TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
94üncü Birleşim
12 Nisan 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Şanlıurfa
Milletvekili Mahmut Kaçarın, Dünya Sağlık Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Muş
Milletvekili Demir Çelikin, Muşun sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Adana Milletvekili
Ali Demirçalının, Çukurova Üniversitesinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Şanlıurfa
Milletvekili Abdulkerim Gökün, Şanlıurfanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 92nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
2.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, günlerdir Türkiye Büyük Millet Meclisinde ana
sorunların ötelendiğine ilişkin açıklaması
3.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatya Kürecikteki üssün ABD üssü
olduğunun anlaşıldığına ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, Hükûmet üyelerinin üniversite
hocalarına, bilim insanlarına karşı tutumlarına
ilişkin açıklaması
5.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, şehit olan Astsubay Osman
Can Türkgölün cenaze töreninde yaşananlara ilişkin açıklaması
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Sağlık
Bakanlığında yapılan tayinler sonucu bir
çalışanın intihar etmesine ilişkin açıklaması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve 24 milletvekilinin, yer
fıstığı üreticilerinin yaşadığı
sıkıntıların, Hükûmetin uygulamalarından dolayı
ortaya çıkan mağduriyetin ve çözüm yollarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/240)
2.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin ve 19 milletvekilinin, Hatay ilinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/241)
3.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu ve 24 milletvekilinin, yaylacılıkla
ilgili sıkıntıların, mevzuat ve uygulamalardan dolayı
ortaya çıkan mağduriyetin ve çözüm yollarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/242)
B) Çeşitli
İşler
1.- Görüşmeleri
izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan Bangladeş
Başbakanı Sheikh Hasina ve beraberindeki heyete Başkanlıkça
Hoş geldiniz. denilmesi
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/569) (S. Sayısı:
180)
3.- Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Orman Köylülerinin
Kalkındırılmaları Hakkında Kanun Teklifi; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi, Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem
İnce ile 68 Milletvekilinin; 2/B Barışı Kanunu Teklifi
(Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Alanların İdaresi, Değerlendirilmesi ve Tasarrufu Hakkında
Kanun Teklifi); Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Yayla ve Yaylacılık Kanunu Teklifi ve
İçişleri Komisyonu, Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporları (1/563, 2/71, 2/211, 2/417) (S. Sayısı 198)
4.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Doğan Kubatın; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibekin; 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları
(2/241, 2/84) (S. Sayısı: 136)
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
Bakanlığına ve Başbakana sataşması nedeniyle konuşması
2.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin Adalet ve
Kalkınma Partisine ve Başbakana sataşması nedeniyle
konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- YAZILI SORULAR
VE CEVAPLARI
1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
Malatya-Kürecikte kurulan füze kalkanına ve ABD askerlerinin
konuşlandırılmasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/4766)
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda
hizmetlerde taşeronlaşmaya ve taşeron firma
çalışanlarının sorunlarına ilişkin sorusu ve
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağışın cevabı
(7/4841)
3.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığa bağlı ilgili veya ilişkili kurum ve
kuruluşlarda koruma güvenlik görevlisi olarak çalışan personele
ilişkin sorusu ve Avrupa Birliği Bakanı Egemen
Bağışın cevabı
(7/4842)
4.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığa bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve
kuruluşlara hizmet sağlayan taşeron firmalara ve taşeron
firma çalışanlarının sorunlarına ilişkin sorusu
ve Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağışın
cevabı (7/5009)
5.- Antalya Milletvekili Tunca Toskayın, ABye
katılım öncesi süreçte STKların güçlendirilmesi adlı hibe
programı kapsamında yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Avrupa
Birliği Bakanı Egemen Bağışın cevabı
(7/5011)
6.- Antalya Milletvekili Tunca Toskayın, Merkezi
Finans ve İhale Birimi tarafından sözleşmeye bağlanan
hibelerin belediyelere dağılımına ilişkin sorusu ve
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağışın cevabı
(7/5012)
7.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyeleri ve TBMM Başkanının
Diyarbakır ziyaretinde İçkaleyi programa dahil etmemelerine
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahinin cevabı (7/5065)
8.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
Vandaki deprem konutlarının yapımını üstlenen firmaya
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/5131)
9.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Bakanlıkta ve bağlı
kuruluşlarında şehit yakınları ve malûller için
ayrılan kadrolara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/5227)
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, bağlı kurum ve kuruluşlarda emekliliğe
ayrılan ve ayrılacak personele ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/5393)
11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Bakanlıkta bulunan engelli kadrolarına atama
yapılmamasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/5394)
12.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, tutuklu
milletvekillerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Mehmet Sağlamın cevabı (7/5703)
13.- Konya Milletvekili Atilla Kartın 12 Eylül
1980 askeri darbesini gerçekleştirenlerin davasına TBMMnin de
müdahil olmasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Mehmet Sağlamın cevabı (7/5883)
12 Nisan 2012 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Fatih
ŞAHİN (Ankara)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 94üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Dünya
Sağlık Günü münasebetiyle söz isteyen Şanlıurfa
Milletvekili Mahmut Kaçara aittir.
Buyurunuz Sayın Kaçar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Şanlıurfa
Milletvekili Mahmut Kaçarın, Dünya Sağlık Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Dünya Sağlık
Haftası münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Birleşmiş Milletler tarafından
her yıl 7-13 Nisan tarihleri arası Sağlık Haftası
olarak kutlanmakta. Bilindiği gibi, sağlık en temel insan
haklarından biri. Bütün ülkeler, kendi halklarının
sağlıklı olması, refah içerisinde yaşaması ve
nesillerin nitelikli ve sağlıklı olması noktasında bir
mücadele içerisindeler. Sağlığın insan hayatındaki
önemini Büyük Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleymanın
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. /Olmaya devlet cihanda bir
nefes sıhhat gibi. sözü net olarak ortaya koymakta.
Türkiyede son yıllarda
vatandaşımızın nitelikli sağlık hizmeti
alması ve sağlık hizmetine kolay ulaşılabilmesi
noktasında son derece önemli adımlar atıldı. Daha önce
vatandaşlarımız kamu hizmetini dahi devlet ve SSK hastaneleri
üzerinden, sağlık hizmetlerini bağlı bulundukları
sigortalılık durumuna göre Emekli Sandığı,
BAĞ-KURlu, SSKlı ve yeşil kartlı olarak farklı
standartlarda alırken, bugün, SSK hastanelerinin devrinin
tamamlandığı, SSKlı, BAĞ-KURlu, yeşil
kartlı veya Emekli Sandığına bakılmaksızın
bütün vatandaşlarımızın birinci sınıf
sağlık hizmeti aldığı bir sağlıkta
dönüşüm programı yaşandı.
Türkiye yıllardan beri parası
olmadığından dolayı hastaların hastanede rehin kalma
dönemine yine bu son uygulamalarla son vermiştir. Artık, yeşil
kartlı hastalarımızın dahi yoğun bakım ve acil
durumlarda istedikleri özel hastanelerde hizmet almalarının önü
açılmıştır. Diğer yandan, 112 acil hizmetlerin
yaygınlaştırılması, evde sağlık hizmeti
verilmesi, bütün vatandaşlarımıza hekim seçme hakkı, ilaç
fiyatlarının ucuzlaması ve vatandaşlarımızın
ilaçlarını istedikleri eczanelerden alıyor olması bu
anlamda yapılan en önemli değişikliklerdendir. Elbette ki bu
güzel çalışmalar vatandaşımız tarafından da
takdir edilmiş ve yapılan araştırmalarda da sağlıkta
2003 yılında yüzde 39,5 olan sağlık hizmetlerinden
memnuniyet oranı, 2010 yılı itibarıyla yüzde 73,1e
yükselmiştir.
Değerli arkadaşlar, gerek Dünya
Sağlık Örgütünün ve gerekse de uluslararası
kuruluşların bir ülkenin sağlık hizmetiyle ilgili temel referans
olarak kabul ettiği ilerleme, o ülkenin temel sağlık hizmetleri
göstergelerindeki iyileşmelerdir. Türkiye, aşılama oranı
itibarıyla, şu anda yüzde 97 oranıyla Avrupa Birliği
ortalaması olan yüzde 94ün üzerindedir. Yine Türkiye, bebek ölüm
hızı itibarıyla, 2003 yılında binde 28lerde iken
Dünya Sağlık Örgütünün, OECD ülkelerinin otuz beş yılda
almış olduğu mesafeyi dokuz yıl gibi bir zamanda alarak
bugün itibarıyla binde 9a indirmiştir. Anne ölüm hızındaki
azalmalara baktığınız zaman, yine buna paralel olarak
azalmaları net olarak görme imkânına sahibiz.
Tabii ki bu hizmetlerin bu noktada verilmesinde
en önemli paylardan biri de hiç şüphesiz sağlık
çalışanlarının. Ben, bu vesileyle, 75 milyon
insanımıza gece gündüz demeden büyük bir fedakârlık örneği
sergileyen bütün sağlık çalışanlarına da milletimiz
adına şükranlarımızı sunmayı bir borç biliyorum.
Değerli arkadaşlar, -dün- 11 Nisan,
milletvekili olduğum Şanlıurfanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 92nci yıl dönümü. Şanlıurfa,
bir tarih kenti, bir medeniyet kenti ve dünya tarihinin yeniden
yazıldığı önemli bir kent. Aynı zamanda, üç dinin
dedesi olarak kabul ettiğimiz Hazreti İbrahimin doğduğu
topraklar, Hazreti Eyyubun, Hazreti Şuaybın ve birçok peygamberin
yaşadığı, aynı zamanda peygamberler şehri. Bu
medeniyet kenti, bu kadim kent, bu tarih kenti, bundan doksan iki yıl önce
on ikiler olarak bilinen, Şanlıurfanın kanaat önderleri
öncülüğünde bir kurtuluş mücadelesi verdi ve 11 Nisan da bu
kurtuluş mücadelesinde zafere ulaştığı gün. Ben, bu kurtuluş
mücadelesinde, başta şehitlerimiz olmak üzere bu mücadelede yer alan
ecdadımızı saygıyla, minnetle yâd ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Kaçar.
Gündem dışı ikinci söz,
Muşun sorunları hakkında söz isteyen Muş Milletvekili
Demir Çelike aittir.(BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Çelik.
2.- Muş
Milletvekili Demir Çelikin, Muşun sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
DEMİR ÇELİK (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Muşun sorunlarına
ilişkin söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Muş ilimiz 8.200 kilometrekarelik yüz
ölçümü, 420 bin civarındaki nüfusuyla bir tarım ve
hayvancılık kenti. Muş, Türkiye'nin 3üncü büyük ovasına
sahip olmasının yanı sıra, Malazgirt ve Bulanık ovalarıyla
birleştirildiğinde, Muş ölçeğinde onlarca ilin tarım
ihtiyacını karşılayabilme potansiyeline sahipken, gayrisafi
millî hasılada kişi başına düşen payda 81 ilimizin
içinde en sonuncu sıraya oturmuş bulunmaktadır.
Yıllardır, özellikle 2000li
yıllardan bu yana uygulanan yanlış politikalarla
hayvancılığını tüketen, tarımını
tüketen bir il konumuna gelen Muş ilimiz, 2011-2012 kış
şartlarının çetin ve zor geçiyor olmasından kaynaklı
ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Bir yanıyla
tek sanayi kurumu olan şeker pancarına kota uygulanıyor
olması, buna rağmen, zamanında organize toplama faaliyetinde
bulunamayan bu şirketin ya da bu kurumun sayesinde 100 bin ton
civarında şeker pancarı şu anda toprak altında
çürümeye terk edilmiştir.
Keza, zor kış şartlarında
hayvancılıkla uğraşan birçok insanımız yemini,
yem bitkilerini, samanını, otunu tüketmiş; onları ya
bulamamakta ya da çok fahiş fiyatlarla alabilmekte ve bu anlamıyla da
tefecilerin avuçlarının içerisine düşmüş
bulunmaktadır.
Keza, 2011 üretim faaliyeti içerisinde bulunan
yaklaşık 12 bin çiftçimizin tarım desteğinden
faydalanması gerekirken, yaklaşık 4 bin çiftçimiz sudan
sebeplerle bu destekten mahrum bırakılmış, onlar da
tefecilere ve tefecilerin yanı sıra kendi kaderleriyle baş
başa bırakılmıştır.
26 Mart 2012de Malazgirtimizin,
Bulanıkımızın, Rüstemgedik ve Sultanlı köyleri
merkezinde gerçekleşen 5 şiddetindeki deprem sonrasında yüzlerce
ev, onlarca okul ve cami ciddi düzeyde hasar görmüş, hasara maruz kalan
vatandaşlar yatılı okullara yerleştirilmiş ya da
merkeze kiraya çıkmış bulunmaktadırlar. Bir an evvel
bunların kendi konutlarına kavuşturulması yönünde bir
duyarlılık, maalesef, olması gerekirken,
gerçekleştirilmiş değildir.
Çetin geçen kış şartlarına
rağmen, başlayan yağmur ve yükselen ısı neticesinde
kar hızla eriyor. Eriyen kar, başta Murat Nehri olmak üzere,
Karasunun taşkınına, seline sebebiyet vermektedir. Dört gündür
Karasunun taşması neticesi de Hasköy ilçemizin köyleri
Düzkışla ve Sungu köyleri başta olmak üzere birçok köyün
arazisi, hane halkları sular altındadır.
Keza, Malazgirtin Konakkuran,
Bulanıkın Rüstemgedik, Yoncalı, Karaağıl beldeleriyle
bu beldelere bağlı köyler, Vartonun İskender, Goşkar,
Hoşan, Üstükıran, Mengel ve Baskan çaylarının
taşmış olmasından kaynaklı çok ciddi sorun ve
sıkıntılar halkımızı beklemektedir. Bu
sıkıntılar göz önünde bulundurulmalıdır.
Muş, ihtiva ettiği tarıma
dayalı ekonomisiyle onlarca ili besleyebilecek potansiyele sahipken,
Ekonomi Bakanlığının uyguladığı Teşvik
Yasasından azamî ölçüde yararlanabilme fırsatı verilmelidir.
Çünkü, o ovalarda sanayi mamulü tütününden şekerpancarına, oradan yem
bitkilerine, yoncaya, tahıla ve tarıma dayalı her türlü ürünün
yetişebilme olanakları ve o uygunlukta bir iklime sahipken bundan
mahrum kalmak ya da ilde ve ilçede yaşayanların mahrum
bırakılması anlaşılmazdır.
Aynı şekilde, bu zor kış
şartlarında karla mücadelede kaderiyle baş başa
bırakılan belediyelerin yüksek maliyeti
karşılanmış değildir. Bu yüksek maliyetin yanı
sıra, başlayacak olan sel riskine karşı tedbir almak
zorunda kalan belediyelerimiz, personelinin ücretini ödeyemez durumdayken,
İŞKURdan buralara istihdam amaçlı çalışanın sevk
edilmesi yönlü bir duyarlılık maalesef vilayetten
sağlanmış değildir.
Bütün bunları dikkate alan bir uygulamayla
Muşun sorunlarının giderileceğine olan umudumla hepinizi
bir kez daha saygıyla selamlayarak hoşça kalın diyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Çelik.
Gündem dışı üçüncü söz, Çukurova
Üniversitesinin sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Ali
Demirçalıya aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Demirçalı.
3.- Adana Milletvekili
Ali Demirçalının, Çukurova Üniversitesinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ DEMİRÇALI (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Adanada kurulan
Bilim ve Teknoloji Üniversitesine tahsis edilen arazi hakkında
konuşmak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, yeni kurulan Adana
Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Adana ilimizde büyük sevinç
yaratmıştır. Ancak dünyada örneği görülmeyen, akademik
altyapısı ve fizibilitesi yapılmadan açılan üniversitelerin
yaşadığı sorunları yeni açılan üniversitemiz çok
fazlasıyla bugünlerde yaşamaktadır. 1970 yılında o
dönemin yetkilileri tarafından Çukurova Üniversitesine tahsis edilen ve
bugün gururla izlediğimiz ülkemizin en ileri ziraat fakültesi söz konusu
arazi üzerinde dünyanın gıpta ile baktığı, son otuz
yılda büyük emekler ile hazırlanmış Turunçgil Gen Kaynakları
Merkezindeki 903 turunçgil cins, tür, çeşit, tip ve akrabaları
bulunan alan bir günde idari bir kararla Çukurova Üniversitesinin izni ve
rızası alınmadan yeni üniversiteye verilmiştir. Yeni
üniversite için özensiz, plansız ve duyarsız yapılan arazi
tespiti, Çukurova Üniversitesi yerleşkesinde bulunan ve hâlen yoğun
bilimsel araştırma yapılan 1.700 dekarlık alanın Adana
Bilim ve Teknoloji Üniversitesine verilmesi
ile iki üniversitemiz karşı karşıya gelmiş bulunuyor.
Güvenlik kuvvetlerinin öğretim üyelerine yönelik tavrı -basından
da izlediğim kadarıyla- tatsız olaylara neden olmuştur.
Bu alanda 142 adet doçentlik, doktora, yüksek
lisans ve lisans tezi gerçekleştirilmiş. Büyük bir kısmı
uluslararası olmak üzere 307 adet yayın
yapılmıştır. Daha önce de birinci sınıf mutlak
sulu tarım arazileri olarak bilinen 386 çeşidinin bulunduğu
zeytin gen bahçesi ve pamuk araştırma alanları aynı
şekilde üniversiteden alınmış veya alınmak
istenmektedir. İklimin sınırlaması nedeniyle ülke
yönetiminin çok büyük bir kısmı Doğu Akdeniz Bölgesinde
gerçekleşen turunçgillerin sorunlarının da bu bölgede çözülmesi
gerekmektedir ve yine iklimsel sınırlama nedeniyle gen bahçelerinin
de bu bölgede muhafaza edilmesi ve zenginleştirilmesi, turunçgil
endüstrisinin geleceği için büyük önem arz etmektedir.
Bu nedenlerden dolayı, bölgenin ileride
ihtiyacını karşılayacak olan, genetik materyallerini
karşılayacak gen merkezine ihtiyacı vardır ve bu
korunmalıdır. Tarım arazisi üzerine Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin
kurulması ile bu şekilde anılması hoş
olmamış ve gelişmesine zarar vereceğinden korkarım.
Bir üniversitenin yanı başına yeni bir üniversitenin
açılmasının dünyada görülmüş örneği
bulunmamaktadır.
Çukurova Üniversitesinin görüşü
alınmadan, yerleşim yerini bedavaya getirmek amacıyla hızla
arazi tespitinin yapılması talihsiz olmuştur. Durum böyleyken
görevi yeşil alanların toprak değerlerini ve tarım
alanlarını korumak olan Adana Büyükşehir Belediye Başkan
Vekilinin tarım arazisinin imara açılmasına imza atmış
olması bir yerel yönetim zafiyetidir.
Kanunlarımızı yapma ve korumakla
görevli bakanlıklarımızın 5403 sayılı Yasayla
mutlak korumaya alınmış tarım topraklarının
imarlı arsaya dönüştürmüş olması ise devlet adamı
sorumluluğuyla bağdaşmamaktadır. Yerleşke
alanının tahsisine imza atan Adana Büyükşehir Belediye
Başkan Vekili, tahsis yeri için imar ve şehirleşme
açısından ne gibi menfaatler görmüştür? Bu konuda Adananın
dinamosu olan üniversitenin görüşü ve rızasının
alınması düşünülmez miydi? Bu, hangi gerekçeyle göz ardı
edildi?
Tahsis alanına imza atan Millî Eğitim
Bakanlığı, iç içe yerleşke yaratmada eğitim
açısından ne gibi yararlar görmüştür? Yine tahsiste imzası
bulunan Maliye Bakanlığı yetkililerinin gönülleri, tarım
alanını imara açmaya, gen araştırma alanlarını
yok etmeye nasıl razı olmuştur? Yetkililerin bizlere ve tüm
Adana kamuoyuna bu yasa dışı tahsisin nedenlerini
açıklamasını bekliyoruz. Tarım
Bakanlığının da konuyla ilgili bir araştırma
yapmasının yerinde olacağı kanaatindeyim.
Unutmayalım ki bir değer yok edilerek
yeni değerler oluşturulamaz. Ülkemiz değerlerine, toprak
varlıklarımıza ve gen araştırma
çalışmalarımıza sahip çıkalım. Adanaya yakışır
bir yerleşke yaratılması konusunda ilgili
bakanlarımızı ve yerel yöneticilerimizi göreve
çağırıyor, siz değerli arkadaşlarımın
desteklerinizi esirgemeyeceğinizi umuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Demirçalı.
İç Tüzük 60a göre, sisteme girmiş
milletvekili arkadaşlarıma söz vereceğim.
Sayın Gök, buyurunuz.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gökün,
Şanlıurfanın düşman işgalinden kurtuluşunun
92nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hazreti İbrahimin yaşadığı kutlu bir
belde, hayatını milletine adamış, birçok aksiyon
adamlarına kucak açmış seçkin bir şehir, komşusu açken
tok yatmayı kendine zül addeden insanların
yaşadığı kahramanlar şehri Şanlıurfanın
düşman işgalinden kurtuluşunun doksan ikinci yıldönümü
olarak kutlanan 11 Nisan, millî Kurtuluş Savaşımıza büyük
katkı yapması açısından önemli günlerimizden birisidir.
Bu duygu ve düşüncelerle
Şanlıurfanın düşman işgalinden kurtuluşunu
kutluyor, yüce Parlamentoyu ve aziz hemşehrilerimizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Gök.
Sayın Halaman.
2.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, günlerdir Türkiye Büyük Millet Meclisinde ana
sorunların ötelendiğine ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın
Başkanım, ben teşekkür ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, günlerdir ana
sorunu soruşturma, araştırma diyerek Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ana maddesini sürekli öteliyor ama memleketimizin her köşesinde,
Amasyada, Şırnakta her gün 2 tane asker ölüyor. Ben bunlara Allah
rahmet eylesin diyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinin, dolayısıyla
bakanların dikkatini çekmek istiyorum. Ölenlere Allah rahmet eylesin.
Sizlere de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Halaman.
Sayın Ağbaba.
3.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatya Kürecikteki üssün ABD üssü
olduğunun anlaşıldığına ilişkin
açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, bugün Radikal gazetesinde Ezgi Başaran bir gerçeği
ortaya çıkardı. Onun için Sayın Ezgi Başarana
teşekkür ediyorum.
Ben, maalesef, altı aydan beri
uğraşıyorum bu Kürecikteki kalkanın ABD üssü
olduğunu, ABD kalkanı olduğunu İsraili korumaya yönelik
ama
Maalesef ne Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle bir bilgi verebildi ne
Başbakanlık ne de başka kurum. Ezgi Başaran bugün Amerikan
Büyükelçiliğine yazı yazıyor, izin istiyor girmek için. Onlar da
çok güzel bir cevap veriyor, diyorlar ki: Bu üsse, şu anda uygun
değil, giremezsiniz. Burasını Türkiye Büyük Millet Meclisi
öğrenemedi, Ezgi Başarana teşekkür ediyorum, kutluyorum,
orası bir ABD üssü.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Ağbaba.
Sayın Tüzel
4.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, Hükûmet üyelerinin üniversite
hocalarına, bilim insanlarına karşı tutumlarına
ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Son zamanlarda Hükûmet üyelerinin, üniversite
hocalarına, bilim insanlarına saldırıları, tehdit
etmeleri âdeta âdet oldu. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun Cumhuriyet gazetesi ziyareti sırasında söylediği
sözler bunun son örneğiydi. Burada özellikle bilim insanlarını
birtakım enerji şirketlerinin harekete geçirdiği gruplar olarak
suçluyor ve savcılığa, üniversiteye, YÖKe şikâyet
edeceklerini belirtiyor. Bu, açıktan üniversiteye, bilime bir tehdit ve
müdahale, yetkisini kötüye kullanma anlamında.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı
benzer bir girişimde bulunmuştu Onur Hamzaoğluyla ilgili, bir
araştırma raporu üzerine. Kendisi şarlatan diye
suçladığı bilim hocası tarafından mahkemeye verildi ve
hakaretten ceza aldı. Umarız ki, bu ceza da benzer şekilde
bilime müdahale etmek isteyen bütün bakanlara örnek olur diyorum,
uyarıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Tüzel.
Sayın Türkoğlu
5.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, şehit olan Astsubay Osman
Can Türkgölün cenaze töreninde yaşananlara ilişkin
açıklaması
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
9 Nisan 2012 günü Amasyada bir terör
saldırısında 1 şehit, 6 yaralımız var idi. O
yaralılardan 1isini 10 Nisan günü kaybettik; o yaralı, şehit
olan kardeşimiz Astsubay Osman Can Türkgöl idi. Osman Can Türkgölü dün
Osmaniye Düziçinde hep beraber defnettik, ebedî istirahatgâhına teslim
ettik. Teröre, terörün siyasi uzantılarına ve terörle mücadele
etmeyen zihniyete de lanet okudu Osmaniyeli, Düziçili, Osman Can Türkgölün
cenazesi münasebetiyle. Eşi intikamının
alınmasını istedi, babası mağrur ve dikti, sessizdi
ama orada İlyas diye bir kardeşimiz dedi ki: Devlet, devlet gibi
olmalı, adam gibi olmalı, kaçakçılara dünyanın
parasını verip şehitlerimize de sadaka gibi para vermemeli. Bu
ifadeleri sizlerle paylaşmak istedim.
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Türkoğlu.
Sayın Işık...
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Sağlık
Bakanlığında yapılan tayinler sonucu bir
çalışanın intihar etmesine ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sağlık Bakanlığındaki
personel kıyımının sonucu, bugün, tayini çıkan bir
çalışan intihar etmiştir. Adli Tıp raporuyla beraber
tayinden dolayı hayatına kıydığı kayıt
altına alınmıştır. Sağlık
Bakanlığındaki bu insanlık dışı
çalışan kıyımına son verilmesini bir kez daha sizlerle
paylaşıyor, kamuoyunun dikkatine sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Işık.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve 24 milletvekilinin, yer
fıstığı üreticilerinin yaşadığı
sıkıntıların, Hükûmetin uygulamalarından dolayı
ortaya çıkan mağduriyetin ve çözüm yollarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/240)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Yerfıstığı üreticilerinin
yaşadığı sıkıntıların
araştırılması, Hükümetin uygulamalarından dolayı
ortaya çıkan mağduriyetin tespiti, bu sorunların giderilmesi ve
çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasamızın
98inci maddesi, İçtüzüğün 104 ve 105inci maddeleri gereğince
ekte sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe:
Osmaniye konum olarak önemli bir yere sahip
olmakla birlikte, ekonomik anlamda çok önemli bir gelişme
kaydedememiştir. Osmaniye yerfıstığı tarımı
için uygun iklim ve toprak koşullarına sahip bir konumda yer
almaktadır. Bu durum yerfıstığını tarımdan
sanayiye ve ticarete kadar Osmaniye'ye has bir ürün haline getirmiştir.
Malatya için kayısı, Amasya için elma, Rize için çay, Gaziantep için
antepfıstığı, Isparta için gül ne demekse Osmaniye için de
fıstık aynı öneme sahiptir. Türkiye'de üretilen
yerfıstığının %38,84'ü Osmaniye'de
karşılanmasına rağmen, %90'ına yakın
kısmı Osmaniye'de pazarlanmaktadır.
Yerfıstığı ihracatı
yapan Çin ve Hindistan dünyada ilk iki sırayı paylaşırken
Çin'in tek başına toplam ihracatın %46,94'ünü
gerçekleştirdiği görülmektedir. Türkiye'nin kabuklu ve kabuksuz
yerfıstığı ihracatının yok denecek kadar az
olduğu görülmektedir.
2007 yılında Türkiye kabuklu yerfıstığının
ithalatının %91'ini, kabuksuz yerfıstığı
ithalatının %95'ini Çin'den gerçekleştirmiştir.
Yerfıstığı üreticisinin
sorunlarının giderilmesi için, yerfıstığı
tohumunun yenilenmesi, yüksek gübre fiyatlarının düşürülmesi,
sulama yetersizliği sorununun çözülmesi ve sulama maliyetinin
yüksekliği gibi sorunların çözülmesi gerekmektedir.
Yerfıstığı üreticilerinin
bir kısmı girdi temini ve işçi ücretlerini karşılamak
için kredi almak zorunda kalıyorlar ve aldıkları kredilerin
faizinin yüksek olduğunu ifade etmektedirler. Üreticilere verilen
kredilerin oranları konusunda destek sağlanmalıdır.
Osmaniye ekonomisinin temeli olan Osmaniye
yerfıstığı üreticilerinin ve işletmecilerinin
sorunlarının araştırılarak, bu sorunlara çözüm
üretilmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
1)
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
2)
Oktay Vural (İzmir)
3)
Mehmet Şandır (Mersin)
4)
Enver Erdem (Elâzığ)
5)
Necati Özensoy (Bursa)
6) D.
Ali Torlak (İstanbul)
7)
Tunca Toskay (Antalya
)
8)
Celal Adan (İstanbul)
9)
Erkan Akçay (Manisa)
10) Sinan Oğan (Iğdır)
11) Muharrem Varlı (Adana)
12) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
13) Bülent Belen (Tekirdağ)
14) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
15) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
16) Alim Işık (Kütahya)
17) Emin Çınar (Kastamonu)
18) Mehmet Günal (Antalya)
19) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
20) Ali Öz (Mersin)
21) Özcan Yeniçeri (Ankara)
22) Mehmet Erdoğan (Muğla)
23) Mustafa Kalaycı (Konya)
24) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
25) Seyfettin Yılmaz (Adana)
2.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin ve 19 milletvekilinin, Hatay ilinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/241)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Hatay ilinin sorunlarının
araştırılması ve alınacak önlemlerin tespiti
amacıyla Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü nün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz. 18/10/2011
Gerekçe:
Hatay, ülkemizin kültürel ve sosyal açıdan
en zengin illerimizden birisidir. Doğal güzelliği, tarihsel ve
kültürel birikimi, çeşitli etnik kökenden ve dinî inanıştan
vatandaşların bir arada huzurla yaşadığı, denizi,
yaylası, dağları ile turizm potansiyeli yüksek, engin Amik
Ovasıyla her türlü tarıma elverişli bütün bu özellikleriyle
şanslı, ama gereken ilgi gösterilmediği için de bir o kadar
şanssız bir ilimizdir. Hatay, Suriye ile sınır komşusu
olması itibarıyla, Türkiye'nin Orta Doğu'ya açılan
kapısıdır.
Üç semavi dinin doğuş, gelişim
ve yayılma noktasında bulunan Hatay, dünyanın bilinen ilk
kilisesi Sen Pierre ile de inanç turizmi haritasının en önemli noktalarından
biridir. Antakya Mozaik Müzesi sergilenen mozaikleriyle dünyanın ikinci
büyük müzesidir.
Turizm için gerekli bütün doğal
çatıya sahip Hatay, ne yazık ki bu özelliklerinden bilinçsiz
politikalar nedeniyle yararlanamamıştır. Sen Pierre Kilisesi'nin
Hac merkezi olabilmesi için çalışma yürütmeyen ve yürütmeyi
düşünmeyen Kültür Bakanlığı, Hatay'ın
tanıtımı için büyük bir fırsatı elinin tersiyle
itmiştir.
Hatay'ın sadece turizmi değil,
tarım potansiyeli de değerlendirilmemektedir. Ülkemizin gözde ovalarından
Amik Ovası, yıllar yılı bitirilmeyen bir sulama projesinin
tamamlanmasını, kanaletlerin bitirilmesini beklemektedir. Çiftçimiz,
hala kendi imkânları ile toprak bentlerle su sorununu gidermeye çalışmaktadır.
