TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
84üncü
Birleşim
28
Mart 2012 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
VI.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysalın, 24 Mart Dünya Tüberküloz
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Adıyaman Milletvekili Salih
Fıratın, Adıyamanın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
3.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlının, sulama birliklerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, patates üreticilerinin
içinde bulunduğu sorunların; çifçilerin üretim
sıkıntılarının giderilmesine, üretilen ürünlerin
değerlendirilmesi ve pazarlanmasına yönelik çözümlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209)
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 milletvekilinin, Boğaziçi'ndeki
kaçak ve çarpık yapılaşmanın araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/210)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19
milletvekilinin, gıda güvenliğinin sağlanması
açısından tarım arazilerinin durumunun, ne kadarının
yabancılara satıldığı veya uzun süreli
kullanımlara tahsis edildiğinin ve bunlara ilişkin
yapılacak düzenlemelerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/211)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel ve arkadaşlarının çocuk
cezaevlerinde çocukların karşı karşıya
kaldığı sistematik şiddet, kötü muamele ve cinsel istismar
sorunlarının araştırılması amacıyla
vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 28/3/2012 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- Özel
güvenlik görevlilerinin özlük hakları, sağlık problemleri ve
diğer sorunlarının araştırılması ve gerekli
önlemlerin alınması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 28/3/2012 Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı ve arkadaşlarının Mersin Akkuyuda
kurulması planlanan nükleer güç santralinin bölgeye ve insan
sağlığına zararlarının
araştırılması amacıyla vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 28/3/2012 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu
önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bolu
Milletvekili Ali Ercoşkunun şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, Siirt
Milletvekili Afif Demirkıranın Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
4.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mehmet Sağlamın, İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin MHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
6.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mehmet Sağlamın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın,
Pozantı ilçesinin Pozantı Cezaevinde yaşanan olaylarla
anılmasının doğru olmadığına ilişkin
açıklaması
2.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, özel
güvenlik şirketlerinin yabancı şirketler tarafından
satın alınmasının ülke güvenliği açısından
sorun teşkil edebileceğine ilişkin açıklaması
3.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaşın,
Sandıklı kaplıcalarından sıcak su sirkülasyonunu
sağlayan elektriğin kesik olmasından dolayı halkın
mağdur olduğuna ilişkin açıklaması
4.- Adana Milletvekili Ali Halamanın,
Adana Kozanda baraj kapağı patlaması olayında kaybolanlara
ilişkin açıklaması
5.- Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlamın
ifadelerine ilişkin açıklaması
6.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mehmet Sağlamın, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin
ifadelerine ilişkin açıklaması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal
ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/569) (S.
Sayısı: 180)
3.- Kars Milletvekili Ahmet Arslan ve Bursa
Milletvekili Hüseyin Şahin ile 7 Milletvekilinin; Katma Değer Vergisi
Kanunu ile Bazı Yatırım ve Hizmetlerin
Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması
Hakkında Kanun ve Kamu İhale Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/387) (S. Sayısı:
194)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve
Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati
Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal
ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/358, 2/305,
2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı 199)
X.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülen maddeler üzerinde siyasi parti grupları
dışında milletvekillerinin de önerge verip veremeyeceğine
ilişkin Başkanın tutumu hakkında
2.- Yeni madde ihdasına ilişkin önergelerle ilgili
Başkanın tutumu hakkında
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Bakanlığa yöneltilen yazılı ve sözlü soru önergelerine
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın
cevabı (7/4017)
2.- Bolu Milletvekili Tanju Özcanın,
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların
çıkardıkları dergilere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/4020)
3.- İstanbul Milletvekili Umut Oranın,
Futbolda Şike Soruşturması ile ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıçın cevabı (7/4471)
4.- Diyarbakır Milletvekili Nursel
Aydoğanın, TOKİnin Üç Kuyular Projesinde yaşanan
sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/4484)
5.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
kamuda 4/C uygulamasının kaldırılmasına ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/4523)
6.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, bir
milletvekilinin televizyondaki bir spor programında yorumcu olarak
çalışmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/4609)
7.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki
Kulkuloğlunun, kamuda engelli istihdamına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/4705)
8.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
Ankara-İstanbul arasındaki otoban kenarında bulunan
akaryakıt istasyonlarındaki işletmelerin piyasa
fiyatlarının üstünde satış yapmasına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/4745)
9.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Türkiye
İş Kurumu İl Müdürlerinin atamasına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/4851)
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, bağlı kurumların eğitim ve dinlenme
tesislerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris
Naim Şahinin cevabı (7/5069)
28 Mart 2012 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84üncü Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır.
Görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz 24 Mart Dünya
Tüberküloz Günü münasebetiyle söz isteyen Yozgat Milletvekili Ertuğrul
Soysala aittir.
Buyurun Sayın Soysal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysalın, 24
Mart Dünya Tüberküloz Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 24 Mart Tüberküloz Günü münasebetiyle söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Tüberküloz
hastalığı, mycobacterium tuberculosis basili tarafından
oluşturulan ve solunum yoluyla bulaşan bir hastalıktır.
Dünyada ve Türkiyede verem hastalığı insanlık tarihi kadar
eski bir hastalık olmasına rağmen hâlâ tüm dünyada bir halk
sağlığı sorunu olarak önemini korumaktadır. Dünya
Sağlık Örgütü raporlarına göre günümüzde dünya nüfusunun
yaklaşık üçte 1i tüberküloz mikrobu ile enfektedir. Bu
insanların yüzde 10'unun yaşamlarının bir döneminde vereme
yakalanma ihtimali bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü
tarafından her yıl dünyada yaklaşık 9 milyon kişinin
verem hastalığına yakalandığı ve 2010
yılında 1,5 milyon insanın bu hastalıktan öldüğü
belirtilmiştir. Dünya genelinde tüberküloz insidans, prevalans ve mortalitesinin
en yüksek olduğu bölgeler Afrika ve Güney Doğu Asya bölgeleridir.
Verem, dünyada bir tek etkene bağlı olup tedavisi olmasına
rağmen en çok ölüme sebep olan bir hastalıktır.
Türkiye'nin 2009
yılı yeni yayma pozitif olgularda tedavi başarısı
yüzde 91'dir. Yeni yayma olgularda tedavi başarısı konusunda
Türkiye Dünya Sağlık Örgütü Avrupa bölgesinde yer alan 53 ülke
arasında başarı sıralamasında 3üncü sırada yer
almaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde verem savaşı
Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği Doğrudan Gözetimli Tedavi
Stratejisi ve Stop Tüberküloz Stratejisi çerçevesinde yürütülmektedir. Stop
Tüberküloz Stratejisi hedeflerine ulaşabilmek için
Bakanlığımızca verem savaş hizmetlerine ilişkin
yeni faaliyetler gerçekleştirilmiştir. Verem Savaşı Dairesi
Başkanlığı tarafından verem savaşı
dispanseri hekimlerine 2009 yılında mesleki gelişim
eğitimleri verilmeye başlanmış, 2009 yılında 43,
2010 yılında ise 198 hekim eğitilmiş, 2011 yılı
içerisinde bu eğitimler sertifikalı eğitim programı kapsamında
uygulanmaya başlanmış ve 181 hekime sertifikalı eğitim
verilmiştir. Ulusal tüberküloz kontrolü için gerekli altyapı, insan
kaynakları, bütçe ve program Bakanlığımız
tarafından yürütülmektedir.
Ülkemizde başarıyla
uyguladığımız Sağlıkta Dönüşüm Programı
kapsamında, Bakanlığımız, ulusal ve uluslararası
kuruluşlarla iş birliği içerisinde tüberküloz kontrol
hizmetlerini sürdürmektedir. Tüberkülozsuz bir dünya oluşturmak
amacıyla kurulan Tüberkülozu Durdurma Ortaklığına Verem
Savaş Dairesi Başkanlığımız 10 Haziran 2010da
üye olmuştur.
Tüberküloza yönelik uygulamalarda
kamunun yanında özel sektör ve gönüllü kuruluşlarla birlikte
çalışmayı Bakanlığımız çok önemsemektedir.
2010 yılında Daire Başkanlığımız ve ilgili
kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin katılımı
ile Türkiyede Veremle Mücadelede Ortak Hareket Çalıştayı
gerçekleştirilmiştir. Bu çalıştay ile Dünya
Sağlık Örgütünün önerileri doğrultusunda,
Bakanlığımız, ilgili kamu kurumları ve sivil toplum
örgütlerinin verem hastalığına karşı mücadelede
güçlerini birleştirmeleri amaçlanmaktadır.
Ülkemiz genelinde tüberküloz tanı
ve tedavisinde gerekli standartları yakalamak amacıyla Tüberküloz
Tanı ve Tedavi Rehberi hazırlanmıştır. Tüberküloz
hastalarının eğitimi ve bilgilendirmesi
çalışmaları kapsamında Verem Hastaları ve Hasta
Yakınları Bilgilendirme Rehberi ve Veremli Hastaların Hak ve
Sorumlulukları kitapçığı
hazırlanmıştır. Veri kalitesi ve
tamlığını artırmak, programın izleme ve
değerlendirmesinin anlık olmasını sağlamak ve bu
sayede Ulusal Tüberküloz Kontrol Programını güçlendirmek
amacıyla, Başkanlığımızca, Elektronik Tüberküloz
Yönetim Sistemi kurulması çalışmaları tamamlanmak üzere
olup, 2012 yılında pilot uygulamaya geçilmesi planlanmıştır.
Değerli arkadaşlar,
Sağlık Bakanlığı, bugün itibarıyla 196 verem
savaş dispanseri, 22 bölge tüberküloz laboratuvarı, 4ü eğitim
ve araştırma hastanesi olmak üzere 16 göğüs hastalıkları
hastanesi ve diğer tüm birinci, ikinci, üçüncü basamak sağlık
kurum ve kuruluşları ile verem savaş hizmetlerini
sürdürmektedir.
Sağlıkta Dönüşüm
Programı ile ülkemizde sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesi
artırılmış, hasta memnuniyeti yükseltilmiş,
sağlık hizmetlerinin verimliliği ve etkinliği yüksek seviyelere
ulaştırılmıştır. Herkese sağlık
anlayışıyla yürüttüğümüz faaliyetlerin sonucunda yeşil
kartlı, SSKlı, BAĞ-KURlu, emekli ve devlet memuru
ayrımı olmaksızın tüm tüberküloz
hastalarımızın sağlık hizmetlerine kolayca
erişimi sağlanmıştır. Ülkemizde verem
hastalığının teşhis ve tedavisi ücretsiz olarak
sağlanmaktadır. Tedavide kullanılan birinci ve ikinci seçenek
tüberküloz ilaçları verem savaşı dispanserlerinden ücretsiz
olarak verilmektedir.
Bu vesileyle ben yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Soysal.
Sayın milletvekilleri, Sayın
Türke yapılan saldırıyı dün
kınamıştım, kendisine geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum.
Gündem dışı ikinci söz,
Adıyamanın sorunları hakkında söz isteyen Adıyaman
Milletvekili Salih Fırata aittir.
Buyurun Sayın Fırat. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Adıyaman Milletvekili Salih
Fıratın, Adıyamanın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
SALİH FIRAT (Adıyaman)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Adıyaman ilimizin sorunları hakkında
şahsım adına gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Adıyaman, 1954 yılında
Malatya ilinden ayrılarak il olmuştur ancak geçen süreç içinde
Adıyaman çevre iller arasına sıkışmış, güdük
kalmış, çıkmaz sokak olan bir il hâline gelmiştir.
Bildiğiniz gibi, Atatürk Barajı yapıldıktan sonra
Adıyamanın doğuyla olan irtibatı kesilmiş,
yıllardır Adıyamanda Nissibi Köprüsü yapılacak. diye
vaatlerde bulunuluyor ancak hâlâ Adıyaman doğu ve güneydoğuyla
olan irtibatını sağlayamıyor.
Yine, Adıyaman ilimizin yüzde
60ı çiftçilikle, tarımla uğraşmaktadır. Sulanabilir
arazilerin ancak yüzde 16sı sulanabilmektedir. Adıyaman ilimizin en
büyük geçim kaynağı, bu tarımla uğraşırken tütün
ekmekti. Bilindiği gibi tütün 2000 yılından beri
yasaklandı, ekilmiyor ancak sulu tarıma da geçilmediği için
yurttaşlarımız, Adıyaman vatandaşları Türkiye'nin
her tarafına ırgat ihraç eden kent hâline getirildi. Türkiye'nin ilk
mevsimlik işçiler derneği, Türkiye'nin ilk işsizler derneği
Adıyamanda kurulmuştur.
Adıyaman Türkiye'nin her
tarafına, Karadenize fındığa, İç Anadoluya patatese,
Çukurovaya pamuğa, yine, GAPtan sonra Şanlıurfaya pamuğa
işçi gönderir hâle gelmiştir.
Adıyamanda tütün ekimi
yasaklandıktan sonra henüz alternatif bir ürün ekimi
geliştirilmediğinden Adıyamanda işsiz nüfus Türkiye
ortalamasının 3 katıdır, yaklaşık yüzde 30
oranında işsizlik oranı vardır; yine bundan dolayı
Adıyaman yoksullaşmıştır. Adıyamanda yeşil
kartlı oranı yüzde 52dir yani nüfusunun yüzde 52si yoksulluk,
açlık sınırının altında geçinmektedir.
Yine Adıyamanda, biliyorsunuz,
Türkiye ham petrolünün yüzde 30u çıkarılmaktadır. Külfetini
Adıyaman çekmekte ancak Adıyamanda bir rafineri
yapılmadığı için yine işsizlik oranı devam
etmektedir.
Adıyamanda aslında çok iyi
turizm alanları vardır: Nemrut, Perre mağaraları,
Turuş mağaraları, Gümüşkaya mağaraları, Sofraz
anıtları. Ancak tanıtım yapılmadığı
için turizmde de geri kalmıştır.
Elimizde kala kala bir Nemrut
kalmıştır, onu da son zamanlarda Malatya ilimize vermek üzere
çalışmalar devam etmektedir. Yani Adıyamanın bütün mal
varlığına, bütün hazinelerine, her şeyine komşu iller
göz koymuş, talan etmektedir; bunun da önüne geçilmemektedir.
HÜSEYİN CEMAL AKIN (Malatya)
Almıyoruz, almıyoruz.
SALİH FIRAT (Devamla)
Teşekkür ederim. Almıyorsanız sağ olun.
Adıyaman son zamanlarda tekstil
merkezi oldu ancak bu teşvikte Adıyamanın yeri yeniden
değiştirildiği için yatırımcı Adıyamana
yatırım yapmamaktadır. Tekstille uğraşan
sanayicilerimizin çoğu yatırımlarını başka illere
kaydırmaktadır; bu da büyük bir sıkıntı
yaratmaktadır. Buna rağmen, tekstilde veya diğer işlerde
çalışan işçilerimizin çoğu asgari ücret altında bir payla
çalışmaktadırlar; bu da büyük bir sıkıntıdır
yani asgari ücretle bile insanlarımız iş bulamamaktadır,
asgari ücretin yüzde 50si, yüzde 30u oranında işlerde
çalışmaktadırlar.
Evet, AKP İktidarı,
biliyorsunuz, son on yıldır Türkiyede en çok oyu Adıyamanda
almaktadır yani Adıyaman genellikle ilk üç il içinde olmaktadır
ama buna rağmen, yatırımda olsun, duble yolda olsun, diğer
şeylerde olsun Adıyamana hiçbir şey yapılmamaktadır.
Bakın, duble yol olayında
Adıyaman-Kahta arası, Adıyaman-Gölbaşı arası toplam
92 kilometre yoldur; on yılda henüz bitirilmemiştir ama civar
illerimizin, Gaziantep, Malatya, Kahramanmaraş,
Şanlıurfanın sınırlarımıza kadar olan
yollarının çoğunun, yüzde 90ının duble yolunu
tamamlamışlardır ama AKP İktidarı hâlâ Adıyamana
bir şey vermemektedir.
Adıyaman halkının
gündeminde yoksulluk vardır, işsizlik vardır, açlık
vardır, sefalet vardır.
MEHMET METİNER (Adıyaman)
El insaf!
SALİH FIRAT (Devamla) -
Adıyaman halkının gündeminde 4+4+4 yoktur,
halkımızın gündeminde böyle garabet yasalar yoktur.
Halkımız aş istiyor, iş istiyor.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Fırat.
Gündem dışı
konuşmaya Hükûmet adına Sayın Orman ve Su İşleri
Bakanı cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Sayın CHP Milletvekili Salih
Fıratın gündem dışı konuşmasına cevap
vermek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum efendim.
Evvela şunu ifade edeyim:
Adıyaman gerçekten çok sevdiğimiz bir il. Ayrıca, ben de
oranın fahri hemşehrisi olmaktan dolayı, ta eski Genel Müdürlük
döneminden olmaktan dolayı büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek
istiyorum.
Esasen, Sayın Vekilim
Adıyamana yatırım yapılmadı. diyor. Ben az önce,
Adıyamana yapılan yatırımları bütün kurumlardan
aldım. Yaklaşık olarak 2011 yılı sonuna kadar bu
yılı alamadım- tam 1,5 milyar TL yani 1,5 katrilyon merkezî
Hükûmetin -mahallî idarenin değil- yatırımı var.
Bakın, sadece bizim
Bakanlığımız, Çevre ve Orman
Bakanlığımız döneminde -bu seneki
yatırımları ilave etmiyorum- 276 milyon 500 bin TL yani
yaklaşık 300 trilyon civarında yatırım
yapılmış.
Bakın neler yaptık?
Şimdi diyor ki: Tarımda bir şey yapılmadı. Efendim,
orada pamuk ekiliyor şu anda, gerçekten büyük bir üretim var. Hatta, ben
bir tarihte Çamgazi Sulamasına gitmiştim; yani vatandaşlar
pamuk üretiminden fevkalade memnundu. Şimdi biz Samsatta pompaj
sulamasını yaptık, 28.060 dekar araziyi sulamaya açtık.
Ayrıca Çamgazi Sulaması ve derivasyon tesisleriyle tam 80 bin dekar
araziyi suladık.
Bunun
dışında, Adıyamanda içme suyu problemi vardı, siz de
biliyorsunuz Sayın Vekilim yıllardan beri. Hakikaten zor bir projeydi
ama bütün zorluklara rağmen, bakın, 33.771 metre uzaklıktan,
yaklaşık 34 kilometre uzaklıktan biz içme suyunu Adıyamana
getirdik. Orada 15 bin metreküplük depo ve de bununla ilgili bütün tesisleri,
ana isale dağıtım hatlarını yaparak 11/11/2011
tarihinde belediyemize teslim ettik. Yani bu yıllardan beri hasretle
beklenen bir husustu. Yani şu anda Adıyamanın tam 2050
yılına kadar içme suyu problemini planladık, çözdük. Ki keza
Adıyamana bu su gelince ayrıca Adıyaman Belediyesi dedi ki:
Bir de iki depo arası bağlantı isale hattını da
yapın. Onu da yaptık. O bizim görevimiz olmamasına rağmen
3.155 metre uzunluğunda ve çok sayıda sanat yapıları,
tahliye odaları olan tesisi de tamamladık.
Bunun
dışında Gerger Gölyurt köyü arazilerinin pompaj
sulamasını, Gölbaşında Yarbaşı köyü arazisi
Gölbaşı Gölü pompaj sulamasını
Adıyamanda
taşkın koruma problemi vardı.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Malatyada da var Sayın Bakan.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Bakın, 19 adet
derenin ıslahını gerçekleştirdik, 19 adet. Bakın, sayayım
ben: Besni Üçgöz kasabası Kurudere, gene Besni ilçe merkezi Gümüş
(Pınarbaşı) Deresi, Gergerde Gölyurt köyü ve arazilerinin
taşkın koruma tesisi, Kahta ilçe merkezinin Kahta Deresi ve Ganigenik
dereleri, Çelikhan ilçe merkezi dereleri, ayrıca Çelikhanda ilçe merkezi
arazisinin taşkından korunmasıyla ilgili ikmal
inşaatı, Gölbaşında Belören kasabası, gene
Gölbaşında Hürriyet Mahallesi Kuru Dere, Samsatta Uzuntepe köyü
Kölik Deresi dere ıslahı, merkez Kuyulu yani Turuş köyü ve
arazilerinin Şengil Deresinin taşkınlardan korunması,
Gölbaşı ilçesi Çataltepe Kartalkaya terfi hattı ve terfi
merkeziyle taşkını önledik, Tut ilçe merkezi Kurudere ve Akdut
dereleri taşkın ve rüsubat kontrol ıslahı ve dere
ıslahı, Gölbaşı Yemişen ve Kırkbayır
dereleri, Gölbaşında
gene Yemişen ve Kırkbayır derelerinin II. kısmı talep
edildi, onu da tamamladık.
Çelikhan ilçesi arazileri Aren
Deresinin ıslahı, Çelikhanda Mutlu köy arazileri, Karaçay ve Baran
dereleri taşkın rüsubat kontrolü, dere ıslahı
inşaatını tamamladık. Ayrıca, Çelikhanda Aren
Deresinde II. kısımda ikmal inşaatını
gerçekleştirdik. Gölbaşında Yemişen ve Kırkbayır
dereleri III. kısım taşkın ve rüsubat kontrolü, dere
ıslahı tamamlandı. Pınarbaşı kasabasında
Çopur Deresi taşkın rüsubat kontrolü, dere ıslahları
tamamlandı.
Bakın, bitmedi daha. Şu anda
Çetintepe Projesi adıyla muazzam bir proje... Bununla ilgili projeler
bitti. İnşallah bu sene yatırım programına koyuyoruz
ve bu Çetintepe sadece Adıyamana değil, Kahramanmaraşa ve
Gaziantepe de hayat verecek muhteşem bir baraj. Bunun da
çalışmalarının tamamlanmasını müteakip
barajın inşaatı yapım ihalesine geçeceğiz.
Ayrıca, Kâhta-Samsat pompaj
sulaması II. kısım inşaatı ile 83.370 dekar araziyi
sulayacağız. Bu da hızlı bir şekilde
yapılıyor inşallah.
8 tane dere ıslahı
yapıyoruz şu anda. Yer üstü suyu sulama projeleri var. Adıyaman
Gerger ilçesi Gölyurt köyü arazilerinin pompaj sulaması ikmalini
gerçekleştireceğiz. Menzil Göletini bu sene tamamlıyoruz. Hasancık
Göletini tamamlayacağız.
Ayrıca, buradan Sayın
Vekilim, bir müjde vermek istiyorum: Yıllardan beri, tam altmış
yıldır beklenen 2 tane baraj var. Bunlardan birisi Koçali Barajı
ve ikincisi de Gömükan Barajı. Şimdi, efendim, bunlarla ilgili
kısa bir bilgi vereyim:
Aslında, Koçali Barajıyla
ilgili 2011 yılında -Sayın Başbakanımızın
talimatıyla- bunun bir an önce yapılması talimatı verildi.
Ama 3 defa biz bunun proje ve planlama yapımı için ihaleye
çıktık. Maalesef, ihaleye -o kadar çok firmaların elinde iş
var ki- hiç kimse katılmadı. Ama biz hiç
yapmadığımız bir şey yaptık, dedik ki: Bunu
tamamen ben de yardım edeceğim, DSİ Genel Müdürlüğü kendi
imkânlarıyla yapsın. Neticede planlama raporu tamamlandı
Allaha şükür. Şimdi de, 14/12/2011 tarihinde de proje ihalesini
yaptık. İnşallah proje bittiği anda -bunun parası
hazır- Koçali Barajını yapmanın mutluluğunu
yaşayacağız.
Keza, Gömükan. Gömükan da çok önemli
bir baraj. 74.210 dekar arazinin sulanmasını hedefledik. Bilhassa bir
de Çamgazi Barajı takviye edilecek. Planlama raporu da bunun
hazırlandı, tamamlandı. İnşallah projesini
yaptırıp onu da devreye alacağız.
Keza, Büyükçay, Çelikhan sulaması
revizyonu. Ayrıca Çelikhanda içme suyu isale hattı proje
yapımı, Atatürk Baraj Gölünden pompaj sulamasıyla ilgili
çalışmalar devam ediyor.
Bunun dışında biz
şu anda Adıyamanda 6 adet gölet ve sulamasını programa
aldık. Bunların toplam sulama alanı 17.110 dekar. Bakın,
bunların da müjdesini veriyorum ilk defa burada.
Gölbaşı Balkar Göleti ve
sulaması, Gölbaşında Çelik Göleti ve sulaması, Merkez
Akçalı I Göleti ve sulaması, Merkez Akçalı II Göleti ve
sulaması, Besnide Akpınar Göleti ve sulaması, Sincikte
Arıkonak Göleti ve sulaması
Bunlar da yapılacak, bunlar da
programa alındı.
Sadece su işleri değil, Orman
Genel Müdürlüğümüz orada, bakın, 2011 yılı sonuna kadar tam
564.700 dekar arazide ağaçlandırma çalışması
yaptı ve 34 milyon adet fidanı Adıyaman ilimizde toprakla
buluşturdu.
ORKÖY çalışmaları devam
ediyor. Geçen yıl sonuna kadar 2.808 aileye yaklaşık olarak 6
milyon TLlik bir destek verdik. Bu sene destekleri daha da
artırıyoruz.
1 tane kent ormanı kurduk
Adıyamanda. 3 tane orman içi dinlenme yeri, 1 adet de orada -ekonominin
gelişmesi için- bal ormanı kurduk ilk defa. Bunlar gerçekten çok
önemli.
Bunun dışında Atatürk
Barajıyla ilgili birtakım erozyon ve ağaçlandırma
çalışmaları hızla devam ediyor. 4 tanesini tamamladık.
Şu anda devam ediyor çalışmalar.
Şimdi, Nemrut Dağı Millî
Parkı, onu başka bir yere götürmemiz mümkün değil yani. Bir
kısmı Malatyada ama büyük bir kısmı Adıyamanda. Onu
biliyoruz. Dolayısıyla bu konuda ne gerekiyorsa yapmaya
hazırız.
SALİH FIRAT (Adıyaman)
Malatyadan yol açılacak mı, açılmayacak mı?
ORMAN VE SU İŞLERİ
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Sizlerin de teklifi varsa bu konuda sizlerin
de teklifini dikkate alacağız. Birlikte ne gerekiyorsa yapalım,
merak etmeyin.
Bunun dışında,
Meteoroloji Genel Müdürlüğümüz, bakın, 4 tane, daha önce olmayan
otomatik meteoroloji ölçüm istasyonunu kurdu. Adıyaman, Gölbaşı,
Kahta ve Nissibi Köprüsünün Kahta tarafında olmak üzere 4 tane otomatik
meteoroloji ölçüm istasyonu kurduk. Şimdi de 3 tane daha talep edildi.
2012 yılında üç yere de otomatik meteoroloji ölçüm istasyonunu kurma
talimatını verdim. Bunlar Çelikhan, Besni ve Gerger olmak üzere.
Bunun dışında, ben Çevre
ve Orman Bakanı iken Adıyamanda gerek atık su arıtma
gerekse katı atık bertaraf tesisleri için belediyelere tam 3 milyon
TLlik, yani 3 trilyonluk bir maddi destek vermişim tamamı hibe
olarak.
Tabii Sağlık
Bakanlığı da orada çalışma yapıyor. Bakın,
Sağlık Bakanlığı geçen yıl sonuna kadar 145.234
TLlik bir yatırım yapmış, 18 sağlık
ocağı, 1 devlet hastanesini Adıyamanda hizmete sunmuş.
Millî Eğitim
Bakanlığı ise
Biliyorsunuz, 2006 yılında
Adıyaman Üniversitesi bünyesinde fakülte, enstitü, konservatuvar ve meslek
yüksekokulu olmak üzere 15 adet yeni birim açıldı. Ayrıca 1.453
adet dersliğin yapımı tamamlandı. Adıyaman iline de
diğer illerde olduğu gibi kitaplar ücretsiz gidiyor. Ben merak ettim
geçen yıl sonuna kadar ne kadar kitap gönderdiniz diye. Rakamı aynen
okuyorum: 11 milyon 667 bin 166 adet ücretsiz ders kitabı Adıyamana
gönderilmiş. Daha önce millet bunları parayla alıyordu.
Ulaştırma
Bakanlığından bahsettiniz. Efendim, Ulaştırma
Bakanlığı şu anda bizimle yarışıyor hakikaten
Adıyamanda. Bakın, 2011 yılı sonuna kadar 223 milyon TL (223
trilyonluk) yatırım yapmış. Peki, ne yaptı? 97
kilometre bölünmüş yol inşa ederek Adıyamana sundu. Tabii
yapılacak şey var. Bunu inşallah beraber takip edeceğiz siz
ve diğer milletvekillerimizle beraber. Eksik kalanların, köprü ve
diğer yolların da bir an önce tamamlanması konusunda ben de
sizle beraber her türlü gayreti göstereceğim.
TOKİ
17 adet proje
kapsamında 3.108 adet konut inşa ediliyor. Daha önce TOKİ var
mıydı orada? Yoktu. Bunların yüzde 90ı tamamlandı.
Tarım Bakanlığımız
Adıyamana en büyük desteği veriyor. Bakın, 2003
yılından 2011 yılı sonuna kadar tarımsal destek olarak
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız
-lütfen dikkat edin rakama- tam 497 milyon 300 bin TL yani yaklaşık
500 trilyon tarımsal destek vermiş, bu gerçekten önemli.
Keza, Köylere Hizmet Götürme Birliği, KÖYDES ve
BELDES kapsamında da Adıyamana Başbakanımız en az 100
milyon TL kadar yani 100 trilyon kadar, köylere içme suyu, yol ve kanalizasyon
için destek verdi.
Tabii, Adıyamanda yapılacak çok şey var,
biliyorum ama Adıyamanın ben eski hâlini de biliyorum, şu
andaki hâlini de biliyorum. Adıyaman gerçekten Avrupai bir şehir
oldu, çok muhteşem bir şehir, Adıyamanla gurur duyuyoruz ama
yapılacak şeyler, eksikler var tabii. Onu da yapmak bizim boynumuzun
borcudur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Gündem dışı üçüncü söz, sulama
birliklerinin sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili
Muharrem Varlıya aittir.
Buyurun Sayın Varlı. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlının, sulama birliklerinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sulama birliklerinin problemleri hakkında
gündem dışı söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sulama birlikleri epey yıldan beri özerk bir
şekilde hayatlarını idame ettirmeye
çalışıyorlardı, kendi imkânlarıyla, çiftçilerden
topladıkları paralarla yapmaları gereken işleri mümkün
mertebe yerine getirmeye çalışıyorlardı. Ancak geçen
yıl Hükûmetinizin çıkarmış olduğu 5620
sayılı Kanunla bir kısım maddeler değiştirilerek
sulama birliklerinin problemleri âdeta çığ gibi büyümeye başladı.
Bunlardan bir tanesi, mevsimlik işçilerin kadroya
geçirilmesi. Elbette ki mevsimlik işçilerin kadroya geçmesi işçiler
açısından önemli bir şey, bunu yadırgamıyoruz,
işçilerimizin kadrolu olması önemli ama sulama birlikleri bu manada
finansal sıkıntıya girdiler. Bu finansal
sıkıntıyı da eğer sulama birliklerinin
sırtına yıkarsanız, onlar da çiftçinin sırtına
yıkarlarsa yine bu işin altında en çok çiftçi ezilmiş
olacak, sulama birlikleri ezilmiş olacak. Burada Hükûmetin sulama
birliklerine bu manada finansal destek sağlaması lazım.
Yine, birliklerin
başkanlarının veya birliklerin başarısının
tespitini DSİ yönetimine verdiniz. DSİ yönetimi hangi kriterlere göre
birliklerin başarılı veya başarısız olduğunu
ortaya koyacak? Eğer birlik başkanları
başarısızsa, birlikler başarısız görülmüşse
birlik başkanlarını görevden alma yetkisi de verdiniz ve
birliklerin finansmanını DSİnin onaylama yetkisini verdiniz.
Dolayısıyla DSİ birlikler üzerinde bir tahakküm oluşturmaya
başladı ve burada da bir siyasallaşma ne yazık ki gündeme
geldi. Yani her yerde olduğu gibi, ne yazık ki sulama birliklerinde
de özerkliği ortadan kaldırmak, sulama birliklerinin yönetimini
kendinize bağlamak adına bir tahakküm kurdunuz ve siyasallaşmaya
neden oldunuz. Çünkü, sulama birliği başkanlarının,
kendilerinin başarısız görüleceklerini düşünerek her türlü
DSİ bürokratlarına bu manada boyunları eğik
kalmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
yine, başkanların iki yıl süresi olmasına rağmen
yeniden seçilme şartı getirdiniz. Yani Eylül 2012ye kadar sulama birlikleri
başkanları yeniden seçim yapmak zorundalar. Hâlbuki iki yıl daha
süreleri var. Aynı şey, Cumhurbaşkanlığı
süreciyle alakalı kanun değişikliği yaptınız
Cumhurbaşkanlığı yedi yıl. dediniz ama sulama
birliği başkanları da seçilmiş olmasına rağmen,
bu kanunu çıkardığınızda onlar seçilmiş
olmasına rağmen Yeniden seçim yapın. diyorsunuz. Bu da çifte
standarttır, bu da sulama birliklerinin önemli problemlerinden bir
tanesidir.
Yine, birliklerin çiftçilerden dönüm
başına belirledikleri sulama ücretlerini birliklerin meclisleri
belirliyordu; o yörenin seçilen insanları, o yöreyi bilen insanlar
belirliyorlardı; şimdi bu yetkiyi de aldınız, DSİ
bürokratlarına verdiniz. DSİ bürokratlarının Hükûmete
sunacağı rapor doğrultusunda, vereceği fiyat
doğrultusunda fiyat belirlenecek. Bu da o bölgeyi tanımayan, bilmeyen
insanların oluşturacağı bir rapor ve fiyat
olacağı için çiftçilerimizin mağduriyetine sebep olacak. Şu
anda 13 milyon lirayı, 17 milyon lirayı ödemekte zorlanan, zaten
mazot girdisi, gübre girdisiyle hayli yıpranan çiftçilerimiz bir de bu
sulama ücretlerinin artışıyla yeniden bir külfet altına
girmiş olacaklar. Bunu da değiştirmek lazım, bu manada da
düzenlemeler yapmak lazım.
Yine çiftçilerden bahsetmişken
-Sayın Bakan da burada, birazdan cevap verecek herhâlde konuşmama-
şu anda, işte Ziraat Bankası faizsiz kredi veriyor. veya Faiz
oranlarını çok düşürdük. diyorsunuz. Ya, Ziraat Bankası
kredi veremiyor şu anda, kredi veremiyor, arkadaşlar, çiftçi Ziraat
Bankasından kredi alamıyor. Oranları o kadar düşürdünüz ki
çiftçi kendi ektiğinin, diktiğinin
karşılığında kredi alamaz duruma geldi. Lütfen, bu
konuda Hükûmet yetkililerini uyarıyorum, bir an önce bir çözüm bulsunlar,
çiftçinin mağduriyetini ortadan kaldırsınlar.
Bir de şunu belirtmek istiyorum:
Sayın Bakan Adıyamanda pamuk ekildiğini söyledi. Doğru,
Çukurovada da hayli pamuk ekiliyor ama pamuğu satamıyoruz ki.
Şu anda DAP gübresinin yani 1846 gübrenin fiyatı pamuğun
fiyatından fazla, 3 kilo buğday satıp 1 kilo gübre alamıyor
çiftçimiz. Yani, hep diyorsunuz ya Nereden nereye? diye, doğru, ülkeyi
nereden nereye getirdiğiniz belli.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Varlı.
Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Sayın Toptaş, Sayın
Yılmaz, Sayın Metiner, Sayın Halaman, Sayın Oğan,
Sayın Fırat ve Sayın Çelik, sisteme girdiniz ama maalesef söz
veremiyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Bakan cevap vermeyecek mi?
BAŞKAN Sayın Bakana sordum
ben, cevap vermeyecek.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20
milletvekilinin, patates üreticilerinin içinde bulunduğu sorunların;
çifçilerin üretim sıkıntılarının giderilmesine,
üretilen ürünlerin değerlendirilmesi ve pazarlanmasına yönelik
çözümlerin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/209)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gerekçesini ekte sunduğumuz,
ülkemizdeki patates üreticilerinin içinde bulunduğu sorunların
araştırılarak, çiftçimizin üretim
sıkıntılarının giderilmesine, üretilen ürünlerin
değerlendirilmesi ve pazarlanmasına yönelik çözümlerin
araştırılıp alınması gereken tedbirlerin tespit
edilmesi ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele
alınabilmesi için Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe:
Ülkemizin başlıca patates
üretim bölgeleri, Orta Anadolu, Karadeniz, Ege ve Kuzeydoğu Anadolu
Bölgeleridir. İller itibarıyla baktığımızda,
yoğun olarak üretimin yapıldığı iller, sırasıyla,
Niğde, Nevşehir, İzmir, Afyon ve Bolu'dur.
Ucuzluğu, birim alandan fazla
verim sağlanması, besin değerinin yüksek oluşu, sindirim
kolaylığı, çeşitli şekillerde kullanılması
ve her çeşit iklimde yetişmesine rağmen, son yıllarda
ülkemizde patates ekim alanları ve patates üretimi sürekli azalmaktadır.
Patates verimini etkileyen en önemli
faktörlerden birisi ıslah edilmiş tohum kullanımıdır.
Maalesef bu konuda devlet ve özel sektör tarafından gerekli
yatırım ve çalışmalar yapılmadığından,
kendisi de patates olan bu tohum, başta Almanya olmak üzere Avrupa
ülkelerinden çok yüksek fiyatlara ithal edilmektedir, bu da üretici için önemli
bir maliyet unsurudur.
Üretilen patateslerin
depolanabileceği standartlara uygun büyük depoların az sayıda
olması ve depolamayı üreticinin kendi imkânlarıyla gerçekleştirmesi
ürünün depolama süresinin kısa ve ürünün de yaklaşık yüzde
10'unun zayi olmasına neden olmaktadır.
Patates tüketimi her geçen gün
artmasına rağmen üretici son 5 yıldır ürettiği
malı hemen hemen aynı fiyata satmaktadır. 2002 yılında
üretici, patatesin kilosunu ortalama 30 kuruşa satarken bugün ortalama
olarak 35 kuruşa satmakta zorlanmaktadır. Oysa bu dönemde, patates
üretiminde en önemli girdi maliyetini oluşturan gübre ve mazot
fiyatlarındaki artış ise 3 kata yakın
artmıştır. Tarımsal sulamada kullanılan elektrik
enerjisi ve tohum maliyetleri de bu dönemde önemli oranda
artmıştır.
Patates üreticileri, girdi
maliyetlerinin çok yükselmesi ve üretilen ürünün uygun fiyata
satılamaması sonucu borçlarını zamanında
ödeyememiş, bu borçlara, bankalar ve TEDAŞ tarafından enflasyon
oranlarına göre çok yüksek uygulanan gecikme faizi sebebiyle bu borçlar
içinden çıkılamaz bir hâl almıştır. Özellikle yerelde,
Niğde ve Nevşehir'de binlerce patates üreticisi TEDAŞ'a olan
borçları dolayısıyla icraya verilmiş, ürününü satamayan
üretici icralardan kurtulmak için ekip biçtiği tarlası da dâhil olmak
üzere elinde neyi varsa satılığa çıkararak çok zor duruma
düşmüştür.
Yukarıda açıklanan
sorunların çözümü için alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılması
gerekmektedir.
1) Mehmet Şandır (Mersin)
2) Ali Uzunırmak (Aydın)
3) Mehmet Erdoğan (Muğla)
4) Enver Erdem (Elâzığ)
5) Alim Işık (Kütahya)
6) Ali Öz (Mersin)
7) Seyfettin Yılmaz (Adana)
8) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
9) Mehmet Günal (Antalya)
10) Mustafa Kalaycı (Konya)
11) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
12) D. Ali Torlak (İstanbul)
13) Oktay Öztürk (Erzurum)
14) Emin Çınar (Kastamonu)
15) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
16) Celal Adan (İstanbul)
17) Erkan Akçay (Manisa)
18) Atila Kaya (İstanbul)
19) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
20) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
21) Ali Halaman (Adana)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 21
milletvekilinin, Boğaziçi'ndeki kaçak ve çarpık
yapılaşmanın araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/210)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Boğaziçi'ndeki kaçak ve
çarpık yapılaşmanın araştırılarak,
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasamızın 98
ve İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe:
İstanbul Boğazı,
stratejik konumu, doğal güzellikleri ve tarihî değerleri ile dünya
ölçeğinde öneme sahiptir. İstanbul şehri, Boğazı
sayesinde tüm çağlarda dünyanın en güzel ve büyük şehirlerinden
birisi olmuştur.
İstanbul'a güzelliğini veren Boğaziçi
bölgesini korumak için 1983 yılında Boğaziçi İmar Kanunu
çıkarılmış ve bu kanuna dayanılarak 1984
yılında Boğaziçi İmar Müdürlüğü kurulmuştur. Sit
alanı olarak belirlenen Boğaziçi toplam 11 bin 500 hektar alanı
kapsamaktadır. Boğaziçi İmar Müdürlüğü, Boğaziçi
Öngörünüm Alanı olarak belirlenen, Sarıyer, Beşiktaş.
Beykoz ve Üsküdar ilçeleri sınırları içinde toplam 4 bin 635
hektar alanda yetkilidir. Boğaziçi alanı sınırları,
Avrupa yakasında Ortaköy Camii'nden başlayıp Rumeli Feneri'ne,
Anadolu yakasında Üsküdar Vapur İskelesi'nden başlayıp
Anadolu Feneri'ne kadar uzanmaktadır. Boğaziçi siluetini etkileyen
geri görünüm ve etkilenme bölgeleri ise ilçe belediyelerinin yetkisi
alanındadır.
Boğaziçi İmar
Müdürlüğü'nün yetki alanında yaklaşık 29 bin bina
bulunmaktadır. Bu binalardan 3 bininin kaçak olduğu ve
yıkılması gerektiği tespit edilmiş, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Encümeni tarafından 2007 yılında
yıkım kararı alınmıştır. Ancak bugüne kadar
yıkım gerçekleştirilememiştir. Boğaziçi'nde
ayrıca 6.600 civarında gecekondu bulunmaktadır
Boğaziçi'nde, kamu kurum ve
kuruluşlarından spor kulüplerine, lüks villalardan hazine arazilerine
hatta başka şahıslara ait arazilere yapılmış
gecekondulara kadar mevzuata aykırı yapılar mevcuttur.
Boğaziçi'ndeki mevzuata
aykırı yapılaşmanın engellenememesinin
değişik sebepleri vardır. Bu sebepler arasında, İmar
Planı ve Boğaziçi İmar Kanunundaki boşluklar, yerel
seçimler öncesi siyasetçilerin kaçak yapılaşmaya göz yumması,
rüşvet ve hatırlı kişi ilişkileri ile yeni
yapılar yapılması ya da yıkımların engellenmesi
sayılabilir.
Önceki yıllarda,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
tarafından Boğaziçi'nde yaşanan kaçak ve çarpık
yapılaşmayı önlemek için yeni bir imar planı ve yeni bir
kanun çalışması yapıldığı medya
organlarına yansımış, ancak herhangi bir ilerleme
sağlanamamıştır.
Dünyanın incisi Boğaziçi'nin,
çirkin ve kaçak yapılaşmadan kurtarılması ve alınması
gereken hukuki ve idari tedbirlerin belirlenmesi için Anayasamızın 98
ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet Şandır (Mersin)
2) Ali Uzunırmak (Aydın)
3) Mehmet Erdoğan (Muğla)
4) Enver Erdem (Elazığ)
5) Alim Işık (Kütahya)
6) Ali Öz (Mersin)
7) Seyfettin Yılmaz (Adana)
8) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
9) Zühal Topcu (Ankara)
10) Mehmet Günal (Antalya)
11) Mustafa Kalaycı (Konya)
12) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
13) Oktay Öztürk (Erzurum)
14) Atila Kaya (İstanbul)
15) D. Ali Torlak (İstanbul)
16) Celal Adan (İstanbul)
17) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
18) Erkan Akçay (Manisa)
19) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
20) Emin Çınar (Kastamonu)
21) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
22) Ali Halaman (Adana)
3.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, gıda
güvenliğinin sağlanması açısından tarım
arazilerinin durumunun, ne kadarının yabancılara
satıldığı veya uzun süreli kullanımlara tahsis
edildiğinin ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/211)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizdeki genç nüfusun
yoğunluğu ve nüfus artış hızımız dikkate
alındığında, vatandaşlarımızın
gıda güvenliğinin sağlanması ve gelecek nesillere
yaşanabilir bir ülke bırakabilmemiz için, tarım arazilerimizin
bugünkü durumu, uluslararası işbirliği anlaşmaları
çerçevesinde veya gerçek ve tüzel kişiler aracılığıyla
ne kadarının yabancı ülke, kişi ve kurumlarına
satıldığının veya uzun süreli kullanımlarına
tahsis edildiğinin araştırılıp tespit edilmesi,
alınması gereken tedbirlerin ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin
ele alınabilmesi için Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük'ün 104 ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe:
Bir cm toprağın
oluşabilmesi için 400 seneye ihtiyaç olduğu, tarım
yapılabilmesi için ise, en az 60 cm toprak kalınlığı
gerektiği yani tarım arazisinin 20-25 bin senede oluştuğu
konunun uzmanları tarafından ifade edilmektedir.
Dünyada, son yıllarda gıda
fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar neticesinde, finansal olarak güçlü
olan, ancak yeterli tarım arazisi olmadığından dolayı,
tarımsal üretimde yetersiz kalan birçok ülkenin, nüfusunu doyurmak için
dünyanın dört bir yanından tarım arazisi satın alma ya da
kiralama yoluna başvurduğu bilinmektedir. Son zamanlarda, iç ve
dış basında çıkan bazı haberlere göre, ülkemizin
tarım arazilerinin de bu ülkelerin hedef alanları içerisinde
olduğu anlaşılmaktadır.
Nüfusumuzun üçte birini
barındıran bu alanda, son yıllarda uygulanan ekonomik
politikalar sonucu, tarım âdeta sömürüye açılmış, iç ve
dış ticaret hareketleri tarımın aleyhine işleyecek
şekilde kurgulanarak, tarım sektöründen diğer sektörlere sermaye
aktarımı devlet eliyle gerçekleştirilmiştir. Üretici yüksek
faiz ve girdi maliyetine karşılık düşük fiyat
kıskacıyla üretim yapamaz hâle getirilip sektörü terk etmeye
zorlanmıştır.
Ülkemiz için yaşamsal bir öneme
sahip olmasına rağmen, geçmiş yıllarda tarıma
kazandırılan kurumsal kimlikler ve koruma tedbirleri
özelleştirme ve aşırı liberal uygulamalar yoluyla
kaldırılarak, iç ve dış piyasalara karşı kendi
ekonomik örgütlenmesini tamamlayamayan
Türk çiftçisi, dünya piyasalarında AB'nin, ABD'nin ve hatta Uzak
Doğunun örgütlenmiş ve bazı tarım mallarında
aşırı üretime ulaşmış üreticileriyle rekabete
itilerek borç batağına sürüklenmiştir. Bu politikalar sonucu
maalesef ülkemiz tarımsal üretimde kendine yetebilen ülkeler
arasından tarım ürünleri ithal eden ülkeler kategorisine
gerilemiştir.
Yeterli miktarda gıdanın
üretilmesi, bu yeterli miktardaki gıdanın istikrarlı bir
şekilde dağıtılması ve ihtiyaç duyanların bu
gıdalara hem ekonomik hem fiziksel olarak güvenli şekilde erişiminin
güvence altına alınması, Birleşmiş Milletler Gıda
ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından tanımlanan "gıda
güvenliği" kavramının en önemli şartları
arasında sayılmaktadır.
Yapılan araştırmalara
göre ülkemizdeki tarım arazisi potansiyelinin 28 milyon hektar olduğu,
bunun yaklaşık 18 milyon hektarının tarımsal amaçla
kullanıldığı ancak kalan miktarın hızla sanayi ve
konut alanı olarak yapılaşmaya açıldığı ve
ne kadarının yabancı ülke kurum ve kuruluşlarının
kullanımında olduğunun net olarak bilinmediği ifade
edilmektedir.
Bu sebeple Ülkemiz genelinde tarım
arazilerinin envanterinin çıkarılmasına, ne kadarının
kamunun ne kadarının üreticilerin tasarrufunda bulunduğu,
uluslararası işbirliği anlaşmaları çerçevesinde veya
gerçek ve tüzel kişiler aracılığıyla ne
kadarının yabancı ülke, kişi ve kurumlarına
satıldığının veya 10 yıldan uzun süreli
kullanımlarına tahsis edildiğinin net bir şekilde ortaya
çıkarılarak, Ülkemizin gıda güvenliği açısından, uygulanan
tarım politikalarının gözden geçirilip, yeni tarım
politikalarının geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
Yukarıda açıklanan
sorunların çözümü için alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılması
gerekmektedir.
1) Mehmet Şandır (Mersin)
2) Ali Uzunırmak (Aydın)
3) Mehmet Erdoğan (Muğla)
4) Enver Erdem (Elazığ)
5) Mehmet Günal (Antalya)
6) Alim Işık (Kütahya)
7) Ali Öz (Mersin)
8) Seyfettin Yılmaz (Adana)
9) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
10) Mustafa Kalaycı (Konya)
11) Oktay Öztürk (Erzurum)
12) D. Ali Torlak (İstanbul)
13) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
14) Celal Adan (İstanbul)
15) Erkan Akçay (Manisa)
16) Atila Kaya (İstanbul)
17) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
18) Emin Çınar (Kastamonu)
19) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
20) Ali Halaman (Adana)
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun, İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve
arkadaşlarının çocuk cezaevlerinde çocukların
karşı karşıya kaldığı sistematik
şiddet, kötü muamele ve cinsel istismar sorunlarının araştırılması
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 28/3/2012 Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
28.03.2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 28.03.2012 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisini, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hasip Kaplan
Şırnak
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
2 Mart 2012 tarihinde, İstanbul Milletvekili Sebahat
Tuncel ve arkadaşları tarafından verilen (673 sıra no.lu),
"Çocuk cezaevlerinde çocukların karşı karşıya
kaldığı sistematik şiddet, kötü muamele ve cinsel
istismar" sorunlarının araştırılması
amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 28.03.2012 Çarşamba
günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin
aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi Grup önerisi lehinde söz isteyen
Ertuğrul Kürkcü, Mersin Milletvekili. (BDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun
Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Sevgili arkadaşlar,
Sayın Başkan; daha önce aynı mahiyette birkaç öneri daha
yaptık ve bunları reddettiniz, biliyorsunuz. Ama bütün bu retlere
karşın iki tane somut gösterge elimizde. Bütün bunlar, niçin bir kere
daha böyle bir komisyon kurmamız gerektiğini size düşündürmeli.
Kerim Yıldız, Ahmet Salih Dal, Abdurrahim
Akdağ, Murat Yıldırım arkadaşlarımızla
birlikte Osmaniye Cezaevinde yaptığımız
inceleme Cezaevleri İnceleme Komisyonu üyeleri olarak, AKP Grubundan
arkadaşlarımız, onların daha önce reddettikleri
araştırma önergelerinin aslında neden gerekli olduğunu
kendilerine yeterince gösterdi, bir şey eklemeye gerek görmüyorum.
Bir başka şey, Pozantı
Çocuk Ceza ve İnfaz Kurumunda gerçekleşen rezaletti. Adalet
Bakanlığımız bu cezaevini kapattı, böylece
düşünüldü ki bu rezaletin ardından, Türkiyede genel olarak
cezaevlerinde bir sorun yoktur, Pozantı Cezaevinde bir sorun vardır,
bu da nakil yoluyla hallolmuştur. Ancak, bu konunun
hallolmadığı, hatta derinleşerek sürüp gitmekte olduğu,
Pozantı Cezaevinde tecavüze uğradığını
açıklayan ve böylelikle bu soruşturmanın
başlatılmasını sağlayanlardan biri olan F.G.nin
şimdi Kürkçüler Cezaevinde aynı muamelelerle yüz yüze kalması,
bunun için intihara yönelmesi ve hastaneye kaldırılması,
hastaneye kaldırıldıktan sonra, görevli askerin Bu PKKli, ne
yaparsanız yapın. demesi üzerine diğer hastaların
saldırısına uğraması ve kendisini ziyarete gelen
babasına Baba, beni kurtar. diye yalvarmasıyla anlaşılıyor.
Bunlar, hepsi basında yer aldı.
Sevgili arkadaşlar, Ceza ve
Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün Ekim 2011 tarihli istatistiğine göre,
şu an 12-17 yaş arası Türkiye cezaevlerinde toplam 2.021 çocuk
tutuklu, hükümlü ve hükmen tutuklu olarak kalıyor; bunların 1.623ü
tutuklu, 191i hükmen tutuklu, 207si de hükümlüler. Yani, yaklaşık
yüzde 80i tutuklulardan oluşan bir çocuk cezaevi nüfusu var ve bu çocuk
cezaevi nüfusunun cezaevlerinde son zamanlarda giderek artan sayılarda
bulunmalarının en önemli nedenlerinden birisi Türkiyede sürüp giden
Kürt halkının haklarının inkârından kaynaklanan
gerilim ve çatışma.
Ben kendi payıma, Pozantı
Cezaevindeki incelemelerimden ve bu cezaevine giden çocukların arka
planını okumamdan çıkarttığım kimi sonuçları
sizinle paylaşmak istiyorum. Çünkü karşı karşıya
kaldığımız sorun sadece cezaevinde
karşılaşılan bir etnik ayrımcılık sorunu
değil, karşı karşıya kaldığımız
sorun bir süreç olarak, bir zincirin halkaları olarak, birbirlerine
eklenen sonsuz sayıda ihlaller zincirinin bir sonucu olarak bu
çocukların cezaevlerine girmekte olduklarıdır.
Cezaevlerinde şüphesiz sadece
TMYden hükümlü ya da tutuklu çocuklar kalmamaktadırlar, önemli
sayıda yoksul, yoksullukları nedeniyle hayatlarını ya da
ailelerinin hayatını idame ettirmek için kanunla ihtilafa düşmüş,
girdikleri bu süreç içerisinde pek çok kez kanunla ihtilaf hâline gelmiş
başka çocuklar da var. Ama hepsinin arka planına
baktığımızda gördüğümüz şey, Türkiye'nin temel
sorunlarının bu çocuklara çarparak bize yansımasıdır;
yoksulluk, antidemokratik devlet pratikleri ve çözülmemiş Kürt sorunu.
Mersindeki tutuklu çocukların
aileleriyle, onların yakınlarıyla, onlarla ilgili
araştırmalar yapan insan hakları kuruluşlarıyla
görüştüm. Gördüğüm şey şudur: Bu çocuklar cezaevine gidene
kadar o kadar çok ihlalle karşı karşıya
kalmışlardır ki cezaevinde karşı karşıya
kaldıkları tecavüz vakaları bu sürecin en son
parçasıdır ve ondan önceki sebepler tarafından
beslenmiştir. Mersinden Pozantı Cezaevine ve şimdi, Sincan
Cezaevine nakledilen çocuklar bu cezaevinden diğerine nakledilmekle
herhangi bir şey hayatlarında, şimdilik tecavüze uğramamak
bakımından, değişmediğini söylemektirler.
Barış ve Demokrasi Partisinin Merkezî Hukuk ve İnsan
Hakları Komisyonu, Sincan M Tipi Çocuk Cezaevinde yaptığı
görüşmelerin sonuçlarını bir raporla ortaya koymuştur.
Bu raporda gördüğümüz şey,
Pozantı Cezaevinde karşı karşıya kaldıkları
baskı, tahakküm, dışlama, tehdit, zorla muamelenin Sincanda da
devam etmekte olduğudur.
Bütün bunları göz önünde tutarak,
şimdi Adalet Bakanlığının en çok beğendiği
çocuk ceza ve infaz kurumundaki durum bu ise, Türkiye'de şimdi neyle
karşı karşıya olduklarını öğrenmemiz gereken
2.021 çocuk vardır.
Bu çocuklar bu toplumun eşitsiz,
ayrıcalıklı, sömürücü, baskıcı karakteri
dolayısıyla kanunla ihtilafa düşmüşlerdir ve bu ihtilafa
düşmüşlükleri onların cezalandırılmalarını
değil, onların rehabilite edilmelerini gerektirdiği hâlde,
Türkiye'de yürürlükte olan ceza infaz sistemi böyle bir işleve sahip
değildir.
Bütün göstergeler, Türkiye'deki cezaevi
sisteminin en altında çocukların ve kadınların yer
aldığını bize göstermektedir, çünkü onlar kendilerini
başkalarına göre daha az ve daha zor korumaktadırlar.
İkincisi, çocuklar özellikle ergin değillerdir, o nedenle
karşı karşıya kaldıkları şiddet, baskı,
dışlama, suçlama, bütün bunlarla başa çıkmak
bakımından herkesten daha az donanımlıdırlar. Ancak
şunu hepimizin teslim etmesi gerekir ki bugün Türkiye'de çocuk
cezaevlerinde muazzam bir insani sorunla karşı karşıya
olduğumuzu öğrenmemiz de gene bu çocukların cesareti
sayesindedir. Büyüklerin sahip olmadıkları, büyüklerin onları
baskı altına alıp örtbas ettikleri bütün süreçleri
aydınlatmaya ve anlamaya bu çocuklar yardımcı
olmuşlardır.
