TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
134üncü
Birleşim
8
Temmuz 2013 Pazartesi
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve 20 milletvekilinin, plastik ürünlerde bulunan kimyasal maddelerin insan sağlığına etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/705)
2.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar ve 20 milletvekilinin, özelleştirme uygulamalarının ekonomi ve istihdama etkilerinin, özelleştirme iptallerine ilişkin yargı kararlarının uygulanmamasının sonuçlarının ve özelleştirmelerdeki yolsuzluk iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/706)
3.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 19 milletvekilinin, üzüm üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/707)
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, (10/632) esas numaralı, Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşları tarafından göç veren illerde göçe neden olan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Temmuz 2013 Pazartesi günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, İzmir Milletvekili Hülya Güven ve arkadaşları tarafından göz yaşartıcı gazların ne tür etkileri olduğunun araştırılması ve uzun vadede ortaya çıkabilecek istenmeyen etkilerinin önlenmesi amacıyla 12/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 8 Temmuz 2013 Pazartesi günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günü saat 14.00te toplanmasına ilişkin önerisi
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncunun MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı açıklama sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun görüşülen kanun teklifinin beşinci bölümü üzerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Çankırı Milletvekili İdris Şahinin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- Çankırı Milletvekili İdris Şahinin, İzmir Milletvekili Oktay Vuralın açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Çankırı Milletvekili İdris Şahinin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- Çankırı Milletvekili İdris Şahinin, CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, sivil toplum örgütlerini temsil eden ve Gezi Parkında bildiri okumak isteyen 34 kişinin gözaltına alınmasına ilişkin açıklaması
6.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, sivil toplum örgütlerini temsil eden ve Gezi Parkında bildiri okumak isteyen 34 kişinin gözaltına alınmasına ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
8.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
10.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
11.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, kamulaştırmasız el atmalara ilişkin açıklaması
12.- Adalet Bakanı Sadullah Erginin, Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrakın görüşülen kanun teklifinin beşinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Adalet Bakanı Sadullah Erginin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
14.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
15.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
16.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Adalet Bakanı Sadullah Erginin ve Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Orta Asya ve Kafkaslar
Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği
Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım Orman ve
Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/498) (S. Sayısı: 173)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıakanın, bağlı kurum ve
kuruluşların sosyal tesislerine ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/23010)
2.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği ile ilgili çeşitli hususlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/24906)
3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Bilgi Edinme Hakkı Kuruluna yapılan başvurulara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/25143)
4.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursada Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda 2002 yılından itibaren meydana gelen iş kazalarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/25358)
5.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin, Karabüke yönelik proje ve yatırımlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/25359)
6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlığa yönelik siber saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/25839)
8 Temmuz 2013
Pazartesi
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme
geçiyoruz.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve 20 milletvekilinin, plastik ürünlerde bulunan kimyasal maddelerin insan sağlığına etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/705)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde pet şişeler ve damacanalar başta
olmak üzere, plastik bardak, saklama kabı, biberon, emzik gibi
sayısız plastik üründe bulunan kimyasal maddelerin hormonal bozukluk
ve kanser riski taşıması nedeniyle insan
sağlığına etkilerinin araştırılması
amacıyla Anayasa'nın 98 ve İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Nurettin Demir (Muğla)
2) Hasan Akgöl (Hatay)
3) Namık Havutça (Balıkesir)
4) Aytuğ Atıcı (Mersin)
5) Mevlüt Dudu (Hatay)
6) Turgut Dibek (Kırklareli)
7) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
8) Tufan Köse (Çorum)
9) Ömer Süha Aldan (Muğla)
10) Sena Kaleli (Bursa)
11) Uğur Bayraktutan (Artvin)
12) Musa Çam (İzmir)
13) İlhan Demiröz (Bursa)
14) Candan Yüceer (Tekirdağ)
15) Aytun Çıray (İzmir)
16) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
17) Mahmut Tanal (İstanbul)
18) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
19) Sakine Öz (Manisa)
20) Aydın Ağan Ayaydın (İstanbul)
21) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
Gerekçe:
Türkiye'de her gün milyonlarca insan pet şişe,
damacana, plastik bardak, plastik saklama kabı, plastik kaşık,
çatal, pipet, biberon, emzik gibi ürünleri kullanmaktadır.
ABD Toksikoloji Enstitüsünden yapılan
açıklamalara göre, plastikte bulunan BPA (Bisphenol A) gibi kimyasal
maddeler sıcak ve soğuktan etkilenerek, temas ya da içinde muhafaza
ettiği yiyeceklere ve içeceklere geçmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü, bu kimyasal maddelerin
insanlarda kanser yapma riski taşıdığını
doğrulamıştır. Plastiklerin içindeki bu kimyasal maddeler
endokrin sistemini bozmakta, üreme, hipofiz, tiroid, meme dokusu gibi
çeşitli organ ve dokulara etki etmektedir. Buna bağlı olarak
büyüme ve gelişme, bağışıklık sistemi gibi
çeşitli sistemlere ciddi zararlar vermekte ve kanser
hastalığını tetiklemektedir.
Uzmanlar özellikle BPA (Bisphenol A) maddesinin obezite,
diyabet, astım, kalp-damar hastalıkları ve karaciğer
hasarına yol açmasının yanı sıra, kadınlarda
özellikle meme, erkeklerde ise prostat kanseri riskini
arttırdığını belirtmektedirler. Ülkemizde her geçen
gün artan kanser vakaları göz önüne alındığında,
bilinçsiz plastik kullanımının ciddiyeti daha çok ortaya
çıkmaktadır.
Bu konuda yapılan araştırmalar,
yetişkinler kadar bebek ve çocuk sağlığının da
BPA gibi kimyasal maddeler yüzünden ciddi tehlikelerle karşı
karşıya olduğunu ortaya koymaktadır. Çünkü BPA ihtiva eden
plastik biberon, şişe ve yiyecek kaplarına sıcak bir
sıvı veya yiyecek konduğunda BPA maddesi kaptaki
sıvıya ya da yiyeceğe geçmektedir. BPA'nın insan
sağlığı üzerine olumsuz etkileri olduğunu gösteren
yüzlerce araştırma bulunmaktadır. Ayrıca, genler üzerine
olan olumsuz etkilerinin sonraki nesillerde daha belirgin ortaya
çıkması ihtimali de belirtilmektedir.
Başta Amerika olmak üzere, Kanada, Fransa ve
Danimarka gibi dünyanın birçok ülkesinde üretimi durdurulan ve yasaklanan
bu kimyasalı içeren biberonlar ile plastik ürünlerin kullanımı
konusunda vatandaşlar yeterince bilgi sahibi değildir.
Halkımızın hangi plastik ürünler sağlığa
zararlıdır; hangileri değildir konularında bilgilendirilerek,
cam şişe kullanımına özendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca,
hormonal bozukluklar ve kanser riski taşıyan bu kimyasal maddelerin
başta biberonlar olmak üzere tüm yiyecek ve içecek saklama kapları
ile diğer plastiklerde kullanımının yasaklanması
hayati önem taşımaktadır.
Bu nedenle ülkemizde pet şişeler ve damacanalar
başta olmak üzere, plastik bardak, saklama kabı, biberon, emzik gibi
sayısız plastik üründe bulunan kimyasal maddelerin hormonal bozukluk
ve kanser riski taşıması nedeniyle insan
sağlığına etkilerinin araştırılması
amacıyla Meclis araştırması açılması büyük önem
arz etmektedir.
2.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar ve 20 milletvekilinin, özelleştirme uygulamalarının ekonomi ve istihdama etkilerinin, özelleştirme iptallerine ilişkin yargı kararlarının uygulanmamasının sonuçlarının ve özelleştirmelerdeki yolsuzluk iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/706)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiyede özelleştirme uygulamalarının
ekonomi ve istihdama olan olumsuz etkilerinin incelenmesi, özelleştirme
iptallerine ilişkin yargı kararlarının
uygulanmamasının sonuçları ve son dönemde yapılan
özelleştirmelerde gündeme gelen yolsuzluk iddialarının araştırılması
amacıyla Anayasa'nın 98, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci
maddeleri kapsamında Meclis araştırması açılması
konusunda gereğini arz ederiz.
1) Gürkut Acar (Antalya)
2) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
3) İhsan
Özkes (İstanbul)
4) Arif Bulut (Antalya)
5) Veli
Ağbaba (Malatya)
6) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
7) İlhan
Demiröz (Bursa)
8) Mahmut Tanal (İstanbul)
9) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
10) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
11) Sakine Öz (Manisa)
12) Doğan Şafak (Niğde)
13) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
14) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
15) Turgut Dibek (Kırklareli)
16) Ömer Süha Aldan (Muğla)
17) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
18) Hasan Akgöl (Hatay)
19) Namık Havutça (Balıkesir)
20) Nurettin Demir (Muğla)
21) Mevlüt Dudu (Hatay)
Gerekçe:
Türkiye, ekonominin rekabete açılması, kamunun
yükünün azaltılması, girişimciliğin desteklenmesi gibi
söylemlerle özelleştirme sürecine sokulmuş, 1985-2012 döneminde
onlarca kamu tesisi ve işletmesi satılmıştır. Türkiye,
toplam onyedi yıllık dönemde yaklaşık 43 milyar
dolarlık satış yaparken yaklaşık 35 milyarlık
satış AKP'nin işbaşında olduğu 2003-2012
döneminde gerçekleşmiştir. Ülke ekonomisine ciddi katkılar
sağlayan Türkiye'nin en büyük ve tekel konumundaki tesisleri üç beş
yıllık gelirleri karşılığında bu dönemde
satılmıştır.
Özelleştirme uygulamaları, zaman zaman bu
satışlardan zarar görenler tarafından yargıya
taşınmış ancak yargı kararlarının büyük
bölümü uygulanmak yerine yok sayılmaya
çalışılmıştır. Seydişehir Eti Alüminyum
AŞ'nin özelleştirmesi ile ilgili Danıştay
kararlarının uygulanmaması bu durumun en tipik örneğidir.
Seydişehir Eti Alüminyum AŞ 305 milyon dolara özelleştirilirken,
yine özelleştirme ihalelerinde ortaya çıkan fiyatlarla değeri
yaklaşık 2 milyar doları aşan Oymapınar HES'in
bedelsiz olarak alıcı şirkete verilmesi Danıştay
tarafından kesin olarak iptal edilmiştir. Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı ve Hükûmet bu kararı uygulamak
yerine, Seydişehir Eti Alüminyum AŞ'yi geri alabilmek için asliye
ticaret mahkemesine dava açmış, bir süre sonra bu dava da geri
çekilmiştir. Bu tür uygulamalar nedeniyle özelleştirme süreçleri,
ekonomik etkileri bir yana hukuk devleti ilkesinde de ağır
tahribatlar yapmıştır. Özelleştirme, hukukun
işlemediği bir alan hâline getirilmiştir.
Özelleştirilen işletmelerde ciddi istihdam
kayıpları yaşanmaktadır. Sigortalı, güvenceli, örgütlü
çalışma düzeni yerine sendikal örgütlenmenin olmadığı,
sigortasız, güvencesiz çalışma düzeni gündeme gelmektedir.
Son dönemde yapılan özelleştirmelerde bir dizi
iddia da gündeme gelmektedir. Bazı tesislerin üzerinde bulunduğu
arsanın bedelinden bile düşük fiyatlarda özelleştirilmesi,
iktidara yakın kişilere bu tesislerin verilmesi, ödemelerin
ertelenmesi gibi tartışmalar sık sık kamuoyuna
yansımaktadır.
AKP, önümüzdeki üç yıllık dönem için 38 milyar
dolarlık özelleştirme hedefi belirlemiştir. Son on yıldaki
yanlış uygulamaların sürdürülmesi hâlinde, Türkiye ve
halkımız açısından büyük kayıplar ortaya
çıkabilecektir.
Bu nedenlerle özelleştirme uygulamalarının
ekonomi ve istihdam üzerindeki etkilerinin incelenmesi, yargı kararlarının
uygulanmamasının sonuçlarının incelenmesi,
özelleştirmelerdeki yolsuzluk iddialarının
araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılması gerekli görülmektedir.
3.-
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 19 milletvekilinin, üzüm
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/707)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz, iklim ve toprak koşulları
bakımından bağcılığa ve şaraplık üzüm
yetiştirmeye oldukça elverişlidir. Şaraplık üzüm
çeşitlerinin bol ve kaliteli olması şaraplık üzüm üretimi
açısından büyük önem taşımaktadır. Türkiye'de
yaklaşık 550 bin hektar bağ alanı bulunmakta ve bu alandan
yaklaşık 4 milyon ton üzüm üretilmektedir. Ülkemiz
bağcılık sektöründe dünyada bağ alanında 4'üncü,
üretimde ise 6'ncı sırada bulunmaktadır. Türkiye'de bağ
alanlarının yüzde 57,7sinde sofralık, yüzde 13,5inde
şaraplık, yüzde 28,8inde ise kurutmalık üzüm
yetiştirilmektedir. Türkiye, alan ve üretim miktarları
bakımından AB üye ülkeleri dikkate alındığında
3üncü sırada gelmektedir.
Türkiye'de şaraplık üzüm yetiştirilen
illerin başında Tekirdağ gelmektedir. Öncelikle, bölge,
bağcılık açısından dünyanın üzüm ve şarap
üretimine en elverişli coğrafi ve iklimsel şartları
taşımaktadır. Tekirdağın ilçeleri dikkate
alındığında Şarköy, merkez ve Malkara, gerek bağ
alanları gerekse üzüm üretimi bakımından önemli
sayılabilecek ilçelerdir. Şarköyün bağ alanları ilin
toplam bağ alanlarının yüzde 70ini ve üzüm üretiminin
yaklaşık yüzde 80ini oluşturmaktadır.
Tekirdağın ekonomik yaşamı içerisinde
bağcılık ve şarapçılık sektörü özel bir yere
sahiptir. 2010 sonbaharı ve 2011 ilkbaharında yaşanan iklimsel
değişiklikler birçok yörede sofralık ve şaraplık üzüm
bağlarının hastalanmasına neden olmuştur ve bu
hastalıklar üzüm rekoltesini olumsuz etkilemiştir. Üzüm üreticileri,
yıllardır Hükûmete ve tarımla ilgili devlet
kuruluşlarına uyarıda bulunarak küresel iklim değişikliğine,
bağlarda kullanılan ilaçların yan etkilerine dikkat çekmeye
çalışmışlardır. Fakat buna rağmen
sorunlarına kalıcı çözümler üretilmemiştir.
