TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
109uncu
Birleşim
23
Mayıs 2013 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğanın, Kanal İstanbulun çevreye
etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Türkiyedeki aile sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Sedef Küçükün, 25 Mayıs Dünya Etik Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, İstanbul Kadıköy
Altıyolda bulunan boğa heykelinin Beylerbeyi Sarayına
taşınmasına ve Kadıköyde Kuşdili Çayırına
yapılacak alışveriş merkezine ilişkin
açıklaması
2.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın, Kocaelide ÇELİK-İŞ ve
BİRLEŞİK METAL-İŞ arasında uzlaşmanın
sağlanması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının görev üstlenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
3.- Bolu Milletvekili
Ali Ercoşkunun, Bolu Göynükte tertip edilecek Akşemseddini anma
programına ilişkin açıklaması
4.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağın, 28
Şubat postmodern darbesine ilişkin açıklaması
5.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
2012 yılında Artvinin Arhavi, Hopa ve Borçka ilçelerinde
yaşanan sel felaketi nedeniyle gönderilen 3 milyon 800 bin liralık
afet yardımının Artvin Valiliği tarafından hangi
bölümlere harcandığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
6.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün, Türkiyede
cezaevlerinde bulunan ağır hasta tutuklu ve hükümlülerin durumuna ve
Taylan Çintaya Ankara Sincan Cezaevinde yapılan muameleye ilişkin
açıklaması
7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, 25
Mayıs Dünya Etik Gününe ilişkin açıklaması
8.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, 10 bin kamu koruma memuru alınacak olmasının
üniversiteleri savaş ve çatışma alanı hâline
getireceğine ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Tarsusun Yenice ilçesi Karsavuran mevkisinde
yaşayan göçerlerin sorunlarına ilişkin açıklaması
10.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün
Yılmazın, Redhack tarafından İnternet sitelerine
gönderilen belgeye göre El Nusra ve El Kaide cephesinin Reyhanlıya
yaptığı saldırıyla ilgili olarak Hükûmetin ne
söyleyeceğini bilmek istediğine ilişkin açıklaması
11.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Redhack
tarafından İnternet sitelerine gönderilen belgenin içeriğiyle
ilgili olarak Hükûmetin Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmesini ve
kamuoyuna açıklama yapmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
12.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurtun,
Eskişehir Atatürk Stadyumunun TOKİye devredilerek yerine bir
alışveriş merkezi yapılması için protokol
imzalanmasına ilişkin açıklaması
13.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Zonguldakta
bacaklarını biçerdövere kaptıran Harun Mosmos adındaki
çocuğun Hacettepe Üniversitesi Hastanesine taşınması için
bir uçak ambulans ya da helikopter ambulans temin edilememesine ve yaşanan
112 Acil zafiyetine ilişkin açıklaması
14.- Ankara Milletvekili Levent Gökün,
Reyhanlıya ziyarette bulunacak olan Başbakanın niçin Uludereye
gitmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
15.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, AK PARTİ grup önerisiyle gündeme
alınması istenilen 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
komisyondan geçtikten sonra kırk sekiz saat geçmeden Genel Kurul gündemine
getirilmesinin bir İç Tüzük ihlali olduğuna ve teklifin 22nci
maddesinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle görüşülmesine
imkân bulunmadığına ilişkin açıklaması
16.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, AK PARTİ grup önerisiyle gündeme
alınması istenilen 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
Hükûmet veya esas komisyon tarafından kırk sekiz saat geçmeden Genel
Kurul gündemine getirilmesinin gerekçeli olarak istenebileceğine ve Genel
Kurulun işaret oyuyla buna karar verebileceğine ilişkin
açıklaması
17.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, AK PARTİ grup önerisiyle gündeme
alınması istenilen 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
22nci maddesinde Anayasaya bir aykırılığın söz
konusu olmadığına ilişkin tekraren açıklaması
18.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, AK PARTİ grup önerisiyle gündeme
alınması istenilen 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
22nci maddesinin yeniden ele alınıp tereddütleri giderecek
şekilde düzenlenmesi gerektiğine ilişkin tekraren
açıklaması
19.- Bilecik
Milletvekili Fahrettin Poyrazın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşma sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
20.- Bilecik
Milletvekili Fahrettin Poyrazın, İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdunun sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
21.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdunun, KİT Komisyonunda yaşanan olaylara ilişkin
açıklaması
22.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, görüşülen kanun teklifiyle ilgili
olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan düzenlemelerin Genel Kurulda
geri alınması yönündeki anlayışı doğru bulmadığına
ilişkin açıklaması
23.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, sağlıklı bir yasa
çalışması yapılmadığına ilişkin
açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, görüşülen kanun teklifinin
2nci maddesindeki düzenlemenin yanlış olduğuna ilişkin
açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, görüşülen kanun teklifiyle ilgili
olarak bürokratlardan bilgi almak istediğine ancak Genel Kurulda
telefonlar çalışmadığı için kimseye
ulaşamadığına ilişkin açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin, sükûnet içerisinde bir görüşü ifade etme
imkânını dahi muhalefet partisine vermek istemeyen bir iktidar
partisi yaklaşımı olduğuna ve görüşme imkânı
kalmadığından teklifin görüşmelerinin ertelenmesini
önerdiğine ilişkin açıklaması
27.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, hiç kimsenin AK PARTİ Grubuna ve
milletvekillerine hakaret etme hakkının olmadığına ve
Ankara Milletvekili Levent Göke kınama cezası verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
28.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin, hiçbir milletvekilinin yaralayıcı ve
rencide edici bir üslup kullanmaması gerektiğine ve Özgür Özelin
tekmelenmesi olayını kınadığına ilişkin
açıklaması
29.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, hiç kimsenin kimseye hakaret etme
hakkının olmadığına ve Başkanlık
Divanının bu konuda tedbir alma ve parti gruplarına bildirme
sorumluluğunun bulunduğuna ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Yemen-Türkiye
Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Fuad Mohamed Abdul
Karim başkanlığındaki heyetin ülkemizi ziyaret etmesinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 30/4/2013
tarihli ve 48 sayılı Kararı ile uygun bulunduğuna
ilişkin tezkeresi (3/1224)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve 19
milletvekilinin, Adana ilinin sanayi ve sanayileşme potansiyelinin tespiti
ve yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/633)
2.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken ve 21
milletvekilinin, basın emekçilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/634)
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve
29 milletvekilinin, Altuzan isimli kanser ilacının sahtesinin
Türkiyede de kullanıldığı ve Orta Doğu ülkelerine de
buradan gittiğine dair iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/635)
C) Gensoru Önergeleri
1.- Ankara Milletvekili
Levent Gök ve 72 milletvekilinin, Başkent Doğalgaz
Dağıtım Anonim Şirketinin değerinin çok altında
bir ihale bedeli ile özelleştirilmesini onaylayarak kamuyu zarara
uğrattığı iddiasıyla, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/28)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun
çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine; 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun,
Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyrazın yaptığı
açıklama sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Adana Milletvekili Murat Bozlakın görüşülen kanun
teklifinin birinci bölümü üzerinde BDP Grubu adına yaptığı
konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Adana Milletvekili Murat Bozlakın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşma sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
4.- Giresun Milletvekili
Nurettin Caniklinin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin görüşülen kanun
teklifinin 9uncu maddesinde verilen önerge üzerinde yaptığı
konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın görüşülen kanun teklifinin 19uncu maddesinde verilen
önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında AK
PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
6.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Giresun Milletvekili Nurettin
Caniklinin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında CHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
7.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın görüşülen kanun teklifinin 21inci maddesinde verilen
önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine ve AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/725) (S. Sayısı: 450)
4.- Manisa Milletvekili Recai
Berber ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/1524) (S. Sayısı: 463)
X.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Kanun teklifinin
görüşmeleri sırasında iktidar partisinin önergelerinin muhalefet
partilerine dağıtılmaması nedeniyle görüşmelere devam
edilip edilmeyeceği hakkında
XI.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 463) Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
oylaması
XII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın, 2002-2013 yılları arasında
Diyarbakırda yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun cevabı (7/20885)
2.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın, 2002-2013 yılları arasında
Erzurumda yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun cevabı (7/20886)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen ihalelere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/21220)
4.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Kütahyanın Tavşanlı ilçesinde
bulunan TKİ Genel Müdürlüğüne ait sosyal tesislerin ve
lojmanların belediyeye devrine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/21324)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, elektrik tellerinin
yarattığı tehlikelere ve Ankarada yaşanan bir olaya
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/21329)
6.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, olası bir depremin olumsuz etkilerinden
korunmak için alınan önlemlere ve hizmet binalarının depreme dayanıklılığına
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun
cevabı (7/21477)
7.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlakın, Vakıflar Yönetmeliği
kapsamında muhtaç aylığı bağlanan kişilere
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/21534)
8.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesirin Balya ilçesindeki
bir köyün elektrik sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/21609)
9.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesirin Gönen ilçesindeki
bir köyün elektrik telleriyle ilgili sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/21610)
10.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesirin Balya ilçesindeki
bir köyün elektrik sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/21611)
11.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtanenin, Karsın Kağızman ilçesinde bir köyde evine
elektrik bağlatamayan bir vatandaşa ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/21613)
12.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesirin İvrindi
ilçesindeki bir köyün elektrik sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/21615)
13.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesirin İvrindi
ilçesindeki bir köyün elektrik sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/21616)
14.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesirin Havran ilçesindeki
bir köyün elektrik sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/21617)
15.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesirin Gönen ilçesindeki
bir köyün elektrik sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/21618)
16.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şekerin, Gaziantepteki çiftçilerin elektrik
borçlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/21619)
17.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, bir kamu spotunun maliyetine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınçın cevabı (7/21783)
18.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Afyonkarahisar, Adana, Ankara,
Antalya, Balıkesir, Batman, Bursa, Çorum, Denizli, Diyarbakır,
İstanbul, Hatay, Gaziantep, Eskişehir ve Erzurumda resmî ilan
yayınlama hakkına sahip yerel gazetelere ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/21824), (7/21825), (7/21826), (7/21827), (7/21828), (7/21831), (7/21832),
(7/21833), (7/21834), (7/21835), (7/21839), (7/21840), (7/21841), (7/21842),
(7/21843)
19.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, Kamu İhale Kurumu tarafından iptal
edilen ihaleler ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/22197)
23 Mayıs 2013 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Mustafa HAMARAT (Ordu), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109uncu
Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Kanal İstanbulun çevreye etkileri
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğana aittir.
Buyurun
Sayın Eyidoğan. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğanın, Kanal İstanbulun çevreye
etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son birkaç yıldır zaman zaman gündeme gelen ve
bilimselliği çok tartışılan bir projeden bahsedeceğiz;
İstanbulu ilgilendiren, Marmara Denizi ve Karadenizi ilgilendiren bir
proje, Kanal İstanbul. Sayın Başbakan bu projeyi ortaya
attı, Kanal İstanbul dendi, bir ara çılgın projelerden
biri olarak Çılgın Proje dendi. Bu projeyle ilgili Sayın Ali
Babacan şöyle diyor: İlk etapta bakanlar olarak Acaba olur mu,
olmaz mı? Çok mu çılgın? Acaba gerçekleşebilir mi?
şeklinde şüpheler hissettik ama Sayın
Başbakanımız bunu açıkladı, olmayacak olsa zaten bu
açıklanmazdı. diyor. Demek ki proje tamamen afaki, imaj projesi, hiçbir
bilimsel çalışmaya dayanmıyor; animasyon var, bilim yok.
Geçenlerde
cevap alamadığımız soru önergesini burada herkesin önünde
okudum, hâlâ cevap alamadık bu soru önergesine. Ama, Başbakan, bu
bilimselliği bilinmeyen projeyi Yüksek Planlama Kurulundan geçirdi.
Sayın Babacan diyor ki: Her türlü çevre değerlendirmesi ve
hazırlığı çok dikkatli yapılmalı. Yani
anlaşılan, istim arkadan gelecek.
Kanal
İstanbul Projesinin hazırlık çalışmaları
süresince, denizlerimizde yıllardır çalışan değerli
deniz bilimcilerimizin görüşü sorulmamıştır. Sayın
milletvekilleri, bizim bilim insanlarımızın hesap ve
modellemelerine göre, bu proje nedeniyle beklenen çevresel felaketler hem
Marmara hem de Karadenizde olacaktır. Ben bu konuşmanın
içeriğinde, yalnız denizlerimize etki açısından ele
alıyorum; bunun karada ve diğer çevre etkileri konusu ve inşaatla
ilgili konusu ayrı bir konuşma konusudur.
İstanbul
Boğazı, Karadenizin alt tuzlu sularını Marmaraya
ulaştıran bir su yoludur, hatta Çanakkale Boğazı yoluyla
Egeye de gider. Nedeni, yoğun tatlı su deposu olan Karadenizin
ortalama su seviyesinin Akdenize göre daha yüksek olmasıdır.
Karadeniz suyu Boğazın üstünden akar, alt tarafından da ters
yönde akan Akdenizin tuzlu suları Karadenizin tuz dengesini sağlar.
Bu, eşi benzeri olmayan doğal bir akışkanlar
mekanizmasıdır. Boğazın doğal alt-üst akıntı
sistemi olmasaydı, Marmara Denizi bugünkünden daha beter bir açık
kanalizasyona dönüşmüş olacaktı.
Bu
proje, Süveyş Kanalı ve Panama Kanalıyla
karşılaştırılamaz. Bu
karşılaştırmayı yapmak, bilimden uzak durmak demektir.
Gerekli
incelemeler yapılmadan açılacak olan bu çılgın kanalın
geri dönüşü olmayacaktır. Kanalın çevreye etkileri gelecek
nesiller düşünülerek incelenmelidir. Ama Planlama Kurulu karar
vermiş, neye göre olduğu belli değildir.
Karadenizi
dolduran musluklar yağmur ve nehir sularıdır. Bunların
başında da Tuna, Dinyeper, Dinyester ve Don nehirleri gelir. Bu
havuza giren suların miktarını artırmadan Karadenize bir
yapay kanal açarsanız Karadenizin suyu daha fazla boşalır.
Zaman içerisinde Karadenizin alt tabakada tuzluluğu artacak, alt tabakada
yer alan hidrojen sülfürlü tabaka yükselecek ve en önemlisi,
balıkların yaşadığı,
çoğaldığı oksijenli üst tabakanın incelmesine ve
canlı kaynaklarının yok olmasına yol açacaktır. Hatta,
bu kanal zaman içerisinde, projelendirilen Sinop nükleer santralini de
etkileyebilecektir. Öte yandan, diğer bir gerçek de Karadenizin sadece
bize ait olmadığıdır. Rusya, Montröden fayda
sağlıyor. Ancak, yeni bir kanalın açılmasıyla birlikte
bir belirsizlik ortaya çıkacak, bu kanalın yetkisi kimde olacak?
Acaba bu proje, Karadeniz başta, gaz hidrat ve petrol potansiyelinin
cezbediciliğine yönelik uzun vadeli bir ABD icadı anti Montrö
Antlaşması stratejisi midir?
Bu kanalla gelecek olan
ek organik yük, denizin
Sayın
milletvekilleri, bir bilim insanımız Bu kanal, hava kirliliğine
ve sağlık sorunlarına neden olur. Terkos, Küçükçekmece ve
Büyükçekmece gölleri kurur, Marmara Denizindeki su ürünlerine zarar verir.
Kanalın açılması için yaklaşık 1 milyon metreküplük
bir kazıyla en az 42 kilometrekarelik yeşil alan tahrip edilir.
Kanalın etrafına rant için yerleşim bölgeleri inşa edilirse
gemi kazası, patlaması ve tehlikeler boğazdan kanala
taşınır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HALUK EYİDOĞAN
(Devamla) Bu nedenle, bunun gibi birçok başka bilimsel tespitlerin
doğru olmadığına, yanlış ya da doğru
olduğuna karar verecek, elimizde hiçbir bilimsel bulgu ve veri yoktur. Bu
nedenle, bu konunun ciddiyetle ele alınması ve bilim
adamlarımızla birlikte konunun ayrıntılı incelenmesi
gerekiyor.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eyidoğan.
Gündem
dışı ikinci söz, Türkiye'de aile sorunları hakkında
söz isteyen Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeriye aittir.
Buyurunuz Sayın
Yeniçeri. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Türkiyedeki aile sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de
aile sorunlarıyla ilgili olarak gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hayat
şartlarının zorluğu, ekonomik ve siyasi
sorunların ağırlığı arasında ihmal edilen
bir kurum vardır, o da ailedir. Teknolojik, sosyal ve kültürel alanda
yaşanan değişim, aileyi ve rolünü tartışılır
hâle getirmiştir. Toplumlar ailelerin üzerinden yükselir ya da
düşerler. Ailesi çöken, yozlaşan ve bozulan bir toplumu ayakta
tutacak başka bir mekanizma yoktur. Toplum bilimciler aileyi bu nedenle
toplumun yapı taşı, asli cevheri olarak nitelemektedirler. Aile,
kültürün yaratılmasında, yaşatılmasında ve sosyal
bünyenin korunmasında büyük bir rol oynar. Nesiller bütün
değerlerini, terbiyesini aileden alır, bireyin şahsiyetinin
mayalandığı ocaktır aile.
Son
zamanlarda yaşananlar, ailenin büyük bir risk ve tehdit altına
girdiğini göstermektedir. Kadına şiddetteki artış,
boşanmaların rekor kırması, sokaklara terk edilen çocuk
sayısındaki fazlalıklar her şeyden çok aile kurumuyla
ilişkilidir. Adliyelere yansıyan davalar, cinayetler, intiharlarla
aile kurumunun geçirdiği sarsıntı arasında büyük bir
bağlantı vardır. Kaderine terk edilen çocuklar, çaresiz duruma
düşmüş anne ve babalar, kadın sığınmaevleri ve
huzurevleri aslında her şeyi özetler niteliktedir. Çocuk işçi
sayısı ve çocuk yaşta işlenen suçlarda da normalin üstünde
bir artış vardır. Bütün bu veriler gerçekte Türk aile
yapısının büyük bir sarsıntı geçirdiğini ortaya
koyan kanıtlardır.
Değerli
milletvekilleri, çağ bugün, çocukları eğitmeyi
ana-babaların ve okulun işi olmaktan çıkarmıştır.
Çocuklar, anne ve babalarının elinden İnternet, Facebook ve
televizyon dizileri sayesinde alınmıştır. Bunu görmek ve
gerekli tedbirleri almak gerekir.
Türkiyede
televizyon programları birer dadı, çöpçatan ve evlilik daireleri gibi
çalışmaktadır. Anne ve babalar medyanın sunduğu
değerleri kayıtsız şartsız içselleştiren edilgen
figürlere dönmüştür. Televizyon programları sanal evlilik
yaptıran kurumlar hâline gelmiştir. Seviye, değer, ilke, ölçü
ayaklar altında ezilmektedir. Medya, önce namahremi sonra da aileyi
öldürecek yapımların altına imza atmaktadır. Manevi, ve
ahlaki motivasyon kurumu olan aile, giderek materyalist ve hedonist
değerler kurumu hâline dönmüştür. Artık insanlar evlenmiyor,
birleşiyorlar; sevgililer aile hâline gelmiyor, âdeta nikah memurunun ve
ekranların önünde şirket kuruyorlar. Evlilik sözleşmeleri de
şirket ana sözleşmelerine dönmüş durumdadır.
Değerli
milletvekilleri, teknolojik gelişmeler, sanallaşma ve
dijitalleşme aile kurumunu ciddi biçimde tehdit etmektedir. Kent
yaşamının doğal sonucu olarak aile, annenin işe,
babanın işe, çocuğun kreşe gitmesiyle gündüz
parçalanmaktadır. Akşam ise anneyi diziler, babayı spor
karşılaşmaları, çocuğu da İnternet tutsak
almaktadır. Aile bireyleri Facebook, İnternet, cep telefonu, dizi ve
chatleşmeler arasında âdeta kaybolmaktadır. Teknolojik araçlar
aile bireylerini birbirinden kopartan aygıtlar hâline gelmiştir.
İnsanlar kullanmak için icat ettikleri aygıtlar tarafından âdeta
kullanılmaktadır.
Bütün
bunlara ek olarak, kitle iletişim araçlarının amaç
dışı kullanımı da aile konusunda büyük sorunlar
yaratmaktadır. Televizyonlardaki evlilik programları, âdeta aile
algısını tahrip etme programlarına dönüşmüş
durumdadır. Manevi, moral ve insani yönü olmayan; maddi, ekonomik,
hedonist değerler üzerine bina edilen programlar evlilik kurumunu tehdit
etmektedir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu
programların aile kurumunu tahrip eden değil, güçlendiren bir
yapıya dönüştürülmesi için gereken düzenlemeleri yapmalı ve
süratle inisiyatif almalıdır. Aile, kitle iletişim
araçlarının tükettiği bir meta olmaktan
çıkarılmalıdır. Aileye yönelik riskler, olgulardan çok,
süreç üzerinde yoğunlaşarak çözülebilir. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı yaptıklarıyla yetinmemeli, çok yönlü program
ve projelerle derhâl harekete geçmelidir ve bunları derhâl uygulamaya
sokmalıdır. Aile korunmadan millet, millet korunmadan devlet, devlet
korunmadan ülke korunamaz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
Gündem
dışı üçüncü söz, Dünya Etik Günü nedeniyle söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sedef Küçüke aittir.
Buyurunuz
Sayın Küçük. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul
Milletvekili Sedef Küçükün, 25 Mayıs Dünya Etik Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
SEDEF
KÜÇÜK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Dünya Etik Günü hakkında gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, devlette ve siyasette etik, adaletli ve demokratik bir
toplumsal yaşamın, temiz ve şeffaf bir idarenin olmazsa
olmazıdır. Etik dışı faaliyetlerin, bireysel
boyutları aşarak kurumsallaşmaya başladığı
yerde demokratik bir yönetimden, hukukun üstünlüğünden, hesap
verilebilirlikten söz edilemez, bundan söz edilemediği gibi,
yolsuzluğun hüküm sürdüğü yerde sağlıklı bir idareden
de söz edilemez. Çünkü, etik dışı davranışın olduğu
bir ülkede, halkın, siyaset kurumuna, devlete ve adalete güven duygusu
zedelenir, siyaset ve yönetim sistemleri etik değerler ve ilkeler
karşısında zayıflık gösterebilir. Bunun ortadan kaldırılması için sarf edilecek
çabalar etik dışılığın önlenmesi noktasından
başlatılmalıdır çünkü yolsuzluk ve yozlaşma meydana
geldikten sonra oluşan zararlar telafi edilecek boyutta olmamaktadır.
Bunun için güçlü bir etik kültürün geliştirilmesinin bir zorunluluk
olduğu kanaatindeyim.
Etik
kültürün yerleştirilmesi amacıyla ülkemiz, Birleşmiş
Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesini imzalamıştır.
Avrupa Birliği yönergelerine ilişkin sözleşmelerin de
altında imzamız vardır. Her ne kadar bir siyasi etik kanunumuz
yoksa da çeşitli kanunların içerisinde kamuda etik kurallarına
ilişkin hükümler mevcuttur. Bildiğiniz gibi, bir Kamu Görevlileri
Etik Kurulu Kanunu ve bir de yönetmelik vardır. Bu yönetmelik, kamu
görevlilerinin etik davranış ilkelerini belirleyen bir düzenlemedir.
Buna göre, kamu görevlileri görev, unvan ve yetkilerini kullanarak kendileri,
yakınları veya üçüncü kişiler lehine menfaat sağlayamaz ve
aracılıkta bulunamazlar. Kamu görevlileri akraba, eş, dost ve
hemşehri kayırmacılığı, siyasal kayırmacılık
veya herhangi bir nedenle ayrımcılık veya
kayırmacılık yapamazlar.
Tabii,
bunlar, yönetmelikte yazanlar ama bu ülkede her gittiği yere kendi
müteahhidini götürdüğü iddia edilen bir vali mevcut. Yanlış
anlamayın, bu, bizim iddiamız değil,. iktidar partisine mensup
bir sayın milletvekilinin iddiası. Takdir edersiniz ki, eğer
iktidar partisine mensup bir sayın milletvekili bu konuda
İçişleri Bakanlığına şikâyet mektubu
yazıyorsa, o ülke idaresinde ciddi bir sorun var demektir. (CHP
sıralarından alkışlar) Eğer, bir ülkede Deniz Feneri
gibi bir yolsuzluğun üzeri örtülüyorsa, üstelik de bunu soruşturan
savcılar hakkında soruşturma açılıyorsa o ülkede hukuk
etiği yara alıyor demektir. Eğer, bir ülke Parlamentosunda bir
milletvekili, başka bir milletvekiline ağza alınmadık
küfürler edebiliyorsa orada bırakın etik kurallarını
saygıdan bile söz edilemez demektir.
Medyadan
adalet sistemine, siyaset kurumundan bürokrasiye kadar tabii ki böylesi
örnekleri çoğaltmak mümkündür. Karşılaşılan hiçbir
örneğe münferit bir olay olarak bakma lüksümüz de yoktur. Münferit olsa
dahi yozlaşmayla ile, yolsuzluk ile, etik dışı
davranışlar ile mücadelenin ilk koşulu, sorunu doğru
biçimde ortaya koymak ve bu sorunu çözmeye yönelik etkin çözüm yolları
geliştirmekten geçer. Etik dışı davranış, sistemi
de yozlaştırarak kamu yönetimi mekanizmasının adaletli ve
etkin bir biçimde işlemesini engeller. Bu açıdan, özellikle kamu
yönetiminde etik bilincin en tepeden başlayarak en aşağı
doğru yaygınlaştırılması siyaset ve yönetim
sisteminin sağlığı açısından elzemdir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bir memlekette namuslular da
namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memlekette kurtuluş yoktur. (CHP
sıralarından alkışlar) Bildiğiniz gibi bu söz, 2nci
Cumhurbaşkanımız İsmet İnönüye aittir. Hepimiz,
yalnızca milletvekilleri değil, yalnızca siyasiler değil,
yalnızca medya değil, tüm toplumumuz, bu sözün arkasında
durmalı ve yolsuzluk kimden gelirse gelsin, nereden gelirse gelsin, ne
amaçla yapılırsa yapılsın topyekûn karşı
durmalıyız diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Küçük.
Gündeme
geçmeden önce sisteme girmiş sayın milletvekillerimize birer dakika
söz vereceğim.
Sayın
Öğüt
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, İstanbul Kadıköy
Altıyolda bulunan boğa heykelinin Beylerbeyi Sarayına
taşınmasına ve Kadıköyde Kuşdili Çayırına
yapılacak alışveriş merkezine ilişkin
açıklaması
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Sayın Başkan, Millî Saraylar,
Müzecilik ve Tanıtım Başkanlığının,
Kadıköy Altıyolda bulunan tarihî Dövüşen Boğa heykelinin
Beylerbeyi Sarayındaki eşinin yanına taşınması
istemiyle Kadıköy Belediyesine başvurduğu haberleri basına
yansımıştır.
Boğa
heykeli, Kadıköyün en bilinir simgesi ve buluşma noktası
olmakla birlikte İstanbulun sayılı simgelerinden biridir.
Kadıköylüler ilçeleriyle özdeşleşen bu heykelin ellerinden
alınmasına karşıdır. Konunun, heykelin tarihî
anlamı, önemi ve simgesel özdeşleşmesi kapsamında
değerlendirilmesi talep edilmektedir.
Ayrıca,
Kadıköyde, Büyükşehir Belediyesiyle ilgili, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının tarihî Kuşdili Çayırına AVM
projesi, 7 binin üzerinde itiraz dilekçesiyle kısmen iptal edilmiştir
ancak AVM alanını küçülten yeni bir plan hazırlanmıştır.
Kadıköylüler kısmen iptallerin yeterli
olmadığını, AVMden tamamen vazgeçilerek yeşil alan
olarak korunmasını talep etmektedirler.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın
Kaplan
2.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın, Kocaelide ÇELİK-İŞ ve
BİRLEŞİK METAL-İŞ arasında uzlaşmanın
sağlanması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının görev üstlenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET
HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Metal
sektörünün içinde bulunduğu süreç Türkiye açısından sıkıntılı
bir noktaya gelmekte. Kocaeli ilinde de Türkiyedeki metal sanayisinin 1/3ünün
bulunduğu bir alan
Yaklaşık 120 bin işçinin
çalıştığı bu sektör ne yazık ki MESSin tek
taraflı ve ön yargılı davranması nedeniyle tıkanma
noktasına gelmiştir. ÇELİK-İŞ ve
BİRLEŞİK METAL-İŞ görüşmeleri kesti. TÜRK
METAL-İŞin de bu süreci takip edeceğini düşünürseniz 500
bin aileyi ilgilendirdiği ve yarın sokaklarda büyük
sıkıntı yaşanacağı göz önüne
alındığında Hükûmet yetkililerinin, özellikle
Çalışma Bakanlığının bu iki kurum arasında
uzlaşmanın yakalanması noktasında görev üstlenmesi
gerektiğine inanıyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Sayın
Ercoşkun
.
3.- Bolu Milletvekili
Ali Ercoşkunun, Bolu Göynükte tertip edilecek Akşemseddini anma
programına ilişkin açıklaması
ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Sayın Başkan, öncelikle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz
gibi, cennetten bir köşe olan Bolumuzun en nadide, en özel, en huzurlu
ilçelerinden birisi Göynük ilçemizdir. Sahip olduğu doğal
güzellikler, tarihsel güzellikler yanında, şüphesiz, Göynükümüzün en
önemli değeri Akşemseddin Hazretleridir. Göynükte metfun bulunan
Fatih Sultan Mehmetin Hocası Akşemseddin,
yaşadığı dönemdeki manevi liderlerden birisi olduğu
gibi, aynı zamanda, tıp dünyasında da ruh
hastalıklarında büyük başarı göstermiştir ve mikrobu
keşfeden ilk bilim adamıdır. Her yıl mayıs
ayının son haftasında
Yani bu yıl 25-26 Mayıs tarihlerinde
Akşemseddin Hazretlerini anma programı Göynükümüzde tertip
edilecektir. Bu vesileyle tüm arkadaşlarımızı Bolumuza,
Göynükümüze davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ercoşkun.
Sayın
Özdağ
4.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağın, 28
Şubat postmodern darbesine ilişkin açıklaması
SELÇUK
ÖZDAĞ (Manisa) 28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden on
altı yıl geçti. Önceki gün açıklanan iddianameyle,
savcılık, 111 kişi hakkında
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
istedi.
Türkiyenin
bugün yaşadığı problemlerin çoğunun arkasında
darbeler var. PKK en büyük iki atılımını 12 Eylül ve 28
Şubat darbelerinden sonra yapmıştır. Darbeciler milletle
uğraşırken PKK yeni mevziler kazandı. 28 Şubat, irtica
ile mücadele adı altında aslında PKKya çalıştı.
Her darbenin kendince bir gerekçesi vardır. 28 Şubat, muhayyel bir
irtica tehlikesini kendine mesnet yaptı. Dinsiz bir millet,
maneviyatsız bir ordu için kollar sıvandı. O dönemin güçlü ismi
Çevik Birin Türk Silahlı Kuvvetleri Peygamber ocağı
değildir. şeklindeki beyanı hafızalarda tazeliğini
koruyor. Bostancıoğlunun başörtüsü için söylediği
İhtimal ki bazı kelleler uçacaktır. Sözü, dönemin
psikolojisini yansıtan bir vecize olarak hâlâ hatıralarda
yaşıyor. Her darbe milletin namusuna, haysiyetine, şerefine bir
tecavüzdür ve mutlaka hesabı da sorulmalıdır. 28 Şubat bu
milletin manasına, ruhuna musallat olmuştur. Gecikmiş de olsa bu
dava milletin davasıdır. Bu darbe bin sene sürecek. diyenler bin
sene de geçse hesap vermelidirler.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özdağ.
Sayın
Bayraktutan
5.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
2012 yılında Artvinin Arhavi, Hopa ve Borçka ilçelerinde
yaşanan sel felaketi nedeniyle gönderilen 3 milyon 800 bin liralık
afet yardımının Artvin Valiliği tarafından hangi
bölümlere harcandığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
2012
yılında Artvin yöresinde, Artvine bağlı Arhavi, Hopa ve
Borçka ilçelerimizde yoğun bir sel felaketi
yaşanmıştır. Bu sel felaketi neticesinde maddi
kayıplar meydana gelmiş; konuyla ilgili, Hükûmet, bölgede
yaşanan sel felaketinden kaynaklanan incelemeler sonucunda kayıplara
istinaden afet yardımıyla bir bütçe ayırmış ve
yaşanan felaketten kaynaklı zararların giderilmesi için ilgili
kuruluşlara para yardımı yaparak yaşanan
kayıpların telafisini istemiştir. Bu nedenle, ilgili bakana soru
sorduğumuzda, bu zararların giderilmesi için 3 milyon 800 bin
liralık bir para yardımı gönderilmiştir. Bu para
yardımının sel felaketinde harcanmadığına
ilişkin kaygılar var. Kamuoyunda bu şekilde beklentiler
vardır. Daha önce sormuş olduğumuz soruyu ne yazık ki
Sayın Bakan geçiştirmiştir. Buradan, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden bir kere daha ifade etmek istiyorum: Bu sel felaketi nedeniyle
gönderilen 3 milyon 800 bin lira para yardımı valiliğe
gönderilmiş midir? Valilik tarafından hangi bölümlere
harcanmıştır? İlgili bakanlığın bunu kontrol
etmesini ve gönderilen paranın sel felaketinde zarar gören
vatandaşlarımızın zararlarının giderilmesi
açısından kullanılmasını temenni ediyor, talep ediyor
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.
Sayın
Aygün
6.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün, Türkiyede
cezaevlerinde bulunan ağır hasta tutuklu ve hükümlülerin durumuna ve
Taylan Çintaya Ankara Sincan Cezaevinde yapılan muameleye ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN
AYGÜN (Tunceli) Sayın Başkanım, Türkiyede cezaevlerinde 431
ağır hasta tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bunlardan sadece biri olan
Taylan Çintay iki gün evvel Adanadan Ankara Hastanesine getirildi ve
vücudundaki kanser hücrelerini çıkarmak üzere ağır bir
ameliyattan geçti. Daha sonra Sincan Cezaevine götürüldü. Ağır bir
ameliyat sonrası kendisine çıplak arama yapılmak istendi.
Taylanın ameliyat sonrası çıplak aramayı reddetmesi
üzerine kendisine dayak atıldıktan sonra jandarmaya ve yönetmeliklere
muhalefet ettiği için üç gün hücre cezası verildi.
Şimdi,
biz tutukluların, ağır hastaların durumlarının
çözülmesini, onların ölmeden özgürlüklerine kavuşmalarını
talep ederken Taylana Ankara Sincanda yapılan bu muamele Hükûmetin insan
hakları konusundaki karnesini gösteriyor. Bunu yüce Meclisin ve
halkımızın dikkatine sunuyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aygün.
Sayın
Doğru
7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, 25 Mayıs
Dünya Etik Gününe ilişkin açıklaması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
25
Mayıs tarihi dünyada Etik Günü olarak kutlanmaktadır. Etik
kuralı, insanların, kuruluşların toplumda, yaşamda ne
şekilde davranmaları gerektiğini somut ve kanıtsal olarak
ortaya koyar. Töre sözcüğünden türeyen etik kurallar toplum
yaşamı için çok önemlidir.
Türk
tarihinde etik uygulamalar Selçuklular zamanında Ahilik örgütünde
görülmektedir. Ahilik çok yönlü bir sosyoekonomik Türk kurumudur. Ahi örgütüne
üye olan esnaf ve sanatkârların uymaları gereken bir dizi ahlak ve
iş kuralları vardı. Uymaması durumunda ağır
cezalar da uygulanmıştır.
Bugün
birçok meslekte etik, ahlak kuralları çiğnenmektedir. Bu da meslekler
arasında, dolayısıyla da toplumda ağır sorunlara sebep
olmaktadır. Etik, ahlak kuralları çok önemli olup
insanlarımızın, siyasetçilerin, devlet görevlilerinin kesin
uyması gerekir. Toplumda etik kültürün olması, yolsuzluk dâhil,
birçok toplum dışı olayları da engelleyebilir.
Şeffaf,
açık bir toplum ve yönetim temennisiyle teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın
Tüzel
8.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, 10 bin kamu koruma memuru alınacak olmasının
üniversiteleri savaş ve çatışma alanı hâline
getireceğine ilişkin açıklaması
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gözümüz
aydın diyorum. Anladığımıza göre, Hükûmet
işsizliğe kalıcı bir çözüm buldu. Üniversitelerdeki
çatışmayı bastırmak, eğitimi güvenceye almak
adına 10 bin koruma memuru alınacağı söylenmekte.
Böylelikle Hükûmet hem işsizliğe çözüm bulmuş hem de sopa ve
gerici müfredatla millî kültürüne bağlı gençlik yetiştirme
ihtiyacını gidermiş olacaktır. Her yerde açılan,
sayısı artan üniversiteler ve gençliğin ayağa
kalktığı ülke problemleri her zaman olacağına göre, bu
sayı 10 binle de sınırlı kalmayacak, her daim ihtiyaç
hissedilecek. Ancak, böyle olduğunda, üniversiteler bilim alanı
olmaktan çıkıp devlet adına sopa sallayan, gaz sıkan koruma
ordusunun savaş ve çatışma alanı olacaktır.
Patron
ve sermaye sınıfıyla barış, işçiler ve gençlerle
savaş hâlinde olan Hükûmetin iktidarını korumak için
artırdığı polis devleti uygulamaları da bu
kaçınılmaz sonunu engellemeyecektir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tüzel.
Sayın
Atıcı
9.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Tarsusun Yenice ilçesi Karsavuran mevkisinde
yaşayan göçerlerin sorunlarına ilişkin açıklaması
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, Tarsusun Yenice ilçesinin Karsavuran mevkisinde yaşayan
göçerlerin çok önemli sorunları var. Bu insanlar tam on bir yıl önce
buraya göçmüşler ve buraya konmuşlar ve on bir yıldır
memleketlerine bir daha gidememişlerdir. Şimdi bulundukları
alana da bir havaalanı yapılacaktır. Bu
vatandaşlarımızın en acil ihtiyaçları konteynerdir.
Vanda işi biten sadece ve sadece 70 tane konteynerin buraya yönlendirilmesini
talep etmektedirler. Yenice Belediyemiz bu insanlara yer göstermekte ve
bunların yaşayacakları alanı belirlemektedir. Bu insanlar
devletimizden de konteyner beklemektedir. Daha önce Mersin Valiliği bu
konuda bir söz verdiği hâlde ve hatta birkaç tane konteyner
yaptığı hâlde bu insanlara ulaşmamıştır. Bu
konunun çözülmesi insani açıdan da önemlidir.
Saygılar
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.
Sayın
Yılmaz
10.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün
Yılmazın, Redhack tarafından İnternet sitelerine
gönderilen belgeye göre El Nusra ve El Kaide cephesinin Reyhanlıya
yaptığı saldırıyla ilgili olarak Hükûmetin ne
söyleyeceğini bilmek istediğine ilişkin açıklaması
DİLEK
AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, dün İnternet sitelerinde, Reyhanlıdaki
saldırıdan önce Jandarma İstihbarat birimi tarafından
devlet kademelerine gönderilen bir belge yer almaya başladı.
Redhack tarafından bu belge İnternet sitelerine gönderildi. Bu
belgede 23 Nisan itibarıyla Nusra cephesinden yani El Kaide örgütünün
düzenlediği bombalı düzeneklerin Türkiyeye sokulduğu ve
Türkiyede eylemler yapılacağı, patlama
yapılacağı şeklinde istihbarat bilgisi olmasına rağmen
bu istihbarat bilgilerinin değerlendirilmemesi ve bütün istihbarat
birimlerinin kendi içinde uzlaşıyı ve birlikte olmayı
sağlayamadığından dolayı bunun
değerlendirilmemesi çok ciddi bir ölümle sonuçlandı biliyorsunuz. Bu
konudaki durumun değerlendirmesini ve El Nusra ve El Kaide cephesi
tarafından yapılan bu saldırıyla ilgili Hükûmet cephesinin
ne söylediğini ben duymak istiyorum dünkü belgeler çerçevesinde.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın
Işık
11.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Redhack
tarafından İnternet sitelerine gönderilen belgenin içeriğiyle
ilgili olarak Hükûmetin Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmesini ve
kamuoyuna açıklama yapmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizin
Suriye sınırında ve 11 Mayıs tarihi itibarıyla Hatay
ilimizin Reyhanlı ilçesinde meydana gelen ve maalesef, çoğu
vatandaşımız olmak üzere 52 kişinin hayatını
kaybetmesi, birçok insanımızın da yaralanmasıyla sonuçlanan
olaylar hakkında Redhack isimli bir medya grubunun dünkü tarih
itibarıyla medyaya ve İnternet ortamına sunduğu belgeler
son derece düşündürücü ve Hükûmetin mutlaka ama mutlaka, önce Türkiye
Büyük Millet Meclisi olmak üzere, tüm Türk milletini, kamuoyunu
aydınlatacağı bir duruma gelmiştir. Bu konuda özellikle
Dışişleri Bakanını olayın
sıcaklığı üzerine kendisine sorulan bir soruya verdiği
cevabı da düzeltmeye davet ediyorum. Bu belgenin içeriğiyle ilgilenme
yerine hedef saptırmaya yönelik bir açıklama bu ülkenin bir
bakanına yakışmamaktadır. Bu konuda Türkiye Büyük Millet
Meclisinin öncelikle bilgilendirilmesini ve mutlaka Hükûmet tarafından
kamuoyuna bir açıklama yapılmasını talep ediyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın
Kurt
12.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurtun,
Eskişehir Atatürk Stadyumunun TOKİye devredilerek yerine bir
alışveriş merkezi yapılması için protokol
imzalanmasına ilişkin açıklaması
KAZIM
KURT (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Eskişehir
Atatürk Stadyumu yerinden kaldırılıyor ve bu stadyum
TOKİye devredilerek büyük bir alışveriş merkezi
yapılmak üzere protokol imzalandı. Ancak, tüm Eskişehir, hem
stadyumun yerinin alışveriş merkezi olmasına hem yeni
stadyumun Sazova bölgesinde hiç kimsenin bilmediği bir yere
yapılmasına tepkilidir. Bunun Meclis ve kamuoyu tarafından
bilinmesini istedim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kurt.
Sayın
Özel
13.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Zonguldakta
bacaklarını biçerdövere kaptıran Harun Mosmos adındaki
çocuğun Hacettepe Üniversitesi Hastanesine taşınması için
bir uçak ambulans ya da helikopter ambulans temin edilememesine ve yaşanan
112 Acil zafiyetine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Harun
Mosmos adında 7 yaşındaki bir evladımız geçirdiği
bir kaza sonucunda biçerdövere iki ayağını birden
kaptırdı. Olay olduktan sonra ailesi onu Çaycuma Devlet Hastanesine
götürdü. Onlar da ilk müdahaleden sonra Zonguldak Devlet Hastanesine sevk
ettiler. Uzuvların dikilmesi için irtibata geçilen Hacettepe, ilk beş
altı saatin çok önemli olduğunu, derhâl uçak ambulans ya da
helikopter ambulansla hastanın ve uzuvların usulüne uygun olarak
sevkini talep etti. Olay saat 17.30da olmuştu, gece yarısı saat
00.30a kadar bir uçak ambulans ya da helikopter ambulans temin edilemedi.
Önünde fotoğraf çektirilip billboard yaptırılan Hayaldi, gerçek
oldu. ambulansları o evladımız için hayal oldu, yalan oldu ve
gece yarımda kara yoluyla sevke karar verildi. Olay olduktan on saat sonra
sevk edilen hastanın bacakları dikildi ama bir tanesi
yaşamıyor, diğeri için de doktoru yüzde 1lik bir ihtimal
veriyor.
O
gün yaşanan 112 zafiyetini yüce Meclisin dikkatine sunuyor,
Sağlık Bakanını konuyu araştırmaya ve Meclise
bilgi vermeye davet ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Sayın
Gök
14.- Ankara Milletvekili Levent Gökün,
Reyhanlıya ziyarette bulunacak olan Başbakanın niçin Uludereye
gitmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
LEVENT
GÖK (Ankara) Sayın Başkan, Başbakanın kısa bir süre
önce Reyhanlıda gerçekleştirilen saldırıda ölen
yurttaşlarımızın yakınlarını ve
Reyhanlıyı ziyaret edeceğini öğrendik. Elbette bir
Başbakanın ülkesinin her köşesindeki üzücü olayları takip
etmesi ve herkesten önce oraya gitmesi en normal olanıdır ancak
bundan tam bir buçuk yıl önce Uluderede öldürülen 34
yurttaşımızın yakınlarını Başbakan
bugüne kadar niçin ziyaret etmemiştir, Uludereye niçin gitmemiştir
ya da gidememiştir? Başbakan Uludereye gitmeyi düşünüyor mu?
diye sormak herhâlde hakkımızdır.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Gök.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutuyorum.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Yemen-Türkiye
Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Fuad Mohamed Abdul
Karim başkanlığındaki heyetin ülkemizi ziyaret etmesinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 30/4/2013
tarihli ve 48 sayılı Kararı ile uygun bulunduğuna
ilişkin tezkeresi (3/1224)
22/5/2013
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 30 Nisan 2013
tarihli ve 48 sayılı Kararı ile Yemen-Türkiye Parlamentolar
Arası Dostluk Grubu Başkanı Sayın Fuad Mohamed Abdul Karim
başkanlığındaki heyetin ülkemizi ziyaret etmesi uygun
bulunmuştur.
Söz
konusu heyetin ülkemizi ziyareti, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 7'nci maddesi gereğince Genel Kurulun
bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum.
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve 19
milletvekilinin, Adana ilinin sanayi ve sanayileşme potansiyelinin tespiti
ve yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/633)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"Adana
ilinin sanayi ve sanayileşme potansiyelinin tespiti ve yaşanan
sorunların araştırılarak alınacak önlemlerin
belirlenmesi" amacıyla Anayasamızın 98'inci, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 104üncü ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması için
gereğini saygılarımızla arz ederiz. 29/2/2012
1)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
2)
Oktay Vural (İzmir)
3)
Lütfü Türkkan (Kocaeli)
4)
Sinan Oğan (Iğdır)
5)
Meral Akşener (İstanbul)
6)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
7)
Muharrem Varlı (Adana)
8)
Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
9)
Özcan Yeniçeri (Ankara)
10)
Cemalettin Şimşek (Samsun)
11)
Mustafa Erdem (Ankara)
12)
Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
13)
Ali Öz (Mersin)
14)
Oktay Öztürk (Erzurum)
15)
Reşat Doğru (Tokat)
16)
Sadir Durmaz (Yozgat)
17)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
18)
Mehmet Şandır (Mersin)
19)
Enver Erdem (Elâzığ)
20)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
Gerekçe:
Adana,
Türkiye Cumhuriyetinin ilk sanayileşen bölgelerinden biri olması,
köklü bir sanayileşme geleneği ve sermaye birikimi yaratması
sebebiyle Türkiye ekonomisi için önemli bir ildir. Osmanlıdan cumhuriyete
devrolunan tarım ekonomisinin ayağa kalkmasında ve
sanayileşmeye doğru atılan ilk cesur adımlarda
Adana'nın izi vardır. Türkiye ekonomisinin büyümesi için gerekli olan
sermaye birikimini oluşturmuş ve bunun tüm ülke çapında
yatırımlara dönüşmesinde önayak olmuştur.
Cumhuriyetin
ilk yıllarından 1980'li yıllara kadar ülke ekonomisinin göz
bebeği olan Adana, Türkiye ekonomisinde tekrar önemli bir yer edinebilmek
amacıyla tarımdan sanayiye, turizmden ticarete tüm alanlarda
atılımlar gerçekleştirmiş, 1980'lerde meydana gelen
ekonomik ve sosyal değişim hareketleri, 1990'lı yıllarda
çıkan Irak Savaşı ve ekonomik krizler Adana'nın sanayisini
ve ekonomisini ülke çapında bugünkü kadar azaltmamıştır.
1990'lı yılların sonlarından itibaren organize sanayi bölgesinin
devreye girmesi, üretimde kalite artışı ve sektörel
çeşitliliğin arttırılması ile Adana hak ettiği
gelişmişlik durumda değildir. Türkiye'nin son yıllardaki
hızlı gelişmesine paralel olarak yeni sanayi
atılımları da gerçekleştiremeyen Adana, büyük sanayi
potansiyeline, havaalanı, otoyol, yeni otoyol projeleri, Türkiye'nin en
büyük organize sanayi bölgesi, küçük sanayi siteleri, Çukurova Üniversitesi
olmasına rağmen, işletmelerini, sanayi
kuruluşlarını tek tek kaybeder hâle gelmiştir.
Yatırım
ikliminin çok müsait olması, tarım üretiminde kullanılan sanayi
ve gıda ürünlerindeki diğer yatırımlar için hammaddenin
kaynağında bulunmasına rağmen, üretimde hızlanmak
yerine gerileyerek büyük bir iniş yaşamaktadır. TÜİK
verilerine göre 2011 yılında kamu yatırımlarından
aldığı pay ilk 13te bile olamayan Adana, nüfusa oranla
baktığımızda orta sıralarda ancak yer
aldığını görüyoruz. Nüfus yoğunluğunun il
merkezinde yüzde 83'lere çıktığı Adana, işsizlikte
Şırnak'tan sonra sonlarda yerini muhafaza ediyor. Yine TÜİK
verilerine baktığımızda sanayideki iş istihdamı
2009-2010 yılına oranla giderek azalan değerlerle devam ederken
kapatılan iş yerleri sayısı büyük oranlarla atarak devam
etmiştir. Verilere baktığımızda artan nüfusla dengeli
olarak bir büyüme yerine küçülme olduğunu görmekteyiz.
Yukarıda
açıklanan nedenlerle, Adana ilinin sanayi ve sanayileşme
potansiyelinin ve yaşadığı sorunların
araştırılarak alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılması gerekli
görülmektedir.
2.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken ve 21
milletvekilinin, basın emekçilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/634)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Basın
emekçileri kamuoyunun bilgi edinmesi, olaylardan haber alması ve her türlü
tutum belirlemesi amacıyla zor şartlarda ve özlük haklarından
yoksun bir şekilde çalışmaktadırlar. Bu zor ve problemli
çalışma çerçevesinin belirlenip basın emekçilerinin tüm sosyal
güvencelere ve insanca yaşam koşullarına
kavuşturulması amacıyla Anayasa'nın 98inci, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını arz ederim.
1)
İdris Baluken (Bingöl)
2)
Pervin Buldan
(Iğdır)
3)
Hasip Kaplan (Şırnak)
4)
Sırrı Sakık
(Muş)
5)
Murat Bozlak
(Adana)
6)
Halil Aksoy (Ağrı)
7)
Ayla Akat Ata (Batman)
8)
Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
9)
Emine Ayna (Diyarbakır)
10)
Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
11)
Altan Tan (Diyarbakır)
12)
Adil Zozani (Hakkâri)
13)
Esat Canan (Hakkâri)
14)
Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15)
Sebahat Tuncel (İstanbul)
16)
Mülkiye Birtane (Kars)
17)
Erol Dora (Mardin)
18)
Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19)
Demir Çelik (Muş)
20)
İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21)
Nazmi Gür (Van)
22)
Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Anayasal
demokrasinin en temel özelliği güçler
ayrılığıdır. Yasama, yürütme ve yargıdan
oluşan bu güçler ayrılığı son dönemde özellikle medya
ve basın aracılığıyla dördüncü bir güç meydana
getirmiştir. Son dönemlerdeki teknik gelişmeler ele
alındığında medya artık bilimsel çevrelerce de güçler
ayrılığındaki dördüncü erk olarak incelenmektedir. Toplumun
enforme edilmesiyle oluşan bu güçte teknoloji ve emek gücü çok önemli yer
tutmaktadır. Türkiye'de neredeyse nüfusun yüzde 80i görsel ve
işitsel medya aracılığıyla bilgi edinmektedir. Bu
gerçeklerle beraber düşünüldüğünde, kamuoyunun bilgi edinmesi
kapsamında söz konusu medya sektöründe çalışan basın
emekçileri toplumun enforme edilmesi için bilginin veya haberin
kaynağından haberin kamuoyuna servis edilmesine kadar işleyen
süreçte yoğun ve yaşam riski barındıran emek
harcamaktadırlar. Van depreminde yaşamını yitiren
basın emekçilerinin kamuoyunu yasa boğan ölümleri, belki de
basın emekçisi olmanın risklerinin en son safhasını
göstermekteydi. 9 Kasım 2011 tarihinde 5,6 büyüklüğünde yaşanan
ikinci Van depreminde yaşamını yitiren basın emekçileri
Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir Van halkının
yaşadığı depremin acılarını
haberleştirmek ve kamusal duyarlılık yaratmak amacıyla
mesleklerini yapmaktaydılar.
Yaşamını
yitirmeye kadar giden zorlu süreçlerde çalışmalarını yapan
basın emekçilerinin sosyal güvence hakları, mesleksel hakları ve
sosyal durumları ise bu çalışma süreçlerinin zıttı
seyirde işlemektedir. Yıpranma paylarının olmaması
basın emekçileri açısından en fazla problem yaratan
unsurların başında gelmektedir. Kayıt dışı
istihdamın medya sektöründe yoğun bir şekilde var olması
ise hem sömürüyü arttıran bir öge olarak hem de sektördeki işgücü
piyasasının esnekliğini ortaya koyması açısından
önem arz etmektedir. Genel olarak emekçilerin sendikal örgütlenmesi ile
ilişkilerini kesmeye çalışan kamu otoritesi, basın
emekçilerinin de sendikal örgütlenme özgürlüğü önündeki en büyük engeli
oluşturmaktadır. Sosyal haklardaki düzensizlik ve basın
emekçileri aleyhindeki düzenlemeler de sektör
çalışanlarının sömürüsünü gösteren bir gösterge olarak
karşımızda durmaktadır.
Gerek
ulusal gerekse de yerel basında çalışan emekçilerin sosyal
güvenceye ve diğer maddi imkânlara ilişkin kaygıları
olmadan çalışması hem basın özgürlüğü hem de mesleki
gereklilikleri yerine getirme açısından daha olumlu sonuçlar ortaya
koyacaktır.
Tüm
bunlardan hareketle basın emekçilerinin sorunlarının
belirlenmesi ve bu sorunlarının çözümüne yönelik TBMM'de bir çözüm
iradesinin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırma
komisyonunun kurulması gerekmektedir.
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve
29 milletvekilinin, Altuzan isimli kanser ilacının sahtesinin
Türkiyede de kullanıldığı ve Orta Doğu ülkelerine de
buradan gittiğine dair iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/635)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Son
günlerde basında Altuzan isimli kanser ilacının sahtesinin
Türkiye'de de kullanıldığı ve hatta Orta Doğu
ülkelerine buradan gittiğine dair haberler yer almaktadır.
Bu
iddiaların araştırılması ve gerektiğinde çözüm
üretilmesi amacıyla TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1)
Aytuğ Atıcı (Mersin)
2)
Ali Serindağ (Gaziantep)
3)
Ali Sarıbaş (Çanakkale)
4)
Recep Gürkan (Edirne)
5)
Engin Altay (Sinop)
6)
Gürkut Acar (Antalya)
7)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
8)
İlhan Demiröz (Bursa)
9)
Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
10)
Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
11)
İhsan Özkes (İstanbul)
12)
Veli Ağbaba (Malatya)
13)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
14)
Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
15)
Ali Haydar Öner (Isparta)
16)
Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
17)
Arif Bulut (Antalya)
18)
Namık Havutça (Balıkesir)
19)
Osman Kaptan (Antalya)
20)
Bülent Tezcan (Aydın)
21)
Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
22)
Hülya Güven (İzmir)
23)
Hurşit Güneş (Kocaeli)
24)
Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
25)
Mahmut Tanal (İstanbul)
26)
Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
27)
Erdal Aksünger (İzmir)
28)
Doğan Şafak (Niğde)
29)
Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
30)
Haluk Eyidoğan (İstanbul)
Gerekçe:
Amerikan
Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Amerika Birleşik Devletleri'nin
bazı eyaletlerinde Avastin (Bevacizumab) isimli kanser ilacının
sahtesinin saptandığını açıklamıştır.
FDA kullanıcılara ve ilacın üreticisi olan firmaya
"dikkatli ol" uyarısında bulunmuştur. İlacın
üreticisi Roche firması, yılda 6 milyar dolarlık satış
yapan ilacın ABD'nin dört bir tarafına
dağıtıldığını ancak kaç şişe
satıldığını bilmediğini ve
araştırılmakta olduğunu açıklamıştır.
Türkiye'de
de aynı etken maddeyi içeren ilaç Altuzan ismiyle bulunmaktadır. Son
günlerde yazılı ve görsel basınımızda bu ilacın
sahtesinin Türkiye'de de kullanıldığı ve hatta Orta
Doğu ülkelerine buradan gittiğine dair haberler görülmektedir. Türk
Emniyetinin de Altuzan isimli ilacın sahtesini ele geçirdiği ve Roche
firmasını arayarak bu ilaç konusunda bilgi istediği iddia
edilmektedir.
Sağlık
Bakanlığının açıklamasında, İlaç Takip
Sisteminde bu sahtekârlığın olamayacağı
vurgulanıp, İnternetten satışı tespit edilen bu
ilaçlarla ilgili Teftiş Kurulunun inceleme başlattığı
bildirilmiştir. Ülkemizde ödeme kurumları ile eczaneler arasında
çıkan fiyat anlaşmazlıklarından dolayı, bu gibi
ilaçlar zaman zaman piyasada bulunamamıştır. Zor durumda kalan
kanser hastalarının ilaçları yasal olmayan yöntemlerle temine
yöneldikleri basından izlenmiştir. Bu durumda bazı
hastaların içinde etken madde olmayan sahte ilaçlarla kanser tedavisine
devam etmiş olabileceği kuvvetle muhtemeldir.
FDA'nın
sıkı denetimine rağmen ABD'de birçok merkezde sahte ilaçla
tedavi yapıldığı tespit edilmiştir. Ülkemizde sadece
İlaç Takip Sistemi'ne güvenerek sahte kanser ilacı
kullanıldığı iddialarını görmezden gelmek kabul
edilemez. Çünkü sahte kanser ilacı kullanımı telafisi mümkün
olmayan sonuçlar doğurabilecektir. İddiaların araştırılarak
sahte ilacın ülkemize nereden girdiği, Türkiye'de mi üretildiği,
hastalardan kimlerin ve kaç doz kullandığının ortaya
çıkarılması ve çözüm üretilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Bir
gensoru önergesi vardır. Önerge bugün bastırılıp sayın
üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi
önergeyi okutuyorum.
C) Gensoru Önergeleri
1.- Ankara Milletvekili
Levent Gök ve 72 milletvekilinin, Başkent Doğalgaz
Dağıtım Anonim Şirketinin değerinin çok altında
bir ihale bedeli ile özelleştirilmesini onaylayarak kamuyu zarara
uğrattığı iddiasıyla, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/28)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Yasal
dayanağı kalmadığı hâlde özelleştirme
kapsamında son ihalede değerinin çok altında verilen teklif
sonucunda, ihale bedelinin düşük kaldığını ve bu
şekilde onaylanırsa kendisinden hesap sorulacağını
ifade etmesine karşın bu sözlerini çiğneyerek BAŞKENTGAZ
AŞ'nin ihale sürecini onaylamak suretiyle kamunun ve halkın çok büyük
ölçüde zarar görmesine neden olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
hakkında Anayasa'nın 98 ve 99. ve İçtüzüğün 106. maddeleri
uyarınca gensoru açılmasını arz ve talep ederiz.
Levent
Gök Uğur
Bayraktutan Doğan
Şafak
Ankara Artvin Niğde
Arif
Bulut Ayşe
Eser Danışoğlu Mehmet
S. Kesimoğlu
Antalya İstanbul Kırklareli
Kazım
Kurt Refik
Eryılmaz Mahmut
Tanal
Eskişehir Hatay İstanbul Engin Altay Hülya Güven Mustafa
Moroğlu
Sinop İzmir İzmir
Mehmet
Volkan Canalioğlu Durdu
Özbolat Tolga
Çandar
Trabzon Kahramanmaraş Muğla
Namık
Havutça Ali
Demirçalı Erdal
Aksünger
Balıkesir Adana İzmir
Ahmet
Toptaş İzzet
Çetin Turgay
Develi
Afyonkarahisar Ankara Adana
Kamer
Genç Gürkut
Acar Musa
Çam
Tunceli Antalya İzmir
Haydar
Akar Muharrem
Işık Kadir
Gökmen Öğüt
Kocaeli Erzincan İstanbul
Osman
Taney Korutürk Ali
Rıza Öztürk Turgut
Dibek
İstanbul Mersin Kırklareli
Müslim
Sarı Ferit
Mevlüt Aslanoğlu İlhan
Demiröz
İstanbul İstanbul Bursa
Faik
Tunay Aykan
Erdemir Fatma
Nur Serter
İstanbul Bursa İstanbul
Bülent
Kuşoğlu Sakine
Öz Celal
Dinçer
Ankara Manisa İstanbul
Bülent
Tezcan Oğuz
Oyan Hasan
Akgöl
Aydın İzmir Hatay
Ömer
Süha Aldan Aytun
Çıray Ümit
Özgümüş
Muğla
İzmir Adana
Sinan
Aydın Aygün İlhan
Cihaner Veli
Ağbaba
Ankara Denizli Malatya
Haluk
Ahmet Gümüş Aykut
Erdoğdu Süleyman
Çelebi
Balıkesir İstanbul İstanbul
Ramazan Kerim Özkan Melda Onur Birgül Ayman
Güler
Burdur İstanbul
İzmir
Mehmet Ali
Ediboğlu Ali
Özgündüz Hasan
Ören
Hatay İstanbul
Manisa
Ali İhsan Köktürk
Ali
Serindağ Recep
Gürkan
Zonguldak Gaziantep
Edirne
Mehmet Hilal Kaplan Mehmet Şeker Hurşit
Güneş
Kocaeli Gaziantep
Kocaeli
Mevlüt Dudu Ayşe Nedret
Akova Selahattin
Karaahmetoğlu
Hatay Balıkesir
Giresun
Candar Yüceer Hüseyin Aygün Ensar
Öğüt
Tekirdağ Tunceli Ardahan
Sedef Küçük Malik Ecder Özdemir Mehmet Ali Susam
İstanbul Sivas İzmir
Ali Haydar Öner
Isparta
Gerekçe:
Ankara Büyükşehir Belediyesinin, BOTAŞ ve kamu
kuruluşlarına borcunu ödememesi, Ankara'da metro hatlarını
yapamaması üzerine; 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası
Kanununa 25.05.2007 tarihli ve 5669 Sayılı Kanunun 1. maddesine
eklenen (e) bendiyle; doğalgazın %80'inin özelleştirilmesi ve
elde edilen gelirden EGO Genel Müdürlüğü'nün BOTAŞ'a ve Hazineye olan
borçlarına ve Ankara Metrosuna finansman sağlanması
öngörülmüş, esas olarak Melih Gökçek'in kurtarılması
amaçlanmıştır.
Bu amaçla kurulan Başkent Doğalgaz
Dağıtım AŞ üç kez ihaleye çıkarılmış;
üç milyar ABD Dolar'ı gelir beklenen ihalelerde verilen en yüksek teklifin
1 milyar 610 milyon ABD Doları olması ve bedellerin ödenmemesi
nedeniyle özelleştirme gerçekleştirilememiştir.
Bunun üzerine 25.10.2010 tarihli Bakanlar Kurulu
Kararıyla ve 25.4.2011 tarihinde yapılan protokol ile metro
inşaatları Ulaştırma Bakanlığına
devredilmiştir.
Bu bağlamda, Başkent Doğalgaz
Dağıtım AŞ'nin özelleştirme gerekçesi
kalmamıştır.
Durum böyleyken; 04.07.2012'deki yasa
değişikliğiyle özelleştirme sonrası uygulanacak
tarifenin (birim hizmet ve amortisman bedeli 0,05555 ABD Dolar/m3
karşılığı YTL, taşıma bedelinin 0,0077 ABD
Dolar/m3 karşılığı YTL) uygulanması on
yıldan sekiz yıla indirilerek kalan yüzde 20 hisse de
özelleştirme kapsamına alınmış, Başkent
Doğalgaz Dağıtım AŞ'nin %100 hissesinin
özelleştirilmesinin yolu açılmıştır.
Süreç içerisinde doğalgaz hatları yenilenmiş,
abone sayısı 1.411.000'e ulaşmıştır. Bu
şekliyle yapılan 25.01.2013 tarihindeki 4. ihalede en fazla 1 milyar
162 milyon dolar teklif verilmiştir.
Başbakan bunun üzerine bir televizyonun canlı yayınında
"Kârlılık olayını milletimizin lehine düşünmek
durumundayız. Biz sıkıştık, şu anda paraya
ihtiyacım var, ne yapalım, hemen. Yok öyle şey. Türkiye
malının kıymetini bilen bir ülke konumunda. Mesela Başkent
Gaz'da 1.5 milyar doları yakalamışız. Yeni gelen 1.100 ile
geliyor. Şimdi 1.5'u yakaladığın yerde 1.100 ile verilirse,
Fatih Altaylı bunun hesabını sormaz mı, 1.5'u
yakalamıştı, gördü, Türkiye bu kadar güçlü olmuşken,
enerjide bu kadar güçlü bir yere gelmişken nasıl oluyor da şimdi
sen 1.100 veriliyor demez misin" demiştir.
Başbakanın,
ihalede verilen teklif, Özelleştirme Yüksek Kurulunca ihale öncesi
belirlenen BAŞKENTGAZ'ın değerinin altında
kaldığı için bu açıklamayı yaptığı
muhakkaktır.
Ancak
Başbakan, 14.03.2013'te Özelleştirme Yüksek Kurulu Başkanı
olarak BAŞKENTGAZ ihalesini onaylamıştır.
Piyasa
değeri çok daha yüksek olan BAŞKENTGAZ'ın bu kadar düşük
bedelle satılmasıyla oluşacak kamu kaybı son derece
büyüktür.
Başbakan'ın,
kendi sözlerinin aksine, Türkiye'nin 2. büyük doğalgaz
dağıtıcısı olan BAŞKENTGAZ ihalesini, hangi gücün
etkisiyle ve hangi pazarlıklar sonucunda onayladığını
kamuoyu ile paylaşması ve hesap vermesi gerektiği çok
açıktır.
Ayrıca,
Başkent Doğalgaz Dağıtım AŞ'nin
özelleştirilmesi ile Ankara Büyükşehir Belediyesinin çok önemli bir
gelir kaynağından mahrum olması yanında, doğalgaz
satış fiyatındaki kamu kontrolü tamamen ortadan kalkacak,
tüketiciler, dağıtıcı firmanın tekel gücünden
kaynaklanan fiyat politikasıyla mağdur olacaklardır.
Yukarıdaki
nedenlerle Başbakan hakkında Anayasa'nın 98, 99. ve
İçtüzüğün 106. maddeleri uyarınca gensoru açılması
uygun olacaktır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensorunun
gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmenin gününü de kapsayan Danışma Kurulu önerisi daha sonra
onayınıza sunulacaktır.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
daha sonra oylarınıza sunacağım
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, AK PARTİ grup önerisiyle gündeme
alınması istenilen 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
komisyondan geçtikten sonra kırk sekiz saat geçmeden Genel Kurul gündemine
getirilmesinin bir İç Tüzük ihlali olduğuna ve teklifin 22nci
maddesinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle görüşülmesine
imkân bulunmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi, Adalet ve Kalkınma
Partisi grup önerisi, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçerek Genel Kurula
gelmiş olan 463 sıra sayılı Teklifin bugün
görüşülmesine ilişkin bir maddeyi de içeriyor. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündeminin düzenlenmesini önerirken 463 sıra sayılı
Teklife öncelik verilmesini öneren bir içeriğe sahip.
463
sıra sayılı Teklif, sıra sayısı itibarıyla
benim odama bu sabah saat 10.00da geldi, milletvekillerinin odalarına
saat 11.00 itibarıyla ulaşmış değil idi. Bu kadar
kapsamlı bir teklifi görüşeceğiz ve bu tekliften
milletvekillerinin haberi yok, milletvekillerinin hazırlanma imkânı,
hazırlanmaya ilişkin zaman kendilerine
tanınmamıştır. İç Tüzükümüzün 52nci maddesi, bu
tasarı ve tekliflerin komisyondan geçtikten sonra kırk sekiz saat
geçmeden Genel Kurulda görüşülemeyeceğini hükme
bağlamaktadır. Aksini tabii ki Danışma Kurulu
kararlaştırabilir ama bu kadar önemli bir tasarıda Kırk
sekiz saat geçmeden görüşelim. önerisini yaparken milletvekillerine makul
bir hazırlanma zamanı dahi tanınmamıştır. Bu, bir
kere, kesinlikle yanlıştır.
İkincisi,
teklifin Kamulaştırma Kanununa ilişkin maddesi, 22nci madde,
Anayasaya açıkça aykırıdır. Anayasanın 138inci
maddesi, mahkeme kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarıyla
idareyi bağlayacağını ve herkesin, bu makamların, bu
kurumların buna göre hareket edeceğini hükme bağlamaktadır.
Oysa, söz konusu madde, Anayasa Mahkemesinin bir iptal kararını,
arkadan dolaşmak suretiyle hükümsüz hâle getirmektedir. Yani o madde de
Anayasaya aykırı bir şekilde yer almıştır.
Anayasaya aykırılık nedeniyle teklifin görüşülme
imkânı bulunmamaktadır Sayın Başkan.
Ayrıca,
milletvekillerine gerekli zamanın tanınmamış
olmasını da bir İç Tüzük ihlali olarak görüyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım, izin verirseniz
BAŞKAN
Evet.
16.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, AK PARTİ grup önerisiyle gündeme
alınması istenilen 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
Hükûmet veya esas komisyon tarafından kırk sekiz saat geçmeden Genel
Kurul gündemine getirilmesinin gerekçeli olarak istenebileceğine ve Genel
Kurulun işaret oyuyla buna karar verebileceğine ilişkin
açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) İç Tüzükün 52nci maddesinin birinci
fıkrasına göre, gerçekten, Sayın Hamzaçebinin belirttiği
gibi, kırk sekiz saat geçmeden tasarı
ve tekliflerin görüşülemeyeceği belirtiliyor ancak bir sonraki
fıkrada Bu süre geçmeden gündeme alınması, gündemdeki kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işlerden
birine öncelik verilerek bu kısmın ilk sırasına
geçirilmesi, Hükümet veya esas komisyon tarafından gerekçeli olarak Genel
Kuruldan istenebilir. Bu takdirde, Genel Kurul, işaret oyuyla karar
verir. Yani Genel Kurulun takdirindedir, Genel Kurul eğer bu şekilde
karar verirse Sayın Başkanım -daha önce de bu defalarca
yapıldı zaten- kırk sekiz saat beklemeden bu görüşmeler
yapılıyor efendim.
BAŞKAN
Sayın grup başkan vekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.58
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.50
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Mustafa HAMARAT (Ordu), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Canikli.
17.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, AK PARTİ grup önerisiyle gündeme
alınması istenilen 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
22nci maddesinde Anayasaya bir aykırılığın söz
konusu olmadığına ilişkin tekraren açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Biraz önceki tartışmada Sayın
Hamzaçebinin 22nci maddeyle ilgili olarak ifade ettiği Anayasaya
aykırılık tartışmasıyla ilgili bir
netleştirme yapmak istiyorum.
Bu,
kamulaştırılmaksızın, imar planlarında kamu
alanlarına tahsis edilen ve gerçekten birçok
vatandaşımızın da mağduriyetine yol açan sorunun
çözümüne yönelik olarak düzenlenmiş olan bir maddedir. Yani yirmi
yıldan beri, otuz yıldan beri imar planlarında hastane
alanı, millî eğitim alanı, okul alanı gibi kamu hizmetine
tahsisli olarak görülen ancak bu amaçla istimlak edilmeyen, başka bir
şekilde değerlendirilmesine fırsat veya imkân da verilmeyen ve
vatandaşımızın mağduriyetini ortaya çıkaran
sorunun çözülmesi amacına yöneliktir.
Dolayısıyla,
bu noktada madde metninden bu şekilde anlaşılamıyorsa
ifade, onu netleştirebiliriz, netleştireceğiz.
Dolayısıyla, bu noktada herhangi bir Anayasaya
aykırılık söz konusu değildir ama anladığım
kadarıyla, ifade edilişinde bunu çağrıştıran
birtakım algılamalar oluşmuş, ona yönelik olarak gerekli
düzenlemeleri yapacağız Sayın Başkan.
BAŞKAN
Peki efendim.
18.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, AK PARTİ grup önerisiyle gündeme
alınması istenilen 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
22nci maddesinin yeniden ele alınıp tereddütleri giderecek
şekilde düzenlenmesi gerektiğine ilişkin tekraren
açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, ben de bir
açıklama yapayım efendim.
Şimdi,
teklifin 22nci maddesi, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun
geçici 6ncı maddesini yeniden düzenliyor. Söz konusu geçici 6ncı
madde, 5996 sayılı Kanunla Kamulaştırma Kanununa eklendi
ve 1956 tarihli 6830 sayılı İstimlak Kanunu ile 1983 tarihli
2942 sayılı yeni Kamulaştırma Kanunu arasındaki geçen
dönemde kamulaştırmasız el atma nedeniyle mağdur olan
vatandaşların sorununu çözmeye yönelik bir düzenlemeyi getiriyor.
Daha sonra, bu düzenleme, 1983 yılından sonraki
kamulaştırmasız el atmaları da kapsayacak şekilde 6111
sayılı Kanunla genişletildi. 6111 sayılı Kanunla
yapılan genişletmeyi Anayasa Mahkemesi iptal etti ve Anayasa
Mahkemesi idareye Ağustos 2013 tarihine kadar süre verdi. Bu süreye kadar
yeni bir yasanın kabul edilmesi gerekiyor. Tabii ki kabul edilecek
yasanın Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerini
karşılaması gerekiyor. Teklif, bu konuda yapmış
olduğu öneriyle, daha evvel 1956 ile 1983 tarihleri arasındaki
kamulaştırmasız el atmaları düzenleyen geçici 6ncı
maddeyi yeni baştan ele alarak düzenliyor ve 1983 yılından
sonraki kamulaştırmasız el atmaları da kapsamına
alacak şekilde genişletiyor.
İmar
planı kararlarıyla kamu hizmetine ayrıldığı hâlde
kamulaştırılmamış olan taşınmazların
maliklerinin mağduriyetini gidermek amacıyla bir düzenleme
yapılması ihtiyacı olabilir, vardır ama bu ihtiyacı
karşılarken 1983 yılından sonraki diğer
kamulaştırmasız el atmaları da, onları da
meşrulaştıracak bir yasal temeli hazırlamamak gerekir.
Madde, bu anlamda yeniden ele alınıp bu tereddütleri giderecek
şekilde düzenlenmelidir.
BAŞKAN
Evet, bu anlaşılmıştır.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Caniklinin
açıklamasından, ben, sadece imar planı kararlarına
ilişkin kamulaştırmasız el atmaların söz konusu
olabileceği bir düzenlemenin yapılacağını
anlıyorum.
BAŞKAN
Evet, yeri ve zamanı geldiğinde bunu yerine getirirsiniz.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Maddenin bu şekilde
anlaşılmasına ilişkin bir önerge verecekler, öyle
anlıyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun, İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
daha sonra oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun
çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine; 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi
23/5/2013
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 23/5/2013 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Nurettin
Canikli
Giresun
AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak
dağıtılan 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin 48
saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 4üncü
sırasına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun,
haftalık çalışma günlerinin dışında, 24
Mayıs 2013 Cuma günü saat 15.00'te toplanması ve bu birleşiminde
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi,
23 Mayıs 2013
Perşembe günkü (bugün) birleşiminde 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
24 Mayıs 2013 Cuma
günkü birleşiminde 358 sıra sayılı Kanun
Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
Yukarıda belirtilen
birleşimlerde gece 24.00'te günlük programın tamamlanamaması
hâlinde, günlük programın tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
463 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki
şekliyle olması önerilmiştir.
463 SIRA SAYILI BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE
KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN
TEKLİFİ (2/1524) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ MADDE
SAYISI |
1. BÖLÜM |
1
ila 18inci maddeler |
18 |
2. BÖLÜM |
19
ila 36ncı maddeler |
18 |
TOPLAM
MADDE SAYISI |
36 |
BAŞKAN Önerinin
lehinde İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat.
Buyurunuz Sayın
Kubat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT
(İstanbul) Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekilleri; partimizin grup önerisi lehinde görüşlerimi ifade etmek
üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, önerimizde esasen belli başlı bir
değişiklik vardır bugünkü gündeme ilişkin; o da 463
sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin bugün
gündeme alınmak suretiyle, gündemin 4üncü sırasına alınmak
suretiyle görüşülmesi, görüşmelerinin 24.00e kadar bitmemesi hâlinde
de bitimine kadar devam etmesi şeklindedir.
Keza, eğer bugün
gündem konusu çalışma bitirilemezse Meclisin yarın -cuma günü-
saat 15.00te toplanarak çalışmalarını sürdürmesi önerilmektedir.
Kanun,
yeri geldiğinde, değerli gruplarımızın
katkılarıyla daha da gelişecek, zenginleşecektir, mesele
daha net biçimde ortaya çıkacaktır. 8-10 tane kanunla ilgili
gerçekten toplumda beliren ihtiyaçları karşılama amacıyla
ciddi düzenlemeler getirilmektedir.
Ben
önerinin desteklenmesini bekler, yüce heyetinize saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kubat.
Aleyhinde,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun grup
önerisinin aleyhinde söz aldım.
Gerçekten,
bir haftada Genel Kurul iki defa çalışma gündemini belirlemek için
mesai harcamaktadır. Her defasında da söylediğim gibi, dünyada
hiçbir kurul yok ki kendi gündemini belirlemek için üç saat, dört saat
çalışsın. Bu hiç doğru bir usul değil.
Değerli
arkadaşlar, getirilen öneri, 463 sıra sayılı kanunun
gündeme alınmasını, bugün ve yarın bitirilmesini talep eden
bir öneri. Değerli milletvekilleri, önemli konularda değişiklik
yapan, önemli kanunlarda değişiklik yapan bir torba kanunu
görüşeceğiz. Bu kanunda -şöyle üstünkörü bir saydım- 13
tane kanunda değişiklik yapıyor, 13 tane farklı alanda,
farklı konuda köklü değişiklikler yapan bir torba kanun.
Alıştık torba kanunlara ama torba kanunların temel kanun
olarak getirilmesi de yeni bir usul oldu. Bu iki husus, birbiriyle çelişen
bir durum ve bana göre, İç Tüzükümüze göre de aykırı bir durum.
İç Tüzük 91e göre -temel kanunun- çok net, buradan okuyarak da
söyleyebilirim, diyor ki: Bir hukuk dalını sistematik olarak
bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştirecek biçimde genel
ilkeleri içermesi hâlinde kanun teklifi ve tasarısını temel
kanun olarak alabilirsiniz. Tekrar
ediyorum: Bir hukuk dalını sistematik olarak değiştiren,
kapsamlı olarak değiştiren, bütünüyle değiştiren genel
ilkeleri içermesi hâlinde bir kanunu temel kanun olarak görüşebilirsiniz,
İç Tüzük 91.
Anayasa 88 de
kanunların görüşülmesi İç Tüzükle belirlenir, diyor.
Şimdi, 13 farklı
konuda, 13 farklı kanunda birtakım ihtiyaca binaen yapılan
pragmatik değişiklikleri -temel ilkeler değil- ihtiyaçtan
kaynaklanan değişiklikleri bir torbaya doldurmuşsunuz ve İç
Tüzük 91e rağmen, 91e aykırı bir şekilde temel kanun
olarak buraya getiriyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi ülkemizin, milletimizin temel
talepleri, ihtiyaçları doğrultusunda ve değişen
şartlara göre hukuk kurmakla görevli ve milletimiz adına görev
yapıyor. Ama hukuk kurarken hukuka da uygun olmak, en azından kendi
hazırladığı, kendi oylarıyla kabul ettiği İç
Tüzüke de uygun çalışmak mecburiyetinde. Ben yaptım oldu
anlayışıyla Benim yaptığım kuraldır
Yani,
Genel Kurul kendi gündemine sahiptir, takdir Genel Kurulun,
parmağımızı kaldırırız burada hukuk
kurabiliriz ama kurduğumuz hukuk, daha önce kurduğumuz hukuka
aykırıysa yaptığımız iş meşru olmaz.
Hukuki meşruiyeti olmayan hiçbir düzenleme de kamu vicdanında, insan
vicdanında adalet duygusunu beslemez değerli arkadaşlar.
Dolayısıyla Bugün görüşelim. sebebinizde haklı olabilirsiniz;
zorunlu, zaruri, acil olabilir. Bugün görüşelim. diye şimdi
oylarınızla kabul edeceğiniz,
kararlaştıracağınız 463 sıra sayılı
torba kanun temel kanun olarak görüşülecek yani iki bölümde,
içeriğine çok fazla girmeden; her madde bir kanunu değiştiriyor
ama madde üzerinde müzakere açmadan. Kırk sekiz saat geçmeden getiriliyor.
Ben inanıyorum ki bu Genel Kurulda bulunanların yüzde 95i bu kanunun
daha kapağını açmamıştır. Nasıl müzakere
edeceğiz, hangi bilgiye dayalı müzakere edeceğiz ve milletimizin
ihtiyaçlarına uygun bir düzenlemeyi hangi ortak akılla
kuracağız veya kurduğumuz bu ortak akıl hukuken meşru
olacak mı millet vicdanında, adalet duygusunu geliştirecek mi?
Dolayısıyla
-ben, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşuyorum- her
defasında bir zaruret, bir ihtiyaç, bir aciliyet ortaya koyarak bu İç
Tüzükü çiğnememiz, Teamül var, geçmişte de böyle yaptık.
mazeretine sığınmamız, benim anlayışıma göre
hukuk adamına, hukuk kuracak bu müesseseye ve bu fonksiyona yani Türkiye
Büyük Millet Meclisine, millet adına hukuk kurma fonksiyonuna
yakışmayacak bir davranıştır. Aranızda çok
değerli hukukçular olduğunu biliyorum eğer meseleyi incelerlerse
, onların da doğru bulmayacaklarına inanıyorum.
Tekrar ediyorum -İç
Tüzük 91e göre temel kanun olmanın şartı- bir hukuk
alanında kapsamlı ve bütünüyle yapılacak
değişiklikleri temel kanun olarak alabilirsiniz. 13 kanunun bazı
maddelerinde ihtiyaca binaen yapılan değişiklikleri bir torbaya
doldurup, buraya getirip temel kanun
olarak görüşülmesini dayatırsanız bunun adı hukuk olmaz.
En
azından bu tavrınıza, bu yaklaşımınıza, bu
yönetim anlayışınıza karşı çıkıyorum.
Bu sebeple, getirdiğiniz önergeye aleyhte oy kullanacağımı
ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Lehte,
Muş Milletvekili Sırrı Sakık.
Buyurunuz
Sayın Sakık.
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet,
bugün, bir torba yasa yeniden gündemde. Uzun süredir bu tür yasalarla bu Parlamento
her gün meşgul ediliyor ama biz önemli bir süreçten geçtiğimizi hep
söylüyoruz. Bu önemli süreçte, bu ülkede bu hukukla iç
barışımızı
sağlayamadığımızı hep söylüyoruz.
Bakın,
bugün görüşülmek istenen kanunda her şey var yani Tamekse atın
sepete. sloganıyla ne varsa bu torba kanunda var ama içinde özgürlükler,
adalet, hukuk yok.
Şimdi,
önemli bir süreçten geçtiğimizi
Kamuoyu araştırmalarında
hep bunları görüyoruz yani bugünkü bütün gazetelerde, yapılan
anketlerde, Türkiye kamuoyunun iç barışın sağlanmasıyla
ilgili desteğini görüyoruz ama bu konuda bir tek adım, bir tek çaba
görmüyoruz ve biz eğer doksan yıllık bu
sorunlarımızı çözeceksek doksan yıllık hukukun bu
sorunları çözmediğini
Yeni bir hukuk anlayışıyla
bunları çözmemiz gerekir ama biz hukukumuzu dizayn etmiyoruz. Biz
hukukumuzu muhaliflerimize karşı acımasız bir silah gibi
kullanıyoruz. Evet, bütün muhalifler cezaevinde. Yani bütün muhaliflere
karşı uyguladığınız yol, yöntem nedir; ya
cezaevidir ya mezardır.
Şimdi,
bu süreçten bizim hepimizin ders çıkarmamız gerekirken ne yazık
ki yeniden, yine, Parlamento bildiği eski yol, yöntemini sürdürmeye
çalışıyor. Yani hep söylenir ya dünün güneşiyle
bugünün
çamaşırlarının kurutulmadığı, dünün
bu ülkede uygulanan hukuk anlayışıyla iç
barışımızı inşa etmediğimizi hepimiz
biliyoruz. Şimdi, Türkiye birkaç aydır çatışmasız bir
süreci yaşıyor ve ölümler yok, insanlar umutlu. Geçmişten bugüne
kadar gelen sorunlarımızı birlikte nasıl çözebiliriz,
herkes bu konuda umut içerisinde, bir bekleyiş içerisindeyken ama ne
yazık ki Parlamentomuzda bu konuda küçük bir çaba da yok. Yani, haziran
sonrası, tekrar, Parlamento tatile gidecek. Biz, Barış ve
Demokrasi Partisi olarak bu sürecin heba edilmemesi gerektiğini
Hele hele,
bu sürecin bu tür yasalarla heba edilmemesi gerekir. Türkiyenin temel
ihtiyacı alan özgürlüklerin bir an önce inşa edilmesi gerekir.
Bakın,
bu Parlamento bir taraftan 12 Eylülün ürünü olan Anayasayı
değiştirmeyi vadediyor ama bir taraftan da 12 Eylülün ürünü olan,
generallerin getirdiği Siyasi Partiler Yasası, Seçim Kanunundan
nemalanarak iktidar olmak istiyorsunuz. Bu Parlamentoda, yüzlerce kez bu
kürsüde söyledik. Bizim seçmenimizin, bizim vatandaşımızın
ödediği vergiden üç parti pay alıyor ama biz pay almıyoruz.
Sonra dönüp dolaşıyorsunuz Ya, gerçekten sizin neyiniz eksik?
diyorsunuz. Bu bile size karşı mücadele etmemiz için yeterli bir
donedir. Siz bu hakkı nasıl kendinizde görürsünüz? Bizim
vatandaşların
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Siz dediğiniz ora mı?
SIRRI
SAKIK (Devamla) Üç partiye de söylüyorum.
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Hayır canım, olur mu? Biz
istiyoruz, Sayın Sakık biz istiyoruz.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Bütün vatandaşlarımızın ödediği
vergiden üç parti nasıl kendi arasında paylaşır?
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Biz istiyoruz, duymuyor musun?
SIRRI
SAKIK (Devamla) Biz sadece Barış ve Demokrasi Partisi demiyoruz,
Parlamento dışında olan diğer siyasi partilerin de
hazineden pay alması gerektiğini söylüyoruz. Şimdi,
Parlamentonun dışında olan siyasi partilerin seçmenleri bu
ülkede vergi vermiyor mu? Veriyor ama bununla ilgili tek bir küçük
çalışma bile yok. 12 Eylül Anayasasını
eleştiriyorsunuz ama hâlâ 12 Eylül Anayasasının, Siyasi
Partiler Kanununun ani, yüzde 10luk baraj ve Seçim Kanunu yerli yerinde duruyor
ve bu Parlamentoyu halkın iradesi belirlemiyor. Bu Parlamentoyu kim
belirliyor? Bu partilerin genel başkanları belirliyor.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Sakık Baraj insin.
diye bağıran kim? Bak, bu hakkımızı da yemeyin.
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Bağıran kim ya? Seçim
yardımı yapılsın. diyen kim?