Karşı karşıya
kaldığımız bu sorunu küçümsemeyelim. Çocuklar küçük
olabilirler ama karşı karşıya kaldıkları suç,
tarihin, toplumun, kültürün en büyük suç olarak bize
tanıttığı suçtur. Onlar suçlu değillerdir ama onlara
karşı sistematik olarak suç işlenmektedir. Cezaevi sisteminin
kendi işleyişi bu çocuklara, bu ergin olmayan
yurttaşlarımıza karşı ağır bir suç içermektedir.
Ben, Meclisimizin bu meseleyi herkesin
çocuğu olduğunu varsayarak ya da bazı çocukların
yakını olduklarını varsayarak ve herhangi bir gün bu
çocuklardan bir tanesinin bu sistemin çarkları arasına girebileceğini
de düşünerek göz önüne almasını istiyorum.
Karşı karşıya
kaldığımız mesele vahimdir, geçiştirilemez ve bir kere
daha tekrar ediyorum, Türkiyede sürüp giden temel sorunların bir
yansısı olarak çocuklara çarpıp bize dönmektedir.
Yoksulluk, aşırı
yoksulluk, antidemokratik devlet egemenliği, bu devlet egemenliğinin
sürdürülüşünde rol alan bütün bireyler, polislerden yargıçlara,
jandarmalardan gardiyanlara ve cezaevi yöneticilerine kadar herkes bu çocuklar
üzerinde suç işlemektedir ve nihayet, bazı çocukların, özellikle
TMYden tutuklu ve hükümlü olarak cezaevine girmelerine yol açan Kürt sorununun
çözümsüzlüğünden doğan gerilim ve çözümsüzlüktür.
O yüzden sevgili arkadaşlar, bu
meseleye, bu 2021 çocuğun hayatından hareketle, kendi
çocuklarınıza bakarak bir çözüm bulmanızı diliyorum.
Burası bu çözümün
bulunacağı son yerdir ve şu an cezaevlerinde hâlâ çocuklar
hayatlarının kurtarılmasını beklemektedirler
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) -
İmdat demektedirler, kendi babaları bunları
kurtaramamaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi babalarının
yapamadığını yapacak güçtedir.
Öneriyi desteklemenizi istiyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Kürkcü.
Grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Hilmi Bilgin, Sivas Milletvekili.
Buyurun Sayın Bilgin. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HİLMİ BİLGİN
(Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış
ve Demokrasi Partisi Meclis Grubunca çocuk cezaevlerinde çocukların
karşı karşıya kaldığı şiddet, kötü
muamele, cinsel istismar sorunlarının araştırılması,
incelemeler yapılarak sorunların tespit edilmesi, yeni bir kanun
tasarısı hazırlamak için zemin oluşturulması
amacıyla, İç Tüzükün 104, 105inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılması yönündeki taleplerinin gündeme
alınması için vermiş oldukları grup önerisi aleyhinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin başında, ölümünün
üçüncü yılında rahmetli Muhsin Yazıcıoğlunu rahmetle,
saygıyla anıyor, ölümüne neden olan olayın bir an önce
açıklığa kavuşturulmasını, şüphelerin
ortadan kaldırılmasını temenni ediyorum.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
Temenni etme! Sen iktidarsın çözün, çöz.
HİLMİ BİLGİN
(Devamla) Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, siyasi yaşamı
boyunca hep milletinin yanında olmuş, milletin değer
yargılarına, beklentilerine uygun bir siyaset izlemiştir. Tüm
tehdit ve baskılara rağmen hep özgürlükleri, demokrasiyi,
barışı ve kardeşliği ön plana tutmuştur. Bu
vesileyle kendisini tekrar şahsım ve tüm Sivas halkı olarak
rahmetle yâd ediyoruz.
Değerli Başkan, öncelikle
şu hususu belirtmekte fayda görüyorum: Her milletvekili eksik gördüğü
veya değiştirilmesini istediği bir konuda kanun teklifi
verebilir. Belli bir konuda teklif vermek her milletvekilinin doğal hakkıdır.
Bir milletvekilinin belli bir konuda kanun teklifi verebilmesi için Meclis
araştırma komisyonu kurulmasını istemesi veya bir Meclis
araştırma komisyonunun sırf kanun teklifine gerekçe
oluşturmak için kurulmasının talep edilmesinin doğru
olmadığını düşünüyorum.
Çağımızda bir ülkenin
uygarlık düzeyi, insan haklarına ve özellikle de çocuk haklarına
gösterdiği saygıyla değerlendirilmektedir. Bu nedenle
gelişmişliğin önemli göstergelerinden biri, hiç kuşkusuz
çocuklar için ekonomik, sosyal ve kültürel yönlerden sağlıklı
bir ortam yaratılıp yaratılmadığıdır.
Ulusal ve uluslararası mevzuat
gereğince çocukların yetişkinlerden ayrı tutulması
hükme bağlanmıştır. Yasal düzenlemelerle, tutuklu çocuklar
kendilerine ait kapalı ceza infaz kurumlarında, çocuk
sayısının az olduğu ve çocuk kapalı ceza infaz
kurumunun olmadığı illerde ise yetişkin ceza infaz
kurumlarının çocuklar için ayrılmış bölümlerinde
tutulmaktadır. Çocuk kapalı ceza infaz kurumlarında tutuklu
kız çocukları için ayrı bir kısım yoksa bunlar
kadın kapalı ceza infaz kurumlarının kendilerine
ayrılan bölümlerinde kalmaktadır. Hükümlü çocuklar ise çocuk
eğitim evlerinde tutulmaktadır.
31/02/2012 tarihi itibarıyla
kurumlarında toplam 2.309 çocuk bulunmaktadır. Bu çocukların 1.903ü
kadarı tutuklu, 197si hükmen tutuklu, 209 tanesi hükümlüdür. Ülkemizde
tutuklu ve hükümlü yönetim politikası yalnızca tutuklu ve
hükümlülerin ceza sürelerini tamamlamalarından oluşmamakta, aynı
zamanda, tutuklu hükümlülerimizin iyileştirilmeleri, toplumla yeniden
bütünleşmeleri için ihtiyaç duydukları hizmetlerin sunulması da
öncelikleri, hedefleri arasında yer almaktadır. Bu amaçla tutuklu ve
hükümlü çocuklarımızın eğitimlerine devam etmeleri,
kişiliklerini geliştirmelerine olanak sağlayacak hobiler
edinmeleri ve sosyal, kültürel faaliyetlere katılmaları, ihtiyaç duydukları
psikososyal müdahale programları almaları sağlanmaktadır.
Tüm bu hizmetlerle, hiç kuşkusuz, çocuklarımızın yeniden
suç döngüsüne girmelerinin önüne geçilmesine, geleceklerinden umutlu,
eğitimli ve bir meslek sahibi gençler olmalarına
çalışılmaktadır. Bu kapsamda, ceza infaz kurumlarında
bulunan çocuklara yönelik olarak da kurum içi eğitim ve iyileştirme
faaliyetleriyle salıverilme öncesi hazırlık ve sonrasında
da koruma yardımı çalışmaları yürütülmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; malumunuz olduğu üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi
bünyesinde İnsan Hakları İnceleme Komisyonu vardır. Bu
Komisyon bünyesinde, cezaevleri ve tutukevlerinde yaşanan sorunları
araştırmak üzere alt komisyon kurulmuş ve
çalışmalarına devam etmektedir. Bu alt komisyonda, grubu bulunan
tüm siyasi partilerimizin temsilcileri mevcuttur. Alt komisyon, bu dönemde,
birçok cezaevinde incelemeler yapmıştır. Sincan Cezaevi, Konya
Cezaevi, Gaziantep Cezaevleri bunlardan sadece birkaç tanesine örnektir. Alt
komisyon, yerinde yapmış olduğu incelemeler neticesindeki
tespitlerini ilgili kurumlara rapor hâlinde sunmakta ve bu raporlar
doğrultusunda, varsa eksiklik ve sorun, ilgili kurumlarca giderilmektedir.
Bugüne kadar İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde oluşturulan alt
komisyonun çalışmaları neticesinde cezaevlerinde uygulanan tek
tip elbise uygulamasının kaldırılması
sağlanmış, yine, ayrıca, cezaevlerinde ana dilde
görüşme imkânı sağlanmıştır. Bu
çalışmalara katkı sağlayan herkese teşekkür ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Meclis araştırma komisyonlarının çalışma süresi
üç ay olup bu komisyonlar geçici komisyonlardır. Oysa biraz önce
bahsetmiş olduğum çalışmaları yapan İnsan
Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyon
devamlı açık olan bir komisyondur. Eğer amaç gerçekten
çalışmak, varsa birtakım sorunları,
sıkıntıları ortaya koymak ve çözüm yolları aramaksa
Meclis bünyesinde tüm siyasi partilerin temsil edildiği, BDPden de
Sayın Ertuğrul Kürkcü Beyin bulunduğu alt komisyon
hâlihazırda çalışmalarına devam etmektedir. Bu Komisyon
bünyesinde zaten tüm iddialar araştırılmaktadır. Bu
Komisyona katkı sağlamak bizce sorunun çözümü için daha doğru
bir yol olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Meclisimizin belirlenmiş bir gündemi vardır. Biz AK PARTİ Grubu
olarak gündeme alınan kanun teklif ve tasarılarının bir an
önce yasalaşması için belirlenen gündemle çalışmanın
daha doğru olacağı inancındayız. Aziz milletimiz bizlere
sorunları çözmek üzere yetki vermiştir. Gündemde bulunan konular
toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren konulardır.
Bu nedenlerle, BDP grup önerisinin İnsan
Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan alt komisyon
tarafından incelenebilecek hususlar olduğundan dolayı grup
önerisini desteklemiyor, bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde
söz isteyen Manisa Milletvekili Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Değerli milletvekilleri, Barış ve
Demokrasi Partisinin grup önerisi üzerinde yani çocuk cezaevlerinde
yaşanan sorunlar, bunların tespit edilmesi,
araştırılmasıyla ilgili bir Meclis araştırma
komisyonu kurulması konusundaki önerilerinin lehinde söz almış
bulunuyorum.
Öyle bir Türkiyede, öyle bir ülkede yaşamaya
başladık ki iktidar partisi dışındaki her partiden 1
veya 1den çok milletvekilinin tutuklu olduğu bir ülkede
yaşıyoruz. Tutuklu gazetecilerin sayısında Çinle
yarışıyoruz. O kadar çok sayıda öğrenci tutuklu ki
artık öğrencilerin gözaltına alınması,
tutuklanması ve içeride unutulup yıllar sonra serbest kalmaları
olağan bir duruma geldi. Sadece poşu taktığı için
yirmi beş ay boyunca tutuklu kalan öğrenciyi Pardon. deyip
dışarıya salıyoruz. Bir tane yumurta bulundurmanın
kırk dört ay hapis cezasına denk geldiği bir ülkede
yaşıyoruz. Öğrenciler, şemsiye bulunduruyorlar, konser
bileti satıyorlar diye terörist muamelesi görüyorlar. Milletvekillerinin
Mecliste konuşmaları, komisyonlarda konuşmaları
engelleniyor; Yeterince konuştunuz. diyerek daha sonraki maddelerde söz
alma taleplerine rağmen, Söz almak isteyen yok. Oylamaya geçiyoruz.
diyebiliyorlar. Buna karşı çıkan milletvekillerine tekme, tokat,
yumrukla engel olunmaya çalışılıyor. Bundan cesaret alan
polis, milletvekilini dışarıda da gördüğünde Buna bu türlü
muamele meşrudur. diyerek bir milletvekilinin gözüne yumruk atabiliyor.
Kuvvetler ayrılığı
tamamen ayaklar altında. Artık yargının istenmeyen
kararları olduğunda, HSYK eliyle Hükûmetin buna müdahale ettiği
konusunda herkes mutabık. Ayrıca, ondan daha ileride, yürütme sadece
yargıya talimat vermeyi, yargıya müdahale etmeyi bıraktı;
yürütme aynı zamanda yasama organına talimat veriyor. Pazar gününe
kadar bu işi bitirecek arkadaşlar. Çindeyken sizden iyi haberler
bekliyorum, bu işi geciktirmeyin arkadaşlar. diyecek kadar
yürütmenin başı yasamaya talimat verir duruma gelmiş.
Ve en nihayetinde, dün akşam,
insanların seyahat özgürlükleri darbe dönemlerini aratır şekilde
engellenmiş durumda. KESK bileşenleri, Eğitim-Sene
bağlı eğitimciler hem de kendileriyle ilgili bir konuda, sorumlu
oldukları eğitimle ilgili bir konuda görüşlerini söylemek,
demokratik haklarını kullanmak için yola çıkmaya
kalktıklarında, kimin yolladığı belli olmayan ama
İçişleri Bakanlığının bir derin devlet eliyle
sanki, tüm valilere Bunları buradan dışarıya
çıkarmayın, çünkü Ankara Valiliği bu gösteriye izin vermeyecek.
diyor ve Türkiye'nin seksen bir ilinde, panzerler, öğretmenlerin otobüslerinin
önüne geçiyorlar. Böyle bir ülkede yaşıyoruz. Daha sonra ne olabilir?
Çok kendinizi zorlamaya gerek yok, artık 12 Eylül dönemine benzer
sokağa çıkma yasakları yakındır arkadaşlar.
Bundan endişe ediyoruz. (CHP ve BDP sıralarından
alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Olağanüstü
hâl var.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Olağanüstü
hâl var ve olağanüstü hâli, darbe dönemlerini, 12 Eylülü aratan
müdahaleler var. Darbe dönemleri ile bugün arasındaki tek fark, o zaman da
işkence vardı, kötü muamele vardı, şimdi de var ama şimdi
bunlar karakollarda değil, bir kapı ileriye alındı,
artık cezaevlerinde, tutukevlerinde yapılır duruma geldi.
Pozantıya gittik Cumhuriyet Halk Partisi olarak. Niye gittik? Çünkü 26
Şubat 2012 Pazar günü bomba gibi bir haber düştü gündeme;
Pozantı Çocukevinde kötü muamele, cinsel istismar ve tecavüz vardı.
Pazartesi Grubumuzdan izin aldık, parti yönetimimizden izin aldık, salı
sabahı oradaydık. Oraya vardığımızda
karşılaştığımız tablo şudur: 12 Temmuz
günü bu konudaki rapor ilgili insan hakları dernekleri ve
vakıfları tarafından Adalet Bakanlığına, Adana
Valiliğine ve cumhuriyet savcılığına
yollandığı hâlde o günden bugüne kimse parmağını
kıpırdatmamıştı olumlu yönde, aksine ödüllendirmeler
vardı.
Gittiğimiz yerde şunu gördük:
Dokuz aydır bildikleri, ellerinde olan dosyalara hiçbir muamele
yapmamışlardı. Bir müfettişle
karşılaştık orada, bizden daha önce ifade almak
yarışı içindeydi çünkü o gün varmıştı
Pozantıya. Dokuz aydır bunu bile bile kılını bile
kıpırdatmayan Adalet Bakanı, Cumhuriyet Halk Partisi heyetinin
yola çıktığını veya çıkacağını
televizyondan öğrenir öğrenmez apar topar bir görevlendirmeyle
Pozantı ayıbını ortadan kaldırmaya, gözden ırak
hâle getirmeye çalışmaktaydı. Yoldayken grubumuza
karşı, heyetimize karşı dört bir yandan telefonlarla
şu rica iletildi: Lütfen bu meseleyi üç gün erteleyin, üç gün gitmeyin.
Niye gitmeyelim? diye sorduk, İşte, gitmeyin
Resmen bir derin
devlet dayanışması teklif ediyordu AKPnin görevlendirdiği
bürokratlar ve Üç gün sonra her şey düzelecek orada. diyorlardı.
Dinlemedik, gittik; gördüklerimizi anlatacağım ama üç gün sonra
şu oldu: Dokuz aydır gitmeyen müfettişler, oraya gitmiş,
artık Pozantıyı görünür olmaktan çıkarmak, o
ayıbın üstünü kumla örtmek, o meseleyi ortadan kaldırmak için
dokuz aydır görmediklerini üç günde görmüş, Pozantıyı
ortadan kaldırmışlardı ve o ayıbı incelemek
yerine, o ayıbın bir daha yaşanmaması yerine o
ayıbı Sincana taşımışlardı.
Şunu gördük biz Pozantıda:
Koğuş mümessilliği sistemi getirilmişti ve koğuş
mümessillerine çocuklar Abisi, bu iyi çocuktur. Başgardiyanın
selamı var. diye teslim ediliyor ve geceleri o çocukların
çığlıkları duyuluyordu ve O gürültüden dolayı
uyuyamadık. diyordu diğer çocuklar ama biz sorduk orada cumhuriyet
savcısına, sorduk oradaki müdüre, ikinci müdürlere Ne
yaptınız siz dokuz aydır? 14 çocuğun şikâyeti
vardı ama -tabii, sıkıysa içeride şikâyet et- tahliyeden
sonra bu şikâyette bulunmuşlardı; henüz 11ine erişebildik,
3ünü arıyoruz.
E, 218 çocuk var, 14 tanesi
şikâyetçi, 3 tanesi de haklarında iddiada bulunulan çocuklar. 200
tane şahit var orada, Seslerden uyuyamıyorduk. diyorlar. Orada
büyük bir ayıp var; ne yaptınız? Henüz iddiaları
alamadığımız için, dokuz aydır, suçlananlarla ve
şahitlerle görüşmedik. diyorlardı. Böyle bir ayıba, böyle
bir insanlık ayıbına şahitlik ettik.
Ve bir de ne öğrendik biliyor
musunuz? Orada en çok dayak atan dönemin ikinci müdürü ve kendi döneminde orada
bunlar olan birinci müdür terfian tayin ettirilmişti iktidar
tarafından, Adalet Bakanı tarafından ekim ayında; bir
tanesi Van Ercişe, bir tanesi de Ankaraya. İkinci müdür birinci
müdür olarak terfian gitmişti ve çok mutluydu; arkadaşları
İyi bir tayin gördü. diyorlardı.
Böylesi ayıplarla
karşılaştık ama şunu biliyoruz ki biz, bu
işlerde -yatılı okul
da olsa orası, bir hapishane de olsa, koğuş da olsa- güneş
çarığı sıkar, çarık ayağı sıkar.
Eğer oranın koğuş ağası, gardiyanı kötü
davranıyorsa, bilin ki bu iş müdürden başlar. Müdür eğer
sertse, bilin ki o iş Adalet Bakanına dayanır. Adalet
Bakanı neden bu kadar serttir? Çünkü o iş yürütmenin başına
dayanır. Güneş çarığı sıkmaktadır,
çarık ayağı sıkmaktadır. Bu ayıp, yürütmeye,
Sayın Başbakana ve Sayın Adalet Bakanına aittir. (CHP ve
BDP sıralarından alkışlar)
Ve Sincana götürülen çocuklar şu
an rahat değiller. Sincanda tehdit var, Sincandaki çocuklara Sizi
Pozantıdan beter ederiz. diyorlar. Biz bu çocuklarla görüşmedik,
İstanbul Protokolü vardı. Biz, sadece iddiaları
araştırdık, oradaki görevlilerle görüştük ve işin
ortaya çıkmasını sağladık ama tekrar bu eski günleri
yaşamasınlar diye hatırlatmadık, uygun uzmanlar
eşliğinde ve görüşmeye hazırlanmadılar diye. Oysa,
Sincanın kapısında Hoş geldiniz bakalım iyi
çocuklar, burası Pozantıyı aratır size. diyorlar.
Ve şimdi, oraya gidenlerin
yanına aileleri gidemiyor, aileleri uzak. Ve tahliye edilen çocuklar,
kendi istekleri dışı oraya gittikleri hâlde beş
parasız olarak Sincan sokaklarına bırakılıyorlar ve
dışarıdaki ilk gecelerini Sincan sokaklarında, beş
parasız, parklarda yatarak yaşıyorlar. Ve telekonferans
altında -yani bir kamera var- kamera karşısında bu iddialar
veya diğer suçlamalar görülüyor Sincandan ve kameranın
arkasında kim görüyor, o çocuğu neyle tehdit ediyor, birbirleriyle
çelişkili ifade vermek için nasıl yönlendiriliyor, bunların hiçbirisini
bilmiyoruz.
Ve Osmaniye
Sadece burada değil,
biz bir gittik Pozantıya, -ben Osmaniye fahri milletvekiliyim-
Pozantı da neymiş, gelin de Osmaniyeyi görün. dediler. Mersin
Milletvekilimize çocukların babaları, aileleri başvurdu;
koşa koşa gittik. Gördüğümüz iş, hakikaten de içler
acısı bir durum. Orada, Hitler döneminin hapishanelerine
yakışacak bir tane müdür var müstehzi gülüşleriyle, alaycı
ifadeleriyle ve ne diyor biliyor musunuz? A takımı diye bir
şey yok itiraz edenleri döven, biz onlara robocop diyoruz. diyor.
Eğitilmiş çocuklar. Kim eğitiyor? Ben eğitiyorum. diyor
ve öyle şeyler yapıyor ki: İki günlük sakal yasak. diyor
mevzuata dayandırarak. Niye? diyoruz. Mevzuat diyormuş ki: Alışılmış
dışında sakal yasaktır. Sakalı iki günden çok
uzatırsa -Enerji Bakanımızın sakalı ya da Komisyon
üyemizin sakalı ona göre olağan dışı sakal- o zaman
doktora gitmek yasak, aile görüşmesi yasak, avukat görüşmesi yasak.
Ve akıl almaz şeyler
yapıyorlar orada. Yasak yayın listesi var mesela oranın,
dışarıdan bağımsız olarak ve bir milletvekilimiz
Sayın Demir Çelikin yazdığı kitap bile müdürün yasak
listesinde.
Şimdi, biz bunların hepsini
birden araştıralım diyoruz ve AKP Grubuna, özellikle Ahmet
Aydına
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) -
sesleniyorum:
Bir şey varsa hep beraber üstlerine gidelim. derken samimiyse hodri
meydan, işte önerge, destekleyin de görelim. Desteklemezseniz eğer,
orada yapılan her türlü ayıbın ortağı olursunuz
diyorum. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Özel.
Öneri aleyhinde söz isteyen Ali
Ercoşkun, Bolu Milletvekili.
Buyurun Sayın Ercoşkun. (AKP
sıralarından alkışlar)
ALİ ERCOŞKUN (Bolu)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisinin aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, çocuk cezaevlerinde yaşanan şiddet, kötü muamele ve
cinsel istismar gibi sorunların araştırılması,
sebeplerinin ve çözüm önerilerinin ortaya konulmasını önemsiyoruz
bizler de. Bu konuda duyarsız kalmanın hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına
ve hiçbir milletvekiline yakışmayacağını biliyoruz.
Geçtiğimiz süreçte özellikle Pozantı Cezaevinde kalan çocuklar ile
ilgili olaylar sonrasında yaşanan gelişmeler böylesine önemli bir
konuyu gündeme getirdi. Akabinde gerek Adalet Bakanlığı gerekse
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıkları bazı
çalışmalar gerçekleştirdiler. Pozantı Cezaevindeki çocuklar
Sincan Cezaevine nakledildi. Olayla ilgili idari soruşturmalar
açıldı, bazı idari tedbirler de hayata geçirildi.
Aynı zamanda, Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde oluşturulan
bilim kurulu ile suç faili ve suç mağduru çocukların bundan sonraki
süreçlerde ihtiyaçları olan her türlü uygulama değerlendirildi ve
Adalet Bakanlığı ile oluşturulan koordinasyon sayesinde bir
dizi çalışma da gerçekleştirildi ve hâlâ da
gerçekleştiriliyor. Rehabilitasyon, psikolojik destek, sosyal
çalışmalar, yaşa ve suça göre kalacakları yerlerin
belirlenmesi, koğuş sisteminden kampüs sistemine geçilmesi gibi
çalışmalar bu konuda somut olarak örnek verebileceğimiz
çalışmalar.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye olarak oldukça önemli bir süreci hep
birlikte yaşıyoruz. Gündemimiz oldukça yoğun, bir o kadar da
acil. 4+4+4 olarak bilinen ilköğretim ve eğitim kanunu görüşmelerine
dün başladık, bir an önce bu kanunu yasalaştırmamız
gerekiyor. Ondan hemen sonra Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu gündeme
gelecek. Bildiğiniz gibi bu tasarı ile memurlara grevsiz toplu
sözleşme hakkı tanındı. Tasarı yasalaşmadığı
içinse yıl başından bu yana memurlar maaş
zamlarını alamıyorlar. Bundan hemen sonra kamuoyunda 2/B
olarak bilinen Orman Vasfını Yitirmiş Arazilerin
Satışını Öngören Kanun Tasarısı geliyor.
Kamuoyunda özelikle orman köylülerinin,
ormana sınırı olan köylerin ciddi manada beklediği,
Türkiyenin hemen her bölgesinde Bolu gibi illerin de ciddi manada
beklediği bu yasa tasarısı gerçekten önemli ve acil.
Biraz önce CHP adına söz alan
milletvekilimiz bu konuda yapılan çalışmaları yetersiz
buldu. Aslında, yapılan çalışmaların devam
ettiğini ve ifade ettiği şeylerin doğru
olmadığını da söyleyebiliriz.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Ne
demek şimdi?
ALİ ERCOŞKUN (Devamla) -
Çünkü Terfi ettirildi. denilen memurlar, idareciler bu olayların vuku
bulmasından önce yerleri değiştirildi, terfi de sayılmaz.
MUSA ÇAM (İzmir)
Yanlış olan ne?
ALİ ERCOŞKUN (Devamla) -
Kaldı ki idari tedbirler neticesinde bu kişilerle alakalı da
işlem gerçekleştirildi. Dolayısıyla hiçbir önlem
alınmadığını, hiçbir işlem yapılmadığını
ifade etmek, gerçek ifadeler olarak söz konusu olamaz. Bizler de sizler gibi bu
konunun önemini biliyoruz, bu konuyla ilgili çalışmalar
yapılması gerektiğini de düşünüyoruz. Yapılan
çalışmaları izledikten sonra önümüzdeki bu önemli gündemin
gerçekleşmesiyle beraber inşallah bu konu üzerinde de Türkiye Büyük
Millet Meclisi gerekli çalışmaları yapacaktır diyorum.
Ben bu vesileyle önergenin aleyhinde
olduğumuzu belirtiyor, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Ercoşkun.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Sayın Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkanım, biraz önce konuşan Sayın Hatip, hem sözlerimi
çarpıtmış hem de gerçek dışı beyanlarda
bulunduğumu iddia etmiştir. Konuya açıklık getirmek için
sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Vekilim, ne
söyledi de çarpıttı sözlerinizi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Şahsımı açıkça kastederek Yalan söylüyor,
doğruları söylemiyor. şeklinde ithamda bulunmuştur.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yalan
söylüyor. demedi.
BAŞKAN Bir saniye sayın
milletvekilleri
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gerçekleri
söylemiyor. diye ithamda bulunmuştur. Konuya açıklık getirmek
istiyorum sataşmadan dolayı.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Milletvekili. İki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle. Yalnız
yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bolu Milletvekili Ali
Ercoşkunun şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce zamanın yetmemesinden
dolayı konuyu tam açıklığa kavuşturamadım
herhâlde. O konuda bir fırsat vermek istedi Sayın Milletvekili,
teşekkür ediyorum.
Bu Osmaniyede gördüğümüz
yapı şöyle bir yapı: Her şeyi mevzuata uygun yapıyor.
Bunu neye göre yaptınız, nerede görülmüş robocop diye bir
şey? diyoruz. Biz A takımını inkâr eder sandık, o
diyor ki: Robocopu ben işte ani durumlara müdahale mangası olarak
yetiştirdim. Nasıl eğittiniz bunu?, Ben eğittim.
Nasıl eğitim verdiniz?, Çok sinirlenmesinler diye öfke kontrolü
eğitimi verdim. İki günden uzun sakal bence olağan
dışıdır diye hepsi kesecek yoksa doktora da gidemez,
diğer haklardan da yararlanamaz.
Ve yasak yayın listesinden
bahsetmiştim. Mevzuat ona yasaklama yetkisi veriyor. Aslında şu:
Dışarıdaki serbest kitap içeride de serbest ama kitaplar bir
komisyon tarafından bakılacak, örneğin 90ıncı
sayfayı çıkarıp yerine orada bir firar talimatı
konmasın diye. Ama o, bu kısıtlı yetkiyi sanki kendisine
yeni yasaklı kitaplar
Kocaman bir liste almış. Liste elimizde.
Dışarıda serbest kitaplar orada yasak.
Ve bütün ziyaretçileri, cam
arkasından telefonla bile görüşülecek olsa, baştan
aşağıya soyarak taciz boyutunda bir şey yapıyorlar ki
bir daha ziyarete gelmesinler.
Duvar dibinden kendi parmak uçlarına
bakarak iki el yanda birleştirilmiş olarak yürüme zorunluluğu
var örneğin cezaevinde ve bu durumu protesto etmek için açlık grevine
gitmiş çok sayıda hükümlü var orada, tutuklu var. Ve açlık grevi
şudur: İdarenin verdiği yemeği reddeder ama kendisine
tanınan iaşe bedeli kadar ona şeker, bunun yanında meyve
suyu, bu tip hayatını sürdürecek gıdalar vermek zorunda. Ama
onlar bunu ölüm orucuna yorup sadece limon ve şeker veriyorlar. Tutuklular
şunu söylüyorlar: Günde on-on iki kilo limon veriyorlar, oturacak,
yatacak yer kalmadı limondan. Sadece oradaki açlık grevini zorunlu
ölüm orucuna dönüştürmek için ve bu konuda gerçekten çok ciddi
sıkıntılar var. Bütün milletvekillerinin
duyarlılığını bekliyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Özel.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Bir saniye
Bir sayın milletvekilinin söz
talebi var.
Buyurun Sayın Yılmaz.
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın,
Pozantı ilçesinin Pozantı Cezaevinde yaşanan olaylarla
anılmasının doğru olmadığına ilişkin
açıklaması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu Pozantı Cezaeviyle ilgili
yapılan görüşmelerde Torosların eteğinde, Anadolunun
ortasında yiğit, şerefli, haysiyetli ve mert insanların
yaşadığı Pozantı ilçemizin cezaevi olaylarından
ayrı tutulmasını özellikle istirham ediyorum.
Aldığım telefonlarda
Pozantıdan birçok yerde, Pozantı halkının bundan son
derece rahatsız olduğunu ifade ediyorlar. Pozantı halkı son
derece konuksever, misafirperver vatandaşlarımızın
yaşadığı bir ilçemizdir. Bunun kayıtlara geçmesini ve
bu konuşmaları yaparken özellikle Pozantı ilçemizin bu
şekilde anılmasının doğru
olmadığını ifade etmek istiyorum. Teşekkür ediyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Yılmaz.
Zaten Pozantı ilçesiyle de
birleştirilmedi.
Öneriyi oylarınıza
sunacağım ancak yoklama talebi var, onu yerine getireceğim
öncelikle.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi,
Sayın Tezcan, Sayın Özel, Sayın Tanal, Sayın Çam,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Öner, Sayın Ören, Sayın
Özgündüz, Sayın Toprak, Sayın Ekinci, Sayın Toptaş, Sayın
Yüksel, Sayın Işık, Sayın Özgümüş, Sayın
Kesimoğlu, Sayın Genç, Sayın Akar, Sayın Eyidoğan,
Sayın Tayan.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve
arkadaşlarının çocuk cezaevlerinde çocukların
karşı karşıya kaldığı sistematik
şiddet, kötü muamele ve cinsel istismar sorunlarının araştırılması
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 28/3/2012 Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2.- Özel güvenlik görevlilerinin özlük hakları,
sağlık problemleri ve diğer sorunlarının
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 28/3/2012 Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
28.03.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 28.03.2012 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
23 Mart 2012
tarihinde 3951 sayı ile TBMM Başkanlığına
verdiğimiz, "Özel Güvenlik Görevlilerinin Özlük Hakları,
Sağlık Problemleri ve Diğer Sorunlarının
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması
amacıyla" verdiğimiz Meclis Araştırma önergemizin
28.03.2012 Çarşamba günü (bugün) Genel Kurulda okunarak
görüşmelerinin bugünkü Birleşiminde yapılmasını arz
ederim.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili.
Buyurun Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Son elli yıldır kamu yönetimi
anlayışında birtakım gelişmeler yaşanıyor;
hantal yapılardan vazgeçiliyor, bazı kamu hizmetleri
özelleştiriliyor, kamu sektörü oransal olarak küçülürken, asli
vazifelerini süratli, etkin ve kaliteli yapabilmesinin yolları aranıyor.
Ülkemizde de 1980den sonra atılan adımlar, bu
anlayışın ülkemize yansıması şeklinde
değerlendirilebilir. Buraya kadar son derece normal ve olağan. Ancak,
tüm dünyada kamu ve özel sektör arasında bu el değiştirmeler
yaşanırken, devletler denetleyici kimliğinden, sosyal devlet
anlayışından vazgeçmiyor, hizmet üreteceğim derken
insani, çağdaş ve evrensel kazanımlarından taviz vermiyor,
kuralları koyuyor, denetliyor, cezalandırıyor ve gerekirse
tasfiye ediyor. Yani Ben hizmeti özelleştirdim, artık sorumluluk
bende değil. demiyor. Saldım çayıra Mevlâm kayıra. hiç
demiyor. İşte özelleştirme uygulamalarında bizi
çağdaş dünyadan ayıran en önemli eksikliklerden birisi bu,
hizmeti özelleştiriyoruz, hem bu hizmeti gören çalışanları
hem de hizmetten istifade edenleri özel sektörün insafına terk ediyor,
sahipsiz bırakıyoruz.
Bunun en bariz örneği özel
güvenlik görevlileri. Özel güvenlik mensupları bir süredir
sorunlarını anlatmak üzere muhatap arıyorlar. Maalesef, devleti
yönetme sorumluluğunu taşıyan AKPde bu sorunların çözümüne
ilişkin bir irade göremedikleri için muhalefete geliyorlar ve
sorunlarını bizlere iletiyorlar. Sayıları 170 bin
civarında. Aileleriyle birlikte yaklaşık 1 milyon kişiyi
ilgilendiren sorunları, vakit geçirmeksizin, Türkiye Büyük Millet Meclisi,
gündemine almalıdır.
Özel güvenlik eğitimi veren
kuruluşların eksikliklerinden tutun mensuplarının özlük
haklarının tanzimine kadar ilgili mevzuatın yeniden gözden
geçirilmesine ihtiyaç var. Devletin kolluk gücü olan polisin, jandarmanın üzerindeki
yükleri bir nebze olsun almak ve onların asli vazifelerine daha çok zaman
ayırmasını temin etmek üzere oluşturulan ve bina, tesis
gibi belirli mekânların korunmasıyla
sınırlandırılan bu teşkilatın mensupları,
terör sorunu yaşayan ülkemizde yavaş yavaş hedef hâline gelmeye,
şehit vermeye başlamışlardır. Ancak firmaların
kıyasıya rekabet etmesinin sonucu, maliyetlerin asgariye
indirilmesinin faturası bunlara çıkarılmakta, hem olumsuz
şartlarda çalışma hem de asgari ücret ile hayatlarını
idame ettirme gibi bir zorunlulukla karşı karşıya
bırakılmakta, vahşi rekabet anlayışı ile dönen
çarklar arasında ülkemizin gencecik evlatları ezilmektedir. Âdeta
karın tokluğuna çalıştırılan çağdaş
köleler misali bir muameleye maruz kalmaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, şu
önemli bilgileri de sizlerle paylaşmak ve sektörün içinde bulunduğu
şartları ve geleceğini heyetinize açıklamak istiyorum: Özel
güvenlik alanında 1.400 civarında kayıtlı firma
olduğunu öğrendik, ancak bunlardan yaklaşık 300 tanesi
aktif durumda. Sektörün, dikkatinizi çekiyorum, yüzde 60ı yabancı
sermayenin elinde, en büyük dört firma da yabancı sermayeli.
Aldığımız bilgilere göre, bu sermaye içindeki en büyük pay
da Yahudi sermayesinin.
Avrupa Özel Güvenlik Şirketleri
Birliği bir rapor hazırlamış. Bu rapora göre,
Avrupanın en büyük özel güvenlik sistemine sahip ülkesi Türkiye.
Polisimizin sayısı 232 bin civarında. 170 bin civarında
olan özel güvenlik mensubuyla dünyanın pek çok ordusundan daha büyük bir
sektör. Mavi Marmara, Gazze, İsrail-Filistin sorunu gibi bir
kısım sorunların istismarını günlük meşgale
hâline getirmiş ve bunlardan sebeplenen Hükûmet, sizlere sesleniyorum:
Elleriniz dert görmesin, 170 bin kişilik bir silahlı güç yabancı
sermayenin, Yahudi sermayesinin kontrolü altında. Elbette Yahudi
düşmanlığı yapmıyoruz ancak Yahudi
aleyhtarlığı üzerine istismar politikaları üreten AKPnin
ikiyüzlülüğüne dikkat çekmek için bu bilgilerin de kamuoyunca bilinmesi
gerekiyor. Ne diyelim, sevsinler sizin dinî hassasiyetlerinizi, Gazze ve
Filistin sevginizi, siz mi yetiştireceksiniz dindar nesli?
Sayın milletvekilleri, özel
güvenlik mensuplarının birçok önemli sorunu var. Bunlardan bir kısmı yasadan
kaynaklanıyor, 5188 sayılı Yasadan. Nedir bu sorunlar?
1) Bir tesisi, binayı koru diye
teslim ettiğiniz ve görevlerini, 30 bine yakını, silah
taşıyarak ifa eden özel güvenlik görevlileri bu
sorumluluklarını sade vatandaşlara tanınan silah kullanma
yetkisi ile yerine getirmeye çalışıyor. Bu bakımdan, silah
kullanma yetkisinin bu mensuplar için yeniden tanımlanması gerekiyor.
2) Özel güvenlik şirket
yöneticisi ile eğitim kurumu yöneticisi ayrı ayrı
tanımlanmalıdır. Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun
kapsamındaki projelerde korunan yerin önemi gözetilerek yönetici atama
mecburiyeti il özel güvenlik komisyonuna verilmeli, böylece TCK 24ten
kaynaklanan yetki boşluğu özel güvenlik görevlilerini emir ve komuta
edecek düzeyde kişilerin sisteme alınmasıyla
doldurulmalıdır.
3) Sektördeki KDV oranı yüzde 8e
indirilmelidir. Bu ne sağlayacaktır? Hem eğitim ücreti
ucuzlayacak hem kaçak-kayıp önlenecek hem de bu eğitim kurumları
KDVnin düşmesinden elde ettikleri miktarı eğitimin kalitesinin
artırılması için kullanacaklardır.
4) Özel güvenlik hizmeti sunumunda,
diğer ülkelerde olduğu gibi, köpek ve atların
kullanılabilmesinin de önü açılmalıdır.
5) Tazminat hususunda eşitlik
sağlanmalıdır. Görevlerini yerine getirirken yaralanan,
sakatlanan özel güvenlik görevlilerine veya ölen özel güvenlik görevlisinin
kanuni mirasçılarına iş sözleşmesinde veya toplu iş
sözleşmesinde belirlenen miktar ve esaslar çerçevesinde, bağlı
olduğu sosyal güvenlik kuruluşlarınca tazminat ödeneceğine
hükmedilmiştir. Eğer çalışan mensup 657ye tabi ise 2330
sayılı Kanun hükümlerinde belirtilen tazminat miktarlarından
istifade edebilmektedir; yok, SSKya tabi ise İş Kanununa dair
düzenlemeler gündeme gelmektedir. Bu durum da takdir edeceğiniz üzere
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.
6) Kıyafet ve logoları tek
tip, standart hâle getirilmelidir. Bu düzenleme, görevlilerin mesleklerine
aidiyet duygusunu, birbirleri arasındaki yardımlaşma ve
dayanışma duygusunu geliştirecek ve mesleğin
kurumsallaşmasına da vesile olacaktır.
7) Kıdem tazminatı sorunu
çözülmelidir. Özel güvenlik görevlilerinin kıdem tazminatı hakkı
görmezden gelinmekte, sorun sektör işverenlerine yüklenmektedir. Hâlbuki
sorumluluk işverenlerle birlikte müşterektir. Hizmet satın alan
kamu kurumlarının İş Kanunu hükümlerini görmezden gelmeye
ısrarla devam etmeleri iyi niyetli bir yaklaşım değildir.
İşveren ile görev yapan kurumlar arasında pinpon topuna
döndürülen özel güvenlik görevlileri bundan kurtarılmalı ve net
düzenlemeler getirilmelidir.
8) Özel güvenlik görevlilerinin
yıllık ücretli izin hakkı sorunu çözülmelidir.
Çalışana yasa ile tanınmış bu hak ne yazık ki hem
özel de hem de kamu kurumlarında göz ardı edilmekte ve
yıllık dinlenme ve aileleriyle birlikte olma hakkı zaman zaman
gasbedilmektedir.
9) 2005te yayımlanan Özel
Güvenlik Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yeniden
düzenlenmeli, sigortanın kapsamı genişletilerek özel güvenlik
personelinin de yararlanmasına imkân tanınmalıdır.
Mensupların kasti olmayan şahsi zararından dolayı bu
tazminat sistemi devreye girmelidir. Aksi takdirde, kamu görevlisi mensuplar
ile İş Yasasına tabi mensuplar arasındaki sigorta
sisteminden kaynaklanan farklılık izah edilemeyecektir.
10) Ayrıca, mevzuatta yer alan
Teminat Dışında Kalan Hâl kapsamı daraltılmalı
ve özellikle eksik ve yetersiz hizmet gibi tespiti tartışma
yaratacak muğlak ifadelere açıklık getirilmelidir.
Çalışanların bireysel tazminat sorumluluğu yeniden tanzim
edilmelidir.
11) Sektörde uzmanlaşmanın
önü açılmalıdır, spor güvenliği, banka güvenliği gibi
Bu, hem hizmetin kalitesini artıracaktır hem de
çalışanların standart uygulamalara ulaşmasına vesile
olacaktır.
12) Özel güvenlik elemanlarına
sendika üyeliği hakkı tanınmalıdır.
13) Hepsinden önemlisi,
hayatlarını ortaya koyarak kendilerinin ve ailelerinin
hayatını kazanmaya çalışan bu fedakâr
insanlarımızın insan onuruna yakışır, yeterli bir
ücret seviyesine kavuşturulması için yasada gerekli düzenlemeler
yapılmalı, firmaların insafına terk edilmekten meslek
mensupları kurtarılmalıdır.
Bu sorunları önce
araştırıp bir rapora bağlamak, sonra da çözmek hususunda
Milliyetçi Hareket Partisi olarak üzerimize düşeni yapmaya hazır
olduğumuzu ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Korkmaz.
Öneri aleyhinde söz isteyen Alpaslan
Kavaklıoğlu, Niğde Milletvekili.
Buyurun Sayın
Kavaklıoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yüce Meclisin değerli üyeleri,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun, özel güvenlik görevlilerinin özlük
hakları, sağlık problemleri ve diğer sorunlarının
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması
amacıyla Meclis araştırması açılması önergesi
üzerine şahsım adına aleyhte söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemiz çok hızlı ve
istikrarlı bir şekilde gelişmektedir, bu gelişmeler verilen
kamu hizmetlerinin çeşitlenmesini ve özelleştirilmesini de
beraberinde getirmektedir. Kamu güvenliğini tamamlayıcı
mahiyetteki özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesini temin etmek üzere
2004 yılında 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun
çıkarılmıştır. 5188 sayılı Kanunun ciddi
manada istihdama, suçun önlenmesine, genel güvenliğin
sağlanmasına, özel güvenlik görevlilerinin eğitim seviyesinin
artmasına ve bütçe gelirlerine olumlu katkıları olmuş, özel
teşebbüs ve sektör gelişmiştir.
Sayın milletvekilleri, özel
güvenlik hizmetlerinde yer alan hususlar sürekli olarak devletimizin gözetimi
ve denetimi altındadır. İstihdam edilen özel güvenlik
görevlilerinin ücreti işveren tarafından
karşılanmaktadır. Hizmetin ne şekilde yerine
getirileceği ve özlük haklarıyla ilgili diğer hususlar
işverenle yapılan sözleşmeyle belirlenmektedir. Yüz yirmi
saatlik eğitimini tamamlamış ve temel eğitim
sınavında başarılı olmuş kişiler,
aldıkları güvenlik sertifikasıyla çalışan olarak
sektöre girebilmektedirler. Bugün itibarıyla, valiliklerimizden verilen
özel güvenlik izinlerinin sayısı yaklaşık 64 bindir.
Çalışan özel güvenlik görevlisi sayısı ise
yaklaşık 240 bin kişi kadardır. Özel güvenlik, ülkemizde çok
sayıda kişiye istihdam sağlamakta olan bir sektördür. Özel
güvenlik sektörü sürekli büyümektedir ve çeşitlenmektedir. Ayrıca,
kullanılan araç-gereçler de teknolojik olarak gelişmekte ve
değişmektedir. Hükûmet olarak ülkemizin tüm sorunlarına
olduğu gibi özel güvenlik sektörünün de, özel güvenlikçilerimizin
sorunlarına da çok duyarlıyız. Özel güvenlik görevlisi
arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin bazı
sıkıntılarının farkındayız. Özlük
hakları, sağlık problemleri, çalışma şartları
ve diğer sorunlarını elbette çok önemsiyoruz.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz
gündeminde çok önemli yer teşkil eden İlköğretim ve Eğitim
Kanunu Teklifi, 2/B olarak bilinen Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanun Tasarısı,
memurlarımıza zam yapılmasını öngören Kamu Görevlileri
Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı, Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı,
Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Yatırım ve Hizmetlerin
Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması
Hakkında Kanun ve Kamu İhale Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi Meclisimizin gündeminde olup çok acil olarak neticelendirilmeleri
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
araştırma önergesinde sayılan ve sayılmayan özel
güvenlikçilerimizin tüm sorunlarının Hükûmetimizce,
İçişleri Bakanlığımızca değerlendirilerek
çözüme kavuşturulacağına inancım tamdır.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun, özel güvenlik
görevlilerinin özlük hakları, sağlık problemleri ve diğer
sorunlarının araştırılması ve gerekli önlemlerin
alınması amacıyla Anayasamızın 98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması önergesine
katılmıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kavaklıoğlu.
Öneri lehinde söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu,
İstanbul Milletvekili, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bazı hizmetler var,
sosyal devletin kendisi yapmazsa bile sosyal devlet mantığıyla
kontrol edecek ve o hizmetlerin devamlılığı için eli sürekli
üstünde olacak.
Şimdi, öyle bir sistem ki bu sistem ne İsaya
ne Musaya yarayan bir sistem. Devlet, sosyal devletliğini yapmıyor,
Ben bir kanun çıkardım. diyor. Kanunda üç tane madde var. Hiçbir
zaman ne özel güvenlik şirketlerinin ne çalışanların hiçbir
sorununa, derdine çözüm bulmayan bir yasa. Çıkardım diyor ve sanki
Türkiyede özel güvenlik hizmetleri belli bir kanuna göre yapılıyor!
Arkadaşlar, bu yasa, 2004 yılında ben de
buradaydım- Hemen bu yasayı çıkarıyoruz,
hazırlayıp getireceğiz, önümüzdeki süreçte özel güvenlikle
ilgili çok iyi, tam teferruatlı bir yasa gelecek. diye
Değerli milletvekilleri, benim artık bunlara
karnım tok. Ben 2002de buraya geldim. 2002den beri -yok burada o günkü
grup başkan vekilleri, bazıları bakan oldu- size Meclis
zabıtlarını getiririm.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hükûmet de yok.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Örneğin, köy muhtarlarıyla ilgili yasayı, 2002den
beri Bugün geldik, yarın getiriyoruz. Şimdi bir Köy Kanunu
sazı çalıyoruz, inşallah, bu saz 2015i geçmez, 2002 diyorum.
Köy ve mahalle muhtarlarıyla ilgili bir yasa çıkardık, Emniyet
Genel Müdürlüğü uygulamıyor. Köy korucularıyla ilgili ben,
insanı insan görürüm, bu ülkede kim bu ülkenin birer bireyiyse kim olursa
olsun insandır- hiçbir gelişme yok.
Özel Güvenlik Yasası bir kölelik
yasasıdır arkadaşlar. Size, biraz sonra vaktim kalırsa
okuyacağım onların sitelerinden aldıklarımı ve
tam bir kölelik yasası. Bu insanların çalışma saati belli
değil, bu insanların çalışma koşulları belli
değil.
Arkadaşlar, sosyal devlet bir
hizmet verirse o hizmetin
Şimdi, eğitimde özel güvenlik
alıyoruz, sağlıkta özel güvenlik alıyoruz, sporda özel
güvenlik alıyoruz, şirketleri korumak için özel güvenlik
alıyoruz. O kadar geniş bir yelpaze ki birbiriyle ilintisi,
alakası olmayan hizmetler ama biz hepsini tek tip yetiştiriyoruz, yüz
yirmi saat eğitim!
Arkadaşlar, sporda şiddeti
önlemeye kalkan bir özel güvenlik yetkilisiyle bir ilköğretim okulunda
çalışan bir özel güvenlik yetkilisinin aynı mantıkta,
aynı eğitimde, aynı sevgide, aynı saygıda
olmasını bekler misiniz? Farklı konular, o konuda özel
eğitim alması lazım. Bir eğitim kurumunda görevlendirilecek
bir özel güvenlik yetkilisinin o pedagojik eğitimi alması lazım
veya bir hastanede görev yapacak bir özel güvenlik yetkilisinin o psikolojik
eğitimi alması lazım. Siz, bir maçta görev yapan, bir
şiddete karşı olan bir güvenlikçinin, eğitim,
sağlık, diğer konularda aynı hizmeti, aynı
duyarlılığı göstermesini bekleyebilir misiniz? Bir kere,
birinci şart burada, birinci sorun burada, bu çocuklara biz yasak
savmacı bir eğitim veriyoruz maalesef.
Sayın Korkmaz belirtti;
eğitim veren de aynı şirket, Sana iş bulacağım
diyen de aynı şirket. Allah kimseyi aç bırakmasın. Bu
çocukların bazıları Çaresizlikten ben bu işi yaparım
diyor. Ümit veriyorlar, belli bir eğitim ücreti alıyorlar, Gel ben
sana iş bulacağım diyor, ama maalesef bazıları
dolandırılıyor. İş bulmuyor, iş bulunmuyor ve
beş yılda bir bu insanlar verilen sertifikaları yenilemek
zorunda. Her beş yılda bir de bin lira paraları
alınıyor.
Arkadaşlar, eğer bir sosyal
devletin beklediği insana hizmetse, ama
taşeronlaştıramazsın, elin üstünde olur. Sosyal devletin
görevi, o hizmeti veren kurumları kontrol etmektir. Ben diyorum ki,
Türkiyede özel güvenlik şirketlerini kontrol eden tek kurum var mı?
Türkiyede polisimizin sayısı 200 bin, özel güvenlik servisi veren
arkadaşlarımızın da sayısı bu rakamı geçti
arkadaşlar. Orta yerde bir boşluk var. Burada çalışanlar
taşeronlaştırılıyor, maaşlarını
alamıyorlar, kıdem tazminatlarını alamıyorlar, hiçbir
şekilde hiçbir sosyal haklarını alamıyorlar. Demin iktidar
partisi grubu adına konuşan arkadaşlarım, Özlük
hakları ve çalışma koşullarını çok iyi
belirliyoruz dediler. Ben diyorum ki; Türkiyede hangi kurumun, bir tane özel
güvenlik şirketinin, bir tane özel güvenlik
çalışanının özlük, çalışma koşulları,
diğer hak ve hukuku konusunda bilgisi varsa hakikaten özür
dileyeceğim. Ne ilgisi var, ne alakası var, kimse kontrol etmiyor. Bu
insanlar, sırf ekmek parası için asgari ücretin altında
çalıştırılıyor. Her ne kadar asgari ücretten
aşağı olamaz deniliyorsa da, bir ihaleyle çıkıyorlar.
İhaleyle çıkılan bir olayda verilen ücretlerle çalışanlara
asgari ücretin altında para veriliyor. Size soruyorum: Bir kolluk kuvveti
vatandaşın hak ve hukukunu korumak için kurulur, amacı bu ama
bir futbol takımı o statta kendi güvenlik görevlisini kendi
kiralıyorsa, o kiralayan şirketler mecbursa o futbol kulübüne, o
futbol kulübünün kiraladığı güvenlik şirketi deplasmana
gelen seyircinin hak ve hukukunu korur mu? Hayır, çünkü parayı veren
takımın, kendisini kiralayan takımın hak ve hukukunu
koruyacağım diye deplasmana gelen takımların seyircilerinin
hak ve hukukunu korumaz.
Değerli
arkadaşlar, bazı hizmetler satılamaz, bazı hizmetler sosyal
devletin görevidir. Eğer Türkiyede kolluk kuvvetinin
dışında bir emniyet gücüyle insanların geleceği,
insanların mal ve can güvenliği korunacaksa sosyal devlet aynı
Bir futbol takımı örneği verdim, o işi Futbol Federasyonu
yapar, her takıma eşit davranacak. Amaç seyirciyi koruyacak, amaç
şiddete zemin hazırlamayacak bir yapıyı
oluşturmaktır. Ama maalesef biz özel güvenlik işlerini sadece
birilerine atalım, birileri kendi kendini korusun diyor ama
karşıdaki insanın mal ve can güvenliğini düşünmüyoruz.
Bu nedenle, bu yasa bir
an önce gelmelidir, 2004 yılından beri gelecek
Ve özellikle,
çalışanlar taşeronlaşmıştır. 220 bin, 240
bin arkadaşımızın hiçbir özlük hakkı yoktur, hiçbir
şekilde bunların çalışma koşulları
Bazıları on saat çalışıyor, bazıları on iki
saat çalışıyor, bazıları haftanın her günü
çalışıyor çünkü bir kuralı, kaidesi yok. Bir
kapıcının dahi kural ve kaidesi var, bir apartman kanunu var ama
maalesef Özel Güvenlik Yasasının hiçbir yerinde kural, kaide,
çalışanların hak ve hukukunu belirten hiçbir şey olmadığı
için, tamamen birilerine sen bir şirket kur ne yaparsan yap...
Arkadaşlar, sosyal devletin görevi
bu değildir. Sosyal devletin görevi, vatandaşların can ve mal
güvenliğini temin etmektir. Burada, çalışanları
köleleştiren ama diğer insanların da hak ve hukukunu hiç korumayan
bir sistem gidiyor. Bu sistem yanlıştır. Devletin, sosyal devlet
anlayışıyla, elleri bu kurumların üstünde
olmalıdır. Belli kaide ve kuralı olmalıdır. Belli
kaide ve kuralı yoksa sistem yanlıştır,
çalışanlar köleleşmiştir.
Hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Öneri aleyhinde söz isteyen İdris
Baluken, Bingöl Milletvekili, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Milliyetçi Hareket Partisinin
vermiş olduğu grup önerisinin aleyhine söz almış
bulunmaktayım ancak konuşmamı önerinin lehine
yapacağım. Bunu belirtmek istiyorum.
Konuşmama geçmeden önce, 24 Martın Dünya Tüberküloz Günü olması
vesilesiyle birkaç hususu belirtmek istiyorum. Özellikle şu anda dünyada
önlenebilir ve tedavi edilebilir hastalıklar sıralamasında
tüberküloz 1inci sırada yer almaktadır. Ülkemiz için de çok ciddi
bir halk sağlığı sorunu olarak da maalesef tüberküloz eradikasyonu
hâlen başarılamamıştır ve tüberküloz multidrug
resistance dediğimiz çok ilaca dirençli tüberküloz formlarıyla bir
şekilde halk sağlığını tehdit edecek şekilde
devam etmektedir.
Hükûmet tarafından,
sağlık sektöründe uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Projesi
kapsamında özellikle son yıllarda göğüs hastanelerinin
kapatılması, verem savaş dispanserleriyle ilgili bir
kapatılma sürecinin sürekli gündemde tutulması tüberkülozla
mücadelede çok ciddi sıkıntılar yaratmaktadır. Biz
biliyoruz ki Dünya Sağlık Örgütünün tüberkülozla mücadelesinde
izlemiş olduğu stratejinin doğrudan gözetimli tedavi
stratejisinin en önemli ayağı Hükûmet
kararlılığıdır ve tüberkülozla mücadelede Hükûmetin
tüberkülozun eradikasyonuna yönelik bu mevcut uygulamaları gözden geçirmesi,
göğüs hastalıklarının modern, teknik cihazlarla, tıbbi
donanımlarla tekrar bir şekilde hayata geçirilmesine ve tüberküloz
hastalarını yatıracak mühendislik ve izolasyon tedbirlerinin
alınmasına yönelik birtakım tedbirleri alması
gerektiğini vurgulamak istiyorum. Aynı zamanda verem savaş
dispanserinde çalışan tüm sağlık
çalışanlarının, sağlık emekçilerinin ve yine bu
konuyla direkt olarak muhatap olan göğüs hastalıkları
uzmanlarının da mesleki risk altında bulunan personel olarak
değerlendirilmesinin moral ve motivasyon açısından tüberkülozla
savaşta önemli bir zemin hazırlayacağını ve önemli bir
başarıyı yakalayacağını buradan belirtmek
istiyorum. Bu konuyla ilgili gerek sivil
toplum örgütleri gerekse Toraks Derneği, Solunum
Araştırmaları Derneği gibi mesleki örgütlerle yakın
iş birliğinin çok önemli olduğu hususunun belirtmek istiyorum.