Bağcılıkta ve şarap üretiminde önemli
bir yere sahip olan Tekirdağda üretim yapan bağcılar, özellikle
TEKELin özelleştirilmesinden sonra büyük sorunlar yaşamaya
başlamışlardır. Üzümün maliyet fiyatları her yıl
artarken üzüm fiyatlarının yıllardır hep aynı seviyede
kalması, hatta bazı üzümlerin fiyatlarının düşmesi
üzüm üreticilerini sıkıntıya sokmuştur. Üzüm üreticileri
sattıkları üzümün parasını alamamaktadır.
Uygun iklim ve toprak koşulları, sahip
olduğu asma genetik varlığı ile bağ alanı ve
üretim miktarları bakımından önemli bir yere sahip olmasına
rağmen bağcılık yapan üreticilerin yetiştirme ve
pazarlamadan kaynaklanan önemli sorunları ne yazık ki göz ardı
edilmektedir. Hâlâ sektörde üretici ile ürünü işleyen sanayici
arasında iyi bir koordinasyon bulunmamaktadır. Ayrıca bağ
alanlarının büyük bir kısmı modern uygulamadan uzak, telsiz
sistemle terbiye edilmektedir. Telli sistemlerin kurulması ise
bağcının bütçesini aşmakta, kaliteli ve pazarın
istediği çeşitlerin dışında kurulan bağların
ürünleri ise pazarlama sorunları yaşamaktadır. Buğday,
ayçiçeği ve diğer ürünlere destek primi verilirken üzüm üreticilerine
gereken devlet destekleme primleri verilmemektedir. Üzüm üreticisi devletten
yalnızca mazot desteği almaktadır fakat bu da
sorunlarını çözmek için yeterli değildir. O nedenle
bağcının ve bağcılığın desteklenmesine
yönelik politikalar geliştirilmeli, uygulanmalı ve üreticiye mazotun
yanı sıra ürün desteği mutlaka verilmelidir. Üzüm
üreticilerimizin büyük bir kısmı hastalık ve zararlılarla
mücadele etmektedir. Yetiştirilen üzümün kalitesini önemli ölçüde
düşüren hastalık ve zararlılarla nasıl mücadele edileceği
konusunda üretici bilgilendirilmeli, gerekli destek
sağlanmalıdır.
Yukarıda belirtilen hususlar doğrultusunda üzüm
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak gerekli
önlemlerin alınması amacıyla Anayasanın 98inci ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104üncü ve 105inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Candan Yüceer (Tekirdağ)
2) Doğan Şafak (Niğde)
3) Sakine Öz (Manisa)
4) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
5) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
6) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
7) Namık Havutça (Balıkesir)
8) Turgut Dibek (Kırklareli)
9) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
10) Ömer Süha Aldan (Muğla)
11) Hasan Akgöl (Hatay)
12) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
13) Arif Bulut (Antalya)
14) Veli Ağbaba (Malatya)
15) İlhan Demiröz (Bursa)
16) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
17) Mahmut Tanal (İstanbul)
18) Nurettin Demir (Muğla)
19) Mevlüt Dudu (Hatay)
20) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
BAŞKAN Evet, önergeler gündemdeki yerini alacak ve
Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeleri sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, Kâtip Üyeliğe seçilen
Erzincan Milletvekili Muharrem Işık Beyi kutluyor, kendisine
başarılar diliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım,
okutuyorum:
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, (10/632) esas numaralı, Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşları tarafından göç veren illerde göçe neden olan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Temmuz 2013 Pazartesi günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
8/7/2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 8/7/2013 Pazartesi günü (bugün)
toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisini,
İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay Vural
İzmir
MHP Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan Kütahya Milletvekili Alim
Işık ve arkadaşlarının (10/632) esas numaralı göç
veren illerde, göçe neden olan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verdiği
Meclis araştırma önergesinin 8/7/2013 Pazartesi günü (bugün) Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisi lehinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7 Mart 2012 tarihinde,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu milletvekilleri olarak göç veren illerde göçe
neden olan faktörlerin araştırılarak göç sorununun önlenmesi
adına yapılacak tedbirlerin alınması amacıyla
vermiş olduğumuz Meclis araştırma önergesinin Meclis
gündemine alınması yönündeki talebimiz üzerine söz aldım. Bu
vesileyle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, yarın idrak etmeye
başlayacağımız mübarek ramazan ayının tüm Türk
İslam âleminde hayırlara vesile olmasını temenni ediyor,
sizlerin de ramazanlarını ayrı ayrı kutluyoruz.
Değerli milletvekilleri, son on bir
yıldır tek başına Türkiyeyi yöneten Adalet ve
Kalkınma Partisi hükûmetlerinin ne yazık ki aldığı
yanlış tedbirler ve uyguladığı yanlış
politikalar sonucunda ülkenin bazı illeri hızla göç vermeye devam
ederken bazı illerimizde de nüfus artışı ve bunun
getirdiği sorunlar giderek büyümektedir.
Bu illerde en önemli sorun olarak ortaya
çıkan işsizlik ve kamu yatırımlarının
yetersizliğidir. Özellikle 2011 yılında yapılan genel
seçimlerde, hızla göç verdiği için nüfusunun azalması sonucunda
milletvekilliği sayıları düşen iller bunun en belirgin
örnekleridir. Bazı illerimizde 2, bazı illerimizde 1
milletvekilliği azalarak bu göçün acı sonuçlarını bu
illerimiz bu seçimlerde milletvekili kaybederek
yaşamışlardır. Bunlardan birisi de benim seçim bölgem olan
Kütahya ilidir. 2000 yılında 657 bin nüfusa sahip olan bu ilimiz, son
on yılda 100 bine yakın çok büyük bir bölümü erkek genç nüfustan
oluşan nüfusunu başka illere kaybetmiştir. Buna benzer
şekilde, komşumuz Afyonkarahisar ili 2 milletvekilliği
kaybetmiştir. Yine, Yozgat ilimiz 2 milletvekilliği kaybetmiş.
Onun dışında birçok illerimiz yine 1 veya 2 milletvekili
kaybederek bu göçün verdiği sonuçla muhatap olmuşlardır. Peki,
sebep nedir diye düşünülüp araştırıldığında
bunun en önemli sebebi o ildeki gençlere hitap eden iş imkânının
olmamasıdır. Doğal olarak kamu
yatırımlarının azalması, var olan kamu kurum ve
kuruluşlarının özelleştirme adı altında
hızla satılarak Hükûmet açısından bütçeye veya cari
açığa katkı sağlayan gelir elde edilmesi ama o ilin
gençleri açısından ise var olan bir iş imkânının,
iş kapısının onlara kapatılmasıdır.
Değerli milletvekilleri,
TÜİKin yaptığı değerlendirmeler sonucunda
yayınladıkları raporlara bakarsanız, bir tarafta il göç
veriyor, genç nüfusunu başka illere kaptırıyor, milletvekili
sayısı düşüyor; öbür taraftan, TÜİKin rakamlarına
baktığınızda en düşük işsizlik oranının
olduğu iller kapsamına giriyor. Bu nasıl bir çelişki? Örnek
veriyorum: En yüksek göç veren iller 2011 yılı gerçekleşmiş
sonuçlarına göre; yüzde 9,55 Bilecik, yüzde 8,27 Isparta, yüzde 4,44
Kütahya, Erzincan, Amasya, Karabük, Burdur,
Manisa, Sivas, Yozgat, Tokat diye gidiyor. Aynı TÜİK işsizlik
oranlarını yayınlıyor, Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak
illerinin yer aldığı TR33 Bölgesi yüzde 4,7 ile en düşük
işsizlik oranın olduğu iller. diyor. Şimdi, göç eden
insanların işsizlik gerekçesiyle bu illerini terk ettiğini
dikkate almazsanız, kalan ihtiyarlar arasında işsiz
sayısının az olduğunu görürsünüz; TÜİKin gerçeği
budur. Bu TÜİK, o ili terk eden genç nüfusun neden terk ettiğini tespit
etmeli İşsizlik nedeniyle terk ettim. diyorsa o ilin işsizlik
oranlarına bunu ilave etmelidir. Gençlerin bunu dediğini biliyoruz
ama TÜİK bunu rakamlara yansıtmayarak Kütahyada, Manisada,
Tokatta işsizlik düşük. diyorsa ancak kendini kandırıyor
ve devleti kandırıyor; bunun mutlaka ele alınması
lazım. Diğer taraftan, özellikle bu illerimize yapılacak kamu
yatırımlarının artırılması ve teşvik
sisteminde göç veren illerin özel olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, yine, Hükûmetin geçen yıldan itibaren uygulamaya
koyduğu yeni teşvik sistemine baktığınız zaman,
bu illerde yeni kurulacak sanayi yatırımlarına teşvik
verdiğini görüyorsunuz. Allah aşkına bu ilde var olan sanayi
kuruluşlarının kendisini üretim oranı olarak tatmin edecek
bir orana kavuşamadığı ve işsizlik nedeniyle
sıkıntı yaşadığı ortada iken var olan kuruluşlara
teşvikte bulunmayacaksınız, yatırımlarını
yapmış olan insanlara destek vermeyeceksiniz Gel, bu illere yeni
tesisler kurarsan sana teşvik vereceğiz. diyeceksiniz. Kurmuyorlar
çünkü var olanlar kapanıyor. Bu sistemi ilin göç verileriyle, nüfus
artışıyla, nüfusa yeni eklenen gençlerle ve yatırımların
teşvik sistemiyle birlikte değerlendirmemiz lazım. Kütahya ili
ve içinde bulunduğu bölge, Ege Bölgesinde en yüksek göç
oranlarının gerçekleştiği bir bölge -Afyon ve
Kütahyayı birlikte değerlendirdiğimiz zaman- ama
bakıyorsunuz, TÜİKin rakamlarında bu illerimizdeki
işsizlik oranının en düşük olduğu söyleniyor. Bu
çelişkinin giderilmesi lazım. Şunu söylerse TÜİK, ona
katılırım: Evet, bu göçten sonra kalan ihtiyarlar arasında
işsizlik azdır, emeklisi bol olan illerdir. İşsizlik bundan
dolayı düşmüştür. derse bunun
inandırıcılığı var ama yok Bu illerde
işsizlik az, dolayısıyla kamu yatırımları
yeterli, göç de yok. diyorsa o zaman kendisiyle çelişiyor. Bunun önüne
geçilmesi lazım. Dolayısıyla, bu konuyu mutlaka Meclis gündemine
alıp göç veren illerimizdeki temel sebepleri ve
yanlışlıkları ya da kamuoyuna yanlış
aktarılan bu tür değerlendirme sonuçlarını ele alıp
yeniden incelemek ve bunun önüne geçilmesi için, tedbirlerinin
alınmasını sağlamalıyız.
Diğer taraftan, göçün sebep olduğu bu
faktörlerin etkisiyle başka illere göç eden, nüfusu artan ama bu göçle
gelen işsizlere iş sağlamayan büyük illerimizin durumu da
apayrı bir konudur. Metropoller sürekli göç alıyor ama göçle gelen
insanlarımız o illere gittiğinde kendilerini ve ailelerini
geçindirecek iş sahibi olamıyorlar. Bu illerin varoşlarında
yeni sorunlarla, birçok sosyal sorunla karşı karşıya
kalıyorlar.
O nedenle, bu, göç konusunu iki boyutlu olarak, hem göç
veren iller açısından hem de göç alan illerin
yaşadığı ve muhatap olduğu sorunlar açısında
yüce Meclis mutlaka ele almalı ve bu anlamda yapılacak bir
çalışmanın sonucunda tedbirleri gündeme getirip mutlaka yasal
düzenleme gerekiyorsa onların da yapılmasını
sağlamalıdır diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle önergemizin Meclis
gündemine bir an önce alınarak bu illerimizde yaşanan sorunların
genişçe araştırılmasını ve önlemlerin
alınması konusunda yüce Meclisin üzerine düşeni
yapmasını temenni ediyor, tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz
isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde göç veren iller, göçe
neden olan sorunlar aslında otuz yıllık yakın tarihimizin
de en önemli toplumsal olaylarının nedenlerini oluşturuyor. Biz
her ne kadar Barış ve Demokrasi Partisi Grubu olarak
araştırma önergesinin aleyhinde söz aldıysak da bunun üzerinde
bir konuşma olarak grubumuzun bu konudaki düşüncelerini aktarmak
istiyoruz.
Öncelikle, ülkemizdeki göç haritasına şöyle bir
bakmakta yarar var, azınlıkların göç olayının
altında yatan olayları bir irdelemekte yarar var. En yakın, 6-7
Eylül olaylarından başlayarak günümüze, Rumların olsun,
Ermenilerin, Süryanilerin, Asurilerin, Ezidilerin, azınlıkların
güvenlik nedeniyle yoğunlaşan 1970, 1980 ve 1990lı
yıllarda üç dalga boyutundaki göçleri ve bu göçlerden sonra, geri
dönüş kapılarının açılmasıyla da beraber geri
dönüşün yaşandığı bir bölüm var. Azınlık
olmalarından, etnik olarak farklı, dinî, mezhepsel konumları
gereği bugün Ezidi olsun, Süryani olsun güneydoğuda; batıda
İstanbul gibi metropollerde de birçok Rum ve diğer
azınlıkların göç ettiğinin ve sayılarının da
çok düştüğünün farkındayız. Bunun sonucu,
topraklarına, köylerine, bahçelerine el konulması, uzun süreler
sonrası zilyetlikle topraklarının kendi mülkiyetlerine
geçirilmesi bir vakıa.
İkincisi: Bazı illerimizden ekonomik nedenlerle
göç olayı var ve en büyük göçün yaşandığı İç
Anadoluda Sivas gibi illerimizden, Karadenizde Sayın
Başbakanın memleketi Rize dâhil olmak üzere toprağın az
olduğu illerimizden metropollere yapılan ekonomik nedenli göçler var.
