TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
8inci
Birleşim
18
Ekim 2011 Salı
(TBMM Tutanak
Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan
ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile
konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde
belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı, TBMM Başkan Vekili
Şükran Güldal Mumcunun, Anayasa yapma sorumluluğu altına giren
Türkiye Büyük Millet Meclisinin her şeyden önce Türkiye Cumhuriyetinin
Atatürkün belirlediği kurucu felsefesini yansıtan temel ilkelerini
korumak zorunda olduğuna; özgürlükçü demokrat bir anayasa yapmak için
başta Türk Ceza Yasası olmak üzere yasalarımızdaki
antidemokratik düzenlemeleri temizlemek gerektiğine; kanun hükmünde
kararnamelerle yasama yetkisinin yürütme tarafından gasbedildiğine;
başta Meclisimizi kuran Mustafa Kemal Atatürk ve tüm Kurtuluş
Savaşı kahramanlarımızı şükran ve saygıyla
andığına; PKK terörü sonucunda öldürülen
üniformalı-üniformasız tüm yurttaşlarımıza rahmet ve
Genel Kurula kolaylıklar ve başarılar dilediğine ilişkin
konuşması
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili
Emine Ülker Tarhanın, yargı
bağımsızlığı ve yeni Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulunun yapılanmasına ilişkin gündem
dışı konuşması ve
Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
2.- Adıyaman
Milletvekili Muhammed Murtaza Yetişin, Dünya Yoksullukla Mücadele Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın,
Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Adalet
Bakanı Sadullah Erginin partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
4.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, İstanbul Milletvekili Halide İncekaranın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, adalet
duygusunu rencide edecek gelişmeler karşısında Türkiye
Büyük Millet Meclisinin adaletin doğru tecelli etmesi için
çalışması gerektiğine, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu
hususun peşinde olacaklarına ilişkin açıklaması
2.- Bursa Milletvekili İlhan Demirözün, Dünya
Gıda Gününe ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, TRTnin sansür uygulamalarına ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, TBMMde yapılmakta olan binanın inşaatında
çalışan Mustafa Bulut isimli bir işçinin geçirmiş
olduğu iş kazasına ve ülkemizin iş kazaları ve iş
güvenliği hususunda Avrupada birinci, dünyada üçüncü sırada
olduğuna ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, AK
PARTİ İktidarında yoksulluğun azalmadığına,
halkın yoksulluk ve sefalet içinde olduğuna ilişkin
açıklaması
6.- Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın,
Azerbaycan Cumhuriyetinin 20nci bağımsızlık yıl
dönümünü kutladıklarına ilişkin açıklaması
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanının seçim
öncesinde 2.500 dolayında ziraat mühendisi ve veteriner hekimin 2011
yılı içerisinde istihdam edileceği sözünü verdiğine, bu
konuda açıklama yapması gerektiğine ilişkin
açıklaması
8.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun,
Adalet Bakanının konuşma üslubuna, TBMMde çok daha itidalli ve
dikkatli olunması gerektiğine ilişkin açıklaması
9.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Mardin,
Nusaybin, Kızıltepe, Urfa, Muğla ve Aydında 78in üzerinde
parti üyesinin, belediye başkan vekillerinin ve belediye meclis üyelerinin
gözaltına alındığına ilişkin açıklaması
10.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Azerbaycan Cumhuriyetinin 20nci bağımsızlık
yıl dönümünü kutladıklarına ilişkin açıklaması
11.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün, F tipi
cezaevlerinde tutuklu bulunan 503 üniversite ve lise öğrencisine
ilişkin açıklaması
12.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, son
günlerde Hükûmetçe yapılan zamlara ilişkin açıklaması
13.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin, ataması
yapılmayan öğretmenlerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
14.- Edirne Milletvekili Kemal Değirmenderelinin,
Edirne ilinde ürününü satış imkânı bulamayan çeltik çiftçilerinin
mağduriyetlerinin Toprak Mahsulleri Ofisince giderilmesine ilişkin
açıklaması
15.- Adana Milletvekili Mehmet Necati
Çetinkayanın, Adana iline yapılan hizmetlere ilişkin
açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşinin, Adalet Bakanının Avrupa Birliği İlerleme
Raporundan bazı bölümleri okumadığına, aynı raporda
ifade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle
karşılaşılan olayların çokluğu endişe
sebebidir denildiğine ilişkin açıklaması
17.- Adana Milletvekili Fatoş Gürkanın,
Adana iline yapılan yatırımlar için Başbakan ve bakanlara
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
18.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Azerbaycan Cumhuriyetinin 20nci bağımsızlık yıl
dönümünü kutladıklarına ilişkin açıklaması
19.- Kahramanmaraş Milletvekili Yıldırım
Mehmet Ramazanoğlunun, KCK davasından dolayı tutuklananlar
hakkında kamuoyunda çok ciddi bilgi kirliliği olduğuna,
tutuklananların gerçek sayısının 601 olduğuna
ilişkin açıklaması
20.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkinin,
Hatay ilinin Dörtyol ilçesinde meydana gelen dolu afetine ilişkin
açıklaması
21.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün,
Azerbaycan Cumhuriyetinin 20nci bağımsızlık yıl
dönümünü kutladıklarına ilişkin açıklaması
22.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, AK
PARTİ milletvekillerinin Adanada bir şey yok, her şeyi
yaptık. dediklerine; Adanada yaptıklarını kürsüden
anlatmalarına ilişkin açıklaması
23.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru ile
yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allahtan rahmet
dilediğine ve terörü kınadığına ilişkin
açıklaması
24.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde şehit
edilen 5 polis memuru ile yaşamını yitiren 2 sivil
vatandaşa Allahtan rahmet dilediğine ve terörü
kınadığına ilişkin açıklaması
25.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Bitlis
ilinin Güroymak ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru ile
yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allahtan rahmet
dilediğine ve terörü kınadığına ilişkin
açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, AK
PARTİ Bursa Milletvekili Hüseyin Şahinin Başbakana dokunmak
ibadettir şeklindeki sözüne ilişkin açıklaması
27.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde yaşanan olaylardan üzüntü
duyduklarına ve sorunlara Mecliste çözüm üretilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
28.- Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın,
Diyarbakırda 77 bin oyun gasbedilmesine, bile bile aday olan Hatip
Diclenin ve Barış ve Demokrasi Partisinin neden olduğuna
ilişkin açıklaması
29.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Bitlis ilinin
Güroymak ilçesinde yaşanan olaylardan üzüntü duyduklarına ve
sorunlara Mecliste çözüm üretilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
30.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın kendi inancı
dışındaki inançları yok saydığına
ilişkin açıklaması
31.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgünün, Bitlis
ilinin Güroymak ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru ile
yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allahtan rahmet
dilediklerine ve terörü kınadıklarına ilişkin
açıklaması
32.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Bitlis
ilinin Güroymak ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru ile
yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allahtan rahmet
dilediğine ve epilepsili bir hastaya askerlik yaptırılmasının
incelenmesi gereken bir konu olduğuna ilişkin açıklaması
33.- Adıyaman Milletvekili Salih
Fıratın, Adıyamanda okula gitmek isteyip de gidemeyen binlerce
çocuğun Egede, Akdenizde ve Güneydoğuda pamuk tarlalarında
çalıştığına ilişkin açıklaması
34.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin,
muhalefet milletvekillerinin başka illerle ilgili değil, kendi
illeriyle ilgili soru önergesi vermeleri gerektiğine ilişkin
açıklaması
35.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçildikleri bölgeyi veya kendilerini
seçenleri değil, bütün Milleti temsil ettiğine ilişkin
açıklaması
36.- İstanbul Milletvekili Ünal
Kacırın, İç Tüzükün
yerinden açıklamayla ilgili 60ıncı maddesinin istismar
edildiğine ilişkin açıklaması
37.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının, İç Tüzükün yerinden açıklamayla ilgili
60ıncı maddesinin istismar edildiğine ilişkin
açıklaması
38.- Kütahya Milletvekili İdris Balın,
doğruyu söylemeye ilişkin Aristonun sözüne ilişkin
açıklaması
39.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Başbakanın Van Belediye Başkanını
ziyaret etmediğine ilişkin açıklaması
40.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ağrı iliyle ilgili vermiş olduğu soru önergesinin
Ağrı iline katkı sunduğuna ilişkin
açıklaması
41.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Ağrı Milletvekilinin Herkes kendi bölgesiyle ilgili soru önergesi
versin şeklindeki açıklamasının Anayasaya
aykırılığına, İstanbul Anadolu yakasının
Mezarlıklar Müdürlüğüne yüksek ziraat mühendisinin
atanmasının uygun olmadığına ve ataması
yapılamayan öğretmenlere ilişkin açıklaması
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan ve 25
milletvekilinin, Kaz Dağlarındaki çevre sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/20)
2.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer ve 28
milletvekilinin, Mersin-Akkuyuda kurulması planlanan nükleer santralin
başta insan ve hayvan sağlığı ile gıda üzerindeki
etkileri olmak üzere tüm etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/21)
3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 23 milletvekilinin, tahıl ürünlerinin üretim ve
tüketiminin planlanmasında karşılaşılan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/22)
B) Gensoru Önergeleri
1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, bazı soruşturma
ve operasyonlarda kolluk güçlerine hukuka aykırı uygulamalar
yaptırdığı; açıklamalarında
kullandığı bazı ifadelerle Devlet adamı ciddiyetinden
uzaklaştığı; görev ve sorumluluklarını kötüye
kullandığı iddiasıyla İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/1)
C) Tezkereler
1.- Amerika
Birleşik Devletleri Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/546)
2.- Azerbaycan Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/547)
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve
arkadaşları tarafından (84 sıra no.lu), TSK bünyesinde
adı intihar ve kaza kurşunu olan şüpheli asker ölümlerinin tüm
boyutları ile araştırılarak, alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 18/10/2011 Salı
günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu
önerisi
2.- Ataması yapılmayan öğretmenlerin
yaşadığı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 18/10/2011 Salı
günkü birleşiminde okunarak, görüşmelerinin aynı birleşiminde yapılmasına
ilişkin Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisi
3.- Bazı soruşturma ve operasyonlarda kolluk
güçlerine hukuka aykırı uygulamalar yaptırdığı;
açıklamalarında kullandığı bazı ifadelerle Devlet
adamı ciddiyetinden uzaklaştığı; görev ve
sorumluluklarını kötüye kullandığı iddiasıyla
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkındaki
(11/1) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun
25/10/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına; gündemdeki
sıralama ile çalışma saatlerin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, TBMMde
kullanılan bilgisayarların internet güvenliğine ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/4)
2.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşinin, TBMM TV yayınlarının
sınırlandırılmasına ilişkin soruları ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın
cevabı (7/525), (7/526)
3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
Anayasa değişikliği çalışmaları kapsamında
Anayasa hukukçuları ile yapılan görüşmeye ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın
cevabı (7/527)
18 Ekim 2011 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: M. Bilal MACİT
(İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
------ 0 ------
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8inci Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yeter sayımız
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce sayın
milletvekilleri, izninizle bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşmak
istiyorum.
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı, TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcunun,
Anayasa yapma sorumluluğu altına giren Türkiye Büyük Millet
Meclisinin her şeyden önce Türkiye Cumhuriyetinin Atatürkün
belirlediği kurucu felsefesini yansıtan temel ilkelerini korumak
zorunda olduğuna; özgürlükçü demokrat bir anayasa yapmak için başta
Türk Ceza Yasası olmak üzere yasalarımızdaki antidemokratik
düzenlemeleri temizlemek gerektiğine; kanun hükmünde kararnamelerle yasama
yetkisinin yürütme tarafından gasbedildiğine; başta Meclisimizi
kuran Mustafa Kemal Atatürk ve tüm Kurtuluş Savaşı
kahramanlarımızı şükran ve saygıyla
andığına; PKK terörü sonucunda öldürülen
üniformalı-üniformasız tüm yurttaşlarımıza rahmet ve
Genel Kurula kolaylıklar ve başarılar dilediğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN - Hepinizin bildiği
gibi, Fransızca kökenli parlamento sözcüğü, dar anlamıyla
konuşulan yer demektir. Geniş anlamda ise halkın
sorunlarının halk tarafından seçilen sizler gibi halk
temsilcileri arasında tartışıldığı, çözümlerin
bulunduğu yer diyebiliriz. Bu işlevlerini yasa yaparak yerine getiren
parlamentolar, yargı ve yürütme organlarının
uygulayacağı yasaları yapan yerlerdir. Parlamentolar yürütme
organının denetlendiği yerlerdir aynı zamanda.
Parlamentonun yargıyla birlikte yerine getirdiği bu işlev
yürütme erkini elinde bulunduranların keyfîliğe yönelmesini önlemek
açısından özellikle önemlidir.
İnsanlığın
demokrasi uğrunda verdiği mücadelenin bu noktaya kolayca geldiği
söylenemez. Orta Çağın iktidar sahipleri olan krallar, kendilerini
Tanrının yeryüzündeki temsilcisi olarak görmüşler, kendilerine
itaatsizliği de Tanrıya itaatsizlik olarak nitelemişlerdir. Bu
zorbalıklara karşı mücadele son derece zorlu, kanlı,
acımasız olmuştur.
Tanrı, iradesini hâkim
kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır, yeryüzündeki
kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrıyı
kullanırlar. sözleriyle ünlü, İtalyan düşünür, gök bilimci ve
din adamı Bruno, bu düşünceleri ve sözleri yüzünden
zamanının engizisyon mahkemesinde 1600 yılında Romada
yakılarak öldürülmek suretiyle cezalandırılmıştır.
Gerçekleri dile getirmenin bedeli, günümüzde, Brunonun akıbeti
olmamalıdır. Parlamentoların da düşüncelerin ve gerçeklerin
özgürce dile getirilebildiği yer olması gerekir.
Günümüzde gücünü Tanrıdan
aldıklarını söyleyen ve iktidarları babadan oğla geçen
krallar ve sultanlar yoktur ama onların yerine Fransız siyaset
bilimci Maurice Duvergerin deyimiyle, seçimle gelen krallar da gelmemelidir.
Bu nedenledir ki Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
sözü, kesinlikle, Egemenlik kayıtsız şartsız seçimle gelen
krallarındır. anlamına gelmez.
Sayın milletvekilleri, hepinizin
bildiği gibi, parlamento ve siyasetin birincil görevi halkın en iyi
koşullarda yaşamasını, yoksulluğun önlenmesini,
kimsenin kimseye muhtaç olmamasını sağlayacak düzenlemeler
yapmaktır. Bu düzenlemeler yapılırken sadaka
anlayışından değil, yurttaşlık hakkı
anlayışından, sosyal devlet anlayışından hareket
etmek gerekir -özellikle günümüzde- çünkü ünlü bir yazarın deyişiyle Sadaka
vermekten duyulan haz mağrur, ahlaksız bir hazdır
Sadaka,
vereni de alanı da bozar. Üstelik amacına da varamaz, çünkü sadece
yoksulluğu kökleştirir.
Sayın üyeler, Meclisimizin önünde
bir anayasa yapma görevi bulunmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk
tarafından kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi bir anayasa yapmak
sorumluluğu altına girmiş ise her şeyden önce Türkiye
Cumhuriyetinin yine Atatürkün belirlediği kurucu felsefesini
yansıtan temel ilkeleri -başta değiştirilmesi teklif dahi
edilmeyecek ilk üç madde olmak üzere- korumak zorundadır. Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak özgürlükçü, demokrat bir anayasa yapmak niyetine
gerçekten sahip isek bunun en iyi göstergesi -başta Türk Ceza Yasası
olmak üzere- yasalarımızdaki antidemokratik düzenlemeleri temizlemek
olacaktır. Bu antidemokratik unsurların temizlenmesi Uzlaşma
Komisyonunun çalışmalarına da engel değildir. Bu çerçevede,
yargıyı yeniden düzenleyen son Anayasa değişikliklerinin
demokrasinin olmazsa olmazı sayılması gereken kuvvetler
ayrılığı ilkesi ve demokrasiyle bağdaşıp
bağdaşmadığını önemle dikkatlerinize sunuyorum.
Hukuk devleti, demokrasinin olmazsa
olmaz koşuludur. Hukuk devleti, başka hususların yanı
sıra mevcut Anayasa ve yasaların da uygulanması demektir.
Uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olduğunu, iç hukukla
uyuşmazlık hâllerinde uluslararası sözleşmenin üstün
olduğunu düzenleyen mevcut Anayasanın 90ıncı maddesi de
uyulması gereken bir hukuk kuralıdır. Bütün milletvekillerini bu
çatı altında toplayarak eksikli yasama görüntüsünü ortadan
kaldırmak da bu Meclisin görevidir. Bu çerçevede, yargının
Anayasaya aykırı davranmayacağına inanmak istiyorum.
Öte yandan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak daha demokratik anayasa için çaba harcarken kanun hükmünde
kararnamelerle ülke yönetmenin yasama yetkisinin yürütme tarafından
gaspı demek olduğu açıktır çünkü darbe dönemlerinin
zihniyetinin bir ürünü olması nedeniyle zaten antidemokratik olan bu
kararnameler
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın
Başkan, orası siyaset kürsüsü değil ki Başkanlık
kürsüsü.
BAŞKAN -
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin onayına da sunulmamaktadır.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Başkanlık kürsüsünde siyaset mi yapacaksınız?
BAŞKAN - Bu durumun demokrasi için
yarattığı tehlikeyi daha demokratik anayasa yapmaya
hazırlanan siz değerli üyelerin dikkatine sunuyorum. Demokrasiyi her
boyutuyla ülkemizde yerleştirmek için bu kadar çaba harcarken parasız
öğretim isteyen -pankart açtıkları için- öğrencileri,
yayımlanmayan kitapları için gazetecileri tutuklamak
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan)
Tarafsız olun Sayın Başkanım.
BAŞKAN -
yaman bir çelişkidir
oysa düşünce açıklama, eleştiri ve muhalefet etme özgürlükleri
korunup geliştirilmeden
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın
Başkan, daha açış konuşmasında
tarafsızlığınızı yitirdiniz.
BAŞKAN -
demokrasiyi her
boyutuyla yerleştirmek, hepinizin bildiği gibi,
imkânsızdır.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Daha
açış konuşmasında tarafsız
olmadığınızı ortaya koyuyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, terör bir insanlık suçudur, bunu herkes kabul etmektedir
ama birileri de bu insanlık suçunu işlemeye devam etmektedir öyleyse
bu suçu kimlerin işlediği kadar, kimlerin desteklediğini de
artık düşünmek ve görmek zorundayız.
DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye)
Sayın Başkanım, grup toplantısında değiliz.
BAŞKAN - Sadece ülkemizde
değil bütün dünyada insanları etnik ve dinsel kimlikleri üzerinden
teröre teşvik edenler ve hele bundan nemalananlar, en masum ve en basit
ifadeyle, insanlığa karşı suç işlemektedirler. Günümüz
dünyasında insanlık, insan olma yolunda ilerlemeyi, gerçekten insan
olmayı mı seçecektir yoksa insanlıktan gittikçe
uzaklaşmayı mı? İnsanlığın geleceği bu
sorunun yanıtına bağlıdır.
Değerli üyeler, gazi Meclisimiz,
kuruluş savaşının en şiddetli günlerinde önce ordu
taleplerine rağmen, Mustafa Kemal Atatürkün önce Meclis, sonra ordu
anlayışıyla oluşmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi,
Mustafa Kemal Atatürkün Türkiye Cumhuriyetini kurarken ortaya koyduğu
kuruluş felsefesine aykırı hiçbir işleme onay vermemelidir.
Türkiye elbette daha demokrat, daha özgür, daha güzel günler görecektir.
Ülkenin en yetkili organı, tüm sorunların çözüm yeri olarak bu Meclis
de elbette bu doğrultuda üzerine düşeni yapacaktır ama asla
silah tehdidi altında değil.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi
tamamlarken başta Meclisimizi kuran Mustafa Kemal Atatürk ve tüm
Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızı şükran ve
saygıyla anıyor, son dönemde PKK terörü sonucunda öldürülen
üniformalı-üniformasız tüm yurttaşlarımızı rahmet
ile anıyor, yüce Meclise de kolaylıklar ve başarılar
diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan)
Öldürülen değil şehit edilen.
BAŞKAN - Şimdi, gündeme
geçiyoruz sayın milletvekilleri.
ÜNAL KACIR (İstanbul) CHP
bildirisi okudunuz herhâlde.
BAŞKAN Görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
yargı bağımsızlığı ve yeni Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu yapılanması hakkında söz isteyen
Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhana aittir.
Buyurunuz Sayın Tarhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır,
aşmamanızı rica edeceğim.
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhanın,
yargı bağımsızlığı ve yeni Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun yapılanmasına ilişkin gündem
dışı konuşması ve
Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, bir
yargıç istifa etti geçen gün. Yirmi beş yıl daha
çalışabilirdi, buna zamanı vardı ve şöyle diyordu
istifa dilekçesinde: Türk yargısının hukukun üstünlüğü ve
halka adalet dağıtmak ülküsünden uzaklaşması bana bu
kararı verdirtti. Bir diğeri ise dün istifa etti, mesleğinden
koptu, kopartıldı. On sekiz yıl daha görev yapabilirdi.
Şöyle diyordu: Bugünlere kadar yargıç olan, ulusun yargıcı
olan ben, birilerinin yargıcı olmamak için mesleğimden istifa
ediyorum.
Yargının ve majestelerinin
hizmetkârı olmasına dayanamayan yargıçların istifaları
gündeme gelecek gibi görünüyor. Tutuklamalara muhalefet şerhi koyan
yargıçların sürgün ya da emekliliğe zorlanmaları gibi,
bunların da devam edeceğini anlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, bir
tedbir olan tutuklama, şüpheli ile arasındaki bir hesaplaşmaya
dönüştü yargıçların. Karanlıkta göz kırpmaya,
ayağa kalkmayandan rövanş almaya dönüştürenlere belki tepkiydi
arkadaşlarımızın istifası. Yargılanan herkese
terörist muamelesi yapıp Sen suçunu bilirsin, yat içerde! diyen,
demokratik itiraz haklarını kullananları tutuklayan zihniyete
tepkiydi bunlar. İstanbul Üniversitesi sanki yasa dışı bir
örgüt karargâhıymış gibi, öğrencilerin hepsi birer
teröristmiş gibi bir yıllık arama kararlarına tabi
tutulmasına, bugün itibarıyla 503 üniversite öğrencisinin
tutuklu bulunmasına tepkiydi bunlar.
Silivriye giden var mı
aranızda değerli milletvekilleri? (AK PARTİ
sıralarından Çok, çok! sesleri) Yoktur, çünkü ilgi
alanınıza girmiyor sizin.
SONER AKSOY (Kütahya) Var, var.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Biz her
gün halkın içindeyiz.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) Biz
biliyoruz ki 12 Eylül 80 darbesinin simgesi Mamak ve Diyarbakır
cezaevleridir, 12 Eylül 2010 darbesinin simgesi ise Silivri cezaevidir. Tarih
bunu yazacaktır değerli milletvekilleri. (CHP sıralarından
alkışlar)
Postmodern darbe dönemlerinin postmodern
işkence metotları uygulanmaktadır orada. Halkın
temsilcileri tecride tabi tutulmakta, ölmeye yatırılmaktadır
orada, Silivride. Bir yargıç olarak deneyimim bu yargılamayı
açıklamaya kesinlikle yetmiyor. Halkın iradesine nafile çapraz
sorgular yapılıyor orada. Duruşma salonu adı verilmiş
bir infaz kurumuna birbiriyle tamamen ilintisiz fikirler ve kişiler
doldurulmuş, aynı örgüte hizmet etmekle suçlanıyorlar. Bununla
da yetinilmediği ve gözdağı verilircesine yeni cezaevleri
inşa ettiğiniz de anlaşılıyor.
Halkın
kürsüsünden sesleniyorum: Halkın seçtiği ve 1,5 milyon kişinin
oy verdiği 8 milletvekili bugün tutuklu, bugün tutsak. Tutulmuşlar ve
görevlerini yapamaz hâle getirilmişler.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Sizin Yargıtayda
çalıştığınız döneme sorun onu.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Devamla) Henüz bir suç işlediklerini kimse söyleyemez.
Yargılanmalarına kimsenin bir şey diyeceği yok ancak bugün
demokrasi, 1,5 milyon kişinin iradesi hapistedir ve rehindir. Demokrasiyi
iyi hâlli bir mahkûma dönüştürmeye çalışmaktasınız ki
buna ilk karşı çıkması gerekenler halkın
temsilcileridir, topyekûn bu Meclistir değerli milletvekilleri. (CHP
sıralarından alkışlar)
NUREDDİN
NEBATİ (İstanbul) Siz halkın iradesinin nasıl
gasbedildiğini daha iyi bilirsiniz.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Devamla) Milletvekillerini görev yapamaz kılan bu sahte
davaları kimin yönetip yönlendirdiği artık bir sır
değil, bunu hepimiz biliyoruz. Evet, biz biliyoruz ki adalet ve demokrasi
kılığına da girse aslında diktatörlük diktatörlüktür
değerli milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)
Peki, kim
yarattı bu canavarı? Kim yargıyı yürütmenin yedeğine
ve cebine koydu sizce, bir bakalım mı? Bir yıl önce Adalet
Bakanlığında hazırlanan ve referandumdan aylar önce adliye
adliye gezdirilerek vaat ve tehditlerle hayata geçirilen liste skandalıyla
taçlandırılan yeni HSYK kimin hizmetinde değerli
milletvekilleri? Yargıtayda blok oy uygulaması ile yerel
mahkemelerdeki tüm dosyaların kaderini tek bir işarete, düğmeye
basmaya mahkûm eden kimin yargısıdır değerli milletvekilleri?
İktidara dokunan Deniz Feneri soruşturmasında görevini yapan
savcıları türlü komplolarla yıldıran, saldıran,
Dokunanı yakarım. mesajını sürekli güncelleyen kimin
yargısıdır değerli milletvekilleri? Bugün de artık suç
vasfını değiştirerek
O dosyanın suç vasfını
değiştirmeye çalışıyorlar ve üstünü, bu utancı,
yüz yılın utancını kalın bir örtü gibi örtmeye
çalışan kimin yargısıdır değerli milletvekilleri?
Düşünenler için tutukluluk süresini bir dünya rekoruna, on yıla, on
yıla
Canice cinayet işleyenleri de sokaklara salan kimin
yargısıdır sizce? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Parasız eğitim isteyen Bernayı ve Keremi on dokuz
ay boyunca hapislere tıkan
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Bunu size sormak lazım.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla)
Parasız eğitime ihtiyacı olmayanlar bunu bilmezler tabii.
Sizlerin bilmesine imkân yok. Ne demek istediklerini, evet
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Tarhan.
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Biz nereden geldiğimizi iyi biliyoruz.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) Siz
anlayamazsınız, yabancı uyrukluymuş gibi
(CHP
sıralarından alkışlar)
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Biz çok iyi biliyoruz, geçmişimizi de biliyoruz
geleceğimizi de Allahın izniyle.
BAŞKAN Hükûmet adına Adalet Bakanı
Sayın Ergin.
Buyurunuz efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Genel Kurulu,
değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz önce bu kürsüden konuşan Cumhuriyet Halk Partisi
Sayın Grup Başkan Vekili, yeni HSYK ve yargı
bağımsızlığı konusunda söz istemişti Meclis
Başkanlığından ve bu kürsüye geldiğinde sekiz, on tane
münferit, yargıdaki devam etmekte olan soruşturma ve yargılamalara
ait birtakım tespitlerle sözlerini tamamladı. Ancak, yeni
HSYKnın yürürlüğe girmesini sağlayan 12 Eylül 2010 referandumu
-yanılmıyorsam- için de 12 Eylül 2010 darbesi ifadesini de bu
kürsüde kullandı.
Değerli milletvekilleri, Türk
yargısının öteden beri süregelen sorunları sistematik bir
şekilde çözüme kavuşturulsun
diye
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara)
Sistematik işkence demek istediniz Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla)
2009 yılının sonbaharında Yargı Reformu
Stratejisi adı altında bir plan hazırlandı.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara)
Sistematik işkence
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Bu planın hazırlanması sadece Adalet
Bakanlığının değil yargının tüm
paydaşlarının görüşü alınmak suretiyle
yapıldı. Yargıtayın, Danıştayın, askerî
yüksek mahkemelerin, Barolar Birliğinin, Noterler Birliğinin,
akademisyenlerin, Yükseköğretim Kurulunun ve Adalet
Bakanlığı kanunlar departmanının temsilcilerinden
oluşan bu heyet, uzunca bir çalışma sonrasında Yargı
Reformu Stratejisi Belgesini hazırladı. Bu belge Bakanlar
Kurulumuzda görüşüldü, olumlu bulundu ve Avrupa Komisyonu tarafından
da Türkiyeyi ileriye taşıyacak olumlu bir çalışma olarak
değerlendirildi.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Danıştay öyle bir şey söyledi mi yahu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Bu çalışma çerçevesinde iki yıllık süre
içerisinde yapılan faaliyetlerle eylem planının yüzde 67si
gerçekleştirildi ve 2011 yılı Türkiye İlerleme Raporuna
bakarsanız -Avrupa Birliğinin- HSYKnın yeni hâliyle ilgili
önemli değişiklikler, önemli gelişmeleri kaleme alan ve yeni
HSYKnın ne getirip ne götürdüğünü anlatan güzel tespitler var. Bu
tespitlere baktığımızda, Türkiyedeki iç siyasi
endişelerden bağımsız olarak Türkiyede yargının
gelişimi ve değişimi açısından, yargının
elde ettiği yeni gelişmeler açısından önemli ifadeler var. 2010
Anayasa değişiklikleriyle yargı reformunda ilerleme
kaydedilmiştir. İlk tespitleri bu.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yahu,
yargıda reform olur mu? Yargıda reform varsa hakkında
yasaklanmış olan soruşturmada nasıl savcının sen
ifadesini alacaksın? Nasıl Deniz Feneri savcılarını
çağırıp ifadesini alıyorsun? Bundan sonra hangi yargı
bağımsız olur?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Eylül 2010da gerçekleşen referandumda kabul edilen Anayasa değişiklikleriyle
birlikte Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu, HSYKnın daha
çoğulcu ve yargının bütününü temsil eder şekilde yeniden
yapılandırılmasını sağlamıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Burada
çıkıp da doğru konuş, Meclisin karşısında!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) 2011 yılı
yargı bütçesi yaklaşık olarak 4,7 milyardan 6,1 milyara
çıkarılmıştır. Etkili itiraz yolu, ihraç kararları
hakkında yargı makamlarına müracaat hakkı olarak
tanınmıştır. Yeni seçilen HSYK, hâkim ve savcıların
reform önerilerini tartışmak üzere vilayetlerde bölgesel
toplantılar gerçekleştirmiştir.