Yaş sebze ve meyve, zeytinyağı, pamuk, buğday, narenciye,
havuç, maydanoz ve organik tarım gibi katma değeri yüksek ürünlerin
üretimi ve ihracatında şansı çok yüksek illerden biri
olmasına rağmen Hatay, çiftçisinin sermaye birikiminin olmaması,
tarımsal girdilerin çok yüksek, desteklerin kısıtlı ve
zamanında ödenmemesi nedeniyle bu şansını da
kullanamamaktadır. Toprakların kısıtlı olması ve
büyük masraf ve zahmetlerle üretilen ürünün
karşılığını bulamaması çiftçi
sayısını azaltmaktadır. Sera köylerinin
oluşturulması ve meyvecilikte yapılacak sıfır faizli
kredi desteğiyle tarımda marka olabilecek Hatay, hükümetin çözüm
programını beklemektedir.
Hatay'ın diğer sorunları
arasında, 2004 yılında batan ve zehirli atık içeren Ulla
gemisinin çıkartılmaması, zehirli atığın suya
karışması deniz ve çevre kirliliğinin yanında, su
ürünleri üretimi oranının düşmesine neden olması,
arıtma tesislerinin olmaması, zararlı atıkların denize
aktarılması ve İskenderun Körfezinde bulunan termik santralin
yarattığı kirlilik sayılabilir.
Ayrıca, organize sanayi bölgelerinin
kurulmaması, komşu illerinin teşvik almasına rağmen
Hatay'ın bu imkândan yararlanamaması Hatay sanayisine sekte
vurmaktadır.
Elinde her türlü sektörde yatırım
yapılması imkânı olmasına rağmen Hatay, işsizlik
verileri sıralamasında ülkemizin en önde gelen illerinin
başında gelmektedir. Özellikle İskenderun'a kadar olan bölgede
özel sektör ya da kamunun yaptığı yatırımlar
olmasına rağmen, Kırıkhan, Hassa, Reyhanlı, Kumlu,
Antakya, Altınözü, Yayladağı ve Samandağ serisinde kamusal
yatırımı görme imkânı bulunmamaktadır. Bunun
yanında özel sektöre ait yatırımlarda da bulunmamaktadır.
Bu gerekçelerle, Hatay ilinin
sorunlarının araştırılması ve alınacak
önlemlerin tespiti amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ediyoruz.
1) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
2) Oktay Vural
(İzmir)
3) Tunca Toskay
(Antalya)
4) Özcan Yeniçeri (Ankara)
5) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
6) D. Ali Torlak (İstanbul)
7) Muharrem Varlı (Adana)
8) Mustafa Kalaycı (Konya)
9) Mehmet Şandır (Mersin)
10) Mehmet Erdoğan (Muğla)
11) Mehmet Günal (Antalya)
12) Ali Öz (Mersin)
13) Koray Aydın (Trabzon)
14) Necati Özensoy (Bursa)
15) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
16) Ali Halaman
(Adana)
17) Erkan Akçay
(Manisa)
18) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
19) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
20) Celal Adan
(İstanbul)
3.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve 24 milletvekilinin,
yaylacılıkla ilgili sıkıntıların, mevzuat ve
uygulamalardan dolayı ortaya çıkan mağduriyetin ve çözüm
yollarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/242)
27/10/2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Akdeniz bölgesindeki geleneksel nitelik kazanan
yaylacılıkla ilgili sıkıntıların
araştırılması, mevzuat ve uygulamalardan dolayı ortaya
çıkan mağduriyetin tespiti, bu sorunların giderilmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla Anayasamızın 98inci maddesi, İçtüzüğün 104
ve 105'inci maddeleri gereğince ekte sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe:
Kültürümüzde yaylacılık,
geçmişten beri süregelen ve zaman içinde şekil
değiştirerek, Akdeniz iklim kuşağında yaşayan
insanlarımızın yaz aylarında sıcaktan ve sivrisinekten
uzaklaşmak için başvurdukları geleneksel nitelik kazanan bir
olgudur. Yani yaylacılık bölge insanı için lüks değil bir
ihtiyaç olmuştur. Yaz aylarında yaşanan bunaltıcı
sıcaklar nedeniyle yöre halkı, nispeten daha serin ve kuru bir havaya
sahip olan yaylalara yönelmekte, bu durum orman arazileri üzerinde
kurulmuş olan yaylalara talebi arttırmakta ve beraberinde orman
alanları üzerinde baskı oluşturmaktadır.
Osmaniye İlimiz, Doğu Akdeniz
bölgesinde, Çukurova'nın doğuya uzanan son noktasında yer
almakta olup, % 42si ormanlarla kaplıdır. İlimizde
ormanlık alanlarda yaylacılık, sıcak iklimin de bir sonucu
olarak geleneksel bir yaşam biçimi olarak ortaya
çıkmıştır. Osmaniye sınırları içerisinde
Ülkemizde yaylacılıkta en büyük
problemlerin yaşandığı Osmaniye, Adana ve Mersin il
sınırlarında orman içi ve bitişiğinde yüzlerce yayla
merkezinde on binlerce yayla evleri bulunmakta ve yüz binlerce kişi bu
yaylalardan istifade etmektedir. Buralara asfalt yol, elektrik, su, PTT,
sağlık ocağı gibi tüm kamu yatırımları
yapılmıştır. Bu süreçte orman teşkilatının
binlerce vatandaşla mahkemelik olduğu bir gerçektir.
Bu olumsuz tablo her geçen gün, gerek dünyadaki
küresel ısınmadan, gerekse de halkın sosyoekonomik durumuna
bağlı olarak artacağı aşikârdır.
Türkiye'de insanların yararlanmasına
yönelik yayla ve yaylacılık mevzuatı yoktur. Öncelikle
Anayasamızın 169 ve 170 maddesi çerçevesinde Yayla ve
Yaylacılık Kanunu çıkartılmalıdır. Mevcut
kanunlardaki mera, otlak ve yaylaklar da bu kanun kapsama
alınmalıdır.
Bütün bu hususların
uygulanabilirliği, sorunların giderilmesinde nelerin, hangi usullerle
ele alınması gerektiği gibi konuların tespiti için Meclis
araştırması açılması uygun değerlendirilmektedir.
1) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
2) Oktay Vural
(İzmir)
3) Necati Özensoy (Bursa)
4) Mehmet Şandır (Mersin)
5) Erkan Akçay
(Manisa)
6) Celal Adan (İstanbul)
7) Tunca Toskay (Antalya)
8) D. Ali Torlak (İstanbul)
9) Enver Erdem (Elâzığ)
10) Sinan Oğan (Iğdır)
11) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
12) Bülent Belen (Tekirdağ)
13) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
14) Alim Işık (Kütahya)
15) Muharrem Varlı (Adana)
16) Emin Çınar (Kastamonu)
17) Mustafa Kalaycı (Konya)
18) Özcan Yeniçeri (Ankara)
19) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
20) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
21) Ali Öz (Mersin)
22) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
23) Mehmet Günal (Antalya)
24) Seyfettin Yılmaz (Adana)
25) Mehmet Erdoğan (Muğla)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak, Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, şimdi gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal
ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/569) (S. Sayısı:
180)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Orman Köylülerinin
Kalkındırılmaları Hakkında Kanun Teklifi; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi, Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili
Muharrem İnce ile 68 Milletvekilinin; 2/B Barışı Kanunu
Teklifi (Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Alanların İdaresi, Değerlendirilmesi ve
Tasarrufu Hakkında Kanun Teklifi); Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Yayla ve Yaylacılık
Kanunu Teklifi ve İçişleri Komisyonu, Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Orman Köylülerinin Kalkındırılmaları
Hakkında Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Ankara Milletvekili Emine
Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 68 Milletvekilinin;
2/B Barışı Kanunu Teklifi (Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Alanların İdaresi,
Değerlendirilmesi ve Tasarrufu Hakkında Kanun Teklifi); Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; Yayla ve
Yaylacılık Kanunu Teklifi ve İçişleri Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporları (1/563, 2/71,
2/211, 2/417) (S. Sayısı 198) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının tümü
üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına yapılan
konuşma tamamlanmıştı.
Şimdi söz sırası, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebiye
aittir.
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye'nin tam altmış sekiz ilinde
yaklaşık 10 milyon vatandaşımızı ilgilendiren çok
önemli bir kanun tasarısını ve buna bağlı teklifleri
görüşüyoruz. 10 milyon vatandaşımız 2/B olarak
isimlendirilen bir sorununun çözülmesini bekliyor. Ancak tasarı, sadece
2/B konusunu değil, 2/A olarak isimlendirilen ve ayrıca hazineye
ait tarım arazilerinin satışına ilişkin düzenlemeleri
de kapsayan son derece geniş bir tasarı. 2/A, 2/B ve Hazineye ait
tarım arazileri olmak üzere üç temel grupta tasarı düzenleme
yapmaktadır.
Değerli milletvekilleri, 2/A arazileri
ile 2/B arazileri olarak isimlendirdiğimiz araziler, Orman Kanununun
2nci maddesinin (A) ve (B) fıkralarında düzenlenen arazilerdir. Bu
nedenle, bunlara halk arasında 2/A arazisi veya 2/B arazisi ismi
verilmiştir.
2/A arazileri, öncelikle orman köylülerinin
kısmen veya tamamen yerleştirilmesi maksadıyla, daha çok
tarımsal amaçlı kullanıma konu olmak üzere, orman
özelliğini yitirmiş olan arazilerin orman sınırı
dışına çıkarılmak suretiyle orman köylüsünün
tarım ve hayvancılık amaçlı kullanımına tahsis
edilen arazilerdir. Hazineye ait tarım arazileri dediğimiz grup,
2/A ve 2/B dışında kalan ve vatandaşın tarım
arazisi olarak kullandığı arazilerdir. En büyük sorun 2/B
arazilerindedir, 2/A arazilerinde yaşanan önemli bir sorun yoktur. Nitekim,
bu tasarı, 2/Aya ilişkin olarak esasen var olan düzenlemeleri tekrar
eden, onu biraz daha sistematik bir şekilde düzenleyen hükümler
içermektedir. Ancak tereddüde yol açabilecek bazı düzenlemelere yönelik
olarak önergelerimiz vardır, onların sırası geldikçe
arkadaşlarımız bilgiyi verecektir.
En büyük sorun 2/B arazilerindedir. Yine 2/B
arazisi, Türkiye'nin altmış sekiz ilinde var olan arazidir. 2/B
arazisi Türkiye'nin gündeminde öteden beri vardır. İlk kez 1971
yılındaki Anayasa değişikliğiyle 1961 Anayasasında
tarif edilen bu arazilerin temel hükmü, 1982 Anayasasında benzer bir
düzenlemeyle tekrar etmiştir ancak 1971 yılından bu yana bu
sorun, 2/B sorunu devam etmiştir, etmektedir, yaklaşık kırk
bir yıllık bir sorundur bu. Yani mülkiyeti hazineye ait olan ancak
üzerindeki yapının veya tarımsal faaliyete ilişkin
yapıların mülkiyetinin vatandaşa ait olduğu bir arazi
grubu. Mülkiyetteki bu ikili yapıdan kaynaklanan sorun
vatandaşımızın önünde büyük bir engel olarak
durmaktadır. Bu ikili yapı, bir yandan arazi mülkiyetinin hazineye
ait olması, bina mülkiyetinin vatandaşa ait olması ama
vatandaşın tapusunun olmaması nedeniyle bu araziye tasarruf
edememesi vatandaşımızın mutluluğunun önündeki en
önemli engeldir. Vatandaş buraya yatırım yapamıyor, devlet
bir taraftan kendisini işgalci kabul ediyor, ecri misil gönderiyor. Yarın
ne olacak? Ben yıkılacak mıyım, binam elden gidecek mi?
Oysa ben, elli yıldır, altmış yıldır, seksen
yıldır, yüz yıldır bu arazide yaşıyorum,
atalarım da burada yaşıyordu. "Yarın ne olacak? Devlet
beni işgalci sayıyor endişesi, vatandaşımızın
akşam başını yastığa koyarken duyduğu
endişedir. Bu endişeyi yok etmeden, vatandaşımızı
huzura kavuşturmadan bir devlet olarak görevimizi yapmış
olmayız.
Şimdi, biz, seçimler sırasında
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu sorunu gördük ve Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğluyla
birlikte İstanbul Sultanbeylide 2/B Barış Projesi adı
altında projemizi açıkladık.
Vatandaş devletle barışmak
istiyor, Yeter artık, bana tapumu ver, beni işgalci sayma, ben
barışmak istiyorum. O nedenle, biz, kanun teklifimizin adına
2/B Barışı Kanunu Teklifi dedik. Devlet de elini uzatsın,
bu sorun sona ersin. Bizim hareket noktamız bu olmuştur. Biz,
vatandaşı burada işgalci saymıyoruz çünkü
vatandaşımız İstanbula gelmiş, İzmire
gelmiş, Ankaraya gelmiş, büyük kentlere gelmiş. Köyden kente
göç Türkiye'nin bir gerçeğidir. 1950li yıllardan bu yana uygulanan
sanayileşme politikasının bir sonucu olarak kente büyük bir
nüfus akımı söz konusudur. Örnek veriyorum: Biz, aile olarak İstanbula
1967 yılında geldiğimizde İstanbulun nüfusu 1 milyon 700
bindi, şimdi 14 milyona gelmiş olan bir kent söz konusu.
İnsanlar İstanbula geldiğinde, fabrikalara çalışmaya
geldiğinde başını sokacağı bir eve ihtiyacı
var.
Devlet, belediyeler, Bayındırlık
İskân Bakanlığı, imar planı yapmaya yetkili bütün
otoriteler bu göç karşısında vatandaşa imarlı bir
arsayı verememiş ise vatandaş kendi çözümünü kendisi yaratmak
zorundadır; o nedenle 2/B arazileri yerleşime
açılmıştır. Örnek vermek istiyorum: Vatandaşımız
İstanbula gelmiş, Beykoza gelmiş. Paşabahçe Fabrikası
var, kundura fabrikası var, Şişecam var; buralarda işçi
çalışacak. On binler geliyor buraya çalışmak için ama ev
yok, arsa yok; bir şekilde bu 2/B arazileri yerleşime
açılıyor. Vatandaş, birisine bir bedel ödeyerek alıyor bu
arazileri ayrıca; bunu da ifade edeyim. Yani 2/B arazisini kullanan
vatandaşları işgalci saymak kesinlikle yanlıştır;
ihtiyaç nedeniyle vatandaş oraya gitmiştir, birisine de bir bedel
ödemiştir, burayı almıştır ve kullanıyor, o
tarihten beri kullanıyor; otuz, kırk, elli yıldır, çok daha
fazla -orman köylüleri için yüzlerce yıldır diyebiliriz-
atalarından, dedelerinden beri kullanıyor.
Bu mülkiyet sorununun çözümünün önündeki en
önemli engel Anayasa. Anayasanın 170inci maddesi, gerçekte iyi niyetle
bir düzenleme yapmış. 169uncu maddede ormanların
korunmasına yönelik olarak temel hükümleri koyduktan sonra, 170inci
maddede de Orman köylüsünün korunması başlığı
altında bir düzenleme yapmıştır ve orman işgallerinin
önlenmesi amacıyla orman sınırlarında daraltma yapılamayacağını
ancak 31/12/1981 tarihinden önce orman özelliğini kaybetmiş
olması nedeniyle orman sınırları dışına
çıkarılan yerlerin orman köylüsünün yararlanmasına tahsis
edilebileceğini düzenlemiştir. Yani demek ki orman
sınırı dışına çıkarılan araziler ancak
orman köylüsünün yararlanmasına tahsis edilebilir. Niyet iyi, Orman
köylüsüne verelim ki yerleşime açılmasın, yoksa ormanlar elden
gider. gibi, bir ormanları koruma güdüsünden hareket ediyor Anayasa ama
biraz önce de ifade ettiğim bir gerçek var; köyden kente göç var,
milyonlar geliyor, çalışmaya geliyor. E, devlet -Beykoz güzel bir
örnektir bu açıdan- Beykozda üç tane fabrikayı kurmuşsa, burada
işçiler gelip çalışacak ise bu işçilerin evi de olmak zorunda.
Ev sorununu çözmüyor ise devlet, arsa sorununu çözmüyor ise, vatandaş
kendi çözümünü kendisi yaratacaktır; bu, doğanın
kuralıdır.
O hâlde, bu
vatandaşlarımızı burada işgalci sayma
anlayışı yanlıştır. Biz kanun teklifimizde bu
vatandaşlarımızı hak sahibi olarak tanımladık.
Nitekim, Hükûmetin teklifinde de onların hak sahibi olarak tanımlandığını
görüyoruz. Bu önemli bir adımdır. Bu vatandaşlarımız
hak sahibidir.
Anayasanın kuralının orman
köylülerini teşvik etmek olduğunu ifade etmiştim. Demek ki
birinci hareket noktamız: Orman köylüsünü desteklemeliyiz. Nitekim,
1980li yıllarda çıkarılmış olan 2924 sayılı
Kanunun adı Orman Köylülerinin Desteklenmesi Hakkında Kanundur.
Tam Anayasaya uygun bir kanun. Orman köylüsünü destekleyeceğiz. demiş
o kanun. Bu kanun yani görüştüğümüz tasarı, 2924 sayılı
Orman Köylülerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanunu yürürlükten
kaldırıyor. Kaldırabilir, yerine eğer başka
düzenlemeler yapıyor ise olabilir ama tasarıya
baktığımda orman köylüsüne ilişkin hiçbir düzenleme
görmüyorum yani orman köylüsünü teşvik etmeye yönelik hiçbir düzenleme
görmüyorum.
Türkiyede tam 7 milyon orman köylüsü
yaşıyor. 2 milyon 100 bini orman içi köylerde, 4 milyon 900 bini de
orman bitişiği köylerde olmak üzere 7 milyonluk bir kitle
vardır. Bu 7 milyonluk orman köylüsü kitlesi Türkiyenin en yoksul
kesimidir. Kişi başına düşen gelirin onda 1i düzeyinde bir
gelir düzeyine sahiptir orman köylüsü, Türkiyenin en yoksul kesimidir. O
nedenle, birinci hareket noktamızda orman köylüsünü desteklemeliyiz.
Orman köylüsü, bu araziyi, İstanbul,
Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde, son elli, altmış yıl
içinde meydana gelen yerleşimlerde olduğu gibi, son elli,
altmış yıldır kullanmıyor; yüzlerce yıldır,
atasından, dedesinden beri kullanıyor, kendi malı gibi görüyor.
Şimdi, Ey orman köylüsü, bu varlığı ben sana, rayiç bedeli
esas alarak, onun yarısı üzerinden satacağım. derseniz
haksızlık etmiş olursunuz. Bizim Hükûmet tasarısıyla
en temel farklarımızdan birisi buradadır. Biz diyoruz ki: Bu
araziler orman köylüsüne bedelsiz verilmelidir. Orman köylüsünün parası
olduğunu zannetmeyin değerli milletvekilleri; biraz önce söyledim,
kişi başına düşen gelirin onda 1i düzeyinde bir gelire
sahiptir. Kişi başına düşen gelir, bu hesaba göre -devletin
rakamlarından hareketle söylüyorum- yıllık 1.904 liradır.
Yani aylık 160 lira geliri olan bir orman köylüsüne siz Rayiç bedel
üzerinden. -onun yüzde 50si de olsa- satış yapacağım.
derseniz orman köylüsü burayı alamaz. Orman köylüsü için 10 bin lira, 20
bin lira, 5 bin lira büyük rakamdır. Çıkar, bunu ver. demek
yanlıştır. Tasarının birinci
yanlışlığı buradadır.
İkinci yanlışlık
şuradadır: Vatandaşı hak sahibi olarak
tanımladıktan sonra bu vatandaşımıza Rayiç bedelin
yüzde 50si üzerinden satış yapacağım. demek
yanlıştır. Şimdi, biz emlak vergi değeri üzerinden
satışı öngörüyoruz. Hükûmet ilkin rayiç bedel
düşüncesindeydi; biz seçimde bunu emlak vergisi değeri olarak
ısrarla ortaya koyduktan sonra Hükûmet görüşünü değiştirdi,
Parlamentoya sevk ettiği tasarıda rayiç bedelin yüzde 70i
oranındaki bir bedelden satılacağını öngördü.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin rayiç
bedelden vazgeçip rayiç bedelin yüzde 70ine gelmiş olmasının
nedeni nedir? Rayiç bedel yanlıştır. diyor. Peki, rayiç
bedelin kendisi yanlış ise, vatandaşın bütçesine hitap
etmeyecek ise onun yüzde 70i doğru olabilir mi? Yanlış bir
yerden hareket ediyorsanız onun yüzde 70i doğru olabilir mi? Sonra
Komisyondaki itirazlar üzerine -Cumhuriyet Halk Partisinin, diğer
muhalefet partilerinin belki, bilemiyorum- yüzde 50ye indirdiler. Bakın,
bu hareketiniz dahi, hareket ettiğiniz noktanın, rayiç bedelin
yanlış olduğunu gösteriyor. Niye yüzde 50ye iniyorsunuz? Rayiç
bedel çok yüksek. Çok yüksekse onun yüzde 50sinin doğru
olacağına ilişkin bir hüküm yürütülebilir mi? Hareket
ettiğiniz nokta yanlış ise onun hangi yüzdesini
alırsanız alın, o sizi yanlış bir noktaya
götürecektir. O nedenle, doğru olan emlak vergisi değeridir. Biz,
tasarımızda, teklifimizde emlak vergi değerini öngörüyoruz ve
buna ilişkin önergemizi de sırası gelince vereceğiz.
Tarım arazileri var sadece büyük
kentlerdeki araziler söz konusu değil- sanayi tesisleri var, esnafın
kullandığı yerler var 2/B arazileri üzerinde.
2/B arazilerini Beykozda, Sancaktepede,
Sultanbeylide, Çekmeköyde, Üsküdarda kendi ihtiyacı için yani
yılın on iki ayı kullanan vatandaşlarımız
olduğu gibi, bu yerlerdeki bazı yapıları bazı
vatandaşlarımız hafta sonu evi gibi veya yazlık evi gibi
kullanıyor. Boğazda oturuyor, Etilerde oturuyor, Leventte oturuyor,
bazen hafta sonu Beykoz Çavuşbaşıdaki evine gidiyor,
Şiledeki evine gidiyor. Hafta sonu evi. İkisi arasında bir
bedel ayrımı yapmamız gerekir. Eşitlik bunu gerektirir.
Eşitlik herkese rayiç bedelin yüzde 50si demek değildir. Gelir
Vergisi Kanununda eşitlik vardır örneğin. Ne diyor Gelir Vergisi
Kanunu? Gelirin az ise yüzde 15 oranındaki dilimden vergi ödersin, gelirin
fazla ise yüzde 35 oranındaki dilim üzerinden vergi ödersin. Eşitlik,
aynı durumda olanlara aynı kuralların, farklı durumda
olanlara farklı kuralların uygulanmasıdır.
O nedenle, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak
bu ikisi arasında bir ayrım yapıyoruz ve diğer
vatandaşlarımız, örneğin oteli olan
Bu arazilerde büyük,
beş yıldızlı oteli olanlar var, büyük sanayi tesisleri
olanlar var, alışveriş merkezleri olanlar var. Onunla şimdi
Ümraniyenin İnkılap Mahallesindeki iki katlı, üç katlı
evi olan vatandaşımızı aynı mı
tutacağız? Hayır, öbürüne rayiç bedel demek zorundayız.
Bunu hiç bürokrasiye de boğmuyoruz. Biz
diyoruz ki vatandaştan bir dilekçe alacağız, dilekçedeki beyan
bizim için yeterli olacak. Bu beyanda vatandaş diyecek ki: Ben
burayı on iki ay kullanıyorum. Burada oturuyorum. Bu belediye
sınırları içerisinde benim başka bir evim de yok. Bunu
beyan etmesi yeterlidir. Vatandaşa güveneceğiz. Bu dilekçeyi verecek.
Bunu veren vatandaşımıza emlak vergisi değeri üzerinden
beş yılda on eşit taksitte burasını
satacağız.
Değerli milletvekilleri, bu ilkeyi
benimsemeliyiz. Ben İstanbulda, hemen hemen bütün ilçelerde, bu 2/B
sorununun olduğu bütün ilçelerde muhtarlarımızla, vatandaşlarımızla
defalarca toplantı yaptım, her birini dinledim. Örneğin, Beykoz
Tokatköyde bir vatandaşımız bana diyor ki: Benim babam buraya
geldiğinde burası dikenlikti. Şimdi, bana rayiç bedel derseniz,
rayiç bedelin yüzde 50si derseniz ben bunu ödeyemem. Elli senelik benim
ailemin buraya verdiği değeri görmeyecek misiniz? Ayrıca Beykozlu
diyor ki: Yani sanki biz buranın tapusunu alırsak yarın buraya
gökdelen dikeceğiz zannediyorlar. Böyle bir şey yok. Sit alanı
orası, çivi çakamaz. Çivi çakamayacak adam oraya. Yani tapuyu
vereceğiz, çivi çakamayacak. Sorun çok daha büyük. O nedenle rayiç bedelin
yüzde 50si yanlıştır arkadaşlar. Sultanbeyli farklı
değil; Sultanbeyli Fatih Mahallesi, Hasanpaşa Mahallesi.
Hasanpaşa Mahallesi, sokağın bir tarafı 2/B, bir tarafı
orman. İkisi arasında ayrım yapmayalım, çözerken hepsini
çözelim. Artık oralar da bir yerleşime konulmuş, kent
gelmiş ormanın kenarında durmuş, yeni bir işgal de
yok. Bunların hepsini çözelim değerli milletvekilleri.
Bu tasarıda, bu Sultanbeylinin
Hasanpaşasının çözümü yok, Beykozdaki sit konusunun çözümü
yok. Sit konusunun çözümü belki bu tasarının konusu değil
denilebilir ama sit alanındaki bir vatandaşa, çivi çakamayacak bir
vatandaşa rayiç bedelin yüzde 50si üzerinden bir bedelle burayı
satayım derseniz bu vatandaşımıza haksızlık
etmiş olursunuz. Bunu doğru bulmuyorum.
Şimdi, piyasada dolaşan rayiç bedel
rakamları vatandaşı ürkütmüş durumda. Beykozdan örnek
vereceğim. Örneğin, Beykozun Tokatköyünde vergi değeri en az
24 lira, en çok 35 lira; rayiç bedel 70 lira ile 260 lira arasında
değişiyor. Yani bilmiyor vatandaş tabii bu rakamı,
komisyonlar hangi rakamı esas alacaktır. Şüphesiz, komisyonlar,
gerçek durum ne ise, rayiç bedel ne ise onu tespit edecektir. Komisyon kanuna
aykırı bir iş yapmaz. Eğer 260 lira ise oradaki rayiç bedel,
yarısı 130 lira. Alamaz. Yani 1 dönümlük yer ise 130 bin TL, 2 dönüm
ise 260 bin TL; ödeyemez.
Bakın, Beykozda bir
vatandaşımız bana şunu dedi: Ben yaklaşık bin
lira alıyorum ayda, benim gelirim bin lira civarında. Elli
yıldır da Beykozda oturuyorum. Ben beş yılda 50 bin lira
civarında gelir elde ederim. Bunun yarısı, 25 bin lira satış
bedeli olursa ben bunu öderim. Güzel bir ölçü. Sultanbeyli Fatih Mahallesinde
bir vatandaşımız diyor ki: Ben işsizim ağabey,
işimi kaybettim, arada bir inşaatlarda iş bulursam
çalışıyorum. Bana emlak vergi değeri deseniz dahi
ödeyemem. Şüphesiz, bir bedel olsun, olmasın değil ama objektif
olan, emlak vergi değeridir.
Bütün bunların çözümü teklifte, Hükûmet
tasarısında gözükmüyor. Bunları çözmek zorundayız
değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Biz
bu tasarıya yapıcı yaklaşıyoruz. Amacımız,
bu tasarıyı halkın ihtiyaçlarına ve bütçesine uygun hâle
getirmektir. Önergelerimiz olacaktır belirttiğim çerçevede,
farklı önergelerimiz var. Tasarıyı daha iyi bir hâle getirmeye
çalışacağız ancak varsayalım ki önerilerimiz kabul
edilmedi, yine de bu tasarıya Cumhuriyet Halk Partisi olarak destek
vereceğiz, onu da buradan ifade ediyorum. Engel değiliz. Amaç çözüme
ulaştırmaktır ancak gelin, hakkaniyete uygun bir düzenlemeyi
yapalım. Devlet vatandaşın bütçesine, mali durumuna uygun bir
düzenleme yapmak zorundadır.
Bu tasarı yasalaşmadan önce ilk
yapılması gereken, Anayasanın 170inci maddesindeki bir
değişiklikti. Bunu hâlâ öneriyoruz ancak Hükûmet bu teklifimize
olumlu yaklaşmadı. Bunu da tasarının önüne bir engel olarak
koymuyoruz ancak o değişikliğin yapılmasının da
zorunlu olduğunu ifade ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Hamzaçebi.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Rize Milletvekili Nusret Bayraktar.
Buyurunuz Sayın Bayraktar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NUSRET BAYRAKTAR
(Rize) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Orman
Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında -yani kısaca 198 sıra
sayılı 2/B- Kanun Tasarısı üzerinde AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Halkımızın en önemli
sorunlarından biri, Değerli Hamzaçebinin bahsettiği gibi,
mülkiyet konusudur. Mülkiyet sorununun çözülmediği alanlarda kamu
kuruluşu veyahut özel şahısların meşru ve yasal
zeminler içerisinde bir yapılaşma ve kullanım hakkına sahip
olmadığını biliyoruz. Mülkiyet sorununun çözümü için de
öncelikle kadastro işlemlerinin bitirilmesi gerekiyor. Ne yazık ki
2003 yılına kadar Türkiyedeki kadastro çalışmaları
ancak yüzde 75 dolaylarında bitirilebilmiş, orman kadastrosunun ise
büyük bir bölümü bitirilememişti. Biraz sonra ismini söyleyeceğim
yasalarla, tapu kadastro kanunlarında yapılan değişikliklerle
bu çalışmalara hız verilmiş ama öncelik ve özellikle de 2/B
konusundaki hususun çözümüne yönelik bazı çalışmalar
yapılmış.
Sosyal sorun dediğimiz bu sorunun
çözümünün, bir bedel karşılığı veyahut gelir elde
edileceği şekliyle değil, halkın ihtiyaç duyduğu
sosyal bir olayın çözümü şeklinde düşünülmesi en önemli konudur.
Vatandaşımızın ekip biçtiği,
barındığı, çocuklarına gelecek olarak gördüğü
yaşama alanlarına sahip olabilme imkânının
oluşturulabilmesidir.
Kısaca 2/B nedir? 31/12/1981 tarihinden
önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmiş,
yeniden orman özelliğini taşımayan şehir, kasaba, köy
yerleşim alanları, tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik,
fındıklık, fıstıklık gibi çeşitli tarım
alanlarının, otlak, yaylak, kışlak gibi,
hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit
edilen alanların hazine adına orman sınırları
dışarısına çıkartılması
uygulamasıdır. Bu husus, 6831 sayılı Orman Kanununun 2nci
maddesinin (B) bendinde zikredildiği için kısaca 2/B diye tarif
ediliyor.
Ülkemizde yaşanan plansız
kentleşme, hızlı sanayileşme ve gelişme sürecinin
sonucu olarak önce 1961 Anayasasının 131inci maddesinde 17/4/1970
tarih ve 1255 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle
15/10/1961 tarihinden önce tarım alanlarına ve toplu yerleşim alanlarına
dönüşmüş orman alanlarının orman sınırları
dışına çıkartılmasına imkân veren bir düzenleme
yapılmıştır. Daha sonra 1973 yılında yapılan
değişiklikle bu tarih 1974e çekilmiştir ve son olarak 1982
Anayasasının 169uncu maddesi ile orman vasfını kaybetme
tarihi 31/12/1981 tarihine çekilmiştir. 2/Byle ilgili uygulamalar 1981
yılına çekilen şekilden sonra 1999 yılına kadar
uygulanmıştır. Kendi aralarında ihtilafa düşmeyen
vatandaşların müracaatı sonucu, kadastrosu bitmiş ve
müracaatı yapılan çeşitli 2/B alanları 1999 yılına
kadar satılmış ve mülkiyet devri
sağlanmıştır ancak çeşitli itirazlar ve bazı
uygulamalar sonucu bu konulardaki çalışmalar 1999 yılında
durdurulmuş; 2001 yılında 2/B alanlarının yeniden
değerlendirilmesi maksadıyla 4706 sayılı Kanunun 3üncü
maddesinde düzenleme yapılmış ancak bu düzenleme de 2002
yılında Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. Daha sonra
Anayasanın 169uncu maddesinde de yine değişiklik yaptık.