Doğu ve Güneydoğudan yine metropollere, Egeye, Akdenize,
İstanbula cumhuriyet tarihi boyunca bölgesel geri kalmışlık,
dengesizlik nedeniyle yaşanan göçler var. Şimdi Bu göçlerin sonucu
Türkiyede en büyük Kürt şehri hangisi? diye sorulursa bunun
cevabının İstanbul olduğunu hemen söylerler. Tabii ki
İstanbul, en fazla Sivaslı -iç göç sonucu yerleşen- ailelerin
olduğu bir şehirdir, ondan sonraki sırada Karadeniz illeri
geliyor. Yine, Ege ve Akdenize baktığınız zaman, Doğu
ve Güneydoğu Anadoludan özellikle Kahramanmaraş, Adıyaman,
Malatyadan Adana, Mersin ve Antalyaya, Akdenize doğru bir göç
dalgası var. Bunun yanında, otuz yıllık çatışma
sürecinin yarattığı bir göç dalgası daha var ki bunun
toplumsal, sosyal boyutu çok daha fazladır. Bunu varoşlarda,
metropollerde siyaset yapanlar bilir yani köyleri yakılan, 17.500 faili
meçhule uğrayan, 4 bini aşkın yakılan yıkılan, 1990lı
yıllardaki köy yakmaları sonucu evinden barkından,
toprağından olan ve milyonlar olarak ifade edilen, başta
İstanbul, İzmir, Mersin, Adana olmak üzere büyük metropollere
yoğun olarak bir göç olayı var. Bu göçe can güvenliği, mal
güvenliği boyutuyla bakıldığında Diyarbakır gibi
bir metropolün nüfusunun bir anda milyonun üstüne çıkması işte
bu göçler sonucudur. Doğuda Van gibi bir ilimizin nüfusunun 5 kat birden
artmasının nedeni, aynı şekilde can güvenliği
nedeniyle, güvenlik ve çatışma nedeniyle yerinden zorla edilenlerin
gidebilecekleri en yakın mesafedeki illerden biri olması nedeniyle
Diyarbakır ve Van gibi merkezî metropollerde nüfusun 1 milyonu
geçtiği görülür.
Bunun farklı bir boyutu daha vardır
arkadaşlar; bu, görünmeyen bir boyuttur, kimse de görmek istemez ama bu
bir ayıp olarak herhâlde, her zaman karşımıza
çıkacaktır ister kabul edelim ister etmeyelim. Siz, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı 16 bin yurttaşınızın hâlâ
zorunlu göç nedeniyle Saddam döneminde Iraka gidip orada hâlâ yaşadığını
biliyor musunuz? Mahmur Kampını ve Mahmur Kampıyla beraber
farklı beş altı kampa dağılmış,
sayıları 16 bini aşan, büyük çoğunluğu
Şırnak ilinin Uludere, Beytüşşebap, Şırnak
merkez, Güçlükonak gibi birimlerinden olmak üzere, 1990lı yıllarda
köy yakılmaları ve faili meçhuller nedeniyle Saddam döneminde dahi,
Saddam döneminde gidip Irakta sığınan ve hâlâ yirmi
yıldır orada yaşayan yurttaşlarımızı biliyor
musunuz? Bu, bir gerçekliğidir bu ülkenin ve dünyanın en büyük
16ncı ekonomisinde eğer hâlâ 16 bin yurttaşınız
yakın zamanda mülteci olarak bir başka komşu ülkede
yaşıyorsa bununla iftihar edemezsiniz, onur duyamazsınız.
Dünyanın 16ncı büyük ekonomisinde, ileri demokrasisinde kendi
yurttaşlarınız hâlâ mülteci. Bu, yakın tarih, bir de
darbelerin mültecileri vardır.
Bu Meclisin, 12 Eylül darbesinin mültecilerine bir borcu
vardır arkadaşlar. Bugün, Mısırda darbeciler, darbecilerin
karakterini göstererek halkın üzerine kurşun
yağdırıyor ve toplu katliamlara başlıyorlar çünkü
onları bir tek şey korur, silah, tank, ölüm kusan soğuk
metaller, uçaklar, bombalar ve yönetim biçimi olarak sıkıyönetim,
olağanüstü mahkemeler ve özgürlüklerin tamamen rafa
kaldırılması ve toplantı, gösteri dâhil basın
özgürlüğünün, her türlü ifade hürriyetinin tamamen ortadan kaldırılması.
Bu da 21inci yüzyılda Mısırda yaşanıyor ve birileri
de bu darbenin adını koymakta tereddüt dahi etseler, bal gibi,
seçimle gelen birisini yine bir genelkurmay başkanının, yine
askerî bir hiyerarşi içinde devirmesinin çok açık, çok net
olduğu bir darbeyle karşı karşıyayız.
Şimdi, 12 Eylülde bu darbe sonucu sağcı,
solcu, benim tanıdığım, Avrupada gidip gördüğüm,
karşılaştığım binlerce insan şu an hâlâ
mülteci arkadaşlar, çoğunu da vatandaşlıktan attılar o
zaman, hâlâ ülkelerine dönemiyorlar, döndükleri zaman soruşturma
geçiriyorlar, darbe hukuku, sıkıyönetim mahkemeleri,
sıkıyönetim fişlemeleri, sıkıyönetim
aramalarıyla. Peki, bu Meclisi kapatan darbecilere karşı bu
Meclisin bu mağdur durumdaki siyasi mültecilere de elini uzatması
gerekmez mi? Çok gecikmiş bir görevdir, bu onurlu bir görevdir. Meclisin
milletin iradesine sahip çıkma ve darbecilere karşı da
tavır koyması açısından son derece önemlidir. Sadece Mısırda veya başka
yerde darbeye karşıyım, Türkiyede darbeyi
yargılayayım. deyip Türkiyedeki darbecilerin GATA palasta yatarak
tutuksuz yargılandığı tek ülke Türkiyedir arkadaşlar.
GATA palasın mimarlarına ve onun patentini siyaseten
taşıyanların darbelerle ilgili konuşurken çok dikkatli
olması gerekiyor. 80 yaşındaki nineleri çocuklarına
yardım ettiği için hapse atan bu ülkede Türkiyenin darbecileri GATA
palasta yatıyor. GATA palasta yattıktan sonra Mısıra
karşı söylenen hiçbir sözün itibarı yoktur.
Bu araştırmanın
yapılmasının faydalı olacağını
düşünüyorum.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Doğan Şafak, Niğde Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
DOĞAN ŞAFAK (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin göç
veren illerimizde göçe neden olan sorunların araştırılarak
göçün engellenmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesiyle ilgili
grup önerisinin lehinde söz almış bulunmaktayım.
Sayın milletvekilleri, başta doğu, güneydoğu
ve Karadeniz olmak üzere benim de içinde yaşadığım
coğrafyanın, özellikle İç Anadoluda bulunan birçok kentinin göç
verdiğini hepimiz iyi biliyoruz.
Göçler genellikle kırsal kesimden, köy belde ve
kasabalardan, kısmen de olsa kent merkezlerinden gerçekleşmektedir.
Özellikle tarım ve hayvancılıkta yaşanan büyük
sıkıntılar, ekonomik zorluklar, çalışma
koşullarının zorluğu ve ağırlığı,
sosyal güvenceden yoksunluk, küçük kentlerde üniversite mezunlarının
iş olanaklarının bulunmaması, küçük kentlerde sanayi
yatırımlarının yapılmaması, gelir
dağılımındaki adaletsizlik, terör ve güvenlik sorunu,
çiftçilerin ürünlerini değerlerinde ya da maliyetinde satamaması,
küçük kentlerdeki özelleştirme maliyetleri, televizyon ve medyadan izlenen
büyük kent merkezlerindeki renkli hayatlar insanları başta
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya, Bursa olmak üzere
birçok kent merkezine göçe zorlamaktadır.
Kendi kentimden örnek verecek olursam, nüfusunun 2 binin
altına inmesi dolayısıyla Niğde ilinde 23 belde belediyesi
kapatılmıştır. Ülkemizden örnek verecek olursak, Türkiye
toplamında 1.591 belde belediyesi kapanmıştır. Bu da
bizlere göçlerin nedenleri hakkında belirgin ipucu vermektedir.
Değerli milletvekilleri, göçlerin genellikle
kırsal kesimde olmasının nedeninin tarım,
hayvancılık ve işsizlikte yaşanan sorunlar olduğunu
söylemiştik. Bu konuyla ilgili sizlere bazı rakamlar vereceğim.
2006 yılında çıkarılan Tarım
Kanununun 21inci madde hükmüne göre her yıl gayrisafi millî
hasılanın en az yüzde 1inin tarımsal desteklemelere ayrılması
gerekmektedir. Hükûmet kendi çıkardığı yasaya
uymamıştır. Elimde bulunan dört yılın
rakamlarını söyleyecek olursak, 2007, 2008, 2009 ve 2010
yılında çiftçiden 16 milyar 299 milyon lira kesinti
yapmıştır. Rakamlara boğmamak için sadece 2010
yılını örnek vermek istiyorum, diğer yılların
toplamını söyleyeceğim. 2010 yılında gayrisafi millî
hasıla 1 trilyon 28 milyar 802 milyondur. Çıkarılan kanunla
tarıma ödenmesi gereken 10 milyar 288 milyondur, çiftçiye verilen 5 milyar
605 milyondur yani çiftçiye 4 milyar 683 milyon eksik ödenmiştir.
2011-2012 yılını buna dâhil edecek olursak tarıma verilen
destek ortalama 25 milyar azalmıştır.
Tarımda kullanılan mazota çiftçi 5 milyar 900
milyon vergi ödemektedir. Yer altı sulamalarında -tarımda-
kullanılan enerji fiyatlarının bu Hükûmet döneminde maliyetleri
tahammül boyutlarını aşmıştır. 140 bin
tarımsal sulama abonesinin yüzde 80inin MEDAŞ ve enerji
şirketlerine borcu vardır. Toplam borç, faiziyle birlikte 2,5 milyar
liranın üzerindedir. Yüzde 40ının elektriği kesik
durumdadır.
Türkiye'nin ekili alanlarının yüzde 75ini
tahıl ürünleri kaplamaktadır. Buğday, arpa, çavdar, yulaf, bu
ürünler para etmemektedir. Ayrıca, kırsalda narenciye, pamuk,
patates, pancar, lahana gibi ürünler de artık köylüye gelir getirmemektedir.
Örneğin, 2003-2009 yılları arasında 11 milyon 945 bin ton
buğday ithalatı yapılmıştır.
Karşılığında 3,5 milyar dolar ithalat parası
ödenmiştir.
Hayvancılıkta aynı sorunlar devam
etmektedir. Çiftçi 7,5 milyara aldığı hayvanı bugün 1,5
milyara satamamaktadır. Türkiye, bu Hükûmet döneminde Türkiyenin yüz ölçümü
bakımından ikinci büyük ili olan Ankaranın yüz ölçümü kadar 2,5
milyon hektar alanı tarımda işlemekten vazgeçmiştir.
Yanlış politikalar sonucu ülkemizin boş bırakılan
tarım alanı büyüklüğü ise Yalova, Kilis, Bartın, Zonguldak,
Düzce, Osmaniye, Iğdır, Kocaeli olmak üzere 8 ilin toplam
alanını geçmiştir. Toplam 20 bin kilometrekaredir. 2002
yılında tarımdan geçimini sağlayan çiftçi, üretici
sayısı 7 milyon 400 bin iken 2009 sonu itibarıyla bu rakam 5
milyon 200 bindir. Yani 2 milyon üretici üretimden elini çekerek göç
etmiştir.
Değerli arkadaşlar, küçük kentlerde de
özelleştirme sonucu fabrikalar, limanlar satılmış ve bu
kentlerde başlayan ekonomik gerilemeler büyük kentlere insanları göçe
zorlamıştır. Örneğin, TEKEL sigara bölümünün 2004
yılında özelleştirilmesi sonrasında satılan 6
fabrikadan 5i kapanmıştır. İstanbul, Adana, Bitlis,
Malatya ve Tokat fabrikaları kapalıdır, yalnızca
Ballıca Fabrikası çalışmaya devam etmektedir. TEKEL içki
bölümünün özelleştirilmesi sonrasında ise satılan 19 fabrikadan
9u kapatılmıştır; Ankara, Çanakkale, Diyarbakır,
İstanbul, İzmir, Şanlıurfa, Kırıkkale, Ürgüp,
Yozgat. Bu 19 fabrika 2004 yılında stokları ve arsalarıyla
birlikte 290 milyon dolara satılmış, satın alanlar bir
yıl içinde Amerikan Texas Pasific firmasına bu tesislerin yüzde
92sini 810 milyon dolara devretmişlerdir. 2008 yılında ise TEKEL
sigara bölümü British American Tobacco firmasına
satılmıştır.
Bunun dışında, geçtiğimiz yıllar
boyunca şeker fabrikalarının, çimento fabrikalarının
özelleştirilmesi sonucu küçük kentlerde işsizlik ve gelir
dağılımı bozulmuş ve büyük kentlere göçün nedeni
olmuştur.
TÜİKin son bir yıldaki verilerinden
yapılan derlemeye göre 2012 yılında en çok göç veren il
Ağrı ilidir. 552.404 kişinin yaşadığı
Ağrı ilinde 27.984 kişi başka illere göç etmiştir.
Ağrı ilimizi binde eksi 25,64 göç hızıyla Muş ve eksi
21,03 net göç hızıyla Kars ilimiz takip etmiştir. Türkiyede
geçen yıl 2 milyon 317 bin 814 kişi şehir
değiştirmiştir. En fazla göç alan şehir İstanbul,
Ankara ve İzmir olarak gerçekleşmiştir. 5 milyon kişinin
yaşadığı başkent Ankaraya ise geçen 2012
yılında 160.230 kişi yerleşmiştir.
Değerli milletvekilleri, bunun
dışında göçün bir başka sebebi ise yüz binlerce üniversite
mezunu olan gençlerin okullarını bitirdikten sonra kendi kentlerinde,
özellikle Anadolunun küçük kentlerinde iş bulamamasıdır; bu
sebepten dolayı büyük kentlere göç etmektedirler veya memleketlerine
dönmemektedirler. Üretimden yoksun genel ekonomik uygulamaların etkisi ve
istihdam yaratılamaması da göçün nedenleri arasındadır. Bu
Hükûmet öncesi -cari işlemler açığı- seksen yılda
toplam 44 milyar dolar cari açık veren Türkiye, bu Hükûmet döneminde on
yılda 349 milyar dolar cari açık vermiştir; örneğin,
Aralık 2002de 6,6 milyar dolar olan sıcak para, Mayıs 2013te
160 milyar dolara çıkmıştır. Bu Hükûmet öncesi seksen
yılda toplam 247 milyar dolar
açık veren Türkiye, bu Hükûmet döneminde toplam 586 milyar 900 milyon
dolar açık vermiştir.
