TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
131inci
Birleşim
5
Temmuz 2013 Cuma
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Özün, Kuru Meyve Tanıtım Grubunun çalışmalarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlunun, Trabzon turizmi ve sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, siyasette gerilim ve protestolara ilişkin gündem dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 19 milletvekilinin, toplumsal gösterilerde kullanılan gazların kullanım gerekliliğinin ve insan sağlığına etkilerinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/696)
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve 19 milletvekilinin, ülkemizdeki basın özgürlüğünün genişletilmesini teminen alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/697)
3.- Antalya Milletvekili Arif Bulut ve 21 milletvekilinin, çiftçilerin, üretim bölgelerindeki belediyelerin ve toptancı hal müdürlüklerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/698)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışma talebinin uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1242)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve arkadaşları tarafından Adana ilindeki çiftçilerin sorunlarının (10/564); Adana Milletvekili Ali Halaman ve arkadaşları tarafından ülke genelinde meydana gelen büyük afetler, kuraklık, yanlış desteklemeler ve fiyat politikaları sebebiyle büyük sıkıntı içine giren çiftçilerin sorunlarının (10/581); Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve arkadaşları tarafından 1/3/2012 tarih 3210 sayı ile Tokat ilindeki çiftçilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 5 Temmuz 2013 Cuma günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, Manisa Milletvekili Sakine Öz ve arkadaşları tarafından Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu kadrosunun iktidar partisiyle kurduğu bağlantıların, kurumun habercilik anlayışında ve kamusal görev üstlenen yetkililerin tarafsızlık anlayışında yarattığı olası etkilerin belirlenmesi, Anadolu Ajansının son döneminde hisse artırımı sırasında yaşandığı iddia edilen hukuksuzluklar konusunda ayrıntılı çalışmaların yapılması amacıyla 25/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 5 Temmuz 2013 Cuma günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının, Adıyaman Milletvekili Mehmet Erdoğanın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Sinop Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Milletvekili Bülent Turanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Manisa Milletvekili Sakine Özün, İstanbul Milletvekili Bülent Turanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Orta Asya ve Kafkaslar
Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği
Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım Orman ve
Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/498) (S. Sayısı: 173)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478)
5.- Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İncenin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479)
6.- Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, bir yapı kooperatifi üyelerinin Kuzey Ankara
Girişi Kentsel Dönüşüm Projesinden kaynaklanan mağduriyetlerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/22220)
2.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın, İstanbulun Tuzla ilçesine bağlı mahallelerin kamulaştırma kapsamına alınmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/23363)
3.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, Vakıflar Meclisi tarafından hayrattan akara dönüştürülen taşınmazlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/24038)
4.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, Konya ve Karamanda yabancılara yapılan taşınmaz satışlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/24117)
5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, İstanbul Maslakta bulunan bir arazinin imara açılacağı iddialarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/24119)
6.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın, Bakanlık personelinin istihdam biçimlerine göre dağılımı ile ilgili verilere ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/24120)
7.- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belenin, Tekirdağda Bakanlığa bağlı birimlerde istihdam edilen personele ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/24122)
8.- Mersin Milletvekili Ali Özün, TOKİ tarafından çeşitli alanlarda gerçekleştirilen konut projelerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/24123)
9.- İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın, İstanbul Maslakta Millî Emlak Genel Müdürlüğüne ait bir arazinin inşaata açılmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/24124)
10.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Şırnaktaki bir termik santral projesinin çevreye muhtemel etkilerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/24130)
11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, 666 sayılı KHKnın yürürlüğe girmesinden itibaren yapılan uzman yardımcısı ve uzman alımlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/24177)
12.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın, Bakanlık personelinin istihdam biçimlerine göre dağılımı ile ilgili verilere ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/24182)
13.- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belenin, Tekirdağda Bakanlığa bağlı birimlerde istihdam edilen personele ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/24183)
14.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bakanlığa ait sosyal tesislere ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/24184)
15.- Bursa Milletvekili Sena Kalelinin, Bakanlığa açılan davalar, çarpık kentleşmeye karşı alınan önlemler ile çeşitli imar izinleri nedeniyle yaptırım uygulanan belediyelere ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/24450)
16.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, RTÜK personeline ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/24760)
17.- Van Milletvekili Nazmi Gürün, Vanın Bahçesaray ilçesindeki Müküs Çayının atık sularla kirlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/24848)
18.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin, İller Bankası Yönetim Kurulu üyeliklerine yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/24856)
19.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, İstanbulun Kadıköy ilçesine bağlı bir semtteki dönüşüm çalışmalarına ve bölgenin riskli alan ilan edilmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/24857)
20.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, soru önergelerine ve bunların cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/24908)
21.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün, TRTnin bir reklamı yayınlamama gerekçesine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/25197)
22.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, RTÜK üyelerinin yurt dışı gezilerine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/25201)
23.- İstanbul Milletvekili Umut Oranın, Anadolu Ajansının muhalefet partilerine mensup milletvekillerinin faaliyetlerini haberleştirmediği iddiasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/25203)
24.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, Van Ercişte inşa edilen TOKİ konutlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/25330)
25.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın, Bursanın Orhaneli ilçesindeki bir köyün içme suyu sorununa ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/25341)
26.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursada Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda 2002 yılından itibaren meydana gelen iş kazalarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/25408)
5 Temmuz 2013 Cuma
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Kuru Meyve
Tanıtım Grubunun çalışmaları hakkında söz isteyen
Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öze aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Özün, Kuru Meyve Tanıtım Grubunun çalışmalarına ilişkin gündem dışı konuşması
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Malatya kayısısının da içinde
bulunduğu kuru incir, kuru üzüm ve kayısının bulunduğu
Kuru Meyve Tanıtım Grubunun çalışmaları hakkında
bilgi vermek üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Malatya kayısısı ülkemizin önemli bir
tarım mahsulü, Malatyanın geçim kaynağı ve Malatya
ekonomisine de büyük katkıları olan bir üründür. Dünya kuru
kayısı üretiminin en büyük üreticisi Türkiyedir ve
dolayısıyla Malatyadır. Ülkemizin bu nadide meyvesini bütün
dünya keyifle tüketmektedir. Malatya kayısımızın
pazarının genişletilmesi ve böylece ihracatının
artırılması her zaman gündemimizde olmuştur, bundan sonra
da gündemimizde olmaya devam edecektir.
Bu maksatla, bir tanıtım grubunun
oluşturulması için girişimlerimiz sonucunda kuru incir, kuru
üzüm, kuru kayısı ile birlikte değerlendirilerek Kuru Meyve
Tanıtım Grubu 2012 yılı sonunda kurulmuş ve 2013
yılı başlarında faaliyetlerine
başlamıştır. Bu tanıtım grubumuzun yurt içi ve
yurt dışında birçok fuar ve etkinliğe katılma yönünde
çalışmaları da start almıştır. Uzak Doğu
pazarlarına açılma maksadıyla Japonyada önemli bir fatura
katılmış, yine Japonyada önemli bir marketler zincirinde
tadım ve tanıtım faaliyetleri yapılmıştır.
Bir diğer hedef pazarımız olan Çinde yapılacak olan
tanıtım çalışmalarıyla ilgili olarak
araştırmalar hâlen devam etmektedir. Hemen arkasından Endonezya
ve Hindistanda da kuru kayısı tüketim
alışkanlığını yaygınlaştırmak için
çalışmalar yapılacaktır. Diğer yandan, 2013
yılı içinde Çin ve Japonyaya yönelik bir sektörel ticaret heyeti
organizasyonu planlama çalışmaları da devam etmektedir.
Ülkemizin eşsiz nimetlerinden olan, hem şifa kaynağı olan
hem de lezzetli bir gıda olan kuru kayısı için yapılan bu
çalışmalar oldukça önemlidir ve devam edecektir.
Kayısı, sağlıklı yaşam ve
doğal beslenmede önemli bir yere sahiptir. Son dönemde yapılan
bilimsel araştırmalarla birçok hastalığın tedavisinde
olumlu rol oynadığı tespit edilmiştir.
Dolayısıyla, kayısının iç pazarda ve dış
piyasalarda da tüketim alışkanlığının
yaygınlaştırılması aynı anda bir insani görev
olarak önem arz etmektedir.
2002 ve 2012 yılı sonu kuru kayısı
ihracatını
karşılaştırdığımızda yaklaşık
3 kat artmıştır. Ümit ediyorum ki bu çalışmalar
artarak devam edecek, 2023 ihracat hedefimiz olan 500 milyar doların
içinde kayısı için 1 milyar doları, kuru meyve için de 5 milyar
doları yakalarız ve hatta geçeriz. Kuru Meyve Tanıtım
Grubunun kurulmasında ve çalışmasında emeği geçen
başta Ekonomi Bakanımıza, bürokratlarına, Türkiye
İhracatçılar Meclisine, Ege, Güneydoğu Anadolu ve İstanbul
İhracatçı Birliklerine ve değerli çalışanlarına
ayrıyeten çok teşekkür ediyorum.
Kayısıda fiyat istikrarını
yakalayacak ve depolamayla uzun ömürlü hâle getirecek olan lisanslı
depoculukla ilgili de geçtiğimiz aylarda Gümrük ve Ticaret
Bakanlığımız bünyesinde kuru kayısı lisanslı
depoculuk yönetmeliği yayımlanmıştır. Önümüzdeki
günlerde Malatya Valiliğimizin koordinesinde, sanayi ticaret odamız
ve ticaret borsamızın da iş birliği içerisinde özel
sektörümüzle beraber, inşallah, lisanslı kuru kayısı
depoculuğu başlamış olacaktır.
Ayrıca, bu yıl başlatılan bir
uygulama ile kayısıda biyolojik ve biyoteknik olarak böceklere,
haşerelere karşı mücadele dönemi
başlamıştır. Bu da organik kayısı satma
noktasında önemli bir kazanım sağlayacaktır.
Ayrıca, dondan ve doludan zarar gören
kayısı üreticilerimizin zararlarının
karşılanması için hasar tespitleri yapılmış, bu
konuda da Tarım Bakanlığımız gerekli
çalışmaları yapmaktadır.
AK PARTİ Hükûmeti ve tüm kurumlarımız
Türkiyenin refahı, istikrarı için gece gündüz yoğun
çalışmalar yürütürken ülkemizin gelişmesini ve
kalkınmasını istemeyenlerin değişik emelleri olabilir.
Ben burada yüce heyetinizden şunu arz etmekteyim: Her birimiz çok
değişik siyasi düşünce ve görüşlere sahip olabiliriz.
Eğer bu vatanımızı seviyorsak dış mihraklara
karşı uyanık olmalıyız. Birliğimizi,
beraberliğimizi bozmadan bu ülkenin kalkınması, gelişmesi
ve daha ileriye gitmesi noktasında el birliği içinde olmamız
gerekmektedir.
Yine, geçtiğimiz günlerde Mısırda
yapılan darbeyi şiddetle kınıyorum Ve yaklaşan ramazan
ayınızı tebrik ediyorum; milletimizin birliğine,
beraberliğine, kardeşliğine ve huzuruna katkı
sağlamasını yüce Allahtan temenni ediyor, bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Hani
kayısı nerede, kayısı?
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Bugün 500 vekilimize
kayısı dağıtıldı.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul)
Dağıtıldı.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, Trabzon turizmi ve
sorunları hakkında söz isteyen
Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğluna aittir. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlunun, Trabzon turizmi ve sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle, Faruk
Bey kayısıları getirdi, odalarımıza verdi,
konuklarımıza da dağıttık, teşekkür ediyoruz.
Kayısının ülke ekonomisine önemli katkıları
olduğunu biz de biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bugün Trabzon turizmi ve
sorunlarıyla ilgili söz aldım, sizleri saygı ve sevgilerimle
selamlıyorum.
Değerli vekillerim, Trabzon'umuzun gelişmesi,
kalkınması ve ekonomik yönden güçlendirilmesine yönelik olarak
tarım, ticaret ve turizmin yani 3T formülünün ortaya konularak yeni
projelerin üretilmesi gerekmektedir. Trabzon insanı yıllardır
bunu söylemekte ve bunu anlatmaktadır. Ancak gelinen süreçte tarım
alanlarının giderek azalması, Doğu Karadeniz Bölgesinin
millî ürünleri olan fındık ve çayın üreticileri yeteri kadar
memnun edememesi, tütünün ise uygulanan kotalar sonucu artık üretilmemesi,
Tekelin kapatılması, yine hayvancılığın
kaybolmaya başlaması tarımın verimini kaybetmesinde büyük
rol oynamıştır. Ticaretin durma noktasına gelmesi,
KOBİlerin yeterli teşvikleri bulamaması, esnafın
icralık duruma düşmesi gözleri turizme çevirmiştir.
Trabzon, tarihî eserleriyle, doğal güzellikleriyle,
gelenek ve görenekleriyle, yöresel el sanatlarıyla, yöresel yemekleriyle,
yayla şenlikleriyle görülmeye değer bir ilimizdir.
Trabzon, tarihsel süreci içerisinde pek çok medeniyete ev
sahipliği yapmıştır. Bu medeniyetlerin
bıraktıkları tarihî eserleri de Trabzon'a gelen yerli ve
yabancı turistler hayranlıkla izlemektedir. Bunların
başında, bir tarih ve doğa anıtı olarak nitelendirilen,
Altındere Millî Parkı içerisinde bir yamaca inşa edilen Sümela Manastırı
gelmektedir. Yine Trabzonda Atatürk Köşkü, Trabzon Müzesi, Zağnos
Paşa Köprüsü, Ortahisar ilçesindeki sivil mimari örneği yapılar,
Memiş Ağa Konağı ile Ayasofya Müzesi yer almaktadır.
Sayın milletvekilleri, ayrıca Trabzon ilimizin
turizmini geliştirirken yalnızca Trabzon ilini değil, aynı
zamanda bölge illerimiz ile bir bütünlük içerisinde ve illerimizin kültürel ve
turistik değerlerini birbirlerine entegre ederek hareket edilmelidir.
Böylelikle, bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin kalış süreleri
de uzatılmış olacaktır. Trabzon ve bölge turizminin
geliştirilmesi için yatırım, teşvik, eğitim,
tanıtım ve pazarlama öncelikle ele alınmadır. Bütün
bunların yanı sıra atıl durumda olan tarihî eserlerin
onarılması ve bakımlarının yapılarak turizme kazandırılması
gerekmektedir.
Trabzon'da pek çok tarihî eser ve dünya mirası
eserleri vardır. Bunların arasında, her yıl, binlerce yerli
ve yabancı tarafından ziyaret edilen, seyahat acentelerinin tur
programında olan Ayasofya Müzesinin büyük önemi vardır. 1956-1957
yıllarında müzeye dönüştürülmesi için Sayın Adnan Menderes
Hükûmeti Edinburgh Üniversitesi ile bir protokol yapmış ve bu
protokol ile restorasyon çalışmaları
başlamıştır. 1959da müze olması kararı
alındığında rahmetli Adnan Menderes Başbakandı.
Restorasyon çalışmaları 1962de tamamlanmış, Demokrat
Parti iktidarı tarafından camiden çıkarılarak anıt
müze sıfatı ile ülke ve bölge turizmine
kazandırılmıştır. 1964 yılında, Eski Eserler
ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından Ayasofya Müzesi olarak hizmete
açılmıştır.
Bugünlerde ise sessiz sedasız bir şekilde,
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Ayasofya Müzesinin
içerisindeki freskler perdelerle örtülmeye ve alt zeminde bulunan çok önemli
olan mozaikler tahta ile kapatılarak müzenin VİP camiye çevrilmesi
çalışmaları yürütülmektedir. Oysa, mahalle ve yöre halkıyla
turizme yönelik çalışan esnaflar buranın müze olarak hizmet
vermesini istemektedirler ve basın açıklamaları
yapmaktadırlar. Trabzon kamuoyunun yüzde 90ı bu tarihî eserin müze
olarak faaliyette bulunmasından yanadır. Trabzon'un en büyük sivil
toplum örgütleri ticaret ve sanayi odası, esnaf odaları birliği,
turizm işletmecileri, diğer meslek odaları, dernekler ve siyasi
partilerin büyük bölümü
Ayasofyanın müze olarak kalması yönünde açıklama
yapmışlardır. Ayrıca TOKİ de bu Ayasofya Müzesinin
etrafındaki metruk binaları kamulaştırıp el
sanatları satış noktalarına yönelik bir çalışma
yapmaktadırlar. Burada TOKİye ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına da teşekkür ediyorum.
Bu insanların hiçbiri camiye karşı
değildir, değerli vekillerim. Aksine, Trabzonda ve ülkemizde
yaptırılan camilere de maddi, manevi katkılar
sağlamaktadırlar. Ayrıca, Ayasofya Müzesinin çok
yakınında iki adet büyük kapasiteli cami vardır. Ayasofya
Mahallesinde cami ihtiyacı varsa, bir üçüncüsünü ve daha görkemlisini bu
Trabzon insanı yapar. Bunun için de müzenin kapatılmasına gerek
yoktur. Ama, belli ki bu tamamen tek taraflı bir siyasi karardır.
Bunun arkasından gelecek uluslararası tepkileri de düşünmek
durumunda olmak gerekir.
1957 yılında kişisel olarak 100 bin
lira, 2013 yılının
parası ile en az 1 milyon lirayı Ankaradaki Kocatepe Camisi için bağışlayan,
iktidarı döneminde yılda 2 bin cami yaptıran rahmetli Adnan
Menderes eğer kiliseden dönme caminin müzeye dönüştürülmesi yönünde
hazırlıklar yaptırmışsa mutlaka doğru olanı
yapmıştır.
Anıt müzeyi ibadete açmak isteyenlerin bu konuda bir
daha düşünmelerini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) -
esnafa,
turizmcilere ve yerel halka sormalarını öneriyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, siyasette gerilim
ve protestolar hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeriye aittir.
(MHP sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, siyasette gerilim ve protestolara ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; siyasette gerilim ve son protestolar
üzerine gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kendinizden başka kimseyi dinlemezseniz,
Dediğimiz dedik. tavrı içerisine girerseniz, toplumu gererseniz ve
pervasız bir biçimde bu germeye devam ederseniz, sonunda sosyal
patlamalara sebep olursunuz. Son zamanlarda Türkiye, bir gerilimden
diğerine savrulan bir ülke konumuna gelmiştir. Kitleler burnundan
soluyor, halkın bir kısmı sokaklarda. İnsanlar, yaşam
alanlarına müdahale edildiğini ve bu durumun tahammül
sınırlarını aştığını
düşünüyorlar. İktidar ise sokağa dökülmüş kitleleri
evlerine döndürecek çözümü arayacak yerde tam tersini yapıyor. Sizin 100
bin topladığınız yerde ben 1 milyon toplarım., Evde
tutmakta zorlandığımızı söylediğimiz yüzde 50yi
sokağa sürerim. şeklinde bir strateji izliyor. AKP iktidarı,
mitinge mitingle, direnişe direnişle, sokağa sokakla, gerilime
gerilimle dişe diş politikası izliyor. Bu, bir iktidarın
yapacağı iş değildir. Bu, mafya örgütleri arasında
olan rekabeti yansıtan bir şeydir ve devlet yönetimine
yakışmaz. Böylece, kitleler karşılıklı olarak
mobilize ediliyor. Bu durum, barışa ve sükûnete hizmet etmiyor.
Başbakanın üslubu ve yönetimi,
yapıcı, yatıştırıcı olması gerekirken
kışkırtıcıdır. Başbakan Erdoğan,
iş çevrelerine bedel ödettireceğinden bahsediyor; otelleri, iş
adamlarını, sanatçıları hedef gösteriyor, ümük
sıkmaktan bahsediyor. Başbakan Erdoğan, kitleleri itidal,
sağduyu, sükûnet ve soğukkanlı olmaya çağırmamış,
sokak hareketlerinin nedenini komplolara, çözümünü de güvenlik güçlerine emanet
etmiştir. AKP, Gezi Parkına alternatif olarak devlet destekli parti
mitingleri düzenlemiştir; hiçbir gereği yokken toplumu geren, bölen,
kutuplaştıran bir tavır takınmıştır.
Unutmamak gerekir ki demokrasilerde
Biraz bunlardan
yararlanın, sizin için konuşuyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hocam, teşekkür ederiz Hocam.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Gelecekte, sizi,
benden başka savunacak kimse kalmayacak, onun için sizin için
konuşuyorum, dinleyin.
Unutmamak gerekir ki demokrasilerde yüzde 50 ile iktidar
olmak önemlidir ancak demokrasiyi sürdürebilir kılmak için
RECEP ÖZEL (Isparta) Hocam, burada mı gelip avunacaksınız?
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla)
yüzde 100ü şu
veya bu biçimde kararlara ve yönetime de katmak gerekmektedir. Demokrasi, evet;
sürdürülebilir demokrasi katılımcı demokrasidir, o daha çok
evet; buna özellikle dikkatinizi çekiyorum. Hükûmet, şiddetten uzak
geniş kitlelerin sokağa dökülme nedenlerine cevap bulmak
zorundadır. Bilinmelidir ki sosyal hareketler bütünüyle komplo olmaz ancak
komplocular sosyal hareketlerden yararlanabilirler değerli
milletvekilleri.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hocam, konuyu biraz aç da daha çok
anlayalım.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Başbakan
Erdoğanın kitlelerin karşısında Camiye
ayakkabıyla girdiler, camide içki içtiler. sözleri, kitleleri galeyana
getirecek türden provokatif sözlerdir. Reyhanlıdaki saldırıda
52 Sünni kardeşimiz öldü. sözleri, tehlikeli ve bölücüdür.
Yüce kitabımız diyor ki: Fırka fırka
olup dinlerini parçalayanlarla senin hiçbir ilişiğin olmaz. Fitne
katilden de beterdir.
Muhteşem Süleyman, birliğin ve bütünlüğün
önemini Olmaya bahtü saadet dünyada vahdet gibi. yani Olmaya AKP
iktidarı halk arasındaki birlik gibi. demeye getiriyor. Titreyin ve
kendinize gelin!
Yavuz Sultan Selim de aynı şeyi söylüyor:
Milletimde ihtilâf ü tefrika endîşesi/Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar
eyler beni. diyor.
Akif Tefrika girmezse bir millete düşman giremez/
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez. diyor.
Ey Başbakan, ey AKP! Eba, ecdat böyle diyor, daha ne
desin; o zaman siz niye böyle yapıyorsunuz? Eba, ecdat diye diye, eba,
ecdat ne diyorsa tersini yapmayı nereden öğrendiniz; hangi
ideolojiden, hangi kaynaktan aldınız, bunu bir açıklayın.
Değerli milletvekilleri, bir başka hadise de
yine bununla ilgili olarak Licedeki karakola yönelik protestoların arka
planını çok iyi okumak gerekmektedir. Hükûmetin devlet konusunda gaflet, ihmal ve dalalet içine
girmemesi gerekir. Her nedense, AKP Hükûmeti, kendisine yönelik darbe ve
eleştirilere haddinden fazla duyarlı olmasına karşın,
devlete karşı yapılan darbe ve hareketleri görmezlikten
gelmektedir. Terör örgütü ve uzantıları Burayı karakol yapma.
diyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ama yapıyor
değil mi Hocam?
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) -
Bölgede güvenliği güçlendirecek adım atma. diyor, Hükûmet
yetkilileri âdeta tövbe istiğfar eder gibi, kalekol ve karakolların
inşa faaliyetleri karşısında Onların ihalesi daha
önceden yapılmıştı. ya da
RECEP ÖZEL (Isparta) Daha da
yapacağız Hocam.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) -
Yenileri yapılmıyor, eskileri onarılıyor. ya da Licede
yapılan karakol yoktur. şeklinde utanç verici açıklamalar
yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla)
AKP, devletin olduğu bir yerde karakol da olacağını
bilmiyor, güvenliğin olacağından da haberi yok.
Daha vardı ama son söz olarak
söylüyorum: Bölücülüğün olduğu yere güvenliği, zulmün
olduğu yere adaleti, ayrılığın olduğu yere
birliği götürmek hem vatanseverliğin hem de siyasetin görevidir.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, önergeleri ayrı ayrı
okutacağım.
3üncü sırada okutacağım
Meclis araştırması 500 kelimeden fazla olduğu için önerge
özeti okunacaktır. Ancak önergenin tam metni tutanak dergisinde yer
alacaktır.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 19 milletvekilinin, toplumsal gösterilerde kullanılan gazların kullanım gerekliliğinin ve insan sağlığına etkilerinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/696)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiyenin çeşitli yerlerindeki
toplu gösteri ve yürüyüşler sırasında emniyet görevlileri
kontrolsüz şekilde gaz bombası ve biber gazı
kullanmaktadır. Bu uygulamanın insan sağlığına çeşitli
zararları olduğu bilinen bir gerçektir. Bu zararlı etkileri,
Sivas katliamı davasının zaman aşımına
uğratıldığı gün Ankara Adliyesi önünde bizzat
yaşamış bulunmaktayım. Biber gazına bağlı
ölümler olduğunu da daha önce rapor edilmiştir. Kullanılmakta
olan gazların insan sağlığına zararlarının
araştırılması ve zararlı etkilerinin saptanması
durumunda kullanımdan kaldırılması için TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Aytuğ Atıcı (Mersin)
2) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
3) Osman Aydın (Aydın)
4) Bülent Tezcan (Aydın)
5) Recep Gürkan (Edirne)
6) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
7) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
8) Mehmet Şeker (Gaziantep)
9) Sakine Öz (Manisa)
10) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
11) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
12) İhsan Özkes (İstanbul)
13) Haluk Eyidoğan
(İstanbul)
14) Doğan Şafak (Niğde)
15) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
16) Turgut Dibek (Kırklareli)
17) Ömer Süha Aldan (Muğla)
18) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
19) Hasan Akgöl (Hatay)
20) Namık Havutça (Balıkesir)
Gerekçe:
Anayasa'nın 34'üncü maddesinde "Herkes, önceden
izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir." denmektedir.
Kendini ifade etmek için toplantı ve gösteri yapanların
güvenliğinden sorumlu olan güvenlik güçleri, orantısız güç
kullanmakla kalmayıp topluluk üzerine kontrolsüz şekilde biber
gazı uygulayarak insan hayatını riske etmektedir. Bu keyfî ve
kontrolsüz uygulamalar yüzünden vatandaşlar anayasal haklarını
kullanırken hayati tehlike yaşamaktadır.
Ankara Adliyesi önünde, kamuoyunda Sivas Madımak
Davası olarak bilinen ve davanın zaman aşımına
uğradığı gün, duruşma sonrası adliye önünde,
aralarında benim de bulunduğum milletvekili arkadaşlarımla
beraber halkın üzerine biber gazı sıkılarak toplantı
yapan topluluk dağıtılmaya
çalışılmıştır. Antidemokratik bu uygulama
sırasında ileri derecede solunum sıkıntısı
yaşadım ve diğer sıkıntı yaşayanları
gördüm. Tanık olduğum ve zararların yaşayıp
hissettiğim bu uygulama insan sağlığına zararlı
ve onur kırıcıdır.
Biber gazının, içeriğindeki etken madde
oranlarına bağlı olarak çeşitli sağlık
sorunları yarattığı bilinmektedir. En ciddi olanı,
solunum yollarında daralma (ödem) oluşturarak nefes
darlığı oluşturmasıdır. Buna bağlı
olarak da özellikle riskli grupta -yaşlılar, solunum sistemi
hastaları, alerjik insanlar- ölümlere yol açmaktadır. Geçici körlük,
ciltte yanma yaralanma hafif sayılacak etkilerdendir.
Güvenlik güçlerinin toplumsal olaylarda
kullandığı gazların içeriği, menşei, etken madde
oranları, kullanım şekli, sağlığa etkisi ve
kullanım gerekliliğinin ortaya konması için bir Meclis
araştırma komisyonu kurulması insan sağlığı
ve onuru için gereklidir.
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve 19 milletvekilinin, ülkemizdeki basın özgürlüğünün genişletilmesini teminen alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/697)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizdeki basın özgürlüğünü genişletmek,
basın özgürlüğünü destekleyici yasal dayanaklar hazırlamak ve
basın özgürlüğünü modern ülkeler düzeyine çıkarmak amacıyla
Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve
105'nci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılması hususunda gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
27/3/2012
1) Mahmut Tanal (İstanbul)
2) Kadir Gökmen Öğüt
(İstanbul)
3) Bülent Tezcan (Aydın)
4) Osman Aydın
(Aydın)
5) Recep Gürkan (Edirne)
6) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
7) Mehmet Şeker (Gaziantep)
8) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
9) Sakine Öz (Manisa)
10) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
11) Haluk Eyidoğan
(İstanbul)
12) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
13) Namık Havutça (Balıkesir)
14) Doğan Şafak (Niğde)
15) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
16) Turgut Dibek (Kırklareli)
17) Ömer Süha Aldan (Muğla)
18) Hasan Akgöl (Hatay)
19) İhsan Özkes (İstanbul)
20) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
Gerekçe:
Uluslararası hazırlanan raporlarda Türkiye'de
basın özgürlüğü gitgide gerilemektedir. Türkiye'de basın, dünya
genellemesinde yarı özgür ülkeler arasında nitelendirilmektedir.
Basının özgür olup olmadığı, kısıtlanıp
kısıtlanmadığı meşrutiyetin ilanından bugüne
kadar her dönemde tartışmalara neden olmuştur. Son dönemlerde
tutuklu basın mensuplarının sayısında yaşanan
artış ve basın mensuplarına yazılan yazılar,
yapılan haberler nedeniyle, açılan tazminat davalarındaki
artış nedeniyle Türkiye'de basının kısıtlanması
sorunu ile karşılaşılmaktadır.
Basın özgürlüğü aynı zamanda halkın
haber alma ve gerçekleri öğrenme özgürlüğüdür. Basın
özgürlüğü olmadan demokrasi olamaz. Türkiye'de basın
özgürlüğünün olup olmadığı, kısıtlanıp
kısıtlanmadığı birçok dönemde tartışılmış
ve tartışılmaya devam edilmektedir. Bazıları
basını kontrol altına almaya çalışırken
bazıları basını tehlike olarak kabul etmemiştir.
Oysaki demokratik ülkelerde basın, dördüncü kuvvet gibi kabul görmektedir.
Farklı bir deyişle basın, demokrasinin olmazsa
olmazlarındandır.
Son dönemlerde yazdıkları yazılar,
yaptıkları haberler nedeniyle tutuklu olarak yargılanan
basın mensuplarının sayılarındaki artış ve
açılan tazminat davalarındaki artış göz önünde
bulundurulduğunda basının özgürlüğünün engellenmesi sorunu
gün yüzüne çıkmaktadır. Basın mensupları yargılanma ve
tazminat ödeme tehdidi altında haber yapmakta ve bu ortamda
basının özgür hareket etmesine olanak kalmamaktadır.
Çok sayıda yayın organının
toplatılmasının, kapatılmasının, karikatür ve
mizah dergilerinin yasaklanmasının, İnternet sitelerine
erişimin engellenmesinin, radyo ve televizyon kuruluşlarına
çeşitli yaptırımlar uygulanmasının, gazetecilerin
iş güvencesinden yoksun bırakılmasının
basının önündeki ciddi sorunlar olduğu defalarca dile getirilmiş
sorunlardır. Yasaklamaların, kısıtlamaların,
cezalandırmaların olduğu bir ülkede basının özgür
olduğunu söylemek doğru değildir.
Türkiye, basın özgürlüğü bakımından
dünya genelinde yapılan araştırmalarda yarı özgür olarak
nitelendirilmekte ve 2008 yılından bu yana basın
özgürlüğünde gerileme olduğu kaydedilmektedir. Uluslararası
Basın Enstitüsünün (IPI) 2011 sonu itibarıyla basın
özgürlüğü ihlallerine ilişkin hazırladığı raporda
Türkiye'nin Avrupa'daki en kötü basın özgürlüğü resimlerinden birini
çizdiği vurgulandı.
Ülkemizdeki basın özgürlüğünü genişletmek,
basın özgürlüğünü destekleyici yasal dayanaklar hazırlamak ve
basın özgürlüğünü modern ülkeler düzeyine çıkarmak amacıyla
Anayasanın 98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
104üncü ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılması hususunda gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
3.- Antalya Milletvekili Arif Bulut ve 21 milletvekilinin, çiftçilerin, üretim bölgelerindeki belediyelerin ve toptancı hal müdürlüklerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/698)(x)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Çiftçilerimizin ve üretim bölgelerinde bulunan
belediyelerimizin ve toptancı hal müdürlüklerinin çok büyük sorunlar
yaşadığı, bu sorunların çözülmesine yönelik gerekli
araştırılmanın yapılması ve hal müdürlüklerinin
faaliyetlerini daha verimli bir şekilde sürdürebilmesini sağlayacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98, TBMM İçtüzüğü'nün
104 ve 105inci maddeleri kapsamında Meclis araştırması
açılması konusunda gereğini arz ederiz
1) Arif Bulut (Antalya)
2) Yıldıray Sapan (Antalya)
3) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
4) Sakine Öz (Manisa)
5) Osman Kaptan (Antalya)
6) Gürkut Acar (Antalya)
7) Recep Gürkan (Edirne)
8) Mehmet Şeker (Gaziantep)
9) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
10) Kemal Değirmendereli (Edirne)
11) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
12) Doğan Şafak (Niğde)
13) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
14) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
15) Turgut Dibek (Kırklareli)
16) Ömer Süha Aldan (Muğla)
17) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
18) Hasan Akgöl (Hatay)
19) Namık Havutça (Balıkesir)
20) İhsan Özkes (İstanbul)
21) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
22) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
Gerekçe Özeti:
1/1/2012 tarihinde yürürlüğe giren 5957
sayılı Kanun'un uygulanmasında özellikle üretim bölgelerinde
bulunan toptancı hallerinde sorunlar yaşanmaktadır. 7/12/2011
tarihinde yayınlanan Hal Kayıt Sistemi tebliği ile ilgili olarak
ocak ayından günümüze kadar hal esnaflarımızla, çiftçilerimizle
ve de hal müdürlüklerimizle yapılan toplantılarda elde edilen
bilgiler ışığında çok büyük sorunlar
yaşandığı belirlenmiştir.
Ortaya çıkan bu sorunlar aşağıda
maddeler hâlinde belirtilmiştir.
1) 5957
sayılı Kanunun 11inci maddesine göre, çok uzun yıllar tahsis
sistemi ile çalıştırılan iş yerleri kiracı
durumuna getirilmiş oldu.
2) Toptancı hallerinde hiçbir tahsis sahibi veya
kiracı çok önemli bir gerekçe olmadan iş yerini devretmeyi
düşünmez. Bunların ilki ekonomik zorluğa düşülmesi, borç
ödeme güçlüğü, ölüm, hastalık veya çalışamaz hâle
gelmektir.
3) 5957
sayılı Kanunun 12nci maddesinde teminat konusu
açıklanmıştır. Fakat bu madde kendi içinde dengesizlikler
içermektedir. Bir taraftan toptancı halleri işyeri sayısı
ve işlem hacmi itibariyle büyük farklılıklar göstermekte olup
diğer taraftan bazı toptancı hallerinde mülkiyet devirleri
yapılmıştır. Teminat hususunun halin genel durumu ve
işlem hacmine göre belirlenmesi için toptancı hali işleten ilgili
belediyelerin yetkisine bırakılması daha uygun olacaktır.
4) Yüzlerce müşteriye onlarca çeşit mal satan
hal komisyoncusunun her müşteri adına ve her mal çeşidine
tahakkuk eden hal rüsumunu takip ve onun adına ödeme yapması büyük
sıkıntılar doğurmaktadır. Bu durum her bir komisyoncu
için binlerce sütun ve işlem anlamına gelmektedir.
5) Kanunun 4üncü maddesinin (5)inci
fıkrasında ve tebliğin 5inci maddesinin (15)inci
fıkrasında belirtilen hususa karşılık bölgemizdeki haller
dışında çalışan tüccarlar bu gerekçeye
uymamaktadırlar. Bunlar üreticiden satın aldıkları
malları hal içinde otellere, perakendecilere tüketici kurumlara ve
ihracatçılara satmaktadırlar. Bu hususların acilen denetimlerle
önlenmesi gerekmektedir.
6.) 1994 yılında yayımlanan bir tebliğ
ile tarımda kendi adına çalışan üreticilerin BAĞ-KUR
primleri teslim ettikleri mallardan kesilmektedir. Bugünlerde tüm
çiftçilerimizin aklını karıştıran yeni bir haberle
binde 1lik bu oranın, yüzde 5'e yükseltildiği
öğrenilmiştir. Bu durum zaten iş hacimleri devamlı azalan
toptancı hallerimize üreticilerin mal getirmelerini büyük ölçüde
engelleyecektir.
7) Toptancı
hallerimize ürün getiren üreticiler kapı girişlerinde beyan ettikleri
komisyoncular yerine başka komisyonculara ürünlerini götürebilmektedirler.
8) Gece saatlerinde
ürün kontrolleri sağlıklı yapılamamakta, alıcılar
ve komisyoncular zarara uğramaktadır. Toptancı hallerinin
düzenli ve verimli çalışılabilmeleri için iş saatlerine bir
düzenleme getirilmesi gerekmektedir.
9) Toptancı
hal müdürlükleri mal almaya gelen pazarcı ve diğer
alıcıların araçları için giriş ücreti ve yüksek
miktarlarda işgaliye ve park ücreti almaktadır.
10) Hal içinde
yüzde 1 olan rüsumun hal dışında yüzde 2 olarak uygulanması
yine toptancı halleri aleyhine sonuçlar doğurmaktadır.
11) 5957 sayılı Kanunun 5inci maddesinin
(6)ncı fıkrasında; "Komisyoncuların mal bedellerini
satış tarihinden itibaren on beş gün içinde üretici veya üretici
örgütüne ödemek zorundadırlar." Hal Komisyoncularının
satış vadeleri ise en az altmış günle
başlamaktadır.
12) Bildirim sisteminin sağlıklı bir
şekilde çalışmadığı, devamlı hata
verdiği gözlenmektedir.
13) Türkiye'deki tüm hallerde rüsum gelirlerinin hâlâ
toplanamadığı görülmektedir.
Bu nedenlerle üretim bölgelerinde bulunan belediyelerimizin,
üreticilerimizin, hal esnafımızın ve hal müdürlüklerimizin
emeklerinin korunması, Bakanlığınızın 1/1/2012
tarihinde yürürlüğe giren 5957 sayılı Kanunun
uygulanmasında üretim bölgelerinde bulunan üreticilerimizin, hal
esnafımızın ve hal müdürlüklerimizin zararına yol açıp
açmadıklarının belirlenmesi, yürürlüğe giren bu kanunun
üretim bölgelerinde bulunan üreticilerimize ve esnafımıza daha fazla
katkı sağlamasının önünü açacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılması gerekli
görülmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışma talebinin uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1242)
05/07/2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmesine dair bir talebi olmuştur.
Başkanlığımızca uygun görülen bu talep İç Tüzük'ün
25'inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
karar yeter sayısı.
BAŞKAN Evet, tezkereyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.31
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
14.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Başkanlığının tezkeresinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, eğer muhalefet İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunun çalışmasını istemiyorsa biz de reddedelim;
tatilde çalışmasını istemiyorsa, Komisyonun
aldığı kararı biz de reddedelim, eğer öyle ret oyu
vereceklerse.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz ret vermiyoruz, bir yoklama olarak
istiyoruz bunu.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.47
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
15.06
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Başkanlığın tezkeresinin yapılan
ikinci oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, tezkere kabul edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve arkadaşları tarafından Adana ilindeki çiftçilerin sorunlarının (10/564); Adana Milletvekili Ali Halaman ve arkadaşları tarafından ülke genelinde meydana gelen büyük afetler, kuraklık, yanlış desteklemeler ve fiyat politikaları sebebiyle büyük sıkıntı içine giren çiftçilerin sorunlarının (10/581); Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve arkadaşları tarafından 1/3/2012 tarih 3210 sayı ile Tokat ilindeki çiftçilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 5 Temmuz 2013 Cuma günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 5/7/2013 Cuma günü (bugün)
toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin, Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz ve arkadaşlarının (10/564) esas numaralı, Adana
ilindeki çiftçilerin sorunları ve Adana Milletvekili Ali Halaman ve
arkadaşlarının (10/581) esas numaralı ülke genelinde
meydana gelen büyük afetler, kuraklık, yanlış desteklemeler ve
fiyat politikaları sebebiyle büyük sıkıntı içine giren
çiftçilerin sorunları ile Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve
arkadaşlarının 1 Mart 2012 tarih, 3210 sayı ile TBMM
Başkanlığına vermiş olduğu Tokat ilindeki
çiftçilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verdikleri
Meclis araştırma önergelerinin 5/7/2013 Cuma günü (bugün) Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi
lehinde söz isteyen Muharrem Varlı, Adana Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş
olduğumuz çiftçilerin problemlerinin araştırılmasıyla
ilgili önergemizin lehinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz, burada, bu kürsüde defalarca gündeme getirmemize
rağmen her defasında iktidar tarafından, Hükûmet tarafından
çiftçilerin problemlerini araştırmak, çiftçilerin problemlerine çözüm
üretmek hep kulak arkası edildi. Nereye kadar kulak arkası edilecek,
bu çiftçiler topraklarını terk edene kadar mı, bu çiftçiler
ekmekten dikmekten vazgeçene kadar mı terk edilecek? Bunun nereye kadar
gideceğini kestiremiyorum ama şu anda çiftçilerimiz
aşırı derecede sıkıntı içerisinde, problemleri
çok fazla, bunları da burada gündeme getirmek ve onların
problemlerini Türkiye Büyük Millet Meclisine taşımak adına ben,
en azından bir çiftçi milletvekili olarak bunu kendime görev addediyorum.
Değerli arkadaşlarım, buğday
hasadı hemen hemen tamamlanmak üzere. Şu anda İç Anadolunun
bazı bölgelerinde hasat yapılıyor, diğer bölgeler tamamen
bitmiş durumda. Buğday fiyatları ne yazık ki beklenilen
seviyede değil, şu anda 650 bin lirayla 700 bin lira arasında,
eski rakamla. Çiftçilerin buğday ekip ona yapmış oldukları
masrafı karşılayacak seviyede de değil bu fiyatlar ve
çiftçilerimiz ne yazık ki Ofis çabuk alım
yapmadığından, peşin bedelle ödeme
yapmadığından dolayı da tüccarın eline düşüp ona
ucuz bedelle buğdayını satmak mecburiyetinde
kalmıştır.
Değerli arkadaşlarım, buğday çok
stratejik bir üründür. Buğdayın ekilmesi mutlaka teşvik
edilmelidir, buğday üreticileri mutlaka desteklenmelidir çünkü bugün belki
pamuğu dışarıdan ithal edebilirsiniz -onun ithal edilmesi de
yanlıştır- ama buğday savaşta da, barışta da
Türkiyeye lazım olan, insanlarımıza lazım olan, devlete
lazım olan bir üründür, onun için buğday ekimini mutlaka
desteklememiz lazım, buğday
ekenleri mutlaka desteklememiz lazım.
Bakınız, Türkiye'nin ihtiyacı
aşağı yukarı 22-23 milyon ton civarındadır. Bu
yıl beklenen rekolte, Tarım Bakanlığının
açıkladığı rekolte 20 ile 21 milyon ton
civarındadır. Yani, aşağı yukarı 2 milyon ton
gibi bir açık vardır. Bu, nereden karşılanacak? İthal
edilerek karşılanacak. Yahu, biz, hadi diyelim ki, efendim petrolü
bulamadık -var da bulamadık- dışarıdan petrol ithal
ediyoruz. Ya, arkadaş bizim buğday ekecek topraklarımız yok
mu? Birçok toprağımız boş kalıyor. Niye? Çünkü, çiftçi
buğdaydan para kazanamadığı için buğday ekmek
istemiyor, dolayısıyla da bir rekolte eksikliği var ve ne
yazık ki bu da ithalatla karşılanacak. Yani, ülkemiz kendi
içerisinde milletimizin alın teriyle kazanıp ödediği vergileri
bir başka ülkenin çiftçisinin kazancı olarak ne yazık ki yurt
dışına gönderecek. Bunlar, yanlış politikalar
değerli arkadaşlarım. Buğday üreticilerini mutlaka
desteklememiz lazım. Pamuk üreticilerinin de aynı
sıkıntıları var. Bugün, Türkiye, dünyanın en büyük
pamuk ithalatçılarından birisi hâline geldi. Dünyanın en çok
pamuk üretebilecek ülkelerinden birisi olmasına rağmen,
topraklarımız, iklimimiz buna müsait olmasına rağmen,
dünyanın en kaliteli pamuğunu üretebilecek durumdayken ne yazık
ki pamuk üretemiyoruz. Niye üretemiyoruz? Çünkü, pamuktan para kazanamıyor
çiftçi, onun için pamuk ekmek istemiyor. Fabrikatör de ne yapacak? Bu işi yapıyorsa
eğer, gidip dışarıdan pamuk getiriyor. Kime para
kazandırıyoruz? Amerikanın çiftçisine para
kazandırıyoruz, Yunanistanın çiftçisine para
kazandırıyoruz, Hindistanın çiftçisine para
kazandırıyoruz. Bizim çiftçimiz pamuk ekmeyi, pamuk üretmeyi bilmiyor
mu? En âlâsıyla biliyor, en iyisiyle biliyor. Ver benim çiftçime
Avrupadaki desteği, gelişmiş Avrupa ülkelerinin pamuk
üreticilerine vermiş olduğu desteği ver, bak bakalım
Türkiye de dünyanın en fazla pamuk üreten ülkeleri hâline geliyor mu,
gelmiyor mu? Ama yanlış politikalar neticesinde, ithalata yönelik
politikalar neticesinde bugün pamuk üreticisi, ne yazık ki, havlu
atmıştır, pamuk ekmekten vazgeçmiştir.
Değerli arkadaşlarım, mısırda da
durum aynı. On beş, yirmi gün önce, bir ay öncesinden, konuşma
yaptım: Şu ithalatı durdurun, efendim, dışarıdan
mısırı getirmeyin. Kanatlı yem üreticilerinin,
büyükbaş hayvan yem üreticilerinin tamamı kendi ithal
mısırlarıyla kendi depolarını doldurdular,
ihtiyaçlarını karşıladılar, bir ay sonra
mısır hasadı başlayacak, bu çiftçi ne yapacak? dedim,
dinlemediniz, fonu yükseltmediniz, aksine ithalatı teşvik ettiniz.
Dolayısıyla, bugün, ne yazık ki, Türkiyede, şu anda
kanatlı yem üreticilerinin ve büyükbaş hayvan yem üreticilerinin
depoları dolmuş durumdadır. Çiftçinin malı
çıktığı zaman, acaba çiftçi nasıl pazarlayacak diye
endişe içerisindeyim. Ben kendim bir çiftçiyim, bunu da bizzat
yaşayan bir arkadaşınızım. Bugün gübre alırken
nasıl yüreğimiz ve cebimiz yanıyorsa, mazot alırken
nasıl yüreğimiz ve cebimiz yanıyorsa işte, çiftçi, ürünü
hasat ettiğinde eğer para etmiyorsa, nasıl kara kara
düşünüyorsa bunu en iyi bilen bir arkadaşınızım çünkü
bizzat yaşayan bir arkadaşınızım.
Dünyanın en pahalı mazotunu tüketiyoruz, 4,33
lira. Allahtan reva mıdır bu ya! Dünyanın en pahalı
gübresini tüketiyoruz. Yani, altında, gümüşte, efendim, süs
eşyasında KDVyi düşürdünüz. Yıllardan beri burada
söylüyorum, Gelin, şu gübredeki yüzde 18 KDVyi düşürelim, çiftçinin
menfaatine bu işi yapalım. diye, her defasında Maliye Bakanı
diyor ki: Olmaz. Tarım bakanı diyor ki: Bizim böyle bir projemiz
yok. Niye yok kardeşim? Yani, süs eşyası, efendim, altın
ve gümüş yani bunlarda KDVyi sıfırlarken vicdanınız
tahammül ediyor da çiftçinin en pahalı girdisi olan gübrede yüzde 18 KDVyi
kaldırmaya niye vicdanınız tahammül etmiyor? Çünkü sizin
çiftçiyle alakalı bir vicdan meseleniz var, bir vicdan probleminiz var.
Çiftçi sizin için yok, çiftçi diye bir şey yok sizin için.
Buraya çıkıyor
konuşmacılarınız
Efendim, Ziraat Bankası şu kadar kredi verdi. Yahu, Ziraat
Bankasının verdiği krediyle övünmek acaba neyle eş
değerdir? Ben bunu anlayamıyorum ya. Bir insanın parası
varsa, para kazanıyorsa, gidip Ziraat Bankasından niye kredi alsın
kardeşim, niye gitsin kredi alsın ya! Denizbanktan niye gidip kredi
alsın, efendim, Şekerbanktan niye kredi alsın! Para
kazanamıyor, tekerini döndürebilmek için, ihtiyacını
karşılayabilmek için, topraklarını terk etmemek için o
bankadan kredi alıyor, bu bankadan kredi alıyor; bütün
tarlalarını, evlerini, topraklarını da ipotek veriyor. Yani
bununla övünmek bana göre akli bir problem manası
Ben öyle
karşılıyorum yani. Bununla övünülmez arkadaşlar. Yani, para
kazanan hangi çiftçimiz gider Ziraat Bankasından kredi alır ya? Niye
alsın yani, niçin alsın? Şimdi, Efendim, biz şu kadar
destek veriyoruz. 2002de destek şu kadardı, 2013te destek bu
kadar. Ya bırakın ya, bu lafları bırakın,
bırakın; bırakın bu lafları. Toprağın
içerisinde alın terini döken, gerçekten ekip diken, gerçekten yüreği
yanan insanlar gelsin burada konuşsun. Eğer bunu konuşabiliyorsa
bu şekilde alnından öpeceğim o zaman onu. Eğer Ben
çiftçilik yapıyorum, para kazanıyorum; toprak ekip dikiyorum, para
kazanıyorum. deyip burada, bu kürsüde cevap verebiliyorsa, onun
alnından öpeceğim, bir daha da hiç konuşmayacağım. Ama
nerede toprağı bilmeyen varsa, nerede toprakla uğraşmayan
varsa, sırf burada gelip kendi grubunu tatmin etmek noktasında, ahkâm
kesmek adına konuşma yapılıyorsa, bunlar doğru
şeyler değil arkadaşlar, doğru şeyler değil.
Bunların hiçbir tanesi çiftçinin problemlerine de çözüm getirmez, çözüm
üretmez. Yani, eğer bu kadar iyiyse çiftçi, gelin, hep beraber bu
araştırma önergesini kabul edelim, kabul edelim hep beraber. Gidelim,
Adanada, Karataşta, Ceyhanda, Yumurtalıkta, İmamoğlunda
oturalım çiftçilerimizle, bir konuşalım bakayım. Eğer
kendinize bu kadar güveniyorsanız, kendinizden bu kadar eminseniz,
verdiğiniz destekler bu kadar çok çiftçiye fayda sağladıysa,
gelin, gidelim, yapalım bunu. Ama yapamazsınız ki
Yapamazsınız çünkü bunları çiftçinin karşısında
anlatacak yüzünüz yok. Ama buraya geliyorsunuz, şov yapmak adına,
Efendim, şu kadar destek verdik, bu kadar destek verdik, Ziraat
Bankasından şu kadar kredi verdik. Ya bırakın bunları
ya! Bırakın, bırakın! Çiftçi can çekişiyor, çiftçi
ölmek üzere, çiftçinin can suyuna ihtiyacı var.
MEHMET ERDEM (Aydın) Senin bildiklerin
MUHARREM VARLI (Devamla) Senin toprağın var
mı yahu, var mı toprağın?
MEHMET ERDEM (Aydın) Var.
MUHARREM VARLI (Devamla) Bırak Allahını
seversen yahu, bırak Allahını seversen. Toprağı
olmayan adam konuşmasın buradan, bırak.
Şimdi, bakın değerli
arkadaşlarım, çiftçi can çekişiyor, çiftçiye can suyu vermemiz
lazım, bunun için de çözüm üretmemiz lazım. Afaki nutuklarla bu
iş olmaz. Sırf kendi grubunuzu tatmin etmekle bu iş olmaz.
Buraya çıkıp şov yapmakla da bu iş olmaz. Onun için,
gerçekten yüreği yanan arkadaşım varsa, gerçekten çiftçilik
yapan varsa, alın terini toprağa döken varsa gerçekten para kazanan
oluyorsa onun alnından öpeceğim, bir daha da böyle konuşma
yapmayacağım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisi aleyhinde söz
isteyen Mehmet Erdoğan, Adıyaman Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; MHP Grubunun araştırma
önergesi aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, şimdi, gerekçeye
baktım, gerekçede şu yazıyor: 99 yılında meydana
gelen büyük afetler ve yıllardan beri
diye devam ediyor. Bir alt
paragrafta TC Ziraat Bankası ve Türkiye Tarım Kredi
Kooperatiflerince verilen yüksek faizli krediler
ve alt satırda bir
şey daha yazıyor: Çiftçiye yapılan desteklerin
bazılarının kaldırılması
Şimdi
geleceğim, sizin gerekçeleriniz doğrultusunda, ithamlarınız
noktasında konuşacağım.
Hazreti Mevlâna der ki: İki
parmağını göz kapaklarının üzerine koy, bir şey
görebiliyor musun dünyadan? Hayır. E, sen göremiyorsun diye bu dünya yok
değil ki aziz kardeşim. Göz yummakla gece olmaz, gözünü kapayan
kendisine gece yapar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, aziz milletimiz neyin
Türkiye'nin lehine neyin aleyhine olacağını gayet iyi derecede
biliyor. Biz, aziz milletimizin sağduyusuna her zaman güvendik, hamdolsun
hata da etmedik, ne aldanan olacağız ne aldatan olacağız.
dedik.