HSYK, Adalet
Bakanlığından idari ve mali bakımdan özerk ve bir kamu
tüzel kişisi olarak kasım ayında 22 üyesiyle faaliyete
geçmiştir. Nisan ayında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu,
Şemdinli davasında görevli olan ve meslekten ihraç edilen
savcıyı tekrar mesleğe kabul etmiştir. Kurul kararları
isim belirtilmeden Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun web
sayfasında yayınlanabilmektedir. Bu uygulama hukuki kesinliği ve
adaletin yönetimine güveni güçlendirecektir. Yüksek Kurul tarafından
Yargıtay ve Danıştaya üye seçiminde uygulanan atama prosedürü
şeffaf olmuştur.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Nasıl
şeffaf olmuş? Yargıtayı bitirdin ya sen!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Her bir hâkim tarafından alınan oy sayısı ile seçim
süreci sırasında takip edilen usul Yüksek Kurulun İnternet
sayfasında yayınlanmıştır. Bunlar benim tespitlerim
değil Avrupa Komisyonunun tespitleri.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Avrupa
Komisyonuna yanlış bilgi veriliyor.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) - Anayasa Mahkemesi Kanunu, Anayasa Mahkemesinde yüksek yargıdan
gelen üyeliklerin ağırlığını azaltmış
ve mahkemeyi hukuk dünyası ve toplum tabanında daha temsil edilir bir
yapıya dönüştürmüştür. Anayasa Mahkemesinin yetkileri bireysel
başvurunun getirilmesi ile genişletilmiştir. Anayasa
Mahkemesinin yetkilerinin, bireysel başvurunun getirilmesiyle beraber,
2012 yılında uygulanmasına başlanılacaktır.
Hükûmet tarafından Ağustos 2009 tarihinde kabul edilen yargı
reformu stratejisinde belirtilen birçok tedbir Anayasa
değişiklikleriyle hayata geçirilmiş ve bunu mevzuat takip
etmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Avrupa
Komisyonunun her şeyini söyle. Deniz Fenerinde yaptığın
marifetleri de söyle.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Özetle, yargı alanında ilerleme kaydedilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesine ilişkin
mevzuatın kabulü ile yargı bağımsızlığı
ve tarafsızlığı yönündeki ilerleme kaydedilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Türkiyede
yargı diye bir şey bırakmadın. Bunun hesabını çok
ağır ödeyeceksin.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Yine, aynı şekilde, yargının etkililiğinin
geliştirilmesi ve mahkemelerin artan iş yükünün üstesinden gelinmesi
için yeni adımlar atılmıştır. Bu tespitler Avrupa
Komisyonunun 2011 yılı Türkiye İlerleme Raporundan
alınmış cümlelerdir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hepsini söyle.
Deniz Feneriyle ilgisini de söyle.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Ve bunlar Türkiyedeki iç siyasetin getirdiği atmosferde
yapılan tespitler değildir. Hem sizin temsilcilerinizi dinlediler hem
Hükûmetin, HSYKnın, yüksek yargının temsilcilerini dinlediler,
hepimizin görüşlerine başvurduktan sonra yayınlamış
oldukları rapor bunları söylüyor.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hesabına geleni söylüyorsun, gelmeyeni söylesene
İZZET ÇETİN
(Ankara) Adalet Bakanlığı kim, sen kim!
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) Değerli milletvekilleri, 2010 yılında
yapılmış olan Anayasa değişikliğiyle
oluşturulan yeni yargı sisteminin gelişim çizgisini beraberce
izliyoruz.
Sayın Tarhan bu
kürsüden 2 tane hâkimin istifa ettiğini söyledi. Evet, istifa eden her 2
hâkim de YARSAVa üye ve daha önceki etkinliklerinde görev almış
hâkimler. (CHP sıralarından gürültüler)
EMİNE ÜLKER TARHAN
(Ankara) YARSAVa üye olmak suç mu Sayın Bakan?
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) Yanlış bir şeyse düzeltirsiniz ama ben
sadece bir tespit yapıyorum
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin dinleyiniz.
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla)
Genel Kurulumuzu ve kamuoyunu bilgilendirmeye
çalışıyorum.
YARSAVa üye olmayı
bir nakisa, bir eksiklik olarak da söylemedim ama ben sadece olayı tavzih
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler) Siz bu kürsüden konuşurken biz
dikkatlice dinledik. Lütfen konuştuklarınızın
cevabını dinlemeye tahammül ediniz, tahammül gösteriniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
KAMER GENÇ (Tunceli)
Oradan doğru bilgi ver, doğru!
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) Bu kürsüye gelip sadece iddia edeceksiniz, sadece itham
edeceksiniz ama cevabını dinlemeyeceksiniz. İşte bu,
kürsüde söylediğiniz diktatörlüklerden kalan bir
alışkanlıktır bu. İddianızın
cevabını alacaksınız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli)
Adalet Bakanlığını bu kadar batıran bir adam
nasıl çıkıp burada konuşuyor ya!
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) Değerli milletvekilleri, Yargı bitti. diye
istifa etmiş bir hâkimimiz. Bakınız, bu ülkede biten bir
şey var ama bitenin ne olduğunu ben sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Bu ülkede biten
şey, millet iradesine geçit vermeyen vesayet sistemidir, başka bir
şey değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu ülkede biten
şey, seçkinleri kollayıp kimsesizleri mağdur eden üstünlerin
hukuku anlayışıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ
(Uşak) Millet iradesi cezaevinde Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) Bu ülkede biten şey, Yargı kalemiz.
diyenlerin ideolojik hegemonyasıdır, yargı değil. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) - Hiç alakası yok!
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) Değerli milletvekilleri, bu ülkede biten şey
EMİNE ÜLKER TARHAN
(Ankara) Sizin adaletiniz kömür dağıtmak mı Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla)
Onama mı istersin, bozma mı istersin?
anlayışıyla yürütülen kirli ve çarpık ilişkilerdir,
adalet değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından gürültüler)
Bu ülkede biten şey, yüksek
yargıda ideolojik bildiri ve açıklamalar ile işini yapmaya zaman
bulamayan anlayıştır, başka bir şey değil. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
KAMER GENÇ (Tunceli) Yahu!
Hesabına dokunanların ne ilgisi var? Yani, hangi yüzle gelip
bunları konuşuyorsun?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Ve bu ülkede biten şey, darbe hazırlığı
içinde olanlardan brifing alan
KAMER GENÇ (Tunceli) Darbeyi siz
yaptınız, yargıya darbeyi siz yaptınız!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) -
darbe sonrasında darbecileri ayakta alkışlayıp
selam duran anlayıştır biten bu ülkede. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) O
darbeyle iktidara geldiniz, kimi suçluyorsunuz? O darbenin sonucusunuz siz!
KAMER GENÇ (Tunceli) Hâkimlerin
yerini değiştiren sen değil misin?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Son elli yılda Avrupanın tümünde kapatılan siyasi
partilerin toplamı dördü, beşi geçmez ama
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Darbeyi yapana 1 trilyonluk araba aldınız, bize mi sordunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) Deniz Feneri
savcılarını niye görevden aldın?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, lütfen
Biz, cevap veren Sayın
Bakanımızı dinlemek istiyoruz.
BAŞKAN Konuşmayı
dinliyoruz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Dinlemek istiyoruz. Lütfen, muhalefet sıralarına
söylerseniz, müdahale etmesinler. Lütfen
BAŞKAN Buyurunuz, yerinize
oturunuz lütfen. Konuşmayı dinliyoruz. Lütfen Sayın
Bahçekapılı, yerinize oturunuz.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Sayın Grup Başkan Vekilim, ben konuşurum, sen merak
etme. Onlar konuşsunlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Cevap ver, bizim
söylediklerimize de cevap ver.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Değerli milletvekilleri, bu ülkede biten şey adalet
değil, adalet adına yıllardır bu milletin ensesinde boza
pişirme, darbecileri destekleme, darbenin lehinde beyanlarda bulunma ve
siyaset kurumunu hasım görme anlayışıdır, başka
bir şey değil. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Darbeyi yapan
sizsiniz yahu!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Darbe yapana 1 trilyonluk arabayı siz aldınız!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Bakınız, son elli yılda Avrupa genelinde, Avrupanın
tamamında kapatılan parti sayısı dördü, beşi geçmez
ama Türkiyede son elli yılda yirmi beşin üzerinde siyasi parti
kapanmıştır.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Biz mi kapattık?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Bu ülkede biten şey, bakkal dükkânı kapatır gibi
parti kapatma anlayışıdır, başka bir şey
değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Bunları
hangi yüzle konuşuyorsun sen burada yahu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Yine, bu örnekleri artırmak mümkün, eski adalet
bakanlarının incilerini buraya dökmek mümkün.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Yenisininkini de!
İZZET ÇETİN (Ankara) Senin
Ali Diboları
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Bu kadroları örgütüme vermeyip milliyetçilere mi verecektim?
diyenlerin örnekleri ortada. Bunları tek tek konuşacak değilim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Senin Hataydaki
ihalelerden biraz bahset!
İZZET ÇETİN (Ankara)
Hataydaki ihaleleri söyle.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin dinleyiniz.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Değerli milletvekilleri, bakınız, burada bir
savcının, bir yargıcın beyanları okundu. Ben de size
burada bir savcının feryadından bir küçük paragraf
okuyacağım.
İZZET ÇETİN (Ankara) Deniz
Fenerinden bahset bir de hadi!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Bir hâkimin, bir ağır ceza mahkemesi
başkanının beyanı: Vallahi, eğer böyle giderse, yine
tehditvari şey yapacaksa ben çekip gideceğim Bakanlığa her
şeyi söyleyeceğim. Yani bir de 200 kilo uyuşturucu
yakalanmış, bilmem ne baronunu tahliye edeceğim. Nerede
görülmüş şey bu? Ne adaleti dinliyor, hep kırmızı
pabuç peşinde... Bir başkan, ağır ceza mahkemesi
başkanı, bir avukata bir başka avukatı şikâyet ediyor.
Bu avukatlar da eski bir Adalet Bakanı kanalıyla mahkemeye baskı
yaptığı iddia edilen avukatlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) - Eski Adalet Bakanı kadar başına taş
düşsün.
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ağır ceza
mahkemesi başkanı feryat ediyor, Bana bu tehditleriniz, bu
şantajlarınız devam ederse gidip Adalet
Bakanlığına hepsini anlatacağım. diyor.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) - Suç duyurusunda bulunun. Bize niye anlatıyorsun?
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) - Bu ülkede biten adalet değil, bu şekilde
kuşatılmışlık duygusudur...
KAMER GENÇ (Tunceli)
Yahu, kim suç işlemişse hakkında soruşturma aç.
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) - ...bu şekildeki baskılardır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli)
Polonyada yakalanan Sivas katilini niye getirmiyorsun Türkiyeye?
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) - Devam etmekte olan soruşturmalarda savcılar
görevden alınmışmış
Sayın Tarhan bunu dile
getiriyor ama Sayın Tarhanın YARSAV Başkanı olduğu dönemdi
zannediyorum 2010 yılının Nisan ayı falan, değilse de
yönetimdeydi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı bir tasarruf
yaptı, balyoz soruşturmasını yürüten 2 savcının
yetkilerini aldı, başka savcılar görevlendirdi. Ben,
YARSAVın ya da Sayın Tarhanın bu tasarrufu
eleştirdiğine dair bir şey duymadım. Sizler duydunuz mu?
(AK PARTİ sıralarından Hayır sesleri)
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) - Deniz Fenerindeki savcıyı da biz duymadık.
İZZET ÇETİN
(Ankara) Deniz Fenerinden bahset.
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu ülkede soruşturma
savcılarının görevden- değiştirilmesi,
dosyaların elinden alınması uygulaması bir tek Deniz Feneri
savcıları için uygulanmış bir yöntem değildir.
Kaldı ki balyoz savcıları görevden alınırken
onların hakkında en ufak bir iddia yoktu...
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Nasıl yoktu ya, Allah aşkına?
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) - ...en ufak bir takibat yoktu...
EMİNE ÜLKER TARHAN
(Ankara) Siz o davanın savcısı mısınız
Sayın Bakan?
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) - ...inceleme yoktu, soruşturma yoktu.
İZZET ÇETİN
(Ankara) Deniz Fenerinden bahset.
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) - Hiçbir inceleme ve soruşturmaya tabi
olmaksızın soruşturmayı yürüten savcılar...
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Telekomda 2 milyar dolarlık rüşvet iddiası
hakkında dava açtın mı Sayın Bakan?
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) - ...İstanbul Başsavcısı
tarafından görevden alındı ama bugün bu eleştirileri
yapanlardan, hiçbirinden bir ses çıkmadı.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Ya... Gitti Telekom,
zavallı Telekom, halkın malı Telekom!
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Devamla) - Neden acaba? Onlar savcı değil miydi? Onlar
soruşturma yapmıyor muydu yoksa onlar sizin alınmasını istediğiniz
kişiler miydi? Onun için mi sustunuz, onun için mi
konuşmadınız? (CHP sıralarından gürültüler)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Aynen öyle yaptılar, aynen öyle!
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara)
Aynı Deniz Fenerinde sizin olduğunuz gibi Sayın Bakan, aynı
Deniz Fenerindeki gibi!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Değerli milletvekilleri, Ankara Adliyesinde devam etmekte olan
ve kamuoyunda Deniz Feneri savcıları olarak bilinen olayda ise
İZZET ÇETİN (Ankara)
Savcılardan değil, Deniz Feneri davasından bahset!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla)
şüpheli vekillerinin şikâyeti üzerine HSYK 3. Dairesinin
vermiş olduğu bir karar var, inceleme ve gerek görülürse
soruşturmaya geçme kararı. Bu karar üzerine müfettişler inceleme
başlatıyorlar, bir müddet çalıştıktan sonra
soruşturmaya geçme kararı alıyorlar.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara)
Şu, kadını tecavüzcüsüyle evlendirmek isteyen HSYK mı
Sayın Bakan?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Efendim, Adalet Bakanı bu soruşturmaya niye izin verdi?
diye sordular.
Değerli arkadaşlar, 12 Eylül
2010 referandumundan sonra yürürlüğe giren yeni Anayasamıza göre
oluşan HSYKnın 3. Dairesi göreve başladıktan itibaren
bugüne kadar 812 adet inceleme ve soruşturma kararı vermiştir.
Buraya dikkatinizi çekiyorum, 12 Eylül 2010 tarihinden itibaren tam 812 adet
inceleme ve gerek görülmesi hâlinde soruşturmaya geçilmesi kararı
veriyor HSYK 3. Dairesi. Anayasamız gereğince bu kararların
Kurul Başkanı tarafından olura tabi tutulması gerekiyor. Bu
812 karar Kurul Başkanı olan Adalet Bakanına olura sunulmuş.
Ne olmuş sonuç biliyor musunuz? 812sine de olur vermiş Bakan. Bir
iddia varsa, bir tarafın şikâyeti varsa, bunlar
araştırılsın, incelensin, gerçekler ortaya
çıksın, kimse gerçeklerden korkmasın, kimse gerçeklerden
kaçmasın diye tüm araştırma, inceleme ve soruşturma
taleplerine olur vermiştir Adalet Bakanı. (CHP sıralarından
gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Soruşturma sonuçları ne olmuş?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) 811 tanesine olur verip 812ncisi HSYKda görüşülür iken
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Kaç tanesi izlediğiniz soruşturma Sayın Bakan?
Müfettişleriniz bağımsız mı?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Efendim, bunlar Deniz Feneri iddiasını soruşturan
savcılardır. Bunlar önemli davaları inceliyorlar, önemli
iddiaları inceliyorlar. Bu iddialar incelenirken bir kısım siyasi
partilerin temsilcileri de adliyede mekik dokuyor, savcılarla sık
sık görüşmeler yapıyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Adalet Vakfının Yaşarkentteki sitesini inceleyin o zaman!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Dolayısıyla, bu soruşturma, inceleme iznini
vermemesi gerekiyor Adalet Bakanının. Öyle mi davranacaktı?
811inde nasıl davrandıysak 812ncisinde de aynı izni verdik ve
bütün iddialar araştırılmıştır, bir tek
istisnası yoktur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Dolayısıyla bu olayda Adalet
Bakanının dahli, Anayasamızın vermiş olduğu
görev gereğince Kurulun vermiş olduğu inceleme ve gerekirse
soruşturmaya geçme kararına olur vermekten ibarettir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bunlar hep tek
taraflı senin söylediğin fikirler. Bir de işin özünü
Sana güven
olmuyor ki, tek taraflı konuşuyorsun, tek taraflı!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Onun dışındakilerin tamamı gazete haberlerine
dayalı, gerçeği yansıtmayan bilgilerdir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Balyoz
davalarında niye tahliye kararını veren hâkimleri görevden
aldın?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu ülkede güven
veren adalet sisteminin gerçekleşmesi için yoğun bir
çalışma devam etmektedir. Fiziki altyapı, yasal mevzuat
çalışmaları, insan kaynaklarını güçlendirme
çalışmaları ve yüksek yargıyı güçlendirme
çalışmalarımız aralıksız devam etmektedir.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Mevzuat zaten yasal demek Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Allahın izniyle bir buçuk iki yıla kadar bu ülkede uzun
süren yargılamalardan, uzun tutukluluklardan artık bahsetme
imkânı kalmayacaktır kimsenin.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Yahu, insaf et Allah aşkına! Neyi anlatıyorsun ya?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Parası olan dava açacak Sayın Bakan! Paran kadar adalet diyorsunuz!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Bunu kendimize amaç edindik ve bu milletin adalet beklentisini
karşılamak üzere her türlü çalışmayı gece gündüz
demeden yapıyoruz, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Milletvekilleri üç yıldır içeride Sayın Bakan! Kime ne
anlatıyorsun ya?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Sözlerimi sona erdirirken bir tespitimi de paylaşmak
istiyorum. Genel Kurul açılırken Sayın Meclis Başkan
Vekilimiz bir değerlendirmede bulundu. Sayın Başkana şunu
hatırlatmak istiyorum: Sadaka veren ve alanlara ilişkin
yakışık almayan sözler söyledi Sayın Başkan,
yargıya yönelik o kürsüden telkinlerde bulundu Sayın Başkan,
Hükûmeti eleştiren değerlendirmeler yaptı Sayın
Başkan.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas)
Meclis Başkanına mı müdahale etmeye başladın bu sefer
de?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) Bunların hepsi yapılabilir, bu eleştirilerin hepsi
yapılabilir ama Sayın Başkanım, kusura bakmayın, o
kürsüden yapılamaz bunlar, buradan yaparsınız, o
eleştirileri bu kürsüden yaparsınız ama orada oturan Başkan
Genel Kurulu tarafsız yönetmek zorundadır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Ergin.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Stadyuma çevirdiniz ya burayı!
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, benim burada yaptığım değerlendirmeler bir
hukuk devletinde olması gereken unsurlardır, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin koruması gereken onuru hakkındadır,
teşekkürlerimi sunuyorum dinlediğiniz için de o
değerlendirmeleri.
Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, Sayın Bakan Cumhuriyet Halk Partisine sataşmıştır
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin olursanız talebi dinleyebileyim.
MUHARREM İNCE (Yalova)
bizi
darbelere destek olmakla suçlamıştır. İç Tüzük 69a göre
söz istiyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) CHPsinin
ismi geçmedi Sayın Başkan. Kendi üzerine alınmışsa
yapılacak bir şey yok, ama öyle bir söz
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
Sataşmaya mahal vermeyiniz tekrar
efendim.
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Adalet
Bakanı Sadullah Erginin partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan şuna
alışmış tabii: Burada Meclis Başkanına dönüp Sen
mi susturacaksın, ben mi susturacağım. diyen zihniyetten
geldiği için böyle davranması çok doğal.
Bakınız, size sesleniyorum.
İç Hizmet Kanununun 35inci maddesinin değiştirilmesi için
kanun teklifi orada, yüreğiniz varsa gelin değiştirelim!
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Yüreğimiz var!
MUHARREM İNCE (Devamla) Kenan
Evrenin maaşına zam yapan sizsiniz. Darbeciler orada, gidin
yargılayın, gereğini yapın! Muhtıra verenlere
trilyonluk araç alan sizsiniz! Muhtıra verenlere madalya veren sizsiniz!
Asıl darbe nedir biliyor musunuz? Bakın, asıl darbe nedir
biliyor musunuz? Meclis açıkken kanun hükmünde kararname
çıkartmaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
11 Ekimde
Yazıklar olsun ki ben
neysem siz de osunuz. Sizi devre dışı bırakarak Hükûmet, 11
Ekimde kanun hükmünde kararname çıkarttı. Siz kimsiniz. dedi, Sizi
takmıyorum. dedi, Sizi saymıyorum. dedi, sizi devre
dışı bıraktı. Şimdi, bu gidişle
korkarım ki bu kış faşizm gelir.
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Faşizmi CHPden öğrendik!
MUHARREM İNCE (Devamla) Ama
zannetmeyin ki korkuyoruz sizden! Ferman sizinse meydanlar bizimdir, merak
etmeyin! (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Yüz yıl sonra hiçbirimizi
hatırlamayacaklar, ama Adalet Bakanını hatırlayacaklar,
terminolojimize Ali Diboyu kattığı için yüz yıl sonra
bile Sayın Sadullah Ergini hatırlayacaklar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Size bir çağrıda bulunmak
istiyorum. Ergenekon sanıklarını Silivride ziyaret eden
milletvekillerinin listesini ben imzaladım grup başkan vekili olarak.
Açıklamaya hazırım, yarın o listeyi açıklarım.
Bakanlık açıklasın. Onlar düşünce suçlusu. Siz Deniz Feneri
sanıklarını ziyaret eden götürme suçlularını
açıklayın. Haydi, birlikte açıklayalım. (CHP
sıralarından alkışlar) Yarın Sayın
Bahçekapılıyla birlikte bir basın toplantısı
yapalım, ben Cumhuriyet Halk Partisinden Silivriye ziyarete giden
milletvekillerinin listesini açıklayayım, siz de Deniz Fenerine
gidenlerin listesini açıklayın. Bizim gizlimiz, saklımız
yok. Sizin adınız AK, bizim alnımız ak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın İnce.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, konuşmacı
(AK PARTİ
ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sakin olunuz lütfen,
talebi dinleyeceğim.
Buyurunuz Sayın
Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, konuşmacı adımı
anarak bazı söylemlerde bulundu, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Bahçekapılı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Lütfen, bir daha sataşmaya mahal
vermemenizi rica edeceğim.
2.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, biraz
önceki konuşmacı -ismini bu sefer doğru söyleyeceğim-
Sayın İnce, yine her zamanki klasiklerinden birini
gerçekleştirdi. Maalesef, nöbetçi olduğu zamanlarda, tesadüfen de
benim nöbetçi olduğum zamanlarda o klasiklerini oynamaya devam ediyor.
Tabii ki, biz de dinlemekten bazen zevk alıyoruz bazen sinirleniyoruz ama
bugün şöyle bir şey söyleyeceğim size:
Dediler ki: Sayın
Bahçekapılıyla yarın basın toplantısı
yapalım. Hiç gerek yok, ben söyleyeceğim. Ben, Sincanda cezaevindeki
arkadaşlarımı ziyaret ettim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Onlar benim dostlarım, onlar
benim arkadaşlarım. (CHP sıralarından Hangi dostlar
sesleri)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas)
Ne güzel söylüyorsunuz, bak.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) -
Şimdi, size soruyorum: Siz dostluk ne demektir bilir misiniz? (AK
PARTİ sıralarından Bilmezler sesleri) Arkadaşlık ne
demek bilir misiniz? Arkadaşlarınızın zor gününde
MUHARREM İNCE (Yalova)
Düşünce suçlusu mu götürme suçlusu mu? Hangisi?
AYŞENUR BAHÇEKAPILI (Devamla) -
arkadaşlarınızın kötü günlerinde yanlarında
olmazsanız dostluğun ne anlama geldiğini bilebilir misiniz?
MUHARREM İNCE (Yalova) Siz de
benim bir zamanlar dostumdunuz, dönmeden önce.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla)
Önce, dostluk ve arkadaşlığın ne demek olduğunu
öğrenin, dostluk ve arkadaşlığın örneğini verin,
sonradan gelip bu kürsüyü kullanın. Benim arkadaşlarım o veya bu
suçlamayla Sincan Cezaevinde yatıyorlar.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Siz konuşmalarını engellemek için mi gittiniz Sayın
Milletvekili?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla)
- Dilerim tahliye olurlar ama eğer
orada kalmaya devam ediyorlarsa dün gittim, yarın da gideceğim çünkü
onlar benim arkadaşlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Konuşmasınlar, gerçekleri söylemesinler diye mi?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) -
Ben Sincan Cezaevine gidip basın toplantısı yapmadım. Bu
kürsüyü kullanıp, Anayasanın 138inci maddesine aykırı
beyanlarda bulunmadım. Hâkimleri etkilemek anlamında hiçbir beyanda
bulunmadım. Sadece ve sadece arkadaşlarımı ziyaret ettim.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
Zaten talimat veriyorsunuz, gerek yok!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) -
Arkadaşlığın ne olduğunu öğrenin, ondan sonra bu
kürsüyü insanlık adına kullanın.
MUHARREM İNCE (Yalova) Dostluk
başka, ortaklık başka. O ortaklık!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) -
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Bahçekapılı. (AK PARTİ ve CHP sıralarından
gürültüler)
Sayın milletvekilleri, lütfen biraz
sakin olunuz.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, Sayın Bahçekapılı dostlukla
ortaklığı birbirine karıştırıyor.
Yanılmıyorsam, kendisi Kanal 7nin avukatıydı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Evet.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Karıştırmayalım. Siz avukatıydınız. Dostluk
değil bu.
BAŞKAN Sayın grup
başkan vekilleri, lütfen
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Kanal 7nin avukatlığını yaptım.
MUHARREM İNCE (Yalova) Bu
başka bir şey.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) O dönemimle ilgili olarak da çok sevdiğim ve onur
duyduğum anılarım var; şerefle söylüyorum.
BAŞKAN
Anlaşılmıştır efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Vural,
buyurunuz.
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, adalet
duygusunu rencide edecek gelişmeler karşısında Türkiye
Büyük Millet Meclisinin adaletin doğru tecelli etmesi için
çalışması gerektiğine, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu
hususun peşinde olacaklarına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkanım, tabii, adalet mülkün temeli. Adaletin
siyasileştirilmesi ve tuzun kokmasına yol açan gelişmelerden
hepimiz endişe etmeliyiz. Vatandaşlarımızın
aradığı haktır, hakikattir, adalettir.
Bu eksende, adalet duygusunu rencide
edecek gelişmeler karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisi
adaletin doğru tecelli etmesi için çalışmalıdır. Ama
adaleti kısır birtakım siyasi çekişmelerin aracı
hâline dönüştürürsek, bu konuda kutuplaşma oluşturursak
vatandaşımız soracak: Adalet güçlüden yana mı, yoksa
haklıdan yana mı?
Bu durumda, Sayın Bakanın
ifadesiyle, eğer adalet siyasileşirse, işte, Haburda,
Başbakanın özel temsilcisinin bulunduğu toplantıda diyor
ki: Habur... Hukuk ihlal edildi, her şey yok edildi. Amaç, size verilen
birtakım sözlerin tutulmasıydı. Sayın Bakan, adaleti orada
dik tutacaktınız.
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Siz orada mıydınız?
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) - Orada dik
tutacaktınız. İşte, burada, adaleti nasıl,
teröristlerin ayağına gönderdiğinizi gösteriyor. O
bakımdan, gelin, hep beraber, birlikte
Adaleti siyasi amaçlar için
kullanmaktan vazgeçiniz. Adaleti güçlülerin sopası hâline getirmekten
vazgeçiniz.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Vural.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) Tam da bunu yapıyoruz şu anda.
OKTAY VURAL (İzmir) - Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz bunun peşinde olacağız. (MHP
sıralarından alkışlar)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, bu ne usulü? Bu usul nedir?
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz Dünya Yoksullukla Mücadele Günü münasebetiyle
söz isteyen Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetişe aittir.
Buyurunuz Sayın Yetiş. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetişin,
Dünya Yoksullukla Mücadele Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
MUHAMMED MURTAZA YETİŞ
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dünya
Yoksullukla Mücadele Günü nedeniyle söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Birleşmiş Milletler 1993
yılında yoksulluğa dikkat çekmek üzere 17 ekimi Yoksullukla
Mücadele Günü ilan etti.