Dolayısıyla, Anadolu kentlerinde yaşanan
bu göç olayının araştırılması sebebiyle
Milliyetçi Hareket Partisi tarafından verilen Meclis araştırma
önergesiyle ilgili grup önerisini desteklediğimizi belirtir, yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz
isteyen Vural Kavuncu, Kütahya Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin göç veren illerde
yaşayan kişiler ve şehirlerle ilgili sorunlar yönünde
verdiği araştırma önergesiyle ilgili grup önerisinin aleyhinde
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, göç insanlık tarihi
kadar eski bir gerçektir. Herkes eskiden, geçmişte tarım ve
hayvancılık açısından daha elverişli alanlara gitmek
Doğal kaynakların artan nüfusu beslemeye yeterli
olmadığı yerlerden daha iyi yerlere doğru göçler
olagelmiştir. Tabii, göçlerin çok daha değişik, siyasi nedenleri
de olabilir. Göç ülkemizin de bir gerçeğidir. Geçmişe
baktığınızda, İstanbul Taşı
toprağı altın. diyerek 8 milyon nüfustan yakın bir zaman
içerisinde, 14 milyon nüfusa eğer tırmandı ise bunu,
metropollerin ve çarpık kentleşmenin de bir örneği olarak bu
sorunu ortaya koymak gerekir. Göçün sadece iller arasında değil, il
içinde, kırsaldan kente doğru da
bir akım olduğu gerçektir.
Peki, bununla ilişkili Hükûmetimiz döneminde neler
yapılmıştır ben kısaca bunlardan bahsetmek istiyorum.
Öncelikle, göç neden olur, buna bakarsak sorunların çözümünde neler
yapıldığını daha iyi anlamış
olacağız. Eğer tarım alanları yetersizse, erozyonu
önleyemezseniz, toprak verimsiz hâle gelirse köylünün karnı doymaz,
kırsaldan kente göç eder. Eğer iş imkânları azalırsa,
yatırımlar dengesiz olursa, eğitim ve sağlık
hizmetlerinde yetersizlik olursa, evet, kentlere göç olur. Ekonomik
istikrarsızlıklar, sosyal problemler, güvenlik sorunları göçün,
gene, temel nedenidir. Özetle, kişiler yaşadıkları yerlerde
karınları doymaz, mutlu olmazlar, sağlıklı bir çevre,
çağdaş bir kentte yaşamazlarsa bir göç olur.
Ben, özelde kendi seçim bölgem olan Kütahyadan da biraz
bahsetmek istiyorum. Çünkü bizden önce konuşan önerge sahibi değerli
milletvekili -seçim bölgemden- Kütahyadan bazı örneklerle yola
çıktı. Aslında Kütahyada baktığınızda, son
dönemde kamuoyuna da intikal etmiş, 25 bin erkeğin göç ettiğine
dair bir spekülasyon var. Şimdi, bir 25 bin nüfus azalmasının
doğrudan acaba çalışan nüfusun sadece işsizlik ve ekonomik
yetersizlikle ilgili olarak göç ettiği yönünde çıkarımlar
aslında tamamen siyasi, son derece sığ ve yanlış
çıkarımlardır. Neden derseniz?
Değerli milletvekilleri, meşhurdur Nasrettin
Hocanın fıkrası. Bir ödünç kazan vermiş. Kazan
geldiğinde, yanında küçük bir kazanla geri gelince oradaki kişi
sesini çıkarmamış fakat bir sonraki seferde kazan geri gelmeyince,
Ne oldu Hoca bizim kazan? deyince bu sefer Öldü.demiş. Peki,
doğururken ses çıkarmadın da Kazan öldü. deyince niye itiraz
ediyorsun? demiş.
Nereden geleceğim buraya? Kütahyada bir önceki
yıl baktığınızda nüfusta yaklaşık 20 bin
artış var, bir sonraki yıl 25 bin eksiklik var, bir sonraki
yıl gene 10 bin artış var. Şimdi, bu işte bir
anormallik var. Anormallik de şu: Çalışan nüfusun eksilmesiyle
ilgili değil, tamamen TÜİKin aldığı verilerde, esas
aldığı askerî celp oranlarında. Bir yıl askeriye 1
celp yerine 4 celp bildirmiş ve 4 tane nüfus bildirince böyle bir suni
artış meydana gelmiş. Şimdi bundan yola çıkarak
illerin ekonomisinin kötü olduğu ve tamamen yok olduğu anlamına
gelmez.
Bir de -çok kısa- doğurganlık oranı
hâlâ ülkemizde yer yer sorun. Kütahyamızın Domaniç ilçemizde
doğurganlık oranı 1,9. Belediye başkanımız,
merkezde doğan çocuklara 1 tane hediye bayrak veriyor. Sordum, Son üç
ayda, Yakup Başkan, ne kadar bayrak verdin? dedim, Şehir merkezinde
toplam 6 tane çocuk doğumu var. Demek ki sadece bu konu değil.
Bir de baktığınızda bir iddia söz
konusu oldu, işte, işsizler gitti, geri kalan nüfusta da ortalama
olarak işsizlik oranı da azalmış oldu. Bu çok
asılsız bir iddiadır. Gidenlerin tamamı işsizlikten
gidenler değil, gelenler de tamamen işe sahip olanlar değil.
Burada, hareketin içerisinde memurlarımız var, çalışanlar
var, işi olup da gidenlerin içinde, ailede işsiz kişiler de var.
Dolayısıyla, bu tamamen bilim dışı bir
çıkarım ve iddiadır.
Ülkemizde miras yollu arazilerin bölünmesi, tarım
alanlarının daralması, çiftçi başına düşen arazi
miktarının azalması geçmişte çok önemli bir sorundu.
İşte, çözüm olarak biz buralardan başladık. Öncelikle
toplulaştırma anlamında yapılan çalışmalarda
büyük mesafeler katedildi. 2001 yılına kadar yapılan toplam
toplulaştırmaya baktığınızda yaklaşık
450 bin hektarla sınırlı kalırken şu anda 3 milyon
hektarın üzerine çıkarılan bir toplulaştırma var. 2023
yılında biz bunu tamamlamayı ve arazileri toplu olarak, verimli
olarak çiftçilerimize verebilmeyi hedefliyoruz.
Baktığınızda, ülkemizin her yerinde
barajlar, göletler, sulama göletleriyle topraklarımıza bereket
geliyor. Sadece Kütahyada son on yılda yapılan veya yapımı
devam eden baraj sayısı 3, yapımı devam eden gölet
sayısı 45; binlerce dekar alan, sulama alanları ve
kanallarıyla devam ediyor.
İş
istihdamına bakalım, neredeydik ne oldu? Türkiyede işsizlik
oranları şu anda euro bölgesinin en düşük miktarlarına
doğru yaklaşmaya başladı.
Ben Kütahyadan kısaca örnekler vermek istiyorum:
Çokça eleştiriler var, kamu yatırımları
yapılmıyor, iş alanları açılmıyor
Bakın,
Emette Etibor, 2 tane fabrika Hükûmetimiz döneminde yapıldı, 3üncü
fabrika da 600 bin liralık ödenekle, inşallah, önümüzdeki birkaç
yıl içinde gerçekleşmiş olacak. Tunçbilekte tamamen yeni
havzalarla birlikte binlerce yeni iş alanına bir ila beş
yıl içinde kavuşulacak. Gene, çokça eleştirilen
özelleştirmelerde, son Seyitömer özelleştirmesine
baktığınızda şu anda hiçbir işçimizin açıkta
kalmadığını görüyoruz.
Gene, organizelere bakalım. Kütahya organizede 2004
yılında 10 tane tesis, toplam 250 çalışan vardı; bugün
70in üzerinde tesis, 6.500 çalışan var. İkinci organizeyi
kurduk. Gedizde 2006 yılında kurulan organizede 900 kişi
istihdam ediliyor ve özelde çalışan kişi sayısı da
2.700den 5.000e çıktı.
Tavşanlı OSBye bakıyorsunuz, 2006da
kuruldu, 2010 yılında tesisleşmeye başlandı ve toplam 4
tesis kuruldu, 11 tesis yatırımda. Şu anda 1.350 istihdam var,
bitince 300 kişilik istihdam olacak.
KOSGEB tarihin hiçbir döneminde olmadığı
kadar esnafımıza ve iş kurmak isteyen girişimcilere önemli
destekler veriyor. Mevcut iş yerlerinde üniversiteli çalışan
işçilere, personele verilen desteklerin yanı sıra tanıtım,
katalog, fuar destekleri
gene girişimcilere verilen, yeni iş kuracaklara
verilen destekler... Bugün Ben iş kuracağım. diyorsunuz, size
30 bin lira hibe, gene 70 bin lira da size çok düşük faizle kredi
veriliyor. Ben iş birliği yapacağım, güç birliği
yapacağım. dediğinizde, 5 kişi bir araya geliyorsunuz 250
bin lira hibe, geri kalan 500 bin lira da çok düşük faizle size kredi
veriliyor. Hanımlara mikro krediler var. Teşviklerde şu anda
Kütahya ve Afyon 4üncü bölge teşvik kapsamında.
Gene, baktığınızda 5084
sayılı Yatırımların ve İstihdamın
Teşviki Kanunu dört yıl boyunca uzatıldı. Buna göre
işveren payı olan primler hazine tarafından veriliyor.
Bakın, illerin genişlemesine yönelik olarak ulaşımda, tüm
Türkiyede ulaşımda katedilen mesafe halkımız
tarafından çok iyi değerlendiriliyor.
Gene, Kütahya ve bölgemize hitap eden Zafer
Havalimanı. Kütahyayı çevre illere bağlayan bütün
yollarımızın bölünmüş yolla donanması demir
yollarındaki projeler ile büyük bir istihdam kaynağı bekliyoruz.
Gene, üniversiteler, Türkiyenin bütün vilayetlerinde
üniversitelerimiz var. Üniversite ne olacak, her yerde kurulmasın.
diyenlere inat Hakkâride bile üniversitemiz açıldı. Kütahyadaki
üniversitemiz 2001 yılında toplam 21 bin öğrenci varken şu
anda 43 bin öğrenciye ulaştı.
Bakın, özetle, değerli milletvekilleri, sadece
Kütahya için vereceğim, Kütahyada fazla söze gerek yok, istihdam
anlamında 2001 yılında SGKlı çalışan
sayısı 28.300, bugün, 2013te 80 bin SGKlı çalışan
var. Bunun üstüne de 24 bin tane BAĞ-KURlu ve tarım sigortalı
çalışan var.
Baktığınızda Hükûmetimiz bununla
ilişkili önlemleri almış, -kentlerimizi değişim,
dönüşümle birlikte- kentsel dönüşümler uygulanmakta, her taraf
insanlarımızın, hemşehrilerimizin daha iyi
yaşayacağı mekânlar, parklar, bahçelerle donanıyor.
Sağlıkta çok önemli gelişmeler var.
Çocuklarımız artık başka illere gitmiyor, yerinde
okullarımız açılıyor. Köylerimiz güzelleşiyor, daha
sağlıklı hâle geliyor ve bu millet 2001 yılında
Başbakanın önüne atılan yazar kasayı unutmadı, yollara
dökülen esnafı, köylüyü unutmadı.
Bu nedenle, Milliyetçi Hareket Partisinin
araştırma önergesi aleyhinde oy vereceğimizi söylüyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın
Başkanım, sayın konuşmacı konuşmama atfen
Nasrettin Hoca hikâyesi anlattı, bir de bilim dışı
gerçeklerden bahsettiğimi söyledi, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Öneri sizin zaten, atıf yapacak sizin
konuşmanıza tabii ki, önerinize.
ALİM IŞIK (Kütahya) Hayır, bilim
dışı konuştuğumu söyledi, onunla ilgili
açıklamada bulunalım. Çarpıttı. dediler.
BAŞKAN Ne diye sataştı? Ne söyledi?
Sataşma mı, yoksa
Açıklama hakkınız yok.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sataşma.
BAŞKAN Ne diye sataştı Sayın
Işık, ne söyledi de sataştı?
ALİM IŞIK (Kütahya) Nasrettin Hocanın
kazan hikâyesini anlattı, siz de duydunuz Sayın Başkan.
Doğururken inanıyorsun da kaybolurken inanmıyor musun? gibi
nüfus verilerini çarpıttığımı söyledi. Açıklamam
lazım. Kütahyada kaybolan 25 bin
BAŞKAN Sayın Işık, İç Tüzükte
açıklama gibi bir şey söz konusu değil.
ALİM IŞIK (Kütahya) Peki. Sataşmadan
dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Işık.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncunun MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİM IŞIK (Kütahya) Değerli
milletvekilleri, Sayın Vekilimizi dinlediniz, Kütahyada 25 bin erkek
kaybolduğunda, söz konusu verilerle ilgili, yanlış
yorumladığımı, siyasi amaçlarla bunu
değerlendirdiğimi söyledi. Kendisi öyle değerlendirebilir. Kendi
ilimin vekili olduğu için tabii, herhangi bir şekilde aksine bir
şey söylemeyeceğim ama bunu siyasi polemik konusu yapan kendi
partisinin, arkadaşımız, kendi milletvekilimiz.
Kaybolan gençler ertesi yıl bulundu.
Değerli milletvekili, seçimler öncesi Kütahyada
Jandarma Taburu gitmeyecek, kalacak. dediniz, taşındı, bir
yıl askerî personel gelmeyince, sizin dediğiniz gibi 4 defa celp
olayı değil, o yıl gelmediği için 10 bin gencimiz
Kütahyada görünmedi dolayısıyla eksi veri. Zaten her yıl 10-15
bin de göç eklenince 25 bin genç öyle kayboldu.
Diğer taraftan, bu ile gelenler ile bu ilden
gidenlerin karşılaştırılması
yapıldığında, gidenlerin işsiz gençler olduğu,
gelenlerin, üniversite gençleri olmak
üzere çoğunlukla nüfusa öyle katkı yaptığı görülür.
Bunun bilim dışı bir tarafı yoktur. Kalanlarla ilgili
eğer hâlâ işsizlik rakamlarına siz inanıyor ve
bunların doğru olduğunu savunuyorsanız onu
Kütahyalılar değerlendirecektir.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım, verdiğiniz söz için.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, (10/632) esas numaralı, Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşları tarafından göç veren illerde göçe neden olan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Temmuz 2013 Pazartesi günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
ALİM IŞIK (Kütahya) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Arayacağım.
Kabul
etmeyenler...
Kâtip
üyeler arasında anlaşmazlık var dolayısıyla elektronik
cihazla oylama yapacağız.
