TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
111inci
Birleşim
28
Mayıs 2013 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğanın, 27/5/1992 tarihinde
Iğdırın il olmasının yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Erzurum
Milletvekili Cengiz Yavilioğlunun, 27 Mayıs 1960 darbesinin yıl
dönümüne ve Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu ile
bu Komisyon bünyesinde kurulan 27 Mayıs Alt Komisyonundaki üyelik
görevlerine ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbulun Şile ilçesinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, Adanada buğday hasadının
başlamasına ilişkin açıklaması
2.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe
ve Kocaelili çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, taşeron işçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
4.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Artvin ilinin Arhavi ilçesindeki Kamilet
Vadisine yapılacak hidroelektrik santraline ilişkin
açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirelin eşi Nazmiye Demirelin vefatına ve Taksim Gezi
Parkının yeşil kalması için eylem başlatan grubu
desteklediğine ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğanın, Osman Gürbüzün İstanbul Fatih
Belediyesinin önünde neden kendisini yaktığını
öğrenmek istediğine ve seyyar satıcı ve
işportacıların sorunlarının ciddiye alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 1989 yılında Bulgaristandan ülkemize göç eden
soydaşlarımızın konut sorununa ilişkin
açıklaması
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraşta olumsuz iklim
şartlarından etkilenen çiftçilerimize destekleme primi verilmesini
talep ettiğine ilişkin açıklaması
9.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Ardahanın Göle ilçesinin Yeniköy köyüne cemevi
yapılmasına müdahale edilmemesi gerektiğine ve AKPnin
çıkardığı kanun hükmünde kararnameyle açığa
alınan bürokratların durumuna ilişkin açıklaması
10.- Uşak
Milletvekili İsmail Güneşin, 27 Mayıs 1960
darbesine ilişkin açıklaması
11.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğanın, akil insanların Iğdır ve
Karsa ziyaretleri sırasında orada yaşayan insanların
demokratik tepkilerini göstermelerine engel olunmasına ilişkin
açıklaması
12.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, 27 Mayıs 1960 darbesi ile siyasi tarihimizden
askerî darbelerin temizlenmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi
noktasında Meclisin iradesinin kaçınılmaz olduğuna
ilişkin açıklaması
13.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, MHP Grubu olarak, 9uncu Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirelin eşi Nazmiye Demirelin vefatına ilişkin
açıklaması
14.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
AK PARTİ Grubu olarak, 9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin
eşi Nazmiye Demirelin vefatına ilişkin açıklaması
15.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkinin, Hatay Milletvekili Adem Yeşildalın MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
16.- Hatay Milletvekili
Refik Eryılmazın, Hatay Milletvekili Mehmet Öntürkün MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
17.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Milletvekili Seçimi Kanununa
ve yüzde 10luk baraja ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal ve 27 milletvekilinin, Siverek İlçe Tarım
Müdürlüğünde meydana gelen yangın olayının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/636)
2.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar ve 24 milletvekilinin, kadınları ve
çocukları hedef alan şiddet olayları ile cinsel istismar ve
kadın intiharlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/637)
3.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin ve 21 milletvekilinin, sendikal örgütlenmedeki sorunların
araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/638)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Profesör Doktor Mehmet Sağlamın
Azerbaycan Kültür ve Turizm Bakanı Ebülfes Garayevin vaki davetine icabet
etmek ve Kültürlerarası Diyalog 2. Dünya Forumuna katılmak üzere
Azerbaycanın başkenti Baküye resmî bir ziyarette bulunmasına
ilişkin tezkeresi (3/1234)
C) Duyurular
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün davetlisi olarak ülkemizi ziyaret
edecek olan Tunus Cumhurbaşkanı Moncef Marzoukinin 29 Mayıs
2013 Çarşamba günü Genel Kurula hitaben konuşma yapma isteğine
ilişkin duyuru
D) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, (2/1413) esas numaralı
Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/113)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- MHP Grubunun,
Reyhanlıda meydana gelen patlamaların nedenleri ile
saldırının önlenememesi konusunda istihbarat
kuruluşları arasında kopukluk olup
olmadığının araştırılması ve benzer
saldırıların tekrarlanmaması için alınacak önlemlerin
tespiti amacıyla verdiği Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2013 Salı günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun,
İzmir Milletvekili Erdal Aksünger ve 23 milletvekili tarafından
FATİH Projesinde yaşanan sorunların tespiti amacıyla
1/3/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2013 Salı günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine; (11/28) esas numaralı Gensoru Önergesinin
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudunun, Hatay Milletvekili Adem Yeşildalın MHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet
Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Hatay Milletvekili
Refik Eryılmazın, Hatay Milletvekili Adem Yeşildalın MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Hatay Milletvekili Mevlüt Dudunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine ve Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkinin yaptığı açıklama sırasında AK
PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine ve MHP Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
işportacıların sorunlarının giderilmesine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/87) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Mobil Telekomünikasyon sektöründe çifte vergilendirmeye
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1348) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
3.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Bakanlığın Ardahandaki personel
sayısının arttırılmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1401) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
4.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, 2003ten itibaren yapılan lojman satışlarına
ve gelirlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1403) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
5.- Adana Milletvekili Ali Halamanın,
2/B kapsamındaki arazilerden ecrimisil vergisi talebine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1447) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
6.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
geçmişte özelleştirilen bazı limanların işletilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1454) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
7.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kamuda çalışan avukatların
çalışma koşulları ile özlük ve sosyal haklarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1721) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
8.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, bir kredi derecelendirme kuruluşu ile ilgili
değerlendirmelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1723) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
9.- Mersin Milletvekili Ali Özün,
bazı askerî personelin maaşlarına yapılan son zamma
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1737) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, 150 metrekareden küçük evlerde KDV oranının
artırılacağı iddialarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1757) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
11.- Muğla Milletvekili Mehmet
Erdoğanın, Muğlada 2/B kapsamındaki arazilerin rayiç
bedellerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1915) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
12.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
THYnin Bosna Havayollarındaki ortaklığını
sonlandırmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2170) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
13.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, bütçe açığını kapatmak amacıyla
yapılan zamlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/2171) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
14.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde bulunan araçlara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2209) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
15.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Cumhurbaşkanlığı resmî konutunun bakım onarım ve
yenileme çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2210)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, 2/B arazileri için yapılan başvurulara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2220) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
17.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Vanda yaşayan esnafın borçlarının
ertelenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2245) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
18.- İstanbul Milletvekili Abdullah
Levent Tüzelin, akaryakıt, doğal gaz ve elektriğe yapılan
zamlara ve resmî törenlerin maliyetine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2267) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
19.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, maaş farklılıklarının ne zaman
giderileceğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2273) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
20.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, 2012 yılı içinde akaryakıt, doğal
gaz ve elektriğe yapılan zam oranlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2282) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
21.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Van depreminden zarar görenlerin borçlarının
ertelenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2315) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
22.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Kore ve Kıbrıs gazilerine verilen şeref
aylığı miktarının artırılması için
çalışma yapılıp yapılmadığına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2363) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
23.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Gölede bir köyde bulunan tapusuz arazilerin
kullanıcılarına bedelsiz verilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2367) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
24.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, 5084 sayılı Kanunun süresinin uzatılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2441) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, yapılan zamlara ve bütçe açığına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2472) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
26.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, vergi gelirlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2485) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
27.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, kayıt dışı ekonominin önlenmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2490) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, ülkemizdeki gelir dağılımı
bozukluğuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2511) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
29.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, kredi notunun artırılmasının etkilerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2542) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
30.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Bakanlık tarafından borçları nedeniyle
mükelleflere mektup gönderilmesi uygulamasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2552) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
31.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, emeklilerin maaşlarının
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2579) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
32.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Türk TELEKOMa devredilen taşınmazlara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2688)
33.- Antalya Milletvekili Arif Bulutun,
Korkuteli ilçesinde bir köyde yaşanan sel felaketi sonucu köy
halkının mağduriyetine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2715)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
34.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, THY tarafından gerçekleştirilen bir uçak
alımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2739) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
35.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında
görevli sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2815) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
36.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, akaryakıt fiyatlarına ve tüketimlerinden
alınan vergilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2817) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
37.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
Hazineye ait taşınmazlar üzerinde bulunan ibadethanelere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2836) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
38.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
devlete ait taşınır ve taşınmazlardan bir derneğe
tahsis edilenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2837) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
39.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, otoyolların özelleştirilmesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2856) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
40.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, memur ve muhasebe denetim yardımcısı
kadrolarında görev yapan personele üniversite ödeneği verilip verilmediğine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2875) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
41.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, ticari araçlardaki ÖTV ve KDVnin düşürülmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2887) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, otomotiv sektöründen elde edilen vergi gelirine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2888) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
43.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, memurların ek göstergesinin yükseltilmesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2968) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
44.- Samsun Milletvekili Cemalettin
Şimşekin, 2/B arazilerinin rayiç bedellerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3026) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
45.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, afet riski altındaki alanların kentsel dönüşümüne
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3081) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
46.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, 2002-2013 yılları arasında Bakanlıkta
istihdam edilen engellilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3126) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
47.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, Bakanlık istisnai kadrolarına yapılan
atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3131) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
48.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, Bakanlık tarafından kiralanan araçlara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3132) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
49.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, kamu kurum ve kuruluşlarının
tanıtım faaliyetleri ile ilgili harcamalarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/3133) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
50.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, Bakanlık personeline ve açılan davalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3134) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
51.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, Bakan Yardımcısına, görevlerine ve
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3135) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
52.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, Bakanlık tarafından düzenlenen yurt
dışı gezilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3143) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
53.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen
temsil giderlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3224) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
54.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Bakanlık personeli arasındaki ücret
farklılıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3272) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
55.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, vergi kayıp ve kaçak denetimleri ile vergi kaçıran
mükelleflere yönelik işlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3304)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
56.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, e-haciz uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/3333) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
57.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Türkiyede dolaylı vergilere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3335) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
58.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, mali müşavirlerin tasdik edecekleri defterlere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/3342) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
59.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, Adana ilindeki 2/B arazilerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3353) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
60.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, KOBİlerin borçlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3354) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
61.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, Maliye Bakanlığının engellilere yönelik
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3355) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
62.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, memurların emekli maaşı ve emekli
ikramiyelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3522) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
63.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, aynı statüdeki personelin farklı atama
yönetmeliklerine tabi olmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3566)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
64.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Maliye Bakanlığı çalışanları ile diğer kamu
kurumu çalışanları arasındaki tazminat tutarı
farklılığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3567) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
65.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, personelin sosyal haklarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3569) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
66.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, personelin izin haklarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/3571) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
67.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin,
hurda araç indirimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3658) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
68.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, özelleştirmelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3700)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
69.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Türkiyenin cari açığına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3745) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/725) (S. Sayısı: 450)
4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/759) (S.
Sayısı: 453)
5.- Türkiye Cumhuriyeti ile Tunus Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/573) (S. Sayısı: 214)
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/684) (S. Sayısı 360)
7.- Türkiye Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Ahıska-Borçka
Enterkonneksiyon Hattı Yoluyla Sınır Ötesi Elektrik Ticaretine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/632) (S. Sayısı: 371)
XI.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
214) Türkiye Cumhuriyeti ile Tunus Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
2.- (S. Sayısı 360)
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
3.- (S. Sayısı:
371) Türkiye Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Ahıska-Borçka
Enterkonneksiyon Hattı Yoluyla Sınır Ötesi Elektrik Ticaretine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
XII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, bir komisyon başkanının bir ürünün
reklamını yaptığı iddiasına ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın
cevabı (7/21505)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, köşe yazarlarına
baskı uygulandığı iddialarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/21820)
3.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşinin, Basın-Yayın ve Enformasyon
Genel Müdürlüğünün yurt dışı kadrolarına ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/21829)
4.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, bağlı kurum ve kuruluşların
bilişim altyapısına ve PARDUS işletim sistemi ile yerli
yazılımların kullanımına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/21830)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, deniz uçağı
seferlerine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınçın cevabı (7/21836)
6.- İstanbul
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursada bağlı kurum ve
kuruluşlarda yapılan denetimlere ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/21837)
7.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Bakanlığa yönelik siber saldırılara ve
alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcının cevabı (7/21986)
8.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, yok olma tehlikesi altında bulunan endemik bitki türlerine,
2008-2013 yılları arasında
kaçak avlandığı için ceza kesilen kişilere,
Alageyik sayısı ile
alageyiklerin korunması için yürütülen çalışmalara,
İlişkin soruları ve Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/22125), (7/22126), (7/22129)
9.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, barajların doluluk oranlarına ilişkin sorusu
ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/22127)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlığın
bilişim altyapısına ve PARDUS işletim sistemi ile yerli
yazılımların kullanımına ilişkin sorusu ve Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/22130)
11.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Bakanlığa yönelik siber saldırılara ve
alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/22135)
12.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, yeni Halkla İlişkiler
Binası, Genel Kurul Salonu ve Başkanlık Konutuna ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/22186)
13.- Adana Milletvekili
Turgay Develinin, bir kişinin istisnai memuriyet kadrosuna atanarak
TRTde göreve başladığı iddiasına ve bu kişi
hakkındaki diğer bazı iddialara ve TRT Türk Kanalı
personeline ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınçın cevabı (7/22252)
14.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türelinin, yabancı sermaye
yatırımlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/22356)
15.- İstanbul
Milletvekili Binnaz Toprakın, Kamu Denetçiliği Kurumunun
faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Mehmet Sağlamın cevabı (7/22635)
16.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıakanın, bağlı kurum ve kuruluşlardaki
personelin psikolojik taciz (mobbing) şikayetlerine ve yapılan
işlemlere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınçın cevabı (7/23003)
28
Mayıs 2013 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER : Fatih ŞAHİN (Ankara), Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 111inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre
vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine
basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan
teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 27
Mayıs 1992 tarihinde Iğdırın il olmasının
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Iğdır Milletvekili Sayın Sinan Oğana aittir.
Buyurun Sayın Oğan. (MHP sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğanın, 27/5/1992 tarihinde
Iğdırın il olmasının yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
SİNAN OĞAN (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, Iğdırımızın, gazi
Karsımızdan 27 Mayıs 1992 tarihinde ayrılarak il
oluşunun 21inci yıl dönümü. Bu vesileyle söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle belirtmek istiyorum ki, bugün,
aynı zamanda, 27 Mayıs tarihinin bizim için başka bir önemi de
var. Türkiye'nin en önemli devlet adamlarından, bakanlarından birisi
Gün Sazak Beyin şehit edilişinin 33üncü yıl dönümü aynı
zamanda. Bu vesileyle dün, Ülkücü Şehitleri Anma Gününü idrak ettik. Vatanı
için canını seve seve veren vatan evlatlarını
unutmadığımızı bir kez daha buradan ifade etmek
istiyorum. Bugün aynı zamanda bir milletin iki devleti olarak
bildiğimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Sevinci sevincimiz, kederi
kederimiz. dediği ve bizim de aynı duygu ve düşünceler
içerisinde olduğumuz Azerbaycanın cumhuriyet günü, 95inci
kuruluş yıl dönümü; onu da, bu vesileyle kutlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün Ardahan ilimiz ve Iğdır
ilimiz gazi Karsımızdan ayrılarak ayrı bir il oldular. 27
Mayıs 1992 tarihinde bu karar alındığında hem
Iğdırımızın hem Ardahanımızın
ayrı bir il olarak gelişmesinin önü açılmıştı.
Ancak, maalesef, son on sene içerisinde, AKP iktidarı döneminde, hem
Ardahanın hem Iğdırın önünde ciddi bir engel olarak AKP
iktidarı durmaktadır ve AKP iktidarının ne Ardahana ne de
Iğdıra o manada getirdiği bir hizmet, maalesef,
bulunmamaktadır. Iğdır il oldu ama sizin iktidarınız
döneminde Iğdıra el gibi baktınız. Iğdır bu
vesileyle size bir kez daha buradan haykırıyor ve diyor ki:
Doğunun en doğusunda, üç ülkeye sınırı olan tek iliz
biz ve biz el değiliz, özbeöz, bu vatanın en değerli
köşelerinden, en stratejik illerinden birisiyiz. diye
haykırıyor.
Iğdırın, maalesef,
sorunları çok büyük. Her sene dolu yağar, Iğdır çiftçisi
doludan nasibini alır ama sanki, Tarım Bakanımız sanki
Iğdırın da da Bakanı değil, sadece
Diyarbakırın Bakanıymış gibi Iğdırlı
çiftçilere kulağını ve gözlerini kapatır.
Iğdırlı çiftçi soruyor: Iğdırda dolu felaketi oldu,
Hükûmet olarak ne yaptınız? diyor. Hangi tedbiri aldınız,
çiftçimizin zararının ne kadarını
karşıladınız? İlla bunu yapmanız için
Iğdırdan bir bakan mı çıkarmak lazım veya
Iğdırı Diyarbakıra mı bağlamak lazım
Sayın Bakan? Iğdırı niye el olarak görüyorsunuz,
76ncı il olarak görmüyorsunuz?
Iğdırda birçok HES kuruldu.
Biz zamanında bu HESlerin Iğdıra faydası
olacağını düşünmüştük ve Iğdır halkı
olarak buna karşı gelmemiştik. Ama Sayın Bakan, bugün Iğdırda
kurulan HESler, maalesef, Iğdıra kuraklık getirmiştir.
Iğdıra baraj daha yapılabilmiş değildir.
Iğdırın baraj sorununu çözemeden Iğdıra boncuk gibi
HESleri dizdiniz, bu HESler de Iğdır çiftçisini, Iğdır
tarımını kuruyacak noktaya getirdi.
Bugün dünyada artık sulama
sistemlerinin envaiçeşidi varken biz hâlâ her sene kepçeyle
kanallarımızı kazıyoruz ve vatandaşlarımız o
kepçeyle kazdıkları kanallardan tarlalarını sulamaya
çalışıyorlar. Bu ülkenin su işlerinden sorumlu bir bakanı
yok mudur, niye Iğdırda bu konulara kulak vermez?
Bakanlığınızın temsilcisi Devlet Su
İşlerinin Iğdırdaki müdürü, ancak yandaş AKPli
vatandaşların işlerine DSİnin kepçelerini, iş
tarım aletlerini göndermekle meşgul. Sayın Bakan, bundan
haberdar mısınız?
Değerli milletvekilleri,
Iğdırdaki sorunları saymak maalesef buradaki beş dakikaya
sığmaz. Kara yolları sorunundan tutunuz da -Iğdır
Türkiye'nin en çok trafik kazasının yaşandığı
ildir; bunu da belirteyim- Iğdırdaki hava kirliliği sorununa
kadar, Iğdırdaki çiftçilerin sorununa kadar birçok sorunumuz
vardır ama maalesef siz Iğdıra Türkiye'nin 76ncı ili
olarak değil, el gibi bakıyorsunuz. Bu sebeple de Iğdır
halkı sizi cezalandırıyor, cezalandırmaya da devam edecek.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Oğan.
Gündem dışı ikinci söz,
Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu ile bu
Komisyon bünyesinde kurulan 27 Mayıs Alt Komisyonu üyelik görevleri
nedeniyle söz isteyen Erzurum Milletvekili Sayın Cengiz Yavilioğluna
attir.
Buyurun Sayın Yavilioğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Erzurum
Milletvekili Cengiz Yavilioğlunun, 27 Mayıs 1960 darbesinin yıl
dönümüne ve Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu
ile bu Komisyon bünyesinde kurulan 27 Mayıs Alt Komisyonundaki üyelik
görevlerine ilişkin gündem dışı konuşması
CENGİZ YAVİLİOĞLU
(Erzurum) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, dün, bir zamanlar
bazılarının devrim, bazılarının da bayram
olarak kutladıkları 27 Mayıs 1960 darbesinin yıl dönümüydü.
Bu münasebetle söz aldım. Amacım, darbecilerin anası
olduğuna inandığım 1960 darbesinin sonraki yıllarda
teamül hâline gelen özelliklerinden bahsetmek.
Bildiğiniz gibi, darbeciler, bir Başbakan ve
iki bakan astılar. Milleti asmak anlamına gelen bu idamlar,
yarattığı korkuyla sonraki yıllarda siyasetçilerin
ayarını belirledi. Demirelin dediği gibi, Yaptığımız birçok
işte darağacındaki Menderesi hatırladık. Yani
idamlar, siyasetçilerin düşüncelerine ve eylemlerine bir sınır
koydu. Uzun yıllar birçok siyasetçi o psikolojik sınırı
aşamadı.
1960 darbesiyle medya da ilk defa darbe
öncesi ve sonrası yıpratıcı ve
itibarsızlaştırıcı yayın politikasıyla bir
başarı hikâyesi yazdı. 27 Mayısta öğrencilerin
kıyma makinelerinden geçirildiği, Kars ve Ardahanın Ruslara
satıldığı iftiralarını yazan bu
anlayış, sonraki dönemlerde de üslubuna devam etti. Nihayetinde 28 Şubatta
Sivil toplum ayakta, Sokakta hiddet var, Altı milyon imza, Yeni
kriz kapıda ve nihayet Alternatif hazır manşetleriyle
başarısının zirvesine ulaştı. İşin
acı tarafı, bu manşetler altındaki bilgiler her darbe
sürecinde ve sonrasında mahkemelerde parti kapatma davaları için
delil olarak kullanıldı. Aynı anlayış, 2008
yılında AK PARTİ kapatma davasında da devam etti.
1960 darbesi sonrası, Cumhurbaşkanı olan
Cemal Gürselden sonra Cumhurbaşkanlığı makamına asker
kişilerin gelmesi gelenek hâline geldi, hem de yüksek yetkilerle,
diğer taraftan sorumluluk almaksızın. İlk olarak, 1960
darbesiyle millî güvenlik gerekçesiyle hak ve özgürlükler
sınırlanmaya başlandı. Daha önce seferberlik ve millî
güvenlik, millî savunma olarak görev alanı belirtilen TSK, millî güvenlik
kavramının içeriği nedeniyle yurt dışından çok,
yurt içini görev alanı ilan etti. 1980 sonrasında bu vurgu daha da güçlendi. Millî güvenlik sadece
Anayasa ile sınırlı da kalmadı, aynı zamanda millî
güvenlik strateji belgeleriyle de bütün hükûmet politikaları ve devlet
yapılanması da güvenlik esaslı millî yapılanmalara terk
edildi, eğitim, sağlık, ticaret bunların hepsi.
27 Mayıs sonrası oluşturulan kurumlarla
darbeler sürekli hâle getirildi yani darbeleri belirli bir tarih
aralığına sıkıştırmak imkânsız oldu. O
tarihten sonra her zaman ve her an darbeleri yaşadık. Peki, bu nasıl gerçekleştirildi? Millî
Güvenlik Kurulu ve MGK Genel Sekreterliğinin sivil alana müdahale eden
görev ve yetkileriyle, Anayasa Mahkemesinin verdiği onlarca parti kapatma
ve özgürlüğü kısıtlama kararlarıyla, sivil alan aleyhine
özerklik kazanan askerî ceza kanunları ve mahkemeleriyle, Hâkimler Yüksek
Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarıyla ve nihayet İç
Hizmet Kanunuyla.
Değerli arkadaşlar,
darbelerin bir sınıf mağduriyeti kesinlikle yoktur, mağdur
olan bütün bir halktır ve bu mağduriyet 27 Mayıs 1960 darbesiyle
başlamıştır. Bildiğiniz gibi, darbelerle ilgili bir
Komisyon kuruldu, ben de o Komisyonun üyesiydim, bir rapor
hazırladık. Değerli arkadaşlar, bu raporun
okunmasını ve okutulmasını çok önemsiyorum ve sizlerden
rica ediyorum. Diğer taraftan Komisyondaki bütün üyelerle, oy
birliğiyle yazıp onayladığımız sonuç ve öneri
maddelerinin bütün partilerce dikkate alınması ve ivedilikle
uygulanması gerekir. 27 Mayıs kalıntılarının
silinmesi ve bir daha ülkemizde darbe olmaması için bunun
yapılması elzemdir.
AK PARTİ hükûmetlerimiz döneminde
de 27 Nisan e-bildirisiyle başlayan, o onurlu karşı duruşla
başlayan darbe zihniyeti uygulamalarını ortadan kaldırmak
ve sivil alanı güçlendirmek için önemli kararlar alınmış ve
uygulanmıştır. Daha yapacak çok iş vardır. Ben darbe
ortamının artık olmadığına inananlardan
değilim. Sivilleşme adına, demokratikleşme adına epey
yol daha katetmemiz gerekecektir. Bu arada Komisyonumuzun çalışmaları
sonrasında sevindirici iki kanun çıkarıldı: Bunlardan birisi,
28 Şubatı da kapsayan, 1990 sonrası mal varlıklarına
el konulan vakıf, dernek ve STKların mal varlıkları iade
edilecek; bir diğeri de, bir yıl önce benim de eylemlerine
katılmış olduğum Demokrasi Adası Projesi vardı,
Yassıadanın demokrasi adasına dönüştürülmesi projesi
vardı, bu da gerçekleştirildi.
Emeği geçenlere ben çok
teşekkür ediyorum ve bu vesileyle Menderes ve arkadaşlarına
Allahtan rahmet diliyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Yavilioğlu.
Gündem dışı üçüncü söz,
İstanbulun Şile ilçesinin sorunları hakkında söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanala aittir.
Buyurun Sayın Tanal (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbulun Şile ilçesinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 26
Mayıs 2013 tarihinde İstanbul ilimizin Şile ilçesinde Kabakoz
köyünde tohum takas şenliğine katıldım. Tohum takas
şenliğinde neler gördük? Tabii, tohum, yaşamın
kaynağıdır. Tohum, kendi kendini yenilemedir. Tohum
özgürlüğü, her çiftçi ve gıda üreticisinin doğal
hakkıdır. Çiftçilerin tohum saklaması, geliştirmesi,
yetiştirmesi, tohumu satma hakları tohum özgürlüğünün
atardamarıdır. Bu özgürlükler çiftçinin elinden alındığında,
çiftçiler, en büyük borç altına girer, mağdur olur ve bugün
geldiğimiz nokta da bu şekildedir.
Şile, 1923 tarihinden bugüne kadar
belediye olmuş 779 kilometrekare alana sahip çok eski, tarihî, turizm ve
kültür ilçemizdir. Şile ilçemizin sorunları nelerdir? Şile
ilçemizin sağlık sorunu vardır. Devlet hastanesinde yeteri kadar
doktor yoktur, devlet hastanesinde yeteri kadar ekipman yoktur, devlet
hastanesinde yoğun bakım ünitesi yoktur. Devlet hastanesinin acil
bölümüne gelen hastaların yüzde 70, yüzde 80, yüzde 90ına
varanı İstanbula havale edilmektedir. Hatta, kimisi de eğer
kalp krizi geçiriyorsa yolda vefat etmektedir. Bu anlamda Şile ilçesinin
57 tane köyünden sadece Ağva -daha önce belediye olup köye dönüşen- köyümüzde
sağlık ocağı vardır, orada da yine doktor yoktur. Yani
57 köyümüzde sağlık ocağı olmadığı gibi,
sağlık açısından da verimli bir hizmet
alınamamaktadır.
Şehir içiyle ilgili
sorunlarımız var. Köyden Şileye ulaşım sorunu,
Şileden İstanbula ulaşım sorunu var; İETT otobüsü
çalışmamaktadır, büyük klimalı halk otobüsleri
çalışmamaktadır, küçük otobüsler çalışmaktadır,
bunlarda da vatandaşımız istifleme bir şekilde seyahat
etmekte. Yani, belediye seçimlerinde Biz ulaşımı
halledeceğiz. diyen Şile Belediye Başkanı, iki dönemdir bu
sorunu halledememiş, vatandaşımız hem köyden -yani
Büyükşehir Yasasıyla mahalleye dönüşen 57 köyümüz- Şileye
hem de aynı zamanda İstanbula büyük ulaşım
sıkıntısı çekmektedir.
Şile ilçemizde bulunan ticari
taksilerin sorunu var. Ticari taksilerin şöyle sorunu var Şilede:
Tabii, Büyükşehir Yasasıyla bütünşehir olunca, tüm köyler
mahalle oldu. Tüm ilçeler büyükşehre bağlı olunca ister istemez
Şileden Sabiha Gökçen Havaalanına yolcu taşıyan, yolcu
götüren ticari taksiler Sabiha Gökçen Havaalanında korsan muamelesi
görerek ticari taksi sahibine 1.950 TL ceza kesilmekte, 60 gün trafikten men
edilmekte, eğer mal sahibi değilse, şoförse ona da 1.950 TL
kesilmekte.
Değerli arkadaşlar,
çiftçilikle uğraşanlar bilir, köyde yaşayanlar bilir, bir
koyundan bir post çıkar, bir koyundan iki post çıkmaz eğer bir
eylem suçsa bir tane cezanın kesilmesi lazım. Siz, aynı taksiciye
mal sahibiyse 1.950 TL ceza keseceksiniz, şoförse 1.950 TL -1.950X2- ceza
keseceksiniz! İki ceza kesmeniz hakkaniyetle, adalet duygusuyla
bağdaşmaz. Nasıl ki büyükşehre alınınca
arsası rant kazanıyorsa, eşitlik ilkesi uyarınca bu ticari
taksilerin tamamının da aynı şekilde her yerde
çalışması lazım.
Aynı zamanda, İETT otobüsü
çalışmıyor. Şile merkezin imar sorunu var, köylerin imar
sorunu var, gençlerimizin halı sahası yok, eğlenebilecekleri
alanlar yok. Peki, neler yapılmadı? AKPli belediye tarafından
söz verilip yapılmayan neler var? Ağlayan Kaya
Mezarlığında cami sözü verildi, yapılmadı;
Alman-Avusturya iş birliği hastanesi yapılacaktı,
yapılmadı; terminal alanında kapalı garaj
yapılacaktı, büyük garaj sorunu var, kapalı otopark sorunu var,
yapılmadı. Peki, neler yapıldı? Şile kampı
satıldı, belediyeye ait Grand Otel satıldı,
Çayırbaşındaki taşınmazlar satıldı. Tabii,
bunlar satılınca hangi kurumlarımız eksik Şilede?
Kadastro müdürlüğü yok, çevre koruma müdürlüğü yok, İETT yok,
halk ekmek yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Şile
halkı AKPye muhtaç değildir. Demokrasilerde çare vardır, çare
de Cumhuriyet Halk Partisidir.
Hepinize saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Tanal.
60ıncı maddeye göre, ilk on
arkadaşımıza söz vereceğim.
Sayın Halaman, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, Adanada buğday hasadının
başlamasına ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim, çok sağ olun.
Şimdi, bugünlerde Adanada
buğday hasadı başladı. Dolayısıyla
Adanalılara buğday hasadından dolayı bereketli
olmasını, hayırlı olmasını Cenabıhaktan
temenni ediyorum.
Şimdi, buğday hasadı
başlamasına rağmen
Genelde Toprak Mahsulleri Ofisi, çiftçinin
karagün dostu denir ama Toprak Mahsulleri Ofisi, hasat başlamasına
rağmen Tarım Bakanlığı bunu açmadı.
İki: Yıllardır geleneksel
olan ve Taban fiyat politikası denilen
Tarım
Bakanlığı, taban fiyatla ilgili çiftçiye net söyleyecek bir
şeyi olmadığı için Adananın ve ilçelerinin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan
2.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe
ve Kocaelili çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Geçen hafta Dünya Çiftçiler Günü
nedeniyle Kocaeli ilinde, İzmite bağlı Sultaniye köyünde
törenlere katıldık. Birçok köy muhtarımız ve çiftçi
arkadaşımızla bir araya geldik, sorunları dinledik.
Özellikle, geçen hafta Kocaelide yağan yağmur sonrası
Eşmede, Maşukiyede, Derbentte, Avluburunda ve Balaban köylerinde
200e yakın kiraz üreticisi, yağmurdan dolayı
kirazlarının zarar gördüğünü, bu kirazların kenarları
çürüme noktasına geldiğinden dolayı pazara götüremeyeceklerini,
hasadın bahçede kaldığını ifade ettiler. Bununla
ilgili tespiti de
Ziraat odası yetkilileri ve tarım kredi
kooperatifinin yetkilileriyle de bunu tespit ettiler. Talepleri şu: Bu
kiraz bahçede kaldığına göre biz zarar ediyoruz. Bizim
yetkililerden talebimiz: Şu anda tarım kredi kooperatifine
yaklaşık 500 bin Türk lirası gibi bir borcumuz var, bu borcun ertelenmesini
istiyoruz. Yetkililere duyurulur.
BAŞKAN Sayın Tüzel
3.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, taşeron işçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Sayın Başkan, pazar günü Kütahyada taşeron işçi
derneklerinin kurultayına katıldım. Çoğunluğu
Seyitömer Linyit İşletmesinde çalışan taşeron
işçileriydi. Bunlar sekiz ay çalışıp dört ay işsiz
kaldıklarından yoğun şikâyetleri var. İş
kazası geçiren işçi 150 lira ambulans ücreti istendiğinde bunu
Hükûmetin sorumluluğunda gösteriyor. 773 liraya üç çocuğa nasıl
bakacağız? diye Başbakana soruyorlar. Altı ay maaş
alamadığımız günler oldu. diyorlar. Tatilde ek iş
yapıyorlar. İşçiye 20 milyon liralık senet
imzalatılıyor, peşin istifa dilekçesi alınıyor ve Bir
dava 1.170 liraya nasıl açılacak? diye soruyorlar. Ayın
26sı olmasına rağmen maaş alamamaktan şikâyet
ediyorlar. İşçiler işsizlikten ve geleceksizlikten korkuyorlar.
Asıl işlerinde kadrolu çalışmak istiyorlar.
Hakkımızı verin başkaca da bir şey istemiyoruz. diye
Hükûmete açıktan sesleniyorlar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bayraktutan
4.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Artvin ilinin Arhavi ilçesindeki Kamilet
Vadisine yapılacak hidroelektrik santraline ilişkin
açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Arhavi Kamilet Vadisine ilişkin,
hidroelektrik santrali yapımından kaynaklanan sorun hâlen devam
etmektedir. Bu dere -biliyorsunuz, daha önceden bahsetmiştim- bir cennet
vadi, burada bir hidroelektrik santrali yapılmakta. Bu vadi Karadenizin
en önemli iki vadisinden biri, aynı zamanda Türkiye genelindeki dört
vadiden bir tanesi. 16 Ocak 2013 Çarşamba günündeki oturumda bunu -Enerji
Bakanının da bulunduğu oturumda- söylemiştim. Enerji
Bakanı, bu kadar konuşmalardan sonra kendisi: Biz bu işe bir an
önce, özellikle, tabii, ona bakacağım. Yani bizzat yerine de Artvine
iki defa gittim ama bir kez daha sırf bu vesileyle gitmek istiyorum.
şeklinde beyanda bulunmuştu.
Sayın Bakana buradan sesleniyorum:
Böyle bir beyanda bulunmanıza rağmen ne yazık ki oraya iş
makineleriyle girilmek istenmekte, oradaki ağaçlar kesilmeyle
karşı karşıyadır, bugün yarın. Sayın Bakan
oraya gittiği zaman geç kalmış olabilir. O nedenle bir kere daha
buradan Sayın Bakana sesleniyorum: Kamilet Vadisindeki cinayeti durdurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir söz verdiniz, Ben oraya gidip
göreceğim. diye, lütfen sözünüzde durun.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
5.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirelin eşi Nazmiye Demirelin vefatına ve Taksim Gezi
Parkının yeşil kalması için eylem başlatan grubu
desteklediğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
9uncu Cumhurbaşkanımız
Sayın Süleyman Demirelin eşi Sayın Nazmiye Demirel
Hanımefendi vefat etmiştir. Yaşamı süresince örnek bir
hanımefendi, örnek bir lider eşi profili sergileyen Sayın
Nazmiye Demirele Allahtan rahmet diliyorum. Başta Sayın
Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel ve yakınları, ailesi
olmak üzere herkese sabır ve başsağlığı
diliyorum.
Dün gece, Taksim Gezi Parkında,
iş makinelerinin çalışmasına karşı Taksim Gezi
Parkının yeşil olarak kalmasını amaçlayan gönüllüler
tarafından başlatılan eylem bu sabah saatlerinde devam
etmiştir. Taksimde, İstanbulun göbeğinde, Taksim
Meydanında bir yeşil alanın, kentin akciğerinin
kalması yönünde çaba sarf eden bu grubu desteklediğimizi ifade
ediyorum ve ağaçları sökmek suretiyle bir katliam gerçekleştiren
yönetimi kınıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Grup başkan vekilleri de gündeme ilişkin sözlerini
ifade ederken inşallah sayın başkan vekilleri biraz daha
toleranslı davranırlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Başkan vekillerine
zaten on kişinin dışında söz veriyorum ben de, işte,
sistem bir dakikaya ayarlı ya
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sadece siz bir dakika veriyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Eyidoğan
6.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğanın, Osman Gürbüzün İstanbul Fatih
Belediyesinin önünde neden kendisini yaktığını
öğrenmek istediğine ve seyyar satıcı ve
işportacıların sorunlarının ciddiye alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) Teşekkür ederim Başkan.
34 yaşındaki Osman Gürbüz,
dün, İstanbul Fatih Belediyesi binasında kendisini benzin dökerek
neden yaktı? Osman Gürbüz, Fatih ilçesinde caddelerde seyyar
satıcılık yapıyordu, seyyar tezgâhında konfeksiyon
ürünleri satıyordu. Fatih Belediyesi yaptığı
açıklamada Gürbüzün belediyede herhangi bir belge veya bilgisi
bulunmadığını beyan ediyor. Osman Gürbüzün
mallarının 3 kez ellerinden alındığı söyleniyor.
Bu mallar belediye deposunda mıdır, tezgâhına el konmuş
mudur. Bunların cevabını bekliyoruz.
Kendisini yakan seyyar satıcı,
Türkiye'de işsizlik ve geçinme sorununun ne duruma geldiğini
göstermektedir, görmezden ve duymazdan gelinemez. İşinden
çıkarılmış ya da işletmesini kapatmış hatta
işsiz kalmış, eğitilmiş kesimler de
işportacılara katıldı. İşportacı ve seyyar
satıcıların en iyi müşterileri de dar gelirli memur,
işçi, esnaf ve öğrencilerden oluşuyor. Seyyar
satıcılar ve işportacıların sorunları ciddiye
alınmalı ve çözüm bulunmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yeniçeri
7.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 1989 yılında Bulgaristandan ülkemize göç eden
soydaşlarımızın konut sorununa ilişkin
açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1989 yılında Bulgaristandan
ülkemize göç eden soydaşlarımızın barınma
ihtiyacının karşılanması için göçmen konutları
yapılmıştı. Bu projede yaşanan usulsüzlük, kanunsuzluk
ve yolsuzluklar nedeniyle 24 bin göçmen aile mağdur edilmiştir. Bu
mağduriyet yirmi iki yıldır sürmektedir. Bu vatandaşların
1991 Mart ayında ödenen 15.200 TLlik peşinatının bütün
akitlerde geçmesine rağmen ana borçtan düşülmediği, bundan
dolayı açılan binlerce davanın kazanıldığı,
Yargıtayca onandığı hâlde, siyasi erkin devreye girmesi
nedeniyle vatandaşların mağduriyeti sürmektedir. Bu
yetmiyormuş gibi, hukuken yüzde 1 olması gereken KDVleri de yüzde 17
olarak tahsil edilmiş, geçen süre içerisinde konut başına 20 ile
30 bin lira arasında fazla para alınmıştır. 24 bin
göçmen ailenin fertleri...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
...yani yaklaşık 300 bin soydaşımızın devlete,
hukuka, adalete güveni kalmamıştır. Ortada bir hak ve hukuk
gasbı vardır.
BAŞKAN Sayın
Dedeoğlu...
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Bu
vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin derhâl giderilmesi
ve zararlarının faiziyle tazmini için yetkilileri ve Hükûmeti göreve
çağırıyorum.
BAŞKAN Beş dakikalık
konuşma olmaz bir dakikada ya!
Sayın Dedeoğlu, buyurun.
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraşta olumsuz iklim
şartlarından etkilenen çiftçilerimize destekleme primi verilmesini
talep ettiğine ilişkin açıklaması
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ulusal Pamuk Konseyi, bazı
bölgelerde pamuk ekiminin olumsuz hava koşulları nedeniyle zarar gördüğünü
ifade ederek zor durumda kalan üreticilere destekleme primi ödenmesini
istemektedir. Kahramanmaraşta da olumsuz iklim şartlarından
eksi yönde etkilenen birçok çiftçimiz vardır. Bu destekleme priminin bir
an önce verilmesini talep etmekteyim.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sağ olun.
Sayın Genç...
9.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Ardahanın Göle ilçesinin Yeniköy köyüne
cemevi yapılmasına müdahale edilmemesi gerektiğine ve AKPnin
çıkardığı kanun hükmünde kararnameyle açığa
alınan bürokratların durumuna ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Ardahan ili
Göle ilçesi Yeniköy Derneğinin Başkanı biraz önce bana dedi ki:
Biz köyde cemevi yapmak istiyoruz fakat Göle ilçesi kaymakamı ile
müftüsü, ille burada cami yapın diye bizi zorluyorlar; hatta
muhtarımızı da zorla getirip ilçede tehdit ettiler. Bu
vatandaşların inanç yerlerini yapmasına müdahale etmesin AKP.
Bir de bu AKPnin
çıkardığı son bir kanun hükmünde kararnameyle, Sayın Başkan,
birçok bakanlıklarda şube müdürünü, daire başkanını,
genel müdür ve yardımcılarını, müsteşar
yardımcılarını açığa aldılar, müşavir
kadrosuna atadılar, bunun yerine kendi adamlarını buraya
getirdiler. Bunların miktarı 8 bin kişi ve bunlar bankamatik
memuru oldu. Yıllarca, devlette otuz sene çalışmış,
yirmi beş sene; bunlar gidip bankamatikten para alıyorlar. Birisi
diyor ki bakana: Yahu, siz bizi getirdiniz, niye bizi görevden
alıyorsunuz? Diyor ki: Sizde bu cumhuriyete ve Atatürke karşı
ne de olsa bir sevgi var, biz bunları yok etmek için yeni bir kadro
kuruyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani
aslında bunlar önemsiz şeyler değil.
BAŞKAN Sayın Güneş
10.- Uşak
Milletvekili İsmail Güneşin, 27 Mayıs 1960
darbesine ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
27 Mayıs üzerinden tam elli üç
yıl geçti ama açtığı yara kanamaya devam ediyor. Darbeler
dönemi 27 Mayısla başlamıştır, sonraki darbelerin
tamamı 27 Mayısın açtığı kapıdan
girmişlerdir. 27 Mayıs olmasa belki de Türkiye bugün gıptayla
bakılan bir demokrasiye ve gelişmiş bir ekonomiye sahip
olacaktı. Menderes ve arkadaşlarının asılması,
insanlık dışı bir muameleye maruz
bırakılması elbette unutulmamıştır. Meselenin insani
boyutu sosyal boyutu kadar önemlidir. Bir Başbakanın emrindeki
askerler tarafından esir alınmış bir düşman gibi
terzil edilmesi, aşağılanması, onun şahsında,
temsil ettiği değerlerin tezyif edilmesi tarihin en trajik ve en
utanç verici olaylarından biridir. Elli üç yıl ertelenen bir hesap
bugün yargı önündedir. Bazı çevreler küçümsemeye çalışsa da
alınan mesafeler büyüktür. Türkiye sessiz bir devrim yaşıyor; darbelerin
tortularını, toplum hayatına getirdiği
sıkıntılarını izale etmeye çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oğan
11.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğanın, akil insanların Iğdır ve
Karsa ziyaretleri sırasında orada yaşayan insanların
demokratik tepkilerini göstermelerine engel olunmasına ilişkin
açıklaması
SİNAN OĞAN (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkanım,
şimdi, 63 tane akil insan bütün memleketi geziyor. Yalnız, öyle bir
geziyor ki, 63 tane akil insan ama 263 tane de polis kordonuyla geziyor. En son
Iğdıra ve Karsa geldiler. Karsta insanlarımızın
seyahat özgürlüğünü polis engelledi. Neredeyse her vatandaşın
başına bir polis diken Kars Emniyet Müdürü
İnsanlarımızın kenar sokaklardan dahi geçişini
engelliyorlar. Bu akil insanları kimden, neden koruyor bu Kars Emniyet
Müdürü? Buradan soruyorum, İçişleri Bakanından da
cevabını bekliyorum. İnsanlarımızın seyahat
özgürlüğüne, insanlarımızın demokratik tepkilerini
göstermesine devletin memuru, devletin polisi nasıl engel olur? Sayın
İçişleri Bakanı bunun cevabını vermelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Baluken
12.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, 27
Mayıs 1960 darbesi ile siyasi tarihimizden askerî darbelerin temizlenmesi
ve mağduriyetlerin giderilmesi noktasında Meclisin iradesinin
kaçınılmaz olduğuna ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, demokraside
halkın iradesinin tecellisine karşın askerî darbeler
demokrasilerin kesintiye uğramasına neden olarak topluma
karşı devlet anlayışını sergilemiştir.
Türkiyede toplumun iradesi önünde büyük engeller çıkaran, demokrasinin
gelişmesi önünde bariyer oluşturan darbelerden biri de 27 Mayıs
askerî darbesidir. Günümüze kadar gelen birçok antidemokratik, otoriter devlet
kurumunun öncülü olan bu askerî darbeyi buradan bir kez daha demokrasi ve
halkın iradesi nezdinde mahkûm ettiğimizi belirtiyoruz. Siyasi
tarihimizin askerî darbelerden temizlenmesi hususunda gerekli
çalışmaların ve askerî darbe mağdurlarının
mağduriyetlerinin giderilmesi noktasında Meclisin irade
almasının artık kaçınılmaz olduğunu belirtiyoruz.
Antidemokratik, baskıcı uygulamaların devre dışı
bırakılması için, askerî darbelerin zihniyetiyle yüzleşme,
mağduriyetlerin giderilmesi, darbe postallarının izini
taşıyan yasaların değiştirilmesi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
sivil özgürlükçü, demokratik, eşitlikçi bir anayasanın bir an önce
yapılması gerektiğini tekrar belirtiyoruz. Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Şandır
13.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, MHP Grubu olarak, 9uncu Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirelin eşi Nazmiye Demirelin vefatına ilişkin
açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok
teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Biz de, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak, 9uncu Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman
Demirelin hayatını kaybeden muhterem eşlerine Yüce Allahtan
rahmetler diliyoruz. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız
olmak üzere tüm sevenlerine, aile yakınlarına sabır ve
sağlık diliyoruz.
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Elitaş
14.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
AK PARTİ Grubu olarak, 9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin
eşi Nazmiye Demirelin vefatına ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
9uncu Cumhurbaşkanı
Sayın Süleyman Demirelin eşi Nazmiye Hanım Hakkın
rahmetine kavuşmuştur. AK PARTİ Grubu olarak Nazmiye
Hanıma Allahtan rahmet diliyor, kederli ailesine
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Sayın milletvekilleri, Maliye
Bakanı Sayın Mehmet Şimşek, gündemin Sözlü Sorular
kısmının 1, 441, 479, 480, 510, 515, 699, 701, 712, 729, 851,
1074, 1075, 1109, 1110, 1119, 1139, 1155, 1161, 1167, 1195, 1241, 1245, 1309,
1335, 1348, 1353, 1371, 1401, 1410, 1436, 1526, 1553, 1573, 1637, 1639, 1653,
1654, 1672, 1688, 1699, 1700, 1772, 1823, 1869, 1905, 1910, 1911, 1912, 1913,
1914, 1922, 1996, 2041, 2072, 2099, 2101, 2108, 2118, 2119, 2120, 2254, 2294,
2295, 2297, 2299, 2382, 2424 ve 2469uncu sıralarında yer alan
önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın
Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine
getireceğim.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal ve 27 milletvekilinin, Siverek İlçe Tarım
Müdürlüğünde meydana gelen yangın olayının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/636)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Şanlıurfa'nın
Siverek ilçesi Tarım Müdürlüğünde 16 Aralık 2011 tarihinde
meydana gelen yangında müdürlüğün arşiv bölümü tamamen
yanmış ve arşivde yer alan evrakların çoğu yanarak
imha olmuştur. İlçe Tarım Müdürlüğünde meydana gelen yangının
müdürlüğün kesmiş olduğu sahte faturalar ile ilgili olup
olmadığının, bu evrakların imhası amacıyla
bilinçli bir şekilde yangın çıkarılıp
çıkarılmadığının belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve
105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.
5/3/2012
1) Mahmut Tanal (İstanbul)
2) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
3) Engin Altay (Sinop)
4) İlhan
Demiröz (Bursa)
5) Gürkut Acar (Antalya)
6) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
7) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
8) İhsan
Özkes (İstanbul)
9) Veli Ağbaba (Malatya)
10) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
11) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
12) Ali Haydar Öner (Isparta)
13) Ali Serindağ (Gaziantep)
14) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
15) Arif Bulut (Antalya)
16) Namık Havutça (Balıkesir)
17) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
18) Osman Kaptan (Antalya)
19) Bülent Tezcan (Aydın)
20) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
21) Hülya Güven (İzmir)
22) Hurşit Güneş (Kocaeli)
23) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
24) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
25).Erdal Aksünger (İzmir)
26) Doğan Şafak (Niğde)
27) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
28) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
Gerekçe:
Şanlıurfa'nın Siverek ilçesi
Tarım Müdürlüğünde 16 Aralık 2011 tarihinde gece
yarısı meydana gelen yangında müdürlüğün arşiv bölümü
tamamen yanmıştır. Basında yer alan bilgilere göre
yangın müdürlüğün arşiv bölümünde
başlamıştır.
Esrarengiz bir şekilde gece
yarısı İlçe Tarım Müdürlüğünün arşiv bölümünde
başlayan yangın dolayısıyla müdürlüğün
evraklarının birçoğu yanarak ortadan kaybolmuştur. Bu olay
öncesinde İlçe Tarım Müdürlüğünün naylon fatura kestiği
haberleri gündemdeydi. Yangın bu olayların üzerine çıkmıştır.
Arşiv bölümünün yanması ise naylon fatura olayının
aydınlatılmasına engel olmuştur çünkü ortada incelenecek
herhangi bir fatura kalmamıştır. Bir suç işlenmiş ise
bu aydınlatılamayacak hâle gelmiştir.
Yangın akıllarda farklı
sorular oluşmasına neden olmuştur. İlçe Tarım
Müdürlüğünün, naylon faturaların ortadan yok olması
amacıyla, kasten yakılıp yakılmadığı gibi
bir tereddüt kamuoyunun gündemine gelmiştir. Bu tereddüdün giderilmesi,
İlçe Tarım Müdürlüğünün naylon fatura kesip kesmediğinin,
böyle bir suç işlenmiş ise yangının bu suçun örtbas
edilmesi için kasten çıkarılıp
çıkarılmadığının, böyle bir durum söz konusu ise
bunu yapan kişi veya kişilerin tespiti için araştırılması
gereği doğmuştur.
Siverek İlçe Tarım
Müdürlüğünde meydana gelen yangında müdürlüğün arşivde
bulunan evraklarının yanarak yok olmasının yanı
sıra ilçedeki çiftçilerin kayıtlarının tutulduğu
bilgisayarlar ile tarımsal destekleme primi için yapılan başvuru
dosyaları küle dönmüştür. Yangına ilişkin polis
tarafından da soruşturma başlatılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Siverek
İlçe Tarım Müdürlüğünde meydana gelen ve tüm belge ve
kayıtların yok olmasına neden olan ve müdürlüğün naylon
fatura kesip kesmediğinin tespitini imkânsız hale getiren
yangının kasten çıkarılıp
çıkarılmadığının ve böyle bir durum söz konusu
ise bunu yapan kişilerin tespit edilebilmesi amacıyla
Anayasanın 98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçTüzüğünün
104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.
2.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar ve 24 milletvekilinin, kadınları ve
çocukları hedef alan şiddet olayları ile cinsel istismar ve
kadın intiharlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/637)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son yıllarda kadınlar ve
çocukları hedef alan şiddet olayları, cinsel istismar ve
kadın intiharlarında yaşanan artışın nedenlerinin
araştırılması, eğitimsizlik, yoksulluk ve bu olumsuz
gelişmeler üzerindeki etkisinin incelenmesi, kadına yönelik
şiddet, cinsel istismar ve kadın intiharlarının önlenmesi
ve kadın-erkek eşitliğini sağlayacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98, TBMM İçtüzüğü'nün 104
ve 105'inci maddeleri kapsamında Meclis araştırması
açılması konusunda gereğini arz ederiz.
1) Gürkut Acar (Antalya)
2) Umut Oran (İstanbul)
3) Arif Bulut (Antalya)
4) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
5) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
6) Engin Altay (Sinop)
7) Namık Havutça (Balıkesir)
8) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
9) Osman Kaptan (Antalya)
10) Faik Tunay (İstanbul)
11) Hülya Güven (İzmir)
12) Erdal Aksünger (İzmir)
13) Bülent Tezcan (Aydın)
14) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
15) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
16) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
17) Veli Ağbaba (Malatya)
18) Hurşit Güneş (Kocaeli)
19) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
20) Mahmut Tanal (İstanbul)
21) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
22) Doğan Şafak (Niğde)
23) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
24) İhsan Özkes (İstanbul)
25) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
Gerekçe:
Son yıllarda giderek artan
kadına karşı şiddetin tüm halkımızın
vicdanını sızlatan örneklerle sürdüğünü görmekteyiz.
Kadına yönelik şiddet, kadın ve çocuklara yönelik cinsel
istismar ve cinsel şiddet olayları da ürkütücü boyutlara
gelmiştir. Bunun yanı sıra özellikle Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgesi'nde daha yoğun olmak üzere kadınların intihar
olayları da yaygındır. Bu olaylar toplumu derinden yaralamakta,
üzmekte ve kamu vicdanında yaralar açmaktadır.
Türkiye kadınlara yönelik
şiddetin önlenmesi, kadın-erkek eşitliğinin
sağlanmasına dönük adımlar atsa da yeterli mesafe
alınamamıştır. OECD ve Avrupa Birliği ülkeleri
arasında kadına yönelik şiddet oranlarında Türkiye'nin
durumu kabul edilebilir bir noktada değildir.
Birçok kadın şiddete
uğradığında sığınacak bir yeri
olmadığından cehennem yaşamına boyun eğmektedir.
Şiddetle mücadele yollarının varlığından haberi olmayan
kadının vücut bütünlüğü ve yaşamı tehlikeye
girmektedir. Çoğu kez gelenek ve göreneklerin ezdiği, şiddet
altında sığınacak bir yer bulamayan kadın intihar
etmektedir. Özellikle içe kapalı yörelerdeki kadın
intiharlarında son yıllarda ciddi artışlar
yaşanmıştır.
Cinsel ayırımcılık,
eğitimsizlik ve yoksulluk kadına yönelik eşitsizliği
büyütmektedir. Yeterli eğitimi alamayan kadınların toplumsal
yaşama katılım oranı düşmektedir. Yoksulluk ve işsizlik
kadınları en ağır şekilde etkilemektedir. Eğitim
ve istihdam olanağı bulamayan kadın, şiddet ve
ayrımcı uygulamalar karşısında güçsüz kalmakta,
şiddete karşı koyamamaktadır.
