TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
112inci
Birleşim
29
Mayıs 2013 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlakın, İstanbulun fethinin
560ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili İhsan Barutçunun, İstanbulun fethinin
560ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarcanın, İstanbulun fethinin
560ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Türk Hava
Yolları adına TC-TUR tescilli bir uçak alındıysa bu uçakla
ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
2.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmazın, Adana ilindeki köy yollarının durumuna
ilişkin açıklaması
3.- Ardahan Milletvekili Orhan Atalayın,
Ardahanın Göle ilçesinin Yeniköy köyünde zorla cami
yaptırılmasının söz konusu olmadığına
ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Türkan
Dağoğlunun, İstanbulun fethinin 560ıncı yıl
dönümüne ve üçüncü boğaz köprüsünün hayırlı olmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
5.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlunun, Trabzon Belediyesi ve TOKİ iş birliğiyle
başlanılan Zağnos Vadisi İyileştirme Projesine
ilişkin açıklaması
6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
İstanbulun fethinin 560ıncı yıl dönümüne ve son günlerde
Irakta Irak Türklerine yönelik saldırılarla ilgili Hükûmetin
birtakım görüşmeler yapması gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, İstanbulun
fethinin sembolü olan Ayasofyanın yeniden cami hâline
getirilmesini dilediğine ve üçüncü boğaz köprüsünün adının
Yıldırım Bayezid Köprüsü olması gerektiğine
ilişkin açıklaması
8.- İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlunun,
İzmir Büyükşehir Belediyesinin yapımına
başladığı fuar alanıyla ilgili
karşılaştığı engellemelere ilişkin
açıklaması
9.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin, Sivas
ilinin Zara ilçesinde yaşanan içme suyu sorununa ilişkin
açıklaması
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, İstanbulun fethinin 560ıncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, İstanbulun fethinin 560ıncı yıl dönümüne
ve Taksim Gezi Parkının yeşil kalması için gösteri
yapanların uğradığı saldırıya ilişkin
açıklaması
12.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın, Taksim
Meydanında Osmanlı Döneminden kalma tek yapı olan bahçe
düzenlemesinin yıkılmasını ve asırlık
ağaçların kesilmesini kınadığına ilişkin
açıklaması
13.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın,
İstanbul Milletvekili Şirin Ünalın MHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşma sırasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
14.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, üçüncü boğaz köprüsünün yapımının
İstanbulda yeni sorunlara yol açacağına ilişkin
açıklaması
15.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprakın,
İstanbul Milletvekili Türkan Dağoğlunun CHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşma sırasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
16.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın, 450 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine başlanırken Hükûmeti
temsilen Genel Kurulda bulunmamasına ilişkin açıklaması
VI.- SÖYLEVLER
1.- Tunus
Cumhurbaşkanı Moncef Marzoukinin Genel Kurula hitaben
konuşması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi ve 29 milletvekilinin, ülkemizde
medyanın durumunun tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/639)
2.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça ve 21 milletvekilinin, geçici işçilerin
sorunlarının ve çözüm yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/640)
3.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, Amasya ilinin
sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/641)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- BDP Grubunun, toplu
mezarlar gerçeğinin araştırılması, sorunların
tespit edilmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla
verilen (10/595) esas numaralı
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesinin görüşmelerinin Genel Kurulun 29 Mayıs 2013 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- MHP Grubunun,
(10/149) esas numaralı, 3269 sayılı Yasa kapsamında Türk
Silahlı Kuvvetlerinde 1986 yılından itibaren başlayan uzman
erbaş uygulaması sonucunda ortaya çıkan sorunların
araştırılarak alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi;
16/5/2012 tarih, 4995 sayı ile Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu subay,
astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar ile geçici köy
korucularının özlük hakları ile diğer hak ve imkânları
konusunda yaşadıkları sorunların; 12/2/2013 tarih, 9569
sayı ile terörle mücadele kapsamında en önde ve yüksek
yoğunluklu terör tehdidi olan bölgelerde bulunan uzman
erbaşların çalışma ve özlük hakları ile ilgili
sorunların belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergelerinin Genel Kurulun 29 Mayıs 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunarak,
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak ve 58 milletvekili tarafından
lezbiyen, gey, biseksüel bireylerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 14/2/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 29 Mayıs 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunarak,
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, İzmir Milletvekili Hamza Dağın BDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/725) (S. Sayısı: 450)
4.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/759) (S. Sayısı: 453)
5.- Tabiatı ve
Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı ile Çevre
Komisyonu Raporu (1/627) (S. Sayısı: 297)
XI.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Meral Akşenerin 450 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine başlanırken Hükûmetin
bulunmaması nedeniyle ara vermesinin İç Tüzükün 62nci maddesine
uygun olup olmadığı hakkında
XII.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 450) Türk Petrol Kanunu Tasarısının
oylaması
XIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Yunus
Emre Halk Çarşısında meydana gelen yangın nedeniyle
esnafın yaşadığı mağduriyete ilişkin sorusu
ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı
(7/20684)
2.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
Bursada Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda
yapılan denetimlere ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/21920)
3.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahyada uygulanan kentsel dönüşüm projelerine,
Kütahyada riskli yapı olarak belirlenen
yapılara,
Riskli yapı olarak belirlenen yapılara ve
yapılan çalışmalara,
Afet riski altındaki alanlara ve yapılan
çalışmalara,
Kentsel dönüşüm projelerine,
Rezerv yapı alanı olarak belirlenen
bölgelere,
Kütahyadaki afet riski altındaki alanlara ve
yapılan çalışmalara,
Kütahyada rezerv yapı alanı olarak
belirlenen bölgelere,
İlişkin soruları ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/21922), (7/21923), (7/21924), (7/21925), (7/21926), (7/21927), (7/21928),
(7/21929)
4.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın, afet riski
altındaki alanların belirlenmesinde kullanılan kriterlere
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/21934)
5.- Antalya Milletvekili Yıldıray
Sapanın, berberlik mesleği ve sorunlarına ilişkin sorusu
ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı
(7/21982)
6.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Şırnakın Uludere ilçesindeki bir köyde
gerçekleştirildiği iddia edilen kaçakçılık faaliyetlerine
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/21983)
7.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudunun, Orta
Doğuya yapılan taşımacılıkta yaşanan
sıkıntıların çeşitli boyutlarına ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/21985)
8.- İstanbul Milletvekili Melda Onurun,
Bakanlık bünyesinde kapatılan bir daire
başkanlığına ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/22331)
9.- Mardin Milletvekili Erol Doranın, Artvinde
verilen maden arama ruhsatlarında ÇED raporu aranmamasına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/22336)
10.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin,
Muğlanın Ortaca ilçesine bağlı bir köydeki madencilik
şirketinin faaliyetlerinden kaynaklanan çevre kirliliğine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/22342)
11.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin,
Muğlanın Marmaris ilçesine bağlı bir mahallede bulunan
deredeki balık ölümlerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/22343)
12.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, 2008-2013
yılları arasında sınır kapılarındaki
gümrüksüz alışveriş noktalarından yapılan usulsüz
satışlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/22404)
13.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, 2002-2013
yılları arasındaki köpek kaçakçılığı
olaylarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/22405)
29 Mayıs 2013 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER :
Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara).
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 112nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Dua edin Cumhurbaşkanı
geliyor. (Gülüşmeler)
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
İstanbulun fethinin 560ıncı yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Torlaka aittir.
Sayın milletvekilleri, Meclisteki
gürültüyü azıcık azaltırsak iyi olacak.
Buyurun Sayın
Torlak. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlakın, İstanbulun fethinin
560ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
D. ALİ TORLAK
(İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbulun fethinin
560ıncı yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum, bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, takdir edersiniz ki tarihin ilerleyişi ve milletlerin
yükselişi, yüksek karakterlerin ve olgun maneviyatların
varlığına ve sayısına bağlıdır.
Milletin değerleriyle donanmış ve ülküleriyle kendisine hedef
çizmiş büyük insanların bizim tarihimizde de varlığı
elbette hepimiz için onur ve övünç kaynağı olmuştur. Ancak bu
kahramanların yaptıkları öyle büyük tarihî olaylar vardır
ki, onların şöhretlerini bile gölgede bırakan sonuçlara vesile
olmuştur. Bugün mensubu olmaktan şeref duyduğumuz büyük Türk milletinin
şanlı mazisinde dönüm noktası olan İstanbulun fethi de bu
muhteşem tarihî olaylardan birisi, belki de en önemlisidir. Sultan ll.
Mehmeti Fatih yapan, İstanbulun alınmasını fetih hâline
getiren, Türklerin yeni bir coğrafyaya açılmalarına fütuhat
anlamı katan ve fethedilecek yeni topraklardaki insanımıza
evladı fatihan unvanı veren de bu tarihî andır.
İstanbulun fethi bizim için elbette yalnızca bir kentin köhne bir
zihniyetten ve yönetimden devralınması olarak görülmemelidir. Fetihle
gerçekleşen bu tarihî olay Türk milletinin hâkimiyet ufuklarının
genişlemesine ve Türklüğün dünyaya adalet getirmesine de neden
olmuştur. Çağ açan, çağ kapatan bu ihtişamlı fetih
geride kalan yüzyılların nesilden nesile aktarılan hayallerinin
ve inancının bir ifadesi olmuştur. İstanbulun fethi
asırlar öncesinden ceddimiz Alparslanla başlayan, Ertuğrul Gazi
ile kök salan stratejik büyüme ve yurt edinme ülküsünün zirve
noktasıdır. O nedenle, İstanbulun fethi, Anadoluyu
vatanlaştıran atalarımızın yüreklerinde
taşıdıkları hükmetme ruhunun büyük askerî zaferle
taçlanmasıdır. Dolayısıyla, İstanbulun fethi büyük
Türk milletinin Orta Asya bozkırlarından itibaren
taşıdığı binlerce yıllık muazzam birikimin,
tecrübenin, hayallerin ve yönetim yeteneğinin hep birlikte oluşturulmuş
eseri ve hak edilmiş bir sonucudur.
Bu
bütünleştirici siyaset anlayışı, birliği ve
dirliği bozulmuş olan Anadolu coğrafyasında vücut bulan bir
uç beylikten dünyaya hükmeden bir imparatorluğa ulaşmasını
sağlamıştır. Bunları sağlayan ecdadımız,
dönemin küresel güçleriyle eş başkanlık yapıp mazlum
toplumlara zulmetmemişlerdir; hakkı ve adaleti insanlığa
tanıtıp insanlığın talep ettiği bir yönetim
kudreti olmuşlardır. Bunları sağlayan ecdadımız,
Türk milletini 36 etnik kökene bölmek için sinsi planlar yapmamıştır.
Bunları sağlayan ecdadımız Bir olalım, diri
olalım, iri olalım. deyip birleştirerek ve bütünleştirerek
büyümüşlerdir. Bunları sağlayan ecdadımız teröristle
pazarlık yapmamışlar, onlarla iş birliğine
girmemişler ve bölücülere boyun eğmemişlerdir. Hakkı ve
adaleti yeryüzüne hâkim kılmak için, önlerine çıkma cesareti
gösterenlere amansız bir mücadeleyle cevap vermişlerdir. Bunları
sağlayan ecdadımız Ölürsem şehit, kalırsam gazi
olurum. diyerek Bizans burçlarına üç hilalli sancağı
dikmişlerdir; farklıkları
kışkırtmamışlar, alt kimlikleri tahrik
etmemişlerdir, tersine, birleştirmişler,
kucaklamışlar, Türk milleti kimliğinde
buluşturmuşlardır. İstanbulu fetheden muazzam kudretin
arkasındaki sır işte bu birliktir, bu beraberliktir ve bu
ruhtur. Bu ruh ve bu birlikse millet olmanın en tabii hakkıdır.
Değerli
milletvekilleri, bundan tam 560 yıl önce Peygamber Efendimizin
müjdelediği fetih elbette bizler için büyük bir övünç ve gururla
anacağımız tarihî ve manevi bir andır. Ancak, bizim için
sevinç kaynağı olan bu tarihî gün, intikam duyguları, korku ve nefretle
karışarak Türk ve İslam medeniyetine asırlardır devam
edecek bir düşmanlığın da başlangıcı
olmuştur. Türk milliyetçilerinin ülke, millet, devlet ve bunların
bekası için duyduğu kaygılar ve bunlar üzerindeki tehlikeler
tıpkı Birinci Dünya Savaşı ve sonrasıyla benzerlikler
göstermeye başlamıştır. Ne üzücüdür ki fetihten
yaklaşık beş buçuk asır sonra, ülkemizin bütünlüğü ve
milletimizin birliği, kardeşliği, vatanımızın
bağımsızlığı, ağır tehditlerle
karşı karşıyadır.
Değerli
milletvekilleri, Fatih Sultan Mehmete ve fetihte yer alan ecdadımıza
saygılar sunuyorum, hepinize hürmet ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Torlak.
Gündem
dışı ikinci söz, aynı konuda söz isteyen İstanbul
Milletvekili Sayın İhsan Barutçuya aittir.
Buyurun Sayın
Barutçu. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili İhsan Barutçunun,
İstanbulun fethinin 560ıncı yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
İHSAN BARUTÇU
(İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
İstanbul fethinin 560ıncı yılı münasebetiyle söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
560 yıl önce
çağ açıp çağ kapatan, çağlar boyu tarihe hükmeden bir
milletin dünyanın en eski medeniyetinin son kalesine ilâyi kelimetullah
mührünü bastığı gündür bugün. İçinden deniz geçen bin
yıllık başkenti payitaht yapan tahtın en genç vârisinin
Peygamber Efendimizin muştusuna kavuştuğu gündür bugün. Yüzlerce
yıldır hayra yorumlanan rüyayı yüce Türk milletinin gördüğü
gündür bugün.
İstanbul binlerce
yıllık tarihinin geçmişi içinde
barındırdığı kültürel ve medeniyet birikimiyle
Türk-İslam kültürünün harmanlandığı bir dünya
harikasıdır, bir dünya başkentidir. Yedi tepesinde İslam
sedası yankılanan manevi bir iklimdir. Akşemseddinin
duasıdır, ecdadın dünyaya adalet taksim ettiği
insanlık terazisidir. Onca talana, onca ziyana rağmen
güzelliğini ebediyete sunan cennet siluetidir. Yüzlerce yıllık
payitahtımızdan bizi göndermek isteyenlere inat Geldikleri gibi
giderler. diyen Mustafa Kemal Atatürkün yedi düvele meydan okuyuşudur.
Üstat Necip Fazılın
Ana gibi yâr
olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle
dursun, ağlayanı bahtiyar. /dediği beldei tayyibedir İstanbul.
Değerli
milletvekilleri, bunun içindir ki bu şehir önemlidir, bunun içindir ki bu fetih
önemlidir, bunun içindir ki bu gün önemlidir. İstanbul beş yüz
altmış yıl sonra bile ilk fethedildiği gün gibi önemini
korumaktadır. Bu şehir Türkü yücelten ve Türkün yücelttiği bir
değerdir, sılamızdır, vazgeçilmezimizdir. Fethederken
karanlık bir çağı kapatıp aydınlık yeni bir
çağı açan ve bu uğurda bedeller ödeyen bu milletin vazgeçilmez
sevdasıdır. Hoyrat ayaklar altında çiğnenmek
istendiğinde bile bağrından bir Ankara çıkartan
vatandır İstanbul. Türktür hiç şüphesiz İstanbul ve
Türkündür İstanbul. Ehil olmayanların elinde silueti bozulan, tarihî
dokusu tahrip edilen ve rant şehri görmek isteyenlere inat, bizlerindir
İstanbul. Binlerce yıl Venediklilerden Cenovalılara, Macarlardan
Ruslara, Abbasilerden Emevilere birçok devletin, birçok milletin
uğraşıp başaramadığı fetih yüce Türk
milletine nasip olmuştur. Fetihle devletimiz imparatorluk, Mehmetimiz
Fatih olmuştur ancak bir çağı kapatıp bir çağı
açan bu millet
Birtakım entrikalarla ya da kendine yabancı
çarpık zihniyetlerce bu kutsal emanet layıkı veçhile sahip
çıkılamamıştır ki bugün şanlı
ecdadımız Osmanlının üç hilalli sancağı ve
milletimizin birlik sembolü olan bayrağımızdaki hilal ile
yıldızımız maksatlı olarak yok
sayılmaktadır. Maalesef günümüzde yapılan sözüm ona
Osmanlıyla ilgili kimi filmde ve İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin Panorama
Bugün, dünya
coğrafyasını kaos ve kan gölüne çeviren egemen unsurlara inat,
üç hilaliyle üç kıtada huzur ve barış nizamını tesis
eden ecdadımızın manevi huzurunda oldukça ezik ve mahcubuz,
çünkü bugün yurtta ve dünyada barıştan söz edemiyoruz. Onun için,
bugün dünlerden daha çok Fatihleri ve Başkomutan Mustafa Kemal Atatürkü
özlüyor ve anıyoruz. İki büyük cihanın kesinti noktasında
Türk vatanının ziyneti, Türk tarihinin serveti, Türk milletinin göz
bebeği İstanbul bütün vatandaşların kalbinde yeri olan
şehirdir. diyen Atatürkü ve İstanbulu bize armağan eden...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İHSAN BARUTÇU
(Devamla) ve Peygamber Efendimizin övgüsüne mazhar olan askerlerin ulu
hatıralarını rahmetle anıyor, Cenabı Allahtan
mertebelerini yüceltmesini, ruhlarının şad olmasını
niyaz ediyorum.
Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Barutçu.
Gündem
dışı üçüncü söz, yine aynı konuda söz isteyen İstanbul
Milletvekili Sayın Tülay Kaynarcaya aittir.
Buyurun Sayın
Kaynarca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın,
İstanbulun fethinin 560ıncı yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
gündem dışı söz aldım, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün 29 Mayıs, İstanbulun fethinin 560ıncı
yılı. Yani tarihimizin en muhteşem, en parlak sayfalarından
biri bugün. 29 Mayıs 1453te İstanbulun fethi sadece askerî bir
zafer değil. Aynı zamanda, bu fetihle dünyadaki birçok denge
değiştiği için çok önemli siyasal, sosyal ve ekonomik bir zaferdir
bu fetih. Yani bu fetih tarihî bir hamledir, yani büyük komutan Fatih Sultan
Mehmet ve onun kahraman askerleri İstanbulun fethiyle âdeta tarihin
akışını değiştirmiştir. İstanbulun
fethinden sonra, büyük bir devlet adamı ve Fatih Sultan Mehmetin
hoşgörü ve adaletiyle, merkezî yönetimi -bu tarz yönetimiyle-
hoşgörüyü ve adaleti merkez alan yönetimiyle İstanbul, farklı
inanç ve kültürlerin barış içinde ve kardeşçe
yaşadıkları ve de köklü medeniyetlerin de merkezi olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, Asya ve Avrupa kıtalarını birbiriyle
buluşturan, medeniyetler ittifakının
somutlaştığı İstanbul, aslında sadece Avrupa
kültür başkenti değildir, âdeta 1453ten bu yana dünya kültür
başkentidir. Bu şekliyle de ifade etmiş olsak gerçekten isabetli
bir ifade kullanmış oluruz çünkü İstanbul Türkiyenin özetidir.
İstanbul, ülkemizin ekonomik, kültürel ve toplumsal hayatının da
lokomotifidir. O yüzden İstanbulumuzun misyonunu korumak, her birimizin,
hepimizin ortak sorumluluğudur.
Bugün
İstanbul; kongre merkezleri, sanat galerileri, müzeleri, tarihî ve
kültürel dokusuyla cazibe merkezi hâline gelmiştir dünyanın bütün
ülkelerine. İstanbulun yedi tepesinde yedi önemli eserle dünyada
adından söz ettirecek eserler koymaya başladık, bu eserleri inşa
etmeye de devam ediyoruz. üçüncü köprü, üçüncü havalimanı, Kanal
İstanbul, İki Yakaya İki Şehir, Marmaray ve boğazdan
tüp geçit gibi mega projelerle İstanbulu dünyanın merkezi hâlinde
tutmaya da devam edeceğiz.
Değerli
milletvekilleri, bugün 29 Mayıs, İstanbulun fethinin 560ıncı
yıl dönümü ve bu özel tarihte özel tarihî bir hizmete daha imza attık
bugün. Bugün temeli atılan İstanbulumuzun üçüncü
gerdanlığı, İstanbulumuzun üçüncü boğaz köprüsünün de
milletimize, ülkemize, devletimize hayırlı olmasını
yürekten temenni ediyorum.
Bu
düşüncelerle, İstanbulumuzun fethinin 560ıncı yıl
dönümünü kutluyor, muhteşem güzellikteki dünya kenti İstanbulumuzu,
bizlere miras bırakan, Peygamber Efendimizin müjdeli hadisi şerifine
mazhar olan o büyük kumandanı, fethin mimarı büyük devlet adamı
Fatih Sultan Mehmeti ve elbette aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle
anıyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaynarca.
60ıncı
maddeye göre söz vereceğim.
Sayın Tanal
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Türk
Hava Yolları adına TC-TUR tescilli bir uçak alındıysa bu
uçakla ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İçinde
bulunduğumuz dönemde Türk Hava Yolları adına TC-TUR tescilli bir
uçak alınmış mı, alınmışsa bedeli ne
kadardır? Hükûmetten bu bilgileri öğrenmek istiyorum ancak kimse yok.
Eğer alınmışsa hâlen nerede ve ne maksatla
bulunmaktadır uçak? Uçağın markası ve tipi nedir?
Uçağın menzili ne kadardır? Söz konusu uçağın toplam
kapasitesi kaç kişiliktir? Uçağın alım bedeli
dışında tefrişi için ayrı bir masraf yapılmakta
mıdır, yapılıyorsa tutarı nedir? Uçağın bir
saatlik uçuş maliyeti sigorta, bakım, amortisman giderleri hariç ne
kadardır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
VI.-
SÖYLEVLER
1.- Tunus Cumhurbaşkanı Moncef Marzoukinin Genel
Kurula hitaben konuşması
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Tunus Cumhurbaşkanı Sayın Moncef
Marzouki Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sayın Sadık
Yakutun refakatinde şu anda Meclisimizi teşrif etmişlerdir,
kendilerine yüce Meclisimiz adına Hoş geldiniz. diyorum. (Ayakta
alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, Genel Kurulun 28/5/2013 Salı günü 111inci
Birleşiminde alınan karar gereğince konuşmalarını
yapmak üzere Sayın Marzoukiyi kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın
Marzouki.
TUNUS
CUMHURBAŞKANI MONCEF MARZOUKI - Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı, hanımefendiler, beyefendiler, sayın
milletvekilleri, kardeşlerim; Allahın rahmeti, selamı, bereketi
üzerinize olsun.
Bu
konuşmamı yazmaya başladığımda aklıma hemen
şu fikir geldi: O da, Türkiyenin Tunus üzerinde ne denli derin etkisinin
olduğu. Dün, bugün gibi modern Türkiyenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk
aslında sadece ülkenizde yeni bir siyasi sistem
kurmamıştır, aynı zamanda bilmeden,
bağımsızlığından bugüne kadar Tunusta egemen
olan sistemi de belirlemiştir. Modern Tunusun kurucusu, lideri El Habib
Burgiba, Atatürkü kendisine, hem şahsiyet olarak hem de düşünce
olarak örnek almıştır. Türkiye bugün Tunusta geçerliliğini
devam ettiren siyasi güçtür ve bu, örnek olarak alınmaktadır. Bu
şekilde, Türkiye, hem laiklerin hem de ılımlı
İslamcıların örneği olmasını
gerçekleştirmiştir. Bunu deneyim yönünden sadece zengin olan
milletler gerçekleştirebilir; başkaları tarafından örnek ve
namzet olarak görülürler. Gerçekten Türk etkisi Arap kültür ve tarihi üzerinde
büyüktür ama aynı zamanda Türkiyenin tarihi ve kültürü üzerinde de Arap
etkisi olmuştur.
Tunusa gelince,
Türk etkisi büyüktür ve asildir. Öyle ki bu etkinin boyutlarını
dilimizde ve geleneklerimizde görmekteyiz. Ulusal birliğimizde,
aklımızda, yapımızda, adlarımızda, mimari
varlıklarımızda yüzyıllardır bu etkiyi hissediyoruz.
Büyük komutanımız Hannibalın kemiklerini barındıran
Türkiye böylece Tunusta da ve onun büyüklüğünde de kucaklıyor.
Türkiye bize
Hüseyni sülalesini verdi ve bu sülale iki buçuk asır Tunusu yönetti. Bu
sülale büyük insanlar yetiştirdi ve hâlâ etkileri devam eden reformlar
yaptı. İşte, bir Hüseyni beyi köleliğe son verdi. Böylece,
ABD ve birçok ülkeden önce bunu gerçekleştirdi. Bu sülale aynı
zamanda Hayrettini kucakladı. Bir bakan ve büyük reformcu olarak Tunusun
ilerlemesi ve de modernleşmesi için çaba harcadı. Komplolarla
karşı karşıya kalınca İstanbula iltica etti ve
hilafet devletinde en büyük görevi üstlendi, orada sadrazamlık yaptı.
İşgalci ordular Tunusa doğru hareket edince Tunuslular da
doğuya yöneldiler ve Sultandan gelecek yardımı beklediler. Üç
asır önce Sultandan ülkelerini korumalarını istediler.
Sultanın orduları bir rüzgâr gibi, her taraftan onlara estiler.
İşte bunun içindir ki Türkiye bizim bir parçamız oldu. Ben de bu
yüce minberden size Tunus halkının selamlarını, geçen
yüzyıllarda Türkiye'nin bize yardımlarından dolayı
şükranlarını sunuyorum. Türkiye Hükûmeti ve halk olarak bize
yaptığı ve yapmaya devam ettiği bu özelliklerden
dolayı teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
Ben sizlere
ayrıca beni Türk halkının egemenliğinin ve devletinin
meşruluğu, demokrasinin derinleştiği bu mekânda
ağırladığınız için şükranlarımı
sunuyorum.
Hanımefendiler,
beyefendiler; Mart 2012de ülkemi onurlandıran Kardeşim
Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün davetine icabeten burada sizlerle
birlikteyim. Yine de bu, şanlı 17 Aralık devrimi şehitlerinin
bir faziletidir. Bu devrim Arap Baharı açılımı için
geniş bir kapı açmıştır. Arap Baharı bugün bütün
Arap rejimlerinin önüne iki seçenek sunmaktadır, ya reform ya da ülkeyi
terk etmek. Temennimiz, rejimler reformları seçsinler çünkü
barışçıdır ve hâkim ve mahkûmlar için de daha az
külfetlidir. Bu Bahar, ülkeler için de demokrasi ve sosyal ilerleme gibi
vaatler ve AB örneği gibi yakınlaşma taşımasına
rağmen, tehditlere ve tehlikelere gebedir.
Zafer elde eden
veya zafere kavuşan, kendisinin birbirlerine bağlı, hayati 4
sorunla karşı karşıya olduğunu görecektir. Bunlar,
alternatif siyasi sistem için katı temeller koymak, karşı devrim
ile başa çıkmak, aşırı dinci gruplarla tecrübeye
karşı koymak ve devrime neden olan ekonomik ve sosyal
sorunlardır. Her sorun tek başına büyük ikilem. Ama dördünün de
bir arada olması toplumları ve ülkeleri büyük bir baskı
altında yaşamaya zorluyor ki bu da büyük bir kaosa götürebilir, er
veya geç de despotluğa. Çünkü toplumlar ne olursa olsun despotluğa
tahammül eder ama kaosa tahammül edemez.
Tunusa gelince,
şükürler olsun, başarılı; bu 4 sorunla baş edebiliyor.
Şimdi, birinci soruna gelince, yani despotluğa dönüşümü
engelleyen sağlam siyasi sistem kurulmuştur ve aynı zamanda
güvenliğe gelince, güvenlik meselesinde bildiğiniz gibi Tunusun
ordusu güçlüdür, Tunusun sivil örgütleri vardır, güçlüdür bu örgütler ve
bildiğiniz gibi bir terör var. Terör bizim için bir handikaptır. Bizde
hakla, düşünceyle birbirinden ayrı bildiğiniz gibi Selefi
gruplar vardır. Aynı zamanda her şeyin kanunlar ve çerçeveler
içerisinde yapılmasını istiyoruz. Dolayısıyla, bir de
şu sorun vardır: Karşı devrim sorunu. Bildiğiniz gibi
biz şunu istemekteyiz: Biz intikam alma peşinde değiliz. Biz
adalete geçiş süreci içerisinde daha önceki sayfaları
kapatıyoruz, en az sorun vererek bunu yapıyoruz.
Tabii ki bir
başka konu da sosyal ve ekonomik sorunlarla karşı
karşıyayız. Bildiğiniz gibi her zaman geçiş dönemi çok
zordur. İstikrar olmadan yatırım olamaz ve dolayısıyla
yatırım olmadan, istihdam olmadan sorunlar artar ve istikrar bizim
için çok önemli. Dolayısıyla, biz şimdi, dünyayla, zamanla
şu anda bir yarış içerisindeyiz. Bizim için önemli olan bu
geçiş döneminde siyasi istikrarı sağlamak ve aynı zamanda
yatırımları çekmek ki biz bu yatırımlara çok büyük
ihtiyaç duymaktayız.
Bir kez daha
Türkiyenin desteklerinden dolayı, bize bu hassas dönemdeki
desteğinden dolayı teşekkür etmekteyim ve mümkün olduğu
kadar tabii ki desteklerinizi bekliyoruz ki ayaklarımız üzerinde
durabilelim.
Hanımefendiler,
beyefendiler; iki ülke arasındaki ilişkilere de değinmek
istiyorum. Türklerle Araplar arasında da ilişkiler çok derindir.
Bildiğiniz gibi geçen yüzyılda kesintiye
uğramıştır ancak bugün şu anda çok iyi bir düzeydedir
bu ilişki. Araplar şu anda Türkiyenin tutumundan dolayı,
özellikle Filistin sorununa karşı tutumundan dolayı çok
memnuniyet duymaktadırlar. Ben bir Arap olarak Türk kardeşlerimize
teşekkür ediyorum; özellikle Suriyeli kardeşlerimize, Suriyeli
mültecilere karşı da desteklerinizden dolayı size teşekkür
ediyorum ve biliyorum Türk ekonomisine çok büyük bir yük getirmektedir ama her
şeye rağmen yapmış olduğunuz yardıma
teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz
gibi şu anda, tehlikeli boyutta olacağını beklemiyorduk
tabii ki oradaki devrimin, Suriyedeki devrimin. Ancak, tabii ki bizim burada
önemli olan
Biz başlangıçta, bunun bir iç savaşa dönüşmesi
ihtimali olduğunu söylemiştik ve uyarmıştık. Burada
mezhepsel, etnik çatışmalar
Bu hem bölgeyi hem uluslararası
düzeyde bölgeyi etkileyecektir ve Suriyeyi etkileyecektir, Suriye
halkını etkileyecektir. Dolayısıyla, Suriye meselesinde
mutlaka ülke birliğini sağlamak lazım. Yeni bir sivil,
demokratik düzenin kurulması gerekmektedir.
Biz eğer bir
seçenekle karşı karşıya kalırsak adaletle hayat
arasında her şeyden önce, yaşayanların kanlarının
dökülmemesi adına bunu destekleriz diyoruz. Bizim için burada en önemlisi,
yönetime karşı olanlarla, yönetimle birlikte neler yapılabilir,
mutlaka bunu ele almamız lazım. Tabii ki bu seçenekler çok önemli,
çünkü benim bildiğim hiçbir seçenek yoktur, çünkü diğer kötü
seçenekler Suriyeyi yok edecektir. Tabii ki Türkiyede hem güç var hem siyasi
irade var. Özellikle, bölgesel, eksensel rol oynayarak bunun üstesinden
gelebilir. Biz, Tunusta güvenliğimizi de tehlikeye atmaktayız.
Çünkü, bildiğiniz gibi, biz sanıyorduk ki Suriyenin aslında bir
iç meselesidir diyorduk ama öyle değil. İşte, bildiğiniz
gibi Suriyeli gençler, Tunuslu gençler Suriyeye giderek orada
çarpışmaktadırlar. Biz, Türk kardeşlerimizden bu olay
karşısında daha duyarlı olmalarını, bize,
Araplara yardımcı olmalarını ve bizim siyasi bir
çıkış yolu bulmamız için bize yardımcı
olmasını istemekteyiz. Bir kez daha Türkiyeye, hem Parlamentosuna
hem halkına hem Hükûmetine ve hem Başbakanına teşekkür
ediyorum. Tunusun her zaman yanında oldunuz ve siz sadece bizden iyi
niyet ve hoşgörü göreceksiniz.
Yaşasın
Türkiye! Yaşasın Tunus! Yaşasın Türk-Tunus
kardeşliği!
Allahın
rahmeti, selam ve bereketi üzerinize olsun. (Ayakta alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Marzouki.
Sayın
milletvekilleri, Tunus Cumhurbaşkanı Sayın Moncef Marzouki ve
beraberindeki heyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sayın
Sadık Yakutun refakatinde Genel Kuruldan ayrılmaktadırlar.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.31
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Kaldığımız
yerden 60ıncı maddeye göre söz vereceğim.
Sayın
Yılmaz
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmazın, Adana ilindeki köy yollarının durumuna
ilişkin açıklaması
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hafta sonu Adana
ilimizin ilçelerini gezdiğimizde, gerçekten, özellikle Pos Grup köy
yolları, Kabasakal, Dölekli, Kökez, Büyüksofulu, Gerdibinde 5 bine
yakın nüfus yaşamakta olup yolların oyuk oyuk ve köstebek
yuvası hâline geldiğini, vatandaşların çok ciddi manada
sıkıntılar yaşadığını ve bunu Meclis
Genel Kurulunda dile getireceğimi ifade etmiştim, onu ifade ediyorum.
Yine, Karaisalının Boztahta, Etekli, Gildirli, Çukur,
Maraşlı ve Çevlik köy yolları da Adananın
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Atalay
3.- Ardahan Milletvekili Orhan Atalayın,
Ardahanın Göle ilçesinin Yeniköy köyünde zorla cami
yaptırılmasının söz konusu olmadığına
ilişkin açıklaması
ORHAN ATALAY
(Ardahan) Teşekkür ederim Başkanım.
Dün Kamer Genç
Ardahanın Göle ilçesinde, ilçe kaymakam ve müftüsünün Yeniköyümüze zorla
cami yaptırdığına dair, yaptırmak istediğine dair
bir iddiada bulunmuştu. Biz geçen hafta sonu CHP Milletvekilimiz Ensar
Beyle beraber köye gitmiştik. Böyle bir iddianın tümüyle
asılsız, yalan bir şey olduğunu bizzat köylülerin
kendisinden dinlemiştik. Aksine, elimde şu anda köy muhtarı ve
azalarının müftülüğümüze vermiş olduğu bir dilekçe
var. Bu dilekçede cami yaptırdıklarına dair bir talepleri
vardır. Dolayısıyla, kimse, hiç kimseye zorla bir cami
yaptırmak istediğine dair bir girişimde
bulunmamıştır. Bilgilerinize arz ederim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Dağoğlu
4.- İstanbul Milletvekili Türkan Dağoğlunun,
İstanbulun fethinin 560ıncı yıl dönümüne ve üçüncü
boğaz köprüsünün hayırlı olmasını dilediğine
ilişkin açıklaması
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün İstanbulun fethedilmesinin 560ıncı
yılı. Çok güzel bir gün ancak bugün bir güzellik daha
yaşanıyor, o da üçüncü boğaz köprüsünün temellerinin
atıldığı bir gün. Bu her iki tarihî günü de beraber
yaşıyoruz. Toplumumuza, milletimize, Türkiye Cumhuriyetine hayırlara
vesile olmasını temenni ediyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Canalioğlu
5.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlunun, Trabzon Belediyesi ve TOKİ iş birliğiyle
başlanılan Zağnos Vadisi İyileştirme Projesine
ilişkin açıklaması
MEHMET VOLKAN
CANALİOĞLU (Trabzon) Teşekkürler Sayın Başkan.
Trabzonda kentsel
dönüşüm kapsamında, 2005 yılında Trabzon Belediyesi ve
TOKİ iş birliğiyle başlanılan Zağnos Vadisi
İyileştirme Projesiyle gecekondular yıkılarak yeşil
alan hâline getirilmeye başlanmıştı ve gayet de güzel
yürüyordu. Ancak 2010 yılından sonra Karayolları Genel
Müdürlüğünce yol genişletmesi çalışmaları
yapılırken yol kenarındaki evler
kamulaştırılarak yıkılmış ve yol
genişletilmişti. Genişletilen yolun hemen doğu tarafında
TOKİ tarafından yapılan yeni bloklar, vadinin çevresine ve
yeşil alan projesine uymamış olup TOKİnin bu uygulamadan
ivedi vazgeçmesi gereklidir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Doğru
6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
İstanbulun fethinin 560ıncı yıl dönümüne ve son günlerde
Irakta Irak Türklerine yönelik saldırılarla ilgili Hükûmetin
birtakım görüşmeler yapması gerektiğine ilişkin
açıklaması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
29 Mayıs 1453
tarihini ben de minnet ve şükranla anıyorum. Bu tarih, yüce Türk
milletinin dünyaya çok büyük mesajlar verdiği bir gündür; yüce Türk
milleti kahramanlığını dünyaya bir kez daha göstermiş,
çağ açmış, çağ kapatmıştır.
Ancak bunun
yanında, özellikle son günlerde Irakta Irak Türklerine karşı
çok büyük saldırılar olmaktadır ve Türkler büyük
sıkıntı yaşamaktadırlar. Kerkükte, Tuzhurmatuda,
Telaferde Türklere ait iş yerlerine, iş adamlarına çok büyük
saldırılar oluşmaktadır. Bu yönde olarak Hükûmetin acil
tedbirler alması ve birtakım görüşmeler yapması
gerekmektedir. Bunu dile getirmeye çalıştım.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Halaçoğlu
7.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, İstanbulun
fethinin sembolü olan Ayasofyanın yeniden cami hâline
getirilmesini dilediğine ve üçüncü boğaz köprüsünün adının
Yıldırım Bayezid Köprüsü olması gerektiğine
ilişkin açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İstanbulun
fethinin sembolü olan Ayasofya 1 Haziran 1453te camiye çevrilerek ilk cuma
namazı kılınmıştır. 1934 yılına kadar
açık kalan cami bir heyet kararıyla 1935te müzeye çevrilmiştir.
560ıncı yılında fethin sembolünün yeniden cami hâline
getirilmesini diliyorum.
Bu arada, üçüncü
boğaz köprüsünün adının Yavuz Sultan Selim olmasını
anlayamadım çünkü İstanbulla hiç alakası olmayan bir hükümdar
Yavuz Sultan Selim. Yıldırım Bayezid Anadolu Hisarını
yaptırmıştır ve ilk kuşatmayı
Yıldırım Bayezid yapmıştır.
Dolayısıyla, aslında herhâlde Yavuz
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN-
Sayın Moroğlu
8.- İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlunun,
İzmir Büyükşehir Belediyesinin yapımına
başladığı fuar alanıyla ilgili
karşılaştığı engellemelere ilişkin
açıklaması
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Sayın Başkan, İzmir Büyükşehir
Belediyesi bütün zorlukları aşarak 2 Martta 337 bin metrekarelik fuar
alanının temelini attıktan sonra ancak Türkiyede ve ancak
İzmirle AKP arasında yaşanabilecek ilginç bir engellemeye
tanık oldu. Bu temel atma töreninden sonra Sayın Bakan Zafer
Çağlayan Teşvikten yararlanabilirsiniz, size müjde. dedi fakat
Büyükşehir Belediyesi teşvikten yararlanmak için Sosyal Güvenlik
Kurumuna borcu olmadığına ve ÇED raporuna gerek
kalmadığına ilişkin başvuru yaptıktan sonra
bütünüyle müjde cezaya dönüştü. Bakanlığın, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının hukuk müşavirinin ÇED
raporu gerekli değildir. demesine rağmen Bakan, bu alanı
temalı parka sokarak Çevresel etki değerlendirme raporu gereklidir.
yazısını imzaladı. Şimdi, fuar alanına
teşvik almayı bekleyen Büyükşehir Belediyesine, fuar
alanının maliyeti kadar ceza kesmenin yolunu açtı Bakanlık.
İzmirli AKP milletvekilleri temalı parkın ne olduğuna
bakmalılar ve ardından da Bakana İzmire projeler
yağdırmak için çalışıyorsunuz, niye buna engel
olmuyorsunuz? diye sormalılar.
BAŞKAN
Sayın Özdemir
9.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin, Sivas
ilinin Zara ilçesinde yaşanan içme suyu sorununa ilişkin
açıklaması
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkanım, Sivas ili Zara ilçesinde yaşanan bir toplumsal sorunu
dile getirmek için söz aldım, teşekkür ediyorum.
Zaranın
Beydağı eteklerinde 18 köyümüzün içme suyunda normal
standartların kat kat üstünde arsenik tespit edilmiş
bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütünün ve Sağlık Bakanlığının
kabul ettiği arsenik rakamı litrede 10 mikrogram olması
gerekirken, Pazarcık köyünde 54,7; Bektaş köyünde 31,3;
Karslılar köyünde 42; Emirhan köyünde 24,8; Yoğunpelit köyünde 25
mikron litrede arsenik bulunmak durumundadır.
Buradaki
köylerimizin gerçekten çok ciddi sorunları var. Köy
muhtarlarımızın Zara Kaymakamlığına, Sivas
Valiliğine yaptıkları müteaddit müracaatlar
karşılığında şu ana kadar herhangi bir şey
yapılmamıştır.
Toplumu dizayn
etmek adına, sözüm ona Toplum sağlığını
düşünüyoruz. diyerek alkol yasağını getiren Sayın
Başbakanı ve iktidarı, bu konuda derhal işlem yapmaya davet
ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Ünal
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, İstanbulun fethinin 560ıncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İstanbulun fethinin 560ıncı yıl dönümünü Üstat Necip
Fazılın ifadesiyle Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar
/ Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar / İçimde tüten bir
şey; hava, renk, eda, iklim / O benim, zaman, mekân aşıp
geçmiş sevgilim. dediği; Çiçeği altın yaldız, suyu
telli pulludur / Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. diye
resmettiği; Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale / Ve
kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale / İstanbul benim canım
/ Vatanım da vatanım... dediği İstanbulun bize
kapılarını açarak tarihe Fatih olarak mührünü vuran ve bize
vatan yapan büyük sultanın şahsı manevisi önünde saygıyla
eğiliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, benim de söz talebim
vardı.
BAŞKAN Yok,
çıkmadı.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, vardı. Herhâlde ara
verdiğinizde bu sistem...
BAŞKAN
Hayır, hemen yazın Sayın Hamzaçebi. Görmedim, yok yani önümde.
Sayın Vuralın var, kendisi yok.
Hemen yazın,
vereceğim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkanım, bakın,
izninizle, ben ara vermenizden önce sisteme girdim, bu kırmızı
ışık yanıyordu efendim. Daha sonra herhâlde sönmüş.
BAŞKAN
Benim itirazım yok. Bir yanlışlık olmuştur,
dolayısıyla açtık.
Hemen buyurun.
11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, İstanbulun fethinin 560ıncı yıl dönümüne
ve Taksim Gezi Parkının yeşil kalması için gösteri
yapanların uğradığı saldırıya ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Büyük Padişah
Fatih Sultan Mehmet, bundan tam beş yüz altmış yıl önce,
iki imparatorluğa başkentlik yapmış olan İstanbulu
fethederek onu yeni ve büyük bir imparatorluğun, Osmanlı
İmparatorluğunun başkenti yaptı. İstanbulu bize
vatan yapan büyük sultan Fatih Sultan Mehmetin anısı önünde
saygıyla eğiliyorum. Kendisine şükranlarımızı sunuyorum.
Beş yüz
altmış yıl önce fethedilen İstanbulun fetih yıl dönümünde
bugün, İstanbulda, Taksimde Gezi Parkında Taksim Gezi Parkı
yeşil kalsın, betonlaşmasın. diyenlere karşı
güvenlik güçlerinin biber gazlı saldırısı vardır.
Demokrasilerde Taksim Gezi Parkı yeşil kalsın. diyenlere
saygı duyulur, o sese kulak verilir ama Türkiyede bir demokrasi yok ki bu
sese karşı biber gazıyla bir saldırı
gerçekleştiriliyor. Sayın İçişleri Bakanını
göreve davet ediyorum ve o göstericilere saygı gösterilmesini diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Torlak
Sayın
Vuralın yerine söz verdim.
12.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın, Taksim
Meydanında Osmanlı Döneminden kalma tek yapı olan bahçe
düzenlemesinin yıkılmasını ve asırlık
ağaçların kesilmesini kınadığına ilişkin
açıklaması
D. ALİ TORLAK
(İstanbul) Teşekkür ederim Başkanım.
İstanbulun
fethinin 560ıncı yılının kutlandığı
bugünde, bazı imparatorluk simgelerinin kentsel dönüşüme feda
edilmesinin büyük bir hata olduğunu ifade etmek isterim.
Dolayısıyla, Taksim Meydanında Osmanlı Döneminden kalma
tek yapı olan bahçe düzenlemesinin yıkılmasını ve
asırlık ağaçların kesilmesini Milliyetçi Hareket Partisi
İstanbul illetvekili olarak kınadığımı belirtmek
isterim.
Bu vesileyle,
insanların bilet alarak değil, abdest alarak girdiği, namaz
kıldığı bir Ayasofya özlemiyle saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi ve 29
milletvekilinin, ülkemizde medyanın durumunun tüm boyutlarıyla araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/639)
TBMM Başkanlığına
Ülkemizdeki
medyanın durumunu tüm boyutlarıyla incelemeyi ve gerçekleri ortaya
çıkarmayı amaçlayan bir Meclis araştırması
yapılması talebimizi dile getiren 494 kelime uzunluğundaki
önergemiz ekte sunulmuştur.
Gereğinin
yapılmasına emirlerini dilerim.
Saygılarımla.
1) Osman Oktay
Ekşi (İstanbul)
2) Umut Oran (İstanbul)
3) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
4) Osman Kaptan (Antalya)
5) Engin Altay (Sinop)
6) Gürkut Acar (Antalya)
7) İlhan
Demiröz (Bursa)
8) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
9) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
10) İhsan
Özkes (İstanbul)
11) Veli
Ağbaba (Malatya)
12) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
13) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
14) Hülya Güven (İzmir)
15) Ali Haydar
Öner (Isparta)
16) Ali
Serindağ (Gaziantep)
17) Ahmet
İhsan Kalkavan (Samsun)
18) Arif Bulut (Antalya)
19) Namık
Havutça (Balıkesir)
20) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
21) Bülent Tezcan (Aydın)
22) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
23) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
24) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
25) Mahmut Tanal (İstanbul)
26) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
27) Erdal Aksünger
(İzmir)
28) Doğan
Şafak (Niğde)
29) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
30) Haluk
Eyidoğan (İstanbul)
TBMM Başkanlığına
Demokratik
ülkelerde dördüncü kuvvet olarak nitelendirilen medyanın ülkemizdeki
durumu, konunun acilen ve tüm boyutlarıyla ele alınmasını
gerektirecek kadar vahimdir. Nitekim:
1) Yapılan bireysel incelemeler, medya
dünyamızda çalışan her 100 gazeteciden sadece 5'inin,
gazetecilere sosyal güvence sağlayan 212 sayılı Yasa
kapsamında görev yaptığını, kalan 95'inin ya
işverenle hiçbir sözleşme yapmadan yahut biraz şanslı ise
4857 sayılı İş Kanununa göre yapılmış
sözleşmeyle mesleğini sürdürdüğünü ortaya koymaktadır.
Bundan
anlaşılacağı üzere gazetecilerimiz:
a) Görevini özgürce yapmasını
sağlayacak temel güvenceden, özellikle sendikal haklardan yoksundur.
b) Bu durum bölgesel ve yerel çapta yayın
yapan gazete, radyo ve TVler dünyasında çok daha kötüdür.
2) Medya
dünyamızdaki insan kalitesini -dolayısıyla gazeteciliğimizin
düzeyini- yükseltici ne gibi önlemler alınabileceği,
araştırılması gereken bir konudur.
3) Hâlen -sayıları üzerinde görüş
birliği sağlanamamış olsa da- hiçbir demokraside kabul
edilemeyecek kadar çok gazeteci hapishanelerimizdedir. Bunun ilk bakışta
göze çarpan nedeni, ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasalarla onları
uygulayan kafalardır. Ancak gerçek sebebin ne olduğu ve ne gibi
çözümlerle bu durumun tarihe kavuşacağı
araştırılması gereken bir husustur.
4) Medya
dünyamızın sermaye yapısı ile medya organları
sahipliğinde bir yoğunlaşma/tekelleşme eğiliminin var
olup olmadığı, demokrasimizin sağlıklı
şekilde işleyebilmesi için her zaman dikkatle izlenmesi gereken bir
konudur.
5) Özel sektör
kaynaklı reklamlarla, kamu kurumu kaynaklı ilan ve reklamların
neye göre ve nasıl dağıtıldığı
yayıncılık politikalarını etkileyen bir husustur.
Çünkü reklam ve ilan gücünü kullanarak kamuoyunun serbestçe oluşması
engellenebilir. O nedenle ülkemizdeki durumun
araştırılmasına ihtiyaç vardır.
6)
Yazılı basının dağıtımı başlı
başına bir konudur. Çünkü dağıtım yoluyla çoğulcu
bir basına sahip olmak ne kadar kolay ve mümkünse aynı gücü
kullanarak kamuoyunun serbestçe oluşması o kadar kolay engellenebilir.
O yüzden "dağıtım" stratejik önemde bir hizmet
alanıdır. Bu kadar önemli bir hizmet alanındaki gerçeklerin
araştırılması ve bilinmesi ve gerekir.
7) Yerel
medyamızın durumu yaygın medyaya göre her açıdan çok daha
vahimdir. Bir başka deyişle yaygın medya için yapılabilecek
ne kadar olumsuz tespit varsa, sıra yerel medya söz konusu olunca
onları en az üç veya beşle çarpmak gerekir. Çünkü ilk gazetemiz
Takvim-i Vekayi'nin çıktığı 1831'den bugüne kadar yerel
medyanın sorunlarını saptayıp çözme amaçlı hiçbir
ciddi plan/politika uygulanmış değildir. Bu da "yerel
medya" ile ilgili gerçeklerin ortaya çıkarılmasını
zorunlu kılmaktadır.
8) Radyo ve
televizyon yayınlarını düzenleyen mevzuatın
uygulanması, tükenmeyen bir şikâyet kaynağıdır. Bu
düzenleme ve uygulamanın gelişmiş demokrasilerin
uyguladığı ortak ölçütlere göre yeniden ele alınması,
onun için de sorunların saptanıp çözüm önerilerinin üretilmesi
gereklidir.
9) Gelirlerinin
yüzde 95'ini kamu kaynaklarından sağlayan TRT'nin, bu
kaynağı ondan beklenen hizmet gereklerine göre kullanıp
kullanmadığı, kullanmıyorsa neler yapması gerektiği
sıkça tartışılan bir konudur. Bu
tartışmaların genel bir uzlaşıya bağlanabilmesi
de konunun tarafsız bir gözle ele alınmasını ve
irdelenmesini gerekli kılmaktadır.
10) İnternet medyası,
çağımızın her gün yaşamımızı biraz daha
fazla etkileyen bir fenomenidir. İnternet
yayıncılığının demokratik bir toplumda
alınması zorunlu (kaçınılmaz) önlemler çerçevesinde
nasıl bir düzenlemeye tabi tutulacağı hâlâ yanıt aranan bir
sorudur. Bu sorunun yanıtı ancak ciddi bir araştırma
sonunda bulunabilir.
Yukarıda sıralanan
soru ve sorunlara, Anayasamızın 98'inci, İç Tüzükümüzün 104 ve
105'inci maddeleri uyarınca bir meclis araştırması
açılarak yanıt bulunmasını arz ve teklif ederiz.
2.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça ve 21 milletvekilinin, geçici işçilerin sorunlarının
ve çözüm yollarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/640)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bugün kamuda
binlerce geçici işçi çalışmaktadır. Kamudaki statü ve ücret
eşitsizliği giderek büyürken kamuda çalışan mevsimlik ve
geçici işçilerin özlük hakları başta olmak üzere çözüm bekleyen
birçok sorunu bulunmaktadır. Geçici işçilik artık geçicilik
niteliğini yitirmiş ve yüz binlerce geçici işçi için sürekli bir
durum olmuştur. Öyle ki, geçici işçiler, fabrika, şantiye,
arazi, çiftlik, atölye gibi yerler ve bu yerlerin dışında hatta
bürolarda ve çeşitli iş kollarında daimi işçiler gibi
yıl boyunca sürekli çalışan, aynı işi yapabilen
işçiler olmuşlardır.
Anayasa'nın
49'uncu maddesi "Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.
Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek,
çalışma hayatını geliştirmek için
çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı
desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam
yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için
gerekli tedbirleri alır." şeklinde düzenlenerek
yurttaşların çalışma hakları güvence altına
alınmıştır.
Yine mevzuata
bakıldığında, 4/4/2007 tarihli 5620 sayılı Kamuda
Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli
İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne
Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun ile 2006 yılında, kamuda çalışan ve usulüne uygun
olarak vizesi yapılmış geçici iş pozisyonlarında
toplam altı ay ve daha fazla süreyle çalışmış olan
geçici işçilerin sürekli işçi kadrolarına veya sözleşmeli
personel statüsüne geçirilmeleri sağlanmıştır. Bununla
birlikte Devlet Memurları Kanununun 4üncü maddesinin (B)
fıkrası ile 4924 sayılı Kanun Uyarınca Sözleşmeli
Personel Pozisyonlarında Çalışanların Memur
Kadrolarına Atanması Amacıyla Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile
657 sayılı Kanunun 4/B fıkrasında tanımlanan
sözleşmeli personele benzer bir hak da tanınmıştır.
Ancak, 5620
sayılı Kanunun amacı, geçici işçi istihdamının
başlangıçtaki amacından uzaklaştığı
görülmektedir. Özellikle geçici işçi alımına ve istihdamına
yönelik olarak mevzuattan kaynaklanan boşluklar, kurum ve kuruluşlar
açısından bu istihdam şeklini diğerlerine göre daha tercih
edilir hâle getirmiştir. Bu kapsamda çalışan personelin iş
mevzuatı hükümlerine tabi olmasına rağmen işçi
istihdamıyla ilgisi bulunmayan alanlarda bile geçici işçi çalıştırılmasının
yaygınlaştığı görülmektedir. Bununla birlikte geçici
işçilerin statüsünde iyileştirme olduğu düşüncesiyle 5620
sayılı Kanunla sözleşmelilik uygulaması
yaygınlaştırılmaya
çalışılmıştır. Ancak sözleşmeli personel
olarak kamuda görev yapmanın da kadrolu olmaktan uzak bir statü
olduğu gerçektir. Geçici işçiler ve beraberinde sözleşmeli
personel kadro alamadıkları için mağdur durumdadır.
Geçici
işçilerimizin sorunlarının ve çözüm yollarının
derinlemesine araştırılması, eksikliklerinin giderilmesi,
destekleme yollarının araştırılması, idari ve
kurumsal yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla İç
Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince ekte yer alan gerekçeye
istinaden bir Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Namık
Havutça (Balıkesir)
2) Hülya Güven (İzmir)
3) Haydar Akar (Kocaeli)
4) Engin Altay (Sinop)
5) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
6) Osman Kaptan (Antalya)
7) Faik Tunay (İstanbul)
8) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
9) Bülent Tezcan (Aydın)
10) Erdal Aksünger (İzmir)
11) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
12) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
13) Veli
Ağbaba (Malatya)
14) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
15)Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
16) Mahmut Tanal (İstanbul)
17) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
18) Arif Bulut (Antalya)
19) Doğan
Şafak (Niğde)
20) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
21) İhsan
Özkes (İstanbul)
22) Haluk
Eyidoğan (İstanbul)
3.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, Amasya ilinin
sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/641)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Amasya ili ve
ilçelerinde göçün artması, Amasya ilinin her geçen gün sosyal ve ekonomik
olarak küçülmesine neden olmaktadır. Bu nedenlerden dolayı Amasya
ilinin sorunlarının araştırılarak, alınması
gereken tedbirler konusunda, Anayasanın 98inci Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Reşat
Doğru (Tokat)
2) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Ali
Uzunırmak (Aydın)
5) Ruhsar Demirel (Eskişehir)
6) Bülent Belen (Tekirdağ)
7) Sümer Oral (Manisa)
8) Alim
Işık (Kütahya)
9) Enver Erdem (Elâzığ)
10) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
11) Emin
Çınar (Kastamonu)
12) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
13) Mustafa
Kalaycı (Konya)
14) Oktay Öztürk (Erzurum)
15) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
16) Koray
Aydın (Trabzon)
17) Celal Adan (İstanbul)
18) Mehmet Günal (Antalya)
19) Atila Kaya (İstanbul)
20) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
Gerekçe:
Amasya ili; Orta
Karadeniz bölümünün iç kısmında yer almaktadır. Doğudan
Tokat, güneyden Tokat ve Yozgat, batıdan Çorum, kuzeyden Samsun illeri ile
çevrilidir. İlin yüzölçümü 5.701 kilometrekaredir. Toplam sınır
uzunluğu
Osmanlı
Anadoluda Türklerin ilk şehir hayatına geçiş
yaptıkları yerlerden birisi de Amasya olup özbeöz Türk
oymaklarının Amasya ve civarında yerleşmiş
olması, korunaklı bir yapıya sahip olması nedenleri ile
Osmanlı şehzadelerinin Amasya da yetiştirilmesi uygun
bulunmuştur. Tarihin akışı içerisinde önemli roller
üstlenen Amasya, Kurtuluş Savaşı sırasında yine ön
plana çıkmış, kurtuluş mücadelesinin planları bu
kentte hazırlanmıştır.
İlde
başlıca ekonomik faaliyet alanının tarım sektörü
olması ve geçimin bu sektörden sağlanmasının yanı
sıra ticaret de bu tarımsal ürünlerin alım-satımı ile
ilgili olarak yapılmaktadır. Tahılların yanı
sıra, özellikle şeker pancarı, sebze ve meyve ticarete konu olan
tarımsal ürünleri oluşturmaktadır.
Amasya'da çiftçi,
hayvan üreticisi ve esnaf çok zor durumdadır. Ülke genelinde olduğu
gibi mazot, gübre, ilaç fiyatları düşürülmeli, çiftçiye reel manada
destek olunmalıdır. Hayvan üreticisi zor şartlarda üretim
yapmış olmasına rağmen, üretimi
değerlendirilmemiştir. Hayvan ithalatından vazgeçilmeli, üretici
desteklenmelidir.
Amasya'da küçük
esnaf dükkânını, iş yerini kapatır konuma gelmiştir.
Süpermarketler kanunu küçük esnafın lehine acilen TBMM de
yasalaşmalı, bu insanlar da işsizlik ortamından
kurtulmalıdır. Bayanlara yönelik üretimi teşvik edici
çalışmalar Amasya ilinin her tarafında yapılmalı,
desteklenmelidir. Bayanların ekonomiye katkısı
sağlanmalıdır.
Amasya'da HES
projelerinde çok sıkıntı vardır. Irmaklar üstüne kurulan
HES'ler çevreyi bozmakta, çiftçiyi mağdur bırakmaktadır. Bu konu
geniş katılımla araştırma yapılması gereken
çok önemli bir konudur.
Amasya ili
ayrıca ağır bir deprem kuşağında
bulunmaktadır. Kuzey Anadolu fay hattı buradan geçiyor. Geçmiş
tarihlerde ağır depremler olduğu görüldüğünden başta
resmî binalar olmak üzere bütün yerleşim yerleri incelemeden geçirilmeli,
depremle ilgili önlemler acilen alınmalıdır.
Bina
yapımında belediyelerden alınan ruhsatlarda bürokrasi çok
fazladır. Köyleri başta olmak üzere her yerde ruhsatlı binalar
yapılması teşvik edilmeli ruhsatsız yapılara
kesinlikle izin verilmemelidir.