İki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisi kabul
edilmemiştir.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun, İzmir Milletvekili Hülya Güven ve arkadaşları tarafından göz yaşartıcı gazların ne tür etkileri olduğunun araştırılması ve uzun vadede ortaya çıkabilecek istenmeyen etkilerinin önlenmesi amacıyla 12/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 8 Temmuz 2013 Pazartesi günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
08.07.2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 08.07.2013 Pazartesi günü
(Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve
arkadaşları tarafından, 12.06.2013 tarihinde, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına "Göz
yaşartıcı gazların ne tür etkileri olduğunun
araştırılması ve uzun vadede ortaya çıkabilecek
istenmeyen etkilerinin önlenmesi" amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin (952 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 08.07.2013 Pazartesi günlü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
lehinde söz isteyen Hülya Güven, İzmir Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜLYA GÜVEN (İzmir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Taksim Gezi Parkında ve park protestosunu desteklemek için yurt
çapında yapılan ve yurttaşlarımız tarafından AKP iktidarının
özgürlükleri kısıtlayan uygulamalarının protesto
edildiği gösterilere dönüşen eylemleri engellemek amacıyla
kullanıldığı belirtilen çeşitli gazların -CS, OC,
sarin, portakal gibi gazların- uzun vadede ortaya çıkabilecek
istenmeyen etkilerinin önlemlerinin alınabilmesi için Meclis
Başkanlığına vermiş olduğumuz araştırma
önergesi hakkında grup adına söz almış bulunuyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, 2012 Ağustosunda
verdiğim bir soru önergesinde, o zaman kullanıldığı
belirtilen biber gazının astıma yol açabildiği ve
kapalı alanda kullanıldığında ya da astımlı
kişilerin üzerine sıkıldığında ölüme yol
açabildiğini ve yasaklanması gerektiğini belirtmiştim. Bu
konuda yine milletvekillerimiz verdikleri çeşitli önergelerle, yine sivil
toplum kuruluşları da yaptıkları açıklamalarla
aynı öneride bulunmuşlardı.
Üzerinden bir yıl bile geçmeden gazların
çeşitlendiğini ve yurttaşlara uygulandığını
işitiyoruz. Sadece demokratik haklarını kullanmak isteyen,
barış isteyen, özgürlük isteyen yurttaşlarımıza biber
gazı değil sadece, farklı gazların da
kullanıldığı iddia edildi ve bu şüphe ortaya
çıktı. Bunlardan birisi de portakal gazı yani Vietnamda
kullanılan ve hâlâ oradaki Vietnamlılar üzerinde etkileri süren
portakal gazı. Karaciğer hasarına ve hâlâ engelli bebeklerin
doğmasına yol açan bir gaz. Kullanıldığı
belirtilen diğer gazlar CS, CR gibi
hatta kullanımı yasak olan
sarin gazı da iddia edilmiştir. Her birinin etkisi farklı,
üstelik sarin gazının kullanımı yasak dedik ama yakın
zamanda, hatırlayacaksınız, Mersinde ve Adanada
yakalandı.
2012 yılında Sayın İdris Naim
Şahin, biber gazının laboratuvar testlerinden
geçirildiğini, zararlı, kalıcı etki
bırakmadığını söylemişti. Ben sormak istiyorum:
Hangi laboratuvar testleri? Depolar tükendiği için acele getirilen gazlar,
acele satın alınan gazlar, TOMAlarda suya
karıştırıldığı için vücutta yanık
oluşturan gazlar, günlerce kusan yurttaşlar, gençler
AHMET YENİ (Samsun) Sopalar, taşlar,
bıçaklar
HÜLYA GÜVEN (Devamla) Üstelik polise emir veriliyor
Acımadan sıkacaksınız. diye. 10uncu katlara
atılıyorlar, hasta, yaşlı, bebek varsa ölsün diye. Sanki Bize
oy vermeyen yok olsun. mantığı yürütülüyor. Herhâlde Sayın
Başbakanın kendinden saymadığı yüzde 50nin yok
olması isteniyor.
Ne olduğu belli olmayan gazlar, insanların
üzerine haşere ilacı gibi sıkıldı. Dünya ayağa
kaktı, yine umursanmadı. Durmadan polise Sık! diye emir
verildi. Bunun son örneğini de yine Taksim Meydanında cumartesi günü
gördük. Ama bu arada ben şunu da sormak istiyorum: Bu arada alana
sürdüğünüz ve sürekli gaza maruz kalan polislere ne olacak? Gaz
maskeleriyle korunduklarını sanan polisler, gelecekte hangi
hastalıkların onları da beklediği belli değil.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Dünya
Mısırda niye ayağa kalkmıyor?
HÜLYA GÜVEN (Devamla) Siz Mısır diyorsunuz ama ben
Amerikadan bir örnek vermek istiyorum. Hükûmetten de bu
davranışı bekliyoruz.
Amerika Birleşik Devletlerinde 17 Eylül 2011
yılında, ekonomik kriz nedeniyle Wall Streeti İşgal Et
eyleminde, yüksek harçları protesto için kampüste oturma eylemi yapan
öğrencilere polis biber gazı sıktığı için açılan
dava sonucunda üniversite yönetimi 1 milyon dolar ödemeyi ve mektupla özür
dilemeyi kabul etti. Aslında sizlerin daha fazlasını vermeniz
gerekmekte, orantısız sıkılan ve ölümlere yol açan
müdahaleler yapıldı çünkü.
Peki, bizde ne oluyor? Biber gazı adı
altında ne olduğu bilinmeyen gazlar atılıyor.
Yurttaşlar nasıl önlem alacaklarını bilmiyorlar. Doktorlar
acil müdahale ettikleri için tutuklanıyorlar, hekimliklerini
yapmaları engelleniyor. Hatta hekimlere ceza yasası
çıkıyor, ruhsatsız müdahale adıyla.
AHMET YENİ (Samsun) Hocam, şehirleri
yaktılar, yıktılar.
HÜLYA GÜVEN (Devamla) Demokratik haklarını
kullanmak isteyen gençler, kadınlar biber gazına maruz
kaldıkları yetmiyormuş gibi gözaltına
alınıyorlar. Kadınlar Akreplerin içinde tacize uğruyorlar.
Öğrenci slogan atarsa on yıla çıkıyor. Biber gazı,
taciz yetmezmiş gibi eli çivili, sopalı ya da palalı
kişiler ortaya çıkıyor, saldırıyor, tekmeliyor ama
onlar serbest bırakılıyorlar.
Sayın İçişleri Bakanı genelge
yayınladı, Gazlar yaşlılara, engellilere, kapalı
alanlara atılmayacak. Diye, dinleyen oldu mu acaba? Peki, Sayın
Muammer Güler daha önce gazın etkilerini bilmiyor muydu? Kullanılmaya
başlandığından bu yana konu ile ilgili uzmanlar
Yasaklansın. diye anons yaparlarken şaka mı
sanılıyordu? Galiba, artık Önce gaz atılacak. diye anons
yapılmaya başlanmış ama kaçanları da kovalayarak
üzerlerine yine orantısız gaz bombası atılmakta.
Şimdi, ben sadece biber gazının akut olan
bir iki etkisinden bahsedeceğim. Öksürük, -tabii normal gelebilir- solunum
yetmezliği, solunumun durması, solunumun durması -sonucunda
tabii ki beynin hasar görmesi mümkündür, tansiyonun ani yükselmesi,
bayılma, görülebiliyor yüksek konsantrasyonlarda ise sinir sisteminde
kalıcı hasar oluşturabiliyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Taş ve molotofların
da yan etkisini say.
HÜLYA GÜVEN (Devamla) Bu kadar çok gaza maruz kalan
yurttaşlarımızın sağlığını Bize
oy vermedi. diye düşünmek istemiyor musunuz? Sizler için önemli
değil mi? Bir hükûmet ülkesinde yaşayan herkesi kucaklamalı.
Öncelikle bu gazın yasaklanması gerekiyor, maruz kalanların da
kontrole, sağlık açısından denetime alınması
gerekiyor. Tüm yurttaşların demokratik haklarını
kullanmalarına izin verilmesi gerekiyor.
Ben bazı kurumların isimlerini vereceğim.
Birçok kurum aslında etkileriyle ilgili çok çeşitli açıklamalar
yaptılar, bu gazların etkileriyle ilgili. Türk Tabipleri
Birliği, eczacı
odası, Kimya Mühendisleri Odası
MEHMET METİNER (Adıyaman) Sizin arka
bahçeniz!
HÜLYA GÜVEN (Devamla) Ve 18 Haziran 2013 tarihinde acil
olarak açıklanan bir basın bildirisinden bahsetmek istiyorum. Burada
Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu üyesi dernek temsilciliklerinden oluşan Gösteri Kontrol
Ajanları Bilimsel Danışma Kurulu ülkemize ve dünya kamuoyuna bir
basın bildirisi açıklamıştır ve burada diyor ki:
Biber gazı kimyasal bir silahtır, acilen yasaklanmalıdır.
Sayın milletvekilleri, ben vicdanlarınıza
hitap etmek istiyorum. Artık ülkemizde refah içinde
sağlıklı bireyler yetişmesi için tüm gayretlerinizi
göstermenizi ve kullanılan gazların etkilerinin ortaya çıkarılması
için, uzun vadedeki ortaya çıkacak yine etkilerin önlenebilmesi için
verdiğimiz önergemizin gündeme alınmasını istiyor,
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz
isteyen İdris Şahin, Çankırı Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin, ülkemizde birçok ilde vatandaşımıza ve
yabancılara karşı Emniyet Genel Müdürlüğü personeli
tarafından kullanıldığını bildirdiği
gazların türlerine göre ve bu gazlara maruz kalan kişilerde akut ve
kronik ne tür etkilere neden olduğunun, uzun vadede ortaya
çıkabilecek istenmeyen etkilerinin, önlemlerinin alınabilmesi için
yapılması gerekenlerin araştırılması adına
komisyon kurulmasını talep ettiği önerge aleyhinde konuşmak
üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle
önergenin içeriğine baktığımızda, bir kısım
gazların kullanıldığı ifade edilmekte. Oysaki resmî
kayıtlardan almış olduğumuz bilgilerde, burada bahsi geçen
bir kısım gazların, kesinlikle, son dönemlerde meydana gelen
olaylarda kullanılmadığı sübuta ermiş durumda. Ancak,
tabii, her ne şekliyle olursa olsun, bir
toplumsal olayda biber gazı dahi olsa, kullanılmasını
hoş karşılamamızı ve biber gazının
kullanılmasını burada övecek bir durum içerisinde
olmamızı da kimse bizden beklemesin.
Ancak şunu ifade edeyim ki, biber gazı,
özellikle son yıllarda kolluk görevlileri tarafından toplumsal
olaylara müdahalede sıklıkla başvurulan bir araç hâline
gelmiştir. Biber gazı kullanımındaki artış çok sayıda
ülkenin yanı sıra Türkiyede de gözlemlenmektedir. Biber gazı,
1969da kimyasal silahların yasaklanmasıyla ilgili hazırlanan
Cenevre Protokolü çerçevesinde yasak kimyasallar arasına alınmayan
bir maddedir. Toplumsal olaylara müdahalede biber gazı
kullanılması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine de
uygunluğu değişik kararlarla da ifade edilmiştir.
Öncelikle, kolluğun biber gazına
başvurması gereklilik, orantılılık, üçüncü
kişilerin zarar görmesinin önlenmesi, ortaya çıkacak sağlık
sorunlarına karşı tıbbi müdahale imkânının
sağlanması gibi ilkelere tabidir. Güvenlik güçleri
karşılaştıkları çeşitli durumlar
karşısında zor kullanma yetkisine sahiptirler. Polis Vazife ve
Salâhiyet Kanununun 16ncı maddesinde Polis, görevini yaparken
direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi
kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir.
hükmünü haizdir. Söz konusu zor kullanma araçlarından biri de, göz
yaşartıcı gaz ya da biber gazı olarak kanunda
tanımlanmıştır.
Kolluk görevlileri biber gazı kullanmaya
yalnızca gerekli olduğunda daha hafif araçlarla bir çözüme ulaşamadıklarında
başvurabilmelilerdir. Kolluk görevlileri biber gazına
orantılılık ilkesi çerçevesinde başvurmalıdırlar.
Kullanılacak biber gazı kolluğun karşı karşıya
kaldığı durumu çözmeye yetecek düzeyi
aşmamalıdır.
Yine, kolluk görevlileri biber gazına
başvururken çevrede bulunan üçüncü kişilerin etkilenmemelerini, yahut
bu mümkün değilse, olabilecek en asgari düzeyde etkilenmeleri için tedbir
almak zorundadır.
Yine, kolluk
görevlileri, biber gazına başvurulduğu durumlarda ortaya
çıkabilecek sağlık sorunlarına tıbbi müdahalede
bulunabilecek sağlık görevlilerinin bulunmasını da temin
etmekle yükümlüdür.
Özellikle
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve 1979
tarihli kolluk güçleri görevlilerinin davranışlarına
ilişkin kuralları düzenleyen madde de kolluğun güç
kullanmasının istisna olması gerektiğini ifade etmektedir.
Güç kullanırken de orantılılık ilkesini
Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu da tavsiyede bulunmuştur.
Ancak, başkaca çare kalmaması hâlinde de güç kullanmayı tavsiye
etmektedir.
Bu konuda,
özellikle biber gazıyla alakalı konuda, Barış ve Demokrasi
Partisinin de 11/6/2013 tarihinde, Meclis araştırma komisyonu
kurulmasına dair bir önergesi Genel Kurulda okundu ve o günkü Genel
Kurulda da Barış ve Demokrasi Partisinin araştırma önergesi
aleyhine AK PARTİ Grubu adına da konuşmuş idim.
Yaklaşık yirmi beş gün geçmesine rağmen, aynı
mahiyette bir önergeyle yine karşı karşıyayız. Bu
önergelerde bahsedilen hususları, özellikle değerli
konuşmacının burada ifade ettiği, insanın sağlığı
açısından yapılması gerekenler ve bu konuda önlemlerin
alınmasına dair tüm talepleri yürekten olumlu bulduğumu ifade
etmek istiyorum ve bunlar adına herkesin sağlıklıca adım
atması gerektiği kanaatindeyim. Ancak, son zamanlarda özellikle
burada ifade edilen ve örnek olarak da toplumsal olaylara karşı
polisin orantısız güç kullandığına yönelik hiçbir
beyanı da bu kürsüden kabul etmemiz mümkün değil.
Öncelikle
şunun izahını çok iyi yapmamız lazım: Polisin zorda
kalmadığı müddetçe ve karşısındaki muhataplarını
uyarmadan asla ve asla böyle bir yönteme
başvurmadığını hepimiz biliyoruz. Değerli
konuşmacımız da burada çok netliğiyle kendisi ifade etti,
Gaz kullanılmadan önce polisin eylemcileri uyardığını
da bizzat biliyoruz ve duyduk. dedi.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Bir dakika
önce, bir dakika önce.