Şiddetin önlenmesinde en önemli
unsur eğitim olması gerekirken, oluşturulacak politikaların
başında eğitime yer verilmesi gerekirken, iktidar partisine üye milletvekillerince
TBMM'ye verilen ve zorunlu eğitimin 4+4+4 şeklinde
yapılandırılmasını öngören teklif ile kız
çocuklarının eğitim öğretim ortamlarından daha erken
yaşlarda ayrılmasının yolu açılacaktır. Bu
adımın, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması,
kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik çabalarla tutarlı
olmadığı açıktır.
Devletin temel görevi yaşam
hakkını korumaktır. En temel insan hakkı olan yaşam
hakkının ortadan kaldırılmasına kadar varan
şiddet olaylarının önlenmesi, kadın ve çocukların korunması
konusunda yalnızca yasal tedbirlerin alınması yeterli
değildir. Toplumsal bilincin bu anlamda geliştirilmesi, bir zihniyet
değişiminin yaşanması zorunluluktur. Toplumsal bilincin
geliştirilmesi ve zihniyet değişiminin sağlanması için
her aşamada eğitime önem verilmelidir. Ancak bu yolla beklenen
davranış değişimi gerçekleşebilir ve kadına
karşı şiddetle mücadele edilebilir.
Büyük Atatürkün en önemli
devrimlerinden biri kadın-erkek eşitliği devrimidir. Toplumsal
hayatta ve iş yaşamında kadına yer vermeyen bir ülkenin
çağdaş ve başarılı olması mümkün değildir.
Türkiye bir an önce kadın-erkek eşitliğini sağlayacak
adımları atmalı, kızlarını,
kadınlarını güçlü bir şekilde toplumsal yaşama
kazandırmalıdır.
Bu nedenlerle kadına ve çocuklara
yönelik şiddet olaylarının, cinsel saldırı ve
kadın intiharlarının nedenlerinin
araştırılması, kadına yönelik her türlü şiddetin
önüne geçecek ve kadın-erkek eşitliğini sağlayacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması
gerekli görülmektedir.
3.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin ve 21 milletvekilinin, sendikal örgütlenmedeki sorunların
araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/638)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sendikalar, en genel tanımı
ile çalışanların ekonomik ve sosyal haklarını,
özgürlüklerini korumak ve geliştirmek amacıyla kurulan örgütlerdir.
Sendika kurma ve ortak ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel hak ve çıkarları
topluca savunma hakkı, herkes için temel bir insan hakkıdır. Hak
ve çıkarlarını sendikaları aracılığıyla
savunmak isteyen çalışan herkesin, bu temel hakkını
karşılamak ve güvence altına almak sosyal devletin temel
görevlerindendir.
Sendikal haklar, başta
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)nun kuralları olmak
üzere, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi tarafından kabul
edilen birçok belge ve sözleşmede doğrudan ve dolaylı olarak
güvenceye alınmıştır. Dolayısıyla bu alan
evrensel kuralların geçerli olduğu bir özgürlük alanıdır.
ILOnun emeği ve emek haklarını koruyan sözleşmeleri
çalışma hayatının uyulması zorunlu
kurallarıdır.
ILOnun Sendika Hakkı ve Sendika
Özgürlüğünün Korunmasına İlişkin 87 ve Örgütlenme ve Toplu
Pazarlık Hakkına İlişkin 98 sayılı
sözleşmeleri ile tanımlanan ve garanti altına alınan bu
haklar ülkemizde her yıl yoğun şekilde ihlale
uğramaktadır.
Hâlen yürürlükte olan 12 Eylül askerî
darbesi ürünü 2821 ve 2822 sayılı yasalar, sendikal hakları
korumaktan uzak, sendikal hak ihlallerine olanak sunan bir yapıya
sahiptir.
Ülkemizde özellikle işçi
sendikalarının üye sayısı hızla azalmaktadır.
Nüfusumuzun 45 milyon olduğu 1980 yılında sendikalı
işçi sayısı 2,5 milyon iken bugün için nüfusumuz 74 milyon ve
toplu sözleşmeden yararlanan işçi sayısı ancak 600 bin
civarındadır.
Günümüzde en yaygın sendikal hak
ihlali, çalışanların sendika üyesi olduğu için işten
atılmalarıdır. Çalışanların kendi tercihleriyle
üye oldukları sendikalardan istifa ettirilerek yönetimlere yakın
sendikalara üye olmaya zorlanmaları yoluyla sendika seçme özgürlüğünün
baskı altına alınması, sendikaların özgürce faaliyet
gösterememeleri, grevlerde grev kırıcı
çalıştırılması, grev sürecinde işverenin üretimi
çeşitli şekillerde iş yerinde ve iş yeri
dışında sürdürmesi, yasalara karşı hileli yollara
başvurmak, sendikal örgütlenmeyi engellemek için işlerin
muvazaalı şekillerde taşerona devredilmesi, taşeron
sistemine mevzuatın çanak tutması ile bu sistemin sendikal
örgütlenmeye karşı kullanılması, özellikle kamuda sendika
üyelerinin, temsilcilerin ve yöneticilerinin yerlerinin
değiştirilmesi en çok gözlenen sendikal hak ihlallerindendir.
Ülkemizdeki sendikal hak ihlalleri,
hemen her yıl Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC)'nun
raporlarına da yansımaktadır. Nitekim, ITUC'un geçtiğimiz
günlerde Cenevre'de gerçekleştirilen Dünya Ticaret Örgütünün
toplantısına sunduğu raporda Türkiye'nin uluslararası
düzeyde kabul edilen temel çalışma standartlarını ihlal
ettiği belirtilmiştir. Raporda, Türkiye'nin, kadın emeği,
çocuk işçiliği ve sendikal haklar konusunda sınıfta
kaldığı bilgisine yer verilmektedir.
Yine, Avrupa Birliği 2011
İlerleme Raporunda işçi hakları ve sendikal haklara
ilişkin yapılan değerlendirmede, bu konudaki mevcut hukuki
çerçevenin AB standartları ve ILO sözleşmeleri ile uyumlu olmadığı
vurgulanmıştır. Aynı raporda, sendika üyeliği ve
sendikal faaliyetlerden dolayı işçilerin işten
atılmasının sürdüğü, bu vakaların mahkemelerce etkin
bir şekilde ele alınmadığı, örgütlenme hakkından
bazı kesimlerin mahrum bırakıldığı, sendika
gösterilerinin ilgili makamlarca olumsuz algılandığı,
kısıtlamaların ve aşırı güç
kullanımının sürdüğü eleştirileri yer
almıştır.
Geçtiğimiz yüzyılın en
başarılı kurumları olarak kabul edilen sendikaların
güçlü kurumlar olarak varlığı, sendikal örgütlenme düzeyinin
yüksekliği, toplu iş sözleşmelerinin
yaygınlığı ve kapsamı, işleyen ve güçlü bir
demokrasinin güvencesidir. Sendikal haklar, gelirin yeniden
dağıtımını sağlayacak toplumsal adalete, iş
yerleri ölçeğinden başlayarak toplumsal barışa ve toplumsal
refaha ulaşmanın da araçlarıdırlar. Bu nedenle sendikalar,
başta siyasi otorite olmak üzere her türlü gücün
karışmasına karşı korunacak şekilde
desteklenmelidir. Bu anlamda ülkemizde sendikal örgütlenmede yaşanan
gerilemenin nedenleri, yaşanmakta olan ve yoğun yakınmalara
neden olan sendikal hak ihlallerinin ortaya çıkarılması, gerekli
önlemlerin belirlenmesi, sendikal örgütlenmenin
yaygınlaştırılarak geliştirilmesi yollarının
tespit edilmesi ile bu konularda öneriler geliştirilmesi amacıyla
Anayasa'nın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) İzzet Çetin (Ankara)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Engin Altay (Sinop)
4) Arif Bulut (Antalya)
5) Osman Kaptan (Antalya)
6) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
7) Bülent Tezcan (Aydın)
8) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
9) Hülya Güven (İzmir)
10) Erdal Aksünger (İzmir)
11) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
12) Namık Havutça (Balıkesir)
13) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
14) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
15) Veli Ağbaba (Malatya)
16) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
17) Mahmut Tanal (İstanbul)
18) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
19) Doğan Şafak (Niğde)
20) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
21) İhsan Özkes (İstanbul)
22) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Profesör Doktor Mehmet Sağlamın
Azerbaycan Kültür ve Turizm Bakanı Ebülfes Garayevin vaki davetine icabet
etmek ve Kültürlerarası Diyalog 2. Dünya Forumuna katılmak üzere
Azerbaycanın başkenti Baküye resmî bir ziyarette bulunmasına
ilişkin tezkeresi (3/1234)
24/5/2013
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Prof. Dr. Mehmet Sağlamın Azerbaycan Kültür ve
Turizm Bakanı Ebülfes Garayevin vaki davetine icabet etmek ve
Kültürlerarası Diyalog 2. Dünya Forumuna katılmak üzere
Azerbaycanın başkenti Baküye resmî ziyarette bulunması hususu,
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun
6ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.51
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara),
Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
C) Duyurular
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün davetlisi olarak ülkemizi ziyaret
edecek olan Tunus Cumhurbaşkanı Moncef Marzoukinin 29 Mayıs
2013 Çarşamba günü Genel Kurula hitaben konuşma yapma isteğine
ilişkin duyuru
BAŞKAN Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gülün davetlisi olarak ülkemizi
ziyaret edecek olan Tunus Cumhurbaşkanı Sayın Moncef Marzouki 29
Mayıs 2013 Çarşamba günü Genel Kurula hitaben bir konuşma yapmak
istemişlerdir. Bu hususu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- MHP Grubunun,
Reyhanlıda meydana gelen patlamaların nedenleri ile
saldırının önlenememesi konusunda istihbarat
kuruluşları arasında kopukluk olup olmadığının
araştırılması ve benzer saldırıların
tekrarlanmaması için alınacak önlemlerin tespiti amacıyla
verdiği Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 28 Mayıs
2013 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
28/05/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 28/05/2013
Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
27 Mayıs 2013 tarih, 13578
sayı ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğumuz
Reyhanlıda meydana gelen patlamaların nedenleri ile
saldırının önlenememesi konusunda istihbarat kuruluşları
arasında kopukluk olup olmadığının
araştırılması ve benzer saldırıların
tekrarlanmaması için alınacak önlemlerin tespiti amacıyla Meclis
araştırması önergemizin 28/05/2013 Salı günü (bugün) Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Hatay Milletvekili Sayın
Şefik Çirkinde.
Buyurun Sayın Çirkin. (MHP
sıralarından alkışlar)
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN
(Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizin malumu olduğu üzere, 11 Mayısta ülkemizin
bir sınır beldesi, serhat şehri olan Reyhanlının
yaşadığı bu büyük acıdan sonra, bu olayla ilgili
güvenlik zafiyetinin olup olmadığını,
saldırının neden önlenemediğini ve bundan sonra olası
saldırılara karşı aynı zafiyetlere düşmemek
adına bir araştırma önergesi vermiş bulunuyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, meseleye güvenlik zafiyetinden başlamak
istiyoruz. En başta, Sayın Başbakanımızın daha
olayın olduğu ilk günde zannettiğimiz- bir açıklaması
var, Olayla ilgili Millî İstihbarat Teşkilatıyla emniyet
teşkilatı arasında bir istihbarat kopukluğu
olabileceğinden bahseden Sayın Başbakanın kendisidir ve
dolayısıyla böyle bir araştırma önergesinde tabiatıyla
ülkemizin Başbakanının ifadeleri ana konu olmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Reyhanlı çok muazzam çok bir acı çekmiştir ve
on yıllar boyu da kapanamayacak bir ızdırapla karşı
karşıyadır. Defalarca ikaz edilmesine, bu meselenin, bu acı
olayın, bu vahşi katliamın göz göre göre, göstere göstere
gelmesine rağmen, acaba Hükûmet ne iş yapmıştır? Açılımdı,
Analar ağlamasın. edebiyatıyla barıştı,
müzakereydi, terörle mücadele yerine müzakere yapılması
çalışmalarıydı, 63lüklerin il il gezmesiydi
basınımızın her gün bununla ilgilendiği bir ortamda,
acaba Hükûmet bu saldırıyı önleme noktasında görevini
yapmış mıdır, yapabilmiş midir? Biz, Sayın Grup
Başkan Vekilimiz Oktay Vural Bey, burada, Meclis çatısı
altında gerekli ikazları hem Reyhanlıyla hem Hatayla ilgili
yaptık. Bunlar kale alınmış mıdır?
Şöyle bir olaya
baktığımızda, daha ölenlerin kimlikleri tespit edilemezken,
ölenlerin kimliklerinin tespiti noktasında yetkililer
çalışmalarını bitirememişken veyahut daha
başlayamamışken birdenbire, öldürenlerin veyahut bu suikastta,
bu katliamda payı olanların isimleri ve menşeleri havalarda
uçuştu ve basınımıza düştü. Bu, soruşturma
aşamasındadır, buna bir şey demiyoruz fakat aynı gün,
aynı saatler içerisinde bulunabilecek kadar hadiseye yakın isek biz
bunu neden engelleyemedik? Değerli arkadaşlar, Hükûmet bu konuda
sorumludur ve bu sorumluluğunun hesabını başta
Reyhanlıya, ondan sonra da Türkiyeye ve Türk milletine vermek
durumundadır.
İki yıldır Hatayda bir
ızdırap yaşanıyor. Mülteci olarak ve mülteci görüntüsü
altında, ne idüğü belirsiz ve bir kısmı pasaportu dahi
olmayan insanlar Hataya geliyor, dolaşıyor, giriyor,
çıkıyor, hudutlar açık. Geçen defa konuşmamda söyledim,
hudut taşlarında yazar, hududun girişinde yazar Hudut
namustur. diye. Buradan Türkiye bilsin ki hudutta namus
kalmamıştır. Hudutta namus kalmazsa memlekette namus kalmaz; bu
açıktır, aşikârdır.
Bakın, bu şartlarda
Reyhanlıda, piyasada MOBESE kayıtlarının silindiği
gibi birtakım laflar dolaşıyor. Silinmemiş, MOBESE yok yani
iki yıldır bombanın üstünde oturuyorsunuz ve iki
yıldır Reyhanlı MOBESE kayıtsız. Bir türlü Yahu, bu
ilçede herhangi bir olay olabilir, bir şey olabilir, takibi düzgün
yapalım, rahat yapalım, teknik takipte eksik kalmayalım. diye
aklınıza gelip de bir MOBESE kurdurmuyorsunuz. 52 can gitti.
Şimdi, hepsi bundan sonra kurulacak.
Yayladağı kapısı
kapanmış. Ne için? Güvenlik tedbirleri için. Ne zaman? 52 can
gittikten sonra, bir şehir madden ve manen yıkıldıktan
sonra.
Değerli arkadaşlar, bunlar
hesabı verilmesi gereken sorumluluklardır ve Hükûmet bu sorumluluktan
kaçmaz, kaçamaz, kaçmamalıdır. Bugün 52 can gitmiştir. Bugün
Reyhanlı maddi manevi yıkılmıştır.
Reyhanlının üçte 1i Reyhanlıdan göçmüştür, yakın
ilçelere, komşularına taşınmıştır.
Reyhanlının ekonomik durumu iyi olanları, bundan sonra
yaşamak için yakın ilçelerde ev aramaktadır. Bu, bir şehrin
ekonomik olarak da bitmesi demektir.
Hükûmetin bugün aldığı
tedbirler Reyhanlıyı kurtarmaz. Reyhanlı afet bölgesi ilan
edilebiliyor mu, edilmiyor mu? Bir ilçenin afet bölgesi olarak ilan edilmesi,
asrın terör afetini yaşayan bir ilçenin afet bölgesi ilan edilmesi
için acaba ne beklenir? Kanun eksikse Milliyetçi Hareket Partisi
yardımcıdır ve bu kanunların çıkmasında gereken
desteği verecektir. Afet bölgesi hâline gelmiştir Reyhanlı, bu
bir kere unutulmasın. Bugün söylenen İş ve İşçi Bulma
Kurumu, yok şu, yok bu gibi palyatif, geçici tedbirlerle
Reyhanlıdaki yaraların, ekonomik yaraların sarılması
asla söz konusu bile olamaz.
Değerli arkadaşlar,
Reyhanlıda 190 polis vardır. İki yıldır durum
böyledir, 1 tane bile artmamıştır. Şehrin nüfusu 50 bindir,
50 bine yakın Suriyeli yaşamaktadır. Doktor sayısı
artmış mıdır? Polis sayısı artmış
mıdır? Asker sayısı artmış mıdır?
Bunların hepsi güvenlik zafiyeti değil de nedir acaba?
Tüm bunlarla beraber, bir kere, evvelden, şunu da
ifade etmek istiyorum: Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, olay gecesi
oradaydık. Tüm teşkilat başkanı arkadaşlarım,
başta Reyhanlı teşkilatı olmak üzere, bu olayların
daha da vahim bir hâl almaması adına elimizden gelen gayreti
gösterdik. Reyhanlının iktidar partisine mensup belediye
başkanıyla beraber çalıştık; değerli bir
kardeşimizdir, iktidarınızın da en büyük şansı
odur ama netice itibarıyla, Reyhanlıda ondan sonra daha acı bir
olayın olmaması noktasında, Milliyetçi Hareket Partisi
ferasetiyle ve ağırbaşlılığıyla üzerine
düşen görevi yapmıştır. Fakat, bundan sonra görev
Hükûmetindir ve Hükûmetin Reyhanlı halkıyla helalleşmesi
gerekmektedir. Helalleşmek için ne yapılmıştır?
Sayın Başbakanımız ilçeyi ziyaret etmiştir.
Bakın, bizim Grup Başkan Vekillerimiz
Sayın Oktay Vural, Sayın Mehmet Şandır, Genel Başkan
Yardımcımız Sayın Semih Yalçın, Genel Sekreterimiz
Sayın İsmet Büyükataman, bunların hepsi Reyhanlıya
gelmiş ve inşallah, çok yakın bir zamanda da Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli Bey Reyhanlıya gelecek ve
halkıyla helalleşecek, aynı zamanda acılarını
paylaşacaktır. Yalnız, bunların hepsi belli bir vakarla ve
Reyhanlı halkıyla bütünleşmek amacıyla, bütünleşecek
bir pozisyonda gelmiştir.
Sayın Başbakanın gelişi, elbette ki
şehrimizi ziyaret etmesi bizim için mutluluk vericidir ama Allah
aşkına bu Sayın Başbakanın programını kim
yapmıştır? Onu 5 helikopterle Reyhanlıya kim
indirmiştir? Reyhanlıda, Reyhalılıyla helalleşmesi,
muhabbetleşmesi gerekirken oraya 3-4 bin insanı ilçelerden,
Antakyadan, Altınözünden
Ne işi var bunların orada? Fabrika
işçilerini kim yığmıştır? Acaba, o mitingde
Reyhanlılı var mıdır? Reyhanlılı o mitingde
Miting, miting diyoruz... Yani taziyeyle mitingin alakasını kurmakta
da Reyhanlı güçlük çekmektedir. Sayın Başbakan ensar diyor,
Ensar olmalısınız. diyor Reyhanlılıya. Şunu
ifade etmek istiyorum: Reyhanlı ensardır. Hükûmet kamplarda 15 bin
kişiye bakmaktadır ama Reyhanlılı 50 bine yakın
Suriyeliye bakmaktadır. Ensardan anladığımız da ve
bizim bildiğimiz de hicret eden Peygamber efendimizin ve çevresinin
misafirliğiyle ilgilenen ve onlara kucak açan Medinelilerdir, muhacirler
de onlardır. Şimdi, kelle kesen, vurduğu askerin kalbini
çıkarıp yiyen insanlara ev sahipliğiyle
ensarlığın alakasını kurmakta Reyhanlı
ensarları güçlük çekmektedir.
Tüm bunların yeniden
değerlendirilmesi ve Hükûmetin bu noktada aklını
başına alması gerekmektedir. Şehit kardeşleri hakarete
uğramıştır. Kim bilir hangi baskı altında olan
Başbakanlık korumaları şehit kardeşlerine hakaret
etmiştir, şehit babasına hakaret etmiştir. Reyhanlı
bunu kaldıramamıştır. Reyhanlı, zaten bunları
gördüğünden dolayı, o mitingi de kabullenememiş ve orada da
olmamıştır. Bu hataların hepsinin hesabının
verilmesi gerekmektedir ve Reyhanlının yaraları
Reyhanlıyla kucaklaşarak sarılır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN
(Devamla) Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar, sevgiler sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Çirkin.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
önerisinin aleyhinde ilk söz, Hatay Milletvekili Sayın Adem Yeşildal
Buyurunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ADEM YEŞİLDAL (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi aleyhine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
heyetinizi en kalbî duygularla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilindiği üzere, 11 Mayıs günü
Hatayımızın Reyhanlı ilçesinde vahşice, gaddarca ve
alçakça bir saldırı gerçekleştirildi. Bu, Türkiyemizin
olduğu gibi, barış, hoşgörü ve kardeşlik şehri olan
Hatayımızın, serhat şehri olan
Reyhanlımızın bu özelliklerini ortadan kaldırmaya, oradaki
huzur ve barış ortamını bozmaya yönelik alçakça ve menfur
bir saldırıdır.
Bununla ilgili, olayın ilk anından itibaren
gerek Hükûmetimiz yetkilileri gerek bölge milletvekilleri olarak
insanımızın yanında olduk, ilk anından itibaren onların
acısını paylaştık, onlarla birlikte ağladık,
onlarla birlikte kucaklaştık. Tabii, başta Başbakan
Yardımcımız Sayın Beşir Atalay, Sağlık
Bakanımız, İçişleri Bakanımız, Adalet
Bakanımız, Kabinemizin ilgili bütün bakanları birkaç saat sonra
olay mahallindeydi.
Bildiğiniz gibi, tabii, devletimizin tüm
imkânları seferber edildi, acılar sarılmaya,
insanımızın yarası hafifletilmeye
çalışıldı. Tabii, bu arada, diğer taraftan olayın
nasıl cereyan ettiği hususunda da devletimizin ilgili birimleri,
emniyetimiz, istihbaratımız süratle olayın üzerine gitti. Biraz
önce sayın milletvekilinin de ifade ettiği gibi, hakikaten, henüz
şehit verdiğimiz vatandaşlarımızın kimlikleri
tespit edilirken olayı yapanlar, yaptıranlar, olayın
arkasında olanlar, nerede planlandığı, iş
birlikçilerinin kimler olduğu hususunda ilgili birimlerimiz süratle bir
çalışma gerçekleştirdiler.
Burada, aslında, önemle üzerinde durulması
gereken husus şudur değerli arkadaşlar: Henüz
Reyhanlımızın üzerindeki dumanlar tüterken,
insanımızın acısı taptazeyken, henüz cenazeler
defnedilirken, defnedilmemişken buradan birileri bir kampanya
başlatmaya çalıştılar. Henüz olay
aydınlatılmadan, neyin ne olduğu daha tespit edilmeden kampanya
başlattılar ve bu kampanyada maalesef, birtakım siyasi
partilerin genel başkanları da yer aldı. Milletvekilleri, henüz
yarım saat sonra, televizyonlara bağlanıp sorumsuzca
açıklamalar yaptılar. Hükûmetin değil, devletin ilgili birimleri resmî
rakamları açıkladıkça resmî rakamları inkâr ederek 150-200
ağır yaralı var. Şu anda ölü sayısı 70-80, ölü
sayısı 150-200ü geçebilir. gibi insanımızın
infialini artıracak, oradaki huzura âdeta balta vuracak birtakım
açıklamalar yaptılar, âdeta buradan bir siyasi rant elde etmeye
çalıştılar. Hatayımızın bu kadar acı içinde
olduğu, bu kadar menfur bir saldırıyla karşı
karşıya kaldığı bir dönemde dahi bir kısım
muhalefet milletvekilleri sorumsuzca davrandı. Sorumlu davrananları,
resmî rakamların yanında duranları, insanımızı
itidale davet edenleri bir kenara ayırıyorum. Bu tür hadiseler
hepimiz için, toplumun tüm kesimleri için birer imtihan niteliğindedir ve
milletimiz de dikkatlice takip etmektedir.
Tabii, burada, aslında ifade
edilmesi gereken bir sürü husus var, ben birkaç önemli olanının
altını çizmek istiyorum.
Olayın hemen ardından, 11
Mayıstan hemen sonra, zannediyorum, 14 Mayıs Salı günü grubumuz
adına benzer bir konuyla ilgili söz almıştım. Buradan
Cumhuriyet Halk Partisinin grup başkan vekili birtakım ifadelerde
bulundu: Ne çabuk tespit ettiniz, nasıl buldunuz? Bu açıklamalarla
ilgili kuşkularımız var. dediler; buradan, bu Meclis
kürsüsünden ifade ettiler. Kuşkuluyuz bu hususlardan. dediler. Bu
şahısları nasıl tespit ediyorsunuz, bu kadar kısa
sürede nasıl ortaya koyuyorsunuz? dediler. Devletin valisi, emniyet
müdürü, devletin ilgili birimleri, savcılığı, yargısı
bu işin üzerine gitti tabii ki; oradan gelen verilerdi. Akabinde şunu
iddia ettiler yine buradan 14 Mayıs günü: Bu saldırının
olacağını herkes biliyordu. dediler. Ve ona cevap olarak ben
buraya, kürsüye çıktığımda şunu ifade ettim:
Bakınız, bu söylemleriniz en hafif ifadesiyle bu olayı yapan, bu
iş birlikçiliği yapan, bu bombayı patlatanları, vatana
ihanet edenleri, bu işin arkasındaki ihanet şebekelerini aklama
girişimi olarak algılanır.dedik ikaz ettik buradan. Akabinde
şunu da ifade ettik: Cumhuriyet Halk Partisinin heyetleri gidiyor,
Suriyeyle, diktatörle bir araya geliyor, istişareler yapıyor, hatta
onunla aynı karede resimler çektirip sosyal medya üzerinden bütün dünyada
yayınlatıyor dedik. Acaba Herkes biliyor. derken, diktatör, oraya
giden heyetinize mi söyledi bunu diye söyledik. Meğerse, arkadaşlar, buradaki
o ani ve fevri çıkışların birtakım sebepleri
varmış. Bugün bir kısım basın-yayın
kuruluşlarına da yansıdı,.resimleriyle yansıdı.
Ne deniliyor orada? Birazdan grubumuz adına konuşacak değerli
milletvekilimiz burada sizlerle o resmi de paylaşacak. Bu işin
planlayıcısı olan, yurt dışında planlanan bu
menfur saldırının elebaşı olan, planlayan kişi;
Cumhuriyet Halk Partisi heyetine refakat eden, onu karşılayan,
Lazkiyeye götüren, Lazkiyeden alan, Şama götüren, Esadla
görüştüren, görüştürmekle kalmayıp o görüşmeye kendisi de
iştirak eden kişi Cumhuriyet Halk Partisinin heyetiyle birlikte yer
alıyor.
İLHAN CİHANER (Denizli)
Kim? İsmi ne?
ADEM YEŞİLDAL (Devamla) -
Meğerse bunun telaşı içerisinde bunlar ifade ediliyormuş;.bunu
örtbas etmek için, kamuoyundan bu gerçekleri gizlemek için böyle fevri
çıkışlar yapılıyormuş. Arkadaşlar, şunu
açık ve net söyleyeyim: O resme baktığınızda isimler
de yazıyor.
İLHAN CİHANER (Denizli)
Sana mı verildi o liste?
ADEM YEŞİLDAL (Devamla) -
Şunu da açık ve net söyleyeyim: O heyette aslında o
düşünceleri paylaşmayanlar da var. Onu da biliyorum, o hakkı da
teslim etmek lazım ama maalesef orada piyon olan, kullanılan Türkiye
Büyük Millet Meclisi bünyesindeki milletvekilleri de var, üzülerek ifade
ediyorum.
Arkadaşlar, bütün bu
kışkırtma, bütün bu halkımızı galeyana getirme
çabalarına rağmen, Hatayımız, Reyhanlımız,
değerli kardeşlerim, metanetle ve sabırla bu
saldırıyı göğüsledi, asla o kadirşinas
yaklaşımını bozmadı. Birtakım medya
kuruluşları da Reyhanlılı kardeşlerimize olmaz
iftiralarda bulundular. Reyhanlılı misafirperver değildir,
Reyhanlılı oradaki misafirlere eziyet ediyor. gibi aslı
astarı olmayan, gerçekle alakası olmayan birtakım ithamlarda
bulundular. Buradan onları da kınadığımı ifade
etmek istiyorum.
Öbür taraftan, henüz
Reyhanlının üzerinde dumanlar tüterken, benim de bizzat arayarak
ikaz etmeme rağmen; Hatayın toplumsal barışı her
şeyin önündedir, her şeyin üzerindedir diye ikaz etmeme rağmen,
Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri, il teşkilatına da
baskı yapılarak mesaj attırılmak suretiyle, henüz insanlar
cenazesini defnetmeden Reyhanlı ilçesinde miting düzenlediler. Bunu neyle
izah edeceğiz değerli dostlar?
Şimdi, bütün bu gerçekler ortaya
serildiğinde, bu mitingleri düzenleyen, oradaki insanımızın
hassasiyetini kaşıyan, oradaki Reyhanlılı
kardeşlerimizi farklı yönlere sevk etmek isteyenler nasıl gidip
oradaki kardeşlerimizin yüzüne bakacaklar, onlara neyle izah edecekler,
kendi heyetleri içerisinde yer alan bu kişileri nasıl onlara
anlatacaklar; bunu da milletimizin takdirine bırakıyorum.
Tabii, şunu da hemen ifade etmem
gerekiyor: Sabır ve sağduyunun, âdeta, Reyhanlı abidesi hâline
gelmiştir. Sayın Başbakanımızın hafta sonu
yapmış olduğu Reyhanlı ziyaretinde, Sayın
Başbakanımızı Reyhanlılı kardeşlerimiz
bağrına basmıştır.
Buradan, bu önerinin sahibi olan grubun
milletvekili, değerli Hatay Milletvekilimiz Şefik Beye şunu
hatırlatmak isterim: Reyhanlı o mitinge
Başbakanımızı kucaklamaya gelmedi. dediniz. O meydandaki
Reyhanlılı kardeşlerimize saygısızlık olmuyor mu
bu? Yapmayın Allah aşkına! Olayın başından sonuna
kadar Sayın Başbakanımızla birlikte oradaydık, tüm
sokaklarda araçlardan inmek suretiyle onlarca noktada durup
insanımızla kucaklaştı.
Buradan Reyhanlılı
kardeşlerimize sesleniyorum, bizim ifade ettiğimiz mi doğru,
sayın milletvekilinin ifade ettiği mi doğru? El insaf diyorum.
Sayın
Başbakanımızın Reyhanlı ziyareti son derece olumlu
yansımıştır, insanımıza moral, motivasyon
kaynağı olmuştur; oradaki birlik, beraberliği güçlendirecek
mesajlar vermiştir ve insanımızla
kucaklaşmıştır diyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın konuşmacı
konuşmasında Hataydan Suriyeye giden Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekili heyetiyle ilgili olarak çok ağır sataşmada bulunmuştur
efendim.
Sayın Mevlüt Dudu
BAŞKAN Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudunun, Hatay Milletvekili Adem Yeşildalın MHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet
Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEVLÜT DUDU (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) Heyet
Başkanı burada, niye o cevap vermiyor? Mevlüt Bey, ben sizi severim.
MEVLÜT DUDU (Devamla) Ben de sizi
severim Sayın Yeşildal.
Değerli milletvekilleri, biz
Suriyeye iki kez gittik. Ben Suriyeye giden iki heyette yer aldım. Her
seferinde dörder milletvekili arkadaşımızla gittik. Bizim ne
için gittiğimizi bütün Türkiye, bütün halkımız, bütün kamuoyu
biliyor. Biz gizli saklı gitmedik, aleni gittik, yanımızda
gazeteci ordusuyla gittik, çekilen fotoğrafları biz servis ettik
basına, gazetecilerin ulaşmasını biz sağladık.
Şunu anlatmaya çalışıyorum: Biz gizli bir şey
yapmadık, ne için gittiğimiz de bellidir. Birinci gidişimizde
bir gazeteci arkadaşımızı orada tutsaklıktan
kurtardık, özgürlüğüne ve ailesine, sevdiklerine kavuşturduk.
İkinci gidişimizde yine bir gazeteciyi, Amerikalı bir gazeteciyi
acaba kurtarabilirmiyiz diye gittik ancak söz konusu kişinin kendi
ellerinde olmadığı bize söylendi. Bizim gidiş sebebimiz
budur. Bundan değişik anlamlar çıkarmanın tek bir
açıklaması vardır, o da suçluluk telaşıdır.
Hükûmet kendi eksiğini, iktidar partisi kendi eksiğini örtbas etmek
için, kendi suçluluğunu halkın gözünden kaçırmak için Çamur at
izi kalsın. politikası izlemektedir.
Bunu hiç doğru bulmadığımızı
partim adına ve arkadaşlarım adına ifade etmek istiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisini teröre bulaştırmak sizin haddinizi de
aşar, boyunuzu da aşar.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ededim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
konuşan sayın milletvekili, Suriyeye giden heyette yer alan piyon
Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinden söz etti. Bunu kendisine iade
ediyorum. Bizde bütün milletvekilleri şerefiyle görev yapmaktadır
ancak tetik çekmek amacıyla konuşma yapanlar olabilir iktidar
partisinde. Biz onların seviyesine inmeyeceğiz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan
REFİK ERYILMAZ (Hatay)
Sayın Başkan
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN
(Hatay) Sayın Başkan
BAŞKAN Sıra sıra
gidelim.
Şimdi sıra Sayın
Şefik Çirkinde.
REFİK ERYILMAZ (Hatay)
Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi sizin
adınıza konuştu Sayın Dudu.
REFİK ERYILMAZ (Hatay)
Hayır, ben de heyetin içinde olduğum için aynı zamanda bize de
yönelik
BAŞKAN Ama, şimdi bütün
heyet üyelerine ben cevap hakkı tanıyamam ki!
REFİK ERYILMAZ (Hatay) Ama
hayır, orada bulunan bütün o arkadaşlara yönelik bir
saldırı var burada.
BAŞKAN O zaman 5inize birden mi
vereceğim?
REFİK ERYILMAZ (Hatay)
İstiyorlarsa hepsine verilmesi lazım efendim.
BAŞKAN Böyle bir şey olmaz
ki.
REFİK ERYILMAZ (Hatay) Ama
hepsine yönelik bir saldırı var.
BAŞKAN Anladım da o
cevaplandırdı.
REFİK ERYILMAZ (Hatay) İzin
verirseniz iki dakika
BAŞKAN Buyurun, peki, tamam.
Başladık hayırlısıyla. Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkanım, ama grup adına vermeniz gerekir efendim.
Grup başkan vekili
BAŞKAN Hayır, şimdi
başkanı beyefendi, ona veriyorum; diğer
arkadaşımız başkan vekili, sonra Şefik Çirkine
vereceğim, sonra size vereceğim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Ben o anlamda söylemiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Şimdi, arkadaşlarımız, biraz önce Sayın Adem
Yeşildal Beyin yaptığı konuşmaya itiraz ettiler,
dediler ki bu diye. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına bu konuyla ilgili
arkadaşımız cevap vermiştir.
BAŞKAN Heyet üyesi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Her kişinin bu şekilde konuşması değil
BAŞKAN Anladım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Biraz önceki ifadeniz doğruydu, usule uygundu, İç Tüzüke uygundu.
Ama şu anda sitem ederek Buyurun. diye ifade ettiniz, usule uygun bir
davranış değil; onu ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Ne yapayım
şimdi?
REFİK ERYILMAZ (Hatay) Efendim,
burada Heyette yer alan kişiler, heyet. deniyor.
BAŞKAN Anladım
kardeşim, tamam, Allah rızası için ya!
Buyurun.
2.- Hatay Milletvekili
Refik Eryılmazın, Hatay Milletvekili Adem Yeşildalın MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
REFİK ERYILMAZ (Hatay)
Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, biz yirmi yedi aydır
AKPye hep şunu ifade etmeye çalıştık:
İzlediğiniz politika ne Türkiye halkının ne de Suriye
halkının çıkarına değildir. İzlediğiniz bu
politikalarla bölgeyi bir istikrarsızlığa sevk ediyorsunuz,
bölgede bir kaos ortamı yaratıyorsunuz. Sınırlar kevgire
dönmüş, sınırdan kimin girdiği, kimin
çıktığı belli değildir; bu konuda gerekli tedbirleri
alın dedik. Ama, maalesef, bu uyarılarımızın hiçbiri
dikkate alınmadı.
Peki, ben soruyorum AKPli milletvekili
arkadaşlara: Bu en son, Reyhanlıda
yaşadığımız olay, bizim o bölgede
yaşadığımız ilk olay mıdır? Gaziantepte
yaşadığımız olayın failleri ne oldu? Daha önce
Cilvegözünde 50 tane aracımız saldırıya uğradı,
13ü yağmalandı, geri kalanı yakıldı; onun failleri
nerede? Cilvegözünde bir olay yaşadık, 17
vatandaşımızı kaybettik, o dava ne oldu? Savcı beyin
yanına gittim Vallahi, gizlilik kararı var
Güzel. Dosya nerede?
Adanada. Peki, Adanada 11 Şubatta olan bir olayla ilgili olarak -aradan
dört ay geçti- ne iddianame hazırlandı ne dava açıldı ne o
faillerin nerede olduğu belli ne de bunların tutuklanıp tutuklanmadığı
açıklanmamıştır.
Peki, bütün bu olaylar o bölgede
yaşandı, bu olayları önleyemediniz. Bu ülkeyi kim yönetiyor? AKP
Hükûmeti yönetmiyor mu? Peki, bütün bu olayların orada cereyan etmesine
neden engel olamadınız? Jandarma İstihbarat Dairesinin bu konudaki
raporları niye dikkate alınmadı? Reyhanlının
merkezinde patlama oldu arkadaşlar; bakın, biri Belediyenin önünde,
biri PTTnin önünde. Ve Reyhanlı hassas bir bölge. İki resmî kurumun
önünde patlamalar oluyor, bir ton patlayıcı kullanılıyor
terör uzmanının ifade ettiğine göre. Peki, siz bunun
istihbaratını neden alamadınız, bu patlamaların önüne
neden geçemediniz? Efendim, şu filan yere gitmiş de yok şu
filan arabayla gitmiş
Geçin bunları. Bakın, bu bölgede, bu
ülkede yaşanan bütün bu patlamaların sorumluluğu iktidarda olan
AKP Hükûmetine aittir. Bu sorumluluktan kurtulamazsınız. Efendim,
Filan gitti de, filan geldi de
Biz Suriyeye giderken
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
REFİK ERYILMAZ (Devamla)
Dışişleri Bakanlığının bile haberi
vardı, resmî belgeler vardı elimizde. Gizli saklı yapmadık
biz bu işi. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Çirkin, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkinin, Hatay Milletvekili Adem Yeşildalın MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN
(Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, değerli milletvekili
orada Reyhanlılılarla kucaklaştığını ve
Reyhanlılıların bu lafları iyi karşılamayacağı
mealinde bir şeyler söyledi. Şimdi, efendim, bir kere,
yanlış olan, öncelikle burada miting yapılması; çok
ayıp bir şey. Taziye ziyaretinde miting olmaz, böyle bir usul yok,
siyasette böyle bir usul yok. Buradan bir mesaj okuyorum. Sayın milletvekili
isterse bu mesajın sahibini de kendisine gösteririm. Bu bir şehit
kardeşi. Yüreğim yanıyor. diyor. Dün gece çekmiş bu
mesajı. Ağabeyimi patlamada kaybettim. Bazıları
yanımıza geldi, miting yaptı. Bizim acımız büyük.
Hayal kırıklığına uğradık. diyor. Biz
bundan utanıyoruz. Ve o mitingde Reyhanlılıların olup
olmadığını ifade etmek noktasında bir şüphemiz
varsa oturalım, beraber seyredelim. Ben Reyhanlılıyım.
Zaten
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Hatay Milletvekili Mevlüt Dudunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine ve Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkinin yaptığı açıklama sırasında AK
PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bakınız, bugün Sayın
Başbakan bir gerçeği ifade etti AK PARTİ grup
toplantısında. Milletvekili arkadaşımız da Hatay
Milletvekili olduğundan dolayı, o gerçek çerçevesinde, bir meseleyi
de tekrar altını çizerek Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
taşıdı. Burada mesele, o sizin servis ettiğiniz gazeteciler,
fotoğraflar çerçevesinde arkadaşımızın ifade
ettiği, emniyet teşkilatındaki, MİTteki, Millî
İstihbarattaki resimlerle o kişinin 52 kişinin şehit
olmasına sebebiyet veren aracın içerisindeki bombayı kuranlarla
irtibat hâlinde olması önemli. Siz oraya gidebilirsiniz, iyi niyetle
gidebilirsiniz, samimiyetle gidebilirsiniz ama sizin iyi niyetinizi,
samimiyetinizi suistimal eden birileri olduğu takdirde, sizin oradaki, iyi
niyetiniz tamamen taşeron noktasına doğru gitmiş olur.
Biz diyoruz ki: Bugün, 100 bin
insanını katleden Suriye Devlet Başkanı totaliter Esad
yanında durmak yerine, Türkiye Cumhuriyeti devletinin mazlum milletlerin
arkasında durmasının yanında olunuz, bizim
yanımızda olunuz. Suriye Devlet Başkanını
eleştirmek yerine Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve
Başbakanını eleştirmek sizin için bir politika unsuru
hâline gelmiş.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Altı senedir kol kola gezen sizdiniz Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bu
yaptığınız işler Suriye Devlet
Başkanının o zulmüne, o katline fırsat vermektedir. Bunu
yapmayın diye söylüyoruz.
Sayın Çirkine de şunu ifade
etmek istiyorum: Bakın, 11 Mayıs tarihinde Başbakan
Yardımcısı Sayın Beşir Atalay Kayseride, bir program
yapıyoruz. O program çerçevesinde bilgi geldi. Sayın Atalay bu bilgi
doğrultusunda hemen görüşmelerini yaptı, o bilgileri daha da
detaylandırdı. Sayın Başbakanın talimatı üzerine
Sayın Atalay, Ankaraya dönmek üzere, özel uçakla Reyhanlıya gitti
ve bakanlarımızla birlikte gitti.
Şimdi, Sayın Şandır
açıklıyor: Sayın Başbakan niye gitmedi? Gazeteciler de
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
soruyor, diyor ki: Sayın Şandır, Devlet Bahçeli gitti mi?
Sayın Şandır da diyor ki: Zaten bizim
arkadaşlarımız orada, gitmeye gerek yok.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Biri
Başbakan yalnız, devleti yöneten şahsiyet.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Bakın, değerli arkadaşlar, Başbakan
Yardımcısı ve bütün bakanlar oraya gidip bu meseleyi yerinde
incelerken
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Sayın Başbakan da yurt dışı seyahatler nedeniyle dün
gitti.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
İngiltere Başbakanına hiç bakmıyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Miting yapıldığını ifade ediyorlar. Sayın
Başbakanın o sevgi, o coşkuyla birlikte onların
acılarını paylaşmak için yaptığı
toplantıda ahalinin çokluğunu niye miting olarak
aşağılamaya çalışıyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Elitaş,
teşekkür ederim.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Sayın Elitaş, cenazeler oradayken Amerikaya gitmedi bizim Genel
Başkanımız. Cenazeler oradayken Amerikaya giden kim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN
(Hatay) Sayın Başkan
BAŞKAN Yok, şimdi,
Sayın Çirkin, size bir cevap hakkı düşmedi.
Sayın Şandır, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
4.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine ve MHP Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir acımız var.
Acımızın üzerinden siyaset yapmak, polemik yapmak hiç kimseye
bir şey kazandırmaz; şehitlerimize haksızlık, hakaret
edilmiş olur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Evet, çok doğru.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Türkiyeyi AKP yönetiyor, AKPnin başında da Sayın Başbakan
var. Bir tek insanımızın tırnağına taş
değse Sayın Başbakanın bunu problem etmesi lazım. 52
insanımız hayatını kaybetmiş, 100e yakın
insanımız yaralanmış; Reyhanlı
yakılmış, yıkılmış, Sayın Başbakan
Amerikaya gidiyor. Sayın Devlet Bahçelinin Reyhanlıya gidip
gitmemesiyle Başbakanın Reyhanlıya gitmemesini neyle
karıştırıyorsunuz, nasıl mukayese edersiniz?
Biz acıların üzerinden
siyaset yapmayız, yapmıyoruz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Öyle de tavsiye ederiz, yapmamanız da gerekir ama
yaptığınızın farkında değilsiniz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Yapmıyoruz, bunu
bilesiniz ama size görevinizi hatırlatıyoruz. 52 tane
insanımız hayatını kaybetmiş.
Başbakana
yakışan tavır neydi? Amerika gezisini ertelemeli,
Reyhanlıya gitmeliydi. Efendim, komplolar olacak, birtakım insanlar
istismar
Bunlar bahane, bunlar bahane.
Sayın
Elitaş, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu milletin adına
siyaset yapıyoruz, bu milletin öfkelerini konuşuyoruz, Reyhanlı
size öfke kusuyor. Sayın milletvekilinin söyledikleri doğru
değil. Reyhanlı kendisine hakaret edildiğini kabul ediyor. Biz
oralıyız. Gelen mesajları size gösterebiliriz. Yanlış
yaptınız, yazık ettiniz. Reyhanlı insanı şunu
soruyor: Bizim günahımız neydi? Reyhanlı insanının
günahı nedir? Müstahak mı buna, mecbur mu bu acıya, ızdıraba?
Reyhanlı yakıldı, yıkıldı, gördünüz Belediye
Başkanlığı binasını yani Bağdat gibi, bir Orta
Doğu şehri gibi bombalar patlamış, Reyhanlıda 52
insanımız hayatını kaybetmiş. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz, Reyhanlı katliamını unutmayacağız,
unutturmayacağız. Bunun sorumlusu sizsiniz, bundan
kaçamazsınız.
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
VII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun,
Reyhanlıda meydana gelen patlamaların nedenleri ile
saldırının önlenememesi konusunda istihbarat
kuruluşları arasında kopukluk olup olmadığının
araştırılması ve benzer saldırıların
tekrarlanmaması için alınacak önlemlerin tespiti amacıyla
verdiği Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 28
Mayıs 2013 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisinin lehinde ikinci söz, İstanbul Milletvekili
Sayın Osman Taney Korutürkte.
Buyurun Sayın Korutürk. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz burada neyi konuşuyoruz
arkadaşlar? Reyhanlıda büyük bir terör olayı
gerçekleşmiş, 52 vatandaşımız ölmüş, 100ün
üzerinde vatandaş yaralanmış, Cumhuriyet Halk Partisine
rehberlik eden şuymuş, buymuş
Rehberlik ne demek bir kere,
ne rehberliği arkadaşlar? Everest
Dağına mı çıkıyoruz, Gobi Çölünü mü
geçiyoruz, rehber diye bir şey olabilir mi? Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekilleri giderken Dışişleri Bakanlığına
yazıyla müracaat etmişler, Türkiye Cumhuriyeti Şam
Büyükelçiliğine yazıyla müracaat etmişler; gitmiş,
görüşmelerini yapmışlar. Görüşmelerinde neyi
konuşmuşlar? Artık, bu şiddet işi Suriyede bir son
bulsun, Suriyede diyalog yoluyla bir çözüm bulun. Ve görüştükleri Esada
görevden çekilme dâhil, geniş opsiyonlar sunarak bu konularda kendisini
yönlendirmek istemişler. Başlangıçtan itibaren yanlış
yürütülen bir konudayız. Suriyeyle Hükûmetin hiçbir teması
kalmadı, o teması biz yapıyoruz. Biz de sizler kadar bu
memleketin sahipleriyiz, biz de sizler kadar Suriyedeki şiddetten
şikâyetçiyiz, rejimin baskısını istemiyoruz ama yok
Cumhuriyet Halk Partisini şu götürmüş, bu getirmiş. Bunlarla
vakit geçirmeyelim, Reyhanlıyı konuşalım arkadaşlar.
Bakın, Reyhanlı olayı, daha önce Cilvegözü olayı, ondan
önce başka olaylar, hep öyle bir noktaya bizi getirdi ki şimdi,
Türkiye'nin dışarıya vermiş olduğu görüntü: Orta
Doğudaki şiddet sarmalına Türkiye de
katılmıştır.
Reyhanlıdaki hadiseyi kimin
yaptığı da şüpheli. Sizler biliyor musunuz? Ben bilmiyorum,
bildiğinize de emin değilim. Biliyorsanız lütfen bizimle
paylaşın. Eğer size kapalı kapılar arkasında,
kendi grubunuzda söylüyorlarsa Şu yaptı, şöyle oldu, böyle
oldu. biz de bilelim onu.
Bakın, 1960tan itibaren
Türkiye'nin bir geleneği var. O gelenek, dış politikanın
millî politika olması. Geçenlerde Antalyaya gidiyordum, yanıma
tesadüfen eski Millî Eğitim bakanlarından Sayın Ali Naili Erdem
oturdu, dedi ki: 1961 yılında biz muhalefetteydik, İsmet
Paşa o zaman görevdeyken o zamanki Dışişleri Bakanına,
Feridun Cemal Erkine, her cuma günü, Mecliste temsil edilen partilerin grup
başkan vekillerine brifing verdirtirdi. O brifingde bizden de görüş
alırlardı. Ben bunu merak ettim, genç bir politikacıydım o
zaman, sordum Neden böyle yapıyorsunuz Paşam? dedim, Dış
politika çok önemli bir konudur, memleketin en önemli konusudur. Dış
politika, memleketin bekasıyla yani sürekliliğiyle, devamıyla
ilgilidir. Onun için böyle yapmak mecburiyetindeyim, sizin de görüşünüzü
almam lazım. dedi.
Siz bunları biliyor musunuz da
konuşuyorsunuz? Şu oldu, bu oldu, bu yaptı, şu
yaptı
Araştıralım diyoruz. Milliyetçi Hareket Partisinin
önergesi, gelin, bunu hep beraber araştıralım. Bu nedir, bu
nasıl iştir? Reyhanlı, Hatay, oradaki halk çok endişeli;
biz gittik, gördük, oradaki halk diyor ki: Yarın öbür gün benzer bir
hadise gene olursa ne olacak?
Bakın arkadaşlar, Redhack
diye bir genç atılımcı hacker grubu jandarma istihbarat
belgelerini çıkarttı; o bir şey söylüyor, Hükûmet yetkililerinin
söylediği başka bir şey. Bunların hangisi doğru,
nedir, ne değildir; bunları görelim. Yayın yasağı
kondu; yayın yasağını böyle şeylerde koymamak
lazım, insanların bunu görmesi, anlaması lazım.
Ayrıca, Hizbullah devreye girdi,
İran hareketlendi, Rusyanın durumu değişik. Öyle bir
noktaya doğru gidiyoruz ki bugün Suriyede iç savaş şeklinde
başlayan olaylar, giderek bölgeyi sarar, bir bölgesel çatışma
hâline geliyor. Artık, Türkiyenin bunlardan uzak durma zamanı geldi.
Artık, ne olur, sizlere bakın kaç kere söyledik, rica ettik; sizlerle
aynı Parlamentonun çatısı altında birlikte görev
yapıyoruz, milletvekillerisiniz; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
mutlaka ve mutlaka kendi Dışişleri Bakanını
çağırıp bir sorması lazım Ne yapıyorsun kardeşim,
nereden geldik, nereye gidiyoruz, nedir bu? demesi lazım. Yok,
Esadın annesinin tesiri altındaymış da öteki taraftan
rehberlik yapan buna filan
dedikoduyla iş görülüyor. Böyle bir şey
olabilir mi? Onun için, bu Reyhanlı konusu üzerinde ciddi duralım.
Biz, ben şahsen, gene Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, 14 Aralık 2011de -zabıtlara bakmak
isteyen bakar- bütün arkadaşları ikaz ettim, dedim ki: Suriyede
uygulamış olduğunuz politika, bu politikanın kendi iç
güvenliğimizi tehdit edecek şekilde bize dönmesine yol açabilir,
acaba Hükûmet bunu nazara alıyor mu, bakıyor mu, bunu düşündü
mü? Suriye Devlet Başkanının Türkiye, hassas dengelere
dayalı bir ülkedir. Bu hassas dengeleri nazara almadan hareket ederse başına
büyük bela açar. şeklindeki tehditkâr sözlerine karşı, bu
sözlere bir tedbir almak aklına geldi mi? Bakın, bütün
söylediklerimiz
Haklı çıkmak her zaman güzel bir şey
değil, ben burada haklı çıkmış olmaktan dolayı
hiç memnun değilim. 52 vatandaşımız hayatını
kaybetti, hâlâ Cumhuriyet Halk Partisi Grubu şöyle gitti, heyet böyle
gitti. Şu, birinci heyet şunu yaptı, ikinci heyet
Bunlar
değil arkadaşlar, Reyhanlıda büyük bir tedhiş
saldırısı oldu, Cilvegözünde büyük bir tedhiş
saldırısı oldu, Akçakaleye mermiler düştü. Ne yaptık
biz bunların arkasından? Hiç bir şey yapmadık. Hepsi:
Büyük devlet reaksiyonu gösteriyoruz, büyük devlet tepkisi. Büyük devlet tepkisi
susmak mıdır? Reyhanlı konusunda gördüğümüz kadarıyla
üzerinde durulan asıl tepki veyahut da büyük devlet reaksiyonu tazminat
araştırmak, Bilmem ne şekilde tatmin edeceğiz, tazmin
edeceğiz. Ama bu mudur, Türkiye buna layık mıdır, bu
duruma layık mıdır?
Şimdi, arkadaşlar, bu
sözlerimi dinleyin lütfen çünkü benim bu sözlerim, bir mesleğin uzun
tecrübesinden geçip süzülmüş sözler. Onun için, ben, bunları burada
politika yapmak için söylemiyorum. Bu memleket, demin de söylediğim gibi
hepimizin, hepimiz el ele vermeliyiz. Saçma konulardan, dedikodulardan,
şunlardan bunlardan çıkmalıyız. 52
vatandaşımız orada ölmüş, yüzlercesi yaralanmış.
Benzeri hadiseler tekrar vuku bulmasın. Onun için, bizim burada bu
soruşturmayı açmamız lazım. Ama ne oluyor? Hayır
efendim -çoğunluğun dediği oluyor- soruşturma açmaya lüzum
yok; amirlerimiz yapıyor, memurlarımız yapıyor. Peki,
memurlarımız yapıyor, bu hadise oldu. Hadiseden bir saat, bir
buçuk saat sonra araçlar tespit edildi; ondan iki üç saat sonra faillerin büyük
çoğunluğu yakalandı. Bu neyi gösteriyor arkadaşlar?
Bilenler bilir, bu şunu gösteriyor: Demek ki güvenlik güçleri bu hadiseyi
yapan grubu veya grupları izliyormuş, ama izliyormuş da demek ki
yeterli istihbaratı sağlayamamış veya arasında
koordine edememiş çünkü bu kadar büyük bir eylem yapacaklarını
belki de bilmiyormuş. İzlenmemiş olsa bir saat sonra adam
yakalanır mı, üç saat sonra adam yakalanır mı? Demek ki
büyük aksaklıklar var. Bu aksaklıklara beraber çare bulmamız
lazım diyoruz biz, başka bir şey söylemiyoruz. Kızıp
bağırmanın bir sebebi yok benim bu söylediğim sözlere.