O günün şartlarında özellikle de orman kadastrosunun büyük bir
bölümünün yapılmamış olması, ormanların işgali ve
İşgalcilerine peşkeş çekiliyor, adaletsizlik oluyor.
gerekçeleriyle bu yasalar da onaylanmamıştır.
AK PARTİ İktidarımız
döneminde bu işlemlerin yürütülebilmesi için Tapu Kadastro Kanununda
yapılan bir değişikle orman kadastrosu, mera kadastrosu ve
diğer kadastro işlemlerinin tümünün tek elden yapılabilmesi
imkânı getirilmiş ve 2006 yılından sonra kadastro
hizmetleri hızla devam ederken 29/1/2009 tarihinde, ayrıca, o günün
muhalefet partileriyle birlikte, ittifakla dokuz maddelik Tapu Kadastro
Kanununda bir değişiklik daha yapılmıştır. Bu
değişiklik, 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı
Kanuna ek 4üncü madde ilavesidir. Tapu Kadastro Kanununda yapılan bu
dokuz maddelik değişiklikle kadastrosu yapılmayan 2/B
alanlarının öncelikle kadastrosunun yapılarak hazine adına tescili,
tescil edilen bu alanlar üzerindeki hak sahiplerinin tespiti, bu işlemleri
yapacak olan komisyonun da 2012 yılı sonuna kadar çalışma
yetkisiyle donatılması ve ihtilafların halledilebilmesinde de
hakem rol oynaması görevi verilmiştir. Bu çalışmalarla, ek
4 maddeyle Maliye Bakanlığının talebi üzerine 2/B
alanlarının Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından fiilî
kullanım durumuna göre kadastrosunun yapılabilmesine, daha önce fiilî
kullanım durumuna göre kadastrosu yapılan 2/B alanlarının
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından güncellenmesine
-Güncellenmesi çok önemli bir ifade- kullanıcı
değişikliği, ifraz ve tevhit gibi işlemlerin
yapılabilmesine, bu alanlar içerisinde özel kanunlara göre değerlendirilmesi
gereken alanlar, mera, su toplama havzası, sit alanı, kıyı
alanları gibi alanlar varsa bu alanların da belirlenmesine,
güncelleme ve kadastro çalışmaları sırasında orman
kadastro haritalarındaki teknik hataların düzeltilmesi imkânına
Şimdi, bu çalışmalar devam
ederken, Kadastro işlemlerinin de büyük bir bölümü bittiğine göre
2/B sorunu bir barış projesi şeklinde çözülsün. önerileriyle,
muhalefet ve iktidarıyla, iş güzel bir noktaya gelmiş.
Geçmiş dönemlerde -her ne kadar- çeşitli itirazlar sonucu Anayasa
Mahkemesine müracaat edilerek işgalcilere peşkeş çekme veyahut
menfaat sağlama gibi adaletsiz uygulamalardan bahsedilirken bugün bu
noktanın Çözülmesi bir zorunluluktur. denilerek bu noktaya gelinmiştir.
İnşallah tüm partilerimizin katkı ve destekleriyle
hayırlı bir sonuca ulaşacağımızı ümit ediyorum.
Bu yasa özet olarak neler getiriyor?
Geçmiş dönemlerden bu yana
-bakın, bu konu hiç söylenmedi, konuşulmadı- tapulu mülkü
olup çeşitli nedenlerle tapusu iptal edilen ve 2/Bye dönüşen tarım
alanlarının, yerleşim alanlarının devlete güven
esasına dayalı olarak yeniden hak sahiplerine verilebilme imkânı
getirilmiş. Bir örnek vermek istiyorum: 1977 yılında
İstanbul Üsküdar ATO Yolunda büyük bir tapulu arazi. Tapulu araziyi bir
kooperatif satın alıyor. Satın alan kooperatif de belediyeye
müracaat ediyor; imarını alıyor, ruhsatını
alıyor, projesini yapıyor, ortaklarını belirliyor ve
1985-1987 yıllarına kadar 4.500 ortaklı kooperatif mülk hâline
dönüştürülerek hak sahiplerine, ortaklarına
dağıtılıyor. Ormanın açtığı dava sonucu
1987 yılında buranın tapusu iptal ediliyor ve 2/Bye
dönüştürülüyor. Şimdi, vatandaşın -güvenilir olarak-
devletin her kademesinden aldığı ruhsatı iptal edilerek
tapusu ve mülkü de elinden alınıyorsa bu adaletsizliği düzeltmek
gerekiyordu. İşte bu düzenleme ile tapusu olup tapusu iptal
edilenlere bedelsiz tapularının geri verilmesi sağlanıyor.
Tapusu iptal edilip kamu hizmet alanları veya diğer proje
alanlarında kalan ve hak sahiplerine iade edilemeyen yerlerin
karşılığı olarak hak sahiplerine eş değer
şartlarda arazi verilecek veya bedeli ödenebilecektir. Tapusu iptal edilip
orman olarak kalan yerlerin ise maalesef Anayasanın 169 ve 170inci
maddeleri gerekçesiyle önceki hak sahiplerine verilemeyişinin bir
haksızlık olduğu kanaatinde olduğumu belirtiyor,
inşallah bu yasal düzenlemelerden sonra yapılacak ikinci düzenlemeler
bu tip çözülemeyen sorunların anahtarı konumuna gelerek o sorunlara
da çözüm üretmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Hazine adına tescil edilen 2/B
alanlarının rayiç bedel üzerinden satışı öngörülüyor.
Rayiç bedel, Maliye Bakanlığı tarafından belli esaslarla
tespit edilen komisyonun tespit ettiği güncel rayiç bedeldir. Ümit
ediyorum, inşallah, güncel rayiç bedelin -daha henüz net
oluşmadığı kanaatinde olduğumuz için söylüyorum- reel,
gerçek bedel olması temennisiyle, bu bedelde belli bir tenzilat sonucu
peşin ve taksitlerle ödemeler yapılabilecek. Peşin ödemelerde
ayrıca yüzde 20 indirim, taksitli ödemelerde ise vade farkı
uygulanmadan taksit işlemi yapılacak.
Ayrıca, 2/B alanlarıyla ilgili bugüne
kadar ecri misil ödemeleri yapıp hak sahibi olan insanlara ecri misil
ödemelerinin satıştan mahsup edilebilmesi imkânı getiriliyor.
Ayrıca, 2/B çözümüyle orman köylülerinin
kalkındırılması ve mahallinde kalkınma imkânı
olmayan veya orman rejimi bakımından kaldırılmaları
zorunlu olan orman köylülerinin 2/A alanlarına nakli öngörülmektedir.
Bu düzenlemeyle, iddia edildiği gibi orman
alanlarının talanı veyahut azaltılması değil tam
tersi, bir daha orman özelliği olmayan ve hak sahiplerine satılan 2/B
alanlarının 2 katı kadar orman oluşturulabilmesi
şartı getiriliyor, Orman Genel Müdürlüğü bu görevle
görevlendiriliyor. 2/B alanlarının satışlarından elde
edilecek gelirlerin asgari yüzde 10u Orman ve Su İşleri
Bakanlığına aktarılarak bu maksatla kullanılması
öngörülmüştür. Gelirlerin yüzde 90ı ise
Her ne kadar çeşitli
spekülasyonlar ve tartışmalara konu oluyor ise de ülkemizin bir
gerçeği olan çarpık yapılaşma, afet riski ve deprem riski
vardır. Bir Van depremiyle karşı karşıya
kaldığımız olayı göz önüne
aldığınız zaman, muhtemel bir gelecekte İstanbul gibi
büyük kentlerde oluşabilecek bir depremin dönüşümünün nelere mal
olacağı hesabıyla elbette kaynağa ihtiyaç vardır.
Dolayısıyla bu tip satışlardan elde edilen gelirlerin yüzde
90ına kadar -şart değildir- Maliye
Bakanlığının uygun gördüğü şekilde bazı
aktarmalar yapılmak suretiyle, afet riski, deprem ve çarpık yapılaşma
konularına çözüm üretileceğine inandığımız
kentsel dönüşüm projelerine kaynak aktarılması sağlanacak.
İçme ve kullanma suyu havzalarında maksimum
Hazineye ait tarım alanlarının
31/12/2011 tarihi itibarıyla en az üç yıldan beri tarımsal
amaçlı kiralayan, kira sözleşmesi devam eden kiracıları
veya bu arazileri aynı süreyle tarımsal amaçla kullanan ve
kullanımlarının hâlen devam ettiği idarece belirlenen
kullanıcıları veya paydaşlarından bu kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içerisinde bu
arazileri bedeli karşılığında doğrudan satın
almak için idareye başvurup tespitlere itiraz etmeyenler hak sahibi sayılır,
istemleri hâlinde bu kanunun şartlarında arazileri satın
alabilirler.
İklimsel ve geleneksel olarak
yaylacılık ve yerel ihtiyaçlardan dolayı yayla olarak
isimlendirilen yerlerde 31/12/2011 tarihinden önce yapılan
hayvancılık maksadıyla kullanılan yapılarda binlerce
müsadere kararları vardır. Vatandaş sürekli mahkemelerle uğraşıp
burada geleneksel yaylacılık ve hayvancılık yapma
imkânından mahrum bırakılıyordu. Şimdi, Orman Genel
Müdürlüğüne verilen yetki ve sorumluluk çerçevesinde bu tür alanların
planlaması yapılarak kullanıcılara belli esas ve usullerle
kiraya verilebilme imkânı sağlanmaktadır.
Tasarının 9uncu maddesinde izah
edildiği gibi, bu kanuna göre yapılacak işlemler
sonuçlanıncaya kadar 2/B
alanları hakkında hazine tarafından kişiler aleyhine
açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve
devam eden davalar durdurulur. Durdurulan bu davalara konu
taşınmazlar hakkında hak sahipleri veyahut ilgilileri
tarafından bu kanunda belirtilen süreler içinde gerekli
başvuruların yapılmaması hâlinde gerekli işlemlerin
devamına yeniden başlanır.
31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen
bakımından orman vasfını kaybetmesine rağmen, askerî
yasak bölgelerde kalması ve 6831 sayılı Kanunun 17nci maddesi
uyarınca ilgili kamu kurumu adına izin verilmesi veya lehine irtifak
tesis edilmesi nedeniyle 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı
Kanunla değişik 2nci maddesinin (b) bendi uygulaması ile orman
sınırları dışarısına çıkarılma
işlemi yapılmayan yerlerin orman kadastrosu ve 6831 sayılı
Kanunun 2nci maddesinin (b) bendi uygulaması en geç altı ay içinde
tamamlanır. Bu alanlarda, 6831 sayılı Kanunun 2nci maddesinin
dördüncü fıkrasının izin veya irtifak hakkı tesis edilen
yerlerde orman kadastrosu yapılamayacağına dair hükmü
uygulanmaz. Böylece, bu alanların da çözüme kavuşması
sağlanıyor.
Bu yerlerin 31/12/2011 tarihinden önce
kullanıcısı veya üzerinde muhdesatın sahibi olduğu
tespit edilen kişiler de bu Kanuna göre hak sahibi sayılır ve
bu kişilerin bu Kanuna göre belirlenecek rayiç bedeli ödemeyi kabul etmeleri
hâlinde, kullandıkları taşınmazların rayiç
değerine eş değer öncelikle aynı il
sınırları içerisinde bulunan 2/B alanlarındaki
taşınmaz, bu Kanunun 6ncı maddesinin dördüncü
fıkrasına göre hesaplanacak satış bedeli
karşılığında verilir.
2/B alanlarının şu andaki mevcut
durumu 410 bin hektardır. Bunların 7.035 hektarı köy
yerleşim alanı, 8.514 hektarı belde, 6.624 hektarı ilçe
olmak üzere 22.173 hektarı sadece yüzde 5,3 yerleşim
alanlarındadır. Sera alanı 2.365, narenciye alanı 8.041,
zeytinlik, fıstıklık, bağ, bahçe 111.115, otlak, yaylak,
kışlak 35.419 yani
Mevcut, şu andaki 2/B alanlarının
çalışma düzeni şöyle: Tescil dışı kalan yol,
dere, tapulu şahıs parselleri
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; son olarak özetlemek gerekiyorsa, 2/B
kanun tasarısını şöyle sıralayabiliriz: 2/A
alanları hakkında yapılacak işlemlerin belirlenmesi,
nakline karar verilen orman köylülerinin iskânı, 2/B alanlarının
değerlendirilmesi, 2/B alanlarında bulunan kişilere ait tapulu
yerlerin bedelsiz olarak maliklerine iadesi suretiyle bu yerlere ilişkin
hukuki ihtilafların ve mülkiyet problemlerinin çözümlenmesi, yeni orman
alanlarının oluşturulması, düzenli ve planlı
kentleşmeye yönelik dönüşüm projelerinin hayata geçirilmesi, 2/A ve
2/B alanları hakkındaki davaların sona erdirilmesi, hazine
arazilerinin tarım maksatlı üç yılı aşkın kira
karşılığı kullanıcılara satış
imkânının sağlanması, orman köylülerinin
kalkınmalarının desteklenmesi.
Bu kanunun ülkemize, milletimize
hayırlı uğurlu olmasını dileyerek, emeği ve
katkısı olanları tebrik ediyorum, AK PARTİ Grubu ve milletimiz
adına teşekkür ediyorum. Muhalefetiyle iktidarıyla bu noktaya
gelmenin bir aşama olduğunu
Ama altını çizerek söylemek
istiyorum: Karadeniz başta olmak üzere, kızılağaç ve
kestane gibi, aşılı meyveler gibi orman emvali sayılan
kısımlar ve orman olmadığı hâlde orman olarak
yazılan, kullanıcıların haklarının iade
edilmediği noktalardaki hakların iade edilebilmesine, tapusu olup
orman olarak kalan ve iade edilemeyen orman arazilerinin de hak sahiplerine
karşılığının verilebilmesine yönelik bundan
sonraki düzenlemeleri yine el birliğiyle yapmamız ümidiyle hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Bayraktar.
Şahsı adına, Adıyaman
Milletvekili Mehmet Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Erdoğan.
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 198 sıra
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun Tasarısı
üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kamuoyunda 2/B olarak bilinen bu
tasarıyla, orman vasfını yitirdiği için kadastro
marifetiyle hazine adına orman alanları dışına
çıkartılmış, özellikle çok yoğun
yapılaşmayla birlikte orman olarak geri kazanılması mümkün
olmayan alanlar ile orman köylülerinin kalkınmalarının
desteklenmesi ve hazineye ait tarım arazilerinin değerlendirilmesi öngörülmektedir.
Arazi satışlarından elde edilen
gelirin büyük bir kısmı, satılan 2/B arazilerinin iki katı
orman alanları oluşturulması, orman köylülerinin
kalkınması, 2/A kapsamındaki alanlar için yeni yerleşim
bölgelerinin oluşturulması ve köylerin bu alanlara
taşınması için harcanacaktır.
2/B olarak bilinen araziler, 31/12/1981
tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini
kaybetmiş tarla, bağ, bahçe gibi çeşitli tarım
alanlarının, otlak, kışlak, yaylak gibi
hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit
edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu
olarak bulunduğu yerleşim alanlarının 6831 Sayılı
Orman Kanununun 2nci maddesinin birinci fıkrası (b) bendi
uyarınca hazine adına orman sınırları dışına
çıkarılan arazilerdir.
2/A olarak ifade edilen yerler ise, öncelikle
orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen
yerleştirilmesi maksadıyla orman olarak muhafazasında bilim ve
fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım
alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerler
ile, hâlen orman rejimi içerisinde bulunan tarım alanlarına
dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerlerin, 6831
Sayılı Orman Kanununun 2 (A) bendi uyarınca hazine adına
orman sınırları dışına
çıkarılmasıyla ortaya çıkan alanlardan
oluşmaktadır.
2009 yılında
çıkardığımız 5831 sayılı Kanun ile Tapu
Kadastro Kanununa eklenen hüküm gereği, Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü tarafından 2/B alanlarının fiilî kullanım
durumuna göre kadastrosunun yapılması, daha önce fiilî kullanım
durumuna göre kadastrosu yapılan alanların ise kullanıcı
değişikliği, ifraz, tevhit gibi diğer işlemler de
tamamlanmıştır.
Kanunun genel gerekçesinde belirtildiği
gibi, 1961 Anayasasının 131 ve 82 Anayasasının 169uncu
maddeleri çerçevesinde çıkarılan mevzuatlar ile bugüne kadar ülkemiz
genelinde 410 bin hektar alan hazine adına orman sınırları
dışına çıkarılmıştır. Bunun 190 bin
hektarı kıyı illerimizin sınırları içerisindedir.
Bu kanunla, içerisinde mera, su toplama havzası, sit alanı,
kıyı alanları gibi özel kanunlarına göre
değerlendirilmesi gereken alanların
belirlenmesi, güncelleme ve kadastro haritalarındaki teknik
hataların düzeltilmesi imkânı da getirilmektedir.
Bu taşınmazlardan
ağaçlandırmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen
yerler, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan ya da
Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ile ilgili
idarelerce kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç ay
içerisinde idareye bildirilmesi şartıyla özel kanunlar gereğince
değerlendirilmesi gereken yerler, içme ve kullanma suyu havzalarında
maksimum su seviyesinden itibaren 300 metrelik bant içerisinde yer alan 2/B
alanları ile ilgili de bir düzenleme getirilmektedir.
Maliye Bakanlığı, Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğünce yürütülen çalışmalar sonucu kanun
kapsamında satışa konu olabilecek arazi miktarı 313 bin
hektar olarak belirlenmiştir. Hazine adına kayıtlı olan bu
alanlar, kullanıcıların tasarrufunda bulunmakta ve haricen
yapılan satışlarla el değiştirmektedir. Ormana geri
dönüşümü artık mümkün olmayan ve çoğu yerleşim yeri olarak
kullanılan bu alanlarda imar planı yapılamaması yüzünden
şehircilik anlayışı ve planlama ilkelerine aykırı
çarpık yerleşim alanları oluşmuş, nitelikli belediye
hizmetlerinin götürülmesi imkânı da kalmamıştır.
Toplumsal dinamikleri ve toplum düzenini tehdit
eden çarpık kentleşme sonucu afetlerde insanlarımızın
can ve mal güvenliğini riske sokan yapıların çok olduğu,
insani ve sosyal boyutuyla birçok problemin yaşandığı bu
alanlarda devlet olarak sorunların çözümünü üretecek tedbirleri almak
zorundayız.
Bu düzenleme, toplumsal barışın
tesis edilmesi, yıllardır devlet ve vatandaşlarımız
arasında süregelen hukuki sorunların çözülmesi, sosyal ve kentsel
dönüşümün sağlanabilmesi açısından da son derece önemlidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuya kentsel dönüşüm ve afetlere hazırlık
yönünden bakarsak: Afet durumunda ekonomik ve sosyal anlamda ülkemizin
tamamını etkileyecek, büyükşehirlerimiz başta olmak üzere,
afet riski taşıyan tüm bölgelerimizdeki yapı stokumuzun bir
kısmının depreme dayanaksız olduğu incelemeler sonucu
anlaşılmıştır. Bu yapı stokunun yenilenmesi ve
dönüştürülmesi şarttır. Topraklarının büyük bir bölümü
deprem kuşağı içinde bulunan ülkemizde mülkiyet problemini
çözmeden kentsel dönüşümü sağlayarak bu bölgelerdeki
yapıları kaliteli ve depreme dayanıklı hâle getirmek mümkün
değildir. Mülkiyet problemi olan bir yerde kimse büyük yatırım
yapmaz. Mülkiyet problemlerini çözüp kentsel dönüşümün önünü açacak imar
planlarıyla dönüşüm sağlanarak yapı stokumuzun daha
kaliteli ve afetlere dayanaklı hâle getirilmesi gerekmektedir.
Düzensiz şehirleşmeden kaynaklanan
yapılaşma sorunlarını çözmek,
vatandaşlarımızın mağduriyetlerini gidermek hepimizin
görevidir. Bir kısım vatandaşlarımız harici
satışlarda elde ettiği arazilere bedel ödemiş ise de elinde
mal sahipliğini ispatlayacak hukuki bir belge olmadığı için
buralara tam anlamıyla benim diyememekte, arazisinin kamu malı
olması nedeniyle her an yıkım korkusu yaşamakta ve
bilinçaltında devleti bir tehdit unsuru olarak görmektedir.
Bu yasayla kafasında insanın en temel
ihtiyaçlarından olan barınma sorununu sağlıklı bir
şekilde çözebilme imkânına kavuşacak olan
vatandaşlarımız, çocuklarının sağlıklı
bir şekilde gelişip yetişebilmeleri ve onların eğitimi
için daha fazla fırsat elde edeceklerdir. Tapusuna kavuşan
vatandaş, doğal olarak eski hâline göre daha fazla mala sahip olacak
ve yaşam standardı yükselecektir. Bu vesileyle devletin anayasal
görevi olan insanının yaşam standardını yükseltmesi
görevi de kısmen yerine getirilmiş olacaktır.
Bu kanuna diğer bir yönüyle bakarsak: Çarpık
kentleşmenin çözümüne katkısı, mülkiyet problemlerinin çözümü ve
yapı stokumuzun deprem gibi doğal afetlere dayanıklı hâle
getirilmesi, kaçak yapılaşmanın önüne geçerek
vatandaşlarımızın çok daha kaliteli kamu hizmeti almasının
önünün açılması gibi pek çok kamusal ve sosyal sorunların
çözümünü kolaylaştırdığı,
kolaylaştıracağı açıkça görülür. Sosyal yönleri ve
toplumsal kazanımları güçlü bir toplum inşa edilmesi için
düzenli kentleşmenin sosyal ve kültürel altyapının geliştirilmesinin
önemi inkâr edilemez. Burada önemli olan, vatandaşlarımızın
toplumsal acılardan korunması, problemlerinin çözülmesi, kentsel,
sosyal ve kültürel anlamda ilerleme sağlayarak toplumumuzu daha ferah ve
aydınlık bir geleceğe ulaştırabilmektir.
Bu tasarıda katkıları olan
iktidarıyla muhalefetiyle milletvekili arkadaşlarıma,
bakanlık bürokratlarına, sivil toplum kuruluşlarına
teşekkür ediyor, milletimize 2/B, 2/A alanlarında ve hazine arazileriyle
iştigal eden çiftçi kardeşlerimize hayırlı uğurlu olmasını
diliyor, tasarıya katkılarından dolayı da Sayın
Bakanımız ve bürokratlarına teşekkür ediyorum.
Milletimize hayırlı uğurlu
olmasını diler, sizleri saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Erdoğan.
Şahsı adına, Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten önemli bir kanunu, önemli bir toplumsal soruna çözümü
konuşuyoruz. Yılların biriktirdiği ve kangrene
dönüşen, devletin itibarını zedeleyen, adalet duygusunu çürüten
bir konuda iktidar ve muhalefet birlikte bir çözüm üretme umuduyla bugün bir
müzakere yapıyoruz. 2/B diye toplumda bilinen ormanın
dışına çıkartılmış, hazineye
devredilmiş arazilerin mülkiyet sorununu çözüyoruz. Zaten bu araziler
sahipleri tarafından kullanılıyor ama şimdi bunu bir
mülkiyete, bir hukuka bağlayacağız, bağlamanın
hukukunu çıkarıyoruz.
Değerli arkadaşlar, biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak toplumsal soruna dönüşmüş, toplumda bir
beklenti hâline gelmiş sorunların çözümü için hukuk oluşturmaya
her zaman destek vermişizdir. Bu kanuna da bu anlamda destek veriyoruz,
Evet oyu vereceğiz.
Değerli milletvekilleri, bir bilen olarak,
yani ben orman yüksek mühendisiyim, hem pratiğinde çalıştım
hem öğretisini aldım hem de siyasetçi olarak hukukunu biliyorum. Daha
iyi bilen arkadaşlarımız var iktidar partisi grubu içerisinde,
Sayın Genel Müdürümüz burada, eski Müsteşarımız da
milletvekilliği yapmıştı, onlar da biliyorlar. Onlar da
biliyorlar ancak mesele yanlış sahiplenildiği için, yani bu
kanunu Orman Genel Müdürlüğü veya Orman Bakanlığı değil,
doğrudan Maliye Bakanlığının sahiplenmesi gerekiyor.
İşte bu yanlış sahiplenmeden dolayı bir
yanlışlık yapılıyor.
Değerli milletvekilleri, bu konuyla ilgili
bizi izleyen değerli vatandaşlarıma da ifade ediyorum:
Aslında bu sözlerim, bu kanunun çıkmasını engellemek niyeti
taşımaz. Bu kanun çıkmalı ve bu kanunun
çıkmasını bekleyen, sorunların çözülmesini bekleyen
vatandaşlarımız bizi bekliyorlar, onlara engel olsun diye
söylemiyorum. Ama hukuk kurarken, yani sorunları çözmek, beklentileri
karşılamak için hukuk kurarken hukukun içinde kalmak gerekiyor,
hukuku hukukun içinde kalarak değiştirmek gerekiyor. Bu sebeple, bu
kanun, maalesef bu anlamda özürlü çıkıyor. Çok açık, net,
hukukçular da biliyor, ormancılar da biliyor, Anayasa 170e uygun
çıkmıyor. Yani, mesele eğer hukuk düzleminde sorgulanırsa
Anayasa 170inci maddeye göre bu kanunun uygulaması
aykırılık teşkil eder. Eğer Anayasa Mahkemesine de
gidilirse, bu kanun, bu anlamda iptal edilir.
Bir sorunu çözmek için ortaya konulan hukuk
kendisi sorunlu olursa sorunu büyütür. Endişemiz odur ki
yılların birikintisi, kangrene dönüşmüş bir sorunu çözerken
hukuka uygun bir tanzim yapılmadığı için daha büyük bir
sorunu önümüzde buluruz, bir kaosa sebep oluruz diye endişe etmekteyim.
Bunun için, ben tekrar söylüyorum, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, tekrar söylüyorum -daha önce de söyledim- gelin,
Anayasa 170i değiştirelim, değerlendirme tabirini -biz hukuk
kurucuyuz- yeniden tanımlayalım, yargı ve uygulama bu yeni
tanımlamaya göre gerekeni yapsın. Her şeyi yargıdan
beklemek, yargının duvarından geri dönmenin sorumluluğunu
yargıya atmak doğru değil, bize ait bir sorumluluk. O sebeple,
Anayasa Mahkemesinin verilmiş kararları var, bu kararlar ortada. Bu
yönde yapılan teşebbüsler daha önce çok açık, net
Satış ve devir Anayasa 170e aykırıdır. hükmü var.
Bunları kayda geçsin diye söylüyorum,
yoksa kanunu engellemek anlamında söylemiyorum ve buradan grubum
adına da bir taahhütte bulunuyorum. Bu sorunu çözmek için, bu toplumsal
sorunu çözmek için, geliniz Anayasa 170inci maddeyi değiştirelim,
değerlendirme tabirinin tanımını yapalım, içini
dolduralım ve ona dayalı da bu sorunu çözelim. Birinci söylemem
gereken hadise budur.
İkincisi, kanunlar adaleti temin etmeli.
Eğer çıkarttığımız kanun, kurduğumuz hukuk
adaletsizliği getiriyorsa, faydalı bir iş yapmıyoruz
demektir.
Değerli arkadaşlar, rayiç bedel
dediğimiz hadisede, Türkiye genelinde bir ortak tanım yapmak mümkün
değildir. Toros Dağlarının rayici ile İstanbulun
çevresindeki rayici aynı anlayışla tanzim ederseniz, Türkiye'de
hukukun, kanunların genelliği konusu, genellikle de adaleti temin
etmez. Bu noktada Belirlenen rayiç değerin yüzde 50si bedelle
satılır. ifadesi veya işte değerlendirilir ifadesi bir
adaletsizliği getirecektir. Bu noktada ne yapılması gerekiyorsa
onu yapmak gerekir.
İşte, vergi bedeli üzerinden, emlak
değeri üzerinden olabilir veya farklı bedeller, mesela orman içi
köylerine rayiç değerin yüzde 15i diye teklif ettik Milliyetçi Hareket
Partisi olarak. Orman kenarı köylülerinin kullandığı 2/B
arazilerinin satışında tespit edilen rayiç değerin yüzde
25i talep edilsin. dedik. Böylelikle bir adaleti temin edelim.
Değerli arkadaşlar, endişemiz
yeni bir soruna ulaşmaktır, o nedir? Şu: Adamın kırk
yıldır, elli yıldır kullandığı 2/B arazisi
vardır. Emek vermiştir, imar etmiştir, orayı bir
değere ulaştırmıştır. Şimdi, bir rayiç
değer çizdiniz ve adam bunu satın alamadı. Yetmedi parası,
gücü yetmedi, alamadı. Alamayınca, yarın ne
yapacaksınız? Yani adamın evinin olduğu, çoluk çocuğunu
geçindirdiği araziyi bir başkasına satarak ortaya
çıkaracağınız kaosun farkında mısınız?
Bu yanlış olacaktır değerli arkadaşlar.
Bir başka şey, sorumlusu devlet olan
sorunlar var, tapu iptal davaları. Adama tapu vermişsiniz, sonra da gitmişsiniz Burası
orman. diye iptal etmişsiniz. Bu sorunu bu kanun çözmüyor. Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak dedik ki: Bakın, gelin mutabakat var,
iktidar-muhalefet mutabakatımız var, bunun gücünü kullanarak, bu
konuyla, millet ile devlet arasındaki bu konudaki tüm sorunları
çözelim, bir tasfiye kanunu çıkaralım. Yıllardır millet
mahkeme kapılarında çürüdü. Gelin bir tasfiye kanunu
çıkaralım, bu tapu iptal davaları
Bir başka şey, kadastro
haritaları veya kadastro dışı kalmış arazilerin
kullanımı. Bunlar ülkemizin hemen her bölgesinde sorun. 4785
sayılı Devletleştirme Kanununun oluşturduğu mağduriyetler
var. Devlet olarak gitmişsiniz milletin malına el koymuşsunuz.
Tüm bu sorunları çözelim. dedik ama maalesef, Sayın Bakan, bu konu
çok daha büyük bir konu, bu konunun çözümüne gücümüz yetmez diye öyle
kaldı. Ama bir sorunu çözerken aynı konudaki birilerinin sorununu
çözmezseniz yani nimet ve külfet paylaşımında adaletli
olmazsanız devlete olan güveni veya Adalet mülkün temelidir. Bu, mülke
olan sahiplenme duygusunu çürütürsünüz. Bunun için, bu kanun bu yönüyle özürlü.
Bir başka şey değerli
arkadaşlar, Anayasa 170e göre bu arazileri siz orman içi köylülerinin
kalkınmaları için kullanabilirsiniz. Bu arazilerin
satışından, devrinden elde edeceğiniz kaynağı bu
köylülerin kalkınması için kullanabilirsiniz ve yeni orman
alanları oluşturmak için kullanabilirsiniz ama getirdiğiniz
kanun gözümüzün içine baka baka Anayasanın bu amir hükmünü yok
sayıyor. Ne yapıyor? Yüzde 90ını kentsel dönüşüm için
bütçeye aktarıyor. Ee, bu olmaz. Yani bu kadar emek verilerek veya bu
kadar sahiplenilerek ortaya çıkan bir düzenlemede işin sahibi olan
orman köylülerini yok sayarsanız
Yüzde 10luk, onun da ne kadarı
orman köylüsüne gidecek? 7-8 milyon orman köylüsü, 21 bine yakın orman
köyü var. Bunların sorununun çözümüne katkı vermeyen bir yasanın
adaletli olduğunu söyleyebilmek mümkün mü?