Değerli milletvekilleri,
yakın zamanda Somalideydim. Somalide her gün kadın, genç, çocuk,
onlarca masum insanın açlık nedeniyle hayatını kaybettiğini
gördüm. Orada insanların sefalete mahkûm
bırakıldıklarına şahitlik ettim.
Şunu çok iyi bilmemiz gerekiyor
ki, yoksulluğun nedeni, bugün açlık sınırında
yaşayan insanların tembelliği değildir. Emperyalist güçler,
yüzyıllardır, bu topraklarda iç savaşlar
çıkarmış, doğal kaynakları, emekleri ve bedenleri
sömürmüştür. Bu topraklarda, yoksulluk kalıcı hâle
getirilmiştir. Bugün sahip olduğumuz hiçbir değer sistemi dünya
nüfusunun yarıya yakınının açlıkla pençeleşir bir
durumda kalmasına göz yumamaz.
Ülkemiz, devletiyle, milletiyle
Somalide insani bir duruş sergilemiştir.
UNICEF verilerine göre, dünyada
yoksulluk ve açlık yüzünden her gün 30 bin çocuk ölmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında, tarihe baktığımızda
yoksulluktan çok yoksullaştırma süreciyle karşı
karşıyayız. Bu süreç, çağımızda, farklı
enstrüman ve yöntemlerle yürümekte. Bu yöntemler, Afrikadaki fil
avcılığı yöntemlerini hatırlatmakta. Afrika'da fil
avcıları, fillerin her gün kullandıkları yol üzerine bir
çukur kazar, üzerini ince bir tabakayla örterek en önde yürüyen filin bu çukura
düşmesini sağlarlar. Sonrasında, fil avcıları yüzleri
maskeli ve siyah elbiseler giyerek gelir, çukur içerisindeki fili dövüp
kırbaçlar ve onu birkaç gün aç bırakırlar. Sonraki gün aynı
avcılar bu defa beyaz elbiseler giyerek gelirler ve aynı filin
karnını doyurur, sevip okşar. İşte bu döngü ta ki fil
beyaz giysili avcılara alışıncaya kadar sürüp gider. En
son, fil bu bembeyaz giysili adamları kurtarıcısı
zannederek ömür boyu onlara hizmet eder.
Küresel aktörler,
insanlığı kendine hizmet ettirme aracı olarak bu yöntemi
uyguladı ve uygulamaya devam ediyor. Çok şükür ki ülkemizde bu
tehlikeli enstrümanın uygulama biçimlerini gören ve bununla mücadele eden
AK PARTİ var. TÜİK verilerine göre Türkiye'de gıda artı
gıda dışı yoksullukta fert başı yoksulluk
oranı 2002'de yüzde 27 iken bu oran 2009'da yüzde 18'e gerilemiştir.
Yine değerli arkadaşlar,
ülkemizdeki zengin-fakir arasındaki uçurum 2002'de 18 kat iken şu
anda 2009'a göre 13 kata inmiştir. Bu iyileştirmeler elbette yeterli
değildir. Bu nedenle, AK PARTİ kadroları tablonun daha da
yileştirilmesi adına yeni sosyoekonomik projeler üzerinde
çalışmaya devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, toplumlar
mümkün olduğu kadar pasivize edilmekte ve sadece tüketici konumunda
bırakılmaktadır. Artık, nuhafazakârlar uslu bir tüketici,
solcular itirazsız alıcılardır. Bu, devletlerin değil,
insanlığın iflasıdır. Fransız filozof Sartre 20'nci
yüzyıl toplumu için "Gazete okur ve nazlarını
giderirlerdi." demiştir, 21 'inci yüzyıl için de muhtemelen
"Onlar iyi bir tüketiciydi." denecektir.
Değerli milletvekilleri, bizim
refahımız başkalarının
yoksullaştırılması hesabına dayanmayacaktır.
Başkalarının mutsuzluğu üzerine kurulan saadetlerin
insanlık adına felaket olacağını biliyoruz.
Yoksulluğun azaldığı bir dünya dileyerek, şairin
diliyle Yoksulluğu anladık da sevmek neden kıt kanaat?
Hepinize
saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yetiş.
Gündem
dışı üçüncü söz, Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesinin
sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaza aittir.
Buyurunuz
Sayın Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın,
Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adana ve Ceyhan Enerji İhtisas
Bölgesinin sorunları hakkında gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, bir şehir düşünün: Plaka kodundaki
sıralaması 01. Dört bin yıldır adı aynı olan ve
Hititlerden Perslere, Romalılardan Bizanslılara, Selçuklulardan
Osmanlılara kadar on bin yıldır nice medeniyetlere ev
sahipliği yapmış. Doğu ile Batı arasında bir
geçiş köprüsü, Orta Doğuya açılan bir pencere. Seyhan ve Ceyhan
nehirleri arasında dünyanın en bereketli ovalarından birine
sahip. 46 kilometrelik, Türkiye'nin en bakir ve en güzel kumsalında denize
girip, aynı anda karlar üzerinde yürüyebileceğiniz turizm için
potansiyeli olan bir şehir. Bir zamanlar beyaz altın denilen
pamuğun başkenti olmuş, Türkiye'nin ilk sanayi tesislerine ev
sahipliği yapmış, başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu
olmak üzere iş, aş bulmak umuduyla insanların akın ettiği
bir kentimiz Adana. Ticaretin merkezi diye başta komşu iller,
Kayseri, Niğde, Gaziantep, Kahramanmaraş olmak üzere çeşitli
illerden ticaret yapmak için göçenlerin kenti Adana.
Değerli
milletvekilleri, bu, geçmişin Adanası; bir de bugünün Adanasına
bakalım. Bugün, İktidarın ve Sayın Başbakanın
ajandasından çıkardığı ve âdeta
cezalandırdığı bir kent Adana. Nasıl mı? Bugünün
Adanasına ait birkaç veriyi sizlerle paylaşmak istiyorum: Son on
yılda otuz dokuz fabrika kapanmış, 40 bin kişi işini
kaybetmiş. Adana, işsizlikte TÜİKin raporuna göre yüzde 19,1
oranıyla Türkiyenin işsizlik oranının en yüksek
olduğu kenttir. BDDKnın raporuna göre batık kredi kartları
sıralamasında Adana Türkiye şampiyonu. Osmaniyeden sonra en az
kamu yatırımı alan ikinci il. Kamu yatırımı
olarak Ankarada kişi başına 283 TL düşerken Adanada
kişi başına 75 TL düşüyor; Ankara ikinci büyükşehir,
Adana ise beşinci büyükşehir ama dörtte 1 yatırımı
anca alıyor. Emniyet Genel Müdürlüğünün raporuna göre planlı
yolsuzluk ve sağlık yolsuzluğunda Türkiye birincisi Adana.
Yaşanabilir iller sıralamasında on üçüncü sıradan elli
üçüncü sıraya gerilemiş. Okuryazarlık oranında
kırkıncı sırada. Ortaöğretime geçiş sisteminde il
millî eğitim müdürlüğü verilerine göre elli altıncı
sırada. Her yıl 50 bin niteliksiz göç alan, 50 bin nitelikli göç
veren kent Adana. Daha başka ne söylenebilir ki! Saysak maddelerce
sayabileceğimiz, Adananın durumuyla ilgili, olumsuzluklarıyla
ilgili konular var.
Oysa Sayın Başbakan, seçim
öncesinde Adana mitinginde Adanalı Karacaoğlan bu toprakları ne
kadar seviyorsa inanın biz de bu toprakları o kadar seviyoruz.
diyordu. Sayın Başbakan, bu nasıl sevgidir, bir de sevmeseniz
Adananın durumu nice olacaktır?
Devam ediyor Sayın Başbakan:
Adana medeniyet şehridir, Adana ticaret şehridir, sanayi
şehridir, Adana Çukurovanın fedakâr çiftçisinin şehridir.
diyor. Evet öyleydi, ancak siz cezalandırmadan önce, sizin
iktidarınızdan önce. Şimdiyse, işsizlik, yoksulluk,
yolsuzluk ve çarpık kentleşme gibi sorunlarla anılan bir kent
olmuştur Adana.
Gençlik ve Spor Bakanımız
Sayın Suat Kılıç geçen hafta Adana ziyaretinde şöyle diyor:
Sayın Başbakanımızın siyasetine yön veren temel
felsefe, aldanan da olmayacağız aldatan da olmayacağız.
Bu, şu anlama geliyor; ne söz verildiyse bilfiil harfiyen yerine
getirilecek. O zaman kabinenin ilgili bakanlarına sormak istiyorum:
Sayın Başbakanın 04/06/2011
tarihlerinde Adana
İstasyon Meydanında yaptığı mitingdeki verdiği
sözlerden hangisi gerçekleşti? Bırakın gerçekleşmeyi
hiçbiri projelendirildi mi?
Sayın Başbakanın
seçimden önce verdiği sözleri kendi ifadeleriyle hatırlatmak
istiyorum: Metroyla ilgili müjdemle geliyorum. Şu anda Adana
Büyükşehir Belediyesinin gelirinin yüzde 40ı metro borcuna
kesiliyor. Biz bundan dolayı metroyu Ulaştırma
Bakanlığına devrediyoruz. Biz, ne söz verdiysek yaparız,
Türkiye genelinde yaptığımız gibi. Sayın Recep Tayyip
Erdoğan söylüyor bunları. Kaç ay önce? Dört ay önce.
Şimdi Ulaştırma
Bakanımıza soruyorum: Metronun borcuyla ilgili tek adım
atıldı mı? Tabii ki hayır.
Evet, çok teşekkür ediyorum. Süre
yetmedi herhâlde . (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Yılmaz.
Gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Şahin gündemin Sözlü
Sorular kısmında yer alan sorulardan 1, 9, 31, 35, 59, 73, 99 ve
104üncü sıralardaki soruları; Gümrük ve Ticaret Bakanı
Sayın Hayati Yazıcı gündemin Sözlü Sorular kısmında
yer alan sorulardan 2, 4, 5, 8 ve 51inci sıralardaki soruları
birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanların bu
istemlerini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Sayın
Başkanım, 60a göre söz istemiştik.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Demiröz.
Süreniz bir dakika.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Bursa Milletvekili İlhan Demirözün, Dünya
Gıda Gününe ilişkin açıklaması
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAOnun
kuruluş yıl dönümü nedeniyle her yıl 16 Ekimde Dünya Gıda
Günü kutlanıyor. FAOnun bu yılki kutlamalarının ana
temasını gıda fiyatlarındaki dalgalanmaların yoksullar
üzerindeki etkilerini azaltmak için neler yapılması gerektiğine
ciddi bir şekilde bakılmasını sağlamak amacıyla
Gıda fiyatları, krizden istikrara olarak belirlenmiştir.
İnsanların aç kalmadığı, yeterli ve dengeli
beslenmenin sağlanabildiği bir dünya hepimizin özlemi ancak bilimsel
ve teknik gelişmelere ve bu alandaki olumlu çalışmalara
rağmen dünyada en büyük sorunların başında hâlâ açlık
gelmektedir. Dünya nüfusunun yaklaşık 1 milyarının üzerinde
aç insan vardır. Her altı dakikada 1 bebek açlıktan ölüyor.
Peki, yanlış nerede? Kalıcı çözümün yardımlarla ya da
hibelerle olmadığı açıktır. Açlığın
temel nedeni yoksulluk, adaletsiz dağılım
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Demiröz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Öğüt
3.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, TRTnin sansür uygulamalarına ilişkin
açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
kullandığımız elektrik paralarından,
aldığımız maydanozdan, sigaradan kesilen vergilerden
finanse edilen TRT her zamankinden fazla sansürcü olmuş, her zamankinden
fazla iktidarın borazanı olmaktadır. TRTden sorumlu Bakan
kurumun özerk olduğunu unutmuş ve Benim televizyonum
diyebilmiştir. Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun Köstebek Davasını
açıkladığı konuşması sansür edilmiştir.
Yine, on beş aydır hapiste yatan, gözaltında olan
çocuklarımızın mahkemeleri sansüre
uğramıştır. Bu durumu protesto ediyorum, TRTnin gerçek
görevini halkın yararına yapmasını talep ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Öğüt.
Sayın Tüzel
4.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, TBMMde yapılmakta olan binanın inşaatında
çalışan Mustafa Bulut isimli bir işçinin geçirmiş
olduğu iş kazasına ve ülkemizin iş kazaları ve iş
güvenliği hususunda Avrupada birinci, dünyada üçüncü sırada
olduğuna ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurula ilk defa sesleniyorum. Meclisin, yeni döneminde,
ülkemizin halklarının birliğine, barışına,
kardeşliğine hizmet etmesini diliyorum.
Sizlere bugün değişik bir
konudan söz edeceğim. Meclisimizle ilgili biliyorsunuz bir
akıllı bina yapılmakta ve dün bu akıllı binanın
inşasında çalışan bir işçi -Mustafa Bulut isimli
işçi- ağır bir iş kazası geçirmiş, Numune
Hastanesinde yatmakta. Bugün bu konuyla ilgili bir basın
açıklamasında da bulundum.
Aslında dikkatimizi çekmesi
gereken şey, ülkemizin iş cinayetleri diyebileceğimiz iş
kazaları ve iş güvenliği meselesinde Avrupada birinci, dünyada
üçüncü sıraları teşkil etmesidir. Daha çok madencilik, tersane
ve inşaat sektörlerinde olan bu iş kazaları ülkemizde her on
beş saniyede bir gerçekleşmektedir.
Öte yandan Sayın Bakan Egemen
Bağış bir soru önergesine taşeron işçinin daha ucuz
olduğu için tercih edildiği söylemiyle yanıt vermişti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Tüzel.
Sayın Tanal
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, AK
PARTİ İktidarında yoksulluğun azalmadığına,
halkın yoksulluk ve sefalet içinde olduğuna ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) -
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Dünya Yoksulluk
Günüyle ilgili söz alan Sayın AKPli Milletvekili
Arkadaşımız şöyle bir cümle sarf etti: AKP
İktidarında yoksulluk azalmıştır. Tam tersine, bana
gelen mektupta, Zeytinburnu Belediyesi kaldırımlarda harcamalara
iştirak payı adı altında 247 TL ihbarname gönderdiği
için vatandaş Ne olur
diye yardım istiyor.
Yani bu şekilde AKP
İktidarıyla birlikte her örnekte Somali gösterilirken, Türkiyedeki
halkımız yoksulluk ve sefalet içerisinde, Türk halkı
AKP
İktidarıyla bu yoksulluk, zamlarla birlikte derinleşmiş
durumda. Vatandaş artık mektupla dilenir bir vaziyettedir. Lütfen,
Somaliden önce, önce Türk halkının sefalet, yoksulluk durumuna bir
baksınlar. Bu son zamlar halkın belini bükmüştür, halkı
sıkıntıya sokmuştur. Bu anlamda buna Güncelleme demek,
halkıyla alay etmektir, Güncellemek demek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Tanal.
Sayın Moroğlu
Yok.
Sayın Ünüvar, buyurunuz.
6.- Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın,
Azerbaycan Cumhuriyetinin 20nci bağımsızlık yıl
dönümünü kutladıklarına ilişkin açıklaması
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün 18 Ekim, dost ve kardeş ülke Azerbaycanın
bağımsızlık günü. Kardeşlerimin bu mutlu gününü
kutluyorum.
Azerbaycan her zaman
Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın,
Dışişleri Bakanımızın gündemindedir.
Azerbaycanın problemleri bizim problemlerimizdir. Türkiyeyle Azerbaycan
arasında çok yoğun bir ticari ilişki vardır ama hiçbir
ticari anlaşma, dostluk ve kardeşliğimizden daha ileride
değildir.
Bakü-Tiflis-Ceyhan Projesiyle hem Bakü
hem Ceyhan dünyanın en gözde iki şehridir. Şu anda
çalışmaları hızla yürütülen enerji endüstri bölgesiyle
Ceyhan dünyanın da incisi olacaktır.
Bu vesileyle tekrar Azerbaycanlı
kardeşlerin bağımsızlık gününü kutluyor,
dostluğumuzun ezelî, kardeşliğimizin ebedî olmasını
diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Ünüvar.
Sayın Işık
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanının seçim
öncesinde 2.500 dolayında ziraat mühendisi ve veteriner hekimin 2011
yılı içerisinde istihdam edileceği sözünü verdiğine, bu
konuda açıklama yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanının burada olması hasebiyle
kısa bir açıklamada bulunmak istedim.
Bilindiği gibi, Sayın Bakan
seçim öncesinde değişik platformlarda TARGEL Projesi kapsamında
2.500 dolayında ziraat mühendisi ve veteriner hekimin 2011 yılı
içerisinde istihdam edileceği sözünü vermiştir ancak bu
yılın bitmesine iki ay gibi bir zaman kalmıştır.
Sayın Bakan, verdiğiniz sözleri siz de diğerleri gibi unutacak
mısınız? Özellikle, uyguladığınız
yanlış tarım politikaları nedeniyle işsiz kalan
veteriner hekimler ve ziraat mühendisleri adına bir açıklamada
bulunursanız memnun olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Işık.
Sayın Batum... Yok.
Sayın Kuşoğlu
8.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun,
Adalet Bakanının konuşma üslubuna, TBMMde çok daha itidalli ve
dikkatli olunması gerektiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce Sayın Adalet
Bakanının üslubuyla ilgili olarak hakikaten derin bir üzüntü duydum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiyenin kalbidir. Burada çok daha itidalli,
çok daha dikkatli olmamız gerekir. Bizler milletvekilleri olarak, yasama
organı olarak yürütme üzerinde denetim görevine haiziz. Tabii ki bazı
konuları soracağız, bazı konularda detaylı
sorularımız olacak; kendisini, sayın bakanları
kızdırabileceğiz de zaman zaman ama kendilerinin çok daha
dikkatli olması lazım. Buradaki üslup maalesef tüm Türkiyeye
yansıyor, hepimizi etkiliyor, tüm Türkiyeyi etkiliyor, sonra da
sokaklarda hepimizi üzen davranışlar söz konusu olabiliyor. Örnek
olmamız gerekir. Tekrar, üzüldüğümü ifade ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Kuşoğlu.
Sayın Baluken
9.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Mardin,
Nusaybin, Kızıltepe, Urfa, Muğla ve Aydında 78in üzerinde
parti üyesinin, belediye başkan vekillerinin ve belediye meclis üyelerinin
gözaltına alındığına ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün, Mardin, Nusaybin,
Kızıltepe, Urfa, Muğla ve Aydında 78in üzerinde parti
üyemiz, belediye başkan vekillerimiz ve belediye meclis üyelerimiz
gözaltına alınmıştır. Sadece son altı ayda 4.500
partilimiz gözaltına alınıp bunlardan 1.600ü
tutuklanmıştır. Adalet Bakanı burada özgür bir siyaseti
belirten ve darbe günlerini kınayan bir konuşma yaptı ancak bu
kadar tutuklamanın darbe dönemlerinde bile olmadığını
belirtmek istiyoruz.
Ayrıca, Türkiyeyi parti
kapatmalarının bittiği bir ülke gibi lanse etti ama partimize
karşı şu anda kapatma davası açılmış durumda
ve partimizin ardılı olduğu Demokratik Toplum Partisinin kapatma
kararını da, kapatma çağrısını da Başbakan
tarafından hâkim ve savcılara yapıldığını
biliyoruz. Bu nedenle buradaki ileri demokrasi hikâyelerini sadece tebessümle
karşıladığımızı belirtmek istiyorum.
Ben, ayrıca, iki yıldır
KCK
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Baluken.
Sayın Oğan
10.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Azerbaycan Cumhuriyetinin 20nci
bağımsızlık yıl dönümünü kutladıklarına
ilişkin açıklaması
SİNAN OĞAN (Iğdır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 16 Ekim tarihinde
Kazakistanın bağımsızlığının 20nci
yıl dönümünü hep beraber kutladık. Bugün, 18 Ekim tarihi ve bir başka
Türk cumhuriyetinin, bir milletin iki devlet olduğumuz dost ve kardeş
Azerbaycanın bağımsızlığını hep
beraber kutluyoruz. Her ne kadar bu bizim Meclisimizin
çalışmalarına maalesef yansımasa da, biz millet olarak bu
bağımsızlığı kutluyoruz.
Son dönemlerde Türkiye, maalesef, Arap
coğrafyasının dehlizlerinde nereye gideceğini bilmez bir
şekilde sağa sola yalpa yapmaktadır. Hâlbuki yanı
başımızda koskoca bir Türk dünyası vardır, koskoca bir
Azerbaycan vardır, biraz önce Sayın Ünüvarın bahsettiği
Ceyhan şehrimizin petrolünü veren Azerbaycan vardır ama Türkiyenin
gündeminde yoktur. Türkiyenin gündemine Ermenistanla sınır
kapılarının açılması protokolleri yeniden
konulmuştur ama 2007 tarihinde Azerbaycanla imzaladığımız
anlaşma, aradan geçen dört seneye rağmen hâlâ Meclis gündemine
gelmemiştir. Bu da bu İktidarın Türk dünyasına
bakışını göstermektedir.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Oğan.
Sayın Aygün
11.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün, F tipi
cezaevlerinde tutuklu bulunan 503 üniversite ve lise öğrencisine
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli)
Sayın Başkanım, teşekkürler.
Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Adalet Bakanı az evvelki sunumunda
yargının münferit sorunları olabileceğini, HSYKdaki
düzenlemenin esasen ileriye doğru atılmış bir adım
olduğunu belirttiler ancak yüce Meclisin dikkatini tutuklu olan 503
öğrenciye çekmek istiyoruz. Bunlar, bakan ve milletvekili ziyaretçileri
olmayan, şemsiyeleri, sloganları, attıkları yumurtalar
nedeniyle kırk iki yıla kadar hapis edilmeleri talep edilen
üniversite ve lise öğrencileridir, Türkiye Cumhuriyetinin gençleridir,
aralarında onlarca kız ve erkek çocuğu henüz lisede okuyan
vardır, Diyarbakırdan Tekirdağa F tiplerinde
kalmaktadırlar. Dolayısıyla Sayın Bakanın HSYK
düzeniyle ilgili olumlu sözleri havada kalıyor. Yüce Meclis reşit
dahi olmayan bu çocuklar konusunda daha duyarlı olmalıdır ve bu
konuda öğrencilerin sorunlarına dair adımlar
atılmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Aygün.
Sayın Yeniçeri
12.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, son
günlerde Hükûmetçe yapılan zamlara ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; son dönemlerde Türk
parası dolar karşısında yüzde 20 değer kaybetti;
doğal gaz, elektrik ve akaryakıta yüzde 20 dolaylarında zam
yapıldı. Kış günü vatandaşın belini büken bu
zamlar içki, sigara ve lüks araçlara yapılan ÖTV zammının
gölgesinde bırakıldı. Zammın adını güncelleme,
vergi artırmanın adını yeniden değerleme koymakla
vatandaşın geçim sıkıntısı göz ardı
edilemez. Hükûmeti, vatandaşın aklıyla alay etmekten vazgeçmeye
davet ediyoruz; Türkiyenin, süratle, dar ve yoksul gelirli
vatandaşların kış sorununu nasıl
aşacaklarına yönelik tedbirler almaya çağırıyoruz.
İçmeyenlerin de üşüdüğünü burada yüksek sesle hatırlatmak
istiyorum Hükûmet yetkililerine.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Yeniçeri.
Sayın Erdemir
13.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin, ataması
yapılmayan öğretmenlerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hafta sonu seçim bölgem olan
Bursada yürüttüğüm çalışmalar kapsamında Ataması
Yapılmayan Öğretmenler Platformu Bursa Şubesi temsilcileriyle
bir araya geldim. Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli olmak üzere üç
farklı kasta, üç farklı zümreye ayrılan, bölünen
öğretmenlerimiz çok büyük sıkıntılar içindedir. Ücretli
köle statüsünde, güvencesiz olarak çalıştırılan
öğretmenlerimiz bir yanda yoksullukla, diğer yanda da keyfî idari
tasarruflarla karşı karşıyadır. Son bir yıl içinde
atama bekleyen çok sayıda öğretmenimiz mevcut anlayış
yüzünden intihar etmiştir.
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) Yine çocuklardan...
AYKAN ERDEMİR (Bursa)
Öğretmenlerimizin yaşama sevincini bitiren politikaların bir an
önce gözden geçirilmesini
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) Yine öğrencilerden
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Halide Hanım, bırak, sorusunu sorsun.
AYKAN ERDEMİR (Bursa)
seçimler
öncesinde Hükûmet tarafından verilen fakat sonra unutulan 55 bin
atamanın bir an önce gerçekleştirilmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Erdemir.
Sakin olunuz lütfen sayın
milletvekilleri
Sayın Değirmendereli
14.- Edirne Milletvekili Kemal Değirmenderelinin,
Edirne ilinde ürününü satış imkânı bulamayan çeltik çiftçilerinin
mağduriyetlerinin Toprak Mahsulleri Ofisince giderilmesine ilişkin
açıklaması
KEMAL DEĞİRMENDERELİ
(Edirne) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Edirne ilimiz,
Türkiyenin çeltik ve pirinç üretiminin yaklaşık yüzde 50sini
üretmektedir. Bugün itibarıyla çeltik üretiminin yüzde 65inin
hasadı gerçekleşmiş olmasına rağmen, üretici
satış imkânı bulamamaktadır. Ne tüccar ne de Ofis alım
yapmamaktadır. Çiftçilerimiz borçlarını ödeyemez durumda
kalmıştır. Çeltik tarlalarında yangın vardır. Çiftçinin
kara gün dostu olması gereken Toprak Mahsulleri Ofisimiz çiftçinin bugün
değil de ne zaman yanında olacaktır? Ofisin bir an önce
alıma geçerek çeltik çiftçisinin mağduriyetini gidermesi uygun
olacaktır, buna acil ihtiyaç vardır.
Sayın Bakanın
da burada olması vesilesiyle bu bilgiyi kendilerine de sunmak,
kendileriyle paylaşmak isterim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Değirmendereli.
Sayın Çetinkaya
15.- Adana Milletvekili Mehmet Necati
Çetinkayanın, Adana iline yapılan hizmetlere ilişkin
açıklaması
MEHMET NECATİ
ÇETİNKAYA (Adana) Sayın Başkan, biraz önce MHP milletvekili
arkadaşım Seyfettin Yılmaz Adanaya neler yapıldı
Sayın Başbakanın konuşmalarını mahreç tutarak...
Adanaya çağ
atlatmış Sayın Seyfettin Yılmaz. Sağlık kampüsü
yakında ihaleye çıkacak ve yalnız Adananın değil, bir
bölge sağlık kampüsü olacak. Olimpik stadın yakında temeli
atılacak ve programa alınmış durumda. Toroslar bir ova yolu
hâline getirildi ve bir gurur abidesidir. Siz herhâlde daha önce Çakıt
Vadisinden Pozantı-Ulukışla arasında çekilen çileleri
çabuk unuttunuz. Tabii insan geçmişi çabuk unutmamalı.
Hafızayı beşer nisyan ile maluldür. derler ama bu kadar çabuk
olmaması gerekir.
OKTAY VURAL (İzmir)
Bir sayın milletvekiline cevap vermek için bu ortamı kullanmak doğru
değil.
MEHMET NECATİ
ÇETİNKAYA (Adana) Şu anda bir otoyol
Öyle bir otoyol gurur
abidesidir.
Yumurtalık-Bakü-Tiflis
boru hattı çağın bir harikasıdır ve Yumurtalık
bir enerji havzası hâline getirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET NECATİ
ÇETİNKAYA (Adana) Eğitim sektöründe de aynı şekilde
(Gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çetinkaya.
Sayın
milletvekilleri, biraz sessiz olalım.
Buyurunuz Sayın
Ekşi.
16.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşinin, Adalet Bakanının Avrupa Birliği İlerleme
Raporundan bazı bölümleri okumadığına, aynı raporda
ifade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle
karşılaşılan olayların çokluğu endişe
sebebidir denildiğine ilişkin açıklaması
OSMAN OKTAY
EKŞİ (İstanbul) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
Sayın Adalet Bakanı az önce yaptığı konuşma
sırasında Avrupa Birliği İlerleme Raporundan bazı
parçalar okudu. Öyle düşünüyorum ki Sayın Bakan bu okuma sırasında
kendisine düşen dürüstçe davranıştan uzak durdu. Daha
doğrusu bazı bölümlerini o raporun okumadı. İzninizle ben
sayın milletvekillerinin ve sizin bilginize sunmak istiyorum. Aynı
raporda İfade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle
karşılaşılan olayların çokluğu endişe
sebebidir. denilmektedir. Gazetecilerin hapse atılması, henüz
yayımlanmamış kitap ve müsveddelerine el konulması,
Ergenekon soruşturması bağlamında el konulması
endişeleri daha da güçlendirdi. denilmektedir. Çok sayıda gazeteci
tutuklu. diye ayrıca vurgulanmaktadır. Bunun
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ekşi.
Sayın
Gürkan
17.- Adana Milletvekili Fatoş Gürkanın,
Adana iline yapılan yatırımlar için Başbakan ve bakanlara
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
FATOŞ
GÜRKAN (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Biraz önce
MHPli bir hatip Adanayla ilgili bir konuşma yaptı. Tabii Adana,
konuşmasına göre Türkiye'nin en kötü şehri hâline getirildi.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, böyle bir sistem yok ki! Vekiller
birbirine cevap veriyor.
FATOŞ
GÜRKAN (Adana) Adana çok büyük ve ekonomisi en güçlü şehirlerden birisi.
Sayın Başbakanımızın da seçimlerden önce
geldiğinde taahhüt ettiği tüm projeleri tüm vekillerimizle birlikte
biz taahhüt ediyoruz. Hatta MHP koalisyonu döneminde atıl hâle gelmiş
yatırımları da biz tamamlama fırsatını bulduk.