SIRRI
SAKIK (Devamla) Ya, hep beraber bağıralım,
Bağırın, bağırın. diyoruz biz de işte.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Baraj var, hazine yardımı yok, onu da
koyalım.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Hazine yardımı da
yapılsın.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Şimdi, bir taraftan özgürlükleri istiyoruz, bir taraftan
da bütün kaderimizi bu partilerin genel başkanlarının iki
dudağı arasından çıkacak söz ve sözcüğe mahkûm
ediyoruz. Buradan demokrasi çıkmaz, buradan özgürlük çıkmaz. Bu
Parlamento özgür olmadığı müddetçe bu ülkede özgürlüklerden
bahsedemeyiz. Bizim milletvekili arkadaşlarımız, bu kürsüye
-özellikle iktidar milletvekilleri- zaman zaman, bu Meclis araştırma
önergeleriyle ilgili gelip, nasıl iki dakika içerisinde, bir dakika
içerisinde Efendim, zaman darlığı. deyip olayı
geçiştirmeye çalışıyorlar. Çünkü, genel başkan böyle
talimat veriyor, siyasi partiler böyle emrediyor. Bu Siyasi Partiler Kanununda
ve bu yasada halk yok, halk belirleyici değil. O vesileyle, eğer
demokratik zeminin önü açılacaksa ilk önce Siyasi Partiler Yasası,
Seçim Kanunu derhâl değiştirilmelidir. Bunun gereğini
yapmalısınız.
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Anlaşmanızda var mı?
SIRRI
SAKIK (Devamla) Hep beraber, birlikte, bu hepimizin ortak görevidir. Birlikte
bunları, evet, değerlendirmeliyiz ve değiştirmeliyiz. Bir
taraftan da eğer iç barışımızı sağlayacaksak
iç barışımızda
Yani, 12 Eylülün ürünü olan Siyasi Partiler
Yasası ve Seçim Kanunu nasıl sorunu çözmüyorsa Anayasa da çözmüyor,
yasalar da çözmüyor. Bu Anayasa, bu yasayla biz iç
barışımızı sağlayamayız, temel
sorunlarımızı konuşamayız. Şimdi bu
yasaların değiştirilmesi gerekir.
Bakın,
bizim olağanüstü hâl dediğimiz dönemlerden gelen mahkûmiyetler var.
İçeride, yirmi yılı aşkın süredir cezaevinde olan
PKKli tutsaklar var, KCKli tutsaklar var ve bunlar düşüncelerinden
dolayı içerideler yirmi yılı aşkın bir süredir.
Eğer barıştan bahsediyorsanız, ilk önce, bu insanların
bir an önce özgürleşmesi için yasaları değiştirmeniz
lazım, Terörle Mücadele Yasasını ortadan kaldırmanız
lazım. Yoksa, silahlar sustu, eh, Kürt sorunu yok hükmünde
sayılacak... Zaten, bu ülkenin genetik mirası kötü, zaten bütün
realiteler eğer tepki yoksa, eğer bir mücadele yoksa yok hükmünde
sayılıyor. Ne zaman ağır bir bedel ödeniyorsa, 50 bin
ölümden sonra Kürt realitesi kabul ediliyor ama silahlar susunca yeniden o
realite askıya alınıyor. Ne zaman bir deprem görsek, depremde 10
bin, 20 bin insan ölse Vay, bizim
ülkemiz fay hattı üzerinde, biz buna uygun adımlar
atmalıyız. diyorsunuz. Deprem süreci bitiyor, yeniden, biz, depremi
de askıya alıyoruz.
O
vesileyle, sevgili arkadaşlar, biz dostane öneri sunuyoruz. Türkiye, hem
toplumda hem uluslararası kamuoyunda ilk kez bu kadar ciddi şekilde
iç barışa yakın bir süreci yaşıyor. İç
barışa yakın bir süreç yaşandığı içindir ki
zaman zaman, Türkiye'nin bu barışının
sağlanmaması için nasıl ki Pariste saldırıya maruz
kaldı oradaki 3 PKKli kadın ve Reyhanlıdaki olaylar da bunun
bir farklı versiyonudur. Emin olun ki onun için biz hep söylüyoruz: Dün
barışla ilgili mecburiyetimiz vardı, bugün mahkûmiyetimiz var.
Parlamento buna uygun yasaları derhâl hayata geçirmelidir, güven
arttırıcı adımları atmalıdır. Parlamentonun
görevi bu olmalıdır. Evet, trafik cezasından tutun alkole kadar,
bunları da konuşalım ama bu torba yasasında özgürlüklere
dair, iç barışımıza dair bir yasayı ve anayasayı
nasıl dizayn edeceksek
Şimdi, hep söylüyoruz: Anayasayla ilgili bir
konsensüs yok. Benim bu saydıklarım, bu söylediklerim, bizim yol
temizliği dediğimiz bu yasaların değişmesi için
anayasal değişikliğe gerek yok. Bunu, Parlamento oturur, üç gün
içerisinde Siyasi Partiler Yasasını, Seçim Kanununu
değiştirir, Terörle Mücadele Yasasını kaldırır,
içerideki binlerce insan özgürlüklerine kavuşur, o zaman, biz de, evet,
barışın iklimine, ruhuna uygun adımlar
atıldığını görürüz. Kamuoyundaki yüzde 68lerdeki halk
desteği bu sefer yüzde 100lere çıkar. Tarih size, bize, hepimize
böyle önemli bir görev veriyor ve önemli bir sorumluluk veriyor. Biz de
gerçekten bunun gereğini yapalım.
Biz
tekrar altını çizerek söylüyoruz: Bu yaz silahlar konuşmuyorsa
Parlamento rehavete kapılıp, gidip üç ay tatil
yapmamalıdır. Parlamento, bu ülkenin ihtiyacı olan
yasaları, anayasayı dizayn etmelidir ve halkımıza umut vadetmelidir.
Bu umudun adresi de Türkiye Büyük Millet Meclisidir, dışarıda
bunun için çaba sarf etmeye gerek yok. Bu çabanın adresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
olduğunu söylüyoruz. Meclis gereğini yaparsa eminim ki çok önemli
şeyler olur.
Ben
hepinize teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.
Aleyhinde,
İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi.
Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Adalet ve Kalkınma Partisinin bugünkü ve
eğer devam edecek olursa yarınki Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemini belirlemeye yönelik grup önerisi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun görüşlerini ifade edeceğim.
Her
zaman olduğu gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi kendi Parlamento
çoğunluğuna dayanarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini
belirlemektedir. Seçimlerde yüzde 49,8 oranında oy almış olan
parti, toplumun yüzde 50,2sinin kendisine oy vermediği gerçeğini bir
kenara atarak yüzde 502yi dikkate almayan, onun görüşlerini kale almayan
düzenlemeler yapmak istemektedir. Bugünkü Meclis gündemine konu olan
düzenlemelerden biri de budur. Ayrıca, Adalet ve Kalkınma Partisine
oy vermiş olan seçmenimizin yani toplam seçmenin yüzde 49,8inin de
AKPnin yapacağı, yapmak istediği bu düzenlemelerin
arkasında olup olmadığı da
tartışmalıdır.
Bu
yıl cumhuriyetin 90ıncı yılını
kutlayacağız, cumhuriyetin yüzüncü yılına doğru
gidiyoruz. AKPnin iktidar olduğu tarihten bu yana toplam on bir
yıllık bir süre geçmiştir. On bir yıllık süre
içerisinde Adalet ve Kalkınma Partisinin Türkiyeyi özgürlükler
açısından daha iyi bir noktaya getirdiğini söylemek mümkün
değildir; on bir yıllık süre içerisinde ekonomik açıdan
geçmişteki hükûmetlerin ekonomik performansını geçecek
şekilde, Türkiyeyi daha iyiye getiren, taşıyan bir performans
sergilemiş değildir.
2002de
Adalet ve Kalkınma Partisinin söylemlerini gayet iyi
hatırlıyorum. Hak ve özgürlükleri merkeze alan, bireyin hak ve
özgürlüklerini öne çıkaran, devletin gücünü sınırlandırmak
isteyen, kısaca, özgürlükçü bir çerçeveye sahip bir sistemi kurmak isteyen
bir yaklaşımı sergiliyorlardı ve yine o tarihte, Avrupa
Birliği projesine destek veren, Avrupa Birliği projesini sahiplenen
bir Adalet ve Kalkınma Partisi vardı. AKP kadrolarının
millî görüş geleneğinden geliyor olmaları, onların Avrupa
Birliği projesi konusunda söylediklerinin samimiyetini tartışmalı
bir hâle getiriyordu. Kimse emin değildi; millî görüş
geleneğinden gelen bir partinin Avrupa Birliği projesine sahip
çıkması, gerçekten inandırıcı mıydı,
değil miydi? Çünkü, millî görüş kadroları, temel olarak Avrupa
Birliği projesine karşıydı. Bugün de o kadrolar Avrupa
Birliği projesine karşıdır.
Seçimler
yapıldı, AKP iktidar oldu ve hiç kimsenin beklemediği
şekilde, Adalet ve Kalkınma Partisi Avrupa Birliği projesine
sahip çıktı, bu konuda Acaba? gibi soru işareti ortaya
koyanları şaşırttı. Millî görüş geleneğinden
gelen kadrolar Avrupa Birliği projesine sahip çıkmış ve
Türkiyeyi Avrupa Birliğine taşıyacak şekilde bir hedefi
milletimizin önüne koymuştu; bu, gerçekten şaşırtıcıydı.
Ama, ilerleyen zamanda, AKPnin Avrupa Birliği manevrasının
gerçekte çok doğru olmadığı, çok samimi
olmadığı, AKPnin insan hak ve özgürlüklerini merkeze alan
Avrupa Birliği demokrasilerini kendisine örnek almadığı
ortaya çıktı. Bir dönem topluma heyecan veren Avrupa Birliği
projesi, bugün artık AKPnin
gündeminde değildir ve topluma heyecan veren bir dinamik olmaktan da
çıkmıştır.
2007
seçimlerini hatırlıyorum, 2007 seçimlerine girerken AKPnin Avrupa
Birliği diye bir projesi kalmamıştı. O dönemin seçim
propagandası iki esas üzerine kuruluydu: Bir, dindar birinin
Cumhurbaşkanı olması; iki,
ekonomide istikrarın devamı. 2011 seçimlerini yaptık. Bir
sivil anayasa taahhüdü vardı AKPnin; Cumhuriyet Halk Partisinin de
vardı, diğer partiler de böyle bir yaklaşıma olumlu
bakıyorlardı. Sivil anayasa yapmak için, hak ve özgürlükleri merkeze
alan bir anlayışla, devletin, bireyin hak ve özgürlükleri
karşısında gücünü sınırlayan bir anlayışla
masaya oturduk. Ama anlaşıldı ki Adalet ve Kalkınma
Partisinin anayasa projesi, Sayın Recep Tayyip Erdoğanın ölene
kadar başkan olmasını amaçlayan bir başkanlık sistemi
projesinden başka bir şey değil.
Şimdi,
biz, Türkiyede aslında tek adam yönetimini yaşıyoruz. Her
şeyimize karar veren, milletin her şeyine karar veren, özel
yaşam alanlarına müdahale eden bir anlayış var iktidarda.
İstanbulda nereye cami yapılacak? İstanbulda havaalanı,
üçüncü havaalanı nereye yapılacaktır? Üçüncü köprünün
güzergâhı ne olacaktır? Karstaki heykelin ucube olup
olmadığına kim karar verecektir? Tabii ki Sayın
Başbakan karar veriyor. Ucube sıfatını o heykele
yapıştırmak suretiyle heykeli yıkmıştır.
İstanbulda silüetlerin, o İstanbulun tarihî silüetinin
ortasına hangi iş adamı gökdelen dikecektir? Bunların
kararlarını hep Sayın Başbakan veriyor. 1 Mayıs
gösterileri, daha doğrusu 1 Mayıs kutlamaları nerede
yapılacaktır? Taksim Meydanı nasıl şekillenecektir?
Topçu Kışlasının yerine ne inşa edilecektir? Belediyelerin
emsal uygulaması ne olacaktır? Nereye, hangi imar verilecektir?
Yaşamımızın bütün alanlarına müdahale eden bir
anlayış vardır, bir Sayın Başbakan bugün Türkiyenin
yönetimindedir. Yani, daha başkanlık sistemi olmadan tek adam
yönetiminin baskıcı bütün taraflarını Türkiye
yaşıyor. Düşünün ki bir de Türkiye'de bir başkanlık
sistemi olduğunu, Türkiye demokrasiye veda edecek demektir. Bunların
gerçekleşme şansının mümkün olmadığını,
milletimizin büyük bir dirençle başkanlık sistemine, Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın başkanlığını tasarlayan
modele hayır diyeceğini düşünüyorum. Referanduma bile
gitmeden, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bunların geçmeyeceğini
düşünüyorum, buna inanıyorum. Ama, tek adam yönetiminin,
yaşamımızın her alanına müdahale etmek isteyen,
yaşam alanlarımızı gasbetmek isteyen bir
anlayışın bugün yasama organındaki tavrını
görüyoruz.
Görüşeceğimiz
teklif 463 sıra sayılı Tekliftir. Bu sabah itibarıyla,
öğlen saatlerinde ancak milletvekillerine
ulaştırılabilmiştir ve biz şimdi bu teklifin
görüşmelerine başlayacağız. Milletvekillerine buna
hazırlanma imkânını bile tanımayan bir
anlayışın teklifini görüşeceğiz. Elbette ki bu
teklifle ilgili görüşlerimizi, iyileştirme önergelerimizi,
değişiklik önergelerimizi vereceğiz, bunu amaca uygun hâle yani
toplumun arzu ettiği, toplumun ihtiyaç duyduğu bir şekle
dönüştürmenin gayreti içerisinde olacağız. Ama, şu ortaya
çıkmıştır: 2002de Avrupa Birliği projesine sahip
çıkarak toplumun önüne çıkan Adalet ve Kalkınma Partisi, on bir
yıl sonra Avrupa Birliği projesini Türkiye'nin gündeminden
çıkarmıştır ve Şanghay Beşlisi gibi demokrasiyle
sorunlu ülkeler kulübü olarak ifade edebileceğimiz bir ekonomik
ortaklığa Türkiye'nin üye olmasını Türkiye'nin gündemine
taşımıştır. Bu, ancak ve ancak otoriter anlayışa
sahip kişilerin, yöneticilerin, siyasetçilerin Türkiye'nin önüne
koyabileceği bir hedeftir. Bu bir müzakere taktiği bile olamaz.
Avrupa Birliği karşısında Ben Şanghay Beşlisine
gidip üye olacağım. derseniz sizin esasen demokrasi ve özgürlük gibi
bir hedefinizin olmadığını herkes
anlamış olur. İyi bir sınama oldu, bu ortaya
çıktı. Bu anlayışın bugün Türkiye Büyük Millet
Meclisine dikte ettirmek istediği bir teklifi görüşüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bugün KİT Komisyonunda aynı anlayış,
Cumhuriyet Halk Partili KİT Komisyonu üyelerinin üzerine baskı
uygulamıştır. KİT Komisyonundaki milletvekillerimizin
denetim görevini gereği gibi yapabilmesi amacıyla talep ettiği
bilgiler, raporlar kendilerinden esirgenmiştir. O yönetimi, oradaki bu
uygulamayı, o tutumu Cumhuriyet Halk Partisi olarak kınıyoruz.
Sürem burada bitiyor, o
nedenle sözlerimi sonlandırıyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) Sayın Başkanım, Sayın Grup Başkan Vekili
bugünkü KİT Komisyonuyla ilgili olarak bir ithamda bulundu, KİT
Komisyonu Başkanı olarak söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Poyraz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR
19.- Bilecik
Milletvekili Fahrettin Poyrazın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşma sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Sayın Grup Başkan Vekili KİT
Komisyonunda bugün yaşanan tatsız olayları işaret ederek
KİT Komisyonunda denetim hakkının engellendiği ve
Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerine baskı
yapıldığı iddiasında bulundu. Tutanaklar Meclis
Başkanlığımızda mevcut. KİT Komisyonunda
aynı Genel Kurulumuzda olduğu gibi tam tutanak tutulmakta ve -tüm
konuşmalar- bu anlamda tarihe not düşülmektedir. Orada
Başkanlık Divanı olarak, milletvekili
arkadaşlarımızdan kim, ne kadar söz istemişse, bu anlamda,
milletvekili arkadaşlarımıza sadece bugün değil, bundan
önceki günlerde, bundan önceki toplantılarda da söz verilmiştir,
sözlerini kesmek gibi bir duruma girilmemiştir ve milletvekili
arkadaşlarımız, ister iktidar olsun ister muhalefet olsun,
ilgili kuruluşlarla alakalı tüm hususları, tereddütlerini soru
olarak da, ilgili kuruluşlara, gerek yazılı, gerek sözlü olarak
da ifade etmişlerdir. Eğer burada bir baskı, denetimin
yaptırılmaması iddiasında bulunuluyorsa bunun delillerinin
çok açık, net bir şekilde ortaya konulması lazım. Biz,
tarihe şahitlik etme anlamında, olayın şahidi olarak
Komisyonumuzun tutanaklarını Genel Kurulumuza gösteriyoruz.
Ayrıca, bütün
Komisyon toplantılarımız -Petrol Kanunundan kaynaklanan-
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ile BOTAŞın
Komisyon toplantıları haricinde basına açık şekilde
yapılmaktadır. Dolayısıyla olan biten her şey
kamuoyunun önünde olmaktadır.
Bu
anlamda, Sayın Grup Başkan Vekilinin yanlış, eksik
bilgilendirildiği noktasında benim bir düşüncem var. Eğer
denetimin yapılmadığı,
yaptırılmadığı, konuşturulmadığı
noktasında bir iddiası varsa ve sürdürecekse, o zaman, KİT
Komisyonunda konuşan milletvekillerimizin isim isim, parti parti
hangisinin kaç dakika söz aldığını, kaç dakika
konuştuğunu kendilerine tutanaklardan verebiliriz.
KİT
Komisyonu, gündemine hâkimdir. Bütün Komisyon üyesi
arkadaşlarımız istediği şekilde söz alırlar,
nezaket sınırları çerçevesinde yasaların bize verdiği
görevi yerine getirme noktasında da özgürdürler.
Burada,
baskı yapıldığı iddialarını Komisyon
Başkanı ve Başkanlık Divanı olarak reddediyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Poyraz.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, ben,
KİT Komisyonunda bugün gerçekleşen oturumda, yapılan
görüşmelerde Cumhuriyet Halk Partili üyelerin taleplerinin
karşılanmadığı, bu nedenle de denetim görevlerini yeterince,
gereği gibi yerine getiremedikleri anlamında bir değerlendirme
yaptım.
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Kınadınız.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir milletvekilinin yasama
organı üyesi olması nedeniyle denetim görevi vardır. Denetim
görevi ona yürütmenin bütün işlemlerini denetleme hak ve yetkisini verir.
Bu yetkiyi nasıl soru önergesiyle kullanabiliyor ise KİT
Komisyonundaki görüşmeler sırasında ilgili idareden bilgi
istemek, rapor istemek suretiyle de gerçekleştirme yetkisine sahiptir.
Milletvekillerimizin bu taleplerinin karşılanmaması yönündeki
tutuma yönelik eleştirime Sayın Komisyon Başkanı, hiç
ilgisi olmayan bir şekilde, benim söylediklerimi bir başka anlama
gelecek şekilde değerlendirdi. Dolayısıyla, bir
sataşma vardır. İzninizle, sataşma hakkında söz talep
ediyorum.
Sayın
Aykut Erdoğdu konuşacak, KİT Komisyonu sözcümüz.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Erdoğdu. (CHP sıralarından
alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun,
Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyrazın yaptığı
açıklama sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; denetim sadece söz hakkıyla, konuşma hakkıyla
sınırlı değildir. Denetim, milletin verdiği yetkiye
dayanarak yürütmedeki birtakım iddialara ilişkin bilgi ve belgeleri
inceleyebilme hakkıdır.
Biz
son derece önemli iddiaları iddia olarak ortaya koyduk. Sayın Bakan
burada mesela. Kendisi dedi ki: Biz dolandırıldık. Biz de
dedik ki: Bu dolandırıldığınız şirketlere
yönelik, 450 milyon liralık, şirketlerin ortaklarına yeni
ihaleler vermişsiniz. Bu ihalelerle ilgili belgeleri görmek istiyoruz.
Sayın Bakan burada, Komisyon Başkanı burada. Bu benim anayasal
hakkım. Ben bu belgeleri göremedim.
Ben
burada Enerji Bakanına sordum: Sayın Başbakanın
damadının yönettiği şirket, Samsunda, Samsun Cumhuriyet
Başsavcılığında, hazineyi dolandırmaktan,
nitelikli dolandırıcılıktan hakkında bir suç
isnadı vardır. Buna ilişkin raporları sorumlu olduğum,
görevli olduğum Komisyonda TEDAŞ Genel Müdürlüğü hesapları
içerisinde görmek istedim, yazıyla talep ettim, bu bilgi ve belgelere
ulaşamadım.
Bizim
söylediğimiz şu: Biz milletin vekiliyiz. Bu iddialar gerçek
dışıysa belgeleri gösterin, hep beraber karar verelim.
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) İspat et.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) - Bu belgeleri görmeden, siz bana ispat et derseniz
Bu belgeleri burada bakan kabul etti, Böyle bir soruşturma var. dedi.
Sayıştay raporunda bununla ilgili bilgiler var ama esas belgeleri
görmek istiyoruz. İspat et., Yargıya git. cümlelerini biz Deniz
Fenerinde gördük.
Bugün
bize sinkaflı küfürler edildi o Komisyonda, ölümle tehdit edildik. Biz
adama sadece bakmaz, gerekirse vururuz. dedi bir milletvekili. Şunu bütün
milletvekillerinin bilmesini istiyoruz
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Yanlış söylüyorsun, öyle demedi.
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Tutanaklarda göreceksiniz, Biz adamı vururuz. dedi,
tutanaklarda göreceksiniz.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
Tutanaklardaki ifade o değil, hayır, öyle değil.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Bizim
canımız bu millete kurban olsun. Vuracak adam cesareti varsa gelsin
vursun, biz buradayız. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Erdoğdu.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Poyraz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- Bilecik
Milletvekili Fahrettin Poyrazın, İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdunun sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
Şimdi, Sayın Erdoğdu çıkıyor, konuşuyor ve
konuşurken de başka başka konuları da gündeme
taşıyor. Yani, Komisyonun çalışma usulleri bellidir.
Komisyonumuzun talep ettiği soruşturmalar devam ederken,
soruşturmalar tamamlanmamışken oradan o soruşturma raporunu
istemek Komisyonun çalışma usullerine aykırıdır ve
şu anda bahsettiği, TEDAŞla ilgili olarak soruşturmalar da
zaten Komisyonumuz tarafından talep edilmiştir, şu anda da
soruşturmalar devam etmektedir. Dolayısıyla, birtakım bilgileri,
işte, orada bir bakana, burada bir bakana veya bir başka
arkadaşa atıflarda bulunarak lütfen saptırmasın.
Tutanaklara geçmesi açısından bu konuyu açıklıyorum.
Bir de, lütfen,
arkadaşlarımız biraz da kendilerini eleştirsinler. Yani,
kem söz sahibine aittir. Arkadaşlarımızın bir
kısmı o konuşmada Gerekiyorsa özür de dileriz.
demişlerdir ama tam tersine, Canımızı veririz,
kanımızı dökeriz. diye ifadeler de bizzat kendisine aittir,
Komisyon tutanaklarında da vardır.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Yahu sen
Vururuz! dedin mi demedin mi, onu söyle.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
Tutanakları okuyun.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vururuz.
diyorsun, o da Canımızı veririz. diyor.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
Hayır, olur mu
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, bırak,
Başbakanın kefen edebiyatından sonra başladı bunlar.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
Tutanakları okuyun, tutanaklarda var.
BAŞKAN Bu konuyu, burada,
Komisyondaki tartışma konusunu, tutanakları inceleriz,
incelersiniz, bakılır ve onunla ilgili Komisyon Başkanı
olarak siz, oradaki milletvekillerimiz gereğini yerine getirirler.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sayın Başkanım, çok özür diliyorum.
Komisyon tutanakları burada ortaya
çıkacak.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
Tabii, tabii.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) O
milletvekili, bürokratların ve diğer milletvekillerinin huzurunda
Biz adama sadece bakmayız, vururuz. dedi.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Öyle
demedi, öyle demedi, bir dakika. Sen bana niye bakıyorsun. diye sen
söyledin.
BAŞKAN Evet, şimdi,
sayın milletvekilleri, Öyle dedi, böyle dedi.yi burada çözemeyiz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Şimdi tutanaklara bakacağız. Orada bir sürü şahit var. Size
yakışmıyor, size yakışmıyor. Bunu biz
kulaklarımızla duyduk, siz kabul edin veya etmeyin.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
Arkadaş hiçbir şekilde sana bir şey söylemedi, sen kendi kendine
laf söyledin. Ben sana bakmıyorum. dedi.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen karşılıklı
konuşmayınız.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Vururuz. dedi.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
Hayır, Baksaydım. dedi.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Tutanaklarda göreceksiniz, ses kayıtlarında göreceksiniz. Bütün
milletvekillerine havale ediyorum ben.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
Tutanaklara bak.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
Tutanaklarda ve ses kayıtlarında görülecek.
BAŞKAN Tutanaklara
bakarsınız ve ne söylendiği netlikle orada ortaya çıkar.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun
çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine; 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş önerisini oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Kabul edenler...
AHMET
YENİ (Samsun) Geçti, geçti, oyladık Sayın Başkan.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Oylamaya geçtiniz Sayın Başkan, oylamaya
geçildi.
BAŞKAN
Yoklama talebi var.
AHMET
YENİ (Samsun) Geçti Sayın Başkan, geçti.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan,
yoklamayı zamanında istedim efendim.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, yoklama talebi var.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Oylamaya geçildi Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Serindağ,
Sayın Öğüt
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Ya elimiz niye havada kaldı Başkan?
BAŞKAN
-
Sayın Özel, Sayın Küçük, Sayın Özdemir, Sayın Kurt,
Sayın Aygün, Sayın Ören, Sayın Erdoğdu, Sayın Türeli,
Sayın Acar, Sayın Özdemir, Sayın Yalçınkaya, Sayın
Atıcı, Sayın Ağbaba, Sayın Çıray
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Sayın Başkan, İç Tüzükü bu kadar
hırpalamayın, lazım olur.
BAŞKAN
Sayın Öner, Sayın Ekici.
Üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun
çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine; 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Türk
Petrol Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/725) (S. Sayısı: 450)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sıraya alınan, Manisa Milletvekili Recai Berber ve Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
4.- Manisa Milletvekili Recai
Berber ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/1524) (S. Sayısı: 463)(x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerindedir.
Komisyon
raporu 463 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince, bu teklif İç Tüzük'ün
91'inci maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu
nedenle, teklif, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde
yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın
Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 463
sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi dönemi yasama faaliyetlerinin
klasik hâle gelmiş bir uygulaması olan yeni bir torba teklifinin
görüşmelerine başlamış bulunuyoruz. Bugünkü torba teklifte
36 maddede 18 kanun ve kanun hükmünde kararnamede düzenleme yapılmaktadır.
AKP, bu tutumu nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama kalitesine
zarar vermektedir. Bu teklif, aslında bir kanun
tasarısıdır, kanun tasarısı mahiyetindedir ancak bir
teklif gibi görüşülmeye çalışılmıştır ve bu
kanun teklifi, sadece Meclisi bir onay mevki olarak gören
anlayışın bir uygulamasıdır.
Teklifte
getirilen düzenlemelerin daha ayrıntılı ve teknik incelenmesi
için görevlendirilen dört komisyonun herhangi birinden bir rapor gelmesi dahi
beklenmemiştir. Bu uygulama, AKPnin dayatmacı ve Ben yaptım
oldu.cu anlayışının bir yansımasıdır.
Torba
tekliflerin niteliği itibarıyla birbiriyle ilintili olmayan
düzenlemeleri içerdiği hepimizin malumudur. Bu teklifte alkolden cami,
mescit ve Kuran kurslarına, kamulaştırma işlemlerinden İnsan
Hakları Mahkemesine yapılmış başvurulara kadar
geniş bir alanda düzenlemeler vardır. Bu içeriğiyle bir bütünlük
arz etmeyen düzenlemelerin bir bütün olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde
oylanacak olması da ayrı bir çelişkiyi göstermektedir.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun teklifindeki bazı düzenlemeleri olumlu buluyoruz
ve gerekli katkıyı da gerek alt komisyonda gerekse üst komisyonda
yeterince verdik, ancak bazı olumlu bulmadığımız ve
eleştirdiğimiz ve önerdiğimiz çok önemli hususlar da
bulunmaktadır. Bunları maddeler hâlinde, görüşmelere
başladığımızda da önerilerimizi dile getireceğiz.
Kanun
teklifinin 1inci maddesi bir nevi yeni bir af düzenlemesi olarak
karşımıza çıkmaktadır. AKP, bir kanun çıkaracak
da içinde birilerine bir af, bir kayırma, bir istisna olmayacak,
doğrusu şaşarız. O nedenle, bu kanun teklifinde de, bu,
âdeta gerekli bir madde gibi her maddede, her torba tasarıda olduğu
gibi bu teklifte de yer almaktadır.
Daha
geçtiğimiz gün bir varlık barışı çıktı.
Şimdi de, kefalet sandığı yönetim kurulu başkan ve
üyelerine yapılan ödemeler nedeniyle çıkarılmış
borçların tahsilinden vazgeçilmekte ve borç takibi işlemine son
verileceği öngörülmektedir. Af niteliğinde olan bu düzenleme, Adalet
Komisyonunun görüşü alınmadan Genel Kurul gündemine
getirilmiştir. Bu durum, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İç Tüzüküne
de aykırıdır.
Kanun teklifi,
kamuoyunda alkol düzenlemeleriyle gündeme gelmiştir. Teklifin 2 ila
6ncı maddeleri ve 20nci maddesinde alkollü içkilerin üretimi, tüketimi,
pazarlanması, satışı, reklam ve tanıtımı ve
trafikle ilgili müeyyideleriyle ilgili yasak ve ceza düzenlemeleri yer
almaktadır.
Öncelikle ifade etmek isteriz ki Anayasamızın 58inci maddesi
çerçevesinde başta çocuklarımız ve gençlerimiz olmak üzere,
bütün vatandaşlarımızı alkol düşkünlüğünden,
uyuşturucudan ve diğer zararlı alışkanlıklardan
korumaya yönelik bütün hukuki düzenlemeleri destekliyoruz. Ancak, bu kanun
teklifinde alkol kullanımının önlenmesine ilişkin
düzenlemeler sadece yasak ve cezalar kapsamında ele alınmakta, daha
çok da reklam ve tanıtıma yönelik bir ağırlık
taşımaktadır. Dolayısıyla, konunun eğitim,
bilinçlenme ve bireysel temel hak ve özgürlükler yönü ihmal edilmektedir. Bu
konularda Hükûmetin bir çalışması var mıdır,
doğrusu bizim meçhulümüzdür.
Bu kanun teklifinde Anayasamızın 58inci maddesinde ifade
edilen gençleri alkol düşkünlüğünden koruma ilkesi yönünde bir
düzenleme yer almamaktadır. Sadece bu, reklam, tanıtım ve
diğer bazı yasak ve cezalara ilişkin müeyyideler ne kadar
koruyabilirse o ölçüde alkol düşkünlüğüyle mücadele edilecektir.
Teklifin Meclis Başkanlığına sunulan ilk hâlinde
bazı yasaklar kanunların amacını aşabilecek bir
nitelik arz etmekteydi. Teklifin bu hâlinde alkollü içkiler ile ilgili bilimsel
makale yayımlamak dahi mümkün olamayabilecekti. Komisyon görüşmelerindeki
değişikliklerle bu yanlışlıklar giderilmiştir,
düzeltilmiştir. Tabii, şunu da açık yüreklilikle ifade etmek
gerekir ki, gerek alt komisyonda gerekse üst Komisyonda yapılan
çalışmalarda bazı maddelerde ciddi manada önemli ve olumlu
değişiklikler yapılmıştır. Bu, konunun olumlu
tarafı.
Değerli
milletvekilleri, esas itibarıyla, çocuk ve gençlerimizin,
insanlarımızın alkol düşkünlüğünden korunması ve
kurtarılması için alınan hukuki tedbirleri, tekrar ediyorum,
destekliyoruz. Ancak, AKPnin benimsediği yöntem sadece yasaklar üzerine
kurulu bir sistemdir. Bizim üzerinde durmak istediğimiz ve Hükûmetin
dikkatini çekmek istediğimiz husus budur. Bu yöntem etkin olmayan bir
yöntemdir. Yasaklar, tarihin hiçbir döneminde, devrinde istenmeyen bir davranışı
önleyememiştir. Daha önce de alkol kullanımını önlemeye
ilişkin bazı şehirlerin belli bölgelerinde alkol tüketimini
yasaklama gayreti, kırmızı sokak gibi tecrit bölgeleri
oluşturma çabaları görülmüştü.
Aynı
şekilde, alkol tüketimiyle mücadele çerçevesinde alkollü içkilerden
alınan ÖTV de artırılmıştır. AKP döneminde
Türkiye, alkollü içkilerden alınan ÖTVde neredeyse dünya rekorunu elinde
tutmaktadır. Ancak, bütün bunlara rağmen Adalet ve Kalkınma
Partisi dönemi alkol tüketiminin arttığı yıllar olarak
tarihe geçecektir değerli milletvekilleri. 2003 yılında -yine
bizim topladığımız resmî kurumların ve ciddi
araştırmaların sonucu olarak- 550 milyon litre olan alkol
tüketimi 2012 yılında yaklaşık yüzde 123 artarak 1 milyar
127 milyon litreye ulaşmıştır. Bu, yüzde 123e tekabül
etmektedir. Yine, bir milletvekilimizin soru önergesine cevap veren Sayın
Maliye Bakanı da bu rakamları birbirine yakın miktarda
vermiştir. 2003 yılı son altı ayı itibarıyla 537
milyon litre ülkedeki alkol tüketimi, 2012 yılının on bir
aylık sonucu da 1 milyar 20 milyon litre alkol tüketimi ki yüzde 100ü
aştığını göstermektedir. Tabii, buna kaçak içkiler
dâhil değil. Bir de Türkiye'nin kaçak alkol sorunu var, nasıl ki
kaçak sigara tüketiminde olduğu gibi. Yani sigaraya da
baktığımızda, 2002 itibarıyla 5 milyar 500 milyon
paket sigara tüketiminin 4,5 milyar pakete düştüğü görülüyor. Tabii
bu, sigara tüketiminin azaldığını göstermiyor, kaçak
sigaranın arttığını gösteren bir rakam.
Yine
AKP döneminde 15 yaş üzeri ve kişilerde kişi başına
saf alkol tüketimi 1,3 litreye ulaşmıştır. Özellikle
çocuklarımız ve gençlerimiz arasındaki alkol tüketimi AKP
döneminde kaygı verici bir noktaya ulaşmıştır.
İlköğretim öğrencileri arasında yapılan
araştırmalarda, ilköğretim sırasında en az 1 kez alkol
kullanan ilköğretim, ilkokul öğrencilerinin oranı yüzde 15tir,
ortaöğretim çağındaki öğrencilerimizde bu oran yüzde 50ye
ulaşmıştır, üniversite öğrencilerinde yüzde 54e
varmaktadır. Bu rakamların ifade ettiği gerçek, on-on buçuk
yıllık AKP yönetiminde Türkiyede gençlerimizin alkol kullanma
oranının yükselmiş olmasıdır.
Hükûmetin
gençlerimizi alkol tüketiminden uzak tutamadığının bir
diğer önemli göstergesi de, alkolü ilk kullanım
yaşının düşüklüğüdür. Yeşilayın
yaptığı araştırmalara göre alkolü ilk kullanım
yaşı 11e kadar düşmüştür.
AKPnin
alkolle mücadele yaklaşımında bu kanun teklifine de
yansıyan yanlışlığı alkol
kullanımının nedenlerine yönelik tespitlerdedir. Nitekim
gençlerimiz arasında alkollü içki reklamlarından etkilenerek bu
içkileri tüketme meyline girenlerin oranı da son derece düşüktür.
Gençlerimiz daha çok arkadaşlık, sosyal yapı, aile durumu,
psikolojik nedenler gibi etkenlerle alkollü içki tüketimine meyletmektedir.
Dolayısıyla, sorunun çözümünü öncelikle eğitim ve sosyal
imkânların ve ortamların iyileştirilmesinde görmekte bir zaruret
vardır.
Alkol
kullanımı bireysel zararlarının yanı sıra
toplumsal etkileriyle de ele alınmalıdır. Alkol
bağımlılığı ailenin
devamlılığının, toplumsal huzurun, sağlık ve
güvenin zedelenmesi gibi sonuçlar ortaya koymaktadır. Ancak daha da
önemlisi alkol kullanımı insanın canına ve malına
yönelik tehditler ortaya çıkarmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü
verilerinde de trafik kazaları için risk faktörlerinin başında
alkollü araç kullanma yer almaktadır. Ülkemizdeki trafik kazalarına
ilişkin veriler de bu durumu ortaya koymaktadır. Emniyet Genel
Müdürlüğü verilerine göre 2012 yılında polis sorumluluk
bölgesindeki sürücü hatalı, ölümlü ve yaralanmalı 134 bin trafik
kazasından 1.819u alkollü araç kullanımı nedeniyle
gerçekleşmiştir. Aynı şekilde 2013 yılı Mart
ayı itibarıyla, üç aylık dönemde yine polis sorumluluk
bölgesinde sürücü hatalı, ölümlü ve yaralanmalı 27.723 kazanın
505i alkollü araç kullanımı nedeniyle meydana gelmiştir.
2003ten 2012ye kadar alkol kullanımı nedeniyle geri alınan
sürücü belgelerinin sayısında da yüzde 80lik bir artış
vardır. Aynı dönemde aşırı hız nedeniyle sürücü
belgelerine el konulanların sayısında yüzde 96lık da bir
düşüş söz konusudur. Demek ki sürat tahdidi konusunda daha
sıkı kontroller ve uyma söz konusu.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifinin sadece alkollü içki tüketimine yönelik
birtakım düzenlemeleri öngörmesi Anayasamızın 58inci maddesi
çerçevesinde iktidarın görevini eksik yaptığını da
göstermektedir. İktidarın gençlerimizi sadece alkolden değil,
uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü
alışkanlıklardan ve cehaletten de koruması gerekmektedir.
Özellikle uyuşturucu madde kullanımı gençlerimizin ve
çocuklarımızın sağlığını ve toplumsal
yaşamı olumsuz yönde etkileyen çok önemli unsurlardan birisidir.
Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığı İzleme Merkezinin
yaptığı bazı araştırmalar çok dikkat çekici ve
mutlaka önem vermemiz gereken rakamlar sunmaktadır. Örneğin,
öğrenciler arasında herhangi bir yasa dışı
bağımlılık yapıcı maddenin en az bir kere denenme
oranı yüzde 1,5 olarak bulunmuştur. Maddeyi ilk kez kullanma
yaşı 10a düşerken -dikkat buyurun, yani bir uyuşturucu
maddeyi ilk kullanma 10 yaşa kadar düşmüş. Bu çok korkunç bir
durumdur- uyuşturucu madde kullanımından tedavi gören en küçük
çocuğun yaşı da 13 olarak tespit edilmiştir. Yani
artık 13 yaşındaki çocukların dahi uyuşturucu
müptelalığından tedavi gördüğü bir ülke durumundayız.
Yine,
uyuşturucu madde kullanımı nedeniyle tedavi gören kişilerin
ilk kullanım yaşı gençlik dönemi olanların oranı yüzde
87dir. Zaten bütün bu zararlı alışkanlıklara, bu tehlikeye
genelde ilk çocukluk ve ilk gençlik çağlarında maruz kalıyorlar.
Bütün
bu verilere rağmen iktidarın uyuşturucu madde
kullanımıyla mücadelede herhangi bir çalışmasını
doğrusu biz göremiyoruz. Eğer varsa, hazır Sayın
Sağlık Bakanı da buradayken, bu verilere, bu sorulara, bu
eleştirilere verecek mutlaka bir cevabı olmalıdır. Ve AKP
herhâlde uyuşturucu madde kullanımını toplumsal bir yara
olarak görmemektedir. gibi bir kanaat bizde uyanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifinin 11inci maddesi bankacılık
sektörüne önemli bir ayrıcalık tanıyan bir düzenlemedir.
Düzenlemeyi bu hâliyle kabul etmek mümkün değildir. Ya tamamen
kaldırılmalı ya yeniden düzenlenmelidir. Hepimizin bildiği
gibi bankacılık sektörü, ülkemizdeki en kârlı sektörlerden
birisidir. Buna rağmen bankacılık sektörüne böyle bir imtiyaz,
ayrıcalık tanınması vergilemenin eşitlik, genellik
gibi ilkelerine aykırıdır. Bu
aykırılığı gidermek için bankacılık sektörü
için belirlenen kuralın, 492 sayılı Harçlar Kanununda
yıllık olarak alınan muhtelif iş yeri harçları, özel
okul, sürücü kursu gibi harçlar için de getirilmesi gerekmektedir.
13üncü
maddede, mülkiyeti kamu kurum ve kuruluşları ile hazineye ait
taşınmazların üzerindeki cami, mescit ve Kuran kurslarında
veya bunların eklenti veya bütünleyici parçalarında yer alan ve
ticari faaliyetlerde kullanılması öngörülen kısımların
Diyanet İşleri Başkanlığınca işletilmesine
ilişkin hususlar düzenlenmektedir. Cami ve mescitlerin
müştemilatının ticari faaliyetlerde
kullandırılması maalesef hâlihazırda uygulanan bir
durumdur. Diyanet İşleri Başkanlığı, sadece 2012
yılında, cami ve mescit müştemilatının ticari
faaliyetlerde kullandırılması amacıyla yapılan 100
adet yeni kiralama sözleşmesi ile 358 bin lira kira bedeli tahsil
etmiştir. Bu faaliyetler maalesef yolsuzluk ve usulsüzlükle
anılmaktadır değerli milletvekilleri.
Sayıştayın
2011 yılı Maliye Bakanlığına ilişkin denetim
raporunda, hazineye ait taşınmazların Diyanet İşleri
Başkanlığınca kiraya verildiği yerlerde kiralama
sonucu elde edilen gelirin yüzde 25inin Maliye Bakanlığına
ödenmesi gerektiği yani bütçeye ödenmesi gerektiği, ancak bu
paranın Dinî ve Sosyal Hizmetler Vakfına yatırıldığı
ifade edilmiştir. Teklifte yer alan bu düzenlemenin, Sayıştay
raporunda ifade edilen bu yanlışlığın,
hukuksuzluğun ve usulsüzlüğün hukuken giderilmesi amacını
taşıdığını görüyoruz. Hâlihazırda yüzde
75lik payla yetinilmemiş, Maliye Bakanlığına
aktarılacak olan yüzde 25e de el konulmak istenmektedir. Hani, Göz
dikilmiştir. diyecektim, onu artık demeyeyim.
Öte
yandan, bir ilke olarak ifade etmek isterim ki, cami, mescit ve Kuran
kurslarının bulunduğu birimlerin eklentilerinin veya bütünleyici
parçalarının her ne suretle olursa olsun ticari faaliyete konu
edilmesi doğru değildir. Bu durum, en az bin yıldır
İslam dinine hizmetlerini eşsiz medeniyet örnekleriyle ortaya koyan
Türk milletinin ibadet ve eğitime ilişkin gelenek ve görenekleriyle
de bağdaşmamaktadır. Diyanet İşleri
Başkanlığı hâlihazırdaki bu uygulamaları mümkün
olan en kısa zamanda tasfiye etmeli ve bundan böyle cami, mescit ve
kurslarda ticari alan oluşmasına fırsat vermemelidir.
Teklifin 14üncü
maddesinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ekli (II)
sayılı cetvelde düzenleme yapılarak Daire Başkanı,
Gelir İdaresi Grup Başkanı, Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliği Grup Başkanının ek göstergeleri
artırılmaktadır. Tabii, yapılan bu düzenlemeyi esas olarak
uygun bulmakla birlikte, olumlu görmekle birlikte, kamuda
pozisyonlarının düzeltilmesini bekleyen diğer kamu görevlileri
ile ilgili düzenlemelerin de yapılması gereği ve zarureti
vardır. Bu çerçevede, mademki böyle bir düzenleme yapılıyor, o
diğer haksızlıkların, diğer birtakım beklentilerin
de karşılanması ve yanlışlıkların
giderilmesinde de hiçbir mahzur olmaması gerekir ve buna ilişkin de
önergemiz olacaktır.
Bu çerçevede, genel
müdürlük ve daire başkanı, Millî Eğitim Bakanlığı
grup başkanı, bütçe dairesi başkanı, saymanlık
müdürü, muhasebe müdürü, millî emlak
müdürü, muhakemat müdürü, bakanlık il müdürleri ve emniyet personelinin
durumları da buna göre değerlendirilmelidir.
Bu düşüncelerle,
hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurunuz Sayın
Kaplan.
BDP GRUBU ADINA HASİP
KAPLAN (Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı torba Kanun Teklifi
hakkında Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun görüşlerini
sunacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, alkol
tasarısı olarak adı öne çıkan bu tasarının
kamuoyundan gizlenmek istenen, farklı konuları kamufle eden,
dikkatten kaçıran, vahim konuları içeren bir torba kanun
olduğunu öncelikle ifade etmek istiyoruz. Alt komisyonda ve esas
komisyonda birçok maddeyi düzeltebildik. Gerçekten çok vahim hatalar
vardı. Buradan emeği geçen Komisyon üyesi bütün arkadaşlara
teşekkür ediyorum. Yine, Genel Kurulda düzeltilmesi gereken çok önemli
konular var, Anayasaya aykırılıklar var, bazı temel hak ve
hürriyetlerin ihlali var. Bu konularda da Sayın Genel Kurul üyelerinin
dikkatli olması gerektiğini düşünüyoruz.
Torba kanuna hâkim olan
anlayış, aslında siyasi, ideolojik bir
yaklaşımdır. AK PARTİ Hükûmeti, kendi yaşam
tarzını, alkol ve zararlı maddeler üzerinden her alana
yayıyor. Din, mülkiyet, hak ve özgürlükler konusuna, çelişkili,
ayrımcı, merkezci, benci ve bencil bir yaklaşımla dayatmada
bulunuyor. Kantarın topuzu öylesine kaçıyor ki zararlı ve günah
konularında dahi çifte standartlı, ilkesiz, pragmatik, demagojik,
biraz da partizanca kadrolaşmayı esas alan bir yaklaşım
sunuyor. Günahla haramın arası da yok.
Barış
ve Demokrasi Partisi olarak bizler alt komisyondan başlayarak esas
komisyon dâhil birçok yanlışın düzeltilmesinde olumlu, pozitif,
demokratik bir muhalefet sergiledik. Bugün, Genel Kurulda iktidarın,
siyasi, felsefik yaklaşımının çıkmazlarını,
yanlışlarını bir kez daha kamuoyuna deşifre
edeceğiz. Hak ve özgürlükler konusunda olsun, dinî inançlar gereği
olarak sergilenen yaklaşımlarda olsun içine düşülen
açmazın, yaman çelişkilerin, kamu yararıyla
bağdaşmayan noktaları üzerinde duracağız.
Öncelikle
belirtelim ki bu torba kanunda alkol, tütün, reklam, tanıtım, trafik,
mülkiyet hakkı, Kuran kursları, yurtlar, cami dükkânları,
vakıflar, kişi borçları, ÖTV, KDV
Ne ararsanız bu
torbanın içinde var. Bu torba kanunda, bir tek, Türkiye'nin güncel
sorunları yok; adalet yok, özgürlük yok, eşitlik yok ve en önemlisi
hoşgörü yok. Bakın en önemlisi diyorum, hoşgörü yok,
altını çiziyorum bu kelimenin.
Milletvekilleri
tutuklu bir Meclisiz. Bakın, neredeyse, 8 milletvekili tutuklu ve dönem
bitmek üzere, seçimlere gidiyoruz. Seçilmiş belediye başkanları,
il encümenleri, belediye meclis üyeleri, parti yöneticileri, kongreden gelenler
fikirlerinden dolayı tutuklu. Düşünce, örgütlenme özgürlüğü,
gösteri hakkı, uzun tutukluluk, bağımsız ve yansız
adalet
Olağanüstü yargının, özel yargı, özel yetkili
mahkemelerin kapatılması sonrası bu yargıçların eline
ve insafına bırakılması; hukuksuzluk sürüyor.
Buradan
açıkça ifade ediyorum: Barış ve Demokrasi Partisinden
milletvekili seçilen Sayın Selma Irmak ile diğer
arkadaşlarımızın hepsi, Faysal Sarıyıldız
olsun, Kemal Aktaş olsun, İbrahim Ayhan olsun, Gülser
Yıldırım olsun, bütün milletvekili arkadaşlarımız
üyelikten yargılanıyorlar ve istenen cezanın asgari haddini
cezaevinde doldurmuş durumdalar. Şu an fazladan yattıkları
hâlde ne dava bitiyor ne tahliye kararı çıkıyor. Durum bu olunca
şu gerçekleri bir daha Türkiye'nin gündemine getirmek varken, çözüm
sürecinde yeni bir anayasa süreci, Siyasi Partiler Yasası, Seçim
Yasası, seçim barajları, hazine yardımları konuları
konuşulması gerekirken, alelacele gece yarılarına kadar
çalışıp, ertesi sabah da iki üç saat süre verilip gerekçeli
muhalefet şerhleri istenerek, yine alelacele aynı gün, yirmi dört
saat dolmadan, İç Tüzüke rağmen bu Meclise getirilip
görüştürülmesini, bu kadar acele edilmesini anlamak güçtür
arkadaşlar.
Peki,
Hükûmete göre zararlı şeylerle mücadele ediliyor değil mi?
Kabul. Peki, kumar, fuhuş, uyuşturucu, tefecilik, ihaleye fesat
karıştırmak, hırsızlık,
dolandırıcılık zararlı değil mi, günah değil
mi, haram değil mi arkadaşlar? Peki, bu konularda niye bir düzenleme
yok?
Sizinle
bazı gerçekleri konuşmak istiyorum. Devlet alkolden tam 8 milyar,
tütünden de 21 milyar ÖTV, KDV alıyor. Ben buna genelevlerden alınan
vergiyi dâhil etmiyorum, biliyorsunuz, bir ara İstanbulda rekor rakam
vardı.
Şimdi,
Türkiyeye gelen turist sayısı 35 milyon, bunların yüzde 99u
Müslüman değil arkadaşlar. Alanyaya gidin, yazın 30 bin Alman
geliyor. Marmarise gidin, Bodruma gidin, birçok yerde birçok Avrupa
ülkesinden turistler görürsünüz, mülk edinmişler. Şimdi, 35 milyon
turist Türkiyeye gelecek, Dünya Turizm Örgütü (WTO) Türkiyenin turizm
gelirinin 25,7 milyar dolar olduğunu ve 12nci sırada olduğunu
söyleyecek. Sadece şu son üç ayda -bakın, turizmin ölü mevsimi bu-
yüzde 18,7 artışla gelen turist sayısı 5 milyon 8 bin 425.
Şimdi, siz, eğer bütün bu turistlerin Türk, İslam, Hanefi
olduğunu ve olacağını sanıyorsanız çok acayip bir
yanılgı içindesiniz arkadaşlar. Kendi yaşam
tarzınızı dayatacağınız bir kitle değildir
bu. Bunların dinlerinde, inançlarında olmayan yasakları
dayatacağınızı düşünürseniz
yanılırsınız.
Başta
ABD, Avrupa olmak üzere dünya ekonomik kriz yaşarken turizmde vazgeçilmez
olduğumuzu düşünüyorsanız yine yanılıyorsunuz. Türkiye
gibi sahilleri olan, güneşi, kumu olan, şiş kebabı olan çok
da fazla ülke var arkadaşlar.
Şimdi,
siz bunu hesaba katmayabilirsiniz, Türkiye'nin turizm ve eğlence
sektöründen bütçesine giren paranın 100 milyar lira civarında
olduğunu ve Türkiye bütçesinin gelir kaynaklarının üçte 1ine
yakın bir rakam teşkil ettiğini görmezlikten gelebilirsiniz
-rakam, hesap bilmiyorsanız, matematik bilmiyorsanız kimse size bunu
anlatmak zorunda da değil- ama bu sektörde kaç yüz bin kişinin
çalıştığını da bilmeniz lazım. Antalyada
kaç bin işçi çalışıyor yaz sezonunda? Lokantasında,
plajında, kumsalında, her tarafta, tekstilde, yiyecek sektöründe,
konaklama sektöründe ne kadar insan çalışıyor, bunun
farkında mısınız?
Bir
tek ilimizi örnek verdim. Şimdi siz bunları hesaba katmazsanız,
aldığınız kararlar bir yerleri vurursa
Unutmayın,
turizm borsa gibidir; borsa gibi bir çakıldı mı bir daha
toparlanamaz. Böyle bir gerçekliği var bu işlerin.
Bizden
uyarması, illa da zararlı şeylerle uğraşmak
istiyorsanız size birkaç öneride daha bulunmak istiyorum: Türkiyede 100
bin seks işçisinin, 56 resmî genelevin olduğu istatistiki rakamlarla
ortaya çıkmış. Evet, tarihin en eski mesleği şimdi
yasa dışı, kara para olarak yürüyor. Şu an yaşanan
koşulların bir gerçekliğini dikkate getirirseniz, öyle kökeni
tarihe, milattan öncelere dayanan Sümerlerdeki İnannanın,
Yunanlılardaki Afroditin, Romalılardaki Venüsün bereketin sembolü
olarak tapınak abidelerinde nasıl geçtiğini belki biraz daha iyi
anlayabilirsiniz. Peki, bunun hukuku varsa, zararlıysa Hükûmet bunun
üzerinde niye bir çalışma yapmıyor?
Hadi,
bunu geçelim, size zararlı bir şeyden daha bahsedeyim. Zararlı
şeyler çok fazla, sizin de çok fazla huzurunuzu kaçırmak istemiyorum
ama bu da ciddi bir konu, buna da değineceğim. Şimdi kumar
sektörüne bir bakalım. Kumar oynatmada Türkiye tam 3üncü
sıradadır arkadaşlar. Böyle bir rekoru olduğunu biliyor
muydunuz? 3üncü sıradayız. Millî Piyango, Toto, Loto, Sayısal,
at yarışları, offshore yarış, İnternet üzeri
sanal POS
Miktarlar çok uçuk, milyon dolarlar. Kumar, bahis oynayanların
sayısı, 1,5 milyon yurttaşımız oynuyor. 5 milyar dolar
bunun rakamları. Hadi buyurun.
Buradan
da geçelim şimdi. AK PARTİ Hükûmeti kumarla yüzleşmeye
hazır mı? E, zararlı şeyleri konuşacağız.
Eğer siyaset felsefenizde doğruysanız, inançlarınızda
samimiyseniz gelin, ben diğer alanlara da girmeyeceğim, böyle iki üç
noktayı açıyorum. Şimdi tefeciliğe girmeyeceğim, faize
girmeyeceğim, devletin, bankaların yaptığı resmî
tefeciliğe de girmeyeceğim çünkü bu torba kanunda
bankacıların harçlarını, haraçlarını affeden
hükümler var arkadaşlar. Dünyada kriz üstüne kriz yaşanırken Türkiyedeki
ilk 18 en çok kâr eden şirketin içinde 18 tane banka var. Siz onların
harçlarını affederseniz bu torba kanunda, sormazlar mı
kardeşim, asgari ücretlinin günahı ne, memurun günahı ne,
işçinin günahı ne? Kendi haklarını istedi diye, bu kadar
gaz bombası atmanın terazisi yok mu Allah aşkına?
Şimdi,
bu tefecilikte sönen ocaklar konusunda bir sosyolojik çalışma var
mı elinizde acaba? Olmasını öneririm. Allah aşkına, bu
önemli konularda -alkol de dâhil, bugünkü dosyamızın konusu- hangi
AR-GE çalışmasını bizim önümüze bilimsel olarak
koyabilirsiniz? Bize İki yüz üniversite açtık. diye her gün hava
atıyorsunuz. Her gelen üniversitenin açılmasına da burada destek
veriyoruz. Bana hangi üniversitenin alkolle ilgili doğru dürüst bir
çalışma raporunu getirip bugün burada sunabilirsiniz? Ya, bu ülkenin
gerçekleriyle uğraşmak kimin işidir o zaman arkadaşlar?
Demek ki biz kendi sorunlarımızla ilgilenmiyoruz.
Değerli
milletvekilleri, aşırı ideolojik vergiler sonucu kaçak sigara,
sonra sahte alkol yapımında artışlar, sonra turistik
bölgelerde ölümler başlar. Bunun kara para trafiğinde maalesef
acı örnekleri yaşandı.
Elbette
ki ciddi araştırılması gereken bir konu da kontrol ve
yasakların denetimi, çok farklı bir şeydir. Meclisin
ortaklaşması gereken ve herkesi ilgilendiren konularda yeterli bir
araştırma yapmadan, torba kanun gereği, ilgili uzmanlık
komisyonlarının dâhi görüşü alınmadan, eğitim,
sağlık gibi, sadece bürokratların istek üzerine
hazırladığı bir Hükûmet tasarısıyla bugün
karşı karşıyayız. Sayın Sağlık
Bakanımız oturuyor Hükûmeti temsilen ama Sağlık Komisyonunda
görüşülmemiştir bu konu. Aceleyle komisyona, oradan buraya gelen bu
tasarıda çok vahim hukuk hataları var. Barolar avukatlık
ücretlerini belirlerken, özel Avukatlık Yasası varken, bu torba
kanunda hazineyle, belediyeyle, bankalarla ilgili konularda avukatlık
ücreti tarifeleri ihdas ediliyor. Bu nasıl bir yaklaşım
tarzıdır, anlamış değiliz arkadaşlar.
Mülkiyet hakkı
kutsaldır, anayasal olarak belirlendi, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin içtihatlarıyla netleşti, o mülkiyet hukukuna rağmen
burada mülkiyet hakkının ihlaliyle ilgili düzenlemeler getiriliyor.
Yine, cezalar ve
müeyyidelerde de ne bir oran, ne bir insaf var arkadaşlar. Yani, Boğazda
3 bin kişi çalıştıran bir müessese ile Datçada dört
masası olan küçük bir iş yerine aynı ceza kesiliyor
arkadaşlar. Şimdi, el insaf. Bir cezalıktır o Datçadaki
dört masalık yer, belki üç ay çalışır, işin
gerçeği budur. Küçük esnafı, binlercesini iflasa götürecek
düzenlemeler var burada. Ticaret ve esnaf odalarının hangisinin
görüşünü doğru dürüst aldınız? Yok.
Bakın
arkadaşlar, geçmişte başörtüsü yasağı vardı.
Sonra da, cumhuriyet boyunca 1924ten bu yana gelen dil yasakları var.
Bugün de bu getirilen yasakların zihniyet olarak bu üçünden 1inin
birbirinden farkı yok arkadaşlar. Yasak, yasaktır. Kimi IV.
Murat gibi. diyor, ben o kadar demeyeceğim arkadaşlar çünkü IV. Muratla
kıyaslamak istemiyorum.
Torba, kanunda, bir iki
faydalı madde vardı. Deprem yaşamış Van Yüzüncü
Yıl Üniversitesine 300 eğitim kadrosu alınacaktı.
Komisyonda hemen geri çektiniz. Allah aşkına faydalı bir iş
yapmasını bilmez misiniz? Niye getirdiniz, niye geri çektiniz?
Cetveller çıkmıştı, ne alacakları
çıkmıştı, nerede çalışacakları
çıkmıştı. E, Vanla ilgili ayrı bir düzenleme
yapacağız. Haydi, bırakın Allah aşkına,
bırakın. Niye çektiğinizi Vanda, seçimde, sandıkta Van
halkı sorar size.
Şimdi, küçük
beldeler, belediyeler
Gelen para kesinlikle personel maaşını
karşılamıyor. Şimdi, siz, istimlaksız el atmayı
konuşuyorsunuz. İstimlaksız el atmada bu küçük beldeler, küçük
ilçe belediyeleri hangisi bu paraları verebilir? Niye hazine
karşılamıyor? Hani devlet? Devlet budur işte arkadaşlar.
Devlet kendi kurumuna sahip çıkacak.
Şimdi, kanunun
tamamını, düzenlemeleri öğrendik. Birkaç konuya
değineceğim. Yeşilay amme yararına çalışan bir
dernekti, şimdi onun vakfını kurmak istiyorsunuz. Vakıf,
kurucuları belli, sayısı belli, değiştirilemezdir. Bu
ne demek iktidar için? Siz kendi özel kadrolaşmanızı
kuruyorsunuz.
Camilerin dükkânlarını,
arsalarını nemalanma işine el atıyor Diyanet, olacak
iş mi arkadaşlar? Din ve ordu işlerine ticaret girerse orada
dinginlik, dirlik olmaz; orada, sürekli rant kavgası olur, bu
yanlışın içine de giriliyor. Diyanet kendi Kuran
kurslarını ve yurtlarını kuracak. Peki, Allah
aşkına, imam hatipler; birinci sınıfta başlayan
seçmeli derslerde siz Kuran öğretemiyorsanız, bilgileri
veremiyorsanız, bütün okullarda bunu yapamıyorsanız hangi
yurtları kuracaksınız? 28 Şubatın tevhidi
tedrisatını mı getirmek istiyorsunuz arkadaşlar?
Yine, arkadaşlar, 1inci
maddede bile özel bir düzenleme var. Kişiye özel yasa getirmişsiniz.
Ayıptır, bu Meclisi kırk dört bin lira için saatlerce
meşgul ettiniz. 1inci maddede kırk dört bin liradan 1 kişi
yararlanıyor. Bunun için Hükûmet tasarısı getirilir mi
arkadaşlar? El insaf biraz, ayıp!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bu nedenlerle buna karşıyız, önergelerimiz var. Çok
yamuktu bu tasarı, biraz daha düzeltmeye çalışacağız
inşallah.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi.
CHP
GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önemli
ölçüde alkollü içkilerin sınırlandırılmasına yönelik
düzenlemelerin olduğu bir torba yasa teklifini görüşüyoruz.
Torba
yasa teklifinin Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeleri
sırasında Cumhuriyet Halk Partili Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri
teklifi olabildiğince iyileştirmek, düzeltmek adına oldukça büyük bir çalışma, çaba
sergilediler. Bu çabalarının bir bölümünde başarılı
olabildiler ama bir bölümünde
başarılı olamadılar. Başarılı
olamamalarının nedeni tabii ki Hükûmetin ve iktidar partisinin
tutumundan dolayıdır.
Komisyon
görüşmeleri sırasında, teklif Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
talebiyle alt komisyona havale edildi.
Alt komisyonda grubumuzu temsilen İstanbul Milletvekili Sayın
Aydın Ayaydın bulundu ve çok yoğun bir çalışma
ortamı içerisinde geceli gündüzlü diyebileceğimiz bir
çalışmada çok büyük çabalar sarf etti, önemli ölçüde bazı
maddelerin düzeltilmesi yönünde önerilerde bulundu, önergeler verdi ve
bunların bir bölümü kabul edildi.
Gerçekten
teklifin ilk şeklini dikkate alacak olursak son derece
sakıncalı, son derece antidemokratik, son derece, alkollü içkiler
sektörünü ve bu içkileri tüketen vatandaşlarımızı hiçe
sayan, demokrasiye aykırı anlayışla bir teklifin
hazırlanmış olduğunu görürüz.
Bir
bölümü, ifade ettiğim gibi, Plan ve Bütçe Komisyonundaki
çalışmalar sırasında düzeltildi ama hâlen düzeltilmeye
ihtiyaç duyulan birtakım maddeler burada bulunuyor.
Sayın
Aydın Ayaydın Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına bu
konuşmayı yapacaktı ama kendisi rahatsızlığı
nedeniyle buraya gelemedi, ben kendisine buradan geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum. Onun yapmayı düşündüğü konuşmayı da
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ben yapıyorum.
Değerli
milletvekilleri, alkollü içkiler sektörü, dünya genelinde düzenleme ve
denetleme kavramlarının birlikte kullanıldığı
sektörlerin başında gelmektedir. Hemen hemen birçok ülkede alkollü
içkiler sektörü bir düzenleyici, denetleyici kurum veya kamu idareleri
tarafından düzenlenir, belirli kurallar altında
çalışması sağlanır. Alkollü içkiler sektörünün
düzenlenme ve denetlenme ihtiyacı alkollü içki kullanımının,
daha doğrusu, bu içkinin aşırı ölçüde
kullanımının insan sağlığına,
dolayısıyla da toplum sağlığına vermiş
olduğu zarardan dolayıdır. Bu, bütün medeni ülkelerde,
demokratik ülkelerde bu şekildedir. Alkollü içki kullanımına
yönelik olarak muhtelif sınırlamaları her ülke kendi
ihtiyacına ve kültürüne göre getirir. Sınırlamalar birkaç
şekilde yapılabilir. Birincisi, alkollü içki tüketebilmek için o
içkiyi satın alma konusunda vatandaşların, bireylerin belirli
bir yaşın üzerinde olması aranır. Bu, önemli bir unsurdur.
Örneğin Türkiyede bu yaş 18dir, teklifte de 18 yaş
korunmaktadır, 18 yaşın altındaki kişilere herhangi
bir şekilde alkollü içki satışı yapılmayacaktır.
Bu tabii ki doğru bir düzenlemedir.
Yine,
alkollü içkilere yönelik reklam faaliyeti çeşitli ülkelerde
sınırlama konusu olabilir. Örneğin, Avrupa Birliğine üye
birçok ülkede televizyon reklamı yoktur. Türkiyede de yoktur ama
diğer alanlarda tanıtım ülkeden ülkeye farklılık
göstermektedir. Bu teklif ise alkollü içkilerin tanıtımını
tamamen yasaklamaktadır. Amaç, alkol ve alkollü içkiyle mücadele
değil, alkollü içki bağımlılığıyla mücadele
olmalıdır ama teklifin temel esprisine, temel gerekçesine
baktığımızda, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin
ideolojik bir yaklaşımla, alkol ve alkollü içki
kullanımıyla mücadele şeklinde bir anlayışla bu
teklifi düzenlediği anlaşılmaktadır. Bu
yanlıştır. Alkollü içki kullanımı insan
sağlığına önem veren hiçbir ülkede özendirilmez ama
bireylerin alkollü içki kullanma yönündeki tercihlerine de devlet engel olmaz.
Devlete düşen görev, alkollü içki kullanımının insan
sağlığına vereceği zararı insanlara, topluma
anlatmaktır. Devlet bunun ötesine geçerek, kendisini bireyin yerine
koyarak, onun yaşam alanına, özgürlüklerine müdahale ederek onun
alkollü içki kullanmasını uzun vadede yasaklayacak şekilde, alkollü
içki üretimini ve tüketimi ortadan kaldıracak şekilde bir görev
üstlenemez.
Hiç
kimse inançlarıyla diğer uygulamaları birbirine
karıştırmasın. Bir insan inancı gereği içki
içmeyebilir. İslam dini alkollü içkiyi haram sayar, günahtır ama
devlet günah kavramından hareketle bir yasal düzenleme yapamaz. Devlet
alkollü içki kullanımının, aşırı alkollü içki
kullanımının veya alkol
bağımlılığının insan sağlığına
vereceği zararı bireylere, vatandaşlarına anlatmakla
görevlidir. İçki içmek bir erdem değildir, içmemek de bir erdem
değildir. Sağlığına önem veren insanlar alkollü içki
içmeyebilir, hiç içmeyebilir, az içebilir, bazıları sağlık
nedeniyle değil inancı gereği alkollü içki içmeyebilir. Demokratik
bir toplumda, demokratik bir ülkede bunların hepsi saygıdeğerdir.
Devlet, yönetimler, hükûmetler bireylerin bu tercihlerine saygı göstermek
zorundadır ancak teklifin yaklaşımı maalesef böyle
olmamıştır. Teklif ideolojik bir yaklaşımla, inanca
dayalı bir yaklaşımla alkolü ve alkollü içki tüketimini
Türkiyenin gündeminden kaldırmak istemektedir. Teklifin ilk hâli dikkate
alındığında bu yaklaşımın çok rijit, çok
katı bir şekilde olduğunu görüyoruz.
Teklifin
ilk şeklinden birkaç örnek vermek isterim. Örneğin, bütün alkollü
içki tüketilen hizmet işletmelerinin ruhsatlarını mülki amirler
verecekti, teklif böyle bir düzenlemeyi getiriyordu yani kaymakamlar, valiler
bu izni verecekti. Oysa, oturmuş bir uygulama var, bir hizmet
işletmesi alkollü içki de verecek olsa iş yeri açma
ruhsatını belediyeden alır, daha sonra alkollü içki verme
ruhsatı alabilmek için de Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun
yetkilendirmesiyle bunu ticaret odalarından, esnaf odalarından
alır, sistem bu şekilde işliyor. Ama teklifin getirmiş
olduğu yaklaşım şu: Hayır, bu doğru değil.
Biz bunu mülki amirlere vereceğiz. Neden? Şu nedenle: Çünkü
İzmir belediyeleri -İzmiri örnek vereceğim- Cumhuriyet Halk
Partili belediyeler, İzmirdeki ticaret ve sanayi odaları, esnaf
odaları, elbette partisi nedir bilemem ama, bireyin özgürlüklerine son
derece saygı gösteren kişilerden, yönetimlerden oluşuyor.
Eğer ruhsat verme yetkisi onlarda olursa onlar o ruhsatı
rahatlıkla verirler. Oysa Hükûmetin emrindeki valilere ve kaymakamlara bu
yetkiyi verirsek, bu ruhsatı biz dilediğimize veririz,
dilediğimize vermeyiz. Teklifin yaklaşımı, teklife hâkim
olan temel felsefe budur. Bunların bir kısmı düzeltildi,
örneğin ruhsatlara ilişkin bu madde Plan ve Bütçe Komisyonundaki
yoğun itirazlarımız, eleştirilerimiz sonucu düzeltildi.
Veya ibadethanelere, dershanelere, kurslara, okullara, üniversitelere
Eğer
bir insan kendi dinî inançlarının herkes için geçerli olduğuna
inanıyor, onu kabul ediyor ve bu inanç ve ona uygun pratikleri
yaymayı kendisine görev kabul ediyorsa, bunu topluma kabul ettirmeyi görev
kabul ediyorsa o kişi demokrat olamaz, aydın olamaz. Demokrat,
karşıdaki insanın yaşam tercihlerine, yaşam
hakkına saygı duyan kişidir. Çok kullanıyoruz şimdi bu
demokrasi, demokrat, liberalizm kavramlarını, özgürlük
kavramlarını. Adalet ve Kalkınma Partisinin sözcülerine de
baktığımızda onlar da çok sık kullanıyorlar.
İşte, Anayasa Uzlaşma Komisyonunda Cumhuriyet Halk Partisi
olarak biz bireyin hak ve özgürlüklerini merkeze alan bir anayasayı yapmak
istiyoruz. diyoruz. Bu özgürlüklere müdahale edebilecek en büyük güç, bu
özgürlükleri korumakla görevli olan devlettir. Ama özgürlükleri korumakla
görevli olan devlet aynı zamanda özgürlüklere müdahale edebilecek en büyük
güç olduğu için bir anayasada devletin gücü sınırlanır, biz
bunu söylüyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi de her ne kadar öyle söylüyor
ise de onlar gerçekte tabii, Sayın Başbakanı, Sayın Recep
Tayyip Erdoğanı merkeze alan, onun
başkanlığını tasarlayan bir anayasayı yapmak
istiyorlar. Lafa gelince Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüleri liberal,
lafa gelince demokrat. Liberalizm yasaların ne olması gerektiğine
ilişkin bir doktrindir, bir sistemdir. Demokrasi ise yasaların ne
olması gerektiğine nasıl karar verileceğine ilişkin
rejimin adıdır. Problem burada: Yasalar ne olmalı, nasıl
olmalı ve buna nasıl karar vermeliyiz?
Adalet
ve Kalkınma Partisi, seçimlerde almış olduğu yüzde 49,8lik
oy oranına dayanarak geri kalan yüzde 50,2nin yani çoğunluğun
düşüncelerini almaksızın belki kendisine -belki değil,
mutlaka- oy vermiş olan kesimlerin de, önemli bir kesimin de yaşam
alanına müdahale eden düzenlemeleri yapmak istiyor. Bunları
doğru bulmuyoruz.
Alkol,
alkollü içkiler sektörü, elbette bir denetim altında olacaktır.
Alkollü içki tüketimini devletler özendirmezler, buna yönelik önlemleri
alırlar. İçki satan dükkânlar, işletmeler
dışarıdan görülecek -içki satan işletmeleri kastediyorum,
hizmet işletmelerini kastetmiyorum- içki kullanımını
cezbedecek şekilde bir vitrin tasarlamamalılar. 18 yaşın
altındaki çocuklarımız içki satın alma olanağına
sahip olmamalıdır. Bunlar hep düzenleyici çerçeve içerisinde
yapılması gereken işlemlerdir.
Öte
taraftan, yine medeni ülkeler, modern ülkeler, modern demokrasiler bir
başka yöntem daha kullanırlar, vergileri kullanırlar, özel
tüketim vergilerini kullanırlar. Özel tüketim vergileri, bir yandan
hazineye gelir sağlamak amacı ile kullanılır, öte taraftan
da tüketici davranışlarını etkilemenin, onları
değiştirmenin bir yöntemi olarak kullanılır. Özel tüketim
vergileri -konumuz olduğu için onu da sınırlı olarak ifade
edeceğim- alkollü içkiler üzerinden, tütün mamulleri üzerinden bütün
ülkelerde alınır. Avrupa Birliği vergisidir. Bu ülkelerde, bu
ürünler üzerinden -başka ürünlerden de var tabii ama onlara girmiyorum
şimdi- özel tüketim vergisi alınır. Devletlerin devlet
olduğu tarihten bu yana bu tip bir vergi alınmaktadır. Bugün
Avrupa Birliğinin direktiflerini düzenlediği modern bir vergidir.
Türkiye de bu vergiyi çok başarılı bir şekilde
uygulamaktadır. 2002 yılında o zamanki 57nci Hükûmetin
uygulamaya koyduğu bir vergidir.
Alkollü
içkiler ve sigara sağlığa zararlı olduğu için, bu
vergilerin oranları biraz yüksek tutulur, bu doğaldır. Amaç,
buradaki cazibeyi azaltmaktır yani herkes bunu tüketmesin demektir. Ama,
bu artırımı olağanüstü ölçülere
vardırırsanız bu da yanlıştır, bu da o zaman bir
ideolojik yaklaşımı akla getirmektedir. Maalesef, Adalet ve
Kalkınma Partisi bu konuda özel tüketim vergisine bu alanda çok fazla
yüklenmiştir. Bunları doğru bulmuyoruz.
Teklifte
son derece yanlış bulduğumuz düzenlemeler vardır.
Örneğin, bu alkollü içki bağımlılığıyla
birlikte düzenlenen bir madde var. Yeşilayın yanında bir de
Yeşilay Vakfı kurulacak. Teklif, komisyonda
değiştirilmiş, biraz daha belki iyileştirilmiş gibi
gözüküyor ama bütün sakıncalarıyla duruyor. Öyle anlaşılıyor
ki Hükûmet, resmen yapamadığını, Ya, bu içkiyi
kullanmayın, bu doğru değildir. diyemediğini Yeşilay
Vakfıyla yapmak istiyor, Yeşilay Cemiyetiyle yapmak istiyor.
Sayın Başbakan kendine yakın bir yönetimi de oraya
yerleştirmek suretiyle bu teklifle ve daha önce yasalaşan bir
düzenlemeyle de Yeşilay Cemiyetine ve Yeşilay Vakfına kaynak
aktarmak suretiyle orada olağanüstü geniş bir manevra alanı
kendisine kuruyor.
Yeşilay
Vakfına ilişkin yanlışlar şunlardır: Birincisi,
Yeşilay Vakfı kanunla kuruluyor, vakıf hayır için kurulur.
Bırakın, eğer bu konuda içki, alkol bağımlılığıyla
mücadele etmek isteyen kişiler var ise onlar bir araya gelsinler
vakıf kursunlar. Öyle el kesesinden, devlet kesesinden kaynak verilecek,
birileri de gelecek o vakıfta makam sahibi olacak, bu paraları harcayacak.
Bunu kabul etmek mümkün değil. Vakfa devlet bütçesinden kaynak
aktarılacak, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanununun bir temel ilkesi var. Herhangi bir vakfa, kamuya yararlı
derneğe, bir yere kaynak aktarılırsa devlet bunu
denetleyecektir, bunun sonuçlarını da kamuoyuna açıklayacaktır.
Teklif diyor ki: Hayır, Yeşilay Vakfına aktarılan
paraların nasıl harcandığını devlet,
Sayıştay denetlemeyecektir, kimse bilmeyecektir orada ne
yapıldığını. Böyle bir şeyin kabulü mümkün
değildir. Karanlık, kapalı bir alan, geniş bir manevra alanı
yaratılıyor. Bütçeden büyük fonlar aktarılacak, ne
yapılacağı belli değil. İstanbulun en güzel, en
tarihî binalarından Sepetçiler Kasrı, Sayın Başbakanın
bir talimatıyla Yeşilay Cemiyetine verildi. Uluslararası
organizasyonların yapıldığı tarihî Sepetçiler
Kasrı, şimdi, Yeşilay Cemiyetinin üssü oldu.
Yeşilay
Cemiyetine kaynak aktarılacak bütçeden, Yeşilay Vakfına
aktarılacak. Yetmiyor, Yeşilay Vakfı, Bakanlar Kurulunca vergi
muafiyeti tanınan vakıfların yararlandığı bütün
imtiyazlardan yararlanacak. Böyle bir şeyin kabulü mümkün değil.
Maliye Bakanlığı, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti
tanınan vakıfların işlemlerini çok sıkı bir
şekilde denetler. Kamunun yükünü bir vakıf üstleniyor ise onu inceler
Bakanlık, şartları taşıyor ise, mal
varlığı tutuyor ise ve gelirlerinin önemli bir
kısmını, üçte 2 civarında bir kısmını kamu
hizmeti için ayırıyor ise, buna vergi muafiyeti verilmesini Bakanlar
Kuruluna teklif eder. Bakanlar Kurulu uygun görürse bu muafiyeti verir, ondan
sonra bu muafiyetin gerektirdiği imtiyazlardan yararlanır ama
muafiyet şartlarını kaybettiği zaman da yine Maliye
Bakanlığı Bakanlar Kuruluna teklif eder, muafiyete ilişkin
Bakanlar Kurulu kararı iptal edilir.
Şimdi,
Yeşilay Vakfı için bu yok, kanun diyor çünkü; isterse kendisine
verilen kaynağı har vursun harman savursun, Avrupaya, Amerikaya
gitsin gelsin, dolaşsın, keyif yapsın, temsil
harcamalarında kullansın, işte, arada bir de birkaç panoya
İçki sağlığa zararlıdır. diye afiş
assın, önemli değil, o yine vergi muafiyetinden yararlanacak,
vatandaşın vergisi, Yeşilay Vakfındaki, Yeşilay
Cemiyetindeki Hükûmet yakınlarına bağışlanacak, hediye
edilecek. Bu, padişahlıkta bile yok, Osmanlı
padişahları bile hukuka bağlı insanlardı. Bugün,
kural, kanun, hukuk tanımayan bir yönetim var, bir anlayış var.
Sayın Başbakanın talimatıdır bunlar. Sayın
Başbakan istedi, bu yasa hemen görüşülecek, çıkacak burada.
Kamulaştırma
Kanunuyla ilgili düzenlemenin Anayasaya
aykırılığını burada ifade ettim. Bu
yanlış, kamulaştırmasız el atmalara hukuki bir temel
kazandıran bu düzenlemeyi yanlış buluyoruz. İmar
planlarına konu düzenlemeler nedeniyle vatandaşın
mağduriyetini giderecek düzenlemeleri yapalım ama onun
dışındaki kamulaştırmasız el atmaları, 1983
yılından sonra da meşrulaştıracak kademeleri işte
burada yapmayalım.
Evet,
sürem bitti. Söyleyeceklerim vardı ama daha sonra devam ederim.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Şahsı
adına İzmir Milletvekili Sayın Musa Çam, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSA
ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygıdeğer üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
36
madde, 23 kanun ve kanun hükmündeki kararname değişikliğini
yapan 463 sıra sayılı torba kanununu görüşüyoruz. Tabii ki
torba kanun olunca, 23 kanun ve kanun hükmündeki kararnamede değişik
konular var. Ben, daha çok bir yaşam biçimini dayatan maddelerle ilgili
konuşmak istiyorum.
Muhafazakârlık,
millî, manevi değerleri, kurumları, düşünceleri, âdet ve
gelenekleri, devrini tamamlamış, köhnemiş de olsalar olduğu
gibi koruma, yaşatma çabası ve zihniyetidir. Ancak, din kökenli
muhafazakârlık, insanların inanç dünyasının derinliklerine
kök saldığı ve Tanrı korkusuna da dayandığı
için muhafazakârlığın aşılması en zor, bağnazlığa
en yatkın olanıdır. Bu, sadece İslamiyet
açısından değil, bütün semavi dinler açısından da
böyledir. AKP, 2002de iktidara geldiğinde kendisini muhafazakâr demokrat
olarak tanımladı. Aslında, Müslüman demokrat
sıfatını kullanmak da isterdi. Ama gerek dünya gerekse
Türkiye konjonktürü henüz elverişli değildi. Başbakan
Erdoğan her defasında Millî görüş gömleğimizi
çıkardık. dese de bunun bir aldatmaca olduğu
aşikârdır.
AKP,
şikâyet edip lanetlediği sözde Kemalist toplum mühendisliğini ve
tek tipleştirmeyi şiddetle eleştirirken önce usul usul,
şimdilerde zücaciye dükkânına girmiş fil
kabalığıyla Sünni muhafazakârlık temelinde toplum
mühendisliğine girişti. AKPnin önde gelen kadrolarının
kültürel, ideolojik, sınıfsal temelleri, dinin ve inancın derin
dünyasına nüfuz edemeyen, yüzeysel, kalıplaşmış
biçimsel yorum ve pratiklerle sınırlı taşra, kasaba
muhafazakârlığından başkasına olanak
tanımıyor.
Kadınla,
insan bedeniyle, hazla, neşeyle, rengarenk, çok sesli bir yaşamla
barışmayan, mezarlıkların kapısına Her fâni bir
gün ölümü tadacaktır. ürkütücü cümlesinden başka yazacak söz
bulamayan, inancı, Tanrıyı, yaşamı, ölümü umut ve
aydınlık olarak değil, korku olarak yaşatan zihniyet
buradaki zihniyettir.
AKP,
açık açık Alkollü içkiyi yasaklıyorum. diyemediğinden
çıkarmaya çalıştığı yasalarla, düzenlemelerle,
uygulamalarla, -mesela Türk Hava Yollarındaki içkinin yasaklanması
dâhil olmak üzere- içki içmeyi gizli saklı yapılacak
ayıplı, günahlı bir iş hâline getiriyor. AKP, içki içenleri
kötü alışkanlıkları olan düşkün insanlar olarak
gösterip aşağılıyor ve hedef gösteriyor. Öte yandan, sadece
belli yerlerde, lüks otellerde, restoranlarda, turistik tesislerde
içilebilmesine imkân tanıyarak, olağanüstü vergilerle
pahalaştırarak küçük bir mutlu azınlığı
ayrıcalıklı kılıyor.
Meyhaneleri
mi savunuyorsunuz, gençliği alkolle zehirlemeye mi
çalışıyorsunuz, halkın sağlığını
hiçe mi sayıyorsun? diyorsunuz belki şimdi bana. Ama biz bu
söylemlere pabuç bırakmayacağız. Evet, meyhaneleri ve içkiyi
savunuyorum çünkü içki sadece içki değildir. Dünyevi olandan haz alan, onu
sanatsal yaratıcılığa dönüştüren, kadın-erkek
eşit düzlemde toplumsallaşmayı, kadınla erkeğin her
alanda birlikteliğini öngören, rengarenk, cıvıl cıvıl,
çok sesli yaratıcılığa açık bir yaşam kültürünün
parçasıdır. Benim de dâhil olduğum bu yaşam kültüründe
tabii ki isteyen içer, isteyen içmez, bu kişisel bir tercihtir. Üstelik,
bu ülkede içmeyen içenden çoktur. Kimse içmeye zorlanamaz ama içmesi de
yasaklanamaz. İçki, dinî muhafazakâr yoruma göre ise haramdır. Bu
yüzden de yasaklanması caizdir. Kimse takiyeye, arkadan dolaşma
yöntemlerine farklı gerekçelerle sığınmaya yeltenmesin.
Bu konudaki
kısıtlama ve yasaklar tartışma kabul etmez biçimde dinî
ideolojik bir dayatmadır. Alkolizmle içki ve yemek kültürünü birbirinden
ayırmaktan âciz olan muhafazakâr beylerin ve hanımların burada
yapmak istedikleri gençliği ve halk sağlığını
alkolden korumak veya alkolizmle mücadele değil, düpedüz kendi
inançları ve muhafazakâr yaşam kültürleri çerçevesinde toplumu
yeniden dizayn etmektir. Amaç, sağlığı korumak olsaydı
yasaklama önceliğinin çok daha fazla zararlı olduğu bilinen kola
türü asitli ve katkı maddeli içeceklerdir. Üstelik, Türkiye bazı
kuzey ülkeleri, İsveç, Norveç, Danimarka, Rusya veyahut da İrlanda
gibi içki problemi yaşayan bir ülke değil. Kişi başına
alkollü içki tüketimi yılda 1,5 litreyi geçmiyor. Alkolün neden
olduğu trafik kazalarının oranı bütün trafik
kazalarında yüzde 4,5 ama on bir yıllık AKP iktidarı
döneminde Türkiye'de iş cinayetleri 12 bin sayısını buldu,
ortalama her yıl 1.100 kişi iş cinayetlerinden
hayatlarını kaybediyor ama buna karşılık, hiçbir
düzenleme, hiçbir yasa teklifi maalesef karşımızda değil.
Üstelik, hem gözlem hem de tespit, genç kuşaklar
ağırlıklı olarak alkol değil, kola, asitli ve
katkı maddeli içecekler ve fast food bağımlısı
olduğu için obezite tehlikesi var. Bunun için düzenleme ne yazık ki
yok.
Uzun lafa hiç gerek yok,
sadece alkol meselesinde değil, yaşamı ilgilendiren pek çok
konuda atılmaya çalışılan adımlar, bugün iktidara
geldiklerinde toplumu kendi inanç, ideoloji ve yaşam kültürleri
çerçevesinde dizayn etme çabasıdır. Özellikle Başbakan
Erdoğan'da belirginleşen bu yeni toplum mühendisliği ve vesayet
anlayışı
-Başbakan Erdoğan toplumu güdülmesi gereken sürü, kendini de
bu sürüden sorumlu başkan veya çoban gören bir anlayışta-
Çağdaş devlet yönetimi, paylaşımcı demokrasi,
inanç özgürlüğü, başkalarının yaşam biçimlerine
saygı gibi kavramlarla alakası olmayan, dinî
muhafazakârlığın imam anlayışı,
padişahların kulluk anlayışıdır. Padişah
başkan, tabii ki bizim iyiliğimizi gözeterek bize nasıl
yaşamamız, nasıl düşünmemiz, nasıl davranmamız
gerektiğini vaaz edecektir; en doğru inanç, en doğru yol
onunkidir, herkesin bu yolu izlemesi gerekir! Nasıl
yaşayacağımıza, bizlere neyin yararlı, neyin
zararlı olduğuna, kadının kaç çocuk doğurması
gerektiğine, nasıl davranmamız gerektiğine, ne yiyip
içeceğimize karar veren odur! Kısacası, Başbakan uludur,
millet onun kuludur. anlayışı topluma
dayattırılıyor ve egemen kılınıyor. Buna
şiddetle karşıyız.
Sayın
milletvekilleri, Anayasaya vicdan hürriyeti, inanç hürriyeti yazmakla bitmiyor
bu işler. İnanç ve vicdan hürriyeti demek, kişinin inancı
doğrultusundaki yaşam biçimine müdahale edilmemesi demektir.
İsteyenin rakı, isteyenin ayran içmesine, isteyenin örtünüp isteyenin
açılmasına, isteyenin istediği cinsel tercihte bulunup bedenini
istediği gibi kullanmasına devletin karışması
değil, karışılmaması için müdahil olması
demektir. Sizin inancınız içkiyi haram sayabilir,
kadınların örtünmesini emredebilir, kadınla erkeğin toplum
yaşamında eşit olmasını, birlikte görünmelerini,
birlikte eğlenmelerini sakıncalı görebilir.