İDRİS ŞAHİN (Devamla) Şimdi,
uyardığı bu kişiler hâlâ kanuna karşı
direniyorsa, polisin başkaca yapabileceği hiçbir yol
kalmamış ise yasal sınırlar içerisinde bu biber
gazını kullanıyor olmasından sizlerin de rahatsız
olmaması gerekiyor. Çünkü hepimiz şuna inanıyoruz, diyoruz ki:
Bu ülke demokratik, laik, hukuk devleti, sosyal bir devlet. İnsanlar
tepkilerini elbette aşırıya kaçmadığı müddetçe,
demokratik ölçüler içerisinde elbette ki göstermelilerdir. Ancak, şu son
dönemde gerek Taksim merkezinde olmak kaydıyla yurdun değişik
noktalarındaki eylemcilerin ve göstericilerin taleplerinin samimi
olduğunu, meşru taleplerinin kamu idaresini elinde bulunduran güçler
tarafından karşılanmadığı noktasında
eğer bir kaygınız varsa, emin olun, yanlış
düşünüyorsunuz. Çünkü samimi talepler karşısında gerek
Hükûmet yetkilileri gerek yerel yöneticiler her türlü taleplere karşı
açık olduklarını ve meşru zeminde hak arama yöntemlerine
karşı da duyarsız kalmayacaklarını ifade etmiş
olmalarına rağmen
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Gösteri meşru bir
haktır.
İDRİS ŞAHİN (Devamla)
hukuk
devletinde hukuku aşarak ve zorlayarak hak elde etmeye
çalışanlara karşı da, kusura bakmayın, kolluk
kuvvetleri gereğini yapmak durumundadır.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Fenerbahçe
stadındaki gibi, değil mi? Fenerbahçe stadında olduğu gibi.
Çoluk çocuğun üzerine gaz atarak, değil mi? Beşiktaş
stadında olduğu gibi.
İDRİS ŞAHİN (Devamla) Bu konuda hem
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin benzer nitelikte kararları hem
Cenevre Protokolü hem de Birleşmiş Milletlerin Genel Kurulunda
alınmış bir kısım kararlar söz konusudur. Bizler
işimize geldiği zaman Avrupayı ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesini referans gösterip, işimize gelmediği zaman
da hak arama yöntemlerini hukukun dışına çıkarak
etkinleştirme arzusu içerisinde olduğumuzu gösterirsek samimi
demokratlığımızdan şüphe edilir ve özellikle şunu
ifade edeyim ki: Sarin gazının toplumsal olaylarda
kullanıldığına dair bir bulgunun olmamasına
rağmen, Adana ve Mersinde bir şekliyle ele geçmiş bu
gazların Sanki toplumsal olaylarda kullanılıyor. şeklinde
burada takdim edilmiş olmasının da Değerli Hocamıza
yakışmadığını ifade etmek istiyorum.
Yine, polise, göstericilere karşı
kullanılması için emir verildiği beyanını da asla ve
asla kabul etmiyoruz. Herkes kendi vazifesini yapmakla yükümlüdür. Polis,
görevini yaparken Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununa uygun olarak görevini
yapmaktadır.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sivil
olarak git de bir sor bakalım o polislere, bir konuş bakalım o
polislerle, ne diyor, gör.
İDRİS ŞAHİN (Devamla) Bunun
dışında, oradaki bir toplumsal olayı bastırmak için
görevini yapan polis memuruna iktidarın emir verdiği yönündeki bir
beyanı burada, Genel Kurulda ifade etmek bir haksızlıktır
ve gerçeğin tamamen tersine ve hilafına bir beyan olarak burada
değerlendiriyoruz. Asla ve asla bizler, kimsenin görevini yaparken onlara
müdahil olmuyoruz. Özellikle de şu son günlerdeki yargıya intikal
etmiş bir konuyla alakalı, oradaki esnafın içinde bulunduğu
hâleti ve ruhiyeyi en iyi anlaması gerekenler sizlersiniz,
Alandayız. diyorsunuz. Gezi Parkı eylemleriyle birlikte ben bu
kürsüden daha önce de ifade ettim, sadece oradaki göstericileri değil
oradaki bir esnafı da bir dinleyin, esnafın mağduriyetlerini de
görün, ondan sonra çıkıp bu kürsüden onların adına da bir
şeyler ifade edin istiyoruz ama biz sizlerden bunu maalesef göremiyoruz.
Şimdi, oradaki esnafın hukuk çerçevesinde
yapmış olduğu bir eylemi yargıya da müdahale etmek
suretiyle burada Hükûmete yansıtmak ve Hükûmetin sanki bu kişileri
tutuklamadığı gibi bir söylem içerisine girmenin de
haksızlık olduğuna inanıyorum.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Hakikaten
inanıyor musun?
İDRİS ŞAHİN (Devamla)
Anayasanın 138inci maddesi son derece açıktır, yargı
bağımsızdır, kendi işlev ve görevini ifa etmekle
yükümlüdür, ona herhangi bir şekilde kimsenin talimat vermesi de söz
konusu değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS ŞAHİN (Devamla) Bu duygu ve
düşüncelerle önergenin aleyhinde olduğumuzu bildiriyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen
Özcan Yeniçeri, Ankara Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
tarafından, özellikle bu gaz kullanımına yönelik olarak verilen
ve bu ortaya çıkacağı, kısa, orta, uzun vadedeki
sorunların giderilmesi ya da yok edilmesiyle ilgili önergenin lehinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
önce şunu anlamamız gerekiyor: Gösteriler sırasında gaz
kullanılsın mı, kullanılmasın mı; Gaz
zararlı mıdır, değil midir? sorusu Dünya yuvarlık
mıdır, değil midir? sorusu kadar saçmadır bugün.
Sorun, halkı ya da göstericiyi sokağa
çıkarmanın ve gaz kullanmaya ihtiyaç duymayacak şartların
yaratılmasıdır. Göz yaşartan, mide bulandıran, kanser
üretmesi muhtemel gazın kullanılmasını doğru bulmak
mümkün değildir. Gaz kullanımı aslında insani de değildir,
alelusul kullanılması ise faciadır. En son
başvurulması gereken bir usule ilk olarak başvurmak da son derece
yanlıştır.
Aslında, konu, biraz da demokrasi ve demokrasinin
algılanmasıyla da ilgilidir çünkü demokrasi ilerledikçe gazın
kullanımının da normalde azalması icap eder. Eğer bir
ülkede gaz ne kadar fazla kullanılıyorsa o ülkenin demokratik kültürü
ve demokratik yaşamı o kadar geridedir demektir.
İnsana duyulan saygı arttıkça aslında
demokrasi de kökleşecek, gaz ve kimyasal kullanımı da azalacaktır
hatta yok olacaktır. Gösterilere müdahale için gazsız yöntemleri
bulmak ve uygulamaya koymak iktidarın ve kolluk kuvvetlerinin başta
gelen görevidir.
Üzerinde durulması gereken olayın, aslında
sokağa çıkan göstericilerin sayısını azaltmak ya da
polisin böyle bir muameleye başvurmasını engellemekten
geçtiğini özellikle ifade etmemiz gerekiyor. Bu nedenle, insanlar niçin
sokağa çıkıyor, insanlar ya da polis neden gaz kullanmak
durumunda kalıyor? Polisi, güvenlik güçlerini ne kadar çok
kullanıyorsanız Türkiye'yi, o kadar, çok iyi yönetmiyorsunuz
demektir, bu bir ölçüdür.
Şimdi, bu bakımdan şunu söyleyeyim: Gezi
Parkı olaylarının toplumsal psikolojisini algılamak ve
bunları çok net bir biçimde hem bilimsel hem de tedbirler
bakımından değerlendirmek durumunda ve konumundayız.
Şimdi, ben çok basit bir şey söyleyeceğim.
Bakın, Gezi Parkındaki hadiselere, oraya giden insanlara,
onların içerisinde bulunduğu hâletiruhiyeye değinmeden önce,
Sayın Başbakanın ifade ettiği bir şeyi sizinle burada
paylaşmak istiyorum. Sayın Başbakan, bir süre önce,
Zeytinburnunda yükselen ve şehrin silüetini bozan 16/9 isimli kulelere
tepki dile getirmişti ve demişti ki: Sahibiyle konuştum,
Tıraşlayın. dedim ama hiçbir şey yapmadılar. O
yüzden, çok kırıldım, beş yıldır konuşmuyorum.
Sonra, İstanbul 4. İdare Mahkemesi bu binaların yapı
ruhsatını iptal ediyor ve gökdelenlerin hukuka aykırı
olduğunu söylüyor, yıkılmasına karar veriyor.
Peki, bu ülkenin Başbakanı, bu ülkedeki
İstanbul gibi bir kentin silüetinin bozulmasına -bozulmasına
kadar giden süreç içerisindeki aşamaları söylemiyorum ama- ona itiraz
gösteriyor da bu ülkenin halkı Sayın Başbakan kadar duyarlı
bir tavır ortaya koyduğu zaman niçin isyan ediliyor, niçin göklere
çıkılıyor ve kükreme şeklinde itirazlar geliştiriliyor?
Sayın Başbakan aslında Gezi Parkına
gitmeliydi hem de ilk gün, orada tebrik etmeliydi, doğaya, oradaki
yeşile, oradaki ağaçlara sahip çıkan insanları tebrik ve
teşvik etmeliydi. Ha, oraya gitmez de eğer onu marjinal
dediğimiz ya da birtakım yakıp yıkıcı,
kırıp dökücü örgütlerin arenası hâline orayı getirtecek
şekilde şartları yaratırsanız, ondan sonra geriye
dönüp Efendim, şundan kaynaklandı, bundan kaynaklandı. deme
hakkına sahip olmadığınız ortaya çıkar.
AHMET YENİ (Samsun) Hocam, doğruları
söylemiyorsunuz, doğruları söyleyin.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Şimdi,
değerli milletvekilleri, ya, ben size bir şey anlatıyorum
arkadaşlar. Şunları, bakın
AHMET YENİ (Samsun) Doğruları söyleyin
Hocam.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Doğrunun bu
babasıdır, anasıdır, teyzesidir. (AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler) Onun için, söylediklerimden bir
şeyler anlamaya çalışın. Bakın, teker teker
anlatacağım ne olduğunu çünkü bunu bir türlü siz algılamak
istemiyorsunuz; kalıplarla düşünmeyin, reflekslerle reddetmeyin, beni
yargılamaya çalışmayın, beni algılamaya
çalışın. Ne oradakileri algıladınız ne de bizim
buradan söylediklerimizi algılıyorsunuz; işiniz, gücünüz
şablon.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hocam, seni çok iyi anlamaya
çalışıyoruz, biraz daha açarsan...
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Bırakın
şu parti taassubuyla, fanatiklikle düşünmeyi, bir kenara atın
şunları.
AHMET YENİ (Samsun) Doğruları söyle.
Doğru adamsın, doğruları söyle.
BAŞKAN Sayın Yeni, lütfen
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Şimdi, Gezi
Parkı olayının neden olduğundan, nasıl olduğundan
daha çok, ne olduğunu anlamak gerekiyor. Bunun için de olanın ne
olduğunu, gerçeğe yakın bir biçimde okumak ve olanlardan sonuç
ve ders çıkarmak zorundayız. Gezi Parkı olayları toplumsal
bir reflekstir, ağzına kadar dolmuş ve gerilmiş olan
kolektif bilinçaltının bilinç üstüne çıkmasıdır.
Gezi Parkındaki düzenlemelerin ürettiği tepki,
bir sonuçtur, başat bir neden değildir. Gezi Parkı düzenlemesi,
yalnızca toplumsal bilinçaltını tutuşturan
kıvılcım olmuştur. Toplumsal bilinçaltı,
iktidarın yıllardır yürüttüğü gelgitli ve inişli
çıkışlı politikalarla ağzına kadar doludur.
Değerli milletvekilleri, bakın, eğer bu
iktidar, bu Türkiyede, almış olduğu kararlarda muhalefetin
itiraz ettiği bazı konulara dikkat etmiş olsaydı, kararlara
ve yönetime katılmayı bir yöntem olarak devreye soksaydı,
kamplaşma ve kutuplaşma yaratmasaydı, etnik, mezhep, bölge,
cinsiyet farkını kışkırtmasaydı, gelir
dağılımını sürdürülebilir bir konumda tutsaydı,
yaşam biçimlerine, siyasal aidiyetlere göre vatandaşların
ayrıştırılmadığı bir Türkiyede, kim isterse
istesin, yüz binlerce insanı sokağa çıkaramazdı.
Eğer sizin ülkenizde atanamayan öğretmen sorunu
varsa, eğer sizin ülkenizde alışveriş merkezleri
açıldıkça işlerini kaybeden insanlar varsa, eğer sizin ülkenizde
dar gelirli, memur, sendikasız ve sosyal güvencesiz işçi varsa,
taşeron mağduru asgari ücretli varsa, işsiz
yığınları varsa sokaklarda da çatışmalar ve
gerilimler vardır ve olacaktır. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Bugün, çok açık bir biçimde ifade ederim ki iktidar
sahiplerinin, insanların özgürlük alanını genişletmekten,
demokratik hukuk devletinin gereklerine göre davranmaktan çok, özel yaşam
alanlarına müdahale ederek belirleyici, dayatıcı ve daraltıcı
olmaları ülkedeki kaygıları artırmıştır.
Toplumsal yaşam alanlarını bir kesimin ahlak
anlayışlarına göre düzenlemeye kalkmak doğal tepki
yaratmıştır. Bir düşünür diyor ki: İktidar
hayatı hedef aldığında hayat da iktidara direnişe
döner.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Vay, vay!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Hiçbir toplum,
iktidarları tarafından üzerinde her türlü tasarrufun
yapılabileceği bir kadavraya indirgenemez. Gezi Parkı ölü bir
kadavra değildir ağaçların da coğrafyanın da ruhu
vardır. Doğayı ve ağacı, üzerinde her türlü tasarrufun
yapılabileceği cansız rant aracı olarak gören AKP
iktidarı bu yönde yanılıyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hocam, seni de gaza
getirmişler.