Kendilerini bu konuda gerçekten eleştiriyorum. Çünkü kendileri de
görüyorlar, biz taahhüt ettiğimiz her şeyi yerine getiriyoruz. Bundan
sonra hepsini takip edeceğiz.
Ben bir
Adana vekili olarak yapılan tüm yatırımlar için başta
Sayın Başbakanımıza ve bakanlarımıza
teşekkür ediyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Gürkan.
Sayın
Öğüt
18.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Azerbaycan Cumhuriyetinin 20nci bağımsızlık yıl
dönümünü kutladıklarına ilişkin açıklaması
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, bugün 18 Ekim 2011. 18 Ekim 1991 yılında, yirmi
yıl önce dost ve kardeş Azerbaycan devleti yeniden
bağımsızlığını kazandı. Bugün
Azerbaycanın çok önemli bağımsızlık günü. Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, Türkiye Cumhuriyeti Meclisi olarak dost ve kardeş
Azerbaycanın bağımsızlık gününü kutluyor, bütün
Azerbaycana selam ve saygılarımızı sunuyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Öğüt.
Sayın Ramazanoğlu
19.- Kahramanmaraş Milletvekili
Yıldırım Mehmet Ramazanoğlunun, KCK davasından
dolayı tutuklananlar hakkında kamuoyunda çok ciddi bilgi
kirliliği olduğuna, tutuklananların gerçek sayısının
601 olduğuna ilişkin açıklaması
YILDIRIM MEHMET RAMAZANOĞLU
(Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Son zamanlarda özellikle bu KCK
davasından dolayı tutuklananlar hakkında kamuoyunda çok ciddi
bir bilgi kirliliği var. Şu an itibarıyla toplam, gerçek,
tutuklananların sayısı 601dir.
Arz ederim efendim.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Ramazanoğlu.
Sayın Çirkin
20.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkinin,
Hatay ilinin Dörtyol ilçesinde meydana gelen dolu afetine ilişkin
açıklaması
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Tarım Bakanımıza sormak istiyorum.
BAŞKAN Bu bir soru-cevap
işlemi değildir. Kısa sorunuzu alabilir miyim,
konuşmanızı alalım.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN
(Hatay) Devam ediyorum efendim.
Hatayın Dörtyol ilçesinde
geçtiğimiz günlerde bir dolu afeti olmuştur. Bu afette hasada yirmi
gün kala narenciye üreticileri büyük zarar görmüştür. Ürününü satın
alan tüccar da zarardadır, henüz satamayan çiftçi de zarardadır. TARSİM
vasıtasıyla ürününü sigorta ettirenlerde sorun büyük ölçüde
çözülmekte ancak çeşitli sebeplerle ürününü sigorta ettiremeyen
çiftçilerin son derece büyük sorunları vardır ve bunlar çözüm
beklemektedir. Sayın Tarım Bakanımıza, burada,
çiftçilerimizin bu sorunlarıyla ilgili bir çalışma yapması
noktasında bir çağrıda bulunmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Çirkin.
Sayın Özgündüz.
21.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün,
Azerbaycan Cumhuriyetinin 20nci bağımsızlık yıl
dönümünü kutladıklarına ilişkin açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Azerbaycan Cumhuriyetinin
kuruluşunun 20nci yıl dönümü. Buradan dost ve kardeş Azerbaycan
halkını selamlıyorum. Selam olsun Baküye, Genceye, Kelbecere,
Şuşaya, Sumgayıta ve Karabağa.
Bir millet, iki devlet olan Azerbaycan
ve Türkiyenin dostluğu her daim ilelebet kaim olsun diyerek hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Özgündüz.
Son olarak Sayın Halamana söz veriyorum.
22.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, AK
PARTİ milletvekillerinin Adanada bir şey yok, her şeyi
yaptık. dediklerine; Adanada yaptıklarını kürsüden
anlatmalarına ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Adanayla ilgili konuşan
arkadaş için, MHP milletvekili olarak kendisine çok teşekkür
ediyorum; Adananın bütün sorunlarını gündeme
taşıdı. AKP milletvekilleri Adanada bir şey yok, her
şeyi yaptık. dediler. Yaptıklarını kürsüden lütfen
anlatsınlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Halaman.
Sayın milletvekilleri,
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan ve 25
milletvekilinin, Kaz Dağlarındaki çevre sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/20)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son yıllarda çevre
duyarlılığından yoksun, plansız ve çarpık
sanayileşme sonucu Kaz Dağları; ormanları, bitki örtüsü,
havası, suyu, toprağı ve bölgede yaşayan yöre halkı
ile ciddi tehdit altındadır. Kaz Dağları'nda yaşanan
çevresel sorunların ivedilikle çözülmesi, sağlıklı ve
dengeli bir çevre için gereken yasal tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104
ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
1) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
2) Candan Yüceer (Tekirdağ)
3) İhsan Özkes (İstanbul)
4) Erdal Aksünger (İzmir)
5) Bülent Kuşoğlu (Ankara)
6) Mehmet Şeker (Gaziantep)
7) Tufan Köse (Çorum)
8) Atilla Kart (Konya)
9) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
10) Kazım Kurt (Eskişehir)
11) Salih Fırat (Adıyaman)
12) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
13) Aytuğ Atıcı (Mersin)
14) Nurettin Demir (Muğla)
15) Özgür Özel (Manisa)
16) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
17) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
18) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
19) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
20) Ali Özgündüz (İstanbul)
21) Rıza Türmen (İzmir)
22) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
23) Sena Kaleli (Bursa)
24) Celal Dinçer (İstanbul)
25) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
26) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
Gerekçe:
Kaz Dağı ya da Kaz
Dağları olarak iki biçimde adlandırılan dağ büyük
ölçüde Çanakkale-Biga Yarımadası'nda uzanmaktadır. Toplam
alanı
Bölgede bütünlüğü korunan önemli
miktardaki orman örtüsünün ürettiği oksijen, yöreyi dünyanın en
zengin oksijen deposu haline getirmiştir. Kaz Dağı yöresi
barındırdığı bitki ve hayvan topluluklarıyla
Anadolu'nun en önemli sığınaklarından birini
oluşturmaktadır. Yaban hayatı için çok değerli bir
yaşam alanıdır. İçerdiği 82 nadir bitki türünden 37
tanesi sadece Kaz Dağı'na özgüdür. Bu nedenle önemli bir gen
merkezidir. Aynı zamanda kuşların ikincil göç yollarından
biridir. Bölge zengin biyolojik çeşitliliği nedeniyle
uluslararası değerlendirme ölçütlerine göre Önemli Bitki Alanı
ve Önemli Doğa Alanı olarak kabul edilmiştir.
Kaz Dağ'ları, geçmişten
devraldığımız, koruyarak gelecek kuşaklara devretmemiz
gereken tarih ve mitoloji alanıdır. Bölge halkının
yaklaşık yüzde 50 si tarımla uğraşmaktadır.
Dünyanın en çok korunması
gereken sayılı birkaç bölgesinden birisi olan Kaz
Dağları'nın doğal bitki örtüsü, suyu, havası, yer
altı ve yer üstü zenginlikleri ciddi tehdit altındadır. Bölgede
birçok uluslararası firma başta altın ve gümüş olmak üzere
maden arama ve işletme ruhsatı almış ve almaya devam
etmektedirler. Kaz Dağları'nda altın madeni
işletmeciliğinin başlaması durumunda;
2,5 milyar ton kayaç ve toprak
işlenecek, yaklaşık 400.000 ton siyanür kullanılacak,
2.580.000 da orman alanı ve başta 10 milyon adet zeytin
ağacı ve kiraz, şeftali, elma gibi dünyanın en kaliteli
meyve ağaçları ile birlikte tüm bitkisel üretim olumsuz etkilenecek,
yöre tarımının can damarı olan su kaynaklarının
tamamı kirlenecek, tarımla uğraşan, geçimini sağlayan
yaklaşık 750.000 kişi olumsuz etkilenecektir.
Tüm bu olumsuzluklara ilave olarak,
Çanakkale ilinin kuzeyine kurulmuş ve kurulmaya devam eden termik santraller,
çimento fabrikaları, demir çelik fabrikaları başta Biga
Yarımadası ve Kaz Dağları bölgesini yaşanılabilir
bir çevre olmaktan çıkarmaya başlamıştır.
Bölgede, çevre
duyarlılığından yoksun, plansız ve çarpık bir
sanayileşme sürecinin bu şekilde devam etmesi durumunda tarım
yapılacak toprak kalmayacak, sular içme ve kullanma suyu olarak
kullanılamayacaktır. Başta yöre halkı olmak üzere yörede
yaşayan tüm canlılar olumsuz etkilenecek, bölgede telafisi mümkün
olmayan hava su toprak kaybı ve kirliliği yaşanacaktır.
Dünyanın cennet köşesi olan bölge yıllar içerisinde
yaşanılamayan, üretilemeyen bir bölge halini alacaktır.
Bu doğrultuda;
Son yıllarda, plansız
sanayileşmenin sonucu Kaz Dağları; ormanları, bitki örtüsü,
havası, suyu, toprağı ve bölgede yaşayan yöre halkı
ciddi tehdit altındadır. Bölgede yaşanan çevresel
sorunların ivedilikle çözülmesi ve yaşanılabilinir ve
üretilebilinir bir çevre için gereken yasal tedbirlerin tespit edilmesi
amacıyla bir Meclis Araştırmasına ihtiyaç
bulunmaktadır.
2.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer ve 28
milletvekilinin, Mersin-Akkuyuda kurulması planlanan nükleer santralin
başta insan ve hayvan sağlığı ile gıda üzerindeki
etkileri olmak üzere tüm etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/21)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Nükleer tehlike ve gıda güvenilirliği
ile ilgili sorunların tespiti ve çözümleri konusunda
Anayasamızın 98. Maddesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104 ve 105. Maddeleri gereğince bir
Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla
araştırılmasını saygılarımızla arz
ederiz.
1) Vahap Seçer (Mersin)
2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
3) Birgül Ayman Güler (İzmir)
4) Hasan Ören (Manisa)
5) Atilla Kart (Konya)
6) Candan Yüceer (Tekirdağ)
7) İhsan Özkes (İstanbul)
8) Erdal Aksünger (İzmir)
9) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
10) Mehmet Şeker (Gaziantep)
11) Kazım Kurt (Eskişehir)
12) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
13) Tufan Köse (Çorum)
14) Bülent Kuşoğlu (Ankara)
15) Veli Ağbaba (Malatya)
16) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
17) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
18) Salih Fırat (Adıyaman)
19) Aytuğ Atıcı (Mersin)
20) Özgür Özel (Manisa)
21) Nurettin Demir (Muğla)
22) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
23) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
24) Ali Özgündüz (İstanbul)
25) Rıza Türmen (İzmir)
26) Sena Kaleli (Bursa)
27) Celal Dinçer (İstanbul)
28) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
29) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
Gerekçe:
Bu yılın Mart ayında 8.9
şiddetinde meydana gelen deprem ile sarsılan Japonya'da zarar gören
nükleer enerji santralindeki radyasyon sızıntısı, santrale
yakın bölgeleri tam anlamıyla vurmuştur. Sızıntının
en önemli etkilerinden biri de gıdalarda radyoaktivite tespitidir. Bu olay
sonrasında Japonya'dan ithal edilen gıdalarda gıda
güvenilirliği konusunda şüpheye düşülmüş, bu birçok ülkede
haklı bir endişeyi beraberinde getirmiştir. Japon yetkililerin
yaptığı ölçümlerde, özellikle santrale yakın bölgelerde
üretilen sebze ve sütte radyoaktivite olduğu
doğrulanmıştır. Özellikle radyoaktif iyot
konsantrasyonlarının dünya ölçeğinin kabul limitlerinin çok
üzerinde olduğu tespit edilmiştir.
Nükleer sızıntı sonucu
havadaki radyoaktif maddeler tarım arazilerindeki ekili tüm meyve, sebze
ve yem bitkilerinin üzerine rüzgârla veya yağmurla bulaşır. Bu
serpinti sonrası bitkilerde yüzeye tutunan radyoaktif maddeler, bitkinin
yapısına geçerek risk seviyesine geçer. Bu bitkilerden elde edilen
gıdalar, bu bitkileri yiyerek beslenen hayvanlardan elde edilen et ve et
ürünleri, süt ve süt ürünleri de bu risklerin hepsini barındırarak
tüketicilerin sofralarına kadar gelir. Bunun dışında
radyoaktif maddelerin denizlere, akarsulara ve göllere yağmasıyla hem
buralardan yapılan sulamalar ile birlikte hem de buralarda yaşayan
tüm canlılara nüfuz ederek risk önemli bir seviyeye ulaşır.
Bunların dışında en önemli risklerden biri de içme
sularında oluşur. Bu tür kazalarda oluşabilecek içme suyu
sıkıntıları, önceden hesaplanamayacak kadar ağır
olabilmektedir.
Çok yakın bir zamanda tanık
olduğumuz bu tehlike, bunun yanında Çernobil gerçeğini de
yaşamış bir ülke olarak Mersin Akkuyu'da kurulacak santral ile
Türkiyede de risklerin tam odağına yerleşmiştir. Kaza
tehlikesi açısından önemli bir kaygı uyandıran,
yaşanmış facialar ve son derece pahalı bir enerji türü
olması nedeniyle gelişmiş ülkelerde artık kabul görmeyen
(ki Almanya 2022 yılında kapatacağını
açıklamıştır) nükleer santralin Mersin-Akkuyu'da kurulması
ile ilgili çalışmalar tüm hızıyla sürdürülmektedir. Bölge
halkı gelişmeleri endişe ile izlemeye devam ederken, TBMM'de
daha önce birçok kez Meclis Araştırma Önergesi verilmesine
rağmen bir Araştırma Komisyonu kurulamamıştır.
Mersin-Akkuyu'da yapılacak nükleer santralin, bu gelişmeler
ışığında bir kez daha gözden geçirilmesi ve
yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelinmesi hem bölge insanına hem
de tüm Türkiye adına daha doğru bir adım olacaktır.
Türkiye'nin turizm bölgesi olan, koy ve
sahillerinin güzelliğinin yanı sıra tarım ve
hayvancılık alanında ülke ekonomisine önemli katkı
sağlayan Mersin'in geleceğini tehdit eden bu girişimin
başta insan olmak üzere gıda ve hayvan sağlığına
etkileri olmak üzere tüm yönleri ile araştırılması, gerekli
önlemlerin alınması amacıyla Anayasa'nın 98'nci,
İçtüzüğün 14 ve 105'nci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 23 milletvekilinin, tahıl ürünlerinin üretim ve
tüketiminin planlanmasında karşılaşılan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/22)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Dünyada enerji talebine bağlı
olarak artan petrol fiyatları ile birlikte tahıl ürünleri bio
yakıt üretiminde daha fazla kullanılmaya
başlanmıştır. Nüfus artışı ile birlikte
artan tüketim ve tüketim çeşitliliğine bağlı olarak ekim
alanlarının daralması ve küresel ısınmanın da
neden olduğu kuraklıkla birlikte dünyada ve ülkemizde buğday
üretiminde ciddi kayıplar oluşmuş, stoklar tükenme
noktasına gelmiştir.
Bu nedenle, tahıl ürünlerinin
üretim ve tüketim planlamasında karşılaşılan
sorunların tespit edilerek, çözüm yollarının bulunması
amacıyla, Anayasanın 98 nci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederim.
1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
2) Candan Yüceer (Tekirdağ)
3) Atilla Kart (Konya)
4) Erdal Aksünger (İzmir)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Kamer Genç (Tunceli)
7) Mehmet Şeker (Gaziantep)
8) İhsan Özkes (İstanbul)
9) Mevlüt Dudu (Hatay)
10) Salih Fırat (Adıyaman)
11) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
12) Özgür Özel (Manisa)
13) Bedii Süheyl Batum (Eskişehir)
14) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
15) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
16) Kazım Kurt (Eskişehir)
17) Nurettin Demir (Muğla)
18) Aytuğ Atıcı (Mersin)
19) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
20) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
21) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
22) Celal Dinçer (İstanbul)
23) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
24) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Bir gensoru önergesi vardır,
önerge bugün bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
B) Gensoru Önergeleri
1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin
Buldan ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, bazı
soruşturma ve operasyonlarda kolluk güçlerine hukuka aykırı
uygulamalar yaptırdığı; açıklamalarında
kullandığı bazı ifadelerle Devlet adamı ciddiyetinden
uzaklaştığı; görev ve sorumluluklarını kötüye
kullandığı iddiasıyla İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/1)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hukuk devleti yerine, Polis devleti
uygulamaları ile anayasayı, yasaları hiçe sayan, gözaltı ve
soruşturmalarda partizanca davranan, milletvekillerine, seçilmiş
yöneticilere pervasızca saldıran; basiretsiz ve
yaptığı açıklamalarla devlet adamı ciddiyetini ayaklar
altına alan, muhalefeti tehdit eden, vatandaşın can ve mal güvenliğini
riske sokan, sevgisiz, umutsuz, başarısız bir şiddet toplumunun
oluşmasına yol açan İçişleri bakanı sayın
İdris Naim Şahin hakkında anayasanın 99 uncu içtüzüğün
106 ncı maddeleri uyarınca gensoru açılması için
gereğini arz ve talep ederiz.
BDP
Grup Başkanvekili BDP
Grup Başkanvekili
Pervin
Buldan Hasip
Kaplan
Iğdır
Şırnak
Gerekçe:
Siyasi partiler
anayasaya göre, anayasa mahkemesinin denetimine tabi olmasına rağmen,
içişleri bakanlığının talimatıyla polis BDP'nin
seçilmiş temsilcilerine her ilde toplu operasyonlar yapıyor. Anayasa
mahkemesinin denetimini hiçe sayarak, anayasayı ihlal ederek, terörle
mücadele bahanesiyle demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi
partileri ve temsilcilerini, Özel yetkili mahkemelerde"
yargılanmaları, uzun süreli tutuklu kalmaları için komplo
teorileri üretiyor.
BDP'ye
yapılan siyasi operasyonlar sınır tanımıyor, hukuka
aykırı olarak; savunma hakkı ortadan
kaldırılıyor, gizli görüşme, gizli dinleme, gizli
soruşturmalarla adil yargılanma hakkı daha hazırlık
aşamasında içişleri bakanlığının
talimatları ile ortadan kaldırılıyor.
KCK operasyonu
adı altında, siyasi rakiplerini muhalefeti sindirmek için 12 eylül
askeri darbesi döneminde dahi görülmemiş baskılar uygulanıyor.
BDP'li seçilmiş yöneticilerin iddianame ve fezlekelerinde müşteki
mağdur eylem" bir tırnak çakısı" dahi
bulunmamasına rağmen; sözde "şehir yapılanması
adı altında parti tüzük ve programına göre BDP genel merkezinin
aldığı yasal kararlar, terörle mücadele bahanesiyle tüm
demokratik etkinlikler, yasadışı ilan ediliyor.
Gözaltı ve
soruşturmalarda tutuklananların sayısını
çarpıtarak 7.749 gözaltı ve 4 bine yakın tutuklu için sadece 485
ve 277 rakamlarını söyleyerek tehdit ediyor, gerekirse o
sayıyı da tutuklarım" diyerek kendisini savcının,
hakimin, yargının yerine koyuyor, yargısız infaz
yapıyor.
Milletvekillerinin,
parti başkanlarının üzerine TOMA ve zırhlı
araçları süren, gaz bombaları ile saldıran, su sıkan, ben
devletim diyen" milletvekillerine diklenen görevlileri koruyarak; âdeta
saldırmaları için teşvik ediyor, gece tek başına evde
kalan kadın belediye başkanlarının evinin kapısı
kırılarak giyinmelerine dahi fırsat verilmeden gözaltına
alınıyor. Güvenlik güçleri toplumsal olaylarda
yasadışı "orantısız güç" kullanma
odağı haline getirildi.
Hukuk, ahlak,
vicdan, insaf sınırlarını aşan saldırganlık
sınır tanımıyor, başta Şırnak ili olmak
üzere tüm belediye başkanları, il ve belediye meclis üyeleri
gözaltına alınarak, tutuklanarak milletin sandıkta iradesiyle
seçilen, sandıkla gelen seçilmiş temsilciler aynı hızla
görevden alınıyor, yetmiyor Alman Vakıfları gibi saçma
sapan iddialarla BDP'li belediye teftiş kıskacına alıyor,
yerine yandaş ve bürokratlarını getirme çabası içine
giriliyor. Kantarın topuzu öylesine kaçırılıyor ki AB
İlerleme raporuna olumsuzluğuyla damgasını vuruyor.
Sandıkla
gelen, halkın özgür iradesi ile seçilen mecliste grubu bulunan partimize
karşı, hukuku, nezaket
kurallarını ve devlet adamlığını hiçe
sayarak agresifleşen içişleri bakanı sürekli kavgalı üslubu
ile makamın görev ve sorumluluklarını kötüye kullanmakta
sınır tanımadığı gibi; emrindeki polis, Jandarma
dahil bir milyonun üzerinde silahlı gücü kötüye kullanabilecek
sınırsız ve kontrolsüz bir güce dönüştüğü
açığa çıkmıştır.
İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin'in basın toplantılarında
yaşamını yitiren vatandaşların sayısını
açıklarken insanları eşya olarak gören bir anlayışla
3 adet vatandaşımız", Zap suyunda kaybolan uzman
çavuş için "ceset parçaları" yaralılar için
"önemli" veya "ciddiyet arz ediyor" gibi ifadeler
kullanıyor. Kara harekâtı konusunda "her an olabilir, olamaz
eylemler için "hedef gözetmeden yapılan hedef gibi cevaplarla devlet
adamı ciddiyetinden uzaklaşmış, vatandaşın can ve
mal güvenliğini tehlikeye sokmuştur.
Sayın içişleri bakanı
İdris Naim Şahin hakkında Anayasanın 98 ve 99 uncu, TBMM
İçtüzüğünün 106. maddeleri gereğince gensoru
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergenin görüşme günü daha sonra
belirlenecek, oylarınıza sunulacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım:
C) Tezkereler
1.- Amerika Birleşik Devletleri Parlamentosu ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolararası dostluk
grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/546)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620
Sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca, Amerika Birleşik
Devletleri Parlamentosu ile TBMM arasında Parlamentolararası Dostluk
Grubu kurulması hususu Genel Kurulun tasvibine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2.- Azerbaycan Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/547)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620
Sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca, Azerbaycan Parlamentosu ile
TBMM arasında Parlamentolararası Dostluk Grubu kurulması hususu
Genel Kurulun tasvibine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, on dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.32
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.48
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul), Fatih
ŞAHİN (Ankara)
------ 0 ------
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Şimdi, Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve
arkadaşları tarafından (84 sıra no.lu), TSK bünyesinde
adı intihar ve kaza kurşunu olan şüpheli asker ölümlerinin tüm
boyutları ile araştırılarak, alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 18/10/2011 Salı
günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu
önerisi
18.10.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 18.10.2011
Salı günü (Bugün) Toplanamadığından
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hasip
Kaplan
Şırnak
Grup
Başkan Vekili
Öneri
14 Ekim 2011 tarihinde,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları
tarafından (84 sıra nolu), TSK Bünyesinde adı intihar ve kaza
kurşunu olan şüpheli asker ölümlerinin tüm boyutları ile
araştırılarak, alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisline verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 18.10.2011 Salı günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin lehine Muş
Milletvekili Sırrı Sakık.
Buyurunuz Sayın Sakık. (BDP
sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Barış ve Demokrasi
Partisinin asker ölümleri ve askerlerin intiharlarıyla ilgili vermiş
olduğu Meclis araştırma önergesiyle ilgili grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sevgili arkadaşlar, 23üncü
Dönemde de buna benzer yüzlerce önergemiz oldu ama ne yazık ki Adalet ve
Kalkınma Partisi, sayısal çoğunluğuna dayanarak bu
önergelerimizin tümünü reddetti. Hatta bu önerge gündeme geldiğinde AKPden
bir konuşmacı arkadaşımız: Çok önemli bir
görüşmemiz var, bu ara zaman ayıramayız. diye böyle bir cümle
kullanmıştı. Oysaki her gün her
uyandığımızda yeni bir askerin ölümüyle ya kaza
kurşunu dedikleri bir kurşun veyahut da bir işkence sonucu
yaşamını yitiren askerlerin ailelerinin feryatlarıyla
uyanıyoruz. Son olarak da birkaç gün içerisinde kamuoyunda bilinen ve bu
asker kardeşimiz Uğur ve ailesinin yaşadığı
sıkıntılara hep birlikte tanıklık ettik.
Kıbrısta askerlik yaparken bir disiplin suçu alıyor bu
Uğur ve gözaltına alınıyor. Disko denilen yerde
işkence görüyor ve yaşamını yitiriyor. Uzun süre burada
tedavi altına alınıyor. Bu kardeşimiz tedavi altına
alınırken ailesi burada mağdur ve perişan bir hâlde. Aile türbanlı
olduğu için GATAya giremiyor. Yoksul olduğu için günlerce bankta
yatıyor ve suçu, günahı türban taktığı için ve feryat
ediyor anne, diyor ki: Eğer benim türbanımla ilgili bu kadar
hassasiyetiniz varsa benim çocuğumu alıp götürüp öldürtmeyin, size
vereceğim çocuklarım yok. Ve buna benzer yüzlerce çocuk ve
ailelerinin feryadıyla her gün uyanıyoruz. Ve Ağrılı
bir asker; boğazına üç kurşun sıkılmış en
son kurşun, dördüncü kurşun ve Bu bir kaza sonucu. diyorlar.
Batmanlı yine öyle. Son on beş yıl içerisinde binlerce asker
kurşunla katledilmiştir, adına intihar denilmiştir.
Şimdi, ailelerin feryadı var.
Daha önce, mesela Hakkâride 2009 Mayıs ayında, 27 Mayısta da
mayına basıp ölen 7 tane asker vardı ve o dönemde alelacele
hemen bir açıklama yapıldı, bu açıklamada da şu
söylendi: PKKnın hain tuzağı ve mayınlara bastılar
öldüler. Sonra ses kayıtları medyaya düştüğünde, bir
tuğgeneral ve bir korgeneralin konuşmalarında aynen şu
söyleniyordu: Mayınları biz döşedik. Ve ondan sonra suçüstü
yakalandılar ve aileler davacı oldu.
Yine, 2009
yılında Elâzığda Karakoçanda, bir teğmen bir el
bombasının pimini çekerek bir askerin eline veriyor ve o
bombanın patlaması sonucu 4 asker yaşamını yitiriyor,
3 asker de ağır yaralanıyor. Yine alelacele, hemen
hırsızlara, katillere kılıf bulmak adına
Elâzığ Valisi derhâl çıkıp, bir kaza kurşunu
olduğunu söylüyor ve ailenin feryadı ve ölen askerlerin silah
arkadaşlarının beyanları
Çıkıp diyorlar ki:
Hayır, tam tersi, bir teğmen geldi, pimi çekti ve bu bombayı
askerin eline verdi ve bu askerler yaşamlarını bu şekilde
yitirdiler. Sonra yapılan araştırmada, sorgulamada,
yargıda -hani o yüce Türk adaleti dediğimiz askerî yargı var ya,
o adalet yerin dibine batsın, o yargı yerin dibine batsın- 4
ölüm, 3 yaralıdan sonra verilen karar ne biliyor musunuz? Sekiz
yıllık bir mahkûmiyet. Ve oradan bir vicdan seslendi, AKP Grubundan
bir el kalktı, dedi ki: Bu bir cinayettir. Sonra Bakan oldu, Grup
Başkan Vekiliydi. Bu bir cinayettir. Trafik cezası olsa bile 4
insanın ölümü, 3 insanın yaralanması affedilemez ve sekiz
yılla geçiştirilemez. dedi. Biz de onun üzerine Barış ve
Demokrasi Partisi olarak alelacele Gelin, bunları
araştıralım, bir Meclis araştırma önergesi
çıkaralım, bu katillerden hesap soralım. dedik. Ama orada hani
Bunu kabullenemeyiz, bu bir cinayettir. diyenler
Tekrar elleri bu önergenin
reddi konusunda havaya kalktı.
Şimdi, bugün de
aynı şeyi söylüyoruz: Cinayetler işleniyor, onlarca ve binlerce
ve bu cinayetlerin büyük bir çoğunluğu Kürt ve Alevi gençlerden
oluşuyor, solcu gençlerden oluşuyor. Varsayalım ki bu ailelerin
iddialarının hiçbiri doğru değil ama bir intihar varsa,
eğer bu gencecik insanlar yirmi yaşında askere gidiyor, hiçbir sorunu yoksa, binlerce bu gencecik
insan Türk Silahlı Kuvvetlerinde intihar ediyorsa bunu bile
araştırmak gerekir diyoruz ve buradan soruyoruz: Peki, bu aileleri
başörtüleri olduğu için siz neden GATAya almadınız? Dün
akşam Genelkurmay açıklama yapıyor: Yok böyle bir şey.
Biz sizi iyi tanırız, var böyle bir şey. Siz daha önce Manisada
da, İzmirde de türbanlı aileleri tel örgünün dışında
bıraktınız, çocuklarının yeminini gidip izleyemediler.
Ben söylüyorum, Sayın
Başbakanın eşi GATAya girebildi mi? Bir sanatçı
hastaydı ve Başbakanın eşi gitmek istemişti, o
sanatçının eşi döndü, Başbakanın eşini aradı
GATAya gelirseniz sizi rencide ederler. dedi. Sayın Başbakan bir
kanalda çıkıp bunları anlattı ve eşinin ağladığını
da söyledi. İşte, o gün grubumuz çıkıp dedi ki: Gelin, bu
rezaleti, bu türbanı bu ülkenin gündeminden çıkaralım. Ne
yaptınız? Siz gittiniz -yüreğiniz yok tabii- ne
yaptınız? Hemen önergeyi geri çektiniz ve sonra
Başbakanınız ne dedi? Döndü dedi ki: Yahu! Bunların ne
işi var türbanla? Bunlar Zerdüştidir.