İnancınızı, yaşamınızı, ahlak
anlayışınızı doğru bulmasam da
saygılıyım, karışma hakkını kendimde görmem
ama sizin inançlarınızın gereklerini, yasaklarını
kabul etmeye, sizin tasavvurunuza göre yaşamaya hiç mecbur değilim,
kimseyi de mecbur kılamazsınız. Topluma karşı bir suç
işlersem, cezası mevcut yasalarda yazılıdır. Çevreyi
rahatsız edecek kadar aykırı davranışlarım olursa
toplumun ayıplaması veya dışlaması ile karşı
karşıya kalırım. Devletin, iktidarın görevi kamu
düzenini, herkesin özgürlüğünü, herkesin kendi doğru bulduğu
şekilde yaşamasını sağlayarak korumaktır. Bunun
için belli konularda özendirici olunabilir ama yasaklayıcı olunamaz.
Yasaklayıcı olunduğunda da rejimin adı değişir,
bunun adı faşizmdir. "Ben, ben" diye konuştuğuma
da bakmayın, size haber vereyim ki bu milyonların sesidir. Bu
toplumun en az yarısı sufî geleneğinin derin izlerini
barındıran, neoliberal urba kuşanmış muhafazakâr
siyasal İslamcılığın değil, gönül
Müslümanlığının yurdu olan bu topraklarda, insanlar toplum
mühendislerinin kendi projeleri çerçevesinde biçtikleri gömlekleri giymekten
bıkıp usandılar.
Bu
toplumun çoğunluğu, inançlısı, inançsızı,
artık huzur içinde özgürce yaşamak istiyor. Ben inançlı dostumun
iftar masasını, o benim çilingir soframı aynı yürek
genişliğiyle hazırlayabildiğimizde ben inananların
inanç özgürlüğü için, onlar benim inanmama özgürlüğüm için bütün
muktedirlere ve diktatörlere karşı ortak mücadele
edebildiğimizde, işte o zaman bu ülkeye gerçek barış
gelecektir.
İçki,
alkol tabii ki sadece sembol, sadece mecaz. Anlayana bayram, anlamayana ayran.
Bu topraklarda yaşayanlar yüzyıllardır suyu yoğurda
katıp ayran yapmayı da rakıya katıp bayram yapmayı da
bildiler, yine bilecekler.
Bütün
dayatmalara rağmen özgür ve demokratik bir ülkede yaşamak
dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Rakıyla bayramın ne ilgisi var Sayın
Vekilim?
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çam.
Şahsı
adına Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç.
Buyurunuz
Sayın Bilgiç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Tabii,
bu torba yasaya baktığımızda ÖTV Kanunundan, KDV
Kanunundan, AR-GE faaliyetlerini teşvikle ilgili 193 sayılı
Kanuna, Diyanet İşleri Başkanlığının 633
sayılı Kanununa, yine 4250 sayılı alkollü içeceklere
ilişkin Yasaya varana kadar, tütün, alkol piyasaları düzenleme
kanununa varana kadar çok değişik kanunlarda değişiklik
yapıyoruz. Ancak, tabii, kamuoyunda tamamen alkolle ilgili bir düzenleme
olduğu şeklinde bir algı oluştu.
Burada
değerli milletvekili arkadaşlarımızın
konuşmalarını da dinledim. Tabii ifade etmek gerekir ki asla ve
asla
Alkol tüketimine ilişkin olarak baktığımızda,
yasaklar üzerine kurulu bir sistemin oluşturulduğunu söylemenin ya da
bunu düşünmenin, bunu ifade etmenin kesinlikle doğru
olmadığını düşünüyorum. Burada, alkol kullanan
vatandaşlarımızın haklarına, hukuklarına, içme
özgürlüklerine ilişkin herhangi bir şekilde bir kısıt
getirilmesine yönelik bir düzenleme asla ve asla yoktur. Bunu bu şekilde
yansıtmak, bu şekilde lanse etmek, böyle bir algı
oluşturmak kesinlikle doğru bir tutum olmayacaktır. Burada
yasaklardan bahsetmek değil, ancak kurallardan bahsetmek mümkün olabilir.
Evet, bütün medeni ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de alkol tüketimine ve
kullanımına yönelik ve bunların satış ve
pazarlamasına, reklamına, tanıtımına yönelik olmak
üzere kurallar belirlenmektedir.
Az
önce burada konuşma yapan Sayın Akçay -ki Komisyon üyemiz-
birtakım rakamlar verdi. Yani bugün, 2012 rakamlarıyla, 1 milyar 127
milyon litrelik bir alkol tüketiminden bahsetti, alkol kullanımındaki
ciddi artışlardan bahsetti. Sadece bu veriler bile
Hatta,
Yeşilayın alkol kullanımına başlama
yaşının 11 yaşa kadar indiğini de kendileri burada
ifade ettiler. Tabii, böyle baktığımızda, hadiseyi bu
şekilde gördüğümüzde birtakım kurallar getirmenin de ne kadar
doğru, gerçekliğinin ve temelinin olduğunu hep beraber burada
görüyoruz.
Anayasa
58e gittik. Doğru, Anayasamızın 58inci maddesinin (2)nci
fıkrası Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden,
uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan
ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır. diyor. Aslında,
baktığınızda, bu düzenleme tamamen
varlığını ve temelini Anayasamızdan alan, doğru,
haklı ve hukuki bir düzenlemedir. Ancak, yasa, daha doğrusu teklif,
Komisyonumuza geldikten sonra hem alt komisyon çalışmalarında
hem üst komisyon çalışmalarında bütün Komisyon üyesi,
iktidar-muhalefet milletvekili arkadaşlarla beraber bu yasanın
yorumlara açık kısımlarının ortadan
kaldırılmasına, daha uygulanabilir hâle getirilmesine yönelik olarak
da ciddi düzenlemeler yapılmıştır. Şimdi de Genel
Kurul aşamasında sizlerin görüşlerine, değerli
milletvekillerimizin görüşlerine de bu teklif sunulmuştur ve
neticede, Genel Kuruldan çıkan şekliyle, en son şekliyle de
burada kanunlaşmış olacaktır.
Şöyle
bir baktığımızda, ne yapıyoruz? Alkol
kullanımına ya da alkol kullanan vatandaşlara yönelik asla ve
asla bir kısıtlama ve bir şey getirilmiyor, böyle bir yasaktan
bahsetmek mümkün değil. Ancak alkolün reklamını
yasaklıyoruz, tüketiciye yönelik yapılacak olan tanıtımlara
kısıt getiriyoruz, bunu yasaklıyoruz. Ancak bunun yanı
sıra, bir taraftan da uluslararası ihtisas fuarları
noktasında firmalarımıza, üreticilerimize sektörde kendi
tanıtımlarını yapabilme imkânını da beraberinde
getirmiş olduk.
Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; bunun yanı sıra, gene
teklifte yer alan, ticari hayata da müdahale olarak kabul edilebilecek
birtakım hususlar da Komisyon çalışmaları
sırasında teklif metninden çıkarılmıştır,
düzeltilmiştir. Mesela, bir indirim meselesi vardı, indirimli
satış yapılamayacağına dair de bir hüküm vardı.
Bu, direkt olarak ticari hayata da bir müdahale olacağı
düşünüldüğü için ortadan kaldırılmıştır.
Gene
aynı şekilde, işte telefondur, televizyondur, İnternet gibi
birtakım ortamlar vardı, bununla ilgili de bir düzenleme
yapıldı -ama şu elektronik ortamları
çıkartmıştık- şimdi, Genel Kurulda da,
basın-yayın yoluyla yapılamayacağına dair bir
şey
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Televizyonda yayınını
yapacak mısın bira reklamının? Bira reklamı televizyonda
olacak mı, olmayacak mı? Yapılmayacak.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Devamla) Efendim? Reklam mı?
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Bira reklamı televizyonda olacak
mı?
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Devamla) Bira reklamı yapılmayacak
tabii ki, evet.
Onun
dışında, bir dışarı kavramı vardı,
tesis dışı; bu gene yoruma açık bir kavramdı, bunun
işletme sınırları dışı olarak
düzenlemesini yaptık ki bu, yorumuyla yanlış uygulamalara yol
açabilecek olan meseleleri biz ortadan kaldırmış olduk.
İhraç
ürünlerle ilgili birtakım düzenlemeler yaparak, ihraç ürünlerinde Türkiye
içerisinde tüketime arz edilecek ürünlerden farklı olarak getirmiş
olduğumuz birtakım sağlıkla ilgili yasal uyarı
zorunluluklarını o ürünlerde aramama noktasında bir esnetme
yapmış olduk.
Tabii
ki bunun yanı sıra, turizm belgeli işletmelere -konaklama
tesislerinde- birtakım sınırlamalar getiriliyordu, bunları
korumuş olduk. Ayrıca, alkollü içecek, açık alkollü yahut da
perakende olarak kapalı alkollü içki satışı yapan mevcut
işletmelere de bir koruma getirmiş olduk. Yani onlar
haklarını, kazanılmış olan bu satış
haklarını koruyabilecekler.
Değerli
arkadaşlarım, tabii vaktim de daralıyor- hep alkole
kilitlenmiş oldu bu yasa ama şunu net olarak ifade etmek istiyorum
ki
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ben 18 yaşından büyüğüm
Sayın Bilgiç, hangi bira içeceğimi nereden seçeceğim?
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Devamla) -
bir kez daha altını çizmek
istiyorum ki, bütün medeni ve çağdaş ülkelerde olduğu
şekilde Türkiyede de, ülkemizde de alkollü içeceklerin satış
şartları ve bunların kuralları belirlenmektedir,
bunların sınırları çizilmektedir. Bunun
dışında, yaşam hakkına bir müdahale, yaşam
biçimine müdahale, sosyal yaşama müdahale gibi bir mesele asla ve asla söz
konusu değildir. Bunu net olarak vurgulamak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, burada yapılan önemli düzenlemelerden bir tanesi
de AR-GE faaliyetlerine vergi teşvikiyle ilgili düzenlemedir. 193
sayılı Kanunla yapılan değişiklikle buradaki bu
teşvikler on yıl daha uzatılmıştır ve burada çalışan
personelin doktoralı olanlarına yüzde 90a kadar, diğerlerine de
yüzde 80e kadar gelir vergisinden istisna getirilerek AR-GE
çalışmalarına ciddi bir destek sağlanmıştır.
Trafikle
ilgili önemli düzenlemeler geldi. Tabii ki bu da İçişleri
Bakanlığımızdan gelen bir düzenlemedir, Emniyet Genel
Müdürlüğümüzün talebi doğrultusunda Komisyonda yapmış
olduğumuz bir düzenlemedir. Burada da Anayasa Mahkemesinin kararları
çerçevesinde Karayolları Trafik Kanununda belli düzenlemeler yaptık.
Aynı zamanda bürokrasiyi azaltıcı, uygulamadaki mevcut
sorunları ortadan kaldıran ve alkol ve uyuşturucu kullanarak
araç kullanılmasına ilişkin caydırıcı
birtakım düzenlemeler yapılmıştır.
Daha
önce uygulamada karşılaşılan en temel sorunlardan bir
tanesi, alkol ölçüm cihazıyla kontrol yaptırmak istemeyen
vatandaşlara karşı polisimizin eli kolu bağlıydı.
Ancak yapılan düzenlemeyle beraber bu testi yaptırmayan
vatandaşlar 1 promil alkollü sayılarak aynı şekilde 1
promil alkollü araç kullanan vatandaşlara uygulanan yaptırımlar onlara
da uygulanacaktır.
Bunun
dışında, mevcut idari para cezaları veyahut da ehliyete el
konulmanın yanı sıra, 1 promilin üzerinde alkollü olarak araç
kullanan vatandaşlarımıza Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre
yargılama yolu da bu şekilde açılmıştır ve bu da
tamamen, insan hayatını ciddi anlamda tehdit eden -ve Sayın
Akçay da verileri verdi- son derece ciddi oranlarda, hem hızla birlikte
trafik kazalarında temel rolü üstlenmiş olan alkollü araç
kullanımını engellemek adına, kısıtlamak
adına, caydırıcı hükümler getirmek adına
yapılmış olan son derece doğru bir düzenlemedir.
Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; ben bir kez daha, burada
yapılmış olan düzenlemelerin asla ve asla bir yaşam
biçimine müdahale olmadığını, bir sosyal hayata, sosyal
yaşama müdahale olmadığını, asla bir yasakçı
zihniyet ürünü olmadığını, sadece ve sadece bütün uygar
ülkelerde, medeni ülkelerde olduğu gibi alkollü içki
satışlarının sınırlarının
belirlendiği bir düzenleme olduğunu tekrar ifade etmek istiyor ve
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bilgiç.
Sayın
milletvekilleri, soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Yirmi
dakikadır, on dakikasını sorulara ayıracağım ve
birer dakika süre vereceğim sorular için.
Buyurunuz
Sayın Akçay.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizde
2012 sonu itibarıyla kadın, erkek ve yaş gruplarına göre
tedavi gören uyuşturucu bağımlısı ve alkol
bağımlısı kişilerin sayısı nedir ve son on
yılda yıllara göre bu sayı nasıl seyretmiştir?
İkinci
olarak, alkollü içkilerden alınan vergiler açısından dünyada
Türkiyeden daha yüksek vergi oranlarına sahip bir ülke var
mıdır? Vergi artışlarının alkol tüketimini
azaltamadığı bir ortamda bu kanunda yer alan birtakım
reklam ve tanıtım yasaklarının alkol tüketimini azaltmak
için yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Sayın
Serindağ
VELİ
AĞBABA (Malatya) Yok.
BAŞKAN
Yok.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakana sormak istiyorum: Hekimler başta olmak üzere sağlık
personeli emeklilik ve diğer özlük haklarında iyileştirmeler
beklemektedir. Sağlık personelinin özlük haklarının
iyileştirilmesiyle ilgili Bakanlığınızda bir çalışma
var mıdır?
İkinci
sorum: Sağlık Bakanlığı olarak uyuşturucu
başta olmak üzere madde bağımlılığıyla
ilgili ne tür çalışmalar planlanmakta ve yapılmaktadır?
Üçüncüsü
de: Alkol ve madde bağımlılığıyla ilgili tedavi
merkezleri olan AMATEMlerde psikolog ve psikiyatri uzmanları dâhil olmak
üzere birçok personel eksikliği ifade edilmektedir. Bunlarla ilgili
çalışmalar var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Buyurunuz
Sayın Işık.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Anayasamızın 58inci maddesinde yerini bulan özellikle alkol,
uyuşturucu, suçluluk oranı ve kumar gibi kötü
alışkanlıklara ilişkin resmî veriler 2003 yılı 1
Ocak tarihi ve 2013 yılı 1 Ocak tarihi itibarıyla nasıl
değişmiştir? Aradaki aşırı artışın
sebepleri konusunda Hükûmetiniz ya da Bakanlığınızca bugüne
kadar herhangi bir çalışma yapılmış mıdır?
Hükûmetinizin uyguladığı ekonomi politikalarının bunda
bir etkisi olmuş mudur? Buna yönelik ne tür tedbirler almayı
düşünüyorsunuz? Bu kanuna benzer diğer kötü
alışkanlıklar için de başka kanunlar yönünde bir
hazırlık çalışmanız var mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın
Öğüt
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Çankırının
bazı ilçelerinde önemli sıkıntılar bulunmaktadır.
Kızılırmak ilçesinde daha önce kurulmuş olan adli
teşkilat sonradan kaldırılmıştır.
Vatandaşlar devlet hastanesinde uzman doktor, diş hekimi hizmeti
bulunamamasından şikâyetçidir.
Birçok
diğer ilçede olduğu gibi, Kızılırmakın çoğu
köy yolu da stabilize durumdadır. Sülüklü yol ayrımı,
Kızılırmak-Sungurlu yolu tek şeritlidir. Şabanözü
ilçesinde ise cadde ve sokaklar altyapı çalışmaları
sebebiyle kullanılamaz hâle gelmiştir. Vatandaşlar sanayiden
çıkamaz olmuştur. Bu çalışmalar ne zaman bitecektir?
Yine,
ilçede halkın faydalanabileceği sosyal tesis ve parkların
olmaması büyük eksikliktir. Dr. Sami Baran Hastanesinde ortopedi ve
dâhilîye gibi branşların doktoru yoktur. Doğum hizmeti bile
verilememektedir, hastane bakımsızdır.
Ayrıca,
Çerkeş Cezaevinin kapatılacağı söylenmektedir. Adliyelerin
ardından cezaevlerinin de kapatılması ilçelerin küçültülerek
ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. Hükûmetin bu
konularda bir an önce çözüm üretmesini istiyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın
Özel
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Maliye
Bakanımız da buradayken şunu sormak isterim: Teklifin ilk
hâlinde
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Sayın
Bayraktutan
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Özellikle
ben de Sayın Maliye Bakanına
sormak istiyorum.
Sayın
Bakan, Kamulaştırma
Kanununda, mevcut kanunda bir boşluk var, o da şu:
Kıymet takdiri komisyonu bedeli verdiği zaman vatandaş bundan
memnun olmadığı zaman -biliyorsunuz- mahkemeye gidiyor.
Mahkemenin vermiş olduğu bedel yani ihtilafsız bedel üzerinden
mahkeme karar verdiği zaman mahkemenin tescile ilişkin hükmü kesin.
Bedele ilişkin hüküm Yargıtaya gidiyor. Bedeli ödedikten sonra
örneğin, kıymet takdir metrekareye 5 lira veriyor, mahkeme 10 lira
verdiği zaman Yargıtayı beklemeden hükümle beraber parayı
ödüyor vatandaşa. Yargıtaya dosya gittikten sonra Bu mahkemedeki
metrekare bedeli fazladır. deyince
dosyayı bozuyor, alt mahkeme de Yargıtayın kararına
uyunca bu sefer devlet, fazla
ödemiş olduğu paraya vatandaşı icraya veriyor Sayın
Bakanım. Bundan dolayı Türkiyede çok büyük, derin problemler var
yani vatandaşla devlet karşı karşıya geliyor. Bu
konuda, bu ihtilafsız bedeli yani alt mahkemeden geçen, Yargıtaydan
geçmeyen bedeli Yargıtaydan gelene kadar üç aylığına en
yüksek faizle bir banka hesabına
koymayı düşünmez misiniz? Çok ciddi problem var.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın
Bayraktutan.
Sayın
Ağbaba
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Bakan, her torba kanunda, her kanun
değişikliğinde mutlaka ibadethanelerle ilgili çeşitli
olumlu şeyler oluyor. Bu torba yasada da, Kur'an kurslarıyla ilgili,
ibadethanelerle ilgili, camilerle ilgili çeşitli şeyler var.
Bu
ülkede yaşayan milyonlarca Alevi vergilerini veriyor, devlete
karşı olan görevlerini yerine getiriyor. Hiç aklınıza
geliyor mu bu Alevilerin yüzyıllardan beri ibadet yaptığı
cemevlerine yardım etmek veya onların haklarını teslim
etmek? Böyle bir şey düşünüyor musunuz? Eğer
düşünmüyorsanız, bu vergilerini veren, yıllardan beri bazen
gizli, bazen açık, bazen bedel ödeyerek ibadet eden Alevilere
haksızlık yapıldığını düşünüyor
musunuz?
Bir
de cemevleri konusunda, cemevleri ibadethane midir, değil midir? Bu konuda
ne düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.
Sayın
Demiröz
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şubat
ayı içerisinde yazılı ve görsel basında yat sahibi kimi
şahıs, kurum ya da kuruluşların 1 TLye aldıkları
mazotu varillerle aktararak çiftçilere 4 TLye sattıkları,
ayrıca kendilerine ait tarım alanlarını ekip biçmede kullandıkları
haberi yer almıştı. Haberde geçen olay doğru mu değil
mi diye ve Gelişmeler AKP iktidarının tarım
politikalarının bir sonucu mudur? diye Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığına 6 maddeden oluşan bir
soru önergesi verdim ancak Bakanlığın süresi geçtikten sonra
gönderdiği cevapta Bu yolla mazot satışıyla ilgili rutin
ve şikâyetlere yönelik çalışmalar Bakanlığımızın
görevleri arasında bulunmamaktadır. denilmektedir.
Sayın
Maliye Bakanına sormak istiyorum: Bahse konu olan bu olay basit bir mazot
kaçakçılığı mıdır? Çiftçilerimizin bu yolla mazot
tedarik etmelerinin gerekçesi yok mudur?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Sayın
Erdemir
AYKAN
ERDEMİR (Bursa) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, sizinle iki istatistik paylaşmak istiyorum. BBCde 2012
yılında yayınlanan bir habere göre, Mayıs 2012 tarihinde
Tahranda yapılan denetimlerde sürücülerin yüzde 26sı alkollü
çıkmış. Londrada 2008 yılında yapılan
denetimlerde ise sürücülerin yalnızca yüzde 9u alkollü
çıkmış. Bu gösteriyor ki yasakçı rejimler alkol
kullanımını ve alkollü sürücü oranını
artırıyor.
Yine
aynı şekilde dünyada en yoğun eroin kullanan toplum ne
yazık ki bizim komşumuz İran toplumu, 3 ile 4 milyon arası
eroin bağımlısının yaşadığı bir
ülke.
Şimdi,
bu sayılar bize gösteriyor ki eğer aynı yasakçı
yaklaşımı Türkiyede hayata geçirirsek Türkiyede hem alkol
kullanımında hem de uyuşturucu kullanımında arzu
etmediğimiz artışlara sebep olacağız.
BAŞKAN
- Teşekkür ederiz Sayın Erdemir.
Sayın
Köse
TUFAN
KÖSE (Çorum) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizde
sert alkollü içeceklerin kişi başına yıllık tüketimi
kaç litredir? Yine, soft alkollü içeceklerin kişi başına
yıllık tüketimi kaç litredir? Dünya ve Avrupa ortalaması
tüketimleri ne kadardır? Bu tüketim ortalamaları dikkate
alındığında ülkemizdeki alkol tüketimi sizce toplum
sağlığını tehdit eder boyutlarda mıdır?
Ülkemizin tüketim ortalamaları çok düşük ise -ki düşük
olduğunu biliyoruz bu kıyaslayacağımız ülkelere göre-
bu kanundaki sınırlamaların ve yasakların amacı nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Köse.
Sayın
Türeli, buyurun.
RAHMİ
AŞKIN TÜRELİ (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Son
dönemlerde çıkartılan torba yasaların hepsinde Türkiye
Yeşilay Cemiyetine ilişkin hükümlerin bulunduğunu görüyoruz. Bu
hükümlerle Türkiye Yeşilay Cemiyetinin hem görev ve yetki
alanının genişletildiğini hem de kaynaklarının
artırıldığını görmekteyiz. Şimdi, en son
şu anda görüşmekte olduğumuz kanun teklifinde de Türkiye
Yeşilay Cemiyetinin yanında bir de bir vakıf kurulmaktadır
ve buradaki hükümlerle vakfa çok geniş vergi istisna ve muafiyetleri
sağlanmıştır. Bu yetmemiş, Sağlık
Bakanlığı bütçesinden ciddi bir ödenek ayrılması hükme
bağlanmıştır. Buna neden ihtiyaç duyulmuştur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
- Teşekkür ederiz Sayın Türeli.
SIRRI
SAKIK (Muş) Bize sıra gelmedi mi Sayın Başkan?
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Bakan, müsaade ederseniz bana sıra
yetişmedi ama bir şey sormak istiyorum.
BAŞKAN
- Sayın Türkkan, süremiz yeterse sorarsınız tekrar. Bakanın
söz hakkını sınırlamayın.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Müsaade
ederseniz yani en azından kendim- maliye alanına giren konulara
cevap vermeye çalışayım. Alkollü içkilerde vergi
sıralamasında oldukça yukarılardayız. Şöyle söyleyeyim
ben size: Birada vergi yükünde Finlandiyadan sonra Türkiye 2nci sırada,
şarapta İrlanda, İngiltere, Finlandiya ve İsveçten sonra
5inci sıradayız. Yüksek alkollü içkilerde yani viski gibi, votka
gibi içkilerde ise İsveçten sonra 2nci sıradayız.
Dolayısıyla göreceğiniz gibi, alkollü içkileri vergilemede
ülkemiz oldukça yüksek sıralarda yer almaktadır.
Sayın
Doğru, sağlık çalışanlarının özlük
haklarına ilişkin bir soru sordu. Maliye Bakanlığı
genelde özlük konularına bakıyor. İlgili bakanımız da
cevap verebilirdi ama ben şunu söyleyeyim: Özlük haklarına
ilişkin şu anda bir düzenleme gündemimizde değil ama taleplere
vâkıfız. Sosyal Güvenlik Kurumuna ciddi yük getirebilecek birtakım
talepler söz konusu. O nedenle, bugüne kadar o yönde bir adım
atamadık. Belli bir kesime özlük hakları düzenlemesi
yaptığımız zaman birçok kesimden benzer taleplerle
karşı karşıya kalıyoruz çünkü şu anda aynı
anda birçok bakanlıktan bu yönde talepler var, öğretim
görevlilerinden tutun -yani ben hani örneklere girmeyeceğim- birçok
kesimden. O nedenle, yapılacaksa daha önceki dönemlerde
yapıldığı gibi toptancı, bütüncül bir
yaklaşım içerisine girmek lazım. Tek tek yapılacak
düzenlemeler ciddi sıkıntılar doğurur diye şu aşamada
biz olumlu bakmıyoruz.
Sayın
Özelin bir sorusu var, bu mirasa, daha doğrusu devre izin verilmemesinin
mağduriyete yol açıp açmayacağı hususunda. Tabii ki
mağduriyete yol açar. Dolayısıyla, bu bir sıkıntı
ama tabii kanun koyucu bu yönde bir düzenlemeye gidiyor. Dolayısıyla,
şu andaki düzenleme bu yönde. Eğer Meclisimiz başka türlü bir
irade ortaya koyarsa tabii ki farklı olabilir.
Sayın
yanlış hatırlamıyorsam- Bayraktutandı, kamulaştırmayla
ilgili bir sorusu vardı. Soruyu tamamlamadınız ama benim sizden
anladığım kadarıyla: Acaba bu kamulaştırma
paraları geçici olarak bir banka hesabına park edilebilir mi yani
oraya yatırılabilir mi? Mahkeme sonuçlandıktan sonra ödeme
yapılabilir mi vatandaş mağduriyetini gidermek açısından?
Bizim açımızdan bir sıkıntı yok ama doğrusu, ben,
bütün mevzuata bu anlamda vâkıf değilim, konuyu bir incelemek
lazım diye düşünürüm.
Sayın
Ağbabanın sorusuna gelince: Değerli arkadaşımız
şunu bilecekler ki yani takdir edersiniz ki, cemevlerinin bir ibadethane
olup olmadığı hususu benim uzmanlık alanıma girmez, bunun
daha çok, tabii ki eğer bir uzmanlık kurumu varsa Diyanetle
ilişkilendirmesi lazım, o çerçevede olaya bakmak lazım.
Sayın Demirözün sorusunu eğer yanlış
anlamadıysam, bu deniz taşıtlarına
sağladığımız ÖTVsiz yakıt var. Bu ÖTVsiz
yakıt imkânının istismar edildiği hususu var.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) O var. Bir de, çiftçilere.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Tabii, tabii,.
konuyu anladım ben.
Şimdi, biz o konuyu şu anda yakın incelemeye aldık,
ona ilişkin birtakım tedbirler alıyoruz. Şunu kabul etmek
lazım: Akaryakıt ürünleri üzerindeki vergiler Türkiye'de yüksek,
ithal ettiğimiz bir ürün, bütçe için önemli bir gelir kaynağı. Dolayısıyla
biz bazı alanlarda tabii ki ülkenin rekabet gücünü dikkate alarak
birtakım imkânlar sunuyoruz ama bunun istismar edilmesi konusu tabii ki
bizim kabul edeceğimiz bir konu değildir, şu anda Vergi Denetim
Kurulu bütün incelemelerini yapıyor.
Ha, çiftçimize gelince, biz belli bir çerçevede mazot desteği
sağlıyoruz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Çok cüzi miktar Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) İmkânlar
olursa daha fazlasını da belki sağlamak lazım ama
tarım bütçesi biliyorsunuz, yaklaşık, toplamda neredeyse 13
milyar lira civarında bir şey.
Sayın Türelinin bir sorusu var, torba tasarıda Yeşilay Cemiyetine
ilişkin hükümlerin olduğu Sağlık
Bakanlığından bütçe
doğrusu sebebi muhtemelen tabii ki bu
uyuşturucu, alkollü içki yani bu türden
bağımlılıkları azaltmaya yönelik mücadelede elini
güçlendirmek için ilave bir imkân olarak herhâlde düşünüldü.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) Görev alanı
genişliyor. diyorsunuz yani.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Teklif
alanı yani daha doğrusu teklif veren arkadaşlarımız
muhtemelen bu çerçevede düşünmüşlerdir.
Ben mümkün olduğunca sorulara cevap verdim, çok teşekkür
ediyorum.
Şimdi, Sayın Sağlık Bakanımıza
devrediyorum.
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar, öncelikle Sayın Akçayın sorusu: 2012
sonu itibarıyla uyuşturucu ve alkol bağımlısı
oranı nedir, son on yılda artış nedir? Ülkemizdeki
çeşitli kurumlar tarafından yapılmış olan alkollü içki
kullanımıyla ilgili çalışmalar sonucunda: 2008, 2010, 2011
yılı TÜİK ve TÜBİMin rakamlarında 2008de yüzde 10,9;
2010da yüzde 12,6; 2011de yüzde 14,3 gibi bir artış oranı. Ortalama
olarak da Sağlık Bakanlığının kronik
hastalıklarla ilgili henüz basılmamış olan şeyinde de
yüzde 13,7 gibi bir oran var. Kadın-erkek
dağılımını da zaman almasın diye size takdim
ederim.
Yıllara göre
kişi başı alkol kullanımında önemli bir
artış gözlenmemekte. Alkolde litre bazında artış
olmamakla birlikte alkollü içki kullanma oranında kısmi
artış ve kullanım yaşının düşmesi
gözlemlendiğinden üniversitelerden ilgili akademisyenlerin ve
STKların da katkısıyla Alkol Kontrol Programı ve Eylem
Planı hazırlanmış olup 2013 yılı içerisinde
uygulanmaya başlanacaktır. Bu görüşülen kanun maddeleri
yasalaştığında alkolle mücadelemize önemli bir katkı
sağlayacağı kanaatindeyiz.
Yine, AMATEMlerle ilgili
Sayın Doğrunun sorusu. Türkiye'de AMATEM merkez sayısı 22,
toplam yatak sayısı 602, madde
bağımlılığı merkezlerinde 16 ilde 3.264
kişinin eğitimi yapılmıştır. Tedavi gören hasta
sayısı: Ayaktan 160 bin kişi poliklinik hizmeti almış,
yatarak tedavi gören hasta sayısı da 3 binli rakamlarda.
Yine, uyuşturucu
kullanımında İçişleri Bakanlığı
Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesine bağlı olarak
faaliyet gösteren Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığını İzleme Merkezi
TÜBİMin araştırma raporuna göre kullanım oranı 2010
yılında 1,6 iken 2012 yılında 2,2 gibi bir rakam
karşımızda görülmektedir.
Tabii, personel ve özlük
haklarıyla ilgili değerlendirmeyi Maliye Bakanımız
yaptı.
Onun
dışında Sayın Öğüt, Çankırı,
Kızılırmak ve diğer devlet hastanesindeki uzman hekim
açığı, ortopedi, diş hekimi ve diğer personel eksikliğiyle
ilgili durumu değerlendirerek kendilerine döneceğiz ama şu bir
gerçek ki, birçok hastanemizde uzman hekim eksiğimiz Türkiyenin bir
realitesi. Onları olabildiğince verimliliklerini ve
dağılımını yeniden gözden geçirerek daha iyi noktaya
taşımaya çalışacağız.
Sayın
Erdemirin Tahrandaki rakamlarla, Lozandaki rakamları veriyor
olması, iranda işte rakamların yüksek oluşu
Şimdi,
tabii burada esas olan, yasakçılıktan ziyade düzenlemeyi
sağlıklı yapabilmek. Bakınız, İtalya son yirmi
yılda alkolle yaptığı mücadelesinde alkol tüketimini yüzde
50 oranında, yani yarı yarıya düşürmüştür.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Süremizin sonuna geldik ama sözünüzü bitirmeniz için bir dakika daha süre
vereceğim.
Buyurun.
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Dolayısıyla burada
önemli olan, düzenlemeleri yapıp, bizim gençlerimizi ve
çocuklarımızı bu kötü alışkanlıklardan
olabildiğince koruyabilmek ve düzenlemeleri sağlıklı
yapabilmek; yoksa bir yasakçı zihniyet olarak değerlendirilmesini açıkçası
çok doğru bulmam.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Teklifin
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
On
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.24
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.38
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Mustafa HAMARAT
(Ordu), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109uncu
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
463
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Birinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci
bölüm...
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkanım, özür dilerim.
Efendim,
bugün biliyorsunuz bir tartışma oldu burada. Genel Kurulu önemli bir
konuda bilgilendirdi KİT Komisyonu Başkanı. Şimdi kesin
tutanaklar geldi. Müsaade ederseniz, bugün yaşanan sinkaflı küfür ve
saldırı olayı hakkında Genel Kurulu bilgilendirmek
istiyorum. Tutanaklar burada. Çünkü ciddi bir eksik ve yanlış
bilgilendirme söz konusudur.
BAŞKAN
Komisyondaki tutanaklarla ilgili mi söylüyorsunuz?
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Evet.
BAŞKAN
Onu söylediniz. Sizin burada, o tutanaklardaki demin bahsettiğiniz
tarzdaki...
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Evet, ölüm tehdidi...
BAŞKAN
- ...konuşmaları buradan okumanızı tercih etmeyiz
doğrusunu isterseniz.
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Sinkaf değil efendim, tehdit.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sinkaf değil efendim. Burada...
BAŞKAN
Ve bu şekilde konuşmalar cereyan etmişse bu Meclisin
çatısı altında, burada bulunan her milletvekilinin düzgün bir
Türkçeyle ve bu Genel Kurulun nezahetine uygun bir şekilde
konuşacağını düşünüyorum. Böyle konuşma yapan
kişileri de buradan tekrar kınıyorum. Tartışma üslup
ve adabına uygun konuşmaları lazım. diye düşünüyorum.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkanım, daha önce
Sayın Mehmet Metinerin başına benzer bir şey
geldiğinde, Sayın Metiner bu Genel Kurula dokuz dakika
konuşmuştu efendim, böyle bir olayla alakalı. Müsaade ederseniz,
Genel Kurulu bilgilendirmek için üç dakikalık söz istiyorum. sadece
tutanaklarda geçen konularda milletvekillerimiz bilgilensin diye.
BAŞKAN
Peki, tartışmaya mahal vermeyiniz, o tür konuşmalı
sözleri de lütfen geçirmezseniz, söylemezseniz memnun olurum.
Buyurunuz
efendim.
Fazla
sataşmalara da mahal vermeyiniz, konuya açıklık getiriniz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdunun, KİT Komisyonunda yaşanan olaylara ilişkin
açıklaması
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün KİT Komisyonunda yaşanan olaylarla
alakalı olarak hem Komisyon Başkanı Fahrettin Poyraz hem de ben
bilgilendirmede bulunduk. Bizim söylediğimiz orada, birtakım
iddialarımızın olduğu, ihbarların olduğu, belge
istediğimiz ve tartışmaların bunlar üzerine olduğuydu
ve bize bir tehdit savrulduğunu söyledik. Komisyon Başkanı
Böyle bir şey yok. dedi.
Şimdi,
Komisyon tutanaklarından okuyorum:
Osman
Ören (Siirt) Bela isteme benden ya! Böyle bakarsan vururum ya. Ne
bakacağım sana ya!
Başkan
Osman Bey
Osman, yapma. Yapma ya.
Osman
Ören (Siirt) Ne bakacağım sana ya! Adama bak, ben bakarsam vururum
ya!
Aykut
Erdoğdu (İstanbul) Ne gözlerini bakıp diktin?
Başkan
Arkadaşlar, ya karşıya bakacak da ne olacak?
Aykut
Erdoğdu (İstanbul) Sen kimi tehdit ediyorsun?
Ahmet
Yeni (Samsun) Ya, niye baksın size!
Başkan
Arkadaşlar, lütfen
Osman
Ören (Siirt) Ben bakınca vururum!
Konuşmalar
bu şekilde cereyan ediyor ve Haydar Akar diyor ki Başkana, Fahrettin
Poyraza tartışma sırasında: Vurursunuz, öldürürsünüz
siyaset böyle olur.
Komisyon
Başkanı, en üzücü olan bu: Başkan Tabii, tabii
Siz
başlattınız. diyor.
Değerli
arkadaşlar, bu küfür burada. Bu Meclisin kürsüsüne
yakışmadığı için tutanaklar burada- bu küfrü tekrar
etmeyeceğim ben.
Biraz önce, Meclis
Başkanına gittik, durumu anlattık, biz görevimizi yapmaya
çalışıyoruz. Şunun bilinmesini istiyorum: Bu ölüm
tehdidini savuran milletvekilleri de dâhil, ellerinden geleni arkasına
koymasınlar.
Biz
toplumsal bir kaosa yol açmayalım diye elimizden geleni yapıyoruz ama
bu tehdidin altında kalacak değiliz. Bundan sonra
ağırlaştırarak muhalefetimizi devam ettireceğiz. Hiç
kimsenin şahsına hakaret etmeyeceğiz ama Komisyonda daha bir
kararlı, daha bir etkili muhalefet edeceğiz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdoğdu.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Recai
Berber ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/1524) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN
Birinci bölüm 1 ila 18inci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci
bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili
Reşat Doğru.
Buyurunuz
Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
463
sıra sayılı kanun Teklifinin birinci bölümü üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
bir Adalet ve Kalkınma Partisi klasiğiyle karşı
karşıyayız. Bir torba kanun, tekrar, aceleyle, Türkiye Büyük
Millet Meclisine getirilmiştir. Tabii, içerisinde birçok madde var. Bu
maddelerin her birisinin ayrı ayrı görüşülmesi gerekiyordu.
Ayrı ayrı görüşülmemiştir.
Hatta
bakınız, aynı kanun teklifiyle ilgili olarak, yani bu kanunun
bazı maddelerini içeren bölümleriyle ilgili olarak bir
arkadaşımızın da kanun teklifi vardı Mersin
Milletvekilimiz Ali Özün. Ali Özün kanun teklifi de maalesef
görüşülmemiştir. Hâlbuki arkadaşımız, 13 Eylül 2012
tarihinde de bu şekilde bir kanun teklifini Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülmesi ve kanunlaşması için vermişti. O
arkadaşımızın kanun teklifi bile maalesef bu kanun
içerisine konulmamıştır. Yani acele çıkartılmaya çalışılan
bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız.
Biz
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu kanun teklifinin tabii bütün
maddelerine karşı değiliz, bazı maddelerinin
çıkarılması, kanunlaştırılması
gerektiği kanaatindeyiz ancak bazılarına şiddetle
karşıyız.
Sayın
milletvekilleri, teklifin 1inci maddesinde bir af konusu gündeme
getirilmektedir. Hâlbuki bu konu önemli bir konudur, Adalet Komisyonunda
görüşülmesi gerekir. Yine, alkolle ilgili,
bağımlılıkla ilgili çok önemli maddeler vardır; bunların
da millî eğitimle ilgili komisyonlarda, ayrıca sağlıkla
ilgili komisyonlarda da görüşülmesi gerekmektedir. Ancak, bunların,
maalesef, hiçbirisi görüşülmemiştir.
Ayrıca,
alkole ilişkin düzenlemeler sadece yasak ve cezaları
kapsamaktadır. Yani konunun eğitim bölümleri, bireysel temel hak ve özgürlükler
yönü ihmal edilmektedir. Gençleri uyuşturucu maddelerden, kumar ve benzeri
kötü alışkanlıklardan korumak için maalesef hiçbir düzenleme de
bu kanun içerisinde görülmemektedir. Hâlbuki bağımlılık
konusu çok önemlidir. Ülkemizde, son yıllarda artık ülkemizin
dışında da, dünyanın her tarafında
bağımlılık konusu ilk gündem maddesi olarak gerçek yerini
almaya başlamıştır. Şöyle ki:
Bağımlılık derken sadece madde
bağımlılığı da değildir, bunun içerisinde
İnternet bağımlılığı vardır, cep
telefonu bağımlılığı vardır,
televizyonlardaki çeşitli konularla ilgili
bağımlılıklar vardır. Ancak
bağımlılık konusu Sağlık
Bakanlığının çok önemli bir konusudur yani
sağlıkla ilgili çok ciddi bir konudur. Ancak madde bağımlılığıyla
ilgili olsun veyahut da diğerleriyle ilgili olarak hiçbir şekilde
bağımlılıkla ilgili bir konu da burada gündeme
getirilmemiştir.
Tabii
buradan şunu ifade etmek isterim ki: Türkiyemizin ve dünyanın önemli
bir konusu olan bağımlılık yani madde
bağımlılığı konusu, maalesef, ülkemizde
TUBİM gibi, devletin çok fedakâr kuruluşlarına
bırakılmıştır. TUBİM dediğimiz, Türkiye
Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı
İzleme Merkezi. Burada çalışan tüm yetkilileri candan tebrik
ediyorum. Hakikaten cansiparane çalışıyorlar yani
uyuşturucu mücadelesini neredeyse sadece bu kurum yürütür şeklinde
bir görüntü vardır. Tabii, bunun yanında sivil toplum
kuruluşları, Yeşilay başta olmak üzere birçok sivil toplum
kuruluşu da çok ciddi manada bu yönde olan çalışmalar
içerisindedir. Oradaki çalışan tüm insanları yani
STKlarımızın hepsini de candan tebrik ediyorum ve
başarılarının devamını diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, alkol alışkanlığı insanın sadece
kendisine değil çevresine de büyük zararlar vermektedir. Ayrıca, her
geçen gün bağımlılığa dönüşen alkol kullanımı,
kişide birçok hastalığın da maalesef sebebini
oluşturmaktadır. Alkol ve madde
bağımlılığı toplumsal bir hastalıktır.
Alkol bağımlılığının insana ve çevreye
verdiği zararın başında alkollü iken yapılan kazalar
gelmektedir. Alkollü insanın kazası hiçbir surette kabul edilemez.
Maalesef ülkemizde insanlar alkol almakta ve almış olduğu
alkolle beraber de, ayakta duramayacak şekilde arabalara binmekte ve
çeşitli kazalar meydana gelmekte ve insanlarımızın da
canı yanmaktadır. Yani kendisine verdiği zararın daha
fazlasını başkasına vermeye hiç kimsenin ama hiç kimsenin
hakkı yoktur. Böyle özgürlük olmaz, bu konuda hiçbir şekilde mazeretde
kabul edilemez. Cezalar ama cezalar mutlaka caydırıcı
olmalıdır, ağırlaştırılmalıdır;
insanlar böyle bir durumla karşılaşmamalıdır.
Ayrıca,
aşırı alkol kullanımı insanı suç işlemeye
teşvik etmekte ve intiharlara, cinayetlere kadar varan birçok olaya da
sebep olabilmektedir. Birçok alışkanlığın
başlangıcı maalesef alkol bağımlılığı
olabilmektedir. Bilhassa, yapılan araştırmalar, esrar, eroin
gibi uyuşturucu alışkanlığında
başlangıcın alkol bağımlılığı
olduğu şeklindedir. Yine, yapılan araştırmalara göre
ülkemizde 15 milyon civarında insan alkol kullanmaktadır. Bunların
da 5 milyon civarı bağımlı olmuş, sürekli alkol
tüketmektedir. Enteresandır, bu sayı her geçen gün katlayarak
artmaktadır; artış ürkütücü ve
telaşlandırıcı boyuta da gelmektedir.
Sayın
milletvekilleri, alkol kullanım ve
bağımlılığı üniversite öğrencileri üzerinde
de önemli bir sağlık sorunu ve sorun olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bakınız, son zamanlarda Ege Üniversitesinde
bir araştırma yapılmış. Öğrencilerin yüzde
76sının alkol kullandığı, yüzde 8,8inin alkol
bağımlısı, yüzde 14ünün de alkolü çok kötü şekilde
kullandığı şeklinde bir tespitle karşı
karşıya kalınmıştır.
Ayrıca,
alkol bağımlılığının 17-19 yaş
grubundaki öğrencilerde daha yüksek olduğu ve yurtta kalan
öğrencilerde ise daha düşük düzeyde olduğu tespit
edilmiştir.
Sonuç
olarak şunu söyleyebiliriz ki, alkol kullanımı üniversiteli
gençlerde çok yüksek düzeyde olup gittikçe artmaktadır ve maalesef çok
süratli bir şekilde en azından önlemlerin alınması
gerektiğini de ortaya koymaktadır.
Ülkemizde
alkolün yanında sigara ve uyuşturucu kullanımı da giderek
artmaktadır. Devletin insan sağlığını
koruması Anayasa gereği görevidir. Devlet her türlü önlemi almak
mecburiyetindedir ancak maalesef her geçen gün alkol, sigara ve uyuşturucu
kullanımı ve bağımlılığı da acaba neden
artmaktadır? Bunun da mutlaka cevabı ortaya konulmalıdır.
Şöyle
ki: Alınan tedbirler yetersizdir. Bu artış ciddi boyutlara
ulaşmakta, geriye dönüşü olmayan ağır durumlarla
karşılaşmamıza da sebep olmaktadır. Bundan dolayı
da hükûmetlerin ve ilgili bakanlıkların alınacak tedbirleri
aksatmaması, konu üzerinde ciddi şekilde durmaları
gerekmektedir. Sivil toplum kuruluşları, devlet kuruluşları
beraber çalışmalı, konu çözümlenmelidir.
İnsanların özgür
iradesine hiç kimse müdahale etmez. Herkes istediği her şeyi
içebilir, yiyebilir, kullanabilir. Ancak, sağlıkta en önemli konu
hastalığa yakalanmamak ve korunmaktır.
Bağımlılık da böyledir; insanlar
bağımlılık yaratan maddelerle, olaylarla
karşılaşmamalı, Bir kereden bir şey olmaz.
dememelidir. Her türlü bağımlılık Bir kereden bir şey
olmaz.dan sonra maalesef başlamaktadır ki bu konu, bu süreç çok
önemlidir; bunu her ailenin, herkesin çok dikkatli bir şekilde takip
etmesi ve çocuklarına da öğütlerde bulunması gerekmektedir.
Konu böyle olunca,
insanların kendilerinin dışında çevresine, okullara,
yöneticilere de çok önemli görevler düşmektedir. Aile çocuğuna sahip
çıkarak, her türlü kötü alışkanlığı önce kendisi
yapmamalı, sonra tavsiyelerini yapmalıdır. Ailede ana baba
kendisi alkol, sigara, uyuşturucu kullanıyor ve
bağımlılık varsa çocuklarına ve diğer insanlara
neyi tavsiye edip başarılı olabilir ki?
Devletin ve hükûmetlerin
de konuyu önemseyip koruyucu uygulamayı desteklemesi gerekir. Çok sigara
içenlerin ileriki hayat dönemlerinde nefes alamayacakları, kronik
bronşitten kansere kadar çeşitli hastalıklarla
karşılaşabilecekleri, insanlara çeşitli boyutlarda mutlaka
anlatılmalıdır. Bu anlatım basın yayın,
televizyon gösterileriyle etkileyici olabilir. Ayrıca, alkol
kullanımının, bağımlılıkların bilhassa ağır
kullanımların karaciğerde ağır hastalıklara,
hatta siroza sebep olabileceği; midede gastrit ve ülsere kadar birçok
hastalığın da tetikleyici esas ana unsuru olabileceği de
anlatılabilir.
Ülkemizde madde
bağımlılığı için devlet tarafından
kurulmuş AMATEM, alkol ve madde bağımlılığı
tedavi merkezleri vardır. Biraz önce Sayın Bakana sordum, hakikaten
onunla ilgili de geniş ve güzel açıklamalarda da bulundular. Ancak,
bu AMATEM merkezleri, sayın milletvekilleri, desteklenmelidir. Özellikle
AMATEM merkezleri sayı ve kalite yönünden desteklenmelidir. Oralarda
psikolog noktasında, psikiyatri uzmanları noktasında, çalışan
personel noktasında sıkıntılar vardır. Bilhassa da
orada tedavi görmüş olan insanlar evlerine gönderildikleri zaman veyahut
da kendi bulundukları merkezlere gönderildikleri zaman yine aynı
durumla karşı karşıya kalmaktadırlar, ondan
dolayı da bir takip sistemi konulmalıdır. Zaten ülkemizdeki esas
konu da buradadır yani bağımlılıkla ilgili,
devletimizin çok ciddi manada bir politikası olmalı, çok ciddi manada
da bir mücadele sistemi olmalıdır.
Bakınız,
bunlarla ilgili, geçmiş dönemlerde araştırma komisyonları
kurulmuştur. Bu komisyonlar marifetiyle çok önemli çalışmalar da
yapılmıştır ancak Adalet ve Kalkınma Partisinin
yetkililerini bir türlü ikna edemedik. Zaman zaman burada gündeme getirdik
konuları yani Gelin, bu kanunları çıkartalım. Orada önerilen
konuların hepsi önemli konulardır, bunların
kanunlaşması gerekmektedir. Ancak enteresandır, bu konuda
başarılı olamadık. Başarılı
olunmamasının kim zararını çekiyor? Bizim
insanlarımız çekiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT
DOĞRU (Devamla) - Dolayısıyla da bu noktada da ciddi önlemlerin
alınması gerekir diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli.
(CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Türeli.
CHP
GRUBU ADINA RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini
belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün gene bir torba kanunla
karşı karşıyayız. Bu son dönemlerde artık
sıklıkla karşılaştığımız ve âdeta
vakayıadiyeden olan bir hüküm niteliği taşımaktadır,
bu hâle gelmiştir. Şimdi gelen bu son torba kanunda da 36 madde
vardır yürütme ve yürürlük maddesiyle birlikte ama içinde 23 tane kanun ve
kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmaktadır.
İçinde alkol yasaklarından vergiye ilişkin vergi muafiyet ve
istisnalarına, kamulaştırmadan AR-GEye, Diyanet
İşleri Başkanlığından Türkiye Yeşilay
Cemiyetine kadar çok değişik konuların bir arada düzenlenmeye
çalışıldığını görüyoruz. E, bunu kabul etmek
mümkün değil yani kendi içinde tutarlı olan bir yasa gelsin, gene bir
torba kanun gelebilir ama kendi içinde tutarlı olsun bu maddeleri. Bu
kadar çok birbirinden farklı, çeşitli maddelerin önümüze gelmesini
ciddi biçimde yadırgıyoruz.
Gene
başka bir konu, kanun tasarısı olarak değil kanun teklifi
olarak önümüze gelmiştir bu torba kanun. Yani tasarı olarak bir yasa
hükmünün, yasa normunun önümüze gelmiş olması, ona ilişkin çok
daha ayrıntılı, kapsamlı çalışmaların
yapıldığı anlamına gelir. Bürokrasiden geniş
ölçüde, bürokrasinin tüm dallarından, bütün kurumlarından, geniş
anlamda, baktığınızda bilgi alınmıştır.
Aynı zamanda 5018 sayılı Yasaya göre düzenleyici etki
analizinin yapılmış olma ihtimali vardır. Ne yazık ki
bu son dönemlerde artık tasarılarda da önümüze düzenleyici etki
analizi gelmiyor. O yüzden, önümüze gelen kanun hükümlerinin, ne getiriyor,
devletin gelirlerine, giderlerine ve bütçesine, borçlanmasına ne getirip
ne götürdüğünü bilme imkânımız olmuyor. Burada da aynı
şekilde, bununla karşı karşıya geldik.
Biraz
önce de bahsettim, çok değişik hükümler içermesine rağmen, temel
anlamda bu torba kanun teklifine alkolle ilgili sınırlamalar ve
yasaklar hükmünü vurmuştur, mührünü basmıştır. Ben de o
yüzden, bu konuşmamda özellikle bu konuya ilişkin görüşlerimi,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak konuya bakışımızı
Anayasanın ve hukuk normlarının eşliğinde
tartışmak istiyorum.
Şimdi
bakın değerli milletvekilleri, Anayasamızın Gençliğin
korunması başlıklı 58inci maddesi ne diyor. Diyor ki:
Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden,
suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten
korumak için gerekli tedbirleri alır. Alkolden demiyor, alkol
düşkünlüğünden diyor. Yani oturup bu Alkol düşkünlüğü
demek, alkole düşkün olmak demek yani alkolü çok fazla tüketmek demek,
bağımlılık demek, alkolizm demek
baktığınızda. Bu normal de, elbette gençliği alkol
düşkünlüğünden koruyalım ama bu yasa, bu kanun teklifiyle, yasa
teklifiyle önümüze getirilenler ne yazık ki gençliği alkol
düşkünlüğünden korumaya değil bütün toplumun âdeta alkollü içki
tüketmesini engellemeye, yasaklamaya yöneliktir.
Diğer
taraftan Dünya Sağlık Örgütüne bakalım isterseniz. Dünya
Sağlık Örgütü, bakın, bütün raporlarında değerli
milletvekilleri, alkollü içki kullanımıyla ilgili olarak
İngilizcede harmful use ifadesini kullanıyor yani harmful useu
Türkçeye çevirirsek aşırı kullanım ya da kişiye
zarar veren kullanım diyebiliriz ama aynı Dünya Sağlık
Örgütü, sigaraya ilişkin olarak Sigara tüketilmemeli, sigara
zararlıdır. diyor ama alkole ilişkin olarak da Alkolün
aşırı kullanımı zararlıdır. diyor. Ve biz
bütün bilimsel araştırmalardan da biliyoruz ki belli, kişiye
bağlıdır alkol kullanımı, isterse de kullanabilir bunu
ve bunun sağlığa yararlı olduğu, hem Dünya
Sağlık Örgütünde hem onun dışında birçok akademik
çevrelerde yapılan araştırmalarda ortaya açık bir biçimde
konmuştur.
Şimdi,
diğer taraftan konunun, tabii, kişinin temel hak ve hürriyetlerini
ilgilendiren boyutları var. Şimdi, Anayasanın 12nci maddesi
diyor ki: Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz,
devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bu şu demek
değerli arkadaşlar: Kişinin kendisiyle ilgili kararları
verebilme ve seçme özgürlüğü demek. Kişi sadece çalışan,
uyuyan bir varlık değil, kişi aynı zamanda sosyal bir
varlık; eğlenecek, iyi vakit geçirecek ve bunu yaparken de ne
yapacağına -nasıl- içki mi içecek, başka bir şey mi
yapacak, ona kendisi karar verebilir; onun adına hiç kimsenin ona akıl
öğretmeye, onun ne yapacağına ilişkin ahkâm kesmeye ve buna
ilişkin kanuni yasaklamaları dayatmaya hakkı yoktur.
Kişi,
kendisinin ve başkalarının vücut bütünlüğüne,
sağlığına aykırı olmamak koşuluyla ve suç
oluşturmamak kaydıyla istediği gibi güzel vakit geçirebilir,
eğlenebilir; bunun içinde de içki içmek de onun kişisel bir
tercihidir, isterse içkisini içer. Yani, nasıl ki hiç kimse içki içmeye
zorlanamaz ise aynı şekilde hiç kimse de içki içmemeye zorlanamaz;
aksi hâlde, ortadan kaldırılan şey içki değil, bireyin
özgür iradesi olacaktır.
Diğer
taraftan, sosyalleşmenin, eğlencenin nasıl ve ne surette
yapılacağı kişiden kişiye, toplumdan topluma
değişmektedir, zaman içinde de ciddi değişiklikler
oluşmuştur bu konularda. Dünyanın değişik yerlerine
gittiğiniz zaman, hepsinin kendine özgü yeme ve içme kültürleri
vardır, bölgeden bölgeye gelişir; çoğunlukla orada, o bölgede
yetişen ürünlerle de bağlantılıdır çünkü o, sonuçta
oranın yeme ve içme kültürüne temel anlamda bir malzeme
oluşturmaktadır; onun nasıl yapılacağı,
nasıl üretileceği, nasıl tüketileceğine ilişkin çok
ciddi bir külliyat gelişmiştir. Dünyanın neresinde olursa olsun,
hangi kütüphaneye, hangi kitapçıya giderseniz gidin, alkollü içkilere
ilişkin çok geniş bir külliyat bulursunuz. Nasıl içilir, nedir,
bunun kültürle olan ilişkisi
Yani kültür, aynı zamanda yeme ve
içmektir arkadaşlar. Bunun nasıl tersini düşünebiliyoruz?
İçki içme de bizim kültürümüzün bir parçasıdır. Ta, eski
edebiyatımıza girelim, ta, divan edebiyatına
baktığımızda, içki üzerine yazılmış
beyitler, mısralar bulursun. Cumhuriyet döneminde de keza öyledir. Yani
bir Orhan Veli ne demiştir şiirinde? Bir de rakı
şişesinde balık olsam. diye bitirmiştir şiirini. Ve
aynı şekilde içki içmenin adabı nasıl olacak, hangi bardakla
içilir, nasıl içilir, kiminle içilir, ne konuşulur, bunlar üzerine de
çok ciddi bir -baktığımız zaman- edebiyat vardır.
Yani, burada Herkes içki içsin. demiyoruz biz ama içki içmek kişinin
kişisel tercihidir ve yalnızca ondan sorumlu olan kişinin
kendisidir, onun dışında kimsenin bu alana karışmaya
hakkı yoktur. Topluma nasıl yaşayacağını, ne
düşüneceğini, ne yiyip içeceğini dayatmak faşizan bir
yaklaşımdır, bu zihniyete kesinkes karşı çıkıyoruz
ve karşı çıkmaya devam edeceğiz.
Diğer
taraftan, konunun ekonomik boyutları da vardır yani bugün alkollü
içki üretiminin sektörüne baktığınızda, üretim alanı,
orada istihdam edilen çalışan sayısı, gene yan
endüstrilerle birlikte düşünmek lazım yani tarım var, turizm
var, esnaf, ticaret hayatı, baktığınız zaman çok
geniş bir alanı ilgilendirmektedir.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Üzüm bağları ne olacak, üzüm
bağları? Üzüm bağları nereye gidecek? Ne ekecek? Çay
mı ekecek?
RAHMİ
AŞKIN TÜRELİ (Devamla) Ne olacak üzüm bağları? Bağ
bozumu şenliklerini nasıl yapacağız?
Ve
aynı şekilde vergi anlamında da, değerli vekillerimiz,
kayda değer bir büyüklüğe sahip olduğunu görmekteyiz.
Şimdi, bakın, tarım sektöründe üzüm vardır; üzümü
aldığınız zaman dışarıya satabilirsiniz ama
onu şarap yaptığınız zaman katma değeri 5e, 10a
katlarsınız. Yani Türkiyenin en büyük problemlerinden bir tanesi,
Türkiyede, tarımda, sanayide katma değeri yükseltmektir. Bu
açıdan da tarım sektörü için önemlidir.
Turizm
sektörü bu uygulamalardan ciddi biçimde etkilenecektir. Türkiyeye gelen
yabancı turistler, iç yani yerli turistler açısından da
düşündüğümüzde ciddi bir olumsuzluk oluşturacaktır.
Aynı şekilde esnafımız üzerinde de ciddi
kısıtlamalar getirecektir. Alkollü içki sektörünün ÖTV, KDV ve gelir
vergisi olmak üzere ülke bütçesine yıllık 9 milyar lira civarında
katkı sağladığı da bilinmelidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasamızın devlete
yüklediği -ilk başta girerken Anayasa maddesinden, 58inci maddeden
girdik; devam edelim- gençliği alkol düşkünlüğünden koruma
görevi günümüz Türkiyesinde zaten yerine getirilmektedir.
Nitekim,
alkol ve alkollü içkilerin üretimi, iç ve dış ticareti, alkollü içki
tesisi kurulması ve işletilmesiyle bu faaliyetlerin izlenmesi ve
denetimi için Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurumu kurulmuştur.
Diğer
taraftan, alkollü içki yerlerini belirleme ile alkollü iş yeri açma izni
ve çalışma ruhsatı verme izni, belediye ve mücavir alan
sınırları içinde belediyelerin, dışında da il
özel idarelerinin yetkisindedir.
Bunun
yanı sıra, bir kişi içki satmak için gene aynı şekilde
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme
Kurumundan verilen izinlerle, ülkemizde esnaf odaları ve ticaret
odalarından da içki ruhsatı alabilmektedir ve ayrıca da bu
konuya ilişkin olarak çıkmış birçok yönetmelik
bulunmaktadır.
Bu
getirilen kanunla, her ne kadar alkollü içki üretimine ve tüketimine
değil, reklamına ve satışına sınırlamalar
getirildiği iddia edilmekteyse de içkinin tanıtımına,
reklamına getirilen bu ciddi yasaklamalar, üretim ve tüketimi de ciddi
anlamda etkileyecektir. Bu, Anayasanın 48inci maddesindeki herkesin
dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olma.
hükmüne de aykırı bulunmaktadır.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Türeli.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Murat Bozlak.
Buyurunuz
Sayın Bozlak. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP
GRUBU ADINA MURAT BOZLAK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 24üncü Yasama Dönemi içerisinde Genel Kurulun gündemine
getirilen kanun tasarıları ile AKPli milletvekillerinin verdiği
kanun teklifleri, torba yasa diye tanımlanan, birçok kanunda
değişikliği birer veya ikişer maddeyle getiren yasa
tasarısı ve teklifleri şeklinde olmuştur. Hükûmet ve AKPli
milletvekili arkadaşlarımız bunu âdeta bir
alışkanlık hâline getirmişlerdir. Öncelikle bu
uygulamanın doğru olmadığını belirtmek istiyorum.
Bu durum kanun tekniği açısından son derece
sakıncalıdır. Farklı farklı yasaların birer
ikişer maddesini, hatta birer fıkrasını
değiştirme her yasanın kendi düzenlenme
mantığını da bozma riskini taşımaktadır.
Kaldı ki bu tür torba yasalar toplum tarafından son derece
şaibeli olarak algılanmaktadır. Birçok kişi bir
yasanın sadece bir fıkrasının ya da bir tek maddesinin
değiştirilmesindeki amacın ne olduğunu merak etmektedir.
Mantıklı bir izah yapılmadığı noktada da
tasarı ve tekliflerin yandaşlara çıkar sağlama veya
yandaşların içinde bulunduğu sıkıntılı
durumdan çıkarılması amaçlı olduğu kanaati giderek
yurttaşlarda yaygınlaşmaktadır. Bu, Hükûmet için de, teklif
sahibi milletvekilleri için de artı puan oluşturacak bir durum
değildir.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifi, bize göre, içerik itibarıyla kamuoyunun
ciddi bir kesiminin tepkisini çekeceği ve ciddi tartışmalara yol
açacağı düşüncesiyle Hükûmet tasarısı olarak
değil, Hükûmetin talebi üzerine AKPli milletvekilleri tarafından
verilmiş gözükmektedir. Kanun teklifi bir bütün itibarıyla
incelendiği zaman Hükûmetin ve AKPnin Türkiyede izlediği politik çizginin
içerisinde olduğunu, Hükûmetin zihniyetini, güncel yaşama
bakışını net bir biçimde
yansıttığını görmekteyiz.
Teklifin
1inci maddesiyle 2489 sayılı Kefalet Kanununda değişiklik
yapılarak kefalet sandığı yönetim kurulu başkan ve
üyelerine daha önce yapılan ödemeler nedeniyle bu kişiler ile
sorumlular hakkında borç çıkarılamaz ve çıkarılan borç
tutarlarının tahsilinden vazgeçilerek borç takip işlemine son
verileceği hükmü getirilmek istenmektedir. Dolayısıyla, şu
an küçük çaplı bir af yasasıyla karşı
karşıyayız. İşçiden, köylüden, emekçiden, fakir
fukaradan toplanan vergilerle yapılan ödemelerin bir maddelik kanun
değişikliğiyle affa uğratılmasını doğru
bulmadığımızı özellikle belirtmek istiyorum.
Ayrıca,
kişiye özel yasa teklifi mahiyetindedir bu kanun teklifi.
Ayrıca
yine, ilgili komisyon olması gereken Adalet Komisyonunda da bu yasa
teklifi görüşülmeden Genel Kurulun gündemine getirilmiştir.
Kanun
teklifinin 2nci maddesiyle, teklif sahipleri, yurttaşların günlük
yaşamına müdahale edecek bir düzenlemeyi öngörmüşlerdir.
Teklifin bu maddesiyle, alkollü içki satışı ve tüketimine
ilişkin hükümlerde düzenleme yapılmaktadır.
Yapılmak
istenen değişikliğin özü: Yurttaş, ben nasıl
yaşıyorsam sen de benim gibi yaşayacaksın. Ben ne yiyor, ne
içiyorsam sen de onu yiyip, içeceksin. Ben ayran içiyorsam sen de ayran
içeceksin. Kısacası bu teklifin özü budur.
Hükûmetin,
iktidar partisinin veya biz milletvekillerinin vatandaşın günlük
yaşamına ve yaşam biçimine müdahale etme hakkımız
yoktur. Gençleri koruyormuş gibi gösterip, el altından
yurttaşların yaşam biçimini, yaşam tarzını kendi
ideolojik yaklaşımına göre düzenlemeye hiç kimsenin hakkı
yoktur.
Değerli
arkadaşlar, ben, kendi özgür irademle içki içmemeyi tercih edebilirim,
inançlarım gereği de böyle bir tercihe gidebilirim; bu, birey olarak
benim doğal hakkımdır. İçki içmeyen yurttaşa Niye
içmiyorsun? diyemeyeceğimiz gibi, içmek isteyene de Niye içiyorsun?
diyemeyiz. Bunu dediğimiz noktada bireysel özgürlüklere müdahale
etmiş oluruz ki, demokratik sistem içerisinde böyle bir
yaklaşımın yeri asla yoktur.
Sigaranın
verdiği zararları, içkinin verdiği zararları belirten
eğitim amaçlı çalışmaları yapmak elbette ki devletin
görevidir ama bu amacın dışında, tamamen kendi dünya
görüşümüz çerçevesinde bir değerlendirmeyle yasak koyamayız,
yasaklar getiremeyiz. Bu torba yasa teklifi bu anlamda da toplumda huzursuzluk
yaratacak niteliktedir. Topluma tek tip bir yaşam tarzını empoze
etmeye hiçbirimizin hakkı yoktur. Türkiye toplumunun çoğulcu
yapısı da tek tip bir yaşam biçimi için müsait değildir.
Yine,
burada bir noktanın altını da çizmek istiyorum. Ana muhalefet
partisi adına bu yasanın geneli üzerine konuşma yapan sayın
konuşmacı yasakçı zihniyete karşı çıkmıyor.
Karşı çıktığı, yasağın usulü ve
biçimidir. Özel tüketim vergilerinin oranını arttırarak bunu
önleyebiliriz. diyor. Yani kısacası, tam da sosyal demokrat bir
partinin söyleyeceği bir sözü söyledi.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Biz öyle bir şey söylemedik.
MURAT
BOZLAK (Devamla) Siz değil, yanınızdaki Grup Başkan
Vekiliniz söyledi, demin konuşan arkadaşınız da söyledi.
Bir sosyal demokrat parti Parası olan içsin, fakir fukara içmesin. gibi
bir yasakçı zihniyeti savunamaz, bu doğru değil.
Dolayısıyla, aynı kapıya çıkıyor, aynı
yasağı ne yazık ki ana muhalefet partisi de gündeme
getirmiş oluyor.
Teklifin
2nci maddesinin (2)nci fıkrası aynen şöyle: Alkollü içkiler
her ne amaçla olursa olsun, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon,
bedelsiz, indirimli veya yardım olarak dağıtılamaz. Bu
teklif yasalaşırsa hiçbir yurttaş bir arkadaşına veya
sevdiği bir insana alkol içeren herhangi bir içkiyi hediye olarak
vermeyecektir. Yurttaşın kime ne hediye vereceğini dahi kanunla
düzenlemeye kalkışırsak geride yurttaşa bireysel özgürlük
alanı acaba kalır mı? Bunu düşünmenizi istiyorum.
Kanun teklifinin 2nci ve
3üncü maddeleri alkollü içecekler konusunda
o kadar çok yasak ve cezai
müeyyide getirmiş ki Bundan böyle bir damla içki içenin burnundan
getireceğiz. anlamı çıkar. Bunu böyle yapmak yerine,
çıkın, Türkiyede ne kadar alkol üreten yer varsa hepsini
kapatın, hatta üzüm bağlarının da bundan sonra ekimini
yasaklayın. Alkollü içeceklerin satışını Türkiye
genelinde tamamen yasaklayın ki biz de kurtulalım, vatandaş da
rahat etsin. En azından Şunu alsam yasak mı? Şunu içsem
cezası var mı? Çocuğuma aldırsam çocuğuma veya bana
ceza verirler mi? gibi oluşabilecek son derece can sıkıcı
sorunlardan yurttaşı kurtarmış oluruz.
Değerli
milletvekilleri, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne, devlete hâkim olan
yasakçı zihniyet, Türkiye toplumu üzerinde ciddi tahribatlar
yaşattı ve bir bütün olarak da ülke bundan zarar gördü. Yasakçı
zihniyetin, özgürlükleri kısıtlayan anlayışın 2011
seçimleri sonrası bize göre gerçekleşen iktidar değişikliği
ile geride kaldığını düşündüğümüz noktada, yeni
iktidar sahipleri eski iktidar sahipleri gibi, bu sefer kendi
yasaklayıcı zihniyetini eski zihniyetinin yerine monte ederlerse
kaybeden yine Türkiye olur. Ama iktidar sahipleri bilmeli ki, eninde sonunda
gerçek kayıp onların kaybı olacaktır.
Bu süreçte, çare ve çözümü
yasaklarda değil, karşılıklı sevgi ve saygıda
aramalıyız,. toplumumuzu oluşturan grupların değer
yargılarına saygı göstermede aramalıyız. Özellikle de,
Türkiyenin temel sorunlarının çözümüne el atan iktidardan toplumun
beklentisi reformist bir yaklaşımdır, eski yasakçı
zihniyetin farklı bir versiyonunu oluşturması asla
değildir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyenin acil çözüm bekleyen sorunları bu torba yasa
teklifinde yoktur.
Sürem bitti, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bozlak.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın konuşmacı benim
tasarının tümü üzerinde yaptığım konuşmadaki
değerlendirmelerimi tamamen amacından aykırı bir
şekilde yorumlamak, kendine göre bir başka çerçeveye
taşımak suretiyle saptırmıştır. O nedenle söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Adana Milletvekili Murat Bozlakın görüşülen kanun teklifinin birinci
bölümü üzerinde BDP Grubu adına yaptığı konuşma
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Değerli milletvekilleri, biraz önce
burada Barış ve Demokrasi Partisi adına konuşan sayın
milletvekili benim konuşmama nüfuz edememiş, nüfuz etmiş
olsaydı böyle konuşmazdı. İnsanlar bilmediği bir
konuda konuşmamalı bence. Eğer konuşma iddiasında
bulunuyor ise gerekli hazırlığı yapıp öyle
çıkmalı.
Ben bir şey söyledim:
Bir kere, bu teklif, bireyin özgürlük alanına, yaşam alanına
müdahale ediyor. Bu teklif, AKPnin ideolojik anlayışını
yansıtan bir tekliftir, özgürlükleri kısıtlayan bir tekliftir.
İşin bu kısmını bir kenara atıyor tabii
sayın konuşmacı.
İkincisi, bütün
dünyada, bütün demokratik modern ülkelerde alkollü içkilerle ilgili alan bir
düzenleme ve denetleme çerçevesine sahiptir. Devlet bunu düzenler. Neden?
Alkollü içki bağımlılığı sağlığa
zararlıdır çünkü. Düzenleyici bir rol üstlenir, alkollü içkinin
tüketimi özendirilmez örneğin. Devlet buna yönelik tedbirleri alır
ama bu hiçbir zaman bireyin tercihini değiştirmek, daha doğrusu
bireyin tercihine müdahale etmek, onun yaşamını biçimlendirmek
gibi bir amaçla yapılmaz. Ve yine, Adalet ve Kalkınma Partisinin
böyle bir amaçla bu teklifi getirdiğini de söyledim.
Ve bütün dünyada özel
tüketim vergileri, bir yandan hazineye gelir sağlamak amacıyla
kullanılırken öte yandan da tüketici tercihlerini etkilemek
amacıyla da kullanılır. Vergi teorisine birazcık vâkıf
olanlar bunun böyle olduğunu bilirler.
Keşke, benim
sözlerimin aksine bir iddia ortaya koymak yerine, kendi partisinden bir
sayın konuşmacının burada özel tüketim vergisi
rakamlarından örnek vermek suretiyle bu sektörün ekonomiye ne kadar faydalı
olduğunu ifade eden cümlelerini hatırlamış olsaydı.
Benim söylediklerim budur. Alkollü içkiler üzerinden bütün ülkeler vergi
alır.
Ayrıca,
konuşmamda şunu da söyledim, AKP hükûmetleri döneminde bu alana gereğinden fazla yüklenilmiştir.
Örnek
veriyorum: 57nci Hükûmet döneminde, o ek vergi düzenlemelerine rağmen,
IMFyle yapılan program uygulamalarına rağmen, yerli şarap
üretimini teşvik için şarap üzerindeki vergiye
dokunmamıştır o Hükûmet, takdire şayan bir adım
atmıştır ama AKP hükûmetleri Şarap nihayet alkollü
içkidir. diyerek şarabı hedef tahtasına koymuş ve
şarabı ağır vergilendirmiştir.
Bütün
bunlar konuşmamın genelinde olduğu hâlde, onu farklı bir
bağlamda değerlendiren sayın konuşmacı herhâlde
konuları iyi takip etmemiş, konulara nüfuz etmemiş olacak ki
öyle bir anlam çıkarmış.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
MURAT
BOZLAK (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bozlak.
MURAT
BOZLAK (Adana) - Sayın Başkan, ismimi vererek konulara nüfuz
etmediğimi, iyi algılayamadığımı ifade ettiler.
Sataşmadan söz istiyorum.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Doğruyu ifade ettim.
MURAT
BOZLAK (Adana) Bir dakikalık bir süre istiyorum sadece.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Bozlak.
3.- Adana Milletvekili Murat Bozlakın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşma sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MURAT
BOZLAK (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Allaha
şükür söyleneni, anlatılanı anlayabilecek bilgi ve birikimdeyim,
akli melekelerim bu konuda da sağlam, kendime de güveniyorum, Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesini de en üst derecede bitirenlerden birisiyim.
Benim
söylediğim, bir sosyal demokrat partiye yakışmayan bir söylemin
burada bir sosyal demokrat parti temsilcisi tarafından gündeme
getirilmesidir.
Kendiniz
de burada ifade ettiniz, özel tüketim vergisini artırırsanız bir
nevi içki tüketiminin önüne geçersiniz. Ben de şunu söyledim: Fakir fukara
içmesin, özel tüketim vergisiyle siz içkinin maliyetini
artırırsanız parası olmayan içmeyecek, olanlar içecek;
söylediğim bu. Siz de geldiniz bunu burada ifade ettiniz.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yine nüfuz edememişsiniz,
kusura bakmayın.
MURAT
BOZLAK (Devamla) - Yanlış bir
şey yok ama yavaş yavaş sizi biz de anlıyoruz.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yine
anlamamışsınız.
MURAT
BOZLAK (Devamla) - Özellikle ben iyi
anlıyorum.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Anlayamamışsınız.
MURAT
BOZLAK (Devamla) - Ben çok iyi anlıyorum, CHPyi de iyi algılamaya
başladık. Bunu da zaten algılamamıza da katkı
sunduğunuz için size teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bozlak.
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) AKPyle birleşince daha iyi anlamaya
başladınız.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, buradan, tutanağa
geçmesi açısından
Ben
özel tüketim vergisine dikkat çekerken alkolden 8 milyar, TEKEL ürünlerinden 21
milyarlık ÖTV, KDV, dolaylı vergi devletin
aldığını ve bütçeye koyduğunu söyledim. Zaten devletin
gücü tüketiciye yetiyor, cep telefonlarına özel tüketim vergisini yüklüyor,
akaryakıta, doğal gaza yüklüyor, bu dört alanda vatandaşa
yüklüyor, götürüyor. Öbür taraftan da banka harçlarını affediyor
dedim. Yani onu karşılaştırmalı olarak koydum. Yani bu
özel tüketim vergisi iyidir anlamında kullandığım bir ifade
değildir. Tutanaklara geçmesi açısından not düşülsün diye
söyledim.
BAŞKAN
Tutanaklara geçti Sayın Kaplan.
Teşekkür
ederiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Recai
Berber ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/1524) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN
Şahsı adına Tokat Milletvekili Reşat Doğru.
Buyurunuz
Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
463
sıra sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü
üzerinde kişisel olarak söz almış bulunuyorum, şahsım
adına: Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
bu kanun bir torba kanun ve kanun aceleyle getirilmiş ve içerisine birçok
çeşitli konular atılmış durumdadır. Tabii, bizler
hekim olduğumuz için, ben özellikle bu kanunun
bağımlılık bölümlerini ve özellikle de alkolle ilgili olan
bölümlerini konuşmak istiyorum. Şöyle ki: Tabii, bu kanundaki alkol
konusunu
insanlar özgür iradeleriyle her türlü içkiyi içebilir veyahut da
kullanabilir, onda kimsenin söyleyeceği bir şey söz konusu
değildir ancak şurası gerçektir ki, unutulmaması gereken,
bir bağımlılık konusu da söz konusu olabilir.
Bakınız, ülkemizde son yıllarda madde
bağımlılığıyla ilgili çok ciddi manada
sıkıntılar olduğu herkes tarafından kabul
edilmektedir. Bugün, gidiniz, özellikle büyük şehirlerin bazı
semtlerinde, hatta okulların bazı yerlerinde ciddi manada,
uyuşturucuyla ilgili çok ciddi sıkıntıların
olduğunu görürsünüz. Yani sigara kullanımı ülkemizde okullarda
başlamak üzere süratli bir şekilde artmaktadır. Özellikle
gençlerimizde sigara kullanımıyla ilgili çok ciddi
sıkıntılar vardır. Bunun yanında, alkol
kullanımı da çok ciddi manada artım içerisindedir.
Bakınız, dünyada her yıl 2,5 milyon civarında insan
sigaradan ölmektedir. yani sigaranın içerisinde 3.700ün üzerinde çok
çeşitli maddeler vardır ve bu maddelerin büyük bir kısmı da
kanserojendir. Karbonmonoksitten tutun da hidrojen siyanide kadar çeşitli
zehirli maddeler bir nefes sigara içildiği zaman insan vücudunun
akciğerlerimiz dâhil olmak üzere her türlü zerresine kadar ulaşmaktadır.
Dolayısıyla da bunlar KOAH başta olmak üzere astım, kalp
hastalıkları gibi çeşitli hastalıklara sebep olabilir.
Yani, sigara tiryakisi erkeklerin -yani, burası abartılma
değildir- yüzde 40ı henüz emeklilik yaşına gelmeden ya
hayatını kaybetmektedir yahut da çeşitli hastalıklara düçar
olmaktadır ve karşılaşmaktadır. Bu oran sigara
içmeyenlerde yüzde 18dir. Yani, yüzde 18in içerisine girmek varken yüzde
40ın içerisine girmenin manasının ne olduğunu da
takdirlerinize sunuyoruz. Ayrıca, kadınlarda bile rahim kanserine
sigara tiryakiliğinin sebep olduğu açık bir şekilde ortaya
konulmaya başlanmıştır yani çeşitli yapılan
araştırmalarda da bu yönlü çeşitli araştırmaların
ortaya konulduğu da sarihtir.
Sigara,
alkol ve uyuşturucu kullanım ve
bağımlılığı yani sonuçta ülkemiz için, Türkiyemiz
için çok büyük bir hastalık ve sosyal yaradır. Bunun Sağlık
Bakanlığı tarafından bir hastalık olarak kabul
edilmesi gerekir. Ondan dolayı da konunun birinci muhatabı
Sağlık Bakanlığı olmalıdır.
Bakınız, son zamanlarda özellikle dünyada birçok yerde bununla ilgili
mücadeleler vardır. ESPAD Projesi dediğimiz bir proje vardır.
ESPAD Projesi -Yani Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığını İzleme Merkezidir
burası- Avrupa Birliği ülkelerinde uyuşturucuyla ilgili
yapılması gerekenler, alınması gereken tedbirlerle ilgili
çalışmalar yapmaktadır ama enteresandır Türkiyemiz bu ESPAD
Projesine maalesef Millî Eğitim Bakanlığı marifetiyle
cevap vermemektedir. 2007den itibaren burada milletvekiliyim, 2007
yılından itibaren bunu müteaddit defalar gündeme getirdik. Özellikle
de geçen dönem yani 23üncü Dönemde kurulmuş olan Madde
Bağımlılığıyla İlgili Araştırma
Komisyonunda da bu konu çok defalar gündeme gelmiştir ancak
enteresandır Adalet ve Kalkınma Partisi yetkililerini ve özellikle
Millî Eğitim Bakanlığı yetkililerini bu konuda ikna
edemedik. Yani, ESPAD Projesiyle ilgili sorulan soruların Türk kültürüne
uygun olmadığını zaman zaman ifade etmeye çalıştılar
ama özellikle şunu söylemek isterim ki birçok hocamız yani ilim
adamları bu yönlü olarak şunu demişlerdir, demişlerdir ki:
Biz bu soruları değiştirebiliriz yani ESPAD Projesinin
sorularını değiştirebiliriz ve insanımıza uygun
hâle getirebiliriz.
Değerli
milletvekilleri, bu, şu demektir: Yani burada alınması gereken
tedbirleri içermektedir. Yani ülkemizdeki sigara, alkol ve uyuşturucu
kullanımı, okullardaki durum nedir? Manası burasıdır.
Siz buna göre de önlemler alırsınız. Ama enteresandır,
maalesef, ESPAD Projesini bir türlü uygulatamadık. Belki buradan sesimizi
duyarlar da bu projeyle ilgili bazı çalışmalar gündeme
getirilebilir.
Sonuçta
çocuklar bizim çocuklarımızdır. Bu bir siyasi parti
propagandası değildir veya siyasi söylem değildir.
Çocuklarımıza, gençlerimize hepimizin ama hepimizin daha fazla sahip
çıkması gerekmektedir. İlla ailemizde birisinin bu
hastalığa düçar olması, onun tedavisiyle ilgili değil,
korunmayla ilgili çalışmalar yapmak mecburiyetindeyiz. Yani koruyucu
hekimlik her şeyin başıdır diyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Doğru.
İzmir
Milletvekili İlknur Denizli. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Denizli.
İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerine şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlarım.
Öncelikle,
konuştuğumuz kanun değişikliğinin adını
doğru koymamız gerekiyor. Doğru koyalım ki
tartışmamız da doğru yolda devam etsin. Bu
değişiklik bir yasaklama değildir. Biz, yetişkin bireylerin
alkol kullanımına bir yasak getirmiyoruz.
VELİ
AĞBABA (Malatya) İlknur Hanım, İzmirliler sizi soruyor
Kordondan, Çeşmeden.
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) Böyle bir yasağı
aklımızın ucundan bile geçirmiyoruz. Bu düzenleme
çocukları, gençleri, kısaca gelecek nesilleri korumak amacıyla
alkollü içki piyasasına kural koymaktır.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Bana telefon geldi, İzmir Çeşme Karaburundan
soruyorlar, İlknur Hanıma seçimde hesabını
soracağız. diyorlar.
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) Bir kısmı, eskiden beri var olan
kuralları, görülen lüzum üzerine yeniden düzenlemektir.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Alsancaktan soruyorlar, bilginiz olsun.
Alsancaklılar soruyorlar, İlknur Hanıma onun için mi oy
verdik? diyorlar AKPye oy veren İzmirliler, bilginiz olsun.
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) Bu düzenlemeyle hedeflediğimiz şey
toplumu korumaya çalışmaktır. Sigara ve içki üreticileri insan
aklının bulacağı en kışkırtıcı ve
dolayısıyla en acımasız manipülasyon yöntemlerini kullanıyorlar.
Kullanıcı yaşını olabildiğince
aşağıya çekmeye, kişi başına tüketim
miktarını artırmaya çalışıyorlar.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Bir kadeh rakımıza müdahale ediyor, hiç
yakıştıramadık. diyorlar.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Kordonda konvoyla karşılayacaklarmış.
Kordonda konvoy yapacaklarmış, teşekkürlerini
sunacaklarmış!
VELİ
AĞBABA (Malatya) - AKPye oy veren, rakı içen İzmirliler
çok kızıyor size.
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) - Biz bu düzenlemeyle çocuklarımızı
ve gençlerimizi müşteri olarak gören içki piyasasını daha özenli
davranmaya çağırıyoruz.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) AKP nasıl bir imaj yaratmaya çalışıyor da
bu kanunda İzmirli milletvekili konuşuyor? Allah Allah, nasıl
bir vurgu var? Bilinçaltına nasıl bir vurgu yapılıyor?
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) - Özgürlüğün tanımını dikkatli
yapmamız gerekiyor. Özgürlük başıboşluk, kuralsızlık
değildir. Tam tersine bilimin, sağlığın,
eğitimin, sosyolojinin oluşturduğu çerçeve içinde
kuralların konulmasıdır.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Niçin? İzmirli, akıllı, modern bir kadın
konuşuyor. Niçin?
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) Asıl olan kurallı bir toplum
olmaktır. Kuralı koymak, yasak koymak değildir. İkisini
karıştırmayalım.
VELİ
AĞBABA (Malatya) İlknur Hanım, İzmirdeki, Kordondaki
insanlar, biraz rakı içen, AKPye oy verenler? Ah! diyorlar, Ah!
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) Özgürlüğün, ilk duyuşta kulağa
hoş gelen çağrışımlarından yararlanarak, AK
PARTİnin çocuklarımızı ve gençlerimizi alkol
kullanımının yol açacağı yıkımdan korumak
için çıkardığı yasaya karşı çıkmak
doğru değildir.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) İzmirin yaşam biçimine müdahale eder mi AKP, etmez
mi?
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) - Alkol kullanımının, özellikle
erken yaşta alkolle tanışmanın zararlarını
bilimin ışığında değerlendirmemiz gerekiyor.
Dünya,
alkolle baş etmenin yollarını tartışıyor. Dünya
Sağlık Örgütünün nisan ayında İstanbulda
yaptığı sempozyumun sonuç bildirgesinden bazı notlar
sizlere: Alkol kullanımı dünyanın öncelikli ilk üç halk
sağlığı probleminden biridir, önlenebilir ölüm ve
yaralanmaların üçüncü temel sebebidir. Ölümlerin yüzde 4ü alkolle
ilişkilidir. Alkol, 60 değişik hastalığın
sebebidir. Başta AIDS, verem olmak üzere birçok hastalığın
yayılma riskini artırır.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Hiç zarar görmedik. diyorlar İzmirliler.
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) - Bu tablo karşısında hiçbir hükûmet
kayıtsız kalamaz, kalmamalıdır. Bizim
yaptığımız da odur, bu alanı yasayla düzenlemektir.
SAKİNE
ÖZ (Manisa) - Başka hastalıklara da bu kadar duyarlı
mısınız bilmiyorum!
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) - Kulaktan kulağa dolaşan
Yasakladıkça kullanımı artıyor. efsanesi de doğru
değildir. Dünyada alkolle mücadele ederek yol alan ülkeler vardır.
Bunlar ispatlanmış yöntemlerdir, biz de yeni
yöntemler keşfetmiyoruz.
Korku yaymaya çalışanlar bilmelidir ki bu korku yayan ifadelerin
milletimizde bir karşılığı yoktur. Biz, bunun güveni
içinde hareket ediyoruz. Toplumun artık çok büyük bir kesimi bunlara gülüp
geçiyor. On yıl önce iktidara geldiğimizde belediyelerin, otobüsleri
kadınlar ve erkekler için ayıracağına
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Az kaldı, az kaldı, sırada o olabilir, Allah
biliyor. Parlamento dışında hazırlanır, gelir bir
kanun teklifi, az kaldı.
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla)
ilişkin de bu tür uygulamalar olacağını
da söylemiştiniz ama bunun etkisi de sadece üç gün sürmüştü.
SAKİNE
ÖZ (Manisa) Bunlar oluyor, oluyor! Okullarda oluyor bu dediğiniz
şeyler!
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) On yıl önce söylenenlerden neler oldu, neler.
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) AK PARTİnin hiçbir alanda yasaklamak gibi
bir yönteminin olmadığını artık herkes biliyor.
