyoruz.
Hastaneler konusuna tekrar dönmek
istiyorum. Tabii, Erzurumu biz hastaneler konusunda kıskanır duruma
geldik. Erzurumda her köşe başında bir hastaneye rastlarken,
her köşe başında bir hastaneye toslarken
Erzincanımızdaki hastane sayısının
azaltılmasına, bir doktor olarak özellikle şiddetle
karşı çıkıyorum. Tabii, hastanemize gelen profesörler
Daha
önce gündeme getirmiştim ama kimse bunu şu anki yeni
anlayışla ciddiye almıyor 13 tane profesörünüz var deniyor, bu
profesörlerin her gün muayeneler yaptığı söyleniyor. Maalesef,
ayda bir gelip bir gün orada bakıp
gazetelere çıkarak Erzincanda sağlık sorunu çözüldü. diye
yalan yanlış insanların gönlü okşanıyor. Bu da, tabii,
sağlık politikasının getirdiği gerçekler.
Biz, hayvancılık konusunda
-özellikle tekrar dönmek istiyorum- son zamanlarda Erzincanda bu konuda
kooperatiflerde bayağı zorluklar yaşamaktayız,
kooperatifçiliğin önü kesilmeye çalışılıyor. Bunun
bilinçli yapıldığını düşünüyoruz çünkü
Erzincandaki hayvancılık en müsait alanlardan bir tanesi. Göçer
dediğimiz, aramızda Şavaklı dediğimiz
insanların bu konuda büyük bir gayreti var ama önlerinin kesildiğini
görmekteyiz. Bununla ilgili de yüce Meclisimizden, dikkat edilmesini ve
ilerideki gelişecek sorunların şimdiden önünün kesilmesi için
bir an önce önlem alınmasını istiyoruz.
Bu konularla birlikte, Erzincanda son zamanlarda,
özellikle işçi alımlarında büyük bir haksızlık meydana
geldiğini görmekteyiz. İşçi alınırken gençlerimizin,
özellikle belli yerlerden gelen referanslarla işe girdiğini
görmekteyiz. Bu konuda günde en aşağı 20-30 tane telefon
almaktayız ama maalesef gençlerimize bu konuda yardımcı
olamıyoruz.
Hepinize teşekkür ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Işık.
Gündemdışı üçüncü söz
Hocalı soykırımı hakkında söz isteyen Iğdır
Milletvekili Sinan Oğana aittir.
Buyurun Sayın Oğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın, Hocalı
soykırımına ilişkin gündem dışı
konuşması
SİNAN OĞAN (Iğdır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi,
bundan yirmi sene önce Azerbaycana ait olan ve bugün işgal edilmiş
olan Dağlık Karabağ bölgesinin Hocalı kasabasında
insanlık tarihinin belki de son yüzyıl içerisinde gördüğü en
büyük trajedi, en büyük vahşet, en büyük soykırım
yaşanmıştır. Bu soykırımda artık kaç
kişinin öldüğü, kaç kişinin yaralandığını
biliyoruz, değişik platformlarda bu dile getirildi. Ancak,
değişik platformlarda dile getirilmesinin ötesine geçilemedi.
Pazar günü, 26 Şubatta milyonlarca
insan Türkiyenin her yerinde sokaklara çıktı, milyonlarca insan
Hocalıdaki soykırımın acısını
yüreğinin derinliğinde hissetti. Ama o milyonlarca insanın
temsilcileri olan bizler hâlâ bu konuda bir karar kabul etmiş
değiliz. Özel gayretlerle, özel gayretlerimizle, ilk defa yirmi sene sonra
Dışişleri Komisyonumuz bir bildiri yayımladı,
ardından, Türkiye-Azerbaycan Dostluk Derneği olarak bir bildiri
yayımladık. Ama bugün artık Meclisimizin bu konuda bir bildiri
yayımlamasının zamanı gelmiştir diye düşünüyorum.
Meksikanın bile, Pakistanın
bile Hocalıda yaşananlara soykırım dediği bir
dönemde, Bir milletin iki devleti. dediğimiz, Azerbaycanın sevinci bizim sevincimiz,
Azerbaycanın kederi bizim kederimiz. dediğimiz iki devletin bir
milleti olarak Azerbaycanda yaşanan bu vahşete soykırım
demek lazım. Biz Türkler maalesef tarih boyunca bize yapılan
vahşetleri, soykırımları anmamışız,
bunları gündeme getirmemişiz, hep zafer bayramlarını
kutlamışız, hep zafer anıtları dikmişiz. Hâlbuki
bize karşı tarihte büyük haksızlıklar
yapılmıştır, Balkanlarda yapılmıştır,
Kafkaslarda yapılmıştır, Anadoluda
yapılmıştır ve bunları biz
anmadığımız için, bunlarla ilgili Parlamento olarak karar
vermediğimiz için, bunlarla ilgili cadde, sokak isimleri vermediğimiz
için bunlar bizim toplumsal hafızamızda maalesef yer etmemiştir.
Bu vesileyle Meclisimizin bu yönde bir karar almasının, bugün böyle
bir karar almasının -çünkü bugün özel bir oturum olacaktır
bununla ilgili- çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Tabii, bu vesileyle bir başka
konuya daha değinmek istiyorum. Sayın Bakan Taksimdeki
konuşmasında Orada Türk kanı
akıtılmıştır ve bu Türk kanının şimdiye
kadar hesabı sorulamamıştır. demiştir. Çok
doğru, orada Türk kanı akıtıldı, Türklerin kanı
akıtıldı. Bunun hesabının sorulacağı
mercilerden birisi de Sayın Bakanın da Hükûmetinde bakanlık
yaptığı, Adalet ve Kalkınma Partisinin
çoğunluğunun bulunduğu bu Meclistir. Oradaki sözümüzün burada
gereğini yerine getirmemiz şarttır. Ya orada
konuşmayacağız, ya orada konuşuyorsak gelip burada bu
Mecliste gereğini yerine getireceğiz.
Bir hususun daha altını
çizmek istiyorum. Tabii ki bu tür büyük miktarda insanların iştirak
ettiği mitinglerde elbette ki farklı kesimlerin, kontrol altına
alınamayan kesimlerin ve bizim de şiddetle kınadığımız
doğru olmayan birtakım pankartları açılmış olabilir
ama bu pankartları vesile ederek bir AKP milletvekilinin bununla ilgili,
Hocalı için yürüyen milyonların üzerine ipotek koyması, bununla
ilgili soruşturma açılmasını talep etmesini de doğrusu
yadırgadım. Biz elbette kişisel olarak bu tür bireysel yanlış
hareketleri kınayacağız ama bunu orada milyonlarca insana, yüz
binlerce insana mal ettiğiniz zaman sizin niyetinizden şüphe ederim.
Hepsi Ermeni olanların yürüdüğü o mitinglerde Türklere
karşı, Türk tarihine karşı hakaret edildiğinde siz
neredesiniz sayın milletvekili, o gün neden o soruşturmayı
başlatmadınız da bugün Türkler yürüyünce rahatsız
oluyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, Türklere
karşı yapılan soykırımların hesabının
sorulması lazım. Azerbaycanda bu soykırım
yapılıyor, Doğu Türkistanda yapılıyor, dünyanın
başka yerlerinde Türklere karşı yapılıyor.
Bizim Gazzeye
akıttığımız gözyaşının
yarısını Hocalıya akıtmış değiliz
maalesef. Elbette Gazzeye de gözyaşı akıtacağız ama
Gazzeye akıttığımız gözyaşı kadar
Hocalıya da gözyaşı akıtmamız lazım.
Bizim, Iğdırda, Karsta,
Adanada yapılan soykırımlara, bize karşı yapılan
soykırımlara da bu Meclis olarak artık bir tarihî ve hukuki
anlam yüklememizin zamanı gelmiştir. Biz bunları göz ardı
ettikçe, biz yasımızı içimize attıkça, başkaları,
olmayan bir şey üzerinden bir tarih yaratmaya ve şanlı
sayfalarla dolu Türk tarihine kara bir leke sürmeye
çalışmaktadırlar.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Oğan.
Sayın milletvekilleri, Hükûmet adına
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat Ergünün, Hocalı
katliamının yıl dönümü münasebetiyle İç Tüzükün 59uncu
maddesine göre gündem dışı söz talebi vardır. Gündeme
geçmeden önce bu talebi yerine getireceğim.
Sayın Bakanın
açıklamasından sonra istemleri hâlinde siyasi parti gruplarına
ve grubu bulunmayan milletvekillerinden birine söz vereceğim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, yerinden söz talepleri vardı.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, gündem dışılarla ilgili 60a göre
taleplerimiz var.
BAŞKAN Grubu bulunmayan
milletvekilleri için söz talebi kaydı başlamış
bulunmaktadır. Grup üyesi olmayan sayın milletvekilinin söz
taleplerini Başkanlığımıza bildirmelerini rica
ediyorum.
Konuşma süreleri, Hükûmet için
yirmi dakika, siyasi parti grupları için on dakika, grubu bulunmayan
milletvekili için de beş dakikadır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
B) Hükûmetin
Gündem Dışı Açıklamaları
1.- Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün, Hocalı
katliamının 20nci yıl dönümü münasebetiyle gündem
dışı açıklaması ve
CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü,
MHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve AK PARTİ Ankara Milletvekili
Seyit Sertçelikin grupları adına, İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzelin, şahsı adına aynı konuda
konuşmaları
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekillerimiz; Hocalı katliamının,
soykırımının 20nci yıl dönümü vesilesiyle Hükûmetimiz
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
İnsanlık tarihi
başlangıcından bugüne kadar birçok cinayete, birçok acıya,
yanlışa, zulme ve trajediye sahne olmuştur. Hayatta yapılan
her fiilin bir ahlak ve vicdan ile mukayese olması gerekiyor ve
sanırım bu gerçeğin en titiz şekilde uygulanması
gereken yerlerden birisi savaş meydanlarıdır. Savaşın
bile bir hukukunun olduğunu sürekli vurgulayan bir geleneğimiz, bu açıdan
son derece anlamlı misallerle dolu bir tarihimiz mevcuttur. Ecdadımız,
savaşta kadınlara, çocuklara, savaşamayacak kadar güçsüz
düşmüş ihtiyarlara, mabetlere sığınmış
olanlara ve aman dileyenlere asla ve asla dokunmamıştır. Bu
tavır, bizim, fetih idealiyle işgal ve istila
çılgınlığı arasındaki çizgiyi ortaya
koymaktadır. Atalarımız fethettiği topraklarda büyük bir
sevgi ve saygı ile karşılanmışlarsa işte bu
anlayış nedeniyle karşılanmışlardır.
Ne yazık ki insanlık
tarihinde bizim medeniyetimizin bu anlayışının tamamen
tersi olan zulüm vesikaları da fazlasıyla mevcuttur. 1915
yılına gelene kadar binyıl boyunca Anadolu topraklarında
egemenliğimiz altında yaşayan etnik ve dinî grupların
hiçbir tanesi sıkıntı yaşamadılar ama Birinci Dünya
Savaşında dünyayı yeniden taksim etmek isteyenlerin
tahriklerinin maliyetleri Anadolu topraklarında çok ağır oldu.
Binyıl boyunca sorunsuz yaşayan insanların arasına
dünyayı yeniden taksim etmek isteyenlerin soktuğu fitnenin
acıları hepimiz açısından son derece büyük oldu. Daha
uzaklara da gitmeye gerek yok. Bu talihsiz zulüm vesikalarını yakınımızda,
etrafımızda görmek de mümkün. Cezayirde, Bosnada, Gazzede,
Batı Trakyada, Bulgaristanda, Halepçede, bütün bunlar yakın bir
zaman içerisinde etrafımızda yaşanmış olan olaylardır.
Bundan sadece yirmi yıl önce Hocalı köyünde masum sivillere yönelik
gerçekleştirilen bu katliam, dün olduğu gibi bugün de
insanlığın boynunda bir utanç vesikası olarak
durmaktadır ve durmaya devam edecektir. O gün Hocalıdan yükselen
feryatlara kulak kesilmeyen dünya ne yazık ki bugün de aynı
duyarsızlığı sürdürmektedir. Bir ordu düşünün ki bir
gece bir köyü basıyor, kendisine mukavemet gösterecek
karşısında bir ordu olmadığı hâlde kadın,
çocuk ve ihtiyar demeden önüne gelene silah doğrultuyor, kurşun
sıkıyor. Bir ülke uluslararası hukuk kurallarını
çiğneyerek, adaleti ve vicdanı ayaklar altına alarak büyük bir
işgal gerçekleştiriyor. 600den fazla kardeşimizin
katledilmiş olduğu Hocalıda çok daha fazla sayıda
kardeşimiz gazi oldu, esir düştü veya kayboldu. Bu vesileyle,
şehit kardeşlerimize bir kere daha Allahtan rahmet diliyor, Azeri
kardeşlerimizin acısını bir kere daha yürekten
paylaşıyoruz.
Azerbaycan ve Türkiye, birbiriyle çok
derin münasebetleri olan, aynı dili konuşan, aynı kültürü
paylaşan iki kardeş ülke ancak şunu özellikle vurgulamak isterim
ki Hocalıda yaşanan katliama karşı
çıkışımız, katliamın sadece bizim
soydaşlarımıza yönelik olmasının ötesinde
insanlığa yönelik bir katliam olması nedeniyledir. Biz, Türkiye
olarak, insanlığın, vicdanın, adaletin ve hukukun ihlal
edildiği her türlü zulüm ortamının ve girişiminin
karşısındayız, karşısında olduk,
karşısında olmaya devam edeceğiz. Gazzede çocukları
ilaçtan bile mahrum bırakan ambargoya karşı olduğumuz gibi,
Suriye devletinin kendi vatandaşlarına yönelik zalimane
uygulamalarına da karşı çıkıyoruz. Bu açıdan,
Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı muazzam
değişimi ve gelişmeyi de çok önemsediğimizi ve herkesin
önemsemesi gerektiğini ifade etmek isterim. Zira, Türkiye, istikrar
içerisinde büyüyen ekonomisiyle, demokratikleşmede attığı
adımlarla bölgesinde ve dünyada itibarını her geçen artıran
bir ülkedir.
Güçlü bir Türkiye, bulunduğumuz
coğrafyada istikrarın sağlanması ve Hocalı
katliamına benzer olayların tekerrür etmemesi açısından da
önemli bir rol oynayacaktır. Güçlü bir Türkiye, bu bölgede barışın,
huzurun, güvenin ve istikrarın da teminatı olacaktır. Türkiyede
siyasi partilerimizin, iş adamlarımızın, sivil toplum
kuruluşlarımızın ve bütün
vatandaşlarımızın böylesine bir bilinç ve sorumluluk
duygusuyla hareket etmeleri gerekiyor. Bu ülke için
attığımız her adımın bu ülkenin de ötesinde
karşılık bulduğunu her zaman hatırlamalıyız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Hocalı katliamı, insanlığın bugün ve gelecekte dersler
çıkarması gereken çok önemli bir olaydır. Tarihin bu kara
sayfası, iyi komşuluk ilişkileri ve iş birliği
anlayışı yerine nefret duygularından beslenen bir zihniyetin
ne tür kötü sonuçlar doğurabileceğini açıkça göstermektedir.
Bugün, insanlık olarak hayatın her alanında çatışma
yerine müzakereyi, savaş yerine barışı, kavga yerine
iş birliğini öne çıkaran politikaları bu nedenle üretmek
zorundayız. Türkiye'nin birçok komşu ülke ile olan
ilişkilerindeki gelişme bu tür politikaların önemini açıkça
göstermektedir.
Bu noktada şunu ifade etmek gerekiyor ki dünya
kamuoyunun bu katliama ve sonrasında gerçekleştirilen işgale
karşı göstermiş olduğu tepki artık dünyanın bir vicdan
muhasebesi yapma zaruretini önümüze koymaktadır. Bu tür muhasebelerin
gecikmesi ve sorumlular hakkında gerekenlerin yapılmaması benzer
acıların tekrarına zemin hazırlayan en önemli olaydır.
Geçmişte yaşananları kendileri lehine yontmaya ve
çarpıtmaya çalışan siyasilerin ve ülkelerin gözleri önünde
cereyan edenlerle ilgilenmemeleri dünyamız için çok vahim bir
olaydır. Gözümüzün önünde olanla mutlaka ilgilenmek mecburiyetindeyiz,
dünyanın böyle bir tutum takınmaya ihtiyacı var. Hocalı
katliamı gibi acı olaylardan güç alan Yapanın yanına kâr
kalır. mantığı uluslararası siyaset
açısından ciddi risk ve tehlikeler oluşturuyor. Dünya
ülkelerinin bu tür olaylara yeni davetiyeler çıkarmasının yanlışlığı
da gün gibi ortadadır.
Türkiye olarak en temel insani ve vicdani değerleri
yok sayan bu katliamın tüm dünya kamuoyu tarafından en ufak
ayrıntısına kadar bilinmesi yolunda Azerbaycana olan
desteğimiz her zaman bakidir, devam edecektir. Özellikle bu yıl
Dışişleri Bakanlığımız bünyesinde
yapılan anma etkinliği ve İstanbul başta olmak üzere sivil
toplum kuruluşlarımızın düzenlemiş olduğu
mitingler, bu desteğin en güzel örneklerini teşkil etmiştir.
Yine bu yıl, Meclis Dışişleri Komisyonumuzun oy
birliğiyle Hocalı katliamını kınayan bir bildiri
yayınlanması, ortak hissiyatımızın somut ve
kararlı bir adımı olmuştur.
Azerbaycanlı kardeşlerimizin
Yukarı Karabağ sorununa Azerbaycanın toprak bütünlüğü
temelinde barışçı yollardan çözüm bulunması yönündeki
çabalarını da canı gönülden destekliyoruz, desteklemeye devam
edeceğiz. Buradan, aziz milletimize elbette bir çağrıda bulunmak
istiyorum: İstanbulda gerçekleştirilen kınama eylemi de
milletimizin zulüm karşısındaki tavrını bir kere daha
ortaya koyması açısından son derece önemlidir ancak milletimizin
genel hissiyatını yansıtmayan bazı olumsuz tablolar da
elbette ortaya çıkmıştır. Hocalı katliamını
elbette her platformda en sert bir şekilde kınayacağız,
eleştireceğiz, hakkımızı sonuna kadar
arayacağız ama bunu yaparken ülkemizde yaşayan hiçbir
vatandaşımızı da rencide etmeden yapmanın bir yolunu
bulacağız ve bunlardan da elbette sakınacağız.
Geleceğe dair kin, nefret ve ırkçılık tohumları
ekmeden bütün bunları yapmanın mutlaka bir yolunu bulmak ve bunu
gerçekleştirmek durumundayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye, Hocalı katliamının dünya
tarafından daha iyi bilinmesi, tanınması için
çalışmaya devam edecektir. Bunun da ötesinde Türkiye, gücünü ve
itibarını artırmaya devam edecek ve dünyada bu tür acıların
tekrar yaşanmasını engellemek için elinden gelen her türlü
çabayı gösterecektir.
Konuşmamın sonunda Hocalı katliamında
şehit düşen kardeşlerimize bir kere daha Allahtan rahmet
diliyor, Azeri kardeşlerimize tekrar başsağlığı
ve sabırlar diliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Şimdi, gruplar adına ilk konuşmacı,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ali Özgündüz, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri;
Günlerden 25
Şubat; hava puslu, karanlık,
Dünya görmedi
böyle vahşet, böyle barbarlık.
Ayaklar buz
kesiği, suratlar ayaz tutmuş,
Dünya seyirci
şimdi, insanlığı unutmuş.
Tehciri katliam
diye yutturmaya kalkanlar,
Uzağa ne
lüzum var, işte 92de Kafkaslar.
Hocalı'dan
Ağdam'a uzanan yol arası,
Çoluk çocuk,
kadın kız sanki ceset tarlası.
Evet, Değerli
Şairimiz Selahattin Arslanın Hocalıyı anlatan,
Hocalı katliamını, soykırımını anlatan
şiirinden birkaç dizeyle başladım sözlerime.
Hocalı, bizim
açımızdan, insanlığa karşı işlenen bir suç
ve Birleşmiş Milletler Soykırımın
Cezalandırılması Sözleşmesinin 2nci maddesinde
tanımlanan soykırım tanımına uyan bir
vahşettir. 26 Şubat 92de, yirmi sene önce, silahsız, masum,
kadın, çoluk çocuk, yaşlı, genç demeden Hocalı
kasabasına giren zırhlı birlikler eşliğindeki Ermeni
kuvvetleri 613 vatandaşı katlettiler. Ağdama doğru kaçmaya
çalışan Azerbaycan vatandaşlarını bulundukları
yerde katledip, katletmekle kalmayıp kafa derilerini yüzdüler, gözlerini
çıkardılar, kadınların memelerini kestiler,
karınlarını deştiler.