Kimseyi itham da etmiyoruz, kimseye saygısızlık da yapmıyoruz
ama diyoruz ki memleketimizi abrayalım.
Türkiye,
çok kısa bir zaman önce bu bölgede çok ağırlıklı bir
ülkeydi. Sözü dinlenen, sıkıntıya uğrayan memleketler
tarafından ara buluculuğu istenen, sözüne güvenilen, bugün dostum
dediğine yarın düşmanım demeyen böyle bir ülkeydi. Bir de
gücünden çekinilirdi Türkiyenin, şimdi gücünden de çekinilmiyor çünkü bir
gücü de kalmadığı gözüktü, hiçbir şey yapamıyor.
Uçağımız düşüyor, tık yok; Reyhanlıda patlama
oluyor, bir şey yok; Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle İsrail
Doğu Akdenizde petrol arıyor, tık yok. Artık o
sıkıntımız da çıktı ortaya yani
ağırlığımızı,
varlığımızı, her şeyimizi kaybediyoruz, onun için
birbirimize biraz daha fazla dikkat edelim. Söylenen sözlere parti
açısından yahut da takım tutar gibi karşı çıkmayalım,
Ne demek istiyor acaba, bir bakalım. diyelim. Bir bakalım. diyelim ve
kendi partimizde sorumlu olan arkadaşlarımıza da
bunları en azından kendi partimiz içerisinde soralım nasıl
bu noktaya getirdiniz bu memleketi diye. Adalet ve Kalkınma Partisi on
seneyi aşkın bir süredir iktidarda ama son dört senedir bu noktaya
geliyoruz ve gittikçe de aşağıya doğru gidiyoruz
arkadaşlar. Bunlara dikkat etmek lazım.
Onun
için, bu Reyhanlı olayını çok basit almayın, çok basite
getirmeyin, başka yönlere çekerek hedef saptırmaya teşebbüs
etmeyin, bu konunun üzerinde duralım, benzeri bir daha vuku bulmasın,
Suriye politikamızı yavaş yavaş tamamen artık bu kirlilikten temizleyelim.
Dışişleri
Bakanı, daha iki yıl önce, Nasrallahın
sığınaklarında, bizim kendisini eleştirdiğimiz
bir noktada, Nasrallahla Saad Hariri arasındaki hükûmet ara
buluculuklarına çalışırken bugün aynı Nasrallaha ve
aynı Nasrallahın başında bulunduğu örgüte,
teşkilata, sizin gene o tarihte de kabinede bulunan bir Sayın
Başbakan Yardımcınız hizbuşşeytan diyebiliyor.
Bu kadar zikzak olabilir mi? Bir noktadan bir noktaya bu kadar gelinebilir mi?
Bunları düşünün bu nasıl politikadır diye de o
politikayı yapın, yapabilecek kapasitedesiniz, hepinizin bunu yapabileceğini
biliyorum ama bir yanlış şey var, o yanlış şeyi
bulun, görün ve onu düzeltmeye çalışın.
Onun için, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu
Meclis araştırması önerisini destekliyoruz. Bu
araştırma yapılsın, bunları daha uzun sürelerde, on
dakika içinde değil, daha uzun sürelerde tartışalım. Sizler
de bu konudaki görüşlerinizi gelin burada ifade edin, illaki parti tutar
şeklinde değil, ortaklaşa ortak aklı bulalım da
şu işlerin içerisinden memleketimizi kurtaralım, yeniden,
eskiden olduğu gibi büyük, gururlu, ağırlıklı,
güvenilir, saygın ve güçlü bir devlet olarak ortaya çıkalım.
Aksi takdirde, zaman geçiyor, vakit geçiyor ve bir büyük bölgesel
karışıklık olursa bunun için zamanımız
kalmayacak.
Hepinize saygılar
sunuyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korutürk.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisinin aleyhinde son söz, Hatay Milletvekili Sayın
Mehmet Öntürk
Buyurun Sayın
Öntürk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere,
Hatay ilimizde, 11 Mayıs 2013 Cumartesi günü saat 13.30 civarlarında,
belediye önünde, ardından da PTT binasının önünde iki ayrı
patlama gerçekleşmiştir. Bu patlama neticesinde 52 vatandaşımız
hayatını kaybetmiştir. Öncelikle, bu insanlık
dışı, menfur terör olayını buradan bir kez daha
şiddetle ve nefretle kınıyorum, hayatını kaybeden kardeşlerimize
Yüce Allahtan rahmet, yakınlarına ve yüce milletimize sabır ve
başsağlığı diliyorum, tedavilerine devam eden
yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.
Bu üzücü olayın hemen akabinde, devletin bütün
birimlerince olaya vaziyet edilmiş, insanlarımızın acil
ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü tedbir
alınmış, Başbakanımızın talimatıyla
Hükûmetimizin kıymetli üyeleri Reyhanlının yaralarını
hemen sarmaya ve saldırının izlerini tamir etmeye
başlamışlardır. Reyhanlı olayının hemen
akabinde, benim de içinde bulunduğum, Sayın Başbakan
Yardımcımız, Adalet Bakanımız, Sağlık
Bakanımız, İçişleri Bakanımız, milletvekili
arkadaşlarımızdan oluşan bir heyetle birlikte olay yerine
derhâl intikal ettik, olayları yakından takip ettik. Olaydan hemen
sonra ilgili bakanlıklar, Jandarma Genel Komutanlığı,
Emniyet Genel Müdürlüğü Hatay Valiliği ve Reyhanlı
Kaymakamlığında acil kriz merkezleri oluşturdu, yirmi dört
saat esasına göre faaliyet icra ettiler ve zanlıların kaçma
ihtimaline karşı sınır kapıları kapatılarak
birimler teyakkuza geçirildi, araç giriş çıkışları
kontrol altına alındı. Ayrıca, barınma merkezlerinde
misafir edilen Suriyelilere yönelik herhangi bir olumsuzluk için Reyhanlı
ve diğer ilçelerimizdeki kamplarda gerekli önlemler alındı.
Meydana gelebilecek istenmeyen olayların önlenmesi ve provokasyonlara
meydan verilmemesi için ilçede bulunan sivil toplum örgütleri ve kanaat
önderleriyle görüşmeler yapıldı. Burada ifade ediyorum:
Provokasyonlara alet olmayan Reyhanlı ve Hataylı hemşehrilerimi
bir kez daha burada şükranla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, 16 Mayıs 2013 günü
Sayın Cumhurbaşkanımız da Reyhanlı ilçemizi ziyaret
ettiler. Bu ziyaret esnasında hem Milliyetçi Hareket Partisinden hem
Cumhuriyet Halk Partisinden arkadaşlarımız da Sayın
Cumhurbaşkanımıza eşlik etti, Reyhanlı halkımızla
hemhâl olundu ve Reyhanlı halkımız, Sayın
Cumhurbaşkanımıza hakikaten yoğun bir ilgi gösterdiler. Bu
hafta pazar günü de Sayın Başbakanımız
Reyhanlıyı ziyaret etti, stadyumdan toplanma yerine kadar -Reyhanlı
halkına bir taziye mesajı, bir başsağlığı
dilemek için- Reyhanlılı hemşehrilerimin bulunduğu alana
kadar, 6-7 kilometrelik alandaki sevgi selini görmeniz gerekirdi diye
düşünüyorum.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
Bırak bunları yahu!
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla) Tüm
Reyhanlı halkımız sokaklara dökülmüştü, tüm Reyhanlı
halkımız Sayın Başbakanımızı
bağrına bastı.
Bu bir miting değildi, burada
program içerisine alınan 4 tane taziye evi vardı ama Reyhanlıda
kaybettiğimiz 50 civarında vatandaşımız var, bu
vatandaşlarımıza oradan toplu bir
başsağlığı dilemek gerekirdi, onlara moral vermek
gerekirdi, onları sağduyuya davet etmek gerekirdi. Bunu bir miting
olarak algılamamak gerekir. Eğer miting olsaydı, o
meydanları daha önce de gördünüz, Hatayda yüz binler toplanırdı.
Değerli milletvekilleri,
olayın oluş anından itibaren tüm kurumlar, kuruluşlar,
sağlık ekipleri, ambulanslar çok ciddi şekilde hizmet verdiler.
Bugün, meydana gelen zararda araçlar, iş yerleri, konut zararlarıyla
ilgili tüm sıkıntıları devletimiz, hamdolsun, gideriyor, ne
sıkıntıları varsa da gidermeye devam ediyor.
Olay anında 7,5 milyon TL para
Hatay Valiliğinin emrine gönderildi. Sayın
Başbakanımız bu seyahatinde de söyledi: Reyhanlı
esnafımızın tüm borçlarının faizleri siliniyor.
Reyhanlı esnafımıza dört yıl vadeli faizsiz krediler
veriliyor. Reyhanlı esnafımızın tüm ihtiyaçlarıyla
ilgili devlet elinden gelen desteği yapıyor, yapmaya da devam
edecek. Ancak, oradaki bir toplantıda -o çok önemliydi- bir şehit
babamız, Ahmet Ağabey oğlunun adı için Sayın
Başbakanımızdan okul istedi; o çok önemliydi.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
Bırak bunları, niçin öldü o adamlar onu anlat.
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla) Biz,
Reyhanlı olarak devletimiz yanımızda biliyoruz. Bunların
hiçbiri
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
Bırak, boş ver o reklamı ya! Reklamı boş ver! Bu hadise
ne, onu söyle sen.
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla)
önemli
değil ama ben sadece oğlumun adının
yaşamasını istiyorum. dedi; bu çok önemliydi.
Değerli arkadaşlar,
Reyhanlıda meydana gelen bu insanlık dışı olayın
amacı, hedefi, yöneldiği insanlar itibarıyla
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
Şu konuşma bile ayıp ya!
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla) Bir
dinlersen
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
Şu konuşma bile ayıp, neyini dinleyeyim!
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla) Bir dinle
Dinle bir
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
Neyini dinleyeyim, ayıp!
Dinle. deme bana. Dinler misin.
diyeceksin.
BAŞKAN Sayın
Uzunırmak, lütfen.
MEHMET ÖNTÜRK (Devamla)
hem
ülkemizin huzur ortamına darbe vurmak hem de provoke etmek, buradaki
insanları birbirleriyle karşı karşıya getirmek ve
bölge insanlarını tahrik etmektir, amaç budur. Reyhanlıdaki
terör eylemi Türkiyenin istikrarına karşı yapılan bir
eylemdir. Ülke olarak sorunlarımızı çözme iradesini ortaya
koyduğumuz bu dönemde meydana gelen eylemin zamanlaması da oldukça
manidardır. Bu eylemi, ülkemizdeki gelişmeler ve bu gelişmelerle
birlikte, bölgedeki duruşumuzla birlikte değerlendirmemiz gerekiyor.
Türkiyeyi Suriyedeki kanlı bataklığın içine çekme
yönündeki her türlü provokasyon karşısında son derece dikkatli,
hassas ve en önemlisi de son derece soğukkanlı olmak zorundayız.
Büyük devletler, hadiseler karşısında
soğukkanlılığını muhafaza edebilen,
aklıselimle düşünebilen ve hareket edebilen devletlerdir. Suriyedeki
bu kanlı sürecin başladığı andan itibaren,
sınır ilçelerimize yönelik ihlallerle, Cilvegözü Sınır
Kapısındaki saldırı ve diğer bazı
provokasyonlarla âdeta Türkiyenin sabrı test edilmekte, kirli bir
senaryonun içine çekilmek istenmektedir. Özellikle, Hatay ilimizde
birtakım hassasiyetleri tahrik etmek suretiyle kaos oluşturmak ve
fitne çıkarılmak istenmektedir. Biz en başından itibaren bu
tür girişimler karşısında çok dikkatli ve
soğukkanlı olduk, bundan sonra da bunu güçlü bir şekilde
muhafaza edeceğiz. Bu vesileyle, sosyal medyada bilgi kirliliğine yol
açan bazı yorum ve değerlendirmeler ve burada bahsedildiği gibi
bir ortamın olmadığını sizlere sunmak isterim,
bilgilendirmek isterim.
Değerli arkadaşlar, bu
saldırının Suriyeli muhalifler ya da
sığınmacılarla herhangi bir ilgisi yoktur. Olay
sonrasındaki güvenlik ve istihbarat birimlerimizce gecikmeksizin yürütülen
çalışmalar neticesinde eylemi planlayan şahıslara
yardım ve yataklık yapanlar gözaltına
alınmıştır.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; 8 Mayıs 2013 tarihinde Hatay Emniyet Müdürlüğünden
ses getirici bir bombalı eylem yapılacağı yönünde bir ihbar
alınmıştı. Alınan bu ihbar üzerine 9 Mayıs günü
güvenlik birimlerimize gereği için talimat verilmiş, bütün bu ilgili
kurumlar da bu arada bilgilendirilmiştir. Alınan bu bilgilerle Hatay
ilimizle beraber birçok yerde önleyici tedbirler aldırılmış
ancak trafiğe hiçbir şekilde çıkmayan ve bir bodrumda muhafaza
edildiği anlaşılan araçların kısa zaman içinde olay
mahalline getirilerek eylemin gerçekleştirildiği
anlaşılmıştır. Malumunuz olduğu üzere, terörle
mücadele, hukuk kuralları içinde ve kanunların öngördüğü
bağlayıcı hükümler çerçevesinde yapılmakta ve adli
işlemler de buna uygun şekilde yürütülmektedir; buna
karşın, terör örgütleri eylemlerini gerçekleştirmektedirler.
Ancak şunu özellikle vurgulamak isterim ki bugüne kadar Hatay ilimiz de dâhil
olmak üzere birçok ses getirici terör eylemi, yapılan istihbari önlemler
neticesinde engellenmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Reyhanlı ve Hataylı kardeşlerim tahriklere
kapılmamış, aramıza nifak sokmaya, bizi birbirimize
düşürmeye çalışanlara karşı dik durmuşlardır;
kışkırtıcı, ayrımcı ve
ayrıştırıcı tavırlara da fırsat
vermemişlerdir.
Değerli milletvekilleri,
biliyorsunuz, son günlerde, Reyhanlı olayında tüm partiler ziyaretini
yapıyor -biz teşekkür ediyoruz- herkes yapmalıdır da ama
bunun üstünden siyaset yapılmamalıdır. Bakın, arkadaşlarımız
Suriyeye iki defa gitti, dediler ki: Biz gazetecileri getirmeye gidiyoruz.
Gidebilirsiniz, saygı duyuyoruz. Peki, Afganistana niye gitmediniz? Ben
buradan size soruyorum bunu.
İkincisi: Bugün gazetelere
yansıyan şu şahıs
Buradan ismini söylüyorum: Ebu Firas,
Mahmut K. Bunların, partisiyle diyaloğu nedir? Partinizin üyesi
midir? Bu yakınlığınız neredendir? Bunların da
cevabını bekliyorum.
Ve buradan Reyhanlı
halkımıza, Hatay halkımıza tekrar teşekkür ediyorum, hakikaten
bu olaylar karşısında metanetle durmuştur, bu olayı en
güzel şekilde idare etmiştir.
Ben hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
REFİK ERYILMAZ (Hatay)
Sayın hatip bir soru yöneltti. Eğer izin verirseniz yine bir cevap
vermek istiyorum.
BAŞKAN Şimdi bir fıkra
anlatacağım. Atalar sözü var, çok güzel, tam durumumuza uygun. Ama
neyse, vazgeçtim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Hatay Milletvekili
Refik Eryılmazın, Hatay Milletvekili Mehmet Öntürkün MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
REFİK ERYILMAZ (Hatay)
Değerli arkadaşlar, bakın, burada ismini zikrettiğiniz
şahısların kiminle ne bağlantısı varsa, eğer
bu dosya yargıdaysa yargıyı rahat bırakın da -biz
hukukçuyuz- yargı da bu konuda karar versin.
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) Ben soru
soruyorum. Siz berabersiniz. Soru soruyorum.
REFİK ERYILMAZ (Devamla) -
Bakın, daha hiçbir sanık gözaltına alınmamışken,
daha hiç kimsenin ifadesi alınmamışken Başbakan
çıktı, dedi ki: Bu olayı gerçekleştirenler barış
sürecini baltalamak için bu eylemi gerçekleştirmiştir. Sonra
İçişleri Bakanımız çıktı, başka bir
açıklama yaptı, sonra Adalet Bakanımız çıktı
başka bir açıklama yaptı
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) Ne yaptı?
Ne yaptı?
REFİK ERYILMAZ (Devamla) -
ve
şu anda kimin ne olduğu belli olmayan ve nereden elde
edindiğiniz belli olmayan bilgilerle kamuoyunun kafasını
karıştırmaya çalışıyorsunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Ama beraber toplantı yapıyorsunuz. Bu ne?
İHSAN ŞENER (Ordu)
Doğruyu söyleyin.
REFİK ERYILMAZ (Devamla)
Bakın, değerli arkadaşlar
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) Resme bak yani
oradaki resme bak.
REFİK ERYILMAZ (Devamla) -
Eğer siz
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Toplantıda berabersiniz.
REFİK ERYILMAZ (Devamla) Ben
toplantıda değildim.
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) Resmin var
burada, resmin var.
REFİK ERYILMAZ (Devamla) Ben
yokum orada, beni dinler misiniz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
REFİK ERYILMAZ (Devamla) Lütfen,
bakın, eğer siz, Beşşar Esadla görüşen
arkadaşlarımızı eleştirecekseniz
sağınıza El Kaideyi, solunuza El Nusrayı, önünüze de
ÖSOyu alıp Suriyeyi kan çanağına çevirmeyeceksiniz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Demagoji yapmayın, cevap verin soruya.
REFİK ERYILMAZ (Devamla)
Eğer siz, kiminle iş birliği
yaptığınızı öğrenmek istiyorsanız
havaalanındaki kayıtları lütfen kamuoyuna açın. Eğer
siz, Suriyeyi nasıl kan gölüne çevirdiğinizi eğer kamuoyunun
bilmesini istiyorsanız gidin, İskenderun Limanında,
Mısırdan, Libyadan kaç tane gemiyle silah getirdiğinizi
kamuoyuyla paylaşın.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sizin ilişkileriniz iyi, siz paylaşın.
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) Nereden
biliyorsun bunları, söyle.
REFİK ERYILMAZ (Devamla) - Peki,
ben size şunu soruyorum değerli arkadaşlar: Reyhanlıda hiç
mi MOBESE kaydı yok, bu kayıtları niye
açıklamıyorsunuz?
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) Bunları nereden
biliyorsunuz?
REFİK ERYILMAZ (Devamla) Biz
buradan bu olayın araştırılması için grup önergesi
verdik. Eğer siz, Reyhanlı olayının faillerinin gerçekten
ortaya çıkarılmasını istiyorsanız, bu konuda
samimiyseniz bizim burada vermiş olduğumuz önergeye evet dersiniz
ve 4 partinin milletvekillerinden oluşan bir komisyonla bu olayın
üzerine gidilir ve bu olay açığa çıkarılır. Bu
olayın akıbetinin Cilvegözü olayıyla aynı olmaması
adına
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
REFİK ERYILMAZ (Devamla) -
Akçakale olayıyla aynı olmaması adına
BAŞKAN Teşekkür ederim.
REFİK ERYILMAZ (Devamla)
Gaziantep olayıyla aynı olmaması adına, bu olayda
eğer samimiyseniz komisyon kuralım ve bu olayı
araştıralım. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
VII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun,
Reyhanlıda meydana gelen patlamaların nedenleri ile
saldırının önlenememesi konusunda istihbarat
kuruluşları arasında kopukluk olup
olmadığının araştırılması ve benzer
saldırıların tekrarlanmaması için alınacak önlemlerin
tespiti amacıyla verdiği Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2013 Salı günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN -
önerisini
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.- CHP Grubunun,
İzmir Milletvekili Erdal Aksünger ve 23 milletvekili tarafından
FATİH Projesinde yaşanan sorunların tespiti amacıyla
1/3/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2013 Salı günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
28/5/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu; 28/5/2013
Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili Erdal Aksünger
ve 23 milletvekili tarafından, 1/3/2013 tarihinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına "FATİH Projesinde
yaşanan sorunların tespiti" amacıyla verilmiş olan
genel görüşme önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen
diğer önergelerin önüne alınarak 28/5/2013 Salı günlü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu önerisinin lehinde ilk söz İzmir Milletvekili Sayın Erdal
Aksüngere aittir.
Buyurun Sayın Aksünger. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERDAL AKSÜNGER (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Son zamanlarda özellikle FATİH
Projesiyle ilgili gelişmelerden ben bir şey
anlamadığım için bir genel görüşme talebi rica
etmiştik ama görünen o ki buraya gelip kimse bunu açıklamayacak.
Nedir bu FATİH Projesi?
Başbakan Amerikaya gitti, geldi, tekrar projeler ertelendi. Ne
yapılmak isteniyor ben anlamadım. Ben yirmi yıldır bu
sektörün içindeyim, teknolojiyle uğraşan bir insanım,
eğitimde görev aldım, bu işin bizi nereye götüreceğini ben
anlamadım. Bizim Türkiyede ne kadar bununla ilgili sivil toplum
kuruluşu varsa bütün arkadaşlarla görüştüm, bu proje eğitim
olarak bizi nereye götürecek, teknoloji olarak nereye götürecek, kimse bir
şey anlamadı. Şimdi, bakın, bence böyle bir rezalet
görülmedi, hiç kimse de anlamıyor bu işten. Milyarlarca dolar para
harcanacak, ortada Türkiye'nin geleceğiyle ilgili çok önemli kararlara
imza atılıyor, ortada gelip bunu Türkiye Büyük Millet Meclisine
anlatan bir adam yok. 3 Millî Eğitim Bakanı döneminde bunların
hepsi yapıldı, son dört yılda, daha kimse ne olduğunu
anlamadı.
Daha önce burada yine
açıklamıştım, bilişim teknolojisi
sınıfları kurdunuz, 6 milyar dolar para harcandı,
çöplüğe attınız hepsini. Şu anda bilişim teknoloji
sınıflarının hepsi çöplük vaziyete dönmüş durumda.
Kendileri de bunu kabul ederler, Sayın Bakana da sorarlarsa bunu kabul
edecektir.
Şimdi, Türk TELEKOMu 6,5 milyar
dolara sattınız. IMFe borcumuz ödendi. diyorsunuz, 23 milyar dolar
IMFe borç vardı. Türk TELEKOM dediğiniz bu kurumun bugünkü
değeri 35 milyar dolardır. Bari bugün satsaydınız bunu
değerinde, oraya 23 milyar doları verir, 12 milyar doları da
cebinize atardınız. Bakın, bilişim teknolojisi
sınıflarına 6,5 milyar dolar para harcadınız, Türk
TELEKOMu sattığınız fiyata. Şimdi ne durumda
orası? Çöplük olmuş vaziyette.
Şimdi, bakanlar daha önce neler
söylemişler bu projeyle ilgili, sizlerle burada paylaşmak istiyorum.
Sayın Bakanımız Zafer Çağlayan demiş ki: Herkesin
ilgisini FATİH Projesi çekiyor. Amacımız daha fazla cari
açık vermek değil, o yüzden bu bilgisayarların, maksimum
düzeyde, üretiminin Türkiyede yapılmasını istiyoruz.
Bir başka Bakanımız,
Nihat Ergün Bu üretimlerin yüzde 86sı yerli olacak. diyor ve bugün
geldiğimiz noktada 3 kere bu ihale ertelendi. Niye ertelendi biliyor
musunuz? Yurt dışındaki şirketlerin hepsine peşkeş
çekildi çünkü. Üstelik şöyle oldu: Dünyada gelişmekte olan ve
gelişmiş ülkelerin hemen hemen hepsi kendi planlarını
yaptılar, stratejik planlarını. 2015te hepsi bitiriyor, bizim
haricimizde.
Türkiye şu anda dünyanın bu
konudaki en büyük tüketim çılgınlığına sahip
ülkesidir. Appleın üretiminin yarısı kadar tablet istiyoruz. 10
milyon tablet. Niye istiyoruz? Yerli üretecektik. Şimdi Başbakan
Amerikaya gitti, orada ayın 27sinde yapılacak ihaleyi de
ertelediler. Neden? Microsoftun Başkanı başka bir şey
gösterdi Başbakana orada. Yanında da bazı akıllı
arkadaşlar var, kimlerle teması varsa, onlar da inandılar.
Pazartesi günü yine ertelendi o ihale çünkü yabancılara peşkeş
çekilecek.
Sadece bu alım ihalesi
peşkeş çekilmiyor -ona dikkatinizi çekmek isterim- Türkiye'nin
geleceği gidiyor. Otuz yıl bu çocuklar bu hikâyelerle büyüyecekler.
Türkiye'nin stratejik kurumlarının hepsi böyle olacak, kamu kurumları böyle
olacak. Hani ne oldu, yerliye teşvik verilecekti içeride? Nasıl
vereceksiniz? 20 milyar dolarlık iş yapıyorsunuz, 11 milyon tane
tablet alacaksınız, bunu 2 lot hâlinde yapıyorsunuz, 5 milyon, 5
milyon 2 lot yapacaksınız. Teminat mektupları 300 milyon TL ve
burada yerli bir üretici gelecek, bu ihaleye girecek, öyle mi? Adam mı
kandırıyorsunuz siz ya? Böyle bir şey yok.
Efendim, dediler ki: Pardus getireceğiz,
koyacağız. Ülkenin bütün okullarında yerli, açık kaynak
kodlu yazılım kullanılacak. Bu da koca bir yalan oldu.
Microsofta, dünyanın en zengin adamına içeride teşvik vermeye
çalışıyorsunuz. Otuz yıl bu memleketin bütün stratejisini
bitireceksiniz. Göreceksiniz, bakın, bugün burada söylüyorum: Otuz
yıl içerisinde bu çocuklar bu tabletlerle büyüyecekler, bir daha ne
Türkiyedeki bilişim ne Türkiyedeki buna bağlı sanayi veya buna
bağlı ticaret, bence, hiçbir zaman kendini toparlayamayacak.
Şimdi, FATİH Projesindeki
Pardus Projesini kullanacak. diyor Sayın Bakan. Şimdi, Teknoloji
Bakanımız, bundan anladığını söyleyen Teknoloji
Bakanı -Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı- diyor ki: Yüzde
86sı yerli mal olacak. Sadece camı dışarıdan
alacağız. Ya, cam nedir ya? Ya, Teknoloji Bakanı bu, cam olur
mu onun adı ya? Bu LCD, orada, içeride üretmemize gerek yok. diyor.
Böyle komedi olur mu ya? Teknolojiyle ilgilenen bir bakan bunu söyler mi? Bu,
fıkra gibi komedi bir şey. Bu senin cam dediğin şeyi, LCD
panel üretimini yapmak için 10 milyar dolar yatırım yapman
lazım. Efendim, dünyada arz fazlası varmış. Nerede
varmış arz fazlası? Kim diyor bunu? Hangi kaynak söylüyor? Öyle
bir kaynak yok.
Bence, kulaktan dolmayla Türkiyenin
parasını da çarçur edeceksiniz. Borçlandırma işi. Nereden
gelecek bu kaynak? Kim girecek bu ihaleye? 4 tane şirketten başka
kimse giremez. Dünyanın en büyük 4 tane devinden başka kimse buraya
giremez. Ne oldu yerli üretim? Ne olacak bu insanlar? 10 bin firmanın bu FATİH
Projesi dediğiniz işin kendilerince makul gördüğü tek şeyi
şuydu: Bu yapılırken eğer bizlere bir yerlerinden, bu
yerli teşvik denilen işten bir pay çıkarsa on yıl
içerisinde bu ülkeye en azından kendi yerli üretimlerini yapma ihtimali
doğar. Yapar demiyorum, böyle bir planınız yoktu çünkü. Yapar
demiyorum, en azından böyle bir ihtimal doğardı, onu da ortadan
kaldırdınız.
Önümüzdeki süreçte Türkiyenin, Amerika
gibi ülkelerin gerçekten de nasıl uydusu olduğunu göreceksiniz. Bütün
borsalarınız, aslında
dijital verilerinizin hepsi -çocuklarınızı da ne yazık ki
buna mahkûm ediyorsunuz- tehlike altında.
Tabii, Bakan bunu söylerken Sayın
Başbakan ne diyor? Gitmiş, Silikon Vadisini gezdirmişler,
Sayın Başbakana Kalem kullansın çocuklar. demişler. O da
demiş ki: O zaman ihaleyi iptal edin, yeniden yapalım ihaleyi. Ne
yapalım? Ya, üzerinde kalemle yazsın çocuklar. Ne oldu? Ya,
pedagojik açıdan da bunun açıklaması yok ki. Dünyada böyle bir
eğitim sistemi yok. Dünyanın en iyi eğitimini yapan ülkeleri
şöyle bir gözden geçirin, İskandinav ülkelerine şöyle bir
bakın. Biz ne dedik: Ya, bakın çocuklar üç saatlik, beş saatlik
eğitim alıyorlar ama hayatı yaşayarak alıyorlar,
hayata dokunarak alıyorlar. Böyle bir şey yok.
Siz, Türkiyeyi teknoloji
çöplüğüne döndüreceksiniz. Ya, bunun örneği ortada, 2005ten 2011e
kadar 32 bin tane bilişim sınıfına para
harcadınız, Türk TELEKOM'u sattınız, parasını
oraya yatırdınız; hepsi çöplük, hepsi çöplük. Ya, mesele para da
değil, buradan da geçtik. Türkiye'nin geleceği,
yapacağınız dijital altyapıları ve yerli üretimi
teşvikle olur, açık kaynak kodları teşvik etmekle olur ama
bu vizyon ne yazık ki sizde yok. Madem vizyonunuz yok, şöyle bir
şey söyleyeyim: Geçen yıl bu
Meclis çatısı altında biz bir Bilişim ve İnternet
Araştırma Komisyonu kurduk, 1.100 sayfa rapor çıktı. AKPli
milletvekili arkadaşlarla birlikte ortak yaptık bunu, orada
bunların hepsini yazdık. Ya, bir vizyona ihtiyaç varsa, oradan bir
kaynak elde etmek istiyorsanız gidin ona bakın, o arkadaşlara
sorun, bize sormayın. Bu memleketin iyiliği için bunu söylüyoruz.
Değerli arkadaşlarımız da vardı, benim de takdir
ettiğim insanlar vardı. Ben şöyle düşündüm, tabii o bizim
de cehaletimiz oldu: Biz de zannettik ki burada bu kadar
çalışıyoruz, bu kadar raporlar hazırlıyoruz, herhâlde
bunlar pratiğe geçerken ya da pratikte bir uygulama yapılırken
mutlaka buraya bakılır. Ne yazık ki, işte, Başbakan
gidiyor, orada Microsoftun CEOsu Steve
Ballmer Gel, biz seni Silikon Vadisine götürelim. diyor, Gidiyor,
orada bir bakıyor tablete yazı
yazıyorlar, Ya, bizim çocuklar da böyle yapsın. diye 20 milyar
dolarlık projeyi iptal edip bir ay sonraya erteliyorlar. Niye? Böyle bir
altyapı, böyle bir şartname hazırlayalım diye. Ya, ülkeyi
satıyorsunuz haberiniz yok. Ülkeyi satıyorsunuz haberiniz yok yani.
Şimdi, arkadaşlar, anlayan
anlar bu işten gerçekten de. On yıl sonra geri dönülmez bir hâle
geliyor bu ülke. Eğer kendi, yerli açık kaynak kodla
yazılımlarımızı geliştirmezsek, bunları
teşvik etmezsek göreceksiniz ki geldiğiniz noktada ne sanayiniz ne
eğitiminiz ne de bütün stratejik kurumlarınız hiçbir yere
gelemeyecek, göreceksiniz bunları. Mesele para da değil aslında,
memleketin parasını çarçur ediyorsunuz, ayrı bir konu, üç sene
sonra çöplük bunların hepsi. 5 kere daha alım yapacaksınız,
bu yüzde yüz yani çünkü üç yıl sonra zaten tablet diye bir şey
kalmayacak ortada; bugün burada söylüyorum, göreceksiniz yani.
TELEKOMa da peşkeş
çekiyorsunuz altyapıyı komple, tabletleri de geçtim, on beş
yılda 60 milyar dolara yakın parayı birileriyle beraber bir rant
havuzunda toplayacaksınız. Ya, bu memlekete yazık değil mi?
Bunları da geçtim, bu çocuklara yazık değil mi ya? Bu memleket
nasıl kalkınacak? Var mı böyle eylem planınız? Yok.
Arkadaşlar, hiçbir şeye
güvenmiyorsanız kendi arkadaşlarınıza güvenin ama maalesef
bu iş başka bir tezgâha kurban gitmiş bence, başka bir
lobinin eseri bence ve ülkeyi de satıyorsunuz. Ben bugün burada tarihe not
düşmek istiyorum: Bu ülkeyi sattınız bugün itibarıyla.
Hepinize teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisinin aleyhinde ilk söz, Kars Milletvekili Sayın Mülkiye
Birtane.
Buyurun Sayın Birtane. (BDP
sıralarından alkışlar)
MÜLKİYE BİRTANE (Kars)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan önerinin aleyhinde söz aldım ama
lehinde konuşacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Eğitimde FATİH Projesi ile
Eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğini sağlamak
ve okullarımızdaki teknolojiyi iyileştirmek amacıyla bilişim
teknolojileri araçlarının öğrenme, öğretme sürecinde daha
fazla duyu organlarına hitap edilecek şekilde derslerde etkin
kullanımı için okul öncesi, ilköğretim ile ortaöğretim
düzeyindeki tüm okullarımızın 570 bin dersliğine LCD panel,
etkileşimli tahta ve İnternet ağ altyapısı
sağlanacaktır. deniliyordu. Bu amacın ne kadar
gerçekleştiği daha geniş kapsamlı bir tartışma
konusudur ancak şu an birkaçını sayacağım ve
eğitimin âdeta kemikleşmiş sorunlarına bu projenin ne
katkı sunduğu üzerinde durmak istiyorum.
Hükûmet, eğitimde süregelen
sorunları, ne yazık ki, gerekliliklere uygun bir çözüme
kavuşturamıyor. Hükûmet, bu sorunlara çözüm bulmak yerine eğitim
alanında yeni sorunların yaşanmasına sebep olacak değişiklikler
yapıyor. Türkiyede eğitimin ideolojik dayatmalara açık
olması, gelmiş geçmiş bütün iktidarların bu alanı
kendi politik görüşleri temelinde şekillendirmelerinden
kaynaklanıyor. Bu anlayışa göre, eğitim kurumları,
iktidarın hedefini gerçekleştirmek için ona biat edecek bireylerin
yetiştirildiği yerlerdir. FATİH, işte tam da böyle bir
anlayışla düzenlenmiştir. Fırsat eşitliği, bu
altüst olmuş eğitim sisteminde okullara bilgisayar ve
akıllı tahtalar kurulması ile gerçekleşebilir mi?
Eğitim sisteminde yeni uygulamaları içeren model
değişiklikleri gereklidir. Bu model, bilimsel değerlendirmeler
ve araştırmalar çerçevesinde, katılımcı ve müzakereye
açık olarak yapılmalıdır. Bilimsel değerlendirmeye
dayanmayan, sosyolojik gerçekliğe ters, müzakereye kapalı ve
dayatmacı değişiklikler eğitimin ideolojik bir araca
dönüştürülmesinden öte bir anlam taşımaz.
EĞİTİM-SEN
tarafından da dile getirildiği gibi FATİH Projesi gibi
kapsamlı bir proje Ben yaptım oldu. mantığı ile
hayata geçirilemez. Bakanlığın, bu gibi çeşitli proje ve
modellerle büyük şirketleri eğitim sistemimiz içerisine bir daha
çıkmamak üzere yerleştirmek ve eğitim hizmetini tamamıyla
ticarileştirmek istediği partimiz tarafından da dile
getirilmiştir.
Eğitim sisteminin acil olarak
planlı politikalara ihtiyacı vardır. Okulların fiziki altyapı
yetersizlikleri inanılmaz boyutlarda iken FATİH Projesiyle
milyonlarca liralık teknolojik yatırım yapılarak
uluslararası sermayeye büyük bir pazar açılmıştır.
Temel amacının eğitimde fırsat eşitliği ve
teknolojiye erişim olduğu söylenen bu projenin uygulamada
eğitimdeki hangi sorunları çözdüğü açık mıdır
acaba?
Mayıs ayında
Kağızmanda köy muhtarlarıyla yaptığım
toplantıda köylerdeki okul sorunlarıyla ilgili aldığım
notlardan birini sizinle paylaşmak istiyorum. Karsın
Kağızman ilçesine bağlı Karakale köyünde bulunan
ilköğretim okulunda sadece 1 derslik bulunuyor. Okuldaki öğrenci
sayısı Tap mezrasından gelen 20 öğrenci ve Karagüney
köyünden gelen 8 öğrenciyle toplamda 80i bulmaktadır.
Birleştirilmiş sınıf çok kalabalık olunca köylüler
okul lojmanını derslik hâline getirmişler. Durum böyleyken
öğretmenler de muhtarın evinde barınmak zorunda
kalmışlardır. 80 mevcudu olan birleştirilmiş
sınıflar, kalacak yeri olmayan sözleşmeli 2 öğretmen, okula
kışın yürüyerek gelen 30 öğrenci ve toplamda ilk dört
yıllık kademeyi okuduktan sonra ne yapacağını, nerede
devam edeceğini bilmeyen 80 öğrenci, işte tam da
Kağızmanın Karakale köyü İlköğretim Okulu
Türkiyedeki eğitim sisteminin bir görüntüsü oluyor. İlçe Millî Eğitim
Müdürü ise Öğretmenler gönüllü olarak muhtarın evinde kalıyor.
demektedir.
Evet, Hükûmet, fırsat
eşitliği diyor ama köylerdeki durum ortada. Bu projeyle bu
öğrencilere ulaşmak nasıl mümkün olacak?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; pratikte yaşanılan sorunları basına
taşıyan öğretmenlerimizin duyarlılığı bizi
kendimize getirmelidir. Öğretmenlerimiz şu ifadelerde
bulunmaktadırlar: Ders kitapları tabletlere yüklenmiş, bu, bir
avantaj ancak öğrenciler ders dinlemek yerine oyun oynama ve İnternette
gezinmeyi tercih ediyor. Okula kitap, defter ve ders araç gereçlerini
getirmenin gereksiz olduğunu düşünüyorlar. Ders
anlatılırken tabletle uğraşmak derse
yoğunlaşmayı engelliyor. Çocukların sosyalleşmesini
sağlayan teneffüsleri dört gözle bekleyen öğrenciler artık
sınıfta Facete geziniyorlar, kimse sınıftan
çıkmıyor.
Hükûmet, bu projeyle öğretmene
ihtiyaç duymayan bir sistemi pratikleştirmiştir. Hâl böyle olunca, bu
durum, atama bekleyen yüz binlerce öğretmene yeni bir hayal
kırıklığı yaşatmaktadır. Bu proje, öğretmen,
öğrenci ve veliyi bir bütün olarak etkileyecek bir proje olarak
değerlendiriliyor ancak projenin altyapısı
olmadığı için, sonuç olarak pratikte kendisini yetersiz hisseden
öğretmen, asosyalleşen öğrenci ve çocuğuna ulaşamayan
bir veli profili ortaya çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri atanmayan
öğretmenler derken, o çözülmeden alan değişikliği
uygulaması sonucu intihar noktasına gelen mutsuz öğretmenler
sorunu ortaya çıktı. Bunu hep birlikte basından takip ettik.
Teknoloji çağında yaşadığımız için
eğitimin teknolojik boyutunu göz ardı edemeyiz ancak eğitim öğretimin
temel taşı olan pedagojik yönüne kayıtsız
kalındığı için de yaşamış olduğumuz
asosyaliteye de zemin hazırlamış bulunuyoruz.
FATİH Projesi ve 4+4+4 sistemiyle
açığa çıkan en önemli ihtiyaçlardan biri de rehber öğretmen
ihtiyacıdır. Türkiye genelinde 20 bine yakın rehber
öğretmen açığı mevcuttur. Millî Eğitim
Bakanlığının 2010-2011 verilerine göre bu rakam 19.730dur.
Eğitim Reformu Girişiminin yaptığı
araştırmaya göre ise 2011 yılında ilköğretim
okullarında rehber öğretmen başına düşen öğrenci
sayısı İstanbulda 1.204, Karsta 10.705, Hakkâride 2.255, Niğdede
1.334 ve Tekirdağda 1.744tür. Bu konu hakkında da daha yeni bir
araştırma önergesi verdik. Hayatboyu Eğitim Gelişim
Derneği tarafından yapılan bir araştırmaya göre ise,
2009-2010 öğretim yılında disiplin ve devam gibi nedenlerle
okuldan ilişiği kesilen öğrenci sayısı 404.383
olmuştur. Bu verilere göre bu öğrencilerin yaklaşık yüzde 50si
bir suça karışmıştır. Bu çalışmada, suça
bulaşan çocukların önemli bir kısmının okul ve ailesi
ile sorunlar yaşadığı
anlaşılmıştır. Bu durum rehber öğretmen
ihtiyacının anlaşılır olması için yeterince
açıklayıcıdır. Uzmanlar 200 öğrenciye 1 rehber
öğretmen görevlendirmesi gerektiğini vurgulamaktadırlar.
Bu projede yaşanan sorunların
acilen görüşülmesi gerektiğini vurguluyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Birtane.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisinin lehinde, Ankara Milletvekili Sayın Özcan Yeniçeri.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, boş
sıralar. Eğitim meselesini konuşuyoruz, ekselansları
çıkmış dışarıya.
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) Biz varız ya Hocam burada.
ŞUAY ALPAY (Elâzığ)
Biz varız Hocam.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) -
Hangi meseleyi konuşurken bu arkadaşlar burada olacak, ben
aslında merak ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Hoca, sen bize söyleme, kendi grubuna söyle. Senin grupta 5 kişi var.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) -
Şimdi, FATİH Projesi adı altında, açılımı,
fırsatları araştırma, teknolojiyi iyileştirme hareketi
olan bu projede yaşanan ya da yaşanacak sorunlarla ilgili olarak
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen genel görüşme
açılması önergesinin lehinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, insan
yetiştirme düzeni bozuk olan bir ülkede hiçbir şey düzenli
değildir, nokta. Üzerinde konuştuğumuz FATİH Projesi devasa
maliyeti olan bir projedir. Bir milletin, bir toplumun, daha da açık
söylersek, sizin literatürünüzde garip gurebanın ve fakir fukaranın
dişinden tırnağından artırdıklarıyla ortaya
çıkan vergilerin kullanılacağı bir projedir ve bu proje çok
ciddi bir biçimde maliyet gerektirmektedir. Bu tür projeler gerçekte yüksek
risk içeren projelerdir, başarısız olma ihtimalleri her
şeye rağmen her zaman söz konusudur.
Yapılan ön değerlendirmelere
göre, akıllı tahta ya da tablet alımı için
yaklaşık 10 milyar dolar civarında bir yatırım söz
konusu ancak bu rakamın gerçekte 15-20 milyar dolar civarında
olduğu da yapılan hesaplamalar arasında vardır. Kıt
kaynakların, etkin ve verimli bir biçimde kullanılması millete
verilmiş namus sözünün doğal bir yansıması olması icap
eder.
Olaya baktığımız
zaman, Türkiye uzun zamandan beri, heyecanla başlatılan ancak
arkası gelmeyen ve uygulama şansı bulunamadığı
için rafa kaldırılan projeler mezarlığı hâline
dönmüştür. Millî Eğitim Bakanlığının uygulamalarına
bakıldığında gerçekten bir Koy, kaldır; dene,
yanıl; yap, boz. sistemiyle çalıştığı
gözlenmektedir. Arkasından da Olmadı, başa dön. gibi bir
yaklaşım tarzı devreye sokuluyor.
Böyle bir projeye millî eğitim
klasik stratejisiyle yaklaşırsan halkın refahı, nesillerin
istikbali çalınmış olur. Maliyeti bu denli yüksek bir projenin
bilimsel araştırmalar ve pilot uygulamalar sonrasında
aşamalar hâlinde devreye sokulması gerekmektedir. Ta eski Fenikelilerden
bu yana bütün yumurtaların bir sepete konmaması gibi bir
akıllı strateji vardır. Ancak bizim burada, çok büyük rakamda
bir maliyeti doğrudan doğruya bu projeye tahsis etmemiz, bütün
yumurtaları bir sepete koymamız
akılsızlığını önümüze çıkarmaktadır.
Değerli milletvekilleri, FATİH Projesi âdeta bir
bilinmeyenle başka bir bilinmeyeni açıklamaya çalışan bir
proje hüviyetindedir. Zira, bu projenin kısa, orta ve uzun vadeli
hedefleri yoktur. Öngörülen tabletlerin İnternete
çıkışı ve evlerden İnternete
bağlanabilirliği konusunda açıklık yoktur. 3G özelliği
olacak mıdır, olmayacak mıdır; hâlâ
tartışılan bir konudur. Düşük gelirli ailelerin
çocuklarının evlerinde İnternete yüksek bantta
bağlanmalarının sağlanması konusunda herhangi bir
çalışma yapılıp yapılmadığı da
meçhuldür.
Tabletlerin üzerindeki kısıtlamalar
cihazın sıradan bir tüketim aletine dönüşmesine yol
açacaktır. Hâlbuki tabletler hayatın bir parçası hâline
gelecektir. Tabletlerin çok yönlü kullanıma imkân verir tipte
planlanması gerekiyor. Özellikle araştırma ve
yaratıcılığı teşvik eder bir donanımda
olması lazımdır. Bu konuda bu projenin ne önerdiğini hiç
kimse bilmiyor, bunu ortaya atanların kendileri de maalesef bilmiyor.
Bugün itibarıyla ilköğretimde 104 bin,
ortaöğretimde 15 bin olmak üzere toplam 119 bin engelli öğrenciyle
ilgili herhangi bir düzenlemeye de FATİH Projesinde rastlayamıyoruz.
FATİH Projesinin görünen yüzü, gerçekten, bir buz dağının
görünen yüzüdür. Projede adı geçen donanımları alıp
dağıtmak, sadece buz dağının görünen bir
kısmıdır ve konuyu anlamaya ve algılamaya yetmiyor.
Değerli milletvekilleri, öğrencisiyle,
öğretmeniyle, velisiyle, yöneticisiyle 35 milyon kişiyi ilgilendiren
bir projeden bahsediyoruz. Bu proje, teknik ve ekonomik yönü bir yana,
aynı zamanda sosyolojik yönü de olan bir projedir. Bu tür projeler ciddi
bir zihniyet değişimini gerekli kılmaktadır. Aksi takdirde,
teknolojiyi kullanırken teknoloji tarafından kullanılma
tehdidiyle karşı karşıya kalırsınız. Bugün,
aile sorunlarından tutun iletişim çatışmalarına kadar
birçok sorunun aslında temel itibarıyla teknolojinin ürettiği
olgu olarak karşımıza çıktığını
görüyoruz. Teknolojik gelişmelere zihinsel gelişmeler gecikerek
intibak ederler, buna sosyal bilimciler kültürel gecikme adını
verirler ve onun tanımı da Maddi unsurlardaki gelişmelere
manevi unsurların gecikerek uyum sağlaması. şeklinde
açıklanır. Gerçekten bu böyledir ve dolayısıyla da
teknolojiyle zihniyet arasında bir paralellik kurulduktan sonra ancak bu
tür bir risk, bu tür bir yatırım, bu tür bir yaklaşım
biçimi benimsenebilir. Bu nedenle projenin Yaptım, oldu. Parayı
buldum, tamam. Teknolojik donanımı sağladım,
gerçekleşti. biçiminde ele alınması yanlış olur.
FATİH Projesinin en basit boyutu, donanımın satın
alınıp dağıtılması kısmıdır.
Projenin öğretmenlerin eğitimi, uygun müfredatın saptanması,
bunun teknolojiye uygulanması gibi çok daha karmaşık
boyutları vardır. Kervan yolda dizilir. mantığıyla
hareket edilecek olursa bir yandan teknolojik kaos, diğer yandan da sosyal
yabancılaşma ortaya çıkacaktır. FATİH Projesinde
maliyeti yüksek donanımlar tartışmaların odağında
yer alırken asıl sorun olan öğretmenlerin projeye uygun biçimde
eğitilmesi, doğru içeriğin hazırlanması ve doğru
senaryoların sunulması konusunda yapılan çalışmalar da
hem yüzeyseldir hem de yetersizdir.
Değerli milletvekilleri,
bakınız, Millî Eğitim Bakanlığı, FATİH
Projesi kapsamında Eğitimde teknoloji kullanım kursu
açmıştır. Bakanlığın mevcut öğretmenlere
vereceği yüz saatlik kursu bitirenleri bilişim teknolojileri rehber
öğretmenleri olarak atayacağı ve görevlendireceği
açıklanmıştır. Hâlbuki üniversitelerin dört
yıllık bilişim teknolojileri bölümünden dört yıl boyunca
3.024 saat ders görerek mezun olan ve atama bekleyen binlerce genç
bulunmaktadır. Bakanlık, atama bekleyen bu gençleri bu dersler için
görevlendireceği yerde son derece yanlış bir yöntemi uygulamaya
sokmuştur. Bilişim ve öğretim teknolojisi öğretmeni olarak
atanmayı bekleyen kişi sayısı 2012 yılı
itibarıyla 6 bin kişidir. Millî Eğitim
Bakanlığının FATİH Projesi bağlamında 17 bin
öğretmene ihtiyaç duyduğu düşünülürse buna karşın
bilişim teknolojisinden mezun öğretmenler için ayrılan kontenjan
sayısı 143tür. Bakanlık açıkça bilişim
öğretmenlerine haksızlık etmektedir.
Millî Eğitim
Bakanlığı, geçmiş dönemlerde de Hızlı
Eğitim adı altında böyle bir proje devreye sokmuştur.
Bugün çektiğimiz sorunların kaynaklarında büyük bir biçimde bu
uygulama vardır. Bilişim derslerini bilişim teknolojileri
eğitimi almamış olanlara vermek şarttır, Bakanlık
yanlışından derhâl vazgeçmelidir.
Tabletlerin seçiminde, tek seçenek
yerine aynı özellikleri taşıyan birden fazla ürün seçilmelidir.
Bu süreçte, her şartı kullanarak yerli ve millî üretimin teşvik
edilmesi esas olmalıdır. Eğer bu projede, yerli ve millî bir
firma sistemi oluşturularak ihaleler verilmezse yukarıda, özellikle
Millî Eğitim Komisyonunda ifade ettiğimiz gibi
Millî Eğitim
Komisyonunu ihale komisyonuna çevirdiniz. Kamu İhale Yasasına tabi
olmayacaktır mantığı, Çok uluslu şirketlerin
ihtiyaçlarına uygun bir biçimde ihale yapabilmek amacıyla
koyuyorsunuz. dediğimiz gerçeğini ispat etmiş olacaktır.
Bu bakımdan, bu tür projelerin behemehâl yerli firmalara verilmesi
gerecektir.
Sonuç olarak FATİH Projesi,
nesillerin geleceğini tayin edecek niteliktedir. Bu nedenle, bu projenin
maliyeti ve faydasının çok yönlü irdelenmesi şarttır.
Çocuklarımız geleceğimizdir, gelecek hepimizindir. FATİH
Projesiyle ilgili genel görüşme açılması son derece
yararlı olacaktır.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Yeniçeri.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisinin aleyhinde son söz Amasya Milletvekili Sayın Avni Erdemire
aittir.
Buyurun Sayın Erdemir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AVNİ ERDEMİR (Amasya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Grubunun FATİH Projesinin
bugün bulunduğu durum ve projede yaşanılan sorunlarla ilgili
genel görüşme açılması hakkında vermiş olduğu
grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
sözlerimin başında FATİH Projesine adını veren ve bir
çağı kapatıp yeni bir çağ açan fethin 560ıncı
yıl dönümünde, başta fethin fatihi Fatih Sultan Mehmet olmak üzere,
fethin manevi mimarlarından Akşemsettini, fethin kahramanlarından
Ulubatlı Hasanı ve onların şahsında bütün fetih kahramanlarını
ve şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum, ruhları şad
olsun.
Değerli milletvekilleri,
eğitimde bilişim teknolojilerini kullanma konusunda geldiğimiz
nokta ülkemiz adına bugün gurur vericidir. 2002 yılında,
Sayın Başbakanımız Bütün okullarda bilişim
teknolojisi sınıfları kurulacak, bütün okullarımızda
İnternet bağlantısı olacak, Edirneden Karsa kadar bütün
yavrularımız bilgisayarlarla tanışacak. dediğinde çoğu
insanımız buna inanmamıştı çünkü henüz kamu kurum ve
kuruluşları, müdürlükler tam manasıyla bilgisayarla
tanışmamıştı. Evet, Millî Eğitim
Bakanlığında işler bilgisayarla yürütülmüyordu 2002
yıllarında. Üniversitede bir öğretim üyesi olarak
çalıştığım o dönemde, öğretim üyelerinin
odalarında bile doğru dürüst bilgisayarın
olmadığı o dönemde, bu hayalin gerçekçi
olmadığını sadece muhalifler değil, bizim
arkadaşlarımız da gerçekleşmesi zor hayal olarak
görmüşlerdi, inanmamışlardı, inanamamışlardı
ama Allaha şükürler olsun, Sayın Başbakanımızın
hayalleri bugün ülkemizde gerçek oldu. Evet, bugün bütün okullarımız
bilgisayar sınıflarına kavuştu, bilişim teknolojisi
sınıfı olmayan okulumuz kalmadı. Evet, bugün İnternet
bağlantısı olmayan okulumuz kalmadı, bütün
okullarımızda İnternet bağlantısı var. Evet,
bugün Millî Eğitim Bakanlığına bağlı bütün
okullarda yatırım, atama, nakil, sınav müracaatı,
sınav işlemleri dâhil bütün işlemler bilgisayar ortamında
yapılır hâle geldi, Sayın Başbakanımızın
hayalleri gerçek oldu.
Değerli milletvekilleri, Millî
Eğitim Bakanlığı, e-devlet uygulamaları bakımından
2002yle mukayese edilemeyecek bir noktaya geldi bugün. Bunu gören Sayın
Başbakanımız yeni bir vizyon ortaya koydu; bu vizyon 2023, 2053,
2071 vizyonudur. Bu vizyonlara ulaşmak için 1453 ruhu ve o ruha şekil
veren Fatihçe bir bakış açısı gerekir. diyerek FATİH
Projesini başlattı.
ERDAL AKSÜNGER (İzmir)
Bilişim sınıfları ne oldu?
AVNİ ERDEMİR (Devamla)
Evet, FATİH Projesi yani fırsatları araştırma
değil, fırsatları artırma ve teknolojiyi iyileştirme
projesi, çağı ıskalamamamız için ortaya konan yeni
çağın projesidir.
ERDAL AKSÜNGER (İzmir)
Sayın Vekilim, bilişim sınıfları ne oldu?
AVNİ ERDEMİR (Devamla) Ona
da geleceğim.