Hatırlatmakta fayda var. Dün, Hakkârinin,
Edirnenin köylerine yol götüren, su götüren bir Türkiye değil, onu
bırakın, Başkent Ankaranın köylerine yol götüremeyen, su
götüremeyen bir Türkiye vardı, yardım alan bir Türkiye vardı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Allah, Allah!
MUHARREM VARLI (Adana) Ağlayacağım
şimdi ben, ağlayacağım. Yapma ya!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Meyveli ağacı
taşlarlar, bu konuşmanız oradan sizin meyveniz yok,
attığınız taş da başınıza düşer.
Bugün dünyanın her yerine yardım elini uzatan
bir Türkiye var. Dün seçim ekonomisi diyerek popülizm yaptılar. Milletin
kaynaklarını çarçur ettiler. Milletin emanetine haksızlık
ettiler.
TURGAY DEVELİ (Adana) Çiftçiye gel, çiftçiye.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) İşte çiftçi
burada değerli kardeşim, tabii çiftçiye geliyorum.
Merkez Bankasına talimat verildi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Tütün
çiftçisine gel Mehmet Erdoğan Bey.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Karşılıksız para basıldı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Adıyaman tütününe gel biraz.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Bedeli, sonuçları,
faturası hiç hesaba katılmadan bol keseden
dağıtıldı. Vaatler havada uçuştu. Enflasyon bu ülkede
üç haneli rakamlara yükseldi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bunlar çiftçiyi
ilgilendirmiyor Mehmet Bey.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Bütçe
açığında rekorlar kırıldı. Faizler astronomik
seviyelere tırmandı, ardı ardına zamlar geldi,
kaşıkla verilen kepçeyle geri alındı.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Samandan bahset, mazottan
bahset.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Adıyaman tütününden bahset, Adıyaman tütününden.
MUHARREM VARLI (Adana) Aynı sizinki gibi,
aynı sizi anlatıyorsun vallahi yani.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Sabırlı
olursanız anlatacağım. Ben sizlere değil aziz milletime
söylüyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Sayın
Başkan
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Aziz milletim, gecelik
7.500lük faizleri
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, hatibi
uyarır mısınız.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
üç haneli enflasyon
rakamlarını, batan bankaları
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Size değil, aziz milletime
diyor. Lütfen efendim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, hatibi uyarır
mısınız.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
hortumlanan yüzlerce
milyar dolarları hatırlayın demiyorum. Bu ülkede
yıllardır el kesesinden harcamışlar. Altta kalanın
canı çıksın. dediniz, Gemisini kurtaran kaptan. dediniz, Devletin
malı deniz dediniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, lütfen
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Ama bu denizin
bittiğinin, bu geminin karaya oturduğunun aziz milletimiz
farkına varmıştı, size Artık dur. dedi. AK
PARTİye Bu gemiyi sen yürüteceksin. dedi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İktidara geldiğimizde karşımızda
itibarı yıpratılmış, ekonomi içinde kara delik diye
nitelendirilen bir Türk tarımı ve çiftçisi vardı. Artık
Türkiye'de gerçekleri gören, halkını iyi anlayan, üretime değer
veren bir iktidar işbaşındadır.
TURGAY DEVELİ (Adana) Mazotun fiyatı kaç
lira, mazotun?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Türk çiftçisini
ekonomimiz içerisinde vazgeçilmez bir aktör olarak görüyoruz. Türk çiftçisi
ekonominin hayırlı evladıdır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Gübreyi söyle, gübreyi.
TURGAY DEVELİ (Adana) Gübrenin fiyatı kaç
lira?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Gübreye de
geleceğim, gübreye de.
Sizin 1999-2002 arasında Kimyevi gübre desteklerini
kaldıracağız. diye IMFye verdiğiniz taahhütlerden de
bahsedeceğim. Hele sabırlı olun ya.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İGSAŞı kim
sattı, İGSAŞı?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Bizim
insanımıza bir gönül borcumuz var, bunu ödeme azmi ve
kararlılığı içerisindeyiz. Tarım
politikalarını belirlerken ve uygularken sizin
yaptığınız gibi popülist yaklaşımlarla
değil
Siyasi menfaatleri memleket menfaatlerinin önüne koyarak hareket
etme lüksümüz yoktur.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İyi
yazamamışsın sen onu.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Her kuruşun
hesabını iyi yapmak, bu hesabı yaparken de resmin
tamamını görmeyi asla ihmal etmemeliyiz.
TURGAY DEVELİ (Adana) Çiftçi tefecinin
kucağında, çiftçi.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Çok gördük, Ne veriyorsa
2 katını veriyorum. diyenleri çok gördük, Çamurun üstüne oturmam.
diyenleri gördük, Verdimse ben verdim. diyenleri gördük. İşte, AK
PARTİ sizin bozduğunuz bu dengeleri düzeltmek için, bu dengeleri
sağlam bir zemine oturtmak için geldi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana) Alkışlıyorum seni
Mehmet Erdoğan! Helal olsun sana!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Aziz milletim,
değerli milletvekilleri
MUHARREM VARLI (Adana) Tiyatrocu gibisin vallahi,
tiyatrocu! Kenan Kalav bile senin gibi oynayamaz bu oyunu, helal olsun vallahi!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Sabırlı ol,
Çiftçiyim diyorsun.
iktidara geldiğimizde ilk işimiz 765 bin
çiftçinin 2,7 milyar TLlik -2
katrilyondan fazla, 3 katrilyonluk- borcunun 1,5 katrilyonunu sildik. 1,2
milyar TLyi de üç yılda ödeme imkânı getirdik. Bu 765 bin çiftçi,
kimin döneminde, bu almış olduğu o cüzi miktardaki kredileri
ödeyemez hâle gelmişti? Sizin döneminizde.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Şimdi? Şimdi?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Gerekçede diyor ki, kredi
faizleri yüksekmiş. Ne zaman? Enflasyon yüzde 45.
TURGAY DEVELİ (Adana) İcra dairelerine bir
git bak, icra dairelerine. Hikâye anlatma burada.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Sabırlı ol,
sabırlı ol!
Ziraat Bankası yüzde 59, yüzde 47yle çiftçiye kredi
veriyor.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Başkalarına da
veriyor, başkalarına da veriyor.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Vay, sevsinler sizi,
sevsinler!
AK PARTİ iktidarında kredi faizleri yüzde 0-7,5
aralığında. 550 milyon TL kredi kullandırılırken
22 katrilyon çiftçimize kredi kullandırılmış. Peki, bugün
kredilerden, desteklerden, kredi faizlerinin yüksekliğinden şikâyet
edenlerin dönüp bakmaları lazım. Neye? Kendi dönemlerinde,
iktidarları dönemlerinde altında imzası olan o taahhüt
mektuplarına bakması lazım; 1999, 2001de neler
yazılmış?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) İcra
dosyalarına da bak!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Kredi
sübvansiyonlarının kaldırılacağı vaadi
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçesinde öyle mi?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Sayın
Başkanım, ya, grup başkan vekilim de soruyor Hakikaten öyle mi?
diyor. Ya, sizin yazdığınızı, sizin söylediklerinizi
söylüyorum ben burada. Kredi sübvansiyonlarının
kaldırılacağı vaadi, dolaylı destekler yerine
doğrudan gelir desteğinin ikame edilmesi
Bu taahhütlerin hepsi
IMFnin bu niyet mektuplarında var. Tarımda kullanılan kimyevi
gübre desteklerini kaldırdık. bu sizin sözünüz, bu sizin vaadiniz.
Muhtaç çiftçilere ödünç tohumluk verilmesi hakkında kanunu siz
kaldırdınız ya, Allah aşkına.
TURGAY DEVELİ (Adana) Ya, sen bugüne gel, milattan
önceden bahsediyorsun. Bugüne gel.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Çiftçi tabii afetle
karşılaşıyor; sigorta yok, tabii, Tarım Kanununu da,
tarım sigortasını da getiren bizim iktidarımız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Parayı da sen ödüyorsun
değil mi?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Muhtaçsa devlet
kendisine tohumluk yardımında bulanacak. Bunu
kaldırıyorlar. Aziz milletim, tohumluk desteğini
kaldırıyorlar, gübre desteğini bunlar kaldırıyorlar,
kredi faiz sübvansiyonlarının kaldırılmasını
IMFye bunlar taahhüt ediyorlar.
MUHARREM VARLI (Adana) Cuma namazından az önce
çıktın ha, az önce çıktın! Hutbede gibi konuşma orada!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Toprak Mahsulleri Ofisi
fiyat desteğinin kaldırılacağını IMFye
verdikleri taahhütlerde ifade ediyorlar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sen hiç taahhüt vermedin
değil mi gelince?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) İşte, sizin
yaptıklarınız bu ama bizim on yıllık dönemimizde
tarımda neler yaptık, zamanım da izin verirse birkaç şeyi
de ifade etmeye çalışacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sekiz dakika MHPye salla, iki
dakika zaman yeterse
Ben konuşsam bu kadar zarar verirdim partine.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Ülke nüfusunun yüzde 25i
bu sektörde, tarımın millî gelirdeki payı yüzde 8, ihracattaki
payımız yüzde 11, 20den fazla temel tarım ürününün üretiminde,
10dan fazla ürününün ihracatında dünyadaki ilk 5 ülke
arasındayız ama ne yazık ki tarım, üzerinde negatif anlamda
en fazla popülizmin yapıldığı bir alan. AK PARTİ
döneminde bu alanda da çok büyük gelişmelere şahit olmaktayız.
Rakamları söylemeyeceğim de neyi
söyleyeceğim sana
MUHARREM VARLI (Adana) Neyi söyleyeceksin, söyle söyle!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
yaptığımızla konuşuyoruz,
yapamadıklarımızı da söyleyeceğiz ama aziz milletimize
yaptıklarımızı da bahsedeceğiz. 2002 yılında
1,8 milyar TL tarımsal destekleme verilirken
MUHARREM VARLI (Adana) Ya, hep aynı yerdesin! Bir
adım öne git ya! Allahtan kork!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Sabır ol,
sabırlı ol. Tabii, meyveli ağacı taşlarsın.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Adıyamanda ne kadar
dolandırdılar? 85 milyon dolandırdılar.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen.
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) 2012 yılında 7,6 milyar TL, aziz milletim,
2013 yılında da 9,1 milyar TL çiftçimize toplam nakit tarımsal
destekleme ödemesi yapılacak.
MUHARREM VARLI
(Adana) Sen Süheyl Eğribozu tanıyor musun?
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) - On bir yıllık iktidarımızda, 60
katrilyon, aziz milletimize tarımsal destekleme yapacağız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Ne kadar dolandırdılar?
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) - Bu yeterli mi? Biz şunun bilincindeyiz: Hortumculara,
bankayı batıranlara, bu milletin zenginliklerini,
kaynaklarını peşkeş çekenlere, hortumları kestik,
feryadınız bundandır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu yaptıklarımız aziz milletimize hizmet
olarak yapabildiklerimizin birkaçıdır
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Adıyamanlı tütüncüye bir şey söyle, otuz saniye
içinde söyle.
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) - Ama
sabırlı olun. Siz her seçimde, her sandıkta milletten
aldığınız tokat, sille size yetmedi, döndünüz yargıya,
döndünüz orduya. Ordu göreve. dediniz, vesayet
anlayışının hâkim olması için gayret ettiniz. Gizli
ajandanızda bunlar var. Bu aziz milletimiz sizin ne
yaptığınızı, ne yapacağınızı gayet
iyi bilecek tecrübeye sahip.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Bırak ya! Sen git bunları
Adıyamanda anlat.
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) -
Sabırlı olun. Adıyamanlı çiftçim de biliyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Gidemez oraya.
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) -
Adıyamanda AK PARTİ iktidarında tam 630 trilyon
Adıyamanlı çiftçimize destekleme ödemesi yapıldı. Yapabildiklerimiz
bunlar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) - Değerli
çiftçilerimizin daha fazlasını hak ettiğinin bilincindeyiz. AK
PARTİ iktidarı devam edecek, milletimizin, çiftçimizin yüzü daha da
gülecek.
O
araştırma önergesinin aleyhinde olduğumu bildiriyor, sizleri
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Ne kadar dolandırdılar Mehmet
söylesene, ne kadar dolandırdılar?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkanım, Sayın Erdoğan hep siz
diye cümle kurdu, zannediyorum o siz biziz. Sayın Muharrem Varlıya
sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN
Anladım da, ne diye sataştı yani ne söyledi de
sataştı?
MUHARREM VARLI
(Adana) Yanlış bilgilendirdi Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Hep beraber dinledik burada.
BAŞKAN
Sayın Şandır, dün de oldu bu yani. Bunu ifade etmek
durumundasınız. Her zaman sorduğumuz şey yani bundan niye
alınıyorsunuz anlamış değilim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bizim yapmadığımız, 57nci Hükûmet dönemindeki
şeyleri yapmışız gibi söylüyor. Daha duymuyor musunuz ya!
BAŞKAN Ama
Sayın Günal, ben Sayın Şandıra sordum, size sormadım
yani.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) 57nci Cumhuriyet Hükûmetini sürekli suçladı
arkadaşımız.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ya, kafa bu tarafa dönünce bir türlü anlamıyorsunuz
Başkanım. Oraya bakınca doğrudan anlıyor, gözüne
bakıyor
Vallahi helal olsun ya!
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Tabii, biz Sayın Erdoğanın bu
konuşmalarına alıştık, ezberledik efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Varlı, iki dakika söz veriyorum.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının, Adıyaman Milletvekili Mehmet Erdoğanın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM VARLI (Adana) Evet, aynen Sayın
Şandırın söylediği gibi, klasik bir Mehmet Erdoğan
konuşması. Ben bunu tahmin ediyordum zaten. Buraya çıkıp
Biz şunu verdik, biz bunu verdik
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) IMFye taahhüdü siz
vermediniz mi?
MUHARREM VARLI (Devamla) Yahu, sen tiyatro sahnesinde
misin be kardeşim? Sen tiyatro mu oynuyorsun? Sen ne yapıyorsun Allah
aşkına yahu? Eğer bu kadar kendine güveniyorsan, bak, bu kadar
kendine güveniyorsan, gel bu araştırma önergesini kabul edelim hep
beraber, burada komisyonu kuralım. Gidelim Adanaya, Ceyhana,
Karataşa, Yumurtalıka, otur, orada çiftçinin
karşısında bunları anlat yahu! Yahu, sapa samana muhtaç
ettiniz çiftçiyi.
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Milletin içindeyiz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Adıyamana, Adıyamana
MUHARREM VARLI (Devamla) İlk defa sizin
zamanınızda kurbanlık koyun ithal etti bu ülke yahu!
Yıllardan beridir biz kurbanlık koyunumuzu kendimiz beslerdik;
kendimiz besler, kendimiz keserdik. Siz geldikten sonra kurbanlık koyuna
muhtaç ettiniz bizi, kurbanlık koyuna. Sapa samana muhtaç ettiniz bizi.
Allahtan korkun yahu! İnsan burada konuşurken biraz vicdanlı
konuşur, biraz ölçülü konuşur.
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Sen kendine bak!
MUHARREM VARLI (Devamla) Bak, ben popülizm
yapmıyorum, ben yüreği yanan bir çiftçiyim kardeşim; tarla ekip
diken bir insanım ben yahu!
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Bağırarak
konuşman haklı olduğunu göstermez. Adamın
konuşmasına bak, senin konuşmana bak!
MUHARREM VARLI (Devamla) Ben, şimdi... Bak,
burada
Yahu, sen konuşma, sus. Seninle işim yok benim.
Şimdi, bak, eğer siz çiftçiye bu kadar çok
şey verdiyseniz, tamam mı, gelin, bu araştırma önergesini
kabul edelim. Yiğitçe gidelim, çiftçinin karşısına, orada
kendimizi anlatalım. Bakalım, ben mi haklıyım, yoksa sen mi
haklısın, bir görelim bakalım. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Adıyamanda 2 milyon kime
gitti Mehmet Bey?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan,
iki konuda açıklama yapmak istiyorum. Bir, Tarım Kanunuyla ilgili;
bir de, desteklemelerle ilgili. 9,1 milyar destek verdiğini söylediler. Bu
konuda düzeltme yapmak istiyorum.
BAŞKAN Şimdi, zaten Sayın Seçerin sözü
var.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Ya, o sözü içinde
konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekili
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve arkadaşları tarafından Adana ilindeki çiftçilerin sorunlarının (10/564); Adana Milletvekili Ali Halaman ve arkadaşları tarafından ülke genelinde meydana gelen büyük afetler, kuraklık, yanlış desteklemeler ve fiyat politikaları sebebiyle büyük sıkıntı içine giren çiftçilerin sorunlarının (10/581); Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve arkadaşları tarafından 1/3/2012 tarih 3210 sayı ile Tokat ilindeki çiftçilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 5 Temmuz 2013 Cuma günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi
lehinde söz isteyen Sayın Seçer.
Buyurun Sayın Seçer. (CHP sıralarından
alkışlar)
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisinin, çiftçilerin sorunlarıyla ilgili bir araştırma
komisyonu kurulmasıyla ilgili vermiş olduğu önergenin lehinde
söz aldım.
Önergenin
mahiyetinde genelde Adana bölgesindeki üreticilerin sorunlarına
ilişkin bir komisyon kurulması ve oradaki sorunların
araştırılması amaçlanmış. Tabii ki Adana
tarımsal üretim açısından önemli bir bölge. Türkiye'nin en
önemli tarımsal üretiminin yapıldığı Mersin, Adana,
Hatay; o bölge. Tabii ki oradaki sorunlar Türkiyeyi kapsayan sorunlardır.
Eğer böyle bir araştırma komisyonu kurulursa ortaya çıkacak
tablo aslında Türkiye'nin tarımsal üretimindeki,
hayvancılığındaki sorunların ortaya
çıkarılması açısından fayda sağlayacaktır.
Tarımsal
üretim Türkiye açısından önemli bir üretim kalemi. Sosyolojik
açıdan önemli, ekonomik açıdan önemli, Türkiye ekonomisine
katkıları, bu sektörde çalışan oranın
yüksekliği... Yaklaşık olarak Türkiye toplumunun üçte 1i
tarımdan direkt ya da dolaylı olarak geçinen insanlardan
oluşuyor. Dolayısıyla, bu sektör önem arz ediyor.
Şimdi,
arkadaşlarımız konuştu, hatiplerimiz konuştu.
Eğer Türkiyede bu alanda -Sayın Erdoğanın iddia
ettiği gibi- bir sorun yok ise, Türkiye ekonomisi açısından ya
da sosyolojik açıdan bizim bölgemizde, Adıyaman bölgesinde gerçekten
oralarda her şey güzel, bir bahar mevsimi yaşanıyor, ekonomik
açıdan hiçbir sıkıntı yaşamıyor üreticilerimiz
MEHMET
ERDOĞAN (Adıyaman) Çiftçi daha fazlasını hak ediyor, ben
yaptıklarımızı söyledim.
VAHAP SEÇER
(Devamla) Ama ben inanıyorum ki Sayın Erdoğan da
olayların farkında, gerçeklerin farkında. Hem tarımda hem
hayvancılıkta önemli sorunlar yaşanıyor. Bu sorunlar sadece
iktidar milletvekillerine ya da muhalefet milletvekillerine bir şikâyet
olarak gelmiyor, tamamımıza
Özellikle tarımsal üretimin
yoğun yapıldığı bölgelerde çiftçilerle
karşılaştığımızda yoğun şikâyetler
aldığımızı Sayın Erdoğan da biliyor.
Eğer ki bu sektörde sorun yok ise son on yıllık AKP hükûmetleri
döneminde Türkiye ekonomisinde ortalama büyüme oranı yüzde 5
civarında, tarım sektöründeki büyüme 2,2lerde kalmış. AKP
iktidara geldi 2002 sonunda. İstihdam içerisinde tarım sektöründe
çalışanlar 7,5 milyon civarında insandı, bugün bu rakamlar
6,2 civarlarına düşmüş. Teknik olarak doğrudur, genel
ekonomi içerisinde, gayrisafi millî hasıla içerisinde tarımın
payını azaltmak elbette ki ekonomik kurallar açısından,
teknik açıdan, ekonomik doğrular açısından olması
gerekendir. Sanayinin payının büyümesi ya da katma değeri yüksek
diğer sektörlerin oranının büyümesi gayet doğaldır,
teknik açıdan, ekonomik açıdan doğrudur ama Türkiye bir
tarım toplumuysa sosyolojik açıdan bunun
yanlışlarını ortaya koymamız lazım.
Şimdi, sadede gelelim; uygulamada, alanda neler
oluyor, ona bakalım. Üreticilerin en fazla mağdur olduğu konu
girdi fiyatlarının artış hızı yani mukayese etmek
için bir referans noktasına ihtiyacımız var. O referans noktası
da 2003 yılı ya da 2002 yılı sonu girdi fiyatları.
2002 yılı sonu ya da 2003 yılı başı ürün
fiyatlarını alacağız, on yıl sonra girdi
fiyatları hangi noktada, ürün fiyatları hangi noktada,
bakacağız.
Şimdi, Türkiye genelinde tahıl, hububat
hasadı yapılıyor, buğday hasadı yapılıyor,
arpa hasadı yapılıyor. Bundan on yıl önceki -bunu ben
söylemiyorum, TÜİK tablolarına bakınız- durum buğday,
ekmeklik buğday, yarı sert, sert buğday rakamlarını
alınız, bugünkü rakamlara bakınız, 2-2,5 kat gibi bir fark
var yani o gün 30 kuruş civarlarında olan buğday fiyatları
bugün 70 kuruş civarlarındadır. Ama mazot fiyatına
bakın, 1,1 lira,
MEHMET
ERDOĞAN (Adıyaman) Veriyoruz.
VAHAP SEÇER
(Devamla) - Alan desteği adı altında veriyorsunuz. Daha önce de
doğrudan gelir desteği vardı -yanıltmayın
insanları- 2009da onu kaldırdınız, alan desteği
adı altında gübre desteği veriyorsunuz. O zaman gübrede destek
yüzde 50 civarındaydı şimdi yüzde 10a yüzde 15e tekabül
ediyor. İnsanları kandırıyorsunuz.
Bakınız,
torba yasada desteklemeyle ilgili bir kanun maddesi var, diyor ki: 55 ilde 85
çiftçinin destekleme ödemeleri yapılmıyor. 208 milyon lira rakam
üreticiye ödenmiyor, bunları affedelim. Bir şekilde işin
içerisinde yolsuzluk var. Ya evrak sahte, müstahsil makbuzu düzenlenmiş
sahte. Ki bunlar da organize işler, organize çeteler, bunları
önleyemiyorsunuz, beceriksizsiniz, teşkilatlarınız beceriksiz!
Bunun içinde memur var, bankacı var, çiftçi var, tüccar var, sanayici var
hepsi bir saadet zinciri oluşturmuş üçkâğıtçılık
yapıyor. Siz de uyuyorsunuz, ahkâm kesiyorsunuz. 208 milyon lira, siz ne
iş yaparsınız, bu mu başarı? Bu Hükûmet döneminde
saman ithalatı oldu mu? Oldu. Bu Hükûmet döneminde et ithalatı oldu
mu? Oldu. Bu Hükûmet döneminde karpuz ithal ediliyor mu? Ya domates ithal
ediliyor mu? Limon ithal ediliyor mu? Çilek ithal ediliyor mu?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Vahap Bey zenginleşiyoruz.
VAHAP SEÇER
(Devamla) - Yağlı tohum ithalatına her yıl 4 milyar lira
para veriliyor mu? Çukurova pamukla anılırdı, Hatay pamukla
anılırdı. Türkiyenin 4 milyon ton kütlü pamuk üretimi
vardı. Bakın, bugün havza bazlı üretim destekleme modeline
geçildiği hâlde özel olarak yağlı tohumlara fazla destek
verildiği hâlde, hâlâ yakaladığınız rakam 2,5 milyon
ton.
Şimdi, siz aklınıza ne gelirse ithal
edeceksiniz. Bu ülke tarım ülkesi, bu ülke hayvancılık ülkesi;
mera bırakmadınız ya! Yine torba yasada var, turizm tesislerine
tahsis edeceksiniz. Allahtan korkmaz mısınız, nasıl Sorun
yok. dersiniz? Bana şunu söyleyin, çıkın şu kürsüye
şunu söyleyin: Ya, Türkiye'nin tarımsal sorunları çok fazla,
gerçekten bir sorunlar yumağı hâline gelmiş bir konuydu bu. Biz
on yıldır iktidardayız ama şunu şunu yaptık,
burada burada başarısız olduk. Ama siz, şimdi, kürsüye
gelir derseniz ki: Bu sektörün hiçbir sorunu yok
Üzüm hasat şenliği
vardı Tarsusta, ben hafta sonu oradaydım. Üreticiler inanın kan
ağlıyor. Gidin, bakın, 50 kuruş kilosu; 70 kuruş, 50
kuruş üzüm çeşidine göre, on yıl önce de aynı fiyattı.
Siz Suriyeyle savaşa soktunuz ülkeyi. Belki
göğüs göğse savaş etmiyoruz ama bir savaş ortamı
yaşatıyorsunuz. Hızınızı alamadınız,
Gezi olaylarından dolayı Avrupa Birliği sizi eleştirdi
diye, şimdi, Avrupa Birliğine kafa tutuyorsunuz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Zararı çiftçi çekiyor.
VAHAP SEÇER (Devamla) Rusyayla Suriye ilişkilerinden
dolayı arayı gerdiniz. E, bizim yaş sebze meyve
ihracatımız nereye? Rusya ile Avrupa Birliğine. Rusyaya, Orta
Doğuya, on ülkeye ihracat yapıyorduk; sayenizde, şimdi,
Suriyeyle aramız bozuk, oradan transit ticaret yapamıyoruz -o bölge
arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım bilir- yazık
günah değil mi? Bunları çıkın söyleyin, bunları
düzeltelim.
Gayet güzel bir önerge vermiş Milliyetçi Hareket
Partisi: Çiftçiler sorun yaşıyor; tarımsal üretim,
hayvancılık sorun yaşıyor. Gelin, bir komisyon oluşturalım,
bunları araştıralım. diyor ama siz hiçbir şey
yokmuş gibi davranıyorsunuz.
Milyarlarca lira sıfır faizli kredi verdiler.
Şimdi, o paralarla alınan süt ineklerini -bunlar besi hayvanları
değil- kesiyorlar. 7 lira, 8 lira, 9 lira kilosu; kesiyorlar.
İşletmeler tekrar iflas noktasına gitti.
Bakın, Bakanı görmek mümkün değil;
Parlamentoya -girelim tutanaklara- kaç ay önce gelmiş, Türkiye
tarımı hakkında bilgi vermiş; adam ortada yok. Böyle
tarım mı yönetilir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VAHAP SEÇER (Devamla) Bu önergeye
katılıyoruz, olumlu oy kullanacağız.
Teşekkür ederim. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz
isteyen Yunus Kılıç, Kars Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Rakamlar gözünüzü
kapatmış, bir şey görmüyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hâlâ söylemedin, 2 milyon nereye
gitti?
YUNUS KILIÇ (Kars) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; MHP Grubunun Adana, Tokat ve Türkiye
genelindeki tarım politikalarıyla alakalı yapmış
olduğu, gerekçelerde belirtmiş olduğu eleştirilere cevap
vermek üzere grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarla selamlıyorum.
Tabii, Mehmet Erdoğan Bey gerekçeleri
oluştururken aslında gerekçelerin beklenen sonuçları da
doğurabilecek gerekçeler olduğu, oysa tarımın zaten
iklimsel koşullara oldukça açık bir alan olduğu ve 1999
yılından beri afetlerin olduğu bir ülkede ve tarımsal
üretimin de bu sayede azaldığı ve çiftçinin de bu nedenle
çeşitli sıkıntılara girdiğinden bahsediyor.
Aslında, yani, buna AK PARTİ ne yapabilirdi, herkesin öncelikle bir
bunu düşünmesi lazım. 1999dan alıyorsunuz, Ülkede afetler
yaşanıyor. diyorsunuz ve kuraklık yaşanıyor ve tabii
ki ürün azalması meydana geliyor, o arada da hayvan sayımız da
tedricen yükselmeye devam ediyor, kültür ırkına geçiş
artıyor. Dolayısıyla, bir kültür ırkına geçen
hayvanın tükettiği yem miktarı -siz de gayet iyi bilirsiniz-
kendi yerli hayvanlarımızın yaklaşık 2,5
katıdır. Dolayısıyla, kaba yeme olan ihtiyacımız
artıyor ama ülkede de bir taraftan kuraklık görülmeye devam ediyor.
Tabii, aslında bunlar bir sebep. Bunlar kümülatif olarak, genel olarak
tarım ve hayvancılığın sorunlarını anlatmaya
yetmez aslında. Bunlar tek başına bir gerekçe değildir ama
ne oluyor ülkede aslında arkadaşlar? Ülkede genel olarak büyük
fotoğrafa bakmak lazım. Tabii ki bir dönem Adanada, bir dönem
Tokatta, bir dönem Karsta, geçen yıl olduğu gibi Doğu Anadolu
Bölgesinde iklime bağlı sıkıntılar yaşanabilir.
Türkiye, büyük bir ülkedir, 76 milyon insanı
Yaklaşık 60
milyonun üzerinde de bir hayvan varlığına sahip olan bir ülkeydi
aslında. Ha, bu sayılarımız gün geçtikçe
azalmıştır ne yazık ki 80 yıllarından ta 2002
yılına gelinceye kadar ama şimdi yavaş yavaş
çıkma trendine başlamıştır ve
insanımızın refahının artmasıyla birlikte
ihtiyacı olan hayvansal ve tarımsal ürünleri de yavaş yavaş
karşılanma noktasına gelmiştir.
Doğrudur, yağlı tohumlarda
açığımız vardır ama bu hep vardı. 2002de de
Türkiyede yağlı tohum ithalatı yapılmaktaydı; o zaman
2 milyar dolardı, şimdi 3 milyar dolar. Türkiyedeki şu anda
yağlı tohum üretimimizin toplamı 2002 yılına göre 700
bin ton daha artmıştır; 2,5 milyon tondan, 3,2 milyon tona
ulaşmıştır. Demek ki aslında artış
vardır, yüzde 26lara varan bir artış vardır fakat
insanımızın da refahının artmasıyla birlikte
üretimden kaynaklanan miktarın daha fazlasına ihtiyacı
vardır, yani refah artmıştır. Turist
artmıştır bu ülkede 9 milyondan 30 milyona
çıkmıştır, turist tüketim demektir.
İnsanımızın refahı artmıştır, 3.500
dolardan 10.500 dolara çıkmıştır. Kırmızı
ete, hayvansal ürünlere olan talep artmıştır, dünyada da zaten
böyle bir gidişat her yerde görülür.
Şimdi, AK PARTİ bu süreçte ne yapıyor
arkadaşlar? Bunlar mazeret değil. Yani, efendim, kıtlık
olabilir, ülkenin bir tarafında iklim kötüye gidebilir ama Türkiye büyük
bir ülkedir. Bir taraftan üretemediğini başka taraflardan üretmek ve
insanlığın ihtiyacı olan hayvansal ve tarımsal üretimi
ihtiyacı olduğu kadar, sürdürülebilir bir şekilde, hijyenik,
tarladan çatala kadar ulaştırmak zorunda olan ve buna da
imkânları olan bir ülkedir.
Bir de şöyle bakmak lazım: Türkiye aslında
suyu çok bol olan, tarımsal üretimi çok yüksek olan iklim özelliklerine
sahip bir ülke de değildir. Peki, bütün bu yokluklar içerisinde
yapılması gereken nedir? Daha iyi bir planlama, imkânları daha
iyi kullanabilme olanaklarını geliştirme ve insanların
ihtiyaçlarını belirleme, tarım alanlarını havza
bazlı modellere döndürme, fark ödemeleri yapma ve insanların önünü
görebilmesini sağlamak, tarımdan bir müddet daha çıkışlarını
geciktirmek. Çünkü Türkiye, hâlâ beklenen oranda hizmet sektörünü
geliştirememiş bir ülkedir, tarımda insanımızın
bir müddet daha kalmasına ihtiyaç vardır. Eğer biz bunu gerçekleştiremezsek,
büyük şehirlerde istemediğimiz yığınların
oluşmasına, ekonomik sıkıntıların artarak devam
etmesine sebep olan bir ülke olmaktan da açıkçası kurtulamayız.
Şimdi Türkiyede aslında, hâlâ yüzde 24
civarlarında tarımsal alanda istihdam olan insan
varlığımız var, fakat aslında bu böyle midir? Böyle
değildir. Türkiyede aslında hâlâ arkadaşlar, yüzde 40
civarında tarımda uğraşan, geçimini sağlayan, ülkeye
de aynı zamanda katkı da üreten bir insan
varlığımız var. Neden böyle? Çünkü hâlâ ilçelerimizin bir
kısmında siz de gayet iyi biliyorsunuz- insanımız
hayvancılıkla uğraşıyor, hatta küçük
şehirlerimizin ortasında, mesela Kars gibi bir şehirde
şehir ortasında arkadaşlar, hayvancılık yapan hemen
hemen bin aile var. Demek ki, bunlar da her ne kadar şehirli gibi
görünüyorsa da aslında hâlâ tarımdalar, hâlâ üretmeye
çalışıyorlar. Yani, bir insan, kendine ilave olarak 1,5 insana
daha tarımsal ve hayvansal üretim yapıyor.
Bunlar hâlâ iyi günlerimiz bakın, eğer biz, AK
PARTİyle beraber bu politikaları iyi yönde çevirebilmiş
olmasaydık, geliştirememiş olmasaydık ve hâlâ da geliştirme
ihtiyacı var itiraf ediyorum, bunu yapamamış olsaydık
arkadaşlar, şu andaki bizim tarımsal üretimimizin, artan
refahımızla birlikte insanımıza yetmesi söz konusu
olmayacaktı, daha büyük ithalatçı bir ülke olacaktık eğer
2002den önceki tarımsal politikalarla devam etseydi bu ülke.
Yapmamız gerekenler daha nelerdir? Evet, daha çok
yapmamız gereken şey vardır, bunlar
başlanmıştır, kimisi kısa vadeli, orta vadeli ve uzun
vadeli politikalar hâline getirilmiştir. Kimisinin meyveleri alınmaya
başlamıştır ama alınacak daha çok mesafe vardır.
Örneğin, Türkiyede ilk defa arkadaşlar, arazilerin bölünmesinin
engellenmesiyle alakalı bir gayret vardır. Bu, Türk
tarımının özüdür, kurtuluşu buradadır. Evet, bu,
bazı sıkıntılar getirebilecektir, belki insanların arazilerini
paylaşma noktasında kardeşler arasında, akrabalar
arasında ama Türkiye eğer bunu beceremezse, artık birkaç
yıl sonra herkesin bir mendil büyüklüğünde arazisi, verimsiz,
maliyetleri yüksek, tarımsal üretimi ülkeye hiçbir katkı
sağlamayan ve zamanla insanların da gelirlerini burada elde
edemeyeceği için uzaklaştıkları bir alan hâline gelecek.
Türkiyenin tarım ve hayvancılıkta aciliyetle yapması
gereken önceliklerden bir tanesi budur. Ha, işletme büyüklüklerini
büyütmemiz lazım. Örneğin, diyorsunuz ya: Efendim, kredi almak,
bankaların kredi vermesi övünülecek bir şey midir? Evet
arkadaşlar, övünülecek bir şeydir. Neden? Çünkü Türkiyede şu
anda yüzde 0 ile 7,5 arasında hayvansal ve tarımsal krediler
veriliyordu. 2002den önce bunlar 50 ile 60 aralığındaydı
yani aldığı zaman ödeyemiyordu insanlar, ödeme geri
dönüşlerinin oranı yüzde 34lerde idi. Şu anda geri
dönüşler yüzde 99,5larda bakın. Demek ki insanımız, tamam,
zorlanıyor, evet, elbette zorlanıyor, bunu inkâr edebilir miyiz?
Tarım ve hayvancılıkla uğraşanların hayatı
her zaman zordur ve gelişmekte olan ülkelerde bu açık
kapatılamazsa ileriki yıllarda artarak devam edecektir. Bütün
gayretimiz buna olmalıdır. Şimdi dönüş oranı yüzde
99,5lardadır.
Traktör satışı eski yıllardakine göre
10 kat artmıştır arkadaşlar. Demek ki çiftçimizin bir
şekilde geliri ve refahı da ister istemez yükseliyor ama ülkenin
diğer kesimleri kadar artıyor mu? Artmıyor. Dünyanın
tamamında da böyledir. Bizim, ülkemizdeki gelir seviyesi yükselirken
çiftçimizin, dar gelirlimizin de gelir seviyesini daha fazla yükseltmek, üst
segmentle olan arasındaki açıklığın
kapatılması için ilave politikalara ihtiyacımız var. Yoksa,
her zaman çiftçi, köyde yaşayan, tarımla uğraşan insanlar,
ülkenin genelinin millî gelirden aldığı payın üçte 1i
kadar almaya devam ederler. Bu ise sosyal devletlerde istenen bir şey
açıkçası değildir.
Bunun dışında ne yapılıyor?
Havza bazlı üretim modelleri destekleniyor dedik. Fark ödemeleri
yapılıyor. Bakın arkadaşlar, 2012de, 2013te, 2002deki
prim ödemelerinin tam 10 katından fazla prim ödemesi
yapılmış. Bu, çiftçiye verilen, direkt bir alanda tam 10
katından fazla planlı üretimi yapmasını sağlayabilmek
için verilen en önemli destektir. Yani, şu olmayacak artık ülkede
birkaç yıl sonra inşallah: Bir yere patates ekecek, zarar edecek, bir
yıl patates bulamayacağız ülkede, tüketici mahvolacak. Yani, bu
planlama tarımda en önemli şeydir. Tarımla,
hayvancılıkla uğraşan insanımız önünü görecek
çünkü tarımda, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki insanlarda sermaye
birikimleri azdır. Eğer bir yıl bir sıkıntı
yaşarsa gelecek yıla onu toparlama imkânı yoktur, geri
dönüşü uzun olur ve bu insan, zamanla hayat standartları da
düşeceği için -ister istemez tarımla uğraşır-
tabiri caizse gelir büyük şehirlerde ülkenin başına
sıkıntı olur. Demek ki, insanlarımızın,
yaşadığı alanlarda yaşam standartlarını ve
gelir seviyelerini yükseltmesinin yollarını bundan sonra daha çok
aramamız lazım, bunları kimsenin görmezlikten gelmemesi
lazım.
Evet, ülkede insanımızın yaşam standardı
yükselmiştir, tarımda uğraşanların millî geliri de bin
dolardan 3.600 dolara çıkmıştır ama bu yeterli midir?
Değildir. İnsanımızın, 10 bin dolar seviyelerine
çıkarılmasına ihtiyacı vardır, sadece tarımla
uğraşanların. Diğer kesimin ne olacak? 25 bin dolarlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bunlar hedeftir. Yapılabilir
mi? Yapılabilir çünkü bu 10 bin dolara çıktığı gibi bu
da yapılabilir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisini
oylarınıza sunacağım.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN Bir yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Altay, Sayın Seçer, Sayın Özel,
Sayın Toptaş, Sayın Develi, Sayın Acar, Sayın Akova,
Sayın Ediboğlu, Sayın Öz, Sayın Köktürk, Sayın
Eyidoğan, Sayın Yıldız, Sayın Moroğlu, Sayın
Akar, Sayın Serter, Sayın Kaplan, Sayın Tayan, Sayın Aldan,
Sayın Demiröz, Sayın Korutürk.
Evet, iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.57
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
16.13
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.-
Y O K L A M A
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin
oylanmasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve arkadaşları tarafından Adana ilindeki çiftçilerin sorunlarının (10/564); Adana Milletvekili Ali Halaman ve arkadaşları tarafından ülke genelinde meydana gelen büyük afetler, kuraklık, yanlış desteklemeler ve fiyat politikaları sebebiyle büyük sıkıntı içine giren çiftçilerin sorunlarının (10/581); Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve arkadaşları tarafından 1/3/2012 tarih 3210 sayı ile Tokat ilindeki çiftçilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 5 Temmuz 2013 Cuma günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun, Manisa Milletvekili Sakine Öz ve arkadaşları tarafından Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu kadrosunun iktidar partisiyle kurduğu bağlantıların, kurumun habercilik anlayışında ve kamusal görev üstlenen yetkililerin tarafsızlık anlayışında yarattığı olası etkilerin belirlenmesi, Anadolu Ajansının son döneminde hisse artırımı sırasında yaşandığı iddia edilen hukuksuzluklar konusunda ayrıntılı çalışmaların yapılması amacıyla 25/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 5 Temmuz 2013 Cuma günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
5/7/2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 5/7/2013 Cuma günü (Bugün)
toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
Sinop
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Manisa Milletvekili Sakine Öz ve arkadaşları
tarafından, 25/6/2013 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu kadrosunun
iktidar partisiyle kurduğu bağlantıların, kurumun
habercilik anlayışında ve kamusal görev üstlenen yetkililerin
tarafsızlık anlayışında yarattığı
olası etkilerin belirlenmesi, Anadolu Ajansının son döneminde
hisse artırımı sırasında yaşandığı
iddia edilen hukuksuzluklar konusunda ayrıntılı çalışmaların
yapılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (984 sıra no.lu), Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
5/7/2013 Cuma günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Sakine Öz, Manisa
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SAKİNE ÖZ (Manisa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Anadolu Ajansının izlediği
yayın politikası ve sermaye artışlarında yaşanan
hukuksuzluk iddiaları üzerine verdiğimiz Meclis araştırma
önergesi hakkında söz aldım, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu sabah, Manisa Soma,
İzmir, Batman ve İstanbulda polisin düzenlediği ev
baskınlarında Gezi direnişlerine katılan 15 gencimiz polise
mukavemet ve kamu malına zarar vermek iddiasıyla gözaltına
alındı. Ailelerine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, konunun
takipçisi olmayı sürdüreceğimizi buradan onlara söylemek istiyorum.
Somada gerçekleşen ev aramalarında gencimizin annesinin bilgisayar flash
belleğindeki dantel işleme örneği ve kitapları bile
toplandı. Buradan İçişleri Bakanına sesleniyorum: Bir
dantel örneğinden uydurma terör örgütünüze bayrak motifi mi çıkarmak
istiyorsunuz? Polisleri yetiştirirken hayattan bu kadar kopuk, insani
duyarlılığı bu kadar arkada tutan
anlayışınızı gözden geçirmeyi düşünüyor musunuz?
Sayın milletvekilleri, araştırma
önergemize konu olan Anadolu Ajansının son dönemdeki habercilik
anlayışını görüyoruz, iktidar ağzıyla ilerleyen
taraflı yayıncılığına tanık oluyoruz. Ajans,
daha gözaltında ifadeler verilmeden gençleri mahkûm, polisi mağdur ve
haklı ilan etti. Yabancı basın organlarında
çalışan Türk gazetecilerin fotoğraflarını
yayınlayarak ispiyonculuk yaptı. AKPnin basın bürosu olarak
çalıştı. Ajansın Genel Müdürü Twitter hesabından AKPnin
mitingine taraftar toplamaya çalıştı, gönüllü amigoluğa
soyundu. Ajans, Altın Penguen ödülünü uzak ara hak etti! Ajansın
habercilik anlayışında gördüğümüz sorun bu anonim
şirketinin hisse artırımı kararında beliren yeni
skandallarla üst düzeye çıkmıştır.
Sayın milletvekilleri, detaylı olarak anlatacak
olursak, Anadolu Ajansı Anonim Şirketinde sermaye
artırımı için alınan 20 Nisan 2012 tarihli karar yüzde 47
hisse sahibi olan hazineye bildirilmiştir. Hazine bu çağrıya
olumlu yanıt vererek hisse oranını korumuş ve gereken
bedeli ödemiştir. Şirketin kamusal ve tarafsız
haberciliğinin güvencesi olarak öne sürülen Devlet hissesi yüzde 50sinin
altında kalsın ki özerkliğiniz korunsun. savunmasına
hazine de destek vermiştir. Ne var ki hazine ile Anadolu Ajansı
arasındaki yazışmalar dikkatle incelendiğinde, hazinenin
bir nokta üzerinde hassasiyetle durduğu ve ajansı
eleştirdiği bilinmektedir. Anadolu Ajansı şirketin
hissesinin yaklaşık yüzde 25inin sahiplerinin bilinmediğini
iddia ediyor. Hisse artışını da bu kişilerin ortaya
çıkarılması için yaptığını söylüyor. Bu
hisse sahipleri araştırmalarının ise yaklaşık
kırk yıldır yapıldığı savunuluyor. Gelin
görün ki bu iddialara inanmak mümkün değildir. Hazine de bizimle benzer
görüştedir. Anadolu Ajansının kuruluşundan itibaren hisse
sahipleri ve pay defterlerinde yazılı kişiler bellidir. Hisse
sahiplerini bulmak adına kırk yıldır böyle bir
çalışma yapılıyorsa bu çalışmalar neden sonuç vermemiştir?
Gerçekte ise kırk yıldır değil, Nisan 2012den beri
yürütülen hisse artırımı çalışmaları,
bulunamadığı savunulan pay sahiplerinin paylarının
hazineye devrini engellemek, şirketi kamu denetiminden uzak tutmak
amacıyla yapılmaktadır. Daha vahim nokta, denetimden
kaçırılmak istenen Anadolu Ajansının sahipsiz diye nitelendirdiği
bu hisselerini Türk Ticaret Kanunu hükümlerine ve hazinenin tüm
uyarılarına karşın Genel Müdür Kemal Öztürkün
şahsına 12.825 lira karşılığında devretme
usulsüzlüğüdür.
Değerli milletvekilleri, size hazinenin
görüşünden bir parça okuyacağım. Bu usulsüzlüğün devlet
içinde yarattığı huzursuzluğu tüm milletimiz duysun,
Meclisimiz acilen devreye girsin ve Anadolu Ajansının Hükûmete
göbekten bağlı Genel Müdürü elinde bir çiftliğe dönüşmesine
engel olacak tüm araştırmalar yapılsın.
Hazine Anadolu Ajansına aynen şunları
söylüyor: Siz bir sermaye artırımına gitmek isteyip bize
yazı yazdınız. Yüzde 47lik payını korumak için bu
şirkete 14 bin lira daha ver. dediniz. Buna katıldık. Ancak,
kalan yüzde 25lik hissenin sahipleri ortaya çıkmazsa bu payın Yönetim
Kurulu kararıyla üçüncü kişilere satılacağını
beyan ettiniz. Bu beyanınızdan sonra, kullanılamayan rüçhan
haklarını yani yaklaşık yüzde 25lik hisseyi Genel Müdüre
sattınız. Bu satış miras hukuku ve Türk Ticaret Kanunu
hükümleri açısından büyük sorun içermektedir. Şirketin yüzde
25ini Genel Müdüre veren bu kanunsuz düzenleme hazinenin uyarısında
açıkça görülmektedir. Hazine 9 Nisan 2013te Anadolu Ajansına
yazdığı yazıda diyor ki: Genel Müdüre ait hisseler
özellikle miras hukuku açısından risk taşıyor. Bu hisseler
Genel Müdür görevinden ayrıldığında ya da vefat
ettiğinde kime verilecek? Yapılan sözlü açıklamalar hisselerin Genel
Müdürün şahsına verildiği iddialarını çürütmekte
yetersiz kalıyor. Hazine yazısının sonunu şöyle
bağlıyor sayın milletvekilleri: Sahibi belli olmayan hisseler
aslında hazineye devredilmelidir. Hisseler hukuken hazinenindir. Genel Müdüre
ait gözüken pay üzerinden hazineye ne kadar hak kullandırsanız da
hukuken büyük sorunlara yol açacaktır.
Sayın milletvekilleri, büyük bir usulsüzlük
iddiasıyla karşı karşıyayız. Devlet kurumu ile
kamu yayıncılığı yürüten Bülent Arınçla
ilişkili Anadolu Ajansının çeyrek hissesi an itibarıyla Genel
Müdürün şahsına verilmiştir. Kimse kimseyi
kandırmasın. Genel Müdürün görevden ayrılması ya da
vefatı durumunda bu hisselerin geleceği ne olacak, şüphelidir.
Genel Müdürün ve ajansın haberciliğinin Gezi direnişi sürecinde
ve Orta Doğudaki son gelişmelerde AKP basın bürosu olarak
nasıl çalıştığını hepimiz biliyoruz. Böyle
bir hisse devri kanunsuz olduğu kadar, devlet içindeki sürtüşmelerin
hazinenin açık uyarılarının Anadolu Ajansı
tarafından yeterince dikkate alınmadığının
kanıtıdır. Hazine miras hukuku ve ticaret hukuku alanında
bu eleştirileri getirdikten sonra ajansın yaptığı
basın açıklamaları tatmin edici değildir.
Sayın milletvekilleri, hukuka aykırı bu
işlemi temizlemek için AKP kadroları bürokratlarıyla birlikte
yeni bir yola girdi. Birçoğumuzun gözünden kaçmış olabilir. 26
Haziranda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
görevlerini düzenleyen torba kanun tasarısı Meclise sunuldu ve bu
tasarı içinde Anadolu Ajansının hukuksuz işlemine kanun
yoluyla bir kılıf dikilmek istendi. Bu tasarıya göre Anadolu
Ajansı Türk Ticaret Kanunundaki rüçhan haklarına ilişkin
paylarını düzenleyen hükümlerden muaf tutulacak. Ajans sermaye
artırımına katılacak, Yönetim Kurulu sermaye
artırımının sırasında kullanılmayan rüçhan
haklarını, yani bu olayımızdaki Sahibi belirsiz. diye
Genel Müdüre verilen hisseleri kendisine kullanabilecek, Hazinenin bu
payları edinmesini baştan engelleyecek.
Değerli milletvekilleri; çok ilginç zamanlardan
geçiyoruz. Meclis bürokratların şekil verdiği bir alana
dönüştü. Yıllardır askerî ve bürokratik vesayetten şikâyet
ettiniz; şimdi kendinizi Mecliste bürokratlara teslim ediyor, yasama
faaliyetlerini atanmışlara devrediyorsunuz. Son haftalarda gelen
torba yasaları milletvekilleri zerre kadar bilmiyor. Her işi
komisyonlarda ve Genel Kurulda bürokratlar yapıyor. AKPlilere sadece el
kaldırıp indirmek kalıyor. Çıkın şimdi Meclis
koridorlarına, harıl harıl kanun teklifi yazan, Meclise
istediği gibi yön çizen bürokratları göreceksiniz. Oldu olacak, o
zaman kalkın bu sıralara onlar otursunlar
(CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bravo Sakine, Bravo!
SAKİNE ÖZ (Devamla) -
ya da Meclisi kapatalım,
garip siyasi ve ticari ilişkileriyle hukuku ve millî iradeyi ayaklar
altına alarak yasaları onlar çıkarsınlar.
Sayın milletvekilleri, Meclisimiz kirli ticari
ilişki iddialarıyla örselenmemeli, itibarını yitirmemeli,
kurumlar arasındaki sürtüşmelerin temizleyicisi
olmamalıdır. Bu doğrultudaki verdiğimiz araştırma
önergemizin kabulünü bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bravo!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisi aleyhinde söz
isteyen Adil Zozani, Hakkâri Milletvekili.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben
de Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu araştırma
önergesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki Gezi
Parkı eylemleri ekseninde yarı devlet teşekkülü durumunda olan
Anadolu Ajansının takındığı habercilik
anlayışı üzerine verilmiş bu önergeyi önemsiyoruz.
Yalnız, sonda söyleyeceğim cümleyi başta ifade edeyim,
meramımı biraz daha anlaşılır kılabileyim.
Öncelikle, hem
birey olarak hem parti olarak biz toplumsal üretim ve paylaşıma
dayalı bir mülkiyet anlayışına sahibiz. Bu nedenle
peşkeş çekme anlamındaki bütün özelleştirmelere
karşı çıktık ancak bugüne kadar, özellikle 1980den sonra
Türkiyede iktidar olmuş bütün iktidarlar özelleştirmeleri savundular
ve Türkiye'nin kâr eden kurumlarını bir bir sattılar. Ama ne
hikmetse kimse TRTye ve Anadolu Ajansına ilişkin olarak hiçbir
şey söylemiyor. Açıkça ifade ediyorum: Bu kadar özelleştirme
yaptınız, Anadolu Ajansını ve TRTyi de özelleştirin.
Devlet, Anadolu Ajansından da, TRTden de el çekmek durumundadır.
Devlet, hükûmet, Anadolu Ajansından, TRTden el çekmediği sürece, bu
kurumları toplumun sırtındaki kambur olmaktan
kurtarmadığı sürece bu kurumlar düzelmez.
Hiç şikâyet
etmeye gerek yok. Elbette ki iktidarlara bu kadar göbekten bağlı bir
yayın kuruluşunun Gezi Parkı eylemlerinde halktan yana
habercilik yapacak hâli yok, hükûmetten, devletten yana habercilik yapacak.