Amasya
Üniversitesine özel ilgi gösterilmeli ve öğrencilere yeni imkânlar
sunmalıyız. Okulunu bitiren binlerce işsiz gencimizi iş
sahibi yapacak yeni yeni projeler gündeme gelmelidir.
Yüksek teşvik
ve çok yüksek teşvik uygulaması kapsamında bulunmayan Amasya'ya
yatırımcılar gerekli ilgiyi göstermemektedir.
Ancak Amasya ili,
AKP iktidarının her üç döneminde de bu siyasi partiye çok büyük
destek vererek, oyunu artırıp ona güvenmiştir. Bundan
dolayı, Amasya ili ile ilgili sorunların acil çözülmesini ve göçün
bitirilmesini istemektedir.
Amasya'ya sahip
çıkmanın zamanı geçmektedir, daha fazla gecikmeden TBMM'nin
sahip çıkacağına inanıyoruz.
Tüm bu
gerekçelerle araştırma önergemiz hazırlanmıştır.
BAŞKAN
Bilgelerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- BDP Grubunun, toplu
mezarlar gerçeğinin araştırılması, sorunların
tespit edilmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla
verilen (10/595) esas numaralı
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesinin görüşmelerinin Genel Kurulun 29 Mayıs 2013 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 29/5/2013 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmının 624üncü
sırasında yer alan (10/595) toplu mezarlar gerçeğinin
araştırılması ve sorunların tespit edilmesi ve çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergelerin görüşülmesini, Genel Kurulun
29/5/2013 Çarşamba günlü birleşiminde birlikte yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN -
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisinin lehinde ilk söz, Bingöl
Milletvekili Sayın İdris Balukene aittir.
Buyurun Sayın
Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; toplu mezarlarla ilgili vermiş
olduğumuz grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu kürsüden defalarca dile getirmiş olduğumuz Kürt
meselesinde bugün içerisinde bulunmuş olduğu yeni süreçle ilgili
birtakım gelişmelerin beklendiği, halkta birtakım
umutların doğduğu bu dönemde bazı somut, tarihî
yüzleşmelerin yapılmasının son derece önemli olduğunu
düşünüyoruz. Bu kürsüden yine defalarca dile getirdik. Doksan
yıllık bir tekçi zihniyetin, inkâr, ret ve asimilasyon
politikalarının halklara dayatmış olduğu birtakım
uygulamalara halklar nezdinde yükselen itirazlar ve bu itirazların
geliştirmiş olduğu mücadele süreçleri, direniş süreçlerinin
devlet tarafından zorla, baskıyla bastırılmak istenmesinin
bir sonucudur toplu mezarlar gerçeği. Aslında, cumhuriyet tarihinden
alıp bugüne kadar getirdiğimizde, o tarihten bugüne kadar, bu
itirazlar devlet tarafından dikkate alınmış olsaydı;
hak, hukuk, adalet, eşitlik temelinde siyasi bir çözüm öncelenmiş
olsaydı, bugün belki de bu ülkenin toprakları birer toplu mezar
tarlasına dönmemiş olacaktı ama 1925 Şeyh Sait
ayaklanmasından başlayarak Ağrıdan, Zilandan, Dersimden
son otuz yıllık çatışmalı sürece kadar, devletin
demokratik siyasi çözüm, hak, hukuk temelindeki taleplere kulak kabartma,
dikkate alma noktasındaki yaklaşımları yerine, güvenlik
eksenli askerî operasyonlar ve imha operasyonlarıyla yaklaşması
sonucu, maalesef, bugün ülkenin her tarafında, özellikle Kürtlerin
yoğun yaşadığı illerde tam bir toplu mezar
faciasıyla karşı karşıyayız.
Temel olarak
baktığımız zaman, bu itirazların da Kürtlerin bir
hegemonya kurmaya çalışması, bir başka millet üzerinde bir
üstünlük kurmaya çalışması olmadığını,
Kürtlerin bir Türkün, bir Arapın, bir Acemin hakkı neyse bir
Kürtün hakkının da o olması gerektiğiyle ilgili mücadele
ve itirazı olduğunu çok rahatlıkla ifade edebiliriz. Özellikle
son otuz yıllık süreç içerisinde olağanüstü hâl
uygulamaları, faili belli cinayetler, asit çukurlarında katledilen
Kürt gençleri, kayıp analarının yaşamış
olduğu dramlar, herhâlde bu Meclis kürsüsünde oturan her milletvekilinin
bilmiş olduğu büyük tarihsel zulmün sadece birer küçük kesitleridir.
Hâlâ kendi çocuğunun kemiklerine ulaşmaya çalışan Cumartesi
Annelerinin, Kayıp Analarının dramlarını hepimiz
biliyoruz. Kendi oğlunun kemiklerini görerek ölmek isteyen 105 yaşındaki
Berfo Ananın durumunu bu Mecliste oturan her milletvekili biliyor, ancak
buna karşı bir tarihî yüzleşme, bir çözüm açığa
çıkarma iradesi maalesef bugüne kadar bu Mecliste şekillenmedi,
ortaya konulmadı. İşte, içinde bulunduğumuz süreçle beraber
biz bir tarihî yüzleşmenin ve bununla birlikte hakikatleri ortaya
çıkarmanın, bununla ilgili Meclisin bir komisyon kurmasının
son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Tam da bununla ilişkili
olarak ülkedeki toplu mezarlar gerçeğinin ele alınmasının
son derece önemli olduğunu düşünüyoruz çünkü 1925te Şeyh Sait
dönemindeki toplu mezar gerçekliği neyse, Dersimde iki yıl boyunca
uygulanan ağır soykırım operasyonlarındaki toplu mezar
gerçekliği neyse, son otuz yılda da bölgenin her tarafındaki
toplu mezar gerçekliğinin aynı olduğunu düşünüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, özellikle zulüm, ölüm ve cenazeye saygısızlık
üzerinden gelişen bir dramdır, bir tarihî trajedidir toplu mezar
gerçekliği. Oysaki bu ülkenin kültüründe, inancında, dininde,
tarihinde aslında cenazeye saygı, öldükten sonra da bir manevi
dünyanın varlığına olan saygı hepimizin bildiği
bir gerçekliktir ama bu saygının bile göz ardı edilmesi,
insanların katledildikten sonra dinî merasimlerinin ya da inançları
gereği gömülme şekillerinin dikkate alınmadan insanlık
tarihine geçecek şekilde çok dramatik şekilde gömülmelerinin bir
sonucudur toplu mezar gerçekliği. Bugün Bingölden Dersime,
Kızıltepeden Mardine, Şırnaka, Hakkâriye nereye
giderseniz, hangi toprağı eşerseniz altından maalesef
kemiklerin fışkıracağı bir coğrafya
gerçekliğiyle karşı karşıyayız.
Geçen yaz
döneminde Çemişgezekte bir toplu mezar açılışında,
toplu mezarla ilgili bir çalışmada orada bulundum ben. Cumhuriyet
Halk Partisinden Dersim Milletvekili arkadaşımız da
oradaydı. Gösterilen yer dışında kepçenin vurulduğu
her yerde insana ait kemiklerin ortaya çıktığı tam bir
trajedik tabloyla karşı karşıyaydık. Kendi seçim
bölgem olan Bingölde şu anda açılmayı bekleyen 33 toplu mezar
var. İçerisinde yüzlerce insanın kemiklerinin bulunduğu çok
dramatik bir tabloyla karşı karşıyayız. Bir bütün
olarak bölgede 250ye yakın açılmamış toplu mezar, 3 binin
üzerinde insana ait kemiklerin olduğu bilgisine sahibiz. Aslında,
bugüne kadar devletin toplu mezarlarla ilgili başlatmış
olduğu girişimlerin tamamının da uluslararası
sözleşmelere aykırı olarak sadece kamuoyunu
yatıştırmaya yönelik birtakım palyatif, kendini
rahatlatmaya yönelik girişimler olduğunu belirtmemiz gerekiyor.
Bakın, dünyada bilimsel olarak toplu mezar
açılmasıyla ilgili bütün ülkeleri bağlayan birtakım
sözleşmeler ve protokoller var. Cenevre Sözleşmesinde şöyle
deniyor, 130uncu maddesinde:
vefat eden enternelerin şerefli bir
surette ve mümkünse mensup oldukları dinin merasimiyle gömülmelerine,
mezarlarına hürmet edilmesine, bu mezarların münasip bir şekilde
muhafazasına ve daima bulunabilecek bir tarzda işaretlendirilmesine
itina edeceklerdir.
Burada
bahsettiğim Çemişgezek ve Bingöl tablosu, sadece, bu Cenevre
Sözleşmesinin Türkiye tarafından nasıl açık bir
şekilde ihlal edildiğini ortaya koymaktadır. 1982
yılında Türkiye, aslında, Birleşmiş Milletler Ekonomik
ve Sosyal Konseyi tarafından bu toplu mezar gerçekliğiyle ilgili
durumu araştırmak üzere bir raportör görevlendirmişti. Ancak o
dönem hukuk dışı ve yargısız infazların hukuki
açıdan soruşturulmasına ilişkin Minnesota Protokolünün 87
ülke tarafından imzalanmasına rağmen Türkiye bu protokolü
imzalamayarak böylesi bir yüzleşmeden tekrar kaçmanın yolunu
aramıştı. Şimdi, Minnesota Protokolünde de toplu
mezarların açılmasıyla ilgili prosedürlerin ne olması
gerektiği son derece net olarak vurgulanıyor. Bir bilimsel
araştırma, bir bilimsel çalışma içerisinde; içerisinde
sosyologların, psikologların, antropologların bulunduğu bilimsel
heyetler tarafından, bilimsel tekniğe uygun bir şekilde bu mezar
yerlerinin açılması, buradan alınan örneklerin DNA
bankalarında saklanması ve bununla ilgili ailelerin
başvurularında da bu şekilde, insan onuruna yaraşır
bir şekilde sürecin ilerletilmesi son derece net olarak ifade ediliyor.
Maalesef, Türkiyede
bugüne kadar yapılmış olan toplu mezar
çalışmalarının tamamında bu görmüş olduğunuz
iş makineleri ve kepçeler kullanılıyor. Burada,
bırakın Minnesota Protokolünü, bir insanın cenazesine
yapılabilecek en büyük saygısızlık örneği olarak, en
büyük hakaret örneği olarak bu ağır zulüm uygulamaları
maalesef günümüzde de aynı şekilde devam ettiriliyor.
Biz, bugüne kadar
bu toplu mezarlarla ilgili gerçeklerle yüzleşmemenin Türkiye tarihi
açısından bir utanç olduğunu düşünüyoruz çünkü ortada
şöyle bir durum var: Özellikle Kürtlerin yaşamış
olduğu coğrafyada toplu mezar haritasına
baktığınız zaman, tam bir ayrımcı
uygulamanın, bir devlet zihniyetinin ortaya
çıktığını göreceksiniz. Durum bu olduğu için
Türkiye bu tarihle yüzleşmekten, bu toplu mezar ayıbını ortadan
kaldırmaktan çekiniyor. Yaşamış olduğumuz toplu mezar
trajedisinin kısaca özeti budur.
Bununla ilgili,
özellikle içinde bulunduğumuz çözüm sürecini de dikkate
aldığımızda, bilimsel, uluslararası sözleşmelere
uygun olarak bir çalışmanın yapılması için Meclisin
bir komisyon kurması, bu komisyonun hem Meclis düzeyinde
çalışmalarda bulunması hem de sahaya giderek insan onuruna
yaraşır şekilde bir çalışma başlatması
özellikle tarihî yüzleşme ve hakikatleri araştırma
açısından da son derece önemlidir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Bir tek hususu, belki, vurgulayarak bitirebilirdik ancak
zamanı sanırım yeterince doğru kullanamadık. Biz bu
toplu mezar gerçekliğiyle yüzleşmenin özellikle önümüzdeki dönemde
Kürt sorunu ve Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından elzem ve
acı bir konu olduğunu düşünüyoruz. Bütün siyasi partilerin de
siyasi kaygılardan uzak olarak bu konuya duyarlı
yaklaşmaları gerektiği çağrısını
yapıyoruz.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu önerisinin aleyhinde ilk söz, İzmir Milletvekili
Sayın Hamza Dağın.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HAMZA DAĞ
(İzmir) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisi aleyhine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ne yazık ki
birtakım çevreler cumhuriyet tarihi boyunca anlamsız ve manasız
yasaklarla suni problemler çıkarmaya
çalışmışlardır. Bugün çözümü için bütün bedenimizi
taşın altına koyduğumuz ve var gücümüzle anaların gözyaşlarını
dindirmeye çalıştığımız terör ve Kürt sorunu da
bunlardan birisidir. Bu sorunun mimarları hukuk dışı
birtakım yöntemler ile birçok kişiyi mağdur etmiştir.
AK PARTİ
iktidarıyla birlikte Türkiye'nin karanlık dönemleri bir bir
aydınlığa kavuşmaya başlamıştır. 1938
yılında yapılan Dersim katliamından tutun da 1990lı
yıllardaki faili meçhullere kadar hepsi AK PARTİ döneminde
aydınlığa kavuşturulmuştur. Çünkü biz bu yola
çıkarken sulh içinde yaşamanın insana verilen en büyük
değerle mümkün olacağına inandık, insan haklarını
her şeyin üstünde tuttuk ve tutmaya da devam edeceğiz. Çünkü biz
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. şuuruyla
hareket ediyoruz. Sahip olduğumuz bu anlayış, girdiğimiz
her seçimde Türkiye'nin 7 bölgesinin 7sinde de birinci olmamızı
sağladı. Ne yazık ki birtakım çevreler bu ülkede
yıllarca kendi saltanatlarını devam ettirebilmek için toplumun
her kesimini kendine düşman olarak gördü. Allaha şükür ki bugün
kimsenin saltanatı kalmadı, tek saltanat milletin
saltanatıdır.
Bizden önce
ülkemizin üçte 1inde olağanüstü hâl vardı yani normal hukukun
uygulanmadığı, olağanüstü hukukun
uygulandığı, pek çok keyfîliğin olduğu,
işkencelerin, ne yazık ki faili meçhullerin olduğu, bir ilden
diğerine giderken yedi sekiz tane aramanın olduğu, kontrollerin
yapıldığı, sorgulamaların
yapıldığı bir dönemi bu ülke ne yazık ki
yaşadı. Bunun için bizim AK PARTİ olarak ilk
icraatımız, olağanüstü hâlin ülkemizin gündeminden
kaldırılması olmuştur. 1987 yılından itibaren 47
defa uzatılmış olan olağanüstü hâl, bizim iktidara
gelmemizle ortadan kaldırılmıştır. Özellikle 1990-2000
yıllarını hatırlayın saygıdeğer
milletvekilleri, bazı bölgelerimizde, şehirlerimizde o
olağanüstü hâl şemsiyesinde neler
yapıldığını ne yazık ki hepimiz az çok -bir
kısmımız yaşayarak, bir kısmımız da
okuyarak- biliyoruz.
Şu noktaya da
değinmeden geçmek belki doğru olmayacaktır: Keşke bu
önergeyi veren arkadaşlar sadece devlet veya devlet içindeki birtakım
mihrakların yapmış olduğu iddia edilen bu tarzdaki
operasyonların, bu tarzdaki hususların ötesinde terör örgütü
tarafından da yapılan birtakım şeyleri de gündeme
getirebilecek cesareti gösterebilseler ve biz hepimiz biliyoruz ki bölgede
yapılan faili meçhullerin tek müsebbibi, tek sebebi devlet veya devlet
içindeki birtakım mihraklar değildir, terör örgütünün de burada
katkısı vardır.
Biz AK PARTİ
olarak yaşam hakkını en kutsal hak olarak görüyoruz, yaşam
hakkını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin en temel
maddesi olarak görüyoruz ve biz bunu sadece Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi olarak değil, millî ve manevi duygulardan almış
olduğumuz düsturla bunu kabul ediyoruz. Bu noktada, biz AK PARTİ
olarak bütün faili meçhul cinayetleri aydınlığa
kavuşturmaya söz verdik ve bu konuda var gücümüzle
uğraşıyoruz. AK PARTİ döneminde, geçmiş dönemlere ait
faili meçhuller aydınlatılmaya başlandığı gibi,
bu dönemde faili meçhul de yaşanmamıştır. Bir tane faili
meçhul vardır, o da AK PARTİ iktidara geldiğinden bir ay sonra
olan Hablemitoğlu cinayetidir.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz
Bu ülkede
yaşamıyorsunuz herhâlde, başka bir dünyada
yaşıyorsunuz.
HAMZA
DAĞ (Devamla) Çünkü,
birtakım çeteler tarafından işlenen bu cinayetlerin en temel
amacı huzur ve güven ortamını yıkmak, kargaşadan ve
çatışmadan faydalanarak siyasi rant elde etmektir.
Özellikle, son
yıllarda savcılığa yapılan suç duyurularıyla
birlikte birçok bölgede arama çalışmaları yapılmaya
başlanmış, davalar açılmış ve yargı
süreçleri de devam etmektedir. Bu noktada birtakım tutuklamalar
yapılmakta ve aynı zamanda yargılama devam etmektedir.
Anayasanın amir hükmü gereği, yargılaması devam eden
hususlarla ilgili Mecliste görüşme yapılamayacağı ve Meclis
araştırması açılamayacağı için, bizim
kanaatimizce bu yargılamaların neticelenmesine kadar bu
hususların yargılama aşamasına bırakılması
gerekmektedir. Aynı zamanda, gündemde bulunan bazı kanunlar
sebebiyle, gündemimizin yoğunluğu sebebiyle bu araştırma
önergesi aleyhinde oy kullanacağımı ifade ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Barış ve Demokrasi
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın hatip konuşması sırasında,
bizim sadece devletin yapmış olduğu uygulamaları burada
teşhir ettiğimizi, dolayısıyla kamuoyunu yanıltmaya
yönelik bir konuşma yaptığımızı ifade etti.
BAŞKAN
Buyurun.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, İzmir Milletvekili Hamza Dağın BDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, ben,
buradan, tabii, bire bir polemiğe girmek istemiyorum. Yani, önemli bir
konu ve eminim ki AK PARTİ Grubu içerisinde de bu durumdan
rahatsızlık duyan, en azından diğer dünyayla ilgili
inancı olan birisinin duyarlı olması gereken bir konuyla ilgili,
çözümün gelişmesi gerektiği bir konu olarak değerlendirdiği
bir hususu dile getirdik.
Şimdi, sayın
hatip, şöyle bir şey ifade etti: Biz bir tek devletin
yaptıklarıyla ilgileniyoruz, PKKnin yaptıklarını dile
getirmiyoruz, gibi bir şey söyledi. Daha önce de defalarca bu kürsüde dile
getirdik, eğer basını takip ediyorsanız, son on gündür bu
konuda PKK yetkililerinin, KCKnin üst düzey yetkililerinin
yaptığı açıklamalar var: Bir hakikatleri
araştırma, tarihî yüzleşme süreci işletilsin, bununla
ilgili bir çalışma yapılsın, biz kendi bütün
hatalarımızla yüzleşmeye hazırız, bunun için kendi
arşivlerimizi ortaya koymaya hazırız. diyen bir
anlayış var. Burada, devlet tarafından ortaya konulan bir direnç
söz konusu. PKK Yanlış yaptımsa, ben bu yanlışın
hesabını vermeye, bunun için oluşturulacak olan komisyonun bütün
söylediklerini yerine getirmeye hazırım.ın irade beyanında
bulunuyor zaten. Dolayısıyla, burada, direncin olduğu noktada
bir çözümün gelişmesine ihtiyaç var.
Şimdi,
olağanüstü hâlin kaldırılması, işte devletin faili
meçhullerle yüzleşmesi
Yani, bütün bunlar iyi de siz olağanüstü hâli
kaldırdıktan sonra olağanüstü hâlin uygulamalarıyla
yüzleştiniz mi? 17 bin faili belli cinayetten bahsediyoruz, 17 bin sivil
insandan; çatışmanın bir tarafı olan insanlardan
bahsetmiyoruz, gece yarısı evlerinden alınıp asit çukurlarında
katledilen insanlardan bahsediyoruz. O dönem bu kürsüden konuşan Hükûmet
yetkilileri Kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir
demişti. Şimdi İnsanı yaşat ki devleti
yaşatsın anlayışında olan bir Hükûmet, böyle bir
şeye sahip çıkabilir mi? Gelin, olağanüstü hâl döneminin bütün
uygulamalarını hep beraber soruşturalım. Bununla ilgili Faili
meçhul cinayetler bitti. diyorsunuz ama
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Devamla) -
sokak ortasında yargısız infazlarla insan
cinayetleri devam ediyor.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) - Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz, Aydın Erdem,
Şerzan Kurt, buralarda saatlerce sayamayacağımız yüzlerce
insan sokak ortasında yargısız infazlara kurban gitti.
Dolayısıyla, birbirimizi eleştirmek, polemik konusu yapmak
yerine, bu konu çözüm bekleyen bir konudur, çözüm perspektifinden
yaklaşmanızı tekrar ben rica ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
VIII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun, toplu
mezarlar gerçeğinin araştırılması, sorunların tespit
edilmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla verilen
(10/595) esas numaralı Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesinin
görüşmelerinin Genel Kurulun 29 Mayıs 2013 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin lehinde Tunceli Milletvekili Sayın
Hüseyin Aygün.
Buyurun Sayın
Aygün. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN AYGÜN
(Tunceli) Çok teşekkürler.
Bugün, esasen,
üçüncü köprünün temeli atılmakla tarihi bazı hadiseler yeniden
canlandı. Az evvel, Yusuf Halaçoğlunun bile Yavuz Sultan Selimin
adının büyük bir köprüye, Avrupa ve Anadoluyu, Asyayı
birleştirecek bir köprüye, Yavuz Sultan Selimin adının
verilmesine itiraz ettiğini duyunca pek memnun oldum. Şöyle ki: Hiç
beklemeden ve bulduğunuz her yerde, 3 atasına dek,
Kızılbaş taifesinden her kim ve nerede olursa olsun kökü
kazıla. diye 1512de ferman vermiş bir padişahtır Yavuz
Sultan Selim. Dahası var, 1839 Fatih Kanunnamesine göre, nizamıâlem
için kardeşlerini katletmeyi meşru sayan bir imparatorluğun
devamcısı ve Memlûklardan halifeliği alan büyük bir sultan
olarak, kendi kardeşlerini, babasını ve bir veziri hariç bütün
vezirlerini öldürtmüştür.
Şimdi, bugün,
Sayın Gül ve Erdoğanın yeni açılacak köprüye, Fatih Sultan
Mehmet Köprüsünden sonra üçüncü köprüye, Yavuz Sultan Selim adını
verdiğini okuyunca, bu tarihî anılar aklıma geldi. Sürekli
buradan Alevi-Sünni çatışması yaratmayalım. Alevi
kardeşlerimiz kışkırtılıyor, bir mezhebi
bazı örgütler kullanıyor. diye özellikle AKP sıralarından
eleştiriler yapan arkadaşların söylediklerinde, bu manzara
karşısında samimi olmadığı gözümün önüne geldi.
Zira, Yavuz Sultan Selim büyük
bir padişah, Memlûkları yenmiş, Şah İsmaili yok
etmiş ve İslam birliğini sağlamış, sonra da
Avrupaya dayanmış bir padişah olabilir ama unutmayın ki
onun İran seferinden evvel defterleri yazıla ve defterleri dürüle
diyerek fişlettiği 45 bin kişinin cenazesi de
tartışılmadan, konuşulmadan önümüzde duruyor. Türkçeye
defterleri dürülsün, defterleri dürüle diye giren deyim Yavuz Sultan
Selimin kadılara gönderdiği fermanların içinden
çıkmıştır, bunu da unutmayalım. Dolayısıyla,
Yavuz Sultan Selim adını büyük bir köprüyü vermek yalnızca
Türkiye'de Alevi, Sünni kardeşliğini,
dayanışmasını dinamitlemektir. 15-20 milyonluk bir topluma
biz açıkça ve bundan sonra yapabildiğimiz kadar
ayrımcılık yapacağız, size tarihteki en kötü
şeyleri yaşatacağız demektir, niyet ve iradeniz ne olursa
olsun.
Değerli
milletvekilleri, benden önce söz alan hatip, İzmir milletvekili, aynı
zamanda İnsan Hakları Komisyonu üyesi, on dakikalık süresinin
yarısını kullandı ve şöyle dedi: Bizim dönemimizde
hiç faili meçhul cinayet olmadı. Ben sadece Tunceliden 3 tane faili
meçhul cinayet size söyleyeyim: 2004te İmam Boztaş, 2005te Hasan
Şeyh, 2007de Bülent Karataş öldürüldü. Bunların failleri belli
değil, faili meçhul cinayet dosyası olarak raflarda bekliyor. Hatibin
verdiği bilginin sadece Tunceli bakımından
yanlışlandığını gösteren gelişmeler bunlar.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Öbür dünyada yaşıyor, burada değil.
HÜSEYİN
AYGÜN (Devamla) Ayrıca, Güneydoğuda Ceylan Önkol örneğini
sanırım hatırlatmama gerek yok, sayısız cinayetlerden
biri olarak.
Bizim
dönemimizde karanlıklar aydınlandı. dedi İnsan
Hakları Komisyonu üyesi de olan hatip ama Türkiye'de tam 1.269 kişi
şu an 113 noktada toplu mezarlarda duruyor, bunun içinde Hizbullahın
mezar evleri de var tabi. Bugüne kadar 25 tane toplu mezar
açılmış ve bu 1.269 kişinin sadece yüzde 1i
çıkarılmış durumda. Bunların büyük bir bölümü
çatışmalarda vurulan militanlar ama çatışmada vurulan
teröristler olduğunu düşünsek bile onların da bir mezar yerine,
ailesinin belirlediği geleneklere uygun bir şekilde gömülme
hakkı bulunduğunu herhâlde hiçbir vicdanlı insan ve hiçbir
evrensel hukuk ilkesi inkâr edemeyecektir. AKP'nin bugüne kadar hiçbir toplu
mezarla ilgili, bu mezarların açılması,
bu mezarlardaki ölülerin kimliklendirilmesi, mezarlarda yatanların
araştırılarak olayın oluş biçimi, bunun bir cinayet mi
olduğu, faillerinin kimler olabileceği yönünde hiçbir
çalışması yok. Dolayısıyla, İnsan Hakları
Komisyonu üyesi arkadaşımın verdiği bilgiler bu yönden de
çok ağır bir yanlış olarak -en hafif deyimle-
değerlendirilebilir.
Bir tek mezar
Türkiyede uluslararası standartlara göre açıldı; 12-13
Ağustos 2011 yılında yani yaklaşık iki yıl evvel
Çemişgezekte. Burada da Hüsnü Yıldız diye bir tane kahraman
Sivasın Zara ilçesinden yola çıktı, geldi, çadır kurdu,
tam altmış iki gün boyunca bedenini ölüme yatırdı. O dönem,
o kişinin annesiyle birlikte ölüm orucunda ölmesinin bakanların,
milletvekillerinin, Hükûmetin imajına vuracağı darbe
düşünülerek 12-13 Ağustosta siyasi iradenin devreye girmesiyle
Çemişgezekteki toplu mezar kazılması gerçekleşti. Ben de
Dersim Milletvekili olarak oradaydım, zaten o direnişi de başından
beri destekliyordum. Çünkü, bir insanın kardeşinin cenazesine
ulaşma hakkı en insani haklardandır, aslında bizim
hukukumuz da buna cevaz veriyor. Fakat, o insan tam altmış iki gün
açlık grevi yaparak, ölüm sınırına gelerek bu direnişi
kazandı ve orada 1 kişinin direnişiyle başlayan toplu mezar
açılması -2011in 13 Ağustosunda- tam 15 tane kimliksiz ölünün
bulunmasıyla sonuçlandı. 1 kişi direndi ama 15 tane ceset
bulundu. O kişinin direndiği, uğruna bedenini ölüme
yatırdığı kardeşi olan Ali Yıldız ne mutlu
ki adli tıp raporlarıyla tespit edildi ve Gazi Mahallesinde aile
mezarlığına defnedildi, diğer 14 kimliksiz ölü
hakkında hiçbir inceleme yapılmadı, kim oldukları bile
bilinmiyor. Bu direnişi Türkiyeye armağan eden arkadaş, sadece
bir direnişçi ve Türkiyeye uluslararası hukukun gereklerini
hatırlatan bir kahraman değil, aynı zamanda bir yazar. Bugün
toplu mezar gerçeğini onun direnişiyle, onun
yarattıklarıyla da hatırlıyoruz; İsmi Hüsnü
Yıldız, İstanbulda yaşıyor. Onun kitabını
da getirdim, onun bu konuya büyük katkısını anmak ve eserini
milletimize tanıtmak için. Dünyada Direnişle Açılan İlk
Toplu Mezarın Güncesi başlıklı bir kitap, adı
kardeşine ithaf edilmiş, Sana Geldik Ali isimli; Ali
Yıldız için direnmişti ve buldu kardeşini toplu bir mezarda.
Dolayısıyla, Çemişgezekteki bu küçük hikâye ne kadar büyük bir
meseleyle karşı karşıya olduğumuzu ortaya koyan, ne
kadar can yakıcı
Eğer yakınları, sevgilileri,
eşleri, anneleri, babaları, kardeşleri, yoldaşları,
cemaat üyeleri, taraftarları düşünüldüğünde 40 bin, 50 bin
kişilik büyük bir topluluğu, Anadoluda orta ölçekteki bir
kasabanın halkını etkileyecek ölçüde büyük bir toplumsal yarayla
yüz yüze olduğumuzu düşünüyorum. Sadece o ölüleri oradan
çıkarmayacağız, onların yakınlarına da insan
olduklarını, yakınlarının insan olarak değer
görmesi gerektiğini hatırlatacağız. Daha önemlisi, çok
vicdani bir şey yapacağız: Yer altında bilinmeyen bir ölü,
belki de ünlü bir gazeteci, öldürülmüş asit kuyusuna
atılmış bir politikacı. Madem 1990ların
karanlığıyla sürekli yüzleşmekte, o dönemin
karanlıklarını aydınlatmakta ve bu misyonu savunmakta
Hükûmetin iddiası olduğunu söylüyoruz, bu çok basit meselede hemen
adım atabiliriz.
Benim
gördüğüm, 2011de İnsan Hakları Derneği bir rapor
yayınlamıştı, sonra o rapor üzerinden biz de
Çemişgezek deneyimi ışığında bazı
çalışmalar yaptık. Benim gördüğüm şey şu: Bu
1.269 kişinin 572si 1993-1996 arasında toplu mezarlara konmuş
yani Çillerin işbaşında olduğu dönem ve yargısız
infazların yoğunlaştığı dönem. Yine, son yirmi
yıllık, otuz yıllık ağır insan hakları
ihlalleri pratiğinde bu üç yılda toplu mezarların içindeki insan
sayısında yüzde 37 artış olmuş. Dolayısıyla,
o dönemin aydınlanması, o dönemin sorumlularının
yargılanması için sadece Mehmet Ağarla değil, dönemin
bütün siyasi, askerî, polis yetkilileriyle hesaplaşılması gerektiği
kanaatindeyim.
Bugün Hükûmet
eğer samimiyetini göstermek istiyorsa uygulanıp
uygulanamayacağını hiç bilemeyeceğimiz, önümüzdeki günlerde
yargının pratiğiyle anlayacağımız zaman
aşımı müessesesinin zorla kaybetme suçundan da
kaldırılması ve bu suçun insanlık suçu olarak Ceza
Kanununa yazılması gerekiyor ama bu konuda hiçbir adım
atılamadı. Öte yandan, toplu mezardaki insanları çıkarmak
için yeni Hüsnü Yıldızları beklememeliyiz, bunu toplu veya
ferdî şikâyet konusu olarak adım atılan bir alan olmaktan
çıkarıp bu konuda sistematik bir yaklaşım benimsemek
zorundayız. Ben de toplu mezarlarla ilgili bir hakikatleri
araştırma komisyonunun kurulmasını doğru buluyorum.
Zaten hakikatleri araştırma komisyonunun içinde de böyle özel bir
şey kurulabilir ve bunu bizim partimiz de çok defa TBMM gündemine getirdi,
önergeler verildi, Hükûmetin oylarıyla her zaman reddedildi.
Öte yandan, bu
meseleyle ilgili bağımsız bir komisyon kurulması gerekiyor.
Sadece cumhuriyet savcısının keyfine göre veya Adalet
Bakanının insafına göre gidip bir yerdeki toplu mezarı
açmak kabul edilemez. Bu konuda muhakkak baroların, adli tıp
örgütlerinin, bilim insanlarının, Hırvatistanda,
Sırbistanda büyük katliamlarda deneyimi olan özellikle adli tıp
uzmanlarının görev alması lazım, yine kurban
yakınlarının bu komiteye alınması lazım; bağımsız
bir komisyon, TBMMde ise hakikatleri araştırma komisyonu
kurulması gerekir.
Görüşlerim
özetle böyle. Teklifin lehinde oy kullandığımı bildirmek
istiyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aygün.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Kastamonu Milletvekili Sayın
Mustafa Gökhan Gülşen. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA GÖKHAN
GÜLŞEN (Kastamonu) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; BDP grup önerisi aleyhine söz aldım, sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, hem faili meçhuller hem de toplu mezarlar -hemfikiriz, hep aynı
düşünüyoruz- insanlık suçudur. Gerçekten, Türkiye'nin böyle
şeyleri varsa bunlarla yüzleşmesi lazımdır. Bizim aleyhinde
olduğumuz husus bunların araştırılması veya
bunların üzerine gidilmesi değil, bu konuda şu süreçte bir
Meclis araştırması komisyonu kurulması hususudur. Yoksa biz
bu işlerin üzerine gidilmesinin aleyhinde değiliz ancak şu anda,
zaten bu konularla ilgili, faili meçhullerle ve toplu mezarlarla ilgili hukuki
süreçler devam etmektedir.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Zaman aşımına uğrayacak daha, zaman
aşımına. Yirmi yıldır çözülmeyen cinayetler var ya!
Neden bahsediyorsunuz siz?
MUSTAFA GÖKHAN
GÜLŞEN (Devamla) Türkiye'nin karanlık işleriyle ilgili hukuki
süreçler, hukukçular zaten bu işin üzerine şu anda kararlılıkla
ve cesaretle gitmektedir.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Maşallah! Bravo!
MUSTAFA GÖKHAN
GÜLŞEN (Devamla) Bu sebeple grup önerisi aleyhinde olduğumuzu
bildiriyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Uygun zaman hakkında bir tarih verebilir misiniz?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gülşen.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Yeterli
BAŞKAN İşte o önce istenecekti, okunurken.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- MHP Grubunun,
(10/149) esas numaralı, 3269 sayılı Yasa kapsamında Türk
Silahlı Kuvvetlerinde 1986 yılından itibaren başlayan uzman
erbaş uygulaması sonucunda ortaya çıkan sorunların
araştırılarak alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi;
16/5/2012 tarih, 4995 sayı ile Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu subay,
astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar ile geçici köy
korucularının özlük hakları ile diğer hak ve imkânları
konusunda yaşadıkları sorunların; 12/2/2013 tarih, 9569
sayı ile terörle mücadele kapsamında en önde ve yüksek
yoğunluklu terör tehdidi olan bölgelerde bulunan uzman
erbaşların çalışma ve özlük hakları ile ilgili
sorunların belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergelerinin Genel Kurulun 29 Mayıs 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunarak,
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
29/5/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 29/5/2013 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler Kısmında yer alan
(10/149) esas numaralı 3269 sayılı Yasa kapsamında 1986 yılından
itibaren Türk Silahlı Kuvvetlerinde uzman erbaş uygulaması başlamıştır.
Uzman erbaş uygulaması sonucunda ortaya çıkan sorunların,
alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi ve 16 Mayıs 2012 tarih, 4995
sayı ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğumuz Türk
Silahlı Kuvvetleri mensubu subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman
erbaşlar ile geçici köy korucularının özlük hakları ile
diğer hak ve imkânları konusunda yaşadıkları sorunlar
ve 12 Şubat 2013 Tarih, 9569 sayı ile TBMM
Başkanlığına vermiş olduğumuz terörle mücadele
kapsamında en önde ve yüksek yoğunluklu terör tehdidi olan bölgelerde
uzman erbaşların çalışma ve özlük hakları ile ilgili
sorunların belirlenmesi amacıyla verdiğimiz Meclis araştırması
önergelerimizin 29/05/2013 Çarşamba günü (bugün) Genel Kurulda okunarak
görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Isparta Milletvekili
Sayın Süleyman Nevzat Korkmazın.
Buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzman
erbaşların içinde bulunduğu çalışma şartları, sorunları ve bu
sorunlara çözüm üretilmesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisince verilen
Meclis araştırması önergesinin gündeme alınması için
söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, 9uncu Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman
Demirel Beyefendinin ebediyete intikal eden muhterem eşleri Nazmiye
Hanıma bir kez daha Allahtan rahmet diliyor, başta Sayın
Demirel ailesi olmak üzere değerli hemşehrilerime ve aziz milletimize
başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, özellikle sınırlarımızda yaşanan son
gelişmelere ve bu gelişmelerin ortaya çıkardığı
risklere baktığımızda, son derece başarısız
bir AKP dış politikasıyla karşı karşıya
olduğumuzu söyleyebiliriz. Gittikçe daralan bir diplomasi çemberi söz
konusudur. Türkiyenin, beceriksiz dış politika hamleleri sonucu,
bölgesinde gittikçe yalnızlaştığı ve komşuları
tarafından husumet beslenen bir ülke hâline geldiği görülmektedir.
AKP tarafından yönetilen devletimiz, maalesef, sözüne güvenilmeyen,
istikrarsız, Batı emperyalizminin Müslüman coğrafyasına
soktuğu Truva atı olarak değerlendirilmektedir.
Bugün
itibarıyla, her zamankinden çok daha güçlü bir orduya ihtiyaç vardır,
caydırıcı, etkin, sağlam bir birlikteliği olan güçlü
bir orduya. On bir yıllık AKP dönemi, planlı bir biçimde
silahlı kuvvetlerimizin hırpalandığı ve
mensupları arasına huzursuzluğun sokulmaya
çalışıldığı yıllar olarak
hatırlanacaktır gelecekte. Cumhuriyet felsefesinden âdeta rövanş
alma düşüncesiyle, cumhuriyetin mimarlarından olan ordumuz 2002den
beri AKP iktidarınca siyasetin öznesi hâline getirilmiş, bilinçli
hamlelerle hırpalanmış, sonuçta, komuta kademesinin büyük bir
kısmı tasfiye edilmiştir. Ast ve üst büyük bir kaosun
ortasına atılmış, tüm dengeler tepetaklak edilerek âdeta
aralarına nifak tohumları ekilmiştir. Milletimizin göz bebeği,
dayanağı ordumuzun her düzeydeki mensuplarının çok ciddi
sorunları ve beklentileri vardır. Ordudan istifalar hız
kazanmıştır. Millî Savunma Bakanı Sayın Yılmaz,
son üç yılda Türk Silahlı Kuvvetlerinden istifa eden subay, astsubay
sayısının 13.751, sözleşmesi yenilenmeyen uzman erbaş
sayısının da 4.967 olduğunu
açıklamıştır.
Değerli
milletvekilleri, silahlı kuvvetlerimizin tüm mensuplarının
sorunları dağ gibi birikmiştir ve bir an önce çözümlenmeyi
beklemektedir. Terörle mücadele için özel bir statüde istihdam edilen uzman
erbaşlarımızın da sorunları böyledir. Zaman zaman
uzman jandarma sınıfıyla karıştırılan uzman
erbaşların emeklilikleri yoktur yani gelecek kaygısı
içerisindedirler. Son dönemde yapılan düzenlemeyle uzman erbaş olarak
çalışabilmenin üst sınırı olan 45 yaşından
sonra isterlerse diğer kamu görevlerinde çalışarak emekli olabilme
imkânı getirilmiş ise de bu yaştan önce meslekten
ayrılanlar ya da yasadan önce sözleşmesi feshedilenler için bir çözüm
değildir bu.
Uzman erbaşlar, diğer Türk Silahlı
Kuvvetleri mensupları gibi büyük bir onurla
taşıdıkları üniformalarıyla emekli olabilmeyi
istemektedirler. Ek göstergeleri yoktur bu kardeşlerimizin, daha doğrusu,
ek göstergeleri olmayan tek meslek grubudur. Yirmi beş yıllık
bir uzman erbaş ile bir yıllık arasında maaş
açısından hiçbir fark yoktur. Ek gösterge olmayışı
dışarıda emekliliklerini tamamlasalar bile çok düşük emekli
maaşı almaları neticesini doğurmaktadır. Hastalanma lüksleri
yoktur uzman erbaşların, çok ciddi bir rahatsızlıkla
karşılaşırlar ise -ki stresli ortamda bu mukadderdir- üç
aydan fazla rapor aldıklarında sözleşmeleri doğrudan
feshedilip resmen aileleriyle birlikte sokağa atılmaktadırlar. İnsan
haklarına aykırı olduğu kadar kamu personel rejimimizde bu
denli zalimane bir başka uygulama da yoktur. Keyfî uygulamalarla yüz
yüzedirler uzman erbaşlar. En küçük kabahatlerinde bile disiplin
cezası uygulamasına muhatap olmaktadırlar. Bu cezalar yıl
içerisinde bir ayı buldu mu yine ihraç istemiyle karşı
karşıya kalıyorlar. Yargıya başvurma hakları da
yok, tam bir kölelik sistemi, tüm zorluklar onlara ama mali ve sosyal haklarda
iyileştirmeler semtlerine uğramıyor. Bir şarkı var ya
Sana sevdanın yolları, bana kurşunlar. diye, aynen böyle bir
şey. Lojman hakları komik, âdeta ulufe, Türk Silahlı
Kuvvetlerindeki sivil memurlarla birlikte yüzde 5lik bir kontenjan
tanınmış. Bu sosyal konutlar düşük maaşlılar için
yapılmamış mıydı? Ya maaşlarını
artırın ya da lojman kontenjanlarını, hiç olmazsa kira
yardımı yapın; o da yok. Hatta orduevlerinden bile ailelerinin
istifade imkânları yok. Orduevi kapılarında onur
kırıcı bazı muamelelere maruz kaldıkları
kulağımıza kadar geliyor. Yirmi altı yılda özlük
haklarında, sosyal haklarında herhangi bir değişiklik
yapılmaz mı? Allahtan korkun! Dünya bile 26 kere değişti.
Kimse kusura bakmasın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu
uygulamasında hukuk da yok, insaf da yok. Güvenli gelecek, silah
arkadaşlığı, meslek onuru, maalesef hepsi sınıfta
kalmış.
Değerli
milletvekilleri, bu sorunları herkes biliyor, herkes görüyor ama galiba
bir görmeyen Genelkurmay Başkanı, Millî Savunma Bakanı ve
komutanlar. Gerçi, onlar son dönemlerde her türlü rezalet ve cinayetlerden
sonra, ellerinde silah arkadaşları ve Mehmetçikin kanı olan
teröristleri de sınır dışına çıkarken görmediler,
insansız hava araçları da her ne hikmetse görmüyor ama
unutmayınız, birileri bu rezaletlere sırtını dönse de
tüm millet olan biteni görüyor ve kayda alıyor. Silahlı kuvvetler
adına karar veren başta Genelkurmay Başkanı, Millî Savunma
Bakanı ve diğer komutanlara sesleniyorum:
Mensuplarınızın karşı karşıya olduğu bu
sorunlara gözlerinizi kapamayın. Siz gündeminize almayacaksınız
da bu sorunu kim dillendirecek? Milliyetçi Hareket Partisi olarak, getirin
çözüm önerilerinizi, sonuna kadar destek olalım. PKK ve
artıkları gibi, bu vatanın ekmeğini yiyip şer
odaklarıyla aynı safa geçmiş bazı bedhahlar, gafiller hatta
hainler gibi, sureti haktan görünüp de bu sorunlar üzerinden orduya nifak ekmek
isteyenlere müsaade etmeyelim ve gelin, önce uzman çavuşlardan, sivil
memurlardan, uzman jandarma ve astsubaylardan başlayarak yukarıya
kadar, herkesi kucaklayan bir yeniden yapılanma ortaya koyalım. Bunun
için, siz değerli milletvekillerine sesleniyorum: Milletin göz bebeği
olan ordumuza nasıl katkı sunacağımıza kafa
yoralım. Milliyetçi Hareket Partisinin bu önergesini bir fırsat bilin
ve gelin, bu araştırma önergemize destek olun. Milliyetçi Hareket
Partisinin ilk önergesi de değil bu. Daha önce verdiğimiz Meclis
araştırması önergelerimize sırtınızı
döndünüz, seyirci kaldınız. Güçlü olduğu kadar huzurlu, güçlü
olduğu kadar birlik beraberliğini, sosyal
dayanışmasını üst seviyeye çıkarmış bir ordu
istemiyor musunuz?
Değerli
milletvekilleri, stadyumdaki olaylara dikkat çekerek ve bu olayların
önlenmesinde özel güvenlik teşkilatlarını hatalı bularak
emniyet teşkilatı içerisinde yeni yapılanmadan bahsetti
Başbakan. Hep öyle yapar ya, Başarılar benim, hatalar
başkalarının. bu da öyle. Emniyet içerisinde polis benzeri
koruma ve güvenlik birimi oluşturularak binlerce kolluk personelinin
alınacağı ifade edildi, onlar eğitilecek, donatılacak,
hazırlanacak; zaman ve lüzumsuz kaynak israfı. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bir kanun teklifi verdik bugün. Biliyorsunuz, değişik
nedenlerle uzman erbaş iken görevden ilişiği kesilmiş
binlerce insanımız var; bunlar sizlere de geliyor, bizlere de ve
haklı olarak çoluk çocuğunun nafakasını temin etmek için
iş istiyor bu gencecik insanlar. Ayrıca bir kaynak aramaya gerek yok,
zaman kaybetmeye hiç gerek yok. Silahlı eğitimden geçmiş,
toplumsal olaylarda, hatta terörle mücadelede pişmiş, eğitimli
bu personeli buralarda istihdam etmek daha iyi olmaz mı? Böylece, kanayan
bir yara tedavi edilmiş olmaz mı? Bu kanun teklifimizde diyoruz ki:
Bu koruma ve güvenlik birimlerine, hâlâ özel güvenlik olarak görev yapan
kişiler ile suça bulaşmak dışında herhangi bir
nedenden dolayı görevinden ayrılmış uzman erbaşlardan
atama yapalım. Bir taşla iki kuş vuralım, hem tespit ettiğiniz
güvenlik boşluğunu deneyimli personelle doldururuz hem de kanayan
uzman erbaş işsizliğine de bir çözüm üretmiş oluruz.
Kuracağımız araştırma komisyonunda hem bu teklifimizi
hem de diğer hususları masaya yatıralım. Vatan için cansiparane
görev yapmış bu kardeşlerimizi ortada bırakmayalım,
sorunlarına birlikte çözüm arayalım.
Milliyetçi Hareket
Partisinin araştırma önergesine destek olmanızı
beklediğimizi ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisinin aleyhinde İstanbul Milletvekili Sayın
Şirin Ünal.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞİRİN
ÜNAL (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu Meclis
araştırması yapılması konusundaki önergenin aleyhinde
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken, 560ıncı yıl dönümünü büyük coşkuyla
kutladığımız İstanbulun fethinin hayırlara vesile
olmasını diliyor, büyük komutan Fatih Sultan Mehmet Hanı
şükranla yâd ediyor ve bu onuru bizlere hissettiren, tarihimizle gurur
duymamıza vesile olan atalarımıza sonsuz rahmet ve minnetlerimi
ifade ediyorum.
Bugün temeli
atılan ve 29 Mayıs 2015 tarihinde bitirilecek olan Yavuz Sultan Selim
Köprüsünün de İstanbulumuza, Türkiyemize ve tüm dünyaya
hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunuyla 1986
yılından itibaren Türk Silahlı Kuvvetlerinde uzman erbaş
uygulaması başlatılmıştır. Türk Silahlı
Kuvvetlerinin erbaş kadrolarında devamlılık arz eden teknik
ve kritik görevlerde yetişmiş personel ihtiyacını
karşılamak maksadıyla istihdam edilecek uzman onbaşı
ve uzman çavuşların temini, hizmet şartları, görev ve
hakları, yükümlülükleri, astsubay sınıfına geçirilmeleriyle
ilgili esas ve usuller de düzenlenmiştir.
Bu kanun
kapsamında, uzman çavuşlar en az lise veya dengi okul mezunu
çavuşlar veya en az ilköğretim okulu mezunu olup muvazzaflık
hizmetini çavuş rütbesiyle tamamlayanlardan, uzman onbaşılar ise
ilköğretim okulu veya dengi okul mezunu olanlardan, uzman erbaş 3269
sayılı Kanun hükümlerine göre istihdam edilen uzman çavuş ve
uzman onbaşılardan da oluşmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, uzman erbaşlarımızın sorunlarıyla
ilgili mühim olan mesele ordumuzun profesyonelleşmesidir. Bu, Meclis
araştırması açılmasından daha da mühim bir hadisedir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin profesyonelleşmesi konusunda 1980lerin
sonunda başlatılan uzman erbaş uygulamasıyla zaten önemli
bir adım atılmıştır. Model niteliği
taşıyan bu uygulama profesyonelleşmenin sadece bir
ayağını oluşturmaktadır. Uygulamanın ikinci
ayağını ise zorunlu askerlik sisteminin yeniden
yapılandırılması temelinde başlatılabilecek
profesyonel er uygulaması oluşturacaktır.
Değerli
milletvekilleri, bildiğiniz üzere, pek çok Avrupa ülkesi soğuk
savaş dönemi sonrası tehdit veya risk algısındaki
değişimin de etkisiyle profesyonel orduya geçmeye
çalışmaktadır. İngilterede profesyonel orduya geçiş
tarihi 1960, Amerika Birleşik Devletlerinde ise 1973 yılı
olmuştur. Profesyonel ordulara sahip bazı ülkelerde gönüllü asker
temini konusunda problemler yaşanmaktadır. Bu problemlerin kriz ve
savaş dönemlerinde arttığı görülmektedir. Amerika
Birleşik Devletlerinin özellikle son dönemde bu problemi yoğun
olarak yaşadığı bilinmektedir. Almanya, Meksika ve
diğer bazı gelişmiş ülkelerde zorunlu askerlerden ve daha
yüksek maaşlı sözleşmeli erlerden oluşan karma ordu
modeli olarak adlandırılabilecek yapılar da mevcuttur. Zorunlu
askerlik modelini uygulayan tehdit risk değerlendirmesi düşük Batılı
ülkelerde alternatif kamu hizmeti uygulamaları
yasallaştırılmıştır ve sistem, kişilerin
tercihlerini dikkate almaktadır. İsrail gibi tehdit
değerlendirmesi yüksek bazı ülkelerdeki zorunlu askerlik
uygulamasında ise kamu hizmeti seçeneği olmakla birlikte, uygun olan
fertleri, bayanlar dâhil, devlet öncelikle askerlik görevi için seçmektedir.
Profesyonel
askerliğe talebin artırılması için askerlik modelinin bir
cazibesi olması gerekmektedir. Bunun için inceleme ve
değerlendirmeler devam etmektedir. Her ne kadar son günlerde yapılan
müracaatların azlığı nedeniyle sözleşmeli er modelinin
askıya alınma ihtimali konuşulsa da aslında tam profesyonel
orduya geçmek için en az yirmi yıllık sürece
ihtiyacımızın olduğunu değerlendiriyorum.
Sözleşmeli modelde olması gerekenler: Yaş
sınırının 18 ile 23 aralığında olması;
adayların en az lise mezunu olmaları, asgari altı ay askerî
eğitim verilmesi; mesaiye geliş-gidişler için şahsi
araçların teşvik edilmesi, bu maksatla da yakıt desteğinde
bulunulması; yılda bir kez sağlık kontrolünden
geçirilmeleri ve fiziki teste tabi tutulmaları; alkol, sigara gibi kötü
alışkanlıklarının olmaması gerekmektedir. Uzman
erbaşlarımızın sorunlarıyla ilgili
çalışmalar gerek Genelkurmay Başkanlığımız
gerekse Millî Savunma Bakanlığımız tarafından takip
edilmekte ve çözümü noktasındaki çalışmalar devam etmektedir.
Türk Silahlı
Kuvvetlerinin profesyonel yapıya geçmesinin öncelikli şartı,
siyasi kararın verilmesidir. Bunun da gayrisafi yurt içi
hasılanın bu yükü taşıyabilecek bir seviyeyi üstlenmesine
bağlı olacağı değerlendirilmektedir. Siyasi karar
verildikten sonra oluşturulan geçiş planına göre personel
tedarik ve eğitim faaliyetlerinin başlayabileceğini ifade
ediyor, gündemimizdeki yasa tekliflerinin öncelikli olarak görüşülmesinin
daha uygun olacağını belirterek hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ünal.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisinin lehinde İzmir Milletvekili Sayın Mustafa
Moroğlu.
Buyurun Sayın
Moroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
sözleşmeli uzman erbaşların sorunlarıyla ilgili
araştırma önergesinin lehinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Elbette bu
araştırma önergesini de destekleyeceğimizi baştan belirtmek
istiyorum çünkü Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak hiçbir sorunun, hiçbir
zulmün ya da hiçbir haksızlığın
araştırılmasına bugüne kadar hayır demedik, bugünden
sonra da hayır demeyeceğiz. İki yıldır görev
yaptığım sürede, bu tavrın AKP sıralarında oturan
milletvekili arkadaşlarımıza özgü bir davranış
olduğunu gözlemledim ve bu araştırma önergelerine niye ret
verdiklerini de hiçbir zaman anlamış değilim. Eğer onu
anlatacak, bu araştırma önergelerine niye ret verdiklerini, niye
hayır dediklerini anlatacak, yurttaşlarımıza bunu
söyleyecek sözleri varsa da buradan, onları sadece şu gerekçeyle
Başka yasalarımız var, başka önemli işlerimiz var.
diyerek bu gerekçenin dışında başka bir gerekçeyle
anlatmalarını talep ediyorum. Çünkü Başbakan, geçenlerde bir
televizyon konuşmasında Anayasayla ilgili referanduma gidecek
misiniz? sorusuna cevap verirken Elbette, eğer diğer muhalefet
partileri milletvekillerini parti binalarına kilitlemezlerse referanduma
götürecek sayıya ulaşabiliriz. demişlerdi. Buradan kalkarak
acaba arkadaşların sadece burada parmakları mı giriyor,
akılları parti binalarına mı kilitleniyor diye merak
etmekten de kendimi alamadım. Çünkü bugüne kadar araştırılması
gereken hiçbir konuya Evet, bunu araştıralım. diye cevap
vermediler ta ki ne zamana kadar? Araştırılmasını
istediğimiz konunun vahameti ortaya çıkıp, cinayetler
işleninceye kadar. Bunun da en güzel örneği, sağlık
çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi için araştırma
önergeleri verdik, reddedildi. Ne zaman kabul edildi? Antepte bir doktor
arkadaşımız katledildiği zaman. Ona gelmeden bu
uyarıyı bir kez daha yapıyorum ve
arkadaşlarımızın akıllarını parti
binalarından çıkarıp, bu araştırma önergelerine, daha
doğrusu bütün araştırma önergelerine, özellikle çözümleri acil
olan sorunlara evet vermelerini rica ediyorum bütün
yurttaşlarımız adına.
Örneğin,
uzman erbaşların sorunlarının en büyükleriyle ilişkili
olan intiharlarla ilgili önergeler verdik, beraber araştıralım
dedik, hayır denildi. Sonra, peki araştırma önergelerine
hayır diyorsunuz, bir soru önergesi verelim, belki bizim bilmediğimiz
bir şeyler vardır, bunu da bize anlatırlar diye bir soru
önergesi verdik. Çünkü son on yılda terörle mücadelede şehit
verdiğimiz askerlerin sayısından daha fazla orduda intihar
olayları yaşanmış. Burada bir sorun var Sayın Bakan,
sayın iktidar; bunları araştıralım ve bu
sorunların çözümü için de tedbirler alalım dedik, hayır
dediniz. Peki, niye oluyor diye soru önergesi verdiğimizde şu
cevabı aldık: Toplumdaki intihar olaylarıyla eşit oranda
intihar oluyor. Burada ayrıca özel bir sorun yok. cevabını
aldık. Burada hepiniz buna tanıksınız, televizyonlardan
izleyen yurttaşlarımız da tanık. Burada nereden baksanız,
hangi açıdan baksanız gerçekten üzülmemiz gerekiyor, hep beraber
üzülmemiz gerekiyor parti farkı gözetmeksizin çünkü Bakan toplumda da bir
sorunun olduğunu itiraf etmiş oluyor. Acaba bu intiharlar, toplumdaki
intiharlar her kötülüğün anası olarak son günlerde kolayca
suçladığınız alkol içenlerden mi, alkol aldıkları
için intihar edenler mi fazla; yoksa geçimsizlikten, yoksulluktan, işsizlikten
intihar edenler mi fazla; kendi tarlaları ve 7 bin liraya verdiğiniz
inekleri ellerinden aldığı için intihar edenler mi fazla; ya da
üniversiteyi bitirip iş bulamadığı için intihar edenler mi
fazla? Bunları araştırıp öğrenebilirdik, bunu da
yapmadınız.
Ayrıca, bize
yanlış bilgi vererek yalan söylediniz demek içimden geçmiyor bir Bakana
ama Bakan, toplumdaki intiharlarla ordudaki intiharların eşit
olmadığını, bize sorsaydı ya da en ufak bir
araştırma yapsaydı, ordudaki intiharların toplumdaki
intiharların 2,5 katı olduğunu öğrenebilirdi.
Yani, öyle bir
durumla karşı karşıyayız ki değerli
arkadaşlarım, hiçbir zaman toplumsal sorunların ortaya
çıkması için çaba göstermiyorsunuz ve bizim çabalarımıza
da, muhalefet partilerinin çabalarına da destek vermiyorsunuz biraz önce
MHP grubundaki arkadaşlarımızın verdiği önergede
olduğu gibi.
Sevgili hemşehrim
Hamza Dağ çıktı, burada Bir tek faili meçhul cinayet yoktur bir
tane Hablemitoğlu dışında. dedi. Öyleyse bir bildiği
var. Gelsin, hepimizin bildiği ve dünyanın da bildiği ama kimin
işlediği açıklanmayan Roboskideki 34 kişinin
katledildiği bir şey var. Herhâlde bunu biliyor; gelsin burada
açıklasın, Bu faili meçhul değildir, faili de şudur.
desin. Ya da birçok o dönemden bu tarafa diğer arkadaşların
örneklerini bilmiyor olabilir ama bunu bilir. Onun için, burada, politika
uğruna, siyaset yapma adına -tırnak içinde siyaset yapma
adına- birbirimizi yanıltmak ve birbirimizle kürsüden polemik yapmak
yerine Evet, bunlar araştırılması gereken önemli bir
sorundur. deyip hep beraber araştırmaya başlayalım,
gerekli tedbirleri alalım.
Uzman
erbaşların sorunlarını da Millî Savunma Komisyonu üyesi
olarak, sadece uzman erbaşların değil, uzman jandarmaların,
astsubayların bütün sorunlarını dile getirip komisyonlarda
bunlar için belli bir miktarda düzeltme taleplerimizi ilettik ve her zaman,
iktidara mensup partili arkadaşlar, AKPli arkadaşlar tarafından
ret cevabı aldık. Neden? Her alandaki eşitsizliklerin bir
örneği olarak, gelin, biraz önce konuşan Şirin Ünal
Milletvekilimizin de dediği gibi, eğer yapısal sorunlardan
kaynaklanan bir sorun varsa bunu da araştıralım, hep beraber
düzeltelim. Bizim de bilmemiz gereken şeylerin olduğunu, muhalefet
partilerine de oy veren yüzde 50yi aşkın bir seçmenin olduğunu
bilin ve bu çalışmalar yürüyorsa gene beraber bilelim yani bu,
araştırma önergesinin kabul edilmesine engel bir durum değil ki.
Hep beraber bu çalışmaları yürütelim ama hepimizin kısa
zamanda da çözebileceği
Evet, biz bu yapısal sorunları
aşmak için çaba göstereceğiz ama bugün uzman erbaşların
yaşadıkları sorunlara da uzman jandarmaların
yaşadıkları sorunlara da sessiz kalamayız.