Niye; bu katliam, insanlığa
karşı suç, soykırım niteliğindeki eylem niçin
yapıldı? O bölgede yaşayan yaklaşık 3 bin Azerbaycan
vatandaşı, Türk ve Müslüman unsurun etnik temizliği için
yapıldı. Bu nedenle, bu tür eylemleri bizler soykırım
olarak nitelendirmek durumundayız. Aslında, bu, Ermenistanın
yaptığı ilk katliam değildi. Biliyorsunuz, 1918de de Bakûye
giren Ermeni kuvvetleri, yaklaşık 30 bin Azerbaycan
vatandaşını katletmiş ve Nuri Paşa komutasındaki
Türk ordusu Bakûye girerek Bakûyü işgalden kurtarmıştır.
Nitekim, o şehitlerimizin anısına da bugün Bakû Şehitler
Hiyabanında Türk Şehitliği bulunmaktadır.
Hocalı işgal edilmeden önce
Kelbecer, Laçin de işgal edilmişti. Hocalı katliamına
başlanırken Kubatlı,
Zengilan, Cebrail, Füzuli, Ağdam rayonları da işgal altındaydı. Bugün
Azerbaycanın yüzde 20lik bir toprağı Ermenistanın
işgali altında. Evlerinden barklarından, ata, baba
yurtlarından göç eden yaklaşık 1 milyon Azerbaycan
vatandaşı, Bakûnün banliyölerinde zor şartlarda
yaşamaktadırlar.
Dolayısıyla
İnsanlık, demokrasi, insan hakları. diyen güçler, 1915teki
tehcir olayının peşine düşeceğine, daha yirmi sene
önce Hocalıda yaşananları -filmler, belgeleri, görüntüleri
ortada- bu katliamı bir görsünler, bunu bir nitelendirsinler, ondan sonra
1915 olaylarını tartışalım.
Öncelikle şunu söyleyeyim ki bizim
Ermeni yurttaşlarla herhangi bir problemimiz yoktur. Gerek ülkemizde
yaşayan gerekse dünyanın neresinde olursa olsun, bir
yurttaşın, Ermeni yurttaşın kimliğinden,
ırkından, inancından dolayı biz kin tutmayız,
reddetmeyiz. Bizim problemimiz Ermenileri de sıkıntıya sokan,
Ermenistan vatandaşlarını da sıkıntıya sokan
ırkçı Ermenistan yöneticileriyledir ki nitekim onlardan bir tanesi
şu anda Ermenistanın Cumhurbaşkanlığını
yapmaktadır. Bizler ırkçılığın her türlüsünü
reddederiz. Bu nedenle de ülkemizde katledilen Hrant Dinkin görüşüne
katılmasak da o katliamı da lanetleriz. Hiç kimse ama hiç kimse
görüşünü beğenmediği bir kişiyi cezalandırma
hakkını kendisinde görmemelidir. Aksi takdirde, insanlar kendilerini
yargıç ve infaz memuru yerine koyarlarsa, herkese göre suç
işleyen, herkese göre vatana ihanet
eden insanlar sokaklarda katledilir ki bunu biz reddederiz; gerek Türkiye
Cumhuriyeti devleti bu tür hukuksuzluğa müsaade etmez gerekse Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bu tür anlayışa baştan
karşıyız.
Sayın Bakan konuşmasında
Hocalı katliamıyla Suriyedeki olayları da ilişkilendirdi.
Değerli milletvekilleri, biz
zalime karşı olalım, zulmün her türlüsüne karşı
çıkalım, doğru ama zalimin kim olduğunu iyi tespit
etmeliyiz. Zalim kimdir? İşte, problem orada. Yani bugün Irakta 1
milyon Müslümanı öldüren, Müslüman kadınların ırzına
geçen, bugün -daha geçen hafta- Afganistanda Kuran-ı Kerimi yakan ABD
ve onun emrindeki emperyalist ülkeler mi Suriyenin dostudur? Bu amaçla Suriyenin
dostları adı altına bu ülkelerle toplantılar düzenleniyor.
Emin olun ki bunlar Iraka nasıl, ne kadar demokrasi getirdilerse,
Afganistana ne kadar demokrasi getirdilerse Suriyeye de o kadar demokrasi
getirecekler. Biz iyi
komşuluk yapmak istiyorsak, katkıda bulunmak istiyorsak, Suriyeli
kardeşlerimize, dostlarımıza olumlu katkıda bulunalım.
Anayasa referandumu yapıldı, yüzde 92 kabul oyu verildi, üç ay içinde
seçimler yapılacak. Buna katkıda bulunalım; gelin, buna
katkıda bulunalım, savaşı körüklemeyelim. 40tan fazla
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı istihbarat görevlisinin Suriyede
yakalandığı iddia edilmektedir. Suriye Dışişleri
Bakanı Biz besmele çeksek Türkiye yanlış anlıyor. diyor.
Gelin oturalım yani çağırın, Suriyedeki yetkililerle,
efendim, diğer komşu ülkelerin yetkilileriyle gelin oturalım, bu
işe olumlu katkıda bulunalım, savaşı körüklemeyelim.
Evet, değerli
arkadaşlar, Hocalı olayı tam bir katliam, soykırım
tanımına uyan bir vahşet olup esir edilen 1.275 kişinin
yaklaşık 500ü de hâlen kayıptır. Dolayısıyla binin
üzerinde Azerbaycan vatandaşı 92 yılında Ermeni çeteciler
tarafından vahşice işkencelere maruz kalarak
katledilmiştir. Bizler yıllardır bu olayı gündemde
tutmaktayız, bu sene basına bu konu biraz daha fazla
yansıdı. Taksimde yapılan gösterilerde ırkçı söylem
ve davranışları da kınıyoruz. Ancak Sayın Genel
Başkanımızın kurultayda da söylediği gibi,
Hocalıyı unutmadık, unutmayacağız.
Hocalıda
hayatını kaybeden Azerbaycan yurttaşlarına,
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum ve inşallah,
Azerbaycanın yüzde 20lik işgal altında bulunan
toprağı kurtulduktan sonra, orada, Karabağda, Füzulide,
Kubatlıda, Ağdamda bu olayları dile getirip, Hocalı
katliamını lanetleyip suçluların uluslararası hukuk
açısından cezalandırılması için faaliyette bulunacağız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Özgündüz.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkcü.
Buyurun Sayın Kürkcü. (BDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
BDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ
(Mersin) Sevgili arkadaşlar, Sayın Başkan; Hocalı
katliamının yıl dönümünde, hayatlarını kaybeden
herkesin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
25 Aralık 1991de Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği dağıldı, 1990 ile 1995 arasında
Yugoslavya Sosyalist Cumhuriyeti dağıldı. Dünyanın bütün
liberalleri, bu ülkeler dağılırken, tarihin sonunun
geldiğini, artık dünyada sonsuz barış döneminin
açıldığını, sınıf mücadelelerinin son
bulduğunu ve sonsuz bir mutluluk ve özgürlük dünyasında yaşayacağımızı
haber vermişlerdi ancak Sovyetler Birliği dağıldığı
günden beri, dünyanın her köşesinde, herkes herkesle savaş
hâlindedir.
Hocalı katliamına yol açan
Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığı, Çeçenya-Rusya
anlaşmazlığı, Abhazya-Gürcistan
anlaşmazlığı, Sırbistan-Bosna
anlaşmazlığı, Afrikayı bir uçtan öteki uca kateden
katliamlar ve boğazlaşmaların hepsi aslında tek bir
sebepten doğuyor; bu dünyanın yeniden paylaşımı
mücadelesinden, bölgelerin yeniden paylaşımı mücadelesinden,
üstünlük, efendilik, toprak üzerinde hak ve sahiplik iddiasından. Yani,
Habil ve Kabilden bugüne sürüp giden bütün eşitsizlikler ve
haksızlıkların yol açtığı savaşlar ve
katliamlar elbette Hocalı halkının da hayatına mal oldu.
Bütün bunlara son verebilir miyiz
temennilerle, iyi dileklerle, intikam çığlıklarıyla? Ben bunun mümkün
olduğunu düşünmüyorum. Bunlar sadece ve ancak yeni kan
banyolarını, yeni kan deryalarını teşvik edecek,
kışkırtacak, intikam çığlıkları sadece daha
çok şiddet ve daha çok katliamla sonuçlanacaktır.
O nedenle, ben,
İçişleri Bakanının Taksimde yapılan toplantıda
karşı karşıya kaldığı manzarayı
görmezden gelerek, Türkiye'nin içine doğru seslendirilen bütün kan
dökücülük, dışlama, nefret, boğazlaşma
çağrılarını görmezden gelerek, kendisi bizzat bu
çağrıların sahipliğini üstlenerek yaptığı
kışkırtıcı konuşmaların Hocalı
halkının acısını dindireceğini hiç
sanmıyorum. Tersine bu, Türkiyede yaşayan, Türk kökeninden gelmeyen
yurttaşlarımızı incitmekten, onların ömürleri boyunca
ve kuşakları boyunca korkularla yaşamalarına ve Türkiyede
yaşayıp yaşamayacaklarını hiçbir zaman tam olarak
bilemeden, kendilerine bir gelecek seçemeden bu ülkede kalmaya mahkûm
oluşlarına yol açacaktır.
Ben, bu
davranışı partimiz adına, grubumuz adına, blokumuz
adına ve Türkiye'nin bütün emekçileri adına şiddetle
kınıyorum. Ben, İçişleri Bakanımızın,
Türkiye'nin iç işlerinin daha çok karışmasından başka
hiçbir şeye yol açmayacak bir adım atarak, kendi iç politika ve
dış politika meselelerini başkalarının
sırtından görerek, Hocalı halkının
acısını kendi iç siyaset, hâkimiyet sorunlarına dayanak
yaparak, son derece kötü bir iş yaptığını
düşünüyorum.
Çok ilginçtir, böyle bir
egemenlikçi siyaset, bölgesel hâkimiyet peşinde koşuş, daima
insanları başkalarının ülkelerini kendilerinden çok sevmeye
yönlendiriyor. Onlar, Bosnayı Bosnalılardan çok, Suriyeyi
Suriyelilerden çok, Azerbaycanı Azerbaycanlılardan çok, her yeri
herkesten çok seviyorlar.
SONER AKSOY (Kütahya)
Saçmalama!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ
(Devamla) Mantıklı cümleleri anlamakta zorluk çektiğinizi görüyorum, size idrak
tavsiye ediyorum.
SONER AKSOY (Kütahya) Tabii,
saçmalarsan anlayamayız.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Onun için zor bir temennide bulundun
Sayın Vekilim.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Evet,
düzgün cümleleri anlayamayacak kadar saçma bir düşünce tarzına sahip
olduğunuzu görüyorum.
SONER AKSOY (Kütahya) Aynen sizden
öğreniyoruz.
BAŞKAN Lütfen
karşılıklı konuşmayın.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Başkan,
sözümü çalıyorlar görüyorsunuz.
Evet, arkadaşlar, şaka
değil, söz konusu ettiğimiz şey insanların hayatları
ve sönebilecek başka hayatlar.
Kendi komşularımızla -ki
Ermenistan komşumuzdur- barış içinde
yaşayacağımız bir dış siyaset tayin etmek, bunu
yönlendirmek, bundan sonuç almaktır bizim görevimiz; sabah akşam kin
ve nefret kusmak değil, bir katliama karşı bir başka
katliamı çıkartmak değil. Bütün katliamlara eşit
mesafedeyiz, ırkı, dini, milliyeti, kökeni ne olursa olsun;
Halepçedeki katliama da, 1915 Osmanlı Devletine de, 1992
Hocalısına da. Buradaki bütün katliamlara eşit mesafedeyiz;
katilleri lanetliyoruz, mağdurların yanındayız; yenilenden,
yok edilmek istenenden, dışlanandan yanayız, onların
haklarının her yerde savunucusu olacağız.
Başbakanımız Taksimde
olanların münferit meseleler olduğunu, üzerinde durmaya gerek
olmadığını söylüyor ama ben, doğrusu, İnsan
Hakları İnceleme Komisyonu Başkanımızın
yaklaşımının çok daha yerinde olduğunu
düşünüyorum. Nefret söylemi isterse münferit olsun, bir bakan bu nefret
söylemini, bir başbakan bu nefret söylemini mazur gören bakanını
mazur göremez, buna hakkı yoktur. Böyle, Türkiyede, yurttaşlar
arasında kardeşlik, barış, halklar arasında
dayanışma tesis edemeyiz; bunun Hocalıya da hiçbir faydası
yok. Bu yaklaşım, bizi komşularımızın
tamamının iç işlerine karışmaya, herkes adına
herkesin hesabını sormaya yönlendiren bu yaklaşım, biraz
önce söz alan Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsünün de yerinde olarak
belirttiği gibi, Suriyenin iç işlerini tanzime de bizim Hükûmetimizi
memur kılmış gözüküyor. Ben korkarım, bugün Hocalı
katliamını kınamak için burada bir araya gelen bizler, gelecekte
Suriyede meydana gelecek pek çok çatışmanın ve buradan
doğacak ve buradan akan kanların sorumlusu olarak kendimizi
görebiliriz, o zaman çok mahcup oluruz.
Çok da uzağa gitmeye gerek yok,
otuz senedir Türkiye'nin içinde yaklaşık 40 bin insanın
hayatına mal olan bir çatışmayla iç içe yaşıyoruz. Bu
çatışmayı çözememiş, burada kan deryasına son
verememiş olanların, başkasının kanının
hesabını sormak için bu kadar aceleci olmalarına gerek yok.
Kaldı ki Azerbaycanda
yaşayanların haklarını ve çıkarlarını
savunmak için ilk ve son söz daima Azerbaycanda yaşayanların
olmalıdır. Azerbaycan Hükûmetinin bir düşüncesi vardır ama
Azerbaycanda yaşayan başka insanlar da var. O insanlar Türkiye'yle
komşuluk ilişkileri içerisindeler, dostuz, onlarla görüşüyoruz
ve onların dilini diğer komşularımızdan farklı
olarak anlıyoruz. Hadi diyelim Suriyenin dilini anlamıyoruz,
Kıbrısın dilini anlamıyoruz, Yunanistanın dilini
anlamıyoruz, İranın dilini anlamıyoruz ama Azerilerin
konuşmalarını anlıyoruz.
Bakın, arkadaşlar, Türkiye
Sosyalist Azerbaycanlılar Platformu bütün bu olanlara ne diyor: Biz,
hiçbir katliamın diğerinin bahanesi olamayacağına, hiçbir
acının diğerinden üstün olmadığına inanarak,
Hocalı katliamının 1915teki Ermeni olaylarıyla
kıyaslanmasına, Ermeni trajedisini inkâr etmek için malzeme olarak
kullanılmasına itiraz ediyoruz.
İşte, böyle
Azerbaycanlılar da var. Biz onlarla birbirimizin dilini anlıyoruz.
Azerbaycanlıların acılarını anlıyoruz ve bu
sorunların içinden nasıl çıkılacağına dair bir
ortak ufkumuz var.
İnsanlığın dinler,
milliyetler, ırklarla bölünmediği bir başka ve yeni dünya
kurulmadıkça, her gün bu eşitsizlikçi, sömürücü dünyanın içinden
kaynaklanan kin ve nefret tohumları her yere saçılabilir, hepimizi
esir alabilir. O yüzden, bununla başa çıkmak için iki önemli
panzehirden söz edebiliriz. Bunlardan bir tanesi, nefret söylemine bütün gücümüzle karşı olmak, nefret
söylemini dilimizden arındırmak, komşularımızı,
kendimizi, halkımızı ve hayatımızı bundan
başka bir dille düşünmek; ikincisi, eşitlik, özgürlük ve
kardeşlikle dolu bir yeni dünyanın, sosyalizmin mümkün olduğuna
inanmak ve onu savunmak.
Yaşasın halkların
kardeşliği! (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Kürkcü.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Atila Kaya, İstanbul Milletvekili.
Sayın Kaya, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ATİLA KAYA
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Aynı zamanda,
bu oturumu takip etmekte olan Azerbaycan Parlamentosunun değerli
milletvekillerine de hoş geldiniz diyor, kendilerini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlar, biraz önce siyasi partilerimiz adına konuşan
milletvekili arkadaşlarımızın ve gündem dışı
konuşan partimizden Değerli Milletvekili
Arkadaşımızın da ifade ettikleri gibi, Hocalı 21inci yüzyılın
en önemli, en büyük katliamlarından birisidir.
Aslında, Hocalı
katliamını gerçek anlamıyla kavrayabilmek için biraz hadisenin
gerisine doğru gitmek gerekir diye düşünüyorum çünkü değerli
milletvekili arkadaşlarım, zaman zaman bir nefret söyleminden, hatta
ırkçılığa varan birtakım yaklaşımlardan
bahsedildi.
Bakınız, Sovyetler
Birliğinin dağılma arifesinde, 1988 yılında
Ermenistan Parlamentosu bir toplantı yapmak suretiyle o tarihler
itibarıyla Ermenistanda yaşamakta olan yaklaşık 250 bin
Azerbaycan Türkünün bir hafta içerisinde Ermenistanı terk etmesi yönünde
bir karar almıştır ve bu yaklaşık 250 bin insan,
asırlardan beridir yaşadıkları ata, baba ocakları olan
bu topraklardan, bu yurtlardan Azerbaycana göç mecburiyetinde, zorunda
bırakılmıştır. Esasen, bugün Kafkasyada yaşanan
istikrarsızlığın en temel, en önemli unsurlarından
birisi, maalesef Ermenistan devletinin, Ermenistan Hükûmetinin
yayılmacı ve komşularına karşı
düşmanlık besleyen siyasetinin çok önemli bir payı vardır.
Ermenistan, sadece Azerbaycandan
toprak taleplerinde bulunmuyor. Ermenistan, aynı şekilde
Gürcistandan, hatta kendi anayasasında ve bağımsızlık
bildirgesinde olduğu gibi bizim Doğu Anadolu Bölgemizden de
Batı Ermenistan şeklinde bahsetmek suretiyle, buralarda da
birtakım hak iddialarında bulunan, maalesef
komşularının hakkına, hukukuna saygı göstermeyen,
işgalci ve yayılmacı bir politikayı güden bir devlettir ve
bu zihniyete sahip yöneticiler tarafından idare edilmektedir.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, biraz önce, Sayın Bakanı dinledim, Sayın Bakan,
Ermenistanın bu işgalci ve komşularına karşı
düşmanlık besleyen siyasetine dokundu, onları dile getirdi.
Ancak buradan bir soruyu sizlerle paylaşmak istiyorum: Peki,
komşularına karşı bu kadar düşmanca ve
yayılmacı emeller besleyen bir ülkeyle ki, bizim ülkemizle de ilgili
birtakım hak iddialarını Anayasasında barındıran
bir ülkeyle hangi gerekçeyle ve hangi saiklerle, hangi ad altında protokolleri
Zürihte imzaladınız.
Bakınız, bu protokoller,
geçtiğimiz Parlamento döneminde kadük hâle gelmişti ama şimdi,
bu protokoller, 22/09/2011 tarihinde tekrar Parlamento Dışişleri
Komisyonunun gündemine yeniden sevk edilmiştir. Dolayısıyla,
burada bir samimiyetten
Gerçekten de işgalci bir ülkeyi cesaretlendirmek
anlamına gelen bu uygulamalardan vazgeçilmesi gerekir ve bu protokoller
bir an önce bu Dışişleri Komisyonunun gündeminden geri
çekilmelidir. Bu, aynı zamanda Hükûmet açısından da bir samimiyet
testi anlamına gelmektedir ki, biraz önce, konuşmalarda ifade edildi.
Değerli milletvekilleri,
bakın, bu Hocalı katliamında o tarihler itibarıyla
Karabağ, Dağlık Karabağ Özerk Bölgesinin yönetiminde
bulunan gerek Koçaryan gerekse şimdiki Ermenistan Başkanı
Sarkisyanın çeşitli ifadeleri var. Bizatihi Sarkisyanın
ifadesi şudur, diyor ki: Hocalıya kadar Azerbaycanlılar bizim
sivil halka dokunmayacağımızı ya da şaka
yaptığımızı zannediyorlardı, biz Hocalıda
şaka yapmadığımızı Azerbaycanlılara ve bütün
dünyaya göstermiş olduk. Yani yaptıkları, kadın, çoluk
çocuk demeden yüzlerce, binlerce insanı katlettikleri yetmiyormuş
gibi bir de bunu bir iftihar vesilesi gibi ortaya koyan, gündeme getiren bir
yaklaşımın sahibidir bugünkü Ermenistan idarecileri. Maalesef,
geçmişte biz bunlarla birtakım protokoller imzalamak suretiyle ve
yine maalesef Sayın Cumhurbaşkanı bir maç diplomasisi adı
altında karşılıklı ziyaretlerde
bulunmuşlardır.