Burada garipsenecek bir şey yok. Genel Müdürün sözleri
aktarılmış, vesaire. Hepsi haklı. Basın-yayın
ahlakıyla ilişkilendirilebilecek hiçbir tarafı yok bunun ancak
durum bu. Bu anlayıştan, bu kurumlardan, bu kurumları kambur
olmaktan çıkarmak gerekir. Diğer yaptığınız
özelleştirmelerin hepsinin karşısında durduk,
yanlışlığını ifade ettik ama madem ki hepsini
sattınız, her şeyi sattınız; basın yayın
kuruluşlarını Türkiyede muhalefet güçlerine karşı,
demokrasi güçlerine karşı sopa olarak kullanmaktan vazgeçin ve
onları da satın, özelleştirin. Sahibinin kim olduğu belli
olmayan kurumlar istemiyoruz bu memlekette. Anadolu Ajansının, öteden
beri, hükûmetlerin politikalarına endeksli olarak yayın yapmak durumunda
olduğunu herkes biliyor, hakeza TRTde de öyle. Tekrar ifade ediyorum, bu
durumu garipsemiyoruz. Ancak, gezi eylemlerini ve devamındaki
gelişmeleri değerlendirdiğiniz zaman başka bir kapıya
çıkarsınız. Anadolu Ajansı ya da TRT ya da size yandaş
yayın kuruluşları Gezi Parkı eylemleriyle ilgili olarak
yalan yanlış bilgiler, haberler yaptı da ne oldu? Gezi
Parkı eylemleri sizi sarstı mı, sarsmadı mı?
Türkiyedeki totaliter gidişata dur dedi mi demedi mi? Dedi; gün gibi
ortada ve bunu hiç kimse gizleyemedi. Ne Anadolu Ajansının yanlı
haberciliğiyle ne TRTnin yanlı haberciliğiyle ne de size
bağlı başka özel yayın kuruluşlarının
yanlı haberciliğiyle bunu örtemediniz. Gezi eylemlerinin yani
ekolojik, demokratik talepler içeren tarafında olduk, olmaya da devam
ettik. Bugün de aynı noktada duruyoruz, o gün ne söylediysek bugün de
aynı şeyi söylüyoruz. Evet, Gezi Parkındaki ağacın
sökülmesine de karşıyız, Hasankeyfin sular altında
bırakılmasına da karşıyız. Böyle tutarlı bir
politikanın sürdürücüsü olduk, sürdürücüsü olmaya devam edeceğiz
ancak bu konuda herkesin aynı tutarlılık içerisinde
olduğunu, maalesef, ifade etme şansına sahip değiliz,
aynı tutarlılığı görmedik. Gezi Parkında gaz
bombası atan, tazyikli su sıkan, insanları coplayan,
çadırları yakan polis ne ise Diyarbakır sokaklarında insanları
coplayan polis de aynıydı. Hep bekledik, bir gün burada şöyle
tutarlı bir duruşla karşılaşmak istedik. Ya bu
insanlar, bu polis, bu asker, yıllardır bu halka işkence ediyor,
dövüyor, milletvekillerini darp ediyor. Kaç milletvekilinin ayağı
kırıldı, kolu kırıldı, çıt
çıkmadı; ta ki Gezi Parkına kadar, Gezi Parkı
sonrasındaki eylemlere kadar.
Bir başka yerde ifade ettim, tekrar ifade
edeceğim burada: Gezi Parkı eylemlerinin çok faydalı
sonuçları var, okunmaya değer. Öncelikle, Hükûmetin
pervasızlığına, Hükûmetin diktatoryal
yaklaşımlarına bir dur demek oldu bu.
AHMET YENİ (Samsun) Otobüsleri, devletin
mallarını yaktılar.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Bu, en önemli
sonuçlarından bir tanesidir ama en az bunun kadar önemli olan bir
tarafı daha var: Cumhuriyet Halk Partisinin de kafasına gaz
bombası değmiş olmasıdır. İktidarıyla,
muhalefetiyle ülkeyi ne hâle getirdiğinin
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ne
oldu? Ne oldu? Bir daha tekrar eder misin Adil Bey.
RECEP ÖZEL (Isparta) Siz muhalefet partisi değil
misiniz? Siz de muhalefetsiniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Adil
Bey, bir daha tekrar eder misin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Senin kafana düşse ne
yapacaksın?
ADİL ZOZANİ (Devamla) Bizim çokça
kafamıza çarptı o gaz bombası, çokça çarptı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ha,
bizim de kafamıza çarptı.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Ana muhalefetiyle,
iktidarıyla bu ülkeyi ne hâle getirdiğinizi gördük birlikte.
RECEP ÖZEL (Isparta) Açıkla, izah et.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Bana dokunmayan, bana dokunmadıkça
RECEP ÖZEL (Isparta) Yılan yaşasın.
demiyoruz.
ADİL ZOZANİ (Devamla)
yılan
yaşasın. dediniz, bu noktaya getirdiniz.
AHMET YENİ (Samsun) Otobüsler yakıldı,
bunlara bir şey demeyecek misiniz?
ADİL ZOZANİ (Devamla) Otobüsler yakıldığı
zaman da karşı çıktık, söyledik. Ama size bir soru sorduk:
İstanbulda on yedi yaşındaki kız çocuğunun, otobüste
yakılan kız çocuğunun Sayın Başbakan yardımcısının
ifade ettiği gibi, örgüt içine sızdırılmış,
sızdırıldığı ifade edilen bin devlet görevlisinden
biri yaptı mı, yapmadı mı? Bu soruyu sorduk, niye cevap
vermediniz? İşinize gelince konuşursunuz, işinize
gelmeyince dut yemiş bülbül gibi olursunuz. Şimdi
sataşsanıza, şimdi sataşsanıza! Bu sorunun
cevabını verecek misin burada? Buyur gel, bu sorunun
cevabını burada ver. O kız çocuğunun katili bir devlet
görevlisi olabilir mi?
AHMET YENİ (Samsun) Olamaz.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Niye bu sorunun
cevabını vermiyorsunuz, sorduk.
RECEP ÖZEL (Isparta) Olamaz.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Bal gibi de olabilir.
RECEP ÖZEL (Isparta) Olamaz, olmamalı.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Buyurun gelin, gelin
açıklayın, niye açıklamıyorsunuz? İşinize gelmez.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Cevabını bilirsek
açıklarız, bilmezsek açıklamayız.
BAŞKAN Sayın Zozani, karşılıklı
konuşmayalım lütfen, Genel Kurula hitap edelim.
Sayın milletvekilleri, lütfen
ADİL ZOZANİ (Devamla) Buradaki her
milletvekili Genel Kurulun bir bileşenidir Sayın Başkan, onlar
sataşıyorlarsa biz de cevabını veririz elbette ki.
ÜNAL KACIR (İstanbul) O kadar detayı biz
bilmeyiz ya, nereden bileceğiz!
BAŞKAN Lütfen!
ADİL ZOZANİ (Devamla) Bu detayı sizin
Başbakan Yardımcınız açıkladı Sayın
Milletvekili, kendinizden haberiniz yok. Açın, bakın, Sayın
Bozdağın, Bekir Bozdağın açıklamalarını
okuyun, bir yıl önceydi çok fazla uzun zaman da olmadı. Bunları
ifade ediyoruz, bunları size hatırlatma ihtiyacı duyuyoruz.
Basın-yayın kuruluşları, Türkiyede
hükûmetlerin sopası olmaktan kurtarılmalıdır. Maalesef,
Türkiyede basın-yayın kuruluşları hükûmetlerin sopası
durumundadır, özellikle TRT ve Anadolu Ajansı; buradan kurtarmak
lazım. Bunu kurtaramadığımız sürece, bu işi
buradan, hükûmetlerin tekelinden çıkarmadınız sürece, Türkiyede
ne demokrasiden söz edebilirsiniz ne de düşünce ve fikir hürriyeti özgürlüğünden
söz edebilirsiniz ne de
basın özgürlüğünden söz edebilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADİL ZOZANİ (Devamla)
Varsanız gelin, böyle köklü bir düzenleme yapalım; basın-yayın
organları, soğuk savaş dönemi argümanlarıyla yayıncılık
yapmaktan vazgeçsinler.
Önerge bu boyutuyla önemlidir, bu
boyutuyla önergeyi destekliyoruz.
Yüce kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
lehinde söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekilli. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş
olduğu araştırma önergesinin gündeme alınmasıyla
ilgili grup önerisi üzerine söz aldım. Söz konusu önergenin öznesi Anadolu
Ajansı. Anadolu Ajansıyla ilgili basına yansıyan bir haber
var; yolsuzluk veya bir yanlışlık iddiası, ithamı var.
Bunun araştırılması gerekir, bu taleple verilmiş bir
önerge. Doğrudur, ben de benden önce konuşan sayın hatibin son
cümlesinden hareket etmek istiyorum; gerçekten, önemli bir konu. Bu önemli konu
sıradanlaştırılmadan, böyle, iktidar-muhalefet
arasında bir çekişme konusu olmadan gerçekler ortaya
çıkartılmalıdır. Çünkü Anadolu Ajansı ülkemizin,
milletimizin, cumhuriyetimizin çok değerli bir kuruluşudur.
Değerli milletvekilleri, bazı
kuruluşlarımız vardır ki bu kuruluşlar egemenlik
sembolümüzdür. Bunlardan biri Anadolu Ajansıdır, biri Devlet
Demiryollarıdır, biri PTT Genel Müdürlüğüdür. Yani bu türlü kurumlar
millete ait, yıllara ait, birlikte oluşturduğumuz bir
değerimizdir. Bu değerlerin yıpratılmasına, bu
değerlere olan güvenin yıpratılmasına hepimizin hassasiyet
göstermesi gerekir.
Bu konuyu bizim bir sayın
milletvekilimiz, Sayın Özcan Yeniçeri de gündeme getirdi ve bu konunun
basına yansıyan şekliyle bir rahatsızlık
yarattığını, bunun gerçeklerinin topluma
açıklanması gerektiğini ifade etti. Bunun üzerine, Anadolu
Ajansı Genel Müdürü Sayın Kemal Öztürk 25 Haziran 2013 tarihiyle bana
ve diğer arkadaşlarıma da -zannediyorum- bir açıklama
gönderdi. Bu açıklama
Tabii ki başka söylenecek bir şey mi
yoktu, yoksa basında çıkan iddialar gerçekten
sıkıntılı bir husus muydu, bir yanlış mı yapıldı,
bana göre yeterli değil bu açıklama. Ben, bana bu
açıklamayı getiren görevliye de söyledim, yeterince bu iddiaları
cevaplandıran bir açıklama olmamış. Şimdi,
araştırma önergesinin gerekçesini de okuduğumuz takdirde,
Sayın Sakine Özün burada yaptığı konuşmada
okuduğu belgelere de bakıldığı takdirde gerçekten
burada bir yanlışlık var, yanlış anlamaya çekilecek
bir düzenleme var. Dolayısıyla, bunun düzeltilmesi lazım.
Güzel bir tesadüf, belki de tesadüf
değil, bilinçli bir geliş. Başbakan Yardımcısı Sayın
Bülent Arınç burada, Anadolu Ajansından sorumlu yetkili, Hükûmet
yetkilisi. Dolayısıyla, bu konuda bir bilgi vermek imkânı var
mıdır, usul uyar mı veya iktidar grubu adına konuşacak
arkadaşımız bu konuda tatmin edecek bir bilgi verecek mi,
bilmiyorum. Ama, Anadolu Ajansının mülkiyetiyle ilgili, işte,
basına da yansıyan, ifade de edilen, efendim, belgelerle de ortaya
konan bu yanlışlık ifadesini bulmalı, izahını
bulmalı, gerçekten yanlışlıksa düzeltilmeli. Bunun için
hukuk uygun değilse, mevcut cari hukukumuz uygun düşmüyorsa
Çünkü,
Sayın Genel Müdür bana gönderdiği yazıda Yeni Türk Ticaret
Kanununun gereğince böyle bir yola girdik ama hükmi şahsiyete
hisseyi vermek mümkün olmadığı için de o hükmi şahsiyeti
şahsında temsil eden Genel Müdüre bu iş tevdi edildi. denildi.
Bu çok tatmin edici bir cevap değil yani vicdanları
rahatlatıcı bir cevap değil. Bir başka yolu yok olabilir
mevzuatımızda ama bir mevzuat geliştirmek mümkün, burası
hukuk kurucu bir müessese. Döneriz, bu hissenin, kamuya ait olan bu hissenin,
yüzde 25lik hissenin kurumun hükmi şahsiyetine tevdi edilmesine, orada
veya Hazineye tevdi edilmesine veya bir başka şekilde, kamuya ait bir
hükmi şahsiyete tevdi edilmesine hukuk çıkartabiliriz. Ama, bu iş, bu iddia böyle kalmamalı, böyle
muğlak kalmamalı, bir iktidar muhalefet çekişmesinin malzemesi
olarak bırakılmamalı. Önemli bir kurum bu, bu kurumun üzerine bu;
türlü şaibeler, gölgeler düşmemeli, bunun için gereken hassasiyet
gösterilmeli. Ben, Sayın Arınçın bu hassasiyeti
göstereceğine inanıyorum; bu konuda kamuoyunu tatmin edecek,
siyaseti, muhalefeti tatmin edecek bir açıklama yapacaklarını
bekliyorum.
Dolayısıyla,
ben, Cumhuriyet Halk Partisinin bu önergesini çok doğru buluyorum.
Gerekiyorsa, bu konuda eğer böyle bir açıklama, böyle bir düzenleme
yapılmayacaksa bir Meclis araştırma komisyonu kurulsun, bu konu
araştırılsın. Gerçekten hepimizin sahiplenebileceği,
hepimizin tatmin olacağı, hepimizin ikna edileceği ve bizim
üzerimizden de kamuoyuna doğru bilgilerle aktarabileceğimiz bir sonuç
hasıl edelim, bir araştırmayla bir sonuç hasıl edelim ve bu
sonuçla Anadolu Ajansı gibi çok değerli, çok önemli bir kurumu
şaibelerden korumuş olalım diye teklif ediyorum. Bu sebeple,
hangi bapta bana söz verdi Sayın Başkan, aleyhte mi, lehte mi tam
bilmiyorum ama ben bu önergenin lehinde söz, tavır
BAŞKAN
Sayın Şandır, lehinde olduğunu belirttim efendim.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Lehinde tavır belirliyorum. Bu komisyon kurulsun veya bu
konuyla ilgili, Hükûmet, sayın bakan, sayın yetkililer tatmin edici
açıklamalar yapsınlar diyor, hepinize saygılar sunuyorum
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Bülent Turan, İstanbul
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHPnin
Anadolu Ajansı hakkında vermiş olduğu grup önerisi
aleyhinde söz aldım, bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, artık sıradan bir olay olmaya başladı; her
gün, Meclisimizin çalışmaları normal saatte değil de grup
önerileriyle, bazen anlaşılmaz grup önerileriyle çok geç saatlerde
başlamaya ve bitmeye başladı. Bugün de rutin hâle gelen, CHPli
arkadaşlarımızın Gezi Parkından yola çıkarak
Anadolu Ajansının tarafsız olmadığını iddia
ederek, birtakım genel kurul kararlarının anlamsız
olduğunu ifade ederek vermiş oldukları grup önerisini
değerlendirmek üzere huzurlarınızdayım.
Değerli arkadaşlar, her kurumda olduğu
gibi, her alanda olduğu gibi ulaşımdan eğitime,
sağlıktan dış politikaya her alanda, 2002den bugüne bu
ülkede ciddi değişimler oldu, ciddi atılımlar oldu. Bizler
her sosyolojik olayda mutlaka başımızı iki elimizin
arasına alıp düşünmeyi bir siyasi erdem olarak gördük. Gezi
Parkı olaylarında da başından beri Hatamız var
mı? Yanlışımız var mı? Söylemimizde problem var
mı? diye ısrarla bunu incelemeye çalıştık,
değişik komisyonlar kurduk, değişik çalışmalar
yaptık.
Fakat, değerli arkadaşlar, şu bir
aylık süre içerisinde CHPli arkadaşlar her konuda, Gezideki her ayrıntıyla
ilgili, her üslup sorunuyla ilgili, bugün de Anadolu Ajansıyla ilgili soru
önergesi verirken, grup önerisi verirken Hiç, Gezi olaylarından
muhalefetin alması gereken ders var mı? diye
bakmadıklarını görüyorum.
Değerli arkadaşlar, bir daha söylüyorum:
İktidarın ders alması gereken konular varsa bunu aldık,
alacağız. Fakat, şimdiye kadar bir defa olsun, muhalefet vekili
arkadaşlarımızdan
Muhalefetin olduğu bir ülkede, seçimin
olduğu bir ülkede, Mecliste ciddi karşılığı olan
bir partinin olduğu bir ülkede neden insanlar haklarını,
ifadelerini, sözlerini Mecliste değil de sokakta ararlar? sorusunun bence
en büyük karşılığı iktidardan önce muhalefetindir. Siz
on yıldan beri bağırıyorsunuz, konuşuyorsunuz, söz
söylüyorsunuz; fakat, Gezi Parkındaki genç bir
arkadaşımızın bir tek pankartı sizin on
yıllık söyleminizden daha büyük etki yapıyor.
Bir daha söylüyorum: Önce aynaya bakın, önce ders
alın, sonra iktidara Siz de alın. diye söyleyin. Muhalefetin de
iktidarın da iyi incelemesi gereken bir konudur Gezi olayları.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bülent, sen mi Başbakanı
yalanlıyorsun, Başbakan mı seni yalanlıyor? Bülent, oraya
Başkanı yalanlamaya mı çıktın kardeşim?
BÜLENT TURAN (Devamla) Bir daha söylüyorum: Gezi
olayları eğer muhalefetin umut olduğu, iyi olduğu bir
ülkede mümkün olabilir miydi? Siz yoksunuz diye onlar oralarda varlar
arkadaşlar. Siz büyüyün, güçlenin, çalışın, umut olun,
inanın ki onlar buraya geleceklerdir zaten.
ALİM IŞIK (Kütahya) İktidar görevini iyi
yapsa olur muydu?
BÜLENT TURAN (Devamla) Değerli arkadaşlar,
biz Gezi Parkı ile ilgili, CHPli arkadaşların her gün
farklı konularda grup önerisi verdiğini gördük, fakat -daha önce
konuşmamda söylemiştim- hâlâ, polise küfreden
arkadaşlarımızın neden bunu yaptığıyla
ilgili bir önerge görmedik. Hâlâ Panzerin altında bir genç arkadaş
kaldı, öldü, eyvah! diyen ama yalan olduğunu bildiğiniz hâlde
araştırma önergesi vermeyen arkadaşlarınızı
gördük.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen ver, biz destekleyelim Bülent.
YILDIRAY SAPAN (Antalya) Polisin tacizini de
söyleyeceksin, sadece onu değil.
BÜLENT TURAN (Devamla) Hâlâ, Suriyedeki
fotoğrafı Taksimde olmuş gibi gösterip tweet atan
arkadaşlarınızı uyarmadığınızı
gördük.
YILDIRAY SAPAN (Antalya) Polisin cinsel tacizini de
söyleyeceksin.
BÜLENT TURAN (Devamla) Hâlâ, üç gün boyunca
çalışıp insanüstü gayret sarf eden polislerle ilgili bir
hayırlı sözünüzü görmedik. Hâlâ, öldürülen polisimizle ilgili, dört
aylık hamile eşinin psikolojisiyle ilgili bir tek burada grup önerisi
vermediniz.
TURGAY DEVELİ (Adana) Öldürülmedi, öldürülmedi.
Öldürülmedi, yalan söylemeyin burada, tahrik etmeyin. O, inşaat çukuruna
düştü.
BÜLENT TURAN (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bunları da geçtim. Gezi Parkında herkes öğrendi ki sermayenin
ciddi bir karşılığı var, bununla ilgili bir tek kelime
söylemediniz. Gezi Parkında, Anadolu Ajansını
bırakın, uluslararası ajansların çok ciddi provokeleri
oldu, yanlışları oldu, farklı fotoğrafları oldu;
bir tek kınama, bir tek araştırma önergesi vermediniz
şimdiye kadar. Türk Bayrağı yakıldı, bununla ilgili
Kim yaktı, nasıl yaktı, kim bunlar? deyip bir tek grup önerisi
vermediniz arkadaşlar. Bir daha söylüyorum: İktidar kadar,
muhalefetin de Gezi Parkından ders alma görevi vardır. Kızarak
olmaz
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Türk Bayrağını
yakan zihniyet
BÜLENT TURAN (Devamla) İki dakika daha sabret,
hepsini göreceksiniz. Öfke geçer, laflar kalır. Sakin olun, hepsini
konuşacağız. Üçüncü konuşmacı konuştu,
ağzımızı açmadık. On dakika sevabımız var,
bir durun ya.
YILDIRAY SAPAN (Antalya) Sen, polisin Türk
Bayrağı taşıdığı için bir göstericiyi
gözaltına aldığını biliyor musun?
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) Oraya
da gelecek.
BÜLENT TURAN (Devamla) Sen de sakin ol, cevap
vereceğim, sakin ol.
Değerli arkadaşlar, tabii, CHPli arkadaşlarımızın
bu kadar fazla, bu kadar farklı konularda grup önerisi vermesinin bir tek
faydalı tarafı var, o da zaman zaman bizim de ihmal ettiğimiz,
zaman zaman Hangi başarılar ortaya konmuş? diye unuttuğumuz
bazı kurumlarımızın hatırlanmasına vesile oluyorlar.
Şimdi, ben bugün Anadolu Ajansımızın
ne yaptığına ne ettiğine bir baktım. İnanın,
ben gurur duydum bu ülkenin bir evladı olarak. Siz de lütfen tarafsız
bakın, gurur duyacaksınız.
Bakınız, Anadolu Ajansı bu ülkenin önemli
bir kurumudur ve kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürktür ve telgrafı var
kuruluşla ilgili.
VELİ AĞBABA (Malatya) Anadolu Ajansıyla
sen gurur duyuyorsan biz de seninle gurur duyuyoruz.
BÜLENT TURAN (Devamla) Sen bağırma.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Anadolunun sesini tüm
dünyaya gönderecek olan kurumdur. diyor Anadolu Ajansı için. Seksen
yıldan beri Türkçe yayın yapmışsınız,
İstanbulu Ankaraya, Ankarayı İstanbula
anlatmışsınız. Bunu eleştirmeyeceksiniz
Son on
yıldan beri Anadolu Ajansı, son dönemde özellikle 5 dilde,
İngilizce, Boşnakça, Arapça, Rusça ve Türkçe yayın yaparak Gazi
Mustafa Kemalin Tüm dünyaya Anadoluyu aktaracaksınız, sesini
duyuracaksınız. dediği adımı atmış olan bir
kuruma iftira atacaksınız. bu yakışmaz arkadaşlar, bu
yakışmaz arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bakınız, küçük olsun, benim olsun
mantığımız yok. Bugün Anadolu Ajansının 100üncü
yıl vizyonunda dünya kadar iş yaptığını,
atılım yaptığını; Amerikadan Çine kadar 30dan
fazla ülkede temsilci olduğunu; çok büyük, dünya ajanslarıyla yarışır
hale geldiğini hepimiz biliyoruz.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) AKPnin
ajansı!
BÜLENT TURAN (Devamla) Değerli arkadaşlar,
100üncü yıl hedefinde 11 dille eğitim, 11 dille yayınla beraber,
ayrı bir gururu beraber paylaşacağız.
Bakınız, az önceki
arkadaşlarımızın iddialarına da çok kısa
değinmek istiyorum. Dediler ki, bir: Anadolu Ajansının
Sayın Genel Müdürü nasıl olur da Kazlıçeşme mitingini
fotoğraflar? dediler. Arkadaşlar, Twitter hesabı, bir defa
şahsi bir hesaptır, resmî hesap değildir. Herkes, belli dengeler
içerisinde bunu kullanabilir. İki: O tweete baktım, emniyet
rakamlarını paylaşmış bir habercinin, bir ajans genel
müdürünün, emniyetin verdiği sayıyı fotoğrafıyla
beraber paylaşmasından daha doğal ne olabilir?
Bir şey daha söyleyeceğim.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Kişi mi, kurum mu, karar
ver.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bilmiyor olabilirsiniz Sakine
Hanım, sakin olun, öğrenirsiniz.
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Kişi mi, kurum mu? Yani. Bir kurum diyorsunuz bir kiş
diyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Devamla) Sakin ol, sakin ol.
Bakın, Sakine Hanım
Sakine Hanim sakin olsun şunu söyleyeceğim.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Sakindir Sakine Hanım.
BÜLENT TURAN (Devamla) Diyor ki: Nasıl bunu yapar
bir memur? Anadolu Ajansı Genel Müdürü memur değil arkadaşlar,
657li değil, işçi; bir. Devletin ataması değil, genel kurulla
beraber, AŞnin -anonim şirketin- Genel Kurulunda seçilen bir
kişi; iki. Siyasi bir sorumluluk alanı da yoktur; problem yoktur, bu
da üç. Hepsini mesela ayrıca da anlatırım, söylerim.
Değerli arkadaşlar, bir diğer mesele,
birtakım hisselerin son Genel kurulda genel müdürün adına kaydı
olmaz. Sözüm ona yolsuzluk yapılması. On bir yıldan beri her
şeye yolsuzluk diyorsunuz, her şeye yolsuzluk diyorsunuz; kimse sizi
bu konuda artık ciddiye almamaya başladı. Daha iyi
araştırmak hepimizin görevi, daha iyi öğrenmek hepimizin görevi.
Bakınız, sizin oylarınızla, hepimizin oylarıyla, geçen
sene buradan Türk Ticaret Kanunu geçirildi, yasalaştı. Ticaret
Kanununun yeni düzenlemenin gereği olarak Anadolu Ajansının
hisselerinin de bir kısmı
sahibi bilinmeyen var, ayrıntıya girmeyeceğim vakit
olmadığı için, sıkıntılar var- bununla ilgili
Genel Müdürlük makamına, yüzde, belli olan oranı biliyorsunuz, hisse
senedi Genel Müdürlük makamına verildi. Ancak burada bir kanuni düzenleme
gereği var.
Ben, Sakine Hanımdan Hadi bakalım, niye böyle
olmuş? Ayıp olmuş. demesi yerine Şu kanunun şu
maddesini düzeltelim de bu, havada kalan usul yerine gelsin. demesini
beklerdim.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Kanunu önce yapacaksın,
ondan sonra uygulamasını yapacaksın. Önce uygulamayı
yapıp arkasından kanun yapılmaz.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bir daha diyorum: Ticaret Kanunundan
kaynaklanan bir problem vardır, bu da çözülecektir. Yolsuzluk falan ne
Anadolu Ajansının imajına ne Kemal Beyin imajına ithaf
edilecek, yakışacak bir şey değildir. Çok, sizi bu konuda
teessüfle karşılıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün dünyanın yakından
izlediği Mısırda bir ahlaksız darbe oldu. Bu darbeyi
-hepiniz izliyorsunuzdur- insanlar, uluslararası kanallar en çok Anadolu
Ajansından takip ediyor çünkü Anadolu Ajansı hem Mursi
karşıtlarının fotoğraflarını, haberlerini
hem yandaşlarının haberlerini veriyor.
TURGAY DEVELİ (Adana) Bu Gezi olayları ne
oldu? Türkiye ne oldu, Türkiye?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Sizin tarafsızlık
anlayışınız sadece Mursinin karşısındakiler
olacaksa, sadece Gezinin pohpohlanacağı,
alkışlanacağı haberler olacaksa böyle bir şey
doğru değil. Anadolu Ajansını beğenmemeniz
tarafsızlığından dolayıdır, sizin
tarafınız olduğundan dolayı değil. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) Onlar
Halk TVyi izliyorlar.
BÜLENT TURAN (Devamla) - O yüzden bir daha söylüyorum:
Siz, Halk TVyi izlemeye devam edin.
Ben isterdim ki BBCnin, CNNin son dönemde
yaptığı yanlışları da konuşsanız,
isterdim ki Anadolu Ajansına nasıl daha büyük katkı
sağlarız, nasıl daha çok önünü açarız, hangi konuda
üzerimize düşeni yaparız da dünyanın gururla izlediği bir
kurum hâline getiririz? diye sorsaydınız.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir)
İnsan utanır bunları söylemeye!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
hurdacı bağırır, sarraf susar. Söyleyeceğimi söyledim.
Grup önerisi aleyhinde oy vereceğimi söylüyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop)
konuşmayı
dinlediniz. Birçok gerekçe var ama hatip her gün grup önerisi getirmemizin
Meclisin çalışmasını olumsuz etkilediğinden tutun da,
Aynaya bakın, ders alın.dan tutun da, Muhalefet yok Mecliste, onun
için halk sokakta. demesinden
Devam edeyim mi?
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay, iki dakika söz
veriyorum sataşma nedeniyle. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (İstanbul) Başkanım, ne
söylüyorum? Ders alalım hep beraber diyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sizin
almadığınız belli de.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Sinop Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Milletvekili Bülent Turanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, öncelikle şunu belirtmem
lazım: Bir milletvekilinin bu kürsüde Parlamento İçtüğünden
kaynaklı muhalefetin kullandığı haklarla ilgili
şikâyet etmesini anlamak mümkün değil; bir.
İki: Gezi olaylarından muhalefetin ders
almadığını görüyorum. dedi. Yanlış, şöyle:
AKPnin ders almadığını herhâlde doğru
algılamış. Zira, biz parti olarak, başta Genel
Başkanımız Gezi olaylarından ders aldık. deme
erdemliliğini göstermiş bir partiyiz.
Öte yandan Ölen polisle ilgili CHP söz söylemedi.
demesini Bülent Turana yakıştıramadım, çok ayıp.
Belli ki gazete okumuyor, basını takip etmiyor, başka
şeylerle meşgul oluyor. Biz, ölen polise Allahtan rahmet diledik de
siz ölen 3 vatandaşımız için bir ağzınızı
açtınız mı, Başbakandan ya da AKPlilerden bir cümle
çıktı mı? (CHP sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Grup konuşmalarında bir
dünya var, Sayın Başbakanı dinlememişsin.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bir cümle çıktı
mı, gösterin bana, bir tane gazete haberi gösterin.
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale)
Yanlış konuşuyorsun.
RECEP ÖZEL (Isparta) Grup konuşmalarında var,
aç da bak.
ENGİN ALTAY (Devamla) Öte yandan, değerli
arkadaşlar, şunun bilinmesi lazım, şunu bilin:
İnsanlar neden Mecliste değil de sokakta muhalefet yapıyor? Bu
bir sendromdur; bu, hükûmeti, devleti yanlış idare etmekten
kaynaklı, psikolojik bir sendromdur. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Sayın Başkan, İç Tüzükü dün çok rahat
uyguluyordunuz!
BAŞKAN Yapmayın şunu!
ENGİN ALTAY (Devamla) Zira, hiçbir medeni ülkede
başbakan sokaktaki protestolara karşı darbe fobisine
kapılıp miting yapmaz. Bir ülkede başbakan bu hâle gelmişse
o başbakan ciddi bir darbe fobisi içindedir; o başbakan ciddi olarak,
bulunduğu makamla ilgili büyük kaygılar içindedir.
Öte yandan, şunu unutmayın ki, Sayın
Cumhurbaşkanıyla Sayın Başbakanın bu Gezi sürecinde
içine düştüğü yol ayrımı herkesin tahmin ettiğinden
büyüktür ki bu sebeple de Başbakan Gezi sürecini AKP içindeki
çatlağı kapatmak için bir silikon olarak kullanmıştır,
kullanmaya devam etmektedir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale)
Yanlış, yanlış konuştun, öyle bir durum yok.
ENGİN ALTAY (Sinop) Keşke, keşke
SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Öz, ne için söz
istiyorsunuz? Sayın Altay sataşma nedeniyle söz istedi ve verdim.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Kişisel sataşmadan
BAŞKAN Hayır efendim, ayrı ayrı
SAKİNE ÖZ (Manisa) Hayır efendim, ismim
geçti. Şahsım adına
İsmim geçti.
BAŞKAN Sayın Altay grubunuz adına söz
istedi, verdim.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Hayır, o
BAŞKAN Ne söyledi, size ne söyledi efendim?
SAKİNE ÖZ (Manisa) Söylediğim sözlerin
doğru olmadığını söyledi. (Gürültüler)
BAŞKAN Anlaşılmıyor ki. Grubunuz
bir susarsa anlayacağım efendim.
SAKİNE ÖZ (Manisa) İsmimi kullanarak,
söylediğim sözler üzerinden doğru söylemedi, çarpıttı.
BAŞKAN Yani söylediğiniz sözleri ne dedi
çarpıttı, onu söyleyin.
SAKİNE ÖZ (Manisa) E, söyleyeceğim, orada
söyleyeceğim.
BAŞKAN Hayır, söyleyin ki sataşma var
mı, yok mu, onu söyleyeceğiz.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Efendim, benim sözlerimi
yanlış aktardı. Dolayısıyla ben kürsüden konuşmak
istiyorum.
BAŞKAN Hanımefendi, anlaşılan,
söylediğim anlaşılmıyor galiba. Sataşma var mı,
yok mu bilmiyoruz ama sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum. Ne dedi
de sataştı, onu izah etmeniz lazım.
Buyurun.
3.- Manisa Milletvekili Sakine Özün, İstanbul Milletvekili Bülent Turanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir kere, sözlerim üzerinden üç yerde yanlış
değerlendirdi, hatalı değerlendirdi. Ben yolsuzluk demedim,
hukuksuzluk dedim, çünkü bununla ilgili yasa çıkmadan uygulaması
yapılmaya kalkılıyor. dedim. İpek Üniversitesinde de söylemiştim
bunu, bir önceki hafta İpek Üniversitesinin kuruluşunda da
söylemiştim. Demiştim ki: İpek Üniversitesi aslında daha
kurulmadı, adı başka bir şey ama boy boy ilanları
var. Bu, Meclisin baypas edildiğinin anlatılması
açısındandı.
İkincisi, ben memur demedim, ben işçi de
demedim, kamu görevlisi dedim. Bunların arasındaki farkda
vardır.
Bunun için, sözlerimin
çarpıtıldığını ve bununla ilgili, benim sözlerimi
çarpıttığını düşündüğüm için sizden söz
istedim. Yanlış mı yaptım efendim? (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Hayır, yanlış yapmadınız. Ne
için söz istediğinizi sordum sadece.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Manisa Milletvekili Sakine Öz ve arkadaşları tarafından Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu kadrosunun iktidar partisiyle kurduğu bağlantıların, kurumun habercilik anlayışında ve kamusal görev üstlenen yetkililerin tarafsızlık anlayışında yarattığı olası etkilerin belirlenmesi, Anadolu Ajansının son döneminde hisse artırımı sırasında yaşandığı iddia edilen hukuksuzluklar konusunda ayrıntılı çalışmaların yapılması amacıyla 25/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 5 Temmuz 2013 Cuma günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisini oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan,
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Altay, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Özel, Sayın Moroğlu, Sayın Develi, Sayın Acar, Sayın
Öğüt, Sayın Aygün, Sayın Öz, Sayın Kurt, Sayın Sapan,
Sayın Çelebi, Sayın Özkoç, Sayın Dibek, Sayın Küçük,
Sayın Batum, Sayın Akar, Sayın Ören, Sayın Serter,
Sayın Akova.
Evet, iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı
vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Manisa Milletvekili Sakine Öz ve arkadaşları tarafından Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu kadrosunun iktidar partisiyle kurduğu bağlantıların, kurumun habercilik anlayışında ve kamusal görev üstlenen yetkililerin tarafsızlık anlayışında yarattığı olası etkilerin belirlenmesi, Anadolu Ajansının son döneminde hisse artırımı sırasında yaşandığı iddia edilen hukuksuzluklar konusunda ayrıntılı çalışmaların yapılması amacıyla 25/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 5 Temmuz 2013 Cuma günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Alınan karar
gereğince gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri İle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde değişiklik yapılmasına dair İç
Tüzük teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Orta Asya ve Kafkaslar
Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği
Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/498) (S. Sayısı: 173)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sıraya alınan, Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar
ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.-
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778)
(S. Sayısı: 478)(x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülen teklifin ikinci bölümü üzerinde konuşmalar
tamamlanmıştı.
Şimdi, ikinci bölüm üzerinde on beş dakika
süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Tekrar sisteme girerseniz dünkü sıralamaya göre söz
vereceğim: Sayın Öğüt, Sayın Erdoğan, Sayın
Erdem, Sayın Işık, Sayın Şandır, Sayın
Türkoğlu, Sayın Şimşek, Sayın Çirkin, Sayın
Torlak, Sayın Öz, Sayın Özel, Sayın Köse ve Sayın
Ağbaba.
Sayın Öğüt
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Dün 4 Temmuz, sizin için bir anlamı var, tek bir
anlamı var, ABDnin kuruluş yıl dönümü. Bizim için anlamı
ise çok farklı, o gün Türk askerlerinin başına Amerikan
askerleri tarafından çuvalın geçirildiği, onurumuzla
oynandığı bir gün. Maalesef sizin iktidarınız bu
konuda hiçbir şey söylemediği gibi, çuvalı geçiren ABD
askerlerinin başındaki generali geçen sene en üst seviyede
ağırlama gafletinde bulunmuştur.
Aynı zamanda, 4 Temmuz, bir iç savaş
provası olan, unutturulmaya çalışılan Çorum
olaylarının yıl dönümüdür; 57 kişinin
yaşamını yitirdiği, yüzlerce kişinin, insanın
yaralandığı ve binlerce Alevi ailenin göçe
zorlandığı, 12 Eylül askerî darbesine zemin hazırlamak
isteyen güçlerin yazıp çizdiği, en kanlı provokasyonlardan
biridir. 2 Temmuz tarihi de Alevi yurttaşlarımıza yönelik
öfkenin en can yakan katliamıdır. Çorumda, Maraşta ve Sivasta
katledilen tüm canlarımızı rahmet ve sevgiyle anıyor,
sadece faillerini değil, katliamı meşru göstermeye
çalışanları da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, şimdi, bu kanunla
büyükşehirlerdeki meralar hazine arazisi şekline getirilmektedir. Bu
şekilde 30 ilimizde mera kalmamaktadır. Bundan sonra büyükşehir
yapılan illerde köylümüz nasıl hayvancılık yapacaktır?
Bu konunun izaha muhtaç olduğuna inanıyoruz. Lütfen bu konudaki
açıklamalarınızı bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Erdem
.
ENVER ERDEM (Elâzığ) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, düzenlemenin 37nci maddesiyle, sahte
belgelerle desteklemelerden istifade edenlere getirilen ödeme yasağı
kaldırılıyor. Hangi illerde kaç çiftçi bu kapsamdadır?
Toplam parasal tutarı ne kadardır? İller itibarıyla ilk 5
il hangisidir? Bu düzenlemeyi doğru buluyor musunuz?
İkinci sorum: 43üncü madde kapsamında kaç
devlet memuru yeniden göreve alınacaktır? Bu maddenin
uygulanabilirliği var mıdır? Disiplin affıyla görevlerine
dönmeyen memur kalmış mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu tasarıyla kadroya geçirilen
belediye sözleşmelileri içerisinde, son bir yıl içerisinde belediyede
işe başlatılan ve özellikle de PKK terör örgütünün talebi
doğrultusunda kadroya yerleştirilen kişiler var mıdır?
Varsa bunlar hangi belediyelerde, kaç kişidir? Diğer belediyelerde
çalışanlara haksızlık yapılmış olmayacak
mıdır?
İkinci soru da, bugüne kadar KEY ödemelerini
alamayanların bu mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda bu
tasarıda bir çözüm bulmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Şandır... Yok.
Sayın Türkoğlu
Yok.
Sayın Şimşek
Yok.
Sayın Çirkin
Yok.
Sayın Torlak
Yok.
Sayın Öz
Yok.
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başbakan Yardımcım, Manisada
birlikte katıldığımız bir törene bir saat geç
gelmiştiniz. Siz gelene kadar biz mehteran takımını
dinledik. Mehteran takımı törendeki, tören alanındaki yerini
aldıktan sonra, siz sanki onlar hiç dinlenmemiş gibi, kendi konuşmanızdan
önce onlar konuşacakmış gibi onları arkaya
yolladınız, sonra da o sırada çalan Onuncu Yıl
Marşını da kastederek Mehter varsa Onuncu. Yıl
Marşından önce o çalmalı. dediniz. Aslında bu sizin
gecikmenizden kaynaklanan bir sıkıntıydı. İkisi de
bizim değerimiz, biz ikisini de birlikte kucakladık ama görüyorum ki
daha sonra Bursada, hatta bakanlar toplantısı
çıkışında dahi Mehteran varsa önce o çalar. diye,
aslında bir saat geç geldiğiniz programda çoktan çalmış
olan mehteranı birtakım şeylere alet ediyorsunuz. Benim de
ismimi zikrediyorsunuz. Ben düz bir milletvekiliyim, iktidar ve Hükûmet olma
gücünüzü üzerimde orantısız olarak kullanıyorsunuz. Bu
fırsatla bu konuyu karşılıklı bir kez daha tartışalım
istedim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Köse
Yok.
Sayın Ağbaba
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Bilindiği gibi, bütün Türkiyede olduğu gibi
Malatyada da geçici işçiler, 4/Bliler, 4/Cliler mevcut. Malatyada Karayollarındaki
geçici işçiler maalesef Karayollarıyla beraber özelleştirildi
yani Orta Çağdan kalma bir zihniyetle işçileriyle beraber Karayolları
da satıldı. Yine, Malatya Araştırma Hastanesinde, Devlet
Hastanesinde, Devlet Demir Yollarında, Tarım İl
Müdürlüğünde, Sultansuyu Harasında ve birçok kurumda geçici
işçiler var, taşeron işçiler var. Bu taşeron işçilerle
ilgili, Hükûmet, söz vermesine rağmen bir türlü düzenleme yapmıyor.
Bu torba, çuval ya da harar yasası görüşülürken bize onlarca telefon
geldi. Bu konuda Hükûmetin bir müjde vermesi bekleniyor ve Meclisin üzerine
düşen bir görevi de yapması gerekiyor. Bu taşeron
işçilerine mutlaka kadro verilmesi gerekiyor. Bu konuda Hükûmetin
düşüncelerini merak ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
TEKELden kamuya geçen 4/Cli işçiler çok zor
durumlarda çalışıyorlar. Büyük ekonomik sıkıntı
içerisindeler. Bu insanlar asil kadroya alınmakla ilgili olarak telefon
üzerine telefon ediyorlar. Bunların asil kadroya alınmasıyla
ilgili bir çalışma yapılamaz mı?
İkinci konu da: Çiftçi kardeşlerimiz de bu
torba kanun içerisine girme noktasında devamlı telefonlarla bizlere
ulaşmaya çalışıyorlar. Özellikle tarım kredi
borçları ve banka borçlarını ödeyemediklerini ve gün geçtikçe
artmakta olduğunu ifade ediyorlar. Çiftçi borçlarını
ödeyemeyenlerle ilgili olarak herhangi bir yapılandırma
yapılamaz mı? Bu öğrenilmek isteniyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kurt
KAZIM KURT (Eskişehir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, 43üncü maddeyle 28 Şubat
mağdurlarına bir af getiriyoruz ve bunu doğru yapıyoruz
ancak Türkiyede 12 Eylül mağdurları hâlâ sürünüyor. 12 Eylülde
güvenlik soruşturması nedeniyle işten atılanlar, işe
giremeyenler hâlâ çözüm bulamıyor. Bu ikircikli bir durum değil
midir? Bu 12 Eylül yasalarını değiştirme konusunda ne zaman
adım atacağız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Demiröz...
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, son günlerde Bursa yerel
medyasında üç basın mensubu arkadaşımız Twitter,
Facebook gibi sosyal medya üzerinden kendileri veya aile fertlerinin
yapmış oldukları yorum ve paylaşımlar nedeniyle
çalıştıkları kurumla ilişkileri kesilmiştir.
İleri demokraside yapılan bu baskılar ve insanların
ekmekleriyle oynayarak varılmak istenen netice nedir? Bunu öğrenmek
istiyorum, bir.
İki, gerek basın mensupları gerekse
vatandaşlarımızın sosyal medya üzerinden bir
paylaşımda bulunmadan önce neler yazılacağı, hangi
içerikte olacağı, görsel olarak hangi resimlerin kullanılacağı
konusunda bir rehber hazırlamayı düşünür müsünüz ya da
yönlendireceğiniz bir onay makamı var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Doğrudan görüştüğümüz konularla ilgili
olarak bir arkadaşımız 37nci maddeye uygun sahte belgelerle
hangi illerde kaç çiftçi ve bunların parasal tutarını
sormuştu. Şöyle bir bilgi sunabilirim: Bu konuda ilk beş il
Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Adıyaman ve Şırnak
olarak görünüyor. Destekleme primi ödemeleri blokelerinden etkilenen il
sayısı 55 adettir. Etkilenen üretici sayısı 95 bin
kişidir. İncelemeye tabi firma sayısı 266 adettir.
Yapılacak tahminî ödemenin de 200 milyon tutarında olduğu tahmin
edilmektedir ve düşünülmektedir.
Sayın Işık kadroya geçirilen belediye
sözleşmelilerinden son bir yıl içerisinde sözleşmeli olarak
alınan PKKlılardan bahsediyor. Bunlar hangi belediyelerdedir? Böyle
bir soruyu doğrusu çok yanlış buluyorum. Belediyelere alınan PKKlılar
diye, PKKlı olduklarını bildikleri ve sadece bu sıfatla
alındıklarını düşündükleri sözleşmeli var
mıdır? Bizim bilgimize göre yoktur. Hiçbir belediyeyi bununla itham
edemeyiz. Sizin ifade etmek istediğiniz belediyeler olabilir. O zaman,
bunları açıkça ifade edin. Ama biz hiçbir belediyenin, hiçbir
PKKlıyı sadece PKKlı olduğu için sözleşmeli olarak
aldıklarını düşünemeyiz, varsayamayız, kabul edemeyiz.
Dolayısıyla, bu istediğiniz bilgileri daha somut hâle getirmek
için sizin düşüncenize göre PKKlı oldukları resmen bilinen bu
kişiler kimlerdir ve hangi belediyeler bunları işe
almışlardır ve şimdi bu
çıkardığımız kanunla bunlar nasıl
sözleşmeliden kadroya geçmelidir? Bunu lütfen Genel Kurulda tenvir etmek,
aydınlatmak amacıyla daha somut olarak söyleyebilirsiniz. Ama bu bir
suçlamadır. Böyle bir suçlamayı ben çok yanlış buluyorum,
gereksiz buluyorum ve doğru bulmuyorum.
KEY ödemelerini kimler alamadı ve bundan sonra
nasıl ödenecek? Bunu yazılı olarak
cevaplandıracağım.
Sayın Reşat Doğru TEKELden kamuya geçen
işçilerin asil kadroya alınamaması ve bu konudaki talepleri söyledi.
Bilindiği üzere, özelleştirme kapsamında işsiz kalan
işçiler kamu kurumlarında geçici personel olarak istihdam
edilmektedir. Geçici personele yönelik olarak 20 yılında
çalışma süreleri on aydan on bir aya
çıkarılmıştır. Yıllık ve mazeret izinleri artırılmıştır,
iş sonu tazminatı getirilmiştir. 2012 yılında ise
çalışma süresi on bir ay yirmi sekiz güne
çıkarılmıştır. Bu dönemde de ücretlerinde önemli
artışlar sağlanmıştır. Ayrıca, 2012
yılında fazla çalışma ücreti getirilmiştir. Hâlen,
geçici personel eğitim durumuna bağlı olarak -ilkokul,
ortaokuldan başlamak üzere- 1.094le 1.315 lira arasında ücret
almaktadır. Bunların bu kanun kapsamında kadroya geçirilmeleri
düşünülmemektedir. Ancak ağustos ayında başlayacak toplu
sözleşme ve görüşmeler sırasında 657 sayılı Kanun
kapsamında olan 4/Clilerin de durumlarının daha da
iyileştirilmesi konusunda sendika ile Hükûmet arasında bir
pazarlık olacağını biliyoruz.
Sayın Erdoğan büyükşehir yapılan
illerde nasıl hayvancılık yapılacaktır, meralar hazine
arazisi hâline getirilmektedir, yanlış anlamadıysam böyle bir
soru sordu. Bu konuda koruyucu hükümler de vardır, bugüne kadarki mevzuat
içerisinde de esasen hayvancılığın korunması,
tarım arazilerinin korunması hususunda gerekli adımlar
atılmıştır.
Bir arkadaşımız, sanıyorum Kazım
Beydi, sesinden anladım, buradan, konuştuğunu göremedim;
43üncü madde 28 Şubat mağdurlarına imkân getiriyor, 12 Eylül
mağdurlarına ne zaman adım atılacak?
Haklısınız, biz Hükûmetimiz döneminde şu veya bu sebeplerle
insan hakları çiğnenmek suretiyle olağanüstü dönemlerde
kişilik hakları zedelenen, özlük hakları ellerinden alınan
pek çok kişilerin mağduriyetlerini giderme noktasında özellikle
12 Eylül 2010 referandumundan sonra önemli adımlar attık. 12 Eylül
mağdurları veya 28 Şubat mağdurları diye ayırt
etmeyelim ama bu dönemlerde görevlerine son verilen veya kendilerine
haksız cezalar tanzim edilen kişilerle ilgili olarak
attığımız adımlar vardır. Eğer 12 Eylül 1980
askerî darbesini düşünüyorsanız bu mağdurların da
haklarının iade edilmesi konusunda pek çok düzenleme
yapıldı, sizin bu konularda teklifleriniz olursa onları da
ayrıca değerlendirmek isterim.
Bir arkadaşım, ismini alamadım çok özür
diliyorum, Bursa yerel medyasında 3 kişinin
çalıştığı kurumlarla ilişkisinin
kesildiğinden bahsediyor. Bu, başka medya kurumlarıyla da ilgili
olabilir.
BAŞKAN Sayın İlhan Demiröz
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
İlhan Demiröz mü? Affedersiniz, buradan göremedim
arkadaşımı, özür diliyorum.
Doğrudur, olabilir ama bunlar özel hukuku ilgilendiren
konulardır. Yerel medyalar hayır kuruluşu değil, ticari
kuruluşlardır, patronları vardır. Çalışan ile
çalıştıranlar arasındaki ilişkiler de İş
Kanunumuzda ve diğer mevzuata esasen gözetilmiştir.
Arkadaşlarımızın işlerinden olmasına üzülürüz ama
bu konuda Hükûmet olarak yapacağımız hiçbir şey yok. Ulusal
medyadan da bu amaçla veya başka sebeplerle işlerinden
çıkartılanlar olabilir. Sosyal medya üzerinden bir rehber
hazırlamayı düşünüyor musunuz? diyor Sayın Demiröz. Bunu
ironi olarak kabul ediyorum, böyle bir hazırlığımız
yok, sizin böyle bir düşünceniz varsa bana özel olarak iletin de
okumuş olayım.
Ayrıca, bir arkadaşımız 2 Temmuz
gününün geçmişte yaşanan acı olaylarla ilgisini ortaya koydu,
sanıyorum Sayın Öğüttü. Evet, bu üzüntü verici olayları
yeri geldiğinde arkadaşlarımız mutlaka bazı
düşüncelerini ifade etmişlerdir.
Sayın Özel ikimiz arasındaki bir ilişkiyi
Mecliste dile getirdi. Bu da sizin çok özel kalitenizi gösteriyor;
teşekkür ediyorum. Yani olumsuz anlamda söylemiyorum, mutlaka bir şey
söylemek için bunu gündeme getirdiniz. Ben sizi orada onore etmiştim,
Toplantıya katılan arkadaşımız Özgür Özel de
aramızda. diyerek sizi takdim etmiştim ama gereksizmiş, bunu
şimdi anlıyorum.
Mehterle ilgili düşüncem benim özel
düşüncemdir. 7 yaşından beri bu düşünceye sahibim, bunu
şu veya bu şekilde dile getirmemin kimseye zararı
olmadığını düşünüyorum.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeler varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
24üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum;
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 24üncü maddesiyle 2918 sayılı Kanuna eklenmesi
öngörülen geçici 22nci maddenin (üç)üncü fıkrasının ikinci
cümlesinde yer alan "alınmaz." ibaresi "alınmaz, ancak
13 Türk Lirası indirimli değerli kâğıt bedeli ve bu Kanunun
131inci maddesinin son fıkrası kapsamında da 2 Türk Lirası
bedel ödenir." şeklinde ve dördüncü cümlesinde yer alan "gerekli
harçlar" ibaresinin "gerekli harçlar ve indirimsiz değerli
kâğıt bedeli" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mihrimah Belma Satır Mehmet Doğan Kubat
Giresun İstanbul İstanbul
Ramazan
Can Öznur
Çalık Muzaffer
Yurttaş
Kırıkkale Malatya Manisa
Mehmet
Öntürk İsmail
Tamer Mustafa
Elitaş
Hatay
Kayseri Kayseri
Erol
Kaya
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Teklifinin 24. maddesi son
paragrafının II. cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Tufan Köse İzzet Çetin
İstanbul Çorum Ankara
Özgür Özel Veli
Ağbaba
Manisa Malatya
Bu
değiştirme işleminden
harç ve değerli kağıt bedeli alınmaz
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 24 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Mehmet Şandır S. Nevzat Korkmaz Mehmet Erdoğan
Mersin Isparta Muğla
Alim
Işık Kütahya
MADDE 24- 2918 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE
22- Sürücü belgesi sınıfları, sürücü belgelerine ait esaslar ve
sürücü adaylarında aranacak şartlar yönetmelikte belirleninceye kadar
bu Kanunun 38, 39 ve 41 inci maddelerinin değişiklikten önceki
halleri uygulanır.
Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte sürücü belgesi sahibi olanlar ile motorlu taşıt
sürücü sertifikası bulunan veya sürücü kurslarına kayıt
yaptırmış olanların alacakları sürücü belgelerinin
yönetmelikte belirlenen yeni sınıf sürücü belgeleri ile
değiştirilmesi zorunludur. Bu belgelerin
değiştirileceği sürücü belgesi sınıfları
yönetmelikle belirlenir.
Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce verilmiş olan ve bu Kanuna göre
değiştirilmesi zorunlu olan sürücü belgelerinin değiştirme
işlemleri İçişleri Bakanlığınca belirlenen
süreler içinde tamamlanır. Bu değiştirme işlemlerinden harç
ve değerli kağıt bedeli alınmaz. Belirlenen süre içinde
değiştirilmeyen sürücü belgeleri geçersiz sayılır. Ancak,
başvuruları hâlinde, gerekli harçlar ödendikten sonra kendilerine
geçersiz sayılan sürücü belgesinin karşılığı olan
yeni sürücü belgesi verilir. Bu işlemlere ait usul ve esaslar
İçişleri Bakanlığınca belirlenir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BÜLENT ARINÇ (Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen?
ALİM IŞIK
(Kütahya) Erkan Akçay
BAŞKAN Erkan Akçay,
Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 24üncü madde üzerine verdiğimiz önerge
üzerinde söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 24üncü maddesi ile, sürücü belgesi sahibi
olanlar, motorlu taşıt sürücü sertifikası bulunanlar ve sürücü
kurslarına kayıt yaptırmış olanların
alacakları sürücü belgelerinin yönetmelikte belirlenen yeni
sınıf sürücü belgeleriyle değiştirilmesi zorunluluğu
getirilmektedir. Sürücü belgesi almaya hak kazanan bir
vatandaşımız, 492 sayılı Harçlar Kanununa göre
ehliyet sınıfı itibarıyla 110 ile 556 lirası trafik
harcı öderken, Değerli Kâğıtlar Kanununa göre de 101 Türk
lirası değerli kâğıt bedeli ödemek zorundadır. Sürücü
belgelerinin değiştirilmesinden harç alınmayacağı
kanunda hüküm altına alınmıştır ve bu doğru bir
düzenlemedir ancak yenilenen sürücü belgelerinden değerli kâğıt
bedelinin alınmamasına yönelik bir düzenleme yoktur. Bu nedenle,
sürücü belgesini yeniletecek bir sürücü 2013 yılı için 101 lira
değerinde değerli kâğıt bedeli ödeyecektir. Ayrıca, bu
bedel her yıl yeniden değerleme oranı nispetinde de
belirlenmektedir bilindiği üzere.
Sürücü belgelerini yenileyenlerden harç almamak ne kadar
doğru ise, bunlardan değerli kâğıt bedeli almak da o kadar
yanlıştır değerli arkadaşlar. Bu Sorma, ver.
parasıdır. Vatandaşımız bunu ancak bu şekilde
tarif eder ve bu alınan değerli kâğıt parası 101 lira
2013 yılı için Sorma, ver. parasıdır.
Bu 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununun 115inci maddesinde bir ay içinde ödenmeyen cezalar için yüzde 5
faiz öngörülmekte ve 6183 sayılı Kanunun uygulanacağı
ifade edilmektedir. Yani hem yüzde 5 ve gerektiğinde de aylık yüzde
40 itibarıyla gecikme faizi ödenecektir. Bu da günümüzün enflasyonu
nispeti dikkate alındığında çok fahiş bir ceza
alımıdır.
Yine, trafik cezalarıyla ilgili başka bir sorun
da cezaların adreslere ulaştırılmamasıdır.
Gıyabında yazılan trafik cezaları sürücünün evine genelde
ulaştırılamamakta veya mahalle muhtarına teslim
edilmektedir. Dolayısıyla, araç sahipleri cezalardan haberdar
olamıyor ve ancak yıllar geçtikten sonra bir vesileyle, o zaman bir
sürprizle karşılaşmakta ve aynı zamanda faizleriyle
birlikte bu borçlar da katlanabilmektedir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin vatandaştan
Sorma, ver. parası isteyeceğine trafik kazalarına bir tedbir
getirmesinde büyük fayda vardır ve dünyada her sene trafik
kazalarından 50 milyon insan yaralanmakta, 1 milyon 200 bin kişi
hayatını kaybetmektedir. Trafik kazalarında sürücüler, yayalar,
yol durumu ve araç tasarımı olmak üzere çeşitli faktörler rol
oynamaktadır. Yolları güvenli yapmak, yol güvenliği için
tedbirler geliştirmek ve değişik standartları uygulamak
elzemdir.
Adalet ve Kalkınma Partisi duble yollarla övünüyor
ancak 2003 yılında 455 bin trafik kazası yaşanırken
2012 yılında 1 milyon 320 bin trafik kazası olmuştur. 2012
yılındaki bu kazalarda 3.750 vatandaşımız hayatını
kaybetmiş, 268.bin vatandaşımız da
yaralanmıştır. Türkiyede 1965 yılında 36 dakikada bir
trafik kazası olurken -artı, tabii yolların ve trafiğin de
çok yoğun artması nedeniyle- 2005 yılında 51 saniyede, 2011
yılında 25 saniyede bir trafik kazası yaşanırken 2012
yılında her 23 saniyede bir trafik kazası
yaşanmaktadır.
Türkiyedeki toplam kazaların yüzdesi içinde
Manisadaki kazaların payı da maalesef yükselmektedir. 2009
yılında Türkiyede meydana gelen kazaların binde 93ü Manisada
meydana gelirken 2010 yılında bu oran yüzde 1e, 2011de yüzde 1,05e
ve 2012 yılında ise yüzde 1,1e yükselmiştir. Bunun nedeni de
Manisadaki yolların bozuk olması ve kör noktalarla ilgili
tedbirlerin alınmamasıdır.
Bu düşüncelerle önergemizin kabulünü diliyor,
saygılar sunuyorum.(MHP Sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Önegeyi oylarınıza sunacağım
ALİM IŞIK (Kütahya) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Ancak karar yeter sayısı
isteniyor, arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
(CHP ve MHP
sıralarından Var. sesleri)
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.31
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
17.39
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü
maddesi üzerinde Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağım.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.41
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:
17.51
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü
maddesi üzerinde Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin yapılan
ikinci oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Teklifinin 24üncü
maddesinin son paragrafının II. cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
Bu değiştirme işleminden harç ve
değerli kâğıt bedeli alınmaz
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, İzzet
Çetin, Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
24üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önerge adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifi çok acil
olduğu için Meclis uzadı. 1 Temmuzda Anayasadaki hüküm gereği
tatile girmesi gereken Meclis, çok acil bir yasa çıkarmak için uzadı
ama aciliyet nedeniyle, AKP milletvekilleri salonda olmadıklarından
görüşmeler uzuyor. Tabii, her seferinde iki sefer, üç sefer yoklama
yaparak zor toparlanıyor.
Sayın Bakan, öncelikle, 657 sayılı
Yasanın 4/Clilerin durumuna ilişkin biraz evvel vermiş
olduğunuz bir soruya cevapta; Ağustos ayında kamu
sözleşmeleri sırasında konunun ele alınarak çözüme
kavuşacağını söylediniz. Meclis de sizin döneminizde ilk
kez 4/Cli çalıştırmaya başlamıştı Meclis
Başkanı olduğunuz dönemde. O dönemden bugüne bu sorun büyüdü ve
AKPnin büyüttüğü bu sorun, ne yazık ki, çalışanların
ve ailelerinin yaşamlarını zindan eder bir konuma geldi. O
nedenle, Meclis Başkanı olarak çözemediğiniz o 4/Clilere
ilişkin sorunu, Başbakan Yardımcısı olarak
çözeceğinizi umuyorum ve eğer bu sorun çözüme ulaşırsa da
4/Clilerin size minnettar kalacaklarını hatırlatmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, önergemizle ilgili olarak,
tabii, bu kanun iyi hazırlanmamış bir kanun teklifi.
Hazırlanmadığı maddelerinden belli, verilen önergelerden
belli. Burada da görüyoruz ki, iki ayrı yerde yani çok itina gösterilmeden
hazırlandığı açık. Biraz da kapkaççı
mantığıyla hazırlandığı gerçek.
Çok açık bir şekilde, değiştirilecek
bu sürücü belgelerine ilişkin olarak Bu değiştirme
işlemlerinden harç alınmaz diyerek, sanki değiştirme
işleminin bedava, yurttaştan para alınmadan
yapılacağı gibi bir izlenim vermeye
çalıştınız. Ne yazık ki, Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekilleri olarak, alt komisyonda, sadece harç
alınmadığını bunlardan, 492 sayılı Harçlar
Kanununun dışında, 210 sayılı Değerli
Kâğıtlar Kanununa göre de her bir değiştirme işleminden
101 lira değerli kâğıt parası
alınacağını ve bunun da 24 milyonu aşkın
yurttaşımızdan toplanacak paranın 2,5 katrilyon lira ya da
şimdiki deyimle 2,5 milyar lira gibi bir para olduğunu ortaya
açıklayınca basın ve kamuoyunun tepkileri
yoğunlaştı. O nedenle herkes de konuya hâkim oldu. Yani,
şark kurnazlığı diye tabir edilecek bir mantıkla bir
kanun teklifi hazırlayıp belki cebinde beş kuruş, yiyecek
ekmek parası olmayan vatandaşın hiçbir işe yaramayan
ehliyetini değiştirmek için ondan 101 lira daha alacak kadar
vatandaşını düşünmeyen bir konuma geldiğinizi sizlere
hatırlatmak istiyorum. O nedenle verdiğimiz önerge ile bunun
kaldırılmasını yani değiştirme işleminden de
değerli kâğıt parası alınmamasını önerdik.
RECEP ÖZEL (Isparta) 15 liraya düşüyor.
İZZET ÇETİN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, normal olarak herhangi bir zayi durumundaki
değiştirme değil bu. Bu, sizin bu kanun teklifinizin içerisinde,
Yurttaştan gizli bir şekilde harç alınmaz. diyerek, Bir
şey alınmayacak. mantığıyla
hazırladığınız bir kanun teklifi olduğu için, o
mantığınıza uygun olan durum, tepki
yoğunlaşınca bunu 25 liraya, 50 liraya, 10 liraya düşürmek
değil, hiç almamaktır.
Bakınız, burada, aynen okuyorum: Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce verilmiş olan ve bu kanuna göre
değiştirilmesi zorunlu olan sürücü belgelerinin değiştirme
işlemleri İçişleri Bakanlığınca belirlenen
süreler içinde tamamlanır. Bu değiştirme işlemlerinden harç
alınmaz. Bunun mantığı, değerli kâğıt
parası da alınmaz demektir. Yani, şimdi, siz vatandaştan
önce 101 lira alınacağını gizleyeceksiniz,
saklayacaksınız, açığa çıkınca da 25 lira
alalım, dörtte 1 alalım. diye önerge vereceksiniz. Bunun
doğrusu hiç alınmamasıdır. Yurttaşı enayi yerine
koyarak onun parasını da toparlayıp yandaşlarla paylaşma
gibi bir mantığı kabul etmenin olanağı yoktur.
Önergemizin kabul edilmesini diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 S. Sayılı Kanun
Teklifinin 24 üncü maddesiyle 2918 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen
geçici 22 nci maddenin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde yer
alan alınmaz. ibaresi alınmaz, ancak 13 Türk Lirası indirimli
değerli kâğıt bedeli ve bu Kanunun 131 inci maddesinin son
fıkrası kapsamında da 2 Türk Lirası bedel ödenir."
şeklinde ve dördüncü cümlesinde yer alan gerekli harçlar ibaresinin
gerekli harçlar ve indirimsiz değerli kâğıt bedeli
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Hâlihazırda ehliyetlerini yenileyecek olan
kişilerden 101 TL alınmaktadır. Getirilen yeni düzenlemeler nedeniyle
ehliyetlerini zorunlu olarak yenileyecek olan kişilerden 101 TL yerine
masraf karşılığı olarak 15 TL alınması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı yasa
teklifinin 25. maddesinin sonundaki yürürlükten
kaldırılmıştır ifadesinin iptal edilmiştir
şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Özgür Özel Tufan Köse
İstanbul Manisa Çorum
Veli Ağbaba Vahap Seçer
Malatya Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 25inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay S. Nevzat Korkmaz
Konya Manisa Isparta
Alim
Işık Mehmet
Erdoğan Mehmet
Günal
Kütahya Muğla Antalya
Mehmet
Şandır Reşat
Doğru
Mersin Tokat
MADDE 25- 2918 sayılı Kanunun; 3 üncü maddesinde
yer alan Minibüs tanımına dair hükümler, 40 ıncı maddesi,
114 üncü maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı
fıkraları, 119 uncu maddesinin birinci fıkrası, 120 nci
maddesi ve ek 13 üncü maddesi yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BÜLENT ARINÇ (Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Reşat Doğru, Tokat Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU
(Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 478 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 25inci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde, ticari araç olan
minibüsün tanımıyla ilgilidir.
Tabii, ülkemizin önemli
sorunlarının başında trafik konusu gelmektedir. Tabii,
bunların yanında, şoförlerin ve özellikle
taşıyıcı esnaflarımızın, taksicisinden
şoförüne kadar, onların yanında o tür insanların da çok
büyük sorunları vardır. Tokat Reşadiye Şoförler ve
Otomobilciler Esnaf Odası Başkanlığı tüm
esnaflarımızı ilgilendiren, yani şoförlerimizi, taksi
şoförlerimizi, kamyon şoförlerimizi ve diğer
taşıyıcı esnaflarımızı ilgilendiren bu
önemli konularda kendi görüşlerini iletmek üzere bizlere
bildirmiştir. Bu arkadaşlarımızın ve tüm
esnaflarımızın bazı görüşlerini sizlere iletmek
istiyorum ve paylaşmak istiyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, son zamanlarda, tabii, şoför esnafı devamlı
kaybetmektedir. Özellikle, kamyon şoförlerinin bazıları
neredeyse iki ay, üç ay kontak açmadan hayatlarını devam ettirme
mücadelesini vermeye çalışıyorlar. Aynı şekilde,
taksici esnaflarının ve minibüs esnaflarının da birçok
sorunlarla boğuşmakta olduğunu görüyoruz.
Yaklaşık olarak on
beş yıldan beri, periyodik bir şekilde, özellikle şoför
odalarının gelir kalemleri bir bir ellerinden alınıyor.
Araç ruhsatları satışından tutun da mesleki yeterlilik
belgeleri, araç dosyası ve plakası, neredeyse bunların hepsi bir
bir şoförler odasının elinden alınarak başka
şekilde değerlendirilmeye çalışılıyor.
Bakınız, bunlarla
ilgili olarak, özellikle odada çalışan kardeşlerimizin, oda
yöneticilerimizin istekleri şu şekildedir, deniyor ki: K1 ve K2
belgelerini Ulaştırma Bölge Müdürlüğü ve son zamanlarda il ve
ilçelerde ticaret odaları birçoğu üyesi olmadığı hâlde
yapıyor ise bu hakkın en azından odamıza verilmesi veya
ilçe sınırları içerisinde bizim esnaf, sanatkâr ve
nakliyecilerin belgelerinin tarafımızdan düzenlenmesi
Bu noktada
bir talepleri var.
Değerli
milletvekilleri, bu, doğru bir taleptir. Hakikaten, odaların şu
anda gelir kalemlerinin birçoğunun azalmış olduğu ve
kapanma durumuna geldiği düşünülürse, bu yönlü olarak haklı bir
talepleri olduğu değerlendirilmelidir.
Ayrıca,
ticari araç kullanan şoförlerden istenen mesleki yeterlilik belgelerinden
SRC belgesinin esnaf odası tarafından verilmesinin
sağlanması, hantal yapının değişmesi, hizmetin
yerinde ve sağlıklı verilmesini sağlayacaktır.
Kaldı ki, odanın vermemesinden dolayı on yıldır
belgesi eline ulaşmayan bir sürü esnaf vardır.
Şehir içi
yolcu taşımacılığı yapan -köy minibüsleri dâhil
olmak üzere- minibüsçü esnafının alması zorunlu olan D4 yekti belgesinin
kilometrelerce uzak olan ulaştırma bölge müdürlükleri yerine odalar
tarafından verilmesi, esnafın hem zaman kaybını hem de
iş kaybını önlemiş olacaktır.
Ayrıca, ilçe
millî eğitim müdürlüğü uhdesinde gerçekleştirilen öğrenci
taşıma ihalelerinde yaklaşık maliyet hesaplamasında
hata yapıldığı
Ve gerekli yerlere ikazların
yazılı ve sözlü yapılmış olmasına rağmen
bunlar maalesef giderilmemektedir.
Öğrenci
taşıması bir hizmet alımı olduğuna göre, Hizmet
Alımı Yönetmeliğinin 9uncu maddesinde yüzde 20yi geçmemek
üzere yükleniciye kâr eklenir ibaresine rağmen millî eğitim
müdürlükleri maalesef bunu uygulamamaktadır. Dolayısıyla da
taşıyıcı esnafı ciddi manada mağdur
olmaktadır.
Ayrıca,
taşımacı, akaryakıtı pompadan alırken,
işletmeye yüzde 18 KDV içinde esnaf bunu öderken, yaklaşık
maliyetler hesaplanırken mazot birim fiyatı KDVsiz girilmektedir.
İdareden hak edişini yaparken de faturasını yüzde 8 KDVyle
kesmektedir. Dolayısıyla, arada yüzde 10 gibi çok önemli bir fark,
maalesef, eksik ödeme şeklinde insanlarımıza ödenmektedir.
Dolayısıyla, esnaflar bu yönlü olarak çok ciddi manada
sıkıntı içerisindedir.
Ama diğer bir
konu da
Özellikle şunu söylememiz gerekmektedir ki, ülkemizde trafik
kazaları çok yoğun bir şekilde maalesef can yakmaktadır. 2013
yılının Şubat ayı sonu itibarıyla ülkemizde
yaklaşık olarak 7 milyon 191 bin 105 araç bulunmaktadır. Geçen
yıl 3.750 kişi kazalarda hayatını kaybetmiştir.
Bununla ilgili olarak da yaklaşık 1 milyar 393 milyon lira
civarında maddi hasar, maddi kayıp vardır.
Ama bir diğer
konu da, yaklaşık olarak 270 bin, 300 bin civarında insan da
kazadan dolayı yaralanmaktadır. Yani 300 bin kişilik bir
şehir düşünün, yaralılardan ve engelli vatandaşlardan
oluşan bir şehir düşünün. Trafik kazalarından hem ölüm
oranlarının artmış olması hem de yaralıların
artmış olması bu konunun ne kadar önemli olduğunun
ifadesidir.
Bu manada da bu konuda İçişleri
Bakanlığına, bilhassa emniyet teşkilatımıza çok
önemli görevler düşmektedir.
İşin başı eğitimdir diyor ve
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralardan
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ALİM IŞIK (Kütahya) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım. Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.07
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
18.14
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet
Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci
maddesi üzerinde Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Yasa Teklifinin 25inci maddesinin sonundaki yürürlükten
kaldırılmıştır ifadesinin iptal edilmiştir
şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Özgür Özel, Manisa
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önergemiz üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Aslında dün yaşananlar da, her yasama döneminin
sonuna sıkışan bu torba kanunlar da, hepsi iktidar-muhalefet
ilişkileri üzerine ve ülkeyi nasıl yönettiğiniz, size verilen,
Anayasa Mahkemesince tanınan sürelere ne kadar riayet ettiğiniz,
muhalefetle nasıl bir ilişki kurduğunuz ve çoğulcu
demokrasiden ne kadar nasibinizi aldığınızla ilgili bir
mesele.
Biraz önce Sayın Başbakan
Yardımcısına, eşit olmayan mecralarda sürdürdüğü bir
tartışmaya belki bir açıklık getirir diye bir ifadede, bir
soruda bulundum. Başlangıç nezaketle geldi ama sonunda döndü
dolaştırdı, Sayın Başbakan Yardımcısı,
sayın hemşehrim lafı öyle bir yere getirdi ki gerçekten
kanım dondu.
Aslında yaşanan mesele
ben tam saatinde
gittiğim bir yerde Sayın Başbakan
Yardımcısını bir buçuk saate kadar bekledim. Program
başlamadı ama o programda olması gereken mehteran
takımı gösterisini icra etti. Sayın Başbakan
Yardımcısı, gecikmeli olarak, on birdeki programa on ikiyi biraz
geçe geldi ve birkaç kişiyle el sıkıştı, yerine
oturdu.
Ben orada ikameti sürdüren hemşehrisi olarak
kalktım, saygıyla gittim, kendisini selamladım. Bu, olması
gereken beşerî bir ilişki.
Daha sonra, aslında önce bizlerin kürsü alması,
sonra hiyerarşik sıraya göre kendisinin kürsü alması
beklenirken, önce bir parmak işaretiyle mehteranbaşını
yanına çağırıp, onun yeniden yapmak üzere
hazırlandığı programını ileriye aldı. O
sırada bir Onuncu Yıl Marşı çaldı, kendisi burada
kürsüye çıktı bizleri dinlemeden ve dedi ki: Mehterana
yanlış yapıldı, açılış onunla
olmalıydı. Birçok şey söyledi.
Bu konuşmaya başlarken de beşerî
ilişkilerin olmazsa olmazı, siyasi nezaketin olmazsa olmazı bir
şekilde kendisiyle gelen, kendi partisine mensup milletvekillerinin de
isimlerini ifade etti çünkü telgraflar okunmuştu, orada olan
milletvekilleri, biraz da Sayın Arınçın organizasyon
komitesinin elini ayağına dolaştıracak aceleci tavrı
yüzünden ismimiz atlanmıştı, benim ismimi de zikretti.
Şimdi, biraz önce diyor ki kendisi; Ben orada sizi onore ettim. Yani,
bu, olması gereken bir beşerî ilişkiyi bana bir lütuf olarak
sunuyor Ben sizi onore ettim. diyor. Sonra da diyor ki; Anladım ki
yanlış yapmışım.
Sayın Başbakan Yardımcım, siz benim
yerimde olsaydınız ve gelip de Merhaba. demediğiniz bir
milletvekilinin sizin yanınıza gelip sizi selamlamış
olduğunu söyleseydiniz, kuşku yok ki şimdi ondan da pişman
olduğunuzu ifade edecektiniz ama ben gelip orada sizi selamlamaktan, sizin
bıraktığınız bir eksiği tamamlamaktan ve size
saygılarımı sunmaktan o gün de pişman olmadım, şu
an da pişman olmadığımı ifade etmek isterim. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ama bu ilişkilerle, Sayın Arınçın o
çok nazik tavrından birden bu çok sert, acımasız tavrına
geçişiyle ilgili onu daha yakından tanıyan birinden ilave bir
şeyler duymak istiyorsanız lütfen Sayın Ahmet Hakanın
Yeni Başlayanlar İçin Bülent Arınç makalesine bir bakın. Kendisi
şöyle diyor: Aşırı tevazusuyla terör estiren
adamlardandır. Gözyaşlarını silah olarak kullanmaktan
kaçınmaz. Şahane hitabetinin tek kusuru, tekdüzelik ve durgunluktur.
(AK PART sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) Hiç yakışmıyor
sana! Terbiyesizlik yapma Özgür! Alay
mı ediyorsun oğlum sen, terbiyesiz misin sen?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen,
Sayın Arınç burada, cevap verirler efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Tekin değildir. O
müthiş nezaket ve kibarlığı her an hiç olmayacak bir
kabalığa dönüşme potansiyeline sahiptir. Dişi
duygusallıktan delikanlı bir erkeksiliğe hızla geçiş
yapabilir.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Maddeyle ilgili
konuşsana!
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Otobüsün
tanımını yap!
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Senin soyunda var
mı böyle adam?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Güllerin içinden gelirken
gözyaşlarını tutamaz ama hoşuna gitmeyen soru
karşısında en sert cevabı vermekten de kaçınmaz. Tamam,
dünyayı boş vermiş bir derviş edası
taşımaktadır, bu dünyadan çok öteki dünyayı hesaba
katıyormuş gibi bir imaj verir ama kendisine yönelik en küçük bir
eleştiri karşısında
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen şahsiyatla
uğraşmakla ilgili konuşma yapmayınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
o eleştiriyi kaleme alan
adamın isminin üstünü hışımla silecek kadar da dünyevidir.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Arkadaşlar, ben burada
AHMET YENİ
(Samsun) Kimsin sen be!
BAŞKAN Sayın Özel, sizi uyarıyorum,
lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
Sayın Bülent
Arınçı çok yakından tanıyan bir köşe
yazarının onunla ilgili yaptığı tahlilin, benim
başıma Manisada ve bugün burada gelen olayları nasıl
açıkladığını söylüyorum. Hakaret yok. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Buradan ekmek
çıkmaz sana. Sen grup başkan vekili olamazsın! Buradan ekmek
çıkmaz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Çok net şunu söylüyor: Çok
lütufkâr bir kibarlıktan çok acımasız bir gerginliğe ve
saldırganlığa dönüşebilir. Buna sakın
şaşırmayın.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Hadi canım,
hadi! Daha çok ekmek yiyeceksin.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ben bugüne kadar o yüzünü hiç
görmemiştim ama bu gördüğüm yüzü de sizinle paylaşmak istedim.
Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Ayıp ya,
ayıp!
AHMET YENİ (Samsun) Kimsin sen ya!
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Senden grup
başkan vekili olmaz! Buradan sana ekmek çıkmaz.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Çocuk gibisin! Çocuk
tiyatrosuna çevirdin.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Özel.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (Sinop) Önce ben istedim Sayın
Başkan. Önce iktidara mı söz vereceksiniz?
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay, önce size
verelim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Her söze tepki
gösterme, buyur.
ENGİN ALTAY (Sinop) Tamam Başkan.
Sayın Başkan, kürsüdeki milletvekilimiz
BÜLENT TURAN (İstanbul) Cahillik yaptı.
ENGİN ALTAY (Sinop) Hasbünallah!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ENGİN ALTAY (Sinop) Bu, Meral Akşenerden
bana bir şey kaldı; hasbünallah, lâhavle ve-lâ-kuvvete.
Kürsüdeki milletvekilimiz, Sayın Başbakan
Yardımcımız ile ilgili, bir köşe yazarının
yazdığı bir yazıyı okudu zannedersem. Çünkü, oradaki
tutumunuzdan dolayı, iktidar partisi sıralarındaki yoğun
gürültüden dolayı ben milletvekilimin okuduğu yazının
hiçbir kelimesini anlayamadım.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Biz anladık, onun için
itiraz ettik zaten.
ENGİN ALTAY (Sinop) Muhtemelen ki Sayın
Başbakan Yardımcımız da anlayamadı. Sizin dün
akşam o kürsüdeki disiplin hükümleriyle ilgili katı tutumunuz bugün
nereye gitti, merak ediyorum. İktidar partisine mensup bütün
milletvekillerinin çok büyük bir uğultu çıkarmasına niçin
müdahale etmediniz anlamış değilim. Bunu takdirlerinize
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay, tutanakları
alırsanız, kaç defa uyardığımı, sayın
milletvekilini de Şahsiyatla uğraşma. diye
uyardığımı görürsünüz. İktidar partisinin
milletvekillerini de uyardığımı tutanakları
istediğiniz zaman görürsünüz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, İç Tüzük 63üncü madde açık. Görüşmeye yer olup
olmaması, Başkanı gündeme veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışma usullerine uymaya davet... Usul tartışması.
Madde 66:
Kürsüdeki üyenin sözü ancak Başkan tarafından, kendisini
İçtüzüğe uymaya ve konudan ayrılmamaya davet etmek için
kesilebilir.
İki defa
yapılan davete rağmen, konuya gelmeyen milletvekilinin aynı
birleşimde o konu hakkında konuşmaktan menedilmesi, Başkan
tarafından Genel Kurula teklif olunabilir.
Konuşmacı,
beş dakikalık süre içerisinde
Şu anda görüştüğümüz
yasanın 25inci maddesi 2918 sayılı Kanunun minibüs ve
diğer araçlarla ilgili tanımını içeren bir düzenlemedir ama
konuyla hiç alakası olmayan bir konuda, milletvekili beş dakika
konuşma yapmıştır. İç Tüzükün 63üncü maddesi
uyarınca konuya davet ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, teşekkür ediyorum.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Usul tartışması mı
açıyorsunuz?
BAŞKAN
Burada torba yasayı görüşüyoruz, İç Tüzükü öğrenmiyoruz,
biliyoruz İç Tüzükü ama İç Tüzükün verdiği hakların
kötüye kullanılması başkan vekili olarak benim tutumumdan
kaynaklanmıyor. Geriye doğru baktığınızda,
nereden kaynaklandığını Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda bulunan her sayın milletvekili bilir.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Bravo Başkan!
BAŞKAN -
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
26ncı
maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra sayılı yasa teklifinin 26. maddesinin sonundaki
hava araçları ifadesinin Tüm Hava araçları olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğu Haydar
Akar İzzet
Çetin
İstanbul Kocaeli Ankara
Mustafa
Serdar Soydan Ayşe Nedret
Akova
Çanakkale
Balıkesir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun teklifinin 26 ıncı Maddesinin, ikinci Fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"c) Devlet Hava Aracı terimi: Devletin
askerlik, güvenlik, gümrük ve yangınlar ile mücadele hizmetlerinde
kullandığı hava araçları,"
Pervin
Buldan Adil Zozani Sırrı
Sakık
Iğdır Hakkâri Muş
İbrahim
Binici Abdullah Levent Tüzel
Nazmi Gür
Şanlıurfa
İstanbul
Van
Hasip
Kaplan
Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 26 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay S. Nevzat Korkmaz
Konya Manisa Isparta
Alim
Işık Mehmet
Şandır Mehmet
Günal
Kütahya Mersin Antalya
Ali
Halaman Mehmet
Erdoğan
Adana Muğla
"MADDE 26-14/10/1983 tarihli ve 2920
sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun 3 üncü maddesinin (c)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"c) "Devlet Hava Aracı" terimi:
Devletin askerlik, güvenlik ve gümrük hizmetlerinde kullandığı
araçları ve orman yangınları ile mücadele hizmetlerinde
kullandığı hava araçları,"
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Ali Halaman.
BAŞKAN Ali Halaman, Adana Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
478 sıra sayılı Kanun Tasarısının
26ncı maddesi, gene (3)üncü fıkra (c) bendi deniyor. Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına bu madde ile ilgili söz almış
bulunmaktayım.
Tabii, bu önerge verilirken
Kanuna
baktığımızda, 76 tane maddesi var. Ek, ek, ek, işte,
hemen hemen 150 maddeyi buluyor ama genel manada kanunda şöyle
yazıyor, bir önceki kanunda: Devlet hava aracı deniyor.
İşte, devlet hava aracı derken bunun içerisinde askerlik,
gümrük bir de güvenlik var. Şimdiki bentte bunun yanına orman
yangınları
Yani Herhangi bir yerde yangın
çıktığında sivil havacılıktan izin almadan
devletin genel müdürlüğünün bunu kullanma imkânı olsun. diyerek bir
ekleme yapılmış. Bu, ihtiyaca binaen de yapılıyor.
Tabii, ben bu devlet hava aracı denirken,
şimdi, bu devlet hava araçları yani askerî uçaklar, dolayısıyla
güvenlikle ilgili, yine gümrükle ilgili
En son, ülkemizde son zamanlarda
özellikle orman yangınlarında helikopterlerin kullanılması
zaman zaman sıkıntı olduğu için böyle bir ekleme
yapmışlar. Bu ekleme yapılırken, sağlıkta kullanılan
ambulanslar var, yani hastadan dolayı, ameliyattan dolayı, yurdumuzun
herhangi bir köşesinde; bu yapıldığında, buna
sağlıkla ilgili bu helikopter veya ambulans
kullanımını niye eklememişler?
İki: Geçmiş dönemlerde Anavatan Partisi
iktidardı. Anavatan Partisi iktidarı döneminde iktidar kendisine bir
ATA uçağı aldı yani özel bir uçak. Bu uçakla sağa sola
giderken, o zaman muhalefet partisi lideri Süleyman Demireldi, Ya, bu iktidar
kendisine saltanat uçağı alıyor, bunlar saltanatçı.
diyordu. Ben bugün bakıyorum, o günün şartlarında belki 1 tane 8
kişilik bir ATA uçağı alınmıştı ama bugün,
bugünkü mevcut iktidar zamanında, o kadar çok ATA uçağına
benzer, valilerin dahi kullandığı, yangınlarda
kullanılmakta zorluk çekilen ama seyahatlerde sürekli olarak
başbakanların, bakanların
Sanki böyle bir saltanatı temsil
ediyor gibi -nereden nereye
gidiyorlarsa- sanki bir yangın varmış gibi bu uçaklar gezerken
hava sahasında, ama bu devlet hava aracı statüsüne bunlar
alınmamış. Dolayısıyla, bunların niye
alınmadığı
Tabii, Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü dediğimiz bu genel müdürlük eskiden Ulaştırma
Bakanlığında bir daire başkanlığıydı,
sonra bu genel müdürlüğe dönüştü. Bu genel müdürlükten izin
alınmadan kullanılması gereken hava araçlarının
aciliyetten veya ihtiyaçlardan kaynaklandığı gerekçesiyle, böyle
bir sivilleşme veya bir inisiyatif kullanma ibaresi konulmuş ama bu
kanun, torba yasa veya karışık bir yasa zaten çok da
kişisel bir yasa. Bu devlet hava
araçlarının, özellikle bu iktidarın kullandığı bu
saltanat uçaklarının da böyle bir kanun metnine konulmasını
arzu eder, hepinize saygı ve sevgilerimi sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun teklifinin 26 ıncı Maddesinin, ikinci Fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"c) Devlet Hava Aracı terimi: Devletin
askerlik, güvenlik, gümrük ve yangınlar ile mücadele hizmetlerinde
kullandığı hava araçları,"
Pervin Buldan (Iğdır) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklif ile devlet hava aracı tanımına
orman yangınlarıyla mücadele hizmetlerinin eklenmesi, hem yasal
boşlukların giderilmesi hem kamu yararının işlemesi
açısından doğrudur. Fakat hem Hasanpaşa Garının
yanması örneğinde görüleceği gibi hem İstanbulun muhtelif
semtlerinde çıkan tarihî ev yangınları örneğinden
görüleceği üzere, hava araçları sadece orman yangınları
için değil, farklı yangın çeşitleri için gereklidir. Bu
nedenlerle maddenin teklif metninden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı yasa teklifinin 26. maddesinin sonundaki
hava araçları ifadesinin Tüm Hava araçları olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Haydar Akar,
Kocaeli Milletvekili.(CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 78 sıra sayılı torba kanunun
26ncı maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz
almış bulunuyorum.
Önergede konu devlet hava araçlarının
tanımı. Tabii, bu tanımdan yola
çıktığımızda, bunun içerisine Devlet Hava
Meydanları da giriyor doğal olarak ama buraya başlamadan önce de
şu kitapçık hakkında, sıra sayısı
dediğiniz kitapçık hakkında ufak bahsetmek istiyorum.
Şimdi, 26ncı maddede diyor ki: 14/10/1983
tarihli ve 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun
3üncü maddesi (C) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. Şimdi, bu kitabın içerisinde bunun
gibi yüzlerce madde, yüzlerce kanun sayısı bulunuyor. Eğer, bu
kitabı gerçekten incelemeye çalıştığınızda
ki hiç kimsenin çok da incelediğini zannetmiyorum Plan ve Bütçe Komisyonu dışında
-oraya da herhâlde bunlar geliyordur- çünkü buna vakti yok hiç kimsenin. Ama,
şu kitapçığın başına bahsedilen konuyu
yazarsanız yani değiştirmek istediğiniz kanun maddesini
yazarsanız, böylece, zamandan da 550 milletvekili arkadaşım
büyük tasarruf yapmış olur diye düşünüyorum. Çünkü, gerçekten
merak eden arkadaşlarımın, bu kitapçıkta yazan bu (C) bendini
veya diğer maddelerin atıfta bulunduğu kanunun maddelerini
incelemek, tekrar çıkarmak, print almak için hem kendisi hem de
çalışan arkadaşları büyük zaman harcamaktadır. Ama, bu
kitapçığa bunu koyarsak ne yapacağız? 550 milletvekili
arkadaşımıza bayağı zaman tasarrufu yapmış
olacağız.
Diyoruz ya, Devlet Hava Meydanlarının
araçlarının tanımı. Konudan dışarı
çıkmayacağım ama Devlet hava araçları tanımı
deyince tabii ki havaalanları da gündeme geliyor. Havaalanı deyince,
Türkiyeye en çok vergi veren kentin milletvekili olarak bu konuda da
mağdur olduğumuzu bu kürsüden ifade etmek istiyorum. Tabii,
diyeceksiniz ki: Hayır, efendim, İstanbul vergi veriyor.
Hayır, Kocaeli, fert başına düşen 22 bin TLlik vergiyle
Türkiyenin fert başına vergi veren 1inci ili. Peki,
karşılığında ne alıyor? Karşılığında
1.500 TL alıyor devletten. Türkiye ortalaması ne? Yaklaşık
fert başına 4.500 TL. Kamu yatırımlarında
sıramız ne? 79uncu sıradayız kamu
yatırımlarında. Bakın, böyle bir kentte
yaşıyoruz: Kentin trafik problemi çözülmemiş, kentin çevre
kirliliği problemi çözülmemiş, kentin işsizlik problemi
çözülmemiş, kentin okul problemi çözülmemiş ama Başbakan
tarafından tüm Türkiyeye örnek kent olarak gösteriliyor Kocaeli.
Sevgili arkadaşlar, sevgili milletvekilleri; tam
otuz yıldır bir askerî havaalanından devşirme bir
havaalanı yapmaya çalışıyoruz. En son 2011de
büyükşehir bunu üstlendi, Türkiyede ilk defa Devlet Hava Meydanları İşletmesi
dışında yapılan bir havaalanı terminalini yaptı
ve uçuşa hazır hâle getirdi Sivil Havacılıkla da
konuşarak. O gün çıktım: Bu havaalanı çalışmaz.
dedim, neredeyse vatan haini ilan ediliyordum. Evet, o gün, bizim de bir
Bakanımız var, Sanayi Bakanını pırpır uçakla indirdiler ve
havaalanı açtık diye şov yaptılar. Bu şov sadece
Türkiye genelinde yapılmıyor. Bakın, Başbakanın yaptığı
şovlar marketing, pazarlama işi değil; kentlerdeki belediye
başkanlarınız da aynı işi yapıyor. Şov
yapıyorlar ve pırpır uçaklar gelmeye başladı.
Şimdi, önce Trabzona seferler
düzenlendi Atlasjetle, orta boy uçaklar inmeye başladı ama
havaalanının konumu bu uçakların inişine elverişli
değildi çünkü pisti uluslararası standartlara uymuyordu. Mesafe
olarak, uzunluk olarak yetiyordu, genişlik olarak
Şimdi, Başbakan her yerde
şunu söylüyor, diyor ki: Türkiyenin her tarafına havaalanları
yaptık. Havaalanları yaptık. diyor da kapanan
havaalanlarını korkudan kimse söyleyemiyor Başbakana.
Kastamonuda havaalanını
düğün salonu olarak kullanıyorlarmış. Dün de bizim, tesadüf
ya bir yerel gazetedeki arkadaşımız, yazar
-okumayacağım bunu- diyor ki: Hiç olmazsa atıl durmasın.
Cengiz Topel Havaalanını düğün salonu olarak kullanalım,
yazın orada düğünleri yapalım.
Yazık günah bu kente, bu kente bunu
yapmak yazık günah, bir kez daha yineliyorum. 3.500 kilometrekare
alanıyla, kilometreye düşen 456 kişi sayısıyla
Türkiyenin İstanbuldan sonra en yoğun kentine, en çok vergi veren
kentine bunu yapmak yazıktır diyorum. Milletvekili
arkadaşlarımı göreve çağırıyorum, Hükûmeti göreve
çağırıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
27nci madde üzerinde üç adet önerge
vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri okutacağım ve
birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde de önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 27 nci maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Kazım Kurt Sakine Öz Ercan Cengiz
Eskişehir Manisa İstanbul
Mahmut Tanal Musa Çam Aydın Ağan Ayaydın
İstanbul İzmir İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin
imza sahipleri:
Pervin Buldan Adil Zozani Sırrı Sakık
Iğdır Hakkâri Muş
Nazmi Gür Hasip Kaplan Abdullah Levent Tüzel
Van Şırnak İstanbul İbrahim Binici
Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Erdoğan
Konya Manisa Muğla
Mehmet Günal Mehmet Şandır Alim Işık
Antalya Mersin Kütahya
S. Nevzat Korkmaz
Isparta
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önergeler üzerinde ilk söz isteyen, Sakine Öz, Manisa Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
SAKİNE
ÖZ (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı ve tekliflerinin 27nci
maddesindeki önergemiz üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, tasarı ve tekliflerin maddeleri ilerledikçe hem bizim hem
de bizi izleyen yurttaşlarımızın aklı
karışıyor. Tasarının Genel Kurula geliş biçimini,
hangi maddenin nasıl yazıldığını, hangi
oyunların oynandığını görmekte doğal olarak
zorlanıyoruz. Konumuz kamuoyu gündemine sözleşmeli
çalışanların kadroya geçirilmesi olarak sunuluyor. Ne var ki
tasarı, birçok tuzak hükmün yanında çalışanlar
arasında da açıkça ayrım yapıyor, emekçiler arasındaki
ayrımları keskinleştirdiği gibi vatandaşımızın
malına mülküne ve arazisine de göz dikiyor. Üyesi bulunduğum
İmar, Bayındırlık Komisyonunun son üç ayını
değerlendirecek olursak getirilen torba yasaların içeriğine baktığımızda
ve bir de geçmiş iki yılımızı incelediğimizde,
iktidarın Türkiye ekonomisinin çarklarını ranta ve kentsel
dönüşüme bağladığını açıkça görüyoruz.
Sayın
milletvekilleri, söz aldığım Kamulaştırma Kanunuyla
ilgili değişiklikler son dönemde yaşadığımız
hukuka aykırılıkların yurttaşlarımızın
mülkiyet hakkının devlet eliyle gasbedilmesinin en somut
örneğidir. Kamulaştırma Kanunu ile ilgili 27nci ve 29uncu
maddedeki değişiklikler İmar Komisyonunda
görüşülmemiş, görüşümüz alınmamıştır. Konu,
ansızın Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmiş,
ayrıntılı teknik görüşümüz alınmadan, kentsel
dönüşümü ve mülkiyet hakkının etkileri irdelenmeden aceleyle
Genel Kurula getirilmiştir.
Önümüzdeki bu
kanun teklifini anlamak adına biraz geriye dönelim. Kamulaştırma
Kanununun 22nci maddesi mart ayındaki değişikliklere kadar
şöyleydi: Kamulaştırılan araziyi idare beş yıl
boyunca kullanır, kamulaştırma amacı ve ihtiyaç ortadan
kalkınca önceki sahibine bu araziyi bedeli
karşılığında alabileceğini bildirirdi.
Ayrıca, vatandaş arazideki olası değer artışını
ve tazminatlarını da talep edebilirdi. Mart ayında yer altı
sularıyla ilgili bu madde torba kanun yoluyla değiştirildi.
İdarenin kamu yararına yönelik hizmeti bittiğinde bu araziyi
malikine ve mirasçılarına bedeli karşılığında
vermesi uygulamasına son verildi. Ne var ki arazide kamulaştırma
amacı dışında faaliyet yürütülürse vatandaşın
arazi üzerindeki tazminat, bedel ve hak talep etme olanağı
kaldırılamamıştı, Yargıtaydaki davalarda
vatandaşların tazminat ve bedel bekleyişi sürüyordu. Bugün ise
önümüzdeki kanun teklifiyle vatandaşımızın arazisi üzerindeki
bedel, tazminat talebi ve tüm hak arayışları tüketiliyor, kamulaştırma
alanında yapılan mülkiyet hakkı ihlaline şöyle bir yeni
boyut ekleniyor: İdare, artık kullanamayacağı araziyi ilk
sahibi olan vatandaşa teklif etmeyecek. Araziyi kamulaştırma amacı
dışında kullandığında bile
vatandaşımız bir bedel, hak ve tazminat talep edemeyecektir.
Üstelik, bu hak arama yollarını tıkayan bu düzenleme devam eden
davaları da etkileyecektir. Kanunların geriye yürümezliği
ilkesi hukuk kitaplarında masum bir dilek olarak kalacak, özel mülkiyet
güvencesi, tapu güvenliğine dair tüm koruma kalkanları
vatandaşımızın aleyhine işleyecektir.
Yargıtayın kamu yararını ve mülkiyet hakkını
gözeten tüm kararları hiçe sayılacaktır. Ucuza kapatılan
kamu yararı amacı dışında kullanılan araziler
hiçbir engelle karşılaşmadan hülle yoluyla zengin
şirketlerin eline rahatlıkla teslim edilecektir. Anayasamızdaki
kamulaştırma düzenlemeleri ve devlete özel mülkiyet alanında
yüklenen görevler tümüyle rafa kalkacaktır.
İktidarınızda devletin malını
satarak, yıkarak, yakarak tükettiniz, yetmedi; şimdi
vatandaşın mülkünü yok pahasına alıyor,
kamulaştırma adı altında zengin sofralarına sunuyorsunuz.
Böyle bir hukuksuzluğu Meclisimize dayatan, vatandaşın
malına yasa yoluyla göz diken Hükûmet, yasayı komisyonlarda enine
boyuna görüştürmemiştir. Bizler, şu anda bizi izleyen
vatandaşlarımızın -ki izleyemiyorlar- mülkünü çalacak,
mahkemelerde tazminat hakkını kesecek bu adımınıza
karşı sonuna kadar mücadele edeceğimizi söyler, yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergelerden Pervin Buldan ve
arkadaşlarının önergesinin gerekçesini okutuyorum.
Gerekçe:
Kamulaştırma Kanununun 23. maddesinde de
açıkça belirtildiği gibi kamulaştırılan
taşınmaz kamulaştırma amacı dışında
kullanılmamalıdır. Bu değişiklik ile
kamulaştırılan taşınmazların amaç dışında
kullanılmasının önü açılmaktadır. Birçok Yargıtay
kararına da konu olan yukarıdaki değişiklik, bugüne kadar
mülk sahiplerini koruyan bütün düzenleme ve kararları ortadan
kaldırma girişimidir.
Yukarıdaki değişiklik kamu
kurumlarına yetki alanları doğrultusunda
taşınmazların kamulaştırılması yetkisi ile
birlikte yolsuzlukların önünü açacaktır. Öyle ki askeri amaçlı,
belediye hizmetlerinin kullanımı için veya diğer kamu
kurumları eliyle kamulaştırma yapılarak kanuni sürenin
bitiminin ardından siyasi otorite ve iktidarların talepleri
doğrultusunda kullanımın önü açılmaktadır. Park
alanı yapılmak üzere kamulaştırılan taşınmaz
üzerinde ibadethane, AVM, Rezidans vb projelerin gerçekleştirilmesinin önü
açılmaktadır. Bu değişiklik girişimi ile bugüne kadar
ki tüm alışkanlıklar yeniden dizayn edilmek zorunda
kalacaktır. Yeni yolsuzluklara kapı aralama ihtimali bulunan bu
maddenin tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Şimdi, aynı önergeler üzerinde
söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, biz bu konuyu daha önce de
Genel Kurulda konuştuk. Genel Kurula getirilen bir kanunda
kamulaştırmayla ilgili düzenlemeye Genel Kurul itiraz etti ve geri
çekilmişti.
Burada yapılan düzenlemeyle iki temel
özgürlüğe, iki temel anayasal hakka müdahale edilmektedir. Biri, hak arama
hakkı, vatandaşın hak arama hürriyeti ihlal edilmekte;
diğeri de mülkiyet hakkına müdahale edilmektedir. Çünkü
kamulaştırma dediğimiz hadise; kamu yararına olmak kaydıyla,
kamu yararı için, kamu yararının amacını
gerçekleştirmek için yapılan el koymalar ama eğer oradaki kamu
yararı kararı kalkarsa, kararlaştırılan, planlanan
hizmet ortadan kalkarsa kamulaştırılan arazinin sahibine geri
verilmesi Anayasanın 35inci maddesine giren bir mülkiyet
hakkıdır: Herkes, mülkiyet ve miras hakkına sahiptir. Bu
haklar, ancak kamu yararına sınırlandırılabilir.
Eğer kamulaştırılan bir arazi, bir özel mülkiyet kamu
yararı kalktıktan sonra da devlet tarafından işgal
ediliyorsa bu, Anayasanın 35inci maddesine göre mülkiyet hakkına
müdahaledir, bu bir Anayasa ihlalidir, Anayasaya aykırı bir
davranıştır.
Ayrıca, getirilen düzenlemeyle deniliyor ki: Bu
konuda açılmış, yani bu madde yürürlüğe girdikten önce
açılmış tüm davalar düşürülür, vatandaşların bu
yöndeki talepleri ortadan kalkar. Bu da vatandaşın hak arama
hürriyetine müdahaledir. Bu, hukuk devletinde olmaz; bu, Ben yaptım
oldu. hukukudur; bu, İktidar olmak benim hakkım. hukukudur. Bunu
kabul etmek mümkün değil, bu doğru değil, bu hukuk değil.
Aranızda çok değerli hukukçular var. Yani, daha önce
kazanılmış bir hakkı, daha önceki hukuka göre
doğmuş bir hakkı ve bundan dolayı açılmış
bir yargı sürecini, sizin burada çıkardığınız bir
kanun maddesiyle ortadan kaldırmanız hukuk devleti olma, hukukun
üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Dolayısıyla, daha
önce de buna benzer bir kanun metni içerisinde buna benzer bir şeyi
getirdiniz, aynı tartışmaları yaptık, Anayasaya
aykırılık tartışmaları yaptık. Bu,
Anayasanın 35inci maddesine aykırıdır, çok doğrudan
aykırıdır ama burada yine getiriyorsunuz ve getirdiğiniz
madde metninde çok doğrudan diyorsunuz ki bundan önce
açılmış olan davalar yani bu kanun yürürlüğe girmeden önce
açılmış olan davalar da yürürlüğe girdikten sonra düşecektir.
Bu doğrudan doğruya yargıya müdahaledir, bu da kabul edilemez.
Dolayısıyla, bizim vermiş olduğumuz
önerge, Anayasaya aykırı, hukuk devleti olma ilkesine
aykırı olan bu düzenlemenin ortadan
kaldırılmasını amaçlamaktadır.
Sizin dikkatinize sunuyor ve Türkiyeyi böyle keyfî
yönetim, hukuka aykırı yönetim, cari olan Anayasaya aykırı
bir yönetim anlayışından kurtarmak gerektiğini de sizin
dikkatlerinize sunuyor, saygılar sunuyorum. Önergemizin kabulünü talep
ediyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
28inci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 28 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Alim Işık S. Nevzat Korkmaz Erkan Akçay
Kütahya Isparta Manisa
Mustafa Kalaycı Mehmet Erdoğan Mehmet Günal
Konya Muğla Antalya
Mehmet Şandır
Mersin
"MADDE 28- 2942 sayılı Kanunun 25 inci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Baraj, sulama şebekeleri ve boru hatları,
karayolu, demiryolu, liman ve havaalanı gibi gelecek yıllara sari
büyük projelerde kamu yararı kararı kamulaştırılacak
taşınmazların bulunduğu mahalle ve/veya köy
muhtarlığında otuz gün süre ile asılmak suretiyle ilan
edilir. Kamu yararı kararının ilan süresinin bitiminden
itibaren, kamulaştırılacak taşınmazlar üzerine
yapılan sabit tesisler ile dikilen ağaçların bedeli,
kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınmaz.
Taşınmazlardaki bu sınırlama ilan tarihinin bitiminden
itibaren beş yılı geçemez."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 28 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 28 - 2942 sayılı Kanunun 25 inci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Baraj,
sulama şebekeleri ve boru hatları, karayolu, demiryolu, liman ve
havaalanı gibi gelecek yıllara sari büyük projelerde kamu yararı
kararı kamulaştırılacak taşınmazların
sahiplerine imza karşılığı kamulaştırma
kararı tebliğ edilir. Karar tarihinden itibaren
kamulaştırmanın gerçekleştiği süreye kadar
taşınmaz üzerine yapılan yatırımların maliyeti
bilirkişi aracılığıyla tespit edilerek
karşılanır. Kamulaştırma kararı
alındığı halde 5 yıl içerisinde kamulaştırılmayan
taşınmazların uğradığı değer kaybı
SPK'dan lisanslı değerleme uzmanları ya da Üniversitelerin
Taşınmaz Geliştirme Anabilim Dalında Master veya Doktora
yapmış bilirkişiler aracılığıyla tespit
edilerek ilgili kamu idaresince taşınmaz sahibine ödenir.
Pervin
Buldan Adil Zozani Sırrı
Sakık
Iğdır
Hakkâri Muş
İbrahim
Binici Abdullah Levent Tüzel
Nazmi Gür
Şanlıurfa
İstanbul
Van
Hasip
Kaplan
Şırnak
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
28 nci maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu İzzet
Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Aydın Ağan Ayaydın Kazım Kurt Mahmut Tanal
İstanbul Eskişehir İstanbul
Musa Çam İlhan Demiröz Sakine Öz
İzmir Bursa Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sakine Öz,
Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; az önce, kamulaştırma Kanunu
maddelerinde değişiklik öngören, akıl almaz hukuksuzlukları
ve vatandaşlarımızın mülkiyet hakkının nasıl
gasbedildiğini paylaşmıştım. Şimdi ise torbadan
çok çorba görünümlü bu tasarının içine gizlenmeye çalışılan
ve Kamulaştırma Kanununun 28inci maddesindeki diğer skandal
düzenleme üzerinde söz aldım.