Örneğin
birçok yerden uzman jandarmalar bizi arıyor, diyorlar ki: Artık
orduya jandarma alınmıyor. Biz cezaevlerinde bile 7 kişiyle
koskoca cezaevini beklemek zorunda kalıyoruz. Köylere güvenlik
görevlileri, devriyeler çıkaramıyoruz. Ne yapacaksınız bu
sorunları? Herhâlde bir araştırma önergesiyle
araştırıp tespit eder, sorunun çözümünü bulabiliriz. Yoksa
diğer arkadaşların da belirttiği gibi, bütün bu Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yerine ya da emniyet güçlerinin yerine profesyonel
dediğiniz başka bir ordu planları içinde misiniz? Milletvekili
arkadaşlarımız bir soruya, önergeye ret verirken bunları
düşünmeli. İleride Ya, biz buna da el kaldırmamış
mıydık? ya da Buna da el kaldırmış
mıydık? dediğiniz altından kalkamayacağınız
projelere imza atmak ya da el kaldırmak zorunda kalmayın değerli
arkadaşlarım. Biz sizi uyardığımız zaman, bu
intiharları önleyebiliriz, uzman erbaşların
sorunlarını çözebiliriz, çözmezsek intiharlar artacak diye
uyarmamıza rağmen ret diye ellerinizi kaldırıyorsanız,
sonra biz bu intiharlarda vebaliniz olduğunu size
hatırlattığımız zaman da bize kızmamanız
gerekiyor.
Ayrıca,
Dilekçe Komisyonunda olan arkadaşlar da bilir. Uzman jandarmalar ve uzman
erbaşlar Dilekçe Komisyonuna bir dilekçeyle başvurmuşlar; her
ikisi de, uzman jandarmalar da uzman erbaşlar da: Başbakan bize
seçim zamanında söz verdi. Hepinizin sorunlarınızı
biliyorum, maaşlarınızın düşüklüğünü biliyorum,
iki yıl sonra istifa ettiğiniz zaman iş bulamamak zorunda
kaldığınızı biliyorum, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
sorumluluklarını taşıyıp ama haklarına sahip
olmadığınızı biliyorum. Bunları 2011
seçimlerinden sonra çözeceğim. diye meydanlarda söz verdi ama çözmedi.
Şimdi, bütün bunlara karşı çıkıp bu sorunların
çözümü için iki yıl önce söz veren fakat iki yıldır çözmeyen bir
Başbakan var, araştırma önergelerimize de her zaman ret veren
bir iktidar partisinin milletvekilleri var.
Şimdi, bize,
Genel Başkanımızın dediği gibi, bir tek şey
kalıyor: Ya bu sorunları çözeceksiniz ya da biz her zaman
Yalancıdan Başbakan olmaz. demeye devam edeceğiz.
Saygılarımla.
Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, İstanbul Milletvekili Şirin
Ünalın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma
sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biraz önce,
Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu önergeyle ilgili olarak
AKP sözcüsü milletvekili arkadaşımız bir konuşma
yaptı. Bu konuşmada uzman erbaşlığın ve orduda
profesyonelleşmenin tarihini anlattı, Profesyonellik için en az
yirmi yıl gerekir. dedi. Hâlbuki yirmi altı yıldır
uygulanan bir yasa var. Bırakın profesyonelleşmeyi, giderek içi
boşaltılan bir sistemle karşı karşıyayız.
Buradan çıkardığım sonuç şu: Demek ki AKP zihniyetiyle
yirmi değil, iki yüz yirmi sene de gidilse bir arpa boyu yol
alınamayacağı ortada. Aynı şey sivil memurlar, uzman
jandarmalar, astsubaylar ve subaylar için de geçerli.
Bu hususun aziz
milletimizce ve Meclisimizce bilinmesini istedim. Böyle bir açıklama
ihtiyacı duydum. Söz verdiğiniz için teşekkür ediyor, Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
2.- MHP Grubunun,
(10/149) esas numaralı, 3269 sayılı Yasa kapsamında Türk
Silahlı Kuvvetlerinde 1986 yılından itibaren başlayan uzman
erbaş uygulaması sonucunda ortaya çıkan sorunların
araştırılarak alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi;
16/5/2012 tarih, 4995 sayı ile Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu subay,
astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar ile geçici köy
korucularının özlük hakları ile diğer hak ve imkânları
konusunda yaşadıkları sorunların; 12/2/2013 tarih, 9569
sayı ile terörle mücadele kapsamında en önde ve yüksek yoğunluklu
terör tehdidi olan bölgelerde bulunan uzman erbaşların
çalışma ve özlük hakları ile ilgili sorunların belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin Genel
Kurulun 29 Mayıs 2013 Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunarak, görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Bolu Milletvekili,
Sayın Ali Ercoşkun.
Buyurun Sayın
Ercoşkun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi önergesi
aleyhine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Haziran 2011den bu yana bu konuyla alakalı aslında
20/10/2011, 16/05/2012 ve son olarak da 12/02/2013 tarihinde olmak üzere,
Milliyetçi Hareket Partisinin üç tane önergesi var. Bu önergeleri burada
konuştuk, Milliyetçi Hareket Partisi konuştu, bizler konuştuk ve
sonuçta oyladık, reddolundu. Tabii, bu, şu demek değil; aslında,
Meclis hiçbir zaman araştırma komisyonu kurmuyor demek değil.
Bugün sabahleyin, yasa dışı dinlemelerle alakalı
araştırma komisyonunda diğer arkadaşlarımızla
beraber bir çalışma yaptık. Geçtiğimiz yıl
gerçekleşen bir sürü araştırma komisyonu
çalışmaları söz konusu. Dolayısıyla, aslında,
zaman zaman hep birlikte, bütün partilerin katkı verdiği
araştırma komisyonları kuruluyor. Ama, takdir edersiniz ki her
ne kadar bu araştırma komisyonunu saygıyla karşılasak
da Hükûmetin de, iktidarın da belli bir programı var.
Dolayısıyla, bu program çerçevesinde hareket ederken bir taraftan da
araştırma komisyonlarının çalışmalarına yol
vermek lazım.
Biz Adalet ve
Kalkınma Partisi olarak, bu konuyla alakalı Milliyetçi Hareket
Partisinin hazırlamış olduğu araştırma önergesini
saygıyla karşılıyoruz. Fakat, dün başlayan Petrol
Kanunuyla alakalı çalışmaların devam etmesi ve bir an önce
tamamlanması amacıyla önerinin aleyhinde olduğumuzu belirtir,
yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.17
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
3.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak ve 58 milletvekili tarafından
lezbiyen, gey, biseksüel bireylerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 14/2/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 29 Mayıs 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunarak,
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
29.5.2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun, 29.5.2013 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili
Binnaz Toprak ve 58 milletvekili tarafından, 14.2.2013 tarihinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına "lezbiyen, gey,
biseksüel bireylerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi" amacıyla
verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin (731 sıra no.lu),
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, 29.5.2013 Çarşamba günlü birleşimde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz İstanbul
Milletvekili Sayın Binnaz Topraka aittir.
Buyurun Sayın
Toprak. (CHP sıralarından alkışlar)
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Sayın Başkan, sevgili milletvekili
arkadaşlarım; ben konuşmama başlamadan önce Grup
Başkan Vekilimiz Akif Hamzaçebiye çok teşekkür etmek istiyorum çünkü
800 küsur önerge arasından bugün bu önergenin buraya inmesine kendisi
önayak oldu. Çok çok teşekkür ederim Akif Bey.
Şimdi, burada
konuşacaklarım, buradaki birçok kişinin ve belki bizi
dinleyenler arasında da yani Meclis TVden dinleyenler arasında da
pek çok kişinin duymak, anlamak, var olduğunu kabul etmek
istemedikleri bir konu. Ben, bugün burada LGBT bireylerden bahsedeceğim.
Bu bireylerin sorunlarıyla ilgili Mecliste bir araştırma
komisyonu kurulmasını önermiştim. LGBT bireyler derken
şunu kastediyorum: Cinsel kimliği ve cinsel yönelimi farklı olan
bireyler yani lezbiyenler, geyler, biseksüeller ve transseksüeller.
Şimdi, beni
dinlerken sizden ricam, bir an için şöyle gözlerinizi kapatıp bu
konuda empati kurmanız. Bu bireylerden biri olduğunuzu veya
bunların annesi, babası, kardeşi, yakını biri
olduğunuzu düşünmeniz; bunu kurgulamanız ve toplumun
baskısı ile ötekileştirme ile şiddet ile karşı
karşıya olan bu bireylerin, kendi hayatınızda bunu
yaşayacak olsanız hayatınızın nasıl bir cehenneme
dönüşeceğini kurgulamanız.
İslamın
insanları ötekileştirmemek, Allahın yarattığı
her varlığa karşı merhametli davranmak gibi
öğretilerini hatırlamanız ve de hayvan haklarının bile
korunması için mevzuatımız olan bu ülkede LGBT bireylere
karşı şiddet ve nefretle ilgili önlem olmamasını,
böyle bir ülkede hakkaniyetin ne demek olduğunu yeniden düşünmeniz, sizden
ricam bu. Özetle, hepinizin vicdanına hitap etmek istiyorum ve
vicdanınızın sesini dinleyerek bu önergeyi kabul
edeceğinizi umuyorum.
Önce, size bir
hikâye anlatmak istiyorum: Bu hikâye LİSTAG adında LGBT bireylerin
anne ve babalarının kurdukları bir sivil toplum örgütüyle
ilgili. Buradan birkaç tane anne geçen seni beni görmeye geldiler Meclise ve
kendi yaşadıklarını anlattılar. Onlardan bir tanesinin
hikâyesini anlatacağım size.
Aslında bu
hikâyeleri Boğaziçi Üniversitesinden arkadaşım ve
meslektaşım Can Candan bir belgesel olarak filme aldı. Hatta bu
belgesel Meclisin yakınlarındaki bir sinemada gösterildi sizler belki
ilgi duyup gidersiniz diye ama maalesef, o gün ilgi azdı, belki de
fırsat bulamadığınız için ama 7 Haziranda sinemalarda
vizyona girecek, gidip seyretmenizi tavsiye ederim. Aynı zamanda da 5
Haziranda Brükselde Avrupa Parlamentosunda gösterilecek.
Şimdi, önce
bu hikâyeyi anlatayım. Bu hanım bana geldiğinde şunu
söyledi: Bu meselelerden bağımsız olarak bir beyin kanaması
geçirmiş ve üç ay hastanede yatmış yani ölüm kalım
savaşı vermiş. Üç ay hastanede yattıktan sonra
iyileşmiş, taburcu edileceği gün doktor demiş ki: Evinize
gidin, istirahat edin, yataktan çıkmayın ve size de herhangi bir kötü
haber verilmesin. Diyor ki: Eve geldim -16 yaşında bir oğlu
var- akşam oğlum odama girdi, herhâlde öleceğimi düşündü ve
bana dedi ki: Anne, sana bir şey söylemem lazım, ben geyim. O anda
-düşünün, yataktan bile kalkmaması lazım- yataktan
fırladım, oğlumun ne kadar külotu, fanilası, çorabı,
ayakkabısı, tişörtü, pantolonu varsa bir çöp torbasına
doldurdum ve çöpe attım. Benim bir oğlum vardı, o gece öldü. Ondan
sonra iki yıl boyunca nasıl bununla mücadele ettiğini, Acaba
biri mi kandırdı? Acaba bir hastalık mı kaptı? Acaba
biz mi bir yanlış yaptık büyütürken? diyerek, Ya el âlem
duyarsa! korkusuyla iki yıl boyunca bununla mücadele ettiğini, bunun
sonunda da bir gün başını ellerinin arasına alıp
Oğlum mu, el âlem mi? diye bir iki üç saat düşündüğünü ve sonunda
oğlunda karar kıldığını anlattı. Gerçekten,
insanın içine işleyen bir hikâye bu ve eğer bu filmi izlerseniz
buna benzer bu hikâye o filmde yok ama o hanım var filmde, başka
şeyler anlatıyor- hikâyeleri duyacaksınız.
Şimdi,
şunu diyebilirsiniz: Canım, benim çocuğuma böyle bir şey
olmaz. Ben çocuğumu iyi yetiştirdim. Bunu böyle demeyin çünkü bu
insanların seçtiği bir tercih değil yani insanlar seçerek LGBT
bireyi olmuyorlar, başkaları tarafından kandırılmak
sonucunda da olmuyorlar, bu bir hastalık da değil ve
dolayısıyla tedavi edilebilecek bir şey de değil; bazı
insanlar böyle doğuyorlar. Bu tabloya baktığınızda
gerçekten de toplumdaki ön yargılar özellikle bu bireyler için
inanılmaz boyutlarda yani toplumda farklı olan herkese
karşı büyük ön yargı var ama özellikle de LGBT bireylere
karşı çok ciddi ön yargılar var ve maalesef de siyaset kurumu
bugüne kadar bunları izale etme açısından, bunlarla baş
etme açısından hiçbir şey yapmamış vaziyette.
Şimdi, bu
kişiler bir kere polis tacizine ve şiddetine uğruyorlar. Size
bir örnek vereyim: Mor Çatı diye bir kadın örgütü var, onun bir
toplantısında genç bir çocuk kalktı -öğrenci herhâlde, gayet
düzgün giyimli, bir blucin, üzerine kareli uzun kollu bir gömlek giymiş-
ve şunu anlattı, dedi ki: Yolda yürürken İstanbulda bu- polis
beni aldı, karakola götürdü, pantolonumu indirtti, iç
çamaşırımı kontrol etti ve şeklini şemailini
beğenmediği için Kabahatler Kanunundan ceza yazdı. Yani böyle
bir şey olamaz, polisin böyle bir yetkisi yok ama Türkiyede bunlar
yaşanıyor. Bu Kabahatler Kanunu, bir kere, bu tür birçok birey için
tam bir kâbus çünkü en ufak fırsatta polis Kabahatler Kanununu
çiğnedi. diye ceza yazıyor. Bugün mesela, ödeyemeyecekleri miktarda
cezası birikmiş LGBT bireyler var.
Aynı zamanda,
şiddet gördüklerinde polis tarafından, aileleri tarafından veya
toplum tarafından, sağlık hizmetlerinden yararlanamıyorlar
çünkü hastaneye gittikleri takdirde ortada bir şiddet olayı
olduğu için polise haber verilecek, onun korkusuyla tedavi
olamıyorlar. Aile tarafından şiddet görüyorlar, pek çoğu
öldürülebiliyor. Daha iki üç gün önce böyle bir vakanın mahkemesi
vardı. İntihara zorlanıyorlar ve işin daha da kötüsü,
maalesef, bizim mahkemelerimizde yargıçlarımız ağır
tahrikten, işte iyi hâlden böyle, kravat takıp ceket giydi diye-
bütün bu katillere indirime gidebiliyor. Halk tarafından linçe
uğrayabiliyorlar, Avcılarda böyle bir olay vardı.
İş gücü
piyasasından dışlanıyorlar, iş bulamıyorlar,
buldukları işten atılıyorlar ve iki yetişkin birey
arasında olan özel bir sorun, toplumsal bir soruna dönüşüyor. Çünkü,
yaşamak için seks işçiliğine yöneliyorlar. Çalışma
yaşamında aşağılanıyorlar, mobbinge
uğruyorlar, ev kiralamakta zorlanıyorlar, vesaire vesaire ve sürekli
korku içinde yaşıyorlar.
Bakın, geçen
yıl karanlık bir sokakta, İstanbulda yürüyorum. Önümde -biraz
da bariz bir şekilde- gey olan, 50sinin üstünde bir bey vardı, ayak
seslerimi duydu, nasıl tedirgin oldu anlatamam. Biz kadınlar onu
yaparız, arkanıza dönüp bakmazsınız çünkü o zaman
korktuğunuz belli olmuş olur, böyle yan gözle bakarsınız.
Geçeyim de bir kadın olduğumu görsün, korkusu geçsin istedim ama
geçemedim, hızlandı çünkü. Yaşadığı dehşet
inanılmazdı, birisi takip ediyor ve ona saldıracak diye.
Ve de askere
alınmakta insanlık dışı muamele görüyorlar. Bu da daha
önce konuşuldu, filmi bile yapıldı Zenne diye.
Oysa bu insanlar,
hepimiz gibi sıradan insanlar, birçoğumuz gibi iyi vatandaşlar
ve kendi hâlinde yaşayan insanlar yani bu tablo kabul edilemez. TBMM
olarak, bu ülkenin, milletin temsilcileri olarak bu tabloyu
değiştirmemiz lazım geldiğini düşünüyorum. Her insan
özgür ve eşit olmalıdır. Başta yaşam hakkı olmak
üzere, her insanın insan olduğu için temel hakları vardır.
Her insan insanca bir yaşama layıktır ve demokrasi
olduğunu, hele hele ileri demokrasi olduğunu iddia ettiğimiz bir
ülkede bu hakları göz ardı edemeyiz.
Önergeme olumlu oy
vereceğinizi umuyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BİNNAZ TOPRAK
(Devamla) Bir de bir şey daha söylemek istiyorum, o da
İstanbuldaki dünkü olayla ilgili: Bu Taksim Parkında
ağaçların kesilmesini protesto eden arkadaşlara polisin
şiddetini, aşırı şiddetini gerçekten teessüfle karşılıyorum.
İstanbul Milletvekili olarak bunu da dile getirmek istedim.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Toprak, sağ olun.
Sayın Tüzel,
buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, üçüncü boğaz köprüsünün
yapımının İstanbulda yeni sorunlara yol
açacağına ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT
TÜZEL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün
İstanbulda yapılan bir devlet töreninden söz etmek istiyorum: Bugün,
İstanbulun nefesini, suyunu kesecek, yaşamına ot tıkayacak
bir adım daha atıldı. İstanbulu beş yüz
altmış yıl önce fetheden Fatihin orduları yerine bugünün
haramileri, sermaye orduları fethe girişiyor. Osmanlının
fetih sevdalı torunları mehter ve dualar eşliğinde Yavuz
Sultan Selim adını verdikleri üçüncü köprüyle Boğazımızı
zincirliyorlar. İstanbulu dört bir yandan işgal edip emekçileri
topraklarından edenler, kuzeyin orman ve su havzalarına gözlerini
diktiler. Ne için? Arazi, rant, yatırım ve yağma için. Üçüncü
köprü yenilerini gerektirecek, yeni göç, yerleşim, nüfus ve
ulaşım problemlerini doğuracaktır.
Gezi Parkını
kışla ve AVM ile tarumar edenleri, Galataport ve Haliçi
peşkeş çekenleri, üçüncü köprü ve havaalanı ile şehrin
nefesini kesenleri, çılgın projeleriyle tarihi, kültürü,
doğayı
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH LEVENT
TÜZEL (İstanbul)
emekçilerin yaşamını kahredenleri tarih
affetmeyecektir.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak ve 58 milletvekili tarafından
lezbiyen, gey, biseksüel bireylerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 14/2/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 29 Mayıs 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunarak,
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Bursa Milletvekili
Sayın Aykan Erdemir.
Sayın
Erdemir, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Zaten bunlar, kim kimin aleyhinde belli değil.
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) Değerli milletvekilleri, yüce Meclisi ve bizleri televizyon ve
bilgisayar ekranları başında izleyen
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Usulen önergenin
aleyhinde söz aldım ama önergenin lehinde konuşacağım.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Allah Allah! Çok etik bir şey yapacaksınız (!)
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) Değerli milletvekilleri Koskoca dünyaya benim
evladımı sığdıramadılar. 2010 yılı
Eylül ayında Bursada öldürülen cinsel yönelimi farklı bir
vatandaşımızın annesinin sözü: Koskoca dünyaya benim
evladımı sığdıramadılar. İşte, bugün,
burada, koskoca dünyamıza bu anne ve babaların evlatlarını
sığdıracak küçücük bir yer açabilir miyiz diye konuşuyoruz.
Evet, koskoca dünyamızda küçücük bir yer var mı? 12 bıçak
darbesiyle öldürülenlere, 40 bıçak darbesiyle öldürülenlere, bedeninde
kapanmaz yaralar açılanlara, kalplerinde kapanmaz yaralar açılanlara
küçücük bir yerimiz var mı?
İşte,
Türkiyedeki LGBT bireylerin anne ve babalarını bir araya getiren
LİSTAG adlı topluluğun hayatının, deneyimlerinin,
acılarının anlatıldığı bir film var, Benim
Çocuğum. Can Candanın yönetmenliğinde toplumumuza sesleniyor,
insanlığa sesleniyor, en sıcak duygularla sesleniyor, en samimi
duygularla sesleniyor ve bu belgeselde, bu aile filminde anne ve babalar Benim
çocuğuma yeriniz var mı? Benim çocuğum için de hak var mı?
Benim çocuğum için de özgürlük var mı? Benim çocuğum için de
eşitlik var mı? diye soruyorlar.
Bu belgesel o
kadar önemli bir belgesel ki, arzu ettik ki Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
tüm milletvekillerimiz de bir kere izlesinler, bu aile filmini izlesinler,
anne-babaları dinlesinler, duygudaşlık kurabilsinler, onlar gibi
hissedebilsinler. Meclis Başkanımız Sayın Cemil Çiçekten
randevu istedik, kendisi -sağ olsun- bizi kırmadı, uzun uzun
dinledi, bu belgeseli dinledi, içeriğini dinledi ve dedi ki: Meclis
çatısı altında gösterimi uygun olmaz ama siz Meclise yakın
bir mekânda bu belgeseli gösterin, milletvekillerimizi davet edin. Biz de
-sağ olsun- hemen Çankaya Belediye Başkanımız Sayın
Bülent Tanıka koşup bir yardım rica ettik. Kendisi de bizi
kırmadı, mümkün olan ilk anda Çankaya Belediyesi Çağdaş
Sanat Merkezini bize tahsis etti. Meclisimizdeki tüm milletvekillerine bir
davetiye gönderdik ve dedik ki: Gelin, hep beraber, cinsel yönelimi ve
cinsiyet kimliği farklı olan çocukların annelerine ve
babalarına bir kulak verelim.
Burada bir
teşekkür etmek istiyorum çünkü o akşam anneler ve babalar yalnız
değildi çünkü Meclisimizden 6 milletvekili o akşam anneleri ve
babaları yalnız bırakmadı. Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekilleri Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu, Melda Onur ve Tufan Köse
orada, aramızdaydı; kendilerine teşekkür ediyoruz. Aynı
zamanda, AK PARTİ Trabzon Milletvekili Sayın Safiye Seymenoğlu
da aramızdaydı; kendisine de teşekkür ediyoruz bu
duygudaşlığı için.
Değerli
milletvekilleri, dünya değişiyor, Türkiye değişiyor, toplum
değişiyor; daha iyiye ve daha güzele doğru yürüme kararlılığındayız.
Bakın, 7 Mart 2010da yani bundan yalnızca üç yıl önce,
kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Sayın Aliye Kavaf ne
diyordu: Ben, eş cinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir
hastalık olduğuna inanıyorum, tedavi edilmesi gereken bir
şey bence. Toplumun çok tepkisini çekmişti. Bugün kendisi bakan
olarak da milletvekili olarak da aramızda değil fakat aradan geçen üç
yılda Türkiye çok yol katetti; 10 Mayıs 2013 tarihinde yani
yaklaşık üç yıl sonra, bakın bir başka bakan, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Şahin ne diyordu yani
aynı koltuğu dolduran bir başka bakanımız diyordu ki:
Yola çıkarken Her türlü ayrımcılığa karşı
olma ilkesini benimsedik. İşte, ben de, Sayın Fatma
Şahine de teşekkür ediyorum ve onun bu olumlu yorumundan da güç
alarak diyorum ki: Dünya değişiyor, tabular yıkılıyor,
daha iyi, daha güzel bir dünya mümkün, daha eşit, daha özgür bir dünya
mümkün.
Bakın, bugün
artık dünyada Al-Fatiha isimli bir örgüt var. Dünyada 20ye yakın
ülkede örgütlü; eş cinsel, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği
farklı olan Müslümanların, onların ailelerinin, onların
arkadaşlarının bir örgütü. Yani, eskiden inançla cinsel yönelim
ve cinsiyet kimliği farklılığı bir araya gelemez diye
düşünülürken bugün dünyanın pek çok ülkesinde inançlı Müslüman
eş cinseller, transseksüeller, geyler, lezbiyenler örgütleniyorlar ve
kendi toplumlarını da yavaş yavaş da olsa
değiştiriyorlar.
Fakat, ne
yazık ki Türkiye istediğimiz hızda ilerlemiyor ve çok
sayıda uluslararası raporda da Türkiyenin bu alandaki
ayrımcılığı, bu alandaki yavaşlığı
eleştiriliyor. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri
Dışişleri Bakanlığının 2012 İnsan
Hakları Raporunda eleştiriler var, Uluslararası Af Örgütünün
2013 Raporunda çeşitli eleştiriler var, 2013 yılında
Türkiye İlerleme Raporuna dair Avrupa Parlamentosu karar
tasarısında çeşitli eleştiriler var ve deniliyor ki:
Türkiye Hükûmeti LGBTlere yönelik ayrımcılık ve şiddet
ile etkin mücadele etmiyor. Ve aynı şekilde
Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu yasası
taslağından da cinsiyet kimliği korumasının
çıkartılması eleştiriliyor.
Demek ki bu alanda
alacağımız önemli bir mesafe var, bu alanda
alacağımız önemli bir mesafe var ama sanmayın ki bu mesafe
çok uzaklardan alacağımız fikirlerle, ilhamlarla olacak. Bizim
yalnızca kendi geçmişimize, geleneğimize, özümüze bakmamız
yeterli. Cumhuriyet bir eşit yurttaşlık projesi, cumhuriyet
kimsesizlerin kimsesi, cumhuriyet her şeyden önce hukuk devleti, ulusun
iradesinin zirveye taşınması. İşte, cumhuriyet, -ki kimsesizlerin kimsesi,
ayrımcılığa karşı eşit
yurttaşlığın kalesi- biz inanıyoruz ki cumhuriyet
cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği söz konusu olduğunda da
kimsesizlerin kimsesi olacak, sahipsizlerin sahibi olacak.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) O söylediğin ahlaksızlık!
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) - Bakın, kızgınlıkla bir yere varmak mümkün
değil, şiddetle bir yere varmak mümkün değil. Siz de eğer
bu belgeseli seyretseydiniz
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Ahlaksızlıktır!
BAŞKAN
Sayın milletvekili, lütfen
Lütfen hatibe
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) -
siz de eğer Benim çocuğum. kulak verseydiniz ben
inanıyorum ki sizin de yüreğiniz yumuşayacaktı. Ben
inanıyorum ki
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Ahlaksızlıktır o!
BAŞKAN
Sayın milletvekili, lütfen
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) -
siz de duygudaşlık, siz de empati kurabilecektiniz. Ama
biliyoruz ki toplum yavaş yavaş değişiyor, nefret söylemi
ve nefret suçları ağır ağır da olsa müeyyidelere,
yaptırımlara tabi oluyor. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak arzu
ediyoruz ki Türkiyede öfkeyle, nefretle yol alınmasın. Seçim
bildirgemizde de taahhütte bulunduğumuz gibi, Türkiyede
ayrımcılıkla mücadele ve nefret suçlarıyla mücadele için
bir yasal düzenlemenin bir an önce oluşturulmasını talep
ediyoruz.
Biliyorsunuz,
Türkiyede 70i aşkın sivil toplum kuruluşunun meydana
getirdiği bir platform var; Nefret Suçları Yasa Kampanyası
Platformu. Bu platformun ortak aklının ürünü olan da bir nefret
suçları yasa tasarısı var. Ben istiyorum ki bu taslağı
biz alalım ve Meclisimizde görüşüp kabul edelim. Buna yol açmak için
de, aralık ayında bir kanun teklifi olarak Meclis gündemine bu ortak
aklın ürünü, bu 70 STKnın ortak aklının ürününü sundum.
Arzu ediyor ve umuyoruz ki bir gün bu koca dünyada, bir gün bu koca Meclisin
gündeminde de nefret suçları yasası için de küçücük de olsa bir yer
açılır, bir vakit bulunur.
Son olarak,
buradan, LİSTAG annelerine, LİSTAG babalarına seslenmek
istiyorum: Şule Anne, Ömer Baba, Pınar Anne biliyorum ki bizi
seyrediyorsunuz, biliyorum ki o koskoca dünyamızda sizin
çocuklarınıza küçücük de olsa bir yerimiz var mı merak
ediyorsunuz. Ben inanıyorum ki bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu yüce
Meclis sizlerin gözündeki yaşı dindirecek ve diyecek ki Koskoca
dünyamızda sizin çocuğunuza da yerimiz var. Koskoca dünyanızda
bizim çocuğumuza da yerimiz var.
Hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdemir.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin lehinde Mersin Milletvekili Sayın Ertuğrul
Kürkcü.
Buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; Cumhuriyet
Halk Partisinin araştırma önerisini destekliyoruz. Sevgili
arkadaşımız Binnaz Topraka da buna önayak olduğu için
müteşekkiriz, çok önemli bir meseleyi ortaya koymaya yardımcı
oldu. Bu meselenin önemi, sadece söz konusu cinsel yönelimler kümesi içinde yer
alanların haklarını gündeme getirmesi açısından
değil, aynı zamanda, onların haklarını savunmadan hiç
kimsenin hakkını savunamayacağımız gerçeğini
ortaya koymuş olmasıyla ilgili; tıpkı kadının
hakkını savunmadan, tıpkı Kürtün hakkını
savunmadan, tıpkı yoksulun, emekçinin hakkını savunmadan LGBT
bireylerinin hakkını da savunamayacağınız gibi. Bütün
hak silsileleri birbirine temelden bağlı. Birini ihmal ya da birini
inkâr ederek geri kalanları hakikaten savunduğunuza ne bizi ne
başkalarını inandırabilirsiniz.
Tabii, bu
bakımdan çok değerli bir müttefikimiz var, Sayın Başbakan
Tayyip Erdoğan, 2002de katıldığı bir televizyon
programında şöyle demişti: Eş cinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri
çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart. Zaman
zaman bazı televizyon ekranlarında onların da muhatap
oldukları muameleleri insani bulmuyoruz. Az konuda kendisiyle hemfikiriz
ama bu konuda hemfikir olmuşluğumuz vardı. Acaba, bugün de böyle
midir, yoksa bize Lut kavminden mi dem vuracaktır bu konu
konuşulurken bilmiyoruz asıl konunun ancak merkezindeki LGBT
bireylerin durumunu niye araştırmamız gerektiğine
döndüğümüz zaman birkaç göstergeye bakalım.
Bunlardan biri,
Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Yılmaz Esmerin
2009da yaptığı bir alan araştırması. Radikalizm
ve Aşırıcılık başlığı
altındaki bu araştırmada, 34 ilde 1.715 kişiyle
görüşmüş kendisi ve ekibi ve Kiminle komşu olmak istemezsiniz?
sorusuna yanıt verenlerin yüzde 87si eş cinsel kişiler olarak
yanıt vermiş. Bütün yanıtlar arasında içki içenler yüzde
72, hiçbir dine inanmayanlar yüzde 66, Yahudiler yüzde 66, Hristiyanlar yüzde
52 diye gidiyor. Böylelikle apaçık bir biçimde görüyoruz ki toplumda son
derece yaygın, kamusallaşmış bir ön yargı var. Bunun
herhangi bir yasaya dayanmadığı hâlde, örneğin Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu tarafından bir kanalda yayınlanan Hung
dizisinin eş cinselliği normal gösterdiği için
cezalandırılmasına bakacak olursak, zaman zaman ellerinde yetki
olanlar bu kümeye karşı, bu cinsel yönelim tercihlerine
karşı, bu cinsel yönelimler toplamına karşı son derece
ön yargılı ve saldırgandırlar.
Öte yandan, Askerlik Kanunu esasen
eş cinselleri karşısına almaktadır ve üstelik
onları askerlikten muaf tutmak gibi bir tercihi gerçekleştirmek
bakımından da son derece aşağılayıcı
göstergelerle eş cinselliklerini ispata yöneltmektedir,
zorlamaktadır. Bütün bunlar söz konusu olduğunda da bunların
olmadığı söylenmektedir ama askerlik muayenesine gidenler orada
kendileri gibi olmayan başkalarının nasıl muamelelerle
karşı karşıya kaldıklarını görürler.
Şimdi, demek ki o zaman gerçekte
toplumsal ön yargılar, geleneksel davranışlar, menkıbeler,
efsaneler, kötü söylenceler dolayısıyla toplumun
kıyısına doğru itilmiş bir insan topluluğu
vardır, bunların toplumun geri kalanıyla eşitlenmesi için
özel tedbirler gerekir. O yüzden bu araştırma gereklidir.
Durumu araştıralım, bir
bakalım. değil, LGBT bireyler dediğimiz lezbiyen, gey,
biseksüel, travesti ve transseksüellerin bu toplumun eşit haklı
üyeleri oldukları, hiçbir bakımdan ayrımcılığa
tabi tutulamayacakları kanunla güvence altına
alınmalıdır ki bu toplumsal ön yargılar
karşısında bir azınlık durumuna düşmüş olan,
azınlık durumuna getirilmiş olan insanların, pozitif
ayrımcılıkla, yeniden çoğunlukla eşit haklar
seviyesine kazandırılması mümkün olsun. Ancak bunu, bu
bakımdan Meclisin nasıl bir karar vereceğini hakikaten merak
ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi
Meclis Grubu, Anayasa tartışmaları sırasında cinsel
yönelim hakkının Anayasaya dercedilmesini, kayıt altına
alınmasını istedi. Ne yazık ki, AKP ve MHP temsilcilerinin
itirazları dolayısıyla bu, üzerinde anlaşılamayan
maddeler arasında kaldı. Umalım, bugün, mesela, bir mucize
olsun, Meclis devasa bir adım atsın, bu yönde bir irade beyan etsin,
bir anayasal anlaşmazlığın da çözülmesine bir
meşruiyet kazandırmış olsun. Ancak, bunun böyle olup
olmadığını göreceğiz.
Bir başka
noktaya işaret etmek istiyorum. Biz, hiçbirimiz, benim
yaşıtlarım bu bakımdan sonsuz bir hoşgörüyle bu
dünyaya gelmedik. Bu fikirlere ulaşabilmemiz çok büyük
haksızlıklar karşısında tercih yapmak zorunda
kaldığımız koşullar içerisinde oluştu.
Şahsen ben, eş cinsel bireyler karşısındaki tutumumun
ne olacağını hiçbir zaman hayatım boyunca test
etmemişken, cezaevinde, bizlerle birlikte hapse konmuş, çeşitli
devrimci hareketler ya da politik hareketlere karışarak cezaevine
gelmiş eş cinsel bireylerin bundan ötürü zulme
uğradıkları koşullarda bir tercih yapmak zorunda
kaldım. Ya onu da kendimiz gibi devrimcilerden biri olarak görecektik ya
da orada işkenceye terk edecektik. Biz onları devrimcilerin
arasına aldık, onlarla beraber yürüdük. Bu hakkı içermeyi zulüm
altında, faşizmin zindanlarında öğrendik, bu bilgiyi de
asla ve asla unutmayız.
İlk kez bir
eş cinsel bireyle cezaevinde, cezaevi yönetimi devrimcilerin eline
düştüğünde, 1980 öncesinde, diğer mahkûmların şikâyeti
üzerine karşılaştım. Sordum kendisine, dedim ki: Niye
böyle yapıyorsun? Bana verdiği cevap son derece basit, temel ve
sonuna kadar insaniydi: Aşığım ağabey, ne
yapacaksın? Bu cevaba verecek hiçbir karşılığım
yoktu, olduğu gibi kabullenmekten başka bir çaresi yoktu. Bazı
kadınlar bazı kadınları, bazı erkekler bazı
erkekleri sevebilirler, bu hayatımızın hakikatidir, bununla yaşamayı
öğrenmek büyük çoğunluğun görevidir.
Çoğunluğun
hakkını savunmak, heteroseksüel bireylerin hakkını
savunmak, Türklerin hakkını savunmak, orta sınıfın
hakkını savunmak, cari ahlakı savunmak, bunlar çok kolay
şeylerdir; zaten yasa sizden yanadır, devlet sizden yanadır,
toplum sizden yanadır, herkes sizden yanadır. Böyle olmayanların
hakkını savunabiliyorsanız o zaman hakikaten
insanlaştınız, insanların hakkını savunmaya
hakikaten hak kazandınız demektir.
Biz, eş
cinsel onur yürüyüşünde Şişlide Kürtüz, Taksimde eş
cinseliz. dediğimiz zaman, buna karşı propaganda yapan
yayın organları Bunlar homoymuş. dedi. Doğrusu, öyle
olsam da hiçbir şey fark etmezdi ama bütün mesele, homo
olmadığın hâlde homonun hakkını savunmaktır,
onlar kendi haklarını savunuyorlar zaten. Kendileri gibi
olmayanların onların haklarını savunduğu gün, Türkiye
başka bir ülke olacak. Türkiye, Türklerin Kürtlerin hakkını
savunduğu zaman, heteroseksüellerin, eş cinsellerin hakkını
savunduğu zaman, erkekler kadınların hakkını savunduğu
zaman, yaşlılar gençlerin hakkını savunduğu zaman,
hâli vakti yerinde olanlar yoksulların yanına geçtiği zaman
hakikaten başka bir ülke olacak. Yoksa her zaman olduğu gibi olmaya
devam edebilir. O zaman da, kalubeladan beri nasıl gelmişse öyle
gider, eş cinsel taşlar durursunuz,
taşlayamadığınız yerde de hakaret edip Meclisi terk
edersiniz.
Biz o nedenle bu
araştırma önergesinin kabul edilmesini istiyoruz. Başbakan
Erdoğanı 2002deki sözünün arkasına geçmeye
çağırıyoruz. Meclis çoğunluğumuzun da bu sefer bir
sürpriz yapıp bizi şaşırtmasını, bu
araştırma önergesini kabul etmesini diliyoruz.
Eş cinsellerin,
geylerin, lezbiyenlerin, biseksüellerin, transseksüellerin bizlerle aynı
hakka, hatta bu açığı kapatmak için biraz daha fazla hakka sahip
olmalarını sağlayacak yasal düzenlemeleri yapmak eninde sonunda
bu Meclisin görevi olacaktır. Bugün değilse yarın ama mutlaka
ezilenlerin yanında, onlarla beraber olacağız.
Bu öneri için de
çok teşekkür ediyoruz Binnaz Topraka.
Hepinizi sevgiyle
selamlıyorum. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kürkcü.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin aleyhinde İstanbul Milletvekili Sayın Türkan
Dağoğlu.
Buyurun Sayın
Dağoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Profesör Binnaz Toprakın Mecliste
araştırma konusu olması üzerine vermiş olduğu bu
önergenin aleyhine söz almış bulunuyorum.
Şimdi,
öncelikle, ben, bir tıp doktoru olarak şahsen bunun ne olduğunu
bilmek isterim, sizlerin de bilmek istediğinizi düşünürüm. Bu,
biyolojik bir kusur mudur, sosyolojik bir olay mıdır, yoksa
psikolojik bir durum mudur, hangisidir?
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) - Hiçbiri değil.
Bunun için önerge verdik araştıralım diye.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Araştıralım Hocam.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) Öncelikle,
bizim bunun kararını vermemiz gerekir.
1974
yılında Amerikada, 1992 yılında da Avrupada psikiyatri
dernekleri bunu araştırdı ve
araştırmalarının sonunda şöyle bir sonuca varıldı:
Bu, biraz evvel diğer konuşmacıların da belirttiği
gibi, kısaca LGBD dediğimiz durum normal dışı bir
davranıştır
AYLİN
NAZLIAKA (Ankara) D değil, T, LGBT.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla)
bu, normal bir davranış değildir.
AK PARTİ,
insana insan olduğu için değer verip yasalar önünde herkesi eşit
saymakta, yaratılanı Yaradandan ötürü sevdiğini her vesileyle
dile getirmektedir.
Sosyal düzeyde
alınan tedbirler de belli bir cinsel yönelime değil, tüm
insanlığın faydasına yöneliktir. Bununla birlikte,
insanımıza atfettiğimiz bu önem, gerek halkımızın
onaylamayacağı yaşam biçimlerine kapı aralayarak ve bir
nevi özendirerek, gerekse toplumsal bozulmayı tetikleyecek uygulamaları
bir demokrasi kriteri olarak öne sürerek değerlendirilemez. Bu tür bir
değerlendirme hakkaniyetli olmaz.
Kadın
cinayetleriyle mücadelemizde biz kimseyi trans birey olduğu için görmezden
gelmedik. Kadın cinayeti de olsa, erkek cinayeti de olsa, cinsel
eğilimleri farkı kişilere yönelik saldırı ve öldürme
girişimleri de olsa biz tümüne, şiddete karşı
sıfır tolerans politikamızla yaklaştık.
Dolayısıyla, burada, LGBT bireylere karşı bir
kayıtsızlık görüldüğü yönündeki iddialar gerçekle
bağdaşamamaktadır. Kadının kadınla, erkeğin
erkekle evlenmesi bir hak değil, bilakis cinsel kalıpların ters
yüz edilmesini marifetmiş gibi ortaya koyan toplumsal bir bozulmanın
önünü açan bir uygulamadır.
Kendimize bu
konuda Batıyı model olarak almamız gerektiği yönündeki
iddiaları ise temelsiz buluyorum. Keza, hepimizin medyadan takip
ettiği gibi, Fransanın ünlü tarihçilerinden Dominique Venner,
Parisin ünlü Notre Dame Katedralinde, ülkesinde eş cinsel evliliğin
yasalaşmasını protesto etmek için geçtiğimiz günlerde
intihar etti. Söz konusu kanunun iptali
yönünde Fransada yüz binlerce
kişinin katıldığı protesto gösterilerinin düzenlenmesi
de aslında bu konuya henüz, Türkiye dâhil, birçok gelişmiş
ülkenin, hatta ve hatta ileri demokrasi gösteren ülkelerin
kamuoylarının hazır olmadığını
göstermektedir.
Yapılması
gereken sivil toplumla ortak bir çalışma yürüterek, trans bireylere
yönelik nefret saldırıları ve cinayetlerinde ön alıcı
tedbirler getirilmesi
AYLİN
NAZLIAKA (Ankara) Biz de onu öneriyoruz.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla)
bunun aksi yönünde davranan görevlilerin ve yargı
mensuplarının keyfî veya ayrımcı gerekçelerle kararlar
almasının etkin şekilde önlenmesidir. Bunun için de bir nevi,
yerelde gözümüz olan sivil toplumun karar alıcı, etkin bir diyalog
süreci içerisinde olması gerektiğine inanıyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dağoğlu.
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Efendim, burada yanlış bilgiler verdi Sevgili
Türkan Hanım. Birkaç şeyi düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
15.- İstanbul
Milletvekili Binnaz Toprakın, İstanbul Milletvekili Türkan
Dağoğlunun CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşma sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sevgili
arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi şu meseleyi birazcık
âdet hâline getirdi: Yaptığı veya dile getirdiği
kısıtlayıcı hükümler için ikide bir bilimi öne sürüyorlar,
diğerlerinin bilim hakkında hiçbir şey bilmediğini iddia
ediyorlar. İçki yasağıyla ilgili de bu söylendi. İçkinin
zararlı olduğunu daha dün Başbakan söyledi, Bilim
tarafından ispatlanmıştır. dedi, bu hiç doğru
değil, bunun hakkında yazı yazacağım. Girip
bakarsanız, yapılan bütün araştırmalar
aşırıya kaçmamak ve günde 1-2 bardak olmak şartıyla ve
haftada üç dört gün olmak şartıyla özellikle kırmızı
şarabın yüzde 40a kadar, damar tıkanmasından beyin inmesini
ve kalp krizini engellediğini gösteriyor ve bunlar çok ciddi bilimsel
araştırmalar. Bu bir.
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) Yapmayın Allah aşkına ya!
AHMET YENİ
(Samsun) Konuştukça batıyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen.
BİNNAZ TOPRAK
(Devamla) İkincisi, ben lisans ve lisansüstü eğitimimi Amerikada
aldım. 1974 yılında Amerikadaydım, 1974 yılında
Amerika bu konularda o kadar geri bir ülkeydi ki, mesela zencilerin beyazlardan
daha aptal olduklarını iddia eden bilim adamları vardı.
Onun için, 1974te yapılan araştırmalar 2013 yılında
ilimdir, bilimdir diye bize sunulamaz. Çok özür diliyorum Türkan Hanım
ama söylediklerinizin yanlış olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) Sayın Başkan, sayın vekil
Ahlaksızlığı savunuyorsunuz. diyerek
BAŞKAN O
size laf attı ama.
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) Ahlaksızlığı
BAŞKAN Bakın,
Türkan Hanımı öyle söylediğinizi zannettim ben, onun
söylediğini
Sonra, tutanak kısmına bakacağız ama
yani
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) Fakat itham ediyor, ahlaksızlığı savunmuyoruz
BAŞKAN Ya,
anladım da bak, şimdi, güzel kardeşim, beyefendi laf attı,
bağırdı ve ondan sonra da gitti. Yani burada, şu kürsüde
size yönelik, o dediğinize
Yani bu her birbirinize sövdüğünüzde ben
söz versem yandı gülüm keten helva. Oradan gitti.
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) Gerek şahsıma gerek Cumhuriyet Halk Partisine
ahlaksızlığı
BAŞKAN Ya,
hayır, bakın, yani gitti.
Onu sataşma
olarak kabul edemem, çünkü herkes birbirine laf atıyor, biz bu Meclisi
yönetemeyiz. Ben Türkan Hanımın böyle dediğini zannettim, öyle
bir şey yok, o beyefendi laf attı size, sonra da gitti.
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) Peki, bugünden itibaren ahlaksız demek serbest midir kürsüdeki
hatibe ve parti grubuna?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Özür dilemesi gerekiyor.
BAŞKAN
Bakın, şimdi burada, parti grubuna da çok ayıp, insanların
da birbirine sövmesi çok ayıp.
Burada bütün grup
başkan vekilleri geldiler, ben de imzamı koydum, buradaki Divan
üyeleri de imzasını koydu ve sonuç itibarıyla biz bu tür
konuşmaları kınadık, bir daha
yapılmayacağına dair karar aldık, o arkadaşı da
ben buradan siz konuşurken uyardım, ondan sonra da o çıktı,
gitti.
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) O zaman Sayın Başkan, biz hakkı savunuyoruz,
hakkı savunmaya devam edeceğiz
BAŞKAN
Şimdi, bakın, bu zaten tutanağa geçti
AYKAN ERDEMİR
(Bursa)
ahlaksızlığı savunanlara da mesajımız
budur.
BAŞKAN
Tamam, tutanağa geçti.
Evet
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Sayın Başkan, bir de bir şey daha söyleyebilir
miyim. AKPli arkadaşların tartışmaları dinlemeden
sırf oy vermek için buraya gelmelerini de protesto ediyorum, dinleseler belki
olumlu oy verebilirlerdi.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN O da
tutanaklara geçti Hocam.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak ve 58 milletvekili tarafından
lezbiyen, gey, biseksüel bireylerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 14/2/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 29 Mayıs 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunarak,
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, öneri
reddedilmiştir.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/725) (S. Sayısı: 450)
BAŞKAN -
Komisyon? Burada.
Hükûmet nerede?
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Burada, burada.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Hükûmet yok, beş dakika ara verin.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Hükûmet yok Sayın Başkanım.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Hükûmet yok, ara verin Sayın Başkan.
BAŞKAN
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.16
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.29
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih
ŞAHİN (Ankara), Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ)
-----0----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, biraz önce yanlış uygulama
yaptınız. İç Tüzükün 62nci maddesine göre, her birleşimin
başından, her görüşmenin başından sonuna kadar bir
hükûmet temsilcisi bulunmak zorunludur, okursanız. Eğer hükûmet
temsilcisi bulunmazsa, o, başka bir birleşime
bırakılır. diyor. Yani bırakılabilir demiyor. Biraz
önce siz
YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) Komisyon vardı ama.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bırak canım.
BAŞKAN Siz
karışmayın, lütfen, ben dinleyeyim Sayın Gençi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, biraz önce siz dediniz ki: Komisyon
burada. Hükûmet yok. Çünkü yoktu.
BAŞKAN
Yok demedim ben.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, niye ara verdiniz? Bakın, Sayın Başkan
BAŞKAN Ama
yok demedim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani Hükûmet yoktu.
BAŞKAN
Ağzımdan yok çıkmadı Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Çıksın çıkmasın Sayın Başkan. Yoksa tutumunuz
hakkında söz istiyorum 63üncü maddeye göre.
BAŞKAN
Tamam, hayhay, size söz vereyim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim?
BAŞKAN Usul
tartışması açıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, peki, bana bir söz verin de ben
konuşayım.
BAŞKAN
Vereceğim zaten. Sayın Genç, sizi kırar mıyım? Ne
zaman kırdım?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam, peki.
BAŞKAN
Tamam, hayhay.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Bu kadar hatırlı, bu kadar saygın bir
kişilik nasıl kırılır?
BAŞKAN
Şimdi, sizden de rica ediyorum, bakın, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu üyelerinden rica ediyorum. Şimdi, sakin, sessiz, şu
işi idare edelim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İsterse kavga çıkarsınlar Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kavga çıkarsa sizin yanınızdayım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır yani kendileri bilir, iktidar kendileri.
BAŞKAN
Başka bir şey söylüyorum ama.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Peki.
BAŞKAN
Vereceğim ben size, ilk sözü de size vereceğim de şimdi
alalım diğer arkadaşları.
Aleyhte,
Sayın Gençin dışında
ALİM
IŞIK (Kütahya) Lehte.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Lehte.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Aleyhte.
BAŞKAN
Tamam.
Sayın Genç,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yalnız, Sayın Başkan, beş dakika verseniz de
Çünkü ayrıntılı konuşalım.
BAŞKAN
Haydi, ben size beş dakika vereyim, tamam, hadi buyurun.
XI.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Meral Akşenerin 450 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerine başlanırken
Hükûmetin bulunmaması nedeniyle ara vermesinin İç Tüzükün 62nci
maddesine uygun olup olmadığı hakkında
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir, Türkiye'nin en
saygıdeğer bir kurumudur. Bu kurum faaliyetine başlarken, özellikle
Başkanlık kürsüsünde oturan başkan vekili
arkadaşlarımızın çok objektif, İç Tüzükü aynı,
harfiyle uygulamak zorunda olan kişiler olduğunu bilmek zorundalar.
Şimdi,
şöyle bir şey, İç Tüzükün 62nci maddesinde diyor ki: Her
görüşmenin başından sonuna kadar bir Hükûmet temsilcisi bulunur.
Eğer Hükûmet temsilcisi bulunmazsa
diyor, bakın, son cümle:
Eğer görüşmenin başında hazır değilse o konudaki
görüşme bir defalık gelecek birleşime bırakılır.
Biraz önce siz
kanun tasarısına geldiğiniz zaman Komisyon burada. dediniz
fakat Hükûmet
dediniz, salonda, Türkiye Büyük Millet Meclisi salonunda
Hükûmet mensubu yoktu, doğrusu bu. Yani, olmayınca siz birleşime
on dakika ara verdiniz. Şimdi, sizin birleşime on dakika ara vermenizin
gerekçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi salonunda bir Hükûmet temsilcisinin
olmamasından kaynaklandı. Dolayısıyla, 62nci maddeye göre
siz ara vermeyecektiniz, gündemin müteakip maddesine geçecektiniz çünkü bu
İç Tüzük böyle, bunu böyle yazmışlar:
Bırakılır. diyor, bırakılabilir. demiyor.
Dolayısıyla, eğer Meclis Başkan Vekilliği kürsüsünde
oturan arkadaşlarımız
Hadi iktidar partisinin başkan
vekilleri olsa neyse ama siz muhalefet partisinin başkan vekilisiniz,
lütfen İç Tüzükü uygulayın. Ve siz bunu, o gündem maddesini ertelemek
zorundasınız. Bakın, bir hükûmet bu
Yani, siz böyle
davranırsanız bu Hükûmet zaten bu Meclise saygı duymuyor.
Bakın,
şu sıralarda 1 tane bakan var mı? Yok. Kim
Nerede bu
kişiler? Çünkü dışarıda keyif çatıyorlar
arkadaşlar, dışarıda keyif çatıyorlar.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) - Geldi, bak, bak.
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Geldi, bak, arkada bak.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Türkiye Büyük Millet Meclisine saygıları yok
bunların. Türkiye Büyük
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Senin gözün görmüyor!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya, ben görüyorum, senin gözün görmüyor. Ben gayet iyi görüyorum.
Ve
dolayısıyla, siz disiplinli bir başkan vekili olarak hareket
etseniz, şimdi, bir daha da bunlar gelip burada otururlar ama
etmediğiniz için Nasıl olsa başkan vekillerinin hepsi bizi
idare eder; biz Meclise gitsek de olur, gitmesek de olur. Zaten Türkiye Büyük
Millet Meclisi yönetimi bizim emir ve talimatlarımız paralelinde
hareket ediyor
Böyle bir yönetim olmaz Sayın Başkan, objektif olmak
zorundasınız, doğru uygulama yapmak zorundasınız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ciddi bir kurumdur. Bu kurumu yöneten kişiler
de aynı ciddiyeti muhafaza etmek zorundadırlar.
Onun için, Hükûmet
dışarıda, hiç Meclise de değer verdiği yok, gelen
giden bakanları yok, sorularımıza doğru dürüst cevap
vermiyorlar. Dün burada Maliye Bakanı bizim sorularımıza cevap
veriyor, yanlış bilgi veriyor. Ben diyorum ki: Siz gelir
ortaklığı yolu ile birtakım firmalara 7 tane liman
vermişsiniz. Biz KİT Komisyonunda müzakere ediyoruz. Arkadaşlar
on beş senede 1 kuruş tahsil etmiyorlar. Bir de üstelik de zaman aşımına
şeyler var. Burada Mehmet Şimşek çıkıyor, diyor ki:
11 milyon lira tahsil ettik.
Ya,
arkadaşlar, böyle olmaz yani bu Hükûmette bir ciddiyet olması
lazım. Bütün yolsuzluklar ve suistimaller inkâr yoluyla örtbas edilmeye
çalışılıyor. Hiç olmazsa siz Meclis Başkan Vekili
olarak burada, bence, Sayın Başkanım, kesinlikle bugünkü bu
gündem maddesini ertelemek zorundasınız. Dürüstlüğün, dürüst bir
yönetimin gerektirdiği budur. Yoksa böyle hareket ederseniz bu Hükûmet de
bu Meclise karşı böyle davranır, bu Meclisi böyle ciddiye almaz.
Arkadaşlar,
yani okuma yazması olan her insan bu tüzüğü böyle anlar. Diyor ki:
Her görüşmenin başından beri hükûmet olmak zorunda. Sayın
Başkan Vekilimiz açtı, Komisyon vardı, Hükûmet? dedi,
baktı, salonda Hükûmet yok, olmayınca ara verdi. Veremez. Şimdi,
İç Tüzükü ya uygulayacağız ya uygulamayacağız.
Eğer uygulamazsanız o zaman buraya çıkaralım herhangi bir
kişiyi veya İç Tüzüke de gerek yok Sayın Başkanım, o
zaman AKPnin kafasıyla bu Meclis istediği kanunu
Hatta müzakereye
de gerek yok. Zaten birçok kanunla, getirilen yolsuzluk kanunlarıyla bu
milletten gerçekler saklanıyor. Bakın, geçen gün bir vergi
affını getirdiniz, servet affını. O affı getirdiniz, Türkiyedekilere
de teşmil ettirdiniz.
Dolayısıyla,
o kadar büyük soygun, o kadar büyük hukuk ihlalleri var ki bu salonda,
öncelikle sizin buna imkân vermemeniz lazım. Sayın
Başkanım, size büyük saygı duyuyorum ama bu gündem maddesini
atlamak zorundasınız çünkü Hükûmet olmadığından ikinci
gündem maddesine geçmek zorundasınız.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Tutumumun lehinde
İstanbul Milletvekili Sayın Doğan Kubat.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekilleri; açılan usul tartışmasında Sayın
Başkanımızın tutumu lehinde görüşlerimi ifade etmek
üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Bu maddede tartışılacak bir şey yok ki!
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Dinle, dinle!
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İç
Tüzükümüzün 15inci maddesinde
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, tartışılacak bir
şey yok.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla)
Meclis başkan vekilinin görevleri net biçimde
yazılmış. Genel Kurul görüşmelerini yönetmek, Sayın
Başkan Vekilimizin sorumluluğunda olan bir görev ve yetkidir.
Kanunların
görüşülme usul ve esasları da yine bu Tüzükte
ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Kanun görüşmelerinde
komisyonun ve hükûmetin burada temsil edilmesi şeklî bir unsurdur,
doğrudur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şeklî mi, nasıl şeklî ya?
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla) Bu konuya ilişkin
62nci madde, Hükûmetin temsili kenar başlıklı 62nci maddede,
kanun görüşmelerinde her görüşmenin başından sonuna kadar hükûmet
adına görüş bildirmek üzere, Başbakan veya ilgili bakan veya
zorunlu hâllerde de o bakanlığın en üst düzey bir
bürokratının Genel Kurulda olması zorunluluğu
getirilmiştir. Bundan maksat da, iki değişiklik gerekçesi de
incelendiği zaman esasen yapılan bu kanun
çalışmalarında teklif -her zaman tasarı olmayabilir burada
görüşülen kanun- veya tasarıdaki o kanunun içeriğine
ilişkin hükûmetin görüşünü net biçimde ortaya koyarak görüş
birliği sağlayıp böylece yasama faaliyetinin daha
sağlıklı biçimde yürütülmesini sağlamaktır. Hükmün
konuluş amacı, özü budur.
Değerli
Başkanım, biraz önce, gündemin kanun tasarı ve tekliflerinin 3üncü
sırasında yer alan Türk Petrol Kanunu Tasarısına
geldiği zaman sıra, Komisyonu sordu çünkü Komisyonu ve Hükûmeti
ayrı ayrı sorup bir durum tespiti yapmak zorunda Var. veya Yok.
diye; Sayın Başkanımızın takdirine bağlı bir
tespit yapmak durumunda. Sayın Başkanın
KAMER GENÇ
(Tunceli) Takdirine bağlı değil, zorunlu.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla) Sayın Genç, görüşlerinizi dinledik yani biz de
ifade ediyoruz görüşlerimizi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya maddeyi bir oku da bunu da öyle yorumlarsan, ben size niye bir
saattir
Okuma yazman yok demektir o zaman.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla) Sayın Başkanımız, ilgili ihtisas
komisyonundan burada kanun görüşmelerine katılmaya özel olarak
görevlendirilmiş sözcülerden birisinin varlığını
Komisyon burada mı? Evet, burada. diyerek tespit etti; tutanaklar
incelenirse görülür. O esnada, Sayın Başkanımız, 62nci
madde uyarınca Hükûmetin burada olup olmadığına dair bir
sual tevcih etmeden
KAMER GENÇ
(Tunceli) Etti, etti
Tutanağa bak.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla)
varlık veya yokluğa ilişkin bir tespit
yapmadan
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hükûmet? dedi, Yok. dedi.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla)
görüşmelere ara verdi. Bu, tamamen Sayın
Başkanımızın takdirinde olan bir konudur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Öyle takdir olur mu ya?
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla) Bundan önce, Mecliste, daha önce yapılan uygulamalar
var; Kanunlar ve Kararlar Başkanlığından istenirse,
tutanakları da biraz sonra takdim ederiz. Komisyon burada. denildikten
sonra, hatta, komisyon sıralarında komisyon otururken varlık ve
yokluğa ilişkin bir durum tespiti yapmaksızın ara verilip
daha sonra görüşmelere devam edildiği vardır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Öyle bir şey yok!
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla) Biraz sonra sunabiliriz.
Değerli
arkadaşlar, bu Tüzük ve Anayasa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalışmalarının Tüzüke göre
Elbette, Tüzükteki bir
kısım boşluklar, uygulamalar, Meclis teamülleriyle doldurulur;
yıllarca burada, içimizde tecrübeli arkadaşlarımız var,
bunu gayet iyi bilirler.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Hükûmet nerede? diye sordu.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla) Sayın Başkanımız, bu Meclisin verimli
çalışması için takdir hakkını bu yönde
kullanmıştır. Ben Sayın Başkanımızı
gerçekten takdir ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hesabına geldiği için takdir ediyorsun değil mi?