Bu vesileyle, değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu Hocalı ve
Azerbaycanla ilişkilerimiz üzerindeki bazı önerilerimizi kısaca
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Birincisi: Ermenistan silahlı
unsurları, Karabağ etrafındaki yedi rayondan ön
şartsız olarak geri çekilmeli ve burada Azerbaycan egemenliği
yeniden tesis edilmelidir.
İki: Yukarı
Karabağ'ın işgal ve esaret altına alınmasından
sonra mülteci ve göçmen durumuna düşen soydaşlarımızın
evlerine dönmesi, topraklarına kavuşması ve
zararlarının ödenmesi mutlaka temin edilmelidir. Karabağ
meselesinin çözümü amacıyla kurulan Minsk üçlüsünün yıllardır
süreci oyalamaktan, sündürmekten ve küresel güç merkezlerinin
karşılıklı stratejik avantajları ve hedefleri
uğruna Karabağ'ı alet etmekten başka bir işe yaramadığı
üzeri bastırılamayacak bir gerçektir. Bu itibarla, yeni bir
Keşmir vakasına neden olmamak için, en başta ülkemiz olmak
üzere, bölgesel aktörler ve taraflar
inisiyatif almalı ve sürece müdahil olmalıdır. Diyebilirim ki,
Yukarı Karabağ huzura ermeden, Hocalının
gözyaşları silinmeden hiçbirimize huzur ve rahat yüzü yoktur. Kim ne
yaparsa yapsın, hangi oyun ve senaryoya başvurursa vursun
Allahın izniyle Hocalı da, Dağlık Karabağ da
Azerbaycanın bir parçası olarak kalacaktır, bir
parçasıdır ve öyle de kalmaya devam edecektir.
Değerli milletvekilleri,
diğer taraftan, Türk milletinin adını soykırımla yan
yana getirme arayışında olanlar ve 1915 olaylarıyla ilgili
hesap sormaya cüretkâr bir şekilde yeltenen mihraklar tarihî gerçekleri
saptırmayı bıraksınlar da önce Hocalının
pişmanlığını göstersinler ve Hocalıda
yaşanan vahşiliği itiraf etsinler. Taşnak terörünün içimize
sızan parçaları, aziz milletimizi soykırımcı görme ve
gösterme konusunda özel talimatlı çevreler, özellikle mesajım
sizleredir: Şayet hâlâ insanlıktan tümüyle azade değilseniz,
vicdanlarınız bütünüyle nasır tutmamışsa
Hocalının hakkını teslim edersiniz, 21inci
yüzyılın en hunhar saldırısını siz de
şiddetle kınarsınız. Bize göre, Hocalının hakkını
vermek, acısını derinlerde duymak için önce ahlak ve millî
vicdan gerekmektedir; yine, kutlu tarihimizle iftihar etmek, ceddimizle övünmek
lazımdır. Dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun
Ben Türküm. diyen birinin kaygısını, tasasını ve
bahtiyarlığını kalplerde hem hissetmek hem de
taşımak icap etmektedir.
Türk milletinin her ferdi, bu büyük tarihî
kudrete mensup olmaktan kıvanç duyan her kişisi bizim için makbul ve
yeri doldurulamaz muazzam bir değerdir. Biz, bu yolla coğrafyalarla
sınırlı olmayan, dar alanlara
sıkışmamış bir millet ruhuna ve şuuruna
şükürler olsun ki sahip olduk ve bununla bütünleştik. Nitekim,
Hocalının acısına Ankarada ağlayamıyorsak,
Bosnanın zulmüne Edirnede direnmiyorsak, Doğu Türkistanın
çilesini Yozgatta mesele yapmıyorsak, Ötükenin esintisini İstanbulun
yedi tepesinde karşılamıyorsak ve Mekkenin
çağrısını bağrımıza basamıyorsak,
lütfen söyleyiniz, biz nasıl ayakta kalırız ve nasıl millet
olarak devamlılığımızı sağlarız?
Değerli milletvekilleri, bu
vesileyle, bir kere daha, Hocalıda yaşanan katliamı,
vahşeti kınıyor, bu katliamda hayatını kaybeden
Azerbaycanlı kardeşlerimize Cenabı Allahtan rahmet, Azerbaycan
halkına bir kere daha başsağlığı ve sabır
dileklerimle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Kaya.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Seyit Sertçelik.
Buyurun Sayın Sertçelik. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA SEYİT
SERTÇELİK (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Hocalı katliamı ile ilgili AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yirmi yıl önce 26 Şubat 1992
tarihinde Dağlık Karabağda o dönem Ermenistanda konuşlu
etnik Ermeni güçleri Hocalı kasabasında 63 çocuk, 106 kadın, 70
yaşlı olmak üzere 613 masum Azerbaycan Türkünü, sivili canavarca
katletmişlerdir. Bu sayılar bilinen ve kayıtlara geçmiş
sayılardır, oysa katliamın boyutu aslında çok daha
büyüktür. Ermeniler tarafından rehin alınarak kaçırılan
1.275 Azerbaycan ve Ahıska Türkünün bir kısmının
akıbeti hâlâ belli değildir. Yapılan saldırılar
nedeniyle yaklaşık 500 kişi sakat kalmıştır. Öte
yandan, o gün katliama tanık olanlar ya da yakınlarını
kaybedenler, bugün hâlâ akla ve insanlığa sığmayan bu
katliamın ruhsal travmalarını yaşamakta ve her gün
katliamın acısını hissetmektedirler.
Ayrıca Karabağdan ölümden
kaçan 100 binlerce Azerbaycan Türkü bugün Azerbaycanda kaçkın olarak
yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar; keza
Azerbaycan topraklarının yüzde 20si hâlen Ermeni işgali
altındadır. Katliamdan birkaç gün sonra bölgeye girebilen
gazetecilerin ve olayı araştıranların ifade ettikleri gibi,
katliamın yapıldığı yerlerde gördükleri manzara
dehşet vericidir, parçalanmış bedenler karla kaplı araziye
yayılmıştır. The Times muhabiri Anatol Lievenın
ifadesiyle bazı bedenler çok ağır işkencelere, hasarlara
maruz bırakılmış, küçük bir kızın bedeninden
geriye sadece yüzü kalmıştır. Yapılan incelemelerde birçok
cansız beden üzerindeki mermi giriş delikleri etrafında barut
kalıntıları tespit edilmiştir. Bu çaresiz insanların
yaşamlarına kasten ve vücutlarına silah dayanarak son
verilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Ermeniler,
Hocalıyı daha önce 1905-1907 döneminde de
yakmışlardır. Dağlık Karabağın merkezî
şehrinin kontrol altında tutulmasını
kolaylaştıran Hocalı, stratejik özelliği nedeniyle
defalarca Ermenilerin saldırılarına maruz kalmış, 1992
yılında ise kasabayı terk etmeyenler ve katledilenler ile
birlikte tarihe karışmıştır.
Bilindiği üzere, Dağlık
Karabağ sorununun kökenleri neredeyse iki yüz yıl öncesine
gitmektedir. 1826-1828 Rusya ile İran arasında devam eden
savaşın Rus ordusu tarafından kazanılması için
Ermeniler Rusların yanında savaşmışlar, onlara
casusluk hizmeti sunmuşlar, velhasıl maddi manevi ellerinden ne
geliyorsa yapmışlardır. Sonuçta, Rusyanın savaşı
kazanmasıyla güney İranda yaşayan 40 bin Ermeni, ilk kez o
bölgeden günümüzdeki Dağlık Karabağ bölgesine göç
etmişlerdir.
1828-29 Osmanlı-Rus
Savaşında da Ermeniler, savaşı Rusyanın
kazanması için Rus ordusuna her türlü desteği vermişlerdir. Bu
savaş sırasında Doğubeyazıt işgal
edildiğinde, bölgede yaşayan Ermeniler, binin üzerinde sivil
Müslümanı katletmişlerdir. Bu, tarihte, Osmanlı devletinde
Ermeniler tarafından gerçekleştirilen ilk sivil Müslüman
katliamı olmuştur. Böylece, bu tarihe kadar milleti sadıka
olarak tanınan Ermenilerin bu vasıfları sona ermiştir.
Savaştan sonra kendilerinden öç alınacağını
düşünen 90 bin Ermeni, Rusyanın elinde bulunan topraklara göç ederek
Erivan ve Yukarı Karabağ bölgelerine yerleşmişlerdir.
Bu savaşlardan önce, günümüzdeki
Ermenistanın başkenti Erivan vilayetinde Türklerin nüfusu yüzde 76
oranındadır. Savaştan sonra bölgeye yapılan Ermeni
göçleriyle bölgenin nüfusu bilinçli olarak değiştirilmeye ve
Türkiyenin, Azerbaycandan başlayarak Orta Asyaya kadar uzanan coğrafyada
yaşayan kardeşleriyle olan doğal iletişim
yollarının kesilmesi amaçlanmıştır. Böylelikle,
bugünkü Karabağ sorununun temelleri 1828 yılında
atılmıştı.
Sayın milletvekilleri,
Karabağdaki Ermeniler Hocalı katliamını yaparken
kendilerinden olmayan bir milletin bireylerini yok etme iradesiyle hareket
etmişler ve çocuk, kadın, yaşlı demeden
katletmişlerdir. Hocalı katliamının
bıraktığı acı anılar hâlâ çok tazedir.
Başta İnsan Hakları
İzleme Örgütü olmak üzere, insan hakları kuruluşları ve
uluslararası basın organları tarafından da Hocalı, Katliam
olarak kabul edilmiştir. Bu nitelemeler, Ermenilerin kendi ifadelerinden
de doğrulanmaktadır.
Yaklaşık yüz yıl önce
Anadoluda yaşanan olayları, siyasi, sosyal ve ekonomik
çıkarları için planlı bir şekilde Soykırım
olarak hem dünya kamuoyuna hem de ülkemize kabul ettirmek için her
fırsatta elinden gelen tüm gayreti gösteren Ermenistan ve diasporası,
büyük manevi ve bedenî acılar verilerek, insanlığa
sığmayacak işkenceler yapılarak öldürülmüş 613 insan
konu olduğunda dilsizdir.
1915 olaylarını
çarpıtıp diline dolayan ve geçmişinde utanılacak hiçbir
şeyinin olmadığı Türkiyeyi her zeminde suçlamayı
devlet politikası olarak benimseyen Ermenistan ve diasporası, konu,
Hocalıda daha dün işledikleri insanlık suçu olduğunda
Görmedim, duymadım, bilmiyorum. tavrını
takınmaktadır.
Ermeniler bu olayı,
uluslararası kamuoyuna ve insan hakları örgütlerine Hocalı
Muharebesi tanımlamasıyla yani Karabağ Savaşı
esnasında yaşanmış sıradan, doğal bir çatışma
olarak yansıtmaya çalışmışlardır. Geleneksel
tutumlarını bu olayda da sergilemekte, suçlarını
yaygın propaganda faaliyetleriyle gizlemeye
çalışmaktadırlar.
Ermenilerin bu savları
çerçevesinden bakılsa bile, işlenmiş olan savaş
suçları ortadadır. Zira Cenevre sözleşmeleri ve ek
protokolleriyle düzenlenen silahlı çatışma hukuku ve
esaslarına göre, savaşan taraflar -sözleşmelere taraf olsunlar ya da
olmasınlar- savaşçı olmayanların yani sivillerin
hayatlarının korunmasına azami dikkat göstermek yükümlülüğü
altındadırlar.
Değerli milletvekilleri, ne
yazık ki dünya kamuoyu Hocalı katliamına duyarsız
kalmıştır. Olaydan sonra birkaç insan hakları örgütünün
tespitleri, bazı basın yayın organlarının verdikleri
katliam haberleri dışında Hocalı katliamı
uluslararası seviyede ciddi olarak ele alınmamıştır.
İnsanın yaşamını ve onurunu en büyük değer sayan
dünya kamuoyu modern çağda yaşanan bu katliamdan bihaberdir. Oysa
olayın failleri bile yaptıkları katliamı itiraf
etmişler, hatta bu yaptıklarını bir övünç kaynağı
olarak değerlendirmişlerdir. Örneğin, İngiliz gazetecisi
Thomas de Waal o dönemde Ermeni birliklerine komuta eden Serj Sarkisyan ile
yaptığı bir görüşmede Hocalı katliamını
sormuştur. Bu İngiliz gazetecinin Black Garden adlı
kitabında yer verilen görüşmede Sarkisyanın cevabı ibret
vericidir. Bakın, şöyle diyor Sarkisyan: Biz bu konuda yüksek sesle
konuşmak istemiyoruz. Hocalıya kadar Azerbaycan bizim sivillere
saldıramayacağımızı düşünüyordu. Fakat Hocalıda
biz bu klişeyi kırdık ve olay işte bu. Ayrıca,
Hocalıya saldıran birliklerimizin Bakû ve Sumgayıttan kaçan
Ermenilerden oluştuğu gerçeğini de kabul etmemiz gerekiyor.
Sanırım bu ifadeler Ermenilerin Hocalıda yaptıkları
katliama dair en iyi kanıttır.
Bugün Azerbaycan ve Pakistan
dışında sadece Meksika Parlamentosu katliamı
kınamış, ayrıca katliam konusu görüşülmek üzere
Macaristan Parlamentosuna taşınmıştır. Ancak Human
Rights Watch, Memorial İnsan Hakları Örgütü gibi bir-iki insan hakları
örgütü hariç genel olarak Hocalı katliamına Batılı ülkeler
duyarsız kalmış ve ciddi bir tepki göstermemişlerdir.
2001 yılında Avrupa Konseyi
Parlamenterler Asamblesinde Azerbaycan tarafından hazırlanan
Ermenistan tüm Hocalılıları öldürdü ve tüm şehri harap
etti. ifadesinin yer aldığı 324 sayılı
yazılı bildirgeyi Türkiye, İngiltere, Arnavutluk, Lüksemburg,
Makedonya, Bulgaristan, Norveç ve Polonya temsilcilerinden oluşan otuz üye
imzalamıştır.
Sayın milletvekilleri, Ermenilerin
bu tavırlarının bir de trajikomik bir tarafı vardır.
Ermeniler yaptıkları katliamı çarpıtmakla
kalmamışlar, Hocalıda vahşice öldürdükleri insanların
görüntülerini, fotoğraflarını, sözde Ermeni
soykırımının belgeleri olarak kullanmaktan geri
kalmamışlardır. Ne yazık ki dünyanın
gelişmiş iletişim ortamında bu bilgi
çarpıtmalarının olumsuz etkileri ülkemizde
vatandaşlarımızın üzerinde de görülmektedir. Ne yazık
ki ülkemizdeki bazı art niyetli çevreler de bu ve benzeri kampanyalara
alet olmaktadırlar. Oysa Karabağ Ermenilerinin Hocalıda
yaptıkları katliam 20nci yüzyılın utancı ve modern
çağda insanlığa verilmiş çok acı bir derstir. Dünya
kamuoyu bu olaydan payına düşen dersi çıkarmalıdır.
Hocalı için adalet,
Hocalıyı unutma, unutturma. diyerek yirmi yıl önce
yaşanan Hocalı katliamında hayatını kaybedenleri
rahmetle anıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Sertçelik.
Sayın milletvekilleri, şimdi,
grubu bulunmayan milletvekilleri adına İstanbul Milletvekili
Sayın Abdullah Levent Tüzel.
Süreniz beş dakika.
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Elbette bütün katliamlar, bütün
insanlık suçları gibi, Hocalı katliamını hep birlikte
lanetliyoruz yirmi yıl geçtikten sonra. Ancak lanetlemek yetmiyor tabii, bu
türden insanlık suçlarının nedenlerini, arkasındaki güçleri
de sorgulamak gerekiyor. Bütün katliamlar gibi, emperyalist planlar,
yayılmacı politikalar ve iş birlikçi yönetimlerin devletler
arası sorunları, problemleri bir çözme ve
yığınları etkileme biçimi olarak katliamlar tertipleniyor.
Şimdi, dün, İstanbul
Taksimde bir protesto gösterisi yapıldı ve bu büyük bir
tartışmaya yol açtı, özellikle İçişleri
Bakanının konuşması. Öyle görünüyor ki, bu protesto
gösterisi Hocalı katliamını protesto etmek, buradaki duyguları
açığa çıkartmaktan çok, ülkemizin çözülmemiş tarihsel
problemlerinden olan Ermeni sorununda bir kez daha, Hükûmetin, özellikle
yaklaşan 24 Nisana doğru bir kez daha toplumu, kendi
politikaları doğrultusunda etkilemek için yaptığı bir
devlet organizasyonu olduğu anlaşılıyor ve burada çok
açıkça
Biraz önce Sayın Bakan âdeta
burada öz eleştiri verir gibi konuştu ama bir nefret suçu, bizim
ülkemizde, bu topraklarda yaşayan Ermeni kardeşlerimize dönük
düşmanlaştırıcı ve onlara karşı itici söylemler
bizzat Bakanın ağzından ifade edildi. Şimdi, biz, bu
duygularla nasıl ortaklaşacağız? Yani bugün konuşan
Başbakan Biz 75 milyonu temsil ediyoruz diyor. Bu 75 milyonun içerisinde
de Ermeni yurttaşlar ve kardeşlerimiz de var.
Öyle görünüyor ki Türkiye devleti
yönetenleri, AKP Hükûmeti bölgede emperyalist politikalara
bağlandıkça tarihle yüzleşmek, tarihi aydınlatmak yerine
daha çok savaşçı ve fetihçi politikalara doğru yöneliyor. Bundan
ülkemiz halklarına bir fayda çıkmayacaktır.
Bakıldığında açıkça suç işleyen bir ortama bu
ülkede bakanlık yapan bir kişi âdeta ortak oluyor. Bunlarla bu ülkede
yaşayanlar, devlete, hükûmete, adalete ve geleceğe nasıl
güvenecektir?
Biz Halkların Demokratik Kongresi
olarak, Türkiyede bütün halkların, inançların, dillerin,
düşüncelerin özgürce bir arada yaşayacağı bir özgür halklar
cumhuriyeti için mücadele ediyoruz ve Ermeni sorununda da 1915 olsun,
Hocalı katliamı olsun, başkaca insanlık suçları olsun
bütün bunlarla gerçek anlamıyla hesaplaşmak ve emperyalist planlara,
oyunlara gelmemek, bu türden trajedilerle soğukkanlı, demokratik,
insani bir şekilde yaklaşarak hesaplaşmak gerekecektir. Aksi,
aksi olan her yıl dönümünde, her bu katliamları
hatırladığımızda bir kez daha dünkü manzarada
olduğu gibi yeni Ermeni kardeşlerimizin katledilmesine yol açacak,
Ogün Samast gibi kindar bir nesil yetişmesine, ırkçı, Türkün
Türkten başka dostu yoktur. söylemleriyle milliyetçi ama halklar
arasında bir arada yaşamayı dinamitleyen düşüncede gençler
yetişecektir. Bu, hiç birimizin arzu etmeyeceği bir söylemdir. Bizler
tarihimizi aydınlattığımızda, ezilen halklar gerçek
düşmanlarını gördüğünde emperyalist planları, bu
planlar doğrultusundaki iş birlikçi yöneticileri ortadan
kaldırdığında, kendi kaderimize sahip çıktığımızda,
o zaman işte bu türden insanlık suçlarıyla gerçek anlamıyla
hesaplaşmış olacağız.
Ben de sözlerimi bitirirken
Bütün
dünya halkları kardeştir. Türkiyede yaşayan bütün halklar,
başta Türkler olmak üzere, dünyadaki insanlık toplumunda yaşayan
bütün halklarla kardeştir.
Ben de yaşasın halkların
kardeşliği diyerek sözlerimi tamamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Tüzel.
Sayın milletvekilleri, sisteme
giren arkadaşlarımız var, sırasıyla söz
vereceğim. Birer dakika lütfen.
Sayın Halaçoğlu, buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Ermenistan Cumhurbaşkanı
Sarkisyanın uluslararası mahkemelerde savaş suçlusu ve
soykırımcı olarak yargılanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii ki burada önemli olan şey var,
eğer barış sağlanmak isteniyorsa Hepimiz Ermeniyiz.
diyenlerin Hepimiz Hocalıyız da demeleri gerekir. Sarkisyan, bugün
Ermenistan Cumhurbaşkanı ve Hocalı katliamında bizzat rol
oynamış kişi. Kendi ifadeleriyle de yabancı gazetelerce de
belirlenmiştir. Dolayısıyla, eğer hukukun ve adaletin
sağlanması isteniyorsa, eğer dostluklar kurulması
isteniyorsa ve kardeşlik kurulmak isteniyorsa, barış kurulmak
isteniyorsa o zaman Sarkisyanın uluslararası mahkemelerde savaş
suçlusu ve soykırımcı olarak yargılanması gerekir.
