TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
92nci
Birleşim
10
Nisan 2012 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kırıkkale
Milletvekili Oğuz Kağan Köksalın, Türk polis
teşkilatına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Elâzığ
Milletvekili Enver Erdemin, Türk polis teşkilatına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işıkın, Türk polis teşkilatına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Sinop Milletvekili Engin Altayın, Türk polis
teşkilatının sorunlarına ilişkin açıklaması
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaşın,
Türk polis teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün,
sanatçı Meral Okayın vefatına ve Sağlık ve Sosyal
Güvenlik Haftasına ilişkin açıklaması
4.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Türk polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne ve ülkemizde
son zamanlarda meydana gelen ihmallerden kaynaklanan felaketlere ilişkin
açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, sanatçı Meral Okayın vefatına, Türk polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne ve Zonguldak
Milletvekili Mehmet Haberala başsağlığı
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
6.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğanın,
Türk polis teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne
ve laikliğin Anayasamıza girişinin 75inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün, Türk polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne,
laikliğin Anayasamıza girişinin 75inci yıl dönümüne,
Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberala başsağlığı
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
8.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin, Türk polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne ve Dünya
Sağlık Gününe ilişkin açıklaması
9.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
sanatçı Meral Okayın vefatına ve Türk polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
10.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğanın, Türk
polis teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
11.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin,
ülkedeki sağlık sisteminin çökmüş olduğuna ve Zonguldak
Milletvekili Mehmet Haberala başsağlığı
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Türk
polis teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne ve
Sağlık Bakanlığı merkez teşkilatında
yapılan tayinlere ilişkin açıklaması
13.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, Türk
polis teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne ve
Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberala başsağlığı
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
14.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Türk polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
15.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Türk polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne, Zonguldak
Milletvekili Mehmet Haberala başsağlığı
dileğinde bulunduğuna ve Türkiye'nin Suriye politikasına
ilişkin açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün, Türkiye'nin
Suriye politikasına ilişkin açıklaması
17.-
Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan Köksalın, Hakkâri
Milletvekili Adil Kurtun ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanının 3 Nisan 2012 tarih ve 20
sayılı Kararı ile Avustralya-Türkiye Parlamentolar Arası
Dostluk Grubu Başkanı Maria Vamvakinou ve beraberindeki heyetin
ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/838)
2.- (10/136, 176, 177,
178, 179, 180, 181) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu
Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına
ilişkin tezkeresi (3/839)
B) Gensoru Önergeleri
1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin
Buldan ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Nevruz
Bayramı kutlamaları ile eğitim sistemine ilişkin kanun
teklifine karşı yapılan protesto gösterilerinin
yasaklandığı ve bu gösterilere katılanlara yönelik polisin
orantısız güç kullandığı iddiasıyla,
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/11)
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 38
milletvekilinin, Balkan göçmenlerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/233)
2.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt ve 29
milletvekilinin, Mahkeme Yönetimi Sisteminin Desteklenmesi Projesinin
uygulamada ortaya çıkardığı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/234)
3.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin ve 20
milletvekilinin, şehit yakınları ve gaziler ile harp ve vazife
malullerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/235)
D) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüzün, (2/111) esas numaralı 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/40)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, 28/3/2012 tarihinde Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşlarının Suriye'de
yaşanan iç çatışmalar nedeniyle ülkemize gelen
sığınmacıların sorunlarının araştırılması
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 10/4/2012 Salı günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- MHP Grubunun, 30/3/2012 tarih ve 4081 sayı ile
emniyet teşkilatı mensuplarının ağır
çalışma koşullarındaki zorlukları ve özlük
hakları bakımından alınacak önlemleri tespit etmek
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 10/4/2012 Salı günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, 28/2/2012 tarihinde Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan ve arkadaşlarının polislerin
çalışma koşulları ve mesleki sorunların
araştırılması amacıyla vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10/4/2012 Salı günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurul gündemindeki sıralama ile çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; (11/11) esas numaralı Gensoru Önergesinin
Genel Kurulun 17 Nisan 2012 Salı günkü gündemin Özel Gündemde Yer Alacak
İşler kısmına alınmasına ve ön
görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına; darbelerle
ilgili Meclis araştırması önergelerinin Genel Kurulun 11 Nisan
2012 Çarşamba günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin
aynı günkü birleşimde birlikte yapılması ile 201 sıra
sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Tokatta satışı yapılan Tekel
binasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/22) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
2.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, Kosovada yayın yapan Mehmetçik FMin
yayınının durdurulmasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/25) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
3.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, 2002-2011 yıllarında ilk defa veya
yeniden açılan kilise ve havralara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/206) (Cevaplanmadı)
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, sözleşmeli Devlet
memurlarının mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/209) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
5.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, baz istasyonlarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/243) (Cevaplanmadı)
6.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acarın, kıdem tazminatı ve işsizlik
fonuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/244) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
7.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acarın, bilgisayarlarda F klavye
kullanımının yaygınlaştırılmasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/245) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
8.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, bir bakanla ilgili intihal iddiasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/271) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
9.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, Üsküdar Kuleli mahallesinde yıkım
yapılan evlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/272)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
10.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, bazı illerin büyükşehir
olmasıyla ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/276) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
11.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, öğretmenlerin askerlik görevini
bulundukları yerde ifa etmelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/300)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
12.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, iki yıllık meslek
yüksekokulu mezunlarının askerlik sürelerinin
kısaltılması çalışmalarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/313) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
13.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, cuma namazına giden Devlet erkânına
yönelik bir uygulamaya ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/327) (Cevaplanmadı)
14.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acarın, emeklilerin intibak düzenlemesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/359) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
15.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurtun, Halkevlerinin kamuya yararlı dernek
statüsünün kaldırılmasına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/384) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
16.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, 17 Ağustos 1999daki depremden sonra
yapılan ve Van-Ercişteki depremde yıkılan binalara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/405) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
17.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, 17 Ağustos 1999daki depremden sonra
yapılan ve Van-Ercişteki depremde yıkılan kamu
binalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/406) ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
18.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, askere alma işlemlerine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/407) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
19.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, 2002 yılından bu yana terör
nedeniyle şehit olan asker, polis ve vatandaşlarımızın
sayısı ile intihar edenlerin sayısına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/408) (Cevaplanmadı)
20.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, Van-Ercişteki depremde
kamubinalarında ölenlerin ve yaralananların sayısına
ilişkin Başbakandan sözlü soruönergesi (6/411) (Cevaplanmadı)
21.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, 01 Ocak 2002 tarihinden bu yana intihar eden
öğretmen adayı ve işsizlik nedeniyle intihar edenlerin
sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/412)
(Cevaplanmadı)
22.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, olası İstanbul depreminde
çadır alanı olarak kullanılması planlanan sahaların
konut ve iş yeri alanına dönüştürüldüğü iddialarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/420) (Cevaplanmadı)
23.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesinin sorunlarının giderilmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/438) (Cevaplanmadı)
24.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, asgari ücrete yapılan zamma
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/440) (Cevaplanmadı)
25.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, TCDDnin travers ihalesini alan bir şirkete ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/455) (Cevaplanmadı)
26.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Medeniyetler İttifakı
Projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/472) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
27.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşinin, olası bir nükleer
saldırının etkilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/473)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
28.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, Suriye ile ilişkilere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/563) (Cevaplanmadı)
29.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, Suriye ile ilişkiler hakkında
bazı iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/564)
(Cevaplanmadı)
30.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcunun, Bakanlıkta ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/649) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
31.- Manisa
Milletvekili Hasan Örenin, Çeçenistanda faaliyet gösteren firmaların
yaşadıkları sorunlara ve işçilerin mağduriyetine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/689) (Cevaplanmadı)
32.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ekonomik krizin etkilerinin
azaltılmasına yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/747) (Cevaplanmadı)
33.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, yoksulluk sınırı
altında kalan vatandaşlarımızın mağduriyetinin
giderilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/749)
(Cevaplanmadı)
34.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, enflasyon oranının
artmasıyla birlikte memurların ve memur emeklilerinin
alacağı ek zam oranına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/776) (Cevaplanmadı)
35.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, vergi, ceza ve harçlara yapılan
zammın maaş zammından fazla olmasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/780) (Cevaplanmadı)
36.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Savunma Sanayi Destekleme Fonu kaynaklarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/801) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprakın,
Kocaeli 1 Nolu F Tipi Cezaevinde Adalet Bakanlığının bir
genelgesinin uygulanmamasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Sadullah Erginin cevabı (7/3797)
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay Başkanlarına
tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Başbakandan soruları
ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın
cevabı (7/4461), (7/4661)
3.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adanada
yapılması planlanan bazı yatırım ve projelere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/4475)
4.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
esnaf ve sanatkârların alışveriş merkezlerinden kaynaklanan
mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/4553)
5.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın,
kaçak sigara satışına ve alınacak önlemlere ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/4554)
6.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
banka ve kredi kartından kaynaklanan mağduriyetin önlenmesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Ali Babacanın cevabı (7/4665)
7.- Manisa Milletvekili Hasan Örenin, ödenmiş
borçların bankalar tarafından Merkez Bankası risk merkezine
bildirilmesi nedeniyle yaşanan mağduriyete,
Merkez Bankası risk merkezi kayıtlarına,
İlişkin soruları ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı (7/4676), (7/4678)
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
bazı Bakanlıklar, belediyeler, il özel idareleri ve üniversitelerde
sözleşmeli olarak çalışan personelin mağduriyetlerinin
giderilmesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/4703)
9.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarda hizmetlerde taşeronlaşmaya ve taşeron firma
çalışanlarının sorunlarına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/4712)
10.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulunun, tüketicilerin 444lü telefon hatlarından kaynaklanan
mağduriyetlerine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcının cevabı (7/4721)
11.- Hakkâri Milletvekili Adil Kurtun, Derecik ve
Üzümlü sınır kapılarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/4722)
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
gemilerle yapılan akaryakıt kaçakçılığına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/4724)
13.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
uzman jandarma olarak çalışan personelin mağduriyetlerinin
giderilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris
Naim Şahinin cevabı (7/4731)
14.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Şanlıurfa Haleplibahçe Projesine ilişkin sorusu ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/4741)
15.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Bakanlığa bağlık kurum ve
kuruluşlarda hizmetlerde taşeronlaşmaya ve taşeron firma
çalışanlarının sorunlarına ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/4742)
16.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
üniversitelerin fakülte, enstitü ve yüksekokul sekreterlerin özlük
haklarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/4746)
17.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurtun,
TMSFye devredilen fabrika ve işyerlerine ilişkin Maliye
Bakanından sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı (7/4747)
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsünün azınlık
vakıflarının mallarının iadesiyle ilgili bir
açıklamasına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/4819)
19.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi
Baydarın, kredi kartı ücretlerinin geri ödenmesine ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı (7/4822)
20.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarda hizmetlerde taşeronlaşmaya ve taşeron firma
çalışanlarının sorunlarına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/4858)
21.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve
kuruluşlarda koruma güvenlik görevlisi olarak çalışan personele
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/4861)
22.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, TBMM ana
bina ve eklentilerinin koridorlarına döşenen halılara
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/4885)
23.- Van Milletvekili Nazmi Gürün, Van depremi
sonrası yatırımlara ve kalkınmaya yönelik
çalışmalara ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/4893)
24.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve
kuruluşlarda koruma güvenlik görevlisi olarak çalışan personele
ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/4895)
25.- Van Milletvekili Nazmi Gürün, Van depreminin
turizme etkisine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/4897)
26.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve
kuruluşlarda koruma güvenlik görevlisi olarak çalışan personele
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/4900)
27.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
1974-2011 yılları arasında Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetine yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/4901)
28.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
666 sayılı KHKye ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/4905)
29.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
tüzel kişiliği sona erdirilen belde belediyelerinin borçlarına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/4908)
30.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
2002-2011 yılları arasındaki Başbakanlık Örtülü Ödenek
miktarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/4976)
31.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Merkez Bankasının kredili mevduat hesabı faizlerine müdahalesine
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı (7/4984)
32.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
Kaz Dağlarındaki maden aramalarının çevreye etkilerine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/5018)
33.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve
kuruluşlara hizmet sağlayan taşeron firmalara ve taşeron
firma çalışanlarının sorunlarına ilişkin sorusu
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/5019)
34.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, bağlı kuruluşların eğitim ve
dinlenme tesislerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/5020)
35.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Merkez ve taşra teşkilatlarında şehit ve
malul yakınlarının istihdamına ilişkin sorusu ve Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/5021)
36.- Antalya Milletvekili Tunca Toskayın,
Antalyadaki işsizlik ve kadın işsizliği oranlarına
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı (7/5024)
37.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve
kuruluşlara hizmet sağlayan taşeron firmalara ve taşeron
firma çalışanlarının sorunlarına ilişkin sorusu
ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/5036)
38.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülünün,
Trakya Elektrik Dağıtım AŞnin uygulamalarına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/5039)
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Merkez ve taşra teşkilatlarında şehit ve
malul yakınlarının istihdamına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/5043)
40.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
Şırnak-Habur Sınır Kapısından yapılan
yıllık araç ve şahıs
giriş-çıkışına ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/5055)
41.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
Mardin-Nusaybin Sınır Kapısından yıllık
şahıs giriş-çıkışlarına ilişkin sorusu
ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı
(7/5057)
42.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, A2 yetki belgesiyle taşımacılık
yapanların mağduriyetlerine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/5059)
43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Merkez ve taşra teşkilatında şehit ve
malul yakınlarının istihdamına ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı
(7/5061)
44.- Antalya Milletvekili Tunca Toskayın,
Antalyanın sosyo-ekonomik verilerine ilişkin sorusu ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/5074)
45.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
Mamure Kalesinin Dünya Kültür Mirası listesine girebilmesi için
yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/5078)
46.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve
kuruluşlara hizmet sağlayan taşeron firmalara ve taşeron
firma çalışanlarının sorunlarına ilişkin sorusu
ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/5080)
47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, bağlı kurumların eğitim ve dinlenme
tesislerine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/5081)
48.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Merkez ve taşra teşkilatlarında şehit ve
malul yakınlarının istihdamına ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/5082)
49.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyanın,
Hacettepe Üniversitesi Döner Sermaye Saymanlık Müdürlüğü personeline
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/5083)
50.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Artvindeki kestane ağaçlarının ölümlerine ve doğal
zenginliklerin korunmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/5109)
51.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akovanın, kurum ve personeli tanıtmaya yönelik yayınlara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağın cevabı (7/5143)
52.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
PARDUS işletim sistemine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/5236)
53.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
yurt içinde ve TPAO tarafından yurt dışında
çıkarılan ve üretilen ham petrol ve gaz miktarına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/5238)
54.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
Sur İlçesinde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/5239)
55.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
Mardinin ilçelerindeki elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/5240)
56.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Bakanlıkta ve bağlı
kuruluşlarında şehit yakınları ve malûller için
ayrılan kadrolara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/5286)
57.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
TBMM ana bina ve eklentilerini koridorlarına döşenen halılara
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/5348)
58.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
Etik Kurulu kararlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı
(7/5352)
59.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
Başbakanlıkta danışmanlık yapan bir kişinin
özlük haklarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/5353)
60.- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belenin,
Başbakanlık korumalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı
(7/5360)
61.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, işsizlik sigortası fonundan yararlananlara ve fona
müracaatlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/5388)
62.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ardahandan Karsa nakledilen bir aileye tapu verilmesine ilişkin sorusu
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/5395)
63.- Mersin Milletvekili Ali Özün, elektronik
atıklara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/5397)
64.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkinin,
Bakanlık bünyesinde kurulan Suriye İzleme Masasına başvuran
firmalara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı (7/5401)
65.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkinin,
Hatayın ithalat ve ihracat oranlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/5402)
66.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Ardanuçta elektrik kesintileri nedeniyle yaşanan mağduriyete
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/5407)
67.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, bağlı kurum ve kuruluşlarda emekliliğe
ayrılan ve ayrılacak personele ilişkin sorusu ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/5426)
10 Nisan 2012
Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Fatih ŞAHİN (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92nci
Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M
A
BAŞKAN Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Türk polis teşkilatı hakkında söz
isteyen Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan Köksala aittir.
Buyurunuz
Sayın Köksal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan
Köksalın, Türk polis teşkilatına ilişkin gündem
dışı konuşması
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlarken hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bugün Türk polis
teşkilatının kuruluşunun 167nci yıl dönümü. Türk polis teşkilatı, 167
yıldır, şan ve şerefle kendisine emanet edilen görevi en
güzel şekilde yerine getirme gayreti içerisinde olmuştur. Bugün,
167nci yıl münasebetiyle de bütün polislerimizin Polis Gününü tebrik
ediyorum. Gene, kutsal vazifelerini ve görevini yaparken canını feda
eden polis şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyorum ve gazilerimize de uzun ömürler diliyorum.
Değerli Başkanım,
sayın milletvekilleri; genelde devletlerin yapmakta sorumlu oldukları
önemli bir konu vardır, o da vatandaşlarının
canını, malını ve namusunu korumaktır; en önemli
görevlerden birisidir. İşte, Türk milleti de bu görevi polis
teşkilatına emanet etmiştir. O bakımdan, polislik görevi ne
kadar meşakkatli bir görevse onun karşılığında da
şerefli bir görevdir. İşte, polislerimiz, görev yaparken,
kendisine emanet edilen bu hasletleri en iyi şekilde yerine getirmenin
gayret ve azmi içerisindedir.
Polis
teşkilatına baktığımızda, her geçen gün,
teşkilat, kendini yenileyerek, çağın değişen ve
gelişen şartlarına uymak suretiyle görevini en iyi şekilde
yapma gayreti içerisindedir. Özellikle son yıllarda, polis
teşkilatımız, son yıllarda önemli bir erdem olarak ortaya
çıkan insan hakları, hukukun üstünlüğü ve özellikle de
kardeşlik hukuku ve vatandaşla ilişkilere
baktığımızda, kendisini yenileyip değiştirme
noktasında çok büyük başarılar ve adımlar
atmıştır. Âdeta, polis teşkilatı, vatandaşla
kendi arasında bir gönül köprüsü kurmuş ve bu gönül köprüsü üzerinden
vatandaşla diyaloğa girmiştir. Özellikle toplum destekli
polislik noktasında baktığımızda, her geçen gün toplum
destekli polislik işlevini artırmak suretiyle, âdeta
vatandaşların sığındığı bir liman ama
kanun tanımazların da korkulu bir rüyası olarak görevini
sürdürmektedir.
Bu noktada
özellikle polis teşkilatına baktığımızda, bu
teşkilatımız, kendisine verilen temel görevleri, hukukun
üstünlüğü içerisinde, büyük bir gayret içerisinde yürütmektedir ve bu
görevini yaparken de özellikle yüce bayrağımızın daima
gönderde kalması, ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve
vatandaşlarımız arasındaki birlik ve beraberliği hep
göz önünde bulundurarak, büyük bir gayret içerisinde, o Atatürkün ülkemizi
çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkartma gayreti
içerisinde, polis teşkilatımızı büyük bir yenileme ve kendini yenileme içerisinde
görüyoruz.
Bu noktada,
baktığımızda, gerçekten, polis teşkilatı,
vatandaşımızın gönlüne taht kurmuştur. Nitekim,
yapılan araştırmalara baktığımızda, polis
teşkilatı vatandaşımızın en güvendiği
kurumlar arasında gelmekte ve sayılmakta, vatandaşımız
her şeyiyle polise güvenmektedir. İşte, polis
teşkilatımız da, bu güvene layık olmak için, her türlü
yasal ve evrensel değerlerin ışığı altında,
temel hak ve özgürlükleri korumak, toplumun düzen, barış, huzur
ve güvenlik içerisinde
yaşamasını sürdürmek, tabiri caizse, insanların akşam
başlarını yastığa koyduğunda huzur içerisinde
uyuması için elinden gelen her şeyi yapmakta ve âdeta, bu işi
yaparken de zaman mefhumu tanımadan, zorluk tanımadan, koşa
koşa gitmekte ve bundan da büyük bir haz duymaktadır.
Ben dört yıl
bu teşkilatın başında bir genel müdür olarak
çalışmış olmanın mutluluğunu da burada bir kere
daha ifade ediyorum. O teşkilatın başında genel müdür olmak
belki de çocuklarıma bırakacağım en önemli mirastır
diye düşünüyorum.
Polis
teşkilatımız özellikle teknoloji ve diğer yönlerden
yapılan desteklerle daha iyi duruma gelmiştir. Özellikle MOBESE
sistemi ve Hükûmetimizin zamanında yapılan askerlik muafiyeti, gene
polislerimize verilen terfi imkânı gibi noktalarda
baktığımızda, bu imkânlar içerisinde polislerimiz daha
fazla gayret içerisinde, daha fazla çalışma içerisindedir. Nitekim,
geçmişle mukayese yaptığımızda, teşkilatın
bütün verilerinin aşağıya düştüğünü görüyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Ben bu duygu ve düşüncelerle tekrar bütün
polislerimize başarılar diliyorum. Şehitlerimizin manevi
huzurunda tazimle eğiliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Köksal.
Gündem
dışı ikinci söz, aynı konuda söz isteyen Elâzığ
Milletvekili Enver Erdeme aittir. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Erdem.
2.- Elâzığ
Milletvekili Enver Erdemin, Türk polis teşkilatına ilişkin
gündem dışı konuşması
ENVER ERDEM (Elâzığ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Nisan Polis Günü
nedeniyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün Elâzığ
ilinin Maden ilçesinde meydana gelen hortum felaketinde hayatını
kaybeden 6 hemşehrime Allahtan rahmet, yaralanan 6 hemşehrime de acil
şifalar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, polis memurundan emniyet genel müdürüne kadar bu
teşkilatta görev yapan her kademedeki teşkilat mensubunun 10 Nisan
Polis Gününü kutluyorum. Cudide, Katoda, Çatakta, Şırnakta,
Edirnede, Anadolunun kuzeyinde veya güneyinde bu vatanın birliği
için, huzur ve selameti için canla başla çalışan,
gerektiğinde fedayı can ederek ülkenin huzur ve güvenliğini
sağlayan fedakâr ve cefakâr polislerimize şükran ve minnetlerimizi
ifade ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, toplumun huzur ve güvenliğinin sağlanması,
vatandaşın temel hak ve hürriyetlerinin korunması, kanun
hâkimiyetinin ve devlet otoritesinin tesisi gibi birçok görevi üstlenen polis
teşkilatı, yüz altmış yedi yıldır bu ülkede
asayiş ve güvenliği sağlamaktadır. Türk polisi, yüz
altmış yedi yıldır bu kutsal görevi her türlü zor hatta
imkânsız şartlar altında yürütmüştür, ülkemizin huzur ve
güvenliğini temin etmek için gerektiğinde canını seve seve
vermiştir; çok sayıda şehidi ve gazisi olan bir
teşkilattır. Bugün, Türk polis teşkilatı,
kullandığı araç gereç ve eğitim ve teknik yönleriyle,
yalnızca ülkemizde değil, dünyada kendine yer edinmiş bir
teşkilattır.
Her türlü
zor şartlar altında hayatını ortaya koyarak görev yapan
Türk polisi hizmetinin karşılığını alabilmekte
midir? sorusunun cevabı maalesef Hayır.
2007 ve 2011
yıllarında, seçimler öncesinde, emniyet teşkilatı
mensuplarına özlük haklarının düzeltileceğini vadeden AKP
ne yazık ki sözünde durmamıştır. Biz de Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, polisimizin bu özel gününde, hiç değilse
sorunlarını bir kez daha Meclis kürsüsünden gündeme getirmeyi bir
görev bildik.
Değerli
milletvekilleri, polisimizin çözüm bekleyen önemli sorunları vardır.
Bunlardan birincisi, meslek yüksekokulu veya üniversite mezunu olan memurlar
1inci dereceye yükselirken, polis, komiser, komiser yardımcısı
görevinde bulunan arkadaşlarımız, ister üniversite mezunu olsunlar isterse doktora
yapsınlar, bunlar 1inci dereceye yükselememektedirler, bunlar 3üncü
dereceden emekli olup çok az miktarda emekli maaşı
almaktadırlar. Başkomiser ve emniyet amirlerinin durumu da bunlardan
farklı değildir.
Kamuda çalışan personelin
haftalık çalışma saati kırk saat iken polislerde bu en az
yetmiş iki saat. Diğer kamu görevlileri gibi hafta sonu tatili, dinî
ve resmî bayramlar, yılbaşı ve diğer tatillerden istifade
edememektedirler, fazla çalışmalarının
karşılığını alamamaktadırlar.
657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa göre 8inci aylık derecesinden itibaren bütün
memurlar ek gösterge alırken polisler ancak 4üncü dereceden itibaren
alabilmektedirler. Makam ve görev tazminatlarına
bakıldığı zaman da yakın süre içerisinde yapılan
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bir kısım birinci
sınıf emniyet müdürlerine sadece bu tazminatın bir
kısmı verildiği hâlde, birinci sınıfta olan birçok
emniyet müdürüne bu tazminatlar verilmemiş, diğer mesleklerle
aralarında ayrım yapıldığı gibi, emniyet
teşkilatının kendi emniyet müdürleri arasında da bu
ayrım yapılmıştır. Yine, istihbarat, terörle mücadele,
organize suçlar birimlerinde çalışan polislerle asayiş
şube, karakol, trafik, karargâh polisleri arasında da farklı
ücret uygulamaları yapılmaktadır; bu da karşımıza
önemli bir problem olarak çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
eşit işe eşit ücret ifadesini dilinden düşürmeyen AKP
iktidarları ve siz değerli milletvekillerine sesleniyorum: Gelin,
polis kardeşlerimizin maaşlarını, emekli
maaşlarını, fazla çalışma ücretlerini benzer görev
yapan diğer kamu görevlilerinin seviyesine yükseltelim. Gelin, yüksekokul
ve üniversite mezunu polislerimizin 1inci dereceye düşmesinin önündeki
engelleri kaldıralım. Gelin, Milliyetçi Hareket Partisi
milletvekillerimizin vermiş olduğu kanun teklifleri ve Meclis
araştırma önergelerine destek olalım.
Ülkemizin huzur ve güvenliği için
görevini yerine getirirken vatan ve millet uğrunda canını veren
şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyor, bu duygularla
polis teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümünü
kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Erdem.
Gündem dışı üçüncü söz,
aynı konuda söz isteyen Erzincan Milletvekili Muharrem Işıka
aittir.
Buyurunuz Sayın Işık.
(CHP sıralarından alkışlar)
3.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işıkın, Türk polis teşkilatına
ilişkin gündem dışı konuşması
MUHARREM
IŞIK (Erzincan) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; polis teşkilatının
kuruluş yıl dönümü dolayısıyla söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Ulu Önder Atatürkün kurduğu demokratik, laik, sosyal bir
hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin iç huzurunu sağlayan polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümünü kutluyor,
hepsini saygılarımla selamlıyorum.
Sayın
Vekilim biraz önce emniyet teşkilatı personelinin özlük
haklarıyla ilgili bilgiler verdi. Ben de öncelikle bu konulara
değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununda, ek gösterge cetvelinde yüksekokul mezunu polis
memurlarının 1994 yılında ek gösterge rakamları 1900
iken, 1995 yılında 2200e çıkarıldı. Yalnız,
polis memurları ile astsubaylar aynı tahsil durumunda olmalarına
rağmen, aralarında 1400 gibi bir ek gösterge farkı
bulunmaktadır. Bu ek gösterge farkının bir an önce
kaldırılması gerekmektedir. Emniyet teşkilatına bağlı
personel 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olup
emekliliğe esas olan ek göstergesinin 2200 olması sebebiyle emeklilik
aylıklarında da büyük
düşüşler yaşanmaktadır. Dolayısıyla maaş
arasında uçurum vardır. Bunların bir an önce Hükûmetimizce ve
Meclisimizce giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ek göstergelerinin
3600e çıkarılarak ikramiye ve maaşlarının günümüz
şartlarına uygun hâle getirilmesi gerektiğini ve bununla ilgili
bir an önce çalışmaların
yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
657
sayılı Devlet Memurları Kanununun ilgili hükmüne göre meslek
yüksekokulu ve üniversite mezunu diğer memurların kadroları
1inci dereceye indiği hâlde, polis memurları, yüksekokul mezunu da
olsalar, üniversite mezunu da olsalar, master da yapsalar, doktora da yapsalar,
1inci dereceye, kadroya yükselememektedirler. Bununla ilgili de
çalışmanın yapılması gerektiğini
düşünüyoruz.
Yüksekokul
mezunu polis memurları çalışırken 1inci derecenin dördüncü
kademesine kadar yükseldikleri hâlde, bu derecede maaş aldıkları
hâlde, ancak 3üncü derecenin kadrosunda kalabilmektedirler. Bu nedenle bu da,
biraz önce söylediğim gibi, emekli maaşlarına
yansımaktadır.
Polis
teşkilatı mensuplarının almış oldukları
görev tazminatlarının emekliliklerine, müktesebatları
yapılmadığı için, yine bir etkileri olmamakta. Bu konudaki eşitsizliğin de
giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Tabii, polis
memurları, bunca zor görevi yaparken aynı zamanda toplumla
karşı karşıya gelen insanlar.
Çalıştığı ortamın gergin olması polisimizi
psikolojik yönden kötü etkilemektedir. Bu, çoğu zaman vatandaşımızla
karşı karşıya geldiği için, polisimizi
vatandaşın karşısında kötü duruma düşürmektedir.
Tabii, özlük haklarının kötü olması, geçim şartları,
hayat şartları, uzun çalışma şartları polisimizi
psikolojik olarak da etkilemektedir. Bu konuda da tedbirlerin
alınması gerekiyor.
Polisimizin zaman
zaman vatandaşa karşı yaptığı uygulamalarda
yıpranmalarına sebep olduğunu görmekteyiz. Tabii, bunu yaparken
kişisel olarak değil toplumsal olarak bakmak gerektiğini,
karakolda olan olayların münferit olduğunu düşünüp bunlarla
ilgili tedbirler almak gerektiğini, Hükûmetin bazı toplumsal
olayları dağıtırken özellikle polise talimatlar vermekten
vazgeçerek daha olumlu bir şekilde, kişilerle görüşerek,
karşılıklı anlaşılarak
dağıtılması gerektiğini, bu konuda polisin kötü adam
muamelesi görmesinden vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda
gerekli çalışmaların yapılması, bir an önce dikkate
alınması gerekiyor.
Polisin, biraz
önce söylediğim gibi, orantısız güç kullanmasına özellikle
iktidarın çok dikkat etmesi gerektiğini
Kamu düzenini bozuyor mu
bozmuyor mu, barışçıl herhangi bir etkisi var mı yok mu,
bunu dikkate alarak polisimizi bu yönde yönlendirmesi daha doğru olur ve
polisimiz de toplumun karşısında hak ettiği yeri
almış olur.
Özellikle özlük
hakları düzeltilip maaşları yükseltildikten sonra, iyi bir
eğitimle polisimizin artık -Avrupaya uyan medeniyet seviyesine gelen-
insan haklarını hiçbir zaman için kötü yönde kullandırmayan
seviyeye geleceğine inanıyorum ben.
Bu duygu ve
düşüncelerle, emniyet teşkilatının 167nci kuruluş yıl
dönümü vesilesiyle görevleri başında şehit olanları
rahmetle anıyor, görevleri başındaki tüm polislerimize
sevgilerimi sunuyor ve başarılar diliyorum.
Teşekkür
ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Gündeme geçmeden
önce on bir milletvekilimize gündem dışı söz vereceğim, on
dakika süreyle.
Sayın Altay
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Sinop Milletvekili Engin Altayın, Türk polis
teşkilatının sorunlarına ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(Sinop) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Üç siyasi partiye
mensup milletvekilimiz polis teşkilatımızın bu güzel,
anlamlı gününü kutladı ama teşkilatımızın
sorunlarına özellikle iktidar kanadı değinmedi. Siz şimdi
Hükûmet olarak polise diyorsunuz ki İnsan haklarını tesis et.,
ondan sonra Hükûmet olarak polise yönelik insan hakkı ihlali
yapıyorsunuz, onların haklarını ihlal ediyorsunuz; bu
doğru değil.
Ben geçen dönem de
söylemiştim, bir kere daha Hükûmeti uyarıyorum: Türk polisi
şehit olmaktan korkmuyor ama emekli olmaktan korkuyor. Bunu bir türlü
anlatamadım. On senedir AKP İktidarı bu konuda bir adım yol
almadı, bunu da peşinen belirtmek istiyorum.
Polisimizin birçok
sorunu var, bunların giderilmesi konusunda Hükûmetin bundan sonra
buralarda hamaset yapmak yerine iş yapmasını talep ediyorum ve
ayrıca, neden şunu düşünmüyor Hükûmet: Nasıl 24
Kasımda, eğitim öğretim yılı başında
öğretmenlere bir ödenek veriyoruz, polisimize 10 Nisanda bir maaş
ikramiyeyi niye çok görüyorsunuz, bunu da anlamıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Altay.
Sayın
Toptaş
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaşın,
Türk polis teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Polis
teşkilatımızın 167nci kuruluş yılını
kutluyorum. Polisimiz hepimizin mal ve can güvenliğini sağlayan
kurumumuzdur. Siyasetin ve cemaatin polisimiz üzerindeki tasallutuna son
vermesini ülkenin güvenliği ve huzuru açısından çok önemli
buluyorum, herkesin bu konuda dikkatli olmasını
hatırlatıyorum.
Güvenliğimiz
ve huzurumuz için şehit olan polislerimize Tanrıdan rahmet, gazi
polislerimize de sağlıklı ve onurlu bir yaşam diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Toptaş.
Sayın
Öğüt
3.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, sanatçı Meral Okayın vefatına ve Sağlık
ve Sosyal Güvenlik Haftasına ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Senaristimiz,
oyuncumuz, değerli sanatçı Meral Okay rahmete kavuştu, bugün
cenazesini kaldırdık. Kendisine rahmet diliyorum, sevenlerine
başsağlığı diliyorum, Türkiye'nin başı
sağ olsun diyorum; ölüsüne bile tahammül edemeyenleri de burada bir kere
daha kınamak istiyorum.
Bu hafta
ayrıca Sağlık ve Sosyal Güvenlik Haftası.
Sağlıkçıların bu kadar değersizleştirildiği,
can güvenliklerinin olmadığı, saldırıya
uğradığı bir hafta. Aynı zamanda sosyal güvenlikte ve
iş kazalarında da lider olduğumuz bir ülkedeki bu haftanın
bu şekilde kutlanması bize üzüntü ve sıkıntı
vermektedir. Bunu bir kere daha belirtmek istiyorum.
Polislerimizi de
kutluyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın
Yeniçeri
4.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Türk polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne ve ülkemizde
son zamanlarda meydana gelen ihmallerden kaynaklanan felaketlere ilişkin
açıklaması
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Polis
teşkilatımızın 167nci yıl dönümünü kutluyorum. Herkes
polis teşkilatımızın kuruluş yıl dönümünü kutluyor
aslında ama gerçekte, polis teşkilatını kutlamak,
onların maaş, ücret ve çalışma şartlarını
iyileştirmekten geçmektedir. Polis memurlarımızın ekonomik
durumunu iyileştirmeden Polis Günü kâmil anlamda kutlanmış
olmaz. İktidar Partisini polislerin ekonomik durumlarını
iyileştirmek için gerekli çalışmaları yapmaya ve harekete
geçmeye çağırıyorum.
Diğer yandan,
son zamanlarda ülkemizde insani ihmallerden kaynaklanan çok sayıda insani
felaketlerle Türkiye karşı karşıya. Son bir hafta içinde
Elâzığın Maden ilçesinde meydana gelen hortumda 6
yurttaşımız hayatını kaybetti, Zonguldak Çaycumada
çöken köprü 15 yurttaşımıza mezar oldu, Adananın Kozan
ilçesinde Gökdere Barajı inşaatında patlama meydana geldi ve 10
işçimiz hayatını kaybetti. Olağanüstü, akla gelmeyen
felaketlerin üst üste gelmesi konunun derinlemesine incelenmesini gerektiriyor.
İnsanlarımıza
yeterli önemi veren bir politikanın ve güvenliğin devreye
sokulması gerekiyor diyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
Sayın
Aslanoğlu
5.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, sanatçı Meral Okayın vefatına, Türk polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne ve Zonguldak
Milletvekili Mehmet Haberala başsağlığı
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkanım, öncelikle
Sayın Meral Okaya rahmetler diliyorum. Ayrıca, Zonguldak
Milletvekilimiz Sayın Mehmet Haberalın acısını
paylaşıyoruz ve Değerli Annesine Yüce Allahtan rahmetler
diliyoruz.
Yine Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına polis teşkilatımızın 167nci
yıl dönümünü kutluyoruz, tüm teşkilat çalışanlarına
sağlık ve huzur dileklerimizi iletiyoruz. Türkiyede ve dünyanın
her yerinde, vatandaşın can ve mal güvenliğinin emanet
edildiği başka bir kurum yoktur. Bu nedenle, tüm polislerimize
başarılar diliyoruz ancak tüm polislerimizin de tüm vatandaşa
eşit, vatandaşın hak ve hukukunu koruyan bir yaklaşım
sergilemesini diliyoruz.
Ayrıca,
polislerimizin emekliliği konusunda, çalışırken tazminat,
tazminat, tazminat; emekli olurken emekli paraları kuşa dönüyor.