BAŞKAN Sayın Şandır, bir
dakikanızı rica edeceğim.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Çeşitli
İşler
1.- Görüşmeleri
izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan Bangladeş
Başbakanı Sheikh Hasina ve beraberindeki heyete Başkanlıkça
Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın davetlisi olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan
Bangladeş Başbakanı Sayın Sheikh Hasina ve beraberindeki
heyet şu anda Meclisimizi teşrif etmiş bulunuyorlar.
Kendilerine yüce Meclisimiz adına hoş
geldiniz diyorum. (Alkışlar)
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Orman Köylülerinin
Kalkındırılmaları Hakkında Kanun Teklifi; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi, Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili
Muharrem İnce ile 68 Milletvekilinin; 2/B Barışı Kanunu
Teklifi (Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Alanların İdaresi, Değerlendirilmesi ve
Tasarrufu Hakkında Kanun Teklifi); Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Yayla ve Yaylacılık
Kanunu Teklifi ve İçişleri Komisyonu, Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Raporları (1/563, 2/71, 2/211, 2/417) (S.
Sayısı 198) (Devam)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın konuk
Başbakan sıralarımızın boş olduğuna
bakmasın, milletimiz buradadır. Kendisini saygıyla
selamlıyoruz, sevgiyle karşılıyoruz efendim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Şandır, sürenizi de ilave ettim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten
iktidar ve muhalefet çok sık görülemeyen bir uzlaşmayla bir toplumsal
sorunu çözüyor. Bu sorunu çözerken irade beyanımız var, gelin
doğruyu yapalım şeklinde. Eksiği de tamamlayalım, yani
bu kadar yılın birikintisi var. Bu kadar yıl birikmiş, beklenilmiş,
şimdi çözme iradesi var, daha önce çözme iradesi oluşmuyor.
Şimdi çözme iradesi var.
Gelin bunu, ortak aklı oluşturarak
kapsamlı bir şekilde, önce Anayasa 169, 170i değiştirelim.
Bu çok sahiplendiğiniz, övündüğünüz Anayasa referandumunda da aynı
şeyi yaşadık. Size o zaman söyledik: Gelin, bu Anayasa 169,
170i de koyun bu paketin içine. Maksat, niyet farklı olunca hiç bizi
dinlemediniz, duymadınız. Hâlbuki bu 2/B yasası daha birkaç defa
mahkeme kapısından döndü, teşebbüs akim kaldı. Şimdi,
bunu çözmek için tekrar Meclisin ve milletin önüne geldiniz.
Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, bir kanun çıkartılırken bu kanunla ilgili
hukukun içinde kalmak zorunluluğu çok daha önemlidir.
Tarımda kullanılan hazine
arazilerinin satışını da bu kanuna dâhil ettiniz.
Doğrudur, aslında 2/B diye bir hadise yok, hazineye devredilen,
ormandan çıkmış araziler, onlar da hazine arazisi. Bu kanunun
sahibi hazine olması lazım, millî emlakten sorumlu bakan olması
lazım. Hazine arazilerinin satışı için de kurallar getiriyorsunuz
ama getirdiğiniz kurallar, inanınız ki Türk çiftçisini çok zor
duruma düşürecektir. Topraklarımızın büyük mülkiyeti
devletin elinde, bunlar millet tarafından kullanılmakta. Bu arazileri
kullanan insanların önüne yarın karşılayamayacakları
bir bedelle satış zorunluluğunu getirirseniz çok ciddi bir kaosa
sebep olacaksınız.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak söylüyorum: Aslolan üretimdir, aslolan üretendir. Siz, üretimi
teşvik etmek, desteklemek, üreticiyi kucaklamak mecburiyetindesiniz. Yani
devleti zengin edeceğiz diye üreticiyi mağdur etmenin neresinde
mantık var? Hangi akıllı siyaset böyle bir sonuç getirir?
Şimdi, yüzde
Değerli arkadaşlar,
dolayısıyla, bir ihtiyaca binaen oluşmuş
uzlaşmayı heba etmemenizi tavsiye ediyorum. Ben bunu komisyonlarda da
konuştum, her iki komisyonda da konuştum. Gelin bir irade beyanı
olarak, muhalefet partileri olarak işte Sayın Akif Hamzaçebinin
vermiş olduğu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
sayın
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu ve adına
barış dediği, bizim tasfiye kanunu dediğimiz, tüm
sorunları yani vatandaşla devleti hasım hâlinde olmaktan,
hasım olarak yaşamaktan kurtarıp hısım hâline
getirecek, gelin tüm sorunları çözecek bir kanun çıkaralım,
gelin bir barış ilan edelim diye Cumhuriyet Halk Partisinin ortaya
koyduğu irade beyanını bana göre iktidar grubu doğru
değerlendirmiyor, bu fırsatı iyi değerlendirmiyor. Ama
endişem odur ki Anayasa Mahkemesinin duvarından geri dönmek ihtimali
vardır. O zaman, oluşan bu umutları ve beklentileri -eğer
ki Anayasa Mahkemesinden bir teminat aldıysanız, bir garanti
aldıysanız; onu da söylemek çok şık olmuyor, Anayasa
Mahkemesini ilzam etmeyelim- eksik çıkartmak gibi bir suçlamayı da
lütfen kabul edin.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Böyle bir şey olabilir mi?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Bilenin
sorumluluğunda söylüyorum bunları.
Ama her şeye rağmen, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bu toplumsal sorunun çözümüne katkı
vereceğimizi ifade ediyor, heyetinize saygılar sunuyorum efendim.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Şandır.
Sayın milletvekilleri, on beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.43
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
16.08
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa HAMARAT (Ordu), Fatih ŞAHİN (Ankara)
---0---
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
198 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, yirmi dakika süreyle
tasarının tümü üzerindeki soru-cevap işlemini
başlatıyorum.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Efendim, tabii, bu daha önce Bakan
sırasında Veysel Eroğlu oturuyordu, ben sorumu ona göre
hazırladım ama yine ormanla ilgili bir soru.
Bu İstanbulda Kemerburgaz
ormanlarındaki madenlerin çıkarılması sonucunda orada büyük
çukurlar meydana geldi, burada hafriyat döküm alanları seçildi, uzun zaman
buraya hafriyat dökülüyordu ve milyar dolar seviyesinde hasılat temin
ediliyordu ve bu hasılat ormanın o bölgesinin ıslahı için
kullanılırken, Veysel Eroğlu, Bakan olduktan sonra, 2007den
sonra bir kanun çıkardı, bu kanunla burayı Ormandan alıp
İstanbul Belediyesine verdi ve başına da kendi hemşehrisi
Türker Eroğlu diye bir kişiyi getirdi oraya.
Şimdi ben sormak istiyorum: Burada elde
edilen ne kadar para var? Bu İstanbul Belediyesi bu paraları
alıp da normal belediye gelirleri arasında mı gösteriyor, yoksa
İstanbuldaki BİTlere mi veriyor? O tabii BİTlere de gidince
orada keyfî harcamalar yapılıyor. Bu konuda bir bilgi almak
istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Genç.
Sayın Halaman
ALİ HALAMAN (Adana) Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sorumun bir tanesi
Sağlık
Bakanımız burada yok ama ben bunu sormak durumundayım. Bizim
Adananın Kozan ilçesinden bir hasta İstanbula gidiyor,
Baltalimanı Kemik Hastanesi yani araştırma hastanesine. Hastaya
şöyle diyorlar: 1.601inci sırayı verebiliriz sana. Ben,
geçmiş dönemde bu Baltalimanı Kemik Araştırma Hastanesine
hasta gönderdim, o zaman da Sağlık Bakanı Osman Durmuştu,
o zaman da 100üncü sıraya yazmışlardı. Ve nüfus
artmasına rağmen
İnsanlar bu kadar mı çok hasta oluyor
yoksa bu Sağlık Bakanı fiziki şartları mı
oluşturamıyor? Doktor mu noksan? Bununla bir ilgilenirse sevinirim.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Halaman.
Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısıyla ilgili olarak, tabii ki kanun çıktıktan sonra
belli bir süre içerisinde vatandaşın müracaat edip yerlerini
alması gerekiyor ancak bildiğimiz kadarıyla bu alanların
kadastrosu tamamlanmadı. Kadastrosu tamamlanmayan bu kapsamda ne kadar
alan var? Bu kadastrosu tamamlanmayan alanlardaki vatandaşın
müracaatı nasıl değerlendirilecek? Vatandaş kadastrosu
yapılmamış bu yerlerini nasıl alacak?
İkincisi: Rayiç bedel ile ilgili olarak,
bugüne kadar, kamuoyunda -Muğla ki bu konuda Türkiye'de 2/B arazisi
konusunda üçüncü sırada- hâlâ vatandaşa somut olarak bildirilen
herhangi bir fiyat yok. Rayiç bedeli kim, ne zaman belirleyecek? Vatandaşa
ne zaman ilan edecek? Bu rayiç bedellere tabii ki vatandaşın kanuna
göre itiraz etme hakkı da olmayacağına göre, vatandaş bu
rayiç bedelle ilgili sıkıntılarını nasıl çözecek?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Erdoğan.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu tasarı
yasalaştığında, İstanbul ve diğer büyük
şehirlerde ne kadar 2/B arazisi satışa çıkarılacaktır?
Bunlar içerisinde daha önce Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri
kabinesinde görev yapmış kişilerin var olduğu iddiası
doğru mudur?
İkincisi: Orman köylerinde ve şehir
merkezlerindeki 2/B arazilerine aynı rayiç bedel üzerinden değer
biçmek ne derece hakkaniyetlidir? Bu konudaki sizin düşüncenizi alabilir
miyiz?
Bir diğer soru:
İşlenemediği için ormanlık araziye dönüştüğü
gerekçesiyle orman kadastrosu geçirilirken vatandaşın elinden alınan
arazilerin durumu ne olacaktır? Bu konuda bir çözüm bulunabilir mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Işık.
Sayın Şandır
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, getirilen kanun
tasarısının 12nci maddesinin (3)üncü fıkrasında,
hazine arazilerinin kıyı kenar çizgisine 5 bin metre
mesafedekilerinin satılamayacağına amir bir hüküm vardır.
Biliyoruz ki bu en değerli hazine arazileri de kıyılarda olan arazilerdir.
Bu 5 bin metre tespitinin sebebi nedir, bir başka satış mı
düşünülmektedir, bir başka proje mi vardır? Yani buralardaki
hazine arazilerini kullanan vatandaşlarımıza karşı bir
haksızlık yapılmıyor mu? Bu, Anayasanın eşitlik
ilkesine aykırı değil mi? Bir bunun cevabını
istiyorum.
Bir de, tapu iptal davaları sonucu
2/Bleşen arazileri bu kanunla çözüyorsunuz ama 2/Byle ilgisi olmayan
tapu iptal davalarını çözmüyorsunuz. Bu da bir eşitsizlik
değil midir Anayasanın 10uncu maddesine göre? O sorunu nasıl
çözmeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Şandır.
Sayın Tüzel
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Sayın Bakan, yoksul orman köylüsüne tarım arazisini rayiç bedelin
yüzde 50si karşılığında satmak, nasıl destek
olmaktır?
Yararı olmayan orman alanı bilimsel
bir tanımlama olabilir mi?
Satışlardan elde edilecek gelirlerin
afet işlerinde kullanılıp cari açık kapatmada
savrulmayacağının garantisi nedir özellikle deprem vergilerinin
akıbeti belliyken?
İnsan merkezli bir kent ve ailenin
öneminden bahseden Sayın Başbakan, Keçiörende 5 kişilik memur
ailesinin sobadan zehirlenmesine ne demektedir?
Böylesi önemli bir konuda neden sendika ve
meslek örgütlerinin önerilerini dikkate almadınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Tüzel.
Sayın Demiröz
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Daha önce tapu ve kadastro veya imar
mevzuatına göre ilgililer adına oluşturulan ve tapuda hâlen
kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlar daha sonra
orman sınırları içerisinde kaldığı gerekçesiyle
tapu kütüklerine Orman sınırları içerisinde kalıyor.
Ormanda kalmaktadır. Orman, tatil sınırları içerisinde
kalmaktadır. şeklinde şerhler düşülmüştür. Bir
kısmı bunun yargıdadır. Sadece Bursada bu konumda olan 2
bine yakın vatandaşımızın olduğunu biliyorum.
Acaba Türkiye genelinde ne kadardır? Ne kadar
vatandaşımızın bu yasayla sorununu çözemeyeceğiz? Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Demiröz.
Sayın Öz
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, Mersin Bozyazı
Tekmenden arayan vatandaşların şöyle bir sorusu var: O bölgede
bir iki dönüm arazilerine sera yapan, geçimini bununla sağlayan insanlar,
kullanmış oldukları tarım alanında kurulan
elektriğin yerine TEDAŞın özelleşmesinden sonra sanayi
elektriği fiyatlandırılması üzerinden
fiyatlandırılacağını duyduklarını ifade
ediyorlar. Bu düzenleme vatandaşı mağdur edecektir. Bu
doğru mudur? Bunun engellenmesi için bir çalışma
yapılması gerekmektedir. Dikkate alırsanız seviniriz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Öz.
Sayın Ağbaba
Yok galiba.
Sayın Genç, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Demin sorumu bitirmedim. Şu anda AKPnin
olduğu yerde 3.600 metrekarelik bir mülk var. Daha önce TEK-İMAŞ
diye bir şirket burada ticaretle uğraşıyordu. Orman buraya
karşı dava açtı ve davada buranın orman sahası
olduğunu kazandı, fakat sonradan AKPnin buraya genel merkezi
yapılınca buranın etrafını duvarla çevirdi ve
burayı Ankara Belediyesi park sahası yaptı. Orman arazisi olan
bu 3.600 metrekareyi neden AKP bedava kullanmaktadır? Bu konuda
açıklama yapar mısınız?
Bir de Tayyip Erdoğan
Teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Genç.
Buyurunuz Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle tüm siyasi partilerimize ülkemizin
önemli bir sorunu olan, halkımızın beklentisi olan bir alanda
verdikleri destekten dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.
İnşallah, uzun zamandır halkımızın beklediği
bu düzenlemeler bu vesileyle gerçekleşmiş olacak.
Sayın Gençin sorduğu spesifik bir
soru var. Veysel Bey de bugün bir afetle ilgili ayrılmak durumunda
kaldı, akşama inşallah yetişir. Çok özel bir soru, ona
ancak yazılı cevap verebiliriz. Bu konuda benim doğrusu şu
anda herhangi bir bilgim söz konusu değil ama eminim bir
açıklaması sunulur.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tabii, ilgili bakanlar
kaçıyorlar, yüzleri yok buraya gelmeye.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) -
İkincisi Sayın Halamanın sorusu hastane sıralarıyla
ilgili bir soruydu. Hastanelere giden insanlarımızın
sayısı gerçekten çok fazla. Aslında, sağlık
hizmetlerine erişilebilirlik arttıkça bu sayının daha da
arttığını görüyoruz. Ortalama 6-7 defa bir hastaneye gitmek
söz konusu. Yani yüz milyonlarca insan hastaneye gidiyor her yıl,
defalarca gidildiği için, ama hepsi de bir şekilde hizmet görüyor.
Spesifik belli bir sıkıntı varsa, bir
sıkıntılı hastane varsa onu da Sağlık
Bakanımıza tabii ki iletebiliriz.
Sayın Erdoğan Kadastrosu tamamlanmayan
alan ne kadar, müracaat nasıl değerlendirilecek? şeklinde
tamamlanan alanı sordu. Tamamlanan alan şu gün itibarıyla
Diğer taraftan, rayiç bedel Maliye
Bakanlığımız tarafından tabii belirleniyor, belli bir
prosedür çerçevesinde
yapılıyor. Başvurular akabinde tek tek başvuruyla ilgili
vatandaşlarımıza
bedelleri bildirilecek.
Sayın Işık İstanbul ve
büyük şehirlerde ne kadar alan kapsamda satılacak? Bunlar içinde AK
PARTİli birtakım insanlar, isimler var mı? gibi bir soru sordu
yanlış anlamadıysam. Tabii, bu kadar geniş bir
ALİM IŞIK (Kütahya) Eskiden kabine
üyesi olan
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Yani
benim doğrusu öyle spesifik bir bilgim yok. Tabii ki bu geniş alan
içinde birçok insan olabilir, AK PARTİli de olabilir, MHPli de, CHPli
de. Bütün
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Bir ipucu verelim! Maliye Bakanlığı yapmış birisi!
KAMER GENÇ (Tunceli) Açıklayın
isimleri canım. Gizlemeye gerek yok.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Bilemiyorum doğrusu. Ama birçok insanın burada hukuku olabilir.
Hukukta eşitlik, genellik esastır kanunlarda. Kim faydalanıyor
olursa olsun hukukun genel ilkeleri geçerli olur ama burada herhangi bir
şahsa dönük bir düzenleme yapmıyoruz, genel bir düzenleme
yapıyoruz.
Orman köyü, şehir merkezi rayiç bedel
anlamında bir haksızlık olur mu diye
Rayiç bedel belirlenirken
zaten o alanın özellikleri dikkate alınarak belirleniyordur diye
varsayıyorum ben doğrusu. Dolayısıyla bir
haksızlık olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Burada
orman köylülerine genel anlamda zaten düşük belirleniyordur diye tahmin
ediyorum doğrusu.
Ayrıca, Orman köylüsüne yüzde 50 bedelle
satılması doğru mu? şeklinde bir soru var. Tabii ki, bu
alanlar sonuçta bütün toplumun hukukunun olduğu alanlar yani sadece
üstünde tasarrufu olan insanların değil, tüm toplumun hukuku söz konusu.
Burada bir denge kurmak durumundayız. Bir taraftan bu alanlar üzerindeki
insanlarımızın kolayca hakkını hukukunu gözeten bir
yapı oluşturmalıyız ama bir taraftan da tüm toplumun burada
bir hukuku olduğunu da dikkate alarak bir bedel tespit etmek durumundayız.
Bu dengeyi sağlamaya çalışıyoruz. Mevcut olarak bu
arazileri kullanan insanlarımızın daha elverişli
koşullarda belli indirimlerle, taksitlerle bu mülkleri edinmelerini
sağlıyoruz. Gerçekten hukukileştiriyoruz durumu.
Sadece gelir açısından bakmıyoruz.
Sadece gelir olarak baksaydık Rayiç bedel üzerinden satış
olacak. derdik. Bunu sosyal bir mesele olarak da algılıyoruz.
Dolayısıyla belli indirimler ve taksitlendirmelerle bir kolaylık
getiriyoruz ama bunun da tabii ki bir sınırı var. Sonuçta,
dediğim gibi, bu topraklar, bu araziler bütün toplumun, bütün toplumun da
burada bir hakkı var, hukuku var. Burada elde edilen gelirler de özel
gelirler değil, sonuçta bütçemize intikal edecek ve yine tüm toplumun
yararına kullanılacak gelirler. Dolayısıyla sosyal
açıdan bakarken işin bu boyutunu da dikkate almak durumundayız
diye düşünüyorum.
Sayın Şandırın sorusu
12/3üncü madde hazineye ait tarım arazilerinin kıyı kenar
çizgisine 5 bin metre yakın olanları satılmıyor. Bu yerler
farklı şekillerde de değerlendirilebilir. diye bir düşünce
var. Turizm için, sanayi için, başka amaçlarla kullanılabilir.
şeklinde bir düşünce olduğu için bunlar o şekilde
değerlendirilmiş, düşünülmüş yani alternatif maliyeti yüksek
görüldüğü için veya alternatif fırsatlar olabilir diye
değerlendirilmiş. Arkadaşlarımızın bana
verdiği bilgi, işin gerekçesi bu şekilde.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ama bu,
huzursuzluğa sebep olacak. Yani Maliyeci arkadaşlara söylüyorum:
Yanı başındaki komşusunun arazisini satacaksınız,
onun yanındakini satmayacaksınız. Yani Çukurovayı
düşünün. Dolayısıyla yanlış olmuş o.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Onu,
bu itirazları arkadaşlarımız yine
değerlendireceklerdir.
Diğer taraftan, Sayın Tüzelin
sorusuna zannediyorum cevap verdim, o sosyal boyuta. Yani gelirleri de savurgan
bir şekilde kullanmayacağız. Çok önemli afet ülkesiyiz, kentsel
dönüşüme büyük ihtiyacı olan bir ülkeyiz;
ağırlıklı olarak buralarda, diğer taraftan, yine
işin temel amacına dönük olarak orman alanlarında
kullanılacak bu gelirler. Dolayısıyla, sonuçta
halkımızın faydasına bir şekilde bu gelirler hizmete
dönüşecek diye düşünüyorum.
Sayın Demiröz Bursayla ilgili spesifik
bir soru sordu. İsterseniz yazılı bir şekilde Sayın
Vekilimize detaylı bir bilgi arz etsinler, bürokrat
arkadaşlarımızdan rica edelim.
Sayın Öz yine Mersinde sera
alanlarındaki elektrik tarifesiyle ilgili bir soru yöneltti. Doğrusu,
bu konuda da Enerji Bakanlığımızdan bir bilgi alırsak
daha sağlıklı bir şekilde cevap veririz diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Bakan.
Soru-cevap işlemi de bittikten sonra
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler böylece
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 12nci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerine, gruplar adına,
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Tuncel. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA SEBAHAT TUNCEL (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
198 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerine
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce Sayın Bakan sorulara cevap
verdiğinde -dinlediğimde- Bu yasa tasarısı konusunda
mı konuşuyor? diye çok merak ettim. Doğrusu, bu arazilerin
satışının -ya da bu yasa tasarısıyla birlikte-
toplum yararına bir hizmet ifade ettiği söylendi. Gerçekten toplum
yararına bir konudan bahsediyorsak bence bu yasayı geri çekmek
gerekir çünkü bu yasayı çekip, gerçekten ekolojik sisteme uygun, gerçekten
bütün toplumun yaşam alanlarını yeniden düzenleyen, ekolojik bir
perspektifle ele alınan, bu yasa tasarısının
etkileyeceği tüm toplumsal kesimlerle, sosyal kesimlerle, sivil toplum
örgütleriyle tartışarak yeniden ele almak gerekir. Ama biz bugüne
kadar bu Parlamentoda bunu görmedik. AKP İktidarı -ki bu yasa
tasarısına muhalefet de, CHP ve MHP de destek veriyor- daha çok
Nasıl kâr elde edebiliriz, nasıl rant elde edebiliriz? üzerinden
yapılan bir yaklaşım
Bu, temel bir eleştiri konusudur yani
bunu yapmadan, diyelim ki bunun toplum yararına olduğunu söylemek
gerçekten çok kabul edilebilir bir nokta değildir.
Diğeri Kâr amacı gütmüyoruz.
deniliyor. Aksine, bu yasa tasarısı tam da kâr amacı gütmek
açısındandır; yani diyelim ki yeni 2/B alanlarını,
orman alanlarını, orman vasfını yitirmiş alanları
aslında ranta dönüştürmek, yeni araziler oluşturmak, bunun
satışından kâr elde etmek... Hatta satarken kime
sattığınız meselesi de önemli. Buradan yeni bir alan
oluşturduğu ortada. Dolayısıyla, burada asıl
amacın kâr olduğu çok net olarak ortada.
Diğeri, hukukta eşitlik meselesi. Bu
yasa tasarısında eşitlik de yok. Yani diyelim ki burada daha çok
zenginler düşünülmüş, bu alanda kim daha çok etkilenecek meselesi
düşünülmüş. O yüzden, bu yasa tasarısı, Sayın
Bakanın ifade ettiği gibi, toplum yararına değil, kâr amacı
gütmeyen değil, aksine kâr amacı güdüyor ve hukukta eşitlik
ilkesine uymuyor. O açıdan, tabii bizim önerimiz, bu yasa
tasarısını geri çekip bunun üzerinde düzenlemek, gerçekten
toplum yararına düzenlemek üzerinde olabilir.
Sayın milletvekilleri, farkında
mısınız, dünya gerçekten bir ekolojik kriz yaşıyor.
Dolayısıyla biz arazileri sadece cansız bir varlık olarak
değerlendiremeyiz. Yapacağımız her işlem, doğa
üzerindeki her uygulama aynı zamanda bizim geleceğimizi etkileyecek
bir durumdadır. O açıdan, bunu yapmadan bir yasal düzenleme yapmak,
sadece Böyle bir beklenti var, dolayısıyla arazileri
satışa sunalım. yaklaşımı kabul edilebilir bir
yaklaşım değildir. Kaldı ki AKP Hükûmetinin yaklaşımını
biliyoruz, bu konuda kendi politikalarını eleştirenlere hemen tepki
gösteriyor -biraz önce Sayın Levent Tüzel de sordu- özellikle bilim
insanlarına yönelik. Örneğin HESlere karşı çıkmak bu
ülkede suç, orman arazilerinin rant alanına dönüştürülmesine
karşı çıkmak suç, demokrasi istemek, eşitlik istemek,
adalet istemek suç, parasız eğitim istemek suç, ana dilde eğitim
istemek suç. Bütün bunlarda hemen AKP İktidarı zaten
yargıyı göreve çağırıyor. Bu yargı da,
nasılsa, hemen hizmete geçiyor ve bu konuda gereğini yapıyor.
Doğrusu çok iyi bir iş birliği de var, bunu da ifade etmek
isteriz.
Sayın milletvekilleri, toplumsal ve
ekolojik krizin bariz bir yansıması olan 2/B meselesinde sorunun
sadece yıllanmış sorunları çözmek olarak yaklaşma
olmadığını, bunun sadece neoliberal politikaları
sürdürmek amaçlı olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
2/B konusu Bilim ve fen bakımından
orman niteliğini kaybetmiş gibi anlamsız ve hiçbir
mantıkla kabul edilmez bir yasal kılıfın içerisinde, büyük
inşaatçı orman işgalcilerine rant sağlama projesidir.
Doğayı bir meta olarak gören klasik kalkınmacı
anlayışın orman ekosistemlerinde yarattığı
yıkımın hukuken meşrulaştırılması ve
hatta ödüllendirilmesi girişimidir. Anadoluda yaşamın
kaynağı olmuş, paha biçilmez ekosistemler olan ormanları
hukuksuzca işgal edenlerin, bu anlamda suç işleyenlerin
sırtlarını sıvazlama işidir. Zamanında
ormanları işgal etmemiş olanları hukuka bağlı
kaldıkları için cezalandırmaktan başka bir şey
değildir.
Hepimizin bildiği gibi, orman sadece
ağaçlar topluluğundan ibaret değildir. Orman, zemin bitkileri,
toprak yapısı, böcekleri, mantarları ve tüm flora ve
faunasıyla bir ekosistemdir. Bir ekosistem çok büyük çapta bir doğal
yıkımla karşılaşmadığı sürece
vasfını kaybetmez. 2/Bde olduğu gibi insan eliyle yok
edildiğinde bunun adı vasıf kaybetme değil, olsa olsa
doğal yıkımdır ve katliamdır ve bugüne kadar
aslında bu yasa tasarısıyla birlikte de bu doğa
yıkımı, doğa katliamı
meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.
Sayın milletvekilleri, kaldı ki bu
yasa tasarısı aslında Anayasanın 170inci maddesine de uygun
değildir. Biraz önce sayın milletvekili de ifade etti, bu yasa
tasarısının özellikle 2nci, 5inci ve 6ncı maddeleri,
yine 10uncu maddesi ve 13üncü maddesinde yapılan değişiklikler
aslında bu yasa tasarısının hangi amaçlı olduğunu
bir kez daha gösteriyor.
13üncü maddede yapılan
değişiklikle 2924 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun yürürlükten
kaldırılmış oluyor. Bu, dolayısıyla bir kanunu,
eskiden en azından bazı tedbirleri alan kanunu da böylece ortadan
kaldırmış oluyor.
Yine bu yasa tasarısının 2nci
maddesinin (f) bendinde 2/B arazileri gecekondu veya kentsel dönüşüm
projeleri uygulanacak alanlar arasında sayılmış durumda.
Üstelik bu projeleri yapabilecekler arasında Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının yanı sıra TOKİ ve ilgili
büyükşehir ve öteki belediyeler de sayılmıştır.
Böylece siyasal iktidar özellikle henüz yapılanmamış ve
tarımsal amaçlarla da kullanılmayan yaklaşık 3 milyon dönüm
araziyi, 2/B arazisini yeni rant alanı olarak açmaktadır.
Aslında işin püf noktası burasıdır, 2/Byi yeni
kentsel dönüşüm alanı olarak tasarlıyor.
Yine 6ncı maddenin 1inci
fıkrasında 2/B arazilerini satın almaya hak sahibi
sayılabileceklerin 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı
veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişiler
olması suretiyle süresi içerisinde başvurmak, idarece belirlenecek
bedele itiraz etmemek, satış işlemini dava konusu etmemek
koşulları getirilmiştir yani burada da iktidar aslında
istediği kişilere bu arazileri satacaktır. Bu konuda, hani hukukta
eşitlik deniliyor ya, hukukta eşitlik falan diye bir durum yok; bu
konuda özellikle kendi taraftarlarını zamanında bilgilendirme,
süresi içerisinde başvuru yaptırıp tarım arazilerini de
kendi taraftarlarına satma durumu var. Bu, Anayasanın 10uncu maddesine
aykırıdır sevgili arkadaşlar. Anayasanın 10uncu
maddesindeki Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadır. Yine, 125inci maddedeki İdarenin her türlü eylem ve
işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. ilkesine
de aykırıdır. Bunlar, tabii, özellikle seçilmiş
maddelerdir. Yani bu kanun tasarısına neden itiraz ettiğimizi
biraz daha açıklamak istiyoruz:
Yine, 10uncu maddesine göre, 2/B arazilerinin
satışından elde edilecek gelirlerin Bakanlar Kurulu
tarafından belirlenecek ve yüzde 90ını aşmayacak
kısmı genel bütçenin (B) cetveline özel gelir, geri kalan
kısmının da gelir olarak aktarılması öngörülüyor. Özel
gelirin tutarı karşılığında Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı bütçesinde afet riski altındaki
alanların dönüştürülmesinde kullanılmak üzere özel ödenek
öngörülebilecektir. Gelir tutarının nakledilecek kısmı ise
orman köylülerine ait taşınmazların
kamulaştırılması, 2/A alanlarının ıslah ve
iskânı, orman köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesi,
2/A, 2/B arazilerinin en az 2 katı verimsiz orman alanlarının
ıslahı ve yeni ormanların tesisi için belirlenmiştir. Genel
olarak buna ödenek hazırlanacaktır. Bu konu da ciddi bir sorun ifade
etmektedir. Yine bu, Anayasanın 170inci maddesine aykırı bir
düzenlemedir. Yani bunlara dikkatiniz çekmek istiyoruz.
Biraz önce sayın milletvekili dedi:
Anayasanın 170inci maddesini değiştirelim. Anayasanın
170inci maddesini değil, kısmen ekolojiyi koruyor, gelin bunu
değiştirelim yani talana izin vermeyecek bir uygulama içerisine
girelim, yoksa gerçekten yaşam alanlarımız kalmayacak.
Sayın milletvekilleri, siyasal iktidar 2/B
arazilerinin yanı sıra hazineye ait tarım arazilerini de
keyfince satabileceği, bu yolla cari açığın
kapatılmasında kullanabileceği bir kaynak
sağlayabileceği bir düzenleme yapmak istemektedir. Siyasal iktidar
Orman köylüsü sayılan yurttaşların kalkındırılması,
Yeni orman ekosistemlerinin oluşturulması ve benzeri söylemlerle
kamuoyunu yanıltmaya ve yine, Anayasanın 169 ve 170inci maddelerine
açıkça aykırı düzenlemeler yapmaya çalışmaktadır.