Şimdi ben soruyorum size: AKPli
Kürtler, siz Zerdüşti misiniz? Sizin atalarınız Zerdüşti
midir? Siz bu hakareti nasıl kabullenirsiniz? Yani sizin
nemalandığınız tek şey türban mı
olmalıdır? Yüreğiniz yetiyorsa gelin yapın. Ben bilmem ama
şunu açıkça söylüyorum: Sizin atalarınız Müslüman olmadan
önce Kürtlerin ataları Araplardan sonra Müslüman olan ikinci halktır
ve Muhammedîdirler, Müslümandırlar. O dönemler sizin
atalarınız putperestti, Şamanistti. Şimdi çıkıp
bu muhasebeyi mi yapmamız lazım?
Yani bir halkın inançlarına,
duygularına bu kadar haksızlık ve hakaret etmeyiniz. Eğer
yüreğiniz yetiyorsa gelin, sorunları birlikte çözelim. Yani birileri
Zerdüşti de olabilir, Müslüman da olmayabilir, bu sizi ilgilendirebilir
mi? Peki, halka niye bu kadar saldırıyorsunuz, niye
haksızlık ediyorsunuz?
İşte, bunları biz
seslendirdiğimiz için bizden ürküyorsunuz, bizden korkuyorsunuz ve
sesimizi kısmaya çalışıyorsunuz, çünkü biz,
haksızlığın üzerine bedeli ne olursa olsun gideriz. Bu
bedeli ödemeye de mecburuz ve mahkûmuz ama siz... Evet, Biz kral
çıplaktır. diyoruz, siz krallardan korkuyorsunuz, onun için
yaptıklarımızın arkasında durmuyorsunuz.
Sizin milletvekilleriniz
çıkıp ekranlarda bizleri tehdit etmeye çalışıyorlar.
Vallahi, bizi dost da tanır, düşman da tanır. Yani bizi
ekranlardan tehdit etmeyin. Kürtlerde bir söz var. Diyor ki: .... ... (X) Türkçesi de şudur: Şam uzak
ama arşın buradadır. Bizi öyle ekranlardan tehdit etmek, evirip
çevirip dövmek, bilmem ne... Aha buradayız, aha grubumuz burada, aha
alanlardayız. Kimin ki gücü böyle yetiyorsa hodri meydan diyoruz. (BDP
sıralarından alkışlar) Biz, şiddet için buraya
gelmedik, kavga için gelmedik.
Sorunların çözüm
yeri Türkiye Büyük Millet Meclisidir, burada oturup
konuşmalıyız, tartışmalıyız. Siz,
sayısal çoğunluklarınıza güveniyorsanız
yanılırsınız. Böyle haddini bilmeyen milletvekillerine biz
had bildirmesini de biliriz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Siz de tehdit etmeyin.
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Öyle açıkça çıkıp bizi tehdit etmeye... Sayısal
çoğunluğunuza güvenmeyeceksiniz. Açıkça söylüyorum, siz
çıkıp onları terbiye edeceksiniz bize laf
atacağınıza. Çıkıp bir halkın temsilcilerini
tehdit etmenin ne olduğunu bilin. O tetikçileri biz çok iyi tanırız,
dolaşmadıkları kapı kalmadı, gitmedikleri parti
kalmadı, gidip de seçilmedikleri parti kalmadı. Kendi
köşelerinde sürekli tetikçilik yaparak bizi ürküteceklerini,
korkutacaklarını düşünüyorlarsa vallahi çok
yanılırlar.
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Sen temsilci değilsin.
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Şimdi, siz hiç konuşmayın çünkü siz hiçbir şeyi
haketmiyorsunuz. Gasbettiğiniz bir koltukta oturuyorsunuz. Siz neyi
konuşuyorsunuz? Siz Yüksek Seçim Kurulunun hileleriyle orada oturan bir
vekilsiniz. (BDP sıralarından alkışlar) Siz halkın
oylarıyla değil, Seçim Kurulunun hileleriyle oturmuş birisiniz.
En son konuşması gereken sizsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Sakık.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan...
SIRRI SAKIK (Devamla)
Onun için diliyorum, umuyorum...
Bize el işareti
yapmayın.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Diliyorum, umuyorum..
BAŞKAN Sayın
Sakık, lütfen yerinize geçer misiniz?
SIRRI SAKIK (Devamla)
...bu noktada grubunuzun kararını değil,
vicdanınızın sesini duyarak Meclis araştırma
önergemize evet oyu vereceğinizi umut ediyor, teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Sakık.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Sakık konuşması esnasında
(BDP sıralarından gürültüler)
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sataşmasaydınız!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Müsaade et.
BAŞKAN Bir dakika sayın
milletvekilleri, sessiz olunuz.
Buyurunuz Sayın
Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul)
Grubumu hedef alarak rencide edici sözler sarf
etmiştir. Çok kısa bir cevap vermek istiyorum.
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Kendisiyle ilişkili bir şey değil Sayın Başkan.
BAŞKAN Tam anlayamadım
Sayın Bahçekapılı.
Lütfen sessiz olunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Grubumla ilgili rencide edici bazı sözler sarf
etmiştir, izninizle cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Neyle ilgili, sizinle mi
ilgili?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Grubumla ilgili. Ben Grup Başkan Vekiliyim.
BAŞKAN Grubunuzla ilgili.
Buyurunuz efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İki dakika süre.
Yeniden bir sataşmaya mahal
vermeyiniz lütfen.
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım,
Sayın Sakık biraz önce grup önerileri lehinde konuştu.
Barışın dilinden bahsetti, burada tartışmamız,
ortak bir dil oluşturmamız gerektiğini vurguladı ama dikkat
ettim, konuşmasının başından bitimine kadar hep siz
ve biz kelimelerini kullandı.
SIRRI SAKIK (Muş) Yalan mı
söylüyorum? Siz zalimlik ediyorsunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla)
Biz, siz ve biz demiyoruz, biz birlikte Türkiyeyiz diyoruz, biz birlikte
kardeşiz diyoruz. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Biz, Türküyle, Kürtüyle, Lazıyla, Çerkeziyle
birlikte kardeşiz diyoruz.
Eğer bir barış dilini
tutturmak istiyorsak Sayın Sakık, bundan sonraki
konuşmalarınızda itham eder gibi, tehdit eder gibi siz
kelimenizi lütfen literatürünüzden kaldırınız çünkü burada
hepimiz milletvekiliyiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu anlamda, cevap verme konusunda şurada bulunan bütün
milletvekili arkadaşlarım aynı tarzda cevap verebilme yetkisine
sahip. Ama lütfen bu arkadaşlarımın, Gruptaki milletvekili
arkadaşlarımın diline dikkat edelim, aynı dilde
konuşalım ve biz birlikte olduğumuzu ve biz kardeş
olduğumuzu unutmadan siz ve biz kelimelerinizi ortak bir dil, ortak
barış adına lütfen literatürünüzden kaldıralım.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Bahçekapılı.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, Türkçede hitap olarak siz dışında nasıl bir
kelime kullanılıyor acaba?
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve
arkadaşları tarafından (84 sıra no.lu), TSK bünyesinde
adı intihar ve kaza kurşunu olan şüpheli asker ölümlerinin tüm
boyutları ile araştırılarak, alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 18/10/2011 Salı
günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu
önerisi (Devam)
BAŞKAN Önerinin aleyhine
İstanbul Milletvekili Halide İncekara. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, BDP sıralarından
gürültüler)
Buyurunuz Sayın İncekara.
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) Meclisin sükûnetini sağlarsanız ve süremi ondan
sonra başlatırsanız sevinirim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Meclis sakin efendim.
Buyurunuz.
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) Saygıdeğer Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Sırrı Bey beni yani hayal
kırıklığına uğrattı. Ben kendisini tebrik
etmek için buraya çıkmıştım. Bir Türkiye partisi olmak
yolunda askerimizin can güvenliğini kendine dert edinmiş bir
milletvekilini kutlamaya çıkmıştım buraya fakat
konuşmalar süresince dirileri ayırdıkları gibi
rahmetlileri, ölüleri de dinlere, ırklara ayırdılar. Çok üzüldüm,
çok üzüldüm, çok çok üzüldüm!
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Başbakan ayırıyor, Başbakan ayırıyor.
SIRRI SAKIK (Muş) Sizin Başbakanınız ayırıyor.
HALİDE İNCEKARA (Devamla)
Efendim, ana acısının Kürtü, Türkü, Lazı olmaz.
Acının dini olmaz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Biliyor musunuz siz bunları? Bravo, Sayın İncekara bravo!
HALİDE İNCEKARA (Devamla)
Olmaz Hanımefendi.
Bakın, ben yine de bu
yürekliliği gösterdiğiniz için sizi tebrik ediyorum. Sırrı
Bey diyor ki: Peygamber ocağı olarak gönderdiğimiz evlatlarımızın,
orada olduğu süre içinde, içeride ve dışarıda can
güvenliğinden sorumluyuz. Onların gönderdiğimiz gibi
babalarının evine dönmesinden mesulüz. Kim ki onları içeride ve
dışarıda şiddete maruz bırakırsa
hesabını soralım. Helal olsun Sırrı Beye! Lakin, bir
şey daha söyledi. Yüreklilik falan diye bir test yapmak gerekirse
Sırrı Bey, sanıyorum bu işte en zararlı çıkacak
olan sizsiniz. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Bu ekip var ya, bu ekip 2002den
değil 90lı yıllardan beri ip boynunda siyaset yapmaktadır,
korkarak, ürkerek değil.
SIRRI SAKIK (Muş) Siz 90dan
beri diyorsunuz, biz cumhuriyetin kuruluşundan beri.
HALİDE İNCEKARA (Devamla)
İmza kâğıdını almadan yemin etmeye giremedin sen
buraya, yemin etmeye. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak)
12 Eylülden beslenerek geldiniz buraya, el insaf!
HALİDE İNCEKARA (Devamla)
Şimdi, karşıma geçip de sakın yürekti, cesaretti gibi falan
dersler bize aman ha vermeyin. Bizim, bırakın erkeğimizi,
kadınımız, kızımız, çoluğumuz çocuğumuz
bir yürek var ki mangal gibi.
Parti kapatmanın
karşısında duracak yürek olmadı sizde. Biz burada durduk da
siz kapı dışarılarda beklediniz. Gözünüzü seveyim ya! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sizde çürükler niye çıktı partinizden o zaman? Siz çürüklerinize
sahip çıksaydınız geçirseydiniz o kadar inanıyorsanız.
Siz çürüklerinize sahip çıkacaktınız o zaman.
HALİDE İNCEKARA (Devamla)
Şimdi, yani yürek mürek, vicdan mı dediniz? Çok doğru bir
şey söyledi arkadaşım, dedi ki: Vicdanı olan elini
vicdanına koyar. Ya sende yok ki vicdan nereye koyacaksın acaba? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Söyleyen çok mu vicdanlı? Söyleyen arkadaşımız Sayın
Hatip Diclenin yerine gelen bir vekil, YSKnın vekili; Diyarbakır
vekili değil, YSKnın vekili.
BAŞKAN Lütfen dinleyiniz.
HALİDE İNCEKARA (Devamla)
Şimdi yine de Sırrı Beyi kutluyorum. Diyor ki: Peygamber
ocağına gönderdiğin evladım, baba ocağına
sağlıklı dönsün. Haklıdır
(BDP
sıralarından gürültüler)
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Diyarbakır halkı da onun için saygı göstermiyor, onu bilmesi
lazım.
HALİDE İNCEKARA (Devamla)
Meclis Başkanımız lütfen sükûneti sağlar
mısınız, vaktimden gidiyor.
BAŞKAN Devam ediniz lütfen.
HALİDE İNCEKARA (Devamla)
Şimdi, çok tebrik ediyorum, güzel bir önerge, fakat araştırma
komisyonlarının süresi bu Sırrı Beyin arzu ettiğini
yerine getirmek için yeterli değil, onun için aleyhine söz aldım
araştırma önergesinin.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Alışkanlığınızdır, siz bir tane lehe
konuştuğunuz önerge sayabilir misiniz? Bir tane lehe konuştunuz
mu Allah aşkına?
HALİDE İNCEKARA (Devamla)
Uzun bir süreçten beri çocuklarımız asker ocağında,
arazide, her gün şiddet, terör ve eşkıyayla karşı
karşıya gelirken, gözümüz onların üzerinde. Sayıları
arttı mı, yoksa o Anayasa sokağa giderken hani hep birlikte
oldunuz da hayır demiştiniz ya, hani insan özgürlükleri, hani
mahkemede kendi hukukunu koruma, hakkını koruma cesaretini göstersin
diye insanların önünü açmamız var ya, yüreklendirdi insanları;
daha çok itiraz ediyorlar, daha çok şikâyet ediyorlar, doğrudur.
Ve İnsan Hakları Komisyonu,
arkadaşlar, bir alt komisyon kurdu, her türlü şiddet ve terörün
karşısında asker ocağındaki
insanlarımızın hak ihlalleri olduğu takdirde bunların
tespitine yönelik, tabii ki BDP Grubunun da orada bir arkadaşı var.
Sadece İnsan Hakları Komisyonunun değil, hepimizin gözü
kulağı o peygamber ocağına gönderdiklerimizin üzerinde
olacaktır. Aksi takdirde şöyle bir şey oluyor: Meclis
yargının rolünü kapmaması lazım. Bizim Meclis olarak
bakacağımız, çocukların itirazları ve
şikâyetlerinde yargı usule uygun işlenmiş mi? Şikâyet
dilekçeleri alınmış mı ve şiddete iltifat edenler
diyelim, yargı karşısına çıkarılmış
mı?
Evet Sırrı Bey, bütün
yüreğimle destekliyorum araştırma önergesini, İnsan
Hakları Komisyonunda bunu muhatap alan bütün şikâyet dilekçelerinin
yanında seninle birlikte yer alacağım ama araştırma
komisyonu bu ihtiyacımızı karşılamaya müsait
olmadığından, şartları yeterli olmadığından
dolayı İnsan Hakları Komisyonu altında bunun devam
ettirilmesini daha uygun görüyorum.
Evet efendim, yürek bizde, yüreği
başka yerde aramayın; cesaret bizde, sevseniz de sevmeseniz de
isteseniz de istemeseniz de.
Çok teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın İncekara.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, Sayın Hatip adımdan bahsederek, zaten bütün
konuşmasını böyle şekillendirdi, söylemediğim
şeyleri bana mal etti. Cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Lütfen, iki dakika
Yeni
sataşmalara mahal vermezseniz
Lütfen
Rica edeceğim.
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, İstanbul Milletvekili Halide İncekaranın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben burada yürek testi falan
yapmadım, herkesin vicdan sahibi olmasını söyledim. Eğer
yürek testi ise, dönün bakın Kürtlerin nereden, nasıl geldiğini
Siz 1900 bilmem kaçları
Ben size 1920leri hatırlatırım
yani Kürtlerin geldiği süreçten bugüne kadar nasıl ayakta
kaldıklarını hepiniz de bilirsiniz. Bu ülkede bütün zulüm
politikalarına karşı dimdik duran bir halk ve onların
Bütün hilelerinize rağmen, bağımsız gelen bir grubu siz
burada küçümseyemezsiniz. Ben, burada, yürek testi değil, tam tersi, bir
vicdan testi yapmanız gerektiğini söylüyorum. Burada çıkıp,
yoksul Anadolu çocukları üzerinde siyaset yapmayın,
çocuklarınızı gül gibi kollayıp, koruyup
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) Siz yapıyorsunuz.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Bırakın
Dinleyeceksiniz.
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) Her şeyi siz yapın!
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Çocuklarınızı gül gibi kollayıp koruyacaksınız,
ondan sonra döneceksiniz
Bakın, sadece burada nutuklarla
dinmiyor anaların acısı. Anaların her gün ölümü var ve her
gün o çocuklarını yitiren anneler acıyla her gün ölüyorlar.
Şimdi, bana söyleyebilir misiniz, dün kaybettiğimiz Uğurun
annesinin ruhu, bedeni
Bedeni
yaşıyor, ruhu yaşıyor mu? Babasının
yaşıyor mu? İşte, gelin, hep birlikte bunları,
yüreğiniz yetiyorsa olumlu bir Meclis araştırma önergesiyse
sadece grubunuzun sesine kulak vererek değil
Bakın, biraz önce ne söyledim:
Elâzığda o askerlerin ölümünde bir ses oradan Bu, bir zalimane
şeydir, karardır. dedi ve çıkıp ama ne yazık ki,
bizim önergemizin aleyhinde oy kullandı. Eğer yüreğiniz
yetiyorsa, bu mazlum, mağdur Anadolu çocuklarının evet
ölümlerini araştırmak istiyorsanız, bugün bu önergeye evet
deyin ki, biz de destekleyelim.
Bizim sorunumuz, partinin
kapatılıp kapatılmaması değil. O tarihte sizin
yüreğiniz yetmedi bizimle birlikte hareket etmeye. Biz 5 arkadaşla
gelip oy kullandık. Sizin grup başkan vekilleriniz çıkıp
dediler ki: Bunlar gelip aleyhte oy kullandılar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) Yani onun için,
yani bu testleri
Hepimiz birbirimizi iyi tanırız, iyi biliriz.
Eğer sizin yüreğiniz yetiyorsa, Anayasada Kürtlerin, Türklerin,
diğer halkların özgürce kendisini ifade edebileceği bir süreci
hep birlikte göreceğiz
Teşekkür ederim. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sakık, teşekkür
ediyoruz.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve
arkadaşları tarafından (84 sıra no.lu), TSK bünyesinde
adı intihar ve kaza kurşunu olan şüpheli asker ölümlerinin tüm
boyutları ile araştırılarak, alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 18/10/2011 Salı günkü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Önerinin lehinde,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurunuz Sayın Kaplan. (BDP
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kışlada
şüpheli asker ölümleri, intiharlarla ilgili olarak vermiş
olduğumuz araştırma önergesinin gündeme alınmasını
istedik bugün.
Bundan önce de geçtiğimiz dönemde
-elimde şöyle dosyaları getirdim- çok fazla sayıda
araştırma önergesi vermişiz bu konuda. Öyle ayrım da
yapmamışız Kürttü Türktü, doğuluydu, Trakyalıydı,
Karadenizliydi diye.
Bakın, önergelerimizde
verdiğimiz bu şüpheli ölümlerle ilgili Sivastan, Erzincandan,
İstanbuldan, Bingölden, Yozgattan, Malatyadan, Muştan, Batman,
Siirt, Diyarbakır, Kastamonu, Çorum, İzmir, Kayseri, Mardin gibi
birçok yerden var.
Burada temel bir sorun var: Büyük bir
camia ordu, sayısı 600-700 binlerde ve insan unsurunun olduğu
her yerde, emir komuta da olsa, vatani görev de olsa, ne olursa olsun, insan
hakları ihlal edilir. Burada temel tartışma konumuz şu
olmalı: İnsan hakları kışlanın kapısından
içeri girecek mi, girmeyecek mi? Yani, temel argümanımız bu
olmalı. Eğer insan hakları kışlanın içinde de
olacaksa -ki olmalıdır- elbette ki bunun bir yolu da askerî vesayetin
kırılmasıdır, Sayıştayın denetimidir,
İç Hizmet Kanunu 35in kaldırılmasıdır,
Genelkurmayın Millî Savunma Bakanlığına bağlanmasıdır,
MGKnın kaldırılmasıdır. Fakat, bunlar elbette ki yeni
bir anayasa konusu ve yarın Anayasa Hazırlık Komisyonumuz ilk
toplantısını yapacaktır. Buradaki tartışmaların
buna zemin vermesini, buna uygun olmasını biz de temenni ediyoruz.
Bunu açıklıkla ifade etmek istiyorum.
Tabii, bir iki nokta var, buna
değinmeden edemeyeceğim. Gerçekten Diskoda Ölüm diye iki gündür
basına yansıyan bir konu var. Her insan olanın
vicdanını sızlatır. Terhisine beş gün kala, üç gün, aç
susuz, bir sandalyeye kelepçelenen bir askerin, üstelik başkentte,
Ankarada ölümü ve dün de 5N 1Kda izledik, 20 kişilik bir grup bu aileye
saldırmış. Nedir Allah aşkına bu? Yani, bu
Ankaranın göbeğinde insanlar bu kadar rahat saldırıyorsa
böyle bir acılı aileye, siz, Meclis İnsan Hakları
Komisyonunun alt komisyonuna havale ederek bu sorunu ancak öteleyebilirsiniz.
Sistemsel, bakın, sistemsel çözülür.
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) Havale etmiyorum efendim, görevi o, görevi.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bakın, ben bir şey söylüyorum:
İnsan hakları hukuku -Mecliste sözleşme kabul edilmiş,
Anayasa 90, Anayasa var- kışlanın kapısında beklemez,
kışlanın kapısından girer. İşte, Rıza
Türmen hocam, yargıcımız burada. Kendisi, bu konularda, çok
örnekleri var
Şimdi, şüpheli asker ölümleri
konusu çok fazla var. Koşanerin İnternete düşen ses
kaydında: Askerimizi alnından vurduk
Elâzığda
işte sınama için el bombasının verilip 4 erin öldürülmesi,
Hantepede askerin kendi döşediği mayın. Bunlar olmuş,
yaşanan, öne çıkan olaylar, Meclis bunları cesaretle, hatta
birlikte araştırabilmeli.
Burada şunu ifade etmek istiyorum samimiyetimle:
Biliyorsunuz otuz yıldır süren bir çatışma süreci var,
hepimiz bundan mustaribiz, bunu aşmak zorundayız. Bu Meclis birlikte
yaşamın adresiyse, çözüm adresiyse çözmek zorunda. Şimdi ben
size vicdanen bir soru sormak istiyorum: Lice, Bingöl, Kulp üçgeninde biri
uzatmalı çavuş, birisi başçavuş, birisi de kaymakam
adayı kaçırıldı, daha önce de 12 öğretmen kaçırılmıştı,
12 öğretmen serbest bırakıldı. Nerede bu askerler?
Bakın, bir astsubay, bir uzatmalı çavuş, bir kaymakam
Bugüne
kadar Hükûmet ne yaptı bu konuda, bir açıklaması oldu mu?
Bakın, bu aileler insan hakları kuruluşlarına gitti,
İHDye gitti, MAZLUMDERe gitti, Türkiye Barış Meclisine gitti
ve bunlar insani olarak bir çaba sarf ediyor. Ama geçmiş dönem örnekleri
var, Iraka gidip getiren, onları sağ salim getirip analarına,
babalarına teslim eden insan hakları kuruluşları
hakkında soruşturma açıldı, dava açıldı. TMK
uyarınca terör örgütünü propagandadan insanlar hakkında on-on
beş yıl ceza istemiyle dava açıldı. Hükûmet bir şey
yapmayacak, bu konuda arabulucu olan, çaba gösteren insanları
frenleyeceksiniz, engelleyeceksiniz ve Hükûmet olarak bir şey
yapmayacaksınız. Peki, bir şey sormak istiyorum vicdanen: Bu
İsrailli er Gilat Şalit, 1 kişi; beş senedir Hamasın
elindeydi. Bugün tam 477 Filistinli bırakılmış Hamastan. 1
asker için 1.027 asker, hükümlü, tutuklu bırakıyor İsrail. Bu
olayda Başbakanın devrede olduğu söyleniyor. Şimdi, burada Hamastan,
İsrailin kabul etmediği bir grubun da bir kısmının
Türkiye-İstanbula getirileceği, bir kısmının Katara
götürüleceği söyleniyor. Şimdi, vicdanen sorgulayın kendinizi.
Başbakan, İsrailli erin veya Hamas örgütünün
Ki Hamasla yakın
ilişkisi var, organik bağı var AK PARTİnin; Hamasın
temsilcilerini de buraya davet etmiştir, görüşmüştür
Başbakan. Fakat Hamas örgütü, terör örgütleri listesinin 1inci
sırasında yer alıyor. İşine geldiği zaman bir
örgüte Terörist örgütler listesindesin. diyor ama işine geldiği
gibi Hamasa da Özgürlük savaşçısı. diyor, bilmem ne diyor.
Şimdi, burada, bu İsrailli er olayında gösterdiğiniz
davranışın zerresini bu astsubay, uzatmalı çavuş ve
stajyer kaymakam için göstermeniz gerekmiyor mu Hükûmet olarak? Bunu soruyorum
vicdanınıza.
Şimdi,
başka bir şey daha sormak istiyorum, bu ayrı bir konu.
Şimdi, bu askerlik denen olayın içine battığınız
zaman çok ciddi sıkıntılar yaşarsınız. Bunlardan
birisi de İnternet Andıcıdır. 2005te Başbakan
Diyarbakırda konuşmalar yaptı, hakikaten çok önemli
konuşmalardı ve umut vericiydi. Oysaki 19 Aralık 2005te, yani
iki buçuk, üç ay sonra İnternet Andıcını imzalayan
Başbakan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Şimdi
soracağız: İnternet Andıcının asker
tutukluları şu an tutuklu mu, yargılanıyor mu? Yargılanıyor.
Bu İnternet Andıcı, bölücü faaliyetlere karşı eylem
destek planı çerçevesinde hazırlanan bir eylem destek planı.
Bunları terörist gösterin, bunlara basında yer vermeyin,
bunları meşrulaştırmayın, bunları düşman
gösterin, bunları içeriye alın, bunlara Terörle Mücadele Kanunuyla
cezalar verin. diyen bir faaliyetin baş imzacısı. Yani bu
davanın bir numaralı imzası Başbakanındır çünkü
Genelkurmay Başbakana bağlıdır, komutanlar da o tutuklu
olanlar da Genelkurmaya bağlıdır. Şimdi, Hasip Kaplan
olarak ben, Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, bu davada müşteki olarak
dilekçe verdik ve iddianamede ismimiz var. Şimdi Sayın
Başbakanın imzası da çıktı ortaya.
Bakın, bu askerdeki bütün bu
olayları, bugüne kadar gelen operasyonları hepsini çok iyi
değerlendirmek gerekiyor. Eğer bunu iyi değerlendiremezseniz
gerçekten sıkıntı olur. Birlikte bu son operasyonların
Herkes espri yapıyor, Şırnakta bir tek seçilmiş ben
kaldım milletvekili, bütün belediye başkanlarımız
alındı, seçilmişler alındı ve bir hanımefendi
milletvekili, Diyarbakırlı Hatip Diclenin üyeliğini
düşüren YSKnın ardından alınıyor ve milletvekili
yapılıyor. Diyarbakır halkının iradesini temsil
etmiyor, 80 bin oy Hatip Dicleye verildi. Çıkıyor, olmaması
gereken bir komisyonda, milletin iradesinin alınmasıyla geldiği,
gasp ettiği bir makamda, İnsan Hakları Komisyonunda diyor ki:
Hasip Kaplan Mecliste diyor ki: Şırnakta yüzde 80 oy aldık.
Nasıl aldığınızı biliyoruz. Biz de sizin
nasıl milletvekili olduğunuzu biliyoruz, Diyarbakır halkı
da bunu biliyor, onun için saygı göstermiyor. Bunu anlamanız
lazım, millî iradeye saygı denen bir olay var.
Şamil Tayyara gelince
Bunu
sizlerden beklerdim, bunu kendisinin düzeltmesini isterdim. Kendisinin bu
kürsüye gelip Ya benim sözlerim kastı aştı, ben herkesi şu
göbekte döverim demedim. demesini beklerdik. Ayıptır, kürsüye gelir
konuşur ve ifade eder.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Bizim
yanımıza gelir.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Der ki:
Ben böyle düşünüyorum. alır cevabını. Ama, böyle
konuşulursa bu tartışma gereksiz tartışmalara neden
olur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Kaplan.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Bizim
karşımıza gelir.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bunun
için bunlara mahal vermeyelim, bu tür tartışmalar kimseye
kazandırmaz diyorum.
Bu araştırma önergesine,
herkes elini vicdanına koysun, isteyen oy verir isteyen vermez. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önerinin aleyhinde
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can.
Buyurunuz Sayın Can. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Barış ve
Demokrasi Partisinin grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Disko tabir edilen
Kıbrıstaki cezaevinde vefat eden merhum Uğur Kantarla ilgili
bilgi vermek istiyorum. Her şeyden önce, bu kardeşimiz,
birliğinde arkadaşıyla kavga etmek suretiyle hoşnutsuzluk
yaratmak suçundan dolayı bölük komutanı tarafından yedi gün oda
hapsiyle cezalandırılmıştır
SIRRI SAKIK (Muş) Siz
Genelkurmay mısınız arkadaşım ya!
RAMAZAN CAN (Devamla) -
ve epilepsi,
sara hastalığı nedeniyle bir subay refakatinde kışla
revirine, ardından da Lefkoşa Doktor Nalbantoğlu Devlet
Hastanesine sevk edilmiştir. Akabinde hadise şüpheli addedilmiş,
tutukevinde görevli 6 gardiyan görevlerinden alınmış, yerlerine
yeni personel görevlendirilmiştir. Olayla ilişiği olan 2
gardiyanı askerî savcı gözaltına almıştır ve
neticede 27 Temmuz günü gözaltına alınan 2 gardiyan
tutuklanmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104, 105inci
maddeleri gereğince her zaman biliyorsunuz denetim fonksiyonlarından
biri olan araştırma istenebilir fakat bu araştırma
istemenin de sınırları vardır. Bunlardan biri devletin
sırrı, ticari sır, diğer taraftan Anayasanın 138inci
maddesidir. Anayasanın 138inci maddesine göre bağımsız
mahkemelerde devam eden yargı sürecine, tahkikatlara biliyorsunuz Meclis
olarak bizler o konuda soru yöneltemiyoruz, araştırma talep
edemiyoruz, böyle bir hukuki durum var. Tabii ki parlamenter sistemde
yargı, yasama, yürütme fonksiyonlarının görev alanları bu
şekilde belirlenmiştir. Buna rağmen askerî savcılık ve
askerî ceza yargısı konuya el atmıştır. Peki, bu demek
değildir ki 138inci madde kapsamında elimiz bağlı, bizler
bir şey yapmayacak mıyız?