Şimdi öneri hakkında: Tabii
burada hatip arkadaşlarımız değindiler. Şunları
belirtmek istiyoruz: Bugün gelinen aşamada 200 binin üzerinde bir rakamdan
bahsediliyor. Özel güvenlik şirketlerinde çalışanların
rakamı 134 ülkenin ordu mensuplarını aşacak bir rakama
ulaşmış durumda. Böylesi önemli bir rakama ulaşan bir
çalışan sektörüyle ilgili hâlen bir düzenlemenin olmaması, hâlen
çalışma koşullarıyla ilgili, özlük haklarıyla ilgili
bir çerçevenin oluşturulamamış olması gerçekten çok önemli
mağduriyetleri bu çalışan kesimin önüne getirmektedir.
Bildiğimiz gibi AKPnin sürdürmüş olduğu neoliberal ekonomik
politikalar genel olarak sermaye-emek ilişkisinde sermayeden yana ve emek
sömürüsünü önceleyen birtakım uygulamaları getiriyor. Özellikle taşeronlaştırma,
güvencesiz çalıştırma, esnek çalışma ve
sendikasızlaştırmaya yönelik uygulamaların bu özel güvenlik
sektörüyle ilgili de aynı şekilde sürdürüldüğünü buradan rahatlıkla
belirtebiliriz.
Şimdi, bu özel
güvenlik şirketlerinde çalışan güvenlik elemanlarının
çalışma koşullarına baktığımız zaman,
hiçbir yasal çerçevenin, hiçbir hukuki prosedürün
olmadığını, tamamen taşeron firmanın kâr üzerine
kurulu inisiyatifine bırakıldığını görüyoruz.
Çoğu şirkette, 10 kişinin yapacağı işi 5
işçi üzerinden yaptırarak, bir şekilde
çalışanların 2 kat daha fazla çalışmasını
esas alan birtakım uygulamalar var. Çoğu özel güvenlik görevlisi,
günde on üç-on dört saat şeklinde çalışarak, asgari ücretle
hayatını idame ettirmeye çalışmakta.
Şimdi,
aslında, bu özel güvenlik görevlileriyle ilgili yapılan bir yasa var,
5188 sayılı Yasa. Ancak bu Yasada gerek çalışma süreleri
gerek çalışma ücretleri gerek özlük hakları ve gerekse
sağlıkla ilgili haklar açısından önemli hiçbir düzenlemenin
olmadığını görüyoruz. Bu güvenlik görevlisi
arkadaşlarımızın çoğunun, yaşamış
olduğu problemlerden dolayı özellikle çok ciddi psikososyal
rahatsızlıklarla karşı karşıya olduğunu,
kronik yorgunluk sendromu gibi rahatsızlıklarla sıkça
karşılaştıklarını, çalışma
koşullarından ve kullanmış oldukları teknik
cihazlardan kaynaklı sürekli radyasyona maruz kalma ve açık havadaki
elverişsiz koşullara da maruz kalmanın getirdiği organik
birtakım hastalıklarla sürekli maruziyet içerisinde bulunmanın
söz konusu olduğunu buradan belirtebiliriz.
Bu
arkadaşlarımızın bize özellikle söylemiş olduğu
hususları, dört beş yıldır sürekli olarak
gündemleştirmek istedikleri, bu çalışma
koşullarının düzeltilmesi, asgari ücretin en az 2 katı
şeklinde bir düzenlemenin yapılması, sağlık
hakkıyla ilgili diğer güvenlik güçlerine tanınan hakların
bir şekilde bu arkadaşlara, bu çalışan emekçilere tanınması
yönündeki taleplerini buradan Genel Kurulla ben paylaşmak istiyorum.
Çoğu yerde, sertifikası
olmayan, kimliği olmayan personelin, bir kıyafet giydirilerek özel güvenlik
elemanı şeklinde
çalıştırıldığını da biliyoruz.
Aslında belirttiğimiz husus son derece önemli bir husus. Toplumun ve
halkın güvenliğiyle ilgili bir hususta eğitim veren
kurumların, genellikle emekli asker ve polisler üzerinden, tekçi bir
yaklaşımla, halkı bir şekilde tek bir bakış
açısıyla gören bir yaklaşımla, bugüne kadar kendi meslek
hayatını icra etmiş birtakım merkezlere devredilmesini
doğru bulmuyoruz. Bu eğitim merkezleriyle ilgili psikolojik,
sosyolojik birtakım rehabilitasyon programlarının olması ve
özel güvenlik elemanlarının toplum içerisine girerken mutlaka bu
bahsetmiş olduğumuz eğitim programlarıyla ilgili önemli bir
müfredatı almaları gerektiğinin önemini buradan belirtmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün bu
sektörde çalışan arkadaşlarımızın, emekçilerin
çoğu, aslında, yeri geldiğinde, görevli olan, 657ye tabi olan
polis ve askerlerden bile daha fazla mesai harcıyorlar. Ancak, özlük
haklarına geldiğimiz zaman, işten çıkarılma, iş
güvencesiyle ilgili düzenlemelerden tutalım da olası bir zarar
karşısında, olası bir darp karşısında veya
hayatı tehdit edecek bir müdahale karşısında tazminat
hakkının yokluğuna kadar çok geniş yelpazede özetleyebileceğimiz
bir mağduriyet silsilesiyle karşı karşıyalar. Bu
nedenle, özellikle bu sektörde çalışan emekçilerin gerek
çalışma süreleriyle ilgili gerek çalışma ücretleriyle
ilgili gerek mesleki maruziyet sırasında ortaya çıkabilecek
birtakım hasarların tazminatlarıyla ilgili birtakım
düzenlemelerin yapılması artık bir zorunluluk hâline
gelmiştir.
Yine, örgütlenme özgürlüğü
anlamında bu çalışanların, bu emekçilerin sendikal
örgütlenme hakkının mutlaka tanınması gerekiyor. Bütün
sistemin taşeron firmaların, ihaleyi alan firmaların kâr sistemi
üzerinden gitmesinin bir şekilde artık düzenlenmesi zorunlu bir
ihtiyaç olarak önümüzde durmaktadır. Burada, özel güvenlikçilerin
kıyafet teminiyle ilgili uygulamalarından tutalım da
hayatın pek çok alanında yaşamış oldukları ciddi
rahatsızlıkların psikososyal boyutuyla topluma
yansıdığı, halka yansıdığı pek çok
tabloyla sürekli karşı karşıya kalıyoruz. Bu nedenle,
özellikle insan onuruna yaraşır bir ücret, çalışma
saatlerinin sekiz saati geçmeyecek şekilde düzenlenmesi, vardiya
sisteminin uygulamalarının taşeron firmanın insafına
bırakılmaması ve eğitim süreçleriyle ilgili genel, toplumun
sosyolojik dokusuna hâkim olan rehabilitasyon programlarını içerecek
şekilde bir müfredatla desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bu konudaki mağduriyetin,
özellikle ailelerle birlikte düşündüğümüzde, milyonlarca insanı
ilgilendirdiğini buradan belirtmek istiyorum. Bu nedenle bu
araştırma önergesinin dikkate alınmasını ve bu
mağduriyetlerin düzeltilmesine yönelik Meclisin ve milletvekili
arkadaşlarımızın duyarlılık göstermesini temenni
ediyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Toptaş, buyurun.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
İki gündür Sandıklı
kaplıcalarının
(Mikrofon Başkan tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Toptaş,
lütfen, konuyla ilgili söyleyeceksiniz.
Teşekkür ediyorum.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, çok önemli bu.
BAŞKAN Lütfen
Sayın Bulut
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
özel güvenlik şirketlerinin yabancı şirketler tarafından
satın alınmasının ülke güvenliği açısından
sorun teşkil edebileceğine ilişkin açıklaması
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir)
Sayın Başkanım, özel güvenlik şirketlerinin, Türkiyede
olan şirketlerin Avrupadan daha çok olduğu ifade edildi. Evet,
doğru, Türklerin kurmuş olduğu bu şirketleri yabancı
şirketler para vererek satın aldılar. Ankara Ticaret Odası,
İstanbul Ticaret Odası, TOBB, hatta AKP Genel Merkezi dahi DAK
Güvenlik Şirketi tarafından korunurken daha sonra Securitas isimli
yabancı şirkete satıldı. Bu şirketlere, gümrükler,
limanlar gibi hudutlarımızı bir noktada bunlara
bırakmış durumdayız. Ülkenin güvenliği
açısından buna mutlaka dikkat edilmesi gerekmektedir. 17 milyon
liraya kurulan şirketi 170, 180, 200 milyon dolar vererek satın alan
bu şirketler niçin buraları satın almaktadırlar? Bizim
hafızamıza, gizli kaynaklarımıza, bilgi
kaynaklarımıza erişmek için girdikleri gerçeğine herkesin
dikkatini çekmek istiyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Toptaş.
3.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet
Toptaşın, Sandıklı kaplıcalarından sıcak su
sirkülasyonunu sağlayan elektriğin kesik olmasından dolayı
halkın mağdur olduğuna ilişkin açıklaması
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, iki gündür Sandıklı kaplıcalarından
sıcak su sirkülasyonunu sağlayan elektrik kesilmiştir. 10 bin
konut, hastane dâhil, şu anda ısınamamaktadır.
Sandıklı Belediyesi MHPye ait bir belediye olduğu için özel
olarak bu işlemin yapıldığını düşünüyoruz.
Eksi 31 derece soğuk varken de gene aynı işlem uygulandı ve
halk perişan edildi. Hiçbir kapıyı açamadık, hiçbir yere
ulaşamadık. Dolayısıyla, şu anda Sandıklı
halkı perişan durumdadır. İlgilileri göreve çağırıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Toptaş.
Evet, öneriyi oylarınıza
sunacağım
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi var, onu
yerine getireceğim.
Sayın İnce, Sayın
Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Çıray, Sayın Çam,
Sayın Özkan, Sayın Atıcı, Sayın Ören, Sayın Genç,
Sayın Toptaş, Sayın Kuşoğlu, Sayın Ekinci,
Sayın Kurt, Sayın Dibek, Sayın Acar, Sayın Köktürk,
Sayın Kulkuloğlu, Sayın Işık, Sayın Yüceer,
Sayın Serter.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
2.- Özel güvenlik görevlilerinin özlük hakları,
sağlık problemleri ve diğer sorunlarının
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 28/3/2012 Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi kabul edilmemiştir.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
3.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve arkadaşlarının Mersin Akkuyuda
kurulması planlanan nükleer güç santralinin bölgeye ve insan
sağlığına zararlarının araştırılması
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 28/3/2012 Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
Sayı:197 28.03.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun, 28.03.2012
Çarşamba günü (Bugün) yaptığı toplantısında,
siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı ve arkadaşları tarafından, 21.03.2012 tarihinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Mersin Akkuyuda
kurulması planlanan Nükleer Güç Santralinin bölgeye ve insan
sağlığına zararlarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin, (323 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 28.03.2012
Çarşamba günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Öneri lehinde söz isteyen
Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Mersinin
cennet Akkuyu bölgesini cehenneme çevirmek üzere kurulması planlanan
nükleer güç santralinin bölgeye ve insan sağlığına
zararlarının araştırılması, çözüm yollarının
bulunması ve oluşabilecek tehlikeleri önceden belirleyerek
politikaların oluşturulması amacıyla Meclis
araştırması açılması teklifimizle ilgili olarak söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
konudaki konuşmama başlamadan önce, Osmaniye Cezaevinde yaşanan
insanlık dışı uygulamalar yüzünden başlatılan
açlık grevinin bugün otuz beşinci günü -yanlış
duymadınız, otuz beşinci günü- olduğunu
hatırlatıyorum. Bu açlık grevindeki insanların her gün daha
da kötüye gittiğini bilgilerinize sunuyorum. Adalet Bakanına da
hatırlatmak istiyorum. Her gün bize ulaşan bilgiler, bu
insanların durumlarının giderek kötüye gittiği yönünde. Çok
küçük önlemlerle bu ölümlerin önlenebileceğini raporumuzda bildirdik.
Burada da huzurlarınızda sizlere de iletiyorum. Herhangi bir ölüm
durumunda, bu ölümden, sadece Cezaevi Müdürü değil, artık Adalet
Bakanı ve Başbakan da sorumludur; çünkü artık haberleri var.
Bakın, bugün cezaevini
konuşuyoruz, Adalet Bakanı yok. Sağlık konularını
konuşuyoruz, Sağlık Bakanı yok. Enerji konusunu
konuşmaya başladık, Enerji Bakanı yok. Bir iki tane bakan
gelmiş, onlar da az önce geldiler, kendi aralarında
konuşuyorlar, Meclisten haberleri yok. İşte, AKPnin gerçek yüzü
bu! İşte, sizin olaylara bakışınız bu! Bunu
lütfen ciddiye alın.
SUAT ÖNAL (Osmaniye) Millet
değerlendiriyor bunu, merak etme!
AYTUĞ ATICI (Devamla)
Değerli milletvekilleri, şimdi gelelim Mersinde ölüm kusacak olan
Akkuyu Nükleer Santraline. Çernobilde, Three Miles Islandda ve
Fukuşimada nükleer santrallerde meydana gelen kazalar ve ortaya
çıkan felaket bir kez daha gözleri nükleer güç santrallerine
çevirmiştir. Bakın, Çernobil kazasında Dünya Sağlık
Örgütü ne diyor: 9 bin kişi öldü Çernobil kazasında. Bu önemli mi
sizin için bilmiyorum. 350 bin kişi de bölgeden tahliye edildi. diyor.
Bunlar da kanser olmayı bekliyorlar. Aynı olayı Akkuyuya
getiriyorsunuz, haberiniz olsun. Bakın, daha yeni, Fukuşima
kazasında kaç kişinin öldüğü belli değil, kaç kişinin
kanser olacağı belli değil. Aynı olayı, tuttunuz,
Akkuyunun bağrına getiriyorsunuz. Bakın, burada yaşanacak
olan felaket sadece Akkuyuyla Mersini ilgilendirmiyor. Tıpkı
Çernobilde olduğu gibi, bu nükleer sızıntı, rüzgârla
250-300 kilometrelik alana yayılacak. Bundan da haberinizin olması
gerekiyor.
Bakın, Japonya, Fukuşimadan
sonra, elini nükleerden çekmeye hazırlanıyor. 54 tane nükleer santral
kurdu. Bakın, siz daha 1 tane kurmaya çalışıyorsunuz,
kendinizi bir şey zannediyorsunuz. Japonya tam 54 tane kurdu, 53ünü
kapattı, 1ini de yakında kapatacak. Siz, kalkmışsınız,
bundan ders almadan, Akkuyuya böyle bir enerji santrali kurmaya
çalışıyorsunuz. Akıllı insanlar geçmişteki
tecrübelerden ders alır, daha akıllı olanlar
başkalarının tecrübelerinden ders alır. Onun için, sizi
-hepinizin akıllı olduğunu biliyorum- bu tecrübelerden ders
almaya davet ediyorum. Biz Japonyadan daha akıllı değiliz.
Hepiniz içinizden geçiriyorsunuz
şimdi: Enerjiye çok ihtiyaç var, 2030da ne olacak? Çok
haklısınız. Enerjiye ihtiyaç var, bu inkâr edilmez fakat
enerjinin nükleer yollardan elde edilmesi sizin sandığınız
kadar ucuz değil.
Bakın, değerli
milletvekilleri, bedeli ne olursa olsun nükleer enerji elde etmeye
çalışmak akılla bağdaşmaz. Nükleer santrallerin
yatırımları çok pahalıdır, dikkatle inceleyin,
işletim maliyetleri pahalıdır, söküm maliyetleri çok
pahalıdır. Teknolojik olarak tamamen dışa
bağlıyız.
Değerli arkadaşlar, biz
nükleer santral kuracak teknolojiye sahip değiliz. Bunu Atom Enerjisi de,
herkes de itiraf etti.
MURAT YILDIRIM (Çorum) Ne yapalım, kurmayalım
mı?
AYTUĞ ATICI (Devamla) Şimdi kalkmış
diyorsun ki: Ne yapalım, kurmayalım mı? Kurmayacaksın
santral kardeşim.
MURAT YILDIRIM (Çorum) Tezek mi yakalım?
AYTUĞ ATICI (Devamla) Tezek yakacaksın
gerekiyorsa. Sana da o yakışır zaten, sana da tezek yakmak yakışır.
Nükleer atık yakacağına, tezek yak, tezek. Tezeğin
dumanı gider, nükleer atığın dumanı senin yedi
sülalenin DNAlarını kırar, yedi sülalende kanser ortaya
çıkar. Sen bunları biliyor musun?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
AYTUĞ ATICI (Devamla) Teknolojimiz yok, bunu bütün
Atom Enerjisi çalışanları söylüyor. Nükleer santrali kuracak da,
işletecek de teknolojiye sahip değiliz. Tamamen dışa
bağlıyız yani Rusların iki dudağı arasında
bütün geleceğimiz. Atık sorununu tüm dünya çözemedi, yalnız Türkiye
değil. Amerika çözmeye çalıştı, 11 milyar dolar
harcadı Yucca Dağına, sonra anladı ki bu iş
olmayacak, 11 milyarı da gömdü, nükleer atıkları da başka
ülkelere göndermeye çalışıyor. Bundan da haberiniz vardır
eminim.
Değerli arkadaşlar, Bedeli ne olursa olsun
nükleer enerji elde ederim. demek akıllılık değildir.
Çünkü nükleer santraller ekolojik dengeyi bozarlar, Çevreci ruhu olan insanlar
bunu çok iyi bilirler. Olası bir kaza durumunda çok sayıda insan
ölür, tıpkı Çernobilde olduğu gibi, tıpkı başka
yerlerde olduğu gibi, çok daha fazla sayıda insan da kanser olur.
İçinizde bilim insanları var, benim ne demek istediğimi çok iyi
anlıyorlar. Bana oradan sataşarak bir şey
yapamazsınız. Ne olur, çıkın, kuliste aranızda
konuşun bu bilim insanlarıyla, sorun bakalım buradaki nükleer
sızıntı DNAyı kırar mı, kırmaz mı?
İnsanda kanseri
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Önerini söyle.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Önerimi söyleyeceğim,
söyleyeceğim, biraz sabırlı olun. Daha önce de söyledim,
şimdi de söyleyeceğim. Biz boş konuşmayız,
çıktık mı önerilerle konuşuruz.
O yüzden, bu DNA kırılmaları nesilden
nesile kanseri geçirir, böylece sizin çocuklarınız,
torunlarınız da kanser olur.
Bakın, değerli
arkadaşlar, çok yeni bir çalışma yayınlandı. Bu
çalışmada diyor ki: Nükleer kaza olmasa bile, herhangi bir
işletim hatası olmasa bile bir nükleer santralin çevresinde lösemi,
yani kan kanseri riski tam 2 kat artar. E, elimizde bu bilimsel veri varken
kalkıp da Mersine bir nükleer santral kurmak akıl kârı mı,
değil mi? Bunu kendi kendinize bir sorun.
Bakın, burada tarım da kötü
etkilenecek, turizm de kötü etkilenecek. Nükleer santrali soğutmak için su
kullanacaksınız, deniz suyunu alacaksınız, tonlarca suyu
alacaksınız, deniz suyu sıcaklığı 2 ila 6 derece
artacak. Burada balık da yaşamaz, hiçbir deniz ürünü de burada
yaşamayacaktır. O yüzden, bunu gören akıllı ülkeler,
artık yenilenebilir enerjiye doğru geçtiler.
Bakın, Mersinliler Mersine sahip
çıkacaklar. Yarın yüklenici firma gidecek, orada ÇED
toplantısı yapacak. Mustafa Kemal Atatürkün dediği gibi,
Mersinliler Mersine sahip çıkacaklar; gidecekler orada bu ÇED raporu
yalanlarıyla halkı kandırmaya çalışan, onlara iş
vadeden, yalan söyleyen, Para kazanacaksınız. diyen, Ticaret
artacak. diyen insanların suratının ortasına şamarı
indirecekler. Ben, yarın bütün Mersinlilerin bu
duyarlılığı göstereceklerine inanıyorum.
Değerli arkadaşlar,
şimdi gelelim yavaş yavaş önerilerimize. Ha, önerilere geçmeden
önce, bakın, Sayın Başbakan ne diyor Seulde nükleer zirvede:
Güvenilir, maliyeti düşük, çevreye duyarlı nükleer enerjiden istifade
edecekmiş. Hani bir televizyon programı vardı, Ba ba ba ba
diyordu. Yahu bu akıl kârı mı? Laf güzel, laf iyi de içi
boş, içi boş. Vermişler eline bir kâğıt, orada okuyor.
Japonya, zekâsı bizden çok mu daha geri de bir sürü santralini, 54 tane
santralin 53ünü kapattı, bunları bilmiyor muydu? Hazret
konuşmaya devam ediyor, diyor ki: En yüksek emniyet ve güvenlik
standartları sağlayacağız. Ya, Allah aşkına,
Amerika sağlayamadı, Japonya sağlayamadı, Rusya
sağlayamadı; hiçbir nükleer teknoloji bilgimiz yok, hiçbir nükleer
santral tecrübemiz yok, biz mi sağlayacağız?
Sağlayamayacaksın Sayın Başbakan,
sağlayamayacaksın. Bu iş Meclis komisyonu basmaya benzemez, bu
iş külhanbeylikle çözülmez, bu iş bilimsel verilere dayanılarak
yapılır.
Peki, enerjimizi nasıl elde
edeceğiz, son otuz saniyemde de onu söyleyeyim size. Bakın, 2020
yılında enerji ihtiyacımız 418 terawatt saat. Bakın,
sadece ve sadece güneş enerjisinden 380 terawatt saat elde ediyoruz.
Bakın, size bir hesap
yapıyorum: Hidroelektrikten 100 terawatt saat; yerli linyitten 100
terawatt saat; rüzgârdan 120 terawatt saat; güneşten 380 terawatt saat; biyogazdan
-tezekten yani Sayın Milletvekili, senin dediğin gibi- 35 terawatt
saat; jeotermalden 16 terawatt saat; enerji verimliliğinden 54 terawatt
saat; rehabilitasyondan 19 terawatt saat;
toplayın, 824 milyar terawatt saat, bugünkünün 4 katı, 2020
talebinin ise 2 katı. Siz kalkmışsınız bana nükleer
santral kuruyorsunuz. Bunun vebalini taşıyamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYTUĞ ATICI (Devamla) Öte
tarafta bunun hesabını vereceksiniz. Tabii, inanıyorlarsa, o da
ayrı bir konu. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Atıcı.
Önerinin aleyhinde söz isteyen Ali Öz,
Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Öz. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; nükleer santralin Mersinde Akkuyu bölgesinde bölgeye ve insan
sağlığına etkisini araştırmak için Cumhuriyet
Halk Partisinin vermiş olduğu önergeyle ilgili olarak Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Şimdi, nükleer enerji, başta
Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri
ve İskandinav ülkelerinin bazılarında, Bulgaristan, Rusya,
Ermenistan olmak üzere birçok ülkenin vazgeçilmez bir enerji
kaynağıdır. Nükleer enerjinin üretimiyle alakalı sonuçta
radyasyon ortaya çıkmaktadır. Yapılan araştırmalarda,
nükleer enerjinin bizatihi kendisi olmasa bile, nükleer atıkların
kanser oluşturma riskini ciddi derecede
artırdığını bilim adamları ve tıp
dünyası çok iyi bilmektedir. Benden önceki konuşmacı
arkadaşımızın da bahsettiği gibi, özellikle bazı
kanserlerde ciddi artışlar olduğunu hepimiz biliyoruz.
Bunların başında ilik kanseri, lösemi dediğimiz kanserde
2 kat, meme kanserinde normal görülen popülasyona göre 3-5 kat daha fazla
oranda, tiroit kanserlerinde yüzde 200 oranında daha fazla, aynı
zamanda, toplumda konjenital (doğumsal) anomali dediğimiz
anomalileri de gerçek manada arttırıcı bir etkisi olduğunu
bilmekteyiz.
Tabii ki nükleer santralden, nükleer
enerjiden bahsederken, nükleer teknolojinin direkt olarak
karşısında olmak değil kastımız ama özellikle
Mersin Akkuyuda kurulması planlanan bu santral için, bölgenin, özellikle
ilin kendi coğrafi durumu göz önünde bulundurulduğu zaman, gerek
tarım gerekse turizm anlamında son derece uygun bir kent olduğu,
uygun bir yer olduğu gerçeğini unutmamak lazım.
Değerli milletvekilleri,
gerçekten, Mersinin Akkuyu denilen bölgesi ve bu santral oraya kurulduğu
zaman, etrafında, içerisine alacağı, etkisi altına
alacağı bölgeyi düşündüğümüzde, o bölgede
seracılığın, hayvancılığın,
tarımın ciddi manada zarar göreceği, bu gerçekle bugünden o
bölgedeki insanların bölgeyi hızlı bir şekilde
boşalttığı gerçeğini hiçbirimizin göz ardı etmeye
hakkı yoktur.
Gerçekten, oraya gelen kurumlar, bu
teknolojideki gelişmelerle beraber, bölgeyi radyasyon cennetine çevirme
adına, bölgedeki insanlara yeni istihdam kapısı
açacağını halka vadetmekte ve bununla insanları
oyalamaktadır.
Tabii ki dünyadaki gelişen
olaylara baktığımız zaman, özellikle son yıllarda
Kanadada, Fransada, Avusturyada, İspanyada, Filipinlerde, Brezilyada
ve daha çoğu ülkede bu nükleer teknoloji araştırma ve
çalışmalarının durdurulduğunu, ertelendiği
gerçeğini hepimizin kabul etmesi gerekmektedir.
Tabii ki nükleer enerjiden vazgeçip
Nükleer enerjiyi kesinlikle bertaraf edelim. derken enerjinin ülke için
gerçekten ciddi manada bir ihtiyaç olduğu gerçeğini göz ardı
etmemeliyiz. Nükleer enerji dışında, toplumda enerji elde
edebileceğimiz, doğadan enerji elde edebileceğimiz başka
yolları mutlaka göz ardı etmeden, güneş enerjisinden, rüzgâr
enerjisinden, hidrojen enerjisinden, organik atıklardan elde edilecek
enerjilere ve enerjiyi verimli ve etkin kullanmak için yapılacak olan
yatırımlara daha fazla ağırlık verilmesi
gerektiğine inanıyoruz.
Nükleer lobilerin, daralan pazarlara
yer açmak ve atıklarına depo bulmak ihtiyacından kaynaklı,
ülkemizde nükleer santral kurma girişimleri son zamanlarda
hızlanmıştır. Bugünlerde yeniden gündeme gelen nükleer
santral kurma hazırlıkları Ülkemizin enerji ihtiyacından
kaynaklı tartışmalar olarak ifade edilse de dünyada işsiz
kalan nükleer lobilerinin kâr hırsı, ülkemizde nükleer santralleri
siyasal bir tercih olarak bizlere dayatmaktadır.
Nükleer enerji, özellikle, pahalı
bir enerjidir ve tamamen de dışa bağımlıdır.
Nükleer enerjinin -Çernobildeki kazayı da düşünürsek- tehlikesi çok
fazla. Bu nedenle, güvenliğinin sağlanması için yapılan
harcamalar santral kurma maliyetini bile katlamaktadır.
Nükleer santralin teknolojisi, ham
maddesi ve çalışacak tüm personeli dış ülkeden
sağlanacaktır. Yatırım, üretim, işletim ve söküm
maliyetleri çok pahalıdır. Örneğin, kilovatsaat başına
elektrik üretim maliyetleri hidrolik santrallerde 0,05 sent, kömür
santrallerinde 2,5-3 sent, doğal gaz santrallerinde 4 sent, nükleer
enerjinin kilovat başına ortalama maliyeti ise 7,2 senttir. Bu 7,2
sentin içerisinde radyoaktif atıkların izolasyonu, ömrünü tamamlayan
reaktörlerin söküm maliyetleri yer almamaktadır.
Hükûmetin Rusyayla Akkuyuda nükleer
santral yapımı ve işletimi sözleşmesi gereği,
Akkuyuda kurulması planlanan nükleer santralin tüm teknolojisi ve ham maddesi
Rusya tarafından sağlanacaktır.
Ayrıca Rusya, bu santralde bize
ürettirdiği elektriği, on beş yıl alım garantili,
kilovat başına -KDV hariç- 12,35 sente satacaktır. Ülkemizin hiç
nükleer santrallere ihtiyacı yokken, bu projeyle, Türkiye, Rusyaya on
beş yılda yaklaşık 71 milyar dolar maliyet ödeyecektir.
Nükleer santrale sahip olunmakla
nükleer teknolojiye veya nükleer silahlara sahip olunmaz. Nükleer lobileri,
Çernobil kazasından sonra daralan pazarlarını genişletmek
için, gelişmiş ülkelerin, nükleer silah adı altında,
ellerinde kalan eski teknolojilerini satma gayreti içerisindedirler.
Çernobildeki faciayı hepimiz
biliyoruz. Aradan yirmi dört yıl geçmiş olmasına rağmen
hâlâ bölgede radyasyonun yayıldığını, nükleer
atıkların yaydıkları yüksek dozdaki radyoaktif
ışınlarıyla insan hayatı için ciddi tehdit
oluşturduğu gerçeğini unutmamalıyız.
Bu nedenle, nükleer
atıkların, binlerce yıl boyunca, tüm canlılara
ulaşamayacak şekilde saklanması gerekiyor. Nükleer santraller
yaklaşık elli yıldır faaliyet göstermesine rağmen,
ancak, bugüne kadar kimse nükleer atıkların nasıl ve nerede
nihai olarak saklanabileceğini bilmiyor. Bu atıkların güvenilir
bir şekilde bertaraf edilmesi için dünya çapında bulunmuş tek
bir yöntem bile yoktur. Doğada nükleer santrallerle meydana gelecek olan
değişiklikler özellikle Akkuyu bölgesinde çileği, muzu, bölge
tarımını gerçekten ciddi manada etkileyecek ve zarara
uğratacaktır.
İnanın, bu yüce Parlamento
çatısı altında bulunan milletvekillerinin, yaz tatillerinde
geçmek için fırsatını buldukları o koyu bir görseler, ben
samimiyetle inanıyorum ki bu santralin buraya yapılmasına
nasıl izin verildiğine dair kendi kendilerini ciddi manada
sorgularlar.
Tabii ki bu nükleer santralin bir
diğer zararlı etkisi de denizin ekolojik yapısındaki
değişiklikle karşımıza çıkacak. Orada
yaşayan, belki de Akdeniz Bölgesinde Mersinden Antalyaya kadar olan, bu
geçiş, ara deniz bölgesinde, değeri en yüksek olan
balıkların bulunduğu bu bölgede bu nükleerden çıkacak olan
gaz atıklarının sayesinde ve nükleer sayesinde
ısınacak olan deniz suyu münasebetiyle belki de balıkların
çoğu artık orada yaşamaz hâle gelecek. Yani biz Ankaradaki bir
yakınımız, hemşehrimiz Kaya lagosu getir. derse bundan
sonra herhâlde getiremeyecek duruma geleceğiz.
Nükleer santrallerin bu kadar
zararlı etkileri varken, nükleer santrallerin kurulmasıyla ilgili
karar verirken yeniden çok daha dikkatli olmak, bu konuyu yeniden detaylı
bir şekilde araştırmanın gerekliliğine inanıyoruz.
Kanserojen ağır metaller, zehirli kimyasallar ve radyasyon sadece
Akkuyu bölgesini bölge olarak etkilemeyecek, aynı zamanda yöredeki
rüzgârın hızına göre bölgeye yakın olan, hemen
yakınlarında bulunan beldeleri de etkileyecektir. Bu şartlarda
nükleer santralin kurulmuş olduğu yerde bölgenin en büyük hayat
kaynaklarından birisi olan tarım, bitme noktasına gelecektir.
Hayvancılık bitecektir, balıkçılık bitecektir.
Mersini bir turizm cenneti hâline getireceğiz. diye her seçim öncesi
özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin bölgeden aday
olanlarının vermiş olduğu en önemli şey budur. Mersin
gerçekte Akdenizde ciddi bir turizm potansiyeline sahiptir ve mutlaka bu
harekete geçirilecektir, Antalyayla rekabet edebilecek düzeye getirilecektir.
denmiş olmasına rağmen, eğer bu nükleer santral Akkuyuda
yerleştirilecek olursa ve tamamen önlem alınmazsa, Mersine
istediğiniz turizm yatırımını yapmak için halka söz de
vermiş olsanız, burada denize girecek ne bir turist
bulacaksınız ne de bir yerli burayı güvenli bir liman olarak
kendisine seçecektir. Buralarda yetişen çileği, domatesi,
narenciyeyi, biberi, salatalığı, muzu bundan sonra hiç kimse
belki de satın bile almayacaktır.
Nükleer santrallere
karşıtlığımızın dışında yani
bu nükleer enerji elde edilmesiyle alakalı olarak Türkiyede gerçek manada
enerjinin hangi yollarla, hangi yöntemlerle elde edilmesini doğru analiz
edip özellikle enerjide boşa harcamaları,
kayıplarımızı göz önünde bulundurursak, belki de ülkemizin
gerçek manada bu nükleer santrallere enerji kapsamında ihtiyacı
olmadığı gerçeğiyle karşı
karşıyayız. Yani bu nükleer santralleri illa
yapacağız diye
Ülkemizde kayıp kaçak elektrik
oranını yüzde 5lere indirebilsek, başka alanlarda halkı
bilinçlendirip enerjiyi boşa tüketmelerine mâni olacak bir durumu
yaratabilsek, belki de bu kadar nükleer enerji sevdalısı
olmayacağız diyor, özellikle bu konunun çok hassas olduğu ve
bölgeyi yakinen ilgilendireceği gerçeğini yüce Parlamentoda sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Öz.
Önerinin lehinde söz isteyen Ertuğrul Kürkcü, Mersin
Milletvekili.
Buyurun Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Merhaba
sevgili arkadaşlar, Sayın Başkan; benden önce konuşan 2
Mersinli hekim arkadaşıma çok teşekkür ediyorum. Onların
söylediklerini tekrar etmemek için başka yönlere değinmek istiyorum.
Onlar gibi ve açıkça, ne Mersinde ne Türkiyenin başka herhangi bir
yerinde bir nükleer enerji santrali yapılmasını istemiyorum,
karşıyım, karşıyız. Halk olarak, toplumun büyük
çoğunluğu olarak, bir avuç sermayedar, bir avuç kâr
hırsıyla çırpınan
kapitalist dışında bunu isteyen, bundan fayda uman kimse yok. Aa
var, bir kişi var, onu biliyorum, bu, bizim Başbakan. 2030da yüzde
10unu nükleer enerjiden karşılayacakmış Türkiye
ihtiyacının ve bu, tabii, aslında çok kolay bir
teknolojiymiş. Yani evimize koyduğumuz aygaz tüpü ne kadar risk
oluşturuyorsa nükleer enerji santralleri de o kadar
oluşturuyormuş.
Tabii, bu, bence sadece bir cehalet
değil, halkı cahil kabul ederek, cahilin seviyesine inerek ona
nükleer enerji ihalelerini kabul ettirmek için bulunmuş bir tekerlemeden
ibaret, yoksa risk değerlendirmelerini herkes gibi bir
başbakanın da okumuş olması beklenir. Ancak
Başbakanı ve diğerlerini nükleer enerji konusunda böylesine
hırslı kılan şey, sadece nükleer enerjiyle enerji
açığını kapatma değil, aslında bu, kuyu dibindeki
kurbağanın şişinmesi gibi büyük devlet, bölge devleti
olma iddialarının bir parçası olarak nükleer bomba yapım
imkânlarını el altında bulundurmak ihtiyacından
kaynaklanmaktadır. Hiç kimseye söylenmeyen, hiçbir zaman etrafında
konuşulmayan, herkesin bildiği sır budur.
Şimdi, bu, genel mesele ama hemen
önümüzde bir mesele daha var. Ben hem Mersin milletvekillerini hem bütün
milletvekillerimizi hem de Mersin halkını 29 Mart 2012 tarihinde
Mersin ilinde Mersin Valiliği Çevre ve Şehircilik İl
Müdürlüğü Başkanlığında düzenlenecek olan Halkın
Katılımı Toplantısına katılarak Akkuyu Nükleer
Güç Santrali Projesinin ÇED sürecine onay verilmesine karşı
çıkmaya, aktif olarak karşı çıkmaya vakti, imkânı olan
herkesin burada toplanarak bu ÇED elverişliliği raporunu, bunu yapan,
satın alınmış olan bu Çevre Mühendisliği
Şirketinin yüzüne çarpmasını istiyorum. Bu Çevre
Mühendisliği Şirketi aslında kesyapıştır yöntemiyle
bugüne kadar HESler için, Fatsadaki HES için, Gerze Termik Santrali için,
Ovacık altın madeni için ÇED raporları hazırladı. Bu
raporların hepsi Danıştay kararlarıyla geri iade edildi.
Şimdi, bu Akkuyuda aynısı gerçekleşecek. O yüzden bütün
herkesi bu konuda çok duyarlı olmaya davet ediyorum.
Şimdi, sevgili arkadaşlar,
benden önce konuşan arkadaşlar da açıkça söylediler. Türkiyenin
görünür enerji talebi yakın gelecekte yüzde 10 artış
gerektiriyor. Türkiyenin kaçak ve kayıptan yitirdiği, üretilmiş
fakat tüketime arz edilememiş elektrik enerjisi miktarı da toplam
üretimin yüzde 15i civarında. Elektrik Mühendisleri Odası
yıllardır bu konuyu anlatır durur. Nitekim Elektrik Mühendisleri
Odası, diğer çevre mücadelesi yürüten kuruluşlar, ekolojistler,
çevre hakkı için mücadele eden köylüler, geçmişte Başbakan
Bülent Eceviti nükleer enerjinin gereksizliği konusuna ikna
etmişlerdi. O zamanki koalisyon hükûmeti, nükleer enerji
planlarını gündemden kaldırdı çünkü hem halkın hem
bilim insanlarının bu konudaki önerilerini kale aldı. Daha sonra
bu önerileri destekleyecek çok fazla şey oldu. Çernobildeki kazayı
Fukuşimadaki kaza izledi ve şimdi, dünyanın bütün endüstriyel
bakımdan gelişmiş olan ülkeleri nükleer enerji santrallerini
birer birer devreden çıkartıyorlar ama nükleer enerji
yatırımı yapan şirketler kendilerine pazar aramaya devam
ediyorlar. Dolayısıyla etkin ve güçlü çevre mücadelelerinin
olduğu, hükûmetlerin halk baskısı altında yeni enerji
kaynaklarına yöneldiği ülkelerde kendilerine pazar bulamayan bu
kuruluşlar, Türkiyede ve benzeri ülkelerde, orta
gelişmişlikteki ülkelerde, yani G-20 diye anılan ülkelerde
kendilerine pazar arıyorlar ve hırslı büyüme planları
içerisinde olan, bu hırslı büyümenin meyvesini kısa vadede almak
isteyen ve iktidarlarını görkemli ekonomik başarılarla
taçlandırmak hırsı içerisinde olan hükûmetlere bu
planlarını satıyorlar. Rusya Türkiye'ye bu planını
satabilmiştir bu koşullar altında fakat dikkatle baktığımız
zaman bu plana, aslında Türkiye'nin öngörülen ihtiyacından da daha
fazlası için Akkuyuda yatırım yapılacaktır, 1
değil, 4 reaktör bulunacaktır. Peki, ne olacaktır? Bunun
fazlası bir enerji arzı olarak bölge ülkelerine satılmak
istenecektir. Ne pahasına? Aytuğ Atıcı
Arkadaşımızın, diğer hekim
arkadaşımızın açıkça söyledikleri gibi, Türkiye'deki
halkın ve bölge ülkelerinin halklarının
sağlıkları, gelecekleri, sağlıklı bir çevrede
yaşama imkânlarının ortadan kaldırılması
pahasına; bu kadar büyük bir kumar oynamaya kimsenin hakkı yok.
O nedenle ben, giderek artan çevre duyarlılığını
besleyecek, etkileyecek ve Türkiye'yi yeni enerji kaynaklarına yönelmek
bakımından yaratıcı yollar bulmak için özendirecek bir
teklif olarak görüyorum bu teklifi. Başbakanın pazarlamasını
yaptığı, Adalet ve Kalkınma Partisinin, Enerji
Bakanının bunu risksiz bir yol olarak bize tanıtmaya
çalıştığı, 2nci, 3üncü kuşak, jenerasyon
nükleer santrallerin güvenirliğinden söz ettiği yerde, aslında
bütün uzmanların söylediği, hepimizin kolayca anlayabileceği
şey, böyle bir güvenliğin aslında
olmadığıdır. Üstelik Akkuyu bölgesi hem depremsellik
bakımından, tektonik yapı bakımından son derece
elverişsiz bir yerdir hem de öte yandan, burada yapılacak bir nükleer
santralin henüz nükleer etkiler bir yana sadece soğutma sistemlerinin
çevredeki deniz ısısını önemli ölçüde yükselteceği,
ekolojik dengeyi tahrip edeceği apaçık bir gerçektir, ortadadır.
Nihayet, aslında, sevgili arkadaşlar,
sürdürülebilir ve güvenli olduğu söylenen bu enerji
kaynağının aslında sürdürülemez ve güvensiz olduğu
hakkında, bırakın bilimsel kanıtları iktisadi
kanıtlar ortadadır. Bu santrallerin ekonomik ömürleri yirmi ila otuz
yıl arasındadır. Ömürlerini doldurdukları zaman bu
santrallerin kapatılması, ortadan kaldırılması için,
bunların kurulması için yapılacak yatırımın en az
10 katı yatırım yapmak -buradan çıkan atıkları
saklamak için çok daha fazla yatırım yapmak- ve aslında, bütün
bunların hepsini yaptıktan sonra başarısız olmaktan
başka bir netice yoktur. Öte yandan, bu santraller, ürettiklerinden çok
enerji tüketmektedirler. Bunların soğutulması için
-bunların enerji üretmeleri için- gereken enerji, bunun işletim
süresi içerisinde, sonuçta, bunun, ürettiğinden çok tüketmesine yol
açmaktadır.
Evet, arkadaşlar, başa
dönerek söylersem: Çevre halkı buna karşıdır, Türkiye'nin
halkları buna karşıdır, bölge halkları
karşıdır, dünya karşıdır. Türkiye,
başkalarının nükleer enerji piyasalarını muhafaza
etmeleri için kendisini bir kurbanlık koyun olarak ortaya koyamaz.
İkincisi: Hükûmetimizin, bir
bölge devleti olma iddiasını bir nükleer bombada arıyor
olması, aslında, bu nükleer santralin anlaşılabilir bir tek
sebebi olan Bir nükleer silah üretim kapasitesine sahip olmak, bunu elinde
tutmak iddiası da en az nükleer bombanın kendisi kadar tehlikelidir.
Çünkü böyle bir bakışla, böyle bir stratejik yönelişle nükleer
enerjiye bakıldığı an, aslında, bölgenizdeki halklar
için egemenlik, nüfus, istila tehdidi içeriyorsunuz demektir. Oysa, bu,
Türkiye'nin halkının, halklarının aradığı
bir gelecek değildir. O yüzden, CHPnin önerisini desteklemeye
çağırıyorum hepinizi.
Teşekkür ederim. (BDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Kürkcü.
Şimdi, aleyhte söz isteyen Afif
Demirkıran, Siirt Milletvekili.
Buyurun Sayın Demirkıran. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AFİF DEMİRKIRAN (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi,
yine nükleer, kaçıncı kezdir bunu görüşüyoruz? Her seferinde biz
gerçekleri ortaya koyuyoruz ama arkadaşlarımız, maalesef,
popülizm adına gerçekleri her seferinde göz ardı etmeye devam
ediyorlar.
Doğrusu bugün burada bir de
üzüntümü ifade etmek istiyorum. Milliyetçi Hareket Partisi daha düne kadar ve
inanıyorum ki şu anda da, yönetimiyle ve
arkadaşlarımızın çoğuyla nükleer enerjiyi, nükleer güç
santrallerini destekliyor. Cumhuriyet Halk Partisi de esasen destekliyor, çünkü
bunu devamlı, yıllardır kendileriyle konuşup duruyoruz.
Ancak Mersin milletvekillerimizin Mersin halkına belki mesaj vermek üzere
burada yapmış oldukları konuşmaları da
anlayışla karşılıyorum. Ama değerli
arkadaşlarım, burada siyaset yapacağız diye gerçekleri göz
ardı edemeyiz.
Nükleer santral bu ülkenin bir
gerçeğidir, dünyanın bir gerçeğidir. Biz bugün
başlamadık ki buna! 1967 yılından bu yana Türkiye, nükleer
santral yapmak için kolları sıvamıştır.
Değişik zamanlarda, değişik ihaleler yapıldı ve
değişik sebeplerle bu ihaleler maalesef iptal oldu. Aksi takdirde,
şu anda Türkiye nükleer enerji kullanacaktı, dünyanın bütün
ülkelerinin kullanmış olduğu nükleer enerjiyi kullanacaktı.
Şimdi arkadaşlarımız buraya gelip diyorlar ki:
İnsanlar ölecek, bitkiler ölecek, hayvanlar ölecek
Allah
aşkına, Amerikada 104 tane santral var, Fransada 58 tane santral
var, Parisin 200 kilometre çevresinde 6 tane santral var, Madridde aynı
şekilde, Güney Korede aynı şekilde, Japonyada 52 tane santral
var.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin)
Kapatıyorlar hepsini!
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla)
Hangi birinde şimdiye kadar ne oldu?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Japonyada oldu!
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla)
Bakın, bir gerçeği size söyleyeyim: Bir insanın doğal
olarak aldığı radyasyon miktarı yılda 2,4
milisieverttir, ama bir santralin hemen bitişiğinde yaşayan bir
insanın yılda alacağı radyasyon miktarı 0,05
milisieverttir. Bir pilotun veya çok sık uçak seyahati yapan birisinin
veya devamlı sigara için birisinin, devamlı televizyon seyreden
birisinin, röntgen filmi alan birisinin aldığı radyasyon
miktarlarını şimdi sizlerle paylaşmak istemiyorum,
bazı insanları üzmek istemiyorum. Ama eğer biz nükleer santralin
nimetlerinden çok külfetleri diye bir olay ortaya koyarsak, buyurun
etrafımızda, İranda var, Romanyada var, Bulgaristanda var,
Ermenistanda var. Bunlar eğer bir külfetse zaten külfeti
altındayız ama bırakın biz nimetinden istifade edelim.
Gerçekten Sayın Başbakanın -biraz önce
arkadaşlarımızdan birisinin tam aksini iddia ettiği
şekilde- ifade ettiği gibi, evet, güvenlidir; evet, çevre dostudur;
evet, ucuzdur. Bunu, buyurun, saatlerce sizlerle tartışalım.
Çernobilin durumunu hepimiz biliyoruz,
Three Miles Islanddaki kazanın durumunu hepimiz biliyoruz, Fukuşimanın
durumunu hepimiz biliyoruz. Bakın, Fukuşima santralindeki kaza öyle
rastgele bir kaza değil ve bizim Türkiyede kuracağımız
santral güvenlik zırhı olan, otomatik olarak kendi kendini soğutan
bir sistemi olan üçüncü nesil bir santraldir. Şimdi, diyor ki bir
arkadaşımız burada: Efendim, demode olan teknolojiyi Türkiyeye
getiriyorlar. Ya, bu demode olan teknoloji olur mu? VVER-1200, en yeni
teknolojidir, iddia ediyoruz ve ortada.
Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, eğer dünya bunun nimetinden istifade ediyorsa biz de
istifade edeceğiz ve Fukuşima kazasından sonra da öyle ifade
edildiği gibi çok fazla ülke de geri adım atamadı. Japonya
kamuoyuyla, tabii haklı olarak, biraz tereddütlü davranıyor.
Bakın, Almanya bir karar aldı, o kararı tekrar gözden geçiriyor.
Fransa devam diyor, Belçika devam diyor. İngiltere Ben yeni santraller
kuracağım, 2030 yılına kadar 80 tane daha büyük yeni
nükleer santral kuracağım. diyor.
Değerli arkadaşlar, onun
için, Akkuyuda yapılacak olan nükleer santrali -ki bu dört üniteden
oluşmaktadır, her bir ünite 1.200 megavattır, toplam 4.800
megavat- bugünkü kurulu kapasitemizle
karşılaştırdığımız zaman,
aşağı yukarı yüzde 10un biraz üstünde çünkü şu anda
kurulu gücümüz 53 bin megavattır ama devreye girdiğinde -2020de ilk
ünite devreye girecek ve peyderpey her sene bir ünite devreye girecek 2023e
kadar, cumhuriyetimizin yüzüncü yılına kadar- o zaman Türkiyedeki
kurulu kapasite de 100 bin megavata çıkacaktır çünkü her sene talepte
yüzde 8lik bir artış var bu ülkede. Bunu biz yerli
kaynaklarımızla karşılayamıyoruz, defaatle bu kürsüden
ifade ettik. Biz rüzgârı değerlendiriyoruz, biz hidroliği
değerlendiriyoruz, biz kömürü değerlendiriyoruz. Bakın, bu
Hükûmet, kömürün miktarını, mevcut rezervini, yıllarca
konuşulan rakamı neredeyse, aşağı yukarı, yüzde
100üne yakın bir rakama artırdı; rüzgârla ilgili nerede, ne tür
bir rüzgâr esiyorsa orayı değerlendirmek üzere lisanslar verdi;
hidroliklerimizin tamamını değerlendirmek üzere lisanslar verdi
ve bunlar yapılıyor. Sadece benim ilimde, Siirtte Botan
Havzasında 25 adet hidroelektrik santral kuruluyor.
Ha, bazı
arkadaşlarımız diyebilir ki: Yahu, orada da ekolojik dengeyi
bozuyor. Bir başkası diyebilir ki: Kömür santrali kurmayın
çünkü onun sera gazı salınımı var.
Değerli arkadaşlar,
bakın, eğer bugün dünyadaki bu nükleer santraller olmasaydı,
bunların yerine kömür santrali olsaydı 1,2 milyar ton karbondioksit
salınımı olacaktı. Diğer, kükürtdioksit, azotdioksit ve
külü ifade etmeyeyim burada.
Dolayısıyla biz
TEAŞın alım garantisiyle
Ama bu alım garantisi bazen
yanlış anlaşılıyor, onun için, müsaade ederseniz onu
da bir cümleyle ifade edeyim: İlk iki ünitenin yüzde 70inin alım
garantisi var, üçüncü ve dördüncü ünitenin de yüzde 30unun alım garantisi
var ve on beş yıllığına; dolayısıyla yüzde
50 bir alım garantisi var, on beş yıl. Ama on beş
yıldan sonra, TEAŞ, hiçbir şekilde finansmanında veyahut da
bir başka riskinde olmadığı hâlde her sene net kârın
yüzde 20sini alacaktır ve Türkiye, yıllardır özlemini
duyduğu nükleer enerjiye kavuşacaktır.
Ertuğrul Bey -Tabii,
konuşmasını yaptı. Evet, burada, henüz çıkmadı.-
hiçbir şekilde, kesinlikle nükleer silah diye bir şey söz konusu
değildir. Eğer bunu söylüyorsanız, kırk beş senedir bu
ülkede insanlar nükleer santral kurmak istiyordu ve hepsini birden itham
ediyorsunuz. Kesinlikle böyle bir amaç söz konusu değil ama nükleer
teknolojiye gerçekten bu ülkenin ihtiyacı olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Nükleer teknolojiye sahip olan ülkeler birçok sektörde en üst seviyeye kadar
teknolojilerini artırabiliyorlar. Dolayısıyla biz,
barışçıl amaçlarla, enerji üretimi amacıyla,
insanımızın ihtiyacı olduğu için, evet, nükleer
santralleri kuracağız ve hiçbir şekilde, burada ifade
edildiği gibi, bir başkasının, lobilerin, onun bunun
Türkiyedeki tetikçiliği, vesaire falan, zinhar böyle bir şey söz
konusu değildir.
Bakın, biraz önce Sayın
Ecevit, mühendis odalarının empozesiyle geri adım attı,
iptal etti. diye ifade edildi. Hayır, arkadaşlar, o günkü ekonomik
şartlar. 1997 yılının sonunda alınan teklifler 2000
yılında iptal oldu, o günkü ekonomik şartlarda finansman
teminindeki sıkıntılardan dolayı ve finansmanın çok
pahalı olmasından dolayı başka tür sektörlerde
yatırım yapabilme imkânı sağlamak üzere -çünkü bir devlet
ihalesiydi- iptal oldu; mesele budur. Yoksa Nükleer kötüdür, nükleer güvenli
değildir, nükleer pahalıdır. diye iptal edilmedi. Onun için
Ertuğrul Bey, lütfen bu bilginizi de tekrar gözden geçirmenizi ben
şahsen arzu ediyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın
Başkanım, Hatip, konuşmasında nükleer konusunun defalarca
gündeme geldiğini, bizlerin hep yanlışı, kendilerinin hep
doğruyu söyledikleri hâlde halkı yanıltmaya devam
ettiğimizi ifade etti.
İzniniz olursa bir düzeltme yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika söz
veriyorum.
Yeni bir sataşmaya mahal vermeyin
lütfen.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Siirt Milletvekili Afif Demirkıranın
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İnanın dehşete
düştüm, vallahi tüylerim diken diken oldu. Değerli arkadaşlar,
nükleerin iyi olduğunu söyleyen bir milletvekiline sahipsiniz, vallahi
hayırlı uğurlu olsun, güle güle kullanın. Nükleeri bir
röntgen filmine benzetiyorsunuz. Bakın, bilmediğiniz konularda
konuşuyorsunuz. Nükleeri bir röntgen filmine, bir pilota
Doğru ama
sizin Başbakanınız da
AFİF DEMİRKIRAN (Siirt)
Sizin öz geçmişinizi okudum, siz de benim öz geçmişimi okuyun.
AYTUĞ ATICI (Devamla) -
tüp gaza
benzetmişti -tüp gaz kazasıyla- hatta hakkında bir karikatür
çıktı; yeni bir tüp gaz markası icat edildi, adına da
Taygaz dediler, Tayyipgaz der gibi, Taygaz diye de içinden Tayyip
çıkıyordu. Karikatür yaptı bunu, ben yapmadım ama çok güzel
bir karikatürdü.
Aynı Başbakan, nükleer
enerjinin zararlarını cep telefonunun zararlarıyla
özdeşleştirdi. Yapmayın Allah aşkına! Değerli
arkadaşlar, yani bir ülkenin kaderiyle oynuyorsunuz. Siz, daha
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa)
Doğal gaza ortak mısın sen?
AYTUĞ ATICI (Devamla) -
Arkadaşım, doğal gaza, moğal gaza da ortak değilim.
Bakın, arkadaşlar, siz, daha
bu ülkede hidroelektrik barajları kontrol edemiyorsunuz, her gün bir tane
baraj patlıyor.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul)
500 tane, bin tane barajımız var.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Doğru
mu? Yanlış mı? (AK PARTİ sıralarından Yanlış
sesleri, gürültüler) Sizi Allaha havale ediyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul)
Hoca, kaç tane barajımız var?
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Daha
Kozanda bir tane yeni patladı. Daha yeni bir tane patladı. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, arkadaşlar,
hidroelektrik santral patlamaz diye bir şey yok, patlar.
AHMET YENİ (Samsun) Kaç tane
baraj yaptın onu söylesene.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Ben, niye
patladı demiyorum. O nasıl patladıysa nükleer santral da patlar
ama bakın, barajın patlamasını kontrol altına
alabilirsiniz fakat nükleer santralin patlamasını kontrol altına
alamazsınız. Bakın, doğruları söylemiyorsunuz.
Almanyada
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul)
On yılda kaç tane baraj patladı?
AYTUĞ ATICI (Devamla) Ya ister
bir tane baraj patlasın
Bir tane nükleer patladığı zaman
Bir nükleer patlarsa yedi sülalenizin hepsi gider, felç olur, hepsi kanser
olur.
Değerli arkadaşlar, Almanya
Libyaya güneş enerjisi santralleri kuruyor. Yaya kaldınız, yaya
kaldınız! (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) Kaç baraj
yaptınız?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Ayıp,
çok ayıp! Çok ayıp! Beni bununla itham edemezsiniz. Sizi
kınıyorum. Benim parayla pulla bir işim
olmadığını herkes bilir. Kaç paraymış!
Doğal gaza ortak mısın? Çok ayıp. Bunlar çok ayıp
şeyler ama size yakışıyor. Helal olsun size! Çok ayıp!
Çok ayıp! Sana da yakışmaz, milletvekiline hiç
yakışmaz.
BAŞKAN Sayın Halaman,
buyurun.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adana Kozanda baraj kapağı
patlaması olayında kaybolanlara ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın
Başkanım, ben teşekkür ediyorum.
Tabii ben, Orman Bakanımız
burada olması dolayısıyla Orman Bakanımıza bir soru
sormak istiyorum.