SAKİNE
ÖZ (Manisa) Sen uyu!
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Az kaldı
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) Şarkıyı hepimiz biliriz, fabrikada
tütün saran kızlar, içmeyen bir kocaları olsun isterler.
VELİ
AĞBABA (Malatya) IV. Murata rahmet okuttunuz özgürlükcülük konusunda
İlknur Hanım. Rahmetli, özgürlükçü bir adammış, IV. Murat.
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) Buradaki inceliği anlamalıyız.
Tütün, alkol gerçeği vardır ancak kuralları koymak
zorundayız. İnanıyorum ki yüce Meclisimizin büyük
çoğunluğu, Meclisimizin sorumluluğu olan bu meseleyle ilgili
bizlere yardımcı olacaktır.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Alsancaktan lokanta sahibi mesaj atmış, İlknur
Hanımı bekleriz hafta sonu, bu konuyu bir
tartışalım. diye.
İLKNUR
DENİZLİ (Devamla) Bu kanunun herkese hayırlı
olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VELİ
AĞBABA (Malatya) IV. Murata haksızlık ettiğimizi
düşünüyoruz İlknur Hanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Denizli.
Sayın
milletvekilleri, şimdi soru-cevap bölümüne geçiyorum. On beş
dakikadır; yarısı sorulara, yarısı cevaplara
ayrılacaktır. Süreniz birer dakikadır.
Buyurun
Sayın Öğüt.
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kadıköyde
Fikirtepe ve Dumlupınar mahalleri ile Merdivenköy ve Eğitim
mahallelerinin bir kısmında iki yıl önce imar
çalışması yapılmıştır. Bu imar
çalışmasına güvenen bölge halkı, inşaat firmaları
ve aracı firmalarla anlaşmış, evlerini boşaltmış,
kiraya çıkmışlardır. Bölgenin büyük bir kısmı
yıkılmış, metruk hâle gelmiş ve her türlü güvenlik
sorunu ortaya çıkmıştır. Vatandaşlarımız
yeni evlerinin hayaliyle yanarken Çevre Bakanlığı aniden
uygulamayı durdurmuştur. Bu, bölge halkımızın panik
hâle gelmesine neden olmuştur. Bölge halkı bir an önce açıklama
beklemektedir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Kanun
tasarısının 14üncü maddesinde yurt dışındaki Türk
cumhuriyetleri ve akraba topluluklarda üniversite öğretim üyelerinin
görevlendirilmesiyle ilgili bir konu vardır. Yurt dışı
üniversitelerinde ve Millî Eğitim Bakanlığı
okullarında kaç öğretim görevlisi şu anda görevlidir?
Ayrıca, bu öğretim görevlileri bu yerlerde çalışırken
çok ağır şartlarda çalışmaktadırlar. Özellikle,
ücret düşüklükleri çok barizdir. Bu noktada da iyileştirmeler
beklemektedirler. Bu kanun içerisine en azından yurt dışına
gönderilen bu öğretim üyelerine veyahut da öğretmelerimize iyileştirilmeleri
konusunda farklı bir şey konamaz mıydı? Bunu öğrenmek
istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın
Akçay
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorum,
Sayın Maliye Bakanına. 13üncü maddede cami ve mescitler ile Kuran
kurslarının bulunduğu yerlerdeki alanların ticari
faaliyetlerde kullandırılması için Diyanet İşleri
Başkanlığınca işletilebileceği ifade ediliyor ve
işletmeden gelirler edilecek ve bu elde edilen gelirlerden dernek ve
vakıflara yardım yapılacak. Elde edilen ve banka
hesaplarında tutulan gelirlerden bahsediyor 13üncü madde. Sorum
şudur: Bu gelirlerden bankada tutulan paralar nedeniyle Diyanet
İşleri Başkanlığı faiz geliri elde edecek midir,
etmeyecek midir? Edecekse, gerekçesi; etmeyecekse gerekçesi? Tabii, Diyanetten
sorumlu Sayın Bakan da burada, o da cevaplandırabilir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Sayın
Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim.
Birinci
sorum: Sayın Bakan, Hükûmet eliyle ve kamu kaynağı
kullanılarak vakıf kurulmasını doğru buluyor musunuz?
Bizim vakıf geleneğimize, kültürümüze bu yapı uygun mu?
İkinci
husus da şu: Kanunun 2nci maddesinde, Alkollü içkilerin her ne suretle
olursa olsun reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımı
yapılamaz, satışı özendirilemez, teşvik eden kampanya,
promosyon yapılamaz. diye bir hüküm getiriyorsunuz. Bunu ben
destekliyorum. Ancak, bu madde içerisinde Ulusal ve uluslararası sektörel
fuarlar ve sektörel organizasyonlar hariç. diyorsunuz, bu bir çelişki
değil mi? Bu fuarlarda reklam ve tüketiciyi özendirecek kampanya
yapılmayacak mı? Bu çelişkiye mecburiyetinizin sebebi nedir,
bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, hâlen, ülkemizin kişi başına düşen içki tüketimi
açısından gelişmiş dünya ülkeleri arasındaki yeri
nedir? Dolayısıyla, bu konuda daha nasıl tedbirler
alınması düşünülmektedir?
İkinci
sorum: Hâlen Hükûmet bütçesinden veya bakanlığınız
bütçesinden herhangi bir şekilde desteklenen, ödenek ayrılarak veya
yardım kanalıyla, vakıf veya dernekler var mıdır,
varsa bunlar hangileridir, bugüne kadar Bakanlığınız ya da
Hükûmet bütçesinden bu vakıf veya derneklere ne kadar yardım
yapılmıştır ya da ödenek ayrılmıştır,
açıklarsanız sevinirim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın
Kaplan
MEHMET
HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sağlık
Bakanına sorum var. Tasarının 20nci maddesinde, narkotik ve
psikotrop madde kullanıldığından şüphe edilen ancak
teknik cihaz bulunmaması nedeniyle tespiti yapılmayan
kısım var. Şimdi, trafik zabıtasına hangi yetkiyle
Ben
sizden şüphelendim, siz narkotik ya da psikotrop ilaç kullanıyorsunuz
sizi hastaneye ya da ilgili merkeze götürme
yetkisini nasıl tespit
ederek vereceksiniz, bir.
İki:
Toplumun yüzde 20-25inin antidepresan ve psikotrop ilaç
kullandığı bir dönemde bunu nasıl uygulamayı
düşünüyorsunuz? Teknik cihaz almanın daha doğru olduğunu
düşünmüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Sayın
Türeli
RAHMİ
AŞKIN TÜRELİ (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Maliye
Bakanımıza bir soru yöneltmek istiyorum: 2013 yılı bütçe
görüşmelerinde bütçe kanun tasarısının (k) cetvelinde,
fazla mesai ücreti alan personel arasında sayılan koruma ve güvenlik
personel buradan çıkartılmıştır. İtfaiye ve
zabıta memurları, burada, (k) cetvelinde tutulmaya devam edilirken,
koruma ve güvenlik memurlarının çıkartılmasının
nedeni nedir?
İkinci
olarak da; koruma ve güvenlik personelinin bu surette oluşan
mağduriyetini nasıl gidermeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Türeli.
Sayın
Erdemir
AYKAN
ERDEMİR (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki Tabur Komutanlığı
Gazinosu Bahçe Restorana çevrilirken aynı zamanda beraberinde bir alkol
yasağı da geldi. Bu alkol yasağında nasıl bir kamu
yararı olduğunu düşünüyorsunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisi Bahçe
Restorandaki uygulama, ileride Türkiyede de gerçekleştireceğiniz
uygulamaların bir pilot çalışması mıdır?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdemir.
Sayın
Köse
TUFAN
KÖSE (Çorum) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, iktidara geldiğiniz 2002 yılından bugüne kadar merkezî
bütçeden yardım yaptığınız dernek, vakıf ve sivil
toplum örgütleri arasında cemevi dernekleri de var mıdır? Var
ise bunların sayısı ve bütçeden aldıkları paylar ne
kadardır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Köse.
Sayın
Ağbaba
VELİ
AĞBABA (Malatya) Vazgeçtim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Özel
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim.
Sayın
Sağlık Bakanımıza sormak istiyorum: Hem de partisi bütün
tartışmayı sanki bu sadece bir sağlık
meselesiymiş ve ikincil bir düşünceleri yokmuş gibi ifade
ederken bunun Sağlık Komisyonuna tali olarak sevk edilmesini,
Sağlık Komisyonunun bu konuda toplanmamasını,
çalışmamasını, görüş bildirmemesini nasıl
karşılıyor? Kendisi Sağlık Bakanı olarak -sadece
bu gece burada gördük kendilerini- Sağlık Komisyonunun
toplanmasını talep edebilirdi ve bu konuda Sağlık
Komisyonunun değerli üyelerinden katkı alabilirdi. Bunu nasıl
değerlendiriyor? Buna net bir cevap bekliyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. Değerli arkadaşlarımıza da
soruları için teşekkür ediyorum.
Öncelikle,
Sayın Öğütün Kadıköyle ilgili gündeme getirdiği hususun
ben detaylarına vâkıf değilim; bizim Bakanlığı
ilgilendiren boyutu var mı, onu da bilmiyorum ama Çevre ve Şehircilik
Bakanımızı herhâlde ilgilendiriyor. Arkadaşlar not
almıştır, biz kendilerine iletelim. Dolayısıyla,
vatandaşlarımızın orada bir mağduriyeti varsa
nasıl yardımcı olabiliriz, ona bakalım.
Sayın
Doğrunun yurt dışındaki üniversitelerde görevlendirilen
öğretim görevlileriyle ilgili sorusu var. Öncelikle şunu söyleyeyim:
Bu 2547 sayılı Kanunun 39uncu maddesine göre akraba topluluklar,
oradaki üniversitelere görevlendirme söz konusu. Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna
Hersek, Bulgaristan, Gürcistan, Türkmenistan, Kazakistan,
Kırgızistan, KKTC, Makedonya ve Saraybosnada bugüne kadar 94 tane
öğretim görevlimiz görevlendirilmiştir. Bunların özlük haklarıyla
ilgili konu, dediğim gibi, yani bütün
REŞAT DOĞRU
(Tokat) Sayın Bakan, çok az ücret alıyorlar, geçinemiyorlar.
Geçinemedikleri için
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Olabilir, olabilir, ben prensip olarak
detayları, dediğim gibi, bilmiyorum ama yani yapılacaksa bir bütün
olarak yaklaşmak lazım. Aslında prensip olarak yani öğretim
görevlilerine ilişkin imkânlar olsa, bir iyileştirmeye gitsek
doğru olur diye düşünüyorum ama beklentileri yükseltmemek
açısından, şu anda üzerinde
çalıştığımız bir husus değil.
Sayın Akçayın
sorusu var: Diyanet İşleri Başkanlığı bu elde
edeceği gelirleri bankaya yatırıp faiz elde edecek mi, etmeyecek
mi? Doğrusu, bu konuda bir bilgim yok yani şu an itibarıyla da
bir geliri varsa bunu bankaya yatırıyor mu, yatırmıyor mu,
bir bilgim yok. Diyanet İşleri Başkanlığına
sormamız gerekir, hangi gerekçe ise yine, dediğim gibi, oraya
yönlendirmekte fayda var. Ama, şunu söyleyeyim: Şu anda da Maliye
Bakanlığıyla Diyanet İşleri
Başkanlığı arasında bir protokol söz konusu. Bu
protokol çerçevesinde oradan elde edilen gelirler belli bir çerçevede
paylaşılıyor.
Sayın
Şandırın sorusuna gelince, yani vakıfların kanunla
kurulması, hani, ne kadar doğru bir şey? Benim bildiğim
kadarıyla geçmişte kanunla kurulmuş vakıflar var.
Örneğin, Yunus Emre Vakfı gibi, Türk Silahlı Kuvvetlerini
Güçlendirme Vakfı gibi, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfı gibi yani epey vakıf var, kanunla
kurulmuş vakıflar var, her birisinin bir fonksiyonu var.
Yeşilayın da bu anlamda hakikaten çok önemli bir fonksiyonu var. Teklifi
veren arkadaşlar herhâlde buradan yola çıktılar diye
düşünüyorum. Çünkü, dediğim gibi, gerekçesine de
bakıldığı zaman Yeşilay
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Yeşilay var ama Yeşilay Derneği var.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Yeşilay var, Yeşilay
vakfının kurulması konusu
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Anladım da niye vakfa ihtiyaç duyulmuş?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Yani, dediğim gibi, şu anda
mevzuatımızda çeşitli amaçlarla kanunla kurulmuş
vakıflar var. Bu da o çerçevede belki değerlendirilebilir diye
düşünüyorum.
Daha sonra: Koruma ve
güvenlik personelinin fazla çalışma ücretleri neden
kaldırıldı? Bildiğiniz gibi, geçen sene bir kanun hükmünde
kararname çıkarıldı; 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname. Bu kararnameye göre tüm kamu personelinin fazla çalışma
ücretleri kaldırıldı. Bunun yerine, eğer fazla
çalışırlarsa ilave izin kullanma imkânı açıldı
yani eşit işe eşit ücret ilkesine dayanılarak bu
yapıldı. Çünkü o zaman Fazla mesai, eşit işe eşit
ücret meselesinde sorun yaratır. diye, herhâlde bu gerekçeyle
kaldırıldı. Şimdi, koruma ve güvenlik görevlisi
unvanlı personel sadece belediyelerde bulunmamakta, diğer kurumlarda
da herhâlde görev yaptığı için, bu nedenle itfaiye
Çünkü biz
belediyelere karışmadık, merkezî Hükûmetteki bir düzenleme, 666
sayılı Kanun Hükmünde
RAHMİ AŞKIN
TÜRELİ (İzmir) Benim bahsettiğim, belediyelerde
çalışan koruma ve güvenlik görevlisi.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Tabii, tabii. Ama, işte şunu
anlatmaya çalışıyorum: Yani, 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname, takdir edersiniz ki merkezî Hükûmetteki çalışanlar, sadece
belediyelerde çalışan koruma ve güvenlik elemanları olsaydı,
muhtemelen biz bu işe yani (K) cetvelinde hiçbir şey yapmazdık.
RAHMİ AŞKIN
TÜRELİ (İzmir) Anayasa Mahkemesi iptal etti birçok hükmünü
Sayın Bakan, problem var KHKda.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) O zaman, biz, Anayasa Mahkememiz iptal ederse
gereğini yaparız yani siz de takdir edersiniz ki
RAHMİ AŞKIN
TÜRELİ (İzmir) Bir araştırır mısınız
lütfen, yani, bu konuda ciddi bir mağduriyet var.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Tamam. Yani, yeni bütçe kanununda bu husus
dikkate alınır. Ben, dediğim gibi, bu konu tekrar
çalışılır diye düşünüyorum.
Bir soru daha vardı.
Bugüne kadar Maliyenin çeşitli vakıflara, derneklere
yaptığı yardım, ona ilişkin rakamlar soruldu.
Bunların içerisinde cemevlerinin olup olmadığı soruldu.
Değerli
arkadaşlar, bana bir bilgi gelmedi, benim de şu anda önümde rakam yok
ama, bunu arkadaşlar çıkarsınlar, soran
arkadaşlarımızla da paylaşırız.
Teşekkür
ediyorum.
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Evet, değerli
arkadaşlar, şimdi Vakıf kurulmasını doğru
buluyor musunuz?, Sayın Şandırın şeyi. Tabii,
özellikle Türkiye Yeşilay Cemiyetinin, bir vakıf olarak, gençleri
alkol ve kötü alışkanlıklardan koruma adına özel kanunla
böyle bir vakfın kurulmasını, bunu kamuoyu adına doğru
bulduğumu ifade etmek isterim.
Sağlık
Bakanlığı, bu anlamda verem savaş derneklerine de
yardım yapıyor ama miktarını Sayın
Işıkın sorusuydu- sonradan kendilerine cevaplandırırım.
Alkollü
içeceklerin tanıtımı yapılamaz. diyorsunuz,
katılıyorum ama ulusal ve uluslararası fuarlar çelişki
değil mi? Bu ticari amaçlı bir fuar şeklinde
değerlendiriliyor. Burada tabii, şahsi şeyden ziyade ekonomik
bir fuarın dinamikleri tartışılabilir.
Kişi
başına düşen içki tüketimi Türkiyede
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Bahçe Restoranına alkol yasağı geldi. Bu
hâle mi dönecek? Yani, belirli düzenlemelerin, bu örnekten buraya mı
gelecek diye örnekleme yapılmasının açıkçası çok doğru
bir kıyaslama olduğu kanaatinde değilim.
Sağlık
Komisyonunda görünmediniz. Dünya Sağlık Örgütü Asamblesinden, pazar
gününden itibaren, dün akşam döndüm. Dolayısıyla, önceki
çalışmalarda vardım, bugün de sabahtan itibaren yine bu
çalışmaların içindeyim.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sağlık Komisyonunun
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Sağlık Komisyonuna
Birçok konuyu ilgilendirdiği için burada da düzenleme, yani
sağlık açısından ilgilendiren bölümleri olduğuna
katılıyorum ama torba kanun, diğer alanları gereği
Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüş. Dolayısıyla, bu
anlamda, yalnız kanun maddesi şeklinde alkolü getirseydik doğru
olduğu kanaatindeyim ama bir torba kanun içinde, sizlerin de orada her
türlü katkıyı verdiğinize inanıyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Birinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Bir
saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.48
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.51
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109uncu
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
463
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Birinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi
birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.52
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.01
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Mustafa HAMARAT
(Ordu), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109uncu
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
463
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet? Yerinde.
Şimdi
1inci madde üzerinde aynı mahiyette üç önerge vardır,
okutacağım ve birlikte işleme alacağım. Talepleri
hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya
gerekçelerini okutacağım.
Şimdi
aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1 inci maddesinin Teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı
Manisa
Mersin
Konya
Reşat
Doğru Mesut
Dedeoğlu Alim
Işık
Tokat
Kahramanmaraş
Kütahya
Aynı mahiyette diğer
önergenin imza sahipleri:
İdris
Baluken Hasip
Kaplan Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl
Şırnak
İstanbul
Sırrı
Süreyya Önder Pervin
Buldan İbrahim
Binici
İstanbul
Iğdır
Şanlıurfa
Aynı mahiyette diğer
önergenin imza sahipleri:
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Sedef
Küçük Bülent
Kuşoğlu
İstanbul
İstanbul
Ankara
Rahmi
Aşkın Türeli Musa
Çam Kazım
Kurt
İzmir
İzmir Eskişehir
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen?
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN
- Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Düzenleme
bir af niteliğindedir. Büyük vatandaş kesimlerinin, çiftçinin,
esnafın, emeklinin borç içinde yüzdüğü bir ortamda Sayıştay
tarafından çıkarılan borçların
kaldırılmasını doğru bulmuyoruz.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Abdullah Levent Tüzel,
İstanbul Milletvekili.
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet,
Hükûmet partisi milletvekillerinin sunduğu teklifi görüşmekteyiz.
Alkol ve tütün düşmanlığıyla, halka getirdiği
cezalarla, telefon vergileriyle, dinî örgütlenmesiyle, bankalara getirdiği
harç affıyla, yasakçılığıyla ve şimdi
öğrendiğimiz kadarıyla sansürcülüğüyle tekçiliğin,
sermaye çıkarcılığının, muhafazakârlığın,
din ayrımcılığı ve
istismarcılığın, keyfince yönetmenin ve üniversite
hocaları eliyle ideolojik yayılmacılığın bir yasa
teklifini görüşüyoruz. Aslında bu yasaya toplumla savaş
yasası demek de daha doğru olabilir.
Gerekçe,
gençliğin korunması, gençliği zararlı
alışkanlıklardan, kötü şeylerden korumak. Anayasanın
58inci maddesine atıf yapılarak bu yasa hazırlanıyor. Ama
eğer gençliği zararlı şeylerden korumak istiyorsa Hükûmet,
öncelikle polis şiddetinden, cezaevlerinden, acımasız ve
öldürücü çalışma koşullarından, her şeyden önce
çalışabileceği bir işi, okuyabileceği bir okulu göstererek
ve gençlere gerçekten özgür bir gelecek sağlayarak ancak bu kötü
şeylerden kurtarabilir. Ama, Hükûmet geleneğine, göreneğine
bağlı, millî kültürü seven, benimseyen dindar bir gençlik
yetiştirmek adına şimdi bütün bu toplumu
karşısına alırcasına bir yasa
hazırlığıyla karşımıza çıkmış
durumdadır.
Yasakçılık
aslında bu yasayı hazırlayanların ruhlarına,
kafalarına işlemiştir. Hep söylenmişti, söylenmekteydi,
hiçbir kimsenin yaşam biçimine, alışkanlıklarına,
kılığına kıyafetine, inançlarına, toplumsal değerlerine
hani karışılmayacaktı ama işte, bu alkol ve tütün
meselesinde ve diğer konularda bir kez daha doğrudan bir müdahale hem
yasakçılıkla hem sansürcülükle hem büyük bir keyfiyetle bunlar
yapılmaktadır. Aslında teklifi hazırlayan milletvekilleri
de öğreniyoruz ki komisyon görüşmelerinde yine bedeli halka
ödetilecek olan bu cezalarda ucunun fazla
kaçırıldığından kendileri de şikâyetçi
olmuşlar. Aslında bu cezalarda ölçüsüzlük, orantısızlık
ve iş bilmezlik had safhada.
Tabii,
bu alkol, tütün benzeri konularda trafik cezalarında yine bütün külfet
yaşamın ağır yükünü çeken emekçiye getirilmekte. Ama, bütün
bunlar kadar -en az önemlisi olan- bu teklifle birlikte bir kez daha laiklik
anlayışı topyekûn ortadan kaldırılmakta, Diyanet
İşleri Başkanlığının görevleri içerisine
yine Kuran kursları, yurt ve pansiyon giderlerinin başkanlık
eliyle genel bütçeden karşılanması öngörülmekte.
Ruhlarını
piyasaya teslim edenlerin aslında inançlarına ne kadar güvenilir?
diye buradan sormak gerekiyor. Son zamanlarda her caminin altında birer
dükkân işletmesinin aynı şekilde Diyanet İşleri
Başkanlığı tarafından işletilmesi, özel gelir ve
özel ödeneklerle buralardan elde edilecek gelirlerin başkaca kurslara,
cami, mescit onarımlarına harcanacak olması, toplumdaki inanç
sahibi ya da inanmayan yurttaşlar arasındaki devlet eliyle, Hükûmet
eliyle ayrımcılığın nasıl
kışkırtıldığına ve nasıl yeniden
örgütlendiğine çok çarpıcı bir örnektir.
Bu
kafayla, bu ülkede yurttaşların bir arada yaşamasını,
inanç eşitliği ve özgürlüğü temelinde bir arada
yaşamasını katiyetle sağlamanız mümkün değil.
Üstüne üstlük kurulan Yeşilay Vakfıyla birlikte Sağlık
Bakanlığı üzerinden denetime tabi olmayan bir ödenekle buralar
güçlendirilmekte, geliştirilmekte.
Turizm
ve alkol tüketilen işletmelerde çalışan binlerce emekçinin,
aynı şekilde alkol üretimine ham madde sağlayan tarım
üreticisinin geleceği bu yasayla birlikte bir çırpıda ortadan
kaldırılmaktadır.
Bizler
halkın vekilleri olarak, hazırlanan bu teklife hayır oyu
vereceğiz.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri üzerinde, yine, söz isteyen Sedef Küçük, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SEDEF
KÜÇÜK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
463 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
üzerinde konuştuğumuz maddeyle, Sayıştay tarafından
kefalet sandığı yönetim kurulu başkan ve üyelerine
çıkarılan borçlara ilişkin örtülü bir af getirilmesinin
sağlıksız bir devlet idaresine işaret ettiğini
belirtmek istiyorum. Ancak sağlıksız yaklaşım,
teklifteki bu maddeyle sınırlı değildir. Özellikle alkole
reklamın engellenmesi adına yapılan düzenlemeler, reklam
yasağının çok ötesine taşmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, elbette devletin, gençleri zararlı
alışkanlıklarından koruma yükümlülüğü vardır ama
tartıştığımız bu değildir.
Elbette devletin görevi kamu
sağlığını korumaktır ama
tartıştığımız bu da değildir. Burada, bu
teklifle bizler, yaşama biçimlerini ve yaşama biçimlerine devlet
eliyle yapılmak istenen müdahaleyi tartışıyoruz. Açık
konuşalım, bu teklifin amacı belli bir yaşam biçiminin bu
topluma dayatılmasıdır. Demokrasiyle yönetilen, temel insan
haklarına saygı duyulan hiçbir ülkede, dinden kaynaklansın,
gelenekten kaynaklansın, ideolojiden kaynaklansın herhangi bir
yaşama biçimi, herhangi bir anlayış topluma dayatılamaz. Bu
yapılırsa o yönetim biçiminin adı demokrasi olmaz.
Evet,
Anayasamızın 58inci maddesi devlete, gençleri alkol
düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden koruma görevi
yüklemektedir ama aynı Anayasada Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat
hürriyetine sahiptir. de denilmektedir. Aynı Anayasada, herkes, önceden
izin almadan gösteri yapabilir de denilmektedir. Aynı Anayasada adil
yargılanma hakkı da vardır. Bu temel hak ve hürriyetler konu
olduğunda başınızı çevirirseniz, bunları
görmezden gelirseniz, ama konu yaşam biçimini
muhafazakârlaştırmak olunca gözlerinizi açarsanız, konu Uludere
olunca kalkmayan parmaklar konu alkolün yasaklanması olunca kalkarsa
ortada çok ciddi bir sorun var demektir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde kişi başına alkol tüketimi Avrupa
ülkelerinden de, Amerikadan da, Asyadan da çok düşüktür. Ortada kamu
sağlığını tehdit eden bir sorun yoktur, bunu sizler de
biliyorsunuz. Ama, ortada başka bir tehdit vardır. Bu tehdit,
beğenilmeyen yaşama biçimine yapılan müdahaledir, toplumu tek
tipleştirme çabasıdır. Herkes benim gibi düşünsün, benim
gibi yaşasın, benim inandığım biçimde inansın.
demek ortadaki tek gerçek tehdittir. Ama, bu tehdide inat, bu toplum tek
tipleşmeyecek. Ne kadar müdahale ederseniz edin herkes aynı biçimde
düşünmeyecek, aynı biçimde yaşamayacak. Bu kadar farklı
kültürün bir arada yaşadığı bir ülkeye bir yaşam
biçimi dayatmak mümkün değildir. Bu toplum bin yıllardır
çoğulculuk içinde yaşamayı başardı; emin olun, bu
toplum, bu çoğulculuğu bir çoğunluğa kurban vermeyecektir.
(CHP sıralarından alkışlar) Ne dayatılırsa dayatılsın,
ne yasaklanırsa yasaklansın bu çoğulculuğunu
kaybetmeyecektir. Bu toplum, her şeye ve herkese rağmen, bir arada,
hoşgörü içinde yaşamayı başaracaktır; bunun adı
da bir arada yaşama kültürüdür.
Değerli
milletvekilleri, bir yönetim gençlerini korumak istiyorsa önce onlara
sağlam bir gelecek verir, onlara özgürlük verir, onlara gerçek demokrasiyle
yönetilen bir ülke verir. Gençlerimizi korumak istiyorsak, onları
dindar-kindar diye ayırmayan, onlara potansiyel terörist muamelesi
yapmayan, onlara biber gazı, tazyikli su sıkmayan bir yönetim
anlayışını hâkim kılmanız gerekir. Ama her
şeyden önce gençlerimize güvenmemiz gerekir. Gencine güvenmeyen hiçbir
ülkenin geleceğinin de olmayacağı unutulmamalıdır.
Çağdaş hiçbir toplumda yasaklamalarla, cezalarla, toplum
mühendislikleriyle bir yere varılamadığı da
unutulmamalıdır. Yoksa, gençlerimizi kötü
alışkanlıklardan korumaya kim, neden itiraz etsin ki? Bizim
itirazımız buna değil; bizim itirazımız, bir
zihniyetin, bir yaşama biçiminin topluma dayatılmasına.
Yaşama
biçimi dayatmalarıyla bir toplumu şekillendirmeye
çalışırsanız, bunun sonu otoriter yapıya gider. Bunu
da, bu ülkede yaşayan hiç kimsenin tercih edeceğini
düşünmediğimi belirtiyor, yüce heyetinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci
madde üzerinde dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 S. Sayılı Kanun Teklifinin
çerçeve 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Cevdet
Erdöl
Giresun İstanbul Ankara
Osman
Aşkın Bak Suat
Önal
İstanbul Osmaniye
MADDE 2- 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı İspirto
ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanununun mülga 6 ncı
maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
MADDE 6- Alkollü içkilerin her ne surette olursa olsun
reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımı yapılamaz. Bu
ürünlerin kullanılmasını ve satışını
özendiren veya teşvik eden kampanya, promosyon ve etkinlik yapılamaz.
Ancak, münhasıran alkollü içkilerin uluslararası düzeyde
tanıtımına yönelik ihtisas fuarları ile bilimsel yayın
ve faaliyetler düzenlenebilir. Alkollü içkileri üreten, ithal eden ve pazarlayanlar,
her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe ürünlerinin marka, amblem ya
da işaretlerini kullanarak destek olamazlar. Açık alkollü içki
satışı yapmaya ilişkin izin belgesi olan işletmelerde
servis amaçlı materyallerde marka, amblem ve logo kullanılabilir.
Televizyonlarda yayınlanan dizi, film ve müzik kliplerinde alkollü
içkileri özendirici görüntülere yer verilemez.
Alkollü içkileri üretenler, ithal edenler ve
pazarlayanlar her ne amaçla olursa olsun, teşvik, hediye, eşantiyon,
promosyon veya bedelsiz olarak alkollü içki dağıtamazlar.
Alkollü içkiler, tüketilmek veya beraberinde götürülmek
üzere on sekiz yaşını doldurmamış kişilere
satılamaz veya sunulamaz.
On sekiz yaşım doldurmamış
kişiler, alkollü içkilerin üretiminde, pazarlanmasında, satışında
ve açık sunumunda istihdam edilemez. Yasal düzenlemeler uyarınca
gerçekleştirilen eğitim amaçlı çalışmalar bu hükmün
dışındadır.
Alkollü içkiler, otomatik satış makineleri ile
satılamaz, her nevi oyun makineleri veya farklı yöntemlerle oyun ve
bahse konu edilemez. Bu ürünler basın ve yayın yoluyla tüketicilere
satılamaz ve posta ile satış yöntemi kullanılarak
gönderilemez. Alkollü içkiler, 22:00 ila 06:00 saatleri arasında perakende
olarak satılamaz.
Alkollü içkiler sunum izni verilen yerlerde açık olarak
tüketilebilir ve bu yerlerde tesis sınırları
dışında tüketilmek üzere alkollü içki satışı
yapılamaz.
Alkollü içkiler, işletme dışından
görülecek şekilde perakende olarak satışa arz edilemez.
İhraç amaçlı üretilenler hariç olmak üzere,
Türkiye'de üretilen veya ithal edilen alkollü içkilerin ambalajları
üzerine, zararlarını belirten Türkçe yazılı uyarı
mesajları konulur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik
biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan
alkollü içkiler satışa arz edilemez, satılamaz. Uyarı
mesajlarının şekli, boyutu ve içeriği Sağlık
Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenir.
Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve
ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz
içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici
hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz. Ancak, ihraç
amaçlı üretilenlerde bu fıkra hükmü uygulanmaz.
İhraç amaçlı üretilenler hariç olmak üzere,
alkollü içki kategorisindeki ürünlerin işlenmesi sonucunda, elde edilen
alkolsüz içkilerde; içeriğinde alkol kalmış içeceklerin
ambalajları üzerine içerdiği alkol miktarı, alkol tamamen
alınmış ise alkolün tamamen alındığı hususu
tüketiciler tarafından kolaylıkla okunabilecek şekilde
yazılır.
Meskun mahaller ve konaklama yerleri hariç olmak üzere,
otoyollardaki ve devlet karayollarındaki yapı ve tesislerde alkollü
içki satışına ve tüketimine izin verilmez. Öğrenci
yurtları, sağlık hizmeti verilen yerler, spor müsabakası
yapılan stadyum ve kapalı spor salonları, her türlü eğitim
ve öğretim kurumları, kahvehane, kıraathane, pastane, bezik ve
briç salonları ile akaryakıt istasyonlarının mağaza ve
lokantalarında alkollü içkilerin satışı yapılamaz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge
aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte işleme
alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
463
sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2.
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
İdris Baluken Hasip Kaplan Abdullah Levent Tüzel
Bingöl Şırnak İstanbul
Sırrı
Süreyya Önder Pervin
Buldan
İstanbul Iğdır
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rahmi
Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İzmir Ankara
Musa Çam Kazım
Kurt
İzmir
Eskişehir
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa
Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Mesut Dedeoğlu Alim
Işık Reşat
Doğru
Kahramanmaraş Kütahya Tokat
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir)-
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Reşat Doğru,
Tokat Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci
maddesi üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
2nci
madde içki ürünlerinin reklamı, tanıtımı ve
satışıyla ilgilidir. Benim burada bahsetmek istediğim madde
kullanımı ve bağımlılıkla mücadeleyle ilgili bir
konudur.
Sayın
milletvekilleri, madde kullanımı, alkol, sigara ve uyuşturucu
bağımlılığı önümüzdeki yıllarda ülkemizin
olduğu gibi dünyanın da en önemli sorunlarının
başında gelmektedir. Özellikle okullarımızdaki ve bazı
yerlerdeki durum korkutucu boyutlara maalesef ulaşmıştır.
Gençlerin madde kullanımına başlamasında aile, sosyal çevre
ve arkadaş grubu temel risk ve koruma faktörleridir. Toplumu madde
bağımlılığından korumak için önleyici
çalışmalara küçük yaşlardayken başlanmalıdır.
Bağımlılığın ne olduğu, bu maddelerin insan
sağlığına, bireysel ve sosyal hayata ne kadar zarar
vereceği, ilk önce anne ve baba tarafından anlatılmalı,
aile hayatında da mutlaka uygulanmalıdır.
Günümüzde,
ailenin karşılaştığı ekonomik güçlükler, bilhassa
göçler ve eğitim sorunları gibi nedenlerle bazı aileler,
çocuklarıyla yeterince ilgilenmemekte veyahut da yetersiz eğitim
vermektedirler. Okul ve öğretmen sayısındaki yetersizlik, madde
bağımlılığında yetişmiş uzman
açığı ve müfredatlardaki eksiklik gibi sebeplerden dolayı
okullarda yeterince önleyici çalışmalar maalesef
yapılamamaktadır. Çocuklar, aile içerisinde bu maddelerle
karşılaşmasa da yaşadıkları sosyal ortam
içerisinde tanışmakta ve kullanabilmektedir. Yapılan birçok
araştırmalar, gençlerin, bu maddelerle ilgili ilk bilgileri ve
kullanım teklifini arkadaşlarından aldığı
şeklindedir. Bu nedenle ailelerin bilinçlendirilmesi, aktif anne ve baba
rollerinin ve aile içi ilişkilerin güçlendirilmesi, aile eksenli
çalışmaların temelini oluşturmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, toplumun dikkatini çekmek istiyoruz. Emniyet Genel
Müdürlüğü, okullarda madde bağımlılığıyla
ilgili yakın bir tarihte araştırma yapmıştır.
TUBİMe yapmış olduğu bu çalışmalardan
dolayı teşekkürlerimi arz etmek istiyorum. Zaten TUBİM
dediğimiz Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığı İzleme Merkezi, büyük bir
özveriyle çalışmakta, hakikaten çok ciddi çalışmalar
yapmaktadır. TUBİMin yapmış olduğu
çalışmalara göre, ankette, uyuşturucu madde kullananların
genç nüfusta yüzde 1,5; genel nüfusta ise yüzde 2,7 olduğu
şeklindedir. Ayrıca bilim kurulunca değerlendirilen anket
bulgularında şu bulgular da vardır: Öğrencilerin yüzde 48,2sinin
ailesinde tütün kullanan birileri vardır. Öğrencilerin yüzde 26,7si
sigara, puro, nargile ve benzeri bir tütün ürününü denediklerini ifade
etmişlerdir. Öğrencilerde tütün ürününü ilk kez deneme yaşı
14tür.Kızların yüzde 19,9u, erkeklerin yüzde 33,2si tütün ve
ürünlerini denediğini söylemektedir. Öğrencilerin yüzde 15,2sinin
ailesinde alkol kullanan biri vardır, yüzde 19,4ü alkollü içecekleri
denemiş olduklarını ifade etmişlerdir. Kızların
yüzde 14,1i, erkeklerin ise yüzde 22,6sı alkolü denediğini
söylemiştir.
Otuz
iki ilde yapılan anket, aynı dönemde Avrupada yapılan ESPAD
yani Avrupa Alkol ve Diğer Uyuşturucular Okul Projesi
sonuçlarıyla kıyaslanmıştır. Türkiye'mizde bazı
seviyeler düşüktür. Avrupada öğrencilerin yüzde 17sinin esrar
kullandığı, yüzde 6sının ise yasa dışı
uyuşturucu kullandığı da ortaya
çıkmıştır. Sonuçta madde
bağımlılığında Millî Eğitim
Bakanlığına çok önemli görevler düşmektedir. Ancak Millî
Eğitim Bakanlığı 2004 yılından itibaren ESPAD
projelerinin okullarda uygulanmasına izin vermemiştir. Bu doğru
değildir yani Millî Eğitim Bakanlığından bu izni
vermesini bekliyor ve doğru bilgilerle donatılmış
şekilde yetkililerin ve ailelerin çağın vebası olan madde
bağımlılığıyla mücadele edeceğini ifade
etmek istiyorum. Dünya mücadelede ne yapıyorsa biz de onları yapmalıyız.
Madde
bağımlılığıyla ilgili olarak bazı
önerilerimi sizlere sıralamak istiyorum: Madde
bağımlılığıyla mücadelede bilimsel bilgiler esas
alınmalı, kanıta dayalı olan politika
oluşturulmalıdır. Madde
bağımlılığının bir hastalık olduğu
kabul edilmelidir.
Madde
bağımlılığıyla mücadele esnasında ortak dil
oluşturulmalı, toplum, aile ve okul odaklı önleme faaliyetleri
yapılmalıdır.
Çocuklarda
madde kullanımıyla ilgili kurumlar arasında eş güdüm
sağlanmalı ve güçlendirilmelidir.
Madde
kullanımıyla ilgili kanunlar acilen
çıkarılmalıdır. Bakın, bugün...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT
DOĞRU (Devamla)
bu torba kanunda bunu dile getirmiş oluyoruz. Ancak bununla ilgili kanun da
çıkarılmalıdır diyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak
Milletvekili.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sevgili AKPliler bu akşam vakti niye
kafanız karışık?
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Beyefendi biz yok muyuz burada?
HASİP
KAPLAN (Devamla) Niye kafanız karışık?
Onlara
hitap ediyorum Sayın Aslanoğlu, şimdi size de edeceğim.
Son
dakikada bir önerge verdiniz. Önergenizi verdiniz, üç dakika kendinizi
tutamadınız bir önerge daha verdiniz, ikisi de elimde. Kafanız
karışık, içmeden sarhoşluk buna derler işte. (AK
PARTİ sıralarından gülüşmeler) Ne oluyor da son dakikada
bir önerge, üç dakika sonra bir önerge daha veriyorsunuz.
Şimdi,
bakın, izah edeyim size. Sizin mantığınızı
anlamaya çalışıyorum. Hangi noktadan anlamaya
çalışıyorum? Hani siz iktidar olarak İslamcı, dinî
muhafazakâr bir partisiniz. Karşınızda ana muhalefete
bakıyorum, -Aslanoğlu diyor ki: Bana bir şey demiyor musun?
Demez olur muyum- laik muhafazakâr bir duruş sergileyen bir ana muhalefet
partisi de karşıda var.
Şimdi,
Allah aşkına bana söyleyin. İhraç edilen alkolde reklam serbest,
tanıtım serbest, bakın, ithal edilende yasak, ihraç serbest,
ithalde yasak; bu bir. Bunun izahını bana güzel güzel bilimsel bir
şekilde anlatacak birinin çıkması lazım.
İkincisi,
Türkiyede fuarlar, bilimsel toplantılar artık rekor üstüne rekor
kırar çünkü bu konuda kafanız karışık, önergenizin
komisyondan geçen biçimi de böyle, sonradan verdiğiniz son iki dakika
önergesi de böyle. Şimdi vatandaş ne yapacak? Bütün alkol satanlar,
üretenler her gün festival gibi bilimsel toplantı yapacaklar. Uzman (A)
Antalyada, uzman (B) Bodrumda, böyle gidecek.
Şimdi,
sponsor patlaması yaşanacak arkadaşlar. AK PARTİ Hükûmeti
diyor ki: Alkol hem zararlı değil hem günah değil hem haram
değil ihraç ederseniz. Doğru mu? Doğru. Bakın, burada
doğru konuşacağız. Bakın, yok öyle şey. Orada
helal, burada haram; orada günah, burada sevap. Böyle git gel olmaz, doğru
duracaksınız, ne getirdiyseniz arkasında dik
duracaksınız.
Bakın,
bir şey daha söyleyeyim. Bu etiketleri koyacaksınız alkol
şişelerine; yazın üstüne: Alkol haramdır, içen cehenneme
gider. Yazın üstüne, inançlarınız da yansısın ama
yapmıyorsunuz.
Bakın,
son önergede ne getirmişsiniz? Sinemada, televizyonda, dizi filmde,
kliplerde, müzikte alkollü içkileri özendirici görüntü verilemez. Filmlerde
şimdiye kadar kovboyların ağzında
(CHP
sıralarından Sigara sesleri) Hayır, çiçek vardı, çiçek!
Artık şişelerin yerine muz koyarsınız.
(Gülüşmeler) Bundan sonra sizin icraatınız çiçek ve muz olarak
yansır.
Bakın,
açık söyleyeyim, sansürcülüğü bırakın, bu sansürcülük
kimseyi iflah ettirmez; a benden size uyarı.
Bakın,
AK PARTİ, her 2 kişiden 1inin oyunu alıyor. AK PARTİ
seçmeninin yüzde kaçı içiyor? diye bir hesaplama yaptınız
mı, bir anket? Bence yapın.
Ha,
Turizm belgesi alırız, Kültür Bakanı Ömer Çelik bizden. deyip,
Turizm belgesi alır, her şeyi yırtar, her şeyi
yaparız, bize yasak yok. diyebilirsiniz. Turistik bölgelerde zaten
patronlar, büyük otel sahipleri, hepsi sizden. Size yasak yok; AK PARTİli
satabilir, reklam yapabilir, içebilir, içirebilir. Gariban muhalefet ne
yapacak? Onlara yasak. Size, eski ruhsatı bile elinizden aldırır
bu Hükûmet işte, yenisine de hiç izin vermez. Ya, bunun
karşısında da bir duruş göstermek lazım. Yani ana
muhalefetin görevi de bize düşüyor.
Şimdi,
o açıdan soruyorum: Allah aşkına, şimdi bu durumda gençleri
neden koruyacaksınız? Üniversiteler birbirine giriyor. Alkolden mi
birbirine giriyorlar, içtikleri için mi gençlerimiz birbirine giriyor?
Bakın,
ırkçılık, ayrımcılık, şovenizm, birbirine
hoşgörüsüzlük, fikir tahammülsüzlüğü, düşünce özgürlüğünün
olmayışı üniversitelerimizi her gün arbedeye çevirmiş.
Bunun nedeni alkol içmek değildir beyler.
Beyler
ve bayanlar diyorum, kadınlar diyorum; Meclisin dikkatini çekelim,
gerçeğine gelelim ülkemizin. Gerçeğine gelirsek gençlerimizi koruruz,
doğru bir eğitimle koruruz.
Aslında
söyleyecek bir iki sözüm daha vardı ama yetmedi, 3üncü maddede devam
ederiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Cevabınızı ne zaman
istersiniz?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) - Çıkarsan önergende konuş ve ver.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önerge üzerinde söz
isteyen Haluk Ahmet Gümüş, Balıkesir Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Gümüş,
buyurun.
HALUK AHMET GÜMÜŞ
(Balıkesir) Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın üyeler;
alkollü içki kullanımına sınırlama getiren bir kanun
teklifini görüşüyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonunda daha mürekkebi kurumadan
apar topar Genel Kurula getirilen bir kanun teklifidir bu. Komisyonumuzun
çalışma prensiplerine ve gereklerine aykırı olarak sürekli
torba kanunlarla karşılaşıyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonunda
ifade ettiğim gibi, Komisyon, torba bütçe komisyonu hâline gelmiştir
ne yazıkki, planı yoktur. Önceleri torba kanun tasarıları
gelirken önümüzdeki örnekte torba kanun teklifi gelmiş ve şu anda
Genel Kurulda görüşüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
şunu çok net ifade edelim: Bu kanun teklifinin alkol
düşkünlüğünü önleme ve gençlerimizi korumayla ilgisi yoktur. Alkol
tüketimine sınırlandırma getirirken yapılmak istenen,
siyasi mesaj vermek ve yasaklarla ülkeyi donatmaktır. Diğer yandan da
yapılan siyasi bir karartmadır. Çünkü, niçin erkene çekilmiştir,
bunun cevabı sizlerde yoktur. Kanun teklifinin Komisyona geliş
zamanlaması ve apar topar Genel Kurula getirilmesi çok manidardır.
Bize göre, Başbakanın ABDden boynu bükük ve şaşkın
dönüşü ve kendisi oradayken Reyhanlı sonrası gelişmeler,
içki yasağı gibi medyatik bir konuyla gündem değiştirmeyi
Hükûmet açısından zorunlu kılmıştır.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Çok daha önce
HALUK AHMET GÜMÜŞ
(Devamla) Reyhanlıda patlayan bombaların etkisi -bombalar
patlamaya devam ediyor, bu sefer başka bombalar patlıyor-
kaybettiğimiz vatandaşlarımızın acısı çok
tazeyken gidilmiş olan ABDden hüsranla ve şaşkınlıkla
dönen AKP yönetimi, dün sosyal medyada herkesin gördüğü -İnternet
korsanlarının yayınladığı gibi- gizli istihbarat
belgeleriyle bir kez daha sarsılmıştır, gerisini
göreceğiz. Bize göre, kanun teklifinin komisyondaki mürekkebi kurumadan
aceleyle Genel Kurula alınmasında bu sarsıntı etkili
olmuştur.
Memleketimizde
onca acı yaşanır ve AKPnin dış politikası bu
kadar kaygıyla izlenirken, sizler buraya alkol yasağı teklifiyle
geliyorsunuz. Ticaretin doğasına aykırı olarak alkollü
içeceklerin firmalar arasında dahi engellenecek promosyonları;
bakkaldan telefonla bira söyleseniz bile suç olacak bir anlayış;
vatandaş piknikte, düğünde içki içtiğinde dahi yasak olacak bir
şart sizin döneminizde bu şekilde getirilmektedir. Bundan sonra
vatandaş gizli gizli suça teşvik edilecektir, böyle iş olmaz.
Olmayacak işleri kanun hâline getirirseniz, toplumu suça teşvik eden
bir hâle getirirsiniz. Bu, düşkünlüğü engellemek değil, alkolü
yasaklamaktadır, bunu ifade ediniz.
Daha
sonra olmaz? kimi hususlar Komisyonda tıraşlanmış da olsa,
teklifin özünün değişmediğini görüyoruz. Teklif, özgürlükler
alanına müdahale eden ve olması gereken maksadı çok
aşmış, gelenekler, ticaret ve insan hak ve özgürlüklerine
müdahale eden bir yapıya büründürülmüştür.
İşiniz
siyaseti karartmaktır. Sizin aslında burada
tartışmanız gereken şimdi, Suriye konusunda ABDnin sizinle
niçin aynı görüşte olmadığıdır. ABD niçin Suriye
devletinin kurumlarının korunmasını istemektedir ve bunu
açıklamıştır, bunu burada tartışmanız
lazım. ABD, Suriye sorununu çözmek için Rusya ile görüşmeye niçin
oturmak durumundadır ve bunun arkasında ne vardır? Suriye konusunda
Rusya ile iş birliğinin küresel çerçevede manası nedir, bu
konuya kafa yoruyor musunuz? ABD, Rusya ile görüşmeler sonucu mevcut
yapı korunursa Türkiyenin bundan sonra Suriye ile ilişkileri ne
olacaktır, siz ne hâle getirdiniz? Devleti yıkmaya çalışanlarla
birçok alışverişler yapıldı sizin döneminizde. Ya
gidip bunlarla anlaşılırsa ilişkiler ne olacaktır
komşularımızla?
Hükûmete
sesleniyorum: On bir senedir aklınız neredeydi de alkol ile ilgili
kanunu bugün gündeme getiriyorsunuz? Çok manidardır yaptıklarınız.
Biraz da şu vatandaşa bilgi verin diyorum.
Çok
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.-
YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım
ancak yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Atıcı, Sayın Gümüş, Sayın Çam,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Türeli, Sayın Eyidoğan,
Sayın Özkan, Sayın Özgümüş, Sayın Kurt, Sayın Köktürk,
Sayın Küçük, Sayın Danışoğlu, Sayın Bayraktutan,
Sayın Çetin, Sayın Öztürk, Sayın Akagün Yılmaz, Sayın
Serter, Sayın Özel ve Sayın Işık.
Evet,
iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Recai
Berber ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/1524) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 S. Sayılı Kanun
Teklifinin çerçeve 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
MADDE 2- 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı
İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanununun mülga
6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmiştir.
MADDE 6- Alkollü içkilerin her ne surette olursa olsun
reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımı yapılamaz. Bu
ürünlerin kullanılmasını ve satışını
özendiren veya teşvik eden kampanya, promosyon ve etkinlik yapılamaz.
Ancak, münhasıran alkollü içkilerin uluslararası düzeyde
tanıtımına yönelik ihtisas fuarları ile bilimsel yayın
ve faaliyetler düzenlenebilir. Alkollü içkileri üreten, ithal eden ve
pazarlayanlar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe ürünlerinin
marka, amblem ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar. Açık
alkollü içki satışı yapmaya ilişkin izin belgesi olan
işletmelerde servis amaçlı materyallerde marka, amblem ve logo
kullanılabilir. Televizyonlarda yayınlanan dizi, film ve müzik
kliplerinde alkollü içkileri özendirici görüntülere yer verilemez.
Alkollü içkileri üretenler, ithal edenler ve
pazarlayanlar her ne amaçla olursa olsun, teşvik, hediye, eşantiyon,
promosyon veya bedelsiz olarak alkollü içki dağıtamazlar.
Alkollü içkiler, tüketilmek veya beraberinde götürülmek
üzere on sekiz yaşını doldurmamış kişilere
satılamaz veya sunulamaz.
On sekiz yaşını doldurmamış
kişiler, alkollü içkilerin üretiminde, pazarlanmasında,
satışında ve açık sunumunda istihdam edilemez. Yasal
düzenlemeler uyarınca gerçekleştirilen eğitim amaçlı
çalışmalar bu hükmün dışındadır.
Alkollü içkiler, otomatik satış makineleri ile
satılamaz, her nevi oyun makineleri veya farklı yöntemlerle oyun ve
bahse konu edilemez. Bu ürünler basın ve yayın yoluyla tüketicilere
satılamaz ve posta ile satış yöntemi kullanılarak
gönderilemez. Alkollü içkiler, 22:00 ila 06:00 saatleri arasında perakende
olarak satılamaz.
Alkollü içkiler sunum izni verilen yerlerde açık
olarak tüketilebilir ve bu yerlerde tesis sınırları
dışında tüketilmek üzere alkollü içki satışı
yapılamaz.
Alkollü içkiler, işletme dışından
görülecek şekilde perakende olarak satışa arz edilemez.
İhraç amaçlı üretilenler hariç olmak üzere,
Türkiye'de üretilen veya ithal edilen alkollü içkilerin ambalajları
üzerine, zararlarını belirten Türkçe yazılı uyarı
mesajları konulur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik
biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan
alkollü içkiler satışa arz edilemez, satılamaz. Uyarı
mesajlarının şekli, boyutu ve içeriği Sağlık
Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenir.
Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve
ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz
içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici
hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz. Ancak, ihraç
amaçlı üretilenlerde bu fıkra hükmü uygulanmaz.
İhraç amaçlı üretilenler hariç olmak üzere,
alkollü içki kategorisindeki ürünlerin işlenmesi sonucunda, elde edilen
alkolsüz içkilerde; içeriğinde alkol kalmış içeceklerin
ambalajları üzerine içerdiği alkol miktarı, alkol tamamen
alınmış ise alkolün tamamen alındığı hususu
tüketiciler tarafından kolaylıkla okunabilecek şekilde
yazılır.
Meskun mahaller ve konaklama yerleri hariç olmak üzere,
otoyollardaki ve devlet karayollarındaki yapı ve tesislerde alkollü
içki satışına ve tüketimine izin verilmez. Öğrenci
yurtları, sağlık hizmeti verilen yerler, spor müsabakası
yapılan stadyum ve kapalı spor salonları, her türlü eğitim
ve öğretim kurumları, kahvehane, kıraathane, pastane, bezik ve
briç salonları ile akaryakıt istasyonlarının mağaza ve
lokantalarında alkollü içkilerin satışı yapılamaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Alkol kullanımının özendirilmesi
ve teşvik edilmesini engellemeye yönelik yöntemlerin
çeşitlendirilmesi, anlatıma açıklık
kazandırılması ve uygulamada ortaya çıkabilecek
tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
III.-
YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Atıcı, Sayın Çam, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Çetin, Sayın Eyidoğan, Sayın
Türeli, Sayın Öz, Sayın
Özgümüş, Sayın Köktürk, Sayın Kurt, Sayın Işık,
Sayın Küçük, Sayın Danışoğlu, Sayın Bayraktutan,
Sayın Öztürk, Sayın Serter, Sayın Yılmaz, Sayın Özkan,
Sayın Özer, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ağbaba.
İki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Recai
Berber ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/1524) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
Hamzaçebi, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, görüşülen kanun teklifiyle ilgili
olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan düzenlemelerin Genel Kurulda
geri alınması yönündeki anlayışı doğru
bulmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Teklif,
Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiği zaman oldukça rijit, katı hükümler
içeriyordu, gerçek hayata uymayan ve ekonomik hayatta sorunlar yaratacak birçok
hüküm vardı. Komisyon çalışmaları sırasında
bunların bir bölümünün düzeltilmesi
imkânı bulundu fakat şimdi, peşi sıra gelen iktidar partisi
önergelerinden öyle anlaşılıyor ki Komisyondaki
yumuşatmaların bir bölümü Genel Kurulda geri alınıyor.
Örneğin, biraz önce kabul edilen önergeyle lokantalarda servisin kimin
tarafından yapılacağına ilişkin bir düzenleme
yapılıyor, yani servisi komi yapmayacak, garson yapacak. Yani
bırakalım lokantanın iç işleyişine
karışmayı. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin işi midir
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri?
İkinci
konu, alkollü içkiyi üreten firmalar uluslararası birtakım
faaliyetlerde sponsor olabilsinler, yani içkiyi özendirmeyelim tabii ki, logoyu
kullanmasınlar, isim kullanmasınlar ama bırakalım bunlar
uluslararası birtakım faaliyetlerde sponsor olabilsinler. Yani içki
sağlığa zararlıdır diye bütün ekonomik hayattan bunu
çıkarmak ne kadar doğru Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri? Komisyonda kabul edilen düzenlemeleri burada geri alma
yönündeki anlayışı doğru bulmuyorum, bunu yanlış
buluyorum ve ekonomik hayatın gereklerine ters olarak görüyorum.
Yine,
alkollü içkilerin satış saatleri konusunda yerel yönetimler karar
sahibidir. Bunu iyi uygulayan belediyelerimiz var, belli saatlerde bunun
satışını kendileri engelliyor. Bunu yasa düzeyine
taşımak yanlış olabilir. Belli bir yerde gece bu satış
yasak olabilir, belli yerde belediyeler bunu daha farklı saatlere
taşıyabilirler. Gecenin yanında belki günün belli saatlerinde de
bu yasağı koyabilirler. Bunu belediyelerin, ilgili yerel yönetimlerin
tekdirine bırakmak daha doğrudur.
Çok
teşekkür ederim.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, buyurun.
23.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, sağlıklı bir yasa
çalışması yapılmadığına ilişkin
açıklaması
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, gerçekten
sağlıklı bir yasa çalışması yapmıyoruz çünkü
deminki önergeyi AK PARTİli üyeler bile okumadan el
kaldırdılar. Orada Yatsı namazında alkol satmak yasak,
sabah ezanında satmak serbest. diye yazıyor. Bu çok ciddi bir
çelişkidir, yani namaz durumlarına göre satış olayı.
Yine, organize konusunda hemen
BAŞKAN Diğer namazlarda
nasıl Sayın Kaplan, o var mı?
(AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler)
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, şimdi, bakın, niye sağlıksız?
4üncü önergeye bakıyorum, aynı anda iki önerge daha gelmiş.
Arkadaşlarımızın kafası çok karışık
yani sağlıklı olmuyor. Yani, yine beş dakika arayla iki
önerge vermişler. Ayrı ayrı mı hazırlıyorlar
diyeceğim ama Sayın Caniklinin oradan geliyor. Sayın Bilgiç mi
hazırlıyor, ayrı ayrı mı hazırlıyor
bilmiyorum. Böyle iki önerge birden geliyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Parlamento
dışında hazırlanıyor efendim, buraya hesap
sormayın, öyle söylüyor arkadaşlar.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Yani, bu komisyonun alt komisyonunu kurduk, üst komisyonunda çalışma
yaptık, doğru dürüst bir şey yapalım diye bir sürü
yanlışı düzelttik, şimdi tekrar yanlış yapmaya
başladılar. Bu çok sağlıklı bir durum değil. Bunu
arz etmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, soru muhatabına sorulur. Dışarıdan gelen
önergeler için neden iktidar partisi milletvekilleri suçlanıyor?
Dışarıdan geliyor önergeler.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu,
buyurun, bir dakika söz veriyorum.
24.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, görüşülen kanun teklifinin
2nci maddesindeki düzenlemenin yanlış olduğuna ilişkin
açıklaması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkanım, ben bir turistim, gecenin
ikisinde canım içki içmek istedim, geldim, siz belediye
başkanısınız
(x)
siz bana diyeceksiniz ki:
(xx)
yassak, saat iki.
Sayın Başkan, hiç
değilse turizm bölgelerinde turistlere yönelik bu içki saatini
Lütfen,
biz bunlarla uğraşmayalım, turizm bölgelerinde saatle
uğraşmayalım, etmeyin, tutmayın, yanlış
yapıyorsunuz. Ülkeyi yanlış tanıtıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Arkadaşlar, turizm bölgelerindeki bu saati
değiştirmek zorundayız.
Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Evet, teşekkür
ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Recai
Berber ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/1524) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN - Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
MUSA ÇAM (İzmir)
Yanlış yapıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Başkan,
buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, çok
değerli üyeler; bir hususa açıklık getirmek istiyorum. Özellikle
yatsı namazı ve sabah namazı şeklinde bir
yaklaşımda bulunmak gerçekten beni çok üzdü, onu ifade edeyim, bu
birincisi.
İkinci husus; şimdi,
değerli arkadaşlar, bu uygulama, saat uygulaması
yani perakende satışta saat
uygulaması hemen hemen dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde
var. Yani hangi ülkeye
MUSA
ÇAM (İzmir) Yapma Başkan ya!
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ya, Sayın Başkan, Alanyada
çarşıdayım, çarşıda dolaşıyorum.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Lütfen
Müsaade eder misiniz? Ya, bir açıklık getireceğim. Rahatsız
olacak bir şey yok, sadece bilgi vereceğim. Bilgi vereceğim
efendim, bilgi vereceğim size.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Ya, çocuk mu kandırıyorsunuz? Ne bilgisi
veriyorsun?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Şimdi,
bakın, İsveçte hafta içinde saat 19.00dan sonra perakende
satış yasaktır, cumartesi günleri saat 15.00ten sonra
yasaktır, pazar günleri ise yirmi dört saat yasaktır.
MUSA
ÇAM (İzmir) Başkan, oradaki alkol tüketimini söyler misin, oradaki
alkol tüketimini?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Şimdi,
aşağı yukarı, İskandinav ülkelerinin tamamında
saat yasağı vardır. Bunun dışında
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sizin referansınız Bangladeş, Pakistan.
Ne İsveçi Sayın Başkan?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Elbette
takdir sizin. Ben sadece size bir bilgi vermek istedim.
Teşekkür
ediyorum efendim.
BAŞKAN Ben
teşekkür ediyorum.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Böyle şey olur mu ya! Bunun adı
faşizmdir, faşizm!
BAŞKAN Evet,
3üncü madde üzerinde dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
463 S.Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 3 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Cevdet
Erdöl
Giresun İstanbul Ankara
Osman
Aşkın Bak Suat
Önal Nureddin
Nebati
İstanbul Osmaniye İstanbul
"MADDE 3- 4250
sayılı Kanunun mülga 7 nci maddesi aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
anlamıyoruz. Sayın Başkan, duyamıyoruz, anlamıyoruz.
"Cezalar
MADDE 7- Bu Kanunun 6
ncı maddesinin;
a) Birinci ve ikinci fıkralarında
belirtilen yasakların her birine aykırı hareket edenlere ve
ilgili işletme sahiplerine beş bin Türk Lirasından iki yüz bin
Türk Lirasına kadar,
b) Üçüncü, dördüncü, altıncı ve on
birinci fıkralarında belirtilen yasaklara aykırı hareket
eden işletmelere on bin Türk Lirasından beş yüz bin Türk
Lirasına kadar,
c) Yedinci fıkrasına aykırı
hareket edenlere, beş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına
kadar,
ç) Sekiz, dokuz ve
onuncu fıkralardaki yükümlülük ve yasakları ihlal eden üretici ve
ithalatçılara...
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, ben hiçbir şey
anlamıyorum bu okumadan, anlaşılmıyor.
yüz bin Türk
Lirasından aşağı olmamak kaydıyla, bu yükümlülük ve
yasaklara aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa
değeri kadar
d) On birinci fıkrasındaki
yasakları ihlal eden satıcılara, on bin Türk Lirasından yüz
bin Türk Lirasına kadar,
e) Beşinci fıkrasındaki yasaklara
aykırı hareket edenlere, 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin beşinci
fıkrasının (k) bendinde öngörülen,
idari
para cezası verilir.
6
ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen yasağa
aykırı hareket edilmesi sonucunda çocuğun
sağlığının tehlikeye sokulması halinde, fail
hakkında ayrıca 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun "Sağlık için tehlikeli madde temini"
başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre cezaya hükmolunur.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, bu önerge bize
dağıtılmadı, dağıtılmadı!
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu hangi önerge? Bizde yok efendim.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Bu önerge yok bizde, yok bu önerge
bizde, okunan önerge bizde yok!
BAŞKAN
Devam edin.
Bu
maddenin (a), (ç) ve (e) bentlerinde belirtilen idari para cezalarını
vermeye Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, televizyon ve radyolara
uygulanacak idari para cezalarını vermeye Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu, diğer bentlerde yer alan idari para cezalarını vermeye
mahalli mülki amir yetkilidir.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Efendim, bırakın da, önerge
gelsin de bunları sonra okuyun. Sayın Başkan
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bu önerge
bize gelmedi efendim, böyle bir şey olmaz.
BAŞKAN
Bir saniye, okusun da şey yapayım.
Devam
edin.
Birinci
fıkranın (ç) bendinde tanımlanan kabahatin konusunu
oluşturan ürünlerin ayrıca mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar
verilir. Bu kararı vermeye Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
yetkilidir."
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Bir saniye, Sayın Hamzaçebi, yok mu sizde önerge efendim?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, bu önerge şu anda
itirazımız üzerine bize geldi. Bu şekilde bir yasa
görüşmesi yapamayız Sayın Başkan, lütfen oturuma ara verin.
Bu şekilde devam edemeyiz efendim.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisinde var Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bizde görmedik.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Hayır efendim, yok bizde!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim?
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Efendim, beyler gelsin,
masamızı arasınlar, varsa bulsunlar.
ÜNAL
KACİR (İstanbul) - İmzayla dağıtmak lazım
önergeyi.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Evet, imzayla dağıtmak
lazım.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkanım, deminden beri
önergeye bakıp bakıp duruyorum.
BAŞKAN
Sayın Şandır, sizde var mı efendim? Sayın
Şandır
Sayın Şandır
Sizde bu önerge var mı
efendim?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Var.
BAŞKAN
Var.
Sizde
var mı efendim?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Efendim, bizde var da ben
Neyse onu şimdi usul
tartışmasına
Tekniğe aykırı bir önerge zaten.
MUSA
ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, orada olması, yani, bizde de
olmasını gerektirmiyor.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Yok.
BAŞKAN
Ama dağıtılmış.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, yok.
BAŞKAN
Ama dağıtılmış, onu soruyoruz, lütfen yani.
Evet,
diğer önergeleri okutuyorum
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bir saniye
efendim. Sayın Başkan, ben Grup Başkan Vekiliyim, bana herhangi
bir önerge gelmedi. Önerge dağıtılacaksa bana gelmesi gerekir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gelmedi diyorsa doğrudur efendim yani Sayın
Grup Başkan Vekili...
BAŞKAN
Kanunlar dağıttığını söylüyor efendim. Ben de
Sayın Şandırdan sordum, Sayın Kaplandan sordum, iktidar
partisinden sordum, olduklarını söylüyorlar.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Bir önergeyi vermek zor mu o kadar ya?
İHSAN
ŞENER (Ordu) Bir eksiklik olmuş olabilir, verilsin yani ne var?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bu, şu
mu demektir: Diğer üç gruba gittiğine göre
İZZET
ÇETİN (Ankara) Hâlâ Cumhuriyet Halk Partisine
BAŞKAN
Bir saniye Sayın Çetin, niye itiraz ediyorsunuz oradan? Sayın Grup
Başkan Vekili konuşuyor, ifade ediyor kendisini, lütfen ama
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani diğer üç gruba
gittiğine göre
BAŞKAN
Bir eksiklik varsa tamamlayacağız, lütfen
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ama siz de bana izin vermiyorsunuz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
İzin veriyorum, buyurun. Niye izin vermeyeyim, buyurun.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Diğer üç gruba gittiğine
göre ben doğruyu söylemiyorum mu oluyor?
BAŞKAN
Hayır, doğruyu söylemediğinizden değil, ben
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kanunlar bana önerge teslim etmedi.
Ben burada önergeleri dikkatle takip etmeye çalışıyorum.
Okunduğundan itibaren tereddüt ediyorum çünkü takip edebildiğim bir
önerge yok. Sağa sola bakıyorum acaba arkadaşlara mı
verdiler önergeleri diye. Bana teslim edilen bir önerge yok. Eğer
arkadaşlarımız Biz Akif Hamzaçebiye verdik. diyor iseler ben
bu itirazımızı geri almaya hazırım.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkanım, on dakika
ara verelim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bir de, Sayın Başkanım, şimdi, kanun
görüşmelerinde iktidar grubu tarafından önerge veriliyor.
İnceleme imkânımız yok, soruşturma imkânımız yok.
BAŞKAN
Evet, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.56
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Mustafa HAMARAT
(Ordu), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109uncu
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
463
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet? Yerinde.
3üncü
madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri yeniden okutuyorum.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, oturum
başlarken önergeler bir set hâlinde dağıtıldı, fakat
siz hemen ara verdiniz, iktidar partisinin önergeleri gelmemişti. Daha
sonra onlar geldi ama ondan sonra da o önergelerde birtakım
değişikler oldu veya başka önergeler geldi ve ilk defa
farklı bir şey yapıldı burada, Başkanlık olarak
farklı bir şey yaptınız. Birinci bölüme ilişkin
önergelerin tamamını
BAŞKAN
Sistem açıldı efendim, oradan izah eder misiniz?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi, burada ilk defa
farklı bir şey
yaptınız. Normal olarak, temel yasa olarak ele alınan
kanun tasarı ve tekliflerinde o bölüme ilişkin önergelerin
tamamını görüşmeler başlarken
dağıtırdınız. Burada bu önergeler dağıtılmadı.
Yani, muhalefetinkiler dağıtıldı, iktidarınki
dağıtılmadı, onlar hazırlıklarını
yapıyorlar, peyderpey geliyorlar. Yani bizde en son iktidar partisinin
4üncü maddeye ilişkin önergesi var, acaba sonraki maddelere ilişkin
önergesi var mıdır? Eğer gelecek ise bu şekilde bir
görüşme yapamayız Sayın Başkan.
BAŞKAN
Evet, Sayın Hamzaçebi, birinci bölümle ilgili gelen tüm önergelerin
dağıtıldığını belirtiyorsunuz.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Peki, bundan sonra gelmeyecek o zaman.
Tamam mı?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, şimdi,
bakın, bu şekilde görüşmelere devam edemeyiz efendim. Muhalefet
partisinin önergeleri iktidarın önünde olacak, iktidar partisinin
önergeleri muhalefetin önünde olmayacak, son dakikada gelecek. Böyle bir görüşme
usulü yok Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi zaten
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu şekilde devam edemeyiz,
devam ederseniz usul tartışması açacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, iktidar partisinin ilk beş maddeyle ilgili önergeleri
var, onlar da dağıtıldı.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet.
BAŞKAN
Başka önergesi yok şu ana kadar.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Başka yok mu?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Kim söz veriyor Sayın Başkan?
BAŞKAN
Efendim, benim sorduğum yok, iktidar partisinden soralım var
mı, yok mu?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Ben bilemem ki burada!
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Onlar da bilmez efendim, Parlamento dışından
geliyor. diyorlar. Demin sordum Parlamento dışından geliyor.
diyor.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Özel, oturun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Bu nereden çıktı? diyorum, Parlamento
dışından... Milletvekili yazar önergeyi.(AK PARTİ
sıralarındın gürültüler)
BAŞKAN
- Başkanlığa intikal eden önergeler yok.
Evet,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 S. Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 3 üncü maddesinin
aşağıdaki
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Bir saniye Sayın Mustafa Bey.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Parlamento dışından önerge geliyor. Soruyorsunuz,
cevap veremiyorlar. Başkaları da gelecek mi bilmiyoruz? diyor.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan, nereden geliyor bu önergeler?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi
MUSA
ÇAM (İzmir) Cevdet Bey Başbakanlıkta yazıp getiriyor.
BAŞKAN
- Sayın Hamzaçebi, önce grup bir sussun lütfen, ondan sonra sizi
dinleyelim biz.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Lütfen izin verir misiniz?
BAŞKAN
- Buyurun.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bakın,
şimdi Sayın Süreyya Sadi Bilgiç bize bir önerge getirdi.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Ha bir set getirdim işte, Bu set
burada yok. diyorlar ama.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ha, şimdi, 7nci maddeyle
ilgili önerge bakıyorum, hayır. Demek ki iktidar partisi kendi
önergesini vermiş, bize sadece 7nci maddeyle ilgili önergeyi verdi.
Sayın
Başkan, bu şekilde bir görüşme yürütemeyiz,lütfen.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, usul tartışması açıyorum.
Üç
dakika süre veriyorum.
Buyurun.
Neyin
usul tartışmasını açıyorum, onu da bilmiyorum yani
doğrusunu söyleyeyim. Çünkü iktidar partisinin buraya,
Başkanlığa verdiği önergeler dağıtıldı.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, aleyhte söz istiyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Lehte mi, aleyhte mi söz istiyorsunuz?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lehte Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Aleyhte
BAŞKAN Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
X.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Kanun teklifinin
görüşmeleri sırasında iktidar partisinin önergelerinin muhalefet
partilerine dağıtılmaması nedeniyle görüşmelere devam
edilip edilmeyeceği hakkında
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu şekilde bir yasa görüşmesi yürütemeyiz, ortada
samimiyetsiz bir durum vardır. İktidar partisi
hazırladığı önergeleri muhalefetle paylaşmıyor,
son dakikada önerge vermek suretiyle kendi istediklerini gerçekleştirmek
istiyor.
Şimdi, bakın,
biraz önce okunan 7nci madde önergesi, 3üncü madde önergesi -ki teklifin
ilgili 4250 sayılı Kanunun 7nci maddesini değiştiriyor-
itirazlarımız üzerine bize yeni geldi.
Sayın Süreyya Sadi
Bilgiç biraz önce geldi, dedi ki: Şu önerge seti sizde yok mu?
Kastettiği önerge setinde şimdi görüştüğümüz 3üncü maddeye
ilişkin önerge yanında teklifin 4üncü maddesine ilişkin önerge
bizde var ama 5inci maddesine ilişkin önerge bizde yok. Şimdi, bu
şekilde bir görüşme yürütemeyiz Sayın Başkan.
Bu itirazımı
size yönelttiğim hâlde, siz bana kulak vermeyip de Neye istinaden usul
tartışması açıyorsunuz, anlamıyorum. demenizi ben
yadırgıyorum. Muhalefet partileri önergelerini verecek, iktidar partisi
önergelerini gelişigüzel dağıtacak. Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna bunlar ulaşmayacak. Ben size itiraz edeceğim, siz de benim
itirazımı yadırgayacaksınız. Ben sizin durumunuzu
yadırgıyorum, doğru bulmuyorum. Bu şekilde bir yasa
görüşmesi yapamayız. Lütfen ara verelim. İktidar partisinin ne
kadar önergesi varsa gelsin, biz bunları inceleyelim.
Zaten, sıra
sayısı, milletvekillerinin yeterli şekilde inceleme imkânı
bulamadıkları bir zamanda dağıtıldı. Sabah
11.00de milletvekillerinin odalarında sıra sayısı yoktu.
14.00te görüşme başlıyor, milletvekilleri daha görüşülecek
olan kanun teklifinin maddelerinin ne olduğunu bilmiyor. Böylesi bir
görüşme ortamında görüşmeler başladı. Şimdi,
hangi maddede iktidar partisinin hangi önergesi gelecek, bunu bilmiyoruz, ta ki
madde görüşmesi başlayıncaya kadar. Görüşme
başlayınca hemen önerge elimize geliyor, o esnada önergeye
bakıyoruz, muttali oluyoruz.
Sayın Başkan,
tekrar talep ediyorum, bu şekilde bir görüşme yapamayız. Devam
ettiğiniz takdirde her maddede bu usul tartışmasını
açmak zorunda kalacağımızı bilgilerinize sunuyorum. O nedenle,
ara verelim, iktidar partisi önergelerini versin, biz inceleyelim ve
görüşmeler ondan sonra devam etsin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, usulünüz hakkında
aleyhte söz istiyorum.
BAŞKAN
Alındı, alındı Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) O zaman lehte istiyorum bir tane daha.
BAŞKAN Efendim,
Sayın Şandır burada aleyhte istemiş, Sayın Kubat da
lehte istemiş.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, bizim ismimiz yok mu?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Kubat vazgeçti.
BAŞKAN Lehte söz
isteyen Nurettin Canikli, Giresun Milletvekili.
Buyurunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, ismimiz yok mu? Hamzaçebiyle
beraber söz istedim ben. Kusura bakmayın, sabaha kadar önergeler var,
hepsinde konuşurum, keyfiniz bilir Sayın Başkan, keyfiniz
bilir.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tartıştığımız
konuyla ilgili olarak biz, bölümün maddelerinin görüşülmesine
başlanmadan önce birinci bölümle ilgili önergelerimizin beş tanesini
aynı anda toplu olarak kürsüye teslim ettik. Aynı anda, hepsini beşli
olarak -beş adet yanlış hatırlamıyorsam- teslim ettik.
Birinci bölümle ilgili
13üncü maddede bir önergemiz var, başka bir önergemiz yok, onu da verdik,
onu şimdi verdik. Biliyorsunuz, maddelerin görüşmesine
başlamadan öncesine kadar önerge verilebilir, bu mümkün. Ancak,
doğrusu, Sayın Hamzaçebinin bu temennisine ben de katılıyorum,
arkadaşların yeterince inceleyebilmeleri için zaman sağlamak,
zaman vermek amacıyla mümkün olduğu kadar önce vermek gerekiyor. Bu
nedenle, biz, toplu olarak beş önergemizin hepsini birden verdik. Ne zaman
verdik? Henüz birinci bölümün görüşmelerine başlamadan önce verdik.
Ayrıca, 1inci maddeyle ilgili önergemiz de yoktu, önergelerimiz 2nci
maddeden itibaren başladı. Dolayısıyla, önergelerimizin geç
verilme durumu söz konusu değildir. Ayrıca, bakın, şöyle:
1inci madde görüşülürken, yanlış hatırlamıyorsam, iki
grubun önergesi oldu ve onlar üzerinde görüşmeler oldu ve bir ara
verildi. Yani, önergeler için aslında bir miktar zaman da oldu. Yani,
yeteri kadar kelimesini belki tam kullanamayabiliriz ama incelemeyi
sağlayacak kadar zaman da oldu.
Ayrıca, yine, tabii,
bu görüşmeler devam ediyor, bu yürüyen bir süreç aynı zamanda.
Önergelerle ilgili zaman zaman muhalefete mensup
arkadaşlarımızın da talepleri doğrultusunda
birtakım talepler gündeme geliyor, onlar da değerlendirilip uygun
görüldüğü takdirde o anda düzeltme yapılabiliyor. Nitekim elle,
önerge sahibi olarak benim yaptığım düzeltmeler vardır, ikinci
defa dağıtılmıştır o. Bu düzeltmelerin temel
nedeni de bu birlikte çıkarma, birlikte yürütme iradesinin bir
yansıması olarak ortaya çıkmıştır.
Son söz olarak şunu
ifade etmek istiyorum: Biraz önce Sayın Hamzaçebi merak etti veya Varsa
açıklansın. dedi. Birinci bölümle ilgili tüm önergelerimizin
tamamı verilmiştir. Birinci bölümle ilgili başka bir önergemiz
yoktur. 13üncü maddeyle ilgili önergeyi biraz önce verdik, o da biraz sonra
dağıtılıp gruplarımıza takdim edilecektir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte söz
isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Değerli Başkan, değerli arkadaşlarım;
tabii, Başkanlık Divanının bir kusuru olduğundan
değil, kanunun tanziminde, görüşme düzeninin kurulmasında kusur
olduğu için bu tartışmalar oluyor. Toplumsal
karşılığı olan bir konuda yeterince
tartışmadan, alt komisyonda, üst komisyonda yeterince
tartışmadan ve bir uzlaşma aramadan veya bir uzlaşma
gayreti içerisinde olmadan -işte gecenin bu geç saatinde, ne zamana
biteceği de belli değil, sabah ezanını burada
dinleyebiliriz- böyle bir kanunu görüşmekte de ısrar etmek, inat
etmek meselenin temel yanlışıdır.
Tabii ki, Sayın
Caniklinin söylediği gibi, her maddede her an önerge verilebilir. Ama,
birçok kanun ve kararnamede değişiklik yapan bir torba yasayı
temel yasa olarak alır, maddeler üzerinde müzakere
açılmasının önünü keserseniz ve bununla beraber konu
görüşülürken de sürekli önerge verirseniz bu kargaşa olacaktır.
Gerçekten uzun muhtevalı önergeler veriyorsunuz iki maddede, hem 2nci hem
3üncü maddede. Önergeler dağıtıldıktan sonra da geldi,
kabul etmek lazım ki bölüm önergelerinden sonra iktidar grubunun
önergeleri tek tek geldi, 4üncü madde, 3üncü madde, 2nci maddeyle ilgili
önergeler o takım içerisinde gelmedi. Benim de dikkatimi çekti. Hatta
sorduk Başka önerge var mı? diye, 13üncü madde dediniz, o da
biraz önce geldi.
Ee,
dolayısıyla, bir tedirginlik oluyor, inceleme imkânı yok. Mevcut
kanunun o ilgili maddesinde neyi değiştirdiğinizi, hangi
kelimeyi, hangi cümleyi değiştirdiğinizi görebilmek için
yeterince zaman yok. Böyle de olunca üzerinde tartışılan konuda,
başka anlamlar yükleyerek tartışılan konuda bu türlü acul
hareketler, bu türlü hazırlıksızlıklar tabii ki
tartışmayı, tenkidi beraberinde getirecektir. Suhuletle,
yangından mal kaçırmıyorsunuz. Evet, çok önemli bir konu. Yani,
neslimizin korunması için, gençlerimizin korunması için alkollü içki
kullanımını sınırlayan veya alkollü içki
kullanımını teşvik eden düzenlemelere tedbir
geliştirmeyi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de
onaylıyoruz, doğru buluyoruz ama bu kadar önemli bir konuyu da
doğru tanzim etmek gibi bir mecburiyet var.
Ben
Sayın Başkanlık Divanının tutumunu değil bu
kanunun hazırlanmasını ve görüşülmesini tanzim eden iktidar
partisi grubunun bu tavrının doğru olmadığı
kanaatiyle söz aldım.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Tutumum
hakkında lehte söz isteyen Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; gençleri, çocuklarımızı her türlü
kötü alışkanlıktan korumak için ne getiriyorsanız getirin
imza atmayan şerefsizdir.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, lütfen şu son kelimeleri kullanmayalım
Meclis kürsüsünde, lütfen.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Hayır, kendi adıma
konuşuyorum. Başkanım, kendi adıma konuşuyorum.
BAŞKAN
Anladım, biliyorum kendiniz adına
kullandığınızı, lütfen.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Grubum da aynı şekilde,
gençlerimizi, çocuklarımızı korumak için her türlü özveriye
hazırdır, sonuna kadar varız. Ancak, bu kanun bize
Bu kanun
Plan ve Bütçe Komisyonuna -ben grup
sözcüsüyüm- pazartesi geldi. Gençleri koruyalım. dediniz, hayhay. Alt
komisyon olmaksızın, sadece iki gün, bir
arkadaşımızı verdik, bazı konularda mutabakata
vardık, bazı konularda. Bazı konularda varamadık, açık
söyledik. Ama insan şuna üzülüyor: Mutabakata
vardığımız konuların tekrar buraya mutabakatsız
bir şekilde gelmesi bizi kahrediyor. Başka kelime söylemek
istemiyorum.
İki:
Önergeler gelmiyor. Bir önerge geldi, İşletme belgeli konaklama
tesisleri. Arkadaşlar, bu ülkede işletme belgeli bir sürü
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sizin talebinizi yerine getirdik.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ama Üstadım, Nurettin Bey, bir dakika.
Eğer ben sizi ta gelip oralarda bulmasaydım, ta oralarda
aramasaydım, Sayın Bilgiçi, Sayın Türeli arkama takıp
gelmeseydim, bu işletme belgeli restoranlar ne olacaktı? Biz
yanlış yapmayalım diyoruz, doğruyu yapalım diyoruz ama
doğruyu yapmak için de bize bir şey gelmesi lazım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Biz de katkı sunuyoruz.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bize belge gelmiyor, bilgi gelmiyor, sonra,
çıkıyorsunuz diyorsunuz: Niye itiraz ediyorsunuz? Bizim
itirazımız belgesizliğe, bilgisizliğe. Sayın
Başkan, siz de buna çanak tutuyorsunuz.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Tutumumda
herhangi bir değişiklik söz konusu değildir çünkü İç
Tüzükün 87nci maddesinin ikinci fıkrası Değişiklik
önergeleri kanun tasarı veya tekliflerinin basılıp
dağıtılmasından itibaren Başkanlığa
verilebilir. Ancak, tasarı veya teklifin görüşülmesine
başlandıktan sonra verilecek değişiklik önergelerinde en az
beş milletvekilinin imzası bulunmadıkça önerge işleme
konulmaz.
Bir
diğer fıkrası: Başkan, değişiklik önergesi
hakkında komisyona ve gruplara derhal bilgi verir. Ki verilmiştir.
Değişiklik
önergeleri önce veriliş, sonra aykırılık sırasına
göre okunur ve işleme konur. Beşten fazla imzalı önergelerde ilk
beş imza okunur, önerge tutanağa eklenir.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün değişiklik önergeleri hakkında
87nci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca, görüşülen kanun
tasarı ve tekliflerinin maddeleri üzerinde verilen değişiklik
önergeleri Başkanlığa verildikten sonra verildiği tarih ve
saat üzerine yazılmakta, İç Tüzük hükümleri kapsamında
incelenmekte, ardından fotokopi çektirilerek parti gruplarına,
komisyon ve Hükûmete dağıtılmaktadır. Önergelerin ilgili
maddeye sıra gelmeden önce verilmesi hâlinde tüm önergeler aynı anda
dağıtılmış olmaktadır ancak maddenin işlem
sırasına yakın bir süre kala verilen önergeler diğer
önergelerden -doğal olarak- sonra dağıtılmış
olmaktadır. Kimi zaman da dağıtılmış önergede
sonradan değişiklik yapılmakta, bu hâlde önerge tekrar
çoğaltılarak dağıtılmaktadır. Çok sayıda
önergenin verildiği ve önergelerin sıkça
değiştirildiği durumlarda önergelerin
karıştırılabilmesi söz konusu olabilmektedir.
Başkanlığın uygulamasında bir sorun bulunmamaktadır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Recai
Berber ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/1524) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN
3üncü madde üzerinde dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 S. Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 3 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Doğan Kubat Cevdet Erdöl
Giresun İstanbul Ankara
Osman Aşkın Bak Suat Önal Nureddin Nebati
İstanbul Osmaniye İstanbul
"MADDE
3- 4250 sayılı Kanunun mülga 7 nci maddesi aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Cezalar
MADDE
7- Bu Kanunun 6 ncı maddesinin;
a) Birinci ve ikinci fıkralarında
belirtilen yasakların her birine aykırı hareket edenlere ve
ilgili işletme sahiplerine beş bin Türk Lirasından iki yüz bin
Türk Lirasına kadar,
b) Üçüncü, dördüncü, altıncı ve on
birinci fıkralarında belirtilen yasaklara aykırı hareket
eden işletmelere on bin Türk Lirasından beş yüz bin Türk
Lirasına kadar,
c) Yedinci fıkrasına aykırı
hareket edenlere, beş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına
kadar,
ç)
Sekiz, dokuz ve onuncu fıkralardaki yükümlülük ve yasakları ihlal
eden üretici ve ithalatçılara, yüz bin Türk Lirasından
aşağı olmamak kaydıyla, bu yükümlülük ve yasaklara
aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri
kadar,
d) On birinci fıkrasındaki
yasakları ihlal eden satıcılara, on bin Türk Lirasından yüz
bin Türk Lirasına kadar,
e) Beşinci fıkrasındaki yasaklara
aykırı hareket edenlere, 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasının
(k) bendinde öngörülen
idari
para cezası verilir.
6
ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen yasağa
aykırı hareket edilmesi sonucunda çocuğun
sağlığının tehlikeye sokulması halinde, fail
hakkında ayrıca 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun "Sağlık için tehlikeli madde temini"
başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre cezaya hükmolunur.
Bu
maddenin (a), (ç) ve (e) bentlerinde belirtilen idari para cezalarını
vermeye Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, televizyon ve radyolara
uygulanacak idari para cezalarını vermeye Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu, diğer bentlerde yer alan idari para cezalarını vermeye
mahalli mülki amir yetkilidir.
Birinci
fıkranın (ç) bendinde tanımlanan kabahatin konusunu
oluşturan ürünlerin ayrıca mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar
verilir. Bu kararı vermeye Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
yetkilidir."
BAŞKAN
Evet, sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge
aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte işleme
alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 3 üncü maddesinin
teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Alim Işık Mesut Dedeoğlu Enver Erdem
Kütahya Kahramanmaraş Elâzığ
Reşat Doğru
Tokat
Aynı
mahiyetteki değer önergenin imza sahipleri:
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Özgür
Özel Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul Manisa İzmir
Aytuğ Atıcı Musa Çam Bülent
Kuşoğlu
Mersin İzmir Ankara
Kazım Kurt
Eskişehir
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
İdris Baluken Hasip
Kaplan Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Şırnak İstanbul
Sırrı Süreyya Önder İbrahim Binici
İstanbul Şanlıurfa
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Evet, aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Şimdi, Sayın Başkanım, sizi
takdir ediyorum. Dik duruyorsunuz, taviz vermiyorsunuz, usulüm doğrudur
diyorsunuz. İyi, güzel.
BAŞKAN
Eyvallah Sayın Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Sayın Başkan, elimde üç tane önerge var. Sizin
şahane yönetiminizin, icraatınızın... Bir, bu önergede
-Sayın Canikli vermiş, 4üncü madde üzerinde- üstünde bir şerh
yok.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, Sayın Canikliye gösterin lütfen.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Sayın Canikli, burada hiçbir tashih yok.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Grup başkan vekili incelememiş mi onu?