Polis teşkilatımıza yazık. Bu insanları emekli
olduktan sonra aç
bırakmamalıyız. Onlara eğer bir vefamız varsa, bu
Meclis polis teşkilatının özelikle emekli maaşı
konusundaki sorunlarını çözmeli.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
Sayın
Eyidoğan...
6.- İstanbul Milletvekili Haluk
Eyidoğanın, Türk polis teşkilatının 167nci
kuruluş yıl dönümüne ve laikliğin Anayasamıza
girişinin 75inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Polis teşkilatımızın
167nci yılını kutluyorum. Bugün, aynı zamanda,
laikliğin 75inci yılını idrak ediyoruz.
7 Mart 1989
tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından laiklikle ilgili yapılan
tanımı bilginize sunmak isterim: Laiklik; egemenliğe, demokrasi
ile özgürlüğe ve bilgi bileşimine dayanan toplumsal bir
atılım, siyasal, sosyal ve kültürel yaşamın
çağdaş düzenleyicisidir. Onurunu üstün tutarak bireye kişilik ve
özgür düşünce olanaklarını veren, bu yolla siyaset-vicdan
ayrımını gerekli kılarak vicdan ve dinsel inanç
özgürlüğünü sağlayan ilkedir. Dinsel düşünce ve
değerlendirmelerin geçerli olduğu dine dayalı toplumlarda
siyasal örgütlenme ve düzenlemeler dinsel niteliklidir.
Orta Doğuda
ender laik ülkelerden biri olan Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşı
olmaktan gurur duyuyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Eyidoğan.
Sayın
Özgündüz
7.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün, Türk
polis teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne,
laikliğin Anayasamıza girişinin 75inci yıl dönümüne,
Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberala başsağlığı
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de Türk polis teşkilatının
kuruluşunun 167nci yılı nedeniyle tüm polislerimizi tebrik
ediyorum. Görev başında şehit olan polislerimizi rahmetle
anıyorum. Bu vesileyle, bu Parlamentonun bir üyesi olan, ancak ne
yazık ki görev yapması engellenen, tutuklu bulunan Zonguldak
Milletvekilimiz Sayın Haberalın annesine rahmet diliyorum, kendisine
başsağlığı diliyorum.
Laikliğin 10
Nisan 1937de cumhuriyetimizin temel niteliği olarak Anayasamıza
girişinin yıl dönümünü de ayrıca anıyorum. O anayasa
değişikliğini gerçekleştiren tüm ekibi kutluyorum.
AKP İktidarının
polislerin sosyoekonomik sorunlarının çözümü için bir an önce bir
çalışmayı Meclis gündemine getirmesini ve bizim de destek
vereceğimizi buradan belirtiyor, tüm Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özgündüz.
Sayın
Şeker
8.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin, Türk
polis teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne ve
Dünya Sağlık Gününe ilişkin açıklaması
MEHMET ŞEKER
(Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türk polis teşkilatının
167nci yılını ben de kutluyorum. Aynı zamanda bu hafta Dünya
Sağlık Haftası; tüm sağlık camiasına, bu konuda
emeği geçen bütün herkese saygılarımı sunuyorum.
Sayın
Başkan, Türkiyede son bir haftada maalesef doğal sebeplerle insanlar
ölüyor ama maalesef bir de yöneticilerin ihmali sonucu, insanların
vurdumduymazlığı sonucu pek çok insanımız
hayatını kaybediyor. Bu konuda da gerekli tedbirlerin Hükûmet
tarafından bir an önce alınmasını talep ediyor,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şeker.
Sayın Kaplan
9.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
sanatçı Meral Okayın vefatına ve Türk polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Güzel insan Meral
Okayı kaybettik. Bir yıldız kaydı,
unutmayacağız.
Polis
teşkilatının 167nci yıl dönümünde polisi vesayetten,
iktidarların sultasından kurtarmak, modernizasyonu, terfi, sicil
atamaları ve devletin ve halkın polisi olduğu gerçeğinin
altını çizerek siyasi iktidarların muhalefetin üzerinde tahakküm
kurma aracı olmaktan çıkarmak gibi çok önemli görevler Meclisi
beklemektedir. İnsan hakları, hukuk ve demokrasi alanında çok
önemli bir teşkilat olan polis teşkilatına Meclisin bu anlamda
sahip çıkması, bağımsızlığını
sağlaması, siyasi vesayetten kurtarması gerektiğini
düşünüyoruz.
Saygılarımızla.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Sayın
Erdoğan
10.- Muğla Milletvekili Mehmet
Erdoğanın, Türk polis teşkilatının 167nci
kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Polis
teşkilatımızın 167nci kuruluş yıl dönümünü
kutluyor, vatanımız için canını veren, şehit olan
polislerimize Allahtan rahmet, gazilerimize bundan sonraki hayatlarında
sağlık ve mutluluk diliyorum.
Hiç olmazsa bugün
burada polislerin çalışma şartları ve özlük haklarıyla
ilgili bir konuyu görüşebilmeyi umut ediyorduk ama Hükûmetten böyle bir
adım maalesef gelmemektedir. Önümüzdeki günlerde polisle ilgili
görüşülecek herhangi bir kanunla -ki buraya Hükûmetin getireceği
kanun tasarısıyla- polislerin hiç olmazsa çalışma
şartları, mesai saatleri ve emeklilikleriyle ilgili acil bir
düzenlemeye ihtiyaç vardır. Şu anda maalesef 250 bin polisimizin
çoğunluğu insan haklarına aykırı şekilde, ILO
sözleşmesine aykırı şekilde mesai yapmaktadır.
Bütün polislerimize
sağlık, mutluluk ve başarı diliyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdoğan.
Sayın Tüzel
11.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, ülkedeki sağlık sisteminin çökmüş olduğuna ve
Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberala başsağlığı
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT
TÜZEL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
5 Nisan tarihinde
annemi kaybettim. Bu vefat nedeniyle Sayın Meclis Başkanı Cemil
Çiçek şahsında taziyede bulunan bütün milletvekili
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Annemin ölümüyle bir kez daha
ülkemizdeki sağlık sisteminin çöküşünü görmüş olduk, devlet
hastanelerinde, üniversite hastanelerinde yoğun bakım ünitelerinde
yer bulunmadığını gördük.
Bu arada,
Sayın Haberalın annesinin ölümünü de öğrenmiş bulunuyorum.
Kendisine de başsağlığı diliyorum.
Ülkemizde
yaşayan tüm yurttaşların parasız, nitelikli, eşit bir
şekilde ulaşabileceği bir sağlık hizmeti diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tüzel.
Sayın
Işık
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Türk polis teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne
ve Sağlık Bakanlığı merkez teşkilatında
yapılan tayinlere ilişkin açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de tüm polis
teşkilatı çalışanlarına başarılar diliyorum.
Sağlık
Bakanlığı merkez teşkilatında görevli 500den fazla
kişinin tayini 6 Nisan Cuma günü çıkartılmış ve 9
Nisan Pazartesi günü yeni kurumlarında göreve başlamaları
tebliğ edilmiştir. Personel fazlalığı gerekçesiyle
tayini çıkartılan bu kişiler arasında vefat etmişler,
emekli olmuşlar, Bakanlıkta çalışmayanlar dahi vardır.
Bir kıyım yaşanmaktadır. Sağlık
Bakanlığı çalışanlarını göreve ve bu
insanlık dramına son vermeye çağırıyorum. Personel fazlalığının
sebebi on yıldır tek başına bu Bakanlığı
yöneten Sağlık Bakanının kendisidir. Sendika üyesi
ayrımı yaparak bu insanları bir hafta sonunda ailelerinden ayıran
anlayışı şiddetle kınıyorum, göreve davet
ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın
Şandır
13.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Türk polis teşkilatının 167nci
kuruluş yıl dönümüne ve Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberala
başsağlığı dileğinde bulunduğuna ilişkin
açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biz de Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak, Türk polis teşkilatının gününü
kutluyoruz; onlara sağlık, huzur diliyoruz ve tüm Parlamento,
Meclisimiz adına Türk polisine verilen sözlerin yerine getirilmesini talep
ediyoruz; bu konuda Sayın Hükûmeti de göreve davet ediyoruz. Güvenlik
güçleri moral olarak yüksek olmalı ki görevlerini bihakkın yerine
getirebilsinler. Türk polisine verilen sözler yerine getirilmeli.
Yine, bu konuda
bir araştırma önergesi verdik. Bunun burada konuşulmasını
temin edeceğiz.
Yine, Sayın
Profesör Doktor Mehmet Haberalın annesinin ölümünden duyduğumuz
üzüntüyü ifade ediyorum. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Sayın
Haberala başsağlığı diliyoruz, merhumeye rahmetler
diliyoruz, tüm yakınlarına da sağlık diliyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) - Haberal yasası diye bilinen yasanın da bir an önce
görüşülmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Sayın
Canikli
14.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Türk
polis teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz de AK
PARTİ Grubu olarak polis teşkilatımızın 167nci
kuruluş yılı vesilesiyle bütün polislerimize buradan
sevgilerimizi, saygılarımızı, takdirlerimizi iletiyoruz ve
bugüne kadar görevi başında şehit olan tüm polis
mensuplarımızı rahmetle anıyoruz, onların ailelerine
bir kez daha başsağlığı diliyoruz ve görevlerini ifa
ederken yaralanan, zor durumda kalan polislerimize de Allahtan şifa ve
kolaylık diliyoruz. Bütün polis teşkilatı
mensuplarımızı aileleriyle birlikte buradan takdirle, sevgiyle,
saygıyla selamlıyoruz.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Canikli.
Sayın
Türkkan
15.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Türk
polis teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümüne,
Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberala başsağlığı
dileğinde bulunduğuna ve Türkiye'nin Suriye politikasına
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Ben de 167nci kuruluş yıl dönümünde bütün polis
teşkilatı mensuplarının bu gününü kutluyorum. Kendilerinin
özlük haklarının biraz daha iyileştirilmesini, verilmeyen mesai
ücretlerinin bir an önce verilmesini temenni ediyorum, istiyorum Hükûmetten.
Bu vesileyle, bu
arada annesini kaybeden milletvekili arkadaşımız Profesör Mehmet
Haberala da başsağlığı diliyorum. Aynı zamanda
Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Haberalın babaannesi
Sayın Medine Haberal, Allahtan rahmet diliyorum.
Milletvekili
arkadaşlarımızın da bu esaretten, zulümden bir an önce
kurtulup aramıza dönmelerini bekliyorum.
Suriye konusunda
da bütün Meclisi buradan uyarıyorum: Birilerinin paryası gibi hareket
etmekten vazgeçin, Suriyeyle bir hesabımız yok, Suriyeyle
savaş yapmayın!
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Türkkan.
Son olarak
Sayın Özgündüz, buyurunuz.
16.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün,
Türkiye'nin Suriye politikasına ilişkin açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım ikinci
kez söz verdiğiniz için.
Ben de bu
vesileyle, Suriye konusunda Hükûmetin gösterdiği aceleci tutumun ülkeyi
felakete sürükleyen bir tutum olduğunu, ülkemizi Birleşmiş
Milletlerden, Avrupa Birliğinden öne geçirerek, âdeta savaş
çığırtkanlığı yaparak ülkeyi felakete götürmekte
olduğunu belirterek uyarı görevimi yapar, tüm Genel Kurulu
saygıyla selamlarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özgündüz.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Millî Savunma
Bakanı Sayın İsmet Yılmaz, gündemin Sözlü Sorular
kısmının 1, 3, 110, 112, 133, 134, 135, 148, 149, 151, 164, 173,
182, 183, 204, 222, 232, 233, 234, 235, 236, 237, 241, 251, 252, 260, 269, 270,
330, 331, 386, 414, 464, 466, 492, 496, 515, 542 ve 578inci
sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini, sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 3 Nisan 2012 tarih ve 20 sayılı Kararı ile
Avustralya-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı
Maria Vamvakinou ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun
bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/838)
9
Nisan 2012
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanının 3 Nisan 2012 tarih ve
20 sayılı kararı ile Avustralya-Türkiye Parlamentolararası
Dostluk Grubu Başkanı Sayın Maria Vamvakinou ve beraberindeki
parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesi uygun bulunmuştur.
Sözkonusu heyetin
ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 7. Maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Üstün Yetenekli
Çocukların Keşfi, Eğitimleriyle İlgili Sorunların
Tespiti ve Ülkemizin Gelişimine Katkı Sağlayacak Etkin
İstihdamlarının Sağlanması Amacıyla Kurulan
(10/136, 176, 177, 178, 179, 180, 181) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
2.- (10/136, 176, 177,
178, 179, 180, 181) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu
Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına
ilişkin tezkeresi (3/839)
05/04/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuz
Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Katip Üyelerini seçmek üzere
15/03/2012 Perşembe günü saat 18.00de Halkla İlişkiler
Binası B Blok 2nci Kat 4üncü Bankoda bulunan Meclis Araştırma
Komisyonu Toplantı Salonunda 13 üye ile toplanmış ve aşağıda
isimleri yazılı Sayın Üyeler belirtilen görevlere
seçilmişlerdir.
Ahmet
Duran Bulut
Balıkesir
Komisyon
Geçici Başkanı
|
ADI VE SOYADI |
SEÇİM
BÖLGESİ |
ALDIĞI OY |
Başkan : |
Halide
İncekara |
İstanbul
Mv. |
12 |
Başkanvekili : |
Yüksel Özden |
Muğla Mv. |
12 |
Katip : |
Çiğdem Münevver Ökten |
Mersin Mv. |
12 |
Sözcü : |
Temel
Coşkun |
Yalova Mv. |
12 |
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir gensoru
önergesi vardır, önerge daha önce bastırılıp sayın
üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
B)
Gensoru Önergeleri
1.-
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan
Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, Nevruz Bayramı kutlamaları ile
eğitim sistemine ilişkin kanun teklifine karşı yapılan
protesto gösterilerinin yasaklandığı ve bu gösterilere
katılanlara yönelik polisin orantısız güç
kullandığı iddiasıyla, İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/11)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin'in Newroz Bayramı
kutlamaları ile KESK'in eğitim yasasını protesto
etkinlikleri genelgeyle yasaklanması, talimatları sonucu güvenlik
güçlerinin birçok ilde aşırı şiddet kullanması, iki
kişinin ölmesi, yüzlerce kişinin yaralanması ve bini
aşkın kişinin gözaltına alınması nedeniyle;
Anayasanın 99 uncu maddesi İçtüzüğün 106 ncı maddeleri
uyarınca gensoru açılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Pervin
Buldan
Şırnak Iğdır
Gerekçe:
Newroz Bayramı
binlerce yıldır başta Orta Doğu halkları olmak üzere
Doğu Türkistan'dan Balkanlara kadar, başta Kürt ve Türk halkı
olmak üzere halkların ortak kutladığı bir bayramdır.
Ülkemizde
90'lı yıllardan bu yana başta Kürt halkı olmak üzere her
yıl kitlesel etkinliklerle kutlanmaktadır. 1992-93 yıllarda OHAL
bölgesinde Cizre, Şırnak, Nusaybin başta olmak üzere Jitemin,
karanlık güçlerin darbecilerin, çetelerin halka saldırısı
sonucu yüzlerce yurttaşımız yaşamını
yitirmiştir. Baskıcı katliamcı bu konsept döneminde
binlerce köy yakılmış, binlerce faili meçhul cinayet, suç
örgütleri tarafından devlet adına işlenmiştir.
Son on yılda
izin verilen ve coşku ile kutlanan Newroz bayramlarının
hiçbirinde olaylar yaşanmamıştır. BDP yirmi
yıllık siyasi geleneği sürdürmüş milyonlar Newroz
meydanlarında bayramını kutlamıştır.
Anayasanın 34
ve 90 ıncı maddeleri ile AİHS nin 10 ve 11 inci maddeleri
uyarınca önceden izin almadan toplantı ve gösteri hakkı, AB uyum
yasaları ve reformları çerçevesinde temel hak ve hürriyetlerdendir.
AK Parti iktidarlarının
10 yılı boyunca, 21 mart ve haftası içinde partimiz Newroz Bayramını
kutlamıştır. 2012 yılında da 138 yerde kutlama
kararı alarak planlamasını yapmış ve birçok yerde izin
almıştır. Ancak kutlamalara iki gün kala İçişleri
Bakanı tüm illere bir genelge göndererek 21 mart dışındaki
tüm kutlamaların izinlerinin iptal edildiğini ve
yasaklandığını bir genelge ile duyurmuştur. Ancak;
Yasak genelgeye
rağmen AKPnin Eyüp Belediyesi 19 martta, bakanları 18 martta izin
almadan kutlamalar yapmış, geçen yıl Kültür Bakanlığı
bir hafta boyunca Resmî Newroz programı ile kutlama yapmış
hükümet izin konusunda çifte standart uygulamıştır.
Newroz Bayramı
halkların bayramıdır, tarihsel kültürel boyutu vardır.
Devletin bayramı olmadığı için de izne tabi değildir
ve yasaklanması da anayasa ihlalidir.
Aynı uygulama
4+4+4 eğitim sistemine karşı demokratik tepkisini ortaya koyan
KESK üyelerine uygulanmıştır. Seyahat özgürlüğünü ihlal
eden, hürriyeti tahdit suçu işleyen, demokratik tepkilerini gösterenlere kötü
muamelede bulunan, işkence eden, gözaltına alan bir anlayış
sistematik hale gelmiştir.
İçişleri
Bakanlığının aldığı yasadışı
kararla başta İstanbul ve Diyarbakır olmak üzere birçok ilde
yollar kesilmiş, kitlelere güvenlik güçleri saldırıda bulunmuş
aşırı ve orantısız güç kullanmıştır.
Saldırı esnasında helikopterlerden gaz bombaları
atılmış, caddeler, sokaklar güvenlik güçlerinin halka
saldırısı sonucu tahrip edilmiş kötü muamele işkence
olayları yaşanmıştır.
Saldırılar
sonucu İstanbul'da BDP Arnavutköy yöneticisi Hacı Zengin
yaşamını yitirmiş, Cizre'de bayram kutlayan kitleye
saldırıda bulunulmuş, zırhlı araçlar, Tomalar,
panzerler eşliğinde gaz bombaları ve uzun namlulu silahlarla
parti binasına yapılan saldırı sonucu binanın beş
katı tahrip edilmiş, başta ilçe başkanı olmak üzere
onu aşkın kişi saldırı sonucu ölüm tehlikesi
geçirmiş, yüzlerce masum insan aralarında çocuk kadınlar
gözaltına alınmıştır. Cizre'de Gazze görüntüleri
medyaya yansımıştır.
Batman ilinde resmî
güvenlik güçleri milletvekili Ahmet Türk'e saldırmış
yaralamıştır. Birçok ilde aynı şekilde
milletvekillerine saldırılar olmuştur. Sıkıyönetim,
OHAL ilan edilmemesine rağmen, fiili "Savaş Hali" uygulaması
yapılmaktadır.
Yaşanan
olayların ölümlerin sorumlusu genelge ile yasak kararı alan saldırı
emri veren İçişleri Bakanıdır. Toplumsal
barışı tehlikeye koyan, muhaliflere şiddet uygulayan,
totaliter bir rejimin faşizan baskıların sorumlusu olan Taksim
meydanında izinsiz gösteri yapıp ırkçılık, kin, nefret
söyleminde bulunan Kürt-Türk çatışması tetikleyen, sivil toplum
örgütlerine saldıran, suç işleyen amirleri terfi ettiren kontrolsüz
güce dönüşen "kamu tehlikesi" arz eden, üslubu ve
kullandığı dil ile devlet adamı ciddiyetinden uzak, sorumsuz;
İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin hakkında Anayasanın 98 ve 99
uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddesi uyarınca gensoru
açılması uygun olacaktır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensorunun gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmenin gününü
kapsayan grup önerisi daha sonra oylarınıza sunulacaktır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
C)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 38 milletvekilinin, Balkan göçmenlerinin
sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/233)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemiz,
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren önemli göçler
almıştır. Lozan Anlaşması doğrultusunda
karşılıklı mübadele esasına dayanan göçlerin
dışında, yeni Dünya düzenine altyapı oluşturan
savaş ve çatışmalarla göçler, günümüze kadar devam
etmiştir. Özellikle 1980'li yıllardan itibaren ülkemiz, başta
Bulgaristan, Bosna Hersek, Makedonya gibi Balkan ülkeleri olmak üzere Türk
kökenli nüfusun yoğun olduğu bölgelerden gelen ve giderek
artış gösteren göç akınlarına
uğramıştır.
Türk kökenli olan
ve genellikle etnisiteye dayalı siyasal baskılar ile ekonomik ve
sosyal olumsuzluklardan dolayı ülkemize gelen bu insanlar, kısa süre
içinde başvuruda bulunarak Türk vatandaşlığına geçmek
istemektedirler.
Mal, mülk gibi
eşyalarını bırakarak ülkemize göç etmiş olan bu
insanlar, soruşturma süreci ve vatandaşlık işlemlerinin 3-5
yıl sürmesi nedeniyle ekonomik yönden iyice mağduriyet içine
düşmekte, geçimlerini asgari ücret üzerinden geçici işlerle
sağlamaya çalışmaktadırlar. Bu durumda çoğu zaman
ikamet tezkeresi ücretlerini bile ödemekte zorlanmakta eş, dost ve
akrabalarının yardımlarıyla bu miktarı karşılamaktadırlar.
Özellikle 1989 yılında Bulgaristan'dan ülkemize gerçekleşen
toplu göçün bugüne kadar süren çok sayıda sorun ortaya
çıkardığı ve bu sorunların henüz çözüme
kavuşturulamadığı açık bir gerçektir.
Bu sorunlar:
Türk vatandaşlığına alınmama,
Çalışma izni verilmemesi,
Emekli maaşı alan yaşlı
insanların sorunları,
Çalışma sürelerinin birleştirilememesi
(sosyal haklar) sorunu,
İskan kanunundan kaynaklanan sorunlar,
Toplu konut çıkmayanların sorunları,
Yurt dışı çıkış harcı
sorunu,
İkamet tezkeresi almak için yaşanan sorunlar,
Nüfus müdürlüklerinde karşılaşılan
sorunlar,
Eğitim ve denklik sorunları, olarak
sıralanmaktadır.
Bütün bu sorunlara karşı kalıcı bir
çözüm üretilememesi, soruna geçici izin ve muafiyetlerle
yaklaşılması, sayıları 1.5 milyonu aşan
soydaşlarımızda büyük bir mağduriyet yaratmaktadır.
Nitekim bu durum geçmiş dönemlerde de dikkate alınmış,
ikamet tezkereleri, harçlar ve benzeri alanlarda 1989, 1997 ve 2000
yıllarında Bakanlar Kurulu kararıyla çeşitli muafiyetler
sağlanmıştır. 29/5/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5901
sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 11. Maddesinde
ikamet süreleri 5 yıl olarak düzenlenmesine karşın, 12 Haziran
2011 genel seçimlerinden önce Bulgaristan'dan ülkemize gelen
soydaşlarımız için ikamet tezkeresi affı
çıkarılmıştır.
Bu afla, 1 Ocak 2011 tarihinden önce Bulgaristan'dan
Türkiye'ye giriş yapan ancak Türk vatandaşlığına kabul
edilmemiş olan ve ülkemizde kaçak olarak ikamet eden
soydaşlarımıza 8 Temmuz 2011 akşamına kadar müracaat
etmeleri hâlinde ikamet tezkeresi alma hakkı
tanınmıştır. Bu affın sadece Bulgaristan'dan gelenleri
kapsaması ise hakkaniyet ve eşitlik ilkeleri açısından
ayrı bir tartışma yaratmıştır. Bütün bu
örneklerden de anlaşıldığı üzere soruna dönemsel ve
geçici yöntemlerle yaklaşılmış ve kalıcı çözüm
yolunda bir ilerleme sağlanamamıştır. Oysa Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürk 17.01.1931 tarihinde "Muhacirler kaybedilmiş
ülkelerimizin millî hatıralarıdır" diyerek,
soydaşlarımızın da en az Anadolu Türkleri kadar Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin asli unsuru olduğuna işaret etmiştir.
Ancak ne yazık ki "kaybedilmiş ülkelerimizin millî
hatıralarının" sorunlarına bugüne kadar duyarsız
kalınmış, vatandaşlık kanunundaki prosedürün
aynısı bu soydaşlarımıza da
uygulanmıştır.
Bu doğrultuda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
büyüklüğüne yakışmayan bu sorunların tespit edilip,
kalıcı bir çözüme kavuşturulması ve
soydaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi
amacıyla Anayasanın 98. TBMM İç Tüzüğünün 104 ve 105.
Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Sena
Kaleli (Bursa)
2) Ensar
Öğüt (Ardahan)
3) Aykan
Erdemir (Bursa)
4) İlhan
Demiröz (Bursa)
5) Kazım
Kurt (Eskişehir)
6) Ahmet
Toptaş (Afyonkarahisar)
7) Ali
Demirçalı (Adana)
8) Arif Bulut (Antalya)
9) Celal
Dinçer (İstanbul)
10) Orhan
Düzgün (Tokat)
11) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
12) Mustafa
Moroğlu (İzmir)
13) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
14) Haydar
Akar (Kocaeli)
15) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
16) Süleyman
Çelebi (İstanbul)
17) Şafak
Pavey (İstanbul)
18) Gürkut
Acar (Antalya)
19) Hülya
Güven (İzmir)
20) Osman
Kaptan (Antalya)
21) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
22) Aytuğ
Atıcı (Mersin)
23) Fatma Nur
Serter (İstanbul)
24) Osman Faruk
Loğoğlu (Adana)
25) Osman Taney
Korutürk (İstanbul)
26) Özgür
Özel (Manisa)
27) İdris
Yıldız (Ordu)
28) Veli
Ağbaba (Malatya)
29) Muharrem
Işık (Erzincan)
30) Turgut
Dibek (Kırklareli)
31) Aylin
Nazlıaka (Ankara)
32) Mahmut
Tanal (İstanbul)
33) Muhammet
Rıza Yalçınkaya (Bartın)
34) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
35) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
36) İhsan
Özkes (İstanbul)
37) Sedef
Küçük (İstanbul)
38) Turhan
Tayan (Bursa)
39) Kemal
Ekinci (Bursa)
2.-
Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt ve 29 milletvekilinin, Mahkeme
Yönetimi Sisteminin Desteklenmesi Projesinin uygulamada ortaya
çıkardığı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/234)
TBMM Başkanlığına
Mahkeme Yönetimi
Sisteminin Desteklenmesi Projeleri olarak adlandırılan ve Adalet
Bakanlığı ile Avrupa Konseyi tarafından ortaklaşa
yürütülen projelerin Türk Yargı sistemine uygun olup
olmadığı ve savunma mesleğine zarar verip vermediği
hakkında;
Anayasanın
98/3. İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince işlem
yapılması ve gerekli inceleme için komisyon kurularak
sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması amacıyla
Meclis araştırması istemimizin kabulü ile gereğinin
yapılmasını arz ederiz. 20.10.2011
Adalet
Bakanlığı ve Avrupa Konseyi Proje Ofisi tarafından ortaklaşa
yürütülen "Mahkeme Yönetim Sisteminin Desteklenmesi Projeleri"
hakkında Meclis araştırması istemimizin özü;
Adalet Bakanlığı ve Avrupa Konseyi Proje
Ofisi tarafından ortaklaşa yürütülen "Mahkeme Yönetim Sisteminin
Desteklenmesi Projesi I ve II" adı altında bir çalışma
yürütülmektedir. 2007 yılında Aydın, Konya, Mardin, Manavgat ve
Rize Adliyeleri pilot adliye olarak seçilmiş ve 2009 yılında
projenin I. Aşaması tamamlanarak belirtilen Adliyelerimizde fiziki
koşulların elverdiği ölçüde kısmen veya tamamen uygulamaya
geçilmiştir.
Projenin devamı olarak aynı isimle II adı
ile Eskişehir'in de dâhil olduğu 20 iI daha " Mahkeme Yönetim
Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi II" adı altında ve yine Pilot
bölgeler öngörülmüş, iki yıl içinde, yani 2013 yılında
projenin bitirilmesi amaçlanarak uygulamaya geçilmesi hedeflenmiştir.
Proje ile adliyede
fiziken, kısıtlı alan, yarı kısıtlı alan, ön
büro, danışma masaları ve yönlendirme sistemi
oluşturulması hedeflenmektedir. Projenin pek çok olumsuz
tarafları bulunmaktadır. Ama kısıtlı alanlar olarak
öngörülen bölünmeyi anlamak mümkün değildir. Kısıtlı
alanlar yargıç ve savcı odaları, yarı
kısıtlı alanlar ise kalemler olup duruşma salonları
herkese açık alanlardır.
Kısıtlı
alanlar, yani yargıç ve savcı odaları cam ya da başka bir
sistemle kapatılacak ve kartlı giriş sistemi uygulanacak ya da
girişte nöbetçi olacaktır. Avukatlar ve halk giriş kartları
olmadığından ve verilmeyeceğinden bu alanlara giremeyecek,
yarı kısıtlı alan olan kalemlere ise ancak ön bürodan izin
alınarak girilebilecektir.
Avukatlık
Yasasının 1. maddesinde avukatlar "
yargının kurucu
unsuru olduğu...", TCK. 6. maddesinde avukatların
"yargı görevi yaptığı" açıkça düzenlenmesine
karşın, öngörülen sistemde avukat yoktur.
Yargılamanın
mutfağı sayılan kalemlere ve adliyenin açık, kapalı
her bölümüne yargıç, savcı, kâtip, mübaşir, idari personel ve
çaycı dahi hiçbir sınırlama olmadan girebilirken,
yargının kurucu unsuru olduğu yasalarda belirtilen avukatların
girememesinin geçerli bir açıklaması olamaz.
Projenin uygulandığı
5 adliyede çok büyük sorunlar yaşanmıştır.
Kısıtlı alan olarak kabul edilen yargıç ve savcı
odalarına ve yan kısıtlı alan olarak kabul edilen kalemlere
avukatlar giremediğinden; temyiz dilekçeleri, kesin süre öngörülen
dilekçeler zamanında ön bürolara verilmesine karşın, gereği
yapılmadığı için hak kayıpları
oluşmuştur. Duruşmalarda tutanak verilmeyerek ön bürodan
alınması istenmiş, fotokopi çektirilecek dosyalar günlerce ön
bürolara gelmemiş, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir gibi acele verilmesi gereken
kararlar çok geç verilmiştir. Daha pek çok sakıncalı
işlemler yapılmış, tartışmalar
çıkmış, hak kayıpları oluşmuştur. Uygulama
alanlarında yerel geçici çözümler bulunmuş, yurttaşlar ve
avukatlar tarafından memnuniyet duyulmamıştır.
Mardin ve Konya baroları
projenin iptali için davalar açmışlar, ancak henüz
sonuçlanmamıştır.
Projenin yasal bir
dayanağı yoktur. Sadece Avrupa Birliği fonlarından
alınan paraların tüketilmesi amacına yönelik gibi görülen bu
proje, Türk hukuk sistemine uygun olmayıp, "Hakim baba"
anlayışımıza uygun olmayan uygulamaları getirecektir.
Aynı zamanda
hak aramayı zorlaştıracak olan bu uygulamalar avukatlık
mesleğini de yıpratacak, yeni yeni güçlükler çıkmasına
neden olacaktır.
Projenin
uygulanmasından sorumlu Avrupalı uzmanlar genellikle Alman ve
İngilizlerden seçilmiş olup, böyle bir uygulama kendi ülkelerinde
yoktur. Kendi ülkelerinde uygulanmayan bir projenin bize
uygulanmasını anlamak mümkün değildir. Bir türlü istenilen
düzeye ulaşamayan yargı sistemimize sanki bir darbe de bu biçimde
vurulmak istenilmektedir diye düşünmemek elde değildir.
Bazı
barolarımızın açtıkları davaların sonucu
beklenmeden uygulamanın genişletilmesi de doğru
olmamıştır. Nitekim Ankara, Aydın, Balıkesir, Burdur,
Çanakkale, Denizli, Edirne, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kocaeli,
Kütahya, Manisa, Muğla, Tekirdağ, Uşak Baro
Başkanlarının yaptığı ortak basın
açıklaması da projeye karşı güvensizliğin ve
itirazların bir işaretidir. Türkiye Barolar Birliği de
uygulamaya ve projenin genişletilmesine karşı olduğunu Başkanı
ağzından çeşitli ortamlarda duyurmuştur.
Sonuç olarak
avukatı yargı sisteminin dışına iten ve avukatı
yargının kurucu unsuru değil bir engel olarak gören
anlayış ve uygulamalar tehlikeli bir hal almak üzeredir.
Bu nedenlerle
konunun Anayasa 98/3. maddesine uygun olarak incelenmesi için
İçtüzüğün 104. ve 105. maddelerine uygun olarak önergemizin kabulüne
karar verilmesini istemekteyiz. Kurulacak bir özel komisyon tarafından
konunun araştırılmasını istemekteyiz.
1) Kazım Kurt
(Eskişehir)
2) Aydın Ağan
Ayaydın (İstanbul)
3) Ensar Öğüt
(Ardahan)
4) Osman Kaptan (Antalya)
5)Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
6) Özgür Özel (Manisa)
7) Hülya Güven (İzmir)
8) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
9) İdris
Yıldız (Ordu)
10) Aytuğ
Atıcı (Mersin)
11) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
12) Ayşe
Gülsün Bilgehan (Ankara)
13) Osman Taney
Korutürk (İstanbul)
14) Celal Dinçer (İstanbul)
15) Gürkut Acar (Antalya)
16) Süleyman
Çelebi (İstanbul)
17) İlhan
Demiröz (Bursa)
18) Candan Yüceer (Tekirdağ)
19) Nurettin Demir (Muğla)
20) Muharrem
Işık (Erzincan)
21)Turgut Dibek (Kırklareli)
22) Aylin
Nazlıaka (Ankara)
23) Aykan Erdemir (Bursa)
24) Mahmut Tanal (İstanbul)
25) Muhammet
Rıza Yalçınkaya (Bartın)
26) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
27) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
28) İhsan
Özkes (İstanbul)
29) Şafak
Pavey (İstanbul)
30) Sedef Küçük (İstanbul)
3.-
Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin ve 20 milletvekilinin, şehit
yakınları ve gaziler ile harp ve vazife malullerinin
sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/235)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Şehit aileleri ve gaziler ile harp ve
vazife malullerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe:
Anayasamızın
10uncu maddesi 12/9/2010-5982/1inci madde sayılı ek
fıkrası "Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife
şehitlerinin dul ve yetimleri ile gaziler için alınacak tedbirler
eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz" şeklinde
düzenlenmiştir.
Yine
Anayasamızın 61inci maddesi "Devlet, harp ve vazife
şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda
kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar" hükmünü
içermektedir.
Ülkemizde
İstiklal Savaşı, Kore Savaşı, Kıbrıs
Barış Harekâtı ve son olarak da terörle mücadele nedeniyle
hayatını kaybetmiş ve yara almış şehit ve
gazilerimiz bulunmaktadır.
Bunun
yanında, çok sayıda öğretmen, hâkim, savcı, doktor,
hemşire, sağlık memuru gibi kamu görevlilerimiz de terör mağduriyetine
uğrayıp hayatlarını kaybettiler ya da yara alıp
hayatlarının sonuna kadar bu acıyı yaşamak zorunda
kaldılar.
Kanunlarımızda
net bir şekilde tanımlanmış ''şehit"
tanımı bulunmadığından, vazife başında vefat
eden birçok er, erbaş, subay, polis ve kamu görevlisi "vazife malulü"
unvanı almış, aileleri kamu görevi sırasında vefat
eden evlatları, eşleri için "şehitlik" gururunu
taşıyamamıştır.
Ülkemizin,
milletimizin bölünmez bütünlüğü,
bağımsızlığı ve bekası uğruna,
başta PKK olmak üzere bölücü örgütlerle mücadelede binlerce asker, polis
ve kamu görevlimiz şehit, gazi ve vazife malulü olmuştur. Aileler en
değerli varlıklarını vatan uğruna şehit
vermiş, gazilerimiz sağlıklarını, vücut bütünlüklerini
kaybetmelerine rağmen "vatan sağ olsun" demekten
vazgeçmemişlerdir.
Kahraman
şehitlerimizin ebedi ruhlarını huzura kavuşturmak ve
vatanını evladından, vücudundan, sağlığından
daha önde tutan bu fedakâr insanlarımıza, gazilerimize hak ettikleri
saygıyı göstermek, onurlandırmak, sosyal güvencelerini
sağlamak, hak ettikleri saygın yaşam standartlarını
sağlamak devlet olarak hem borcumuz hem de görevimizdir.
Uygulamaya
bakıldığında, şehit ailelerinin, gazilerin ve vazife
malullerinin aldıkları maaş ve tazminatlarının yeterli
olmadığı, mevzuattaki
dağınıklığın, bürokrasideki
hantallığın, kanunların net kriterler içermemesinin
yarattığı sıkıntıları, yine bu
kahramanlarımızın ailelerinin üstlendiği görülmektedir.
Özellikle
şehit haberlerinin ardı arkasının kesilmediği, bu
yanlış terör politikasıyla da kesilmeyeceği temenni
etmememize rağmen ortadadır.