Eğer bunu dünya yapamazsa o zaman bu barış ortamını
sağlamamız da mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla,
Sarkisyan, bugün Cumhurbaşkanı olsa bile savaş suçlusudur ve
soykırımcıdır. Bütün yabancı gazeteler, özellikle de
İngiliz gazeteleri bunu belirtmektedir. Dolayısıyla, özellikle
Thomas Wall tarafından yazılan Karabağ: Savaşta ve
Barışta Ermenistan ve Azerbaycan kitabında bizzat bunların
ifadeleri, Sarkisyanın ifadeleri yer almaktadır ve savaş
suçlusu olduğunu kendisi de bilmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Halaçoğlu.
Sayın Halaman
2.- Adana
Milletvekili Ali Halamanın, Adana Kozanda
Seyhan
Irmağı Gökdere mevkisinde yapılmakta olan HES projelerinden
birindeki sızıntı ve kapak patlamasına ilişkin
açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
17/2/2012, günlerden cuma, Adana Kozanda Seyhan Irmağı Gökdere mevkisinde
yapılmakta olan HESlerle ilgili projeden bir tanesinde
sızıntı ve kapak patlaması sonucu 12
arkadaşımız, hemşehrimiz Allahın rahmetine
kavuştu. Bunlardan 2si bulundu, cenazesi kılındı,
diğerleri kayıp.
Ben, burada Meclisin dikkatini çekmek
için, burada ölenlere Allah rahmet eylesin derken, Meclisten, Hükûmetten,
bulunmayan cesetlerin bulunmasını, bu HES projelerinin derinden ve
cidden takip edilmesini rica ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Halaman.
Sayın Metiner
Yok.
Sayın Kaplan
3.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, 28 Şubat postmodern
darbesine ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
28 Şubat postmodern
darbesi ve diğer darbelerin hepsi zulmün, zorbalığın ve
hukuksuzluğun ta kendisidir. O dönemlerde onları destekleyenler,
İyi niyetlidir. diyenler, koruyan ve kollayanları ve bugün de o hukuka
sığınarak o hukuktan rant sağlayanları
kınayıp, demokrasinin, halkın özgür iradesinin hâkim
olacağı günleri, ülkemizde bu Meclisin üzerinde başka
zorbalığın olmayacağı günleri umutla bekliyoruz. Bunun
için de bu yeni anayasanın bir an önce yapılıp bu darbe
hukukundan tamamen kurtulmamız gerektiğini, 8 milletvekilimizin,
binlerce seçilmişin tutuklu olduğu bugünümüzde bu darbe hukukunun
hâlâ uygulanmakta olduğunu ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Sayın Korkmaz
4.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, kamu ihalelerinin Fransız
firmalarına verilmesine ilişkin açıklaması
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Teşekkürler Sayın Başkan.
İçişleri
Bakanı Sayın Şahin Taksimde yapılan, Hocalı
katliamını protesto mitinginde eline mikrofonu aldı ve
aslında hem oradaki kalabalığın hem de milletin
duygularına tercüman olarak Ermenilerin 92de Karabağda çoluk çocuk,
genç yaşlı demeden yaptığı katliamı telin etti.
Alkışlıyoruz, hele hele AKP İstanbul Milletvekili
İsmet Uçmanın bir gazeteye verdiği 1915ten dolayı
Ermenilerden özür diliyoruz. diye bir beyanatının üzerine son derece
anlamlı buluyoruz.
Ancak şu hususu da
sizlerle paylaşmak istiyorum: Darphane Genel Müdürlüğü Fransa
Parlamentosunun ırkçı yasayı kabul etmesinden iki gün sonra
Fransa Ulusal Meclisi ve Cumhurbaşkanlığının ana
hissedarı olduğu Fransız Gemalto firmasına elektronik
pasaport ihalesi vermiştir. Tüm dünyada çiplerinin güvensiz bulunduğu
bu firma şimdi de Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğünün
e-kimlik ihalesine talip, yine yaklaşık 1 katrilyon lira bedelli.
TÜBİTAK devre dışına çıkarılmak isteniyor.
AKPnin, yükselen kamuoyu tepkisini susturmak amacıyla bir taraftan
Fransaya sesini yükseltirken diğer taraftan da milyonlarca dolarlık
kamu ihalelerini Fransız firmalarına vermesini de doğrusu
ikiyüzlülük olarak değerlendiriyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Sayın
Kuşoğlu
Yok.
Sayın Tanal
5.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 700 emniyet mensubunun tayinlerinin neden
durdurulduğuna ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Başkan.
Hakan Fidan ve arkadaşları
İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığında
ifadeye çağrıldıktan sonra 700 emniyet mensubunun tayinlerinin
çıktığı kamuoyuna yansımıştır. Tayini
çıkan emniyet mensuplarının, emniyetçilerin her şeyi
anlatabileceklerinden Hükûmet korktuğu için mi tayinlerini
durdurmuştur? Neden bu tayinler durduruldu? Sebebi nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Köse
6.- Çorum
Milletvekili Tufan Kösenin, İskilipli Atıf Hocanın isminin
İskilip Devlet Hastanesine verilmesine ilişkin açıklaması
TUFAN KÖSE (Çorum) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; İskilipli Atıf Hocanın
ismi İskilip Devlet Hastanesine verildi. Kimdir bu İskilipli
Atıf Hoca? İskilipli Atıf Hoca, İngilizler ve
Yunanlıların padişahın yanında ve emrinde
bulunduğunu, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının ise asi ve din
düşmanı olduğunu söyleyen ve bu anlamda
yazdırdığı bildirileri Yunan uçaklarıyla Anadoluda dağıttıran
Teali İslam Cemiyetinin kurucularındandır. Yani artık,
Mustafa Kemal ve arkadaşlarına düşmanlık etmek için vatan
hainlerine iadeiitibar yapmak bir maharet sayılmaktadır. Ben bundan
sonra tavsiye ediyorum AKP İktidarına: Menemende
SONER AKSOY (Kütahya) Palavra,
palavra
TUFAN KÖSE (Devamla) -
Menemende
Kubilayı şehit eden Derviş Mehmetin ismi de ya bir okula ya da
bir askerî kışlaya verilsin.
Teşekkür ediyorum.
ALTAN TAN (Diyarbakır)
İskilipli Ahmet Hoca bir kahramandır.
BAŞKAN Sayın Ünüvar
7.- Adana
Milletvekili Necdet Ünüvarın, Hocalı katliamına ilişkin
açıklaması
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Hocalı katliamı sadece
Azerbaycanın problemi değildir, aynı zamanda, Türkiye'nin, Türk
dünyasının, İslam dünyasının hatta
insanlığın problemidir çünkü işlenen suç
insanlığa karşı işlenmiştir. Bu sebeple,
Hocalı katliamı ülkemizde bu yıl hiç
anılmadığı kadar anılmaktadır. Çünkü, bugün,
yeryüzünde yaşayan hiçbir ehlî insafın yeni bir Hocalı
vahşetine tahammülü yoktur. Bu yıl pek çok üniversitemizde panel,
sempozyum, anma toplantıları yapıldı. Dışişleri
Bakanlığı ve Meclisimizde olmak üzere pek çok yerde sergi
açıldı. Dışişleri Komisyonumuz ve Azerbaycan Dostluk
Grubumuz vahşeti telin eden bildiriler yayınladı. Çünkü
amacımız, bugün Başbakanımızın da ifade
ettiği gibi, Hocalı katliamını unutmamak ve
unutturmamaktır.
Bu arada, bugün Fransa Anayasa
Mahkemesinin soykırımı inkârı suç sayan yasa
tasarısının iptalini aklıselimin galip gelmesi olarak
değerlendiriyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Ünüvar.
Sayın Öğüt
8.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki
Çıldır Aktaş Kapısının
açılmasının önemine ilişkin açıklaması
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Ben de Hocalı
katliamını
kınıyorum. Ancak, Hocalı katliamında şehit olan
insanların ruhunun şad olması Azerbaycan
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Doğru
9.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Hocalı katliamına ve 26
Şubat tarihinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir soykırım
günü olarak kabul edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hocalı katliamını
yapanları şiddetle kınıyorum. Hocalı katliamı
insanlığa yapılan çok büyük bir saldırıdır.
Hocalı katliamına başta Birleşmiş Milletler olmak
üzere dünyadaki bütün sivil toplum kuruluşları tarafından sahip
çıkılmalı, katliamı yapanlardan da hesap
sorulmalıdır.
Hocalı katliamı bir
insanlık dramıdır, insanlık suçudur. Bu suçu
işleyenler kim olursa olsun, devlet başkanı da olsa, mutlaka dünyada
hesap vermelidir. Ermeniler işgal etmiş oldukları topraklardan
derhâl çekilmelidir.
Yaklaşık olarak 1 milyonun
üzerindeki insan şu anda perişan bir hâlde Kendi topraklarıma
ne zaman döneceğim? diye beklenti içerisindedir. O insanlara mutlaka modern
dünya, insanlığın değerlerini bilen dünya olarak sahip
çıkmalı, bunların seslerini duymalıdır.
Ayrıca, 26 Şubat tarihinin
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir soykırım günü, katliam günü
olarak kabul edildiği bildirilmeli ve dünyaya da ilan edilmelidir diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Doğru.
Sayın Şandır
10.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, 28 Şubat 1997 müdahalesine
ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok
teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün 28 Şubat 1997 müdahalesinin 15inci yılı.
Bize göre 28 Şubat müdahalesi, siyasetin dışarıdan tanzimini
ve demokrasinin alanının daraltılmasını amaçlayan,
milletin iradesine karşı yapılmış bir
saygısızlıktır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
milletin iradesine, milletin iradesiyle oluşan Türkiye Büyük Millet
Meclisine ve bu Meclisten çıkmış siyasi iktidara hukuk
dışı yollardan bir müdahaleye sebebi ne olursa olsun, sahibi de
kim olursa olsun karşıyız ve bu müdahaleyi yapanları
kınıyoruz. Ancak, bir garabet olarak, bir çelişki olarak da
söylemek lazım, 28 Şubatın muhatapları iktidar olduktan
sonra 28 Şubatın yaptıklarını unuttular. O günün
sorunları bugün de devam ediyor, maalesef devam ediyor.
Milletimizin takdirine sunarım.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Şandır.
Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Sayın Nihat Ergün gündemin Sözlü Sorular kısmının 1, 27,
42, 112, 116, 151, 164, 185, 194, 210, 236, 246, 248, 249, 254, 255, 269, 275,
289, 301, 333, 340, 355, 365, 368, 384, 390, 396, 397, 398, 526, 617 ve
813üncü sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, Kaz
Dağlarındaki maden arama ve işletme çalışmaları
ile ilgili gerçeklerin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/167)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Çanakkale ili ile Balıkesir illeri
arasında her iki ile hayat veren, 5 bin yıldır
insanlığa, medeniyete ve canlı yaşamına kucak
açmış, mitoloji ile gerçek hayat arasında efsaneleşmiş
Kazdağları, son yıllardaki maden ve altın arayanların
hedefi olmuştur.
Kamuoyunda, basında, Çanakkale ve
Balıkesir halkında büyük yankı bulan Kazdağları
üzerinde oluşturulan şüphe ve endişelerin ortaya
çıkarılması, kamunun aydınlatılması,
Kazdağlarındaki maden arama ve işletme çalışmaları
ile ilgili gerçeklerin halka sunulması amacıyla Anayasanın
98'inci ve İç Tüzüğün 104-105. maddeleri gereği, ekte gerekçesi
sunulan sebeplerden dolayı Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
Gerekçe:
Kazdağları Biga
Yarımadasının güneydoğusunda, esas ekseni
Ayvalık/Balya yönünde, Çanakkale ile Balıkesir il
sınırları içinde kalan, Marmara Bölgesi ile Ege Bölgesi
arasında, aynı zamanda iki bölgeye hitap eden Türkiye'nin en önemli
dağıdır.
Kazdağlarının Çanakkale
bölgesinde Ayvacık, Bayramiç, Çan ve Yenice ilçeleri ile Balıkesir
bölgesinde ise Edremit, Havran, İvrindi ve Balya ilçeleri ile onlarca
belde ve yüzlerce köyü bağrında yaşatan Kazdağları
büyük bir insan kitlesinin asırlardır yuvası ve yaşam
alanı olmuştur.
Kazdağları yamaçları ve
eteklerinde 8 adet ilçe, 20 adet belde ve yaklaşık 330 adet köyde
yaşam bütün canlılığıyla devam etmektedir.
Dünyanın en zengin oksijen üreten
2'nci dağı ve Anadolu'nun en zengin su yatakları ile
insanlığın en temel yaşamsal ihtiyaçlarını
sunmuş olan Kazdağları, yüreğinde gizlediği değerli
maden ve altınların keşfiyle birlikte, bağrında
yaşattığı insanlığın acımasızca
hedefi olmuştur.
Kazdağları yaklaşık
800 adet bitki türü ve 47 adet endemik bitki çeşidiyle dünyanın en
zengin florasını oluşturmaktadır.
40 adet hayvan türü ile de kendi
faunasını yaratmış, canlı familyası ile
dikkatleri çekmektedir.
Jeolojik ve jeomorfolojik
yapısı, zengin bitki türleri ile Boğaz ve Edremit Körfez
rüzgârlarıyla dünyanın İsviçre'deki Alp Dağlarından
sonra ikinci zengin oksijen üreten dağı olarak dünya literatüründeki
yerini almıştır.
Agonya, Kocabaş, Kara Menderes,
Aksin, Tuzla, Mıhlı, Edremit ve Menderes çayları ile geniş
alanlara bereket ve bolluk taşınırken doğal şelaleleri
ise; Ayazma (Bayramiç), Handeresi (Yenice-Kaklım),
Pınarbaşı (Edremit-Güre) ve Hasanboğuldu (Edremit-Zeytinli)
şelaleleri turizm ve ekoturizm için diğer bölgelerle birlikte her
zaman hazır olduklarını derin vadiler arasında
haykırmaya devam etmektedirler.
Kazdağları bünyesinde
Bu bilgiler
ışığında korunmaya muhtaç Dünya Mirası olan,
turizm için yaratılmış ulu bir dağ elan
Kazdağlarında arama ve işletme ruhsatı mahiyetinde
yaklaşık 70 adet maden ruhsatı ile yol izinleri, şantiye
izinleri, tesis izinleri ve sondaj izinleriyle Kazdağları
insanlığın saldırısına
uğramıştır.
Kazdağlarında
oluşturulan maden çalışmalarının yerinde tespiti ve
incelenmesi; Kazdağlarında korunması elzem olan yeni
alanların belirlenmesi ve Milli Park ilan edilmesi gereken bölümlerin
tespit edilmesi; Kazdağlarının stratejik planının
oluşturulması; bölgede yıllardır altın arama ve
işletme amaçlı faaliyet gösteren özellikle yabancı
şirketlerin çalışmalarının kapsam ve boyutunun tespit
edilmesi; Kazdağlarında madenler açısından
oluşturulacak politikaya esas olmak üzere gerçeklerin tespit edilmesi,
halkımızın endişe ve beklentilerinin belirlenmesi için;
Meclis araştırması yapmak tarihî bir görev olduğu
inancıyla, bu önerge Meclise sunulmuştur.
1) Mehmet Şandır (Mersin)
2) Ali Uzunırmak (Aydın)
3) Mehmet Erdoğan (Muğla)
4) Ali Öz (Mersin)
5) Alim Işık (Kütahya)
6) Enver Erdem (Elâzığ)
7) Emin Çınar (Kastamonu)
8) Seyfettin Yılmaz (Adana)
9) Zühal Topcu (Ankara)
10) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
11) Sümer Oral (Manisa)
12) Mustafa Kalaycı (Konya)
13) D. Ali Torlak (İstanbul)
14) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
15) Mehmet Günal (Antalya)
16) Oktay Öztürk (Erzurum)
17) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
18) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
19) Celal Adan (İstanbul)
20) Erkan Akçay (Manisa)
21) Atila Kaya (İstanbul)
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, Aksaray ilinin
sorunlarının ve yapılacak yasal düzenlemelerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/168)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aksaray ilinin sorunlarının
araştırılarak, yapılacak yasal düzenlemeler de dâhil olmak
üzere alınacak önlemlerin tespiti amacıyla Anayasanın 98'inci,
TBMM İçtüzüğünün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
Gerekçe:
Aksaray, M.Ö. 8. bin yıla kadar
uzanan tarihi, günümüze kadar hüküm süren çeşitli medeniyetlere ait
kültürel varlıkları, tabii güzellikleri ve ticari bir merkez
olması dolayısıyla hiçbir dönemde önemini yitirmemiştir.
Kapadokya'nın kapısı konumundaki Aksaray, kültürel
varlıkları yanında doğal zenginlikleri ile de
ziyaretçilerine değişik ve ilginç tatil olanakları
sunmaktadır. Orta Anadolu Bölgesi'nde, tarihî İpek Yolu'nun önemli
merkezlerinden birisi olan Aksaray, günümüzde de doğu-batı ve kuzey-güney yönleri arasında uzanan ana
bağlantı yollarının kavşağında yer
almaktadır. Güzelyurtu, Ihlara Vadisi, Sultan Hanı, Eğri
Minare'si, kış sporları turizm merkezi ilan edilen Hasan
Dağı ve Ziga Kaplıcaları ile Anadolu'nun ortasında
çekici bir merkez konumuna gelmiştir.
Aksaray İli, Yeşilova
Kasabasında bulunan ve 1962 yılından bu yana arkeolojik
kazıları yapılan Acemhöyük Ören yerinden çıkarılan
Eski Tunç Çağı buluntuları bugün Niğde Müzesinde
sergilenmektedir. Bugüne kadar yapılan kazılarda Acemhöyük'ün M.Ö. 3
bin yani Eski Tunç Çağı yerleşimlerinde konutların
dikdörtgen ya da yamuk planlı kerpiç yapılardan oluştuğunu
göstermiştir. Bu dönemde ölüler bir yandan yerleşim yeri
dışındaki mezarlıklara toprak ve küp mezarlara
gömülmüştür. Ölülerin yanına yüzük, bilezik, küpe, kolye gibi süs
eşyaları ve bazı kaplar hediye olarak
bırakılmıştır. Bunların yanında taş,
kemik ve çeşitli metallerden yapılmış takılar,
silahlar ve günlük işlerde kullanılan eşyalar ele geçirilmiştir.
Bilim adamlarınca yapılan yüzey
araştırmalarında İlimizde bulunan höyüklerden toplanan çok
sayıda Eski Tunç Çağı malzemesi ile vatandaşlarca bulunarak
Aksaray Müzesine getirilen, Eski Tunç Çağına ait buluntularda
Aksarayda bu dönemin yoğun ve kesintisiz olarak
yaşandığını göstermesi bakımından önem
taşımaktadır.
Söz konusu bu bölgenin Kültür ve Turizm
Koruma ve Gelişim Bölgesi yapılması, bölgenin gelişmesine
büyük katkı sağlayacaktır.
Aksaray İlimiz, tarımsal
potansiyeli ve tarımsal üretimi ile ülkemizin önde gelen illerindendir.
İlimizde halkımızın büyük bir çoğunluğu
tarım ve hayvancılıkla uğraşmakta, geçimlerini
tarım ve hayvancılıktan elde etmektedirler. Çiftçilerimiz çok büyük
sıkıntı içinde yaşamaktadırlar.
Bölgemizde alışılagelen
tarım çeşitliliği dışında üretim
yapılmamaktadır. Alternatif ürün deseni konusunda ilgili kurum ve
kuruluşlarca gerekli araştırmalar yapılarak bölge
çiftçisinin önü açılmalıdır.
Çiftçilerimizin bilinçlendirilerek
toprağa uygun ürün deseninin doğru olarak tespit edilmesi, buna
yönelik proje ve planların oluşturularak uygulamaya bir an önce
geçilmesi gerekmektedir.
Bölgemizde organik tarımın
yaygınlaştırılması, organik tarımla üretim
gerçekleştiren çiftçilerimizin desteklenmesi gerekmektedir.
Aksaray Hayvancılık ve besicilik
konusunda da gelişmeye müsait bir yerdir. Süt
sığırcılığı ve hayvan yemi üzerine ciddi bir
araştırma yapılması.
Aksaray Üniversitesi İlimizin
gelişiminde büyük katkı sağlayacaktır. Üniversitemiz henüz
iki yıllık bir üniversitedir. Üniversiteye ait bir hastane
olmadığı için Üniversite görevlileri ve öğrenciler Devlet
hastanesi ve değişik polikliniklerden faydalanmaktadırlar.
Üniversitemize neden bir Tıp Fakültesi açılamıyor.