Değerli milletvekilleri, peki
nedir FATİH Projesi? FATİH Projesiyle, daha önce
Bakanlığımız tarafından okullarda teknoloji
sınıfı oluşturma hedefinden, bugün artık tüm
sınıflarda uygulanacak olan eğitimde teknoloji uygulamasına
geçilecektir. FATİH Projesiyle, her bir sınıfa,
Bakanlığımız tarafından geliştirilen
bilgisayarlı, İnternet erişimli akıllı tahta
yerleştirilecektir; öğretmenlerimiz ile ortaokul ve liselerdeki
öğrencilerimize tablet bilgisayar dağıtılacaktır.
Böylece öğretmen ve öğrencilerimizin bilgiye erişimi
kolaylaşacak, dünyadaki akranlarıyla daha kolay rekabet
edebilecekler, proje kapsamında bütün ders kitapları
zenginleştirilmiş e-kitap olarak hazırlanacak ve eğitimin
hizmetine sunulacaktır.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, 2015 yılında FATİH Projesinin
tamamlanabilmesi için Bakanlığımız büyük bir özveriyle
çalışıyor. Bugün itibarıyla FATİH Projesinde geldiğimiz
nokta şudur: 22 Kasım 2010 tarihinde Bakanlığımız
ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
arasında yapılan protokolle başlatılan proje
kapsamında, bugüne kadar meslek liseleri hariç tüm lise türlerinin
sınıflarının tamamında, 3.657 lisede 85 bin adet
akıllı tahta yerleştirilmiştir. Öğrenci ve
öğretmenlerimize 62.800 adet tablet dağıtılmış,
81 ilimize 110 adet uzaktan eğitim merkezi kurulmuştur.
85 bin adet akıllı
tahtanın kurulduğu okullarda okul içi kablolamanın
yapılması amacıyla ihale gerçekleştirilmiş, söz konusu
alım ve yapım ihaleleri birinci fazdır.
Bu çerçevede, projenin 2015
yılı içinde tamamlanması için 3 Nisan 2013 tarihli Resmî
Gazetede, 10 milyon 600 bin adet tablet bilgisayar alınması, 13 bin
okula İnternetin sunulması amacıyla okul içi kablolama
yapımı ihaleleri ilan edilmiştir.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, bir de Pardus Projesi hakkında
arkadaşlarımızın itirazları var. Pardus Projesi 2003
yılında, özellikle ulusal güvenlik ve teknolojik
bağımsızlık bağlamında duyulan gereksinim üzerine
Başbakanlık tarafından TÜBİTAK BİLGEMin
görevlendirilmesiyle başlamıştır.
Pardus Projesine 2005-2012
yılları arasında toplam 11 milyon Türk lirası Kalkınma
Bakanlığı tarafından destek verilmiştir. Bu destek,
2013 yılında 4 milyon Türk lirası olarak devam etmektedir.
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) Ne
olmuş yani? Öyle bir proje, yok böyle bir şey. Öyle bir ürün yok ya
ortada.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) -
Pardusun 2013 sürümü 25 Mart 2013 tarihinde TÜBİTAK
Başkanlığı tarafından yapılan basın toplantısıyla
kullanıma açılmış ve şu ana kadar 80 bin defa
indirilmiştir ve kurumsal göç başlamış, Pardusa bazı
kurumlar geçmeye başlamıştır; Millî Savunma
Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Sosyal
Güvenlik Kurumu, Sağlık Bakanlığı, TÜRMOB,
İSKİ, Adalet Bakanlığında, evet, Pardusa geçmek için
gerekli hazırlıklar tamamlanmış, bazılarında
geçilmiştir.
ERDAL AKSÜNGER (İzmir)
Doğru değil, doğru değil, yok öyle bir şey.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) -
Etkileşimli tahtalarda Pardus kullanımı hakkında da bilgi
vermek istiyorum: F ATİH Projesi
kapsamında hâlihazırda 85 bin akıllı tahta üzerinde Pardus
işletim sistemi yer almaktadır. İlerleyen tarihlerde
yaklaşık 550 bin akıllı tahta üzerinde temel işletim
sistemi olarak Pardusun koşması planlanmaktadır.
ERDAL AKSÜNGER (İzmir)
Varmış gibi anlatıyorsun bunları ya, hayret bir şey!
AVNİ ERDEMİR (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, Millî Eğitim Bakanlığında,
her biri iki hafta süreyle devam eden, farklı illerde 15 kurs
tamamlanmış Pardusla ilgili.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Mesela,
Şanlıurfayı bir örnek verir misin, nerede
açılmış? Diyarbakırı örnek verir misin, Hakkâriyi
verir misin? Yok böyle bir şey.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) -
300den fazla öğretmene temel seviye Pardus eğitimi verilmiştir.
43 öğretmen ileri seviye Pardus eğitimi almıştır.
Değerli arkadaşlarım,
değerli milletvekili arkadaşımız AK PARTİnin ülkeyi
satmasından söz etti. Unutmayalım, satmak ve biz asla yan yana
gelmeyiz. Biz ülkeyi imar ederiz, inşa ederiz; 2023, 2053, 2071 vizyonu
çerçevesinde kutlu hedeflere doğru ülkemizi yürütürüz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İnşallah, bu projenin
tamamlanmasından sonra bilişim teknolojisinde yerli üretim ve katma
değer artacak.
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) Nerede
yerli üretim var ya? Neresinde var bunun yerli üretim? Amerikaya
peşkeş çektiniz.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) -
Değerli milletvekilimiz Ülkemizde bilişim teknolojisi
sınıfları kurdunuz, çöplüğe attınız. diyor.
Unutmayalım, bilgisayar artık sarf malzemesidir. Çöplüğe attınız.
dediğiniz bilgisayarla yeni bir nesil yetişti.
ERDAL AKSÜNGER (İzmir)
Bilişim sınıfları çöp oldu, çöp.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) -
Bilgisayarı kullanabilen, İnternete girebilen yeni bir nesil,
bilgisayar okuryazarlığına ulaşmış bir yeni nesil
yetişti.
Soruyorum: Acaba siz hâlâ 2002deki
bilgisayarınızı mı kullanıyorsunuz?
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) Mesele de
orada zaten!
AVNİ ERDEMİR (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, inşallah, bu projeyle, Türkiye,
bilişim teknolojisi çöplüğü değil, bilişim teknolojisi üssü
olacaktır.
ERDAL AKSÜNGER (İzmir)
Bilişim sınıfları ne oldu ya? Çöplük oldu, daha hâlâ onu
söylemiyorsun.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) - Bu
duygularla grup önerisinin aleyhinde olduğumu ifade ediyor, hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam.
Yoklama alacağız.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Dibek,
Sayın Susam, Sayın Öğüt, Sayın Aksünger, Sayın
Çıray, Sayın Şeker, Sayın Tanal, Sayın Topal,
Sayın Havutça, Sayın Gök, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Onur, Sayın Kurt, Sayın Yüceer, Sayın
Kaleli, Sayın Oyan, Sayın Korutürk, Sayın Değirmendereli.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum
ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.00
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Özlem
YEMİŞÇİ(Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M
A
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş önerisinin
oylanmasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yeniden elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun,
İzmir Milletvekili Erdal Aksünger ve 23 milletvekili tarafından
FATİH Projesinde yaşanan sorunların tespiti amacıyla
1/3/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin, Genel Kurulun 28 Mayıs 2013 Salı günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
3.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine; (11/28) esas numaralı
Gensoru Önergesinin
28/05/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 28/05/2013
Salı günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün
19uncu maddesi gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmında bulunan 214, 360, 371, 297, 173, 227, 406, 252, 10, 405,
126, 54, 432, 166, 419, 182, 288, 440, 267, 439, 183, 402, 400, 449, 284, 268,
281 ve 283 sıra sayılı kanun tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 5, 6, 7, 8, 9, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42,
43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57 ve 58inci
sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun;
Haftalık çalışma
günlerinin dışında 31 Mayıs 2013 Cuma günü saat 14:00'te
toplanması ve bu birleşimde; Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler" ile "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısımlarında yer alan işlerin görüşülmesi;
Bastırılarak
dağıtılan (11/28) esas numaralı Gensoru Önergesinin 31
Mayıs 2013 Cuma günkü gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler" kısmına alınması ve Anayasanın
99uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı
hususundaki görüşmelerinin 31 Mayıs 2013 Cuma günkü Birleşiminde
yapılması;
4, 11,
18 ve 25 Haziran 2013 Salı günkü birleşimlerinde bir saat sözlü
soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;
5, 12,
19 ve 26 Haziran 2013 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesi;
28
Mayıs 2013 Salı günkü (bugün) birleşiminde 297 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
29
Mayıs 2013 Çarşamba günkü birleşiminde 358 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
30
Mayıs 2013 Perşembe günkü birleşiminde 121 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
31
Mayıs 2013 Cuma günkü birleşiminde 380 sıra sayılı
Kanun Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
4
Haziran 2013 Salı günkü birleşiminde 324 sıra sayılı
Kanun Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
5 ve
6 Haziran 2013 Çarşamba ve Perşembe günleri saat 14:00'te
toplanması;
5
Haziran 2013 Çarşamba günkü birleşiminde 51 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
6
Haziran 2013 Perşembe günkü birleşiminde 212 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
Yukarıda belirtilen
birleşimlerde gece 24:00'te günlük programın tamamlanamaması
hâlinde günlük programın tamamlanmasına kadar,
11, 18
ve 25 Haziran 2013 Salı günkü birleşimlerinde 15:00-20:00;
12,
13, 19, 20, 26 ve 27 Haziran 2013 Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde 14:00-20:00 saatleri arasında;
çalışmalarını
sürdürmesi;
önerilmiştir.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Kayseri Milletvekili Sayın
Mustafa Elitaşta.
Buyurun Sayın Elitaş. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugünkü Danışma Kurulumuzun
asıl mahiyeti, geçen haftadan yarım kalan işlerimizin
devamı -ki, bildiğiniz gibi, geçen hafta sonunda- Petrol Kanunuyla
ilgili düzenlemenin, temel yasa olarak görüşülen düzenlemenin geneli
üzerindeki görüşmeler tamamlandıktan sonra, bugün birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler ve arkasından varsa maddelerle ilgili
önergelerinin görüşülüp oylanması ve tasarının
kanunlaşması.
Arkasından, YÖK Kanununda
değişiklik yapan bir kanun
Bu da 5 yeni üniversitenin, vakıf
üniversitesinin kurulması, 1 üniversitenin adının
değiştirilmesi, yürürlük ve yürütme maddeleriyle birlikte 8 maddelik
bir kanun tasarısının görüşmeleri.
Bir de Sayın Meclis Başkanımız
vasıtasıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın bizden
talep ettikleri, yarın da Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda
konuşmasını yapmasını biraz önce, bir saat önce veya
bugünkü gündemin başında Türkiye Büyük Millet Meclisinin kabul
ettiği Tunus Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının burada
bulunması münasebetiyle, Tunusla ilgili 2 uluslararası
sözleşme
Bunlardan biri, Türkiye Cumhuriyeti ile Tunus Cumhuriyeti
Arasında Dostluk ve İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı;
diğeri de, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükûmeti
Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının
onaylanmasıyla ilgili uluslararası sözleşme.
Dün, siyasi parti grup başkan vekilleriyle
yaptığımız haftalık görüşme çerçevesinde, bu
uluslararası sözleşmeyi de sizler uygun gördüğünüz takdirde
Sayın Cumhurbaşkanı buraya geliyormuş, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde de bir konuşma yapacak; bu konuşmadan önce, bizler, iki
ülke arasındaki dostluğu pekiştirebilmek adına bugün
itibarıyla, eğer, bu uluslararası sözleşmelerin de
oylamasını yaptığımız takdirde olumlu olur, uygun
olur diye ifade ettik. Kendileri de, prensip olarak uygun olduklarını
ifade etiler. İnşallah, bugün, belli bir zamanda uluslararası
sözleşmeyi de haletmiş olacağız.
Bir de, değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti
ve Gürcistan Arasında Ahıska-Borçka Enterkonneksiyon Hattı
Yoluyla Sınır Ötesi Elektrik Ticaretine İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının, yani uluslararası sözleşmenin bugün
görüşülmesiyle ilgili mesele, bu haftaki gündemimiz, perşembe gününe
kadar.
Cuma
günü, Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan milletvekili
arkadaşlarımızın BAŞKENTGAZ dolayısıyla
Sayın Başbakan hakkında verdikleri gensoru önergesinin
görüşülmesini tamamlamış olacağız.
Ümit
ediyorum, diliyorum ki, bu çerçevede, biz, bugün, yarın ve perşembe
günü Petrol Kanunu Tasarısını bitirmek, 3 uluslararası
sözleşmeyi onaylamak ve YÖK Kanunundaki 5 vakıf üniversitesinin kurulması
ve 1 üniversitenin adının değiştirilmesiyle ilgili kanun
tasarısını kabul ettikten sonra, Cuma günü sadece gensoruyu
görüşüp illerimize seçim faaliyetlerinde bulunmak üzere gitmeyi
arzuluyoruz. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisinde rüzgârın hangi yönden
hangi şiddetle eseceği, dalgın mı, durgun mu veya
hızlı mı olacağı, tsunami etkisi olup
olmayacağı gün içerisinde farklılaştığından dolayı bilmiyoruz. Bu süreç içerisinde,
baktığımız takdirde, açıkça söylüyorum, biz, bu 3
uluslararası sözleşme ve YÖK Kanunuyla ilgili olan meseleyi ve
aynı zamanda Petrol Kanununu bu hafta bitirmeyi arzu ediyoruz, gensoruyla
birlikte bitirmeyi arzu ediyoruz. Eğer bu süre içerisinde herhangi bir
şekilde bitmediği takdirde, cuma günü gensorudan sonra bu
kanunların da görüşülmesine devam etmeyi istiyoruz ama herhâlde
siyasi parti gruplarımızla yaptığımız prensipteki
konuşmalar çerçevesinde, tahmin ediyorum, perşembe günü bu kanun
tasarıları da bitmiş olacak ve cuma günü sadece gensoru görüşülmesiyle birlikte bu
haftanın da işlerini bitirmiş olacağız.
Bakınız değerli
milletvekilleri, saat altı buçuk, AK PARTİ grup önerisi
konuşuluyor. Genel Kurul saat üçte başladı. Üç buçuk saat oldu,
hâlâ gündeme geçemedik. Şimdi, benden sonra 3 konuşmacı var,
yarım saatlik süre de bu, toplam yedi saat. Haydi yarım saatini
gündem dışı konuşmalara vermiş olalım; üç buçuk
saatlik süre içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmeye
uğraşıyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Muhalefet konuşmasın mı Başkan?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Muhalefet konuşsun. Muhalefet konuşsun. Niye konuşsun?
Muhalefet, önergeleriyle konuşsun. Muhalefet, kanunun bölümleri üzerinde
konuşsun. Muhalefet, soru-cevap sisteminde gelsin sayın bakana
konuyla ilgili can alıcı sorular sorsun, hem millet bu konu
hakkında bilgi sahibi olsun hem de milletvekilleri bu konuda yeterli bilgi
sahibi olsun. Bir yanlış varsa sorularla, yapılan
görüşmelerle, muhalefetin de
katkılarıyla bu milletin aleyhine olabilecek herhangi bir düzenlemeyi
yol yakınken geri çekmenin yollarını bulalım. Öyle bir
şartlanmışlıkla ortaya çıkılıyor ki, iktidar
partisinin verdiği değişiklik önergelerinin hiçbirisine
-anlaşmalarımız hariç olmak üzere, istisnalar hariç olmak üzere-
muhalefet saflarından hiç kimse el kaldırmıyor; parti taassubu,
parti disiplini
Muhalefet partilerinin de belki makul olduğunu
düşündüğümüz önergelerinde anlaşıyoruz, konuşuyoruz,
diyoruz ki: Bu önerge kabul edilebilir. Buraya gelen bir milletvekili, o önergeyle
ilgili meseleyi savunan milletvekili arkadaş, ağza alınmayacak
hakaretler Ülkeyi sattınız, batırdınız,
peşkeş çektiniz, şunu ettiniz, bunu ettiniz
Grup başkan
vekiline Ya, sayın grup başkan vekili, hadi bunu kabul edelim dedik
ama şu yapılan konuşmayla bizim kabul dememiz arasında
bir paralelliği kurmak yakışık almaz bir konuma geliyor.
diyoruz.
Bakın, değerli
arkadaşlar, biz şu grup önerilerini neye göre konuşuyoruz?
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre konuşuyoruz. İç Tüzükün
19uncu maddesinde diyor ki: İçtüzükte Danışma Kurulunun
tespitine, teklifine veya görüş bildirmesine bağlanmış olan
bütün hallerde, Danışma Kurulu, yapılan ilk çağrıda
toplanamaz, oybirliğiyle tespit, teklif yapamaz veya görüş
bildiremezse, Meclis Başkanı veya siyasî parti grupları
ayrı ayrı, istemlerini doğrudan Genel Kurula sunabilirler. Bu
durumda istemin oylanması ilk birleşimin gündemindeki
Başkanlık sunuşlarında yer alır ve Genel Kurul
işaret oyuyla karar verir. Az önce, Sayın Meclis
Başkanımızın yurt dışı seyahatiyle ilgili
Başkanlığın Genel Kurula sunuşlarını okudu
Sayın Başkan. O süre içerisindeki yapılanda hiç kimse Ben bu
konu hakkında konuşmak istiyorum. demedi. Yıllardır
uygulanan İç Tüzükün yanlış bir geleneği sonucunda biz bu
19uncu maddeden siyasi parti gruplarının önergelerini içindeki
yaptığı açıklamalar çerçevesinde aynen bu 19uncu maddenin
son cümlesi çerçevesinde oylamamız gerekirken 63üncü maddeye dayanarak
oyluyoruz, oylarken de onar dakika konuşuyoruz. Ne? Usul
tartışması. 63üncü maddedeki ifade de şu: Bir konuyu öne
alma veya geriye bırakma gibi usule ait konular, diğer işlerden
önce konuşulur. Sayın Başkan, bununla ilgili on dakika vermek
mecburiyetinde değilsiniz. 4 kişiye de konuşma vermek
mecburiyetinde değilsiniz çünkü usul tartışmalarında siz üç
dakikayı gelenek hâline getirdiniz. Usul tartışmaları
63üncü maddeye göre yapılıyor. Bunu gelenek hâline getirdiniz. Bana
göre grup önerileri 19uncu maddeye göre sadece okunduktan sonra işaret
oyuyla karar verilmesi gerekirken, biz usul tartışmasını
63üncü maddeye göre yapıyoruz. En çok diyor
En çok iki lehte, iki
aleyhte, dört milletvekiline, en çok -yani bir lehte bir aleyhte de olabilir-
on dakikayı geçmemek üzere söz verilir. diyor.
Yani bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi
22nci Dönemde usul tartışmalarını onar dakika yaparken,
Türkiye Büyük Millet Meclisi sataşmalara beş dakika cevap hakkı
verirken, onu yapan Meclis Başkanlık Divanı, Meclis başkan
vekilleri usul tartışmalarına üç dakikayı uygun görüp
hiçbir siyasi parti grubu da buna hayır demezken ve sataşmalara
bazen bir dakika, bazen iki dakika gelenek hâline gelmiş sözler
verilirken, yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemiyle ilgili
kısmı değiştirmek veya burada istismar konusu hâline
getirmeye Meclis Başkanlığının dur demesi gerekir,
çünkü her gün grup önerisi geliyor. Ne olduğu belirsiz. Biz bilmiyoruz.
Muhalefet bizi eleştiriyor Bu hafta ne konuşacağımızı
bilmiyoruz. İnanın biz de saat bir buçukta, bakın, değerli
milletvekilleri, saat bir buçukta muhalefetin hangi konuyla ilgili bir grup
önerisinin geleceğini ancak Danışma Kurulunda öğreniyoruz.
O anda milletvekili arkadaşlarımıza diyoruz ki Hadi
hazırlanın. Siz, eğitim konusuymuş, buna
hazırlanın., Reyhanlı konusuymuş, sen şuna
hazırlan.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, Sayın Başkanlık Divanı,
açıkçası usul tartışmasıyla ilgili olan
kısımda yaptığınız güçlü bir iradeyi, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çalışması yönündeki ortaya koyduğunuz
iradeyi grup önerileri konusunda da koyacağınızı ümit
ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul)
Ona bile on dakika yetmedi Sayın Başkan!
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu önerisinin aleyhinde ilk söz, Ardahan Milletvekili Sayın
Ensar Öğüte aittir.
Buyurun Sayın Öğüt. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Yani şu grup önerisiyle tablonun ne alakası var, ona
bakacağız şimdi!
BAŞKAN Bakacağız,
göreceğiz.
Buyurun.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, cuma günü
Karsa gittim. Kars, Ardahan, Erzurum bölgelerini dolaştım, korkunç
bir facia gördüm, resimleri göstereceğim. Bir afet yaşanıyor,
bir tufan yaşanıyor, millet perişan. Yani, öyle bir durum var ki
bir yandan, sayısız, aniden hayvanlar ölüyor, bir yandan kuyuya
atarak toprakla kapatmak istiyorlar, bir yandan açıkta kalan hayvanlar
leş gibi kokuyor, korkunç derecede çevre kirliliği, korkunç derecede
hastalıklar saçıyor.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, burada sırayla göstereceğim. Şu, Gölenin
Durançam köyünde hayvan leşleri. Hayvanlar ölmüş ve
dışarı atmışlar, suyun kenarında, korkunç,
leş gibi kokuyor. Siz milletvekilisiniz, lütfen sizden rica ediyorum, bir
heyet kurarak gidelim buraya, bir görün.
SIRRI SAKIK (Muş) Bu tarafa da
göster, bu tarafa da.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Evet, siz
de görün.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
Bunların gömülmesi lazım.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Şimdi, hayvanlar ölüyor,
hayvanları traktörün arkasına bağlayarak, sürüterek çukura
götürüyorlar. Leş gibi kokuyor. Bakın, anlatıyorum.
İşte bir ölü hayvan daha... Özellikle başında durdum, niye
duruyorum başında? İftira atan çok biliyorsunuz, diyecek ki:
Ulan gitti dağdaki ölen hayvanları çekti, getirdi. Evet,
facianın bu kısmına lütfen hepinizin dikkatini çekmek istiyorum.
Şu facia arkadaşlar basın da çeksin, yandaş basın da
çeksin- Gölenin Durançam köyünde -Sayın Orhan Atalay da bunu biliyor- 300
büyükbaş hayvan ölmüş, 400e yakın da buzağı, dana
ölmüş. 700 tane hayvan arkadaşlar. Bu resim iki gün önce yani cumartesi
günü çekildi arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar,
bakın, çukura hayvanları dolduruyorlar. Bunlar can, canlı.
Çaresizlikten ölüyor hayvanlar. Şimdi burada 3 tane milletvekili ölse ne
yapar dünya? Ayağa kalkar değil mi? Peki, kaç hayvan ölmüş
biliyor musunuz arkadaşlar? Bakın, ben size söyleyeceğim sadece
Kars, Ardahan, Iğdır, Ağrı ve Erzurumda ölenleri.
Karsta 350 civarında köy var. Her
köyde 10 hayvan ölse 3.500 hayvan yapıyor.
Ardahanda 237 köy var. Her köyde 10
hayvan ölse -fazla var, onu söyleyeyim, eksik söylüyorum- 2.370 hayvan yapar.
Iğdırda 200 civarında
köy var. 10la çarpsanız 2 bin hayvan yapıyor.
Ağrıda 680 köy var. 10la
çarptığınız zaman 6.800 hayvan ölmüş.
Erzurumda 1.180 köy var. 11.800 hayvan
ölmüş.
Toplam 26.600.
Hanımefendi, siz hayvanla
uğraşmadığınız için gülebilirsiniz ama gelin,
oradaki hayvanın ölüm şeklini görün, tüyleriniz diken diken olur.
Ben, Karsın Başgedikler
köyüne gittim, inanın, yemin ediyorum -kamera kaydını size
göstereceğim zaten, daha sonra basın toplantısı
yapacağım- hayvanı can verirken, ölürken ağzından
salyalar akarken gördüm, vicdanım sızladı. Büyük Millet Meclisi,
Tarım Bakanlığı, Başbakan, Cumhurbaşkanı,
hepinizi göreve davet ediyorum. Niçin ölüyor bu hayvanlar biliyor musunuz? Şap
ilacı zamanında gitmediği için. Şap ilacı niye gitmedi
kardeşim? Tarım Bakanı ortada yok, Tarım Bakanı
başka işlerle uğraşıyor, umurunda değil. Ben
oraya gittikten sonra Şap ilacı yok
Niye? Biz size para
gönderelim
Şimdi yeni daha Ardahanın, Karsın il tarım
müdürleriyle görüştüm, para göndermişler, onlar da ihale yapacaklar,
özel sektörden şap iğnesi alacaklar, götürecekler, adamın
hayvanına iğne vuracaklar, hayvanı kurtaracaklar.
Kardeşim, bak, veteriner hekim,
profesör burada, Yunus Kılıç burada, iyi biliyor, Ramazan Kerim Özkan
da burada, bu arkadaşlar veteriner. Hayvan hastalandıktan sonra ilaç
kâr etmiyor. Daha önce buna iğne vurmak lazım, üç ay önce iğne
vurmak lazım.İnanın, yemin ediyorum arkadaşlar, ben 26.400
diyorum ama belki 100 bine yakın hayvan öldü bu beş ilde, bakın.
İSMAİL AYDIN (Bursa) Hayvan
kalmadı Hocam.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Evet,
hayvan kalmadı, gözünüz aydın!
Zaten Tarım
Bakanlığı onu diyordu, Hayvanlar kalmasın, tarım da
kalmasın. Avrupa Birliğine gidelim. Fransadan hayvan ithal edelim,
Fransadan buğday, arpa ithal edelim. Ben de şövalye madalyası
alayım, olay bitsin. Ben de yılın bakanı seçileyim.
Tarım Bakanının derdi bu.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bakın, somut konuşuyorum. Çıldırın
Aşıkşenlik beldesi var, Belediye Başkanıyla
görüştüm biraz önce. 300ün üzerinde hayvan ölü. Şu anda bizim bir
kepçemiz var, kuyu eşmeye yetiştiremiyoruz. Hayvanları
gömeceğiz. Yoksa hastalık saçıyor. dedi. Karsın Başgedikler köyüne gittim,
dokuz tane çukur var arkadaşlar. Her çukurda 60 tane, 70 tane hayvan var.
Karsın Akçakale köyüne gittim, Karakale köyüne gittim, Beyköye gittim ve
insanlar şu anda beni izliyorlar ama şunu da söyleyeyim: Kars
milletvekillerimiz, hem iktidar partisinin hem bizim milletvekillerimiz
olağanüstü bir gayret gösteriyorlar aşının gitmesi, orada
hayvanların ölmemesi için. Ben arkadaşlarımı
suçlamıyorum, teşekkür ederim. Zaten onlar da gayret gösterdiler,
şu anda aşı gitti, ama aşı geç gitti, yetişmedi
arkadaşlar. Öyle bir facia geldi ki şimdi, şu anda inanın,
yemin ediyorum, ben milletvekilliğimden utanıyorum.
Sizden rica ediyorum Sayın
Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili, Sayın Meclis
Başkanım, bir heyet tespit edelim. Bu ölen hayvanların hepsine
baktım ben, kulak küpeleri var, hepsi kayıtlı. Bir heyet gitsin,
bu ölen hayvanları tespit etsin, bu insanların zararını
devlet ödesin. Bu insanlar yaz kış demeden
Ermenistan
sınırında olan Başgedikler köyü, aynen söylüyorum, bana
dediler ki: Biz Ermenistan sınırındayız, bundan sonra
Türkiye yok. Ermenistan sınırında biz vatanı bekliyoruz,
bayrağı bekliyoruz. Buraya ne veteriner geliyor ne aşı
geliyor ne devlet geliyor ne de Hükûmet kardeşim. Böyle bir zulüm
olabilir mi? Söylüyorum, Başgedikler köyü diyorum.
Arkadaşlar, böyle bir konuda benim tüylerim
ürperdi. Sizden istirham ediyorum, Çevre Bakanını göreve davet ediyorum.
Erdoğan Bayraktar, Sayın Bakanım, siz
duyarlısınız, sizden rica ediyorum, bir heyet acilen gönderin.
Korkunç, leş gibi kokuyor her taraf.
Sağlık Bakanı, sizden rica ediyorum, ekibinizi gönderin,
insanlar hastalanmasın.
Bakın, burada hocalarım var, brusella
hastalığı var aynı zamanda şap
hastalığının dışında. Brusella
hastalığı, arkadaşlar, insanı öldürüyor, insanı
öldürüyor. Bir daha söylüyorum: Brusella hastalığı insanı
öldürüyor. İnsanlara brusella hastalığı geçmemesi için acil
olarak devleti ve Sağlık Bakanlığını, Çevre
Bakanlığını, Tarım Bakanlığını
göreve davet ediyorum. Heyetler gönderin, kalkın, kendiniz gidin
kardeşim, siz ne güne duruyorsunuz burada ya? Yan gelip yatmanın bir
anlamı yok ki. Sizden rica ediyorum, gelin. Bakın, adres veriyorum,
köy adresi veriyorum: Karsın Selim ilçesinin Karakale köyüne gidin,
Akçakale köyüne gidin, Beyköyüne gidin, Karsın Akyaka ilçesinin Gedikler
köyüne gidin, Ardahanın, Gölenin Durançam köyüne gidin,
Çıldırın Aşıkşenlik köyüne gidin, Ardahan merkez
Taşdeğirmen köyüne gidin arkadaşlar. Yani, öyle bir durum var
ki
Ardahanda, mesela, bir Hoçvan diye
bölgemiz var, 21 pare köyü var, korkunç
Bütün hayvanlar leş gibi kokuyor.
Yani, nasıl biliyor musunuz? Hayvan ölmüş, kalmış; sinek
yiyor. Bir de, bir şey daha söyleyeyim: İnanın, samimi
söylüyorum, o ölen hayvanın etini köpekler yemiyor. Bakın, diyorlar
ki: Ya, köpekler yese biz kurtulacağız. Hayvanın eti, yani,
zehirli olduğu için, hayvan da anladığı için, köpek de
yemiyor, kurt da yemiyormuş.
Bunun için Sayın
Başkanım, sizden istirham ediyorum, bakın, Gölenin Durançam
köyünde -bana listesi geldi, telefonları da var- kimin, kaç hayvanı
ölmüş burada belli.
Son dakikada şunu söyleyeyim:
Gölenin Köprülü köyünde bir arkadaşımız bankadan kredi almış,
hayvan almış. Bu arkadaş İsmimi ver. diyor, şimdi
ismini vereceğim, çünkü dilekçe vermiş, hâlen daha bir şey
olmamış. Bu arkadaşımız Tuncel Özdağ. Gölenin
Köprülü köyünde, beldedir. 14 tane hayvanı ölmüş. Dün gittim, 6
hayvanım hastalıklı, onlar da ölecek. Ben bankadan kredi
aldım, hayvanlarım öldü. Şimdi, ben bu krediyi nasıl
ödeyeceğim? Benim ocağım söndü. diyor.
Arkadaşlar, şimdi, bunun çaresi şudur: Türkiye Cumhuriyeti
devleti büyük devlettir. Derhâl bu zarar ziyan tespit edilsin, vatandaşların
zarar ziyanı ödensin. Acil olarak bakanlar gitsin, bu zarar ziyanın
ödenmesi için de bir heyet lütfen hemen Karsa gitsin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Hepinize
saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Öğüt.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
önerisinin lehinde son söz, Muş Milletvekili Sayın Sırrı
Sakıka aittir. (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, biz BDP Grubu olarak
çalışmalardan kaçmıyoruz, çalışalım ama adaletli
bir şekilde. Ülkemizin temel sorunlarını birlikte tespit edelim,
bunlarla ilgili -uyum yasaları mı- yasalar çıkacaksa birlikte
hareket edelim.
Biraz önce burada Elitaş
konuştu, uzlaşıdan, bir arada çalışmaktan bahsetti.
Uzlaşı, sizin sadece kendi yaptıklarınızı getirip
muhalefete Buyurun, gelin, buna destek verin
Uzlaşı, bu değil.
Geçmişte belli siyasi odaklar da size Gelin, uzlaşın.
dediklerinde orduyu arkalarına alıyorlardı, sipere panzerle
yatıyorlardı, Gelin, uzlaşın. diyorlardı. Şimdi
siz de aynı taktiği uyguluyorsunuz, muhalefeti yok hükmünde
sayıyorsunuz.
Muhalefetin sorunları var, ülkenin
temel sorunları var. Yani biraz önce burada konuşan
arkadaşımızın Kars, Ardahan, o bölgeyle ilgili bu
feryatları bire bir gördüğü içindir ki Meclisi bu konuda göreve davet
ediyor. Gelin, birlikte çalışalım, uzlaşı böyle olur.
Şimdi, bizim temel
sorunlarımız var. Ciddi bir süreçten geçiyoruz. Bu sürecin ruhuna
uygun yasaların yapılması gerektiğini hep söylüyoruz ama ne
hikmetse bu torba yasası gelip geçiyor, bu torba yasasında
Evet,
ülkenin belli sorunları var ama bizi özgürleştirecek,
sorunlarımızı çözecek hiçbir şey bugüne kadar olmadı.
O vesileyle, çalışalım ama birlikte bu ülkeyi
özgürleştirecek yasalara ihtiyacımız var.
Bizim kanayan bir yaramızdır.
Cezaevlerindeki sorunları her gün gazetelerde manşet manşet
izliyorsunuz ve okuyorsunuz. Nasıl vicdanınız buna el veriyor,
nasıl buna tahammül edebiliyorsunuz? Kürt çocukları cezaevinde,
Antalyada, İzmirde taciz ediliyor, saldırıya maruz
kalıyorlar; çocukların konumu bu. Birçok cezaevinde, cezaevindeki
arkadaşlarımızın uğradığı zulmü hep
birlikte izliyoruz ve Hükûmeti bu konuda sorumluluk almaya davet ediyoruz yani
cezaevinde yaşayan arkadaşlarımız yirmi yıldır,
yirmi beş yıldır cezaevindedirler, yirmi beş yıldır
tutsaktırlar ama bunlarla ilgili bir tek adım atılmıyor.
Cezaevlerinde bazı müdürler,
bazı infaz koruma memurları bire bir 12 Eylül döneminde
Diyarbakır Cezaevinde uygulanan yol, yöntem ne ise öyle
davranıyorlar, belli bir ideolojinin ürünüdürler ve cezaevindeki siyasi
tutsaklara karşı acımazsızca saldırıyorlar ve
birçok cezaevinde bunlar var, yetkilerle konuşuyoruz, bizim en hassas
noktamızdır. Biz insani bir şekilde çözülmesinden yanayız
ama bu şekilde çözülmezse, kilitleriz. Yani,
yaşadığımız süreçte hâlâ yasalar geçiyor, bu yasalar
buradan geçiyor ama gidip bir yerde tıkanıp kalıyor. Buradan
yasa geçti, ne oldu? Hasta, tutuklu ve hükümlüler Adli Tıp Kurumundan
alınacak raporlarla gidip son günlerini aileleriyle geçirecekti ama bugüne
kadar tahliye olan, ailesine giden bir tek insan yok. Ne oldu? Adli Tıp
Kurumu sizin denetiminizin dışında mıdır, Adli
Tıp Kurumu sizin dışınızda mı karar veriyor?
Demek ki bu ülkede bir şeyler yanlış gidiyor.
Bakın, sevgili arkadaşlar,
Numune Hastanesinde tedavi olan hastalar, emin olun Sincan Cezaevinden onay
alınmadan su bile oraya girmiyor,
iaşe aynı şekilde. Kaldıkları koşullar, cezaevi
içerisindeki tecrit odaları, hücreler neyse, Numunedeki hasta odaları
da aynı noktada. Adaletten, hukuktan, kardeşlikten bahsediyorsunuz ve
biz, Tutuklu olanlar bu ülkenin namusudur, biz onları namusumuz gibi
kollar, koruruz. diyoruz. Bu insanlar hasta, bu insanlar cezaevinde, bunlarla
ilgili ne yapıyorsunuz Allah aşkına? Yani bir Sayın Bakan,
müdürlerine, infaz koruma memurlarına söz geçiremiyorsa, vallahi sözün
bittiği yerdir ve bu yasaların değişmesi lazım, bu
yasalarla iç barışımızı inşa edemiyoruz. Yani,
sürekli bir süreçten bahsediyoruz, size muhalefet partisi dönüp soruyor, diyor
ki iki muhalefet partisi: Olup bitenler yasaya uygun mudur? Siz de korkudan
etrafından dönüyorsunuz, Yasaya uygun. Kardeşim, budur bizi ölüme
iten, bu ret ve inkâr yasaları. Bu, yürürlükte olduğu müddetçe, biz
nasıl barışacağız sizlerle? Bu yasalarla sorun
çözülüyor mu? Geçmişin devlet güvenlik mahkemeleriyle ilgili Avrupadan
zılgıt yediniz, ne oldu? Üniformaları
çıkarttınız, özel yetkili mahkemeleri orada tutuyorsunuz. Özel
yetkili mahkemeler ne yapıyor? Roboskideki katliamları protesto eden
Aydındaki genç çocuklara otuz yedi yıl ceza veriyor, otuz yedi
yıl.
Bugün grubumuzdaydı bu
öğrenciler. Bir grup öğrenci gelmiş, üniversitede sadece
kimlikleri Kürt, sadece Roboskide olup bitenlere tepki gösterdikleri için
altı buçuk yıl ceza alıyorlar. Bu mahkemeler, özel yetkili
mahkemeler, devlet güvenlik mahkemelerine emin olunuz ki taş
çıkartıyorlar. Şimdi, bu anlayışla nasıl iç
barışımızı sağlayabiliriz? Bu mevcut yasa, bu
mevcut Anayasa, sorunlarımızı çözmüyor. Onun için, sizin de
korkmanıza
Her şey yasaya uygun gidiyor... Vallahi, her şey
yasaya uygun giderse, birkaç ay sonra, siz dönüp nerede yanlış
yaptığınız noktasında kendi
yanlışınızı aramaya başlarsınız. Çok
moda bir deyimdir son dönemlerde yani dünün güneşiyle bugünün
çamaşırlarının kurumadığını biz,
hepimiz bilmeliyiz. Bu temel sorunlarımız, Allah adına
söylüyorum, bu mevcut yasalarla çözülmüyor, bu anlayışla çözülmüyor.
Biz, yasalarımızı hukuka uygun bir şekilde
Biz, içerideki
insanlarımıza, vatandaşımız ve kardeşimiz olarak
bakabilirsek, o hukuku uygulayabilirsek, cezaevinde tutuklu olan, hükümlü olan
o ağır ceza ile karşı karşıya olan insanlar
özgürleşirse karşılıklı güvenler pekişir. Yirmi
beş yıldır cezaevinde, PKK adına içeride, devlet güvenlik
mahkemelerinin mahkûm ettiği, sadece soy isminden dolayı mahkûm olan yüzlerce insanı
biliyorum. Siz de haksızlığa uğradınız. Onun
için, nasıl burada üçüncü yargı paketinde, bir gecede, hiç birimizin
haberi olmadan oturdunuz, konuştunuz muhalefet partisiyle, 7 TİPli
işçiyi katledenleri, 7 kez de idam alanları bir çırpıda
özgürleştirdiniz.
Şimdi,
gelin, gün bu yasaları değiştirme günüdür. Adalet yoksa
barış da yok. Zaten adalet olmadığı içindir ki kavga
var. Biz adaletin ve barışın inşa edilmesi için sizi göreve
davet ediyoruz. Bu yasaları görüşürken bu konuda da duyarlı
olmaya sizleri davet ediyoruz. Adalet Bakanlığından, yetkili
kurumlardan, bu konuda derhâl komisyonların oluşturulup bu cezaevlerine
bir an önce gitmelerini istiyoruz.
Bakın,
Antalya Cezaevinde, İzmirde, birçok cezaevinde çocuklara karşı bu
saldırı, bu tacizi hep birlikte -başta da söylediğim gibi-
her gün izliyorsak siz hangi vicdanla çocuklarınızın gözüne
bakabilirsiniz? Yani bunu bu ülke hak etmiyor, biz hak etmiyoruz. O vesileyle,
bu konuda herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz. İçeride olanların çocukları
sadece bir kesimin çocukları olduğu için
sırtınızı dönerseniz burada kardeşlik hukukunu da
oluşturamayız.
Tabii,
uzun süredir, gerçekten, biz sürekli özellikle bu KCKli tutuklularla ilgili,
10 bine yakın tutukluyla ilgili Parlamentoda hep bunları dile
getirdik ama onların dışında asıl PKKden
yargılanan binlerce insan yirmi beş yılın üzerinde
cezaevindedirler ve bu insanların bir an önce özgürleşmesi gerekir.
Artık yeni bir beşinci yargı paketi mi olur veyahut da çok daha
böyle farklı bir komisyon oluşturarak diyaloglarla, müzakereyle yeni
bir yasal düzenleme mi olur, bu insanların da bir an önce
özgürleşmesi gerekir. KCK tutuklularının da,
barışın ruhuna uygun bir sürece dâhil olmak üzere, bunların
da bir an önce özgürleşmesi gerekir. Ancak bunları
sağlayabilirsek bu yürüdüğümüz yolda yol alabiliriz,
barışımızı daha da pekiştirebiliriz. Buna
ihtiyacımız var, bu noktada korkmamalıyız, korkunun ecele
faydası yok çünkü ülkemizle ilgili ciddi sıkıntıların
nasıl yaşandığını biliyoruz. Bugün burada yeniden
Reyhanlı olayı konuşulduğunda, aslında size ona benzer
onlarca örnek de verebiliriz, onun olmaması için bu yasaların derhâl
değişmesi gerekir.
Beni dinlediğiniz
için teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sakık.
Adalet ve Kalkınma
Partisi grup önerisinin aleyhinde son söz, Mersin Milletvekili Sayın
Mehmet Şandır
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Her haftanın
başında rutin bir çalışma yapıyoruz, maalesef
artık teamül hâline geldi, İç Tüzüke de yerleştirsek mi ne
etsek bilemiyorum.
Çok uzun zamandan bu
yana Danışma Kurulu uzlaşarak buraya bir gündem getiremedi
maalesef, hep grup önerileriyle geliyoruz. Ancak, bunun doğru
olmadığını, bunun hakkımız
olmadığını ben her defasında ifade ediyorum. Dünyada
hiçbir kurul, hiçbir kurum yok ki kendi gündemini belirlemek için her hafta bu
kadar zaman harcasın, buna hakkımız yok, bunu çok net
söylüyorum. Bu Meclis, bu Genel Kurul halkımızın
sorunlarına çözüm üretmek, hukuk kurmak, beklentileri karşılamak
için bir mesai harcamak durumundadır yani yasamanın
hızlandırılması bu Meclisin görevi ancak bununla beraber
dengeli bir şekilde denetimin de yapılması lazım. Denetimi
muhalefete bırakan bir iktidar grubu, muhalefetin yasamanın
hızlandırılması yönündeki desteğini
sağlayacaktır ama denetime fırsat vermezseniz, denetimi, denetim
hakkını yok sayarsanız
Sayın Elitaş çok da doğru
söylemiyor yani incelemek mümkündür, komisyonlarda veya Genel Kurulda muhalefet
partilerine ait kabul edilmiş binde 1 önerge ya buluruz, ya
bulamayız. Ama, bunu aşmamız lazım, bunu bir
inatlaşmayla çözemeyiz değerli arkadaşlar.
Dolayısıyla, uzlaşarak, ortak aklı üreterek bu Meclisi
çalıştırabilmenin bir yolu bulunmalı. Ancak, tekrar
söylüyorum: Bunu konuşmak değil, bunun gereğini yapmak
sorumlusuyuz, zorundayız da ama bunun önünü iktidar grubu çekmeli. Bunu sayın grup başkan
vekili arkadaşlarımı suçlamak için söylemiyorum ama şunu
kabul etmek durumundasınız: Siz iktidarsınız, bu ülkeyi
yönetmek sorumluluğu sizindir, göreviniz bu. Uzlaşmayı temin
etmek mecburiyetindesiniz, uzlaşmayı temin etmek için ısrar
etmek mecburiyetindesiniz, yani tenkit ederek bir sonuç elde edemiyorsanız
başka bir yol denemeniz lazım.
Şimdi, dört saat sürüyor bu
görüşmeler. Dört saatte eğer uzlaşabilsek birçok konuda birçok
hukuk kurabiliriz ve birçok soruna da çözüm üretebiliriz ama bunu sağlamak
noktasında -ben üzülerek ifade ediyorum- şu yayına açık
dakikalarda milletime, halkıma duyurmak açısından söylüyorum:
İktidar grubunun yönetimi maalesef bir arayış içerisinde
değil, bir arzu içerisinde değil, bir karar içerisinde değil ve
bu konuda da bir ısrarı bulunmamaktadır. Maalesef milletin
zamanını çalıyoruz.
Değerli arkadaşlar,
bakın, bu grup önerilerini tenkit ediyor Sayın Elitaş ama
eğer bu grup önerisi olmasaydı Sayın Ensar Öğütün buraya
getirdiği sorunu nasıl konuşacaktık? Değerli
arkadaşlar, siz iktidar olarak kendi önceliklerinize dayalı bir
gündem getirebilirsiniz ve onu kabul edersiniz oy çoğunluğunuzla ama
milletin gündemini nasıl konuşacaktık? Karsta, Ardahanda,
Iğdırda, doğuda, Erzurumda bu hayvan ölümleri peşinde ne
yapılması gerekiyor? Bu noktada Hükûmetin dikkatini çekebilmek için
hangi imkânı kullanacaktık? Muhalefet partilerinin grup önerilerinin
temel amacı bu; milletin gündemini buraya getirebilmek.
Petrol Yasasını
konuşuyorsunuz. Mutlaka toplamda bir faydası, bir gerekliliği
vardır ama millete ne faydası var? Yani, Karsta hayvanları ölen
vatandaşımıza Petrol Yasasının ne faydası olacak
yakın zamanda? Dolayısıyla, grup önerileri konusu gerçekten
muhalefet partilerinin elinde millet adına denetim yapabilmenin
imkânıdır, meseleyi böyle değerlendiriniz ama hiçbir
şekilde bu çalışma usulünü savunabilmek mümkün değil.
Hiçbir kurum ve hiçbir kuruluş yok ki kendi gündemini belirlemek için bu
kadar çok tartışsın.
Değerli arkadaşlar, bütün
konuşmalarımıza rağmen maalesef bir mesafe katedemedik,
özel bir çalışma yapmamız gerekiyor. Şimdi, iktidar partisi
Sayın Mustafa Elitaşın imzasıyla buraya bir gündem
getirdi. Bunu anlamak mümkün değil Sayın Elitaş, 28 kanunu öne
çekiyorsunuz. Önümüzdeki hafta bir başka önergeyle yine başka
kanunları öne çekeceksiniz, yani şu kırmızı
kitabın sırası sürekli değişiyor. Hani diyelim ki
acil, 1inci sıraya, 3üncü sıraya alınması gerekir; 36,
37, 38, 39uncu sırayı bugünden almanın ne anlamı var, ne
faydası var, ne gereği var? Yani, bir iş yapabilmek için benim
size bir önerim var. Böyle yazıp, çizip buraya oylattırmanız
değil, ben inanıyorum, oy veren arkadaşlarınız da bunu
anlamıyordur, bunun ne söylediğini, hangi kanunun öne
alındığını, hangisinin ne zaman görüşüleceğini
sizin getirdiğiniz bu önergeyle sizin milletvekili
arkadaşlarınız da anlamıyordur, siz el
kaldırdığınız için kaldırıyorlardır.
Biz de anlamıyoruz, anlayabilmek için uzun uzun
çalışıyorum, yani Allah razı olsun, geldin dedin ki: Bu
hafta Petrol Yasasını, YÖK Yasasındaki
değişikliği ve 3 tane uluslararası sözleşmeyi
çalışacağız. Bir satır, bir cümlelik bir mesele bu,
yani şunu deseydiniz ki: Biz bu hafta Petrol Yasasını, YÖK
Yasasında 5 tane üniversite kurulmasını ve 3 tane de
uluslararası sözleşmeyi görüşmek istiyoruz. Böyle bir önerge
getirseydiniz çok daha anlamlı olurdu. Buraya, böyle koca sayfa dolusu
Ve
haziran ayının sonuna kadarını da planlıyorsunuz, bunu
da bir türlü anlayamadık. Önümüzdeki haftayı planlayamayan,
öngöremeyen AKP Grubu haziran ayını da planlıyor. Ben biliyorum
ki önümüzdeki hafta da bir tane getireceksiniz, yeniden
değiştireceksiniz. Toplumun aklıyla, bu Genel Kurulun
aklıyla alay etmenin anlamı yok. Ben tekrar teklif ediyorum:
Muhalefet partileriyle uzlaşarak çok daha iyi bir çalışma
temposu yakalayabilirsiniz, çok daha faydalı olabilirsiniz, bana göre çok
daha doğru bir iş yapmış olursunuz.
Değerli arkadaşlar,
yarım kalan bir hususu da ifade etmem gerekiyor. Sayın Orman
Bakanı yok, onunla ilgili bir şey söyleyecektim.
Bakın, bu, Reyhanlı meselesi
üzerinde çok fazla konuşmaya gerek yok. Bu bir acımız, bu bizim
millî bir acımız. İnsanımız hayatını
kaybetmiş, ülkemiz ve devletimizin egemenliğine bir saldırı
olmuş. Saldırıyı yapanları şiddetle, nefretle
kınıyoruz. Acımız var, acımızı
paylaşıyoruz. Ama tenkit ettiğimiz husus şu: Bu
acının etrafında kenetlenmeye, bir araya gelmeye davet
edeceğinize muhalefeti suçluyorsunuz. Ne yapacaktık? Biz, bu
acıyı unutmayacağız diyoruz, unutturmayacağız
diyoruz çünkü bu olay önemli. Bu olayı unutursak daha büyük felaketlerle
karşı karşıya kalacağız. 11 Şubat 2013
tarihinde Cilvegözü Sınır Kapısında patlayan aracı
konuşabilseydik, o acıyı paylaşıp ona karşı
ortak bir tepkiyi oluşturabilseydik belki de 11 Mayıstaki olayla
karşılaşmayacaktık, Reyhanlıdaki olayla
karşılaşmayacaktık. Acıların
paylaşılması, acıların etrafında bir fırsat
ihdas edilerek birliğin sağlanması aklın yolu, o da iktidarın
sorumluluğunda. Tenkit ettiğimiz husus budur. Bu noktada dikkatinizi
çekmek için biz bugün bu grup önerisini getirdik.
Ama maalesef bir türlü
aşamadığımız bir inadınız var, sizin,
Meclisi çalıştırmak istemediğiniz gibi bir kanaatimiz var.
Eğer çalıştırmak isteseniz bunun daha farklı yolları
vardır ve denenmelidir. Bu hususlar maalesef
aşamadığımız, her defasında konuşmuş
olmamıza rağmen hiç mesafe katedemediğimiz hususlardır.
Dikkatinize sunarım.
Saygılar sunar, teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Şandır.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, (2/1413) esas numaralı
Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/113)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/1413 esas numaralı Milletvekili
Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifimin İç Tüzükün 37nci maddesi uyarınca doğrudan Genel
Kurul gündemine alınmasını arz ve talep ederim.
Mustafa Sezgin Tanrıkulu
İstanbul
BAŞKAN Teklif sahibi
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milletvekili Seçimi Yasasının 33üncü maddesindeki yüzde 10 seçim
barajının yüzde 3e indirilmesi noktasındaki teklifimi İç
Tüzükün 37nci maddesi uyarınca gündeme aldırmış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu yasa
tasarısı hepinizin bildiği gibi 12 Eylül faşist askerî
darbesinin ürünüdür. 1983te yürürlüğe giren Milletvekili Seçimi
Kanunuyla getirilmiştir ve yaklaşık otuz yıldır
yürürlüktedir. Ben bu konuyla ilgili olarak ayrıntılı bir
değerlendirme yapmayı doğru bulmuyorum. Zira çok kolay biçimde
ulaşabileceğiniz araştırma merkezinin Nisan 2011 tarihli
seçim barajına ilişkin çok önemli bir raporu var. Bu raporda seçim
barajının Türkiye bakımından, dünya örnekleri
bakımından örnekleri çok iyi sıralanmış, iyi bir
araştırma bu, bunu okuyabilirsiniz.
İkinci olarak yine, Nisan 2010
tarihli İDE araştırma merkezinin, Venedik Komisyonunun
Türkiyeye ilişkin ve seçim barajlarına ilişkin raporu var,
buradan okuyabilirsiniz. Şunu söyleyeyim seçim barajıyla ilgili son
olarak: Avrupa Konseyi Parlamenterler Komisyonunun seçim barajı
bakımından yerleşik demokrasilere önerdiği oran yüzde
3tür. Yerleşik demokrasilere kullandığı tabir de budur.
Şimdi, bizdeki oran yüzde 10dur. Eğer Türkiyenin demokrasisinin
yerleşik bir demokrasi olmadığı iddiasında iseniz bir
sorun yok ama biz demokrasimizi yerleşik bir demokrasiye evrilme
noktasında bir iradeye sahipsek bugün burada bunu gündeme
alırız, tartışırız. Biz yüzde 3 önerdik, hiç
olmayabilir veya gerçekten de hem yönetimde istikrar hem temsilde adalet
bakımından sorunu olduğunu düşünüyorsanız yüzde 3
olmaz, 4 olur, 5 olur ama bugün burada bunu konuşuruz. Eğer
konuşursanız o zaman biz de inanırız ki sizlerin, milletvekillerinin
kendi partilerinden bağımsız olarak demokrasi konusunda, adalet
konusunda, barış konusunda bir inancınız var.
Değerli arkadaşlar, niye
bunları söylüyoruz? Biz yürüyen bu süreçle ilgili olarak Başbakana
güvenmek zorunda değiliz. Başbakana güvenmiyoruz, açık
söyleyelim, güvenmiyoruz Başbakana.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Senin güvenine ihtiyacı var sanki Başbakanın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Başbakana güvenmiyoruz. Biz 2009da da güvenmedik, Osloda da
güvenmedik.
İHSAN ŞENER (Ordu) Hiç
güvenmediniz siz, hiç güvenmediniz.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Bakın, siz yine Kürtler üzerinden ve Türkiyede barış
edebiyatı üzerinden ve Başbakana güven üzerinden bir siyaseti
yürütmeye çalışıyorsunuz.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Halk güveniyor, halk. Halk güvendiği için bu partiye oy vermiş, sen
güven güvenme
Güvenini kendine sakla.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Biz ise barışı ancak
demokrasiyle güvence altına alabiliriz. O nedenle, bakın, burada
yazılı 19 tane maddeyi açıkladık, 19 maddeyi.
İHSAN ŞENER (Ordu) Sezgin
Bey, inanıyor musunuz siz ona?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Birincisi de yüzde 10 seçim barajı, bakın, birincisi de yüzde 10
seçim barajı. O nedenle, bugün bunu gündeme getirdik. Eğer gerçekten
Türkiyede gerçek bir barışı inşa etmek istiyorsanız
yer burasıdır, Meclistir, bu kürsüdür ve bu Genel Kuruldur.