Sayın Orman Bakanımız,
Kozanda bundan bir ay önce
Sayın Hatip barajla ilgili bir şeyi konu
ettiği için de söylemek istedim. Burada ölen arkadaşlarımız
oldu, sele gittiler, 6 tanesi bulunmadı. Sayın Bakanımız,
bunun sonu ne olacak, bununla ilgili bir bilgi verirseniz memnun oluruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunacağım ancak bir yoklama talebi var, onu
yerine getiriyorum.
EMRULLAH İŞLER (Ankara)
Hazır ol! Sağdan say!
BAŞKAN Sayın İnce,
Sayın Hamzaçebi, Sayın Köse
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sağdan say, soldan say! Tıpış tıpış geleceksin
buraya. Biz çağıracağız, sen de tıpış
tıpış geleceksin.
EMRULLAH İŞLER (Ankara)
Aynı çatı altında
MUHARREM İNCE (Yalova) Önüne
bak, sana ne! Sana ne! Terbiyeli ol!
BAŞKAN Sayın
Atıcı, Sayın Özkan, Sayın Canalioğlu, Sayın
Topal, Sayın Yıldız
MUHARREM İNCE (Yalova) Biz, demokratik, Tüzükten
gelen hakkımızı kullanıyoruz, sana ne?
BAŞKAN Sayın Kurt, Sayın Köktürk
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Biz de eleştiri
hakkımızı kullanıyoruz.
BAŞKAN Sayın Genç, Sayın Ören,
Sayın Dibek, Sayın Yılmaz
MUHARREM İNCE (Yalova) Bu, bir hak.
Tıpış tıpış geleceksin, dışarıda
iş takibi yapmak yok, buraya geleceksin.
BAŞKAN Sayın Nazlıaka, Sayın
Toprak, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Ekinci
MUHARREM İNCE (Yalova) - Zaten, bir o işe
yarıyorsunuz, başka işe yaradığınız yok ki,
kaldır, indir parmakları. Ne işe yarıyorsunuz? Tayyip
Erdoğan söylüyor, siz de tak diye yapıyorsunuz, emir erleri!
BAŞKAN Sayın Tayan, Sayın Özgündüz
İki dakika süre veriyorum yoklama için.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
3.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve arkadaşlarının Mersin Akkuyuda
kurulması planlanan nükleer güç santralinin bölgeye ve insan sağlığına
zararlarının araştırılması amacıyla
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 28/3/2012 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati : 17.01
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince sözlü
soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/569) (S. Sayısı: 180)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Kars
Milletvekili Ahmet Arslan ve Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin ile 7
Milletvekilinin; Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı
Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde
Yaptırılması Hakkında Kanun ve Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.-
Kars Milletvekili Ahmet Arslan ve Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin ile 7
Milletvekilinin; Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı
Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde
Yaptırılması Hakkında Kanun ve Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/387) (S.
Sayısı: 194)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sıraya alınan, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın;
İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize
Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık
Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin
Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas
Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/358, 2/305,
2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı 199)(X)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet?
Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün
91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen teklifin birinci
bölümü üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşma
yapılmıştı.
Şimdi söz sırası
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Fatma Nur Serterde,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Serter. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 199
sıra sayılı yasanın birinci bölümüne ilişkin olarak
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum ve
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, şu
elimde tuttuğum yasa teklifinin basılı metni aslında hukuk
ve demokrasi tanımazlığının ve dayatmacı yönetim
anlayışının tarihe düşecek olan bir belgesidir. Bu,
AKPnin nasıl bir yönetim anlayışı sergilediğinin gelecekte
de çok tartışılacak olan bir belgesidir. Aslında bu belgeye
baktığınızda AKPnin on yıla yakın bir süredir
halktan saklamaya çalıştığı gerçek yüzünün
fotoğrafını görebilirsiniz. Halkı nasıl yıllarca
demokrasi diye aldattığının da gerçek fotoğrafı
işte bu kanun teklifi diye basılıp her birimize dağıtılan
belgenin içinde gizlidir. Bu belge pek çok şey ifade etmektedir.
Örneğin bu belge aynı zamanda parlamenter demokrasiyi bir 11 Mart
darbesiyle yok eden AKPnin darbe belgesini de taşımaktadır yani
çok özel bir belge bu. Gelecekte bu belgeden çocuklarımız, bu Meclise
giren milletvekilleri bir örnek olarak son derece büyük ölçüde yararlanacaklardır.
Bu aynı zamanda kaba kuvvetin nasıl meşru
kılındığını da gösteren bir belge olarak
demokrasi tarihinin karanlık bir sayfasında yer alacaktır. Onun
için, benim tavsiyem sizlerin bu belgeyi bir ayna olarak kabul edip zaman zaman
buraya bakıp kendi gerçek yüzünüzü görmenizdir.
Şimdi, Komisyondan
kaçırılarak geçirilen bir yasa teklifi için bu kadar aceleci
davranılmasının sebebi nedir acaba? Neden gereken süre bu
teklife verilmedi de bu kadar acele edildi? Bunun sebebi açıktır
değerli arkadaşlar, çünkü bu bir eğitim projesi değildir
çünkü bu bir siyasi projedir. Bu projede bilim yoktur, bu projede öğrenci,
öğretmen yoktur, bu projede üniversiteler yoktur, bu projede bilimsel hiçbir unsur
olmadığı gibi pedagoji hiç yoktur, uzlaşma hiç yoktur, bu
proje çatışmacı bir projedir.
Ayrıca
bakıyoruz bir eğitim projesi diye sunulan bir yasa teklifine, bu
projenin bütçesi yoktur, bu projenin altyapısı yoktur, bu projenin
pilot uygulaması yoktur ve bu projede halkın desteği de yoktur,
desteğinin olmadığını en iyi sizler biliyorsunuz. Bir
anket çalışması yaptırdınız, sizin partinizin
aldığı oyların altında, yüzde 50nin altına
düştü destek. Sonra MKYKda birbirinize girdiniz, hemen bonuslar üretmeye
başladınız. Dershane bonusu üretildi, hemen sınavsız
giriş bonusları üretildi çünkü gördünüz, halkın tepkisini
gördünüz. Ama bütün bu yokların yanı sıra bu projede şimdi,
yani inkâr etmeyelim- bir şey vardır, önemli bir şey
vardır: Bu projede geçmişle hesaplaşma vardır, bu projede
intikam duygusu vardır, bu projede AKPnin yeni rant
arayışı vardır, bütün bunlar vardır.
Şimdi,
bakıyoruz, bu proje nereden çıktı? Çünkü bu projede olmayan bir
şey daha var, bu projede Millî Eğitim Bakanlığı da yok
aslında, Bakanın imzası da yok, Bakanlığın
görüşü de yok. Onun için, bu proje nereden çıktı, nasıl
Türkiyenin gündemine oturdu, bunu gayet iyi biliyoruz. Bu proje,
Başbakanın kişisel intikam projesi olarak Türkiyenin gündemine
sokulmuş bir projedir. Bu proje, bir ari ırk yaratma projesidir AKP
için, tek tip insan üretme projesidir AKP için. Bu insanın nasıl bir
insan olduğunu da biz söylemedik, Başbakan tanımladı.
Kindar olsun. dedi, bir de sözde dindarlıktan söz etti. Değerli
milletvekilleri, bu proje aynı zamanda
ayrıştırıcı ve bölücü bir projedir; toplumu,
gençlerimizi bölen bir projedir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, Başbakan toplumu
nasıl tasnif ediyor: Dindarlar ve tinerciler. Yani, toplumda bir dindarlar
var, dindar olmayan ya da Başbakanın kriterine uygun inanca sahip
olmayanlar da tinerci. Toplumu eğitim adını verdiğiniz
bir projeyle işte böyle ayrıştırıp, böyle bölerseniz
hiç kuşkusuz bunun meyvelerini de çok yakında toplarsınız.
Bu 4+4 nereden çıktı?
Bakıyoruz, arıyoruz, acaba Avrupada çok mu var 4+4? Hayır, yok;
5+3 var, 6+3 var, başka sistemler var. Sonra birden buluyoruz nereden
çıktığını, 4+4 Osmanlının bile son dönemde
terk ettiği eğitiminin artığı bir proje, Osmanlı
eğitiminin artığı bir proje. 4+4 ve beş yaşında
çocukları okula göndermek nerede var? Sıbyan mekteplerinde var,
mektebi iptidaide var, medreselerin 4-4-4lük sisteminde var, kısmı
evvel, kısmı sânî, kısmı âli diye bölünen 4-4-4lük
sisteminde var. Onun için boşuna kafa yormaya çalışmasın
kimse bu 4+4 nereden çıktı diye, bu Osmanlı eğitim
sisteminin artığı bir proje olarak 21inci yüzyılda Türk
gençlerine dayatılmış bir projedir, çağ dışı
bir projedir.
Bu yasanın altyapısı
acaba nasıl oluşturuldu diye baktığımızda
şunu görüyoruz: Bu yasanın altyapısı halkı aldatarak
oluşturuldu. Halk nasıl aldatıldı? Şöyle aldatıldı:
Başbakan çıktı Ben 28 Şubatın
kapattığı imam hatip okullarını bu projeyle
açıyorum. dedi. Allah Allah! Başbakan gerçeği bilmiyor mu ya da
bilmeyebilir, kimse ona anlatmamış mı? Türkiyede sekiz
yıllık kesintisiz eğitimin 28 Şubattan çok önce
planlandığını herkes biliyor. 1961 yılı Hükûmet
Programında yer aldığını herhâlde, herhâlde AKPyi
yönetenler biliyordur. 1994 yılında 600 ilkokul ve 161 ortaokulda
sekiz yıllık okulun pilot projesinin uygulanmaya
başladığını da herhâlde biliyorsunuz. Bu projenin
kararının 15inci Millî Eğitim Şûrasında 28
Şubattan önce alındığını neden halktan
gizliyorsunuz? Neden halkı aldatıyorsunuz? Neden halka 28
Şubatta imam hatip okullarının orta kısmını
kapattılar. derken bütün meslek okullarının orta
kısmının kapatılmış olduğunu halka
anlatmıyorsunuz?
İHSAN ŞENER (Ordu) Siz
anlatın işte.
FATMA NUR SERTER (Devamla) Neden
aldatıyorsunuz halkı? Halk bunu hak ediyor mu? Bakın, ben size
söyleyeyim, 28 Şubattan önce meslek okullarının pek çoğunun
orta kısmı zaten kapatılmıştı, kapatılmayan
4 okul kalmıştı; ticaret meslek okulları, basın
yayın meslek okulları, aşçılık meslek okulları ve
imam hatip meslek okulları. 28 Şubatta sadece imam hatiplerin kapatıldığını
söylemek halkı aldatmaktır. Halk aldatılmayı hak etmiyor.
Meslek eğitimine devam eden öğrencilerin sayısının
azaldığını söylemek halkı aldatmaktır.
Bakınız, ben size rakam vereyim. Meslek okullarına giden
öğrenci sayısı 1997de 949.504 iken bugün 2 milyon 72 bin 488,
yüzde 118 bir artış olmuştur. Halkı yalanlarla
aldatmayın, bunun bedelini çok ağır ödersiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Serter.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Efendim,
konuşmacı konuşmasını sürdürürken hem Sayın Grup
Başkanımızın kişisel intikam güdüsüyle hareket
ettiğini ifade etti hem de bu teklifin sahibi olarak bizlerin
dayatmacı bir şekilde bunu getirdiğimizi ifade etti,
açıklamak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın,
muhalefet -önemli bir konu- eleştirecek eleştiri
sınırları içerisinde, iktidar eleştirilere
dayanıklı olacak, tahammül edecek. Lütfen
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sayın Grup Başkanımızın intikam duygusuyla hareket
ettiğini söyledi. Eleştiri sınırlarını
aşıyor.
BAŞKAN Anladım da ilk
konuşmada sataşmalarla başlamak, yani bugün gecemizi uzatmaktan
başka hiçbir anlam ifade etmez.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sayın Başkan, ama Grup Başkanımızın intikam
duygusuyla hareket ettiğini ifade etti, ben açıklamak istiyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, burada muhalefetin konuşmasına hükûmet cevap
verir, onun için grup başkan vekilliğinin böyle bir hakkı da
yok.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Hem Grup
Başkanımıza burada özellikle kişisel intikam ifadesi
kullanıldı hem de bir teklif sahibi olarak
BAŞKAN Anladım,
kullanıldı, ifade var Sayın Aydın da eleştiri
sınırları içerisinde diyorum ve
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sayın Başkanım, teklif sahibiyim.
Hem dayatmacı bir şekilde
bunu getirdiğimizi ifade etti, benim açıklamam lazım.
BAŞKAN Sayın Aydın,
lütfen yerinize oturun. Ben sataşma görmüyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Tutanaklara bakın Sayın Başkan.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Yalnız Sayın Başkanım, aynı usulü diğer
arkadaşlar için de kullanmanızı istirham ediyorum efendim.
BAŞKAN Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Halil Aksoy, Ağrı Milletvekili.
(BDP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Diğer arkadaşlara da böyle bir usulü kullanırsanız
BAŞKAN Lütfen Sayın
Aydın, buyurun.
BDP GRUBU ADINA HALİL AKSOY
(Ağrı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan yasa teklifiyle çok yakından ilgili olan on binlerce
insan şu anda Ankara sokaklarında, bir o kadarının da daha
bulundukları illerden çıkmadan önleri Çevik Kuvvet tarafından
kesildi. Eğitim emekçilerinden çok sayıda insan gözaltına
alındı ve bu insanların çok yakından ilgili oldukları
bir yasanın görüşülmesi sırasında ne görüşlerine
başvuruldu ne de bu insanların demokratik tepkilerini ifade etmek
açısından yerine getirecekleri asgari demokratik görevlere izin verildi.
Bu nedenle onlara başarılar. Ama onların bu
duyarlılıklarını engelleyen anlayışı da kınamak
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, yasa
teklifinin içeriğine ve ayrıntılarına girmeden önce,
çoğunluğu elinde bulunduran AKP Hükûmetinin Türkiye'yi adım
adım karanlığa sürüklemesine herkesin dikkatini çekmek istiyorum.
Bilindiği üzere, Türkiye siyasetinin
son on yılında iktidar olan AKP Türkiyede demokrasinin ve
özgürlüklerin gelişmesinin önüne âdeta takoz koymuş ve
çıkardığı yasalarla, uyguladığı faşizan
politikalarla bu ülkeyi giderek kaosa sürüklemiştir.
Yürütmenin her iki kanadını
da elinde bulunduran bu Hükûmet, yargı erkini de ele geçirince, bu kez,
muhalefetin sesini kısmak için de dördüncü güç olarak tabir edilen
medyayı da kontrolü altına almak istemiştir. Bugün korku
imparatorluğuna dönüştürülen Türkiyede ne yazık ki medya
sindirilmiştir. Her şeye rağmen gerçeği tüm
yıkıcılığı,
yakıcılığıyla gündeme taşıyan Özgür Gündem
gazetesi de nevrozda yaşananları gündemine
taşıdığı için, manşetine
taşıdığı için bir ay süreyle
kapatılmıştır.
Ayrıca, bu Hükûmet âdeta
şımarık çocuklar gibi her istediğini yapabileceğini
zannediyor, sağa sola saldırmaktan geri durmuyor, ağzından
tehditler eksik olmuyor yani bir yandan rüzgâr ekiyor ama yakında
umarım ki fırtına biçmez. Vicdan sahibi ve kendisine muhalefet
yapan gerçek aydın ve barışseverleri de yaptığı
siyasi soykırım operasyonlarıyla cezaevine tıkıyor.
Halkın kendi
bayramlarını dahi kutlamalarına izin vermeyen, ülkeyi gaz
bombalarıyla savaş alanına çeviren bir zihniyetle
karşı karşıyayız. Bir yandan,
çıkardığı yasalarla kendisine ve yandaşlarına ekonomik
rant sağlıyor, öte yandan, kendisine engel olacak tüm
yapıları da yok etmeyi hedefliyor.
Bakınız, sadece şu
birkaç hafta içerisinde görüştüğümüz ve de Genel Kurula getirilmeye
çalışılan yasalara baktığımızda emelleriniz
ve niyetiniz ortaya çok açık bir şekilde çıkıyor. Mesela
İç Tüzük Teklifi, mesela Afet Yasası, İnfaz Yasasındaki
değişiklik, Sendika Yasasındaki değişiklik, terörün
finansmanının önlenmesi adıyla çıkarılması
öngörülen yasa önerisi, İŞKUR Yasası, sözde Yargı Reformu
Yasası, Yap-İşlet-Devret Yasası, 2/B Yasası ve tabii
ki bu yasa teklifinin kime ve nasıl hizmet edeceği
bellidir. Bu yasa tasarısı ve tekliflerinin hiçbirisinde kamu
yararı ve kişi hak ve özgürlükleri hassasiyeti kesin ölçülerde
yoktur. Varsa yoksa AKPnin kendi ihtiyaçlarını
karşılayacak düzenlemeler ile kendilerine muhalefet eden kesimleri
bitirme planının parçaları ve şifreleriyle doludur.
Değerli milletvekilleri, bu proje
her ne kadar yasa teklifi olarak Meclise sunulmuşsa da bu bir Hükûmet
tasarısıdır.
Peki, neden tasarı yasa
tasarısı olarak değil de teklif olarak sunulmuştur? Bu
sorunun cevabı şudur: Bu, öyle bilimsellikten uzak, öyle
maksatlı ve ideolojik bir projedir ki, kabinenin içindeki bazı
üyelerin bile bu tasarıya hayır diyeceklerinden korkulduğu
içindir.
Kasım ayında bir
çalıştayı yapıldı Millî Eğitim
Bakanlığının Antalyada. Bu tasarıyla ilgili bir tek
cümle bile orada konuşulmadı. Belli ki bu Millî Eğitim
Bakanlığı ve bürokratlarının da gündeminde yoktu,
aniden gündeme taşındı. Yani bir düzenlemeyi getireceksin, bunu
hiçbir eğitim kurumuna ve toplumun diğer dinamiklerine sunmadan,
bilgi ve görüş almadan, âdeta ferman gibi ortaya koyacaksın. Sonra da
Bu, demokrasi diyeceksin Bilimsel eğitim diyeceksin. Yok öyle
yağma! Bunun adı düpedüz diktatörlüktür. Dünyada bunun örnekleri çok
yaşandı. Sonları da bellidir bu tür şeyleri
yapanların.
Ayrıca, bunun yanında da
aynı teklifte başkaca kanunlarda da değişiklik
yapılarak niyet gizlenmemiştir. Niyetiniz açık ve ortadadır
ve doğrudan doğruya yasanın içerisinde de gizlidir. Ama bu
amacın asla gerçekleşmeyeceğini bilmeniz gerekiyor. Bu
Parlamento her istediğinizi yapabileceğiniz bir yer olmaz. Bu halk da
sizin kulunuz, köleniz olmayacaktır.
Bakınız, gittiğiniz yol
doğru bir yol değildir. Türkiye halklarına ve geleceği olan
Türkiye çocuklarına bunu yapmaya hakkınız yok. Hele hele
çocuklar ve eğitim asla ama asla siyasete kurban edilemez. Bu niyetinizden
vazgeçin.
Bu eğitim modeli bilimsel bir
model değildir. Şayet illa bilimsel bir eğitim modeli uygulamak
istiyorsanız, diyoruz ki: Buyurun, hep birlikte, herkesin kendi ana
dilinde eğitim yapabileceği bir model üzerinde tartışalım,
konuşalım. Ana dilde eğitim bilimsel ve daha
başarılı bir sistem olduğu kadar, insanidir, ilahî ve
doğaldır. Bunun engellenmesi ve yasaklanması en büyük
gericiliktir. Ülkemizin dörtte 1i Kürt nüfusunu oluşturuyor ve
bunların kendi ana dillerinde eğitim ve öğretim görmeleri de
-çok kaba bir şekilde- yüzyıllardır engelleniyor.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyede bugüne kadarki bütün iktidarlar döneminde eğitim devletin resmî
ideolojisine ve sermayeye hizmet edecek şekilde
kurumsallaştırılmış, öğrenciler birer
işlenecek ham madde olarak ele alınmıştır. Türkiyede
eğitim cumhuriyetin kuruluşundan bu yana aynı mantıkla ele
alınmıştır. Değişen iktidarlar ve yönetim
ilişkilerine göre eğitim de sürekli değiştirilmiş ve
tam bir sorunlar yumağı hâline getirilmiştir; dün de böyleydi,
bugün de böyledir.
AKP İktidarı da eğitimi
aynı mantıkla ele almaktadır; biraz farklı olarak,
eğitimi ticarileştirip piyasaya sürmesidir. AKP
yaklaşımlarına en güzel örnek olarak da, eğitimin
kronikleşmiş yüzlerce sorunu yerli yerinde dururken birden toplumun
karşısına 4+4 şeklinde formüle edilen bir, eğitim
sisteminde yapısal bir değişiklik öngören tasarıyla
çıkış yapmıştır. Hâlâ birleştirilmiş
sınıflar Türkiyede vardır, hâlâ 70 kişilik
sınıflar vardır Türkiyede ve taşımalı
eğitim gibi baş belası bir sistem hâlâ duruyor. AKP bu
uygulamayla eğitim sisteminin bugünkü sorunlarını çözmek bir
yana, toplumsal ayrışmayı derinleştirmekten, kendi
iktidarının istediği uysal ve dindar gençliği ve sermayenin
ihtiyaç duyduğu nitelikli ucuz iş gücünü yetiştirmekten
başka hiçbir şeye hizmet etmemektedir, etmiyor. Diğer yandan, okulların,
eğitimin bütün mali sıkıntıları ortadayken FATİH
Projesi adı altında, milyonlarca lirayı kendine yakın
şirketlere peşkeş çekmektedir. Zira, bu proje kapsamında
yapılacak mal ve hizmet alımlarının Kamu İhale Kanunu
kapsamı dışında bırakılması kamu
yararına uygunluk ve devlet bütçesini koruma kanunlarında denetime ve
hesap verilmesine uygun olmayan uygulamalara da kesin ölçülerle yol
açacaktır. Ayrıca, Kamu İhale Kanunu kapsamının -bu
kapsamın- dışında tutulmasını gerektirecek yasal
ve kurumsal bir gerekçe de teklifte yer almamaktadır.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, bilimsel
temellerden uzak ve çocukların gelişim özelliklerine uygun
düşmeyen, fırsat eşitliğine ve kamu yararına
aykırı görünen bu söz konusu yasa teklifinin geri çekilmesi
gerekmektedir. Bunun yerine, eğitimin temel sorunlarının çözülmesi
için daha çağdaş, daha demokratik, insan odaklı bir eğitim
sisteminin yapılabilmesi amacıyla tüm tarafların sürece
katılması, geniş bir mutabakata varılması
gerekmektedir. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aksoy.
Şimdi söz sırası Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz isteyen Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeride.
Buyurun Sayın Yeniçeri. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 199 sıra
sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış buluyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir kez daha kayıt düşmek için ifade ediyorum:
Yüce Meclisin önüne getirilmiş bulunan bu kanun teklifi
tamamlanmamış, eksik, etik ilkelerden yoksun ve şaibelidir.
Teklifin Komisyondaki görüşülmesi tamamlanmamıştır.
6ncı maddeden sonra görüşmeler normal şartlar altında ve
Komisyon üyelerinin özgürce katılımıyla
yapılamamıştır. Komisyon çalışmalarında
demokratik süreç, teamül ve ilkelere uyulmamıştır. 6ncı
maddeye kadar bu teklif Türkiye Büyük Millet Meclisi Eğitim Komisyonunun,
6ncı maddeden sonra ise AKPli Komisyon üyesi arkadaşların
teklifidir. Söz taleplerimiz yerine getirilmemiştir, önerge vermemiz için
gerekli şartlar yaratılmamıştır, önergelerimiz
üzerinde konuşma imkânı sağlanmamıştır.
Gerçeğin bir kez daha ifadesi için bunları söyledim. Unutmayın,
gerçek herkesi, sizi de özgür kılar. Onun için, gerçekten yola
çıkarak değerlendirmemizi yapmamız gerekiyor.
Bu yasa teklifinin görüşülmesi
sırasında çıkarılan olaylarla yalnız yasa teklifine
değil, siyaset kurumuna da büyük zarar verilmiştir. Kavga ve kaos
görüntülerini çıkaranlar siyaseti kirletmişlerdir. Kavgacılar
siyasetin irtifa kaybetmesine ve kamuoyu nezdindeki itibarının infaz
edilmesine neden olmuşlardır.
Milliyetçi Hareket Partili Komisyon
üyeleri olarak çalışmalarda aklın, sağduyunun ve
sağlıklı bir çalışma ortamının
oluşturulabilmesi için elimizden geleni yaptık. Partilerin
birbirlerini, fantezilerini ve korkularını tartışmak yerine
yasa teklifini tartışmaları için uğraştık. Buna
rağmen kötü görüntülerin ortaya çıkması engellenemedi.
Şimdi, siyaseti kirleten ve siyasetin irtifa kaybetmesine neden
olanları sosyal sorumluluk içinde davranmaya ve halka Size
rahatsızlık verdiğimizden, kötü görüntülerin
oluşmasına katkı sağladığımızdan
dolayı özür diliyoruz. demeye çağırıyorum. Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak gelecek nesiller söz konusu olunca parti geleceği
değil, nesillerin geleceğini düşünmek lazım geldiğine
inanırız, Önce ülke ve millet, sonra parti. diyen bir anlayışı
ilke olarak ele alırız.
Değerli milletvekilleri,
eğitimin devasa sorunlarını inatlaşarak, ön
yargılı ve üstünkörü bir yaklaşımla çözmek mümkün
değildir. Eğitim, fantezi, ciddiyetsizlik ve sorumsuzluğu
kaldırmaz. Her taraf için söylüyorum: Eğitim konusunda anlaşamamakta
anlaşmak anlayışını siyaset edinmek topluma
yapılabilecek en büyük kötülüktür. Birbirlerine bakışları
sorunlu olanların olaylara ve dünyaya bakışları da
sorunludur. Parça bakışı bütünü ve tamamı anlamanın
önündeki en büyük engeldir. Karşılıklı olarak birbirlerinin
bir yerde sebebi, bir başka yerde sonucu olan olgulara ayrı ayrı
sahiplik etmek ya da ayrı ayrı dışlamak akıllı
insan işi değildir. Madde ile mana, ilmî ile dinî, millet ile devlet,
ruh ile beden ayrımcılığı, yapılacak
hataların en büyüğü olur. Bu hatayı AK PARTİ sürekli olarak
yapmaktadır.
Şu sözlerim Meclisin
dışındadır, kimse üstüne almasın: Bir yerde bazı
insanların dinle, bazı insanların bilimle; bazı
insanların Türklükle, bazılarının Müslümanlıkla; bir kısım
insanların devletle, diğer bir kısım insanların
milletin değerleriyle kavgası varsa orada barış olmaz.
Değerlerin birbirine karşı kullanıldığı
yerde fanatizm ve dogmatizm vardır. Bu yaklaşım
tarzlarının hastalıklı olduğunu söylemeye bile gerek
yoktur. Millî ya da dinî değerlerden birisi eksik olan insanın
gerçekte kendisi de tam insan değildir. Bilgiyle desteklenmiş
inançtan daha büyük güç de yoktur. Bu yüzden biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak millî, dinî ve ahlaki değerlerin her üçü yönünden de gelecek
nesilleri güçlendirecek şuurun onlardan esirgenmemesini istiyoruz. Dinini,
milliyetini ve tarihini bilmeyen nesiller başkalarının avı
olurlar. Bu anlamda imam hatiplilere uygulanan katsayı
adaletsizliğinin kaldırılması yerinde ve faydalı
olmuştur. İmam hatip liselerinin orta bölümünün de
açılmasını biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak gerekli ve
zorunlu görüyoruz ancak dinini öğrenmesi ve bilmesi her Müslüman Türk
çocuğunun hakkıdır. Bu nedenle bütün öğrencilerin seçmeli
olarak Kur'an-ı Kerimi, Yüce Peygamberimizin hayatını,
hafızlık derslerini ve İslami bilgileri öğrenmesini zorunlu
görüyor ve bunu savunuyoruz. Kur'an-ı Kerimin seçmeli ders olarak
konulmasının bakanların ya da yönetmeliklerin inisiyatifine
bırakılmaması ve bizzat 9uncu maddede açıkça Seçmeli ders
olarak, öncelikli olarak Kur'an-ı Kerim ve ilmihâl olmak üzere diğer
seçmeli dersler. şeklinde ifade edilmesi doğru olacaktır.
Kur'an-ı Kerim sıradan seçmeli bir ders kimliğine indirilemez.
Onun için bu böyle olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, önümüze
getirilen teklif yalnız usul, esas, katılımcılık,
demokratiklik ve etik yönden değil, Türkçe yönünden de sorunlu bir
metindir. Bu teklif anlam, anlatım bozukluğuyla maluldür. Bu yasa
teklifinin Türkçesi berbattır, her okuyanın başka bir anlam
yüklediği esnek ve yoruma açık maddeleri vardır. Virgüllerle birbirine
eklemlenen cümleler yasa teklifinin maddelerine birden fazla anlam yüklemesine
sebep olmuştur.
Bu yasa teklifi Türkçeye kıymakla
kalmamış, asıl çocuklara da kıymıştır. Bu
yasa teklifiyle altmış aylık çocuk sınıflara
sokulabilecektir. Bu teklif çocukların elindeki oyuncaklara gözünü
dikmiştir, onları oyun çağındayken oyundan ve oyuncaktan
arındırıp sınıfa sokacaktır.
Bu yasa teklifiyle şirketlere,
kartellere ve tekellere ucuz iş gücü sağlanacaktır. Teklif,
vahşi kapitalizm uğruna gelecek nesillerin ruhunu yok edebilecek,
onları otomata dönüştürecek ve kullanıma uygun birer robota
çevirecek unsurları da içeriyor.
Değerli milletvekilleri,
diğer yandan bu yasa teklifi ilköğretim ve eğitim yasa
teklifinden ziyade tablet bilgisayar ihalesi teklifidir. Bu teklif, tam
anlamıyla ahlaktan bu yön itibarıyla yoksundur. Bu yasa,
eğitimle ilgili yasa teklifinden çok ihaleyi istenilene verme yasa
teklifidir.
Nitekim, yasa teklifinin 24üncü
maddesinde aynen şu vardır: Tablet bilgisayar ve benzeri
ihtiyaçların sağlanması amaçlarıyla 2015 yılı
sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları Kamu İhale
Kanunu hükümlerine tabi değildir. Böylece, İhale Kanununun
hükümleriyle bağlı olmayan ihale verme dönemi açılıyor. AK
PARTİ böylece ihaleleri istediği gibi, istediği şartlarda
ve istediği kimselere verebilecektir. Bu kadar açık, bu kadar utanmaz
ve bu kadar hayâsız bir teklifin nasıl yapılabildiğine
hayret etmemek elde değildir. Buna öksüzün, yetimin, yoksulun ve garibin
boğazına gidecek lokmaya yasayla el koymak denilir.
İş bununla da bitmiyor. Bir
başka maddeyle gelecek nesillerin hakkının gasbı da on
beş yıllığına garanti altına alınıyor.
25inci maddede bu durum şöyle düzenlenmiş: AKPli bakanlıklarca
2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet
alımları ile yapım işlerinde üst yöneticinin onayıyla
on beş yıla kadar gelecek yıllara yaygın yüklenmelere
girişilebilir.
Bilindiği gibi 2015 yılı
bu iktidarın sonudur. 2015 yılı önemli ve ciddi
değişikliklere gebedir. 2015 yılı muhtemelen AK
PARTİnin iktidarı devretmek zorunda kalacağı bir yıl
olacaktır. Bu sebeple, AK PARTİ 2015 yılına kadar
yapacağı mal ve hizmet alımıyla yapım işlerinde
on beş yıla kadar yaygın yüklenmelere girişmeyi garanti
altına alıyor. Açıkçası AK PARTİ, iktidardan
ayrılmış olsa bile bu madde gereğince on beş yıl
daha satın aldığı mal ve hizmetlerin bedelini millete
ödemeyi hesaplıyor ve bunu garanti altına almak istiyor.
Değerli milletvekilleri, bu yasa
tasarısında öğrenci yoktur, öğretmen yoktur, idareci
yoktur, kısacası, bu yasa tasarısında insan yoktur yani
eğitimin öznesi olanlar yoktur. Bu yasa teklifinde öğrenci,
öğretmen, idareci yoktur ama bu teklifte olan bir şeyler vardır;
bu yasa teklifinde, şanını, namını ve şöhretini
üniversitelere kazımak isteyenler vardır. Bu yasa teklifi,
eğitimi yeniden yapılandıran bir tasarı olmaktan daha çok
üniversitelere adlarını veren bir tasarıdır. Bunun adı
narsistlik, kendini beğenmişlik ve bencilliktir.
Bu teklif samimiyet ve
tutarlılıktan da yoksundur. Millî görüşün lideriyle, sonradan
millî görüş gömleğini çıkaranların isimlerinin
üniversitelere verilmesini öngörmektedir. Kendi mensuplarının
adlarını üniversitelere verenler, o üniversitelerin üzerinde
yükseldiği toprağın millî ve manevi sahibi olan Şeyh
Edebalinin ismini Bilecik Üniversitesinden esirgemişlerdir. Şeyh
Edebalinin sözlerini kitlelere okuyup sempati toplayanlar, kendi isimlerini
her önüne gelen yere verirken, onun ismini Osmanlıyı
mayaladığı topraktaki bir üniversiteye vermekten
kaçınmaları ibret alınacak bir nankörlüktür. Şeyh
Edebali isminin Bilecik Üniversitesine verilsin. teklifine ret cevabı
veren komisyon üyelerini
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) -
bu millet bilmek istiyor, biz de bilmek istiyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Yeniçeri.
Şimdi, birinci bölüm üzerinde
şahsı adına söz isteyen Muharrem İnce, Yalova Milletvekili.
Buyurun Sayın İnce. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben, komisyon
aşamasından bugüne gelirken yaşadığımız,
karşılaştığımız zorbalıkların
sadece bugün olduğunu düşünüyordum. Şöyle bir 8 Ağustos 97
Cuma günkü Hürriyet gazetesinin başlığı: Mecliste
zorbalık. Ne demokrasi ne ahlak. Sekiz yıllık eğitime
karşı çıkan Refah Partisi, Plan Bütçe Komisyonunu savaş
alanına çevirdi. RPliler Millî Eğitim Bakanının
konuşmasını mikrofonunu keserek önlediler. Kürsüyü işgal
ettiler. Bakana hakarette bulundular ve ölümden söz ettiler.
Yine, aynı günkü gazete: Mecliste
görüşmeleri engellemek için başvurdukları birbirinden ilginç
yöntemler dün tüm milletvekillerine pes dedirtti. Refah Partililer
kulistekilerin oylamaya gelmelerini sağlamak amacıyla kullanılan
zillerin içine kâğıt tıkayıp bozdular. Kupalara pusula
atılarak yapılan oylama sırasında Refah Partililerin Genel
Kurulda bulunmayan milletvekilleri adına oy kullandıklarından
kuşkulanıldı. Yasanın 9uncu maddesinin sadece 8 farkla
kabul edilmesi üzerine Başbakan Yılmazın talimatıyla
10uncu madde oylaması ad okunarak yapıldı. Fark birden 58e
çıktı. ANAP Grup Başkan Vekili Ülkü Güney Bu çok ayıp bir
şey. Burada hile var, oy hırsızlığı var dedi.
Demek ki bu genetikmiş yani siz bu zorbalığı o zaman da
yapmışsınız, şimdi de yapıyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bakın, çocuklarımızın puanlarını
nasıl çalacaksınız, size bir örnek anlatacağım.
Sayın Bakan yok ki. (CHP sıralarından Geldi, geldi. sesleri)
AHMET YENİ (Samsun) Burada.
MUHARREM İNCE (Devamla) Ha
gelmiş, gelmiş.
Bakın, şimdi isim veriyorum
isim: Konya Ereğli Özel Şahika İlköğretim Okulu.
Öğrencilerin yüzde 70inin yıl sonu başarı puanı,
yüzde 70inin yıl sonu başarı puanı tam puan, 500. Bu ne
olacak biliyor musunuz? Şimdi, bu kanunu okumadıkları için
AKPli milletvekilleri bilmiyor.
AHMET AYDIN (Adıyaman) İyi
biliyoruz.
MUHARREM İNCE (Devamla) Bakan da
bilmiyor aslında. Bakın ne olacak size söyleyeyim: 30 kişilik,
40 kişilik okullar olacak, son sınıfları 30-40 kişi
olan sınıflar olacak. Bu okulda olduğu gibi bunların
hepsini okul birincisi yapacaklar, tam puanla mezun edecekler. Sonra bu kanunla
okul birincilerinin yerleştirilmesinde YÖKün yetkisini
arttırdığınız için, YÖKte de zaten sizin adamlar
olduğu için oturacaklar bakacaklar, bunları okullara yerleştirecekler.
KPSS sorularını
çaldılar. Çaldılar diyorum açıkça. Başbakan hava bastı
MİTi görevlendirdim. dedi, hikâye, sonuç yok. KPSS sorularını
kim çaldı? Çocuklarımızın geleceğini çalıyorsunuz
bugün siz. Siz kendi çocuklarınızı 30-40 kişilik okullarda
okul birincisi yapacaksınız, yandaşlarınızın
çocuklarını, aynı bu örnekte olduğu gibi; onları
üniversite sınavında, şurada burada iyi yerlere yerleştireceksiniz.
İşiniz, gücünüz hesap kitap, alavere dalavere. Bakın, daha
örneklerini söyleyeyim.
Bir başka örnek
Kamu İhale
Kanunu dışına çıkartılıyor bu tabletlerin
alımı. diyoruz. Nasıl olacak? diyor. Şimdi, ben bir
örnek anlatıyorum. Sayın Bakan hangi bürokratı
anlattığımı iyi anlayacaktır. Bir: Bir kamu görevlisi
mesela, bu bir genel müdür yardımcısı olabilir- kendi
adına bir tasarım yapar bu genel müdür yardımcısı. Bu
tasarımı bir şirkete götürür, sonra şirket patent
başvurusuna bu bürokratın adını yazdırır, sonra
bu bürokrat bakanlığın diğer personeli ile bir ihale
şartnamesi hazırlar. İhale şartnamesinde tarif edilen ürün,
o bürokratın tasarladığı patenti alınan üründür. Bu
durum İhale Kanununa aykırıdır. Bu firmanın ihaleyi
alabilmesi için patentli ürün bakanlığa bağışlanmış
gibi gösterilir yani alavere dalavere işlemleri bu kanun çıkmadan
daha yapılmıştır. Kanun çıkınca nelerin
yaşanacağının da bir başka göstergesidir bu.
Sayın Başbakana, Bakana soru
önergesi verdim. Üç aydır niye cevaplayamıyorsunuz bunu? Siz, burada,
çocukların sınav sorularını çalmak için,
puanlarını çalmak için kanun çıkartıyorsunuz.
Çocukların bilgisayarlarından, Kamu İhale Kanunu
dışına çıkarmak için, rant için, rantiye için kanun
çıkarıyorsunuz.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın İnce.
Şahsı adına ikinci söz
isteyen Avni Erdemir, Amasya Milletvekili.
Buyurun Sayın Erdemir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AVNİ ERDEMİR (Amasya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 199 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, milletimizin büyük teveccühünü kazanarak
iktidara gelmiş olan partimiz, dokuz yıllık iktidarında
milletimize büyük başarılar yaşatmıştır. Bugün
görüştüğümüz eğitim kanunundaki değişiklikler de
toplumsal bir değişim talebinin
karşılığıdır. Milletimiz bu değişimi de
AK PARTİnin başarı hanesine yazmak için inanın
sabırsızlıkla bekliyor.
Değerli milletvekilleri, bugün kesintisiz eğitimi savunanlar,
unutmasınlar ki kesintisiz eğitim kararları, 28 Şubat
sürecinde Millî Güvenlik Kurulu gölgesinde alınmış
kararlardır.
Kesintisiz
eğitimle, katsayı adaletsizliğiyle meslek liselerinin üniversite
yolu kesilmiş, meslek lisesi elektrik bölümü mezununa elektrik mühendisi
olamazsın makine bölümü mezununa makine mühendisi olamazsın
denmiştir bu kanunla. Sonuçta, kimse çocuğunu, üniversiteye girme
şansı olmayan meslek liselerine göndermemiş, meslek liseleri
hiçbir umut taşımayan çocukların gittiği mutsuzlar,
umutsuzlar lisesine dönüşmüştür. Mesleki eğitim nitelik sorunu
yaşamış, büyük yara almıştır maalesef.
Bu kararlardan mağdur olan bu
milletin çocuklarının çığlıkları
duyulmamış, gözyaşları sel olup oligarşiyi
boğmuş, maalesef farkına varılmamıştır bu
ülkede.
Bu
yüzden şimdi mesleki eğitimin önünü açan, tek tip vatandaş yetiştiren
anlayışın yerine yeni çağa, ekonomiye uygun, esnek,
tercihleri önceleyen, yönlendirmeye açık, demokratik bir eğitim
sistemi oluşturuyoruz biz.
Değerli milletvekilleri, biz, eğitimdeki
başarılarımızı bu yüce Mecliste hep dile getirdik,
bunların hiçbirine inanmak istemediniz. Biz okullaşma
oranını yükselttik dedik, inanmadınız. Şartlı nakit transferiyle, Haydi
Kızlar Okula kampanyalarıyla kız, erkek bütün
çocuklarımızın okullaşma oranını yükselttik,
çocuk işçiliğini, erken evliliği azalttık dedik.
İnanmadınız, itiraz ettiniz. Geldiğimiz noktada bugün bütün
bunları kabul ettiniz. Evet, bunları başardınız ancak
kesintisiz eğitim sayesinde başardınız. dediniz.
Başarımızı kesintisiz eğitimle ilişkilendirerek
de olsa kabul etmek zorunda kaldınız. Bunun için teşekkür
ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, biz bu
yasayla, dörder yıllık dilimlerle kademeli zorunlu on iki yıl
eğitimi getiriyoruz. Çağdaş dünyaya bakın,
savunduğunuz kesintisiz eğitim modelini uygulayan kaç ülke var bu
dünyada? Gelin,milletimize bunu anlatın.
Değerli milletvekilleri, biz bu
yasayla, katsayı adaletsizliği bitsin, meslek liselilerin
ayağındaki prangalar çözülsün, herkes eşit şartlarda
yarışsın, meslek liseliler alanlarıyla ilgili yüksekokullara
sınavsız gitsin, bu okullarda yüzde 10a giren öğrenciler
sınavsız lisans tamamlasın istiyoruz. Meslek lisesi elektrik
bölümü mezunu elektrik mühendisi olabilsin, makine bölümü mezunu makine
mühendisi olabilsin istiyoruz. Bundan niçin şikâyetçisiniz?
Değerli milletvekilleri, biz bu
yasayla, FATİH Projesi bu ülkede hayat bulsun, bütün sınıflarda
akıllı tahtalar, öğrencilerimizin elinde bilgisayarları
olsun, bütün bu işler yapılırken, hak olsun, hukuk olsun ama bu
değişimi yavaşlatacak bürokratik engeller ortadan kalksın
istiyoruz. Bütün bunları bu milletin çocuklarına kim çok görebilir?
Çok mu görüyorsunuz?
Bugün,
biz, milletimizden aldığımız yetkiyle ülkemizin,
gençlerimizin geleceğini karartan, önlerindeki o duvarları çekiyoruz,
önlerindeki seti kaldırıyoruz. Kesintisiz eğitimin, katsayı
adaletsizliğinin açtığı yarayı sarıyoruz. Bundan
kim şikayetçi olabilir?
Elbette
herkesin şikâyetçi olma, itiraz etme hakkı var ama bunun yolu
bellidir demokrasilerde. Gidersiniz millete, anlatırsınız bizi,
kendinizi, inanırsa millet size alırsınız yetkiyi,
getirirsiniz kesintisizi diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Erdemir.
Şimdi bölüm üzerinde on beş dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Dün sisteme giren sayın milletvekilleri: Sayın
Işık, Sayın Halaman, Sayın Kuşoğlu ve Sayın
Tanal; bugün, Sayın Erdoğan, Sayın Genç, Sayın Kaleli,
Sayın Işık, Sayın Köse, Sayın Tanal, Sayın
Halaman, Sayın Halaçoğlu, Sayın Öz, Sayın Demir, Sayın
Canalioğlu, Sayın Topcu, Sayın Aslanoğlu, Sayın Demiröz,
Sayın Özgündüz, Sayın Şeker, Sayın Çınar, Sayın
Kurt ve Sayın Dağoğlu.
Sayın Işık, buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, pilot olarak uygulamaya koyduğunuz
FATİH Projesi kapsamında şimdiye kadar hangi firmalardan kaç
adet tablet bilgisayar satın alınmıştır ve bunlar için
ne kadar para ödenmiştir? Bu kanunda, KİK kapsamında
değişikliğe ve bu tür alımların Kamu İhale Kurumu
Kanunu kapsamı dışına alınmasına neden izin
veriyorsunuz? Niçin orijinal kanunda bu değişikliği yapmayı
daha uygun bulmuyorsunuz? Cevaplarsanız sevinirim.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Halaman
ALİ HALAMAN (Adana) Başkan, teşekkür
ediyorum.
Benim, Bakan Beye sorum şu: Kanun taslağı
yirmi yedi madde. Ben bu maddelere baktım, aradım, bir türlü
bulamadım. Sıkıntı kabul edilen baş örtüsü var. Bu
baş örtüsünü de bu maddelerde bulamadım. Bu baş örtüsünün
sıkıntı kabul edilen hâlini ortadan kaldırmak için direkt
bir ek madde koyamaz mı Sayın Bakanımız?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kuşoğlu
Yok.
Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Değerli Başkan.
Millî Eğitim Bakanı bilemiyorum- tüm
milletvekillerine şöyle bir kitapçık dağıttı. Bu
kitapçıkta hakikate aykırı, yalan diyemiyorum, gerçeğe
aykırı şekilde düzenlemeler yapılmış. Nedir bu?
Burada, değerli arkadaşlar, Almanyada ilkokula başlama
yaşı altmış dört ay yazılmış. Külliyen
hakikate aykırı. Ben, bir doktora tezini veriyorum, gayet rahat
burada altı yaş yazılı. Bunun gerekçesi nedir?
İki: Sadece Almanya değil,
Bulgaristan o şekilde, Danimarka aynı şekilde, İsveç
aynı şekilde, Yunanistan
aynı şekilde. Yani Sayın Bakan, kimi kandırmaya
çalışıyorsunuz? Sizden istirham ediyorum
İnsanlar önce
Allaha inanır, sonra devlete inanır. Siz, burada, neden halkı
aldatmaya çalışıyorsunuz? Burada, bizim Meclis kütüphanemizde
yayınlanan doktora teziyle sizin bu kitapçıklarınız tam
tezat. Bu konudaki düşünceleriniz nedir?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ağbaba? Yok.
Sayın Erdoğan, buyurun.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, dün sormuştum,
tekrar ediyorum, dün cevap alamadım soruma: Millî Eğitim
Bakanlığı Teşkilat Kanunu kanun hükmünde kararnameyle
değiştirildikten sonra, yeni kadronuzu kurarken eğitimci olmayan
kaç kişiyi millî eğitim üst yönetimine müsteşar, müsteşar
yardımcısı, genel müdür olarak atadınız?
İktidarın yeni eğitim felsefesi Eğitim, eğitimcilere
emanet edilemeyecek kadar önemlidir. noktasına mı gelmiştir?
İkinci sorum: Görüşülmekte
olan kanun tasarısıyla eğitime başlama
yaşını beş yaşa çekiyorsunuz. Bu çocuklara uygun
servis hizmetini kim, nasıl verecek? Tabii ki, bu çocukların
servislerine verilecek rehberlerin ücretini kim ödeyecek?
Üçüncü sorum: Dershaneler
kapatılacak. diye açıklamalar yapıyorsunuz. Ancak,
görüşmekte olduğumuz kanun tasarısında merkezî sınav
sisteminin devam edeceği açıkça belirtilmektedir. Bu sınav
sistemi devam ettiği müddetçe dershaneleri nasıl
kapatacaksınız? Böyle lüzumsuz açıklamalarla
vatandaşın kafasını niçin
karıştırıyorsunuz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Komisyonlarda 26
maddelik teklifin 20 maddesi müzakere yapılmadığı hâlde
yapılmış gibi sahte rapor düzenleyen AKPli Millî Eğitim
Komisyonu Başkanı Nabi Avcı ve AKPli Millî Eğitim Komisyonu
üyeleri ile bu olmayan raporu gündeme alan Meclis Başkanı Cemil Çiçek
ve bunu gündeme alan siz Başkan Vekili ile AKP Grubu Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihine kara bir leke
yazmışlardır, bu kara leke üzerinizden silinmeyecektir, bir.
İkincisi, intihal suçunu
işleyen Millî Eğitim Bakanı olan zat bu, daha önce mahkemeye
dava açtı, bu davası reddedildi YÖK zamanında- nasıl oldu
da tekrar, kendine göre bir YÖK oluşturduktan sonra, yeniden bu intihal
suçunu işlemediğine dair nasıl bir karar aldı? Bu muhkem
kaziyeyi alan mahkeme kararını nasıl
kaldırttınız? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaleli
SENA KALELİ (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Toplumun hiçbir kesimine
danışmadan, grup başkan vekillerinizin teklifiyle getirilen bu
proje, Parti Programınızın, Hükûmet
Programınızın, Seçim Bildirgenizin hangisinde vardır? Kaç
kez bu konuda, kimlerden görüş alınmıştır? Şimdi
tepkilerini dile getirmek isteyen sivil toplum örgütlerine niye engeller
getiriyorsunuz? Diğer şehirlerden Ankaraya gelmek isteyenler niye
İçişleri Bakanlığı genelgesiyle durduruluyor? Bu
projeyi insanlara Avrupa Birliği zorunluluğu diye mi anlatıp
inandırmaya çalışıyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Köse
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkanım, bu yasa teklifi komisyonlarda görüşülemedi maalesef.
Çok güler yüzlü, sempatik ve uygar bir portre çizen AKP Grup Başkan Vekili
Mustafa Elitaşın yönettiği AKPli milletvekilleri
tarafından Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri komisyona
sokulmadı ve saldırıya uğradılar. Buraya da temel yasa
olarak getirmişsiniz maalesef, burada da görüşemeyeceğiz.
Şimdi, bu işin birinci
dereceden ilgilileri, eğitim emekçileri bütün gün polis
saldırısı ve baskısı altında seslerini duyurmaya
çalışıyorlar. Şu anda polis tarafından
durduruldukları yer ile basın açıklaması yaparak seslerini
duyurmak istedikleri yer arasında 100 metrelik bir mesafe var. Bu konuda
derhâl bir girişim yapacak mısınız ve kamu emekçileri ve
öğretmenlerin seslerini duyurmalarına imkân sağlayacak
mısınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Halaçoğlu
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, dün sormuştum,
tekrar edeceğim: İmam hatip liselerinden imam tayin ediliyor. Ben de
diyorum ki, dünkü sorumda şunu söyledim: İmam hatip yetiştirmek
için üniversitelerde sadece ilahiyat fakültesi değil bir yüksekokul
açmayı düşünüyor musunuz? Çünkü, imam yetiştirmek çok ayrı
bir özellik gerektiriyor ve ülkenin gerçekten doğru imamlara ihtiyacı
var. Böyle bir düşünceniz var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Öz.
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan, 4+4+4 formülünün eğitimde reform
olacağına inanıyor musunuz?
Her şeyin başı
eğitim. derken on yıllık iktidarınızda bu kadar
sık sistem değiştirmek doğru mudur?
Bu kanun tasarısının
geniş kapsamlı ve ilgililerle yeterince
tartışıldığına inanıyor musunuz,
olgunlaşmış bir tasarı olarak görüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Son soru, Sayın Demir
NURETTİN DEMİR (Muğla)
Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Bakan, özellikle Muğla
Milas ilköğretim okullarının altyapılarında büyük
eksiklikler var, boya-badana, çatı sorunları var, pencere
sorunları var. Personel eksikliği nedeniyle özellikle okullarda
temizlik sorunları bir türlü aşılamıyor. Bu konularda bir
planlamanız, bir programınız var mı yani altyapılarda
oldukça sıkıntılar var, bunları nasıl gidereceksiniz?
Şimdi, bu kanun
çıktıktan sonra 50 bin kadro fazlası olacak. Bunları
köylere mi süreceksiniz, ne yapacaksınız?
Üçüncü sorum: Biyokimya, fizik, kimya,
bilişim bölümünü bitirmiş pek çok öğrenci var. Bunların
tayinleriyle ilgili bir düşünceniz, bir planınız,
programınız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun,
soruları cevaplayın lütfen.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Çok değerli milletvekilleri,
öncelikle bu altyapıyla ilgili sorular muhtemelen birçok milletvekilimizin
kafasından da geçiyor olabilir, ona kısaca cevap sunmak istiyorum.
Herhangi bir okulumuzun, özellikle ilköğretim okullarının
boya-badana gibi temel bazı hizmetlerinin ve eksiklerinin giderilmesiyle
ilgili her yıl bütçede bize ayrılan kaynakları biz ilgili özel
idarelere gönderiyoruz. Bu yıl da, önceki yıllardan farklı
olarak, yılbaşında, ocak ayında ilgili özel idarelere tamir
ve bakım için gerekli paraları gönderdik. İlgili valilik ve il
millî eğitim müdürlükleri öncelikleri belirleyerek sorunları
gidermeye çalışacaklar.
Çok değerli arkadaşlar, önce
şunu söylemeliyim: 4+4+4, millî eğitim sisteminde sistemin bütününü
değiştiren bir reform olarak hiçbir zaman benim tarafımdan
tanımlanmadı. Millî eğitim sisteminden dün bahsettim. Millî
eğitim sisteminin bütünlüğü içerisinde müfredat, öğretmenler,
okul ve fiziki altyapı, teknolojik donanımlar, yapı, amaç ve hedefler
gibi sistemi oluşturan çok sayıda öğenin olduğunu, bu
öğelerden birinin yapı olduğunu ve bu sistemde de yapıda
bir değişiklik ifade ettiğini defalarca söyledim, bir kez daha
söylemek istiyorum. Bu, eğitim sisteminin tamamına dair bir
kapsayıcı kanun değil, eğitim sisteminin temel öğeleri
içerisinde sadece yapıda bir değişiklik yapıyor, zorunlu
eğitimi on iki yıla çıkarıyor ve kademeli hâle getiriyor.
Onun dışında reform mu bekleyeceksiniz?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Nerede
zorunlu yazıyor burada?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) - O zaman müfredatla, öğretmenlik
mesleğiyle, amaç ve hedeflerle, stratejiyle ilgili konularda
değişiklikleri yeri geldikçe biz kamuoyuyla
paylaşacağız.
Onun dışında önce
şunu söyleyeyim, az önce özellikle bizim
dağıttığımız kitaplardaki bilgileri
yargılayan arkadaşıma ifade etmek istiyorum: Siz, lütfen, o
kitaptaki bizim size verdiğimiz bilgileri kaynaklarıyla beraber
kontrol ediniz, o kaynaklardan o bilgilerin nasıl olduğunu görme
şansınız olacak. Eğer bizim kaynaklarımız ile
sizin hazırlattığınız doktora tezinde farklılık
varsa lütfen doktora tezinizdeki kaynaklarınızı gözden
geçiriniz.
Bizim bildiğimiz, Almanyada alt
limit altmış dört aydır, üst limit yetmiş iki aydır ve
30 Eylül ile 31 Aralık tarihleri arasında doğmuş olan ve
henüz altı yaşını ders yılı içinde tamamlayacak
olan çocukların okula başlamaları konusunda çocuğun
velisiyle birlikte karar veriliyor. Bu açıdan
bakıldığında, bizim, öngördüğümüz bilgiler açısından
bir tereddüdümüz yok, lütfen siz tekrar kaynakları gözden geçiriniz.
Tabletlerle ilgili bir soru var. Çok
değerli arkadaşlar, biz FATİH Projesinde pilot uygulamaya
başladık. Pilot uygulamaya başladığımız
zaman itibarıyla henüz Türkiyede üretim gerçekleştirilmiyor
olduğu için sınırlı sayıda tuttuk
dolayısıyla var olan bilgisayarlarda bize teklif veren firmalar
arasından iki firma ihaleyi aldı. Ürünü de biz kendimiz satın
almadık, Devlet Malzeme Ofisi satın aldı, biz talebimizi
bildirmiştik. Toplam 8.800 tablet bilgisayar satın aldık;
bunlardan 4.800 adedinde Sentim Bilişim firması ihaleyi kazandı,
ebatları biraz büyük olan bir üründü bu, bunun tanesini 775 Türk liraya
satın aldık; diğerini ise General Mobile aldı ve General
Mobile yaklaşık olarak 4 bin adet ürün bize verdi, bunun da tanesi
599 liraydı. Bunu daha önceden siz Komisyonda sordunuz, ben de size
bununla ilgili bilgileri sunmuştum, bu vesileyle tekrar sunmak durumunda
kaldım.
Ancak özellikle grup
konuşmaları yapılırken ve daha sonra sorularda özellikle
bilişim teknolojisinin satın alınması ve altyapı
kurulmasıyla ilgili, Kamu İhale Kanununun dışına
çıkmasıyla ilgili tereddütler için tekrar aynı şeyi
söylüyorum: Kamu İhale Kanununun dışına çıkması
normalde bunun hukuksuz yapılacağı ve keyfî
yapılacağı anlamına gelmez; bu, kendi yapısı
içerisinde zaten bir hukuki mevzuata sahip olacak ve yine ihale süreçlerine
tabi olarak gerçekleştirilecek.