Saptamalara göre, 470 bin hektar 2/B arazisinin yalnızca yüzde 4,7si
yapılanmış, yüzde 33,2si de tarımsal amaçlı olarak
kullanılmaktadır. Siyasal iktidarın temel amacı bu
arazileri satmaktır yani bu arazileri de kime satacak? Tabii ki öncelikle
kendi yandaşlarına satacak.
Sayın milletvekilleri, bir kez daha ifade
etmek istiyorum: Çoğu zaman AKP İktidarının
kullandığı şu söz
Toplum yararına ya da toplumda
gerçekten iyi bir dönüşüm olacakmış gibi ifade edilen bölümlerde
aslında altında daha çok toplumun zararına olan uygulamalar
yapılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dolayısıyla aslında toplum bu
konuda yanlış bilgilendirilmektedir yani daha iyi bir
düzenlemeymiş gibi ifade edilse de öz itibarıyla bu kanun
tasarısı bizim ekosistemimizi bozmakta, ekolojik dengeyi bozmakta,
yeni rant alanları açmaktadır. Siyasi iktidar kendi çevrelerine yeni
rant alanları açmakta dolayısıyla bize de Buna gelin,
katılın. demektedir.
Bir kez daha diyoruz ki gelin, bu yasa
tasarısını geri çekin. Bütün toplumsal kesimlerle gerçekten
toplumun yararına olabilecek bir şekilde düzenleyelim, biz buna
karşı değiliz ama yeni rant alanları açacak, ekosistemi
bozacak, geleceğimizi etkileyecek bir düzenlemeye bizden onay vermemizi
beklememeniz gerekir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Tuncel.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Antalya Milletvekili Tunca Toskay. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Toskay.
MHP GRUBU ADINA TUNCA TOSKAY (Antalya)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şu anda Genel Kurulda
görüşülmekte olan 198 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket
Partisinin görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzda bulunuyorum.
Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konu hakkındaki değerlendirmelerimize
girmeden evvel bir hususu özellikle sizlere arz etmek istiyorum. Öyle
zannediyorum ki Sayın Orman Bakanımızın
Bakanlığı döneminde bu Meclis huzuruna gelebilecek en önemli
kanun bu kanun, ama kendisinin burada bulunmamasını da, kusura
bakmayın, şık olarak değerlendirmiyorum.
198 sıra sayılı Kanun
Tasarısının amacı 1inci maddede
sıralanmış. Hazine adına orman sınırları
dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni
orman alanlarının oluşturulması, orman köylülerinin
yerleştirilmesi, kalkınmalarının desteklenmesi, hazineye
ait olan tarım arazisinin satışına ilişkin usul ve
esasların belirlenmesi.
Sonuç olarak şunu ifade edelim: Bu
söylediğimiz amaçların içinde, çok yaygın olarak Türkiyede 2/B
sorunu diye adlandırılan sorunun genel anlamda çözülebileceği
varsayılıyor bu kanunla ancak kanunun tümüne hâkim olan
yaklaşım ve içerdiği hükümler dikkatle incelendiğinde,
kanunun amacının uygulama ile hazineye gelir sağlamak ve belli
kesimlere rant aktarımının yolunu açmak olduğu açıkça
görülmektedir.
Kanunda orman köylülerinin sorunları, 2/B
ve hazine arazilerinde tarım yapan küçük çiftçilerin, belde, ilçe ve
kentlerde gecekondularda yaşayan vatandaşlarımızın
2/Byle ilgili dertlerinin samimi olarak çözüme
ulaştırılması öngörülmemektedir. Yani 2/B sorununun çok
yaygın olarak hissedildiği Antalya ilinin Kepez ilçesindeki
Duraliler, Ünsal, Avni Tolunay, Kültür mahalleleri, Aksu ilçesindeki
vatandaşların, Kemer Ulupınar köyündeki vatandaşların,
Alanya Değirmendere ve Elikesik köyündeki ve diğer il, ilçe ve
beldelerdeki vatandaşlarımızın bu arazileri alıp
alamayacağı öyle görülüyor ki AKP İktidarının çok
umurunda da değil.
Kanunun amacını belirten 1inci
maddenin düzenlenmesinde orman sınırları dışına
çıkarılan arazilerin değerlendirilmesine ve hazineye gelir
sağlamaya yönelik öncelik tanınmaktadır. Yeni orman
alanlarının oluşturulması, orman köylülerinin
yerleştirilmesi, kalkındırılmaları ve
desteklenmeleri
Öyle görülüyor ki bu ifadeler tamamen zevahiri kurtarmaya
yönelik olarak kanuna eklenmiş olan ifadeler. Bunu teyit etmek
bakımından kanunun 10uncu maddesinin ikinci fıkrasını
zikretmekte fayda var. İkinci fıkradaki değerlendirme,
düzenleme, bu kanunun uygulamasıyla elde edilecek gelirin yüzde
90ının başka amaçlarla kullanılabileceğine imkân
vermektedir. O zaman, demek ki orman köylüsünün dertleri ve
sorunlarını bu kanundan elde edilecek gelirle çözme gibi bir amaç
güdülmemektedir.
Tasarının 2nci maddesi
tanımlara ayrılmıştır. Bu maddenin (1)inci fıkrasının (a) ve (b)
bentlerinde şöyle bir ifade var: Hazine adına orman
sınırları dışına çıkarılan ve
çıkarılacak yerleri ibaresi bulunmaktadır.
Çıkarılacak yerleri ifadesi üzerinde durmamız gerekiyor çünkü
2/A arazileri ile 2/B arazileri arasında orman
sınırlarının dışına çıkarılma
tarihi bakımından önemli bir fark var. 2/A kapsamındaki alanlar
koşullar elverdiği zaman her zaman orman sınırları
dışına çıkarılabilir. Bu bentte
çıkarılacak kelimesinin yer almasına da gerek yoktur.
Ayrıca mesele, şu an itibarıyla çok da büyük,
ağırlıklı bir sorun olarak görülmemektedir. Bu sorunun en
ağır hissedildiği il olan Antalya ilinde 6831 sayılı
Kanun 1774, 2896 ve 3302 sayılı kanunlarla değişiklik 2/A
maddesine göre orman sınırları alanının
dışına çıkarılmış tek bir arazi yoktur,
Türkiyede de bu statüde olan arazi sayısı fevkalade
sınırlıdır ancak (1)inci fıkranın (b) bendinde
tanımı yapılan 2/B alanlarının orman
sınırları dışına çıkarılmasında
şu anda yürürlükte bulunan mevzuata göre 31/12/1981 tarihi öncesi bilim ve
fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybeden ve aynı
bentte sayılan koşulları taşıyan yerler söz konusudur.
Bu bentte çıkarılacak yerleri ifadesi, iktidarın gelecekte de
2/B alanları oluşturularak ormanların yağmalanmasına
yol açacak bir rant kapısını açmak istediğini
göstermektedir. Kanunun amacını düzenleyen 1inci maddedeki düzenleme
ile de bu söylediğimiz ifade çelişmektedir.
Yine bu bölümde yer alan 2nci maddenin
(1)inci fıkrasının (f) bendindeki proje alanı
tanımı ve daha sonraki bu kavramla ilgili hükümler, AKP
İktidarının -yukarıda ifade ettiğimiz gibi- bu kanunu
bir rant aracı olarak gördüğünü göstermektedir. Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak proje alanının tesisine karşı
değiliz ancak bunun bir rant aracı olarak
kullanılmasını kabul etmemiz mümkün değil.
8inci maddenin (1)inci ve (3)üncü
fıkraları bir arada ele alındığında, AKP
İktidarının kentlerdeki 2/B alanlarını büyük ölçüde
TOKİye devrederek TOKİye ve ona iş yapan yandaş müteahhitlere
rant sağlamayı amaç edindiği anlaşılmaktadır
çünkü proje alanlarında öncelik TOKİye verilmektedir.
Büyükşehir veya diğer belediyeler bir proje alanı ilanı
için başvursalar dahi eğer bu başvuruyla birlikte TOKİ
başvurmuşsa, öncelik TOKİye ait olmaktadır. Demek ki
burada da belediyelere herhangi bir imkân sağlanmamaktadır.
Ayrıca, proje alanının 2/B arazilerinde uygulanması,
Anayasanın 169 ve 170inci maddelerine açık olarak
aykırıdır.
Bu bölümdeki 2nci maddenin (1)inci fıkrasının
(g) bendinde, rayiç bedelin belirlenmesinde dikkate alınacak mevzuat
zikredilmektedir. Rayiç bedel konusuna ileride ilgili maddeler
görüşülürken bizler önergeyle katkıda bulunmaya gayret edeceğiz
ancak 6ncı maddenin (7)nci fıkrasında Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme listeleri veya
kadastro tutanakları kapsamında kalan taşınmazların
satış işlemleri, 1/5/2010 tarihinden itibaren tespit edilen
rayiç bedeller üzerinden yapılır. denilmektedir. Önce, rayiç bedel
tamamen idare tarafından belirlenmektedir ve bu konuyla ilgili,
vatandaşın, meslek kuruluşlarının, sivil toplum
kuruluşlarının herhangi bir şekilde görüşlerine
başvurulmamaktadır. Bu tavır demokratik değildir.
İktidar, vatandaşın sırtından gelir elde etmek söz konusu
olduğunda ileri demokrasi söylemini rafa kaldırmaktadır.
Ayrıca, rayiç bedeller, imkânları sınırlı, ekonomik
olarak sıkıntıda bulunan vatandaşlarımız için
yüksek olacaktır. Bu konuda, hepimize, özellikle Antalya, Muğla,
Mersin gibi illerimizde hepimize yoğun olarak tepki yağmaktadır.
Küçük çiftçi, imkânları sınırlı vatandaşlar ile büyük
rantların söz konusu olduğu yerler için bedelin aynı
olmaması gerekir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak (6)ncı maddede
bu konuyla ilgili yine bir önergemiz olacak.
Kanun tasarısının birçok
fıkra ve bendinde, Anayasanın 36 ve 125inci maddelerine
aykırı olarak, rayiç bedele itiraz hakkı
tanınmamaktadır. Rayiç bedele itiraz edilemez. düzenlemesi,
Anayasanın 11, 13, 14teki genel kabullerine ve özellikle Anayasanın
36ncı ve 125inci maddelerine açıkça aykırı
bulunmaktadır.
Sonuç olarak, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
bu kadar yaygın bir sorun hâline gelmiş olan 2/B sorununun samimi
olarak çözümünden yana olduğumuzu, kanuna da müspet bir yaklaşım
sergilediğimizi ifade etmek istiyorum. Ancak burada açıklamaya
çalıştığımız şey şu: Bu kanunun hukuka
uygun bir kanun olması lazım, mevzuata uygun bir kanun olması
lazım. Anayasanın açık olarak hükümlerine aykırı
maddeler içeren bir düzenleme daha sonra bir kaosa yol açabilecektir.
Ayrıca, İktidarın bu konudaki,
geçmişten bugüne 2/B sorununa yaklaşımını da samimi
bulmamız mümkün değil. Şöyle ki: Antalyada 2/B arazileriyle
ilgili, tapu iptalleriyle, bundan evvelki Maliye Bakanının
talimatıyla 8 bin tane dava açılmıştır. Bu davalar
açılmıştır, seçim öncesindeki AKP milletvekili
adayları da o vatandaşlara gidip Bize oyunuzu verin, biz sizin bu
probleminizi çözeceğiz. demişlerdir. Bunun samimiyetle bir
alakası yoktur.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ama sorun
çözülmemiştir.
TUNCA TOSKAY (Devamla) Orman köylüsünün
yerleştirilmesi, kalkındırılması; yeni orman
alanlarının oluşturulması, geniş vatandaş
kitlesinin 2/B ve Hazine arazileriyle ilgili sorununun çözümü bize göre kanuna
göstermelik olarak konulmuştur. Bu sorunu çözmekten uzak bir kanundur. Bu
kanunun ciddi şekilde ele alınıp tashih edilmesi, düzeltilmesi
gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
TUNCA TOSKAY (Devamla) Kanunun tümünde ve bu
bölümdeki düzenlemelerin bazılarının Anayasaya çok açık
olarak aykırı olduğu görülmektedir. Yapılacak iş
şu idi: Önce, burada bütün partiler mutabakat içinde olduğuna göre
buraya bir Anayasa değişikliği getirilirdi 169 ve 170le,
ormanların yağmalanmasına imkân vermeyecek ama bu sorunun
çözümüne katkıda bulunacak bir düzenleme yapılırdı; arkadan
da bu kanun getirilebilirdi. Bu, problem değil. Bütün muhalefet partileri
de sizle beraber bu kanunu destekliyor. Hatta, siz daha samimi iseniz, 2010
yılı 12 Eylülünde yapılan referandumda 26 maddenin yanına
bir madde de bundan evvel koyardınız ve bu sorunu kökünden
çözerdiniz. Demek ki burada pek bir iyi niyeti görmüyoruz.
Ayrıca, eğer bu kanun herhangi bir
şekilde Anayasa Mahkemesine giderse, bu kanundan ortada hiçbir şey
kalmaz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Toskay.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Karabük Milletvekili Osman Kahveci.
Buyurunuz Sayın Kahveci. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN KAHVECİ
(Karabük) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman
Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanun Tasarısının birinci
bölümü hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Yıllarca bu konunun mutfağında
çalışmış birisi olarak bu kanunun yüce Mecliste bugün
görüşülmesinden fevkalade memnun olduğumu ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, dünyada
hızlı nüfus artışı, ekonomik ve sosyal gelişmeler
dünya orman alanını yüzde 70lerden yüzde 30lara
düşürmüştür. Anadolunun da bir dönem yüzde 70inin orman
olduğunu, ancak bugün yüzde 27sinin orman kaldığını
biliyoruz. Dünyadaki orman azalmalarının ana nedeni, işte bu
ekonomik ve sosyal gelişim süreçleridir. Buna karşı dünyada
birçok uluslararası süreçler başlatılmasına rağmen,
maalesef, ormansızlaşma durdurulamamakta ve her yıl dünyada 10
ila 13 milyon hektar orman yok olmaya devam etmektedir. Dünyadaki birçok ülke
hâlen bu süreci yaşamaktadır. Ülkemizdeyse ormansızlaşma
süreci durdurulmuş ve ülkemiz dünyada orman varlığını
artıran nadir ülkelerden birisi olmuştur.
Sayın milletvekilleri, orman
azalmalarının en temel nedeni insandır. İnsanlar en çok da
tarım alanı kazanmak ve yerleşmek için ormanlara müdahale
etmişlerdir. Bazı ülkelerde bu devlet politikası olarak
desteklenmiş ve biçare kalınmıştır. Ülkemizde de cumhuriyet
dönemi öncesinden günümüze kadarki süreçte ormanlara birtakım usulsüz
müdahaleler yapılmıştır. Bugün, gerek 1937
yılındaki 3116 sayılı ilk Orman Kanununda gerekse 61 ve 82
anayasalarında orman dışına çıkarmanın yer
alması da bu süreçlerin bir sonucu ve ülkemiz gerçeğiydi. Bu
süreçlerin bir suçlusu yoktur ve suçlusu aranmamalıdır. Ancak, ortada
hazine adına orman sınırları dışına
çıkarılmış binlerce hektar hazine arazisi ve bu arazileri
yıllardır kullanan binlerce vatandaşımızın acil
çözüm bekleyen sosyal ve hukuksal sorunları vardır.
Ülkemizde yıllarca kangren olmuş bu
sorunun bir an evvel çözülmesi, devletle milletin barışması
gerekmektedir. İşte bu kanun, bu sorunu çözerek devletle milleti
barıştıracaktır. Bunu çözmek de -inşallah- bu
Parlamentoya nasip olacaktır.
Değerli milletvekilleri, 2/B, 6831
sayılı Orman Kanununun 2nci maddesinin (B) fıkrasında yer
alması dolayısıyla da halkımız arasında,
politikada ve siyasette en çok konuşulan tabirle 2/B olarak
tanımlanmaktadır.
2/Byle ilgili ilk anayasal düzenleme 61
Anayasasının 1970 yılındaki 131nci maddesinin
değiştirilmesiyle başlamıştır. Bu paralelde 6831
sayılı Orman Kanununun 2nci maddesi değiştirilmiş,
15/10/1961 tarihinden önce orman vasfını kaybetmiş yerlerin
orman sınırları dışına
çıkartılması hükmü getirilmiştir. İlk defa
-Anayasada bir istisna getirilmiştir- orman
sınırlarının daraltılamayacağına dair 61
Anayasasındaki düzenlemeyle istisna getirilmiştir.
Bu Kanun ile 73-83 yılları
arasında orman sınırının dışına alma
çalışmaları, 2/B olmadığından, o zamanki Orman
Kanununun 2nci maddesine göre yapıldığından dolayı
2nci madde alanları olarak da kanunda, hukukta yer
almıştır.
Son olarak, 82 Anayasasında bu süreç
yirmi yıl daha geriye çekilmek suretiyle, 31/12/1981 tarihi milat
alınmak suretiyle, bundan önceki orman vasfını kaybetmiş
yerler hep orman dışına çıkartılmıştır
ancak 82 Anayasasına bir istisna getirilerek bu istisna da nitelik
kaybetmeyen yerlerin de orman sınırları dışına
çıkartılacağıdır. 61 Anayasası ile 82
Anayasası arasındaki en önemli fark, nitelik kaybetmeyen yerler de 82
Anayasasıyla orman sınırları dışına
çıkartılmıştır. Nitelik kaybetmeksizin orman
sınırları dışına çıkartılan yerlere
2/A, nitelik kaybeden yerler için de 2/B şeklinde 6831 sayılı
Orman Kanunu düzenlenmiştir.
Anayasanın 170inci maddesine göre de
6831 sayılı Kanunda da düzenlemeyle uygulama
başlatılmıştı ancak Anayasanın 170inci maddesi
bu sahaların değerlendirilmesi ve orman köylülerine tahsisinin
kanunla düzenlenir hükmü getirildiğinden dolayı 1984 yılında
2924 sayılı Kanun çıkartılmış ve uygulamaya geçilmişti.
Bu Kanunla bu yerlerin Orman Bakanlığı emrine geçeceğine
yer verilmiş ancak bu Kanun Anayasa Mahkemesince iptal edilmişti.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir)
İçtihada göre
OSMAN KAHVECİ (Devamla) - Evet, 1995
yılında Kanun tekrar Anayasa Mahkemesince düzenlenmiş, tekrar
Anayasadaki geri iade etme görüşüne göre tekrar düzenlenerek Meclise
gönderilmişti. 1995-2000 yılları arasında uygulama
yapılmış, 6.700 hektar 2/B alanı kullanıcılarına
satılmıştı ancak Maliye Bakanlığı, 4706
sayılı hazineye ait taşınmazlarla ilgili Kanunda
değişiklik yaparak 2/B sahalarının
tasarruflarının kendilerinin üzerinde olduğunun iddiasıyla
Anayasa Mahkemesi bu Kanunu iptal etmiş ve 2002 yılında Anayasa
Mahkemesince iptal edilmesiyle de bütün
çalışmalar durdurulmuştu. Bu konuya anayasal bir çözüm
bulmak üzere 2003-2004 yılları arasında 2 kez Anayasa
değişikliğine gidilmiş ve bunun da
Cumhurbaşkanınca tekrar iade edilmesiyle süreç
tıkanmıştır.
Sonuç olarak, bu konuda yasal bir boşluk
doğmuş ve hâlen devam etmektedir. İşte bu kanun, bu yasal
boşluğu dolduracak ve otuz, kırk yıldır kangren
olmuş bu sorunu çözecektir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Anayasal boşluk dolmuyor.
OSMAN KAHVECİ (Devamla) Evet
Sayın milletvekilleri, bu konuda en çok
sorulan soru 2/B uygulaması ne zaman bitecektir? Evet, 2/B
uygulaması orman kadastrosu bittiği zaman 2/B uygulaması
bitecektir. Tabii, arkasından ikinci bir soru geliyor: Orman kadastrosu
süreci ne durumdadır? Evet, cumhuriyet döneminin ilk Orman Kanunu 1937
yılında çıktıktan sonra, 3116 sayılı Kanunda beş yılda
orman kadastrosunun bitirilmiş olması yer almış
olmasına rağmen, maalesef 2002 yılına geldiğimiz zaman
ülkemizin 10 milyon hektarında orman kadastrosu bitirilmiş, 4 milyonu
tescil edilmiş. Yıllarca tapu ve orman kadastrosunun ayrı
ayrı çalışması, kurumların birbirlerinin kadastrosunu
tanımaması birçok mahkemeleri de bir bir peşine
getirmiştir. Bu süreçte, binlerce vatandaşımızla mahkemelik
olunmuş, bazı davalar Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerine
kadar götürülmüş, bugün hâlen devam eden binlerce dava vardır. Tüm bu
olumsuzluklar nedeniyle, AK PARTİ İktidarında çift
başlı kadastroya son verilmiş, kadastronun tek elden
yapılması ve en kısa sürede bitirilmesi
çalışmaları başlatılmıştır. Bugün
geldiğimiz noktada, dokuz yılda 8,4 milyon hektar kadastro
yapılmış ve tamamı tescil edilerek orman kadastrosu yüzde
95lere getirilmiştir. İnşallah birkaç yıl sonra kadastro
da bitecek ve 2/B tarih olacaktır.
Sayın milletvekilleri, bu çerçevede 2/B
ile orman sınırları dışarısına çıkartılan
2/B alanımız 410 bin hektardır. Bu alanlar içerisinde narenciye,
muz bahçeleri, toplu yerleşim alanları, kamu kurum binaları
vardır. Bu yerlerin birçok yerleri yerleşim alanı olarak
kullanılmasına rağmen, maalesef, buralarda herhangi bir imar
mevzuatı uygulanamamıştı.
Ülkemizde ormanlarımız koruma ve kullanma dengesi içerisinde dünya
standartlarında korunmakta ve işletilmektedir. Bu faaliyetler
esnasında ilk önceliğimiz de her zaman orman köylümüz olmuştur.
Örnek vermek gerekirse 2002 yılında orman köylüsüne aktarılan
kaynak 253 milyon lira iken bu, 2011 yılında 4 kat artarak 1,1 milyar
Türk liraya çıkmıştır.
Orman suçlarında önemli azalmalar
olmuştur. Eskiden yıllık ortalama suç 50 binlerde iken bugün
yıllık ortalama orman suçları 12 binlere inmiştir. Bunda,
ülkemizdeki ekonomik ve sosyal gelişmelerin, alınan etkin
tedbirlerin, milletimizde gelişen orman sevgisinin büyük payı
vardır. Kadastronun bitmesi ile de orman suçları büyük ölçüde
azalacaktır.
Sayın milletvekilleri, maalesef, ülkemizde
bu yasayı bir orman talanı gibi görenler olduğu gibi,
ormanlarımızın hızla azaldığını iddia
edenler de vardır. Bu, kesinlikle doğru değildir, ülkemizdeki
orman varlığı her geçen gün artmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
OSMAN KAHVECİ (Devamla) - Dünyanın
gördüğü gerçeği yani Türkiye orman varlığını
artırıyor. gerçeğini kabul etmeli, aziz milletimizi ve Türk
orman teşkilatını alkışlamalıyız.
Bakınız, 1973-2000
yıllarında 2/B ile orman sınırına çıkartılan
alan orman alanının yüzde 2siyken, bu süreç içerisinde orman
alanımızın yüzde 7 arttığını görüyoruz.
Dolayısıyla da Türkiyede ormanlar azalmıyor, orman
alanımız artıyor. Bu kanunla, tekrar orman vasfını
kazanmış alanlar, 2/B olmasına rağmen orman
vasfını kazanmış alanlar da bu kanunla geri
alınıyor. Sadece İstanbulda
Bu kanunun 4üncü maddesiyle, yerinde
kalkındırılmayan orman köylerimizin daha şartlara uygun
yerlere kalkındırılması ve taşınması
sağlanıyor.
Yine, bu kanunla satışından elde
edilen gelirler orman varlığımızın
artırılması, imar ve ıslahı, orman köylerimizin
desteklenmesinde kullanılacaktır. Bazı alanlar içinde hak sahibi
olmayan alanlar ihale usulüyle satılacaktır ve kimseye de buradan
herhangi bir rant söz konusu değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN KAHVECİ (Devamla) -
Çıkarılacak bu kanunun, orman teşkilatımızı
dünden daha güçlü olarak ülkemiz ormancılığına, orman
köylümüzün refah seviyesinin artırılmasına daha büyük hizmetler
getireceğine inanıyor, emeği geçen herkese teşekkür ediyor,
bu kanunun ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını
diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Kahveci.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Vahap Seçer.
Şahsınız adına da söz
talebiniz olduğu için on beş dakika süre veriyorum.
Buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VAHAP SEÇER (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, 198
sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine söz almış
bulunmaktayım. Önemli bir konu, netameli bir konu, ormanlar hepimiz için
önemli ama Orman ve Su Bakanımız henüz buraya teşrif
buyurmadılar -toplumun bu kadar önemsediği bir konu- aslında bu
biraz da topluma saygısızlık oluyor. Niçin oluyor?
Bakınız, Milliyetçi Hareket Partisi bu konuda bir kanun teklifi
verdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu bir kanun teklifi verdi ve iktidar partisi
bir tasarı hazırladı. Bunlar komisyonlarda enine boyuna
tartışıldı, alt komisyonda tartışıldı,
üst komisyonda tartışıldı, nihayetinde bir uzlaşma ile
buraya bir tasarı getiriyoruz. Şimdi uzlaşma olunca işin
ciddiyeti kayboluyor, koltuklardan da belli, hem iktidar sıraları
için söylüyorum hem muhalefet sıraları için söylüyorum hem de ilgili
Bakan için söylüyorum. Belki televizyon karşısında özellikle bu
konuyu bekleyen vatandaşlarımız, Akdeniz Bölgesinde, Ege
Bölgesinde, Marmara Bölgesinde, dağlık alanlarda orman köylüleri ya
da çiftçiler, birçok yurttaşımız şimdi bizleri izliyor,
Acaba bizim hakkımızda nasıl tasarrufta bulunacaklar,
hakkımızda hayırlı olacak mı? diyorlar. Şimdi,
bunları görüşüyoruz ama dediğim gibi Sayın
Bakanımız yok, inşallah kısa süre içerisinde buraya
gelecekler ve çalışmalara katkı sunacaklar.
Az önce de söyledim, bu konuda endişe
içerisinde olan yurttaşlarımız var, çevreciler var, bunları
komisyon çalışmaları sırasında da dinleme
fırsatı bulduk, gayet doğaldır. Sayın
milletvekillerine soruyorum: Ormanlar değersiz. diyebilecek ya da bu
konuda olumsuz fikir yürütebilecek milletvekili var mı aramızda?
Hepimiz ormanların değerli olduğunu biliyoruz, ekolojik dengeye
önemli katkı sunduğunu biliyoruz; çevre
sağlığına, toplum sağlığına, faunaya,
floraya çok önemli bilimsel katkı sunduğunu biliyoruz
ormanların.
Dolayısıyla, bakın, burada
şimdi iki açıdan bakmak lazım meseleye: Bir, çevre hassasiyeti
olan insanlar açısından bakmak lazım, yurttaşlar
açısından bakmak lazım. Diğer taraftan da, özellikle bu
kanun tasarısı içerisinde aslında temeli oluşturan 2/B
alanları üzerine bugüne kadar tarımsal üretim yapmış,
buradan ekmeğini sağlayan ya da yapı yapmış, konut
yapmış, orada yaşamını idame ettiren, ticarethane
yapmış, fabrika yapmış yurttaşlarımız
açısından bakmak lazım. Yıllardır idareyle sorun
yaşıyor, mahkemelik, ihtilaf hâlinde. Bu sorunu bir şekilde
çözmemiz lazım. Burada kantarın topuzunu kaçırmamamız
lazım.
Şimdi, bazı sivil toplum örgütleri
görüş bildirirken şunu söylüyorlar: Acaba iktidar partisi, bazı
kesimlere rant kapısı mı açıyor, arsa mı
yaratıyor, TOKİye arsa mı yaratıyor ya da yandaş
müteahhitlere arsa mı yaratıyor? Şimdi, böyle de endişeler
var. Şimdi, dolayısıyla bu düzenlemeyi yaparken hassas
olmamız lazım. Nihayetinde muhalefet olarak yasa tasarısını
destekliyoruz. Böyle de bir sıkıntıyla karşı
karşıyayız. Onun için, iktidar partisinden bu meseleye çok daha
hassasiyetle yaklaşmamız gerektiğini ben düşünüyorum.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, öyle orman açısından da zengin bir ülke
değiliz. Az önce Sayın Vekilimiz de burada izah etmeye
çalıştı, kendisi Orman Genel Müdürüydü önceki dönemde, konunun
da uzmanı. Dünya ortalamalarının gerisindeyiz, yani dünya yüzde
30 ormanlık alana sahipken biz Türkiye olarak yüzde 27 ormanlık alana
sahibiz. Demek ki korumamız gerekiyor. Anayasanın amir hükmüne göre
de, Anayasa 169a göre de öyle. Ormanları devlet koruyacak, amir hüküm var
Anayasada.
Şimdi, bakıyorsunuz, mevcut
ormanlık alanların büyük bir çoğunluğu da verimsiz
ormanlar. Odun serveti açısından yetersizlik var. Bunların
geliştirilmesi lazım, kalkındırılması lazım,
imarı lazım, ıslahı lazım, ihyası lazım.
Böyle de ciddi bir görevimiz var.
Bunları niye anlatıyorum? Biraz sonra
bu noktalara geleceğiz. Yani bu uygulamadan elde edilecek gelirin nerelere
verildiğini, bu anlattığım konular üzerinde
harcanmadığını hep beraber göreceğiz. Yani,
ormanları satıyoruz, parayı alıyoruz, başka tarafa
gönderiyoruz. Ormanlarla ilgili bir tasarrufta bulunmuyoruz ya da bu
parayı ormanların geliştirilmesine ya da kanunda temel olan
orman köylüsünün kalkındırılması için harcamıyoruz.
Nereye göndereceğiz paranın yüzde 90ını? Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına. O konuya tekrar, biraz sonra
geleceğiz.
Şimdi, kanunun temel düzenlemesinden biri
Birkaç konu var, 2/B konusu var, orman köylülerinin
kalkındırılmalarının desteklenmesi var, 2/A meselesi
var, bir de hazineye ait tarım alanlarının satışı
var ama burada temel konu 2/B, asıl bu tasarının
hazırlanmasının, bu şekle gelmesinin ana nedeni 2/B
alanlarının orman dışına çıkartılması,
hazine adına tescili ve bunların değerlendirilmesi, öncelikli olarak
hak sahiplerine satılması.
Bu alanlar üzerinde kimler var? Bu alanlar
üzerinde yoksul orman köylüleri var, bir dekar, iki dekar. Orman köylülerinin
yoğun olduğu bölgelerden gelen milletvekilleri bilirler. Bu insanlar
sosyal sınıflar içerisinde en yoksul kesim. Türkiyede 7 milyon orman
köylüsü var. Bunların yıllık kazançları çok cüzi miktarlardadır
ve zamanında orman alanını açmış, zorunluluktan
açmış, orayı istila edeyim ya da oraya el koyayım, devletin
malının üzerinde haksız kazanç elde edeyim amacı yok
adamın, adam zaten yoksul insan, toplumun en yoksul kesimi.