HASİP
KAPLAN (Devamla) Sayın Canikli, bu 2nci önergeniz yine 4üncü maddeyle
ilgili. Satış demişsiniz. Küçük bir parafınız var,
değil mi?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teknik düzeltme, evet.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Sayın Canikli, bu da 4üncü maddeyle ilgili 3üncü
önergeniz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ne yazıyor onda?
HASİP
KAPLAN (Devamla) Burada da üste yazmışsınız
işletmeler.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Onu da muhalefetin,
arkadaşlarımızın talebi üzerine yaptık.
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Muhalefetin talebini yerine getirdik.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Bu çalışkanlığınıza da
hayranım, bu yönetime de hayranız.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Tartışmaya başlamadan önce her
türlü düzeltme yapılabilir.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Şimdi, bakın, arkadaşlar, bu şekilde
Meclis sağlıklı yasa yapamaz, bu şekilde doğru yönetim
olmaz, bu şekilde doğru şeyler yapılamaz.
Şimdi,
biz önerge veriyoruz, önden veriyoruz, geliyor, Kanunlar inceliyor. Sizin
şimdi bu 3üncü maddeyle ilgili verdiğiniz önergede (e)den sonra
kopukluk başlıyor. Dört tane fıkrayı ilgisiz bir
fıkranın içine eklemişsiniz. Kanunların inceleme
şansı olmamış çünkü öyle bir dakikada getiriyorsunuz ki
şu kapıdan geliyor, bürokratlar mı hazırlıyor bu
önergeleri, bilmiyorum ama bir yanlış.
Şimdi
ciddi bir konuyu konuşuyoruz, gençlerimizin geleceğini
konuşuyoruz. Bununla ilgili komisyonda hassasiyetler gösterilmiş. Ben
şu noktasında değilim: Boğaziçinde iktidar pekâlâ Mojito
kokteylle bir yaşam sürdürebilir, hatta firmalarınız alkolsüz
birayı bütün Arap ülkelerine bolca da ihraç edebilir ama bazı
düzenlemeler koyduğunuz zaman ülke gerçeklikleriyle
bağdaşması lazım. Şimdi, birisi girdi
Kapıkuleden veya Habur Kapısından, girdi free shopa, free
shoptan aldı bir şeyler, kapıdan çıktı, ithale
giriyor ya yasak başlıyor. O zaman poşet yasası gündeme
geliyor, işte, poşetlenme olayı gündeme geliyor. Bu karmaşa
içinde çok zekice verdiğiniz önergeler var. Kanun tekliflerinde Gelir
Vergisi Kanunu 2023e kadar uzasın. diyor. Sizin bir siyasi
programınız var 2023e kadar. Arkadaşlar, gelir vergisi sizin
siyasi programınıza göre uzar mı? E, biraz insaf! Yani her
şeyde karışıklık, her şeyde yanlış, her
şeyi birbirine karıştırmaya gerek yok.
Gençler
hepimizin gençleri, hepimizin geleceği, gelin, onlara öyle bir gelecek
kuralım ki
Üniversite okuyan binlerce öğrencimiz işsiz,
açıkta; gelin, onları konuşalım. Gelin, binlerce, 20 binin
üzerinde ziraat mühendisi tarım ülkesi olan ülkemizde işe giremiyor,
onu konuşalım. Gelin, onların sosyal, kültürel
yarınını konuşalım. Gelin, onların niye kavga
ettiklerini konuşalım. Bunu nasıl çözeriz?i
konuşalım, barışını, çözümünü konuşalım.
Her
gün, günde üç tane üniversitede kavga oluyor. Elbette ki bakın, çok
açık söylüyorum. Demin Sayın Komisyon Başkanımız bir
Anglosakson ülke örneği verdi. Evet, en çok alkol kuzeyde tüketilir, en
çok denetim oradadır, en çok kaçak alkol de orada üretilir. Ama bir
gerçekliği var her ülkenin. Siz, İzlandada 18 yaşında bir
çocuğun akşam yediden sonra tek başına sokağa
çıkmasının yasak olduğunu biliyor musunuz? Niye? Doğa
koşulları zorluyor. 21 yaşındaki birinin de gece 21.00den
sonra tek başına sokağa çıkamadığı düzenin
kurulduğu, yasağın kurulduğu ülkelerdir bunlar. Bütün
bunları anlarız, birbirimize de anlatırız. Bir İç
Anadoluda, bir İzmirde, bir
Antalyada turizm koşulları, faktörleri farklıdır. Ama
komisyonda birbirimizin konuşup ikna olduğu şeyleri burada son
dakikada değiştirmek hoşumuza gitmiyor, arkadaşlar,
samimiyetimiz zedeleniyor, bunu yapmayalım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Bu yanlışı yaparsak gerçekten birlikte
iş yapma konusunda sıkıntı yaşarız.
Saygılar
sunuyorum.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Komisyonda evet diyorsunuz, burada
değiştiriyorlar.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Enver Erdem, Elâzığ
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ENVER
ERDEM (Elâzığ) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bu torba kanunun 3üncü
maddesiyle ilgili olarak verilen önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi,
tabii, bu kanunun görüşülmeye başlamasıyla beraber bir
kısım ihtilaf konuları ortaya çıkmaya başladı.
Bunlardan bir tanesi, bu kanunun sıra sayısıyla ilgili olarak
Dün Petrol Yasası görüşülürken bugün hemen bu yasayı getirdiniz.
Bunun üzerinde milletvekilleri, konuyla ilgili olan insanlar gerekli
çalışmayı yapamadı.
Şimdi,
Mevzuat Hazırlama Yönetmeliğine göre, usulüne göre aslında
riayet etmediğimiz birçok husus olduğunu sizler de biliyorsunuz. Ama
burada temel olan, bir algı yönetimi, sizin iktidarınızın
temel olarak yaptığı algı yönetimi yani bugünün gündemini
göz ardı etmek için milletin daha çok böyle ilgi duyacağı alkol
gibi bir konuyu buraya getirerek gündemi değiştirmeye
çalıştınız.
Şimdi,
bu kanunla ilgili temel tartışma sebeplerinden birisi, sizin
tutumunuz. Eğer sizin gerçekten gençlerimizi alkolizmden korumak gibi bir
niyetiniz olsaydı ve -AK PARTİ iktidarları döneminde alkol
tüketiminin yüzde 100 arttığını ama- Arkadaşlar, biz
birçok hususta olduğu gibi bu hususta da bir yanlış yaptık,
bir eksikliğimiz oldu. Gelin hep beraber bunu düzeltelim. deseydiniz
buradaki bütün gruplar size destek verecekti. Bunu açıkladılar. Ama
siz alkolizmin düşmesi için üzerinize düşen görevi
yapmıyorsunuz, şimdi alkolizmden bu defa siyasi rant sağlamaya
çalışıyorsunuz. Yani sizin sorumlu olduğunuz bir konudan
bir şeyler çıkarmaya çalışıyorsunuz.
Ya
bunların hesabını vereceksiniz. Ben size söyledim. Yani
Allahın huzurunda bunların hesabını vereceksiniz. Alkolden
bile para kazanmanın yol ve yöntemlerini bulmaya gayret ediyorsunuz.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, yine, yapmış olduğunuz
düzenlemenin içerisinde neler var? Alt komisyonda değiştiriyorsunuz,
üst komisyonda değiştiriyorsunuz. İçkili yerler
ruhsatını kim versin? Mülki idare amirleri mi versin, belediye
başkanları mı versin? Ben o dönemde mülki idare amiriydim, o
yetkiyi bizden alıyorsunuz diye size çok kızıyordum. Ne için
aldınız? Yerel yönetimleri güçlendireceğiz., Demokrasiyi
geliştireceğiz., Merkezî yönetimi küçülteceğiz. falan. Bugün
ne yapıyorsunuz? Ya, kimi kandırıyorsunuz? Yani ben size hep
söylüyorum arkadaşlar, köylü Mehmet Ağayı
kandırabilirsiniz yani bir öyle düzenleme yaparsınız, bir böyle
yaparsınız. Her iki hâlde de siz oy kazanmaya
çalışırsınız, algı yönetirsiniz ama bunu bilen
insanlar size bunu sorar. Kardeşim, bu yetkiyi siz bizden alıp
şimdi tekrar mülki idareye bunu vermek suretiyle buradan ne kazanmaya
çalışıyorsunuz?
Şimdi,
arkadaşlar, bu yaptığınız şeylerin hepsini
aslında bütün milletimiz çok net olarak görüyor. Şimdi, bu 3üncü
madde temel olarak, bu yeni getirdiğiniz düzenlemelerle beraber cezai rakamlarla
ilgili bir düzenleme. Burada bizim temel olarak istediğimiz, bu rakamlar
arasındaki makas farkını, açığı daha fazla
daraltmanız. Tabii, önergeleri böyle gizli gizli verdiğiniz için
onları da takip edemedik, son durumda hangi hâle getirdiniz. Yani 5 bin
liradan 200 bin liraya, 10 bin liradan 500 bin liraya kadar gibi farklardan
bahsediliyor. Şimdi, bu keyfîliğin önüne geçebilmek için buraya bir
düzenleme getirmek lazım.
Değerli
milletvekilleri, yine, Anayasanın 58inci maddesi Devlet, gençleri alkol
düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve
benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli
tedbirleri alır. hükmünü amirdir. Bu çerçevede getireceğiniz
düzenlemelerde size her konuda yardımcı oluruz.
Bir
de son bir ifade olarak şunu söylemek istiyorum: Türkiyedeki alkol
tüketimine bakıldığı zaman, 2003-2008 yılları
arasında, bira tüketimini 450 milyon litreden 850 milyon litreye,
rakı tüketimini 30 milyon litreden 42 milyon litreye, şarap
tüketimini de 14 milyon litreden 35 milyon litreye zaten
çıkarmışsınız yani.
O
zaman, gelin
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Her türlü tüketim arttı.
ENVER
ERDEM (Devamla) Siz çıkardınız. Yönetim sizdeydi beyefendi.
Bunu beceremiyorsanız bırakın, Milliyetçi Hareket Partisi gelir
Türkiyeyi adam gibi yönetir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Bu refahla ilgili, refahla
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyorum.
Şimdi,
aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Aytuğ
Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 463 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik
önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hukuka saygılı,
hukuk karşısında tüm insanları eşit tutan, bir suçun
cezası varsa herkes için eşit uygulanmasını savunan milletvekillerini
de saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 3üncü madde cezaları düzenliyor. Aslında ne
düzenleme yaptığı da çok da önemli değil. Tamamen
faşist, baskıcı, Benim dünya görüşüme göre
yaşamayanı cezalandırırım. diyen bir maddeyi
tartışıyoruz. Bizim verdiğimiz önergede ne diyoruz? Gelin
bu maddeyi kaldırın. Niye Kaldırın. diyoruz? Çünkü
AKPnin ceza üzerine konuşmaya hakkı bile yoktur. diyoruz. AKPnin,
acaba ceza üzerine bir tek kelime söyleme hakkı, yetkisi var
mıdır? Burada, bu kürsüde, herkesin gözü önünde bir milletvekiline
saldıran AKPli bir milletvekilini, tırnak içinde, AKlayan bir
grubun ceza hakkında konuşmaya hakkı olur mu arkadaşlar?
Bizce olmaz.
Aynı
saldırının, hem de yine kürsüde tekrarlanmasına seyirci
kalan AKP Grubunun ceza maddesi düzenlemeye hakkı gerçekten yoktur.
Kadın bir milletvekiline
sözel saldırıda bulunan Başbakan
Yardımcısını, yine tırnak içerisinde, AKlayan, ancak
fırsat kollayıp diğer milletvekillerini hemen cezalandıran
AKPnin ceza maddesi düzenlemeye hakkı olur mu? Vallahi olmaz, billahi
olmaz.
Yüce Mecliste ağza alınmayacak
küfürler eden bir milletvekilini cezalandırmayan AKPnin ceza maddesi
düzenleme hakkı, yetkisi yoktur arkadaşlar.
Daha da kötüsü,
komisyonlarda ana muhalefet milletvekillerini ölümle tehdit eden AKPli bir
milletvekilini savunan AKPnin ceza maddesi düzenlemeye hakkı da, yetkisi
de yoktur arkadaşlar.
Onun için, bu maddede, vay
efendim, 10 lira ceza kesilmesi gerekirmiş, vay efendim, 500 bin lira
kesilmesi gerekirmiş
Sizin ceza anlayışınızı
gören, sizin ceza anlayışınızı duyan vatandaşlar
size ne kadar itibar edecekler?
Değerli
arkadaşlar, bu yasanın cezayla mezayla bir ilgisi yoktur. Bu yasa
tamamen ideolojiktir, gerisi de komedidir. Sabahtan beri burada
yaşananların tamamı komedidir. Yok efendim, içkiyi garson mu
versinmiş, komi mi versinmiş! Ya, biz ne konuşuyoruz
arkadaşlar? Hani gençleri koruyacaktık? Yani komi verince gençler
zehirleniyor, garson verince gençler zehirlenmiyor mu? Nerede sizin
ideolojiniz? Böyle bir saçmalık olur mu? Vay efendim, saat ikiye kadar
alkol verilirse gençler korunurmuş, ikiden sonra verilirse gençler
perişan olurmuş! Böyle bir düşünce söz konusu olabilir mi
arkadaşlar? Ama maalesef, turistik belge kavgası, işletme
kavgası, Oraya paraf attım., Burayı imzaladım. gibi
saçmalıklarla bu Meclis küçük düşürülmektedir.
Ama biz bunun niçin böyle
alelacele getirildiğini biliyoruz. AKPnin oyları ne zaman
düşmeye başlasa dinî duygu sömürüsü tavan yapıyor. Anketlerde
AKPnin oylarının düştüğünü gördünüz, derhâl bu maddeye sarıldınız.
Hem de komisyonlarda yeterince tartışılmadan hem de daha bu
sabah öğlene kadar masalarımıza sıra sayısı
gelmeden apar topar bir şekilde yasayı buraya getirdiniz yani
tabanınıza mesaj vermeye çalışıyorsunuz. Bakın,
biz alelacele, on yıldır beklettiğimiz bir kanunu sırf
sizin için hemen çıkarıyoruz. mesajı vermeye
çalışıyorsunuz. Allah aşkına şu yasama yöntemine
bakın. Komedi ya, deminden beri şurada yemin ederim mideme kramplar
girerek sizleri izliyorum. Böyle bir saçmalık olur mu? Sıra
sayısının geç gelmesi, önergeler havada uçuşuyor, o
Geldi. diyor, o Gelmedi. diyor, o usul tartışması
açtırıyor, öbürü bilmem ne yapmak zorunda kalıyor. Böyle bir
yasama nasıl sağlıklı olur ya? Yani dakika başı
önerge değiştirildiği bir ortamda sizin iyi bir yasa
yaptığınızı söylemek mümkün mü? Ama siz ülkeyi de
böyle yönetiyorsunuz.
Arkadaşlar,
alkol alan yarın sabah ayıkır ama hiç ayıkmayanlar ne
almıştır, merak ediyorum. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.- Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
- Önergeleri oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var,
yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Atıcı, Sayın
Yılmaz, Sayın Türeli, Sayın Çelebi, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Çam, Sayın Öz, Sayın Köktürk,
Sayın Işık, Sayın Ağbaba, Sayın Çetin, Sayın
Kurt, Sayın Sarıbaş, Sayın Eyidoğan, Sayın Özkan,
Sayın Danışoğlu, Sayın Bayraktutan ve Sayın Köprülü.
Evet,
iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Recai
Berber ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/1524) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN
- Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 S. Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 3 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"MADDE
3- 4250 sayılı Kanunun mülga 7 nci maddesi aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Cezalar
MADDE
7- Bu Kanunun 6 ncı maddesinin;
a) Birinci ve ikinci fıkralarında
belirtilen yasakların her birine aykırı hareket edenlere ve
ilgili işletme sahiplerine beş bin Türk Lirasından iki yüz bin
Türk Lirasına kadar,
b) Üçüncü, dördüncü, altıncı ve on
birinci fıkralarında belirtilen yasaklara aykırı hareket
eden işletmelere on bin Türk Lirasından beş yüz bin Türk
Lirasına kadar,
c) Yedinci fıkrasına aykırı
hareket edenlere, beş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına
kadar,
ç)
Sekiz, dokuz ve onuncu fıkralardaki yükümlülük ve yasakları ihlal
eden üretici ve ithalatçılara, yüz bin Türk Lirasından
aşağı olmamak kaydıyla, bu yükümlülük ve yasaklara
aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri
kadar,
d) On birinci fıkrasındaki
yasakları ihlal eden satıcılara, on bin Türk Lirasından yüz
bin Türk Lirasına kadar,
e) Beşinci fıkrasındaki yasaklara
aykırı hareket edenlere, 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasının
(k) bendinde öngörülen
idari
para cezası verilir.
6
ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen yasağa
aykırı hareket edilmesi sonucunda çocuğun
sağlığının tehlikeye sokulması halinde, fail
hakkında ayrıca 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun "Sağlık için tehlikeli madde temini"
başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre cezaya hükmolunur.
Bu
maddenin (a), (ç) ve (e) bentlerinde belirtilen idari para cezalarını
vermeye Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, televizyon ve radyolara
uygulanacak idari para cezalarını vermeye Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu, diğer bentlerde yer alan idari para cezalarını vermeye
mahalli mülki amir yetkilidir.
Birinci
fıkranın (ç) bendinde tanımlanan kabahatin konusunu
oluşturan ürünlerin ayrıca mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar
verilir. Bu kararı vermeye Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
yetkilidir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Alkollü
içkilere ilişkin düzenlemeler ile uygulanacak cezai müeyyideler
arasında orantılılığın ve ölçülülüğün
sağlanması ile maddenin sistematiğinin yeniden düzenlenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü
maddede dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 Sıra Sayılı yasa tasarısının 4.
Maddesinin 1. Fıkrasındaki "belediye veya il özel idaresi"
ifadesinin Büyükşehir olmayan illerimizde belediye
sınırları içerisinde il veya ilçe belediyesi belediye
sınırları dışında il özel idaresi"
şeklinde değiştirilmesini ayrıca, 2.
Fıkrasının ilk cümlesindeki "toptan" ifadesinin
çıkartılmasını, ayrıca, 2. Fıkrasındaki
dershaneler ibaresinden önce gelmek üzere ilk, orta ve lise öğrencilerine
yönelik ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rahmi
Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İzmir Ankara
Musa
Çam KazımKurt Dilek Akagün Yılmaz
İzmir Eskişehir Uşak
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesi ile
düzenlenen 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler
İnhisarı Kanununun mülga 9 uncu maddesinin 2 nci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı
Manisa
Mersin Konya
Mesut Dedeoğlu Alim
Işık Reşat
Doğru
Kahramanmaraş Kütahya Tokat
Bu
kanun kapsamına giren ürünlerin toptan, perakende veya açık olarak
satışının yapıldığı yerler ile örgün
eğitim kurumları ve dershaneler, öğrenci yurtları,
ibadethaneler, hapishane, ıslahevi, otogar ve otobüs terminalleri,
parlayıcı, yanıcı ve benzeri tehlikeli maddeler üretilen,
satılan ve depolanan yerler ile gaz dolum tesisleri arasında
kapıdan kapıya en az yüz metre uzaklığın
bulunması zorunludur. Belediye veya İl Özel İdaresi belge
verirken yüz metre şartını izin tarihi itibarıyla gözetir.
Bu maddede geçen yüz metre şartı turizm işletmeler için
uygulanmaz.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463
S.Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki
fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Cevdet
Erdöl
Giresun İstanbul Ankara
Osman
Aşkın Bak Suat
Önal Nureddin
Nebati
İstanbul Osmaniye İstanbul
Bu
Kanun kapsamına giren ürünlerin perakende veya açık olarak
satışının yapıldığı yerler ile örgün
eğitim kurumları ve dershaneler, öğrenci yurtları ve
ibadethaneler arasında kapıdan kapıya en az yüz metre mesafenin
bulunması zorunludur. Bu fıkradaki mesafe şartı turizm
belgeli işletmeler için uygulanmaz.
Mesafe
şartı, satış belgesinin verildiği tarih
itibarıyla aranır.
İkinci
fıkradaki mesafe sınırları içerisindeki taşınmaz
kültür varlığı olarak tescilli yapılarda düzenlenecek
süreli etkinlikler için Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunca
açık alkollü içki sunum izni verilebilir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
463
sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4.
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
İdris
Baluken Hasip
Kaplan Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Şırnak İstanbul
Sırrı
Süreyya Önder İbrahim
Binici
İstanbul Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Yerel
yönetimlerin kolluk Kuvvetlerinin onay mercii olması gerekirken, madde ile
yerel yönetimler kolluk kuvvetlerinin görüşünü almak zorunda
bırakılmıştır. Bu açıdan tasarı
çağımız yerel yönetim anlayışı ile
uymamaktadır.
Ayrıca
turizm belgeli işletmelerin onayını yerel yönetimler
vermemektedir. Kentin imar planını şekillendirecek böyle bir
belgenin, yerel yönetimlerin onayı ve kontrolü olmadan karar verilmesi
yanlıştır.
Bu
nedenlerle maddenin tasarı metninden çıkarılması
gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yok.
BAŞKAN
- Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik
cihazla oylama yapacağız.
İki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463
S.Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki
fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
Bu
Kanun kapsamına giren ürünlerin perakende veya açık olarak
satışının yapıldığı yerler ile örgün
eğitim kurumları ve dershaneler, öğrenci yurtları ve
ibadethaneler arasında kapıdan kapıya en az yüz metre mesafenin
bulunması zorunludur. Bu fıkradaki mesafe şartı turizm
belgeli işletmeler için uygulanmaz.
Mesafe
şartı, satış belgesinin verildiği tarih
itibarıyla aranır.
İkinci
fıkradaki mesafe sınırları içerisindeki taşınmaz
kültür varlığı olarak tescilli yapılarda düzenlenecek
süreli etkinlikler için Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunca
açık alkollü içki sunum izni verilebilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yüz metre mesafe sınırları içerisinde bulunan taşınmaz
kültür varlığı olarak tescilli yapılarda düzenlenecek
süreli etkinlikler için TAPDK tarafından açık alkollü içki sunum izni
verilebilmesine yönelik değişiklikler yapılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesi ile
düzenlenen 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler
İnhisarı Kanununun mülga 9 uncu maddesinin 2 nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve
arkadaşları
Bu
kanun kapsamına giren ürünlerin toptan, perakende veya açık olarak
satışının yapıldığı yerler ile örgün
eğitim kurumları ve dershaneler, öğrenci yurtları,
ibadethaneler, hapishane, ıslahevi, otogar ve otobüs terminalleri,
parlayıcı, yanıcı ve benzeri tehlikeli maddeler üretilen,
satılan ve depolanan yerler ile gaz dolum tesisleri arasında
kapıdan kapıya en az yüz metre uzaklığın
bulunması zorunludur. Belediye veya İl Özel İdaresi belge
verirken yüz metre şartını izin tarihi itibariyle gözetir. Bu
maddede geçen yüz metre şartı turizm belgeli işletmeler için
uygulanmaz."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
4üncü
maddedeki önergemiz üzerine söz aldım, ancak zaman ilerledikçe gerçekten
yasama ciddiyetine de halel gelmeye başlıyor ve hakikaten Adalet ve
Kalkınma Partisi içmeden sarhoş olmaya başladı.
Fırdöndü gibi alt komisyonda değiştir, üst komisyonda
değiştir, Genel Kurulda değiştir, Genel Kurulda bir daha
değiştir, bir daha değiştir. Buna ancak fırdöndü denir.
Ve bu konuda dikkatleri çekmek istiyorum.
4üncü
maddeyle, alkollü içkilerin örgün eğitim kurumları ve dershaneler,
öğrenci yurtları ve ibadethanelere en az
Teklifteki
düzenleme kamu düzeni ve toplum sağlığı açısından
bize göre bazı eksik hükümler içermekte, ona ilişkin önerge
vermiş bulunuyoruz. Önergemize göre de, hapishane, ıslahevi, otobüs
terminalleri, parlayıcı, yanıcı ve benzeri tehlikeli
maddeler üretilen, satılan ve depolanan yerler ile gaz dolum tesislerinin
de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu
eksikliği giderebilmek için önergedeki değişikliklerin de yapılması
gerekmektedir.
Ülkemizdeki
alkol tüketiminin 2003 yılından 2012 yılına kadar yüzde
100ü aşan miktarda arttığını sabahki
konuşmalarımızda da dile getirmiştik. Özellikle
çocuklarımız ve gençlerimiz arasındaki alkol
bağımlılığındaki kaygı verici artışlara
da tekrar dikkati çekmek istiyoruz.
Anayasamızın
Gençliğin korunması başlıklı 58inci maddesinde
Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden,
suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten
korumak için gerekli tedbirleri alır. denilmektedir. Başta
çocuklarımız ve gençlerimiz olmak üzere bütün
vatandaşlarımızı alkol düşkünlüğünden,
uyuşturucudan ve diğer zararlı alışkanlıklardan
korumaya yönelik bütün hukuki düzenlemeleri desteklediğimizi ve
desteklemeye hazır olduğumuzu da ifade etmek istiyoruz.
Ancak,
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKPnin ilköğretim
okullarında alkol veya bağımlı maddeleri kullanmayla ilgili
yaptığı bir düzenlemeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Lütfen, not alırsanız da sevinirim. 27 Ağustos 2003 tarihli
25212 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Millî Eğitim
Bakanlığı İlköğretim Kurumları
Yönetmeliğinin Yaptırım gerektiren davranışlar
başlıklı 109uncu maddesinin (c) bendinin 16 numaralı alt
bendine göre -lütfen dikkat- alkol veya bağımlı maddeleri
kullanan veya bulunduran, başkalarını kullandırmaya
teşvik eden öğrencilere okul değiştirme cezası
verilmekte idi. 20 Ağustos 2007de 26619 sayılı Resmî Gazetede
yayınlanan Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim
Kurumları Yönetmeliğinde değişiklik yapılarak bu
bahsettiğim 16 numaralı alt bent Başkalarını alkol
veya bağımlılık yapan maddeleri kullanmaya teşvik
etmek şeklinde değiştirildi yani kullanmak, bulundurmak sanki
serbest gibi. Nereden ve niçin buna gerek görüldü, sadece teşvik etmek
bırakıldı?
222
sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 61inci maddesi
ve mülga 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun
9uncu maddesine göre, meyhane, kahvehane, kıraathane, bar, elektronik
oyun merkezleri gibi umuma açık yerler ile açık alkollü içki
satılan yerlerin okul binalarından kapıdan kapıya en az
Bu düşüncelerle
önergemize desteklerinizi bekler, hepinizi saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 Sıra Sayılı yasa tasarısının 4.
Maddesinin 1. Fıkrasındaki "belediye veya il özel idaresi"
ifadesinin Büyükşehir olmayan illerimizde belediye
sınırları içerisinde il veya ilçe belediyesi belediye
sınırları dışında il özel idaresi"
şeklinde değiştirilmesini ayrıca, 2.
Fıkrasının ilk cümlesindeki "toptan" ifadesinin
çıkartılmasını, ayrıca, 2. Fıkrasındaki
dershaneler ibaresinden önce gelmek üzere ilk, orta ve lise öğrencilerine
yönelik ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Musa Çam (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Dilek Akagün
Yılmaz, Uşak Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 463
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesiyle ilgili
vermiş olduğumuz önerge üzerinde görüşlerimizi bildirmek üzere
Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Şimdi, burada, teklifin geliş tarzına
baktığımızda, önce Plan ve Bütçe Komisyonuna
gönderildiğini, esas komisyonun olduğunu, Adalet Komisyonunun; Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunun; Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonun; Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonunun ise tali komisyon olduğunu görmüş
bulunuyoruz. Ama ben Adalet Komisyonu üyesiyim, ne böyle bir teklif geldi
elimize, ne bizden bir böyle görüş istendi.
Şimdi, bu kadar yangından mal
kaçırırcasına, gerçekten ciddi anlamda incelenmeden,
sakıncaları ya da eksikleri incelenmeden teklifin bu şekilde
Genel Kurula getirilmesi gerçekten de hepimizi üzüyor. Bu kadar yangından
mal kaçırırcasına yapmak istediğiniz şeyin anlamı
nedir? Bu alkol meselesi ile şu anda AKPnin içine düştüğü
durumu biraz daha insanların gözünden saklamak için mi yapıyorsunuz?
Herhâlde bunun için yapıyorsunuz, bunun bu kadar acele getirilmesinin
başka bir anlamı olamaz.
Öte yandan, komisyonların ne işe
yaradığını ben yeniden buradan sizlere sormak istiyorum.
Komisyonlarda bu konular konuşuluyor, alt komisyona sevk ediliyor, daha
sonra da ana komisyonda konuşuluyor ama burada yeniden yeniden önergeler
getiriliyor. O zaman, komisyon çalışmalarını
lağvedelim, komisyon çalışmaları olmasın, nasıl
olsa görüşülen ya da mutabakata varılan konuların hiçbirisine
dikkat etmiyorsunuz. Siz, kendi istediğiniz gibi, iktidar
çoğunluğu olarak istediğinizi yapıyorsunuz, bu
komisyonları lağvetmenizi öneriyorum. Çünkü İç Tüzük
görüşmeleri oluyor, bu komisyonlar ortadan kaldırılsın,
size önerim bu.
Şimdi, biz bu önergemizde şunu söylüyoruz,
diyoruz ki: Özelilikle, bu içki satışı ruhsatı alınan
yerler,
Diğer yönden, dershanelere uzaklığı
Şimdi, ben şunu söyleyeceğim, halk
arasında söylenen bir söz var, bunun farkında mısınız
siz bilmiyorum. Artık deniyor, önceden ibadet evinde
yapılırdı, kimse istismar edilmemesini isterdi. İbadet
evinde yapılırdı, alkol dışarıda içilirdi ama
şimdi artık, AKP iktidarıyla beraber pek çok insan korkusundan,
memurlar özellikle gelecek baskılarından dolayı,
korktuklarından dolayı ibadeti dışarıda
yapıyorlar sizlere gösteriş olsun diye ama alkolü evinde içiyorlar.
Siz, böylesi bir ikiyüzlülüğü ya da insanları korkutarak bu
şekilde bir baskı unsuru oluşturarak bunların olmasına
neden oluyorsunuz.
Ben, şuradan başlamak istiyorum: IV. Murat
mantığıyla siz aslında hareket ediyorsunuz. IV. Murat,
devlet otoritesinin tesisi için, İstanbuldaki büyük yangını
bahane ederek, 1631 yılında tütün, alkol ve kahveyi yasakladı.
Buna uymayanlar o dönemde öldürüldü. Bundan dört yüz yıl sonra -şu
anda 2013 yılındayız- aynı mantıkla hareket
ediyorsunuz, alkol ve sigara kullanımını sonuna kadar
yasaklıyorsunuz. Aynı şekilde, kendi tek tip insanınızı
yaratmak için, devlet otoritesini insanların üzerinde daha fazla hissettirmek
için kahveyi ne zaman yasaklayacaksınız, ben bunu da merak ediyorum.
Herhâlde sıra ona da gelecek. Kahve de keyif veren bir içki olduğu
için onun da yasaklanması gerekir diye zaman içinde düşüneceksiniz,
öyle anlaşılıyor.
Anayasamızın 58inci maddesi gerçekten,
gençlerin korunması gerektiğini söylüyor; uyuşturucudan, her
türlü kumar vesair kötü alışkanlıktan ya da suçluluktan ve alkol
düşkünlüğünden kurtarılması gerektiğini söylüyor ama
arkadaşlar alkolden demiyor bakın. Dünya Sağlık Örgütü de
diyor ki: Alkolün fazla tüketilmesi sağlık açısından
zararlıdır. Ama siz ne yapıyorsunuz? Alkolü tamamen insan yaşamından kaldırmaya
çalışıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) Konuşmam
bitmedi ama umarım gerekli mesajları verebildim.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
5inci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Alim Işık Mesut Dedeoğlu Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Kütahya Kahramanmaraş Osmaniye
Bu kanunun 9 uncu maddesinin 2 nci fıkrası
işletmenin birinci derecede kan ve sıhri hısımlara miras,
satış, bağış vb. şeklinde devri hâlinde ve bu
maddenin yayımı tarihinden önce satış belgesi
almış işletmeler için uygulanamaz.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 S. Sayılı Kanun
Teklifinin çerçeve 5 inci maddesiyle 4250 sayılı Kanuna eklenmesi
öngörülen geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrasına "iki ay
içinde" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sağlık
Bakanlığının uygun görüşü alınarak"
ibaresinin, üçüncü fıkrasının sonuna "Uygun olmayan
ürünler, bu tarihten itibaren piyasaya arz edilemez." cümlesinin, dördüncü
fıkrasına "tarihinden önce" ibaresinden sonra gelmek üzere
"işyeri açma ruhsatı ve" ibaresinin, fıkranın
sonuna "Bu işletme sahipleri işletmelerini birinci ve ikinci
derece kan hısımlarına devredebilir." cümlesinin ve maddeye
aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet
Doğan Kubat Cevdet
Erdöl
Giresun İstanbul Ankara
Nurettin Nebati Osman
Aşkın Bak Suat
Önal
İstanbul İstanbul Osmaniye
"Bu maddenin yayımı tarihinde alkollü
içkilerin üretiminde, pazarlanmasında, satışında ve
açık sunumunda on sekiz yaşını doldurmamış
kişileri çalıştırmakta olanlar, bu maddenin yayımı
tarihinden itibaren bir yıl süreyle bu kişileri
çalıştırmaya devam edebilirler.
Perakende alkollü içki satışı yapılan
işyerlerindeki alkollü içkilerin konulduğu ve üzerlerinde alkollü
içkilerin marka, amblem ve logosu bulunan mevcut soğutucular,
işyerlerinin kapalı bölümlerinde bulunması kaydıyla, bu
maddenin yayımı tarihinden itibaren üç yıl süreyle
kullanılabilir."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
yasa tasarısının 5. maddesindeki Perakende ya da açık
alkollü içki satışı yapılan iş yerlerindeki
tabelaları ifadesinin Perakende ya da açık alkollü içki
satışı yapılan iş yerlerindeki tabelaları ve
üretici firmalara ait tüm logolu ya da logosuz araç ve gereçler şeklinde
değiştirilmesini, ayrıca, medenin sonuna Kanunun yayımı
tarihinden itibaren daha önce alınan alkol satış belgeleri belgenin
sahip olduğu kişi veya kişilerle herhangi bir şirkete aitse
bunların 1. ve 2. derecede yakınlarına koşulsuz ve
şartsız devir edilebilir. fıkrasının eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rahmi
Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İzmir Ankara
Kazım Kurt Musa
Çam Ayşe
Eser Danışoğlu
Eskişehir İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Ayşe Eser Danışoğlu, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
AYŞE ESER
DANIŞOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci
maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu maddede, alkollü
ürünlerin satış yerlerinin eğitim kurumları, dershaneler,
yurtlar ve ibadethanelere en az
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin
gerekçesi gençleri korumak. Bu, çok anlamlı, çok değerli gerekçe.
Peki, o zaman ben de soruyorum: Siz, gençleri korumak isteyenler, polis
onların kafatasını kırınca neden isyan etmiyorsunuz? Gençleri
korumak istiyorsunuz da biber gazından niye korumuyorsunuz? Güvenlik
güçlerinin orantısız gücünden niye korumuyorsunuz? Gençlere bir
gelecek, kimlik, iş, umut veren ülkeler onları yasaklarla, cezalarla
yönetmeye çalışmıyorlar. Sosyal medyada bugün bir öğrenci
şöyle yazmış: Okulların 100 metre yakınına alkol
yasağı değil de biber gazı yasağı konsa
şahane olurdu.
Türkiyede bir alkolizm sorunu yok. Biz on sekiz
yaşın altındakilere içki satılmasına
karşıyız, içki içmenin özendirilmesini, marifet
sayılmasını da hatalı buluruz, zararları da
anlatılsın. Zaten caydırıcılık yüksek vergilerle
de sağlanmaktadır. Bizim, hakların, temel özgürlüklerin ihlal
edilmesiyle meselemiz.
Kanunun bir diğer önemli gerekçesi halk
sağlığını korumak. Halkın
sağlığını korumak mı istiyorsunuz? Bugün bir
gazete haberi vardı, mutlaka görmüşsünüzdür: Sivasın 18 köyünde
içme suyunda aşırı arsenik tespit edildi. Bu ülkenin
musluklardan akan suyu içilemiyor. Bu, halk sağlığıyla
ilgili değil mi? GDOlu ürünlerin piyasada cirit attığı
söyleniyor. Gençleri ve toplumun sağlığını bireysel
silahlanmayı teşvik ederek, nükleer santraller kurarak mı
koruyacağız?
Sayın milletvekilleri, bu ülkenin
insanlarının hayati sorunları var, nerede, ne şartlarda
içki içileceğinin belirlenmesi de bunlar arasında değil.
Getirdiğiniz kanun teklifinin nihai hedefi alkolü yasaklamak olduğuna
göre, içkinin yasak olduğu ülkelere bir bakalım. Bunlar: Suudi
Arabistan, Yemen, Butan, Bangladeş, İran, Ürdün, Mısır,
Vietnam. Siz de biliyorsunuz ki bu ülkelerin ortak özellikleri,
vatandaşlarının yaşam biçimine, bireysel özgürlüklere
gösterdikleri saygı ve demokrasi gelenekleri değil. Tek bir
yaşam tarzını dayatmak, kendi kültüründen farklı
yaşayanı, farklı düşüneni yasaklarla yönetmek devlet
despotizmidir. İçki içenleri toplumun gözünden uzak yerlere itmek,
etiketleyerek itibarsızlaştırmaya çalışmak hangi
demokraside görülmüş? İleri demokrasi hedefi olan iktidarlar kendi
inanç ve yaşam kültürleri doğrultusunda toplumu biçimlendirmeyi,
kendi gibi olmayanı ötekileştirmeyi amaçlamaz. Görüyoruz ki
yasaklarla mücadele edeceğini söyleyenler, yasaklara
sığınarak toplum mühendisliğine giriştiler.
Koydukları her yasağa da ulvi bir gerekçe bulup
meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Toplumda oluşturulmak
istenen muhafazakâr yaşam biçimi baskısı, her gün
karşımıza çıkan İnternet yasakları, telefon
dinlemeleri, medya baskısı, ölen kadınlar; yerlerde sürüklenen,
gaza boğulan, dövülen, tutuklanan protestocular, öğrenciler, tutuklu
yargılananlar
İktidarın kuvvetler birliği hevesi derken
rejimimizin demokrasiye benzediğini söylemek herhâlde pek de mümkün
değil. Acaba halkımızın tercihi bu muydu?
Sayın Başbakan şöyle konuşmuştu
bir zamanlar: Şahsi yaklaşımları, kişisel
anlayışları toplumun tümüne empoze etmek baskıdır,
zulümdür, haksızlıktır. Bu sözünü inkâr edecek yasalara geçit
vermemesini diliyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 S.Sayılı Kanun
Teklifinin çerçeve 5 inci maddesiyle 4250 sayılı Kanuna eklenmesi
öngörülen geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrasına "iki ay
içinde" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sağlık
Bakanlığının uygun görüşü alınarak"
ibaresinin, üçüncü fıkrasının sonuna "Uygun olmayan
ürünler, bu tarihten itibaren piyasaya arz edilemez." cümlesinin, dördüncü
fıkrasına "tarihinden önce" ibaresinden sonra gelmek üzere
"işyeri açma ruhsatı ve" ibaresinin, fıkranın
sonuna "Bu işletme sahipleri işletmelerini birinci ve ikinci
derece kan hısımlarına devredebilir." cümlesinin ve maddeye
aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve Arkadaşları
"Bu maddenin yayımı tarihinde alkollü
içkilerin üretiminde, pazarlanmasında, satışında ve
açık sunumunda on sekiz yaşını doldurmamış
kişileri çalıştırmakta olanlar, bu maddenin
yayımı tarihinden itibaren bir yıl süreyle bu kişileri
çalıştırmaya devam edebilirler.
Perakende alkollü içki satışı yapılan
işyerlerindeki alkollü içkilerin konulduğu ve üzerlerinde alkollü
içkilerin marka, amblem ve logosu bulunan mevcut soğutucular,
işyerlerinin kapalı bölümlerinde bulunması kaydıyla, bu
maddenin yayımı tarihinden itibaren üç yıl süreyle
kullanılabilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Uygulamada ortaya
çıkabilecek tereddütlerin giderilmesi ve anlatıma açıklık
kazandırılması amacıyla söz konusu değişiklik ve
düzenlemelerin yapılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oyalarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin son fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve Arkadaşları
Bu kanunun 9 uncu maddesinin 2 nci fıkrası
işletmenin birinci derecede kan ve sıhri hısımlara miras,
satış, bağış vb. şeklinde devri hâlinde ve bu
maddenin yayımı tarihinden önce satış belgesi
almış işletmeler için uygulanamaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, Türk milletinin
saygıdeğer milletvekilleri; 463 sıra sayılı Teklifin
5inci maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değişiklik
önergemizle teklifle getirilen geçici 1inci maddedeki son fıkra
değiştirilmek istenmektedir. Böylece, maddenin yürürlüğünden
önce satış belgesi olanlara ilave olarak, birinci derecede kan ve
sıhri hısımlara devredilen işletmelerin de istisnalara
dâhil edilmesi amaçlanmaktadır.
Bilindiği üzere,
ülkemizde birçok işletme aile işletmesi olarak faaliyet
göstermektedir. İşletme sahibinin vefatı, yaşlanması,
hastalanması gibi durumlarda ailenin diğer bireyleri işletmenin
faaliyetini devam ettirmektedir. Bu duruma düşecek işletmelerin, söz
konusu düzenlemeden zarar görmemesi açısından, anayasal bir ilke olan
kazanılmış hakların korunması prensibi çerçevesinde,
düzenlemeden istisna tutulması uygun olacaktır.
Müzakere ettiğimiz torba kanun teklifi, esas
komisyon olan Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından tali komisyon
raporları görülmeden değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Torba
kanun anlayışını kendi hukuk dışı
anlayışına uyduran AKP zihniyeti, Anayasayı, İç
Tüzükü çiğnemekte bir mahzur görmemektedir. Hukuk devleti
anlayışından oldukça uzak olan bu anlayış ortada durur
iken Meclis Başkanlığı da bu anlayışı, bu
yanlışları düzeltmek yerine, bugünlerde milletvekillerine
memnuniyet araştırması için anket yaptırarak durumu
kurtaracağını zannetmektedir.
Bu Mecliste, Meclisin namusu sayılabilecek olan
Meclis İçtüzüğü, devletin namusu sayılabilecek olan Anayasa her
gün çiğnenebilmektedir. Bu Meclis, şeffaf bir meclis değildir.
Milletvekillerinin sözlü ve yazılı soru önergelerine gelen cevaplar
düzgün ve doğru değildir. Bu Mecliste Türk milletinin ve devletinin
yasama çalışmaları yapılırken muhalefet görüşleri
dikkate alınmamaktadır. Bu Meclis, bir parti genel merkezinden
yönetilmektedir. Dikkate alınmayan muhalefet görüşleri
sonrasında Meclisten çıkmış bir kanun, daha
yılını doldurmadan 2-3 defa tadil edilmek zorunda
kalınmaktadır ve bu Meclis çalışmaları Türk milleti
tarafından takip edilememektedir. Kritik görüşmeler televizyon
yayınlarının olmadığı gün ve saatlere
alınmaktadır. Bizlere memnuniyet anketi göndermek yerine bu
sorunların giderilmesi Meclisin itibarı açısından çok daha
önemlidir.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; 2002 yılından bu yana kurulan AKP hükûmetlerinin
alkolle mücadele konusunda başarılı olduğunu söylemek
oldukça güçtür. Mesela, AKP döneminde 15 yaş üzeri alkol tüketimi 1
litreyi aşmıştır; ilköğretimde en az 1 kez alkol
alanların oranı yüzde 15i geçmiştir; ortaöğretim ve
yükseköğrenim çağındaki çocuklarımızdaki oran ise
yüzde 50lerdedir. 2003 yılına göre alkol tüketimi yaklaşık
2,5 kat artmıştır. Alkole başlama yaşı 11e kadar
düşmüştür.
AKP, Anayasanın 58inci maddesindeki düzenlemede
sayılan kötü alışkanlıklardan gençleri korumak için alkolü
hedef almış iken, yine aynı maddede zikredilen kumarla ilgili
bir düzenlemeden bahsetmemektedir.
AKP, fuhuşla mücadele noktasında yine
başarısız bir karneye sahiptir. 2004 yılında, Avrupa
Birliği istedi diye zinayı suç olmaktan çıkaran AKPnin eli
fuhuş dosyasına bir türlü yanaşmamaktadır.
Uyuşturucu ise AKPnin en başarısız
olduğu alandır. Bir milletvekili olarak artık sık sık,
uyuşturucu ticareti yapanların birbirlerine olan husumetlerini,
uyuşturucu üretici ve tacirlerinin varlığını,
uyuşturucu kullanan çocuklarımızın çokluğunu
duymaktayız. Yine, milletvekili olarak bizden yardım isteyenlerin
arasında artık çok sayıda uyuşturucu tedavisi talebi
görünmektedir. Uyuşturucuya bağlı olarak ortaya çıkan
ölümler de Türkiyede artık bir yekûn teşkil etmeye
başlamıştır. Aileler çocuklarının
uyuşturucudan kurtarılması için bizlere âdeta
yalvarmaktadırlar. Uyuşturucunun bir dozu 7,5 liraya kadar
düşmüştür. Daha birkaç gün evvel bu ucuz uyuşturucudan kullanmak
suretiyle düştüğü hastalıktan dolayı hayatını
kaybeden Hasan Gencerin velileri, bizlerden, isyanlarını dile
getirmemizi istemişlerdir.
Bizim, Hükûmete tavsiyemiz, içki üzerinden hamaset ve
siyaset üretmek yerine, toplumu tüm kötü alışkanlıklara
karşı uyarmak ve korumak görevini yerine getirmesidir.
Bu duygularla önergemizin kabulünü diler, Türk milletinin
milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.21
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 23.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER :Muhammet Bilal Macit (İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
Teklifin 5inci maddesi üzerinde verilen, Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hükûmet yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hükûmet yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Soracağım efendim, bir saniye.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Burada efendim.
Hükûmet burada Sayın Başkan. Oylamadan sonra
Hükûmet
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ama gelmesini bekliyorsunuz
efendim, Genel Kurul açıldı.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Açamazsınız
Sayın Başkan, Hükûmet yok yerinde.
BAŞKAN - Geçmiş tutanakları okuyun,
Hükûmet ve Komisyon ne zaman sorulur, ona bakın yani.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Olmaz ama ya! Göz göre
göre şey yapıyorsunuz. Ayıp ya! O zaman açamazsınız.
BAŞKAN - Sabredin lütfen, soracağım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Neye sabredelim efendim!
BAŞKAN Sayın milletvekilim, tutanaklara
bakın, ara verildiği zaman hükûmet ve komisyon ne zaman sorulur,
öğrenin o zaman. Bunu söyletmek zorunda kaldınız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sen öğren ya, sen
öğren!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hâlâ tartışmaya
devam ediyorsunuz, zaman kazanmak için.
BAŞKAN Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını
arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum kabul
edilen önerge doğrultusunda: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 6. Maddesinin son paragrafındaki veya
alkollü içkiler ifadesinin tüm alkollü içkiler şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rahmi
Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İzmir Ankara
Kazım Kurt Musa
Çam Eskişehir İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ
(İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Uğur
Bayraktutan, Artvin Milletvekili.
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 463
sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle ilgili
önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle yüce Meclisle
şunu paylaşmak istiyorum: Bu derecede önemli olduğu iddia edilen
bir kanunun torba kanun tasarısı olarak Meclisin önüne gelmesinin ne
derece sağlıklı olduğu konusundaki fikirlerimi öncelikle
sizinle paylaşmak istiyorum.
Ben aynı zamanda
Anayasa Komisyonu üyesiyim. Daha önceden de burada seçimlere ilişkin,
seçimlerin temel hükümlerine ilişkin ve yurt dışındaki
Türklerin oy kullanmasına ilişkin bir kanun teklifi görüşüldü.
Orada da yine aynı şekilde bu torba kanun tasarısına
ilişkin daha önce bir önerge verilmişti, onu sizinle paylaşmak
istiyorum.
Burada, 298
sayılı seçimlere ilişkin Yasada, özellikle dava açıldığı
süre içerisinde zaman aşımıyla ilişkin eğer cumhuriyet
savcıları seçimlerden sonra iki yıl içerisinde kovuşturmaya
başlamadılarsa, dava açmazlarsa ne yazık ki bunun arkasından
dosya düşüyordu. Bunun değiştirilmesine ilişkin bir
altı aylık önerge getirildi. Bu önergede acaba kimleri
kurtarıyorsunuz? diye komisyonlarda tartışma yaptık.
Sayın Bakan Bekir Bozdağ biraz önce buradaydı, dedi ki: Bu
kadar ısrarlı davrandığınıza göre bu önergeyi
geri çekelim. Bizler de dedik ki: Tamam, herhangi bir problem yoktur. ve
geri çekildi. Hatta ben burada konuşma yapıyordum. O maddeye
girmeyelim. dediler, önergeyi geri çektiler. Ama arkasından birkaç ay
geçtikten sonra bir baktık ki torba kanun tasarısı içerisine,
onu da koymuşlar teklifin
içerisine, bu şekilde bir düzenleme yapmışlar. Bunu öncelikle
uygun bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Neden?
Çünkü bu şekildeki bir torba yasa teklifini getirdiğiniz zaman
inceleme ve Meclisin denetim olanağını gözlerden
kaçırdığınızı öncelikle ifade etmek istiyorum
değerli arkadaşlarım.
Ama bunun
dışında da bu şekilde sabahtan beri
tartışmış olduğumuz, özellikle alt komisyonlarda,
komisyonlarda ciddi anlamda tartışılan, gruplar arasında
bazı maddelerde uzlaşma olan konuların burada önergelerle
değiştirilmesi de demek ki bu konsensüsün, bu uzlaşmanın
bir anlamının olmadığını kanıtlamakta.
Şimdi, bütün bu
arkadaşlarımız bütün bu kaygılarımızı
Eğer sizlerin ileri sürmüş olduğu gibi alkole ilişkin
zararların, topluma vermiş olduğu zararların giderilmesi
konusunda ortak noktada buluşabilsek bunu kabul edebiliriz ama gelinen
noktada ne yazık ki bu düşüncemizi sizlerle paylaşmıyoruz.
Neden? Çünkü burada bizim vermiş olduğumuz muhalefet şerhinde de
açıkça belirtildiği gibi, bu talebin, getirilmek istenen bu
yasanın ideolojik olduğunu düşünüyoruz.
Bu yasa neden
getiriliyor? Bakın, ben sizinle buna ilişkin bir şeyi
paylaşmak istiyorum. İstanbul İl Başkanınız
Sayın Aziz Babuşçu daha önce katılmış olduğu bir
toplantıda ilginç bir konuşma yaptı geçtiğimiz günlerde. Bu
konuşmayı dikkatle dinlemenizi istirham ediyorum. Diyor ki Sayın
İl Başkanınız: On yıllık iktidar dönemimizde
şu ya da bu şekilde bizimle paydaş olanlar, gelecek on
yılda bizimle paydaş olamayacaklar. diyor İl
Başkanınız. Çünkü, bu
geçtiğimiz on yıl içinde bir tasfiye süreci ve bir
tanımlama, özgürlük, hukuk, adalet
söylemi etrafında yaptıklarımızda paydaşlar
vardı. Onlar, şu ya da bu şekilde her ne kadar bizi
hazmedemeseler de -diyelim ki liberal kesimler- şu ya da bu şekilde
bu süreçte bir şekilde paydaş oldular. Ancak, gelecek dönem inşa
dönemidir. diyor. İnşa dönemi onların arzu ettiği gibi
olmayacaktır. Dolayısıyla, o paydaşlar bizimle beraber
olamayacaklar. Dün bizimle beraber şu ya da bu şekilde yürüyenler,
yarın bizim karşımızda olan güçlerle bu sefer paydaş
olacaklar. diyor. Çünkü, inşa edilecek Türkiye ve ihya edilecek gelecek,
onların kabullenebileceği bir gelecek ve bir dönem olmayacaktır.
Onun için, işimiz çok zor ve çok daha zor bir döneme giriyoruz. diyor,
İl Başkanınız diyor. Demek ki geçmiş olduğumuz
dönem bir tasfiye sürecidir, bundan sonraki on yıllık süre
içerisindeki yeni dönem ise bir inşa süreci olacaktır. diyor.
Şimdi,
değerli milletvekili arkadaşlarım, bu yasa tasarısı bu
inşa döneminin yasa tasarısı mıdır veya bu yasa
teklifi önümüzdeki on yılın tekliflerinden bir tanesi midir?
Şimdi, İl Başkanının tarif ettiği, önümüzdeki
dönemdeki yeni Türkiye'nin süreçlerinden bir tanesi midir diye sizlerle bunu
paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, burada, komisyondaki tartışmalara
baktığımız zaman, demin buradaki cezalara ilişkin
makasa baktığımız zaman, örneğin, 10 bin TLden
başlıyor, 500 bin TLye kadar gidiyor. Hukukla alakalı bu
derecede geniş takdir yetkisinin kullanıldığı idari
para cezalarındaki bu şekildeki bir subjektif değerlendirme,
aslında amacın alkolün verdiği zararlardan öte ülkedeki
yaşam tarzını değiştirme olduğu gerçeğini
kabullenmeyi bizim önümüze getiriyor.
Önümüzdeki
dönemde, şimdi, biraz önceki yasalardaki yaptırımlara
baktığımız zaman bunları kabul etmek, topluma bunları
anlatmak mümkün değil. Alkol zararlıdır, bunun için her türlü
şeyleri yapalım, altına imza da atalım ama eğer siz
insanların özel yaşamına, bireyi devlet önüne koyarak
Önümüzde
bir anayasa sürecinde Yeni bir anayasa yapıyoruz, devleti kenara koyacağız,
önce bireyin özgürlüklerini ön plana çıkartacağız.
dediğimiz bir Türkiye gerçeğinde ne yazık ki özgürlüklere
müdahale ediyorsunuz, yaşama müdahale ediyorsunuz. Yani,
bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Bunları sizlerle paylaşmak
istedim.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında
anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama
yapacağız.
Oylama için iki dakika
süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önerge
reddedilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 7. Maddesindeki 31.12.2023 ifadesinin
31.12.2022 olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rahmi
Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İzmir
Ankara
Kazım Kurt Musa
Çam
Eskişehir İzmir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 7 nci maddesinde yer alan 31.12.2023 ibaresinin 31.12.2030
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Alim Işık Mehmet
Şandır
Manisa Kütahya Mersin
Mustafa Kalaycı Mesut Dedeoğlu
Konya Kahramanmaraş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa
Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 463 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle ilgili verdiğimiz
önergemiz üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Bu madde, teklifin alkolsüz maddelerinden biri. 2009
yılında çıkarılan 5838 sayılı Kanun
Esasen, asgari ücretten vergi alınmaması, bütün
çalışanların vergi yükünün hafifletilmesi gerekmektedir. Anayasa
Uzlaşma Komisyonunda asgari ücretten vergi alınmamasının
tüm partilerce kabul edildiği açıklanmıştır. Gerekli
kanun teklifini Milliyetçi Hareket Partisi olarak Meclis
Başkanlığına çok önceden sunduk. Teklifimizde asgari
ücretliden vergi alınmaması ve bütün çalışanların
ücret gelirlerinin asgari ücret kadar kısmının vergi
dışı bırakılmasını öngördük. Böylelikle, net
asgari ücret yıllık yüzde 7 düzeyinde artmaktadır, işverene
maliyette ise bir değişiklik olmamaktadır. Madem tüm partiler
asgari ücretten vergi alınmamasında mutabık, neden bu
düzenlemeyi yapmıyoruz? Asgari ücretten vergi alınmamasını
Anayasaya yazmaya gerek yok ki. Asgari ücretlileri kandırmayın.
Eğer tüm partiler samimilerse asgari ücretlileri sevindirecek düzenlemeyi
bu teklife dâhil edebiliriz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz buna
hazırız ve destek veririz.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine göre,
çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine, insanlık haysiyetine
uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal
koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücret
hakkı bulunmaktadır. Ücretin temel insan haklarının
güvencesi altında bir sosyal hak niteliğini taşıması
asgari ücretin kaynağını ve temelini oluşturmaktadır.
Anayasamızın 55inci maddesinde, asgari
ücretin tespitinde çalışanların geçim şartlarıyla
ülkenin ekonomik durumunun da göz önünde bulundurulması öngörülmektedir.
Yönetmelikte de asgari ücret işçinin gıda, konut, giyim,
sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu
ihtiyaçlarını günün şartlarına göre asgari düzeyde
karşılamaya yönelik ücret olarak tanımlanmaktadır.
Devletin resmî istatistik kurumu olan TÜİK, Asgari
Ücret Komisyonuna sunduğu çalışmada tek bir işçinin toplam
aylık harcamasının Kasım 2012 ayı itibarıyla
1.025,40 lira olması gerektiğini hesaplamıştır. Ancak,
net asgari ücret 2013 yılının ilk altı aylık dönemi
için 773 lira, ikinci altı aylık dönemi için de 804 lira olarak belirlenmiştir.
Asgari ücret belirlenirken yine Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri göz
ardı edilmiş, TÜİK tarafından hesaplanan bir işçinin
geçim şartları için gerekli harcama tutarı dikkate
alınmamıştır.
TÜRK-İŞ tarafından yapılan
hesaplamaya göre, 2013 Nisan ayı itibarıyla, 4 kişilik bir
ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için
yapması gereken gıda harcaması tutarı yani açlık
sınırı 1.012 liradır. Mevcut asgari ücret gıda
harcamasını bile karşılamamaktadır. Bugünkü asgari
ücret sefalet ücretidir. Karın tokluğuna çalışan bir
kişinin maliyeti bile bu asgari ücretten fazla olur. Zaten AKP zihniyeti
her alanda taşeronlaşmayı yaygınlaştırarak bir
sömürü düzeni kurmuş ve asgari ücretlileri çağdaş köleler olarak
görmektedir. Asgari ücretli geçinemiyor. Bu parayla nasıl geçinsinler?
Şiddetli geçim sıkıntısı nedeniyle hepsi borç
batağına girmiştir. Merkez Bankası raporlarına göre
tüketici kredisi borcu bulunanların yüzde 53ü ücretli çalışanlardır.
Yine, tüketici kredisi borcu bulunanların yüzde 39unu bin lira ve
altında geliri bulunanlar oluşturmaktadır. AKP Hükûmetinin
asgari ücretlileri, işçileri nasıl borçlu hâle getirdiğini,
nasıl süründürdüğünü bu resmî rakamlar göstermektedir. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.46
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 23.52
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER : Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
Teklifin 7nci maddesi üzerinde verilen, Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve arkadaşlarının önergesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım:
Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 7. Maddesindeki 31.12.2023 ifadesinin
31.12.2022 olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bülent
Kuşoğlu, Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sıra sayısı 463 olan Teklifin 7nci
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu 7nci madde Gelir Vergisi
Kanununun geçici 75inci maddesiyle ilgili. Buradaki AR-GEyle ilgili
teşviki on yıl süreyle uzatıyor. Bu, nihayet hepimizin kabul
edeceği, itiraz etmeyeceği bir madde. Bu maddenin getirilmesinden
dolayı memnun olmamız lazım. Bu, 2999 yılında rahmetli
Başbakanlarımızdan Ecevit döneminde çıkan bir kanunun -daha
önce de uzatılmıştı- şimdi tekrar
uzatılmasını getiriyor. Uzatılmasından dolayı çok
memnunuz. Bir kere AR-GEyle ilgili olduğu için çok memnunuz çünkü bizde
AR-GE harcamaları hâlen çok düşük, binde 85 civarında, 2011 yılı
rakamlarına göre çok düşük. Onun için AR-GEyle ilgili bir
teşvikin gelmesinden ya da daha doğrusu süresinin
uzatılmasından memnuniyet duyuyoruz.
Bir de bu örnek 2999 yılında, biraz önce
dediğim gibi, rahmetli Başbakan Ecevit zamanında çıkan,
bizim de Genel Başkan Yardımcımız, Ankara Milletvekilimiz
Emrehan Halıcının da teklif ettiği çok önemli bir
düzenlemeydi. Devlette devamlılığı gösterdiği için de
bundan memnunuz. Ancak maddenin uzatılmasıyla ilgili bir şey,
maddeyle ilgili hiçbir itirazımız yok ama maddenin
uzatılmasıyla ilgili böyle bir öneri gelirken on sene bunu
uzatıyoruz. Peki, bundan önceki on senede ne olmuş? diye bir bilgi
de gelmesi lazım. Böyle bir bilgi gelmedi, ben bunu eleştiriyorum.
Ya, on seneden beri bu uygulamadaydı, bu kanun uygulamadaydı. Hangi
bölgede ne kadarlık bir AR-GE artışına sebep oldu, ne tür
AR-GE artışlarına sebep oldu, bundan sonra
uzatılmasının ne tür faydalarını bekliyoruz? E,
bunları da bürokrasinin, teklif sahiplerinin getirmesi lazım.
Bunları getirince tabii ki, memnun olacağız.
Özellikle tasarılarda bunlar gelirse çok daha
yararlı, düzgün işler yaparız, sonuca daha iyi gideriz.
Özellikle iktidar partisi milletvekillerine sesleniyorum, bu konularda
eksikleri olan bakanları eleştirmeniz lazım. Nasıl eksik
kanun teklifi getiriyorsun, tasarısı getiriyorsun? demeniz lazım.
Ben senden daha iyi bakanlık yaparım. diye rekabete girmeniz
lazım, arkadaşlar. Ben iktidarda daha iyi bakanlık yapacaklar
olduğuna inanıyorum. Niçin bu tür eleştirileriniz olmuyor? Bu
tür eleştirilerde bulunmamız yürütme organını yani Hükûmet
üyelerini, Bakanlar Kurulunu daha iyi çalıştırır, daha
dikkatli olurlar, Nasılsa gönderiyoruz, geçiyor. demezler, yönetmelikle
çıkaracakları ya da bakan onayıyla çıkaracakları
bazı düzenlemeleri buraya yasa olarak göndermezler, gönderdikleri zaman
daha dikkatli getirirler, altyapısını oluştururlar.
Geçen akşam
Hatırlıyor musunuz? Salı
akşamı, burada, bu torba tasarılardan varlık
barışını görüşüyorduk. Bakan olarak Hükûmet adına
Faruk Çelik vardı. Sordum Varlık barışıyla ne
kadarlık bir gelir bekliyorsunuz bütçeye ya da Türkiyeye, yurda ne
kadarlık döviz bekliyorsunuz? dedim. Bunun bir projeksiyonu var mı?
Yani sonuçta çok önemli bir kanun getiriyorsunuz. Nedir bunun projeksiyonu, ne
bekliyorsunuz? Bunu gerçekleştirdikten sonra söyleriz ama şimdi
bunu bilemeyiz. dedi.
Şimdi bilemeyiz. olur mu? Bu kadar önemli bir
düzenleme getiriyorsun da bilemeyiz denmemesi lazım. Bunu ben
eleştiririm muhalefet olarak, ama iktidar partisi milletvekillerinden de
bunların eleştirilmesini beklerim. Eleştirmemiz lazım.
Burada da AR-GEyle ilgili olarak bir düzenleme
yapıyoruz. 1999da çıkan bu düzenlemeyi tekrar on sene
uzatıyoruz ama hangi gerekçeyle uzatılıyor, bunu
sorgulamıyoruz. Hâlbuki bunları sorgulamamız lazım.
Ben mümkün olduğunca bunları çıkarmaya
çalıştım. Şimdi, AR-GE harcamalarımız 2011 -en
son rakamları var- 11 milyar civarında. Dediğim gibi binde 85.
Çok düşük. Bu, gelişmiş ülkelerde yüzde 2,5-3 civarında.
Yani biz onların daha üçte 1i civarındayız, onun da
altındayız. Ama AR-GE harcamalarımıza bakıyorsunuz, binde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Bir de
ağırlıklı olarak belli bölgelere
yoğunlaşmış vaziyette.
Arkadaşlar, bir diğer maddede de
konuşacağım.
Görüşmek üzere, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 8. Maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rahmi
Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İzmir Ankara
Musa Çam Kazım
Kurt
İzmir Eskişehir
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bülent
Kuşoğlu, Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum. 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
8inci madde, Vergi Usul Kanununun 151inci maddesindeki
Bilgi vermekten imtina edememek başlıklı hükmünde
değişiklik getiriyor. Burada, (3) numaralı bentte,
avukatların bilgi vermesi isteniyor Maliye Bakanlığına ve
denetim elemanlarına. Şöyle bir hüküm ilave ediyoruz: ayrıca
avukatlık veya dava vekilliği sıfatı
dışındaki sıfatları dolayısıyla muttali
oldukları ahval ve hususlara Yani avukatların avukatlık
mesleği dışında bilgi vermelerini sağlamak istiyoruz
çünkü, anladığım kadarıyla, şimdiye kadar meslek
sırrı ya da sır saklamayla ilgili hükme güvenerek birçok avukat,
aslında avukatlık mesleğiyle ilgili olmadığı
hâlde bilgi vermekten imtina edebilmiş, onun için bunu düzenliyor. Bunu
düzenlerken, burada biraz muğlaklık var, uygulamada
sıkıntı olabilecek çünkü avukatlık veya dava
vekilliği sıfatı dışındaki sıfatları
derken bunun biraz daha netleşmesi lazım diye düşünüyorum. Ama,
bunun dışında bu maddede de çok fazla eleştirmemiz gereken
bir husus söz konusu değil.
Değerli arkadaşlarım, ben bunun
dışında, bir Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak bu torba
kanunda gördüğüm bazı eksiklikleri bu fırsattan istifade ederek
sizlerle paylaşmak istiyorum. Sorunlu bazı maddeler var, özellikle
onlarla ilgili sizinle fikrimi paylaşmak istiyorum çünkü konuyla ilgili
olarak bizim, Komisyonda bazı konuları görüşme
imkânımız olmadı: Salı günü bu konu Komisyonda
görüşüldü. Salı günü yine Plan ve Bütçe Komisyonundan gelen bu
varlık barışı, Sosyal Sigortalar Kanunu Tasarısı
burada görüşülüyordu. Biz, bu tarafta, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin
yarısı bu taraftaydı, yarısı Komisyondaydı.
Komisyonda olamayan, benim gibi, arkadaşlarım bu kanunla ilgili
olarak gereken çalışmayı yapamadık, fikrimizi Komisyonda
yeterince beyan edemedik. Yani böyle üst üste gelince maalesef bu tür
sıkıntılar oluyor.
Özellikle bu torba teklifin 29uncu maddesinde şöyle
bir hüküm getiriliyor: Otomobil ithalatçıları ve
imalatçılarıyla ilgili bir ÖTV düzenlemesi yapılıyor.
Otomobil imalatı ve ithalatıyla ilgili olarak şunu söyleyeyim:
Yılda verdikleri rakama göre- 750 bin motorlu kara taşıtı
otomobil demeyeyim- trafiğe çıkıyor; ithal ediliyor veya imal
edilerek tüketime sunuluyor. Bunun çok büyük bir kısmı düzgün
şekilde çalışan imalatçılar tarafından veya
distribütörlük sözleşmesi olan ithalatçılar tarafından
yapılıyor ama bir de piyasada paralel ithalatçı dediğimiz
distribütörlük sözleşmesi olmadan otomobil getirenler var. Bunlar
genellikle lüks otomobilleri getiriyorlar ama getirdikleri, ithal ettikleri
fiyatın çok çok altında rakamlarla ÖTV ödüyorlar. Bu da -750 bin
demiştim piyasaya çıkan araç- 7-8 bin araca tekabül ediyor. Bu 7-8
bin araç dolayısıyla bir vergi kaçağı söz konusu,
bunların bir kısmı dolayısıyla. Bu düzenleme onun için
yapılıyor, 29uncu maddedeki düzenleme. Fakat bu 29uncu maddedeki
düzenleme, dediğim gibi, Komisyonda yeterince
konuşmadığımız için bazı
sıkıntılar getirebilecek diye düşünüyorum çünkü yeterince
tartışmadığımız için, ticaretin olağan
akışını etkileyecek bazı hükümler içeriyor. Daha
doğrusu, sonuç olarak bunu doğuruyor, ticaretin olağan
akışını etkileyecek sonuçlara yol açabiliyor. Bayileri
komisyoncu duruma düşürebilecek bu düzenleme çünkü bu düzenleme
sonrası, özellikle ithalat rakamını bayilere bildirmek istemeyen
otomotiv ithalatçıları, doğrudan doğruya tüketiciye fatura
kesebilecek, bayilerini komisyoncu durumuna düşürebilecek, piyasadaki
ticari akış değişecek, bundan da sonuç olarak Maliye
Bakanlığı ya da bütçe gelirleri zarar görebilecek.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
yasa tasarısının 9. maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rahmi
Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İzmir Ankara
Musa Çam Kazım
Kurt Aytuğ
Atıcı
İzmir Eskişehir Mersin
Özgür
Özel
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Özgür Özel,
Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada önemli bir kanuni düzenleme var. Sayın
Sağlık Bakanı yerini almış, burada olması gereken
bakan Sağlık Bakanı ama bu kanunun görüşülmesi
gerektiği komisyon da Sağlık Komisyonuydu. Eğer mesele
sağlık olsaydı, amenna, başımızla beraber,
eğer gerçekten vatandaşın sağlığını
düşünseydik, 15 doktoru, 5 eczacı, 2 diş hekiminin,
hemşiresi, yöneticisi, çevrecisi, sendikacısıyla
Sağlık Komisyonunu baypas etmezdik. Sağlık Komisyonunun bu
meseleyi ele alması için de
Sayın Sağlık Bakanının
önemli bir ilk icraatı olurdu bu iş ama maalesef bu işten uzak
durduk çünkü mesele, sağlık falan değil; mesele, kamu düzenine
yönelik, -tırnak içinde- sizin aklınızdaki kamu düzenine yönelik
bir şeyler yapma meselesi, âlemlere nizam verme meselesi. Pek
çoğunuzun bireysel olarak yaşayamadığı bir düzeni
Başbakan istiyor diye Türkiyedeki herkese dayatma meselesi, yaşam
biçimini dayatma meselesi maalesef.
İşte, adım adım geldiğimiz
noktada o 2000li yılların başlarındaki gizli ajanda
tartışmalarına artık bugün dönüp
baktığınızda her şeyin birer birer gerçekleşmekte
olduğunu görüyoruz. Peki, 1994te Hem laik hem de Müslüman olunmaz.
diyen Başbakan, Egemenlik kayıtsız şartsız
milletinmiş, bak, koskoca yalan. diyen Başbakan, buradaki bu
yazının önünde laikliği koruyacağına ilişkin
milletvekili yeminini burada ederken başka bir Başbakan, sonra
kürsüden aşağı inince aslına rücu eden bir Başbakan,
balkon konuşmaları yapan bir Başbakan, balkon
konuşmasında Farklı tercihleri demokrasinin gereği olarak
görürüz. deyip de liberallerden, aydınlardan alkış alan
Başbakan ve 74 milyonun sesi olacağız. diyen, referandumdan
sonraki balkon konuşmasındaki Başbakan. O mu gerçek
Başbakan, bu mu gerçek Başbakan? Yoksa 2 tane Başbakan var: Bir
tanesi prompterdan konuşan, balkon konuşmalarını
prompterdan yaparken hiçbir sıkıntımızın
olmayacağını düşündüren Başbakan ama esas
Başbakan galiba ezberden şiir okuyan Başbakan, Necip
Fazılın o dizelerinin içinden çok da böyle üstüne basa basa Dininin
ve kininin davacısı bir gençlik, öyle bir nesil yetiştirmeliyiz.
diyen Başbakan.
Şimdi, o Başbakanın ortaya koyduğu,
dayattığı bir kanunla karşı karşıyayız.
Pek çoğunuzun yaşamadığı bir yaşam biçimini
Türkiyeye dayatmaya çalışıyorsunuz ama şunu açıkça söylemek
lazım, dillerden düşürmüyorsunuz, Alevisi, Sünnisi,
Hıristiyanı, Kürtü, Türkü, Çerkezi, Lazı
Duygu sömürüsü
yaparken bunları yapıyorsunuz, siyasete alet ederken
yapıyorsunuz ama bin yıllık bir hukuk normunu, Magna Cartadan
bile daha eski olan bir hukuk normunu çatır çatır çiğniyorsunuz.
Kanunlar geneldir, kanunlar herkes içindir ve eşit uygulanma ilkesine
sahiptir ama gidiyorsunuz, öyle bir kanun yapıyorsunuz ki 4+4+4te kanun
maddesine Peygamber efendimiz ifadesi koyuyorsunuz, kanun maddesine Kutsal
kitabımız Kuran-ı Kerim diyorsunuz.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Ne alakası
var?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Benim için bir sorun yok, ben
sizin geneline hizmet ettiğiniz Sünni bir Müslümanım ama bu ülkede
Hıristiyanlar var, bu ülkede her türlü şeyi ifade ediyorsunuz. Böyle
kanun maddesi yapılır mı? İşte şimdi,
karşı karşıya olduğumuz
İstediğiniz kadar
rahatsız olun, bu millet bize, bu gerçekleri haykıralım diye oy
veriyor (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Ve size çok enteresan bir şey söyleyeyim: Bir gizli
ajanda yürüyor gidiyor ama neresindeyiz kim bilir. AKPdeki çok sevgili
kadın milletvekillerine söylüyorum: Hedef 2023, oralarda ajandada neler
yazıyor? Acaba kadınlar araba kullanabilecek mi, acaba kadın
milletvekili olacak mı o hedef 2023te? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Acaba, kadın milletvekilleri,
istedikleri gibi giyinebilecekler mi Türkiyede kadınlar? Ajandanın
orasında kim bilir ne yazıyor? Ajandanın burasında alkol
yasağı yazıyormuş. Bugün biz alkol yasağını
konuşuyoruz. Bakın ne diyor, o liberallere, yetmez ama evetçilere
okumak lazım: Naziler, komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım,
çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri
tıktıklarında sesimi çıkarmadım, çünkü ben sosyal
demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey
söylemedim çünkü ben sendikacı değildim. Benim için geldiklerinde,
sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.
Şimdi, o AKP iktidarının
yaptığı her türlü uygulamada sesini çıkarmayanlar, bugün
başka bir gerçekle karşı karşıyalar ve
köşelerinden sizi eleştiriyorlar. Ama biz o gün de inandık,
bugün de inanıyoruz: Karanlığın en koyu olduğu an, aydınlığın
en yakın olduğu andır. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, konuşmacı, Sayın
Başbakanımızla ilgili gerçek dışı ifadeler ve
suçlamalarda bulundu.
BAŞKAN Ne söyledi efendim gerçek
dışı?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Efendim, bir
ton şey söyledi Sayın Başkanım, hangi birini sayalım?
Mesela, Sayın Başkanım, ikili
VELİ AĞBABA (Malatya) Hangisi yalandı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) En az 30 kişi o salonda vardı
Başbakanın konuşmasında.
İHSAN ŞENER (Ordu) Söylediklerinin hepsi
gerçek.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hangisi gerçek?
BAŞKAN Sayın Canikli, sataşma nedeniyle
iki dakika söz vereceğim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Lütfen, yeni sataşma yapmayalım, mahal
vermeyelim.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.-
Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
görüşülen kanun teklifinin 9uncu maddesinde verilen önerge üzerinde
yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var:
Bazıları belki anlamıyor, anlamakta zorlanıyor olabilir ama
Sayın Başbakanımız otuz yıl önce neyi söylüyor ve
gerçekleştiriyorsa, yirmi yıl önce neyi ifade ediyorsa bugün de
aynı şeyi söylüyor, aynı şeyi savunuyor.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Değişmemiş
miydi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Millî görüş gömleği ne
oldu?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Çizgisinde,
söylemlerinde kesinlikle en ufak bir sapma söz konusu değildir, bunun bir
tane de örneği yoktur ama bunun hangi ortamda söylendiği çok net bir
şekilde ortaya konulmadan, tam olarak nüfuz edilmeden bu açıklamalar
son derece yanlıştır, doğru değildir.
Bakın, değerli arkadaşlar, bizim
programımıza bakın, alkolle ilgili, gençlerin özellikle
diğer zararlı alışkanlıklardan
kurtarılmasıyla ilgili o zaman ne söylemişsek bu parti kurulurken,
bugün aynı şeyi söylüyoruz ve yapıyoruz, hiçbir fark yok, zerre
kadar fark yok. Bizim uygulamalarımızda parti olarak da, parti
politikaları olarak da on yıl önce kuruluşta ne yazmış
isek, kamuoyuyla ne paylaşmış isek, neyin sözünü vermiş
isek bugün de aynısını yapıyoruz. Biz o zaman da
gençlerimizi ve nesillerimizi kötü alışkanlıklardan
koruyacağımıza, kurtaracağımıza söz verdik, bugün
onun gereğini yapıyoruz. Ne yapıyoruz? Bunu netleştirmeniz
gerekir. Alkol, alkolizm bu toplum için zararlı mıdır,
değil midir, buna bir karar verin. Ve biz onu teşvik
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Zararını herkes
biliyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Kimsenin
içtiğine, giydiğine karışmıyoruz,
karışmadık, biz on yıldan beri iktidardayız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu biz de savunuyoruz.
Sağlık Komisyonu, Sağlık Bakanı... Yaşam biçiminizi
dayatıyorsunuz insanlara.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Canikli, biz
faşizme karşıyız, faşizme!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Eğer
öyle olsaydı bunun bir tane örneğini bugün göremezdiniz. Var mı
somut olarak bugün? Hep söylediniz, iktidara gelmeden önce Şunlar olacak,
bunlar olacak. dediniz, hiçbirisi olmadı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Her biri oldu.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
Olmadığı için zaten milletin teveccühü artarak devam ediyor.
Bundan sonra da sizin dediklerinizin hiçbirisi olmayacak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Resmî bayramları
kaldırıyorlar. dedik, kaldırmadınız mı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ama bu
milletin zararına olan, bu milletin geleceğini karartacak olan
VELİ AĞBABA (Malatya) Faşizme
karşıyız, faşizme.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
her türlü
kötü alışkanlıklarla mücadele etmeye devam edeceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/1524) (S.
Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 10. Maddesindeki kararın tebliğinden
itibaren bir ay ifadesinin iki ay olarak değiştirilmesini arz
ederim.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rahmi
Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İzmir Ankara
Musa Çam Kazım
Kurt Emre
Köprülü
İzmir Eskişehir Tekirdağ
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Emre Köprülü, Tekirdağ
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli
milletvekillerim; özellikle ülke ekonomisine ve turizme katkı
sağlayan, Tekirdağ rakısının da üretildiği bir
ilin milletvekili olarak söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri
saygılarımla selamlarım.
Belki buradan da son kez Tekirdağ adını da söylemem
gerekiyor herhâlde çünkü Tekirdağ adı rakıyı, içkiyi
çağrıştırdığı için belki yakında onu da
yasaklayabilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, ülke olarak Yok artık, bu kadar da
olur mu? denecek olaylar yaşıyoruz. Daha doğrusunu söylemek
gerekirse, bu düzenlemeyi yapanlara yakışan ama Türkiyeye
yakışmayan bir durumla karşı karşıyayız.
Neden böyle söylüyorum? Cumhuriyetin 90ıncı yılında
demokrasiyi artırmak, özgürlükleri genişletmek ve içselleştirmek
gerekirken, özel hayata ve yaşam tarzına açık olarak müdahale
eden yasakçı bir zihniyetle karşı karşıyayız.
Teklifin altında yatan, açık bir şekilde, belli bir
şekilde, belli bir yaşam tarzını dayatmayı hedef alan
yasakçı bir anlayış.
Şimdi, alkol kullanımını, alkol
alışkanlığını azaltmaya çalışmak alkol
kullanımını yasaklamayı gerektirmez.
Alkol tüketip tüketmemenin dışında
Bireysel hak ve özgürlüklere bir darbe indirmeye hiç kimsenin hakkı
yoktur. Her türlü kötü alışkanlıklardan, her türlü kötü
eylemlerden gençleri korumak devletin anayasal bir görevi. Neden bu böyle?
Açıkça söyleyelim, Anayasanın 58inci maddesi. Ne diyor burada?
Okuyacağım ki bu maddenin tam olarak içeriği ne, bu
anlaşılsın. Diyor ki: Devlet, gençleri alkol
düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve
benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli
tedbirleri alır. Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti, alkol tüketiminde
Avrupa sonuncusu. Şimdi sanki çok ciddi bir alkolizm tehlikesi
varmış, alkol çok ciddi bir tehlikeymiş gibi bir algı
yaratıp toplumda alkol tüketimini yasaklamaya çalışmak, Türkiye
Cumhuriyetinde tüketilen alkolü düşündüğümüz zaman asıl
ihtiyacımız değil ama bu madde metninin de içinde yer alan
başka bir ihtiyaç var.
Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekiliniz az
önce, Milletvekilimiz Özgür Özelin konuşmasına cevap vermek için
çıktı ve dedi ki: Biz gençleri, toplumu, her türlü kötü
alışkanlıklardan korumak için tedbir alırız. (AK
PARTİ sıralarından Doğru söylüyor. sesi) Doğru
söylüyor değil mi, doğru söylüyor? Ben, bu maddede geçen bir ibareye
sizin dikkatinizi çekmek istiyorum. Ne diyor? Uyuşturucu maddelerden,
suçluluk ve kumardan
Herhâlde, burada önemli olan
AKP, işin içine para
girdiği zaman, ne kötü alışkanlık dinliyor ne başka
bir şeye dikkat ediyor, işin içine para girdi mi hiçbir şey
umurunda değil. Neden böyle söylüyorum? Türkiye Cumhuriyetinde AKP
iktidarında kumar katbekat artmış. (AK PARTİ
sıralarından Nerede? sesi) Nerede mi? Söyleyeyim; her gün at
yarışı var, her gün bu ülkede şans oyunları var. Günde
4 milyon kişi sizin iktidarınız döneminde şans
oyunlarına para yatırıyor. Bunun adı ne? Açık
söyleyelim, açık söyleyelim. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Siz, toplumun yaşam tarzına müdahale etmek
istiyorsunuz. İşin içerisine para girdiği zaman sizin için
hiçbir anlamı yok başka şeylerin.
Onun dışında, burada bir milletvekilimiz
bir konuşma yaptı, döneminizde uyuşturucu kullanımı
çok ciddi boyutlara ulaşmış. Bugün genç yaşta çocuklar
istedikleri anda uyuşturucuya ulaşabilecek bir noktadalar. Bununla
ilgili ne yapıyorsunuz? Hiçbir şey yapmıyorsunuz.
İHSAN ŞENER (Ordu) Sen ne yaptın?
EMRE KÖPRÜLÜ (Devamla) - Ben iktidar değilim.
İHSAN ŞENER (Ordu) Niye? Ne alakası var?
EMRE KÖPRÜLÜ (Devamla) - İktidar olan sizsiniz, siz
bu sorunu çözeceksiniz.
İHSAN ŞENER (Ordu) Sizin sorumluluğunuz
yok mu?
EMRE KÖPRÜLÜ (Devamla) Siz, toplumda herhangi bir
alkolizm tehlikesi yokken yaşam tarzına müdahale etmek için, hayat
tarzına müdahale etmek için alkolizm tehlikesi varmış gibi
yapıp bu noktada bir düzenleme getirmeye çalışıyorsunuz. Bu
açık olarak belli. Sizin maskeniz düşmüş durumda. Siz
demokrasiye inanmıyorsunuz, özel hayata inanmıyorsunuz; kendi
yaşam tarzınızı topluma dayatmaya
çalışıyorsunuz. Bu kafayla da giderseniz, öyle
başkanlık rejiminde, demokrasi hayallerinde bu ülkeye hiçbir
şeyi yutturamazsınız diyorum.
Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı var, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 11. Maddesindeki "ay" ifadesinin
"açıldığı yılın ertesi yıl
başından başlamak üzere" şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rahmi
Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İzmir Ankara
Musa Çam Kazım
Kurt Muharrem
Işık
İzmir Eskişehir Erzincan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 11 inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Alim Işık Mesut Dedeoğlu Kütahya Kahramanmaraş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mesut
Dedeoğlu, Kahramanmaraş Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci maddesi üzerine
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle
yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu gündemine yeni bir torba yasa daha
getirmiştir. Hükûmet, Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama görev ve
yetkisine zarar veren torba yasa uygulamasını sürdürmektedir. Hükûmet
bu konuyu âdeta bir alışkanlık hâline getirmiştir. Hükûmet
tarafından acele bir şekilde Genel Kurula getirilen bu torbanın
içi boştur. Milletimiz lehine önemli bir çalışma ve fayda
yoktur. Milletimizin gündemiyle Hükûmetin gündemi hep farklılık arz
etmektedir. Hükûmet her türlü, milletimizin gündemini
yakalayamamıştır, yakalamış olsaydı, bu torba
yasaların içinde milletimiz için daha yararlı ve daha faydalı
çalışmalar yer alırdı.
Hükûmetin açılım politikalarıyla bölünmeye
doğru sürüklenen ülkemizde işsizlik, hâlen en önemli sorunlar
arasında yerini korumaktadır.
Emeğin karşılığını
alamayan çiftçimiz ekimden uzaklaşmış durumdadır. Yine
Türkiye genelinde ve Kahramanmaraş ilimizde yüksek girdiler nedeniyle ekim
alanları azalmış ve ahırlar neredeyse bomboş hâle
gelmiştir. Tarım ve hayvancılık alanında verim de,
üretim de düşmüştür.
Ülkemizde hemen hemen her konuda ithalat ön plana
çıkmıştır. Ülkemizin ekonomik ve siyasal hayatında çok
önemli bir konuma sahip olan esnaf ve sanatkârlarımız ekonomik
sıkıntıya düşmektedir.
İşçi, memur, emekli ve asgari ücretli kesim de
aynı şekilde zor durumdadır. Emeklilerin büyük bir
çoğunluğu ve asgari ücretli kesim, yoksulluk sınırı
altında yaşam mücadelesi vermektedir. Hükûmet üretime ve istihdama
katkı sağlayacak yasal düzenlemelere daha fazla
ağırlık ve öncelik vermelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
teklifin 11inci maddesiyle 492 sayılı Harçlar Kanununun 8
sayılı tarifesinin 11inci finansal faaliyet harçları
bölümünde yer alan her şube ve her yıl için ibaresi, her şube
ve her yıl için şube açılışında şubenin
açıldığı ay, kesinti tam ay sayılmak suretiyle teklif
yılının kalan ay süresine isabet eden harç tahsil edilir.
şeklinde değiştirilmektedir. Bu düzenlemeyi kabul etmek mümkün
değildir. Bilindiği gibi, bankacılık sektörü ülkemizdeki en
kârlı sektörlerden birisidir. Buna rağmen harç uygulamasında
bankacılık faaliyetlerine bir ayrıcalık tanımak kabul
edilemez bir durumdur. Bu düzenleme, vergilemenin eşitlik ve genellik gibi
ilkelerine aykırıdır. Eğer harç alınmasa da kesinti
süreleri hesaplanacaksa bu kural 492 sayılı Harçlar Kanununda
belirtilen iş yeri harçları, noter harçları, tapu ve kadastro
harçları, pasaport, ikametgâh tezkeresi, gemi ve liman harçları,
imtiyazname, ruhsatname ve diploma harçları, trafik harçları gibi her
türlü harçlar için de getirilmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her
fırsatta sürekli olarak bankaların kârından bahseden Hükûmet,
milletimizin zararlarından hiç söz etmemektedir. 2012 yılında
7,8 milyar liralık konut kredisi ve 21,8 milyar liralık ihtiyaç
kredisi takibe düşmüştür. Buna göre, 194.038 kişi bankalardan
kullanmış olduğu 7 milyar 886 milyon 360 bin lira
tutarındaki konut kredisini ödeyememiştir. Yine, aynı yıl
içinde, 5 milyon 214 bin 919 kişinin 21 milyar 820 milyon 823 bin
liralık ihtiyaç kredisi, borç yüzünden takibe düşmüştür.