Sayın milletvekilleri, Kamulaştırma
Kanununun 22nci maddesinde değişiklik öngören teklif Artık bu
kadar da olmaz, vatandaşın malı göz göre göre bu kadar da
çalınmaz! dedirtecek düzeyde. Bu madde iki hafta önce Orman Kanunu torba
tasarısı içinde Bayındırlık, İmar Komisyonuna
getirilmiş, tüm eleştirilerimize karşın kabul
edilmişti. Bugün ise AKPnin telaşı ve Gezi direnişi
protestolarıyla Orman Kanunu tasarısının rafa
kaldırıldığı, bazı maddelerinin cımbızla
çekildiği, 100 milletvekilinin imzasıyla, evcilik oynar gibi,
Bayındırlık, İmar ve Tarım Komisyonlarının
toplantı odalarından çalındı, muhalefet şerhleri çöpe
atıldı ve biz bu kanun hakkında sanki hiç
konuşmamışız gibi, tasarıdaki madde bir kanun teklifine
dönüştürüldü ve Plan ve Bütçe Komisyonunun önüne konuverdi. Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüş belirten Orman Genel Müdürlüğü bürokratları
Konuyu tasarıda ayrıntılı görüşmek varken bunu yasa
teklifine bırakmayı doğru bulmuyoruz. deyince AKP milletvekilleri
tarafından kovulmaktan beter edildi.
Bu yasa teklifiyle, idare muğlak bir kamu
yararı kararı alarak sözüm ona, kamulaştırma yapma
iradesini vatandaşa bildirecek, bu tarihten itibaren artık kendi
mülkümüz üzerinde dikeceğimiz tesis ve ağaçlar arazinin değeri
açısından dikkate alınmayacaktır. İdare araziye göz
dikecek, vatandaş kendi arazisine bir kibrit çöpü dikemeyecektir. Mülkiyet
hakkının gasbını ileri boyutlara taşıyan bu
düzenleme, köylerde ve kentlerde vatandaşımızın arazisini
kamu yararı amacının dışına çıkarmanın,
özel sektöre el çabukluğuyla devretmenin, kısaca, ranta işleyen
bir kentsel dönüşümün altyapısını
hazırlamaktadır. Yasa teklifi uygulanırsa devam eden davalar
etkilenecek, vatandaşımızın mağduriyeti
katlanacaktır.
Yaz tatiline böyle bir telaş ve rant
hırsıyla giriyorsunuz ki şimdi, belediyelerin ve
bakanlıkların alacağı kamu yararı
kararlarını dikkatle takip edeceğiz. Bakalım,
vatandaşın arazisini kaça kapatacak, yaz ayında fakirden
alıp zengine ne kadar arazi vereceksiniz? Yatırım adı
altında hangi havaalanı, yol, köprü ve barajın arazisini
köylümüzden ucuza kapatmayı deneyeceksiniz?
Sayın milletvekilleri, bugün Manisada çiftçilerimiz
jeotermal enerji ya da yol tesisi adı altında özel şirketler
lehine sürdürülen kamulaştırma kararlarından dolayı
mağdur. Ekebileceği tarlası ve bağı ellerinden devlet
eliyle yok pahasına alınan üreticimiz kamu yararı adı
altındaki rant hesaplarının karşısında isyan
ediyor: Kırsal geçim kaynaklarımız kurutuluyor, istihdam
alanımız ve kazançlarımız daralıyor.
AKP sıralarına sesleniyorum:
Kamulaştırma Kanununda az önceki değişiklikle bu teklifi
birlikte değerlendirin. Az önce, kamulaştırmada tazminat ve
itiraz hakkını kaldırdınız. Kamu yararını
yok ettiniz. Devlet eliyle araziyi vatandaştan kapıp hülle yoluyla
şirketlere satmanın zeminini hazırladınız.
Getirdiğiniz bu mülkiyet gasbını, bu hukuksuzluğu içinize
nasıl sindiriyorsunuz? İçinizde hukukçular var; idare, hangi hukuk
düzeninde mülkiyeti eline geçmeyen bir arazi üzerinde kendi
vatandaşının elini kolunu bağlar? Kişiler üzerindeki
etkileyici bir hukuksal sonuç doğurmayan, sadece hazırlık
işlemi niteliğindeki kamu yararı kararı nasıl oluyor
da vatandaşın malına mülküne devlet eliyle saldırmanın
aracı hâline geliyor? Hukuk devleti ilkesini çökerten, hukukun
güvenilirlik, belirlilik ilkelerini tümüyle ihlal eden bu madde
Yargıtayın ilgili kararlarının önüne geçerek hukuku
katletmektedir. İstanbul başta olmak üzere, özellikle yeni
büyükşehirlerimizde plansız kentsel dönüşüm hamlesinin,
köylerimizdeki denetimsiz yapılaşmanın önünü açacak bu
tasarı, hatalı sonuçlar yaratabilecek bir kuralsızlık
adımıdır.
Bu düşünce ve duygularla, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 28 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 28 - 2942 sayılı Kanunun 25 inci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Baraj,
sulama şebekeleri ve boru hatları, karayolu, demiryolu, liman ve
havaalanı gibi gelecek yıllara sari büyük projelerde kamu yararı
kararı kamulaştırılacak taşınmazların
sahiplerine imza karşılığı kamulaştırma
kararı tebliğ edilir. Karar tarihinden itibaren
kamulaştırmanın gerçekleştiği süreye kadar
taşınmaz üzerine yapılan yatırımların maliyeti
bilirkişi aracılığıyla tespit edilerek
karşılanır. Kamulaştırma kararı
alındığı halde 5 yıl içerisinde
kamulaştırılmayan taşınmazların
uğradığı değer kaybı SPK'dan lisanslı
değerleme uzmanları ya da Üniversitelerin Taşınmaz
Geliştirme Anabilim Dalında Master veya Doktora yapmış
bilirkişiler aracılığıyla tespit edilerek ilgili kamu
idaresince taşınmaz sahibine ödenir.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sebahat Tuncel,
İstanbul Milletvekili.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerine söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Daha önceden de ifade ettik, bir kez daha
altını çizmek istiyorum. Aslında, bu kanun yapma tarzı,
ciddi anlamda problemli bir tarz. Hep buna itiraz etsek de her defasında
iktidar partisi, bütün kanunları bir torbaya dizerek, torbanın içine
koyarak karşımıza getirmektedir. Dolayısıyla, burada
gerçekten halkın lehine, kamunun lehine ne kadar yarar var ya da bu
gerçekten halkın aleyhine bir düzenleme mi, çok fazla da
tartışamıyoruz. Bu çok ciddi bir sorun. Bunu bir kez daha
eleştirmek istiyoruz. Yani, Türkiye'nin kaderini, halkların,
emekçilerin, yoksulların kaderini belirleyecek yasalar yapıyoruz
burada, oturduğumuz yerde. Belki bizim burada
yaptığımız yasalardan, işte Diyarbakırdan,
Edirneden köylüler etkilenecek, oradaki işçiler etkilenecek. Onlara
sormadan onlar adına kararlar alıyoruz. Bu çok ciddi bir sorun ve
bunu bir kez daha eleştirerek başlamak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, aslında bu kamulaştırma meselesi,
başına kamu yararı diye bir ifade koyduğumuzda pozitif
bir algı yaratıyormuş gibi bir düzenleme yapılıyor ve
aslında tartışmanın da önüne geçiyor. Kamu yararına olan bu şey çoğu zaman
halkların aleyhine oluyor. Aslında, AKP Hükûmeti uzun süredir kentsel
dönüşüm, barajlar, HES projeleri karşısında, yine, Gezi
Parkı olayında yaşadığımız gibi projeler
karşısında halktan tepki duyduğunda, bunun önünde
halkın güçlü bir tepki göstermesi karşısında yeni çareler
arıyor ve aslında yeni bir kuralsızlık yapıyor, kuralsızlığı
bir kuralmış gibi bize dayatıyor. Bu sorunları
Halkı
ikna ederek bu konuda gerçekten halkın lehine düzenlemeler yapmak yerine
Halkın elindekini nasıl gasb ederim? yaklaşımı
üzerinden bir siyaset yapıyor. Bu, ciddi anlamda problemli bir durum ve
buradan da kamu yararına düzenlenen bu kamulaştırma meselesinde
bakıyoruz ki kamulaştırma yaparken bile O yoksul
insanların ceplerindeki birikmiş paralarını daha nasıl
alabiliriz? ya da Onları daha çok nasıl mağdur ederiz?
üzerinden yapılan bir siyaset. Bu yasayla, aslında,
kamulaştırma konusunu en ucuza getiren bir yaklaşım içerisinde
Hükûmet istediğini yapmak istiyor ve bu, aslında, halkın bu
konudaki itirazını, bu sürece katılımını
engellemeye çalışan bir kanun teklifi. Bunu kabul etmek mümkün
değil.
Bu yasanın, en azından, düzenlenen bu, kamu
yararına yapılan yasanın, orada yaşayan insanların da
görüşü alınarak, oradaki insanların mağduriyetini giderecek
bazı uygulamalar olması önemli diye düşünüyoruz. Çünkü mesela,
bir yerde siz baraj yapacaksınız. Baraj yaptığınız
yerde bir maliyet belirliyorsunuz ve bu maliyette o toprak üzerinde, o arazi
üzerindeki taşınmazları saymıyorsunuz, oradaki
ağaçları saymıyorsunuz, onu ekonomik değer olarak kabul
etmiyorsunuz ama oradaki insanları zorunlu göçe maruz tutuyorsunuz,
oradaki insanlara diyorsunuz ki: Burayı kamu yararına biz sizin elinizden
alıyoruz, buraya baraj yapacağız, HES yapacağız ya da
AVM yapacağız. Bunun üzerinden size verdiğimiz 3 kuruşla
gidin, nerede yaşarsanız yaşayın. Bu, kabul edilebilir bir
durum mudur? Siz birilerinin cebini doldururken, birilerine orada rant
alanı açarken, kendi yandaşlarınıza rant alanı açarken
oradaki yoksulları, emekçileri, insanları da buna mahkûm etmek kabul
edilebilir bir durum değil. Biz bunu gördük, Ilısu Barajında da
gördük. Yani, aslında, kamu yararına denilen kamulaştırma
meselesinin kendisi problemli. Yani, bu, kamu yararına olmayı kim
belirliyor? İktidar belirliyor, kendine göre belirliyor. Nerede işine
yarayacak bir durum varsa bunun karşısında işte
katılımcı olma durumu olmadığı için orada
yaşayan, diyelim ki, bu kamulaştırma yapılacak alandaki
insanlar bu sürece dâhil edilmediği için, de bu sosyal patlamalara neden
oluyor Gezi Parkı direnişinde gördüğümüz gibi ya da işte
Karadenizde HES projelerine karşı olan direnişte
gördüğümüz gibi ve bunlar çoğalacaktır, yani, halk
Siz bu kadar,
istediğiniz kadar yasa çıkartın, yasa çıkarmak sizin
haklı olduğunuzu göstermez. Yani
diyelim ki Kanunen burada bizim hakkımız var. demek, sizin
haklı olduğunuzu göstermiyor. Sadece siz aslında işçinin,
emekçinin, halkın haklarını görmezden gelen ve buna bir
baskı politikası uygulayarak, yasalar eliyle baskı uygulayarak
kendi lehinize geçirmeye çalışıyorsunuz. Bu, kabul edilebilir
bir durum değil; bunun karşısında tepkilerin ortaya
çıkması da gayet anlaşılabilir bir durum. O açıdan
biz, AKP iktidarına tekrar öneriyoruz -daha bu Meclis çalışacak-
lütfen yasa yaparken, kanun yaparken halkın lehineymiş gibi
gösterdiğiniz bu meseleleri halkla tartışın, halk karar
versin Bizim lehimize mi, değil mi? O zaman sorunlar da çıkmayacak
ama şimdi halk adına burada karar veriyoruz Halk adına
işte kamulaştırma yapacağız. diyoruz,
burasını kamu yararı diye ifade ediyoruz ama burada da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEBAHAT TUNCEL (Devamla)
insanları mağdur
ediyoruz, bu alanda yaşayanları mağdur ediyoruz. Bu, kabul
edilebilir bir durum değil.
Biz önergemizin bu şekilde kabul edilmesini, en
azından vatandaşların mağduriyetini gidereceğini
düşünüyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Karar yeter
sayısının aranmasını istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.04
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
19.13
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet
Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 28inci
maddesi üzerinde İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Evet, karar yeter
sayısı vardır, Önerge kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778)
nın 28 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"MADDE 28- 2942 sayılı Kanunun 25 inci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Baraj, sulama şebekeleri ve boru hatları,
karayolu, demiryolu, liman ve havaalanı gibi gelecek yıllara sari
büyük projelerde kamu yararı kararı kamulaştırılacak
taşınmazların bulunduğu mahalle ve/veya köy
muhtarlığında otuz gün süre ile asılmak suretiyle ilan
edilir. Kamu yararı kararının ilan süresinin bitiminden
itibaren, kamulaştırılacak taşınmazlar üzerine
yapılan sabit tesisler ile dikilen ağaçların bedeli,
kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınmaz.
Taşınmazlardaki bu sınırlama ilan tarihinin bitiminden
itibaren beş yılı geçemez."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERTUĞRUL SOYSAL
(Yozgat) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay,
Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 28inci madde üzerinde verdiğimiz önerge
hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu teklifin 28inci maddesinde Kamulaştırma
Kanununun hakların sınırlandırılması ve
mülkiyetin idareye geçmesi başlıklı 25inci maddesine bir
fıkra eklenmesi öngörülüyor. Eklenen fıkrayla uzun yıllara
yayılan büyük projelere dair kamulaştırma süreçleri ve bedelleri
düzenleniyor. Tabii, bu madde Anayasamızın 35inci maddesiyle çok
yakinen ilgili ve ben bu Anayasanın 35inci maddesinde düzenlenen
mülkiyet hakkını tekrar yüce heyetinize hatırlatmak istiyorum.
Anayasamızın 35inci maddesi Herkes, mülkiyet ve miras
haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla,
kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının
kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
demektedir. Fakat Kamulaştırma Kanununa ilişkin yapılan
son yıllardaki bütün düzenlemeler, bu mülkiyet hakkına da ve
sınırlandırmaya ilişkin düzenlemelere de maalesef
aykırıdır. Sanki adrese teslim düzenlemeler
yapılmaktadır ve bu konuda kamuoyunda bazı spekülasyonlar da
dile getiriliyor. Elbette bu spekülasyonlara cevap verecek, endişeleri,
şüpheleri zayi edecek, ortadan kaldıracak olan iktidar partisi
grubudur ve başta Hükûmettir değerli arkadaşlar.
Bu düzenlemelerde yine en çok konuşulan konulardan
birisi de Kayseri Stadyumunun kamulaştırılmasıyla ilgili
olduğu ifade edilmektedir. Bu doğru mudur, değil midir? Elbette
bu konuda aydınlatıcı bilgileri Hükûmetin vermesi gerekir ve
inanıyoruz ki bu düzenlemeler Anayasa Mahkemesinden kesinlikle dönmeye
mahkûm düzenlemelerdir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden
de bunların kabul görmeyeceğini düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu 28inci maddede Kamu
yararı kararının ilan süresinin bitiminden itibaren,
kamulaştırılacak taşınmazlar üzerine yapılan
sabit tesisler ile dikilen ağaçların bedeli, kamulaştırma
bedelinin tespitinde dikkate alınmaz. diyor. Bu, bir kere, mülkiyet
hakkını dikkate almayan ve mülkiyet hakkını, mülkiyet
kavramını idrak etmeyen ve bunu anlamayan bir düzenlemedir. Bu
hâliyle kesinlikle mülkiyet hakkını ihlal eden bir düzenlemedir ve
keyfî bir düzenlemedir. Yapılacak büyük projelere elbette hepimiz de
destek veriyoruz. Buna, Genel Kurulda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
komisyonlarda gelen bütün düzenlemelerde geçmişte olduğu gibi bundan
sonra da gerekli olumlu katkıları vermeye hazırız.
Fakat değerli arkadaşlar,
Kamulaştırma Kanunu AKPnin özel önem verdiği yasalardan
birisidir. 11 Haziran 2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6487
sayılı Kanunun üzerinden bir ay geçmeden üç maddelik bir düzenleme
daha getiriliyor bu kanun teklifiyle ve teklifteki maddeler ile iktidarın
Kamulaştırma Kanununda öngördüğü değişikliklerle
yargıya müdahale gayreti içerisine girdiği görülmektedir yani bu
düzenlemeler açıkça yargıya müdahale gayreti
taşımaktadır. Öte yandan, bu maddelerle
vatandaşlarımızın hak arama hürriyeti de engellenmektedir.
AKP, klasikleşmiş bir alışkanlığını
burada bir kez daha gösteriyor ve Kamulaştırma Kanununda Anayasa ve
temel hukuk kurallarına aykırı düzenlemeler getirildiğini
biraz evvel ifade ettik.
İktidar, bu yasal düzenlemelerle yargı önünde
idarelerin hukuka aykırı işlemlerini, hukuka uygun eylem ve
işlemlerinden üstün tutma gayreti içerisindedir. 6487 sayılı
Kanunla kamulaştırmasız el atma uygulamalarında elini
güçlendiren iktidar, bu kez de açılmış davaların
düşürülmesine imkân verecek bir düzenlemeyle vatandaşların bir
kez daha mağduriyetine sebep olacaktır. Bu uygulamalar, mülkiyet
hakkına müdahale eden kanunsuz ve haksız uygulamalardır. Bu
nedenle önergemizin kabulünü diler, saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Şimdi, 29uncu madde üzerinde aynı mahiyette üç
adet önerge vardır, bu önergeleri okutacağım ve birlikte
işleme alacağım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, bir dilekçe verdik. 29uncu madde Anayasanın 2,
35 ve 36ncı maddelerine aykırıdır, işlem
yapamazsınız. İç Tüzük 84e göre mülkiyet hakkına, hak
arama hakkına aykırıdır Sayın Başkan. Usul tartışması
açılmasını istiyorum. İşlem yapamazsınız
Sayın Başkan. İnsanların mülkiyet hakkını elinden
alıyorsunuz.
BAŞKAN - Bir saniye Sayın Aslanoğlu, ben
açıklamayı yapayım.
Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, İç
Tüzükün 38inci maddesine göre Komisyonlar, kendilerine havale edilen
tasarı veya tekliflerin ilk önce Anayasanın metin ve ruhuna
aykırı olup olmadığını tetkik etmekle
yükümlüdürler.
Komisyon,
Anayasaya aykırı gördüğü tasarı ve teklifi
maddelere geçmeden reddetmek zorundadır. Plan ve Bütçe Komisyonu
tasarıyı Anayasaya aykırı görmeyerek raporunu
Başkanlığımıza intikal ettirmiş ve tasarı
gündemimizdeki yerini almıştır. Genel Kurulda tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler sırasında Anayasaya
aykırılık iddialarının dile getirilmesi mümkündür.
Genel Kurulun bu görüşmelerden sonra Anayasaya aykırılık
iddialarını ciddi görerek maddelere geçilmesini reddetme yetkisi
bulunmaktadır. Yine, İç Tüzükün 84üncü maddesine göre tasarının
belli bir maddesinin Genel Kurulda görüşülmesi sırasında
Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle reddini isteyen önergeler
diğer önergelerden önce oylanır.
Görüldüğü gibi, bir tasarı veya teklifin
Anayasaya aykırı görülmesi hâlinde gerek komisyonda gerekse Genel
Kurulda reddedilmesine imkân tanıyan çok sayıda kural
bulunmaktadır. Komisyon raporu bastırılarak milletvekillerine
dağıtılmış ve Genel Kurulun gündemine girmiştir.
Başkanlığımızın da gündeme girmiş bir tasarı
veya teklifi işleme almama veya komisyona iade etme yetkisi
bulunmamaktadır. Bu nedenle, grup önerisinin görüşülmesinde İç
Tüzüke aykırı herhangi bir durum söz konusu değildir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Efendim, usul tartışması açmak istiyorum.
BAŞKAN Kaldı ki maddenin metinden
çıkartılmasına dair üç tane önerge var, bunlar görüşülecek,
aynı mahiyette.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hayır efendim, maddeye başlamadan önce usul
tartışması
BAŞKAN Ben açıklamayı yaptım
Sayın Aslanoğlu, önerge vermeniz gerekir Anayasaya
aykırılık
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hayır efendim, açıklamanızla ikna olmadık Sayın
Başkan.
BAŞKAN Anladım da Sayın Aslanoğlu siz
zorla bir şey yapmak istiyorsunuz. Ben açıklamayı yaptım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hayır efendim.
BAŞKAN Olabilir diyorum, önerge verilir, burada
görüşülür.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Efendim, tutanaklara geçmesi açısından, usul
tartışması lütfen açar mısınız?
BAŞKAN Ama usul tartışması
açılması gereken bir konu değil ki.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Usulsüz bir işlemi yapıyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge vermiş olmanız lazım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Verdik
efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
Komisyonun Anayasaya aykırı görmemesi Sayın Meclis
Başkanlığının görmemesi anlamına gelmez.
BAŞKAN Hayır, anladım da önerge
vermiş olmanız gerekir, Anayasaya aykırılık
iddiasını belirten önerge vermiş olmanız gerekir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Verdik
efendim.
BAŞKAN Hayır, o önerge değil efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ne
efendim? Size Anayasaya aykırı diye dilekçe verdik, daha ne
istiyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu,
açıklamalarımı dinlediniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Bu, Komisyonda iddia edilebilir, öncelikle
görüşülmesi gerekir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hayır efendim!
Tutumunuz hakkında usul tartışması
açar mısınız lütfen?
BAŞKAN Bu şekilde usul
tartışması olmaz Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hayır efendim! Burada haksızlık yapıyorsunuz, Anayasaya
aykırı bir şeyi işleme alıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, ben
haksızlık yapmıyorum. Bunun usulünün nasıl olduğunu da
biraz önce size izah ettim, tüm Genel Kurula izah ettim -tutanakları
isterseniz- ne yapılması gerektiğini anlattım.
Yapılacak herhangi bir işlem yok.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, usulde eksiklik
bile olsa, resen sizin bunu değerlendirmeniz lazım.
BAŞKAN Hayır canım, olur mu?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Aynen öyle. Olur mu öyle
şey?
BAŞKAN Üç tane önerge var bunun işlemden
kaldırılmasına dair, o önergeleri işleme
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, sizin oradaki
vazifeniz sadece konuşma hakkını iletmek değil, bunu da
değerlendirme göreviniz var.
BAŞKAN Sayın Korkmaz, değerlendirmeyi
İç Tüzük hükümlerine göre yapıyoruz, doğru.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Evet.
BAŞKAN Bunun değerlendirmesini de
yaptım, açıklamayı da yaptım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Evet. Yani diyor ki,
Cumhuriyet Halk Partisi diyor ki: Anayasaya aykırılık
dilekçesi verdim. Bunu bir karara bağlamanız lazım sizin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Bağlayacak zaten, oda onu
söylüyor.
BAŞKAN Hayır, öyle bir usul yok.
29uncu maddede aynı mahiyette üç önerge
vardır, okutup birlikte işleme alacağım, istenildiği
takdirde şahıslara söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 29uncu maddesinin kanun metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Adil Zozani Sırrı
Sakık
Iğdır
Hakkâri Muş
Nazmi
Gür Abdullah Levent Tüzel
Hasip Kaplan
Van
İstanbul
Şırnak
İbrahim
Binici
Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Erdoğan
Manisa Konya Muğla
Mehmet
Günal Mehmet
Şandır Alim
Işık
Antalya Mersin Kütahya
S.
Nevzat Korkmaz
Isparta
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Akif Hamzaçebi Aydın Ağan
Ayaydın Musa Çam
İstanbul İstanbul İzmir
İlhan
Demiröz Kazım
Kurt Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Bursa Eskişehir İstanbul
İzzet
Çetin Mahmut Tanal
Ankara İstanbul
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon
katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Gerekçe
BAŞKAN Barış ve Demokrasi Partisinin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Kamulaştırılmış
taşınmazların eski maliklerinin, taşınmazın
işlevi değiştirildikten sonra, ortaya çıkan değer artışından
hak, bedel veya tazminat talep ederek idareye açtıkları
davaların da bu kapsamda değerlendirilmesi öngörülmektedir. Yani,
eski maliklerce idareye açılan ve yargılaması devam eden, henüz
kesinleşmemiş davaların 25. Maddede yapılan
değişiklik çerçevesinde değerlendirilmesini ve bu davaların
bir bakıma boşa çıkarılmasını öngören bir
düzenleme yapılmıştır. Burada, mevcutta süren yargı
sürecine bir müdahale söz konusudur. Üstelik düzenlemede, süregelen davalarda
davacı olan kişilerin yaptıkları masraflar ve harcamalar
ile ilgili herhangi bir düzenleme yapılmadan onları malî açıdan
mağdur eden bir anlayışla ek madde
hazırlanmıştır. Ayrıca, mevcut durumda bu madde
kapsamına giren toplamda kaç tane dava var, bu konuda da Maliye
Bakanlığı bürokratları, alt komisyonumuzu
bilgilendirememiştir. Bu bakımdan, hem devam eden yargı
süreçlerine müdahale eden, hem de vatandaşların mağduriyetini
gidermeye ilişkin kapsamlı bir düzenlemeyi esas almayan bu maddenin,
metinden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mahmut Tanal,
İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tasarının 29uncu maddesindeki hükmün
Anayasamızın 2nci maddesi Türkiye Cumhuriyeti devletinin sosyal bir
hukuk devleti olduğunu söyler, 35inci maddesi mülkiyet hakkını
düzenlemekte, 36ncı maddesi hak arama özgürlüğünü düzenlemekte.
Ancak, İç Tüzükün 38inci maddesi, tasarı ve tekliflerin
görüşüldüğü komisyonda Anayasaya aykırı olduğunun
ileri sürülmesi hususunda bu tür talepler reddedilse dahi Sayın Meclis
Başkanlığının İç Tüzükün 84üncü maddesi
uyarınca mevcut olan yetkisini kaldırabilen bir hüküm değildir.
Yani bu açıdan Meclis Başkanlığı ve Genel Kurul, gerçekten
Anayasaya aykırı bir hükmü gördüğü zaman, bunu öncelik ve
evleviyetle göz önüne alması gereken hususlardan bir tanesidir. Bugüne kadar hem uluslararası
sözleşmelere ve hem mevcut olan Anayasamızın hükümlerine göre
yapılan yasal düzenlemelerin tamamı hep ileriye yönelik olarak
yapılan düzenlemelerdir. Geçmişe yönelik yapılan düzenlemelerin
tamamı
Bu arada Meclisimizde kurulu bulunan Yasama
Derneğine de ben teşekkür ederim. Yasama Dergisinin son
sayısında Hukuka güvenlik ibaresiyle bir makale
işlenmiştir ve hukuka güvenlik ibaresinin içerisinde, aynı
zamanda, vatandaşlarımızın yapacağı plan ve
projelerinin tamamı hukuk güvenliği açısından yürürlükte
bulunan hem uluslararası sözleşmelere hem yasaya hem Anayasaya uygun
olarak kendisini ayarlaması gerekir ve ona göre işlem yapması
lazım
Şimdi, tabii, yapılan bu tasarının
29uncu maddesi neyi ihlal etmekte? Aynı zamanda hukuk güvenliğini
ihlal etmekte. Hukuk güvenliğindeki kasıt,
vatandaşımızın bugüne kadar hukuka inanarak, hukuka
güvenerek yapmış olduğu işlemler var ise bu işlemleri
Parlamento yani yasama organı bunları hiçe sayarak, hukuk
güvenliğini ayaklar altına alarak geçmişe yönelik bir yasal
düzenleme yapması, hem uluslararası sözleşmelerin hem Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinin mülkiyet hakkını ihlal
ediyor -buradaki mülkiyet hakkına da biz Anayasamızın
90ıncı maddesinin atfıyla ulaşabiliyoruz- hem de yine
Anayasamızın 35nci maddesindeki mülkiyet hakkını ihlal
ediyor. Yani buradaki asıl düzenleme -somuta indirgeyecek olursak- bu tasarıda
-teklifi veren arkadaşlarımızın tabii bunda söz
hakları doğsun diye isim de zikredeceğim- Bursa ilimizle ilgili
Bursa milletvekili arkadaşlarımızın, Bursa Belediyesinin
yapmış olduğu 2005 yılındaki yetkisiz kurul
tarafından alınan kararla, bilebildiğimiz kadarıyla
aşağı yukarı 60 dönümlük bir yer ve burası bir
başka amaç için tahsis edilirken o amaçtan çıkarılıp büyük
alışveriş merkezine dönüşmesinin ve o mal sahiplerinin kazandığı
davanın bertaraf edilmesi nedeniyle yasama organının önüne
getirilen bir kanun tasarısıdır.
Yani, değerli arkadaşlar, parlamentonun
yapacağı yasalar genel olur, herkese uygulanabilir olur, sürekli
olur; kişilere özgü, zamana özgü, somut bir mülkiyete özgü
yapılmaması gerekir. Eğer bu şekilde yapılmış
olursa
Parlamentonun, özel kişilere hizmet etmenin bir aracı
olmaması lazım.
Değerli arkadaşlarımız söz
aldıklarında şunu söylüyorlar: Evet, biz şu kadar dönemden
beri iktidara geliyoruz, oy alıyoruz. Saygı duyuyorum ama şunu
sormak lazım: Vatandaş seçme ve seçilme hakkını
kullanırken yetkiyi verirken: Ey Parlamento, ey milletvekilleri, benim
size vermiş olduğum vekalet ve yetki uluslararası
sözleşmenin, Anayasanın vermiş olduğu yetki
sınırları içerisinde ancak siz yasama faaliyetini
kullanabilirsiniz, yapabilirsiniz ve uluslararası sözleşmenin ve
Anayasanın hükümlerinin dışına çıkarak
vatandaşın aleyhine, kişiye özgü, olaya özgü, bireye özgü yasal
düzenleme yapamazsınız. der. O anlamda bizim faaliyet olarak yani
Parlamentonun yasal çerçevesi hem uluslararası sözleşmeler hem
Anayasa.
Bu açıdan tasarının 29uncu maddesi bu
sözleşmelere aykırıdır. Öncelikle, İç Tüzükün 84üncü
maddesi uyarınca görüşülmemesi gerekir.
Hepinize saygılarımı sunarım.
İyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yargıya müdahale niteliğini taşıyan
bu düzenleme, vatandaşın hak arama hürriyetini engelleyecek ve
mağduriyetine neden olacak mahiyette olması dikkate alınarak
Tekliften çıkarılmalıdır.
Komisyonda Teklifle ilgili sağlıklı ve
verimli bir görüşme yapılamamıştır. Komisyon
görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve hangi gerekçeyle
yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır
sergilemiştir. 71 adet kanun ve kanun hükmünde kararnamede 142 maddelik
değişiklikler yapılmasına rağmen;
vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara
çözüm getirecek konuları bir-iki husus dışında bulmak
mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali statüsüne
ilişkin çok sınırlı değişiklikler getirmektedir.
Dolayısıyla bu düzenlemede beklentiler
karşılığını bulmamış, umutlar hayal
kırıklığına dönüşmüştür.
Kamuda sağlıklı ve tutarlı bir
personel politikası uygulanmamaktadır. Personel rejimi nesnellikten
uzaklaştırılmış, istihdam rejimi bozulmuştur. 657
sayılı Kanun, geçici işlerin ifası için istisnai hallere
münhasır olmak üzere sözleşmeli ve geçici personel
istihdamını mümkün kılmıştır. AKP döneminde bu
istisnai uygulamalar asıl istihdam şeklinin önüne geçmiştir.
Ayrıca, AKP döneminde sözleşmeli ve vekil olarak işe
alınanlar, daha önce çıkarılan kanunlar ile memur
kadrolarına alınmış, ancak tekrar sözleşmeli ve vekil
atama yapılmasına devam edilmiş, şimdi de bunlardan
bazıları tekrar memur kadrolarına alınmaktadır.
Bu yanlış uygulamalar ile birlikte, birçok
mağduriyet ortaya çıkmıştır. En büyük mağduriyet
ise bu istisnai yollarla iş bulamayan, girdiği merkezi
sınavı kazanıp ataması yapılamayan, bir türlü
sıra gelemeyen ve sıra gelmeden de kadroları istisnai yollarla
doldurulan milyonlarca işsiz vatandaşlarımızdır.
Hükümetin bu yanlışı, bu haksızlığı derhal
durdurması gerekir.
Bu Kanun Teklifi ile kamu kurumlarında
çalışan 4/B'liler, 4924 sayılı Kanuna tabi
sözleşmeliler ve mahalli idarelerde çalışan sözleşmeliler
ile vekil imam, vekil müezzin ve vekil Kur'an kursu öğreticilerinden
şartları uyanlar memur kadrolarına atanmaktadır. Ancak,
memur kadrosu verilen sözleşmeli personel ve vekiller arasında; özel
kanunları hükümleri çerçevesinde görev yapan sözleşmeli personel
yoktur. Mağduriyeti en derinden yaşayan 4/C'liler yoktur. Rehber ve
usta öğreticileri bu düzenleme kapsamına
alınmamıştır. Aile sağlığı
çalışanları yoktur. Vekil ebe-hemşireler yoktur. Ücretli
öğretmenler yoktur.
AKP Hükümeti tarafından yapılan
ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları saymakla bitmez. Bu teklifte
öğretmenler ve atanamayan öğretmenler yoktur. Bu düzenlemede
polislerimiz yoktur. Kamu işçilerinin naklen atanabilmeleri konusu yoktur.
Taşeron işçileriyle ilgili hiçbir düzenleme yoktur. Geçici ve
mevsimlik işçiler yine göz ardı edilmektedir. Bu teklifte emeklilikte
yaşa takılanlar yoktur. Muhtarlarımız yoktur. Bu kanun
teklifinde şehit aileleri ve gaziler ile engelliler ve
yaşlılarla ilgili bir düzenleme yoktur.
Peki, bu kanun teklifinde neler vardır? Mera, yaylak
ve kışlaların yapılaşmaya açılması var. Köy
meralarının köylünün elinden alınarak Hazineye devredilmesi,
imar yetkisinin belediyelerden alınması ve satış yetkisi
var. Gerçeğe aykırı, usulsüz veya sahte belgeler nedeniyle verilmeyen
desteklemelerin ödenmesi var. Kamulaştırılan
taşınmazlarla ilgili vatandaşın hak arama hürriyetini
engellenmesi ve yargıya müdahale var. ÖSYM sınavlarına ait soru
ve cevaplarla ilgili bilgi edinme hakkının engellenmesi var.
Sermayesindeki kamu payı doğrudan veya dolaylı olarak yüzde
50'den az olan şirketlerin Sayıştay denetimi
dışına çıkarılması vardır. İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanununun uygulamasının
geciktirilmesi, sertifikasını almış kişilerin
mağdur edilmesi var. Sürücü belgeleri için 24 milyon
vatandaşımızdan 101 lira belge parası alınması
var.
Dolayısıyla, yapılan düzenlemeler, kamu
yönetiminin iyileştirilmesi ve çalışanların
sorunlarına çözüm getirilmesi yerine, kamu arazileri nasıl talan
edilebilir, kadrolaşma nasıl sağlanabilir, usulsüzlük ve
yolsuzluklar nasıl affedilebilir, denetimden ve yargıdan nasıl
kaçınılabilir mahiyetini taşımaktadır.
Teklifin tümüyle gözden geçirilmesi ve bu maddenin teklif
metninden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime 20.40a kadar, bir saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 19.37
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati:
20.41
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet
Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
30uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
yasa teklifinin 30 uncu maddesinin sonundaki kiracıya devredilecek
ifadesinin kiracıya veya kiracılara şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Tufan
Köse Sakine Öz
İstanbul Çorum Manisa
Haluk
Ahmet Gümüş Kazım
Kurt Veli
Ağbaba
Balıkesir Eskişehir Malatya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 30 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Ali
Öz
Manisa Konya Mersin
Alim
Işık Mesut
Dedeoğlu
Kütahya Kahramanmaraş
"MADDE 30 -25/10/1984 tarihli ve
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin
dördüncü fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
"y) 21/11/2012 tarihli ve 6361
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu kapsamında; finansal kiralama şirketlerince bizzat
kiracıdan satın alınıp geriye kiralanan
taşınmazlara uygulanmak üzere ve kiralamaya konu
taşınmazların mülkiyetinin sözleşme süresi sonunda
kiracıya devredilecek olması koşulu ile kiralanmaya konu
taşınmazların kiralayana satılması, satan
kişilere kiralanması ve devri."
" z) Çiftçilere tarımsal
üretimde kullanılmak amacıyla yapılan motorin teslimleri
(Bakanlar Kurulu dekar başına ve ürün türüne göre teslim
miktarını belirleme yetkisine sahiptir)
"aa ) Tarımsal sulama, kültür
balıkçılığı ve kümes hayvanları çiftliği
büyükbaş ve küçükbaş işletmeleri ve fideciler, entegre sera
tesisleri, kesme çiçek üreten ve paketleyen tesisler ile tohumculuk
kuruluşları gibi tarımsal üretimde bulunan işletmelere
elektrik teslimleri.
"bb) Gübre, ilaç, tohum, fide ve
yem teslimleri."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 30uncu maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim
Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Hasip Kaplan Nazmi Gür Levent
Tüzel
Şırnak Van İstanbul
Sırrı Sakık
Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bu tür faaliyet
alanlarının belli işlemler boyutunda vergiden muaf
tutulması Türkiyedeki vergi ve gelir adaletsizliğini daha da
derinleştirecek bir uygulama olacaktır. Finans kiralama, faktöring ve
finansman şirketleri kapsamına giren faaliyetlerin yüksek değer
döngülerinin olduğu alanlar göz önüne alındığında bu
maddenin tasarı metninden çıkarılması önemlidir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati:20.44
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati:
20.55
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet
Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 30uncu
maddesi üzerinde Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan ve arkadaşlarının vermiş
olduğu önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778)in 30uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
"MADDE 30- 25/10/1984 tarihli ve
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin
dördüncü fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
"y) 21/11/2012 tarihli ve 6361
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu kapsamında; finansal kiralama şirketlerince bizzat
kiracıdan satın alınıp geriye kiralanan
taşınmazlara uygulanmak üzere ve kiralamaya konu
taşınmazların mülkiyetinin sözleşme süresi sonunda
kiracıya devredilecek olması koşulu ile kiralanmaya konu
taşınmazların kiralayana satılması, satan
kişilere kiralanması ve devri."
"z) Çiftçilere tarımsal
üretimde kullanılmak amacıyla yapılan motorin teslimleri
(Bakanlar Kurulu dekar başına ve ürün türüne göre teslim
miktarını belirleme yetkisine sahiptir)
"aa) Tarımsal sulama, kültür
balıkçılığı ve kümes hayvanları çiftliği
büyükbaş ve küçükbaş işletmeleri ve fideciler, entegre sera
tesisleri, kesme çiçek üreten ve paketleyen tesisler ile tohumculuk
kuruluşları gibi tarımsal üretimde bulunan işletmelere
elektrik teslimleri.
"bb) Gübre, ilaç, tohum, fide ve
yem teslimleri."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA
ŞAHİN (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay,
Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 30uncu madde üzerine verdiğimiz önerge
üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum ve iyi
akşamlar diliyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisinin üretimi artıran,
Türkiye ekonomisini canlandıran bir KDV istisnası getirdiğini
bugüne kadar görmek maalesef mümkün olmadı. 30uncu madde ile de finansal
kiralama şirketlerine, finansman ve faktoring şirketlerine bizzat
kiracıdan satın alınıp geriye kiralanan
taşınmazlara uygulanması söz konusu olan katma değer vergisine
istisna getirmektedir.
Biz, önergemizle çiftçilere tarımsal üretimde
kullanılmak amacıyla yapılan motorin teslimlerini, tarımsal
sulama, kültür balıkçılığı ve kümes hayvanları
çiftliği, büyükbaş ve küçükbaş işletmeleri ve fideciler,
entegre sera tesisleri, kesme çiçek üreten ve paketleyen tesisler ile tohumculuk
kuruluşları gibi tarımsal üretimde bulunan işletmelere
elektrik teslimlerinde ve yine tarımsal üretimde kullanılan gübre,
ilaç, tohum, fide ve yem teslimlerine KDV istisnası getirilmesini
öneriyoruz.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma
Partisi döneminde enflasyon yüzde 145, tarımsal girdiler; mazot, ilaç,
gübre fiyatları ortalama 4-5 kat artmıştır fakat ürün
fiyatlarının pek çoğu neredeyse yerinde
saymıştır. Bir taraftan enflasyona diğer taraftan 4-5 kat
artan girdi fiyatlarına ezdirilen çiftçi aynı zamanda borç
batağına saplanmıştır. 2002 yılında 530
milyon lira olan çiftçilerin banka ve tarım kredi kooperatiflerine olan
borcu, 2012 yılı eylül ayı itibarıyla 39 milyar liraya ulaşmıştır.
Bu kredilerin 2 milyar lirası icralıktır. Çiftçilerin borcu on
yılda tam 78 kat artmıştır. Tarımsal sulama, kültür
balıkçılığı ve kümes hayvanları çiftliği,
büyükbaş ve küçükbaş işletmeleri ve fideciler, entegre sera
tesisleri, kesme çiçek üreten ve paketleyen tesisler ile tohumculuk
kuruluşları gibi tarımsal üretimde bulunan işletmelerde
kullanılan elektrikte ve gübrede yüzde 18 KDV bulunmaktadır. Mazotta
yüzde 15,25, zirai ilaç ve hayvan yeminde yüzde 8 katma değer vergisi
vardır. Tohumluklarda yüzde 1 KDV varken, sebze tohumlarından ve
sebze fidelerinden yüzde 8 KDV alınmaktadır. Girdi fiyatları çok
yüksek olduğu için üretim maliyeti yükselmekte, bu nedenle Türk çiftçisi
yabancı ülkelerin üreticileriyle rekabet edememektedir. Rafineri
çıkış fiyatı 1 lira 44 kuruş olan mazottan 1 lira 60
kuruş özel tüketim vergisi, 55 kuruş katma değer vergisi
alınmaktadır. Diğer paylarla beraber
Değerli milletvekilleri, Hükûmet yıllardır
feryat eden çiftçinin bu sesine mutlaka kulak vermeli. Fransadan liyakat
nişanı alarak övünmek yerine, Sudandan 5 milyon dönümlük toprak
kiralamak yerine ve faiz lobisine hizmet etmek yerine Türk çiftçisinin üretimde
kullandığı ve üretimi artırmaya yönelik vergi
istisnaları getirmesinde fayda görüyoruz.
Bu düşüncelerle önergemizin kabulünü diler,
saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, karar
yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Evet, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
yasa teklifinin 30 uncu maddesinin sonundaki kiracıya devredilecek
ifadesinin kiracıya veya kiracılara şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA
ŞAHİN (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz isteyen Veli
Ağbaba, Malatya Milletvekili.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu hafta gündeme gelen ve kamuoyunda torba yasa olarak
bilinen teklifleri görüşüyoruz. Torba yasanın gelişi,
görüşülmesi ve değişikliklerle ilgili eleştirilerimizi
muhalefet milletvekilleri olarak sıraladık. Benim üzerinde durmak
istediğim konu, bu değişikliklerin hiçbir sorunu çözmemesidir.
Torbada, maşallah, her şey var. Tarım, elektrik, askerlik,
trafik, sağlık, belediye, bayındırlık, turizm, sanayi,
sicil, faiz, şans oyunları, Diyanet, YÖK, Karayolları var.
İçinde bir tek çözüm yok değerli milletvekilleri.
Ben kendi ilimden örnek vermek istiyorum. Bizim son iki
yılda yaşadığımız sorunların
başında elektrik geliyor. Birçok köyde, ilçede yaz olmasına
rağmen elektrikler kesik olduğu için sularımız
akmıyor. Özelleştirmeden önce kalan borçlar nedeniyle
Malatyanın birçok ilçesi, beldesi susuz. Niye? Çünkü elektrikler kesik.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz yıl
ramazan ayında Kale ilçesinde bir ay boyunca, maalesef, elektrikler kesik
olduğu için sular akmadı. Daha dün, Doğanşehir ilçesi
Karaterzi köyünde elektrik kesik olduğu için sular akmıyor.
Yazıhanda ve birçok ilçede maalesef elektriklerden dolayı sular
akmıyor. Ama maalesef bununla ilgili bir düzenleme yok değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri.
Malatyalılar şikâyet ettiğinde AKP ne
yapıyor, AKP milletvekilleri? Onlar da TEDAŞı alan kurumu
şikâyet ediyorlar. Şimdi, Malatyalılar sizi iktidar
yapmış, oy vermişler size. Sizin göreviniz ağlamak
değil, sizin göreviniz sorun çözmek. Yani, Malatyadaki bütün herkes
bundan şikâyetçi. Yel de esse, değerli milletvekilleri, yel esse
Malatyada elektrikler kesiliyor.
Kayısıyla ilgili bir düzenleme var mı?
Kayısıyla ilgili bir düzenleme yok, hiçbir şey
değişmedi. 24üncü Dönem milletvekiliyim, iki yıldan beri
kayısıyla ilgili konuşuyoruz, kayısıyla ilgili
sorunlarını gündeme getiriyorum, destek istiyoruz. Maalesef biz
konuşuyoruz, ben konuşuyorum, iktidar körleri ve sağırları
oynuyor.
Kayısı özellikle son iki yılda,
değerli milletvekilleri, para etmiyor. Üretici yok oldu, bakın,
üretici yok oldu. Bu kürsüde defalarca söyledim burada Malatya milletvekilleri
de duyuyor- kayısının maliyeti 2,5-3 TL. Malatyada kuru
kayısı satışı 1,5 ile 2,5 lira arasında. Yani,
iki yılda Malatyalı kayısıcı alnının terinin
karşılığını alamıyor.
Değerli milletvekilleri, sizin tuzunuz kuru, tuzunuz
kuru, senin tuzun kuru. Malatyalı için kayısı okuldur,
kayısı hastanedir, kayısı ayakkabıdır,
kayısı ekmektir, kayısı yaşamdır Malatya için.
Senin tuzun kuru! (CHP sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar)
Şimdi, geçtiğimiz aylarda
kayısıyı don vurdu Yardım edelim, borçları
erteleyelim. dedik; burada, sağ olsun, İstanbul Milletvekilimiz
Mevlüt Aslanoğlu, MHP Grubu, BDP Grubu sağ olsun hepsi destek verdi,
AKP Kurulmasın. dedi, önergemizi reddetti. Tepkiler üzerine bir
sayın milletvekili, Malatya milletvekili Zararlarınızı
karşılayacağız. dedi Malatyada. Maalesef kayısıda
hasat dönemi geldi ama gelişme yok. Sizden çok bir şey istemiyor
Malatyalılar. Ziraat Bankasına olan borçlarımızı
erteleyin, don zararlarımızı karşılayın.
diyorlar.
Yine bu kürsüden, çağla getirdim, bütün gruplara
dağıttım. Çağlamızı dolu vurdu dedim, dolu.
Eğer önlem almaz iseniz kayısımız para etmeyecek dedim ama
maalesef yine reddettiniz, yine bir çözüm bulamadınız.
Bakın, değerli arkadaşlarım, bu,
Malatyanın meşhur kayısısı, dünyanın en güzel
kayısısı bu, dünyanın en güzel kayısısı.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Malatya kayısısı
değil o, Malatya kayısısı değil.
VELİ AĞBABA (Devamla) Bunlara dolu
vurmuş, dolu. Değerli milletvekilleri, bu kayısının
fiyatı 25 kuruş. (CHP sıralarından alkışlar)
Böyle bir şey olur mu? 25 kuruş, yemin ediyorum, 25 kuruş.
MUSTAFA BİLİCİ (Van) Dolu vurmuş,
ne yapacaksın?
VELİ AĞBABA (Devamla) Bakın,
dalından toplayanlar olarak dalından toplamak dâhil- bunu satın
alanların ayağına kadar götürüyorsunuz. Böyle bir rezillik,
böyle bir kepazelik var mı?
Değerli milletvekilleri, bakın,
kayısı sudan ucuz. Yüreğim yanıyor bunu konuşurken,
yüreğim. Bazılarının tuzu kuru, bazılarının
tuzu kuru. 25 kuruş
Bilmeyenler, Malatyanın kayısı
pazarına gitsinler, sorsunlar. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Dünya
kayısı yiyor, ucuz olsun kayısı, dünya yesin!
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli
arkadaşlar, hepinizin -varsa- vicdanınıza sesleniyorum,
özellikle beni dinleyen Malatya milletvekillerinin vicdanına sesleniyorum,
eğer varsa: Malatyalıların bir yıl boyunca çocukları
gibi baktıkları kayısı para etmiyor. Bu konuda, bu 25
kuruş para eden kayısıya destek vermenizi sizden tekrar rica
ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) Lütfen bu
kayısıya bakın, dünyanın en güzel kayısısı.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan, Malatya kayısısı dünyanın en güzel
kayısısı. dedi, Iğdır kayısısına
sataşma var.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, yoklama talebi vardır, yerine getireceğim.
Sayın Altay, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Tanal, Sayın Çelebi, Sayın Gümüş, Sayın Acar, Sayın
Serter, Sayın Moroğlu, Sayın Özel, Sayın Ağbaba,
Sayın Tayan, Sayın Seçer, Sayın Türeli, Sayın Özkoç,
Sayın Özgündüz, Sayın Çetin, Sayın Serindağ, Sayın
Eyidoğan, Sayın Öğüt, Sayın Aygün.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.13
ON
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
21.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet
Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
III. YOKLAMA
BAŞKAN - 478 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 30uncu maddesi üzerinde Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin
oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
31inci madde üzerinde bir adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra
sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 31 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mesut Dedeoğlu Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
Kahramanmaraş Manisa Konya
Mehmet Erdoğan Mehmet Günal Nevzat Korkmaz
Muğla Antalya Isparta
Alim Işık Mehmet
Şandır
Kütahya Mersin
"MADDE
31- 19/6/1987 tarihli ve 3392 sayılı 103 İlçe Kurulması
Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin elliyedinci fıkrası ile bu
Kanuna ekli (57) sayılı listede yer alan 'Çağlıyancerit'
ibareleri 'Çağlayancerit' olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mesut Dedeoğlu, Kahramanmaraş
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MESUT
DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 478 sıra sayılı torba kanunun 31inci maddesi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, Kahramanmaraşın 9 ilçesinden bir tanesi olan
Çağlayancerit, 19/6/1987 yılında yine bu Meclis tarafından
ilçe hâline getirilmiş ve yine 4/7/1987 tarihinde de Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve ilçe olmuştur. O tarihlerde
bir daktilo hatasından dolayı bir a harfiyle ı harfinin yer
değiştirilmesi sebebiyle bir isim tashihi gerekli olmuş ancak o
zamandan bu zamana kadar bu değişiklik yapılamamış. Bu
ilçemizde yaşayan hemşehrilerimiz çok büyük mağduriyetlere
uğramışlar, hatta 1987den 1997ye kadar isimlerinde
Çağlayancerit yazılmış, daha sonra
Çağlıyancerit olarak devam etmiş. Pasaport
alımlarında, yurt dışı çıkışlarında,
tapu muamelelerinde, gerekse de günlük evraklarında, günlük abonelik,
postaneyle ilgili, elektrik, sular idaresiyle ilgili konularda çok büyük
problemler yaşanmış.
Bu konuyla ilgili
17 Ekim 2012 tarihinde ben bir kanun teklifi vermiştim. Gönül isterdi ki
bugün torba yasanın içerisinde benim vermiş olduğum kanun
teklifiyle beraber birleştirilsin ve ortaya çıksın, bu
ilçemizin, bu güzide ilçemizin ismi eski ismiyle anılan
Çağlayancerit olarak değiştirilsin. Ama, bir hakkın
tekrar iadesi konusunda bunu da güzel bir gelişme olarak telakki ediyorum.
Bu isim
değişikliğini yaptıktan sonra
Tabii ki yalnız isim
değişikliğiyle ilgili değil, bu ilçemizin birçok
mağduriyetleri de var. Kahramanmaraşımızın güzide
ilçelerinden bir tanesi olan Çağlayanceritimizin maalesef ki maalesef
yıllardan beri yol problemi var. Yolları hâlâ yapılamadı,
özellikle ana cadde üzerindeki, ana, kara yollarına bağlı olan
bölümlerindeki yollar maalesef bitmedi. Keza ilçemize bağlı
köylerimizin ve beldelerimizin yolları da aynı şekliyle devam
ediyor. Kış günleri özellikle karşıdan 2 arabanın veya
2 büyük ağır vasıtanın geçerek o yoldan trafik seyrini
devam ettirmesi mümkün değildir. Temenni ediyorum ki önümüzdeki dönemlerde
bu ilçemizin yol problemleri tamamen ortadan kalkar. Yalnız tabii ki yol
problemi değil, bu ilçemize bir hastane yapılmış, bu
hastanemiz şehrin kilometrelerce uzağında. Şehir içinde
dolmuş hattının veyahut da otobüs hattının
kısıtlı olmasından kaynaklanan sebeplerden dolayı bu
hastanemize bu ilçede yaşayan vatandaşlarımız
ulaşmakta çok büyük güçlükler yaşamaktadır.
Bununla beraber, hastaneyi yapmışız bu on
bir senenin içerisinde ama maalesef ki orada doktorumuz yok. Bundan
yaklaşık üçdört ay önce yine bu kürsüde ben orada doktor
olmadığını, sadece bir ilçemizde pratisyen doktorumuzun
olduğunu söyledim. İlgili Bakanlığımız burayla
ilgilendi, birkaç gün içerisinde -o konuşmadan sonra- 4 doktorumuz oraya
tayin edildi ama şu anda maalesef ki o doktorlarımızın
tekrar tayin istemesi sebebiyle bu ilçemiz tekrar doktorsuz kalmış
durumda.