Dolayısı ile Üniversite Hastanesi de Tıp Fakültesi
olmadığından açılamıyor. Aksaray'ımız için
büyük kayıptır. Durumun araştırılmasını.
Aksaray'da termal turizm denilince Ziga
Kaplıcaları akla gelir. Aksaray'a 35 km. mesafede Ihlara yolu
üzerindedir. Başta romatizma hastalıkları olmak üzere
metabolizma bozuklukları, sindirim sistemi hastalıkları, deri
hastalıkları, göz hastalıkları ve kadın
hastalıkları ile nevralji, nefrit ve kırık çıkık
vakalarına iyi gelmektedir. Bu kaplıcalarımızda daha
modern, daha kapasiteli hizmetler verilebilir. Kaplıcaların
araştırılmasını.
Aksaray-Ortaköy-Kırşehir
Bölünmüş yol yapımı gündeme gelmiştir durumun
araştırılmasını.
Aksaray'ın sulama ve içme suyu
başlı başına bir sorun haline geldi. Aksaray su
kaynaklarının üzerinde olmasına rağmen Önümüzdeki günlerde
susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya gelmiştir, bu
konuda ciddi bir araştırma yapılması gerekmektedir.
Aksaray Hasan Dağı ve
Melendiz'den gelen çay Mamasın barajına dökülen Melendiz çayı
kurumaya yüz tuttu. Küresel ısınma nedeniyle Melendiz
çayının su seviyesi oldukça aşağılara düştü.
Burada da ciddi bir araştırma yapılması gerekmektedir.
Açıklanan bu nedenlerle,
sorunların yerinde tespit edilerek konunun aydınlığa
kavuşturulması ve gereken önlemlerin alınması
amacıyla, bir Meclis Araştırması açılması
gerekmektedir.
1) Mehmet Şandır (Mersin)
2) Ali Uzunırmak (Aydın)
3) Mehmet Erdoğan (Muğla)
4) Enver Erdem (Elazığ)
5) Alim Işık (Kütahya)
6) Ali Öz (Mersin)
7) Seyfettin Yılmaz (Adana)
8) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
9) Zühal Topcu (Ankara)
10) Mehmet Günal (Antalya)
11) Mustafa Kalaycı (Konya)
12) Oktay Öztürk (Erzurum)
13) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
14) D. Ali Torlak (İstanbul)
15) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
16) Atila Kaya (İstanbul)
17) Erkan Akçay (Manisa)
18) Celal Adan (İstanbul)
19) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
20) Emin Çınar (Kastamonu)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20
milletvekilinin, Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Yasası
kapsamında lisanslı depoculuk faaliyetlerinin
yaygınlaşmamasının ve üreticilerimiz tarafından ilgi
görmemesinin nedenlerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/169)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2005 yılında 5300
sayılı kanunla kabul edilen "Tarım Ürünleri Lisanslı
Depoculuk Yasası" kapsamında lisanslı depoculuk
faaliyetlerinin yaygınlaşmamasının ve üreticilerimiz
tarafından ilgi görmemesinin nedenlerinin araştırılarak
tespit edilmesi ve bunların çözümü amacıyla Anayasanın 98.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
Gerekçe:
Uzun yıllardır Dünya
Bankası ile sürdürülen "Ürün Borsalarının
Geliştirilmesi Projesi" çalışmaları kapsamında
2005 yılında vergisel ve tarımsal teşviklerle yaygınlaştırılmasının
amaçlandığı lisanslı depoculuk sistemi, 5300
sayılı "Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk
Yasası" kanunu ile uygulamaya konulmuş ama günümüze kadar geçen
sürede yeterli ilgi ve etkinliği sağlamadığı
görülmüştür. Söz konusu kanunun amacı, "tarım ürünleri
ticaretini kolaylaştırmak, depolanması için yaygın bir
sistem oluşturmak, ürün sahiplerinin mallarının emniyetini
sağlamak ve kalitesini korumak, ürünlerin sınıf ve derecelerinin
yetkili sınırlandırıcılar tarafından
saptanmasını sağlamak, tarım ürünleri lisanslı depo
işleticilerinin kişiler arasında ayrım
yapmaksızın ürünlerini kabul etmelerini temin etmek, ürünlerin
mülkiyetini temsil eden ve finansmanını, satışını
ve teslimini sağlayan ürün senedi çıkartmak ve standartları
belirlenmiş tarım ürünlerinin ticaretini geliştirmek"
şeklinde ifade edilmektedir.
Ülkemizde tarım sektöründe üretici
olan çiftçilerimiz, ürününü hasat eder etmez hemen piyasaya sürdüğü için
oluşan arz fazlalığı ile başta hububat olmak üzere
birçok üründe hasat döneminde fiyatlar çok düştüğü ve çiftçilerimizin
bundan dolayı zarar gördüğü ve çoğu zaman maliyetinin
altında satmak zorunda kaldığı görülmektedir. Çünkü üretim
sürecinde aldığı borcu kapatmak için elindeki ürünü bir an önce
paraya çevirmek zorunda kalmaktadır. Ayrıca ürününü saklayacak veya
bekletecek bir deponun olmamasından dolayı elinden bir an önce
çıkarması gerekmektedir.
Bu gelişmelerden, tüketici olarak
toplumun tüm kesimleri olumsuz etkilenmektedir. Bu olumsuz gelişmelerden
üreticilerimizi korumak amacıyla uygulanması düşünülen
Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Yasası, iyi uygulanabilirse
piyasaya ürün arzı daha kontrollü olacağı için hem üretici hem
de tüketici bundan olumlu etkilenecektir. Çünkü; ürününü bir belge (ürün
senedi) karşılığında lisanslı depoya teslim eden
üretici, elindeki bu belgeyi teminat olarak kullanarak bankadan finansman
desteği alabilecektir. Aynı zamanda elindeki ürün senedini ciro
ederek ürününü fiyatların en uygun olduğu dönemde pazarlamasına
imkân sağlayacaktır. Dolayısıyla bu uygulama ile
tarımsal ürünü girdi olarak kullanan sanayici veya ihracatçı da
spekülatörlerden kurtarılmış olacaktır. Çünkü depolama
imkânı olmayan veya yüksek stok maliyetinden kaçınmak isteyen
sanayici ve ihracatçılar lisanslı depolardan istedikleri zaman diliminde
ihtiyaçlarını karşılayabilecekler ve ham madde temini
konusunda bir planlama yapabileceklerdir.
Bu
uygulamanın tarım sektörüne sağlayacağı bir başka
katkı ise, sektörde kayıt sistemini yaygınlaştıracak
olması ve birçok üründe kalite ve standarda bağlı bir
belgelendirme sistemini yerleştirecek olmasıdır. Daha da
önemlisi üreticinin büyük bir zahmetle ürettiği ürünün, hijyenik ve
sağlıklı ortamlarda depolanması hem satıcı hem de
alıcıya önemli avantajlar sağlayacaktır.
Bu kanunla
uygulanması düşünülen lisanslı depoculuk sisteminin bu zamana
kadar yeterince ilgi görmemesi, bu konuda bazı yanlış,
hatalı veya eksik düzenlemelerin olduğu gerçeğinin
araştırılması gerektiğini düşündürmekte olup, yukarıda
açıklamaya çalıştığımız hem üretici, hem
tüketici hem de sanayici ve ihracatçılarımızın
faydasına olacak olan bu çalışmanın
yaygınlaşamamasının veya yapılamamasının ve
yeterli ilgiyi görememesinin nedenlerinin araştırılması
gerekmektedir.
Netice olarak;
Yukarıda
anlatılmaya çalışılan gerçekler çerçevesinde; "Tarım
Ürünleri Lisanslı Depoculuk Yasası" kapsamında
lisanslı depoculuk faaliyetlerinin yaygınlaşmamasının
ve üreticilerimiz tarafından ilgi görmemesinin nedenlerinin
araştırılarak tespit edilmesi ve bunların çözümü
amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz
ederiz.
1) Mehmet
Şandır (Mersin)
2) Ali
Uzunırmak (Aydın)
3) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
4) Enver Erdem (Elâzığ)
5) Alim
Işık (Kütahya)
6) Ali Öz (Mersin)
7) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
8) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
9) Zühal
Topcu (Ankara)
10) Sümer
Oral (Manisa)
11) Mustafa
Kalaycı (Konya)
12) Mehmet Günal (Antalya)
13) D. Ali Torlak (İstanbul)
14) Oktay
Öztürk (Erzurum)
15) Kemalettin
Yılmaz (Afyonkarahisar)
16) Celal
Adan (İstanbul)
17) Emin Haluk
Ayhan (Denizli)
18) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
19) Emin
Çınar (Kastamonu)
20) Erkan
Akçay (Manisa)
21) Atila Kaya (İstanbul)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, araştırma önergeleri bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi
vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
C) Tezkereler
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki
bir heyetin, Ukrayna Meclis Başkanı Volodimir Litvin'in vaki
davetlerine icabet etmek üzere Ukrayna'ya resmî ziyarette bulunmalarına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/778)
24 Şubat 2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki heyetin;
Ukrayna Meclis Başkanı Volodimir Litvin'in vaki davetlerine icabet
etmek üzere, Ukrayna'ya resmî ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6. maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Tezkereyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
başkanlığındaki bir heyetin, Polonya Meclis
Başkanı Ewa Kopacz'ın vaki davetine icabet etmek üzere
Polonya'ya resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/779)
24
Şubat 2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki heyetin;
Polonya Meclis Başkanı Ewa Kopacz'ın vaki davetine icabet etmek
üzere, Polonya'ya resmî ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli ve
3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6. maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.- 171
sıra sayılı Kanun Tasarısının kırk sekiz
saat geçmeden gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 2nci
sırasına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi; 1 Mart 2012
Perşembe günü, 98 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmaların sürdürülmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Tarih:
28/02/2012
Danışma Kurulunun 28/02/2012
Salı günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mahir
Ünal Emine
Ülker Tarhan
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Mehmet
Şandır Hasip
Kaplan
Milliyetçi Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak
dağıtılan 171 sıra sayılı kanun
tasarısının 48 saat geçmeden Gündemin Kanun Tasan ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
Kısmının 2 nci sırasına alınması ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
01 Mart 2012 Perşembe günü 98
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi
Önerilmiştir.
BAŞKAN Öneri üzerinde söz almak
isteyen? Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.
Şimdi, İç Tüzükün 37nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
D) Önergeler
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün (2/68) esas numaralı, Yoksul Ailelerin
Çocukları ile İlköğretim Okulu Öğrencilerine Süt
Yardımının Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/28)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/68) esas numaralı Kanun
Teklifim 45 gün içinde komisyonda görüşülmediğinden İç Tüzükün
37. maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN Teklif üzerinde
Sayın Öğüt, buyurun.
Süreniz beş dakika.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; yoksul ailelerin
çocuklarının ve ilköğretim çocuklarının süt içmesi
için yani devletin onlara bedava süt vermesi için vermiş olduğum
kanun teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, Dünya
Bankası 2007 Geliştirme Raporuna göre Türkiyede 20 milyon yoksul
aile olduğu tespit edilmiş. 20 milyon yoksul aile doğru dürüst
beslenemiyor. Özellikle çocuklarımız, anaokulu ve ilköğretim
okulundaki çocuklar hem zekâ hem kalsiyum anlamında beslenemiyor. Onun
ötesinde Türkiyede maalesef süt tüketimi olmuyor. 1 bardak çay 1 lira, süt 60
kuruş, 70 kuruş veya
Hâlbuki aile
işletmeciliği geliştirilir, köyünde hizmet verir, köyünde
insanların sütü para ederse o zaman -25 milyon insan- aile
işletmeciliği gelişecek, aile işletmeciliği
geliştiği zaman da devlete daha az bir zararı olacaktır,
aynı zamanda hayvancılık gelişecektir.
Hayvancılık
nasıl gelişecek? Eğer süt para ederse arkadaşlar, süt
tüketimi olursa, sütü çocuklara bedava verirsek, ilköğretim
çocuklarına, ana sınıfı öğrencilerine verirsek süt
tüketimi fazla olur; süt tüketimi fazla olduğu için herkes o zaman inek
saklar, inek saklandığı zaman inek dana doğurur, dana
doğurduğu zaman hayvancılık gelişir. Yani çoban
hesabı yaptığınız zaman,
hayvancılığın gelişmesi için mutlak surette sütün para
etmesi lazım. Hatta ben zaman zaman da diyorum, Tarım
Bakanının süt beyinli olması lazım, devamlı sütü
düşünmesi lazım; süt nasıl para yapar, sütün tüketimi nasıl
yapılır
Süt tüketimi olursa o zaman inek saklanır, inek
saklanırsa inek dana doğurur, diğer adıyla buzağı
doğurur, hayvancılık otomatikman gelişir.
Değerli arkadaşlar,
bu nedenle, bizim bölgemiz hayvancılıkla geçiniyor. Şimdi,
şu anda kara kış gelmiş; inanın, samimi söylüyorum,
insanlar hayvanlarını besleyemeyecek durumda. Samanın kilosu 80
kuruş. Yani hayvan para etmiyor, kışın satamıyor.
Kışı bahar etmek için, hayvanını doyurabilmek için,
hayvanını besleyebilmek için insanlar bankalara kredi almak için
başvuruyorlar. Bankalar Plasman yok. diye 5 milyon, 10 milyon kredi
vermiyorlar. Ben buradan rica
ediyorum Hükûmete, bu kış döneminde, hiç olmazsa tarım ve hayvancılıkla
uğraşan insanlarımıza bankalardan kredi verin, bu insanlar
krediyle alsınlar, yem alsınlar, hayvanlarını beslesinler,
kışı bahar yapsınlar. Aksi takdirde, hakikaten çok zor
durumda kalıyor insanlarımız.
Bu nedenle, bu kanun teklifimin gündeme
alınması konusunda yardımlarınızı bekliyor,
hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Öğüt.
Önerge üzerinde, Uğur Bayraktutan,
Artvin Milletvekili.
Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün Yoksul Ailelerin Çocukları ile İlköğretim
Okulu Öğrencilerine Süt Yardımının Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi hakkında söz
almış bulunmaktayım. Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce,
öncelikle sevindirici bir gelişmeyi de yüce Meclisle paylaşmak
istiyorum. Fransa Anayasa Konseyi 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının
reddinin suç sayılmasını öngören yasayı iptal etti. Bu çok
sevindirici bir gelişmedir. Fransada ifade özgürlüğünün önemli
olması açısından çok önemli olan Anayasa Konseyinin vermiş
olduğu kararı sizinle paylaştım. Bu şu demektir:
Kuvvetler ayrılığının ne kadar önemli olduğunu,
yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki ayrımın
bir demokrasi için ne kadar önemli olduğunu göstermesi açısından
çok önemlidir.
Biraz önce de paylaştım
Sayın Haluk Koçla, Samsun Milletvekilimizle, yürütme organının
başı olan Cumhurbaşkanı Sarkozy, yasama organına bir
dayatmada bulunmak istemiştir, böyle bir yasayı Parlamentodan
geçirmek için gereğini yapmaya çalışmıştır ama
yargı bu yasayı bir anlamda iptal etmiştir. Bu anlamda
sınıfta kalan biri de vardır, ona da dikkatinizi çekmek
istiyorum, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy Anayasa Mahkemesine müdahale
anlamında sınıfta kalmıştır. Fransa
Cumhurbaşkanı Sarkozy demek ki Anayasa Mahkemesini ele
geçirememiştir, o anlamda da kendisinin yetersiz bir
Cumhurbaşkanı olduğunu görüyorum.
Bu vesileyle, bu karardan duyduğum
memnuniyeti bir kere daha ifade etmek istiyorum.
Sayın Milletvekilimizin
vermiş olduğu önergeyi yürekten destekliyorum. Bu konuda teknik
ayrıntı ve bilgilere girmeden evvel, çok kısa bir süremiz var
tabii, ben de Türkiyedeki yıllar itibarıyla toplam hayvan
varlığı sayısını aldım. 2000
yılıyla 2010 yılı arasındaki bir
karşılaştırmanın ne derecede önemli olduğunu
gördüm. 2000 yılında 46 milyon 600 bin hayvan var Türkiyede toplam.
İktidara gelinmiş olduğu, AKPnin iktidar olduğu 2002
yılındaki hayvan sayımız Türkiyede 41 milyon 879 bin
civarında ve gelinen noktada 2010 yılında 40 milyon 902 bin
hayvan var.
2005 yılında
süt üretimiyle alakalı ciddi bir kırılma noktası
yaşanıyor arkadaşlar. Bu kırılma noktası
yaşanması nedeniyle, süt fiyatlarının tavan yapması
nedeniyle, müthiş bir hayvan kesimi ortaya çıkıyor.
Şimdi gelinen
noktada ciddi bir sıkıntıyla karşı
karşıyayız. Türkiyede bir yandan aile
hayvancılığı denilen kesim ne yazık ki Hükûmet
tarafından destek görmüyor, daha çok, bu işi yapan büyük
işletmelerle alakalı bir destek söz konusu. Kredi sistemiyle
alakalı problemlerimiz var ama ona rağmen süt üreticilerinin
desteklenmesi anlamında Sayın Milletvekilimin vermiş olduğu
önerge gerçekten çok önemli, hem bu konudaki ailelerin hem yoksul ailelerin ve
öğrencilerin yapmış oldukları eğitimlere katkı
anlamında da büyük bir destek olacağına inanıyorum, önemli
bir önergedir. Bu kanun teklifinin inşallah Meclisimiz tarafından
desteklenmesini istiyorum.
Bu vesileyle, kendi yöremle
de alakalı bir iki şey söylemek istiyorum. Arkadaşlar, geçen
hafta, on gün evvel Maden İşleri Genel Müdürlüğünde Artvinde
Cerrahtepede, Artvinin üzerinde bir maden işletmesiyle alakalı bir
ihale yapıldı. Bu ihaleyle alakalı Sayın Bakanla Artvinin
bütün siyasi partilerinin temsilcileri, demokratik kitle örgütlerinin
temsilcileri, iktidar partimizin İl Başkanı da dâhil olmak üzere
görüşmeler yaptık. Bu Cerrahtepede yapılacak olan ihalenin
yargı kararıyla durdurulmuş olan bir yerde olduğunu,
yargı kararıyla durdurulmuş, orada yapılacak olan bu ihale
nedeniyle bir cinayetin işlendiğini, bir hukuk cinayetinin söz konusu
olduğunu, bu nedenle bu ihalenin yapılmaması gerektiğini
uyarmamıza rağmen Sayın Bakan, gerekli değerlendirmeyi
yapacağını, yer üstündeki zenginliklerle yer altındaki
zenginlikleri karşılaştıracağını, hangisinin
daha değerli olduğu göz önüne alınırsa ona göre bir
değerlendirme yapacağını söyledi. Muhtemelen Sayın
Bakan yaptığı bu değerlendirmeye yer üstünde yaşayan
Artvinlileri katmadı diye düşünüyorum.
Bu açıdan, o zaman
kendisine de söyledim makamında da ziyaret ettiğimizde Bu ihale bir
paket ihaledir. dedik, Bu ihale, objektif genel kriterlerden uzak bir
ihaledir. Artvinde bir sosyal patlamaya yol açacak bir ihaledir. diye dile getirdik.
İnanıyorum ki ihale henüz
Sayın Bakanlık tarafından onaylanmamıştır,
Bakanlık ve ilgili genel müdürlük bu ihale sürecinden vazgeçecektir,
Artvinde işlenmek istenen bu hukuk cinayetine dur diyecektir.
Şunun bilinmesini bir kere daha
istiyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsünden bunu seslenmekten de
onur duyuyorum. Koşullar ne olursa olsun hukuk sınırları
içerisinde Artvinliler o madenin çıkartılmasına asla izin
vermeyecektir. İhaleyi alan firmaya da buradan sesleniyorum: Sakın
pembe rüyalar görmeyin. Çok büyük bir hukuk mücadelesi sonucunda Kanadalı
şirketi Artvinden kovduk, bu ihaleyle orada cinayet işletmek isteyen
diğer şirkete de aynı şekilde
davranacağımızı yöre milletvekili olarak bu Atatürkün
mabedinden, Türkiye Büyük Millet Meclisinden tüm kamuoyuna bir kere daha ilan
ediyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bayraktutan.
Değerli milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Gündemin Sözlü Sorular
kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri,
sunuşlar bölümünde belirttiğimiz gibi, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanı Sayın Nihat Ergünün birlikte cevaplandırmak
istediği sözlü soru önergelerini okutuyorum:
IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Posof- Türkgözü Sınır
Kapısında bürokratik işlemlerin
hızlandırılmasına ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/13) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Ticaret ve Gümrük Bakanı Sayın Hayati
Yazıcı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 14.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan Posof ilçesi Türkgözü
kapısından günlük giriş çıkış yapan
hemşehrilerimize zorluk çıkartılmaktadır. Zaten zor
şartlarda geçimlerini sağlayan hemşehrilerimizin kapıdan
faydalanabilmeleri için alt ve üst yapının
yapılmasının yanında otomasyon işlerinin de
kapıdan yapılması gerekmektedir.