ALİM IŞIK (Kütahya) O zaman
niye değişiyor Sayın Bakan?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) Gayet basit Sayın Işık:
Değiştiriyoruz çünkü biz aynı zamanda İnternet
hizmetlerinin satın alınmasıyla alakalı olarak
altyapıyı da beraber veriyoruz; bu ciddi bir finansman kaynağı
gerektiriyor. Millî Eğitim Bakanlığının bu anlamda
yeteri kadar kaynağı olmadığı için İnternet
hizmetini sunacak firma, yatırımları da yapacak. Bu
yatırımları yapmasının bir başka gerekçesi:
İnternet hizmetini verirken şayet altyapıda birtakım
sorunlar çıkarsa İnternet hizmetini verecek olan firma bunu mazeret
göstererek hizmetlerdeki aksamalara gerekçe oluşturmasın diye
düşünüyoruz, o yüzden hizmeti veren altyapıyı da yapsın. O
zaman da üç yıllık süre içerisinde sözleşmeyle, ihaleyle
yapılacak herhangi bir uygulama bunu finanse edecek bir nitelik
taşımıyor ve firmaların hepsiyle bu anlamda yapılan
görüşmeler ve benzeri durumdaki diğer kamu ihalelerine
baktığımızda üç yıldan daha uzun süreli bir ihale
yöntemine ihtiyaç duyuluyor ve bunun için de yapıyoruz. Bundan daha fasih,
bundan daha açık ve şeffaf bir açıklama olabilir mi sizce?
Eğer daha fazla bir şey istiyorsanız onu da söyleyeyim ben size.
ALİM IŞIK (Kütahya) Neden
kendi kanununda yapmadınız da burada koyuyorsunuz?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) Ayrıca, ihale süreçlerinin daha
kısaltılmasına ihtiyaç var. Mevcut ihale sürecinde herhangi bir
tablet bilgisayarı almaya teşebbüs ettiğinizde, daha ürünü
almadan eskime ihtimalinin olduğu bir süreyle ürün yapabiliyoruz. Bu
açıdan bakıldığında, bizim gayet açık ve net bir
izahımız var konuyla alakalı.
Millî Eğitim
Bakanlığı kadrosunda kaç tane yönetici eğitimden gelmiyor?
diye soruluyor. Arkadaşlar, ben size başka bir soru sorayım:
Eğitimci olmak profesyonel yönetici olmak anlamına mı geliyor
sizce? Bir Millî Eğitim Bakanlığının üst kademesi
dediğinizde eğer aklınıza gelen müsteşar ve
müsteşar yardımcılarıysa, orada, profesyonel mahiyette
strateji geliştirmeyi bilen, yönetim vizyonu oluşturabilecek ve
bilimsel analizler yapabilecek insanlara daha çok ihtiyacımız var.
Hâlbuki -açık bir şekilde söyledim, tekrar söyleyeyim- bizim bugün
oluşturduğumuz bütün grup başkanlıklarımızda
göreve gelen arkadaşlarımızın her birisi en az beş
yıl ve ortalama on yıla yakın süreyle öğretmenlik
yapmışlardır ama yetmedi, onların pek çoğunun
lisansüstü eğitim yapmış olmaları şartını koyduk.
Daha da yetmedi, pek çoğunu yabancı dil bilen insanların
arasından seçtik. Bu sizce iyi bir tercih değil mi?
Bakanlığın bütün her tarafında eğitim bilen ama
yönetim bilmeyen insanları oluşturmanın bir manası olabilir
miydi? Bütün bunlara rağmen, madem sordunuz tekrar söyleyeyim,
müsteşar ve müsteşar yardımcıları seviyesinde
eğitim sektöründen gelmeyen sadece 3 kişi var. Bu sizce çok mu?
BAŞKAN Sayın Bakan,
sözlerinizi toparlar mısınız lütfen.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) Dolayısıyla bütün bunlara bakarken
lütfen, bizim web sitemize giriniz -web sitemiz de arkadaşlarımızın
pek çoğunun bilgisinde- ulaşma şansınız olacak.
Dolayısıyla, burada insanların zihnini bulandıracak
tavır içerisinde soru sormayınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) İntihal
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) Ayrıca, benim intihalimle ilgili soru
soran zat önce kendi servetinin kaynaklarıyla ilgili bilgiyi topluma
versin, bu soruları sorsun diye sözlerimi neticelendiriyorum.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta)
Cevabı kaçırma.
İZZET ÇETİN (Ankara) Ne
alakası var?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) Ben de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan
maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, benim soruma cevap verirken dedi ki: Servetinin mahiyetini
açıklasın. Bu bir sataşmadır, ben açıklayayım.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Mecbur mu
açıklamaya?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sana ne,
Meclisi siz mi idare ediyorsunuz?
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Hamzaçebiyi bir dinleyelim önce.
KAMER GENÇ (Tunceli) Benim soruma cevap verirken Bana
intihal sorusunu soran adam evvela servetinin mahiyetini açıklasın,
ondan sonra ben cevap vereyim. dedi.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Sen açıkla
mahiyetini, sen bunun mahiyetini açıkla.
BAŞKAN Sayın Genç, Servetinin mahiyetini
açıklasın. demekteki sataşma neresinde?
KAMER GENÇ (Tunceli) Tabii yani, açıklayayım
yani, düzeltmelerimi yapayım efendim. Açıklayayım Sayın
Başkan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Sayın Başkan, siz oylamaya geçmek üzere
aslında açıklama yaptınız.
BAŞKAN Lütfen, Sayın Bakan, siz
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakın, kaçıyor, kendisi
ortada muhkem kaziye varken, o muhkem kaziyeyi nasıl kaldırdın,
mahkeme kararını nasıl kaldırdın açıklamak zorundasın.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Yeri geldiği zaman açıklayın, fırsat
bulduğunuzda açıklarsınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bunun
bilgi hırsızlığı yaptığını, ortada
YÖK kararı var, YÖK kararına karşı dava açıyor,
davası reddediliyor, aradan beş sene geçtikten sonra yeni bir YÖK
kararı alınıyor. O karar nasıl
kaldırılmış açıkla bakalım? Niye, açıkla
buradan, bize açıkla.
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Gençe açık bir sataşma var efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sataşma var Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hayır, ben bölümler üzerinde önerge işlemi
yapacağımı söyledim. Bir madde üzerinde yapalım, sonra
değerlendireceğim şeyinizi ama önce tutanaklara geçti.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, niye yani şimdi
burada hazır gelmişken, tam sıcakken ben de cevap vereyim.
BAŞKAN Laf yine soğumayacak Sayın Genç,
merak etmeyin, bugün laf soğuyacak değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bu bilgisayarları
nasıl ihale edecekler, kimlere servet ekleyeceklerini de söyleyelim.
BAŞKAN Laf soğuyacak değil Sayın
Genç, değerlendireceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir söyleyin bakalım
servetine neler katacağını?
BAŞKAN Lütfen Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Tayyip Beye haber gönderdin mi,
100 milyar dolarlık devlet kaynağını harcıyorum.
dedin mi?
BAŞKAN Sayın Genç, böyle bir usul yok lütfen
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, sanıyorum önergelere geçiyorsunuz değil mi
efendim?
BAŞKAN Efendim?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Önerge
işlemine başlıyorsunuz.
BAŞKAN Evet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bize dağıtılan önerge setinde her bir
siyasi parti grubunun birer önergesi bulunuyor ve biz bu teklifi İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun kabulüyle görüşüyoruz. İç
Tüzükün 91inci maddesinin ikinci fıkrası gayet açıktır.
Bu fıkraya göre, temel kanunlara ilişkin görüşmeler
sırasında milletvekilleri, esas komisyon ve hükûmet önergeler
verebilir. Milletvekilleri tarafından her bir madde için iki adet önerge
verilebilir ancak yine aynı fıkraya göre siyasi parti
gruplarının birer önerge verme hakları saklıdır.
Dağıtılan önerge setinde her siyasi parti grubunun birer
önergesi bulunuyor ancak Başkanlık Divanındaki
kayıtları incelediğinizde, dört siyasi partinin dört önergesi
dışında başka önergelerin olduğunu da göreceksiniz.
Yani 91inci maddenin ikinci fıkrasında yer alan, milletvekillerinin
iki adet önerge verme hakkı, sizin bu uygulamanıza göre ortadan
kaldırılmış olmaktadır. Siyasi parti
gruplarının önerge verme haklarının olması,
milletvekillerinin iki adet önerge verme olanağını ortadan
kaldırmamaktadır. Siyasi parti grupları birer önerge verdi, o
hâlde milletvekillerinin önerge verme hakkı kalkmıştır.
demek, bağımsız milletvekillerinin önerge hakkını
ortadan kaldırmak demektir. Bu nedenle, size verilmiş olan ve
işleme konulmamış olan diğer önergelerin -ki diğer
siyasi partilerin de önergesi olduğunu tahmin ediyorum, bizim Cumhuriyet
Halk Partisi olarak önergelerimiz var- bunların kuraya tabi tutulmak
suretiyle iki adet önergenin daha her madde için işleme konulması
gerekir efendim.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi,
diğer grupların bu konudaki tavırları nedir bilmiyorum,
isterseniz usul tartışması açayım, ben görüşümü usul
tartışmasından sonra bildireceğim.
Buyurun, üç dakika süre veriyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Peki, ben aleyhte istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, aleyhte.
Lehte?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ben lehte
istiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben de aleyhte
istiyorum.
BAŞKAN Gruplara vereceğim
efendim, Sayın Genç.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Hamzaçebi ve Sayın Genç aleyhte.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Grup
olarak ben de konuşmak istiyorum, aleyhi lehi kalmadı zaten bu
işin Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki, Sayın
Aydın lehte, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen maddeler
üzerinde siyasi parti grupları dışında milletvekillerinin
de önerge verip veremeyeceğine ilişkin Başkanın tutumu
hakkında
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tabii, biz burada yeni bir uygulama
yapmıyoruz. Bu Meclis çalıştığından beri, hem
İç Tüzük esaslarına bağlı olarak hem de Meclisin
oluşan teamüllerine bağlı olarak bugüne kadar, normal kanun
görüşmelerinde her madde üzerinde en fazla yedi önerge verme hakkı
var. Yine, temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülen tasarı ve teklifler
üzerinde de -bugüne kadarki uygulama da hep bu yönde olmuştur- en fazla
dört önergeyle sınırlı tutulmuştur.
TUFAN KÖSE (Çorum) İç Tüzük
varken teamül olur mu?
AHMET AYDIN (Devamla) -
Dolayısıyla değerli arkadaşlar, bu usul
tartışması açısından Başkanlık
Divanının ben tutumunu doğru buluyorum. Temel kanun olarak biz
bunu iki bölüm hâlinde görüşüyoruz ve görüşülmekte olan bu temel
kanunda da maddeler üzerindeki önerge sayısı dörtle sınırlıdır
diyorum, teşekkür ediyorum.
Sağ olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte olmak üzere Sayın
Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İç
Tüzükün 91inci maddesi temel kanunların Genel Kurulda nasıl
görüşüleceğini düzenlemektedir. Bu maddenin ikinci
fıkrasına göre, bir temel kanun görüşülürken, Milletvekilleri,
esas komisyon veya Hükûmet değişiklik önergeleri verebilir.
Milletvekilleri tarafından Anayasaya aykırılık önergeleri dahil
her madde üzerinde iki önerge verilebilir ve yine ikinci fıkra devam
ediyor: Ancak, her siyasî parti grubuna mensup milletvekillerinin birer önerge
verme hakkı saklıdır.
Ben bunu şöyle yorumluyorum:
Milletvekillerinin iki önerge verme hakkı vardır, ikiden fazla
veremezler, ancak onların iki önerge hakkının olmuş olması
siyasi parti gruplarının önerge verme haklarını ortadan
kaldırmaz, her siyasi parti grubu ayrıca birer önerge verme
hakkına sahiptir. Bunu farklı yorumlarsanız, bir siyasi parti
grubuna mensup olmayan milletvekillerinin önerge verme hakkını
ortadan kaldırmış olursunuz. İç Tüzükün böyle bir
şeyi amaçlamış olması, bağımsız
milletvekillerinin önerge hakkı yoktur demiş olması mümkün
değildir; bu, demokrasiye aykırıdır.
MUHARREM İNCE (Yalova) Grubu
olmayan parti olabilir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) Bakın, geçmişte bir Anayasa Mahkemesi kararı var.
Daha önce, 30/6/2005 tarihli ve 855 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin İç Tüzükünde değişiklik yapılmasına ilişkin
kararda şöyle bir hüküm vardı: Milletvekilleri tarafından Anayasaya
aykırılık önergeleri dahil her madde için iki önerge
verilebilir. Bu hüküm, Anayasa Mahkemesinin 21/10/2006 tarihli Resmî Gazetede
yayımlanan 26/10/2005 tarihli ve 2005/73 karar sayılı
kararıyla iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararında -ilgili
yerini okuyorum ben size- şöyle diyor: Dava dilekçesinde, birinci tümcede
milletvekillerinin, esas komisyonun veya hükûmetin önerge verebileceği
belirtilmiş olmasına karşın, iptali istenen ikinci tümcede
milletvekilleri için önerge sayısı sınırlanarak, önerge
vermek bakımından milletvekilleri ile komisyon ve hükûmet
arasında makul bir nedene dayanmayan eşitsizliğin
yaratılması mümkün değildir.
Şimdi, siyasi parti
grubuna mensup milletvekilleri ile bu gruplara mensup olmayan milletvekilleri
arasında eşitsizlik yaratılabilir mi? Veya siyasi parti grubu
dışında o gruba mensup milletvekilinin önerge verme hakkı
ortadan kaldırılabilir mi? İç Tüzük böyle bir şey
söylemiyor.
Sayın Başkan,
eğer bu tutumunuzda ısrar ederseniz bu, eylemli bir İç Tüzük
ihlalidir, İç Tüzüke aykırılık oluşturur. Ben
tutumunuzu gözden geçirmenizi rica ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Şimdi, söz isteyen
Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Lehte olmak üzere,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanunlar -dün
de ifade ettim- ihtiyaçlara göre, programlara göre değiştirilir ama
kanunlar hukukun içinde kalarak değiştirilmelidir. Eğer hukukun
içinde kalınmadan kanun değiştirmeye kalkarsanız bunun
adı hukuk bozuculuğu olur. Dolayısıyla Sayın
Hamzaçebinin gündeme getirdiği konu, İç Tüzükün 91inci maddesinde
çok açık, net yazmaktadır. Bunun dışında bir
başka madde var, bir başka hüküm varsa onu Tutumum haklıdır.
diyen Sayın Başkan Genel Kurula açıklamak durumundadır.
Bakın -ben de
okuyayım- ikinci fıkra aynen şu: Milletvekilleri -grup
belirtmeden, bağımsız olabilir- esas komisyon veya Hükûmet
değişiklik önergeleri verebilir. Milletvekilleri tarafından Anayasaya
aykırılık önergeleri dahil madde üzerinde iki önerge
verilebilir. Ancak, her siyasî parti grubuna mensup milletvekillerinin birer
önerge verme hakkı saklıdır.
Bu gayet açık. Dört grup var, dört önerge verilir.
Artı iki tane de milletvekilleri verebilir. Bu milletvekilleri çok
sayıda vermişse kura çekilir. Teamül bu, usul bu. Bunun
uygulanması lazım. Efendim, daha önceki kanunlarda
uygulanmıyordu. Önerge verilmediği için uygulanmıyordu veya
iddia edilmediği için yok sayılıyordu ama şimdi öyle
değil. Eğer gerçekten milletvekilleri, grupların
dışında, maddeler üzerinde önerge verdiler ve bunlar ikiden
fazlaysa, her madde üzerinde verilen önerge sayısı ikiden fazlaysa
Başkanlık Divanının bunlar arasında kura çekerek
işleme alması İç Tüzük 91e göre bir amir hükümdür, İç
Tüzükün gereğidir. Bunu yerine getirmediğiniz takdirde İç Tüzük
ihlali yaparsınız.
Bilgilerinize sunulur.
Teşekkür ederim.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın
Başkan, ben de aleyhte
BAŞKAN Ama sözleri verdik daha önce, Sayın Genç
istemişti.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Kime verdiniz
Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın Gençe verdim aleyhte.
Talebiniz olmadı. Ben baktım, hatta Burada BDPye
vermemiz gerekir. dedik ancak talebiniz olmadı Sayın Buldan.
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakın, aslında bu 91inci maddeyi biz daha önce
uyguladık. Ben bağımsız milletvekiliyken, Sayın Meral
Akşener Meclis Başkan Vekiliyken biz bunu uyguladık. Yani o
zaman, efendim, biz iki önerge verdik, grupların her birisi de önerge
vermişti. Yani burada müzakere de açtık buna ve
uygulamasını da yaptık. Oradaki, Kanunlardaki arkadaşlar da
biliyorlar. Hem grupların birer önergesi işleme girdi hem de bizim
önergemiz işleme girdi ama nedense bu Başkanlık Divanında
her gün bir uygulama değişikliği oluyor.
Arkadaşlar, 91inci maddenin ikinci fıkrası
çok açık, diyor ki: Her iki milletvekili önerge verebilir. Ayrıca da her grubun
verebileceği önerge hakkı saklıdır. Bunun bir benzeri
87nci maddede var. 87nci maddede Temel kanun olmayan kanunlarda
milletvekilleri yedi önerge verebilir. Ayrıca
her grubun önerge verme hakkı saklıdır. diyor. Daha önce yani bu AKP bu tüzük
değişikliğini yapmadan önce yürürlükte olan İç Tüzüke göre
her fıkra için milletvekilleri dört önerge veriyordu. Bir maddede on tane
fıkra varsa kırk tane önerge veriliyordu ama tabii siz geldikten sonra
her şeyi kıstınız kıstınız, sizin
amacınız milletvekillerini konuşturmamak ama bu o kadar çok
açık ki. Şimdi burada gruba mensup milletvekiliyle
bağımsız milletvekilinin farkı var mı?
Dolayısıyla açık
fıkra açık hükmü çok açık ama nedense burada işte bu
kanunda olduğu gibi komisyonda müzakere edilmeden, ondan sonra sahte rapor
düzenleyerek, parmak gücüne dayanarak getirip de Mecliste nitekim tabii daha
önce tarafsız hareket eden bir Meclis Başkanı kürsüde
olduğu zaman da bu raporu kürsüye, Genel Kurula getirme cesaretini de
kendinizde bulmadığınız için işte böyle kendinize
uygun bir
Kendiniz çalıyorsunuz, kendiniz oynuyorsunuz. Böyle bir
uygulama yok. Türkiye Büyük Millet Meclisi, daha önce, bunu, tüzük değişikliğini
yaptığınız sırada Dört önerge 87nci maddeye göre
verir. demiştiniz, Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti, dedi ki: Dört
önerge az. Ama buna rağmen bu şekilde bir metin düzenlenmiş
yani 2 milletvekilinin de bana göre önerge vermesi lazım. Aslında biz
bundan sonra sizin temel kanun olarak getirdiğiniz şeyleri şekil
bakımından iptal için Anayasa Mahkemesine götüreceğiz.
Nasıl getireceğiz? Anayasada diyor ki: Kanunların şekil
itibarıyla iptali istenebilir. Şekil ne demek diyor- son
oylamanın usulüne göre yapılıp yapılmadığı.
Şimdi siz temel kanun niteliğinde olmayan bir kanunu temel bir kanun
olarak buraya getirirseniz ve usulüne göre müzakere etmeden böyle temel kanun
gibi müzakere ederseniz
Biz götüreceğiz. Zaten Anayasa Mahkemesi de
sizden ama bakalım belki bir hak, adalet tarafı tutar da der ki: Ya
hakikaten
Şimdi kanunları müzakere etmiyorsunuz, maddeleri
okumuyorsunuz, maddeleri müzakere etmiyorsunuz, soru imkânlarını
kaldırıyorsunuz. Milletvekilleri
Bu en ilkel toplumlarda olur. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 91inci maddesindeki her madde için iki
önerge sınırlaması konusunda maddenin gerekçesi ve
Başkanlığımızın bugüne kadar ki uygulaması
hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum.
Temel kanun olarak görüşülmesine
karar verilen tasarı ve teklifler özel görüşme yöntemiyle
görüşülmekte olup buna ilişkin hükümler İç Tüzükün 91inci
maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddede önerge
işlemlerine ilişkin de özel bir düzenleme vardır. Bu düzenlemeye
göre Milletvekilleri, esas komisyon veya Hükümet değişiklik
önergeleri verebilir. Milletvekilleri tarafından madde üzerinde iki önerge
verilebilir. Ancak, her siyasi parti grubuna mensup milletvekillerinin birer
önerge verme hakkı saklıdır.
Bu hükmün gerekçesi
şöyle açıklanmıştır: 91inci madde kapsamındaki
tasarı ve tekliflerin Genel Kuruldaki görüşmelerinde, milletvekilleri
tarafından her madde için iki önerge verilebilmesi öngörülmekte ve siyasi
parti gruplarına mensup milletvekillerinin birer önerge verme hakları
saklı tutulmaktadır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinde ikiden fazla siyasi parti grubu bulunması durumunda ise, her
siyasi parti grubuna mensup milletvekillerinin birer önerge verme hakkı
saklı tutulduğundan, tüm siyasi parti grupları tarafından
önerge verilmesi hâlinde verilen önerge sayısı ikiden fazla
olabilecektir.
Madde üzerindeki önerge
hakkı, bir siyasi parti grubuna mensup milletvekillerince
kullanılması hâlinde, diğer siyasi parti grubuna mensup
olanlarla bağımsız olan milletvekillerince ancak iki önerge
verilebilecektir.
Siyasi parti
gruplarına mensup milletvekillerince madde üzerinde önerge verilmemesi
hâlinde, bağımsız sayılan milletvekillerince iki önerge
verilebilecektir.
Gerekçeden
anlaşılan, önerge hakkının, ancak parti gruplarına
mensup milletvekilleri tarafından kullanılmaması hâlinde
bağımsız ve grubu olmayan siyasi partilerin milletvekillerince
kullanılabileceğidir. Siyasi parti gruplarına mensup
milletvekillerince iki ve daha fazla önerge verilmiş olması hâlinde,
bağımsızlarla grubu olmayan siyasi partilerin önerge vermesi
mümkün değildir. Ancak, uygulamada, bağımsız
milletvekilleri ile grubu olmayan siyasi partilerin lehine bir yorum
yapılmış ve önergeler geliş sırasına göre
sıralanarak ilk iki önergenin bağımsızlar ya da grubu
olmayan siyasal partiler tarafından verilmesi hâlinde bu önergeler
işleme alınmıştır.
Aslında, İç
Tüzükün gerekçesinde de açıklandığı gibi, ilk iki
önergeden sonra siyasi parti grupları tarafından iki önerge
verilmiş olması hâlinde, bu önergelerin iki önerge
sınırlamasıyla sınırlanması
nedeniyle işlemden kaldırılması gerekirdi.
Dolayısıyla, Başkanlığımızın
uygulamasının bağımsız milletvekilleri ile grubu
olmayan siyasi partilerin haklarını korumaya yönelik olduğu
görülmektedir. Durum böyleyken, ilk iki önerge hakkının gruplara
mensup milletvekilleri tarafından kullanılmasından sonra da
bağımsızlardan ve grubu olmayan siyasi partilerden gelecek
önergelerin işleme alınmasının zorunlu olduğunu
söylemek ne İç Tüzük hükmüne ne hükmün gerekçesine ne de
Başkanlığımızın zaten bağımsızlar
lehine olan uygulamasına uymamaktadır. Bu nedenle önergeleri
işleme alma imkânı bulunmamaktadır, dolayısıyla
görüşüm değişmemiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yahu! Uygulama
yaptık beraber. Senin zamanında uygulama yaptık kardeşim.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık
Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/358, 2/305,
2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı 199) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, madde
üzerinde üç adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra
Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1.
Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Metin
Lütfi Baydar
Aydın
Madde 1- 5/1/1961 tarihli ve 222
sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 3 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 3- Mecburi ilköğretim
çağı çocuğun 72 ayını bitirdiği yılın
Eylül ayı sonunda başlar ve kesintisiz 8 yıl devam eder.
TBMM
Başkanlığına
199 sıra sayılı kanun
tasarısının 1'inci Maddesinde yer alan "6-13"
ibaresinin "6-14" olarak; "5" ibaresinin "6"
olarak; "13 yaşını bitirip 14" ibaresinin ise "14
yaşını bitirip 15" olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Pervin
Buldan Mülkiye
Birtane Nursel
Aydoğan
Iğdır Kars Diyarbakır
Adil
Kurt Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Hakkâri Şırnak Bingöl
Levent
Tüzel Erol
Dora Emine
Ayna
İstanbul Mardin Diyarbakır
Aysel
Tuğluk Hüsamettin
Zenderlioğlu Halil
Aksoy
Van Bitlis Ağrı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın;
İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize
Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık
Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Oktay Vural Özcan
Yeniçeri
Mersin İzmir Ankara
Zühal Topcu Lütfü
Türkkan Mustafa
Erdem
Ankara Kocaeli Ankara
Alim Işık Ahmet Duran
Bulut
Kütahya Balıkesir
"MADDE 1- 5/1/1961 tarihli ve 222
sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 3 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 3- Çocuk, okul öncesi
mecburi eğitimini 60-72 aylık (5 yaşını bitirdiği
yılın eylül ayı sonunda başlar, 6 yaşına
girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter) iken
tamamlar ve mecburi ilköğretim çağı, çocuğun altı
yaşını bitirdiği yılın Eylül ayında
başlar, 14 yaşını bitirip 15 yaşına girdiği
yılın öğretim yılı sonunda biter." "
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mustafa
Erdem, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ERDEM (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi
tarafından 1inci madde üzerine verilen değişiklik önergesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle bir hususun altını
çizmekte fayda olduğunu mülahaza ediyorum. Sayın Bakan sorulan
sorulara verdiği cevap esnasında, bu kanun teklifinin sonsuza dek bu
toplum, bu millet için bir hayır önermediğini, her an bir
değişime tabi tutulabileceğini, bunun da kendisi içerisinde
eksikleri olabileceğini ifade etmek suretiyle bundan sonra yeni bir kanun
tasarısı hazırlanacağı kapısını
aralamış gözükmektedir.
O zaman, nereden geldiği belli
olmayan, içeriği müphem olan ama kamuoyunda çeşitli iletişim ve
etkileşim araçlarıyla toplumu ayağa kaldıran bu kanunun
nevzuhur bir kanun olarak gündeme gelmesinin sebebi hikmeti nedir merak ediyoruz.
İkinci bir husus: Bu kanunla
ilgili olarak amaç, çocuklarımızın iyi yetiştirilmesi,
vatanına, milletine, dinine, devletine ve özellikle de ailesine
yararlı bir nesil hâline getirilmesi hususudur. Ancak öyle görülüyor ki,
toplumsal kutuplaşmanın yansımaları bu yüce Meclisin
çatısı altında da gözüküyor; iyiye kötü, kötüye iyi
denilebilecek bir ruh hâliyle bu çocukların geleceği ipotek
altına alınıyor.
Özellikle 4+4+4 denilen bu yeni
yapılanma sisteminde eğitim yaşının altıya
indirilmiş olmasının bu çocukların geleceği
açısından kime ne kadar yararlı olduğunu burada
çıkıp izah edebilecek bir aklıselim yoktur diye
düşünüyorum. Başkasından ithal edilen yasalar Türk toplumunun
temel özellikleri değerlendirilerek uygulamaya konulacaksa buna varız
ama birileri bunu yaptı, birileri şöyle dedi diye böyle bir yasaya bu
milletin çocuklarını ipotek edecek, geleceğini güvence
altına alamayacaksak bu bizim değerlerimizle örtüşmeyen bir yasa
demektir. Özellikle eğer illa çocuklarımızın altı
yaşında bir eğitime tabi tutulmaları gerekiyorsa bunun
eğitim alanının anaokulu şeklinde olması ve
çocuklarımızın altmış aylık, yetmiş iki
aylık süre içerisinde sosyal adaletin, sosyal değerin ve sosyal olgunun
bir gereği olarak bir şekilde toplum katmanlarının bütününü
kucaklayabileceği, eğitimde eşitlik ve fırsat ilkesini
içine alabileceği bir boyuta getirilmesi lazım.
Burada şunu özellikle vurgulamak
istiyorum: Biz çocuklarımızı eğitime alırken
farklı sosyal kesimlerden, farklı ekonomik ve kültürel ortamlardan
gelen çocukları altı yaşına girmeden hemen bir eğitim
potası içerisine atıyor ve bu hâliyle onların geleceğini
bir kanun sistemi içerisinde etkilemeye çalışıyoruz. Eğer
bir hayır işlenecekse, eğer bu toplum için bir yarardan söz
edilecekse, o zaman farklı kültür ve ekonomik imkânlara sahip, fırsat
eşitliği nimetlerinden yararlanamayan masum Türk
çocuklarının da anaokulu ilkesi çerçevesinde eğitime tabi
tutulması ve verilecek temel eğitim alanları içerisinde
onların da bu fırsat eşitliğinden yararlanması
lazım.
Aziz milletvekilleri, biz, eğitimi
ailede alan, ailenin değer yargılarıyla çocuklarını
şekillendiren bir toplumuz. Dolayısıyla imkân olsa da,
fırsat olsa da bütün aileler bu temel eğitimi, anaokulu
imkânlarını çocuklarına kendi ailelerinde, kendi değerleri
üzerine, kendi kültürel varlıkları alanında yapabilseler, o
zaman sanırım ki, bu kaosa, bu kargaşaya hiç gerek kalmaz diye
düşünüyorum.
Bir başka şeye daha
dikkatinizi çekmek istiyorum: Eğitim işi nitelik, yetenek
açısından fevkalade önemlidir. Siz şimdi, bir FATİH Projesinden
söz ediyorsunuz. Ben dün, dedim ki: İçi doldurulmayan bir proje
FATİH değil, Kanuni de olsa pek uygun olmayabilir.
Şimdi siz,
çocuklarınızı getireceksiniz
Ben işin ekonomik, rant
taraflarını da bilmiyorum. Bu konuda da çok masumum; hamdolsun kirlenmedim.
Ancak bu FATİH Projesini getirip, altı yaşına
girmemiş, beş yaşını yeni bitirmiş bir
çocuğa dayatacaksınız. Bu sınıfların içerisinde
20-30 tane öğrenciyi barındıracaksınız ve sonra da
onların yayacağı radyasyonun ne olduğunu hesaplamayacak ama
birileri üç kuruşluk rant elde edecek diye bir sürü yavruyu orada
kaderiyle baş başa bırakacaksınız.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erdem,
teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Evet, yoklama talebi var.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
Sayın Başkan, ben sizden söz istemiştim.
BAŞKAN Sayın Toprak, 1inci
madde üzerindeki önerge işlemleri bittikten sonra söz vereceğim size,
soracağım.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
Hayır, ama bu madde üzerinde söz rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi,
Sayın Tarhan, Sayın Öğüt, Sayın Çelebi, Sayın
Canalioğlu, Sayın Serindağ, Sayın Ayaydın, Sayın
Ören, Sayın Genç, Sayın Kurt, Sayın Öner, Sayın
Karaahmetoğlu, Sayın Tayan, Sayın Kalkavan, Sayın Topal,
Sayın Çıray, Sayın Ağbaba, Sayın Düzgün, Sayın
Şeker, Sayın Serter.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık
Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/358, 2/305,
2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı 199) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi yeniden oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
60ıncı maddeye göre benim kısa bir söz talebim var efendim.
BAŞKAN Sayın Toprak, hangi konuda söz
istemiştiniz?
Yerinizden, buyurun.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan ama keşke oylamadan önce söz verseydiniz. Çünkü tam
da bu maddeyle ilgiliydi konu.
Şimdi, buradaki, 1inci maddedeki Mecburî
ilköğretim çağı 6-13 yaş grubundaki sözü yanlış,
bunun 5-12 olması
BAŞKAN Sayın Toprak,
hatırlatırım, maddeyi oylamadık biz, henüz önergeleri
oyluyoruz.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Öyle mi efendim?
Peki.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben teşekkür ediyorum.
Sayın Genç, sataşma talebiniz vardı.
Sayın Bakan ne söyledi de sataştı?
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben soru sordum kendisine, benim
soruma cevap vereceğine, dedi ki: O, mal varlığını
açıklasın.
Şimdi, ben dedim ki: O daha önce profesörken
başkasının kitabından bilgi aldığı yani
intihal
BAŞKAN Buyurun, iki dakika söz
veriyorum. Yalnız yeni bir sataşmaya mahal vermeyin.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama kendisi yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O
zaman sonra konuş.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii böyle iftira atıp da
gitmek yok.
Şimdi, olay şu: Bu sizin
Millî Eğitim Bakanlığı makamına oturttuğunuz
kişi, daha önce, kitap yazarken başkasından bilgi
çalmış
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Onu
daha önce kaç kere açıkladı Sayın Bakan.
İHSAN ŞENER (Ordu) Yüz defa
açıkladı ya!
KAMER GENÇ (Devamla) Bir dakika
Ondan sonra
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen
ama
Bakın, yeni bir sataşmaya mahal vermeden diye
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir dakika ya
Size safahatı
Çalmış ve ondan sonra
BAŞKAN Lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) O zaman YÖK
bunun profesörlük unvanını aldı.
BAŞKAN Lütfen
Bu, çok
tartışıldı, çok konuşuldu.
KAMER GENÇ (Devamla) Bu,
Danıştaya dava açtı, Danıştaya açılan davası
reddedildi. Fakat sonra size göre bir YÖK oluşturulduğu zaman, aradan
beş sene geçtikten sonra, tekrar, o karar yokmuş gibi, yeniden gitti,
sanki intihal suçu yokmuş gibi yeniden profesörlük kendisine iade edildi.
Ben soruyorum kendisine şimdi
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Açıkla mal varlığını!
KAMER GENÇ (Devamla) Siz mi cevap
vereceksiniz, o mu cevap verecek?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Aksaraydaki mallarını açıkla!
KAMER GENÇ (Devamla) Ondan sonra ben
diyorum ki: Ya, nasıl oldu da ortada Danıştay kararı
varken, senin bilgi hırsızlığı yaptığın
ortada varken onu nasıl kaldırdı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Alman adam sana ne yetkisi verdi?
KAMER GENÇ (Devamla) Bana cevap
vermiyor, diyor ki: Mal varlığını açıkla. Ben mal
varlığını açıklamaya hazırım.
İHSAN ŞENER (Ordu) Niye
açıklamıyorsun o zaman?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Alman adam ne hisse verdi, onu açıkla!
KAMER GENÇ (Devamla) Tayyip
Erdoğan da açıklasın, Mustafa Elitaş da açıklasın,
sizin ihaleden büyük vurgunlar vuran hepiniz açıklasın. (CHP
sıralarından alkışlar) Açıklamayan şerefsizdir,
açıklamaktan vazgeçen de şerefsizdir. Hodri meydan!
İHSAN ŞENER (Ordu) Niye
açıklamıyorsun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Mal varlığını açıkla!
KAMER GENÇ (Devamla) Ama böyle iki
dakikada değil. Gelin, gidelim bir televizyon programında hepimiz
açıklayacağız. Ama Tayyip gecekonduda otururken şimdi
nasıl dünyanın en zengin Başbakanı oldu, onu açıklasın.
Zaten bu kanunla da 100 milyar dolarlık bir rant kaynağı
kapısını açıyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Kime açıyoruz?
KAMER GENÇ (Devamla) Siz şimdi,
Tayyipe yolda gelirken haber vereceksiniz, Tayyip Bey, gözün aydın 100
milyar dolarlık rantı sana açtık, al güle güle afiyetle ye.
diyeceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Zaten bunun
amacı da bu. Onun için, buyursun gelsin. Evvela benim söylediğimi
açıklasın. Yani, kaçma
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
İşin gücün yemek içmek; başka bir şey bilmiyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Mustafa
Elitaş, sana daha okumayı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Otuz yıldır yaptığın işi başkalarına
iftira olarak atıyorsun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Genç.
Sayın milletvekilleri,
birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.02
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
199 sıra sayılı
Teklifin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306,
2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı 199) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, 1inci madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
199 sıra sayılı kanun
tasarısının 1'inci Maddesinde yer alan "6-13"
ibaresinin "6-14" olarak; "5" ibaresinin "6"
olarak; "13 yaşını bitirip 14" ibaresinin ise "14
yaşını bitirip 15" olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE
SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR
(Amasya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Erol Dora,
Mardin Milletvekili.
Buyurun Sayın Dora.
EROL DORA (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 199 sıra sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesi üzerinde Barış ve Demokrasi Partisinin vermiş
olduğu değişiklik önergesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir ülkenin ne durumda olduğu o ülkenin eğitim
sistemiyle yakından ilgilidir. Kaliteli ve etkili bir eğitim
sisteminden mahrum olan ülkeler hiçbir konuda başarılı
olamazlar. Demokratik, ekonomik ve sosyal yönden gelişmiş bir ülke
olmak yolunda eğitim reformunda önceliğimiz
yaratıcılık, yenilikçilik, eleştirel düşünme,
araştırma, analitik ve yabancı dil becerileri yüksek gençler
yetiştirmek olmalıdır.
Çocuklarımızın iyi birer
dünya vatandaşı olmaları için çevre bilinci, cinsiyet
eşitliği, insan hakları, çok kültürlülük gibi konularda da erken
yaşlardan itibaren eğitilmeleri önem taşımaktadır.
Demokratikleşme süreciyle, iyi eğitimli, çoğulcu, özgürlükçü
niteliklere sahip bir topluma ulaşmak ana hedef olmalıdır.
Ülkemizin de taraf olduğu
Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinin
26ncı maddesinin ikinci fıkrasında şöyle denilmektedir:
Eğitim, insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan
haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik
olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel
topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu
özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma
yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan
kanun teklifinde ise bu hedeflere nasıl varılacağı tam net
değildir. Yasa teklifinde ilköğretimin ikinci kademesinde verilecek
farklı seçmeli dersler arasında din derslerinin de öngörüldüğü
kamuoyunda tartışılmaktadır. Din eğitimi, isteğe
bağlı olduğu, toplumdaki inanç çeşitliliğini
yansıtan katılımcı bir süreçle belirlendiği takdirde
din ve vicdan özgürlüğüne hizmet edebilir. Dolayısıyla, bu
derslerin, çocuklar arasında nefreti körüklemeyen, barışı
ve kardeşliği öngören bir içerikte olması gerekmektedir. Bu
bağlamda, inançsızlık da dâhil farklı inançlar, dinler ve
mezhepler arasında karşılıklı saygı ve
anlayışı yaygınlaştırmayı amaçlayan, nefret
söylemi barındırmayan, dinler hakkında temel eğitimi
öngören bir anlayışın hâkim olması gerekmektedir.
Üzerinde konuştuğumuz yasa
teklifinde zorunlu eğitimin süresi uzatılırken okul öncesi
eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınması büyük önem
taşımaktadır. Kanun teklifinde bu yönde bir düzenleme
yapılmamıştır. Oysa okul öncesi eğitim, ülkemizdeki
sosyoekonomik eşitsizlik ve farklılıkların
azaltılması, özellikle düşük sosyoekonomik çevrelerden gelen
çocukların okulda daha fazla kalmasının sağlanması ve
okuldaki başarılarının artabilmesi için gereklidir.
Okul öncesi eğitimin maliyetiyle
yararlarını karşılaştıran bilimsel
çalışmalar, okul öncesi eğitimin yararlarının,
maliyetinden 6-7 kat fazla olduğunu göstermiştir.
Hızlı teknolojik
değişimler, toplumdaki herkesin bu değişime ayak uydurmak
için temel eğitimlerinin ve becerilerinin güçlü olmasını
gerektirmektedir. Bu husus, rekabet gücümüzün artması bakımından
önem taşımaktadır. Ancak kanun teklifi mesleki yönlendirmenin
erken yaşlara çekilmesi, temel eğitim ve becerilerin yetersiz
kalması ve bilinçsiz meslek seçimleri gibi riskleri
barındırmaktadır. Ayrıca bu düzenleme, mesleki
yönlendirmeyi geciktirmeye ilişkin diğer Avrupa Birliği ülkeleri
politikaları ile de çelişmektedir. Ayrıca, çıraklık
yaşının on bire indirilmesi sonucunu doğuracak bir
düzenlemenin sakıncaları da dikkate alınmalıdır.
Mesleki eğitimi yücelten ve
sermayeye çocuk yaşta, ucuz ve nitelikli yedek iş gücü
yetiştirmeyi hedefleyen yasa teklifi, ülkemizde meslek lisesi
mezunlarının çoğunun işsiz ya da okudukları bölümün
dışında asgari ücretli işler yaptığı
gerçeğini göz ardı etmektedir.
Öncelikle eğitimin temel
sorunları çözülmeli, okulların fiziki, sosyal altyapıları
güçlendirilmeli, eğitim emekçilerine insanca bir ücret ödenmeli, ana dilde
eğitimin önündeki engeller kaldırılmalı, eğitim
herkesin erişimine açık ve ücretsiz bir yapıya
kavuşturulmalıdır. Ancak o zaman teknoloji kullanımına
yönelik projeler gerçekten hedefine ulaşabilir ve eğitimde kaliteyi
artırabilir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklifle ilgili en büyük eksikliklerden biri de mevcut kanunda
devlet okullarında eğitimin parasız olduğu ibaresinin
yeni yasa teklifinde kaldırılmış olmasıdır.
Paralı eğitimin önünü açacak bu düzenleme, Anayasamızın
sosyal devlet olma ilkesiyle çelişmektedir.
Tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Dora.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra
Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1.
Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Metin
Lütfi Baydar
Aydın
Madde 1- 5/1/1961 tarihli ve 222
sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 3 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 3- Mecburi ilköğretim
çağı çocuğun 72 ayını bitirdiği yılın
Eylül ayı sonunda başlar ve kesintisiz 8 yıl devam eder.
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER ÇELİK (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Metin Lütfi Baydar, Aydın Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
METİN LÜTFİ BAYDAR
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1inci
madde üzerindeki değişiklik önergesi hakkında söz
almış bulunuyorum.
Bir kısa öykü
anlatacağım: Uçsuz bucaksız kutup bölgesinde yaşayan kutup
ayıları, iri cüsseleri ve hafif sarımsı, beyaz kürkleriyle
memeliler dünyasının en sevimli hayvanlarından birisidir. Bu
sakin, beyaz devlerin olağanüstü güzelliği biz insanoğlu için
tartışılmaz bir malzeme olmuştur. Onları çeşitli
logo, afiş ve reklamlarda sıkça görürüz. Keşke onlarla ilgili
bildiklerimiz bu güzelliklerle sınırlı kalsaydı.
Kutup ayılarının biz
insanoğlu tarafından avlanma şekli insanın kanını
donduracak şekildedir. Ayıyı avlamak isteyen avcı, karlar
üzerine ağzı jilet kadar inceltilmiş bıçağı ters
gömüp etrafına su dökerek buz tutmasını ve sabitleşmesini
sağlar. Daha sonra taze bir hayvan kanını bıçağın
üzerine dökerek daha önceden hazırladığı pususuna yatar.
Kan kokusu ortalığa yayılır yayılmaz bir kutup
ayısı hemen tuzağa yaklaşır, taze kanı görür
görmez yalamaya başlar. Ucu inceltilmiş bıçak, ayının
dilini keser ve dil kanamaya başlar. Ancak ortamın ve
bıçağın soğuk olması nedeniyle ayı
bıçağı ve kendi kesilen dilini fark edemez. Daha fazla kan
gördükçe daha yüksek iştahla kana saldırır. Her çabasında
dili biraz daha parçalanır ve ortalık kan gölüne döner. Ayı
umutsuz kan yalama seansları sonunda bitkin düşer ve kan
kaybından ölür. Avcı artık sahnededir. Zedelenmemiş kürkü
zahmetsizce elde etmiştir.
Bu öyküden bize kalanın,
insanların geleceklerini düşünmeden gününü gün etme sonucunda
uğrayacakları hüsran olduğunu düşünebiliriz. Dersini iyi
çalışmayan öğrenci, görevini ciddi yapmayan kamu görevlisi,
rüşvet alan yetkili, ülkesine katkı yapmayan bilim adamı ya da
bizler gibi siyasetçi, hak edilmemiş bir yaşamı fütursuzca
sürdüren vatandaş aslında kendi kanını veya geleceğini
tüketmiyor mu?
Bu yasa teklifini kamuoyunda yeterli tartışma
ortamı yaratmadan Meclisten geçirmeye çalışan Adalet
Kalkınma Partili arkadaşların da bu öyküden hepimiz gibi dersler
çıkarmasını ve çıkaracağını umuyorum.
Zorunlu ilköğretime başlama
yaşının bir yıl erkene alınması ve okul öncesi
eğitimin zorunlu eğitimin dışında tutulması,
çocuğun gelişimi ve eğitimine ilişkin bilimsel verilere
uygun değildir. Altmış aylık çocuğun el kasları
kalem tutacak ölçüde gelişmemiştir. Ders yapabilmesi için dikkatini
toplayabilme ve derse konsantre olma yeteneği yeterli değildir.
İlköğretime başlama yaşının çocuğun
fizyolojik gelişimi göz önüne alınarak yetmiş iki ayı
dolduranlar olarak kabul edilmesi gereklidir.
Okul öncesi eğitim tüm dünyada
toplumsal eşitsizliklerle savaşmak için kullanılacak en önemli
politika aracı olarak görülmektedir. Türkiyede yapılan
çalışmalar okul öncesi eğitimin sosyoekonomik olarak
sınırlı imkânlara sahip çocuklar üzerinde uzun ve
kalıcı olumlu etkilerini ortaya koymaktadır. Okul öncesi
eğitimden yararlanan ve yararlanmayanları 1982den 2004e kadar
izleyen bir çalışma, okul öncesi eğitimden yararlanan
çocukların daha uzun süre okulda kaldıklarını ve akademik
olarak daha başarılı olduklarını göstermiştir.
Bir başka çalışmaya göre
okul öncesi eğitimin yararları maliyetinin 6-7 katıdır.
Oysa AKP, tüm dünyanın önemle kabul ettiği okul öncesi eğitimi
bile tüccar mantığıyla maliyetli bulmakta, bunun yerine
ilköğretime başlama yaşını altıya çekeriz olur
biter demektedir.
Eğitim, piyasacı
ilişkileri tanımlamak için kullanılan esnek kavramıyla
tanımlanamaz.
Her şey bir tarafa çağın
ihtiyaç duyduğu nitelikleri taşıyacak insan kaynağı
öncelikle iyi yurttaş, iyi birey ve donanımlı insan
bileşimlerini evrensel değerlerle yoğurmalı ve güçlü ülke,
güçlü insan anlayışıyla yetiştirilmelidir. Bu bağlamda
kız çocukları eğitim sistemimizin dezavantajlı üyeleridir.
Özellikle kırsal ve yoksul kent bölgelerindeki kız
çocuklarının sadece şekilsel olarak eğitim sisteminde
tutulması iyi bir politik seçim değildir. Eğitim sistemi
üzerinde yapılacak her türlü yapısal değişiklik
eğitimde bütün aktörlerin ortak aklını
yansıtmalıdır.
4+4+4 sistemi,
kamusallaşmamış bir eğitim şûrası kararıyla
meşru hâle gelemez. Getirilmeye çalışılan sistem
şimdiden yapboz tahtasına dönmüş, ruhunu kaybetmiştir.
Millî Eğitim Bakanlığı, kendi geleceğini planlamaktan
âciz, önüne konan modelleri uygulamakla mükellef klasik bir devlet dairesine
dönüşmüştür. Bu kurum, öğretmenlere Kendinize başka
iş bulun, eğitim fakültelerini kapatacağız. diyen bir
Bakan tarafından yönetilmektedir. AKP, bu yasa teklifiyle
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
METİN LÜTFİ BAYDAR (Devamla)
çok daha geniş kapsamlı düşünülmesi gereken eğitim
sorunlarını kapsamlı tartışmak yerine, dar bir
bakış açısıyla 8i 2ye bölmeye indirgemiş durumdadır.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Baydar.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
Sayın Başkan, 1inci maddeden önce bana söz verecektiniz.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde üç
adet önerge vardır, önergeleri geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Toprak.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
Ara vermeden önce, siz, maddeyi oylamadan bana söz vereceğiniz
hakkında söz vermiştiniz.
BAŞKAN Sayın Toprak,
anladım. Söyleyeceklerinizi söylediniz, tutanaklara geçti zaten.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
Hayır, söyleyeceklerimi söylemedim.
BAŞKAN Zaten böyle bir usulümüz
yok ki. Size söz verme gibi bir usulümüz yok. Niye?
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
Hayır efendim.
BAŞKAN Ancak önergeler üzerinde
söz istersiniz...
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
Hayır efendim. Benim söyleyeceğim şuydu: Bir kere oradaki
altı yaş yanlış bir şey.
Müsaade ederseniz, mikrofondan
söyleyebilir miyim? Ayrıca, Fikri Işık Bey geldi -nereye oturdu,
bilmiyorum- bu maddenin burada değişeceğine söz vermişti. Bunu,
lüften duyurmak istiyorum. Siz bana söz verdiğiniz için ben de buna
güvendim.
BAŞKAN Hayır, söz verdim.
Ben söyleyeceklerinizi söylediğinizi düşünüyorum Sayın Toprak.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
Hayır efendim, bir şey söylemeden kestiniz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum,
yapabileceğimiz bir şey yok Sayın Toprak.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
Nereye teşekkür ediyorsunuz efendim! Benim söz hakkımı vermek
zorundasınız. Olur mu öyle şey!
BAŞKAN Evet, ilk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 2 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Oktay Vural Özcan
Yeniçeri
Mersin İzmir
Ankara
Mehmet Günal Zühal Topcu Lütfü Türkkan
Antalya Ankara
Kocaeli
Ahmet
Duran Bulut Alim
Işık
Balıkesir
Kütahya
"Madde 2- 222 sayılı
Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir
"Madde 7- İlköğretim; 1
inci maddede belirtilen amacı gerçekleştirmek için kurulmuş
beş yıl süreli ve zorunlu ilkokul ile üç yıl süreli ve zorunlu
ortaokuldan oluşan bir Milli Eğitim ve Öğretim
Kurumudur.""
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım önergeler aynı mahiyette bulunduğundan,
önergeleri birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Şimdi, aynı mahiyetteki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra
Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2.
maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Hasan
Ören Muharrem
İnce Ali
Serindağ
Manisa
Yalova Gaziantep
Diğer önergenin imza sahipleri:
Pervin
Buldan Mülkiye
Birtane Nursel
Aydoğan
Iğdır
Kars Diyarbakır
Emine
Ayna Halil
Aksoy Abdullah
Levent Tüzel
Diyarbakır Ağrı İstanbul
Adil
Kurt Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Hakkâri
Şırnak
Bingöl
Aysel
Tuğluk Hüsamettin
Zenderlioğlu
Van Bitlis
BAŞKAN Komisyon aynı
mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen?
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Ali Serindağ...
BAŞKAN - Ali Serindağ,
Gaziantep Milletvekili, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Serindağ, burada
başka isim var da onun için konuştuk biz aramızda.
Buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Yabancı değil onlar da Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Topraka söz vermediniz, çok üzüldü.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, şimdi,
Hazreti Alinin bir sözü var, diyor ki: Eğri cetvelden düz çizgi
çıkmaz. Bu teklifin Meclise geliş şekli
yanlıştır, bu teklifin komisyonlarda görüşülme şekli
yanlıştır, bu teklifin Meclis Genel Kurulunda ele
alınış şekli yanlıştır. Bu teklifin Millî
Eğitim Bakanlığının dışında
hazırlandığı, Millî Eğitim bürokratlarının
haberinin olmadığı, hatta Sayın Bakanın haberinin
olmadığı çeşitli defalar dile getirilmiştir. Hatta
Sayın Bakan Komisyon görüşmesinde Bu da nereden çıkıyor?
Bürokratlar kime, ne demiş ki? Bürokratlarımızın nasıl
haberi yokmuş? dedi.
Şimdi, Sayın Bakan, sizin de
haberiniz yok. 1/3/2012 tarihli Vatan gazetesinin köşe yazısı:
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Ahmet Altanı aramış.
4+4+4ü öngören yeni eğitim sistemiyle ilgili itiraf gibi
açıklamalarda bulunmuş. Bu projeyi Bakanlığın
değil AKP Meclis Grubunun hazırladığını
söylemiş. Sonra uzun uzun konuşmuş, 4+4+4 sisteminin kendisinin
Başbakanı ikna etmesiyle nasıl 8+4e dönüştüğünü
anlatmış. Ve devam ediyor. Bu da gösteriyor ki sizin de haberiniz
yok, sizin de bilginiz yok.
Şimdi, Sayın Bakan,
eğitim sistemi çok önemlidir, eğitim geleceğimizi
şekillendiren bir faaliyettir. Böyle, her bakanın
değişmesiyle eğitim sistemi değişmez. Eğitim
sistemi uzun çalışmaların, uzun denemelerin sonucunda ortaya
çıkar, pilot bölgeler ilan edilir, ona göre yeni bir eğitim sistemi
geliştirilir. Siz ne yaptınız? Siz böyle yapmadınız.
Bir sabah kalktık, AKPnin 5 Sayın Grup Başkan Vekilinin
imzasıyla bir yasa teklifi gelmiş.
Biliyorsunuz, Türkiye Büyük Millet
Meclisi bu konuda kendi üzerine düşeni yapmamıştır. Bir
defa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama yetkisi elinden
alınıyor. Nasıl alınıyor? Türkiye Büyük Millet Meclisi
ihtisas komisyonlarında yasa tasarı ve teklifleri gerektiği gibi
görüşülmüyor. Bu teklifin 20 maddesi yirmi dört dakika içerisinde
görüşüldü, kimseye söz verilmedi. Ondan sonra Sayın Meclis
Başkanı ne dedi? Ben tutanakları bizzat okuyorum, ona göre bir
karar vereceğim. dedi. Peki, Sayın Meclis Başkanının
bir yetkisi yoksa niye Tutanakları okuyorum, ona göre karar
vereceğim. dedi? Ondan sonra ne yaptı? Ondan sonra, yapılan
itirazları olduğu gibi Komisyon Başkanına gönderdi,
Komisyon Başkanından gelen yazıyı da Genel Kurula gönderdi.
Başkanlık da Genel Kurula gelen yazıyı işleme koyarak
teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun gündemine getirdi. Böyle
bir şey olabilir mi? Bizim geleceğimizi şekillendiren, bizim
geleceğimize yön veren, geleceğimizin nasıl
şekilleneceği konusunda bize yol gösteren bir teklif bu şekilde
mi görüşülür?
Bir de, Sayın Bakan, toplumu
yanlış bilgilendiriyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi on iki
yıllık zorunlu eğitime karşı değildir. Bunu
artık bırakın, ayıptır, yakışmıyor
size. Biz 1+8+4ü destekliyoruz, biz diyoruz ki: On iki değil, on üç
yıl olsun, on üç yıl zorunlu eğitim olsun ama zorunlu
eğitimi bölmeyelim, temel eğitimi olduğu gibi devam ettirelim,
temel eğitimden sonra çocuklarımızın mesleki
yönlendirilmesini sağlayalım. Siz bu şekilde yanlış
bilgi veriyorsunuz topluma. Biz bu kanunun kademelendirilmesine, temel
eğitimin bölünmesine karşıyız.
Bir de şunu diyorsunuz: Efendim,
tankla, topla geleni biz demokratik yollardan değiştiriyoruz. Bu,
tankla, topla, tüfekle gelmedi.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) Tankla, topla geldi.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla)
1996 yılındaki Millî Eğitim Şûrası kararlarına
bakınız, o zaman 28 Şubatın esamisi bile yok. (AK
PARTİ sıralarından Var sesi) 28 Şubatın esamisi yok,
Refahyol Hükûmeti iş başında, 1996 yılının
Mayıs ayı; var demeyin. 1996 yılının Mayıs
ayında Refahyol iktidarda(x) ve iki
ay sonra kim Millî Eğitim Bakanı oldu biliyor musunuz? Şu anda
aranızda bulunan Mehmet Sağlam. Mehmet Sağlam, Millî Eğitim
Bakanıydı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Serindağ.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Olabilir, yanlış yapılmış,
düzeltilmiş!
ALİ SERİNDAĞ (Devamla)
Toplumu yanlış bilgilendiriyorsunuz beyefendi, toplumu
yanlış bilgilendirmeyin, toplumu düzgün bilgilendirin.
Hepinize saygılar sunuyorum,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, müsaade eder misiniz
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Adil Kurt, Hakkâri Milletvekili.
Buyurun Sayın Kurt.