Bu ilçemizin yine mağduriyetleri devam ediyor. Bir
ilçe olmasına rağmen bir tane kapalı spor salonumuz yok bu
ilçede. Yine, bununla beraber, en büyük
Tarım, hayvancılık ve
meyve üzerine, özellikle de ceviziyle ünlü olan bu ilçemizin bu
mağduriyetlerinin bu dönem içerisinde temenni ediyorum ki hepsi giderilir
ve yaşam seviyesinin ve kalitesinin, yüksek bir şekilde, yükseğe
götürülmesi noktasında bu Parlamentodan kanunlarımız çıkar.
Tabii ki Sayın Bakanımız da burada, Sosyal
Politikalar Bakanımız. Temenni ediyorum ki kendisinin
Bakanlığıyla ilgili yatırımları da tüm
ilçelerimizden, Kahramanmaraşımızdan ve Çağlayanceritimizden
esirgenmez diye düşünüyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu torba kanunun
içerisinde bulunan isim değişikliği tashih işine olumlu rey
vereceğimizi bildiriyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Aynı mahiyetteki bu önergeleri okutacağım ve birlikte
işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
yasa teklifinin 32. Maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Ercan
Cengiz
İstanbul İstanbul İstanbul
Musa
Çam Kazım
Kurt Mahmut Tanal
İzmir Eskişehir İstanbul
İlhan
Demiröz İzzet
Çetin Gürkut
Acar
Bursa Ankara Antalya
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay S. Nevzat Korkmaz
Konya Manisa Isparta
Alim
Işık Mehmet
Erdoğan Mehmet
Günal
Kütahya Muğla Antalya
Mehmet
Şandır
Mersin
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
AİLE VE
SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerine söz isteyen Gürkut Acar,
Antalya Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
GÜRKUT ACAR (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
32nci maddesiyle ilgili önergemiz üzerine söz aldım. Sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, maddeye gitmeden önce
Adalet ve Kalkınma Partisinin torba kanun düzenlemeleriyle ilgili birkaç
söz söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu torba kanun
düzenlemelerini takip edebilmek, torbanın içinden neler
çıktığını anlamak vatandaşlar için çok yorucu
olmaktadır ve takip etmekte de oldukça zorluk çekiyorlar. Ancak, bu
torbalardan vatandaşların temel sorunlarına, temel taleplerine,
hukuk ve adalet beklentilerine, dertlerine bir çare çıkmıyor,
çıkması da mümkün görünmüyor çünkü dünyanın hiçbir yerinde
torba yasa diye bir uygulama yoktur. Ben kırk yıllık bir
hukukçuyum, torba yasa diye diğer ülkelerin, demokratik ülkelerin
parlamentolarında bir tabir olduğunu ne duydum ne gördüm, torba yasa
yok. Burada her yasa kendi metninde değiştirilmelidir, kendi metninde
tartışılmalıdır. Böyle bir uygulama yok değerli
arkadaşlarım. Yasa getirilir, eğer o yasada değişiklik
yapılacaksa onun tamamı üzerinde tartışılır. Oysa
burada değişik yasalardan değişik metinler hiç ilgisi
olmayan, bağlantısı olmayan bir şekilde getirilmektedir;
bu, yasa tekniğine uygun değildir değerli
arkadaşlarım. Yasama tekniğine uygun olmayan böyle bir konuda
doğru bir yasa çıkartmak da mümkün değildir.
Değerli
arkadaşlarım, bakınız, yasa bir toplumda eşitlik
ilkesini yaşama geçiren başlıca mekanizmadır. Kolay ve
doğru anlaşılması gerekir. Her yerde her kişi ile
kuruma aynı hükümlerin uygulanması gerekir. Bu nedenle de yasa
dediğimiz metinler belli bir tipte hazırlanırlar. Her yasa bir
konuya ilişkindir ve konunun yapı taşları da maddelerdir.
Yasaların görüşmeleri de buna göre, konunun uzmanı
komisyonlardan başlayarak Genel Kurula kadar maddeler hâlinde
yapılır. Aksi hâlde, iktidarların, eşitlik ilkesini ihlal
suçu işlemeleri çok kolaylaşır. Yasaları, olağan
yasaları başka yasalardan ayıran ve başka yazılardan
ayıran bu özelliğe uymayan düzenlemeleri
yaygınlaştırmak Meclisin varlık nedenini yitirmesine yol
açar. Buradan bütün Meclisimizi uyarmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, konusu bakımından belirsizleşmektedir bu
torba yasa olayında yasa uygulaması. Yasalarda maddeler temelinde
değil, hızlı bir şekilde ana bölümler hâlinde görüşme
yoluna geçilmektedir. Bu temel yasa uygulaması da olağan işlevi
ortadan kaldırmaktadır ve de kaldırmıştır. Yasa
yapma işinde zaman, süre, konu, yapı üzerinde oynamalar
istisnaları kural hâline getirmek ve
hızlandırılmış Meclis yaratmak demektir. Bu, Mecliste
parmak sayısı üstünlüğüne sahip olmayı yeterli sayan bir
anlayışın boş cesaretidir. Eğer meclislerde
sayısı çok olanlar az olanlara, oylamadaki parmak sayısı
üstünlüğüne dayanıp yukarıdaki ilkelerle oynayarak Nasıl
olsa benim dediğim şey kanun olur. düşüncesiyle
duyarsızlaşırsa ortaya çıkan sonuç ulusal iradeye
değil, onun yalnızca bir parçasına ait olur. Öyle olunca da
yapılan yasalar biçimi bakımından yasal ama özü
bakımından gayrimeşru olarak doğar.
Değerli arkadaşlar, burada yasada
yandaşlara ayrı hukuk, yurttaşlara ayrı hukuk
uygulanmamalıdır. AKP döneminde bunun tam tersi sürecin
yaşandığı açıktır. Şimdi, yandaşların
suçları örtülüyor, yurttaşlara sürekli cezalar kesiliyor. Bu vergi
cezalarında da böyledir, idari yaptırımlarda da böyledir.
Bakın, Antalyada, polis elinde ceza makbuzları yurttaşlara
tencere, tava çaldığı için ceza yağıyor, gürültü
yaptı diye para cezası kesiliyor. Bu bir yıldırma
hareketidir, bu bir gözdağıdır. Sanılıyor ki bu tür
yöntemlerle yurttaşlar susturulacak, korkutulacak.
Değerli arkadaşlarım, 32nci madde de
orman kadastrosunun yapılmasını öngören bir maddedir. Bugüne
kadar orman kadastrosunu eğer Türkiye Cumhuriyeti yapmadıysa
hepimizin ayıbıdır. Orman kadastrosunun elbette
yapılması lazım ve bugüne kadar da
yapılmıştır. Bizim endişemiz, yeniden orman kadastrosu
yapıyoruz adı altında bir kısım ormanları daha
orman alanından çıkartarak zaten iyice azalmış orman mevcudumuzu
daha da azaltacak bir uygulamaya yol açmasıdır. Bu nedenle biz yasa
metninin çıkartılmasını istedik, hepinizden destek
bekliyoruz.
Saygılar sunuyorum yüce Meclise. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Yine, aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz
isteyen Mehmet Erdoğan, Muğla Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 32nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, buradaki önerge bu maddenin metinden
çıkartılması yönünde biliyorsunuz. Burada, şu anda teklifte
yer alan maddeyle münferit alanlarda orman kadastrosunun yapılmasına
imkân sağlanmaktadır. Bu da Anayasamıza aykırı olarak
yeni birtakım alanların ormandan çıkartılmasının,
orman alanlarının daraltılmasının önünü açacaktır.
Bu oldukça sakıncalı bir işlemdir. Muğlada da rant için,
otel yapmak için vesaire gerekçelerle bu kadastrolarla birtakım
alanların ormandan çıkartılması, tabii, bunu
Büyükşehir Kanunuyla birleştirerek düşündüğümüzde de
ileriye doğru Muğla açısından yeni orman talanları ve
yapılaşmaya yeni açılacak alanlarla bizi karşı
karşıya bırakacaktır. O bakımdan, bu maddenin metinden
çıkartılması ve orman yağmasına son verilmesi
gerekmektedir. Bu sebeple, önergemize desteklerinizi bekliyorum.
Tabii, yaz mevsimi geldi, orman yangınları da
ülkemizin en ciddi sıkıntılarından bir tanesi. Maalesef,
AKP iktidarı yangın tazminatını kaldırdı. Arkadaşlar,
pilotlar için uçuş tazminatı neyse canını ortaya koyarak
orman yangınlarıyla mücadele eden ormancılara verilen
yangın tazminatı da odur. Dolayısıyla, bu yangın
tazminatının kaldırılması oldukça yanlış bir
uygulamadır ve buradan geriye dönülerek bu yangınla mücadele eden
orman görevlilerine yangın tazminatının yeniden ihdas edilerek
verilmesinde fayda vardır.
Yine, bugün bu görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısıyla birçok geçici işçiye, sözleşmeliye kadrolar verilmektedir
ancak yangın işçileri, ormanda yangınla mücadele eden
işçiler beş ay yirmi dokuz gün
çalıştırıldıkları için bunlar şimdiye kadar
çıkartılan hiçbir kanundan istifade edememişler ve gene geçici
zamanlı çalışmaya devam etmektedirler. Hâlbuki ülkemizdeki
ormanların bakıma, ıslaha ihtiyacı vardır. Bu insanlar
yaz mevsiminde yangın işçisi olarak kullanılırken gene
yangın mevsimi bittikten sonra da ormanların ıslahı için
kullanılabilirler. Bu orman işçilerinin de kadroya
alınmasında fayda vardır.
Yine, yangınla mücadele konusunda kendi bölgelerini
çok iyi bilen orman muhafaza memurları da yapılan son bir uygulamayla
rotasyona tabi tutulmaktadırlar. Kendi bölgesini bilmeyen insanların
yangın ekiplerine, dışarıdan gelecek yangınla mücadele
ekiplerine yol göstermesi mümkün değildir. Bu sebeple, orman muhafaza
memurlarını rotasyona tabi tutarken bin düşünüp bir icraat
yapmak lazım. Bu insanları hem evinden, yerinden yurdundan,
barkından etmemek lazım hem de o insanları bir şekilde
cezalandırırken ormanlarımızı da risk altında
bırakmamak lazım.
Türkiyenin orman alanları kâğıt üzerinde
çok olmakla beraber Türkiyedeki orman niteliği düşüktür. Bu sebeple,
orman alanlarının ıslahı konusunda Orman
Bakanlığının gerçekten ciddi bir çalışma
yapması lazım. Bu çalışmayı kiminle
yapacaksınız? Nitelikli insanlarla yapacaksınız. Şu
anda binlerce orman mühendisi orman fakültelerini bitirmiş işsiz
gezmekte ama bu çalışmalarda görevlendirilme konusunda Orman
Bakanlığı bunları istihdam etmemektedir. Bu
yanlıştan bir an önce vazgeçerek hem ormanlarımızın
ıslahı konusunda bu genç mühendislerimizi, bu genç beyinleri, genç
emekleri istihdam etmek, onları çalıştırmak ve
ormanlarımızın niteliğini artırmak lazım hem de
onların istihdamını sağlamak lazım. Bu konuda, zaman
kaybetmeden Orman Bakanlığına orman mühendislerinin daha çok
istihdamı konusunda bir kadro sağlanmasında fayda mülahaza
ediyoruz.
Tekrar, önergemize desteklerinizi bekliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
33üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun teklifinin 33 üncü Maddesinin, son fıkrasında yer alan "Bu
Kanuna göre verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren bir ay
içinde ödenir" ibaresinden önce gelmek üzere "m) Bilette tayin edilen
yeri başka bir kimseye verenler veya 6 ncı maddesine aykırı
davranarak yolcu taşıyanlardan, her yolcu için taşıma
ücretinin beş katı tutarı, idari para cezası yolcuya
ödenir" ibaresinin eklenerek değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Pervin
Buldan Adil Zozani Sırrı
Sakık
Iğdır Hakkâri Muş
İbrahim
Binici Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
Şanlıurfa İstanbul Van
Hasip
Kaplan
Şırnak
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
yasa teklifinin 33. maddesindeki bin TL ler beşyüz TL olarak,
beşyüz TL ler ikiyüzelli TL olarak, binbeşyüz TL ler
yediyüzelli TL olarak, üçyüz TL ler yüzelli TL olarak, üçbin TL ler
binbeşyüz TL olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Kâzım Kurt Ferit Mevlüt Aslanoğlu İzzet Çetin
Eskişehir İstanbul Ankara
Sakine Öz Turgay Develi Gürkut Acar
Manisa Adana Antalya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 33 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan Akçay S. Nevzat Korkmaz
Konya Manisa Isparta
Alim
Işık Mehmet
Erdoğan Mehmet Günal
Kütahya Muğla Antalya
Mehmet
Şandır
Mersin
"MADDE 33 10/7/2003 tarihli ve 4925
sayılı Karayolu Taşıma Kanununun 26 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu Kanunun;
a) 5 inci maddesine
göre yetki belgesi almadan veya yetki belgesi aldığı halde yetki
belgesi kapsamına uygun olmayan faaliyetlerde bulunanlara bin Türk
Lirası, yetki belgesi olduğu halde taşıtını yetki
belgesine kaydettirmeden kullananlara beş yüz Türk Lirası idari para
cezası verilir ve aynı kabahat için 72 saat geçmeden ikinci bir ceza
verilmez.
b) 5 inci
maddesinin beşinci fıkrasına aykırı davranan
taşımacılara beş yüz Türk Lirası idari para
cezası verilir ve aynı kabahat için 72 saat geçmeden ikinci bir ceza
verilmez.
c) 5 inci
maddesinin altıncı fıkrasına göre taşıma
hizmetini yapmaktan kaçınan taşımacılara beş yüz Türk
Lirası idari para cezası verilir.
ç) 5 inci maddesinin yedinci fıkrasına
aykırı davranan bir taşımacının diğer bir
taşımacının taşıma faaliyetini engellemesi
hâlinde bin beş yüz Türk Lirası idari para cezası verilir.
d) 6 ncı
maddesinin birinci fıkrasına aykırı davranan
taşımacılara beş yüz Türk Lirası, üçüncü ve dördüncü
fıkralarına aykırı davranan taşımacılara üç
yüz Türk Lirası idari para cezası verilir.
e) 7 nci maddesinin
birinci fıkrasına aykırı davranan yolcu
taşımacılarına bin Türk Lirası, ikinci
fıkrasına aykırı davranan taşımacılara
beş yüz Türk Lirası, altıncı fıkrasına
aykırı davranan taşımacılara üç yüz Türk Lirası
idari para cezası verilir.
f) 10 uncu
maddesine aykırı davranan acente ve taşıma işleri komisyoncularına
bin beş yüz Türk Lirası idari para cezası verilir ve aynı
kabahat için 72 saat geçmeden ikinci bir ceza verilmez.
g) 11 inci maddesine aykırı davranarak ücret ve
zaman tarifesi düzenlemeyenlere veya ücret ve zaman tarifelerine uymayanlara veya
değişik ücret ve zaman tarifeleri uygulayanlara beş yüz Türk
Lirası, ücret ve zaman tarifelerini görülebilecek şekilde
işyeri, terminal ve bilet satış yerlerinde bulundurmayanlara iki
yüz Türk Lirası idari para cezası verilir ve aynı kabahat için
48 saat geçmeden ikinci bir ceza verilmez.
ğ) 13 üncü maddesine aykırı olarak
yabancı plâkalı taşıtların Türkiye
sınırları dahilindeki iki nokta arasında taşıma
yapması hâlinde, taşıt sahibine veya şoförüne üç bin Türk
Lirası idari para cezası verilir ve aynı kabahat için 48 saat
geçmeden ikinci bir ceza verilmez.
h) 14 üncü
maddesine aykırı davrananlara beş yüz Türk Lirası idari
para cezası verilir.
ı) 18 inci maddesi hükümlerine göre sorumluluk
sigortası yaptırmayan taşımacılara bin Türk
Lirası, 18 inci madde hükümlerine göre sorumluluk sigortası yapmaktan
kaçınan sigorta şirketlerine, ödenmesi gereken sigorta priminin on
katı tutarında idari para cezası verilir.
i) 22 nci
maddesinin ikinci fıkrasına uymayan ve yükümlülükleri yerine
getirmeyen taşımacılara beş yüz Türk Lirası idari para
cezası verilir.
j) 32 nci maddesine aykırı olarak terminal ve
ara durak dışında yolcu indirip bindiren
taşımacılara üç yüz Türk Lirası idari para cezası
verilir.
k) 5 inci maddesine göre mesleki yeterlilik belgesine
sahip olmadan faaliyet gösteren işletmecilere beş yüz Türk
Lirası idari para cezası verilir.
l) 5 inci maddesine göre mesleki yeterlilik belgesine
sahip olmadan taşıt kullanan şoförlere iki yüz,
işletmecisine ise beş yüz Türk Lirası idari para cezası
verilir ve aynı kabahat için 72 saat geçmeden ikinci bir ceza verilmez.
Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları
tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Alim
Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 478 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 33üncü maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önerge için söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde, Karayolu
Taşıma Kanununun 26ncı maddesinde değişiklik öngören
bazı düzenlemeler içermektedir. Özü itibarıyla kara yollarında
yolcu ve yük taşımacılığı yapan gerçek ya da
tüzel kişilerin kanunda belirtilen hükümlerin aksine bir fiilde
bulunmaları hâlinde ödeyecekleri cezalar güncellenmiş, bazı
cezalar artırılmış, bazı cezalarda indirime
gidilmiş bu maddede. Önergemizde özellikle Kara yolu yük
taşımacılığında iki üç gün, hatta dört gün
sürecek yolculuk esnasında herhangi bir suçtan ceza kesilmiş olan
sürücülere kırk sekiz saat içerisinde ikinci kez aynı suçtan ceza
kesilemez. şeklinde mevcut tasarıda yer alan düzenlemenin ülkemiz
şartları da dikkate alınarak kırk sekiz saat yerine
yetmiş iki saat bu ceza ikinci kez kesilemeyecek şekilde bir hüküm
getirilmekte. Önergemizin özü bazı maddelerde bu
değişikliği kapsamakta, dolayısıyla bu iki günlük
sürenin üç güne çıkarılmasıyla kamyon taşımacılığı
yapan ve bir yerden çıkıp hedef noktaya varıncaya kadar
yaklaşık üç güne varan yolculuk esnasında hiç olmazsa aynı
yükü taşıyan insanların o
yolculukta ikinci kez bu cezayı çekmemeleri için bu öneriyi getirdik.
İnanıyorum ki, bu doğru düzenleme sizler tarafından da
kabul edilecektir.
Bu vesileyle özellikle kara yolu
taşımacılığında gerek yolcu gerekse yük
taşımacılığı yapan işletmelerin birkaç
önemli sorununu da yüce Meclisin çözüm getirmesi amacıyla sizlerle
paylaşmak istiyorum.
En önemli sorunlarından birisi, 2002
yılından bu yana geçen yaklaşık on yıl sürede, reel
fiyatlarla değerlendirildiğinde, yaklaşık 2,5-3 kat artan
mazot fiyatlarıdır. Yani 2002 yılında 1 ton yük
başına aldığı bir taşıma ücretiyle
karşılığında 1 birim mazot alabilen bir
taşımacı bugün, maalesef, bunun üçte 1ine, iki buçukta 1ine
düşen değerlerde mazot alabilecek duruma gelmiştir. Mazot
fiyatlarındaki bu aşırı yükselmeden dolayı
sıfır yani yeni alınmış kamyon veya otobüse bugün bu
işletmeciler ne yazık ki içleri kan ağlaya ağlaya mazot yerine
10 numara yağ koyarak taşımacılık yapabilmektedirler.
Bu, bu ülkenin gerçeğidir. Kimseyi suçlamıyoruz ama buna çözüm bulmak
da bu yüce Meclisin görevidir. Birinci temel sorun bu.
İkincisi; özellikle K1 ve K2 belgelerinde ciddi
sorunlar ve ağır cezalar işletmecilere yüklenmekte, bundan
dolayı tıkanmalar yaşanmakta, insanların işini
yapmasından geri alınması, geri konması nedeniyle
kaybettikleri iş gücü ve para ciddi anlamda bunları mağdur
etmektedir. Yine, SRC belgelerinde ciddi sorunlar vardır, mutlaka
çözülmesi gerekiyor.
Özellikle mazotta ÖTV ve KDVnin indirilerek hiç olmazsa
deniz taşımacılığında sağlanan avantajlardan
kara yolu taşımacılığında gerçek anlamda bu
işi yapan insanlara da yararlanma hakkı tanınması
gerektiğini düşünüyoruz.
Bir önemli sorun da zorunlu trafik sigortası ve
kasko ücretlerinin çok yüksek olması ve son birkaç yılda da bu
bedellerin 2 katına varan değerlerde yükselmiş
olmasıdır. Bunun da makul bir düzeye çekilerek sigorta ve kasko ücretlerinin
düşürülmesinde büyük yarar olduğunu düşünüyoruz.
Diğer taraftan, bugün, yol belgesini
almamış bir şoför, herhangi bir yerde trafik kontrolüne
takıldığı anda bir saat içerisinde tüm bilgilere
ulaşılabilecekken beş altı saat, on saat bekletilen
olaylarla karşılaşmaktadır. Bunların da giderileceği
ümidiyle bu görüşleri sizlerle paylaştım.
Önergemize desteğinizi bekliyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
yasa teklifinin 33. maddesindeki bin TL ler beşyüz TL olarak,
beşyüz TL ler ikiyüzelli TL olarak, binbeşyüz TL ler
yediyüzelli TL olarak, üçyüz TL ler yüzelli TL olarak, üçbin TL ler
binbeşyüz TL olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gürkut Acar,
Antalya Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
33üncü maddesiyle ilgili önergemiz üzerine söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, üzerinde
konuştuğumuz 33üncü madde bazı iyileştirmeler getirmekle
birlikte, ceza ve adalet kavramıyla uyuşmayan düzenlemeleri de var.
Bakınız, para cezası verilen bir suç için
kırk sekiz saat içinde ikinci kez ceza verilmemesi yönünde bir adım
atılıyor. Bu doğru bir yaklaşımdır. Sürenin biraz
daha uzatılması vatandaşa yanlışı düzeltmek için
biraz daha süre kazandırabilir ama yine de olumlu bir adımdır.
Aslında cezaların yüksekliğinden ziyade cezaların
mutlaklığı önemlidir yani bir suç işleyen, bir kuralı
ihlal eden bunun bedelini ödeyeceğini bilmelidir, herkes eşit bir
şekilde aynı yaptırımla
karşılaşacağını bilmelidir. Adalet ancak böyle
gerçekleşir.
Değerli arkadaşlar, burada, teklifte bazı
ihlaller için ceza indirimi var ancak ölçüt nasıl belirlendi, bunu anlamak
mümkün değil. (ç) bendinde cezalar 2 bin TL'den 1.500 TLye
düşürülüyor. Bir taşımacıyı engelleyen
taşımacının cezası neden 500 TL indiriliyor? 500 lira
çok mu yüksektir? Yani, bazı cezalar da 500'den 300'e düşüyor.
Bunların bir tutarlılığı olması gerekir.
Cezalarda küçük oynamalarla bir çözüme gidilmesi mümkün değildir.
Taşımacıların çoğu küçük esnaftır, bunlara böyle
cezalar çok ağır gelmektedir. O nedenle biz diyoruz ki, mademki siz
de bazı cezaları indiriyorsunuz, o zaman bu indirim tutarlı ve
mantıklı olsun, indirim oranı yüzde 50 olsun ki esnaf nefes
alsın. Amaç, yıldırmak değildir değerli arkadaşlar,
yanlışı cezalandırmaktır, bizim önerimiz budur.
Değerli arkadaşlar, bir başka nokta da bu
yetki belgeleri ve bunların ücretleridir. Bakınız, K belgesi ile
ilgili fiyatlar çok yüksektir. K2 belgesi var, diyor ki: Kendi iştigal
konusuyla ilgili taşıma yapanlar K2 belgesi alacak. Ne kadar? 6-7
bin lira. Yani Antalya'da serasında üretim yapan üretici, ürününü hale
götürmek istese 6-7 bin lira verecek. Böyle bir şey olmaz. Bu kişi
zaten ne kadar kazanıyor ki bir belge için 6-7 bin lira ödeyebilsin? Yetki
belgesi ücretlerinde bir adalet olmadığı açıktır.
Bakın, yönetmelikte neredeyse her yıl iki değişiklik
yapılıyor. Orada da cezalar 2 binden bine düşürülüyor yani
yaptığınız iş dikiş tutmuyor. Bu nedenle,
kalıcı ve gerçekten Türkiye'nin gerçeklerine uygun bir düzenleme
yapılmalıdır.
Değerli arkadaşlar, trafikle ilgili
konuşurken bir noktaya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Bakınız,
bu trafik işaretlemeleriyle ilgili ciddi sıkıntılar
yaşanıyor. Bakıyorsunuz bir yerde çalışma var ama
işaretleme yapılmamış ama bazı yerlerde de
işaretleme var ama çalışma yok; yani iş bitmiş,
tabelalar duruyor. Bunlara dikkat edilmelidir. Bunların trafik
güvenliğini olumsuz etkilediği konusunda ciddi yakınmalar var.
Bu konuda dikkatli davranılması gerektiğini
hatırlatıyorum.
Bir nokta da hız sınırlamalarıyla
ilgilidir. Hız sınırlarının gerçekten doğru
şekilde yapılması gerekliliği açıktır. Yollar
yapılıyor, bölünmüş yollar yapılmış ama
bakıyorsunuz, bazı yerlerde hız sınırı çok
düşük yani uyulması mümkün değil, kimse de uymuyor ama bir gün
birisinin kafasına esiyor, herkese ceza yağdırıyor. Bunun
anlamı vatandaşa tuzak kurmaktır, vatandaşı
tuzağa düşürmektir. Bunu kabul etmek mümkün değildir. O zaman,
hız sınırlamaları gerçekten mantıklı bir seviyede
belirlenmelidir.
Karayolu
taşımacılığıyla ilgili cezaların
indirilmesini öngören önergemize oy
vermenizi bekliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.06
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet
Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin On İkinci Oturumunu
açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 33üncü
maddesi üzerinde Antalya Milletvekili Gürkut Acar ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 33üncü maddesinin son fıkrasında yer alan "Bu
Kanuna göre verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren bir ay
içinde ödenir." ibaresinden önce gelmek üzere "m) Bilette tayin
edilen yeri başka bir kimseye verenler veya 6 ncı maddesine
aykırı davranarak yolcu taşıyanlardan, her yolcu için
taşıma ücretinin beş katı tutarı, idari para
cezası yolcuya ödenir." ibaresinin eklenerek
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklif ile 4925 sayılı Karayolu
Taşıma Kanununda yer alan idari para cezaları
güncellenmiştir. Fakat taşıma firmalarında sıkça
görülen ve vatandaşı mağdur eden aynı koltuğun birden
fazla kişiye satılmasına ilişkin düzenleme kanundan teklif
ile çıkarılmıştır.
Mükerrer bilet satışlarının önlenmesi
ve olası mağduriyetlerin giderilebilmesi için bir ceza öngörülmesinin
ve cezanın ödemesinin yolcuya yapılmasını toplum
yararına görmekteyiz.
Bu nedenlerle maddenin teklif metninde
değiştirilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
34üncü madde üzerinde üç adet aynı mahiyette önerge
vardır, bu önergeleri okutacağım ve birlikte işleme
alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 34 üncü maddesinin kanun metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Adil Zozani Sırrı
Sakık
Iğdır Hakkâri Muş
İbrahim
Binici Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
Şanlıurfa İstanbul Van
Hasip
Kaplan
Şırnak
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın Ercan Cengiz
İstanbul İstanbul İstanbul
Musa
Çam Kazım
Kurt Mahmut Tanal
İzmir Eskişehir İstanbul
İlhan
Demiröz İzzet
Çetin Fatma Nur
Serter
Bursa Ankara İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay S. Nevzat Korkmaz
Konya Manisa Isparta
Alim
Işık Mehmet
Erdoğan Mehmet
Günal
Kütahya Muğla Antalya
Mehmet
Şandır Sinan
Oğan
Mersin Iğdır
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Çağımızda bilgi edinme hakkı hem
temel hakların hem de toplumsal hakların kullanılmasında
vazgeçilmez olarak kabul edilmektedir. Demokratik ülkelerin birçoğunda da
bilgi ve belgeye erişim hakkı, kişisel gelişimin ve
toplumsal hakların kullanılmasının temel öncülü olması
nedeniyle anayasal hak olarak tanımlanmıştır. Bu teklif
hukuka aykırı bir düzenlemelerdir. Bu düzenleme ile ÖSYM
tarafından yapılan sınavlara ait soru ve cevaplar kamuoyuna
kapatılmaktadır. ÖSYM bu durumu; ilerde yapılması
düşünülen elektronik sınavlar için sorulara ihtiyaç
duyulacağını, soruların paylaşılmaması
durumunda soru havuzunun eksilmeyeceğini ve soru sayısını
artırmanın da zor olmasını ileri sürerek savunmuştur.
Bu savunma gayri ciddi olup ÖSYM'nin soru üretme kapasitesindeki
kısırlığı da göstermektedir. ÖSYM soru ve
cevapları yayınlaması sınavın geçerliliği ve
güvenirliliği için temel bir koşuldur. Başlı
başına merkezi sınav mantığının
sorgulanması gereken bir durumda, ÖSYM hakkında tam bir güvensizlik
varken, ÖSYM'nin kendini daha da kapatması, şeffaflıktan ve hesap
verebilirlik ilkelerinden uzaklaşması şüpheleri daha da
artırmaktadır. Bu değişiklik ile Anayasal bir hak olan
Bilgi Edinme Hakkı'nın korunması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Fatma Nur
Serter, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı
Yasanın 34üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge
üzerine söz almış bulunuyorum ve yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Biraz önce vermiş olduğumuz önergeyi gerek
Sayın Bakan gerekse Komisyon reddettiler. Ben, neden reddettiklerini
gerçekten çok merak ediyorum. Gerçi, büyük ihtimalle, tam olarak içeriğini
bilerek, okuyarak bir değerlendirme yapmamıştır özellikle
Sayın Bakan biraz önce buraya geldi ama neden reddedildiğinin
gerekçesini, gerçekten, Cumhuriyet Halk Partisi olarak hepimiz öğrenmek
istiyoruz.
Sebebi şudur: Neyi önermektedir 34üncü madde,
bilmiyorum, Meclisteki iktidar partisi milletvekilleri farkında mı?
Şunu öneriyor: ÖSYM Merkezi tarafından uygulanan sınavlara ait
soru ve cevaplar Bilgi Edinme Kanunu kapsamından
çıkarılmaktadır. Yani ÖSYMnin yapmış olduğu
sınavlardaki soruları ve cevapları öğrenmeyi engelleyecek,
önleyecek bir düzenleme yapılmaktadır. O nedenle, gerekçesini
gerçekten merak ediyorum. Merak ettiğim için, yasanın gerekçelerle
ilgili bölümünü araştırdım Acaba, bizim
düşünemediğimiz herhangi bir şey mi var, onun için mi kanun
kapsamının dışına çıkarılıyor? dedim.
Cümleyi okuyorum: ÖSYM tarafından uygulanan sınavlara ait soru ve
cevapların 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu
kapsamı dışına çıkarılması öngörülmektedir.
Gerekçe ne demektir? Gerekçe, nedenini anlatmak demektir, neden buna ihtiyaç
duyulduğunun anlatılması demektir. Oysa burada, sadece kapsam
dışına çıkarıldığı izah edilmekte, yani
herhangi bir gerekçe sunulmamaktadır.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu düzenleme
Bilgi Edinme Kanununun hem lafzına hem ruhuna uygun değildir.
Lafzına uygun değildir çünkü kanunun maddelerine
baktığınız zaman, bu düzenleme hiçbir maddeye
uymamaktadır. Bu düzenleme, kanunun 2nci maddesine bir fıkra eklenerek
yapılmaktadır yani şeklen de kanunun özüne
aykırıdır ve kanunun hiçbir düzenlemesine uygun
olmadığı da açıktır. Neden? Şunun için:
Bakın, kanun neleri bilgi edinme kapsamı dışına
çıkarmış? Devlet sırrı niteliği
taşıyanlar. Yani, insaf edelim, bu bir devlet sırrı
mıdır, ÖSYMnin yaptığı sorular ve cevapları?
ERKAN AKÇAY (Manisa) AKP sırrı, AKP.
FATMA NUR SERTER (Devamla) Neyi
çıkarmış? Ülkenin ekonomik çıkarlarına zarar verecek
bilgiler. Ekonomik çıkarlarla bu soru ve cevapların nasıl bir
bağlantısı vardır? Başka neyi çıkarmış?
Sivil ve askerî istihbarat birimlerinin görev ve faaliyetiyle ilişkili
bilgiler. Hiç ilgisi yok. Başka neyi çıkarmış? İdari
soruşturmalar olduğunda bu soruşturmaları etkileyecek
bilgilerin o süreçte verilmesini. Başka? Adli soruşturma
sırasında adli soruşturmayı ilgilendiren bilgilerin
verilmesini kapsam dışına çıkarmış. Özel
hayatın gizliliğiyle ilgili bilgileri de kamu yararı olduğu
hâlde açıklanması koşuluyla kapsam içerisine almış.
Haberleşmenin gizliliğini kapsam dışına
çıkarmış ve ticari sır niteliği
taşıyanları.
Şimdi, herkesin hiç olmazsa bir kerelik bunu
düşünmesini istiyorum: ÖSYMnin soru ve cevapları bunların
hangisine uyuyor; devlet sırrı mı, ticari sır mı,
istihbarat mı, hangisine uyuyor?
Peki, bu düzenleme neden yapılmıştır?
ÖSYM Başkanı bu yıl sıfır hatayla yola
çıktığını söylemiştir, daha iki gün önce iki
sorunun iptal edildiğini, beş tane cevap kağıdının
da kaybolduğunu öğrendik. Bu, ÖSYMnin hatalarının üstünü
örtmesi midir ve ne yazık ki Hükûmetin de bu örtüyü sermekte aracı
olması mıdır? Ne planlanmaktadır? Geleceğe
ilişkin hangi düzenler planlanmaktadır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FATMA NUR SERTER (Devamla) Bunu
vicdanlarınızda sorgulamanızı istiyorum ve bu önergeye
Evet oyu vermenizi rica ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Yine aynı mahiyetteki önergeleri üzerinde söz
isteyen Sinan Oğan, Iğdır Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 34üncü maddesi üzerinde değişiklik önergemiz
hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, yarın KPSSye girecek bütün
öğrencilerimize başarılar diliyorum. Bildiğiniz gibi,
Türkiye uzun bir süredir devri iktidarınız döneminde gerek KPSS
sınavlarının gerekse de diğer sınavların
çalınması, başka ellere geçirilmesi, soru ve cevapların
belli kişilerin eliyle belli coğrafyalarda, belli yerlerde özellikle
satılması, elden ele dolaştırılması konusunda
değişik şaibelere maruz kalmış bir kurumdan
bahsediyoruz. Değerli arkadaşlar, zaten üzerinde şaibe olan,
zaten üzerindeki şaibeden kurtulamamış bir kurumu siz bugün
Bilgi Edinme Yasası içerisinden çıkararak daha da şaibeli hâle
getirmekle neyi amaçlıyorsunuz, doğrusu merak ediyorum. Yarın
sınava girecek binlerce kişi de aynı sorunun cevabını
emin olunuz ki merak ediyor. Zaten şaibe var, zaten bu şaibeden bu
kurumu kurtaramamışsınız, bir de daha da şaibeli hâle
getirmekle doğrusu neyi hedeflediğinizi anlamak mümkün değil.
Bunun yerine bu kurumu daha şeffaf hâle getirseniz, bu kurumu her türlü
sorunun sorulabildiği ve cevabının alındığı
bir kurum hâline getirseniz herhâlde Türk milletine ve memlekete daha
hayırlı bir iş yaparsınız diye düşünüyorum.
Bu arada, geçtiğimiz günlerde Meclis
Başkanlığına sınav ücretleriyle ilgili de bir önerge
vermiştik. Yine, bütün önergeler gibi maalesef -özellikle, son dönemlerde-
tek cümlelik cevaplarla bunu geçiştireceksiniz ama Türk milletine
bazı şeyleri artık anlatmanın, izah etmenin
zamanıdır.
Bir taraftan,
ehliyet adı altında yeni vergiler getiriyorsunuz, diğer
taraftan da zaten sınava girecek olan öğrencilerimizden; zaten
işsiz olan, iş arayan, bir yerleri kendisine ekmek kapısı
olarak gören insanlarımızdan, siz, her gün artan oranlarda sınav
ücretleri alıyorsunuz; öte taraftan da bu kurumun sınavlarındaki
soruların sağda solda elden ele dolaştığına
memleketi şahit ediyorsunuz. Bu da yetmiyormuş gibi, şimdi
getirdiğiniz bu teklifle bu kurumu daha da şaibeli hâle
getireceksiniz.
Değerli
arkadaşlar, gelin, bunun yerine bir değişiklik yapalım, ilk
defa bir değişiklik yapın, gelin, bundan vazgeçin, muhalefet
partilerinin makul önerisini kabul edin ve bu maddeyi, getirmeye
çalıştığınız bu değişikliği gelin,
kaldıralım; aksi takdirde, bunu izah edemezsiniz. Türkiye'de binlerce
gencin sınava girdiği ve bir gelecek kapısı olarak
sınava girdiği sınavlar üzerinde bulunan bir kurumun bu
şekilde şaibeli hâle gelmesinin ne bu kuruma ne de memlekete hiçbir
faydası olmayacaktır.
Yeri
gelmişken onu da belirteyim, biraz önce Başkan söz vermedi ama bu
fırsatı değerlendirerek bu konuda da bir şeyler söylemek
istiyorum. Türkiye'de kayısı üreticilerinin durumu ortada. Tabii,
işin esprisi, Malatya kayısısı mı daha iyidir
Iğdır kayısısı mı daha iyidir, bu
tartışmalara girmiyorum. Iğdır
kayısısının iyi olduğunu biliyoruz ama Malatya da
bizimdir, Malatyayı da o manada es geçmiyoruz.
Arkadaşlar
hepsi bizimdir, hepsinin farklı nitelikleri vardır ama
kayısıdan daha önemlisi kayısı üreticilerinin ne hâlde
olduğundan haberdar mısınız? Mesela, Iğdırda
kayısı üreticileri dolu yağışı sebebiyle ciddi
zarar gördü. Sayın Tarım Bakanı acaba Iğdırda iki senedir
üst üste dolu yağdığından haberdar mıdır?
Yağan bu doluda kayısı üreticilerinin bütün bir sene boyunca
gelir kapısı olarak gördüğü kayısılarının
artık herhangi bir işe yaramadığının, gelir
kapısının kapandığının Tarım
Bakanı farkında mıdır, doğrusu, merak ediyorum.
Sayın Tarım Bakanı biraz da Iğdırlıların
Tarım Bakanı olmayı denesin diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Maddede karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.29
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
22.37
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet
Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 34üncü
maddesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi maddeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır ve madde
kabul edilmiştir.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
35inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778)in 35inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 35- 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı
Bankacılık Kanununun 93 üncü maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"Kurum, bankacılık hizmetleri ve
işlemleri ile 23/2/2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanunu kapsamında yer alan banka
kartları ve kredi kartlarının, 29/4/1959 tarihli ve 7258
sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve
Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 5 inci maddesinde
yazılı suçların işlenmesinde kullanılmasını
önlemekle yükümlü ve yetkilidir."
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Alim
Işık
Konya Manisa Kütahya
Mehmet
Şandır Mehmet
Günal Mehmet
Erdoğan
Mersin Antalya Muğla
Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Osmaniye
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Hasan Hüseyin
Türkoğlu
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz isteyen Hasan Hüseyin
Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın
Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 478
sıra sayılı Teklifin 35inci maddesi üzerine vermiş
olduğumuz önergeden dolayı söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Müzakere
etmekte olduğumuz tasarı bir torba teklif olarak gündemimize
gelmiştir. Güncelliğini yitirmiş, ortaya çıkan yeni
durumları öngörememiş birçok mevzuatla beraber, çok daha yeni tarihli mevzuatı değiştirmektedir.
On bir yıllık iktidarı boyunca iktidar partisi tarafından
her seferinde reform, önemli düzenleme, çağdaş yaklaşım
diye servis edilen ama kısa bir süre sonra hatalı düzenlendiği
için tamir edilmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilen
birçok kanun bulunmaktadır. Mesela bu tasarıyla; 2003 tarihli 4982,
2005 tarihli 5411, 2006 tarihli 5464, 2006 tarihli 5488, 2006 tarihli 5502,
2006 tarihli 5510, 2006 tarihli 5520, 2006 tarihli 5525, 2006 tarihli 5543,
2007 tarihli 5602, 2007 tarihli 5651, 2008 tarihli 5737, 2010 tarihli 6093,
2011 tarihli 6102, 2011 tarihli 6114, 2012 tarihli 6328, 2012 tarihli 6331,
2012 tarihli 6312, 2013 tarihli 6446 sayılı kanunlar; 2011 tarihli
638, 659, 660, 633, 635, 639, 644, 645, 649, 652, 655, 663, 664
sayılı kanun hükmünde kararnameler değiştirilmektedir.
Tespit edebildiklerimiz bunlar. Böyle bir anlayışı anlamak da,
kabul etmek de mümkün değildir. Döneminizde bir kanun makinesi hâline
getirdiğiniz Türkiye Büyük Millet Meclisi seri olarak kanun üretmektedir.
Çıkarılan kanunlar Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde sürecini
tamamlarken muhalefet olarak bizlerin hiçbir değerlendirmemizi dikkate
almamaktasınız. Esasa ve usule ilişkin ise itirazlarımız
kulak arkası edilmektedir ancak kanunlar yürürlüğe girip
itirazlarımızda haklı olduğumuz ortaya çıkınca ya
torba kanun tasarısı anlayışına
sığınıp kalabalığa ve karmaşaya getirip bu
kanunları düzeltmektesiniz ya da ilgisi olmayan bir tasarının
arkasına ekleyip düzeltmektesiniz. Öyle bir anlayışın hukuk
devletinde yeri olmadığını hatırlatmak isterim. Hukuk
devletinde kurallar genellikle yazılıdır ve herkes
tarafından önceden bilinir. Siz ise partinizin genel merkezinde bir büroda
sizlerden bile habersiz olarak hazırlanmış olan teklif ve
tasarıları parmak demokrasisiyle yasalaştırarak bu sürece
katkıda bulunmaktasınız. Hatırlatmak isterim ki Türkiye
Büyük Millet Meclisini oluşturan milletvekilleri, Türk milletinin
vekâleten temsilciliğini yapan, onların ihtiyaç ve sorunlarına
cevap vermeye çalışan onurlu ve şerefli birer ferttir. Bu onur
ve şerefin gereği olarak, inanmadıkları, doğru
bulmadıkları hiçbir düzenlemeye Böyle emredildi. diyerek el
kaldırıp oy kullanmazlar. İktidar partisi grubunun içindeki
saygıdeğer milletvekillerinin bu anlayış içerisinde hareket
edeceklerine olan ümidim hâlâ mevcuttur.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; bu şekilde arızalı olarak yasalaşan teklif
ve tasarıların yani kanunların uygulanmasında da
arızalar mevcuttur. AKP hükûmetleri sayesinde yasaların uygulanmasında
da bir standart ve eşitlik kalmamıştır. Örneğin,
parasız eğitim isterken açılan pankartlar suç ama bölücü terör
örgütünün pankartlarını, örgütün eli kanlı katillerinin
resimlerini taşımak suç olmaktan
çıkarılmıştır. Örneğin, Gezi Parkında oturma
eylemi yapmak ağır suç, 21 Mart nevruzunda meydanlarda teröristlerin
devlete meydan okuması suç olmaktan
çıkarılmıştır. Örneğin, devletimizin
topraklarının bir bölümünden Amet ya da Kuzey Kürdistan diye bahsedilmesi
suç olmaktan çıkarılmıştır. Örneğin Kuzey Kürdistan
Birlik ve Çözüm Konferansı diye yapılan ihanet
toplantısında bağımsızlık talep etmek suç
olmaktan çıkarılmıştır. Dolayısıyla,
Parlamentodaki böyle bir iktidar partisi anlayışına böyle bir
uygulama yakışır. İktidar partisi hem yasaları kötü
yapmaktadır hem de kötü uygulamaktadır ve bu kötü uygulamalar bizleri
büyük bir endişeye sevk etmektedir. Hükûmetse bu endişelerimize
karşı oldukça bigânedir. Hükûmet artık söylemlerinde, resmî
evrakında terör örgütü bile diyememektedir. Hükûmetin bu
yanlış politikaları milletimize bir bedel olarak dönecektir.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak gerekli
uyarıları yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.
Uyarılarımıza kulak asmayan Hükûmet ve Hükûmetin
yanlış politikalarına destek veren herkes, millet önünde, tarih
önünde ve Yüce Yaradanın huzurunda hesabını verecektir.
Bu düşüncelerle, önergemizin kabulünü diler, Türk
milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 36 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Alim Işık
Konya Manisa Kütahya
Mehmet Erdoğan Mehmet Günal Mehmet Şandır
Muğla Antalya Mersin
MADDE 36- 23/2/2006 tarihli ve 5464 sayılı
Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 43 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 43- Bu Kanunun 8 inci maddesinin ikinci
fıkrası ile 9 uncu, 12 nci, 24 üncü ve 25 inci maddeleri, üçüncü
fıkrası hariç 26 ncı maddesi ve 44 üncü maddesi hükümleri
tacirlere verilen kurumsal kredi kartları hakkında uygulanmaz."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Komisyonda Teklifle ilgili sağlıklı ve
verimli bir görüşme yapılamamıştır. Komisyon
görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve hangi gerekçeyle
yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır sergilemiştir.
71 adet kanun ve kanun hükmünde kararnamede 142 maddelik
değişiklikler yapılmasına rağmen;
vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara
çözüm getirecek konuları bir-iki husus dışında bulmak
mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali statüsüne
ilişkin çok sınırlı değişiklikler getirmektedir.
Dolayısıyla bu düzenlemede beklentiler
karşılığını bulmamış, umutlar hayal
kırıklığına dönüşmüştür.
Kamuda sağlıklı ve tutarlı bir
personel politikası uygulanmamaktadır. Personel Rejimi nesnellikten
uzaklaştırılmış, istihdam rejimi bozulmuştur. 657
sayılı Kanun, geçici işlerin ifası için istisnai hallere
münhasır olmak üzere sözleşmeli ve geçici personel
istihdamını mümkün kılmıştır. AKP döneminde bu
istisnai uygulamalar asıl istihdam şeklinin önüne geçmiştir.
Ayrıca, AKP döneminde sözleşmeli ve vekil olarak işe
alınanlar, daha önce çıkarılan kanunlar ile memur
kadrolarına alınmış, ancak tekrar sözleşmeli ve vekil
atama yapılmasına devam edilmiş, şimdi de bunlardan
bazıları tekrar memur kadrolarına alınmaktadır.
Bu yanlış uygulamalar ile birlikte, birçok
mağduriyet ortaya çıkmıştır. En büyük mağduriyet
ise bu istisnai yollarla iş bulamayan işsiz gençlerimizdir. Bunlar
girdiği merkezi sınavı kazanıp ataması
yapılamayan, bir türlü sıra gelemeyen ve sıra gelmeden de
kadroları istisnai yollarla doldurulan milyonlarca işsiz
vatandaşlarımızdır. Hükümetin bu yanlışı, bu
haksızlığı derhal durdurması gerekir.
Bu Kanun Teklifi ile kamu kurumlarında
çalışan 4/B'liler, 4924 sayılı Kanuna tabi
sözleşmeliler ve mahalli idarelerde çalışan sözleşmeliler
ile vekil imam, vekil müezzin ve vekil Kur'an kursu öğreticilerinden
şartları uyanlar memur kadrolarına atanmaktadır. Ancak,
memur kadrosu verilen sözleşmeli personel ve vekiller arasında; Özel
kanunları hükümleri çerçevesinde görev yapan sözleşmeli personel
yoktur. Mağduriyeti en derinden yaşayan 4/C'liler yoktur. Rehber ve
usta öğreticileri bu düzenleme kapsamına
alınmamıştır. Aile sağlığı
çalışanları yoktur. Vekil ebe-hemşireler yoktur. Ücretli
öğretmenler yoktur.
AKP Hükümeti tarafından yapılan
ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları saymakla bitmez. Bu Teklifte
öğretmenler ve atanamayan öğretmenler yoktur. Bu düzenlemede
polislerimiz yoktur. Kamu işçilerinin naklen atanabilmeleri konusu yoktur.
Taşeron işçileriyle ilgili hiçbir düzenleme yoktur. Geçici ve
mevsimlik işçiler yine göz ardı edilmektedir. Bu Teklifte emeklilikte
yaşa takılanlar yoktur. Muhtarlarımız yoktur. Bu Kanun
Teklifinde şehit aileleri ve gaziler ile engelliler ve yaşlılarla
ilgili bir düzenleme yoktur.
Peki bu Kanun Teklifinde neler vardır. Mera, yaylak
ve kışlakların yapılaşmaya açılması var. Köy
meralarının köylünün elinden alınarak hazineye devredilmesi,
imar yetkisinin belediyelerden alınması ve satış yetkisi
var. Gerçeğe aykırı, usulsüz veya sahte belgeler nedeniyle
verilmeyen desteklemelerin ödenmesi var. Kamulaştırılan
taşınmazlarla ilgili vatandaşın hak arama hürriyetini
engellenmesi ve yargıya müdahale var. ÖSYM sınavlarına ait soru
ve cevaplarla ilgili bilgi edinme hakkının engellenmesi var.
Sermayesindeki kamu payı doğrudan veya dolaylı olarak % 50'den
az olan şirketler Sayıştay denetimi dışına
çıkarılması vardır. İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanununun uygulamasının
geciktirilmesi, sertifikasını almış kişilerin
mağdur edilmesi var. Sürücü belgeleri için 24 milyon
vatandaşımızdan 101 lira belge parası alınması
var.
Dolayısıyla yapılan düzenlemeler; kamu
yönetiminin iyileştirilmesi ve çalışanların
sorunlarına çözüm getirilmesi yerine; kamu arazileri nasıl talan
edilebilir, kadrolaşma nasıl sağlanabilir, usulsüzlük ve
yolsuzluklar nasıl affedilebilir, denetimden ve yargıdan nasıl
kaçınılabilir mahiyetini taşımaktadır.
Teklifin tümüyle gözden geçirilmesi ve bu maddede
düzeltme ihtiyacı bulunmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
37nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 37 inci Maddesine eklenmesi öngörülen GEÇİCİ MADDE-3'ün
dördüncü ve beşinci paragraflarının kanun metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Nazmi Gür Adil Zozani Sırrı Sakık
Iğdır Van
Hakkâri Muş
Hasip Kaplan İbrahim
Binici Abdullah
Levent Tüzel
Şırnak Şanlıurfa
İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 37 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Alim Işık
Kemalettin Yılmaz Mustafa Kalaycı Erkan
Akçay
Kütahya Afyonkarahisar Konya Manisa
S. Nevzat Korkmaz Mehmet Erdoğan Mehmet Şandır Mehmet
Günal
Isparta Muğla
Mersin Antalya
MADDE 37 - 18/4/2006 tarihli ve 5488 sayılı
Tarım Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 3- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç ay içinde Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından
yapılacak incelemede gerçek üretim yapıldığına dair
bulgu ve emarelerin tespit edilmiş olması şartıyla, bu
Kanun uyarınca yapılan desteklemelerle ilgili olarak bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam eden her türlü
incelemeler veya adli ve idari soruşturmalar sonuçlanıncaya kadar
destekleme ödemelerinin yapılmaması amacıyla konulan ödeme
yasakları kaldırılır.
25/4/2006 tarihinden itibaren desteklemelerden
yararlanmak için başvuruda bulunduğu halde, meri mevzuat
uyarınca desteklemelerden yararlanabilmek için ibrazı öngörülen
makbuz, fatura ve diğer belgelerin gerçeğe aykırı, usulsüz
veya sahte olduğu gerekçesiyle desteklemeden
yararlandırılmayanlara veya yararlandıkları destekleme
tutarları aynı gerekçe ile bu Kanunun 23 üncü maddesi
doğrultusunda geri alınanlara, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren üç ay içinde Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığına başvurmaları ve
Bakanlık tarafından yapılan incelemede bunların gerçek
üretim yaptığının tespit edilmesi hâlinde hak ettikleri
destekleme ödemeleri yapılır. Yapılan ödemelere faiz
işletilmez, masraf veya ek ödeme adı altında herhangi bir ödeme
yapılmaz. Ancak bu hükümden yararlananlardan bu Kanunun 23 üncü maddesi çerçevesinde
tahsil edilmiş olan faiz, 6111 sayılı Kanuna göre alınan
TEFE/ÜFE tutarı, katsayı tutarı ve geç ödeme zamları iade
edilir. Bu hüküm yararlandıkları destekleme tutarlarının,
aynı gerekçelerle geri alınması yönünde haklarında takip
başlatılanlar için de uygulanır ve maddede öngörülen
şartların oluşması hâlinde haklarındaki takip
işlemlerine son verilir. Ancak bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten sonra maddenin kapsadığı dönemlere ilişkin olarak
haklarında takip başlatılanların, takibe ilişkin yazının
tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde anılan Bakanlığa
başvurmaları hâlinde bunlar da madde hükmünden aynı şartlar
dâhilinde yararlandırılır. Bu maddeden yararlananlara 23 üncü maddenin
ikinci fıkrası uyarınca uygulanması öngörülen herhangi bir
hak mahrumiyeti uygulanmaz.