1) Ardahan Posof ilçesi Türkgözü
kapısından günlük ticaret yapılması için zorluk
çıkartılmaktadır. Ticaretin teşvik edilmesi için daha kolay
giriş ve çıkış yapmalarının yolunun açılması
ile bölgede ticaret gelişecek ve göç duracaktır. Bunun için yeni
önlemler alınacak mı?
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, her ilde teknokent kurulmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/72) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 27.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Amerikada 1951 yılında
hayata geçirilen, Silikon vadisi olarak bilinen teknoparkla Türkiye ise
90lı yılların sonunda tanışmıştır.
Türkiye kısa zamanda bu
hızlı yarışta çok mesafeler kat etti. 1998
yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi
bünyesinde kurulan teknokentlerin sayısı bugün itibariyle 39a
ulaşmış ve iki bine yakın şirketin yer
aldığı teknokentler, yaklaşık 15 bin kişiye
iş vermektedir. Yine bu teknokentlerde milyonlarca lira değerinde
ihracat yapılmaktadır.
1- 39 yıl içinde büyük mesafeler
kat eden teknokentler, başta Devlet Üniversitelerinin olduğu her ilde
yaygınlaşması ile illerin her alanda gelişmesine neden
olacaktır. Her ilde bir teknokent kurulması için bir
çalışmanız var mıdır?
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Feza Gürsoy Enstitüsünün
kapatılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/101) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat
Ergün tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
TÜBİTAK'a bağlı olarak
kurulan, temel bilimlerde araştırma yapmak için kurulmuş olan
Feza Gürsoy Enstitüsü teknolojinin esasını oluşturan temel
bilimlerin geliştirilmesi için kurulmuştur. Türkiye, kısa
dönemli dünya çapındaki rekabetteki gücünü yükseltmek istiyorsa, temel
bilimlerle ilgili ileri araştırmaları yok etmek değil, daha
fazla desteklemesi gerekmektedir.
1- Ülkemizde yeni bir yapılanma
gerçekleşti ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
kuruldu. Günümüzde uluslararası bilim camiasında da ciddi tepki çeken
bu Feza Gürsoy Enstitüsünün kapatılması girişiminin
durdurulması için bir çalışmanız var mıdır?
4.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akarın, temeli atılan POSCO Şirketinin ÇED raporuna ve OSBnin
çevreye etkilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/201) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 01/10/2011
Haydar
Akar
Kocaeli
1- 28/09/2011 tarihinde Ekonomi
Bakanı Zafer Çağlayan ile birlikte Kocaeli-İzmit Alikahya
bölgesinde temelini atmış olduğunuz POSCO Şirketine ait
olan çelik üretim tesisinin belirtilen tarihte ÇED Raporu
alınmış mıdır?
2- Temelini atmış
olduğunuz tesisin bulunduğu bölgede iki adet OSB olup, bu OSBlerin
kent merkezinde ve yerleşim alanlarının tam ortasındaki
(Durhasan Köyüne
3- Yaşadığımız
kentin sanayi kenti olması nedeniyle sürekli göç alması, çevresinin
kirlenmesi ve kaliteli yaşam alanlarının azalması
nedeniyle, bu bölgeye kurulması planlanan yeni sanayi tesislerinin göç
veren illere taşınması veya kurulması konusunda ne
düşünüyorsunuz?
5.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkesin, Diyanet İşleri Başkanlığınca Somali
için toplanan yardım miktarına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/205) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. 10.10.2011
İhsan Özkes
İstanbul
Somali'ye yardım için Diyanet
İşleri Başkanlığı'nın organizasyonunda
toplanan yardımların miktarı nedir?
6.- İstanbul Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun, Silivriye organize sanayi bölgesi kurulmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/260) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat Ergün tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
Silivri İlçemiz merkezi ve
sınırları içerisinde oldukça fazla miktarda sanayi kuruluşu
mevcuttur. 30-40 yıl öncesinden başlayarak bu bölgede üretim yapan
birçok tesisimiz mevcuttur. Ancak bu İlçemizde bir organize sanayi
bölgemizin olmaması nedeniyle sanayicilerimiz çok önemli sorun
yaşamaktadır. On binlerce kişiye istihdam yaratan
sanayicilerimizin sorunlarını çözmek için;
1) Silivri İlçemizde bir organize sanayi
bölgesi kurmayı planlıyor musunuz?
2) Mevcut tesislerin sorunlarına acil
çözüm olarak acilen "ıslah organize sanayi bölgesi' uygulamasına
geçilecek mi?
7.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Çelebinin, Silivride organize sanayi bölgesinin olmaması nedeniyle
sanayicilerin yaşadığı sorunlara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/286) ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat Ergün tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Süleyman Çelebi
İstanbul
Silivri İlçesi merkezi ve
sınırları içerisinde oldukça fazla sayıda sanayi
kuruluşu bulunmaktadır. 30-40 yıl öncesinden başlayarak bu
bölgede üretim yapan ve on binlerce kişiye istihdam alanı yaratan
sanayi tesisleri, ilçede bir organize sanayi bölgesinin olmaması sebebiyle
yeterli verimliliğe ulaşamamaktadır. Organize sanayi bölgesinin
olmaması, sanayicilerimizin yatırım ve üretim
imkânlarını değerlendirmek bağlamında bir belirsizlik
ortamı yaratmaktadır. İlçede organize sanayi bölgesi
olmamasından dolayı sanayicilik anlayışı yeterince
hissedilememektedir. Bu noktada sanayicilerimiz büyük sorunlar yaşamaktadır.
On binlerce kişiye İstihdam yaratan sanayicilerimizin
sorunlarını çözmek için;
1) Silivri İlçemizde bir organize sanayi
bölgesi kurmayı planlıyor musunuz?
2) Mevcut tesislerin sorunlarını
gidermek amacıyla acilen "ıslah organize sanayi bölgesi"
uygulamasına geçilecek mi?
8.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, esnaf ve sanatkârların sorunlarının
giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/318) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof. Dr. Alim Işık
Kütahya
Ülkemizde belirli dönemlerde
yaşanan ekonomik krizlerin de etkisiyle özellikle küçük ve orta ölçekli
esnaf ve sanatkârlarımız başta olmak üzere çok sayıda
vatandaşımızın işyerlerini kapatmak zorunda
kaldığı bilinmektedir. Esnaf ve sanatkârlarımızın
sorunlarıyla ilgili olarak;
1) Halen
ülkemizde küçük ve orta ölçekli işletme sahibi esnaf ve
sanatkârlarımızın sayısı ne kadardır?
Bunların ne kadarı Bakanlığınızca verilen
çeşitli kredilerden yararlanabilmiştir?
2) Son
üç yılda işyerini kapatan ve yeni işyeri açan esnaf ve
sanatkârlarımızın sayıları nasıldır?
3) Esnaf
ve sanatkârlarımızın sorunlarının giderilmesi ve
maliye ve SGK borçlarının yapılandırılması
konusunda Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma
var mıdır?
4) SGK
primi borcu bulunan esnafımızın ve aile bireylerinin
sağlık giderlerinin karşılanmasına yönelik bir
düzenleme yapılabilir mi?
9.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkesin, Şilede cuma namazındaki bir uygulamaya ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/328) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın
Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim.
07/10/2011
İhsan Özkes
İstanbul
26 Ağustos 2011 Cuma günü Cuma
hutbesinde Şile ilçesinde bazı camilerin din görevlileri
tarafından "Sayın Başbakan'ın teşrif edeceği
ve tören alanına belediye otobüsleriyle taşıma
yapılacağı" ilanı yapılmıştır.
Tören alanına giden cemaate Sayın Başbakan siyasi
konuşmalar yapmış ve muhalefet partileri aleyhine
konuşmuştur.
Bu durum camilerin siyasete alet
edilmesi değil mi?
Ayrıca aynı tarihte Cuma
namazı İçin Şile merkez camisine giren cemaatin üzeri güvenlik
güçleri tarafından aranmıştır. Kaldı ki Sayın
Başbakan bu camide Cuma namazı kılmamıştır.
Sayın Başbakan'ın Cuma namazı kıldığı
veya kılması muhtemel camilerde cami cemaatinin üzerlerinin aranarak
rahatsız edilmesi uygulaması devam edecek midir?
10.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Başbakanlık korumaları ile koruma araç
ve gereçlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/349) ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına,
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Son dönemde Başbakanlık
korumaları ile koruma araç ve gereçlerinin aşırı derecede
artırıldığı yönünde basında ve medyada çıkan
haberler kamuoyunda farklı değerlendirmelere yol açmaktadır. Bu
konuyla ilgili olarak;
1) Halen Başbakanlık
koruması olarak kaç personel istihdam edilmektedir? Bunların
kaçı aktif olarak koruma görevi yapmaktadır?
2) Koruma
görevlisi olarak işe alınan personelin 2002-2011 döneminde
yıllara göre dağılımı nasıl olmuştur?
3) Başbakanlık
korumalarının, koruma araç ve gereçlerinin son dönemde
aşırı derecede artırıldığı
iddiaları doğru mudur? Doğru ise bunun gerekçeleri nelerdir?
4) Başbakanlık
korumalarına tahsis edilen araçların sayısı ve tipleri
nasıldır?
5)
Koruma araçlarına 360 derece dönerek çekim yapabilen ve her birisi 50-60
bin TL olan kameraların yerleştirildiği haberleri doğru
mudur? Doğru ise kaç adet kameralı koruma aracı
bulunmaktadır?
11.- İstanbul Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun, finansal kiralama yoluyla temin edilecek
yatırım mallarındaki KDV oranının
sıfırlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/383)
ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat
Ergün tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
Sermaye yapıları güçlü
olmayan kobiler ve orta ölçekli firmaları yatırım
mallarının önemli kısmını leasing yoluyla temin
edebilmektedir. Peşin alınan yatırım mallarında KDV oranı
% 0 olmasına karşın leasing yoluyla temin edilenlerde bu oran % 18'dir.
Bu uygulama küçük ve orta ölçekli firmalar açısından önemli ölçüde
haksız rekabet yaratmaktadır.
Bu nedenle;
Leasing yoluyla temin edilecek
yatırım mallarındaki %18 oranında KDV'nin
sıfırlanması için Bakanlığınızca, Maliye
Bakanlığı ile ortak bir çalışma yapacak
mısınız?
12.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurtun, Eskişehirin 2013 Türk Dünyası Kültür
Başkenti olmasına yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/395) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 96.
maddesine uygun olarak Başbakanlığa iletilmesi ve Sayın
Başbakan tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğinin
yapılmasını arz ederim. 20.10.2011
Kazım
Kurt
Eskişehir
Genel Seçimler öncesi
Eskişehir'deki mitingte Eskişehir'in "2013 Türk Dünyası
Kültür Başkenti" olacağını duyurmuştunuz.
Seçimlerin üstünden bunca süre geçmiş olmasına rağmen ciddi bir
girişim görülmemiştir. Bu çerçevede olmak üzere;
1)
Gerçekten Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti olacaksa
yasal dayanağı ne olacaktır?
2) Konu ile ilgili bir yasa ya da
yönetmelik çalışması var mıdır?
3) Eğer böyle bir karar
alınacaksa ne zaman alınacaktır?
4) Yapılacak
etkinlikler için Eskişehir'e herhangi bir yatırım yapılacak
mıdır?
5)
Etkinlikler ya da yatırımlar için kentin temsilcisi olarak
seçilmiş Belediyeler ile herhangi bir ortaklık kurulacak
mıdır?
6) Kentin seçilmiş temsilcilerinin
görüşleri alınacak mıdır?
13.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkesin, Van-Ercişteki depremde hasar gören Kuran
kursları ve camilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/403) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim.
25.10
2011
İhsan
Özkes
İstanbul
23 Ekim 2011 Van-Erciş depreminde Kur'an Kursu ve
cami gibi Diyanet İşleri Başkanlığına
bağlı yapılardan ölümlü-ölümsüz hasar gören binaların
adları ve adresleri nelerdir?
Buralarda ölenlerin ve yaralananların ad ve
soyadları nedir?
14.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkesin, Van-Ercişteki depremde hasar gören bazı Kuran
kurslarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/404)
(Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 25.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
23 Ekim 2011 Van-Erciş depreminde
Arvasi Kur'an Kursu'nda kaç kişi ölmüştür ve
yaralanmıştır?
Bu Kur'an Kursu'nun eğitim ve
öğretime açılış tarihi nedir? Yatılı Kur'an Kursu
olarak mı açılmıştır?
Merkez Kırmızıtaş
Kur'an Kursu'nda ölen ve yaralı olan var mıdır? Varsa isimleri
nedir? Bu Kursun açılış tarihi nedir? Yatılı Kur'an
Kursu mudur?
15.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkesin, Van-Ercişteki depremde hasar gören Kuran
kurslarının ve camilerin yapım tarihlerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/409) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 25.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
23 Ekim 2011 Van-Eriş depreminde hasar
gören Kur'an Kurslarının ve Camilerin yapım tarihleri nelerdir?
Bu yapıların
açılışlarında depreme dayanıklılık
şartı aranmış mıdır?
16.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkesin, kişi başına düşen hac giderine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/410) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 25.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
İslam ülkeleri hac yapma ücret
ortalamasında ülkemiz hacılarının sıralaması
yapılmış mıdır? Kişi başı dünyanın
en pahalı hac giderinin ülkemizde olduğu iddiası doğru
mudur?
Diyanet İşleri
Başkanlığı öncülüğünde yapılan bu dini vazifeden
ticaret-kâr yapılmakta mıdır?
2010 yılında Diyanet
İşleri Başkanlığı hac organizasyonunda gelir-kâr
elde etmiş midir? Etmişse miktarı nedir?
17.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkesin, Van depremi için Diyanet İşleri
Başkanlığınca toplanan yardım miktarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/433) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini
arz ederim. 31.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
23 Ekim 2011'de vuku bulan
Van-Erciş depremi için Diyanet İşleri
Başkanlığının camilerde topladığı
toplam yardım miktarı nedir? İllere göre yardım
miktarları nelerdir?
18.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkesin, 2010-2011 yıllarında Diyanet İşleri
Başkanı ve başkan yardımcılarının yurt içi
ve yurt dışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/446) ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 02.11.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
01 Ocak 2010'dan 02 Kasım 2011'e
kadar Sayın Diyanet İşleri Başkanı'nın yurt içi
ve yurt dış seyahatleri nerelere ve hangi tarihlerde olmuştur?
Ödenen yurt İçi
harcırah-yolluk-yevmiye miktarı toplamı nedir?
Yurtdışı
harcırah-yolluk-yevmiye miktarı toplamı nedir?
Sayın Diyanet İşleri
Başkanı'na bu tarihlerde hangi ayda ne kadar yurt içi ve yurt
dışı harcırah-yolluk-yevmiye ödenmiştir?
Bu tarihlerde Sayın Diyanet
İşleri Başkan Yardımcılarının her birine
ayrı ayrı aynı kalemlerde ödenen miktarlar nelerdir?
19.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Başbakanlık örtülü ödenek bütçesinin miktarı
ve kullanımına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/467) ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
14.11.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına,
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Başbakanlık tarafından,
örtülü ödenek için ayrılan bütçenin kat kat fazlasının
harcandığı yönünde ulusal medyada da yer alan iddia ve
haberlerle ilgili olarak;
1) Başbakanlık örtülü ödenek
bütçelerinin 2002-2011 yılları itibarıyla değişimleri
nasıl olmuştur?
2) Anılan
dönemde örtülü ödenek adı altında yapılan harcamaların
miktarları nasıl değişmiştir?
3) Yapılan
harcamaların bütçede ayrılan ödenekleri aştığı
iddiaları doğru mudur?
4) Doğru ise hangi gerekçelerle bütçelerde ayrılan
ödeneklerden fazla harcama
yapılmıştır?
5) Son üç yılda
Başbakanlıkça örtülü ödenek bütçesinin üzerindeki harcamaların
harcama yapılan alanlara göre dağılımı
nasıldır?
20.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, 1923ten bu yana yıllar itibarıyla
inşa edilen cami sayısına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/480) ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 16/11/2011
İhsan
Özkes
İstanbul
1923den beri günümüze kadar her
yıl Türkiye Cumhuriyetinde kaç cami yapılmıştır?
Yıl yıl yapılan
camilerin sayısı nedir?
21.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkesin, 2010 yılı Kutlu Doğum Haftası
etkinlikleri için yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/527) ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 23/11/2011
İhsan
Özkes
İstanbul
2010 yılı Kutlu Doğum
Haftası etkinlikleri için Diyanet İşleri
Başkanlığının harcamalarının ülke
genelindeki toplamı nedir?
Başkanlığın
(merkez) bu konudaki harcamasının toplamı nedir?
Başkanlığın
(merkez) her bir harcama kalemindeki miktar nedir?
22.- Gaziantep Milletvekili Edip Semih
Yalçının, genç girişimcilere teknogirişim sermayesi
desteği sağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/543)
ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat
Ergün tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygıyla arz ederim. 22/11/2011
Prof. Dr. E. Semih
Yalçın
Gaziantep
Son günlerde medyada yayımlanan
haberlere göre, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı tarafından
yapılan açıklamalarda fikirlerini ticarileştirmek isteyen genç
girişimcilere teknogirişim sermaye desteği ödeneğinden 500
kişiye 100.000-TL hibe desteği verilerek kendi işlerinin
patronları olmalarının hedeflendiği ifade edilmektedir.
Sayın Bakanın 2009 yılında İstanbul Sanayi
Odasında katıldığı bir toplantıda ise
teknogirişim sermayesi desteğini eleştirenlere vermiş
olduğu cevapta bu güne kadar çok paramızı kafası
çalışmayanlar batırdı, biraz da kafası
çalışanlar batırsın ne olacak" ifadesini kullandığı
haberlere konu olmuştu.
Buna göre;
1-
Yıllar itibariyle kaç kişi teknogirişim sermayesi
desteğinden faydalanmıştır ve toplam hibe tutarı ne
olmuştur?
2-
Yapılan desteklemelerin kaç tanesinden başarılı sonuç
alınmış, kaçı batırılmıştır?
23.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkesin, 2002den itibaren Diyanet İşleri
Başkanı ve başkan yardımcılarının yurt içi
ve yurt dışı harcamalarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/559) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 23.11.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
01.01.2002'den itibaren yurt içinde ve
yurt dışında Diyanet İşleri
Başkanlarının yaptığı gezilerde konaklama,
geceleme (otel-motel-dinlenme) ücretlerinin yıllara ve aylara göre harcama
tutarları nelerdir?
01.01.2002'den itibaren yurt içinde ve
yurt dışında Diyanet İşleri Başkan
Yardımcılarının yaptığı gezilerde konaklama,
geceleme (otel-motel-dinlenme) ücretlerinin yıllara ve aylara göre harcama
tutarları nelerdir?
24.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkesin, bir caminin elektriğinin kesilmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/570) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 25.11.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
Eskişehir Seyitgazi İlçesi
Seyit Battal Gazi Külliyesi içinde mevcut olan ve Diyanet İşleri
Başkanlığının kadrolu din görevlisi bulunan tarihi
caminin 01.01.2010 tarihinden beri elektrikleri niçin kesilmiştir?
Kesilen bu elektriğin
bağlantısı ne zaman yapılacaktır?
Bu tarihi camide elektriklerin kesik
olması nedeniyle ibadetlerini güçlükle yapan cemaatin çektiği
sıkıntılarla ilgili bu güne kadar hangi işlemler
yapılmıştır?
25.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraşa yeni bir organize sanayi bölgesi
kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/574) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş, 650 tesisi ile
Türkiye'nin sayılı sanayi merkezleri arasında yer
almaktadır. İlk ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu içinde 17
adet firması bulunmaktadır. Mevcut organize sanayi bölgesi ihtiyaca
cevap veremediğinden İlimizde, yeni bir organize sanayi bölgesine
ihtiyaç vardır.
Bu bilgiler
ışığında;
1.
Kahramanmaraş'a yeni bir organize sanayi bölgesi kurmayı
düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var
mıdır?
2.
Kurmayı düşünüyorsanız, ne zaman ve nereye kurmayı
düşünüyorsunuz? Altyapı çalışmalarını hangi ay
başlatmayı planlıyorsunuz?
26.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/601) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat Ergün tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim. 30.11.2011
Ali
Halaman
Adana
1.
Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kuruluşlar
tarafından Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve
yatırımlarınız nelerdir?
2.