Bütün bu konuları Hükûmetin dikkatine sunarak, bu
vesileyle değişiklik önergemizin kabulünü dileyerek yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 00.28
DOKUZUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 00.34
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
Teklifin 11inci maddesi üzerinde verilen
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve arkadaşlarının önergesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
yasa tasarısının 11. Maddesindeki ay ifadesinin
açıldığı yılın ertesi yıl
başından başlamak üzere şeklinde değiştirilmesini
arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Muharrem
Işık, Erzincan Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, beş
dakikayı doldurmak için otururken birkaç kelime yazdım, o kelimeleri
önce okumak istiyorum.
Bir tanesi zorba, anlamı, gücüne güvenerek hükmü
altında bulunanlara söz hakkı ve davranış özgürlüğü
tanımayan kimse, diktatör. Diğeri hain, zarar vermekten, üzmekten
veya kötülük yapmaktan hoşlanan, kötü bir niyet taşıyan kimse.
Otururken yazdığım bir diğer kelime de ikiyüzlülük, özü
sözü bir olmama durumu; bildiğinden, inandığından ve
olduğundan başka türlü görünme veya göstermeye çalışma.
İkiyüzlülük de tüm zararlı ve kötü nefsaniyet ve bencillik
tezahürleri kısmen teşvik eden kısmen de maskeleyen çok kötü bir silahtır.
İkiyüzlülük, duyduğundan, bildiğinden,
inandığından, benimsemiş bulunduğundan ve
olduğundan başka türlü görünerek bencilce bir çıkarı elde
etmek çabasıdır. İkiyüzlülük ya da samimiyetsizlik öyle bir
hastalıktır ki zararı en başta kişinin kendisine
olmakla beraber topluma yansır ve toplumu çok kötü etkiler. Bir diğer
kelime megalomani, kişinin kendisine gerçekten uyuşmayan üstün
nitelikler yakıştırmasıdır; derin bir ruhsal sorunun
belirtisidir; büyüklük hezeyanları, kişinin yetenekleri, nitelikleri
ve yaşantısı hakkında mantıksız inançlara
dayanır. Bunları tamamen zamanı doldurmak için okudum.
Şimdi, yasaya baktığımız zaman,
tabii, 11inci maddede daha çok bankacılıkla ilgili düzenlemeler
yapılmış ama yasanın toplamını da en fazla
ilgilendiren, gençleri korumak için çıkardığınızı
söylediğiniz maddeler. Gençleri korumak istiyorsunuz, çok güzel. Buna
karşı çıkan da olmaz. Nasıl ki biz barışa
karşı çıkmıyorsak, alkolle ilgili de gençleri korumak için
her zaman çabalarız. Gençleri korumak istediğiniz zaman, her zaman
için hedefinizi de kindar gençlik koyup
Bunu söylediğimiz zaman
kızıyorsunuz ama hedef olarak gösteriyorsunuz.
4+4+4le kız çocuklarını kocaya göndermeye
karar verdiniz, erkekleri fabrikaya gönderip çalıştırmaya karar
verdiniz. Toplumda her şeyi karıştırıyorsunuz,
toplumun tamamen yapısını bozuyorsunuz. Önce yumuşak
yumuşak bize davranıyorsunuz ama buraya geldiğiniz zaman burada
her şeyi dönüştürmek için her şeyi yapıyorsunuz.
İşe alımlarda korkunç ayrımlar
yapıyorsunuz. Engellileri bile alırken ayrım yapıyorsunuz.
Toplumun belli bir çoğunluğunu yok sayıyorsunuz. Balkon
konuşmalarında Bize oy veren de vermeyen de herkes
kardeşimizdir, dostumuzdur, akrabamızdır; herkese eşit
davranacağız. diye o verdiğiniz birlik, beraberlik
mesajlarını ikinci gün unutuyorsunuz, tam tersi için talimatlar
alıyorsunuz. Emniyette, suçluların kanını alıp gen
haritası çıkarsınlar. Çocuk doğduktan sonra analiz
yapılsın. Vatana, millete ve bu ülkeye zararlıysa yürümeden yok
edilsin. diyen zihniyeti şu anda tekrar görev başına
getiriyorsunuz. Bu da sizin müdürünüz.
Her 4 kişiden 1 tanesi antidepresan kullanıyor
Sayın Bakanım. Geçen sene satılan 38 milyon antidepresan ilaç
var, yüzde 160 artış var on yıl içinde. En fazla da 15le 25
yaş arasındaki çocuklar kullanıyor, gençler kullanıyor. Bu
toplumda 75 milyonun yüzde 84,1i yoksulluk sınırında
yaşıyor, zorluk sınırında. Simit fakirin
kızarmış ekmeği olmuş, et bulamıyor. Her 4
kişiden 1i, biraz önce dediğim gibi, antidepresan kullanıyor,
bunun yanında alkol kullanma yaşı 12ye, 13e düştü. 100
öğrenciden 15i uyuşturucu kullanıyor, artık okul
bahçelerinin içine girdiler, dışarıda değil, bahçenin
içinde kullanıyorlar. On yılda fuhuş yüzde 220 artmış,
kadın cinayetleri yüzde 1.400 artmış, iş kazaları
yüzde 114 artmış. Kaçak sigarada patlama olduğunu çok iyi
biliyorsunuz. Doğuya, Güneydoğuya gidin, polis orada geziyor, orada
kaçak sigara satılıyor. Siz azaldığını
sanıyorsunuz, azalmadı, arttı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
işi gücü bırakmış kimi müdür atayayım, kimi müdür
yardımcısı yapayım diye kadrolaşma yapıyor.
Hiçbir zaman için de gidip toplumun analizini yapmıyor.
Yardımlaşmayı kime vereceğim diye ayrımlar
yapılıyor bu toplumda. 75 milyonun şu anda ne duruma
geldiğini zaten biliyoruz.
Bankalara gelince, bu yasada getirmek istediğiniz:
2002 yılında 7 milyar TL olan tüketici kredileri şu anda 250
milyar TLye çıkmış. 2002 yılında 1,6 milyon olan
bankalara borçlu kişi sayısı şu anda 13 milyona
çıkmış. Bu düzenlemeyle getirdiğiniz, o
kurtaracağınız yabancı bankalara
sağlayacağınız çıkarlarla şu anda 26 milyar para
kazanacaklarını garanti ediyorlar. Rahmetli Erbakan ne güzel
söylemiş, size söylemiş bunu, Yahu arkadaşlar, ağacın
yaprağını yıkasan ne olur, yıkamasan ne olur.
Ağacın kökü çürük, bu kötü. demiş, çok doğru
söylemiş. Şu anda bence tamamen toplumun kökünü çürütüyorsunuz.
Kendiniz bir şeyler yapmak için, hedefinize ulaşmak için uğraşıyorsunuz
ama toplumu yok etmeye çalışıyorsunuz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 12 nci maddesinin (2) nci fıkrasında yer alan
düzenlemek ibaresinden sonra gelmek üzere Kuran kursu ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Alim Işık Mesut Dedeoğlu Mustafa Erdem
Kütahya Kahramanmaraş Ankara
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
yasa tasarısının 12. maddesinin 2. fıkrasındaki ile
diğer harcamalar ifadesinin tasarı metninden çıkartılarak
yerine diğer işletme giderleri ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rahmi
Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İzmir Ankara
Musa Çam Kazım
Kurt İhsan
Özkes
İzmir Eskişehir İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
463 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 12. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Hasip Kaplan Abdullah Levent
Tüzel
Bingöl Şırnak
İstanbul
İbrahim Binici Sırrı
Süreyya Önder
Şanlıurfa İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ
(İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bu düzenleme ile; Kur'an kursu, yurt ve pansiyonların iaşe
ibate ihtiyaçları ile diğer harcamalarına ilişkin
bütçelerini, mali yıl itibarıyla düzenleme işi
Başbakanlık Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün görevleri
arasına alınmıştır. Yani, Kur'an kursunda okuyan ve
yurtlarda kalan öğrencilerin bütün giderlerinin bütçe tarafından
karşılanması öngörülmüştür.
Böyle bir düzenleme yapılmak isteniyorsa örgün öğretimde ve
yükseköğretim kurumlarında okuyan öğrencilerin de tüm
giderlerinin bütçe tarafından karşılanması gerekir. Aksi
takdirde bu düzenleme devletin din hizmetlerine doğrudan müdahalesini
içeren bir düzenleme olur. Devletin dini faaliyetlere doğrudan müdahalesi,
şekillendirmesi ve idaresinin eline alması, 28 Şubat sürecinde
yaşananları ve bu kararların 2. Maddesini hafızalara
getirmektedir. "Tarikatlarla bağlantılı özel yurt,
vakıf ve okullar, devletin yetkili organlarınca denetim altına
alınarak gereği Milli Eğitim Bakanlığı'na devri
sağlanmalıdır." Bu karar, kendini 28 Şubat
mağduru olarak lanse eden AKP'nin, cuntacılar gibi dini kendi
kontrolü altına alma çabasıdır.
Bu nedenlerle maddenin tasarı metninden çıkarılması
gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı yasa
tasarısının 12. maddesinin 2. fıkrasındaki ile
diğer harcamalar ifadesinin tasarı metninden çıkartılarak
yerine diğer işletme giderleri ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ
(İzmir) Katılamıyoruz
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İhsan Özkes,
İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci
maddesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, mevcut Yasa Bu kurslarda
okuyan öğrenciler için yurt ve pansiyonlar açmak ve yönetmek.
şeklindedir. Görüşülen bu torba yasa teklifinin 12nci maddesi ise
şöyledir: Bu kurslarda okuyan öğrenciler için yurt ve pansiyonlar
açmak ve yönetmek, Kur'an kursu yurt ve pansiyonların iaşe ve ibate
ihtiyaçları ile diğer harcamalarına ilişkin bütçelerini
mali yıl itibarıyla düzenlemek, yurt ve pansiyonların her türlü
alım-satım işlemlerini yürütmek.
Sayın milletvekilleri, öğrencilerin iaşe
ve ibate ihtiyaçları anlaşılıyor ancak diğer
harcamalarına ilişkin bütçeler deniliyor ki burada belirsizlikler
var. Keşke diğer harcamaların da ne olduğu açık seçik
belirtilseydi.
Maddenin son bölümüne dikkatinizi çekerim: Yurt ve
pansiyonların her türlü alım-satım işlemlerini yürütmek.
deniliyor. Buradaki her türlü alım-satım işlemleri ibaresinin
ucu açıktır, keyfîliğe ve suistimallere davetiye
çıkarır durumdadır. Yurt ve pansiyonların binalarının
alım-satımı da dâhil midir, değil midir?
Sayın milletvekilleri, Diyanetin diyanet olarak
kalmasına özen gösterilmelidir. Diyanetin diyanetten çok, ticaret ve
siyasete dalmasının ne yüce dinimize ne de ülkemize hiçbir
yararı olmaz.
Halk arasında söylenen ve istisnası az olan bir
şey vardır ki: Para adamı bozar. Dileriz Diyanet de devasa
bütçesiyle, haç, paralarıyla, Diyanet Vakfı paralarıyla
bozulmaz.
Diyanette yolsuzluk, zimmet, usulsüzlük gibi nedenlerle
açılan idari ve adli soruşturmalar her geçen yıl artıyor
mu, artmıyor mu? Hacılardan alınan yüzde 5 ihtiyat akçesinden
400 bin Türk liranın Diyanet İşleri Başkanının
lojman tamiratına harcandığı, soru önergelerime verilen
cevaplarla ortaya çıkmıştır ve Sayın Başkan bu
lojmanda oturmaktan vazgeçmek durumunda kalmıştır.
2011 yılı hac hesaplarında 14 milyon 500
bin Suudi Arabistan riyali kadar bir paranın fazladan
harcandığının tespit edildiği, bunun
kapatılması için sahte fatura temin edildiği ve bir ihbar
üzerine sahte faturalara el konulduğu iddialarıyla ilgili bundan tam
bir yıl iki ay kadar önce verdiğim soru önergesine hâlâ cevap
verilememiştir.
Öte yandan, Rekabet Kurumu, Diyanetin ticari etiğe
uymadığını, haksız rekabet
yaptığını açıklamıştır. Maalesef
Diyanet, dini ticarete dönüştürme yolunda hızla ilerlemektedir.
Kefenin cebi yok. diyen Diyanet ele veriyor talkını, kendi yutuyor
salkımı.
Sayın milletvekilleri, Atatürkün kurduğu
Diyanet İşleri Başkanlığının diyanet
ekseninden kayması, siyaset ve ticarete açılması, laik Türkiye
Cumhuriyetinin genleriyle oynanmasına yol açmaktadır. Diyanet, en
pahalısını yaptırdığı hac paralarıyla
doymuyor; camilerin üzerine kurdurduğu baz istasyonlarından
aldığı paralarla da doymuyor;
dışladığı, ötekileştirdiği Alevilerin vergileriyle
de oluşan devasa bütçesi ile de doymuyor; cami altı ve civarı
iş yerlerinden aldığı kiralarla da doymuyor; Diyanet
Vakfı gelirleriyle de doymuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İHSAN ÖZKES (Devamla) Diyanet paraya doymuyor. Ne
diyelim, Diyaneti millet doyuramıyor, Allah doyursun. Biliyorsunuz
karnı ve gözü doymak bilmeyeni ancak toprak doyurur.
Teşekkür ederim, saygılarımı
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağım.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 12 nci maddesinin (2)nci fıkrasında yer alan
düzenlemek ibaresinden sonra gelmek üzere Kuran kursu ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Erdem (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Erdem,
Ankara Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ERDEM (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 12nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunuyor, bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle,
konu alkol olunca bir televizyon haberini sizinle paylaşmak isterim. 2005
yılında Türkiyede madde
bağımlılığından tutuklananların
sayısının 2.600 veya 2.500 kişi olduğu ifade ediliyor.
Yine, aynı haber programında, 2012 yılı sonu
itibarıyla madde bağımlılığı veya
uyuşturucudan dolayı tutuklananların sayısının 76
bin olduğu ifade ediliyor. Ülkemizde, zina ile ilgili endişelerin
olduğu, boşanmaların had safhaya çıktığı,
bir şekilde uyuşturucu kullanımının
arttığı bir dönemde sorumluluk mevkisinde olanların
kendilerini sorgulamasının herhâlde Allah rızası için
uygulanması gereken temel kural olduğunu duyuruyorum. Bu vesileyle de
Kuran ayetinin inananlara hitaben bölümünü Ey iman edenler, niçin
dediklerinizi yapmazsınız? Allah katında en büyük günahlardan
birisi, kişinin söylediklerini yapmaması olarak ifade edilir.
Şimdi gelelim
Diyanet İşleri Başkanlığımızın ilgi
alanına. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum ki Diyanet ve din
ülkemizde çok hassas alanlardır. Özellikle, bilen bilmeyen, ilgili ilgisiz
herkesin bu konu üzerinde fikir beyan etmesi hem dinimize hem Diyanetimize hem
de millî birlik ve beraberliğimize gölge düşürmekte, zarar
vermektedir. Elbette din alanının dışında resmî
sorumluluk konumunda olmayanların bu güzide kurumu korumak gibi asli bir
görev ve sorumluluğu varken, Diyanet İşleri
Başkanlığında din görevliliği unvanıyla görev
yapanların da bu kurumu korumaları, temsil ettikleri alanı
kusursuz bir şekilde temsil etmeleri fevkalade üzerinde durulması
gereken bir husustur. Özellikle, bizim kültürümüzde şeref-ül mekân bil
mekin ifadesiyle, kurumların onları temsil edenler tarafından
tanıtımına veya zarar görmemesine çok büyük önem verildiği
ifade edilir.
Değerli
milletvekilleri, Diyanet İşleri
Başkanlığımız, zaman şümul ve mekân şümul
bir dinin ebedî âleme gidenlere ışık saçtığı bir
dönemde, seküler bir alanın göreceli uygulamalarıyla siyaset kurumu
şeklinde ifadesini bulan bu alanda etki altına girmeleri ve dinî
otoriteyi siyasi otoritenin altına alacak bir uygulamada bulunmaları,
öncelikle yüce dinimize verilmiş en büyük zarar, sonra da bu millete yapılmış
en büyük haksızlık olur.
Sayın
Sağlık Bakanımız şu anda buradalar. Kendilerinin,
kamuda şüyu bulan bir hususu buradan teyidini özellikle istirham etmek
isterim. Ana sütü bankacılığı veya süt kardeşliği
konusunda Diyanet İşleri Başkanlığımızdan
fetva istediği ama sonradan buna olumsuz olarak cevap verildiği,
arkasından da ikinci bir talepte bulunulduğu ve Din İşleri
Yüksek Kurulunun da iki eksik üyeyle fetva değil, bir görüş, bir
mütalaa sunduğu ifade ediliyor.
Burada
dikkatlerinize arz etmek isterim, nasıl oluyor da Diyanet gibi bir güzide
kurum, öncelikle Allaha karşı sorumlu olması lazım
gelirken bir siyasinin iradesine mahkûm olarak dinle ilgili hassas bir
alanı bir polemik konusu hâline getirebiliyor?
Değerli
milletvekilleri, yüce dinimizin kuralları mevridi nasda içtihada
mesağ yoktur hükmüyle hakkında açık hüküm bulunan şeylerin
yoruma mahal olmadığını bize ifade eder. Bununla birlikte,
eğer hâlâ Diyanet kurumu bu özelliklerine saygı gösteremez ise
sorumluları Allaha havale ediyor, sizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 13üncü madde üzerinde aynı mahiyette üç adet önerge
vardır, okutacağım, birlikte işleme alacağım,
talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim
veya gerekçelerini okutacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü maddesinin
teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır Mustafa
Kalaycı
Manisa Mersin Konya
Mesut Dedeoğlu Alim
Işık Mustafa
Erdem
Kahramanmaraş Kütahya Ankara
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kazım Kurt Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul Eskişehir İzmir
Bülent Kuşoğlu İzzet
Çetin İhsan
Özkes
Ankara Ankara İstanbul
Musa
Çam
İzmir
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Nurettin Canikli Mehmet Doğan Kubat Mustafa Ataş
Giresun İstanbul İstanbul
Nusret Bayraktar Osman Aşkın Bak Mehmet Geldi
Rize İstanbul Giresun
Ahmet Haldun Ertürk Mustafa Gökhan Gülşen Harun Karaca
İstanbul Kastamonu
İstanbul
Ali Aşlık Süreyya
Sadi Bilgiç İsmail
Kaşdemir
İzmir Isparta Çanakkale
Muhammet Bilal Macit Nurdan Şanlı Yılmaz Tunç
İstanbul Ankara Bartın
Fatih Şahin İdris
Şahin Ahmet
Tevfik Uzun
Ankara Çankırı Mersin
Hacı Bayram
Türkoğlu Hilmi Bilgin İsmail
Güneş
Hatay Sivas Uşak
Şirin Ünal İsmet
Uçma
İstanbul İstanbul
Adnan Yılmaz İhsan
Şener Nureddin
Nebati
Erzurum Ordu İstanbul
Osman Boyraz Mehmet Öntürk Muzaffer Aslan
İstanbul Hatay Kırşehir
Adem Yeşildal Mehmet Erdoğan Yahya Akman
Hatay Adıyaman Şanlıurfa
Hüseyin Bürge Sevim Savaşer Bedrettin
Yıldırım
İstanbul İstanbul Bursa
Osman Kahveci Muhyettin Aksak Ahmet Baha Öğütken
Karabük Erzurum İstanbul
Zeyid Aslan
Tokat
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İhsan
Özkes, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 13üncü maddesinin geri çekilmesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin bu yüce Meclisten
kaçırdığı Sayıştay raporlarında, hazine
arazileri üzerinde bulunan cami ve mescitlerin ticari ünitelerinin herhangi bir
yasal mevzuata dayanmaksızın Diyanete devredildiği ve hazineye
aktarılması gereken gelirlerin yüzde 25inin bir dinî vakfa
aktarıldığı yönündeki tespitler bu torba kanun önerisi ile
yasal hâle getirilmektedir. Yasa önerisine göre Diyanet bu tür ticari
işletmeleri istediği dernek ve vakıflara kiralayacaktır.
Sayıştayın Haziran 2012de hazırladığı
Maliye Bakanlığı Genel Bütçe Hesabı 2011 Yılı
Taslak Denetim Raporunda Maliye Bakanlığı ile Diyanet
İşleri Başkanlığı arasında imzalanan 21
Aralık 2006 tarihli protokolle cami, mescit ve
müştemilatlarının baz istasyonu kurulması ve ticari
faaliyetlerde kullandırılması amacıyla kiralanmasına
ilişkin yetkiler belirli sınırlar dâhilinde Diyanet
İşleri Başkanlığına devredilmiştir.
denilerek yapılan işlemin yasal olmadığı şöyle
açıklanıyor: Mülkiyeti hazineye ait taşınmazların
kiraya verilmesi sonucu elde edilen ve kamuya ait olması gereken genel
bütçe gelirinin vakfa aktarılması yolunu açmıştır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Bekir
Başkanım, doğru mu söylüyor? Bekir Başkan, siz
dinlemiyorsunuz.
İHSAN ÖZKES (Devamla) Değerli milletvekilleri,
Sayıştay raporunun basında geniş yer bulması üzerine
verdiğim üç soru önergesine gelen cevaptan Diyanet İşleri
Başkanlığının 23 milyon 795 bin lira gelir elde
ettiği anlaşılmıştır. Tespit edilen 24 milyon
lira kadar gelir Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından bir vakfa yasal düzenleme olmaksızın
devredilmiştir. Bu maddenin yasalaşması ile, yani şu
görüştüğümüz maddenin yasalaşması hâlinde
Sayıştayın kamunun dediği paranın tamamı
Diyanete devredilmekte ve İstediğin gibi harca. denilmektedir.
Değerli milletvekilleri, maddenin son cümlesinde yer
alan ibareye dikkat ettiğimizde Diyanet bu parayı derneklere ve
vakıflara aktarabilir. denilmektedir. Sayıştayın Kamunun
hakkıdır. denilen para Diyanetin kontrolünde dernek ve
vakıflara aktarılacaktır, maddeye göre de kimlere
aktarılacağı Diyanet İşleri
Başkanlığı tarafından belirlenecektir. Maddenin
sonundaysa Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce (1)inci
fıkrada belirtilen yerlerden elde edilen ve banka hesaplarında
tutulan gelirler hakkında da aynı hükümler uygulanır.
denilmektedir. Böylelikle, Diyanetin banka hesaplarındaki faizleri de
güvence altına mı alınmaktadır?
Değerli milletvekilleri, Sayıştay
raporuyla ortaya çıkan yolsuzluğun, usulsüzlüğün üzeri bu
maddeyle kapatılmaktadır, gayrimeşruluğa meşruluk,
diğer bir deyimle aklama yapılmaktadır.
Sayın milletvekilleri, Hazreti Muhammed
zamanında mescitlerde hiçbir ticaret yapılmadığı gibi,
ibadethanelerin ticarete çevrilmesi de yasaklanmıştır.
İslam tarihinin hiçbir döneminde, Emevîler, Abbasîler, Selçuklular,
Osmanlılar döneminde mescitler, camiler asla ve asla ticaret mahalli
olmamıştır. Ülkemizde, cumhuriyet tarihinde de ibadethaneler kâr
amaçlı kesinlikle kullanılmamıştır. Ne acıdır
ki özellikle son yıllarda camiler ve mescitler âdeta ranta
dönüştürülmektedir. Yüce Allah bir ayette Mescitler şüphesiz
Allahındır. buyururken Diyanet, Allahın evlerini
ticarethaneye çevirmektedir. Kutsallık perdesiyle her şeyin üstünü
örtmeye çalışanlar gerçek pişmanlığı ahirette
yaşayacaklardır. Birilerinin Diyanete, ahirette paranın
değil imanın geçerli olduğunu hatırlatması
lazımdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İHSAN ÖZKES (Devamla) Bu itibarla, bu maddenin
yasa teklifinden çıkarılmasını talep ediyorum.
Teşekkür ederim. Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Erdem,
Ankara Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Özel, biraz sabrederseniz
arayacağım.
MUSTAFA ERDEM (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 13üncü madde üzerinde görüşlerimi beyan
etmek üzere huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Türk milleti Müslümandır, yüzde 99u da dünden
bugüne Müslümandır ve devam edecektir. Camileri Allaha ve ahiret
gününe iman edenler yapar. ayetine uyarak baki kalan bu kubbede hoş bir
sada bırakabilmek, sadakayıcariye kültürünü devam ettirebilmek için
bunu yapmışlardır ve bundan sonra da yapmaya devam edeceklerdir.
Bizim tarihimizde camiler devlet bütçesinden değil, tamamen hayır,
hasenat duygularını yaşatabilmek ve onunla ebediyete intikal
edebilmek için yapılmıştır. Türk milletinin şerefli
mensupları da zor şartlarda en az miktarları bile toplamak
suretiyle Allahın evi olarak nitelenen bu mabetleri bu kubbede hoş
bir seda adına yapagelmişlerdir. Dolayısıyla, en
azından bu mabetleri yapanları tebrik etmek, takdir etmek, rahmet-i
Rahmana kavuşanları da rahmetle, minnetle, şükranla yâd etmek
lazım.
İkincisi: Onların hayır ve vakıf
olarak yapageldiği bu değerli eserleri korumak ve onların
isteklerine uygun bir şekilde hayatiyetini devam ettirebilmek de her
Müslüman Türkün asli görevidir.
Elbette bugün camilerimizin altında birtakım
ekonomik girdi sağlayacak alanlar vardır. Dün camilerin
yaşatılmasıyla alakalı olarak kurulan vakıfların
bugün fiilî alanda bulunamaması, birtakım ticari girdilerle
onların bakım ve onarımlarının sağlanması
bakımından önemli bir görev ifa etmektedir. Böylesine bir kutsal
alanı başka bir amaca matuf olmak üzere asli sahiplerinin
dışına taşırarak farklı isim ve amaçlar
uğruna yönlendirmek herhâlde bu kutsal eserleri yapanlara
saygısızlık olur diye düşünüyorum. Hele hele bu kutsal
eserlerin girdilerini oralardan alarak başka alanlara yönlendirmek herhâlde
onlara karşı büyük bir saygısızlıktır.
Diyanet kurumu beyaz bir elbisedir. Türkiye
Cumhuriyetinin, Büyük Millet Meclisinin mensupları, nasıl, özel
hayatları yok, bu millete kendini adamış insanlarsa, Diyanet
görevlileri, din görevlilerimiz de hata kabul etmeyecek kadar masum ve
birilerine lekeli göstermeyecek kadar da sorumluluk mevkisindedir.
Dolayısıyla, buralarla ilgili uygulamalarda dini, Diyaneti ve din
görevlisini yanlış tanıtacak uygulamalardan özellikle kaçmak lazım
gelir. Diyanete vakıf olarak verilen eserlerin amacı
dışında kullanılması, oralara tahsis edilen ücretlerin
kişisel çıkarlar uğruna bir şekilde değerlendirilmesi
bu alana karşı bizi üzücü bir uygulama olarak tecelli eder.
Basında meydana gelen ifadelerden hareket
ettiğimizde şu anda dini insanlara öğretmek ve toplumu din
konusunda aydınlatmakla sorumlu olanların kutlu doğum
haftalarında yapmış oldukları dinî sohbetlere, bu cami
girdilerinden toplanan vakıf emtiasından yararlanmanın ne kadar
dinî, ne kadar ahlaki olduğunu takdirlerinize arz ediyorum. Belli bir
alana, belli bir amaca tahsis edilmek üzere yapılan vakfi
yardımların da belli bir süre bankalarda bekletildikten sonra o alana
tahsisi, yine vâkıfın yani vakıf eserini bırakanın
haklarına saygısızlık olur.
Örnek olsun diye arz ediyorum: Arakana yardım
yapılmak üzere toplanan paraların belli bir sürede, vadeli hesapta
bankalarda bekletilmesi ve sonra da doğrudan o amaca bile
kullanılması en azından hedefe ulaşmada bir eksikliktir.
Van depremi veya başka alanlarla ilgili hayri duyguları
zamanında ödememek, o alanda yapılan hizmetleri ruhuna uygun
şekle getirememektir diye düşünüyor ve yüce heyetinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Allaha emanet olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin metinden çıkarılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önergeler doğrultusunda madde metinden
çıkartılmıştır.
14üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
yasa tasarısının 14. maddesinin sonuna aşağıdaki
ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Rahmi
Aşkın Türeli
İzmir
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Musa
Çam Ali
Rıza Öztürk
İstanbul İzmir Mersin
Kazım Kurt Özgür Özel Bülent
Kuşoğlu
Eskişehir Manisa Ankara
2013
yılı Bütçe Görüşmeleri sırasında, Bütçe kanun
tasarısının K cetvelinden fazla mesai ücreti alanlar
arasında isimleri sayılan Koruma ve Güvenlik personeli
çıkartılmıştır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Sümer Oral Erkan Akçay
Konya Manisa
Manisa
Lütfü Türkkan Mehmet Şandır
Kocaeli Mersin
MADDE 14- 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ekli
1
Sayılı Cetvelin; "1 - GENEL İDARE HİZMETLERİ
SINIFI" bölümünde yer alan Vergi Dairesi Başkanı ibaresinden
sonra gelen '(Ankara, İstanbul, İzmir)' ibaresi
kaldırılmış, Defterdar, Milli Eğitim İl Müdürü,
Sağlık İl Müdürü, Gıda Tarım ve Hayvancılık
İl Müdürü, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü, Sosyal Güvenlik
İl Müdürü" ibareleri eklenmiş, IV- EĞİTİM VE
ÖĞRETİM HİZMETLERİ SINIFI bölümünün "(b) Öğretmen
ve diğer personel" bendi ile VII- EMNİYET HİZMETLERİ
SINIFI bölümleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş,
(II)
sayılı Cetvelin; "4. BAŞBAKANLIK VE BAKANLIKLARDA"
bölümünde yer alan " Genel Müdürlük ve Daire Başkanı, Milli
Eğitim Bakanlığı Grup Başkanı, Bütçe Dairesi
Başkanı Saymanlık Müdürü, Muhasebe Müdürü, Milli Emlak Müdürü,
Muhakemat Müdürü, Defterdar Yardımcısı, Emlak Müdürü,
Bakanlık İl Müdürü" ibareleri ile "5. YARGI KURULUŞLARI,
BAĞLI VE İLGİLİ KURULUŞLAR İLE
YÜKSEKÖĞRETİM KURULUŞLARINDA" bölümünde yer alan
"Genel Sekreter Yardımcısı ve Daire Başkanı,
Gelir İdaresi Grup Başkanı, Vergi Dairesi Müdürü," ve
" Grup Başkanı ve Hukuk Müşaviri'" ibareleri metinden
çıkarılmış, aynı cetvelin "1. BAŞBAKANLIK VE
BAKANLIKLARDA" bölümüne " Serbest Bölge Müdürü" ibaresinden
sonra gelmek üzere "Genel Müdürlük ve Başkanlık Daire
Başkanı, Milli Eğitim Bakanlığı Grup Başkanı,
Bütçe Dairesi Başkanı Saymanlık Müdürü, Muhasebe Müdürü, Milli
Emlak Müdürü, Muhakemat
Müdürü, Defterdar Yardımcısı, Emlak Müdürü, Bakanlık
İl Müdürü," ibaresi, "2. YARGI KURULUŞLARI, BAĞLI VE
İLGİLİ KURULUŞLAR İLE YÜKSEK ÖĞRETİM
KURULUŞLARINDA" bölümüne Türkiye İstatistik Kurumu Bölge
Müdürü," ibaresinden sonra gelmek üzere Genel Sekreter
Yardımcısı, Daire Başkanı, Hukuk Müşaviri. Gelir
İdaresi Grup Başkanı, Vergi Dairesi Müdürü, Millî Güvenlik
Kurulu Genel Sekreterliği Grup Başkanı," ibareleri eklenmiştir.
'b) Öğretmen ve diğer personel
1 3600
2 3000
3 2200
4 1600
5 1300
6 1150
7 950
8
"VII- EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI
a) Emniyet Genel Müdürü 1 7000
b) Emniyet Genel
Müdür
Yardımcıları,
Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi
Başkanı, Ankara, İstanbul ve İzmir İl Emniyet Müdürleri 1 6000
c) Daire
Başkanları,I.Hukuk Müşaviri ile Diğer Birinci
Sınıf Emniyet Müdürleri 1 5000
d) Kadroları
bu sınıfa dâhil olup da Emniyet Müdürü veya Emniyet Amiri
sıfatını kazanmış olanlar 1 4000
2 3600
3 3000
4 2200
e) Başkomiser,
Komiser, Komiser Yardımcısı ve Polis Memurlarından;
aa) Yüksek öğrenimliler
1 3600
2 3000
3 2200
4 1600
5 1300
6 1150
7 950
8 850
bb) Diğerleri 1 3000
2 2200
3 1600
4 1300
5 1200
6 1100
7 900
8 800"
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa
Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygılarımla
selamlıyorum.
Kanun teklifinin 14üncü maddesiyle 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa ekli ek gösterge cetvellerinde
değişikliğe gidilerek bakanlıklarda ve bağlı
kuruluşlarda daire başkanı ve grup başkanı
kadrolarında bulunanların ek göstergelerinin 3600e
çıkarılması öngörülmektedir. Hani siz 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eşit
işe eşit ücret getirmiştiniz, demek ki doğru
değilmiş. İşlerin görev, yetki ve sorumlulukları ile
çalışanların nitelikleri ve atamalarını içeren,
işin değerine dayalı bir ücretlendirmeye gidilmesi
gerektiğini Milliyetçi Hareket Partisi olarak sürekli ifade etmiştik.
666 sayılı KHK ile yapılan düzenlemenin çok fazla sorunu
barındırması nedeniyle sık sık
değişikliğe uğrayacağını söylemiştik.
Nitekim değişiklikler başlamıştır.
Eşit işe eşit ücret sloganıyla
yapılan düzenlemeyle özellikle taşradaki yönetici personel,
öğretmenler, akademisyenler, din görevlileri, emniyet ve sağlık
personeli gibi kamu çalışanlarının çoğunluğu
görmezden gelinmiştir, şube müdürleri, müdürler, müdür
yardımcıları mağdur edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu maddeyle ilgili
verdiğimiz önergede genel müdürlük ve daire başkanı, Millî
Eğitim Bakanlığı grup başkanı, bütçe dairesi
başkanı, saymanlık müdürü, muhasebe müdürü, millî emlak müdürü,
muhakemat müdürü, defterdar yardımcısı, emlak müdürü,
bakanlık il müdürü, genel sekreter yardımcısı ve daire
başkanı, gelir idaresi grup başkanı, vergi dairesi müdürü,
hukuk müşaviri ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği grup
başkanlarının ek göstergelerinin, yine Ankara, İstanbul,
İzmir illerindeki vergi dairesi başkanları haricinde diğer
illerin vergi dairesi başkanları ile defterdar, millî eğitim il
müdürü, sağlık il müdürü, gıda, tarım ve
hayvancılık il müdürü, çevre ve şehircilik il müdürü, sosyal
güvenlik il müdürlerinin ek göstergelerinin, ayrıca emniyet hizmetleri
sınıfında çalışanlar ile öğretmenlerin ek
göstergelerinin artırılması amaçlanmaktadır.
Türk polisinin yıllardır çözüm bekleyen
sorunları konusunda Sayın Başbakan, 15 Temmuz 2007 tarihinde,
bir televizyon programında seçimlerden sonra ilk masaya
yatırılacak konunun polislerin özlük hakları olduğunu
söylemiş, ancak aradan geçen altı yıla rağmen hiçbir
gelişme olmamıştır.
Polis emekli olmaktan korkmaktadır çünkü emekli
olunca maaşı yarıya düşecektir. Bu yüzden yaş haddine
kadar çalışmak zorunda kalmaktadır. Emekli polislerimiz şiddetli
geçim sıkıntısı çekmektedir. Huzur ve güvenliğimizi
sağlayan Türk polisinin en başta gelen isteği, ek
göstergelerinin yükseltilmesidir. Tamamına yakını
yükseköğrenimli olan polislerimiz 3600 ek göstergeyi haklı olarak
istiyor. Yükseköğrenim gören emniyet personelinin 2200 olan ek göstergesi
mutlaka 3600 olarak düzeltilmelidir.
666 sayılı KHK ile memur maaşlarında
yapılan iyileştirmelerden öğretmenlerimiz maalesef
yararlanamamıştır. Bugün, OECD ülkeleri içinde öğretmenlere
verilen maaşlar OECD ülke ortalamasının yarısının
altındadır. Başta emeklilere olmak üzere, öğretmenlerimizin
aylıklarında iyileşme yapmak amacıyla öğretmenlerin ek
göstergelerinin yükseltilmesi gerekmektedir. 1inci dereceye yükselen
öğretmenlerimize 3600 ek gösterge çok görülmemelidir. Geleceğimizin
teminatı çocuklarımızın yetişmesinde fedakârca,
vefakârca ve özverili bir biçimde gayret gösteren öğretmenlerimiz her
türlü takdire fazlasıyla layıktır.
Ne var ki kısıtlı imkânlar çerçevesinde ve
hayatın getirdiği birçok zorluklara takılmadan gelecek
nesillerin hazırlanmasını ve yetişmesini sağlayan
öğretmenlerimizin gereken ilgiyi görmediği bir gerçektir. Maddi
sorunların baskısı altında ezilen, itibar ve
saygınlığı her geçen gün zayıflayan bir mesleğin,
Türkiye'nin güçlenmesi, milletimizin ilerlemesi yolunda ne denli katkı
sağlayacağı tartışmalı bir konu olarak
karşımızdadır. Çocuklarımıza bir harfi
öğretebilmek için en ücra köşelerde heyecanla görev yapmaya çalışan,
milletimizin aydınlık geleceğine katkı vermek için
fedakârca hizmet veren öğretmenlerimizin ekonomik problemler
karşısında çaresiz kalmaları asla kabul edilemez.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
yasa tasarısının 14. maddesinin sonuna aşağıdaki
ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
2013
yılı Bütçe Görüşmeleri sırasında, Bütçe kanun
tasarısının K cetvelinden fazla mesai ücreti alanlar
arasında isimleri sayılan Koruma ve Güvenlik personeli
çıkartılmıştır.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza
Öztürk, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiği
günden beri her iki üç yılda bir alkollü içeceklerin yasaklanması
konusunda, satışı konusunda, sunumu konusunda,
dolayısıyla kullanım konusunda toplumsal vidaları her geçen
gün daha da sıkıştırmaktadır. 2005 yılında
içkiden arınmış bölgeler kurmaya kalkmıştır fakat
toplumsal tepkiler nedeniyle bundan geri adım atmıştır.
Yine 2008 yılında alkollü içkilerin satışı ve sunumunu
sınırlayan bir yönetmelik çıkarmıştır. 2011
yılında yapılan değişikliklerle içki
satışı, sunumu ve kullanımıyla ilgili yeni yasaklar
getirmiştir.
Bütün bunlar, aslında, gençliği ve toplumu
aşırı içki bağımlılığından korumak
gibi nedenlerle yapıldığı gerekçesine
dayandırılmıştır. Oysa burada sorulması gereken
temel soru, amacın ne olduğudur. Amaç gerçekten toplumu ve
gençliği aşırı içki
bağımlılığına karşı korumak mı,
yoksa toplumdaki değişim dinamiğini kendi amaçları için
kullanan siyasal iktidarın, İslamcı, muhafazakâr bir toplum
oluşturma çabası içinde olması mı? İçki içilmeyen,
kadının eve kapatıldığı, en az 3 çocuk
yaptığı, biat kültürünün egemen olduğu, farklı
kimliklerin reddedildiği ve herkesin dinsel değerler çevresinde bir
dayanışma içerisine girdiği toplumsal muhafazakâr bir toplum
oluşturmak mı?
Aslında, içki içmek farklı bir yaşam
biçiminin simgesi olarak görüldüğünden, siyasi iktidar kendi
yandaşlarına siyasal mesaj vermek için sürekli bu içkiyle oynamaktadır.
Aslında, Dünya Sağlık Örgütü verilerine
baktığımızda, istatistiklerine
baktığımızda, bu yapılan düzenlemelerin
yapılış nedeni olarak gösterilen gençliğin ve toplumun içki
bağımlılığına karşı korunması
gerekçesinin çok inandırıcı olmadığı görülmektedir.
Şöyle ki: Bu rakamlar Türkiyede alkollü içki tüketiminin toplumsal
nitelik kazanmadığını somut olarak gözler önüne
sermektedir. 48 Avrupa ülkesi içerisinde Türkiye, Tacikistandan sonra en az
içki tüketen bir ülkedir.
Yine, Türkiyede kişi başına
yıllık alkol tüketimi 2 litrenin altındadır. Yunanistanda
10 litredir bu rakam, Bosnada 9 litredir, İspanya ve İsviçrede 10
litredir, Fransada 14 litredir.
Yine, Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre,
son on iki ayda içki içmeyenlerin genel nüfusa oranı bakımından
Türkiye 48 Avrupa ülkesi arasında 1inci sıradadır yani
Türkiyedeki içki içme oranının, Avrupada, en az olduğunu
göstermektedir. Türkiye, bu oran bakımından, bu yüzde bakımından
Danimarkadan 27 kat öndedir.
15-24 yaş grubunun yıllık alkol tüketimine
bakıldığında, adam başına Türkiyedeki alkol
tüketimi 3,4 litredir. Avrupada aynı yaş grubu bakımından,
15-24 yaş grubu bakımından Avrupa ortalaması 12,2 litredir.
Türkiyede 15-24 yaş grubunun alkol tüketimi azalan bir eğri
izlemektedir.
Her iki üç yılda bir, ülkenin en önemli sorunu
alkollü içki tüketimiymiş gibi gündeme getirmenin ve buna ilişkin
yeni önlemler almaya kalkışmanın gerçekten bir akıl
tutulması olduğunu düşünüyorum. Aslında, alkollü içkilerin
yasaklanması konusunda ortada korunması gereken bir kamu yararı
yoktur ama ortada korunması gereken bir yaşam biçiminin olduğu
çok açıktır.
Değerli milletvekilleri, bakın, Laikliğin
uygulanması fevkalade zorlaştı ve İslamcı bir parti
işbaşına geldi. 2010 sonuna kadar destekledim ama iki
yıldır İslamcı parti intikam almaya başladı. Süt
yasası, helal gıda uygulaması, içki yasakları intikam
almaktır. Bu intikamın sonunda bizi ne bekliyor? Çok tatsız
şeyler bunlar. Sonunda insanlar çıkıp yeter diyecek. Bu sözler
sizin akil adamınız Baskın Oranın bir gazeteye
verdiği röportajdan sözlerdir. Gerçekten toplum artık sizin bu
intikamcı politikalarınıza bir gün Dur. diyecek.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
aranmasını talep ediyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 15. Maddesindeki "belediye meclislerince
takdir edilecek" ifadesinin aynen kalmasını 96ncı maddesi
ibaresinin çıkarılmasını arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Musa
Çam Ali
Sarıbaş
İstanbul İzmir Çanakkale
Mehmet
Hilal Kaplan Kazım
Kurt Bülent
Kuşoğlu
Kocaeli Eskişehir Ankara
Rahmi
Aşkın Türeli
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
463
sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 15.
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
İdris
Baluken Hasip
Kaplan Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Şırnak İstanbul
İbrahim
Binici Sırrı
Süreyya Önder
Şanlıurfa İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kente ilişkin kararların belediye
meclislerinden çıkması gerekirken, bu yetkiyi belediye meclislerinin
elinden alıp merkezi hükümetin kararlarına bırakmak
çağdaş yerel yönetim anlayışı ile ve Türkiye'nin
demokratikleşme süreci ile örtüşmez.
Bu nedenlerle maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 15. Maddesindeki "belediye meclislerince
takdir edilecek" ifadesinin aynen kalmasını 96ncı maddesi
ibaresinin çıkarılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali
Sarıbaş, Çanakkale Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı
torba kanununun 15inci maddesi üzerinde önerge vermiş bulunuyorum ve
bunun üzerine de söz aldım. Bu vesileyle hepinizi en derin sevgi ve
saygılarımla selamlarım.
Öncelikle madde üzerinde verdiğim
değişiklik teklifi üzerinde durmak istiyorum. Bir taraftan
çelişkiler yumağı yaşamaya devam ediyoruz. Bir taraftan AKP
Hükûmeti yerel yönetimlerdeki yetkilerini devretmeye çalışırken,
bir taraftan da günü geliyor diğer yasalarda bu yetkileri almaya
çalışıyor. Bugün, komisyonlarda görüştüğümüz ve bu
arada yine de görüşmeye devam edeceğimiz çifte standartlar ve kanun
üzerindeki kanun yapma tekniği ve kanunun, kanun içeriği
anlamında da sürekli kendisiyle çelişen, diğer kanunla
çelişen bir maddenin burada yine kendi özüyle çelişen bir madde üzerinde
konuşuyorum. Çünkü, koca ülkenin Bakanlar Kurulu ve Başbakan
şunu iddia ediyor: Türkiyenin bütün sorunlarını tek elden
toplamanın ve Bakanlar Kurulunun bu kadar işinin olduğunu
söylemesine rağmen burada kalkıyor, diyor ki 96ncı maddede, bu
değişikliği yaparak belediye meclislerinin elinden yetkiyi
alarak, Artık, barların, pavyonların fiyatlarını da
biz vereceğiz. diyor. Yani koca Türkiye Cumhuriyetinin devleti,
artık, bu kadar yerel yönetimlerin elinde olan bir yetkiyi alarak da bar
ve pavyonların pazar ruhsatlarının, onların fiyatlarını
belirlemeye kalkıyor.
Şimdi, burada bir çelişki yok mudur? Burada
yerel yönetimlere güvensizlik yok mudur? Burada yerel yönetimlerin, özellikle
büyükşehir de dâhil olmak üzere, plan bütünlüğü içerisinde
baktığımızda bu yetkiye niçin belediyelerimize güvenmiyorsunuz?
Şimdi, bu maddenin bir başka boyutuyla birlikte ekonomik boyutunun
dışında bakarsak şöyle bir şey bekliyorum: 2002
yılında AKPnin ilk seçimlerinden başlayarak süreç içerisindeki
bir gelişimine bakalım. O zaman, Başbakanın gömleği o
gömlek değil, çıkardı ve kimsenin hayatına -özellikle bu
akşam görüştüğümüz bu yasayla ilgili- insanların
hayatına kesinlikle müdahale edilmeyeceğini söylemişti ve bu
konuda ikna edilmeye çalışıldı.
Gelelim ikinci dönemine: O dönemde, bu dönem içerisindeki
-yavaş yavaş- yerel yönetimler dâhil olmak üzere valilikler ve
kaymakamlıklarda olan bu yetkiler, baskılarla birlikte
kırmızı çizgilerin oluşturduğu ikinci döneme geldik.
Aslında, yasayı bugünkü gibi sadece daha daraltan, daha
Şu anda
uygulamada var. Şu anda ikinci sınıf ya da tek gömlek
giydiğimiz, tek insan dediğimiz x-large ve x olarak bütün
insanlara tek anlamıyla çıkaracağımız bu yasanın
içerisinde şu anda mevcutta var zaten.
Ne tartıştık ikinci dönemde?
Kırmızı noktaları tartıştık.
Kırmızı nokta ne? İçki ve bu anlamda da insanların
yaşamına, yaşam şekline müdahaleydi ama bu müdahale ve o
zaman Hayır, yanlış yapılıyor. diye belediye
başkanları uyarıldı, valilikler uyarıldı,
kaymakamlıklar uyarıldı ve bu havayla da seçimlerde -liberal
kesim de dâhil- oy almanın peşine düştünüz ve dediniz ki: Söz
veriyoruz oynamayacağız.
Gelelim üçüncü döneme: Burada şimdi bir ruhsat
almanın, bir belediye başkanı olarak vermenin ne kadar kolay
olmadığını biliyorum. Bir esnafın, Gökçeada, Bozcaada,
Çanakkalede şarap üreten ve markalaşan ve çok yatırım
yaptığı bir ilde ve özellikle de orada Hükûmetin
özelleştirmesinden sonra kanyak fabrikalarının
kapatıldığı, yirmi yıldır da bağcılık
yapan bu ülkedeki insanlar aç geziyor. Bir taraftan teşvik ediyorsunuz
Yurt dışındaki işçiler buraya yatırım yapın
tarıma, şaraba, içkiye. diyorsunuz, bir taraftan da
kısıtlılık getiriyorsunuz. Bu mu anlayış?
Şimdi, yine devam ediyorum: Bu dönem içerisinde
-ikinci konuşmamda da söyleyeceğim- bir ruhsat almanın ne kadar
zor olduğunu söylemeye çalışacağım. Zaten bu
yasaklılık var ve uygulamada -bir esnaf olarak- bu yasaklamanın
nasıl olabileceğini, ne anlamda olacağını bir gün
gelin yaşayın ve bu yaşamın gerçeğini
yaşayın ve ne kadar maliyetli ve ne kadar engellerle bunu
engellediğini biliyorsunuz. Onun için, çok değerli Meclis üyesi
arkadaşlarım, gelin, insanlara mahalle baskısından,
ötekileştirmeden vazgeçin. Orada Burada bu içki satıyor. diye hedef
göstermeyin, burada Bu insanlar başka türlü yürüyor. diye hedef
göstermeyin. Bu, bize yakışmaz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında çelişki olduğu için
elektronik cihazla oylama yapacağız.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
Allah aşkına var mı? Karar yeter sayısı var mı?
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa teklifinin 16. Maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rahmi
Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İzmir Ankara
Musa Çam Kazım
Kurt Özgür
Özel
İzmir Eskişehir Manisa
Ali
Sarıbaş
Çanakkale
MADDE 16 2464 sayılı Kanunun 60
ıncı maddesinde yer alan 20 YTLden az; 800 YTLden çok olmamak
üzere ibaresi metinden çıkarılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali
Sarıbaş, Çanakkale Milletvekili.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Değerli
Başkan, 16ncı madde üzerinde söz alarak deminki konuşmama devam
etmek istiyorum.
Şimdi, Anadolunun neresine giderseniz gidin,
Türkiye'nin neresine giderseniz gidin eskiden de
Şimdi, bu yasaya uygulanabilirliliği
açısından bakarsak, turizm açısından bakarsak, nasıl
bakarsak bakalım bu bir yasaktır çünkü verilebilecek yer
bulamazsınız, mümkün değildir. Her 100 metreyi koyduğunuzda
özellikle de ibadethaneler de dâhil olmak üzere, camiler de dâhil olmak üzere,
okulların bu kadar tarifi yapılmadığında bu mümkün
değil.
Gelelim şu andaki mevcut yasaya. Buldunuz,
kırmızı çizgilerde itiraz ettik,
tartışılıyor, var, yasak. Belediye
başkanlarının ellerinde veya valinin elinde; valinin ve
kaymakamın elinde daha da kötü.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Deneyim konuşuyor, deneyim.
ALİ SARIBAŞ (Devamla) Çünkü, orada alabilmesi
için ne yapmak lazım? Önce kırmızının içerisinde
numarasına kadar bakmanız lazım. Oraya bir itilmiş ya da
gidebilecek insanlara her akşam bakılacak damgalı gibi. Onları
bir yere toplayacaksınız tecrit edilmiş bir insan grubu gibi. Hani
AKP bütün özgürlüklere ve yaşamlarına dokunmuyordu, bütün herkes
özgür yaşayacaktı, kol kola yaşayacaktık; hani nerede bu
anlayış? Niye bu kanunda üzerinde duruyorsunuz? Şimdi
söylüyorum: Burada gittiniz o ruhsatı alırken, önce orada
sıkıntılar var, Emniyete yazı yazacaksınız,
Emniyet soracak, Hayır. diyecek belediye başkanı. Derse
iş bitti, veremiyor. Verdi, orada onu açması için diğer kanunlar
var. Bakalım, ne ruhsatları alacak? Ticaret ve sanayi odasına
bildirecek ya da ilgili şirket değilse esnaf odasından alacak,
belediyeden açma ruhsatı alacak, yasal, tütünlerle ilgili
ruhsatını alacak ve ayrıca içki ruhsatı alacak ve vergi
dairesine gidecek. Kaç tane oldu? 6 tane ruhsat. Bunları başarmak çok
zor. Bunların, bakın, ekonomik gücü, bürokrasisi ve hepsinin önünde
engel var. Hele alkol mü ya da turizmle ilgili bir ruhsat mı? Aman Allah,
iki saat düşünmek lazım. Onun içinde bir de mahalle
baskısı dediğimiz olaylar var. Siz isteseniz de istemeseniz de
Buna verirsen senin önüne kazarım. ya da Senin önünde farklı
şeyler görürüm. ya da Sen bunu yapma, bunun içerisinde başka mamul
sat, bununla ilgili farklı bir muamele yap. Bu bir toplumsal
baskının yöntemidir. Burada arkadaşlar şunu net söylüyorum
ve hepiniz de biliyorsunuz, burada ötekileştirmek, insanların
yaşam tarzına müdahale etmek -bundan önceki yasalardan bahsetmek
istemiyorum- insanın doğumuyla ilgili, sayısal üstünlükle
ilgili, yaşamın diğer müdahalelerini
Bundan önceki
yaptıklarımızı da bahsetmiyorsun, ama bu çok tehlikeli.
Bakın, burada diğer arkadaşlarım da söyledi, Türkiyede
alkolle ilgili elinizdeki mevcut tüketime de bir bakın, Avrupanın ve
dünyanın çok gerisinde. Böyle bir şey yok ve Müslüman ülkelerdeki
yasak zihniyetin altında ve kaçakçılığın ürediği
ve özellikle şu anda bu anlamda üreticinin üzerine ÖTV ve KDVnin had
safhaya çıktığı -bu bir yasaktır zaten- özellikle
yüklendiği bir dönemi de koyarsanız, zaten bu yasaklar var
uygulamada. Siz, üstüne üstlük bir yere mesaj vermeye çalışıyorsanız
o sizin sorununuz. Bilmiyorum ama bu sorununuzla başa çıkmanıza
da gerek yok ama ülkeyi bölersiniz. Çok net söylüyorum. Gene de tekrar etmekte
fayda görüyorum, gene gene söylüyorum: Bakın, yine, yasal mevzuatta
yumuşaklıklar yapmazsanız ve bunu da atlarsanız, yarın
gene bir ay, iki ay içerisinde Türkiye bunu tartışacak ama siz,
Reyhanlıdaki olayı ya da Türkiyedeki başka süreci gündem
dışına çıkarıp bunun üzerinde toplamayı
hedefliyorsanız başarıyorsunuz ama bu başarıyı
yaparken yara alıyoruz ve bu Türkiye Cumhuriyetindeki insanların
yaşamı müsaderesine fırsat vererek onların içerisinde
ötekileştirilen insanları, lütfen, lütfen, gene gene söylüyorum,
ötekileştirmeyin, kavga yapar hâle gelmeyin. Onun için de, buradaki
rakamlara bakın, Müslüman ülkelerde, yasak ülkelerde İran en
başta geliyor. Niçin? Yasak olduğu için. Yasak
karşısında AKPnin karşı nedir? Biz yasakları
kaldıracağız diyorsunuz ama bu akşamki yasa ne? Yasak
koyucu. Bir tezatlık var. Ya bizde var anlayışımızda,
ya ben Türkçe bilmiyorum ya da uygulamalarda bir tezatlık var ama
şunu net söylüyorum: AKP, yasak zihniyetlerini koymaya devam ediyor.
İyi akşamlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
yasa teklifinin 17. maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Musa
Çam Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul İzmir İzmir
Kadir Gökmen Öğüt Kazım
Kurt Haluk
Eyidoğan
İstanbul Eskişehir İstanbul
Veli
Ağbaba Özgür
Özel
Malatya Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ
(İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siz çocukları
koruyacaktınız. Siz sigaradan herkesi koruyacaktınız,
değil mi? Doğru mu? Gelin, başta ben atayım, Türkiyede
ithal edilen tüm yabancı sigaraları yasaklayalım.
VELİ AĞBABA (Malatya) Yüreğiniz varsa
deneyin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Gelin,
Türkiyeye ithal edilen tüm yabancı sigaraları yasaklayalım, ilk
imzayı ben atayım sigara içen birisi olarak.
ALİM IŞIK (Kütahya) Hepsi yabancı, yerli
yok ki!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bir dakika,
dur şimdi.
Ama ne gariptir ki sigara içenleri sigaradan korumak
amacıyla gariban Türk çiftçisini, Adıyamanda, Muşta,
Bitliste, Malatyada 300 metreye ektiği tütün için, tütün satanlara,
tütünü yetiştirenlere, yetiştirip satıcıya sarmalık
tütün götürenlere
Orada dükkanlar var, Adıyamanı bilenler,
Diyarbakırı bilenler, o bölgede kahvelerde, sandalyelerde (Hatip
yere oturdu) böyle oturup böyle sigara saranlar var ya
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar!)
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, lütfen
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ama ne
gariptir ki götürene
Adıyaman milletvekillerim burada mı? (AK
PARTİ sıralarından Burada. sesleri.) Kim var?
VELİ AĞBABA (Malatya) Onlar pazarlıkta,
pazarlıkta. Adıyamanlılar pazarlıkta.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
Arkadaşlar, sayın Malatya milletvekillerim burada.
BAŞKAN Sayın Ağbaba, lütfen
sataşmayınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bir Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu var. Her şey serbest, ithal sigara serbest,
Philip Morris serbest, o serbest; Adıyaman tütünü, Malatya tütünü yasak.
Götürene 5 bin lira ceza, satana 5 bin lira ceza, Adıyamandan
Diyarbakıra götüren kamyona da 50 bin lira ceza.
Arkadaşlar, gelin, üreteni de, satanı da vergi
kaydına alalım, Maliye burada, vergi kaydına alalım. Her
türlü ÖTV mi koyuyorsunuz, koyun ama gariban
Orada bir polis
çıkıyor, bir vali çıkıyor Sana 25 bin lira ceza. diyor,
50 bin lira ceza. diyor.
Arkadaşlar, bu kendi ürünümüz. Eğer tütünü
yasaklayacaksak ilk imzayı ben atayım, ilk imzayı ben
atayım. Böyle yasakçı zihniyet olmaz. Başkasına gel geç,
benim 300 metrekareye
Senede elde ettiği gelir, 3 bin lira, 2 bin lira.
Doğru mu Sayın Malatya Milletvekilim?
VELİ AĞBABA (Malatya) Doğru.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bitlis
milletvekilim var mı?
VELİ AĞBABA (Malatya) Bu Adıyaman
milletvekilleri alışverişte Sayın Milletvekilim,
Adıyamanlılar alışverişe çıkmış.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Doğru
mu Malatya Milletvekilim?
MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) Doğru.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Muş
milletvekilim var mı? Doğru mu Sayın Milletvekilim? Elde
ettiği gelir senede 3 bin lira.
Arkadaşlar, TAPDK burada, Maliye burada, gelin, biz
Maliyeye kayıt yapalım hem satıcıyı hem üreticiyi,
vergisini versin, ÖTVsi varsa ÖTVsini de versin.
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) Nasıl sarılıyordu
bir daha göstersene.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) O
Diyarbakırda saranlar, Muşta saranlar, Hakkâride kahvelerde
saranlar, adamın dudak zevki bu.
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) Hayır, nasıl
sarıyorlardı?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ben bir daha
oturur sararım şimdi. (Gülüşmeler)
Değerli arkadaşlar, bu Türkiyenin bir sorunu,
bu doğunun sorunu, bu güneydoğunun sorunu, bu güneydoğudaki
esnafın sorunu, güneydoğudaki yetiştiricinin sorunu.
VELİ AĞBABA (Malatya) Malatyanın
sorunu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) 3 bin lira
arkadaşlar senede, 3 bin lira. Bırakın, bu adamlar 3 bin
lirayı alsınlar, etmeyin, tutmayın size onlar adına
yalvarıyorum, üretici adına da, satıcılar adına da.
Değerli arkadaşlar, bunu, bir şekilde
Vergi kaydı olmak kaydıyla, her türlü vergisini, neyini
koyacaksanız koyun ama bu sorun Türkiye gerçeğidir, bu sorun ülkenin
gerçeğidir, bu sorun doğunun gerçeğidir, bu sorun sarmalık
sigara içenlerin gerçeğidir; etmeyin, tutmayın. Bunu getirin
Arkadaşlar bir maddeyle yasakları kaldırıyorsunuz.
Yasağı kaldırın, doğudaki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) -
insanlar adına, o üretici adına hepinize size
şükranlarımı sunacağım.
Teşekkür ederim. (CHP, AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 18. maddesindeki, uluslararası
anlaşmalarla kurulan üniversitelerde, Bu süre 5 yıla
uzatılabilir ifadesinin madde metninden çıkarılarak Türk
Cumhuriyetleri ve akraba topluluklarındaki yükseköğrenim
kurumlarından davet alan öğretim üyelerine 5 yıla kadar
şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Bülent Kuşoğlu Rahmi
Aşkın Türeli Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Ankara İzmir İstanbul
Musa Çam Kazım
Kurt Özgür Özel
İzmir
Eskişehir Manisa
Fatma Nur Serter
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Fatma Nur
Serter İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
463 sıra sayılı torba kanunun 18inci
maddesinde 2547 sayılı Yükseköğrenim Yasasının
39uncu maddesine bir eklenti yapılmaktadır. Aslında bu
eklentiler doğru bir biçimde yapılmış olsaydı yani
maddenin bütünlüğünü bozmayan bir biçimde yapılmış
olsaydı belki bir önerge verip burada konuşmaya da gerek
olmayacaktı. Ancak Millî Eğitim Komisyonunun görüşünün
alınmamış olması, ileride çok ciddi sorunlara da yol açacak
teknik bir hatayı da beraberinde getiriyor.
Bakınız, mevcut 2547 Sayılı
Yasanın 39uncu maddesinin son paragrafını kısaca
okuyorum, orada diyor ki: Türk cumhuriyetleri ve akraba topluluklarındaki
yükseköğrenim kurumlarından davet alan öğretim elemanlarına
üç ayı aşmamak ve bütün özlük hakları saklı kalmak
kaydıyla aylıklı izinli olarak Millî Eğitim
Bakanlığı ve üniversite yönetim kurulu izin verebilir. Mevcut
düzenleme bu.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Üç yıl
Hocam.
FATMA NUR SERTER (Devamla) Pardon, üç yıl.
Bakınız, buradaki ifadeler Türk cumhuriyetleri
ve akraba toplulukları ifadesi. Bunun altına eklenen maddede ise
2547 Sayılı Kanunda hiç yer almayan uluslararası anlaşmalarla
kurulan üniversiteler ibaresi kullanılıyor ve deniliyor ki:
Uluslararası anlaşmalarla kurulan
üniversitelerde bu süre beş yıl uzatılabilir.
Şimdi, bundan şunu anlıyoruz
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Beş
yıla kadar
FATMA NUR SERTER (Devamla) Beş yıla kadar
uzatılabilir.
İki ayrı üniversite tipi var. Türk
cumhuriyetleri ve akraba toplulukları üniversiteleri, buralarda görev alan
öğretim elemanlarına sadece üç yıla kadar izin veriliyor,
anlaşılan o. Bir de, lütfen okuyun, ikisini birleştirip okuyun
çünkü diyor ki: Uluslararası anlaşmalarla kurulan üniversitelerde bu
süre beş yıla kadar uzatılabilir. Yani iki farklı
üniversite tanımı ve iki farklı görevlendirme süresi olarak
anlaşılabilecek teknik, maddi
bir hata var burada ve bu, gelecekte birtakım sorunlara yol açabilir. O
nedenle, sözel olarak, Türkçe ifadesi
olarak bu maddenin toparlanmasına ihtiyaç olduğu konusunda ben sadece
düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum.
İkinci bir konu, uluslararası anlaşmalarla
kurulan üniversiteler. Şimdi, değerli milletvekilleri,
uluslararası anlaşmalarla kurulun üniversiteler Galatasaray
Üniversitesi, Türk-Alman Üniversitesi gibi üniversite demektir çünkü mevcut
yasada şu anda, işte, Türk cumhuriyetleri ve akraba toplulukları
üniversitelerinin yanı sıra özel statülü üniversite adı
altında Hoca Ahmet Yesevi, Kazakistan ve Kırgızistan-Türkiye
Manas Üniversitesi yer almaktadır. Dolayısıyla, siz burada
üçüncü bir kategori getiriyorsunuz ve bu kategorinin içi de doldurulmuyor.
Bakınız, bu kategorinin ne olduğu da belli değil.
Galatasaray Üniversitesine bir görevlendirme mi yapacağız veya
Türk-Alman Üniversitesi bu kapsama giriyor mu? Ya da birtakım vakıf
üniversitelerinin bugün web sitelerine girip bakarsanız, çok net olarak
görürsünüz uluslararası anlaşmalar başlığı
altında anlaşma yaptıkları üniversitelerin isimlerini
zikretmektedirler. Vakıf üniversiteleri bu kapsama giriyor mu? Bütün
bunlara açıklık kazandırmayan ve gelecekte sorunlara yol açacak
teknik hatalarla dolu bir madde düzenlemesi yapılmıştır ve
bütün bunlara ek olarak, eğer gerçekten maksat vakıf üniversitelerini
de bu kapsama almaksa o zaman devlet üniversitelerinin sürekli içinin
boşaltılmakta olmasının Türk yükseköğretim sistemine
vereceği zararların bu madde düzenlemeleri yapılırken
dikkate alınması ve bu madde içeriğinin netleştirilmesi
gerekir çünkü yükseköğretim yani mevcut 2547 sayılı
Yasanın hiçbir yerinde bu ibare geçmemektedir, yeni YÖK
taslağında yer alıyor olabilir ama mevcut yasada yoktur. O
nedenle -görüyorsunuz, son derece iyi niyetli bir konuşma yaptım- bu
konuda bir düzenlemenin yeniden yapılmasını da çok gerekli
görüyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, kısa bir bilgilendirme yapabilir miyim konuşmacının
bahsettiği konuyla ilgili olarak?
BAŞKAN Buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Önce, gerçekten çok hassas bir konu, iyi yakalandı,
ben teşekkür ediyorum Sayın Milletvekilimize ancak bilerek seçildi bu
ifade, bilerek kullanıldı. Şunun için: Bir defa iki üniversiteyi
kapsıyor bu ifade; bir tanesi Manas Üniversitesi, birisi Ahmet Yesevi
Üniversitesi, ikisi de uluslararası sözleşmelerle kurulmuş
üniversite. Eğer Türk cumhuriyetleriyle ilgili ifadeyi kullanmış
olsaydık kapsama alınmaması gereken Kıbrıstaki
üniversitelerin de kapsama girmesi gerekirdi. O zaman, sistemi ciddi anlamda
sıkıntıya sokardı çünkü geçici görevle gittikleri takdirde
profesörler bu üniversitelere, bütün hakları, kadroları burada
kalıyor, o kadroları işgal ediyorlar. Dolayısıyla,
sayıyı çok fazla arttırma imkânı yoktu. Zaten talep de esas
itibarıyla Manas Üniversitesinden ve Ahmet Yesevi Üniversitesinden
gelmişti. Dolayısıyla, ifade doğru yani söylediğiniz
anlamda bir teknik yanlışlık içermiyor.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Böylece birinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 01.59
ONUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 02.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER : Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 19 ila 36ncı maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili.
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Konyalıların bir sevincini sizlerle
paylaşmak istiyorum, sözlerime böyle başlamak istiyorum: Torku
Konyaspor bu gece oynanan PTT Birinci Lig Play-off yarı final
maçını kazanarak finale yükselmiştir. Ben, buradan Konyasporun
futbolcularını, teknik kadrosunu, yönetimini ve fedakâr
taraftarlarını tebrik ediyorum. Torku Konyaspor, inşallah, pazar
akşamı oynanacak final maçını da kazanarak Süper Lige
yükselecektir, buna yürekten inanıyorum.
Değerli milletvekilleri
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben katılmıyorum bu
kanaate Manisalı olarak.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Manisaya bir takım
yeter Özgürcüğüm, iki tane
(Gülüşmeler)
MUSA ÇAM (İzmir) Dostluk kazansın.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Evet.
Değerli milletvekilleri, ivedi olarak yürürlüğe
konulmak istendiği anlaşılan 36 maddelik bu kanun teklifinde 18
kanun ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik öngörülmektedir.
Son günlerde kamuoyunda tartışılan ya da
tartıştırılan ve yapılan görüşmelerde de üzerinde
en fazla konuşulan maddeleri alkollü içkilerin üretimi, tüketimi,
pazarlanması, satışı, reklam ve tanıtımı ile
ilgili getirilen yasak ve cezalardır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
alkollü içkilerin, her ne yolla olursa olsun, özendirilmesine kesinlikle
karşıyız. İnancımız gereği
karşıyız, toplum sağlığı yönüyle
karşıyız.
AKP iktidarları döneminde ülkemizdeki alkol
tüketimindeki artış dikkat çekmektedir. Maliye Bakanının
bir soru önergesine verdiği cevaba göre, 2012 yılında üretimden
ve ithalattan iç piyasaya arz edilen alkollü içki miktarı 2004
yılına göre sekiz yılda yüzde 26 oranında artarak 1 milyar
127 milyon litreyi aşmıştır. Aynı dönemde bira
miktarı yüzde 15, şarap miktarı yüzde 110, rakı, votka,
viski, likör, cin ve diğer distile içkilerin miktarı yüzde 32
oranında artmıştır. Bunlar resmî rakamlar olup bu alanda
kaçakçılık ve kayıt dışılığın
fazla olduğu dikkate alınırsa rakamların çok daha yüksek
olduğu aşikârdır.
AKP zihniyetinin, alkollü içkilere getirilen yasaklar ve
cezalarla bir propaganda malzemesi elde etme çabasında olduğu
görülmektedir. Her fırsatta yaptığı gibi yine milletimizin
dinî hassasiyetlerini sonuna kadar istismar etmeyi amaçladığı
açıktır. Aslında, AKP zihniyetinin toplum ve gençliğin
alkol düşkünlüğüne girmesini önlemek konusunda bugüne kadar bir
derdi, bir kaygısının olmadığı da
anlaşılmaktadır. İşte, bu teklifle böyle bir
kaygıdan dolayı alkollü içkilerle ilgili yasaklar ve cezalar
getiriliyor diyenlere sormak lazım: Madem öyle on buçuk yıldır
nerelerdeydiniz? Sözde muhafazakâr olduklarını söyleyenlerin, güya
dindar gençlik yetiştirmekten bahsedenlerin on buçuk yıllık
iktidarları döneminde ülkemizdeki alkol tüketimi artmış, alkole
başlama yaşı 11e kadar düşmüş, çocuklarımız
ve gençlerimiz arasında alkol tüketimi kaygı verici bir noktaya
ulaşmıştır. Alkol, uyuşturucu, esrar gibi kötü
alışkanlıklar ile satanizm maalesef okullarda kol gezmektedir.
Anayasamızda da görev olarak verilmesine
rağmen AKP iktidarının gerekli tedbirleri alarak toplumu ve
gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, kötü
alışkanlıklardan koruyamadığını resmî
veriler ve araştırmalar göstermektedir. Bu konuda
çocuklarımıza ve gençlerimize gerekli eğitim verilmeden,
insanımız bilinçlendirilmeden sadece yasaklar ve cezalarla sonuç
alınamayacağı da bir gerçektir.
AKP iktidarı başına 5inci
bakanını getirdiği eğitim alanını millî ve manevi
içerikten yoksun, bilimsellikten uzak anlayışla ve deneme
yanılma yöntemi ile yaptığı uygulamalarla yazboz
tahtasına döndürmüştür. Yapılan her değişiklik,
malzemesi insan olan eğitim sisteminde nesillerin heba olmasına neden
olmuştur.
AKP döneminde millî ve manevi değerlerimizi
özümsemiş, düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği
gelişmiş, yeni gelişmelere açık, sorumluluk duygusu ve
toplumsal duyarlılığı yüksek, bilim ve teknoloji üretimine
yatkın, girişimci, demokrat, kültürlü ve inançlı nesillerin
yetiştirilmesini sağlayacak eğitim politikaları
uygulanmamıştır. Bu yönüyle bir reform da
gerçekleştirilmemiştir. Kuran-ı Kerim'in ve Peygamberimizin
hayatının ders olarak konulması da Milliyetçi Hareket Partisinin
öncülüğü sayesinde gerçekleşmiştir.
Değerli milletvekilleri, AKP'nin on buçuk
yıllık iktidarında millî ve manevi değerlerimiz büyük yara
almış, yozlaşma ve değerler erozyonu kaygı verici
boyutlara ulaşmıştır. Bundan dolayı ben bu
düzenlemeyle ilgili olarak AKP zihniyetinin yaşam tarzını
dayattığı, dinî gerekçelerle alkole yasaklar getirdiği
eleştirilerine katılamıyorum. Düşünün, hiç zinayı ve
domuzu serbest bırakan bir zihniyet alkole dinî gerekçelerle yasak getirir
mi?
Yine bir istismarla karşı karşıya
olunduğu açıktır. Ama AKP zihniyeti boşuna heveslenmesin,
artık istismar siyasetinden nema elde edemeyeceklerdir. Alkollü içkilere
yasaklar ve ağır cezalar getirdik. propagandası kendilerine
siyasi bir çıkar sağlayamayacaktır.
Millet size nasıl inansın ki? Domuz eti üretim
ve satışını serbest bırakan, domuz çiftliklerine
destek veren AKP Hükûmeti değil mi? Müslümana domuz eti
satılmasını sağlayan siz değil misiniz? Sadece bunun
vebali size yeter. Müslüman Türk milleti size bu konuda hakkını asla
helal etmeyecektir.
AKP Hükümeti tarafından çıkartılan
yönetmelik ve tebliğlerle marketlerde domuz satışı, üretimi ve kesimi
serbest bırakılmış, domuz eti Türk Gıda Kodeksine
dâhil edilmiş, diğer eti helal hayvanlarla birlikte zikredilerek
kasaplık hayvanlar arasına alınmış, domuz beslenen
çiftliklere bir kamu bankasından işletme ve yatırım kredisi
alma imkânı verilmiştir. Tarım Bakanına sorarsan ülkemizde
3 ruhsatlı domuz çiftliği var. Ama yapılan
araştırmalara göre Türkiye'de 80 civarında kaçak çiftlikte
yılda 1 milyon civarında domuz üretildiği ve bunların kaçak
olarak normal kesimhanelerde kesildiği ifade edilmektedir. AKP Hükümetine
soruyorum: Milletin satın aldığı etlere ve et ürünlerine
domuz eti karıştırılmadığı, domuz etinde
kullanılan makine ve bıçakların helal etlerde
kullanılmadığı konusunda bir güvence verebilir misiniz?
Etkili bir denetim, doğru dürüst bir gıda kontrolü
yapılmıyor ki cevap verebilesiniz, son zamanlarda ortaya çıkan
gelişmeler domuz ürünlerinin yaygınlaşarak âdeta yediğimiz
içtiğimiz her şeye bulaştığını
göstermektedir. Domuz etini Demokrasi var, gayrimüslimler var, turistler var.
diye savunabilirsiniz ama Müslüman Türk milleti de ne yediğini bilmek
istiyor. Domuz etini ve domuz değmiş hiçbir şeyi yemek
istemiyor. AKP Hükümetine soruyorum: Her yıl kesildiği söylenen 1
milyon domuz nerede kullanılıyor? Öncelikle bunun hesabını
bir verin. Ruhsatsız faaliyet gösteren domuz çiftlikleriyle ilgili hangi
yasakları ve cezaları
uyguluyorsunuz? Önce bunları bir anlatın.
AKP, alkole yasaklar getirerek yaşam
tarzını dayatmıyor. Öyle olsaydı zinayı serbest
bırakıp, imam nikâhı yaptırmayı suç saymazlardı.
AKP iktidarında 2004 yılında kabul edilen Türk Ceza Kanununa
göre zina suç sayılmazken, resmî nikâh olmadan imam nikâhı
yaptıranlar hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası,
bu nikâhı kıyan imamlara da iki aydan altı aya kadar hapis
cezası verilmesi öngörülmüştür.
AKP iktidarının ak icraatları bunlarla
sınırlı değildir. Heybeliada Ruhban Okulunun
açılması konusunda söz veren, Patrikin ekümenik
sıfatını taşımasını kabullenen, böylece
İstanbul'da Vatikan benzeri bir yapılanmanın kurulmasına
kapı aralayan AKP zihniyetidir.
İmar Kanununda "cami" ifadesini "ibadethane"
olarak değiştirerek Türkiye'de mantar gibi biten apartman
kiliselerini meşrulaştıran, misyoner faaliyet yürüten bir çok
yabancı derneğin Türkiye'de şube açabilmesine ve faaliyet
göstermesine imkân getiren, AKP zihniyetidir. Kuran kursu yıkıp
kiliseler açan, AKP zihniyetidir.
Sizlere
soruyorum: "Bütün Türkler yok edilmeden Hristiyan dünyası rahat
etmeyecek." diyen Papanın heykeli altında, onun manevi
huzurunda, 29 Ekim 2004 tarihinde AB Anayasası'nı imzalayanlar
kimlerdi?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
KALAYCI (Devamla) Teşekkür eder, saygılar sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Kazım Kurt,
Eskişehir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA KAZIM KURT (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
milletvekilleri, on iki buçuk saatten bu yana kesintisiz devam eden
çalışmamız sonucunda 463 sıra sayılı Kanun
Teklifini herhâlde sabaha karşı geçirmiş olacağız.
Bugün,
parlamenter demokrasinin nasıl çoğulcu diktatörlüğe
dönüştüğünün göstergesidir. Parmak sayınız çoktur. Parmak
sayınıza göre, hem komisyonlarda doğru dürüst tartışamadığımız
yasaları, bekleme süresini dahi göze almadan Meclis Genel Kuruluna
getiriyorsunuz hem de burada sabaha kadar bu işi
tartışacağız ve bitireceğiz diyorsunuz. Ama bu
tartışmaları uygun bir ortamda yapamıyoruz çünkü önergeler
sadece grup başkan vekillerine veriliyor, diğer milletvekillerine
böyle bir kolaylık, inceleme ve değerlendirme şansı
tanınmıyor.
Şimdi,
aslında bir hükûmet tasarısı olan ve bir hükûmet
tasarısı olarak gelmesi gereken bir nitelikteki bu torba yasanın
niçin teklif olarak geldiğini anlayabilmiş değilim. Herhâlde, ya
Hükûmet bu konuda anlaşamıyor, uzlaşamıyor, bazı
bakanlar bu torbadaki bazı maddelere itiraz ediyor, o nedenle teklif
geliyor ya da Hükûmet Bak, ben bu yasakları getirmiyorum, milletvekilleri
getiriyor. diyerek böyle bir yolu izliyor. Bunun ikisi de doğru
değildir, ikisi de uygun değildir. Mahcup bir tasarı teklif
hâline dönüştürülüyor ve toplumdan gelecek tepkileri güya engellemeye
çalışıyorsunuz ama maalesef bunu engelleme şansımız
ve durumumuz söz konusu değil.
AKP 3Yyi
engelleyeceğim diye iktidara geldi: Yolsuzluğu bitireceğim,
yoksulluğu ortadan kaldıracağım ve yasakları sona
erdireceğim. diye
Ama bugün gördük ki çok ciddi anlamda bir yasak
rejimini oturtuyoruz Türkiye'nin gündemine. İnsanların yaşam
tarzını değiştiriyoruz, insanların düşünme
tarzını değiştiriyoruz ve insanların bireysel hak ve
özgürlüklerine saygı göstermeden Ben çoğunluğum, böyle
yaşamanızı istiyorum. diyerek kanun yapıyoruz. Hiç
kimsenin içki içmesini, alkol almasını engellemek hakkımız
yoktur ama hiç kimsenin de alkolizmin batağına batmasını
sağlamak gibi bir görevimiz yoktur. Anayasa bu konuda devlete, koruyucu
olmak gibi bir görev yüklemiştir. Koruyucu olmak demek bu işi temelli
yasaklamak anlamına gelmez, gelmemelidir. Bu konuda Ben çoğunluğum,
canım ne istiyorsa onu yaparım, yaptırırım. demekten
vazgeçmek zorunludur. Bu mantıkla bu yasayı değerlendirmek
lazım.
Şimdi, öyle bir mantık ki, yerelleşmeyi
savunurken, demokrasiyi savunurken, Yerel demokrasiyi birinci plana
çıkaracağız. derken, belediye meclislerinin yapacağı
işleri Bakanlar Kuruluna yüklüyoruz. Bakanlar Kurulu, artık
ilçelerdeki barların, pavyonların fiyatlarını belirleyecek.
Böyle bir yaklaşım, böyle bir değerlendirme asla olmaz. Pazar
günü çalışacak bakkalın, pazar günü çalışacak
fırının harcını Bakanlar Kurulu belirleyecek. Bu da
asla uygulanabilir ve düzeltilebilir demek değildir.
Bu yasaklarla neleri devam ettiriyoruz? Bakın,
Anayasa Mahkemesinin yanlış diye iptal ettiği kanunların
tamamını arkadan dolanarak yeniden getiriyoruz. Oysa Anayasa
Mahkemesinin kararlarına karşı hile yoluna giderek yeni bir yasa
yapmak doğru ve hukuki bir iş değildir, işlem
değildir.
Yeminli mali müşavirlik sınavı, Toprak
Reformu Kanunu hükümlerine aykırı uygulamalar ve en önemlisi
kamulaştırmasız el atma ve kamulaştırmada tescil
davalarıyla ilgili insanların mülkiyet haklarına
saldırı, mülkiyet haklarını ihlal edici düzenlemeler
getiriyoruz ve bunu yaparken ne diye yapıyoruz? Ben çoğunluğum,
ben ne dersem o olur. Böyle bir mantıkla, böyle bir anlayışla
insanların en doğal, en korunması gereken mülkiyet hakkı
temel hak olmaktan çıkarılıyor. Avrupa insan hakları
sözleşmelerine de aykırı hareket etmek suretiyle ciddi anlamda
ülkeyi gelecekte zarara sokacak ihlallerle karşı karşıya
kalacağız.
Tescil davalarında mahkeme kararlarına
karşı itiraz yolunu ortadan kaldırıyoruz ve bu itirazı
yapma şansını hukuk devletinde, hukukun üstün olduğu bir
yerde nasıl uygulamaya geçireceğiz, uluslararası
sözleşmelerle yükümlendiğimiz konularda nasıl hesap vereceğiz,
bunu da zamanla ortaya koyacağız.
Değerli arkadaşlarım, alkollü araç
kullanılması, ehliyetsiz araç kullanılması yine bu
torbanın içinde ve bununla ilgili bazı yaptırımları,
bazı cezaları artırarak ortaya koyuyoruz. Ama, bir nokta var ki,
teknik cihaz ile alkol tespitini kabul etmeyenlerle ilgili çok farklı bir
uygulama. Peşin peşin Evet, sen şu kadar promil alkollüsündür.
mantığıyla bir ceza uygulaması yanlıştır.
Devlet, vatandaşını bu muayeneye götürebilecek kapasitededir,
çaptadır ve bu olgunluğu o idarecinin göstermesi gereklidir. Bu
konuda da yine, değerli bir katkı sunmak için çalışma
yapılmasında yarar vardır. Bu, abartılmış ve
aşırıya kaçmış Ben ne dersem o olur. mantığıyla
hareket eden bir durumdur.
Raylı sistemlerle ilgili devirleri KDVden müstesna
kılmak, belki kısa vadede, çok yakın AKPli belediyelere
Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılan
raylı sistemlerin devriyle ilgili konuda bir avantaj sağlar ama
diğer belediyelerle bu konuda bir eşitlik söz konusu
olmayacağı için bir haksızlıktır,
yanlışlıktır; bunun
yaygınlaştırılmasında, geliştirilmesinde yarar
vardır.
Cep telefonlarına uygulanan vergilerin
düşürülmesi, bu cep telefonlarının daha çok kullanılabilir
hâle getirilmesi için çalışma yapılması gerekirken bunun
korunması ve artırılması adaletle bağdaşır
bir durum değildir. Bunun devamını sağlamanın
doğru olmadığını düşünüyorum.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarıyla ilgili ya da uygulamalarıyla ilgili, belge ve bilgilerle
ilgili bir yükümlülük getirilirken buraya bir süre konulmaması
yanlıştır, bu süre konulmalıdır. Kaç gün içinde, kaç
ay içinde bu evraklar, belgeler verilecektir, bu konulmalıdır ve
belki bu yasanın yine, Ben yaptım oldu, ben ne dersem olur.
çerçevesindeki bir uygulaması Yeşilay Vakfının
kurulması. Oysa Yeşilay Tüzüğüne göre bu cemiyetin
organları var, Genel Kurulu var. Tüzükün 12nci maddesine göre,
derneğin vakıf kurmasına Genel Kurulun karar vermesi gerekiyor
ama siz diyorsunuz ki: Biz çoğunluğuz, biz sizin yerinize bu
vakfı kurarız. Böyle bir mantık olmaz. Bu, ciddi anlamda sizin
statükocu olduğunuzu, muhafazakâr olduğunuzu ve sistem artık
sizden yana olduğu için, bu işlerle ilgili hiçbir yeniliği,
hiçbir demokratikleşmeyi kabul etmediğinizin tescilidir. Hiçbir
derneğin, hiçbir organın genel kurulunun yerine Meclisi koyarak bu
işi çözemeyiz.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen,
Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; alkollü içkilerin sunulması ve tüketilmesi,
kullanılmasıyla ilgili düzenlemelerin gençleri ve toplumu alkol
bağımlılığına karşı korumak
amacıyla yapıldığının inandırıcı
olmadığını söylemiştim. Bu konuyu, çocukların
aileleriyle yemek yerken lokantalara yapılan polis
baskınlarıyla, RTÜKün toplumun maddi ve manevi değerlerine
aykırı yayın yapıldığı ve
padişahın mahremiyetine saygı gösterilmediği gerekçesiyle
televizyon kanallarına verilen cezalarla, Sayın Başbakanın
Bu heykeli burada görmeyeceğim. diye gürlemesiyle, kız
öğrencilerle erkek öğrenciler arasına 45 santim mesafe koyan
okul müdürleriyle, süt yasasını çıkarma girişimleriyl; valiliklerin,
belediyelerin, Türk Hava Yollarının içkiyle ilgili yasak
kararlarıyla, Türk Standartları Enstitüsünün helal gıda belgesi
ve helal hizmet belgesi çıkarmasıyla ve özgürlükleri
sınırlayan başka yasaklarla, iktidarın dine göre
ayarlanmış diğer dayatmalarıyla birlikte
değerlendirmek ve birlikte düşünmek gerekiyor.
Aslında bu konuyu demokrasiyle ilgili olarak
düşünmek gerekiyor. Biat kültürünün egemen olduğu
muhafazakârlaşan ve otoriterleşen toplumlarda itiraz söz konusu
değildir, itiraz gelmez. Dolayısıyla kadınların eve
kapatıldığı ve biat kültürünün egemen olduğu
toplumlarda demokrasinin gelişmesi ve yeşermesi mümkün değildir.
Aslında iktidarın yapmak istediği tam da budur. Bu düzenlemeler
vahim düzenlemelerdir değerli arkadaşlarım.
Hepimiz biliyoruz ki bundan önce siyasi iktidar
çocukların nüfus kütüğüne süt annesiyle ilgili bilgileri kaydedip
insanların evlilik ilişkilerini buna göre saptamaya yönelik
girişimlerde bulundu. Valilikler, belediyeler ve Türk Hava Yolları
içkileri yasakladılar. Ankaranın göbeğinde, Ümitköyde,
Çayyolunda annesiyle, babasıyla yemek yiyen çocuklar polis
baskınıyla önce alındılar, sonra ailelerine teslim
edildiler. Toplumdan gelen baskılar üzerine bu uygulamalardan vazgeçildi.
Hele hele Türk Standartları Enstitüsünün
çıkarmış olduğu helal gıda belgesi, helal hizmet
belgesi aslında rezaletin daniskasıdır. Bir restorana
gireceksiniz, helal bölüm ayrı olacak, masalar birbirini görmeyecek, helal
bölüme hizmet edecek garson ayrı olacak, çatal bıçak ayrı
olacak. Böyle bir uygulamanın, böyle bir resmin demokratik hukuk
devletinde, laik cumhuriyette yeri olabilir mi? Bu olsa olsa değerli
milletvekilleri, devlet eliyle toplumu gettolaştırmadır. AKP
iktidarı, İslamcı olanları da İslamcı
olmayanları da gettolaştırmaktadır ve bu
yaptığı tüm hareketleri demokrasi adı altında
yapmaktadır. Bir yandan demokrasi türküleri söylemekte, öbür yandan
demokrasi ve hukuku ayaklar altına almaktadır.