Gelirsiniz, burada her şeyi konuşuruz, her şeyi yaparız.
Yüzde 10 seçim barajıyla ne işiniz var?
İSMAİL AYDIN (Bursa) Sen
onu da geri çekersin.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
1995te, 1999da, 2003te Türkiye'nin çoğulcu rüyası buraya
yansıdı mı? Yansımadı.
İSMAİL AYDIN (Bursa)
Sözünün arkasında duramazsın, onu da geri çekersin.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Eğer gerçek barıştan yanaysanız
İHSAN ŞENER (Ordu) Şüphen
olmasın, şüphen olmasın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
gelirsiniz, Cumhuriyet Halk Partisinin gerçek demokrasi, gerçek adalet ve
gerçek özgürlük için önerilerine destek verirsiniz ve biraz sonra burada
oylanacak seçim barajı konusundaki tutumunuzu ortaya koyarsınız.
İSMAİL AYDIN (Bursa)
Sözünün arkasında duramazsın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Burada böyle laf atmakla olmaz, laf atmakla olmaz. Sizi ben demokrasiye davet
ediyorum. Biraz sonra burada sınav olacak ve Diyarbakırda, Hakkâride,
Vanda, Edirnede, Trabzonda, her yerde, biraz sonra kalkacak hayır
ellerinizi göstereceğiz. O nedenle, vicdanınıza, demokrasiye ve
özgürlüğe hizmet etmek istiyorsanız biraz sonra bunu gündeme
aldırırsınız ve hep beraber geliriz burada konuşuruz,
burada konuşuruz. İlki bu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim
sayın Tanrıkulu.
İHSAN ŞENER (Ordu) Biz
gerçek vicdandan yanayız.
ŞUAY ALPAY (Elâzığ)
Hangi vicdan, hangi demokrasi?
İSMAİL AYDIN (Bursa) Hangi vicdan?
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Ya, bakın, hangi vicdan, hangi vicdan? Sezgin Tanrıkulu
vicdanı.
Ben Diyarbakırın
sokaklarından, Hakkârinin sokaklarından geliyorum, tamam mı?
Sen İstanbulda dolaşırken ben oralardaydım.
İSMAİL AYDIN (Bursa)
Geçeceksin onu.
BAŞKAN Sayın
Tanrıkulu, çok teşekkür ederim.
İSMAİL AYDIN (Bursa)
Sözünün arkasında duramazsın sen.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Dersim demokrasisi, Dersim!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Tüm yurttaşlarımızı da cumartesi saat 16.00da
Kadıköy Meydanına özgürlük ve demokrasi için bekliyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi siz laf
atıyorsunuz ya, sayın milletvekilleri, laf atıyorsunuz ya,
Sayın Mehmet Şimşek bekliyor, en az beş dakika gitti.
Evet, Bolu Milletvekili Sayın
Tanju Özcan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisine mensup
milletvekillerimiz tarafından Milletvekili Seçimi Kanununda
değişiklik yapılmasına dair verilen kanun teklifi
hakkında destek vermek amaçlı söz almış bulunmaktayım.
Arkadaşlar, bu kanunun özü, az
önceki hatip arkadaşımızın ifade ettiği gibi, şu
an Türkiyede uygulanan yüzde 10luk seçim barajının yüzde 3e
düşürülmesi hakkında.
Arkadaşlar, biz bu kanun teklifini
neden verdik? Temsilde adalet sağlanabilsin diye; gerçekten, halkın
iradesi Türkiye Büyük Millet Meclisine halkın istediği gibi
yansıyabilsin düşüncesiyle.
Arkadaşlar, esas itibarıyla
ben hiç baraj uygulanmamasından yana olan milletvekillerinden bir
tanesiyim.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
CHP anca girer.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Ben böyle
düşünüyorum.
Arkadaşlar, sizin kısmen
temsil ettiğiniz zihniyet bir dönem bu baraj yüzünden çok
değişik arayışlar içine girmek zorunda
kalmıştı. Bu lafı atarken lütfen bunları da
hatırlayın, ona göre bu lafları atın.
Bugün AKPnin yüksek oranda oy
alması, insanların bir kısmının, sizin gibi
düşünmemesine rağmen, kötünün iyisi mantığıyla size
oy vermiş olması gerçeğinin
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Demek ki siz daha kötüsünüz.
İHSAN ŞENER (Ordu) Siz daha
mı kötüsünüz?
TANJU ÖZCAN (Devamla)
geçmişte
sizin temsil ettiğiniz zihniyetin defalarca bu baraj sebebiyle Parlamento
dışında kaldığı gerçeğini unutturmaması
gerekir.
Arkadaşlar, biz bu kanun
teklifiyle, barajın yüzde 3e düşürülmesini istedik. Şu anda
uygulanan, biliyorsunuz, yüzde 10. Yüzde 10 oy demek, arkadaşlar,
yaklaşık 4,5 milyon oy demek. 2002 seçimlerinde bu Parlamento, Türkiye
bunu yaşadı. AKP ve CHP Grubu olarak Parlamentodaydık ve
halkın yaklaşık yüzde 53ünü temsil ediyorduk. Yani bu, şu
demek tersinden bakıldığında: Türk halkının yüzde
47sinin iradesi Meclise yansımamış. Elbette bu dönem oran biraz
daha yüksek ama bu, bundan sonraki dönemlerde de yüzde 10 barajı
kaldığı sürece böyle olacak anlamına gelmez.
Arkadaşlar, yüzde 3lük baraj bile
bana göre az bir oyu temsil etmiyor, yaklaşık 1,5 milyon oy demek.
Şimdi siz şunu söylüyorsanız, Bu barajın yüzde 10un
altına düşürülmesi yanlıştır. diyorsanız bunun
gerekçesini ortaya koymanız gerekir. Hatırlarsanız, Doğru
Yol Partisi 2002 seçimlerinde yüzde 10a yakın bir oy
almıştı ancak o parti Parlamentoda temsil edilememişti.
Yine, 2002 seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi de keza yüzde 10a
yakın bir oy almıştı ancak onlar da temsil
edilememişti.
Şimdi, bu mevcut sistemde ne
oluyor, biliyor musunuz? İnsanlar tam aklındaki veya ilkelerine uygun
siyasi partiye maalesef yüzde 10luk baraj yüzünden oy veremiyor ve bu anlamda,
az önce söylediğim gibi, kötünün iyisi mantığıyla veya
Oyum ziyan olmasın. mantığıyla hiç
inanmadığı bir iradeye dahi sadece Ufak tefek benzerlikler
var. düşüncesiyle oy verebiliyor.
Arkadaşlar, Türkiyeye demokrasiyi
getirdiğini iddia eden iktidar partisinin milletvekillerine ben birkaç
hatırlatmada bulunmak istiyorum. İşte, örnek
aldığımızı söylediğimiz, birliğine
katılmaya çalıştığımız Avrupa
Birliğinden bazı ülkelerde baraj sistemiyle ilgili örnekler burada.
Avrupada bazı ülkelerde hiç baraj uygulaması yok benim de gönlümden
geçtiği gibi. Ancak, Bosna Hersekte yok, Bulgaristanda yüzde 4, Çek
Cumhuriyetinde yüzde 5, Estonyada yüzde 5 -bunlar yüksek olanlar- Hollandada
yüzde 0,67, İrlandada yok, İsviçrede yok, Letonyada yüzde 5.
Birçok Avrupa ülkesinde de baraj uygulaması yok. O anlamda, biz de diyoruz
ki: En azından yüzde 3e düşürürsek Parlamentoda halkın daha çok
temsilcileri bulunabilir, daha çok siyasi parti burada temsilci bulundurabilir.
Yine, arkadaşlar, bu vesileyle
şuna da değinmek istiyorum: Önümüzdeki yıl yerel seçimler var.
Bir de yerel seçimlerde uygulanan bir baraj var illerde. Biliyorsunuz, yüzde
10un altında oy alan siyasi parti temsilcisi belediye meclis üyeliği
de kazanamıyor, seçtiremiyor. O yüzden birçok yerde ikili yarış
olduğu için bu iki parti dışındaki ya da iki adayın
temsil ettiği partiler dışındaki adayların belediye
meclislerine bile üye sokmasının önüne geçiyoruz. Bu konuda da ivedi
olarak, bence, yerel seçimlerden önce mümkün olursa bir yasal düzenleme
yapmakta fayda var diyorum. Az önce söylediğim gibi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TANJU ÖZCAN (Devamla) -
biz bu yasa
teklifini temsilde adalet sağlansın düşüncesiyle verdik.
Desteklerinizi bekliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Özcan.
Sayın Sakık, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
17.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Milletvekili Seçimi Kanununa
ve yüzde 10luk baraja ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Bu yasa tasarısı, daha önce,
12 Eylülün mimarı olan Kenan Evren ve arkadaşlarının
getirdiği çok haksız, hukuksuz bir uygulama. Dünyada emsali, bir
benzeri yok. Yani aradan uzun yıllar geçmesine rağmen hâlâ siyasi
iktidarlar bu Yasanın
arkasına sığınarak siyaset yapmayı nasıl içlerine
sindiriyorlar? Ve dünyada yüzde 10luk baraj yok.
Şimdi, bu Yasa bu kadar
adaletsizse, eğer biz demokratik zeminin hayat bulacağı günleri
yaşıyorsak ve bu konuda herkese hayat hakkı tanıyacaksak bu
tarihî bir fırsat. Bugün, mesela, bu yasayı kabul edip, bu konuda
adımların atılması kayıp değil tam bir kazanç
olur.
Bir taraftan 12 Eylül
Anayasasını değiştirmeye kalkışmak ama bir
taraftan da 12 Eylül generallerinin getirdiği Siyasi Partiler Yasası,
Seçim Kanunu ve yüzde 10luk baraja sığınmak dürüstçe bir tavır
değil. Herkesi bu konuda vicdanlı davranmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Önergeyi
III. - YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi var, evet.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Susam,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Şeker, Sayın Dibek, Sayın
Toprak, Sayın Özel, Sayın
Özcan, Sayın Çam, Sayın Kuşoğlu, Sayın Çıray, Sayın
Bayraktutan, Sayın Tanrıkulu, Sayın Kesimoğlu, Sayın Değirmendereli, Sayın
Öz, Sayın Kaleli, Sayın Korutürk, Sayın Koç, Sayın Tayan.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum
ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler (Devam)
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, (2/1413) esas numaralı
Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/113) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Gündemin Sözlü Sorular
kısmına geçiyoruz.
IX.- SÖZLÜ SORULAR
VE CEVAPLARI (X)
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
işportacıların sorunlarının giderilmesine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/87) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Mobil Telekomünikasyon sektöründe çifte vergilendirmeye
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1348) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Bakanlığın Ardahandaki personel sayısının
arttırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1401) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
4.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, 2003ten itibaren yapılan lojman satışlarına
ve gelirlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1403) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
5.- Adana Milletvekili Ali Halamanın,
2/B kapsamındaki arazilerden ecrimisil vergisi talebine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1447) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
6.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
geçmişte özelleştirilen bazı limanların işletilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1454) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
7.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kamuda çalışan avukatların
çalışma koşulları ile özlük ve sosyal haklarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1721) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
8.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, bir kredi derecelendirme kuruluşu ile ilgili
değerlendirmelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1723) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
9.- Mersin Milletvekili Ali Özün,
bazı askerî personelin maaşlarına yapılan son zamma
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1737) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, 150 metrekareden küçük evlerde KDV oranının
artırılacağı iddialarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1757) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
11.- Muğla Milletvekili Mehmet
Erdoğanın, Muğlada 2/B kapsamındaki arazilerin rayiç
bedellerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1915) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
12.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, THYnin Bosna Havayollarındaki
ortaklığını sonlandırmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/2170) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
13.- Adana Milletvekili Ali Halamanın,
bütçe açığını kapatmak amacıyla yapılan zamlara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2171) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
14.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde bulunan araçlara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2209) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
15.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Cumhurbaşkanlığı resmî konutunun bakım
onarım ve yenileme çalışmalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2210) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, 2/B arazileri için yapılan başvurulara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2220) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
17.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Vanda yaşayan esnafın borçlarının
ertelenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2245) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
18.- İstanbul Milletvekili Abdullah
Levent Tüzelin, akaryakıt, doğal gaz ve elektriğe yapılan
zamlara ve resmî törenlerin maliyetine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2267) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
19.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, maaş farklılıklarının ne zaman
giderileceğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2273) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
20.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, 2012 yılı içinde akaryakıt, doğal
gaz ve elektriğe yapılan zam oranlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2282) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
21.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Van depreminden zarar görenlerin borçlarının
ertelenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2315) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
22.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Kore ve Kıbrıs gazilerine verilen şeref
aylığı miktarının artırılması için
çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2363) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
23.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Gölede bir köyde bulunan tapusuz arazilerin
kullanıcılarına bedelsiz verilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2367) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
24.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, 5084 sayılı Kanunun süresinin uzatılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2441) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, yapılan zamlara ve bütçe açığına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2472) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
26.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, vergi gelirlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2485) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
27.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, kayıt dışı ekonominin önlenmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2490) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, ülkemizdeki gelir dağılımı
bozukluğuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2511) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
29.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, kredi notunun artırılmasının etkilerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2542) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
30.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Bakanlık tarafından borçları nedeniyle
mükelleflere mektup gönderilmesi uygulamasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2552) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
31.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, emeklilerin maaşlarının
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2579) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
32.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Türk TELEKOMa devredilen taşınmazlara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2688)
33.- Antalya Milletvekili Arif Bulutun,
Korkuteli ilçesinde bir köyde yaşanan sel felaketi sonucu köy
halkının mağduriyetine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2715)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
34.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, THY tarafından gerçekleştirilen bir uçak
alımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2739) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
35.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında
görevli sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2815) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
36.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, akaryakıt fiyatlarına ve tüketimlerinden
alınan vergilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2817) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
37.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
Hazineye ait taşınmazlar üzerinde bulunan ibadethanelere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2836) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
38.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
devlete ait taşınır ve taşınmazlardan bir derneğe
tahsis edilenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2837) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
39.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, otoyolların özelleştirilmesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2856) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
40.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, memur ve muhasebe denetim yardımcısı
kadrolarında görev yapan personele üniversite ödeneği verilip
verilmediğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2875) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
41.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, ticari araçlardaki ÖTV ve KDVnin düşürülmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2887) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, otomotiv sektöründen elde edilen vergi gelirine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2888) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
43.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, memurların ek göstergesinin yükseltilmesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2968) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
44.- Samsun Milletvekili Cemalettin
Şimşekin, 2/B arazilerinin rayiç bedellerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3026) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
45.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, afet riski altındaki alanların kentsel dönüşümüne
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3081) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
46.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, 2002-2013 yılları arasında Bakanlıkta
istihdam edilen engellilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3126) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
47.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, Bakanlık istisnai kadrolarına yapılan
atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3131) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
48.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, Bakanlık tarafından kiralanan araçlara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3132) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
49.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, kamu kurum ve kuruluşlarının
tanıtım faaliyetleri ile ilgili harcamalarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/3133) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
50.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, Bakanlık personeline ve açılan davalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3134) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı
51.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, Bakan Yardımcısına, görevlerine ve
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3135) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
52.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, Bakanlık tarafından düzenlenen yurt
dışı gezilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3143) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
53.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen
temsil giderlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3224) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
54.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Bakanlık personeli arasındaki ücret
farklılıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3272) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
55.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, vergi kayıp ve kaçak denetimleri ile vergi kaçıran
mükelleflere yönelik işlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3304)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
56.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, e-haciz uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/3333) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
57.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Türkiyede dolaylı vergilere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3335) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
58.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, mali müşavirlerin tasdik edecekleri defterlere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/3342) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı
59.- Adana Milletvekili Ali Halamanın,
Adana ilindeki 2/B arazilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3353) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
60.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, KOBİlerin borçlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3354) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
61.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, Maliye Bakanlığının engellilere yönelik
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3355) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
62.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, memurların emekli maaşı ve emekli
ikramiyelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3522) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
63.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, aynı statüdeki personelin farklı atama
yönetmeliklerine tabi olmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3566)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
64.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Maliye Bakanlığı çalışanları ile
diğer kamu kurumu çalışanları arasındaki tazminat
tutarı farklılığına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/3567) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
65.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, personelin sosyal haklarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3569) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
66.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, personelin izin haklarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/3571) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
67.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, hurda araç indirimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3658)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
68.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, özelleştirmelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3700)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
69.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Türkiyenin cari açığına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3745) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Sunuşlar bölümünde belirttiğim üzere, birlikte
cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini
cevaplandırması için Maliye Bakanı Sayın Mehmet
Şimşeki kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın Bakan.
Şimdi, bir saatiniz var.
Soruları -anlaştı gruplar- okumuyoruz. Yani vakitli
kullanırsanız size soru sormakla da yani bir saate
tamamlayacağız. Tamam?
Evet, buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (BATMAN) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; sözlü soru önergelerine cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Cevaplarıma Sayın Ensar
Öğütün İçişleri Bakanımıza yönelttiği (6/87)
sıra numaralı soruyla başlıyorum. Mevcut
mevzuatımıza göre işporta olarak adlandırılan
satış yerleri usulsüz olup yasal boyut kazandırılması
mümkün değildir, uygun da değildir.
Sayın Mesut Dedeoğlunun
(6/1348) esas numaralı sorusu: Mevcut düzenlemelere göre arızalı
bir cihazın tamir edilememesi nedeniyle yerine yenisinin ithalinde ÖTV
alınmaktadır. Garanti kapsamındaki arızalı cihaza ait
önceden alınan ÖTVnin iadesine ilişkin şu an itibarıyla
bir çalışmamız bulunmamaktadır.
Sayın Ensar Ögütün iki sorusu
(6/1401) esas numaralı sorusu: Bakanlığımızın
taşra teşkilatının personel ihtiyacı imkânlar
ölçüsünde giderilmeye çalışılmaktadır. (6/1403) esas numaralı
sorusu: 2003-2012 döneminde 108 adet lojman toplam 24,9 milyon lira bedelle
satılmıştır.
Sayın Ali Halamanın (6/1447), (6/3353),
Sayın Mehmet Erdoğanın (6/1915), Sayın Mesut
Dedeoğlunun (6/2220) ve Sayın Ensar Öğütün (6/2367) ve
Sayın Cemalettin Şimşekin (6/3026) esas numaralı soru
önergeleri: Mevcut mevzuatımıza göre ecrimisil gelir getirsin
getirmesin izinsiz ve hukuksuz
tasarrufun karşılığı olan bir tazminattır, tabii
ki devam edecektir. 2/B taşınmazlarının satış
bedellerinden ecrimisil bedelleri mahsup edilmektedir. 2/Bde rayiç bedeller
2886 ve 4706 sayılı Kanunlar çerçevesinde, belediye, ticaret ve
sanayi odaları gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden
soruşturulmak ve mahallinde gerekli incelemeler yapılarak konumu
emsal taşınmazların metrekare birim değerleri,
İnternet araştırmaları, imar ve kullanım
durumları, verim gücü ve altyapı imkânları gibi unsurlar dikkate
alınarak tespit edilmiştir. Kıymet takdirlerinde kontrol aşaması
tamamlanmıştır. Bedeller başvuru yapan hak sahiplerine
İnternetten sorguya açılmıştır. Satın
almaların başlaması için tebligatlara
başlanmıştır. Başvurularda taahhüt ve başvuru
bedeli alınmamaktadır.
Mevzuatımızda tarım arazilerinin bedelsiz devri yönünde
bir düzenleme bulunmamakta olup 6292 sayılı Kanunla hak sahiplerine
satış imkânı getirilmiştir. Tamamen ve münhasıran, bilfiil tarımsal
amaçlı kullanılan ve üzerinde tarımsal amaçlı yapılar
ile sürekli ikamet amacıyla kullanılan, konut hariç yapı
bulunmayan yerler için satış bedelinin rayiç bedelin yüzde 50si
olarak hesaplanması öngörülmüştür. Peşin satışlarda
ayrıca yüzde 20 indirim uygulanmaktadır. 6444 sayılı
Kanunla taksit süreleri uzatılmıştır.
2012 Haziran itibarıyla 2/B
taşınmazı bulunan illerimizde toplam 70 bin civarında
doğrudan satın alma ve iade başvurusu
yapılmıştır. Bugün itibarıyla başvuru
sayısı 57 ilimizde toplam 611 bin civarındadır. 57 ilin
başvuru dağılımını süre itibarıyla burada
ifade edemiyorum ama isterlerse Sayın Dedeoğluna bunun bütün
detaylarını verebilirim. 2/B alanlarının
satışından 9,8 milyar liralık gelir beklenmektedir. Adana
ilindeki 2/B taşınmazı sayısı 11.943tür, toplam 5.710
hektardır. Bunların 2.121 adedi 400 metrekarenin altında olup
toplam alanı 46 hektardır.
Sayın Kamer Gençin (6/1454) esas
numaralı soru önergesi: Limanların özelleştirildiği
tarihten 30 Nisan 2013e kadar işletme hakkı devir sözleşmeleri
kapsamında Türkiye Denizcilik İşletmelerinin 13,7 milyon
dolarlık hasılat payından 11,8 milyon doları tahsil
edilmiştir. Kalan payla ilgili gerekli yasal işlemler başlatılmıştır,
davalar derdesttir. Tekirdağ Limanının özelleştirilmesi 12
Mart 2012 tarih ve 2012/34 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu
kararıyla feshedilmiş ve ertesi gün fiilen
devralınmıştır. Bahse konu liman işletmelerinin
yönetimi ve denetimi, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7inci
maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, yönetim kurullarına üye olarak
TDİden 1 personel ve denetim kurullarına, limanların
bağlı olduğu ilgili valilik personelinden 1 üye alınmaktadır.
Bütün bu üyelerin isimlerini şu anda saymam zor ama isteyen
milletvekilimize tabii ki bunları sunabilirim.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığına intikal eden bir, görevini yapamama durumu söz
konusu değildir. Karadeniz sahil yolu yapımı
çalışmaları kapsamında Giresun liman sahasında bulanan
424 metrekarelik bina dâhil olmak üzere 14.562,69 metrekarelik alan 1,7 milyon
lira kamulaştırma bedeliyle Karayolları Genel Müdürlüğüne
devredilmiştir. İşletme hakkı devir sözleşmesi
çerçevesinde kamulaştırma bedeliyle ilgili TDİnin bir
alacağı söz konusu değildir. Üyelik bilgilerini ve kâr
paylarını tek tek burada okumam süre nedeniyle mümkün değildir
ama yine isteyen arkadaşlarımıza yazılı olarak
verebilirim.
Sayın Alim Işıkın
(6/1721) esas numaralı sorusu: 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle eşit işe eşit ücret politikasıyla aynı
hizmet sınıfında aynı veya benzer unvanlı kadrolarda
istihdam edilen personel arasındaki ücret dengesizliği ortadan
kaldırılmıştır. Bu çerçevede farklı idarelerdeki
avukatların aynı tutarda ek ödemeden yararlandırılması
suretiyle mali hakları arasındaki farklılığa son
verilmiştir. Ayrıca avukatlarımıza vekâlet ücreti de
ödenmektedir. Gündemimizde bu konularda bir çalışma yoktur.
Sayın Alim Işıkın (6/1723),
Sayın Mahmut Tanalın (6/2542) esas numaralı önergeleri:
Standard&Poor'sun geçen yıl mayıs ayında
yaptığı Türkiye değerlendirmesi ülkemizin görünümünü
doğru bir şekilde yansıtmamıştır. Zira,
Mayıs 2012den bu yana hem SNP hem de dört ayrı uluslararası
kredi derecelendirme kuruluşu Türkiyenin kredi notunu yükseltmiştir.
Fitch, Kasım 2012de Türkiye'nin kredi notunu yatırım
yapılabilir seviyeye yükseltmiştir. Fitchin ardından Moodys,
Japan Credit Rating Agency ve Dominion Bond Rating Service de ülkemizin kredi
notunu yatırım yapılabilir seviyeye
çıkartmıştır. Böylece Türkiye uluslararası dört kredi
derecelendirme kuruluşu tarafından yatırım yapılabilir
seviyede kredi notuna sahip bir ülke konumuna gelmiştir. Bu gelişme
ekonomimizi, dolayısıyla vatandaşımızı oldukça
olumlu yönde etkileyecektir, ülkemize uzun vadeli yatırım girişlerini
hızlandıracak, sermaye girişlerindeki oynaklığı
azaltacaktır; hazinemizin ve şirketlerimizin uluslararası
finansmana erişimini artıracak, borçlanma maliyetini azaltacak ve
ülkemizin uzun vadeli büyümesine katkı sağlayacaktır. Tüm bunlar
istihdam artışını destekleyecek, ülkemizin
kalkınmasına ve sosyal refahın artmasına destek
olacaktır.
Kredi notu
artırımının ardında yatan temel unsur hükûmetlerimiz
döneminde sağlanan siyasi istikrar, uygulanan ihtiyatlı makroekonomik
politikalar ile gerçekleştirilen yapısal reformlar olmuştur.
Kredi notu artırımından dolayı vergilerin
sıfırlanmasını beklemek gerçekçi bir bakış
açısı değildir. Zira yatırım yapılabilir seviyede
kredi notu olsun olmasın her ülke kamu harcamalarını finanse
etmek için vergilendirme yoluna gitmektedir.
Sayın Ali Özün (6/1737) esas
numaralı soru önergesi: Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin özlük
haklarıyla ilgili çalışmalar personel ayrımı
gözetilmeksizin bir bütün olarak yürütülmektedir. Bu kapsamda geçen yıl
emsallerine göre daha zorlu şartlarda veya mahrumiyet yerlerinde görev
yapanlara, patlayıcı madde imhası gibi risk seviyesi yüksek
görevleri yapanlara ve mesleki gelişimi teşvik etmek amacıyla
eğitim alan personele ödenmekte olan yan ödeme puanlarında
artış yapılmıştır. Ayrıca terörle
yaygın ve yoğun bir şekilde mücadele eden askerî personele
görev yaptığı yer, görevin riski ve zorluğu gibi
kriterler esas alınmak suretiyle ilave bir ek tazminat ödenmesi yönünde
düzenleme yapılmıştır. Kadro unvanına bağlı
olmadan yapılan bu tür ödemelerden yararlanan personelin sayısı
hakkında bilgi vermek teknik olarak mümkün değildir. Diğer bir
düzenlemeyle de 2629 sayılı Kanun kapsamında uçucu, paraşütçü, denizaltıcı,
dalgıç ve kurbağa adam gibi niteliklere sahip personelin
tazminatlarında artış yapılmıştır. Şu
an itibarıyla gündemimizde başka bir çalışma yoktur.
Sayın Mesut Dedeoğlunun
(6/1757) esas numaralı önergesi: 6322 sayılı Kanunla yeni konut
teslimlerinde inşaatın yapıldığı arsa veya
konutun vergi değerini ve bulunduğu yeri esas alarak katma değer
vergisi oranını farklılaştırabilme konusunda Bakanlar
Kuruluna yetki verilmiştir. (2012/4116) sayılı kararla da
büyükşehirlerde inşaat ruhsatı 01/01/2013 tarihinden itibaren alınan
150 metrekareye kadar lüks ve birinci sınıf konutlarda Emlak Vergisi
Kanununa göre belirlenen arsa birim metrekare değerlerine göre
vergilendirmeye geçilmiştir. Buna göre, söz konusu konutlarda arsa birim
metrekare değeri 500 liranın altında olanlarda KDV yüzde 1; 500
lira ile 1.000 lira arasında olanlar için yüzde 8; 1.000 liranın
üzerinde olanlar için de yüzde 18 KDV uygulanacaktır. Bunların
dışında kalan konutlarda eskiden olduğu gibi 150
metrekarenin altındakilere yüzde 1; 150 metrekarenin üzerindekilere ise
yüzde 18 olarak uygulanmaya devam edilecektir.
Sayın Ensar Öğütün (6/2170),
Sayın Mahmut Tanalın (6/2739) esas numaralı önergeleri: Türk
Hava Yolları Anonim Ortaklığı, kamu payı yüzde 49,12
olan, özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren bir kuruluştur. Söz
konusu soru önergelerinde yer alan hususlar, Türk Hava Yolları
tarafından şu şekilde
cevaplandırılmıştır: Türk Hava Yolları,
sorulardaki konulara ilişkin her türlü bilgiyi Kamuyu Aydınlatma
Platformuna bildirmiştir. Bu aşamada verilebilecek ilave bir bilgi
bulunmamaktadır. İşten çıkarılanlarla ilgili olarak
konu yargıya intikal etmiştir, verilecek karar doğrultusunda
hareket edilecektir.
Sayın Ali Halamanın
(6/2171), Sayın Levent Tüzelin (6/2267), Sayın Alim
Işıkın (6/2282) ve Sayın Mesut Dedeoğlunun
Sayın Başbakanımıza (6/2472) ve (6/2817) esas numaralı
soru önergeleri: Mali disiplinle bütçe hedeflerini gerçekleştirmek için
cari işlemler açığının azaltılmasına
katkı sağlamak amacıyla ekonomik ve sosyal gelişmeler,
verginin kendine özgü yapısı ile gelir gruplarının
harcamalar içindeki payı gibi unsurlar da dikkate alınarak zaman
zaman vergi düzenlemeleri yapılmaktadır. 2012 Eylül ayında
akaryakıt ürünleri üzerinden alınan maktu ÖTV tutarları
artırılmıştır. Bu düzenlemeden önce iki buçuk
yılı aşkın bir süre zarfında akaryakıt ürünleri
üzerindeki maktu vergi tutarlarında herhangi bir değişiklik
yapılmamıştır. 31/12/2009 tarihinden 22/09/2012 tarihine
kadar Brent tipi petrolün varil fiyatı 77,9 dolardan yüzde 43
artışla 111,4 dolar seviyesine çıkarken aynı dönemde TÜFE
yüzde 21,4 oranında artmıştır, maktu ÖTV ise sadece 30
kuruş artırılmıştır.
2012 yılının son
çeyreğinde alkollü içecek ve 1600 santimetreküpü geçmeyen motorlu araçlar
üzerinden tahsil edilen ÖTV ile tapu işlemlerinden alınan tapu harç
oranları da artırılmıştır. Akaryakıt,
motorlu taşıt ve alkollü içki ÖTVsi ile tapu harçlarında
yapılan düzenlemelerin 2012 yılı merkezî yönetim bütçe
gelirlerine etkisi yaklaşık 2,5 milyar liradır. 31/12/2002
tarihinde 100 liralık benzin fiyatının içerisinde vergi yükü
70,2 lira iken bu, 22/05/2013 tarihi itibarıyla 61,4 liraya kadar
düşmüştür. Aynı şekilde, 01/01/2005 tarihinde 100
liralık motorin fiyatının içerisindeki vergi yükü 65,1 lira iken
22/05/2013 tarihi itibarıyla 53,7 liraya düşmüştür.
Diğer taraftan, uluslararası
piyasalarda fiyatların yükselmesine bağlı olarak doğal gaz
maliyetlerinde meydana gelen artışlar nedeniyle BOTAŞ
tarafından doğal gaz satış fiyatları Ekim 2012den
geçerli olmak üzere nihai tüketici fiyatlarına yüzde 9,8 oranında
yansıyacak şekilde artırılmıştır. Enerji
maliyetlerinde meydana gelen artışlar nedeniyle de Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından perakende elektrik
fiyatları yüzde 4,03 ile yüzde 9,81 arasında değişen
oranlarda artırılmıştır.
Diğer taraftan, Sayın
Tüzelin sorusundaki törenlerle ilgili bir istatistik üretilmemektedir. Bu
konudaki iddialarına da katılamıyorum. Esasen bu konularda
Başbakanlığın tasarrufa ilişkin 2007/3
sayılı Genelgesiyle gerekli tedbirler alınmış olup,
uygulama buna göre sürdürülmektedir.
Akaryakıt ürünleri üzerindeki
vergilerde herhangi bir indirim gündemde değildir.
Sayın Mahmut Tanalın
(6/2209) ve (6/2210) esas numaralı önergeleri: Sorularla ilgili olarak
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinden alınan
yazılarda Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin
tüm eylem ve işlemlerinin yüce makamın ihtiyaçları
doğrultusunda, yürürlükteki mevzuat hükümlerine uygun ve tasarruf
prensiplerine dikkat edilerek yapıldığı, önergelerde dile
getirilen hususların da bu kapsamda olduğu,
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa tabi olup, her türlü işlemlerinin
Sayıştayca denetlendiği, Sayın
Cumhurbaşkanımızın ikamet ettikleri konutun
Dışişleri Bakanlığıyla yapılan protokol
çerçevesinde kullanıldığı, ayrıca Çankaya
yerleşkesinde bulunan Cumhurbaşkanlığı konutuna bugüne
kadar herhangi bir onarım, tadilat yapılmadığı ve
Köşkün korunmasına yönelik rutin bakımların Genel
Sekreterlikçe yapıldığı belirtilmiştir.
Sayın Ensar Öğütün dört
sorusu, (6/2245), (6/2315) esas numaralı sorusu: Öncelikle belirteyim ki
bankaların alacaklarının; elektrik, telefon, İnternet ve su
alacaklarının taksitle ödenmesine veya ertelenmesine ilişkin
Bakanlığımın bir yetkisi bulunmamaktadır.
Van ilindeki borçluların 6111
sayılı Kanun kapsamında ödenmesi gereken bir taksit tutarı bulunmamaktadır.
Ayrıca 6183 sayılı Kanunda yapılan değişiklik
neticesinde, doğal afetler nedeniyle ilan edilen mücbir sebep hâlinin sona
erdiği tarihe kadar ödemeleri gereken veya ertelenen amme
borçlarını faiz alınmaksızın veya yürürlükteki
oranından daha düşük faizle tecil etmeye ilgili makam
yetkilendirilmiştir.
(6/2273) ve (6/2579) ile Sayın
Mesut Dedeoğlunun (6/3522) esas numaralı soruları:
Hükûmetlerimiz döneminde gerek çalışanların gerekse emeklilerin
aylıklarında enflasyonun oldukça üzerinde bir artış
gerçekleştirilmiştir. Aylıklar reel olarak 1 ila 6 kat
arasında artmış ve ekonomik büyüme tabana
yayılmıştır. 2002 Aralık -2013 Nisan döneminde aile
yardımı dâhil en düşük memur maaşı yüzde 364, en
düşük memur emekliği aylığı yüzde 197, en düşük
işçi emekliği aylığı yüzde 259, en düşük
BAĞ-KURlu esnaf emekli aylığı yüzde 403 ve en düşük
BAĞ-KURlu tarım emekli aylığı yüzde 748 oranında
arttırılmıştır. Aynı dönemde TÜFEdeki
artış yüzde 150 oranında gerçekleşmiştir.
Diğer taraftan, intibak sistemiyle,
2000 yılından önce aylık bağlanmış olan 2 milyon
743 binin üzerindeki SSK emeklisi ile Nisan, Haziran 2000 döneminde aylık
bağlanmış olan 12 binin üzerindeki BAĞ-KUR emeklisinin
aylıkları yeniden hesaplanarak 2013 yılı Ocak ayından
itibaren aylıkların yükseltilmesi sağlanmıştır.
Diğer taraftan, emekli keseneğine esas aylık tutarına dâhil
edilmeksizin ödenen aylık unsurları kadro unvanı aynı olsa
bile görev yapılan coğrafi yer, görevin yürütüldüğü mekân
-fabrika, şantiye, maden ocağı, büro, arazi gibi- kadronun
bulunduğu kurum gibi bazı kriterler çerçevesinde
farklılaştırılmaktadır. Bu farklılaşma kamu
personelinin görevi sırasında emsallerine göre katlanmakta
olduğu zorlukların telafi edilmesi amacından
kaynaklanmaktadır. Çalışma dönemindeki fiilî zorluklara göre
farklılaştırılmış olan unsurların emekli
aylığına yansıtılması statü hukukuna uygun
düşmediğinden, bu unsurlar emekli keseneğinin ve emekli
aylığının hesabında dikkate alınmamaktadır.
Emekli keseneği yatırılmamış tutarlarının
emekli aylıklarına dâhil edilmesi sosyal güvenlik sisteminin
nimet-külfet ilkesiyle örtüşmemekte ve sosyal güvenlik sisteminin
açıklarını artırmakta olup yansıtılması
yönünde bir düzenlemeye gidilmesinin uygun olmadığı değerlendirilmektedir.
Sayın Reşat Doğrunun
(6/2363) esas numaralı önergesi: 2002 Aralık-2013 Nisan
döneminde TÜFE artışı yüzde 150 iken aynı dönemde 1005
sayılı Kanun çerçevesinde ödenen şeref aylıklarında
sosyal güvencesi olanlarda yüzde 257, sosyal güvencesi olmayanlarda ise yüzde
457 oranlarında artış yapılmıştır.
Görüleceği gibi aylıklarda bir düşüş söz konusu
değildir, aylıklar hem nominal olarak hem de reel olarak
artmıştır.
Sayın Ensar Öğütün (6/2441)
esas numaralı önergesi: 5084 sayılı Kanunun uygulama süresi
31/12/2012de sona ermiştir. 19 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe
giren Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Bakanlar
Kurulu Kararıyla uygulamaya geçirilen yeni teşvik sistemimiz ise
cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı teşvik sistemidir. 5084
sayılı Kanunla 49 ildeki yatırımlar desteklenirken, yeni
teşvik sistemiyle, gelişmişlik düzeyine göre 6 bölge
itibarıyla 81 ilde yapılacak yatırımlar desteklenmektedir.
Teşvik uygulamalarına ilişkin çalışmalarımız
devam etmektedir.
Sayın Mahmut Tanalın
(6/2485) esas numaralı soru önergesi: 2012 yılı itibarıyla
tüketici vergileri olarak dâhilde alınan KDV ve ÖTV vergilerinin
toplamı 103 milyar 277 milyon lira, kurumlar vergisi 29 milyar 17 milyon
lira, gelir vergisi tahsilatı 56 milyar 493 milyon liradır. Bunların
toplam vergi gelirlerine oranı sırasıyla; yüzde 37, yüzde 10,4
ve yüzde 20,3tür. 2012 için vergi gelirlerinin gayrisafi yurt içi
hasılaya oranı yani dar anlamda vergi yükü yüzde 19,7 olarak
hesaplanmaktadır. Toplam vergi yükü ise yüzde 27,4tür, bunun içinde
sosyal güvenlik primleri de vardır. Sosyal Güvenlik Kurumunun 2012
itibarıyla 103 milyar 385 milyon lirası prim tahsilatı gelirleri
olmak üzere toplam gelirleri 135 milyar 695 milyon liradır. Prim
tahsilatlarının toplam gelirlere oranı yüzde 76,2dir.
İlgili tabloyu isterlerse Sayın Tanala verebilirim.
Sayın Ali Halamanın (6/2490)
esas numaralı soru önergesi: Aynı soruları (7/12309) esas
numaralı yazılı soru önergenizde de sormuştunuz, ben de
11/12/2012 tarihinde cevaplamıştım. Hükûmet Programımız,
Dokuzuncu Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program ekonomide kayıt
dışılığın azaltılmasının temel
amaç olduğunu vurgulamakta ve kayıt dışılıkla
mücadeleye kararlılıkla devam edilmesini öngörmektedir. Bu çerçevede,
2008den itibaren üçer yıllık kayıt dışı
ekonomiyle mücadele stratejisi eylem planlarını uygulamaya koyduk.
2011-2013ü kapsayan ikinci
planın, gönüllü uyumun artırılması, denetim kapasitesinin
güçlendirilmesi, yaptırımların
caydırıcılığının artırılması,
veri tabanı paylaşımı ve toplumsal
farkındalığın artırılması doğrultusunda,
14 kamu kurum ve kuruluşuyla birlikte çalışmalarımız
devam etmektedir. Gelişmeler, Başbakanımızın
Başkanlığındaki Kayıt Dışı Ekonomiyle
Mücadele Yüksek Kurulunca da değerlendirilmekte ve gereken üst düzey
kararlar alınmaktadır. Bu çalışmalar neticesinde, ülkemizde
kayıt dışılık oranlarında önemli ölçüde azalma
yaşanmıştır.
2002 yılında kayıt dışı
istihdamın toplam istihdam içerisindeki payı yüzde 52,1 iken, bu
oran, Şubat 2013 tarihinde yüzde 36,4e gerilemiştir. Benzer
şekilde, Avusturya Linz Üniversitesi tarafından yapılan
uluslararası bir çalışma ki, bu 38 ülkeye ilişkin
çalışmadır- ülkemizde kayıt
dışılığın millî gelir içerisindeki
payının son on yıl içerisinde yaklaşık 6 puan azalarak
bu yıl yüzde 26,5e gerilediğini göstermektedir.
Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/2511) esas
numaralı önergesi: Hükûmetimizin işbaşına geldiği 2002
yılından bu yana, ülke refahının
artırılması, gelir dağılımının
iyileştirilmesi ve yoksulluğun azaltılması yönünde büyük
bir çalışma başlattık. Yoksul
vatandaşlarımızın düşük taksitlerle ev sahibi
yapılması, sosyal güvenliği olmayanlara sağlık primi
ödemeleri, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonuna ilave kaynak ayrılması, özürlü istihdamına
özel önem verilmesi; ilköğretim, lise ve yükseköğretim
öğrencilerinin eğitim düzeyine göre kredi, burs, yurt, kitap, süt ve
iaşe imkânlarının genişletilmesi,
artırılması; tarım ürünleri üretiminin desteklenmesi;
kimsesiz yaşlıların ve çocukların koruma altına
alınması; refahın artırılması, yoksulluğun
ve çaresizliğin bertaraf edilmesi amacıyla gerçekleştirilen ve
yürütülen politikalarımızın sadece birkaç tanesini
oluşturmaktadır.
Az gelişmiş bölgelerimizin
kalkınmasının sağlanması için bu bölgeleri bölgesel
kalkınma projeleriyle destekliyoruz.
Yoksullukla mücadelenin
başında istihdamın geldiği düşüncesiyle ülke
çapında istihdamı artırıcı kısa, orta ve uzun
vadeli politikalar uyguluyoruz.
Nitekim, yürüttüğümüz bu
politikalar sonucunda, Türkiye İstatistik Kurumu rakamlarına göre
hane halkı gelirlerinin yüzde 20lik nüfus dilimlerine göre
dağılımında en alt yüzde 20lik grubun toplam gelirlerden
aldığı pay 2002 yılında yüzde 5,3 iken 2011
yılında yüzde 5,8e yükseldiği görülmektedir.
Yine, gelir
dağılımının bozulup bozulmadığını,
adil olup olmadığını gösteren gini katsayısı 2002
yılında 0,44 iken 2011 yılında iyileşerek 0,40a
gerilemiştir.
Mutlak yoksulluk düzeyini gösteren
kişi başına günlük harcaması 1 doların altında
kalan fert sayısı 2005 yılından bu yana
sıfırlanmıştır.
Kişi başı günlük
harcaması 2 dolar 15 sentin altında kalan fert oranı 2002
yılında yüzde 3,04 iken bu oran 2011 yılında yüzde 0,14e
kadar gerilemiştir yani neredeyse bu da
sıfırlanmıştır.
Kişi başı günlük
harcamada 4,3 dolar sınırı esas alındığında
ise, 2002 yılında, bu kritere göre yoksulluk oranı yüzde 30,3
iken 2011 yılında yüzde 2,79a düşmüştür.
Görüleceği gibi, hükûmetlerimiz
döneminde gelir dağılımında iyileşme olmuş,
yoksullukta da azalma söz konusudur.
Sayın Ensar Öğütün (6/2552)
esas numaralı soru önergesi: Mektup uygulamalarında 50 lira üzeri
borçlular hedef kitle olarak tespit edilmiştir. 1 lira gibi bir tutar için
takip veya mektup uygulaması yapılmamaktadır, eğer var ise
sehven yapılmıştır.
Sayın Ensar Öğütün (6/2688)
esas numaralı soru önergesi: Türk TELEKOM ve Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu arasında imzalanan imtiyaz sözleşmesi ile
Türk TELEKOMa, sözleşmesinin süresinin sona ermesi veya yenilenmemesi
hâlinde sistemin işleyişini etkileyen tüm teçhizatı bütün
fonksiyonlarıyla çalışır vaziyette ve bu teçhizatın
kurulu bulunduğu kendi kullanımında olan
taşınmazları kuruma veya kurumun göstereceği kuruluşa
bedelsiz olarak devretme yükümlülüğü getirilmiştir. Türk TELEKOM ana
sözleşmesi çerçevesinde, amacı ve amacıyla ilgili olmak üzere
gayrimenkulleri üzerinde gerekli gördüğü tasarruflarda bulunma
hakkına sahiptir. Türk TELEKOMun mülkiyeti kendisine ait olan bütün
taşınmazları en etkin ve verimli şekilde
kullanımı amacıyla başta kendi grup şirketleri olmak
üzere üçüncü şahıslara da kiraya verilmektedir. Böylelikle, hem gelir
elde edilmekte hem kiraya verilen alanların bakım, onarım ve
işletme giderleri kiracıya yüklenerek bu giderlerden tasarruf
edilmektedir. Kaldı ki, gayrimenkul satışlarına
ilişkin suç duyurularına ilgili mahkemelerce takipsizlik kararı
verilmiş olup yapılan itirazlar da reddedilmiştir.
Sayın Arif Bulutun (6/2715) esas
numaralı soru önergesi: Söz konusu felaketle ilgili olarak
Bakanlığımıza bir talep intikal etmemiştir. Ecrimisil
konusuyla ilgili olarak ise, ödeme güçlüğü çekenlere belirli şartlarla
üç yıla kadar taksitlendirme yapılmaktadır. Peşin
ödemelerde yüzde 35, taksitli ödemelerde yüzde 20 indirim uygulanmaktadır.
Söz konusu köyde yerel idarece gerekli anlayışın gösterilmesi
neticesinde bir ödeme güçlüğü başvurusu olmamıştır.
Sayın İsmet
Büyükatamanın (6/2815) esas numaralı soru önergesi: 5393
sayılı Belediye Kanununun 49 ve 5302 sayılı İl Özel
İdaresi Kanununun 36ncı maddesine göre, mahallî idarelerde istihdam
edilen sözleşmeli personelin devlet memurluğuna geçirilmesine yönelik
çalışmalar Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Diğer taraftan,
soru önergesinde bahsedilen diğer personelin kadroya geçirilmesi hususunda
Bakanlığımız nezdinde yürütülen bir çalışma
bulunmamaktadır.
Sayın Kamer Gençin (6/2836) esas
numaralı soru önergesi: Hazine taşınmazlarının
kiralanması işlemleri 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu
ile Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında
Yönetmelik ve ilgili tebliğler çerçevesinde yürütülmektedir.
Bu çerçevede,
Bakanlığımız ve Diyanet İşleri
Başkanlığı arasında Hazineye ait taşınmazlar
üzerinde bulunan cami, mescit ve bunların müştemilatının
kiralanmasına imkân sağlayan 21/12/2006 tarihli bir protokol
düzenlenmiştir. Bu protokol, cami ve mescitlerin onarım, tadilat ve
genel giderlerinin yerinde karşılanması amacıyla
imzalanmıştır ancak açılan dava sonucu, 2012
yılında, Danıştayca, Bakanlığımız
protokolünün sadece baz istasyonu kurulmasına ilişkin hükümleri ile
alt protokollerin iptaline karar verilmiştir. Protokolün
Danıştayca iptal edilen kısımlarına ilişkin
olarak, daha önce yapılmış kira sözleşmeleri genel hukuk
kuralları gereğince geçerliliğini korumaktadır. 2012
yılından sonra vakıf devreden çıkmış,
işlemler Diyanet İşleri Başkanlığınca
yürütülmektedir.
Diyanet İşleri
Başkanlığından alınan bilgiler çerçevesinde, mülkiyeti
Hazineye ait olan 946 adet cami müştemilatı kiralaması
yapılmıştır. Kiralama yapılan camilere ve
kiralayanlara ait bilgileri süre nedeniyle burada ifade etmeme imkân yoktur. Bu
kiralamalardan bugüne kadar sağlanan 54 milyon liranın 11,6 milyon
lirası Hazineye aktarılmıştır.
Sayın Gençin (6/2837) esas
numaralı soru önergesi: Söz konusu derneğe, yani Deniz Feneri
Derneğine, Hazine mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufu
altındaki taşınmazlardan bedelli veya bedelsiz herhangi bir
tahsis, mülkiyet devri, kiralama veya irtifak hakkı tesisi
yapılmamıştır.
Sayın İsmet
Büyükatamanın (6/2856) esas numaralı soru önergesi: Otoyollar ve
köprülerin işletme haklarının verilmesi yöntemiyle
özelleştirilmesine ilişkin ihale Özelleştirme Yüksek Kurulunca
iptal edilmiştir.
Sayın Ensar Öğütün (6/2875)
esas numaralı soru önergesi: Bu konuda, 21 Ocak 2013 tarihinde
basında çıkan haberler üzerine bir basın açıklaması
yapmıştık. Önergedeki 1inci sorudaki konu sistemde
kullanıcının yanlış kodlanmasından kaynaklanan
bir durum olup mükerrer ödeme yoktur. Görev yeri değişenler için de
mükerrer ödeme söz konusu olmamaktadır.
3üncü soruyla ilgili olarak ise,
sehven yapılan fazla ödeme fark edilerek zaten ertesi ay geri
alınmıştır.
Sayın Mesut Dedeoğlunun
Sayın Başbakanımıza yönelttiği (6/2887) ve (6/2888)
esas numaralı soru önergeleri: 2009 yılında uygulamaya
başlanan yeni teşvik sistemi 2012/3305 sayılı
Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Bakanlar
Kurulu Kararı ile daha kapsamlı hâle getirilmiştir. Yeni
yatırım teşvik sistemiyle rekabet gücünün, üretimin ve özellikle
istihdamın artırılması, katma değeri, teknoloji ve
AR-GE değeri yüksek stratejik yatırımların teşviki,
bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi ve
ekonomimizin ithalata olan bağımlılığının
azaltılması hedeflenmektedir.
Otomotiv ve yan sanayi sektörüne
ilişkin olarak 2012 yılında toplam 45,3 lira vergi
tahsilatı yapılmış, motorlu taşıtlardan
alınan vergi gelirlerinde bütçe hedefinin üzerinde bir gerçekleşme
olmuştur. Bu çerçevede, önergede sorulan mahiyette ticari araçlar için KDV
ve ÖTV indirimine ilişkin hâlihazırda bir çalışmamız
bulunmamaktadır.
Sayın Ali Halamanın (6/2968)
esas numaralı soru önergesi: Ek göstergesi olmayanların 3600 ek
göstergeden emekli olmaları konusunda Bakanlığımız
tarafından yürütülmekte olan herhangi bir çalışma
bulunmamaktadır.
Sayın Ensar Öğütün (6/3081)
esas numaralı soru önergesi: 6306 sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
kapsamında, Ocak 2013te seksen bir ilimizden bilgi istedik. Tamamından
cevap gelmemekle birlikte, gelen bilgilerden, doğu ve güneydoğu
bölgelerinde bulunan illerde, Bakanlığımıza bağlı
yıkılması gereken veya yıkılan bina
bulunmadığı anlaşılmıştır.
Sayın İsmet
Büyükatamanın (6/3126), Sayın Ali Halamanın (6/3355) esas
numaralı soru önergeleri: Bakanlığımızda engelli
personel açığı bulunmamakta olup 848 engelli personel görev
yapmaktadır. Engellilerin ulaşım kolaylığı için
gerekli düzenlemelere 2005 yılından itibaren başlanmış
olup 2008 yılında tamamlanmıştır. 2012
yılında da asansör yapım ihalesi yapılmış ve bu
yıl tamamlanması öngörülmektedir. Millî Piyango İdaresi Genel
Müdürlüğünce de bedensel engelliler için 2.591 adet tekerlekli sandalye ve
500 çift koltuk değneği, görme engelliler için ise 1.000 adet
yazı takımı ve 5.500 adet beyaz baston
yaptırılmıştır. Engellilere yönelik mesleki
eğitim veren bir iş okulu yaptırılmıştır.
Engelli vatandaşlarımız için vergi kanunlarında da gerekli
değişiklikleri yaptık. Bunların daha kolay rapor
almaları, raporun kısa sürede değerlendirilmesi için ilgili
bakanlıklarla birlikte çalışma yapmaktayız.
Sayın İsmet
Büyükatamanın yedi sorusuna cevap veriyorum:
(6/3131): 2002-2012 yılları
arasında Bakanlığıma 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 59uncu maddesine istinaden, istisnai kadro olarak 4
özel kalem müdürü, 2 bakanlık müşaviri, 3 basın ve halkla
ilişkiler müşaviri olmak üzere toplam 9 atama
yapılmıştır. Bunlardan 4ü memurluğa atanmış
olup 3ü ayrılmıştır.
(6/3132) esas numaralı soru önergesi:
Bakanlığımız merkez ve taşra birimlerinin ihtiyaçları
için 2002-2005 yıllarında araç kiralanmamıştır.
2006da 29, 2007de 40, 2008de 35, 2009da 29, 2010da 78, 2011de 133,
2012de 132, 2013ün ilk dört ayında ise 82 araç
kiralanmıştır. Şu son yıllardaki araç
kiralamalarındaki artış, 2/Byle ilgili çalışmalar
kapsamında duyulan ihtiyaç üzerine yapılmıştır. Bunlar
için aynı yıllarda, sırasıyla, 262, 475, 485, 712, 728,
850, 1 milyon 313 ve 468 bin lira ödenmiştir.
(6/3133) ve (6/3134) esas numaralı
soru önergeleri: Analitik bütçe sistemi uygulandığı 2004
yılından 2013 Nisan ayına kadar bütçenin 03.6.2.01 tanıtma,
ağırlama, tören, fuar, organizasyon giderleri ekonomik kodunda
Bakanlığımızca yapılan harcamalar toplamı 88.696
liradır. Aynı dönemde genel bütçeli idarelerce yapılan harcama
toplamı 105,3 milyon liradır. Yıllar itibarıyla 2004: 2,8;
2005: 5; 2006: 6,1; 2007: 12,4; 2008: 12,8; 2009: 8,7; 2010: 11,8; 2011: 22,8;
2012: 19,1 ve 2013 Nisan itibarıyla 3,6 milyon liradır.
Bakanlığımız
hizmetlerinin gerektirdiği temsil, ağırlama, tören ve organizasyon
giderlerini karşılamak amacıyla bütçemizin (036.1.01) ekonomik
kodunda yer alan ödeneklerden 2004 yılından 2012 sonuna kadar toplam
3,3 milyon lira harcanmıştır. Bu harcamalar mevcut mevzuat
çerçevesinde ve tasarruf tedbirlerine ilişkin Başbakanlık genelgeleri
de dikkate alınarak azami tasarruf anlayışı içerisinde
yapılmıştır.
(6/3134): 2002-2013 tarihleri
arasında görev yeri değişikliği ve benzeri nedenlerle
Bakanlık personeli tarafından Bakanlığıma açılan
dava sayısı 448 olup 298i idare lehine, 125i kişi lehinedir.
25i için ise henüz karar gelmemiştir. Bu dönemde personele
karşı 214 adet hukuk (alacak, tazminat) davası
açılmış olup bu davalardan 18i kabul, 9u kısmen kabul,
10u ise retle sonuçlanmış, 177si ise derdesttir.