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla) Meclisin zamanının boşa gitmemesi için, burada
gündemdeki işleri görüşüp bir an önce hayata geçirebilmek için,
olağanüstü iyi niyetli, hoşgörülü bir çaba içerisinde, bütün siyasi
partilere karşı bu anlayışı gösteriyor. Ben, sadece bu
insani, iyimser yaklaşımının ötesinde
davranışlarının da İç Tüzükteki amir hükümlerle bire bir
örtüştüğünü düşünüyorum. Bu nedenle, Değerli
Başkanımızın biraz önceki tavrında, tutumunda, usule
ve tüzüğe aykırı herhangi bir yön yoktur.
Başkanımızın
tutumunun lehinde olduğumu belirtiyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Tutumum aleyhinde İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Sayın Meclis Başkanımızın, şu
anki Başkan Vekilimizin tutumuyla ilgili söz aldım.
Sayın Meral
Akşener, bu Parlamentoda bulunduğum süre içerisinde, Meclisi
yönetmede, dirayeti, iyi niyeti, bir hanımefendi olarak aynı zamanda
otoritesiyle de hepimizin gönlünde yer etmiş, saygıdeğer bir
başkan vekilimizdir. Meclis Başkanlığını da
layıkıyla yaptığı konusunda hiçbir tereddüdüm yok;
kendisini severim, sayarım.
Ama, bugün, bu
olayın her anını yaşadığım için, kendisiyle
ilgili bir durumu, tutumu hakkında eleştiriyi Sayın Kamer Genç
yaptığında, Kamer Gençin haklı olduğuna vicdanen
inandığım için buraya çıktım. Çünkü, Sayın
Başkan, oturumla ilgili olarak konuşmalar bittikten sonra Petrol
Yasasını görüşmek üzere konuya devam etti, Komisyon
temsilcileri de geldi. Hükûmete baktı, Hükûmet yoktu. Ben de kendisiyle
göz göze geldim ve Ara ver Başkan. dedim. Sonra, İç Tüzükü okudum,
benim de Ara ver. dememin yanlış olduğunu, o an uygulamada, hükûmet
olmadığı için o kanunu geçmesi gerektiğine inandım ve
bundan dolayı aleyhte söz aldım.
Ama bir şeyin
altını çizeyim. Bakın arkadaşlar, biraz önce
yaşadığım bir şeyi söyleyeyim: Ben bu Komisyonun
üyesiyim Cumhuriyet Halk Partisi adına. Benim saat dört buçukta randevum
vardı. Randevuma giderken sayın grup başkan vekilime ve
Sayın Özgür Özele dedim ki: Biraz gecikebilirim. Benim 8inci maddede
konuşmam var ama gecikmem olabilir. Gecikme olmasın diye, senden rica
ediyorum, bir yoklama iste, ben geç kalmayayım. Ben randevumu erken
bitirdim ve buraya beş olmadan geldim ve burada oturdum. Sayın
Hükûmet temsilcilerinin benim gösterdiğim duyarlılığı
ve hassasiyeti göstermeyip, bu kanunun gidişatını, geleceğini
bilerek buraya gelmemiş olmaları hem bu Meclise hem bu yasada
yaptıkları uygulamalar için uygun bir davranış
değildir. Onun için, bu davranışın Meclis tarafından
ve Başkanlık tarafından değerlendirilmesini takdirlerinize
sunuyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Susam.
Tutumumun lehinde
İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tutumunuzun lehinde söz talep ettim. Aslında
bugünkü gündem yani petrol kanunu tasarısının görüşülmesine
ilişkin irade doğrudan doğruya AKP tarafından
Danışma Kurulunda mutabakat sağlanmadığı için bir
grup önerisiyle getirildi ve bunun görüşülmesi talep edildi. Şüphesiz
böyle bir konuda gerek Komisyonun gerek Hükûmetin burada bulunmasını
temin etmesi gereken de zaten AKP Grubuydu. Bu bakımdan, irade
görüşülmesine yönelikse, burada bulundurmama iradesi de bir bakıma
AKP Grubunun iradesiydi.
Evet,
aslında gerçekten maddeye göre hem komisyonun hem hükûmetin olması
gerekir. Hükûmet bir defa yoksa ondan sonra hükûmetin aranmasına gerek yok
çünkü zaman zaman hükûmet veya komisyon iradesini burada temin etmemekle
aslında çoğunluk iradesi bir bakıma o kanunların
görüşülmesini engelliyor. Nitekim, bugünkü gündemde de bundan önce 2 tane kanun
var. Burada komisyon başkanı ve hükûmet olmayınca
görüşülmüyor. Demek ki bu bir iradeyle oluşuyordu. Bu bakımdan,
böyle bir irade gerçekten var mıdır yok mudur bilmiyorum ama
geldiğimiz bu noktada hem komisyonun hem hükûmetin aranması
gerektiği izahtan varestedir. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda bugün böyle bir konunun görüşülmesine yönelik olarak parti
gruplarımızın da hazırlıkları var,
konuşmaları da yapmak üzere biz buradayken, Sayın Meclis
Başkanı, zannederim, Sayın Hükûmetin, özellikle Sayın
Bakanın burada bulunmamasının anlık bir olay olduğunu
dikkate alarak ve bir hükûmeti beklemek için de Türkiye Büyük Millet Meclisini
bekletmemiş olmak için bir ara vermeyi uygun gördü. Çünkü, gerçekten bu
şekilde bir irade olmadığına ilişkin bir kanaat de
vardı. O bakımdan, Meclis Başkanımız tamamen Türkiye
Büyük Millet Meclisinin
saygınlığını temin etmek ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinin değerli milletvekillerini bir bakanı bekliyor
pozisyonuna düşürmemek amacıyla inisiyatif kullanmıştır.
O
bakımdan, ben buradaki temel sorumluluğun AKP Grubuna ve Sayın
Bakana ait olduğunu düşünüyorum. Sayın Meclis
Başkanımız da doğrudan doğruya bir tasarı ya da
teklifin görüşülmemesini temin etmemek üzere bir irade
olmadığını dikkate alarak ve Meclisin de beklemesini uygun
görmediği için zannederim bir ara vermek suretiyle Bakanın
bulunmasını temin etti. Yoksa, burada gerçekten zaman zaman bunlar
oluyor, komisyon başkanı ya da bakanlar, hatta bizim
konuşmacılarımız da zaman zaman oluyor. O bakımdan, bu konuda biz de bir
an için konuşma zamanlamasını halledemiyoruz,
konuşmacımız da olmayınca Beş dakika ara verin. diye
ifadelerde bulunuyoruz, zaman zaman bunları da yapabildik. O
bakımdan, böyle bir konunun bir bekletme ya da atlama konusu temin
edilmemesi noktasında iradeyi kullanan Başkanın tutumunun
doğru olduğunu düşünüyorum. Ancak bundan sonraki süreçle ilgili
Bunlar usuli hususlardır ancak usul çok önemlidir çünkü bizim asıl
dikkate alacağımız da usuldür. Bu usule uymamız,
çoğunluk iradesini uydurmamız gerekiyor, usulü çoğunluk
iradesine uyduramayız.
O bakımdan, AKP Grubunun ve
sayın bakanların böyle bir konuda görüşme olurken bulunmaya
ihtimam göstermesi -eğer kasıtlı bir irade yok ise- normaldir. O
bakımdan, ben böyle bir konuda Sayın Bakanın bulunmamasından
dolayı bir erteleme yerine bir ara verme iradesini
Bizim de geçenlerde
Danışma Kurulu önerisi üzerinde bir görüşmemiz vardı, bizim
de sayın milletvekilimiz yoktu o sırada, dolayısıyla bir ara
verme durumu oldu. Bu bakımdan, bu tip konuları, gerçekten taktiksel
olarak Meclisin çalışmamasına yönelik bir taktik, adım
olarak değerlendirmemek gerektiğini düşünüyorum. Bunu da
partiler arasında makul bir anlayış içerisinde ele almanın
ve Sayın Meclis Başkanımızın, Meclisi yöneten
Başkan Vekilimizin de bu iradesine bu yönüyle saygı göstermenin ve
uygulamasının doğru olduğuna kanaat getirdim. Bu
bakımdan, lehinde söz aldım.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, bakın, burada İç Tüzük
hükmü çok açık ve net. Meclis Başkan Vekiline takdir hakkı
bırakmıyor, diyor ki: Ertelenir, bırakılır,
başka bir birleşime bırakılır. Siz eğer bunu
bugün uygulamazsanız yarın bu Meclis saatlerce bakanları bekler.
Bakın, benim sizin, tabii, dürüstlüğünüze çok büyük saygım var.
Siz, o kürsüde, İç Tüzükün takdir hakkını Başkana
bırakmadığı konularda İç Tüzükü uygulamak
zorundasınız. Burada İç Tüzük Başkana bir takdir hakkı
bırakmıyor.
Lütfen, sizden
rica ediyorum, İç Tüzükün gereğini uygulayın, uygulamazsanız
o sizin vicdanınızın meselesi ama sizin,
vicdanınızı bu İç Tüzük hükmünü uygulamaya
zorlayacağınıza inanıyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanın 60ıncı maddeye göre pek kısa söz talebi var,
buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın, 450 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerine başlanırken
Hükûmeti temsilen Genel Kurulda bulunmamasına ilişkin açıklaması
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; yaklaşık üç saatten beri
Türkiye Büyük Millet Meclisindeyim. Sayın Başkanın dediği
gibi, anlık bir olaydır, bunun için arkadaşlarımdan özür
dilerim. AK PARTİ Grubuna ait değildir bu sorumluluk, bana aittir.
Ancak iki tane yol vardır burada. Birincisi: Bunu bir fırsata
dönüştürecek miyiz, yoksa her zaman olduğu gibi
karşılıklı anlayışla mı bunu
tamamlayacağız? Karşılıklı anlayış
içerisinde bütün grupların hemen hemen buna benzer anlık
olayları olmuştur, benimki de bundan ibarettir.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, siz, aslında bir bakıma
bir usul tartışması açarak gerekli uyarıyı da
yapmış oldunuz yani o bakımdan amacına
ulaşmıştır. Bu konuda, zannederim, Hükûmete ve diğerlerine
bu yönüyle bir mesaj verilmiştir, Sayın Hükûmet de bu konudaki
mesajı almıştır.
Teşekkür
ederim.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, biz de grup olarak bu
sorumluluğumuzun farkındayız. Diğer parti gruplarından
da bu aksama için özür diliyoruz, takdiriniz için de teşekkür ediyoruz
efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama bunları gazeteye yazacağız Sayın
Başkanım, televizyonda da söyleyeceğiz. Sayın Başkan
İç Tüzükü dinlemedi. deriz.
BAŞKAN Yok,
siz bana kıyamazsınız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Vallahi, Sayın Başkanım, burada çok açık ve
net
BAŞKAN
Sayın Genç, siz bana kıyamazsınız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) -
sizden rica ediyorum, İç Tüzük hükmünü uygulayın
efendim.
BAŞKAN
Anladım, anladım da ama siz bana kıyamazsınız.
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
(Devam)
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Meral Akşenerin 450 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerine başlanırken
Hükûmetin bulunmaması nedeniyle ara vermesinin İç Tüzükün 62nci maddesine
uygun olup olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 55inci maddesine göre, Başkan oturumu
açar ve gerekirse kapatır. İç Tüzükün 62nci maddesine göre ise,
görüşmelerde ilgili bakan hazır bulunur. Her iki İç Tüzük
hükmünün birlikte değerlendirilmesi sonucu usul tartışmasına
konu uygulamayla ilgili kanaatimiz şu şekildedir: Bir önceki oturumda
kanun tasarısının görüşmelerine
başlayacağımızı ifade ettikten sonra Komisyonun
hazır olup olmadığı sorulmuş, burada olduğu
tespit edildikten sonra Hükûmet sorulmuş ancak bulunup bulunmadığı
yönünde bir belirleme yapılmayıp birleşime ara verilmiştir.
Birleşimi yöneten Başkanın birleşime ara verme konusunda
takdir yetkisi bulunmaktadır. Daha önceki uygulamalarda da görüşmelere
başlarken, komisyonun veya hükûmetin temsili noktasında sorulmasının
ardından birleşime ara verilmesi şeklinde çok sayıda örnek
bulunmaktadır. Uygulamada İç Tüzüke aykırı bir durum
bulunmamaktadır. Ancak, komisyon ve hükûmet temsilcilerinin Genel Kurul
çalışmalarını yakından ve titizlikle takip ederek
görüşmelerin kesintiye uğramasına neden olmaması verimli
çalışmanın gereğidir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) O zaman Hükûmete bir kınama verin Sayın Başkan.
Hükûmete bir kınama cezası verin.
BAŞKAN Yani
cümbür cemaat vermiş olduk.
3üncü sırada
yer alan, Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/725) (S. Sayısı: 450)(x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Dünkü
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen tasarının birinci bölümünde yer alan 6ncı
maddesi kabul edilmişti.
Şimdi, 7nci
madde üzerinde üç önerge vardır, sırasıyla okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 7.nci maddesinin
(1). fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve ikinci cümlesinde geçen mali
ibaresinden sonra ve teknik ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Emin Haluk Ayhan Bahattin
Şeker
Kütahya Denizli Bilecik
Mesut Dedeoğlu Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
Kahramanmaraş Konya Adana
Cemalettin Şimşek Erkan Akçay
Samsun Manisa
Petrol
hakkının elde edilmesi için yapılan başvurunun
değerlendirilmesinde, başvurunun ulusal çıkarlara ve mevzuata
uygunluğu, başvuranın mali ve teknik yeterliliği ile
taahhüt edilen iş ve yatırım programını diğer
başvurulara nazaran daha kısa sürede yerine getirme özelliği
dikkate alınır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 7.
Maddesinin 1. Fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali
Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Ali İhsan Köktürk Aytun Çıray Kemal
Değirmendereli
Zonguldak İzmir Edirne
"(1)
Petrol hakkının elde edilmesi için yapılan başvurunun
değerlendirilmesinde, başvurunun milli menfaatlere ve mevzuata
uygunluğu, başvuranın mali ve teknik yeterliliği ve taahhüt
edilen iş ve yatırım programının bu Kanunun
amacını diğer başvurulara nazaran daha kısa sürede
yerine getirme özelliği dikkate alınır. Mali yeterlilik ile
iş ve yatırım programının değerlendirilmesine
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 7. maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı Sakık Abdullah Levent
Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Adil Zozani
Mülkiye Birtane
Hakkâri Kars
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN ÜZÜLMEZ
(Konya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet, katılıyor musunuz?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kim konuşacak? Gerekçeyi mi okutayım?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
6326
Sayılı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasındaki petrol
hakkı talebinin milli menfaatlere uygun olması kriteri bu madde ile
sonlandırılmıştır. Petrol hakkı talebinde
başvurunun değerlendirilmesinde, başvurunun mevzuata
uygunluğu, başvuranın mali yeterliliği, taahhüt edilen
iş ve yatırım programının kanunun amacını
diğer başvurulara göre daha kısa sürede yerine getirme
özelliği yeterli ölçüt olarak görülmektedir. Başvurularda teknik
yeterlilik aranmayacaktır. Bu düzenlemelerle petrol hakkı
taleplerinde kamu yararı/toplumsal çıkar gözetilmesi esası
ortadan kaldırılacağından 7. maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 Sıra Sayılı
Petrol Kanunu Tasarısının 7. Maddesinin 1.
Fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aytun Çıray (İzmir) ve
arkadaşları
"(1)
Petrol hakkının elde edilmesi için yapılan başvurunun
değerlendirilmesinde, başvurunun milli menfaatlere ve mevzuata
uygunluğu, başvuranın mali ve teknik yeterliliği ve taahhüt
edilen iş ve yatırım programının bu Kanunun
amacını diğer başvurulara nazaran daha kısa sürede
yerine getirme özelliği dikkate alınır. Mali yeterlilik ile
iş ve yatırım programının değerlendirilmesine
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN ÜZÜLMEZ
(Konya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Dibek, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
TURGUT
DİBEK (Kırklareli) Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; 7nci madde üzerindeki önergemizle ilgili olarak söz
aldım. Öncelikle, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Belki
petrolle ilgili konuşmayacağım ama önemli bir konuyu, yine
Bakanlığın görev alanında olan, ilgi alanında olan
önemli bir konuyu dile getirmek istiyorum, taş ocakları meselesi.
Benim ilimin önemli bir sorunu. Sanıyorum, burada bulunan milletvekili
arkadaşlarımızın kendi bölgelerinde de önemli bir sorun
olarak bu konu gündemdedir diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, taş ocakları ile ilgili olan düzenleme 2004
yılına kadar il özel idarelerinin yetkisindeydi, belki takip eden
arkadaşlarımız biliyorlar ama 2004 yılından bu yana bu
konu artık Enerji Bakanlığının görev alanı
içerisinde. Yani artık, Bakanlık Maden Dairesi ruhsatları
veriyor. Şimdi, orada intibaklar yapıldı. Ben geçtiğimiz
günlerde Bakanlığa vermiş olduğum bir soru önergesine
yanıt aldım. İlimle ilgili, Türkiyeyle ilgili de daha önce yine
önerge vermiştim. İki önerge arasındaki farkı da birazdan
sizlerle paylaşacağım. Aradan üç buçuk-dört yıl
geçmiş, benim ilimle ilgili olan sayıları sizlerle
paylaştığımda ülkeyle ilgili olan konuyu da az çok tahmin
edersiniz diye düşünüyorum.
Şimdi,
Kırklareli ili -zaman zaman söylüyorum, dün de sorular kısmında
konuştum- yüzölçümü itibarıyla yaklaşık 6.500 kilometrekare
olan bir il ama bunun yüzde 40ı ormanlarla kaplı. Yani, Istrancalar
yani Yıldız Dağları olarak da bildiğiniz Istrancalar
bizim sınırlarımız içerisinde. Hemen hemen yüzölçümünün
yarısında ormanlar var. Değerli arkadaşlar, bu taş
ocaklarının da önemli bir kısmı, ciddi bir kısmı
bu orman sahasında. Aslında bu konunun sadece Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığını bence ilgilendirmemesi gerekir. Zaman
zaman Orman ve Su İşleri Bakanımıza, zaman zaman Çevre
Bakanımıza da fırsat buldukça söylüyorum, şikâyetlerimi
dile getiriyorum. Gerçi, bakanlıkların isimleri değişti,
geçmişte Çevre Orman Bakanı, işte, Orman ve Su İşleri
Bakanı oldu, sayın Eroğluna, Sayın Bayraktara bu konuyu
dile getiriyorum.
Şimdi,
Kırklarelini, Sayın Bakanla da olur da bir gün kısmet olursa -bir gün bir helikoptere bineriz beraber-
öyle bizim o bölgeleri, orman bölgelerini bir gezelim. Helikopterle
yukarıdan Sayın Başbakan geziyor ya hani, İstanbula bir
bakıyor helikopterle, İşte, üçüncü köprü buradan geçecek,
efendim, havaalanı buraya inşa edilecek. İşte,
helikopterle bakıyor havadan, güzergâhları belirliyor ya da bölgeleri
belirliyor. Bir gezelim kendisiyle, hatta yanımıza Orman ve Su
İşleri Bakanı Sayın Eroğluyu alalım,
Bayraktarı alalım, şunu görecekler, onlar da hayretler
içerisinde izleyecekler: Böyle tepecikler yani alanlar, açık alanlar,
kellikler böyle, yan yana kellikler görecekler orman içerisinde. Belki yerden
bunun farkında değiller ama yukarıdan
bakıldığında böyle bir vahşi tahribatla aslında
karşı karşıya olduğumuzu onlar da görecek değerli
arkadaşlar.
Rakamlara
şöyle bir değineyim. Ben 2009da verdiğim önergede demiştim
ki: Kırklareli de, ilimde bu taş ocaklarıyla ilgili ne kadar
ruhsat verilmiş Bakanlık tarafından? işletme ruhsatı
adına sormuşum. Verilen rakamlar, ikinci gruptan 46, 1/Bden de 9
olmak üzere 55 işletme ruhsatından bahsediyor. 2009un, Kasım
ayında vermiştim, demek ki 2010 başlarında, üç-üç buçuk
yıllık bir mesele veya da üç yıllık bir mesele.
Şimdi,
geçenlerde gelen yanıtta -yine sordum bu ruhsatların
dağılımını il olarak- sadece işletme
ruhsatları, o 55 olan sayı 131e çıkmış değerli
arkadaşlar. Bunun yanında araması var, ön arama var,
işletme, işte ön işletmesi var, toplam 248-250 tane ruhsat var
ilimizde. Yani sayı olarak baktığınızda rakamın
birdenbire 55ten 131e -işletme ruhsatı için konuşuyorum-
çıktığını görüyoruz. 248 tane de ruhsat var ilimizde.
Bunun, ben, farkında olmadan, böyle
İşte, nasıl veriliyor,
kim alıyor? O da ayrı mesele yani Bakanlık mutlaka
değerlendirmeler yapıyordur -yani birazdan Sayın Bakan belki
sorular kısmında bu konuda cevap verirken sorulara, bu konuya da
değinebilir diye düşünüyorum- mutlaka değerlendiriyorlardır
ama inanıyorum, sanki adamını bulan, işte, işini
halleden gelip bu ruhsatları alıyor gibi bir izlenimimiz var bizim
ilimizde.
Değerli
arkadaşlar, bu topraklar, bu doğa hepimize miras,
torunlarımıza miras. Bizim bunları bu kadar vahşi ve fütursuzca
kullanmamamız lazım. Yani Istrancalar
Zaman zaman,
geçmişte
-hatırlarsınız- yani İstanbulun susuz
kaldığı dönemlerde biz o Istrancalardan, işte,
İSKİ vasıtasıyla İstanbula su
aktarıldığını biliyoruz.
Bugün bir belgesel
izledik milletvekili arkadaşlarımızla beraber, Ergenenin
kirliliğiyle ilgili bir belgeseldi. Orada da Ergenenin doğum yeri
olan, havzası olan havzanın hemen yan tarafında metrelerce
uzakta, değerli arkadaşlar, taş ocağı işletmesi
var. Bunlar patlamalı, orada faaliyet yapıyorlar yani 3-6
şiddetinde depremler oluşuyor ve o yer altı su
kaynaklarının değişmemesi mümkün değil yani böyle de
bir riski var.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
TURGUT DİBEK
(Devamla) Süre de sona eriyor ama bu konuya dikkat çekmek istedim, önemli bir
konu.
Değerli
arkadaşlar, inanıyorum ki Sayın Bakan Çevre
Bakanlığıyla, Orman Bakanıyla bu konuyu birlikte
değerlendirirler. Belki ortak bir yöntemle bu taş ocağı
meselesinin ele alınması gerektiğini düşünüyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dibek.
Karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Karar yeter sayısı
yoktur, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.05
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Tasarının
7nci maddesi üzerinde verilen Kırklareli Milletvekili Sayın Turgut
Dibek ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Önceki oturumda önergenin kabul
edilmediği sehven ifade edilmişti.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Önergeyi kabul edenler... Önergeyi kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı
vardır.
450 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 7.nci maddesinin
(1). fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve ikinci cümlesinde geçen mali
ibaresinden sonra ve teknik ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
"Petrol
hakkının elde edilmesi için yapılan başvurunun
değerlendirilmesinde, başvurunun ulusal çıkarlara ve mevzuata
uygunluğu, başvuranın mali ve teknik yeterliliği ile
taahhüt edilen iş ve yatırım programını diğer
başvurulara nazaran daha kısa sürede yerine getirme özelliği
dikkate alınır."
BAŞKAN
Sayın Komisyon, katılıyor musunuz önergeye?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN ÜZÜLMEZ
(Konya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 450 sıra sayılı Türk Petrol
Kanunu Tasarısının 7nci maddesinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi için söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, seçim bölgem Kütahya ilinin Simav ilçesi İnlice köyü merkez
olmak üzere, bugün saat 17.43 itibarıyla meydana gelen 4 şiddetindeki
depremden dolayı tüm hemşehrilerimize geçmiş olsun diyorum.
Allah beterinden korusun temennisiyle Hükûmete buradan bir dileği bir kez
daha, ısrarla, defalarca dile getirmeme rağmen çözüm bulunmayan bir
konuya acilen çözüm getirilmesi talebini hemşehrilerim adına iletmek
istiyorum.
Sayın
Bakanım, 19 Mayıs 2011 tarihinde meydana gelen depremin
arkasından orta hasarlı olarak tespit edilen Simav Devlet Hastanesi
binaları ne hikmetse, sebebini bir türlü
bilemediğimiz şekliyle
ağır hasarlı olduğu varsayımıyla
boşaltıldı ve o günden bugüne bu binalar resmî tespit
raporlarında orta hasarlı, güçlendirilmesi gerektiği yönünde
çıkmasına rağmen güçlendirilmediği gibi
yıkılmadı, yerine de yenisi yapılmadı ama
boşaltıldı. Yani Simavda Devlet Hastanesi diye bir şey
âdeta kalmadı, bir sağlık ocağı şekline
dönüştü. Bugün aynen vatandaşlarımızın ilettiğini
size iletiyorum: Bizim ölmemiz mi bekleniyor bu hastanenin yapılması
için? Lütfen, talebimizi iletin. İki yıl geçti, hastane yeri
belirlenemedi. Defalarca oyalandı oyalandı, Kamu Özel
İşbirliği Kanunu da çıktı, kime verecekseniz verin,
ama bu hastaneyi kime yaptıracaksanız derhâl bir an önce
yaptırın. Ha, yaptırmayacaksanız, binaları
yıkmayacaksanız, orta hasarlıları güçlendirecekseniz bir an
önce güçlendirin. Bu mesajı size itiyorum çünkü gerçekten durum çok vahim, şu anda millet infial hâlinde,
tekrar anılar yaşanmaya başlandı; bu acil problemi
başta iletiyorum.
Gelelim şimdi
önergemizle ilgili konuya: Bu önergede iki hususu ekleyerek tasarının
daha iyi olmasını amaçlıyoruz.
Birincisi,
maddedeki başvuru ve ruhsatlandırma usulünü belirleyen düzenlemede
mutlaka ulusal çıkarlar göz önüne alınarak bu tespitin
yapılmasını öneriyoruz.
İkincisi de, maddede
petrol hakkının elde
edilmesiyle ilgili sadece mali yeterlilik göz önüne alınıyor. Bu
hakkı elde edecek şirketlerin mali yeterliliği olabilir ama bu
şirket Parası var. diye Türkiyedeki petrol çıkarma
hakkını elde edememeli. Mali hakla beraber, mali yeterlilikle beraber
mutlaka teknik anlamda da yeterli olması şartının da
aranmasını öngörüyoruz; önergemiz bununla ilgili. Aksi takdirde -dün
de yaptığım konuşmada- bu tasarı, Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığının kanun metninden
çıkartıldığı bir tasarı olup, daha sonra
yapılacak gelişmelerde Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının özelleştirilmesinin önünü açan
tasarı iddiamız devam edecektir.
Dün size soruda da
sordum Kısa vadede demiyorum ama
orta ve uzun vadede Hükûmetinizin Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığını özelleştirmesi gibi bir düşüncesi var
mı? dedim. Zaman yetersizliği nedeniyle olduğunu ümit ederek
cevabı alamadım. Tekrar soruyorum: Böyle bir niyetiniz var mı?
Varsa bunu, gelin, kamuoyuna ve Türkiye Büyük Millet Meclisine
açıklayın. Ha, Vardır. diyorsanız, o zaman bu
tasarıyı hiç görüşmemize gerek yok, bu önerileri de getirmemize
gerek yok. Eğer yoksa, o zaman, Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı Türk millî şirketi olarak bu alanda faaliyete
devam edecekse bu düzenlemeye ihtiyaç var. Teknik olarak yılların
birikimine sahip olan bu şirketi böyle bir düzenlemeyle devre
dışı bırakacaksanız bundan sonra birçok alanda Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığının oraya başvurup ruhsat
alamayacağını göreceğiz. O zaman da Bu tasarı
yabancı şirketler için çıkmıştır. tezi
sabitlenmiş olacak. Bundan kurtulmak istiyoruz.
Diğer
taraftan, özellikle, bu, Irakın kuzeyindeki petrol ve doğal gaz
anlaşmalarının da cevapsız kaldığını
bir kez daha buradan dile getiriyorum. Kiminle ne anlaşmaları
yaptıysanız bunu bilmek Türk milleti adına bizim
hakkımızdır Sayın Bakanım. Aksi takdirde, bu konudaki
bazı şaibeler daha da fazla Türkiyenin gündemine gelecektir.
İstirham ediyorum, Irakın kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetimiyle imza
attınız mı ya da Türk şirketleri adına
aracılık yaptınız mı? Yaptıysanız veya imza
attıysanız hangi anlaşmalara imza attınız? Bunu bilmek
istiyoruz.
Önergemize
desteğinizi bekliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 8de dört
önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının
8 inci maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Nurettin
Canikli Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat
Giresun Kayseri İstanbul
İsmail
Tamer Akif
Çağatay Kılıç Ahmet
Öksüzkaya
Kayseri Samsun Kayseri
"(4) İşletme hakkı
süresi sona eren sahalar, işletme ruhsatı verilmek üzere, Bakan
onayıyla müzayedeye çıkarılabilir. Ancak müzayedeye
çıkılmadan önce Bakanlık bu sahayı işletme
ruhsatı konusu olarak isteyip istemediğini süre tayini suretiyle
yazacağı bir yazı ile Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı'ndan sorar. Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı'nın talebi hâlinde saha müzayedeye
çıkarılmaz. İşletme ruhsatı evvelce müzayedeye
çıkarılmış bulunan bir işletme sahasının
tamamı veya bir kısmı yine Bakan onayıyla müzayededen
kaldırılabilir. İdari yaptırım sonucu iptal edilen
işletme ruhsatının sahibi olan petrol hakkı sahibi veya
sahipleri aynı işletme ruhsatında tekrar hak sahibi
olamazlar."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 8.
Maddesinin 4. Fıkrasında bulunan "Bakan" ifadelerinin
Bakanlar Kurulu" olarak değiştirilmesini; fıkranın
sonuna "Müzayedesi Bakanlar Kurulu'nca uygun görülmeyen işletme
ruhsatları Türkiye Petrolleri Ortaklığı'na verilir."
ifadesinin eklenmesini;
7.
Fıkrasının madde metninden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir
Gaziantep
Kırklareli
Kemal
Değirmendereli Ali
İhsan Köktürk Aytun
Çıray
Edirne
Zonguldak İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 8 inci
maddesinin (4). Fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Emin Haluk Ayhan Mesut Dedeoğlu
Kütahya Denizli Kahramanmaraş
Cemalettin Şimşek Erkan Akçay Bahattin Şeker
Samsun Manisa Bilecik
Mustafa Kalaycı Muharrem
Varlı
Konya Adana
"Müzayedesi
Bakanlıkça uygun görülmeyen işletme ruhsatları Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığı'na verilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 8. maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş
İstanbul
Adil
Zozani Mülkiye
Birtane
Hakkâri
Kars
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN ÜZÜLMEZ
(Konya) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Hasip Kaplan
BAŞKAN
Sayın Kaplan, buyurunuz. (BDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, petrol ruhsatları konusu, özellikle ruhsat alanların
belirlenmesi dikkate alındığı zaman Doğu ve
Güneydoğu Bölgesinde, özellikle Güneydoğu Bölgesi Şırnak,
Mardin, Batman gibi bir alanda yoğun olduğu görülür ve yine burada
raporun haritasına iyi bakarsanız petrolün yoğun olduğu
iller en başta Şırnak, benim ilim ama TKİ kömürü azdır
diye kendi tesisini kapatmıştır bundan yıllar önce, MTA
yirmi senedir bölgede inceleme yapma gereği duymamıştır.
Yine, İdil -benim ilçemin sınırları Nusaybin
bitişiği, Mardini de kapsıyor- hudut hattında Dinçer ve
Çamurluk bölgesinde hâlen şu an doğal gaz ve petrol
çıkıyor. Cudi Dağının tepesinde de 2 bin metreden
sonra yani katı kömürün alt tabakalarında petrol çıkıyor.
Şimdi bu
gerçekliği söyledikten sonra, ruhsatlar konusunda maalesef maden
sektöründe daha önce verilen düzensiz ruhsatlandırma olayının
petrol ve doğal gaz alanında da yapılmış olduğunu
üzülerek ifade etmek istiyorum. Yani, 5.147 adet ruhsattan yüzde 63ü,
işte, 375i yerli yabancı ortaklaşa şirkete ait. Burada,
tabii, bu rakamlar raporda yazılanlar olduğu için ifade ediyorum ve
karada petrol 2.000, 2.500-3.000 metre arasında çıkarken maliyeti
daha az oluyor. İşte, bir kuyunun maliyeti 3-5 milyon, denizde daha
fazla. Biliyorsunuz, haritada Karadeniz sahil bandı petrol bandı
olarak gözüküyor, bir de Kıbrısın kuzeyi petrol bandı
olarak gözüküyor.
Ben burada bir
gerçekliğe dikkat çekmek istiyorum. Siz buradaki petrolleri yirmi
yıllığına, on yıllığına yabancı
şirketlere bir kanunla vererek bu olayı düzenleyeceğinizi
düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çok açık ifade ediyorum,
barış ve çözüm sürecinin selameti, bölgede enerji ve güvenlik
denkleminin de selametidir, çok açık ifade ediyorum. Yani, siz, Erbille
istediğiniz sözleşmeyi yapın, Irak Kürdistan bölgesel
yönetimiyle Suriye Kürtleriyle denkleminizi, barış ve bütünleşmenizi
sağlamadığınız zaman
Çünkü Dinçer-Çamurluk
sıfır noktasında, sınır hattında her taraf petrol
ve doğal gaz. 1.500 metrede doğal gaz çıkıyor, 2 bin
metrede petrol çıkıyor, 2 binden sonra da karbondioksit ve şu an
nereye kuyu açarsanız bu ürün çıkıyor. Şimdi, siz, bunu
ruhsatlandırsanız da, yabancı şirketlere verseniz de ne
oraya boru hattı döşeyebilir ne oraya gidebilir. Hatta şu an
yapılan uygulamada boru hattının
Şimdi, burada
devlet payına sekizde 1 bir devlet payı öngörünüz var.
Arkadaşlar,
bir topraktan kaynak çıkıyorsa maden olsun, petrol olsun eğer o
kaynağı devlet oraya bir miktarını ayırıp
harcamazsa sorunlar bitmez. Çevre duyarlılığı
vatandaşın, işte yabancı şirketlerin gelip orada kâr
edip orayı kirletmesi veya alıp götürmesi sürekli bir adalet
duygusunu zedeler bir tartışma yaratır ama en büyük
tartışmanın moment noktası -çok açık Hükûmete
söylüyorum- bu sene sonuna kadar, seçimlere kadar yeni bir anayasa ve yol
temizliği yasalarıyla barış ortamı tesis edilmeden
alınacak bu kanunların hepsi kâğıt üzerinde
kalacaktır. Ve burada kanunla bu iş düzenlenmez arkadaşlar. Bu,
ciddi bir strateji, çok ciddi bir politika, çok ciddi bir güvenlik denklemidir.
Bundan sağlıklı çıkabilmek için de Hükûmetin kasım
ayı sonuna kadar performansı önemlidir. Çözüm sürecinde samimiyet ve
kararlılık bu yasaların ötesinde çözümler getirir yoksa bu yasa
da kâğıt üzerinde kalır. Benden Şırnak Milletvekili
olarak bunun sadece uyarılması kalıyor.
Hepinize
saygılar.
Bu şekliyle
bir işe yaramaz diyoruz, kaldırılsın diyoruz. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 8 inci
maddesinin (4). Fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal (Antalya) ve
arkadaşları
Müzayedesi
Bakanlıkça uygun görülmeyen işletme ruhsatları Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığına verilir.
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN ÜZÜLMEZ
(Konya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Günal, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok önemli bir
kanun tasarısı görüşüyoruz, Türkiye'nin enerji
açığını, enerji stratejilerini, enerji
politikalarını yıllardır Komisyonda ve Genel Kurulda
konuşuyoruz. Biz beklerdik ki birkaç senedir bekleyen bu kanun
tasarısı o zamanki Sayın Cumhurbaşkanının iadesi
nedeniyle köklü bir şekilde ele alınsın, ilgili
kuruluşlarımızın görüşleri alınsın ve dört
başı mamur bir şekilde buradan çıkarılsın ama
maalesef, yine aynı şekilde, aşağı yukarı birkaç
değişiklikle esasına fazla dokunmadan bu kanun buradan
geçirilmeye çalışılıyor. Bunun, Türkiye'nin enerji
politikaları açısından, gelecek açısından çok da
sağlıklı olmadığını baştan belirtmemiz
lazım.
Buradaki önergede
değerli arkadaşlar -son maddeye Hükûmetin de bir önergesi var ama çok
dolaylı görünüyor- biz doğrudan müzayedesi Bakanlıkça uygun
görülmeyen işletme ruhsatlarının TPAOya verilmesini öneriyoruz,
daha doğru bir yaklaşım olduğunu düşünüyoruz.
Bunun
dışında değerli arkadaşlar, çok fazla eleştiri
var bu tasarıyla ilgili. İlgili kuruluşlar bizlere de
görüşlerini bildirmişler, Komisyona da bildirmişler ama
öncelikle benim burada en çok dikkatimi çeken şey TPAOnun daha da
zayıflatılıyor olması. Birçok ülkede bu faaliyetler entegre
bir şekilde yürütülürken bizde zamanında zaten yavaş yavaş
bu enerji sektöründe bir dağınıklık oluşmuştu.
Geçtiğimiz günlerde yine TPICle ilgili de farklı bir operasyon
gündeme geldi, biz tam tersine parçalıyoruz. Yani güçlendirmemiz lazımken,
bütün faaliyetleri bir araya getirip daha güçlü bir millî petrol şirketi
yaratmamız gerekirken, maalesef, bütün hepsinin gücünü dağıtan
güya farklı şekillerde şirketlerle, yan kuruluşlarla, yurt
dışındaki birtakım çalışmalarla maalesef gücümüzü
bölüyoruz. Bu millî bir politika olması gerekirken, piyasanın
insafına terk ettiğimiz bir düzenlemeyle karşı
karşıyayız. Ben gerçekten merak ediyorum birçok arama
yatırımı yapan TPAOnun da -Sayın Bakan belki birazdan
bölümde, sorular kısmında cevap verebilir ama- neden TPICin bu
şekliyle farklılaştırıldığını.
Arkasında ne var, gerçekten biz anlayamadık. Ruhsatlar bir yerde,
arama faaliyetleri bir yerde
Şimdi ne olacak, yeni süreç nasıl
işleyecek? Ben açıkçası merak ediyorum.
Bir de, burada,
eğer, yeni bir şey yapmayacaksak yani ikiye bölünerek iki şirket
yapacaksak neden, o zaman, TPICi alıp BOTAŞla birleştirmeye
çalışıyorsunuz? Yani biz gayesini tam anlayabilmiş
değiliz. Tam tersine, bizim, entegre, bütün aramaları, faaliyetleri
bir araya getirecek -üretim faaliyetlerini- bir yapıya
ihtiyacımız var diye düşünüyorum.
Tabii, birçok
yerde söylüyorlar, güzel, hoş geliyor kulağa, işte, yurt
dışında, şurada, şurada TPAO arama yapıyor
İyi güzel de, benim ülkemdeki aramalar ne olacak? Sıkça duyduğum
bir şey ve çok üzülüyorum Efendim, bizim, derinlerde arama yapacak
teknolojimiz yok. veya Derinlerde arama yapmak pahalı. deniyor. Bütün
dünya buna yönelmiş ve bu yaptığımız hesaplamalar hep
stratejiden, öngörüden yoksun olduğumuz için, petrolün varili 30-40
dolarken yapılan aramalar, taramalar ve yapılan hesaplamalar.
Petrolün 140 dolara kadar çıktığı ortamda, biz, hâlâ,
denizlerdeki sondajlardan, derinlerdeki petrollerden konuşuyoruz.
Türkiye'nin yetişmiş insanları var, doğru bir şekilde
yol göstererek bu teknolojilerin daha derinliklerde petrol arama teknolojisinin
yapılmasını, alternatif ürünlere doğru kayacak
araştırmaların yapılmasını sağlayacak bilim
adamlarımız da yetişiyor ama öngörüsüzlükten ve aceleyle
getirilen tasarılardan dolayı, maalesef, onların önünü
kapatmış oluyoruz.
Kısacası,
burada, yurt dışında on iki yıldır yeni bir üretim sahası
almamış bir şirket, hatta bazı ülkelerdeki yerleri
kaybetmişiz. Şimdi, Irakta birtakım faaliyetler
yapıyoruz. diye söylüyoruz. Buradan da bir şey çıkmıyor.
Dolayısıyla,
bu kanunun Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığını
güçlendirmeyle ilgili hiçbir şey içermediğini görüyoruz. Yol
yakınken biraz daha buralarda ekleme yapma şansımız var, bu
yapıyı bir gözden geçirmemiz lazım. Şirketlerle ilgili
alınan kararları da, Hükümeti ve Sayın Bakanı burada, bir
defa daha gözden geçirmeleri için uyarıyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 sıra sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 8.
Maddesinin 4. Fıkrasında bulunan "Bakan" ifadeleri
Bakanlar Kurulu" olarak değiştirilmesini; fıkranın
sonuna "Müzayedesi Bakanlar Kurulu'nca uygun görülmeyen işletme
ruhsatları Türkiye Petrolleri Ortaklığı'na verilir."
ifadesinin eklenmesini;
7.
Fıkrasının madde metninden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz
Mehmet
Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN ÜZÜLMEZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Susam.
Buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
bu madde, bu kanunla ilgili konuştuğumuz önemli maddelerden bir
tanesi. Olay şudur: Petrol aramalarında ruhsat almış
şirketler en fazla kırk yıl sonunda ruhsat aldıkları
kuyuları terk ediyorlar. Eski kanunda, bu terk edilen kuyular TPAOya
veriliyordu, TPAO bu kuyularda, kendisi açısından verimliliğine
inandığı kuyularda, masraf etmeden millî petrolümüzü
çıkarıp ülke ekonomisinin hizmetine sunuyordu. Bu kanun
görüşmelerinde bunun değiştirilmemesi konusunda tüm
ısrarımıza rağmen, TPAOya verilmesi yerine bir ihaleye
çıkılarak Hangi şirket daha fazla verirse ona verelim.
şeklinde Hükûmet görüşü oluştu. Biz, bunun bu kanunun ruhunda
olması gereken
Petrol işi ulusal bir iştir ve terk edilmiş
ruhsatların bundan sonra TPAOya verilerek Türkiye'de petrol arama
işinin ulusal bir temsilcisi olan TPAOnun güçlendirilmesi
gerektiğinin altını çizmiştik. Bu anlamıyla, bugün
görüyorum ki bu haklı düşüncemiz Hükûmet tarafından Komisyonda
kabul edilmemesine rağmen Adalet ve Kalkınma Partisinin vermiş
olduğu bugünkü önergelerle tekrar eski konumuna getirilme konusunda
adım atılıyor. Demek ki doğru söylemişiz. Doğru,
bugün burada düzeltilme noktasına geliyor. Bundan dolayı da bu
anlamıyla olumlu buluyorum ama yeterli değil olduğunun da
altını çizmek istiyorum. Niye yeterli değil? Çünkü TPAOyu ve
petrol işini ulusal bir iş olarak görmüyorsanız ve burada petrol
arama işinde ve diğer işlerde TPAOyu güçlü bir şirket
hâline getirmiyorsanız ve bu anlamıyla da onun kaynaklarını
güçlendirmiyorsanız, petrol işini bir piyasa işi olarak
görüyorsanız, piyasanın dinamiklerine ve gücüne
bırakıyorsanız, piyasanın dinamik ve güçleri
uluslararası petrol şirketlerinin gücü karşısında
TPAOyu kendi hâlinde bir şirket hâlinde bırakır ve bu
anlamıyla da biz ulusal bir petrol politikasını hayata geçirme
noktasında olamayız. Onun için dedik ki, bu kanuna Devlet adına
petrol işini TPAO yürütür. diye maddeye yazılmasını arzu
ettik ve istedik ama maalesef bunu gerçekleştiremedik.
Değerli
arkadaşlar, bu kanunda gördüğümüz diğer eksiklikler de
şunlardır. Bu kanun bu dediğim maddelerin ötesinde şöyle
bir bakış açısına sahiptir: Bizim gücümüz, kudretimiz yok, bu
ülkede petrol arama durumunda değiliz; bırakalım petrol
aramayı büyük şirketler yapsın. Yani petrol arayan bir ülke
olmaktan çıktık petrol aranmasına sahalarımızı
terk etmiş bir ülke konumundayız. Tasarının mantığında,
temel görüşünde bu hâkim olmuştur. Biz ise bu ülkenin ulusal bir
petrol politikasıyla, ciddi bir konu olan petrolün aranmasında
devletin daha çok kaynak, daha organize bir strateji ve daha iyi sonuçlar
almasının gereğine inanıyoruz.
Dünyada petrole
uluslararası güçler ve küresel güçler öyle bir şekilde bakıyorlar
ki tüm dünyadaki savaşların nedeni, Orta Doğudaki
kargaşanın nedeni petrol kaynaklarına ve hidrokarbona sahip olma
iddiasından ortaya çıkmaktadır. Churchill şöyle bir söz
söylemiştir: Dünya artık bir noktaya geldi ki bir damla petrol bir
damla kandan önemli oldu. demiştir. İkinci Dünya Savaşı ve
dünya savaşlarında emperyalistlerin bakış açısı
bu noktadadır. Petrole böyle bakanlara karşı bizim de ulusal
petrol politikası ve petrol kaynaklarımıza
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Churchill mi söyledi?
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Churchill söyledi. Churchillin söylediği bu noktadaki
anlayışı bizler de bu anlamıyla ciddi bir şekilde
değerlendirmeliyiz. Bu kanundaki hassasiyetimiz budur.
Bir hassasiyetimiz
de millî parkları heba etmeyecek
çevreci bir anlayışa sahip çıkmaktır.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Susam.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu
Tasarısının 8 inci maddesinin dördüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"(4) İşletme hakkı
süresi sona eren sahalar, işletme ruhsatı verilmek üzere, Bakan
onayıyla müzayedeye çıkarılabilir. Ancak müzayedeye
çıkılmadan önce Bakanlık bu sahayı işletme
ruhsatı konusu olarak isteyip istemediğini süre tayini suretiyle
yazacağı bir yazı ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'ndan
sorar. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın talebi
hâlinde saha müzayedeye çıkarılmaz. İşletme ruhsatı
evvelce müzayedeye çıkarılmış bulunan bir işletme sahasının
tamamı veya bir kısmı yine Bakan onayıyla müzayededen
kaldırılabilir. İdari yaptırım sonucu iptal edilen
işletme ruhsatının sahibi olan petrol hakkı sahibi veya
sahipleri aynı işletme ruhsatında tekrar hak sahibi
olamazlar."
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN ÜZÜLMEZ (Konya) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor musunuz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Kabul ediyoruz Sayın
Başkanım.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun lütfen:
Gerekçe: Maddede yapılan
değişiklikle süresi biten işletme ruhsatının ihtiva
ettiği ve ticari olarak işletmeye elverişli olan petrol
rezervlerinin sürdürülebilir şekilde ülke ekonomisine kazandırılması
amacıyla, tespit edilecek bedel üzerinden açık arttırma usulü
ile yatırımcıların tekliflerinin alınması
amaçlanmıştır. Ancak öncelikle bu şekildeki işletme
ruhsatlarının açık arttırmaya çıkılmadan önce
kamu yararı gözetilerek Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı'na sahayı alıp almayacağının
sorulması, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
sahayı almak istememesi halinde müzayede işlemine
başlanılması öngörülmüştür. Öte yandan diğer Kamu
hizmetlerinde olduğu gibi, idari yaptırımlar sonucunda
işletme ruhsatı iptal edilen bir petrol hakkı sahibinin
aynı sahaya tekrar sahip olmasını önleyici tedbir olarak,
gerekli düzenleme de maddede yapılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 9da dört
önerge vardır; iki önerge birbirinin aynıdır, onları
beraber işleme alacağım.
Şimdi,
sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 9.
Maddesinin 1. Fıkrasına aşağıdaki hükmün eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Kemal
Değirmendereli Mehmet
Şeker
İzmir Edirne Gaziantep
Turgut
Dibek Dilek
Akagün Yılmaz
Kırklareli Uşak
"Devlet hissesine ilaveten ruhsat
alma aşamasında yatırımcı R faktörüne bağlı
olarak Devlete vermeyi teklif edeceği hisse miktarını belirtir,
bu miktar Madde'de belirtilen ruhsat verme kriterleri ile birlikte dikkate
alınır."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının 9. Maddesinin 2.
Fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ederiz.
Nurettin
Canikli Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat
Giresun Kayseri İstanbul
İsmail
Tamer Ahmet
Öksüzkaya
Kayseri Kayseri
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
450 sıra sayılı Türk
Petrol Kanunu tasarısının 9 uncu maddesinin 2 nci
fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan Bahattin
Şeker
Kütahya Denizli Bilecik
Mesut Dedeoğlu Cemalettin
Şimşek Erkan
Akçay
Kahramanmaraş Samsun Mersin
Muharrem
Varlı Mustafa
Kalaycı
Adana Konya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 9. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Mülkiye
Birtane Adil
Zozani
Kars Hakkâri
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN ÜZÜLMEZ (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Levent Tüzel, Başkan.
BAŞKAN Sayın Tüzel,
buyurunuz. (BDP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH LEVENT
TÜZEL (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısı üzerine
görüşüyoruz. Blokumuz, bu sunulan yasa tasarısı üzerindeki bütün
maddelere karşı çıkmaktadır.
Öncelikle bu
yasanın bir evveliyatı var tabii. 2007 yılında
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin bu yasayı, benzer
nitelikteki yasayı veto etmesi söz konusu. Elbette yasalarda olması
gereken, beklenen temel mantık, ülke, kamu ve halk yararının
gözetilmesidir. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de bunu görmediği
için veto etmişti. Aslında bu yasa için de Millî menfaatlere uygun.
denmekte. Tabii, sadece yasanın başına Türk kelimesini
koymakla millî menfaati burada ararsanız bir mesele görmezsiniz. Ancak bu
yasanın çıkmasında yerli, yabancı bütün uluslararası
tekellerin güç, çıkar ve menfaatleri söz konusudur. Dolayısıyla,
burada bir millî menfaat görmek mümkün değil.
Aslında söz
konusu menfaatlerin Orta Doğu coğrafyasını ne hâle
getirdiğini bugün hep beraber görüyoruz. Yani kaynayan cadı
kazanının ve bütün bu savaş ortamının arkasında
Orta Doğudaki enerji kaynaklarına sahip olma, bunları kontrol
altına alma güdüsü olduğu, bir emperyalist paylaşım,
uluslararası şirketlerin güç kavgası olduğu çok açık.
Ne yazık ki Türkiye devleti Hükûmeti izlediği politikalarla bu
batağa bizleri de sürüklemiştir. Yapılan boru
anlaşmaları ve hatları, birtakım ruhsatlarla ülkemiz de
böylesi bir güvenliksiz ortama doğru sürüklenmiştir.
Aslında bu
süreç Hükûmetle birlikte başlamadı tabii. Yani enerji
kaynaklarının ve bunların kontrolünün, bunlarla ilgili
yasaların parçalanması, hani şu on beş günde on beş
yasa çıkartan Kemal Dervişle birlikte başladı. 2001
yılında Doğal Gaz Piyasası Kanunuyla, 2003 yılında
Petrol Piyasası Kanunuyla bu parçalanma süreci TÜPRAŞ ve PETKİM
gibi petrol ürünleri alanındaki kuruluşların
özelleştirilmesiyle devam etti. Bu özelleştirme, bu
piyasacılık, bu piyasaya açılma şimdi TPAOya doğru
gelmiş durumda ve entegre bir tesis üretiminden rafinerisine,
dağıtımından piyasasına, TPAOnun buradaki gücü çok
açık bir şekilde zayıflatılmakta ve parçalanmaya tabi
tutulmakta.
Bu konuda ilgili
odalar, PETROL-İŞ başta olmak üzere, ilgili sendikaların
görüş ve itirazlarına rağmen Nedir bu Hükûmetteki
kararlılık, neyin eseridir? derseniz çok uluslu şirketlere arama
ruhsatı vermek, onların işlemlerini kolaylaştırmak,
muafiyetler getirmek. Aslında bu politika Hükûmetin her
uygulamasında, icraatında karşımıza çıkıyor.
Hatırlayacaksınız, üçüncü havalimanı projesinde O
çukurları milyonlarca liraya sattım. diye övünen bir
Ulaştırma Bakanı var. Aslında bu zihniyet kendisine,
ülkesine, halkına, doğasına, toprağına
yabancılaşan bir politikanın, zihniyetin, her tür insani
değere uzaklaşan bir anlayışın sonucudur.
İşte, aynı kafa, aynı politika bugün de
karşımıza çıkmakta. üçüncü köprünün temel atma töreninde
Kanal İstanbul Projesinde, Galataportun satışında,
Haliçe yapılan yatırımlarda, her yerde karşımıza
çıkmakta.
Sayın Bakan,
marifet 135 maddelik yasayı 29 maddeye düşürmek de değil.
Gerçekten millî çıkarları ve ülkenin geleceğini düşünmek
nerede mümkündür biliyor musunuz? Suların, kaynakların kontrolsüzce
yüzde 15 oranında daha fazla tüketildiği böyle bir yasa
hazırlamakla değil ya da doğal gaz satışı ve boru
hatlarının insanlara pazarlandığı, yabancılara
arama izni verilerek bir imtiyaz ve muafiyetin tanındığı
bir yasa çıkartmak da değildir. Aynı şekilde bu arama,
rafineri, üretim, dağıtımda kullanacakları malzemelere
muafiyet getiren, harç istisnası tanıyan bir yasada aslında
halkın da yeri yoktur. Dolayısıyla, bütün görevi
yatırımcıların işlerini kolaylaştırmak
olarak tarif eden, görevini böyle tarif eden bir bakanın bu ülkenin
çıkarlarını savunduğunu söylemek de mümkün değil.
Bu nedenle, bu
yasanın geri çekilmesini talep ediyoruz. Ben de bu ülkenin ihtiyaç duyduğu,
eşitsizlikleri, hukuksuzlukları giderecek yasaların
hazırlanmasını teklif ediyorum.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tüzel.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette
bulunduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım.
Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim
veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi
aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
450 sıra sayılı Türk
Petrol Kanunu tasarısının 9 uncu maddesinin 2 nci
fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, önergelere
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN ÜZÜLMEZ (Konya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Kabul ediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Doğru, siz mi konuşacaksınız?
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Evet.
BAŞKAN
Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 450
sıra sayılı Kanun Tasarısının 9uncu maddesi
üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu kanunu
süratli bir şekilde çıkartıyoruz. Bu kanunda, özellikle Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığının yok edilmesi birçok yerde,
hem sivil toplum kuruluşları nezdinde hem vatandaş nezdinde çok
büyük tepkilere sebep oluyor. Doğrudur da, Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı uzun yıllardan beri ülkemize çok önemli hizmetler
yapmış, bundan sonraki aşamada da güçlendirilerek hizmet
yapması gereken bir kuruluştur. Ancak, gördüğümüz kadarıyla
bu kuruluş yavaş yavaş ortadan kaldırılıyor gibi
görülüyor.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizde artan enerji talebi incelendiğinde, ülkemizin
enerji talebinin hızla arttığı görülmektedir; burası
gerçektir. Refahımızı ve ekonomik gelişmemizi devam
ettirmek için söz konusu artan talebin makul maliyetler ve koşullarla,
zamanında, güvenli ve kesintisiz bir şekilde
karşılanması, özetle enerji arz güvenliği hususu ülkemizin
geleceği açısından da çok önemlidir.
Enerjide tabii
yüksek dışa bağımlılığı dikkate
aldığımızda ise enerji ihtiyacımızın
neredeyse dörtte 3ünü ithal ediyoruz. Petrol ve doğal gazda ise
dışarıya bağımlılık yüzde 90ların
üzerindedir. Esasen elektrik üretimimizin de yarısının
doğal gazdan karşılandığı akılda
tutulduğunda, doğal gaz bağımlılığımızdan
dolayı elektrik arz güvenliğimizin de tehdit altında olduğu
maalesef aşikârdır. Enerji ithal faturamız toplam
ithalatımızın ve cari açığımızın da
önemli bir kısmını teşkil etmektedir.
Tabii, burada,
petroldeki bu durum, doğal gazdaki bu durum göz önüne
alındığı zaman, ülkemizin, özellikle önümüzdeki dönemlerde
enerji ihtiyacı söz konusu olunca alternatif enerji kaynaklarına da
süratli bir şekilde yönelmesi gerekmektedir. Şöyledir ki:
Türkiyemizde küresel ısınma yani petrol ürünlerinin
kullanılmasıyla beraber karbondioksit emisyonu artmaktadır.
Bununla beraber küresel ısınma da yoğun bir şekilde,
dünyanın olduğu gibi, ülkemizin de önemli bir sorunu hâline
gelmektedir. İşte, küresel ısınmalardaki bu tablonun
düzenlenmesi noktasında alternatif enerji kaynaklarına da mutlaka
geçilmelidir.
Bu yönlü olarak
da, işte, HES santrallerinden tutun da rüzgâr santrallerine, güneş
enerjisine kadar da yoğun bir şekilde konunun desteklenmesi
gerekmektedir. Gerçi, şu anda, ülkemizdeki hidroelektrik santrallerinde
çok ciddi noktada sıkıntılar vardır. Birçok yerde
planlı plansız şekilde doğanın korunması veyahut
da, işte, ekolojik şartların değerlendirilmesi göz önüne
alınmadan maalesef HES santralleri kurulmaktadır. Tabii, elde edilen
enerji önemlidir ancak oradaki doğa da çok önemlidir.
Bakınız,
milletvekili olduğum Tokat ilimizden geçen Yeşilırmak vadisi
üzerinde onlarca HES santrali kurulmuştur. Bu santrallerin
kurulmasına oradaki çiftçi kardeşlerimiz karşıdır,
insanlarımızın birçoğu karşıdır. Tabii,
büyük enerji santralleri kurulsun, onlara diyeceğimiz bir şey yoktur
ama küçük ırmakların üzerinde, derelerin üzerinde kurulmakta olan HES
santrallerinin de o bölgelerdeki doğal yapıyı, o canlı
florayı ne kadar etkilemiş olduğu da barizdir.
Dolayısıyla, bu santrallere izin verilmemelidir; verilmiş olan o
izinler mutlaka tekrar gözden geçirilmelidir, ÇED raporları ciddi manada
değerlendirilmelidir.
Özellikle,
bakınız, işte, rüzgâr enerjisi
Rüzgâr enerjisiyle ilgili
olarak, bu yönlü olarak rüzgâr enerjisi desteklenmelidir. Gerçi onların da
son zamanlarda yapmış olduğu bazı yan etkiler vardır
ama en azından rüzgâr güllerinin mesafesi yükseltilerek yani yerden
yüksekliği daha yükseklere çıkartılması, veya orman
alanlarının dışında başka yerlere kurulması,
orman alanlarının dışındaki yerlere kurulması, bu
enerji sistemlerinin desteklenmesi doğru bir kaynak olacaktır. Ancak,
gördüğümüz kadarıyla bu da değildir.
Güneş
enerjisi konusunda da çok ciddi adımlar atılmalıdır ve
devlet desteklemelidir. Bu yönlü olarak da beklentilerin artmakta olduğunu
ifade etmek istiyorum. Tabii, ülkemizde özellikle yeni yeni kaynakların
oluşturulması gerekmektedir.