Şu anda gecenin sabah- saat 3üne doğru
geliyoruz. Bizim bundan önceki Grup Başkan Vekilimiz Sayın Kemal
Anadol kulakları çınlasın- sık sık söylerdi: Bu saatte
Ankara sokaklarına gittiğinizde bir tek pavyonlar açıktır,
bir de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıktır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Böyle
karşılaştırma olur mu?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, toplumda öncelikle milletvekillerinin itibarını
bu kadar kendi kendimize itibarsız hâle getirirsek, milletvekillerine
gerçekten bu uygulamaları reva görüyor isek bizim toplumun diğer
kesimlerinden milletvekillerine yönelik saygı beklemeye hakkımız
yoktur.
Ben buradan soruyorum Sayın Bakana, sayın AKP
grup başkan vekillerine, Komisyon Başkanına: Bu yasanın bu
kadar alelacele, hukuk dışı bir şekilde, çoğunluk
diktatörlüğüne dayanarak Meclise getirilmesinin nedeni nedir? Yani, bu,
normal çalışma günlerinde neden getirilmiyor? Neden bu kadar acele
ediliyor? Bunun amacı nedir ben bunu anlamış değilim
değerli arkadaşlarım. Bunun açıklanmasını
istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Çoğunluk
diktatörlüğünden(!)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen
Erkan Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; pazar günü Manisaspor ve Konyaspor,
Eskişehirde final maçı oynayacaklar. Evet, Eskişehirli
arkadaşlara da inşallah misafir olacağız. Sayın
Kalaycıyla birlikte iki rakip olarak inşallah iyi bir neticeyle
dönmeyi ümit ediyoruz. Özgür Bey, siz de katılırsınız
inşallah. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben
ikinci bölüm üzerinde şahsım adına söz aldım. Tabii 18
madde. Bunun içerisinden de 22 ve 23üncü maddeyle ilgili olarak
konuşmamı tamamlamak istiyorum.
Geçen 23üncü Dönemde görev yapan milletvekili
arkadaşlarımız çok rahat hatırlayacaklardır. Haziran
ayı içerisinde, haziranın ortasında 2010 yılında tek
maddelik bir kanun çıkmıştı ve 5999 sayılı. Bu,
kamulaştırmasız el koyma sebebiyle tazmini düzenleyen ve
şimdi 22nci maddede de değişikliği yapan bir düzenlemeydi.
Bu teklifin 22nci maddesinin 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanununda önerdiği değişiklik, kamulaştırma
yapılmış ancak işlemleri tamamlanmamış veya
kamulaştırma hiç yapılmamışken kamu hizmetine
ayrılarak veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilerek
üzerinde tesis yapılan taşınmazlarla ilgili bir düzenleme ve bu
2942 sayılı Kanunun 6ncı maddesi, 1956 yılı ile 1983
yılları arasında kamulaştırmasız el atma fiilleri
karşısında taşınmaz sahibinin el atmaya konu olan
taşınmazların değerini idareden talep edebilmesini
düzenliyor. Bu hakkın 1983 yılı sonrasına da
uzatılmasını öngören 6111 sayılı Kanunun geçici 2nci
maddesi, Anayasa Mahkemesi tarafından Kasım 2012 yılında,
169 sayılı karar ile iptal edildi ve teklifin bu maddesi,
gerekçesinde her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları esas alınarak
hazırlandığı ifade edilse de mahkeme kararına
aykırı bir düzenlemedir. Gerçi, bu madde gelirken Adalet ve
Kalkınma Partisinin yine bu 22nci maddeyle ilgili bir
değişikliği de olacak, ondan da haberdarız. Bu, 2012
yılına kadar kapsama yine Anayasa Mahkemesinin öngördüğü
şekilde 4/11/1983 şeklinde düzeltiliyor. Bu düzeltme kısmen bir
düzeltmedir, aslında Anayasa Mahkemesi kararı tamamen
karşılanmış da olmuyor. Çünkü ayrıca
taşınmaz bedellerinin taksitle ödenmeye devam edilmesi suretiyle
vatandaşlarımızın idare karşısında
mağduriyeti, hak arama yolları yine tıkalıdır. Burada
da bir düzeltme yapılması gerekir ve bu maddenin bu hâliyle
yürürlüğe girmesi hâlinde, idare, usulüne uygun kamulaştırma
yapmayacaktır. Yani kamulaştırmasız el atmanın önüne
geçilmesi gerekir fakat bu düzenleme kamulaştırmasız el atmanın
önüne geçmiyor, bilakis, kamulaştırmasız el atmayı da
özendiren bir düzenleme olarak duruyor. Yasal düzenlemeleriyle yargı
önünde idarelerin hukuka aykırı eylemleri ve işlemleri, hukuka
uygun eylem ve işlemlerinden üstün tutulamaz diyoruz.
Bu düşüncelerle sözlerime burada son veriyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şimdi, on beş dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Kurt
KAZIM KURT (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, biraz önce de söylemeye
çalıştım; bu 20nci maddeyle getirilmeye
çalışılan alkol, narkotik veya psikotrop maddelerin etkisinin
ölçülmesiyle ilgili, teknik cihaz ile alkol tespitini kabul etmeyenlerin
peşin peşin belli bir miktarda promil alkollü kabul edilmesi
sağlık açısından nasıl değerlendirilebilir? Çünkü
iki fıkra sonra bunların öyle ya da böyle zabıta marifetiyle
kan, tükürük, benzeri; saç, tırnak örnekleri alınmak suretiyle ne
kadar alkollü olduğunun tespiti mümkün. Niçin buraya Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilecek bir hüküm konuldu? Bunu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Sarıbaş
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle şu saatte de devam eden, Çanakkale ilimde
Yenice ilçesi Karasuçam ve Çan ilçesi Ozancık köylerinde, Kaz
Dağlarında meydana gelen orman yangını hızlı bir
şekilde devam ediyor. Ben, bu anlamda da, bir an önce söndürülmesi ve
hemşehrilerimin, köylülerimin can ve mal kaybına uğramamasını
diliyorum. Bu vesileyle de can kaybı olmamasını dilerken de mal
kaybından dolayı da buradan tüm yetkililerin hemen bir an önce tedbir
almaları ama öncelikle söndürülmesinden yana iyi dileklerimi iletmek istiyorum.
Hemen Bakanıma soruyorum: Gene, burada, özellikle
insanların gelecekte alkolle ilgili sağlıklarını çok
düşünürken, aslında bugün yaşayan ve yaşamakta olan
sağlıkla ilgili konularda Çanakkale gibi batıda bir yerde Ezine,
Yenice, Gelibolu, Çanda hâlâ daha on yıldır doktor
kadrolarının tamamlanmadığı ama gece yasaklar ve
alkol
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım,
hafızlarımızı tazeleyecek olursak, TEKELin içki
fabrikası yok pahasına özelleştirilmiş, hatta stoklardaki
içkiler ihalede verilen bedelin daha üzerinde olarak karşılık
bulmuştu. Daha sonra bu misliyle birkaç kez el değiştirdi.
Bugün, bu şirketin yabancı sahiplerinin ve CEOsunun Başbakandan
randevu istediği, kendilerine bu istenen randevunun verildiği,
Başbakanın da bu randevu gerçekleşmeden önce bu kanun geçerse,
bunların, kendilerinden yapacakları birtakım talepler
karşısında Meclisten geçti artık. Zaten teklifti, de bizim
tasarımız değildi. diye bir savunmaya gideceği konusu
konuşuluyor. Bu konuya bir açıklık getirebilir misiniz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
18 Haziran 2010 tarihli ve 5999 sayılı Kanun,
kamulaştırmasız el koyma sebebiyle tazmini düzenlemektedir ve 18
Haziran 2010 tarihinden itibaren bugüne kadar taşınmaz mallara
ilişkin tazminat talebi sayısı nedir? Bugüne kadar ne tutarda
tazminat ödemesi yapılmıştır? Bu madde nedeniyle
açılan dava sayısı nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu tasarıdaki 34 maddenin 33ü
başka kanunlarda değişiklik yapan bir torba yasa maddeleri ama,
maalesef, 34üncü madde bir vakfın kurulmasıyla ilgili. Bunun burada
yer alması yerine Vakıflar Kanununda ya da Dernekler Kanununda yer
alması kanun tekniği açısından daha doğru olmaz
mıydı? Bu torba yasada yeni bir vakfın kuruluşunu bir
maddeyle gerçekleştirmeyi ne derece doğru ve etik buluyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık, buyurun.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Erzincana gitmişsiniz ama
uçağa binmek için; keşke bir hastaneleri gezseydiniz. Şu anda
devlet hastanesinde en son olarak neye karar verdiniz? Bir de,
araştırma hastanesiyle ilgili bir çalışma yapacak
mısınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan, bu yasada
getirdiğiniz 22nci madde Anayasaya aykırı bir maddedir.
Şu anda, birazdan görüşeceğimiz bu maddeyle
kamulaştırmaya, kanuna uygun, kamu yararına uygun
kamulaştırmalar yapılmasının özendirilmesi ve gerçekte
bunun öyle olması gerekirken, tam bunun aksi bir şekilde,
kamulaştırmasız el atmayı özendiren bir madde ile Anayasamızın
138inci maddesindeki mülkiyet hakkını son derece ağır bir
şekilde ihlal ediyorsunuz. Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş bir
yasayı tekrar arkadan dolanarak getirirken anayasal bir suç işlediğinizin
farkında mısınız? Bu konuda vakit varken bir şey yapmayı
düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Ağbaba
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Bakan, bu
yasanın, alkolü yasaklamanın gençlerin sağlığıyla
ilgili olduğunu söylüyorsunuz. Şimdi bir durum daha var ki, özellikle
AKP iktidarında çok yaygınlaşan biber gazı gençlerin
sağlığını oldukça tehdit etmekte, eylemlerdeki
atılan biber gazları gençlerin sağlığını
etkilemekte. Bunu yasaklamayı düşünüyor musunuz, onu sormak
istiyorum.
Bir de, geçtiğimiz haftalarda Malatyaya
gelmiştiniz, Arapgir Devlet Hastanemizi açmıştınız.
Onun için size teşekkür ediyorum. Orada Sayın Aslanoğlunun
talebiyle hastanemize hem uzman doktor hem de pratisyen hekim gönderecektiniz.
Bu konuda bir girişiminiz oldu mu, onu sormak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Son soru, Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakanım, Zonguldakta
geçtiğimiz günlerde 7 yaşında bir yavrumuz iki
ayağını birden biçerdövere kaptırdı. Gittiği ilçe
hastanesi Zonguldak Devlet Hastanesine sevk etti. Hacettepeyle görüştüler,
altı saatin çok kritik bir süre olduğunu, derhâl uçak ya da
helikopter ambulansla hastanın yetiştirilmesi talep edildi. Ancak bu
uçak ve helikopter ambulansta 112yle sürekli bir koordinasyon
telaşıyla saatler kaybedildi ve beş saat sonra yine kara yoluyla
yollandı hasta. Hasta geldiğinde artık çok geç
kalmıştı. İki bacak da dikildi; birinin bugün
kaybedildiği, diğerinin de şansının yüzde 1in
altında olduğu söyleniyor. Bu konuda bir soruşturma
başlattınız mı? Bu hayaldi gerçek oldu ambulansları
neden bu yavrumuz için yalan oldu?
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, değerli arkadaşlar.
Şimdi, Sayın Kurt, 20nci madde, psikotrop
maddelerin teknik cihaz ile ölçülmesini kabul etmeyenlerle ilgili, belirli bir
miktardaki oranı aldığı gibi bir hüküm var. Hâlbuki kan
tetkiki veya tükürükle tespit edilebilir. Cihazı üflemeyenden zorla kan
almamız veya kan tetkiki yapmamız da mümkün mü?
Dolayısıyla, cihazı üflemeyenin tükürüğünü nasıl
alacağımızı da yine
Dolayısıyla, burada bir iyi
niyet varsa bir sorun olmaması gerekir ama bir art niyet varsa ve bunda
bir direnme varsa bunun bir çözüm hükmünü bulmak lazım. O nedenle, bu
anlamda böyle bir caydırıcılık anlamında
değerlendirme. Yoksa, aynı kişiden zorla kanı nasıl
alabiliriz?
KAZIM KURT (Eskişehir) Ama iki fıkra sonra
koymuşsunuz, Zorla, zabıtayla alırız. diyorsunuz.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Zabıtayla kanı nasıl alalım? Zabıtayla ölçtürüp
KAZIM KURT (Eskişehir) İşte
yazıyor, devamını okuyun efendim.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Zabıtayla kontrole götürülür ama kanını alamayız.
KAZIM KURT (Eskişehir) Sürücü zabıta
tarafından götürülür ve tıbbi
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Evet, peki, teşekkür ederim.
Sayın Sarıbaş, ben de Çanakkaledeki orman
yangınının en kısa zamanda söndürülmesini ve can
kaybının olmamasını, mal kaybının da en az
düzeyde kalmasını temenni ederim.
Doktor kadroları, herhâlde yarıda kaldı.
Belki de önümüzdeki süreçte burada karşılıklı olarak en çok
sorun yaşayacağımız konu doktor kadroları. Ne yazık
ki, doktor, hekim açığımızı bir süre daha kapatmakta
zorlanacağımız bir gerçek. Olabildiğince verimli
kullanmayı, planlı kullanmayı daha güçlü hâlde deneyeceğiz.
Sayın Özel, tabii, Sayın Başbakandan ne
diye randevu istendi, randevu verildi, verilmedi; o konuda bir bilgi sahibi
olmadığım için -ilk defa sizden duyuyorum- dolayısıyla
bu konuda söyleyeceğim bir cümle şu anda yok.
Kamulaştırmasız el koyma ile
sayısı nedir, dava sayısı nedir, ödenen miktar nedir? Bu
konuda tüm kamu tüzel kişileri muhatap olduğundan sorular
ayrıntılı olarak araştırıldıktan sonra ancak
bu konuda size bir cevap verebiliriz çünkü şu anda bizde de o anlamda net
bir bilgi yok.
Sayın Işık, vakıf kurmayla ilgili
Vakıflar Kanununda olabilir mi? Zaten belki de torba kanunların en
büyük özelliği de bu, birçok konudaki ihtiyaçları
karşılamak adına, bu anlamda da Yeşilay Vakfının
ümit ederiz ki alkolle toplumsal mücadelede önemli katkıları
olacağına inanıyorum.
Erzincan Devlet Hastanesi
Sayın Işık,
Erzincan programına gelmedik ama Erzincan Devlet Hastanesiyle ilgili
Erzincan halkının arzu ettiği şekilde sonuçlandırmaya
çalışıyoruz.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Bina yapılacak
mı?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
- Bina yapılacak inşallah.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Devlet Hastanesinin
oraya.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
- Çalışıyoruz üzerinde. Bir hafta, on gün içinde
MUHARREM IŞIK (Erzincan)
Araştırmanın oraya istemiyoruz; Devlet Hastanesinin oraya
istiyoruz Sayın Bakanım.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Evet, ben de aynı şeye cevaben
Orada bir çalışma
yapıyoruz, bir on onbeş gün içinde netleştiririz.
Sayın Levent: Anayasaya aykırı, mülkiyet
hakkını ihlal ediyorsunuz. Evet yani böyle bir düşüncemizin
olmadığını siz de biliyorsunuz.
Biber gazını yasaklamayı düşünüyor
musunuz? Arkadaşlar, toplumsal olaylarda keşke hiç buna ihtiyaç
duymasak ama daha dikkatli kullanılması yönünde ümit ederim
İçişleri Bakanlığımız daha duyarlı olur.
Teşekkür ederim, Arapgire gelmekten de, Malatyaya
gelmekten de mutlu oldum; inşallah bütün illere gitmeye
çalışacağız ama uzman doktor konusunda ve hekim konusunda
arkadaşlar çalışmaları yapıyor. İnşallah
oradaki sıkıntıyı da ortadan kaldırmayı demeyeyim
ama azaltabilme gayreti içinde olacağımızı ifade etmek
isterim.
Zonguldakta 7 yaşındaki bir çocuğumuzun
biçerdöver makinesine kapılarak iki ayağını kaybetmesi...
Helikopterin gece uçuşu veya akşam uçuşu yapamaması,
uçağımızın da, ambulans uçağının da bir
başka hasta naklinde yani Nevşehirdeki olaydan sonraki hasta
naklinden sonraki bir saatlik gecikme dolayısıyla kara yoluyla
göndermek zorunda kaldığımız bir çocuğumuz.
Soruşturma açtık, dolayısıyla, soruşturma neticesine
göre de inşallah size yine bilgi veririz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri ve varsa o
maddeler üzerindeki önergelerin işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 03.06
ON
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 03.20
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER : Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin On Birinci Oturumunu
açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
19uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
yasa tasarısının 19. maddesindeki motorlu araç ifadesine
motosiklet ifadesinin de eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Veli
Ağbaba Musa
Çam
İstanbul Malatya İzmir
Özgür Özel Kazım
Kurt Ali
Sarıbaş
Manisa Eskişehir Çanakkale
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
463 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 19 uncu maddesinde yer alan "Ayrıca, aracın
sürücü belgesiz kişilerce sürülmesine izin veren araç sahibine de tescil
plakası üzerinden, aynı miktarda idari para cezası
verilir." ibaresinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris Baluken Hasip Kaplan
Iğdır Bingöl Şırnak
Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Muş İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Araçların izinli mi veya izinsiz mi
alındığına dair bir tespitin yapılması uygulama
açısından oldukça güçtür. Bu nedenle gerek araç sahiplerinin
mağdur edilmemesi, gerekse de uygulamada sorunlarla karşılaşılmaması
adına bu ifadelerin tasarı metninden çıkarılması
gerekmektedir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 03.22
ON
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 03.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER : Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin On İkinci Oturumunu
açıyorum.
Teklifin 19uncu maddesi üzerinde verilen, Bingöl
Milletvekili İdris Baluken ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
yasa tasarısının 19. maddesindeki motorlu araç ifadesine
motosiklet ifadesinin de eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Veli Ağbaba
BAŞKAN Veli Ağbaba, Malatya Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; alkolün sınırlandırılmasıyla ilgili
bir kanun, yine diğer kanunlar gibi, tartışılmadan,
konuşulmadan, muhalefetin görüşü alınmadan, ilgili sivil toplum
kuruluşlarıyla konuşulmadan ve işin
muhataplarının düşüncesi alınmadan
yasalaştırılmak isteniyor.
Zaten, değerli milletvekilleri, üzülerek söylemek
isterim ki bu iktidar grubunun hâkim olduğu bu Mecliste, özgürlüklerle ilgili,
demokratikleşmeyle ilgili yasaların çıkmasını
beklemiyoruz.
Tecrübelerimiz şunu gösteriyor: AKP Meclis Grubunun
amacı, kanunlar yoluyla hem ülkeyi hem de yaşamımızı
dizayn etmek, kendine benzer bir toplum yaratmak. Bunu 4+4+4te gördük, bunu
Sendika Yasasında gördük ve bunu yargı paketlerinde de sıkça
görüyoruz.
AKPnin amacının ne olduğunu, on yıl
boyunca AKPnin değirmenine su taşıyan liberaller öğrendi;
AKPnin amacını, on yıl boyunca AKPnin politikalarına
karşı çıkanları suçlayan sözde gazeteciler anladı;
AKPnin amacının ne olduğunu, Yetmez ama evetçiler anladı
ve değerli arkadaşlar, bu sizin yapmaya
çalıştıklarınızı maalesef size oy veren insanlar
da anladı; bugün en büyük darbeyi de herhâlde onlardan yiyeceksiniz.
AKPnin, iktidara geldiğinden beri tek bir
amacı var değerli arkadaşlar: Führer gibi düşünen, Führer
gibi konuşan ve Führer gibi yaşayan bireyler ve toplum yaratmak.
Değerli milletvekilleri, bu kanun ne zaman
aklınıza geldi? 26 Nisanda Başbakan MÜSİAD Genel Kurulunda
bir konuşma yaptı. Dedi ki: Eline döner bıçağını
alan, kafayı çeken adam, bilgisayarla oynayan insanı öldürmeye
çalışıyor.
Aslında Başbakan Bütün kötülüklerin, bütün
ölümlerin sorumlusu alkoldür. demeye çalıştı. (AK PARTİ
sıralarından Doğru. sesleri) Ben de merak ediyorum,
Doğru. diyenlere soruyorum, Doğru. diyen bay bilmiş adamlara
soruyorum: Bilge köyündeki 46 tane insanı alkollü cani mi öldürdü?
Örneğin, Uluderede 34 tane insanın üzerine bombayı alkollüler
mi attı? O emri, o Uludereye 34 tane insanın ölüm emrini veren
Sayın Başbakan alkollü müydü? Soruyorum size. (AK PARTİ
sıralarından Yuh! sesleri)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Ne diyorsun be!
BAŞKAN Sayın Ağbaba, lütfen
Sayın
Ağbaba
Lütfen Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Yine, Sivasta
Madımakı yakanlar alkollü müydü, onu soruyorum ben size. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
FATİH ŞAHİN (Ankara) Ne diyorsun sen!
Sözünü geri al!
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sözünü geri al!
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bağırma,
bağırma öyle, bağırma!
FATİH ŞAHİN (Ankara) Sözünü geri al!
BAŞKAN Sayın Ağbaba, lütfen temiz dille
konuşunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sözünü geri al!
VELİ AĞBABA (Devamla) - Reyhanlıda
insanları öldüren, bombalayan caniler alkollü müydü, merak ediyorum.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Sözünü geri al!
VELİ AĞBABA (Devamla) - Tabii, Hrant Dinki,
Uğur Mumcuyu öldürenler alkollü müydü, merak ediyorum.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Sözünü geri al!
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bunun
cevabını verin.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Sözünü geri al!
VELİ AĞBABA (Devamla) - 13 yaşındaki
N.Ç.ye tecavüz eden 26 tane insan ve indirime uğrayan insan alkollü
müydü, merak ediyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sen nereden
biliyorsun, sen de mi vardın?
VELİ AĞBABA (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
bu kanunun amacı açıktır. Bu kanunun esas sahipleri
Esas
sahipleri de kusura bakma sen değilsin, bu kanunun esas sahipleri
bürokratlar. Nereden mi bürokratlar? Çünkü, kanun
hazırlandığı zaman, Komisyonda konuşulurken sizin de
haberiniz yoktu, sizin de haberiniz yoktu. Şimdi, o gün alt komisyonda
Sayın Ayaydın soruyor, diyor ki: Esas amacınız nedir?
Maliye Bakanlığı Müsteşarı diyor ki: Bizim esas
amacımız, alkolü bütün Türkiyede yasaklamak. (AK PARTİ
sıralarından Doğru sesleri) Sizin zihniyetiniz bu, sizin
amacınız bu. (AK PARTİ sıralarından Evet sesleri)
Bakın, değerli arkadaşlar, ben Türkiyede
herkesin bir özrü yerine getirmesini diliyorum. IV. Murattan herkesin özür
dilemesini istiyorum, IV. Murattan. Niye? IV. Murat özgürlükçü biriymiş
arkadaşlar. IV. Murat sizi görmüş olsaydı
Özgürlükçü
biriymiş, IV. Murata sizler rahmet okuttunuz. Sonra merak edenler olursa
rahmet okutmanın ne olduğunu anlatırım ben size.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, IV. Murat bütün ülkede
alkolü yasakladı, uymayanlara ağır cezalar verdi ama maalesef,
IV. Muratın ölüm sebebi, değerli milletvekilleri, 28
yaşında aşırı alkolden öldü. Ona da Allah rahmet
eylesin diliyorum. Bu yasağı getirenleri de Allaha havale ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Bir saniye sayın milletvekilleri
Sayın Canikli buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Konuşmacı, Sayın Başbakanımızın
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye sayın milletvekilleri,
lütfen
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Konuşmacı, Sayın Başbakanımızın Uludereyle
ilgili bombalama emrini verdiği şeklinde çok haksız,
yanlış, yalan bir iftirada bulundu.
BAŞKAN Sayın Canikli, lütfen yeni bir
sataşmaya mahal vermeyelim, iki dakika süre veriyorum sataşma
nedeniyle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
5.-
Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
görüşülen kanun teklifinin 19uncu maddesinde verilen önerge üzerinde
yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, İçki, bütün kötülüklerin
anasıdır. sözü, ne Sayın Başbakanımıza ne de
başka bir kişiye ait; bu bir hadistir. Bu, Peygamberimizin
söylediği bir hadistir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Peygamberimizin, İslam Peygamberinin bir sözüdür. İçki bütün
kötülüklerin anasıdır evet, biz de ona yürekten inanıyoruz.
Yürekten inanıyoruz, yürekten iman ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Doğru, doğru.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Sayın
Başbakanımız, ne Uludere ne de başka herhangi bir olayda,
ettiğiniz iftira çerçevesinde, o içerikte hiçbir şekilde bir karar
almamıştır, böyle bir kararın altına imza
atmamıştır, atması da mümkün değildir. Bu, tam bir
iftiradır ve yalandır. Tepeden tırnağa yalandır. Ama,
Dersim bombalaması gerçektir değerli arkadaşlar. Dersimin
bombalanması gerçektir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dersimde kadınların katledilmesi gerçektir,
çocukların katledilmesi gerçektir. Kimin katlettiğini, kimin
bombaladığını da sizin takdirlerinize
bırakıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Canikli, konuşmasında açıklama yaparken, Uluderedeki
katliamla ilgili olarak Sayın Ağbabanın yapmış
olduğu açıklamalara gerçek dışı bir açıklama
yapmak suretiyle sataşmada bulunmuştur, söz istiyorum efendim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Niye efendim,
Dersimde bombalamadı mı Sayın Başkan, neresi gerçek
dışı?
BAŞKAN Buyurun, iki dakika söz veriyorum.
6.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Giresun Milletvekili
Nurettin Caniklinin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında CHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Değerli milletvekilleri, Sayın Canikli, siz bir süre önce burada
BDPden konuşan bir milletvekili arkadaşımıza cevap vermek
üzere kürsüye çıkmış, Türkiye Cumhuriyeti Dersimde hiçbir
zaman katliam yapmamıştır. diye bir savunmada
bulunmuştunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ne zaman?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) O sözlerinizi
size hatırlatıyorum. Bu sizin cümleniz, benim değil.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ne
alakası var, nereden çıkmış o cümle?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Evet, onu
isterseniz tutanaklardan bulacağım, çıkaracağım, size
onu vereceğim, mahcup olacaksınız. Bunu gayet iyi
hatırlıyorsunuz. Tutanaklardan bulacağım. Tekrar
söylüyorum, bu benim cümlem değil, sizin cümleniz. Siyaset her zaman
aynı tutarlılıkta olmayı gerektirir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Bakacağız cümleye.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
İkincisi, Sayın Ağbabanın söylediği konuyu Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu sık
sık ifade etti. 28 Aralık 2011 tarihinde Uluderede 34
vatandaşımız katledilmiştir. Sayın Genel
Başkanımız bunu defalarca sordu. Sayın Başbakan, bu
talimatı siz mi verdiniz? Hatta, Bu talimatı Sayın
Başbakan vermiştir. yönünde de bir beyanda bulundu Sayın
Kılıçdaroğlu, Genel Başkanımız.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başbakan defalarca açıkladı, defalarca söyledi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın
Başbakan bugüne kadar bu iddiaya, bu suçlamaya hiçbir cevap vermedi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Verdi, vermez
olur mu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler.)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Sükût
ikrardan gelir. Bir başbakan, ana muhalefet partisi genel
başkanı kendisine 34 vatandaşı katletme, öldürme,
bombalama emrini kim verdi?.. Genelkurmay Biz kanunlara bağlıyız.
Başbakanlıktan aldığımız talimatların
gereğini yaparız, onlara uyarız. diyor ise Başbakan da bu
iddia, bu açıklama karşısında susuyor ise Uluderedeki 34
vatandaşımızın katledilmesi emrini kimin verdiği
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Atasözümüz budur: Sükût
ikrardan gelir.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, Sayın Başbakanımız bu tür iftira ve
yalanlara karşı defalarca açıklama yaptı. Ayrıca, bu
konuyla ilgili, biliyorsunuz, bir araştırma komisyonu kuruldu,
araştırma komisyonu da raporunu tamamladı.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Meclisin
koridorlarında üstünü kapattılar.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ve orada da
olayın nasıl olduğu, nasıl cereyan ettiği ve emirlerin
nasıl verildiği çok net bir şekilde açıklandı, ifade
edildi. Bu kadar açıklamadan sonra hâlen Açıklama
yapılmadı. şeklindeki bir beyanı gerçekten anlamakta zorluk
çekiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.
Tutanaklara geçti efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şimdi, Uludere ile ilgili kurulan komisyonun raporunu verdiği, orada
da bu konunun net bir şekilde açıklandığını
söyledi Sayın Canikli. Bu vermiş olduğu bilgi dahi eksik,
yanlış; Genel Kurulu yanıltıyor. Bu rapora Cumhuriyet Halk
Partili üyeler karşı oy vermiştir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Olabilir
canım, olabilir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Rapor
çünkü gerçekleri
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) AKP raporudur o, AKP
raporu.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
örtbas
etmek amacına yönelik bir rapordur, doğru değildir, Cumhuriyet
Halk Partisi alternatif bir rapor yayınlamıştır ve iktidar
partisi
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Rapor var mı
yok mu?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Yok, o yok hükmünde.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Nasıl yok?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) AKP raporu o, AKP raporu.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) AKP raporu o.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Başbakan
verdiğim soru önergesine yanıt versin.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Arkadaşlar izin verir misiniz ben cümlemi tamamlayayım.
Son cümlem: O rapor, AKPli milletvekillerinin
yazmış olduğu rapor, kendi imzalarını
taşımaktadır, Uluderedeki katliamın üstünü örtmeye
yöneliktir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, o rapor çoğunlukla, kurallara uygun bir şekilde
alınmıştır, geçerli bir rapordur, orada da çoğunluk
iradesi vardır.
BAŞKAN Konu anlaşıldı Sayın
Canikli, teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/1524) (S.
Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
2/1524 sıra sayılı Kanun Teklifinin 20 nci maddesi ile
değiştirilen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun
48 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet
Doğan Kubat Osman
Aşkın Bak
Giresun İstanbul İstanbul
Yılmaz Tunç Eşref
Taş
Bartın Bingöl
MADDE 20- 13/10/1983
tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 48 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Alkol, uyuşturucu
veya uyarıcı maddelerin etkisi altında araç sürme
yasağı
MADDE 48- (1)
Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler
ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır.
(2) Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin
kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki
miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar
kullanılır.
(3) Kişinin yaralanmalı veya ölümlü ya da kollukça müdahil
olunan maddi hasarlı trafik kazasına karışması
halinde, ikinci fıkrada belirtilen muayeneye tabi tutulması
zorunludur. Teknik cihaz ile yapılan ölçüme itiraz eden veya bu cihaz ile
ölçüm yapılmasına müsaade etmeyen bu sürücüler, en yakın adli
tıp kurumuna veya adli tabipliğe veya Sağlık
Bakanlığına bağlı sağlık
kuruluşlarına götürülerek uyuşturucu veya uyarıcı
madde ya da alkol tespitinde kullanılmak üzere vücutlarından kan,
tükürük veya idrar gibi örnekler alınır. Bu işlem
bakımından 4/12/2004 tarihli 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun 75 inci maddesi hükümleri, beşinci fıkrası hariç olmak
üzere uygulanır.
(4) Trafik
kazası sonucunda kişinin ölmesi veya teknik cihaza üfleyemeyecek
kadar yaralanmış olması halinde, üçüncü fıkra hükümlerine
göre bu kişilerden kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır.
(5) Yapılan
tespit sonucunda, 0.50 promilin üzerinde alkollü olarak araç
kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında, fiili bir suç
oluştursa bile, 700 Türk Lirası idari para cezası verilir ve
sürücü belgesi altı ay süreyle geri alınır. Hususi otomobil
dışındaki araçları alkollü olarak kullanan sürücüler
bakımından promil alt sınırı 0.21 olarak
uygulanır. Alkollü olarak araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi geri
alınan kişiye, son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren
geriye doğru beş yıl içinde; ikinci defasında 877 Türk
Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri iki yıl
süreyle, üç veya üçten fazlasında ise, 1.407 Türk Lirası idari para
cezası verilir ve sürücü belgeleri her seferinde beşer yıl süreyle
geri alınır. Sürücü belgelerinin herhangi bir nedenle geçici olarak
geri alınmış olması halinde belirtilen süreler, geçici alma
süresinin bitiminde başlar.
(6) Yapılan
tespit sonucunda, 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen
sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesi üçüncü
fıkrası hükümleri uygulanır.
(7) Hususi otomobil
sürücüleri bakımından 0.50 promilin, diğer araç sürücüleri
bakımından 0.20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik
kazasına sebebiyet vermesi halinde, ayrıca Türk Ceza Kanununun ilgili
hükümleri uygulanır.
(8) Uyuşturucu
veya uyarıcı madde aldığı tespit edilen sürücülere
3600 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi beş
yıl süreyle geri alınır. Bu kişiler hakkında
ayrıca Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.
(9) Uyuşturucu
veya uyarıcı maddelerin kullanılıp
kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını
tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılmasını
kabul etmeyen sürücülere 2000 Türk Lirası idari para cezası verilir
ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır.
(10) Sürücünün
uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığından
şüphe edilmesi halinde 5271 sayılı Kanunun adli kolluğa
ilişkin hükümleri uygulanır.
(11) Alkollü olarak
araç kullanması nedeniyle son ihlalin gerçekleştiği tarihten
itibaren geriye doğru beş yıl içinde sürücü belgeleri ikinci
defa geri alınan sürücüler Sağlık Bakanlığınca,
usul ve esasları İçişleri, Milli Eğitim ve Sağlık
Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü
davranışlarını geliştirme eğitimine; üç veya
üçten fazla geri alınan sürücüler ise psiko-teknik değerlendirmeye ve
psikiyatri uzmanının muayenesine tabi tutulurlar.
(12) Sürücü
belgelerinin geçici geri alma işlemleri bu Kanunun 6 ncı maddesinde
sayılan görevliler tarafından yapılır.
(13) Bu madde
hükümlerine göre geri alınan sürücü belgesinin iade edilebilmesi için;
ilgili kişi hakkında trafik kurallarına aykırılık
dolayısıyla bu Kanun hükümlerine göre verilmiş olan idari para
cezalarının tamamının tahsil edilmiş olması;
uyuşturucu veya uyarıcı madde alması nedeniyle sürücü
belgesi geri alınanların ayrıca sürücü olmasında
sakınca bulunmadığına dair resmi sağlık
kurumlarından alınmış sağlık kurulu raporunun
ibraz edilmesi şarttır.
(14) Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı
maddelerin tespiti için kullanılacak teknik cihazların sahip
olacağı asgari koşullar ile diğer usul ve esaslar
yönetmelikte gösterilir."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 20 nci maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz
ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır
Manisa Konya Mersin
Alim Işık Mesut
Dedeoğlu Reşat
Doğru
Kütahya Kahramanmaraş Tokat
S.
Nevzat Korkmaz
Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta
Milletvekili.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
20nci maddede yapılan değişiklikleri büyük ölçüde makul
ve yerinde bulmakla birlikte bazı cezalarda kantarın topuzunun
kaçırıldığını, insaf ve adalet ölçülerinin
zorlandığını belirtmek durumundayız.
Elbette devletin, bireyleri başta alkol
bağımlılığı olmak üzere her türlü
bağımlılıktan koruma ve kurtarma gibi son derece önemli bir
sorumluluğu vardır. Hiç kimse Efendim, bedenim de ruhum da bana
aittir, özgürlüğüm var, ne istersem yaparım. diyemez, dese de bunun
insan haklarını esas alan demokratik hukuk devletinde bir
karşılığı olamaz. Evrensel kabuller demektedir ki:
Kişi istemese de vücut bütünlüğü ve ruh
sağlığını devlet korumakla mükelleftir. Elbette,
alkolle mücadelede ortaya konacak tedbir ve müeyyideler de toplumsal destek ve
mutabakatı esas almalıdır. Getirilen ceza ve müeyyideler suç
olarak tanımlanan fiillerle orantılı ve önleyici nitelikte
olmalı, insaf ve adalet duygularını yerle yeksan etmemelidir.
Getirilen düzenleme Teknik cihaz ile alkol tespitini kabul etmeyenler 1 promil
alkollü olarak araç kullanmış sayılırlar ve haklarında
(3)üncü ve (9)uncu fıkralar kapsamında işlem
yapılır. diyor. Tabii ki, denetimi reddetmek bir müeyyide gerektirir;
ehliyete el koyma, seyirden alıkoyma, para cezası gibi
yaptırımlar uygulanmalıdır ancak (9)uncu fıkrada
TCKnın 179uncu maddesi üçüncü fıkrasının
uygulanacağı ifade edilmektedir ki, bu, iki yıla kadar hapis
cezası verilmesi anlamına gelmektedir. Gerçekten ağır bir
müeyyidedir, uygulanamayan ya da uygulandığında toplumsal direnç
ortaya çıkaran bu tür aşırılıklardan kaçınmak
lazım.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüden defalarca ifade
edildi, devleti yönetmek bilgi birikimi, tecrübe ve devlet umuru gerektirir.
Akıllı ve samimi devlet adamı meşveret eder. Devleti
yönetmek belediyeyi yönetmek gibi değildir. Belediye yöneticiliği o
gün yaşayan insanların yerel ve ortak ihtiyaçlarını
gidermeyi hedefler ancak devleti yönetenler sadece bugünü değil,
geçmişi ve geleceği de hesap ederek sadece yerel ihtiyaçları
değil, ulusal hatta uluslararası gereklilikleri esas almak
zorundadır. Alkollü yerler için öngörülen izin ve ruhsatlar, dün, merkezin
taşradaki yöneticileri vali ve kaymakamlarca veriliyordu, bu da doğruydu.
Bu yetkinin mülki idareden alınarak seçimle gelmiş, böylece
vatandaş baskısına daha açık bir makam olan belediye
başkanlıklarına verilmesi bizce doğru
olmamıştır ancak başından beri devlet kurumuna ve
mülki idareye mesafeli olan AKP, bu uyarımızı devleti kutsama
gibi sığ bir tanımlamayla elinin tersiyle itmiş ve
belediyelere vermiştir bu yetkiyi. Vermiştir de ne olmuştur? On
bir yıllık AKP iktidarında içkili mekânların
sayısı ikiye katlanmış, toplam içki tüketiminde yüzde 23
artış olmuştur. Bunun müsebbibi AKP değil de kimdir?
Terörizme bile şefkat ve anlayış gösteren,
Sadece polisiye tedbirlerle önlenemez. diyen ve hatta bir AKP milletvekilinin
PKKyı Allaha havale edelim, affedelim gitsin. dediği AKP, alkol
gibi bir illetle sadece polisiye tedbirlerle netice almak yoluna gitmiş,
uzun vadeli, çok boyutlu, etkili bir eylem planı üretememiştir.
Sadece yasak ve cezalar ile toplumun sinir uçlarını
hassaslaştırarak, toplumu kutuplaştırarak meseleyi en çabuk
nasıl istismar edebileceğine kafa yormuştur. Netice mi? Alkol
yaşı neredeyse 11lere kadar düşmüştür. AKP döneminde içki
tüketimindeki artış bizi en fazla içki tüketilen Müslüman ülkeler
arasında Lübnandan sonra ikinci sıraya
çıkarmıştır. Bunun vebali ülkeyi yöneten AKPde değil
de kimdedir?
Unutmuş değiliz değerli milletvekilleri,
bir önceki dönemdeydi, ülkeye farklı faturalar düzenleyerek içki sokan
İngiliz viski şirketlerinin 500 milyon doları bulan vergi
cezalarını, dönemin Başbakanı Tony Blair, Sayın
Erdoğana gönderdiği Af getirin. mektubundan sonra affeden AKPnin
bu vebali hem dinî hem de millî vebal değil de nedir? Bunu yaptıktan
sonra bu konudaki samimiyetinize nasıl inanacağız? Alkol
haramdır. diyen yüce dinimiz bütün haşmetiyle ortada dururken bu
affa parmak kaldıran siz AKPli milletvekilleri bu vebalin altından
nasıl kalkacaksınız? Kendi içinde ayrı, vatandaşa
ayrı lisan kullanan AKPnin hayır hasenat ile
anılmasını bu yüzden mümkün görmediğimizi ifade ediyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/1524 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 20nci maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanununun 48inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
MADDE 20- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanununun 48 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı
maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı
MADDE 48- (1) Uyuşturucu veya uyarıcı
maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin
karayolunda araç sürmeleri yasaktır.
(2) Uyuşturucu
veya uyarıcı maddelerin kullanılıp
kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını
tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılır.
(3) Kişinin
yaralanmalı veya ölümlü ya da kollukça müdahil olunan maddi hasarlı
trafik kazasına karışması halinde, ikinci fıkrada
belirtilen muayeneye tabi tutulması zorunludur. Teknik cihaz ile
yapılan ölçüme itiraz eden veya bu cihaz ile ölçüm yapılmasına
müsaade etmeyen bu sürücüler, en yakın adli tıp kurumuna veya adli
tabipliğe veya Sağlık Bakanlığına bağlı
sağlık kuruluşlarına götürülerek uyuşturucu veya
uyarıcı madde ya da alkol tespitinde kullanılmak üzere
vücutlarından kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır. Bu
işlem bakımından 4/12/2004 tarihli 5271 Sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 75 inci maddesi hükümleri, beşinci fıkrası
hariç olmak üzere uygulanır.
(4) Trafik
kazası sonucunda kişinin ölmesi veya teknik cihaza üfleyemeyecek
kadar yaralanmış olması halinde, üçüncü fıkra hükümlerine
göre bu kişilerden kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır.
(5) Yapılan
tespit sonucunda, 0.50 promilin üzerinde alkollü olarak araç
kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında, fiili bir suç
oluştursa bile, 700 Türk Lirası idari para cezası verilir ve
sürücü belgesi altı ay süreyle geri alınır. Hususi otomobil
dışındaki araçları alkollü olarak kullanan sürücüler
bakımından promil alt sınırı 0.21 olarak
uygulanır. Alkollü olarak araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi geri
alınan kişiye, son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren
geriye doğru beş yıl içinde; ikinci defasında 877 Türk
Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri iki yıl
süreyle, üç veya üçten fazlasında ise, 1.407 Türk Lirası idari para
cezası verilir ve sürücü belgeleri her seferinde beşer yıl
süreyle geri alınır. Sürücü belgelerinin herhangi bir nedenle geçici
olarak geri alınmış olması halinde belirtilen süreler,
geçici alma süresinin bitiminde başlar.
(6) Yapılan
tespit sonucunda, 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen
sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesi üçüncü
fıkrası hükümleri uygulanır.
(7) Hususi otomobil
sürücüleri bakımından 0.50 promilin, diğer araç sürücüleri
bakımından 0.20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik
kazasına sebebiyet vermesi halinde, ayrıca Türk Ceza Kanununun ilgili
hükümleri uygulanır.
(8) Uyuşturucu
veya uyarıcı madde aldığı tespit edilen sürücülere
3600 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi beş
yıl süreyle geri alınır. Bu kişiler hakkında
ayrıca Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.
(9) Uyuşturucu
veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı
ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik
cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere 2000 Türk
Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl
süreyle geri alınır.
(10) Sürücünün
uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığından
şüphe edilmesi halinde 5271 sayılı Kanunun adli kolluğa
ilişkin hükümleri uygulanır.
(11) Alkollü olarak
araç kullanması nedeniyle son ihlalin gerçekleştiği tarihten
itibaren geriye doğru beş yıl içinde sürücü belgeleri ikinci
defa geri alınan sürücüler Sağlık Bakanlığınca,
usul ve esasları İçişleri, Milli Eğitim ve Sağlık
Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü
davranışlarını geliştirme eğitimine; üç veya
üçten fazla geri alınan sürücüler ise psiko-teknik değerlendirmeye ve
psikiyatri uzmanının muayenesine tabi tutulurlar.
(12) Sürücü
belgelerinin geçici geri alma işlemleri bu Kanunun 6 ncı maddesinde
sayılan görevliler tarafından yapılır.
(13) Bu madde
hükümlerine göre geri alınan sürücü belgesinin iade edilebilmesi için;
ilgili kişi hakkında trafik kurallarına aykırılık
dolayısıyla bu Kanun hükümlerine göre verilmiş olan idari para
cezalarının tamamının tahsil edilmiş olması;
uyuşturucu veya uyarıcı madde alması nedeniyle sürücü
belgesi geri alınanların ayrıca sürücü olmasında
sakınca bulunmadığına dair resmi sağlık
kurumlarından alınmış sağlık kurulu raporunun
ibraz edilmesi şarttır.
(14) Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı
maddelerin tespiti için kullanılacak teknik cihazların sahip
olacağı asgari koşullar ile diğer usul ve esaslar
yönetmelikte gösterilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
GEREKÇE
Alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla,
kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücüler
önceki düzenlemede 1.00 promil alkollü olarak sayılırken, bu
düzenlemenin hukuki açıdan problemlere yol açabileceği göz önünde
bulundurularak, teknik cihaz kullanılmasını kabul etmeyen
sürücülere idari para ceza verilmesi öngörülmüştür.
Mevcut uygulamada Yönetmelik ile düzenlenen promil
değerleri Kanuna taşınmıştır. Diğer
fıkralar bu doğrultuda hukuk tekniği açısından yeniden
düzenlenmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
21inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 21. Maddesindeki birinci ifadesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Özgür
Özel Musa
Çam
İstanbul Manisa İzmir
Kazım Kurt Veli Ağbaba Ali
Sarıbaş
Eskişehir Malatya Çanakkale
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Veli
Ağbaba, Malatya Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi bu konuya girmeden önce Dersimle
ilgili bir iki şey söylemek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, her
sıkıştığınızda Dersim diyorsunuz, her zora
geldiğinizde Dersim diyorsunuz. Bakın, birincisi, Dersim, burada
bulunan herkesin ortak geçmişidir. Ben, şimdi, Sayın Bilgiçin
amcasının 1935 yılında CHPden milletvekili olduğunu
biliyorum. Sayın Bilgiç burada. Burada birçoklarınızın
dedelerinizin, babalarınızın Cumhuriyet Halk Partisinde
milletvekilliği yaptığını biliyorum. Dersim, bu
Meclisin ortak geçmişidir. Cumhuriyetten, 1923ten beri yaşananlar bu
Meclisin ortak geçmişidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tunceli diyen yok mu bu memlekette
ya?
VELİ AĞBABA (Devamla) Biz Dersimle
hesaplaştık, biz Dersimle yüzleştik, biz Dersimli fakir bir
ailenin çocuğunu, bir evladını Cumhuriyet Halk Partisinin Genel
Başkanı yaptık. (CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Ayrıca, sizler millî irade diyorsunuz zora
geldiğiniz zaman. Yüzde 48le her türlü yasağı, işinize
gelen her türlü kararı alıyorsunuz değil mi? Bugün yapılan
şey de o. Peki, Dersimliler yüzde 70 oy vermiş, Dersimliler 2
milletvekilinin 2sini de Cumhuriyet Halk Partisine vermiş. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne diyormuş millî irade?
VELİ AĞBABA (Devamla) Millî iradeye niye
saygı duymuyorsun? Biz, tekrar söylüyorum, bir Dersimliyi Genel
Başkan yaptık, siz ne yaptınız? Sizin ne
yaptığınızı da ben anlatayım: Sizin
Başbakanınız, sizin Genel Başkanınız meydan
meydan gezip
Önemli olan boy değil, soy, soy! diyen sizin Başbakanınız
değil mi?
YUNUS KILIÇ (Kars) Doğru.
VELİ AĞBABA (Devamla) Doğru. diyorsun
tabii. Utanmıyorsun!
81 ilde bir partinin genel başkanının
mezhebini, etnik kimliğini miting meydanlarında yuhalatan hangi
partinin genel başkanı? Bundan sonra bunları düşünerek
konuşun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Yavaş, yavaş!
YUNUS KILIÇ (Kars) Adam ol, adam!
VELİ AĞBABA (Devamla) Adam olmayan sensin!
YUNUS KILIÇ (Kars) Adam ol!
VELİ AĞBABA (Devamla) Adam olmayan sensin!
BAŞKAN Lütfen, Sayın Milletvekilim lütfen!
VELİ AĞBABA (Devamla) Bak, terbiyesizlik
yapma, sana adam olmayı öğretirim.
YUNUS KILIÇ (Kars) Adam ol!
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Ya, sen nasıl
konuşuyorsun!
VELİ AĞBABA (Devamla) Adam sen ol!
BAŞKAN Sayın Ağbaba, lütfen Genel Kurula
hitap edin.
YUNUS KILIÇ (Kars) Adam ol!
VELİ AĞBABA (Devamla) Adam ol! Şuna bak!
Adam sen ol! Adamlığı sana öğretirim terbiyesiz! Adam sen
ol!
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sen nasıl
konuşuyorsun! Sen nesin!
VELİ AĞBABA (Devamla) Ne diyorsun ya, ne diyorsun? Bunlar demokrat! Bunlar demokrat! Adam ol. diyor.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sen nasıl
konuşuyorsun böyle! Sen kendin adam mısın? Konuşma!
VELİ AĞBABA (Devamla) Şu hâline bak,
hâline! Utanmıyorsun hâlinden!
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sen utan!
VELİ AĞBABA (Devamla) Demokrat bunlar,
demokrat!
Bir dakika, başka şeyler söyleyeceğim
size.
BAŞKAN Lütfen, sayın milletvekilleri
VELİ AĞBABA (Devamla) Bakın, Dersimle
hesaplaşanlara, her sıkıştığında Dersim
diyenlere başka şeyler söyleyeceğim, dur! Merak etme, dur!
Nasıl adamlık, bak, ben sana söyleyeyim. Biz Dersimliyi Genel
Başkan yaptık, ben size söyleyeyim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ne oldu yaptınız
da?
VELİ AĞBABA (Devamla) Türkiyenin en çok
okuma yazma oranının olduğu yer Dersim. Dersimli bir tane vali
var mı? Yok. Dersimli bir tane kaymakam var mı? Yok. Dersimli bir
tane müdür var mı? Yok.
Peki, bir şey daha sorayım: Dersimli bir adama
selam veriyor musunuz?
ÜLKER CAN (Eskişehir) Niye vermeyelim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Niye veriyorsun?
ÜLKER CAN (Eskişehir) Niye vermeyelim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Grup kendi kendini ihbar ediyor
bak!
VELİ AĞBABA (Devamla) O da yok (CHP
sıralarından alkışlar) Çünkü, siz, her türlü mezhep
ayrımcılığını, her türlü etnik
ayrımcılığı zihninize, kalbinize yerleştirmiş
bir partinin mensuplarısınız siz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Onu sen
yapıyorsun, sen!
VELİ AĞBABA (Devamla)
İtirazınız varsa söyleyin. Ben soruyorum: 17 Mayısta
Malatyanın meydanında Ey, Malatyalılar CHPnin Genel
Başkanının mezhebini biliyor musunuz? deyip yuhalatan kim? Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) Malatyada yüzde kaç oy
aldınız? Tayyip Erdoğana yüzde kaç oy çıktı
Malatyada?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Malatyada yüzde
kaç oy aldın, kaç?
VELİ AĞBABA (Devamla) Trabzonda, Ey
Trabzonlular, bu partinin Genel Başkanı Dersimli. deyip yuhalatan
kim? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Kim? Kim? Her türlü
ayrımcılık, her türlü mezhep düşmanlığı, her
türlü etnik kimlik düşmanlığı bize yakışmaz. Ona yakışanlar
kimlerdir? Bir partinin, siyasi partinin genel başkanını
yuhalatanlardır. Bakın, biz hesaplaştık, biz aslanlar gibi
hesaplaştık. Yüreğiniz varsa, cesaretiniz yetiyorsa gidin
Dersime siyaset yapın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bir de bir şey söyleyeceğim.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) Malatya Recep Tayyip
Erdoğana yüzde kaç oy verdi?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Yüzde kaç oy
verdi, yüzde kaç?
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) Yüzde kaç oy verdi
Malatya?
VELİ AĞBABA (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, bakın, bu Mecliste demokrasi yok. Bu
Mecliste bu kafalar olduğu sürece bu Meclise demokrasi gelmez.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sen kendi kafana
bak! Sen kendi kafana bak!
VELİ AĞBABA (Devamla) Oradan, Meclisten
kürsüye saldırıyor, utanmadan bir de küfrediyor, ahlaksızca
küfrediyor birisi utanmadan. Böyle Meclis olur mu Sayın Başkan, böyle
bir şey olur mu?
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, konuşmacı partimizin ve Sayın
Başbakanımızın etnik ayrımcılık
yaptığı şeklinde hakarette bulundu, bu nedenle söz
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Canikli, iki dakika süre
veriyorum sataşma nedeniyle. Lütfen yeni bir sataşmaya mahal
vermeyelim.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) Başkanım, Veli
Ağbaba bilmiyor, Malatya yüzde kaç
aldı?
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
7.-
Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın görüşülen kanun teklifinin 21inci maddesinde verilen
önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine ve AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, milletin kararını elbette milletin
takdirine bırakıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Çok
merak ediyorsan Malatyaya gider öğrenirsin o zaman.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bizim
tarihimizde, inancımızda etnik ya da başka bir
ayrımcılık yapılması, bütün samimiyetimle söylüyorum,
en ağır suçlardan, -hem maddi anlamda söylüyorum hem de manevi
anlamda- bir tanesidir. (CHP sıralarından gürültüler)
ERKAN AKÇAY (Manisa) On senede 36 etnik gruba böldünüz
bu memleketi!
MUSA ÇAM (İzmir) Ama bu doğru değil,
Sayın Başbakan miting alanlarında bunu yaptı. Bu
söylediğiniz doğru değil.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Lütfen, bir
dakika, lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Önemli olan boy değil, soy!
VELİ AĞBABA (Malatya) Boyundan da
utanmıyor! Soy, soy; soy önemlidir. diyor, o da, grup da doğru
diyor Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bunun
kuralını, 632 yılında yine bizim manevi liderimiz,
Peygamber Efendimiz çok açık bir şekilde, henüz
insanlığın veya dünyanın önemli bir bölümünün kara dönemi
yaşadığı bir dönemde ortaya koymuştur. Arapın
Arap olmayana, Acemin Arapa ya da siyahın beyaza hiçbir üstünlüğü
yoktur.
YUNUS KILIÇ (Kars) Sağına, soluna bak.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sen de bak
sağına, soluna. Sağına, soluna bak adam, adam, adam!
Adamlığı öğreteceğim ben sana!
YUNUS KILIÇ (Kars) - Terbiyesiz adam! Konuşma!
VELİ AĞBABA (Devamla) Konuşma,
alıştınız küfre!.
NURETTİN CANİKLİ (Malatya) Bu bizim
şiarımızdır, her
zaman her hareketimizde her icraatımızda bu şiardan hiç
vazgeçmedik, vazgeçmemiz de mümkün değil ve yaratılanı da Yaradandan ötürü
seviyoruz, bu herkes için geçerli. En büyük günahlardan, en büyük suçlardan
VELİ AĞBABA
(Malatya) En büyük günahı işliyorsunuz!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) -
insanlık suçundan bir tanesi, insanı
doğuştan kazanılan herhangi bir özelliği nedeniyle
ayrıma tabi tutmaktır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Başbakan yapıyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Biz yıllarca bunun mücadelesini verdik.
Başbakanımız da aynı çizgiden geliyor, aynı mücadeleyi
Başbakanımız da verdi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Tek tek yuhalattı, tek tek yuhalattı her yerde.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Bu düstura inanan hiçbir insanın
dediğiniz anlamda bir şekilde faaliyette bulunması, icraatta
bulunması kesinlikle söz konusu değildir.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) - Sayın Başkan, Hazreti Peygamber hepimizin, sen bu
kürsüye niye getiriyorsun? Dini siyasete bulaştırıyorsun ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Zaman zaman şu yapılmış
olabilir: İnsan geçmişinden utanmamalı, geçmişinden
korkmamalı. Kim olursa olsun -herkes için söylüyoruz- bunları
rahatlıkla kamuoyuyla paylaşabilmeli, bundan kaçınmamalı.
Sayın Başbakanımızın söylediği budur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Kaçınmamalı insan geçmişinden.
Bunu, çıkarak dobra dobra, açık olarak rahatlıkla, özgürce
söyleyebilmelidir ama hiçbir şekilde
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Olmadı efendim, olmadı. Bu
konuşmanın cevabı bu değil, olmadı. Mahcup oldunuz,
mahcup oldunuz!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bize zaman
zaman Alevi müdür var mı, Alevi vali var mı? diye soruyorlar. Değerli
arkadaşlar, biz öyle bir kayıt tutmuyoruz, kimseyi etnik
yapısına göre ayıran bir kayıt tutmuyoruz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Canikli, olmadı bu.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Canikli, söyledi mi söylemedi mi? Başbakan
yuhalattı mı, yuhalatmadı mı?
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/1524) (S.
Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
22nci madde üzerinde
dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 Sıra Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin çerçeve 22 nci maddesi ile değiştirilmesi öngörülen
Kamulaştırma Kanununun geçici 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "31/12/2012"
ibaresi "4/11/1983" şeklinde, "bedel talep edilmesi halinde
bedel tespiti, idare adına tescili, terkini ve diğer işlemleri
ibaresi "mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi
halinde bedel tespiti ve diğer işlemler" şeklinde, onikinci
fıkrasının ise aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve maddenin sonuna aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet
Doğan Kubat Osman
Aşkın Bak
Giresun İstanbul İstanbul
Yılmaz Tunç Hacı
Bayram Türkoğlu
Bartın Hatay
"24/2/1984
tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan imar
uygulamalarından doğan ve ipotekle teminat altına alınanlar
da dahil olmak üzere her türlü alacak ve bedeller, borçlu idarelerce, ipotek
veya uygulama tarihinden itibaren 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı
Kanunda belirtilen kanuni faiz onanı uygulanmak suretiyle güncellenerek
ilgililerine ödenir. Bu hüküm devam eden davalarda da uygulanır. Bu
fıkra uyarınca yapılacak ödemeler hakkında da bu madde
hükümleri uygulanır."
"4/11/1983
tarihinden bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar
kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya
kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına
rağmen fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına
ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan
taşınmazların idare tarafından
kamulaştırılması halinde kamulaştırma bedeli ve
mahkemelerce malikleri lehine hükmedilen tazminat ile bu davalara ilişkin
mahkeme ve icra vekalet ücretleri de, idarelerce bu maddenin sekizinci
fıkrasına göre bütçelerden ayrılacak paydan ve aynı
fıkrada belirtilen usule göre ödenir ve işlem yapılır. Bu
alacaklar için de bu maddenin onbirinci fıkrası, bu fıkra
kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan her türlü
davalarda ise yedinci fıkra hükümleri uygulanır. Bu fıkra hükmü,
bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında
açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 Sıra Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin çerçeve 22 nci maddesi ile değiştirilmesi öngörülen
Kamulaştırma Kanununun geçici 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesinde geçen "31/12/2012"
ibaresi "4/11/1983" şeklinde, "bedel talep edilmesi halinde
bedel tespiti, idare adına tescili, terkini ve diğer işlemler"
ibaresi "mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi
halinde bedel tespiti ve diğer işlemler" şeklinde; on
ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve maddenin sonuna aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Levent Gök Emre
Köprülü
İstanbul Ankara Tekirdağ
Muharrem Işık Haluk
Eyidoğan
Erzincan İstanbul
"24/2/1984
tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan imar
uygulamalarından doğan ve ipotekle teminat altına alınanlar
da dahil olmak üzere her türlü alacak ve bedeller, borçlu idarelerce, ipotek
veya uygulama tarihinden itibaren 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı
Kanunda belirtilen kanuni faiz onanı uygulanmak suretiyle güncellenerek
ilgililerine ödenir. Bu hüküm devam eden davalarda da uygulanır. Bu
fıkra uyarınca yapılacak ödemeler hakkında da bu madde
hükümleri uygulanır."
4/11/1983 tarihinden bu
fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar
kamulaştırmasız kamu hizmetlerine ayrılan
taşınmazların idare tarafından
kamulaştırılması hâlinde, kamulaştırma bedelleri
hakkında bu maddenin sekizinci ve on birinci fıkraları, bu
taşınmazlar hakkında açılan davalarda ise yedinci
fıkra hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette
bulunduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
463 sıra
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 22
inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Hasip
Kaplan
Iğdır Bingöl Şırnak
Sırrı Sakık Abdullah Levent Tüzel
Muş İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır
Manisa Konya Mersin
Alim Işık Mesut Dedeoğlu Reşat
Doğru
Kütahya Kahramanmaraş Tokat
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklifin 22 nci maddesi incelendiğinde teklifin
hazırlanma sürecinde Anayasa Mahkemesinin 22.02.2013 tarihli Resmî Gazete
yayımlanan kararın ve gerekçesinin dikkate
alınmadığı anlaşılmaktadır. Getirilmek
istenen düzenleme ile 09.10.1956 tarihi ile 31.12.2012 tarihleri
arasındaki tüm kamulaştırmasız el atmalar nedeniyle
vatandaşların haklarına bir an evvel
kavuşmalarının önü kapatılmakta, Anayasa Mahkemesinin iptal
kararına da açıkça aykırı olarak yeniden uzlaşma usulü
getirilmektedir.
Yargıda içinden çıkılmaz hukuksal sorunlar
oluşturacak bu maddenin kanun teklifinden çıkarılması
gerekmektedir.
BAŞKAN Diğer gerekçeyi de okutuyorum:
Gerekçe:
Kamulaştırma Kanununda değişiklik
yapılmakta ve işlemlerin tamamlanmadığı veya
kamulaştırmanın hiç yapılmadığı hâlde kamu
hizmetine ayrılmış veya kamu yararına dönük ihtiyaca tahsis
edilmiş taşınmazla ilgili dava açılabilmesi için yirmi
yıllık hak düşürücü süreyi öngören 38. maddenin Anayasa
Mahkemesi tarafından iptali sonrası ve uygulamada
karşılaşılan başka sorunların çözümü için kanunun
geçici 6. maddesinde bir düzenleme yapılmıştır. Genel
olarak bu düzenlemeye cepheden karşı olmaktan ziyade, eksik bir
uygulama olduğunun altını çizmek gerekir. Zira düzenlemenin
kamulaştırma meselesi üzerinden mağduriyet yaşayan binlerce
vatandaşa kalıcı bir çözüm getirmediği açıktır.
Düzenlemede, belediye ile malik arasında kamulaştırma meselesi
üzerinden açılan davalarda uzlaşma yoluna gidilmesi esas
alınmıştır. Ancak belediyelerde, özellikle de mali gücü,
personel giderlerine dahi oldukça yetersiz olan küçük belediyelerde,
vatandaşın beklediği kamulaştırma bedelinin belediye
tarafından ödenmesi oldukça zordur. Uzlaşmaya gidilmesi ise, bedelin
vatandaşa ödenmesi ve vatandaşın mağduriyetinin giderilmesi
açısından, daha da uzun bir döneme yayılmasına ve bu konuda
vatandaşın mağduriyetinin derinleşmesine neden
olacaktır. Bu nedenle maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 22 nci maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen Kamulaştırma Kanununun geçici 6
ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde geçen
"31/12/2012" ibaresi "4/11/1983" şeklinde, "bedel
talep edilmesi halinde bedel tespiti, idare adına tescili, terkini ve
diğer işlemler" ibaresi "mülkiyet hakkından doğan
talepler, bedel talep edilmesi halinde bedel tespiti ve diğer
işlemler" şeklinde on ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve maddenin
sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
"24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun
hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan ve ipotekle
teminat altına alınanlar da dahil olmak üzere her türlü alacak ve
bedeller, borçlu idarelerce, ipotek veya uygulama tarihinden itibaren 4/12/1984
tarihli ve 3095 sayılı Kanunda belirtilen kanuni faiz oranı
uygulanmak suretiyle güncellenerek ilgililerine ödenir. Bu hüküm devam eden
davalarda da uygulanır. Bu fıkra uyarınca yapılacak
ödemeler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır."
"4/11/1983 tarihinden bu fıkranın
yürürlüğe girdiği tarihe kadar kamulaştırmasız kamu
hizmetlerine ayrılan taşınmazların idare tarafından
kamulaştırılması halinde, kamulaştırma bedelleri
hakkında bu maddenin sekizinci ve on birinci fıkraları, bu
taşınmazlar hakkında açılan davalarda ise yedinci
fıkra hükümleri uygulanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Levent Gök,
Ankara Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz bu madde -çok açık bir dille,
çok sade bir dille anlatmaya çalışacağım- tam
anlamıyla Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçeki
kurtarma operasyonudur. Bir iktidarın bir belediye
başkanını kurtarmak için bu kadar yasayı Anayasa Mahkemesi
kararlarının arkasına dolanarak da nasıl
çıkardığını gerçekten hayretle ve ibretle izliyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun 1983 sonrası,
belediyelerin Kamulaştırma Kanunu hükümlerine aykırı olarak
vatandaşların arsasını kamulaştırma yapmadan,
kamulaştırmasız el atma nedeniyle ellerinden aldıkları
taşınmazlardan tazminat ödemelerinden kurtulmak amacıyla
getirilmiştir. Hukukumuzda aslolan kamulaştırmadır.
Kamulaştırma mümkün müdür? Mümkündür. Kamulaştırma, kamu
yararı öngörüldüğü anda, kamu idaresinin bir bedeli tespit ve bankaya
yatırması hâlinde mümkündür. Burada korunan yurttaşların
mülkiyet hakkıdır. Hangi mülkiyet hakkı? Anayasaca korunmuş
mülkiyet hakkı. Hangi mülkiyet hakkı? Tarihin ta ilk
çağlarından beri bütün insan hakları savunucularının
ve mücadelelerinin öngördüğü bir mülkiyet hakkı. Hangi mülkiyet
hakkı? Hazreti Muhammedin bile Veda Hutbesinde belirttiği, Can,
mal ve namus kutsaldır, her türlü tecavüzden korunmalıdır.
şeklinde nitelendirdiği mülkiyet hakkı. İdare,
kamulaştırmayı, kamulaştırma bedelini bir bankaya depo
etmek kaydıyla her zaman yapabilir ama artık günümüzde, özellikle
Ankara Büyükşehir Belediyesinin, kamulaştırma kararı
almadan ve yurttaşların parasını bankaya depo etmeden
yapmak suretiyle getirdiği kamulaştırmasız el atmaları
Anayasa Mahkemesinin iptal etmesine, üstelik tam beş ay önce iptal
etmesine rağmen yine bugün buraya getirerek bir anayasal suç
işleniyor.
Sayın Bakan, az önce size bir soru sordum, çok
mahcup bir ifadeyle Herhâlde Anayasa suçu işlemiyoruz. dediniz ama
sanırım yeterince incelemediniz. Çünkü değerli milletvekilleri,
eğer siz bir vatandaşın toprağını,
taşınmazını elinden alıyorsanız sosyal devlet
ilkesi gereği ve adaletli bir devlet ilkesi gereği bunun
parasını ödemek durumundasınız.
Şimdi, getirdiğiniz bu yasayla Anayasa
Mahkemesinin iptal ettiği bir konuyu daha da geriye götürüyorsunuz.
Anayasa Mahkemesi daha önceki yasayı iptal ederken belediyelerin ve kamu
idarelerinin yüzde 5lik bir bütçesinin taşınmazlarının
tazminatından ödenmesini uygun bulmamıştı. İdareye
Sen kamulaştırma paranı bulamıyorsan
kamulaştırma yapma. demişti ama siz yüzde 5lik oranı da
yüzde 2ye çekmek suretiyle mülkiyeti elinden alınan yurttaşlar
açısından çok daha talihsiz girişimlerde bulunuyorsunuz. Üstelik
bunu bir başka gerekçeye de dayandırıyorsunuz ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarından kurtulmak için daha
önce yapmış olduğumuz bir yasayı ortadan kaldırarak
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde Türkiyeyi çok ağır
bedeller ödemeye yükümlü kılacak düzenlemeler getiriyorsunuz. Yani
iktidarınız Melih Gökçeke yaranayım, ona destek olayım.
derken bu uygulamadan dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
gidildiği zaman devlet yani iktidar Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin vereceği tazminatlarla karşı karşıya
gelecektir. Yani kırk katır mı, kırk satırla mı
karşı karşıyasınız? Ya Melih Gökçeki
kurtaracaksınız ya da iktidarınızı
kurtaracaksınız.
Böylesine önemli bir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün
değildir.
Elbette süremiz çok kısa. Burada az önce Uludereyle
ilgili bir değerlendirme yapıldı. Ben Uludereyle ilgili
İnsan Hakları Komisyonunda Cumhuriyet Halk Partisini temsil etmeye
çalışan bir arkadaşınızım. O raporda, Sayın
Canikli, AKPli üyelerinizin hazırladığı raporda
Öldürülen
34 yurttaşımızın içerisine PKKlıların
karıştığı ve bu nedenle öldürmenin meşru olduğuna
dair algı yaratılan bir rapor hazırlanmıştır.
Eğer içinizde herhangi bir babayiğit varsa, ben
sizlere naçizane bir hodri meydan diyorum. Yarın, o 34 tane öldürülen
çocuğun annesinin yanına benimle gitmek isteyen bir AKPli
kardeşimiz varsa, bir milletvekilimiz varsa tüm masraflarını
cebimden karşılamak kaydıyla Uludereye gideriz, o hesaplaşmayı
orada acılı ailelerin önünde yaparız. Bu orada konuşulur.
Burada sözler söylenir, uçar ama acılı
ailelerin yanında konuşursak, onların yüzüne bakarsak kimin
doğru söylediği de ortaya çıkar.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunacağım
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN - Karar yeter sayısı arıyorum.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 04.20
ON
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 04.32
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER : Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Teklifin 22nci maddesi üzerinde verilen Ankara
Milletvekili Levent Gök ve arkadaşlarının önergesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayılsın,
Sayın Başkan.
MUSA ÇAM (İzmir) Yoktur, Sayın Başkan.
Cihazla, Sayın Başkan.
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge kabul edilmemiştir.
463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin çerçeve 22 nci maddesi ile değiştirilmesi öngörülen
Kamulaştırma Kanununun geçici 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "31/12/2012"
ibaresi "4/11/1983" şeklinde, "bedel talep edilmesi halinde
bedel tespiti, idare adına tescili, terkini ve diğer işlemler
ibaresi "mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi
halinde bedel tespiti ve diğer işlemler" şeklinde, onikinci
fıkrasının ise aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve maddenin sonuna aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun
hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan ve ipotekle
teminat altına alınanlar da dahil olmak üzere her türlü alacak ve
bedeller, borçlu idarelerce, ipotek veya uygulama tarihinden itibaren 4/12/1984
tarihli ve 3095 sayılı Kanunda belirtilen kanuni faiz oranı
uygulanmak suretiyle güncellenerek ilgililerine ödenir. Bu hüküm devam eden
davalarda da uygulanır. Bu fıkra uyarınca yapılacak
ödemeler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır."
"4/11/1983 tarihinden bu fıkranın
yürürlüğe girdiği tarihe kadar kamulaştırma işlemleri
tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç
yapılmamış olmasına rağmen fiilen kamu hizmetine
ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek
üzerinde tesis yapılan taşınmazların idare tarafından
kamulaştırılması halinde kamulaştırma bedeli ve
mahkemelerce malikleri lehine hükmedilen tazminat ile bu davalara ilişkin
mahkeme ve icra vekalet ücretleri de, idarelerce bu maddenin sekizinci
fıkrasına göre bütçelerden ayrılacak paydan ve aynı
fıkrada belirtilen usule göre ödenir ve işlem yapılır. Bu
alacaklar için de bu maddenin onbirinci fıkrası, bu fıkra
kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan her türlü
davalarda ise yedinci fıkra hükümleri uygulanır. Bu fıkra hükmü,
bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında
açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle; Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin
kararı da dikkate alınarak, bu karar doğrultusunda, Kanunun
geçici 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci
cümlesinde geçen "31/12/2012" ibaresi "4/11/1983"
şeklinde değiştirilmesi, uygulamada meydana gelebilecek idari ve
hukuki ihtilafların önlenmesi bakımından; 2981 sayılı
Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan ve
ipotekle teminat altına alınanlar da dahil olmak üzere her türlü
alacak ve bedellerin, borçlu idarelerce, ipotek veya uygulama tarihi
itibarinden itibaren 3095 sayılı Kanunda belirtilen kanuni faiz
oranı uygulanmak suretiyle güncellenerek ilgililerine ödenmesi ve
ayrıca, 4/11/1983 tarihinden bu fıkranın yürürlüğe
girdiği tarihe kadar kamulaştırma işlemleri
tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç
yapılmamış olmasına rağmen fiilen kamu hizmetine
ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek
üzerinde tesis yapılan taşınmazların idare tarafından
kamulaştırılması halinde kamulaştırma bedeli ve
mahkemelerce malikleri lehine hükmedilen tazminat ile bu davalara ilişkin
mahkeme ve icra vekalet ücretlerinin de, idarelerce bu maddenin sekizinci
fıkrasına göre bütçelerden ayrılacak paydan ve aynı
fıkrada belirtilen usule göre ödenmesi ve işlem yapılması,
bu alacaklar için de bu maddenin on birinci fıkrasının, bu
fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan
her türlü davalarda ise yedinci fıkra hükümlerinin uygulanması ve bu
fıkra hükmünün, bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar
hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
23üncü maddede 3 adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 23 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır
Manisa Konya Mersin
Alim Işık Mesut
Dedeoğlu
Kütahya Kahramanmaraş
"MADDE 23- 2942 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 7- 04.11.1983 tarihinden sonra
Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya
kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına
rağmen fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına
ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan
taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak
hakkı tesis edilmek suretiyle fiilen el atılması halinde veya
3194 sayılı kanun gereğince imar planının
yapıldığı tarihe bakılmaksızın
taşınmazın umumi hizmetlere ve resmi kurumlara
ayrıldığı ilk imar planından itibaren 5
yıllık süre içerisinde ilgili idarenin eylemsizliği nedeniyle
kamulaştırılmayan taşınmazın maliki, taşınmazın
bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak
taşınmazın ve varsa taşınmazın üzerlerindeki
yapı, müştemilat, ağaç vesair ekonomik değer
taşıyan tüm unsurların bedel
karşılığında kamulaştırma yapmakla yükümlü
idareye devrini talep edebilir.
Bu kanunun Geçici 6 ncı maddesi ile bu madde
kapsamında verilecek tescile ve terkine ilişkin hükümler kesin olup
tarafların bedele ilişkin temyiz hakları saklıdır.
Bu kanunun Geçici 6 ncı maddesi ile bu madde
kapsamında açılacak tazmin davaları sonrasında idarece
ödenmesi kararlaştırılan bedele dava tarihinden kararın
kesinleşmesine kadar 3095 sayılı kanuna göre kanuni faiz,
kararın kesinleşmesinden sonra ise amme alacaklarına uygulanan
en yüksek faiz uygulanır.
Bu kanunun Geçici 6 ncı maddesi ile bu madde
kapsamında açılacak davalarda Mahkeme ve Temyiz Harçları Maktu
olarak belirlenir. Bu maddelere ilişkin verilen ilamların
icrasında ise; İcra Tahsil Harcı ve Cezaevi Harcı
alınmaz.
Bu kanunun Geçici 6 ncı maddesi ile bu madde
kapsamında verilen mahkeme kararlarına istinaden ödemelerde
kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde merkezi yönetim bütçesi
dahil idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen
ödeneklerden (Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
bütçelerinin güvenlik ve savunmaya yönelik mal ve hizmet alımları ile
yapım giderleri için ayrılan ödeneklerin) yüzde ikisi, Belediye ve
İl Özel İdareleri ile bağlı idareleri için en son
kesinleşmiş bütçe gelirleri toplamının, diğer idareler
için en son kesinleşmiş bütçe giderleri toplamının en az
yüzde ikisi oranında yılı bütçelerinde pay ayrılır.
Bu maddenin yürürlüğünden önce birinci fıkra
kapsamında açılan ve her ne sebeple olursa olsun reddedilmiş
olup da henüz kesinleşmemiş olan dava dosyaları için de bu madde
hükümleri uygulanır. Kesinleşen dava dosyalarına ilişkin
ise taşınmaz maliki yeniden dava açma hakkına sahiptir."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 23. Maddesine aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Özgür
Özel Ali
Sarıbaş
İstanbul Manisa Çanakkale
Kazım Kurt Musa
Çam
Eskişehir İzmir
Bu hüküm organize sanayi bölgeleri hakkında
uygulanmaz.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
463 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 23 üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Hasip
Kaplan
Iğdır Bingöl Şırnak
Abdullah Levent Tüzel Sırrı
Sakık
İstanbul Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde kapsamında devam eden veya açılabilecek,
kamulaştırma itiraz davalarının önü
kapatılmaktır. Haksız yere alınmış veya
alınacak olan kamulaştırma kararlarında, yurttaşa
karşı, kamulaştırılan alanı kullanacak uygulayıcı
firmayı korumak ve buna karşı yurttaşın itiraz
yolarını kapatacak uygulamalar asla kabul edilemez
uygulamalardır. Maddenin tasarı metninden çıkarılması
hayati önemdedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 23. Maddesine aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
Bu hüküm organize sanayi bölgeleri hakkında
uygulanmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; size bu maddenin
hikâyesini anlatayım. Küçük sanayi, küçük esnaf, kuyumcular kooperatifi,
nalburlar kooperatifi, bakkallar kooperatifi, organize sanayi bölgeleri
Tehlike geçmiş değil, tehlike var. 1970li yıllardan
başlamak üzere, Arsa Ofisi denilen kurum
o gün istimlak yapmış. Demişler ki: Siz buradan çıkın,
bu şehrin içinden size yer veriyoruz. İnsanlar da kooperatif kurmak,
mal sahibi olmak için, o sektörle ilgili bir sürü insan, bir yer
Örneğin,
İkitelli Organize Sanayi Bölgesi. İstanbul milletvekilleri bilir,
İkitelli Organize Sanayi Bölgesinde kaç esnaf var, kaç kişiye
istihdam yaratıyor? Belli bir para, Arsa Ofisi demiş: Şu kadar
para ödeyeceksiniz. Fakat tebligatlar yapılmadığı için
Arkadaşlar, o zaman diyelim ki 10 bin lira olan bir arsa bedelini
şimdi 10 milyon istiyorlar. Bu, İkitelli Organize Sanayinin şu
anda içinde olduğu, acil ve ödenemez bir durum ama esas dananın büyüğü
geliyor: Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi, İzmir Organize Sanayi
Bölgesi, birkaç organize sanayi bölgesinde de davalar devam ediyor. Tebligatlar
yapılmadığı için, aynı durum, aynı iş
bazı organize sanayilerin başlarına gelecek.
Değerli arkadaşlarım, bu insanları
yerlerinden etmişiz, dükkânlarından etmişiz, Gelin, size arsa
veriyoruz. demişiz, Ucuz arsa veriyoruz. demişiz,
mallarını vermişiz, Bize şu kadar para ödeyeceksiniz.
demişiz. Devlet diyor, daha sonra Arsa Ofisi kapanıyor, Toplu Konut
İdaresine geçiyor ve içinden çıkılmaz bir durum, ayıkla
pirincin taşını. Arkadaşlar, bu insanlara o gün kaç lira
denildiyse, bu paraları o insanlar ödediyse devlet sözünü yerine
getirmelidir. İkitelli Organize Sanayi Bölgesinin ve daha gelecekte
Nurettin Bey, sadece İkitelli değil; dışarıdaki
bürokrat arkadaşlar gelecekte, daha henüz tebligat
yapılmamış en az 7-8 tane organize sanayi bölgesinin ve küçük
esnafa ait küçük sanayi bölgelerinin olduğunu söylüyorlar.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Çözüyor
bunları, çözüyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Şimdi,
bizim, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, o gün devlet ne söz verdiyse başta
İkitelli Organize Sanayi Bölgesi olmak üzere
Orada 10 binlerce kişi
çalışıyor, orada 10 binlerce esnaf var. Bunların sorununu çözmek
devletin görevidir. 78 yılında başlamış bu olay, söz
vermişler, herkes Çözeceğiz. demiş. Eğer bu madde
-altını çiziyorum- başta İkitelli Organize Sanayi
Bölgesinin sorununu çözüyorsa
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Çözüyor
kökten.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) -
eğer
bu madde gelecekte hâlâ daha tebligatları yapılmayan, daha
davaları devam eden kooperatiflerin sorununu çözüyorsa biz grup olarak
sonuna kadar destek veriyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Çözüyor,
kesinlikle çözüyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
Altını bir daha çiziyorum, küçük sanayicinin, küçük esnafın, bu
kooperatiflerin ve gelecekte, tebligatı henüz yapılmayan ve bugün
bunlar
Mahkeme parayı Toplu Konut İdaresinden istiyor, Toplu Konut
İdaresi de bu esnaflara diyor ki: Verin bana 10ar milyar para. Böyle
şey mi olur arkadaşlar?
Sayın Canikli, devlet sözünü yerine getirmelidir.
Yine söylüyoruz, Sayın Hamzaçebinin de sözü, eğer organize sanayi
bölgelerinin, küçük sanayi bölgelerinin -Milliyetçi Hareket Partisi de zannediyorum
ki aynı görüşteler- bunların sorununu çözüyorsa biz sonuna kadar
varız ama bunun dışında başka bir şey içeriyorsa
kesinlikle yokuz.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 23 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
Madde 23- 2942 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 7- 04.11.1983 tarihinden sonra
Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya
kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına
rağmen fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına
ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan
taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak
hakkı tesis edilmek suretiyle fiilen el atılması halinde veya
3194 sayılı kanun gereğince imar planının
yapıldığı tarihe bakılmaksızın
taşınmazın umumi hizmetlere ve resmi kurumlara
ayrıldığı ilk imar planından itibaren 5
yıllık süre içerisinde ilgili idarenin eylemsizliği nedeniyle
kamulaştırılmayan taşınmazın maliki,
taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesine
başvurarak taşınmazın ve varsa taşınmazın
üzerlerindeki yapı, müştemilat, ağaç vesaire ekonomik değer
taşıyan tüm unsurların bedel
karşılığında kamulaştırma yapmakla yükümlü
idareye devrini talep edebilir.
Bu kanunun Geçici 6 ncı maddesi ile bu madde
kapsamında verilecek tescile ve terkine ilişkin hükümler kesin olup
tarafların bedele ilişkin temyiz hakları saklıdır.
Bu kanunun Geçici 6 ncı maddesi ile bu madde
kapsamında açılacak tazmin davaları sonrasında idarece
ödenmesi kararlaştırılan bedele dava tarihinden kararın
kesinleşmesine kadar 3095 sayılı kanuna göre kanuni faiz,
kararın kesinleşmesinden sonra ise amme alacaklarına uygulanan
en yüksek faiz uygulanır.
Bu kanunun Geçici 6 ncı maddesi ile bu madde
kapsamında açılacak davalarda Mahkeme ve Temyiz Harçları Maktu
olarak belirlenir. Bu maddelere ilişkin verilen ilamların
icrasında ise; İcra Tahsil Harcı ve Cezaevi Harcı
alınmaz.
Bu kanunun Geçici 6 ncı maddesi ile bu madde
kapsamında verilen mahkeme kararlarına istinaden ödemelerde
kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde merkezi yönetim bütçesi
dahil idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen
ödeneklerden (Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
bütçelerinin güvenlik ve savunmaya yönelik mal ve hizmet alımları ile
yapım giderleri için ayrılan ödeneklerin ) yüzde ikisi, Belediye ve
İl Özel İdareleri ile bağlı idareleri için en son
kesinleşmiş bütçe gelirleri toplamının, diğer idareler
için en son kesinleşmiş bütçe giderleri toplamının en az
yüzde ikisi oranında yılı bütçelerinde pay ayrılır.
Bu maddenin yürürlüğünden önce birinci fıkra
kapsamında açılan ve her ne sebeple olursa olsun reddedilmiş
olup da henüz kesinleşmemiş olan dava dosyaları için de bu madde
hükümleri uygulanır. Kesinleşen dava dosyalarına ilişkin
ise taşınmaz maliki yeniden dava açma hakkına sahiptir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet
Şandır, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gününüz hayırlı olsun, sabahınız
hayırlı olsun.
Tabii, önemli konuları içeren bir kanun teklifini
görüşüyoruz. Konular önemli, acil ancak meseleyi yeterince tezekkür
ettiğimizi söyleyebilmek mümkün değil. Bunu şunun için
söylüyorum: 23üncü Dönemde milletvekili olup bu salonda, Genel Kurulda bulunan
arkadaşlarımız hatırlayacaklardır. Biz, bu konuyu
18/6/2010 tarihinde, 5999 sayılı Kanunun 1inci maddesiyle ilgili,
yine gecenin bu geç saatlerine kadar, sabaha kadar üzerinde
tartışarak müzakere ettik, görüştük, kabul ettik ama sorun çözülmedi.
Değerli milletvekilleri hatırlayacaklar -geçen dönem burada olan
arkadaşlarımız- o zaman bu kanun teklifi değil,
tasarıydı, Hükûmet tarafından hazırlanmıştı.
Plan ve Bütçe Komisyonunda yaklaşık bir ay
tartışıldı; alt komisyon, üst komisyon, tekrar alt
komisyon, Genel Kurulda sabahlara kadar tartışıldı. Yine,
iktidar grubu olarak birçok önerge verildi, kabul edildi, reddedildi, sonra
Anayasa Mahkemesince iptal edildi ancak sorun çözülmedi.
Sayın Mevlüt Aslanoğlunun ifade ettiği
gibi, bu üreten, elinin emeğiyle geçinen, gerçekten de hiçbir kusuru
olmayan küçük esnafımızın, sanatkârımızın
devletten kaynaklanan bir sorununu çözmek için bir düzenleme
yapılıyor. Bu kamulaştırma dediğimiz hadise,
devletimizin kara deliği, ayıbı; bugünün meselesi de değil,
1956 yılından bu yana, idare, devlet olmanın gücünü de
kullanarak vatandaşın mülkiyet hakkına tasallut etmiş, el
koymuş ve her defasında da bu el koyma kusurunu kanun çıkartarak
gerekçelendirmeye çalışmış ama Türkiyede mahkemeler var,
kadılar var, hâkimler var, mahkemeden geri dönmüşüz, daha bunun bir
de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var. Türkiyeyi altından
kalkamayacağı kadar büyüklükte tazminatların beklediğini de
bugün söyleyelim, yarın bu Genel Kurulda, bir başka dönemde, bir
başka milletvekili tekrar ifade edecektir.
Değerli arkadaşlar, devlet, işlemlerinde
eğer adaleti temin etmiyorsa o devlet meşru değil, zalim, zulüm
devleti olur. Bu kamulaştırma konusuyla ilgili devletimizin çok uzun
zamandan bu yana, özellikle 1983 yani askerî dönemlerde, hiç sorgulanmadan,
itiraz edilmeden yapılan kamulaştırmalar mülkiyet
hakkını doğrudan perişan eden bir uygulamaya
dönüşmüş. Yapılan hukuk, burada
çıkarttığımız hukuk, birçok defa da Anayasa
Mahkemesinden geri dönmüş. Şimdi, bugün yine bir düzenleme
yapıyoruz ama ben inanıyorum ki
Bir kanun teklifi olarak
getiriyoruz, temel yanlış bu. Kanun teklifi, yeterince sorgulanmayan,
yeterince uzmanlık bilgisinin üzerine konulmadığı bir
işlemdir. Hâlbuki kanun tasarısı olsa, devletin tüm
kurumları bu konuyla ilgili görüşlerini, katkılarını
verebilirlerdi ama ne yazık ki bu kadar önemli, bu kadar, devletin,
yükümlülüğü ve sorumluluğu altındaki bir sorunun çözümünü siz
yani Hükûmet grubu, AKP Grubu hafife alarak, böyle kanun teklifi olarak
Kanun
teklifi veren arkadaşlara saygılar sunuyorum, emeklerine
saygısızlık olmasın ama endişem odur ki
getirdiğiniz düzenleme bu sorunu yine çözmeyecek. Bakın, alt
komisyonda görüşüldü, üst komisyonda görüşüldü, burada da sürekli
önergeler veriyorsunuz, önergeleri hazırlamak için bürokratları
çalıştırıyorsunuz ama yine doğru
yapmadığınız kanaatindeyim, yine düzgün
yapmadığınız kanaatindeyiz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hangileri daha gelecek Mehmet Ağabey? Kaç tane gelecek daha?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Yine, yarın bu vatandaşımızın
sorununu çözemeyeceğinizi göreceksiniz.