(6/3135): Bakan
yardımcısı bilgiyi, birikimi, tecrübe ve
başarıları dikkate alınarak seçilmiş olup
tarafımca verilen görevleri ifa etmektedir. Haziran 2012den bu yana 16
yurt içi seyahati olmuş, yurt dışı seyahati ise
olmamıştır.
(6/3143):
Bakanlığımızca gerçekleştirilen yurt
dışı ziyaretlerinin tamamı resmî görevlendirme
kapsamındadır. Gezi mahiyetinde yapılan herhangi bir yurt
dışı ziyareti bulunmamaktadır.
Sayın Erkan Akçayın (6/3272)
sayılı sorusu: Gelir İdaresi Başkanlığı
personelinin yürüttüğü hizmetin gerekliliğini sağlayacak
niteliğe erişebilmesini ve bu suretle uzmanlaşabilmesini temin
etmek üzere 5 defa gelir uzmanlığı özel sınavı
yapılmıştır. Öngörülen şartları taşıyan
ve sınavda başarılı olan yaklaşık 14 bin personel
uzman olarak atanmıştır. Sınavı kazanıp uzman
olanla kazanamayan arasında ücret farkı olması
doğaldır. Benzer nitelikli bir özel sınavın
açılabilmesi için kanuni düzenleme yapılması gerekmektedir.
Sayın Mesut
Dedeoğlunun (6/3304) esas numaralı soru önergesi: Vergi
incelemeleri, vergi mahremiyeti ilkesini esas alarak mükellef
haklarını korumaya dayalı, ayrım
yapılmaksızın tüm mükellefleri risk analizleri sonucuna göre
vergi kanunlarında belirtilen hükümler doğrultusunda yerine getirilmektedir.
Bu kapsamda, 2012 yılında Vergi Denetim Kurulu tarafından 46.845
vergi mükellefi incelenmiştir. Vergi kanunları hükümlerine
aykırı hareket edenler hakkında gerekli cezaların
uygulanması önerilmiştir.
Sayın Ensar
Öğütün üç sorusu
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, ne kadar vergi bulunmuş, Sayın Bakan, ne
kadar vergi cezası; bunu niye söylemiyorsun?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Müsaade ederseniz
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Siz devam edin Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) O soruda belki
sorulmamıştır da ondan dolayı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Olur mu yani ne kadar vergi matrahı farkı bulunmuş?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Ama soru sizin soru değil.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Bakanım, siz devam edin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Merkezî Uzlaşmada ne kadarını affettiniz?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Sayın Genç, soru sizin soru
değil.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Benim değil ama bende burada dinliyorum. Yani millete
yanlış bilgi vermeye gerek yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Bakanım, siz Genel Kurula hitap
edin.
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Değerli
arkadaşımıza cevap verdim. O arkadaşımız yetersiz
bulursa o tekrar bana iletir.
Sayın Ensar
Öğütün üç sorusu
(6/3333):
Elektronik haciz, 6183 sayılı Kanun uyarınca düzenlenen haciz
bildirilerinin ilgililere tebliği usulüne ilişkin bir
uygulamadır. Üçüncü kişilere haciz bildirisinin posta
vasıtasıyla veya elektronik ortamda tebliğ edilmesi farklı
sonuç doğurmamaktadır. Vadesinde ödenmemiş amme
alacaklarının takip ve tahsili, yasal bir zorunluluktur. Bunun
kayıt dışı ekonomiyi artıracağından
bahsetmek ne derece doğru olur, takdirlerinize bırakıyorum.
(6/3335): Türkiyede
dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı, sosyal
güvenlik primleri de dâhil olmak üzere, yüzde 46 ile nispeten yüksektir. Ancak,
asıl konu, dolaylı vergilerin yüksekliğinden çok, dolaysız
vergilerin yeterli düzeyde olmamasıdır. Zira, sosyal güvenlik
primleri ile mahallî idare vergi gelirlerinin dâhil edildiği OECD
sınıflandırılmasına göre, Türkiyede dolaysız
vergilerin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payı yüzde 14,8 ile
yüzde 23lük OECD ortalamasının 8,2 puan altındadır. Oysa,
dolaylı vergilerin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payı
Türkiyede yüzde 12,6yla OECD ortalamasının sadece 1,6 puan
üzerindedir.
(6/3342): Türkiyede kamu idarelerinin
saydamlığı ve elektronik devlet uygulamaları konusunda
atılan ilk ve ön önemli adımlardan biri olan İnternet Vergi
Dairesi uygulaması Eylül 2004te hizmete açılmıştır.
Bu uygulama çerçevesinde Eylül 2004ten itibaren bağımsız
çalışan 45 bin 766 mali müşavire ve bağımlı
çalışan 235 bin 806 mali müşavire şifre verilmiştir.
Sayın Ali Halamanın (6/3354) esas
numaralı soru önergesi: Hükûmetlerimiz döneminde ekonomimizin
gelişmesine önemli katkı sağlayan küçük ve orta büyüklükteki
işletmelere, başta 2009 yılında uygulamaya başlanan
yeni teşvik sistemi ve 5746 sayılı Araştırma ve
Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun olmak üzere,
kapsamlı destekler sağlanmıştır.
İşletmelerin sermaye yapılarını güçlendirmeleri ve
rekabet güçlerini artırmalarına yönelik olarak KOBİ
birleşmelerine 2009 yılı sonuna kadar uygulanan vergi
teşviklerinin tekrar hayata geçirilmesine ilişkin çalışmalara
devam edilmektedir. Ayrıca, mevzuatımızda Gelir Vergisi Kanunu,
Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu
ve Harçlar Kanununda yer alan ve KOBİlere vergisel destek sağlayan,
çeşitli istisna ve indirim hükümleri bulunmaktadır. KOBİler
için ayrı bir sicil kütüğümüz bulunmadığından vergi
borçlarına yönelik bir bilgi veremiyorum. Sayın Erkan Akçayın 4
sorusunun cevapları:
(6/3566): Görevleri ve taşra
teşkilatı yapılanması farklı olan idarelerin, yer
değiştirme suretiyle atanmalarına ilişkin yönetmeliklerinin
de farklı olması normaldir. Maliye Bakanlığı
personelinin, Yer Değiştirme Suretiyle Atamalarına
İlişkin Yönetmelikin güncelleme çalışmalarına
başlanmıştır.
(6/3567): Kamu personelinin mali ve
sosyal haklarının belirlenmesinde hizmet sınıfı, kadro
ve görev unvanı ve derecesi, eğitim durumunun yanında,
yapılan görevin önemi, sorumluluğu, riski ve benzeri hususlar dikkate
alınmaktadır. Bu nedenle, yapılan göreve bağlı olarak
maaşlarda kısmi bir farklılık olabilmektedir. Genel olarak,
Bakanlığımızda görev yapan personel ile diğer kamu
idarelerinde görev yapan aynı hizmet sınıfı ve aynı
kadro unvanında bulunan personelin tazminat oranlarıyla ek ödemeleri
aynı düzeydedir. Söz konusu personelin, iş güçlüğü zammı, iş
riski zammı, mali sorumluluk zammı puanlarında bir
artış yapılmasına ilişkin Bakanlığımızda
herhangi bir çalışma söz konusu değildir.
(6/3569): Personelimizin servis, yemek
ve giyim yardımları, diğer kurumlardaki uygulamalar, bütçe
imkânları ve mevcut mevzuat çerçevesinde yürütülmektedir. İmkânlar el
verdikçe iyileştirmelere gidilmesini hedeflemekteyiz.
Diğer taraftan, sosyal
tesislerimizden yararlanmada unvan ayrımı yapılmamaktadır.
(6/3571):
Bakanlığımızda yıllık izinler ve refakat izni 657
sayılı Kanun ve ilgili mevzuat çerçevesinde uygulanmaktadır.
Refakat izni ile ilgili sıkıntıları, 2011 yılında
657 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerle çok büyük
ölçüde giderdik. Soruda belirtilen konularda Bakanlığımızca
yürütülmekte olan bir çalışma bulunmamaktadır.
Sayın Özcan Yeniçerinin (6/3658)
esas numaralı sorusu: Türkiye genelinde yirmi yaş ve üzeri otomobil
sayısı 2 milyon 66 bindir. Belirli bir yaşın üzerindeki
araçların trafikten
çekilmesini teşvik etmek amacıyla düzenlemeler yaptık.
Bu
çerçevede, model yılı 1990 ve öncesi olup 31/12/2014 tarihine kadar
hurdaya çıkarılan taşıtların ödenmemiş motorlu
taşıtlar vergisi ile gecikme zammı, faizi ve vergi cezaları
ve 28/02/2009 tarihine kadar kesilen idari trafik cezaları terkin
edilmektedir. Bunların dışında tamamlanmış
herhangi bir çalışmamız bulunmamaktadır.
Sayın
Ensar Öğütün (6/3700) esas numaralı sorusu: 2013 yılı
bütçesinde özelleştirme geliri olarak 4 milyar liralık bir hedef
belirlenmiş, 16/05/2013 tarihi itibarıyla hedef aşılarak
5,1 milyar lira hazineye aktarılmıştır. Ayrıca
elektrik ve gaz dağıtım, elektrik üretim, liman
işletmeciliği ve taşınmazların
satışından oluşan onay ve imza aşamasındaki
özelleştirme uygulamalarının toplamı ise 12,8 milyar
dolardır.
Sayın
Mahmut Tanalın (6/3745) esas numaralı sorusu: 2012 IMF verilerine
göre Türkiye 186 ülke içerisinde cari açığın gayrisafi yurt içi
hasılaya oranı bakımından yani yüzde 6lık oranı
bakımından dünyada 73üncü sırada, dolar cinsinden cari
açığın miktarı yani 47,5 milyar dolar itibarıyla ise
8inci sırada yer almaktadır.
Geçen
sene cari açığın önemli ölçüde aşağıya
çekilmesini uyguladığımız politikalarla sağladık.
Bu senenin ilk çeyreğinde de cari açıkta istikrarlı bir
gidişat söz konusudur. Ama şunu da tabii ki kabul etmek lazım:
Geçen sene enerji ithalatına biz 60 milyar dolar ödedik. Türkiye enerjide
kendi kendine yeter olsaydı geçen sene Türkiye 13 milyar dolar
civarında cari fazla vermiş olacaktı. Ama bu Türkiyenin bir
gerçeği. Bu sorunları aşmak için bir yandan Türkiyeyi katma
değer zincirinde yukarılara taşımak, bir taraftan
eğitimin kalitesini artırmak, bir taraftan altyapının yani
Türkiye'nin rekabet gücünü artırmak için altyapı
yatırımlarının, diğer taraftan stratejik
yatırımlara çok ciddi teşvikler, bir taraftan enerjide yerli ve
yenilenebilir kaynakların harekete geçirilmesi gibi aslında birçok
yapısal tedbiri almış durumdayız. İnanıyorum ki
orta, uzun vadede Türkiye, enflasyonda olduğu gibi cari açık sorununu
da kökten çözme noktasına gelecektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlü sorulara cevaplarımı burada
bitirdim. Mümkün olduğunca, arkadaşlarımın sorduğu
sorulara cevap vermeye çalıştım. Burada soru soran bütün
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Ayrıca, bazı
tablolar vardı, burada benim açıklamamın imkânı yoktu -değerli 3
arkadaşımızın talep ettiği bilgileri içeren tablolar-
kendilerine de o tabloları memnuniyetle ileteceğim.
Tekrar hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi
ben sizi iki dakikalığına şuraya alacağım, üç
arkadaşım yeniden soru soracak size, ondan sonra da lütfen -yani en
geç beş dakika içinde- tamamlarsanız sevinirim.
Sayın Tüzel
ABDULLAH LEVENT TÜZEL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
verdiği yanıtlar için teşekkür ediyorum. 9 Ekim 2012 tarihli
sözlü sorularımda özellikle akaryakıt, doğal gaz ve elektrik
gibi halkımızın temel hizmet ve ürünlerine yapılan
zamların yükünün yine halkın büyük çoğunluğunu
oluşturan işçi ve emekçi yani ücretliler tarafından
karşılandığını belirtmiştim. Durum böyleyken
toplumsal eşitsizliği derinleştirecek bir yasama
uygulamasına yine Hükûmetçe devam edilmekte. Örneğin, yakın
zamanda çıkan ve kamuoyunda varlık barışı olarak
konuşulan, yurt dışındaki servet sahiplerine âdeta yok
hükmünde getirilen bir vergi ama bunun karşısında birçok
milyonlarca asgari ücretlinin kullandığı temel hizmetlerde
neredeyse bu ürünlerin üçte 1i oranında vergi ödemesi söz konusu.
Yine, aynı
şekilde, geçen hafta torba yasada bankaların ödemesi gereken harçlara
getirilen af var ve şimdi, bugün görüşülecek olan Türk Petrol
Yasasında petrol şirketlerine yatırım indirimi ve vergi
istisnaları var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) -
Müsaade ederseniz tamamlayacağım.
BAŞKAN Zaten duyuyoruz, sorulara
devam edin. Ben şeyi bozmuyorum, kuralı uyguluyorum.
Sayın Bakan duyuyor. Kural
bozdurmayın bana. Siz konuşun, duyuluyor.
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Yani, şu sorular hâlâ ortada durmaktadır Sayın Bakan: Gelir
adaletsizliği ve yoksullaşmada
KAMER GENÇ (Tunceli) Açın o
zaman Sayın Başkan.
BAŞKAN Olmaz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye
olmasın?
BAŞKAN Kimse yok, duyuluyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Uygulamayı
yanlış yapıyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN Olabilir
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Ben tamamlayayım Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Tüzel, siz devam edin, Sayın Bakan duyuyor sizi.
KAMER GENÇ (Tunceli) 98inci madde
çok açık.
BAŞKAN Yapmayın ya!
Yani normalde bir dakikaydı,
sorusunu
KAMER GENÇ (Tunceli) Böyle bir
şey olur mu Sayın Başkan?
SALİH KOCA (Eskişehir)
Şimdiye kadar tamamlardı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakanlar bir
saat konuşuyor, soruları tek tek cevaplandırıp
milletvekilinin ona tek tek cevap vermesi lazım. Açın, 98inci
maddeyi okuyun.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu
Mustafanın aklı ermez ki bunlara!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Bazı ihtiyarların hiç aklı ermez!
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen gel de sana
bir İç Tüzük dersi vereyim Mustafa ya!
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Ben müsaadenizle tamamlayayım.
Gelir adaletsizliği ve
yoksullaşmada izlenen maliye ve vergi politikaları sorumluluğu
hâlâ ne oranda?
Sizce, sermaye gruplarına
yaptığınız muafiyet ve imtiyazların faturası
işçi, emekçi, üreten halktan çıktığı sürece, yani bu
adaletsizlik sürdükçe yoksulluğu önlemeniz ne oranda mümkün
olacaktır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet, Sayın
Başkan, aslında -yani kişiliğinize saygı duyuyoruz da-
İç Tüzükün 98inci maddesi çok açık. Soru önce okunacak, bakan buna
cevap verecek, milletvekili bunun karşısında düşüncesini
söyleyecek. Burada Bakanın verdiği cevapların yüzde 90ı
yanlış.
Efendim, vergiye gelince, vergi mahremiyetinde
saklanıyorsunuz, kaçakçılığı saklıyorsunuz, Merkezî
Uzlaşmada yandaşlarınıza katrilyon liralık vergi
borçlarını siliyorsunuz, ondan sonra gelip burada yanlış
bilgi veriyorsunuz.
Sayın Başkan, bakın,
burada ben diyorum ki Hopa, Rize, Giresun, Ordu, Sinop, Tekirdağ
limanları gelir paylaşımı yoluyla özelleştirilmiş.
97den beri bunlara, bir valiyi, oradaki bir bürokratı yönetim ve denetim
kuruluna atamışlar. Bunlar maaşlarını
almışlar, yemişler, içmişler, devletin hakkını
gasbetmişler. Hiçbir tahsilat yapılmamış.
Sayıştay raporları var elimizde ve zaman aşımına
uğratılmış. Mehmet Bey çıkıyor, burada
yanlış bilgi veriyor. Böyle bir şey olur mu Sayın
Başkan? Ondan sonra da diyoruz ki
Eğer Hükûmet adına burada
verilen sorulara doğru cevap verilmiyorsa, biz olayları bilen
insanlarız, bilen insana eğer yanlış cevap veriliyorsa o
zaman her şey tevessuh etmiştir, bu Meclisin
saygınlığı bitmiştir, bu Hükûmetin
saygınlığı bitmiştir. Böyle bir şey olur mu
efendim? Burada yanlış bilgi veriliyor bize. Onun için, burada
çıkıp da yanlış bilgi vermekle bu iş olmuyor. Yani bizim
sorularımıza cevap verilmiyor, buna Başkanlık Divanı
da maalesef alet oluyor. Onun için, 98inci maddeyi lütfen usulüne göre
uygulayın. Her soruya ayrı ayrı çıksın cevap versin,
biz de ona karşı cevap verelim. Yani, çıkıyor bir saat
burada konuşuyor kendine göre, hesabına geldiği şekilde
cevap veriyor, ondan sonra da yanlış bilgi veriyor.
Biraz önce bir soruya cevap verdi,
Türkiyede ne kadar vergi incelemesi yapılmış? Söylemiyor,
vergi mahremiyeti çerçevesinde. Ne vergi mahremiyeti? Vergi mahremiyeti olur
mu! İşte, Danıştaya gidiyor, vergi mahkemelerine gidiyor,
bunların mahremiyeti mi kalır?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama bunlar
hesabına gelmediği zaman, işte mahremiyet diyor.
İşte, Enerji Bakanı orada oturuyor, doğal gaz
fiyatlarını gizliyor.
BAŞKAN Ben size iki dakika
verdim, Sayın Tüzele bir dakika vermiştim, ona hak
tanıdığım için size iki dakika verdim.
Şimdi, Sayın Tanal, buyurun.
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Sayın Başkan, benim söyleyeceğim kısa bir şey var.
BAŞKAN Allah rızası
için, şimdi, şunları bitirelim.
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Yani, bir çelişkiye işaret edeceğim Sayın Başkan.
Şimdi, ben sorularımdan bir
tanesinde temsil giderlerine değinmiştim, Sayın Bakan bununla
ilgili, bir saptamamız olmadığı yönünde beyanda bulundu ama
bir başka milletvekilimizin sorusuna, bu konuda 2004 yılında
3,3 milyon lira harcanmıştır. diye böyle farklı bir
yanıt verdi, yani benim sorumda Böyle bir saptama yok. diye, böyle
çelişkili bir ifadede bulundu.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Anladım.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, sözlü soruların
34üncü sırasında bulunan (6/2739) esas numaralı sözlü soru
önergemdeki sorularım açık ve net şu şekildeydi, hiçbirine
cevap alamadım: İçinde bulunduğumuz dönemde Türk Hava
Yolları adına TC-TUR tescilli bir uçak alınmış
mıdır? Alınmış ise bedeli ne kadardır? Cevap
verilmedi. Eğer alınmışsa hâlen nerede, ne maksatta
bulunmaktadır? Uçağın markası ve tipi nedir?
Uçağın menzili ne kadardır? Söz konusu uçağın toplam
kapasitesi kaç kişiliktir? Uçağın alım bedeli
dışında, tefrişi için ayrı bir masraf yapılmakta
mıdır? Yapılıyorsa tutarı nedir? Uçağın bir
saatlik uçuş maliyeti sigorta, bakım, amortisman giderleri hariç ne
kadardır?
Bir de yine 15inci sırada bulunan
(6/2210) esas numaralı sözlü soru önergemde: Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül göreve geldiği 2007 yılından itibaren nerede ikamet
etmektedir? 2007 yılından itibaren
Cumhurbaşkanlığı resmî konutunda bakım, onarım
ve yenileme çalışmaları adı altında her yıl ve
her çalışma için ayrı ayrı belirtilmek üzere ne kadar
harcama yapılmıştır? Bu harcamalar hangi kalemden
ödenmiştir? Harcama faturalarının birer örneğini
istediğimiz hâlde cevap verilmedi.
Cumhurbaşkanlığı
resmî konutunda yapılan bakım, onarım, yenileme işlemleri
kimler tarafından yapılmaktadır? Dışarıdan hizmet
alımı yapılmış mıdır? Eğer
dışarıdan hizmet alımı yoluna gidilmişse hangi
koşullarda ve hangi firmalardan hizmet satın alınmaktadır?
Bu firmaların ticaret sicil kayıt bilgilerini, tüm bilgilerini istedik.
Tarafımıza vermediniz.
Yine aynı şekilde, 14üncü
sırada bulunan (6/2209) esas numaralı sözlü soru önergemde: 2000
yılından önerge tarihine kadar her yıl ayrı ayrı
belirtilmek üzere Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kaç adet araç
bulunmaktadır? Bu araçların marka, modelleri nelerdir? Her birinin
ayrı ayrı bilgilerini istedik.
2000 yılından önerge tarihine
kadar her yıl ayrı ayrı belirtilmek üzere
Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kullanılan araç kiralama
usulü nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani ben
özür dilerim Sayın Başkanım. Bunların hiçbirine Sayın
Bakan cevap vermedi.
Ben teşekkür ediyorum.
BAŞKAN İkisine de iki
dakika vermiştim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkanım, esas soruya cevap versin.
Şimdi, Ahmet Davutoğlu ayda
60 bin lira kira veriyor. Abdullah Gül gidiyor, Hariciye Köşkünde
oturuyor. Böyle bir şey olur mu? Hem de Kayserililerin dairesinde
oturuyor.
BAŞKAN Sayın Bakan, kürsüye
geleceksiniz, beş dakikanız var. Beş dakika içinde eğer
bitiremezseniz yazılı vereceksiniz. Ondan sonra da ara vereceğim.
Buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir kere ben
sorulara verdiğim cevaplarda çok açık, net olarak Türkiyede
yoksulluğun azaldığını bütün rakamlarıyla ortaya
koydum. Birleşmiş Milletlerin kriterleri var, gini
katsayısı var. Hangi rakamı isterseniz tamamını
verdim. Eğer burada idiyseniz hepsinde Türkiyede yoksulluğun
azaldığını rakamlarla ortaya koydum, gelir
dağılımının daha adaletli hâle geldiğini rakamlarla ortaya
koydum.
Şimdi, Türkiyede tabii ki biz
tüketim üzerinden yüksek dozda vergi alıyoruz ama bu, sermayeden vergi
alınmadığı anlamına gelmiyor. Varlık
barışının konusu ayrı bir şey. 1970li yıllarda,
1980li yıllarda, 1990lı yıllarda birtakım korkularla 130
milyar dolar
Şu anda vatandaşlarımızın parası
dışarıda, atıl duruyor. Zaman zaman bu parayı
Türkiyeye borç olarak getirip hatta şirketlerde faiz giderleri bile
yazabiliyorlar.
Şimdi, son birkaç yıldır çok önemli bir
gelişme oldu. Nedir bu gelişmeler? Bir: Dünyanın en
gelişmiş ülkelerinde bankalar battı, artık güvenli liman
hususu değişti, Türkiye güvenli liman hâline geldi. İki: Vergi
cennetleri diye bir şey kalmadı. G-20 bünyesinde, OECD bünyesinde,
Avrupa Komisyonu bünyesinde vergi cennetlerine yönelik çok ciddi
yaptırımlar başladı, artık her şey
şeffaflaşıyor. Biz de fırsat bu fırsat, bu para
dışarıda kalmasın, Türkiyeye gelsin, Türkiyenin sermayesine,
Türkiyenin şirketlerine girsin, Türkiye büyüsün, istihdam artsın,
asgari ücretli kardeşlerimize veya işsizlere daha çok imkân
çıksın diye yapıyoruz. Dolayısıyla sizin
söylediğinizle
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Niye yüzde 2 vergi o zaman?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, karşılıklı
konuşmayalım lütfen, ben sizi dinledim.
Şimdi, gelelim Sayın Gençe.
Sayın Genç, ben şunu söyledim: Limanların
özelleştirildiği 30 Nisan 2013e kadar işletme hakkı devir
sözleşmeleri kapsamında Türkiye Denizcilik İşletmelerinin 13,7
milyon dolarlık hasılat payı
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır,
hayır, gelir paylaşımıyla...
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Lütfen dinleyin.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Benim burada
söylediklerim gelir paylaşımı, o öteki kiraları hariç.
Gelir paylaşımı yoluyla elde edilen, kira yok.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, bakın, dinleme
KAMER GENÇ (Tunceli) Yahu
yanlış bilgi veriyorsun!
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla)
zahmetinde bulunmuyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama sen
yanlış bilgi veriyorsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Nezaketinde
bulunmuyor, zahmeti değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Yahu gelir
paylaşımı yoluyla
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Bakın, ben yanlış bilgi
vermiyorum. Lütfen
Sizi nezakete davet ediyorum. Lütfen, beni dinleme
nezaketini gösterin.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
Rize, Hopa,
Giresun
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Bakan, biz dinliyoruz, siz bize hitap edin.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, ben
bugüne kadar
KAMER GENÇ (Tunceli) - Yanlış bilgi veriyorsun.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla)
ne kadar hasılat payı tahakkuk
etmiş, onu veriyorum. 11,8 milyon dolar tahsil edilmiş diyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) - O ayrı.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Geriye kalanla, bakın, kalan paylarla
ilgili yasal işlemler devam etmektedir, davalar derdesttir diyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Zaman
aşımına uğratmışsınız, zaman
aşımına.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, kalalım, zaman
aşımına uğratan varsa onlar hakkında da
soruşturma açalım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Var işte,
oradaki valileriniz zaman aşımına uğratmış.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla)
Şimdi gelelim Sayın Tanalın sorularına: Sayın Tanal,
Türk Hava Yollarında kamunun payı yüzde 50nin altına düşmüş
durumda. Türk Hava Yollarının bana gönderdiği cevabı
buradan okudum. Özel hukuk hükümlerine tabi bir şirkettir. Bana verdikleri
cevabı ben size aktardım, keşke daha detay verselerdi ben size
aktarırdım.
Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreterliğinden sizin sorduğunuzun soruların
cevaplarını biz istedik. Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliğinin bana gönderdiği cevapların tamamını
ben buradan yine okudum, size onları aktardım. Şimdi, buna
rağmen Bizim sorulara cevap vermiyorsunuz. demeniz hakikaten
haksızlık çünkü
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür
dilerim.
Karşılığı
değil ama, verdiğiniz cevapla sorunun
karşılığı örtüşmüyor ki.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) O
zaman şöyle, eğer bir hata yaptıysak onu düzeltiriz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Onu ben
düzeltmeyeceğim ama, siz düzelteceksiniz.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Bakın ne diyorum, olabilir, burada,
değerli arkadaşlar, yüzlerce soruya cevap hazırlanmış.
Oturduk, burada bu cevapları verdim. Bu sorular
karışmış olabilir.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Karışma değil ama hiç ilgisi yok ki Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devam) Hayır, hayır, şöyle: Belki biz
başka bir soruya Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliğinden gelen
Bakın, konutla ilgili, isterseniz,
cevabı çıkartayım bilgisayardan.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Çıkarın, bir bakın örtüşüyor mu. Hiç örtüşmüyor.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla)
Örtüşüyor tabii, şöyle
KAMER GENÇ (Tunceli) O yazıyı bir
gönderin bize, araştıralım.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla)
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinden gelen cevap
şu: Dışişleri Bakanlığıyla bir protokol yaptık,
Dışişleri Bakanlığının konutunu
kullanıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye
Çankayayı kullanmıyor?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Bir
müsaade edin arkadaşlar.
Cumhurbaşkanlığı
kompleksindeki köşke ilişkin herhangi bir tadilat
yapılmamıştır, para harcanmamıştır. diyor.
Bunu ben söylemiyorum ki, bunu Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliği söylüyor. Bu sizi tatmin etmiyorsa bir daha
sorarsınız ama Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliğinin bu konuda bana gönderdiği cevabı olduğu
gibi ben size aktardım.
Tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakın,
benim soruma yanlış cevap veriyor. Şimdi, 13 tane liman.
Bunların 7si kiralanmış otuz yıllığına,
bunun söylediği o.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, böyle bir usul yok efendim.
BAŞKAN Tabii, ben zaten ara
vereceğim şimdi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Soru soruldu, cevapları da verildi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir dakika be! Sen ne
konuşuyorsun be! Sussana Mustafa.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Böyle bir usul yok
Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Var efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sözlü sorularla
ilgili kısım bitmiştir.
BAŞKAN Bitti.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakın, Sayın
Başkan, 6 limanı
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, böyle bir usul, uygulamamız yok. Sözlü sorulara Sayın
Bakan gerekli zamanda cevap vermiş, İç Tüzük 98e göre de siz
arkadaşlarımıza haklarını
kullandırdınız
KAMER GENÇ (Tunceli)
gelir paylaşımı
yoluyla yani o limanların işletilmesinden elde edilen
hasılatın yüzde 75ini liman sahibi alıyor, yüzde 25ini de
devlete veriyor. Bu yüzde 25ten şimdiye kadar bir tahsilat
yapılmamış.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
ama Sayın
Bakanın sorusunun cevabını beğenmedi diye tekrar böyle bir
şey olmaz. Bir daha soru sorabilir
KAMER GENÇ (Tunceli) Valiler orada denetici.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bir daha soru sorsun, böyle bir şey olmaz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Mustafanın da adamı
orada denetici, vali var.
BAŞKAN Hayır, soru yok, zaten şimdi ara
vereceğim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bir daha soru
sorsun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani doğru cevap vermiyor,
yanlış cevaplar veriyor.
Ya Mustafa sen niye bunlara
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Konuşma sen!
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye sana dokunuyor?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Dokunmuyor bana.
Bilmiyorsun, böyle şey mi olur?
BAŞKAN Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
Birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.31
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince,
diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Türk
Petrol Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Türk Petrol Kanunu Tasarısı
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporu (1/725) (S. Sayısı: 450) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
22/5/2013 tarihli 108inci
Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmış ve maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm, 1 ila 20nci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Mehmet
Ali Susam. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Petrol
Kanunuyla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanunla ilgili uzun bir
çalışma sergiledik. Komisyonlarda, hazırlanmış olan
tasarıyla ilgili olarak görüşlerimizi ayrıntılarıyla
iletmek ve ülkenin ulusal bir petrol kanununa kavuşması için
çağdaş, yapıcı ve ulusal çıkarlarımıza uygun
bir kanunun oluşmasına önergelerimizle destek vermeye
çalıştık.
Bu konuda bakış
açımız şuydu: Türkiye bu kanunla ilgili daha önce bir
çalışma yapmış ve bu çalışma
Cumhurbaşkanlığından geri gelmiş, geri gelen
çalışma uzun zamandır tekrar Parlamentoya getirilememiş.
Cumhurbaşkanının geriye çevirme gerekçeleri de gerçekten, ulusal
petrol politikasıyla ilgili olarak teklif edilen, daha önce Meclisten
geçen kanunda önemli eksiklikler olduğunun altını çizme ve
Türkiyede millî menfaatlere uygun olarak tasarının tekrar gözden
geçirilmesini talep etme noktasındadır.
Biz, bu ülkede petrolün önemine
inanıyoruz. Türkiye belki petrol kaynakları olarak çevresindeki
ülkeler kadar zengin bir ülke değil ama bulunduğu coğrafyada ve
bulunduğu konum itibarıyla bu petrol ve doğal gazların
geçiş yollarının üzerinde çok önemli bir ülke. Bugün
geldiği nokta itibarıyla da Türkiyenin eğer ulusal bir petrol
politikası ve ulusal bir stratejisi olursa, bu anlamıyla çevresindeki
zenginliklerin ve içinde bulunduğu konjonktürün önemini kavrarsa Türkiye,
bugün ithalatta önemli bir açığı olan, petrol ithalatında
önemli bir kaybı telafi etme fırsatını bulduğu gibi
dünyada birçok ülkede petrol arayarak da petrol konusundaki gücünü dünyada
saygın bir konuma getirebilir.
Bu kanunda bizim birinci
olayımız şuydu: Bu kanun ulusal bir petrol
politikasını hayata geçirmelidir. Bu nasıl olacaktır?
Dünyadaki örnekleri gibi olacaktır. Türkiyenin devlet adına petrol
arama, işletme ve organizasyonunu, rafineri dâhil, yapabilecek dikey
örgütlenmesi olan bir ulusal petrol şirketine ihtiyacı vardır.
Bu şirket, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığıdır ama
bu kanun, yeni önümüze gelen, hazırlanan kanun Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığını ülkenin ulusal petrol şirketi olmaktan
çıkartıp, tam tersine ülkede petrol arama noktasında
çalışma yapan yerli veya uluslararası şirketlerle eşit
konuma getirip, bir de üstüne üstlük onu Bakanlığın bir genel
müdürlüğünde kaynakları kıt bir noktada tutarak özel sektör ve
uluslararası şirketlerle rekabet edemeyen bir şirket hâlinde
bırakmaktadır. Böyle bir şirket, elinden imtiyazları
alınmış, alınan imtiyazlarla diğer şirketlerle,
imkânsızlık içerisinde yarışa sokulmuş noktada
bulunmaktadır.
Biz bunu kabul etmek durumunda
olamayız. Bu, ulusal petrol stratejisi ve politikamız için
doğru bir şey değildir.
Bu konuda çok net bir duruşa ihtiyacımız vardır. Türkiye'nin
bütün petrol kaynaklarının aranmasına,
araştırılmasına, çıkartılmasına, bu konuda
yatırım yapmak isteyen yerli ve uluslararası şirketlerin bu
noktada teşvik edilmesine süreç içerisinde de, kanun tasarısı
süreci içerisinde de her türlü önerilerle destek verdik ama gördük ki,
Bakanlığın bakış açısı Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığını sıradan bir şirket gibi gözden
çıkarmak olmuştur.
İkinci konu: Petrol Kanununa
ulusal bir petrol politikasının hem lafzı hem de ruhu dercedilmemiştir.
Bu, en temel eksikliklerinden bir tanesidir. Değerli arkadaşlar,
bu konudaki hassasiyetimizi, ülkemizin
geçmişte karşılaştığı problemleri ve bugünkü
konuları gözden geçirdiğinizde göreceksiniz.
Üçüncüsü: Bu kanun, petrol aramada
çevre duyarlılığını kenara bırakmış, millî
parkları dahi arama alanına ve uluslararası şirketlere
açacak kadar çevre duyarlılığından uzak bir
anlayışı kanuna yazma durumunda olmuştur.
Bakınız, dünyada petrolü olan
ülke sayısı sınırlıdır, petrolü olmayan ülke
sayısı çoktur. Bunların çoğu da petrolü ithal
etmektedirler. Petrol ithal etmek için parayı bulursunuz ama yok
ettiğiniz doğal millî parkların yerine koyabileceğiniz
başka alternatifiniz yoktur. Onun için, parayla doğayı
birbiriyle kıyaslarken böyle bir bakış açınız olmak
durumundadır.
Değerli arkadaşlar, bu nokta
itibarıyla birkaç konuyu da burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
Türkiye Karadenizde, Doğu Akdenizde, denizlerde aramayla ilgili olarak
bu kanunda belirli açılımlar yapmış olmasına
rağmen, kendisinin arama çalışmalarında elindeki
imkânların ne kadar kısıtlı olduğunu
Doğu
Akdenizde Rumların yapmış olduğu çalışmalarla
elde ettiği doğal gaz çıkarmasına karşı devlet
olarak Size haddinizi bildiririz. dememize rağmen bildiremeyip, Piri
Reisi gönderip birkaç gün dolaştırdıktan sonra da geri çekmenin
ötesinde hiçbir şey yapamadık. Yeni aldığımız
Barbaros ise daha bu konuda bir çalışma yapma aşamasına
gelmiş durumda değil.
Bakınız, bize elektrik
ihtiyacında muhtaç durumda olan Kıbrıs Rum Kesimi,
İsraille, İtalyayla yaptığı çalışmalarla
Doğu Akdenizde önemli doğal gaz yataklarına sahip olmuş ve
bu konuda borçlarını, girdiği krizi bunlar vasıtasıyla
giderebileceğinin sinyallerini vermiştir. Biz ise Doğu
Akdenizde münhasır ekonomik alanlarda petrol arama durumunda
değiliz.
Sayın Bakanın burada ikinci
bir konuda bize bilgi vermesi lazım. Kuzey Irakta son dönemde olan
gelişmelerle ilgili bilgiye ihtiyacımız var. TPAOya
bağlı TPIC dediğimiz dış alanda kurulan şirket,
TPAOdan ayrılmış, BOTAŞa getirilmiş ve bu
şirketin Exxon Mobil ile bir ortaklık kurarak o bölgede petrol
araması yapacağı söylenmiş ama bu konuda Irak Merkezî
Hükûmetinin tepkileri ve Irakın toprak bütünlüğünün
dağıtılacağı konusundaki çeşitli eleştiriler,
Amerikanın tavrı, Amerikada Obamayla görüşmeden sonra bu konuda
ne düşünüldüğü, Türk kamuoyunun bilgisi dâhilinde değildir. Bu
bilgiler Türkiyede bu Parlamentoyla ve kamuoyuyla paylaşılmak
zorundadır.
Değerli arkadaşlar, ulusal
politika olması gereken petrol konusunda böyle çok önemli hassas dengeleri
izlemek ve takip etmek zorundayız. Türkiye'nin dış politikadaki
zaafları, özellikle de petrol konusunda, bizim enerji konusunda ciddi
zafiyetlerimiz olmaktadır. Gelinen nokta itibarıyla petrolümüzün
çoğunu aldığımız İranla
sıkıntıyı görüyoruz, Irakla konu ortadadır,
diğer ülkelerle yaşanan sıkıntılar ortadadır.
Onun için, Türkiye, petrol konusunda ulusal bir politikayla, güçlü bir Türkiye
Petrolleri Anonim Şirketiyle, özerk yapısıyla, kaynakları
güçlendirilmiş, Bakanlığın emrinde değil, petrol
stratejisinde uluslararası stratejisi içerisinde kendi
bağımsız kararlarını verebilen, dünyada BP gibi,
Rusyadaki gibi, diğer ülkelerdeki gibi güçlü bir şirketi
oluşturmaktan geçiyor. Bunu nasıl oluşturuyorsunuz? Bunu oluşturmadınız.
TPAOya verilmiş olan ayrıcalıkları bu yasada geriye alarak
TPAOyu zayıflatıyorsunuz. Hangi bütçeyle yapacak TPAO? 500 milyon
civarındaki bütçelerle bu konuda zor bir iş olan petrol arama ve
kuyuları açma işi yapılamaz. Onun için ulusal bir politikaya
ihtiyacımız var. Biz, bunun için her türlü öneriyle bu Parlamentoda
görüşlerimizi söylemeye devam edeceğiz.
Cumhuriyet Halk Partisinin düşünce
ve önerileri bunlardan ibarettir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Susam.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora.
Buyurun Sayın Dora. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının birinci bölümü
üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyede petrol sektöründeki arama, üretim, taşıma, rafinaj,
dağıtım ve pazarlama faaliyetlerinin tamamı, 1954 tarihli
6326 sayılı Petrol Kanunuyla düzenlenmiştir. Bu kanun, zaman
içerisinde, sektördeki gelişmelere paralel olarak çeşitli
değişikliklere uğramıştır. Özellikle, 2001
krizinin ardından hız verilen ve enerji sektörünün serbestleştirilmesine
yönelik olarak yapılan bir dizi düzenlemeden petrol sektörü de
payını almıştır. 2/5/2001 tarihinde 4646
sayılı Doğal Gaz Piyasası ve 20/12/2003 tarihinde 5015
sayılı Petrol Piyasası Yasaları düzenlenerek sektörün söz
konusu faaliyetleri 6326 sayılı Kanun kapsamından
çıkarılmıştır.
6326 sayılı Petrol Kanununun
kapsamında kalan ve petrol sektörünün ilk halkası olan arama üretim
faaliyetleri de uluslararası petrol tekellerinin talepleri çerçevesinde
hazırlanan kanun tasarısında düzenlenerek 17 Ocak 2007 tarihinde
5574 sayılı Türk Petrol Kanunu adıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulundan hiç tartışılmadan, sessizce
geçirilmiştir. Hükûmetin, adına Türk Petrol Kanunu. dediği
düzenlemenin, aralarında üretilen petrolden alınacak devlet
hissesinin kademeli olarak yüzde 2 düzeyine kadar düşürülmesini öngören
maddenin de olduğu dört maddesi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer tarafından ulusal çıkarlara aykırı bulunarak veto
edilmişti.
Değerli milletvekilleri, bugün,
Hükûmet, beş yıl aradan sonra daha öncekine benzer bir yasal
düzenlemeyi tekrar gündeme getirmiştir. Adına, yine, Türk Petrol
Kanunu denilen yeni bir düzenlemeyle petrol sektöründe devlet adına
faaliyet gösteren kamu kuruluşu Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı zayıflatılmak istenmekte, yabancı
petrol tekelleriyle yerli ve yabancı sermayeye yeni çıkarlar
sağlanması öngörülmektedir. Petrol sektöründe sermayeye yeni
teşvik ve kolaylıklar sağlanması adına, kamu
kuruluşu olan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığından âdeta
vazgeçilmektedir. 6326 sayılı Kanunun 6ncı maddesindeki
Petrol ile ilgili müsaade, arama, işletme ruhsatnamesi alma hakkı
devlet adına Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına aittir.
hükmü iptal edilerek tasarıda yer almamıştır. Böylece,
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının işlevi ortadan
kaldırılmakta ve özelleştirilmesi sürecinin önü
açılmaktadır. Bu düzenlemeyle ülkemiz, ulusal enerji
politikalarının oluşturulmasını ve
uygulanmasını sağlayacak önemli bir kurumundan mahrum
kalacaktır.
6326 sayılı Kanunun 13üncü
maddesinin birinci fıkrasındaki Petrol hakkı sahipleri 1/1/1980
tarihinden sonra keşfettikleri petrol sahalarında ürettikleri ham
petrol ve doğal gazın tamamı üzerinden kara sahalarında
yüzde 35ini ve deniz sahalarında yüzde 45ini ham ve/veya mahsul olarak
ihraç etmek hakkına sahiptirler. Geri kalan kısım ile 1/1/1980
tarihinden önce bulunmuş sahalardan üretilen ham petrol ve doğal
gazın tamamı ve bunlardan elde edilen petrol ürünleri memleket
ihtiyacına ayrılır. hükmü iptal edilmiş olup tasarıda
yer almamaktadır. Dolayısıyla, yeni kanunla memleket
ihtiyacına yönelik miktarın ayrılması zorunluluğunun
kaldırılması, petrol şirketlerine ülkemizde ürettikleri ham
petrol ve doğal gazın tamamını yurt dışına
ihraç etme olanağı sağlanacaktır. Bu durumda,
olağanüstü durumlarda dahi ülkemizin ham petrol ihtiyacının
karşılanması, piyasanın ve petrol tekellerinin
insafına terk edilmektedir.
Buna karşılık,
tasarının 22nci maddesinin on ikinci fıkrasında yer
verilen Arz güvenliği açısından ihtiyaç duyulan hâllerde yurt
içinde üretilen petrolün tamamının ya da bir kısmının
satın alınabilmesine ilişkin Bakanlar Kurulunun yetkili
kılınması şeklindeki düzenleme ise son derece
muğlaktır ve uygulamada boşluklar yaratması muhtemeldir.
Tasarının 14üncü maddesinin üçüncü
fıkrasıyla yapılan düzenlemede Petrol hakkı sahibi ihraç
ettiği petrolden sağladığı dövizi yurt
dışında muhafaza edebilir. Bu döviz tutarı, Türkiyeye
ithal edilmiş sermayeyle bunu aşan net kıymetlerin transferinden
mahsup edilir. denilmektedir. Sadece bu fıkrayla değil,
tasarının 14üncü maddesinde yer alan diğer düzenlemelerle de
yabancı şirketlerin ithal etmiş oldukları sermayelerini
devlet hissesi hariç, kurumlar ve gelir vergisinden muaf tutularak,
getirdikleri döviz cinsinden ve transfer tarihindeki kur üzerinden yurt
dışına transfer etmelerine olanak sağlanmıştır.
Bu düzenlemeyle yabancı yatırımlar için sermaye ve kâr
transferlerine önemli kolaylıklar getirilmiştir.
6326 sayılı Kanunun 12nci maddesinde yer
alan yabancı devletlerin doğrudan doğruya veya dolaylı
olarak idaresinde etkili olabilecekleri şirketler ile yabancı bir
devlet için veya yabancı bir devlet adına hareket eden
şahısların petrol faaliyetlerinde bulunmaları, mülk
edinmeleri, tesis kurmalarının Bakanlar Kurulu iznine
bağlanması yönündeki hükme Türk Petrol Kanunu Tasarısında
yer verilmemiştir. Böylece son derece stratejik bir alan olan petrol
sektöründe yabancı devlet ve şirketlerin egemenliğine getirilen
sınırlamalar kaldırılmak istenmektedir. Bu düzenlemeyle
uluslararası petrol tekellerine önemli bir avantaj
sağlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türk
Petrol Kanununun özel sermayeye çeşitli teşvikler, yatırım
indirimleri ve vergi istisnaları sağlayarak sektörde yerli ve
yabancı sermayenin önünü açmak gibi bir amacı olduğu,
hazırlanan tasarının gerekçesinde açıkça şu
şekilde ifade edilmektedir: 6326 Sayılı Petrol Kanunu
kapsamında edinilen sonuçlar ve tecrübeler dünyadaki benzerlerine uygun
olacak şekilde, yerli ve yabancı sermayenin petrol arama ve üretim
faaliyetlerine daha fazla katılımını sağlamak için;
işlemlerin sadeleşmesi, maliyetinin azalması, yatırım
indirimi ve vergi istisnası, yabancı yatırımcılar için
sermaye ve kâr transferi kolaylıkları gibi teşvik
unsurlarını içeren, ruhsat başvuru aşamasını ve
değerlendirme sürecini hak sahiplerinin hak ve yükümlülüklerini günün
koşullarına ve objektif kriterlere göre düzenleyen yeni bir yasa
yapılması gereği ortaya çıkmıştır. Ancak
Türk Petrol Kanunu Tasarısı'nın yasalaşması hâlinde,
yerli ve yabancı sermayenin sektörde önü açılmakla kalmayacak,
tasarı ile ayrıcalıkları ve devlet adına faaliyet
gösterme konumu ortadan kaldırılacak olan kamu kuruluşumuz
TPAO'nun sektördeki öncü konumu zayıflayacaktır. Tasarı TPAO'yu
kolsuz ve kanatsız bırakacak, dikey entegre yapıya sahip dev
petrol tekelleri ile denk olmayan koşullarda rekabet etmeye
zorlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin
yıllardır sürdürdüğü özelleştirme politikalarının
devamı olarak gündeme getirilen ve petrol sektörünü düzenleyen Petrol
Kanununun yerini alacak olan Petrol Kanunu Tasarısıyla petrol arama
ve işletme ruhsatlarının verilmesinde yeni bir sistem
öngörülmekte, petrol sektöründe yerli ve yabancı sermayenin önünün
açılması ve yatırımların artmasının
hedeflendiği iddia edilmektedir.
Hükûmetin
hazırladığı yeni tasarının kamu ve ülke
yararı açısından bazı sakıncalı düzenlemeleri
içerdiği görülmektedir. Petrol kaynaklarımızın
aranması, geliştirilmesi ve üretilmesiyle ilgili tüm faaliyet ve
işlemlerde kamu ve ülke yararına uygunluk temel ölçüt
olmalıdır. Ülkemizde üretilen ham petrolün ülke güvenliği ve
yurt içi tüketim için gerekli bölümünün ayrılması koşulu
kaldırılmamalı. Arz güvenliğine ilişkin düzenlemeler
muğlak bırakılmamalıdır. Sektörde yabancı devlet
ve şirketlerin etkisini artıracak düzenlemelerden
kaçınılmalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle tekrar
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Dora.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sakarya Milletvekili Sayın Münir Kutluata.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türk Petrol
Kanunu Tasarısının birinci bölümü hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Türkiye, dünya enerji rezervlerinin
âdeta ortasında büyük enerji sorunları yaşayan bir ülke
durumundadır, ciddi enerji açığı sorunu vardır. Bunu
ithalatla karşılıyor olsa bile aynı zamanda önemli enerji
arzı güvenliği sorunlarıyla karşı
karşıyadır. Önümüze gelmiş bulunan bu tasarıyı
doğru değerlendirebilmek için, Hükûmetin bir enerji
politikasının olup olmadığının, varsa ne
olduğunun ve on buçuk yılda ne sonuçlar verdiğinin bilinmesi
gerekmektedir.
Ülkemiz, enerji ihtiyacının
yüzde 72sini ithalatla karşılar durumdadır. Bu
bağımlılık 2002de yüzde 69 idi, yani
bağımlılık azalmıyor, artıyor. Bu olumsuz
gidişi doğrulayan bir başka gösterge, 2002-2012 arasında 43
milyon ton petrol eş değerinde enerji tüketimi artışı
olurken yerli üretimdeki artış, sadece 7 milyon tondan ibaret
kalmıştır. 43e karşı 7; yani sadece altıda 1i
dâhilî üretimle karşılanabilmiş durumdadır. Sonuçta, 2002
yılında 9 milyar dolar olan enerji ithalatı, 2012
yılında 60 milyar doları aşmış bulunuyor.
İktidarın enerji politikası
adına gündemde tuttuğu politikalara, konulara bir göz atalım. Terminal
ülke mi olacağız, üretici ülke mi olacağız?
tartışmalarıyla bir süre vakit geçirilmişti sanki bunlar
birbirine rakipmiş gibi. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme
konusu tartışma gündeminde tutulmuş, güneş ve rüzgâr
enerjisi âdeta yeni keşfedilmiş gibi birçok tartışma
yapılmış ama buralarda bir arpa boyu yol
alınamamış idi. Sık sık keşfedilen milyarlarca
tonluk kömür rezervleri devamlı gündeme gelmiş ama arkası
gelmemişti.
Nükleer enerji santralleri üzerinde
yürütülen tartışmalar işin bir başka tarafıydı.
Nükleer teknolojiye ulaşmak üzere nükleer santral edinme yerine nükleer
santral müşterisi olmakla övünmek gibi, konunun uzmanlarını
ümitsizliğe sevk eden pesimist yaklaşımlar söz konusu oldu. Bu
yetmezmiş gibi doğal gaz ve petrolde Türkiyenin
bağımlı kılındığı Rusyaya nükleer
enerjimizde de teslim olma yoluna gidilmiştir, üstelik teknolojisi
Çernobilde patlamış ve Türkiyede de kanser vakalarını
patlatmış bir ülkeye.
Örnekleri uzatmadan şunu
söyleyebiliyoruz: On yılı aşkın süredir iktidarın
sonuca yönelik bir enerji politikası olmamıştır, ithalat
yaptığımız ülkelerle yürütülen günlük ilişkiler ve kamuoyuna
tekrarlanan genel açıklamalardan öteye gidilememiştir.
İktidarın bir enerji politikasının
olmadığını göstermesi ve çıkarılacak olan bu
yasanın durumunun anlaşılması için Kıbrıs
çevresindeki zengin petrol ve doğal gaz yatakları üzerinde yürütülen
çalışmaları ve Türkiyenin durumunu sizlere hatırlatmak
istiyorum: Hatırlanacağı üzere Kıbrıs Rum kesimi,
İsrail ve ABD şirketleriyle Güney Kıbrıs münhasır
ekonomik bölgesinde arama faaliyetleri başlatmış ve zengin gaz
kaynaklarına ulaşmışlardı. Bu olay ortaya
çıktığı zaman Hükûmet her konuda olduğu gibi
esmiş, gürlemiş sadece konuşmakla yetinmiş ve yerine
oturmuştu. Şimdi, iş geldi, İsrailin
taşıyacağı bu petrolün Türkiyeden geçirilmesini
sağlayarak Türkiyeye bir fayda sağlanır mı, İsraile
jest yapılabilir mi noktasına. Bu olay Türkiyenin bir enerji
politikasının olmadığını gösterdiği gibi
aynı zamanda dış politikasının kökten iflas
ettiğinin örneklerinden birisidir.
Kıbrıs Rum kesimi ve
İsrailin Kıbrıs Adası münhasır bölgesinde doğal
gaz ve petrol bulma ihtimali ciddiye binince ortaya çıkan tabloya
dikkatinizi çekmek istiyorum. Kıbrıs Rum kesimi, bölgesinde 13 petrol
ve doğal gaz arama parseli oluşturmuştu. Hükûmet önce 12nci
parselde Türkiyenin de hakkı bulunduğunu söylemiş,
ardından bu petrollerde Kıbrıs Türk kesiminin hakkı
olduğunu da ifade etmiş ve sonuç alamamıştı. Bu ifadesiyle
de diğer taraftan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
varlığını reddeder pozisyona düşmüştü. Denizcilik
Müzesine gönderilmesi gereken Piri Reis Gemisini Bölgede petrol aramaya
gönderdik. diyerek batmaktan zor kurtulan bir gemiyle Türkiye, kendi iddialarını
kendisinin ciddiye almadığını göstermişti. Bu olay
ortaya koymuştur ki son on yıl içinde bir petrol arama gemisi edinme ihtiyacı bile
duyulmamış. Buradaki fiyaskodan sonra 130 milyon dolara bir gemi
alınabilmişti.
Bunların hepsinden daha önemli
olmak üzere, Rum kesimi kendi münhasır ekonomik bölgesinde yeni zengin
enerji kaynakları arayıp bulurken Hükûmet on yılını
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin varlığını
reddetmeye çalışmakla geçirmiş, dolayısıyla Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin münhasır ekonomik bölgesinde petrol
arayıp bulmak gibi bir hesabı olamamış, Rumların kendi
bölgelerinde yaptığı gibi. Rauf Denktaşı etkisiz
kılmak ve kendi devletini reddeden gayrimillî bir şahsı cumhurbaşkanı yapmak üzere mesaisini
Kıbrısta sarf etmişti. Türkiyeye zemin kaybettiren Annan
Planını Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
vatandaşlarına dayatmakla meşguldü. Kıbrıs millî
kahramanı Rauf Denktaş kahrından ölmüş, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kenara itilmiş, AKP muradına
ermiş ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti ve Türkiye
Doğu Akdenizden âdeta çıkarılmıştı.
Herkesin Türkiye'nin Doğu Akdeniz
petrol ve enerji kaynaklarından koparılması ve bölgeden
püskürtülmesi sonucunu doğuran Mavi Marmara olayını önüne koyup
ciddi şekilde düşünmesi gerekmektedir. Sayın Başbakanın
savaş sebebi dediği bir planlı olayla Türkiye'nin hakarete
uğramasına kimler nasıl ve neden alet olmuşlardır?
Millî politikası olmayan ile olanın, enerji politikası olmayan
ile olanın karşı karşıya gelmesi hâlinde ortaya
çıkan tablonun ne olduğunu gösteren en ciddi örneklerden biridir bu.
Bir ülkenin enerji talebini kökten
çözebilmesi için önünde üç yol vardır sayın milletvekilleri. Bunlar,
sırasıyla, bir: Zengin enerji kaynaklarına sahip ülkelerde
olduğu gibi, ihtiyacı kendi kaynaklarından karşılamak.