Bakanlığınızın Adana İlinin sorunları
konusunda yürütülen çalışmaları var mıdır? Varsa
nelerdir?
3.
Adana İlinde yapılacak kamu hizmetleriyle ilgili olarak, 2012 mali
yılı bütçesinden ayrılan ödenek ne kadardır?
4.
Adana İlinde personel açığı var mıdır? Varsa
personel açığını nasıl gidereceksiniz?
5.
Görev alanınızla ilgili olarak, Adana İline götürdüğünüz
kamu hizmetlerini, bölgesel dengeler açısından nasıl
değerlendiriyorsunuz?
27.- Ankara Milletvekili Zühal
Topcunun, Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/613) ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat
Ergün tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygıyla arz ederim.
02/12/2011
Zühal
Topcu
Ankara
Kamu kurum ve kuruluşlarının
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre
çalıştırdıkları personele ait kadrolarda, ilgili kurum
veya kuruluşun toplam dolu kadrosunun %3'ü oranında özürlü
çalıştırma zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu çerçevede;
1-
Bakanlığınız ve Bakanlığınıza
bağlı-ilgili-ilişkili kurum ve kuruluşların 2010 ve
2011 yıllarında; 657 sayılı Kanun'a göre
çalıştırmış olduğu personel sayısı ve
çalıştırması gereken özürlü personel sayısı ile
çalışan özürlü personel sayısı kaçtır?
2-
657 sayılı Kanun uyarınca özürlü personel
çalıştırma yükümlüğü çerçevesinde
Bakanlığınız ve Bakanlığınıza
bağlı-ilgili-ilişkili kurum ve kuruluşların özürlü
açığı bulunmakta mıdır? Varsa eğer eksiklik ne
kadardır ve bu eksikliğin giderilmesine yönelik talepler Devlet
Personel Başkanlığına iletilmiş midir?
28.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraş Ahşap
İşleri Küçük Sanayi Sitesine ait iş yerleri projesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/619) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş ilimiz tarım ve
hayvancılık sektörünün yanı sıra sanayi sektörü konusunda
da oldukça gelişmiş durumdadır. Bu nedenle, ilimizde yeni sanayi
bölgelerine büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1.
1986K110120 proje numaralı kamu yatırımı Kahramanmaraş
Ahşap İşleri KSS'ye ait 187 işyerinin toplam proje
tutarı ne kadardır?
2. Şu
ana kadar toplam ne kadar kaynak aktarılmıştır? Bu projeyi
ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz?
29.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlunun, Elbistan Organize Sanayi Bölgesi Projesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/620) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş ilimizde tarım
ve hayvancılık sektörünün yanı sıra sanayi sektörü oldukça
gelişmiş durumdadır. Bu nedenle ilimizde yeni organize sanayi
bölgelerine duyulan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1. 1987K090220
proje numaralı kamu yatırımı Elbistan Organize Sanayi
Bölgesi'nin toplam proje tutarı ne kadardır?
2.
Şu ana kadar toplam ne kadar kaynak aktarılmıştır? Bu
projeyi ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz?
30.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraş Terziler ve
Konfeksiyoncular Esnaf ve Sanatkârlar Odasına ait iş yerleri
projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/621) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş ilimizde tarım
ve hayvancılık sektörünün yanı sıra sanayi sektörü oldukça
gelişmiş durumdadır. Bu nedenle ilimizde yeni sanayi bölgelerine
büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1. 1986K110120
proje numaralı kamu yatırımı Kahramanmaraş Terziler ve
Konfeksiyoncular Esnaf ve Sanatkârlar Odasına ait 67 işyerinin toplam
proje tutarı ne kadardır?
2. Şu
ana kadar toplam ne kadar kaynak aktarılmıştır? Bu projeyi
ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz?
31.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, organize sanayi bölgelerinin
yaygınlaştırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/772) ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat
Ergün tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
27.12.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Türk ekonomisi son yıllarda önemli
bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. Özellikle organize sanayi bölgelerinin
öncülüğünde ihracat artmaktadır. 50 binden fazla kurulan yeni
KOBİnin istihdama çok önemli etkisi olmaktadır. Ülkemizde her
yıl yaklaşık olarak 3 bin KOBİ yeniden kurulmaktadır.
1- KOBİlerin gelişmesi ve
sanayi politikalarının daha iyi sonuç vermesi için OSBleri önemli
bir uygulama alanıdır. Özel sektör yatırımlarının
belirli yörelere yönlendirilmesi, sanayi işletmelerinin birbirleriyle
işbirliği ve uyum için üretim yapmaları, fabrikaların
önceden planlanmış bir arazi üzerine yapılması, sosyal
tesisler gibi ortak alt yapı hizmetlerinden birlikte yararlanmaları
birbirini tamamlayıcı unsurlardır. OSB
yaygınlaştırılacak mı?
32.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârların KOSGEB
kredilerinden yeterince yararlanamamalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/870) ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı (KOSGEB), küçük ve orta ölçekli sanayi
işletmeleri ile esnaf ve sanatkârların çeşitli araçlarla
desteklenmesi amacıyla kurulmuştur.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Esnaf ve sanatkârlarımız,
KOSGEB kredilerinden yeterince yararlanamadıklarını
belirtmektedir. Bu doğru mudur? Niçin esnaf ve sanatkâr kesimi KOSGEB
kredilerinden yeterli düzeyde yararlanamamaktadır?
2.
Ekonomik krizden en fazla etkilenen kesimler arasında yer alan esnaf ve
sanatkâr kesimine daha fazla destek vermeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
33.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, OSBlerin yaygınlaştırılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1072) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat
Ergün tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
27/12/2011
Ensar Öğüt
Ardahan
Türk ekonomisi son yıllarda önemli
bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. Özellikle organize sanayi bölgelerinin
öncülüğünde ihracat artmaktadır. 50 binden fazla kurulan yeni
KOBİnin istihdama çok önemli etkisi olmaktadır. Ülkemizde her
yıl yaklaşık olarak 3 bin KOBİ yeniden kurulmaktadır.
1- KOBİlerin gelişmesi ve
sanayi politikalarının daha iyi sonuç vermesi için OSBleri önemli
bir uygulama alanıdır. Özel sektör yatırımlarının
belirli yörelere yönlendirilmesi, sanayi işletmelerinin birbirleriyle
iş birliği ve uyum için üretim yapmaları, fabrikaların
önceden planlanmış bir arazi üzerine yapılması, sosyal
tesisler gibi ortak alt yapı hizmetlerinden birlikte yararlanmaları
birbirini tamamlayıcı unsurlardır. OSB
yaygınlaştırılacak mı?
BAŞKAN Sözlü soru önergelerini
cevaplandırmak üzere, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın
Nihat Ergün.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakika.
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şahsıma, Sayın
Başbakanımıza ve Gümrük ve Ticaret Bakanımıza sorulan
soruları cevaplandırmak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Ensar Öğütün (6/13)
sayılı sorusunda, Ardahanda Türkgözü Sınır
Kapısında geçişlerin zor olduğu ve kişilerin ticaret
yapmakta zorlandıkları ifade edilmektedir.
Sınır kapılarında
sınır ticaretiyle ilgili hangi kalemlerin hangi miktarda
şirketler tarafından yapılabileceği zaten ilan
edilmiştir fakat şahısların yolcu beraberinde getirmiş
oldukları ticaret ürünleri kapsamı dışındaki ürünlerle
ilgili bedellerse, yine Gümrük ve Ticaret Bakanlığının
Bakanlar Kurulu kararınca belirlemiş olduğu ölçülere göre
yapılmaktadır. Bu ölçüler, yetişkinler için 430 avroyu geçmeyen
ticari nitelikte olmayan mallar için vergisiz, yanında, yolcu beraberinde
mal getirme imkânı şeklindedir; on beş yaşından
küçükler için ise bu limit 150 avrodur. On beş yaşından küçükler
150 avronun altındaki değerde ürünleri, ticari olmayan ürünleri
vergisiz olarak getirebilmektedirler. Dolayısıyla, hem Türkgözünde
hem de diğer sınır kapılarında yolcu beraberinde ürün
getirebilmenin ölçüleri bunlardır. Bu ölçüler çerçevesinde hareket edenler
herhangi bir zorluk yaşamazlar, yoksa kaçakçılıkla mücadele de
elbette yapılması gereken hususlardır. Kaçakçılıkla
mücadele konusundaki tedbirler de devam etmelidir.
Yine Sayın Öğütün (6/72)
sayılı sorusunda, her ilde teknokent kurulmasına ilişkin
bir çalışmanız var mı diye ifade edilmektedir.
Değerli arkadaşlar,
teknoparklar, teknoloji geliştirme bölgeleri gerçekten ülkemizde
teknolojinin ve teknoloji odaklı şirketlerin gelişmesi için son
derece önemlidir. 2002 yılında Türkiyenin sadece 2 tane
teknoparkı vardı, ODTÜ Teknoparkı ve TÜBİTAK-MAM olmak
üzere. Bugün Türkiye 43 adet teknoparka ulaşmıştır ve bu
teknoparklarda 3 bine yakın teknoloji şirketi araştırma
geliştirme faaliyetlerini yürütüyorlar ve teknoparklardan 1 milyar
doların üzerinde de teknolojik ürün ihracatı yapılmaktadır.
Biliyorsunuz bütün illerimizde
artık üniversitelerimiz kuruldu. Üniversitelerimizin gelişmesine
paralel olarak, üniversitelerimizin
öncülüğünde, sanayi odalarımızın öncülüğünde ve
sivil toplum örgütlerimizin öncülüğünde,
Bakanlığımızın da destekleriyle mümkün olduğunca
her ilde, her üniversitemizin olduğu yerde bir teknoloji geliştirme
bölgesi oluşturma çabalarımız devam etmektedir. Az önce ifade
ettiğim gibi, son dokuz yılda, 2 olan teknopark
sayısını 43e çıkarmış bulunuyoruz,
bazılarının da kuruluşları devam etmektedir.
Sayın Öğütün (6/101)
sayılı sorusunda Feza Gürsoy Enstitüsünün kapatılması
girişimi ile ilgili bir çalışmanız var mı? diye ifade
edilmektedir. Feza Gürsoy Enstitüsü, bir temel bilimler enstitüsüdür ve
Boğaziçi Üniversitesinde 1996 yılından itibaren faaliyet
göstermiştir ama gelişen şartlar, TÜBİTAKın 2011
Temmuz ayında almış olduğu bir kararla TÜBİTAK Gebze
Yerleşkesinde faaliyetlerini sürdürmesi ve Bilgi Güvenliği ve
İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi bünyesinde bir enstitü
olarak çalışmalarını sürdürmesi
kararlaştırılmıştır. Eğer Feza Gürsoy
Enstitüsünün temel bilimler enstitüsü olarak yine başka bir alanda,
Boğaziçi Üniversitesinde veya Yıldız Teknikte veya bir
başka yerde çalışması uygun olursa elbette bu konuyla
ilgili de yaklaşımlarımız olumlu olacaktır.
Kaldı ki temel bilimlerde ne kadar
güçlü olursanız teknolojik araştırmalarda da o kadar güçlü
olursunuz. Temel bilimler konusunda atmamız gereken daha çok adım
olduğunu, yeni teşvik uygulamalarına, temel bilimlerle ilgili
teşvik uygulamalarına gitmemiz gerektiğini ifade etmek isterim.
Mesela üniversite sınavlarında tercihlerde fizikçi, kimyacı,
matematikçi gibi temel bilimlerde çalışacak olan öğrencilerin
Türkiyenin ilk bininde, ilk 2 bininde, ilk 5 binindeki öğrencilerden
oluşmadığını burada ifade etmemiz lazım. Hâlbuki
temel bilimler konusunda üniversite sınavlarında çok daha
başarılı olan öğrencilerin temel bilimleri tercih etmesini
sağlayacak mekanizmalara da ihtiyacımız olduğunu, onlar üzerinde
de çalıştığımızı burada bir kere daha
arkadaşlarıma hatırlatmak istiyorum.
Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın (6/201) sayılı soru önergesinde POSCO
şirketine ait çelik üretim tesisinin ÇED raporu alınmış
mıdır, temelini attığınız şirketin
Evet,
2011 yılının Eylül ayında bu şirketle ilgili çevresel etki
değerlendirmesi raporu olumlu bir şekilde verilmiştir.
Aynı zamanda yine
ikinci sorusunda, kentin içindeki organize sanayi bölgeleri ile ilgili
değerlendirmede bulunmuş. Organize sanayi bölgelerinin yer seçimi
konusu uzun bir süreçtir. Sivil toplum örgütleri, ilgili bakanlıklar,
yetkili birtakım başka mekanizmalar birlikte çalışmakta ve
bu çalışmalar sonucunda yer seçimi yapılmaktadır. Elbette
bazı yer seçimleri geçmiş yıllarda yanlış bir
şekilde yapılmış olabilir. Bazı yapılaşmalar
olduktan sonra yeri değiştirmek son derece zor ama önemli olan, bu
yerlerde Yerleşimin yanında sanayi olmaz. diye bir kural yok.
Önemli olan, yerleşimi tehdit etmeyen, çevresel şartlara uyan,
havayı, toprağı, suyu kirletmeyen bir şekilde sanayinin
çalışmasını temin edebilmektir. Bunu temin edebildikten
sonra elbette yerleşimle sanayi yan yana da olabilecektir.
Ancak, üçüncü sorusunda
da yine Arkadaşımız, Türkiye'nin bazı bölgelerinde
aşırı bir sanayi yoğunlaşması olduğunu, bu
nedenle Anadolunun birçok ilinden de bu bölgelere göçler
yaşandığını görüyoruz
Sanayi tesislerini buradan
alıp göç veren illere doğrudan doğruya transfer etme imkânı
elbette olmayacaktır ama teşvik sistemleri, işte yeni dönemde
açıklayacağımız teşvik sistemi o bölgelere doğru
sanayinin yönelmesini sağlayacak nitelikteki teşvik sistemleri
olacaktır veya var olan yatırımların artık -diyelim ki
Kocaelindeki bir demir-çelik yatırımının- kapasite
artışına gidebilmesi için bile çevresel etki değerlendirme
raporu alabilmesi lazımdır. Artık bu bölgede bu raporları
özellikle alabilmek ve çevreyi kirleten nitelikte tesislerin oluşumuna
imkân vermek mümkün değildir. Bu nedenle yeni yatırımlarda bu
gibi tesisler, çimento fabrikası gibi, demir-çelik tesisleri gibi
birtakım tesislerin daha uygun
coğrafyalara doğru kayma eğilimi içerisinde olduğunu, zaten
imar planlarının, sanayi planlarının da bu istikamette
yapıldığını arkadaşımıza
hatırlatmak isterim.
Sayın Aslanoğlunun (6/260)
numaralı sorusunda Silivri ilçesinde bir organize sanayi bölgesi
kurmayı planlıyor musunuz? Eğer İstanbulda Silivri
ilçesinde bir organize sanayi bölgesi kurulması gerekiyorsa bunun
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 1/100.000lik nazım imar
planlarıyla uyumlu bir şekilde olması gerekir ve bu nazım
imar planları çerçevesinde eğer bu bölgede bir organize sanayi
bölgesi veya genel olarak sanayi bölgesi imkânı varsa, elbette
başvurular çerçevesinde bu talepler uygun değerlendirilebilir. Ancak
bu bölgemizde -hem Silivri hem Çatalca gibi İstanbulun bu bölgelerinde-
bir sanayi yapılaşması da var. Bu sanayi
yapılaşması sadece buraya da gitmiyor, biraz daha öteye
gittiğimizde Tekirdağ ve Kırklareli illerimizin de, Ergene
Havzasının da içinde bulunduğu alanda bir sanayi
yapılaşmasının var olduğunu, bu nedenle sanayi
bölgeleri, Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda ıslah organize sanayi
bölgesi -süreli olmak üzere, ıslah organize sanayi bölgesi-
kurulmasına imkân veren bir düzenleme yaptık. Eğer Silivrideki
sanayiciler veya Çatalcadakiler veya Tekirdağda veya Kırklarelideki
sanayiciler -ki bazı çalışmaların orada var olduğunu
biliyoruz- süresi içerisinde başvurularını yaparlarsa, bu süre
içerisinde ıslah organize sanayi bölgesi içerisine alınmalarına
imkân doğabilecektir.
Sayın Süleyman Çelebinin de
(6/286) sayılı sorusu yine Sayın Aslanoğluyla aynı
mahiyette sorudur. Aynı sözleri bu soru için de ifade etmek istiyorum.
Sayın Alim Işıkın
(6/318) sayılı sorusunda, esnaf ve sanatkârımızın
küçük ölçekli işletmeler olarak Bakanlığımızca
uygulanan KOBİ desteklerinden yararlanması konusu dile getirilmiştir.
Değerli arkadaşlar, esnaf
sanatkârlar veri tabanına kayıtlı 2011 yılı sonu
itibarıyla 1 milyon 975 bin esnaf ve sanatkârımız
bulunmaktadır; 1 milyon 975 bin 991, 976 bin diyebiliriz. KOSGEB veri tabanına
kayıtlı ise 645.408 işletme bulunmaktadır.
Biliyorsunuz, KOSGEB son zamanlarda
hizmet sektörünü de, dolayısıyla esnaf ve sanatkârın da büyük bir bölümünü kendi ilgi
alanına, kapsama alanına aldı,
onlara da destek vermeye başladı ve KOSGEB veri tabanına çok
sayıda esnaf ve sanatkârımız üye olmaya başladı.
Veri tabanına kaydedilen
işletmelerin önemli bir bölümü esnaf ve sanatkârdan oluşuyor, yüzde
53ünü esnaf ve sanatkâr arkadaşlarımız oluşturuyor. Esnaf
ve sanatkârlarımızın almış oldukları destekler
yüzde 42ye tekabül etmektedir, yani KOBİ desteklerinden KOSGEB
vasıtasıyla verilen desteklerin yüzde 42si esnaf ve sanatkâr
odalarına kayıtlı olan esnaf ve sanatkârımıza
ulaşmaktadır.
Demek ki esnaf ve sanatkâr KOSGEB
destek kapsamı çerçevesine girdikten sonra esnaf ve sanatkârın
KOBİ desteklerinden yararlanmasıyla ilgili süreç de hızla
ilerlemektedir.
Sayın Aslanoğlunun (6/383)
sayılı sorusunda, leasing yönteminden, finansal kiralama yoluyla
yatırım mallarının temin edilmesi imkânı verilmesinden
söz edilmektedir.
Evet, leasing uygulaması bir dönem
için tamamen kaldırılmıştı. Bunun kaldırılmasının
leasingin istismar edilmesi nedeniyle de olduğunu biliyoruz. Yani
yatırım malını, bir makine ve teçhizatı, bir
aracı, arabayı leasing yoluyla kiralayabiliyor, bunu kullanabiliyor.
Bu, katma değer vergisi muafiyetini kendisine getiriyor, yüzde 18
olacağına yüzde 1 katma değer vergisi muafiyetinden yararlanarak
bu yatırımı yapabiliyor. Ama zaman içerisinde görüldü ki
ofisinin badanasını, boyasını da leasing yöntemiyle
yaptıran insanlar oldu. Hâlbuki yatırım malını leasing
yoluyla almak başka bir şeydir, ofisinin badanasını,
boyasını leasing yoluyla almak tamamen başka bir şeydir.
Son yapılan çalışmalarla
2 Mayıs 2011 tarihli Yüksek Planlama Kurulunda bu konu tekrar gündeme
alındı ve bir Bakanlar Kurulu kararıyla bazı ürünler,
bazı yatırım malları liste hâlinde sayılarak bu
yatırım malları için yeniden leasing uygulaması
yapılabilmesine de imkân verilmiş oldu. Dolayısıyla,
Sayın Aslanoğlunun ifade etmiş olduğu konu bu Bakanlar
Kurulu kararıyla önemli ölçüde, özellikle Türkiyede üretilen ürünlerin
satın alınmasını da teşvik edecek nitelikte bir
uygulamayla bu yatırım malları için leasing uygulaması
tekrar başlatılmış oldu ancak bir pozitif liste
yayımlanarak bu uygulama başlatılmış oldu. Bunu da
arkadaşlarımıza ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
Sayın Semih Yalçın (6/543) sayılı sorusunda,
tekno-girişim sermayesi desteğinden yararlanan gençlerden
bahsetmişti. Evet, 2009 yılında ilk defa bir uygulama
başlattık. Türkiyede girişimciliği teşvik etmemiz lazım
ve girişimcilikten daha çok, girişimci ruhtan daha çok
yararlanmamız lazım Türkiye olarak. Bunlardan bir tanesi de
tekno-girişimciliği teşvik etmek yani Benim bir teknoloji
geliştirme fikrim var, teknolojik ürün üretme fikrim var, bunu
ticarileştirmek istiyorum. diyen gençlerimize, dünyanın birçok
yerinde olduğu gibi sahip çıkmak, bunların bu fikirlerini
ticarileştirmelerine imkân vermek. 2009 yılında böyle bir proje
başlattık ve dedik ki: Eğer bir genç, lisans son sınıf
öğrencisi, yüksek lisans veya doktora öğrencisi veya genç mezun veya
genç akademiysen, beş yıl içinde mezuniyetini vermiş veya
beş yıl içerisinde akademisyen olmuş, yardımcı doçent,
doçent hâline gelmiş bir akademisyen Bir teknoloji geliştirdim, bunu
ticarileştirmek istiyorum. diyorsa bir panelden geçiyor, akademisyen,
iş adamı, teknokrat üçlüsünün olduğu bir panelden, projeler
eleniyor ve gerçekleştirilebilir ve ticarileşebilir olanlar
destekleniyor.