Şimdi, bu alanları orman köylüsüne
vereceğiz. Çiftçi var, bu alanlar üzerinde tarımsal üretim
yapıyor, onlara satacağız. Özellikle son otuz, kırk
yıldır yoğun göç var, kırsal alanlardan metropollere göçler
var, orada arsa sorunları yaşanıyor. Adam gelmiş otuz
yıl önce, kırk yıl önce Mersine, Antalyaya, İstanbula;
gitmiş kendisine
Şimdi, bu tasarıda bu sosyal
sınıflar kategorize edilmemiş, demiş ki zengin de olsa,
fakir de olsa, Mersinin Anamurundaki muz serası sahibi de olsa,
İstanbulun Sarıyerindeki villa sahibi de olsa, mal müdürlükleri,
defterdarlıklar bir komisyon oluşturacak, rayiç bedel belirlenecek
-ki önergelerle, muhalefetin de desteklediği önergelerle bu yüzde 50
seviyelerine, yani satış bedeli rayiç bedelin yüzde 50 seviyelerine
indi- herkes bu parayı ödediği takdirde -peşin ödeyenlere de
ekstra yüzde 20 iskonto yapacağız- bu hak sahipleri bu mülklerin
sahipleri olacak.
Şimdi, bir kere bu haksızlık,
hukuksuzluk. Sayın Şandırın dediği gibi bu bir
tasfiye kanunu mu, Sayın Hamzaçebinin dediği gibi bir
barış kanunu mu, yoksa kafanızda Türkiye'nin cari açık
meselesi var, Türkiye'nin paraya ihtiyacı var, Türkiye'nin kasasına
para lazım
Daha önce Sayın Osman Pepe söylüyordu, daha önceki Orman
Bakanı, Bu arazilerin ölüsünü satsak 15 milyar dolar ediyor. diyordu.
Şimdi, acaba, Hükûmet, bu alanları satarak birtakım
sorunlarını çözecek gelir elde etme peşinde mi? Yani mesele
sosyal mi, yoksa mesele mali mi? Şimdi, buna dürüstçe yaklaşmak
lazım. Komisyonda da bunlar tartışıldı.
Bakın, biz bu konuda kanun teklifi
vermişiz, getirmişiz, demişiz ki: Bu sosyal
sınıfları kategorize edelim. Bazılarına bedelsiz
verelim, özellikle orman köylülerine, tarımsal faaliyet yapan
çiftçilerimize ya da yoksul insanlarımıza, üzerine konut
yapmış ama gelir düzeyi düşük insanlarımıza emlak vergisi
değeri üzerinden verelim; diğerlerine villa yapmış, lüks
villa yapmış zengin kesime de bunları rayiç bedel üzerinden
verelim. Böyle bir düzenleme olsaydı, Komisyon
çalışmalarında iktidar bu tekliflerimize sıcak bakabilseydi
bence daha adaletli bir düzenleme yapmış olurduk.
Şimdi, seçim öncesinde Cumhuriyet Halk
Partisi olarak biz bu konuyu seçim bildirgemize de koyduk, bir barış
projesi olarak meseleye baktık. Bu meseleyi getirirken bazı
hassasiyetleri de ortaya koyduk. Az önce söyledim, çevre hassasiyeti olan
kesimleri de üzmemek lazım, onların da bir nebze endişelerini
ortadan kaldırmak lazım. Bir de en önemli konulardan biri,
yaptığımız düzenlemenin hukuk dışı
olmaması gerekiyor.
Bakın, burada söz alan iktidara mensup
milletvekilleri de, muhalefete mensup milletvekilleri de şu konuda
hemfikirler: Endişeler var. Yaptığımız düzenlemeler
Anayasaya aykırılık teşkil edebilir. Biz bu konuda
samimiyiz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuyu zora
sokmayacağız, bu konuda herhangi bir müdahalede
bulunmayacağız ama sivil toplum
örgütleri var, bu konuda çevreci kuruluşlar var; Danıştaya
gideceklerdir, daha sonraki aşamada Anayasa Mahkemesine gideceklerdir. Bu
düzenlemelerin özellikle Anayasanın ormanların korunması, orman
köylüsünün korunması konularını içeren 169, 170nci maddelerine
aykırılık teşkil edebileceği yönünde endişe
olduğunu düşünüyoruz ve yüce Meclisi bir kez daha uyarmak istiyoruz,
bütün grupları uyarmak istiyoruz. Gerekirse bu konuya spesifik olarak
Evet, yeni Anayasa çalışmaları yapılıyor ama bu
konunun çözümü için belki de orayı beklemeye zamanımız yok,
spesifik olarak bu konuyla ilgili, gruplar anlaşırsa Anayasada bir
düzenleme yapılabilir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, Anayasa
değişikliğiyle ilgili, ilginçtir, 2010 12 Eylülünde yapılan
Anayasa değişikliğinde 24 maddelik bir paket oylandı.
Şimdi, burada bu saatten sonra iktidarın samimiyetini test etme
amacında değilim ama ben Sayın Bakana komisyon
çalışmalarında sordum: Henüz, iki yıl önce böyle bir
düzenleme yapılmış, bir Anayasa değişikliği
yapılmış, samimiyseniz niçin ormanlarla ilgili endişeli bulduğumuz
birtakım ilgili maddelerde değişikliğe gitmediniz? Yani o
paketin içerisine o ilgili maddelerle ilgili düzenlemeleri niye
koymadınız? Efendim, bunu biz Bakanlar Kurulunda
tartıştık, doğrudur, bu konuyu da Sayın Başbakan
gündeme getirdi ama Halkın kafası karışmasın. dedik,
temel hak ve özgürlükler kapsamında bir değişiklik
yapıyoruz ya da yargıyla ilgili bir değişiklik
yapıyoruz, bu konuyu getirip halkın kafasını
karıştırmamak için bu paketin içerisine koymadık. dedi
Sayın Bakan. Ben bunu inandırıcı bulmuyorum ya da
doğru bir düşünce olarak ortaya konduğunu düşünmüyorum yani
Sayın Bakana buradan Yalan söylüyor. demek istemiyorum, kesinlikle bu
anlamda bir değerlendirmem yok ama anlayış olarak kesinlikle
yanlış. Bugün söylediğim gibi o gün o meseleler kökünden
çözülmüş olsaydı, hukuki birtakım sıkıntılar
giderilmiş olsaydı bugün bu düzenleme çok daha rahat
yapılabilirdi. Yarın bu düzenleme Parlamentodan
çıktığı zaman da Anayasa Mahkemesi bu işi bozar
mı bozmaz mı endişesi taşımaz idik.
Değerli arkadaşlarım, şimdi
bu düzenlemeyle -Bakan eğer buraya gelirse arkadaşlarımız
da soracaktır soru bölümünde- acaba ne kadar gelir bekleniyor? 5 milyar
dolar mı, 10 milyar dolar, 15 milyar dolar, 20 milyar dolar mı? Bunlar önemli rakamlar, önemli para. 410 bin
hektar 2/B alanının satışını konuşuyoruz.
Şimdi, bu düzenlemeyle elde edilecek
gelirin çok büyük bir kısmı, yüzde 90ına kadar varan
kısmı -Bakanlar Kuruluna bu yetkiyi veriyoruz tasarıda- Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına verilecek, onların emrine verilecek;
afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi... kentsel
gecekondu dönüştürmesi
Evet, Türkiyenin önemli sorunlarından bir
tanesi
Böyle 2/B alanları da var; işte, Antalyanın Kepezi,
Sultanbeylisi İstanbulun, vesaire, vesaire. Bakıyorsunuz, gerçekten
çarpık kentleşme gelmiş. Vatandaş bir ev
yaptırmış sokağın bir köşesine, diğer bir
köşesine; altyapı yok, yolu yok, üstyapısı yok, hiçbir
şey yok. Elbette burada birtakım proje alanları
çalışması, proje uygulamaları gerekiyor. Altyapı
çalışmaları, üstyapı çalışmaları ve bunlara
da para gerekiyor.
Şimdi, bu uygulama neticesinde elde
edilecek paradan elbette ki buralara da kaynak ayırmak durumundayız
ama biz alıyoruz aslan payını, aslan payını bu
meselelere harcıyoruz. Temelde orman alanlarını satıyoruz,
410 bin hektar orman alanı azalmış oluyor. Buradan elde
ettiğimiz geliri bir başka uygulamaya, Türkiyedeki bir başka
sorunun çözümü için tahsis ediyoruz. Bu, tekrar tekrar söylüyorum,
yanlıştır. Bu maddeyle ilgili görüşmelere sıra
geldiği zaman Cumhuriyet Halk Partisinin bu konudaki önergelerimizi de
Meclisin takdirine sunacağız.
Bakın, yüzde 10 gibi bir rakam orman
köylüsünün kalkındırılmasına, yeni orman
alanlarının yaratılmasına ya da verimliliği düşük
olan orman alanlarının ıslahına, ihyasına,
imarına yeterli para miktarı değildir. Onun için bu
yanlıştan dönülmesini istiyoruz. Umut ediyorum, bu yönde vereceğimiz
önergemiz yüce Meclis tarafından kabul edilir ve bu yanlıştan da
dönmüş oluruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
VAHAP SEÇER (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, en önemli konulardan bir tanesi: Rayiç bedel, toplum
tarafından, bu konuyla ilgili sorun yaşayan
vatandaşlarımız tarafından oldukça yüksek bulunuyor. Bu
konuda gerçekten çok vatandaşlarımızdan bizlere mailler geliyor,
fakslar geliyor, tepkiler geliyor. Bu bedellerle bu yerlerin sahibi
olamayacaklarını yani 2/B alanlarını gerçek hak
sahiplerinin değil, rant sahiplerinin alacakları yönünde
endişeleri var, şikâyetleri var. Bu konuda bu maddeyle ilgili yine
bir önergemiz olacak Cumhuriyet Halk Partisi olarak. Bu konuda da yüce Meclisin
tekrar bir değerlendirme yapmasını istiyoruz.
Evet, bu yasayı destekliyoruz. Eksikleri
vardır, gedikleri vardır, teknik olarak sıkıntılar
vardır, bu konudaki görüşlerimizi önergelerle destekleyeceğiz,
eksik gördüğümüz yerlerin düzeltilmesi konusunda yüce Meclise bilgiler
vereceğiz.
Bu yasanın hayırlı
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Seçer.
Şahsı adına İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu.
Buyurunuz Sayın Tanrıkulu. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
tasarının birinci bölümü üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Öncelikle, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, gerekçesinin
küçük bir bölümünde ormancılıkla uğraşan köylülerimizin
kalkındırılacağı ifade edilse de Anayasanın
170inci maddesine çok dar bir bakışla bakan bu tasarıyı
hazırlayanların, ormancılıkla uğraşan
köylülerimizin, orman köylülerimizin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik
durumdan bihaber oldukları anlaşılıyor. Çünkü bu
tasarı büyük ölçüde hazineye gelir getirme yaklaşımı
içerisinde olan, daha çok parasal yönü ön planda olan bir tasarı; maalesef
sosyal yönü, kalkınma yönü çok çok geri planda kalan bir tasarı. Bu
tasarıyla rayiç bedelin yüzde 50 üzerinden satış
yapılacağı ifade edilmektedir eğer bir değişiklik
getirilmezse. Bu oran şehirlerde makul bir oran olabilir, ancak orman
köylülerimiz için maalesef tam bir hazin tablosudur. Bu düzenlemede, biraz önce
de ifade ettim, orman köylülerimizin kalkındırılacağı
söylenmiştir, yazılmıştır. Ancak bu yasa
tasarısı çerçevesinde gelecek gelirlerin yüzde 90ının, çok
büyük bir miktarının Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına aktarılacak olması ve bu paranın da kentsel
dönüşüm veyahut da rant için kullanılacak olması, aslında
geriye kalan küçük oranın, yani yüzde 10luk bir payın orman
köylümüze verilmesi maalesef bu kalkınma tezi ve iddiasını
çürütmektedir.
Ülkemizin nüfusunun bir bölümü,
yaklaşık onda 1i orman köylerinde veya onların
bitişiğinde yaşamaktadır. Dolayısıyla, bu konuyla
ilgili olarak öncelikle ormanlarımızla iç içe yaşayan bu
insanlarımızın yaşam tarzlarının, hayat standartlarının
ve ekonomik durumlarının dikkate alınması gerekirdi.
Kişi başına gelir bakımından da en düşük yöreler
bu yörelerdir. Genel olarak 300 dolar civarında gözükür ama çoğu
yerde 50 dolar ve onun altında kişi başına gelirle
yaşamaktadır buradaki köylülerimiz. Dolayısıyla,
işsizlik oranı yüksektir, başka birtakım sosyal ve ekonomik
sıkıntılar içerisinde yaşamaktadırlar ve burada
yaşayan köylülerimiz orman işçiliğiyle geçimlerini
sürdürmektedirler. Bu işçilik tarzı geçici bir işçiliktir,
mevsimseldir. Yılın büyük bir dönemi burada yaşayan
insanlarımız yine ellerinde avuçlarında bir şey kalmayarak,
bir kenarda fakruzaruret içerisinde veyahut da ileriye yönelik, istikbale
yönelik ciddi endişeler içerisinde geçimlerini sağlamaya
çalışmaktadırlar. Bu yerler yerleşim yerleri olarak
genellikle sarp yerlerdir, kentsel yerleşim yerlerinin çok
uzağındadırlar, dolayısıyla dağınık
durumdadırlar ve burada yaşayan köylülerimiz, hâlen içinde
bulunduğumuz bu çağda maalesef hem eğitim hem sağlık
hem iletişim, ulaşım gibi imkânlardan da yeterince
faydalanamamaktadırlar. Bu olumsuz ve ekonomik olmayan tabloyu
yıllardır yaşayan ormanlarımızdan ve ormanlarda
bulunan köylülerimizden bu işledikleri arazileri bu getirilen
tasarıyla ellerinden alacağız, öyle görünüyor. Tabii, bu
alınma tarzı çok yüksek rayiç bedelli olan arazi miktarından
kaynaklanmaktadır ve orman köylülerimiz geçimini
sağladıkları bu arazileri maalesef bir başkalarına
devretmiş durumda olacaklar.
Değerli milletvekilleri, bu durum sadece
Türkiye'nin belirli coğrafyasında değil, İzmirde de
geçerlidir. Bakın, İzmirin Bornova, Kemalpaşa, Menderes,
Bergama, Ödemiş, Tire, hatta Çeşme Yarımadasında Urla,
Seferihisar, Çeşmede de yaklaşık 12 bin hektar alan 2/B
kapsamına girmektedir ve burada çok sorunlu, ciddi problemler çıkan,
arkasında hukuki anlaşmazlıklara yol açan arazi
uyuşmazlıkları bulunmaktadır. Buradaki köylülerimiz
iktidarın getirdiği yüksek ecrimisil rakamlarını
ödeyemedikleri için bankalara ipotek karşılığı da
borçlanmışlardır, dolayısıyla ciddi bir sorunla da
karşı karşıya kalmaktadırlar.
İşte bütün bu veriler gösteriyor ki
ormanlarımızın korunması, geliştirilmesi, hatta daha
büyük bir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
AHMET KENAN TANRIKULU (Devamla)
Toparlıyorum Sayın Başkanım.
gelişip genişletilmesi
ormanlarımızın ve orman köylümüzün sosyal, ekonomik
sorunlarına bir çözüm getirilebilmesi bu tasarıda ayrılacak olan
yüzde 10 payla maalesef sağlanamaz. Biz diyoruz ki yol yakınken, bu
tasarı hâlen görüşülürken, gerekli önergelerle bu oranlardaki
düzenlemeler yapılsın ve orman köylümüzün istediği, hak
ettiği oranlar bir şekilde verilmiş olsun.
Ben, tekrar bu tasarının hayırlı
olmasını diliyor, yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Tanrıkulu.
Sayın milletvekilleri, şimdi
soru-cevap bölümüne geçiyoruz. Süremiz on beş dakika.
Sayın Erdoğan, buyurunuz.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Şimdi, Türkiye genelinde, tabii bu kanunla
elde edilecek çok ve büyük miktarda bir gelir var. Bu gelir, maalesef,
aldığımız bilgilere göre ki daha önce de görüşmesi
yarım kalan afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi
kanunundaki o sebeplerle
Maalesef, TOKİ Kanununa dönmekte 2/B kanunu.
Ancak bu 2/Blerden elde edilen gelirler Orman Genel Müdürlüğüne, Orman
Bakanlığına aktarılmadığı için Orman Genel
Müdürlüğü de kaynak ihtiyacını karşılamak için
yoğun orman kesimi yapmaktadır.
Muğla ilimiz Türkiye'deki çam
balının yüzde 90ını üretmektedir. Dolayısıyla,
yoğun orman kesimleri, arıcılarımızı ve tüm
dünyada da söz sahibi olduğumuz çam balı üretimini
sıkıntıya sokmaktadır. Bu sebeple, bu kanunun
görüşmeleri tamamlanmadan, bu kanundan elde edilecek gelirlerden Orman
Genel Müdürlüğüne, Orman Bakanlığına ayrılacak
kaynağın artırılmasının muhakkak
sağlanması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Erdoğan.
Sayın Demirel
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben, başka bir konuya değinmek
istiyorum. 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı
olarak zorunlu tayine tabi tutulan sağlık personelinden bir
eczacı arkadaşımız bugün intihar ederek yaşamına
son verdi. Eczacı Ayşe Okman Hanım hangi kurumda çalışıyordu
onu da söylemek istiyorum: Hani, Başbakanın,
Cumhurbaşkanının görevdeyken üniversitelere adı verilirken,
Türkiye Cumhuriyetinin ilk Sağlık Bakanı Sayın Refik
Saydamın adı silinerek adı değiştirilen kurum olan
Hıfzıssıhhada çalışan bir eczacı arkadaşımız.
Dolayısıyla, bu zorunlu tayinler konusunda, Sayın
Sağlık Bakanını, tasarrufunu tekrar gözden geçirmeye bütün
sağlık personeli ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak davet ediyoruz,
kendisini sorumluluğa davet ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Demirel.
Sayın Işık? Yok.
Sayın Şandır
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Teşekkür
ederim efendim.
Sayın Bakan, hazine arazilerinin
satışından belediyelere bir pay vermeyi düşünüyor musunuz?
Bu kanunda öyle bir husus yok. Bu konuyu cevaplandırırsanız
sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Şandır.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakandan öğrenmek istiyorum, bu
kanunla gündeme gelen 2/B arazisi ne kadardır? 2/B arazisi
satışlarında kimlere, hangi belediyelere yani hangi
kullanıcılara, ne kadar verileceği açıklanabilir mi?
Ayrıca, orman köylerine yönelik olarak
herhangi bir istihdam yaratan bir çalışma, bu kanundan sonra
alınan paralarla yapılacak mıdır?
Bir diğer soru: 2012 yılı için
ne miktar arazi ağaçlandırılacaktır?
Tokat ilinde 2012 yılı için
düşünülen ağaçlandırma alanı ne kadar olacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Doğru.
Sayın Köse
TUFAN KÖSE (Çorum) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Az evvel söz alıp konuşan
arkadaşlarımız da söyledi, 2/B kapsamında olup da yoksul
köylülerimizin kullandığı ve rayiç bedelin yüzde 50sinin
alınacağı yerlerin birçoğunun, şu andaki uygulanan
tarım politikaları nedeniyle ekonomik bir değeri
kalmamıştır, ekonomik bir değeri yoktur.
Bence, devletin, orada tarım
yaptığı için vatandaşa ödül vermesi gerekirken buralardan
yüzde 50 bedel alınması haksızlıktır. Bu konuda
kurulacak komisyonlarla buna benzer yerler tespit edilmeli ve bunlar bedelsiz
olarak orman köylülerine dağıtılmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Köse.
Sayın Halaman
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Ben şöyle bir soru soruyorum: Uzun
yıllar, siyasetçinin, politikacının, idareciden, bu sorunlardan
kaynaklanan sorunu çözme kanunu bu; yani kayırmacı
davranışlardan kaynaklandı uzun yıllar bunlar.
Ben şöyle söylüyorum: Bu kanun sanki
emlakçı kanunu gibi, Parası olana rayiç bedelden veririm; tapu,
hazine sorun değil. Ya, bu kadar sorun değilse bunu emlak
değerinin üzerinden niye vermiyorlar Sayın Bakanım?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Halaman.
Sayın Demiröz
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakana sormak istiyorum, 410 bin
hektar 2/B arazisinin ne kadarı, yüzde kaçı
yapılaşmış, yüzde kaçı tarımsal amaçlarda
kullanılmakta, yüzde kaçı da herhangi bir amaçla
kullanılmamaktadır? Böyle rakamlar veya bu konuda bir
araştırmanız var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Demiröz.
Sayın Seçer
VAHAP SEÇER (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Çevre ve Orman Bakanlığının
Orman ve Su İşleri Bakanlığına dönüştürülmesiyle
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kurulması sonucu
iki Bakanlık arasında hesap devirleri yapılması
işlemleri sırasında hesap uzmanları Bakanlığın
çeşitli ödeneklerinde 7 milyon TL civarında açık
belirlemişlerdi. 3 saymanın on yıl içinde
bakanlığın 7 milyon TLsini zimmetlerine geçirdiği ortaya
çıkmış, savcılık kurum çalışanı 3
sayman hakkında soruşturma başlatmıştı. On
yıl boyunca Sayıştay denetimi dâhil iç kontrollerde bile fark
edilmeyen skandal hakkında Orman ve Su İşleri Bakanı
Eroğlunun talimatıyla 2 müfettiş soruşturma için
görevlendirilmişti. Söz konusu soruşturmanın sonucu ne
olmuştur?
İkinci sorum: Orman ve Su İşleri
Bakanlığının yayınladığı ve
Danıştayın iptal ettiği yönetmelik çerçevesinde hâlen kaç
HES projesi inşaatı herhangi bir denetime tabi tutulmadan devam
etmektedir? Bu inşaatlarda tahminen kaç işçi
çalışmaktadır? Yatırımların maliyeti nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Seçer.
Sayın Türkoğlu
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, tasarının,
komisyonun kabul ettiği hâliyle yani görüştüğünüz hâliyle 12nci
maddesinin üçüncü fıkrasında Kamu hizmetine tahsis edilmiş veya
fiilen bu amaçla kullanılanlar, belediye ve mücavir alan
sınırları içinde bulunan yerler, belediyeye ve mücavir alan
sınırı dışında olmakla birlikte kamu kurum,
kuruluşlarına ayrılmış alanlar
diye bir ifade var.
Yani belediye alanları mücavir alanı içerisinde kalan hazineye ait
tarım arazilerinin satışı yapılmayacak, bu madde bunu
düzenliyor.
Şimdi, Çukurovanın her yerinde
ilçeler, beldeler, kasabalar var. Bu beldeler tarım arazileriyle zaten iç
içe. Dolayısıyla bu madde, bu hâliyle oradaki birinci sınıf
tarım arazilerinin, hatta tarım arazisi olarak muhafaza edilmesi
gerektiği yönünde karar alınan arazilerin bile
satışını engelleyecek. Mesela, benim seçim bölgem
Osmaniyede, Toprakkalede bu şekilde bir sürü arazi var. Eminim ki, Adananın
Ceyhanında, Kozanında bir sürü böyle arazi var. Yani bu biraz
çelişik değil mi bu satışla ilgili amaca, düzenlemeye?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Türkoğlu.
Buyurunuz Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bu kanunla elde edilecek gelirlerin
ağırlıklı olarak kentsel dönüşüme, afet konusuna
harcanmasına ilişkin Sayın Erdoğanın bir
eleştirisi var, daha doğrusu ormanlara yeterince kaynak ayrılamadığına
ilişkin. Tabii, burada net bir
şekilde, kanunda 2/B sonucunda gerçekleştirilecek transferin 2
katı kadar bir orman alanı oluşturulacağı ifade
ediliyor. Yani burada fiziki bir hedef söz konusu ve 2 katı daha fazla bir
orman yapılacak.
Ayrıca, yine orman köylülerinin
kalkındırılmasına ilişkin, gerek kredi şeklinde
gerek nakdî şekilde desteklerin sağlanacağı net bir
şekilde ifade ediliyor. Zaten genel anlamda da az önce konuşmalarda
da vurgulandığı gibi ağaçlandırmaya, orman
alanlarımızın artırılmasına gerçekten büyük önem
veriyoruz; bunu yapmaya da devam edeceğiz. Ama diğer taraftan afet
hadisesi de Türkiyenin bir gerçeği. 20 milyonluk bir konut stokumuz var
ve bunun 15 milyonu ciddi anlamda yeniden son deprem yönetmeliklerinden önce
gerçekleştirilmiş alanlar. Bu stokun gözden geçirilmesi,
iyileştirilmesi tüm toplumun menfaatine, genel menfaatimize olan bir
hadise. Şehirlerimizin çarpık yapılaşmadan kurtulması,
insanlarımızın can ve mal güvenliğinin sağlanması
açısından önemsiyoruz tabii. İnşallah, o sürece bu katkıda bulunacak.
Fakat burada hep tabii gelir boyutunu
tartışıyoruz, işin bir de hukuki boyutu var. Bu kanunla,
aslında, gelirin ötesinde hukuki bir zemine, mülkiyet hukukunu
güçlendirmiş olacağız. Bu, aslında piyasa ekonomimize,
piyasa ekonomisinin işleyişine de ciddi katkıda bulunmuş
olacak, sosyal etkilerinin yanı sıra.
Sayın Demirel zorunlu tayin nedeniyle bir
intihar hadisesinden bahsetti. Çok üzücü bir hadise. Allah rahmet eylesin.
Ancak bir intiharı zorunlu tayine bağlamanın ne derece
doğru olacağını takdirlerinize bırakıyorum.
Şüphesiz çok üzüntü verici bir hadise ama sadece bir tayin hadisesiyle de
intiharı ilişkilendirmek herhâlde çok sağlıklı bir
yaklaşım değil.
Sayın Şandır Belediyelere bir
pay verilecek mi? diye bir soru sordu. 11inci maddede böyle bir düzenleme
şu an itibarıyla söz konusu değil.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Niye verilmiyor?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Belediyelere bir pay verilmesi öngörülmüyor ama tabii, belediyelerin de çok
yakından ilgili olduğu kentsel dönüşüme çok ciddi anlamda bir
kaynak aktarılması söz konusu. Bununla ilgili 11inci maddenin 1inci
fıkrasında düzenleme bulunmakta şeklinde bir bilgi verdi
arkadaşlarımız ama genel gelirlerden bir pay söz konusu
değil.
Sayın Demirözün 2/B arazilerinden
sorusuna cevap olarak söylüyorum: 2/B arazilerinden yüzde 5,4ü
yapılaşmış alanlar yani yüzde 95i aşağı
yukarı daha çok tarımsal araziler, diğer amaçlarla
kullanılan alanlar. Yüzde 85i tarımsal alan, yüzde 5,4ü yapılaşmış
alan, diğer bakiye alan da mera gibi daha tarıma dönük aslında
alanlar.
Diğer taraftan Sayın Doğrunun
sorusuna cevap olarak: 410 bin hektar alan yaklaşık olarak 2/B
arazisi olarak görülüyor. Tabii, istihdam, kırsal kalkınma
dediğimizde istihdam şüphesiz ki temel bir hedef olacaktır.
Orman köylülerimizin daha gelir getirici faaliyetlerde istihdamı
şüphesiz bu programlarda hedeflenecektir. Sorunuza cevap olarak
söylüyorum.
Tokatta ne kadar ağaçlandırma
düşünüldüğünü doğrusu şu an itibarıyla bilmiyorum ama
arkadaşlarımız buna yazılı bir cevap verebilirler.
Herhâlde Türkiye genelinde bir planlama yapılacaktır buradan elde
edilecek gelirlerden sonra ve Tokat ilimiz de şüphesiz burada
payını alacaktır.
Sayın Köse Tarım alanlarında
ekonomik değer kalmadı, niçin bedel alıyoruz? diyor.
Aslında şunu varsayıyoruz tabii: Maliye
Bakanlığımızın yaptığı rayiç bedel
çalışmalarında ekonomik değeri neyse o değer rayiç
bedele yansıyacaktır diye düşünüyorum yani eğer fazla
verimliliği olmayan bir alansa zaten rayiç değeri de düşük
olacaktır; verimli, üretken bir alansa rayiç bedele de bu
yansıyacaktır. Dolayısıyla bu ekonomik değerle rayiç
bedel arasında en azından teorik olarak bir ilişki olması
gerekir ama tabii, sahada isabetli olmayan bir tespit varsa onu da gözden
geçirmekte şüphesiz fayda var.
Sayın Halaman Uzun yılların
kayırmacılığının sonucu olan sorunları
çözüyoruz. dedi. Tabii, bir yorum, ona bir şey demek istemiyorum. Emlak
değeri niçin esas alınmıyor? şeklinde bir sorusu oldu.
Emlak değerlerinin rayiç değerlerden oldukça düşük olduğunu
biliyoruz. Bu kanunun tek amacı gelir elde etmek değil, bu açık.
Eğer tek amaç gelir elde etmek olsaydı, rayiç bedelin yüzde 100ü
üzerinden bu işlemler yapılırdı ama bir taraftan da, az
önce yine altını çizdiğim gibi, hepimizin hakkı hukuku var
bu varlıklar üzerinde, bütün toplumun hakkı hukuku var, bunu da
gözetmek durumundayız yani bir taraftan tabii ki kolaylıklar
sağlayacağız ama bir taraftan da bu tüm toplumun
hakkını da gözeteceğiz, koruyacağız, oradan bir gelir
elde edip bunu da yine toplumun önem verdiği, öncelik verdiği meselelerde
de harcamak durumundayız. Bu bir denge şeklinde düşünülebilir
yani iki uca da kaymadık doğrusu, ne emlak vergisi gibi düşük
bir değerden ne de tam rayiç bedel üzerinden bir tespit söz konusu ikisini
de dengeleyen, daha ortada bir yaklaşım sergilendi.
Sayın Demirelin Yüzde kaçı
yapılaştı? sorusuna cevap vermiştik.
Sayın Seçer, bu iki
bakanlığın ayrılması ve bir soruşturmayla ilgili
bir soru sordu. Arkadaşlarımızın verdiği bilgiye göre,
soruşturma henüz devam ediyor, anladığım kadarıyla sonuçlanmış
değil bu soruşturma. Soruşturma devam ediyor,
dolayısıyla sonucundan şu aşamada bir bilgi vermemiz söz
konusu değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, süreniz doldu
ama bir dakika daha ek süre veriyorum.
Buyurunuz.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Sayın Türkoğlu, Belediye ve mücavir alan içinde niçin
satış yapmıyoruz? şeklinde bir soru sordu. Daha çok herhâlde şehirleşme, kamu
hizmetleri, şehrin gelişim planlaması gibi kaygılar
gözetilmiş. Tabii, 3 binden fazla belediyemiz var, her birinin kendine
özgü şartları da olabilir ama
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Sayın Bakan, Çukurovada her yer zaten birinci sınıf tarım
arazisi.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Evet,
yani burada tabii genel bir düzenleme yapıldığı için, daha
çok işte belediye, imar faaliyetleri anladığım
kadarıyla, şehirleşme alanı itibarıyla
değerlendirilebileceği değerlendirilmiş.
O şekilde mevcut düzenlememiz belediye ve mücavir alanı,
dolayısıyla
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Mevcut düzenlemeyi anlıyorum ben, onu okuyunca biz de anlayabiliyoruz, ama
maksadımız şu: Çukurovanın göbeğinde birinci
sınıf tarım arazisi, niteliğini değiştirme
şansımız yok, belediyenin mücavir alanı, bunu niye
satmıyoruz? İsteğimiz bu.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Evet,
yani burada mevcut düzenlememiz bu şekilde, onu ancak söyleyebilirim.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Ama bu düzenlenebilir yani, çözülebilir.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Bakan.