Bu gerekçelerle,
kahraman şehitlerimizin ve gazilerimizin ailelerinin
acılarını bir nebze hafifletmek, onlara ekonomik ve sosyal
yönden kaliteli bir gelecek hazırlamak, yaşadıkları
sorunları tespit etmek ve çözüm önerilerini belirlemek amacıyla,
Anayasanın 98inci ve İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri
uyarınca bir Meclis Araştırması açılması hususunu
saygılarımızla arz ederiz.
1) Adnan
Şefik Çirkin (Hatay)
2) Mehmet
Şandır (Mersin)
3) Oktay
Vural (İzmir)
4) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
5) D. Ali
Torlak (İstanbul)
6) Muharrem
Varlı (Adana)
7) Mustafa
Kalaycı (Konya)
8) Özcan
Yeniçeri (Ankara)
9) Mehmet
Günal (Antalya)
10) Koray
Aydın (Trabzon)
11) Ali Öz (Mersin)
12) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
13) Emin Haluk
Ayhan (Denizli)
14) Necati
Özensoy (Bursa)
15) Tunca
Toskay (Antalya)
16) Erkan
Akçay (Manisa)
17) Ali
Halaman (Adana)
18) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
19) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
20) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
21) Celal Adan (İstanbul)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacığım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
BDP Grubunun, 28/3/2012 tarihinde Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve
arkadaşlarının Suriye'de yaşanan iç çatışmalar
nedeniyle ülkemize gelen sığınmacıların
sorunlarının araştırılması amacıyla
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 10/4/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
10.04.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 10.04.2012 Salı günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hasip
Kaplan
Şırnak
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
28 Mart 2012 tarihinde, Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından verilen (803 sıra
no.lu), Suriye'de yaşanan iç çatışmalar nedeniyle ülkemize gelen
sığınmacıların sorunlarının belirlenmesi,
araştırılması amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
10.04.2012 Salı günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin lehine, Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına hepinizi selamlıyorum.
Gerçekten önemli şeyler oluyor. Başkomutan
Sayın Cumhurbaşkanı Gül genç subaylara sesleniyor, Savaşa
hazır mısınız? diyor. Dikkat edin, Başkomutan bunu
söylüyor. Sonra, Çinden, Başbakan, Kiliste,
sınırlarımız içinde yaşanan çatışma sonucu
21 kişi yaşamını
Ki bunların içinde 2 tane
yurttaşımız da var yaralanan. Haberini alınca
Gereğini yapacağız. diyor. Mülteci sayısı 26 bini
buldu Antakyadan Kilise, Kilisten Ceylanpınara kadar. Şu an
Şırnak Cizrede bir yeni yer yapılması hesapları var.
Çok önemli
şeyler bunlar arkadaşlar. Bu savaş, adım adım
yaklaşan ve 900 kilometre, güneyimizde komşumuz olan, yüzlerce
yıl beraber yaşadığımız, tarihimizin,
kültürümüzün, geleneklerimizin iç içe geçtiği, kardeşlik ve
akrabalık, soydaşlık bağlarının olduğu bir
Suriyeden bahsediyoruz ve Suriyede yaşananlar karşısında
dünyanın kamplaşmasını görüyoruz. Bir tarafta Çin, Rusya,
İran; diğer tarafta Amerika, diğer ülkeler. Öbür taraftan, Orta
Doğuda bir Şii-Sünni çatışmasının korkunç
gerilimi yaşanıyor. Suriyede bu yaşanıyor, Irakta
yaşanıyor. Haşimi Türkiyeye geliyor, dikkat edin, Irakla
bağlantılı ve İranın nükleer zirvesi İstanbul
toplantıları bu arada yapılıyor, Kofi Annan bölgede,
Hataya gitti ve yine, ABDnin üst düzey yetkilileri Cumhurbaşkanıyla
bu arada görüştü.
Bütün bunlar
olurken Dışişleri Bakanı gidiyor, Başbakan
konuşuyor, Cumhurbaşkanı görüşüyor, Meclis ne yapıyor?
Bu Meclis, milletin iradesi değil mi arkadaşlar? Milletin karar
mercisi burası değil mi? Eğer bir ülkeye savaş
açılacaksa, sınır ötesine asker gönderilecekse, tezkere
kararlarının da bu Meclisten çıkması gerekmiyor mu?
Böylesine ciddi bir konuda, bizim, 28 Martta dikkat çektiğimiz ve bunun
ötesinde riskler taşıyan, Hatay kamplarına giremediğimiz
Milletvekilleri olarak girebiliyor musunuz arkadaşlar? Hataylı
milletvekili arkadaşlarım varsa burada, lütfen söyleyin,
milletvekilleri Hatay kampına rahat gidip ziyaret edebiliyor mu?
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Gidebiliyoruz.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Orada farklı eğitim, örgütlenme yapıldığı
söyleniyor veya Suriyeden Türkiyeye suçlamalar geliyor, deniliyor ki:
Türkiye, Suriyenin silahlı muhalif güçlerini silahlandırıyor.
Bu tür suçlamalar bugün, hemen basına düşen.
Diğer yandan,
Suriyenin Dostları Toplantısı İstanbulda
yapılıyor. Suriye Dostları Toplantısı, Türkiyede;
içinde Alevi yok, içinde Sünni Kürt dahi yok, Suriyede yaşayan Kürtler
dahi yok, e, zaten orada yaşayan Süryaniler yok, Ermeniler yok, diğer
azınlıklar yok, diğer inançlar yok. Nasıl bir Suriyenin
Dostları Toplantısı yapılıyor, onu da
anlamış değiliz. Bizler de bu işin içinde yoğuz ama
Hükûmet bir şeyler yapıyor.
Hükûmet bir
şeyleri yapıyor, Hükûmet birileriyle konuşuyor, Hükûmet
Amerikayla beraber bir şeyler yapıyor, doğru ama bu adım
adım bir komşu, bir kardeş ülkeye bizi savaşa götürecek
tehlikeli bir maceranın başlangıcıysa ve Meclis bunun
hiçbir yerindeyse bizim oturup, çok iyi düşünüp konuşmamız
gerekiyor. Evet, ulusal hukuk, uluslararası hukuk ne diyor? Savaş
hukuku ne diyor? Mülteci hukuku nedir? İltica statüsü nedir? Doğu
ülkelerinden gelen insanlara Türkiye niye mülteci statüsü tanımıyor?
Birleşmiş Milletler mülteci statüsü niye devreye girmiyor? Suriyeden
100 bin kişi Ürdüne sığınmış. Sadece Türkiyeye
sığınmıyor, Suriyedeki iç savaş, çatışma
nedeniyle yaşananlar, Beyruta da gidiyorlar, Lübnana da gidiyorlar,
Ürdüne de gidiyorlar ve Iraka da gidiyorlar. Şimdi, bunu iyi görmek
gerekiyor. Bunu iyi görmek, Türkiyenin bir dış politikası
olarak ortaklaşmak, birlikte karar vermek, Meclisin kararı hâline
getirmek, üç muhalefet partisiyle gelip burada, bu kürsüde
Dışişleri Bakanının azıcık olsa bir
bilgilendirme yapması gerekmiyor mu arkadaşlar?
Başbakan savaş
diyor, Cumhurbaşkanı Sayın Gül, subaylara Savaşa
hazır mısınız? diyor. Savaş kolay mı arkadaşlar,
çocuk oyuncağı mı? Ortadoğuda savaş, Suriyeye
girmek, Suriyedeki iç savaşa müdahil olmak kolay bir şey mi sizce?
Orası kaynayan bir kazan ve bu kaynayan kazanın içine Türkiyeyi
atmak isteyen bazı hevesler var, bunu görmüyor muyuz? Orada binlerce yıldır
beraber yaşamış halkları birbirine kırdırmak
isteyen, düşman etmek isteyen anlayışlar da var. Elbette ki
insan haklarının, hukukun, eşitliğin, demokrasinin,
milletin iradesinin tecellisinin yanında olacağız, diktatörlere
de karşı olacağız, bu insanidir, bu
çağdaştır, bu evrenseldir, aynı zihniyeti Türkiyede de
mahkûm edeceğiz.
Sayın
Başbakan, böylesine kritik bir eşikte Çinde Çinle de hasbihâl
ediyor Suriyeyi. Çine kadar gidiyor hasbihâl ediyor. Washingtona gidiyor,
Seulde Obamayla hasbihâl ediyordu, her yerde konuşuyor. Yarın
savaş tezkeresi için Meclise gelecek ama bu Mecliste dört parti grubu var,
liderlerini arayıp konuşma, bu konuda görüş
alışverişi yapma gereğini duymuyor. Bu kadar kolay
değil arkadaşlar. Sizin çoğunluğunuz yüzde 49, anonim
şirket bile yönetseniz yüzde 50nin üstünde sizin hissenizin olması
lazım. Yüzde 51 Türkiye sizin hissenizin içinde değil. Savaşa
karar verip Türkiyenin kaderini, insanlarımızın kaderini,
geleceğini savaş harcamalarına, savaş baronlarına,
Orta Doğuyu yeniden dizayn eden vahşi kapitalizmin aç gözlerine,
esaretine teslim edecek bir
anlayışın oyuncağı olamaz bu Meclis. Bu Mecliste ne
zaman liderler konuşacak? Beş senedir ben buradayım, beş
senedir bana bir lider fotoğrafı
verebilir misiniz? Beraber çekilmiş dört parti grubunun bir lider
fotoğrafını verebilir mi Meclis? Meclisin arşivinde,
hatıralarında bir tek fotoğraf göremezsiniz.
SONER AKSOY
(Kütahya) Var, var.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Yok, bir tane gösteremezsiniz. Dört tane Meclis grubu var,
bana bir fotoğraf gösterin. Geçen dönem de dört kişiydik, dört
gruptuk. Yok arkadaşlar.
Bakın,
ya burada genel görüşme açacağız, gerekirse kapalı oturum
Eğer hassasiyeti varsa, eğer gerçekten Hükûmetin bizi bilgilendirip
ikna edecek bir durum varsa kapalı oturum yapalım, yok eğer
yoksa açık oturum yapalım. Gelin, bütün Meclisteki gruplar
anlaşalım bir genel görüşme açalım, bu konuyu
konuşalım, ortak politika belirleyelim, beraber olalım, çatlak
ses çıkmasın, her kafadan bir ses çıkmasın. Türkiye'nin
kaderini ilgilendirecek konularda siz kendi içinizde, evinizde birlik
olmadığınız zaman sizin söylediklerinizi de kimse ciddiye
almaz. Dış politika budur. Öyle duygu üzerine, duygusallık
üzerine, ufak çıkarlar üzerine kurulamaz dış politika.
Dış politikada Alevi kardeşlerimizin de yeri vardır, Sünni
kardeşlerimizin de yeri vardır. Türkiye'nin tarihinden gelen
coğrafyasında Osmanlıdan da bu yana binlerce yıldır
farklı halklar ve kültürlerin birlikteliği vardır. Onun için,
mutlaka böyle bir araştırma yapılmasında büyük fayda
görüyoruz. Bu önergeyi bu nedenle verdik. Savaşa değil,
barışa çalışan bir Meclis istiyoruz.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Aleyhinde,
Kilis Milletvekili Fuat Karakuş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Karakuş.
FUAT
KARAKUŞ (Kilis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Suriyeli mülteciler hakkında Barış ve Demokrasi Partisinin, Meclis
araştırması açılması hakkında AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve
ekranları başında bizleri dinleyen aziz milletimizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Tüm emniyet
mensuplarımızın kuruluşlarının 167nci yıl dönümünü en kalbi
duygularımla kutlar, sağlık ve esenlikler dilerim. Ebediyete
intikal eden Medine Haberal Hanımefendiye Allahtan rahmet, kederli
ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Hepinizin
malumları olduğu üzere, mülteci, iltica eden, sığınan,
emin olunun yere göç eden kimselerdir diye tarif edilmektedir. Mülteci olmak
durumunda bırakılan en büyük insan, âlemlere rahmet olarak gönderilen
son Peygamber Hazreti Muhammed Mustafa ve onun dava
arkadaşlarıdır. İnsanların en
hayırlısı, insanlara faydalı olandır. Bu buyruktan
hareket ederek, bizler de bu duygulara inanan insan olarak, bu olaylar
karşısında sessiz kalmamız ve insanları kendi kaderine
terk etmemiz mümkün değildir.
21inci yüzyılını yaşayan insanların bu
ayıp karşısında kayıtsız kalmasını
beklemeyi insanlığa yapılmış büyük bir ayıp
olarak görmekteyiz.
Suriyeli
mültecilerimiz için şu ana kadar ilimizde neler yapılmış
olduğuna hep birlikte bir göz atalım. Ülkemiz tarafından
uluslararası hukuk ve teamüller gereğince geçici koruma sağlanan
Suriyeli vatandaşlara insani koşullarda bir yaşam
sağlanabilmesi için Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim
Başkanlığınca ilimizde bir konteyner kent kurulmasına
2011 yılının sonlarında karar verilmiştir. Bunun
üzerine AFAD Başkanlığı ve TOKİ arasında bir
protokol imzalanarak kampın altyapı ve inşaat işlerinin
TOKİ tarafından yapılması konusunda mutabakata varılmıştır.
Öncüpınar
Gümrük Sahası Hac Konaklama Tesisleri Kilis'in güneyinde ve merkeze 8
kilometre uzaklıktadır. Hac Konaklama Tesislerinin kuzeyi Türkiye
vatandaşlarına ait özel mülkiyetli taşınmazlar, güneyi
mayınlı saha, doğusu Öncüpınar gümrük sahası ve
batısı Türkiye vatandaşlarına ait özel mülkiyetli taşınmazlarla
çevrilidir.
Başbakanlık
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının 29/12/2011
tarih ve 8551 sayılı yazısında Öncüpınar Gümrük
Sahası Hac Konaklama Tesislerinde Suriyeli
sığınmacılar için konteyner kent alanı
oluşturulacağı bildirilmiştir.
Söz konusu konteyner
kent sahası 12. bin kişiyi barındırabilecek kapasitede
projelendirilmiş olup 2.001 konteynerdan oluşmaktadır. 17/3.2012
tarihi itibarıyla Hatay ilinden ve Öncüpınar Sınır Kapısından
gelerek 10/4/2012 tarihi itibarıyla konteyner kent sahasına 1.775
konteynere 9.171 Suriyeli misafir yerleştirilmiştir. Bunlardan
1.955i kadın, 2.332'si erkek, 2.419'u kız çocuğu, 2.465'i ise
erkek çocuğudur. Konteynerlerin içerisinde bir adet mutfak, bir adet banyo
tuvalet ve bir adet oda bulunmaktadır. Konteyner kent alanı
doğusuna iki adet helikopter pisti inşa edilmiştir. 125. bin
metrekare alanın parke taşı kaplaması
yapılmıştır. Sahada 2.001 adet konteynerin elektrik
bağlantısı yapılmıştır. 11 adet elektrik
trafosu bulunmaktadır. Kanalizasyon ve içme suyu hattı projeleri
tamamlanmıştır. Toplam kanalizasyon hat uzunluğu
Güvenlik
yolu sathi kaplaması tamamlanmıştır. Hac konaklama
tesisleri olarak kullanılırken, sahayı çevreleyen tel örgü
hattının eksik kısımları tel örgülerle
tamamlanmış olup dış hat tamamen galvanize sac malzemeyle
kaplanmış
S. NEVZAT
KORKMAZ (Isparta) Kardeşim, Suriye ile savaşa giriyoruz, sen ne
anlatıyorsun!
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Suriyeden bahset, Suriyeden
Bize masal anlatıyorsun ya!
FUAT
KARAKUŞ (Devamla) Bir dakika beklerseniz iyi olur.
S. NEVZAT
KORKMAZ (Isparta) Suriyeyle savaşa giriliyorken ne anlatıyorsun
sen kardeşim ya!
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Kilisin bilmem ne
81 vilayetten 1i Kilis.
BAŞKAN
Devam ediniz.
FUAT
KARAKUŞ (Devamla) Biz alan saldırılarından bahsederken,
bu alandaki saldırıları göz önünde bulundurmamız
lazım.
S. NEVZAT
KORKMAZ (Isparta) Yani yol yapıldı, otuz tane çadır
Ne
anlatıyorsun sen!
FUAT
KARAKUŞ (Devamla) - Gerekçenin içerisindeki konuyu
okumadığınız besbelli oluyor.
BAŞKAN
Sayın Karakuş, Genel Kurula hitap ediniz, devam ediniz,
karşılıklı konuşmayınız.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Suriyeden gelip bomba atıyor
değil mi?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Türkiyeyi savaşa
sokuyorsunuz kardeşim!
FUAT KARAKUŞ (Devamla) -
ve alan olası
saldırılara karşı izole edilmiştir.
Dış hattan
sahanın iç kısmına kadar 6 metrelik güvenlik hattı
bırakılarak tampon bölge oluşturulmuştur.
Konteyner
kent sahasının doğusunda yer alan iç hat Öncüpınar gümrük
sahası boyunca
İç hattın geri
kalan kısımları ise 1 metrelik beton duvar üzerinde
Güvenlik yolu
hattında 5 adet müdahale kapısı bulunmaktadır.
Kahvaltı,
öğle yemeği ve akşam yemeği olmak üzere üç öğün yemek
şirket tarafından kamp içerisinde bir hafta boyunca verilmiştir.
Bundan sonraki dönemde de herkesin konteyner içerisindeki mutfaklarında
yemek pişirecek şekilde dizayn yapılmıştır.
Ayrıca,
bebek maması, süt ve bebek bezi dağıtımı da
yapılmaktadır.
İçme ve
kullanma su ihtiyaçları sahadaki sondaj kuyularından ve şehir su
şebekesinden sağlanmakta, sıcak su ihtiyaçları ise
banyolara takılan termosifonlarla karşılanmaktadır.
Konteynerler
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Niye 3 odalı yapmadınız!
FUAT
KARAKUŞ (Devamla) - Kamp alanındaki konteynerlerden 2 tanesi
sağlık müdürlüğü elemanlarına tahsis edilmiş olup,
kamp sahasında 112 acil elemanları ve bir ambulans yirmi dört saat görev
yapmaktadır.
Sahada 2
adet çelik konstrüksiyon sistemli cami bulunmakta ve inşasına devam
edilmektedir.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Kim ateş açtı, kim?
FUAT
KARAKUŞ (Devamla) - Her bir cami bin kişilik olup 325 metrekarelik alana sahiptir.
Okullar 2 katlı ve çelik
konstrüksiyon sistemli olarak inşa edilmiştir. 2 adet 24 derslik ve 1
adet 16 derslik olmak üzere 3 adet okul bulunmaktadır. Okulların 2
tanesi ilköğretim ve anaokulu, 1 tanesi ise lise dengi olarak
planlanmıştır.
Konteyner kent sahasında 170
metrekarelik alana sahiptir millî eğitim müdürlüğümüzün binası. 4
adet ofis ve 2 adet çok amaçlı salondan oluşmaktadır.
Konteyner kent sahasında 5 adet
sosyal tesis binası projelendirilmiştir. Bu binalarda, mesleki kurs
odaları, İnternet salonu, televizyon izleme odası ve
çamaşır odaları yer almaktadır.
Sahanın çevresinde 15 adet çelik
konstrüksiyon sistemli ve zırhlı kabinli gözetleme kuleleri yer almaktadır.
Gözetleme kulelerinin iskeletleri monte edilmiş, üzerlerine
zırhlı kabinler yerleştirilmiştir. Kuleler, sahanın
dışında yer alan tel örgüler ile dış hattan iç
kısma doğru
840 metrekarelik alan Kızılay
deposu, 840 metrekarelik alan ise market olarak
ayrılmıştır. 3 adet market orada tesis edilmiştir.
250 metrekarelik alan emniyet
müdürlüğü idari bina olarak ayrılmıştır, 300
metrekarelik alan da emniyet hizmet binasına
ayrılmıştır. Bina tek katlı, çelik konstrüksiyon
olarak inşa edilmiş ve çevik kuvvet, yabancılar şubesi ile
karakol birimleri tarafından oluşturulmuştur.
250 metrekarelik alana sağlık
müdürlüğü yerleştirilmiştir. Bu sağlık müdürlüğü
binasının içerisinde kullanılacak 50 yataklı hastane
yerleştirilmiştir.
Hatay ilinden gelen misafirler
öncelikle Öncüpınar gümrük sahasında il emniyet müdürlüğünce
hazırlanan salonda kayıtları, mülakatları, parmak izleri ve
fotoğrafları alındıktan sonra AFAD görevlilerinin
refakatleriyle konteynerlere yerleştirilmeleri
sağlanmıştır. Kamp alanına yerleştirildikten
sonra gerek duyulan bütün hizmetleri ve barınmaları, titizlikle
yerine getirilmiştir.
MOBESE ile fiber optik hat üzerinden
kampın izlenmesi tamamlanmıştır, bu konuda ihale
işlemleri bitmiştir, bu konuyla ilgili de güvenlik had safhada ve
itinayla devam etmektedir.
Kamplarda yaşanmış,
yaşanan insan hakları ihlalleri söz konusu değildir.
satıldığına
dair bilgi tespit edilmemiş olup...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız.
FUAT
KARAKUŞ (Devamla) - ...bu durumu yaşadıklarıyla
bağdaştıramıyorum.
Suriyeyle
istihbaratımızın kamplardaki faaliyet yürütmeleriyle ilgili
anlamlı veriler tespit edilememiştir. Bu kamplardaki koşullar
ideale yakın olup dünya kamuoyunun örnek alması gerekecek kadar
mükemmel bir durumdadır.
Çelişkili
ifadelerle insanların acısının
artırılmasını doğru bir hareket olarak görmüyoruz. Sorunları
çözebilecek bilgi birikimi ve deneyimimiz mevcuttur.
Bu vesileyle
başta Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere,
değerli bakanlarımıza, Kilis Valimize ve
yardımcılarına, Belediye Başkanımız ve ekibine,
AFAD Başkanına, TOKİ Başkanına, İl Emniyet Müdürü
ve mensuplarına, İl Sağlık Müdürü ve
çalışanlarına, İl Millî Eğitim Müdürü ve
personellerine ve emeği geçen tüm herkese teşekkürlerimi bir borç
biliyorum, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Karakuş.
Önerinin
lehine, Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz.
Buyurunuz
Sayın Eryılmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
REFİK
ERYILMAZ (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisinin, Suriyeden gelen
sığınmacılarla ilgili Meclis araştırması
açılması yönündeki talebi, teklifi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına lehinde söz almış bulunuyorum.
Daha önce
Tunusta başlayıp Libya, Mısır, Bahreyn ve Yemende
yaşanan ayaklanma ve çatışmalar Büyük Orta Doğu Projesinin
bir sonucudur. Suriyede yaşanan olayların da bu kapsamda
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Suriyeye
karşı yürütülen kampanya, uluslararası emperyalist güçlerin ve
savaş tekellerinin bir komplosudur. AKP Hükûmeti, yaptığı
açıklamalar ve takındığı tavır ile emperyalist
güçlerin Orta Doğudaki çıkarlarına hizmet etmektedir. Bugüne
kadar yaşadıklarımız ve Hükûmetin tavrı maalesef bunu
açıkça ortaya koymuştur.
Suriye, ABD
ve İsrailin Orta Doğudaki çıkarları için bir engel ve
tehlike olarak görülmektedir; tıpkı İran gibi, Batının
kara listesindedir. Uluslararası
camia bir taraftan muhalif grupları koruyup kollama dâhil
silahlandırıp eğitim ve lojistik destek sağlarken -ki
Türkiye bu işi açıkça yapıyor- Suriye polis ve askerlerinin
üzerine salarken, öbür taraftan da uluslararası basını da
kullanarak Suriye yönetimini halkına karşı katliam yapmakla,
uluslararası hukuku çiğnemekle, halkın üzerine bomba
yağdırmakla suçlayıp uluslararası müdahaleye zemin
hazırlamaya çalışmaktadır.
Yeni Orta
Doğu planı İslam dünyasını yeniden kamplara
ayırmaktadır. Geçen yüzyıl başında cetvelle onlarca
devlete bölünen Orta Doğu halkları şimdi etnik ve mezhepsel
farklılıklar kullanılarak çok daha derin ve tehlikeli bir
biçimde karşı karşıya getiriliyor. Orta Doğuda
Şii bloka karşı Sünni blok bu yüzyıla damgasını
vuracak tartışmanın içine çekiliyor. 1982 yılında
İsrailin Dışişleri yetkilisi Oded Yinon Irak üçe
bölünmeli, Lübnan beşe bölünmeli, Suriye dörde bölünmeli. şeklinde
bir öneriyle ortaya çıkmamış mıydı? Suriyenin bir din
çatışmasının içine çekilmesi gerekiyordu. Sünni ülkeler
Suudi Arabistan, Ürdün, Türkiye ve Mısır; Şii İran, Suriye,
Irak ve Lübnan Hizbullahıyla karşı karşıya getirilmeye
çalışılmaktadır. Din ayrımı körüklenmekte,
eş zamanlı olarak rejim muhaliflerine milyarlarca dolar para
aktarılmakta ve silahlandırılmaktadır. Suriye
uluslararası güce ve Büyük Orta Doğu Projesine boyun
eğmediği için cezalandırılmak istenmektedir. Ambargo,
yaptırımlar, iç çatışmalar, muhaliflerin desteklenmesi ve
silahlandırılması yöntemleri kullanılarak ülke bölünme,
kaos ve dış müdahale tehlikesiyle karşı karşıya
bırakılmaktadır.
Önümüzdeki
günlerde tüm bölge önce Şii ve Sünni çatışmalarıyla,
ardından etnik kimliklerin isyanıyla sarsılacaktır.
İşte, Hillary Clintonın söz ettiği kusursuz
fırtına budur. Suriye, Orta Doğuda Arap baharı adı
altında saklanan darbe imalatının son halkası olmayacak, bu
azgın dalga daha sonra sınırlarımıza da dayanacaktır.
Parçalanırken zalimin yanında yer alanlar bir gün sıranın
kendilerine geleceğini de unutmamalıdır. Büyük Orta Doğu
Projesinin Eş Başkanı olduğunu söyleyen Başbakan
Erdoğanın Suriye iç meselemizdir. yaklaşımı,
halkların kardeşliğini dinamitlemek ve emperyalistlerin
savaş çığırtkanlığına destek vermekten
başka bir şey değildir.
Suriye bizim iç
meselemiz olamaz; olsa olsa barış içinde
yaşayacağımız ve ulusal bütünlüğüne saygı
duyacağımız komşumuz olabilir. Türkiye, ABD eksenli
savaş ve işgali kutsayan politikalardan derhâl kendini
kurtarmalıdır. Haksız olarak uluslararası bir müdahale
kararı alınsa bile Suriye ile olan tarihî ve kültürel
bağlarımızdan dolayı emperyalistlerle saf tutamayız.
Savaştan yana taraf olmamalıyız.
Emperyalizm, dünya
halklarına savaş, yıkım, ölüm ve işgalden başka
bir şey getirmemiştir. Suriye halkının savaş ile yok
edilmesine, topraklarının işgal edilmesine, talan edilmesine ve
bölünmesine asla izin verilmemelidir. Suriyedeki bir savaşın bölgeyi
etkileyeceği ve Türkiyeyi de Orta Doğu bataklığına sürükleyeceği
açıktır.
Başbakanın
son günlerde gittikçe sertleşen tehditkâr ve uluslararası diplomatik
nezaketten uzak söylemi, savaş çığırtkanlığı,
her iki ülke halkları arasında yıllarca sürecek
düşmanlık ve nefret tohumlarını ekmektedir. Daha düne kadar
Suriye yönetimini dost ve müttefik ülke olarak değerlendiren, henüz bir
yıl önce, Suriye ile barış ve dostluk barajının
temelini atan ve karşılıklı vize muafiyeti dâhil olmak
üzere Suriye Devlet Başkanı Beşar Esada kardeşim diye
hitap eden Sayın Başbakan ve Hükûmetinin bu kadar kısa sürede
Suriye ile savaşın eşiğine gelmesi düşündürücüdür.
Suriyenin
demokratikleşmesi hiç kimsenin umurunda değildir. Amaç,
uluslararası güçlerin Orta Doğudaki çıkarlarına hizmet
edecek yeni, kukla bir yönetim oluşturmaktır, Tunusta, Libyada,
Mısırda ve diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi.
Irakta 2 milyon
Müslüman sivilin ölümüne ve yüz binlerce masum Müslüman kadının
tecavüze uğramasına bugüne kadar hiç ses çıkarmayan AKP
Hükûmeti, nedense Suriye konusunda şahin kesilmiştir. Arap ülkelerine
demokrasiyi götüreceği safsatasını ağzından
düşürmeyenlere sormak gerekmez mi: Hangi ülkeye demokrasiyi götürdünüz?
Libyaya mı, Mısıra mı, Iraka mı, Bahreyne mi yoksa
Yemene mi?
AKP Hükûmetinin,
komşu, dost ve kardeş bir ülke olan Suriye yönetimini silahlı
güç kullanmak suretiyle devirmeye çalışan muhalif gruba destek
verdiği yönündeki haberleri dehşetle ve ibretle izliyoruz. Kendini
özgür Suriye ordusunun lideri olarak tanıtan bir albay, iç ve
dış basına verdiği demeçlerinde Türkiyede
yaşadığını, Türk güvenlik güçleri tarafından özel
olarak korunduğunu, eğitim aldıklarını ve Suriye
yönetimine karşı silahlı mücadele verdiklerini, Suriye ordu
birliklerine ve polis gücüyle istihbarat elemanlarına karşı
silahlı eylemler gerçekleştirdiklerini ve bu eylemleri Türkiyeden
yönettiğini açıkça itiraf etmiştir.
Sayın
Başbakan, her fırsatta Terörün dini, dili, ırkı, milleti
ve vatanı olmaz. diyen siz değil miydiniz? Terör nereden ve kimden
gelirse gelsin lanetlemek gerekir. diyen siz değil miydiniz?
Olayların başladığı günden bugüne 2.500 Suriye polis
ve askerinin bu muhalif güçler tarafından öldürüldüğü söylenmektedir.
Komşu, dost ve kardeş bir ülke olan Suriyenin asker ve polisine
karşı yapılan bu silahlı saldırıları
lanetlemek yerine, destekliyor gibi bir izlenim yaratmak ne derece doğrudur?
Suriyedeki yönetimi yıkmak için düğmeye basan küresel güçler, sadece
muhalif gruplara silah ve eğitim desteği vermekle kalmayıp
ayrıca dünya kamuoyuna mevcut yönetimin halka karşı katliam
yaptığı izlenimi ve görüntüsü yaratıp yapılmak istenen
bir askerî dış müdahaleye zemin hazırlamaya
çalışmaktadır. Şu anda yandaş medyada yayınlanan
haber ve görüntüler, Türkiye ile Suriye halkları arasında
düşmanlığı körüklediği gibi Türkiyede Sünni-Alevi
düşmanlığını da körüklemektedir. Bu, ülkemize
yapılabilecek en büyük kötülüktür.
AKP Hükûmetinin
Suriye politikasına karşı duran Türkiyedeki laik, Atatürkçü,
solcu ve milliyetçi kesimin direncini kırmak için birtakım
oyunların devreye sokulduğunu da görüyoruz. Nitekim, daha önce
Suriyedeki Türkiye Büyükelçiliğine, Türk Bayrağına ve Atatürk
posterine yönelik saldırılar ile en son iki gün önce Suriye
sınırında yaşanan silahlı saldırı
olayları, oynanmak istenen oyunun birer parçalarıdır.
AKP Hükûmeti
Suriye politikasını yeniden gözden geçirmek zorundadır. Mevcut politikalar
ülkemizin ulusal çıkarlarına zarar vermektedir. Sınır
ticareti durma noktasına gelmiş, bölge esnafı, sanayicisi ve
ihracatçısı büyük bir ekonomik sıkıntının içine
girmiştir. Bölge halkımız yaşanabilecek bir kardeş
kavgasından derin bir endişe duymaktadır. Hükûmetin, gerçekten
Suriyede akan kanın durmasını ve barışın
kurulmasını istiyorsa Annan Planını desteklemesi
gerekmektedir. AKP Hükûmeti uluslararası güçlerin baskı ve
dayatmalarından kendini kurtarmak zorundadır. Suriyedeki bir
savaşın bütün bölgeyi etkileyeceği ve Türkiyeyi de Orta
Doğu bataklığına sürükleyeceği aşikârdır.
Türkiye'nin böyle bir bataklığın içine çekilmesine izin
verilmemelidir. AKP Hükûmetinin bu politikaları ülkenin ulusal
çıkarlarına hizmet etmediği gibi, ulusal güvenliğimizi de
tehdit etmektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
REFİK
ERYILMAZ (Devamla) Mustafa Kemalin öncülüğünde ve halkın
desteğiyle emperyalizme karşı ulusal kurtuluş mücadelesi
veren Türkiye, Yurtta sulh, cihanda sulh. ilkesi gereğince
komşularına karşı emperyalist emeller besleyemez. Aksi bir
tavır ülkemize ve halkımıza yapılacak en büyük kötülüktür;
sonu belli olmayan bir maceraya, Orta Doğu bataklığına
sürüklenmektir. Bu kirli savaşa ve yaratılmak istenen kardeş
kavgasına karşı durmak bu Meclis çatısı altında
bulunan bütün milletvekillerinin görevidir. Herkesi bu kirli savaşa
karşı durmaya davet ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Eryılmaz.
Önerinin
aleyhinde, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan.
Buyurunuz
Sayın Oğan. (MHP sıralarından alkışlar)
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunu ifade etmem
lazım: Türkiye bir savaşın eşiğinde, Türkiye
sınırında çatışmalar yaşanıyor ve AKP
sıraları bomboş, herkes burada sohbet ediyor birbiriyle; AKPnin
bu anlamda Suriye noktasında Türkiye Büyük Millet Meclisini nasıl
devre dışına çıkarmaya
çalıştığının manzarasıdır bugün bizim
burada karşı karşıya olduğumuz manzara.
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Siz konuşmanızı yapın!
SİNAN
OĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, memleket bir
savaşın eşiğinde, bunun farkına varın.
Aslında siz bunun farkına varmışsınız, çünkü memleketi
kendi elinizle savaşa sokmanın peşindesiniz.
Allah
aşkına soruyorum: PKK terörüyle uğraşmak varken, Sayın
Genel Başkanımız Türk Bayrağını Kandile dikin.
dediğinde Bizim oralarda ne işimiz var? diye konuşuyordunuz,
şimdi Türkiyeyi Suriyeyle savaşa sokmanın peşindesiniz.
Ortada bir Annan Planı dolaşıyor ama bu memleketin
Dışişleri Bakanının Bakan Yardımcısı,
aynı zamanda da Müsteşar Yardımcısı Naci Koru
Beyefendi diyor ki: Annan Planı kadük kaldı. Yahu, Annan
Planını kadük eden sizsiniz, barışa destek vermeyen
sizsiniz, savaş kışkırtıcılığı
yapan sizsiniz; bunları söylemek bu memleketin bir milletvekili, bir ferdi
olarak bana acı verse de bu gerçekleri söylemek durumundayım. Sizin,
bölgede barışı sağlama gibi bir göreviniz var; sizin,
bölgede savaş kışkırtıcılığı
yapma, sizin, bölgede devrimcilik oynama gibi bir sorumluluğunuz yok; bu
millet sizi bölgede gidip kafanıza göre Amerikanın, İsrailin
çıkarları için savaş çıkartasınız diye iktidar
yapmadı.
Bakınız,
KCK tutuklamaları yapıyorsunuz, doğru da yapıyorsunuz.
KCKnın amacı nedir? KCKnın amacı dört parçalı bir
Kürdistan kurmaktır, nihai hedef de Ermenistan-Kürdistan-İsrail
duvarıyla Türkiye'yle, Türk dünyası ve İslam
dünyasının önünü kesmektir.
Peki, Iraka
müdahale yapıldı. Iraka müdahalenin sonucunda ne oldu? Orada bir
Kürdistan ortaya çıkarıldı. Suriyeye müdahale
yapılıyor ve bu müdahalede de en ön planda maalesef AKP Hükûmetini
görüyoruz. Neticesinde yine benzer bir yapı ortaya
çıkarılacaktır.
Bununla da
sınırlı kalmayacaktır emin olunuz çünkü nihai hedef
İsrailin güvenliğini sağlamaksa, bölgedeki ülkelerin
ufalanması, rejimlerinin değiştirilmesi çabası devam
edecektir. Nihai hedefte İran da ufalanacaktır, İranda da bir
Kürdistan çıkarılacaktır ve sizin bu devrimcilik oyununuz
neticesinde Türkiyeye denecektir ki: İrandaki, Iraktaki, Suriyedeki
bölgeleri gelin Türkiye'nin denetimine verelim.
Netice
itibarıyla, Güneydoğu Anadolu Bölgesiyle bir entegrasyon
sağlandıktan sonra kendi elinizle bölgede bir uydurma devlet
kuracaksınız.
Değerli milletvekilleri,
bugün biz Suriyeyle niye bu hâle geldik, hiç oturup bir düşündünüz mü?
Bizim, Suriyeyle, Suriye rejimiyle ne alıp veremediğimiz var?