Bakınız,
Türk dünyasında Bakü-Tiflis-Ceyhan Projesi vardır. Bu projenin
mutlaka, sayın milletvekilleri, desteklenmesi ve korunması
gerekmektedir. Şu an itibarıyla bazı noktalarda yapılan
çeşitli araştırmalar neticesinde bu hattın çok fazla
kârlı olmadığı noktasında söylemler vardır ama
burası özellikle yüce Türk devleti için, Türk milleti için
yaşaması gereken çok önemli bir projedir çünkü bu projenin esas
özelliği, Türk dünyasındaki
bağımsızlığın temeli ve göstergesidir. Bu noktada
da özellikle Kazakistan petrolleri, Aktau petrolleri bunun içerisine
katılmalıdır. Başka kaynaklar ortaya
konulmalıdır. TPAO işte burada devreye girmeli ve
Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesinin devamı mutlaka
artırılarak ve önemi de geliştirilerek devam ettirilmelidir.
Bunların
yanında, Türk dünyasında Türkmenistan doğal gazı
vardır. Türkmenistan doğal gazı da mutlaka ama mutlaka Türkiye
üzerinden Batıya gönderilmelidir ve Türkmenistan doğal gazı
üzerinde de çalışma yapılmalıdır diyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Diğer
önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıda
sektörün tabi olacağı vergilendirmeyi düzenleyen maddede,
keşfedilen rezervlerin elde edilmesi ve bunların üretilmesi için
gerekli olan her türlü tesisatın kurulmasına ilişkin
yapılan bütün masraflar Vergi Usul Kanunu kapsamında gider
yazılarak elde edilen gelirlerden indirilebilmektedir. Bu kapsamda arama,
geliştirme ve üretim safhalarında petrolün çıkarma ve pazara
ulaştırma maliyetleri yatırımcı tarafından ilgili
vergi mevzuatlarındaki düzenlemelerle aynen geri alınabildiğinden,
düşük graviteli petrol için ayrıca indirim yapılmasına
ihtiyaç bulunmamaktadır.
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 9.
Maddesinin 1. Fıkrasına aşağıdaki hükmün eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
"Devlet hissesine ilaveten ruhsat
alma aşamasında yatırımcı R faktörüne bağlı
olarak Devlete vermeyi teklif edeceği hisse miktarını belirtir,
bu miktar Madde'de belirtilen ruhsat verme kriterleri ile birlikte dikkate
alınır."
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet, katılıyor musunuz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Değirmendereli, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 450 sıra sayılı
Petrol Yasa Tasarısının 9uncu maddesindeki önergemiz üzerine
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, altmış yıl aradan sonra yeni bir petrol kanunu
yapıyoruz. Tartıştığımız bu yasa gelecek on
yılların da uygulamalarını belirleyecek. Petrol zengini bir
ülke değilseniz petrol politikalarını ulusal güvenlik, stratejik
iş birliği noktasından hareketle bu kaynaklardan en iyi
şekilde yararlanmayı sağlayacak şekilde, gelirlerin de
hakça paylaşılması üzerine kurmalısınız.
Değerli
milletvekilleri, bakınız, gerek petrol üreticileri gerekse bu
kaynağa bağımlı ülkeler günün değişen
koşulları çerçevesinde farklı politikalar izlemektedirler.
Şimdi, bizim 9uncu maddenin birinci fıkrasında, bu
yasamızda devlet hissesi olarak 1/8 saptanmıştır. Bu daha
önceki yasada da aynı şekilde geçerlidir ancak 1954 yılında
çıkan yasa dönemindeki teknolojiler, o dönemki petrol fiyatlarından
dolayı o döneme ilişkin olarak böyle bir oran kabul edilebilir bir
oran olabilir ancak bugün geldiğimiz noktada hem petrol
fiyatlarının yer yer 150 dolarlara çıktığı ve
arama, üretme teknolojilerinin çok geliştiği günümüzde daha
farklı değerlendirmeler yapılmaktadır bu devlet hisseleri
konusunda. Söz gelimi Mozambikte, Hindistanda, Kolombiyada, Cezayirde,
Azerbaycanda -bu yüzde 12,5 olarak ifade edilen değerin- petrol
kaynağının zenginliğine göre devlet hissesi
alınmaktadır. Mesela, çok ilginç, bu konuyla ilgili
araştırma yapmaya başladığımızda şunu
gördüm: Petrol zengini Libyanın -zengin kaynakları var ama- petrol
sahalarının hepsinin farklı zenginlikleri var ve Libyadaki
petrol şirketi ihaleye çıktığında her ayrı alanla
ilgili olarak devlet hissesi farklı tespit edilmiş durumda.
İşte söz gelimi, oradaki farklı uygulama, sadece petrol arayan,
üreten şirketler -Libyada evet zengin kaynaklar var- Akdeniz baseninde
yüzde 8 alıyorlar yani yüzde 92sini devlet alıyor. Bir başka
basende yüzde 28,5 veriyor petrol şirketi yani yüzde 72,5 alıyor oradaki
devlet. Yani bunun gibi farklı jeolojik yapılarda, farklı
pozisyonlardaki sahalarda, farklı zenginliklere sahip sahalarda
farklı oranlar geçerli olmakta. Yani biz de bu 1/8 olarak
belirlediğimiz oranı
Tutalım ki yarın Akdenizde zengin
petrol kaynakları bulduk, zengin doğal gaz yatakları bulduk,
yani oradan bizim ülke insanımız niye daha fazla pay alarak
faydalanmasın? Yani oradaki zengin kaynaklara rastlayan bir şirket,
üretimine göre oradan bize yüzde 20, yüzde 25 verebilsin yani bu esnekliği
sağlayabilmeliyiz. Bunun, gerçekten gelecek dönem için önemli
olduğunu düşünmekteyiz.
Dünya geneline
bakıldığında da bu oranların vergiyle birlikte yüzde
80lere kadar çıktığını görmekteyiz. Evet, yani bizim
petrolümüzün zenginliği konusunda yeterince arama
yapılmadığı için daha çok arama yapılsın diye
birtakım teşvikler getiriyoruz ama burada da temel olan önergemizin
de onaylanmasıyla, R faktörünün uygulanmasıyla
kaynaklarımızdan en iyi şekilde yararlanmak ve olası zengin
yataklardan elde edilecek petrol gelirlerinin de hakça
paylaşılmasını sağlayacak doğru bir zemini
oluşturmuş olacağız.
Ben, önergemizin,
Sayın Hükûmet yetkilileri ve Genel Kurul tarafından
değerlendirileceğini umuyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.03
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Tasarının
9uncu maddesi üzerinde verilen Edirne Milletvekili Sayın Kemal
Değirmendereli ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Önergeyi
kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
450 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Kabul edilen
önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Muhterem
milletvekilleri, şu maddenin üzerinde çalışıp ondan sonra
ara vereceğim; şu kapıyı da kilitlettireceğim yani.
Maddede üç önerge
vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
10. Maddesinin 3. Fıkrasında bulunan su üzerindeki haklarına
tecavüz etmeden ifadesinden sonra bölge ihtiyaçlarını da göz önünde
bulundurmak üzere DSİ ve Çevre Bakanlığından alınacak
izinler çerçevesinde ibaresinin eklenmesini,
4.
Fıkrasının sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini,
5.
Fıkrasında bulunan ve milli parklardaki ibaresinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal
Değirmendereli Ali
İhsan Köktürk Aytun
Çıray
Edirne Zonguldak İzmir
Süleyman
Çelebi
İstanbul
Geleneksel olmayan yöntemlerle
faaliyet gösterenler, faaliyetlerinin içme suları açısından
tehdit oluşturma olasılığına tedbiren Çevre
Bakanlığı ve DSİnin onayına tabidir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına,
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 10. uncu
maddesinin 1.nci fıkrasında geçen üç yıldan ibaresinin
beş yıldan olarak değiştirilmesini ve (5).
fıkrasında geçen ve milli parklardaki ibaresinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan Bahattin
Şeker
Kütahya Denizli Bilecik
Mesut
Dedeoğlu Erkan
Akçay Muharrem
Varlı
Kahramanmaraş Manisa Adana
Cemalettin
Şimşek Yusuf
Halaçoğlu Mustafa
Kalaycı
Samsun Kayseri Konya
Seyfettin
Yılmaz
Adana
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 10. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
İbrahim
Binici Mülkiye
Birtane Adil
Zozani
Şanlıurfa Kars Hakkâri
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak?
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçe.
Gerekçe
Bu maddede kamulaştırma
kapsamında adeta savaş hukuku işletilmektedir. 2942
sayılı kamulaştırma kanunu 27. maddesi ile acele
kamulaştırma işlemleri Bakanlar Kurulunca yapılabilir.
Maddenin bütününe bakıldığında yurt savunması
ihtiyacı veya acil durumlarda bu maddeye başvurulmalıdır.
Daha önce HES uygulamalarında Hükümet bu maddeyi hoyratça
kullanmıştır. Hatta bu yetkiyi kurumlara devrederek Bakanlar
Kurulunu bile devreden çıkarmıştır. "Su akar, Türk
Bakar" sözü kullanılarak müteahhitlere verilmeyen dere kalmadı.
Nerde bir akarsu orda birkaç müteahhit türedi. Kamulaştırmalar
savaş usullerine göre yapıldı. Barış süreci ile
silahların susacağı ve çatışmanın
sonlanacağı Türkiye dağları bu maddeyle uluslararası
sermaye sahiplerine ve petrol şirketlerine peşkeş çekilmek
istenmektedir. Köylüler arazilerinden edilecek ve yoksul halk HES'lere
karşı olduğu gibi petrol şirketlerine karşı
mücadele etmek zorunda kalacaktır. Tasarı bu madde ile dağlarda
yaşayan yoksul köylülere karşı bir savaş
tasarısıdır, topraklarının ellerinden
alınması tasarısıdır. Yeni talanların ve
vahşi uygulamaların önüne geçilmesi için 10. maddenin tasarı
metninden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına,
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 10. uncu
maddesinin 1.nci fıkrasında geçen üç yıldan ibaresinin
beş yıldan olarak değiştirilmesini ve (5).
fıkrasında geçen ve milli parklardaki ibaresinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, kabul ediyor
musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Seyfettin
Yılmaz
BAŞKAN Sayın Yılmaz,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Vallahi, sağlam alkış
oldu ha.
OKTAY VURAL (İzmir) Ne Adana
mitingiydi ya. Kıskananlar çatlasın.
BAŞKAN Yaa.
Buyurun.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 450
sıra sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının
10uncu maddesinde verdiğimiz değişiklik önergesiyle söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
10uncu maddenin
(5)inci fıkrasında 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman
sayılan yerlerdeki ve milli parklardaki ruhsat ve izin alanlarında,
ilgili mevzuata göre izin almak ve bedelleri ödenmek suretiyle petrol arama ve
işletme faaliyetleri yapılabilir. deniyor. Her yerde olduğu
gibi, bütün çalışmalarda orman alanlarına gözümüzü dikiyoruz.
Şimdi, bu enerjide orman alanları en yenilenebilir
kaynaklardandır. Bunlarla, petrol aramalarıyla, maden
aramalarıyla, diğer izinlerle ormanların yok edilmesi
yenilenebilir enerji kaynaklarımızın yok edilmesi manasına
gelir. Ondan dolayı bu fıkranın tasarıdan
çıkarılmasını talep ediyoruz ve desteklerinizi bekliyoruz.
Türkiye, dünya
enerji rezervlerinin âdeta ortasında büyük enerji sorunları
yaşayan bir ülke durumundadır. Ciddi enerji açığı
sorunlarımız vardır. Enerji ihtiyacımızın yüzde
72sini ithalatla karşılar durumdayız. Yani, enerjide
dışa bağımlı bir ülkeyiz. Daha önce yüzde 69ken
iktidarınız döneminde bu rakam yüzde 72lere çıkarak gittikçe
artan bir performans sergilemektedir. Bu manada ciddi bir petrol yasası
çıkarıyorsunuz ama ciddi bir politikanızın
olmadığı şuradan belli oluyor ki Kıbrıs Rum kesimi
Akdenizde petrol aramaya başladığında gönderdiğiniz
Piri Reisle ciddi manada sıkıntılar yaşadınız
ama bir petrol arama geminiz bile yok. Daha yeni bir petrol arama gemisi
alındı fakat bakanlara gelince, Başbakanlık 7nci
uçağı aldı, şimdi 8inci uçağı almanın
derdinde. Bir bakıyorsunuz, bakanlar danışma meclisi
toplantılarına, belediyenin temel atma törenlerine özel uçaklarla
hurra gidiyor, özel uçaklarla hurra geliyor. Bizim Adanada, biliyorsunuz,
uçaklar var ama bakan özel uçakla gidiyor, özel uçakla dönüyor.
İSMAİL
KAŞDEMİR (Çanakkale) Cık, cık
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Cık, cık yapmanın gereği yok!
Yani, bunların
yerine, ciddi manada eğer enerji politikanızı doğru
yapacaksanız petrol arama gemilerine bu yatırımları
yapın.
Şimdi
konumuzla ilgili tasarıya geleceğim.
İSMAİL
KAŞDEMİR (Çanakkale) Çok dolu konuştun!
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Doluyu sen gel konuş buradan. Doluyu gel sen konuş
buradan, laf atma oradan!
Petrol, kömür,
doğal gaz ve uranyum, dünyamızda yenilenemeyen enerji
kaynaklarının yüzde 90ını oluşturmaktadır.
Mevcut kömür rezervleri yüz yıl, petrol ve doğal gaz rezervleriyse
elli yıl sonra tükenmiş olacaktır. Biyokütlenin özellikle enerji
üretiminde kullanılması, petrol ve kömüre
bağımlılığı önemli ölçüde azaltacaktır.
Dünya üzerinde
bulunan biyokütlenin yüzde 90ı ormanlarda bulunmaktadır. Bitkiler
güneş enerjisini depolama gibi bir özelliğe sahiptir. Depolanan
enerji bitkiler yakıldığı zaman yeniden ortaya
çıkmaktadır. Bitkiler, dünyada var oldukça tükenmeyecek yenilenebilir
enerji kaynaklarıdır. Bu enerji kaynağının
sürdürülebilir yönetiminde enerji ormancılığının
ayrı bir yeri vardır. Enerji ormancılığı, birim
alanda en kısa sürede odun ham maddesi üreterek bunun enerjide
kullanılmasını amaçlayan orman yetiştirme yöntemidir. Bugün,
birçok gelişmekte olan ülke biyoenerjiyi geleceğin temel enerji
kaynağı olarak görmektedir. İsveç enerjisinin yüzde
16sını biyokütleden elde etmekte, Avusturya yüzde 13ünü, Amerika da
yüzde 4ünü biyokütleden elde etmekte ve bu oranları artırmak için
ciddi çalışmalar yapmaktadır.
1 milyon hektar
alan üzerinde kurulacak enerji ormanlarından yılda yaklaşık
7 milyon ton biyokütle enerjisi kaynağı elde edilir. Bu miktar
yaklaşık 30 milyon varil ham petrole eş değerdir.
Görüldüğü gibi, enerji ağaçlarıyla hem var olan ormanların
korunması hem de çevre kirliliğini azaltmak imkân dâhilindedir.
Ülkemizde 22
milyon hektarlık orman alanımızın yaklaşık 6
milyon hektarı baltalık ormanlardır. Bu alanların da 3,5
milyon hektarı bozuk vasıflı olup potansiyel enerji
ormanları alanlarıdır. Yani, Türkiye enerji
ormancılığı için yüzde 70e yakın alan uygulaması
beklenmektedir. Bizim bunları harekete geçirmemiz gerekirken, dün Meclise
Hükûmet tasarısı olarak gelen Orman Kanunundaki tasarıyı
bugün inceledim. Onun 24üncü maddesi, emin olun, Türkiyede 1 milyon hektar
ormanın yeniden orman dışına
çıkarılmasını öngörüyor. Yani Ormanlar yenilenebilir
enerji kaynakları diyoruz; petrol bitiyor, doğal gaz bitiyor ama
gözümüzü dikmişiz ormanlara. Şimdi -yeni getirilen tasarıyla da-
1 milyon hektarı tehdit altına alacak
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla)
bir tasarı Meclisin gündemine geldi. Bu nasıl
politikadır? Bu politikaları doğru yapmazsanız neticeye
gidemeyiz.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
10. Maddesinin 3. Fıkrasında bulunan "su üzerindeki
haklarına tecavüz etmeden" ifadesinden sonra "bölge
ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmak üzere DSİ ve Çevre
Bakanlığı'ndan alınacak izinler çerçevesinde"
ibaresinin eklenmesini,
4. Fıkrasının
sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini,
5.
Fıkrasında bulunan "ve milli parklardaki" ibaresinin madde
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi
(İstanbul) ve arkadaşları
"Geleneksel
olmayan yöntemlerle faaliyet gösterenler, faaliyetlerinin içme suları
açısından tehdit oluşturma olasılığına
tedbiren Çevre Bakanlığı ve DSİ'nin onayına
tabidir."
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Sayın Çelebi,
buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; Türk Petrol Kanunu Tasarısının 10uncu maddesi
üzerinde verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Şimdi, tabii
ki önemli bir yasayı görüşüyoruz. Görüştüğümüz
yasaların hepsinin önemli olduğunu biliyoruz ama ne yazık ki
millî kavramı, ulusal kavramı yok etmek için AKP
İktidarı elinden geleni yapıyor. Belki bizim millîlik
kavramımızı, ulusal kimliğimizi, ulusal benliğimizi en
yakından ilgilendiren bir kanunu görüşüyoruz ama bu kanun ve bu
kanunla ilgili yapılmak istenen düzenlemeler konusunda ortaya konulan
iradeyi de bu Mecliste görüyoruz. Şu saate kadar muhalefet olarak,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak görüşlerimizi bu kürsüden defalarca ifade
ettik, diğer muhalefet partileri ifade ediyor ama değişen hiçbir
şey yok. Peki, niye konuşuyorsunuz? denilebilir. Tarihe bir not
düşmek için yapıyoruz. Tarihi nasıl yok ettiğinizi burada
belirlemek için söz alıyoruz ve konuşuyoruz. Yoksa bir şeyin
değişmeyeceğini biz de biliyoruz çünkü bu oy ve iradeler, hiçbir
şeyin değişmeyeceğinin bir göstergesi.
Değerli arkadaşlar,
şimdi Taksim Gezi Parkının yıkılmasına
karşı yurttaşlar diyor ki: Mahalleme, meydanıma,
ağaçlarıma, suyuma, toprağıma, evime, tohumuma,
ormanıma, köyüme, kentime, parkıma dokunma. Dokunduğu zaman ne
oluyor?
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa)
Yanarsın!
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla)
Dokunduğu zaman, ona karşı mücadele eden -aynen dediğiniz
doğru- yanarsın! Ya gaz bombaları ya coplar ya tazyikli su
En
demokratik eylemleri koyanlar bu ülkede baskı altında.
Değerli arkadaşlar, yine bu
yasayla ilgili, PETROL-İŞ Sendikamız, Türkiye mimar ve mühendis
odaları, onlara bağlı bütün kurumlar bilimsel olarak
Beni dinleyecek misiniz Sayın
Bakan? Dinlemeyecekseniz, bu böyle olacaksa doğru olmuyor. Doğru
olmuyor!
ALİ ERÇOŞKUN (Bolu) Siz
devam edin.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Genel
Kurula hitap edin.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) Size
de anlatacağım, Sayın Bakanın da duymasını
istiyorum.
Dolayısıyla, şunu
özellikle belirtmek istiyorum: Bu süreci bu anlamda bir kez daha ortaya koyan,
komisyonlarda bu yasanın değişmesini isteyen, Parlamentoya gelip
bu konuda beyanlarda bulunanların görüşleri, hiçbirisi dikkate
alınmadan, Benim gücüm var, benim çoğunluğum var, benim iradem
var, bu iradeye herkes tabi olacak. diye bir mantıkla diğer sosyal
tarafları, sosyal kesimleri dikkate almadan bir uygulamayı dayatmaya
çalışıyorsunuz ve devam ettiriyorsunuz.
Şimdi ben isterdim ki, Ticaret
Odası bu panolara reklam asarken, işte IMFden kurtulduk, 25
milyarı ödediğiniz için teşekkürler Sayın Başbakan.
diyeceğine -millîlik oradadır, millî görüş orada belli olur- Bu
yasa yanlış yasadır çünkü bu politikalar, şu anda
uygulamaya koyduğunuz politikalar IMFnin reçetesidir. Bu politikalar
sermayenin, uluslararası şirketlerin, emperyalizmin bize bir
dayatmasıdır
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) IMF konusunu kapattık biz, bitti, bitti.
BAŞKAN
Lütfen laf atmayın.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Bu dayatmalara karşı boyun eğe eğe
Türkiyeyi bir yere getiremezsiniz.
SITKI GÜVENÇ
(Kahramanmaraş) Millî görüşe hep karşı
çıktınız, Erbakana hep karşı çıktınız.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Boyun eğe eğe, pes ede ede, diz çöke çöke
Türkiyenin değerlerini yok edebilirsiniz ama öyle yağma yok. Bir gün
bu yapılanların hepsi geri dönecek ve geriye alacağız. Bu
yasaları sil baştan değiştirmenize, bu ülkenin millî
çıkarlarını bozmanıza bir gün dur diyecekler. Bir gün halk,
bu sürecin size de hesabını soracak, bu yanlışlıktan
Türkiyeyi kurtaracak diyorum.
Hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Billboarddakiler riya ve yağ. Billboard işi, riyakâr
ve yağcıların işi.
BAŞKAN
Birleşime bir saat yemek arası veriyorum.
Kapanma Saati: 19.27
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
450 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının
10uncu maddesi üzerinde verilen ve gerekçesi açıklanan, İstanbul
Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi ve arkadaşlarının
önergesini oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Madde üzerinde bir
önerge daha vardır, okutuyorum
OKTAY VURAL
(İzmir) Dağıtılması unutuldu herhâlde, ondan
dolayı değil mi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet, öyledir!
OKTAY VURAL
(İzmir) Dağıtılması unutulduğu için
BAŞKAN
Herhâlde
OKTAY VURAL
(İzmir) Anlıyorum!
BAŞKAN - Ben
masumum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tutanaklara geçirmek lazım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu
Tasarısının 10. Maddesinin 5. Fıkrasında bulunan ve
millî parklardaki ibaresinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Taner
Yıldız
Kayseri
Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı
BAŞKAN Bir
kere, öncelikle söyleyeyim, dağıtılmamasıyla benim alakam
yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet.
BAŞKAN - Ben
masumum, öyle
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet, evet yani
OKTAY VURAL
(İzmir) Okunulması unutulmuş!
BAŞKAN -
Tamam.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Daha sonra bilgimiz dâhiline girdi; unutuldu
herhâlde, olabilir.
BAŞKAN Evet
yani onu da bildirmiş olayım. Hata benden kaynaklanmadı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, kâtip üyelerimiz dikkatli olsunlar!
BAŞKAN
Evet.
Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Siz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet de katılıyormuş.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Millî Parklarda
arama ve işletme faaliyeti yapılmasının önüne geçilmesi
hedeflenmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır. Önerge kabul
edilmiştir.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Oy birliğiyle kabul edilmiştir.
BAŞKAN
Evet, herkes kabul etmiş; kabul edilmiştir.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Hayır, orada bir tane var kabul etmeyen
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben kabul etmiyorum.
BAŞKAN Bir
kişi kabul etmiyor.
Tamam, Sayın
Genç.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Bütün Meclis bir tarafa, o bir tarafa!
BAŞKAN - Kabul edilmiş önerge çerçevesi içinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
11inci maddede 2
önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 11. Maddesinin (3).
Fıkrasında geçen altı ay ibaresinin bir yıl olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Alim
Işık Ali
Halaman Erkan
Akçay
Kütahya Adana Manisa
Yusuf
Halacoğlu Cemalettin
Şimşek Sümer
Oral
Kayseri Samsun Manisa
Emin
Haluk Ayhan
Denizli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
11. Maddesinin 1. Fıkrasının birinci cümlesinde bulunan bir ay
ibaresinin on beş gün ve üç ay ibaresinin kırk beş gün olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Turgay
Develi Kemal
Değirmendereli Aytun
Çıray
Adana Edirne İzmir
BAŞKAN
Komisyon katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Turgay Develi, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
TURGAY DEVELİ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP adına
konuşan Sayın Hasip Kaplan az önce, bütün milletvekillerine, bütün
Meclise bu yasa tasarısıyla ilgili olarak meydan okudu; ne sayın
bakanlardan ne Hükûmetten ne de grup başkan vekillerinden çıkıp
Sen neler söylüyorsun? Türk milletinin gücü çıkardığı
yasayı uygulamaya yeter, biz kendi sınırlarımız
içerisinde istediğimiz yasayı çıkarırız,
istediğimiz kararı da uygularız. diyemedi.
Sayın Hasip
Kaplanın dediği şuydu: Size kasım ayına kadar süre
veriyoruz. Kasım ayına kadar, uygulanan -belli ki bir pazarlık
var- süreci Parlamentoda bir karar hâline dönüştürmezseniz, Hükûmet bunu
uygulamazsa çıkardığınız bu yasayı size
uygulatmayız. Petrol Kanununu istediğiniz kadar yenileyin. Benim
bölgemde, Şırnakta, Güneydoğu Bölgesinde petrol rezervlerini
biliyoruz, oradan çıkacak petrolü biliyoruz, orada yaşayanların
bu petrolden payını almasını istiyoruz. Kasım
ayına kadar barış süreciyle ilgili süreç tamamlanmadığı
sürece, Hükûmet adımları atıp sonuç almadığı
takdirde size bu yasayı uygulatmayız.
Sayın Bakan
burada, Hükûmet burada, AK PARTİ milletvekilleri burada. Şimdi
soruyorum:
1) Türkiye
Cumhuriyeti devleti, Millet Meclisi bu yasayı çıkarıyor; bir
grup da diyor ki: Bu yasayı uygulatmayacağız. Buna cevap
verin.
2) AK PARTİ
Hükûmeti 3 şeyden alıyor: Bir, beyzbol sopasından. İki,
küresel sermayenin cebine koyduğu paradan. Üç, PKKnın namlusundan.
Anlaşılıyor
ki Sayın Hasip Kaplanın bir bildiği var, bir pazarlık var.
Bu pazarlığın ne olduğunu birisi çıkıp buraya,
anlatırsa hepimiz memnun oluruz.
Arkadaşlar,
bu petrol yasası küresel finansın Türkiyeye
dayattığı, sizin de çıkartmaya mecbur olduğunuz bir
yasa, bunu herkes biliyor. 1980 sonrasında, Türkiyede bu dikey örgütlenme
entegre tesisleri parça parça sizden önceki hükûmetlere de sattırdı.
PETKİM gitti, İGSAŞ gitti, Petrol Ofisi gitti, Batman rafinerisi
gitti, Aliağa gitti, şimdi, sıra, sonuç olarak TPAOya
kaldı. Bunu da serbestleştirme adı altında petrol arama
noktasından çıkarıyorsunuz sadece ruhsatlandırma
aşamasında tutacaksınız. Bir anlamda, bu yeni yasayla dünya
devlerinin önüne TPAOyu atıyorsunuz. Bunun mümkün
olmadığını siz de biliyorsunuz.
Bir de bu
yasanın gerekçeleri arasında değerli milletvekilleri, Avrupa
Birliğine uyum gerekçesi var, müktesebatına uyum gerekçesi var.
Okuyanlar bunun çok komik olduğunu biliyor, vatandaşlarımız
da biliyor bunun çok komik olduğunu çünkü Avrupa Birliği kendi
ülkesinde, kendi ülkelerinde petrol arama ruhsatlarını verirken
aradığı kriterlerin hiçbirisi Türkiyede bu yasa çıkarken
kriter olarak konulmamış.
İkinci önemli
konu da şu, küresel finans ilişkisinden bahsediyorum:
Dışarıdan bir şirket Türkiyeye gelecek, ruhsatını
alacak, yatırımını yapacak; petrolü bulduğu zaman,
belli bir süre sonra, yatırım olarak getirdiği parayı
getirdiği kurdan, getirdiği miktarda, istediği
kadarını kendi ülkesine transfer edecek yani ortada bir sermaye falan
yok. Türkiyeye gelen yeni bir sermaye yok.
Ben, sözlerimi
bitirirken Sayın Hasip Kaplanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu
Hükûmete yaptığı tehdide Hükûmet tarafından cevap verilip
verilmeyeceğini merak ettiğimi söyleyerek iyi akşamlar
diliyorum.
Saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Develi. (CHP sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN -
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:20.42
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
Tasarının
11inci maddesi üzerinde Adana Milletvekili Sayın Turgay Develi ve
arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.47
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 20.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
Tasarının
11inci maddesi üzerinde Adana Milletvekili Sayın Turgay Develi ve
arkadaşlarının verdiği önergenin ikinci oylamasında da
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
450 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 11. Maddesinin (3).
Fıkrasında geçen altı ay ibaresinin bir yıl olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Emin
Haluk Ayhan (Denizli) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Ayhan, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 450 sıra sayılı Türk
Petrol Kanunu Tasarısının 11inci maddesi üzerinde
verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Önergemiz ile
tasarı metnindeki altı ay ibaresinin bir yıl olarak
değiştirilmesini istiyoruz yani süreyi altı ay daha
uzatıyoruz. Önergeyle ilgili gerekçemiz, uygulamada yaşanabilecek
bazı sorunların giderilmesi için sürecin
uzatılmasıdır. Bu husus önergemizde amaçlanıyor. Önergemizi
yüce heyetin tensiplerine arz ediyorum ve destek talep ediyoruz.
Tasarının
geneli üzerinde konuşurken 26ncı maddenin gerekli olup
olmadığını Sayın Bakana sordum, 26ncı madde
görüşülürken Komisyondaki tutanakları da istedim. Ben Komisyon
tutanaklarında şunu ifade etmişim, demişim ki: Sayın
Bakanım, izin verirseniz bir şey sormak istiyorum: Bu hüküm burada
konulmasaydı siz Bakanlar Kurulu olarak bu teşviklerden
kurumları yararlandırmayacak mıydınız? Bu minvalde
söylüyorum, bu sektörü istifade ettirmeyecek miydiniz? İcracı birim
olarak söylüyorum. Sizin cevabınızsa Sayın Bakanım, neyi
söylüyorsunuz: Biz bunu ettirecektik ancak diyorum ki konmasıyla
konmaması arasında fark yoksa niçin koymayalım? Şimdi, bu
ifadenize baktığınız zaman bunun neresini düzeltmemiz
lazım ben çok merak ediyorum. Yani, eğer bu buraya konulmayacak ise,
konulmaması hâlinde konulmasıyla hiçbir fark yok ise o zaman niye
koyuyoruz? Bu Hükûmet bu işi niye bu kadar gayriciddi ele alıyor?
Bundan gerçekten rahatsızlık duyuyorum. Yarın nesiller geçecek,
bu tutanaklar baki. Siz buna nasıl cevap vereceksiniz, ne söyleyeceksiniz
bu topluma?
Şimdi, birkaç
gündür AKP grup başkan vekili arkadaşlardan bazılarına ve
AKPli milletvekili arkadaşlardan bazılarına bu tutanakları
okuttum ben. Ne anlıyorsunuz, ne düşünüyorsunuz dediğimde Bu,
gerçekten, hakikaten, gerek olmayan bir madde. dediler. Şimdi, bunu sizin
özellikle koymanızdaki manayı anlamaya çalışıyorum ama
anlamakta da zorluk çekiyorum.
Fazla detaya
girmek istemiyorum ama bu kadar yıldır bekleyen hususları
alelacele gündeme taşımanız ayrı bir olay. Gerçekten
dönmüş bir tasarıyı ne yapıyorsunuz? Yeniden gündeme
getiriyorsunuz, tamam; düzeltmeleri yapmaya çalışıyorsunuz,
tamam. Ama böyle bir maddenin dercedilmesi buraya, gerçekten bizi hayal
kırıklığına uğratıyor, endişeye sevk
ediyor.
Şimdi, fazla
bir şey söylemek istemiyorum ama bu hususlar, buralara bu maddelerin
girmesi Osloda PKKya verilen sözlerin sonucu mudur? Sizin, Irakta inecek yer
bulamamanızın bir sonucu
mudur? Çözüm sürecinin gereği midir? Bilmiyoruz ama bir Türkiye
Cumhuriyeti Bakanından da Oslodaki tutanaklar şunlardır.
deyip, bu Meclisin kürsüsüne gelip bütün milletvekillerine Budur. demenizi
ben istiyorum. Bizim, başka ülkelerden veya çöplüklerden veya
basından, nasıl olduğunu bilmediğimiz, Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetinden bize ifade edilmeyen şeylerden mi bu hususları
anlamamız gerekir? Lütfen, bizi aydınlatın. Sizin Iraka inmemenizin
sebeplerinden birisi bu mudur, yoksa gerçekten daha önce verilen sözlerden
kaynaklanan bir olay mıdır? Biz size
Tutanakları ben
görüşmeler öncesinde istettim ve tutanaklar burada. AKPli Komisyon üyesi
arkadaşların da, tecrübelilerden olanları da, komisyon
başkanlığı yapanların da burada bu maddenin gereksiz
olduğuna dair neleri var? Burada beyanları var.
Yanılıyorsam lütfen bana söyleyin ama buraya bu maksatla konulup
konulmadığı hususu, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti nezdinde
şahsınızı bir ömür boyu zan altında
bırakacaktır.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 12de dört
önerge vardır, ikisi aynı mahiyettedir, sırasıyla
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu
Tasarısının 12. maddesinin (1). fıkrasında geçen "yüzde
40 ibaresinin yüzde 55 olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Nurettin Canikli Mustafa Elitaş Mehmet Doğan Kubat
Giresun Kayseri İstanbul
Ahmet Öksüzkaya İsmail Tamer
Kayseri Kayseri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 12.nci
maddesinin 1.nci fıkrasında geçen yüzde 40 ibaresinin yüzde 55
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan Bahattin
Şeker
Kütahya Denizli Bilecik
Cemalettin
Şimşek Yusuf
Halaçoğlu Mesut
Dedeoğlu
Samsun Kayseri Kahramanmaraş
Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı Erkan
Akçay
Konya Adana Manisa
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanun Tasarısının 12.
Maddesinin 1. ve 2. Fıkralarının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Aytun
Çıray Kemal
Değirmendereli Mehmet
Akif Hamzaçebi
İzmir Edirne İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 12. maddesinin tasarı
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Sırrı
Sakık Adil Zozani Bingöl Muş
Hakkari
Abdullah
Levent Tüzel Mülkiye
Birtane
İstanbul Kars
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
Bu madde ile
petrol şirketlerinin, petrol faaliyeti için yaptıkları
yatırımın transfer tarihindeki cari kur üzerinden,
dışarıya transferi tamamlanıncaya kadar, Devlet Hissesi
hariç Kurumlar ve Gelir vergisinden muaf tutabilecekleri, safi kazançları
üzerinden ödemekle mükellef oldukları vergiler toplamının ise %
40 oranını geçemeyeceği belirtilmektedir. %55 olan Vergide
tavanın aşağıya çekilmesi, vergi geliri kaybına neden
olacaktır. Bu madde Türkiye halklarının menfaatine
kullanılması gereken petrolün sermayeye ve petrol şirketlerine
peşkeş çekilmektedir. Türkiye halklarının aleyhine ve
sermayenin lehine olan 12. maddenin tasarı metninden çıkarılması
gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanun Tasarısının 12.
Maddesinin 1. ve 2. Fıkralarının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1954
yılından beri yürürlükte olan 6326 sayılı Petrol Kanununu
yürürlükten kaldırmayı öngören bir kanun tasarısını
görüşüyoruz. Ancak bu tasarıda ulusal petrol politikasının
izlerini görebilmiş değiliz. Bugün, petrol, enerji bütün ülkelerin
dış politikasında belirleyici bir rol oynuyor. Petrol ve enerji
hiçbir zaman piyasaya emanet edilmiyor. Devletin mutlaka müdahaleci bir rolü
var ama Türkiyede Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin, devletin müdahaleci rolünü
maalesef bu yasada görebilmiş değiliz.
Değerli
milletvekilleri, görüştüğümüz maddenin, bizim önerge konusu
yaptığımız maddenin (1)inci ve (2)nci
fıkraları, doğrusu, konuyu yeterince bilmeyen kişiler
tarafından düzenlenmiş maddeler olarak gözüküyor. Konuyu bir
uzmanına sorsalar bu maddeleri böyle düzenlemezler. Hele şimdi okunmuş
olan iktidar partisi önergesi ise konuya hakikaten amatörce
yaklaşıldığını gösteriyor. Konu şudur
şimdi; bu madde diyor ki, maddenin (1)inci fıkrası: Petrol
hakkı sahiplerinin, safi kazançları üzerinden ödemekle yükümlü
bulundukları vergiler ve hissedarları adına yapmaları
gereken gelir vergisi tevkifatının toplamı yüzde 40
oranını geçemez. Yürürlükteki 6326 sayılı Petrol
Kanununda bu oran yüzde 55tir. Tasarı bunu yüzde 40a indirmiş, şimdi
iktidar partisi önergesiyle tekrar yüzde 55e çıkarılması
öngörülüyor. Hem yüzde 55 oranı hem yüzde 40 oranı yanlış
oranlardır. Nedeni şudur, açıklayacağım size: 6326
sayılı Kanun 1954 yılında yürürlüğe girdi. Bu kanunda
değişiklik yapan 1702 sayılı Kanun da 1973
yılında yürürlüğe girdi. 1973 yılındaki kanun, bu
vergilerin toplamının yüzde 55i aşamayacağını
öngörüyordu. Nedeni şudur: 1980 yılına kadar Türkiyede kâr
payı üzerindeki vergi yükünün toplamı yüzde 73,36ydı. Kâr
payı üzerinde vergi yükünün yüzde 73,36 olduğu bir yerde hiçbir
kimse, hiçbir yabancı yatırımcı Türkiyeye petrol aramak
için gelmezdi. Onlara bir teşvik vermek gerekiyordu. 1702 sayılı
Kanun da bunu yüzde 55e indirmek suretiyle bir teşvik verdi. O yüzde
55lik oranın mantığı budur.
Şu anda
Türkiyede kâr payı üzerindeki vergi yükü yüzde 34tür yani toplam
kurumlar vergisi oranı yüzde 20dir, kazanılan kazanç üzerinden yüzde
20 kurumlar vergisi ödendikten sonra kârın dağıtılması
hâlinde ödenen gelir vergisi artı yüzde 20 oranındaki kurumlar vergisi,
toplam yük 34tür. Eğer dağıtılan, o kâr dağıtan
kurumun hissedarı yabancı bir kurum ise kâr payı üzerindeki
vergi yükü yüzde 32dir. Şimdi, madde diyor ki: Bu yüzde 32 olan vergi
yükünü -yabancılar için aslında bu düzenleniyor- veya yerliyse yüzde
34 olan vergi yükünü hiçbir zaman yüzde 40ın üzerine çekmeyeceğiz.
Yani Yüzde 40a kadar çekebilirim. mesajı veriyor Hükûmet. Şimdi,
önergeyle de bunu yüzde 55e çekiyor, yüzde 55i geçmeyecek. Yani yüzde 55e
kadar bu vergi yükünü artırabiliriz. Eğer siz, 1973 yılında
yapılan düzenleme gibi yüzde 34 olan veya kurumun hissedarı
yabancı bir kurum ise yüzde 32 olan vergi yükünü, burada yüzde 30 olarak
belirlerseniz ancak bir teşvik vermiş olursunuz. Bunu yapalım
demiyorum. Türkiyede kâr payı üzerindeki vergi yükü yeterince düşüktür,
diğer rekabet ettiğimiz bütün ülkelere kıyasla düşük
sayılabilecek bir vergi yüküdür. Bunu daha aşağıya çekmeye
gerek yoktur ama Bu oran yüzde 40 olsun, yüzde 55 olsun. demek vergi
kanunlarını kusura bakmayın- bilmemek demektir, piyasayı
bilmemek demektir. Doğrusu yadırgıyorum.
Doğru olan
bizim önergemizdir, hele ikinci fıkradaki Kârın
dağıtılması hâlinde yüzde 5 oranında stopaj
yapılır. hükmü, yine, vergi kanunlarını bilmemekten
kaynaklanan bir hükümdür. Yarın Bakanlar Kurulu stopaj oranını
düşürürse bu yüzde 5i gene uygulayacağız çünkü kanun öyle
diyor. Bakanlar Kuruluna yetki veren bir düzenleme yok. Her iki
fıkranın birden çıkarılması gerekir ki vergi
kanunlarıyla uyumlu bir düzenleme yapmış olalım.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette
bulunduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım,
talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim
veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi
aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 12.nci
maddesinin 1.nci fıkrasında geçen yüzde
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN -
Şimdi aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahiplerini
okutuyorum:
Nurettin Canikli
(Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçe
Gerekçe:
Devlet payı;
devlet hissesi (% 12,5) ile vergiler toplamından oluşmaktadır.
Türkiye, bölgemizdeki diğer ülkelerle kıyaslandığında,
zaten en düşük devlet payı alan ülkedir. Petrol fiyatlarının
son yıllardaki yüksek seyri dikkate alındığında,
mevcut uygulamada ve yeni kanun tasarısındaki (% 55 yerine) %
40lık tavan (% 40ı geçemez hükmü), devlet gelirleri
açısından çok ciddi bir vergi kaybı oluşturacağı
için bu maddenin eski haliyle muhafaza edilmesinde kamu yararının
sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Diğer önergenin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Bugüne kadar ilgili vergi
mevzuatlarında belirlenmiş olan Kurumlar ve Gelir Vergisi
oranları bütün sektörler için ayrım yapılmaksızın
eşit şekilde uygulanmakta olup, bu oranların azaltılıp
arttırılması konusunda Bakanlar Kurulu yetkili
kılınmıştır. Petrol sektörü için yeni bir limit
belirlenmesi yerine diğer sektörler için de emsal teşkil etmemesi
bakımından mevcut Kanundaki oranın aynısının
Tasarıya yansıtılmasının daha uygun olacağı
değerlendirilmektedir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi
vardır.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Susam,
Sayın Değirmendereli, Sayın Özel, Sayın Çıray,
Sayın Yalçınkaya, Sayın Acar, Sayın Moroğlu,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Atıcı, Sayın Öz,
Sayın Serter, Sayın Kulkuloğlu, Sayın Tayan, Sayın
Kaleli, Sayın Genç, Sayın Tunay, Sayın Tanal, Sayın
Aksünger, Sayın Ağbaba.
Yoklama
işlemi için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/725) (S. Sayısı: 450) (Devam)
BAŞKAN
Ortak önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önergeler çerçevesi içinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 13te üç
adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
13. Maddesinin 1. Fıkrasının son cümlesinde bulunan
"jeotermal faaliyetlerinde" ifadesinin "jeotermal
işlemleriyle sınırlı olmak üzere" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Aytun
Çıray Kemal
Değirmendereli Dilek
Akagün Yılmaz
İzmir
Edirne Uşak
Selahattin Karaahmetoğlu Giresun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 13 üncü
maddesinin 1.nci fıkrasının sonuna; "Bu fıkrada
öngörülen istisna ve muafiyetler 2023 yılı sonuna kadar geçerlidir.
Bu süre Bakanlar Kurulu karasıyla 5 yıl daha uzatılabilir."
cümlesinin eklenmesini, 2.nci fıkrasında geçen "Genel
Müdürlükçe" ibaresinden önce gelmek üzere "yerli kaynaklardan
sağlanamayan ve" ibaresinin eklenerek fıkra sonundaki
"aranmaz" ibaresinin "aranır" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Emin Haluk
Ayhan Bahattin
Şeker
Kütahya Denizli
Bilecik
Muharrem Varlı Cemalletin
Şimşek Mesut
Dedeoğlu
Adana Samsun
Kahramanmaraş
Yusuf Halaçoğlu Erkan Akçay Kayseri Manisa
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 13. maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Sırrı Sakık Abdullah Levent
Tüzel
Bingöl Muş
İstanbul
Adil
Zozani Mülkiye
Birtane
Hakkâri
Kars
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Buldan, gerekçeyi mi okutayım?
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
Mevcut petrolün
tüketilmesinde hava ve deniz araçları sahipleri vergiden muaf
tutulmaktadır. Araç sahipleri ve yakıta muhtaç çiftçiler
akaryakıtı uçak ve gemi sahiplerine göre 3 kat daha pahalıya
satın almaktadır. Bu madde ile petrol şirketlerinin
kullandığı malzeme, ekipman, akaryakıt, kara, deniz, hava
vasıtalarının gümrük ve diğer ithal vergi ve resimlerden,
dahilde alınan her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olarak ithal
edilebilmesine imkan sağlanmaktadır. Tasarıda petrol
şirketlerine, faaliyetlerinde kullanacakları araç, malzeme ve ekipman
ithalatında başta ÖTV muafiyeti olmak üzere çeşitli vergi
muafiyetleri öngörülmüştür. Hükümetin emekçiden, asgari ücretliden,
emekliden, işçiden, memurdan aldığı vergi ortadayken petrol
şirketlerine vergi avantajı sağlaması kabul edilemez. AKP
iktidarı Türkiye Cumhuriyeti tarihi ile özdeşleşen fakirden daha
çok vergi alınması ve zengine vergi avantajı
sağlanması avantajını sağlaması ilkesini bu
tasarı ile daha da ileri götürmektedir. Sadece sermayeye avantaj
sağlayan 13. maddenin tasarı metninden çıkarılması.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 13üncü
maddesinin 1.nci fıkrasının sonuna; "Bu fıkrada
öngörülen istisna ve muafiyetler 2023 yılı sonuna kadar geçerlidir.
Bu süre Bakanlar Kurulu karasıyla 5 yıl daha uzatılabilir."
cümlesinin eklenmesini, 2.nci fıkrasında geçen "Genel
Müdürlükçe" ibaresinden önce gelmek üzere "yerli kaynaklardan
sağlanamayan ve" ibaresinin eklenerek fıkra sonundaki
"aranmaz" ibaresinin "aranır" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Şimşek, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
CEMALETTİN
ŞİMŞEK (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 450 sıra sayılı Türk Petrol
Kanunu Tasarısının 13üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisinin vermiş olduğu değişiklik önergesi üzerinde söz
aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, getirilen yasayla ülkemizde petrolün aranması, üretimi,
iletimi, rafinerisi, depolanması ve toptan satışıyla ilgili
yeni düzenlemelerden bahisle, tasarıda ruhsat, başvuru ve
değerlendirilmesinin yerli ve yabancı yatırımcılar
için rekabetçi, şeffaf, güvenli ve istikrarlı bir ortam içerisinde
yapılmasını ve yatırımların hızlı,
sürekli ve etkili bir şekilde sürdürülerek ülkemiz petrol
kaynaklarının bir an önce ekonomiye
kazandırılmasının amaçlandığı ifade
edilmektedir. Özellikle Milliyetçi Hareket Partisinin, ülkemizin yılda 60
milyar dolar gibi bir parasının yurt dışına döviz
olarak aktarılmasından dolayı ve millî
kaynaklarımızı daha verimli kullanmak amacıyla
çıkarılmak istenen böyle bir yasa tasarısına toptan
karşı çıkması asla mümkün değildir. Sadece, bu
yasalarla ilgili olarak önerilerimiz, kaynaklarımızın daha
etkili ve verimli kullanılması amacından ibarettir. Maddeyle
ilgili vermiş olduğumuz önerge de sadece bu düşüncelerle
sınırlıdır.
Değerli
milletvekilleri, ancak Milliyetçi Hareket Partisinin bu düzenlemelere temkinle
yaklaşmasının nedeni, bu zamana kadar AK PARTİnin
yaptığı birçok yasanın arkasında adrese teslim rant,
adam kayırma gibi argümanların oluşudur. Hani derler ya Sütten
ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer. Milliyetçi Hareket Partisi,
AKPye maalesef güvenmemektedir. AKP bu konularda birçok kez suçüstü
yakalanmış, bu suçüstülerin, bu kanunsuzlukların birçoğu da
kanunla kapatılarak önüne geçilmeye
çalışılmıştır, hatta Anayasa
değişikliklerine dahi bu konularla ilgili olarak başvurulmaktadır.
Adalet ve Kalkınma Partisi ve özellikle de Sayın Başbakan,
gelinen noktada izlediği sosyal, ekonomik, dış politika ve ülke
güvenliği, ayrıca milletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğü konusunda her gün tutarsız, çelişkili, iki yüzlü, ABD
ve AB güdümlü politikalarla bizce ülkeyi karanlık bir kaosa sürüklemektedir.
Son günlerde stratejik olarak PKK terörü olmuyormuş gibi gösterilmesine
rağmen, Hatayın Reyhanlı ilçesinde kimin tarafından
yapıldığı belli olmayan bir terör olayı nedeniyle
Başbakanın ve Hükûmet çevrelerinin yaptığı
açıklamalar evlere şenliktir. Sanki bu ülkenin yönetiminden, bu
ülkenin güvenliğinden sorumlu başkasıymış gibi,
detayların tartışılarak esasın gözden
kaçırılmaya çalışıldığını
düşünüyoruz. Yurdumuzun özellikle güneydoğu sınırı
kevgire döndüğünden kimin gelip kimin gittiğinden kimsenin haberi
olmadığı gibi, bir de PKK terör örgütü sözde çekilme sürecinde. Sınırda
görevli güvenlik güçlerinin kontrolleri kanunsuz emirlerle ortadan
kaldırılarak sınır güvenliğimiz iyice zaafa
uğratılmıştır.
Milliyetçi Hareket
Partisi, hepimizin bildiği gibi, bu çekilme sürecinde yapılan
kanunsuzluklarla ilgili olarak suç duyurularında bulunmuştur. Bunun
için biz diyoruz ki: Bu sözde çekilme süreci ve Hatay Reyhanlıda meydana
gelen olaylarda hiç şüphe yok ki sorumluluk Hükûmetindir. Hükûmet, bu
konularda da kamuoyunda güven kaybetmektedir. Bu çözülme süreciyle ilgili
olarak, Hükûmet, aldığı oylara âdeta ihanet etmektedir.
Hükûmetin bu gelgitleri ve Başbakanın dün dediğini yarın
inkâr etmesi, İnternetteki Bir Başbakan, iki Erdoğan.
şeklinde yerini bulan video kayıtları, Milliyetçi Hareket
Partisinde ve ayrıca halk nezdinde haklı olarak iyice güven
kaybına neden olmuştur.
Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, bu kanunla özel sektörün Türkiyede petrol arama
şartları kolaylaştırılırken Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığının petrol arama
çalışmalarının sekteye uğratılmamasının,
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının da özel sektörle
rekabet edebilir bir hâle gelmesinin, bir yapıya kavuşturulmasının
gerekli olduğunu düşünüyoruz. Maddeyle ilgili verdiğimiz önerge
de bu çerçevede değerlendirilmelidir diyor, önergemize desteklerinizi
bekliyoruz. Bu vesileyle hepinizi tekrar saygılarımla
selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şimşek.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
13. Maddesinin 1. Fıkrasının son cümlesinde bulunan
"jeotermal faaliyetlerinde" ifadesinin "jeotermal
işlemleriyle sınırlı olmak üzere" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Selahattin
Karaahmetoğlu (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Karaahmetoğlu, buyurun lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU
(Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Petrol
Kanunu Tasarısı üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime değişim
sözcüğünün dünyada yarattığı yankılarla başlamak
istiyorum. Eğer değişim diyalektik bir değişimse
eleştirilecek bir konu yok benim açımdan ama değişim
küresel güçlerin, küresel sermayenin ajitasyon ve propaganda ile yaratmak
istediği bir algı yönetiminin parçası hâline gelmişse o
zaman sorun var demektir ve bugün de ülkemizdeki iktidar, ne yazık ki
değişimi küresel güçlerin istediği yere gelmek olarak
algılamıştır. Bu anlamda, Büyük Millet Meclisinde bu zamana
kadar çıkan yasalar, düzenlemeler tıpkı bugün
görüştüğümüz petrol yasası gibi küresel güçlerin, küresel
sermayenin talepleri doğrultusunda düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu anlamda, 1954 yılında 6326
sayılı Petrol Yasası çıkarılarak Türk Petrolleri
Anonim Ortaklığı kurulmuş olup bu ortaklığın
çıkacak bu yasayla -ki çıkacak, sayısal çoğunluğun
oylarıyla bu yasa çıkacak- işlevsiz hâle geleceği, Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığının faaliyet alanı petrol,
doğal gaz arama, sondaj ve üretim ile sınırlı hâle
gelecektir. Buna karşılık, birçok ülkede petrol sektöründeki
kamu işletmeleri varlığını sürdürür ve entegre yapıları
korunurken, temel enerji kaynağımız petrol sektöründe, TPAOnun,
ülkemiz çıkarları gözetilmeden, sektörel herhangi bir planlama
yapılmadan devre dışı bırakılması söz
konusudur. Ülkemizde üretilen petrolün ülke payı uygulamasından ve
vergilendirmesinden de vazgeçilecektir.
Dünya petrol ve
doğal gaz kaynaklarının kontrolünü ele geçirmek isteyen güçler
arasında askerî güç kullanımına kadar giden bir
uluslararası mücadeleye tanık olmaktayız. Birçok ülke de kendi
kamu şirketleriyle bu konuda uluslararası yarışa dâhil
olmaktadır. Ülkemizi yöneten AKP iktidarının bu
yarışta olmak gibi bir niyeti olduğundan kuşku
duymaktayız. Akdenizde petrol ve doğal gaz
araştırılması için yürütülen çalışmalar, izlenen
hatalı dış politikalarla başarısızlıkla sona
ermiştir. Türkiye Cumhuriyetine ait 16 adanın fiilen Yunanistan
işgali altında olduğu, buralarda Yunan bayraklarının
dalgalandığı, Yunan askerlerinin vatandaşlarımıza
pasaport kontrolü yaptığı, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin
ülkemize ait 7 bin kilometrekare kıta sahanlığı ile
münhasır ekonomik bölgesinin adım adım nasıl işgal
edildiği kamuoyundan gizlenmeye
çalışılmıştır. Bize ait sahalarda petrol ve
doğal gaz araması yapılmasını ve
başarılı sonuçlar almalarını uluslararası
dış politika zaferimize bir halka olarak dâhil edebilirsiniz. Türkiye
Cumhuriyetinin egemenliği altında bulunan Ege Denizinde 11,
Akdenizde 5 ada olmak üzere toplam 16 ada Yunanistan tarafından
işgal edilmiştir.
Türkiyenin, 17
Aralık 2004te ABde müzakere başlangıç tarihi
alınırken Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetiminin
ülkemizi veto etmemesinin karşılığında adaların
işgali görmezden gelinmiş, bu işgale seyirci
kalınmıştır. Güney Kıbrıs Rum yönetimi,
Mısır ile 17 Şubat 2003 tarihinde münhasır ekonomik bölge
sınırlandırma anlaşması imzalamıştır.
Aynı anlaşma 2007 yılında Lübnan ile
yapılmıştır. Rum yönetimi Parlamentosu, 26 Ocak 2007
tarihinde bir yasa kabul ederek Mısır ve Lübnan ile çizdiği
sınırlar içinde 13 adet petrol arama ruhsat sahası ilan
etmiştir. Ancak, Rum yönetiminin ilan ettiği sahalardan 5i ülkemizin
kıta sahanlığı içinde bulunmaktadır. Güney
Kıbrıs Rum yönetimi bu şekilde Türk kıta
sahanlığı ile münhasır ekonomik bölgesinin 7 bin
kilometrekaresini işgal etmiştir. Yine, Türk kıta
sahanlığı ile münhasır ekonomik bölgesinde bulunan Türkiye
Cumhuriyetine ait petrol ve doğal gazın çıkarılması
maksadıyla Mısıra kiralamıştır. Güney
Kıbrıs Rum yönetimi
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 14te üç
adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:
TBMM Başkanlığına,
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 14. Maddesinin (4). fıkrasında
geçen yönetmelikle ibaresinden önce gelmek üzere Bakanlıkça
çıkartılacak ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Alim
Işık Erkan
Ekçay Ali
Halaman
Kütahya
Manisa Adana
Yusuf
Halaçoğlu Sümer
Oral Reşat
Doğru
Kayseri Manisa Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
14. Maddesinin 3. Fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki ifadenin eklenmesini,
4.
Fıkrasının madde metninden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal
Değirmendereli Aytun
Çıray
Edirne İzmir
"İhracına izin verilen
petrolden sağlanan dövizin ihraç tarihindeki kur üzerinden Türk
Lirası karşılığı petrol hakkı sahibinin kanuni
defterine hasılat olarak kaydedilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 14. maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Adil Zozani Mülkiye
Birtane Hakkâri Kars
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
14. maddede yer
alan düzenlemelerle, yabancı şirketlerin ithal etmiş
oldukları sermayelerini, Devlet hissesi hariç kurumlar ve gelir vergisinden
muaf tutularak getirdikleri döviz cinsinden ve transfer tarihindeki kur
üzerinden yurtdışına transfer etmelerine olanak
sağlanmıştır. Yabancı yatırımlar için
sermaye ve kâr transferlerine kolaylıklar getiren 14. maddenin tasarı
metninden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
14. Maddesinin 3. Fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki ifadenin eklenmesini,
4.
Fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
"İhracına izin verilen
petrolden sağlanan dövizin ihraç tarihindeki kur üzerinden Türk
Lirası karşılığı petrol hakkı sahibinin
kanuni defterine hasılat olarak kaydedilir."
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, kim konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bülent Kuşoğlu
BAŞKAN
Sayın Kuşoğlu, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; 450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu
Tasarısının Transferler başlıklı 14üncü
maddesinin üzerine verdiğimiz önerge konusunda söz almış
bulunuyorum. Hepinize saygılar sunarım.
Değerli
arkadaşlarım, biliyorsunuz birkaç sene önce
Cumhurbaşkanından geri döndü bu Petrol Kanunu. Çok iyi
hazırlamama gerekçesi vardı, millî hassasiyetlerimizi
yansıtmaması gerekçesi vardı. Şimdi, bu 14üncü maddede ben
bunu çok net olarak görüyorum. Türk Petrol Kanununda, daha önceki Petrol
Kanunumuzda Transferler diye bir madde vardır. Türk Parasının
Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun olduğu dönemde, 32
sayılı Kararın çok hassas uygulandığı dönemde
yurt dışından transfer edilen paraların,
dövizlerin ya da Türkiyede yatırım yapan yabancıların
petrolle ilgili olarak getirdikleri sermaye, araç gereç, malzeme vesaire,
bunların tespiti çok sıkı olarak yapılırdı. Daha
sonra bununla ilgili bir kâr ortaya çıkarsa, petrol arama faaliyetiyle
ilgili bir kâr ortaya çıkarsa onun da transferi yapılırdı,
öz sermayenin transferi yapılırdı. Bunlar Maliye
Bakanlığı tarafından çok detaylı olarak incelenir, araştırılır,
inceleme raporlarına dayandırılarak onun sonucunda transfer
edilirdi. Şimdi, bu madde oradan kalma bir madde. Aslında, böyle bir
maddeye, en azından bu şekilde bir başlığa gerek yok, günümüzde
bu konu çok daha farklı uygulanabiliyor ama yeterince hassasiyet
gösterilmediği şuradan belli ki bu, geçmiş kanunda var, buraya
da benzeri bir şekilde alınmış ama
yanlışlıklar da yapılmış.
Bakın, burada
diyor ki: Petrol işlemlerinde kullanılmak üzere ithal edilmiş
malzeme, nakdi fonlar ve diğer ekonomik kıymetlerin
Bunların
hiçbirinin tanımı yok tanımlar arasında Sayın
Bakanım. Nakdî fonlar
Yok böyle bir tanımlama. Ekonomik
kıymetler
Nedir ekonomik kıymetler, bilmiyorsunuz. Getirilen
ekonomik kıymetler nedir? Tescil işlemleri genel müdürlükçe
yapılacakmış. Tanımlar arasında yok. Bunların
daha sonra Devlet hissesinin ödenmesi için gereken tutarı hariç, nakdi
fonlarla buna ilişkin haklarını ve sermaye mevcutları
esasına dahil diğer iktisadi kıymetleri nakden veya aynen,
vergiden muaf olarak haricen transfer edebilir. Peki, bunun tespitini kim yapacak,
bu da belli değil. Bunlar hep ihmal edilmiş.