AHMET YENİ (Samsun) Hocam, şehirleri
yaktılar.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Ağaçların
ve yerlerin de bir ruhu vardır ve kendisine ilgisiz kalanları
affetmez. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Hocam, şehirleri
yaktılar!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Diğer yandan,
Türkiyede demokratik taleplere, halkın tamamının
ihtiyaçlarına ve değerlerine duyarlı bir iktidar olmuş olsaydı
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla)
Gezi
Parkındaki düzenleme sorunu ancak örgütlenmiş çevre
unsurlarının ve Greenpeacecilerin marjinal eylemleri olarak
arşivlerdeki yerini alırdı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hocam, seni de gaza
getirmişler.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Şimdi, her
toplumda
AHMET YENİ (Samsun) Hocam, şehirleri
yaktılar.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Bir bireyin toplumda
kendisi için bir yeri olduğunu fark etmesi ve herkesin kendi
değerleriyle yerli yerinde olduğunu görmesi o topluma barış
getirir, huzur getirir. Belirsizlikler kaygı ve kriz yaratır.
Kişiler, yönetimlere en büyük tepkiyi yaşam alanlarının
sürdürülebilir olmaktan çıkması durumunda verirler. Bu tür tepkiler,
kimlikten, haysiyetten ve onurdan kaynaklanır. İktidarlar
yaptığı düzenlemelerle âdeta
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla)
bireylere Sizin
adınıza ben yapıyorum, sizin adınıza ben biliyorum,
yapıyorum. diyor ve
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Özcan Bey,
şaşırttın
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla)
size diyorsa ki:
Size düşen yap denileni yapmak, yapma. denileni yapmamak. O zaman bu
tür olaylarla çok karşı karşıya gelirsiniz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hocam, gaza gelmeyin.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Çok açık bir
biçimde ifade etmek gerekiyor ki buradan
Böyle el, kol, bilmem bir şeyler yapıyorsun.
Eller, kollar, bir hareketler
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Genel Başkanının
senin gibi düşünmüyor.
BAŞKAN Sayın Yeniçeri, lütfen
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Şimdi ben
buradan gitmiyorum, alın bakalım. Böyle böyle yapıyorsunuz. Ben
bu kürsüden
BAŞKAN Sayın Yeniçeri
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Seni seviyoruz Hocam, senin
gaza gelmeni istemeyiz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hocam, yeniçeri
ayaklanması mı?
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Bu önergenin
behemehâl kabul edilmesi ve herkesin devreye sokulması gerekiyor.
İdris kardeşimiz güzel şeyler söyledi ama
sonunu yanlış bağladı. Dolayısıyla, biz bu
çerçevede
BAŞKAN Sayın Yeniçeri, lütfen
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla)
bu önergenin
kabulünü istiyoruz.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.33
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.41
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 134üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş önerisi üzerinde söz isteyen Ramazan Can
Ancak bir saniye Sayın Can, daha önce Sayın
Vuralın söz talebi var.
OKTAY VURAL (İzmir) Yok efendim, daha sonra
BAŞKAN Peki.
Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Biber gazının yan etkilerinin
araştırılmasını talep eden Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisini görüşüyoruz. Biber gazını tasvip etmemekle
birlikte. Biber gazı polise atılan taşların yan etkisidir.
Biber gazı esnafa atılan molotofların yan etkisidir. Biber
gazı dükkanlara atılan taşların yan etkisidir. Biber
gazı sokakları terörize etmenin yan etkisidir. Biber gazı
Vandalizmin yan etkisidir. Biber gazı darbeye zemin oluşturmanın
yan etkisidir. Biber gazı camiye saygısızlık etmenin yan
etkisidir. Bu neden ve sonuç ilişkisini ortaya koyduktan sonra, toplantı,
gösteri ve yürüyüş yapma hürriyetinin hukuki dayanağı nedir,
bunlara kısaca değinmek istiyorum.
Anayasa madde 34 Herkes, önceden izin almadan,
silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri
yürüyüşü hakkı ancak millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya
başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla
ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil,
şart ve usuller kanunda gösterilir. demektedir.
Kanuni mevzuatı ise 2911 sayılı Kanunda
yer bulmuştur. 2911 sayılı Kanun, Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunudur. Madde 3 Herkes, önceden izin
almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız
olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
demektedir. Madde 6ya göre, şehir ve kasabalarda ve gerekli görülen
diğer yerlerde hangi meydan ve açık yerlerde veya yollarda toplantı
veya yürüyüş yapılabileceği vali ve kaymakamlarca belirlenir ve
duyurulur, duyurudan on beş gün sonra ise muteber olur.
Yine, 2911 sayılı Kanunun 22nci maddesinde
yasak yerler belirlenmiştir. Buna göre, genel yollar, parklar, mabetler,
kamu hizmeti görülen binalar ve Türkiye Büyük Millet Meclisine
Bir de madde 23 var, bu da kanuna aykırı
toplantı ve gösteri yürüyüşlerini düzenliyor. Ateşli silahlar ve
patlayıcılar, her türlü kesici ve delici aletler veya taş, sopa,
demir ve lastik çubuklar, boğma teli veya zincir gibi bereleyici ve
boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı
ve yaralayıcı eczalar, yasadışı örgüt ve topluluklara
ait amblem ve işaret taşınarak kimlikleri gizlemek amacıyla
yüzlerinin tamamen veya kısmen bezle örtülmesi, kanunların suç
saydığı afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve
gereçlerin taşınması. Bütün bunlar tahlil edildiğinde, Gezi
Parkında yapılan eylemlerin, gösterilerin, toplantıların
bir defa Anayasaya aykırı olduğu; iki, 2911 sayılı
Kanuna aykırı olduğu orada yapılan eylemlerde, asılan
pankartlarda, afişlerdeki sloganlarda, yaralayıcı bereleyici
hatta öldürücü silahların kullanılmasında kendini göstermiştir.
Peki, bu, kanuna aykırı gösteri ve yürüyüşlerin nasıl
engelleneceği, bu da yine, 2911 sayılı Kanunda yer
bulmaktadır.
İçişleri
Bakanımız Sayın Muammer Güler, polise bu hadiselerle ilgili bir
genelge göndermiştir. Bu genelgede de özellikle şunu söylüyor:
Gösteri ve yürüyüşte sivil vatandaşlarımızın,
gerçekten hukuka uygun şekilde bu eylemlerini dile getirenlerin gazdan
olumsuz etkilenmemesi anlamıyla bu genelgede özellikle gaz ve
mühimmatın kullanılacağı konusunda sesli yayın ve
araçlarla duyuru yapılacak. Gazlı müdahaleden önce, su püskürtücü
panzer ve TOMAlar kullanılacak, okul, hastane varsa kullanılmayacak.
Gaz kullanmadan önce darbe etkili savunma tüfeğinin ara silah olarak
kullanılması; gazların etki alanı dâhilinde okul, hastane,
kreş, huzurevi gibi kuruluşlar bulunup bulunmadığına
dikkat edilmesi; müdahale edilecek grubun yaşlı, kadın, engelli
gibi profillerin dikkate alınması kapalı mekânlarda ve özellikle
spor alanlarında gaz, el bombaları, gaz fişeklerinin
kullanılmaması gazlı müdahalelerde olayın uzun sürmesi
hâlinde gaz kullanımına bir süre ara verilmesi çevreye ve güvenlik
güçlerine karşı saldırı veya direniş olmadıkça
gazlı müdahaleden kaçınılması direniş ve
saldırısına son vermiş kişi veya gruplara
karşı kesinlikle gaz kullanılmaması orantısız güç
ve aşırı gaz kullanımları iddialarını
önlemek için, müdahale ve gözaltı işlemlerinin kamerayla kayıt
altına alınması; müdahale sonrası gaz sarfiyatı
belirlenerek kontrolün sağlanabilmesi, keyfî hareketlerin önüne geçilmesi
ve mutlaka gaz mühimmatı kullanan personelin ve sorumlu amirin tutanak
tutması zımnında bir genelge göndermiştir.
Nitekim,
AGİT, ifade özgürlüğünün temel bir hak olduğunu,
vatandaşların sorumluluk çerçevesinde hareket etmeleri
gerektiğini, İstanbul'da yaşanan hadiseleri dikkatli bir
şekilde takip ettiklerini
AGİT olarak barışçıl bir
toplanma ve kendini ifade etme hakkını destekliyoruz. Kişilerin
ayakta durarak, oturarak, konuşarak veya şarkı söyleyerek temel
toplanma hakkı ve serbestçe kendilerini ifade etme hürriyetlerine
saygı duyulmalı, ancak aynı zamanda Hükûmetin de asayişi
sağlamak vazifesini ve Vandallığı ve şiddeti tahrik
edici uygulamalarına orantılı şekilde müdahale etmesi de
çok önemlidir. diyerek Gezi Parkında polisin kullandığı
yetkileri ve kullandığı argümanları meşru
görmüştür.
Göz
yaşartıcı gazlarla ilgili, yine, burada, gaz mühimmatlarının
çeşitleriyle ilgili uluslararası sözleşmeler var. Kimyasal
Silahlar Sözleşmesine biz katılmışız. Yine, Polis
Vazife ve Selahiyet Kanunu'nun 3üncü maddesi Polisin direnen kişilere karşı
veya eşya üzerinde bedenî kuvvetin dışında
kullandığı kelepçe, cop, basınçlı su, göz
yaşartıcı gazlar ve tozlar, fiziki engeller, polis köpekleri ve
atları ile sair hizmet araçlarını ifade eder. demektedir.
Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yapmış
olduğu yargılamalar neticesinde vermiş olduğu kararlara
göre de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi söz konusu gaz
mühimmatlarının kullanımının insan
haklarının korunması bakımından herhangi bir engel
teşkil etmediğini de ifade etmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; eğer, Gezi Parkıyla
ilgili hadiselerde kullanılan gazların kullanımı
noktasında bizim görüşlerimiz soruluyorsa, tabii ki, biber
gazının kullanılmasına karşı olduğumuzu,
ancak biber gazı kullanımının da kanuna aykırı
planlanan ve kişilerin temel ve hak hürriyetlerini ihlal eder derecede Vandallığa
varmışsa, en azından bunun önlenmesinde orantılı bir
güç olarak kullanılması gerektiğine katılıyoruz.
Kanuna
aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleriyle ilgili
düzenlemeler de ilan edilmiştir ve bu düzenlemeler de hukuka uygun bir
şekilde geçerlilik kazanmıştır.
Netice
itibarıyla, biber gazının kullanılmasını tasvip
etmiyoruz ancak biber gazı kullanılacak ortama da kişilerin
saygılı olması ve bu ortamı, bu zemini
oluşturmalarına gayret etmelerini diliyor, Genel Kurulu bu duygularla
tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, ben de söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi,
anlaşılmadı sözünüz. Bir şey mi istiyorsunuz?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Söz
istiyor efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Çankırı Milletvekili İdris Şahinin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
İstanbulda palayla, sopayla vatandaşlara saldıran
kişilerin hukuksuzluğun içerisinde olduğu ve suç
işledikleri gayet açık ve net iken, AKP Grubundan bir milletvekilinin
bu önergeyle ilgili yaptığı konuşmada, oradaki
esnafın, hukuk çerçevesinde yapmış olduğu bir eylemi
Yargıya
da müdahale etmek suretiyle, o eylemi hukuk çerçevesinde yapmış
olduğu iddiası doğrudan doğruya gerçekten korumacı ve
kollamacı bir yaklaşımdır. Böyle bir şeyi kabul
etmemiz mümkün değil. Palayla saldıracaklar, sopayla
saldıracaklar ve ondan sonra Hukuk çerçevesinde yapıyor. diye
teşvik edecekler.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Oh olsun. diyecekler.
OKTAY VURAL (İzmir) - Bunu kınıyorum.
Şiddeti meşrulaştıran yani palayı
meşrulaştıran ve kendilerini eleştiren insanlara
karşı böyle bir girişimin yapılmasını hukuk
çerçevesinde gösteren bir anlayışın hukukun üstünlüğüne
inanmadığını, gerçekten vatandaşları bu
şekilde birbirlerine tahrik etmek anlayışının bir
tezahürü olduğunu düşünüyorum.
Bunu, bu vesileyle ifade etmek istedim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Buyurun Sayın Şahin.
2.- Çankırı Milletvekili İdris Şahinin, İzmir Milletvekili Oktay Vuralın açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Benim orada kullandığım dil son derece nettir, algılamada
eğer bir yanlışlık olmuşsa ben burada çok net dille
bir sefer daha ifade ediyorum, ben dedim ki: Arkadaşlarımız,
sadece Gezi Parkında olup bitenleri değil, aynı zamanda, o
alanın etrafındaki esnafın durumuna da gidip bir baksınlar,
onların çekmiş olduğu sıkıntıları da bir
görsünler ve orada cereyan eden olayları,
tutuklandı-tutuklanmadı diye hukuka müdahale etmek saikiyle burada
dile getirmesinler. Sonuç itibarıyla, yargıya intikal etmiş ve
Anayasanın 138inci maddesi çerçevesinde de yargıya intikal
etmiş bir konuyla alakalı burada bir değerlendirme
yapılamayacağı ortadadır. Bu noktada, Hükûmet sanki
bunları destekler mahiyetinde bir adım atıyor veyahut da
telkinde bulunuyordur gibi bir söylemde bulunmak yanlış olurdu.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şahin.
Konu anlaşıldı, tutanaklara da geçti.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) -
Onun haricinde asla ve asla, kişilerin yapmış olduğu
eylemlerin hukuka uygun olup olmadığını denetleme yetkisine
bizler sahip değiliz. Bunun bu şekilde anlaşılması
gerekir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum, sağ olun.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bunların
hiçbiri
Bakın, bu sözleri geri almayan bir düşünce, doğrudan
doğruya o eylemi meşrulaştırıyor. Oradaki
esnafın hukuk çerçevesinde yapmış olduğu bir eylemi
yargıya da müdahale etmek suretiyle burada Hükûmete yansıtmak
Hangi
eylem yansıtılıyor?
BAŞKAN Sayın Vural, tekrar açıklamayı
yaptı, ne maksatla söylediğini söyledi.
Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Ayrıca pala kullanmak,
sopa kullanmak esnafın isteği değildir. Bütün esnafları
pala kullanan, sopa kullanan konumuna düşürmek de esnaflara hakarettir,
orada çalışan esnafa da hakarettir. Oradaki esnafın malına
mülküne zarar olmuştur ama sopa ve palayı kullanmayı istemeyen
esnaftır. Dolayısıyla, esnafa da hakaret etmeyin.
BAŞKAN
Sayın Vural, teşekkür ederim.
Sayın
Hamzaçebi, buyurun.
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Çankırı Milletvekili İdris Şahinin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim.