Elbette ki biz diktatörlere karşı olacağız, elbette ki
masum vatandaşların orada hayatının kaybedilmesinin
hesabını soracağız ama bunu sorarken bizim o ülkelerin iç
işlerine karışıp, bunu sorarken bizim o ülkelere kendi
sorumluluğumuzda olan kamplardan insanların gidip girip
çıkıp belki de bir ateşi tetikleyecek bir provokasyonun
içerisine girmememiz lazım. Biz, elbette ki demokrasiden yana
olacağız, bölgeye demokrasinin gelmesine
çalışacağız ancak biz, Amerikanın bölgeye getirmek
istediği tırnak içerisindeki- demokrasinin taşeronu
olamayız.
Değerli
milletvekilleri, Tunusta bu hadiseler ortaya çıktığında
Şunu
da ifade edeyim: 1968den bugüne kadar dünyadaki bütün halk hareketlerini
yakından incelemiş, bunun kitabını yazmış bir
kardeşiniz olarak ifade ediyorum, bunun bir Amerikan projesi, Sayın
Başbakanın ifade ettiği Büyük Orta Doğu Projesinin hayata
geçirilmesi projesi olduğunu ifade ettik.
Amerikanın
dönemin Dışişleri Bakan Yardımcısı Condoleezza
Ricein sözünü herhâlde siz de iyi biliyorsunuz. 2003 tarihinde dedi ki Rice:
Yirmi iki tane ülkenin sınırı ve rejimi değişecek.
Bugün gerçekleştirilen odur, bugün gerçekleştirilen, Kuzey Afrikadan
Orta Asyaya kadar Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyada yirmi
iki tane ülkenin sınırının ve rejiminin
değiştirilmesi oyunudur.
Eğer Orta
Doğuya, eğer Suriyeye demokrasi gelecekse, bu, öncelikle savaş
çıkmadan gelmelidir. Eğer Orta Doğuda bir değişim
yaşanacaksa, Türkiye burada öncü rol oynayacaksa Türkiye
tarafsızlığını korumak durumundadır. Bugün
Türkiye maalesef tarafsız değil Suriye konusunda. Bugün Türkiye
bölgede etkin olmanın yollarını aramalıdır ama bu
etkin olması Türkiyenin, Suriyeye müdahale, Suriyeye savaş
çığırtkanlığı yaparak değil. Sayın
Başbakanın Sayın Obamayla görüşmesinde, Sayın
Başbakan Artık müdahalenin zamanı geldi. diyor. Amerikan
Başkanı Obama ise Biraz daha
soğukkanlılığımızı korumamız
lazım. diyor. Biz ne hâle geldik? Amerikanın bunu söyleyip bizim
ise soğukkanlılık çağrısı
yapacağımız yerde, biz tabiri caizse kraldan çok kralcı
pozisyondayız. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı
Soğukkanlılığımızı koruyalım. derken
biz her bulunduğumuz ortamda Artık uluslararası toplum buna
müdahale etmelidir. çığırtkanlığı
yapıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti bölgede büyük bir güçtür, büyük bir
devlettir ve bu büyük devletin bölgede savaşan tarafları
barıştırması gerekmektedir. Oysa biz, maalesef,
savaşan tarafları barıştırma yerine bölgede savaş
çığırtkanlığı yapıyoruz. Bunu yaparken de,
bu denli önemli bir konu görüşülürken de sizin bir milletvekiliniz
çıkmış buraya: Şu kadar kilometre yol yaptık, şu
kadar ev yaptık. Yok, evler üç odalı, beş odalı, deniz
manzaralı
Ya, siz bu Meclisle dalga mı geçiyorsunuz, bu milletle
siz dalga mı geçiyorsunuz? Memleket savaşın eşiğine
gelmiş, sizin konuştuğunuz konulara bak. Memleket
savaşın eşiğine gelmiş değerli milletvekilleri.
Siz bu Meclisi devre dışına çıkararak bu milleti
savaşa sokamazsınız. Siz bu Meclisi devre dışına
çıkararak bir oldubittiye bu memleketi getirip savaşa
sokamazsınız. Buna sizin hakkınız yok, buna müsaade de
etmeyeceğiz. Elbette ki orada insanların ölmesinin
karşısında olacağız ama biz yeni insanların
ölmesi, yeni Mehmetçiklerin şehit olmasının yolunu
açamayız. Bu konuda milletimize, Meclisimize danışmak
zorundasınız. Kapalı kapılar ardında Sayın
Başbakanın, Sayın Davutoğlunun pazarlıklarıyla
siz bu milleti savaşa sokamazsınız.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz defalarca bu konuda
Meclis kürsüsünden sizi uyardık, milletimizi değişik ortamlarda
uyardık, dedik ki: Ülke savaşa sokuluyor. Bugün, maalesef,
dediğimiz noktaya geldik ve bu memleket bugün savaşa sokulmak üzere.
Bunun günahı elbette ki sizin üzerinizdedir. Ancak unutmayınız
ki Suriye konusundaki siyasetiniz, Irak gibi, bize, netice itibarıyla,
kucağınızda bir Kürdistan doğuracaktır. Bugün milletçe
mücadele ettiğimiz KCKyı siz maalesef Suriyeye savaş açarak
gerçekleştireceksiniz.
Bugün
İsrailin güvenliğini sağlamak size mi kalmış! Büyük
Orta Doğu Projesi İsrailin güvenliğini sağlama projesidir.
İsraili korumak için Malatyaya üs kurdunuz. İsraili korumak için
bölgede neredeyse sıfır sorun diye yola çıktınız ki
kavga etmediğimiz memleket kalmadı. Bir taraftan İsraile one
minute diyeceksiniz, 2011 tarihinde İsraille ticareti yüzde 40
artıracaksınız. Bunları yapın! Bunları millet bir
tarafa not ediyor. Ama bu memleketi savaşa sokamazsınız. Bir
oldubittiyle karşı karşıya getirip bu milleti savaşa
sokamazsınız.
Altını
çizerek tekrar ifade ediyorum. Suriye konusunda bir an önce tarafları
barışa zorlamak zorundasınız. Suriye Devlet
Başkanı yazılı garanti istiyor, diyor ki: Ben askerlerimi
çekmeye razıyım, bana silah çekenler gelsin, yazılı garanti
versin. Siz buradan açıklama yapıyorsunuz Esad
inandırıcılığını yitirmiş. diyorsunuz.
Esadın elbette ki kendi milletine karşı silah çekmede
sorumluluğu vardır. Tarih karşısında da,
uluslararası mahkemeler karşısında da bunun
hesabını vermelidir, o ayrı bir konudur. Ama bunu siz
yapamazsınız.
OSMAN KAHVECİ
(Karabük) Bunu kim yapacaktır?
S NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sen mi yapacaksın?
SİNAN
OĞAN (Devamla) Sizin böyle bir göreviniz yoktur. Bu millet size
başka ülkelerde gidip devrimcilik oynama yetkisi vermemiştir, bu
millet size Mehmetçiği götürüp Suriyede kanını dökme yetkisi
vermemiştir. Dolayısıyla da, bir an önce gelin, olanı
biteni bu Mecliste görüşelim. Burası milletin Meclisidir. Sizin bir
çoğunluğunuz olabilir ama bu çoğunluğunuza dayanarak siz
memleketi savaşa sokamazsınız. Dışişleri
Bakanı Sayın Davutoğlu yarıda kesti Çin ziyaretini, geldi.
Annan bugün bölgede ziyaretlerde bulunuyor, oradan İrana geçecektir. Eğer
bölgede bir çaba içerisine girecekseniz bu barışın çabası
olmalı.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü bağlayınız.
SİNAN
OĞAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu sizin
yaptığınız gibi savaş
çığırtkanlığı veyahut da bölgede yeni mezhep
çatışmalarının, yeni kanların dökülmesine sebep olacak
savaşların tetikleyicisi olmamak durumundayız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Oğan.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur. (AK PARTİ sıralarından Var, var.
sesleri)
Yoktur.
MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) Sayın Başkan, kâtip üyelerinize sorarsanız
O
arkadaşların orada görevi var biliyorsunuz, yalnız
değilsiniz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim hatırlattığınız için Sayın
Vekilim!
İki dakika
süre veriyorum. Lütfen
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar
yeter sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.48
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
daha sonra oylarınıza sunacağım:
2.-
MHP Grubunun, 30/3/2012 tarih ve 4081 sayı ile emniyet teşkilatı
mensuplarının ağır çalışma
koşullarındaki zorlukları ve özlük hakları
bakımından alınacak önlemleri tespit etmek amacıyla
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 10/4/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
10.04.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 10.04.2012 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında,
siyasi parti grupları arasında oybirliği
sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisini İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarım.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkanvekili
Öneri:
30 Mart 2012 tarih
ve 4081 sayı TBMM Başkanlığına verdiğimiz,
Emniyet Teşkilatı mensuplarının, ağır
çalışma koşullarındaki zorlukları ve özlük
hakları bakımından alınacak önlemleri tespit etmek
amacıyla verdiğimiz Meclis Araştırma önergemizin 10.04.2012
Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü
Birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Lehinde Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin.
Buyurunuz
Sayın Çirkin. (MHP sıralarından alkışlar)
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisi lehinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Polis
teşkilatımızın kuruluşunun 167nci yılında
özel harekâtıyla, terörle mücadelesiyle, trafik polisiyle, çevik
kuvvetiyle, karakollarıyla ve tüm genel hizmetleriyle devletimize,
milletimize hizmet eden tüm polis kardeşlerimi ve ailelerini de
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, böyle bir günde, polis kardeşlerimizin
bayramını ifa ettiğimiz böyle bir günde Hükûmetimizden de bir
değerli tasarı, bir kanun ve bu kardeşlerimizin gerçekten
bayramını gerçek bir bayram olarak kutlayabilecekleri bir tasarı
böyle bir gün seçilip Meclise gelseydi de keşke hep birlikte bunu
oylayıp Meclisten geçirseydik.
Değerli arkadaşlar, her devlet memuru insanla
muhataptır yani tapusundan tutalım, orman müdürlüğünde yani her
mevkide, her makamda olan memur, insanla muhataptır ama polisin -takdir
edersiniz ki- apayrı bir konumu vardır çünkü polis suçluyla
muhataptır, teröristle muhataptır, bölücüyle muhataptır,
uyuşturucu kaçakçısıyla muhataptır, sarhoşuyla
muhataptır, trafik ihlali yapanla muhataptır yani polisin muhatap olduğu
insanlar toplumda suç işleyen insanlardır. Esasen, zaten görevi de
budur, adaleti tesis etmek, huzuru, asayişi tesis etmektir.
Şimdi,
gerçekten, bu manada muhatapları açısından çok zor durumda olan
bir teşkilatın acaba sıkıntıları nelerdir,
çözülmüş müdür, bunlara da şöyle bir bakmak lazım:
Değerli polisimizin
genel sorunları, bir maddi kriterler, bir de çalışma
şartları olmak üzere ikiye ayrılabilir.
Maddi kriterlerin
elbette ki maaş da öncelikli olmak üzere halledilmediği
muhakkaktır ama en önemli mesele, biraz evvelki konuşmacı
arkadaşlarımın da bahsettiği üzere, emeklilik durumudur.
Yani birçok memurun hayali, rüyası olan, işte, olduğunda bir
evini alıp hayatını devam ettireceği ve artık çok daha
farklı, yirmi beş-otuz yıllık devlet memuriyetinden sonra
rahat bir yaşam tarzı sürdüreceği şeklinde algılanan
devlet memuriyetindeki emeklilik, maalesef, şu anda polis
açısından incelenecek olursa polisin korkulu rüyasıdır.
Yani emekli olan bir polis, daha evvelki arkadaşlarım rakam verdiler,
bu rakamlara boğulmak istemiyoruz ama neredeyse hâlihazır
aldığı maaşın yarısını ancak
alabilmektedir. Bu defa da, bu değerli polislerimiz, emekliliğine
birkaç yıl kala çalışabileceği bir yer aramakta,
birtakım insanlarla ilişkiye girmekte ve emekli olduktan sonra da
birçok polisimizi otoparklarda, şuralarda, buralarda, görevliyken hiç
adım atmadığı yerlerde güvenlik görevlisi veyahut idari
hizmette çalışırken görebilmekteyiz, bu acı bir
şeydir.
Bunun yanı
sıra, polisin çalışma şartlarına şöyle bir
baktığımız zaman yine son derece namüsait bir ortam
görüyoruz. Polisin bayram izni var mı? Yok. Her devlet memurunun izinli
olduğu günlerdir bunlar. Yılbaşı izni var mı? O da
yok. Resmî tatillerini nerede geçiriyor? Görev başında. Her devlet
memuru izindeyken polis bunu görev başında geçiriyor.
Güncellenmiş bir teşkilat yasası var mı? O da yok.
Çalışma saatleri ayda iki yüz kırk saat değerli
arkadaşlar. Ayda iki yüz kırk saat çalışan bir polis acaba
psikolojik açıdan ne hâle gelir? Ayda iki yüz kırk saat
çalışan, bırakın polisi herhangi bir mevkide, herhangi bir
makamda ayda iki yüz kırk saat çalışan bir insan baba olabilir
mi? Evlatlarına babalık yapabilir mi? Eşine kocalık
yapabilir mi? Anasına, babasına evlatlık yapabilir mi?
Bunları gerçekten düşünmek ve aynı zamanda bunlara çare getirmek
zorundayız.
Birçok makamda,
teşkilatın birçok yerinde görev yapan polislerimiz var. Mesela,
terörle mücadelede görev yapan polislerimiz. Bir terörle mücadele polisinin,
sadece 1 tanesinin yaşadığını burada ifade etmek
istiyorum. Cizrede Çevik Kuvvet mensubu bir polisimizin -zannedersem geçtiğimiz
ağustos ayında- asayiş olaylarında üzerine bomba
atılmış, arkasından ağır silahlarla
taranmış, bir böbreğini kaybetmiş ve hâlâ omuriliğinde
mermi duruyor, bacaklarında da şarapnel parçaları,
çıkarılamıyor. Yüce Meclis, bu arkadaşımızın
hastanede yattığı dönem terör tazminatı kesildi; bu,
asayişi temin etmek üzere görevlendirdiği Türk polisinin terör
tazminatına el uzatan bir devlet için utançtır ve aynı zamanda
Meclisimiz için de utançtır. Bunları düzeltecek olan, bunları
ortadan kaldıracak olan biziz, Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Şimdi,
karakollara bakmak istiyoruz. Karakolların durumu içler acısı.
Yani bir Ankarada, neredeyse iş saatlerinde 700-800 bin insana hitap
eden, 700-800 bin kişinin huzurundan, asayişinden sorumlu bir
karakolun toplam mevcudu 45 kişi, içinde temizlikçi, çaycı,
bunların hepsi dâhil ve 45 kişi iş yapacak. Ayın 15inde
ikmali biter, benzini yok, Göreve çıkamıyorum. dese suç, artık
o benzini bir yerlerden, birilerinden toplayacak.
Değerli
arkadaşlar, böyle görev yapılmaz. Bir polise soruyorum: Kaç
yıllık polissin? On sekiz yıllık. diyor. Kaç
yıldır bu karakoldasın? On sekiz yıl. diyor. Bu
düzeltilmeli. Sayın bakanların huzurunda ifade ediyorum. On sekiz
yıl karakol şartlarında bir insan çalışamaz,
çalışırsa insanlığından çıkar. Bunu
incelemek, bunun psikolojik sonuçlarını tahlil etmek ve bu konuyu
araştırmak gerekiyor. Karakollarda çalışma süresi mutlaka
bir kanunla düzenlenmeli ve onlar da bu ıstıraptan
kurtulmalıdır. Psikolojisini kaybeden polis görev yapamaz ve polissiz
adalet olmaz. Yine de hepsinden Allah razı olsun, birçok soruna
karşılık cansiparane görevlerini yapmaya
çalışıyorlar.
Değerli
arkadaşlarım, burada hepinize soruyorum. Hepimiz siyasetin belli
kulvarlarından geldik ve zaman zaman, fırsat bulduğumuz an pek
de olmamakla birlikte- çoluğumuzu çocuğumuzu, eşimizi
alıyor, bir yerlere çıkıyoruz, bazen sinemaya götürebiliyoruz
kısıtlı da olsa, bazen yemeğe götürebiliyoruz. Böyle sosyal
ortamlarda, lütfen, bugüne kadar dikkat etmediysek hep birlikte dikkat edelim,
hatta millet olarak dikkat edelim, kaç tane polis görüyoruz? Polis sinemaya
gidebiliyor mu? Kaç polis gördük? Bizim gittiğimiz yerlerde -ki
Anadolunun gittiği yerlerdir bunlar- kaç tane polisimizi ailesiyle,
eşiyle, çocuğuyla beraber sinemada görebildik? Kaç tane polisimizi
bir hafta sonu yemekte görebildik? Bunların hepsinin düzeltilmesi,
bunların bu imkânlara kavuşturulması gerekiyor. Elbette,
iktidarınızın bu on yıllık döneminde birçok
iyileştirmeler yapılmış olabilir. Askerlik meselesi mesela,
çok önemli bir düzenlemedir ve polise burada çok büyük katkılar
olmuştur ama daha birçok sorun orta yerde durmaktadır. Yani on
yıllık iktidarda dünyanın en büyük 16ncı ekonomisi diye
övündüğümüz
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) -
Türkiye Cumhuriyeti devletinin
imkânları öyle zannediyoruz ki polisimizin bu mağduriyetini ortadan
kaldırmaya yetecektir, yetmelidir, Türkiye bunun için kaynak
ayırmalıdır ve şehidinde, gazisinde dahi benzer kurumlarla
birçok adaletsizliğe mahkûm olan, bunları yaşayan, bu konularda
da düzeltme ihtiyacı hissedilen bu kurumun değerli
insanlarını hepinizin önünde hürmet ve saygıyla
selamlıyorum ve aynı zamanda şehit polislerimize
Cenabıallahtan rahmet ve gazilerimize de şifa diliyorum. Hepsinden
Allah razı olsun.
Sizlere de
teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çirkin.
Aleyhine
Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan Köksal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Emniyet Genel Müdürü polisin
aleyhine konuşmaz.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Köksal
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) Sayın Başkanım, değerli
milletvekillerim; Sayın Milletvekilimizin söylediği gibi polisin
değil, önergenin aleyhinde konuşacağım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Yok, polisin aleyhinde konuşuyorsun.
Önerge polisin lehine Sayın Genel Müdürüm.
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Onu burada tekrar etmek istiyorum ve gerçekten
bugün 167nci yılını kutlayan polis teşkilatı,
söylendiği gibi büyük bir özveriyle, büyük bir fedakârlıkla
çalışmakta. Bunu vatandaşımız da, milletimiz de
biliyor ve tarih önünde her fırsatta bunun çalışmalarını,
polis teşkilatının çalışmalarını herkes
takdirle anmaktadır.
Bu teşkilatın
geçmişine kısaca baktığımızda, az önceki
Sayın Konuşmacımızın söylediği bazı
şeylerin artık çok eskide kaldığını burada ifade
etmek istiyorum. Polis teşkilatı olarak baktığımızda,
evet, çalışma şartları biraz ağır, süre olarak
ağır. Peki, bunun karşılığında nedir?
Türkiyede her yıl artan nüfusa, şehirleşen nüfusa
baktığınızda, artık nüfusun yüzde 80i şehirlerde
yaşamakta ve geçtiğimiz AK PARTİ Hükûmetinden bugüne kadar
baktığımızda, 180 bin olan polis adedi 250 bine
çıkartılmış yani sayı ne kadar artarsa elbette ki
çalışma sürelerinde kısalma o kadar olacak. Mümkün
olduğunca sayı artırılmaya çalışılmakta ve
bunu yaparken de bir taraftan polis okullarını artırmak, gene AK
PARTİ Hükûmetinin getirdiği bir yenilikle, dört yıllık
yüksekokul mezunlarına da polis olma imkânı verilmiş, yolu
açılmıştır ve her yıl yaklaşık 10 bin
civarında yeni yüksekokul mezunu polis göreve
başlatılmaktadır. Karşılığı olarak
polis meslek yüksekokullarımızın -ki o da meslek
yüksekokullarına dönüştükten sonra iki yıl eğitim veren
okullarımız- buraların da mevcudu 5 binden başlayıp 8
bine kadar çıkmış. Her yıl, polislerimizde belli bir miktar
artış sağlanmaktadır ama tabii ki birdenbire bu
sayıyı artırmak, sizin de takdir edeceğiniz gibi kolay bir
şey değil.
Ve bu arada, gene
getirilen bir yenilikle de geçtiğimiz iki yıl evvel getirilen bir
yenilikle de poliste elli iki olan emeklilik yaş sınırı
elli beşe çıkartılmıştır. Dolayısıyla,
üç yıl daha polislerin geç emekli olması ve dolayısıyla bu
aradaki sayının artırılması çalışmaları
sürdürülmüştür. İşte, buna paralel olarak da Acaba, poliste
sekiz saate düşen hizmet sürelerini nasıl yaptırırız?
diye bununla ilgili ki benim Genel Müdürlüğüm zamanında hazırlanmış
bir projeydi ve şimdi, bazı iller bu projeyi pilot olarak deniyorlar
ve denemede, özellikle meydanlarda devriye sayısını, araç
sayısını artırmak suretiyle polisleri daha çok ve
karakollardan veya kapalı yerlerden açığa çıkartmak
suretiyle süreyi kısaltma çalışmaları olmaktadır.
Sonra, gene
baktığımızda, polis teşkilatı gerçekten fedakâr,
özverili ama demin, az önce, gündem dışı konuşmamda de
söyledim, meşakkatli ama meşakkatli olduğu kadar şerefli
bir görevdir ve hemen hemen her Türk genci, pek çok Türk genci, hâlâ polis
olmanın peşindedir ve arzu etmektedir. Nitekim, az önce
saydığım polis okullarına 100 binin üzerinde müracaat
olmakta ve 100 bin kişiden 7 bin kişiyi seçmekte. Yani böyle,
seçilerek gelen de bir teşkilat.
Ayrıca, polis
teşkilatı birtakım çalışmalarla da kendi içinde
bazı düzenlemeler yapmaya çalışmıştır. Nedir?
İşte, başarılı polislerimize -ki her geçen gün bu
rakam artmaktadır- her yıl maaş taltifi adı altında
-bir milletvekilimiz Keşke bir maaş verilseydi. dedi- birtakım ikramiyeler verilmekte.
Bakın, size bir rakam söyleyeyim: 2011 yılında 145 bin
polisimize maaş taltifi verilmiş. Yani şöyle bir bakarsak,
aşağı yukarı polisin yüzde 60ı bir şekilde
maaş taltifi almış. Gene 2010 yılında bu rakam 130 bin
civarında.
Bir de polis
teşkilatı başka teşkilatlardan farklı bir şey;
önü açık, yükselmeye çalışan veya yükselme imkânı verilen
bir teşkilat. Nitekim, daha önceden polislikten komiser
yardımcılığına geçiş sayısı her
yıl 500le sınırlandırılırken, yapılan bir
değişiklikle bu bin-1.500 civarına
çıkarılmış. Yani her yıl imtihanı kazanıp
bir üst rütbeye terfi edebilme imkânı var.
Sonra, gene
polislikte -az önce arkadaşlarımızın biri söyledi-
gerçekten, motivasyon noktasında, onu desteklemek adına
başpolislik ve kıdemli başpolislik diye bir sistem
geliştirilmiş ve polislerin meslek içerisinde yükselmeleri
sağlanmış. Bu noktada da 9 bin civarında başpolisimiz
görev yapmaktadır.
Bunları
şöyle alt alta sıralamak istersek -ki az önce Sayın
Milletvekilim de söyledi- evet, son zamanlarda yapılanların en
önemlilerinden birisi de polisin askerlik muafiyeti meselesidir. Senelerce bu
söylenmiş ama geçtiğimiz yıl yüce Parlamentomuzun da
çıkardığı bir kanunla artık polisler askerlikten muaf
tutulmuşlardır. Bu, polisler için gerçekten önemli bir noktadır.
Diğer
taraftan, baktığınızda, işte, TOKİyle
yapılan anlaşmalarla on binin üzerinde yeni lojman imkânı
sağlanmış ve dolayısıyla da polislerin bir nebze
olsun, yan imkânlarla desteklenmek suretiyle rahatlaması
sağlanmıştır. Bir taraftan da baktığımızda,
az önce de söylendiği gibi, gerçekten, polislik mesleği
fedakârlık isteyen, fedakârlığın yanı sıra
özveri, hatta sadece fedakârlık da değil, içerisinde vatan sevgisi,
insan sevgisi taşıyan insanların severek yaptığı
bir görevdir. Yani polislik zengin olma mesleği değildir, polislik
başka bir meslek değildir, ama polisliğin başka bir
zenginliği vardır; o zenginlik de insana hizmet etme, o arzuyu
duyabilme zenginliğidir ve baktığınızda, işte
poliste insanların üç tane önemli unsuru var. Nedir? Canı, malı,
namusu. Bunlar da polise emanet edilmiştir. O hâlde polis
teşkilatı, gerçekten sayılan, sevilen ve takdir edilen bir
teşkilat durumundadır. Halk her şeyini ona emanet etmiştir.
İşte
polisimiz, elbette ki imkânları daha çok artsın, daha çok imkânlar
alalım diye ister, ama o imkânların ötesinde onun duyduğu manevi
haz ayrı bir olaydır. Bunu da burada dile getirerek, bu 167nci
yıl içerisinde bütün polislerimizi bu noktada kutlamak istiyorum, bunu
burada ifade etmek istiyorum. Gerçekten polislerimiz, bir noktada gönülden
gelen fedakârlıkla çalışmaktadır.
Evet, az önce
söylediler; bayramda çalışır, tatilde çalışır,
yılbaşında çalışır. Yirmi dört saat dönüyor
dünya, yirmi dört saat hizmet var. İnsanlar yaşıyor,
onların da bir güvencesi, birisi onu sağlayacak. Kim sağlayacak?
Ha polis sağlayacak.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Ama emeklilik
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Şimdi geliyorum oralara.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Ha oraya gel oraya.
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Onun için de polis, gerçekten o saatlerde
çalışmak zorunda ama bu mesailerinin biraz daha
aşağıya düşürülmesi, az önce de söyledim, rakamlar
arttığı sürece, sayı arttığı sürece biraz
daha aşağı düşürülecek ve bu imkânlar daha rahat
sağlanacak.
Sonra,
polislerimizin mümkün olduğunca modern araçları kullanmasına
çalışıldı. Araç gereç bakımından gerçekten son
yıllarda korkunç bir araç gereç alımı yapıldı.
Polisler o noktada daha rahat. Eskiden bizim kaymakamlık yaptığımız
sırada bir kırık cipi olmayan emniyet
teşkilatının bugün her tarafta malzemeleri var, araçları
gereçleri var. Her şey alınıyor ve biraz daha rahat iş
yapıyor. Nitekim 2009 yılında polis merkezleri yılı
ilan edildi ve o yılda da polis merkezlerimizin tamamı elden
geçirildi, hepsinin de içerisinde kameralar ve buna benzer rahatlıklar
sağlandı.
Gene polisimizin
hizmeti iyi yapabilmesi adına şu anda Türkiyenin her tarafı MOBESE
denen sistemlerle döşendi, polisler suçluyu daha çabuk bulmaktadır.
Elbette ki bir polis suçluyu bir an evvel bulursa o, onun bir noktada da manevi
tatminidir ve polise güven artar. O güven, bir noktada motivasyonunu
sağlayacağı için bütün bunlar
Polisin, gerçekten son
yıllarda elde ettiği pek çok kazanım vardır. Peki, pek çok
kazanım var, her şey bitti, polise bir şey vermeyelim mi?
anlamına gelmesin, bunu tekrar ifade etmek istiyorum. Mademki bu kadar
fedakârlık yapan, bu kadar özveriyle çalışan ve
çalışmasının karşılığını yeri
geldiği zaman hayatıyla, hayatını ortaya koymak suretiyle
yapan teşkilata da elbette ki ne verseniz, ne kadar çok verseniz yeridir.
Bu da bir imkân meselesidir. Bunlarda çalışma devam ediyor, şu
anda Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri
Bakanlığımız bünyesinde bir komisyon bütün bu söylenen
şartlarla çalışmalarını sürdürmekte, gerek
çalışma imkânları gerekse maddi imkânlarda neler
yapılabileceğini, polis teşkilatını, bu konuda
yüceltilmesi için ne gerekiyorsa yapılacak çalışma sürmektedir.
Bu komisyonun vereceği rapora göre -inşallah- o
çalışmanın sonucunda daha iyi imkânlara kavuşacaktır.
Esasen
gelişmenin noktasında baktığımız zaman
gelişme diye tabir ettiğimizde her zaman daha iyi imkânın
bulunması lazım çünkü iyinin de iyisi var. Biz istiyoruz ki elbette
ki polisimiz daha iyiye, daha güzele layıktır, olsun, onun için de
gerekli çalışmalar yapılmaktadır.
Ben bu duygu
ve düşüncelerle -tekrar ediyorum- bu memleket için canını feda
etmiş polis şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Polislerin bu
zor şartlar altında görev yapmaları için ona gerekli
imkânları sağlayan özellikle polis eşlerine, polis ailelerine de
huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum çünkü onların
sağladığı imkânlarla arkadaşlarımız daha çok
hizmet etmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Kısaca, özellikle gazilerimize uzun ömürler
diliyorum ve polis teşkilatımızın başarıdan
başarıya koşan, geçmişi, tarihî şanla şerefle
dolu polis teşkilatının bütün bu noktalarda kalbinde
taşıdığı vatan sevgisi, insan sevgisiyle bundan sonra
da aynı heyecanla çalışacağına inancımı
burada bir kere daha ifade ederken, tekrar teşkilatımızın
167nci yılında bütün polis teşkilatına başarı
dileklerimi iletiyorum ve özellikle az önce konuşulan gündem dışı
konuşmalarda olduğu gibi bütün grupların polis
teşkilatı üzerine söyledikleri güzel sözler için de, eski bir Genel
Müdür olarak, onlara da teşekkür ediyorum ve bütün yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Köksal.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Genel Müdürüm, polislerin emekli
maaşlarına bir şey söylemedin yine! Tazminat var, emekli
maaşı kuşa dönüyor!
BAŞKAN
Önerinin lehine İstanbul Milletvekili Celal Dinçer.
Buyurunuz
Sayın Dinçer. (CHP sıralarından alkışlar)
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; MHP grup önerisi lehine CHP
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türk polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümünü yürekten
kutluyor, tüm emniyet mensuplarına görevlerinde başarılar
diliyorum. İyi ve kötü günlerinde onlara desteklerini esirgemeyen
değerli ailelerine de şükranlarımı sunuyorum. Şehitlik
mertebesine ulaşan kahraman polislerimizi rahmetle anıyor,
onların yakınlarına başsağlığı,
gazilerimize de sağlıklı bir ömür diliyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, Zonguldak Milletvekilimiz Sayın Mehmet
Haberalın hayatını kaybeden annesine Allahtan rahmet, geride
kalan kederli ailesine başsağlığı dilerim. Ayrıca,
tabii afetlerde Çaycuma ve Elâzığda hayatlarını kaybeden
vatandaşlarımıza da Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Napolyonun polis
nazırı yani bakanı şöyle diyor: Korkunç bir cinayetin
darağacına çıkarılan failini affederim,
hırsızlık, zina suçlarını bile affederim hatta ve
hatta imparatoruma silah çekeni bile bağışlarım, sadece
polise karşı geleni affetmem çünkü polise çevrilen namlunun
ağzından fırlayan kurşun hedefini bulduğu an
artık devlet yıkılmaya başlamış demektir.
İşte bunu affetmem.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; polis teşkilatımız,
hırsızlık ve kapkaçtan teröre, pasaport ve ruhsat
işlemlerinden trafiğe, toplumsal olaylardan yasa dışı
örgütsel faaliyetlere, her türlü kaçakçılık suçlarından organize
suç çeteleriyle mücadeleye kadar geniş bir yelpazede
halkımızın huzur ve güvenlik içerisinde yaşaması için
cansiparane çalışmaktadır. Bu zor görevleri ifa ederken sadece
bir yıl içinde 45 polisimiz, son on yılda ise toplam 192 polisimiz
şehit olmuştur, onlarca polisimiz de yaralanmıştır.
Yine son on yılda toplam 1.556 polis görevi sırasında veya
görevden kaynaklanan hastalıklardan dolayı vefat etmiştir.
Adaletin ilk kapısı olan ve halkımızın devletle ilk
temas yüzü olan polislerimizin çeşitli kanun, tüzük ve yönetmeliklerle kendilerine tevdi
edilmiş görevlerinin yoğunluğu, onların asli görevleri olan
suç ve suçluyla mücadele etme, suçu önleme, onları aydınlatarak
faillerini yakalayıp adalete teslim etmede zafiyete
uğratmaktadır. Bunun önüne geçilmesi için asli olmayan görevlerin
ivedilikle polisten alınması, bu görevlerin özel güvenlik
görevlilerince yerine getirilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin
yapılması gerekmektedir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; son derece zor şartlar
altında özveriyle çalışan polis teşkilatı
mensuplarımızın çok büyük sorunları vardır ve çözümü
yolunda bugüne kadar atılan adımlar yeterli
olmamıştır. Polisimiz diğer devlet memurlarından yüzde
60 daha fazla çalışmaktadır. Ne
taşıdığı riskin ne de verdiği hizmetin
karşılığını tam olarak alamamaktadır.
Polislerimiz emekli olduklarında maaşları yarı yarıya
düşmektedir. Diğer kamu görevlileri hafta sonu, dinî ve resmî bayramlar,
yılbaşı ve diğer özel günlerde istirahat ederken polisimiz
bugünlerde güvenliği sağlamak için aksine daha fazla
çalışmaktadır. Aşırı yoğun ve stresli çalışmanın
sonucu olarak kendilerine ve ailelerine zaman ayıramayan polislerimizin
psikolojilerinin bozulduğu, zaman zaman intihara meylettikleri herkesin
malumudur. Gerçekten intihar oranı en yüksek meslek grubu maalesef
polislerimizdir. Sorunların çözülmemesi nedeniyle bunalıma girip
intihar eden polislerin sayısı son on yılda 276yı
bulmuştur. Tabii,
bu durum polisimizin yirmi dört saat yüz yüze geldiği halka da
kaçınılmaz olarak menfi şekilde yansımaktadır.
Sorunlarını
etkili ve hızlı bir şekilde yetkili mercilere iletebilecek
örgütlü yapı kurmalarına izin verilmeyen polislerimizin atama,
terfileri de henüz objektif kriterlere bağlanmış değildir.
Yeni ihdas edilen başpolislik unvanı bir rütbe denildiği hâlde uygulamada
bu husus yok sayılmış ve bir üst rütbeye atamalar
yapılmıştır. Bu husus da hiyerarşiyi bozmuş ve
birçok yargı kararına sebebiyet vermiştir. Polislerimiz hâlâ
atama, yer değiştirme ve görevde yükselme gibi hususlarda tavassutta
bulunacak birilerini aramak zorunda kalmaktadır.
Son
dönemlerde etkinliği artan Polis Sandığının,
üyelerinin birikimlerini kârlı yatırımlara dönüştürecek,
elde edilen kârın üyelere en verimli şekilde yansıtabilecek bir
yapıya kavuşturulması gerekmektedir.
Parlamento
olarak, başta Hükûmet olmak üzere herkesin güvenlik güçlerimize olan bu
görevimizi layıkıyla yerine getirmesi gerekiyor. Yoksa, polislere
verilen sözler, kuru kuru bir Polis Günü kutlamakla yetinilmemelidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKP İktidarı ile polis
teşkilatımız üzerinde bazı oyunlar oynanmaya
başlanmıştır. Polis teşkilatımızı bir
cemaatin, bir görüşün temsilcileri gibi yansıtan birtakım
çalışmaların ve söylemlerin olduğunu basından
izliyoruz, bunu şiddetle kınıyorum. Polis
teşkilatımızın bu oyunlara gelmeyeceğine
inanıyorum.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; terörle mücadele ettiğini iddia
eden iktidar, her nedense Orta Doğudan, Arap Baharı rüyasından
uyanıp bir türlü ülke içine gelememiştir. Geçtiğimiz yıl
teröristlerce kaçırılan Muş Kaymakam adayı Kenan
Erenoğlu, Astsubay Abdullah Sörfçeler, Polis Memuru Nadir Özgen, Uzman
Çavuş Kemal Ekinci ve Zihni Koçu kurtarmak için hiçbir çaba gösterilmiyor;
ama Libyaya NATOyla birlikte giriyor, Müslümanların katledilmesine göz
yumuyor, Suriyeye girmek için bahaneler arıyor ve savaş tamtamları
çalmaya devam ediyor. Oysa, yanı başımızdaki PKK terör
kamplarında her gün görüntüleri yayınlanan bu vatan
evlatlarımızın kurtarılması için kılını
dahi kıpırdatmıyor. İktidarın bu vurdumduymaz
tavırdan vazgeçmesini bekliyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; siyasi iktidarın geçmişte
yaptığı ve hâlen uygulamaya devam ettiği, özellikle polis
teşkilatı üzerinden kendi emellerine uygun olarak yapmak
istediği yanlış davranışlardan bir an önce vazgeçmesini
diliyoruz. Son zamanlarda sendikal haklar isteyen işçi, memur ve
öğrencilere uygulanan şiddetten vazgeçilmesini, aşırı
güç kullanarak polisimizin itibarının sarsılmamasını
diliyoruz.