Şimdi,
getirilende Öz sermayeyi, öz sermayeye müteallik malzemeyi, kârı,
bunları transfer edebilir. diyor. Peki, bu transfere kim izin verecek?
Bunların ne kadar olduğu aranızda mali müşavirler var- bunlarla
ilgili bir tespit yapılmadan bu transfer yapılabilir mi? Bununla
ilgili hiçbir şey yok burada.
Bakın, (2)nci
fıkrada, yine Net kıymetlerini ise cari yıl içerisinde üçer
aylık dönemler sonunda transfer edebilir. diyor. Net kıymetlerinin
ne kadar olduğunu kim tespit edecek? Bununla ilgili hiçbir hüküm yok yine.
Bunlar geçmişteki uygulamada vardı ama bakın, burada eksik
bırakılmış.
Yine, (4)üncü
fıkrada Petrol hakkı sahibinin petrol işlemi haricinde elde
ettiği gelirlerin sermayesine dahil edilmesi, transfer talebi ve bu
kapsamda yurtdışına çıkaracağı dövizin tahsisine
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. diyor. Peki, neden bunu
kanuna hiç olmazsa başlık olarak koymuyoruz? Nasıl yönetmelikle
düzenlenecek? Bu, devlet tarafından, müfettişler tarafından
mı yapılacak yoksa bir YMMye mi yaptırılabilir; bu bile
belli değil.
Onun için, bu
konuyla ilgili olarak bu maddenin, özellikle bu maddenin yeniden düzenlenmesi
lazım. Transfer edilecek, yurda getirilecek, petrol aramayla ilgili,
petrol arama şirketleriyle ilgili fonların, malzemelerin tespiti
yetkili birileri tarafından yapılacak ki ilgili genel müdürlük bunu
tescil edebilsin, yoksa tescil etmesi mümkün değil. Daha sonra
bunların çıkarılışında da, kârın
transferinde de, öz sermayenin transferinde de, ilgili malzemenin transferinde
de aynı şekilde tespit gerekiyor. Bunlar yapılmadıktan
sonra bu maddenin hiçbir anlamı yok. Çok ezbere, doğru dürüst
çalışma yapılmadan buraya alınmış maalesef.
Yanlışlıklar içeriyor, şimdiden uyarıyorum.
Hepinize bu
vesileyle saygılar sunuyorum, iyi akşamlar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına,
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 14. Maddesinin (4).
fıkrasında geçen yönetmelikle ibaresinden önce gelmek üzere
Bakanlıkça çıkartılacak ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Doğru, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
450 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 14üncü maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, tabii, çok süratli bir şekilde bir kanun
çıkartıyoruz. Esasında bu kanunun her maddesinin taraflarca iyi
bir şekilde tetkik edilmesi, görüşülmesi, anlatılması,
ondan sonra çıkartılması gerekmektedir ancak yine, Adalet ve Kalkınma
Partisi klasiği olarak bunu artık kendileri de bir gelenek hâline
getirdi maalesef, sizler getirdiniz- her kanun tasarısı işte,
bitene kadar şeklinde bir tabir kullanılarak, maalesef, Mecliste
biraz da zorlamayla beraber çıkartılıyor. Hâlbuki bu kanunlar
daha iyi tartışılabilse veya beraberinde birçok yerin de
görüşü alınmış olsaydı herhâlde daha güzel
çıkartılabilir veyahut da milletimizin menfaatleri doğrultusunda
çıkartılmış olur diye düşünüyoruz. Bu kanun da
aynı şekilde olacaktır. Tahmin ederim önümüzdeki zaman dilimi
içerisinde, yine, eksiklikler bir torba kanun içerisine konulacak ve o torba
kanunla da eksiklikler yeniden tamamlanmaya çalışılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, bu kanunun bazı bölümlerine çok ciddi şekilde
kamuoyunda muhalefet vardır. STKlar, sivil toplum kuruluşları
özellikle Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı kelimesinin
ortadan kaldırılmasıyla, özelleştirilmesiyle ilgili çok
ciddi manalarda tepki göstermektedirler. Şurası gerçektir ki bu
kanunun bu şekilde süratli gelmesinin sanki küresel finans merkezlerinin
istemleri doğrultusunda olduğu şeklinde de bir söylem
vardır. Dolayısıyla da çok yönlü olarak değerlendirilmesi
gereken bir kanun süratli bir şekilde buraya getirilmektedir.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye, dünya enerji rezervlerinin âdeta ortasında büyük
enerji sorunları yaşayan bir ülke konumundadır. Ciddi enerji
açığımız vardır. Bunu ithalatla
karşılıyor olsak bile aynı zamanda önemli enerji arzı
güvenliği sorunlarıyla da maalesef karşı
karşıyayız. Önümüze gelmiş bulunan bu tasarıyı
doğru değerlendirebilmek için Hükûmetin doğru ve ciddi bir
enerji politikasının olup olmadığının da çok iyi
bir şekilde tartışılması gerekmektedir. Tabii, bununla
ilgili de, yaklaşık olarak son on bir yıldır tek
başına bir iktidarın neler yaptığının da hep
beraber değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyoruz.
Ülkemiz, enerji
ihtiyacının yüzde 72sini ithalatla karşılamaktadır.
Bu bağımlılık 2002de yüzde 70ler civarındaydı
ama sonuçta bağımlılık azalmamakta ve devamlı olarak
da artmaktadır. Bu olumsuz gidişi doğrulayan bir başka
gösterge de 2002-2012 yılları arasında 43 milyon ton petrol
eş değerinde enerji tüketimi artışı olurken yerli
üretimdeki artış sadece 7 milyon ton civarındadır. Tabii
bunlara bakılınca yani şöyle bir durum değerlendirmesi de
yapmak mecburiyetindeyiz. Bir ülkenin enerji talebini kökten çözebilmesi için
önünde birkaç yol vardır. Bunlar, sırasıyla, zengin enerji
kaynaklarına sahip ülkelerde olduğu gibi ihtiyacı kendi
kaynaklarından karşılamak, birincisi olmaktadır ki kendi
kaynaklarımızdan karşılama şansımız da
Türkiye olarak en azından petrolde yoktur.
İkincisi,
millî, büyük petrol şirketlerine sahip olarak, bunların diğer
bölgelerde yaptığı aramalarda elde ettiği petrollerin
ihtiyaçlarımızı karşılamak babından ülkemize getirilmesidir.
Üçüncüsü de uygun
ekonomik politikalar ve gelişmiş ekonomik yapılarla -kendisi
rezerve sahibi olsun veya olmasın- ihtiyacını cari açık
vermeden, ithalatla karşılamak.
Bunların
hangisinde, bu iktidarın o yönde mesafe aldığını ve
başarılı olduğunu da sormak gerekmektedir. Bu açıdan
baktığımız zaman, bu tasarının bu üç çareden
hangisini ön plana çıkardığına ve hangisine çözüm
getirdiğine bakmak ve bu yasayı da o açıdan değerlendirmek
gerekecektir. O yüzden de, bu açıdan baktığımız zaman,
önümüzdeki yasanın Türkiyenin enerjideki açığını
ciddi şekilde çözeceği noktasında da şüphelerimiz
vardır. Şöyle ki: Yeni enerji kaynakları yaratılması
gerekmektedir. Belki petrol fakiri bir ülkeyiz ama güneş enerjisiyle
veyahut beraberinde yine rüzgâr enerjisinin olması noktasıyla, yine
HESler noktasında da ülkemizde çok önemli kaynaklar olduğu
unutulmamalıdır. Ancak son zamanlarda özellikle HESlerdeki
sıkıntılar, devamlı olarak, kendi bölgelerimiz de dâhil
olmak üzere çok ciddi manada gündeme getirilmektedir. Özellikle Amasyadan
başlayarak Kelkit Vadisini tamamen kapsayan o bölgede birçok HES
santralleri kurulmuştur. Ancak bu HES santrallerine toplumda çok ciddi
manada tepkiler vardır. Yani özellikle küçük ırmaklar üzerinde
veyahut dereler üzerinde kurulmuş olan HES santrallerinden elde edilen
enerji kaynakları acaba oradaki yapılan tahribatı önlemekte
midir?
Bakınız,
Niksar, Reşadiye, Koyulhisar bölgesinde binlerce ağaç, Orada bir HES
santrali kuruyoruz. diye kesilmiştir. Yani orman talanı, orman
harabiyeti vardır. Sonuçta, bunların yapılmaması
gerekmektedir. Başka enerji kaynakları oluşturulabilir,
güneş enerjisi desteklenebilir, rüzgâr enerjisi desteklenebilir.
Bunların desteklenmesi varken siz oradaki özel floranın
bozulduğu ve küresel iklimin
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 15te üç
adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 15.inci
maddesinin 1.nci fıkrasında bulunan; altı ay ibaresinin üç
ay ve altı aydan ibaresinin üç aydan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık OktayVural Kütahya İzmir Muharrem
Varlı Yusuf Halaçoğlu
Adana Kayseri
Erkan Akçay Cemalettin
Şimşek Mesut
Dedeoğlu
Manisa Samsun Kahramanmaraş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
15. Maddesine aşağıdaki Fıkranın eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Aytun Çıray Doğan
Şafak Kemal
Değirmendereli
İzmir Niğde Edirne
(2) Petrol
hakkı sahibi Jeofizik Mühendisi, Jeoloji Mühendisi ve Petrol Mühendisi
istihdam etmek zorundadır. Kanun kapsamındaki işletmelerde
çalıştırılan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olmayan Jeofizik, Jeoloji, Petrol Mühendisi sayısının her
birinden en az iki katı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Jeofizik,
Jeoloji, Petrol Mühendisi istihdam eder.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 15. maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Mülkiye Birtane Adil
Zozani
Kars Hakkâri
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
Yasa
tasarısındaki bu madde ile yabancı şirketlere tanınan
vergi indirimi, sermaye transferleri gibi birçok avantaja ek olarak
yabancı personel çalıştırılmasına da ek
avantajlar sağlamaya yöneliktir. Yabancılara son derece esneklik
tanıyan maddelerden biri olan 15. maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
15. Maddesine aşağıdaki Fıkranın eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Doğan Şafak (Niğde) ve arkadaşları
(2) Petrol
hakkı sahibi Jeofizik Mühendisi, Jeoloji Mühendisi ve Petrol Mühendisi
istihdam etmek zorundadır. Kanun kapsamındaki işletmelerde
çalıştırılan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olmayan Jeofizik, Jeoloji, Petrol Mühendisi sayısının her
birinden en az iki katı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Jeofizik,
Jeoloji, Petrol Mühendisi istihdam eder.
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Doğan Şafak
BAŞKAN
Sayın Şafak, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
DOĞAN
ŞAFAK (Niğde) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 450 sıra sayılı Petrol Kanunu
Tasarısının 15inci maddesiyle ilgili önergemiz üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Burada, ben, bugün, petrol ve enerji
kaynaklarında, tarihte, bizim coğrafyada dönen dalaverelerden
bahsedeceğim.
Değerli
arkadaşlar, dünyadaki petrol rezervlerinin yüzde 57sinin Orta
Doğuda olması, gelecek kuşaklara ışık
tutması açısından, bu bölgede siyasi iktidarların
nasıl dizayn edildiğini, büyük güçlerin hangi yasaları ve
haksızlıkları dayattıklarını, bizim ülkemizin de
onların politikalarından nasıl etkilendiğini bilmemizde
yarar vardır.
Değerli
arkadaşlar, İranın milliyetçi önderi Muhammed Musaddık,
1944 Aralık ayında, İran Meclisine yabancı ülkelerle petrol
müzakerelerini yasaklayan bir kanun tasarısını sundu. Uzun çaba
ve mücadelelerden sonra İran Meclisi, 28 Nisan 1951 yılında
İran petrolünü tazminat karşılığı
devletleştirmeyi kabul etti. Bunun üzerine harekete geçen yabancı
güçler, 1953 Ağustos ayında Musaddıkı
alaşağı ederek Şah Rıza Pehleviyi getirdiler. Pehlevi
gelir gelmez ekonomik yaptırımları ve Musaddıkın
çıkardığı yasaları iptal etti. Bu süreçte, yirmi
beş yıl boyunca bazı Batılı ülkeler İran
petrolünde tekrar imtiyaz elde ettiler.
1973 petrol
krizinden sonra İran şahı nükleer enerjiye yatırım
yapmaya karar verdi. Şah Pehlevi eski bir rüyayı
gerçekleştirmeye geri döndüğünde, 1978e gelindiğinde,
İran, dünyada dördüncü ve üçüncü dünya ülkeleri arasında açık
farkla en geniş nükleer elektrik programına sahipti. 1977de, 19
milyar Alman markı değerinde, Alman firmasıyla 4 reaktör
anlaşması yapan İran ve bundan rahatsız olan Londra ve
Washington, Mayıs 1979daki Avusturya Bilderberg toplantısında
açığa çıkarılan Lewis Planını devreye soktu.
Plan, Orta Doğunun kabile ve mezhep çizgileriyle parçalanmasına
önayak olmak üzere, Humeyninin arkasında saf tutacak radikal 2Müslüman
Kardeşler Hareketine destek vermekti. Britanyalı İslam
uzmanı Lewis, Batının, Kürtler, Ermeniler, Azeriler,
Lübnanlı Maruniler, Etiyopya Kıptileri, Şiiler, Sünniler,
Aleviler gibi benzeri özerklikçi grupları cesaretlendirecek kriz
yayını, bölgeye ve Sovyetler Birliğindeki Müslüman topluluklara
kadar yaymaktı.
1979
Şubatında Humeyni, şah yönetiminin yerini alacak
baskıcı din devletini kurmak için Tahrana uçuruldu. 1979
Mayısında fırtına koptu, İranın Humeyni rejimi,
Almanlarla ve Fransızlarla olan nükleer enerji programını toptan
iptal etti.
1974te benzer bir
olay Zülfikar Ali Buttonun Pakistanda başına geldi. Petrol
şokuna, daha önceden başlatılmış küçük çaplı bir
nükleer enerji programı ile karşılık veren Butto,
Fransızlarla yürüttüğü proje 1976da sonuca ulaşınca, 1976
Ağustosunda Henry Kissenger, Pakistanın nükleer silah elde etme
yolunda olduğu suçlamalarında bulundu ve 1977de Ziya ül Hakın
önderlik ettiği bir darbeyle devrildi ve de idam edildi. Böylece, Pakistan
nükleer enerji programı alaşağı edildi.
Aynı bölgede
1990da Saddam Hüseyin, Ürdünde Arap İş Konseyi
toplantısında yaptığı konuşmada petrol konusunda
Arapları güç birliğine çağırdı. Hemen akabinde
Amerikalılar önce Kuveyt ve Suudilere petrol fiyatlarını
düşürttüler. 65 milyar dolar borçlu olan Irak, Kuveytle gerginliğe
başladı. Amerikalılar, ABD-Irak İş Konseyini
yollayarak, Saddama Irakın yapılandırması için petrolü
özelleştir. dediler ancak ret cevabı aldılar. Bunun üzerine
petrol fiyatları varil başına önce 13 dolara, sonra 11 dolara
düşürüldü. Irak
Gelinen süreçte
büyük güçler Irak petrollerini ele geçirdi. Bugün Irak-Suriye-İran-Türkiye,
Afganistan hattındaki gelişmeleri bunlardan bağımsız
düşünmek siyasi saflıktır.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.53
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 22.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
Tasarının
15inci maddesi üzerinde, Niğde Milletvekili Sayın Doğan
Şafak ve arkadaşlarının verdiği önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
450 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının 15. maddesinin
1. nci fıkrasında bulunan; altı ay ibaresinin üç ay ve
altı aydan ibaresinin üç aydan olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Vural, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Petrol Kanunu
Tasarısıyla ilgili verdiğimiz önerge kaçak
çalışmanın önlenmesini amaçlamaktadır, gayet açık ve
nettir. Bu bakımdan, bu önergenin kabul edilmesi çalışanlar
açısından, kayıt dışı çalışmaları
önlemesi bakımından önemli.
Enerji konusunda
bazı konuşmalar yapıldı, ben bu vesileyle bunlarla ilgili
bir değerlendirme yapmak istiyorum. Aslında, enerji, gerçekten,
uluslararası güç oluşumunun çok kadim bir parametresidir. Enerji
güvenliği, büyük stratejilerin en önemli dayanağı olmuştur.
Dolayısıyla, uluslararası güç denklemi içerisinde güç sahibi
olan ülkeler ve enerji güvenliğini sağlamak isteyen ülkeler bu
bakımdan büyük, makro stratejiler tatbik etmişlerdir, ekonomik,
askerî ve politik stratejiler tatbik etmişlerdir. Petrol ve doğal
gazın giderek daha azalması, aslında bağımlı olan
ülkeler, enerji güvenliğine duyarlı olan ülkeler için bu
kaynakları hayati varlıklar hâline dönüştürmüştür.
Şimdi, bir
ülke için hayati bir varlık olan bu petrol ve doğal gaz konusunda,
ekonomik, sosyal ve diğer politik anlamıyla büyük stratejilerin oyun
alanı olması son derece tabiidir. İşte, bu oyun alanı
olurken, aslında yakın coğrafyamızın yüz yıl önce
şekillenmesinin altında yatan temel paradigma, parametre...
Günümüzdeki gelişmeleri de enerji boyutundan soyutlayarak bakamayız.
O bakımdan, burada Türk Petrol Kanununu görüşüyoruz ama gerçekten,
enerji politikaları bu Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında
oluşturulan projenin en önemli unsurlarından biridir. Bu unsurlardan
biri enerji güvenliği, diğeri de İsrailin güvenliğidir. Bu
bakımdan, bugün Irak ve Suriyede meydana gelen olaylar, gelişmeler,
Arap dünyasında meydana gelen gelişmelerin enerji boyutu dikkate
alınmadan tahlil yapılması mümkün değildir.
İşte, bu
yönüyle bakıldığında, 1991 yılında Irakın
Kuveyti işgali sonucunda ortaya çıkan olay karşısında
enerjide büyük strateji değişmiştir. O güne kadar enerji,
ticaret yollarının güvenliği ön plandaydı ama doğrudan
doğruya kaynağa bir tehdit olunca Kaynaktaki tehdidi nasıl ortadan
kaldıracağız? sorusu sorulmaya başlandı.
Bu bakımdan, o tarihlerden
itibaren Büyük Ortadoğu Projesinin şekillenmesinin amacı da
enerji zengin bölgelerde uygun politik ortamlar meydana getirilmesidir.
İşte bu yönüyle Arap Baharı, demokrasi ya da diğer
kavramlar etrafında uygulanan politikanın altında yatan,
aslında enerji zengin bölgelerin kendileri açısından
ulaşılabilir, kontrol edilebilir bölgeler olmasını temin
etmektir. Bu bakımdan, ele alınan bu stratejinin ikinci parçası
da aynı zamanda bu enerji kaynaklarının ülke envanteri yerine
şirket envanterlerine sokulmasıdır. Böylelikle artık
şirket envanterinde olan bu varlıklar dış güçlerin müdahale
alanı olarak rahatlıkla kullanılabilecektir.
Irak Anayasasının
yapılmasında Iraktaki kuzeydeki bölgesel yönetimle Irak
arasındaki çekişmenin temeli de enerjiye dayalı bir
çekişmedir. Bu bakımdan, bu coğrafyada meydana gelen
olayları bundan arındırarak değerlendirmememiz gerekiyor.
Biraz önce BDP milletvekilinin
yaptığı konuşma da açıkçası küresel emperyalizmin
nasıl Türkiyede bir Kürt sorunu oluşturup uygun coğrafyalarda
kendileri için uygun politik ortamlar meydana getirmek istediğinin
itirafıdır burada. O bakımdan, Hükûmetin, özellikle Iraktaki
enerji kaynaklarının Iraklılara, Suriyedeki enerji
kaynaklarının Suriyelilere ait olduğunu ve bunun bölgelere göre
paylaşılması esasından vazgeçilmesi ve ayrıca da
Irakın kuzeyiyle müstakil bir enerji anlaşması yapmanın,
daha sonra da boru hatlarıyla ilgili düşündüğünüz zaman, o kadim
strateji Türkiyeyi de hedefine alacaktır.
Bu bakımdan, bu olayları bu
şekilde geleceğe yönelik değerlendirmek gerekiyor.
Attığınız adımın muhakkak Türkiyeye bir bedeli
olacaktır. Enerji için dünyayı şekillendirenler, enerji güvenliği
için de Türkiyeyi şekillendirme konusunda tereddüt etmezler. Bu
bakımdan, Hükûmetin özellikle enerji politikaları konusunda
attığı bu adımları çok dikkatle takip etmesi ve buna
ilişkin gelişmelerin Türkiyenin güvenliği için de bir tehdit oluşturabileceğini
düşünmesini bu vesileyle burada ifade etmek istedim.
Hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
16ncı
maddede iki adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
16. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan Doğal afetler ve
savaş hali ifadesinin Mücbir sebep hallerinde şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal
Değirmendereli Aytun
Çıray Orhan
Düzgün
Edirne İzmir Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 16. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Adil
Zozani Mülkiye
Birtane
Hakkâri Kars
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
Tasarıdaki bu
madde ile 6326 Sayılı Kanunun 122. maddesinde; doğal afet,
savaş, isyan olarak sayılan mücbir sebepler, tasarının 16.
maddesinde doğal afet veya savaş hali olarak yer almış,
isyan ibaresi atılmıştır. 6326 Sayılı Kanundaki
122. madde ile aynı amacı taşıyan yasa
tasarısındaki 16. madde tasarı metninden
çıkarılmalıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
16. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan Doğal afetler ve
savaş hali ifadesinin Mücbir sebep hallerinde şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Değirmendereli (Edirne) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Orhan Düzgün.
BAŞKAN
Sayın Düzgün, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN DÜZGÜN
(Tokat) Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Türk Petrol Kanunu Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, değerli
arkadaşlarım, bize, bu zamana kadar aldığımız
eğitimlerde hep, Türkiyede petrol olmadığı ya da bu
petrolün işlenebilir değerde olmadığı söylendi. Ancak
bu tasarıyı gördükten sonra anladım ki Türkiyede ciddi petrol
var ve işletilmeye değer petrol var. Neden böyle söylüyorum
değerli arkadaşlarım? Çünkü bu tasarıyla Türkiye, Türk
petrollerinin tamamen dışarısına atılıyor, TPAO
tamamen devre dışı bırakılıyor, yüzde 2 gibi bir
paya düşürülüyor. Her tarafta petrol arayabilirsiniz. diyor
arkadaşlar bu tasarı. Yani, yarın birisi dese ki ben Meclisin
altında petrol buldum, gelip burayı kazacak. Bununla ilgili bile bir
sınırlama getirilmemiş. Şimdi, tabii, hâl böyle olunca
-dediğim gibi- Türkiyede petrol olduğuna artık ben de kanaat
getirmiş bulunuyorum.
MUSTAFA ÖZTÜRK
(Bursa) Şahıslar
ORHAN DÜZGÜN
(Devamla) - Siz anlatırsınız Sayın Vekil, biz belki biraz
zor anlıyoruzdur.
Değerli
arkadaşlarım -dediğim gibi- herhangi bir saha
sınırlaması yok; süre elli yıl. Nerede petrol
arayacağız, ne yapacağız belli değil. Şimdi, hâl
böyle olunca Ne yapmak istiyoruz? diye, hakikaten kendimize sormamız
lazım. Gerçekten, önümüzdeki dönemde herhâlde bu Meclisten bahsedilirken
Türkiye'nin petrollerini başkasına veren Meclis diye bahsedilecek.
Maalesef, artık şunu çok iyi biliyoruz: Büyük petrol şirketleri,
Libyada çok kan akıtarak Libya petrollerine kondu; Irakta, aynı
şekilde, çok kan akıtarak Irak petrollerine kondu. Suriyede
savaş hâlihazırda devam ediyor. Türkiyede biraz daha maliyeti
düşürmek istediler sanırım ki bizim el kaldırmamızla
Türkiye petrollerine de el koymak istiyorlar.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım petrol arama deyince -biliyorsunuz- Güney
Kıbrıs Rum Cumhuriyeti Akdenizde petrol buldu. Biz de petrol
arayacaktık orada, Piri Reisi göndermiştik. Piri Reisten bir daha
haber alınamadı. Piri Reis nerede, ne yapıyor belli değil.
Rumlar ve İsrail petrolü çıkardı, satmaya da
başladılar Avrupa Birliğine. Bakalım, inşallah bir
petrol arama gemimiz olursa bunu da herhâlde biz de aramaya
başlayacağız diye düşünüyorum.
Yine, değerli
arkadaşlarım, Piri Reisin petrol bulamayacağını
artık hepimiz biliyoruz ama biz kendi petrollerimize nasıl sahip çıkacağız,
nasıl yapmalıyız, onu burada büyük bir samimiyetle
konuşmamız gerektiğini düşünüyorum çünkü sonuçta,
Türkiye'nin enerji bağımlılığını hepimiz
biliyoruz. Bu anlamda, yüce Meclis daha doğru bir yaklaşım
sergilerse bu ülkenin faydasına olur diye düşünüyorum.
Benim üzerinde söz
aldığım 16ncı madde şöyle söylüyor: Savaş ve
doğal afet hâllerinde petrol arayacak olan kişilerin
hakkını korumalıyız. Bunlara bir güvence veriyor. Fakat,
burada ilginç olan şöyle de bir nokta var: Daha önceki tasarıda
burada isyan da yazıyormuş ama o isyan sözcüğü
çıkarılmış her nedense. Demek ki, Türkiyede isyan olan
bölgelerde petrol aramakta herhangi bir sakınca yok. Burada ne
yapılmak istenildiğini de herhâlde hepiniz anlıyorsunuz diyorum,
böyle bir konuya da girmek istemiyorum.
Bu vesileyle de
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 17de üç
adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
17. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan otuz gün ibaresinin on
beş gün şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Aytun
Çıray Kemal
Değirmendereli Mahmut
Tanal
İzmir Edirne İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının 17 inci
maddesinin 1 nci fıkrasında geçen otuz gün ibaresinden önce gelmek
üzere en geç ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan Bahattin
Şeker
Kütahya Denizli Bilecik
Muharrem
Varlı Cemalettin
Şimşek Erkan
Akçay
Adana Samsun Manisa
Yusuf
Halaçoğlu Mesut
Dedeoğlu Mehmet
Şandır
Kayseri Kahramanmaraş Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 17. maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Adil
Zozani Mülkiye
Birtane
Hakkâri
Kars
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı;
incelendiğinde ruhsatlarda tekelleşme, ülke ihtiyacının
karşılanması için bulundurulması gereken ham petrolde
ihracat sınırlamasının kaldırılması,
yabancı devletlerin kontrolündeki şirketlerin faaliyetlerine
getirilen sınırlamanın kaldırılması, yerli ve
yabancı sermayeye teşvik ve kolaylıklar sağlanması,
TPAO'nun öncelik ve ayrıcalıklarının ortadan
kaldırılması ve devletin enerji politikalarında
inisiyatifini azaltacak düzenlemeleri içermesi nedeniyle kamu ve ülke
yararını gözetmemektedir. 17. madde her ne kadar kamu kurumları
arasında görüş alışverişini amaçlıyor ise de bir
bütün olarak yukarıda anılan amaçlara hizmet edeceğinden
tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının 17 inci
maddesinin 1 nci fıkrasında geçen otuz gün ibaresinden önce gelmek
üzere en geç ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kürsüye
çağrıldığımda bu kanunun kaç madde olması
gerektiğini sayıyordum, 145e kadar saydım değerli arkadaşlar,
hâlâ da devam ediyor. Normalde, kanun yapma tekniği, kanun hazırlama
tekniği açısından incelendiğinde bu kanun çok temel bir
kanun, Türk Petrol Kanunu. İşte, temel kanun olarak
görüştürüyorsunuz ve birçok maddeyi bir araya getirerek,
sıkıştırarak böyle
yoğunlaştırılmış birçok konu müzakere edilmeden
geçiyor.
Değerli
milletvekilleri, şimdi eğer açar bakarsanız çok üzüntücü verici
bir durum tabii, yani el kaldırıp indirerek sorumluluğu
üzerinize alıyorsunuz, tarihî sorumluluğu üzerinize alıyorsunuz
ama inanınız ki neyi oyladığımızın çok
farkına varamıyoruz, siz de varamıyorsunuz, biz de
varamıyoruz. Lütfen, şöyle bir bakarsanız göreceksiniz, önce
bunu söylemek istiyorum: Mesela, (z)ye kadar gelmişsiniz -Sayın
Bakanım, Sayın Kanunlar ve Kararlar, Komisyon Başkanı-
(z)ye kadar maddelendirmişsiniz,
fıkralandırmışsınız, (z) bitmiş, ondan sonra
(z)nin alt maddelerini (aa) diye başlayarak, (bb) diye
başlayarak onu da nereye kadar getirmişsiniz? 2(ii)ye kadar
getirmişsiniz yani 1, 2, 3, 4, 5 rakam bitmiş, sonra harf
bitmiş, sonra iki harfi de yan yana getirerek meseleyi
maddeleştirmişsiniz.
Değerli
milletvekilleri, bugün şu anda bizi basın izlemiyor, televizyonlar
izlemiyor, halka konuşmuyoruz, size konuşuyoruz. Bakın, bu
kanunun hazırlanmasında, komisyonda görüşülmesinde ve
yazımında öyle bir kararlılık, öyle bir aculiyet var ki,
öyle bir özel durum var ki, buradan şunu düşünmek mecburiyetindeyiz:
Bu kanun, masum bir kanun değil değerli milletvekilleri. Bu kanun,
Türkiyemiz açısından -Sayın Komisyon Başkanı
bağışlasın- ülkemizin geleceği açısından
asla masum bir kanun değil. Kimseyi ilzam ederek konuşmuyorum,
Sayın Bakanı, Sayın Komisyon Başkanını,
Sayın Hükûmeti ama bu kanunun sonuçları itibarıyla Sayın Oktay
Vuralın biraz önce dikkate getirdiği hususları biz öngörmek
mecburiyetindeyiz. Petrol dediğiniz hadise, dünya dengelerinin üzerinde
kurulduğu, dünya savaşlarının üzerinde
çıktığı, dünyanın bu hassasiyetle tanzim edildiği
bir hadise, bir olay, bir madde, bir değer. Şimdi, bununla ilgili
yani elli altmış yıldan sonra yeni bir petrol yasası
çıkartıyoruz, dediğim gibi muhtemelen 200 madde olması
gereken bir kanunu iki ana başlık altında, iki temel bölüm
hâlinde müzakere etmeden geçiriyoruz.
Değerli
arkadaşlar, çok uzun konuşmamak gerekiyor. Sayın Oktay Vural bu
kanunun gerekçesini söyledi. Bakın, dikkatinize sunuyorum, bundan önce
burada iki kanun çıkarttınız. Artık bu hassasiyetle takip
edeceğiz sizi. Birincisi, Devlet Demiryollarıyla ilgili bir kanun
çıkarttınız, sonra PTTyle ilgili bir kanun
çıkarttınız, bir yerlerde bir karar verildi değerli
milletvekilleri, bir program yapıldı. Artık, Türkiye üniter
devleti, bağımsız devletinin hukukunu değiştiren temel
değişiklikler yapıyorsunuz. Bunların her biri
Şimdi
de işte TPAOnun hukukunu, özelleştirilmesini ilzam edecek yeni bir
değişiklik yapıyorsunuz ve bu değişiklikte kendiniz
yazıyorsunuz, diyorsunuz ki: Yabancı yatırımcılar
için sermaye ve kâr transferlerinde kolaylık sağlanması,
yatırım indirimi ve vergi muafiyeti getirilmesi. Yani bu kanunun
hazırlanmasında amaçlanan, öngörülen sonuç, petrol gibi çok
değerli bir millî varlığımızı yabancıların
işletmesi, bulması, satması; sahiplenmesi, mülkiyetine hukuk
oluşturuyorsunuz.
Bu
sizin kararınız olamaz değerli milletvekilleri. Bu, küresel
güçlerin, küresel projelerin kararı. Bu bölgeyi kontrol etmek isteyen,
kontrol altında tutmak isteyen küresel güçlerin, size taşeron demek
istemiyorum ama sizin inisiyatifinizde bir hukuk oluşturma gayretleri.
Onun için, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kanunu masum bir kanun
olarak görmüyoruz, milletimizin ve ülkemizin geleceği açısından
içinde birçok tehdit ve tehlikelerin olduğu bir kanun olarak görüyoruz ve
dolayısıyla bütün hassasiyetimizle
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞANDIR (Devamla)
gereken katkıyı verdik, ikazları,
tenkitleri yaptık; artık, takdir sizin, sorumluluk sizin. Sizi, sizin
kendi vicdanınızla, tarihî sorumluluğunuzla baş başa
bırakıyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
17. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan otuz gün ibaresinin on
beş gün şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut Tanal (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Tanal, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
bu maddeyle ilgili konuşmaya başlamadan önce, değerli
arkadaşlar, Milli Petrol Davamız Türk Hukuk Kurumunun
yayınlamış olduğu bir kitabı okuyarak geldik ama
şanslı olduğum bir konu, Sayın Enerji Bakanı en
azından bir elektrik mühendisi. Millî Savunma Bakanının da
burada olmasında yarar var. Ne açıdan? En azından petrolün
stratejik açısından yararı var. Nedir? Petrol yasasıyla
ilgili gerekçede yazılmadığı hâlde biz hukukçular olarak
şunu söyleriz, bu gerekçenin mefhumu muhalifinden çıkan mana şu
demektir:
Bir:
Efendim, Türkiye Cumhuriyeti devleti petrol arayamıyor, bu konuda
başarısız ancak bunu yapabilecek olan yabancı
şirketlerdir. Bunun birinci anlamı bu.
İkinci
anlamı: Yurdumuza gelecek olan yabancı şirketler
Çok kısa
sürede memleketimizin petrole olan ihtiyacını bu yabancı
şirketler vasıtasıyla bulacağız. anlamı
çıkar ki şimdi bunların gerekçesine
baktığımız zaman
Hemen maddelere geçiyorum. 9uncu
maddenin (10)uncu fıkrası
Sayın Bakan,
eğer dinliyorsanız size konuşacağım yoksa
bırakırım, özür dilerim.
Şimdi,
petrolü burada ne yapıyoruz? Efendim, 1/8i Türkiyede
bırakıyoruz. 1/8i Türkiyede, (1)inci fıkra. (10)uncu
fıkraya bakıyoruz: Bakanlığın teklifiyle ayni olarak
da ödenir. Yani ne demek? Asıl olan bunun parayla ödenmesi ama
ihtiyacı olan petrol eğer bakanlık talep ederse
bırakılabilir. Şimdi, gerçekten, bunun kapitülasyonlardan bir
farkı yoktur. Belki Ağır bir eleştiri. diyeceksiniz ama
gerçekten ağır bir eleştiri.
Anayasamızın
168inci maddesi ne der? Yer altı kaynaklarının işletilmesi
devlete aittir. Devlete aittir, bunun düzenlemesi kanunla yapılabilir,
denilir. Evet, kanunla bunu yapıyorsunuz. Bugün yapılan bu
tartışmaların tamamı 1954 yılında yani elli dokuz
yıl önce o gün için de yapılmış durumdaydı. Peki,
madem biz bu şekildeyiz, gayet rahat
Anayasamızın
başlangıç kısmında ne der? Millî menfaat geçer. Millî
menfaatin bazı kriterleri var. Sayın Millî Savunma
Bakanımız çok iyi hatırlar ki 1973-1974 Kıbrıs harbinde
Türkiyeye ambargo konulduğu zaman Türkiye, uçaklarını uçuracak
olan petrolü bulamıyor idi. Ne yaptı o dönem? Tabii ki Kaddafi o
dönem yardıma koştu ve Kaddafinin tabii sonu belli zaten, o konuya
ben girmeyeceğim. Yani şöyle söylemek istiyorum: Stratejik anlamda
önemli olan hususlarda özel şirketlere peşkeş çekmek stratejik açıdan
çok zararlı sonuçlar doğurur.
Petrol, tabii,
öncelikle
İtalya ne yapıyor? Bildiğim kadarıyla
millîleştiriliyor Sayın Bakan. Yani bazı ülkeler petrolle ilgili
enerjiyi millîleştirirken biz tamamen bunu elden çıkarıyoruz.
Baktığımız, beğenmediğimiz, Orta Doğu
ülkeleri Türkiyeyi kendisine rehber edinir. dediğimiz Suriye, Irak,
İran, Suudi Arabistan ne yapıyor? Devlete üretim payının
yüzde 75ini bırakıyor. Biz ne kadarını
bırakıyoruz? 1/8ini bırakıyoruz ki bu kabul edilebilir bir
durum değil.
Bu, tabii ki yer
altı kaynaklarımızın yabancı şirketlere
bırakılması, aynı zamanda, devlet, efendim, bu konuda
başarısızdır, devlet bu işi yapamıyordur, bunu
ancak yabancı şirketler yapabilir. Âdeta bu konuda bir kompleks
sahibiyiz. Peki, Türkiyede bu kadar petrol mühendisliği fakültesi var,
Türkiyede yıllardan beri Türkiye Petrolleri var, Türkiyede Maden Tetkik
Arama Enstitüsü var. Peki, bu kadar kaliteli, kalifiye elemanlarımız
varken, kadrolarımız varken bizim bunu yabancı şirketlere peşkeş
çekmemiz kabul edilebilir bir durum değil tabii ki.
Daha ötesi,
yabancı şirketlerin petrol alanının bulunduğu yerleri
kısıtlama getirilmeksizin mülk edinme hakkını da veriyoruz.
Bu da apayrı bir tehlike.
Ben sizi önce
Allaha havale ediyorum, sonra da Türk milletine havale ediyorum.
İnşallah sonuçta perişan olmayız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum, iyi akşamlar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Madde 18de üç
önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
18. Maddesinin 2. Fıkrasında bulunan "temsilci ve yerleşim
yeri değişikliklerini" ibaresinden sonra gelen "otuz
gün" ibaresinin "on beş gün" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Aytun
Çıray Kemal
Değirmendereli Uğur
Bayraktutan
İzmir
Edirne Artvin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu
tasarısının 18 inci maddesinin 2 nci fıkrasında geçen
otuz gün ibarelerinin en fazla kırk beş gün olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan Bahattin
Şeker
Kütahya
Denizli Bilecik
Muharrem
Varlı Erkan
Akçay Mesut
Dedeoğlu
Adana Manisa Kahramanmaraş
Cemalettin
Şimşek Yusuf
Halaçoğlu
Samsun Kayseri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 18. maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Mülkiye Birtane Adil
Zozani Kars Hakkâri
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Tasarı;
incelendiğinde ruhsatlarda tekelleşme, ülke ihtiyacının
karşılanması için bulundurulması gereken ham petrolde
ihracat sınırlamasının kaldırılması,
yabancı devletlerin kontrolündeki
şirketlerin faaliyetlerine getirilen sınırlamanın
kaldırılması, yerli ve yabancı sermayeye teşvik ve
kolaylıklar sağlanması, TPAOnun öncelik ve
ayrıcalıklarının ortadan kaldırılması ve
devletin enerji politikalarında inisiyatifini azaltacak düzenlemeleri
içermesi nedeniyle kamu ve ülke yararını gözetmemektedir. 18. madde
her ne kadar tebligat başlığını taşıyor ise
de bir bütün olarak yukarıda anılan amaçlara hizmet edeceğinden
tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu
tasarısının 18 inci maddesinin 2 nci fıkrasında geçen
otuz gün ibarelerinin en fazla kırk beş gün olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık (Kütahya) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile
uygulamada karşılaşılabilecek süre kısıtlamalarının
önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
18. Maddesinin 2. Fıkrasında bulunan "temsilci ve yerleşim
yeri değişikliklerini" ibaresinden sonra gelen "otuz
gün" ibaresinin "on beş gün" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Uğur Bayraktutan (Artvin) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Uğur Bayraktutan.
BAŞKAN
Sayın Bayraktutan, buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; 450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu
Tasarısının 18inci maddesi üzerine verilen önerge üzerine söz
aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben bu akşam
yine Artvini konuşacağım, Sayın Bakanı
yakaladık.
Şimdi,
Sayın Bakanım, daha önceden de burada birçok kere konuştuk.
Artvin ilinde bir Cerattepe maden ihalesi var. Sizi her
yakaladığımda bunu konuşacağım, bakalım kim
haklı çıktı. Ben size daha önceden de söylemiştim, bu
akşam da bir kere daha konuşacağız.
2012
yılının Şubat ayında yapılan ihalede -özellikle,
Adalet ve Kalkınma Partisindeki milletvekilleri dikkatle dinlerlerse-
değerli arkadaşlar, bu ihalenin 1 tane firmayı tarif
ettiğine ilişkin bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde 10 tane
konuşma yaptım, dedim ki: 1 tane firmayı tarif ediyor. Bu
firma da öyle ki
Bakın, bu ihalenin 8inci maddesinde, çok değerli
arkadaşlarım İşletme izni alındıktan sonra üç
yıl içinde üretime başlanarak üretime başlanmasından sonra
on yıl içerisinde yıllık asgari olarak 500 bin ton tüvenan ve 10
bin ton metal bakır madeni üretiminin yapılması zorunludur.
diyor sözleşmeye göre. Hemen altında da İhaleyi kazanan
tarafından yukarıda belirtilen miktarlardaki metal bakırın
yurt içinde bir tesiste üretilmesi zorunludur. Bu taahhüdün yerine
getirilmemesi hâlinde taahhüt teminatının tamamı irat
kaydedilir. diyor değerli arkadaşlarım. Yani diyor ki: Bu
firma
Bir tek firmayı tarif ediyor.
Bende bu konuda
birtakım tereddütler de hasıl oldu. Milletvekili olarak bana geldiler
ihale yapılmasından evvel -Değerli Bakanım, dikkatle
dinlerseniz- dediler ki: Bu ihale bir tek firmayı tarif ediyor,
Türkiyede bir tane firma vardır. Ben hukukçuyum, dedim Hayır böyle
bir şey olamaz. diye, kalktım, Sayın Bakana -altında
imzası var- dedim ki: Bu ihale şartnamesine uygun olarak, bu ihale
şartnamesinin tarif ettiği anlamda Türkiyede kaç tane firma
vardır? Bakın, dikkatle dinleyin değerli
arkadaşlarım. Böyle kaç tane firma vardır? diye Sayın
Bakana sorduğum soruya Sayın Bakanın vermiş olduğu
cevabı söylüyorum, dedi ki: 16 Şubat 2012 tarihi itibarıyla
aktif olarak blister bakır üretimi yapan Türkiyede 1 adet tesis
bulunmaktadır. Tesadüfü görüyor musunuz değerli
arkadaşlarım? 10 milyon dolar var bu işin içerisinde. Eti
Bakır AŞye ait blister bakır üretimi bu tesis Samsun ili merkez
sınırları içerisindedir.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) - Kimin o?
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Devamla) - Ben Bakana birçok kereler sordum. Dedim ki: Sayın
Bakan, bu ihaleyi alan firma bir tek firmayı tarif ediyor ancak bu firma
veya bu firmayla bağlantılı olan bir başkasının
alması gerekir. diye, bunu dedim. Eşim noterdir, noterden tespit
ettireceğim. dedim. Arkasından ihale yapıldı değerli
arkadaşlarım, ihaleyi bu firma almadı güya. Sayın Bakan da
çıktı dedi ki: Siz yanıldınız. Öyle mi? Dediniz ki:
Artvin Milletvekili yanıldı. Ben de buradan Türkiye Büyük Millet
Meclisine bir konuşma yaptım, o konuşma metinlerimi de getirdim.
Dedim ki: Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu Atatürkün mabedinde size
sesleniyorum. dedim Sayın Bakan. Şimdi, bu ihaleyi o firma
almadı, diğer firma aldı, öyle diyorsunuz yani buradaki resmî
kayıtlara göre öyle diyorsunuz. O firmayla diğer firmanın
başka illerde de ortaklıkları var biliyorsunuz değil mi?
dedim. Adanada ve başka illerde
Adını söylemek istemiyorum.
Şimdi buradan size söylüyorum bu firma bu madeni nerede işletecektir?
diye Sayın Bakana sordum, Nerede işletecektir? diye. Bu firmaya bu
madeni nerede işletecektir? diye bir kere daha sordum. Madem ki siz
haklısınız, ben de yanıldım milletvekili olarak.
Eğer siz haklı çıkarsanız ben bu Türkiye Büyük Millet
Meclisinden, bütün Türkiyeden ve Artvinden özür dileyeceğim. dedim.
Bakan da dedi ki: Ben haklı çıktım. diye söyledi. Öyle mi
Sayın Bakan? Dikkatle dinlerseniz Sayın Bakan siz haklı
çıktınız, Ben yanıldım. diye söyledi kendisi. Dedi
ki: İhaleyi, bakın, o firma almadı. İhaleyi başka
firma aldı. dedi.
Şimdi,
Sayın Bakan, bakın, Artvinden yerel gazeteleri getirdim. Muhtemelen
yanınızdakinin de çok yoğun işleri vardır, dikkatle
dinlerseniz, muhtemelen benden daha önemlidir o yanınızdaki
beyefendinin işleri. Bakın, Sayın Bakan, bu gazeteyi size
yarın çerçeveletip göndereceğim. Artvindeki yerel gazetelerde
yayınlandı. Bakın, değerli milletvekilleri, böyle bir
şey olabilir mi ya? Böyle bir şey olabilir mi ya? Bana anlatsalar
inanmam, böyle bir şey olabilir mi ya?
VELİ
AĞBABA (Malatya) - Kim, kim?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) - Ne yazıyor orada?
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Devamla) Bakın, ne diyor? Bunu sesli olarak okuyorum, size
yarın çerçeveletip göndereceğim. Bakalım ben mi
yanıldım, siz mi yanıldınız? Size Türkiye Büyük Millet
Meclisinden açık çağrıda bulunuyorum. Burada diyor ki: Eti
Bakır AŞ Artvin Cerattepe Projesinde
çalıştırılmak üzere
Bakın, Sayın Bakan, cüreti
görüyor musunuz adamlardaki? Diyor ki: Eti Bakır AŞ Artvin Cerattepe
Projesinde çalıştırılmak üzere, aşağıdaki
kadrolara personel alınacaktır. Değerli arkadaşlarım,
değerli milletvekilleri, bunun Türk Ceza Kanununda bir tane
tanımı vardır biliyor musunuz, hatta iki tane; diyorlar ki:
Görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma.
Şimdi,
Sayın Bakana Türkiye Büyük Millet Meclisinden sesleniyorum:
İstediğiniz televizyon kanalında, sizin belirleyeceğiniz
televizyon kanalında baş başa tartışalım.
Eğer ben haksız çıkarsam, ben bu milletvekili kimliğini
bırakmazsam namussuz, şerefsizim. (CHP sıralarından
alkışlar) Bakın, açık açık AKP Grubuna da
sesleniyorum. Sizinle baş başa, istediğiniz televizyon kanalında
tartışacağım. Artvine ne yaptığınızın
farkında mısınız? Artvine ne
yaptığınızın farkında mısınız?
Başka bir şey diyemiyorum yani. Artvinin bağrına hançer
sapladınız.
Size teşekkür
ediyorum. Başka bir şey demiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bayraktutan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 19da iki
adet önerge var.
Sırasıyla
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekle
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
19. Maddesinin 6. Fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Kemal
Değirmendereli Mahmut
Tanal
İzmir Edirne İstanbul
Kamer
Genç Sakine
Öz Özgür
Özel
Tunceli Manisa
Manisa
''Genel
Müdürlük tarafından petrol işlemlerinden elde edilen veriler muhafaza
edilir, ilgililere sunulur, tanıtım ve pazarlanmasından elde
edilen gelirleri ise genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere Bakanlık merkez
muhasebe birimi hesabına yatırılır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
450
sıra sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 19
uncu maddesine 7 nci fıkra olarak aşağıdaki
fıkranın ilave edilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan Bahattin
Şeker
Kütahya Denizli Bilecik
Mesut
Dedeoğlu Muharrem
Varlı Erkan
Akçay
Kahramanmaraş Adana Manisa
Cemalettin
Şimşek
Samsun
(7)
"Bakanlıkta ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünde 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa göre çalışan
personele, en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge
dahil) % 200'ünü geçmemek üzere personelin hizmet sınıfı, kadro
unvanı, görevin sorumluluğu ve güçlüğü ve çalışma
şartları dikkate alınarak Maliye
Bakanlığının uygun görüşü üzerine Bakanlıkça
tespit edilecek miktarlarda aylık ek ödeme yapılır. Yapılacak
ek ödemelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır ve bu ödemelerden damga
vergisi hariç herhangi bir vergi veya diğer kesinti yapılmaz.
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü
tarafından, petrol arama ve üretim faaliyetlerinin kontrol ve denetiminde
bulunmak üzere memuriyet mahalli dışında görevlendirilen
personele, 6245 sayılı Harcırah Kanunun 50 nci maddesi ile
ilişkilendirilmeksizin, her yıl Bütçe Kanunu ile belirlenen gündelik
harcırah miktarının iki katı tutarında Harcırah
Kanunu'nun hükümlerine göre gündelik ödenir."
BAŞKAN
Önerge adedi üçmüş fakat benim önümdeki kâğıtta iki
yazıldığı için iki okudum, o nedenle sizin elinizde üç adet
var.
Şimdi üçüncü
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 19. maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Mülkiye
Birtane Adil
Zozani
Kars Hakkâri
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı;
incelendiğinde ruhsatlarda tekelleşme, ülke ihtiyacının
karşılanması için bulundurulması gereken ham petrolde
ihracat sınırlamasının kaldırılması,
yabancı devletlerin kontrolündeki şirketlerin faaliyetlerine
getirilen sınırlamanın kaldırılması, yerli ve
yabancı sermayeye teşvik ve kolaylıklar sağlanması, TPAO'nun
öncelik ve ayrıcalıklarının ortadan
kaldırılması ve devletin enerji politikalarında
inisiyatifini azaltacak düzenlemeleri içermesi nedeniyle kamu ve ülke
yararını gözetmemektedir. 19. maddenin, yukarıdaki amaçlara
hizmet eden tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 19.ncu maddesine
7.nci fıkra olarak aşağıdaki ilave edilmesini arz ve teklif
ederiz.
Alim Işık (Kütahya) ve
arkadaşları
(7)
"Bakanlıkta ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünde 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa göre çalışan
personele, en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge
dahil) % 200'ünü geçmemek üzere personelin hizmet sınıfı, kadro
unvanı, görevin sorumluluğu ve güçlüğü ve çalışma
şartları dikkate alınarak Maliye
Bakanlığının uygun görüşü üzerine Bakanlıkça
tespit edilecek miktarlarda aylık ek ödeme yapılır.
Yapılacak ek ödemelerde 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır ve bu
ödemelerden damga vergisi hariç herhangi bir vergi veya diğer kesinti
yapılmaz.
Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü tarafından, petrol arama ve üretim faaliyetlerinin kontrol
ve denetiminde bulunmak üzere memuriyet mahalli dışında
görevlendirilen personele, 6245 sayılı Harcırah Kanunun 50nci
maddesi ile ilişkilendirilmeksizin, her yıl Bütçe Kanunu ile
belirlenen gündelik harcırah miktarının iki katı
tutarında Harcırah Kanunu'nun hükümlerine göre gündelik ödenir."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) - Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Petrol sektörü,
bütün dünyada ileri teknolojinin en yoğun olarak
kullanıldığı ve devamlı kendisini yenileyen alanlardan
birisidir. Buna bağlı olarak, petrol sektörü ve bu sektörü düzenleyen
ve denetleyen kuruluşlarda çalışan personelin de en az
denetlediği şirketlerdeki kadar konularında uzman kişilerden
oluşması esastır. Ancak bu tür uzman kadroların mevcut
genel ücret baremleriyle istihdam edilmesi yeterli ölçüde mümkün olamamakta,
düşük ücret politikasından dolayı yetişmiş elemanlar
da kaybedilmektedir. Aynı sektörde hizmet veren kişilerle ücret birliği
sağlanamaması, denetlenen ve kontrol edilen petrol sektörü
ücretlerinin çok altında bir ücretin çalışanlara
uygulanması, bu Kanunla idareye verilen görev ve yükümlülüklerin
amacına uygun şekilde yerine getirilmesini zafiyete
uğratmaktadır.
Ülkemiz petrol
potansiyelinin milli menfaatlerimize uygun olarak aranmasını,
denetlenmesini ve düzenlenmesi görevini 50 yıldır yerine getiren
Genel Müdürlük personelinin ücret dengesizliğini gidermek, ihtiyacı
asgari düzeyde temin ederek, Genel Müdürlüğün bu Kanunla kendisine verilen
görevleri azami ölçüde yürütmesini sağlamak amacıyla, ülkemizde gelir
elde eden diğer bazı Devlet Kurumlarındaki uygulamalara benzer
şekilde fiili bir çalışma karşılığı
olarak, ek bir tazminatın verilmesi öngörülmüştür.
Genel Müdürlük
bünyesinde görevli personelden mahalli dışında görevlendirilecek
personele aynı Bakanlığın MTA ve MİGEM Genel
Müdürlüklerinde olduğu gibi ödenecek gündelik harcırah
miktarının artırılması ile; hızlı ve etkin
bir denetimin yapılabilmesi ile yerinde teknik denetim ve inceleme yapan
personelin, denetlediği özel kuruluş imkanlarına muhtaç olmadan
devlet memuruna yaraşır bir şekilde görevini yapması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekle olan 450 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 19. Maddesinin 6.
Fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sakine
Öz (Manisa) ve arkadaşları
''Genel Müdürlük tarafından petrol işlemlerinden
ekle edilen veriler: muhafaza edilir, ilgililere sunulur, tanıtım ve
pazarlanmasından elde edilen gelirleri ise genel bütçeye gelir kaydedilmek
üzere Bakanlık merkez muhasebe birimi hesabına
yatırılır."
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sakine Öz konuşacak.
BAŞKAN CHP
Grubu çok canlı.
Sayın Öz,
buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Petrol
Kanunu Tasarısı üzerinde yürüttüğümüz görüşmelerin 19uncu maddesi
üzerine söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, enerji birçok açıdan siyasal ve toplumsal bir nitelik
taşımaktadır. Gelişmiş toplumlar enerjiyi bir hak
olarak tanır, devletleri ise bu hakkı nitelikli biçimde sunmak,
doğa-enerji dengesini gözetmekle görevli sayar. Dünya örneklerinde
rastladığımız yasalar ve uluslararası sözleşmeler
doğayı korurken, insan unsurunu merkezine alan ucuz ve güvenli,
çeşitli kaynaklardan yararlanmayı hedefleyen bir enerji
politikasına davet eder. Güvenli, ucuz, farklı kaynaklardan elde
edilmiş, kolay, erişilebilir ve kesintisiz enerjiyi günümüzde bir hak
olarak gören gelişmiş toplumlar çevrenin korunması ile enerji
kaynaklarının üretimini ve dağıtımını denge
içinde yürütmeyi şart koşarlar.
Benzer biçimde,
özellikle ülkemizin dâhil olduğu Orta Doğu coğrafyası
enerji cenneti olarak bilinir. 19uncu yüzyıldan bu yana enerji
paylaşımı için yürütülen mücadeleler ve savaşlar bizi çok
daha dikkatli adımlar atmaya, ülkemizin egemenlik hakları ile enerji
politikaları arasında hassas bir denge kurmaya zorlamaktadır.
Sayın
milletvekilleri, Orta Doğu coğrafyasında, özellikle Arap
Baharı sonrasında enerji güvenliği, egemenlik hakları ve
sınır güvenliği öylesine önemli bir konum elde etmiştir ki
bölgemizdeki ülkelerle görüşeceğimiz diplomatik siyasi
ilişkileri yapay ve göstermelik, bugün dost yarın düşman olacak
kadar değişken, özünde gayet sığ olan bir stratejik
derinlikle yürütemeyeceğimiz açıkça kanıtlanmıştır.
AKP, enerjide ve
diplomaside sözüm ona çok yönlü olan ancak gerçekte tek yönlü, Washington
rotalı yönelimleri gözden geçirmelidir. Sırtını
sıvazlayıp yol gösterenlerin sonra da ülkemiz savaşın
eşiğine getirildiğinde geri çekilenlerin yanında
değil, Obamanın yaptığı gibi Dışişleri
Bakanını parmak şıklatarak çağıranlarla
değil, Putinin yaptığı gibi Enerji Bakanını bir
el hareketiyle yanına getirenler hiç değil; bölgesel dengeleri
gözeterek ve kendi yolunu çizerek ilerletmelidir.
Değerli
milletvekilleri, üzerinde yaşadığımız bu değerli
topraklar, Orta Doğu bölgesi dünya petrol ve doğal gaz rezervlerinin
dörtte 3ünü barındırıyor. Gelecek yılların
tahminlerine göre Orta Doğu ve Asyanın enerji potansiyeli
düşmeyecek ve ülkemiz, Avrupanın enerji köprüsü olarak önemini
artıracak. Gelin görün ki bu coğrafi konumumuzu
değerlendirmekten henüz uzağız. Alternatif enerji
kaynaklarını yönetecek bir politikayı geliştirecek siyasi
irade ne yazık ki bu Hükûmette zerre kadar yok. Türkiyenin enerjisini
boşa akıtan, geçici adımlarla bölgesel enerjide çözüm ürettiğini
sanan AKP iktidarı, Türkiye ekonomisinde açtığı yarayı
kapayacak bir iradeden yoksundur. Bugün ülkemizin enerji ürünleri ithalatı
toplam dış alımımızın dörtte 1ini
oluşturuyor. Cari açığımızın en büyük kalemi olan
enerji ithalatımızı kalıcı bir enerji
politikasıyla azaltacak, bunu doğaya saygılı ve
insanın hem sağlığını hem de cebini koruyarak
yapacak alternatif enerji politikasını ayrıntılarıyla
ortaya koyan tek partinin Cumhuriyet Halk Partisi olduğu bu yasanın
Komisyon görüşmelerinde kanıtlanmıştır.
AKP iktidarı
Karadeniz ve Akdenizde petrol ve doğal gaz aramalarında yeterli
adımları atmayarak ülkemizi geride bıraktı. Millî
kuruluşumuz Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı bu
yarışta güçlendirileceği yerde sönük bırakıldı.
Kuzeyde Rusya, güneyde İsrail ve Kıbrıs Rum Kesimi ne yazık
ki öne geçti. Çiftçimizin mazotu, kamyoncunun yakıtı katlandı.
Haftada ancak bir gün gezebilen ailelerimizin benzin parası yükseldikçe
yükseldi. Kazançlar maliyetleri karşılayamaz hâle gelince isyan eden
üreticiye Bakanlığın yanıtı hep aynı oldu: Biz
bir şey yapamıyoruz, uluslararası piyasalarda fiyatlar
yükseliyor biz de içeride gereken ayarlamaları yapmak zorundayız.
Hükûmet kendi hatasının aslında çok daha iyi farkında ama
kendisini savunacak dermanı kalmadı. Çaresizliklerine
yansıdığı gibi bir politika üretemiyorlar, çözümün
adını koyamıyorlar, alternatif enerjiyi küçümsüyor ve Türkiyeyi
enerji ithalatına esir bırakıyorlar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı.)
SAKİNE ÖZ
(Devamla) Sorunumuz bu kadar açıkken çözümümüz ortadadır.
Bu
düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 20de iki
önerge vardır.
Sırasıyla
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
20. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan "Bakanlık tarafından"
ifadesinden sonra gelmek üzere "altı ay içinde ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Aytun
Çıray Kemal
Değirmendereli Mehmet
Akif Hamzaçebi
İzmir Edirne İstanbul
Gürkut
Acar
Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 20.
Maddesinin Tasarı metninden çıkartılmasını arz ve
teklif ederiz.
Alim
Işık Lütfü
Türkkan Mehmet
Günal
Kütahya Kocaeli Antalya
Cemalettin
Şimşek Zuhal
Topçu Mustafa
Kalaycı
Samsun Ankara Konya
BAŞKAN
Komisyon?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Gerekçe ama tane tane okumanızı istiyorum.
BAŞKAN
İyi, tane tane okuyun.