ADİL KURT (Hakkâri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz kanun teklifi
Türkiyede herkesin, hepimizin çocuklarının geleceğini
yakından ilgilendirdiği için burada yapacağımız her
kanundan çok daha önemli ve önceliklidir. Bu nedenle, bu kanunu burada
tartışırken, enine boyuna tartışıp neyi
doğru, neyi yanlış yaptığımızı iyice
bilince çıkardıktan sonra elimizi kaldırmamız gerekiyor ama
bu kanunu yaparken, önümüze, çocuklarımızın önüne yarından
itibaren yeni bir sistem, yeni bir eğitim modeli koyarken, aslında,
hiçbir fiziki altyapı hazırlığı yapmaksızın
öncelikle bunları yapıyoruz. Âdeta Kervan yolda düzülür.
anlayışıyla hazırlanmış bir kanun teklifi bu ve
biz, burada, bu kanun teklifini, içeriğine girmeden, yaratacağı
sıkıntılara dikkat çekmeden, şeklî olarak, üzerinde
tartışmalar yaparak elimizi kaldırıp kabul ediyoruz.
Doğrusu -mevcutta tartıştığımız bu kanun
teklifi- eğitim sorunlarına temelden çözüm getirmeden,
sorunların çözümünü tartışmadan böyle bir düzenleme yaptığınız
zaman yarın öbür gün okullarda kaosa sebep olursunuz.
Sayın Bakana sormak
istiyorum:4+4+4 sistemiyle önümüzdeki eğitim öğretim yılına
başladığımızda, hangi okulumuzun fiziki
koşulları bu sisteme uygundur? Hangi eğitimci profilimizle bu
sorunun ya da getirdiğimiz bu sistemin mantalitesini,
mantığını çocuklara doğru kavratacak şekilde bir
düzenleme yapıldı? Neyin hazırlığı
yapıldı? Hiçbir şekilde hiçbir fiziki altyapı
hazırlığı yapılmadan böylesi köklü bir sistem
değişikliğine gittiğiniz zaman okullarda kaosa sebebiyet
verirsiniz.
Bu sistemin olabilmesi için öncelikle okulların
fiziki koşullarının değiştirilmesi gerekir. Bu sadece
meslek okulları ve diğer düz okullar ayrımı üzerinden
yapılacak bir tartışma değildir. Okulların fiziki
koşulları, eğitimci profilleri buna uygun dizayn edilmediği
sürece, siz burada hangi kanunu yaparsanız yapın, hangi sistemi
getirirseniz getirin çözüm olamazsınız.
Şeklî bir düzenleme ve bu
şeklî düzenleme de maalesef, sadece seçmene selam gönderme düsturu üzerine
oturtulmuş bir düzenlemedir. Kendisiyle hesaplaşan, kendi
geçmişiyle hesaplaşan ve birbirleriyle bu boyutta paslaşan bu
düzenleme çocuklarımızın geleceğiyle oynuyor;
çocuklarımızın geleceğine dinamit koyuyor,
çocuklarımızı belirsizliğe sürüklüyor. Bu belirsizlik ortamından
çocukların nasıl olumsuz etkileneceklerini hesaba katmamız gerekiyor;
Meclisin bunu hesaba katması gerekiyor, Millî Eğitim
Bakanlığının hesaba katması gerekiyor,
bürokratların bunu hesaba katması gerekiyor. Hiçbir düzenleme, hiçbir
fiziki düzenleme, teknik altyapı hazırlığı
yapılmaksızın böylesi köklü bir değişikliği
çocukların, eğitimcilerin önüne koyduğunuz zaman ciddi bir
sıkıntıya sebebiyet vermiş olursunuz. Yarın, okullarda
bunun cevabını veremezsiniz. Millî Eğitim müdürlerini
toplayarak, sistemi idealize ederek, kendilerine anlatarak bu sistem sorununu
ortadan kaldıramazsınız. Siz, bugün, bu değişiklik
teklifini getirdiğiniz şu saatler itibarıyla -ki Sayın
Bakan demin de ifade etti- sistemin çökmüş bir sistem olarak, daha kabul
edilmeden çökmüş bir sistem olarak gündeme getirildiğini kabul
etmiş olursunuz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Kurt.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın;
İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize
Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık
Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya
Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin
Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas
Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 2 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır (Mersin) ve
arkadaşları
Madde 2- 222
sayılı Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 7-
İlköğretim; 1 inci maddede belirtilen amacı gerçekleştirmek
için kurulmuş beş yıl süreli ve zorunlu ilkokul ile üç yıl
süreli ve zorunlu ortaokuldan oluşan bir Milli Eğitim ve Öğretim
Kurumudur."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE
SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Günal,
Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Günal. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu önergemizde, dört
yıla inmesiyle ilgili sıkıntıyı gidermek üzere bir
değişiklik teklifi verdik. Bizim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
kademeli eğitim, bugün değil, çok önceden beyannamelerimizde,
programımızda yer alan bir öneriydi ancak içeriğinin müphem bir
şekilde böyle bir oldubittiye getirilmesi karşısında önceki
görüşlerimize uygun olarak beş yıl olması için önerge
vermiş bulunuyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu verildiği zaman -Sayın
Bakan biliyor ve sürekli olarak bize de mailler geliyor, sizlere de geliyor-
sınıf öğretmenlerinin sıkıntısı
Şu
anda çoğu açıkta kalacak.
Öbür taraftan da yine aynı
şekilde, branş öğretmenlerine ilişkin bazı
ihtiyaçların acil olarak giderilmesi gerekecek ve bununla ilgili
çalışmaların da acilen yapılması gerekecek. Bu
şartlarda, eğitim öğretimin aksayacağını ve kalitenin
düşeceğini sizlerin dikkatine sunmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, burada,
çok önemli bir kanun ama yine teklif olarak gelmiş,
tartışıyoruz. Az önce Sayın Bakan buradaydı, projenin
maliyetiyle ilgili ama
Sayın Şimşek buradaymış yine,
görüyorum.
Şimdi, bize yukarıda
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Arkanda, arkanda
MEHMET GÜNAL (Devamla) Evet, bu
taraftaymış. Söylemeyeyim yoksa diyordum, Sayın Şimşek
bu taraftaymış.
Burada, basına yansıyan
maliyetler var değerli arkadaşlar. Bütçe Komisyonunda, en ufak bir
şeyde, küçücük bir, mağdur olan kesime bir para aktaracağımız
zaman Maliye saatlerce bize müşkülat çıkarıyor. Şimdi,
nasıl oluyor da milyarlarca dolarlık bir projede böyle hemen, bir
etki analizi yapmadan, tasarı hâline getirmeden, bir teklif hâlinde, hatta
içerisine -arkadaşlarımız baştan eklemişler, sonradan
çıkarıldı, ilgili bakan Benim haberim yok. diye- üst kurulun
üyelerinin atamasının dahi dâhil edildiği bir teklifle
geliyorsunuz? Şimdi, bu kadar köklü bir şey bir kanun teklifiyle
gelir mi?
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Anayasaya aykırı zaten.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ondan sonra
yukarıya getiriyorsunuz, Efendim, FATİH Projesi kapsamında
alınacak şeyler burada vergiden istisna tutulsun. O da oraya
geliyor. Hangisinin nereye gittiği belli olmayan, ucube bir teklifle
geliyorsunuz. Maliye Bakanlığı artık her şeye Evet.
demeye başladı. Onun için, Sayın Bakanım, size soruyorum:
TEPAVın yeni bir şeyi yayınlandı, iyimser tahminlerle yani
minimum şeyle 18, ortalamada 20, tamamını koyarsak 30 küsur
milyara mal olacak diyor. Ayrı ayrı derslikler, öğretmen ihtiyacı,
o dershanelerin yeri, bütün teçhizatı, bunları nasıl
karşılayacağız? Yani kaç yılda buna geçmeyi
öngörüyorsunuz? İçeriği belli olmayan ama 2
arkadaşımızın imza attığı bir kanun teklifi.
Şimdi, Sayın Bakan demin
cevap verirken gördüm, bu FATİH Projesiyle ilgili güzel şeyler
söylüyor ama bakıyoruz şimdi, yani maliyete bakıyoruz, sizin bu
aldığınızdan çok daha ucuza, yani tablet değil
notebook alma şansınız var. Fiyatların hepsini
Efendim,
biz yapmadık, Devlet Malzeme Ofisi yaptı. Tabii, Devlet Malzeme
Ofisi Türkiye Cumhuriyetinin kurumu değil, Devlet Malzeme Ofisi AKP Hükûmetine
bağlı değil, onlar uzaydan alıyorlar sanki. Böyle bir şey olabilir mi? Sayın
Bakan diyor ki: Henüz yerli üretim olmadığı için biz
bunları ihale ettik. Peki, nasıl oluyor da Devlet Malzeme Ofisi
Neyi deniyorsunuz? Yani, 500 tane değil, 400 tane değil, 8.800 tane
diyorsunuz ama öbür taraftan, bir de bakıyoruz, birisi 5 bin küsur dolar,
diğeri 7 bin küsur
Şimdi, nasıl olur? Böyle bir şeyi
başka bir ihalede yapsalar o memurla ilgili bir sürü soruşturma
açılır. Şartnameniz belli değil mi? Hangi özellikleri
istediğiniz belli değil mi Sayın Bakanım? Eğer deneme
yapacaksanız bundan birkaç tane numune alırsınız, 4.800
tane almazsınız.
Şimdi, siz
4.800ünü alıyorsunuz, sonra Deneme yapacağız
Peki, aradaki
200 dolarlık farkı kim karşılıyor? Nereden
karşılıyorsunuz? Yani bu sizin sorumluluğunuzda değil
mi? Millî Eğitim Bakanı olarak siz Hükûmetin bir üyesi değil
misiniz? Devlet Malzeme Ofisi size bağlı değil mi? Gerçekten
şaşırıyorum.
Öbür taraftan -az önce
Sayın Bozdağ buradaydı- şimdi, din eğitimiyle ilgili
kısımlar da önergede var. Baktım, Sayın Bozdağ,
siyaset kısmını bırakmış Ben hoca efendilere
sordum, bu şehitlikle ilgili Sayın Bahçelinin söylediklerine
katılmıyorum, bunlar şehit olabilir. diyor. Gerekçesine de ne
diyorsunuz biliyor musunuz? Bizim yaptığımız bir
şehitlik tanımı değil. Ben hoca efendilere de bu konuyu
sordum Nedir? Ne değildir? diye.
Şimdi, hoca
efendilere soruyor ama Diyanet İşleri Başkanı da siyaset
yapıyor, bununla uğraşmıyor. Efendim falanca yerde Kürtçe
vaaz vereceğim, şurada şunu yapacağım, 28 Şubata
karşıyım. diye açıklama yapıyor. Yani din
adamları siyasetle uğraşıyor, siyaset adamları dinî
konulara referans vererek bunu çözmeye çalışıyor.
Buradan belirtiyorum,
eğer bunlara sormak yerine kendisi oturup bakarsa, Sayın Genel
Başkanımızın söylediği, sadece bir makam olarak bunun
taltif edilmemesiydi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Devlet isterse onlara başka kaynaklardan mağduriyetlerini giderici
aktarmalar yapabilir diyor, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Günal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
3üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve
12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali
Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 3. maddesinde geçen ortaokul ibaresinden sonra
gelmek üzere ile İmam Hatip Ortaokulu ibaresinin eklenmesini ve ikinci
cümlenin madde metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Oktay Vural Zühal Topcu
Alim
Işık
İzmir Ankara
Kütahya
Mustafa Erdem Mehmet
Şandır Lütfü
Türkkan
Ankara Mersin Kocaeli
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım önergeler aynı mahiyette
bulunduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım,
talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim
veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra
Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3.
maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Fatma Nur Serter Recep Gürkan
İstanbul Edirne
Diğer önerge imza sahipleri:
Pervin Buldan Mülkiye
Birtane Adil Kurt
Iğdır
Kars
Hakkâri
Nursel Aydoğan İdris Baluken Emine Ayna
Diyarbakır
Bingöl
Diyarbakır
Levent Tüzel Halil Aksoy Aysel Tuğluk
İstanbul
Ağrı Van
Hüsamettin Zenderlioğlu Hasip Kaplan Sebahat Tuncel
Bitlis
Şırnak
İstanbul
BAŞKAN Sayın Komisyon,
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Sebahat Tuncel, İstanbul Milletvekili, buyurun.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 199 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bizler
burada bu kanun teklifini görüşürken dışarıda da, sokakta
da Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) bu kanun tasarısına
ilişkin itirazlarını ifade ediyor. Soğuğa rağmen,
her yerden, Türkiyenin her ilinden, seksen bir ilinden emekçiler, Ankaraya
gelerek, bugün, bu yasaya ilişkin, 4+4+4e ilişkin
eleştirilerini sunmak, önerilerini sunmak, en azından sesini duyurmak
için sokaktaydı ama ne yazık ki Sayın Bakanın,
İçişleri Bakanının talimatıyla yine emekçiler emniyet
güçleriyle karşı karşıya kaldı, gazla, tazyikli suyla
karşılandılar. Bu, aslında, AKP Hükûmetinin emekçilere
yaklaşımının da bir göstergesi; onları dinlemek,
taleplerini dinlemek yerine, onları nasıl zorla bastırabilirim
yaklaşımı. Yani sokakta nasıl davranıyorsa,
aslında, iktidar burada da öyle davranıyor. Burada da
tartışmak, bu işi
Gerçekten, Türkiyenin çok önemli bir konusu,
eğitim konusu hakkında, Türkiyeyi ilgilendiren bir konuda,
çocuklarımızı, geleceğimizi ilgilendiren bir konuda
doğru düzgün bir tartışma yapmayı bile beceremiyoruz.
Benim sayısal çoğunluğum var, iktidarım, istediğimi
yaparım, istediğim zamanda yaparım, sizi istediğim kadar
çalıştırırım. yaklaşımının bir
yaklaşımı burada. Yani sokakta emekçilere cop, burada da bize
başka bir zorbalık uygulanıyor. Bu, kabul edilebilir bir nokta
değil.
Sayın
milletvekilleri, peki, bir şey sormak istiyorum iktidar milletvekillerine:
Biz bir ay tartışsaydık bunu kıyamet mi kopacaktı?
Hemen yarın eğitim sistemimizi değiştiriyor muyuz yani bu
döneme yetişiyor mu bu? 2012-2013 yılına yetiştirmeye
çalışıyoruz. Bu kadar zaman var, torbaya mı girdi? Niye bu
kadar şey
Yani yangından mal mı kaçırıyoruz?
Gerekçesi ne? Niye toplumu ikna etmiyoruz? Çocuklarımızı,
geleceğimizi ilgilendiren bir konu için niye tartışmıyoruz?
Niye sendikaları dinlemiyoruz? Niye bugün sokakta, Güvenparkta duran eğitim
emekçilerini dinlemiyoruz, niye itiraz ediyorlar acaba?
Şimdi, bu konuda
bir tartışma yürütmeden buradan alelacele bu kanun teklifini
çıkarmak, olsa olsa, AKP Hükûmetinin aslında Türkiyenin gerçek
gündemini örtmesiyle alakalı bir şey. Çünkü biz burada 4+4ü
konuşuyoruz, Sayın Başbakan Amerikada bazı görüşmeler
yapıyor, bugün de İranda; acaba Türkiyeyi yeni bir bölgesel
savaşa mı sürükleyecek, neler tartışılıyor,
meselesi değil. Aksi takdirde, burada biz bir ay daha
tartışabilirdik. Komisyonda bu kadar kıyamet koparmaya gerek
yoktu. Eğer gerçekten toplumun lehine bir şey yapıyorsak,
eğer bu noktada biz ikna edebileceksek toplumu, niye bu kadar aceleye
getiriyoruz, niye toplumda kutuplar yaratıyoruz?
Şimdi, bu ciddi
anlamda bir sorun, buna AKP Hükûmetinin cevap vermesi gerekir. Yani 4+4+4
meselesini gerçekten daha güçlü tartışsaydık, muhalefet olarak
belki biz de önerilerimizi sunsaydık, yine sayısal
çoğunluğunuz var, beğenmediniz, yine el kaldırıp
indirip bu yasa tasarısını çıkarabilirdiniz ama bu defa
toplumda tartıştırmış olurdunuz, halkta
tartıştırmış olurdunuz. Hâlâ içeriği
tartışılmış değil sayın milletvekilleri,
hâlâ bu yasa ne getiriyor ne götürüyor tartışması yok.
Şimdi kamu emekçilerinin
yanından geliyoruz, Bu yasanın içeriğini
tartışamadık. diyorlar, yani Biz bu hengâmede buna
ilişkin görüşlerimizi, önerilerimizi sunamadık. diyorlar.
Şimdi, bu Komisyon bütün eğitim emekçilerini
çağırsaydı, bu konunun taraflarını
çağırsaydı, siyasi partileri dinleseydi, burada daha iyi bir
sonuç ortaya çıkarmaz mıydık? Şimdi bunun
cevabını veremeden, burada yapılan yasa tasarısı
meşru değildir halkın gözünde, AKP Hükûmetinin zoruyla
yapılmıştır. Sayısal çoğunluğunu
kullanıyor; güvenlik üzerindeki, emniyet üzerindeki gücünü kullanarak
sokaktaki sesi kesmeye çalışıyor.
Buradan bir şey çıkmaz,
demokrasi çıkmaz, insan hakları çıkmaz, özgürlükler çıkmaz
ama biz burada konuşsaydık keşke eğitim
sorunlarımızı. Yani bu yasa tasarısından önce,
ilkokul, ortaokul, liseyi ayrı ayrı bağımsız kurmaktan
önce, burada yaşadığımız sorunlar ne,
altyapısı var mı yok mu, bunun bütçesi nasıl olacak, bugün
eğitimde yaşadığımız sorunları nasıl
çözeceğiz? Sadece iktidarın sorunu değil ki eğitim sorunu,
aynı zamanda bizim de sorunumuz. Niye buna izin vermiyorsunuz?
Ben yaptım oldu.
yaklaşımı kabul edilebilir bir yaklaşım değil
sayın milletvekilleri. Ne yapıyoruz yani? Gerçekten samimiyseniz bu
konuda, buradan çekersiniz bu kanun teklifini, bir tartışma süreci,
bir ay sonra gelin birlikte tartışalım, iki ay sonra birlikte
tartışalım. Niye bu kadar geriyorsunuz ortamı,
anlayabilmiş değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) Ben bir kez
daha, buradan, bugün eğitim sistemimizi tartışmak isteyen, bu
konuda görüş bildirmek isteyen, Ankaraya gelmiş olan kamu
emekçilerimize buradan selamlarımızı iletiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Tuncel.
Şimdi, aynı mahiyetteki
önergeleri üzerinde söz isteyen Fatma Nur Serter, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Serter. (CHP
sıralarından alkışlar)
FATMA NUR SERTER (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3üncü madde üzerinde
vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
yasayla ilgili yaptığımız konuşmalarda ve özellikle bu
yasanın gündeme getirilme gerekçeleri arasında bir tarih çok önemli
rol oynuyor; 28 Şubat 1997. Sayın Başbakan 28 Şubatın
yarattığı tahribatı ortadan kaldıracak bir yasa
hazırladığını, böylece mağdur olanlara
haklarının bu yasayla teslim edileceğini söyledi.
Değerli milletvekilleri, 28
Şubat 1997de Millî Eğitim Bakanı kimdi? Kimdi, bilen var
mı? Bilen var mı efendim, kimdi?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Mehmet Sağlam.
FATMA NUR SERTER (Devamla) Acaba o
Millî Eğitim Bakanı şu anda bu salonda olabilir mi? Peki, 28
Şubatın Millî Eğitim Bakanına hiç söz verilmemiş
olması, bu kararların altına, MGK kararlarının
altına imza atan bir Millî Eğitim Bakanının, üstelik de AKP
sıralarında hem bir milletvekili hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili olarak yer alması biraz garip bir tablo
oluşturmuyor mu? (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın eski Millî Eğitim
Bakanının zannediyorum bu kararların altına -bu kararlar derken diğerlerini
kastetmiyorum ama- sekiz yıllık kesintisiz eğitim kararının
altına en azından imza atarken mutlaka ki bu kararı
içselleştirmiş, doğru bulmuş olması icap etmez mi?
Aksi hâlde hiç kimseye istemediği bir kararın altına zorla imza
attırılmaz. Koltuk o kadar önemli değildir,
inandığı değerleri savunmak insan için çok daha önemlidir.
Yanlış bir kararsa, kalkarsınız, koltuğu
başkasına devredersiniz ama imza atmazsınız. O nedenle, ben
burada o dönemin Sayın Millî Eğitim Bakanına da AKP
tarafından büyük bir haksızlık
yapıldığını düşünüyorum.
İHSAN ŞENER (Ordu) Ne alakası
var?
FATMA NUR SERTER (Devamla) En
azından onun da görüşünün herhâlde alınması gerekirdi,
sekiz yıllık zorunlu, kesintisiz eğitimin altına imza
attığına göre.
Şimdi, gelelim ikinci konuya,
gelelim önerge üzerindeki görüşlerimize.
Gerçekten, değerli
milletvekilleri, öyle bir yasa görüşüyoruz ki Pandoranın kutusu,
açtıkça içinden ummadığınız bir şeyler
çıkıyor. Pandoranın kutusunun içinden nelerin
çıktığını da bilenler bilmeyenlere anlatsın.
Bir bakıyorsunuz, yasa
hazırlanırken 4+4ün gerekçesini soruyoruz, bize deniliyor ki: Küçük
ve büyük yaştaki çocuklar aynı binada okumasın, aman
binaları ayıralım. Güzel, kabul ediyoruz, mantıklı da
görüyoruz. Hemen arkasından Sayın Bakan diyor ki: 4+4ün -tutanaklarda
var- bina ayrımıyla hiç ilgisi yoktur, 4+4 müfredatların
ayrılmasıdır. Alt Komisyon Başkanı Sayın Fikri
Işık itiraz ediyor, diyor ki: Hayır, ben Bakanın
görüşüne katılmıyorum, bu binaların
ayrılmasıdır.
Tıpkı 1inci maddede 5-13
yaş yazamadığınız gibi, 6-13 yaşı ilk ve
ortaöğretimin toplamı olarak, ilk ve ortaokulun toplamı olarak
yazdığınız gibi, matematiksel bir hata yaparak, halktan
gerçekleri gizlediğiniz gibi, burada da hiçbir zaman gerçekleri
söylemediniz. Neden 4+4ün gerçek cevabını bu Türkiyeyle,
insanlarla, halkla, çocuklarla, gençlerle, ailelerle
paylaşmadınız?
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Halk
biliyor! Halk biliyor!
FATMA NUR SERTER (Devamla)
Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; 6-13ün farkı
kaçtır matematik olarak? 7dir, 7. Hiçbir yasada 6 deyip, altına 5
yaşını bitirip bilmem nereye girdiği diye bir ibare
kullanılmaz. 5i yazamadınız, halktan korktunuz, daha çok
korkacaksınız! Çok korkacaksınız!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Serter,
teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum
MUHARREM İNCE (Yalova) Sağlama
sağlam çıktı, cevap vermeyecek mi?
Sayın Sağlama
sataştı, cevap vermeyecek mi?
BAŞKAN Bir saniye Sayın
İnce, önergeyi oylarınıza sunayım..
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Sağlama sataştı Sayın Serter.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sağlam çaktı. Sataşma ne? Çaktı. Ne sataşması!
BAŞKAN Kabul etmeyenler
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, sataşma var, cevap vermeyecek
mi?
BAŞKAN Önergeler kabul
edilmemiştir.
Sayın Sağlam,
yazılı müracaatınızda Biraz önce CHPli milletvekili 4+4+4
sistemini tavsiye eden şûra sırasında benim Millî Eğitim
Bakanı olduğumu söyledi. Bu yanlış. Şûra Mayıs
96da yapıldı, ben Haziran 1996da Bakan oldum. Düzeltmeme müsaade
eder misiniz. diyorsunuz.
Ne diye sataştı size?
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
O dönemde ben Bakan değildim. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN O dönemde Bakan
değil misiniz?
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Son konuşmacı da aynı hatayı yaptı.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sağlama sağlam çaktı.
BAŞKAN Son konuşmacı
da aynı hatayı yaptı, öyle mi diyorsunuz?
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
- Evet efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
İki dakika söz veriyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Sağlam, size zorla mı imzalattılar,
onu söyleyin. Zorla mı imzalattılar?
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Sağlamın, İstanbul Milletvekili Fatma Nur
Serterin şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce Cumhuriyet
Halk Partisinden bir Sayın Milletvekilimiz 4+4 tavsiye kararını
alan şûra sırasında Mehmet Sağlam Millî Eğitim
Bakanıydı. dedi.
İZZET ÇETİN (Ankara)
Şûrada 4+4 olmadı.
MEHMET SAĞLAM (Devamla) Burada
bir hata oldu çünkü ben Mayıs 1996da değil, Haziran 1996da kurulan
Refahyol Hükûmetinde Millî Eğitim Bakanıydım.
Dolayısıyla, şûra, benim Bakan olmamdan önceki Mayıs
ayında yapılmıştı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
İkincisi
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) 4+4 yoktu o
zaman.
MEHMET SAĞLAM (Devamla) Bir
saniye efendim
Bir saniye
İkincisi, biraz önce konuşan
Sayın Serter de dediler ki: Millî Eğitim Bakanı olarak
kesintisiz eğitimin altında imzası olduğuna göre ona da
sormamız lazım, ona da haksızlık yapılıyor.
Doğru, orada da haksızlık yapılıyor ama
haksızlığı yapan Sayın Serter çünkü biz zaten Refahyol
Hükûmeti olarak kesintisiz eğitime karşı
çıktığımız için daha kanunlaşmadan çekildik ve kesintisiz
eğitim kanunu Ağustos 1997de çıktı.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) 28
Şubatta kim bakandı?
MEHMET SAĞLAM (Devamla) - Bizim
Refahyol Hükümetinin sona ermesi ise Haziran 1997ydi.
Bilginize sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
FATMA NUR SERTER (İstanbul)
Kaçamazsın! 28 Şubatı söylüyoruz Sayın Sağlam.
MUHARREM İNCE (Yalova) Kaçma,
kaçma! Kaçma, doğruları söyle! Kaçma! Gel buraya.
FATMA NUR SERTER (İstanbul)
Kaçma, gel buraya!
MUHARREM İNCE (Yalova) Kaçma!
Buraya gel!
FATMA NUR SERTER (İstanbul)
Kaçamazsın! Şûra demedim 28 Şubat dedim.
BAŞKAN Sayın İnce,
böyle bir hitap tarzı olur mu? Sayın Milletvekiline kaçma diye
ifade edilir mi? Lütfen ama
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, bir dakika
.
BAŞKAN Sayın Sağlam
sataşma nedeniyle
MUHARREM İNCE (Yalova) - Bir
dakika, bir anlaşalım. Şûra demedi, 28 Şubat dedi.
Refahyoldan sonra kim kuruldu? Öyle kıvırmak yok!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, 28 Şubat kararlarının altında Millî
Eğitim Bakanının imzası olmaz. Sayın Bakanın
imzasının ne işi var?
MUHARREM İNCE (Yalova)
Kıvırmak yok!... Dik duracak, gelecek buraya!.. Öyle
kıvırmak yok.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
- Bakan imzası olmaz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ünal, buyurun oturun
yerinize.
OKTAY VURAL (İzmir) Önemli
değil. Zaten siz 28 Şubat sayesinde partisini terk edenlerin
kurduğu bir partisiniz!
MUHARREM İNCE (Yalova) 28
Şubatın mimarı şimdi oldular özgürlükçü!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Siz 28 Şubatın hikâyesini
daha iyi bilirsiniz. Eski defterleri karıştırmayın!
MUHARREM İNCE (Yalova) Bak,
Çillerin bir açıklaması var. Çiller diyor ki: Dün
Başbakanlıkta Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlamla
beraber imzaladık.
Açıklamalar burada,
getireceğim onları şimdi.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/358, 2/305,
2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı 199) (Devam)
BAŞKAN - Evet, diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve
Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati
Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya
Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin
Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas
Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 3. Maddesinde geçen ortaokul" ibaresinden sonra gelmek üzere
"ile İmam Hatip Ortaokulu" ibaresinin eklenmesini ve ikinci
cümlenin madde metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Celal Adan, İstanbul Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Adan.
CELAL ADAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 11 Mayıs 1997 tarihine kadar
-İstanbulda yaşayanlar bilirler- her pazar günü, pazar sabahı,
Eyüp Sultanda 10 bin kişi, imam-hatiplilere sahip çıkmak için bir
irade ortaya koyarlardı ve 11 Mayıs 1997 yılında, el ele
tutuşan imam-hatipliler Sultanahmet Meydanında 1 milyon kişilik
miting yaptılar; mazlumdular, haklıydılar. O 1 milyon
kişilik mitingin yapıldığı gün, orada, yüreğini
koyan çok değerli arkadaşlarım var. Orada, o gün, onlar imam-hatiplilerin
yanındaydı.
Ben sizinle bir konuyu paylaşmak
istiyorum: Dünyada iki tane kötü şey olsa, bir tarafta 28 Şubat,
diğer tarafta da aklınıza hayalinize sığabilecek ne
kadar kötü bir kavram varsa, şuna emin olunuz ki Milliyetçi Hareket
Partisi 28 Şubatın yanında olmayacaktır. Tıpkı,
367 şartını elinin tersiyle ittiği gibi. (MHP
sıralarından alkışlar) Tıpkı, baş örtüsüne
70 milletvekiliyle katıldığı gibi.
Şimdi, oradan buradan meseleyi
izliyorum ben. Bilimsel olan bir konuyu siyasallaştırdınız,
en başta Başbakan siyasallaştırdı. Bir aydır
grupta yaptığı konuşmalarda Tanklarıyla,
toplarıyla yaptıklarını biz millet iradesiyle
değiştireceğiz. diyor. Doğrudur, tankla, topla bir Hükûmet
alaşağı edildi, birtakım dayatmalar yapıldı. Ama
sizin sayınız, o 1 milyon kişinin omurgasıyla iktidara geldiğiniz
siz, geçen dönem milletvekili sayınız daha fazlaydı, bu meseleye
hiç sahip çıkmadınız. Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi
yüreğini koyuyor, diyor ki: Gelin, imam-hatipleri, öyle
kıvırmadan
Sayın Bakanın da söylediği gibi, Bu bir
reform değil, bir düzeltme. Doğrudur, bugünkü gerginliğin
temeli de imam-hatiptir. Mertçe konuşalım. Gelin, biz,
imam-hatiplerin önünü açalım. Grup başkan vekilleriniz gelsinler,
buraya yüreklerini koysunlar, Milliyetçi Hareket Partisini kutluyoruz
desinler ve gelin bu meselenin önünü açalım. Burada da siyaset yapıyorsunuz.
Ya, aranızda bazı milletvekilleri milletvekilliğinden
bıktılar. Ne yapacaksınız? Siz hâlen o 1 milyon
kişinin çileli mücadelesinin üzerine duygusal bir ortam yaratarak oy
toplama arzusuyla bir siyaset geliştirmekten utanmıyor musunuz? (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Yakışmıyor,
yakışmıyor!
CELAL ADAN (Devamla) - Şimdi, bakınız,
size samimi söylüyorum. Bazı konularda tıpkı 12 Eylülde
çıkardığınız birkaç tane ülkücüyü, hapishanelerde çile
çeken ülkücüleri görüştürerek 12 Eylül referandumunda da istismarda
bulundunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) İstismarcı
sizsiniz!
CELAL ADAN (Devamla) - Bir aşağılık
irade e-muhtıra olarak siyasi hayatımıza geçti, onu
değerlendirdiniz ve 4+4 diye getirdiğiniz, bilimsel olarak
tartışılması gereken
Kitaplarından da istifade
ettiğiniz Profesör Zühal Topcu, çok güzel bir iradeyle burada meseleyi
meydana getiren Mehmet Erdem Bey gayet güzel ifadeler kullandılar: Biz bu
çocuklarımızın daha iyi eğitilmesi için,
hocalarımızın intibak sağlaması için bilimsel
tartışılacak bir meseleyi
Bugün gazetede okudum, okuduğum yazı şu:
Kurşun sıksalar biz bu şeyi geçireceğiz. diye. Kim size
kurşun sıkıyor da istismar ediyorsunuz? Hâlen o imam-hatiplinin
vicdanına
Yaptınız mı görevinizi siz imam-hatiplilere
karşı? Benim arkadaşım İbrahim Solmaz, benim
arkadaşım! Hepinizle yarışırız.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Kim
senin arkadaşın?
CELAL ADAN (Devamla) Geç oradan sen!
Geç!
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce)
Kim?
BAŞKAN Lütfen Sayın
Milletvekili
CELAL ADAN (Devamla) Siz var ya siz,
bizim bu ülke için...
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Söyleyeceğin bir şey varsa çıkar konuşursun!
OKTAY VURAL (İzmir)
Parmağını kaldır yüreğin varsa! Yüreğiniz varsa
parmağınızı kaldırın!
CELAL ADAN (Devamla) Bir dakika
arkadaşlar
Bu ülke için, demokrasi için biz
yüreğimizi koyunca sizin ödünüz patlar. Siz Milliyetçi Hareket Partisini
sanık sandalyesine nerede oturttunuz biliyor musunuz? Altında
kaldığınız açılım programında oturttunuz.
Utanmadan Haburda kaldınız, İstanbulda kaldınız.
(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Biz hiçbir şeyin altında kalmayız.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Devam edin
siz, böyle devam edin!
CELAL ADAN (Devamla) Şimdi de
siz, bu milleti bölmek için
Söylediklerinize siz inanıyor musunuz? Alevi
Aleviliği öğrenecekmiş, Sünni Sünniliği
öğrenecekmiş! Böyle mi? Elbette. Sizin ayaklarınızın
titrediği günlerde 28 Şubat baskısına karşı biz
saf tutuyorduk. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Allah
aşkına nerede siz tutuyordunuz?
CELAL ADAN (Devamla) Öyle, öyle
OKTAY VURAL (İzmir) Partinizi
terk ettiniz, partinizi!
CELAL ADAN (Devamla) Geçin gidin siz!
OKTAY VURAL (İzmir) Sizi gidi
kaçaklar!
CELAL ADAN (Devamla) Sizin
aklınız
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Adan,
teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bunlar
kolaycı, kolaycı!
OKTAY VURAL (İzmir) Sizi gidi
kaçaklar!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Kaçak
sensin be!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Siz
kolaycısınız, kolaycı!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
O zaman sen DYPdeydin.
CELAL ADAN (Devamla) Sen var ya sen
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Ne var? O zaman sen DYPdeydin.
OKTAY VURAL (İzmir) Ya muhatap
alınacak adam değilsin sen!
CELAL ADAN (Devamla) Sen var ya sen
BAŞKAN Sayın Adan
Sayın
Adan
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) O zaman DYPdeydin, MHPde değildin!
Ne var?
OKTAY VURAL (İzmir) MHPye
karşı el kol hareketi yapma!
BAŞKAN Sayın Adan, lütfen
kürsüyü terk ediniz.
Teşekkür ediyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) DYPdeydin, DYPde!
OKTAY VURAL (İzmir) El kol
hareketi yapma!
(İstanbul Milletvekili Celal
Adanın AK PARTİ sıralarına doğru yürümesi; AK
PARTİ sıraları önünde toplanmalar.)
BAŞKAN Sayın Adan, lütfen
Sayın milletvekilleri,
birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.09
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.35
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
199 sıra sayılı
Teklifin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, 3üncü madde üzerinde
verilen İstanbul Milletvekili Celal Adan ve arkadaşlarının
önergesini oylarınıza sunacağım.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Vural, Sayın
Şandır, yeni madde ihdas edilmesiyle ilgili önergeleriniz var. Ben bu
konuda usul tartışması açıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır,
usule gerek yok efendim, usul tartışması açamazsınız,
belirgin olan bir usulü tartışmayla, çoğunluk iradesiyle
değiştiremezsiniz. Ek madde doğrudan doğruya İç Tüzük
hükümlerine uygun olarak verilmiş. Yapılması gereken işlem,
ek maddeyi okuyacaksınız, Komisyon iradesi varsa bunu
arayacaksınız. Bunun dışında bir usul ihdas etmeniz,
İç Tüzüke aykırı bir usul ihdas etmeniz mümkün değildir.
Yok öyle bir şey! Yok öyle bir şey!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Bayram, sen otur, akıl verme! Bayram Bey, akıl
verme oraya!
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, lütfen
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) O senin yetkinde mi! Görevini yap!
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, buyurun burayı da idare edin isterseniz!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, görevini yapmıyor, oraya
akıl veriyor.
Sen görevini yap!
BAŞKAN Yani buradaki
arkadaşların konuşmasını da mı engelleyeceksiniz?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Evet.
BAŞKAN - Buyurun, burayı da
idare edin! Lütfen ama!
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Böyle bir tartışmaya alet olamaz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Öyle bir tarz var mı
Sayın Aslanoğlu?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkanım, 87/4e göre lütfen gerekli işlemi yapınız,
bunun dışında sizin bir başka yetkiniz yoktur. Lütfen
hukuka uygun olarak Meclisi yönetiniz.
BAŞKAN Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Evet.
BAŞKAN Ben, önce bu konudaki düşüncemi
açıklamak istiyorum o zaman. Madem
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim?
Duyamadım.
BAŞKAN Çok rahat söyledim ben.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar)
Gürültüden duyulmuyor ki Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Anlaşılamadı.
BAŞKAN Hayır, ben söyledim
yani.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Duyulmuyor gürültüden.
OKTAY VURAL (İzmir)
Anlaşılmadı. diyorum.
BAŞKAN Hayır, niye
anlaşılmasın Sayın Vural?
OKTAY VURAL (İzmir) Siz kendi
kendinize mi konuşuyorsunuz, Genel Kurula mı?
BAŞKAN Ben kendi kendime
konuşmuyorum. Genel Kurul tamamen duyuyor Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir)
Duymadım. dedim. Tekrarlamakta bir şey mi var?
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Biz
duyuyoruz.
BAŞKAN Bir saniye sayın
milletvekilleri. Lütfen
Yeni madde ihdası ama yasanın
tamamıyla ilgili yeni madde ihdası getiriyorsunuz. Usul
tartışması açacağım. diyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır
efendim. Bakın, size İç Tüzük maddesini okuyorum: Görüşülmekte
olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak
tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılır. Bu kadar açık.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yani
bunun usulle ilgili bir şeyi yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani bunun
neyini tartışacaksınız?
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinde şimdiye kadar uygulamalar nasıl yapılmışsa
geçmişte
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim,
geçmişte de her zaman bu şekilde olmuştur, ilgisi vardır.
Bakın, diyorum ki, birinci sualim:
Bu konunun, bu kanunun tasarı, teklifle ilgisi olmayan bir maddesi var
mı? Tasarı ve teklifle ilgili, konu onunla ilgili. Ben başka bir
konuyu getirmiyorum. Doğrudan doğruya 4+4+4ün
BAŞKAN Ama getirilen madde
ihdasları sadece tasarı ile mi ilgili?
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim?
BAŞKAN Tasarı ile mi ilgili
sadece getirilen madde ihdasları?
OKTAY VURAL (İzmir) Tabii, o
konuyla ilgili.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Konuyla
ilgili.
OKTAY VURAL (İzmir) Konuyla
ilgili. Yanlış yapmışlar çünkü.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yeni
üniversite isimleri oluşturuluyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Çünkü
yanlış yaptıkları için biz doğrusunu öneriyoruz.
BAŞKAN O zaman benim
açıklamamı bir dinleyin lütfen çünkü hiç almayacağız
değil ki. Her maddeyle ilgili iki tane önergenizi alacağız.
Sayın milletvekilleri,
Başkanlığımıza yeni madde ihdas edilmesiyle ilgili
olarak çok sayıda önerge intikal etmiş bulunmaktadır ancak
İç Tüzük hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden
OKTAY VURAL (İzmir) Hangi
hükümlerinin?
BAŞKAN İzah edeceğim,
müsaade buyurun lütfen.
OKTAY VURAL (İzmir) Hangi
hükümlerini birlikte değerlendiriyorsunuz?
BAŞKAN Okuyacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) Hüküm
söyleyin.
BAŞKAN Ama ondan sonra geliyor.
Sayın Vural, niye acele ediyorsunuz? Lütfen
Size söz verdiğimizde
biz sabırla dinliyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim,
Komisyondaki gibi bizim hakkımızı gasbetmenize izin vermeyiz. Ona
göre!
BAŞKAN Sayın Vural, dünden
bu tarafa Genel Kuruldaki uygulamalar ortada.
OKTAY VURAL (İzmir) Genel
Kuruldaki uygulama
BAŞKAN Dün 3 defa usul
tartışması açtım
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır
efendim. Bu usulle ilgili değil. Benim yetkimi
kısıtlayamazsınız.
BAŞKAN
söz isteyen tüm
sayın grup başkan vekillerine söz verdim.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır
efendim.
BAŞKAN Hiçbir söz
kısıtlanmadı.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, bu zorbalığınız
Nereden talimat
alıyorsunuz bilmiyorum.
BAŞKAN Siz bu kelimeyi
kullanıyorsunuz ama şu anda aynısını siz
yapıyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Nereden
talimat alıyorsunuz bilmiyorum ama hukuk devleti üzerine yemin ettiniz,
namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin ettiniz.
BAŞKAN Sayın Vural,
eğer bir yerlerden emir alınıyorsa siz nereden emir
alıyorsanız her milletvekili de oradan emir alıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Namusunuz
ve şerefiniz üzerine yemin ettiğiniz İç Tüzük ve Anayasaya
uygun hareket edin. diyorum.
BAŞKAN Bu gasp, bu
zorbalık, bu emir alma kelimeleri sayın milletvekillerine hiç
yakışmıyor doğrusu.
OKTAY VURAL (İzmir) Çok
yakışıyor Komisyon Başkanınıza, size çok
yakışıyor.
BAŞKAN Hiç
yakışmıyor doğrusu.
OKTAY VURAL (İzmir) Katmerli
olarak yakışıyor hem de.
BAŞKAN Ben şahsen kendime
yakıştıramıyorum, hiçbir sayın milletvekiline de
yakıştıramıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Bunu,
zorbalıkla getirilen bir komisyon metnini burada oylatıyorsunuz, çok
yakışıyor.
BAŞKAN Lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Aksine, size
çok yakıştı.
BAŞKAN Ben kendime
yakıştıramıyorum, hiçbir sayın milletvekiline de
yakıştıramıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sizin
kendinize yakıştırmamanıza saygı duyuyorum,
teşekkür ederim.
BAŞKAN
Yakıştıramıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerçekten bu
önemli. Sizin kendinize yakıştırmadığınızı
maalesef Komisyon kendisine yakıştırmıştır. Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Bilemem yani. O,
Komisyonun kendi sorunudur, geçmişte kalmıştır.
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ediyorum. Bunlara parmağı kaldıranlar da
BAŞKAN Ancak İç Tüzük
hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, İç Tüzükün 91inci
maddesi hükümlerine göre, bölümler hâlinde görüşülmekte olan temel
kanunlar üzerinde her bölümde sadece iki yeni madde ihdası önergesi
verilebilmesi mümkün görülmektedir.
Nitekim, benzer şekilde temel
kanun olarak görüşülen işlerde metne yeni geçici madde ilavesine yönelik
değişiklik önergelerinde de iki önerge sınırlaması
uygulanmıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, o, madde üzerinde. Bak, madde üzerinde diyor. Madde üzerinde
olanı yeni bir madde ihdası olarak yorumlamanız mümkün
değil. Allah için, aynı fakültede okuduk, aynı
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen,
tamamını bir okuyayım, dinleyin o zaman.
OKTAY VURAL (İzmir) Okuyorum
işte.
BAŞKAN E, usul
tartışması açalım, buyurun, söyleyin fikirlerinizi.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim,
usul tartışması açtınız. Ne olacak?
BAŞKAN E, müsaade
OKTAY VURAL (İzmir)
Çoğunluk iradesiyle oylatacaksınız. Böyle bir şey yok. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Nasıl yapmamız
gerekir peki?
OKTAY VURAL (İzmir)
Uygulayacaksınız efendim. Bakın, Sayın Başkan, diyor
ki temel kanunlarla ilgili:
önergeleri dahil madde üzerinde iki önerge
verilebilir. Bu konuyla ilgili, bunda haklısınız, bir
diyeceğim yok ama ben ek madde öneriyorum ya, yeni bir madde öneriyorum.
Bunu çok sayıda demek
Çünkü bu her bir maddeyle ilgilidir,
sırası gelince ağırlığına göre ölçülmez.
Sen bu kadar niye veriyorsun? diye ölçülmez. Benim ek maddemin konuyla ilgisi
olmadığını gösterin, illiyet bağı
olmadığını gösterin, ona göre ben de diyeyim ki: Evet
efendim, bu kelalaka bir şeydir. İlgisi var.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Sayın Başkanım, bir madde ihdası ancak
önergeyle yerine getirilebilir. Dolayısıyla, madde ihdasını
içeren bir talep bir önergedir. Dolayısıyla, İç Tüzükün 91inci
maddesindeki, iki önerge bunu da çok açık bir şekilde kapsamaktadır.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır
efendim, orada madde üzerinde önerge diyor, toplam iki önerge demiyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Dolayısıyla, bölüm üzerinde
Çünkü önerge vermeden madde
ihdasını nasıl talep edeceksiniz?
BAŞKAN Sayın Canikli, bir
müsaade edin ben tamamını okuyayım, ondan sonra.
İç Tüzük değişiklik
önergeleriyle ilgili 87nci maddesine göre:
kanun tasarısı veya
teklifinde bir maddenin reddi, tümünün veya bir maddenin komisyona iadesi, bir
maddenin değiştirilmesi, metne ek veya geçici madde eklenmesi
hakkında, milletvekilleri, esas komisyon veya Hükümet değişiklik
önergeleri verebilir. Bu esaslar dairesinde milletvekilleri tarafından
Anayasaya aykırılık önergeleri dahil her madde için yedi önerge
verilebilir.
Dolayısıyla, bu madde
hükmünden açıkça çıkan sonuca göre, metne yeni madde eklenmesine
ilişkin önergenin sınırı yedidir. İç Tüzükün 91inci
maddesi ise milletvekilleri, esas komisyon ve hükûmet tarafından
değişiklik önergesi verilebileceğini öngörmektedir ancak
değişiklik önergelerinin hangi amaçla verilebileceği hususunda
hüküm içermemektedir. Maddenin beşinci fıkrasında ise diğer
hükümlerin saklı olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla,
burada da önergelerin bir maddenin reddi, tümünün veya bir maddenin komisyona
iadesi, bir maddenin değiştirilmesi, metne ek veya geçici madde
eklenmesi hakkında verilebilmesi gerekir. Bu durumda, 87nci maddede
olduğu gibi yeni madde sayısına ilişkin
sınırlamanın da burada da geçerli olması gerekir.
OKTAY VURAL (İzmir) Yedi, o
zaman yediyi açıyorsunuz, teşekkür ederiz. Demek ki yedi tane önerge
verilebilir.
BAŞKAN E, dinlemediniz zaten
baştan itibaren.
OKTAY VURAL (İzmir) Siz itiraf
ettiniz.
BAŞKAN - Devamını bir
dinleyin lütfen. Ama sizden önce geçen oturum burada tartışıp
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, elma ile armudu toplayıp portakal
çıkartamazsınız yahu!
BAŞKAN 91inci maddede her madde
üzerinde iki önerge verilebildiğinden her bölüm üzerinde ancak iki yeni
madde ihdasına ilişkin önerge verilebileceğini kabul etmek gerekir.
Ancak bu durumda her siyasi parti grubunun bir önerge verme hakkı
saklıdır yani yeni madde önerge sayısı grup
sayısıyla orantılı olarak da dörde ve ilk iki önerge grubu
olmayan partiler ile bağımsızlar tarafından
kullanılmışsa altıya çıkabilir.
Diğer taraftan, Anayasa
Mahkemesinin temel kanunlarla ilgili olarak verdiği 2001/129 esas ve
2002/24 karar no.lu Kararı'nda "Yasama etkinliklerinde asıl
olan, kamusal yararı gerçekleştirmek amacıyla yapılan
görüşmeler sonucunda Meclis'in gerçek iradesinin oluşmasıdır.
Bu iradenin oluşmasında, yapılan görüşmeler kadar verilen
önergelerin de büyük katkısı olduğu bir gerçektir.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet,
doğru.
BAŞKAN Ancak, milletvekillerine
sınırsız sayıda
OKTAY VURAL (İzmir)
Sınırsız değil ki!
BAŞKAN
önerge verme
imkânının tanınmasının da yasama
çalışmalarını olumsuz yönde etkileyerek gereksinim duyulan
yasaların çıkarılmasını engelleyeceği
açıktır." dendikten sonra metne ek veya geçici madde
eklenmesinin bu kapsamda değerlendirilmesinin zorunlu olduğu
belirtilmiştir. Bu nedenlerle, bir bölüm üzerinde ikiden fazla yeni madde
önergesini işleme alma imkânı bulunmamaktadır yani
OKTAY VURAL (İzmir) İkiden
fazla
Evet, alın, ikiden fazla almayın. Bir madde üzerinde ikiden
fazla
Bir madde üzerinde ikiden fazla alamazsınız, tamam.
BAŞKAN Tamam. Dinlemediniz ki,
müsaade etmediniz ki Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Tamam,
okuyun.
BAŞKAN - Müsaade etmediniz ki
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Okuyun.
Alamam. dediniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, burada yeni madde ihdas edilince o temel kanun hükmüne tabi
olmuyor.
BAŞKAN Bu nedenle, bu bölüm
üzerinde iki yeni madde ihdasına ilişkin önergeyi
okutacağım
OKTAY VURAL (İzmir) Evet,
dolayısıyla, bizim
Sayın Başkan, her maddede iki tane
önerge yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bir
önerge var.
OKTAY VURAL (İzmir)
Dolayısıyla, bütün ek madde önergelerimizin hepsi gündeme
alınacaktır. Kaldı ki Sayın Başkan, ek madde önerisi
Komisyon tarafından kabul edildiği zaman temel kanun gibi görüşülmez,
normal madde olarak görüşülür. Dolayısıyla, burada önerge
kısıtlaması da geçerli olmaz. Bu da yanlış bir
değerlendirme.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Grup önergesi geriye çekilmiş olur Sayın Başkan.
Grup önergesi iptal olur o zaman.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır,
iptal olur mu? Ben başka konuda veriyorum.
BAŞKAN Sayın Vural, bu son
şey yanlış anlaşıldı galiba. Zaten son
OKTAY VURAL (İzmir) Yok, biz
doğru anladık efendim. Siz doğru söylediniz.
BAŞKAN Okuduğumu tekrar
edeyim isterseniz?
Bu nedenle, bu bölüm üzerinde iki yeni
madde ihdasına ilişkin önergeyi okutacağım
diye metni bu
cümleyle bitirdim zaten. Yani her bölüm üzerinde iki tane yeni önerge verme
hakkınız var bu konuyla ilgili.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır
efendim. Kim dedi böyle bir şey? Olur mu ya! Ek madde ihdasıyla
ilgili iradeyi arayacaksınız, sonra benim konuşma hakkım ve
onun üzerinde bir önerge hakkım var. Bu hakkımı yok sayamazsınız Sayın
Başkan. Onun yerine çağırın tezekkür edelim. Böyle bir
konuyu Genel Kurulda ulu orta tartıştırmanın ne anlamı
var?
BAŞKAN Sayın grup
başkan vekilleri içeri buyursunlar, konuşalım.
Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.49
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
199 sıra sayılı Teklifin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
4üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş
sıralarına göre
OKTAY VURAL (İzmir) Ek madde okundu mu efendim?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, düzeltiyorum. Yeni
madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere görüşülmekte olan
tasarı ve teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak
tasarı ve teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddenin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin 4üncü
fıkrası hükmüdür.
Bu nedenle önergeyi okutup komisyondan soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüş açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi okutuyorum:
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir defa sor Sayın Başkan,
komisyon çoğunluğunuz var mı diye.
OKTAY VURAL (İzmir) Tespitini önceden yaptılar.
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen müsaade edin,
okuttuktan sonra soracağız.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
199 sıra sayılı Kanun
Teklifine, 5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı İlköğretim ve
Eğitim Kanununun 10. Maddesini değiştiren
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ederiz.
"Madde 10 - Bir köy halkı, iş ve üretim
hayatının gereği olarak veya olağanüstü sebeplerle yayla,
otlak ve bağ gibi yerlere taşındığında köy
ilkokulu da, köy halkıyla birlikte göçecek şekilde düzenlenmiş
olmalı ve gidilen yerde hemen günlük çalışmasını ve
görevini devam ettirmelidir.
Ali
Öz Mehmet
Günal Alim
Işık
Mersin
Antalya
Kütahya
Yusuf
Halaçoğlu Özcan
Yeniçeri Ahmet
Duran Bulut
Kayseri Ankara Balıkesir
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE
SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR
(Amasya) Salt çoğunluğumuz olmadığı için
katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Yeni madde ihdasına ilişkin diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
199 Sıra
Sayılı Kanun Teklifine, 5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanununun 11. Maddesini
değiştiren aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ederiz.
Madde 11 -
Yetiştirici ve tamamlayıcı sınıflar ve kurslar,
mecburi ilköğrenim çağında bulundukları halde,
öğrenimlerini yaşıtlarıyla birlikte zamanında
yapamamış olan çocuklara kısa yoldan ilköğrenim vermek ve
ayrıca yetişmelerine lüzum görülen çocukları ilköğretim
okuluna hazırlamak veya ilköğretim okulunu bitirmiş olup da
henüz zorunlu öğrenim çağında bulunan ve üst dereceli
öğrenim kurumlarına gidemeyecek olanların genel bilgilerini
artırmak ve kendilerine iş ve üretim hayatında faydalı
olacak bilgi ve maharetleri kazandırmak amacıyla gerçek ve tüzel
kişilerle, belediyeler, özel idareler ve Devlet tarafından
açılabilir."
Alim Işık Mehmet
Günal Ali
Öz
Kütahya Antalya
Mersin
Yusuf Halaçoğlu Özcan Yeniçeri
Kayseri Ankara
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE
SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR
(Amasya) Salt çoğunluğumuz olmadığı için
katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
199 Sıra
Sayılı Kanun Teklifine, 5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanununun 12. Maddesini
değiştiren aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ederiz.
Madde 12 -
Zorunlu ilköğrenim çağında bulundukları halde zihnen,
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım,
yaptığınız uygulama İç Tüzüke, usule
aykırıdır.
BAŞKAN
Şu bitsin, ondan sonra söz vereceğim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Böyle bir usul olmaz Sayın Başkanım, böyle bir usul ittihaz
edemezsiniz, böyle bir şey olamaz. Sayın Başkanım, bununla
ilgili usul tartışması açalım lütfen. Aleyhte söz istiyorum
Sayın Başkan.
bedenen, ruhen
ve sosyal bakımdan özürlü olan çocukların özel eğitim ve
öğretim görmeleri sağlanır.
Özcan Yeniçeri Muharrem
Varlı Zühal
Topcu
Ankara Adana
Ankara
Alim
Işık D.
Ali Torlak Ali
Halaman
Kütahya İstanbul Adana
BAŞKAN Evet, Sayın Komisyon
katılıyor musunuz salt çoğunlukla?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Salt çoğunluğumuz yoktur,
katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Salt çoğunluğu çağır, belki
geleceğiz oraya, belki oraya geleceğiz.
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
199 sıra sayılı Kanun
Teklifine 5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı İlköğretim ve
Eğitim Kanununun 13. Maddesini değiştiren
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ederiz
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Sayın Başkanım, bu görüşmeyi böyle
sürdüremezsiniz. Çok açık bir şekilde İç Tüzüke şu anda aykırı bir işlem
yapıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Canikli, söz
vereceğim size, bir saniye bir oturun.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Olmaz ki, aykırı işlem yapıyorsunuz, İç
Tüzükün vermediği bir hakkı kullandırıyorsunuz, olmayan
hakkı kullandırıyorsunuz. Böyle bir usul olabilir mi Sayın
Başkan?
BAŞKAN Vereceğim, bu
önergeden sonra söz vereceğim.
Madde 13- Okul öncesi
kurumlarında zorunlu öğrenim çağına gelmiş olan
çocuklar bir yıl süreyle eğitilir.
İsteğe bağlı
tamamlayıcı sınıflarda ve kurslarda, ilköğrenim
çağı dışına çıkmış olup da üst dereceli
öğrenim kurumlarına gidememiş olan yurttaşların, genel
bilgilerini arttırmak ve kendilerinin daha iyi bir iş ve üretim
unsuru olarak yetiştirilmelerini sağlamak amacıyla öğretim
yapılır.
Bu kurumlar gerçek ve
tüzel kişilerle belediyeler, özel idareler ve Devlet tarafından
açılabilir.
Seyfettin Yılmaz Zühal Topcu Alim
Işık
Adana Ankara Kütahya
D. Ali Torlak Ali
Halaman
İstanbul Adana
BAŞKAN - Evet, Komisyon salt çoğunlukla
katılıyor mu önergeye?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Salt çoğunluğumuz yoktur,
katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Salt
çoğunluk burada oturuyor.
BAŞKAN - 4üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup,
aykırılıklarına göre işleme alacağım
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Sayın Başkanım, ondan önce -bu usul ve bu konuyu-
biraz önce yaptığınız usulle ilgili usul
tartışmasının açılmasını talep ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Yerinizden, yerinizden
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) - Aleyhte söz istiyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Yerinizden
Tutanaklara geçsin Nurettin Bey.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Canikli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Efendim,
aleyhte
OKTAY VURAL (İzmir) Lehinde
efendim
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Yeni madde ihdasına ilişkin önergelerle
ilgili Başkanın tutumu hakkında
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Sayın Başkanım, biraz önce
yaptığınız uygulama çok net ve kesin bir şekilde
İç Tüzüke aykırıdır ve gerçek anlamda yok hükmündedir.