İkincisi: Millî büyük petrol şirketlerine sahip olarak bunların
diğer bölgelerde yaptığı aramalarda elde ettiği
petrollerle ihtiyacı karşılamak. Üçüncüsü: Uygun ekonomik
politikalar ve gelişmiş ekonomik yapılarla, kendisi rezerve
sahip olsun olmasın ihtiyacını cari açık vermeden ithalatla
karşılamak. Bunların hangisinde bu iktidarın on
yıldır mesafe aldığını ve başarılı
olduğunu sormak gerekmektedir. Bu açıdan
baktığımız zaman, bu tasarının bu üç çareden
hangisini ön plana çıkardığına ve hangisine çözüm
getirdiğine bakmak ve bu yasayı o açıdan değerlendirmek
gerekecektir. O yüzden, bu açıdan baktığımız zaman,
önümüzdeki yasanın Türkiye'nin enerjideki ciddi
açığını ciddi şekilde çözecek bir yasa
olmadığını ortaya koymaktadır.
Şu soruyu sormak lazımdır:
Kendi millî servetimizi, yabancıya büyük kolaylıklar sunarak sekizde
1ini alıp 7sini vermek mi enerji
bağımlılığını çözmektir, yoksa sizin de
başka ülkelerin millî serveti olan enerji kaynaklarına
rızaları ile ulaşıp sekizde 1ini verip 7sini almak mı
ekonomiktir veya sorunu çözmeye yöneliktir? Buna bir bakmak gerekir ve bu
açıdan da Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
durumunu değerlendirmek gerekmektedir. Türkiyede büyük tecrübe
kazanmış ve kendimizce büyük petrol şirketlerinden sayılan
bir millî kuruluşu bu maksatla kullanıp ve Türkiye'nin enerji
açığını telafide bundan faydalanmak yerine onu
özelleştirmeye açmak ve elden çıkarmanın bir kanuna gerekçe
yapılması pek de bu kanunun maksada uygun bir kanun
olmadığını göstermektedir.
Bu açıdan, bu yasanın bu
şekilde geçmesi yerine, önce Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının dediğimiz istikamette kuvvetlendirilmesi
ve bu açıdan da yeni, ciddi bir millî petrol kanununa zemin
hazırlanması gerekir kanaatindeyiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Kutluata.
Birinci bölüm üzerinde
şahıslar adına ilk söz Bursa Milletvekili Sayın Necati
Özensoyun
Sayın Özensoy, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu
Tasarısıyla ilgili şahsım adına söz aldım, Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Her kürsüye çıktığımda veya enerji konuları gündeme geldiğinde,
her zaman şunun altını çiziyorum: Enerji politikaları millî
politikalar olmalı, partilerüstü olmalı. Dolayısıyla,
enerji yoksa hiçbir şey olmaz. Dolayısıyla, bütün bu
çalışmalar yapılırken, kanun tasarıları da
gelirken, buradaki komisyonlarda mutlaka muhalefet partilerinin de
söylediklerini dikkate almak lazım diye düşünüyorum.
Ama bu dönemde, özellikle enerji politikaları ve
enerji ile ilgili kanunlara baktığımızda, Elektrik
Piyasası Kanunuyla ilgili değişiklikler, doğal gaz
piyasasıyla ilgili, yenilenebilir enerjiyle ilgili, hele hele Türk Petrol
Kanunu Tasarısı, ifade edildiği gibi, 1954ten kalma yasalar.
Artık, birtakım şeyler çelişir hâle gelmiş
olmasına rağmen, baktığımızda bu tasarı da
bize çok fazla değişiklik veya petrol arama veya üretme
faaliyetlerinin önünü açacak bir tasarı gibi durmuyor. Burada, Türkiye her
ne kadar hidrokarbon fakiriyse de, Türkiye'deki bu hidrokarbonları bulma,
arama ve üretme faaliyetlerini elbette devlet eliyle ve güçlü bir şirketle
yönetmeliyiz diye düşünüyorum.
Bakın, Türkiye Petrollerinin geçmişine
baktığımızda, TÜPRAŞın da bünyesinde
bulunduğu, PETKİMİn de bünyesinde bulunduğu ve dünyada ilk
500 firmanın içerisinde bulunan bir konumda faaliyetlerini sürdürüyordu.
Bugün, dünyada artık günlük 100 bin varilin altında üretim yapan
şirketleri ciddiye almıyorlar yani Türkiyede en önemli üreticimiz,
arayıcımız olan Türkiye Petrolleri, yurt
dışındaki petrol sahaları da dâhil olmak üzere, maalesef,
günlük 70 bin varil petrol üretebiliyor.
Arama çalışmalarına
baktığımızda -siz hep 2002yi milat alıyorsunuz, ben
de alayım- sadece 2001e kadar yurt dışındaki
anlaşmalarla yurt dışında petrol üretebilir durumdayız,
şu anda yani en son yapılan anlaşmalar veya faaliyetlerle 1
varil bile petrol üretemiyoruz. Yurt içinde de 1996da 50 bin küsur varil
petrol üretirken Türkiye Petrolleri, 28 bin varile kadar düşmüşüz.
Daha sonra, geçmişte ekonomik olmayan kuyuların da
açılmasıyla yani 18 dolarlardayken 50 bin küsur varil üreten Türkiye
Petrolleri, bugün 100 dolarlarda ancak 34 bin varillere gelebilmiş
durumda. Bunun da, 28 binden 34 bine gelmesinin gerekçeleri de, ifade
ettiğim gibi, o gün petrolün varili 18 dolarken ekonomik olmayan
kuyuların tekrar faaliyete geçmesinden kaynaklanıyor. Şu anda
Türkiye Petrollerinin bir bilançosuna bakarsanız
Gerçi, bu bilançolar hep
gizli. Yani burada görüldüğü gibi -ben bunların niye gizli
olduğunu da anlamış değilim- bu kanunda, burada
yazıların hepsi tek tek dökülmüş, ne kadar kuyumuz var, kuyu
başına ne kadar petrol üretiyoruz, her şey burada açık
açık yazılmış ama biz KİT Komisyonunda Türkiye
Petrollerini denetlerken, üzerinde gizli yazan, hatta basının da
dışarıya çıkarıldığı bir şekilde,
basına kapalı yapıyoruz yani gizli toplantı yapmıyoruz
çünkü yemin etmiş görevlilerin falan olduğu bir şekilde
değil, çok farklı bir şekilde denetim yapıyoruz.
Dolayısıyla, özet olarak -yani
beş dakikada birtakım şeyleri toparlamak da zor- bizim en
önemli, yapmamız gereken, Türkiye Petrollerini güçlendirmek ve onu dünyada
önemli bir şirket hâline getirmekten başka çaremiz yok. Bu kanun da
maalesef bunu getirmiyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Özensoy.
Şahısları adına son
söz, Edirne Milletvekili Sayın Kemal Değirmenderelinin.
Buyurun Sayın Değirmendereli.
(CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL DEĞİRMENDERELİ
(Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 450 sıra
sayılı Petrol Yasa Tasarısının üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu
yasayı konuşmadan önce dünyadaki genel petrol üretimi ve petrolün
geleceğine ben değinmek istiyorum. Şimdi, öncelikle, OECD
dışındaki ülkelerin çoğunun küresel enerji talebinin 2030
yılı itibarıyla yüzde 39 artması beklenmekte. 2030
yılında da yine küresel enerji talebinin yüzde 81inin fosil
yakıtlardan elde edileceği ifade edilmekte Uluslararası Enerji
Ajansınca. Başta Asya ülkeleri olmak üzere, dünyanın geri kalan
bölgelerinde de hızlı büyüme petrol ihtiyacını artıracak,
bu Asya ülkelerinin ve bizim de bu süreç içerisinde petrol
bağımlılığımız ağırlıklı
olarak Orta Doğuya bağlı olarak sürecek. Orta Doğudaki
OPEC ülkelerinden yapılan petrol ihracatının da oldukça
artacağı görülmektedir. Bu çerçevede, Türkiyenin de, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığımızın projeksiyonlarına göre,
bugüne oranla, sadece on yıl sonra petrol ihtiyacımızın
bugünkünün 2 misline çıkacağı ifade edilmektedir.
Şimdi, bizim
dışımızda kimler ne kadar petrol üretiyor, buna bir bakacak
olursak, dünyanın da kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde
48inin Orta Doğuda, yani yaklaşık yüzde 74ünün de Orta
Asyayla birlikte yine bizim 2 bin kilometrelik bir çemberimiz içerisinde
olduğunu bilmekteyiz.
Bir önemli konu, Amerika bugün petrol
üreten üç büyük ülkeden biri, ancak ürettiği petrolün 2 katını
tüketiyor; Çin de ürettiğinin 3 katını, Hindistan 4
katını tüketerek ithal ediyorlar; Japonya, Almanya, Fransa,
İtalya, Hollanda gibi gelişmiş ülkeler de hiç petrol üretmeden
petrole bağımlılıklarını sürdürecekler bu
önümüzdeki on yıllarda da.
Bunları niye anlatıyorum?
Çünkü petrolü yoğun olarak kullanan ülkelerin yeterli kaynağa sahip
olmaması dünya üzerinde de ekonomik ve fiilî savaşlara neden
olmaktadır. Yani Orta Doğuda, Kuzey Afrikada dökülen kanın,
yaşanan darbelerin, savaşların, isyanların temelinde bu
emperyal devletlerin petrol kaynakları üzerindeki hâkimiyet kurma
istekleri vardır. Soğuk savaş döneminde de İran
Biraz önce de
paylaştığım gibi, Uluslararası Enerji
Ajansının tahminlerine göre, bu bölgelerdeki enerji ticareti 2030
yılına kadar mevcut hacmin 2 katına ulaşacaktır.
Peki, biz bu durumun neresindeyiz? Biz
bu resmin tam ortasındayız. Petrol ve doğal gazda bilinen zengin
yataklara sahip değiliz. Bu çerçevede hazırlanan yeni yasa, var olan
kaynaklarımızı daha iyi, daha sağlıklı
değerlendirmeye yönelik hizmet etmesi gerekirken, bu konuda ciddi
endişeler taşımaktayız. Ben bu endişelerimizle ilgili
olarak söyleyeceklerimizi bundan sonraki konuşmalarımda sizlerle
paylaşacağım.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Şimdi, Kıbrıs
açıklarında Rumlar ve İsrailliler petrol aramaya
başlayınca biz Barbaros Hayrettin Paşa Gemisini gönderdik. Bu
geminin akıbeti nedir?
Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı 130 milyon dolara bir gemi aldı. Bu geminin çok
pahalıya alındığı, esas maliyetinin 90 milyon dolar
civarında olduğu
Bu gemi hangi kıstaslara göre
alındı? Bu geminin şu andaki durumu nedir? Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığı bu gemiyle şimdi herhangi bir petrol
araması yapmakta mıdır?
Ayrıca, Kuzey Irakta yani
Barzaninin bulunduğu bölgede Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının bir arama ruhsatı var mıdır?
Maliki bölgesinde var mıdır? Bunların sahaları ne
kadardır? Kaç yıllık alınmıştır? Türkiye
Petrolleri neden devletin elinden çıkarılarak
özelleştirilmektedir?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan...
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, dünyanın
en pahalı benzin ve motorinini kullanan ülkelerden bir tanesiyiz. Türkiye
yıllardır bu konuda en üst düzeyde liderliği yapan ülkelerden
biri. sebebi, benzin ve motorini başka ülkelerden ithal ettiğimiz
noktasında değil. Sebebi, Türkiyede akaryakıt üzerinde sürekli
olarak artan bir vergilendirme, ÖTV ve KDVdir. Siz bu konuda, eğer ÖTV ve
KDVyi kaldırdığımızda Avrupanın en ucuzu veya
en ucuzu olan ülkelerden biri olma durumundaki Türkiyede bu akaryakıt
politikasında bir değişiklik yapmayı düşünüyor
musunuz? Ya da ÖTVyi kaldırmak gibi bir düşünce, en azından
mazotta mümkün mü? Düşüncenizi alabilir miyim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu Ceyhan Enerji
İhtisas Endüstri Bölgesi, biliyorsunuz, Adana için çok önemli. Adana,
işsizlikte Türkiye'nin birinci ili. Burada yapılacak
yatırımlarla hem işsizliğin önüne geçilecek hem de çok
ciddi bir yatırım olması gerekirken, 2006 yılından
beri hiçbir şey yapmadınız. Sayın Cumhurbaşkanı
ve Sayın Başbakan oraya geldi, milyarlarca dolarlık
yatırım yapılacağından, yan sanayiyle beraber
yılda 5-10 milyar doların orada döneceğinden bahsederek bir
açılış yaptılar fakat 2006 yılından beri tek çivi
çakmadınız. Oraya, benim bildiğim kadar, Doğan Grubunun
yatırım talebi oldu, Garipoğlunun yatırım talebi
oldu, Azerbaycandan SOCAR firmasının yatırım talebi oldu,
hiçbir talebi yerine getirmediniz. Adanaya niye bu şekilde olumsuz
baktınız? Acaba, Ceyhan Belediyesinin Milliyetçi Hareket Partisinde
olmasının bunda etkisi var mı? 2006 yılında Sayın
Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakanın gelerek orada 10
milyar dolar yatırım
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Köktürk
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, hepimizin
bildiği gibi, ülkemizde enerji ihtiyacı ve bu bağlamda
metalürjik kömür ihtiyacı giderek artmaktadır. Türkiyede metalürjik
kömür Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından üretilmektedir. Ancak, 2002
yılında iktidara geldiğinizden bu yana Türkiye Taşkömürü
Kurumunda hem üretim miktarları hem de istihdam oranları
azalmaktadır. 2002 yılında 2,2 milyon ton olan kömür üretimi 1,5
milyon tona, çalışan sayısı da 16 binlerden 10 binlere
gerilemiştir. Bu nedenle, milletvekilleriniz, 2011 seçimlerinden önce,
TTKya 2.500 işçi alınacağı sözünü halkımıza vadetmesine
karşın, bugüne kadar bu işçi alımı
gerçekleşmemiştir. Türkiye Taşkömürü Kurumunda norm kadro 14.500
olmasına karşın ve üretim yapacak işçi kalmamasına
karşın şu ana kadar Türkiye Taşkömürü Kurumuna neden
işçi alımı gerçekleşmemiştir?
BAŞKAN Sayın Dibek
TURGUT DİBEK (Kırklareli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben Sayın Bakana üçüncü nükleer
santralle ilgili bir soru sormak istiyorum.
Geçtiğimiz günlerde Sinopta
Japonlarla ikinci nükleer santralle ilgili anlaşma yapıldı.
Sayın Bakanım, şunun için merak ediyorum: Üçüncü nükleer
santralle ilgili olarak, benim ilimde -ben Kırklareli Milletvekilliyim-
Karadeniz kenarındaki İğneada beldemizin üçüncü nükleer santral için
rezerv yerlerden biri olarak ismi geçiyor. Tabii, İğneada, içerisinde
Istranca ormanları, işte subasan (longoz) ormanları olan, turizm
potansiyeli olan bir yer. Şunu öğrenmek istiyorum: Üçüncü nükleer
santralle ilgili kısa vadede, orta vadede Bakanlığın,
Hükûmetin projesi nedir, projeksiyonunuz nedir? Üçüncü nükleer santralle ilgili
olarak bir yer belirlemesi yapıldı mı, yapılacak mı?
İğneada üçüncü nükleer santral için sizce uygun bir yer midir?
Bunları öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Doğu Akdenizde
devam eden petrol ve doğal gaz arama çalışmalarında
şimdiye kadar hangi sonuçlara ulaşıldı, paylaşabilir
misiniz?
İkinci sorum: Irakın
kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetimi ile Türkiye arasında
yapıldığı iddia edilen anlaşmalar hangileridir?
Bunları açıklamanızda bir sakınca var mıdır,
açıklayabilir misiniz?
Üçüncüsü de Hükûmetinizin orta ya da
uzun vadede TPAOnun özelleştirilmesine yönelik bir düşüncesi var
mıdır? Bunu özellikle kayıtlara geçmesi açısından
öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Kuşoğlu
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Doğu
Akdeniz gazıyla ilgili olarak, biliyorsunuz, Rumlar, İsrail ve bir
Amerikan şirketi anlaşmalar yaptılar. Biz bu arada Mavi Marmara
olayını gerekçe göstererek konuya girmemiştik. Şimdi,
İsraille olan bu yeni süreç içerisinde bu konuyla ilgili neler, ne tür
gelişmeler kaydedildi? Bu konuyla ilgili olumlu bir değişim söz
konusu mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Değirmendereli
KEMAL DEĞİRMENDERELİ
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu bizim petrol
dünyamızın amiral gemisi olan Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığımızın yurt dışında
yaptığı çalışmalar bu ortaklığın, bu
şirketin geneli içinde yüzde kaçını oluşturmaktadır ve
yurt dışında yaptığı çalışmalardan elde
ettiği gelir var mıdır? Bu miktar ne kadardır?
Bir de Kuzey Irak yönetimi ile petrol
anlaşması yapan Türk şirketlerinin Bağdat yönetimini
rahatsız ettiğini basından okumaktayız. Bu konu Amerika
Hükûmeti tarafından da eleştirilmektedir. Sayın
Başbakanın Amerika görüşmeleri sırasında bu konuda
olumlu bir mutabakat oluşmuş mudur?
BAŞKAN Sayın Bakan,
buyurun.
Yedi buçuk dakikayı sekize
tamamladım, sekiz dakikanız var.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlayarak sözlerime
başlamak istiyorum.
Kıbrısta ve sismik
aramalarla alakalı, özellikle Güney Kıbrısın
tartışmalı münhasır ekonomik sahada yaptığı
arama faaliyetleriyle alakalı, gemimizi oraya gönderip
göndermediğimizle alakalı konudan ve Barbaros Hayrettin Paşa,
130 milyon dolara aldığımız geminin daha ucuza mal
olabileceğine dair bir konudan bahsedildi.
Ben, aslında, aynı
şartlarda 90 milyon dolara gemi varsa ikinci bir gemi olarak da
alabileceğimizi bu vesileyle söylüyorum. Eğer
tanıdığı bir gemi olan da varsa bize bildirebilir, bununla
alakalı hemen alım yapabiliriz.
Bunun tabii ki kriterleri var. Dünyadaki ilk 10 gelişmiş
gemiden bir tanesidir şu anda aldığımız. Bununla
alakalı, dediğim gibi, böyle subjektif yorumlardan daha ziyade bize
somut önerilerin getirilmesi doğru olur diye düşünüyorum.
Kuzey Irakta biz neler yaptık?
TPAO olarak, Malikinin alanında neler yapıldı yani Merkezî Irak
Hükûmetinde? Değerli arkadaşlar, yaklaşık son üç yıl
içerisinde servis anlaşmaları adı altında
çıkarılan bir kısım ihaleler oldu merkezî Irak Hükûmetinde.
Dünyada 35e yakın şirketle bir short list oluşturularak oraya
girildi, belli kapasiteler oluşturuldu ve biz, 5 ayrı konsorsiyum
üyesiyle 25 milyar dolarlık iş aldık. Yani farklı ülkelerle
yaptığımız ortaklıklarda -içinde Rusya var, Güney Kore
var, Kuveyt gibi ülkeler var- Siba gibi, Basra gibi bölgelerde yani
Irakın güneyindeki bölgelerde hissemize 5,5 milyar dolarlık iş
aldık. Şu anda gerek hissemize düşen gerekse
ortaklarımızla beraber yaptığımız
yatırım devam ediyor. Bununla alakalı şu ana kadar bize
iletilen bir problem olmadığı gibi, tam tersi, bir
kısım para harcamaları da bu şekliyle devam ediyor.
Peki, Kuzey Irakta neler
yapılıyor? Bunun bir mantık bütünlüğüne bakmak lazım.
Irak bir bütünse -ki öyle- güneyiyle, kuzeyiyle, doğusuyla,
batısıyla bir ayrım gözetmemek lazım. Bütün gelirler Merkezî
Irak Hükûmetinin tespit ettiği oranlar çerçevesinde
yapılmaktadır yani yüzde 83ünü Merkezî Irakın, yüzde 17sini
de Irakın kuzeyinin aldığı ve buna kendilerinin karar
verdiği ama henüz hidrokarbon yasasını çıkarmamış
olmalarına rağmen bu payları da dağıttıkları
bir gerçek.
Peki, TPAO ne yapıyor burada?
TPAO, Merkezî Irak Hükûmetindeki çalışmalarına devam ediyor.
Kuzey Irakta TPAOnun bu manada herhangi bir girişimi
bulunmamaktadır.
Benzinin, motorinin vergiden
dolayı pahalı olduğu söylendi. Biraz süremi seri kullanmak
durumundayım. Evet, bu vergiyle alakalı bir husustur. Bunu, tabii,
Maliye Bakanımızla enine boyuna, ÖTVler indirilir mi indirilmez mi,
konuşmak lazım.
Ceyhandaki yatırım konusunda,
tabii ki oradaki belediyenin MHPli oluşuyla yakından uzaktan ilgisi
bulunmamaktadır. Sanayi Bakanlığımızın bünyesinde
yapılan çalışmaları kendisiyle daha da
hızlandırmamız lazım geldiğine ben de
katılıyorum.
Peki, TTKnın bu arada işçi
alımıyla ilgili husus nedir? Değerli arkadaşlar, orada bir
sosyal proje anlamına gelen TTKnın Zonguldaktaki işletmeleri,
normalde hemen hemen her yıl zarar etmektedir. Bir kere, damar olarak ve
kömür yatağı olarak, alışılagelmiş, dünyadaki
kömür yataklarından farklıdır. Biz oradaki modeli tekrar
konuşuyoruz, müessese müessese, bununla alakalı zarar etmeden
götürebileceğimiz bir model var mıdır, bunlar üzerinde de
çalışıyoruz.
Üçüncü nükleer santralin yeriyle
alakalı henüz tespit edilmiş bir yer yoktur. İkinci nükleer
santralin şu anda anlaşmasını
imzaladığımız Japonyayla beraber üçüncü nükleer santralin
yerinin tespitiyle alakalı bir çalışma devam etmektedir, bu
yaklaşık iki yıl kadar sürecektir. Bu iki yıl içerisinde
eğer herhangi bir yerin zikredildiğini duyarsanız, bunun biraz
subjektif ve spekülatif bir isim olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Peki, Doğu Akdenizdeki petrol
aramalarında neler yapılıyor? Şu anda Lübnanda bir ihaleye
giriyoruz, TPAO orada short liste girdi. Aynı zamanda münhasır
ekonomik sahası tartışmalı alan olmayan yerlerde Türkiye
bir hukuk devleti olarak bu işlere girmeye devam edecek. Mersinde yine
bizim çıkartacağımız alanlar var; Antalyada,
bildiğiniz gibi, Shell tarafından yapılıyor.
TPAOnun özelleştirilmesiyle
alakalı iki ayrı modelden bahsediliyor biliyorsunuz. Birincisi, aynen
Türk Hava Yolları modelinde olduğu gibi, yüzde 51inin halka
açılması; diğeri de farklı şirketlerle beraber üçüncü
dünyadaki yani üçüncü ülkelerdeki yapacağı operasyonlarla
alakalı işlemleri yürütecek şirketlerin görüşüyor
olması. Tabii ki 9 adet ruhsat, Akdenizde, kara suları
dışında bulunmakta bu arada.
Peki, Mavi Marmarayla
ilişkilerde bir gerginlik oldu, bir tıkanma oldu, bu nasıl
bundan sonra aşılır, özürden sonra? dendiğinde
şunu söyleyebiliriz: Tabii ki
enerji projeleri buradaki İsrail özrünün bir gerekçesi değildir ama
sonuçlarından bir tanesi olabilir. Biz, siyasi fizibilitesi
oluşmuş olmakla beraber, ekonomik fizibilitenin de arkasından
geleceğine inanıyoruz. Bu konuda süreci dikkatle izliyoruz ve bu
manada neler yapılabileceğini hep beraber gözlemliyoruz. Bizim,
şu anda, İsrail Hükûmetine götürdüğümüz herhangi bir teklif
yoktur, enerji konusunda resmî bir görüşmemiz yoktur. Dediğim gibi,
bununla alakalı süreç dikkatle takip edilmektedir.
TPAOnun yurt dışındaki
gelirleri ne kadardır ve bundan şu anda nasıl bir pay
alınıyor? denilirse değerli arkadaşlar, gelirlerinin
önemli bir kısmı, Şahdeniz-1 ve uluslararası operasyonlardan
oluşan gelirlerden kaynaklanmaktadır. Bir önceki yıl
yaklaşık 1,8 milyar TL civarında olan gelirin hemen hemen -tam
rakamlarını birazdan verebilirim- 1,2 milyar TLlik kısmı
yurt dışındaki operasyonlarımızdan kaynaklanıyor.
Bizim, şu anda 48-49 bin varil civarındaki günlük üretimimize,
yaklaşık olarak yurt dışında da o kadarlık bir
üretim karşılık gelmektedir ve bununla alakalı
çalışmalarımız da yurt dışındaki
çalışmalarımız da devam etmektedir.
Sayın Başkanım
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim
Sayın Bakan.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa)
Sayın Bakan, yurt içinde 48.bin varil mi üretiyorsunuz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) 48-50 bin, değişiyor.
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan
maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde 3 adet önerge
vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 1. Maddesinin 2.
Fıkrasında bulunan "Bu Kanun;" ibaresinden sonra gelen
"Türkiye'de" ibaresinin "Ulusal bir petrol
politikasının oluşturulması amacıyla"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal Değirmendereli Ali İhsan Köktürk Aytun
Çıray
Edirne Zonguldak İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Türk
Petrol Kanunu Tasarısının 1. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Emin Haluk
Ayhan Erkan
Akçay
Kütahya Denizli Manisa
Mustafa Kalaycı Muharrem
Varlı Bahattin
Şeker
Konya Adana Bilecik
Mesut Dedeoğlu Yusuf
Halaçoğlu Cemalettin
Şimşek
Kahramanmaraş Kayseri Samsun
"MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; Türkiye
Cumhuriyeti petrol kaynaklarının milli menfaatlere uygun olarak
hızlı, sürekli, etkili bir şekilde aranmasını,
geliştirilmesini ve ekonomik olarak üretilmesini sağlamaktır.
(2) Bu Kanun; Türkiye'de petrol arama ve üretim
faaliyetlerinin düzenlenmesi, yönlendirilmesi, teşvik edilmesi,
denetlenmesi, arama ve üretim için gerekli bilgilerin ve verilerin
toplanması, değerlendirilmesi ve kullanıma sunulmasına
ilişkin usul ve esasları kapsar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 1. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Adil Zozani Mülkiye
Birtane
Hakkâri Kars
BAŞKAN
Muhterem Komisyon, katılıyor musunuz önergeye?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Tasarının
ilk maddesinin 1. fıkrasında amaç olarak belirlenen millî menfaatlere
uygunluk ilkesi tasarının bütünüyle çelişmektedir. Aynı
maddenin 2. fıkrasında arama ve üretim faaliyetlerinin teşvik edileceğinin
belirtilmesi zaten tasarının özel sektörün ve sermayenin
amaçlarına hizmet edeceğinin görülmesini sağlamaktadır.
Tasarının ilerleyen maddelerinde belirlenen vergi avantajları ve
konsorsiyumların elini güçlendirecek düzenlemeler sadece sermaye ve petrol
şirketleri sahiplerinin faydasına olacaktır. Ülkenin yer
altı kaynaklarının ağırlıklı olarak
şirket menfaatlerine hizmet edecek olması ne Türkiye
halklarının ne de devletin faydasına olacaktır. Bu nedenle
1. maddenin tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Yoklama yapıyoruz.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Susam, Sayın Değirmendereli, Sayın Çam, Sayın
Özel, Sayın Aygün, Sayın Acar, Sayın Genç, Sayın Dibek,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Aksünger, Sayın Eyidoğan,
Sayın Kaplan, Sayın Şeker, Sayın Kulkuloğlu,
Sayın Özdemir, Sayın Akar, Sayın Tunay, Sayın Özgündüz,
Sayın Öztürk, Sayın Tanal.
Yoklama için iki dakika
süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/725) (S. Sayısı: 450) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Türk Petrol Kanunu
Tasarısının 1. Maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
"MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; Türkiye
Cumhuriyeti petrol kaynaklarının milli menfaatlere uygun olarak
hızlı, sürekli, etkili bir şekilde aranmasını,
geliştirilmesini ve ekonomik olarak üretilmesini sağlamaktır.
(2) Bu Kanun; Türkiye'de petrol arama ve üretim
faaliyetlerinin düzenlenmesi, yönlendirilmesi, teşvik edilmesi, denetlenmesi,
arama ve üretim için gerekli bilgilerin ve verilerin toplanması,
değerlendirilmesi ve kullanıma sunulmasına ilişkin usul ve
esasları kapsar.
BAŞKAN Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet,
katılıyor musunuz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Halaçoğlu
BAŞKAN Sayın
Halaçoğlu, buyurunuz lütfen. (MHP sıralarından
alkışlar)
Hocam, laptopla geldin, hayrola?
ALİ ÖZ (Mersin) - Delilli
konuşacak
BAŞKAN Harika.
Buyurun.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri; evet, laptopla
geldim, şundan dolayı: 1989la 1992 yılları arasında
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğüm sırasında, arşivde
oldukça fazla, petrol kuyularıyla ilgili, özellikle Almanlara yaptırılmış
haritalara rastlamıştım. Şurası muhakkak ki
aslında Birinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelen
olayların hemen hepsinin temelinde bu petrol bölgelerine hâkim olma arzusu
yatmaktaydı. Nitekim, Osmanlı Devleti de meşhur Bağdat Demiryolu
hattını yaptırırken Almanlara yaptırdı ve bedava
olmak üzere yapıldı ve yalnız, buna karşılık
demir yolunun her iki tarafından 15er kilometrelik alan Alman ekonomik
sahası olarak kabul edildi. İşte o dönemde, Abdülhamid zamanında bir
harita yaptırıldı -ki bende haritaların fotokopileri var
orijinallerinden- bugünkü sınırlarımızda,
Diyarbakırdan başlamak üzere Hakkâriye kadar olan 20 petrol kuyu
bölgesi tespit edilmişti ki Diyarbakır, Mardin, Bismil, Hazro
Çayı, Sinan, Batman Çayı, Dicle, Midyat, Bedran, Bitlis, Tulan,
Siirt, Botan, Habur, Fındık, Cizre şeklinde gidiyor.
Şimdi, aslında, buna benzer
pek çok başka haritalar da vardı. Bence, işte, daha ekonomik
olması açısından, bu gibi, geçmişte işletilmiş
kuyulara da bakmak gerekir. Nitekim, Birinci Dünya Savaşı
sırasında, Ruslar 1917 Bolşevik İhtilali meydana gelip
Anadoluyu terk edince yani Doğu Anadolu Bölgesini
boşalttıklarında, yine Van bölgesinde bizzat işlettikleri
petrol kuyularının borularını koyun yünleriyle
tıkayıp üstünü örttükleri ve tekrar geldiklerinde kullanmak üzere
yerlerini belirledikleri ifade ediliyordu. Ben, bunları o tarihte Türkiye
Petrollerine göndermiştim ama ondan sonraki dönemlerde de bir türlü bu
konularda bana herhangi bir başvuru yapılmamıştı. Ama,
şurası muhakkak ki ilginç olan şey, Türkiye sınırları
dışına çıktıktan sonra, Irak sınırları
içerisinde bugün hemen bütün petrol kuyularının bulunduğu yerler
o haritalarda yer alan petrol kuyularıyla birbirine benzerlik
göstermesidir. Dolayısıyla, hazırlanan o petrol kuyuları
haritalarının günümüz teknolojisiyle de yeniden elden geçirilerek iyi
bir sonuca ulaşılabileceğini düşünüyorum.
Dolayısıyla, bu konuda ciddi araştırmalar
yapılması ve Türkiyede de belki ihtiyacımızı
sağlayacak ölçüde petrol çıkarılacağı muhakkaktır.
Aslında, genel yapısı
itibarıyla baktığımızda, bugün Orta Doğuda
meydana gelen olayların temelinde de yine enerji, petrol yatmaktadır.
Zira, Libya dâhil, Orta Doğu ülkeleri ve Türk devletlerindeki petrol
rezervine bakacak olursanız, çıkarımına bakacak
olursanız dünya petrollerinin yüzde 70inin bu bölgelerden
çıkarıldığı bilinmektedir. Dolayısıyla,
gelişmiş olan Amerika gibi ülkelerin, yine gelişmiş ülkeler
olan Uzak Doğudaki ülkelerin -ki başta Çinin- petrol
ihtiyaçlarını da bütünüyle Orta Doğudan
sağladıkları düşünülecek olursa, aslında, Orta
Doğudaki kargaşanın sebebi de çok daha net olarak
anlaşılacaktır. Diyeceksiniz ki: Belki, Türkiyede petrol
olmadığı için başımıza daha büyük belalar
gelebilirdi, gelmiyor. ama tam aksi de olabilir: petrolünüz olduğunda,
dışarıya bağımlı olmadığınız
zaman, oraya harcadığınız paraların yatırıma
dönüşmesi hâlinde büyük bir görevi yerine getirirsiniz.
Bir şeyi daha ifade etmek
istiyorum Sayın Bakanım: İngiltereyle imzalanan 1926 Ankara
Anlaşması ile Musul ve Kerkük petrollerinin, Irak petrollerinin yüzde
10u yirmi beş yıl müddetle Türkiyeye verilmişti. Türkiye bunun
3,5 milyon sterlinlik bölümünü aldı, 2 milyon sterlinlik bölümü
kaldı. O petrolün bugünkü değeri 60 milyar dolar yapmaktadır,
bunu da hatırlatayım. Turgut Özal zamanında bütçeden
çıkarılmıştı, bunun üzerinde tekrar durulmasında
fayda görüyorum.
Teşekkürler. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 1. Maddesinin 2.
Fıkrasında bulunan Bu Kanun; ibaresinden sonra gelen Türkiyede
ibaresinin Ulusal bir petrol politikasının oluşturulması
amacıyla şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Kemal Değirmendereli
BAŞKAN Buyurun Sayın
Değirmendereli. (CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL DEĞİRMENDERELİ
(Edirne) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 450 sıra
sayılı Petrol Yasası Tasarısı üzerine CHP Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu yasa
tasarısının 1inci maddesinin (1)inci fıkrası
şöyle diyor: Bu Kanunun amacı; Türkiye Cumhuriyeti petrol
kaynaklarının millî menfaatlere uygun olarak hızlı, sürekli
ve etkili bir şekilde aranmasını, geliştirilmesini ve
üretilmesini sağlamaktır. Bu çok doğru bir amaçtır ancak
tasarının ilerleyen maddelerinde görüleceği gibi, temel olarak,
kendi imkânlarımızla yapamadığımız arama,
keşif ve üretim faaliyetleri için yabancı şirketlerin,
uluslararası petrol firmalarının aktif ilgisini çekerek
onları yurdumuzda yatırıma yönlendirme amaçlanmaktadır.
Ancak, Türkiye Cumhuriyetinin petrol dünyasındaki amiral gemisi olan
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının küçültülmesine de
neden olacak maddeleri içermektedir bu yasa tasarısı.
Büyük ülkelerin ulusal petrol
şirketleri vardır; işte Brezilyanın Petrobrası,
Azerbaycanı SOCARı, Fransanın Totali, Libyanın NOCu
gibi. Biraz önce Sayın Bakana sormuştum TPAOnun yurt
dışındaki faaliyetlerinin gelirleri ne kadardır? diye.
Hakikaten, benim için çok etkileyici bir cevap aldık.
Hatırladığım kadarıyla, TPAOnun toplam 1,8 milyar
TLlik gelirinin 1,2si, 1,2 milyarlık kısmı
dışarıdaki faaliyetlerden geliyor ve yurt içindeki üretimimize
eş değer üretimi de yurt dışında yapmaktayız. Hakikaten
böyle bir ulusal şirketimiz için gurur verici rakamlar bunlar. Ancak,
tabii bunu geliştirmemiz gerekiyor. Türkiyede de petrolümüzün
yaklaşık yüzde 76sını üreten bu şirketimizi
küçültmenin yanında hem içerideki faaliyetlerini hem de
dışarıdaki faaliyetlerini büyüterek buna gerekli desteği
vererek uluslararası piyasada teknik olarak var olan güçlülüğünü daha
da artırma yönünde gayret sarf etmemiz gerekirken bu yasa
tasarısıyla elindeki imkânları daraltılmış oluyor
ve TPAOyu sıkıntılı bir sürece soktuğumuz
inancındayım.
TPAOnun devlet adına petrol ve
gazla ilgili araştırma, arama, işletme ruhsatlarının
korunmasının uygun olacağını düşünmekteyiz yani
bu husus sadece Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının yurt
içindeki değil, biraz önce konuştuğumuz gibi yurt
dışındaki faaliyetleri için de, Doğu Akdeniz başta
olmak üzere, Irak gibi bölgelerdeki potansiyel sahaların da
geliştirilmesi açısından önemlidir. Ulusal ve güçlü bir
şirketimizin varlığına gereksinimimiz sadece ekonomik
nedenlerle değil, jeopolitik gerekçelerle de her zamankinden daha fazla
yaşamsal bir öneme sahiptir. Orta Doğuda son dönemlerde yaşanan
sıcak gelişmeler de bu açıdan Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığına daha çok, kıskançlıkla sahip çıkma
ihtiyacı göstermektedir.
Hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 2de üç adet önerge vardır,
sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Türk
Petrol Kanunu Tasarısının 2. Maddesinin (1). Fıkrasının
(m) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin eklenerek
diğer bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
n) TPAO: Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığını,
Alim Işık Emin Haluk
Ayhan Bahattin
Şeker
Kütahya Denizli Bilecik
Mesut Dedeoğlu Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
Kahramanmaraş Konya Adana
Cemalettin Şimşek Yusuf
Halaçoğlu Erkan
Akçay
Samsun Kayseri Manisa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 2. Maddesinin 1.
Fıkrasına aşağıda bulunan ii), jj) ve kk) bentlerinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal Değirmendereli Ali İhsan Köktürk Aytun
Çıray
Edirne Zonguldak İzmir
Bülent Kuşoğlu
Ankara
ii) Mücbir sebep: Savaş ve
doğal afet halini,
jj) Geleneksel olmayan arama ve üretim:
Şeyl gaz/Petrol, Geçirimsiz rezervuarlardaki gaz ve petrol
alınması işlemi, gaz hidratlar, kömürden üretilen gazları,
kk) Piyasa Fiyatı: Ham petrol için
teslim yeri olan en yakın liman veya rafineride teşekkül eden
fiyatı, doğal gazda ise dağıtım şirketlerine veya
serbest tüketicilere yapılan satış fiyatını,"
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 2. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Adil Zozani Mülkiye
Birtane
Hakkâri Kars
BAŞKAN Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Bu maddede yer alan tanımlar ilk
maddedeki amaç doğrultusunda ülkenin yer altı kaynaklarının
kimler tarafından kullanılacağını belirtmektedir.
Açık saha, araştırmacı, araştırma izni,
arayıcı, işletmeci, işletme ruhsatı, müşterek
temsilci ve sermaye mevcutları esasları gibi tanımlar aramaya
açılan sahalarda özel sektörün, sermaye sahipleri ve konsorsiyumların
faaliyetlerini tanımlamaktadır. Bu tanımlamalar ülkenin yer
altı kaynaklarının kullanımının petrol
şirketlerinin hizmetinde olacağı ve kamunun rolünün
sınırlı olduğunu gösterdiğinden 2. maddenin
tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 2. Maddesinin 1.
Fıkrasına aşağıda bulunan ii), jj) ve kk) bentlerinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları.
ii) Mücbir sebep: Savaş ve
doğal afet halini,
jj) Geleneksel olmayan arama ve üretim:
Şeyl gaz/Petrol, Geçirimsiz rezervuarlardaki gaz ve petrol
alınması işlemi, gaz hidratlar, kömürden üretilen gazları,
kk) Piyasa Fiyatı: Ham petrol için
teslim yeri olan en yakın liman veya rafineride teşekkül eden
fiyatı, doğal gazda ise dağıtım şirketlerine veya
serbest tüketicilere yapılan satış fiyatını,
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet,
katılıyor musunuz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Kuşoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının 2nci maddesi
üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, petrol
deyince hepimizin aklına gelen ilk kelime önemli oluyor. Hepimiz için
gerçekten önemli ama bu önemi somutlaştırmakta biz güçlük çekiyoruz,
realize etmekte de güçlük çekiyoruz. Yoksa, önemli olduğunu biliyoruz ama
bunun ne kadar önemli, nasıl realize edileceği konusunda
sıkıntılarımız var.
Biz, bundan yüz sene önce, dünyada
bilinen petrol yataklarının yüzde 70ine sahip bir ülkeydik, yüz
yıl önce, Osmanlının son dönemlerinde dünyada bilinen petrol
yataklarının yüzde 70i bizdeydi. Savaşı
kaybettiğimizde hiç petrol yatağımız
kalmamıştı. Savaşın sebebini ya da
Osmanlının çöküşünü etnik sebeplere, dinî sebeplere
bağladık. Bunlar da önemliydi ama asıl sebep petroldü, çok
önemliydi, bu önemi görmedik biz. Petrolün özel sektörde veya kamuda
olması da değildi konu, petrolün önemini anlamakta o tarihlerde
güçlük çektik. Hâlbuki o tarihlerde
Bana çok ilginç geldi, sizlerle
paylaşmak istiyorum. Eski bakanlarımızdan Sayın Hikmet
Uluğbayın derlediği bir çalışmadan okuyacağım
müsaadenizle. Bakın, 1903 yılında, İngiliz
Dışişleri Bakanı Lord Lansdowne Mayıs 1903te Lordlar
Kamarasında yaptığı bir konuşmada çok önemli bir
politik görüşü şöyle dile getiriyor, yıl 1903, dikkatinizi
çekiyorum, 1903: İngiltere Hükûmeti İran Körfezinde kendisinden
başka hiçbir gücün denizde üs kurmasına veya berkitilmiş liman
kurmasına müsaade edemez ve böyle bir olguyu kendi çıkarlarına
yöneltilmiş menfur bir hareket sayar. Bu itibarla bu tür bir girişime
ellerindeki tüm imkânları seferber ederek mâni olacaktır. diyor.
1903te bu sözleri söyleyebiliyorlar, bu görüşü ortaya koyabiliyorlar.
Bizde o tarihte katiyen böyle bir görüş dercedilmemiş.
Yine, İngilterenin Donanma Haber
Alma İdaresinin Genel Müdürü 1916da, bakın şunu söylüyor:
Hiçbir koşul altında İngilterenin kontrolü altında
bulunan petrollü topraklar bir yabancı devletin veya yabancı
ortaklığın eline geçmemelidir. Biz o tarihlerde petrolün ne
olduğunu bile bilmiyoruz. Bizim kitaplarımızda ya da bizim
konularımız arasında petrol yok maalesef.
Şimdi, böyle olunca, tabii,
olayı göremiyorsunuz, bilemiyorsunuz, başka şeylere
takılıyorsunuz, lüzumsuzluklar arasında birçok şeyi
kaybetmiş oluyorsunuz. Sayın Uluğbayın derlemesinde birçok
konu var. Daha sonra, 2000lerde de benzeri şekillerde stratejiler
geliştirildiğini görüyoruz.
Sayın Bakan, siz,
tasarının geneli üzerinde konuşurken şöyle bir söz
söylediniz -onu ben tutanaklardan çıkardım- diyorsunuz ki: Mademki
millî kelimesini koymak veya koymamak Anayasayla güvence altına
alınmış ve fark etmiyorsa biz o zaman dedik ki bu millî
kelimesini şu anda koyuyoruz. Yani 2007 yılında veto gerekçesi
olarak konulan bu maddenin bu sefer tam tersine millî kelimesi konularak da
fark etmeyeceğini göstermiş olduk. Şimdi, millî kelimesi çok
önemlidir. Millî kelimesinin olup olmamasından ziyade, içeriğinin
böyle olması, bu önemin kavranmış olması önemlidir. Ben,
tasarıda işin bu tarafının vurgulanmış
olmasını, millî kelimesinin tasarının her maddesinin
hücrelerine girmiş olmasını yeğlerim, savunurum, sizin de
bunu savunmanızı beklerim. Yani millî kelimesinin olup
olmamasının hakikaten önemi olmaz o zaman; bunu
içselleştirememişsek, anlayamamışsak, petrolün ne kadar
önemli olduğunu görememişsek, o zaman, hakikaten, koyup koymamakta
bir anlam yok. Ama, bu mantıkla o zaman petrolün de anlamı yok
demektir Sayın Bakanım, bu sözünüzü gerçekten yadırgadım.
Çünkü, geçmiş yüzyılı petrol belirlemişti biliyorsunuz.
Geçmiş yüzyıldaki haritaların çoğunu petrol
belirlemişti. Anlaşılıyor ki 21inci yüzyılı da
petrol belirleyecek. Petrol daha uzun süre önemini koruyacak ve önümüzdeki
yıllara damgasını vuracak. Dolayısıyla bu konuyu
küçümsemememiz gerekir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Kuşoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Türk
Petrol Kanunu Tasarısının 2. Maddesinin (1).
Fıkrasının (m) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bendin eklenerek diğer bentlerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
n) TPAO : Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığını,
Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Işık, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Petrol Kanunu
Tasarısının 2nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
tasarı, özünde bugüne kadar Türkiyede petrol arama ve üretim
faaliyetlerinin yaklaşık yüzde 70inden fazlasını
gerçekleştiren Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığını
ilgili kanundan çıkararak uzun vadede bu millî petrol şirketinin
zayıflatılması ve ardından da -diğer alanlarda
olduğu gibi- özelleştirilmesinin önünü açmaya yönelik bir
tasarı. Dolayısıyla, burada Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı bu kanun içerisinde yer almadığı sürece,
iktidar ne kadar bunun millî menfaatlere uygun bir tasarı olduğunu
savunursa savunsun, zaman bizi haklı çıkaracaktır. Onun için bu
önerge, bu tasarı içerisinden çıkartılmış olan Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığının tanım olarak
tasarının 2nci maddesinde yer alan Tanımlar bölümüne ilave
edilmesini öngören bir önerge. Eğer, bunu burada yerleştiremezsek
bundan sonra ileriki maddelerde belki iktidar partisinin de vereceği ve
yüce Meclisimizin kabul edeceği bazı önergelerde yer alan Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı ifadesinin havada kalan bir ifade
olacağını göreceğiz. Dolayısıyla bu önerge
yerinde bir önergedir, takdir yüce Meclisin olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye,
bugün itibarıyla petrolünün yüzde 90ından fazlasını ithal
eden bir ülke konumundadır ama bu ülke petrol ve doğal gaz
kaynakları başta olmak üzere, temel birincil enerji
kaynakları rezervinin
yaklaşık üçte 2sinin kendisinin doğusunda bulunan, doğu
ülkelerinin batısındaki bir ülke, aynı zamanda enerji
tüketiminin de yaklaşık üçte 2sinin gerçekleştiği
batıdaki ülkelerin doğusunda kalan bir ülke yani üçte 2lik iki
oranın çakıştığı geçiş konumundaki bir ülke.
Onun için, bu kanun Türkiye açısından son derece önemli. Sadece kendi
sahalarımız içerisindeki petrol kaynaklarının üretime
dönüştürülmesi açısından gerekli düzenlemeleri değil,
aynı zamanda Türkiyenin geçit bölgesi olarak jeopolitik konumunu daha da
yukarıya taşıyacak bazı düzenlemeleri de içeren bir
tasarı olmalıydı. Ancak, gerek Komisyonda gerekse Genel Kurulda
önergelerimizle yapmak istediğimiz katkılara, maalesef,
anlaşılan o ki Hükûmetin yine katılmayacağı
görülmekte.
Bu tasarı görüşmeleri
sırasında da -değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım çok
iyi hatırlayacaklardır- Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı adına bir yetkiliyi konuşturamadık
değerli milletvekilleri. Hükûmet haklı olarak kendisine
bağlı olan bir birimin ayrıca konuşmasına gerek
olmadığını savunarak Burada sizin açınızdan
nedir önemli olan? Sizin görüşlerinizi almak istiyoruz. dememize
rağmen Hükûmet yetkilileri, Bakanlık yetkilileri Biz onun adına
konuşuruz. dediler ama bazı gerçekleri Komisyonda dahi
paylaşamadık.
Bu nedenle Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının millî şirketimiz olarak korunmasını,
güçlendirilmesini ve uluslararası rekabette ayakta kalmasını
sağlayacak düzenlemeleri burada hep beraber yapmak zorundayız. Aksi
takdirde, uluslararası şirketlerin de bulunduğu sahalarda bundan
sonra Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının, artık,
yarışma şansının kalmayacağını bu
düzenleme bu şekliyle geçerse hep beraber görmüş olacağız.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle
önergemizin önemli olduğunu ve Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı ibaresinin mutlaka bu tasarıda yerini
bulması gerektiğini tekrar hatırlatıyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Önergemize de desteğinizi
bekliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 3te üç önerge vardır,
sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 sıra
sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 3. Maddesinin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal Değirmendereli Hüseyin Aygün Ali İhsan
Köktürk
Edirne Tunceli
Zonguldak
Aytun Çıray
İzmir
Bu hüküm ve tasarruf Bakanlık
tarafından, bağlı ve ilgili kuruluşlar eliyle
işletilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Türk
Petrol Kanunu Tasarısının 3. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan Mesut
Dedeoğlu
Kütahya Denizli Kahramanmaraş
Cemalettin
Şimşek Erkan
Akçay Bahattin
Şeker
Samsun Manisa Bilecik
Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı Yusuf
Halaçoğlu
Konya Adana Kayseri
Necati
Özensoy
Bursa
"MADDE 3- (1) Türkiye'deki petrol
kaynakları ve bu kaynakların işletilmesi Devletin hüküm ve
tasarrufu altındadır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 3. maddesinin "Türkiye'deki petrol
kaynakları Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Devlet
petrolden elde ettiği gelirini en az gelişmiş bölge ve illerin
kalkınmasında kullanır" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş
İstanbul
Adil Zozani Mülkiye
Birtane
Hakkâri Kars
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet,
katılıyor musunuz?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Türkiye kullandığı
petrolün oranı %6'sını kendisi üretmektedir. Türkiye'nin petrol
haritasına baktığımızda üretilen petrolün büyük bir
kısmının sosyo-ekonomik olarak geride
bırakılmış illerden elde edildiği görülmektedir.
Türkiye'de arama ruhsatlarının yarısı 7-13. Bölgeler olarak
belirlenen Erzurum, Ağrı, Van, Siirt, Diyarbakır, Gaziantep ve Hatay
bölgelerinde verilmiştir. Kalkınma Bakanlığınca
belirlenen Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasına
baktığımızda 81 il arasında Ağrı 79.
sırada, Siirt 77. sırada ve Van 75. sırada yer almaktadır.
Aynı durum diğer iller için de geçerlidir. Petrolün buralardan
çıkarılıyor olması ve petrol kaynaklarının da
buralarda aranıyor olmasından dolayı anılan illerin daha
çok kalkındırılması gerekirken Türkiye'de tam tersi bir
durum söz konusudur. Petrol gibi kaynaklara sahip olan illerin
çıkarılan petrolden pay alması veya devletin
kalkınmışlık farkını kaldırmak için petrol gelirlerinin
bir kısmını buralara aktarmasından daha doğal bir
şey olmayacağından 3. Maddenin önerimiz doğrultusunda
değiştirilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Türk
Petrol Kanunu Tasarısının 3. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları
"MADDE 3- (1) Türkiye'deki petrol
kaynakları ve bu kaynakların işletilmesi Devletin hüküm ve
tasarrufu altındadır."
BAŞKAN Komisyon
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Özensoy,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3üncü madde ile ilgili
verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biz burada Türkiyedeki petrol
kaynaklarının aynı zamanda devlet tarafından da
işletilmesi için bir önerge verdik. Şimdi, buradan tabii sormak
isterim: Petrol, bor ve o 2840 sayılı Yasadaki madenler kadar stratejik
mi, değil mi? Üstelik, Eti Maden bu anlamda
baktığımızda KİT kuruluşu. KİT
kuruluşları genellikle, işte, mevzuatlardan
yakınırlar, mevzuatlardan dolayı iş yapamadıklarını
savunurlar. Ama, ben KİT Komisyonunda -altıncı senemde- her
Komisyon toplantısında Eti Madeni, yöneticilerini tebrik
etmişimdir, burada bulunan KİT Komisyonundaki arkadaşlarım
da bilirler çünkü gerçekten hem dünyadaki paylarını küresel güçlerle
ciddi anlamda çarpışarak artırmış hem de Türkiyenin
en kârlı kuruluşu hâline getirmişlerdir. Bu anlamda, Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığının bünyesinde, yine
şahsım adına yaptığım konuşmada ifade
ettiğim gibi, Türkiye Petrollerini daha da güçlendirerek bu anlamda petrol
kaynaklarımızı çok daha iyi bir şekilde
değerlendirebiliriz diye düşüyorum.
Şimdi, buradan şunu da ifade etmek isterim:
Bu Petrol Kanunu Komisyonda görüşülürken yine o görüşmelerin bir
kısmına ben de girdim. Türkiye Petrolleri davet edildi. Türkiye
Petrollerinden bilgi istendi Türkiyedeki durumla alakalı. Ben, orada söz
aldım, şunu söyledim, dedim ki: Türkiye Petrolleri yetkililerinden,
şirketteki yetkililerden ben şunu rica ediyorum: Lütfen, şirketi,
denetleniyormuş gibi hissederek bazı rakamları yanlış
veya işte daha fazla göstermeyin, neyse Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
durumu, bunu aynı şekilde ayna gibi yansıtın. Ama,
maalesef, görüyorum ki bırakın Komisyonda gizli toplantıdaki
verilen bilgileri, şimdi, Sayın Bakana burada soru soruluyor,
Sayın Bakan Türkiyedeki üretimin günlük 48-49 bin varil olduğunu
ifade ediyor. O zaman ben de buradan soruyorum: Bunlar Türkiye Petrollerinin
KİT Komisyonda bize verdiği rakamlar. Bunlar mı doğru,
Sayın Bakanın söyledikleri mi doğru? Hem de yıllar
itibarıyla vermişler. Bakın, en yüksek rakama bu anlamda
ulaştığımız yıllar da burada mevcut. Bu iktidar
döneminde, 2007de ulaşmışız 30 milyon 590 bin varil
yıllık üretime. Tabii, şunu da ifade edeyim: Bu dönemde petrol
üretimi veya Sayın Bakanın burada ifade ettikleri de
Yine,
doğal gaz üretimini de petrol eş değeri varile dönüştürerek
veriyorlar yani salt, sadece petrol üretimini varil olarak söylersek bu
rakamlar daha da aşağı düşüyor. Bakın, 2011de 12
milyon 115 bin varil üretilmiş, bunu böldüğünüz zaman 365e 70 bin
varil bile yapmıyor, yurt dışıyla birlikte 66 bin varile geliyor
yaklaşık. Türkiyede, ifade ettiğim gibi, 33-34 bin
varillerdeyiz. Bunlar üstelik petrol eş değeri yani doğal
gazı da dâhil ederek çıkan rakamlar. 2012deki program üstelik
2011den biraz daha düşük. Zaten elde edilen veriler de burada. İfade
ettiğim gibi, yine, 2012 programına baktığımızda
yurt dışı ve yurt içi petrol eş değeri, bakın
burada çizelgede yurt içi ve yurt dışı doğal gaz
üretimlerini de petrol eş değeri olarak, varil olarak
hesaplanmasına rağmen, yine 70 bin varili bulmuyor.