Sözlerime son vermeden önce bir hususa
değinmeden geçemeyeceğim, Deniz Feneri iddianamesi. Allah nazardan
saklasın, Deniz Feneri sanıklarının hepsi masum
insanlarmış, görevden alınan savcılar bu masum insanlara
iftira atmış! Bakınız, yeni savcılar, ne güzel, tüm
sanıkları aklamaya çalışıyorlar. Çantasında
peynir, yumurta taşıyan, elinde Parasız eğitim istiyoruz.
pankartı taşıyan öğrencileri örgüt üyesi sayıp suçu da
yasadışı terör örgütü olarak niteleyen ve haklarında yirmi
yıldan fazla hapis cezası isteyen cesur yürek
savcılarımız, Deniz Feneri davasında örgütlü suç unsuruna
rastlayamamışlardır. Peynirden, yumurtadan suç örgütü
çıkaran savcılarımız, ne hikmetse asrın soygunu olan
Deniz Feneri hırsızlığında yufka yürekli davranıp
suç örgütü bulamamışlardır. Mahkeme salonlarında Adalet
mülkün temelidir. yazısı Deniz Feneri iddianamesinde çok
farklı, sanıkların istediği gibi yorumlanarak mal ve mülk
anlamında değiştirilmiştir. Bu nedenle, 10 binlerce masum
insanın bağışları hortumcuların malı
sayılıp korunmaya çalışılmıştır. Bu
iddianame, adaletsizliklerle kalkınan partinin yargıda
başardığı yeni adalet sisteminin parlak bir
yansıması olarak tarihe geçecektir. Ne diyeyim? Sayın
Başbakanın Sivas davası kararı için söylediği sözü
burada tekrar etmek istiyorum: Deniz Feneri iddianamesi milletimize
hayırlı olsun.
Sözlerime son verirken Türk polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümünde tüm
teşkilat mensuplarını bir kez daha kutluyor, üstün
başarılarının devamını diliyor, yüce heyetinizi
de saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Dinçer.
Önerinin aleyhine, Bolu Milletvekili
Ali Ercoşkun.
Buyurunuz Sayın Ercoşkun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ERCOŞKUN (Bolu)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisi hakkında aleyhte söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Emniyet
teşkilatımızın 167nci kuruluş yıl dönümünü
kutluyor, devletimizin ve milletimizin selameti uğruna hayatını
feda eden polislerimizin aziz hatıralarını rahmetle anıyor,
emekli ve gazilerimiz ile hâlen görevleri başında olan emniyet
mensuplarımıza ve ailelerine sağlık, mutluluk ve
başarı dileklerimle sevgilerimi sunuyorum.
Son dönemde,
gelişen ve değişen bir Türkiyede emniyet
teşkilatının da geliştiğini ve her konuda pozitif bir
değişim içinde olduğunu gözlemliyoruz. İşini en iyi
şekilde yapmaya çalışan, kendini yenileyerek vatandaşla
teşkilat arasında bir gönül köprüsü kuran, şanlı
bayrağımızı ilelebet dalgalandırmaya ant içen;
vatandaşın huzuru ve güveni için, ülkenin birlik ve beraberliği
için fedakârca, şanla, şerefle görevlerini yapan emniyet
teşkilatı mensuplarına şükranlarımı sunuyorum.
240 bini
aşan kadrosuyla memleketin her köşesinde görev yapan böylesine büyük
bir camianın bazı sıkıntılarını göz
ardı etmemiz mümkün değil. Maaş, çalışma
şartları, sosyal imkânlar, emeklilik durumunda ek gösterge sebebiyle
yaşanan sıkıntıları inkâr edemeyiz fakat
sorunları sadece bugünlerde hatırlamak da doğru bir
yaklaşım değil.
AK
PARTİ hükûmetleri olarak, başta polislerimizin özlük hakları
olmak üzere, teknik donanım ve teçhizat olmak üzere daha iyi seviyelere
getirmek için çalışmaktayız. Son yıllarda yapılan
çalışmalarla teşkilatımız, ülkemiz
dışında da en güçlü polis teşkilatlarından birisi
hâline gelmiştir.
Evet,
değerli milletvekilleri, Mecliste oldukça yoğun bir dönem geçirdik.
Aciliyeti olan ve bir an önce yasalaşması gereken bazı
kanunları muhalefet partilerinin de olumlu yaklaşımıyla
birlikte hep birlikte çıkardık. Şu anda da uzun dönemdir
gündemde olan, kamuoyunda 2/B olarak bilinen yasa tasarısı Meclis
gündemimizde. Toplumun hemen hemen her kesiminin, hatta Bolumuz gibi
ormanın ve orman köylüsünün çok olduğu illerden büyük bir heyecanla, istekle beklenen
bu tasarıyı bir an önce yasalaştırmayı hedefliyoruz.
Bu vesileyle önerinin
aleyhinde olduğumuzu belirtir, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ercoşkun.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Şimdi de
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
daha sonra oylarınıza sunacağım:
3.-
CHP Grubunun, 28/2/2012 tarihinde Aydın Milletvekili Bülent Tezcan ve
arkadaşlarının polislerin çalışma koşulları
ve mesleki sorunların araştırılması amacıyla
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 10/4/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
10.04.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun, 10.04.2012 Salı günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan ve arkadaşları tarafından, 28.02.2012
tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"Polislerin çalışma koşulları ve mesleki
sorunların araştırılması" amacıyla
verilmiş olan Meclis Araştırma önergesinin, (275 sıra nolu)
Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, 10.04.2012 Salı günlü birleşimde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin lehine Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Öner.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Sayın Başkanım, değerli
milletvekillerimiz; Dün, sizin hâli tavrınızdaki mertlik ve
erkeklik, yürüyüşünüzdeki intizam ve ciddiyet size olan haklı
itimadı kuvvetlendirdi ve herkesi memnun etti. Çünkü herkes biliyor ki ve
bilmelidir ki polis ve jandarma kuvvetleri vatandaşlara huzur ve sükûn
temin eden, cumhuriyetin kanunlarına ve medeniyet düşmanlarına
karşı kullandığı bir kalkandır. Binaenaleyh,
cumhuriyetin kanunlarına ve memleketin huzur ve asayişine karşı
gelebilecek ve vatandaşların hürriyetine tecavüz edebilecek her
şeririn kafası behemehâl bu kalkana çarpmalı ve
parçalanmalıdır
Polis
teşkilatımızın 167nci kuruluş yılında Büyük
Atatürkün polisimizle ilgili tespitleri ve özlü söylemlerini anmadan
geçemeyeceğiz. Gerçekten de Türk polis teşkilatı 1845
yılında kurulduğundan bu yana, şanla, şerefle,
ülkemize, ulusumuza hizmet etmenin onurunu ve
bahtiyarlığını yaşamaktadır.
Yine Büyük Atatürk
polisimiz için Polis asker kadar disiplinli, hukukçu kadar hukuk adamı,
bir anne kadar şefkatli olmalı. buyuruyor. Polisin işine
ilişkin olarak da Polise karışılmaz, vazifesini yaparken
serbest bırakılmalıdır. diyor. Herkesin polisi kendi
vicdanıdır, fakat polis vicdanı olmayanların
karşısındadır. söylemini bizlerle paylaşıp polis
örgütümüzü onurlandırıyor.
Değerli milletvekillerimiz,
kamu esenlik ve güvenliğini, halkın can, mal, ırz ve namusunu
korumak uğruna polis teşkilatımız gece gündüz, kar,
yağmur, çamur demeden, sıcak soğuk aldırmadan görevini
layıkıyla yapmanın gayreti içinde ve bunda da fevkalade
başarılı olmuştur. Bu yolda sayısız polis
şehitleri verdik. Şehitlerimizi rahmetle anıyor; ailelerine,
gazilerimize sağlık ve esenlikler diliyoruz.
Değerli
milletvekillerimiz, polis teşkilatımız ağır görev
koşulları altında, son yıllarda çok sayıda intihar
eylemiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu
intihar girişimlerinden bir kısmı, şükrediyoruz,
başarısızlıkla sonuçlanmıştır ama bir
kısmı ne yazık ki intihar eyleminin nihai hedefine
ulaşmasıyla sonuçlanmıştır. Bu niye olmaktadır?
Çünkü polis görevini yaparken kimi zaman on iki saat görev on iki saat
istirahat, kimi zaman on iki saat görev yirmi dört saat istirahat, kimi zaman
yirmi dört saat görev daha kısa süreli istirahat, kimi zaman da
başlangıcı ve bitimi belli olmayan görev süreleriyle karşı
karşıyadır. Polis teşkilatımızı sekiz saat
görev on altı saat istirahat imkânına kavuşturabilirsek
onların yaşamlarını insani duygular içinde sürdürmelerine,
aile ortamına daha çok zaman ayırmalarına, çocukların polis
anne, polis baba şefkatinden daha fazla yararlanmalarına olanak sağlayabiliriz.
Polis
teşkilatımız görevini yaparken birtakım olumsuz
baskılarla da karşı karşıya kalmaktadır. Kimi zaman devletin memuru olduğunu
unutan, yükselme hırsı içinde olan amirler
Bunların içinde
mülki teşkilattan olanlar vardır, adli teşkilattan olanlar
vardır, mesleki amirler vardır. Devletin memuru sıfatına
layık olanlara saygılarımızı, başarı
dileklerimizi sunuyoruz ama polis teşkilatını hiç kimse kendi
emeline alet etmeye kalkışmamalı, polisimizin vicdanını
zedelememelidir çünkü polis teşkilatında çalışan
arkadaşlarımızın en büyük amirleri kendi
vicdanlarıdır.
Önleyici kolluk
hizmetlerinin önemi arttıkça adli kolluk hizmetlerine ilişkin
görevler de asgariye düşmektedir. Ancak polis teşkilatımız
adalete açılan ilk kapı olmanın verdiği sorumlulukla
delilleri objektif bir şekilde değerlendirmeli ve yargının
huzuruna yargıyı adaletle tecelli ettirecek dosyalarla gidilmelidir.
Son zamanlarda bazı davalarda sehven eklentiler ya da uydurulmuş
CDler, uydurulmuş suç tasnisi niteliğindeki dosyalar sıkça
gündeme gelmektedir.
Polis
teşkilatımız görevini yaparken olumsuzlukla, haksız
baskıyla karşı karşıya kaldığında onlar
bunalıma sürüklenmektedirler. Çok sayıdaki intihar vakası
yanında, polis teşkilatımızın mensuplarının
ortalama yaş ömrünün altmışın altında, diğer
yurttaşlarımızın ortalama yaş ömrünün de yetmişin
üstünde olması fevkalade dikkat çekicidir.
Polis
teşkilatımız mensupları görev koşullarının
ağırlığı yanında haksız baskılara maruz
kaldıkça bunalıma düşmekte ve bu uğurda canına dahi
kıyabilmektedir. İçinde bulunduğumuz dönem yandaş polis ve
yandaş yargı yaratma gayretlerinin en
yoğunlaştığı dönemdir. Bundan da en çok polis
teşkilatımız ve yargı erkimiz zarar görmektedir.
Polis
teşkilatımızın, gücünü kullanırken asgari
orantılı güç kullanma eğitimine tabi tutulması gerekir.
Asgari orantılı güç, yasa dışı eylemlerde,
sabırla, hukukun üstünlüğüne riayet ederek, ancak hiçbir yasa
dışı eyleme izin vermeyerek ortaya konulmalıdır ve
polis teşkilatımız, gücünü kamu yararına kullandıkça
saygınlığını artırmaktadır. Görevini
kişisel tercihlerine göre değil, yasaların genel
esaslarına, eşitlik kuralına göre yerine getirmek
durumundadırlar.
Bir
başkomiserle ilgili anımı paylaşmak istiyorum. 80
Haziranında Gercüş Kaymakamıydım o tarihte Mardine
bağlıydı, şimdi Batmana bağlı- Ankaraya
otobüsle gelirken sabaha karşı Siverek yakınlarında
durdurulduk. Trafik ekibinin başındaki amir otobüse geldi, iyi
yolculuklar diledi, yurttaşların güvenliği için kısa bir
süre alıkoymak durumunda olduklarını belirtti, görevliler
dikkatle kimlik yoklaması yaptılar, daha sonra başkomiser iyi
yolculuklar dileklerini sundu. O başkomiserin
anlayışını bugün de saygıyla, şükranla
anıyorum.
Trafik
görevlilerimiz de fevkalade güç koşullar altında görev ifa
etmektedirler. Kim, hangi kuralı ihlal etse trafik görevlilerinin
hatırlatmasında görevliler tehdit altında kalmaktadırlar:
Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Milletvekillerine ceza
yazamıyorlar; hâkim, savcılara ceza yazamıyorlar; kendi
meslektaşlarına, amirlerine ceza yazamıyorlar. O sendikanın
başkanı, bu kooperatifin başkanı, bunun yandaşı,
bunun delegesi trafik görevlilerimizi tehdit etmekte, kimi zaman sürdürme
eylemiyle karşı karşıya bırakmaktadırlar.
Polis
mensuplarımızın görevde edindikleri haklar emekliliğe
yansıtılmamaktadır. Belli bir yaşam standardına
ulaşan polislerimiz, emeklilikte ağır gelir kaybına
uğramalarından dolayı yaşam standardını sürdürme
olanağından yoksun kalmaktadırlar.
Sayın
milletvekillerimiz, 167nci yıllarında
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Valim, polisler emekli
olamıyor, çaresiz kalıyor.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Devamla) Belirttim efendim. Evet.
Piramidin
doğru yapılandırılmaması bu sorunlara yol açıyor
ve görevde edindikleri hakları emeklilikte elde edemiyorlar.
167nci yılda
görevlerini tarafsız, devlet polisine yakışır şekilde
yapan polis memurlarımıza başarılar diliyorum, onların
görevlerini kolaylaştıran aile bireylerine saygılarımı
sunuyorum. Görev uğruna hayatlarını kaybeden şehit
polislerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize şifalar diliyorum.
Halkın can, mal ve emniyetini korumada bugüne kadar üstün görev yapan
polis teşkilatımıza, başta Sayın Genel Müdürleri olmak
üzere, saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öner.
Önerinin aleyhinde
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu.
Buyurunuz
Sayın Kavaklıoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALPASLAN
KAVAKLIOĞLU (Niğde) Sayın Başkan, yüce Meclisin
değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun polislerin çalışma şartları ve mesleki
sorunları hakkında Meclis araştırması
açılması önergesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Öncelikle,
milletimizin huzur ve emniyetinin güvencesi olan Türk polis
teşkilatımızın 167nci kuruluş yıl dönümünü en
içten dileklerimle kutluyorum.
Değerli
üyeler, güvenlik konusu, devletimizin maddi boyutunu asla düşünmediği
ve karşılığından kesinlikle ödün vermediği asli
görevlerinden biridir. Toplumsal barışın ve huzurun
sağlanması, güven duygusunun toplum nezdinde artmasına
bağlıdır. Polislerimiz, toplumumuzun çok önemli olan bu güven
duygusunun sağlanmasının onurlu, fedakâr ve sessiz
kahramanlarıdır. Mal ve can güvenliğimizin kesintisiz
teminatı, insan haklarının ve özgürlüğün koruyucusu olan
polis, misyonundan ve vizyonundan ödün vermeden toplumsal huzurumuzu ve
barışı bozacak, ülkemizdeki güven ortamını
zedeleyecek, vatandaşın can ve mal güvenliği ile namusunu tehdit
edecek olan bütün kötü niyetli bireysel veya örgütsel faaliyetleri önlemek ve
bu konuda caydırıcı olmak gibi çok hassas ve sorumluluğu
yüksek kutsal bir görev üstlenmiştir.
Sayın
milletvekilleri, gelişen teknoloji, ulaşım ve haberleşme
imkânları suçların da nitelik ve niceliğinde
değişiklikler göstermiştir. Kendisine sağlanan imkânlarla
Türk polis teşkilatının güvenlik alanındaki yeni
teknolojileri ve metotları yakından takip ederek değişen
şartlara başarıyla uyum sağlaması memnuniyetle
müşahede edilmektedir. Türk polis teşkilatımızın bütün
birimleri, branşında uzmanlaşmış kadroları,
çağdaş, teknolojik yapılanmasıyla, araştırma ve geliştirme
çalışmalarında gösterdiği önemli atılımlar ve
uluslararası iş birliğinde sergilemiş olduğu yüksek
performans ile görevini evrensel boyutlara başarıyla
taşımıştır.
Emniyet
teşkilatının toplum güvenliğini sağlayan bir yapı
olmasından kaynaklanan önemiyle birlikte, son dönemlerde demokrasinin
gelişimindeki etkisi, topluma ve devlete gelebilecek tehlikelere
karşı korumada gösterdiği tüm üstün gayret, fedakârlık ve
başarısı, halka sunduğu hizmet anlayışı
neticesinde toplumda kazandığı güven ve teveccüh takdirle
izlenmektedir. Başbakanımızın belirttiği gibi, Türk
polis teşkilatı, özellikle son yıllardaki
başarılı performansıyla millet nazarındaki
itibarını daha da güçlendirmiş ve herkes için bir gurur
kaynağı olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, Türk polis teşkilatı, eğitim düzeyi en yüksek
kurumlardan birisi olmuştur; hem mesleğe başlayanların
eğitim düzeyi yükselmekte hem de meslek içi eğitimlerin
sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu, polisin verdiği
hizmetin kalitesini yükseltmiş ve milletimize daha sağlıklı
bir iletişimin yollarını açmıştır. Askerlik
şartlarında polislerimizin lehine değişikliklere
gidilmiş ve polise askerlik zorunluluğu
kaldırılmıştır. Emniyet mensuplarımızın
daha fazla sosyal imkânlardan yararlanması için ülkemizin pek çok
köşesinde yeni yatırımlara imza atılmıştır.
Türk polis teşkilatı, kamu güvenlik politikalarının
oluşmasına katkı sağlayan, insan merkezli, kaliteli
hizmetleriyle güven veren örnek bir teşkilat hâline gelmiştir.
Değerli
milletvekilleri, polislerimizin sorunlarına hakkaniyetle
yaklaştığımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
Mesleğindeki bütün zorluklara rağmen göstermiş olduğu üstün
performans ve büyük fedakârlıklar ile görevini başarıyla yürüten
polislerimizin çalışma şartlarının
iyileştirilmesi için çok özel çalışmalar yürütülmektedir.
Polislerimiz,
vazifelerini yürütürken, geçmişten günümüze birçok zorluk ve sorunlarla
mücadele etmek zorunda kalmışlardır. Bu sorunların
başında gelen çalışma saatleriyle ilgili olarak
yapılan bilimsel çalışmalar sonunda, polis teşkilatına
en uygun olarak değerlendirilen 08.00-
Sayın üyeler,
emniyet teşkilatı mensuplarının ücret ve sosyal haklardan
kaynaklanan eksiklikleri konusunda da çalışmalar olmuştur. Bu
konuyla ilgili olarak, İçişleri Bakanlığımız
tarafından tazminatlar ve özellikle polislerin emeklilik
maaşlarını etkileyecek olan ek göstergelerin yükseltilmesi amacıyla
çalışmalar yapılarak, Maliye Bakanlığı ile
görüşmeler devam etmektedir.
Emniyet
teşkilatında her yıl personel sayısı artmasına
rağmen, bilinen ve beklenenin aksine, intihar sayıları
düşmektedir. Bu azalmada, personel seçiminde, eğitiminde -istenilen
düzeyde olmasa da- standartların yükseltilmesi ve mesleki zorlukların
ve sorunların önceki yıllara göre daha fazla çözüme
kavuşturulması, teşkilatta psikolojik destek hizmetlerinin
sunulmaya başlanması gibi sebepler gösterilebilir. Emniyet
teşkilatında meydana gelen intiharların önüne geçilebilmesi
amacıyla, intihar olayları, oluşturulan uzman heyet
tarafından yerinde incelenmekte, bu araştırma ve incelemelerden
elde edilen bilgiler ışığında çözüm önerileri
geliştirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, emniyet teşkilatı personeline psikolojik destek
vermek, sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla,
tüm illerimizde ve polis eğitim kurumlarımızda rehberlik ve
psikolojik danışma birimleri
kurulmuş, bu birimlerimizde psikolog ve psikolojik danışmanlar
görevlendirilmiştir.
2004
yılında, rehberlik hizmetlerinde görevlendirilen, alanlarında
uzman personel sayısı 13 iken bu sayı bugün itibarıyla
150ye çıkarılmıştır.
Emniyet Genel
Müdürlüğü uzmanları tarafından teşkilat yöneticilerine ve
personeline aile içi sorunların çözümü, aile
danışmanlığı, meslek içi iletişim, psikolojik
sorunların önlenmesi ve çözümü, intiharı önleme, yönetim becerisi,
iletişim gibi konularda eğitim ve seminerler verilmektedir.
Vatan için,
milletimizin birlik ve beraberliği için canını ortaya koymaktan
çekinmeyen, çalışmalarını özverili bir şekilde
sürdüren emniyet teşkilatımızın mensuplarının
çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve mesleki
sorunlarının çözüme kavuşturulması için yeni
çalışmalar yürütüldüğü bilinmektedir. Polislerimizin
çalışma koşulları ve mesleki sorunları konusunda,
araştırma önergesinde sayılan ve sayılmayan sorunların
çözümü konusunda Hükûmetimizce önemli çalışmaların
yapıldığını yakından takip ediyoruz, biliyoruz.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun polislerimizin çalışma şartları ve mesleki
sorunları hakkında Meclis araştırması açılması
önergesine, Meclisin acil ve önemli gündemi sebebiyle maalesef
katılamıyoruz.
Türk polis
teşkilatının kuruluşunun 167nci yılını bir
kez daha kutluyor, büyük bir özveri ve hizmet aşkıyla
çalışan bütün polislerimize ve ailelerine şükranlarımı
sunuyorum.
Şehit
düşen kahramanlarımıza Allahtan rahmet diliyor, gazilerimize de
saygı ve şükranlarımı sunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kavaklıoğlu.
Önerinin lehine,
Hakkâri Milletvekili Adil Kurt.
Buyurunuz
Sayın Kurt.
ADİL KURT
(Hakkâri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saat üçten bu
yana polis teşkilatını konuşuyoruz. Bütün partilerden
hatipler söz aldı, polis teşkilatıyla ilgili görüşlerini,
takdirlerini ifade ettiler.
Ben de bu
araştırma önergesinin lehine söz almış bulunuyorum,
konuşmam da lehine olacak ve eminim, şu anda ekranları
başında bizleri izleyen tüm emniyet mensupları, şu ana
kadar yapılan konuşmalar içerisinde en fazla da bu
konuşmayı önemseyecektir, şunu diyecektir: Hele şu BDPli
bizim hakkımızda ne söylüyor? Polis Vazife ve Salahiyeti Kanunu
polisin görevini toplumun huzur ve güvenliğini, vatandaşın can
güvenliğini korumak diye sınırlamış, belirlemiş.
Ama bizde polis, maalesef, en son, toplumun güvenliğiyle ve huzuruyla
görevlidir, sorumludur. Tersine, sistemi topluma karşı korumakla
görevlendirilmiş. Bunları söylerken polisleri
suçladığımı sakın düşünmeyin, asla öyle bir
düşünce içerisinde değilim. Burada polisleri sistem
jandarmalığıyla, sistem bekçiliğiyle görevlendiren
zihniyetle uğraşmak ve eleştirimi onlara yöneltmek istiyorum.
Bakınız,
bu zihniyet polisi nasıl tanımlıyor? Demin AKP Grubu adına
söz alan Sayın Vekil Oğuz Kağan Köksal, polislerle ilgili
yaptığı iyileştirmeleri ifade ederken aynen cümleyi şu
şekilde kurdu: Biz, polisler için çok iyi şeyler yaptık, çok
daha iyi şeyler yapmak durumundayız ama şunu da görün -cümlesi
şu- polis sayısını 180 bin adetten 250 bin adede
çıkardık. diyor. Sözlüğe baktım, adet polis için, bir
insan için kullanılabilecek bir kavram mı?
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Kullanılmaz.
ADİL KURT (Devamla)
- Kullanılamaz. Sayılabilen cansız varlıklar için
kullanılan bir kavramdır adet kavramı. Şimdi, polisi
adet diye gören bir zihniyet
Polisten topluma karşı insancıl
davranmasını mümkün mü beklemek? Beklemiyorum.
Bakınız
değerli arkadaşlar, halk içerisine, toplum içerisine
çıktığımızda en fazla polislerle biz yüz göz oluyoruz
ve bize karşı şiddet uygulayan polislerin daha sonra bizi
gördüklerinde yüzlerini çevirdiklerine tanıklık ettim. Bizi
darbeleyen, bizi darbeden polisin daha sonra bizimle yüz yüze geldiğinde
yüzünü bizden çevirdiğine çoğu defa tanık oldum. Bunu onlara
yapan sistem utanmak durumundadır. Siz polise hem bunu
yaptıracaksınız, polisi adet diye
tanımlayacaksınız, sonra da gelip burada diyeceksiniz ki: Biz
polisimizi koruyoruz. Sizin polisi koruduğunuz falan yok.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Adet, kadro adedi, polis adedi değil.
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Adet kadro
ADİL KURT
(Devamla) Siz çıkar düzeltirsiniz. Şimdi öyle pansuman
edebilirsiniz sözünüzü. Öyle şeye geçti o laf.
Değerli
arkadaşlar, polislerle ilgili Sayın Valim bir anekdot anlattı,
ben de bir anekdot anlatayım durumlarını anlamanız
açısından. Polislerin tamamı, doğu görevi yapan polislerin
tamamı doğu sendromu yaşıyor. Bir polisin bana
aktardığı bir anekdotu ben de bu Mecliste sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Diyarbakır
Melikahmet Caddesinde polis huzur tatbikatı yapıyor. 2 tane
arkadaşlarını hırsız, kapkaççı rolüne
soyundurmuşlar ve Melikahmette saklanmasını istemişler.
Ekiplere de talimat vermişler, hangi ekip bu polisleri yakalarsa, bu
kapkaççıları yakalarsa ödül alacak. Kapkaççılar Melikahmetteki
buldukları ilk sokakta ilk kapıdan içeri girmişler ve
kadına demişler: Polis bizi kovalıyor, bizi gösterme. Polisler
etrafta dolanıyor, arkadaşını bulamıyor. En son mecbur
kalıyorlar içeriden telefon ediyorlar ekipteki arkadaşlarına:
Biz falan sokakta kapısı mavi evin içindeyiz. Gelin bizi oradan
alın. Polis tekrar aynı kapıyı vuruyor; diyor ki: Biz
kapkaççı arıyoruz. Sizin evinize girmiş olabilir. Buradalar
mı, değil mi? Kadın: Yok burada. diyor. Polis ısrar
ediyor, kadın: Yok. diyor. En son polis -içeride
arkadaşlarının olduğunu biliyor- cebren içeriye giriyor ve
arkadaşlarını oradan çıkarırken, kadın
-içeridekilerin polis olduğunu bilmiyor tabii- arkadan onlara Kürtçe
şunu söylüyor:
(x) Vallahi
ben sizi şikâyet etmedim ha, bunu bilin, ben sizi ele vermedim. diyor.
Toplum eğer kapkaççıyı, hırsızı polisten korur
duruma gelmişse bunu varın, siz düşünün. Bunun için size bunu
anlatıyorum. Bu hâle geldi. Doğu sendromu ne duruma gelmiş.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Tersi de
ADİL KURT
(Devamla) Siz bunların gerçek olduğuna inanıyorsunuz ama
tersine de kendinizi inandırmak zorunluluğunda kendinizi
hissediyorsunuz; o yüzden böyle bir sendrom yaşıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, eğer bu ülkedeki meslek gruplarının
tamamında intihar vakalarının en fazla olduğu meslek grubu
polislikse düşünmeniz gerekir, hepimizin düşünmesi gerekir. Bize gaz
atan da polistir, Sayın Ahmet Türke yumruk atan da polistir, Mehmet
Oytunun ölümüne gaz bombasıyla sebebiyet veren de bir polistir, on iki
yaşındaki Uğur Kaymazı on üç kurşunla öldüren de bir
polistir ama bu onların suçu değil. Bu onların suçu değil,
sistemin ve sistemin algısının suçudur.
Dolayısıyla,
sahaya sürdüğünüz ve insanları cebren sisteme itaat etmekle
görevlendirdiğiniz polisler maalesef sendrom yaşıyorlar. Ölüm yaş
ortalaması, Türkiyede sivil ölüm yaş ortalamasından ortalama
17,5 yıl daha azdır. Daha az yaşıyorlar. Eğer
gerçekten bu noktada kendilerine katkı sunmak istiyorsanız siz
onları savunmayın, kendileri kendilerini savunsun. Bakın,
sistemi teslim etmişsiniz, güvenmişsiniz, sistemi topluma
karşı koruyun demişsiniz, kendilerini de savunsunlar. Getirin ya
da hep birlikte getirelim, polislerin sendikalaşmasının önünü
açalım, sendikalaşsın, örgütlensin veya kendi
haklarını kendisi savunsun. Niye önünü açmıyorsunuz? Önünü
açmazsınız çünkü kontrolünüz dışındaki bir polis
teşkilatını istemiyorsunuz. E, kanunla yetkilerini, görevlerini
belirlemişsiniz. Hatta en son, bu Hükûmet döneminde çıkarılan
Polis Vazife ve Salahiyeti Kanununda polise Dur! ihtarı çekmeksizin
Vur! emrini, Vur! talimatını dahi vermişsiniz Kanunla. Bu
yetkiyi vermişsiniz ve sokak ortasında insanlar ölüyor. Peki, bu
insanların ölümüne sebebiyet veren bu polislerin silahından
çıkan kurşunla sokak ortasında ölen çocuk, genç sonradan o
polisin rüyalarına girmiyor mu? Bir düşmanı öldürmüş
olmuyor. Mehmet Oytunu öldüren polis psikolojik sorun yaşamıyor.
diye mi düşünüyorsunuz? Yaşıyordur. Bunlarla ilgilenmek
durumundayız. Eğer gerçekten bu ülkede kolluk kuvvetlerinin, kolluk
güçlerinin sıkıntılarını, sorunlarını dert
ediyorsanız, bu ülkenin toplumsal sorunlarını, bu ülkede
süregelen çatışmaları ve savaşı düşünmek
durumundasınız.
Araştırın,
kırk yıl önceki polisin ortalama ölüm yaşı eğer
bugünkü polisin ortalama ölüm yaşından en az on yıl daha fazla
değilse ben hiçbir şey söylemiyorum. Neden böyle? Çünkü o
insanları drama ittiniz, bir sendroma ittiniz. Şimdi o sendromun
sonuçlarını pansuman etme gayreti içerisindesiniz. Toplumsal
sorunlarımıza çözüm bulmadan bunu yapma şansına sahip
değiliz. Bu ülkede yaşamını yitiren polis de, asker de,
gerilla da, kim olursa olsun bu ülkenin çocuklarıdır ve bizim Meclis
olarak bu insanları karşı karşıya getirme hakkımız
yok, bunun önüne geçme görevimiz vardır. Bunun önüne geçebiliriz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ADİL KURT
(Devamla) Bu Meclis gerçekten isterse, bir hafta içerisinde polise de, askere
de, bu ülkede yaşayan farklı etnik kimliklere de en iyi hizmeti
üretebilir. O da nedir? Toplumsal barışı tesis etmektir. Meclis,
toplumsal barış görevini üstlenemeden bu görevi polise havale etse,
askere havale etse, işte ortaya çıkan tablo bu olur. Biz kendi sorumluluklarımızı
yerine getirmediğimiz için, bugün polisin bu tarz
sıkıntılarını burada konuşmak durumunda
kalıyoruz. Bu konuşmamda, esas itibarıyla, hayatımda hiçbir
defa polis imdata şikâyette bulunmadım, buradan polis 155e
şikâyette bulunuyorum, Hükûmeti şikâyet ediyorum çünkü onların
bu sorunlarına bu Hükûmet sebebiyet veriyor. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kurt.
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Köksal.
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) Sayın Başkan,
söylediğini düzeltmem lazım.
BAŞKAN
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ADİL KURT
(Hakkâri)- Neyine itiraz edecek Sayın Başkan? Söyledi ama bu
şeyi.
BAŞKAN
Düzeltmek istiyor, belki şey yapmıştır.
ADİL KURT
(Hakkâri) - Düzeltmek istiyor
Özür dilerse o başka.
BAŞKAN -
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR
17.- Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan
Köksalın, Hakkâri Milletvekili Adil Kurtun ifadelerine ilişkin
açıklaması
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) Sayın Başkanım,
değerli parlamenterler; az önceki BDPli Hatibin söylediği adet
lafı aslında şahısla ilgili değil, kadroyla ilgilidir
ve bütün resmî gazetelere baktığınızda kadro cetvelleri
adet diye geçer, şu kadar adet, şu kadar derece diye geçer. Orada
söylediğimiz adet sözü kadroyla ilgili sözdür, onu burada ifade etmek
istiyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yanlıştır, adet olmaz, insana adet
demek yanlıştır.
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Yoksa, Türk polisini sevme noktasında
baktığınız zaman, benimle kimse yarışamaz, bunu
burada ifade etmek istiyorum.
Hepinize
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Köksal.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) İnsana adet denmez, yanlıştır.
ADİL KURT
(Hakkâri) Sayın Başkan, kayıtlara bu şekilde geçerse
Sayın Vekil, eğer gerçekten bu sözlerinden dolayı üzgünse, polis
teşkilatından özür diler. Yoksa, Sayın Vekilin sarf ettiği
cümle şudur: Polis sayısı 180 bin adetten 250 bin adete
çıkarılmıştır. Cümleyi bu şekilde
kurmuştur.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Kadro sayısı
ADİL KURT
(Hakkâri) Bunun da demin söyledikleriyle hiçbir alakası yok. Eğer
gerçekten özür diliyorsa bu şekilde kayıtlayın, özür dilemiyorsa
şimdi söylediği özrü, kabahatinden beter.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kurt, düzeltmede bulundu Sayın Vekilimiz.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, 28/2/2012 tarihinde Aydın Milletvekili Bülent Tezcan ve
arkadaşlarının polislerin çalışma koşulları
ve mesleki sorunların araştırılması amacıyla
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 10/4/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Aleyhinde, Malatya Milletvekili Mustafa Şahin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ŞAHİN (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin polis teşkilatımız
hakkında vermiş olduğu önergenin aleyhinde söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle dün
itibarıyla, komşu ilimiz Elâzığın Maden ilçesinde
şiddetli rüzgâr ve hortumdan meydana gelen olay neticesinde
hayatını kaybeden 6 vatandaşımıza Cenabıallahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum,
yaralı olan 6 kardeşimize de yine acil şifalar dileyerek
sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, polis teşkilatımız elbette, bilindiği
gibi, bugüne kadar, ülkemizin bütünlüğü için cansiparane bir şekilde
hayatlarını ortaya koyarak mücadele etmiş oldukları bu ülke
sathının her toprağında bizim can ve mal güvenliğimiz
için, ülkemizin bölünmez bütünlüğü için, gecelerini gündüzlerine katarak,
organize suç örgütleriyle olan mücadelelerinde terör örgütlerine ve
karşılarına çıkan yasa dışı her türlü
şiddete karşı, hukuk ve yasalar çerçevesinde görevlerini
yapmaktalar. Özellikle onların varlığı bizim
güvenliğimiz için. Elbette ki yataklarımızda rahat bir
şekilde yatabiliyorsak onların varlığına borçluyuz.
Özellikle bugün
kutlanmakta olan 167nci yıllarını saygıyla kutlarken,
hayatlarını kaybeden yüce şehitlerimize Cenabıallahtan
rahmet, gazilerimize saygı ve şükranlarımı sunarken, hâlâ
görevlerini ifa etmekte olan bütün polislerimize, emniyet
teşkilatlarımıza da sevgi, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
Özellikle AK
PARTİ iktidarları döneminde, bir bir karşımıza
çıkan her kurumla alakalı ciddi sıkıntıları,
bugüne kadar, devrim niteliğinde çalışmalarla, tabiri caizse
dünün yanlışlarını resetleyerek, her alanda olduğu
gibi polis teşkilatımızın da
karşılaşmış olduğu sorunların ikame edilmesi
için onların lehine yapılan bütün çalışmalar, bu son on
yıla geldiğimizde, gerek iletişim noktasında,
vatandaşlarımızla polislerimizin barışık
olması noktasında, sokağa çıktığımızda
belki gençlerimizin, evlatlarımızın,
çocuklarımızın polisi gördüklerinde sanki her an şiddete
maruz kalacakmış gibi bir anlayışı enjekte etmeye,
dikte etmeye çalışan bir anlayıştan artık bugün
polisle barışık, polisle kucaklaşan bir anlayışın
hâkim olduğuna şahit olmaktayız.
Elbette ki
bunların sosyoekonomik ve psikolojik noktada çalışma
şartlarının iyileştirilmesi noktasında düne göre bugün
AK PARTİ iktidarları döneminde yapılanlar da yine takdire
şayan çalışmalardır. Elbette ki her kurumda olduğu gibi
bu kurumumuzda da yer yer sıkıntılar karşımıza
çıkacaktır. Hayat var oldukça sorunlarla mücadele etmek, tabii ki her
insanın olduğu gibi, bizim de asli görevimizdir ama biz hiçbir zaman
için yalnız bir günde polislerimizi anlayan, diğer günlerde
taşlayanlardan da olmadık. Sokağa çıktığımızda
onlara karşı, yapılan kutlamalarda alınan
tavırları yüce halkımız çok daha iyi bilmekte. Onun için
bunlar bizim gerçekten göz bebeğimiz, her an için onların
yanındayız, elimizden geldiğince de onlarla alakalı
yapılacak olan çalışmaları, bugüne kadar
yaptığımız gibi, bundan sonra da yapmaya devam
edeceğiz.