SIRRI SAKIK (Muş) Dün
akşamki Genelkurmayın açıklamalarını burada okumak
üzere görevlendirilmiş.
RAMAZAN CAN (Devamla) Tabii ki bizler
de bir şeyler yapacağız. Netice itibarıyla bu konuda
İnsan Hakları Komisyonu 2009 yılında, 23üncü Dönemde, Türkiye
siyasi tarihinde bir
ilktir, Meclis siyasi
tarihinde -araştırma komisyonu talebi üzerine konuşuyorum
ben, bu manada, özellikle dinlemenizi istirham ediyorum- askerî cezaevlerinde
de araştırma yapmıştır. Bunlar Mamak, Hasdal, Eskişehir
ve İzmir cezaevleri. Burada Komisyonun hazırlamış
olduğu raporda eksiklikler tespit edilmiş, tavsiye ve telkinde
bulunulmuştur. Bu eksikliklerin giderilmesi anlamında da,
biliyorsunuz, bireysel başvuru
Bütün muhalefet 12 Eylül referandumuna
karşı çıktı biliyorsunuz. Ama yüce milletimiz yüzde 58le
evet dedi. Burada Anayasa Mahkemesine bireysel müracaat hakkı verildi.
Dolayısıyla, burada mağdur olan insanların, vefat eden
insanların yakınları bire bir Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine müracaat edebilir iç hukuk yolları tüketildikten sonra.
İkincisi: Referandumda kabul
edilen yetkiyle beraber Anayasa Mahkemesine bireysel müracaat hakkı
vardır. Ayrıca, tabii ki yargıya ve cumhuriyet
savcılıklarına da müracaat etme hakkı vardır.
Diğer taraftan, AK PARTİ
Hükûmeti döneminde 2009 yılında çıkan bir yönetmelikle Askerî
Cezaevi Yönetmeliğinde değişiklik
yapılmıştır. Tutuklular ve hükümlüler
yakınlarıyla görüşmede ana dillerini
kullanamıyorlardı.
SIRRI SAKIK (Muş) Bravo!
RAMAZAN CAN (Devamla) - Yapılan bu
değişiklikle ana dilleri kullanımı yönünde yönetmelikte
değişiklik yapılmıştır. Bu bir temel haktır,
mutlak haktır, bu hak yerine getirilmiştir.
SIRRI SAKIK (Muş) Ya biz asker
ölümlerinden bahsediyoruz, sen neden bahsediyorsun.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yaşam hakkı kutsal bir
haktır. Yaşam hakkı üzerinde ihlal varsa bu ihlal tabii ki
araştırılmalıdır. Bu araştırma hususu
Barış ve Demokrasi Partisinin tekelinde değildir. Bizler bu
konuda onlardan daha da kararlıyız. Bunu uygulamalarımızda
da gördük diyorum.
BDP grup önerisinin aleyhinde ret oyu
kullanacağımızı bildiriyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) Neredeyse
Kıbrıstaki çocuğun ölümüne İyi oldu. diyorsunuz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Can.
Sayın milletvekilleri,
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Şimdi de, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkanım, yerimden kısa bir söz talebim oldu 60a göre.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Efendim, kısa bir söz istedik.
BAŞKAN Evet.
Sayın Vural,
buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru ile
yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allahtan rahmet
dilediğine ve terörü kınadığına ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Çok teşekkür ederim.
Tabii, bir konu,
önemli gelişme: Bitlis Güroymak ilçesinde bölücü terör örgütünün kahpe
saldırısı, 5 tane polisimiz şehit, 1i kız çocuğu
2 vatandaşımız öldü.
Yani bilemiyorum,
yani ne olacak, Bıçak kemiğe mi dayanıyor, ne oluyor, ne
bitiyor bilemiyorum ama gerçekten üzüntümüz büyük ancak buradan şunu ifade
etmek istiyorum ki Türk milleti ve devleti dün bölücü terör örgütüne
karşı nasıl mücadelesini kazanmışsa bu mücadeleyi
kazanacak güç ve kudretinin olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu gücümüz ve
kudretimiz vardır ve bu gücün ve kudretin kullanılması
gerektiğini ifade ediyorum.
Başımız sağ olsun.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Vural.
Biz de
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Sayın Bahçekapılı,
buyurunuz.
24.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde şehit
edilen 5 polis memuru ile yaşamını yitiren 2 sivil
vatandaşa Allahtan rahmet dilediğine ve terörü
kınadığına ilişkin açıklaması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Bitlis Güroymak ilçesinde, ilçe
girişinde bir menfeze konulan uzaktan kumandalı bir bombanın
patlaması üzerine 5 güvenlik görevlisinin ve 1i iki yaşında bir
kız çocuğu olmak üzere 2 sivil vatandaşımızın
teröre kurban olduğunu öğrendik.
Gerçekten üzüntülüyüz, üzüntümüz büyük,
acılarını paylaşıyoruz. Başları sağ olsun
diyoruz, hepimizin başı sağ olsun diyoruz ve Grubum adına
terörü bir kez daha kınıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Bahçekapılı.
Sayın İnce, buyurunuz.
25.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Bitlis
ilinin Güroymak ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru ile
yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allahtan rahmet
dilediğine ve terörü kınadığına ilişkin
açıklaması
MUHARREM İNCE (Yalova)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak Bitlisteki şehit polislerimize ve yaşamını yitiren
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyoruz ve terörü bir kez
daha lanetliyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın İnce.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sisteme girerseniz
lütfen
Bu arada, söz talebi olan diğer
milletvekillerimize de söz vereceğim bu vesileyle.
Buyurunuz Sayın Çelebi... Yok.
Sayın Özkes
26.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, AK
PARTİ Bursa Milletvekili Hüseyin Şahinin Başbakana dokunmak
ibadettir şeklindeki sözüne ilişkin açıklaması
İHSAN ÖZKES (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; AKP Bursa Milletvekili
Sayın Hüseyin Şahin Başbakana dokunmak ibadettir, ben bunu
söylüyorum. dedi.
Sayın Şahinin
Başbakana dokunmak ibadettir. sözü alenen şirktir. Bunu hiçbir
Müslüman kabul edemez. Maalesef Sayın Başbakan bugüne kadar
Hayır, bana dokunmak ibadet değildir. demedi. AKPli
arkadaşlar şayet Başbakana dokunulmasını istiyorlarsa
dokunulmazlığı kaldıralım, Başbakana da iyice
dokunalım.
Saygılarımla. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Özkes.
Sayın Ağbaba
Buyurunuz Sayın Kaplan
27.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde yaşanan olaylardan üzüntü
duyduklarına ve sorunlara Mecliste çözüm üretilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün Güroymakta yaşanan acı
olay nedeniyle biz de üzüntülerimizi belirtirken şunu özellikle vurgulamak
istiyorum: Polis, asker, gençlerimiz, insanlarımız, bu ülkenin
insanlarının her ölümü bize korkunç acı veriyor. Bu Mecliste
artık bu sorunu konuşalım. Sadece Meclisi ağlama
duvarına çevirmek, sadece kınamak yetmiyor. Demek ki bir adım
daha, bütün grupların sorumluluk duyup, bir adım atıp bu konuyu
yüreklice konuşması, açık açık konuşması, çözüm
üretmesinin zamanıdır. Beşinci yılımdır,
Meclisteyim. Beş yıldır bu şekilde yapılan
konuşmalarla geçiyor ama olaylar devam ediyor, çatışmalar devam
ediyor, tezkereler geçiyor, operasyonlar yapılıyor; gözaltılar,
operasyonlar, tutuklamalar sürüyor ve bunların hiçbirisi olmamış
gibi bu Mecliste, bu koltuklarda oturmamız gerçekten rahatsız
edicidir, vicdan sızlatıcıdır, çözüm gerektiricidir. Bir
adım olarak Anayasa bir fırsattır elbette ama ondan önce bir
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Şırnak) -
çatışmasızlık ortamını Meclis sağlayabilir
diyoruz. Herkesi buna davet ediyoruz. Gelin, bu konuda birlikte bir şey
yapalım diyoruz. Diyarbakırda 714 TSKnın
çağrısı var.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Kaplan.
Sayın Eronat
28.- Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın,
Diyarbakırda 77 bin oyun gasbedilmesine, bile bile aday olan Hatip
Diclenin ve Barış ve Demokrasi Partisinin neden olduğuna
ilişkin açıklaması
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Diyarbakırda 77 bin oyun
gasbedildiğini kabul ediyorum. Bu gaspı milletvekili
olamayacağını bile bile aday olan Hatip Dicle, onun avukatı
ve BDP partisi yapmıştır.
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Eronat.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Onurunuz
olsa milletin iradesinin üstüne oturup burada vekil diye oturtmazdınız.
Gidin Diyarbakıra -bölgeye anlatın- rahat gezebilecek misiniz?
BAŞKAN - Sayın
Ramazanoğlu?
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Milletin iradesini çalarak, burada oturarak vekâlet olmuyor
BAŞKAN Sayın
Ramazanoğlu?
Sayın Sakık, buyurun.
29.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Bitlis ilinin
Güroymak ilçesinde yaşanan olaylardan üzüntü duyduklarına ve
sorunlara Mecliste çözüm üretilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Aslında
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Biraz da dilinize hâkim olun!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Hep sen mi konuşacaksın Allahını
seversen ya!
BAŞKAN Sakin olunuz lütfen.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Aslında konuşmayacaktım.
Grup Başkan Vekilimiz bizim dileklerimizi, temennilerimizi,
acılarımızı dile getirdi. Ben de bu kirli savaşta
kimliği ne olur, asker, polis, gerilla ne ise, her ölen benim
kardeşimdir. Acılarını yüreğimde hissediyorum ve bu
savaşın bir an önce bitmesi gerekir.
Buradan karşılıklı
polemiklere girerek sorunlarımızı çözemeyiz. Diyarbakırda
siz böyle ettiniz, biz böyle ettik
Bütün halk da biliyor ki siz halkın
iradesi ve Diyarbakırın iradesi değilsiniz. Siz ayak
oyunlarıyla gelen bir vekilsiniz. Hiçbir şey bilmiyorsanız
haddinizi bileceksiniz!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, lütfen
BAŞKAN Lütfen Sayın Sakık
Teşekkür ediyoruz.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Aynen bu. Fazla da konuşturmayın.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Konuş, istediğini konuş!
BAŞKAN - Sayın Ağbaba
30.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın kendi inancı dışındaki
inançları yok saydığına ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya)
Sayın Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak) -
Vekillerinize sahip çıkacaksınız.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sen ağzına sahip çık, ben milletvekillerime
sahip çıkarım.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen karşılıklı
konuşmayınız. Çok rica ediyorum
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sen önce bir ağzına sahip çık. Nedir bu ya!
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Nedir orada, milletin iradesi yazıyor değil mi?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sen de oku onu!
BAŞKAN Sayın grup
başkan vekilleri, lütfen
Sükûnete davet ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Okuyoruz da sizin gibi okumuyoruz!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Oku, içine de sindir! Sus!
BAŞKAN Lütfen
Sayın grup
başkan vekilleri, lütfen
Sükûnete davet ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Yeter
arkadaşlar
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Yeter değil mi? Zorunuza gitti değil mi? Yeterse, susun!
BAŞKAN Sayın Ağbaba,
devam ediniz lütfen.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Sayın Başkan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz
hafta Dini Zerdüştlük olanlar şeklinde bir beyanda
bulunmuştur. Bu beyan, Başbakanın Alevilikle ilgili
ayrımcı sözlerini akla getirmiştir. Başbakanın
Alevilik, Zerdüştlük gibi insanların inanç değerlerini
kullanarak yaftalama alışkanlığı bu son söylemiyle
iyice netleşmiştir. Başbakanın kendi inancını
hâkim inanç sayarak, bunun dışındaki diğer inançları
yok sayan, aşağılayan, ötekileştiren söylemi artık
tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. İnsanlık tarihi
ötekileştiren, yok sayan, dış sayan, tekçi zihniyetin acı
hatıralarıyla doludur. Sorumluluk mevkisinde bulunan bir
başbakanın sadece kendi ülkesi içindeki inançlar için değil, tüm
dünyanın inanç değerlerine saygılı bir
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Ağbaba.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, biz grup başkan vekilleri
olarak, bugün Bitliste yaşanan elim olayla ilgili olarak konuşma
aldık, dileklerimizi ve acılarını paylaştığımız
şeklindeki düşüncelerimizi söyledik.
BAŞKAN Evet.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Siz söz verdiniz milletvekillerine ama milletvekilleri
farklı farklı konuları dile getiriyorlar. Böyle bir usul yok.
BAŞKAN Sayın
Bahçekapılı
ÖZDAL ÜÇER (Van) Herkesin yerinden
kısa bir söz alma hakkı var. Meclis İçtüzüğünün genel
sorumlusu siz misiniz? Başkan doğru yapıyor. Tebrik ediyorum
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Böyle bir usul yok, lütfen
BAŞKAN Sayın
Bahçekapılı, ben sizin gibi birkaç dönemdir grup başkan
vekilliği yapan bir grup başkan vekilimize İç Tüzükü
hatırlatmak istemem. 60a göre sisteme girmiş
arkadaşlarımıza, sayın vekil arkadaşlarımıza
söz vermek durumundayım.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Ben İç Tüzükü biliyorum Sayın Başkan. Benim
itirazım
BAŞKAN Araya bir vesile
gelmişken verdim. Lütfen nasıl yöneteceğimi bana söylemeyiniz.
Lütfen
Sayın Akgün, buyurunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, benim itirazım İç Tüzükün
60ıncı maddesini suistimal etmenizedir. Siz İç Tüzük 60ı
suistimal ediyorsunuz.
BAŞKAN İstismar etmiyorum
Sayın Bahçekapılı, lütfen yerinize oturunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Parmak sallama, otur yerine!
31.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgünün, Bitlis
ilinin Güroymak ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru ile
yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allahtan rahmet
dilediklerine ve terörü kınadıklarına ilişkin
açıklaması
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) Sayın
Başkanım, ben de Bitlisin Güroymak ilçesinde 5 polis memuru ve 2
vatandaşımızın ölmesi, şehit olması sebebiyle söz
aldım. Türk milletinin başı sağ olsun. Cenabı
Allahtan rahmet diliyorum. PKK terörünü, destekçilerini ve sözcülerini buradan
lanetliyorum. İnsanı öldürüyorsunuz, peki insanlığı
öldürebilecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Akgün.
Son olarak, sisteme girmiş olan
Sayın Baluken
32.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Bitlis
ilinin Güroymak ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru ile
yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allahtan rahmet
dilediğine ve epilepsili bir hastaya askerlik yaptırılmasının
incelenmesi gereken bir konu olduğuna ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Sayın Başkan, ben de yaşamını yitiren polislere
Allahtan rahmet diliyorum. Son olmasını temenni ediyorum.
Demin asker ölümleri hakkında
konuşan sayın konuşmacının, gerçekten özrü kabahatinden
beter cümleleri oldu. Sayın konuşmacı, epilepsili bir hastaya
askerlik yaptırıldığını ima eden cümleler
kullandı. Eğer böylesi bir olay doğruysa bu zaten
başlı başına, epilepsili bir hastaya askerlik
yaptırmak başlı başına incelenmesi gereken önemli bir
konudur. Eğer olay epilepsi değil de travma sonrası
oluşmuş olan bir konvülsiyon atağı ise, epilepsiyi taklit
eden bir konvülsiyon atağı ise bu da travmanın oluş
şekliyle ilgili bize değerli bilgiler veriyor. Bununla ilgili sadece
2 gardiyanın yargılanmasını da biz olayı örtbas etme
çabası olarak değerlendiriyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Baluken.
Şimdi, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun, İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- Ataması yapılmayan öğretmenlerin
yaşadığı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 18/10/2011 Salı
günkü birleşiminde okunarak, görüşmelerinin aynı birleşiminde yapılmasına
ilişkin Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
18.10.2011 Salı günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP Grup Başkan vekili
Öneri:
06 Ekim 2011 tarih ve
242 sayı ile vermiş olduğumuz Ataması Yapılmayan
Öğretmenlerin Yaşadığı Sorunların
Araştırılarak Alınacak Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla verdiğimiz Meclis Araştırma önergemizin
18.10.2011 Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin
bugünkü Birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
lehinde Kütahya Milletvekili Alim Işık.
Buyurunuz Sayın
Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de
sözlerimin başında Bitlis Güroymakta bir patlama sonucu
hayatlarını kaybeden ve Allahın rahmetine kavuşmuş
olan 5 polisimizle beraber, birisi iki yaşında yavrumuz olmak üzere 2
vatandaşımıza Allahtan rahmet diliyor,
yakınlarına başsağlığı
dileklerimi iletiyorum. Milletimizin başı sağ olsun diyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün, aslında sadece ataması yapılmayan
öğretmenlerin değil, hayaller kurup, en az iki yıl, dört
yıl ya da yerine göre altı sekiz yıl üniversite eğitimi
yaptıktan sonra Ben de bu ülkeme hizmet etmek istiyorum. diyen
gençlerimizin ıstırabını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sadece ataması
yapılmayan öğretmenler bunların içerisinde bir grup ama ziraat
mühendislerinden, veterinerlerden, iktisatçılardan, fen edebiyat fakültesi
mezunlarından tutunuz üniversitelerimizin birçok fakültesinden mezun
gençlerimiz bugün iş beklemekte, aş beklemektedir. İşte,
atanamayan öğretmenler bugün bir platform kurmuş, verilen sözlerin
tutulmamasından dolayı diğerlerine göre toplumda ve kamuoyunda
sesleri biraz daha öne çıkmış olan gruptur ama sessiz binlerce, yüz
binlerce gencin feryadı hepimizin yüreklerini yakmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bilindiği gibi 2011 genel seçimleri öncesinde tüm
bakanlar gibi, kabinenin tüm değerli üyeleri gibi zamanın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Çubukçu da -o günkü soyismiyle söylüyorum- yüz
binlerce gencin sadece oylarını almak adına,
olmayacağını belki bile bile 55 bin öğretmen
atamasını ağustos ayında yapacağız.
demişti. Bugün kendisi o koltuklarda değil ama sözleri
kayıtlarda. Sayın Çubukçu burada mı bilmiyorum. 13 Ekim
Perşembe günü eğer görüşebilmiş olsaydık bunu -geçen
hafta kendisi buradaydı- ona söyleyecek birkaç sözüm daha vardı ama şu
anda kendisini göremediğim için diğer sözlerimi saklı tutarak
onunla ilgili bölümü bitiriyorum.
Bu sözler ne
oldu? Şimdi, 55 bin öğretmenin 11 bininin ataması
gerçekleştirildi ve ülkemizin değişik yörelerinde bugün
görevlerine başladılar, yavrularımızı eğitmeye
devam ediyorlar ama geride kalan 44 bin kadro kullanılmadı.
Okulların açılış töreninde, günün, bugünün Sayın
Bakanı Sayın Ömer Dinçer bir erdemlilik örneği gösterdi,
Gençlerimize, öğretmen adaylarımıza verdiğimiz sözü
tutamadık, onlardan özür diliyorum. dedi. Bu gerçekten
alkışlanacak bir durumdur ama bu sorun çözmüyor. Özür dilemek evet
bir erdemdir ama sorunun çözümü için çare değildir. Çare, o gün de bir
başka bakanlık koltuğunda bulunan, dokuz yıldır tek
başına Türkiyeyi yöneten
AKP İktidarının her yılında mutlaka bir sorumluluk
makamında olan Sayın Ömer Dinçerin buna çözüm bulmasıdır.
Bu çözümü bulmadığı sürece o atanamayan öğretmenlerin iki
elleri onun yakasından inmeyecektir. Bunu, bu vesileyle, maalesef,
Sayın Bakanı üzecek sözler olsa da, buradan sizlerle paylaşmak
zorundayım.
Değerli milletvekilleri, sadece
bakanlar mı söz verip de tutmuyor? Hayır. Asıl büyük bakan,
Sayın Başbakan bakınız zamanında ne demiş. 2002,
Sayın Başbakanın partisi Mecliste değil,
dışarıda, yeni kurulmuş bir partinin genel
başkanı olarak, haklı olarak kendisi miting meydanlarında
iktidara talip olduğunu söylüyor ve hemen hemen her gittiği miting
meydanında atanamayan öğretmenlerle ilgili çok güzel sözler veriyor.
Birkaç tanesini sizlerle paylaşacağım. Örneğin İzmit
mitinginde aynen şöyle diyor: Şu sisteme bakın hele, 72 bin
öğretmen açığı var, sen sınavla öğretmen
seçiyorsun. Hangi akla hizmet ediyorsunuz? Bırak da öğretmenlerimiz
okul seçsin, göreve başlasın. Önüne neden engel koyuyorsunuz?
inşallah biz hükûmetimizi kurduğumuzda bütün öğretmenleri göreve
başlatacağız ve öncelikli olarak eğitim sorununu
çözeceğiz.
Sözlerinin tamamına aynen
katılıyorum. Yıl 2002 ama bugün yıl 2011, aradan geçen
dokuz yıllık süre boyunca atanamayan öğretmenlerimiz adına
ben Sayın Başbakana -grubum adına- şunu soruyorum: Siz
hükûmete geldiğinizde, hükûmeti kurduğunuzda bütün öğretmenleri
göreve başlattınız mı? Hayır.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Açığı kapattık, öğretmen açığı
kapandı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Siz MHP
döneminde yapmış mıydınız bunu?
ALİM IŞIK (Devamla)
Sayın Kacır, siz çok tecrübeli bir milletvekilisiniz, hangi dönemde
ne yapıldığını çok iyi biliyorsunuz. 72 bin
öğretmen açığı bugün 3 katına çıktı.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Açığı kapattık.
ALİM IŞIK (Devamla) O gün
60 bin olan atanamayan öğretmen sayısı bugün 300 bini geçti.
Sayın Kacır, siz dokuz yıldır ne yapıyorsunuz? Neden
buna katkıda bulunmadınız? (MHP sıralarından
alkışlar) Dokuz yıldır siz bu koltuklarda oturuyorsunuz,
hangi katkınız var bu konuyla ilgili? (MHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Daha bitmedi,
bakınız Sayın Başbakan neler diyor, Samsun mitinginde
konuşuyor Sayın Başbakan
OKTAY VURAL (İzmir)
Konuşur, konuşur!
ALİM IŞIK (Devamla)
Buradan sözüm tüm genç öğretmen adaylarımıza: Siz merak
etmeyin, biz geldiğimizde üniversiteyi bitirdiğinizde ne yapacağım,
sınavı ya kazanmazsam korkunuz olmayacak, çünkü sınav
olmayacak.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Memura
maaş veremiyordunuz!
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
İşiniz gücünüz para!
ALİM IŞIK (Devamla) Evet,
şimdi soruyorum o gençlerimiz adına: Sayın Başbakan, on
yıla yakın süredir, tek başına yönettiğiniz
hükûmetlerinizin hangi döneminde öğretmenlere verdiğiniz sınav
olmayacak sözünü yerine getirebildiniz? Bırakınız sınav
olmamasını, ondan vazgeçtik, sınav olmuş, sınavdan 90,
95, 85 puan aldığı hâlde atanamayan öğretmenlerin hangisini
göreve başlattınız? Değerli milletvekilleri, evet, miting
meydanlarında konuşmak güzel ama sorumluluk sahibi olduğunuz
zaman bunları çözmek en az onun kadar görev olmalı.
Yine İstanbul mitinginde,
bakınız başka ne diyor Sayın Başbakan: Birçok
gencimiz, özellikle öğretmen adaylarımız işsiz kaldı,
ülkede eğitim çökmüş, köy okulları kapanmış,
merkezdeki okullar bile öğretmen diye can çekişiyorken sen
sınavla öğretmen seçmeye kalkıyorsun. Bıraksana genç
öğretmenlerimiz gitsin çalışsın. O kadar sene beklet, sonra
al, adamda artık heves kalır mı, öğretmenlik yapabilir mi? Ama
inşallah biz iktidar olunca
öğretmenler okulun bittiği gün hazırlıklarını
yapacak, ertesi gün görev aşkıyla okuluna gidecek, hiç merak etmeyin.
FATOŞ GÜRKAN (Adana) 100
kişilik sınıflar vardı!
ALİM IŞIK (Devamla) -
Değerli milletvekilleri, şimdi, yine o öğretmenlerimiz
adına soruyorum: Bu sözlerin hangisi acaba gerçekleşti? Sanki
Sayın Başbakan o günlerde Türkiyenin eğitimde geldiği
bugünkü noktayı anlatıyor. Köy okulları kapandı,
doğru; taşımalı eğitim sistemi, taşeronluk
sistemi getirdiniz, köylerdeki öğretmenleri aldınız,
merkezlerde, başka köylere taşıdınız, köylerde sadece
eğitim görmüş din adamları kaldı.
Sözleşmeli öğretmen
uygulamasını başlattınız ama ıstırap
çektiriyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Kadroya
aldık.
ALİM IŞIK (Devamla) - Hadi
onu da bir ölçüde kabul edelim ama ücretli öğretmenlik denen kölelik
sistemini nasıl açıklayabilirsiniz? Bu sistemi mutlaka
değiştirmemiz gerekiyor. O nedenle, 2002 yılında
yaklaşık 60 bin dolayında olan ve atama bekleyen öğretmen
sayısının 300 binlere dayandığı bugün, bir çözüm
bulmak zorundayız. O nedenle, mutlaka bu araştırma önergesinin
lehinde oy vermeniz gerektiğini düşünüyorum çünkü sizler, hepiniz,
bizler dâhil, bu genç öğretmen adaylarının verdiği
oyların katkısıyla buradayız.
Ben bu sorumluluk bilinci içerisinde
ellerinizi vicdanlarınıza götürüp bu konunun mutlaka Meclis gündemine
bir an önce taşınması lehinde oy vereceğinize olan inancımı
yitirmediğimi ifade etmek istiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle
öğretmenlerimizin içinde bulunduğu çok ciddi bunalımların
bir an önce sona erdirilmesi konusunda Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
verdiğimiz önergeye desteğinizi bekliyor, tekrar hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Işık.
Aleyhinde, Bitlis Milletvekili
Husamettin Zenderlioğlu.
Buyurunuz Sayın Zenderlioğlu.
HUSAMETTİN ZENDERLİOĞLU
(Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisi adına aleyhte söz almış
bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce yeni yasama döneminden
dolayı herkese başarılar diliyorum.
Şu anda öğrenmiş
olduğumuz olayı
Ailelerine başsağlığı
diliyorum, acılarını paylaşıyorum. Umut ederim ki bir
daha böyle olaylar olmasın. Biz böyle bir çatının altında
bunu çözemediğimiz için üzüntü duyuyorum. (AK PARTİ
sıralarından kına, kına sesleri)
Herkes biliyor ki bir ülkenin
kalkınmasında öncelikle eğitim çok önemlidir ama maalesef
ülkemizde buna fazla bir değer biçildiğini sanmıyorum çünkü daha
önceleri köy enstitüleri vardı, sonradan öğretmen yetiştiren
enstitüler oldu, fakülteler oldu ancak şimdi
baktığımız bu tabloda ne yazık ki her meslekten
insanlar öğretmenliğe soyunmuştur. Bu çok acı bir tablodur.
Bir öğretmen olarak yıllardır acı çeken insanların
ıstırabını biliyoruz, yoksulluğun ne anlama
geldiğini biliyoruz, işsizliğin ne olduğunu biliyoruz ancak
buna bir çözüm aramada ne yazık ki anlaşamıyoruz. Oysaki herkes
kendi çevresinde, bütün sorunların çözümünün bu Meclis
çatısının altında olabileceğini söyledi ve bu sözler
verildi. Sayın Çubukçu da sanıyorsam böyle bir söz verdi, dedi ki:
12 Hazirandan önce ben 55 bin öğretmeni kadroya alacağım.
Peki, Sayın eski Millî Eğitim Bakanımızın şimdi
nerede olduğunu da bilmiyorum ama Sayın Bakanımıza,
şimdiki, yeni Millî Eğitim Bakanımıza soruyoruz: Sayın
Bakanım, her ne kadar kamuoyundan bir özür dilediniz ama bu yetmiyor,
kimse bunu yemez! Siz, 12 Hazirandan önce halka söz verdiniz, sözünüzü yerine
getirin ve sözünüzün arkasında durun.
Şimdi, bu 55 bin öğretmenden
11 bin 544 kişinin ataması yapıldı, doğru.
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) Doğru değil
HUSAMETTİN ZENDERLİOĞLU
(Devamla) Doğru değilse araştırırsınız,
elimizdeki veriler bunu böyle söylüyor.
Sayın Maliye Bakanı, bundan
bir iki gün önce sanıyorsam, bir açıklama yaptı, dedi ki:
Bütçemiz 3,1 milyon TL fazla vermiştir. Yani bütçe fazlası
olmuştur. Peki, Sayın Bakanım, 44 bin öğretmen atama
bekliyor. Bu atamayı, 2 Kasım 2011de kanun hükmündeki kararname sona
erdiğinde siz böyle bir atamayı düşünüyor musunuz? Eğer
düşünüyorsanız kamuoyuyla paylaşmaya davet ediyorum.