Gerekçe: TPAOnun
rekabet gücünün azaltılarak kanun kapsamından çıkartılmış
olması Türkiye Cumhuriyeti devletinin ulusal çıkarlarına
aykırı olup, tasarının kanunlaşması halinde
TPAOnun özelleştirilmesinin altyapısı
hazırlanmış olacaktır. Bu nedenle bu tasarı iyi
niyetle hazırlanmamıştır ve geri çekilmesi
hayırlı olacaktır. Bu maddenin tasarı metninden
çıkartılması Türk milletin lehine, uluslararası petrol
şirketlerinin ise aleyhinedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
20. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan "Bakanlık
tarafından" ifadesinden sonra gelmek üzere "altı ay içinde
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Gürkut
Acar (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Acar buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
İtiraf
etmeliyim, en canlı grup CHP grubu, hiç uyku namına bir şey yok.
Buyurun.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 450 sıra sayılı Petrol Kanunu
Tasarısının 20nci maddesiyle ilgili olarak söz aldım.
Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 20nci maddenin (1)inci fıkrasında bulunan
Bakanlık tarafından ifadesinden sonra gelmek üzere altı ay
içinde ifadesinin eklenmesini teklif ettik. Tasarının 20/1inci
maddesi şöyledir: Bu Kanun hükümlerine göre alınmış veya
alınacak olan tüm haklarda başvuru veya hak sahipleri arasında
çıkacak ihtilaflara ilişkin itirazlar Bakanlık tarafından
sonuçlandırılır. diyor. Burada bir süre yok. Bakanlık
tarafından hak sahipleri zarara uğratılmasın, bu nedenle
altı aylık bir süre konulması yararlı olacaktır diye
düşünüyoruz. Umarım bu kabul görür.
Diğer yandan,
gene aynı maddenin (2)nci fıkrasında kararlara karşı
davaların ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda çözülmesi de
doğru bir tercihtir, isabetlidir.
Değerli
arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye'nin, Türkiye
Cumhuriyetinin tüm kurumlarını altüst ederek, tüm değerlerini
-tabir Sayın Maliye Bakanına ait- babalar gibi satarak yoluna devam
ediyor ama bu yol iyi bir yol değildir, Türkiyeyi uçuruma
sürüklemektedir. Her şey satılık, her şey
pazarlığa açık, bu kafayla varılacak yer
yıkımdır. Türkiye'nin dev tesisleri iki üç yıllık
kârlarına satıldı. Türkiye'nin toprakları
satılığa çıkarıldı. Ormanlar, akarsular satıldı,
şimdi sıra petrole geldi. Bakın, AKP ülke menfaatlerini
kanundan çıkarmayı başarmış bir iktidardır.
Nasıl bugün Atatürk, Türk, Türkiye Cumhuriyeti gibi ortak
değerler kanunlardan çıkarılıyorsa AKP millî menfaatleri
de Petrol Kanunuyla bir kenara bırakmıştır. Millî
menfaatlerden vazgeçebilen bir iktidarla karşı
karşıyayız.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanuna bu kez millî menfaatler yazdınız
ama şimdi de içini boşaltıyorsunuz, klasik AKP tavrı budur.
Türkiye'nin en büyük sorunu ithalat, buna bağlı olarak da
dış ticaret açığıdır, cari açıktır.
Bunun da en önemli etkeni petroldür, enerji ithalatıdır. Türkiye
burada ulusal çıkarlarını öne alan bir enerji politikası
izliyor mu? Hayır. AKPnin böyle bir derdi hiç olmadı ve olmayacak.
Aslında Adalet ve Kalkınma Partisinin böyle bir tasarı getirmesi
de şaşırtıcı değildir ama asla kabul edilebilir
de değildir. Tasarının gerekçesinde, neredeyse, Türkiyede
petrol ve doğal gaz yoktur deniyor. Türkiye'nin riski çok yüksekmiş.
Değerli arkadaşlar, pazarlıyorsunuz ama onu bile
beceremiyorsunuz. İnsan Benim malım kötü diyerek pazarlama yapar
mı? AKP iktidar ise yapar.
Değerli
milletvekilleri, petrol, su ile birlikte dünyanın en stratejik
ürünlerinden biridir. Savaşların en önemli nedeni budur. Orta
Doğudaki istikrarsızlıkların,
anlaşmazlıkların ve en önemlisi terörün nedeni petroldür.
Türkiye için petrolün ayrı bir önemi vardır. Kıbrıs
Barış Harekâtında petrolün ne olduğunu açıkça
yaşadık. Türkiye, uçaklarını uçuramaz duruma düştü. Bu
nedenle petrole sadece yakıt gözüyle bakılamaz. Bu, aynı zamanda
güvenlik sorunudur. O nedenle de Türkiyenin kendi petrolünü kendi ulusal
çıkarlarını gözetecek şekilde çıkarması ve
kullanması gerekir ama AKP, tüm alanları yabancı
şirketlerin kontrolüne açıyor. Kanunun gerekçesinde deniyor ki:
Türkiyenin parası yok, arama yapılamıyor. Yabancılar
gelsin, özel şirketler gelsin, arasın. Türkiyenin kaynakları
çarçur edileceğine, Türkiyenin yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına
yatırım yapılsın, Türkiyenin petrolünün çıkarılması
için kullanılsın.
Değerli
arkadaşlarım, bakınız, enerji yatırımları
için, petrol aramaları için para yok ama 2 milyar dolarlık baraj,
Oymapınar Barajı yandaşlara eşantiyon olarak verildi.
Bakın, bedava verilen barajdan altı yılda yaklaşık 750
milyon liralık elektrik satışı yapılmış.
Fabrikayı çalıştırsın diye bedava verilen barajdan 750
milyon lira para kazanılmış. Siz, bir yandan Petrol aramaya
para yok. diyeceksiniz, bir yandan da 750 milyon lirayı tek bir
kişiye, yandaş şirkete aktaracaksınız. Hukuka,
adalete, mahkeme kararına rağmen bunu yapacaksınız. Böyle
bir yönetim olur mu? Olmaz, olmamalı. Sonra bunu kılıfına
uydurmak için kanun çıkaracaksınız.
Değerli
arkadaşlarım, Anayasayı ihlal ettiniz. Bakınız,
mahkeme kararlarını yırtıp attınız. Bunu kabul
etmek mümkün değil. Türkiyenin parası da vardır,
kaynakları da vardır ama bunu Türkiye yararına, Türk halkı
yararına kullanmak isteyen bir irade yoktur. Sorun buradadır. Sorun
AKPnin iktidarındadır.
Değerli
arkadaşlarım, söylenecek çok şey var ama sürem bitti. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
III.- Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Yoklama, evet.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Susam, Sayın Serter, Sayın Özel, Sayın Akar,
Sayın Köktürk, Sayın Kuşoğlu, Sayın Özkan, Sayın
Çam, Sayın Şafak, Sayın Atıcı, Sayın
Moroğlu, Sayın Dibek, Sayın Gök, Sayın Tanal, Sayın
Bayraktutan, Sayın Acar, Sayın Öz, Sayın Kaleli, Sayın
Toprak, Sayın Özbolat.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/725) (S. Sayısı: 450) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birinci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm,
27nci maddeye bağlı (1)inci fıkranın (a) ve (b) bentleri,
(2)nci, (3)üncü, (4)üncü ve (5)inci fıkraları ile geçici 1, 2, 3
ve de 4üncü maddeler dâhil 21 ila 29uncu maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Durdu Özbolat.
Buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu
Tasarısının ikinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, dünyada her geçen gün önemini artıran petrolün
aranması ve üretilmesiyle ilgili anlaşmaların ve yasaların
zaman içinde revize edilmesi son derece doğaldır. Ancak, doğal
ve doğru olmayan şey, bu düzenlemelerin ülke çıkarları
gözetilmeden, uluslararası tekellerin ihtiyaçlarına dönük olarak
kısa vadeli, siyasal, ekonomik hesaplar doğrultusunda
yapılmasıdır. Görüşmekte olduğumuz tasarı da
işte bu hatalı anlayışın bir ürünüdür.
Tasarının gerekçesinde de ifade edildiği gibi, kanun sadece
büyük sermayenin önünü açmak gibi bir amaç için
hazırlanmıştır. Hükûmet Ülkemizin çıkarları ve
refahı için yerli kaynakları nasıl kullanabilirim, arama ve üretim
faaliyetlerini nasıl daha verimli hâle getirebilirim? diye
düşünmüyor. Uluslararası sermayeyi nasıl mutlu ederim?in
peşinde.
Bakınız,
Türkiye petrolde yüzde 92, doğal gazda yüzde 98 ithalata
bağımlı. Türkiye'nin günlük ham petrol talebi 624 bin varil,
yerli üretim ise 47 bin varil civarında. Yani günlük bazda petrol
ithalatımız 577 bin varil. Dünyanın en büyük 14üncü petrol
ithalatçısı ülkeyiz. Bu duruma göre ham petrol ihtiyacının
yüzde 10luk kısmını dahi yerli üretimden
karşılayamıyoruz. Bu soruna çözüm üretmeyen kanun
tasarısı ham petrolde ithalat, ihracat
sınırlamasını ve yabancı şirketlerin
faaliyetlerine getirilen sınırlamaları da ortadan
kaldırıyor. Bununla da yetinmiyor, kamu kuruluşumuz TPAOnun
öncelik ve ayrıcalıklarını yok ederken yabancı
sermayeye teşvik ve kolaylıklar sağlıyor ve ruhsatlarda
sermaye lehine tekelleşmenin yolunu açıyor. İçi
boşaltılmış ve hükümsüz bırakılmış bir
millî menfaat ibaresiyle de bu yanlışların üzeri
boyanıyor.
Değerli
arkadaşlar, fosil enerji kaynakları hâlâ bir savaş nedeni olarak
stratejik önemini korumaktadır. Bölgedeki mevcut durum
bakımından bunu en yalın ve en sıcak hâliyle Türkiye
yaşamaktadır. Enerjide arz güvenliği ulusal bir sorundur ve
ulusal bir strateji gerektirir. Bu nedenle, büyük devletler petrol
şirketlerini ağırlıklı olarak kamu elinde tutarak;
arama, sondaj, ham petrol üretimi, boru hatları ile taşıma,
rafinaj, petrokimya, dağıtım ve pazarlama faaliyetlerini de
kapsayacak biçimde entegre bir yapı oluştururlar.
Dünyada toplam
rezervlerin yüzde 80inden çoğu ulusal petrol şirketleri
tarafından kontrol edilmektedir ve dünyanın en büyük 20 petrol
şirketinin hisselerinin üçte 2sinden fazlası, bir bölümü yine kamuya
ait ulusal petrol şirketlerinin elinde bulunmaktadır. Buna
karşın, Hükûmetin tasarısı, en stratejik sektörlerden
birini piyasanın inisiyatifine bırakıyor ve TPAOyu gözden
çıkarıyor; aynı zamanda, ona bağlı entegre
yapıları parçalayarak özelleştirmenin yolunu açıyor.
Özelleştirmelerin ve sektörde üretim ve yatırım
kararlarının yerli ve yabancı sermayeye emanet edilmesinin yol
açacağı olumsuz sonuçlar iyi değerlendirilmelidir. O politikalar
arz güvenliğini çok ciddi düzeyde tehlikeye sokacaktır. Bu
gerçeğe gözlerimizi kapatamayız.
Değerli
arkadaşlar, bu düzenlemeler, Avrupa
Birliği mevzuat uyumu gerekçesiyle açıklanamaz. Avrupa Birliği,
Türkiye gibi aday ülkelere enerji ve dolayısıyla petrol alanında
kamunun tasfiyesini ve özelleştirmelerini dayatırken üye ülkelerde
farklı uygulamalar gerçekleştirmektedir. Avrupa Birliğinin
çekirdek ülkelerinde kamu ağırlığı sektördeki gücünü
korumakta, özelleştirme ise ya hiç yapılmamakta ya da minimum
seviyede tutulmaktadır. Diğer gelişmiş ülkelerde de bu
benzer durumlar söz konusudur.
Biliyorsunuz,
ABDye ait petrol şirketi UNOCALin satışında en yüksek
fiyatı Çin devlet şirketi China Oilin vermesine karşın,
satış ABD Senatosunun devreye girmesiyle engellenmiştir.
Liberalizmin temsilcisi olan bu ülkede bunlar olurken Türkiyedeki uygulamalar
düşündürücüdür.
Hatırlayınız,
özelleştirilen TÜPRAŞa talip olan yabancı şirketlerin
çoğu devlet şirketiydi. İhaleye katılan şirketlerden
ENI İtalyanın, MOL Macaristan'ın, REPSOL İspanya'nın,
PKN Polonya'nın, Indian Oil Hindistan'ın kamu
şirketleridir, yani Türkiye'nin
TÜPRAŞ'ı gibi kamu şirketleri.
Liberalizm masalına
sığınarak zenginleşme vadeden bu tasarıyı dünya
genelindeki mevcut kamu payı da boşa çıkarmaktadır.
Verilere göre, dünyanın en büyük petrol şirketi Suudi
Arabistan'ın devlete ait olan Aramco şirketidir ve dünya petrol
rezervinin yüzde 12'sine sahiptir. İkinci büyük şirket İran
Millî Petrol Şirketidir ve toplam rezervlerin yüzde 5'ine sahiptir. Üçüncü
şirket yine kamuya ait olan Venezuela'nın PDVSA'sıdır ki
rezervlerin yüzde 4'ünden fazlasına sahiptir. Millî şirketlerin dünya
rezervindeki toplam payları yüzde 37'dir. Buna ek olarak, millî
şirketlerin kontrolünde olup özel sermayenin yüzde 50'sinin üzerinde hisse
sahibi olamadığı rezervlerin oranı yüzde 47'dir. Yani
iddiaların aksine, dünya petrol rezervlerinin yüzde 84'ü kamunun
elindedir. Buna karşın, Hükûmet uluslararası tekellere alan açan
bu tasarıyla kamu iradesini kırarak sektörü piyasanın emrine
sokmakta ve ülke yararını hiçe saymaktadır.
Değerli arkadaşlar, kanunun
gerekçesinde diyor ki: "6326 sayılı Petrol Kanunu
kapsamında edinilen sonuçlar ve tecrübeler dünyadaki benzerlerine uygun
olacak şekilde, yerli ve yabancı sermayenin petrol arama ve üretim
faaliyetlerine daha fazla katılımını sağlamak için yeni bir yasa
yapılması gereğini ortaya çıkarmıştır.
Gerekçe açık ve net, hiçbir soru işaretine yer bırakmıyor.
Hükûmet Biz sermaye lehine ve tekeller için yeni bir düzenlemeye gidiyoruz.
diyor. Tasarıda amaç millî menfaat olarak tanımlanmış
ancak kamunun tamamı şirketlerin ve sermayenin lehine düzenlenmiştir.
Öyle ki orman arazisi, tarım alanı, mera alanı, millî parklar ve
su varlıkları gibi tabiat ve kültür değerleri dahi
koşulsuzca sermayenin hizmetine sunulmuştur. Yeni petrol
şirketlerine ülkemizin her yerinde sınırsız ve sorunsuz bir
biçimde faaliyette bulunma hakkı bile tanınmaktadır. Tasarı
ayrıca gerekçedeki ilkeye bağlı olarak ruhsat sürelerini karada
beş, denizde sekiz yıla yükselttiği gibi ruhsat alanına ve
sayısına hiçbir sınırlama getirmiyor. Böylece tek bir
uluslararası şirketin veya yabancı bir devlete ait şirketin
bütün ülkeyi kapsayacak alanda tek başına ruhsat sahibi
olmasının önü açılıyor. Bırakalım dışa
bağımlılığı engellemeyi, her türlü vergi, resim
ve harçtan muaf olarak ithalat imkânı sağlayan kanun ayrıca
petrol şirketlerine kullanacakları araç, malzeme ve ekipman ithalatında,
başta ÖTV muafiyeti olmak üzere çeşitli vergi muafiyetleri de
öngörüyor.
Değerli
arkadaşlar, sektörün özel sermaye eliyle düzenlenmesi durumunda devlet
gelirinin artacağı yolundaki söylemler gerçek
dışıdır. Türkiye diğer ülkelerle
kıyaslandığında en düşük devlet payı alan ülke
olmasına rağmen yüzde 55lik üst sınır yüzde 40a
indirilerek devlete kalacak miktar da düşürülmektedir. Ülkeye getirisinin
büyük olacağı söylenerek geniş teşviklerle desteklenmesi
öngörülen yabancı şirketlerin ithal etmiş oldukları
sermayelerini döviz cinsinden ve transfer tarihindeki kur üzerinden yurt
dışına aktarmalarına olanak sağlanmaktadır.
Memleket ihtiyacına ayrılması gereken petrolü ihraç ediyor, o da
yetmiyor, sermayeyi ihraç etme hakkı da veriliyor. Millî menfaat bunun neresinde?
Sınırlama beklenirken, tam tersine, yabancı
yatırımcıların sermaye ve kâr transferine kolaylık
sağlanıyor. Kanunun gerekçesinde ülkemizde petrol sektörünün arama ve
üretim faaliyetlerinin elli sekiz yıldır istenen seviyeye
gelmemiş olduğu tespiti yapılmış, doğru bir
tespit.
1999
yılına kadar üretim, yüzde 19 daha düşük bir düzeyde. Üretim
düzeyi 1991 yılında ulaşılan ve bir rekor olarak
kayıtlara geçen 4,5 milyon tonluk üretim seviyesine
yaklaşamamış, petrol üretimi 2000-2011 yılları
arasında da sürekli düşme eğiliminde. Peki buna, ruhsatlarda
tekelleşmenin önünü açarak ülke ihtiyacının
karşılanması için bulundurulması gereken ham petrolde
ihracat sınırlamasını kaldırarak, yabancı
devletlerin kontrolündeki şirketlerin faaliyetlerine getirilen sınırlamayı
kaldırarak, yerli ve yabancı sermayeyi teşvik ve
kolaylıklar sağlayıp kamu kuruluşumuz TPAOnun öncelik ve
ayrıcalıklarını ortadan kaldırarak ve devletin enerji
politikalarında inisiyatifini azaltacak düzenlemeler yaparak mı engel
olacaksınız? Bu mümkün olsaydı, son on yıldır
uygulanan politikalar başarı kazanırdı. Ancak, bu
anlayışın bir yarar getirmediği ortadadır.
Bu
düşüncelerle hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özbolat.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal,
buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, madde üzerindeki önerge görüşülürken Sayın Bakana da
iletmiştim, TPAOnun yapısıyla ilgili şimdi, sırayla
birkaç tane açıklama ve haber okuyacağım. Öncelikle, 2007
yılı Mart ayında yani Kanun çıktıktan iki ay sonra
akademisyen olarak Orta Doğu gazetesinde yazdığım
yazının bir cümlesini, Sayın Bakana bitiş
kısmını söylemek istiyorum. Yani Kanun neler götürüyor?
kısmını açıkladıktan sonra, sonuç olarak şöyle
bir cümle kurmuşum: Sonuç olarak Rusya, Amerika, İngiltere,
Brezilya, Venezuela, Suudi Arabistan, İran gibi ülkeler kendi millî petrol
şirketleriyle enerji kaynakları üzerinde mücadele ederken Türkiyenin
tek petrol şirketi olan TPAOnun desteklenerek uluslararası arenada
rekabet edebilmesinin sağlanacağı yerde, elindeki
imtiyazların da alınması ve âdeta zayıflatılarak
özelleştirilmesine gerekçe hazırlanması, millî menfaatlerimize
tamamıyla aykırıdır. demişim.
Sayın
Bakanım, şimdi, daha önce de size sorulmuş Bu çerçevede
özelleştirme düşünüyor musunuz? diye.
Sayın
Elitaş, Sayın Bakan duyarsa
Kendi sözünü söylüyorum, eğer
yanlışsa
Kendi sözünü söylüyorum, belki yanlış olabilir,
ben basından okuyorum. Sayın Fındıklı da şahit
olmuş o toplantıya ama
Sorunca, önce
demişsiniz ki kasım ayında: Öyle bir şey yok,
özelleştirme düşünmüyoruz 2012de. Açıklamaların
adreslerini buradan verebilirim. 2013 Martta komisyonda görüşülürken de
kısaca buradan Shelli de hatta örnek vermişsiniz, AB, Avrupa
borsalarında işlem gördüğünü belirtmişsiniz. THY modelinde
olduğu gibi bir bölümünü halka arz ederek özelleştirmeyi
düşündüklerini açıkladı. diyor Anadolu Ajansının
haberi, herhâlde doğrudur. Altında da devam ediyor, komisyondaki
toplantıyla ilgili.
Şimdi, ta
2007 yılında bu kanun çıkarken demişiz Bu
özelleştirmeye hazırlanıyor. diye. Arada Hayır, yok böyle
bir şey. demişsiniz. Şimdi, bunun üzerine, ben bazı
rakamlara baktım Hakikaten her yerde kamu şirketlerinin payı
var mı, yok mu, nasıl oluyor? diye. Burada, adına da Türk
Petrol Kanunu demişiz ama hakikaten Türk Petrol Kanunu derken Türkiye'nin
çıkarlarını ne kadar koruduğumuz biraz garabet. Bir
taraftan, her yerden Türk kelimesini çıkarırken burada da bir ironi
görüyorum aslında, kanunun adında.
Benim
baktığım şeylerde -az önce 2007 yılındaki
makalemde belirttiğim gibi- bugün itibarıyla Suudi Arabistandaki
Aramco şirketi dünya petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 12sine
sahip, öbür tarafta İranın millî petrol şirketi yüzde 5ine
sahip, Venezuelanın millî petrol şirketi yüzde 4üne sahip,
Shellinkinin de yüzde 2 civarında olduğu söyleniyor. Yani, dünyadaki
örneklere baktığımız zaman, uluslararası arenada
petrol alanında önemli işler yapan şirketlerin
tamamının devlet şirketleri olduğunu, kamu şirketleri
olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla, şimdi, buradan
çıkarak Biz bunu özelleştirmeye hazırlıyoruz veya bir
kısmını halka arz edebiliriz. demeyi ben açıkçası tam
algılayamıyorum.
Bazı sivil
toplum kuruluşlarının sizlere de göndermiş oldukları
değerlendirmeler var. Bununla ilgili derneklerin, odaların kanun
çalışması sırasında yapmış olduğu
değerlendirmeler var. Tamamının görüşü dikkate
alınmamış ve o zamanki Cumhurbaşkanımızın
geri gönderme tezkeresinde gerekçe olan 4 maddenin birisi
çıkarılmış, diğer ikisi korunuyor, birisi biraz
genişletilmiş. Yani, özü itibarıyla, bütün bu sakıncaları
ortadan kaldıran bir kanun tasarısı maalesef değil.
Aynı zamanda, burada, bu söylemiş olduğumuz sivil toplum
kuruluşları ve sektör temsilcilerinin, Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı kanun tasarısının da bununla beraber
görüşülmesi gerektiğini içeren görüşleri var yani paralel bir
şekilde bu şirketin güçlendirilmesi, dünyadaki petrol
aramalarıyla beraber Türkiyedeki petrol aramalarına da öncülük
etmesi gerektiğini belirten görüşleri var. Tabii, bunlar şu anda
dikkate alınmadı ama inşallah, bu tartışmalar
Sayın Bakan burada, bir an önce TPAOyla ilgili kanun tasarısı
da çıkarılır ve bu bölünme yerine birleşme, entegrasyonla
TPAOnun bu anlamda dünyada önemli şirketlerden biri olması
sağlanır.
Şimdi,
bakıyoruz, kanun hükmünde kararnameyle Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü belli bir yapıya kavuşturulmuş gibi görünüyor,
ana hizmet birimi hâline gelmiş ancak buna yardımcı olması
gereken, beraber çalışması gereken TPAOyla ilgili bir düzenleme
yok, yani söylemeye çalıştığımız bu,
tamamlayıcı olması gerekiyor. Bir an önce de bu arama
faaliyetlerinde, üretim faaliyetlerinde daha etkin hâle gelmesi için yeniden
yapılandırılması gerekiyor. Tabii, bunun nedeni çok; yani
sadece, bir tek ruhsatlarla ilgili, aramalarla ilgili konu değil,
geçmişten bugüne petrol çalışmalarına ilişkin, arama
üretim faaliyetlerine ilişkin temel yaklaşımdan da
kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Dolayısıyla, bu çerçevede,
TPAOya ilişkin kanun tasarısının da bir an önce getirilerek
yasalaştırılması gerektiği kanaatindeyiz.
Öbür taraftan,
Sayın Bakanım, burada olan şeylerden bir tanesi de arama
işlemlerine yardımcı olmak üzere petrol faaliyetlerinde
kullanılan sismik araştırma gemilerimiz var. Son dönemde yeni
bir geminin alındığı ama bunun doğru dürüst faaliyet
gösteremediği söyleniyor. Özellikle Kıbrısta, Akdenizde olan
çalışmalara baktığımız zaman, bu çerçevede
gerekli çalışmaların yapılamadığı
söyleniyor.
Hele hele, son
dönemde birtakım çalışmalar var; biz Türkiye olarak
münhasır ekonomik bölge ilan ederek burada kendi
haklarımızı savunamadığımız için, maalesef
birtakım siyasi mülahazalarla, birtakım tartışmalarla
burada da yetkimizi, gücümüzü kaybediyoruz.
Bununla ilgili
daha önce orada yapılan çalışmalar sırasında Deniz
Kuvvetlerimiz zaman zaman uyarılarda bulunmuştu, daha sonra Türkiye adına
yine başka bir ülkenin gemisi aracılığıyla bu
çalışmalar yapılmıştı. Bir an önce, hem oradaki
siyasi sorunun çözümüne katkıda bulunulması açısından hem
de kendi ekonomik bölgemizde olan petrol kaynaklarının
araştırılarak çıkarılması açısından bu
çalışmalara hız verilmesi, münhasır ekonomik bölge
ilanıyla beraber bu petrol kaynaklarının da ülkemiz lehine
değerlendirilmesi gerekiyor. Yani, denizlerle ilgili
kısmının da önemli olduğunu düşünüyoruz.
Bir ara, yine
Deniz Kuvvetlerimize ait bir oşinografik araştırma gemisi de bu
alanda arama yapmak, çalışma yapmak istemişti -sismik
çalışma- ona da siyasi gerekçelerle izin alınamadı.
Tabii, şu
anda Deniz Kuvvetlerimizin durumu, arama yapmayı bırakın,
normalde herhangi bir tehdit olsa ona bile cevap verebilecek durumda değil
komutanlar itibarıyla. Bu söylediğimiz, normal bir zamanda
olması gereken çalışmalar.
Bunun için de
baştan bugüne kadar söylemiş olduğumuz genel -petrol değil
sadece- bütün enerji politikalarıyla ilgili olarak temel bir enerji
stratejisine, ama Sayın Bakanla birkaç yıldır
konuştuğumuz gibi sadece üçer, dörder cümlelik dilek ve temennileri
belirten bir özet belgenin değil, Türkiyenin bundan sonra, 2023
yılında lider ülke olma hedefine yaklaşması için, enerjide
dışa bağımlılıktan kurtularak, kendi
kaynaklarıyla -en azından belli bir kısmını-
önümüzdeki sürede 2053e kadar yerine getirebilir hâle gelmesi için daha köklü
enerji stratejisine ihtiyacımız var. İnşallah, bu
vesilelerle söylediğimiz önerileri dikkate alırsınız ve
2023te lider ülke olmamızı sağlayacak, sonrasında 2053te
de süper güç olmamıza yarayacak enerji yatırımlarını
yapacak bir yapı kurarız. Bu sadece petrolden ve doğal gazdan
ibaret değildir. Önümüzdeki süreçte şu anda anlaşmaları
geçici olarak bir kısmı başlamış olan nükleerle
ilgili, diğer yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili, hatta
değerlendiremediğimiz kömürümüzle ilgili çalışmaların
yapılarak hem enerji arz güvenliği açısından, hem de talep
planlaması açısından yani doğal gaza bağlı,
doğal gaz çevrim santrallerine bağlı olmaktan çıkarak
çeşitlendirmeyi sağlayacağımız bir enerji stratejisine
ihtiyacımız var, millî bir stratejiye ihtiyacımız var.
Bu kanun
görüşmelerinin ona vesile olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Günal.
Şahıslar
adına, Konya Milletvekili Sayın Hüseyin Üzülmez. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun.
HÜSEYİN
ÜZÜLMEZ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 450 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerine şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Enerjide yüzde 75
oranında dışa bağımlı olan ülkemizin ucuz,
sürekli, güvenilir, sürdürülebilir şekilde kaynaklara ulaşabilmek
için ulusal ve kamusal çıkarlara dayalı enerji stratejisiyle
programlar tasarlaması ve uygulaması gerekmektedir.
2002
yılında hidrokarbon aramacılığında TPAO ve
diğer şirketler toplam 100 milyon dolar seviyesinde yatırım
yapmış iken, on yıllık AK PARTİ iktidarı
döneminde yapılan yatırım miktarı 1 milyar doların
üzerine çıkmıştır.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sonuç ne oldu? Petrol üretimimiz arttı mı?
HÜSEYİN
ÜZÜLMEZ (Devamla) Yatırımların artmasına paralel olarak
sismik ve sondaj faaliyetleri de artmıştır.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Arttı mı petrol üretimimiz?
HÜSEYİN
ÜZÜLMEZ (Devamla) Türkiyede 2002 yılında 35 kuyu
kazılmış iken, 2012 yılında 1.700 adet arama kuyusu
açılarak ,118 adedinde ham petrol, 51 adedinde ise doğal gaz olmak
üzere toplam 169 üretim sahası keşfedilmiştir.
2012
yılında dünyada yüzde 20ler civarında küçülen enerji sektörü,
ülkemizde yüzde 5,2ler civarında büyüme göstermiştir.
5574
sayılı Türk Petrol Kanununa ilişkin kamuoyunda oluşan
hassasiyetler dikkate alınarak hazırlanan yeni kanun
tasarısı, ülkemizin enerji politikası hakkında da yeni
fikirler ve yeni hedefler ortaya koymaktadır.
Üretilen petrolden
kademeli devlet hissesi alınması yerine piyasa fiyatı üzerinden
sekizde 1 alınması uygun görülmüştür. Yerli ham petrolün
ülkemizin ihtiyacına ayrılması, sektörün tabi olacağı
ve diğer kurumların özel mevzuatlarında düzenlenen ithalat,
vergi, kabotaj ve yabancı çalışma izni konuları düzenlemesi,
kazanılmış hakların korunması gibi millî menfaatlerin
de dikkate alınarak arama, üretim sektörünün paydaşlarının
görüş ve taleplerini yansıtacak katılımcı bir süreçte
hazırlanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz Türk Petrol Kanunu
Tasarısı, petrol arama ve üretim yatırımlarının
hızlı, sürekli ve etkili bir şekilde devam ettirilerek ülkemiz
petrol ve doğal gaz arama çalışmalarına yeni ve dinamik bir
ivme kazandıracaktır.
Bu tasarı,
ülkemizin ithalat bağımlılığını azaltmak
üzere yerli hidrokarbon kaynaklarımızın daha fazla
aranmasını, yeni ve önemli petrol ve doğal gaz keşiflerinin
yapılarak ekonomiye kazandırılmasının önünü
açacaktır. Tasarı ülkemiz jeolojisine uygun
hazırlanmıştır.
Bu tasarıyla
birlikte, ruhsat başvurularının, değerlendirmelerinin,
arama faaliyetlerinin rekabetçi, şeffaf, güvenli, istikrarlı ve cazip
bir ortamda yapılması öngörülmüştür. Öncelikli olarak ülkemiz
menfaatleri göz önünde bulundurularak hazırlanan bu kanun
tasarısı, geçtiğimiz on yıllık süreçte piyasa
kanunlarının mevcut Petrol Kanunu kapsamından
çıkartılmasından sonra arama, üretim sektörüne has, daha sade ve
güncel bir nitelik sunmaktadır. Ruhsatlandırma aşamasında
gerçek yatırımcıların önü açılmakta, ruhsat alıp
hiçbir ciddi yatırım yapmayanların süreçten elenmesi
sağlanmaktadır. 1954 yılından günümüze kadar yürürlükte
olan 6326 sayılı Petrol Kanununun uygulanmasında yaşanan
birçok sorunu bertaraf ederek yatırımcılara güncel bir hukuki
altyapı sunmaktadır. Ülkemizde daha fazla sondaj ve böylelikle daha
fazla ticari keşif yapma olasılığının önünü
açarak daha fazla yerli petrol ve doğal gaz üretimi
yapılmasını teşvik etmektedir. Bir yandan
yatırımcının önündeki engelleri kaldırırken
diğer yandan devletimizin arama, üretim faaliyetlerinden edindiği
gelirin artması sağlanmaktadır.
Avrupa, Orta
Doğu, Kuzey Amerika, Kafkasya, Hazar bölgesi ve Orta Asya
coğrafyalarının ortasında yer alan Türkiye, bu bölgelerin
enerji nakil hatlarıyla bağlanmasında stratejik bir görev
üstlenmektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN
ÜZÜLMEZ (Devamla) Enerji koridoru olma sürecini yaşayan ülkemiz, bu
konuda sahip olduğu jeopolitik durumu, tecrübe ve istikrar
unsurlarıyla her geçen gün biraz daha güven kazanmaktadır.
Ben hepinize
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahıslar
adına son söz, Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık...
Buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türk Petrol Kanunu Tasarısının ikinci bölümünde
şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi tekrar
saygıyla selamlıyorum.
Bugün petrolde dışa
bağımlılık oranı yüzde 90ın üzerinde olan
ülkemizde, elbette ki böyle bir kanunun çok önemli olduğunun bilinci
içerisindeyiz. Ancak, ne yazık ki, bu kanundaki düzenlemeler Türkiye'nin
petroldeki ve diğer doğal kaynaklardaki dışa
bağımlılık oranını azaltacak bir düzenlemeden uzak
olup özellikle petrolün çıkartılmasında, aranmasında bugüne
kadar Türkiye Cumhuriyeti devletinin millî şirketi olarak görev
yapmış Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
yakın vadede elden çıkarılmasına yani
özelleştirilmesine kapı aralayan bir düzenleme grubunu
barındırmaktadır.
Şimdi dünya ham petrol
fiyatları 2003 yılında 26 dolar/varil dolayındayken, 2004
yılından itibaren hızlı bir şekilde artarak 2008
yılında 144 dolar/varil seviyesine ulaşmış ve hâlen
110 dolarlar seviyesinde devam etmektedir. Gelecekte bu fiyatların ne
olacağı kestirilememektedir. Şimdi durum böyleyken, bu konuda
Türkiyede çıkartılan petrolün yüzde 75inden fazlasının
sahibi olan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığını bu
tasarıdan çıkartarak, yakında özelleştirecek yeni düzenlemelere
altyapı oluşturmanın gelecek açısından ülkemiz için
iyi niyetle bağdaşmadığını -en hafif cümleyle-
söylemekten kendimi alamıyorum.
Değerli milletvekilleri,
şimdi size bu konunun uzmanları tarafından
yapılmış bir değerlendirmeyi özetle, sonuçları
itibarıyla sunmak istiyorum. 2003 yılında -yüzde 12,5 devlet
geliri aynı kalmak kaydıyla diğer yıllarda da- 10 bin
varil/gün itibarıyla bir şirketin yıllık net gelirini
özetle size söylemek istiyorum: 2003 yılında, yüzde 30 kurumlar
vergisine rağmen 32 milyon dolarlık bir gelire sahip olan A
şirketi, petrol fiyatı 100 dolara çıktığında
yaklaşık 180 milyon dolar net kazanca, 140 dolara
çıktığında ise 267 milyon dolar net kazanca sahip oluyor.
Şimdi size
buradan seslenmek istiyorum. Bunun tüm dökümünü isteyen arkadaşlarıma
verebilirim. Eğer biz petrol şirketlerinin, Türkiyenin
kaynaklarını açtığımız yabancı
şirketlerin bu kazançlarının belirli bir oranını bu
ülkede yatırım yapma gibi zorunluluğa bağlamaz isek kime ne
kazançlar sağlayacağımızı bu kanunla açık
görebiliriz. 2003 yılında 32 milyon dolar kazanan -10 bin varil günlük
hesabıyla- bir şirketin bu düzenlemeden sonra 110 dolar
fiyatını da esas alırsak 200 milyon dolardan fazla net
kazancı olacak ve siz buna hiçbir şart getirmeyeceksiniz. Böyle bir
düzenleme dünyada sadece Türkiyede var değerli milletvekilleri. Bunun
önüne geçmemiz lazım. Onun için bu tasarının geri çekilmesi bu
ülkenin çok daha hayrına olacaktır. Eğer böyle gider ise bu
tasarı gelecekte Türkiyenin petrolle ilgili sorunlarını
artıracak, asla azaltmayacaktır.
Komşumuz
Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesiyle
ilgili yasanın Anayasa Mahkemesinden geri dönmesinden sonra bu bölgede
olan kargaşanın sebebini lütfen bir de petrol açısından
değerlendiriniz.
Buradan sormak
istiyorum Sayın Bakanım: Bu mayınlı arazilerde gerek
Türkiye gerekse Suriye tarafında bugüne kadar tespit edilmiş petrol
rezervi nedir? Biz mayınlı arazilerin mayından temizlenmesiyle
ilgili görevi yabancı şirketlere devretmek isterken acaba bunun
altında yatan gerçeklerden birisi petrol sebepli miydi? Bunu buradan
açıklarsanız çok sevinirim. Anayasa Mahkemesi onu döndürdükten sonra
Türkiyenin komşularıyla beraber ilişkilerini de bu anlamda
değerlendirmemiz lazım.
Bu
tasarının geri çekilmesini bir kez daha yüce Meclise
hatırlatıp saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Soru-cevap
işlemine geçiyorum.
Sayın
Köktürk
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
hepimizin takdir edeceği üzere, gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkeler, enerji kaynaklarından azami ölçüde yararlanmak, enerji üretimini
ve verimliliği artırma çabası içerisindeler. Ülkemiz
açısından bakıldığında ise dışa
bağımlılık korkunç düzeyde. Oysaki ülkemizde de
değişik enerji kaynakları bulunmakta ve bunların
başında da taş kömürü gelmekte. Cumhuriyetin ilki olan
Zonguldakta metalürjik enerji kaynağı olan taş kömürünün en az
yüz elli yıllık rezervi bulunmakta.
Bu bilgiler
ışığında soruyorum: Türkiye'nin taş kömürü
ihtiyacı her yıl yaklaşık 20 milyon ton civarındayken
ve her yıl taş kömürü ithalatına 3-4 milyar dolar ödenirken
taş kömürünün teşvik dışında
bırakılması doğru mudur?
İkinci sorum:
Enerji çeşitliliğimizi artırmak amacıyla bu petrol
yasasıyla yabancı şirketlere olağanüstü imtiyazlar
tanınırken taş kömürünün teşvik
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
dışında
bırakılması açık bir çelişki değil midir?
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bir kez daha sorumu tekrarlamak istiyorum: Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının kısa, orta veya uzun vadede Hükûmetinizce
özelleştirilmesiyle ilgili herhangi bir çalışma var
mıdır? Bunun cevabının sizin ağzınızdan
Türkiye Büyük Millet Meclisinin kayıtlarına geçmesini arzuluyorum.
Böyle bir şey yoktur. diyebilirseniz bizi de Türk milletini de mutlu
edersiniz.
İkincisi:
Irakın kuzeyindeki bölgesel yönetimle Hükûmetiniz veya Hükûmetinizin
bilgisi dâhilinde herhangi bir şirketin bir anlaşması olmuş
mudur? Olduysa hangi konularda anlaşma yapılmıştır?
Bunun da Meclis tutanaklarına geçmesi açısından çok önemli
olduğunu düşünüyorum. Cevaplarsanız memnun olurum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Akar
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
TPAOnun Libya Petrol Şirketiyle (NOC) 16 Mart 1995te yapmış
olduğu bir mutabakat zabtı var. Bu, Libya Halk Sosyalist Cemahiriyesi
Halk Komitesi tarafından da 20/2/2000 yılında onaylanarak
yürürlüğe girdi. Neydi bu? Arama ve üretim anlaşması. Bu süreçten
sonra, bu süreçten sonraki son döneme kadar yaklaşık 10 kuyuda
Türkiye Petrolleri Anonim Şirketi Libyada arama faaliyetlerini sürdürdü,
sıkıntılar yaşadı, bazı kuyularda problemler
çıktı fakat 17/2/2011de de geçici olarak faaliyetlerini durdurdu
Libyada ve daha sonraki faaliyetlerini bir ofis açarak sürdürmeye devam etti.
Libyadaki olaylardan sonra, bilirsiniz, oraya çantalarla para
taşındı, o olaylardan sonra Fransa yüzde 35 pay alırken
bizim bu 10 kuyudaki durumumuz nedir? Şu anda orada petrol
çıkarabiliyor muyuz? Harcamış
olduğumuz paranın karşılığını
alabiliyor muyuz?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Halaman? Yok.
Sayın
Şandır
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, geçen haftalar içerisinde, siz de biliyorsunuz, Devlet
Demiryollarının daha sonra da PTTnin kanununu değiştirdik.
Şimdi de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığını
kapsayan Petrol Kanununu değiştiriyoruz. Bana göre bu
kuruluşlar devletin yani kamu hissesini şahıslarında temsil
eden, bir anlamda Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenliğini temsil eden
kuruluşlar -yani altın hisse dediğimiz özel hisse- bunlar kamu
adına bu kaynaklara sahip olan kuruluşlar, temsil eden
kuruluşlar. Bu kuruluşları sıradanlaştırıyorsunuz
çıkardığınız kanunla, daha doğrusu
ayrıcalıklarını ortadan kaldırıyorsunuz. Bunun
gerekçesi ne? Hangi sebep, hangi tehdit demeye dilim varmıyor yani niye?
İktidarınız onuncu yılını tamamlıyor. On
yıl sonra böyle bir politikayı getirdiniz Mecliste
kanunlaştırıyorsunuz.
Gerekçesi ne? Gerçekten anlamaya çalışıyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Kuşoğlu
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, tasarının 14üncü maddesinin (4)üncü
fıkrasında petrol hakkı sahibinin petrol işlemi haricinde
elde ettiği gelirlerin tespiti ya da sermayesine dâhil edilmesi, transfer
talebi gibi işlemleri kime yaptırmayı, bu tespitleri kime
yaptırmayı düşünüyorsunuz?
Kanunda belirtilmemiş. Bu birinci sorum.
İkinci sorum
da, geçen soru-cevapta Doğu Akdeniz gazıyla ilgili olarak
İsraile hiçbir teklifte bulunmadığınızı
söylediniz. Doğu Akdeniz gazıyla ilgili hiçbir şey mi
yapılmadı, yapılmayacak mı? Yani, Rumlarla veya Amerikan
şirketi var devrede, bunlarla ilgili hiçbir şey yapılmayacak
mı? Hiçbir planımız, projemiz yok mudur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
25 Ocakta bir önerge verdim, Egede, Akdenizde uluslararası alandaki
adalar Yunanistan tarafından işgal ediliyor. Bu adalara Yunanistan
bayrağı çekiliyor. Bu konuda ne yapılıyor? Bir önlem alacak
mısınız? dedim. Üç dört aydır ses yok, tek bir cümlelik
yanıt yok. Türkiye Büyük Millet Meclisinde birçok kez gündeme getirildi,
yine ses yok. Türkiye'nin Ege ve Akdenizde haklarını savunmak AKP
iktidarının, AKP Hükûmetinin görevi değil midir? Sizin böyle bir
göreviniz yok mu? Doğu Akdenizde Türkiye'nin hakları,
çıkarları Rum yönetimine kaptırıldı, şimdi
sıra Akdenizin batısına ve Egeye geldi. Güney Kıbrıs
Rum yönetimi İsrail ile birlikte Doğu Akdenizi parselleyip
istediği şirketlere verdi. Türkiye sadece seyretti. Seyretmeye devam
mı edeceksiniz Sayın Bakan?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Akar
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Bakan, Türkiye Taşkömürü Kurumuyla ilgili Enerji
Piyasası Kanunu görüşülürken burada birtakım ithamlarda bulundum
ve açıklamalar yaptım. Neydi bu açıklamalar? Türkiye
Taşkömürü Kurumu redevans usulü bir firmaya veriliyor -birkaç yerdeki işletmesi-
ve sürekli erteleniyor. Aslında çıkartması gereken, üç yıl
sonraki işletme faaliyetlerinden sonra çıkartması gereken kömürü
çıkartmıyor fakat orada, daha sonra emekli olan genel müdürün
onayıyla -emekli olmadan- son olarak on yedi aylık bir süre
uzatması
500 bin ton kömürden bahsediyoruz başlangıç
itibarıyla ve yıllar da geçtikçe taş kömürü
ihtiyacımız olmasına rağmen burada kömür
çıkartamıyoruz. Hatta şunu da söylemiştim: O kurumun
kampüsünü, yani Türkiye Taşkömürü Kurumunun kampüsünü emekli olan müdür ve
genel müdür ve şirket kullanmaya devam ediyor demiştim. Bu konudaki
araştırmanız nedir? Bu konuda bir çalışma
yaptınız mı? Bu genel müdür hakkında bir suç duyurusunda
bulundunuz mu?
BAŞKAN
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
şu anda Türkiyede yabancı şirketlerden petrol ve doğal gaz
arama ruhsatı alan şirket var mıdır? Var ise hangi
şirketlerdir? Kaç tanedir? Bu ruhsatlar hangi il ve bölgeler için
alınmıştır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar, öncelikle şu ana kadar
katkı koyan bütün arkadaşlara, iktidar-muhalefet ayrımı
yapmaksızın teşekkür ediyorum.
Tabii ki,
doğru bilinen konular var, eksik bilinen konular, bunları da bu soru-cevap
kısmında kısmen telafi etmeye çalışacağım.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, makale yazanlarımız var,
okuyanlarımız var ama bir şeyin tespitini yapmamız
lazım. Hani, ulusal şirketlerden bahsediyoruz, dünyada o ülke
isimlerini saydınız; İngilterede, Brezilyada, Amerikada. Şimdi,
bunların bu şirketlerinin olmuş olması kamu ve devlet
hissesi olmuş olduğu anlamına gelmiyor, bunun bir
altını çizelim. Nedir onlar? Şu anda dünyanın en büyük
petrol şirketlerinden 7 kız kardeş olarak anılan
şirketler var. ExxonMobil, BP, Shell, Lukoil, Chevron, Total gibi.
Arkadaşlar, bunların hiçbirisi kamu şirketi değil.
Şimdi, bunların herhangi bir ülkeye ait olması, Totalin
Fransaya ait olması Fransanın millî şirketi olduğu anlamına
gelmiyor. Bu o kadar büyük bir fark ki. Bakın, ben size bir şey
söyleyeyim: Dünyadaki entegre şirketlerin ki yüzde 63üne ait oluyor-
yani bütün arama, üretim, dağıtım, iletim, her türlü faaliyetleri
ihtiva eden şirketlerin yüzde 41i tamamen özel şirket, ülke
yapılarıyla çok alakalı. Amerika Birleşik Devletleri gibi,
İngiltere gibi, Fransa gibi, kısmen Rusya gibi ülkelerin şu anda
en büyük dev şirketlerinin 7 tanesi tamamen özel şirketler.
Yarısı özel yarısı kamuya ait olan şirketler var:
Petrobras gibi, ENI gibi (İtalyan), OMV gibi (Avusturya), GDF SUEZ gibi (Fransa)
yüzde 5i de bu tarzda. Yarıya yakın da devlet hissesinin
ağırlıkta olduğu şirketler var. Aramco gibi (Suudi
Arabistan), Gazprom, Rosneft (Rusya), NOC, PDVSA, Petronas, NIOC (İran),
Sinopec (Çin) gibi şirketler var. Şimdi, bunların, en büyük 100 şirketin
63 tanesi entegre yapıdalar yani devlet şirketlerinin büyük
çoğunluğu özel şirket gibi de esnek çalışıyorlar.
Yani Rusyadaki Gazprom kamu ağırlıklı ama kamu hissesi
gibi çalışmıyorlar. Bunların bir kere
ayrımını yapmamız lazım soru-cevap kısmına geçmeden
önce.
Şimdi,
bizim TPAOyla alakalı bütün isteğimiz, uluslararası arenada
fleksibilitesini yüksek tuttuğumuz elastik çalışabilecek bir
şirket oluşturmak. Kamu hâlinde de kalabilir bunu yapabiliyorsak,
özel şirket olarak da gelebilir, halka arz da olabilir, halka arz olmadan
da olabilir, TPAOnun kendisi sabit kalabilir ama yan şirketlerini özel
şirket gibi çalıştırabiliriz. Önemli olan bütün bunlarla
alakalı fleksibilitesini artırmak.
Şimdi,
TPAOdan 400den daha fazla mühendis ayrıldı arkadaşlar. Bu
ayrılan mühendislerin maaşları 3.800 TL iken gittiği
şirketlerde 13.800 dolardan çalışmaya başladılar.
Bizim bununla alakalı
Tamam, kamunun özel şirketlere eleman
yetiştirmek gibi bir görevi de olabilir, ben bunu çok aykırı
bulmam ama uluslararası şirketlere de gidiyorlar bu arkadaşlar.
O yüzden, ben bununla alakalı algıyla gerçek arasındaki
farkı da ayırt ettirerek cevaplamak istiyorum.
Şimdi
soru-cevap kısmına geçiyorum müsaadenizle.
Ne
yaptınız? Yani siz bu kadar arama yapıyorsunuz da, bütçenizi artırdınız
da Hüseyin Beye soru sordunuz- ne oldu, ne buldunuz? Arkadaşlar, bir
kuyu sabit kalmıyor ki. Siz o kuyuya başlıyorsunuz, bin varil
çıkartıyorsunuz, üç yıl sonra o düşebiliyor 600 varile,
daha sonra 200 varile. Siz onu beslemezseniz, yeni kuyular açmazsanız
Son
on yıl içerisindeki eğer düşen üretim kadar üretimi
artırmıyorsanız siz geriye doğru gidiyorsunuz demektir.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Yüzde 16dan yüzde 10lara, 8lere düştünüz.
Yanlış soru mu sordum?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Bütün bunların rakamlarını
ayrı ayrı verebilirim.
Şimdi,
bakın, üç dakika on iki saniye kaldı, yaklaşık 9
arkadaşımız soru sordu.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ama sorulara cevap vermediniz, konuşmaları
açıklıyorsunuz.
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Yani kusura
bakmayın da sırayla cevap vereceğim.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ama konuşmaları açıklıyorsunuz siz.
Hüseyin Beye soru sorduk onu anlatıyorsunuz.
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Kusura
bakmayın da konuşmalarda da yaklaşık 19 tane soru
aldım ben.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Tamam, buyurun devam edin.
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Kusura
bakmayın, ben sizi soru sorarken dinledim.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Ama size sorduğumuz soruları cevaplamadınız.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Yani, ona geçiyorum.
Süre alayım, yirmi beş dakika daha cevaplayayım.
BAŞKAN
Şimdi zaman çok az, Sayın Bakan ve de Sayın Akar, iki dakika
kırk beş saniye kaldı.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Siz, arkadaşlar,
eğer sorduğunuzdan daha az burada cevap gibi bir şey
vehmediyorsanız, kusura bakmayın, biz bu işi az çok biliyoruz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Çok iyi bildiğiniz belli!
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Cevabını
veremeyeceğimiz herhangi bir soru yok burada, yeter ki zaman olsun.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Bakan, neyi tartışıyoruz, anlamadım
ki!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Lütfen dinleyin,
bakın, soru sordunuz, dinleyin.
Şimdi,
arkadaşlar, Kuzey Irakta -sırasıyla cevap veriyorum- ne oldu,
siz ne anlaşma yaptınız? Gizli kapaklı işler midir
bunlar, bunları bize açar mısınız? dedi Sayın
Işık. Arkadaşlar, gizli kapaklı bir şey yok.
Yalnız, biz Irakın petrol yönetiminin, doğal gaz yönetiminin
doğru olmadığına inanıyoruz. Bırakın
Malikinin şu anda mezheplerle alakalı konusunu, kendi
fanatikliğini yaptığı mezhebiyle alakalı dahi kendi
grubunu yönetemediğini görüyoruz. İstifalar, her bir şey. Bunu
niçin söylüyorum? Irakın iç işleri bizi ilgilendirmez ama bugün
eğer biz başka yerlerde, Libyada, bugün Azerbaycanda, Kolombiyada
eğer herhangi bir iş yapıyorsak -kusura bakmayın- Irakta
da yapıyoruz. Bunun anlaşma olmasıyla ticari sözleşmeler
olması ayrı şeyler. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin Irakla
alakalı yaptığı anlaşmalar var, ticari
sözleşmeler var. Siba gibi, Basra gibi bölgelerde dört büyük ihale
aldı TPAO. Bu, Merkezî Irak Hükümetiyle yapılan
anlaşmalardır. Bunun toplam tutarı 25 milyar dolardan kendi
hissemize düşen -yani 5 tane konsorsiyum üyesiyle beraber kendi hissemize
düşen- kısmı 5,5 milyar dolardır. Bu işler
yapılmaya devam etmektedir. Bu, Merkezî Irak Hükûmeti ile alakalı
olanlar. Bunlar anlaşmalardır.
Bir de ticari sözleşmeler
var. Ticari sözleşmeler dediğimiz arkadaşlar, özel hukuk
hükümlerine tabi olan -burada ayrım yapmaksızın- kamu veya özel
şirket ticari sözleşmeler yapabilmektedir. Aynen 19 tane ülkenin 39
tane firmasıyla yaptığı gibi. Türkiye 20nci ülkedir ticari
sözleşmelerde ve 40ıncı şirketidir. Niçin 19 tane ülkede
yaparken
Şimdi, biz neyi savunmak istiyoruz? Türkiyenin
haklarını mı savunmak istiyoruz, Irakın statüsünü mü
savunmak istiyoruz? Bunu baştan ben soru soran arkadaşlarıma
açıklıkla sormak isterim. Eğer siz Türkiyenin haklarıyla
alakalı soruyorsanız, Türkiye Kuzey Iraktaki yaptığı
ticari sözleşmelerle ve Merkezî Irak Hükûmetindeki yaptığı
anlaşmalarla kârlı hâle gelecektir, orta ve uzun vadede çok ciddi
kazanımları olacaktır.
Bunlarla
alakalı, Boru hattı geçirecek misiniz? deniyor. Eğer oradaki
petrol ve doğal gaz taşıyorsa ve bunlar bir yere
aktarılacaksa, kusura bakmayın, Türkiye üzerinden
aktarılması Türkiyenin menfaatine değil midir? Bugün 1,5 milyon
varillik günlük kapasitesi olan Kerkük-Yumurtalık Ham Petrol Boru
Hattı tam kapasiteyle çalıştığında 800 milyon
civarında bir gelire sahip olacaktır. Bir boru hattı daha olsun,
eğer istek varsa, talep varsa 3 boru hattı daha olsun. Bunlar
Ürdünden, Suriyeden, başka ülkelerden geçerken mi daha iyi Türkiye için?
Şimdi ben size bunu soruyorum. Yani Türkiyeden biz daha çok boru
hattının geçmesi için uğraşıyoruz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Siz sormayın, cevap verin Sayın Bakan. Ha bire soru
soruyorsunuz ya.
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Bakan, biz
cevaplarımızı bekliyoruz ama.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Soruyu yanlış yöne çekmenin bir anlamı
yok.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Şimdi,
bakın, burada, Kuzey Iraktaki yapılan
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Yani boşu boşuna zaman
harcadığınızı herkes görüyor burada Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Lütfen dinleyin.
Arkadaşlar, cevapları beğenmeyebilirsiniz. Dinleyin lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) O kadar bakan geldi gitti, 20 sorudan 2sine cevap verip 18ine bir
tek siz yetiştiremiyorsunuz.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Ben sizin her
sorunuzu
BAŞKAN
Şimdi, Sayın Bakan
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Yirmi dakika süre
verin 20sine de cevap vereyim. Kusura bakmayın.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Ya kime verildi, size verilecek!
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Bakan, siz özellikle cevaplamıyorsunuz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Kusura bakmayın.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Salla, salla, salla
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Siz cevabı
beğenmek zorunda değilsiniz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Özellikle cevaplamıyorsunuz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Hayır.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Bilerek yapıyorsunuz
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Siz mahsus yapıyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Sayın Özel
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Hayır, siz
cevabı
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Bilerek yapıyorsunuz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Arkadaşım,
cevabı beğenmek zorunda değilsin, lütfen dinle.
BAŞKAN
Muhteremler, zaten zaman doldu.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Siz oradan bize soru soramazsınız. Siz bizim
sorduklarımıza cevap vermek zorundasınız Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Devam ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan, toparlarsanız, zamanınız doldu sizin.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Arkadaşlar,
bugün mayınlı alanlarda TPAOnun ruhsatları vardır,
yabancı şirketlerin ruhsatları vardır.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Allah Allah! Kusura bakmayın.mış, Soru
sorarım.mış
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Ben de şu konuyu sormak isterim.miş! Böyle şey mi var ya?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Senden başka bakan mı yok?
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) 1 soru kalır, 2 tane kalır. 20 sorudan 18i geriye
kalır mı?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Suriyeyle Türkiye
arasındaki mayınlı arazi arasında şu anda bugün
yabancı firmalardan üretim yapan yoktur ama TPAOdan üretim yapan
vardır. Peki, millî şirketle alakalı biz ne yapmak istiyoruz?
Eğer Energy Intelligencea bakarsanız, oradaki verilere bakarsanız
dünyadaki hangi şirketlerin ne kadar ulusal şirketlerle alakalı
olduğunu görürsünüz. TPAO kısa ve orta vadede, uzun vadede
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Evet, çok teşekkür ederim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Aa, süre bitti. Hay Allah, hay Allah
Gözünüz aydın
Sayın Bakan, süre bitti. Teşekkür ederiz(!)
BAŞKAN Sayın
Bakan, size iki dakika daha süre eklemiştik biz; artık, kalan
soruları yazılı cevaplayabilirsiniz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, şimdi önemli bir
kanun tasarısını görüşüyoruz efendim. Sorular bölümünde
doğal olarak, daha önce aydınlanmamış, müphem
kalmış konularla ilgili olarak milletvekili
arkadaşlarımız soru soruyorlar.
BAŞKAN Doğru.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Normal olanı, Sayın Bakanın bu
sorulara cevap vermesidir. Sayın Bakan şöyle bir tercihte de
bulunabilir yani şu an cevap verme imkânı yok ise, hazır
değil ise, verilecek, ikna edecek bir cevabı yok ise
BAŞKAN Yazılı cevap verebilir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Ben yazılı cevap vereceğim.
seçeneğini de kullanabilir ama hem bunu kullanmayıp, hem sorulara
cevap verme bağlamında konuşup soruların hiçbirine
neredeyse cevap vermeksizin konuşmayı ben ilk kez görüyorum,
yadırgıyorum.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkanım, ben süre istiyorum.
BAŞKAN Yok, veremem.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Verelim Sayın Bakana süre,
cevaplasın efendim soruları.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Böyle bir usul yok, keyfine göre süreyi kullanamaz.
BAŞKAN Ya, muhteremler
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani şimdi
BAŞKAN Sayın Başkanım
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bitireyim efendim
cümlelerimi.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi, Kuzey Irakla yapılan
anlaşmanın Türkiye'nin ne kadar lehine olduğunu bir monolog
hâlinde anlatıyor Sayın Bakan ve Ben size soru soruyorum. diyerek
soru soranlara soruyla cevap vermek gibi bir usulü de ilk kez getirmiş
oldu Sayın Bakan. Kuzey Irakla yapılan petrol
anlaşmasının neresi Türkiye'nin lehinedir? Güney
Kıbrıs, Akdenizde İsraille birlikte münhasır ekonomik
bölgede petrol ve doğal gaz anlaşmaları yapmak suretiyle Türkiye
Cumhuriyetini açığa çıkarmışken, Sayın Bakan o
anlaşma karşısında âciz kalmışken, bunu
demeçlerine yansıtmışken Sayın Bakan burada hiçbir şey
söylemiyor, bunlara cevap veremiyor Sayın Bakan.