Özellikle bugün
orman çiftçimizin, orman köylümüzün yıllardır sabırla
beklemiş olduğu 2/B yasasının bir an önce yürürlüğe
girmesi için, bu yasal düzenlemenin bir an önce Genel Kurula inmesi
noktasındaki sıkışıklıktan dolayı bu
önergeye katılmıyoruz. Asli işimiz olan bu yasal düzenlemelerin
bir an önce tekrar yerini bulması için gereken çalışmayı,
gayreti göstereceğimizi ümit ediyorum.
Yüce Meclisinizi
saygıyla selamlıyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şahin.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Şimdi de,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme
alacağım, daha sonra oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurul gündemindeki sıralama ile çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; (11/11) esas numaralı Gensoru
Önergesinin Genel Kurulun 17 Nisan 2012 Salı günkü gündemin Özel
Gündemde Yer Alacak İşler kısmına alınmasına ve
ön görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına;
darbelerle ilgili Meclis araştırması önergelerinin Genel Kurulun
11 Nisan 2012 Çarşamba günkü birleşiminde okunarak
görüşmelerinin aynı günkü birleşimde birlikte
yapılması ile 201 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak ve bölümler halinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 10.4.2012 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantıda siyasi parti gurupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Nurettin
Canikli
Giresun
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan 136, 208, 119, 155 ve 201
sıra sayılı kanun teklifi ve tasarılarının bu
kısmın 4, 5, 6, 7 ve 8 inci sıralarına alınması
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
(11/11) esas numaralı
gensoru önergesinin Genel Kurulun 17 Nisan 2012 Salı günkü gündemin Özel
Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına alınması,
Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerin aynı günkü
Birleşiminde yapılması,
Ak Parti Grup
Başkan Vekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul
Milletvekili Ayşenur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve 116 milletvekili tarafından 4 Nisan 2012
tarihinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan
Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır tarafından 10 Nisan 2012 tarihinde ve Muş
Milletvekili Sırrı Sakık ve 22 milletvekili tarafından 4
Nisan 2012 tarihinde Başkanlığa verilen darbelerle ilgili Meclis
Araştırması Önergelerinin, Genel Kurulun 11 Nisan 2012 günkü
Birleşiminde okunarak bilgiye sunulması ve görüşmelerinin
aynı birleşimde birlikte yapılması,
Genel Kurulun;
24 Nisan 2012 ile
8 ve 15 Mayıs 2012 Salı günkü birleşimlerinde 1 saat süre ile
sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim
konularının görüşülmeyerek, gündemin kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında
yer alan işlerin görüşülmesi,
18, 25 Nisan 2012
ile 2, 9 ve 16 Mayıs 2012 Çarşamba günkü birleşimlerinde ise
sözlü soruların görüşülmemesi,
17 Nisan 2012
Salı günkü Birleşiminde ise (11/11) esas numaralı gensoru
önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
24 Nisan 2012 ile
8 ve 15 Mayıs 2012 Salı günkü birleşimlerinde 15:00-20:00
saatleri arasında,
18, 19, 25, 26
Nisan 2012 ile 2, 3, 9, 10, 16 ve 17 Mayıs 2012 Çarşamba ve
Perşembe günkü birleşimlerinde ise 14:00-20:00 saatleri
arasında,
çalışmalarını
sürdürmesi,
201 sıra
sayılı kanun tasarısının İçtüzüğün 91.
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki
cetveldeki şekliyle olması;
önerilmiştir.
201 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/564) |
|
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
|
1. Bölüm |
1 ila 14 üncü maddeler |
14 |
|
2. Bölüm |
15 ila 28 inci maddeler (Çerçeve 20 nci maddeyle ihdas edilen
14/A ve 14/B maddeler dâhil) |
15 |
|
Toplam Madde Sayısı |
29 |
BAŞKAN
Lehinde, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; grup önerimizin
lehinde söz aldım. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Eğer grup
önerimiz Meclisimiz tarafından kabul edilirse öncelikle Mayıs
ayının 18ine kadarki çalışma saatleriyle ilgili bir düzenleme
öneriyoruz. Normal çalışma saatleri daha önce yine salı günleri
15.00-20.00, çarşamba, perşembe günleri 14.00-20.00 olarak
uygulanıyordu epey uzun zamandan beri. Bu süre ayın 18inde doluyor,
yeniden uzatıyoruz Mayısın 17sine kadar aynı
şekilde. Kabul edildiği takdirde grup önerimiz, salı günleri
15.00-20.00, çarşamba ve perşembe günleri 14.00-20.00 olarak
çalışmaların sürdürülmesi ve çalışma saatlerinin bu
şekilde yürütülmesini öneriyoruz.
Diğer
taraftan, bazı kanun tasarı ve tekliflerini gündemin ön
sırasına çekiyoruz bu önerimizle, öneriyoruz daha doğrusu. 136
sıra sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin gündemin 4üncü sırasına getirilmesini öneriyoruz.
Üç tane
uluslararası anlaşmanın öne alınmasını
öneriyoruz; 208 sıra sayılı, 119 sıra sayılı ve 155
sıra sayılı. 208 sıra sayılı Güneydoğu
Asyada Dostluk ve İşbirliği Andlaşmasını
Değiştiren Üçüncü Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı 5inci sıraya, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı Arasında UNDP-İstanbul Uluslararası
Kalkınmada Özel Sektör Merkezinin (IICPSD) Kuruluşu ile İlgili
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının 6ncı sıraya ve Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin İşleyiş
Esaslarına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının 7nci sıraya
gelmesini öneriyoruz, 8inci sıraya da 201 sıra sayılı
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının alınmasını öneriyoruz.
Eğer grup
önerimiz kabul edilir ise seçimlerin temel hükümleriyle ilgili bu kanun
tasarısının görüşmelerinin 2/Byle ilgili kanun
tasarısının görüşmelerinden sonra
yapılmasını planlıyoruz. Önümüzdeki hafta eğer bu
şekilde 2/B uzar ise ya da gecikir ise o durumda bir sonraki haftaya
muhtemelen seçimlerin temel hükümleriyle ilgili kanun
tasarısının görüşmelerinin başlaması mümkün gibi
gözüküyor. Şu andaki genel olarak planlamamız bu şekilde.
Bu hafta
itibarıyla, bugün sözlü sorular var bu görüşmelerden sonra, grup
önerilerinin görüşmelerinden sonra ve bu sözlü sorulardan sonra Meclis
çalışmalarını tamamlamış olacak.
Yarın, tüm
siyasi parti gruplarımızın da birlikte, üzerinde iştirak
ettiği, darbelerle ilgili araştırma önergelerinin
görüşülmesi ve komisyon kurulmasına ilişkin
çalışmamız olacak. Yarın bu çalışmayı
yürüteceğiz, çarşamba günü, 20.00ye kadar olacak.
Zamanımız kalır ise bu, darbelerle ilgili görüşmelerden
sonra 2/B olarak bilinen kanun tasarısının görüşmelerine
başlayabileceğiz.
Yine bu hafta
perşembe günü de 136 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin yapılmasını planlıyoruz ve bitirilebilirse
bitimine kadar. Bitimine koymuyoruz ama muhtemelen erken bitirmeyi
planlıyoruz. Bitirdiğimiz takdirde çalışmaların
tamamlanmasını öneriyoruz.
Evet, değerli
arkadaşlar, grup önerimizle getirdiğimiz önerilerimiz bunlar. 1
Mayısta çalışmayı öngörmüyoruz çünkü 1 Mayıs
biliyorsunuz, artık tatil, resmî tatil ilan edildi. Dolayısıyla,
1 Mart teknik olarak düzeltildi. Belki elinizdeki önergelerde gözüküyor ama
daha sonra o teknik olarak düzeltmeyi
yaptık. 1 Mayısta Meclisin çalışma yapmaması şeklindeki
önerimiz de bu grup önerimizin içerisine dâhil edilmiştir.
Grup önerimizin
kabulünü bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Canikli.
Aleyhinde,
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel. (BDP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Tüzel.
ABDULLAH LEVENT
TÜZEL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP Grubunun önerisinin
aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Evet, öncelikle
bugün, hayatını kaybetmiş olan değerli, halkın
sanatçısı, yazar, senarist, gazeteci Meral Okayı buradan
saygıyla anıyorum. Geçmişte, Türkiye İşçi Partisi
üyesi olarak o günden aldığı bilgi ve birikimle bugünlere kadar
geldi ve ülkesine, halkına, yurttaşlara duyarlı bir sanat
çalışması sürdürdü.
Aynı
şekilde, yine bugün Elâzığda bir hortum faciası sonucu 6
işçinin ölüm haberini aldık. İş cinayetlerini mutlaka ve
mutlaka konuşmamız gerekiyor özellikle de gündemin ilk
sıralarında ancak ona geçmeden önce burada bugün gündem
dışı söz alan vekiller polis teşkilatının kuruluş
yıl dönümüyle ilgili sözler aldı, ben de kısaca bu konuda
görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Tabii, polislik
mesleği ve emniyet teşkilatı, bugün fazlasıyla
değerlendirmeye ve soruşturmaya muhtaç durumda. Genellikle,
konuşan milletvekili arkadaşlarımız, büyük bir
memnuniyetle, büyük bir sitayişle, hoşnutlukla, şehitlik
kavramını da konuşarak polislik mesleğinin güçlüklerinden,
zorluklarından ve halka hizmet aşklarından söz ediyorlar ama ben
biraz daha farklı bir boyutuyla bugün polis teşkilatını
değerlendirmek istiyorum. Bu kadar toplumsal mücadelenin, sorunların,
taleplerin çok yüksek olduğu bir ülkede, bunların
karşısına çıkacak bir polislik kurumunun, elbette, çok
çalışması, çok fazla mesai yapması,
sayılarının 180 binden 250 bine çıkması
anlaşılır bir şeydir ama bu iyi bir şey midir
derseniz, bu elbette iyi bir şey değildir, ülkemizdeki
sorunların, sıkıntıların ne kadar yoğun
olduğunu göstermektedir ve bunlarla baş edemeyen emniyet teşkilatı,
kendi mesleki sorunlarının, fazla çalışmanın
birikmişliğiyle, işte, intihardan cinayetlere birçok sosyal,
psikolojik problemle ve aynı zamanda da tabii, geçim sorunlarıyla
boğuşmakta, yüz yüze kalmaktadır.
Dolayısıyla
bugün, polislik mesleği denildiğinde, açıkçası, işte,
meydanları gaz bombasıyla yoğun bir şekilde kuşatan
bir meslek aklımıza gelmektedir. Yoğun bir şekilde,
biliyorsunuz, ülkemizde tutuklamalar had safhadadır. En son, Çukurova
Üniversitesinde, yani öğrenciler değil, akademisyen hocaların,
sadece orada bilimi ve oradaki özel üniversiteye peşkeş çekmeye
karşı çıktıkları için, Çevik Kuvvet tarafından
darp edildiği haberleri gelmiştir. Dolayısıyla, Sayın
Vekilin söylediği Canı, malı, namusu polise emanet
halkımızın. çok öyle olmadığı, her geçen gün
karşımıza çıkmaktadır. Yani aklıma
İzmirdeki Baran Tursun geliyor. Bu, sırf oğlunun trafik
polislerince çok haksız bir şekilde vurularak öldürülmesi nedeniyle
kurduğu vakıf ve bu doğrultuda yaptığı
çalışmalar, sesini duyurma çabaları aklıma geliyor. Yani
bizlerin, halkın vekilleri olarak Millet Meclisinin, bir de olayı bu
yönüyle, belki de tersinden sorgulaması, görmesi ve Bu sorunların
kaynağında ne var? diye gerçekten üzerinde durması gerekiyor.
Yani karakollarda
işkence vakaları, karakollarda ölüm vakası Türkiye'nin
gündeminden çıkmamıştır. Yani İşkence meselesi
sistematik olarak işlenmemektedir. Ta eski cumhurbaşkanlarından
bugüne kadar bu söz söylenmektedir ama ekranlarda, kameralarda, gizli
kayıtlarda, saklanmak istenen görüntülerde istisnasız her
yurttaşın bu kötü muamele ve işkenceyle karşı
karşıya kalabildiği gerçeği vardır. O nedenle,
polislik mesleğinden gelmiş eski- vekillerimiz bunu kabul etmeseler
de Meclisimizin bu konunun üzerine gitmesi gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, evet, bir zaman ülkemiz çok yoğun trafik kazaları
nedeniyle ölen yurttaşların istatistiklerinden söz eder ve bundan
yakınırdı. Sonra buna çözüm diye, biliyorsunuz, duble yollar vesaireler
geldi. Ama bugün onlardan çok daha vahim bir konu, iş cinayetleri konusu
gün geçmiyor ki gündemden düşmesin, gün geçmiyor ki burada
konuşulmasın, gün geçmiyor ki Çalışma Bakanına bu
yönde bir soru yöneltilmesin. Dolayısıyla, bugün, işte,
Elâzığda 6 işçinin ölümü, ondan önce yine, Tuzlada bir
patlama, 2 işçinin ölümü; yine, Erzurumda baraj gölü, 5 tane TEDAŞ
işçisi
Bu 5 tane TEDAŞ işçisi nedir? Taşeron işçidir
aynı zamanda. Taşeron işçidir ve komik bir şekilde,
insanın inanası gelmeyecek bir şekilde, hani o eğlence
maksadıyla üzerine binilen deniz bisikletiyle bir onarım
çalışması yapmak üzere gidiyorlar ve gölün, barajın buzlu sularında,
bağrışa çağrışa, üç saat boyunca, orada, hiçbir
yardım gelmeden, tedbir alınmaksızın hayatlarını
kaybediyorlar. Yani, bugün iş cinayetleri, iş kazaları diye
karşımıza çıkan şey
Ne kadar burada insan
hayatının değeri var? Bunlar her gün acımasızca
karşımıza çıkıyor.
İnsan
hayatının değeri olmadığı ve buna en çok
değer vermesi gereken yerel, mülki yöneticilerin
yaklaşımları, en son Zonguldak Çaycumada Filyos Çayı
üzerindeki köprü felaketinde yine karşımıza çıktı.
Altmış bir yıllık, bakım görmeyen bir köprü çöküyor, 15
kişi minibüsle birlikte sulara kapılıyor ve şimdi onun
diğer bir parçası daha düşüyor ve Vali, yerel yöneticiler diyor
ki: Biz bunun böyle olacağını zaten biliyorduk. Bundan
başka bir şey söylenmiyor. İş işten geçtikten sonra
ağlanılıp yakınılıyor ve hiç de
sıkılmadan da bunların olabileceği, yani ölümün göz göre
göre geleceği buralardan ifade ediliyor.
Değerli
milletvekilleri, bugüne kadar AKP Hükûmeti Meclise birçok yasa önerisi getirdi.
Bugün, işte, bunlardan bir tanesi olan 2/Bnin, yani orman arazilerinin ve
hazineye ait tarım arazilerinin ihtiyaç sahiplerine verilmesine dair bir
yasa teklifinin bir an önce görüşülmesini ve buna bağlı birçok
yasanın öncelikli ele alınmasını söylüyor. Biz, bugüne
kadar, bu Hükûmetin, üç dönemdir hükûmet olan AK PARTİnin, şimdiye
kadar, ülkenin yararına, ülkenin büyük çoğunluğunun
yararına bir yasa getirdiğini ve bu yasanın bu şekilde
burada görüşüldüğünü görmedik. Nihayetinde 2/B yasası da
böyledir. Şimdiye kadar birçok yasada olduğu gibi, kentsel
dönüşüm, afetle mücadele, yap-işlet-devret, KDV istisnası,
Eğitim Yasası, adı Sendikalar Yasası olan ama sendikayla
alakası olmayan, grevli, toplu sözleşmeli hakkı olmayan kamu
emekçilerinin Sendikalar Yasası, birçok yasada olduğu gibi gelecek
olan yasa da, işte Toplu İş İlişkileri Yasasında
olduğu gibi aslında hiçbir yasanın bugün işçi, işsiz,
kamu emekçisi, esnaf, köylü, öğrenci, üniversite hocası, yani
toplumun büyük bir nüfusunu oluşturan halkın hizmetinde, ülkenin
sorunlarını çözen bir özellik getirmediğini gördük. Şimdi
bu yasa da aynı şekilde ama ülkenin daha ciddi problemleri var.
Ülkede birikmiş, binlerce mahkûm, cezaevlerinde, canhıraş bir
şekilde, alt alta üst üste bir hayat sürdürüyor. Buna karşı,
çözüm isteyen, Kürt sorununun çözümünü isteyen, açlık grevine yatan
mahkûmlar var. Bugün sevindirici bir haber aldık, KCK
yargılamasında gazeteci Ragıp Zarakolu ve 15 kişi tahliye
olmuş ama tahliye olması gereken binlerce insan var ve burada,
Denetimli Serbestlik Yasasıyla, sadece cezaevlerini biraz rahatlatmak
adına, adli mahkûmlara dönük bir düzenleme geliyor ama ülkenin
beklediği topyekûn bir siyasi af aslında ve bizim bunları
konuşmamız gerekirken Rantın, yağmanın, kentsel
dönüşüm planlarının ve buradan yeniden Bakanlığa, TOKİye
yeni kaynaklar yaratacak şekilde bir geri dönüşümü sağlayacak
bir yasal düzenlemeyi öncelikle görüşelim. deniyor.
Sağlıkta
dönüşüm deniyor, prim ve katkı paylarıyla, prim ödemeleriyle
vatandaşa yükleniliyor. Eğitimde reform deniyor, çocuk işçiliğinin
önü açılıyor, özel okullara yeniden devlet desteği ve hazine
yardımının önü açılıyor. Yani, dolayısıyla
biz, iyi diye önümüze konulan, halkın yararına diye önümüze konulan
hiçbir şeyin gerçekte böyle olmadığını görüyoruz.
Şimdi,
sanayiciyi, sermaye gruplarını, büyük tekelleri sevindirmek
adına teşvik düzenlemeleri getiriyor Bakanlar Kurulu. Bu da sözde
yoksulluk ve işsizlikle mücadele, geri kalmış bölgeleri
kalkındırma adına ama bakıyoruz ki KDV muafiyetleri, arsa
tahsisleri, prim teşvikleri
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yani,
baktığımızda Hükûmet, bakanlar ve Meclis
çoğunluğu, harıl harıl, aslında, getirdiği her
yasayla, bir kez daha ülkemizdeki gelir adaletsizliğini büyüten ve çok
açık bir şekilde, ülkemizde yoksulluğu, işsizliği
önlemek değil, buradaki yoksulu daha yoksul yapan, zengini de daha
zenginleştirecek birtakım yasa düzenlemeleri getirmektedir ki biz, onun
yerine, savaşa adım adım yaklaşan Hükûmetimizin bu
şekilde bir idari tasarrufunun, siyasi tasarrufunun, emperyalist
diplomasinin yerine, gerçekten, bu Mecliste Bu ülkede ne yapılmak
isteniyor? Bu Hükûmet ne yapmak istiyor?, bir genel görüşmeyle bunların
konuşulmasını istiyoruz.
Gerçekten nedir bu emperyalist diplomasi de? Halkı yanıltma, nükleer
santrallerle emperyalist ülkelere âdeta rüşvet verip onları bu
politikayla kazanma, manipülasyon, yeni kayıplar, kaoslar, vuralım
kıralım ve bunun karşısında bütün halklarla, bütün
komşu ülkelerle papaz olmak, düşman olmak, onların gözünde
itibar yitimine uğramak. Bu kabul edilemez.
Dolayısıyla,
bu şekilde getirilen bir öneriyi kabul etmiyoruz. Aleyhinde söz
almış bulunuyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tüzel.
Lehinde Hatay
Milletvekili Orhan Karasayar.
Buyurunuz
Sayın Karasayar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ
grup önerimizin lehinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle polis
teşkilatımızın 167nci kuruluş yıl dönümünü
kutluyor, şehit polislerimize Allahtan rahmet diliyor, gazi polislerimize
hayırlı uzun ömürler diliyorum, çalışan polislerimize de
görevinde başarılar diliyorum.
AK PARTİ grup
önerimizde, gündemdeki kanun tasarılarının
sıralanması, 136, 208, 119, 155 ve 201 sıra sayılı
kanun teklifi ve tasarılarının gündemin 4, 5, 6, 7 ve 8inci
sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi; darbelerle ilgili
Meclis araştırması önergelerinin 11 Nisan 2012 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması, İçişleri
Bakanımız Sayın İdris Naim Şahin hakkında verilen
gensoru önergesinin 17 Nisan 2012 Salı günü görüşülmesi;
çalışma saatlerinin ise, 17 Nisan 2012 Salı günü gensoru
önergesinin görüşülmesinin tamamlanmasına kadar, 18 Nisandan itibaren
17 Mayıs 2012 tarihine kadar bir ay boyunca salı günleri 15.00-20.00,
çarşamba ve perşembe günleri
ise 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmalara devam edilmesi;
temel kanun olarak ise, 201 sıra sayılı kanun
tasarısının temel kanun olarak görüşülmesi
önerilmiştir.
Önerimize
desteğinizi bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın
Karasayar.
Aleyhinde
İzmir Milletvekili Oktay Vural.
Buyurunuz
Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli
milletvekilleri, AKP Grubunun Meclis çalışmalarıyla ilgili
getirdiği grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Tabiatıyla, bu
grup önerisinin içerisinde lehinde olan birtakım hususlar da var.
Dolayısıyla bu hususlarda Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
duruşunu açıklamak için söz aldım.
Aslında,
bugün 10 Nisan Polis Günü. Ben de tüm emniyet
teşkilatımızın bu gününü kutluyorum. Emniyet
teşkilatımızın mensuplarının
sıkıntılarının azaldığı, milletimizin
de huzurlu günler gördüğü nice yeni bir dönemin başlangıcı
olmasını diliyorum.
Şüphesiz,
böylesine, 10 Nisan gibi bir günde gerçekten hem gündem dışı
konuşmalar yapıldı ve de bu konuşmalar
yapılırken, araştırma önergeleri verilirken Hükûmetin bu
konuda sessiz kalmasını, yani İçişleri Bakanının
Parlamentoya emniyet teşkilatının bu günü vesilesiyle bile,
açıkçası, gelmemesini yadırgadığımı ifade
etmek istiyorum. Maalesef, burada güvenlik güçleri arkadaşlarımız
bizlere çiçek verdiler ama, bu çiçeği Sayın Bakana Türkiye Büyük
Millet Meclisinde vermek isteyeceklerinden de emindim ama Bakanı ara ki
bulasın. Böylesine günlerde milletin iradesinin tecelli ettiği
Parlamentoya yürütmenin saygı göstermesi son derece önemlidir.
Dolayısıyla, bu saygıyı talep etmek zannederim milletimizin
ve milletimizi temsil eden milletvekillerinin ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin hakkıdır diye düşünüyorum.
Bu öneride,
aslında, biz Adalet ve Kalkınma Partisinin kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesiyle ilgili tercihlerine saygı duyuyoruz. Aynı zamanda
darbelerin araştırılmasına yönelik verdiğimiz önerinin
de görüşülmesi konusunda bizde, daha önce vaki birtakım
görüşmelerimizde Bunu bir Danışma Kurulu kararı hâline
dönüştürelim. iradesi vardı -dört parti olarak hep beraber, birlikte-
ancak bir siyasi partimizin önergesiyle ilgili bir sorun münasebetiyle böyle
bir irade oluşmadı. Ama bu Parlamentoda darbelere karşı ve
darbe girişimlerine karşı, antidemokratik muamelelere
karşı, her türlü vesayete karşı
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sivil darbelere karşı
OKTAY VURAL
(Devamla) -
dik duruşunu ifade
edebilecek, tehditleri, korkuları, sindirme yöntemleriyle millî egemenlik
ve millî iradenin tesisine yönelik bütün girişimler
karşısında Hâkimiyet kayıtsız şartsız
milletindir. demek suretiyle kurulacak bir araştırma komisyonunun
önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum, yarın
da bu konuları değerlendireceğiz.
Tabiatıyla,
bugün aslında bu AKP Grubunun önerisinde -maalesef, sürekli olarak bu konularda-
İç Tüzük ihlali yapılmaktadır. Çünkü sözlü sorular bir denetim
mekanizmasıdır. Buraya bakanlar gelmeli ve milletin sorularına
cevap vermelidir. Burası aynı zamanda bakanların sorumlu
olduğu bir yerdir. Dolayısıyla, sürekli olarak, her ay, her hafta
Sözlü soruların sorulmaması
Ne mahzuru var? Bir saat, gelsin, bu
milletin sorularına cevap versin. Arkadaşlarımız
soruları soruyorlar. Bugün geldiğimiz bu noktada, değerli
arkadaşlar, 1.227 tane soru önergesi bekliyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sözlü sorular var.
OKTAY VURAL
(Devamla) - Bu yöntemle bakıldığı zaman, 30 tane soruyu
cevaplandırdığını varsayarsak, değerli
arkadaşlarım, bugünkünü kapatmak için kırk haftaya ihtiyaç var;
kırk hafta, bir saatlik bir süre içerisinde
Çünkü sizin getirdiklerinizde
salı günü var ama çarşamba günü yok, kaldırıyorsunuz. Ama
98inci madde ne diyor biliyor musunuz Sayın Canikli? Diyor ki: Sözlü
soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve
İçtüzük gereği zorunluluklar hariç olmak üzere -ki burada bir zorunluluk
yok- haftanın en az iki gününde
En az diyor. Şimdi bu nasıl
olacak Sayın Başkan? En az diyor, bire indiriyorsunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Genel Kurul aksine karar vermedikçe.
OKTAY VURAL
(Devamla)
birleşimin
başında ve birer saatten az olmamak şartıyla
Böyle bir
kararımız da var zaten, Genel Kurul karar almış ama sürekli
olarak İç Tüzük ihlalleriyle olmaz ki! E, müsaade edin de
Parlamentoda
biz iktidar partisinin tasarı ve tekliflerinin görüşülmesiyle ilgili,
sürelerle -14.00-20.00 yapılmasını olumlu buluyoruz- öne
almasıyla ilgili birtakım girişimleri olumlu buluyoruz ama
müsaade edin de bir saat
Milletvekillerimiz düşünüyor. Vatandaş
arıyor, Şu soruyu ne olursunuz sorun. diyor; soruyor ama muhatap
alan yok. Milleti muhatap almayanların seçimden seçime muhatap
almasını doğrusu katılımcı bir demokrasinin
önemli bir eksikliği olarak görüyoruz.
Şimdi geldiğimiz bu noktada
gerçekten böyle bir öneri
En az iki gününde. diyor. En azı nasıl
en az bire düşürüyorsunuz? Bir İç Tüzük değişikliği
yapmadan böyle bir iradeyi ortaya koymak doğru değildir. Gönül ister
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Sizin dönemde de öyleydi, siz de aynısını
yaptınız.
OKTAY VURAL (Devamla) Efendim,
şu dönem bu dönem, bununla giderseniz siz, milattan önceye kadar
gidebilirsiniz, bir sürü sebep bulabilirsiniz ama mazeret uydurmak yerine,
gerçekten sizin ileri demokrasi ve katılımcı demokrasi
dediğiniz hususun doğru olup olmadığını, gelin,
burada ispatlayın.
Niye korkuyorsunuz milletvekillerimizin
sorduğu sorulardan? Cevaplandırsınlar, gelsinler.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) En çok biz cevap verdik.
OKTAY VURAL (Devamla) Bu
soruları cevaplandırmaktan kaçmaması lazım.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Kaçmıyoruz.
OKTAY VURAL (Devamla) Esnafın
sorununu, çiftçinin sorununu, atanamayan öğretmenlerin
sorunlarını buraya, dile getiren milletimiz bu sorulara cevap
verilmesini istiyor. Size de bir fırsat sunuyor. Aslında Hükûmet bunu
bir fırsat olarak değerlendirmeli ve cesaretle bu soruları
cevaplandırmalıdır.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Bakanımız bekliyor şimdi.
OKTAY VURAL (Devamla) 30 tane soruyu
cevaplandıracaksınız, 1.227
Her hafta zaten onlarca soru
geliyor. Bu gidişle Halley kuyruklu yıldızının dünyaya
en yakın geçtiği bir süre içerisinde ancak milletvekilimizin sorusuna
cevap vereceksiniz. Ondan sonra da zaten önemi de geçiyor. Soruların
önemli bir kısmı günlüktür ve bunların, bu gündemle ilgili
soruların da o günde cevaplandırılması gerekir.
Buradan bir başka konuyu bu
vesileyle dile getirmek istiyorum açıkçası. Açık bir
çağrım var iktidar partisine: Bakın, Türkiye'nin Suriye
politikasını, yabancı merkezlerde değil, Parlamentoda gelin
tartışalım; ne oluyor ne bitiyor, bunları
değerlendirelim. Elinizi vicdanınıza koyun, bu konuda, gazete
haberleriyle dış politika konusunda milletimizin ve
milletvekillerimizin bilgilendirildiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu,
hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir ve aynı zamanda
bağımsızlık ilkemize de aykırıdır.
Başka merkezlerde oluşturulmuş planların, projelerin
güdümünde, yapılan görüşmelerin güdümünde hazırlanmış
günübirlik açıklamalarla, karşılıklı
telefonlaşmalarla yapılan bir dış politikanın
millîliği tartışılır. O bakımdan, Suriye konusunu,
gelin, burada bir genel görüşmeyle değerlendirelim. Bu milletin
hakkıdır, ne oluyor ne bitiyor...
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hepsi Ankarada planlanıyor.
OKTAY VURAL
(Devamla) - Bakın, size bir örnek vereyim
Öyle şey olmaz; bu
milletin milletvekilleri sadece parmak kaldıran milletvekili
değildir.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Öyle değiliz zaten.
OKTAY VURAL
(Devamla) - Uygulanan dış politikanın bu milletin menfaatine
olup olmadığına ilişkin sorgulamayı ben yaparım,
sizler de vicdanlarınızla karar verirsiniz ama müsaade edin de
Suriyedeki gelişmeleri Washington merkezli, Clinton merkezli, Obama
merkezli politikalarla buraya getirip empoze ettirmenize izin veremeyiz.
Bakın,
çok tehlikeli sularda gezilmektedir. 1957 yılında, değerli
arkadaşlarım -çok gizli bir plan- İngilterenin
Başbakanı Macmillan
Değerli arkadaşlarım,
ben millî plan istiyorum, millî merkezlerde hazırlanmış
görüşler istiyorum. CIA ile SISin hazırladığı planlar
çerçevesinde Türkiye'nin dış politikasının oluşturulmasına
karşı durmamız lazım, vebal almamamız lazım. Bu
bakımdan, Hükûmetin yanlış adımlar atmasını
engellemek için bunu yapmamız lazım. Çünkü kapalı kapılar
ardında verilen sözlerin maliyeti yüksek olmaktadır.
1 Mart tezkeresi
öncesinde gidip ABD Başkanına
(X), Kolay, biz hemen göndeririz. diye söz
verildikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde o tezkerenin reddedilmesi
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
OKTAY VURAL
(Devamla)
ve ondan sonra gelişen süreçleri, Irakın kuzeyindeki
oluşumların Türkiyeye nasıl bir zarar verdiği konusunu
lütfen çok ciddi değerlendirmemiz lazım.
O bakımdan,
açık çağrım, Nurettin Bey, gelin, hep beraber, birlikte Suriye
konusundaki gelişmeleri, nereye gittiğini
Gelsinler, Clintona hesap
vereceğine Ahmet Davutoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelsin, bu
millete anlatsın ne olup ne bitiyor, neleri görüştünüz. Kapalı
kapılar ardında olmasın.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bu ülkenin Dışişleri Bakanı
kimseye hesap vermez.
OKTAY VURAL
(Devamla) O bakımdan, millî bir politikayı bu millî merkezde
değerlendirmeden, açıkçası, dış politikanın
oluşturulmasını doğru bulmuyoruz. Bu bakımdan, bu
konuda bir genel görüşme talebimizin kabul edilmesini
Bu konuda hazırladığımız
bir genel görüşmeyi, bu Meclis çalışması bittikten sonra
hemen gündeme getireceğiz. Gelin, hep beraber, birlikte Suriye konusunu
Parlamentoda tartışalım ve Sayın Dışişleri
Bakanının da gidip Clintonla paylaşıp da bizden
esirgediği hususların neler olduğunu bu milletimiz öğrenmek
istiyor.
Bu bakımdan,
bu AKP grup önerisi doğrultusundaki görüşlerimi
paylaşmış oldum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Vuralın biraz önce
Dışişleri Bakanımızın başka yerlere,
başka ülkelere hesap verdiği şeklinde bir ifadesi oldu. Bunu
çıkarması gerekir ve özür dilemesi gerekir Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Eksiği var, fazlası yok.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Çünkü Hükûmetimizin hiçbir bakanı,
Dışişleri Bakanı dâhil hiçbir bakanı, hiçbir yerde hiç
kimseye hesap vermez; tek hesap verdiği yer Türk milletidir, Türkiye Büyük
Millet Meclisidir.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Canikli, eksik söyledi, daha fazlası var!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Eğer birileri geçmişte hep bu
şekilde çalışmışlarsa
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Yok, yok, siz bu işi şiar edindiniz!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun)
bu şekilde hareket etmişlerse, hep bir
yerlere bakarak karar vermişlerse onların kendi takdirleridir
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Siz bu işi şiar edindiniz, neredeyse mührü de Obamaya
teslim edeceksiniz!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun)
kendi kararlarıdır. Bizim tek hesap
verdiğimiz yer Türk milletidir Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kayıtlara geçmiştir Sayın Canikli.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, benim kanıma dokunuyor, ben
inanıyorum ki buradaki milletvekillerinin de kanına dokunuyordur
çünkü burada görüşülmemiş, tartışılmamış,
bilgi verilmemiş hususları gazetelerden okuyoruz. Eğer bir ABD
Başkanı benim Dışişleri Bakanıma şu
işareti yapıyorsa, bu konuda elbette hep beraber, birlikte o
kişiye karşı tavrımızı oluşturmamız
lazım.
BAŞKAN
Sayın Vural, teşekkür ediyoruz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, hep şunu söylüyoruz:
Gazete haberleri haber edilmesin Mecliste, böyle doğru yol bulunmaz Sayın
Başkan.
BAŞKAN O
zaman, anlaşırsınız, bir sonuca varırsınız
gruplar olarak.
OKTAY VURAL
(İzmir) Getiriyoruz önergeyi, desteğinizi bekliyoruz.
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi İç
Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve daha
sonra oylarınıza sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün, (2/111) esas numaralı 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/40)
12.12.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
06.10.2011 tarih
ve 2/111 esas numarası ile Başkanlığınıza gelen
ve tarafımdan verilen 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37.
maddesine göre işlem yapılması için gereğinin
yapılmasını bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Ali
Özgündüz
İstanbul
BAŞKAN Teklif sahibi olarak
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz.
Buyurunuz Sayın Özgündüz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Getirdiğimiz öneriye geçmeden
önce, yine, bugün Türk polis teşkilatının kuruluşunun
167nci yılı sebebiyle polislerimizi tebrik ediyorum, görevi
başında şehit olan polislerimizi rahmetle anıyorum
Bu vesileyle, bu
Parlamentonun bir üyesi olan ancak görev yapması engellenen Zonguldak
Milletvekilimiz Sayın Haberal da annesini kaybetti, merhumeye Allahtan
rahmet, Sayın Haberala başsağlığı diliyorum.
Yine bugün,
laiklik ilkesinin Anayasamıza girmesinin 75inci yılı. Bu
günde, laikliği cumhuriyetin temel niteliklerinden biri olarak kabul eden,
bu düzenlemeyi yapan kişileri de rahmetle anıyorum ve kutluyorum.
Değerli
milletvekilleri, bildiğiniz gibi, işkence insan onurunu zedeleyen bir
davranıştır. Bugün Batı hukukunda, insan onuru mu insan
yaşamımı önemlidir, bu tartışılıyor yer yer.
Bana göre, insan onuru insan yaşamından daha önemlidir.
İnsanın onuru zedelendikten sonra, kırıldıktan sonra,
tabiri caizse, yaşayan bir ölü olmaktadır. Bu nedenle, işkenceye
karşı uluslararası birçok sözleşmeyi ülkemiz
onaylamıştır. Yine uluslararası temel insan hakları
sözleşmelerinde işkence kesin olarak yasaklanan bir eylemdir.
Anayasamıza göre de, işkence 17nci maddesinde
yasaklanmıştır. Yine bu doğrultuda, Türk Ceza Kanununun
94, 95 ve 96ncı maddelerinde işkence, gayriinsani, haysiyet
kırıcı muameleler yasaklanmıştır.
Getirdiğimiz
bu teklifle, 2002 yılında Devlet Memurları Kanununun 13üncü
maddesinde yapılan bir değişikliği genişletmeyi,
işkencenin önlenmesi, gayriinsani, haysiyet kırıcı
muamelenin önlenmesi, ülkemizin uluslararası hukuk alanında
işkence gibi insan onurunu zedeleyen bir suçtan mahkûm olmasını
önlemek için genişletici bir düzenleme getirmekteyiz.