25/4/2006 tarihinden itibaren meri mevzuat uyarınca
desteklemelerden yararlanabilmek için başvuruda bulunan ancak ibrazı
öngörülen makbuz, fatura ve diğer belgelerin herhangi birini ibraz
edememesi nedeniyle desteklemeden yararlandırılmayanlara bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına
başvurmaları ve Bakanlık tarafından yapılan incelemede
bunların gerçek üretim yaptığının tespit edilmesi
hâlinde hak ettikleri destekleme ödemeleri yapılır. Yapılan
ödemelere faiz işletilmez, masraf veya ek ödeme adı altında
herhangi bir ödeme yapılmaz.
Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda
bulunan ve madde hükmünden yararlananların, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce destekleme ödemeleri ile ilgili olarak
açmış oldukları davalar karşılıklı olarak
sonlandırılır ve bu sebeple herhangi bir yargılama gideri
ile vekâlet ücreti talep edilemez.
Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda
bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçenlerin bu ihtilaflarıyla
ilgili olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra
tebliğ edilen kararlar uyarınca işlem yapılmaz ve bu
kararlar ile idare aleyhine hükmedilmiş yargılama giderleri ve vekâlet
ücreti bulunması hâlinde bunlar idareden talep edilemez.
Bu maddenin uygulamasından Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı sorumludur.''
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 37 nci maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Vahap Seçer Mahmut Tanal İzzet
Çetin
Mersin İstanbul Ankara
Kazım Kurt Aydın Ağan
Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Eskişehir İstanbul İstanbul
Musa Çam
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz isteyen Vahap
Seçer, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 37nci
maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge hakkında söz aldım.
Değerli arkadaşlarım, her tarımsal
faaliyette iddialı ülkeler gibi biz de tarımsal faaliyetleri
destekliyoruz. Önemli bir uygulama, her gelişmiş ülke tarımsal
faaliyetlerinin devamı için, hayvancılığının
devamı için, sürdürülebilir bir tarımsal üretim yapabilmek için,
kalkınma sağlayabilmek için mutlaka üreticilerini desteklemek
zorunda, bunu önemsiyorum. Ancak, bu önergeye konu kanun maddesinde, tabiri
caizse ortada bir dolandırıcılık var.
Şimdi, burada, iyi, güzel, tarımı
destekleyelim. Türkiyenin bu anlamda yapısal sorunları var;
kayıt sorunu var, nerede ne üretiyoruz, ne kadar hektar alanda bunu
yapıyoruz, hangi koşullarda yapıyoruz, burada önemli sorunlar
yaşıyoruz.
2006
yılında Tarım Kanunu çıkartılmış.
Doğrudur, uygun bir düzenlemedir, o günden bugüne mutlaka mesafe
katedilmiştir, bunun hakkını veriyorum. Şimdi, burada
yapılan düzenlemede referans noktası 25 Nisan 2006 tarihi. Yani,
Tarım Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten sonra birtakım
aflar getiriyoruz. Burada nedir, konu nedir? Burada üretime destek, söz konusu
olan üretime destek. Ne üretiyorsunuz? Buğday üretiyorsunuz, bunu
belgeliyorsunuz, ilgili
kamu kuruma götürüyorsunuz. Orada gerekli incelemeler yapılıyor,
icmaller hazırlanıyor, bir üst kuruma gönderiliyor. Bunlar derleniyor
toparlanıyor, hasılı bu destekler üreticilerimize ödeniyor.
Şimdi, bu noktada bir çete
oluşuyor. Tıynetsiz, cibilliyetsiz, hırsız, arsız
takımı -farklı alanlardan- çiftçi, memur, bankacı, bunlar
bir araya geliyorlar, organize bir suç çetesi oluşturuyorlar. Ne
yapıyorlar? Tüyü bitmemiş yetimin hakkını alıyorlar,
hakları olmadığı hâlde destekleme adı altında
ceplerine indiriyorlar. Şimdi burada elmayla armudu ayırmak
lazım.
Ne yapıyor düzenlemede?
Geçmişe dönük sahte evrak düzenlenmesi iddiasıyla soruşturma
geçiriyorsa ya da bu bedel ödenmişse, daha sonra geri istenmişse ya
da üretim yaptığına dair belge ibraz edememişse
Bütün
bunları bir araya getiriyor, diyor ki: İlgili kurum, ilgili
bakanlık bunun gerçekten üretim yapıp yapmadığını
araştırsın, yapmışsa bu yasakları ortadan
kaldıralım. Bu bedeli gerçekten üretim yapmış olmak
kaydıyla tekrar ödeyelim. Şimdi burada iş düğümleniyor.
Geçmiş dönemde, bir yıl önce, iki yıl önce, üç yıl önce,
2006 tarihine kadar ilgili kurumlar gerçekten üretim yapılıp
yapılmadığını nasıl ortaya çıkartacak?
Gerçekten bunu merak ediyorum.
Şimdi, burada, gerçekten
mağduriyet yaşayan üreticiler olabilir. Yani hakikaten bir üretim
vardır ortada, götürmüştür bunu bir tüccara satmıştır,
bir firmaya satmıştır, burada bir art niyet yoktur. Ama firma
sahte bir evrak düzenlemiştir. Bu gelmiştir, üreticiyi
vurmuştur. Bu belgeler ortaya çıkartıldıktan sonra da
üreticiye bu bedel ödenmemiştir. Burada bir mağduriyet var ama bu
elmayla armudu nasıl ayıracaksınız? Şimdi,
işinizi zamanında yapmamışsınız, her işte
olduğu gibi. Yani işi kendi hâline
bırakmışsınız, doğru dürüst denetimler
yapmamışsınız, doğru dürüst evrak incelemeleri
yapmamışsınız, doğru dürüst icmaller
yapmamışsınız, babanınız malı gibi, bu
desteklemeleri ödemişsiniz ya da gerçekten hakkı olan üreticiye o ya
da bu gerekçeyle ödememişsiniz; şimdi sorunlar birikmiş,
birikmiş, birikmiş, dağ hâline gelmiş, bunu çözmeye
çalışıyorsunuz. Bu saatten sonra geçmiş olsun. Bu madde
metninin tasarıdan çıkartılması lazım, tekliften
çıkartılması lazım hakkaniyetli olabilmesi için. Hiç
olmazsa bugüne kadar yaşanan mağduriyetler, hem hazineden çıkan
haksız paralar hem desteklemesini alamayan çiftçiler
Ama, bundan sonra
hiç olmazsa işinizi doğru dürüst yapın diyorum.
Önergemize destek vereceğinizi
umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunacağım.
III. YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yoklama
BAŞKAN Yoklama talebi var, onu
yerine getireceğim.
Sayın Akar,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Öğüt, Sayın Tanal, Sayın
Acar, Sayın Demiröz, Sayın Kuşoğlu, Sayın Özkoç,
Sayın Sarı, Sayın Kurt, Sayın Köse, Sayın Öz,
Sayın Seçer, Sayın Çam, Sayın Çelebi, Sayın Bulut,
Sayın Özkan, Sayın Sapan, Sayın Altay, Sayın Aygün.
Üç dakika süre
veriyorum efendim.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 37 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
MADDE 37 -
18/4/2006 tarihli ve 5488 sayılı Tarım Kanununa
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 3 - Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç
ay içinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı tarafından yapılacak incelemede gerçek
üretim yapıldığına dair bulgu ve emarelerin tespit
edilmiş olması şartıyla, bu Kanun uyarınca
yapılan desteklemelerle ilgili olarak bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla devam eden her türlü incelemeler veya adli
ve idari soruşturmalar sonuçlanıncaya kadar destekleme ödemelerinin
yapılmaması amacıyla konulan ödeme yasakları
kaldırılır.
25/4/2006
tarihinden itibaren desteklemelerden yararlanmak için başvuruda
bulunduğu hâlde, meri mevzuat uyarınca desteklemelerden
yararlanabilmek için ibrazı öngörülen makbuz, fatura ve diğer
belgelerin gerçeğe aykırı, usulsüz veya sahte olduğu
gerekçesiyle desteklemeden yararlandırılmayanlara veya
yararlandıkları destekleme tutarları aynı gerekçe ile bu
Kanunun 23 üncü maddesi doğrultusunda geri alınanlara, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına
başvurmaları ve Bakanlık tarafından yapılan incelemede
bunların gerçek üretim yaptığının tespit edilmesi
hâlinde hak ettikleri destekleme ödemeleri yapılır. Yapılan
ödemelere faiz işletilmez, masraf veya ek ödeme adı altında
herhangi bir ödeme yapılmaz. Ancak bu hükümden yararlananlardan bu Kanunun
23 üncü maddesi çerçevesinde tahsil edilmiş olan faiz, 6111
sayılı Kanuna göre alınan TEFE/ÜFE tutarı, katsayı
tutarı ve geç ödeme zamları iade edilir. Bu hüküm
yararlandıkları destekleme tutarlarının, aynı
gerekçelerle geri alınması yönünde haklarında takip
başlatılanlar için de uygulanır ve maddede öngörülen
şartların oluşması hâlinde haklarındaki takip
işlemlerine son verilir. Ancak bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten sonra maddenin kapsadığı dönemlere ilişkin olarak
haklarında takip başlatılanların, takibe ilişkin
yazının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde anılan
Bakanlığa başvurmaları hâlinde bunlar da madde hükmünden
aynı şartlar dâhilinde yararlandırılır. Bu maddeden
yararlananlara 23 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca
uygulanması öngörülen herhangi bir hak mahrumiyeti uygulanmaz.
25/4/2006 tarihinden itibaren meri mevzuat uyarınca
desteklemelerden yararlanabilmek için başvuruda bulunan ancak ibrazı
öngörülen makbuz, fatura ve diğer belgelerin herhangi birini ibraz
edememesi nedeniyle desteklemeden yararlandırılmayanlara bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına
başvurmaları ve Bakanlık tarafından yapılan incelemede
bunların gerçek üretim yaptığının tespit edilmesi
hâlinde hak ettikleri destekleme ödemeleri yapılır. Yapılan
ödemelere faiz işletilmez, masraf veya ek ödeme adı altında
herhangi bir ödeme yapılmaz.
Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda
bulunan ve madde hükmünden yararlananların, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce destekleme ödemeleri ile ilgili olarak
açmış oldukları davalar karşılıklı olarak
sonlandırılır ve bu sebeple herhangi bir yargılama gideri
ile vekâlet ücreti talep edilemez.
Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda
bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçenlerin bu ihtilaflarıyla
ilgili olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra
tebliğ edilen kararlar uyarınca işlem yapılmaz ve bu
kararlar ile idare aleyhine hükmedilmiş yargılama giderleri ve
vekâlet ücreti bulunması hâlinde bunlar idareden talep edilemez.
Bu maddenin uygulamasından Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı sorumludur.''
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
OKTAY VURAL (İzmir) Kemalettin Yılmaz.
BAŞKAN Kemalettin Yılmaz, Afyonkarahisar
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, 478 sıra
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 37nci maddesinde
Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Kanun teklifinin 37nci maddesindeki değişiklik
önergemiz bu maddenin uygulanmasını yürütecek
bakanlığın belirlenmesini içermektedir. Bu kadar önemli yasa
teklifinde basit nüanslar unutuluyor ki birkaç ay sonra tekrar Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündemine getirmek, düzeltmek zorunda kalıyorsunuz. 37nci
maddenin uygulanmasından Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı sorumludur. ibaresinin eklenmesi için teklifimizin
dikkate alınmasını istiyoruz.
AKP hükûmetlerinin on bir yıllık gıda,
tarım ve hayvancılık politikalarının ne denli
kokuştuğu maalesef aşikârdır. Bakanlık tarafından
uygulanan teşvik politikaları, tabiri caizse, sapır sapır
dökülüyor, tuttuğunuz her yeri elinizde kalıyor. Et desteği,
mazot desteği, bitki desteği, gübre desteği,
buzağı desteği adı altlarında verdiğiniz
desteklerde maalesef bir düzen bulunmuyor.
Milyonlarca lira destek verdiğini söyleyen
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bunun
sonuçlarına hiç bakmıyor sanırım. Bu sorunlar komisyonlarda
da göz ardı edilmiş görünüyor. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı bürokratlarının ve
teftiş kurulunun bu konuyla ilgili bir veri ve doküman sunduğunu da
zannetmiyorum.
Birçok
ilde operasyonlar yapılıyor; usulsüzlükler ortaya çıkıyor,
boş alanlarda ekim varmış gibi teşvikler
alınıyor, olmayan besi kesimleri için primler ödeniyor, makine ve
ekipman desteklemeleriyle birçok yeni zengin
ortaya çıkartılıyor. Maalesef, yeteri kadar denetlenmiyor. 10
bin TL tutarındaki makineler 20 bin TLye fatura edilerek makinelerin
fiyatları usulsüz olarak şişiriliyor. Birçok destekleme
başvurusu varken hep aynı kişilere makine teçhizat destekleri
veriliyor. Verilen diğer desteklerin ise ne durumda olduğunu maalesef
bilen yok.
Basında da yer aldı, bu teşvik sisteminin
çöktüğü ortadadır. Batmanda, Şanlıurfada,
Diyarbakırda çıkan sonuçlar sadece buz dağının
görünen bir kısmıdır. Birçok ilde ceza davaları sürüyor,
bazı illerde ise her şey sümen altı ediliyor.
Bakanlığın Teftiş Kurulunun hangi raporu, hangi
şekilde sonuçlanmış, bilen yok. Kısacası,
yolsuzluklar, usulsüzlükler kapatılıyor. Talimatlı
müfettişler âdeta aklama paklama operasyonları yapıyor. Bunlar,
dediğim gibi, işin görünen kısımları. Bu teşvik
sistemleri bir an önce gözden geçirilmelidir. Bunun yerine, çiftçinin şu
an yaşadığı sıkıntılar bir an çözüme
kavuşturulmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde de
yer aldığı gibi, çiftçilerin, hayvancıların,
üreticilerin kullandığı girdi maliyetlerinin üzerindeki yükler
hafifletilmelidir. Tarımsal sulamada kullanılan elektrikten,
mazottan, gübreden, zirai krediden, zirai ve hayvansal ilaç ve yem
mamullerinden KDV ve ÖTV alınmasından vazgeçilmelidir. Girdi
maliyetleri düşürülerek üreticinin sıkıntısı giderilmelidir.
AKP olarak pek çok projemizi aşırıp kullanmayı
alışkanlık hâline getirdiniz; 2023 projemizi, Hilal Kart
Projemizi aşırarak sahiplenmeye başladınız. Hiç
olmazsa, çiftçilerimiz, üreticilerimiz için ortaya koyduğumuz
projelerimizi, taahhütlerimizi de kendi fikriniz gibi kullanın da bu
ülkenin alın terini döken, emeğini veren ancak mutsuz olan
çiftçisine, üreticisine de bir miktar desteğiniz olsun.
Değerli milletvekilleri, çiftçi zor durumda.
Haciz-tefeci kıskacında intiharın eşiğindeyken,
bankalara mahkûm iken, tefecilerle cebelleşirken bu verdiğiniz
teşvikler sizin de on yılda göz yumduğunuz,
devriiktidarınıza beş kat zenginleştirdiğiniz faiz
lobisine gitmekte, tarım ve hayvancılığa reel anlamda
hiçbir katkısı olmamaktadır. Türk çiftçisini unuttuğunuz
aşikâr.
Sayın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanımız Fransadan aldığı nişanla, madalyayla
övünürken Türk çiftçisini bitirdiğini unutmasın. Kendi çiftçisi ne
ödül verirse onunla övünsün. Fransa, sana madalya veriyorsa Türk
tarımını bitirdiğin için memnuniyetinden dolayı
veriyordur. Bunu da aklından çıkarmasın. Sayın Teftiş
Kurulu Başkanına da şövalye nişanı veriliyorsa
herhâlde bu aklama paklama operasyonlarına sağladığı
katkıdan dolayı veriyordur.
Bu duygu ve düşünceler içerisinde yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 37 inci Maddesine eklenmesi öngörülen GEÇİCİ
MADDE-3'ün dördüncü ve beşinci paragraflarının kanun metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan
(Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Mağduriyet yaşayan çiftçilerin konudan
kaynaklı olarak, bakanlık aleyhine açmış oldukları
davalar, yasa yürürlüğe girer, girmez karşılıklı
sonlandırılamaz. Bunun karar vericisi yargıdır. Bu nedenle
ifade kuvvetler ayrılığı prensibini ihlal etmektedir. Yine
yaşadığı haksızlıklar nedeniyle bakanlık
mahkûm olduğu davaların masraf ve vekâlet ücretini ödemekten kanun
ile tutulmamalıdır. Yasalar ile kurumlara, yaşanan durumlardan
dolayı ayrıcılıklar tanınması, kamusal
işleyişi sekteye uğratmaktadır.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yok,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:23.15
ON DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
23.26
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mine LÖK
BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin On Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 37nci
maddesi üzerinde Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve
arkadaşlarının verdiği önergenin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 37 nci maddesiyle 18/4/2006 tarihli ve 5488
sayılı Tarım Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 3 üncü maddenin
birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Nurdan
Şanlı Hacı
Bayram Türkoğlu
Kayseri Ankara Hatay
Recep
Özel Mihrimah Belma
Satır
Isparta İstanbul
Bu Kanun
uyarınca yapılan desteklemelerle ilgili olarak bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam eden her türlü
incelemeler veya adli ve idari soruşturmalar sonuçlanıncaya kadar
destekleme ödemelerinin yapılmaması amacıyla konulan ödeme
yasakları bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç
iki ay içinde haklarında ödeme yasağı konulan kişilerin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına başvuruda
bulunmaları durumunda anılan Bakanlık tarafından altı
ay içinde yapılacak incelemede gerçek üretim
yapıldığına dair bulgu ve emarelerin tespit edilmiş
olması şartıyla kaldırılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5488
sayılı Tarım Kanuna göre yapılacak destekleme ödemelerine
ilişkin haklarında ödeme yasağı konulan kişilerin
ödeme yasaklarının kaldırılmasına esas teşkil
edecek başvuru süresine açıklık getirilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
38inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı yasa teklifinin 38 inci maddesinin son
paragrafındaki Genel Sağlık Sigortası Genel
Müdürlüğünde fiilen çalışan doktor, diş hekimi ve
eczacılar ifadesinden sonra gelmek üzere diğer sağlık
personelinin % 300e kadar Maliye Bakanlığının uygun
görüşü üzerine, Sağlık Bakanlığınca belirlenecek
usul ve esaslara göre ek ödeme yapılır ifadesinin eklenmesini arz
ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Özgür
Özel Kadir Gökmen
Öğüt
İstanbul Manisa İstanbul
Sinan
Aygün Mustafa
Moroğlu Hülya
Güven
Ankara İzmir İzmir
Yıldıray
Sapan
Antalya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778)
nın 38 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır Mehmet
Günal Mehmet Erdoğan
Mersin Antalya Muğla
Mustafa
Kalaycı Erkan Akçay S. Nevzat Korkmaz
Konya Manisa Isparta
Alim
Işık
Kütahya
MADDE 38 - 16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı
Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunun 28 inci maddesinin sekizinci fıkrasına
birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
"Genel İdare Hizmetleri
Sınıfında yer alan kadrolara asalaten veya vekâleten atanan ve
Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğünde fiilen
çalışan doktor, diş hekimi ve eczacılara en yüksek Devlet
memuru aylığının (ek gösterge dâhil) % 800'ünü geçmemek
üzere ek ödeme yapılabilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Komisyonda Teklifle ilgili sağlıklı ve
verimli bir görüşme yapılamamıştır. Komisyon
görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve hangi gerekçeyle
yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır
sergilemiştir. 71 adet kanun ve kanun hükmünde kararnamede 142 maddelik
değişiklikler yapılmasına rağmen;
vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara
çözüm getirecek konuları bir-iki husus dışında bulmak
mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali statüsüne
ilişkin çok sınırlı değişiklikler getirmektedir.
Dolayısıyla bu düzenlemede beklentiler
karşılığını bulmamış, umutlar hayal
kırıklığına dönüşmüştür.
Kamuda sağlıklı ve tutarlı bir
personel politikası uygulanmamaktadır. Personel Rejimi nesnellikten
uzaklaştırılmış, istihdam rejimi bozulmuştur. 657
sayılı Kanun, geçici işlerin ifası için istisnai hallere
münhasır olmak üzere sözleşmeli ve geçici personel
istihdamını mümkün kılmıştır. AKP döneminde bu
istisnai uygulamalar asıl istihdam şeklinin önüne geçmiştir.
Ayrıca, AKP döneminde sözleşmeli ve vekil olarak işe
alınanlar, daha önce çıkarılan kanunlar ile memur
kadrolarına alınmış, ancak tekrar sözleşmeli ve vekil
olarak işe alınanlar, daha önce çıkarılan kanunlar ile
memur kadrolarına alınmış, ancak tekrar sözleşmeli ve
vekil atama yapılmasına devam edilmiş, şimdi de bunlardan
bazıları tekrar memur kadrolarına alınmaktadır.
Bu yanlış uygulamalar ile birlikte, birçok
mağduriyet ortaya çıkmıştır. En büyük mağduriyet
ise bu istisnai yollarla iş bulamayan işsiz gençlerimizdir. Bunlar
girdiği merkezi sınavı kazanıp ataması
yapılamayan, bir türlü sıra gelemeyen ve sıra gelmeden de
kadroları istisnai yollarla doldurulan milyonlarca işsiz
vatandaşlarımızdır. Hükümetin bu yanlışı, bu
haksızlığı derhal durdurması gerekir.
Bu Kanun Teklifi ile kamu kurumlarında
çalışan 4/B'liler, 4924 sayılı Kanuna tabi
sözleşmeliler ve mahalli idarelerde çalışan sözleşmeliler
ile vekil imam, vekil müezzin ve vekil Kur'an kursu öğreticilerinden
şartları uyanlar memur kadrolarına atanmaktadır. Ancak,
memur kadrosu verilen sözleşmeli personel ve vekiller arasında; özel
kanunları hükümleri çerçevesinde görev yapan sözleşmeli personel
yoktur. Mağduriyeti en derinden yaşayan 4/C'liler yoktur. Rehber ve
usta öğreticileri bu düzenleme kapsamına
alınmamıştır. Aile sağlığı
çalışanları yoktur. Vekil ebe-hemşireler yoktur. Ücretli
öğretmenler yoktur.
AKP Hükümeti tarafından yapılan
ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları saymakla bitmez. Bu Teklifte
öğretmenler ve atanamayan öğretmenler yoktur. Bu düzenlemede
polislerimiz yoktur. Kamu işçilerinin naklen atanabilmeleri konusu yoktur.
Taşeron işçileriyle ilgili hiçbir düzenleme yoktur. Geçici ve
mevsimlik işçiler yine göz ardı edilmektedir. Bu Teklifte emeklilikte
yaşa takılanlar yoktur. Muhtarlarımız yoktur. Bu Kanun
Teklifinde şehit aileleri ve gaziler ile engelliler ve
yaşlılarla ilgili bir düzenleme yoktur.
Peki bu Kanun Teklifinde neler vardır. Mera, yaylak
ve kışlakların yapılaşmaya açılması var. Köy
meralarının köylünün elinden alınarak hazineye devredilmesi,
imar yetkisinin belediyelerden alınması ve satış yetkisi
var. Gerçeğe aykırı, usulsüz veya sahte belgeler nedeniyle
verilmeyen desteklemelerin ödenmesi var. Kamulaştırılan
taşınmazlarla ilgili vatandaşın hak arama hürriyetini
engellenmesi ve yargıya müdahale var ÖSYM sınavlarına ait soru
ve cevaplarla ilgili bilgi edinme hakkının engellenmesi var.
Sermayesindeki kamu payı doğrudan veya dolaylı olarak % 50'den
az olan şirketler Sayıştay denetimi dışına
çıkarılması vardır. İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanununun uygulamasının
geciktirilmesi, sertifikasını almış kişilerin
mağdur edilmesi var. Sürücü belgeleri için 24 milyon
vatandaşımızdan 101 lira belge parası alınması
var.
Dolayısıyla yapılan düzenlemeler; kamu
yönetiminin iyileştirilmesi ve çalışanların
sorunlarına çözüm getirilmesi yerine; kamu arazileri nasıl talan
edilebilir, kadrolaşma nasıl sağlanabilir, usulsüzlük ve
yolsuzluklar nasıl affedilebilir, denetimden ve yargıdan nasıl
kaçınılabilir mahiyetini taşımaktadır.
Teklifin tümüyle gözden geçirilmesi ve bu maddede
düzeltme ihtiyacı bulunmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
yasa teklifinin 38 inci maddesinin son paragrafındaki Genel
Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğünde fiilen
çalışan doktor, diş hekimi ve eczacılar ifadesinden sonra
gelmek üzere diğer sağlık personelinin % 300e kadar Maliye
Bakanlığının uygun görüşü üzerine, Sağlık
Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre ek ödeme
yapılır ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Kadir Gökmen Öğüt, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle, böylesi önemli maddeler içeren bir kanun
teklifinin apar topar Meclis gündemine getirilmesini ve tıpkı
Komisyon çalışmalarında olduğu gibi Parlamentoyu gece
gündüz verimsiz çalıştırarak ve ilgili kurum ve
kuruluşların görüşü alınmaksızın birilerinden ve
bir yerlerden sipariş edilen konuların birbirinden alakasız
maddelerle dayatılmasını şiddetle protesto ediyorum.
Tasarının 38inci maddesi 5502 sayılı
Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 28inci maddesiyle ilgili hükmün eklenmesini
olumlu bulurken, ilgili maddeyi takiben 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa tabi kurumlarda sözleşmeli statüde olanlar da
dâhil olmak üzere mahallî idareler ve kurum tabipliklerinde fiilen çalışan veya döner sermaye
ek ödemesi almayan tabip, diş tabibi ve eczacılara yapmış
oldukları hizmetler göz önüne alınarak en yüksek devlet memuru
aylığının yüzde 700üne, ek gösterge dâhil olmak üzere,
diğer sağlık personelinin yüzde 300üne kadar Maliye
Bakanlığının uygun görüşü üzerine Sağlık
Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre ek ödeme
yapılabileceğini düzenleyen
bir maddenin eklenmesini talep ediyoruz. Zira, idari görevlerde
çalışan hekimler dahi ek ödemenin kapsamına alınırken
fiilen sağlık hizmeti yürüten kurum doktorlarının ek
ödemenin kapsamı dışında tutulmasına devam
edilmektedir. İlgili teklifimiz mahalli idareler ve kurum tabipliklerinde
çalışan veya döner sermaye ek ödemesi almayan tabip, diş tabibi
ve eczacılara da ek ödeme yapılmasını öngörmektedir.
Böylelikle, aynı işi yapan meslektaşlar ile bu kurumlarda
çalışanların arasındaki adaletsizlik değişiklikle
giderilmiş olacaktır.
Değerli milletvekilleri, sağlık sektörü
çalışanlarının sorunları elbette bu teklif içindeki
maddelerle çözülemeyecek kadar büyüktür. Tüm bu sorunlarla ilgili, milletvekili
arkadaşlarım hemen her platformda dile getirmektedir. Ben de
mesleğim olan diş hekimliğiyle ilgili bazı
sıkıntılardan bahsetmek istiyorum.
Türkiye, maalesef, ağız ve diş
sağlığı açısından hem ABDnin hem de
Avrupanın çok gerisindedir. Aynı şekilde, diş hekimlerinin
hakları da bu ülkelerin çok gerisinde kalmaktadır. Hükûmet yurdun
birçok yerine ağız ve diş sağlığı merkezi
açarak burada çalışan diş hekimlerine performans sistemi
dayatmasıyla günde 30 ila 60 hasta yükleyerek bu sorunu sadece görünürde
çözmeye çalışmaktadır. Oysa amaç, sorunu çözermiş gibi
yapmak değil, koruyucu ve önleyici tedbirleri alarak uzun vadeli çözümler
üretmektir.
ADSMlerde günde 14-18 olması gereken
girişimsel işlemler 30 ila 60 sayısını bulmakta, bu da
çalışan hekimler ve yardımcı personel üzerinde ciddi
sağlık problemleri yaratmaktadır. Performans ücreti toplam
ücretin yüzde 25ini geçmemelidir. Tüm ek ücretler özlük haklarına dâhil
edilmelidir. ADSMler dışında, özel muayenehane ve
polikliniklerde çalışan 16 bin civarında diş hekimi
bulunmaktadır. Bu muayenehanelerde bulunan ekipmanlar işsizlik
dolayısıyla atıl beklemektedir. Bu muayenehaneler yurdun dört
bir yanında, en ücra köşelerdedir. Oysa SGK yıllardır bu
özel muayenehanelerden ve kliniklerden hizmet almak için söz vermekte,
çalışma yapılmakta fakat her bakan değişiminde bu
süreç ötelenmektedir. Hizmet alınmaması nedeniyle birçok muayenehane
kapanmakta, buralara hizmet veren diş hekimi, yardımcı
sağlık personeli ve diş teknisyenleri de zincirleme olarak
işsiz kalmaktadır.
Diş teknisyenleri ise ihale sisteminin getirmiş
olduğu haksız rekabet yüzünden olumsuzluklarla
karşılaşmaktadır. Ucuz ve standart dışı
malzeme kullanımının yanı sıra uzun çalışma
saatleri, havalandırma yetersizliği, denetimsizlik çok ciddi
hastalıklara yol açmaktadır. Hastalıkların
başında da ölümcül silikozis gelmektedir. Bu sebeplerle ADSMlerde
çalışma koşulları derhâl düzeltilmeli, performans sistemi
ve özlük hakları yeniden düzenlenmelidir. Diş teknisyenlerinin
çalışma koşulları denetlenmeli, insafsız rekabetle
karşı karşıya gelmeleri engellenmelidir. Standart
dışı malzemelerin kullanılması ve ithalatı
önlenmeli, yardımcı personelin özlük hakları ve
çalışma koşulları bir an önce düzeltilmelidir. Bir an önce
yine özelden hizmet alımı sağlanmalı, bu sözleşmeyi
devlet söz verdiği gibi muayenehanelerle yapmalıdır.
Önergemizin kabulünü bekliyor ve bu
haksızlıkların giderileceğine inanıyorum.
Hepinize iyi akşamlar diliyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
39uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
yasa teklifinin 39. maddesinin sonundaki bir yıl içinde ifadesinin en
geç bir yıl içinde şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Müslim Sarı Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul İstanbul İstanbul
Haluk Ahmet
Gümüş Engin Özkoç Bülent Kuşoğlu
Balıkesir Sakarya Ankara
İlhan Demiröz Gürkut Acar
Bursa Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 39 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"üçüncü ve dördüncü fıkraları" ibaresinin "dördüncü
fıkrası" şeklinde değiştirilmesi ve ikinci
fıkrasında yer alan "Yeterlik sınavında
başarılı olan müfettiş yardımcıları
müfettiş kadrolarına atanırlar" ibaresinin "yeterlilik
sınavında başarılı olan müfettiş adaylarından İngilizce,
Fransızca ve Almanca dillerinden birinde Yabancı Dil
Sınavından en az (C) düzeyinde belge ibraz edenler müfettiş
kadrolarına atanırlar" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani Sırrı
Sakık
Iğdır Hakkâri Muş
Nazmi Gür Abdullah Levent Tüzel İbrahim Binici
Van İstanbul Şanlıurfa
Hasip Kaplan
Şırnak
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 39 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay S. Nevzat Korkmaz
Konya Manisa Isparta
Alim
Işık Mehmet
Erdoğan Mehmet
Günal
Kütahya Muğla Antalya
Mehmet
Şandır Enver
Erdoğan
Mersin Elazığ
MADDE 39- 5502 sayılı Kanunun 30 uncu
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, üçüncü ve dördüncü fıkraları
yürürlükten kaldırılmıştır.
"Birinci fıkraya göre müfettiş
yardımcısı olarak atananlar, en az üç yıl fiilen
çalışmak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına
girme hakkını kazanırlar. Yeterlik sınavında
başarılı olan müfettiş yardımcıları
müfettiş kadrolarına atanırlar. Müfettişlik yeterlik
sınavında başarı gösteremeyenlere yeterlik
sınavından itibaren bir yıl içinde bir hak daha verilir. Bu süre
sonunda da yeterlik sınavında başarı gösteremeyenler
durumlara uygun diğer kadrolara atanırlar."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Enver Erdem,
Elâzığ Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ENVER ERDEM (Elâzığ) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin
39uncu maddesi üzerinde verilen önerge nedeniyle söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, denetim
elemanlarının ve müfettişlerin özlük haklarına ilişkin
AKP iktidarlarında herhangi bir olumlu düzenleme
yapılmamıştır. Müfettişlik mesleği hem
mevzuatı hem de saha çalışmasını ve
uygulamalarını ayrıntılı bir şekilde bilmeyi
gerektiren meşakkatli bir görev olmasına rağmen, maalesef AKP
iktidarları döneminde bu meslek grubu için özlük haklarında herhangi
bir düzeltme yapılmamıştır. Bazı meslek
gruplarının özlük hakları yükseltilirken daha büyük bir
sorumluluk ve bilgi birikimi gerektiren bu meslek grubundakiler hep ihmal
edilmiş, âdeta ötekileştirilmiş, itibarları
zayıflatılmıştır. Müfettişlerin mesleklerini icra
ederken tarafsız ve bağımsız çalışabilmeleri,
adaletin tecellisi ve bazı çıkar gruplarının etkisinde
kalmamaları çok önemlidir. Hâl böyleyken müfettişlerin
bağımsız ve tarafsız olmalarından âdeta rahatsız
olunmuş, etkisiz bir büro memuru hâline getirilmeye
çalışılmışlardır.
Nitekim hepinizin malumu olduğu üzere, Maliye
Bakanlığındaki Muhasebat ve Millî Emlak kontrolörleriyle
Muhasebe ve Millî Emlak denetmenlerinin unvanları ortadan
kaldırılmıştır. Özlük hakları yok sayılmış
ve diğer uzmanlarla aynı konuma getirilmişlerdir. Ayrıca
Maliye Teftiş Kurulu, Hesap Uzmanları Kurulu, Gelirler Kontrolörleri
Başkanlığı gibi işini hakkıyla yapan köklü
kurullar kapatılmıştır. 2005-2008 yılları
arasında göreve başlayan vergi müfettişlerinin yeminli mali
müşavirlik sınav muafiyetlerine ilişkin mağduriyetleri hâlâ
devam etmektedir.
Şimdi, sorsanız, iktidar partisi, denetim
elemanlarının özlük haklarını iyileştirdiğini
iddia edecektir. O zaman soruyoruz: Son iki yılda Maliye
Bakanlığından 100ün üzerinde merkez denetim elemanı neden
istifa etmiştir? Eski maliye müfettişi, hesap uzmanları ve
gelirler kontrolörlerinden oluşan bu denetim elemanlarında daha
önceki yıllarda istifa sayısı yılda iki elin
parmaklarını geçmezken, son iki yılda istifa
sayılarında neden patlama yaşanmaktadır? Çünkü AKPnin
denetime, düzgün iş yapılmasına, yolsuzlukların üzerine
gidilerek ortaya çıkarılmasına ihtiyacı yoktur.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidara gelir gelmez
teftiş kurullarını ortadan kaldırmak istemiş,
bunlardan bir kısmını kaldırmış, bir
kısmını da etkisizleştirmiştir. Yolsuzlukların
ortaya çıkması yerine yolsuzlukları yapanlara sahip
çıkmaya, yolsuzlukların üzerinin örtülmesine AKPnin ihtiyacı
vardır. Kısmi olarak yapılması gereken denetimler,
incelemeler ve soruşturmalar da muhalefet belediyelerinin denetimi için
yeterli görülmüştür.
Söylediklerimin örnekleri oldukça yaygındır. Elâzığ
ilinin AKPli belediyesi de en önemli örneğidir. Yapılan bütün
şikâyetler, yapılan bütün soruşturmalar sonuçsuz
kalmıştır. Nihayet Elâzığ 1. Ağır Ceza
Mahkemesi, Elâzığ Belediye Başkanı ve 45
çalışanı görevi kötüye kullanmak, ihaleye fesat
karıştırmak, devleti zarara uğratmak suçlarından iki
yılla dört yıl arasında değişen çeşitli hapis ve
ağır hapis cezalarıyla cezalandırmıştır. Bu
şahıslarla ilgili Elâzığ Ağır Ceza Mahkemesinde
devam eden çok sayıda dava olmasına rağmen bu belediye
başkanı ve ekibine kimse dokunamamaktadır. Hâlâ Elâzığ
bu yolsuzluk çarkı içerisinde idare edilmektedir.
Yine, 2012 yılında Sayıştay denetimi
yaptırılmayarak katrilyonlarca liralık devlet kaynağının
usulsüz kullanımının denetimi
sağlanamamıştır. Sayıştay Kanununda yapılan
ve yapılmak istenen değişikliklerle Sayıştayın
denetim fonksiyonu ortadan kaldırılmaktadır.
AKP iktidarları, Meclisin denetim görevi dâhil olmak
üzere, denetim, teftiş, kontrol mekanizmalarından rahatsız
olmaktadır ama şunu unutmamalıdırlar ki, Allah her
şeyi görüyor, biliyor ve mutlaka hesabını soracaktır.
Bizim de niyazımız, Rabbimizin,
soracağı hesaptan önce, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu
yolsuzlukları, usulsüzlükleri yapanlara hesap sormak üzere bize de
fırsat vermesidir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 39 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"üçüncü ve dördüncü fıkraları" ibaresinin "dördüncü
fıkrası" şeklinde değiştirilmesi ve ikinci
fıkrasında yer alan "Yeterlik sınavında
başarılı olan müfettiş yardımcıları
müfettiş kadrolarına atanırlar" ibaresinin "yeterlilik
sınavında başarılı olan müfettiş adaylarından
İngilizce, Fransızca ve Almanca dillerinden birinde Yabancı Dil
Sınavından en az (C) düzeyinde belge ibraz edenler müfettiş
kadrolarına atanırlar" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Müfettişlik mesleği ilgili alanda tüm mevzuata
hâkim olmanın yanında, insan hakları ve demokrasiye
saygılı, sosyal bilimlerde başarılı, sözel ve
sayısal yeteneği yüksek, derinliğine araştırma ve
inceleme yapabilen, analitik ve eleştirel düşünebilen, temsil
yeteneğine sahip kişilik özelliği gerektirmektedir. İdari
anlamda adaletin temsilcisi olan ve kalifiye eleman olarak istihdam edilen
müfettişlerin dil bilmeleri kendi alanlarındaki
çalışmaları, gelişmeleri sadece yerel bağlamda bağlı
olmayan uluslararası bağlamda da takip edip kendini geliştirmesi
oldukça önemlidir. İdarenin en üst makamını temsil eden
müfettişlerin atanmasında oldukça hassas davranılmalı,
objektif, somut ve net kriterler geliştirilmelidir. Yapılan düzenleme
ile siyasi tercihlere dayalı olarak müfettiş yapılmak istenen
kişilerin önünü açmak için esnemeye gidilmesi oldukça yanlış ve
taraflı bir düzenlemedir. Dil şartının
kaldırılıyor olması niteliği düşürecek bir
düzenlemedir. Bu teklifle bu durumun önüne geçilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
yasa teklifinin 39. maddesinin sonundaki bir yıl içinde ifadesinin en
geç bir yıl içinde şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kadir Gökmen
Öğüt, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Gezi olaylarında bildiğiniz
gibi 1i kazayla ölen polisimiz olmak üzere 4 kardeşimiz
hayatını, 11 kardeşimiz gözünü kaybetmiş, 8 bin
civarında vatandaşımız ağır ve hafif olmak üzere
yaralanmıştır. Binlerce kişi sıkılan biber
gazıyla solunum krizine girmiştir. Sorunları hâlâ devam
etmektedir, bu yüzden ölenler olduğu söylenmektedir. Bunu yapan
kişilerden ve polislerden hesap sorulamazken ve korunurken olaylar
esnasında kendi canlarını hiçe sayarak
vatandaşlarımızı muhtemel ölümlerden kurtaran, o yüzden de
soruşturmalara uğrayan sağlık mensuplarının
örgütü Türk Tabipleri Birliğinin 63üncü Büyük Kongresi yapıldı.
Kongre sonucunda yayınlanan bildiriyi özetle okumak
istiyorum: Türkiye'de yaklaşık bir aydır olağanüstü günler
yaşandı, yaşanıyor. Ülkenin dört bir yanında
ağacına, parkına, yaşam tarzına sahip çıkan
milyonlarca yurttaş sokaklara dökülerek tepkilerini gösterdi.
AHMET YENİ (Samsun) Tabip odalarından birçok
iller katılmadı oraya.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) Profesöründen
doçentine, uzmanından asistanına, en başta da gencecik tıp
fakültesi öğrencileri olmak üzere yüzlerce, binlerce hekim gösterilerin
başladığı günden itibaren parklarda, sokaklarda, alanlarda,
bize ihtiyaç duyulan her yerde göstericilerin yanında oldu.
AHMET YENİ (Samsun) Birçok vilayet
katılmadı.
BAŞKAN Sayın Yeni, lütfen
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) Biber
gazlarıyla boğulan, kimyasal maddelerle vücutları yakılan,
gaz kapsülleri ve plastik mermilerle vurulan bütün
yurttaşlarımızın yardımına koştuk.
Acılarını azaltmaya, yaralarını tedavi etmeye
çalıştık. Bu nedenle de siyasi iktidarın hedefi olduk.
Bütün suçu sağlık hizmeti vermekten ibaret olan hekimler darbedildi,
gözaltına alındı, yaralıların tedavi edildiği
revirlere, hastanelere gaz bombaları atıldı. O korkunç
şiddet gecelerinde yaralıların ilk müdahalelerini
yaptığımız Dolmabahçe Camisinde içki içildiği
yalanı üretildi, bizzat Başbakan tarafından tekrarlanıp
duruldu. Bunlar yetmezmiş gibi Sağlık Bakanlığı
tarafından gösteriler sırasında oluşturduğumuz gönüllü
revirler hakkında soruşturma başlatıldı. Bu revirlerde
görev alan meslektaşlarımızın ve
hastalarımızın isimlerini bildirmemiz isteniyor. Hangi yetkiyle
hekimlik yaptığımızı açıklamamız isteniyor. İnsanlara
sağlık hizmeti verdiğimiz için savunmamız isteniyor.
Cevap veriyoruz: Biz, bu işi, burada,
tıbbın kurucuları İstanköylü Hipokratın,
Bergamalı Galenosun yaşadığı bu topraklarda binlerce
yıldır hep yaptık. Ağrısını,
acısını, ızdırabını dindirdiğimiz,
sağlığına kavuşturduğumuz
insanlarımızın, hayata döndürdüğümüz
hastalarımızın sunduğu şükran duygularından,
ameliyat ettiğimiz yaşlı amcaların, teyzelerin gözlerindeki
yaşama sevincinden, kızamığını, zatüresini,
havalesini tedavi ettiğimiz çocukların yanağımıza
kondurduğu öpücüklerden, dünyanın dört bir yanındaki
meslektaşlarımızın zor günlerindeki evrensel
dayanışmasından aldığımız güçle yaptık.
İnsan yaşamına atanmış mesleğimizden
aldığımız yetkiyle yaptık. Sevgisiz, hürmetsiz,
değer bilmez yöneticilere Doktorları ağaca bağlayın,
kaçmasınlar. diyen diktatörlere, Doktor efendi dönemi bitti. diyen
taklitçilerimize rağmen yaptık, korkusuzca yapmaya da devam
edeceğiz. Biz, bu topraklarda, binlerce yıldır nice yöneticiler,
nice krallar, nice sultanlar, nice padişahlar gördük, padişah
özentilerini de çok gördük. Onlar hep geçip gitti, biz hep burada kaldık.
Bunlar da geçip gidecek, biz yine devam edeceğiz. Bizler
canlarını hiçe sayarak topluma yararlı olmaya çalışan
sağlık mensuplarına selam olsun diyoruz. Daima yanlarında
olduğumuzu bir kez daha burada bildiriyoruz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) Birçok tabip odası
katılmadı yürüyüşe.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır,
önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlindeyse önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 39uncu maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 40
5502 Sayılı Kanunun 31inci maddesinin
altıncı fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(6) Sosyal Güvenlik Denetmenleri 6245 sayılı
Harcırah Kanununun 33 üncü maddesinin (a) bendinin (3) nolu alt bendine
göre yurtiçi gündeliğinden yararlanır.
Pervin
Buldan Adil Zozani Sırrı
Sakık
Iğdır
Hakkâri Muş
Nazmi
Gür Abdullah Levent Tüzel Hasip Kaplan
Van
İstanbul
Şırnak
İbrahim
Binici
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Salt çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
40ıncı madde üzerinde üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 40ıncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay S. Nevzat Korkmaz
Konya
Manisa Isparta
Alim
Işık Mehmet
Erdoğan Mehmet
Günal
Kütahya
Muğla Antalya
Reşat
Doğru Mehmet
Şandır
Tokat Mersin
MADDE 40- 31/5/2006tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü
maddesinin dördüncü fıkrasının (e) bendinde geçen
"öğrenciler," ibaresi "öğrenciler ile polis aspedilmek
üzere Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde polislik eğitimine tabi
tutulan adaylar ibaresi eklenmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
yasa teklifinin 40. Maddesinin sonuna aşağıdaki ifadenin
eklenmesini arz ederiz.
Emniyet hizmetleri sınıfında
çalışanların tazminatları aylık maaşlarına
eklenir.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Musa Çam Kazım Kurt
İstanbul İzmir Eskişehir
Aydın Ağan Ayaydın Mahmut Tanal Ercan Cengiz
İstanbul İstanbul İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 40 ıncı maddesinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani Abdullah
Levent Tüzel
Iğdır Hakkâri İstanbul
Hasip Kaplan Nazmi Gür Sırrı
Sakık
Şırnak Van Muş
İbrahim Binici
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Polis şiddetinin sınır
tanımadığı işkenceden katliama varan uygulamalara
ulaştığı ve polise dair güvenin son derece
zayıfladığı bir ortamda öğrenciler arası eşitsizliğe
neden olan ve polis adaylarına ayrıcalık getirecek bu
uygulamanın madde metninden çıkartılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var. Yoklama talebini yerine
getireceğim.
Sayın Tanal, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Özkan, Sayın Akar, Sayın Köse, Sayın Acar, Sayın
Yılmaz, Sayın Çelebi, Sayın Moroğlu, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Kurt, Sayın Gümüş, Sayın Öz,
Sayın Küçük, Sayın Nazlıaka, Sayın Erdemir, Sayın Çam,
Sayın Çetin, Sayın Çıray, Sayın Dinçer, Sayın
Sarı.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
yasa teklifinin 40.Maddesinin sonuna aşağıdaki ifadenin
eklenmesini arz ederiz.
"Emniyet hizmetleri sınıfında
çalışanların tazminatları aylık maaşlarına
eklenir.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan. [CHP sıralarından
alkışlar (!)]
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, vatandaşın
can ve mal güvenliği ülkemizde emniyet hizmetleri tarafından
görülmektedir. Vatandaş, polise inanmalı. Eğer inanç zedelenmesi
olursa değişik sorunlar çıkar. Emniyet hizmetleri
sınıfı tüm vatandaşların emniyetidir, tüm
vatandaşlar ona inanmalı, yanlı olmamalılar, tüm
vatandaşlara eşit davranmamalılar, adaleti tecelli ettirmeliler
ama ülkemizde bazen bu ölçü kaçıyor, üzülerek söylüyorum. Türk polisi
hepimizin polisidir. Türk polisi, bu ülkede yaklaşık yüz
altmış yıldır görev yapan insanlardır. Başka
sığınacak limanımız yok. Canımızı ve
malımızı onlara emanet etmek zorundayız. Eğer
vatandaş can ve mal güvenliğinden kuşku duyarsa ülkede sorunlar
doğar.
Değerli arkadaşlar, bir kez daha söylüyorum:
Polis tarafsız olmalı, Türk polisi herkesin polisi olmalı, kim
suç işliyorsa suçluyu bulmalı ama asla suçsuzada müdahale
etmemelidir. Hepimiz inanmalıyız. İnanç zedelenmesi olursa
ülkede sorunlar doğar. Bunu söylemek zorundayım.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede devlet
memurları içinde emniyet hizmetleri sınıfı kadar maaşı
düşük, tazminatları yüksek hiçbir kurum yoktur. Dokuz
yıllık bir polis, maaşı 850 lira, tazminatlarla beraber
2.500 lira alıyor.
Değerli arkadaşlar, polislerimizi ve emniyet
hizmetleri sınıfındaki arkadaşlarımızı
emeklilerinde perişan ettirmeye hiç birimizin hakkı yoktur.
Başka bir örneği yok; devlet memurları içerisinde
maaşı düşük, tazminatı yüksek, emekli olduklarında
ayda bin lira
Dokuz yıllık bir polis eğer aynı seviyede
kalsa, emekli olduğu zaman eline bin lira emekli maaşı geçiyor
ve bu insanlarımız emekliliğinde perişan oluyor. Lütfen,
kimseyi perişan etmeye hakkımız yok, eşitlik ilkesine
aykırı. Emekliler arasında büyük fark olan bu ülkede daha büyük
boyutlarda sorun yaratıyoruz ve emekli oldukları zaman perişan
etmeye kimsenin hakkı yok.
Değerli arkadaşlar, diğer devlet
memurlarındaki uygulama neyse emniyet hizmetleri sınıfına
da aynı ölçüde davranmak zorundayız. Eşitlik ilkesini bozmak
zorunda değiliz. Polislere zam verdik. diyorsunuz, tazminatlarına
ekliyorsunuz. Tazminatları emeklilik maaşlarına
yansımıyor. O zaman, herkes perişan oluyor.
Değerli arkadaşlar, biz hâlâ Türk polisinin
tarafsızlığına inanmak istiyoruz. Türk polisi, kimsenin
polisi değildir, herkesin polisidir ama özellikle son yıllarda
bazı kuşkularımız oldukça artmaktadır. Biz hâlâ
inanıyoruz; hepimizin polisidir, hepimizin emniyetidir, hepimizin can ve
mal güvenliğini korumak ve kollamak zorundadır Türk polisi. Onun
için, Türk polisinin emekliliğinde perişan olmasına
vicdanlarımız elvermiyor.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Karar yeter
sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.08
ON
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
00.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet
Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin On Beşinci Oturumunu
açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
40ıncı maddesi üzerinde İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve arkadaşlarının verdiği önergenin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 40 ıncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 40- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü
maddesinin dördüncü fıkrasının (e) bendinde geçen
"öğrenciler," ibaresi "öğrenciler ile polis
naspedilmek üzere Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde polislik
eğitimine tabi tutulan adaylar" ibaresi eklenmiştir.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Reşat
Doğru, Tokat Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
40ıncı maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Genel Sağlık Sigortası Kanununa bir ilave
fıkra ekleniyor, bununla ilgilidir önergemiz. Buradan sağlıkla
ilgili bazı konuları gündeme getirmek istiyorum.
Geçen günlerde, Sağlık Bakanlığı
yetkilileri, tüm ülke genelinde bakılan hasta sayısını ve
ameliyat sayısını anlattılar. Yani sağlıkta
çağ atlayan ülkemizde muayene olan hasta sayısının
artmasıyla, yapılan ameliyat sayısının
artışı ile maalesef övünülmüş olduğu yapılan
açıklamalarla ortaya konulmaya çalışıldı. Hâlbuki,
mademki çağ atlamışız, öyle ise muayene olan hasta
sayısının da, ameliyat olan hasta sayısının da
azalmış olması gerekmez miydi? Maalesef, tam tersi değerlendirmeler
içerisinde bulunuyorlar.
Gelişen ve globalleşen dünyada
vatandaşımız, ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetini,
yurt içi ya da yurt dışı her yerden ve her türlü
sağlık kuruluşundan alabilir. Yani hasta tedavi etmek Sağlık
Bakanlığının esas görevi değil, ikinci görevi
olmalıdır. Sağlık Bakanlığının asli
görevi vatandaşların hasta olmasını önlemektir. Bunun için
de gerekli her türlü tedbiri almak ve uygulanmasını sağlamak da
görevlerinin başında gelmelidir. Örneğin, sigara ve obeziteyle
mücadele için yapılan çalışmalar bunlara örnek olarak
gösterilebilir.