Tekrar ediyorum: Bundan iki yıl önce,
altıncı ayda yani tam iki yıl önce, yine gecenin, sabahın
saatlerinde müzakere ederek biz bu konuyu görüştük ve kanuna
bağladık ama sorun çözülmedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Kaldı ki Sayın
Aslanoğlunun söylediği gibi, daha büyüğü geriden geliyor.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Dananın büyüğü ahırda.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Onları
da kapsıyor, hepsini kapsıyor.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Onun için, değerli
arkadaşlar, yani bu iş ciddi bir iş. Milleti gecenin bu saatine
kadar burada uykusuz tutarak sorunu çözmeyen düzenlemeleri yapmaya
hakkınız yok.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Çözüyor
Sayın Şandır, çözüyor.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Çözmediğinizi
göreceksiniz Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Peki,
göreceğiz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Göreceğiz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Göreceğiz, tamam.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, hiçbir telefonumuz çalışmıyor. Acaba,
jammer mı çalışıyor?
BAŞKAN Telefonlar çalışıyor.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, birileri
kesiyor mu? (AK PARTİ sıralarından Çalışıyor.
sesleri)
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Çalışıyor gibi gözüküyor, arayın bak.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bizim
grubumuzda hiçbir milletvekili arkadaşımızın telefonu
çalışmıyor.
BAŞKAN Sordurayım Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
birkaç yere telefon edecektim, telefonumuz çalışmadı. Diğer
arkadaşlarım denedi, çalışmadı.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, sorduruyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Çalışıyor.
diyen arkadaş bir telefon açsın bir yere, görelim.
BAŞKAN Sorduruyorum, teknik daireden
öğreniriz.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Evet efendim. Yani kim kesti bunu
Sayın Başkanım? Kim kestirdi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bunu
kim kesti?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Çalışıyor, çalışıyor.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Çalışmıyor Sayın
Başkan. Ara beni, ara beni!
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, benim telefonum
çalışıyor burada, açık, işte gösteriyor, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, çalışmıyor.
BAŞKAN Hayır, bilemiyorum, bir şey
demiyorum, sorduruyorum ben teknik daireden.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır efendim, ama bir saniye. Yani bizim haberleşme
özgürlüğümüzü engelleyen kimdir acaba, hangi güç? Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bir görüşme yapıyoruz, bizim haberleşme
özgürlüğümüz birisi tarafından engelleniyor.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, biraz önce yine kâtip
üye arkadaşımız da söyledi ama bir kısmı
çalışıyor bir kısmı çalışmıyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, bu şekilde devam edemeyiz. Haberleşme özgürlüğümüzün
kısıtlandığı bir ortamda yasa görüşmesine devam
edemeyiz Sayın Başkan, böyle bir şeyi kabul edemeyiz.
BAŞKAN Kusura kalmayın Sayın Hamzaçebi,
bu konunun bizim konumuzla hiç ilgisi yok. Görüşmelere devam ederiz çünkü
burada telefonların çalışıp çalışmaması yasa
görüşmesini engellemez efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Açıklama yapmak
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bir saniye, lütfen
BAŞKAN Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Bilgi
soracağız Sayın Başkan, bilgi soracağız.
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tasarıdaki
maddelerle ilgili olarak bilgi alma ihtiyacını duyuyorum.
BAŞKAN Evet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Bakandan rica ettim, bir arkadaş teknik bilgi versin.
İlgili bürokratlar yok; ben de ilgili bürokratları, ilgili
avukatları aramaya çalıştım, kimseye
ulaşamıyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) On ikiden beri böyle.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hangi
güç bizim telefonlarımızı engelliyor efendim? Siz Yasa
görüşmesine devam edelim. nasıl dersiniz?
BAŞKAN Bir saniye sayın milletvekili
arkadaşlarım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Milletvekillerinin haberleşme özgürlüğünün
kısıtlandığı bir ortamda Ben bunu dikkate almam,
devam ederim.i nasıl dersiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, tamam, sayın
milletvekillerinin haberleşme özgürlüğünü kısıtlayan hiçbir
şey yok. Siz konuyu belirtince Teknik daireden bilgi alıp size
vereceğim. diye söyledim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, o zaman o bilgi gelene kadar görüşmelere ara
verin, lütfen.
BAŞKAN Kaldı ki Telefonların hepsi
çalışmıyor. diye bir şey yok. Benim telefonum burada
çalışıyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Çalışmıyor Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Çevir Başkan beni, çevir
beni!
ALİM IŞIK (Kütahya) Çalışmıyor
Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim, çalışıyor burada,
buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, arayın!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Başkan, ara bir yeri!
BAŞKAN Biraz önce kâtip üye arkadaş da
söyledi; birininki çalışıyor, diğerininki
çalışmıyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Başkan ara bir yeri,
görelim!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Arayın bir yeri Sayın Başkan!
BAŞKAN Bilgi vereceğim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN E, ne yapmamızı istiyorsunuz
Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Söyleyin yapalım, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ara
verin, soralım hemen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, ben size teessüf ediyorum. Ben diyorum ki:
Grubumuzdaki hiçbir arkadaşın telefonu çalışmıyor,
işte, buradaki arkadaşlarımız aramaya
çalışıyor, çalışmıyor.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, teknik dairedeki
arkadaşlar dinlediler, duydular, çözecekler, bilgi verecekler.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, izin verir misiniz, ben konuşmamı bitireyim.
Niye müdahale ediyorsunuz?
BAŞKAN Müdahale eden yok, siz niye
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, konuşmamı bitireyim, ondan sonra siz
söyleyeceğinizi söyleyin. Sürekli olarak siz ben konuşmamı
tamamlamadan
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, ben hiç kimseye öyle
yapmıyorum ama siz öyle zannediyorsunuz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Bakın, ama aynı şeyi yapıyorsunuz yine şimdi.
BAŞKAN E, cevap vermeyeyim mi yani? Siz
özgürlükten bahsediyorsunuz, benimkini kısıtlıyorsunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) O zaman siz konuşun
Başkanım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Siz
konuşun Sayın Başkan.
BAŞKAN Lütfen Sayın Hamzaçebi, buyurun.
Sabahın bu saatinde
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, görüşülen kanun
teklifiyle ilgili olarak bürokratlardan bilgi almak istediğine ancak Genel
Kurulda telefonlar çalışmadığı için kimseye
ulaşamadığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, hoş olmuyor. Bakın, ben size diyorum ki:
Milletvekili olarak, Grup Başkan Vekili olarak, görüşülen yasa
maddesiyle ilgili olarak Sayın Bakandan bilgi istedim, bir bürokrat bana
bilgi versin şimdi bu görüşeceğimiz maddeyle ilgili. Bir sorun
var burada. Hiçbir kimse gelmedi. Öyle anlıyorum ki Hükûmet ilgili
bürokratı burada hazır etmemiş. Bir kere, bu, yasama
organına saygısızlık. Burada görüşeceğimiz
toprak, tarım reformu uygulamasıyla ilgili,
Şanlıurfayı ilgilendiren bir madde var. Bu maddeyle ilgili
olarak Hükûmet bilgi verme iktidarına sahip değil, ilgili bürokrat
burada yok; bilgi almak için konunun ilgililerini aramaya
çalışıyorum, hiç kimseye ulaşamıyorum; size
aktarıyorum, siz bana cevap olarak diyorsunuz ki Benim telefonum
çalışıyor. Yani o zaman sizin telefonunuz
çalışıyorsa
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hayır, sizinki de
çalışmıyordur.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sizin telefonunuz her yerde
çalışıyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
ya ben
doğruyu söylemiyorum ya da beni ilgilendirmez diyorsunuz. Siz buna
nasıl kayıtsız kalabilirsiniz?
BAŞKAN Şimdi konuşabilir miyim
Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
bilgi alma ihtiyacı duyuyorum
BAŞKAN Tamam, şimdi konuşabilir miyim,
bilgi vereceğim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
bilgi
ihtiyacı duyduğum yerde siz benim ihtiyacımı gidermekle
yükümlüsünüz.
Buyurun.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, öncelikle, Genel
Kurulda cep telefonlarının çalışması ve
kullanılması olağan değil. Her grubun grupla irtibatı
olan telefonları var bilgi alma anlamında.
Bu, bizim yasal çalışmalarımızı
sağlayacak bir gerekçe de değil. Bütün bunlara rağmen, konuyu
söyleyince, teknik dairedeki arkadaşların haberleri oldu, bilgi
verecekler, bilgi vereceğim ben size. Bizim çalışmamızın
devam etmesi için de cep telefonlarının çalışması
şart değil.
Buyurun efendim şimdi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bir cümle söylediniz, acaba yanlış mı
anladım, tekrar etmek istiyorum: Cep telefonlarının
çalışması olağan değil dediniz.
BAŞKAN Evet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Çalışması.
BAŞKAN Genel Kurulda, doğru.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani,
bugüne kadar çalışan telefonların
BAŞKAN Değil efendim, zaman zaman
kısıtlanıyor burada.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, ne zaman kısıtlandı söyler misiniz?
BAŞKAN Önemli toplantılarda
kısıtlandı efendim, jammer getirildi kısıtlandı
burada.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ne
zaman ama? Kapalı toplantılarda
BAŞKAN Değil efendim, onun haricinde de
kısıtlandı zaman zaman. Zaman zaman kısıtlandı,
bildiğimi söylüyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bir dönem bu kısıtlama uygulandı, sonra
bundan vazgeçildi.
BAŞKAN Evet, onu söylüyorum ben de, zaman zaman
kısıtlandı diyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
İzin verir misiniz bitireyim Sayın Başkan, niye müdahale
ediyorsunuz? Lütfen
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, şu Müdahale
ediyor kelimesini bırakın lütfen, müdahale eden yok, buyurun
konuşun o zaman.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Bırakıyorum size, buyurun kürsüye
gelin isterseniz, gerçekten diyorum yani.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Söz kısıtlama falan yok burada,
niye öyle alınıyorsunuz ki siz?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, benim konuşmama izin vermiyorsunuz ama, lütfen.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ne konuşuyorsunuz
be!
BAŞKAN Siz konuşuyorsunuz sabahtan bu tarafa
ama ya! Lütfen ama
Siz konuşuyorsunuz! Yasayla ilgili bir şey de
değil.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bu şekilde devam edemeyiz efendim.
BAŞKAN Niye devam edemeyiz Sayın Hamzaçebi?
Yani size açıklama yapacağım, yaptırmıyorsunuz,
Teknik daireden bilgi gelecek. diyorum, müsaade etmiyorsunuz. Yasal
çalışma için gerekli olan bir şey de değil, onun
açıklamasını da yapıyorum ben size.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ara
verin Sayın Başkan, ara verin.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Dışarıda
arayın, kabinler var, grup başkan vekilinin sabit telefonu var.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sen
git kabinden ara!
BAŞKAN Ne yapmamız gerekir efendim?
Hayır, buradaki maksat neyse onu söyleyin, onu yapalım yani. Ben size
soruyorum Ne yapmam gerekir? diye çünkü olağandışı bir
şey, onu söylüyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bakın, tekrar söylüyorum: Ben telefonu birisiyle
sohbet etmek için istemiyorum. Bu tasarıyla ilgili,
görüşeceğimiz maddeyle ilgili bilgi almak istiyorum ve koskoca
iktidar partisi grubu benim bilgi alma isteğime tepki gösteriyor.
Sayın Başkan, bilgi edinme ihtiyacı duyuyorum.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/1524) (S.
Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN Efendim, maddeyi oylayıp ara
vereceğim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Beş dakika ara veriyorum efendim. Maksat buysa
buyurun.
Kapanma
Saati: 05.03
ON
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 05.13
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER : Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin On Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
24üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 24. Maddesindeki 31/12/2023 tarihinin
31.12.2020 olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Özgür
Özel Musa
Çam
İstanbul Manisa İzmir
Kazım Kurt Ali
Rıza Öztürk Ali
Sarıbaş
Eskişehir Mersin Çanakkale
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza
Öztürk, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi, millî iradenin
yansıdığı odaklardan bir tanesidir, en önemlisidir, Adalet
ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızın iddialarına
göre ise tamamından ibarettir. O hâlde, buradaki
davranışlarımız da, Meclisin yönetimi de aslında, bu
millet iradesinin bize verdiği görev çerçevesinde olmak durumundadır.
Aslında, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak,
gelecek yönetimlere çok kötü örnek oluyorsunuz. Ben şöyle Meclis
tutanaklarına baktım, sizin muhalefette olduğunuz yıllarda,
daha doğrusu temsilcisi olduğunuz partinin -Fazilet Partisinin, Refah Partisinin
temsilcileri bugün sizin partinizde önemli siyaset adamlarıdır-
yasama faaliyetlerinde muhalefette olduğu o dönemlerde -tutanaklara
baktım- hiçbir zaman muhalefet etme hakları engellenmemiş. Yani,
Parlamentodaki çoğunluğun gücüne dayanarak azınlık ezilmeye
kalkışmamış.
Saat 5-6, biz, aslında, Kunta Kinte falan
değiliz. Biz, gerçekten bu milletin özgür iradesini temsil eden
milletvekilleriyiz, hepimiz için söylüyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekili arkadaşlarımız için de söylüyorum bizim için de
söylüyorum.
Şimdi, bu yasanın aslında böylesine apar
topar getirilmesinin nedenini merak ettiğimi söyledim. Yasanın,
aslında yasamanın esas mutfağı olan komisyonlarda
doğru dürüst görüşülmediğini, sanıyorum Adalet ve
Kalkınma Partili arkadaşlarımız da kabul ederler.
Aslında, bir torba yasa hatta çuval yasa olduğu
için, değişik konular içerdiği için, örneğin, Adalet
Komisyonunda görüşülmesi gereken Kamulaştırma Kanunu, ilgili olmayan
komisyonda görüşüldüğü için, burada da her konuyla ilgili bürokrat
bulundurma olanağı da olmadığı için görüyorsunuz
sık sık da arızalar çıkıyor. Çünkü buradaki amaç,
aslında yasama organının iradesini egemen kılmak
değil; amaç burada, yasama faaliyetinin şeklen yerine
getirildiğini göstermekten ibaret. Böyle bir şey olmaz değerli
arkadaşlarım.
23üncü ve 24üncü Dönem
Aslında şuna çok
üzülüyorum: Her geçen dönem yasama konusunda daha çok özensiz
davranıldığına şahit oluyorum. Bu, sanıyorum ki
iktidar çoğunluğunun verdiği güçten kaynaklanıyor. Yani
neredeyse parlamento fonksiyonları tamamen yok edilmiş bir durumda.
Bundan vazgeçmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, ilelebet AKP
iktidarda kalmayacaktır, her iktidar gibi bir gün AKP de gidecektir ama
sizden sonra gelen iktidarlar, sizin yaptığınız
uygulamalara bakarak çok kötü icraatları devam ettireceklerdir.
Keşke, sizin de bu yaptığınız icraatla
sınırlı kalsaydı.
Değerli milletvekilleri, arkadaşımız
Uludereyle ilgili bir tespit yaparken AKP grup başkan vekili
arkadaşımız hemen ona şey verdi. Bakın, o zaman, 28
Aralık saat 21.37yle 22.24 arasında, Şırnak Uluderede en
büyüğü yirmi sekiz, en küçüğü de on iki yaşında
vatandaşlarımız katledilmiş ve hemen yapılan
açıklamada, bunların terörist sanıldığı ve terörist
sanıldığı için de öldürüldüğü belirtilmiştir, bu
resmî bir açıklama. Ve Genelkurmay Başkanlığı o
tarihte yaptığı açıklamada, aslında o operasyonun
çeşitli kaynaklardan alınan istihbarat ve yapılan teknik
analizler sonucu gerçekleştirildiğini savunmuş, MİT ise
İstihbarat bizden değil. diye
açıklama yapmıştı. Şimdi, bu iki
açıklamayı düşündüğümüzde yani Genelkurmay
Başkanlığının Bu istihbaratı çeşitli
kaynaklardan aldık. ve Millî İstihbaratın da İstihbarat
bizden değildir. açıklamaları karşısında şu
soruyu sormak herkesin, her milletvekilinin görevidir, hatta AKP
milletvekillerinin de görevidir, o da şudur: Genelkurmay
Başkanlığı istihbaratı hangi kaynaklardan
almıştır? Sınırdaki
hareketliliği PKKya bağlayan istihbaratı kim ya da
kimler vermiştir? Genelkurmay Başkanlığına bu
operasyonun yapılmasına neden olan istihbaratı hangi kurum ve
kurumlar vermiştir?
20 Ocak 2012 günü, ben, 17 tane soruyu içeren soru
önergesini Sayın Başbakana vermiştim ve o günden bugüne kadar bu
sorularla ilgili hiçbir cevap verilmemiştir, o soru önergesi müteaddit
defalar tekrar edilmiştir, belki aynı soru önergesi 6 kez tekrar
edilmesine rağmen verilmemişti. Soru çok basit: Bu istihbaratı
kim vermiştir? Şimdi, bu ülkeyi kim yönetiyor? Başbakan
yönetiyor, Hükûmet yönetiyor yani doğru, halk size yetki verdi. O zaman,
bu ülkede yapılan olumsuzluklardan da AKP iktidarı sorumludur.
Uluderede katledilen insanlardan da sorumludur, Reyhanlıda katledilen
vatandaşlardan da sorumludur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) İktidar ben
değilim. Kemal Kılıçdaroğlu Başbakan değil, Recep
Tayyip Erdoğan Başbakan. Dolayısıyla, sorumluluğunun
gereğinden kaçmak olmaz. Demokrasilerde, demokratik hukuk devletinde bu
anlayışa yer yoktur.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı yasa tasarısının
25. Maddesiyle 22.11.1984 tarihli ve 3083 sayılı Sulama
Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununa eklenen
geçici 5 inci maddenin birinci fıkrasında yer alan kullanılması
ibaresinin kullanılacak olması
olarak değiştirilmesi ile birinci fıkrasından sonra gelmek
üzere aşağıdaki ikinci fıkranın eklenmesini ve devam
eden fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Özgür
Özel
İstanbul İstanbul Manisa
Musa Çam Kazım
Kurt Ali
Sarıbaş
İzmir Eskişehir Çanakkale
"Birinci fıkra hükmüne göre yetkili tapu
müdürlüğünce ilgilileri adına tescil edilen arazilerin
yıllık kullanım bedeli, idare tarafından oluşturulacak
komisyon tarafından arazilerin kamulaştırma tarihindeki
kullanım değerleri esas alınarak belirlenir ve
kamulaştırma tarihinden tescil tarihine kadar geçen her yıl için
kanuni faiziyle birlikte ayrıca ödenir. Bir yıldan az olan
kullanım bedeli için ay hesabı esas alınır ve bir aydan az
olan süreler için herhangi bir ödemede bulunulmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
463 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi'nin 25 inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Hasip
Kaplan
Iğdır Bingöl Şırnak
Sırrı Sakık Levent Tüzel
Muş İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı ile uygulayıcı firma, konuyla
ilgili yürütme yetkisine haiz bir kuruma dönüştürülmektedir. Yurttaşa
karşı uygulayıcı firmalara yetki alanı açacak bir
yaklaşım asla kabul edilebilir değildir.
Yine kamulaştırma işlemleri nedeniyle,
kamulaştırılan arazi veya yer tapularında bulunan
şerhlerin ve belirlemelerin kaldırılması yetkisinin
uygulayıcı firmalara verilmesi asla ama asla anlaşılabilir
değildir. Belli bir hukuksuzluğa karşı, yurttaşa
yargı yolunu kapatan düzenlemeyi de içeren bu tasarı aynı
zamanda, yurttaşı uygulayıcı firmaya karşıda,
korumamaktadır. Yurttaşların büyük bir hukuksuzluk işle
karşı karşıya kalacakları ve birden çok sorunun
uygulamalarda ortaya çıkacağı gerçeği ile bu madde
tasarı metninden çıkarılmalıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının 25. Maddesiyle 22.11.1984 tarihli ve 3083
sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım
Reformu Kanununa eklenen geçici 5 inci maddenin birinci fıkrasında
yer alan kullanılması ibaresinin kullanılacak olması
olarak değiştirilmesiyle birinci fıkrasından sonra gelmek
üzere aşağıdaki ikinci fıkranın eklenmesini ve devam
eden fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ederiz.
Mehmet
Akif Hamzaçebi (İstanbul) ve arkadaşları
"Birinci fıkra hükmüne göre yetkili tapu
müdürlüğünce ilgilileri adına tescil edilen arazilerin
yıllık kullanım bedeli, idare tarafından oluşturulacak
komisyon tarafından arazilerin kamulaştırma tarihindeki
kullanım değerleri esas alınarak belirlenir ve
kamulaştırma tarihinden tescil tarihine kadar geçen her yıl için
kanuni faiziyle birlikte ayrıca ödenir. Bir yıldan az olan
kullanım bedeli için ay hesabı esas alınır ve bir aydan az
olan süreler için herhangi bir ödemede bulunulmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Akif Hamzaçebi,
İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim uyarımdan
sonra cep telefonları çalışmaya başladı. Demek ki
bütün Meclisin telefonları birisi tarafından iletişime
kapatılmış. Bu maddeyle ilgili olarak bilgi alma ihtiyacı
duymuştum. Bilgi alma ihtiyacım da şuradan doğdu,
açıklayayım da tepki gösteren arkadaşlar neye tepki
gösterdiklerini anlasınlar: Şimdi, bir haksızlığı
gidermek üzere bu madde getirilmiş ama bu maddede bir eksiklik var. 1973
yılında çıkarılmış olan 1757 sayılı
Toprak ve Tarım Reformu Kanunu var. Türkiyede topraksız köylüye
toprak vermek amacıyla çıkarılmış olan bir kanundur ve
Şanlıurfada bu kanun uygulanmıştır, onun dışında
herhangi bir ilde de uygulanmamıştır. Bu kanun uyarınca,
Şanlıurfa toprak tarım reformu alanı bölgesi ilan
edilmiştir ve o bölgedeki araziler Toprak ve Tarım Reformu
Müsteşarlığının emrine geçmiştir, o
Müsteşarlık da belli kriterler dahilinde büyük çiftçilerin kamulaştırılan
birtakım tarım arazilerini topraksız veya az topraklı
çiftçilere vermişlerdir. Kamulaştırma yapılmış
olmasına rağmen, yani 1973 yılında çıkan bu kanundan
sonra kamulaştırma yapılmış olmasına rağmen
o kanun da belirtilen amaçlarda kullanılmak üzere;
dağıtılmayan, tahsis edilmeyen, kiralanmayan araziler o kanunun
amacında kullanılmamış oluyor. Öyle olduğu hâlde,
fiilen bir bölümü bu arazilerin eski malikleri tarafından
kullanılıyor. Yer kamulaştırılmış ama
topraksız çiftçiye verilmek üzere herhangi bir işlem
yapılmamış. O malikler diyor ki: Bu araziyi bize verin ya da
kamulaştırdınız, bunun bedelini bize verin. Otuz
yılı aşkın bir zamandır biz bu
haksızlığın giderilmesini istiyoruz. Madde bunu
düzeltiyor, bu güzel ama bir eksiklik var. Maddenin yazımından bir
tereddüt doğuyor. Bir bölüm çiftçi de bu arazinin maliki idi
zamanında. Kamulaştırıldı, elinden çıktı.
Kendisi de bu araziden çıkarıldı ama toprak tarım reformu
amacıyla kullanılmak üzere herhangi bir şekilde tahsis veya
dağıtıma da konu olmadı. Bu malikler de diyor ki: Bize de
paramızı verin ya da araziyi geri verin. Bu madde kötü
yazılmış. Bilgi almak istedim Sayın Bakandan, ilgili bir
bürokratını görevlendirsin istedim, kimse yok.
Dışarıda arkadaşlarımı, hukukçu
arkadaşlarımı, eski bürokrat arkadaşlarımı aramak
istedim, telefonla ulaşamıyorum. Bir milletvekilinin görüşülecek
olan maddeyle ilgili olarak bilgi edinme ihtiyacı kadar doğal bir
şey olamaz. Bu ihtiyaç giderilemiyor ise ortada bir sorun var demektir.
Başkanlık makamının Beni ilgilendirmez, ben devam ederim.
demesini yadırgıyorum. Hele hele iktidar partisi grubuna mensup bir
kısım arkadaşların benim bu talebime olağanüstü bir
tepki göstermelerini anlayabilmiş değilim. Sayın Canikli bana
dedi ki: Üstat, onu kapsamıyor bu madde. Çünkü madde öyle
yazılmış ki eski malikin yerini devlet kamulaştırmış
ama malik de oradan çıkmamış, orayı hâlâ kullanıyor, o
araziye tasarruf ediyor. Biz onun sorununu çözüyoruz. diyor. Öbür
vatandaş ne olacak? Bunu çözerken öbür vatandaşın sorununu niye
ortada bırakıyoruz? Bizim önergemizin birinci bölümü onu gidermeye
yönelik.
İkinci olarak buraya bir fıkrayı ilave
etmek istiyoruz, diyoruz ki: Otuz yıl önce bu araziyi bu dediğimiz
vatandaşlardan aldınız, kamulaştırdınız,
kendisini de bu araziden çıkardınız. Bu araziyi kendisine geri
verelim, artı, otuz yıldır devlet bu araziyi bir
başkasına kiraladı, oradan gelir elde etti, başka amaçlarla
kullandı. Eski malik otuz yıl süreyle bu araziye tasarruf edemedi.
Yoksun kaldığı yararı da giderelim. O da nedir? Bu arazinin
yıllık getireceği kira geliri neyse bunu komisyon tespit etsin,
kanuni faizle bugüne kadar gelsin, bunu da kendisine ödeyelim.
Değerli milletvekilleri, önerge iyi niyetle
hazırlanmış bir maddenin eksik bıraktığı bir
konuyu gidermeye yöneliktir.
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) (3)üncü
fıkrayı okursanız Sayın Hamzaçebi, (3)üncü fıkrada
var onun cevabı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Hayır,
(3)üncü fıkra onu düzenlemiyor, ona baktık, o onu düzenlemiyor.
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) Eşdeğer
arazi verir. diyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
26ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının çerçeve 26. Maddesi ile 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek maddenin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Özgür
Özel Musa
Çam
İstanbul Manisa İzmir
Kazım Kurt Ali
Sarıbaş Ali
Rıza Öztürk
Eskişehir Çanakkale Mersin
"EK MADDE 16 - 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (III)
sayılı cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici
kurumların başkanları ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
Kurul Başkanına, kamu kurum ve kuruluşları ile sermayesinin
yarıdan fazlası devlete ait kurum ve kuruluşlarının
yönetim kurulunda görev alan kamu görevlilerine bu görevleri nedeniyle ödenen
tutarda her ay ayrıca ödeme yapılır. Söz konusu idarelerin
üyelerine ise bu madde kapsamında başkanlara ödenenin %75'i kadar
tutarda her ay ayrıca ödeme yapılır."
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 26 ncı maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır
Manisa Konya Mersin
Alim Işık Mesut Dedeoğlu Lütfü Türkkan
Kütahya Kahramanmaraş Kocaeli
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Pervin Buldan İdris
Baluken Hasip
Kaplan
Iğdır Bingöl Şırnak
Sırrı Sakık Abdullah Levent Tüzel
Muş İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Evet, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
TMSF üyelerinin, üyeliklerinden kaynaklı tabi oldukları
kısıtlamalara bakılmaksızın, bu
kısıtlamalardan muaf tutularak, atamalarının
yapılabilmesi, doğru değildir. Diğer kurumlarda bulunan
başkan veya üyelerin veya diğer kurumlara tabi memurların,
üyelikleri nedeniyle tabi oldukları kısıtlamaların
dışına çıkamamaktadırlar. Üyeliğin
kısıtlanmaları dışında tutulma sadece TMSFye
haiz bir ayrıcalık olmamalıdır. Bu kurumlar arasındaki
hiyerarşiyi yeniden yaratmaktadır. O nedenle de maddenin tasarı
metninden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Diğer
gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklifin 26 ncı
maddesiyle düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu Kurul Başkan ve üyeleri için öngörülen düzenleme son derece
yanlıştır. Düzenleyici ve denetleyici kurulların
tarafsızdır ve tarafsız olmalıdır. Ancak bu düzenleme
ile bu tarafsızlığı zedeleyici niteliktedir.
Bu kurulların
tarafsızlığını güçlendirmek için söz konusu başkan
ve üyelerin maaş ve özlük haklarının düzeltilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463
Sıra Sayılı yasa tasarısının çerçeve 26. Maddesi
ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
"EK MADDE 16 -
10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanununa ekli (III) sayılı cetvelde sayılan düzenleyici ve
denetleyici kurumların başkanları ile Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu Kurul Başkanına, kamu kurum ve kuruluşları ile
sermayesinin yarıdan fazlası devlete ait kurum ve
kuruluşlarının yönetim kurulunda görev alan kamu görevlilerine
bu görevleri nedeniyle ödenen tutarda her ay ayrıca ödeme
yapılır. Söz konusu idarelerin üyelerine ise bu madde kapsamında
başkanlara ödenenin %75'i kadar tutarda her ay ayrıca ödeme
yapılır."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu çuval
yasanın üzerinde nitelik itibarıyla, esas itibarıyla birbiriyle
uyuşmayan pek çok maddenin olduğunu hepimiz biliyoruz. Aslında,
kanun yapma tekniğine, usulüne, adabına, ahlakına
aykırı bir durum. İstisna olarak İç Tüzükte ve Anayasada
öngörülen hükümler artık kural hâline geldi. Zaten Türkiye
istisnaların kural, kuralların istisna olduğu bir ülke hâline
geldi.
Şimdi, bu maddelerden bir tanesi, en önemlilerinden
birisi bu alkollü içkilerin tüketimiyle ilgili düzenlemelerdi. Bunun üzerinde
çok durmamın nedeni içkiyi çok sevdiğimden falan değil.
Aslında, bu içkiyi yasaklamaktaki amacın ne olduğunu
Bu kürsüde
şerh koymak. O da şudur değerli arkadaşlarım: Demin de
söylediğim gibi, bu alkollü içkilerle ilgili yapılan düzenlemeler
öyle söylenildiği ve iddia edildiği gibi toplumun ve gençlerimizin
alkol bağımlılığına karşı
korunması falan değildir. Hamdüsenalar olsun ki daha henüz Türk
toplumu alkole karşı bağımlı hâle gelmemiştir,
toplumun öyle bir alışkanlığı yoktur. Aslında
amaç, biat kültürünün egemen olduğu, farklı kimliklerin, farklı
düşüncelerin, farklı inançların, farklı mezheplerin
reddedildiği, herkesin dinî değerler etrafında kümelendiği,
tutucu ve otoriter bir toplum modeli oluşturmaktır. Aslında
tutucu bir toplum modeli içinde otoriter bir düzenin çıkması
kaçınılmazdır. Cemaate ait bir yaşam biçiminin hâkim
olduğu, bireyin kendisine yer bulamadığı bir toplumda
demokrasinin yaşaması mümkün değildir. Tutucu
baskıcılık, aslında tutucu toplum modelinin en temel
özelliklerinden bir tanesidir. Tutucu toplumda baskıyı her düzeyde
görebilirsiniz, aile düzeyinde görebilirsiniz, mahalle düzeyinde
görebilirsiniz, evde görebilirsiniz, okulda görebilirsiniz, siyasi partilerde
görebilirsiniz ve siyasal düzende görebilirsiniz. Toplumdaki tutuculaşma
ve otoriterleşme eğilimlerini engellemek ancak çoğulcu
demokrasiye inanmış, bireyin hak ve özgürlüklerine inanmış
bir siyasal iktidar ve siyasal parti eliyle olur. Oysa, siyasal partiler ve
siyasal iktidar bireylerin temel hak ve
özgürlüklerini engellemekle kendilerini görevli kabul etmiş olurlarsa ve
mevcut anayasaların tanıdığı temel hak ve özgürlükleri
kullanmayı bizzat siyasi iktidar engellemeye kalkarsa, toplumda kendisine
muhalif olan tüm insanlara terörist muamelesi yaparak, özel yetkili
mahkemelerde yargılayarak sürüm sürüm süründürürse, yargı
kararlarını Parlamento çoğunluğuna dayanarak çıkardığı
yasalarla bertaraf etmeye kalkarsa tıpkı bu düzenlemelerde
olduğu gibi
Çünkü ben bu düzenlemelerin bu kadar apar topar getirilmek
istenmesinde özellikle kamulaştırmasız el atma davalarında
yargının verdiği kararları geçersiz kılma
amacıyla yapıldığı konusunda kuşku
taşıdığımı belirtmek istiyorum ve bununla ilgili
davaların Yargıtay tarafından da incelenmekte olduğunu
düşünüyorum. Bir siyasi iktidar aslında bunları yapmakla kendisi
görevli olursa yani siyasi iktidar kendisi bizzat otoriterliğin nedeni
hâline gelmiş olursa o zaman başka demokratik alternatifler üzerinde
toplum kendisi düşünmek zorundadır, tartışmak
zorundadır, başka demokratik alternatifleri bulmak zorundadır.
Bu Parlamento da bu otoriterleşme, bu diktatörleşme yönetim
biçimlerine karşı demokratik alternatifleri ortaya koyma
durumundadır; bu, Parlamentonun tarihsel görevidir. Eğer bu
Parlamentoda artık muhalefet muhalefet etmekten korkar hâle gelmişse
burada öncelikle düşünmesi gereken siyasi iktidardır, siyasi iktidar
partisinin milletvekilleridir. Çünkü, milletin iradesi sadece AKPnin
iradesinden ibaret değildir. Milletin iradesi her partideki
milletvekillerinin iradelerinin toplamından ibarettir. Eğer siz
burada muhalefeti çoğunluk gücüne dayanarak susturmaya ve baskı
uygulamaya kalkarsanız aslında kendi varlık nedeninizi de inkâr
etmiş olursunuz ve milletin iradesine saygısızlık
yapmış olursunuz. Oysa, bu, isminde adalet olan bir partinin
milletvekillerine ve demokratik hukuk devletinin siyasi partilerine
yakışmaz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
27nci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 S.Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 27 nci maddesiyle 4207
sayılı Kanunun 2 nci maddesinin altıncı fıkrasına
eklenen cümledeki bitkisel nargile ve bitkisel sigara ibaresinin her türlü
nargile ve sigara şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet
Doğan Kubat Osman
Aşkın Bak
Giresun İstanbul İstanbul
Yılmaz Tunç Eşref
Taş
Bartın Bingöl
T.B.M.M
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
463 sıra sayılı yasa tasarısının 27. maddesindeki
ikinci paragrafın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Veli
Ağbaba Özgür
Özel
İstanbul Malatya Manisa
Musa Çam Kazım
Kurt Ali
Sarıbaş
İzmir Eskişehir Çanakkale
Ali Rıza Öztürk
Mersin
18
yaşından küçük çocukların olduğu hususi araçlar ile taksi
hizmeti verenler dahil olmak üzere karayolu, demiryolu ve havayolu
taşıma araçlarında.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ali
Rıza Öztürk konuşacak.
BAŞKAN Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Meclis İçtüzüğünü açıp okuduğumuz zaman
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma günlerinin salı,
çarşamba, perşembe olduğu yazılıdır. Değil
mi Sayın Grup Başkan Vekilim? Çalışma saatleri de 15.00 ile
19.00 arasındadır, bu kuraldır. Bu kuralın istisnası,
Genel Kurul kararıyla bu çalışma saatlerinin gereken hâllerde,
aciliyet olan durumlarda uzatılabilme olanağıdır. Bu
istisnadır, demin de onu söylemek istedim. Ama siz de takdir edersiniz ki,
başta AKP grup başkan vekili arkadaşlarımız da takdir
ederler ki artık İç Tüzükteki bu istisna hüküm Başbakanın
istediği zaman uygulanır hâle gelmiştir. Yani yasama organı
bizzat Başbakan tarafından yönetilir ve yönlendirilir hâle
gelmiştir. Aslında parlamenter demokrasimizin içinde bulunduğu
çıkmaz, bugün Türkiyede hakikaten yasamasız ve yargısız
yürütme yapmak isteyen bir siyasal iktidarın
varlığıdır ve yasamasız ve yargısız bir
yürütme yapmak isteyen bir siyasal iktidar aslında sadece yasama
organının yasama yapma özelliğini bozmamakta, aynı zamanda
yasama organının üyeleri olarak bizlerin de sağlık durumunu
bozmaktadır arkadaşlar.
Saat 05.40.
Bizim eski grup başkan vekilimiz -kulakları çınlasın-
Sayın Kemal Anadol derdi ki: Bu saatte bir pavyonlar açık, bir de
Türkiye Büyük Millet Meclisi açık. Aslında milletvekillerinin hangi
ağır koşullarda çalıştığını
bilmeyenler, özellikle bir kısım medya milletvekili
düşmanlığı yapmayı da kural hâline getirmişlerdir
bu memlekette. Ama, şimdi kulakları çınlasın Kemal
Ağabeyin, saat 05.40, arkadaşlar, pavyonlar da kapandı,
pavyonlar da gitti. (AK PARTİ sıralarından Camiler
) sesi)
Evet, evet, tabii, yani ben bunu hepimiz için söylüyorum. Değerli
arkadaşlarım olmaz yani gerçekten olmaz, vicdan, el insaf. Bunu
sadece kendim için söylemiyorum. Biz geçmiş dönemde de bazı
yasaların burada çıkması konusunda sabahlara kadar hep beraber
çalıştık ama bu istisnai durumları gerçekten kural hâline
getirirseniz bu iş yürümez. İşte, demin de söylerken onu
söyledim yani artık keyfîlik, hukuksuzluk o kadar bir hâl aldı ki
Türkiye'de, Parlamentonun ha varlığı, ha yokluğu hâline
geldi. Ben şahsen üzülüyorum bundan. Bu Parlamentonun bir üyesi olarak
gerçekten yasama faaliyetini layıkıyla yapabiliyor muyuz,
yapamıyor muyuz diye kendi kendimi sorguluyorum. İnanıyorum ki
sizler de benim gibi düşüncedesiniz. Yani, bu konuda sizler benden daha az
duyarsız değilsiniz ama bazı şeyler
karşılıklı görüşmeler yoluyla, demokrasi ve
Parlamentonun iradesini içimize hazmetmek yoluyla çözülebilir.
Ben AKP
grubunun, AKP grup başkan vekillerinin bu konuda Sayın
Başbakanı ikna etmesini istiyorum. Sayın Başbakan kendisi
gelsin, sabahlara kadar burada çalışsın. Ya, Allahın günü
mü eksik oldu? Ben hep söylüyorum, bu yasayı biz buz gibi salı günü,
çarşamba günü çıkartabiliriz. Yani hangi yasa geride kaldı ki?
Zaten çoğunluğunuz var, zaten istediğiniz yasaları
çıkartabiliyorsunuz, buna gücünüz var. Ama, şimdi,
komisyonları sadece göstermelik kurumlar hâline getirirseniz,
komisyonlarda gerçekten konunun uzmanlarını bile
bulundurmazsanız biz bunu Adalet Komisyonunda da yaşadık-
Mecliste o kırk sekiz saat öngörülen süreye bile uymadan, milletvekillerinin
o konuyla ilgili hazırlık yapma zamanı bulmadan,
çalışmadan getirilmesine olanak tanırsanız yasama sakat ve
topal olur. Ben bir milletvekili olarak bu Parlamentoda görüşülmekte olan
herhangi bir teklif veya yasaya hazırlıksız çıkmak istemem.
Bu benim sizlere saygısızlık yapmam anlamına gelir. Ama,
elimize öyle yasalar geliyor ki hemen bizim onlarla, o konularla ilgili
çalışma yapmamız ve bilgi edinmemiz mümkün olmuyor.
Dolayısıyla, gerçekten, demokrasiye, hukuk devleti ilkesine hep
beraber zarar veriyoruz arkadaşlar. Buna hep beraber karşı
çıkmak zorundayız. Burada iktidarıyla muhalefetiyle
Parlamentonun saygınlığını ve milletvekillerinin
saygınlığını egemen kılmak durumundayız.
Kendi saygınlığını koruyamayan milletvekilleri
kimsenin saygınlığını koruyamaz. Kendi
hakkını savunmayan bir milletvekili milletin hakkını
savunamaz arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 463 S. Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 27 nci maddesiyle 4207
sayılı Kanunun 2 nci maddesinin altıncı fıkrasına
eklenen cümledeki bitkisel nargile ve bitkisel sigara ibaresinin her türlü
nargile ve sigara şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Nargile ve sigaraların bitkisel olmayan nevilerinin
de kapsama alınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım, karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
28inci maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının çerçeve 28. Maddesinin "aynı
dönemdeki 3. Tekerrürde de iş yeri 10 günden 1. Aya kadar
kapatılır" ifadesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ederim.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Özgür
Özel Musa
Çam
İstanbul Manisa
İzmir
Ali Sarıbaş Ali Rıza Öztürk Kazım
Kurt
Çanakkale Mersin
Eskişehir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
463 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 28 inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris Baluken Hasip Kaplan
Iğdır Bingöl Şırnak
Sırrı Sakık Levent Tüzel
Muş İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Sigara yasağının üçüncü defa
uygulandığı iş yerinin on gün veya bir aya kadar
kapatılması cezası, ekonomik ve psikolojik olarak, iş
yerlerini sıkacak bir uygulama olacaktır. Yine keyfi uygulamalar
nedeniyle, birçok iş yeri sahibinin mağdur edileceği ve
esnafın da zarara uğrayacağı bir süreç başlayabilir.
Bu nedenle de madde tasarı metninden çıkarılmalıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
yasa tasarısının çerçeve 28. Maddesinin "aynı
dönemdeki 3. Tekerrürde de iş yeri 10 günden 1. Aya kadar
kapatılır" ifadesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ederim.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Çok
değerli üyeler, ne getiriliyor biliyor musunuz burada? Ceza kesmek, ceza
vermek, dükkân kapatmak, kim suç işliyorsa yapalım da
Siz ekmek bilir misiniz? Ekmek bilir misiniz siz?
ÜLKER CAN (Eskişehir) Hepimiz biliyoruz, O ekmek
nasıl kazanılır onu da biliyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Burada kimin
ekmeğiyle oynuyorsunuz biliyor musunuz? Küçük bakkal var ya mahallede,
Vanda, Muşta, Karsta, küçük mahallelerdeki bakkalın, küçük
esnafın, günde 50 lira para kazanmayan insanın ekmeğiyle
oynuyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bir para cezası
uyguluyorsunuz. Biz, evet, kim yasaya aykırı davranıyorsa bir
para cezasına -belli oranda, belli oranları var- belli orandaki para
cezalarına bir şey demiyoruz. Eğer yapıyorsa, haksız
bir fiili varsa, haksız bir fiil uyguluyorsa para cezasına bir
şey demiyoruz.
Tamam, Sayın Başkan, yılda 3 defa,
yılda 2 defa yaparsa, 3üncü defa
Ama bir ay bir dükkânın
kapatılması o kişinin yok olmasıdır Sayın
Başkan. Gelin, eğer bir fiili uyguluyorsa bir ay kapatma
cezasını
Lütfedin, rica ediyorum. Küçük esnaf için, belli bir
cironun altındaki insanlar için bir ay dükkânını
kapatmayın. Bir ay kapatılan bir dükkân iflas eder arkadaşlar.
Bu insanları iflas ettirmeyin, bu insanların ekmeğiyle oynamayın.
Bu bir ekmek meselesi. Sayın Başkan, bir ay kapatma
cezasını bir yılda 3 defada değil de, onu iki yıl
içinde eğer 3 defa
Bak, yine 3 defayı geri almıyorum. Gelin
bunu en azından -ben de önergemden bir adım daha atayım- bir
yılda kapatmayalım, eğer aynı fiili iki yılda
işlerse dükkân kapatalım. Dükkân kapatmak çok kötü bir şey. Yani
o insanın onuruyla oynanır, daha kimse o dükkâna girmez. Ekmek
parası, arkadaşlar, küçük esnafın ekmek parasıyla
oynamayalım, bunlar küçük esnaf.
Sayın Başkanım, öneriyorum: İki
yılda 3 defa bu fiili işlerse dükkân kapatalım. Ekmekle
oynamayalım, ekmek kutsaldır. Hele küçük esnafın, hele günde 50
lira alışverişi olmayan esnafın ekmeğiyle
oynamayalım, Ben hepinizden rica ediyorum, bir redaksiyon yetkisiyle
Komisyona yetki verelim, iki yılda 3 defa aynı fiili işlerse o
zaman on günden bir aya kapatalım. Ben hepinizden rica ediyorum, ekmektir,
ekmek kutsaldır, kutsal ekmek için, hepinizden küçük esnaf için bir kez
daha rica ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
29uncu maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Tasarının 29 uncu maddesinin
üçüncü cümlesinden sonra aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Veli Ağbaba
İstanbul İstanbul Malatya
Kazım Kurt Musa Çam
Eskişehir İzmir
Şu kadar ki bedeldeki düşüklüğün idarece kabul edilen
nedenlere dayalı olarak kabulü halinde bu fıkra hükümlerine göre
işlem yapılmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Akif Hamzaçebi, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; artık sadece sigaraya
değil, tütüne değil, onun görüntüsüne bile tahammül olmayan bir
anlayışı biraz önce gördük. Bitkisel nargile dediğimiz
bir ürün de çok şükür bu teklif kapsamına alındı, o da bir
şekilde yasaklama alanına girmiş oldu. Hayırlı olsun,
hayırlı olsun!
Biz Trabzonda çocukken mısır püsküllerini defter
kâğıdına sararak sigara yapardık. Sanıyorum, ileride
sırada o da var, o da gelecek.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) O da zararlı.
SADIK BADAK (Antalya) O daha zararlı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Çocukların
mısır püsküllerinden yaptığı sigara da bu teklif
kapsamına girebilir, o da yasaklanacaktır zannediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yasak olsun, çamurdan olsun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Şimdi, bu madde, bir
vergi güvenlik önlemi olarak otomobil ithalatında ithal
matrahının düşük gösterilmesi nedeniyle vergi kaybını
önlemeye yönelik bir düzenlemeyi getiriyor. Yaklaşım doğru ama
eksik bir yanı var, sorun yaratabilir, işin o kısmı ihmal
edilmiş durumda.
Birincisi, otomobillerde model yılı
geçtiği anda arabanın fiyatı düşer. Bunu bu madde dikkate
almıyor. Otomobilin imalatçısının satış
fiyatı neyse ben matrah olarak onu alırım diyor madde. Sen
istediğin kadar ithalatta daha düşük bir matrah beyan et, ya
ithaldeki gümrük vergisinin matrahını esas alırım ya
Avrupadaki, Amerikadaki otomobil imalatçısının satış
fiyatını alırım. Doğru ama otomobilde bir yıl
geçtikten sonra fiyat önemli ölçüde düşer. Fiyatın düştüğü
bir yerde imalatçının satış fiyatını matrah
olarak almak yanlış. İşin bu kısmını ihmal
ediyor.
Ayrıca, kaza gibi veya sair nedenlerle otomobilin
değerinde düşüşler meydana gelebilir, onu da dikkate
almıyor madde. Bizim önergemiz böyle hâllerin izahına imkân veren,
ortaya konulan gerekçelerin idare tarafından kabul edilmesi hâlinde bu
madde hükümlerine göre işlem yapılmasını önleyen bir
güvenlik önlemini getiriyor. Önerimiz bundan ibarettir. Bilgilerinize
sunuyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
30uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 30 uncu maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Sinan
Oğan Mehmet
Şandır
Manisa Iğdır Mersin
Reşat Doğru Mesut
Dedeoğlu
Tokat Kahramanmaraş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Redaksiyonla ilgili bir talebiniz olabilir mi?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Evet, Sayın Başkan, redaksiyonla ilgili bir hususu dile getirmek
istiyorum. 28inci maddeye yönelik olarak, biraz önce müzakere edilen maddeye
yönelik olarak
Maddede şöyle ifade ediliyor: Bir yıllık
dönemde tekerrürü halinde idari para cezası 1 kat; ikinci tekerrürü
halinde 2 kat artırılarak verilir. Aynı dönemdeki üçüncü
tekerrüre de iş yeri on günden bir aya kadar kapatılır.
Redaksiyon yetkisini şu açıdan istiyoruz:
Üçüncü tekerrürde 3 kat, dördüncü tekerrür hâlinde on günden bir aya kadar kapatma
cezası şeklinde bir yetki istiyoruz efendim, eğer uygun
görülürse.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu önergeye?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mesut
Dedeoğlu, Kahramanmaraş Milletvekili.
Buyurun.
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 30uncu maddesi üzerine
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle
yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, teklifin 30uncu maddesiyle
cep telefonundaki maktu özel tüketim vergisi uygulaması on yıl daha
uzatılmaktadır. Cep telefonunda özel tüketim vergisi oranı
hâlihazırda yüzde 25 olarak uygulanmakta olup hesaplanan vergi 100
liranın altına düşerse telefon başına asgari olarak
100 lira vergi alınmaktadır. diyor. İşte bu asgari taban
tutarının uygulanması 2013 sonundan itibaren 2023 sonuna kadar
hazırlanan bu kanun teklifiyle uzatılmaktadır. Ülkemizdeki vergi
gelirlerinin üçte 2si harcama üzerinden alınan dolaylı vergilerden
oluşmaktadır. Hükûmet, vatandaşlardan sağlamış
olduğu dolaylı vergilerden bir türlü vazgeçmemektedir. Bu nedenle
üretimin ve istihdamın üzerindeki yükler sürekli olarak artmaktadır.
Sanayi sektörünün bu vergi yükü nedeniyle girdileri ve
maliyetleri artmakta ve rekabet gücü azalmaktadır. Üretimin ve
istihdamın üzerindeki bu ağır vergilerden Hükûmet mutlaka vazgeçmelidir.
Üretimin ve istihdamın üzerindeki vergiler azaltılarak üretim
artırılmalı ve yeni istihdam imkânları
sağlanmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyede en fazla vergi mal ve hizmet için ödeniyor. Ülkemizde mal ve hizmet
üzerinden alınan vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı yüzde
47,7 düzeyinde bulunuyor. Türkiyede bu oran ise 34,7 olan OECD
ortalamasını bile aşmış durumdadır. Gelir ve
kazanç üzerindeki vergi yükü Türkiyede bazı gelişmiş ülkelerin
oldukça altında bulunuyor. Türkiye de OECDde 34 ülke arasında sosyal
güvenlik primleri dâhil vergi yükü açısından sondan 6ncı
sırada yer almaktadır. Gelişmiş ülkelerde gelir ve
kazançtan alınan vergiler gayrisafi millî hasılanın yüzde 17 ile
32,7sini oluştururken bu oran Türkiyede 13,5ta kalmaktadır.
Türkiye, dünyanın en pahalı akaryakıtını
kullanmaktadır. Ülkemizde petrol ve petrol ürünlerinden elde edilen vergi
gelirleri toplam vergi gelirlerinin yüzde 20sini oluşturmaktadır.
Yani devlet vergi gelirlerinin yüzde 20sini petrol ve petrol ürünlerinden elde
etmektedir. Dolayısıyla, Hükûmet, açıklarını kapatmak
için akaryakıt fiyatlarına sürekli olarak zam yapmakta ve özel
tüketim vergisinin sürelerini uzatmaktadır. 2023 hedeflerine özel tüketim
vergisi gelirleriyle yaklaşmayı planlayan Hükûmet bugün üretim
maliyeti ortalama olarak yüzde 20 civarında olan benzinden yüzde 60-70
oranında vergi almaktadır. Ülkemizde akaryakıt
fiyatlarının bu denli yüksek olmasının tek nedeni,
işte, Hükûmet tarafından uygulanan bu ağır vergilerdir. Ülkemizde
mutlaka adaletli bir vergi sistemine ihtiyaç bulunmaktadır.
Çalışanlardan ve özellikle de asgari ücretli kesimden yüksek vergiler
alınmaktadır. Bunların yeniden düzenlenerek aşağı
çekilmesi gerekmektedir. Ayrıca, küçük çiftçilerin desteklenmesi gerekmektedir.
Bu amaçla mazot, gübre, ilaç, tohum ve fide gibi temel tarımsal girdiler
üzerinden özel tüketim vergileri kaldırılmalıdır.
Akaryakıt üzerindeki yüksek vergiler de düşürülmelidir.
Bu vesileyle, değişiklik önergemizin kabulünü
diliyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
31inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 S. Sayılı Kanun
Teklifinin 31. Maddesi ile 4760 sayılı kanuna ekli (I)
sayılı listenin (B) cetvelinde değişiklik yapan ekli (1)
sayılı cetvelden aşağıdaki GTİP numaraları
verilen malların çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet
Doğan Kubat Bünyamin
Özbek
Giresun İstanbul
Bayburt
Zeynep Karahan Uslu Mehmet
Altay Osman
Aşkın Bak
Şanlıurfa Uşak İstanbul
Emrullah İşler Eşref Taş
Ankara Bingöl
G.T.I.P.
NO |
Mal ismi |
Vergi Tutarı (TL) |
Birimi |
2707.99.11.00.00 |
200
dereceye kadar sıcaklıkta, hacim itibariyle % 90 veya daha fazla
damıtılmış ham hafif yağlar |
2,2985 |
Kilogram |
2902.41.00.00.00 |
O-ksilen |
2,2985 |
Kilogram |
2902.42.00.00.00 |
M-ksilen |
2,2985 |
Kilogram |
2902.43.00.00.00 |
P-ksilen |
2,2985 |
Kilogram |
2902.44.00.00.00 |
Ksilen
izomerleri karışımları |
2,2985 |
Kilogram |
2902.50.00.00.00 |
Stiren
(vinil benzen) |
2,2985 |
Kilogram |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Takdire bırakıyorum.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
2707.99.11.00.00, 2902.41.00.00.00 ve 2902.42.00.00.00
GTİP numarası altında yer alan malların ithalat
istatistiklerinin incelenmesinde; ithalatın miktar ve kıymet olarak
ihmal edilebilir bir düzeyde kaldığı, 2902.43.00.00.00 ve
2902.44.00.00.00 GTİP numaraları altında yer alan malların
ithalat istatistiklerinin incelenmesinde ise; ithalatın
sınırlı sayıda firma tarafından sınai amaçlarla
gerçekleştirildiği anlaşıldığından,
2902.50.00.00.00 GTİP numarası altında yer alan malın
yüksek sıcaklıkta polimer özelliği göstererek plastifiye hale
gelmesi söz konusu olduğundan, GTİP numaraları verilen bu
malların belirtilen listeden çıkartılması
öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 06.04
ON
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 06.08
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER : Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin On Beşinci Oturumunu
açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
31inci madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
yasa tasarısının 31. maddesinde yer alan kanuna ekli
ifadesinin kanunun eki şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Veli
Ağbaba Aykut
Erdoğdu
İstanbul Malatya İstanbul
Levent Gök Mehmet
Akif Hamzaçebi Özgür
Özel
Ankara İstanbul Manisa
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Akif Hamzaçebi,
İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce iktidar
partisi grubunun bir önergesi kabul edildi. Kabul edilen önergeyle, teklif
metninde yer alan ve özel tüketim vergisine tabi tutulması istenilen
petrol ürünü solvent grubunda toplam 6 kalem ürün özel tüketim vergisi
kapsamının dışına çıkarıldı.
Teklif metnine ve onun gerekçesine
baktığımızda şu söylenmektedir: Bu ürünler
akaryakıta karıştırılmak suretiyle haksız
rekabete ve vergi kaybına yol açmaktadır. Bunu önlemek amacıyla
bu ürünlerin özel tüketim vergisi kapsamına alınması
önerilmektedir. Bu işlemin dayanağı, teklifte yer alan bu
maddenin dayanağı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının
Maliye Bakanlığına yazmış olduğu 14 Şubat
2013 tarihli bir yazıdır, iki sayfalık bir yazı. Uzun uzun
bunun teknik gerekçeleri açıklanıyor. Özel tüketim vergisinin eki (I)
sayılı listede akaryakıta
karıştırılması muhtemel birçok ürün özel tüketim
vergisine tabi tutulmuştur. Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının yazısı Şubat 2013ten bu yana
duruyor, bekliyor. Şimdi, önerge diyor ki: Gerek yok bunlara. Bunlardan
bir kısım ürünlerin ithalat miktarı zaten az. Ama demiyor ki:
Bunların akaryakıta karıştırılma ihtimali
yoktur. Böyle bir şey demiyor. İthalat miktarı az, bunu
verginin dışına çıkaralım. Böyle bir şeyin
kabulü mümkün değil.
Özel Tüketim Vergisi Kanunu 2002 yılında kabul
edilmiştir. (I) sayılı listede akaryakıta
karıştırılması muhtemel ürünler yer
almıştır, onun karşısında o tabloda vergileri yer
almıştır. Bunlardan o an itibarıyla akaryakıta
karıştırılması mümkün olmayan veya tespit edilmeyen
ürünlerin vergi oranlarını Bakanlar Kurulu sıfıra
indirmiştir ama herhangi bir tehlike anında veya tespit anında
Bakanlar Kurulu bu oranları yükseltmiştir. Böyle bir araç var
Bakanlar Kurulunun elinde. Bunu kullanmıyor, önerdim, bunu önerdim, Gelin
bunu çıkarmayın bu listeden, bak, bu listede 1 kuruş vergiyle
yer alsın, sembolik bir vergiyle; Bakanlar Kurulunun elinde bu yetki
olsun, gerektiği takdirde kullansın, vergiyi yükseltsin kanundaki
yetkisini kullanmak suretiyle. dedim, Hayır. dediler. Niye? Ama Gümrük
ve Ticaret Bakanlığı Bu yazım yanlıştır.
demiyor bugüne kadar, bu yazısının arkasında duruyor. Böyle
olduğu hâlde bu 5 ürünü ÖTV kapsamı dışına almanın
hangi gerekçesi vardır, bilemiyorum. Ben objektif bir gerekçesini
bulamadım. Önergenin gerekçesinde de böyle bir gerekçe
yazılmıyor.
İthalat miktarı az. E, bugün az, yarın
çok; hemen yarın çoğalabilir. Niye vazgeçiyorsunuz bundan? Amaç
nedir, yani gerçekten nedir? Yasama faaliyeti ciddi bir iştir. Bir vergi
düzenlemesi yapılıyor, yola çıkıyorsunuz, bürokrasi
direniyor Hayır, bu kalmalı burada. diyor, hayır, yani
bazı siyasiler diyor ki: Bu çıksın. E, niye? Birtakım
şirketler geldi, bize bunları anlattılar, biz de ikna olduk,
çıkarıyoruz. Bürokrasi niye ikna olmuyor, biz niye ikna olmuyoruz?
İkna olduysanız, nerede, bizi, Genel Kurulu ikna edecek gerekçe
nerede burada? İthalat miktarı az. diye bir gerekçe olamaz, böyle
bir şey yok.
Diğer ürün, sözünü ettiğim
Beş üründen
söz ettim, birinin gerekçesi de diyor ki: Bunun benzine
karıştırılma ihtimali yoktur. Bu, yüksek
sıcaklıkta plastiğe dönüşür. Peki, eğer öyleyse
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı niye şubat ayında
yazdığı yazıyı düzeltmiyor? Ben yanlış
yapmışım, bir saniye, yanlış bir öneride
bulunmuşum. diyebilir. Bunu demediği hâlde, şirketlerin
isteği üzerine, ikna olmadan böyle bir düzenlemeyi yapmayı yasama
organına saygısızlık olarak alıyorum. Sanayi
kullanıyor ise, herhangi bir şekilde akaryakıta
karıştırılma ihtimali yok ise Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı bu yazısını düzeltir,
yanlışını düzeltir ya da gerekçesi bize
açıklanır. Hiç kimse bu bilgiyi vermedi. Sayın Bakandan bilgi
rica ediyorum, Sayın Bakan bu bilgiyi versin Genel Kurula. Gerçekten bu
ürün sanayide mi kullanılıyor, yoksa akaryakıta
karıştırılma ihtimali var mıdır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bu nedenle
söz aldım. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
yalnız, uyuyanları düşün karar yeter sayısından çünkü
karar verecek durumda değiller.
BAŞKAN Olur Sayın Ağbaba.
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar
yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Karar yeter sayısı vardır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin 32 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Yılmaz Tunç Mehmet Doğan
Kubat
Giresun Bartın İstanbul
Osman
Aşkın Bak Nureddin
Nebati Eşref
Taş
İstanbul İstanbul Bingöl
"MADDE
32 - 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununa
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 31- Bankacılık mevzuatının uygulanmasıyla ilgili
olarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılmış
başvuru veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararı
kapsamında karşılıklı olarak dostane çözüme
ulaşılması halinde, ilgili kamu otoritesinin şikâyet ya da
yazılı başvurudan vazgeçme veya müdahillikten çekilme
beyanının ilgili Cumhuriyet Savcılığı veya
Mahkemeye ulaşması üzerine, dostane çözüm kapsamına giren
fiiller nedeniyle yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmada
şüpheli veya sanıklar hakkında kovuşturmaya yer
olmadığı veya düşme kararı verilir.
Yukarıdaki fıkra hükmü, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibariyle dertest olan soruşturma veya
kovuşturmalarla ilgili olarak uygulanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bankacılık mevzuatının
uygulanmasıyla ilgili olarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulması
amacıyla, başvuru sahipleri ile ilgili kamu otoritesi arasında
karşılıklı uzlaşma ve dostane çözüme
ulaşılması söz konusu olabilmektedir. Ancak, uzlaşma veya
dostane çözüm öncesinde, uzlaşılan kişiler ve/veya
kuruluşların yetkilileri hakkında ilgili kamu otoritesinin
Cumhuriyet Savcılığına yaptığı suç duyurusu
nedeniyle, soruşturma veya kovuşturmalar ortaya çıkabilmektedir.
İlgili kamu otoritesinin dostane çözümü kabul etmesinden sonra bu soruşturma
veya kovuşturmaların devam etmesi, ilgili kamu otoritesinin
uzlaşmayla sağlayacağı menfaatlere engel olabilmekte ve
uzlaşmanın sonuçlandırılmasını
engelleyebilmektedir. Bu olumsuz ihtimali ortadan kaldırmak için, ilgili
kamu otoritesinin, uzlaşma yapılan kişiler ve
kuruluşların yetkilileri hakkındaki yazılı
başvuru ve şikâyetlerini uzlaşma çerçevesinde geriye çekmesi ve
müdahillikten ve muhakeme şartı olarak yapmış olduğu
tüm yazılı başvurulardan vazgeçmesi halinde derdest olan
soruşturma ve kovuşturmaların sonlandırılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34üncü madde üzerinde 4 adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 S.Sayılı Kanun
Teklifinin 34 üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen Türkiye
Yeşilay Cemiyeti Vakfı ibaresinin Türkiye Yeşilay Vakfı
olarak değiştirilmesini arz ve0 teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet
Doğan Kubat Osman
Aşkın Bak
Giresun İstanbul İstanbul
Nureddin Nebati Yılmaz
Tunç Eşref Taş
İstanbul
Bartın
Bingöl
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım üç önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 34 üncü maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Sinan
Oğan Mehmet
Şandır
Manisa Iğdır Mersin
Alim Işık Reşat
Doğru
Kütahya Tokat
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Özgür Özel Musa
Çam Kazım
Kurt
Manisa İzmir Eskişehir
Levent Gök Ali
Rıza Öztürk Ali
Sarıbaş
Ankara Mersin Çanakkale
Mehmet Akif Hamzaçebi
İstanbul
Aynı mahiyetteki son önergenin imza sahipleri:
Pervin Buldan İdris Baluken Hasip Kaplan
Iğdır Bingöl Şırnak
Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Muş İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Birincisinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıda kurulacak olan vakfın, diğer
vakıflardan ayrı bir hukuka tabi kılınması söz konusu
olamaz. Kamu yararı gösteren birçok kurum ve kuruluş olmasına ve
birçok kurum ve kuruluşun, kamu yararı gösteren kurum statüsü
taşımasına rağmen, bu konumlarının
onaylanmaması nedeniyle, tanınan muafiyetlerden yararlanmadığı
bir durumda, kurulacak olan yeni bir vakfın, bütün diğer vakıfları
da aşan bir ayrıcalığa tabi kılınması söz
konusu olamaz. Bu nedenle madde tasarı metninden
çıkarılmalıdır.
BAŞKAN Şimdi, önergeler üzerinde söz isteyen
Alim Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sabahın bu vaktinde hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yaklaşık on altı saati geçen bir süredir
çalışmaya gayret eden Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu saatte ne
söylesek herhâlde hiçbir şeyin anlamı olmayacağını
düşünüyorum çünkü arkadaşlarımız çok güzel uyuyorlar,
herhâlde uyanırlar diye de ümit ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bu saatte yapılan
kanunun, bir; yasama kalitesi sıfırdır. Bundan hiçbir şey
bekleyemeyiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bravo!
ALİM IŞIK (Devamla) İki; insanlar
medyaya karşı, özellikle milletvekili olarak mahcup ediliyorsa bunun
da müsebbibi iktidar partisidir.
MUHAMMED ÇETİN (İstanbul) Üç buçukta geldin,
hiç konuşmaya hakkın yok!
VELİ AĞBABA (Malatya) Oradan biri
sayıklıyor Hocam, oradan biri sayıklıyor!
MUHAMMED ÇETİN (İstanbul) Üç buçukta geldin,
konuşmaya hakkın yok!
ALİM IŞIK (Devamla) Ben saat ikiden beri
buradayım değerli kardeşim, ikiden beri buradayım ben.
Değerli milletvekilleri, bu yasama kalitesini bozan
bir iki teknik gerekçeyi de sizinle paylaşmak istiyorum. Her şeyden
önce, bu torba kanunlar bugüne kadar tasarı hâlinde gelirdi, şimdi
teklif hâlinde geldi. Dolayısıyla, daha önceki birçok maddede
değerli sözcüler bunun mahzurlarını anlattılar. Birçok
konuda, bu, devletin ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının
bilgileri alınmadan, teklif olması nedeniyle doğrudan buraya
geldi. Burada da, bu maddede de aynı hata yine dikkat çekmektedir.
Kanunlar ve Kararlar Daire Başkanlığının
uyarısına rağmen, diğer maddelerde başka kanun veya
kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapan düzenlemeler maalesef
bu maddede doğrudan yeni bir kanun gibi vakıf kuruyor. Böyle bir
örnek yok değerli milletvekilleri. Hiç olmazsa buna bir çerçeve madde
koyup Dernekler ve Vakıflar Kanununa ekleyen bir maddeyle kursaydık
kendimize saygımız olurdu ama bu hâliyle, yasama tekniği
açısından maalesef Meclis iyi durumda değil, bunlar tarihimize
ve sicilimize iyi notlar olarak geçmeyecek. Bunun düzeltilmesi lazım.
Başka bir kanunla bir madde olarak getirin, istediğiniz gibi kurun,
başka vakıflar da kuralım, bu amaçla desteklenmesi gereken
başka dernekler varsa ona da kaynak aktaralım ama bu hâliyle bu kanunda,
torba teklifte münhasıran böyle bir maddenin özel bir kanun olarak
konulması bize yakışmıyor. Onun için, bunun
çıkması gerekiyor.
Söylenecek çok şey var ancak biraz önceki cümlemin
arkasında duruyorum, ne söylesek sonuç değişmeyecek. Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeler üzerinde söz isteyen Akif Hamzaçebi,
İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde yasama
tekniğine uygun bir madde değil her şeyden önce. Yasama
organı birilerine talimat veriyor ama kime talimat verdiği belli
değil. Bu kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte İstanbulda
Türkiye Yeşilay Vakfı adında vakıf kurulur. diyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sözleşmesi yok.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bunun
muhatabı kim, kim kuracak? Böyle bir şey olamaz ama Sayın
Başbakan talimat vermiş, Bunu buraya koyun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sözleşmesi yok.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Birileri
yazmış, buraya göndermişler, teklife girmiş, bu
şekilde bir vakıf kurulacak. Kimin kuracağı meçhul,
birileri sahiplenecek.
E, yasanın yürütmesine bakıyoruz, Bakanlar
Kurulu yürütür. diyor. Yani Bakanlar Kurulunun yürüteceği bir hüküm var.
Bakanlar Kurulu demek ki veya bir bakan bu Yeşilay Vakfını
kuracak, meçhul; bu bir.
İki: Bakın, teklif metninde, kurulması
öngörülen Yeşilay Vakfının amaçları şöyle
sayılmıştı: İçki, uyuşturucu, sigara
bağımlılığı yanında, kumar, fuhuş,
İnternet ve ekran bağımlılığı gibi,
gençliğe ve topluma zarar veren fiillerle, uygulamalarla,
alışkanlıklarla mücadele etmek. Âdeta, Türkiye Yeşilay
Kurumu, Türkiye ahlak kurumu olarak örgütleniyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Sonra eleştiriler üzerine bunlar
çıkarılmış. Çıkarılması, zannedilmesin ki bu
amaçlardan vazgeçildiği anlamına geliyor. Hayır, kanunda
bunları saymaya gerek yok. Biz vakıf senedini düzenlerken
bunları çok daha geniş bir şekilde buraya yazabiliriz. diye
düşünmüşler.
Yani buraya ne yazılabilir mesela? Ekran
bağımlılığı, İnternet
bağımlılığı gibi zararlı
alışkanlıklar yanına, örneğin kitap okumak gibi bir
şeyi yazılabilir veya felsefe okumak gibi bir şey
yazılabilir, Darwinin kitaplarını okumakla mücadele etmek.
gibi bir şey yazılabilir.
Başka ne yazılabilir? Baudrillard
yazılabilir, Foucault yazılabilir, Derrida yazılabilir,
Onların kitaplarını okumak gibi zararlı işlerden
gençleri alıkoymak. yazılabilir.
Başka ne yazılabilir? Efendim,
İslamın mezheplerine gidebilirler; mesela, ehlisünnete ilişkin
kitaplar okunsun ama ehlibeyte ilişkin kitaplar okunmasın, Şia
mezhebini anlatan kitaplar okunmasın, bununla da mücadele edebilir
Yeşilay.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Tek parti döneminde
siz yaparsınız onu!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Evet,
aklınızda bunlar var, aklınızda bunlar var.
Başka ne? Kelam mezheplerinden şunlar okunsun,
Mutezile mezhebi okunmasın örneğin. Neden? Çünkü, Mutezile,
işte, Abbasiler döneminde gerçekleşmiş olan bir mezhep. Ha,
Matüridîye mezhebine gidecek misiniz gitmeyecek misiniz, bilemiyorum; onu
yasaklayıp yasaklamayacağınızı, Yeşilayın o
mezheple mücadele edip etmeyeceğini bilemiyoruz. İleride bunları
göreceğiz. Evet, niyet bu. Yeşilay kurumu, İstanbulda
Sepetçiler Kasrında, Sayın Başbakanın uygun gördüğü o
yakın arkadaşları, aile fertleriyle birlikte bunları
planlayacaklar.
Bu madde ne getiriyor başka Yeşilaya? Diyor ki:
Ben sana vergi muafiyeti verdim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Olmayan vakfa.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Olmayan vakfa
vergi muafiyeti veriyor. Kurumlar Vergisi Kanunu, 900 sayılı Kanun
hangi vakıflara hangi hâllerde vergi muafiyeti verileceğini düzenler.
Kamunun yükünü, hizmet yükünü üstlenen, onun yükünü azaltan vakıflara
Bakanlar Kurulu kararıyla vergi muafiyeti verilir. Bu şartları
taşımadığı zaman, kaybettiği zaman Bakanlar
Kurulu bu muafiyeti geri alır. E, şimdi, diyorsunuz ki: Yeşilay
Vakfı ebediyen bu muafiyete sahip olacak.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ama
vakıf kurulmuş olacak, kurulmuş olacak.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Böyle bir
şey olabilir mi? Belki kendisine verilen kaynakları amacına
uygun kullanmayacak. Ayrıca, yani, söylediğim, felsefe
bağımlılığıyla mücadele nedeniyle Yeşilay
Vakfına bütçeden aktarılan kaynaklar nedeniyle neden böyle bir
imtiyaza sahip olsun? Yeşilay Vakfına bütçeden kaynak aktarılıyor.
Yine, Yeşilay Vakfına aktarılan bu kaynağın
amacına uygun kullanılıp
kullanılmadığını devlet denetleyemeyecek,
Sayıştay denetlemeyecek. Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununun
temel hükmüdür: Kamu kaynağı nereye verilirse devlet bunu denetler.
Hayır, denetlemeyeceksin. Ben çünkü burada büyük bir alan
yaratıyorum kendime, denetim istemiyorum. diyor.
Sürem bitti, sözlerimi burada bitiriyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Bakanım, kurulmamış vakfa böyle bir hak verilemez,
Anayasaya aykırı Sayın Bakanım.
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Kurulmamış vakıf var burada. Maliye Bakanım, Maliye
Müsteşarım, Gelir İdaresi Başkanım, böyle bir
hakkı veremezsiniz.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 S. Sayılı Kanun
Teklifinin 34 üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen Türkiye
Yeşilay Cemiyeti Vakfı ibaresinin Türkiye Yeşilay Vakfı
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Takdire bırakıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Komisyon Başkanım, kurulmamış vakfa böyle bir
hak veremezsiniz; etmeyin, anayasal suç işliyorsunuz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye Yeşilay Cemiyeti Vakfı ibaresi,
Türkiye Yeşilay Vakfı olarak değiştirilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN -
maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
35inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 35 inci maddesinin (a) fıkrasında yer alan
doksan gün ibaresinin yüz yirmi gün olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet
Şandır Mesut
Dedeoğlu
Manisa Mersin Kahramanmaraş
Alim
Işık Lütfü
Türkkan
Kütahya Kocaeli
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının 35
maddesi 31/12/2023 tarihinde yürürlüğe girer.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Levent
Gök Ali Rıza
Öztürk
İstanbul Ankara Mersin
Özgür
Özel Veli
Ağbaba
Manisa Malatya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Levent Gök,
Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Aşağı yukarı tam on sekiz saattir
süren, bilime, siyaset kurumuna ve her türlü kurallara aykırı bir
tartışma yürütüyoruz ve üstelik bunu hepimizin
sağlığından da sorumlu olması gereken bir
Sağlık Bakanının bulunduğu bir oturumda
yapıyoruz.
Sayın Sağlık Bakanımız, sizler
tüm Türkiyedeki bütün insanların olduğu gibi, milletvekili
arkadaşlarınızın da sağlığını
düşünmek zorundasınız. Böylesine bilimsel kuralları altüst
edici bir çalışmada, bir Sağlık Bakanı olarak
kalkıp şurada bir müdahalenizi beklerdik Bu
yaptığınız çalışma sağlığa, insan
haklarına aykırı. diye.
VELİ AĞBABA (Malatya) Arkaya baksana, arkaya.
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Sağlık
Bakanı, sizi istifaya davet ediyorum. Böylesine bir kepazelik olamaz
değerli arkadaşlarım, böylesine bir kepazelik olamaz.
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen şu kelimeyi
kullanmayın, lütfen.
LEVENT GÖK (Devamla) Ne konuştuğunuzu
bilmiyorsunuz, yasayı bilmiyorsunuz; hiçbir önergeyi okumadan, ellerinizi
indirerek kaldırarak oylamalara katılıyorsunuz ve kendinizi
milletvekili zannediyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sana ne, sen kendine bak bir!
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen temiz bir dille
konuşalım Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Devamla) Sizler siyaset kurumunu ayaklar
altına alıyorsunuz.
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Sen kimin vekilisin, sen kimin
adına hizmet ediyorsun burada?
LEVENT GÖK (Devamla) Sizler siyaset kurumunu altüst
ediyorsunuz. Siyaset kurumu istişareye dayanır, siyaset kurumu bilime
dayanır, siyaset kurumu ahlaka dayanır. Bunların hiçbiri yok
sizde. (AK PARTİ sıralarından Sözünü geri al! sesleri)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ne biçim
konuşuyorsun!
Sayın Başkan, böyle bir konuşma olmaz!
Sözünü geri al.
(AK PARTİ milletvekillerinin hatip kürsüsü önünde
toplanmaları)
LEVENT GÖK (Devamla) Nasıl insanlarsınız
siz böyle? Kendi kimliğinizi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 06.31
ON
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 06.40
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER : Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 109uncu Birleşiminin On Altıncı Oturumunu
açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Gerekçesi okunan önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir söz
istiyorum efendim.
BAŞKAN Vereyim efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, sükûnet içerisinde bir
görüşü ifade etme imkânını dahi muhalefet partisine vermek
istemeyen bir iktidar partisi yaklaşımı olduğuna ve
görüşme imkânı kalmadığından teklifin
görüşmelerinin ertelenmesini önerdiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasama
görüşmelerinin sükûnet içerisinde yürütülmesi esastır. Tabii ki,
gergin anlar olabilir ama bu gergin anlarda grup başkan vekilleri
eğer herkesten daha atak davranır ise kendi grubunu
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hakaret serbest diyorsun.
yani, hakaret etsin öyle mi?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Hamzaçebiyi bir dinleyelim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Değerli milletvekilleri, siz, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak bu
çoğunluğunuza dayanarak, güvenerek bizleri
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Çoğunluk diye hakaret mi
edeceksin! Ayıptır yahu!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Her çıkan hakaret
ediyor, her çıkan hakaret ediyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sen ayıbı
nereden biliyorsun, ayıbı nereden biliyorsun!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Çoğunluğa hakaret
etme hakkı var sanki. Nereden alıyorsun bu hakkı?
VELİ AĞBABA (Malatya) Sen ayıp biliyor
musun?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Azınlığın
hakaret etme hakkı var sanki yahu!
BAŞKAN Sayın Tunç, lütfen
Sayın Grup
Başkan Vekilini bir dinleyelim.
Sayın Hamzaçebi buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ayıbı
bilenler ayıbı konuşsun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, burada, bir görüşme imkânı görmüyorum,
göremiyorum. Benim şurada yapacağım
SERMİN BALIK (Elâzığ) Görmüyorsan
çıkacaksın!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hanımefendi sizi de kutluyorum.
Burada bir görüşme imkânı yoktur efendim. Ben,
bu görüşmelerin burada sonlandırılmasını ve saat
14.00ten itibaren görüşmelere devam edilmesini teklif ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Sükûnet içerisinde bir görüşü ifade etme
imkânını dahi muhalefet partisine vermek istemeyen bir iktidar
partisi yaklaşımı vardır.
Görüşme imkânı yoktur efendim, ertelenmesini
öneriyorum.
BAŞKAN Sayın Canikli, buyurun.
27.-
Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, hiç kimsenin AK PARTİ Grubuna
ve milletvekillerine hakaret etme hakkının olmadığına
ve Ankara Milletvekili Levent Göke kınama cezası verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bugün kanun görüşmelerinin başından beri
muhalefete mensup arkadaşlar en sert, en ağır eleştirileri
yapıyorlar, yapacaklardır, ona hiç kimsenin bir itirazı olamaz.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben mi
kışkırttım?
BAŞKAN Sayın Özel
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) AK PARTİ
Grubu da bu eleştirileri, ağır eleştirileri gayet
sabırla, teenniyle dinledi ve izliyor. Ama hiç kimsenin bize ya da
başkasına hakaret etme hakkı yoktur. Çok açık bir
şekilde oradan ağza alınmayacak, edep dışı
ifadeler kullanılmıştır. Yani o yapılırken ne
yapalım? Bekleyelim, oturalım mı, böyle bir şey olabilir
mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kürsüye mi gitmek lazım,
dövmek mi lazım?
VELİ AĞBABA (Malatya) Dövmek mi lazım
Sayın Başkan?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen nereden alıyorsun o
cesareti?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Tepkimi
ortaya koyuyorum. Ben, bu milletin vekiliyim, bu iradeden alıyorum bu
hakkımı. Kimseye hakaret ettirmeyiz; hiç kimse AK PARTİ Grubuna,
hiçbir milletvekiline hakaret edemez. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSA ÇAM (Malatya) Kürsüye çıkıp cevap
verirsiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Eleştirisini yapsın. Bu tartışmanın
başlamasının nedeni biraz önceki edep dışı
konuşmadır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkan, bu cevabı sen
vereceksin. Onun görevi mi, senin görevin mi? Kimin görevi?
BAŞKAN Sayın Özel lütfen, bir saniye, grup
başkan vekiliniz söz istedi, sabredin lütfen.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, biraz önceki hareket İç Tüzükümüze göre kınama
cezasını gerektirir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Seninki neyi gerektirir?
VELİ AĞBABA (Malatya) Sizinki neyi
gerektirir?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İç Tüzükümüze göre Mecliste kaba ve
yaralayıcı sözler sarf etmek ve hakaretler yapmak, tam olarak bu
fiile uymaktadır. Dolayısıyla, bu fiilin uygulanması
gerekir Sayın Başkanım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
28.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, hiçbir milletvekilinin
yaralayıcı ve rencide edici bir üslup kullanmaması
gerektiğine ve Özgür Özelin tekmelenmesi olayını
kınadığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, eğer konuşmamı yapabilecek isem, iktidar
partisi grubuna hâkim olacaksanız, susturacaksanız
konuşacağım. Konuşmama müdahale ederlerse kusura
bakmayın, farklı görüşler ifade etmek durumunda kalabilirim. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elbette milletvekillerinin
yaralayıcı bir üslup kullanmaması gerekir, kimseyi rencide edici
bir üslup kullanmaması gerekir.
SADIK BADAK (Antalya) Hakaret
Hakaret var.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Ancak
bir milletvekilinin yaralayıcı, kırıcı bir üslup kullanmış
olması, Sayın Caniklinin söylediği gibi, onlara milletvekiline,
muhalefet partisine saldırma hakkını, tekmeleme
hakkını vermez.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Saldırmıyorum, tepkimi ortaya koyuyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Böyle
bir şey yok.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Orada tepkimi
ortaya koyuyorum, Sayın Kemal Anadolun yaptığını
yapıyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Özgür Özelin
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Saldırma
var mı?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Canikli, siz kalkıp kürsüye yürüyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kürsüye
yürümedim, orada durdum, tepkimi ortaya koydum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir
grup başkan vekilinin görevi kendi grubunu
yatıştırmaktır, daha sonra ne talep edecekse, hangi
eleştiriyi yapacaksa çıkıp onu kürsüden yapmaktır. Bu,
sizin hakkınızdır ama şu yaklaşımınız
dahi demokrasi açısından üzüntü verici. Ne yapacağız yani?
Susacak mıyız? diyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Olur mu öyle!
Durdum orada ya! Ama saldırma yok.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
saldırdınız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Canikli, izin verir misiniz, bitireyim.
BAŞKAN Sayın Canikli, lütfen
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Saldırma
yok.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Canikli, izin verir misiniz.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
konuşmasını bitirsin, Sayın Canikli.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani
Ben susacak mıyım? Ben tabii ki saldıracağım. diyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Saldıracağım. Demiyorum, Tepkimi ortaya koyacağım.
diyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tabii
ki grubumla hücum edeceğim, tabii ki linç edeceğim! Sayın Özgür
Özelin ayaklarına tabii ki arkadaşlarımız tekme atacak!
diyor. Bunlardan hiç söz etmiyor. Kınıyorum bu tutumu! Demokrasi
açısından esef verici, üzüntü verici buluyorum.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Ağız dolusu
hakaret eden arkadaşınızı kınasanıza!
İnsanda biraz izan olur be! Ağız dolusu hakaret ediyor ya! Biraz
izan olur adamda!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Ellerinizle niye konuşma ihtiyacı duyuyorsunuz? Benim görme problemim
yok, kulaklarımla işitiyorum. Ellerinizle konuşma
ihtiyacını niye hissediyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Şandır, söz talebiniz
var mı efendim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Evet Sayın
Başkanım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu Yasa
size hayırlı olsun efendim, hepinize hayırlı olsun(!) (AK
PARTİ sıralarından Haydi güle güle! sesleri, gürültüler)
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri, her
grubun kendi takdiridir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
O tekme atanlar var ya, o tekme atanlar! Hepsi kalleş. Tekme
atanlar kalleş. Tekme atan kalleşlerin hepsini biliyorum. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben kavgayı
ayırırken tekme atan kalleşler
Tekme atan tüm kalleşleri
biliyorum.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Kimse adını
söyle.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Manisa milletvekiline sor.
Ayıp etti, geldi. Özür dilesin.
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen.
Evet, Sayın Şandır, buyurun
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Kimse söyle.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aç kamera kaydını,
atanları gör KİT Komisyon Başkanı. Yalancı!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Sensin yalancı!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hadi git, hadi!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bütün tekme atanlar kalleştir.
BAŞKAN Evet, Sayın Şandır,
konuşmayacaksanız isterseniz kapatalım.
29.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, hiç kimsenin kimseye
hakaret etme hakkının olmadığına ve
Başkanlık Divanının bu konuda tedbir alma ve parti gruplarına
bildirme sorumluluğunun bulunduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar, gerçekten hepimizin sonuç itibarıyla üzüntü
duyması gereken olaylar yaşadık.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Meclis
Başkanının da tutumunu merak ediyoruz Sayın Başkan.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bu
kabadayılığa, bu zorbalığa karşı tutumunuzu
merak ediyoruz.
(CHP milletvekillerinin Genel Kurul salonunu terk etmesi)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bu meselede böyle bir
sonuçtan sonra kimin haklı olduğu, kimin haksız olduğu çok
da önemli değil. Değerli arkadaşlar, hakaret edildiği
hassasiyetinize, kabulünüze saygı duyuyorum. Hiç kimsenin kimseye hakaret
etme hakkı yoktur. Hakaret etmek acizliktir, bunu her defasında
söylüyoruz. Kendine öz güveni olan insan muhatabına hakaret etmez. Fikrini
söyler, tenkidini yapar. Biri hakaret ediyorsa o, onun aczinden
kaynaklanır. Hakareti burada tasvip etmek, kabul etmek,
alkışlamak asla doğru değildir ancak işin mahiyetinden
kaynaklanan bir sonuçla karşı karşıyayız. En az on
beş saattir çalışıyoruz, bu on beş saatlik
çalışmaya fiziğin dayanması, psikolojinin tahammül etmesi
mümkün değil. Dolayısıyla, bu sonuç doğal bir sonuçtur. Bu
sonucun yaşanmaması için tedbir almak mecburiyetindeyiz, yoksa burada
çok daha kötü şeyler olabilir. Biri yanlış yapar,
yanlışa yanlışla cevap vermek gibi bir sonuçla
karşılaşırız. Ben, Sayın Caniklinin bu tepkisini
doğru bulmuyorum. Biz, grup başkan vekilleri olarak, her şeye
rağmen gruplarımıza sahip olmak mecburiyetindeyiz. Sinirler
gergin, vücutlar yorgun, sabahın şu saatinde tabii ki en yani
Kürsüde konuşan başka şeyler söyleseydi gene aynı tepki
konacaktı, artık tahammül sınırları taştı.
Bardağı taşıran son damladır değerli
arkadaşlar. Dolayısıyla, şunu söylüyorum: Sayın
Başkanlık Divanına da görev düşüyor yani böyle bir sonucun
olacağını öngörerek tedbir alma sorumluluğu Sayın
Başkan Divanındadır. Bu tedbirleri alıp gruplara da
tebliğ etmek sizin göreviniz ve sorumluluğunuzda. Bir daha
yaşanmamasını temenni ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/1524) (S.
Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 35inci maddesinin (a) fıkrasında yer alan
doksan gün ibaresinin yüz yirmi gün olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet
Şandır Lütfü
Türkkan
Manisa Mersin Kocaeli
Alim Işık Mesut Dedeoğlu
Kütahya Kahramanmaraş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz mü, gerekçe mi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Konuşmanın
gereği yok, konuşmuyorum.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Beşinci ve yedinci fıkraların
yürürlüğü için yüz yirmi gün süre verilmesi daha uygun olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, teklifin 13üncü maddesi
verilen önergelerin kabul edilmesiyle metinden
çıkarıldığı için yürürlük maddesi buna göre
redaksiyona tabi tutulacaktır. İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir. Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Manisa Milletvekili
Recai Berber ve Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 17
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi açık
oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı |
: |
197 |
|
|
||
Kabul |
: |
193 |
|
|
||
Ret |
: |
4
|
|
|||
|
Kâtip
Üye Mine
Lök Beyaz Diyarbakır
|
Kâtip
Üye Özlem
Yemişçi Tekirdağ |
||||
Böylece, teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 24 Mayıs 2013 Cuma günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 06.58