2002de
yapılan bir değişiklikle, Devlet Memurları Kanununun
13üncü maddesine göre, işkence, zalimane, gayriinsani veya haysiyet
kırıcı suçlar nedeniyle Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde ülke aleyhine verilen kararlar sonucu devletin ödediği
tazminat ilgili, bu suçu işleyen kamu görevlisine rücu edilebilir. Takdire
bırakmış.
Biz, bunun Rücu
edilebilir. hükmünün takdire, Hükûmetin takdirine, devletin takdirine
bırakılan bu hükmün zorunlu hâle getirilmesini teklif ediyoruz.
Aynı zamanda,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeyen olaylardan dolayı,
işkence, gayriinsani, zalimane, haysiyet kırıcı muameleden
dolayı iç hukukta yargılanıp, mahkûm edilen kişilerle
ilgili de herhangi bir düzenleme yoktur şu andaki mevzuatımızda.
Dolayısıyla o konuda da bir düzenleme yapılmasını
istiyoruz. Çünkü işkence, gayriinsani muamele yapan kişiler, kamu
görevlileri, aslında ülkesine hizmet ettiğini düşünüyorlar ama
hizmet etmiyorlar. Mensubu oldukları teşkilatı da, kuruluşu
da zan altında bırakıyor birkaç tabir yerindeyse kendini bilmez
kamu görevlisi. Dolayısıyla kendi teşkilatlarına da
kötülükte bulunuyorlar. Bugün aslında, polis teşkilatının
kuruluş yıl dönümü sebebiyle bu konunun görüşülmesi de tesadüfen
ilginç bana göre.
Biz
polislerimizin, halkın can ve mal güvenliğini sağlayan
polislerimizin, yine iç güvenlik teşkilatı mensupları olan
jandarmanın, jandarma mensuplarının bu şekilde
anılmasından da rahatsızız. Bu nedenle biz diyoruz ki,
ülkemizi uluslararası mahkemeler nezdinde sıkıntıya sokan,
ülkemizin işkenceci bir devlet olarak, tabiri caizse sabıkalı
olmasına neden olan kamu görevlisi kimse, devletin ödediği tazminat
bu kişiden rücuen alınsın, zorunlu hâle getirilsin. Çünkü
düşünün ki, ben ya da bir akrabam işkenceye maruz kalmış.
Benim verdiğim vergiden bana işkence yapan kişinin
tazminatını niçin ödeyelim? diyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü toparlayınız.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Çok teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle Genel
Kurulunuzu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özgündüz.
Bir milletvekili
olarak Bolu Milletvekili Tanju Özcan.
Buyurunuz
Sayın Özcan. (CHP sıralarından alkışlar)
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
ben de sözlerime başlarken hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Ali
Özgündüz Arkadaşımız, kanun teklifini kısaca anlattı.
Aslında bir cümleyle özetlemek gerekirse, bana göre
insanlığın en utanç verici suçlarından bir tanesi olan
işkenceyi yapanların cezalandırılmasına dönük bir
talep. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından defalarca bu
konuda mahkûm edildik, ancak işkenceyi yapanın neredeyse yanına
kâr kaldı. Arkadaşımızın önerisi de son derece makul
bir öneri, haklı bir öneri ve işkence yapanların ayrıca
cezalandırılmasına dönük, en azından devleti
uğrattıkları zararın ceplerinden
çıkarılmasına dönük bir talep; ben buna aynen
katılıyorum. Ancak -kendisiyle de biraz önce konuştuk- ben bu
talebin yeterli olmadığı kanaatindeyim. İşkence suçu
kasıtla işlenen bir suç, özel kasıt gerektiren bir suç. Bu
şekilde, devleti zarara uğratanlar elbette
cezalandırılsın, ancak kamu görevlisi şayet Türkiye
Cumhuriyeti devletini ağır ihmal veya kusuruyla böyle bir tazminata
mahkûm ettirmişse bu tazminatın da rücu yoluyla kendisinden
alınması gerekir diye düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin bir raporu yayınlandı, basında da çıktı
bu. 1959la 2011 dönemini kapsayan rapora göre en fazla mahkûmiyet alan ülke
bazında Türkiye 1inci sırayı koruyor, Rusyayı az farkla
da olsa geride bırakmış. Türkiye hangi konularda mahkûmiyet
almış? diye baktığınızda -özet olarak- adil
yargılanma hakkını ihlal ettiği için, uzun tutukluluk
sürelerini ihlal ettiği için, ifade özgürlüğünü ihlal ettiği
için ve benzeri konular.
Arkadaşlar,
bunların hepsi aslında yasal düzenlemelerle ve bu işi
birazcık ciddiye alıp yapmakla giderilebilecek konular. O anlamda
diyoruz ki: Kamu görevlilerinin daha ciddi olarak bu işe el atması ve
Hükûmetin bu konuda gerekli yasal düzenlemeleri hızlı bir
şekilde yapması hâlinde, mahkûmiyetle ilgili birçok gerekçenin
ortadan kalkacağı net bir biçimde aslında görülüyor.
İfade
özgürlüğü dedik, adil yargılanma dedik, uzun tutukluluk süreleri
dedik; tabii, bu konuya girmişken bugün annesini kaybeden Sayın
Mehmet Haberaldan da bahsetmek gerekir diye düşünüyorum. Sayın
Haberala öncelikle başsağlığı diliyorum. Sayın
Başbakanımızın deyimiyle ayakları öpülesi annelerden
bir tanesini kaybeden ve bu acıyı yaşayan insanlardan biri de
Sayın Haberal. Sayın Haberala bugün izin verildi annesinin cenazesi
için. Biz katılamadık görevimiz olduğu için ama canlı
yayında izledik. Sayın Haberal geldi, dinî vecibesini yerine getirdi,
annesine karşı görevini yerine getirdi ama tüm Türkiye'nin
gördüğü gibi kaçmaya veya delilleri karartmaya çalışmadı,
böyle bir çaba içerisinde olmadı. Annesinin cenazesine en azından
katılmış olmaktan dolayı, bir nebze de olsa üzüntüsünün
azaldığını görmüş olduk. Bu adamcağız
altı aydır söylüyor: Annem ölüm döşeğinde. Ne olur annemle
helalleşmeme izin verin, hayattayken annemin elini son bir kez öpmeme izin
verin. diyor, bu izin verilmiyor. Bugün cenazede bu izin verildi, ancak
geçmişte bu iznin verilmemesinin sorumluluğu bu ülkeyi yöneten AKP
Hükûmetindedir diye düşünüyorum ve bugün biliyorum ki şu
yaşananlardan sonra birçoğunuzun vicdanının
sızladığını görüyorum. İnşallah, şu
yaşananlar, bundan sonraki süreçte de en azından uzun tutukluluk
süreleri konusunda yasal bir düzenleme yapılması konusunda sizlere
ders olmuştur diye düşünüyorum. Tabii, Sayın Haberal gibi
yıllardır cezaevinde tutulan, uzun süredir sonuçlanmayan davalar
sebebiyle dört yılı aşkın süredir tutuklu olan insanlar
var. Bu insanların da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
yaptığı müracaatlar var. Emin olunuz ki -bir hukukçu olarak
söylüyorum, ortada emsal kararlar var- bu insanların başvuruları
da Türkiye'nin mahkûmiyetiyle sonuçlanacak. Bunu bugünden söylüyorum ve burada
bu yargılamayı yapan ve kasıtlı olarak bu
yargılamanın uzamasına sebebiyet veren
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
TANJU ÖZCAN
(Devamla) Tamamlayacağım efendim.
özel yetkili
mahkemelerin hâkimlerinin de tazminatta sorumlu olacağını bugünden
ilan ediyorum. İşte o yüzden de Sayın Ali Özgündüzün teklifine
ağır kusuru ve ihmali olan kamu görevlilerinin de rücu
sorumluluğuyla karşı karşıya
bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Yasanın bu
şekilde genişletilmesini ben de talep ediyorum.
Son bir cümle
olarak şunu söylüyorum konuyla ilgisi yok ama: Sayın Oktay Vural
burada konuşurken konuşmasının tamamına
katılıyorum. Arkadaşlar, birazdan cep telefonumuza bir mesaj
gelse, deseler ki: Suriyeyle aramızda sıcak bir çatışma
başladı. Bu çatışmanın neden
başladığını bile Türkiye Cumhuriyeti milletvekilleri
olarak biz bilmiyoruz. Burada nasıl bir ulusal çıkarımız
var, bunu dahi bilmiyoruz. Gerçekten burada sadece taşeronluk
yapıyoruz ve ben buna bir milletvekili olarak alet olmaktan dolayı
utanç duyuyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özcan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, gündemin Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
Sunuşlar
bölümünde belirttiğim, Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet
Yılmazın birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru
önergelerini okutuyorum:
VIII.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta satışı
yapılan Tekel binasına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/22) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini
arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat
Merkezdeki Tekel binası Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan
bir yapıdır. Bu yapı özel idarece şahıslara
satılmış ve bina da yıkılmıştır. Bu
bina kimlere, ne fiyatla satılmış, bina üzerinde tarihi eser
şeklinde bir yıkılamaz tespitli bir yaptırımı var
mıdır?
2.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Kosovada yayın yapan
Mehmetçik FMin yayınının durdurulmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/25) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim. 13/07/2011
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
1. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin,
2001 de Kosova'da Barış Gücü bünyesi altında görev yapan Kosova
Türk Taburu Görev Kuvvet Komutanlığı tarafından kurulan,
Kosova'da moral ve motivasyonu yükseltme, Kosova halkını
bilgilendirme ve bilinçlendirme çerçevesi altında 24 saat Türkçe
yayın yapan ve bu bağlamda Türkçenin Balkanlar'dan silinmemesi
yolunda çok önemli bir hizmet veren Radyo Kanalı Mehmetçik FM için
almış olduğu kapatma kararının amacı ve
nedeni/nedenleri nedir? Mehmetçik FM'in yayınlarına devam etmesi için
girişimlerde bulundunuz mu ya da bulunmayı düşünüyor musunuz?
3.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, 2002-2011 yıllarında
ilk defa veya yeniden açılan kilise ve havralara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/206) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 10.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
01 Ocak 2002'den
01 Ekim 2011'e kadar Türkiye'de ilk defa veya yeniden açılan kilise ve
havraların adları, açılış tarihleri ve adresleri
nelerdir?
4.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, sözleşmeli Devlet
memurlarının mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/209) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
07.10.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
2011
Milletvekilliği Genel Seçimleri öncesinde Hükümetinizce
çıkartılan, 4 Haziran 2011 tarihli ve 27954 (Mükerrer)
Sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 632
sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) hükümlerinden
yararlandırılmayan sözleşmeli devlet memurlarının
mağduriyetleriyle ilgili olarak;
1. Anılan KHK ile toplam kaç 4/B'li
personelin daimi kadrolara atamaları yapılmıştır?
2. Bu haktan yararlanan personelin
çalıştıkları Bakanlıklara göre
dağılımları nasıldır?
3. Anılan dönemde sözleşmeli olarak
çalıştıkları halde daimi kadroya atamaları
yapılmayan kamu çalışanlarının sayısı ne
kadardır?
4. Halen kamu kurum ve kuruluşlarında
çalışan 4/B'li personelin, seçim öncesinde
yapıldığı gibi daimi kadroya atanmalarına yönelik bir
çalışmanız var mıdır? Varsa çalışma ne
aşamadadır?
5.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, baz istasyonlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/243) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.
11.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
1- Ülke sınırları içinde baz
istasyonu kurulan camilerin illere göre sayısı nedir?
2- 2010 yılında baz
istasyonlarından alınan kira bedeli toplam miktarı nedir?
Alınan bu kiranın kurumlara göre dağılım payları
nedir?
6.-
Antalya Milletvekili Gürkut Acarın, kıdem tazminatı ve
işsizlik fonuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/244)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.
Av.
Gürkut Acar
Antalya
Çalışanların
kıdem tazminatının kaldırılacağına
ilişkin tartışmalar uzun süredir devam emektedir.
Bu kapsamda;
1- İşsizlik Fonu'nda bugüne kadar ne
kadar kaynak birikmiş, uygulama döneminde kaç kişiye ne kadar ödeme
yapılmıştır?
2- İşsizlik Fonu gelirlerinden ne
kadarı, hangi gerekçe ile başka alanlara
aktarılmıştır? Fonu'nun, çalışanlar yerine
başka alanlara kaynak aktaran bir yapıya dönüşmesine neden
seyirci kalınmaktadır?
3- Öngörülen Kıdem Tazminatı Fonu'nun
da, İşsizlik Fonu'nda olduğu gibi çalışanlardan çok
başka alanlara kaynak yaratan bir fon olmayacağının
garantisi nedir?
4- İktidarınız döneminde birçok
hak kaybı yaşayan çalışanların, kıdem
tazminatını da kaybetmeme talepleri dikkate alınacak mıdır?
7.-
Antalya Milletvekili Gürkut Acarın, bilgisayarlarda F klavye
kullanımının yaygınlaştırılmasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/245) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.
Av.
Gürkut Acar
Antalya
F klavyenin,
Türkçe'nin özelliklerine daha uygun olduğu, 10 parmak yazmada da önemli
bir hız kazandırdığı bilinmektedir.
Bu kapsamda;
1 - Daktilolar için zorunlu standart olan F
klavyenin, gelişen teknoloji doğrultusunda bilgisayarlar için de
zorunlu tutulması, daha doğru olmayacak mıdır?
2 - Türkiye'de üretilecek ya da ithal edilecek
klavyelerin, F klavye olması için mevzuatta bir düzenleme yapacak
mısınız?
3 - F klavyenin zorunlu standart olması için
bir girişimde bulunacak mısınız? Zorunlu standart
yapılmayacaksa, kamu kurumları ve eğitim kurumlarında F
klavyenin kullanılması için çaba gösterecek misiniz?
8.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, bir bakanla ilgili intihal iddiasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/271) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Başbakan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 13.10.2011
Kamer
Genç
Tunceli
Bakan Ömer Dinçer
hakkında 2005 yılında YÖK tarafından verilen bir kararda;
ilgilinin bilimsel tezinde intihal yaptığından öğretim
üyeliğinden çıkarma cezası verilmiş ve bu karara ilgili kişinin
idari yargıya açtığı dava ret edilmiş ve karar
kesinleşmiştir.
YÖK'te malum
ideolojik ve siyasal yapılanma yapıldıktan 5 yıl sonra
evvelce verilen bu karar kaldırılarak Ömer Dinçer'in
aklandığı basında yer almaktadır.
1 - Bu olay
doğru mudur ?
2 - Doğruysa mevcut kesinleşen mahkeme
kararı ortada iken YÖK bu kararı hangi yetkiye dayanarak
almıştır ?
3 - Kesinleşen mahkeme kararını
ortadan kaldırarak Anayasayı ihlal suçunu işleyen bu
kişiler hakkında ne gibi bir işlem yapmayı
düşünüyorsunuz?
4 - Mevcut hukuk sistemimize göre yok olan YÖK
kararını ortadan kaldırmayı düşünüyor musunuz?
9.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, Üsküdar Kuleli mahallesinde
yıkım yapılan evlere ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/272) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 13.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
Üsküdar ilçesi
Kuleli Mahallesinde 12 Haziran 2011 seçimlerinden bugüne kadar kaç ev
yıkılmıştır?
Yıkılma
gerekçeleri nedir?
Yıkılma
işlemi devam edecek midir?
Devam edecekse
daha kaç ev yıkılma kapsamındadır?
10.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutçanın, bazı illerin
büyükşehir olmasıyla ilgili bir açıklamasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/276) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak yanıtlanması hususunda gereğini arz
ederim.
Av.
Namık Havutça
Balıkesir
Kahramanmaraş
mitinginizde 12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra 11 ilin büyükşehir
olması için kanun tasarısı
hazırladığınızı kamuoyuna
açıkladınız. Şanlıurfa, Hatay, Manisa, Balıkesir,
Kahramanmaraş, Van, Aydın, Denizli, Muğla, Tekirdağ,
Trabzon bu illerimizdir.
Buna göre;
1- Büyükşehir sözü verdiğiniz iller
partinizin siyasi beklentileri nelerdir?
2- İl olmayı bekleyen ilçeler
ile ilgili bir çalışma talimatınız var mı?
3- İl olmanın ekonomik ve sosyal
avantaj ve dezavantajları söz verilen halka yeteri kadar
anlatılmış mıdır?
4- Bu illerde kaç konut ve arsa sahibi emlak
vergisi kanunlarına göre vergi artışından etkilenecek?
5- Kazancı basit usulde tespit edilen kaç
mükellef gerçek usulde vergi verecektir?
11.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, öğretmenlerin askerlik
görevini bulundukları yerde ifa etmelerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/300) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini
arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru:
Ülkemizdeki
öğretmen açığı göz önünde bulundurularak eğitimin
temel unsurlarından biri olan öğretmenlerimizin bulundukları
yerde askerlik görevlerini ifa etmeleri konusunda bir çalışmanız
var mıdır?
12.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, iki yıllık meslek
yüksekokulu mezunlarının askerlik sürelerinin
kısaltılması çalışmalarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/313) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına,
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Milli Savunma Bakanı Sayın
İsmet Yılmaz tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bilindiği
gibi ülkemizde üniversitelerimizin iki yıllık Meslek Yüksek
Okullarına (MYO) ait çeşitli programlardan mezun olmuş binlerce
gencimiz, lise mezunu gençlerimizle aynı statüde zorunlu askerlik
hizmetlerini yapmaktadırlar. Yıllardır devam eden bu
haksızlığın çözümüne yönelik çalışmalarla ilgili
olarak;
1. İki yıllık ön lisans mezunu
gençlerimizin askerlik sürelerinin lise mezunlarına göre daha kısa
bir süreye indirilmesi konusunda Bakanlığınızca yürütülen
bir çalışma var mıdır?
2.Varsa
çalışmanın içeriği ve uygulama takvimi nasıldır?
3. Yoksa Bakanlığınızın
bu konudaki görüşü nasıldır? Böyle bir çalışma
başlatılabilir mi?
13.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, cuma namazına giden Devlet
erkânına yönelik bir uygulamaya ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/327) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 07.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
30 Eylül 2011'de
Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç'ın
Bursa'da Cuma günü Cuma namazı için camiye girmesinden sonra, cami
dışında korumaların Sayın Arınç ve Sayın
Vali'nin ayakkabıları başında nöbet tutması
görüntüleri basına aksetmiştir.
Buna benzer
uygulamaları zaman zaman görmekteyiz.
Bu uygulamalar
hakkında ne düşünülüyor? Benzer görüntüler devam edecek midir?
14.-
Antalya Milletvekili Gürkut Acarın, emeklilerin intibak düzenlemesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/359) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.
Gürkut
Acar
Antalya
1- Emekliler arasındaki maaş
adaletsizliğini gidereceği açıklanan intibak düzenlemesi ne
zaman TBMM'ye gelecektir?
2- Bu düzenlemenin maliyetinin ne kadar
olacağı hesaplanmıştır?
3- İntibakın yapılmaması
halinde emeklilerimizin zararı nasıl giderilecektir? Bu konuda bir
hazırlık var mıdır?
4- İntibak düzenlemesiyle ilgili sürece,
Türkiye'de örgütlü olan emekli derneklerini de katacak mısınız?
Ortak akılla sorun çözme yoluna gidecek misiniz?
15.-
Eskişehir Milletvekili Kazım Kurtun, Halkevlerinin kamuya
yararlı dernek statüsünün kaldırılmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/384) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 96.
maddesine uygun olarak Başbakanlığa iletilmesi ve Sayın
Başbakan tarafından sözlü olarak yanıtlanması için
gereğinin yapılmasını arz ederim. 24.10.2011
Kazım
Kurt
Eskişehir
Türk
aydınlanma hareketinin en temel taşlarından biri olan halkevleri
1932 yılında kurulmuş ve her türlü engellemelere
karşın faaliyetlerini sürdürmektedir. 79 yıllık bu
mücadelesi boyunca halkın desteğini ve takdirini kazanmış
çalışmalar yapmıştır. Bu süre içinde kamuya
yararlı olduğu hem halk tarafından hem de zamanın
hükümetleri tarafından kabul edilmiştir. Oysa bugün Halkevlerinin
"kamuya yararlı dernekler statüsünün"
kaldırıldığı konusunda bir karar almış
bulunmaktasınız. Bu nedenle yanıtlanmasını istiyorum:
1) 2002 yılında iktidar olduğunuz
günden bu yana hangi derneklere kamu yararı statüsü verdiniz? Neden
verdiniz?
2) Yine 2002 yılından beri hangi
derneklerin kamu yararı statüsünü kaldırdınız? Neden
kaldırdınız?
3) Suç örgütü olduğu, sahtecilik ve
dolandırıcılık dahil pek çok suç işlediği Alman
Mahkemelerinin kararları ile sabit olan, ülkemizde de soruşturulan
Deniz Feneri Derneğinin kamu yararı statüsünün kaldırılması
konusunda bir girişiminiz bulunmakta mıdır?
16.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, 17 Ağustos 1999daki
depremden sonra yapılan ve Van-Ercişteki depremde yıkılan
binalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/405) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 24.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
23 Ekim 2011'de
vuku bulan Van-Erciş depreminde ölümlü-ölümsüz hasar gören binalardan 17
Ağustos 1999 tarihinden sonra yapılanların toplam
sayısı nedir?
Adresleri
nelerdir?
17.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, 17 Ağustos 1999daki
depremden sonra yapılan ve Van-Ercişteki depremde yıkılan
kamu binalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/406)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 24.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
17 Ağustos
1999 tarihinden sonra yapılıp, 23 Ekim 2011'de vuku bulan
Van-Erciş depreminde ölümlü-ölümsüz hasar gören kamu binalarının
toplam sayısı, ad ve adresleri nedir?
Kamu binalarının
yapı denetiminden muaf olması söz konusu mudur? Şayet muaf ise
gerekçesi nedir?
18.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, askere alma işlemlerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/407) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Savunma Bakanı Sayın İsmet
Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 20.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
Ülkemizde
yıllardır yaşanan terör saldırılarında şehit
olan askerlerin genellikle fakir-orta halli aile çocukları olduğu,
tanınmış ve zengin kesimlerin çocuklarının terör
tehlikesi olmayan illerde askerlik yaptığıyla ilgili toplumda
bir düşünce oluşmuştur. Buna göre;
Asker alma
işlemleri esnasında askerlerin görev yapacağı iller hangi
usullere göre belirlenmektedir?
Bu işlemlerin
usulüne uygun yapılıp yapılmadığı denetlenmekte
midir?
Toplumda böyle bir
algının oluşması yersiz midir?
19.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, 2002 yılından bu yana
terör nedeniyle şehit olan asker, polis ve
vatandaşlarımızın sayısı ile intihar edenlerin
sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/408)
(Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim.19.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
2002
yılından itibaren ülkemizde terör nedeniyle şehit olan asker,
polis ve vatandaşlarımızın yıllara göre
sayısı nedir?
2002'den beri
yıllara göre intihar edenlerin sayısı nedir?
20.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, Van-Ercişteki depremde
kamubinalarında ölenlerin ve yaralananların sayısına
ilişkin Başbakandan sözlü soruönergesi (6/411) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 25.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
23 Ekim 2011'de
vuku bulan Van-Erciş depreminde kamu binalarında ölenlerin ve
yaralananların sayısı nedir?
Kamu
binalarında ölenlerin ve yaralananların kurumlara göre
dağılım listesi nedir?
21.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, 01 Ocak 2002 tarihinden bu yana
intihar eden öğretmen adayı ve işsizlik nedeniyle intihar
edenlerin sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/412) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 24.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
1 Ocak 2002'den beri atama beklerken
intihar eden öğretmen adaylarının sayısı nedir?
1 Ocak 2002'den itibaren işsizlik
nedeniyle intihar eden vatandaşlarımızın sayısı
nedir?
22.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, olası İstanbul
depreminde çadır alanı olarak kullanılması planlanan
sahaların konut ve iş yeri alanına dönüştürüldüğü
iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/420)
(Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 26.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
17 Ağustos
1999 depreminden sonra İstanbul'da olası depremde kurulmak üzere
çadır alanı olarak tespit edilen sahalardan konut ve işyerine
dönüştürülen yerler var mıdır? Varsa gerekçesi nedir?
23.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraş
Sütçü İmam Üniversitesinin sorunlarının giderilmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/438) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş
İlimizin Sütçü İmam Üniversitesi'nin çözüm bekleyen sorunları
her geçen yıl artarak sürmektedir. Kahramanmaraşımıza
yakışır bir üniversite için çözüm bekleyen sorunların
mutlaka ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Geçici binada
büyük sıkıntı içinde hizmet vermeye çalışan Tıp
Fakültesi'nin sorununu ne zaman çözmeyi düşünüyorsunuz? Bu konuda
çalışmanız olacak mı?
2. Ziraat Fakültesi'nin araştırma ve
uygulama alanına olan uzaklık sorunu nedeniyle aksamalar meydana
gelmektedir. Fakültenin, bu alanlara ulaşım sorununu çözecek misiniz?
Çözecekseniz nasıl çözmeyi planlıyorsunuz?
3. Ayrıca, fakültemizin hayvansal üretimle
ilgili tesislerinin yapımını bu yıl veya önümüzdeki
yıl içinde başlatmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
girişiminiz olacak mı?
24.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, asgari ücrete
yapılan zamma ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/440)
(Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş'ta
halka hitap ederken, "2023 yılında 2 milyon dolar milli gelir,
500 milyar dolar ihracat ve 25 bin dolar da kişi başına milli
gelir hesaplıyoruz" şeklinde açıklamanız olmuştu.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Hükümetiniz, 2012 yılı için asgari
ücretliye 3+3 şeklinde yani günlük 66 kuruş zam öngörmektedir. Bu
zamlarla asgari ücretli kesim, kişi başı 25 bin dolarlık
milli gelire hangi yıl ulaşabilecektir? Bu konuda bir
çalışmanız oldu mu?
2. Yüzde 65'lere varan orandaki Özel Tüketim Vergisi
(ÖTV) düzenlemesinin hemen ardından asgari ücretliye yapılan 3+3'lük
zam, yerinde olmuş mudur? Zam, bu kesim üzerinde bir mağduriyet
doğurur mu? Doğurur ise, bu mağduriyeti nasıl gidermeyi
düşünüyorsunuz?
25.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, TCDDnin travers ihalesini alan bir
şirkete ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/455)
(Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Başbakan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 03.11.2011
Kamer
Genç
Tunceli
Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu (YDK) Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları 2009
Yılı Raporu'na göre 2006 ile 2010 yılları arasında
TCDD Travers alımına ilişkin dördü tek katılımcı
olmak üzere 5 adet ihale yapılmış ve bu ihaleleri alan BETRA
A.Ş. bunun karşılığında 40.1 milyon avro
hasılat ödenmiştir.
1- BETRA
Şirketi hangi tarihte kurulmuştur?
2- Ortakları kimlerdir? Ortakları ile
sizin ve aile efratlarınızın akrabalıkları var
mıdır?
3- Bu kadar büyüklükteki alımların
tek firmadan yapılması doğru mudur?
4- Bir kısım tren kazalarının
kullanılan traverslerin kaliteli olmadığından
kaynaklandığı iddia edilmektedir. Bu doğru mudur?
26.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Medeniyetler
İttifakı Projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/472) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
14.11.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına,
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
İspanya ve
Türkiye Başbakanları tarafından 2005 yılında
başlatılan ve ardından BM Genel Sekreteri tarafından da
benimsenen Medeniyetler İttifakı Projesiyle ilgili olarak;
1. Anılan proje hangi amaçlarla
kurulmuş ve bugüne kadar Türkiye'nin lehine hangi gelişmeler
sağlanmıştır?
2. Anılan projeye kaç ülke veya uluslararası
kuruluş üyedir? Bu ülkelerin resmî dinlerine göre
dağılımları nasıldır?
3. Dinler arası diyalog projesi anılan
ana projenin çalışma konularından birisi midir? Dinler
arası diyalog projesiyle İslam dininin yozlaştırılmak
istendiği iddiaları doğru mudur?
4. Projenin yazılı bir protokol metni ya
da maddeler dizini var mıdır? Varsa bunlar arasında yer alan
bağlayıcı hükümler nelerdir?
5. Projenin
uygulama planı ve ülkemizin bu projeden beklentileri nasıldır?
27.-
İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşinin, olası bir nükleer
saldırının etkilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/473)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
13 Kasım 2011
TBMM Başkanlığına,
Aşağıdaki
sorularımın Millî Savunma Bakanı tarafından sözlü olarak
yanıtlanması için gereğinin yapılmasına emirlerini
dilerim.
Saygılarımla.
Oktay
Ekşi
İstanbul
1) Akşam Gazetesinin 3 Ekim 2011 tarihli
haberinde:
Taş Devri: İran'ın atacağı muhtemel bir Nükleer
Başlıklı füzenin Marmara üzerinde vurulması durumunda
oluşacak elektromanyetik etkinin, teknolojik sistemleri alt üst
edeceğinden dolayı bölgeyi taş devrine döndüreceği senaryolarına
NATO kaynakları, Mümkün olabilir ama senaryoların sonu yok. Füze radarlarının yerleştirilmesinden önce karşı
karşıya olduğu tehlike de aynı tehlikeydi. Türkiye bir NATO
ülkesi dedi" denilmektedir.
2) Bu senaryoya
göre -atmosfer dışında olsa da- ülkemiz semalarında meydana
gelecek bir nükleer başlık infilakı yüzünden, onun etki
alanındaki uçakların taş gibi yere çakılacağı,
tüm hayatın bir anda Taş Devri koşullarına döneceği reddedilemeyen bir olasılık mıdır?
28.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, Suriye ile ilişkilere
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/563) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. 25.11.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
1) Sayın Başbakan'ın Suriye Devlet Başkanı
Beşar Esed ile aile hukuku kurduğu dönemde Beşar Esed'e
İsrail ile anlaşma masasına oturması için baskı
yaptığı doğru mudur?
2) Golan tepelerini iade etmeden İsrail ile masaya
oturmayacağını kesin dille ifade eden Esed ile ilişkilerin
bu nedenle bozulduğu doğru mudur?
3) Beşar Esed sonrası İsraille ilişkileri kuracak bir
liderin getirilmek istenmesi doğru mudur?
4) İsrail'in istemediği her ülkeye Sayın
Başbakanın hasmane tavır alması tesadüfi midir?
29.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, Suriye ile ilişkiler
hakkında bazı iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/564) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini arz ederim. 25.11.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
1) Sayın Başbakan'ın Eş Başkanı olduğu
Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Suriye'yi bertaraf etme sürecinde
İslam dünyasının tepkisini almamak için İsraille kontrollü
gerginlik (kayıkçı kavgası) yapıldığı
iddiaları doğru mudur?
2) Halkımızın Suriye'ye karşı
düşmanlık beslemesi ve olası Türkiye-Suriye
çatışmasını haklı göstermek için Suriye'deki Türkiye
aleyhtarı provakatörlerle iş birliği yapıldığı,
silah dâhil her türlü yardımların yapıldığı
iddiaları doğru mudur?
3) Suriyeliler Beşar Esed'i istemiyorlarsa yakın zamanda
Suriye'de yapılacak seçimlerde Suriyelilerin kendi tercihlerini
yapmasına neden fırsat verilmiyor?
30.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcunun, Bakanlıkta ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/649) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın Milli Savunma Bakanı Sayın İsmet
Yılmaz tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.
02/12/2011
Prof.
Dr. Zühal Topcu
Ankara
Kamu kurum ve
kuruluşlarının 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu'na göre çalıştırdıkları personele ait
kadrolarda, ilgili kurum veya kuruluşun toplam dolu kadrosunun % 3'ü
oranında özürlü çalıştırma zorunluluğu
bulunmaktadır.
Bu çerçevede;
1- Bakanlığınız ve
Bakanlığınıza bağlı kurum ve
kuruluşların 2010 ve 2011 yıllarında;
657 sayılı Kanun'a göre
çalıştırmış olduğu personel sayısı ve
çalıştırması gereken özürlü personel sayısı ile
çalışan özürlü personel sayısı kaçtır?
2- 657 sayılı Kanun
uyarınca özürlü personel çalıştırma yükümlüğü
çerçevesinde Bakanlığınız ve
Bakanlığınıza bağlı kurum ve
kuruluşların özürlü açığı bulunmakta mıdır?
Varsa eğer eksiklik ne kadardır ve bu eksikliğin giderilmesine
yönelik talepler Devlet Personel Başkanlığına
iletilmiş midir?
31.-
Manisa Milletvekili Hasan Örenin, Çeçenistanda faaliyet gösteren
firmaların yaşadıkları sorunlara ve işçilerin
mağduriyetine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/689)
(Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla
Hasan
Ören
Manisa
Çeçenistanda
faaliyet gösteren firmaların sorunları basına
yansımıştır. Türk firmalarının 1200
çalışanı Çeçenistan hükümetinin firmaya el koyması
nedeniyle orada mahsur kalmıştır. Şantiye alanlarında
etrafları Çeçen askerler tarafından çevrilmiş halde bekleyen
işçilerin erzakları da bitmiştir. Maaşlarını
alamayan işçiler Türkiye'ye dönmek için yardım beklemektedir.
1. Çeçenistan'da mahsur kalan işçilerin,
Türkiye'ye dönmeleri için ne yapacaksınız?
2. Firmaların Çeçenistan hükümeti ile
yaşadıkları sorunların giderilmesi için bir girişimde
bulunacak mısınız?
3. 5 aydır ücret alamayan işçilerimizin
emeği ve alın terine nasıl bir çözüm bulmayı
düşünüyorsunuz?
32.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ekonomik krizin
etkilerinin azaltılmasına yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/747) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye
İstatistik Kurumu tarafından yapılan bir araştırmaya
göre; vatandaşlarımızın yüzde 87si bir haftalık
tatile bile hasret yaşamaktadır. İmkânsızlık nedeniyle
vatandaşlarımızın yüzde 43ü çatısı akan evlerde
oturmak zorunda kalırken, yüzde 64ü taksit ve borç ödemektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Yaşanan
ekonomik kriz, toplumumuzu her alanda olumsuz yönde etkilemektedir. Bu konuda
vatandaşlarımızı rahatlatacak bir çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz?
2. Borç
batağında yaşamak zorunda kalan yüzde 65lik kesime yönelik
nasıl bir çalışma yapmayı planlıyorsunuz? Bu konuda
çalışmanız olacak mı?
33.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, yoksulluk
sınırı altında kalan vatandaşlarımızın
mağduriyetinin giderilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/749) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye'nin yüzde
17si yoksulluk sınırının altında
yaşamaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 12,5
milyon insanımız yoksulluk sınırı altında
kalmıştır.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Yoksulluk
sınırı altında kalan bu vatandaşlarımıza
yönelik bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Her zaman
bahsetmiş olduğunuz millî gelir artışı bu kesimlere
yansıtılamamış mıdır?
2. Yoksa uygulanan
yanlış ekonomi politikaları mı yoksulluk
sınırı altında kalan vatandaşlarımızın
sayısını artırmaktadır?
34.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, enflasyon
oranının artmasıyla birlikte memurların ve memur
emeklilerinin alacağı ek zam oranına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/776) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye
İstatistik Kurumu, Aralık 2011 dönemine ilişkin enflasyon
rakamlarını açıklamıştır. Memurlar, enflasyon
rakamlarının 0,58 çıkması nedeniyle yüzde 2,67 ek zam
almaya hak kazanmışlardır.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Devlet
memurları, sözleşmeliler ve memur emeklilerinin enflasyon
rakamlarından doğan farklarını verecek misiniz? Verecekseniz
ne zaman vermeyi düşünüyorsunuz?
2. Enflasyon
artışı, toplumun tüm kesimlerine etki etmektedir. Bu nedenle
genel olarak bir çalışma yapmayı planlıyor musunuz?
35.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, vergi, ceza ve
harçlara yapılan zammın maaş zammından fazla olmasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/780) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ücretlinin cebine
daha zamlı maaşları girmeden, motorlu taşıtlar
vergisine, trafik cezalarına, pasaport harçlarına ve sürücü
belgelerine yüzde 10,26 oranında zam yapılmıştır.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Yapılan bu zamlar, vatandaşın
sırtına yeni bir yük getirmez mi? Ülkemizde yeni yıla hep niçin
yeni zamla girilmektedir?
2. Yüzde 10,26'lık zammın, memur ve
emekliye yapılan zammın üzerinde gerçekleşmesinin özel bir
nedeni var mıdır? Yüzde 10,26'lık zamları
aşağıya çekmeyi düşünüyor musunuz?
36.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Savunma Sanayi Destekleme Fonu
kaynaklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/801) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini
arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Savunma
Sanayi Destekleme Fonu kaynakları nelerdir? 2010-2011 yıllarında
ne kadar para toplanmış ve nerelere harcanmıştır?
BAŞKAN
Sayın Bakan, son soruları okutmadık, iki soru kaldı;
sürenizin yetmeyeceğini düşünüyoruz.
Buyurunuz efendim.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; sözlü soru önergelerini cevaplandırmak üzere söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, Zonguldak Çaycumada ve Elâzığ Madende
hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır
diliyorum. Yine, Amasyadaki şehitlerimize Allahtan rahmet,
yakınlarına sabır ve başsağlığı
diliyorum.