Dolayısıyla lütfen, Sayın Bakan,
sayın yetkililer; durumu doğru söyleyin yani biz de işlerin kötü
gitmesinden memnun olmayız, iyi olması için elimizden geleni
yaparız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 sıra
sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 3. Maddesinin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin Aygün (Tunceli) ve arkadaşları
Bu hüküm ve tasarruf Bakanlık
tarafından, bağlı ve ilgili kuruluşlar eliyle
işletilir.
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aygün,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Aygün herkesi şak
şak alkışlamıştı, bu kadar mı
alkış olur, hayret bir şey.
Buyurun.
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) Çok
teşekkür ederim.
3üncü maddenin sonuna eklenmesini
istediğimiz değişikliği izah etmeden evvel, 17-31
Mayıs arasının dünyanın her yerinde gözaltında
kaybedilenlerin anıldığı iki hafta olduğunu yüce
Meclise hatırlatmakla başlamak istiyorum. Bu cuma günü yani bu iki
haftanın sonuncu günü, anma haftasının son günü
İstanbuldan ve Türkiye'nin çeşitli yerlerinden insanlar saat 12.00de
YKMnin önüne gelecekler ve 1992 ile 1994 yılları arasında
Derikte kaybedilen 14 köylünün faili olduğu iddiasıyla bir kamu
görevlisi hakkında soruşturma makamlarının daha ciddi
hareket etmesini, bu kişinin görevden el çektirilmesini ve yargılanmasını
talep edecekler. Gözaltında kayıp, ne yazık ki bizim hukukumuzda
zaman aşımına tabi suçlardan bir tanesi, yirmi yıl
dolduğu zaman fail kurtulmuş oluyor ve insanlık suçu olarak
kabul edilmiyor. Oysa bu iki hafta, dünyanın her yerinde
yaklaşık on beş yıldır, yanılmıyorsam,
Gözaltında Kayıplar Haftası olarak anılıyordu; kimi
zaman Arjantinde, kimi zaman başka bir ülkede, bir tarihte de
Diyarbakırda çeşitli anmalar yapılmıştı.
Dolayısıyla, çok ciddi bir sorunla karşı karşıya
olduğumuzu, Meclisin Petrol Yasasının yanı sıra,
Türkiye'de Birleşmiş Milletlere resmen bildirilmiş 455
kaybın akıbeti hakkında da bir sorumluluğa sahip
olduğunu, bunların failleriyle ilgili harekete geçmemiz gerektiğini
bütün milletvekillerine hatırlatmak istiyorum.
Yasanın gerekçesini, muhalefet ve
karşı oylarımızı okuyunca Ahmet Necdet Sezerin
adının çok geçtiğini gördüm. Sezer, çok ilginç bir şekilde,
beş yıl evvel bu yasayı ulusal çıkarlara aykırı
olduğu gerekçesiyle reddetmiş. Şimdi çok daha ağır
hükümlerle yeniden Meclis gündeminde. TPAOnun çökertilmesinden uzun vadede
özelleştirilmesine, ulusal kaynakların yabancı şirketlere
tam olarak açılmasına dek bir dizi hüküm yasada yer alıyor.
Tabii ulusallık sözcüğü
Türkiye'de çok geniş bir çevreyi ürkütüyor özellikle AKPliler başta
olmak üzere. Sanki, ulusal çıkarları savunan herkes
faşistmiş gibi, temel hak ve özgürlüklere
karşıymış gibi ne yazık ki bir algı
oluşturuldu. Ben, Türkiye Petrolleri de dâhil, ulusal kaynakların
bağnazca savrulmamasından yana bir ulusalcıyım ama tüm
temel hak ve özgürlükleri de savunan demokrat bir yurttaşım, bir
milletvekiliyim. TPAOnun çökertilmesini, Iraktaki oluşumların
desteklenmesi adına TPAOya bağlı taşeron şirketlerin
yabancı şirketlerle anlaşarak tümüyle Batılıların
hanesine çalışmalarını kabul edemiyorum. Bu anlamda
yaptığımız itirazların ulusalcık diye, millîcilik
diye aşağılanmasını, Bakanın da bu oturumda bu
kadar ciddiyetsiz yanıtlar vermesini doğrusu çok
yadırgadım. Ulusal kaynaklarla insanların maaşını
veriyoruz, orduya para yetiştiriyoruz, yetimleri doyuruyoruz.
Dolayısıyla, TPAO, zaten çok zayıf bir kurum olarak bence
güçlendirilmek zorundaydı ama ne yazık ki bu tartışmalarda
da sanki ulusalcı kötü bir şeymiş gibi damgalandı.
Şimdi, Sezerle devam edeyim.
Sezer Cumhurbaşkanıyken -gerçekten çok enteresan bir adamdı-
AKPden gelen her şeye direnirdi. Ben hatırlıyorum, kamu
emekçilerinin haklarını savunan tüm düzenlemelere aykırı
yine bir Hükûmet tasarısı geldi, geçti; Sezer veto etti. Hükûmet,
alay eder gibi hiçbir değişiklik yapmadan -KESKi ilgilendiriyordu,
yanılmıyorsam memurların işten atılmasını
yasallaştırıyordu- âdeta
alay eder gibi, Cumhurbaşkanı yokmuş gibi -çünkü şu anki
Cumhurbaşkanı bir noter gibi, o zaman gerçekten bir
Cumhurbaşkanı vardı Çankayada- hiç üzerinde tartışmadan
tekrar Çankayaya gönderdi. Ben de Tuncelide kendi hâlinde bir avukattım
ve hukuk bilgilerim, hiç oynanmaması hâlinde bir yasanın ikinci kez
Köşkte kabul edileceği üzerine şekillenmişti. Sezer, bizim
hukuk tarihimizde belki de ilk defa hiçbir cumhurbaşkanının
yapmadığı bir şeyi yaptı, yasayı tekrar geri
gönderdi. Sezer, böyle bir ulusalcıydı. Dolayısıyla böyle
bir ulusalcıyı bu Mecliste saygıyla anmaktan, onun ismini onore
etmekten büyük bir şeref duyuyorum. Keşke böyle ulusalcılar çok
olsa. Ulusalcılar, hani hep böyle gelişmelere karşı
statükocu, bürokratik zannediliyor öyle değil. Gerçekten hepimizin ulusal
çıkarları var, petrol de bu alanların başında geliyor,
Orta Doğuyu da kana boyayan ana maddelerden bir tanesidir.
Dolayısıyla zaten sayısal
üstünlükle geçecek olan bu kanuna karşı bu düşünceleri burada
belirtmekle kendimi sorumlu hissediyorum.
Çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Aygün.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 4 üzerinde üç adet önerge
vardır; sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 Sıra Sayılı
Petrol Kanunu Tasarısının 4. Maddesinin 1. Fıkrasında
bulunan "5 inci, 6 ncı ve 8 inci maddede belirlenmiş"
ibaresinden sonra gelen "haklardan az olmamak üzere" ibaresinin
"haklara göre" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal
Değirmendereli Ali
İhsan Köktürk Aytun
Çıray
Edirne Zonguldak İzmir
Ali
Rıza Öztürk
Mersin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
450 sıra sayılı Türk
Petrol Kanunu Tasarısının 4üncü maddesinin 3üncü fıkrasının
başına "Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı
tarafından" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Emin Haluk
Ayhan Bahattin
Şeker
Kütahya Denizli Bilecik
Seyfettin Yılmaz Mesut
Dedeoğlu Mustafa
Kalaycı
Adana Kahramanmaraş Konya
Muharrem Varlı Erkan Akçay Yusuf
Halaçoğlu
Adana Manisa Kayseri
Cemalettin Şimşek
Samsun
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 4. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Adil Zozani Mülkiye
Birtane
Hakkâri Kars
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun:
Gerekçe
Bakanlar kurulu 6326 sayılı
kanun kapsamında Türkiye'yi 18 Petrol bölgesine
ayırmıştır. Görüşülmekte olan 450 sıra
sayılı yasa tasarısında bu bölgeler kaldırılmakta
ve Türkiye kara ve deniz olmak üzere iki petrol bölgesine
ayrılmaktadır. Bu madde doğrultusunda 5, 6 ve 8. maddelerde
düzenleme yapılmaktadır. 4. madde ve anılan diğer
maddelerle arama ruhsatı sınırlaması kaldırılarak
şirketler TPAO ile aynı konuma getirilmiş ve kamu avantajı
sonlandırılmıştır. Kamu yararım ortadan
kaldıran 4. maddenin tasarı metninden çıkarılması
gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra sayılı Türk
Petrol Kanunu Tasarısının 4üncü maddesinin 3üncü
fıkrasının başına Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı tarafından ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Seyfettin
Yılmaz (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet, katılıyor musunuz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının 4üncü
maddesiyle ilgili verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
4üncü maddenin (3)üncü
fıkrasındaki askerî yasak bölgeler ile güvenlik bölgelerinde
yapılacak işlemlerin kendi millî şirketimiz olan TPAO
tarafından yapılması amaçlanmıştır bu önergeyle. İnşallah
önergemize katılırsınız.
Bu önergeyle ilgili söz
almışken Sayın Bakan, biliyorsunuz, Türkiye krom
açısından çok zengin bir bölge; zaman zaman dünyada krom üretiminde 1inci
sırada yer almış, zaman zaman da ilk 3te ve ilk 4te yer
almış. Fakat buradaki en büyük eksiklik kromun ham madde olarak ihraç
edilmesidir. Hepimiz biliyoruz ki ham madde ihracatı sömürünün başka
bir şeklidir. Bugün, kendi seçim bölgem olan Adana da dâhil olmak üzere,
özellikle Aladağ, Karaisalı ve Pozantı ilçelerimizin üçgeninde
yer alan Toroslarda, özellikle ormanlık alanlarda çok önemli krom
yatakları vardır. Burada milyonlarca dolar değerinde tesisler
kurulmasına rağmen, ham maddeyi ham madde olarak satmamızdan dolayı
dünyada tekel olan Çinin tekelinde bir fiyat politikası belirlenmektedir.
Hepimiz biliyoruz ki zaman zaman 60-70 dolarları bulan krom madeni, zaman
zaman 120-200-300 dolarları bulmuş ama yönlendirme tamamen Çin
Hükûmetinin uyguladığı politikaya bağlı
kalmıştır. Bununla beraber kendi yataklarımızın,
dünyanın en önemli madenlerinden birisi olan krom
yataklarımızın yabancılarla ortaklık neticesinde
birtakım sıkıntılar yaşanmaktadır.
Özellikle bizim Pozantı ile
Karaisalı ve Aladağ üçgeninde yer alan bir maden firması -ismini
vermek istemiyorum, Kayserili- Çinlilerle ortak oldu, yüzde 50 oranında.
Çok önemli de krom üretiyorlardı fakat ne olduysa Çinliler ile yerli
şirket arasındaki anlaşmazlık neticesinde, orada Karaisalı,
Aladağ, Pozantı halkımız çok mağdur. Orada
çalışan binin üzerindeki işçi maaşlarını
alamadı uzun süredir; kamyoncular, nakliyat yapan firmalar
paralarını alamadı; orada yedek parça işi yapan,
ekmeğini, şununu bununu temin eden çalışanlar, firmalar
paralarını alamadı. Zaten bu bölgelerimiz bizim geçim
sıkıntısı içerisinde olan, 3-5 kuruş orada madende
çalışarak para kazanan şahıslar, onların
paralarının ödenmediği bir süreçten geçiyoruz.
Sayın Bakan, bunların
sorumluluğu kime aittir? Zaten kaynaklarımızı, özellikle
yer altı kaynaklarımızı bir Çin devletine endekslemiş
durumdayız. Sadece ham madde olarak üretiyoruz -biraz önce söyledim- 120
dolara Çine satıyoruz, geriye 1.000 dolara, 1.200 dolara almak zorunda
kalıyoruz. Kaynakların bu kadar değerli olduğu, yer
altı kaynaklarının bu kadar değerli olduğu bir ortamda
ham madde olarak ihraç edip işlenmiş olarak almak sömürünün
değişik bir metodudur. Bununla ilgili bizim yerli sanayimizin,
mutlaka, aşırı derecede teşvik edilmesi gerekiyor, bu
kaynaklarımızın doğru kullanılması gerekiyor ve
bunların denetim altına alınması gerekiyor. Kendi bölgemde
üç dört aydır bu sıkıntılarla uğraşıyoruz.
Çinliler gelmişler, orada ortak olmuşlar bir Kayserili firmayla ama
aylardır ne işçi parasını alabiliyor ne kamyoncu
parasını alabiliyor ne fırından ekmek veren
fırıncı parasını alabiliyor. Burada birileri
milyonlarca dolar para kazanacak ama orada o yörenin asli sahibi olan, o yörede
yıllardır o dağları bekleyen, ormanları koruyan,
ormanlarda izin verilerek işletilen bu yerlerdeki gariban
vatandaşlarımız bu sıkıntılarla karşı
karşıya kalacak. Bunların mutlaka bir çözüme
kavuşturulması gerektiğini düşünüyorum.
Yine, biraz önce konuşmam da
yarım kaldı. Bakın, bu Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesi
Hepimiz biliyoruz ki Adana bölgemiz işsizlikle mücadele ediyor, ekonomik
açıdan sıkıntılı bir bölge; bunun üzerine gidilmesi
gerekiyor. Burada, bizim koalisyon hükûmeti olduğumuz dönemde, 2002
yılında bunların temelleri atıldı. 2005
yılında Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın
Başbakan söz vermesine rağmen, 2006 yılında, biliyorsunuz
Kerkük ve Baküden petrol akıyor ama ne rafineri
yatırımları yapılabildi ne petrokimya
yatırımları yapılabildi. Cumhurbaşkanı
konuşmasında dedi ki: Buraya 10 milyar dolarlık yatırım
yapacağız. Binlerce insan iş sahibi olacak. Adanaya müjdelerle
geldi. Yani Sayın Bakan, bu sizin Bakanlığınızı
mı ilgilendiriyor, hangi bakanlığı ilgilendiriyorsa bu
düzenlemeleri yapın. Tek çivi çakılmadı. 2005 yılında
burada şaşaalı bir tören yapıldı, o yıldan beri
tek çivi çakılmadı bu bölgeye. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Yılmaz.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 Sıra Sayılı
Petrol Kanunu Tasarısının 4. Maddesinin 1. Fıkrasında
bulunan "5 inci, 6 ncı ve 8 inci maddede belirlenmiş"
ibaresinden sonra gelen "haklardan az olmamak üzere" ibaresinin
"haklara göre" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali Rıza Öztürk
(Mersin)
ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet,
katılıyor musunuz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Öztürk,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4üncü maddedeki önerge
üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, enerji
deyince canlılık, yaşam akla gelir; yaşamın
sürdürülebilmesinin unsurlarından bir tanesi de enerjidir. Bu enerji
yaşamın kaynağıdır ama Türkiye'de enerji deyince
petrol, doğal gaz, kömür ve maden akla gelir. Petrol denilince de akla
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı gelir. 1954ten beri,
Türkiye'de yer altı petrollerinin çıkarılmasında ve pazarlanmasında çok önemli rol
üstlenen bir millî kuruluşumuzdur.
Şimdi, bu kanun tasarısı
ile, petrol aramacılığını teşvik etmek üzere
getirilen bu kanun tasarısı ile bizim ulusal
çıkarlarımız göz ardı ediliyor. Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının bu millî yanı, ulusal yanı yok
ediliyor ve bizim yer altı kaynaklarımızın kamu
yararına uygun olarak işletilme ve çıkarılma ilkesi ortadan
kaldırılıyor. Dolayısıyla, Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının özelleştirilmesinin önü açılarak
Türkiye'deki petrol kaynaklarının uluslararası tekeller
tarafından peşkeş çekilmesinin koşulları
oluşturuluyor.
Bugün, biliyoruz ki artık enerji
politikaları sadece bir ülkenin ekonomik unsuru olarak değil,
aynı zamanda ülkenin dış politikasının güvenlik
eksenini oluşturan bir unsur olarak algılanmaktadır. O
nedenledir ki bugün, Orta Doğu savaşın kaynağı hâline
gelmiştir. Orta Doğuya ABDnin ve diğer Avrupa ülkelerinin göz
dikmelerinin temel nedeni de buradaki enerji ve petrol kaynaklarıdır.
Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısına
baktığımız zaman, yabancı devlet şirketlerinin
petrol faaliyetlerinde bulanabilmeleri için aranan Bakanlar Kurulu kararı
kaldırılıyor, arama ve üretim faaliyetlerinde yabancı
devletlerin hâkimiyetinin önü açılıyor.
Yine Devlet adına arama ve
işletme ruhsatı alma hakkı TPAOya aittir. hükmü neden yasadan
çıkarılıyor, ben bunu anlayabilmiş değilim.
Yine, petrol arama ruhsatı için
yapılacak başvuruda aranan
teknik yeterliliğe ve tecrübeye sahip olunma şartı
kaldırılıyor, yetkin olmayan şirketlere ruhsat verilmesinin
önü açılıyor.
Petrol şirketlerinin mevcut
kanunla ödemekte oldukları vergi, yüzde 55 toplam vergi tabanı yüzde
40a indirilerek vergi oranlarında yapılabilecek
artışlardan kaynaklanan devlet gelirlerinin önü kesilmiş oluyor.
Değerli milletvekilleri, bu
petrol, demin de söyledim, stratejik bir olaydır ve gerçekten de bugün
savaşların kaynağıdır. Şimdi, böyle bir kanunda
daha çok ulusal çıkarları düşünmek gerekirken ve kamu
yararını etkin bir şekilde kullanmak gerekirken bunun bu
şekilde getirilmesi çok yanlıştır.
Şimdi, bir de TPIC denilen bu
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına bağlı bir
kuruluş vardı, hepimiz bunu biliyoruz. Bu TPIC, TPAOya
bağlı bir şirket iken 150 milyon dolar olan sermayesi üzerine
350 milyon dolarlık sermaye eklenerek 500 milyon dolara 2013
yılının başlarında BOTAŞa devrediliyor. TPIC, Enerji
Bakanlığının izni olmaksızın çalışma
adı altında personelini Genel Müdürün inisiyatifiyle yurt
dışına gönderebilmektedir. Bir devlet bakanımız ve
Başbakan yardımcımızın oğlu bu TPICte
danışman adı altında çalışmaktadır. Öyle
anlaşılıyor ki, TPICin sermayesinin 150 milyon dolardan 500
milyon dolara çıkarılmasının nedeni, herhâlde bu
Başbakan yardımcımızın oğlu yurt
dışlarında rahat rahat dolaşsın diye
yapılıyor. Şimdi, ben merak ediyorum ve bu kürsüden söylüyorum:
Bu Başbakan yardımcısının oğlu ne kadar yurt
dışına gitmiştir, ne iş yapmaya gitmiştir?
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.30
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111inci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
450 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Madde 5te üç adet önerge vardır,
sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 5. Maddesinin 1.
Fıkrasında bulunan "bu bilgileri gizli tutar." ibaresinin
"bu bilgilerin gizli tutulmasından sorumludur." şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal Değirmendereli Haluk Eyidoğan Ali İhsan
Köktürk
Edirne İstanbul Zonguldak
Aytun Çıray
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra sayılı Türk
Petrol Kanunu tasarısının 5inci maddesinde geçen "sekiz
yıl ibaresinden önce gelmek üzere "en az" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Emin Haluk
Ayhan Mesut
Dedeoğlu
Kütahya Denizli Kahramanmaraş
Erkan Akçay Cemalettin
Şimşek Mustafa
Kalaycı
Manisa Samsun Konya
Muharrem Varlı Seyfettin
Yılmaz Yusuf
Halaçoğlu
Adana Adana Kayseri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 5. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Levent
Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Adil Zozani Mülkiye
Birtane
Hakkâri Kars
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde ile ülke kaynağı
olan petrolün sınırsız bir rekabet ortamında
şirketlerce araştırılması ve kullanıma
açılması amaçlanmaktadır. Kamu kaynağını
peşkeş çeken maddelerden biri olan 5. maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 23.47
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul), Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111inci Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
450 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 5inci maddesi üzerinde Bingöl Milletvekili
Sayın İdris Baluken ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir, Karar yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra sayılı Türk
Petrol Kanunu tasarısının 5inci maddesinde geçen "sekiz
yıl ibaresinden önce gelmek üzere "en az" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet, katılıyor
musunuz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Yılmaz,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının 5inci maddesi
üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önergeyle Genel Müdürlüğün
istemesi hâlinde daha uzun süre bu bilgilerin saklanabilmesi
amaçlanmaktadır. Bu niyetle verdiğimiz önergeye desteklerinizi
bekliyoruz.
4üncü maddede verdiğim önergeyle
ilgili konuşmayı yaparken biliyorsunuz bu krom madenlerinin öneminden
bahsetmiştim ve bu krom madenlerinin özellikle Çinin tekelinde
olduğunu, dünyada fiyatları sadece Çinin belirlediğini ifade
ettikten sonra kendi bölgemle ilgili Çinlilerle ortak olan bir Kayserili
firmadan bahsedince, Aladağ, Pozantı, Karaisalı deyince,
gerçekten bu madencilik sektöründe çalışkanlığıyla,
hayırseverliğiyle, bölgeye yaptığı
yatırımlarla öne çıkan Kurmel Ailesi
anlaşılmış. Seçim bölgemden birçok telefon aldım. Burada
bizim kastettiğimiz, Kurmel Ailesinin işlettiği maden
ocakları değil. Şimdi, Sayın Bakan Kayserili deyince,
bütün maden şirketleri Kayserili olunca, bizim kastettiğimiz
Çevikler. Çevikler, biliyorsunuz, Türkiyede ihracat noktasında 2nci
sırada, Türkiyedeki krom ihracatının 2nci
sırasını alıyor. Bu Çevikler firması iki yıl önce
Çinlilerle ortak oldu. Benim de kendi ilçem olan Pozantı-Aladağ ve
Karaisalı üçgeninde bir bölge krom rezervi açısından çok zengin
bir bölge. Bunlar Çinlilerle ortak olduktan sonra bu fabrikada binin üzerinde
insan çalışıyordu, kamyonlar nakliyat yapıyordu.
Pozantı ve kendi köyüm olan Hamidiyeden de bu bölgeye ekmek gibi birtakım
iaşelerin sağlanması buradan gerçekleştiriliyordu. Ama ne
olduysa, Çinlilerle aralarındaki sıkıntıdan dolayı
veya ortaklıktan dolayı, yaklaşık altı yedi
aydır, çalışan işçiler maaşlarını alamıyor,
kıdem tazminatlarını alamıyor, kamyoncular
paralarını alamıyor, ekmek veren, aş veren esnafımız
paralarını alamıyor.
Yine söylüyorum, bu bölge fakir bir
bölge. Bilmiyorum, Sayın Bakan olarak sizin buraya müdahale
hakkınız ne kadardır ama orada yaşayan insanlar gerçekten
çok mağdur ailelerdir. Bu mağduriyetin giderilmesi noktasında
birtakım tedbirlerin alınması gerekiyor. Yani hem o
sahaların sahibi olacak hem o bölgede işçi olarak çalışacak
asgari ücretle, bir de beş altı ay çalışacak, üstüne üstlük
parasını alamayacak. Bu ilçelerimiz, köylerimiz, benim de köyüm 1.300
rakımda, Torosların eteğinde, fakir fukaranın
ağırlıkta olduğu bir bölgedir. Bunların
haklarını savunmanın da Bakan olarak öncelikle size
düştüğünü düşünüyorum. Bunun üzerine bir giderseniz çok memnun
olurum.
Buradan, ekranları
başında bizi izleyen vatandaşlarımıza da tekrar düzeltme
gereği hissediyorum: Kurmel Ailesi, o bölgede gerçekten madencilik
sektöründe örnek yatırımlar yapan, 80 yaşına gelmesine
rağmen -o da Kayserili, öbürü de Kayserili, Kayserililerle ilgili de bir
ifade kullanmak istemiyorum burada- 80 yaşında olmasına
rağmen, gerçekten, o bölgeye milyonlarca dolarlık yatırım
yapmıştır. Oradan kazandığı parayla da o bölgede
okullar başta olmak üzere, hastane, polis karakolu, pansiyon gibi
Ve
oradaki orman köylüleri çocuklarına burs veren bir iş
adamıdır. Bunun da burada düzeltilmesini istiyorum.
Tekrar, bu vesileyle söz
almışken Sayın Bakan, yeniden, sizden özellikle istirham
ediyorum. Bu Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesine mutlaka bakmanız
gerekiyor. Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesi Çukurova bölgesinin, sadece Adana
için değil, Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Mersin, Urfaya kadar bölgenin
önemli bir merkezi olabilecek bir bölgedir. Ama ne yazık ki bu bölgeye
2006 yılından beri tek çivi çakılmamıştır.
Bakın, buranın ilk projesi 2002 yılında Milliyetçi Hareket
Partisinin koalisyon hükûmeti olduğu dönemde
yapılmıştır. Ama ondan sonra, Sayın Başbakan ve
Sayın Cumhurbaşkanı birtakım vaatlerde bulunmasına
rağmen, hiçbir şey gerçekleştirilmemiştir. Bakın,
Adana kamuoyunda -bunu da incelemenizi özellikle istirham ediyorum- o bölgeye
-size soru da sordum- birçok uluslararası firma yatırım yapmaya
geldiğinde, sanki o bölgede Çalıkın önünün açılmasına
yönelik birtakım çalışmalardan bahsediliyor. O bölgeye
yatırım gelsin de -sizin Çalık mı gelir- kim gelirse gelsin
ama bölge kalkınsın, ülke kalkınsın. Bu konuya da özellikle
eğilmenizi istirham ediyorum.
Teşekkür ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 5. Maddesinin 1.
Fıkrasında bulunan "bu bilgileri gizli tutar." ibaresinin
"bu bilgilerin gizli tutulmasından sorumludur." şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Haluk
Eyidoğan (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet,
katılıyor musunuz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Eyidoğan,
buyurun lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz
önceki oturumda Sayın Kamer Gençin sorusuna Sayın Bakan cevap
verirken dedi ki: Sayın Genç, 90 milyon dolara gemi varsa hemen
alırız. Sayın Bakan, vardı, almadınız. Yani,
biraz gerilere gidersek, çok değil 2007lere, 2009lara, -kısaca hem
sizi bilgilendirmek açısından hem de değerli milletvekillerini
bilgilendirmek açısından- Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve
Teknoloji Enstitüsü -Piri Reisi yürüten, denize çıkaran ve
çalışan, biliyorsunuz- 2007 yılında DPTye bir proje kabul
ettirmişti. Ben de jürisindeydim ve kabul edilen o projeyle DPT
O zamanki
teknolojileri açısından günümüze de yararlı olacak bir gemi
dizayn etme ile ilgiliydi bu proje, mevcut Çakabey gemisi fiziksel ve aletsel
kapasitesi geliştirilip derin deniz jeoloji ve jeofizik
araştırmaları için hazırlanacaktı. Projeyi DPT
onaylamaya söz verdi fakat ne olduysa proje gerçekleşmedi; bu, bir.
İki: 2009 yılında Norveç
SCAN Geophysical firması Çine bir gemi yaptırıyordu;
Şimdi, Sayın Bakan, bu gemi
üzerinde yabancı elemanlar var. Sanıyorum, sözleşmeye göre
beş yıl yabancı jeologlar, jeofizikçiler çalışacak,
bizim jeolog ve jeofizikçileri de eğitecekler. Sayın Bakan, 1997de
ben İstanbul Teknik Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanıydım.
Dilimizde tüy bitti, gemi alalım, Türkiyede bu işleri biz
yapalım, elemanlarımız var, yetiştiriyoruz diye. Ben
kendimi bildim bileli üniversitelerdeki petrol mühendisliği bölümleri
yeteri kadar hoca bulamazlar. Amerikadan yetişmiş uzmanlar, doktora
yapmış uzmanlar gelir, petrol mühendisliği bölümünde proje
alamadıkları için, endüstri-üniversite ilişkilerini de
geliştiremedikleri için, TPAOyla çalışamadıkları için
en sonunda Arabistana giderler, Arap ülkelerinden birine giderler, Amerikaya
giderler, Asyaya giderler. Dolayısıyla durum budur.
Şimdi siz bu kanunla
özelleştirmeye doğru giden bir değişiklik yapıyorsunuz
TPAOda ve diyorsunuz ki: Biz petrol, doğal gaz aramalarını
artıracağız ve üretimi artıracağız. Bu çok inandırıcı
değil. Tek millî kalan, Millî Futbol Takımımız var şu
anda. Sanıyorum, bu şirket de millî özelliğini yitirecek ve bir
zaman sonra -Yabancılarla beraber çalışacağız.
diyorsunuz- yabancılar bir sürü şeyi denetleyecekler; yine bizim
jeologlar ve jeofizikçiler işsiz kalacak; siz yabancı jeolog ve
jeofizikçilerle denizlerimizde araştırma yapacaksınız. Son
on senede, denizlerimizde yabancı gemilere, sismik araştırma
yapan gemilere verdiğiniz miktar 400 milyon dolardır.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Eyidoğan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 6da üç önerge vardır,
sırayla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra sayılı Türk
Petrol Kanunu Tasarısının 6ncı maddesinin 4 üncü
fıkrasında geçen "yönetmelikle" ibaresinden önce gelmek
üzere "Bakanlıkça çıkartılacak" ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan
Kütahya Denizli
Mustafa
Kalaycı Muharrem Varlı Cemalettin Şimşek
Konya Adana
Samsun
Erkan
Akçay Mesut
Dedeoğlu Necati
Özensoy
Manisa Kahramanmaraş
Bursa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 6. Maddesinin 3.
Fıkrasından sonra aşağıda bulunan 4, 5 ve 6.
Fıkraların eklenmesini, diğer fıkraların buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal Değirmendereli Ali İhsan Köktürk Aytun
Çıray
Edirne Zonguldak İzmir
Özgür Özel
Mersin
"(4) Bir özel sektör tüzel
kişisi karada ve karasuları içinde 1/50.000 ölçekli pafta ya da
karasuları dışı denizde 1/100.000 ölçekli pafta içinde en
fazla altı; kamu tüzel kişisi en fazla dokuz arama ruhsatına
sahip olabilir. Kamu tüzel kişilerinin elinde tutabileceği arama
ruhsatı sayısı, karada ve karasuları içinde toplam 1/50.000
ölçekli pafta sayısının, denizde toplam 1/100.000 ölçekli pafta
sayısının on katını aşamaz."
(5)
Bir tüzel kişiliğin hisselerinin yüzde yirmi beşinden
fazlasına ya da karının önemli bir bölümüne doğrudan ya da
dolaylı olarak sahip olan ya da tüzel kişiliğin karar, kontrol
ya da sorumlularını tayin yetkisini elinde bulunduran gerçek ve tüzel
kişilerin aynı bölge içinde elde ettikleri arama sahalarının
adedi, altıdan ve işletme sahalarının yüzölçümlerinin
toplamı karada üç yüz otuz altı bin hektarı, denizlerde
altı milyon hektarı aşamaz. Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü'nce aşan kısımların terki istenir.
(6)
Hiçbir gerçek ve tüzel kişilik 4 ve 5. Fıkralarda bulunan
sınırlamaları doğrudan ya da dolaylı olarak aşmak
üzere bir başka gerçek ve tüzel kişilikle anlaşamaz."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 6. Maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Mülkiye Birtane Adil Zozani
Kars Hakkâri
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet,
katılıyor musunuz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Bu madde petrol aramalarında
TPAO'nun kamu kurumu olmaktan kaynaklı sahip olduğu avantaj ve haklar
sonlandırılmaktadır. TPAO kamu kurumu olarak yerli ve
yabancı sermayeye ait petrol şirketleri ile aynı konuma
indirilmiş ve kendisine oranla daha esnek ve rekabetçi olan yerli ve
yabancı şirketlerle rekabet etme durumunda
bırakılmıştır. Bu durum TPAO'nun özel petrol
şirketlerinin gerisinde kalacağını ve sermayenin önündeki
tüm kapıların sonuna kadar açılacağını
göstermektedir. Aynı şekilde 6326 sayılı kanunla belirlenen
arama süreleri yabancı şirketlerin lehine olacak şekilde iki katına
çıkarılmıştır. Dolayısıyla Kamu
avantajını yok eden ve yabancı şirketlere geniş alan
ve süre tanıyan 6. maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 6. Maddesinin 3.
Fıkrasından sonra aşağıda bulunan 4, 5 ve 6.
Fıkraların eklenmesini, diğer fıkraların buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür
Özel (Manisa) ve arkadaşları
"(4) Bir özel sektör tüzel
kişisi karada ve karasuları içinde 1/50.000 ölçekli pafta ya da
karasuları dışı denizde 1/100.000 ölçekli pafta içinde en
fazla altı; kamu tüzel kişisi en fazla dokuz arama ruhsatına
sahip olabilir. Kamu tüzel kişilerinin elinde tutabileceği arama
ruhsatı sayısı, karada ve karasuları içinde toplam 1/50.000
ölçekli pafta sayısının, denizde toplam 1/100.000 ölçekli pafta
sayısının on katını aşamaz."
(5) Bir
tüzel kişiliğin hisselerinin yüzde yirmi beşinden fazlasına
ya da karının önemli bir bölümüne doğrudan ya da dolaylı
olarak sahip olan ya da tüzel kişiliğin karar, kontrol ya da
sorumlularını tayin yetkisini elinde bulunduran gerçek ve tüzel
kişilerin aynı bölge içinde elde ettikleri arama
sahalarının adedi, altıdan ve işletme sahalarının
yüzölçümlerinin toplamı karada üç yüz otuz altı bin hektarı,
denizlerde altı milyon hektarı aşamaz. Petrol İşleri
Genel Müdürlüğü'nce aşan kısımların terki istenir.
(6) Hiçbir gerçek ve tüzel kişilik
4 ve 5. Fıkralarda bulunan sınırlamaları doğrudan ya
da dolaylı olarak aşmak üzere bir başka gerçek ve tüzel
kişilikle anlaşamaz."
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet,
katılıyor musunuz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Önergemiz,
özetle, arama faaliyetlerinde oluşabilecek bir tekelleşmenin önüne
geçilmesini amaçlamaktadır ve mevcut kamu şirketinin mevcut durumunu
korumasını ve özel şirketlere bunu kaptırmamasını
amaçlamaktadır. Aslında teknik detaylar bir kenara
bırakıldığında, gerçekten, bu önergenin bu Mecliste
milletvekili yemini etmiş herkes tarafından destek
bulmasını bekleriz. Beş dakika sonra da bu desteği
bekliyoruz, aksi durum gerçekten çok vahim.
Sayın
milletvekilleri, dün Bakanlar Kurulu vardı. Bakanlar Kurulu bitti, Hükûmet
Sözcüsü Sayın Arınç kameraların karşısına geçti
ve Türkiyedeki birçok grup -esnaflar, emekliler, işçiler, çiftçiler-
Bakanlar Kurulundan kendileriyle ilgili bir şey bekliyordu. Örneğin,
asgari ücret konusunda, dört parti uzlaşmış asgari ücretten
vergi alınmasa diye. Belki Hükûmet bir anayasa oylamasına,
referanduma falan bırakmadan asgari ücretle ilgili bu Meclisin
mutabakatını buna yansıtır diye bir şey
bekliyorlardı ama nafile beklediler.
Yaşa
takılanlar var örneğin. Bir Sayın Bakan Bu yaşa
takılanlarla ilgili düzenleme yapıyoruz. diyerek bir heyecan
dalgası yaratıyor ama bir Sayın Bakan Böyle bir şey mümkün
değil. diyor. Bakanlar Kurulunda Sayın Başbakan belki bu
anlaşmazlıkları çözer, bir müjde verir diye bekliyordu insanlar,
bu da olmadı.
Çiftçiler
Türkiyenin dört bir yanında doğal afetlerle boğuşuyorlar.
Bunlarla ilgili devletin sıcak eli uzatılır mı diye
bekledik, bu da yoktu.
Petrol
Yasasının gündeme geldiği, hatta geneli üzerinde
görüşüldüğü
Bakanlar Kurulunun telkiniyle, belki iktidar partisi
grubu tarafından, bu sefer hiç değilse, çiftçinin lehine bir son
dakika önergesiyle, o lüks gemilere, yatlara, kotralara verilen ÖTVden,
KDVden muaf, Türkiyenin sayılı zenginlerinin hava yolu
şirketlerine verilen ÖTVsiz, KDVsiz mazot belki traktöre konulu diye
beklediler ama o konuda da bir müjde alamadılar Sayın Bülent
Arınçtan.
Sayın
Bülent Arınç çıktı ekranların karşısına ve
pazar günü Manisaya geldiği ve bir Yörük şenliğinde
söylediği ifadeler üzerinden dakikalarca konuştu ismimi de zikrederek
ve aslında bir temel mantığı yansıttı. Şöyle
bir şey söyledi Sayın Bülent Arınç: Orada Özgür Özelin de
ismini anarak onu onore etmiştim ama bana sonradan söylediklerine çok
kızdım.
Sayın
Bülent Arınçın yaptığını söyleyeyim: Protokolde
gülüşmelere sebebiyet veren bir şey oldu, sadece Bülent
Arınçın ismi söylendi, çok çok övüldü, kendisinin çok katkı
sağladığı o dernek ve onun katkısıyla
seçilmiş başkan tarafından ama bir Sayın Manisa
milletvekilinin, ağabeylik savaşı verdiği bir milletvekilinin
ismi anılmadı diye Sayın Bülent Arınç çıktı, hem
Hüseyin Tanrıverdinin ismini zikretti hem de Özgür Özel de burada var,
neden telgrafları okuyorsunuz? dedi. O bunu dedi ya, o bunu bana
bahşetti, ondan sonraki aşamada Mehteran yerine 10. Yıl
Marşı nasıl çalınabilir başta? ifadesine bizim bunu
incitici bulduğumuz, 10. Yıl Marşının 1933te Atatürk
tarafından ilk on yıllık hep birlikte verilen o büyük mücadeleyi
taçlandırmak üzere bestelettikleri 10uncu Yıl Marşına
yaptığı sataşmaya gösterdiğimiz tepkiye de
kızmış kendisi ve gerçeklerden o kadar hızlı uzaklaşabildiğini
duyduğumda gerçekten tüylerim diken diken oldu.
Olayın
aslı şudur: Saat 11.00de başlayacak programa Sayın Bülent
Arınç tam 12.00de gelmiştir. 11.30da mehteran yerini
almış, programdaki gösterisini yapmıştı, gölgede bir
yerde bekliyordu, Bülent Arınçın gelmesinin şerefine tekrar
mehteran çalsın istediler ama Bülent Arınçın vakti yoktu.
Yarım saat içinde iki buçuk saatlik programı bitirip bir saat ayakta
beklettiği ve daha da yarım saat bekleteceği
mehteranbaşını o meşhur hareketle çağırdı. Bir
mehteranbaşı ilk kez böyle bir şeyle
karşılaştı, gitti iki büklüm, Çekin bakalım
bunları buradan. dedi, kendi konuşmasını öne almak için.
Ama, daha sonra bir baktım ki televizyonlara: Güneşte
kalmıştı çocuklar. diyor. Oysa, mehteran gölgede bekliyordu, o
onları güneşe yolladı. O öyle yapınca arayı doldurmak
için 10. Yıl Marşı bir anda devreye girdi. Bakın televizyon
kayıtlarına, mehteran giderken 10. Yıl çalmaktadır. Ama,
orada yaptığı durum, Ya, bir mehter bu duruma düşürülür
mü? tepkilerinden sonra Sayın Arınç onu örtmek için, böyle, kendince
gündemi allak bullak edecek bir söz söyledi. Şimdi, bir kez o
söylediği söz
Mehteran,
İstiklal Marşı, 10. Yıl Marşı, hepimizin ortak
değerleri, birinden birini ayırmak bu ülkede her zaman yapılan
bu ayrıştırma politikalarına hizmettir. Ama, orada
yaşananları, eğer Sayın Bülent Arınç gerçekten samimiyse -ve
orada o saptırmaları Manisalılar ağzı açık
izledi- kendisine teklif ediyorum, yarın ortak basın
toplantısı yapalım, Sayın Bülent Arınç, ben ve
Sayın Mehteranbaşı.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Özel.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, bakınız, milletvekili
arkadaşımız, Petrol Kanunuyla ilgili önerge verildi, önergede
gerekçe zaten iki satır hâlinde yazılmış, iki
satırlık kısmı keserek gerekçesinden bir şeyler
söyledi. Burada olmayan, kendi aralarında Manisada gerçekleşmiş
bir hadiseyi -Sayın Bakan burada olsaydı muhakkak gerekli cevabı
verirdi ama- buraya, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine taşımanın
Petrol Kanunuyla ne alakası var. Gündem dışı konuşma
alsın, gündem dışı konuşmada bildirsin.
Yani, önergeler
Sayın
Şandır bizim grup önerimizdeki konuşmasında işte
Şöyle oluyor
diye ifade ediyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Laf atma
bana.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Yani, bakınız, buradaki önergeler ve konuşmaların
tamamı gündem dışıyla alakalı meseleler. Biz yasayla
ilgili konuşalım, muhalefet her şeyi söylesin, eleştirisini
yapsın ama bu eleştirileri farklı farklı noktalara götürmek
herhâlde Türkiye Büyük Millet Meclisinin ne İçtüzğünde vardır
ne kurallarında vardır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkanım, müsaadenizle iki kelime arz edebilir miyim, tutanaklara
geçmesi açısından.
Şimdi, Sayın Grup Başkan
Vekili biraz önce de yakındığım konunun bir diğer
türeviyle muhalefete nasıl muhalefet edeceğini tarif ediyor ama bir
tek şunu söyleyeyim
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Biz size muhalefet olmayı tarif edemeyiz, muhalefetin en iyisini siz
bilirsiniz. İlelebet muhalefet!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir tek şunu
ifade etmek isterim ki Sayın Bülent Arınç Bakanlar Kurulundan sonra
Bakanlar Kurulu kararlarını açıklaması gereken o kürsüyü
Manisada bir milletvekiliyle arasında geçen polemiğe
ayırıyor ve bir asimetrik güç kullanıyorsa o milletvekilinin
kendini savunacağı meşru zemin de bu kürsüdür.
Saygılar sunuyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Soru soruluyor, burada sana soru soran mı var?
Sen diyorsun ki: 10. Yıl
Marşında ayağa kalkmadı. diye soruyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra sayılı Türk
Petrol Kanunu Tasarısının 6ncı maddesinin 4 üncü
fıkrasında geçen "yönetmelikle" ibaresinden önce gelmek
üzere "Bakanlıkça çıkartılacak" ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Necati
Özensoy (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Özensoy,
buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 450 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesiyle ilgili
verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı alt kuruluşlarına
baktığımızda, denetime tabi olmayan, vergi cennetlerinde
kurulmuş, personelini istediği gibi alabilen, istediği kalitede,
istediği fiyatla istihdam edebilen kuruluşlar. Bunları tespit
açısından söylüyorum yani eleştirmek açısından
değil. Şunun için söylüyorum: Türkiye Petrollerinin dünya
standartlarında bu arama ve üretim çalışmalarını
yapmaması için herhangi bir neden yok. Çünkü ifade ettiğim gibi, en
kaliteli, mesleğinde uzmanlaşmış insanları istihdam
edebilir düzeyde ve ayrıca, işe alacakları elemanları
noktasında da KPSS vesaire herhangi bir şey de istenmiyor. Hatta,
kurumlarda, hani, milletvekili maaşları çok eleştiriliyor ama
milletvekili maaşının çok üzerinde alan elemanların
olduğunu biliyorum; helali hoş olsun yani yaptıkları
işlerin hakkını da alıyorlardır mutlaka.
Şimdi, buradan hareketle, bu,
TPIC, TPOC gibi Türkiye Petrollerinin bağlı ortaklıkları
ifade ettiğim ölçülerde çalışan kurumlar. Bu anlamda, her türlü
teknolojiye, maddi yeterliliğe, insan kalitesine sahipken niye bir türlü
bu aşamaları geçemiyoruz, bunu da anlayamadığımı buradan
ifade etmek istiyorum.
Bakın, Türkiye Cumhuriyeti devleti
sınırları içerisinde yapılan sismik
araştırmalarda hidrokarbon fakiri olduğumuz kesin. Yani birçok
efsane var Efendim, şurada petrol varken burada niye yok? vesaire gibi,
ama işte, Geçmişte, efendim, Amerikalılar gelmiş, kuyuyu
açmış, var olduğu hâlde kapatmış. gibi efsaneler. Ben
bunlara inanan bir insan değilim çünkü o kapatılan kuyuların
-ifade ettiğim gibi- bu yıllarda tekrar açılarak -yani ekonomik
olmayan kuyular kapatıldı- üretime
alındığını da bilen bir insanım. Türkiye
Cumhuriyeti devletinin eğer hidrokarbon ihtiyacını
karşılayacaksa, yurt dışıyla, yurt dışı
ülkelerle iyi ilişkiler kurarak, bu anlamda iyi anlaşmalar kurarak
karşılamaktan başka çaresi yok diye düşünüyorum. Bunun için
de maalesef dış politika yine bu anlamda önem kazanıyor.
Bakın, Sayın Bakan Iraktaki
birtakım anlaşmalardan bahsetti ama bu yapılan anlaşmalar
Irakta devede kulak misali olan sahalarda yapılan anlaşmalar.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürünün -şimdi,
emekli oldu, artık bunu buradan da ifade ederiz çünkü Sayın Bakan
kızar herhâlde genel müdür olarak devam etseydi- KİT Komisyonunda
aynen ifadesi şu: Irakta bizi ihaleye dahi sokmadılar. Bakın,
o yapılan bütün büyük ihalelerde, o girilen ihalelerde, günlük milyon
varil mertebesindeki sahalarda Türkiye Petrollerini maalesef ihaleye bile
sokmadılar. Şimdi, yapılan anlaşmalarda verdiğimiz
paraların, Libyaya yatırdığımız, 180 milyon
mertebesinde, dolar mertebesinde verdiğimiz paraların nasıl, ne
kadarı geri gelecek bilmiyorum ama
Bunun dışında,
hidrokarbon bazında baktığımızda, İrana
bağımlıyız, Rusyaya bağımlıyız,
işte bir tek güvendiğimiz herhâlde Azerbaycan vardır, o da
İki devlet, bir millet. diyen insanların
yaşadığı yer. Oradan da aldığımız
doğal gaz herhâlde Türkiye'nin aldığı en ucuz doğal
gaz. Bu anlamda, biraz da dış ilişkilere de önem vererek bu
politikaları geliştirmemiz lazım diye düşünüyorum.
Son olarak da bir çarpıcı
rakam ifade edeyim, Sayın Bakan teyit etsin: 500 bin günlük varil
arzından bahsediliyor ama bakıldığında Türkiyede 630
bin varilden bahsediliyor tüketilen. Bu aradaki fark nereden geliyor,
nasıl geliyor bunun da bir analizini yapmak gerekir diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunarım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 00.28
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111inci Birleşiminin
Yedinci Oturumunu açıyorum.
450 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/759) (S.
Sayısı: 453)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Tunus Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Türkiye Cumhuriyeti ile Tunus Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/573) (S. Sayısı: 214)(x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 214 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen yok.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
İLE TUNUS CUMHURİYETİ ARASINDA DOSTLUK VE
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 15 Eylül 2011 tarihinde Tunusta imzalanan
Türkiye Cumhuriyeti ile Tunus Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve
İşbirliği Anlaşmasının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Türkiye Cumhuriyeti ile
Tunus Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
|
Kullanılan oy sayısı |
: |
199 |
|
||
|
Kabul |
: |
199 |
|
||
|
Kâtip Üye Fatih Şahin Ankara |
Kâtip Üye Özlem Yemişçi Tekirdağ (x) |
|||
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
6ncı sıraya alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/684) (S. Sayısı 360)(x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 360 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE TUNUS CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA GÜVENLİK İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 26 Nisan 2012
tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
|
Kullanılan oy sayısı |
: |
219 |
|
|
Kabul |
: |
219 |
|
|
Kâtip Üye Fatih Şahin Ankara |
Kâtip Üye Özlem Yemişçi Tekirdağ (x) |
BAŞKAN Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
7nci sıraya alınan, Türkiye
Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Ahıska-Borçka Enterkonneksiyon
Hattı Yoluyla Sınır Ötesi Elektrik Ticaretine İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine
başlayacağız.
7.- Türkiye Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Ahıska-Borçka
Enterkonneksiyon Hattı Yoluyla Sınır Ötesi Elektrik Ticaretine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/632) (S. Sayısı: 371) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon
raporu 371 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde Bursa Milletvekili Sayın Necati Özensoy.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti ve Gürcistan arasında yapılan
anlaşmayla ilgili kanun tasarısı üzerinde söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
saatte sözlerimi fazla uzatmayacağım, zira benim de yarın saat
on buçukta KİT Komisyonunda olmam
lazım, TEİAŞı yani bununla ilgili kurumu denetlemeye
geleceğim.
Burada
öncelikle bu anlaşmada ifade edilen Ahıska-Borçka, yerleri ve
dolayısıyla bunun üzerinde birkaç cümle etmek istiyorum.
Biliyorsunuz,
Artvinde yaşayan insanlarımızın büyük bir
çoğunluğu zaten Ahıska kökenli. Ahıskalılar, tarihte
Osmanlı coğrafyası küçüldükçe en çok eziyet çeken
soydaşlarımızın başında geliyor.
Ahıskalılar 1944teki sürgünde de ciddi anlamda eziyet gördüler, kayıp
verdiler, daha sonra da sürekli sürgün gördüler. Tek bir sebebi vardı, o
da Türklüklerini inkâr etmemeleri yani kendilerinin Türk olduklarını,
Türkçe konuşmaktan vazgeçmediklerini ifade etmekten başka da suçları yoktu. Dolayısıyla,
bunun için belli dönemlerde Türkiyeye göç eden Ahıskalı
soydaşlarımız son dönemlerde de göç ettiler. Birçok ilde
olduğu gibi benim bölgem olan Bursada da var.
Son bir, Ahıskalıların
dernek toplantısında Sayın Başbakan
Yardımcımız Bülent Arınç Bey Ahıskalılarla
karşılıklı bir tartışmaya girdi.
Ahıskalıların orada talepleri şuydu: Bizi de bu
sıkıntıdan kurtarın. Burada 4-5 bin civarında olan
Ahıskalıyı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına
geçirin. diye bir talepte bulundular ama Sayın Başbakan
Yardımcımız Öyle kolay değil. Bakanlar Kurulunda karar
alınacak. vesaire, bir sürü şeyler söyledi. Ama Türkiye Cumhuriyeti
devletinin geçmişine baktığımızda, özellikle 89 göçü
dediğimiz Bulgaristandan o zorunlu göçlerde yüz binlerce insanı biz
hemen vatandaş yaptık. Dolayısıyla, suçları sadece
Türk olmak olan bu insanların, üstelik bulundukları bölgelerde de
gerçekten iyi yetişen yani birçoğu üniversite tahsili
yapmış ama vatandaş olamadıklarından dolayı
şimdi inşaatlarda amelelik, işte, efendim, parkecilik
vesairecilik yaparak geçimlerini sağlayan bu insanların da
sorunlarına bir an önce katkıda bulunmakta fayda var diye
düşünüyorum.
Tabii, bu yapılan anlaşmada
enterkonneksiyon sisteminin kurulmasıyla alakalı elbette yine, ifade
ettiğim gibi, Türkiyenin hayrına olacak, Türkiyenin problemlerine
çözüm getirecek her türlü kanuna, her türlü anlaşmaya biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak destek veririz, vermeye de devam edeceğiz. Bu
anlaşmayı da uygun bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Bu anlaşma
yapılmış. Burada onaylanmadan önce de aslında, tabii,
TEİAŞ bu anlamda bir çalışmaya da başlamış
zaten. 2015 yılında da bu çalışmanın biteceği ve
yaklaşık 700 megavatlık bir güçle alışveriş yapılacağı
ifade ediliyor. Bu, daha sonra bin megavata kadar çıkacak. Bu enterkonneksiyon
sisteminin bence en önemli özelliği karşılıklı
alışverişten ziyade aslında çevremizdeki bütün ülkelerle bu
anlamda yapacağımız bağlantılarda hem çevremizdeki
ülkelere hem Türkiyeye yatırım anlamında ne kadar güç
alışverişi yaparsak o kadar
yatırımımızı azaltacak düzeye gelir. Sebebi de
şu: Çünkü güneşin batışındaki o sıralı
gelişten kaynaklanan puant saatleri dediğimiz saatlerimizin
değişik olmasından dolayı puant saatlerindeki elektrik
fiyatlarının yüksek olmasından kaynaklanan bu durum,
dolayısıyla bu alışverişte bizim puant gücümüzü
yukarıya taşımamıza gerek bırakmayacak.
Bakın, Türkiye'nin kurulu gücünün
60 bin megavatlarda olduğu ifade ediliyor ama puant gücümüz 40 bin
megavat. Her yapacağımız bin megavat da milyar dolarlar
seviyesinde olduğuna göre, bu, bizim bir anlamda yükümüzü de azaltacak bir
yatırım diye düşünüyorum. İfade ettiğim gibi, hem
Gürcistana hem Türkiyeye sadece bu alışverişi değil, bir
anlamda puant gücümüzü de bir şekilde yükseltecek bir yatırımdır.
Türkiye'nin de, daha önce kürsüdeki ifadelerimde söylemişimdir, en az
kullandığımız saatlerin puant saatlerine oranı
maalesef gittikçe düştü. Bir an önce oranı yukarıya çekerek yani
puant saatlerinde kullanılan elektrik sarfiyatını aşağıya
çekerek Türkiyedeki bu karmaşık sistemden biraz da olsa hem
vatandaşın hem de bu sistemin istifade etmesini
sağlamalıyız diye düşünüyorum.
Bu anlaşmanın
hayırlı olmasını diler, hepinize saygılar
sunarım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Özensoy.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ VE GÜRCİSTAN ARASINDA AHISKA-BORÇKA
ENTERKON-NEKSİYON HATTI YOLUYLA SINIR ÖTESİ ELEKTRİK
TİCARETİNE İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 20 Ocak 2012 tarihinde Tifliste
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Ahıska-Borçka
Enterkonneksiyon Hattı Yoluyla Sınır Ötesi Elektrik Ticaretine
İlişkin Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ve
Gürcistan Arasında Ahıska-Borçka Enterkonneksiyon Hattı Yoluyla
Sınır Ötesi Elektrik Ticaretine İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucu:
|
Kullanılan
oy sayısı |
: |
218 |
|
Kabul |
: |
218 |
|
Kâtip Üye Fatih Şahin Ankara |
Kâtip Üye Özlem Yemişçi Tekirdağ (x) |
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 29 Mayıs
2013 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 00.53
(X) Sözlü soru önergeleri Genel Kurulda okunmamış olup tutanağa eklidir.
(x) 450 S. Sayılı Basmayazı 22/5/2013 tarihli 108inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) 214 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 360 S. Sayılı Bıasmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 371 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.