BAŞKAN Yazılı olarak
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Zamanınız
doldu Sayın Bakan, lütfen
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Sayın
Başkan, affedersiniz, bir şey söyleyebilir miyim?
BAŞKAN Hayır
olmaz, yani iki dakika ekledim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) O zaman iki üç cümle söyleyeyim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) O üç cümleyi süreniz içinde söyleyecektiniz Sayın Bakan.
BAŞKAN Şimdi,
bir saniye
Bir saniye
Yazılı olarak cevap verebilirsiniz. Bir saniye
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Bakan, yaptığınız iş çene suyuna
çorba, çene suyuna çorba! Bir Bakana yakışmaz! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Özel, lütfen
Sayın Özel lütfen
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Ne demek çorba? Ne demek çene suyuna çorba?
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Çene suyuna çorba! Bu kadar bakan geliyor gidiyor, 20 sorudan 2sine
cevap veren bir tek Sayın Bakan var. Yazık ya, Meclise
saygısızlık, Meclise saygısızlık.
BAŞKAN
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.58
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
450 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
21inci madde
üzerinde üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
21. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunun c) bendinin ve 9.
Fıkrasının madde metninden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal
Değirmendereli Aytun
Çıray
Edirne İzmir
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge
aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte işleme
alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi
aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 21. maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Adil
Zozani Mülkiye
Birtane
Hakkâri Kars
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Reşat
Doğru Alim
Işık Mustafa
Kalaycı
Tokat Kütahya Konya
Zühal
Topcu Lütfü
Türkkan Celal
Adan
Ankara Kocaeli İstanbul
Kemalettin
Yılmaz
Afyonkarahisar
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
TPAOnun rekabet
gücünün azaltılarak, kanun kapsamından
çıkartılmış olması Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
ulusal çıkarlarına aykırı olup, Tasarının
kanunlaşması hâlinde TPAOnun özelleştirilmesinin
altyapısı hazırlanmış olacaktır. Bu nedenle bu
tasarı iyi niyetle hazırlanmamıştır ve geri çekilmesi
hayırlı olacaktır. Bu maddenin Tasarı metninden
çıkartılması Türk milletinin lehine, uluslararası petrol
şirketlerinin ise aleyhinedir.
BAŞKAN
Diğer gerekçeyi de okutuyorum:
Gerekçe:
Bu maddenin c
bendi ile konsorsiyum operatör şirketin oluşabilmesi
amaçlandığından 21. maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
21. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan c) bendinin ve 9.
Fıkrasının madde metninden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet, katılıyor musunuz?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Haydar Akar konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Akar, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, Bakan
değişti. Bakana birtakım sorular sorduk, o soruların
cevaplarını veremeyince buradan kaçmak zorunda kaldı.
İşin net tarafı bu arkadaşlar.
Biraz evvel
soru-cevap bölümünde teorik olarak sorulara cevap vermesi gerekirken hiç ilgisi
olmayan, sorulmayan başka şeylere cevap vermek durumunda kaldı
ama bu kürsüden yapılan konuşmalara cevap veriyordu ama Uğur
Bayraktutanın sorusuna, Cerattepede yapılan usulsüzlüğe ve
ihale yolsuzluğuna cevap vermedi.
Yine, Bakan, dün
burada konuşurken sorulara, cevap verirken tamamen yanıltıyor
insanları ve demagoji yaparak cevap veriyor. Şimdi, Irak hikâyesini
anlatıyor. Irak hikâyesini bir de ballandırarak anlatıyor. Irak
hikâyesinde ne tarafta olduğumuzu söylemeye çalışıyor,
ayrıca başka bir şey daha yapıyor, işin içine mezhebi
sokuyor. Sen, bir devlet adamısın, Türkiye Cumhuriyetinin
Bakanısın. Senin Irakla ilişkilerin iyi değil ve
geliştirememişsen sıfır sorun diye yola çıkıp
da sıfır ilişki seviyesine getirmişsen uluslararası
politikanı, burada kalkıp da mezheplerden bahsedemezsin. Sen Enerji
Bakanısın. (CHP sıralarından alkışlar) Buna
hakkın yok. Türkiye Cumhuriyetini böyle aşağı çekmeye
hakkınız yok arkadaşlar.
Irakta ne oldu
bakın, size Sayıştay raporundan okumak istiyorum Irakı.
Aslında konuşmam başka bir şeydi ama şimdi mecburen
Bakan bu kadar doğru olmayan şeyler söyledikten sonra sizlere bunu anlatmam ve okumam
lazım. Sizin, ben, enerji kanunuyla ne yapılmak istediğinizi de
bildiğinizi zannetmiyorum. Bir okuyayım. Irak Petrol
Bakanlığı tarafından
30/6/2009 tarihinde yapılan ruhsat ihalelerinin birincisinde TPAO
herhangi bir konsorsiyuma ortak olamamış ve dolayısıyla
ihaleye teklif verememiştir. Daha sonra Irak Petrol
Bakanlığı tarafından 11/12/2009 tarihinde yapılan
ikinci petrol ihalesinde TPAO, büyük sahalar dışında sahalara
operatörlük yapma hakkı verilmiş ancak ihalede en çok ilgi gören
sahalar başka konsorsiyumlar tarafından
kazanılmıştır. Bahsettiği, Iraktaki ihaleleri
aldık. dediği şeyler B grubu ihaleler olup Türkiye
Cumhuriyetinin yüzde 6,5; yüzde 10 gibi hisseleri vardır arkadaşlar,
bunları bilmenizde fayda var. Lütfen okuyun,
yaptığınız uygulamaları yani Hükûmetinizin
yapmış olduğu uygulamaları da bilerek insanlara
sıralarınızdan laf atın.
Yine, Libya
meselesine gelelim. Bakın, Libyada bir sordum, o sorunun da
cevabını vermedi. Libyada 10 kuyumuz vardı, 6sında petrol
tespit edildi, 2011de faaliyetleri durduruldu, bugünkü yönetim tarafından
Türkiye Cumhuriyetinin faaliyetleri orada durduruldu arkadaşlar. Siz
çantalarla para taşıdınız, 1974te Kıbrısta
savaşırken tek başına bize ve dünyaya posta koyan
Kaddafiyi sizin paranızla linç ettirdiniz. Şimdi
kalkmışınız, burada bize dinden imandan bahsediyorsunuz ve
bu da yetmiyormuş gibi bir de mezhepçiliği sokarak insanları
birbirine düşürmek için fırsatlar kolluyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar) Sevgili arkadaşlar, lütfen
konuşurken dikkat edin.
Bu kanunda
aslında sorulması gereken soru şuydu bu kanunda
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) Şimdi de Kaddafici mi oldunuz?
HAYDAR AKAR
(Devamla) Hiç bana laf atmanıza gerek yok.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Potpori yapma, bir konuya gir onu anlat, onu bir dinleyelim.
HAYDAR AKAR
(Devamla) Senin dinlemene gerek yok. Sen hiç dinleme çünkü anlama kabiliyetin
sıfır. (Gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
HAYDAR AKAR
(Devamla) Şimdi, şu soruyu sormak istiyorum arkadaşlar: Bu
kanuna niye ihtiyaç duydunuz? Altı senedir, 2006da reddedilmiş,
millî menfaatler gereği ve gerekçe olarak da Millî menfaatlerimizi
zedeliyor. dedikleri bir kanunu hangi gerekçeyle 2013 yılında tekrar
Meclise getirdiniz? Ne gereği vardı, niye getirdiniz? TPAO
yabancı şirketlerle ortaklık yaparak Türkiye'de petrol
arayamıyor muydu? Evet arıyor, sayısızca petrol
şirketiyle yurt içinde arama yapıyor. Peki niye getirdiniz bu kanunu?
Tabii ki karteller emretti, dedi ki: Biz Karadenizdeki petrolü bulmak
üzereyiz arkadaşlar. ve tespitler de yapıldı ve çekip gittiler
Karadenizden. Yine, Güneydoğuda Suriye sınırındaki o
mayınlı alanlardaki petrol rezervlerini biliyorlar, bu da yetmedi,
Akdenizde yapılan, Kıbrısla İsrailin birlikte
yapmış oldukları çalışmalar sonucunda belki de Orta
Doğunun en zengin doğal gaz rezervleri bulundu.
Şimdi,
anlatmak istiyorum ama zamanım yok. Size, ben, o münhasır
sahaları gösterdiğim zaman ne kadar işin gerisinde
olduğunuzu, ne kadar dünyadaki enerji politikalarından uzak
olduğunuzu anlayacaksınız. Ama İsraille Güney
Kıbrıs anlaşma yaparken, Güney Kıbrıs
Mısırla anlaşma yaparken, Güney Kıbrıs Lübnanla
anlaşma yaparken, Türkiye ne yapıyordu? Türkiye uyuyordu, ama o
Kasımpaşa kabadayılığını da elinden
bırakmıyordu. Ne demişti biliyor musunuz Kasımpaşa
kabadayısı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Hayır. kendi söylediği şeyleri söylüyorum. Niye rahatsız
oldunuz?
MUSTAFA ÖZTÜRK
(Bursa) Ne diyorsun sen!
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Anlamazsın sen! Anlamadığın
şeyler üzerinde konuşma!
HAYDAR AKAR
(Devamla) Kendisi söylüyor Ben Kasımpaşalıyım. diyor,
Ben kabadayıyım. diyor, niye rahatsız oldunuz? (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Kasımpaşalılığı bilmiyorsun,
gel beraber gidelim!
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 22de dört
önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu
Tasarısının 22 nci maddesinin onikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Nurettin
Canikli Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat
Giresun Kayseri İstanbul
İsmail
Tamer Ahmet
Öksüzkaya Akif
Çağatay Kılıç
Kayseri Kayseri Samsun
"(12)
Petrol hakkı sahipleri, 1 Ocak 1980 tarihinden sonra keşfettikleri
petrol sahalarında ürettikleri ham petrol ve doğal gazın
tamamı üzerinden, kara sahalarında % 35'ini ve deniz sahalarında
% 45'ini ham veya mahsul olarak ihraç etmek hakkına sahiptirler, geri
kalan kısım ile 1 Ocak 1980 tarihinden önce bulunmuş sahalardan
üretilen ham petrol ve doğal gazın tamamı ve bunlardan elde
edilen petrol mahsulleri memleket ihtiyacına ayrılır. Bu
oranları yeniden belirlemeye ve uygulamaya ilişkin usul ve
esasları düzenlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450
sıra sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının 22
inci maddesine aşağıdaki fıkranın ilave edilmesini arz
ve teklif ederiz.
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan Bahattin
Şeker
Kütahya Denizli Bilecik
Muharrem
Varlı Yusuf
Halaçoğlu Erkan
Akçay
Adana Kayseri Manisa
Cemalettin
Şimşek Mesut
Dedeoğlu
Samsun Kahramanmaraş
(13) Petrol
ile ilgili, arama ruhsatnamesi ve işletme ruhsatnamesi alma hakkı
Devlet adına, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na
aittir. Ortaklık bu hakkı bizzat veya idaresine veya
sermayesine hakim olduğu uzman kuruluşlar
aracılığı ile kullanır veya bu Kanun hükümleri
dahilinde bu kuruluşlara devredebilir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
22. Maddesinin 1. Fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki Fıkranın eklenmesini, diğer
fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini,
3 ve 11.
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini,
7.
Fıkrasının sonunda bulunan "kurar." ibaresinin,
"kurar ve işletir. Tesislerin çalışmasının
kontrolü ve çevrede zarar oluşup oluşmadığının
kontrolü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından
yapılır. şeklinde değiştirilmesini, arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir
Gaziantep
Kırklareli
Kemal
Değirmendereli Aytun
Çıray Durdu Özbolat
Edirne
İzmir
Kahramanmaraş
"(2) Türkiye
Cumhuriyeti adına Petrolle ilgili, araştırma izni, arama
ruhsatı ve işletme ruhsatı alma hakkı Türkiye Petroller
Anonim Ortaklığı tarafından bizzat veya idaresine ve
sermayesine hakim olduğu şirketler aracılığı ile
kullanır veya bu kanun hükümleri dahilinde bu kuruluşlara
devredilebilir."
"(3) Petrol
işlemi sona ermiş bulunan petrol hakkı sahibi, petrol
işlemi için kullandığı araziyi üç ay içerisinde ıslah
etmekle yükümlüdür. Bu süre yetersiz kalırsa Genel Müdürlüğün
onayı ile altı ay uzatılabilir. Petrol hakkı sahibi bu
mükellefiyetini yerine getirmekten kaçınırsa, mükellefiyet, petrol
hakkı sahibinin nam ve hesabına petrol hakkı sahibinin mevcut
teminatından karşılanarak, teminatın yetmemesi halinde ise petrol
hakkı sahibine rücu edilerek Genel Müdürlük tarafından
yaptırılır."
"(11)
Hudutlara beş kilometre mesafede, tarihi veya dini bir yer veya tesise,
bir su tesisine, bir yol veya geçide
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 22. maddesinin (12)
fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl
Muş
İstanbul
Mülkiye
Birtane Adil
Zozani
Kars
Hakkâri
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLİ
(Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
(12) fıkra
muğlâk ifadelerle yazılmıştır. İhtiyaç duyulan
hallerde şeklinde tanımlamayla uygulamada sıkıntılara
neden olabilecek olmasından dolayı 12. maddenin (12)
fıkrasının tasarı metninden çıkarılması
gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
22. Maddesinin 1. Fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki Fıkranın eklenmesini, diğer
fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini,
3 ve 11.
fıkraların aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini,
7.
Fıkrasının sonunda bulunan "kurar." ibaresinin,
"kurar ve işletir. Tesislerin çalışmasının
kontrolü ve çevrede zarar oluşup oluşmadığının
kontrolü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından
yapılır." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
"(2) Türkiye
Cumhuriyeti adına Petrolle ilgili, araştırma izni, arama
ruhsatı ve işletme ruhsatı alma hakkı Türkiye Petroller
Anonim Ortaklığı tarafından bizzat veya idaresine ve
sermayesine hakim olduğu şirketler aracılığı ile
kullanır veya bu kanun hükümleri dahilinde bu kuruluşlara
devredilebilir."
"(3) Petrol
işlemi sona ermiş bulunan petrol hakkı sahibi, petrol
işlemi için kullandığı araziyi üç ay içerisinde ıslah
etmekle yükümlüdür. Bu süre yetersiz kalırsa Genel Müdürlüğün
onayı ile altı ay uzatılabilir. Petrol hakkı sahibi bu
mükellefiyetini yerine getirmekten kaçınırsa, mükellefiyet, petrol
hakkı sahibinin nam ve hesabına petrol hakkı sahibinin mevcut
teminatından karşılanarak, teminatın yetmemesi halinde ise
petrol hakkı sahibine rücu edilerek Genel Müdürlük tarafından
yaptırılır."
"(11)
Hudutlara beş kilometre mesafede, tarihi veya dini bir yer veya tesise,
bir su tesisine, bir yol veya geçide
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Özbolat, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
DURDU ÖZBOLAT
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının
22nci maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi sevgi ve
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, önümüzdeki on yılda küresel boyutlu ekonomik bir
bunalım olmadığı takdirde dünya genel enerji talebinde
yüzde 50 artma beklenmektedir. Bu beklenti yılda ortalama yüzde 2lik bir
artışı ifade etmektedir ve 2020 yılı dünya genel
enerji tüketiminin 13 milyar 700 milyon ton petrole eş değer
olması beklenmektedir. Bu artış hâlen çok yüksek miktarda enerji
tüketen sanayileşmiş ülkelerde daha düşük, gelişmekte olan
ülkelerde mevcut miktarın 2 katı kadar olacaktır. Önemli oranda
artması beklenen petrol ve doğal gaz talebine karşın gerek
rezervler ve gerekse üretim açısından bu kaynakların
arzında bir sorun olmayacağı tahmin edilmektedir. Ancak arz
güvenliği açısından en önemli sorun ülkemizin de içinde
bulunduğu bölgede yaşanan emperyalist kapışma ve rekabet
olacaktır. Türkiyenin bölgesinde yalnızlaşmaya gittiği,
komşularına karşı düşmanlık noktasına
geldiği şu durumda sınırlı olan enerji
kaynaklarını da tekellerin hizmetine sunması
İstediğiniz zaman ipimi çekin. demekten başka bir şey
değildir.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyenin bir petrol ülkesi olmadığı, mevcut
kısıtlı kaynakların aranması ve işlenmesinin de
kamu eliyle olamayacağı gibi bir düşünceden hareketle
hazırlanan tasarıya sektörü tamamen yabancı sermayeye teslim
etme anlayışı hâkimdir. Bu nedenle kanun, uzun vadeli ülke
çıkarlarını esas kabul eden ulusal bir petrol politikası
belirlemekten uzaktır. Petrol Kanunu enerji, ekonomi ve ulusal güvenlik
stratejisi bakımından en önemli kanunlardan bir tanesidir. Ancak
tasarı bu hâliyle kamusal çıkarlara ve ülke ihtiyaçlarına
yanıt veremeyecektir. Yabancı devletlerin idaresinde etkili
olabilecekleri şirketler ile yabancı devlet namına hareket eden
şahısların petrol faaliyetlerinde bulunamayacakları, mülk
edinemeyecekleri, tesis kuramayacakları hükmü yasadan
çıkartılarak stratejik öneme sahip bir alanda yabancı
devletlerin etkinliği genişletilerek ülke çıkarları ikinci
plana itilmiştir. Yabancı şirketlere buna benzer geniş
haklar tanıyan tasarı, TPAOyu diğer yabancı şirketler
karşısında gözetme
anlayışı terk edilmiştir.
Yine,
tasarıda üzerinde dikkatle durulması gereken çeşitli
sakıncaları olan bir dizi teknik düzenlemeye de gidilmiştir.
Mevcut uygulamada, sondajlı petrol aramacılığını
hızlandırmak amacıyla ruhsatların alınmasından
sonra petrol bölgelerinde üç yıl içinde arama ve sondajına
başlamak ve buna devam etmek zorunluluğu varken tasarıyla arama
kuyusu açma zorunluluğu da kaldırılmış, kuyu
açılması şirketlerin vereceği programa
bırakılmıştır. Böylece son yıllarda azalan sondaj
çalışmalarının daha da azalma riskini taşıyan
uygulamaya geçilmiştir.
Bir sahaya iş
programı ve mali yatırım programıyla yapılan başvurular
doksan gün bekletilip bütün başvurular bundan sonra
değerlendirilecek, altmış gün içinde de
sonuçlandırılacaktır. Mevcut uygulamada dört gün olan bu süre
tasarıyla uzatılarak arazinin aramaya açılması süresi
beş ay daha geciktirilmektedir.
Tasarıda,
Türkiye sadece kara ve denizler olmak üzere iki bölgeye
ayrılmış, ruhsat alanları karada 100 bin, denizde 1 milyon
hektara, ruhsat süreleri de karada beş, denizde sekiz yıla
yükseltilmiştir.
Ruhsat
sayısına hiçbir sınırlama getirilmemiş, böylece tek bir
uluslararası şirketin veya yabancı bir devlet şirketinin
bütün ülkeyi kapsayacak alanda tek başına ruhsat sahibi
olmasının önü açılmıştır.
İşletme
ruhsatnamesinin belirli bir petrollü arazinin yanı sıra jeolojik
olarak belirlenmiş üretim seviyeleri için de verileceği kuralı
getirilmiştir. Önceki uygulamada belirli bir saha söz konusu iken
uygulaması hiçbir şekilde mümkün olamayacak, teknik ve hukuki
sorunları kaçınılmaz olarak getirecek olan farklı derinlikteki
seviyelere ayrı ruhsat uygulaması yapmak karmaşaya yol
açacaktır.
İşletme
ruhsat alanının ne kadar olabileceği önceki kanunda
belirtilmişken tasarıda bir sınırlama kriteri
getirilmemiştir. Şirketlere büyük alanlarda işletme ruhsatı
alabilme hakkı verildiği gibi, işletme ruhsat süreleri yirmi
yıldan otuz yıla çıkartılmıştır.
Tüm bu eksiklikler
dikkate alındığında Türkiye petrol politikasının
olumlu bir yönde ilerlemeyeceğini söylemek ham hayalden ibaret
olmayacaktır. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi vardır.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Yalçınkaya, Sayın Özel, Sayın Aygün,
Sayın Develi, Sayın Köktürk, Sayın Ağbaba, Sayın Çam,
Sayın Özdemir, Sayın Kuşoğlu, Sayın Özbolat,
Sayın Güneş, Sayın Acar, Sayın Tanal, Sayın
Eyidoğan, Sayın Dibek, Sayın Toprak, Sayın Işık,
Sayın Akar, Sayın Özgündüz, Sayın Öz.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/725) (S. Sayısı: 450) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının 22 inci
maddesine aşağıdaki fıkranın ilave edilmesini arz ve
teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
(13) Petrol ile
ilgili, arama ruhsatnamesi ve işletme ruhsatnamesi alma hakkı Devlet
adına, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na aittir.
Ortaklık bu hakkı bizzat veya idaresine veya sermayesine hakim
olduğu uzman kuruluşlar aracılığı ile
kullanır veya bu Kanun hükümleri dahilinde bu kuruluşlara
devredebilir.
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Petrol ve
doğal gaz açısından, ülkemizin büyük oranda dışa
bağımlılığı ve jeopolitik konumu göz önüne
alındığında, bu stratejik ham maddelerin devlet eliyle de
aranmasının önemi ortadadır. Özellikle Akdeniz ve
Kıbrıs eksenli yaşanan gelişmeler, ülkemizin milli bir
petrol şirketine sahip olmasının gerekliliğini
göstermiştir. Ülkemizin petrol ve doğal gazdaki dışa
bağımlılığını ortadan kaldırmak
amacıyla, başta Karadeniz ve Akdeniz olmak üzere ülkemizin doğal
kaynaklarının milli menfaatlere uygun olarak aranması ve
geliştirilebilmesi, yalnız ve ancak devlet adına görev yapan
milli bir şirketin olması ile gerçekleştirilebilir. 6326
sayılı Petrol Kanunu'nda yer alan bu hükmün
kaldırılması milli menfaatlerimiz açısından ciddi
sakıncalar doğuracaktır. Bu nedenlerle, kanunun
kırmızı çizgisi, TPAO'nun mevcut konumunun korunması; 6326
sayılı Kanun metninde yer aldığı şekliyle Türkiye
Petrolleri A.O. Devlet adına petrolle ilgili araştırma izni,
arama ve işletme ruhsatı alma hakkının Türk Petrol
Kanunu'nda da aynen yer alması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu
Tasarısının 22 nci maddesinin onikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
"(12) Petrol hakkı sahipleri,
1 Ocak 1980 tarihinden sonra keşfettikleri petrol sahalarında
ürettikleri ham petrol ve doğal gazın tamamı üzerinden, kara
sahalarında % 35'ini ve deniz sahalarında % 45'ini ham veya mahsul
olarak ihraç etmek hakkına sahiptirler, geri kalan kısım ile 1
Ocak 1980 tarihinden önce bulunmuş sahalardan üretilen ham petrol ve
doğal gazın tamamı ve bunlardan elde edilen petrol mahsulleri
memleket ihtiyacına ayrılır. Bu oranları yeniden
belirlemeye ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları düzenlemeye
Bakanlar Kurulu yetkilidir."
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet, katılıyor musunuz?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
Olağanüstü ve beklenmedik durumlarda, ülkemiz arz güvenliği
açısından gerekli olan yerli ham petrol ve doğal gazın yurt
içinde kullanımını sağlamak üzere maddede yeniden düzenleme
yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre ihtiyaç olması
halinde Tasarıda belirtilen oranların yeniden belirlenmesine ve bu
kapsamdaki petrolün satın alınmasına ilişkin usul ve
esaslarda düzenleme yapmaya Bakanlar Kurulu'nun yetkili
kılınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesi içinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 23te
iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının 23 üncü
maddesinin 2. fıkrasının ç) bendinde geçen yüz bin ibaresinin
yüz elli bin olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Emin Haluk Ayhan Bahattin
Şeker
Kütahya Denizli Bilecik
Muharrem Varlı Cemalettin
Şimşek Mesut
Dedeoğlu
Adana Samsun Kahramanmaraş
Erkan Akçay Yusuf
Halaçoğlu
Manisa Kayseri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
23. Maddesinin 2. Fıkrasının ç) bendinde bulunan yüz bin
ifadesinin iki yüz elli bin olarak değiştirilmesini, e) bendinde
bulunan elli bin ifadesinin yüz bin olarak değiştirilmesini, 4.
Fıkrasında bulunan otuz gün ifadesinin kırk beş gün
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal Değirmendereli Aytun
Çıray Mahmut
Tanal
Edirne İzmir İstanbul
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, kim konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Mahmut Tanal
BAŞKAN
Sayın Tanal, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, tabii,
bu tasarıya baktığımız zaman, ne var ne yok, hemen
şu sorulara eğer cevap arayabilirsek, gerçekten bu kanunun
amacını net bir vaziyette Genel Kurulda bulunan
arkadaşlarımız da farkına varmış olacak.
1) Bu tasarı
hükümleri çerçevesinde devletin ve yatırımcıların
kazanımları değişik senaryolar kapsamında ne
olabilecektir? Tahminen saptanmış mıdır? Bu tür
değerlendirmeler Petrol Kanunu tasarımlarına yön vericidir.
2) Bu
kazanımlar dünya normlarına kıyasla ne anlam ifade etmektedir?
3) Doğal gaz,
petrol fiyatlarının belirli ölçüde yükselmesi ve düşmesi
kazanımları rakamsal olarak nasıl etkileyecektir? Bu durum
Petrol Kanunundaki istikrarı nasıl etkiler?
4) Doğal gaz
kaynaklarının stratejik önem kazandığı Doğu
Akdenizde kıyıdaş ülkeler -Mısır, Suriye,
İsrail, Güney Kıbrıs yönetimi ve Lübnan- modern üretim payı
sistemini benimsemiş iken Türkiyenin devlet hissesi -vergi- sisteminde direnmesinin nedeni
nedir? Nerede modernleşme hamlesi?
Sonuç olarak,
bazı olumlu yanları var. Nedir bu olumlu yanları?
İşte, yetkinin alınmasında, iznin alınmasında
ancak Türkiye Petrollerinin burada bazı imtiyazları yok
edilmiştir, imtiyazları burada yoktur. Devletin ihtiyacı olan
petrolün ne kadarı Türkiyede kalacak yani bunun zayıf
yanlarından bir tanesi. Dünya eski ve geleneksel bir sistem olan devlet
hissesi payını terk ederken, üretim payına doğru giderken,
arz güvenliği açısından, biz üretim payını terk
ediyoruz bu tasarıyla, devlet hissesi payını benimsiyoruz. Bu
düzenlemeyle, rekabet açısından Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının devlet adına arama, üretim yapma yetkisi
elinden alınıyor. Devletin herhangi bir imtiyazı kalmıyor,
devletin burada yetkisi kalkmakta. Bu, kamu yararı açısından,
kamu güvenliği açısından bir tehdit oluşturmakta ve burada,
aynı zamanda, çalıştırılacak olan yabancılarla
ilgili, normal koşullarda diğer ülkelerde
çalıştırılan personelin 2 katı personel
çalıştırılırken bizde böyle bir ayrım
olmamış oluyor. Bu, gerçekten tehlikeli.
Vergi
açısından da vergi payında önceki kanuna göre düşüş
var. Bu düşüş de aynı zamanda bir vergi kaybıdır. Yani
buradaki fayda derken ancak bürokratik bazı zorluklar
açısından yararı olabilir. Bir de, geçmişte yetki alanlar
kırk yıl, elli yıl, otuz yıl gibi uzun süre olabiliyordu, şimdi
bu sürenin getirilmesi, belki objektif anlamda iyidir) denilebilir ama
Türkiyede aranan, bulunan petrol veya doğal gazın -devletin
gereksinim duyduğu- ne kadarı Türkiyede kalacak, ne
kadarının Türkiyede bırakılması lazım? Kamu
yararı ve kamu menfaati açısından herhangi bir düzenleme yok,
herhangi bir kriter yok, gayet rahat. Hatta, biraz önce konuşmamda
şunu söyledim: 1/8 pay veriliyor. Bu pay da aslında nakdî anlamda,
Bakanlık eğer teklif ederse bu ayni olarak ödenmiş olacak.
Aynı zamanda, ulusal çıkarlarımızın ne olduğuna,
ulusal çıkarların korunacağına ilişkin yasa tasarısında
herhangi bir hüküm yok. Yani her ülkenin kendi petrol kanununda ulusal
çıkarlarını koruyan hükümler olduğu hâlde, sizden
istirhamım Sayın Bakanım -bunun en canlı örneğini
Kıbrıs savaşında yaşadık, ambargo konuldu- ulusal
çıkarlarımızın ne olduğunu
Ulusal
çıkarlarımız açısından hükümlerin getirilmesine büyük
bir ihtiyaç duyulmaktadır.
Beni sabırla
dinlediniz, hepinize teşekkür ediyorum, iyi geceler diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısının 23 üncü
maddesinin 2. fıkrasının ç) bendinde geçen yüz bin ibaresinin
yüz elli bin olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Başkanım.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile
kaçak faaliyetlerin önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 24te iki
önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
24. Maddesinin 3. Fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal
Değirmendereli Aytun
Çıray Turgay
Develi
Edirne İzmir Adana
(3) Petrol
hakkı sahibi bu Kanuna, yönetmeliklere, araştırma izni, arama
ruhsatı veya işletme ruhsatında yazılı şartlardan
herhangi birine uymadığı takdirde kendisine şartlara
uymadığı takdirde doksan gün sonunda petrol hakkının
iptal edileceği ihtar edilir. Doksan günlük sürenin bitiminde petrol hakkı
sahibinin şartlara uyabilmesi için ek süreye ihtiyaç olduğu Genel
Müdürlükçe tespit edilir ise altmış günü geçmemek üzere ek süre
verilir. Bu süre sonunda şartlara uymazsa sahip olduğu izin veya
ruhsatı iptal edilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
450 sıra
sayılı Türk Petrol Kanunu tasarısının 24.üncü
maddesinin 4.ünci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Emin Haluk Ayhan Bahattin Şeker
Kütahya Denizli Bilecik
Muharrem Varlı Erkan Akçay Mesut
Dedeoğlu
Adana Manisa Kahramanmaraş
Cemalettin
Şimşek
Samsun
"(4) 9 uncu maddenin birinci
fıkrasında belirtilen Devlet hissesinin bir yıl içerisinde
toplamda iki defa ilgili vergi dairesine ödenmediğinin tespiti halinde
arama veya işletme ruhsatı iptal edilir."
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet,
katılıyor musunuz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bu düzenleme ile Devlet
hissesinin ödenmesinin yapılmamasının önlenmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
24. Maddesinin 3. Fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turgay Develi (Adana) ve
arkadaşları
(3) Petrol
hakkı sahibi bu Kanuna, yönetmeliklere, araştırma izni, arama
ruhsatı veya işletme ruhsatında yazılı şartlardan
herhangi birine uymadığı takdirde kendisine şartlara
uymadığı takdirde doksan gün sonunda petrol hakkının
iptal edileceği ihtar edilir. Doksan günlük sürenin bitiminde petrol
hakkı sahibinin şartlara uyabilmesi için ek süreye ihtiyaç
olduğu Genel Müdürlükçe tespit edilir ise altmış günü geçmemek
üzere ek süre verilir. Bu süre sonunda şartlara uymazsa sahip olduğu
izin veya ruhsatı iptal edilir.
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet,
katılıyor musunuz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Develi,
buyurunuz lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
TURGAY DEVELİ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji Bakanı Sayın Taner
Yıldız ya bizi, bu milleti aptal zannediyor ya da kendisi bu
işleri -artık yorulmuş- beceremiyor; az önce, gözümüzün içine
baka baka, sorduğumuz sorulara ya bilmediğinden yanlış
cevap veriyor ya da bizi aptal zannediyor, bu milleti aptal zannediyor. Dünyadaki
petrol devi şirketlerin kamu şirketi olmadığını
söyledi. Biz petrol devi şirketlerin kamu şirketi olduğunu
söylemedik ama hepsi millî şirketler. Aradaki farkı
anlamadığımızı zannediyor. Laf
kalabalığına getirerek sorulara cevap vermek yerine, kendi
bildiğini anlatmaya çalışıyor.
Sayın Bakan
çok tehlikeli işler yapıyor, Sayın AK PARTİli milletvekili
arkadaşlarım. Sayın Bakan, Sayın Hükûmet, sayın grup
başkan vekilleri, ısrarla ve inatla, Enerji
Bakanlığındaki suistimal iddialarına, yolsuzluk
iddialarına, görevi kötüye kullanma iddialarına ilişkin
sorularımızı 1 defa, 2 defa, 3 defa, 4 defa yazılı
olarak sormamıza rağmen, altında kendi imzasıyla lafı
dolandırıp duruyor, cevap vermiyor. Sorduğumuz bir soruya,
TEDAŞa sorduğumuz bir soruya Enerji
Bakanlığının talimatıyla teftiş kurulu
raporlarını Bakanlığa gönderdik. deniyor, Enerji
Bakanlığından istediğimizde de Maliye
Bakanlığına sorun. deniyor.
Burada denetim
görevi yapıyoruz, yasama faaliyetlerinde bulunuyoruz. Sizin
iktidarınızdaki kurumlarda çok ciddi yolsuzluk iddiaları var.
Sayın Bakanın Bakanlığına bağlı
TEDAŞta enerji dağıtım ihalelerinde çok ciddi yolsuzluk
iddiaları var. Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı, bir Düyun-ı Umumiye kurumu gibi
çalışıyor. Çıkarılan yasalar, Devlet
Demiryolları, PTT, TEDAŞ elektrik dağıtım ihaleleri ve
Petrol Yasası, arkadaşlar, birer tasfiye yasaları ve bunu
yaparken de o kurumun başındakilerin, o kurumun
bürokratlarının kendilerine çalıştıklarına dair,
özelleştirme yapılan şirketlerin kasalarında para
bırakarak, elektrik sayaçlarını okumayarak bu milletin,
hepimizin, yüz milyonlarca lira parasının
çalındığı, özel şirketlere
bırakıldığı konusunda teftiş kurulunun
raporları var, Sayıştayın raporları var. Sayın
Bakandan bunları istiyoruz, diyor ki: Gidin, mahkemeye başvurun. Be
kardeşim, Sayın Bakan, mahkemeye gidebilmek için elimizde belge olması
lazım değil mi?
Teftiş kurulu
raporlarını -bütün yazılı taleplerimize rağmen- Meclis
Başkanlığından rica ettim, yazdım, Sayın Bakana
yazdım, TEDAŞa yazdım, lafı dolandırıyor. Geçen
gün de söyledim, saklayacak bir şey yoksa, çalınan bir şey
yoksa, yanlış bir işlem yoksa, ey Adalet ve Kalkınma
Partisi sayın milletvekilleri, siz de rica edin, çıksın şu
teftiş kurulu raporu. O zaman bizi mahcup edin, Bizim AK PARTİde
yolsuzluk yoktur. diye bu belgeleri bizim suratımıza çarpın.
Neden saklıyorsunuz bu belgeleri, teftiş kurulu
raporlarını? Yüz milyonlarca dolarlık şaibe var; paralar
çalınmış, ortada yok. Neden biriniz çıkıp Sayın
Bakan, neden bunun hesabını vermiyorsunuz bu CHPlilere? demiyorsunuz?
Hiç mi vicdanınız kalmadı, hiç mi
duyarlılığınız kalmadı?
Sayın
milletvekilleri, Enerji Bakanınız çok yorulmuş, artık
doğru bilgi vermiyor, burada milletvekillerinin sorduğu sorulara
cevap dahi veremiyor. Ben, burada, 3 sefer, kendisinin gözünün içine baka baka
bu belgeleri istedim, Vereceğim. dedi, hâlâ bekliyorum.
Saygılar
sunuyorum. İyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 25te iki
adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
25. Maddesinde bulunan Bakanlık tarafından ibaresinden sonra gelmek
üzere kanunun yürürlüğe girmesini takip eden doksan gün içinde
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal
Değirmendereli Aytun
Çıray Mahmut
Tanal
Edirne İzmir İstanbul
TBMM Başkanlığına,
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 25. maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Reşat
Doğru Alim
Işık Mustafa
Kalaycı
Tokat Kütahya Konya
Celal
Adan Lütfü
Türkkan Kemalettin
Yılmaz
İstanbul Kocaeli Afyonkarahisar
Zühal
Topcu
Ankara
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MAHMUT MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: TPAOnun rekabet gücünün
azaltılarak, kanun kapsamından çıkartılmış
olması Türkiye Cumhuriyeti devletinin ulusal çıkarlarına
aykırı olup, tasarının kanunlaşması halinde
TPAOnun özelleştirilmesinin altyapısı
hazırlanmış olacaktır. Bu nedenle bu tasarı iyi
niyetle hazırlanmamıştır ve geri çekilmesi
hayırlı olacaktır. Bu maddenin tasarı metninden çıkartılması
Türk milletinin lehine, uluslararası petrol şirketlerinin ise
aleyhinedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 25. Maddesinde
bulunan Bakanlık tarafından ibaresinden sonra gelmek üzere kanunun
yürürlüğe girmesini takip eden doksan gün içinde ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam
(İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MAHMUT MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Mahmut Tanal
BAŞKAN Sayın Tanal,
buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun
tasarısında, satılan petrolün, üretilen petrolün, bulunan
petrolün tamamı yurt dışına gönderilebilir, götürülebilir,
herhangi bir kısıtlama bu açıdan yok ve yurt dışına
gönderilen petrolün veya doğal gazın dolar olarak Türkiyeye
getirilebileceğine ilişkin kesin, yasaklayıcı bir
yaptırımı da yok. Tasarıya baktığımız
zaman, bu konuda bir serbestlik ilkesi getirilmiş durumda.
Şimdi, içinizde milletvekili
olmadan önce yurt dışına ürün ihraç eden arkadaşlarımız
vardır. İçinizde, ürün ihraç edip o dövizini Türkiyeye geri
getirmediği için yargılananların
avukatlığını yapan arkadaşlarımız da
vardır.
Anayasanın
eşitlik ilkesi uyarınca, ülkemizden yurt dışına ihraç
edilen, gönderilen, satılan gerek hizmetin gerek ürünün bedelinin,
ülkemize belli bir süre içerisinde döviz cinsinden geri gelmesi gerekiyor ancak
bu yasa tasarısına baktığımız zaman, Türkiyede
bulunan yer altı zenginliklerinin yurt dışına olduğu
gibi gönderilmesi hâlinde para Türkiyeye getirilmese de hiçbir mahzuru olmaz,
hiçbir cezası yok, hiçbir yaptırımı yok. Bunun adı
nedir? Bunun hukuk literatüründe, bildiğimiz kadarıyla,
kapitülasyonlardan bir farkı yoktur.
Bu Petrol
Yasası uyarınca, doğal gaz ve petrol Türkiyede aranıp bulunmuş,
yurt dışına gönderilmiş. Peki, döviz de Türkiyeye
gelmiyor, petrol de Türkiyeye gelmiyor, o zaman bu yasa
tasarısının, bu kanunun kime faydası var? Bu kanunun Türk
vatandaşına faydasının olabilmesi için, en azından,
ülkemizden yurt dışına gönderilen bu petrolün
karşılığı olan dövizin Türkiyeye geri gelmesi
lazım.
Sayın
Elitaş bir esnaftı milletvekili olmadan önce. Yurt
dışına ihraç etmiş olduğunuz bir malın, bir
ürünün bedelinin belli bir süre sonra Türkiyeye döviz cinsinden getirilmesi
gerekmiyor muydu Sayın Elitaş? O dönemde eğer siz
getirmemiş olsaydınız, gayet rahat ağır ceza
mahkemesinde yargılanmış olacaktınız.
Peki, sizin
eğer bu şekilde ihracatınız olmuşsa, size
göndermiş olduğunuz bu ürünün karşılığındaki
dövizi Türkiyeye getirme zorunluluğu getiriliyor da bu şirketlere
niye getirilmiyor? Bu ayrıcalık, bu imtiyaz neden kaynaklanıyor?
Burada, gerçekten, esnaf açısından bir eşitsizlik söz konusu.
Burada bu yasa
kimin çıkarına olur? Düşünüyorum, taşınıyorum, olabilecek
olan tek bir şey var; ancak yabancı şirketlerin menfaatine, Türk
vatandaşının çıkarı yok, devletin çıkarı
yok. Gönderilen ürünün karşılığında döviz Türkiyeye
gelmiyor, artı, daha ötesi, burada üretilen, bulunan, aranan doğal
gazın veya petrolün -ihtiyacımız olanın- ne
kadarının Türkiyede kalacağına ilişkin herhangi bir
yaptırım yok.
Bu açılardan
baktığımız zaman, gerçekten burada büyük bir
sıkıntı var. Arama ruhsatının verilmesiyle ilgili
evet, denizlerde yüzde 1 teminat arıyorsunuz, karada yüzde 2 teminat
arıyorsunuz. Peki, sadece bu kriter yetiyor mu? En azından, bununla
ilgili deneyimin de aranması gerekmez mi, teknik bilginin de aranması
gerekmez mi? Bu ruhsatın verilmesinin koşullarının
arasında teknik bilgi ve deneyim ilkesinin de, kriterlerinin de
olması gerekir. Bu anlamda da gerçekten, tasarıda büyük bir eksiklik
var. Hâlen zaman geçmiş değil. Tabii, biz bu tasarıyı, bu
kadar söylerken, eleştirileri söylerken halkımızın
çıkarı için söylüyoruz. Yani, burada doğruları söylüyoruz,
kötü olan tarafını söyledik, iyi olan tarafını da söyledim,
o bürokrasi açısından, sürelerin kısaltılması
açısından. Ne olur, yani hakikaten doğru olan şeye de biraz
destek vermenizi arz ediyorum.
Hepinize tekrar
iyi geceler diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 26da üç
adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
26. Maddesine aşağıda Fıkranın eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Aytun
Çıray Kemal
Değirmendereli
İzmir Edirne
"2) Petrol ve
doğalgaz arama ve üretim amaçlı olarak Türkiye Cumhuriyeti
dışında bir ülkede yatırım yapacak Türk
şirketlerinin,
a) Yatırımın
yapıldığı ülkede çalıştırdığı
her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ücretinin ve sosyal
güvenlik primlerinin yarısı devlet tarafından ödenir.
b) Yatırımın
yapıldığı tesiste çalışan yabancı personel
ücretinin beşte biri devlet tarafından ödenir.
c) Proje için Türkiye'de üretilen ekipman her
türlü gümrük vergisinden istisnadır.
d) Yurt dışında açılacak
ofislerin giderlerinin yüzde otuzu devlet bir sonraki yılın
vergisinden mahsup edilir.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge
aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte işleme
alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi
aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 26. maddesinin tasarı
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Reşat
Doğru Alim
Işık Mustafa
Kalaycı
Tokat Kütahya Konya
Celal
Adan Lütfü
Türkkan Kemalettin
Yılmaz
İstanbul Kocaeli Afyonkarahisar
Zühal
Topcu
Ankara
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
İdris
Baluken Sırrı
Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl Muş İstanbul
Mülkiye Birtane Adil Zozani
Kars Hakkâri
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeleri
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde ile
petrol şirketlerine özel teşvik sisteminin getirilmesi
amaçlanmaktadır. Verilecek teşvikler Türkiyeli
yurttaşların, memur ve çalışanların ödediği
vergilerden oluşmaktadır. Petrol şirketlerine kaynak aktarılmasını
sağlayacak 26. maddenin (12) fıkrasının tasarı
metninden çıkarılması gerekmektedir.
Gerekçe: TPAOnun
rekabet gücünün azaltılarak, kanun kapsamından
çıkartılmış olması Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
ulusal çıkarlarına aykırı olup, tasarının kanunlaşması
halinde TPAOnun özelleştirilmesinin altyapısı
hazırlanmış olacaktır. Bu nedenle bu tasarı iyi
niyetle hazırlanmamıştır ve geri çekilmesi
hayırlı olacaktır. Bu maddenin tasarı metninden
çıkartılması Türk milletinin lehine, uluslararası petrol
şirketlerinin ise aleyhinedir.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 450 Sıra sayılı Petrol Kanunu Tasarısının
26. Maddesine aşağıdaki Fıkranın eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Turgut
Dibek (Kırklareli) ve arkadaşları
2) Petrol ve
doğalgaz arama ve üretim amaçlı olarak Türkiye Cumhuriyeti
dışında bir ülkede yatırım yapacak Türk
şirketlerinin,
a) Yatırımın
yapıldığı ülkede çalıştırdığı
her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ücretinin ve sosyal
güvenlik primlerinin yarısı devlet tarafından ödenir.
b)
Yatırımın yapıldığı tesiste
çalışan yabancı personel ücretinin beşte biri devlet
tarafından ödenir.
c) Proje için
Türkiyede üretilen ekipman her türlü gümrük vergisinden istisnadır.
d) Yurt
dışında açılacak ofislerin giderlerinin yüzde otuzu devlet
bir sonraki yılın vergisinden mahsup edilir.
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Başta TPAO
olmak üzere Türk petrol şirketlerinin yurt dışında
yatırım yapmasının önünü açacak teşvik sisteminin
getirilmesi sağlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Madde 27 (1)inci
fıkranın (a) bendini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 27 (1)inci
fıkranın (b) bendini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 27 (2)nci
fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 27 (3)üncü
fıkrayı
III. YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayhay.
Madde 27 (3)üncü
fıkrada yoklama talebi var.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Özel, Sayın Moroğlu, Sayın Akar,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Çelebi, Sayın Çam, Sayın
Toprak, Sayın Güneş, Sayın Develi, Sayın Acar, Sayın
Eyidoğan, Sayın Aygün, Sayın Öz, Sayın Ağbaba,
Sayın Özgündüz, Sayın Tanal, Sayın Atıcı, Sayın
Işık, Sayın Aydın.
İki dakika
süre veriyorum.
Yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/725)
(S. Sayısı: 450) (Devam)
BAŞKAN Madde 27 (3)üncü
fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 27 (4)üncü fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Madde 27 (5)inci fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 1i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 3ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 4ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona soracağım,
Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 450 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının Geçici 4. Maddesinden
sonra aşağıda bulunan Geçici Madde 5in ihdas edilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Mehmet
Şeker Turgut
Dibek
İzmir Gaziantep Kırklareli
Kemal Değirmendereli Aytun
Çıray
Edirne İzmir
Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı Kanunu, Türk Petrol Kanununun yürürlük tarihinden
itibaren altı ay içerisinde çıkarılır.
BAŞKAN Muhterem Komisyon,
önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Salt çoğunluğumuz
yoktur, katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
Madde 28te bir önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
TBMM
Başkanlığına
450 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 28. Maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Reşat
Doğru Alim
Işık Mustafa
Kalaycı
Tokat Kütahya Konya
Zühal
Topcu Lütfü
Türkkan Ali
Uzunırmak
Ankara Kocaeli Aydın
Kemalettin
Yılmaz
Afyonkarahisar
BAŞKAN Sayın Komisyon
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe: TPAOnun rekabet gücünün
azaltılarak kanun kapsamından çıkartılmış
olması Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ulusal çıkarlarına
aykırı olup, Tasarının kanunlaşması halinde
TPAOnun özelleştirilmesinin altyapısı
hazırlanmış olacaktır. Bu nedenle bu tasarı iyi
niyetle hazırlanmamıştır ve geri çekilmesi daha
hayırlı olacaktır. Bu maddenin Tasarı metninden
çıkartılması Türk milletinin lehine, uluslararası petrol
şirketlerinin ise aleyhinedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 29da bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
TBMM Başkanlığına,
450 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 29. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bu kanun
hükümlerini Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı yürütür.
Alim
Işık Mustafa
Kalaycı Zühal
Topcu
Kütahya Konya Ankara
Kemalettin
Yılmaz Ali
Uzunırmak Lütfü
Türkkan
Afyonkarahisar Aydın Kocaeli
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLİ
(Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Işık buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının son maddesi üzerine verdiğimiz önerge hakkında
söz aldım. Her ne kadar önerge Bakanlar Kurulu yerine Bu kanunu Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı yürütür. şeklinde düzenlenmiş ise de bu
formaliteden ibaret. Ama, tarihe not düşme adına, bu kanunla ilgili
birkaç konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Dikkatinizi
çekmiştir, tasarının başından bu yana Sayın
Bakana bir soru sordum: TPAOnun özelleştirilmesi konusunda kısa,
orta veya uzun vadeli Hükûmetinizin bir düşüncesi, görüşü var
mıdır dedim.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yok.
ALİM
IŞIK (Devamla) Sayın Bakanın çok manidar ve zımnen Evet,
biz özelleştireceğiz. anlamına gelen cevabını siz
duydunuz, ben nota geçsin diye bir daha söylüyorum: TPAOyu halka arz
edebiliriz veya TPAO özel şirketler aracılığıyla
bundan sonraki faaliyetlerini yurt içinde ve yurt dışında
sürdürebilir. İşte, bu kanun tasarısı, altını
çizdiğim gibi, TPAOnun bundan sonraki adımda
özelleştirilmesiyle ilgili bir tasarıdır. Sizlere
hayırlı olsun ama bu, Türk milletine hayırlı olmayacak.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarıda, Komisyon görüşmelerinden bu ana kadar,
hep iyi niyetle, acaba tehlikeleri azaltabilir miyiz arayışı
içerisinde yardımcı olmaya çalıştık ama gördük ki çok
ısrarlı bir tutum, Sayın Bakanlığı ve Hükûmeti,
sizin ve bizim eleştirilerimize ve önerilerimize katamadı. Buradan da
anlaşılıyor ki Sayın Bakan zor durumda.
Eski Sayın
Bakan Hilmi Güleri 5574 sayılı Kanun götürmüştür.
İnanıyorum ki ve üzülerek ifade ediyorum ki Sayın Bakanı bu
kanun götürecektir. Sayın Bakan bu kanun yürürlüğe girdikten ve
yasalaştıktan sonra o koltukta bugünkü gibi rahat
oturamayacaktır. Çünkü 2003 yılında petrol
fiyatlarının 26 dolar/varil olduğu dönemde 1 varil
başına net kâr 8,78 dolardı sayın milletvekilleri. O günden
bugüne artan fiyatlarla, ortalama 110 doları
aldığınızda bugünün fiyatıyla bu net kâr 55,25 dolara
yükselmiştir. Eğer TPAO millî şirket olarak kalabilmiş,
bundan sonraki faaliyetlerini bu şekilde yürütebilmiş olsaydı bu
para Türkiye Cumhuriyeti devletinin kasasındaki net kâr olacaktı ama
bundan sonra yabancı şirketlerin net kârı olacaktır.
Bunu özellikle
sizlerle paylaşmak için bu sözü aldım. Bundan utanmama adına,
yarın eyvah dememe adına, son kararınız olarak, lütfen,
ne olur, iyi niyetle yapılmış olan bu uyarıları hiç
olmazsa siz yeniden değerlendiriniz diyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarı, tekrar ediyorum, Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının tarihten silinme tasarısıdır.
Bundan sonra, Sayın Bakan bu konuyla ilgili bir daha söz edemeyecektir.
Tüm ısrarlarımıza, önerilerimize rağmen, bu tasarıya
sadece müzayedeyle ilgili Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına
sorulur. ibaresi geçmiştir. İyi okuyunuz kanunu, onun
dışında başka bir yerde yoktur. Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı kanunu çıkarılmadan, alelacele bu kanun
tasarısının Komisyondan geçirilip hemen buraya getirilmesinin
bir anlamı olmalı. Bu anlamı, lütfen iyi değerlendiriniz.
Bu tasarı,
tekrar ediyorum, aziz Türk milletinin istediği bir tasarı
değildir. Bölgede gerçekleşen olaylarla beraber
değerlendirildiğinde
Ve bugün BDPli bir milletvekilinin bu kürsüden
söylediği sözleri, lütfen tutanakları alıp okuyunuz. Size
dayatılan ve Hükûmetin PKKya verdiği sözler kasım ayına
kadar yerine getirilmezse bu tasarının işletilmeyeceği
tehdidini size bir milletvekili bu
kürsüden yapmıştır. Ben hatırlatıyorum.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa)
Hiçbir söz vermedik.
ALİM
IŞIK (Devamla) Ben hatırlatıyorum. Tutanakları okuyunuz,
niçin bunun çıkarıldığını lütfen bu kapsamda yeniden
değerlendiriniz diyorum.
Gecenin bu
vaktinde tekrar hepimize saygılar sunuyor, tasarının hiç olmazsa
son anda yeniden değerlendirilmesinin sorumluluğunun da sizlerin
omuzlarınızda ve parmaklarınızda olduğunu
hatırlatıyorum.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sorumluluk sizdedir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İkinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi,
İç Tüzük madde 86ya göre oyunun rengini belli etmek üzere İzmir
Milletvekili Sayın Musa Çam, aleyhte olmak üzere. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
MUSA ÇAM
(İzmir) Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygıdeğer üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün saat 01.00de
bitirmiştik, bugün yine aynı saatleri bulduk ve elli dokuz
yıllık tarihî bir kurumu bugün sizler oylarınızla tarihe
gömeceksiniz ama biz, yine, burada, tarihsel görevimizi yapacağız ve
tarihe bir not düşeceğiz.
Değerli
arkadaşlar, bugün bu kanun geçerken şöyle bir şeyi
anımsadım: 2001 yılında Kemal Dervişin Bakan
olduğu dönemde on beş günde on beş yasa diye bir kanunlar
serisi geçti. Şimdi, son bir ay içerisinde de bu Mecliste, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde kent hastaneleri, Devlet Demiryollarının
serbestleştirilmesi, Gümrük Kanununun içerisinde Yassıada ve
Sivriadanın özelleştirilmesi ve imara açılması ve PTTnin
serbestleştirilmesi ve özelleştirilmesi ve bugün de Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığının
Son noktayı
vuruyorsunuz ve cumhuriyetin kazandırmış olduğu ne kadar
kamu iktisadi teşebbüsleri var ise onları ortadan
kaldırıyorsunuz. Bunun vebali ve sorumluluğu çok büyüktür ve çok
ağırdır. Ama ben bir kez daha değerli milletvekillerimize
bunları hatırlatmak istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, bu yasayla yabancı devlet şirketlerinin petrol
faaliyetlerinde bulunabilmeleri için aranan Bakanlar Kurulu kararı
kaldırılarak arama ve üretim faaliyetlerine yabancı devletlerin
hâkimiyetinin önünün açıldığını biliyor musunuz?
Devlet adına arama ve işletme ruhsatı alma hakkı Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığına aittir. hükmü yasadan
çıkarılıyor. Süresi dolan petrol üretim sahalarının,
dünyada olduğu gibi, devlet adına üretime devam etmesi için Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığına verilmesini öngören yasa maddesini
kaldırıyorsunuz.
Sayın
milletvekilleri, bu yasa ile petrol arama ruhsatı için yapılacak
başvurularda aranan teknik yeterliliğe ve tecrübeye sahip olunma
şartı kaldırılıyor. Yetkin olmayan şirketlere
ruhsat verilmesinin önünü açıyorsunuz. Orman sayılan yerlerde, ilave
olarak millî parklar da dâhil, petrol arama ve üretimi
yapılmasının önünü açıyorsunuz.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Çıkarttık ya onu, görmedin mi?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Kaldırıldı.
MUSA ÇAM (Devamla)
Sayın milletvekilleri, vergi oranlarında yapılabilecek
artışlardan kaynaklanacak devlet gelirlerinden vazgeçilirken tek bir
şirketin devlet oluşturabilecek şekilde tüm ülke kara ve deniz
alanlarında hak sahibi olması riskini yaratıyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, stratejik bir ham maddenin aranması ve üretiminde yerli
istihdamı ve tecrübeyi artırmak amacıyla -tüm dünya örneklerinde
olduğu gibi- petrol şirketlerinin çalıştırdıkları
her 1 yabancı personele karşılık aynı meslek grubundan
2 Türk vatandaşının çalıştırılmasını
reddediyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, bu kabul edeceğiniz yasayla Adıyaman, Batman,
Lüleburgaz bölge müdürlükleri merkez teşkilatı ülke çapında
yatırımı, istihdamı önemli çapta ortadan
kaldırıyorsunuz. Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattının
yüzde 6,53ü, Güney Kafkasya Doğal Gaz Boru Hattının yüzde 9
ortağı ve boru hatlarıyla taşınacak petrol ve
iletilecek doğal gazda hisse sahibidir, bunu ortadan yok ediyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, bu yasaya evet diyerek, ülkemizde petrol
aramacılığını teşvik etmek amacıyla
hazırlanan tasarıda millî menfaatlerimizi gözetmeyerek, yer altı
kaynaklarımızın kamu yararına uygun olarak devlet eliyle
değerlendirilmesine imkân vermeyerek millî petrol şirketimiz Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığına son veriyorsunuz.
Şimdi, size
geçmiş tutanaklardan iki paragrafı sunmak istiyorum.
Yıl 2001, bir
milletvekili kürsüde şunları söylüyor: Değerli milletvekili
arkadaşlarım, bir üzüntümü de ifade etmek istiyorum. Parlamentodaki
milletvekili arkadaşlarımız gelen her tasarıyı kabul
etmek veya reddetmek
Yani oylama memuru değildir. Bu yasa
tasarısı önümüzdeki yirmi yıl belli sermayeyi Türkiyede tutacak
ve yaklaşık milyarlarca dolarla ifade eden kaynağı
dışarıya götürecektir. Böyle çok hassas konularda milletvekili
arkadaşlarımızın -bir kere daha ifade edeyim, bu tutanaklar
mutlaka tarihe şahitlik edecektir- en azından tasarıyı
okumayan arkadaşlarımızın bu yasaya oy vermesinin yanlış
olduğu kanaatindeyim. 2001 yılında Fazilet Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Veysel Candan söylüyor bunu.
Yine, bir
tutanaktan bir paragrafı okuyorum sizlere: Değerli milletvekilleri,
yapacağınız kanunlara iyi dikkat etmemiz gerekir. Her kanunun
yeterli düşünme, tetkik, araştırma, müzakere safhalarından
sonra hazırlanıp kabul edilmesi gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
kanun fabrikası gibi çalışamaz. Şu kadar zamanda şu
kadar kanun yaptık. demek marifet değildir. Eğer bir kanun bir
ay sonra tadil için tekrar Genel Kurula geliyorsa kanun yapma tekniği
açısından yeterli dikkat göstermediğimiz ortaya çıkar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSA ÇAM (Devamla)
Örneğin, 20/2/2001 tarihinde Elektrik Piyasası Kanunu 4628
sayılı Kanun olarak kabul edildi. Şimdi, bu kanunla kabul
edilen
işlerimizin nasıl alelacele
yapıldığına; yeterli müzakere, düşünme,
araştırma şansı yoktur. Ve bunu söyleyen de yine Fazilet
Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Remzi Çetin.
BAŞKAN
Çok teşekkür ederim Sayın Çam.
MUSA
ÇAM (Devamla) - Şimdi, bu iki paragrafı, değerli
milletvekilleri, izahat için söyledim.Fazilet milletvekilleri 2001
yılında Parlamentoda söylüyor ve milletvekillerini uyarıyor.
Kaldırdığınız o parmaklarınızın bu
ülkeye nelere mal olacağının bir kez daha altını
çiziyorum, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çam.
Tasarının
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama
için iki dakika süre veriyorum.
Vekâleten
işlerini bildiğinize göre, oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 450
sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan
Oy Sayısı |
: |
236 |
Kabul |
: |
206 |
Ret |
: |
30(x) |
Kâtip
Üye Özlem
Yemişçi Tekirdağ |
Kâtip
Üye Fatih
Şahin Ankara |
BAŞKAN
Evet, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
4üncü sırada
yer alan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/759) (S. Sayısı: 453)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada
yer alan, Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu
Tasarısı ile ve Çevre Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Tabiatı ve
Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı ile Çevre
Komisyonu Raporu (1/627) (S. Sayısı: 297)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da Komisyonun
bulunmayacağı anlaşıldığından kanun tasarı
ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, alınan karar gereğince, 30 Mayıs 2013
Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
İyi geceler.
Kapanma
Saati: 01.22