İlk
başladığımız 2009 yılında 152 proje
gelmişti, bunlardan 78 tanesi desteklenmeye değer bulundu. 2010
yılında biraz daha anlattık üniversitelerde bunu gençlerimize ve
2010 yılında 102 projeyi destekleme imkânımız oldu.
Kanuni sınırlarımız
vardı, 10 milyonla sınırlıydı bütçemiz. Bunu Plan ve
Bütçe Komisyonunda arkadaşlarımıza da anlattık,
sayıyı 100den 300e çıkarmak istediğimizi, 30 milyonluk
teşvik vermek, destek vermek istediğimizi ifade ettik ve 2011
yılında da 300 kişiyi desteklemek üzere yola
çıktığımızda 750 kadar proje geldi. Bu 750 projeden
282 projeyi destekledik. Plan ve Bütçe Komisyonumuz, bütün muhalefet
partilerinin, bütün siyasi partilerin desteğiyle bizim
kaynağımızı 50 milyona çıkardı ve biz 500 projeyi
desteklemek üzere 2011 yılında yola çıktık. Şimdi, bu
500 proje için elemeler devam ediyor ve 500 proje için de 1.700e yakın
proje geldi. Bu projelerin sahiplerinin bir kısmı da yurt
dışı üniversitelerde akademik çalışma yapan, doktora
yapan, yüksek lisans yapan vatandaşlarımızdan
oluşmaktadır ve 1.700 projeden 500 proje böylece seçilme
noktasına gelmiştir.
Değerli arkadaşlar, bugün
itibarıyla 452 teknogirişimcimiz faaliyetlerini sürdürüyor ve 500
arkadaşımızla beraber bunların sayısı 952
noktasına ulaşmış olacaktır. Bu
arkadaşlarımızla ilgili ödemeler de sırası geldikçe
kendilerine yapılmaktadır.
Bunlar başarılı oldular mı
yoksa batırdılar mı bizim kendilerine verdiğimiz
desteği? Evet, bunların hemen hemen tamamına yakını
başarılı oldu. 3-4 tane arkadaşımız bir yıl
sonra şirketlerini kapattılar, geri kalan 450
arkadaşımızdan 440 tanesinden fazlası prototiplerini
hazırladılar ve bir kısmı da ticarileşti. İhracat
yapanlar bile oldu bunların içerisinde. Günü geldiğinde bunların
ayrıntılı bilgilerini de arkadaşlarımızla
paylaşma imkânımız olacaktır.
Değerli arkadaşlar, Mesut
Dedeoğlu arkadaşımıza ait (6/574) sayılı
Kahramanmaraşta bir organize sanayi bölgesi kurmayı düşünüyor
musunuz? diye bir sorumuz var. Biliyorsunuz, organize sanayi bölgelerinin
kuruluşu için o il sınırları içerisinde yüzde 75 doluluk
oranına ulaşmak gerekiyor. Eğer Kahramanmaraşta yüzde 75
doluluk oranına ulaştıysa organize sanayi bölgeleri yeni bir
organize sanayi bölgesi kurulabilir, eğer ulaşmadıysa o doluluk
oranına ulaşmayı beklemek gerekiyor. Ama bir organize sanayi
bölgesinin kendisi dolduysa, oradaki işletmeler büyüme ihtiyacı
hissediyorlarsa o zaman da o organize sanayi bölgesi için, yüzde 90 doluluk
oranına ulaşan organize sanayi bölgesinin genişlemesine imkân
veren bir düzenleme yaptık. Yani kendisi yüzde 90 doluluk oranına
ulaşan bir organize sanayi bölgesi de genişleyebilir, buna da imkân
veren düzenlememiz var. Mevcut merkez Kahramanmaraş Organize Sanayi
Bölgesi yüzde 90 doluluk oranına ulaştıysa genişleme
başvurusu yaptığında bu başvuru
Bakanlığımız tarafından değerlendirilebilecektir.
Ali Halaman
Arkadaşımızın (6/601) sayılı sorusunda, Adana ili
ve ilçelerinde yürütülen projeler sorulmaktadır. Biliyorsunuz, Adanada
iki organize sanayi bölgemiz var tamamlanmış; Hacı Sabancı
Birinci ve İkinci Etap, Adana Kozan Organize Sanayi Bölgeleri. Ayrıca
Ceyhan endüstri bölgesinin çalışmaları, kamulaştırma
çalışmaları, planlama çalışmaları devam ediyor.
Adanada tamamlanan küçük sanayi sitelerimiz var. Yedi tane küçük sanayi
sitemiz Adanada tamamlandı ve devam eden Adana Doğu İkinci Etap
Küçük Sanayi Sitesinin de çalışmaları devam etmekte, bu da
tamamlanma noktasına gelmektedir. Adana ilimiz de bu bizim
Bakanlığımızın yatırımları
açısından önem verdiğimiz illerimizden bir tanesidir.
Sayın Zühal Topcunun (6/613)
sayılı sorusunda, Bakanlığımızın ve
bağlı ilgili kuruluşların özürlü personel
çalıştırma sayısı sorulmaktadır. Özürlü personel
çalıştırma konusunda Bakanlığımızın ve
bazı ilgili kuruluşlarının durumu şudur
arkadaşlar: Bakanlığımızda toplam 3.177 personel var
ve özürlü olması gereken personel 95 ancak 2010 yılında
çalışan özürlü personel sayısı 28, 2011 yılında
24. Dolayısıyla, özürlü personelle ilgili gereken ihtiyaç Devlet
Personel Başkanlığına 2012 yılı için
bildirilmiş, talep hâlinde bu özürlü personel de
çalıştırılmaya devam edecektir. Patent Enstitüsünde 242
personel 2010 yılında çalışırken,
çalıştırılması gereken özürlü personel 7,
çalışan özürlü personel 5tir. 2011 yılında 346 personel
çalışıyor Patent Enstitüsünde, 10 özürlü personel
çalışması gerekirken, yine 5 özürlü personel var. Özürlü
personel konusunda buralarda da Devlet Personel Başkanlığına
gereken yazışma yapılmış ve bu yazışmalar
çerçevesinde Bakanlığımızın bağlı ve ilgili
kuruluşlarındaki özürlü personel ihtiyacı da ifade edilmiş.
Konuyla ilgili gereken çalışmalar yapıldığında bu
personel Bakanlığımızın ve ilgili
kuruluşlarının kadrolarında yer alabileceklerdir.
Sayın Mesut Dedeoğlunun
(6/619) sayılı sorusunda Kahramanmaraş Ahşap
İşleri Küçük Sanayi Sitesine ait 187 iş yerinin toplam proje
tutarı ne kadardır? diye ifade edilmektedir.
Değerli arkadaşlar, 2012
yılı için 13 milyon 333 bin Türk lirasıdır bu proje
tutarı ve söz konusu proje henüz proje aşamasında olduğu
için başlanılmamıştır. 2012 yılı için 500
bin Türk lirası ödenek koyduk ama planlanan bitiş süreci zaten 2015
yılıdır. Bu 13 milyon 333 bin liralık projenin bitişi
sırasında gerekli ödenek buraya ayrılmış
olacaktır.
Yine Sayın Dedeoğlunun
(6/620) sayılı sorusunda, Elbistan Organize Sanayi Bölgesinin proje
tutarı sorulmaktadır. Bunun da 6 milyon 575 bin liralık proje
tutarı vardır ve 50 hektarlık birinci etap altyapı
projeleri çalışması devam etmektedir. Bununla ilgili bitiş
süreci de 2015 yılı olarak planlanmaktadır.
Yine Sayın Dedeoğlunun
(6/621) sayılı sorusunda, Kahramanmaraş Terziler ve
Konfeksiyoncular Esnaf ve Sanatkârlar Odasına ait altmış yedi
iş yeriyle ilgili proje sorulmaktadır. Bu projeyle ilgili 30 milyon
290 bin Türk liralık kaynak ayrılmıştır. 2012
yılında 3 milyon 800 bin Türk liralık ödenek
ayrılmış olup bu projenin 2013 yılı sonunda
bitirilmesi hesaplanmaktadır.
Sayın Ensar Öğütün (6/772) sayılı
sorusunda Organize sanayi bölgeleri yaygınlaştırılacak
mı? diye ifade ediyor. Evet, organize sanayi bölgeleri de ihtiyaç hâlinde
ve illerin müracaatlarına göre az önce ifade ettiğim kriterler de
dikkate alınarak yaygınlaştırılmaktadır.
Ardahanda da bir organize sanayi bölgesinin altyapı ihalesini
yaptık, temelini de geçen yıl attığımızı
hatırlıyorum.
Yine Sayın Mesut Dedeoğlu, Kahramanmaraş
Milletvekilimiz, esnaf ve sanatkârların KOSGEB kredilerinden
yararlanmasıyla ilgili soru soruyor (6/870)de. Az önce söylediğim
gibi, KOSGEB kredilerinden esnaf ve sanatkârlarımızın
yararlanması yüzde 40lar seviyesine ulaşmıştır.
Zaten, esnaf ve sanatkârlarımız birkaç yıldır KOSGEBle
ilişkili hâle gelmişlerdir. Ayrıca, esnaf ve
sanatkârlarımızın durumunu iyileştirecek Esnaf ve Sanatkâr
Değişim, Dönüşüm ve Destek Strateji Planı da uygulamaya
girmiş, bu plan çerçevesinde uygulamalar devam etmektedir.
Sayın Ensar Öğüt yine (6/1072) sıra
sayılı sorusunda, organize sanayi bölgelerinin
yaygınlaştırılması konusunu tekrar sormuşlar.
Yine bu soruya da aynı şekilde cevap vermek istiyorum. Müracaat
oldukça illerin durumuna göre organize sanayi bölgeleri
yaygınlaştırılmaktadır.
Sayın Başbakanımıza sorulan sorular
var.
Sayın İhsan Özkes (6/570) sayılı
soruda, Eskişehir Seyitgazi ilçesi Battalgazi Külliyesinde elektrik
kesintisi olduğundan söz ediyor. Burada restorasyon
çalışmaları olması nedeniyle bazı
sıkıntılar yaşanmıştı ancak restorasyon
çalışmaları tamamlandı ve kesin kabul noktasına
gelindi, kesin kabul işlemleri yapılmaktadır. Bu işlemler
yapılırken günün belirli saatlerinde ziyarete açılmış
ve ibadet etmek isteyen vatandaşlarımız için, onların
mağdur olmaması için de gerekli tedbirler alınmıştır.
Yine Sayın Özkes, (6/559)
sayılı sorusunda, Diyanet İşleri
Başkanlığının yaptığı gezilerdeki
harcırahları sormaktadır. Değerli arkadaşlar, bu
harcırahların hepsi, Harcırah Kanunu çerçevesinde özellikle yurt
dışı geziler için yapılmaktadır ama yurt içi gezilerin
hiçbir tanesinde ne Diyanet İşleri Başkanı ne başkan
yardımcıları, herhangi bir şekilde harcırah
almamaktadırlar, kendi istekleriyle, yurt içindeki gezilerden
harcırah almama konusundaki duyarlılıklarını devam
ettirmektedirler.
2010 yılı Kutlu Doğum
Haftası etkinlikleriyle ilgili harcamaları soruyor (6/527)
sayılı sorusunda Sayın Özkes. Değerli arkadaşlar, bu
çerçevede, 550.341 Türk lirası harcama yapılmış Diyanet
İşleri Başkanlığı tarafından ancak
harcamaların önemli bir bölümü de Diyanet Vakfı şubeleri marifetiyle
yapılmaktadır. Diyanet İşleri
Başkanlığımızca, 2010 yılı Kutlu Doğum
Haftası nedeniyle 550.341 Türk lirası harcama
yapılmıştır.
Türkiyedeki cami
sayısını ve yıllar itibarıyla artışları
soruyor Sayın Özkes. Değerli arkadaşlar, Diyanet
İşleri Başkanlığı, 1984 yılından bu
yana cami istatistikleri tutmaktadır. 1984 yılında Türkiyede
54.667 cami varken bugün, 2010 yılı sonu itibarıyla 81.984
caminin Türkiyedeki varlığını biliyoruz. Türkiye'nin
nüfusuyla mütenasip, yaklaşık olarak bin kişiye bir caminin düştüğü
bir ülke olduğumuzu bu rakamlardan gördüğümüzü ifade etmek isterim.
Sayın Alim Işık,
Başbakanlık korumaları ve gereçleriyle ilgili bir soruyu
(6/467)de sormaktadır. Değerli arkadaşlar,
Başbakanlık korumalarıyla ilgili çalışmalar
İçişleri Bakanlığımız çerçevesinde yürütülüyor.
Örtülü ödenekle ilgili, aynı şekilde, sorusu
devam ediyor. Örtülü ödenek, kapalı istihbarat ve kapalı savunma
hizmetleri, devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleriyle devletin
itibarının gerekleri, siyasi ve sosyal kültürel amaçlar ve
olağanüstü hizmetler ile ilgili hükûmet icapları için
kullanılmak üzere Başbakanlık bütçesine konulan ödenektir. Bu
ödenek genel bütçe başlangıç ödeneklerinin toplamının binde
5ini geçemez -bu rakam çerçevesinde- ve bu harcamaların mahiyetiyle
ilgili Başbakanlık faaliyet raporunda 2007 yılından beri
ayrıntılar verilmektedir. Bu ayrıntıları faaliyet
raporundan arkadaşlarımız görme imkânına sahip
olacaklardır.
Yine, Sayın Özkes, İstanbul Milletvekilimiz,
Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili, yolluk ve
ödeneklerle ilgili sorusunu tekrarlamış. Aynı şekilde ifade
etmek istiyorum: Yurt dışı harcırahlar 6245
sayılı Harcırah Kanununa göre yapılıyor, yurt
içindeki harcırahlar ise Diyanet İşleri Başkanı ve
başkan yardımcıları tarafından
alınmamaktadır. Bunu bir kere daha ifade ediyorum.
Sayın Özkes Erciş için camilerde toplanan
yardımı sormaktadır (6/433) sayılı sorusunda.
Değerli arkadaşlar, 28/10/2011 tarihinde Cuma günü camilerdeki
yardım kampanyasında 34 milyon 479 bin 43 Türk lirası
toplanmış, 66.818 Amerikan doları toplanmış, 94.338
euro toplanmıştır. Bu miktarlar ilan edilmiş olan
miktarlardır.
Yine, Sayın Özkes, (6/410) sayılı
sorusunda, Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili
harcırah sıralamasını, ülkelere göre mukayesesini
istemiştir. Hacılarla ilgili, Diyanet kâr etmekte midir? diye ifade
etmektedir. Hac organizasyonlarından Diyanet İşleri
Başkanlığı herhangi bir kâr amacı gütmemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, süreniz doldu.
Toparlar mısınız lütfen.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
NİHAT ERGÜN (Devamla) Sadece döviz artışları için bir
ihtiyaç akçesi ayrılmaktadır. Eğer o ihtiyaç akçesine ihtiyaç
olmazsa o ihtiyaç akçesi de bir sonraki yılın bütçesinde hac
harcamalarıyla ilgili bütçesi rakamları içerisinde yer almakta ve bir
kâr organizasyonu olarak hac organizasyonlarını Diyanet
İşleri Başkanlığımız görmemektedir.
Bu soruları bu kadarıyla
cevaplamış oluyorum. Birkaç soru kaldı, onları da
başka bir vesileyle cevaplayacağımızı ifade ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, soru
sahiplerinin yerlerinden çok kısa açıklama isteme gibi bir
uygulamamız var.
Açıklama isteyen milletvekili var
mı, soru sahibi?
Sayın Işık, buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana cevapları
nedeniyle teşekkür ediyorum. Ancak özellikle Kahveciler Odasına
kayıtlı olan kahveci, çay
ocağı ve İnternet kafe işletmecileri KOSGEB
kredilerinden maalesef yararlanamadıkları için ciddi
sıkıntı içerisindedirler. Özellikle sigara
yasağının uygulamaya konulmasından bu yana bu grup esnaf bu
kredi desteğine ihtiyaç duymaktadır. Bu konuda bir düzenlemeye
ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Eğer bunu kısa sürede
gerçekleştirebilirseniz o esnaf grubumuz da en azından bir
kısım imkânlardan yararlanabilecektir.
Başbakanın korumalarıyla
ilgili sorumuza maalesef cevap alamadık. İçişleri
Bakanlığı tarafından yürütülmesi tabii ki
doğaldır ama şu anda Başbakanın korunması
amacıyla farklı illerde çok sayıda güvenlik ve koruma
görevlisinin olduğu basında da yer aldı. Bu konuyla ilgili bir
açıklamada bulunursanız en azından kafalardaki soru
işaretleri cevaplanmış olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Işık.
Sayın Halaman
ALİ HALAMAN (Adana) Ben,
teşekkür ediyorum Sayın Bakanım, bu cevaplardan dolayı
teşekkür ederim ama yeterli bulmadım. 2001 yılında Adanada
organize sanayi bölgelerinin
birçoğu tamamlandı. 2001 yılında yine Kozanda büyük bir
organize sanayi bölgesi kuruldu. On sene geçti, içinde ciddi bir yani
teknolojiyi, sanayiyi ifade edici bir yatırım da olmadı.
Kişisel, bir iki arkadaşımızın yapmış
olduğu paketleme tesisi var. Ben Sayın Bakanımdan on sene olmasına
rağmen bu organize sanayi bölgelerinin içinin dolması için
kişileri önemseyen, yatırımcıyı önemseyen teşvik
ve cazip krediler çıkamaz mı?
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Öğüt
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, teşekkür ederim
sorularıma cevap verdiğiniz için. Yalnız Ardahan Küçük Sanayide
2 milyon TL harcama yapıldı altyapıya, bu altyapı hakikaten
çok bozuk çıktı. Şu anda da toprak kabardığı için
insanlar dükkânlarını açamıyorlar. Lütfen bu Ardahan Küçük Sanayisine
bir müfettiş gönderin ve oraya yapılan 2 milyon YTLnin de boşa
gittiğini göreceksiniz. O konuda ben hassasiyetinizi istirham ediyorum.
Bir de, Ardahana gittiğinizde KOBİ
desteklerine kredi anlamında destek vereceğinizi söylemiştiniz.
Şu ana kadar hiçbir destek verilmedi. Ardahandaki işletmeciler
bankaya müracaat etmelerine rağmen daha destek ve plasman gelmediğini
söylüyorlar. Bu konuda hassasiyetinizi rica ediyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Ören, sizin sorunuz yok ama size bir dakika
Buyurun efendim.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- Manisa Milletvekili Hasan Örenin,
organize sanayi bölgeleriyle ilgili sorulara cevap olarak Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığının görüşünü bildirmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Bakanım, organize
sanayilerde, yazılı soru önergelerimize verdiğiniz cevapta,
örneğin Manisa-Turgutlu Organize Sanayi Yönetim Kurulunun verdiği
cevaba göre bizim soru önergelerimize cevap veriyorsunuz. Halbuki buralarda
yapılan usulsüzlüklerle ilgili soru önergelerimizde, usulsüzlük yapan
yerin verdiği cevapları doğru kabul etmek mümkün müdür?
Bakanlığınızın organize sanayiler üzerinde denetim
yetkisinin olduğunu biliyoruz. Bundan sonraki yazılı soru
önergelerimizde Bakanlığınızın görüşü
sorduğumuz organizeyle ilgili sorulara cevap olursa sorduğumuz
sorunun da tahmin ediyorum cevabını almış oluruz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ören.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sıra yer
alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon ? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün;
31.05.2006 Tarihli ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi ve İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem
İnce ile 81 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
2.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün; 31.05.2006 Tarihli ve 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili
Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 81 Milletvekilinin; Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/566, 2/58, 2/137) (S.
Sayısı: 171)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 29 Şubat 2012 Çarşamba günü
saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.07
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 23/02/2012 tarihli 70inci Birleşim Tutanak Dergisinin 52nci sayfasında yer almaktadır.