Öğretmenlerin
atanmasının önünde herhangi bir engel yok. Peki,
yapamadığımız bir iş için neden söz verelim,
halkımızı yanıltalım? Doğru söyleyelim ve
doğru konuşalım. Eğer, biz doğru söylemezsek,
doğru konuşmazsak
inandırıcılığımız olmaz, her olayda
olduğu gibi burada da olmaz. Oysaki halk size güvenmiş, size
inanmış ve sizi buraya taşımıştır, sadece
burada bağırıp çağırmak olayı değildir.
Biraz önceki manzarayı gördüm. Yani bize yakışmayan, gerçekten,
bu ortamda bir diyalog dahi sağlayamıyorsak, peki, sokakta nasıl
bir diyalog sağlanacaktır?
Bu öğretmenlerin, KPSSye giren
öğretmenlerimizin mağduriyeti gözler önündedir, ailelerin
mağduriyeti gözler önündedir. Beklentileri, Sayın Bakandan bir
açıklama sözünün verilmesi söz konusudur. Bu vesileyle, işsiz durumda
olan, güçsüz durumda olan hatta hastaları olan birçok öğretmen
vardır. Bu öğretmenlerin birçoğu, söylediğim gibi,
mağdurdur, mağduriyetleri ailelere de
yansımıştır. Toplum içinde beş yıl, on yıl
bekleyen, hatta altı yedi yıl bekleyen öğretmenlerimizi böyle
mağdur mu edeceğiz?
Biraz önceki hatip burada ifade etti.
Gerçekten, hani deniliyordu ya Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.
Hazreti Alinin bir sözüdür. Peki, biz şimdi ne yapıyoruz bu
öğretmenlerimize? Atamalarını durduruyoruz, bütçe
fazlalığı vardır diyoruz. Peki, neden bu öğretmenlerin
atamasını geciktiriyoruz? Bu da yetmiyor çünkü Sayın Millî
Eğitim Bakanımız -böyle bir şey düşündüğünü de
sanmıyorum ki- böyle, toplumdan özür dilemeye kadar, öğretmenlerden
özür dilemeye kadar gitmiştir.
Birçok öğretmen sorunu
vardır. Bu sorunları temelden çözmek için, mutlaka öğretmen
yetiştiren fakültelere önem vermeliyiz. Eğer biz buna önem vermezsek
bu sorunu çözemeyiz çünkü bu ham maddeye şekil veren öğretmendir. Onu
yetiştiren, biçimlendiren, topluma kazandıran öğretmendir.
Dolayısıyla, yapılan bir araştırmada da 24 işsiz
öğretmen ne yazık ki intihar etmiştir. Fazla intiharlara mahal
vermeden, bu sorunun çözülmesini talep ediyorum yüce Meclisten. Her ne kadar
aleyhte söz almışsam da bu sorunun gerçek yüzü biraz böyledir.
Teşekkür ederim hepinize. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Zenderlioğlu.
Lehinde, Sinop Milletvekili Engin
Altay. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop)
Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Ben de bir saattir
Güroymaktaki olayları takip ediyorum. Bunun derin üzüntüsü içindeyim ama
Türkiye Büyük Millet Meclisi taziye dileme yeri değildir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi bu ülkede yaşanan bütün sorunların tek ve meşru
çözüm mercisidir.
Kaldı ki
zaman zaman BDP Grubuyla AKP Grubu arasındaki atışmalara baktığım
zaman kayıkçı kavgası yaptığınızı
düşünmüyor da değilim. Yani bir yandan İmralıda belli
görüşmeler yapılıyor -devlet ya da Hükûmet, onu tam bilmiyoruz,
zamları da devletin yaptığı söyleniyor- ama bir yandan da
bu ne menem görüşmeyse herhâlde şöyle görüşülüyor: Ya, siz
seçim öncesinde, seçim arifesinde pek bir hareket yapmayın, gürültü
patırtı yapmayın; seçimden sonra, bir dahaki seçimin
ortalarına kadar bakarız, yapılır, edilir. Onlar da diyor
ki: Siz bize bu sözleri verdiniz de gereğini yapmadınız.
Velhasıl ülke yangın yerine dönmüştür.
Burada oturan
Hükûmet Ben bu işten mesul değilim. diyemez. Burada oturan Hükûmet
bugün -Tanrıdan rahmet diliyorum- ölen 5 şehit polisimizden, birisi
iki yaşında olan 2 sivil vatandaşımızın ölümünden
birinci derecede sorumludur ve Hükûmetin bu konuda daha dikkatli, daha
duyarlı bir şekilde görevini yapmasını bekliyorum.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sizin zihniyetiniz sorumlu. Bu sorunu siz
yarattınız.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Nurettin Canikliye söyleyin, size laf atma teknikleri konusunda
biraz daha ders versin.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) CHP zihniyetinin yarattığı bir
sorunla cebelleşiyoruz.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sayın milletvekilleri, üç haftadır Türkiye Büyük Millet
Meclisi açık ve hemen hemen üç haftadır burada Danışma Kurulunda
mutabakat sağlanamadığı için grup önerileriyle bütün günü
katlediyoruz. İhsan Özkes hocama sormak lazım ama yani Başbakana
dokunmak ibadet mi değil mi, onu bilmem ama israf haramdır
AHMET AYDIN
(Adıyaman) İnançlarla oynamayın, lütfen.
ENGİN ALTAY
(Devamla)
ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin çoğunluk partisi olarak
sizin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu değerli zamanını ve
harcanan bunca parayı israf ettiğinizi de milletimiz görmektedir ve
tarih bunu kayıt altına almaktadır.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Biz mi yapıyoruz bunu?
ENGİN ALTAY
(Devamla) MHP Grubunun, atamasını yapmadığınız
öğretmenlerin sorunlarıyla ilgili önerisinin lehinde söz aldım.
1923te Mustafa Kemale sormuşlar:
Paşam, vekil maaşlarını düzenleyeceğiz bir
tasarrufunuz olur mu? diye. Demiş ki: Öğretmen
maaşlarını geçmesin. (CHP sıralarından
alkışlar) Bir 1923e bakın, bir şu Parlamentoya bakın.
24üncü Dönemin, 8 üyesi cezaevinde haksız yere, hukuksuz yere, bir
hâkimin inisiyatifiyle orada tutularak açılmasına göz yuman bir
Parlamento olarak da 24üncü Dönemde tarihe geçiyoruz. 8 üyesinin
hakkını, yasama hakkını kullanmasını
sağlayamayan bir Parlamentonun Hak ve özgürlük temelli bir anayasa
yapacağız. diye yola çıkmasına bırakın
insanları, şu çatıdaki kargalar dahi güler.
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Bahane aramayın.
ENGİN ALTAY (Devamla) Aynı
şekilde 24üncü Dönem Parlamentosuna böyle başlarken 2011-2012
eğitim öğretim yılına da hemen hemen eş zamanlı
başladık.
2011-2012 eğitim öğretim
yılına da şöyle başladık: Şüpheli ve şifreli
sınavlar, çok kalabalık sınıflar, mutsuz öğretmenler,
umutsuz veliler ve söz verilip de ataması yapılmayan, atama bekleyen
60 binden sayıları devri iktidarınız döneminde 300 bine
çıkan öğretmen adaylarının umutsuz bekleyişiyle de
2011-2012 öğretim yılını açıyoruz.
İSMET UÇMA (İstanbul) Siz
olsaydınız bütün öğretmenler intihar ederdi.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Değerli milletvekilleri, şimdi
Ataması
yapılmadığı için kaç öğretmenin intihar ettiğini
söyleyeyim mi Sayın Vekil?
İSMET UÇMA (İstanbul)
Söyleyin.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Söyleyeyim: Devri iktidarınızda altı yılda sadece
ataması yapılmadığı için ekonomik, psikolojik,
sosyolojik bunalımlara girip, bunlara dayanamayıp 22
öğretmenimiz intihar etti. Bu 22 intihar vakasından kim sorumlu? (CHP
sıralarından AKP sesleri) Evet, AKP sorumlu ve daha vahimi var.
Öğretmen olmuş, atama bekliyor, atanamayınca Gideyim bari polis
olayım. demiş. Gitmiş polis olmuş, o da -Allah rahmet
eylesin- orada şehit olmuş. Bu trajik bir durumdur.
Sayın milletvekilleri,
oturduğunuz yerden gülüp duruyorsunuz, hepinizin çoluk çocuğu var.
Hepimiz çoluk çocuğumuz için yaşıyoruz. Türkiyede 1,5 milyon
insanı ilgilendiren bir sorunu ben burada konuşuyorum. Ben, burada bu
sorunu müteaddit defalar da konuştum, geçmiş dönem Parlamentolarda da konuştum. Biraz
önce MHP Grubu adına konuşan Sayın Vekil söyledi, bu konuda
Millî Eğitim Bakanı çıktı, selefi adına özür diledi,
dedi ki Ben, bu yıl önceki Bakanımızın 55 bin
öğretmen alacağı sözünü yerine getiremediğimiz için tüm
öğretmenlerimizden özür diliyorum. İyi
Ne zaman dedi? 19/9/2011.
Şimdi, gene Sayın Vekil
söyledi, tekrar olmasın. Sayın Başbakanın da 2002de
İzmitte, Antepte, Samsunda, İstanbulda çeşitli defalar
söylediği ve verdiği sözler var. Biz, Anadoluda bir şey
biliriz, sözü her kişi verir, sözünde er kişi durur.
Şimdi, Millî Eğitim
Bakanından rica ediyorum, gelsin bu kürsüye, nasıl ki Nimet Çubukçu
adına 55 bin öğretmeni alamadık, özür diliyorum. dediyse Millî
Eğitim Bakanı buraya gelecek Ya, Recep Tayyip Erdoğan 2002de
söz verdi ama olmadı, yapamadık. Öğretmenlerimden ve milletimden
özür diliyorum. desin, ben de muhalefet sıralarından Sayın
Bakanı alkışlayayım.
İSMAİL AYDIN (Bursa) -
Verdiği sözü tutar...
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Siz erliğini tartışamazsınız.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Şimdi, bakın, 55 bin kadro da, Sayın BDP Grubu temsilcisinin
söylediği gibi, gerçi o kadar değil, 32 bin kişi
alındı toplam
İSMET UÇMA (İstanbul) 40
bin deyin şuna.
ENGİN ALTAY (Devamla) - 40 bin
alınmadı kardeşim. Sözleşmeli olarak çalışan
öğretmenleri kadroya geçirdiniz. Onlar zaten sistemin içindeydi, bilmeden
konuşma. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, durum budur. Ben size
sayı vereyim. 1 Haziran 2011de 28.627 kişi, 6 Temmuzda 6.472
kişi, 26 Ağustosta 11.475 kişi aldınız ama 55 bin
demiştiniz. Velev ki Sayın Bakanın kendisi 150 bin
açığım var, 72 bin de acil ihtiyacım var. diyor. Aynı
hafta İstanbulda -Sayın Bakanın 72 bin öğretmen
lazım. dediği hafta- 288 tane ücretli öğretmeni göreve
başlattınız. İyi de hayvan yetiştiriciliği mezunu
bir vatandaşımızı ilköğretim okulu birinci
sınıfa öğretmen diye soktunuz. Sizin eğitimden
anladığınız bu kadar işte.
İSMET UÇMA (İstanbul) -
Nerede, Nerede?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - İstanbul
Arnavuktöyde.
ENGİN ALTAY (Devamla) Evet,
İstanbulda.
Gene, mimarlık mezununu
sınıf öğretmeni yaptınız, turizm otelcilik mezununu
okul öncesinde ücretli derse sokuyorsunuz. Sözleşmeli
öğretmenliği aklınız sıra kaldırdınız,
keşke kaldırmasaydınız. Ücretli öğretmenlik diye daha
köleliğe, daha sefalet ücretine mahkûm bir sistemi getirdiniz.
Ayıptır, 300 lira para verip okula çağırıp derse
soktuğunuz öğretmenden hiç mi utanmıyorsunuz? Bunların
maaşında da
İSMET UÇMA (İstanbul) - Yalan
söylüyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sana dava
açarım. Yalan söylüyor. denmiyor bu Mecliste.
MUHARREM İNCE (Yalova) Daha
mazbatanın mürekkebi kurumadı. Bir otur, 9 senedir o
kürsüde o arkadaş. Bir otur
Yoğurt kesesi ağzından
eskir. Fazla laf atma. İşine bak
O kürsüye çıktığımda
yediririm o lafı. Dinle
Dinlemesini öğren.
ENGİN ALTAY (Devamla) -
Şimdi, ayıptır -içinizde öğretmenler var, öğretmen
çocukları var- bu Parlamentoda 11 milyar lira maaş
alacaksınız -ben dahil- ve 300 liraya öğretmeni sınıfa
sokacaksınız, ondan sonra da Meclisin Çankaya kapısından
çıkıp Ankara sokaklarında dolaşacaksınız.
Yarınlarda sokağa çıkacak yüzünüz kalmayacak, yarınlarda bu
milletin yüzüne bakacak yüzünüz kalmayacak, ben sizi buradan uyarıyorum.
Ve Sayın Bakan, öğretmenlere Çok tatil yapıyor. diyen Sayın Bakan,
azıcık şu Millî Eğitimde ne olup ne bittiğine
baksın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY
(Devamla) - Türkiyedeki öğretmenler dünyanın en çok
çalışan, saat olarak da çalışan öğretmenleridir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Altay.
Önerinin aleyhinde,
Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu.
Buyurunuz Sayın
Aydınlıoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ
AYDINLIOĞLU (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de sözlerimin başında Bitlisten gelen acı
haberle üzüldüğümüzü yüce Meclise beyan ediyorum. Şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyorum, kalanlara başsağlığı
diliyorum ve bu milletimizin kürsüsünden terörü şiddetle lanetliyorum.
Çok değerli
arkadaşlarım, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun Türkiye Büyük
Millet Meclisimize vermiş olduğu, ataması yapılamayan
öğretmenlerin yaşadığı sorunların
araştırılarak alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırma önergesiyle
ilgili AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Ancak, MHP Grubunun
vermiş olduğu önergede verilen sözlerin tutulmayarak sadece 11 bin
öğretmenin atamasının yapıldığı beyan
edilmektedir. Öncelikle bunu düzeltmek istiyorum. 2011 yılında 40 bin
öğretmenimiz atanmıştır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
55 bin kişi arasından 11 bin bahsediliyor. Hesap kitabı
yanlış mı yapıyorsun?
ALİ
AYDINLIOĞLU (Devamla) Evet
Böyle yanlış,
bir eksik ifade vardır, bunu düzeltmek istiyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Yanlış bakmışsın. 55 bin kişiden 11 bin
ALİ
AYDINLIOĞLU (Devamla) Önceki Millî Eğitim Bakanımız
Sayın Nimet Çubukçunun Bu yıl 55 bin öğretmen ataması
yapmayı planlıyoruz. sözünden sonra 2011 yılında bununla
ilgili olarak Maliye Bakanlığından 55 bin adet kadro
istenmiş, ancak her türlü çalışmaya rağmen dünyadaki
ekonomik koşulların da verdiği zorlukla sadece 40 bin kadro
alınabilmiştir.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) - Dünyadaki ekonomik kriz yüzünden mi öğretmenler
atanamıyor?
ALİ
AYDINLIOĞLU (Devamla) Bundan sonra 2011 yılında 40 bin
öğretmenimizin ataması yapılmıştır. Aslında gönlümüz, bütün
öğretmenlerimizin hepsinin atanmasını istemektedir elbette ki,
ancak dünyadaki ekonomik olumsuzluklardan dolayı sadece bu yıl 40 bin
öğretmen ataması yapılabilmiştir.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Allah
Allah! Yeni bir kriter bu!
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla)
Bundan sonra, şu andaki Millî Eğitim Bakanımız Sayın
Ömer Dinçer bu konuda 2011-2012 eğitim öğretim yılının
başlaması dolayısıyla Haymana Yenice Dilaver Temizhan Çok
Programlı Lisesinin açılışında yapılan törende
Ben bu yıl önceki Bakanımızın 55 bin öğretmen
alacağı sözünü yerine getiremediğimiz için tüm öğretmen
adaylarımızdan özür diliyorum. diyerek gerçekten büyük bir olgunluk
ve erdemlilik örneği göstermiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Öğretmen
olarak AKPli veterinerleri atıyorsunuz. AKPli veterinerler
öğretmenlik yapıyor.
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla)
Özür dilemenin bir gurur vesilesi olmadığını ve gerçekten
kazanılması gereken bir erdem olduğunu beyan etmiştir.
Buradaki en önemli sorun, Maliye
Bakanlığından istenilen 55 bin kadro yerine 40 bin kadro
alınabilmesidir. Ancak, 2012 ve ondan sonraki yıllarda öğretmen
atamaları kesinlikle devam edecektir. Kaldı ki, AK PARTİ
hükûmetleri 2003 yılından 13 Eylül 2011 tarihine kadar 300 bin 817
kadrolu öğretmen alımı sağlamıştır. Bu,
dokuz yıldan beri üst üste yılda 33 bin 500 öğretmen
ataması yaptığımız demektir.
Değerli arkadaşlarım, bu
kadar sayıda, bizim Hükûmetimizden önce hiçbir hükûmet gerçekten kadrolu
öğretmen ataması yapmamıştır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hiç veteriner
ataması da olmamıştı!
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla)
AK PARTİ hükûmetlerinin eğitime verdiği önem ortadadır.
Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi 2002 yılında 7,5
milyar TL iken bugün 35 milyar TLlere çıkarılmıştır.
Yani, hakikaten cumhuriyet tarihimizde ilk kez Millî Eğitim
Bakanlığımız bütçeden en büyük payı almaktadır.
Toplam derslik sayımız
2011-2012 itibarıyla 503 bin 744tür. Bu dersliklerin 163 bini bu dönemde,
yani sekiz yıldan beri yapılmıştır.
Yine, ücretsiz ders kitapları bu
dönemde dağıtılmaya başlanmıştır. Elindeki
parasıyla aylarca
kapı kapı kitap aramak için, kitap almak için dolanan
vatandaşlarımız, öğrencilerimiz ve velilerimiz okulun
açıldığı ilk gün şehirlerde, ilçelerde, beldelerde ve
köylerde ders kitaplarını okul sıralarının üzerinde
bulup sosyal ve adil bir devletin vatandaşları olmanın haz ve
mutluluğunu yaşamaktadır.
Bugüne kadar AK
PARTİ hükûmetleri döneminde 187,4 milyon adet kitap
dağıtılmıştır ve bu uygulama dünyanın hiçbir
yerinde yoktur.
Yine, 2002de yüzde 10,6
olan okul öncesi eğitimi şu anda yüzde 48lere
çıkmıştır.
Okullaşma
oranı ilköğretimde yüzde 90,6 iken bugün çeşitli kampanya ve
desteklerle yüzde 99,4e ulaşmıştır. Eğitimde, her
alanda olduğu gibi değişim, dönüşüm
yaşanmaktadır.
Öğretim
programlarında okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretimde müfredat
programları tamamen yenilenmiş ve çağın gerekliliklerine
uyarlanmıştır.
Sekiz derslik ve üstü
tüm okullarımıza bilgisayar teknoloji sınıfları
kazandırılmıştır. Yaklaşık bugüne kadar
dokuz yıldan beri okullarımıza 750 bin ücretsiz bilgisayar
gönderilmiştir.
En son yapılan
düzenlemeyle de geleceğimizin teminatı olan
yavrularımızın yaşdaşları ile aynı oranda
eğitilmeleri için etkinlik, verimlilik ve yerindelik ilkesi çerçevesinde
düzenlemeyle gençlerimizi daha güvenli yarınlara taşımanın
gayreti içinde olmaya devam edeceğiz.
Yine, yurt
dışına gönderdiğimiz öğrenci projesi dâhilinde,
şu anda, 5 bin öğrenci projesinden yurt dışında 2 bini
aşkın öğrencimiz master ve doktora öğretimlerini
yapmaktadırlar. Daha önce yurt dışında yılda 30 veya
40 öğrencimiz öğretim görebiliyordu.
Cumhuriyet tarihinde
yapılan dersliğin yüzde 40ı şu son sekiz yılda
yapılmıştır.
Bilgi teknoloji sınıfları
ve İnternet köylerimize kadar
ulaştırılmıştır.
Dokuzuncu Kalkınma
Planına göre, nüfusumuzun yüzde 48ini üniversitelileştirmemiz
gerekirken şu anda bunun yüzde 50yi geçkini gerçekten üniversitelileşme
oranına ulaşmıştır. Avrupada bu oran yüzde 60lar
civarındadır.
Değerli
arkadaşlarımız, değerli milletvekillerimiz; Hükûmetimiz her
şeye rağmen eğitime verdiği katkı ve destekle
ortadadır. Bir taraftan özel eğitime verilen destekle beraber, bir
taraftan da Millî Eğitim Bakanlığının okulları
gerçekten kalite ve öğretimde özel okullarla yarışır hâle
getirilmiştir. Tüm güçlüklere rağmen her yıl 40 binlere
yakın öğretmen atamasıyla Hükûmetimiz yoluna devam etmektedir ve
önümüzdeki dönemde öğretmenlerimizin puana dayalı, hakka ve adalete
dayalı atamaları devam edecektir ve daha fazla sayıda
öğretmen ataması için bu Hükûmet her türlü çalışmayı
yapacaktır.
Bu vesileyle, tüm
öğretmenlerimizin ve
öğrencilerimizin 2011-2012 öğretim yılının
başarılı geçmesini dilerken hepinize sevgiler ve saygılar
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Aydınlıoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
önerisini oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Sayın İnce,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Güven, Sayın Şeker, Sayın
Tanal
Sayın Grup Başkan Vekilimiz
lütfen isimlerinizi söylerseniz.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Yardımcı olayım.
BAŞKAN Evet.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Çelebi, Sayın Soydan, Sayın Fırat, Sayın
Ağbaba, Sayın Akar, Sayın Demir, Sayın Yüceer, Sayın
Özgündüz, Sayın Canalioğlu, Sayın Acar, Sayın Tayan, Sayın
Değirmendereli, Sayın Öner, Sayın Erdemir, Sayın
Atıcı.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- Ataması yapılmayan öğretmenlerin yaşadığı
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 18/10/2011 Salı günkü birleşiminde okunarak,
görüşmelerinin aynı
birleşiminde yapılmasına ilişkin Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Şimdi de Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
3.- Bazı soruşturma ve operasyonlarda kolluk
güçlerine hukuka aykırı uygulamalar yaptırdığı;
açıklamalarında kullandığı bazı ifadelerle Devlet
adamı ciddiyetinden uzaklaştığı; görev ve sorumluluklarını
kötüye kullandığı iddiasıyla İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru
önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelerin Genel Kurulun 25/10/2011 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına; gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerin
yeniden düzenlenmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
18/10/2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 18.10.2011
Salı günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19
uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Ayşe
Nur Bahçekapılı
İstanbul
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
18.10.2011 tarihinde
dağıtılan ve Genel Kurulun 18.10.2011 tarihli 8 inci
Birleşiminde okunan İçişleri Bakanı Sayın İdris
Naim Şahin hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin
gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler"
kısmında yer alması, Anayasanın 99 uncu maddesi
gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelerin Genel Kurulun 25.10.2011 Salı günkü Birleşiminde
yapılması,
Gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
Kısmında yer alan 9, 30, 23, 18, 6, 25, 32 ve 27 sıra
sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın 2, 3,
4, 5, 6, 7, 8 ve 9 uncu sıralarına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
25 Ekim 2011 Salı günkü
birleşiminde sözlü sorular ve diğer denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan
gelen diğer işler kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;
19 ve 26 Ekim ile 2, 16, 23 ve 30 Kasım 2011 Çarşamba günkü
birleşimlerde ise sözlü soruların görüşülmemesi,
19, 20, 26 ve 27 Ekim 2011 ile 2, 3,
10, 16, 17, 23, 24 ve 30 Kasım 2011 Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerde saat 14.00-19.00 arası çalışmalarını
sürdürmesi
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin lehinde
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; AK
PARTİ Grubunun grup önerisi lehinde söz aldım. Hepinize iyi
çalışmalar diliyorum.
Sözlerime başlamadan önce,
Bitliste hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan
rahmet diliyorum, acılı ailelerin acısını
paylaşıyorum ve terörü bir kez daha lanetliyorum.
Bugün, Danışma Kurulunu
yapamadık, toplanamadığımızdan dolayı
Danışma Kurulu gerçekleşemedi. Ben, çok kısa olarak AK
PARTİ Grubunun grup önerisini bilginize sunmak istiyorum:
Grup önerimizde, İçişleri
Bakanı Sayın İdris Naim Şahinle ilgili olarak
Barış ve Demokrasi Partisi tarafından verilen gensoru
önergesinin 25 Ekim 2011 Salı günü görüşülmesini uygun gördük ve
talep ettik.
Sekiz adet uluslararası
sözleşmeyi yine öne çekme konusunda bir talebimiz vardı grup
önerimizde.
25 Ekim 2011 Salı günü gensoru
görüşüleceği için sözlü sorular ve diğer denetim maddelerini
doğal olarak görüşemeyeceğimiz için bir güne mahsus olmak üzere
kaldırdık, diğer salı günlerinde sözlü sorulara, denetim
faaliyetine elbette ki devam edeceğiz, yalnız çarşamba günleri
denetim faaliyeti bağlamında sözlü soruların
olmamasını uygun görüyoruz ve öneriyoruz çünkü
bakanlarımızın cevap verebileceği ölçüde soru
birikmemiş durumda.
Günlük çalışma süremizin ise
yine 1 Aralık 2011 tarihine kadar salı günleri 15.00-19.00, yine 1
Aralık tarihine kadar çarşamba ve perşembe günleri 14.00-19.00
arasında olmasını öneriyoruz.
Bilginize sunarım.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Bahçekapılı.
Aleyhinde, Yalova Milletvekili Muharrem
İnce.
Buyurunuz Sayın İnce. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Az önce, ataması yapılmayan
öğretmenlerin atamasını yapmadığınız gibi
sorunlarının da araştırılmasını
istemediğinizi
Özellikle parmak
kaldırmanızı istedik ki, oylamada yoklama istedik ki, sizleri de
burada görelim diye. Herhâlde öğretmenler sizinle gurur duymuyordur.
Değerli milletvekilleri, denetim
niçin önemli? Bizim iki tane görevimiz var; yasama faaliyetlerine
katılmak, denetim faaliyetlerine katılmak.
Meclis keyfî olarak
çalıştırılamaz. Geçen gün, burada Meclis Başkan Vekili
bu yüce Meclisi bir saat on dakika bekletiyor. Böyle bir şey yok.
Burası, Sayın Başbakanın ya da Sayın Cemil Çiçekin
yazıhanesi değildir. Burası, Sayın Cemil Çiçekin bürosu
değildir, ofisi değildir. Burası, Türkiye Büyük Millet
Meclisidir. Büyük millet kavramı vardır ve seçilmiş insanlar
vardır burada. Türkiyenin seçilmiş en yüce organıdır
burası.
Değerli milletvekilleri, Meclis
açılır açılmaz bir araya geliyoruz grup başkan
vekilleriyle, bir karar alıyoruz. Diyoruz ki: Salı günleri,
çarşamba günleri birer saat denetim, çarşamba, perşembe yasama
faaliyetleri. Geçen hafta tamam bir istisna vardı, anladık. Bugün ne
var? Böyle bir keyfilik olamaz.
Yasamaya şekil verme
girişimleri var. Yol olur diye söylüyorum. Meclis bürokratlarını
uyarıyorum buradan. Sakın ola bunları görmediğimizi
zannetmeyin!
Bakın, uyarıyorum: 7 Ekim
Cuma akşamı, 7 Ekim Cuma akşamı mesai saati bitimine dört
dakika kala grup bürosunun kapısına sıra
sayılarını asıyorlar sanki cami avlusuna çocuk
bırakır gibi. Burada kişisel konuşmalar hemen
kapatılıyor. Yasama organına saygısızlık bu.
Böyle bir şeye hakkınız yok. Keyfiliğe son vereceksiniz.
Kesinlikle bunu yapacağız. İç Tüzükle, Anayasayla, ilgili
konularla yapacağız bunu.
Değerli arkadaşlarım,
yasama organındaki saygısızlık öyle noktalara gelmiş
ki, apartman yönetimi bile böyle toplanmaz. Geri gönderilen soru önergeleri
biraz sonra örnekleriyle anlatacağım- yok böyle bir hakkınız.
Bunu Sayın Cemil Çiçek mi geri gönderiyor, Meclis bürokratları
mı geri gönderiyor? Bunların hesabını soracağız.
İstifa etmeyi düşünüyor musun? diye bir bakana soru soruluyor. Ben
dokuz yıldır milletvekiliyim, yüzlerce, binlerce soru önergesi var bu
şekilde. İstifa etmeyi düşünüyor musun? Bu, bir başbakana
da sorulabilir, bakana da sorulabilir. Şimdi, geri gönderme modası
başladı. Siz, yasamayı kontrol altına alma, yasamayı
dizayn etme, yasamayı terbiye etme çabalarından bir kere vazgeçin.
Bunları size yaptırmayız biz. Bunu biliniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) İç
Tüzüke uygun olarak verecek, İç Tüzüke.
MUHARREM İNCE (Devamla) Önemli
bir gündem yokken, önemli bir gündem yokken bunu yapanlar, önemli bir gündem
geldiğinde neleri yapmazlar, artık size bırakıyorum. Biz
Mecliste 2 tane bürokratın oyuncağı olmayız,
olmadığımızı göreceksiniz. Tekrar tekrar
uyarıyorum: O soru önergelerini Sayın Cemil Çiçek mi geri gönderdi,
Meclis bürokratları mı geri gönderdi? Herkes hakkını
bilsin, herkes haddini bilsin!