Nedeni şu Sayın Başkan: Bakın, İç Tüzükün 87nci
maddesine göre bir madde ihdası da önerge sınırı
kapsamındadır. Yani her
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Nerede
yazıyor o cümle?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) Okuyorum, bakın. 87nci maddenin birinci
fıkrasını açın, birlikte okuyalım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Oku, anla!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) 87de
böyle bir cümle yok. Bir boşluk var.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) Okuyun efendim, açın okuyun.
Kanun tasarı veya teklifinde bir
maddenin reddi, tümünün veya bir maddenin komisyona iadesi, bir maddenin
değiştirilmesi, metne ek veya geçici madde eklenmesi dâhil, yedi
önerge kapsamı içerisindedir. Bu, normal maddeler için geçerli.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu o değil,
oraya girmiyor. Aşağıdaki fıkraları oku,
aşağıdaki fıkraları.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) Şu anda temel yasa olarak görüştüğümüz bir yasa
nedeniyle, teklif nedeniyle burada altı önerge sınırı
vardır. Orada da iki önerge siyasi parti grubuna dâhil olmayan
milletvekilleri için ihdas edilmiştir, ayrılmıştır,
geriye dört tane önerge kalır temel yasa için. Bunun anlamı
şudur: Her gruba bir önerge düşer, ek madde ihdası da dâhil olmak
üzere, çünkü siz ek madde ihdası talebini ancak bir önergeyle
yapabilirsiniz. Dolayısıyla şu anda bu kural açık bir
şekilde ihlal edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen
öğrenmemişsin, alttaki fıkraları oku.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) Bir siyasi parti, kendisine tanınan temel yasalar için, her
madde için öngörülen ek madde ihdası dâhil olmak üzere önerge
hakkını yeni madde ihdası şeklinde kullanabilir, buna
müdahale edemeyiz, ama bir tane olabilir. Siz şu anda birden fazla
okuttunuz Sayın Başkan. Bu, usule, İç Tüzükün 87 ve 91inci
maddelerine çok açık bir şekilde aykırıdır.
Dolayısıyla bunun derhâl düzeltilmesi gerekir.
OKTAY VURAL (İzmir) Ayrı
maddeler onlar, ayrı maddeler!
KAMER GENÇ (Tunceli) Alt
fıkraları oku, alt fıkraları!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) Aksi hâlde Sayın Başkan, her madde için sınırsız
sayıda ek madde verilmesi sonucunu doğurur ki
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır,
mümkün değil, mümkün değil sınırsız. Doğru
değil. Sınırlıdır.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla)
ne İç Tüzükte ne de Anayasada böyle bir durum
öngörülmemiştir. Ayrıca sizin biraz önce, aradan önce okuduğunuz
Anayasa Mahkemesi kararı da çok açık bir şekilde, ifade
ettiğim görüşümüzü teyit etmektedir, doğrulamaktadır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Her
maddede sınırsız önerge verilmiyor ki!
OKTAY VURAL (İzmir) O,
sınırsız önerge olduğu zaman Anayasa Mahkemesinin
kısıtlamayla ilgili hükmü.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) Yaptığınız biraz önceki uygulama hukuka,
kanuna, İç Tüzüke, her şeye aykırıdır Sayın
Başkan. O nedenle tutumunuzu değiştirmeniz ve İç Tüzükün
biraz önce okuduğum 87nci maddesinin birinci fıkrası ve 91inci
maddesi hükümlerine uygun olarak tesis edilmesi gerekir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) 87nin birini
okuma, son fıkralarını oku. Senin hesabına gelmiyor tabii!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Hepsini okuyorum ben.
BAŞKAN Lehte Sayın Vural,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, öncelikle şunu ifade etmeliyim ki Divan uygulamayı
yapmıştır ve bitmiştir.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Hayır, öyle hukuksuz uygulama olmaz, böyle bir şey kabul
edilmez, öyle bir şey yok.
OKTAY VURAL (Devamla) Dolayısıyla
4üncü maddeyle ilgili önergeleri siz gündeme aldınız.
Dolayısıyla burada aslında usul yerine getirilmiştir, bu
konuda usul tartışması açmak mümkün değil çünkü uygulama
bitmiştir.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Öyle bir şey yok, kanunsuz usul olamaz; kanuna
aykırı, İç Tüzüke aykırı usul olmaz, öyle şey
olmaz.
OKTAY VURAL (Devamla)
Dolayısıyla bu uygulamayı da doğrudan doğruya
çoğunluk iradesi de kabul etmiştir. Siz uyguladınız
beş tane maddeyi, o zamana kadar itiraz etmediler, 4üncü maddeye gelince
itiraz ediyorlar. Sizin hangi uygulamanıza itiraz ediyorlar?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Öyle bir şey yok! Etmez olur muyuz, kayıtlara geçti
itirazımız. Okurken itirazımızı yaptık ve
kayıtlara geçti.
OKTAY VURAL (Devamla) Biz ne
yapıyoruz Nurettin Bey? Bu kanunun içi boş. İçi boş
olduğu için diğer kanunlarda bu kanunun içini doldurmak amacıyla
oluşturulan değişikliklere göre değişiklik öneriyoruz.
Eğer siz kalkıp bana derseniz ki
Çünkü 87nci madde Teklife konu
kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok
yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini
diyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) O 87ye dâhil
değil Nurettin Bey, bizim maddeye dâhil değil.
OKTAY VURAL (Devamla) Ben Çok
yakın ilgisi var. diyorum. Siz burada Bunun ne alakası var?
deseydiniz anlardım.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) O ek madde ihdasının sınırlarını
koyuyor, içeriğini belirliyor, onunla bir alakası yok ki.
OKTAY VURAL (Devamla) Demek ki
alakalı, demek ki sizin getirdiğiniz kanun teklifinin içi boş,
diğer kanunları almamış. Biz muhalefet olarak görevimizi
yapıyoruz, bu kanunun daha iyi çıkması için gayret sarf
ediyoruz.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Siz engelliyorsunuz şu anda, engellemek için de her şeyi
yapıyorsunuz.
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın
Başkanın uygulaması doğrudur çünkü biz daha maddeyi ya da
önergeyi görüşmüyoruz. Önce Komisyona soracak, Komisyon varsa işleme
alacak. İşleme almıyor yani bir maddenin eklenmesiyle ilgili bir
iradenin okunmasından bile niye bu kadar rahatsızlık duyuyorsunuz?
Yok çoğunluk, işlemden kaldırıldı. O bakımdan,
müsaade edin de sizin içi boş olan bu kanun teklifinizin ne kadar eksik
olduğunu toplumun huzurunda gösterelim, millet de görsün, Ya, bunu
hazırladınız da bu Milliyetçi Hareket Partisinin diğer
kanunlarla ilgisi olan bu konularla ilgili değişikliklerini niye
düşünmediniz? diye gelsin sizi denetlesin; amacımız bu. O
bakımdan, bu bir engelleme değil, aksine bu kanundaki
boşlukları doldurmak için.
Ben isterdim ki Nurettin Bey
Siz
burada bizim verdiğimiz önergelere Yahu ne alakası var
bunların? Bu kanunla alakası yok. deseydiniz saygı gösterirdim,
İlişkisini kurmamışız. derdim.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Sınırını belirliyor Oktay Bey,
sınırın içeriğini belirliyor.
OKTAY VURAL (Devamla) Demek ki ilişkili
olduğunu kabul ettiğini kabul ediyorsunuz, demek ki ihtiyaç
olduğunu kabul ediyorsunuz. O zaman yapılması gereken husus,
çoğunluk burada olur, çoğunluk burada olunca görüşülür, kanun da
daha iyi çıkar.
Hepimiz ülkemize hizmet etmek istemiyor
muyuz? Siz de istiyorsunuz, biz de katkı sağlamak istiyoruz. O
bakımdan Sayın Başkanın önerisi sadece Komisyon iradesini
aramaktır. Komisyon iradesini aramasını engellemeniz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (Devamla)
doğru bir
şey değildir, Sayın Başkan usulünü tatbik etmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) Bu usul
tartışmasının uygulanabileceği bir konu da şu
anda tezekkür edilmemektedir. Edilmediğine göre de bu usul
tartışması hakkında bir karar almaya da gerek yoktur. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte söz isteyen Ahmet
Aydın, Adıyaman Milletvekili.
Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli Başkanım,
Değerli Başkanlık Divanı; tabii ki, aslında dün de bu
konuyla alakalı üç tane usul tartışması
açılmıştı ve bunlar üç usul tartışmasında da
gerekçeleriyle birlikte reddedilmişti. Bu yüzden Sayın
Başkanım öncelikle şunu ifade edeyim ki, hem İç Tüzükün
amir, açık hükümlerine hem de Meclis teamüllerine aykırı bir
iş yapıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ne teamülü Ahmet
yahu! Daha dünkü adam, teamülü bilmiyor!
AHMET AYDIN (Devamla) Burada
özellikle muhalefet bu iş yapılmış gibi addetmeye
çalışıyor ama şu anda biz bu işin usul
tartışmasını yapıyoruz ve henüz
geliştirilmiş bir usul de yok. Bu usul tartışması
sonucunda usul geliştirilecek.
Değerli Başkanım,
değerli arkadaşlar; bakın, az önce, oturumdan önce Sayın
Başkanımız aslında konuyu çok güzel bir şekilde
özetledi ve o açıklamaların ışığında bu
tartışmanın dahi yersiz olduğunu dolayısıyla
önerge sayısının temel kanunlarda dörtten fazla, normal kanun
görüşmelerinde de yediden fazla olamayacağını çok net bir
şekilde ifade etti.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sınır üç tane mi?
AHMET AYDIN (Devamla) - Hâl buyken
Sayın Başkanım, oturumdan sonra yeni bir şey icat
ediliyormuş gibi bir algı oluşturulmaya
çalışılıyor.
Bakın, İç Tüzükümüzün 87nci
maddesi, çok açık bir şekilde, yeni madde ihdasını,
aynı zamanda geçici madde eklenmesini bu kapsamda sayıyor.
Üst limit yedidir. diyor, Yediyi
geçemez. diyor, Madde eklemesi olsa dahi, geçici madde ihdası olsa dahi,
metne bir ek olsa dahi bütün önergelerin toplamı normal kanunlarda yediyi
geçemez. diyor. 91inci maddeyi açıyoruz, 91inci maddede de Temel kanun
olarak eğer görüşülüyorsa bu -hepsi dâhil olarak, şu anda grup
sayımız dört olduğu için- dördü aşamaz. diyor. Eğer
böyle bir yol kabul edilirse normal kanunlarda bu en aşağı
yediden belki on dörde çıkacaktı ve sınırsız bir imkân
tanımış olacağız; bu da işlerin yürümesi
açısından ve İç Tüzükün ihlali noktasında çok ciddi
sıkıntılar getirecektir.
Sayın Başkanım,
bakın, Anayasa Mahkemesinin kararını aslında siz de
okumuştunuz, aynı zamanda 91inci maddesinin gerekçesini dün gene
okumuştunuz. Bütün bunların ışığında şu
anda yapılanın tamamen İç Tüzüke aykırı olduğu
çok net görülecektir. Arzu ediyorsanız Anayasa Mahkemesinin
kararını ben bir kez daha okuyayım. Diğer taraftan bütün
bunlarla birlikte 87 ve 91inci maddeler ışığında ve
Anayasa Mahkemesinin temel kanunlarla ilgili olarak verdiği
OKTAY VURAL (İzmir) Hangi
tarihte vermiş, hangi tarihte?
AHMET AYDIN (Devamla) -
2001/129 esas
ve 2002/24 No.lu Kararında
OKTAY VURAL (İzmir) Bunlar
baş örtüsüne de dediler, 411 el kaldırdık, baş örtüsüne de
Anayasaya aykırı dediler. Demek siz onu da destekliyorsunuz, demek
siz Anayasa Mahkemesinin baş örtüsüyle ilgili yaptığı bu
düzenlemeyi iptal etmesini de doğru buluyorsunuz. Bravo vallahi ya!
AHMET AYDIN (Devamla) -
Yasama
etkinliklerinde asıl olan, kamusal yararı gerçekleştirmek
amacıyla yapılan görüşmeler sonucunda Meclis'in gerçek iradesinin
oluşmasıdır. Bu iradenin oluşmasında, yapılan
görüşmeler kadar verilen önergelerin de büyük katkısı
olduğu bir gerçektir. Ancak, milletvekillerine sınırsız
sayıda önerge verme olanağının tanınmasının
da yasama çalışmalarını olumsuz yönde etkileyerek gereksinim
duyulan yasaların çıkarılmasını engelleyeceği
açıktır. dendikten sonra metne ek veya geçici madde eklemesinin bu
kapsamda değerlendirilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla) Bu nedenlerle
bir bölüm üzerinde ikiden fazla yeni madde önergesi işleme alınamaz.
Dolayısıyla Sayın Başkanım, usul
tartışmasını dikkate almanız lazım. Biraz daha
usulünüzü gözden geçirerek hukuk oluşumunun icra edilmemesini
saygılarımla arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Aydın.
Sayın Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Değerli arkadaşlar, deminden beri dikkat ediyorum, Bir maddede yedi
tane önerge sınırlaması var. diyor arkadaşlar ve Her
grubun bir hakkı var. diyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Temel
kanunda öyle.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Farz edin
ki AK PARTİden 2 grup daha doğdu Mecliste, ayrıldı sizden,
geçmiş dönemde oldu, çıraklık zamanında. CHPden de 2 grup
ayrıldı, 4. Zaten 4 grup var, 8 grup oldu. Ne yapacağız,
nasıl bölüşeceğiz yedi tane önergeyi?
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Varsayım
HASİP KAPLAN (Devamla) Yani
varsayım üzerinden konuşuyorum. 8 tane grup olduk. Bir maddede yedi
tane önerge sınırlaması var. Ne yapacağız?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Saklıdır hakkı. Kura çekeriz.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Şimdi, bu temel kanunları
Bakın, arkadaşlar, bizim
başından yaptığımız bir sakatlık var. Sakat
başlanan bir işlemde siz doğruyu bulamazsınız. Temel
kanun anlayışı bu değil. Şimdi, diyor ki Bir hukuk
dalını sistematik olarak değiştiren şeyler konusunda
temel kanun olur. Kim bunu yapar? Hükûmet ister. Hükûmet istemiş mi? Yok.
Komisyon istemiş mi? Yok. Danışma Kurulunda oy birliği sağlanmış
mı? Yok. Bir grup önerisi olarak getiriyorsunuz. Bunun içine de
sistematik, temel kanun diyerek istediğiniz maddeyi dolduruyorsunuz
torba kanun gibi. Şuppiluliuma üniversitesi kurulsun mesela veya
Selahattin Eyyubi veya işte Başbakanın adına,
Cumhurbaşkanının adına. Şimdi, bu temel kanunla bunun
ne alakası var? Şimdi, bu konularda Meclisi
çalıştırırken biraz hukuka, demokrasinin evrensel
ilkelerine, çoğulculuğa, katılımcılığa,
ortaklaşmaya ihtiyaç duyulan bir süreç yaşıyoruz. Arkadan üç
tane daha temel kanun gelecek. Yani bir önergeyle getiriyorsunuz, el
kaldırıyorsunuz, temel kanun oluyor. Temel kanun olmuyor
arkadaşlar. İstediğiniz kadar yirmi maddelik kanunları
çabuk geçireceğim diye temel kanun statüsüne koyun, bu kanun temel kanun
değil. Bu kanun bir saikle getirilmiş üç beş maddeden
oluşuyor, geçirilecek. YÖKteki baş örtüsünü mü çözüyorsunuz?
Eğitim kanunu, hadi çözün bakayım! YÖKün 17nci maddesini getirin,
baş örtüsü olayını çözün. İşte görüşüyorsunuz,
iktidarsınız, çoğunluksunuz, varsa gücünüz yapın, gücünüz,
inancınız varsa yapın. Ben de bunu söylüyorum.
Bakın, Başkanın yaptığı
sunuş yanlış değil. Komisyon katılmaz, geçer bu
önerge, bu önerge görüşülür. Sınırlama doğru değildir.
Başından yanlış yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) Yaptığımız
şey demokrasiye uymuyor, burada Meclis hukukuna uymuyor arkadaşlar,
bunu ifade etmek istedim. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkanım, Sayın Nurettin Canikli grubumuzu
BAŞKAN Yerinizden, buyurun.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin MHP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, Sayın Canikli
grubumuzla ilgili bu tartışmaların üzerine Bu kanunu
engellemeye çalışıyorsunuz." dedi. Bir irade beyanı
olarak, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu kanunu engellemeye çalışmıyoruz
ancak Sayın Oktay Vuralın dediği gibi, bu kanun eksik bir
kanun. Bu kanunun diğer kanunlarla ilişkili olan konularda
düzenlemesi yok. Verdiğimiz ek madde ihdasıyla ilgili önergeler bu
açığı tamamlamak için, en azından tutanaklara geçmesini
amaçlayan bir gayretti. Buna teşekkür beklerken böyle bir ithamla
karşılaşmış olmaya üzüntülerimi ifade ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Af edersiniz.
İkinci bir husus
AHMET AYDIN (Adıyaman) Zaten, İç tüzük
MEHMET ŞANDIR (Mersin) İç Tüzük diyor
Sayın Aydın.
Bu İç Tüzük de söylediğiniz gibi değil,
bir boşluk var. Bakın, 91inci maddede iki önerge diyor ama iki
önerge dedikten sonra yeni bir madde olarak görüşülmesi diye yeni bir
başlık açıyor. Dolayısıyla, burada bir boşluk
var. Sayın Oktay Vuralın teklif ettiği gibi, bu olaydan sonra
bir teamül olmasın, bir yanlışlığa kapı
aralamayalım, bundan sonra grup başkan vekilleri olarak bir araya
gelir, bu konuda nasıl hareket edileceğine dair bir teamül ihsas
ederiz, ortaya koyarız ve ona göre bundan sonra bu sorunların
çözülmesine imkân sağlamış oluruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ve bir şey daha: Yani
bu tartışmalardan sonra biz bu önergeleri geri çektik. Bu
çektiğimiz önergeler sizin açınızdan, bu kanun
açısından kayıptır. Çektik önergelerimizi.
BAŞKAN - Ben görüşlerimi zaten bir oturum önce
belirtmiştim.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut
ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya
Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin
Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas
Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/358, 2/305,
2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı 199) (Devam)
BAŞKAN 4üncü madde üzerinde üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve
12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali
Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 4. Maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 4 - 222
sayılı Kanunun 14'üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 14 - (1)
İlkokullar ve ortaokullarda büyüklüğüne, anasınıfları
ve özel eğitim sınıflarının bulunuşuna göre,
ilköğretim kurumlarında aşağıdaki görevliler bulunur:
a) Müdür ve müdür
yardımcıları,
b) Öğretmenler; sınıf,
branş, okul öncesi eğitim, özel eğitim öğretmenleri ile
gezici öğretmenler ve usta öğreticiler,
c) Rehberlik
uzmanları,
d) Sağlık,
teknik, genel idare ve yardımcı hizmetler sınıflarına
dahil personel ile eğitim faaliyetlerinin gerektirdiği diğer
personel.
(2) İlköğretim
kurumlarındaki görevlilerin nitelikleri, görev ve yetkileri ile atanma
usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.
Zühal
Topcu Alim
Işık Ali
Halaman
Ankara Kütahya Adana
Özcan
Yeniçeri Nevzat
Korkmaz Mehmet
Günal
Ankara Isparta
Antalya
D.
Ali Torlak
İstanbul
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım önergeler aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte
işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
KAMER GENÇ (Tunceli) - Yahu, biraz da Bayrama ver okusun.
Boyuna Başkana talimat veriyor oradan, biraz da o okusun.
BAŞKAN
Sayın Genç, isterseniz siz buyurun buraya.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sana talimat veriyor.
BAŞKAN Zannediyorum bütün bu çabanız buraya
oturamadığınızdan herhâlde. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Olmaz bu kadar, lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Yahu, ben senin gibi zavallı bir
adam olmak istemem.
BAŞKAN
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra
Sayılı Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe
Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve
Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati
Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin
Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas
Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 4. maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz
ve teklif arz ederiz.
Hasan
Ören Emine
Ülker Tarhan
Engin Özkoç
Manisa
Ankara
Sakarya
M.
Volkan Canalioğlu Mehmet
Hilal Kaplan
Trabzon
Kocaeli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra Sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4. Maddesinin
Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Engin
Özkoç
Sakarya
TBMM Başkanlığına
199 sıra sayılı kanun
tasarısının 4üncü Maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Mülkiye
Birtane Nursel Aydoğan
Iğdır Kars Diyarbakır
Ertuğrul Kürkcü Altan Tan Adil Kurt
Mersin Diyarbakır Hakkâri
Hasip Kaplan
Şırnak
BAŞKAN Sayın Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Engin Özkoç, Sakarya Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkan, geldiğimden
beri bir beş dakika konuşacağım ilk defa. Önerge vere vere
bu konuşmamı engellemek için ellerinden geleni yaptı
milletvekillerimiz. Bir beş dakika konuşmam engellendi burada.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, az önce
Sayın Mehmet Sağlam burada mı
bilmiyorum. Bakıyorum, 28 şubatın değerli bakanı
sanıyorum şu anda Mecliste yok.
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Buradayım.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Burada
mı? Ben göremedim. Evet.
Bakın ben
Zorunlu eğitimin
sekiz yıla çıkarılması için yasal düzenlemeler gerçekleştirilecek
ve kademeli olarak uygulamaya geçilmesi sağlanacaktır. Millî
Eğitim Bakanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Sağlamın Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunduğu
Haziran 1996-30 Haziran 1997 yani 28 Haziran 1996yla 30 Haziran 1997
arasında 28 Şubat vardır diye düşünüyorum ama ben tabii ki
daha yeni bir vekilim, siz bakanlık yaptığınız için
belki bu tarihi bunun dışında değerlendiriyor
olabilirsiniz.
Şimdi, hem kalkacaksınız
28 Şubatın bakanı olacaksınız hem Türkiye Büyük Millet
Meclisinin AKP Başkan Vekili olacaksınız hem 28 Şubatta
Bize böyle böyle yaptılar, biz bunun intikamını alıyoruz.
diyeceksiniz, getireceksiniz bu milletin önüne bunu koyacaksınız, bu
millet de size inanacak, öyle mi? Yani yapmayın arkadaşlar ya,
yapmayın, bu kadarını yapmayın hiç olmazsa bu millete. (CHP
sıralarından alkışlar) Yani neresinden tutsak, bunun gerçekten
tutulacak bir yanı yok. Bir yerde gerçekten samimi olmak gerekiyor.
Yani 28 Şubatı
Türkiyenin gündemine taşıyıp da Sayın Başbakan 28
Şubat kararlarıyla deveye hendek atlatmışlardır.
diyecek, 28 Şubatın Bakanı AKP milletvekili olacak, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Başkan Vekili olacak. (CHP sıralarından
alkışlar) Böyle bir şey var mıdır yani, böyle bir
samimiyet var mıdır! Bakarken hiç mi yüzümüz kızarmıyor?
Ben anlamış değilim arkadaşlar. Değerli
arkadaşlarım, hayır, ne söylüyorsunuz çok merak ediyorum.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Tarihi karıştırdın,
karıştırdın
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) Yani Sayın Işık şimdi konuşuyor, ben de
bakıyorum. Dedi ki: Ya, değerli arkadaşlar, bu müfredat on iki
yıl boyunca hiç bozulmayacak. Bunu basının huzurunda söyledi,
bunu Bakanın huzurunda söyledi ve Ben Bakana katılmıyorum.
dedi. Sonradan Sayın Bakan kalktı, dedi ki: Hayır, bu müfredat,
daha sonra eğer başvuru olur da ayrı okullar açılırsa
bozulacak. Dedi mi demedi mi? Dedi. Hayır, ne oldu? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Onu da karıştırdın
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) - Ya, bir tane, bir tane elle tutulur bir şey söyleyin.
Daha sonra dediler ki:
Altmış ay altı yaşını doldurmuştur. Yahu
insaf! Şimdi çocuğum olsa ben sayacağım da çocuğum da
yok. Yani ilk bir ayını dolduran çocuğa kaç yaşında
diyorsunuz Sayın Işık? Bir yaşında mı diyorsunuz?
Bir aylık. demiyor musunuz, iki aylık demiyor musunuz? On iki
ayını doldurunca Bu bir yaşındadır. demiyor musunuz?
O arka sıralara götürüp de ikna etmeye
çalıştığınız insanlar kimlerdir? Siz, diyelim ki
ikna ettiniz. Siz söylediniz diye altmış aylık bir çocuk
altı yaşında mı olacak? Ha, siz şöyle düşünüyor
olabilirsiniz: Biz iktidarız, biz söylersek çocuklar altı
yaşına basmış olacak. Vallahi bravo, daha ne diyeyim size
yani! (CHP sıralarından alkışlar) Siz derseniz olur!
MUZAFFER YURTTAŞ
(Manisa) Biz ne dersek o olur!
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) - Siz söylerseniz olur, gerçekten öyledir yani.
Şimdi, tüm
bunların hepsinin bir samimiyete dayanmadığını ifade ediyorum. Bunlar doğru
değildir, bunlar Türk halkının gözünü boyamak içindir. Samimi
olunsaydı, demin MHPnin verdiği önergelere bu kadar feveran
etmezdiniz. Samimiyet bunun hiçbir tarafından yok. Umut ediyorum ki, Türk
halkı sizin niyetinizi anlıyordur ve Cumhuriyet Halk Partisi bu
konudaki düzgün, sizin anlamadığınız duruşu
sergilemeye devam edecektir.
Saygılar sunuyorum hepinize. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Özkoç.
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Sağlam,
Sayın Özkoçun ifadesiyle ilgili söz talebiniz var, buyurun. İki
dakika ama şu hangi tarihlerde bakanlık yaptınız Sayın
Sağlam, bir açıklayın da sayın milletvekillerimiz
dinlesinler.
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Söyleyeyim efendim.
BAŞKAN Buyurun.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Sağlamın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Sayın milletvekilleri, gayet sakin beni dinlerseniz, size hangi
tarihlerde bakanlık yaptığımı
O zaman halef-selef
olduğumuz arkadaşım da sizlerin arasında, ondan sonra
üzerinde konuşursak daha rahat olur.
Bakınız, ilk önce Anayol
Hükûmeti kuruldu, ben orada Bakan değildim. Bu Hükûmet, mayıs
VELİ AĞBABA (Malatya) YÖK
Başkanıydınız.
MEHMET SAĞLAM (Devamla)
Hayır, YÖK Başkanı da değildim, milletvekiliydim, 1995te
seçilmiştim. Doğru Yol Partisinden milletvekiliydim ama birinci
hükûmette, Anayol Hükümetinde -o zamanki arkadaşlarımız bilir-
ben Bakan değildim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Niye çok
parti değiştirdiniz, onu anlamadık?
MEHMET SAĞLAM (Devamla) Sadece
bir defa
Çok parti değiştirmedim. Bakınız, Sayın Tanal,
ben siyasete girdim Doğru Yol Partisinde, ondan sonra bir tek parti
değiştirdim, o da AK PARTİye girdim. Doğru Yol Partisi de
seçim kazanamadı ve dağılma noktasındaydı.
Şimdi, efendim, şuna gelelim:
Bakınız, Anayol Hükûmeti mayıs ayında istifa etti. Haziran
başında...
VELİ AĞBABA (Malatya)
BDPye üye olun, BDPye
BAŞKAN Sayın Ağbaba,
lütfen
MEHMET SAĞLAM (Devamla)
Şimdi, değerli arkadaşlarım, benim içinde bulunduğum
54üncü Hükûmet haziran ayının başında kuruldu. Haziran
ayının başında kuruldu. Şimdi, 4+4+4ü tavsiye eden
şûra mayıs ayında toplandı, ben o zaman Bakan
değildim. Ben Bakan olduğum zaman yani mayısta, haziran
ayında yeni hükûmet kuruldu, Refahyol Hükûmeti.
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Onu
söylemiyoruz Sayın Sağlam.
MEHMET SAĞLAM (Devamla) Bir sene
Hükûmetlik yaptık. 28 Şubat 1997dedir yani bir sene sonra,
işte, Millî Güvenlik Kurulunda bir kararlar alındı. Millî
Eğitim Bakanı Millî Güvenlik Kurulunun üyesi değildir, benim
imzam da söz konusu değildir. Sonra tartışmalar başladı
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Şifahi olarak katılmadınız mı?
MEHMET SAĞLAM (Devamla) Bir
saniye arkadaşlar.
Tartışmalar
başladı. Biz Hükûmet olarak kesintisiz eğitimin Millî Güvenlik
Kurulunda aldığı karar doğrultusunda kabul etmediğimiz
için istifa ettik. [CHP sıralarından gürültüler, alkışlar(!)]
Bir saniye
İstifa ettik, ondan sonra 1997nin Haziranında biz çekildik.
FATMA NUR SERTER (İstanbul)
Tamam, ne zaman, ne zaman? Altı ay sonra.
MEHMET SAĞLAM (Devamla) 1997nin
Ağustos ayında kesintisiz eğitim kararı çıktı.
Ben karar çıktığı dönemde yine haziran ayında
ayrılmıştım görevden.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Şubat, hazirandan önce geliyor Sayın Sağlam.
MEHMET SAĞLAM (Devamla) Yani
Refahyol Hükûmeti haziran ayında bitti, yeni kurulan hükûmet, ağustos
ayında kesintisiz eğitimi kabul etti. Ben anlamıyorum yani
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Ben de
anlamıyorum, bir daha söyler misiniz?
MEHMET SAĞLAM (Devamla)
Bakınız, şûra mayısta toplandı, ben bakan
değildim, ben haziranda bakan oldum, bir sene bakanlık yaptık
ama Millî Güvenlik kararları, 28 Şubatta karar alındı, Millî
Güvenlik Kurulunda ben üye değilim
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET SAĞLAM (Devamla) Bakanlar
Kuruluna bunu bildirdim, uygulanmadı. Onun için biz çekildik ve
ağustos ayında bunlar ortaya çıktı, benimle bir
alakası yok.
BAŞKAN Sayın Sağlam,
teşekkür ediyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir saniye, konuşma
bitsin Sayın İnce.
Sayın Kaplan, bir saniye, Hatip
kürsüden insin.
FATMA NUR SERTER (İstanbul) 28
Şubatta Bakan mıydınız, değil miydiniz?
MEHMET SAĞLAM (Devamla) Evet,
Bakandım
FATMA NUR SERTER (İstanbul)
Tamam.
BAŞKAN Sayın Sağlam
MEHMET SAĞLAM (Devamla) Ama 28
Şubatta Bakan değildim ama Millî Güvenlik Kurulu
kararlarının altında benim imzam yok. Ben kurul üyesi
değilim, Millî Güvenlik Kurulu üyesi değilim, bu kadar basit. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Sağlam,
lütfen oturur musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın
İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Sağlam, mayıs, haziran, ağustos gibi, koskoca bir
ayı, ben tarih tarih
Verdiği bilgiler doğru değildir,
tarih, tarih not
BAŞKAN Böyle bir şey olur
mu Sayın İnce? Şimdi, Sayın Sağlam hangi tarihlerde
bakanlık yaptığını açıkladı.
MUHARREM İNCE (Yalova) Efendim,
kamuoyuna, Parlamentoya yanlış bilgi veriyor.
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Sayın
Başkan, yanlış bilgi veriyor.
BAŞKAN Buna sizin cevap vermeniz
gerekmez ki.
MUHARREM İNCE (Yalova) Olur mu
efendim öyle bir şey! Olur mu öyle bir şey.
BAŞKAN Sataşmaya cevap
veriyor Sayın İnce, lütfen
MUHARREM İNCE (Yalova)
Hayır efendim, sataşıyor!
Sayın Nur Serterin
konuşmalarının yanlış olduğunu, yalan
olduğunu söylüyor, onları anlatacağım.
BAŞKAN Sayın İnce,
Sayın Serterin konuşmalarının yanlış ve yalan
olduğunu söylemedi
MUHARREM İNCE (Yalova) Söyledi.
FATMA NUR SERTER (İstanbul)
Söyledi.
BAŞKAN Hayır, hangi
tarihlerde bakanlık yaptığını söyledi.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Açıklamak istiyorum Sayın Başkan.
FATMA NUR SERTER (İstanbul)
Sayın Başkan, çarpıtıyor. Genel Kurula yanlış
bilgi veriyor.
BAŞKAN Ee, tutanakları
isteyelim Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, açıklamak istiyorum.
BAŞKAN Ee, lütfen ama yani
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sayın Başkanım, az önce bana vermediniz.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Hayır efendim, olmaz!
BAŞKAN
her
açıklamanın arkasından sayın grup başkan vekillerinin
böyle bir söz talebi olabilir mi?
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, Parlamentoya yanlış bilgi verdi, düzeltmek
istiyorum.
BAŞKAN Sayın İnce,
bakanlık yapan Sayın Sağlamın kendisi
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, ben bunu Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsüne hakaret
sayarım, grup başkan vekili olarak cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Sayın İnce, o
zaman şöyle yapalım, siz hiç hakaret saymayın, öyle bir şey
söz konusu değil.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
BAŞKAN Biz, hangi hükûmetlerin
MUHARREM İNCE (Yalova) Ben
söyleyeyim efendim
BAŞKAN Bir saniye efendim, bir
müsaade eder misin
Müsaade eder misin efendim
MUHARREM İNCE (Yalova) Buyurun.
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Turhan Tayana sorun!
BAŞKAN O dönemde hangi
hükûmetler kuruldu, başlangıç ve hükûmetlerin istifa tarihlerini
burada Başkanlık kürsüsünden okuyacağım, onları
istiyorum. İstettim onları.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim
MUHARREM İNCE (Yalova)
Bakınız, Sayın Nur Serterin
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, grup başkan vekiline söz vermeniz lazım.
BAŞKAN Sayın Genç, siz
niye
Sayın İnce kendisini ifade edemiyor mu?
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın
Başkan, bakınız, Parlamento geleneğinde böyle bir
tartışmalı konuda grup başkan vekili söz istediğinde
söz verilir, bunu siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sayın Başkan, bana söz vermediniz az önce.
BAŞKAN Sayın İnce, bu
grup başkan vekillik bir konu değil ki. Sayın Sağlama
sataşma söz konusuydu, o iddiayla söz aldı, hangi tarihlerde
bakanlık yaptığını söyledi. Bunun
MUHARREM İNCE (Yalova)
Hayır söylemedi, tarihini mayıs, haziran yuvarlak laflar etti,
tarihlerini açıklayacağım.
BAŞKAN Ee, tamam, ben de hangi
hükûmetlerin hangi tarihlerde görev yapacağını buradan
açıklayacağım, istedim tarihlerini.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, iki dakika süre verirseniz açıklarım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Başkan, biz de doğru bilgiyi merak ediyoruz.
MUHARREM İNCE (Yalova) Ben
doğru bilgiyi vereceğim.
BAŞKAN Ondan sonra da Sayın
Sağlam sizden söz isteyecek.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, siz bir grup başkan vekilini bu şekilde
yalvartamazsınız! Söz vermeye mecbursunuz! Olur mu böyle bir
şey! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Ne demek? Niye
kızıyorsunuz Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Mecbursunuz! Mecbursunuz! Böyle bir usul yok ya!
BAŞKAN Yani Sayın
İnce, illa kürsüye çıkmak istiyorsanız buyurun, o ayrı bir
MUHARREM İNCE (Yalova)
Çıkmak istiyorum!
BAŞKAN Lütfen, ama bu doğru
değil Sayın İnce. Ben size söz vermedim.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Böyle bir şey yok Sayın Başkan! Grup
başkan vekilleri de İç Tüzüke uymak zorundadır.
(Yalova Milletvekili Muharrem İnce
konuşmak için kürsüye çıktı)
BAŞKAN Hayır, ben söz
vermiş değilim Sayın İnce size, söylediğim söz
başka bir şey! Sayın İnce
MUHARREM İNCE (Yalova) Buyurun
dediniz.
BAŞKAN - Lütfen ama canım.
İlla konuşmak istiyorsanız. dedim yani.
MUHARREM İNCE (Yalova) Ben bu
sözü burada konuşacağım.
(CHP sıralarından ayağa
kalkmalar, AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar)
BAŞKAN Sayın İnce, bu
İç Tüzük ihlali değil mi?
MUHARREM İNCE (Yalova) Ben Grup
Başkan Vekiliyim, bana söz vermek zorundasınız. Böyle bir
hakkınız yok.
BAŞKAN - Bu kürsü işgali
değil mi Sayın İnce? Lütfen ama
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, grup başkan vekilleri de İç
Tüzüke uymak zorunda.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Böyle bir
usulümüz yok.
BAŞKAN - Sayın İnce,
burada ne yapmak istiyorsunuz? Onu açıklayın. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, grubumuza sataştı.
BAŞKAN - Birleşime beş
dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma
Saati: 22.51
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
199 sıra sayılı Teklifin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın İnce, buyurun.
İki dakika söz veriyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Sağlamın ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHARREM İNCE (Yalova) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, şimdi Sayın
Sağlam, sizin Bakanlığa atandığınız tarih 29
Haziran 1996, Bakanlıktan ayrıldığınız tarih 30
Haziran 1997; bir yıl görev yapmışsınız.
Dediğiniz gibi, şûra, 13-17 Mayıs 1996
tarihleri arasında toplanmış. Ancak, bir; 28 Şubatta siz
Bakansınız, siz Bakansınız. İki; şûra
kararlarının Tebliğler Dergisinde
yayınlandığı tarih 29 Temmuz 1996; siz yine
Bakansınız. Yani 28 Şubatta da Bakansınız, şûra
kararlarının Tebliğler Dergisinde
yayınlandığında da Bakansınız.
23 Nisan 1997 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
nedeniyle Başbakan Yardımcısı Çiller açıklama
yapıyor. Millî Eğitim Bakanı Sağlam ve bürokratlarla
yaptığı toplantıdan sonra Sekiz yıl herkes okuyacak.
Sekiz yılın üzerine bir ihzari, hazırlık
sınıfı olacak, sonra devam edecek. diyor.
O zaman, Sayın Salih Kapusuz Refah Partisi Grup
Başkan Vekili; Sayın Arınç, Sayın Gül milletvekili;
Sayın Başbakan İstanbul Belediye Başkanı.
Bunların altında rahmetli Erbakanın imzası var mı yok
mu? Var mı yok mu? Turhan Tayan o zaman da sekiz yıllık
eğitimi savundu, şimdi de sekiz yıllık eğitimi
savunuyor. Turhan Tayan kıvırmadı ki! (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Siz neredeydiniz o
zaman?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) 28
Şubatçısın!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Turan
Tayan değiştirmedi ki görüşünü; o zaman da savundu, şimdi
de savundu.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Biz de onun
için 28 Şubatçısın! diyoruz.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Siz,
Tebliğler Dergisinde şûra kararları
yayınlandığında Bakandınız, 28 Şubatta da Bakandınız.
Kamuoyunu doğru bilgilendirelim, yüce Meclisi doğru bilgilendirelim,
halkımızı doğru bilgilendirelim.
Teşekkür ederim Sayın
Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, bir cümle söylemek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, ben şunu söyleyeceğim efendim: Tabii, bu konuda, 28
Şubatla ilgili yani bütün bu konuyla ilgili sorunu Sayın
Sağlamın üzerine atmayı doğrusu uygun görmüyorum çünkü
zaten AKP, 28 Şubatın isteği üzerine Refah Partisinden
ayrılmışların kurduğu bir parti. (AK PARTİ
sıralarından Hadi oradan! sesleri) Dolayısıyla burada,
hepsi orada zaten. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
lütfen
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 28
Şubatı savunmaya başladınız!
OKTAY VURAL (İzmir) - 28
Şubatın ürünü olduğu için
BAŞKAN Sayın Vural,
teşekkür ediyorum. Böyle bir usul olmaz Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) - Bu
bakımdan, sorumluluğu Sağlama
Haksızlık ediyorlar
bence.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Sağlam.
AHMET AYDIN (Adıyaman) 28
Şubattan sonra iktidara gelenler sizlersiniz!
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, kürsüden
BAŞKAN Hayır, lütfen
Sayın Sağlam, sataşma mı var, ne diye söz istiyorsunuz?
Lütfen, yerinizden
Bir oturun
Yerinize geçer misiniz? (CHP
sıralarından Ver, ver! sesleri)
BAŞKAN Bir saniye sayın
milletvekilleri
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Sayın İncenin verdiği tarihler doğrudur efendim.
Yalnız
(Gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen ama
OKTAY VURAL (İzmir)
Bırakın Sayın Başkan yönetsin, bırakın!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
(Gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Yahu,
üzülmeyin efendim, zaten 28 Şubatçıların partisindesiniz siz!
Sayın Sağlam üzülmesin, 28 Şubatçıların partisinde
zaten!
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, Sayın Sağlama niye kürsüden söz vermiyorsunuz?
BAŞKAN Hayır, Sayın
Elitaş
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Oraya çıkıp, illa zorbalık mı yapması gerekir?
BAŞKAN
önce, Sayın
Sağlam ne diye söz istiyor?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Orada zorbalık mı yapmak gerekiyor söz isteyebilmek için?
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş,
bir dinler misiniz? Sayın Sağlam, önce, ne diye söz istedi, onu
soracağım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkana niye söz verdiniz?
BAŞKAN Kime niye söz verdim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Muhalefet grup başkan vekillerine söz verdiniz.
BAŞKAN Sizden mi sorayım
Sayın Elitaş niye söz verdiğimi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Oraya çıkıp zorbalık mı yapmak gerekiyor?
BAŞKAN Bir önceki oturumda siz
burada yoktunuz. Niye söz verdiğimizi biliyoruz! Lütfen Sayın
Elitaş
OKTAY VURAL (İzmir)- Yahu,
bırakın da Sayın Başkan yönetsin canım, müdahale
etmeyin!
BAŞKAN Önce bir
soracağım, niye söz istiyorsunuz diye.
Ne için söz istiyorsunuz Sayın Sağlam?
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Şunun için
söz istiyorum efendim
BAŞKAN - Sayın İnce ne söyledi size? Yani
sizin Bakanlık yaptığınız tarihleri farklı
mı söyledi?
Buyurun Sayın Sağlam.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Sağlamın, Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Hayır.
Şûra kararlarının benim Bakan olduğum
dönemde yayınlanması benim o kararlara katıldığım
anlamına gelmez. (CHP sıralarından gülüşmeler)
Müsaade buyurun.
Şûradaki bütün kararlar yayınlanır
efendim. Bakanlığın bunu benimsemesi ayrı bir şey.
Şûralar tavsiye şûralarıdır, ismi üzerinde.
Dolayısıyla mayıstaki şûrada alınan kararlarda ben Bakan
değilim. Mayısta alınan kararların haziranda, ben Bakan
olduktan sonra yayınlanması Bakanlığın bu kararları
benimsediği anlamına gelmez. Bunu arz etmeye
çalışıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Sağlam.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Sağlam son
otuz yıldan beri makam arabasız kaldı mı, kalmadı
mı?
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık
Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Uşak
Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve
12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali
Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S. Sayısı 199) (Devam)
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Mardin
Milletvekili Erol Dora.
Buyurun, Sayın Dora
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ben
konuşacağım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben şu tablodan çok
rahatsızım. Gerçekten, şu Meclisi tribüne çevirdik.
Yaklaşımlar, tarz kırıcı olmaya başladı.
Şu an
MUHARREM İNCE (Yalova) Aman bardağa dikkat
edin Hasip Bey.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bakın,
Sayın İnce, biz kalp kırmayız, onur kırmayız,
kafa kırmayız ama hak edenin kafasında da bardak
kırarız. Bu böyle, bizim tarzımız bu.
MUHARREM İNCE (Yalova) Kibardın bir anda
kabadayı oldun be, anında kabadayı oldun.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bizim partimize
karşı da konuşurken, bazı arkadaşlar laf atarken
Sayın Meclis Başkan Vekiline şöyle söz söylediler, parti
değiştirmelerle ilgili: Parti değiştirirken BDPye de
gidin. BDP yolgeçen hanı değil, öyle herkesin çantasını
alıp geleceği bir parti değil. (BDP sıralarından
alkışlar) Bir kere, yürek ister, inanç ister, kavga ister;
eşitlik, özgürlük, adalet duygusu ister. Bakın, konuşurken
dilini, bir partiye, tüzel kişiye saygılı olma tarzını
hiç kimse kaybetmemeli.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay)
CHPlilere söyle.
HASİP KAPLAN (Devamla) Şu
an, üç tane partide en az üç tane parti dolaşmış milletvekili size
tek tek sayarım buradan.
SIRRI SAKIK (Muş) Ne üç tane, ne
üç tane? Daha çok.
HASİP KAPLAN (Devamla) AK
PARTİden de, CHPden de
Yapmayın arkadaşlar. Şimdi,
bakın bu tarz konuşmaları yakıştıramıyoruz.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU
(Kayseri) CHPde değil miydiniz daha önce?
HASİP KAPLAN (Devamla) Bu
şekilde konuşarak, sataşarak da kimse kimseyi
ötekileştirmeye kalkmasın. Buraya herkes milletin iradesiyle geliyor,
milletin iradesiyle gelen herkes saygındır bizim için. Her partinin
programıyla, tüzüğüyle, görüşlerine katılmasak bile,
özgünlüğü vardır. Herkes saygılı olsun. Birbirine benzeyen
sistemin partileri, düzenin partileri matruşka bebekler gibi
aynıdır. Kendi aralarında değiştirebilirler,
girebilirler, çıkabilirler; bir gün orada olur, bir gün orada olabilir. Bu
tarza bir şey demeyiz ama bizim partimize yönelik konuşurken herkesi
biraz daha dikkatli olmaya çağırıyorum, saygıya davet
ediyorum. Bunu özellikle uyardım.
Diğer bir konu: Bu 4+4 eğitim
sisteminde o kadar sakatlıklar var ki hangisini alayım? Şimdi,
burada kademe olayına bakıyorum: 4+4. Şu Anayasaya
bakıyorum, diyor ki: Milletvekili olabilmek için ilkokulu bitirmek
lazım. İlkokul beş sene. Şimdi, dört yıl okuyan
birisi milletvekili olabilir mi, olamaz mı?
Yani, arkadaşlar, bu, iki ayda yetiştirilen
tavuklar gibi veya hormonlu meyveler gibi, sebzeler gibi
Yani söyleyin
bakayım, deyin ki: İlkokul bile okumasına, dört yıl bile
okumasına gerek yok milletvekili olmak için. Şöyle bir şart
Ama Anayasada bu varsa
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU
(Kayseri) El kaldırıp indirmek için okumaya da gerek yok.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Bakın, Anayasada bu varsa bu Anayasa değişikliğine uygun
düzenleme yapmak zorundasınız. Ha, bu önergeyi ister kabul edin,
ister etmeyin hiç umurumuzda değil, çok açık söylüyorum. Ama
yanlış hesap Bağdattan döner; yanlış,
yanlıştır. Siz Anayasanın 76ncı maddesine milletvekili
seçilebilmek için ilkokul diploma şartını
koyacaksınız; belediye başkanı için, belediye meclisi için,
bilmem bütün kuruluşlarda ilkokul diploma şartı alacaksınız,
sonra dört aylık bir sertifika
Arkadaşlar, buna gerek yok, dört
aylık askerlik vardı, sonra iki aylık askerlik vardı, yirmi
günlük askerlik vardı, onu da fişli askerliğe çevirdik ya,
paralı askerlik; bankaya yatırıyor, tezkereyi alıyor.
Şimdi, söyleyin bakalım: Üç
ay içinde bir belediye başkanlığı boşaldı veya
milletvekilliği ara seçimi kararı verdi, bu yasa da geçti, ne
yapacaksınız söyler misiniz? Dört yıl kademesini bitiren milletvekili
olabilir mi, soruyorum size, verin cevabını. Anayasa bu, ya bunu
değiştireceksiniz, bunu ona uyduracaksınız ya da yeni
Anayasa yapıyorsunuz, yeni Anayasayı buna uyduracaksınız.
Yeni Anayasayı uyduramayacağınıza göre yanlış
yapıyorsunuz, bizim söylemek istediğimiz bu, yanlış oluyor.
Dört aylık kademe ilkokul değil, ilk dört yıl ilkokul
değil, diploması da yok, tezkeresi de yok, bir dahaki dönem
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) -
bu
geçerse milletvekili seçilecek yeterli insan da olmayacak. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Kaplan.
Aynı mahiyetteki önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve
Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati
Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya
Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin
Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas
Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 4. Maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 4 - 222 sayılı Kanunun
14'üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 14 - (1)
İlkokullar ve ortaokullarda büyüklüğüne, anasınıfları
ve özel eğitim sınıflarının bulunuşuna göre,
ilköğretim kurumlarında aşağıdaki görevliler bulunur:
a) Müdür ve müdür
yardımcıları,
b) Öğretmenler;
sınıf, branş, okul
öncesi eğitim, özel eğitim öğretmenleri ile gezici
öğretmenler ve usta öğreticiler,
c) Rehberlik uzmanları,
d) Sağlık, teknik, genel
idare ve yardımcı hizmetler sınıflarına dahil personel
ile eğitim faaliyetlerinin gerektirdiği diğer personel.
(2) İlköğretim
kurumlarındaki görevlilerin nitelikleri, görev ve yetkileri ile atanma
usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.
Zühal
Topcu (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bir milletin en büyük zenginlik
kaynağı yetişmiş kaliteli insan gücüdür. Bunun temini de,
herkesin bildiği gibi, eğitimdir. Ben de soruyorum veliler,
öğretmenler ve öğrenciler adına: Her konudan çok daha fazla
siyaset üstü olmayı hak eden bir konunun bu kadar siyaset malzemesi
yapılması, bu kadar sık değiştirilmesi doğru bir
şey midir? Akşam yaptığını sabah bozuyorsun, dün
doğru dediğine bugün yanlış diyorsun yahut bir
bakanın söylediğini diğeri yalanlıyor. Buna hangi ülkede
müsaade edilebilir? Bunun anlamı şudur değerli arkadaşlar:
Sayın Başbakan, ya Millî Eğitim Bakanlığı yapacak
yeterlilikte adam bulamıyorsunuz, her şey yarım yamalak, deneme
yanılma yöntemiyle, yapboz anlayışıyla gidiyor ya da Yaptığımız
ideolojik değil, pedagojik. sözünüzün hakikatle bağdaşır
bir tarafı yok. Herkes eğitimci olamaz ancak bir başbakandan
beklenir ki ülkeyi yönetme sorumluluğu ile şu soruyu eski-yeni
bakanlarına bir sorsun: Arkadaş siz ne
yaptığınızın farkında mısınız? Hangi
maksada hizmettir ülkenin eğitim sistemiyle bu kadar oynamak? Okul
öncesi eğitime ağırlık veriyoruz. dediniz. Ulusal ve
uluslararası birçok kuruluşu da istismar ederek kampanyalar
yürüttünüz. Hatta Hükûmet olarak okul öncesi eğitimi belediyelere
bağlamak istiyordunuz ancak bunu o dönemde başaramadınız
çünkü bu yetkinin bölücülüğün emrine girmiş belediyelerin elinde
nasıl neticeler doğurabileceği sizlere aktarıldı, bu
hizmet merkezî idarede kaldı. Şimdi, okul öncesi eğitimin
zorunluluk kapsamı dışına çıkarılmasını
getiriyorsunuz. Ne oldu, eski hastalıklar yeniden mi nüksetti?
Ayrıştırıcı politikalarınız bir başka
safhaya mı geçti, yoksa Osloda PKKyla yaptığınız
müzakerelerde terör örgütüne verdiğiniz sözleri tutmak zorunluluğu mu
hissediyorsunuz? Bu hizmet ihtiyari olursa ve bu alana bölücülüğün
emrindeki belediyeler girerse neler olabileceğini hiç tahayyül ettiniz mi?
Ne diyordu Sayın Çelik? Okul
öncesi eğitim tüm dünyada önemsenmektedir. Nimet Hanım da 2011de
Biliyoruz ki günümüzde toplumlar için getirisi en yüksek yatırım
okul öncesi yatırım. diyordu. Ne oldu, ne değişti
Sayın Hükûmet? Bu kadar önemliyse okul öncesi eğitim, ne diye zorunlu
eğitim kapsamı dışına çıkarıyorsunuz; yok,
değil ise, bunca yıl okul öncesi eğitimi geliştirdik,
patlattık diye ne diye yaygara kopardınız?
Peki, bu OKS, SBS kepazeliğine ne
diyeceğiz? Önce öğrencilerimizi strese sokuyor diye OKSyi
kaldırıp SBSyi getirdiniz, sonra Nimet Hanımın ilk
işlerinden birisi SBSyi kaldırmak oldu. Sadece ortaöğretimi
değil, yükseköğretimi de hünerli parmaklarınızla
arapsaçına çevirdiniz. ÖSSden vazgeçtiniz, YGS ve LYS getirdiniz. Bu,
Bilalleri, Sümeyyeleri etkilememiş olabilir. Binlerce memleket evladı
bu kaos çarkında telef oldu. Şimdi de, şükür, Milliyetçi Hareket
Partisinin 99dan beri söylediği üniversiteye sınavsız
giriş sistemine geçeceğinizi açıklıyorsunuz. Gerçi
hakkınızı teslim etmek lazım. Bunu kavramak sizin için hiç
de kolay değildi. 2011 seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisini hesap
bilmemekle suçlayan Başbakan, on üç yıl önce bu hesabı
yapmış, bu hesabı tutturmuş Milliyetçi Hareket Partisinin
seviyesine tam on üç yıl sonra gelebildi. Olsun. Sayın Başbakan
için de bu bir aşamadır. Bu mesafeyi on üç yıl gibi kısa
bir zaman diliminde aldığı için de kendisini ayrıca
kutluyorum. AKPnin eğitim uygulamalarında bir tutarlılık
yok. Ali yazar, Veli bozar gibi günlük ve sığ.
Gelelim on yıllık AKP
politikalarının sonuçlarına: Ben söylemiyorum, Millî Eğitim
Bakanı Sayın Dinçer söylüyor. Kanal kanal gezerek millî
eğitimimizin bugünkü iflas etmiş ahvalini anlatıyor. Sanki on
yıldır Millî Eğitim Bakanlığını AKP
yönetmiyor
OKTAY VURAL (İzmir) Veysel de
yönetmiyor!
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
ve sanki
yol arkadaşları değil on yıldır bakanlık yapan.
Nasıl bir enkaz edebiyatı yaparsanız yapın, AKP ülke
yönetimine geldiği günden itibaren Başbakanlık
müsteşarı, bakanlıklar yapmış bir kişi olarak
kendinizi bu sorumluluktan vareste mi tutuyorsunuz? Ortada bir enkaz varsa,
bunda en az diğer bakanlar gibi sizin de sorumluluğunuz var.
Dolayısıyla siz de hiç ümit vaat etmiyorsunuz diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Korkmaz.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde üç adet önerge
vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık
Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 5. Maddesiyle eklenen
Ek Madde 4'de geçen "ihtiyaçlarının karşılanması
için de" ibaresinin "ihtiyaçlarının
karşılanması için" olarak değiştirilmesini
arz ederiz.
Zühal Topcu Alim
Işık Mehmet
Günal
Ankara Kütahya
Antalya
Mehmet Erdoğan Mehmet
Şandır Mustafa
Erdem
Muğla Mersin
Ankara
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra
Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 5. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. 28 Mart 2012
Ali İhsan Köktürk Turgut Dibek Ali Haydar
Öner
Zonguldak Kırklareli Isparta
Aylin
Nazlı Aka
Ankara
MADDE 5.- 222 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 4- Bu Kanunun 76
ncı maddesinin birinci fıkrasına göre elde edilen gelirler, il
özel idarelerince, sekiz yıllık kesintisiz eğitim yapılan
ilköğretim kurumlarının arsa temini, binalarının
yapım, bakım ve onarım ile diğer ihtiyaçlarının
karşılanması için de kullanılır."
BAŞKAN En aykırı önergeyi
okutup işleme alıyorum:
TBMM Başkanlığına
199 sıra sayılı kanun
tasarısının 5inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Mülkiye
Birtane Adil
Kurt
Iğdır Kars Hakkâri
Hasip Kaplan Nursel
Aydoğan Altan
Tan
Şırnak Diyarbakır Diyarbakır
Ertuğrul
Kürkcü
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Duymadık efendim.
BAŞKAN Hükûmet önergeye
katılıyor mu?
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta)
Dinlemedi ki!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Komisyonun
kararını duymadık.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gerçekten
duymadık.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Duymadık.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bu, Meclise yakışmıyor, sayın
milletvekillerine yakışmıyor, Türkiyeye
yakışmıyor. Doğru değil yapılanlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakana
yakışıyor mu, dinlemedi önergeleri?
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Heyetinizi
selamlayarak konuşmama başlamak istiyorum.
Tabii,
aslında ülke için, ülkenin geleceğini belirleyen çok önemli bir kanun
ancak burada genel olarak yapılan tartışmalara
baktığımız zaman, eğitim sisteminin içeriğine
dair var olan sorunları masaya yatırıp bir şekilde çözüm
arayan yaklaşımlardan uzak bir tarz görüyoruz. Burada bütün
tartışmanın formül üzerinde yoğunlaşması, 4+4 mü
olacak, 8+4 mü olacak, 1+bilmem kaç mı olacak şeklinde
yoğunlaşması, bu ülkenin eğitimle ilgili
yaşadığı bütün sorunlarla ilgili maalesef sorunlara
teğet geçiş şeklinde bir tartışma zemini yaratıyor.