Zararlı gıda ve içecekler, genetiği
değiştirilmiş gıdaların alınmaması ve
doğal gıdaların tüketilmesi, hava kirliliğiyle mücadele,
suların kirletilmesinin önüne geçilmesi, insanların psikolojisini
olumsuz etkileyen ruhsuz şehir yapılanmaları ve gökdelenlerde
yaşama karşı mücadele, büyükşehirlerde aşırı
nüfus yapılanmasının sağlığı tehdit
etmesinin anlatılması, kentsel yaşamdan çok, kentlerde
kırsal yaşam imkânlarının özendirilmesi,
bulaşıcı hastalıklarla mücadele gibi örnekler
sıralanabilir yani bunları sıralı hâlde söyleyebiliriz. Pekâlâ,
ben buradan soruyorum: Acaba saymış olduğumuz
sıralamalardan hangisinde şu anda başarılı
olduğumuz söylenebilir? İnsanlarımızın
sağlığını düzelttik, bu konularda çok ciddi mesafeler
aldık. diyebiliriz. Hazır gıdalarda mı, genetiği
değiştirilmiş gıdalarda mı, suni şeker
kullanımının önlenmesinde mi, acaba hangisinde
başarılıyız? Dünyanın birçok ülkesinde, artık
neredeyse, suni şekerle ilgili, nişasta bazlı şekerle
ilgili, yapmış olduğu rahatsızlıklardan dolayı
her tarafta kaldırılmaya çalışılmaya
başlanmıştır. Neredeyse bu oran, nişasta bazlı
şekerin kullanım oranı bizim ülkemizde yüzde 15lerin üzerine
çıkarılırken, dünyanın birçok ülkesinde maalesef yüzde
1lere düşürülmeye başlanmış, hatta bazı yerlerde ise
bu yüzde 1lik oran bile çok görülerek yüzde 1 oranının altına
doğru inilmeye başlanmıştır. Ancak, enteresandır,
bu tablo bizim ülkemizde tam tersidir. Yani gidildiği zaman hastanelerdeki
cildiye polikliniklerine, bunlarla ilgili çok ciddi sorunların yani
alerjik, deri döküntülü hastalıklardan tutun da çeşitli kanser
hastalıklarına kadar bu yönlü bir sürü sıkıntıyla
karşılaşılmış olduğunu görürsünüz. Yani
dünya kendisi, nişasta bazlı şekerin oranlarını yüzde
1in altına düşürürken, maalesef biz hâlâ bunu düşürmemekte
ısrarcıyız.
Geçmiş dönemlerde Sağlık
Bakanlığıyla ilgili 663 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname kanunlaştırıldı. Bu kanunda, tabii, beklenilen
birçok konu vardı, yapılması gereken birçok konu vardı.
Ancak, bunların hiçbirisi maalesef yapılmamış ve birçok
mağduriyetler de beraberinde yaşanmıştır.
Bunların başında sağlık personeli gelmektedir.
Bakınız, Sağlık Bakanlığında şube
müdürü, hastane müdür yardımcıları, sağlık müdür
yardımcıları, araştırmacı kadrosuna bunların
hepsi atanmışlardır yani müdürlerin hepsi kendilerinin
istemedikleri bir şekliyle, daha farklı kadrolara atanmaları
gerekirken araştırmacı kadrosuna atanarak çok büyük bir
mağduriyet içerisine alınmışlardır. Hâlbuki bu
insanlar bu hizmete gelebilmek için yıllarca
çalışmışlar, çabalaşmışlardır. Bilgi
biriktirdiler, birçok zor sınavları geçerek göreve gelmişlerdir
ancak 1 maddelik kanunla bu insanların unvanları maalesef yok
edilmiştir. Sizce bu doğru mudur? Neden bu insanların
haklarını çiğniyorsunuz? Yazık değil midir? Hâlbuki
diğer bakanlıklarda benzer unvanlarla çalışanlar uzman
kadrolarına atanarak özlük hakları korunmuştu. Sağlık
Bakanlığında bu yapılabilirdi ama
yapılmamıştır.
Herhâlde çok az şey söyleyebiliyoruz. Öyleyse, torba
kanunla birçok konuyu çözüyoruz sanıyorsunuz ama maalesef çözülmüyor.
Ancak ülkemizin esas gündemi insanların yaşamları,
karşılaştığı sorunlar ve çözüm önerileri
olmalıdır. Ancak AKP iktidarı gerçek gündemle değil de suni
gündemlerle uğraşarak millete zaman kaybettiriyor ve zamanı da
hep beraber heba ediyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
REŞAT DOĞRU (Devamla) Ancak yüce Türk milleti
yapılan her şeyi hafızasına yazıyor diyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair
bir önerge vardır, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon
önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önergeyi yeni
bir madde olarak görüşmeye açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Pervin Buldan Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Giresun Iğdır İstanbul
Reşat
Doğru Mihrimah Belma
Satır
Tokat
İstanbul
MADDE 41- 31.05.2006 tarihli ve 5510 Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun 66 ncı maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki (d) bendi, dördüncü
fıkrasının sonuna Ancak, Kuruma gönderilen sağlık
hizmeti faturalarında yer alan işlem bedellerinin ayrıntılı
belirtilemediği durumlarda, söz konusu fatura bedelinin yüzde ellisi
Kurumca, kalan yüzde ellisi ise kendi kurumlarınca
karşılanır. cümlesi, altıncı fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
d) Bu fıkranın (a) ve (b) bentleri kapsamında
veya bunların dışında herhangi bir nedenle Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bulunan ve Türk vatandaşı olan
genel sağlık sigortalılarının ve bakmakla yükümlü
olduğu kişilerin,
Birinci fıkranın (d) bendi gereğince
sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca karşılanacak
bedelleri yurt içinde sözleşmeli sağlık hizmet sunucularına
ödenen tutarı geçemez ve bu sağlık hizmet sunucularına
ödenen tutan geçen kısım, birinci fıkranın (a) ve (b)
bentleri kapsamında bulunanlara ilişkin hükümler saklı kalmak
kaydıyla, kişilerin kendilerince karşılanır. Bu
kişilerin 65 inci madde hükümlerine göre yapılacak giderleri
karşılanmaz.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz vardır,
katılıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Madde üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru? Yok.
Madde görüşmeleri tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
41inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
yasa teklifinin 41. maddesindeki 31/12/2013 tarihinin 31/1/2014 olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Özgür Özel Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul Manisa İstanbul
Kazım Kurt Haluk Ahmet Gümüş
İzzet Çetin Müslim Sarı
Eskişehir Balıkesir Ankara İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 41 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenmesi öngörülen geçici 51 inci maddenin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Mehmet Doğan
Kubat Bülent Turan
Kayseri İstanbul İstanbul
Recep Özel Pelin
Gündeş Bakır Sevim
Şavaşer
Isparta Kayseri İstanbul
Türkan Dağoğlu
İstanbul
"GEÇİCİ MADDE 51- Geçici 43 üncü madde
kapsamında bulunanlardan süresinde müracaat etmediği için borçlanma
hakkından yararlanamamış olanlar, bu maddenin yürürlük
tarihinden itibaren üç ay içinde müracaat etmeleri halinde, geçici 43 üncü
maddede belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde borçlanma hakkından
yararlandırılır.
Geçici 44 üncü madde kapsamında bulunanlardan
öngörülen süre içinde başvuru hakkını kullanmamış
olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten 31/12/2013 tarihine
kadar Kuruma başvurmaları hâlinde, geçici 44 üncü madde hükümlerinden
yararlandırılır.
Geçici 44 üncü madde hükümleri, 28/2/1997 ile 23/4/1999
tarihleri arasında tabi oldukları personel mevzuatına göre
almış oldukları disiplin cezası sonucu memuriyetleri sona
erip, 8/8/1999 tarihli ve 4455 sayılı Kanun uyarınca
haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile
ortadan kaldırılanlar hakkında da aynı usul ve esaslar
çerçevesinde uygulanır ve anılan maddede öngörülen süreler bu fıkra
kapsamında bulunanlar için bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren başlar."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 41 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Erdoğan Mehmet
Günal
Konya Muğla Antalya
Mehmet
Şandır Alim
Işık S.
Nevzat Korkmaz
Mersin Kütahya Isparta
Erkan
Akçay
Manisa
MADDE 41 - 5510 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 51 - Geçici 8, Geçici 24, Geçici
25 ve Geçici 44 üncü madde kapsamında bulunanlardan öngörülen süre içinde
başvuru hakkını kullanmamış olanlar, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten 31/12/2013 tarihine kadar Kuruma
başvurmaları hâlinde, Geçici 8, Geçici 24, Geçici 25 ve Geçici 44
üncü madde hükümlerinden yararlandırılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay,
Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 41inci madde de verdiğimiz önerge üzerine
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu 41inci maddede, 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 44üncü
maddesiyle getirilen disiplin cezası affına başvuru süresi 2013
yılı sonuna kadar uzatılmaktadır. Bu, disiplin
affını getiren 6353 sayılı Yasa, bir torba yasa
niteliğindeydi. Tasarı, hatırlarsanız -biraz
hafızalarınızı tazelemek istiyorum- 3 Temmuz 2012 günü saat
13.00te başlayıp, ertesi günü sabah 9.40ta tamamlanan Genel Kurul
toplantısında kabul edilmişti. 5510 sayılı Kanuna
eklenen bu geçici 44üncü madde ise, 28 Haziran 2012 tarihindeki Genel Kurul
görüşmelerinde, yeni madde ihdasına ilişkin bir önergeyle tasarı
metnine girmişti. Bu madde, o gün de büyük tartışmalara neden
olmuştu. Bugünkü düzenleme de aynı şekilde çok
tartışılacaktır. Geçici 44üncü maddenin hangi gerekçe ile
tasarı metnine eklendiği hâlen meçhuldür. Bölüm üzerine yaptığımız
konuşmada da dile getirdiğimiz üzere, yine bu teklifin 43üncü
maddesinde de 657 sayılı Kanunda getirilen, daha evvel iki af
yasasına atıfta bulunan ama hiçbir geçerliliği, yürürlüğü,
uygulama alanı olmayan bir düzenleme. O gün de sormuştuk Bu
düzenlemeden kaç kişinin yararlanması bekleniyor? diye, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız cevap vermişti, ifadesi aynen şu:
Arkadaşlarımızın verdiği bilgiye göre, bu kanun
tasarısının kanunlaşmış olması hâlinde
toplam 630 kişi bundan yararlanacak. Milletimiz sosyal ve ekonomik
sorunlar içerisinde boğuşurken o gün 630 kişi için bu düzenlemenin
yapıldığı ifade edilmişti ve geçici 44üncü maddenin,
disiplin affından yararlanmak için belirtilen sürenin bitmesinin üzerinden
tam dokuz ay geçti ve bu maddeden yararlanması beklenen 630 kişiden
kaç kişinin müracaatı olmuştur ve bu süre uzatımından
kaç kişinin yararlanması beklenmektedir? Bu sorunun cevabı
meçhuldür, belli değildir. Yine, son derece lüzumsuz bir düzenlemedir;
eğer lüzumlu ise Hükûmet lütfen çıksın, açıklasın.
Böyle kıyıda köşede
kalmış birtakım kişilerin adrese teslim
sorunlarını birilerinin hatırı uğruna çözmek için yola
çıkıyorsunuz, oysa daha dün binlerce kamu personelini ilgilendiren
kadroya geçirilme önergelerimizi niye reddettiniz? 5-10 kişi için yasal
düzenleme yaparken 4.750 sanatçı, 3.439 kurumsal sözleşmeli personel
ve sayıları 23 bini geçen 4/Cli personelin feryatlarına neden
kulak tıkadınız? Bütün bunlar bize bir kez daha göstermektedir
ki AKPnin adaletinin iki yüzü vardır, iktidarın adaleti sadece
yandaşlarınadır.
Değerli milletvekilleri, bu
önergemizde şunu öneriyoruz, şunu getiriyoruz: Bilindiği üzere,
2000 yılı öncesi vergi mükellefi olduğu hâlde sigortalı
olmayan ve sigortalı yapılmayan vatandaşlarımızın
bu durumlarını düzeltmeyi öngörüyoruz.
Bir de yine 5510 sayılı Yasa
kapsamında, 6111 sayılı torba kanunda
yapılandırılan geçici 24 ve geçici 25e ilişkin
düzenlemelerin tekrar yürürlüğe girmesi ve 2013 yılı sonuna
kadar yararlandırılmasını teklif ediyoruz.
Bu düşüncelerle, önergemizin
kabulünü diler, hepinize hayırlı akşamlar diler, saygılar
sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra
Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 41 inci maddesi ile 5510
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen geçici 51 inci maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
"GEÇİCİ MADDE 51- Geçici 43 üncü madde kapsamında
bulunanlardan süresinde müracaat etmediği için borçlanma hakkından
yararlanamamış olanlar, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç
ay içinde müracaat etmeleri halinde, geçici 43 üncü maddede belirtilen usul ve
esaslar çerçevesinde borçlanma hakkından yararlandırılır.
Geçici 44 üncü madde kapsamında
bulunanlardan öngörülen süre içinde başvuru hakkını
kullanmamış olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
31/12/2013 tarihine kadar Kuruma başvurmaları hâlinde, geçici 44 üncü
madde hükümlerinden yararlandırılır.
Geçici 44 üncü madde hükümleri,
28/2/1997 ile 23/4/1999 tarihleri arasında tabi oldukları personel
mevzuatına göre almış oldukları disiplin cezası sonucu
memuriyetleri sona erip, 8/8/1999 tarihli ve 4455 sayılı Kanun
uyarınca haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün
sonuçları ile ortadan kaldırılanlar hakkında da aynı
usul ve esaslar çerçevesinde uygulanır ve anılan maddede öngörülen
süreler bu fıkra kapsamında bulunanlar için bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren başlar."
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
28/2/1997-3/4/1999 tarihleri
arasında disiplin affından faydalananların da sigorta
primlerinin kurumlarınca ödenmesi ile 1416 sayılı Kanuna göre
yurt dışına gönderilen ve öğrenimini başarıyla tamamlayarak
yurda dönenlerden, 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak
çalışmaya başlamış ve yükümlü bulunduğu mecburi
hizmet süresini tamamlamış olduğu halde 12.10.2012 tarihi
itibariyle borçlanma hakkını kullanmamış olanlara, üç
aylık yeni bir müracaat süresi verilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
yasa teklifinin 41. maddesindeki 31/12/2013 tarihinin 31/1/2014 olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Haluk Ahmet
Gümüş (Balıkesir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Haluk Ahmet Gümüş
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Haluk Ahmet
Gümüş, Balıkesir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Sayın
Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, görüşmekte olduğumuz torba kanun
teklifinin nasıl bir ortamda görüşüldüğüne dikkatinizi çekmek
isterim. Devlet memuriyetinden Diyanet İşlerine, iş güvenliğinden
kadro bekleyen sözleşmeli personellere, üniversiteli işçiler
sorunundan memur sicil affına kadar pek çok önemli konuyu kapsayan bu
torba önümüze öyle bir dönemde alelacele getirildi ki, bakın, Plan ve
Bütçe Komisyonuna apar topar gelen torbayı inceledikçe fark ettik,
teklifin imzacılarının bile torbanın detaylı
içeriğinden haberi yoktur. Ülkenin beş yıllık kalkınma
politikasını belirleyecek Onuncu Kalkınma Planı
görüşmeleriyle aynı tarihlere denk getirilerek ne Komisyonda ne de
Genel Kurulda sağlıklı bir çalışma ortamına
fırsat sunulmamıştır. Bu Meclis insanca çalışma
şartlarını fazlasıyla aşmaya zorlayan bir iktidar
partisi baskısı altındadır. Muhalefetin görevini yerine
getirmesini güçleştirmek için her türlü önlem alınmaktadır.
Normalde uzun, sindire sindire tartışılması gereken çok
önemli konular bir iki günde Komisyondan ve Genel Kuruldan
hızlandırılmış bir biçimde geçmektedir. Önümüzdeki
torba kanunun kaderi de bu olmuştur.
Değerli arkadaşlarım, bu Hükûmet darbe
mağduru oldukları demagojisinin arkasına
sığınıp durmuştur, sürekli bir mağdur
edebiyatı dillendirilmiştir. Ancak, önümüzdeki torbayla Hükûmetin
zihniyeti ve niyeti anlaşılmıştır. Zira, memur sicil
affı düzenlemesi getiren madde sadece 28 Şubatı kapsayacak
şekilde düzenlenmektedir. Oysa, bu ülkede 12 Martlar, 12 Eylüller
yaşanmıştır. Üstelik, 12 Eylül 1980de yaşanan insan
hakları ihlalleri ve haksızlıklar dünya tarihine geçmiş ve
ne yazık ki ülkemiz siyasi tarihinin karanlık bir dönemini
oluşturmuştur.
Şimdi, buradan Hükûmete soruyorum: 12 Eylül darbe
midir, değil midir? Sayın vekiller, size de soruyorum: 12 Eylül darbe
midir? Göstermelik yargı süreçleriyle 12 Eylülle
hesaplaşıyorsunuz. Söylemlerinizi artık kimse yutmuyor. Darbeye
karşı kurulan komisyonlar değirmeninize su taşıyorsa
tamam ama Darbe mağdurlarının tümü deyince yoksunuz. Böyle
olmaz. 12 Eylül darbeyse neden torba kanun kapsamına almıyorsunuz? Bu
sorunun cevabını veremediğiniz sürece 12 Eylülden memnun
olduğunuzu düşüneceğiz. Bu durumdan kurtulmak için bir adım
atabilirsiniz; hemen, kanun kapsamını 12 Mart 1970ten
başlatırsanız ve askerî personeli de kapsamına alarak
haksızlığa uğramış olanların
itibarlarını iade edebilirsiniz.
Bakanlar peş peşe çıkıp
Mısırda yaşanan darbeye ilişkin açıklamalar
yapıyorlar. İnsana Sen niye önce kendi darbeni
tanımıyorsun? Darbe mağdurları için ne yaptınız
ülkenizde? demezler mi? Mısırda yaşananlara dair
belirttiğiniz kaygıları ise hiç mi hiç samimi bulmuyoruz
Başkasına yapılınca iyi, bize yapılınca kötü.
mantığını değiştirmediğiniz için, artık
Türkiyede halk sizi ciddi bir şekilde sorgulamaktadır,
eleştiriyor ve sizleri yargılıyor. Eğer samimi iseniz
işte torba yasa, mağdurları şu anda dâhil ediniz.
Değerli arkadaşlarım, her tür yasama
zafiyetine rağmen bu torba kanun teklifinden birçok kesimin de ciddi
beklentisi olmuştur. Fakat çalışma hayatına dair ülkemizde
yaşananları düzeltmeye ilk önce devletten ve de AKP zihniyetinden
başlamanız gerekmektedir. Zira, taşeron işçi
çalıştıran bu Hükûmettir. Döneminizde taşeron işçi
sayısı yüzde 100e yakın bir oranda artmıştır.
İnsanlık dışı şartlarla geçici ve mevsimlik
işçi çalıştıran yine bu Hükûmettir. Üniversite
mezunlarını kamuda işçi statüsünde çalıştıran da
bu Hükûmettir.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Sayın Gümüş,
Anayasaya da bir değinseydiniz, 1982 Anayasasına.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Devamla) Anayasaya da
değineceğim ama önce, eğer cesaretiniz varsa, samimiyseniz bu
arkadaşlarımızın şartlarını gündeme
alınız ve torbaya sokunuz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri yeni madde ihdasına dair
bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 41inci maddesinden sonra gelmek
üzere yeni madde ihdasını arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın İzzet
Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Musa
Çam Kazım
Kurt Mahmut Tanal
İzmir Eskişehir İstanbul
MADDE 42- 5510
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 52- 506, 2925, 1479, 2926 ve 5434
sayılı kanunlara tabi olarak çalışmaya
başlamış sigortalıların talepleri halinde, prim ödeme
gün sayısı ile sigortalılık sürelerini tamamlamış
olmak kaydıyla 4447 ve 4759 sayılı kanunlarda geçen yaş
şartı aranmaksızın ilgili kanunlardaki 08.09.1999 öncesi
hükümlere göre yaşlılık ve emeklilik aylıkları
bağlanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, davet mi ettin de gelmedik?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Elbette
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Gelmiyorum efendim.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Sayın Aslanoğlu, lütfen, buyurunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hayır efendim, protesto ediyorum. Davet etmeden Salt
çoğunluğumuz yok. diyorsunuz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
42nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
kanun teklifinin 42nci maddesinde geçen ve bu taşınmazlar
ifadesinin devamındaki iki tam yıl süreyle aktifte bulunma
şartı aranmaz ibaresinin üç tam yıl olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu İzzet
Çetin Celal
Dinçer
İstanbul Ankara İstanbul
Bülent
Kuşoğlu Mahmut
Tanal
Ankara İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
OKTAY VURAL
(İzmir) Önergeyi çekiyoruz.
BAŞKAN
Önerge çekilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 42. Maddesinin, madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan İbrahim
Binici Adil Zozani
Iğdır Şanlıurfa Hakkâri
Abdullah
Levent Tüzel Hasip Kaplan Nazmi Gür
İstanbul Şırnak Van
Sırrı
Sakık
Muş
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile yapılan düzenleme komisyonumuza sevk
edilen ve alt komisyonun kurulduğu Gelir Vergisi Kanun Tasarısı
kapsamında bir düzenlemedir. Alt komisyonumuzda görüşülmeye
başlanacak tasarıyla birlikte; mevcuttaki gelir vergisi kanunu ile
kurumlar vergisi kanunu aynı çatı altında toplanmaktadır.
Bu açıdan, Kurumlar Vergisi Kanunu'nda değişiklik öngören bu
düzenlemenin alt komisyonumuza sevk edilen Gelir Vergisi Kanun
Tasarısı ile birlikte ele alınması gerektiğinden,
yasama usulü açısından maddenin metinden çıkarılması
gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun teklifinin 42inci maddesinde geçen ve bu taşınmazlar
ifadesinin devamındaki iki tam yıl süreyle aktifte bulunma
şartı aranmaz ibaresinin üç tam yıl olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bülent
Kuşoğlu, Ankara Milletvekili.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
478in 42nci maddesi 5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun 5inci maddesiyle ilgilidir. Bu, kurum kazancından
müstesna kazançları düzenleyen bir maddedir. Bunu aslında Sayın
Vedat Demiröz benden daha iyi anlatırdı, aslında böyle acele bir
şekilde değil de bu maddeleri gerçekten hakkı verilecek bir
şekilde düzenleseydik, tartışsaydık, görüşseydik çok
daha iyi sonuçlar elde ederdik.
Geçen yıl, dikkat ederseniz maddede 21/11/2012
tarihinde yani bundan daha bir yıl bile önce değil,
yaklaşık altı ay önce, yedi ay önce
çıkardığımız 6361 sayılı Finansal Kiralama,
Faktöring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile ilgili bir
değişiklik yapıyoruz. Finansman şirketlerinin geri alma
şartıyla satış yapabilmesini sağlayan, kurum
kazancından müstesna satış yapabilmesini sağlayan bir madde
düzenliyoruz. Ayrıca, kira sertifikası ihracı amacıyla varlık
kiralama şirketlerine satışı da yine kurum kazancından
müstesna kılıyoruz bu maddeyle.
Kira sertifikası ve varlık kiralama
şirketi deyince benim aklıma hep burada geçenlerde
çıkardığımız ve benim içimde ukde olan, çok da beni
üzen bir kanun geliyor. Biliyorsunuz, faiz hassasiyeti olan kişiler için
varlık kiralama şirketi kuruldu, hazineye özel olarak böyle bir yetki
verildi. Kira sertifikası ihraç etsinler, faiz hassasiyeti olan
kişiler de bunlardan alsın, faizli sertifika almasın. dendi.
Böyle bir amaçla böyle bir düzenleme yaptık ama daha sonra burada,
Komisyonda bu konuyu tartışırken, ilave bir madde düzenlemesi
yaparken gördük ki gerçekten hazinenin ihraç ettiği kira
sertifikaları, varlık kiralama şirketi hiç
kurulmadığı için, varlık kiralama şirketi üzerinde hiç
gayrimenkul olmadığı için, varlık kiralama şirketinin
personeli, yöneticisi hiç olmadığı için, böyle bir tescil hiç
yapılmadığı için maalesef hem varlık kiralama anonim
şirketi yokmuş hem kira sertifikası ihracı
yapılmamış gerçekte faizsiz olarak ama Müslümanlara hem yurt
içinde hem de yurt dışında 3 kere ihaleyle satış
yapılmış ve maalesef, 6 milyar liralık sertifika
satışı yapıldığı hâlde bunlar faizli
çıkmış. Tabii, burada devletin istismarı söz konusuydu,
hukukun istismarı söz konusuydu ve ayrıca inançların
istismarı söz konusuydu. Benim bu dönem hiç unutamadığım,
hakikaten içimde ukde olarak kalan, bana üzüntü veren, aklıma geldiği
zaman beni üzen bir konudur. Devletin yapmaması gereken bir icraat
maalesef gerçekleşti. Bunu hâlen de düzeltmiş değiliz. İlk
fırsatta...
Torba kanunda şu anda çok fazla önemli madde yok. En
önemli getirdiğimiz konu 100 bin kişiyi -sözleşmeliyi- kadroya
geçirmemizdir, bunun dışında çok önemli, çok acil maddeler yok.
Bunun gibi konuları gerçekte düzeltebilseydik çok daha iyi olacaktı,
bir faydası olacaktı. Bu tür istismarları, devletin
yaptığı yanlışları hiç olmazsa düzeltebilecektik,
buna fırsat verecektik ama maalesef bu olmadı.
Gecenin bu saatinde saçma sapan şeylerle
uğraşıyoruz, ne yaptığımız da belli
değil. Bu hepimiz için tabii ki bir yaradır, hepimiz için üzüntüdür.
Hepimiz bugünleri maalesef iyi bir şekilde
hatırlamayacağız.
Zannediyorum, hâlâ, üçüncü bölüme geçerek de devam
edeceğiz, orada da konuşmalarım var.
Tekrar görüşmek üzere hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
43üncü maddede dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 43 üncü Maddesinin Ek Madde 1de geçen 28/2/1997 tarihinden
sonra verilen disiplin cezaları nedeniyle memuriyetten
çıkarılanlardan ibaresinin çıkarılarak yerine bütün darbe
dönemlerinde; dili, dini, inancı ve etnik kimliği
dolayısıyla sürgün edilen, işinden çıkarılan ve
disiplin cezaları nedeniyle memuriyetten çıkarılan bütün
mağdur kişilerden ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Adil Zozani Sırrı
Sakık
Iğdır Hakkâri Muş
Abdullah
Levent Tüzel Nazmi Gür İbrahim Binici
İstanbul Van Şanlıurfa
Hasip
Kaplan
Şırnak
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 S. Sayılı Kanun
Teklifinin 43 üncü maddesiyle 5525 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek
1 inci maddeye aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mihrimah Belma Satır Mehmet Doğan Kubat
Giresun İstanbul İstanbul
Ramazan Can Öznur Çalık Erol Kaya
Kırıkkale Malatya İstanbul
Muzaffer
Yurttaş Bülent Turan İsmail Tamer
Manisa İstanbul Kayseri
Mine Lök Beyaz Mustafa Elitaş Öznur Çalık
Diyarbakır Kayseri Malatya
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi
aday memur statüsünde görev yapmakta iken 1/1/1990 ile bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih arasında 657 sayılı Kanunun
125 inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (g) alt
bendinde yer alan fiili işlediği gerekçesiyle anılan Kanunun 56
ve 57 nci maddeleri uyarınca disiplin cezası veya olumsuz sicil almış
olmaları nedeniyle memurlukla ilişiği kesilip asli
memurluğa atanamayanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren üç ay içinde eski kurumlarına müracaat etmeleri halinde, 657
sayılı Kanunun 48 inci maddesinde belirtilen genel şartları
taşımaları koşuluyla kurumlarında daha önce işgal
ettikleri aynı veya benzer unvanlı kadrolara iki ay içinde
atanırlar.
4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa
atıf yapan Yüksek Öğretim Kurumları Öğrenci Disiplin
Yönetmeliği hükümlerine göre aldıkları disiplin cezaları
nedeniyle yükseköğretim kurumlarından ilişiği kesilip,
anılan Kanunun geçici 40 ıncı, geçici 43 üncü, geçici 45 inci,
geçici 46 ncı, geçici 48 inci, geçici 50 nci, geçici 56 ncı ve geçici
58 inci madde hükümlerinden yararlanmak suretiyle önlisans veya lisans
öğrenimini söz konusu maddelerde öngörülen şartlar dâhilinde; bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bitirmiş olanlar için
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl süreyle,
31/12/2015 tarihine kadar bitirecek olanlar için ise öğrenimlerini
bitirdikleri tarihten itibaren iki yıl süreyle, kamu görevlilerine
giriş için ilgili mevzuatında öngörülen yaş şartı
aranmaz."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 43 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Konya
Mehmet
Şandır Mehmet
Erdoğan Erkan
Akçay
Mersin Muğla Manisa
Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Osmaniye
MADDE 43- 22/6/2006 tarihli ve 5525 sayılı
Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin
Cezalarının Affı Hakkında Kanuna aşağıdaki
ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 1- Devletin şahsiyetine
karşı işlenen suçlarla basit veya nitelikli zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz
kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı
suçlar veya istimal ve istihlâk kaçakçılığı
dışında kalan kaçakçılık, resmî ihale ve alım
satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını
açığa vurma suçları sebebiyle görevleriyle sürekli olarak
ilişik kesilmesi sonucunu doğuran disiplin cezaları hariç olmak
üzere; kanun, tüzük ve yönetmelikler gereğince memurlar ve diğer kamu
görevlileri ile bu görevlerde bulunmuş olanlar hakkında 14/2/2005
tarihinden 4/7/2013 tarihine kadar işlenmiş fiillerden dolayı
verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile
affedilmiştir.
14/2/2005 tarihinden 4/7/2013 tarihine kadar işlenen
ve af kapsamına giren disiplin cezalarının verilmesini
gerektiren fiillerden dolayı, ilgililer hakkında disiplin
soruşturma ve kovuşturması yapılmaz; devam etmekte olan
disiplin soruşturma ve kovuşturmaları işlemden
kaldırılır; kesinleşmiş olan disiplin cezaları
uygulanmaz.
Disiplin cezaları affedilenlerin sicil
dosyalarındaki bu disiplin cezalarına dair kayıtlar, ilgililerin
müracaatı aranmaksızın hükümsüz kalır ve dosyalarından
çıkarılır. Disiplin cezalarının affı ilgililere
geçmiş süreler için özlük hakları ve parasal yönden herhangi bir
talep hakkı vermez.
Bu madde kapsamına giren ve 14/2/2005 tarihinden
4/7/2013 tarihine kadar işlenmiş fiillerden dolayı verilmiş
olan disiplin cezalarına karşı bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce idarî yargı mercilerine başvurmuş
olanlardan, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün
içinde dosyanın bulunduğu yargı merciine müracaat etmek
suretiyle davaya devam etmek istediklerini bildirmeyenlerin davaları
hakkında, görülmekte olan davalarda davayı gören mahkemece, karar
temyiz edilmiş ise Danıştayca, karar verilmesine yer
olmadığına ve tarafların yaptıkları masrafların
üzerlerinde bırakılmasına karar verilir, vekâlet ücretine
hükmedilmez.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
otuz gün içinde davaya devam etmek istediklerini bildirenlerin
davalarının görülmesine devam olunur. Ancak, davanın
davacının aleyhine sonuçlanması halinde bu Kanunla getirilen af
hükümleri uygulanır.
Verilen disiplin cezaları nedeniyle memuriyetten çıkarılanlardan
28/8/1999 tarihli ve 4455 sayılı Memurlar ile Diğer Kamu
Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun
veya bu Kanun hükümlerinden yararlanmış olanların; memuriyete
giriş şartlarını kaybetmemiş olmaları,
durumlarına uygun boş kadro veya pozisyon bulunması, bu kadro ve
pozisyonlara ait nitelikleri taşımaları, kaydıyla, yeniden
göreve alınmalarında 20/12/2012 tarihli ve 6363 sayılı 2013
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun eki (İ) Cetvelinde yer alan
atama sayısı sınırlaması uygulanmaz.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 43 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilerek maddeye (b),
(c), (d), ( e) fıkralarının eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Kazım Kurt Mahmut Tanal Musa Çam
Eskişehir İstanbul İzmir
MADDE 43- a)
22/6/2206 tarihli ve 5525 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında
Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 1- 28/2/1997 tarihinden sonra verilen
disiplin cezaları nedeniyle memuriyetten çıkarılanlardan
28/8/1999 tarihli ve 4455 sayılı Memurlar ile Diğer Kamu
Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun
veya bu Kanun hükümlerinden yararlanmış olanların; (ayrıca
2006 yılından sonrada yüz kızartıcı suç
işlemediği halde memuriyetine son verilenlerde bu Kanun
kapsamından yararlanır.) yeniden göreve alınmalarında
20/12/2012 tarihli ve 6363 sayılı 2013 yılı MerkeziYönetim
Bütçe Kanununun eki (İ) Cetvelinde yer alan atama sayısı sınırlaması
uygulanmaz."
b) 26/10/1994 tarihli ve 4045 sayılı Güvenlik
Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu
Personeli ile Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri
Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun geçici 1
nci maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Geçici Madde 1- 12.9.1980 tarihinden sonra kamu
kurum ve kuruluşlarında açılan kamu görevine veya
işçiliğe giriş sınavlarını kazanıp da
haklarında yapılan güvenlik soruşturması sonucunda
sakıncalı olduğunun bildirilmesi nedeniyle göreve veya işe
başlatılmayanlar ile alındıktan sonra görevine veya
işine son verilenler, ilgili mevzuatında veya toplu iş
sözleşmesinde öngörülen nitelikleri kaybetmemiş olmaları
koşuluyla yaş şartı aranmaksızın ve emeklilik
yaş haddinin aşılmamış olması koşuluyla, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde
müracaatları halinde başvuru tarihinden itibaren en geç 60 gün içinde
kadro şartı aranmaksızın göreve başlatılır.
Bunların, göreve veya işe
başlatılmadıkları ve başlatıldıktan sonra
son verildikleri tarihten itibaren bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihe kadar, uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak emekli
keseneği yatırılmamış veya sigorta pirimi
ödenmemiş sürelerine ilişkin maaş ve aylıkları ile
kesenek ve kurum karşılığı tutarları, görevine
veya işe başlamaları gereken veya ayrıldıkları
tarihteki derece ve kademelerine hizmet olarak sayılacak sürenin her
yılına bir kademe ve her üç yılına bir derece verilmek ve
öğrenim durumları itibariyle 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununda öngörülen yükselecekleri dereceleri geçmemek üzere
tespit edilecek derece ve kademelerine başvuru tarihindeki katsayılar
esas alınarak hesaplanacak maaş veya aylıkları
kurumlarınca defaten kendilerine ödenir ve kesenek ve kurum
karşılıkları kurumlarınca Sosyal Güvenlik Kurumuna
yatırılır.
Bunlardan emekliye ayrılanların veya ölenlerin
uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak emekli keseneği
yatırılmamış veya sigorta pirimi ödenmemiş sürelerine
ilişkin maaş ve aylıkları ile kesenek ve kurum
karşılığı tutarları, yukarıdaki şekilde
hesaplanır ve maaş veya aylık tutarları kendilerine veya
ölmüşler ise yasal mirasçılarına ödenir; emekli ikramiye veya
tazminatları ile emekli maaşları buna göre yeniden
hesaplanır.
1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 2
nci maddesinin sekizinci fıkrasına göre, 1983 yılından
itibaren sıkıyönetim komutanlarının istemleri üzerine
kurumlarınca görevlerine son verilen kamu görevlilerinin, görevden
ayrıldıkları tarih ile göreve başlatıldıkları
tarih arasındaki sürenin her yılı bir kademe ve her üç
yılı bir derece sayılmak ve öğrenim durumları
itibariyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda öngörülen
yükselecekleri dereceleri geçmemek üzere intibakları yapılır.
GEÇİCİ MADDE 33- a) 12 Mart 1971 tarihinden bu
kanunun yayımlandığı tarihe kadar, kesinleşmiş
yargı kararına dayanmayan idari işlemlerle Türk Silahlı
Kuvvetlerinden ilişiği kesilen subay, astsubay, uzman jandarma ve
uzman erbaşlar veya vefatları halinde hak sahipleri de aynı neşetli
emsallerine (subaylarda general olanlar, astsubaylarda subay olanlar, uzman
erbaş ve uzman jandarmalarda astsubay olanlar hariç) Geçici 32. madde ile
düzenlenmiş haklardan bihakkın yararlanırlar. Gerek Geçici 32.
madde ve gerekse bu geçici madde ile düzenlenen emeklilik için hak başlangıcı
olarak, yürürlük tarihini izleyen aybaşı esas alınır. Bu
kişilere, emsalleriyle aynı rütbe ve kıdem üzerinden emekli
kimlik kartı verilir.
b) 12 Mart 1971 tarihinden bu kanunun
yayımlandığı tarihe kadar, kesinleşmiş yargı kararına dayanmayan idari
işlemlerle harp okulları, fakülteler, yüksek okullar ve astsubay
okullarından ilişiği kesilen askeri öğrenciler (akademik
yetersizlik ve sağlık nedenleriyle ilişiği kesilenler
hariç) veya vefatları halinde hak sahipleri de, aşağıda
belirtilen esaslar çerçevesinde geçici 32. madde ile düzenlenmiş haklardan
yararlanırlar.
Harp okulları, fakülteler, yüksek okullar ve
astsubay okullarından 5434 sayılı Emekli Sandığı
Kanununa tabi sigortalıyken ilişiği kesildikten sonra eşidi bir fakülte veya
yüksek okuldan mezun olanlar ile ilişiğinin kesildiği tarihteki
emeklilik için zorunlu asgari süreyi bu yasanın yürürlük tarihinde
doldurmuş olanlar, askeri okuldan mezun olmuş sayılırlar ve
emsallerine Geçici 32. Madde ile tanınmış haklardan bihakkın
yararlanırlar. Bu kişilerin tahsil edilmiş öğrenim
giderleri yasal faiziyle iade edilir.
İlişiğinin kesildiği tarihteki
emeklilik için zorunlu asgari süreyi bu yasanın yürürlük tarihinde
doldurmamış ve ilişiği kesildikten sonra herhangi bir
eşidi okula kayıt yaptırmamış olan harp okulları
ve astsubay okulları öğrencileri, sınıf ve
branşlarına uygun fakülte ve yüksek okullara yatay geçiş
yaparlar. İlişiği kesilmiş fakülte ve yüksek okullar
öğrencileri aynı okullarda öğrenimlerine devam ederler.
Öğrenime devam ve yatay geçiş esasları Milli Savunma
Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu ve Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak bir
yönetmelikle belirlenir. Tamamlanacak eğitim öğretim süresine
karşılık gelen sosyal güvenlik kesenekleri ilgili Kuvvet
Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil
Güvenlik Komutanlığınca karşılanır.
Öğrenimlerini başarıyla tamamlayanlar, 657 Sayılı
Kanunun 48'inci maddesindeki genel şartları taşımaları
kaydıyla emsallerine Geçici Madde 32'de tanınmış haklardan
bihakkın yararlanırlar. Bu kişilerin varsa öğrenim
giderleri borcu tahsil edilmez; tahsil edilmiş öğrenim giderleri
yasal faiziyle iade edilir.
c) Bu geçici madde uyarınca yapılacak
atamalarda kullanılmak üzere, Geçici 32. Madde'deki esaslar dahilinde,
genel idare hizmetleri sınıfından 5 inci dereceli bin adet
araştırmacı kadrosu ihdas edilir."
d) Toplumsal olaylarda emniyet ve asayişin
sağlanmasında aylık ödül verilmesi için, olayların emniyet
güçlerinin orantısız güç kullanmasından
kaynaklanmadığının Türkiye Barolar Birliği, Türkiye
Tabipleri Birliği ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından
görevlendirilecek hukukçu, hekim ve 1. Sınıf Emniyet Müdüründen
oluşan üç kişilik heyet tarafından düzenlenecek rapora
dayandırılması gerekir ve şube müdürü ve üstü görevlerde
bulunanlara aylık ödül
verilmez."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, İzzet
Çetin Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, esasında bu 43üncü
maddeye ilişkin verdiğimiz önerge biraz evvel görüşülen 41inci
madde ile çok yakın, birbirine yakın düzenlemeler. Tabii,
yasaların esasında, açık olması, anlaşılır
olması gerekir ama okunduğunda 41inci maddeden bir şey anlaşılmıyor
gibi. Burada da, 43üncü madde de yine bir düzenleme, 28 Şubat mağdurlarının
mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin. Esasında 5510
sayılı Kanunla yapılan düzenlemeye eklenen geçici 44le buna
bir düzenleme yapılmıştı. Burada baktığım zaman
hemen hemen geçtiğimiz yıl, bir yıl evvel yapılan bir
düzenleme -biraz evvel Sayın Akçay da söyledi- bir yıl sonra yine
buraya geliyor. Yani, bu torba kanunun asıl amacı, birikmiş
işleri tasfiye etmek, Hükûmetin yaz tatilinde daha rahat
çalışmasını ve yürütmenin işlerini
kolaylaştırmak denildi ama bir bakıyorsunuz hiç alakasız
bir düzenleme Yandaşa selam olsun. diye bir kez daha gündeme
getirilmiş. Gerçekten bu düzenlemeyi kabul edip de 12 Mart ve 12 Eylül
döneminde, özelikle 12 Eylül döneminde güvenlik soruşturması
mağdurları -ki onu hemen hemen herkes hatırlayabilir buradakiler-
sıkıyönetim mahkemelerinin kararlarıyla, Genelkurmayın
istemi üzerine pek çok kamu görevlisi güvenlik soruşturması nedeniyle
işinden edildi. İş yerlerine ister memur ister işçi olarak
girsin sınav kazanmış olanlar, o dönemlerde kurumların
yaptırdığı güvenlik soruşturmaları nedeniyle
iş yerlerine alınmadılar. 1402 sayılı
Sıkıyönetim Kanununda yine 2559 mağdurları oluştu o
dönemde. İlk etapta 71 akademisyen ve 4.891 kamu görevlisi görevlerinden
uzaklaştırıldı. Daha sonra, 1981 yılında 2553
sayılı Kanunla 1.300 kamu görevlisi zorunlu emekliye sevk edildi.
Yine, pek çok kişi işinden edildi. Yine, o dönemde askerî darbelerin
mağduru askerler doğdu. Bizim bu önergemizin biraz
ayrıntılı yapılan bir düzenleme olmasının nedeni
o dönemi hem hatırlatmak hem de AKP, eğer gerçekten ABDnin ve 12
Eylül faşist cuntanın yaptıklarını o günlerden bu yana
gündeme taşıyan bir parti değilse, gerçekten darbe
mağdurlarının mağduriyetlerini gidermeyi hedefliyorsa bu
önergemizi dikkate alsın, o önergede yazılanları bir kez daha okusun
diye böyle bir düzenleme yaptık.
Değerli arkadaşlar, gerçekten bu
arkadaşlara ilişkin yani hem güvenlik soruşturması
mağdurları hem 1402 ve 2559 mağdurları hem de askerî
darbelerin asker mağdurlarına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi
karar verdi. Yani hiç olmazsa eğer parti olarak kendinizden
olmayanların mağduriyetlerini yaşamasını
istiyorsanız, birazcık hukuk kırıntısından
nasibinizi alıyorsanız AKP olarak Anayasa Mahkemesi kararlarına
uysanız ve kararı yürütme
olarak uygulasanız, Bu mağdurların mağduriyetini gidermek
bir hukuk devletinin görevidir, vazifesidir. deyip bunu
gerçekleştirirsiniz.
Şimdi, burada, tabii ki düzenleme çok daha kötü idi.
Alt komisyonda yapılan çalışmalardan sonra ana komisyonda
idarenin keyfî olarak kimleri alıp kimleri almayacağı serbestisi
ortadan kaldırıldı, kısmî bir düzenleme yapıldı
ama sadece 28 Şubat mağduru edebiyatı yaparak siyaset yapma
alışkanlığınızdan bu ülke hiçbir şey
kazanmaz.
Yani vatandaşın, seçmenlerin yüzde 42,64ünün
oyunu aldınız, geçerli oyların yüzde 49,9unu aldınız,
bunlar kabul ama size oy vermeyen ya da sandığa gidip oy
kullanmayanların da bu ülkenin yurttaşı olduğunu,
onların da içinde mağdurlar olduğunu, onların da sorunları
olduğunu bir kez daha hatırlatıyorum.
Önergeye kabul oyu vermenizi bekliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778)nın 43 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
MADDE 43- 22/6/2006 tarihli ve 5525 sayılı
Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin
Cezalarının Affı Hakkında Kanuna aşağıdaki
ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 1- Devletin şahsiyetine
karşı işlenen suçlarla basit veya nitelikli zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz
kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı
suçlar veya istimal ve istihlâk kaçakçılığı
dışında kalan kaçakçılık, resmî ihale ve alım
satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını
açığa vurma suçları sebebiyle görevleriyle sürekli olarak
ilişik kesilmesi sonucunu doğuran disiplin cezaları hariç olmak
üzere; kanun, tüzük ve yönetmelikler gereğince memurlar ve diğer kamu
görevlileri ile bu görevlerde bulunmuş olanlar hakkında 14/2/2005
tarihinden 4/7/2013 tarihine kadar işlenmiş fiillerden dolayı
verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile affedilmiştir.
14/2/2005 tarihinden 4/7/2013 tarihine kadar işlenen
ve af kapsamına giren disiplin cezalarının verilmesini
gerektiren fiillerden dolayı, ilgililer hakkında disiplin
soruşturma ve kovuşturması yapılmaz; devam etmekte olan
disiplin soruşturma ve kovuşturmaları işlemden
kaldırılır; kesinleşmiş olan disiplin cezaları
uygulanmaz.
Disiplin cezaları affedilenlerin sicil
dosyalarındaki bu disiplin cezalarına dair kayıtlar, ilgililerin
müracaatı aranmaksızın hükümsüz kalır ve dosyalarından
çıkarılır. Disiplin cezalarının affı ilgililere
geçmiş süreler için özlük hakları ve parasal yönden herhangi bir
talep hakkı vermez.
Bu madde kapsamına giren ve 14/2/2005 tarihinden
4/7/2013 tarihine kadar işlenmiş fiillerden dolayı verilmiş
olan disiplin cezalarına karşı bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce idarî yargı mercilerine başvurmuş
olanlardan, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün
içinde dosyanın bulunduğu yargı merciine müracaat etmek
suretiyle davaya devam etmek istediklerini bildirmeyenlerin davaları
hakkında, görülmekte olan davalarda davayı gören mahkemece, karar
temyiz edilmiş ise Danıştayca, karar verilmesine yer
olmadığına ve tarafların yaptıkları
masrafların üzerlerinde bırakılmasına karar verilir,
vekâlet ücretine hükmedilmez.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
otuz gün içinde davaya devam etmek istediklerini bildirenlerin
davalarının görülmesine devam olunur. Ancak, davanın
davacının aleyhine sonuçlanması halinde bu Kanunla getirilen af
hükümleri uygulanır.
Verilen disiplin cezaları nedeniyle memuriyetten
çıkarılanlardan 28/8/1999 tarihli ve 4455 sayılı Memurlar
İle Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının
Affı Hakkında Kanun veya bu Kanun hükümlerinden yararlanmış
olanların; memuriyete giriş şartlarını
kaybetmemiş olmaları, durumlarına uygun boş kadro veya
pozisyon bulunması, bu kadro ve pozisyonlara ait nitelikleri
taşımaları, kaydıyla, yeniden göreve
alınmalarında 20/12/2012 tarihli ve 6363 sayılı 2013
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun eki (İ) Cetvelinde yer alan
atama sayısı sınırlaması uygulanmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa
Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 43üncü maddeye ilişkin verdiğimiz
önerge hakkında söz aldım, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
AKP zihniyetinin en başarılı olduğu
konulardan biri istismar siyasetidir. Bu teklif ile 28 Şubat 1997
tarihinden sonra disiplin cezaları nedeniyle memuriyetten
çıkarılanlardan 1999 ve 2006 yıllarında çıkan disiplin
cezalarına af getiren kanunlardan yararlananların yeniden göreve
alınmalarında bütçe anununun atama sayısına ilişkin
sınırlamasının uygulanmaması düzenlemektedir. Esasen,
1999 yılında çıkarılan 4455 sayılı Kanunla 23
Nisan 1999 tarihinden önce işlenmiş fiillerden dolayı
verilmiş disiplin cezaları, 2006 yılında çıkarılan
5525 sayılı Kanunla da 23 Nisan 1999 tarihinden 14 Şubat 2005
tarihine kadar işlenmiş fiillerden dolayı verilmiş disiplin
cezaları bütün sonuçlarıyla affedilmiştir. Dolayısıyla,
verilmiş disiplin cezaları bu kanunlar uyarınca bütün
sonuçlarıyla ortadan kalktığından disiplin cezaları
nedeniyle memuriyetten çıkarılanların göreve dönme
imkânının da olduğu çok açıktır. Bunların göreve
dönebilmeleri için bir başvuru süresi de konulmadığından,
hâlen bu hükümlerden yararlanılabilir. Ayrıca, geçen yıl yürürlüğe
konulan 6353 sayılı Kanunla memuriyetlerinin sona erdiği tarih
ile 22 Haziran 2006 tarihi arasındaki dönem hizmetlerine
sayılmış, derece yükselmesi ve kademe ilerlemeleri
yapılmış, hatta daha sonra atanacakların da altı ay
içinde başvurması hâlinde bu düzenlemeden yararlanmaları
öngörülmüştür. Böylelikle, 28 Şubat 1997 tarihinden sonra disiplin
cezaları nedeniyle memuriyetten çıkarılanların 1999-2006 ve
2012 yıllarında çıkan kanunlarla mağduriyetleri
giderilmiş, hakları verilmiş, iadeiitibarları sağlanmıştır. Dolayısıyla, bu düzenlemenin bir
anlamı ve karşılığı yoktur. Zaten, bu kapsamda
hâlen başvuruları bulunan mağdurlar olduğunu Hükûmet de
söyleyememekte, bu yönde herhangi bir tespiti bulunmamaktadır. Komisyonda
sorduğumuzda herhangi birinin başvurusu olmadığı
söylenmiştir. Sayın Bakana burada da soruyorum: Bu madde
kapsamında kaç kişi ve kimler vardır? Cevap veremezsiniz, var
diyemezsiniz, çünkü yok, olmayan duaya âmin denilmektedir. İstismar batağına
saplanan AKP zihniyetinin hiçbir anlam ve karşılığı
olmadığı hâlde gerekçesine 28 Şubat
Görevine on gün gelemedi diye memuriyetten atılanlar
var, sendikaya üye oldu, basın açıklaması yaptı diye
mesleğinden ihraç edilen polislerimiz var. Emniyet teşkilatı
personelimiz daha önce çıkan disiplin cezalarının affına
ilişkin kanunların kapsamı dışında
bırakılmıştır. Disiplin cezasıyla mesleklerinden
çıkarılan polislerimiz bu kanunlardan
yararlanamamıştır. Bu torba kanunda getirdiğiniz madde de
onları yine kapsamıyor. Gelin, bu arkadaşlarımızı
da kapsayan disiplin affını çıkaralım.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin çeşitli birimlerinde
görev yaparken idare tarafından sadece sicil amirlerince düzenlenen
olumsuz siciller gerekçe gösterilerek ve herhangi bir yargı kararı
olmadan resen emekli edilenler büyük mağduriyet yaşamaktadır.
2011 yılında çıkarılan 6191 sayılı Kanunla
yapılan düzenleme kapsamında verilen dilekçelerden YAŞ
kararıyla ilişiği kesilenlerinki kabul edilmiş, bakan
onayı veya kararnamelerle ilişiği kesilenlerinki reddedilmiştir.
6191 sayılı Kanun bütün mağdurları
kapsamamıştır dolayısıyla Anayasanın
eşitlik ilkesi apaçık ihlal edilmiştir. Resen emeklilerin
istekleri hâlinde mesleklerine dönebilmelerini sağlayacak düzenleme
yapılmalı, kapsam dışı kalan bu mağdurların
özlük hakları verilmelidir. Eğer anlamlı ve
karşılığı bulunan bir düzenleme yapmak niyetiniz varsa
gelin, bu önergemize destek verin, içi boş maddelerle Meclise boş
yere mesai yaptırmayın.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
birazdan önergeyi okutacaksınız. Bu önerge, ilk fıkrası
eklenmek istenen ilk fıkrayla ilgili bir önerge. Plan ve Bütçe
Komisyonunda sunuldu ve kabul edildi ama kanunun içinde yok.
Dolayısıyla kabul edilmiş bir önerge olmasına rağmen
raporda yer almamış. Dolayısıyla rapor eksik. Plan ve Bütçe
Komisyonunda verilmiş önerge de burada. İlk kısmı da
doğrudan doğruya zaten o önergeyle ilgili. Bunun düzeltilmesi
gerekiyor.
BAŞKAN Evet, Komisyon Başkanı söz
istiyor. İsterseniz bir söz verelim Sayın Başkana.
Buyurun Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkanım,
Sayın Grup Başkan Vekilimiz de doğru söylüyor. Evet, bu
konuşuldu ancak bu önergede değişiklik ihtiyacı olduğu
için orada kabul görmedi ve Genel Kurul aşamasında getirilmesi
konusunda bir karar çıkmıştı.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, hayır, Plan ve
Bütçe Komisyonunda kabul edildi.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Grup Başkan
Vekili, benim hatırladığım kadarıyla kabul edilmedi.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, kabul edildi Plan ve
Bütçe Komisyonunda.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Ben
hatırladığımı söylüyorum Sayın
Başkanım. Tutanaklardan baktırırız ona.
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman tutanakları
getiriniz çünkü rapor bu şekliyle eksik Sayın Başkanım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Efendim, bir ara verin, bir baktıralım.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
01.26
ON ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:
01.42
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet
Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 131inci Birleşiminin On Altıncı Oturumunu
açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan,
Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem
İnce'nin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Milli Savunma Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
5.- Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İncenin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sırada yer alan, Sanal
Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Diğer
işlerde de komisyonun olmayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince,
Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü bünyesinde Türk Silahlı
Kuvvetlerinin 5 Eylül 2013 tarihinden itibaren bir yıl daha UNIFIL
harekâtına iştirak etmesi hususunda, Anayasanın 92nci maddesi
uyarınca Hükûmete izin verilmesine dair Başbakanlık Tezkeresi ile
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 6 Temmuz 2013 Cumartesi günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 01.44