Sayın milletvekilleri, birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
198 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 1. Maddesinin 2. fıkrasında geçen orman
sınırları dışına çıkarılan ibaresinden
sonra gelmek üzere ve çıkarılacak ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Mehmet Şandır Alim Işık Ali Öz
Mersin Kütahya Mersin
Seyfettin Yılmaz Emin Çınar Mehmet Erdoğan
Adana Kastamonu Muğla
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 1
inci maddesinde yer alan oluşturulması kelimesinin meydana
getirilmesi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi İlhan Demiröz Levent Gök
İstanbul Bursa Ankara
Vahap Seçer Musa
Çam
Mersin İzmir
BAŞKAN Komisyon bu son okuttuğum
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT
(İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, buyurunuz
efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının
tümüne ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini
açıklarken, Anayasanın 170inci maddesi hükümlerini hatırlatmak
suretiyle, yapılan düzenlemenin bu hükümler karşısında
eksik olduğunu ifade etmiştim. Çünkü Anayasanın 170inci maddesi,
31/12/1981 tarihi itibarıyla bilim ve fen bakımından orman
özelliğini kaybetmiş olması nedeniyle orman
sınırları dışına çıkarılmış
olan yerlerin orman köylüsünün yerleşimine ve onların yararlanmasına
tahsisini düzenlemektedir. Yani Anayasanın öngördüğü ana kural,
orman sınırı dışına çıkarılan yerler
sadece ve sadece orman köylüsünün yararlanmasına ve kullanmasına
tahsis edilebilir. Bu maddeye göre, satış mümkün değildir.
Satışının yapılabilmesi için Anayasanın bu
hükmünde bir değişiklik gerekmektedir.
Bu yöndeki kaygılarımızı bu
tasarının önüne bir engel olarak koymayacağımızı
ifade ettim ama doğru olan, Anayasanın 170inci maddesindeki
31/12/1981 tarihi olan, milat olan o tarihten vazgeçmeden, satışa
izin veren düzenlemenin Anayasanın 170inci maddesinde
olmasıdır.
Bu nedenle önerim, bu yasa bu şekliyle
buradan geçebilir, geçsin ama bundan sonra Anayasanın 170inci maddesinde
bir uzlaşmayla bir küçük değişikliği süratle yapabiliriz.
Bu da yapılan düzenlemenin Anayasaya aykırılığı
yönündeki tartışmaları ortadan kaldırır.
Bu konudaki önerimi daha evvel Sayın Orman
ve Su İşleri Bakanımıza iletmiştim. Kendisi
Anayasanın 170inci maddesinin satışa engel
olmadığı yönünde bir yorum yapmıştı. Sayın
Bakan bu şekilde yorum yapabilir, maddeyi öyle anlayabilir ama bizi
bağlayan, Anayasa hükmü ve Anayasa Mahkemesi kararlarıdır.
Bugüne kadarki Anayasa Mahkemesi kararları bu maddeye göre yapılacak
satışların Anayasaya aykırı olduğunu ortaya
koymuştur. O nedenle, bu tartışmayı sona erdirmek
açısından burada böyle bir düzenlemeyi yapmayı, başta
iktidar partisi olmak üzere, bütün siyasi parti gruplarına öneriyorum.
Tasarının ana amacının
mülkiyet sorunlarını çözerken orman köylüsünü desteklemek olması
gerektiğini ifade etmiştim yine ancak bu tasarıda orman
köylüsünü destekleme yönünde hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Elde edilen
gelirin orman köylüsüne verilmesi yönünde de herhangi bir hüküm yoktur.
Örneğin, bizim vermiş olduğumuz teklifte satıştan elde
edilen gelirin yüzde 40ı orman köylülerinin kalkınmasıyla orman
alanlarının ıslah, ihyası ve yeni orman
alanlarının oluşturulması için kullanılacaktır.
Teklifte bu hüküm var. Önemli olan, bir yandan orman köylüsünü desteklerken,
bir yandan elimizden bu araziler çıkarken yerine yeni orman
alanlarının da yaratılmasıdır. O nedenle, elde edilen
gelirin belli bir bölümünün orman köylüsü ile yeni orman alanlarının
oluşturulması için kullanılmasının zorunlu
olduğunu düşünüyoruz.
Bir diğer konu şudur: Orman köylüsüne
mutlaka bedelsiz verilmesi gerektiğini söylüyorum. Aksi takdirde bu
araziler orman köylüsünün eline geçmeyecektir. Rayiç bedelin yüzde 50si
üzerinden yapılacak satışlarda muhtemelen orman köylüsü yerine
bir başkası bu arazileri alacak, sonuçta orman köylüsünün elinden
çıkacaktır. Tekrar öneriyorum, yüzlerce yıldır
atalarından, dedelerinden beri kullandığı bu arazinin
tapusunu orman köylüsüne bedelsiz verelim.
Değerli milletvekilleri, önemli bir konu
da şudur: İdare çok büyük bir yük altında olacaktır.
İki yıl süreyle başta Millî Emlak Genel Müdürlüğü olmak
üzere, Orman Genel Müdürlüğü, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
personeli çok yoğun bir çalışma içerisine girecektir. Bu
yoğun çalışmayı yapacak olan personele bu tasarıda
herhangi bir hüküm yok, bu personele mali hak tanınması yönünde herhangi
bir hüküm yok. Bu kadar ağır bir yükü bu personelin omuzlarına
koyarken onlara bu fazla çalışmasının, yoğun
çalışmasının karşılığını
ödeyecek bir hükmü buraya koymayı öneriyorum. Buna yönelik bir önergemiz
vardır; sırası geldiğinde ona ilişkin
açıklamaları da yapacağız.
Sözlerimi burada bitiriyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
198 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 1. Maddesinin 2. fıkrasında geçen orman
sınırları dışına çıkarılan ibaresinden
sonra gelmek üzere ve çıkarılacak ibaresinin eklenmesini arz
ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT
(İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Erdoğan,
buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, bu kanunun 1inci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, kanunun 1inci maddesinin (2)nci
bendinde Bu Kanun, 6831 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre Hazine
adına orman sınırları dışına
çıkarılan yerler ile Hazineye ait tarım arazileri hakkında
uygulanır. hükmü yer almaktadır. Ancak bu kanunun bir hükmü de 2/A
arazileriyle ilgilidir dolayısıyla Hükûmet tarafından getirilen
tasarıya göre 2/A uygulaması kapsamındaki arazilerin orman
dışına çıkarılması devam edeceğinden orman
sınırları dışına çıkarılan ibaresinden
sonra gelmek üzere ve çıkarılacak ibaresinin eklenmesinin uygun
olacağını düşündük ve bu teklifi buraya getirdik.
Şimdi, kanunla ilgili olarak birkaç
hususun üzerinde durmak istiyorum:
Birincisi, 2/B ile ilgili kadastro
çalışmalarının aşağı yukarı yüzde
40ı tamamlanmamış durumda. Tabii ki, bu kadar fazla kadastro
çalışmasının ne kadar zamanda tamamlanabileceği
öngörülememektedir. Dolayısıyla kadastro çalışmaları
tamamlanmadan ne kadar alanın 2/B dışına
çıkartılacağı, bunun sonucunda orman alanlarının
ne kadar daraltılacağı belli değildir.
Dolayısıyla Anayasanın 169 ve 170inci maddesinde
değişiklik yapılmadan önce ne kadar alanın orman
dışına çıkarılacağının da belirlenmesi
gerekmektedir. Tabii ki zaten Anayasada da böyle bir değişiklik bu
kanunla öngörülmediğinden bu kanunun bir gün Anayasa Mahkemesinden dönmesi
de mukadderdir. 2/A uygulaması ise zaten bu kanunun en garip, en garabet
içeren maddesidir. Bundan sonra TOKİnin keyfine göre ne kadar alanın
2/A uygulamasına tabi tutularak orman alanlarından
çıkarılacağı belli değildir.
Hükûmetin bu tasarının
başından bu yana rayiç bedelle ilgili çok yoğun bir
kampanyası vardır ama rayiç bedelin ne olduğuyla ilgili bugüne
kadar muhataplara herhangi bir açıklama yapılmamıştır.
Ayrıca, bedele itiraz hakkının da olmaması, rayiç bedel
konusunda bir keyfîlik oluşturmaktadır. Bu keyfîliğin ortadan
kaldırılması için süratle rayiç bedelin ilan edilerek
muhatapların bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Muğla ilimiz Türkiyede denize en çok
kıyısı olan ildir. 2/B ve hazine arazileri konusunda da
Türkiyede 3üncü sıradadır varlık itibarıyla,
dolayısıyla hazine arazilerinin satışıyla ilgili
Muğla ilinde denize
Yine, rayiç bedelin belirlenmesi
sırasında maalesef bir konu göz ardı edilmektedir. Bölgemizdeki
arazilerin çok önemli bir kısmı meyve bahçesi konumundadır;
narenciye bahçesi, zeytin bahçesi, nar bahçesi. Bu köylülerimiz
yıllardır bu bahçelerde emek çekmiş, bu bahçeleri
yetiştirmişler ama şimdi rayiç bedel belirlenirken maalesef,
buralar, bu köylünün çektiği emekler de sanki orman tarafından,
hazine tarafından çekilmiş gibi, nitelikli bahçe olarak belirlenmekte
ve dolayısıyla köylüye kendi emeği toprakla birlikte tekrar
satılmaktadır. Bu kabul edilebilir bir uygulama değildir.
Yine, bu kanundan elde edilen gelirlerin
TOKİye aktarılması çok önemli bir
sıkıntıdır. Dolayısıyla Orman Genel
Müdürlüğüne buradan daha büyük pay ayrılarak orman
alanlarının ıslahı sağlanmalı çünkü orman buradan
gelir elde edemeyince orman alanlarında yoğun kesimler
yapılmakta, bu çam ormanlarının kesilmesi de -bildiğiniz
gibi dünyadaki çam balının yüzde 90ı Türkiyede üretilmektedir,
Türkiyedeki çam balının yüzde 90ı da Muğla ilinde
üretilmektedir- Muğla ilindeki arıcılığı tehdit
etmektedir.
Yine bu yıl
yaşadığımız sel felaketlerinde de ormanların çok
fazla kesilmesinden ciddi zararlar oluşmuştur. Vakit geçmeden bu
konuda gerekli düzenlemelerin yapılarak buradan elde edilecek gelirlerin
orman arazilerimizin, ormanlarımızın, orman köylümüzün
kalkındırılmasına ve ormanlarımızın
geliştirilmesine, ıslahına harcanmasının
sağlanması gerekmektedir.
Bu vesileyle yüce heyetinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Erdoğan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.52
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
18.09
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa HAMARAT (Ordu), Fatih ŞAHİN (Ankara)
---0---
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
198 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
2nci madde üzerinde üç önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 198 Sıra
Sayılı Tasarının Tanımlar
başlığı altında yer verilen 2nci maddesinin f
bendine 2/B alanlarını ibaresinden önce gelmek üzere Toplu
yerleşimin olduğu ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Vahap Seçer R.
Kerim Özkan Selahattin
Karaahmetoğlu
Mersin Burdur Giresun
İlhan Demiröz Ramis Topal Osman Kaptan
Bursa Amasya Antalya
Kamer Genç
Tunceli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 198 sıra
sayılı Orman köylülerinin kalkınmalarının
desteklenmesi ve hazine adına orman sınırları
dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi ile
hazineye ait tarım arazilerinin satışı hakkında
kanunun 2. maddesinin b bendinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Sadir Durmaz Seyfettin Yılmaz
Mersin Yozgat Adana
Ali Halaman Prof. Dr. Tunca Toskay Adnan Şefik Çirkin
Adana Antalya Hatay
Madde 2
b) 2/B alanları: 6831 sayılı
kanunun 20.06.1973 tarihli ve 1774 sayılı kanunla değişik
2. maddesi ile 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı ve 05.06.1986
tarihli 3302 sayılı kanunlarla değişik 2. maddesinin
birinci fıkrasının (B) bendine veya kesinleşmiş
mahkeme kararlarına göre hazine adına orman sınırları
dışına çıkarılan yerleri, ...."
TBMM
Başkanlığına
198 sıra sayılı kanun
tasarısının 2 nci maddesinde yer alan a bendinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Sebahat Tuncel Ayla
Akat Demir Çelik
İstanbul Batman Muş
Pervin Buldan Levent
Tüzel Adil Kurt
Iğdır İstanbul Hakkâri
Hasip Kaplan
Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT
(İstanbul) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kaplan, buyurunuz
efendim.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu an, bütün orman
köylülerinin, yine bu 2/B ile ilgili olarak, Antalya, Mersin başta olmak
üzere, İstanbul gibi birçok alanda birçok kişinin gözü Meclisin
üzerinde. Ancak şöyle bir kaygıyı paylaşmak istiyoruz:
Özellikle hazinenin ve orman idaresinin taraf olduğu davalarda orman
köylülerinin büyük bir mağduriyeti olduğu bir gerçek. Çünkü orman
köylüleriyle ilgili açılan kadastro davalarında orman haritası
denilen bir olgu var. Yukarıdan fotoğraflar çekilmiş, orman
haritası olarak belirlenmiş ve bütün kadastrodan sonra orman
köylülerinin tamamı Orman Genel Müdürlüğünün şahsında
hazineyle ihtilaflı olmuş, bu davalar açılmış ve yüzde
80i de bu davalarını kaybetmişler. Burada bir mağduriyet
ve mülk durumu var.
Tabii, ikinci bir durum, bu gerçeğe de
dikkat çekmek istiyoruz: İstanbulda Kemerburgaz tarafında, oradaki
yerleşim alanlarında tapulu olan ve orman alanı olmayan araziler
satışla iki üç el değiştiriyor, dördüncü el vatandaş
geliyor, tapusunu alıyor -evdir orası- bir gün
karşısında bir tebligat; orman idaresi, hazine davacı ve
elli altmış senedir tapusu olan yerleri bir bakıyorsunuz o
vatandaş birdenbire kaybetmiş çünkü mahkeme hazine, orman lehine
karar veriyor. Şimdi, bunun mülkiyet hakkını nasıl gidereceksiniz?
Şimdi, burada ciddi bir sorun var. Yani bu yasayla, 2/B yasasıyla
yeni mülkiyet ihtilaflarının ortaya çıkma durumu var.
Şimdi, İstanbul
Boğazının iki yakasında Boğaziçi İmar Planı
uygulaması var ve oradaki arsaların, tapuların hepsi hisseli. O
hisseli olan tapu arazilerinin üzerinde hazine arazileri de var, küçük tapular
da var. Onun üzerine bir de apartmanlar dikilmiş, hatta özel, lüks
kooperatifler; o kooperatiflerin de kat mülkiyeti yapılamamış.
Orada da daireler satılmış. E, şimdi, bunun dönüşümünü
düşünün. Hak sahiplerine dönüşünde nasıl olacak? Çok ciddi, yeni
mülkiyet ihtilafı alanları ortaya çıkacak. Bu yasada bu
bölümlerinin düşünülmediğini görüyoruz ve bu ciddi bir eksiklik. Yani
bürokratlar çalışırken, mülkiyet hakkı açısından
bu hukuk ihtilaflarının neler doğuracağını,
maliyetinin ne olacağını şu raporda göremezsiniz.
Arayın, bulamazsınız.
Şimdi, burada, yeni orman
alanlarının oluşturulması
Şimdi, anlarım ben,
Sayın Canikli der ki: Giresundaki fındıklar ile orman
bitişik olduğu zaman orman gibidir. Doğrudur, fındık
kotası da kondu, artık Adapazarından, Kocaeliden, o
taraflarda, yani belli yerlerde bu kotaya takılmalar oldu. Buna bir
şey demiyoruz fakat siz o orman alanlarını gerçek hak sahipleri
dışında başka alanlara açtığınız zaman,
bunun rant durumuna dönüştürülmesi kaygısı bu sefer kafalarda
şekilleniyor. Yani bu yasada şu eksiklik var: Fotoğrafı göremiyoruz
ve fotoğrafı göremediğimiz için doğrularla
yanlışlar bir arada. Doğrular ve yanlışlar bir arada
olduğu zaman, her grup birer önerge hazırlamış, veriyoruz.
Bu önergelerle, işte, bir kısmını düzeltmeye
çalışıyoruz ama muhalefet partilerinin önergeyle durumu düzeltme
şansları yok, bunu ancak iktidar partisi
İktidar partisi de
alışmış, diyor ki: Hele bir çıkaralım
yasayı, yanlışları neyse uygulamada görürüz, iki ay sonra
bir yasa daha çıkarırız. İki ay sonra bir
bakarsınız veya üç ay sonra, aynı yasayla, ilgili bir iki
maddelik, bir torba kanunun bir yerinde bir düzenleme gelmiş olacak.
Aslında bizim burada muhalefet olarak
eleştiri konumuz bu ve mülkiyet hak iddiaları açısından ben
ciddi bir tehlike görüyorum. Buna dikkat çekmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ADİL KURT (Hakkâri) Karar yeter
sayısı yok Sayın Başkan.
BAŞKAN İsteyen olmadı efendim.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 198 sıra
sayılı Orman köylülerinin kalkınmalarının
desteklenmesi ve hazine adına orman sınırları
dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi ile
hazineye ait tarım arazilerinin satışı hakkında
kanunun 2. maddesinin b bendinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
Madde 2
b) 2/B alanları: 6831 sayılı
kanunun 20.06.1973 tarihli ve 1774 sayılı kanunla değişik
2. maddesi ile 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı ve 05.06.1986
tarihli 3302 sayılı kanunlarla değişik 2. maddesinin
birinci fıkrasının (B) bendine veya kesinleşmiş
mahkeme kararlarına göre hazine adına orman sınırları
dışına çıkarılan yerleri, ...."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT
(İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Halaman konuşacaklar.
BAŞKAN
Sayın Halaman, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi
Hareket Partisi ve şahsım adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu kanun, çok özel, önemli, Türkiye'nin her
tarafını ilgilendiren bir kanun. Dolayısıyla ilgi
alanı yine Maliye Bakanı, yine Orman Bakanı, Köyişleri
Bakanı, Ticaret Bakanı, Çevre Bakanı
Ama bu kanun
görüşülürken bu bakanlar yok. Ben bazen bakıyorum Acaba bakanlar
namaza mı gitti? diyorum, mescide gidiyorum, orada da yok.
Şimdi, Bakanlar nerede? derken, Acaba bu
bakanlar, bu Hükûmet muhtarları mı ortadan kaldırmak istiyor?
diyorum, Muhtarları kaldırmak isteyen yeni bir kanun mu tertip
ediyorlar?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Mahalle muhtarlarını
ALİ
HALAMAN (Devamla) Dolayısıyla mahalle muhtarları
ortadan kalkarken
Muhtarlık bir bölgenin, bir mücavir alanın, bir
mahallenin hafızası demek, dolayısıyla muhtarsız
devlet olmaz. Arkasından şöyle aklıma geliyor: Bu kanun genelde,
2/B deniliyor, dolayısıyla tarım arazileriyle ilgili
Ya
şimdi, bu Hükûmetin işi gücü yok bu köylüden ne istiyor? Yani bu
tarımla uğraşan, yüz senedir, yüz elli senedir ecri misil ödeyen,
cebinden parasını çıkartıp veren, gübre alırken stopaj
ödeyen, buğdayını satan, pamuk üreten, mısır eken,
soya ekenlere yüz elli sene sonra Ben size bu tarlaları
satacağım. demek hangi akla, hangi mantığa yatkın? Ve
Ben bunları satacağım, sizden para tahsil edeceğim, bununla
İstanbulda, afet riski taşıyor diyerek başka bir yeri
yapacağım
Ya, şimdi, bu köylüden, bu çiftçiden
elinizi ayağınızı çekin. Zaten çiftçi perişan, hâli
pek iyi değil. Dolayısıyla bizim bölgede, Kozanda ben
Kozanlıyım- bu alanlarla ilgili, bizim Tırmıl köyü,
Hamamköy, Kamışoba, dolayısıyla Aydın köyü yüz elli
senedir, yani bunların birçoğu da Abdülhamid tapusu diyerek işlenen
tarlalar, araziler. Yazık günah değil mi? El insaf!
Dolayısıyla sen Saimbeylideki
adamdan, Tufanbeylideki adamdan, Fekedeki adamdan ne istiyorsun?
Aladağdan ne istiyorsun, Pozantıdan ne istiyorsun? Hepsi Allahın
garipleri, vur elinden ekmeğini al. Şimdi, sen diyorsun ki:
Oturduğun alanı ben sana yüzde 50, yüzde 70 satacağım. El
insaf kardeş, yüzde 10la sat. Bunlar üretim yapıyor. Hiç olmazsa
bunlara bedava ver, karşılıksız ver. Bu devlete yük
olmadınız, bu devlete düşmanlık yapmadınız, bu
devletin polisine kurşun sıkmadınız, askerine kurşun
sıkmadınız, çocuklarınızı okuttunuz, size
teşekkür ediyorum. Dolayısıyla bunu size
karşılıksız veriyorum. diyerek vatandaşla
kucaklaşın, halkla kucaklaşın.
Sırtınızı devlete dönmüşsünüz, halka cebir kullanıyorsunuz.
Dolayısıyla ben bunları söylemek
için konuştum. Bir ek madde eklensin diye önerge verdik.
Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Halaman.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 198 Sıra
Sayılı Tasarının Tanımlar
başlığı altında yer verilen 2nci maddesinin f
bendine 2/B alanlarını ibaresinden önce gelmek üzere Toplu
yerleşimin olduğu ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Vahap Seçer
(Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT
(İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 198 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 2nci maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz
önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum.
Önergemiz -bu 2/Bdeki- (f) bendine 2/B
alanlarını ibaresinden önce gelmek üzere Toplu yerleşimin
olduğu ibaresinin eklenmesini istiyoruz. Proje alanı tanımlanırken
proje uygulaması yapılacak 2/B alanlarının toplu
yerleşim yerlerinde yer alan 2/B alanları olması şartı
belirtilmemiştir. Elbette ki toplu yerleşimin olduğu 2/B
alanlarında özellikle çarpık yapılaşmayı, altyapı
eksikliğini giderme amaçlı proje uygulamaları
yapılmalıdır. Ancak toplu yerleşimin
olmadığı 2/B alanlarını proje uygulamaları kapsamına
sokarak yapılaşmaya açmak yasayla çelişki teşkil
etmektedir.
Şimdi değerli milletvekilleri, tabii,
biraz önce arkadaşımız da söyledi, Hükûmet diye bir şey
yok. Burada biz soru soruyoruz, Hükûmet sırasında oturan kişiler
cevap vermiyor. Zaten bakanların büyük bir kısmının
Meclisin karşısına gelecek yüzleri yok, hepsinin arkasından
bir sürü pislikler var, ayıplar var. Nasıl gelip burada oturacak?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ne
varsa söyle.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bakın,
geçen gün teşvik paketi yayınlandı. Sayın Bakan da
Kalkınma Bakanıdır, bizim Tuncelinin bitişik ildeki
Bingöldendir. Tunceliyi, getirdiler, efendim, beşinci bölge gösterdiler.
Kendisini altıncı bölge gösterdi, Tunceliyi beşinci bölge
gösterdi.
Arkadaşlar, bakın, şimdiye kadar
uygulanan teşvik tedbirlerinin hepsinde Tunceli kalkınmaya muhtaç en
geri il. Bu iktidarınız zamanında bir tek yatırım
yapıldı mı? Yol dahi yapılmadı; doğru dürüst bir
kara yolu yapılmadı, köy yolları yapılmadı, köy içme
suyu yapılmadı. Hangi yatırımı yaptınız da
bu Tunceliyi kalkınmış iller bölgesine aldınız? Ya
insanlarda biraz vicdan olması lazım. Ya insanlarda, bakın
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Buzdolabı
dağıttılar Kamer Bey. Her eve bir buzdolabı dağıtıyorlar,
daha ne yapsınlar?
KAMER GENÇ (Devamla) Yani onlar
buzdolabı, çamaşır makinesi dağıtmakla sanki Tunceliyi
kalkınmış zannettiler; onların ölçüsü o.
Neyse, ondan sonra da
Yani tabii, burada
Tayyip Bey büyük bir kin, nefret duygusuyla dolu çünkü Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu Tuncelili, 2 tane milletvekili de Tunceliden CHP
çıkarınca, tabii buraya karşı duyduğu kin ve nefret
duygularını ortaya koyarak işte Tunceliyi böyle bir şey
etti. Ama Tuncelinin öteden beri beklediği bir tek yatırım var:
Hiç olmazsa Pertek Köprüsünü yapın, yeter bize. diyor. Çok önemli ve
hayati bir konu ama bir şey yapmıyorlar. Yapmayın, zaten biz de
sizden bir şey de istemiyoruz ama hiç olmazsa işlemlerinizde de bu
kadar keyfîlik, ahlak dışılık olmasın. Ya insanlarda
bir vicdan olması lazım.
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman)
Tunceliye ne katkın var senin?
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, Tayyip Bey
Çinde söylüyor, kendi MİT Başkanıyla ilgili diyor ki:
Yargı, görevi olmayan alana girdi. Karşısında bizi görür.
Yargı için diyor. Yargı kendisini yasamanın üzerinde gördü.
diyor.
Tam bal kabağı gibi laflar. Ya,
burada en basit bir insan bile bu lafları etmez. Yahu, sen kimsin Tayyip
Bey? Sen yürütme değil misin? Anayasaya göre, yürütmenin her türlü eylem
ve işlemleri yargı denetimine tabi. Benim, yargı alanıma
girdi. diyor. Sen kimsin ya? Şey, yürütme
Kendi alanı. Sen kimsin?
Bir emir vermişsin, insanlar suç işlemiş, mahkeme
araştırmış ve burada suç işleyen insanları
soruşturmaya çekmiş. Peki, sen hangi yetkiyle ve hangi
düşünceyle, hangi ahlakla Yargı, alanının
dışına çıktı. diyorsun? Yasamanın üzerinde görüyor. diyor.
Hangi yasama?
Şimdi, değerli milletvekilleri,
bakın, yani bu lafları eden bir kişi Türkiyeyi nasıl
yönetir ya? Yani bir hukukçu karşısında bunu konuştuğu
zaman o kadar insanlar içinden küçük görürler ki bu lafları sarf eden
kişinin ne bilgiden, ondan sonra ne izandan ne anlayıştan eksik
olduğunu bilirler.
Şimdi, bu laflarla, bu tip şeylerle
yabancılar karşısında konuştuğu zaman o insanlar
Türkiye Cumhuriyeti devletine acıyorlar, Vah vah vah, nasıl bir
düşüncedeki insan Türkiyeyi yönetiyor? diyor.
YUNUS KILIÇ (Kars) Ormana gel, ormana
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, onun için,
bakın, geçen gün burada bir kanun teklifi verdik, kabul etmediniz.
Geçen gün Mehmet Haberal çıktı,
annesini görmedi. Şimdi, bakın, Mehmet Haberala zamanında
Cumhurbaşkanlığı teklif edildi, Ecevit zamanında
Cumhurbaşkanlığını reddetti bu kişi. Bu
kişi, Cumhurbaşkanlığını reddeden bir kişi
ihtilal yapar mı yahu? Böyle mantıksızlık, böyle
ahlaksızlık, böyle gayriinsani düşüncede insanlar olur mu ya?
Böyle olur mu arkadaşlar? Adam,
Cumhurbaşkanlığını o zaman MHPsi de, Doğru Yolu
da, DSPsi de teklif etmiş, reddetmiş. Buna rağmen sizin devri
zamanınızda diyorsunuz ki: Bu ihtilal yapacak, iktidarı
alacak. Yahu, bu ahlaksızca bir düşünce.
Arkadaşlar, bu memleketi bu kadar
ahlaksızca düşüncelerle yönetmek Türkiye Cumhuriyeti devletine
yakışmayan bir davranıştır. Onun için, yani bu
tedbirlerle ne yapacaksınız? Zenginleri zengin edeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Gelin, yeni bir teklif
verelim Parlamentoya, politikacılar bundan yararlanmasın efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Genç.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Sayın Başkan, konuşmacı hem Genel
Başkanımıza hem partimize hakarette bulunmuştur birkaç kez.
BAŞKAN Sayın Canikli, size söz
vereceğim fakat önce Sayın Bakanın İç Tüzük 69a göre bir
söz talebi vardır.
Kürsüye de gelebilirsiniz arzu ederseniz,
yerinizden de
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Buradan olabilir.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
Bakanlığına ve Başbakana sataşması nedeniyle
konuşması
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Çok
teşekkür ediyorum.
Sayın Vekil Tunceli iliyle ilgili hiçbir
şekilde haklı olmayan bazı suçlamalar yöneltti hem
Bakanlığımıza hem Başbakanımıza yönelik.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hangi
yatırımları yaptınız?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Hiçbir
ile özgü bir kriter kullanılmamıştır teşvik
çalışması yapılırken.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sonuç ortada, karakol
yatırımlarını yaptınız!
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) 61
tane kriter ve bu kriter de seksen bir ile de eşit bir şekilde
uygulanmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kıstas ne,
kıstas, Sayın Bakan?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) En
ufak bir şekilde, bir ille ilgili özel bir çalışma
yapılmamıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben olsaydım
Bingölü öyle göstermezdim.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bu
sadece ekonomik kriterlere dayalı değildir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hangi kriterler
canım, hangi kriterler?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Sosyoekonomik kriterlerdir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir yatırım
yok, bir şey yok.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bütün
göstergeler ele alınmıştır. Ayrıca, bu teşvik
sistemi tek destek mekanizması da değildir; kalkınma
ajansları gibi, KOSGEB gibi, kırsal kalkınma destekleri gibi,
özellikle Tunceli ölçeğindeki illerimize çok daha uygun destek
mekanizmalarımız vardır ve bunlar da etkili bir şekilde
kullanılmaktadır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hangi kriterler esas alındı,
söyleyin.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Tunceliye, duble yolundan üniversitesine, KÖYDESinden
sağlığına, eğitimine bu dönemde, geçmiş
dönemlerde hiçbir dönemde olmadığı kadar da yatırım
yapılmıştır
KAMER GENÇ (Tunceli) Üniversite her yere
açıldı canım!
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
yapmaya da devam edeceğiz inşallah. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
aslında Tunceliye hiçbir yatırım yapmamışlardır,
hiçbir iyileştirme yok.
BAŞKAN Sayın Genç, siz söylediniz,
Sayın Bakan da cevaplandırdı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, karakol
yatırımlarını eğer yatırım kabul ediyorsa,
onları getirelim ilinize koyalım.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Canikli. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin Adalet ve
Kalkınma Partisine ve Başbakana sataşması nedeniyle
konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce, içinde bol miktarda ahlak ve
ahlaksızlık kelimelerinin geçtiği bir konuşma maalesef
dinledik. Bana göre en büyük ahlaksızlıklardan bir tanesi nedir
biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Darbecilere övgü düzmektir,
darbecilere şakşakçılık yapmaktır, darbecilerin önünü
açmaktır, onlara destek vermektir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) En büyük ahlaksızlıklardan bir tanesi budur. Bu
genel kurala, bu genel ilkeye farklı mı düşünüyorsunuz,
değerli arkadaşlar, farklı düşünen
arkadaşlarımız mı var? Elbette yok. Öyle değil mi?
Yani millet iradesini hiçe sayan...
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Mahkûm olmadan
hiç kimseye suç isnat edemezsiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
..milletin dengesini bozacak şekilde darbe yapanlara şu veya bu
şekilde hizmet etmek ahlaksızlık değil midir? Şu veya
bu şekilde onların çalışmalarına katkıda
bulunmak, bilerek ve isteyerek katkı vermek, destek vermek
ahlaksızlık değil midir değerli arkadaşlar?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Darbeciler
kim Canikli?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bir
de bir şey söyleyeyim, bakın...
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Canikli,
grubunuzda çok adam var onlara
müşavirlik yapmış.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani
birilerinin ahlakından, işte ahlaksızlığından
bahsedebilmek için onu söyleyecek olan kişilerin gerçekten ahlaklı
olması gerekir değerli arkadaşlar.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Onlarla
beraber devlet memurluğu yapmış çok adam var grubunuzda,
bakanlarınız var.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
Öyle değil mi, ahlaklı olması gerekir? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yani böyle kelimeler ancak
ahlaklı bir insana yakışır. Genel olarak söylüyorum, genel
hatlarla ifade ediyorum. İnsanın konuşurken ağzından
çıkana dikkat etmesi gerekir.