Bugün aslında eğitim
sisteminin en önemli sorunu, demokratik, eleştirel bakan, sorgulayan
bilimsel bir eğitim sistemine sahip miyiz, değil miyiz? Bugün
yapılan değişiklikler, bahsettiğimiz noktada doksan yıldır
var olan alışılagelmiş eğitim sistemi içerisinde
tekçi, tornadan çıkmış gibi öğrenci yetiştiren bir
sistemi değiştiriyor mu, değiştirmiyor mu? Eğitimi
tamamen ideolojik bir birey yetiştirme üzerine kuran, tekçi bir
anlayışı dayatan, bir şekilde birey
karşısında devleti kutsallaştıran bir
yaklaşımı getiriyor mu, getirmiyor mu? Bu
tartışmaların son derece uzağındayız. Hâlbuki
tartışılması gereken asıl nokta, artık resmî
ideoloji veya sermayeye sürekli ham madde olarak öğrenciyi alıp,
tornadan çıktıktan sonra da sistemin bir parçası hâline getiren
bu eğitim sistemini değiştirmekle ilgili olmalıydı.
Burada önemli bir fırsatın bu açıdan
kaçırıldığını düşünüyoruz.
Şimdi, doksan yıldır var
olan sistemden farklı olan yönü nedir diye baktığımız
zaman, eğitim sisteminin piyasa koşullarına açılması
ve ticarileştirilmesinin önünün açılmasını görüyoruz yani
kısacası paralı eğitime doğru bir geçiş
görüyoruz. Paralı sağlıktan sonra paralı eğitime de
geçişin yolunu AKP Hükûmeti açıyor. Tabii, burada o zaman sosyal
devlet olgusunu tartışmaya açmak gerekiyor yani sağlık
gibi, eğitim gibi bir sosyal devletin vermesi gereken en temel kamusal
hizmetleri bile biz piyasa koşullarına açıyorsak, ticari
birtakım faaliyetlerin içerisine atıyorsak burada, gerçekten, bunun
ciddi bir şekilde sorgulanması gerektiğini düşünüyoruz.
Örneğin, burada yapılan
tartışmaların hiçbiri, bu kışı soğukta
geçiren öğrencilerin sorunlarıyla ilgili nasıl bir düzenleme
yapıldığını sorgulamıyor. Çok uzağa gitmeye
gerek yok -hep seçim bölgelerimizden örnek veriyoruz- burada, Mamaktaki,
Altındağdaki okullarda öğrenciler bu kışı
soğuktan titreyerek geçirdiler. Siz FATİH Projesi diye buraya gelip
bilmem kaç milyarlık tabletler aldık, dağıttık derken
insanlar, öğrenciler 50 kişilik sınıflarda ya da depreme
uygun olmadığı tescil edilmiş okullarda eğitim
görüyorlar. Dolayısıyla burada asıl sorunlara yönelik gerçek bir
tartışmanın olmadığını tekrar belirtmek
istiyorum.
Tabii bizim açımızdan son
derece önemli olan ana dilde eğitimle ilgili hiçbir hatipten herhangi bir
şey duymuyoruz. Parasız eğitimle ilgili partilerin gerçek
düşüncesi nedir, bir demokratik anayasa oluşturma sürecindeyiz,
burada bununla ilgili görüşler nedir, bilmiyoruz. Bakın, sadece
bahsettiğim ana dilde eğitim ve parasız eğitim
istediği için şu anda 500ün üzerinde öğrenci cezaevlerinde
bulunuyor ve getirilen değişikliklerde de bu öğrencilerin var
olan özgürlük tıkanıklıklarını gidermeye yönelik
hiçbir düzelme görmüyoruz.
Bizim temel sorunumuz şudur:
Eğitim sistemi Türkiyedeki farklılıkları, Türkiyedeki
farklı inançları, kültürleri, halkları kendilerini ifade edecek
şekilde, bir özgürlük koridoru yaratacak şekilde özgür bireyler
yetiştiriyor mu, yetiştirmiyor mu? Sorgulayan, eleştirel bakan,
demokratik düşünen, bir şekilde sistemin parçası olmayan özgür
bireyleri sisteme kazandırıyor muyuz, kazandırmıyor muyuz?
Aynı şekilde, bu kadar kapsamlı bir düzenleme
yapılırken eğitim emekçilerinin yoksulluk sınırı
altında yaşamaları ya da atama bekleyen yüz binlerce öğretmenin
sorunu hiçbir şekilde tartışılmıyor.
Şu anda bu sistemle ilgili Ankaraya
gelen eğitim emekçileri gündüz vermiş olduğunuz talimatlarla bol
bol gaz yediler
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla)
-
tazyikli su yediler, şu anda da geceyi Ankaranın
soğuğunda geçiriyorlar. Hiçbiriniz merak edip Bu insanların
talepleri nedir, ne istiyorlar. diye düşünmüyorsunuz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Baluken.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) - Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum ancak yoklama talebi var, arayacağım.
Sayın Tarhan, Sayın
Hamzaçebi, Sayın Baydar, Sayın Aygün, Sayın Fırat,
Sayın Eyidoğan, Sayın Ören, Sayın Türmen, Sayın Öner,
Sayın Ekinci, Sayın Öğüt, Sayın Acar, Sayın Kaplan,
Sayın Özkoç, Sayın Toprak, Sayın Dibek, Sayın Köktürk,
Sayın Nazlıaka, Sayın Ağbaba, Sayın Özer.
Bir dakika süre veriyorum sayın
milletvekilleri.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık
Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/358, 2/305,
2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı 199) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Kabul edenler
dediniz Başkan. Sayın Başkan, Kabul edenler
dediniz, yanlış el kaldırdılar yani kabul edilmiş oldu
bu durumda. Siz Kabul edenler
dediniz, hepsi beraber el
kaldırdılar.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Onlar
niye kaldırdılar, bilmiyorlar.
HASİP KAPLAN (Şırnak) -
Hayır, farkında değiller, isterseniz görüntüleri isteyelim.
Kabul edenler
dediniz, hep beraber maşallah el kaldırdılar.
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra
Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık
Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 5.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. 28 Mart 2012
Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
ve arkadaşları
Madde 5- 222 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
Ek Madde 4- Bu Kanunun 76 ıncı maddesinin
birinci fıkrasına göre elde edilen gelirler, il özel idarelerince,
sekiz yıllık kesintisiz eğitim yapılan ilköğretim
kurumlarının arsa temini, binalarının yapım,
bakım ve onarım ile diğer ihtiyaçlarının
karşılanması için de kullanılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE
SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR
(Amasya) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Haydar
Öner, Isparta Milletvekili, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
(İstanbul Milletvekili Ali Haydar Önerin, Komisyon
sıralarına, Başkanlık Divanına ve Bakanlar Kurulu
sıralarına cd bırakması.)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Sayın Komisyon Başkan Vekiline,
Sayın Meclis Başkan Vekilimize ve Hükûmet temsilciliğine 11 Mart
tarihli Komisyon toplantısı görüntülerini takdim ettim.
AHMET YENİ (Samsun) Bravo, bravo!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Bu görüntüler
incelendiğinde anlaşılacaktır ki bugün saat üç buçuktan bu
yana, olmayan, yoklukla malul, butlanla malul bir metin üzerinde
çalışıyoruz. Bu metin, sahte evrak tanzimi hükmündedir.
Sayın Komisyon Başkanı ve diğer imzacılar,
olmayan bir metni, gerçeklerle bağdaşmayan bir metni imzalayarak
Meclis Başkanlığına göndermişlerdir. Profesör
sıfatı taşıyan çok Saygıdeğer Nabi Avcı
Beyefendinin bu duruma düşmesine fevkalade üzüldüm. Gerçekten de Komisyon
Başkanlığı için saygın bir profesörün böyle bir gerçek
dışı belgeyi imzalamaması, arkadaşlarına
imzalatmaması gerekirdi. Aynı şekilde, Sayın Meclis
Başkanı da ne yazık ki bu evrakı işleme koymuştur.
Sayın Meclis Başkanımız Benim yetkim
yok. diyor. Hâlbuki, İç Tüzük, komisyonları denetleme yetkisi
vermiştir. Sadece evrak havale memuru gibi, oradan oraya
yazışmaları iletmekle yetinmiştir.
Değerli milletvekilleri, MOBESE
kameraları dahi Sayın Meclis Başkanından daha etkilidir
çünkü sürücüler MOBESE kamerasını görünce hızlarını
ayarlamaktadırlar ama Meclis Başkanını kimsenin
taktığı yok. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun)
Saygılı ol, saygılı!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Bu
kafayla anayasa yapacakmış! İl il dolaşıyor, yiyor
içiyor, kendini ağırlatıyor, afra tafrayla, anayasa
yapacağını söylüyor. Bu Meclisin gelmiş geçmiş en
itibarsız Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçektir. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Biraz
saygılı konuş be! Saygılı konuş biraz!
BAŞKAN Sayın Öner, lütfen
Sayın Öner
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Ben,
doğru bildiklerimi söylemek üzere geldim, kim ne derse desin hiç
aldırmam.
AHMET YENİ (Samsun) Biraz
saygılı konuş!
BAŞKAN Sayın Öner, lütfen,
temiz bir dille konuşunuz, uyarıyorum.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Benim
dilim çok temiz, helal süt emdim.
BAŞKAN Sayın Öner, İç
Tüzükün 67nci maddesini okuyorum
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Hiç
kimse, benim dilimin temizliğine laf atamaz.
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Devlet
terbiyesi almış bir kişi böyle konuşmaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
İç Tüzük 67 Sayın Başkan.
BAŞKAN İç Tüzükün 67nci
maddesini okuyorum, temiz dille konuşun lütfen Sayın Öner.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla)
Sayın Meclis Başkanı, İç Tüzük hükümlerini
değiştirmek üzere geldi, gongu çalıp gitti, millet birbirine
girdi. Sayın Meclis Başkanı, çok değerli iki
hanımefendi Başkan Vekilinin uygulamalarını görse
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa)
Devlette valilik yapmış bir kişisin, devlet terbiyesi
aldın.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla)
Valiliği şerefle yaptım, sen benim valiliğime dil
uzatamazsın! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Milletvekili,
lütfen
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla)
çok
değerli iki Başkan Vekilini izlese belki biraz ilham
alırdı.
Sayın milletvekilleri, son günlerde,
çocuklara süt dağıtma, efendim, dershaneleri kapatma, YÖKe
sınavsız girme vaatleri yapılıyor. Bu süt nereden
çıktı?
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa)
Yanlış mı? Karşıysan bunu söyle.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla)
Çocuklarımızı rüşvete alıştırmayın.
4+4ün çamura batmasını sütle kurtaramazsınız.
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa)
Karşıysan süte, söyle bunu.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) AKPnin
dershaneleri kaldırma diye bir projesi yoktu, CHPnin projesini çalıp
millete satamazsınız. Bizim çocuklarımıza,
torunlarımıza ellerinizi sürmeyiniz çünkü geleceğimiz,
torunlarımızın, çocuklarımızın çağdaş,
demokratik, laik eğitiminden geçiyor. Gelecek nesli
ayrıştıran yaklaşımlardan sakınınız
çünkü sekiz yıllık eğitim başarılı olmuştur.
Sayın Canikli Kız
çocuklarımız okullardan mahrum kaldı. dedi. Sayın Başbakan
Çocuklarımız okula gidemez oldu. dedi ama Sayın
Bakanlığın verileri, TÜİKin verileri Sayın Canikliyi
de yalanladı, Sayın Başbakanı da yalanladı. Milleti
aldatarak, kandırarak bir yere varamazsınız. Komisyon
Başkanı yerinde yok. Sayın Bakan, bir var bir yok. Sayın
Meclis Başkanı yok. Bu yok
hükmündeki yasa metni de yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa)
Var var, hepsi var.
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) Bunu Cumhurbaşkanı veto etmezse Anayasa Mahkemesinden,
yoksa millet vicdanından
dönecektir.
Saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve
Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati
Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya
Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin
Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından benimsenen (2/312) Esas
Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali
Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 5. Maddesiyle
eklenen Ek Madde 4'te geçen "ihtiyaçlarının
karşılanması için de" ibaresinin "ihtiyaçlarının karşılanması için" olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Zühal Topcu (Ankara) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Meral Akşener
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Mehmet
Erdoğan
BAŞKAN Mehmet Erdoğan,
Muğla Milletvekili.
Buyurun Sayın Erdoğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 199 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir toplumun en önemli
varlığı yetişmiş insan gücüdür ancak görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinde böyle bir şey yoktur. Görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi oldukça muğlak ifadelerle doludur. Ben, çocuğunu
okutmak istemeyen çok az insan gördüm. Herkesin, çocuğunu okutmak
istediği bir toplumda insanların kafasını
karıştırmak yerine çocuklarımızın, gençlerimizin
önünü açmak lazım. Zorunlu eğitimin dört yıl, sekiz yıl
veya on iki yıl olması elbette önemlidir ancak bundan daha önemlisi
bu süre içerisinde çocuklarımıza vereceğimiz eğitimin
niteliğidir. Bu kanun tasarısında eğitimin niteliğinin
nasıl artırılacağına dair hiçbir hüküm yoktur.
Eğitimin verimli ve başarılı olması için sabah okula
giden öğretmenin, öğrencinin şevkle, heyecanla okula gitmesini
sağlamak lazım. Bu ortamı sağlamadan çıkarılacak
her kanun ancak bir eğitim hikâyesi olabilir. Öğretmenin sabah okula
heyecanla gidebilmesi için öğretmenlerin sorunlarını çözeceksiniz.
Öğretmene görevine, sorumluluğuna ve toplumdaki statüsüne,
itibarına uygun bir maaş vereceksiniz, emekli olunca da onu yok
saymayacaksınız. Öğrencinin sabah okula mutlu gidebilmesi için
öğrenciye umut vereceksiniz, istikbal vadedeceksiniz. Fırsat
eşitliğinin olmadığı bir ortamda öğrenciler bu
heyecanı nasıl bulacaklar? İnsanın olduğu her yerde
elbette yanlışlar olabilir, bunları zaman içinde çözebilirsiniz
ancak bazı işler vardır ki hata kabul etmez. AKP
İktidarı döneminde yapılan ve kabul edilmesi mümkün olmayan
şu hatalara bir göz atalım:
1) Üniversite sınavında
yapılan yolsuzluklar, soru hırsızlıkları.
2) Polis meslek yüksek okulu
sınavında yapılan yolsuzluklar, soru
hırsızlıkları.
3) Kamu Personel Sınavında
yapılan soru hırsızlıkları, yolsuzluklar.
4) Öğretmen atama
sınavında yapılan usulsüzlükler, yolsuzluklar.
Bu usulsüzlüklerin kabulü mümkün
değildir çünkü bu yolsuzluklar, soru hırsızlıkları
çocuklarımızın ve gençlerimizin hayallerine, umutlarına,
emeklerine yapılan bir tecavüzdür, en önemlisi de kul hakkıdır.
Kendisi kul hakkına karşı bu kadar duyarsız olanlar
nasıl bir dindar gençlik yetiştirecekler? Vakit varken yeni hatalara
sebep olmadan daha düzgün bir kanun yapalım. Muhalefetin önergelerini yok
saymaktan vazgeçin. Ülkemizin ve gençlerimizin yarınlarını belirleyecek
olan bu kanuna muhalefetin katkıda bulunmasına engel olmayın,
fırsat verin.
Görüşmekte olduğumuz kanunun
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın Hamzaçebi,
buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, dün Millî Eğitim
Bakanı bir açıklama yaptı, tutanaklardan aynen okuyorum: 1997
yılından 2002 yılına kadar okullaşma
oranlarındaki artış yüzde 1i bile bulmuyor. 2003
yılından itibaren bakanların her birisinin döneminde
okullaşma oranları yüzde 1in üzerinde.
Sayın Bakanın
bu açıklaması gerçekleri yansıtmıyor. Millî Eğitim
Bakanlığının web sayfasındaki istatistiklerden
okullaşma oranlarına ilişkin bilgileri veriyorum:
İlköğretimdeki okullaşma oranı 97-98 öğretim
döneminden 2002-2003 öğretim dönemine yüzde 84,7den yüzde 91e
çıkmıştır, beş yılda 6,3 puanlık bir
artış meydana gelmiştir. Sayın Bakanın ifade
ettiği, 2003 yılından 2010-2011 dönemine kadar ise yüzde 91den
yüzde 98,4e çıkmıştır yani 7,4 puanlık bir
artış vardır, bu da sekiz yılda meydana gelmiştir.
Yani AKP döneminde okullaşma oranında meydana gelen artış,
her bir yıl itibarıyla 1 puanın altındadır, ondan
önceki dönem itibarıyla ise 1 puanın üzerindedir; Sayın
Bakanın dediğinin tam tersidir.
Genel Kurulun bilgisine
sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
OKTAY VURAL (İzmir)
Bakan doğru bilgi vermiyor o zaman Meclise. Yani bir Bakanın
verdiği bilgi yanlışsa
BAŞKAN Lütfen
Sayın Vural
Sayın Bakan, bir
sözünüz var mı?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Ben bilgileri
kontrol edeyim, tekrar size dönerim çünkü farklı farklı kaynaklar,
farklı farklı bilgileri veriyor olabilir.
Yanlışımız da varsa biz düzeltiriz, hiç endişe
etmeyin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Verdiğimiz bilgilerden biz eminiz, tekrar gözden geçirir, sizinle
paylaşırız arkadaşlar.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
6ncı madde üzerinde üç adet
önerge vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve
Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati
Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya
Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin
Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas
Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili
Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay
Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 6.
Maddesiyle eklenen Ek Madde 11'de geçen "Milli Eğitim
Bakanlığınca" ibaresinden sonra gelmek üzere
"çıkarılacak Yönetmelikle" ibaresinin eklenmesini arz
ederiz.
Özcan
Yeniçeri Alim
Işık Zühal
Topcu
Ankara Kütahya Ankara
Mehmet
Şandır Mustafa
Erdem Mehmet
Günal
Mersin Ankara Antalya
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım önergeler aynı mahiyette
bulunduğundan önergeleri birlikte okutacağım ve işleme
alacağım, talepleri hâlinde
önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Şimdi, aynı mahiyetteki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra
Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık
Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Uşak
Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve
12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali
Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 6. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Özgür Özel Hasan
Ören Emine
Ülker Tarhan
Manisa Manisa Ankara
M. Volkan Canalioğlu Kadir Gökmen Öğüt
Trabzon İstanbul
TBMM Başkanlığına
199 sıra sayılı kanun
tasarısının 6'ıncı Maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz teklif ederiz.
Sırrı Sakık Pervin
Buldan Mülkiye
Birtane
Muş Iğdır Kars
Nursel Aydoğan Hasip Kaplan Altan
Tan
Diyarbakır Şırnak Diyarbakır
Adil Kurt Ertuğrul
Kürkcü
Hakkâri Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE
SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR
(Amasya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
önergeler üzerinde söz isteyen Sırrı Sakık, Muş
Milletvekili.
Buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında çok böyle
fırtınalar koparılıyor, yani sekiz yıllık
eğitim mi, 4+4+4 mü olsun? Bu bizi çok ilgilendirmiyor işin
doğrusu, çünkü biz içinde yokuz yani içinde
olmadığımız bir şeyde çok fazla bir kayıkçı
kavgasına girmek de şık değil.
Şimdi, biz sizden şunu
beklerdik: Birlikte bu cumhuriyeti kuran halklar adına, bugün, bu kanun
teklifinin bu cumhuriyeti kuranların ruhuna uygun bir şekilde dizayn
edilmesi gerekirdi yani iki muhalefet partisinin dünden kopardıkları
o fırtınalar
İçinde Kürtlere, Kürtlerin ana diline bir özgürlük
var, bir taraftan ruhban okuluna özgürlük var, diğeri de
hızını alamadı Papaz yetiştiriyorlar.
şiarıyla buraya doğru geldiler. İçinde kin, içinde nefret,
içinde her şeyin olduğu bir yasa.
Şimdi, sizler 28 Şubattan,
evet, rövanş alıyorsunuz, alınmalıdır da ama peki, 28
Şubatı yapanlar yani bu sekiz yıllık eğitimi
dayatanlar, YÖKü de onlar getirmedi mi? YÖKü de o silahlı güçler bu
halka dayatmadılar mı? O deli gömleğini de onlar bu halka
giydirmediler mi? Eğer gerçekten bu konuda çok demokratsanız siz
YÖKle ilgili de getirip aynı rövanşı
almalıydınız ama siz bunu yapmıyorsunuz. Siz, bu ülkede
halkların ruhuna uygun yasalar yapmıyorsunuz, kendinize özgü yasalar
yapıyorsunuz. Siz, zaman zaman kandan kanunlar yapıyorsunuz.
İşte bu kanununuz bizim açımızdan bu ülkede farklı
kimlikler adına kandan kanundur çünkü içinde Kürtler yok, diğer
farklı halklar yok, ana dilde eğitim yok. Bir insanın ana dili
ana sütü kadar helaldir. Türk dili sizin için ne kadar kutsalsa bizim için ana
dilimiz Kürtçemiz bir o kadar kutsaldır. Birlikte cumhuriyeti
oluşturan halklar bugün
Doksan yıllık süre içerisinde bu dile
gem vurmuşsunuz, yok saymışsınız, yok hükmünde
saymışsınız ama bugün geldiğimiz noktada demokratik
açılımdan, özgürlüklerden bahsediyoruz ama hâlâ ana dille ilgili bu
kandan kanunlara tanıklık ediyoruz. Bu yetmiyor, diğer alanlarda
da bir halkın diline, kimliğine gem vurulurken, bir halkın demokratik
alanda, sokaklarda demokrasi mücadelesi vermesine bile tahammülünüz yoktur ve
son günlerde, yani Nevrozda yaşananları hep birlikte gördük. Bu
yetmiyor. Nevrozda bu kadar zulüm edildi, bu işin mimarı olan sizin
hükûmetlerinizin Bakanı olan İçişleri Bakanı dün de
şöyle bir şey söylüyor: Biz yetmiş beş bin
Bu
rakamı da nereden çıkarıyor?- onları tükürükle
boğarız. diyor.
Vallahi Sayın Başbakan sen ve
senin bakanların ve bütün grubunuz şunu iyi biliniz: Kürtler boran
gibidir. Borana tükürülmez, tükürdüğünüz zaman o tükürük sizin yüzünüze
geri gelir. Buna hakkınız yoktur. Bir halkı bu kadar
aşağılamaya, kimsenin buna hakkı yoktur. Arkanızda
militer güçler de olsa, kolluk kuvvetleri de olsa -biz bunları da gördük-
kolluk kuvvetlerinize güvenerek bir halka haksızlık etme
hakkınız yok. Eğer yasalarda bize yer vermiyorsanız,
yasalarda ana dilimize saygı göstermiyorsanız, ama hiç olmazsa,
haddinizi bileceksiniz, bir halka hakaret etmeyeceksiniz. O tükürükte, bunu
söyleyenler o tükürükte boğulurlar. Onu söyleyenler dönüp bir
baksınlar, bu cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar arşivlere
baksınlar ki bu halkın o tür şeylere boyun eğmediğini
Ve biz açıkça söylüyoruz, eğer gerçekten bir şey yapmak
istiyorsanız, hepimizin içinde olduğu, bütün bu ülkenin
farklılıkları, renklerinin içinde olduğu bir eğitim
sistemine ihtiyaç vardır. Bu eğitim sistemi hayata geçmediği
müddetçe bu ülkede iç barışımızı dizayn edemeyiz,
özgürlüklere kavuşamayız.
Bütün kavgaların nedeni ana dilde
eğitimdir. Ana dilimize sahip çıktığımız içindir
ki doksan yıldır ceberut yönetimlerle kavga ediyoruz ve ana dilimiz
özgürleşmediği müddetçe kavgamız devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Hepinize
saygılar sunarım. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
önerge üzerinde söz isteyen Hasan Ören, Manisa Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 199 sıra sayılı
kanunun 6ncı maddesi üzerinde verilen önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Görüyorum ki
kararlısınız yasayı çıkarmakta, haklı da
olabilirsiniz ama biz de haklıyız. Bu yasayla ilgili, Türkiyede bir
konsensüs aranmamış, sivil toplum örgütleri, demokratik kitle
örgütleri bu işin içine katılmamış ama ben bu
tarafında değilim işin; haklısınız,
haklıyız. Sonuçta, halk iradesi, halk iradesinin gereği bu
yasayı çıkaracaksınız ama bu yasanın bu Meclise
geliş biçimine kafam takılıyor. Sayın Bakanım,
mümkünse, beni dinlerse mutlu olurum. Hepimiz Müslümanız. Dinî
inançlarımız, manevi duygularımız hepimizin eşittir.
Yalan söylemekten korkarız, kul hakkından korkarız, yalancı
şahitlik yapmaktan korkarız. Türkiyede yaşar iken de
yaşamanın koşullarını oluşturan kanunları,
yasaları, Anayasayı kendimize rehber edinmişizdir ve bununla
ilgili de bu kürsüden
Anayasaya sadakatten
namusum ve şerefim
üzerine
diyerek yemin ederiz. Gerçekten, Komisyonda görüşülen bu
tasarı teklif hâline gelirken -Sayın Komisyon Başkanım yok,
Sayın Bakanım burada- hangi duyguyla, ister manevi duyguyla ister
Anayasaya bağlılıkla yapılan bu kürsüdeki yemine dayanarak,
gerçekten hukuka uygun bir şekilde, Komisyonda, 21 madde Anayasaya uygun
bir şekilde geçmiş midir Sayın Bakanım? İçinize
siniyor mu? Eğer bunun cevabını verir iseniz, kayıtlara
geçmesi için söylüyorum
Kayıtlara geçmesini niye istiyorum?
Kayıtlara geçen, 97dekileri bugün bu kürsüden milletvekili arkadaşlarım
söylüyor. Eğer orada, Komisyonda 21 madde yirmi dakika içerisinde
geçtiyse, bu maddeler yasaya ve İç Tüzüke uygun ise, değerli
milletvekillerim de o Komisyonun içerisindeydi
Burada biraz evvel Grup
Başkan Vekilimizin verdiği bilgilere Eksiğimiz varsa
öğreniriz. dediniz, lütfen, bunun da cevabını vermenizi
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten büyük bir
usulsüzlük yaptınız. Bu, gelecek dönemlere de içtihat olacaktır.
Bununla ilgili gerçek yüzünüzü gösterdiniz. Tahammülünüz yok, hiçbir şeyin
tartışılmasına içiniz izin vermiyor. İleri demokrasi
diyorsunuz, ileri demokrasiyle 81 ilden Ankaraya gelip derdini anlatacak,
demokratik hakkını kullanacak öğretmenleri illerden
bırakmıyorsunuz, hatta daha öteye götürüyorsunuz, bireysel olarak
Ankaraya gelmesini engelliyorsunuz.
Sayın Metiner, televizyonlarda söylüyorsun, her
tarafta konuşuyorsun. İleri demokrasi anlayışı bu
Komisyonda olan 21 maddenin yirmi dakikada geçmesi midir? Ne olur yirmi
beş gün tartışsak, otuz gün tartışsak? Neye tahammül
edemiyorsunuz? Tahammül sınırlarınız niye bu kadar
zayıf? Bu madde ne zaman yürürlüğe girecek? Bu kanun altı ay
sonra, beş ay sonra yani 2012-2013 öğrenim yılında
girecektir. Ne aceleniz var? Genel Kurulda kanunlar
yığıldı, çıkaramıyor muyuz? Ama kafanız ve mantaliteniz
başka. Hani hep söylüyorsunuz ya: 12 Eylül, 12 Eylül 12 Eylülde ceza
çekenler şu sıranın bu yanındakiler. 12 Eylülün dikensiz
gül bahçesinde yaşayan sizlersiniz, sizlersiniz. (CHP
sıralarından alkışlar) Orada hiç zahmet çekmediniz,
işkenceyi burası gördü. 12 Eylül faşizminin zulmünü burası
gördü, siz hazıra kondunuz. Siz onun üzerinden siyaset yapma
anlayışını sürdürüyorsunuz. Ama yüz nakli
tutmamıştır.
AHMET YENİ (Samsun) Anayasaya niye Hayır.
dediniz?
HASAN ÖREN (Devamla) Mustafa Kemalin yüzü size
uymamıştır. Laikliğin, cumhuriyetin yüzü size
uymamıştır. Yapılan ameliyat başarılı gibi
gözükse de yüz naklinde doku uyuşmazlığı olmuştur.
AHMET YENİ (Samsun) Anayasaya
niye Hayır. dediniz?
HASAN ÖREN (Devamla) Yüzünüzdeki
maske düşmüştür, şimdi gerçek maske ortaya
çıkmıştır.
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Bu üslup yakışmıyor size.
HASAN ÖREN (Devamla)
Kafanızın arkasındaki o düşünceleri zorla da olsa
Parlamentoya diretmeye çalışıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ören,
teşekkür ediyorum.
HASAN ÖREN (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Bir cümleye tahammül gösteremiyorsunuz, bir Twitter cümlesine tahammül gösteremiyorsunuz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Aynı
mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve
Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati
Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 6. Maddesiyle eklenen Ek Madde 11'de geçen "Milli Eğitim
Bakanlığınca" ibaresinden sonra gelmek üzere
"çıkarılacak Yönetmelikle" ibaresinin eklenmesini arz
ederiz.
Özcan Yeniçeri (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE
SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR
(Amasya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Özcan Yeniçeri, Ankara Milletvekili; buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, insanın
insanla ilişkisi ile bir cıvatanın bir başka cıvatayla
ilişkisini birbirine karıştırmamak lazım. Bir
çarkın bir çarkla ilişkisinde ruh yoktur, haberdarlık yoktur,
karşılıklı ilişki yoktur, duygu yoktur ama bir
insanın bir insanla ilişkisinde ruh vardır, haberdarlık
vardır, etkileme vardır ve etkilenme vardır. Dolayısıyla,
bu getirilen yasanın aslında bu yönden irdelenmesi ve bu yönde
eleştirilmesi gerekir. Yani, şimdiye kadar, tamam, işte
yasanın geliş biçimi hatalı, anlattık, orada yapılan
muameleler son derece kabul edilebilir değil, demokratik teamüller evet
ama gelin, bu yasanın öbür taraflarını da irdeleyelim. Mesela,
biraz önce söylediğim gibi, acaba bir yapı bize tasarlandı,
getirildi; bu yapıyı 12 Eylül de getirebilir, Romalı Sezarlar da
getirebilir, asıl olan bu yapı hangi ihtiyaçtan kaynaklanarak
gelmiştir, bunun üzerinde durmak ve değerlendirmeyi bu noktada yapmak
lazım. Yani biz bir yapı koyduk, dedik ki bu yapıya
öğretmen uysun, öğrenci uysun, veliler uysun ve toplum da bunu böyle
kabul etsin. Bu total bir bakış açısıdır; bu bir
dayatmadır ancak şöyle yapılmış olsaydı, hani
pazarlamada olduğu gibi, talebin analizi yapılıp halk ne
istiyor, insanlar ne istiyor, hangi ihtiyaçlardan kaynaklanıyor, bu
ihtiyaçları acaba hangi ölçüde getireceğimiz bu yapı
karşılayacaktır, bunların araştırmasıyla,
soruşturmasıyla ortaya konulmuş olsaydı o zaman Evet,
şu gerekçelerden dolayı bunun altı doludur ve bu
onaylanmalıdır. denilirdi.
Burada şunu söylemek istiyorum: 12
Eylülcüler nasıl toplumu yukarıdan dizayn ettiler ise biz de
yapısal anlamda böyle bir tasarıyla ortaya çıkmakla aynı
şeyi bir başka biçimde yapmış oluyoruz. Merkezine insanı
koymayan, insana ve insanlığa hizmet etmeyen her sistem eksiktir,
sakattır. Aygıtların özne, insanların nesne yerine
konulduğu bir yerde hiçbir uygulama amacına ulaşmaz beyler.
İleri teknolojiler, yüksek yapılar ve gelişmiş yöntemler
tek başına insanı daha iyi ve daha yararlı yapmaya yetmez;
manevi, millî, insani ve moral değeri olmayan bir eğitim sistemi
hangi yapı ve aracı kullanırsa kullansın toplumsal
ihtiyaçların değil, nefsinin ihtiyaçlarının peşinden
koşan bencil insanı yaratır.
Eğitim, öznesi insan olan bir
süreçtir. İnsanı nesne yerine koyan herhangi bir siyasi, ekonomik ya
da eğitim sistemi tartışılmaya dahi değmez.
Değerler piramidini altüst eden bir eğitim sistemi ne değer ne
de değerli insan yaratabilir. Tablet ve makineden önce bilim ve teknik
adamı, okul ve üniversiteden önce öğretim üyesi, hastaneden önce de
doktor yetiştirmek esas olmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
eğitim, toplumun geleceği bakımdan hayati önemi haiz olan bir
süreçtir. Asla böyle bir sürecin, hırsların, tutkuların, saplantıların
ve intikam duygularının aracı yapılamaz. İnsanı
nesne yerine koyan, eğitimi rant aracı olarak gören, eğitimi
rövanş almanın aracına indirgeyen her anlayışı buradan
kınamak ve reddetmek gerekir. Eğitim, kimlikli, şahsiyetli ve
idealleri olan nesilleri yetiştirmeyi esas almalıdır.
Şahsiyetli, idealli ve inançlı insanları sürekliliği olan
bir eğitim sistemi yetiştirebilir.
Devam ederek gelişen,
gelişerek devam eden yapılar kurumları oluşturur. Yeni
yapılar süreç içerisinde sisteme dâhil edilebilir ancak ana
yapıların ortadan kaldırılmaması kaydıyla. Her
dönemle birlikte sistemin yeniden kurulmak istenmesi milletin sürekliliği
açısından tehlikelidir. Toplumlar geçicilik üzerinden değil
süreklilikleri üzerinden geleceğe tutunurlar. Son birkaç yıl içinde
eğitimde basamaklı kur sistemi, kur atlama sistemi, kredili sistem,
alan değişimi gibi onlarca sistem devreye sokulmuştur. Bugün
yeni bir sistemle karşı karşıyayız.
Beş dakikalık süreç
içerisinde son sözlerimi söylersem şunları söylemem gerekiyor:
İleri teknolojiler, yüksek yapılar ve gelişmiş yöntemler
tek başına insanı daha iyi ve daha yararlı yapmaya yetmez.
Manevi, ilmî, insani ve moral değeri olmayan bir eğitim sistemi hangi
yapı ve aracı kullanırsa kullansın toplumsal
ihtiyaçların değil nefsin ihtiyaçlarının peşinden
koşan insanları yetiştirecektir.
Saygılar sunuyor, teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde üç adet önerge
vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra
Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Uşak
Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve
12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali
Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 7. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Recep Gürkan Aydın
Ayaydın Hasan
Ören
Edirne İstanbul Manisa
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kamer Genç
İstanbul Tunceli
Madde 7- 14.6.1973 tarihli ve 1739
sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 22 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 22- Mecburi ilköğretim
çağı çocuğun 72 ayını bitirdiği yılın
Eylül ayı sonunda başlar ve kesintisiz 8 yıl devam eder.
TBMM Başkanlığına
199 sıra sayılı kanun
tasarısının 7'inci Maddesinde yer alan "6-13"
ibaresinin "6-14" olarak; "5" ibaresinin "6"
olarak; "13 yaşını bitirip 14" ibaresinin ise "14
yaşını bitirip 15" olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Pervin Buldan Mülkiye
Birtane Hasip
Kaplan
Iğdır Kars Şırnak
Nursel Aydoğan Ertuğrul
Kürkcü Altan
Tan
Diyarbakır Mersin Diyarbakır
Adil Kurt
Hakkâri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın;
İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize
Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık
Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin
Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas
Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 7 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Oktay Vural Özcan
Yeniçeri
Mersin İzmir Ankara
Alim Işık Zühal
Topcu Lütfü
Türkkan
Kütahya Ankara Kocaeli
Ahmet Duran Bulut
Balıkesir
"Madde 7- 14/6/1973 tarihli ve
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 22 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 22- Mecburi okul öncesi
çağı 60-72 aylık grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ
çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül
ayı sonunda başlar, 6 yaşına girdiği yılın
öğretim yılı sonunda biter. Mecburi ilköğretim
çağı 6-14 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ
çocuğun 6 yaşını bitirdiği yılın eylül
ayı sonunda başlar, 14 yaşını bitirip 15
yaşına girdiği yılın öğretim yılı
sonunda biter."
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Okul öncesi eğitimin
gerekli olduğunu ve önemini ortaya koyan olgular aşağıda
sıralanmıştır:
1.
Okul öncesi eğitim çocuğun kendisini tanımasına ortam
hazırlar. Çocuk kendini kabul ettirmeyi, başkalarını kabul
etmeyi, haklarını korumayı ve başkalarının
haklarına saygıyı, grup oyunlarında öğrenir. Böylece,
öz yönelimli bir dünyadan, sosyal yönelimli bir duyarlılığa
geçer.
2.
Çevre uyarıcı zenginliği, çocuğun zihinsel deneyimlerini
çeşitlendiricidir. Okul öncesi eğitim kurumları,
düzenleyeceği öğrenim yaşantılarıyla, çocuğun
duyularının gelişimini, algılama gücünü artırır.
Aklı yürütme sürecinde, ona yardımcı olur ve
yaratıcılık pekiştirilir.
3.
Okul öncesi eğitim kurumları çocuğu, sosyal bir ortam içinde
eğiterek, toplumun kültür değerlerinin özümlenmesine
yardımcı olur. Kültürel özelliklere uygun
alışkanlıklar, bu eğitsel ortamda, daha kolaylıkla
kazanılır.
4.
Çocuğa özgür iradesiyle kendini sınırlama deneyimleri
kazandırılır. Kendi davranışlarının
kurallarını herkesin benimseyebileceği evrensel ölçülerde,
kendisinin koymasının temeli, bilinçle yönetilen bu eğitsel
ortamda, kolaylıkla atılabilir.
5. Çocuğun
yeterlilik ve yetersizlikleri, duygusal sorunları, bu kurumlarda
sağlanan dikkatli bir gözetimle, erken yaşlarda, saptanabilir ve
gerekli önlemler, koruyucu bir tutum içinde ele alınır.
6.
Okul öncesi eğitimi, çocuğu ilkokula hazırlayıcı bir
rol oynar. Çocuğa kendi düşüncelerini, duygularını
açığa vurma olanakları sağlanarak, onun, kendisini
anlamasına ve ortaya koymasına fırsat verilir. Bu yolla
çocuğun konuşma becerisi güçlendirilir,
yaratıcılığın ve kendine özgü
davranışların temeli atılır.
7.
Okul öncesi eğitim kurumları, çalışan annelerin
sorumluluklarını günün belli saatleri içinde üstlenerek, bir yandan
annenin gönül rahatlığı içinde işinde verimli
olmasını sağlarken, diğer yandan çocuğun verimsiz
koşullarda ve ellerde zedelenmesini önler.
8.
Okul öncesi eğitimi gerekli kılan bir başka toplumsal olgu, geri
sosyoekonomik ya da zedeleyici koşullardan gelen çocuklar sorunudur. Bu
çocuklar için düzenlenecek bilinçli bir okul öncesi eğitim
uygulaması, onların, içinde bulundukları yetersiz
koşullardan zarar görmelerini önleyebilir.
Bugüne kadar yapılan bilimsel
araştırmalar ve çağdaş eğitim alanındaki
uygulamalar, çocukların okul öncesi yaşlarındaki
yaşantılarını daha ileriki yıllarda zihin, beden,
duygu ve sosyal gelişimlerini etkileyen en önemli faktörlerden birisi
olduğunu göstermektedir. Ayrıca bu yaşlarda verilen
eğitimin, çocuğun yeteneklerinin gelişmesinde çok önemli
payının olduğu da bilinen bir gerçektir.
Yapılan araştırma sonuçlarına
dayalı analizlere göre, 17 yaşına kadar olan zihinsel
gelişimin % 50'si 4 yaşına kadar oluşmaktadır. 4
yaşından 8 yaşına kadar % 30'u; 8-17 yaş arasında
ise % 20'sinin elde edildiği saptanmıştır. On sekiz
yaşına kadar gösterilen okul başarısının % 33'ü
okul öncesi yıllarında gösterilen başarı ile
açıklanabilmektedir.
Bu bakımdan
tesadüflere bırakılmayacak kadar ciddi, bilimsel ve sistematik bir
organizasyon ile yönlendirilmesi gereken okul öncesi eğitim hizmeti, tüm
eğitim sisteminin en can alıcı noktasıdır.
Bireyin
eğitiminde okul öncesi eğitim kurumu arasındaki
devamlılık önemli bir etkendir, çünkü okul öncesi kurumdan
ilköğretime geçiş önemli bir süreçtir. Bu geçiş ne kadar uyumlu
ve sağlıklı olursa, bireyin ilköğretimdeki
yılları da o kadar başarılı olacaktır; bu da
ancak iki kurum arasındaki devamlılıkla sağlanır. Bu
nedenle gelişimin ve eğitimin sürekliliği, yani gelişimin
ve eğitimin nesnesini oluşturan bireylerin süreç içinde
değişerek ilerlemeleri için ilköğretim kademesinden önce okul
öncesi eğitim şarttır. Bu değişiklikle okul öncesini
zorunlu hale getirmek amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Çıray, Sayın Özkes, Sayın Hamzaçebi, Sayın Baydar,
Sayın Fırat, Sayın Seçer, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Acar, Sayın Serindağ, Sayın Tanal, Sayın Öner, Sayın
Karaahmetoğlu, Sayın Dibek, Sayın Toprak, Sayın Köktürk,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Küçük, Sayın Nazlıaka,
Sayın Yıldız, Sayın Işık.
Bir dakika süre veriyorum sayın milletvekilleri.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/358, 2/305,
2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı 199) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
199 sıra sayılı kanun
tasarısının 7'inci Maddesinde yer alan "6-13"
ibaresinin "6-14" olarak; "5" ibaresinin "6"
olarak; "13 yaşını bitirip 14" ibaresinin ise "14
yaşını bitirip 15" olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Pervin Buldan (Iğdır) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu yaş çocuklarının
çoğu öz bakım gereksinimlerini bile kendi kendilerine
karşılayabilecek, temel eğitime hazır olmalarını
sağlayan fiziksel ve zihinsel gelişimi gösterecek düzeyde olmayabilir.
Daha önce denenmiş ve sakıncaları nedeniyle vazgeçilmiş
olan bu yaklaşımın yeniden gündeme getirilmesi uygun
değildir. Okul öncesi eğitime verilen önem ve sağlanan
gelişmeler göz ardı edilmeyerek okul öncesi eğitim (60-72 ay)
zorunlu temel eğitim kapsamında ele alınmalı, ancak 72.
ayını tamamlamış çocuklar ilköğretime
başlamalıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra
Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Uşak
Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve
12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali
Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 7. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Recep
Gürkan (Edirne) ve arkadaşları
MADDE 7- 14.6.1973 tarihli ve 1739
sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 22 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 22- Mecburi ilköğretim
çağı çocuğun 72 ayını bitirdiği yılın
Eylül ayı sonunda başlar ve kesintisiz 8 yıl devam eder.
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Recep Gürkan, Edirne Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) Her
Recepi alkışlamayız ha!
RECEP GÜRKAN (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce,
şu anda, Kızılayda polis copuna, biber gazına, tazyikli
suya direnen eğitim emekçilerini kutluyorum ve bu eğitim emekçilerine
karşı yapılan işkenceyi de kınıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bir söz var, diyor ki: Özgürlüğün
şarkısını şiddetin çalgısıyla
çalamayız. Yaklaşık bir aydır bunu yapmaya
çalışıyoruz. Bütün pedagojik yaklaşımlara, bütün
bilimsel yaklaşımlara rağmen ısrarla bu yasa geçirilmeye
çalışılıyor ve sonuç itibarıyla da Parlamento
çoğunluğuna dayanılarak geçirilecek. Altı yaşı
beş yaşa çektiniz, geçireceksiniz belli ama Sayın Bakan dedi ki:
Üst sınırı, tavanı yetmiş iki ay yapacağız.
Sayın Bakan, sınıf öğretmenliğinde,
sınıflarda şöyle bir ilke vardır: Aynı yıl
içerisinde doğmuş çocuklar, örneğin ocak ayıyla ekim
ayında doğmuş çocuklar, okuma yazmaya dönemsel olarak da
farklı zamanlarda geçerler. Hatta birçok pedagog, eğitim bilimci
Eğer çocuğunuz o yılın -ki siz de bunu bir anlamda ifade
ettiniz- eylül ayından sonra doğmuşsa -ekim, kasım,
aralık- o yaş grubuyla çocuğu göndermeyin, bir yıl sonra
gönderin. der. Yani bunu yapacaksınız, bu beş yaşı
geçireceksiniz belli, hiç olmazsa o üst sınırı da seksen dört
aya çekin ki vatandaşa biraz daha özgürlük tanıyın,
vatandaşın özgürlük alanları biraz daha genişlesin.
Değerli arkadaşlar, buraya
siyaset yapmak için çıkmadım, ben bir eğitimciyim, yirmi yedi
yıl eğitim sektöründe çalıştım, öğretmenlik
yaptım, yöneticilik yaptım.
Şimdi, bu yasayı getirirken
hep şu söylendi: Biz 28 Şubatın rövanşını
alacağız; kindar gençlik yetiştireceğiz; 28 Şubatta
bize hendek atlattılar; 28 Şubatın mazlumu biziz,
öğrencilerimiz okuyamadı, öğrenim özgürlükleri ellerinden
alındı; bu kararlarla milletin dinini öğrenmesine engel olundu.
Öyle değil mi, hep böyle dendi, hep böyle söylendi; Sayın
Başbakandan başlayarak teklif sahipleri, iktidar partisinin
milletvekilleri hep bunu söylediler. Tabii, bunu söylerken o 28 Şubattaki
bu kararlara imza atanlara, bu kararları söyleyenlere, bu kararları
teklif olarak getirenlere de bir sürü şeyler söylediler. Ben burada
onları söylemek istemiyorum. Öyle bir çelişki ki bu iktidar partisi
için, bir taraftan 28 Şubatı ve zulmedenleri kötülerken, Bize zulüm
yaptılar. derken diğer taraftan da o zulüm yaptığı
söylenenleri kendinizden milletvekili yaptınız.
Bakın, dönemin, 28
Şubatın Millî Eğitim Bakanı Sayın Mehmet Sağlam
ne diyor: Kesintisiz eğitim konusunda art arda çark eden Millî
Eğitim eski Bakanı Mehmet Sağlam topu Doğru Yol Partisine
attı. Sağlam kesintisiz eğitimdeki çizgisini Partim ne karar
verdiyse o yönde hareket ediyorum. Partimize mensup milletvekillerinin yüzde
99,9u ne yönde oy verdiyse ben de o yönde oy verdim. sözleriyle savundu.
Sağlam Ben bir söylediğimi daha sonra yalanlayan birisi
değilim. dedi. Bilim adamı olarak kesintisiz sekiz yıla
inandığını kaydeden Sağlam, sekiz yılın bu
dönem başlama şansının da az olduğunu ifade etti.
Ben şimdi Sayın Sağlama
diyorum ki: Ya bilim adamı olarak söylediğinizi savunuyorsanız
burada bu yasaya Hayır diyeceksiniz ya da Bilim adamı olarak ben
söylediklerimin arkasında duramıyorum. diyeceksiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ben size hatırlatmak
açısından bir şeyi daha söylemek istiyorum: O 28 Şubatta
size zulmedenler, sizin çocuklarınızın, bu ülkenin
çocuklarının öğrenim görmesini engelleyenler var ya,
unutmuşsunuzdur, hatırlatayım ben. O dönem, 18 maddeden
oluşan MGK kararları 13 Mart 1997de Bakanlar Kurulunda sadece otuz
sekiz dakikada görüşülüyor ve tam bir mutabakatla çıkıyor.
Kimler mi imzalıyor? Allah rahmet eylesin Necmettin Erbakan Başbakan
olarak, Şevket Kazan, Abdüllatif Şener, Mehmet Sağlam, Cevat
Ayhan, Musa Demirci, Necati Çelik, Recai Kutan, İsmail Kahraman ve
oylarınızla Cumhurbaşkanı seçtiğiniz Abdullah Gül.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Gürkan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz daha
çoğuz
Biz daha çoğuz
MUHARREM İNCE (Yalova) Say, say,
say
BAŞKAN Sayıyorlar, niye
itiraz ediyorsunuz?
Önerge kabul edilmemiştir. (CHP
sıralarından gürültüler)
MUHARREM İNCE (Yalova)
Saydın mı?
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Ne
demek? Hiç saydın mı? Saymadın.
BAŞKAN 7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Saydınız
mı?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Niye
saysın ki?
FATMA NUR SERTER (İstanbul)
Saymadı, saymadı.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde üç adet önerge
vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 8. Maddesiyle değiştirilen Madde 24ün birinci cümlesinde
geçen ortaokul ibaresinden sonra gelmek üzere ile İmam Hatip Ortaokulu
ibaresinin eklenmesini ve ikinci cümlenin madde metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Alim
Işık Lütfü
Türkkan Zühal
Topcu
Kütahya Kocaeli Ankara
Mehmet
Şandır Mustafa
Erdem
Mersin
Ankara
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım önergeler aynı mahiyette
olduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım. Talepleri
hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra
Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem
Münevver Ökten Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 8. Maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Sakine
Öz Kadir
Gökmen Öğüt Özgür
Özel
Manisa
İstanbul Manisa
Aydın
Ayaydın M.
Volkan Canalioğlu Dr.
Aytun Çıray
İstanbul Trabzon İzmir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
199 sıra sayılı kanun
tasarısının 8'inci Maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Mülkiye
Birtane Hasip
Kaplan
Iğdır Kars
Şırnak
Nursel
Aydoğan Ertuğrul
Kürkcü Altan
Tan
Diyarbakır Mersin
Diyarbakır
Adil
Kurt
Hakkâri
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
önergelere Komisyon katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE
SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Barış ve Demokrasi Partisi için
gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Gerekçede ortaokulların
ayrılmasının nedenleri arasında farklı gelişim
özellikleri taşıyan öğrencilerin bir arada
bulunmasının yarattığı olumsuz durumlar
açıklanması kanun metninde ise her ne kadar ayrı kurulması
esastır ibaresi yer alsa da ilkokullar ile ya da ortaokullar ile birlikte
kurulabilecekleri hükmü ile çelişmektedir. Ayrıca hangi okulun
ilkokul, hangisinin ortaokul olarak belirleneceği ya da ortaokulların
nerelerde ilkokullar ile ya da liseler ile birleştirileceğine
ilişkin bakanlığın bugüne kadar yapmış
olduğu ve kamuoyuna yansıyan bir çalışmasının
olmaması, en azından kriterlerin bile belirlenmemiş olması,
okulların büyük oranda bugünkü fiziki yapısı ile
ayrışmaya uygun olmaması ciddi sorunlara neden olacaktır.
Diğer bir sorun da hangi öğretmenin hangi kurumda
çalışacağı ile ilgilidir. Bu uygulama bu şekilde
yasalaşması hâlinde öğretmenler okul okul gezmek zorunda
bırakılacaklardır.
BAŞKAN Diğer taraftan,
aynı mahiyette önerge üzerinde söz isteyen Sakine Öz, Manisa Milletvekili,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İlköğretim ve Eğitim
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Üzerinde söz aldığım bu
madde, iktidarın gerçek niyetini ortaya koyması açısından
tam bir mihenk taşıdır.
Bakınız, AKP grup başkan
vekillerinin verdiği ilk teklif ne diyor: İlköğretim
kurumlarının toplam eğitim süresi sekiz yıldır.
İlköğretim birinci kademe ve ikinci kademe okulları bağımsız
okullar hâlinde kurulabileceği gibi imkân ve şartlara göre birlikte
de kurulabilir. Yani ilköğretim ilk kademesini içeren 4üncü
sınıfa kadar olan okullarla ikinci kademe olan yani ikinci 4
yılı kapsayan okullar ayrı ayrı da, birlikte de olabilir
denilmiş. Sonra teklif alt komisyona gitmiş, orada bu hüküm
İkinci kademe ortaöğretimle birlikte de kurulabilir. hâline
getirilmiştir ve AKPnin şiddet uygulayarak bu teklifi
geçirdiği, Millî Eğitim Komisyonuna zorla kabul ettirilen, yani
şu anda görüştüğümüz maddede bakın ne diyor:
İlköğretim kurumlarının ilkokul ve ortaokul olarak
bağımsız okullar hâlinde kurulması esastır ancak imkân
ve şartlara göre ortaokullar, ilkokullarla veya liselerle birlikte
kurulabilir. Yani 5inci sınıftaki bir öğrenciyi, yani dokuz ya
da on yaşındaki bir öğrenciyi liseliyle aynı okulda
okutacaksınız. Bakınız, 1997 yılında sekiz
yıllık kesintisiz eğitim kabul edilirken o zaman Refah
Partisinde olup bugün AKPde politika yapan birçok siyasetçi var. Açın
tutanaklara bakın, o zaman ne demişler: Siz, altı
yaşındaki bir çocukla on dört yaşındaki bir çocuğu
nasıl bir arada okutabilirsiniz. Şimdi ne yapıyorsunuz?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Onun her hâlükârda, bizim
zorunluluk hâlinde.
SAKİNE ÖZ (Devamla) Dokuz yaşındaki bir
çocukla on sekiz yaşındaki bir çocuğu aynı binada
okutacaksınız. Bu çelişkiyi bize kim açıklayacak? O zaman
kıyasıya eleştirdiğiniz, eleştiride bulunduğunuz
ve her fırsatta sekiz yıllık kesintisiz eğitimi
başarısız göstermek için kullandığınız bu
hükmü çok daha ileride sizler getiriyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, siyasette insanların
kendi kendisiyle çelişmesi çok vahimdir. Bu, insanın kendi kendine
muhalefet etmesi demektir. Yoksa Komisyonda yaptığınız
gibi, 1997de o sözleri söyleyen arkadaşlarınızı bulup
onlara da mı şiddet uygulayacaksınız?
Sayın milletvekilleri, dokuz-on yaşındaki
öğrencilerin yetenek ve gelişim tercihlerine göre seçimlik dersler
oluşturacağını söylüyorsunuz, henüz dokuz
yaşındaki bir çocuğun tercihinden bahsediyorsunuz. Kendi siyasi
hırslarınızı gerçekleştirmek için çocukları
kullanıyorsunuz. O yaşta bir çocuğun özgür iradesiyle tercih
yapamayacağını biliyor musunuz? Bilmiyorsanız, hiçbiriniz
çocuk büyütmemiş, hiçbiriniz bilim insanına
danışmamışsınız demektir. Yok eğer
biliyorsanız, o zaman da bile bile çocuklarımızın
geleceğini karartıyorsunuz demektir. Bunun hangisinin daha vahim
olduğu konusunda karar vermekte ben zorlanıyorum.
Değerli milletvekilleri,
örneğin, bir çocuğun 4üncü sınıftan sonra imam hatip
derslerine yönlendirileceğini düşünelim. Bu çocuğun orta
kısımda okuduktan sonra Hayır, bu bana uygun
değilmiş, ben lisede imam hatibe gitmek istemiyorum. deme
şansı var mıdır? (AK PARTİ sıralarından
Var, var. sesleri)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Var, var!
SAKİNE ÖZ (Devamla) Mahalle
baskıları işte böyle zamanlarda işler. Ayşe
Hanım, Ahmet Bey, imam hatibe verdiği çocuğunu okuldan
aldı, başka liseye verdi. denilecektir. Öğrenci özgür iradesini
kullanmadan kendisini bir dayatmanın içinde bulacaktır. Size soruyorum:
Hangi milletvekilinin bu ülkenin çocuklarını mutsuz edecek bir
teklife Evet. deme lüksü vardır? Zaten bu vahim durum görüldüğü
için olsa gerek Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlunun uzlaşma çağrılarına kulak
tıkanmıştır.
Değerli milletvekilleri, Komisyonda
CHPnin uğradığı şiddeti bir yana bırakıyorum,
orada asıl yaralanan milletin vicdanı olmuştur ama teklifin
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki yolculuğu sırasında
uğradığı değişiklikler bile AKPnin kafa
karışıklığını göstermektedir. Önce 4üncü
sınıftan sonra açık öğretim. denildi, sonra ondan
vazgeçildi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SAKİNE ÖZ (Devamla) Kaç
yaşında okula başlanacağı konusunda bir türlü karar
verilemedi.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Öz.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Uşak
Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve
12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali
Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 8. Maddesiyle değiştirilen Madde 24ün
birinci cümlesinde geçen ortaokul ibaresinden sonra gelmek üzere ile
İmam Hatip Ortaokulu ibaresinin eklenmesini ve ikinci cümlenin madde
metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
ÖMER DİNÇER (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bu düzenleme ile,
İmam Hatip Ortaokulunun ayrıca oluşturulması ile ilkokul ve
ortaokulun ayrı okullar olması sağlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 00.51
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 84üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
199 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 29 Mart 2012 Perşembe günü, alınan karar gereğince, saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 00.55