Türk polis
teşkilatının 167nci kuruluş yıl dönümünü kutluyor,
şehit polislerimize Allahtan rahmet, yakınlarına sabır,
başsağlığı ve gazilerimize sağlıklı
uzun ömürler diliyorum.
Bu arada,
sanatçı Meral Okaya, Medine Haberala ve Havva Çağlayan Tüzele
Allahtan rahmet diliyor, yakınlarına sabırlar diliyorum.
Tokat
Milletvekilimiz Reşat Doğrunun sorusuna cevabımız: Tekel
binasının üzerinde bulunduğu parsellere Özelleştirme
İdaresi Başkanlığınca düzenlenen 1/5.000 ölçekli nâzım
imar planı ile 1/1.000 ölçekli uygulama imar planları
Özelleştirme Yüksek Kurulunun 14 Aralık 2009 tarih ve 2009/69
sayılı Kararıyla onanarak Tokat Belediyesine
bildirilmiştir. İlgili parseller sit alanı içerisinde
değildir, koruma paftalarında yer almamaktadır, üzerindeki
binaların korunmasına ilişkin herhangi bir şerh de mevcut
değildir. Ayrıca, Tekel binasının satışıyla
ilgili tüm işlemler Özelleştirme İdaresi
Başkanlığınca gerçekleştirilmiştir.
Yine, Tokat
Milletvekilimiz Reşat Doğrunun 164üncü sırada yer alan
sorusuna cevabım: Millî Eğitim Bakanlığının
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki öğretmen
ihtiyacının karşılanabilmesi amacıyla 1076
sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanununa 16 Nisan
1987 tarih ve 3358 sayılı Kanunla eklenen ek 7nci madde hükmü
gereğince Millî Eğitim Bakanlığınca ihtiyaç duyulan
branş ve öğretmen miktarının bildirilmesi ve Genelkurmay
Başkanlığınca da uygun görülmesi hâlinde her yıl
ağustos ayı yedek subay celp döneminde silah altına alınan
ve Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarındaki
öğretmenlerden ihtiyaç kadarı test ve mülakat sonucu yedek subay
öğretmen statüsüne ayrılmakta ve temel askerlik eğitimini
müteakip askerlik hükümlülüğünü Millî Eğitim Bakanlığı
emrinde öğretmen olarak yerine getirmektedirler. Bunların
atamaları Millî Eğitim Bakanlığınca Doğu ve
Güneydoğu Anadoludaki illerimize yapılmaktadır. Mevcut
uygulamaya devam edilmekte olup, bu konuda bir başka çalışma
bulunmamaktadır.
Milletvekilimiz
Alim Işıkın 173üncü sırada yer alan sorusuna
cevabım: İki yıllık ön lisans mezunlarının
askerlik sürelerinin lise mezunlarına göre daha kısa olması
konusunda herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.
İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin sorusuna cevabımızdır, 234üncü
sırada yer alan: Askere alma işlemleri 1111 sayılı Askerlik
Kanunu ve 1076 sayılı Yedek Subay ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu, Er
Olarak Askere Sevk Edilecek Yükümlülerin Sınıflandırma
İşlemlerine Ait Yönetmelik ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin İhtiyaç
Duyduğu Yedek Subay Adaylarının Seçimine İlişkin
Şekil ve Esaslar ile Celp Usulleri Hakkında Yönetmelike göre
yürütülmektedir. Yükümlülerin sınıf, birlik ve görev yerleri, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları, yükümlülerin sağlık,
öğrenim, meslek, gördüğü kurslar ve buna benzer nitelikler
değerlendirilmekte, şifreli kayıtlar üzerinden bilgisayar
ortamında yapılmakta ve sisteme herhangi bir şekilde müdahale
edilmemektedir.
Asker alma
faaliyetleri, Millî Savunma Bakanlığı İç Denetim
Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı
Teftiş Daire Başkanlığı ve Askeralma Dairesi
Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından
denetlenmektedir.
İstanbul
Milletvekili Oktay Ekşinin 270nci sıradaki sorusuna
cevabımızdır: Bilindiği üzere, Kuzey Atlantik
Anlaşmasının en önemli maddelerinden biri, müttefikler
arasında müşterek savunma müessesesini tesis eden 5inci maddedir.
2010 Kasım ayında düzenlenen NATO Lizbon Zirvesinde yeni bir
stratejik konsept kabul edilmiştir. Bu belge, ittifakın önümüzdeki on
yıl zarfında ve mevcut uluslararası güvenlik ortamında
izleyeceği yol haritasını ortaya koymaktadır. Yeni
stratejik konsepte göre NATOnun savunması ağırlıklı
olarak caydırıcılığının kuvvetlendirilmesine
dayanmaktadır. Bu da olası füze saldırıları dâhil,
geniş yelpazedeki tehditlere karşı koyacak güçlü bir savunma
sistemi geliştirilmesini gerektirmektedir. Bu çerçevede, müttefik ülkeler
halklarının topraklarının ve birliklerinin korunmasına
yönelik olarak, adil risk ve külfet paylaşımı temelinde bir NATO
füze savunma sistemi geliştirilmesi kararı Lizbon Zirvesinde
alınmıştır. Bu sistem, ittifakın mevcut imkânları
temelinde ve müttefiklerin katkılarıyla inşa edilecektir ve
tamamen savunma amaçlıdır, sistemin herhangi bir ülkeye
karşı kullanılması hedeflenmemektedir. Savunma amaçlı
bu sisteme iştirak edilmesi ülkemizin güvenliği açısından
katkı sağlayacak olup, küresel balistik füze tehdidinin önlenmesi
amacıyla füze savunması yeteneğinin geliştirilmesi ve
caydırıcılığının kuvvetlendirilmesi yönünde
bir müttefik olarak ortaya koyduğumuz iradeyle de uyumludur.
Diğer
taraftan, mevcut füze savunması, teknoloji çerçevesinde saldırı
amaçlı füzelerin önleyici füzelerle öncelikle atmosferin üzerinde tahrip
edilmesi öngörülmektedir. Yapılan teknik çalışmalar, bir füze
saldırısına maruz kalınması durumunda etkin bir önlemenin
sonuçlarının füze saldırısının
başarılı olması durumundaki yıkıma nazaran çok
daha az olacağını ortaya koymakta, serpinti ve diğer
risklerin en aza indirgenmesini sağlayacağı belirtilmektedir.
Sürekli geliştirilen ve güncellenen füze savunma sistemine ilişkin
çalışmalarda etkin bir önleme sonuçlarının en aza
indirilmesi hususu da dikkate alınmaktadır.
Ankara Milletvekili Zühal Topcunun
386ncı sıradaki sorusuna cevabımızdır: Millî Savunma
Bakanlığında -Genelkurmay Başkanlığı ve
kuvvet komutanlıkları hariç- 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa göre 2010 yılında
çalıştırılması gereken özürlü personel
sayısı 189, çalıştırılan özürlü personel
sayısı ise 204tür. Yasayla çalıştırılması
gerekenin üzerinde bir özürlü personel çalıştırılmaktadır.
2011 yılında ise çalıştırılması gereken
özürlü personel sayısı 192, çalıştırılan özürlü
personel sayısı 202dir. Merkez teşkilatının özürlü
personel açığı bulunmamaktadır.
Bakanlığımıza
bağlı kurum ve kuruluşlarda ise, Makine ve Kimya Endüstrisi
Kurumu 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olup
Kurumda özürlü çalıştırılmasına ilişkin herhangi
bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte, geçmiş
yıllardaki mevzuat çerçevesinde Kuruma özürlü personel alımı
yapılmıştır. Bu bağlamda, 2010 yılında 399
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ek-1 sayılı cetvelle
belirtilen kadrolarda çalışan personelin mevcudu 282 olup
çalıştırılan özürlü sayısı 27dir. 2011 yılının
mevcudu 266 olup çalıştırılan özürlü sayısı 25
kişidir. Ayrıca, Kurumda mevcut mevzuatın öngördüğü
sayı üzerinde özürlü personel istihdam edilmektedir.
Yine, Akaryakıt İkmal ve NATO
Pol Tesisleri İşletme Başkanlığında özürlü
personel sayısı 2010 yılında 5, 2011 yılında
4tür. Ayrıca, Akaryakıt İkmal ve NATO Pol Tesisleri
İşletme Başkanlığının 5 özürlü personel
açığı bulunmakta olup 4 Kasım 2011 tarihinde
Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığına özürlü
memur seçme sınavı sonucuna göre atama talebinde bulunulmuştur.
Savunma Sanayii
Müsteşarlığında 657 sayılı Kanuna göre 2010
yılında çalıştırılan personel sayısı
292, çalıştırılması gereken özürlü personel
sayısı 9, çalışan özürlü personel sayısı 2dir.
2011 yılında çalışan personel sayısı 280,
çalıştırılması gereken özürlü personel
sayısı 8, çalışan özürlü personel ise 2 kişidir. 657
sayılı Kanunun özürlü personel çalıştırma
yükümlülüğü çerçevesinde müsteşarlığın özürlü
sayısı açığı 6dır. Söz konusu eksikliğin
giderilmesine yönelik girişimde bulunulmuştur.
Tokat Milletvekilimiz Reşat
Doğrunun 515inci sıradaki sorusuna cevabımızdır: 3238
sayılı Kanunun 12nci maddesiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin
modernizasyonun sağlanması ve Türkiyede modern savunma sanayisinin
kurulması için gerekli kaynağın genel bütçe
dışında devamlı ve istikrarlı bir şekilde temini
amacıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde ve müsteşarlık
emrinde Savunma Sanayii Destekleme Fonu kurulmuştur. Savunma Sanayii
Destekleme Fonu kaynakları, Başbakan, Genelkurmay Başkanı
ve Millî Savunma Bakanından teşekkül eden Savunma Sanayii İcra
Komitesi tarafından alınan kararlar çerçevesinde Türk Silahlı
Kuvvetlerinin modernizasyonu ve savunma sanayisinin geliştirilmesi
amacıyla kullanılmaktadır.
3238
sayılı Kanunun 12nci maddesinde belirtildiği üzere, Savunma
Destekleme Fonu'nda toplanan kaynaklar, 4842 sayılı Kanunun 38inci
maddesiyle gelir ve kurumlar vergisi tahsilatı üzerinden ayrılan pay,
Millî Savunma Bakanlığı bütçesinden modern silah araç ve
gereçleri için ayrılan ödenek, Şans Oyunları
Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun kamu payının
dağıtımını düzenleyen 7nci maddesinin ikinci bendi
kapsamında Maliye Bakanlığı bütçesine konulan ödeneğin
fona ait kısmı, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer
Aletler Hakkında Kanun kapsamında ithal edilen hafif silahların
satışından elde edilen gelir, her yıl bütçeye bu maksatla
konulacak ödenek, Türk Silahlı Kuvvetlerini güçlendirmek amacıyla
kurulmuş vakıflardan fona yapılacak transferler, Türk Hava
Kuvvetlerinin Güçlendirilmesi ve Millî Hava Sanayimizin Kurulması
Amacıyla Katılma Payı İhdası ve Millî Piyango
Hasılatının Bu Gayeye Sarfı Hakkında Kanuna göre
ayrılan payın tamamı, kanunla kurulan fonlardan Bakanlar
Kurulunca belirlenecek miktarda aktarmalar, fon mal varlığı
gelirleri, Askerlik Kanunu 10uncu maddesi gereğince elde edilecek
gelirler, bağış ve yardımlar, diğer gelirler.
Bu çerçevede
Savunma Sanayii Destekleme Fonunda: 2010 yılında gelir 138 milyon
dolar, gider 1 milyar 832 milyon dolar. 2011 yılında gelir 984 milyon
dolar, gider 1 milyar 402 milyon dolar. Savunma sanayisi projeleri yıllara
sair yürütüldüğünden kaynak kullanımı yılı bütçesi
içinde gerçekleşmeyebilir, önceki yıllardan birikmiş kaynak söz
konusu olacağından bir yıla ilişkin olarak toplanan kaynak
ile harcama tutarı arasında dengesizlik olabilmektedir.
Lütfü Türkkan,
Kocaeli Milletvekilimizin 3üncü sıradaki sorusunun cevabıdır: KFOR Harekâtının
caydırıcı varlık aşaması kademe 1den kademe 2ye
geçmiştir. KFOR Harekâtına katılan ülkeler tarafından
kuvvet indirimine gidilmiştir. Bu kapsamda KFOR Harekâtında ülkelere
radyo yayını yapılması görevi verilmemesi, yeni yapıda
kuvvet indirimine bağlı olarak kadroların kapatılması
ve bu kadrolarda görevlendirilecek uygun nitelikte personel
bulunamamasından dolayı Mehmetçik FMin radyo yayınlarına
15 Temmuz 2011 tarihinden itibaren son verilmiştir.
Kütahya
Milletvekilimiz Alim Işıkın 112nci sıradaki sorusunun
cevabı: 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657
sayılı Kanunun 4üncü maddesine ve 4924 sayılı Kanuna
tabi olarak istihdam edilen sözleşmeli personelden şartları
taşıyanların öngörülen sürede başvurması hâlinde memur
kadrolarına atanacakları düzenlenmiştir. Kamu kurum ve
kuruluşlarında 19 Mart 2012 tarihi itibarıyla 198.307
sözleşmeli personelin memur kadrolarına atamaları
gerçekleştirilmiştir. Sağlık Bakanlığına
72.254, Millî Eğitim Bakanlığına 62.303, Adalet
Bakanlığına 15.174, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığına 8.334, Kültür ve Turizm
Bakanlığına 837, İçişleri Bakanlığına
566, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına 139, Maliye
Bakanlığına 89, Dışişleri Bakanlığına
78, Gümrük ve Ticaret Bakanlığına 74, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına 104, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığına 20, Ulaştırma Bakanlığına
17, Yükseköğretim kurumları ve üst kuruluşlarına 15.728,
diğer kurumlar toplamı da 19.590 olmak üzere bir önce söylediğim
gibi 198.307 sözleşmeli, memur kadrosuna geçirilmiştir.
Sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilenlerin memur
kadrolarına atanmaları kanunla yapılabilecek bir işlem olup
bu maksatla Devlet Personel Başkanlığınca yürütülen bir
çalışma bulunmamaktadır.
Kütahya
Milletvekilimiz Alim Işıkın 269uncu sıradaki sorusunun
cevabı: Medeniyetler İttifakı 2005 yılında Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve İspanya
Hükûmet Başkanı Jose Lois Rodriguez Zapateronun öncülüğüyle
dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan
tarafından başlatılan bir Birleşmiş Milletler
projesidir. Medeniyetler İttifakı, kültürler ve medeniyetler
arasında anlaşmazlıkların ve çatışmaların
önlenmesi, uzlaşma çabalarının desteklenmesi, barış,
hoşgörü ve iş birliğinin geliştirilmesini hedeflemektedir.
Medeniyetler
İttifakı hâlen görevde olan Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri Ban Ki-moon tarafından da benimsenmiştir ve
desteklenmektedir.
Kültürler
arası gerilimlerin azaltılması, çatışmaların
önlenmesi ve diyaloğun geliştirilmesine yönelik proje ve etkinlikler
ve bu alanda ortaya konulacak her türlü çaba, diğer ülkeler için
olduğu kadar Türkiye'nin de lehinedir.
Bu çerçevede,
Türkiye daha önce karikatür krizi ve Fitne filmi gibi Avrupa'da yaşayan
vatandaşlarımızı ve genelde Müslüman göçmen nüfusu olumsuz
etkileyecek gelişmeler karşısında girişimlerde
bulunmuş, bu tür girişimlerin Medeniyetler
İttifakının öncelikleri arasına alınmasını
sağlamıştır.
Medeniyetler
İttifakı girişimi Türkiye'nin uluslararası düzlemdeki
saygınlığına katkıda bulunan bir projedir. Kültürler
ve medeniyetler arasında barış ve diyaloğu hedefleyen bir
projenin eş sunucusu olarak İspanya ile Türkiye'nin isminin uluslararası
camia tarafından dile getirilmesi bile Türkiye açısından
faydalı olmuştur.
Medeniyetler
İttifakı bağlamında ülkemizde gerçekleştirilen proje
ve etkinlikler, hoşgörü ve birlikte yaşama kültürünün korunması
ve geliştirilmesi açısından da önemlidir.
Medeniyetler
İttifakı Dostlar Grubu, Birleşmiş Milletlere üye ülke ve
uluslararası kuruluşlardan oluşmaktadır, Dostlar Grubuna
üye 110 civarında ülke ve 20 civarında uluslararası kuruluş
Medeniyetler İttifakına destek vermektedir.
Söz konusu
ülkelerin veya kuruluşların resmî dinlerine göre
dağılımları üzerinde herhangi bir çalışma
yapılmamıştır. Ülkemizde ve Medeniyetler İttifakı
Dostlar Grubuna üye ülkelerin çoğunda resmî din olgusu da esasen mevcut
bulunmamaktadır. Medeniyetler İttifakı, nüfusun çoğunluğu
hangi dinden olduğuna bakılmaksızın Dostlar Grubuna üye
ülkeler ve kuruluşlarla iş birliğini hedeflemektedir.
Medeniyetler
İttifakı bir dinler arası diyalog girişimi değildir,
dinler arası diyalog girişimleri geçmişi geçen
yüzyılın başlarına kadar giden, günümüzde farklı
ülkelerde ve farklı kuruluşlar tarafından sürdürülen bir
etkinliktir.
Medeniyetler
İttifakı özü itibarıyla dinî değil, kültürel ve siyasi bir
girişimdir, bununla birlikte dinler kültürlerin önemli bir unsurunu
oluşturur, Medeniyetler İttifakı kültürler arası
barış ve diyaloğa hizmet eden her türlü çabayı
desteklemektedir.
Medeniyetler
İttifakı, 2005 yılında, dönemin Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından tesis edilen Medeniyetler
İttifakı Yüksek Düzeyli Grubu tarafından hazırlanan raporda
belirtilen tespitler ve öneriler çerçevesinde yapılanmaya gitmiştir.
İttifak faaliyetlerini raporda belirtilen hususlar çerçevesinde sürdürmektedir.
Medeniyetler
İttifakıyla ilgili faaliyet tamamen gönüllülük esası üzerinden
yürütülmekte olup, ülkeleri veya kurumları bağlayıcı
herhangi bir madde veya hüküm söz konusu değildir.
Medeniyetler
İttifakı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon
tarafından atanan Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi ve
Yüksek Temsilciye destek veren Medeniyetler İttifakı
Yazmanlığı tarafından hazırlanan dönemlik uygulama
planları çerçevesinde faaliyetlerini yürütmektedir. İttifak son
olarak üçüncü uygulama planını hazırlamış olup, söz
konusu plan kamuoyuyla paylaşılmıştır. Medeniyetler
İttifakı tarafından yürütülen sınırlı sayıda
proje söz konusudur. Bu projelere İttifakın
çalışmalarına ilgi duyan tüm ülke, grup ve bireyler katkıda
bulunabilir.
Ülkemizde de
Medeniyetler İttifakı alanında daha önce bir ulusal plan
hazırlanıp uygulanmaya konulmuştur. İkinci eylem planı
hazırlık çalışmaları tamamlanmış olup, söz
konusu plan 2012 yılında kamuoyuyla paylaşılarak uygulamaya
konulacaktır.
Medeniyetler
İttifakı Yüksek Düzeyli Raporuna ve eylem planlarına
İttifakın İnternet sitesinden ulaşılabilir.
Tunceli
Milletvekilimiz Kamer Gençin 148inci sıradaki sorusuna
cevabımızdır: Millî Eğitim Bakanımız
hakkındaki ilk iddia Yardımcı Doçent Doktor Yahya Fidan ile
birlikte yazdığı İşletme Yönetimi, İstanbul 1996
Beta Yayınları kitabında Profesör Doktor Tamer Koçelin
İşletme Yöneticiliği kitabından intihal
yapıldığı iddiasıdır. Bu iddiayı gündeme
getiren gazete aleyhine Millî Eğitim Bakanımızın
açtığı davada İşletme Yönetimi kitabı ile
Koçelin İşletme Yöneticiliği kitabı üzerinde
karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi
yapılmış, Tamer Koçelin kitabından intihal
yapılmadığı 28 Temmuz 2005 tarihli bilirkişi raporuyla
belirlenmiştir.
Ortaya atılan
intihal iddiasının haksız ve yanlış olduğu tespit
edilince, amaçlarına ulaşamayanlar bu kez Sivas Cumhuriyet
Üniversitesine bir ihbar dosyası gönderip, Yardımcı Doçent
Doktor Yahya Fidan hakkında intihal iddiasıyla soruşturma
açılmasını sağlamış, bu soruşturmanın
konusu birinci iddiadaki kitaptan farklı bir kitap olan ve yine
Yardımcı Doçent Doktor Yahya Fidan ile birlikte yazmış
olduğu İşletme Yönetimine Giriş isimli kitaptır. Bu
kitabın 2003 yılı Kasım ayında basılan
altıncı baskısında intihal yapıldığı
iddia edilmiştir.
Sivas Cumhuriyet
Üniversitesi Kimya Anabilim Dalından bir öğretim üyesi ile Tıp
Fakültesinden bir beyin cerrahı ve bir halk sağlığı
uzmanı soruşturmacı olarak atanmıştır.
Dikkatlerinizi çekiyorum İşletme Yöneticiliği kitabına
bilirkişi olarak atananlar, bir kimya anabilim dalı öğretim üyesi,
bir beyin cerrahı, bir halk sağlığı uzmanı.
Kimyacı ve tıp doktoru olan soruşturmacıların
hazırlamış olduğu 6 Eylül 2005 tarihli rapor üzerine -AK
PARTİ hakkında açılan kapatma davası Anayasa Mahkemesinde
görülmekte iken- Sayın Başbakana hakaret içeren ifadeleri basına
yansıyan zamanın YÖK Başkanı Erdoğan Teziç
tarafından 8 Eylül 2005 tarihinde Millî Eğitim Bakanımız
hakkında disiplin soruşturması açılmıştı.
Yükseköğretim
Denetleme Kurulu 03/10/2005 tarihinde savunma istemiş, 10/10/2005
tarihinde savunma sunulmuştur. Yükseköğretim Denetleme Kurulu Millî
Eğitim Bakanımız hakkındaki soruşturmayı iki
günde tamamlamış, dosyayı Yükseköğretim Disiplin Kuruluna
havale etmiştir. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı
13/10/2005 tarihinde savunma istemiş ve yazılı savunma için yedi
gün süre vermiştir. Sözlü savunmanın ise sekizinci günde
yapılması istenmiştir.
Yazılı
savunma 20/10/2005 tarihinde teslim edilmiş, sözlü savunma ise avukat
aracılığıyla 21/10/2005 tarihinde YÖK Yüksek Disiplin
Kurulunda yapılmıştır.
Disiplin
cezası kararı 31/10/2005 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Yönetmeliğe uygun olarak cezaya 07/11/2005 tarihinde Yükseköğretim
Yüksek Disiplin Kuruluna itiraz edilmiş, süresi içinde de dava
açılmıştır. Ancak, Yükseköğretim Yüksek Disiplin
Kurulu itirazı gündeme alarak görüşmemiş ve inceleme de
yapmamıştır.
YÖKe
yazılı savunma verileceği son gün olan 20/10/2005 tarihli
gazetelerde İntihalle Suçlanan Başbakanlık Müsteşarı
Dinçerin Öğretim Üyeliğine de Son Verilecek. Unvanı Gidiyor
gibi başlıklarla haberler yaptırılmış ve YÖKün,
Millî Eğitim Bakanımıza kasıtlı
davrandığı, savunmanın usulen alındığı,
cezanın zaten belli olduğu bir gün önceden açıkça basın
yoluyla da ilan edilmiş oldu.
İntihal
yapıldığı iddia edilen kitap, 2003 yılında
basılan altıncı baskısının
yayınlandığı tarihte Millî Eğitim Bakanımız
öğretim üyesi değildir, Başbakanlık Müsteşarı
olarak görev yapmaktadır. Başbakanlık Müsteşarı
olduğu dönemde personeli olmadığı bir kurum tarafından
disiplin cezası verilmiş olmuştur.
Kitap 314 sayfa olup,
toplam 324 dipnotla atıf yapılmıştır. Bibliyografyada
ise 241 adet eser belirtilmiştir. İntihal
yapıldığı iddia edilen tüm eserler ve yazarlar dipnot ve
bibliyografyada mevcuttur. İntihal yapıldığı iddia
edilen yazarların hiçbirisinin bugüne kadar İntihal vardır.
şeklinde bir iddiası da olmamıştır.
İntihal
yapıldığı iddia edildiği tarihte zaten Millî
Eğitim Bakanımız profesördü. Kitabı, ders kitabı olup,
akademik bir yayın değildi. Dolayısıyla, herhangi bir
yükselme müracaatında da kullanılmamıştır. İşletme
Yönetimi isimli kendi kitabından dahi intihal yaptığı
iddia edilmiştir.
Hakkında
intihal iddia edilen kitabından sonra yayınlanmış olan
İşletme Yönetimi ve Organizasyon, İşletme Biliminin
Temel İlkeleri isimli bir yazara ait iki kitaptan ve başka bir
yazara ait Temel İşletmecilik Bilgisi isimli kitaptan intihal
yaptığı iddia edilmiştir. Görüleceği üzere
yayınlanan kitaptan daha sonra yayınlanan kitaplardan intihal
edilmesi gibi akla, mantığa aykırı bir iddia gündeme
getirilmiştir.
Bir örnek vermek
istiyoruz. Kooperatifler bu bakımdan kârın temel amaç olduğu
şirketlerden ayrılmaktadır. Şirket yönetiminden yönetim
kurulu sorumludur. Yönetim kurulu en az 3 kişiden oluşur. gibi
ifadeler intihal olarak kabul edilmiştir. Eğer bu mantıkla
gidilirse Güneş doğudan doğuyor. diyen herkesin sözünün de bir
intihal olduğu iddia edilebilir.
İntihale
ilişkin o tarihe kadar yayınlanmış olan bütün
Danıştay ve Yargıtay kararları dosyaya sunulduğu hâlde
emsal kararlardaki kıstaslar dikkate alınmamıştır.
Mahkeme aşamasında dosyaya sunulan bilirkişi raporunda tüm
bilirkişilerin İntihal vardır. şeklinde mutabık
kaldıkları tek iddia dahi bulunmamaktadır. İntihal
iddialarına ilişkin detaylı açıklamalar ve bu iddiaların niçin
yapıldığına ilişkin görüşler omerdincer.com
adlı şahsi İnternet sitesinde de yer almaktadır.
YÖK Disiplin
Kurulu, 23 Aralık 2010 tarihli toplantısında idari dava açmadan
önce, 7 Kasım 2005 tarihinde Yüksek Disiplin Kuruluna yapılmış
olan cezanın kaldırılması yönündeki itirazı o güne
kadar incelenmeyen diğer tüm itirazlarla birlikte değerlendirmeye
almış ve bu noktada dikkat edilmesi gereken husus Millî Eğitim
Bakanımız tarafından yapılmış yeni bir
müracaatın olmadığıdır. Zamanın YÖK yönetimi
itirazı inceleyip reddetmiş olsaydı, 23 Aralık 2010 tarihli
toplantıda Millî Eğitim Bakanımız ile ilgili bir karar
alınması da mümkün olmayacaktı. Disiplin cezasının
verildiği zaman görevde olan YÖK Başkanı Erdoğan Teziç
itirazın görüşülmesi aşamasında cezanın
kaldırılarak hukuksuzluğunun giderilmesinden endişe
ettiğinden itirazı gündeme almamış ve inceletmemiştir.
O dönemde ulusal basında yayınlanan haberlerde bu konu da yer
almıştır. Zamanında incelenmeyen itiraz YÖKte o güne kadar
incelenen diğer tüm itirazlarla birlikte resen incelenmeye
alınmış ve intihal iddialarının doğru
olmadığına karar verilmiş ve disiplin cezası da
kaldırılmıştır. Disiplin cezasını verenle
kaldıran aynı kurumdur. Disiplin cezasının
kaldırıldığı tarihte de kesinleşmiş bir
yargı kararı bulunmamaktadır.
Antalya
Milletvekilimiz Gürkut Acarın 134üncü sıradaki sorusuna
cevabımız: 29 Şubat 2012 tarihi itibarıyla
İşsizlik Sigortası Fonu toplam varlığı 54 milyar
816 milyon TLdir. Mart 2002 - 29 Şubat 2012 döneminde 2 milyon 491 bin
910 kişiye 4 milyar 702 milyon 303 bin 485 TL ödeme yapılmıştır.
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun geçici
6ncı maddesinde, 2008 yılına münhasır olmak üzere fonun
mevcut nema gelirlerinden 1 milyar 300 milyon TLnin, 2009 ve 2010 yıllarında
fon tarafından tahsil edilecek nema gelirlerinin dörtte 3ünün, 2011-2012
yıllarında dörtte 1inin fon tarafından tahsil edilen ayı
izleyen ayın on beşine kadar Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi
hesaplarına aktarılacağı ve ilgili yıl genel
bütçesinin (B) işaretli cetveline gelir kaydedileceği
belirtilmiştir. Kanunda, ayrıca, aktarılacak kaynak ile
gerçekleştirilecek yatırımlardan elde edilecek getiriler ile
varlık satışlarından elde edilecek gelirlerin Yüksek
Planlama Kurulunca belirlenecek, oranı kullanılacak kaynak
tutarını aşmamak kaydıyla fona geri aktarılacağı
belirtilmiştir. Bu kapsamda, fon nema gelirlerinden 15 Mart 2012 tarihi
itibarıyla toplam 10 milyar 615 milyon 668 bin 826 lira 95 kuruş
Hazine Müsteşarlığı İç Ödemeler Muhasebe Birimi
hesabına aktarılmıştır.
Kıdem
tazminatı fonu oluşturulmasına yönelik sonuçlanan bir
çalışma bulunmamaktadır.
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız sosyal diyalog
mekanizmasının en iyi işletildiği kurumların
başında gelmektedir. Yapılan her türlü mevzuat
çalışması sosyal tarafların görüşüne sunulmakta ve
sosyal tarafların da mutabık olması hâlinde son şeklini
almaktadır.
Antalya
Milletvekilimiz Gürkut Acarın 135inci sıradaki, F klavyeyle ilgili
sorusu: Millî Eğitim Bakanlığımızca 31 Mart 2003
tarihli ve 2003/20 sayılı Genelgeyle Millî Eğitim
Bakanlığı ve bağlı kuruluşlar ile her derece ve
türdeki okul ve kurumlarda, TS 2117 numaralı Standart Türk Klavyesi (F
klavye) kullanılacağı Millî Eğitim Bakanlığı
birimlerine duyurulmuştur. Diğer taraftan, Millî Eğitim
Bakanlığınca gerçekleştirilecek her türlü bilgisayar
alımına ilişkin şartnamelerde de klavyenin F klavye
olacağı belirtilmektedir.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, bir dakika
Sayın
Işıkın sorularını
cevaplandırmıştınız. Onun bir ek açıklama talebi
var, ona söz veriyorum.
Buyurun.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakana
da cevaplardan dolayı teşekkür ediyorum. Ancak, ön lisans
mezunlarının lise mezunlarıyla aynı sürede askerlik
yapmaları konusu gerçekten toplumda rahatsızlık
yaratmaktadır. Umarım bu konuda bir çalışmanız
olacaktır.
İkincisi de
bu Medeniyetler İttifakı Projesiyle ilgili
anlattıklarınıza bakılırsa neredeyse çok önemli ve çok
iyi bir proje olduğu kanaati uyandı. Ben, ülkemizin gerçekten bu
projeden ne kazandığının ciddi bir şekilde
araştırılmasından yanayım.
Karikatür krizi
konusunda da maalesef ülkemiz sizin bahsettiğiniz gibi kendine
yakışan bir tavrı zamanında sergilememiştir ama
katkısı olduysa bu projenin ona, ona da saygı duyarım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Medeniyetler İttifakı bir
kültürel projedir. Bir yabancı kültüre kendi kültürünüzü
tanıtmanın yanlışlığı neresindedir? İki
tane asli medeniyet varsa, -öyle diyelim, dinler arası bir diyalog
değil de kültürler arası diyalog- bir tarafta Hristiyan kültürü, bir
tarafta İslam kültürü varsa, bunları da temsilen birisi İspanya
seçilmişse, birisi Türkiye seçilmişse bundan rahatsız
olmanın hiçbir anlamı yok. Ne kazandırmıştır?
Eski Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı olarak
diyorum ki Türkiye'nin tanıtımına çok büyük bir
katkısı olmuştur.
İhsan
Özkesin 149uncu sıradaki sorusuna cevabımızdır:
Yapılan araştırmalar neticesinde 12 Haziran 2011 tarihinden
bugüne kadar Kuleli Mahallesinde Üsküdar Belediye
Başkanlığı Yapı Kontrol Müdürlüğü tarafından
herhangi bir yıkım çalışması
yapılmadığı bildirilmiştir.
Sayın
Namık Havutçanın 151inci sıradaki sorusuna
cevabımızdır: Hükûmetimizin gündeminde il kurulması ile bu
il kurulmasına yönelik herhangi bir kanun çalışması
bulunmamaktadır. Büyükşehirle ilgili bir çalışma da
yapılmaktadır, neticelendiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisine
sevk edilecektir.
Antalya
Milletvekili Gürkut Acarın 204üncü sıradaki sorusuna
cevabımız: 8 Mart 2012 tarihli ve 28227 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan 1 Mart 2012 tarihli ve 6283 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla 5510 sayılı
Kanuna eklenen geçici 39uncu madde gereğince emekli aylıkları
arasındaki eşitsizliği gidermeyi amaçlayan düzenleme
yasalaşmış olup, düzenlemeyle ilgili süreçte sosyal
tarafların da görüşleri alınarak sürece
katılımları sağlanmıştır. Bu düzenlemenin
yaklaşık maliyeti 2,7 milyar TLdir.
Eskişehir
Milletvekilimiz Kazım Kurtun 222nci sıradaki sorusuna
cevabımızdır: 2011 Kasım tarihi itibarıyla kamu
yararına çalışan dernek sayısı 409 olup, bunlardan
22si Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin iktidara geldiği 2002
yılından sonra kamu yararına çalışan dernek statüsü
kazanmıştır. Bizim dönemimizde 22 tane derneğe kamu
yararı statüsü verilmiştir. Kamu yararına çalışan
dernekler, 5253 sayılı Dernekler Kanununun 27nci maddesi
gereğince en az iki yılda bir denetlenmektedir. Bu denetimler
sonucunda, şu ana kadar kamu yararına çalışan derneklerden
187 derneğe idari işlem, 8 derneğe adli işlem
uygulanırken, aynı maddenin beşinci fıkrası
gereğince de 17 derneğin kamu yararına çalışan
derneklerden sayılma statüsünün kaldırılması için Bakanlar
Kuruluna sevk işlemi yapılmıştır. Bu bağlamda,
Halkevleri Derneğiyle birlikte 17 derneğin kamu yararına
çalışan derneklerden sayılma statüsü
kaldırılmıştır.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Halkevlerini kaldırdınız mı?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Kamu yararına çalışan
derneklerden sayılan Deniz Feneri Derneği 2007, 2009, 2010
yıllarında denetlenmiş ve denetim sonucunda, söz konusu
derneğin kamu yararına çalışan derneklerden sayılma
statüsünün kaldırılmasına yönelik herhangi bir işlem
yapılmasına gerek olmadığı bildirilmiştir.
İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin 232nci sıradaki sorusuna
cevabımızdır: Van ili merkez mahalleleri ve merkeze
bağlı köyler ile Erciş ve Edremit ilçelerinde orta hasarlı
konutların, itirazlar sonrası, yeniden hasar tespitine yönelik,
üniversitelerle ortak yürütülen çalışmalar devam etmektedir. Nihai
hasar tespit sonuçları, incelemenin tamamlanmasının
ardından açıklanacaktır.
İhsan
Özkesin 233üncü sıradaki sorusuna cevabımız: Van ili merkez
mahalleleri ve merkeze bağlı köyler ile Erciş ve Edremit
ilçelerinde orta hasarlı konutların, itirazlar sonrası, yeniden
hasar tespitine yönelik, üniversitelerle ortak yürütülen inceleme ve
çalışmalar devam etmektedir; nihai hasar tespit
çalışmaları sonuçları bundan sonra
açıklanacaktır. Kamu
yapıları yapı denetiminden muaf olmayıp yapı
denetimine tabidir.
İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin 235inci sıradaki sorusuna
cevabımız
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakan, süremizin sonuna geldik, çalışma süremizin de
sonuna geldik.
Size çok
teşekkür ediyoruz. Sağ olunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, cevaplanmayan sorular gündemde kalacaktır,
daha sonra tekrar cevaplanabilecektir.
Çalışma
süremizin sonuna geldiğimiz için, Sayın Yılmaz
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Sayın Başkan, tamamlayayım
cümlemi.
BAŞKAN E,
tabii ama yani
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Gördüğünüz gibi biz
cevaplandırmak istiyoruz, süre vermiyorsunuz.
BAŞKAN Evet
Bir daha, zaman içine
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Süre verilirse gece 24.00e kadar
cevaplandırırız.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 11 Nisan 2012 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 20.03