Şimdi, aynı ifadeleri, en hafif
olarak, burada bu konuşmayı yaparken bu hakarette bulunan
kişinin Genel Başkanına iade ediyorum. Aynıyla iade
ediyorum, ne söylemişseniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Siz, aslında biraz önce kendi Genel Başkanınıza hakaret
ettiniz. Evet, kendi Genel Başkanınıza hakaret ettiniz çünkü
neden?
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya, şimdi Tayyipin
söylediği lafları yorumluyorum ben Genel Başkanın
laflarını söylemedim ki.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
Bize bunu, en az iade etme hakkı vererek yaptınız. O yüzden,
konuşurken ağzınızdan çıkana dikkat edeceksiniz, bir
belgeniz varsa ona göre konuşacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Suçlarken
deliliniz varsa, ispat edebiliyorsanız konuşacaksınız.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Grup Başkan Vekili, Genel Başkanımızla ilgili
bir sataşmada bulunmuştur, söz istiyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Hayır, ben aynen iade ettim Sayın Başkanım, aynen iade
ettim.
BAŞKAN Buyurun, Sayın Hamzaçebi.
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Giresun Milletvekili Nurettin
Caniklinin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsü bence polemik
kürsüsü olmamalı, laf yarıştırma kürsüsü de olmamalı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Doğru. Biz başlatmadık.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Grup
Başkan Vekilisin, müdahale et!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Sayın Canikli çıkıp tabii ki kendi Genel
Başkanını, Sayın Başbakanı koruyacaktır, ona
yönelik olarak bir cümle, sataşma olduğunu düşünüyorsa bu çerçevede
açıklama yapması gayet doğaldır ama bu açıklamayı
yaparken hiç gereği yokken Sayın Gençin cümlelerini ben Sayın
Kılıçdaroğluna iade ediyorum. demesi
yakışıksızdır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Eğer yanlışlık varsa müdahale edin o zaman.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Sayın Kılıçdaroğlunun şimdi, şu biraz önceki konuşmalarla
ne gibi bir ilgisi vardır?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Gelsin,
milletvekiline sahip çıksın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Yani şimdi, bakın, ama bakın
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Söylemediğim şeyleri
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Hayır, hayır, Sayın Canikli, siz çıkıp konuşma
yapan bir milletvekilimize, Sayın Kamer Gençe cevap veriyorsunuz, onun
cümlelerinin doğru olmadığını söylüyorsunuz kendinize
göre, her şeyi söyleyebilirsiniz, doğal hakkınızdır.
Size karşı Sayın Kamer Genç tekrar çıkıp söz alabilir,
almayabilir ama bunu hiç ilgisi olmayan Sayın
Kılıçdaroğluna götürüp bağlarsanız bu
yakışık almaz. Sayın Kılıçdaroğlu memuriyet
çizgisi belli olan, siyasi çizgisi belli olan düzgün bir devlet
adamıdır, ülkeye hizmet etmek isteyen bir siyasi kişiliktir.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Kim o?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Yani hiç gereği yokken Sayın Kılıçdaroğlunu buraya
katmış olmanızı ben doğrusu üzüntüyle
karşılıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Hamzaçebi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
konuşmasında bana sataştı, dedi ki: Burada ahlaklı
olması lazım. Yani benim ahlakıma şey etti. Bir de
hakarette bulundu. Lütfen, isterseniz
Darbecileri alkışlıyor.
dedi. Müsaade ederseniz, bu ağır sataşmaya ben de
BAŞKAN Sayın Genç, size söz
veriyorum ama lütfen yeni sataşmalara mahal vermeyiniz ve bu konuyu
kapatalım.
Buyurunuz efendim.
4.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, Sayın
Başkan, ben kendimden bir şey üretmiyorum. Tayyip Erdoğan ne
demiş? Fidanla, MİT Başkanıyla ilgili olarak Yargı, görevi olmayan bir alana girdi.
diyor. Yargı, görevine girmeyen bir alana girerse karşısında
bizi görür. diyor. Yargı kendisini yasamanın üzerinde gördü.
Şimdi, bu lafı sen kabul ediyor
musun?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Eleştirebilirsin, ona kimsenin bir itirazı yok, ama hakaret
ediyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Sana zaten maliyeci de
diyemem de, şimdi arkadaşlar, bakın, ben Danışma
Meclisi üyeliğinden geldim buraya ama, ben orada 82 Anayasasına
1982de tek başıma ret verdim
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Darbeci,
darbeci!
KAMER GENÇ (Devamla)
askeriyenin
getirdiği bütün keyfî tasarruflara karşı koydum. Ben 83te de
onların kurduğu üç tane partiye girmedim, bağımsız
aday oldum, beni veto ettiler. Sizin şu anda içinizden Meclis
Başkanı seçtiğiniz insanları da veto etmeden Meclise
gönderdiler.
Şimdi, insanlar konuşurken biraz
bilerek konuşması lazım. Bugün Başbakanlık
makamında bulunan bir kişi diyor ki: Ben suç işleyeceğim,
yargı bana karışamaz.
Sen kimsin, sana yargı karışamaz
ya! Bunu sarf eden bir kişi normal bir insan değildir. Bunu sarf eden
bir kişi kendisini yönetecek bir kişi değildir.
Dolayısıyla, burada, şimdi getiriyorsunuz bu kanunları
Ben
diyorum, gelin bir önerge verelim, politikacılar bu yasadan
yararlanmasınlar. Sarıyerde getireceksiniz 50 dönümü, 100 dönümü
kendi adamlarınız alacak
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kim,
söyle? Kim var, açıkla!
KAMER GENÇ (Devamla)
ondan sonra da Fakir
köylüye biz arazi veriyoruz. diyeceksiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Söyle! İsmini söyle!
KAMER GENÇ (Devamla) Böyle ahlak olur mu? Bu
ahlaksızlık değil mi? Devletin malını talan etmek en
büyük ahlaksızlık değil mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
İsim söyle, kim? İsim söyle!
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman)
İspat etmeyen müfteridir!
KAMER GENÇ (Devamla) Gerekirse şey
edelim, bunları çıkaralım. Burada hep rantı kendinize
getiriyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, bir vergi yasasını
çıkardınız, 6111 sayılı af kanunu getirdiniz, orada
bütün talanları, çalan vergi kaçakçılarını, naylon faturacıları,
hepsini affettiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Bilmiyorsun, ezbere konuşuyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Bu hangi akla, hangi
namusa ve hangi karaktere sığan bir şey arkadaşlar!
Vatandaşın asgari ücretinden vergi alıyorsunuz, trilyonlar kazananlardan
vergi almıyorsunuz, affediyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bir
tanesini söyle! Bir tane örnek ver! Bir tane isim söyle!
KAMER GENÇ (Devamla) Bir defa ahlak dersini
vermek için insanların ahlaklı olması lazım.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Genç.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Sayın Başkan, böyle bir konuşma olmaz. Eğer elinde bir
belge varsa, bilgisi varsa, onu çıkar açıklar. Bakın, bir tane
isim veremiyor, sadece iftira atıyor, çünkü en uzman olduğu
alanlardan bir tanesi bu. Başka bir şey yapmıyor. Aksi hâlde,
bakın, Sayın Başkan, eğer elinde bir belgesi, bilgisi, isim
varsa söylesin, çıksın. Aksi hâlde onurlu insanlar görev yapar
KAMER GENÇ (Tunceli) Deniz Feneri
savcılarının başına gelenleri gördünüz!
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Canikli.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; Orman Köylülerinin
Kalkındırılmaları Hakkında Kanun Teklifi; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi, Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili
Muharrem İnce ile 68 Milletvekilinin; 2/B Barışı Kanunu
Teklifi (Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Alanların İdaresi, Değerlendirilmesi ve
Tasarrufu Hakkında Kanun Teklifi); Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın; Yayla ve Yaylacılık
Kanunu Teklifi ve İçişleri Komisyonu, Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporları (1/563, 2/71, 2/211, 2/417) (S. Sayısı 198) (Devam)
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısına
bakacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
Elektronik cihazla oylama yapacağız.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın
Başkan, bir dakikada yetişmiyor. Bir dakikalık süre olur mu?
BAŞKAN Bu sırada burada olanlar
içindir bu efendim.
Karar yeter sayısı öyledir, yoklama
da öyledir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter
sayısı yok Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, sonradan gelenleri almayın.
(Elektronik cihazla
oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Süre bitti, lütfen kurallara
uyalım. Rica ederim
Bitti efendim.
Karar yeter sayısı yoktur,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.40
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
18.49
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa HAMARAT (Ordu), Fatih ŞAHİN (Ankara)
---0---
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
198 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerine verilen Tunceli Milletvekili
Kamer Genç ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir;
karar yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan, 198 sıra
sayılı Orman Köylülerinin kalkınmalarının
desteklenmesi ve Hazine adına orman sınırları
dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi ile
Hazineye ait tarım arazilerinin satışı hakkında kanun
tasarısının 3. Madde 2. Fıkrasında "2/A ve 2/B
alanlarında bulunan taşınmazların tapu kütüklerinde 6831
sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile aynı maddenin birinci
fıkrasının (A) ve (B) bentlerine göre orman
sınırları dışına
çıkartıldığı yönünde yer alan belirtmeler, ilgisine
göre Orman Genel Müdürlüğünün veya Maliye Bakanlığının
ya da idarenin talebi üzerine tapu idarelerince terkin edilir." maddesinde
"idarenin" ifadesinin kaldırılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Halaman Nevzat
Korkmaz Mehmet
Şandır
Adana Isparta Mersin
Seyfettin Yılmaz Emin Çınar
Adana Kastamonu
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT
(İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Seyfettin
Yılmaz.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Yılmaz.
(MHP sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi Milliyetçi Hareket Partisi
ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Biliyorsunuz,2/B Yasa
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Şimdi, burada şunu ifade etmek
istiyorum: Bakın, bugün ülkemizin yüzde 27sinin ormanlarla kaplı
olduğunu ifade ettik. Yüzde 27si ormanlarla kaplı olan ülkemizde, ne
yazık ki ormanlarımızın yüzde 50si bozuk vasıflı
ormanlar. Yine yaklaşık 5 milyon hektara yakın yani Türkiye
ormanlarının dörtte 1i de genç ormanlardan ibarettir. Bu genç ormanların
süratle bakıma ihtiyacı var ve bu bakımı yapmak için de
orman mühendislerine ihtiyacımız var, en aşağı
2.500-3.000 tane orman mühendisine ihtiyacımız var. Fakat Sayın
Bakan, ısrarla -ısrarla ifade ediyorum- ne orman mühendisleriyle
görüşmeyi kabul ediyor ne de orman mühendislerinin genel
çatısını teşkil eden Orman Mühendisleri Odasıyla
görüşmeyi kabul ediyor. Şimdi, bu yasa tasarısıyla hem
orman köylülerimizin kalkındırılması amaçlanıyorsa hem
ormanlarımızın varlığı ve
bakımlarının sağlanması isteniyorsa bizim çok süratli
bir şekilde en aşağı 2 bine yakın orman mühendisini
işe almamız gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, yine biliyorsunuz
mayıs, haziran ayından itibaren ülkemizde yangın mevsimi
başlamaktadır, yangın mevsimi geliyor. 2007 yılında
geçici işçilerin bir kısmı kadroya alındı, fakat büyük
bir bölümü beş ay civarında çalışıyor. Şimdi,
biliyorsunuz ülkemiz ormanlarının büyük bir bölümü yangına
hassas. Canlarını ortaya koyan ve bu uğurda yüzlerce şehit
veren orman işçilerimiz var, orman mühendislerimiz var, orman
memurlarımız var. Yangın mevsiminde çalışan bu
işçilerimizi kadroya alsak
İşte burada gelirler var, bu
gelirlerle bunları yapmamız gerekiyor. Beş ay, altı ay,
yedi ay ülkemizde yangın mevsimi devam ediyor. Onun
dışındaki süre içerisinde de rehabiliteye konu olacak 10 milyon
hektara yakın alanımız var, yine 5 milyon hektara yakın
genç ormanlarımızın bakımları var; bunları
kadroya alsak, buralarda çalıştırsak, bunları
gerçekleştirsek ne olur?
Ama ne yazık ki, ifade ediyorum,
bakın, bu tasarının yasalaşmasının bu Bakan
zamanına denk gelmesi ormancılık açısından çok büyük
bir kayıp olmuştur. Bunu defalarca ifade ediyorum. Bu Bakanın
Bakanlığında orman kelimesi yok, orman mühendisi yok.
VAHAP SEÇER (Mersin) Kendisi de yok!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Şimdi
burada yine yok. Yani Orman Bakanlığıyla ilgili en önemli kanun
teklifi görüşülüyor; yine yok, evet.
Şunu söylüyorum: Sayın Bakan, siz
ormancılıktan anlamayabilirsiniz, ormancılık
politikalarını belirleyemeyebilirsiniz. Orman Genel Müdürlüğü,
yüz yetmiş üç yıllık geleneğe sahip ve köklü bir
teşkilat; bunu kendi hâline bıraksanız zaten işlerini
düzgün yapacaklar. Eğer siz ormancılıktan
anlamıyorsanız hiç değilse
danışmanlarınızı ormancılardan oluşturun.
Danışman sayısını,
müşavir sayısını artırdı, 24ten 130a
çıkardı; bakın, kendi Bakanlığı döneminde 24ten
130a çıkardı, kendi yandaş ve yoldaşlarına kadro
açtı. Ama otuz kırk yıl bu mesleğe hizmet etmiş,
işletme şefliği kademesinden gelen, işletme müdürlüğü,
bölge müdürlüğü, genel müdürlük yapmış, dağların
ardında kuş uçmaz kervan geçmez yerlerde ormancılık
çalışması yapan 18 tane arkadaşımızı,
Türkiye'nin Erzurum, Van, Ağrı, Kars, Adana, şuraya buraya
sürgüne gönderiyor. Bakın, bunlardan bir tanesi kanser.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) Tüm Türkiyeyi
niye saymadın?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Bakın,
Türkiye'nin her tarafını saydım, Adana da var. dedim.
Bu insanların aileleri burada, bir tanesi
kanser olmuş, bir tanesi ormancılık çalışması
yaparken kaçakçıların kurşununa tabi tutulmuş, bir tanesi
kalp hastası. Bu 18 kişinin kim olduğunu biliyor musunuz da
yerinizden laf atıyorsunuz Sayın Vekil. Bu insanlar kalp
hastası, bu insanlar kanser, bu insanlar yaralı, altmış yaşındaki
insanlar. Bu insanlardan istifade edeceksiniz, yerinizden laf atmayın. Bu
insanlara
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) Buralar sürgün
yeri değil.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Bakın, o
zaman şunu söyleyeyim size: Partinizden aldığı
müşavirleri göndersin oralara.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) Erzurum sürgün
yeri değil.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Yirmi
yaşında, yirmi beş yaşında 118 tane müşaviri
atıyorsa onları göndersin, gitsinler o bölgelere ama kırk
yıl bu mesleğe hizmet edenleri süreceksiniz, ondan sonra
Siz gidin
de yapın bakalım. Kanser hastası diyorum, kalp hastası
diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Yılmaz.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Sayın
vekiller, zulümle abat olunmaz.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde dört önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan, 198 sıra
sayılı Orman Köylülerinin kalkınmalarının
desteklenmesi ve Hazine adına orman sınırları
dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi ile
Hazineye ait tarım arazilerinin satışı hakkında kanun
tasarısının 4. maddesinin 2. Fıkrasının ilan
süresi 1 ay, itiraz süresi ise 6 ay olarak uygulanır şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Mesut Dedeoğlu Ali Öz
Mersin Kahramanmaraş Mersin
Seyfettin Yılmaz Emin Çınar
Adana Kastamonu
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 198 Sıra
Sayılı Tasarının 4 üncü maddesinin (5) numaralı
fıkrasının son cümlesinin Bu taşınmazlar Devlet
ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köy ve mahalle
halkının iskanı amacı dışında
kullanılamaz şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M. Akif Hamzaçebi R. Kerim Özkan Selahattin Karaahmetoğlu
İstanbul Burdur Giresun
İlhan Demiröz Ramis Topal Osman Kaptan
Bursa Amasya Antalya
Vahap Seçer
Mersin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 198 Sıra
Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun
Tasarısının 4 üncü maddesinin altıncı
fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Doğan Kubat Emrullah İşler
Giresun İstanbul Ankara
Tülay Kaynarca Oya
Eronat Mehmet Akyürek
İstanbu
Diyarbakır Şanlıurfa
Süreyya
Sadi Bilgiç
Isparta
"Ancak, bu madde kapsamında
yapılacak nakil ve yerleştirmelerde, 5543 sayılı Kanunun 12
nci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında bulunan aileler de hak
sahibi sayılır ve talepleri halinde bunlar da iskân edilir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
198 sıra sayılı kanun
tasarısının 4 üncü Maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Leyla
Zana Adil Kurt
Şırnak Diyarbakır Hakkâri
Pervin Buldan Erol Dora
Iğdır Mardin
BAŞKAN Komisyon bu son okuttuğum
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile orman
ekosistemlerinin yapısal özelliklerinde geri dönüşü olanaksız
keyfi uygulamaların önlenmesi amaçlanmıştır. Gerek bu
mülkiyet biçimi gerekse orman ekosistemlerinin evrensel özellikleri,
ormancılığın kamusal etkinlik alanı olarak
örgütlenmesini ve yönetilmesini zorunlu kılmaktadır. Ancak
tasarıda yer alan hüküm; "özel ağaçlandırma" adı
altında desteklenen uygulamalarla devlet mülkiyetindeki orman ekosistemlerinin
özel kişi ve kuruluşların meyve bahçelerine dönüştürülmesi
olanaklı kılınıp hızla
yaygınlaştırılmasını amaçlamaktadır. Bu
noktada orman arazilerinin hangi kıstaslara göre tarım arazisine
dönüştürüleceği hususu da muğlaktır. Madde metninde yer
alan "orman olarak muhafazasında bilim ve fen açısından hiçbir
yarar görülmeyen, aksine tarım alanına dönüştürülmesinde yarar
olduğu tespit edilen yerlerden" ibaresi keyfiyete yatkın bir
tutumun ifadesidir. Orman arazilerinin birer birer tarım arazisine
dönüştürülmesinin ekosistemde yol açacağı telafisi imkânsız
zararların giderilmesi amacıyla bu önerge
hazırlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 198 Sıra Sayılı
Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine
Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun
Tasarısının 4 üncü maddesinin altıncı
fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"Ancak, bu madde kapsamında
yapılacak nakil ve yerleştirmelerde, 5543 sayılı Kanunun 12
nci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında bulunan aileler de hak
sahibi sayılır ve talepleri halinde bunlar da iskân edilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Katılıyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu Kanun Tasarısı ile yürürlükten
kaldırılan 2924 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun hükümlerine
göre; halen Balıkesir İli sınırları içerisinde bulunun
bir orman içi köyün (köy halkının) Bursa İli
sınırları içerisinde bulunan bir 2/A alanına nakli ve
yerleştirmesi çalışması yürütülmektedir. 2924
sayılı Kanuna ve bu Kanunun uygulanmasını göstermek üzere
yürürlüğe konulan ikincil mevzuata göre; köylerini yani oturdukları
yeri terk edip başka yerlere yerleşmiş olan ve terk ettikleri
köylerinde tapulu taşınmazları bulunan aileler de iskân
açısından hak sahibi kabul edilmekte idi. Tasarıda getirilen
yeni sistem ile, bu tür aileleri hak sahibi olarak kabul etmemektedir. Bu
değişiklik yapılmadığı takdirde, halen yürütülen
nakil ve yerleştirme çalışması bazı
vatandaşlarımızın mağduriyetlerine ve
dolayısıyla haksızlıklara sebebiyet verecek ve bu
çalışmayı akamete uğrayacaktır.
Açıklanan sebeplerle, önerge ile; Devlet
ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler veya mahalle
halkından 2/A alanlarına nakline ve yerleştirilmesine karar
verilenlerden köyde ikamet edenlerle birlikte köylerini terk ederek başka
yerlere yerleşen ancak, köylerinde tapulu mülkü bulunan ailelerin de iskân
açısından hak sahibi olabilmeleri ve bu ailelerin mağdur
olmamaları için, bu Kanun ile yürürlükten kaldırılması
öngörülen 2924 sayılı Kanunda ve bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin ikincil mevzuatta öngörüldüğü gibi; 2/A uygulamalarında,
nakline ve yerleştirilmesine karar verilen veya bulundukları
yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan Devlet
ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler veya mahalle
halkından köylerini terk edip başka yerlerde yerleşen ancak
nakledilen köyde veya mahallede tapulu mülkü bulunan ailelerin de iskân
açısından hak sahibi kabul edilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 198 Sıra
Sayılı Tasarının 4 üncü maddesinin (5) numaralı
fıkrasının son cümlesinin "Bu taşınmazlar Devlet
ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köy ve mahalle
halkının iskanı amacı dışında
kullanılamaz" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın İlhan Demiröz
BAŞKAN Sayın Demiröz, buyurunuz.
(CHP sıralarından alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 198 sıra
sayılı Tasarının 4üncü maddesindeki önergemiz
hakkında görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış
bulunuyorum.
Ancak ben de benden önceki
arkadaşlarım gibi iki konunun altını çizerek sözlerime
başlamak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, Sayın Bakanın burada
olmamasının gerçekten bizim için de, arkadaşlarımız
için de, burada ifadede bulunan tüm milletvekilleri için de üzücü olduğunu
düşünüyorum. Ayrıca, sadece Sayın Bakan değil, Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonundaki arkadaşlarımızın da
büyük bir çoğunluğunun burada olmadığını görmek
gerçekten üzücü.
İkinci bir konu, arkadaşlar, bu
kürsü, evet, herkesin istediği şekilde özgürce sözlerini ifade
edebileceği bir yer ancak burada kendimi de ortaya koyarak, bizler de
olmak üzere sözlerimize dikkat etmemiz gerektiğinin altını
çiziyorum ancak burada grup başkan vekillerinin çok daha dikkatli
olması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Buradaki bir ifademden,
benim konuşmamdan dolayı buradan genel başkana bir atıfta
bulunmanın hiçbir zaman yakışık
almadığını ve grup başkan vekillerinin bu tür
davranışları yapmamalarını, biraz daha örnek
davranışta bulunmalarını ifade etmek istiyorum.
HÜSEYİN FİLİZ
(Çankırı) Kamer Gençe söyle.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla)
Arkadaşlar, ben ilgili yerlere söyledim, sözü ortaya attım, hissesine
düşen alır. Sizin bu konuda uyarmanıza gerek yok, lütfen
BAŞKAN - Karşılıklı
konuşmayınız Sayın Demiröz.
Lütfen Genel Kurula hitap ediniz,
karşılıklı konuşmayınız.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Sayın Başkan,
arkadaşlar özellikle geliyor ön tarafa her zaman olduğu gibi.
BAŞKAN Siz devam ediniz efendim.
HÜSEYİN FİLİZ
(Çankırı) Ben yeni oturdum.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) O zaman laf
atmayın lütfen.
HÜSEYİN FİLİZ
(Çankırı) Sen devam et.
BAŞKAN Sayın Demiröz, devam ediniz,
vaktinizi kullanınız.
Buyurunuz.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Sayın
Başkanım, ben tabii ki yeni bir milletvekiliyim, bu arkadaşlar
gibi söz atanlara hemen kulaklarımı tıkayacak durumda
değilim. Ben bu tür durumda, ben yapmıyorum, bu şekilde bana
yapmalarını da kınıyorum, böyle yapmamaları gerektiğini
ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu yasanın
barış ve tasfiye yasası olması konusunun altını
çizerek sözlerime başlamak istiyorum. Evet, kamuoyunda 2/B arazileri
olarak bilinen ve 1982 Anayasasının öngördüğü tarih olan
31/12/1981 tarihinden önce orman niteliğini kaybetmiş olması
nedeniyle 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi uyarınca
orman sınırları dışına
çıkarılmış olan arazilerin mülkiyetine ilişkin
sorunların ve sorunlardan kaynaklanan tartışmaların uzun
dönemdir Türkiye gündeminde olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu bakımdan,
biz bu projeye, bu yasaya barış yasası diyoruz ve bu
şekilde devlet ile vatandaşın bir araya gelmesi konusunda
elimizden gelen katkıyı verdiğimizi, seçim bildirgesiyle 12
Haziran seçimlerinde bu konuda vatandaşlarımıza bilgi
verdiğimizi ifade etmek istiyorum.
Bu yasanın tasfiye yasası olması
fikrine de katılıyorum. Zira, öngörülen tarihten sonra otuz yıl
gibi uzun bir süre geçmiş, bu süre içerisinde mutlaka 2/B ve 2/A
konularını içeren veya orman rejimi ya da muhafazası
altında kalan yerlerin olacağı aşikârdır.
Komisyonlarda da ifade ettik, bu yasayla tüm konuların çözülme
şansı yoktur. Vatandaşlarımızın büyük bir
çoğunluğunun sorunları çözülemeyecektir ve
vatandaşlarımız büyük bir beklenti içindedir. Örneğin Bursada
bu yasa kapsamına girmeyen, tapuları olan ancak kadastro geçtiği
için tapularına ormanlık alan içerisinde kaldığına
dair şerh konulan ve ellerinde şerhli tapuları olan 2 bine
yakın vatandaşımız vardır. Bunlar sadece Bursada
değil, Türkiye'nin her tarafında olan
vatandaşlarımızdır. Bu yasayla maalesef bunların
çözülemeyeceğini, çözülmeyeceğini görmekteyiz. Halbuki Komisyonda
arkadaşlarımızla görüşürken bu yasanın geniş
kitleleri ilgilendirecek şekilde çıkarılması ve bundan
sonra 2/B yasasının tekrar ortaya çıkmaması, belli bir
seneden sonra, beş yıl, on yıldan sonra tekrar bu yasa
tekliflerinin gündeme gelmemesi gerektiğini ifade ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Söz veriyor
musunuz Başkanım?
BAŞKAN Size bir dakika daha süre
veriyorum, lütfen sözlerinizi toparlayınız.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Buradaki tasfiye yasasıyla ilgili ifademi
bitirmek istiyorum. Şu anlamda: Evet, aradan geçen bu kadar zaman
içerisinde mutlaka sorunlar vardır ama bu yasa tekerrür hâlinde biz her
geçen gün ormanlarımızı kaybetme şansına sahip
olabiliriz. Bu bakımdan, bu yasanın tasfiye yasası
olmasını düşünüyorum ve hepinizi saygıyla ve sevgiyle
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Demiröz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan, 198 sıra
sayılı Orman Köylülerinin kalkınmalarının
desteklenmesi ve Hazine adına orman sınırları
dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi ile
Hazineye ait tarım arazilerinin satışı hakkında kanun
tasarısının 4. Maddesinin 2. Fıkrasının ilan
süresi 1 ay, itiraz süresi ise 6 ay olarak uygulanır şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Çınar.
(MHP sıralarından alkışlar)
EMİN ÇINAR (Kastamonu) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 198 sıra
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun
Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Bugün görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısı kamuoyunda 2/B olarak bilinmektedir. 2/B arazileri, Çevre
ve Orman Bakanlığına göre, 31/12/1981 tarihinden önce orman
niteliğini kaybettiği öne sürülen, orman rejimi
dışını çıkarılan, hazineye devredilen yerlerdir.
Bu da yine Bakanlığın tespitine göre, 400 bin hektardan fazla
bir alanı kapsamaktadır. 2/B konusu, siyasal iktidarın 25
milyar dolar paraya dönüştürülecek değerli arazilerin
satışı. olarak gösterilmesine karşın, niteliği
ve yol açabileceği sonuçları dolayısıyla parasal
değerle ölçülemeyecek önemli boyutları olan bir konudur. Bugüne kadar
ver kurtul, sat kurtul anlayışında olan Hükûmetin peşinde
olduğu aslında, 25-30 milyar dolarlık bir ranttan başka bir
şey değildir. Hükûmet, her özelleştirmeden sonra söylediği
gibi, bu yasa ile satılacak olan yerlerin gelirinin devlete para
kazandırmak değil, orman köylülerinin sorunlarını çözmek ve
ıslahını sağlamak olduğunu iddia etmektedir ama
görünen o ki devletin özelleştirmeden kazandığı paralar ne
yatırıma dönüşmüş ne de milletin derdine derman
olmuştur. Hatırlarsanız, yıllarca deprem vergisi toplayan
Hükûmet, bu vergileri de depremle alakası olmayan yerlerde kullanmış
ve bunu da itiraf etmiştir. Elde edilecek gelirlerin yüzde
90ının Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, geri
kalan yüzde 10unun Orman ve Su İşleri Bakanlığına
verilecek olması, orman köylüleri için nasıl bir ıslah
çalışması yapılacağının göstergesidir.
Değerli milletvekilleri, Kastamonu ilimiz,
ormanlık alanlar itibarıyla ülkemizin en önemli orman
varlıklarının bulunduğu bir yerdir. İlimiz
topraklarının yaklaşık yüzde 74ü ormanlık alanla
kaplıdır. Bu bölge itibarıyla yüzde 74ü ormanlık
arazilerle kaplı olan bu yer, bulunduğu yer itibarıyla da ciddi
manada orman köylerine sahiptir.
Değerli milletvekilleri, Kastamonu ilinin
yaklaşık 20 ilçesinin hemen hemen her kesiminde orman köylüsü
mevcuttur. Yaklaşık 1.071 köyümüzün hemen hemen yüzde 60ına
yakını orman köylülerinden oluşmaktadır. Bu orman
köylülerimizin ciddi manada geçim kaynağı orman emvalinden elde
ettikleri gelirlerdir.
Yine, bu yasayla, köylülerimizin bu yasadan
sonra arazilerini devletin belirleyeceği rayiç bedelin yüzde 50sini
ödeyerek satın alacak olması en fazla Kastamonu ilini ve bölgesindeki
orman köylülerini mağdur edecektir. Ancak, orman köylüleriyle diğer
hak sahipleri arasında hiçbir farkın olmaması bu yasanın en
büyük ayıplarından bir tanesidir. 2/B arazilerinin
satışından elde edilecek gelirlerin yüzde 90ının amaç
dışında kullanılacak olması, orman köylülerimizin
kalkınmasında nasıl bir gerçeği ortaya koyacağı
bizleri de şüpheye itmektedir.
Burada çıkardığınız
yasaların birilerini zengin etmek için ya da yeni rant kapıları
açmak için değil, milletimizin ve orman köylümüzün refahı için
olması gerekmektedir. 2/B arazilerinden en çok orman köylülerimiz
yararlanmalıdır. Nitekim, onlar, yaşam şartları en
düşük seviyede olan insan grubudur. Bugün, seçim bölgemiz olan
Kastamonuya gelip orman köylerimizi gezdiğiniz vakit, onların hangi
hayat şartları içerisinde yaşadığını daha
gerçek bir şekilde göreceksiniz. Daha kaliteli, daha iyi, standartları
daha yüksek bir yaşam bütün milletimizin hakkıdır.
Yine, bu kanunun 4üncü maddesinin ikinci
fıkrasına göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tasarrufuna geçirilecek arazilerin tespit sürelerinin bir hafta ve itiraz
sürelerinin de bir ay olması yeni mağduriyetleri ortaya
koyacaktır. Bu sürelerin tespit için bir ay, itiraz için altı ay
olması daha uygun olacaktır.
Her şey paradan ya da çıkardan ibaret
değildir. Vatandaşlarımızın mutlu olması,
müreffeh yaşaması hepimizin birer vazifesidir. Bu vesileyle,
görüşülmekte olan kanun tasarısının ülkemize hayırlar
getirmesini diliyor, yüce heyetinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Çınar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.15
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
19.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa HAMARAT (Ordu), Fatih ŞAHİN (Ankara)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94üncü Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
198 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Mehmet Doğan Kubatın; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibekin; 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu ve Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
4.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Doğan Kubatın; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibekin; 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları
(2/241, 2/84) (S. Sayısı: 136)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin
hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergenin görüşmelerini
yapmak için, 17 Nisan 2012 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.20