Komisyonları bile yönergeyle
yönetmeyi düşünebiliyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bu,
kreş yönergesi mi? Bu, yangın yönetmeliği mi? Ne bu? Meclis, bir
şov yeri değildir. Sayın
Recep Tayyip Erdoğan
[AK PARTİ sıralarından gürültüler,
alkışlar (!)]
Bak, bak, o mazbatasındaki
mürekkebi kurumadan kendini göstermek isteyen sayın vekiller var ya
onlarla önümüzdeki günlerde bu kürsüden hesaplaşacağım. O, tek
tek laf atanları yazıyorum bir kenara, merak etmeyin. Sizinle
hesaplaşacağım. Sizinle hesaplaşacağım.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, burada, Başbakan böyle düşünüyor olabilir
HÜSEYİN FİLİZ
(Çankırı) Şov yapma!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Soru
önergelerini cevaplamayacaksınız, Meclis Başkanı geri
gönderecek, burada yoklamalara katılmayacaksınız, Başbakan
Meclisi şov yeri görecek, TRT 3ten sesimizi kısacaksınız. Biz
majestelerinin muhalefeti değiliz, siz de majestelerinin meclisi hâline
getiremezsiniz burayı.
Şimdi
size şunu söyleyeyim: Ben az önce sordum. Biz, Cumhuriyet Halk Partisinden
57 milletvekili düşünce suçlusu olan arkadaşlarımızı
Silivride gittik, ziyaret ettik.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sana göre!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Ben bu isimleri
açıklamaya hazırım Sayın Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Açıkla!
Açıkla!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Siz kendinizi
açıkladınız. Sizinkiler düşünce suçlusu değil,
sizinkiler götürme suçlusu. (CHP sıralarından alkışlar)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul)
Arkadaşlıkta suç ayrımı olmaz!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Siz o 26 kişiyi
açıklayınız. Bunlar kim?
METİN METİNER (Adıyaman) - Siz savcı
mısınız, hâkim misiniz? Yargısız infaz
yapıyorsunuz!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Bakın, bu soru
önergesi çok önemlidir.
2002 yılında, şu anda AKPden milletvekili
olan bir değerli şahsiyet o zaman milletvekili değil, dedi ki:
Bir ihaleye girdim, AKPnin Çankaya Belediye Meclis üyesi bu ihaleyi
aldı, bana haksızlık yapıldı.
İSMET UÇMA (İstanbul) Kim o açıkla!
MUHARREM İNCE (Devamla) Sayın Milletvekilim
bir soru önergesi verir misin? dedi. Sayın Gazalcıya geldi, Denizli
Milletvekilimize.
İSMET UÇMA (İstanbul) Açıkla!
Açıkla!
MUHARREM İNCE (Devamla) Sayın Gazalcı da
o arkadaşın isteği üzerine bir soru önergesi verdi. O
değerli şahsiyet şimdi sizin aranızda milletvekili olarak
bulunuyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, siz
milletvekillerinin soru önergelerini geri döndüreceksiniz, milletvekillerinin
soru önergelerine cevap vermeyeceksiniz yani milletvekillerini ciddiye
almayacaksınız, sonra o milletvekilleriyle burada anayasa yapmaya
çalışacaksınız.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
şunu söyleyeyim
Sayın Bahçekapılı, biz size dedik ki: Din
ile devlet işlerini ayırın. Türkiyede anlamadınız,
Mısıra gidince anladınız, Libyada anladınız.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Bana niye
cevap veriyorsun, Kurula konuş Kurula!
MUHARREM İNCE (Devamla) Şimdi, ben size
şunu söylüyorum, bakın diyorum ki: Siyasetle dostluğu da
ayırın.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Bana deme!
MUHARREM İNCE (Devamla) Dostlarımı
satmam. dediniz de.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Satmam!
MUHARREM İNCE (Devamla) Ben hiç satmadım,
yirmi yıl otuz yıl önceki dostlarım hâlâ burada, ben hiç
satmadım, onu ayrıca belirteyim.
Şimdi, bakınız, hangi soru önergeleri geri
döndürülmüş? Ben demişim ki Sayın Başbakana: Bizim
bunlarla 4 kez, PKKyla bir araya oturduğumuzu söyleme
şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça iftirada bulunanlar bunun hesabını
her yerde vereceklerdir. Ben, bunu Sayın Başbakana sormuşum,
Bu ifadeyi kullandınız mı? diyorum, ben
kullandığını biliyorum. Siyaset bu değil midir zaten,
soru önergesi bu değil midir? Meclis Başkanı bunu geri
gönderiyor.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) İsmini açıklar mısınız
Sayın İnce?
MUHARREM İNCE
(Devamla) Bakın, yine aranızda bir milletvekili
On ay önce soru
önergesi vermişim, on ay önce; demişim ki: O anda İstanbul
Belediye Meclis üyesi olan değerli şahsiyet ilansız ihale
aldı mı, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis üyesiyken
aldı mı? Şimdi kendisi Büyük Millet Meclisi üyesi. On
aydır buna niye cevap veremiyorsunuz? (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Savcılığa ver, savcılığa!
MUHARREM İNCE
(Devamla) Yine bir başka soru önergesi, demişim ki :İDO
çalışanlarının maaşlarından 500 lira
civarında para düştü mü? Sekiz aydır buna cevap veremiyorsunuz.
Demişim ki:
Van Belediyesinden Sayın Başbakana halı hediyesi
yapılmış. Belki yapmadılar bu hediyeyi, belki halı
almış gibi gösterdiler. Bunlar ne oldu? diye soru önergesi
vermişim. Ne zaman vermişim? Söyleyeyim: 21/01/2011. Hâlâ cevap yok.
On aydır, on bir aydır, bir senedir soru önergelerine cevap
veremiyorsunuz.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Ciddi sorulara cevap veriyoruz, ciddi!
MUHARREM İNCE
(Devamla) Şimdi de bunları kısmaya
çalışıyorsunuz. Meclis TVnin sesini
kıstığınız zamana, saat 19.00a kadar size bu Genel
Kurul meydanını, burayı size dar ederiz! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Sesimizi kısmaya
çalışmayın, her gün saat 19.00a kadar burada gereğini
yaparız.
Hepinize
teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın İnce.
Önerinin lehinde,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç.
Buyurun Sayın Tunç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisinin
lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri
saygılarımla selamlıyorum.
Ben de öncelikle Bitlisteki terörist
saldırıyı kınıyorum, şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyorum, geride kalanlara başsağlığı
diliyorum. Bütün milletimizin başı sağ olsun diyorum.
AK PARTİ grup önerisi, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin çalışma saatlerini 14.00-19.00 saatleri
şeklinde düzenleyen, önemli uluslararası sözleşmelerin gündemde
daha öne alınmasını sağlayan ve gensorunun da İç Tüzük
hükümleri gereğince belirtilen süre içerisinde görüşülmesini
sağlayan bir öneridir. Bu önerinin lehinde oy kullanacağımı
belirtiyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Tunç.
Aleyhinde İzmir Milletvekili Oktay
Vural.
Buyurunuz Sayın Vural. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP grup önerisinin aleyhinde söz
aldım. Bu vesileyle, tekrar, Bitlisin Güroymak ilçesinde gerçekten kahpe
saldırı canımızı, kanımızı aldı,
üzüntümüz büyük elbette. Sayıları ifade etmenin anlamı yok,
bugün maalesef Türkiye artık sayılarla uyanacak duruma geldi.
Şehit 1, 2 olduğu zaman burada geçiştiriyoruz, 5, 6, 7
olduğu zaman Zamanı gelince yaparız diyoruz, 13, 15e
yükseldiği zaman Bıçak kemiğe dayandı diye yine toplumun
gazını almaya devam ediyoruz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
Ediyorlar, ediyoruz değil.
OKTAY VURAL (Devamla) - O
bakımdan, gerçekten böyle bir konuda, Türkiye Cumhuriyeti devletini
yönetenlerin, terör örgütüyle müzakere masası kuranların, bu hain
saldırıları yapanların O bombaları koyanların
nerede olduklarını biliyoruz diyenlerin bu Meclise hesap
vereceği günler yakındır.
Bugün bir devlet, gerçekten, eğer
metropollerde nerelerde patlayıcı olduğunu biliyoruz diyerek
konuşuyorsa, düşünüyorsa, gerçekten acaba kim kimi yönetiyor, hep
beraber kimler bizi nereye götürmek istiyor, hangi pis ve kirli tuzağa
doğru sürüklenmek isteniyoruz, bu oyunun farkına varmamız
lazım. Bize kimler oyun oynuyor, kırk katır mı kırk
satır mı adı altında bu milleti, bir taraftan müzakere,
bir taraftan mücadele adı altında duble yol döşeyerek bu yolla
bizi nereye götürmek istiyorlar bunun gerçekten idrakinde olmamız
gerekiyor.
İSMET UÇMA (İstanbul)
Huzura, kalkınmaya, refaha, esenliğe götürmek istiyoruz.
OKTAY VURAL (Devamla) Evet,
işte, Sayın Milletvekili Terörle huzura doğru gidiyoruz. diye
ifadede bulunuyor.
İSMET UÇMA (İstanbul)
Çarpıtma, çarpıtma!
OKTAY VURAL (Devamla) -
Kınıyorum sizin bu ifadenizi, ifadenizi kınıyorum.
Eğer size öğretilen laf atma teknikleri buysa boş kuyuya atlamış
olursunuz dolayısıyla bunu idrak edin.
Evet
İSMET UÇMA (İstanbul)
Yakışmıyor size. (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Tansiyonun
yükselecek ya, biraz daha sakin ol; yaşın, başın müsait
değil bu kadar bağırmaya.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, lütfen müdahale ediniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural,
devam ediniz lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Tansiyonuna
hâkim olun beyefendinin. Şekeri yükselmiş, şekeri!
OKTAY VURAL (Devamla) Efendim, çok
değerli bir sayın milletvekili yerinden bir katkıda bulunmak
istiyor da onu dinlemek için nezaket gösterdim dolayısıyla eğer
sözünüz varsa burada kullanacaksınız. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Vural.
OKTAY VURAL (Devamla)
Yanlış beyanlarda bulunuyorsunuz
dolayısıyla bildiğiniz konularda konuşsanız
daha iyi olur, bu milletvekilleri de neyi bildiğinizin farkına
varır. (MHP sıralarından alkışlar)
Kimse bununla oynamasın, öyle bir
oyun yok. Bir taraftan orada müzakere masasına oturacaksınız, ondan
sonra bunu biz kınayacağız, buradan kalkıp diyeceksiniz ki,
İyi olmuş.
İSMET UÇMA (İstanbul)
Yanlış beyanlarda bulunuyorsunuz.
OKTAY VURAL (Devamla) - Öyle bir
şey olur mu canım! İyi olmuş diyorsunuz bir de. Huzura,
refaha götürecekmiş! İşte, bugün kimse iddia edemez ki
Güroymakta o hain saldırıyı yapanlar, 5 tane polisimizi
şehit edenler Güroymakın isminin Norşin
olmadığından dolayı bunu yapmamıştır
herhâlde değil mi? Ya, bununla siz çözeceğinizi zannettiniz
değil mi?
İSMET UÇMA (İstanbul) Otuz
yıldır
OKTAY VURAL (Devamla) 30 binmiş!
2002de bitirilmiş terörü bu noktalara getirip
canlandırdınız, geldiğiniz bu noktada bir de kalkıp
açıkçası bu konuda hiçbir noktada nedamet göstermeden yani
zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyorsunuz.
Evet, yani böyle bir konuda gerçekten
söylenecek çok şey var. Bunları hep tartışacağız
tabiatıyla.
Şimdi değerli
milletvekilleri, bu, sizlere dağıtılan Meclis gündemi. Bu Meclis
gündeminde diyor ki: Salı günleri denetim, salı-çarşamba birer
saat sözlü soru. Bu kararı da biz Sayın Cemil Çiçekin
imzasıyla
O zaman Nurettin Canikli -burada yok galiba- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu Başkan Vekili imzalamış. Diyor ki:
Çarşamba günleri bir saat sözlü soru yapılsın. Şimdi
Ayşe Nur Hanım geliyor, Bir saat sözlü soruları alalım.
diyor. Niye? Yeterince sözlü soru birikmemiş. diyor. Değerli
arkadaşlar, işte 145 tane sözlü soru bugün Meclis gündeminde
dağıtılmış.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Bakanlara dağıtımını
OKTAY VURAL (Devamla) Yani bütün
bunları yaparken Meclisin daha önceden belirlemiş olduğu
çalışma gündemine ve esaslarına uyulmamasını son
derece yadırgıyorum. Dün söylediniz, bugün böyle! Çok farklı.
Yarın da farklı bir şey yapacaksınız. Oysa
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Olabilir Meclis çalışma pratiğinde.
OKTAY VURAL (Devamla) - Hayır,
olmaz işte, olmaz, bazı şeyler olmaz. Bazı şeyler
olursa uzlaşmayla olur.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Olur böyle şeyler. Yaptık, siz de
yaptınız, herkes yaptı. Çalışma pratiği bu.
OKTAY VURAL (Devamla) Yoksa,
parmağınızı kaldırmakla olabilir ama o
parmağın ucunda biraz akıl, biraz vicdan, biraz da adalet
olması gerekiyor, öyle olması gerekiyor. (MHP Sıralarından
alkışlar)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Aynısını size iade ediyorum.
OKTAY VURAL (Devamla) Parmaklar her
şeyi doğru söylemez, her şeyi doğru söylemez.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Doğru. Bak, siz de parmağınızı
gösteriyorsunuz!
OKTAY VURAL (Devamla) - Bakın, dün
yaptıklarınızı bugün başka bir şekilde gündeme
getiriyorsunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Siz de parmağınızı gösteriyorsunuz.
Bakın, parmağınızı gösterdiniz!
OKTAY VURAL (Devamla) - Size söyledim.
Bakın, dedim ki
Saat 21.00e kadar çalışma saatleri
vermişler. Burada milletvekili farkı yok. Değerli milletvekilleri,
Saat 21.00e kadar çalışma saati veriyorsunuz, bu milletvekili ne
zaman yemeğe gidecek? dedim. Şimdi saat 19.00a aldınız. O
zaman bu ne perhiz bu ne lahana turşusu be! Yani, değil mi?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Siz istediniz, size uyduk.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Uzlaşma adına, uzlaşma adına.
OKTAY VURAL (Devamla) - Daha fazla
çalışmak istiyoruz. diye söylüyorsunuz, şimdi de 19.00a
alıyorsunuz. Buna ne hikmet buyuracaksınız? Dedik ki:
Yapmayın öyle, doğru değil. 21.00e kadar ara verirseniz,
Meclis Başkanı da yemek için bir saat filan ara verir. Gereksiz. Bunu
15.00ten 14.00e alalım. 19.00da da medeni bir şekilde bitsin.
dedik.
Bakın
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Uzlaştık
Uzlaştık
OKTAY VURAL (Devamla) Ayşe Nur
Hanım, Ayşe Nur Hanım, yani
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Uzlaştık. Siz önerdiniz, biz de peki dedik. Daha
bunu niye konu ediyorsunuz?
OKTAY VURAL (Devamla) Bakın,
sizin öneriniz buydu.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Değiştirdik; talep ettiniz değiştirdik.
OKTAY VURAL (Devamla) Bakın,
aslında bu öneriyi daha sonra düzelttiniz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Evet.
OKTAY VURAL (Devamla) - Ne
karşılığında?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sizle diyaloğumuz karşılığında.
OKTAY VURAL (Devamla) Hayır.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Evet.
OKTAY VURAL (Devamla) - Maalesef
diyaloğu kapattınız ve bu konuda aslında bu önergenin bile
bugün görüşülmemesi lazım çünkü Meclis
Başkanlığına verilen önergeden başkasını
konuşuyoruz şimdi.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Pes doğrusu! Pes!
OKTAY VURAL (Devamla) - Bakın,
başkasını konuşuyoruz ama bu konuda gösterdiğiniz
niyet ve doğru noktada gelmenizi doğru bulduk ve bu konuda size
öneride bulunduk.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Anlaştık.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bakın,
bunların hepsi
Bu Meclis AKP Meclisi değil. Diğer bütün
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Ama imzaladık beraber Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) Hayır, biz
imzalamadık beraber.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Hayır, paraf ettik, hep birlikte imzaladık. Lütfen
BAŞKAN Lütfen,
karşılıklı konuşmayalım.
Buyurunuz Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) İşte,
yanlış hesap her yerden döner Ayşe Nur Hanım, ona göre.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Ama size söylüyorum onu. Demek ki sözünüze güvenmememiz
gerekiyor.
OKTAY VURAL (Devamla) - Şimdi,
bütün gruplar, milletvekilleri olarak bir çalışma takvimi
oluşturuyoruz. Bir çalışma takvimini oluşturduğumuz
zaman kurallara uymamız gerekiyor. Yani bu kadar, gündemi zoraki bir
şekilde grup önerisi hâline getirmenin ne anlamı var? Gelirsiniz
önceden, konuşursunuz, dersin ki: Bizim şu uluslararası
sözleşmeleri çıkartmamız gerekiyor. Nitekim, yarın için,
Sayın Cumhurbaşkanının birtakım uluslararası
sözleşmeden çıkmasını istediğini ifade ettiniz ve bu
konuda da grubumuz olumlu yaklaştı ve baktı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Evet. Niye söylüyorsunuz bunu?
OKTAY VURAL (Devamla) - Yani
dolayısıyla, bu konuda grubunuzun Parmaklar bende, ben
istediğim gibi olur. demesi mümkün olmuyor. Bir kere, bunu kabul edin.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Yapmıyoruz zaten Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) Kabul ettiniz
mi?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Şu, burada okuduğunuz grup önerisini birlikte
yaptık, hepimiz.
OKTAY VURAL (Devamla) Kabul ettiniz
mi?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Hepimiz yaptık.
OKTAY VURAL (Devamla) - Kabul ettiniz
mi?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Anlaştık.
OKTAY VURAL (Devamla) Evet,
dolayısıyla, bugün geldiğimiz bu noktada
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Gereksiz konuşuyorsunuz, gereksiz
OKTAY VURAL (Devamla) - ...bu
oluşturulan gündem konusunda dayatmacı bir anlayışla bu tür
gündemleri belirlemek doğru değil. Yoğun bir gündem
olmadığının farkındayız.
Evet, biz Meclisin daha fazla
çalışmasını istiyoruz. Meclis daha fazla
çalışsın. derken niye sözlü soruları kesiyoruz, niye soru
sorulmasını engelliyoruz? Bunun kabul edilebilir bir tarafı var
mıdır? Yani saat 21.00e kadar çalışmak değil,
gerekirse 24.00e kadar hep beraber, birlikte çalışırız ama
bugün geldiğimiz bu noktada böyle bir aciliyet yok iken
Yani sizin kaç
tane tasarınız var ki? Kaç tane? Toplam 30 tane ya! Toplam 30 tane ya!
Bakın değerli milletvekilleri, topu topu 30 tane tasarı var.
Belirlediğimiz günden 30 Kasıma kadar olan gündem. Ne yapacaksınız?
Elinizde yok ki. Yok, gündemde yok. Dolayısıyla bunları getirmek
dayatmacı bir anlayışın tezahürüdür. Bunlardan vazgeçin.
Bunlardan vazgeçin. 30 tane kanun tasarısı, yarın 9 tanesini bitireceğiz.
30 Kasıma kadar 30 tane kanun tasarısı için saat 21.00e kadar
çalışma saati getiriyorsunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Tebrik ediyorum sizi!
OKTAY VURAL (Devamla) Yani vallahi
ben de sizi tebrik ediyorum. Bence hesap kitabınızı
yanlış yapıyorsunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sözünüzde durmuş olmanın getirdiği
rahatlıkla konuşuyorsunuz ama ünlem işaretli bir söz bu.
OKTAY VURAL (Devamla) O
bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz Türkiyenin ihtiyacı
olan konularda eğer gerçekten Türkiyenin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Evet, çoğu da Ayşe Nur
Hanımın sataşmalarından alınmış...
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Oktay Bey, gerekti, gerekti.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın Fırat, sisteme
girmişsiniz.
Buyurunuz lütfen.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Adıyaman Milletvekili Salih
Fıratın, Adıyamanda okula gitmek isteyip de gidemeyen binlerce
çocuğun Egede, Akdenizde ve Güneydoğuda pamuk tarlalarında
çalıştığına ilişkin açıklaması
SALİH FIRAT (Adıyaman)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, okullar
açılalı yaklaşık kırk gün oldu ancak Adıyamanda
okula gitmeyi isteyip de gidemeyen binlerce çocuk, okula gitmiyor, yok!
Neredeler biliyor musunuz? Egede, Akdenizde, Güneydoğuda pamuk
tarlalarında pamuk topluyorlar. Bu çocuklar okula gitmesi gerekiyor ama
gidemiyorlar. Neden mi? Çünkü dokuz yıllık AKP İktidarı
Adıyamanı giderek fakirleştirdi, yoksullaştırdı.
Adıyamanı Türkiyede bir marka yaptı. Türkiyede ilk
işsizler derneği, ilk mevsimlik işçiler derneği kuruldu
Adıyamanda. Dolayısıyla, Adıyaman Türkiyenin her
bölgesine ırgat ihraç eden bir il oldu ve şu anda dokuz
yıllık iktidarın Adıyamana verdiği hediye binlerce
öğrencisinin okumayı isteyip de okula gidememesine yol
açmıştır. Bunun sorumluluğu mevcut Hükûmettedir. Hükûmetin hiç
vicdanı sızlamıyor mu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Fırat.
Sayın Çelebi
Sayın Çelebi
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Sayın Başkanım, buradayım Sayın Başkanım.
Elimi kaldırayım mı, ister misiniz?
BAŞKAN Tamam, buyurunuz efendim.
34.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin,
muhalefet milletvekillerinin başka illerle ilgili değil, kendi
illeriyle ilgili soru önergesi vermeleri gerektiğine ilişkin
açıklaması
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Sayın Başkanım, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Tabii, demin konuklar da çıktılar
konuştular sözlü soru önergeleriyle ilgili olarak, ben de bir şey arz
etmek istiyorum.
Şimdi, bazı muhalefet
milletvekilleri kendi illeriyle ilgili konuşmuyorlar veya yazılı
soru önergeleri veriyorlar. Benim ilim Ağrı. Dolayısıyla
Ağrıyla ilgili soru önergeleri veriyorlar. Benim sizlerden ve ilgili
milletvekillerinden de ricam şu: Lütfen kendi illerine sahip
çıksınlar. Ağrının mevcut vekilleri var.
Dolayısıyla kendi illerine sahip de çıkarlar. Ben bunu özellikle
bilgilerinize arz etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Çelebi.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
İnce.
35.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçildikleri bölgeyi veya kendilerini
seçenleri değil, bütün Milleti temsil ettiğine ilişkin
açıklaması
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, bir küçük düzeltme yapayım. Anayasanın
80inci maddesini Sayın Milletvekiline okuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil,
bütün Milleti temsil ederler. (CHP sıralarından alkışlar)
Böyle bir mantık olamaz.
BAŞKAN Sayın Kacır
36.- İstanbul Milletvekili Ünal
Kacırın, İç Tüzükün
yerinden açıklamayla ilgili 60ıncı maddesinin istismar
edildiğine ilişkin açıklaması
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın
Başkan, İç Tüzükün 60ıncı maddesinde, pek kısa bir
sözü olduğunu belirten üyeye söz vermek Başkanlığın
yetkilerindendir ama bugün gördük ki bu madde maalesef istismar ediliyor. Her
aşamada herkese istediğinde bir dakikalık söz verilmesi bu
Meclisi çalıştıramaz hâle getirir. Bugün, bakın, bir yandan
da denetim günü. Sayın Bakanlarımız buradalar. Verilmiş
olan sözlü sorulara cevap verecekler ama maalesef İç Tüzükün
60ıncı maddesini doğru uygulamadığımız için
onlara bu fırsatı vermedik. Bu uygulamanın yanlış
olduğunu ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Kacır.
Sayın Aydın, buyurunuz.
37.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının, İç Tüzükün yerinden açıklamayla ilgili
60ıncı maddesinin istismar edildiğine ilişkin
açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Evet, Meclis 24üncü Dönem İkinci
Yasama Yılına başlandığında maalesef İç
Tüzük 60ıncı maddesi
Tabii ki bir hakkı verirken, bunda, Sayın
Başkan söz vermek zorundadır. diye bir ibare de yok, Sayın
Başkanın takdirine bağlı.
Bir ikincisi, Medeni Kanunda da
Borçlar Kanununda da vardır, dürüstlük kuralları vardır. Bir
hakkın suistimalidir bu aynı zamanda. Evet, Meclis birleşimine
başlandığından sonuna kadar sürekli pek kısa sözler ve
konuyla alakasız, önemli önemsiz her konuda ve çok da sataşmaya mahal
verebilecek sözler sarf ediliyor. Biz, sırf Meclisi çalıştırmak
adına birçok söze cevap vermiyorsak bu bizim iyi niyetimizdendir ve
Meclisi çalıştırmak içindir ve burada aslında verilecek her
söze çok güzel cevaplarımız var. Bu sözlerin hepsi yersizdir, haksız
ithamlardır. Ancak milletin bizden beklemiş oldukları
birtakım kanunlar var, tasarılar var, Meclisin
çalışması lazım. Bütün bu sorunları burada çözmek için
buradayız. Samimi olalım, dürüst olalım ve burada
çalışmaya gelmişsek en iyi şekilde milletin bize
verdiği görevi yerine getirelim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Aydın.
Sayın Bal
38.- Kütahya Milletvekili İdris Balın,
doğruyu söylemeye ilişkin Aristonun sözüne ilişkin
açıklaması
İDRİS BAL (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yakın zamanda
okuduğum güzel bir yazıdan bir satırı paylaşmak
istedim. Bir gün Aristoya sormuşlar: Yalan söylemenin, doğruyu
konuşmamanın en büyük kötü tarafı nedir? demişler, o da
demiş ki: Bir gün doğruyu söylersiniz, kimse inanmaz. Herkese
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Bal.
Sayın Sakık
39.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Başbakanın Van Belediye Başkanını
ziyaret etmediğine ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Biraz önce CHP Grup Başkan Vekili
Van Belediyesiyle ilgili bir soru önergesi verdiğini söylüyor.
Yanılmıyorsam bir miktar karıştırıyor, yani
bugüne kadar Başbakanın bizim Van Belediye
Başkanımızı ziyaret ettiğini hiç duymadık,
görmedik.
MUHARREM İNCE (Yalova) Daha
önceki başkanı.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
AKPli Başkan dersen olur.
SIRRI SAKIK (Muş) Bilemiyorum.
Çünkü, daha önceki belediye başkanı olmuşsa eğer, onu bilmiyorum ama
şu anki Belediye Başkanının böyle bir derdi yok. Onu
düzeltmek istedim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Sakık.
Sayın Öğüt,
buyurunuz.
40.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ağrı iliyle ilgili vermiş olduğu soru önergesinin
Ağrı iline katkı sunduğuna ilişkin
açıklaması
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Biraz önce
Ağrı Milletvekilimiz Herkes kendi iliyle ilgili soru önergesi
versin. dedi. Ağrıyla ilgili ben soru önergesi vermiştim. Ben
isterdim ki Ağrı Milletvekili benim vermiş olduğum soru
önergelerinin gerçek soru önergesi olduğunu ve eksiklerin
tamamlanmasıyla ilgili Hükûmetten bir ricada bulunsun veya onun yapılmasıyla
ilgili katkı sunsun. Ona katkı sunmadığı gibi burada
eleştiriyor. Bu takdiri Ağrı halkına bırakıyorum
ben.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Son olarak Sayın
Tanala söz veriyorum.
41.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Ağrı Milletvekilinin Herkes kendi bölgesiyle ilgili soru önergesi
versin şeklindeki açıklamasının Anayasaya
aykırılığına, İstanbul Anadolu
yakasının Mezarlıklar Müdürlüğüne yüksek ziraat mühendisinin
atanmasının uygun olmadığına ve ataması
yapılamayan öğretmenlere ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Ağrı Milletvekilinin Herkes kendi
bölgesiyle ilgili soru önergesi versin. şeklindeki bir
açıklaması Anayasaya aykırılık teşkil ediyor çünkü
bizler Türkiye milletvekilleriyiz. Yani Değerli Ağrı
Milletvekili arkadaşımız İstanbul hakkında da
verebilir, ben İstanbul Milletvekili olarak Ağrı hakkında
da verebilirim. Yani oradaki bir sorunu duyarlı bir milletvekili dile
getirmiş ise bu şekildeki eleştirisi yerinde değil. Bu bir.
İkincisi, sayın
siyasal iktidarın yapmış olduğu atamalarla ilgili.
İstanbul Anadolu yakasında Mezarlıklar Müdürlüğüne yüksek
ziraat mühendisi atanmış durumda. Yani Anadolu yakasının Mezarlıklar
Müdürlüğüne müdür olarak yüksek ziraat mühendisinin mi atanması
gerekir; yoksa, o alanla ilgili, ziraat alanıyla ilgili olan bir bölüme mi
atanması gerekir?
Üçüncü bir olay: Siyasal
iktidar oy uğruna, ataması yapılamayan öğretmenlerden atama
yapılacağı sözünü verdi. Eğer
yapamayacağınız bir sözü Yapacağız. diye
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın
milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna geldiğimiz için, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 19 Ekim 2011 Çarşamba günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 18.55