Değerli
milletvekilleri, dün Uşak Milletvekilimiz Sayın Dilek Akagün
Yılmaz, Taksimde palayla vatandaşlara saldıran,
vatandaşlara tekme atan o şahısla ilgili olarak burada bir
değerlendirme yaptı ve mahkemenin, hâkimin kendisinin tutuksuz
yargılamak üzere serbest bırakması konusunda bir eleştiri
getirdi. Bu eleştiriye karşı, biraz önce burada, kürsüde
konuşan sayın milletvekili oturduğu yerden şöyle bir laf
attı: Düne kadar tutuklamanın istisna olması gerektiğini
söylüyordunuz. Şimdi ne oldu? diyerek o hâkimin o vatandaşı
serbest bırakmasının gayet normal olduğunu, tutukluluğunun
istisnai bir işlem olduğunu söyleyerek, o Ergenekon, Balyoz gibi
birçok hukuksuzluğun yaşandığı, beş-altı
yıla ulaşan tutuklulukların üstünü örtme yönünde bir çabası
olduğunu gördük. Böyle bir çabayı, anlayışı sergiledi.
Aynı anlayış, bugün kürsüde ve biraz önce burada ayakta,
Taksimde pala sallayan vatandaşın hukuk çerçevesinde bir eylem
yaptığını söyledi. Ben biraz önce kendisi ayağa
kalktığında şöyle bir şey söylemesini Özür dilerim, o
vatandaşın eylemi hukuka uygun değildir, amacını
aşan bir söz sarf ettim. gibi bir değerlendirme yapmasını
arzu ederdim ama öyle anlaşılıyor ki hukukçu kimliğe sahip
bu milletvekili, o şahsın palayla vatandaşlara yapılan
saldırısını bir hukuki eylem, hukuksal bir eylem olarak
görüyor, hukuk çerçevesinde Hükûmetin arkasında durması gereken bir
eylem olarak sergiliyor. Şaşırmıyoruz, o vatandaş
palayı sallıyor, polis kendisini alıp götürmüyor, dükkânı
dönüyor, evine gidiyor, ne zaman ki sosyal medyada olağanüstü bir
baskı oluşuyor, polis, güvenlik güçleri şahsın evine
telefon ediyor Gel senin ifadeni alacağız. diyor ve ondan sonra
zoraki bir mahkemeye sevk işlemi gerçekleşiyor ama hâkim serbest
bırakıyor. O, evde zor zapt edilen yüzde 50nin tezahürüdür bunlar
zannediyorum. Sayın Başbakan ve onun arkadaşları bir
palanın arkasına düşmüş, palalı bir demokrasiyi
savunmaktadır. Kendilerini kınıyorum.
BAŞKAN Bir saniye. Sayın Şahin mi cevap
verecek, Sayın Canikli siz mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Hamzaçebi, Sayın Başbakanımızla ilgili olarak Bir
palanın arkasına düşmüş, palalı bir demokrasinin
peşine düşmüş. şeklinde çok ağır bir hakarette
bulundu. Bu konuda söz istiyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hakaret
mi bu?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Canikli, sataşma
nedeniyle iki dakika söz veriyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı açıklama sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle bu
ifadeyi çok çirkin bulduğumuzu ve
kınadığımızı ifade etmek istiyorum, gerçekten
yakışmıyor.
Şimdi, yani, böyle başlarsanız, böyle
açarsanız, palanın, kaba kuvvetin, kargaşanın,
sokakları terörize etmenin bugün ve geçmişte kim tarafından son
derece uzmanlıkla kullanıldığı biliniyor, biliyoruz;
biz de biliyoruz, millet de biliyor.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Kimin
tarafından?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Evet,
sayısız örnekleri var bunun, açın tarihe bakın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir de
örnek ver.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Yani,
aslında, germek için çok fazla bunları detaylandırmak
istemiyorum ama bu şekildeki haksız, yanlış ve hakaret
şeklindeki ifadeler ortaya konulursa o zaman biz de
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Hukuk
içinde yapılan bir eylem mi, onu söyleyin.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
Türkiyede kimin ülkeyi terörize etmeye
çalıştığını, kimin ülkenin huzurunu bozmak için
meydanlarda, sokaklarda, illegal bir şekilde, hukuk dışı
bir vaziyette bu ülkede birtakım tavır, davranış ve
eylemler içerisinde olduğunu burada açık açık konuşuruz,
konuşmak zorunda kalırız. Bunlar doğru şeyler
değil.
TUNCA TOSKAY (Antalya) Görevin zaten, o senin görevin
iktidar olarak.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ne demek yani
Bir palanın peşine düşmüş.
Bakın, önce dediler ki: Efendim, işte, AK
PARTİli ya da AK PARTİ sempatizanı diye tweetler
atıldı. Ne oldu? Bunun böyle olmadığı
anlaşıldı.
TUNCA TOSKAY (Antalya) Bir şey biliyorsan söyle.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
Çıkıp özür dilemeniz gerekmez mi? Böyle bir iftiradan sonra, öyle
olmadığı anlaşıldıktan sonra çıkıp bir
özür dilemeniz gerekmez mi? En temel nezaket kuralı bunu gerektirmez mi?
Çok yanlış, çok ayıp! Yani eğer o şekilde
insanları yaptıkları işlemden dolayı
araştırmadan suçlamaya kalkışırsanız, bir
partiye, birine, bizlere irtibatlandırmaya
kalkışırsanız binlerce irtibat buluruz biz sizinle ilgili,
binlerce. Yani o zaman her molotof atanı, polise her silah çekeni, bu
terörize eden herkese aynı mantıkla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bu
sözler, Sayın Caniklinin sözleri bizim hitabımızla ilgili
değil zannederim, değil mi?
BAŞKAN Değil, değil; değil benim
anladığım kadarıyla.
OKTAY VURAL (İzmir) Onu ifade edin.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Sayın Başkanım, mikrofonu açarsanız zabıtla
alakalı bir düzeltme yapmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Şahin, buyurun, yerinizden bir
dakika söz veriyorum.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Çankırı Milletvekili İdris Şahinin, CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Değerli Başkanım, ben özellikle şunu ifade edeyim ki burada
zapta geçen husus, oradaki esnafın hukuk dışında
yapmış olduğu bir eylemi; kastımız ve
meramımız bu. Ama burada çerçevesinde geçmiş. Bu şekliyle,
bunu özellikle düzeltmek istiyorum. Bizim böyle bir cümledeki
muradımız, hukuk dışındaki bir eylemi sadece bize mal
etmek ve Hükûmeti sanki bu hadiselerin destekçisiymiş gibi göstermenin
yanlış olacağını ifade ettim. Dün de söyledim, bugün
de söylüyorum. Tutuklama, istisnai bir kurum olarak işletilmelidir. Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanununda da hangi hâllerde
tutuklanılacağına ve tutuklama tedbirine
başvurulacağı, son derece açık ve net bir şekilde
belirtilmiştir. Benim genel çerçevede bu görüşte olduğumu da
bütün arkadaşlarım da bilmektedir. Genel Kurulda yapmış
olduğum konuşmaların tamamında da benzer mahiyette
açıklamalarım vardır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, şimdi, ikisi arasında çok büyük fark var
tabii ki. Esnafın hukuk çerçevesinde yaptığı bir eylem
cümlesiyle hukuk dışı eylem arasında
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Düzeltti onu.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Düzeltti efendim, düzeltti Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani, bu kadar tartışmadan sonra
Sayın Konuşmacının, Şahinin bu aşamaya
gelmiş olmasını olumlu saymak isterim ancak bu cümlenin bir
önceki cümlesinde Sayın Şahin şunu diyor: Yani, o esnafın
hâlinden anlayın. Ne yapsın adam? Mecburen palaya
sarılıyor. anlamında bir değerlendirme yaparak buraya
geliyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Diğer esnafı diyor Sayın
Başkanım, diğer esnafı diyor.
BAŞKAN
Evet.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi, kınanması gereken
şudur
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Meramımı çok net ifade ettim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu palalı vatandaş o eylemden sonra
gözaltına alınmıyor, evine gidiyor, polis serbest
bırakıyor kendisini. Güvenlik güçlerinin onu destekleyen bir tutumu
var. Mahkemeye çıkıyor ve mahkeme kendisini tutuksuz yargılanmak
üzere serbest bırakıyor ve kendisinin değerlendirmesi de, gayet
tabii, Tutuksuz yargılanacak. oluyor.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Niye karışıyorsunuz yargının
işine ya? Kimse yargının işine karışmasın.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani, bütün bunlarla bu eylemin arkasında
durduğunu gösteriyor Sayın Şahin, yoksa bu düzeltme gerçeği
ifade etmiyor efendim.
BAŞKAN
Efendim, Sayın Şahinin sözleri
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Böyle bir değerlendirme
yapmadım.
BAŞKAN -
Lütfen Sayın Şahin, oturun, sözler ortada. Herkes yorumunu yapar.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, burada
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Meramımı söyledim ama bunu
anlayamıyorsanız benim size söyleyeceğim bir şey yok.
BAŞKAN
Sayın Şahin, lütfen oturun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu konuda, tutanaklardan okuduğumuz bu kelimeler
karşısında önce Sayın Şahin aslında bunun
gerekçesini açıkladı, dedi ki: Esnaf
sıkıntıdadır. diye söyledi. Ondan sonra, bu söze
sahiplenirken
BAŞKAN
Hayır, sonraki açıklamalar var Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) ...sonra, bu sefer Hukuk çerçevesindeyi
dışında olarak söylemek istedim. demek suretiyle böyle bir
noktaya gelmesini de AKP Grubunun Grup Başkan Vekilinin uyarısı
doğrultusunda yapmış olmasından dolayı da memnuniyet
duyduğumu ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Biz niyetimizin ne olduğunu ifade
ettik.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yani, önce siz sözlerinizi yadırgamadınız,
yadırgamadınız ve geri almadınız.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Herkes benim ne demek istediğimi anladı,
sen anlamadıysan ne yapalım!
OKTAY VURAL
(İzmir) Geri almadınız! Bir de Hukukçuyum. diyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Yeni mi anladın daha?
OKTAY VURAL (İzmir) İlla sopayla mı
olacak ya.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tevil edemedim yani. Tevil etmeye
çalıştın ama beceremedin.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, İzmir Milletvekili Hülya Güven ve arkadaşları tarafından göz yaşartıcı gazların ne tür etkileri olduğunun araştırılması ve uzun vadede ortaya çıkabilecek istenmeyen etkilerinin önlenmesi amacıyla 12/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 8 Temmuz 2013 Pazartesi günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Danışma
Kurulunun İç Tüzükün 10uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günü saat 14.00te toplanmasına ilişkin önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
08/07/2013
Danışma
Kurulunun 08/07/2013 Pazartesi günü (bugün) yaptığı
toplantıda, Genel Kurulun 09 Temmuz 2013 Salı günü saat 14.00te
toplanmasının, Genel Kurulun onayına sunulması uygun
görülmüştür.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili
Oktay Vural Adil Zozani
Milliyetçi Hareket Partisi Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Temsilcisi
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Alınan karar
gereğince gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada
yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü
sırada yer alan, Orta Asya ve
Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri
Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/498) (S. Sayısı: 173)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada
yer alan, Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
4.- Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar
ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478)(x)
BAŞKAN -
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen
birleşimde, İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen teklifin dördüncü bölümünde bulunan 73üncü maddenin (e) bendi
kabul edilmişti.
Şimdi,
73üncü maddenin (f) bendinde üç adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik
yapılmasına dair kanun tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/f Maddesi ile değiştirilen
Expo 2020 madde 62/5 maddesinin sonuna Bu harcamalar her ayı takip eden
ikinci pazartesi günü mesai bitimine kadar ilan olunur. cümlesinin eklenmesini
teklif ederiz.
Mustafa Moroğlu Özgür Özel Levent Gök
İzmir Manisa Ankara
Kazım Kurt Hülya Güven Musa Çam
Eskişehir İzmir İzmir
Bülent Kuşoğlu Kadir Gökmen Öğüt
Ankara İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin f bendiyle
değiştirilmek istenen 649 sayılı Avrupa Birliği
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 62.
maddesinin 5. Fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Sırrı Sakık Hasip Kaplan
Iğdır Muş Şırnak
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür İbrahim Binici
İstanbul Van Şanlıurfa
Adil Zozani
Hakkâri
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (f) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Hasan Hüseyin Türkoğlu
Konya Manisa Osmaniye
Mehmet Şandır Alim Işık Mehmet Günal
Mersin Kütahya Antalya
Enver Erdem
Elâzığ
f 8/8/2011 tarihli ve 649 sayılı Avrupa
Birliği Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararnamenin 62 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
EXPO 2020
MADDE 62- (1) EXPO 2020'ye ev sahipliği yapacak
kentin belirlenmesi amacıyla 2013 yılında Uluslararası
Sergiler Bürosu genel kurulunda yapılacak seçimlerde, İzmir ilinin
ülkemiz adına sürdürdüğü adaylığının
başarıyla sonuçlandırılmasına ilişkin iş ve
işlemleri yürütmek üzere, özel hukuk hükümlerine tabi ve
tüzelkişiliği haiz EXPO 2020 İzmir Yönlendirme Kurulu
kurulmuştur.
(2) Yönlendirme
Kurulunun organları Yürütme Komitesi ve Genel Sekreterliktir.
(3) Yönlendirme Kurulunun gelirleri şunlardır:
a) Genel bütçeden ayrılacak ödenek.
b) İzmir
Büyükşehir Belediyesinin 2012 ve 2013 bütçelerine bu amaçla konulan
ödenek.
c) İzmir
İl Özel İdaresinin 2012 ve 2013 bütçelerine bu amaçla konulan ödenek.
ç) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, İzmir
Ticaret Odası, Ege İhracatçılar Birliği, Ege Bölgesi Sanayi
Odası tarafından 2012 ve 2013 yıllarında aktarılan
tutarlar.
d) Her türlü naklen yayın, reklam ve sponsorluk
gelirleri.
e) Gerçek ve tüzelkişilerden
alınacak nakdî ve ayni bağış ve yardımlar.
f) Faiz ve diğer gelirler.
(4) Gelirler ulusal
bankalardan birinde bu amaçla açılacak hesapta toplanır. Hesap
açmaya, kapamaya veya hesapta toplanan tutarları nemalandırmaya
Yürütme Komitesi Başkanı yetkilidir. Başkan, bu yetkilerini
kısmen veya tamamen Yürütme Komitesinin diğer üyelerinden birine veya
Genel Sekretere devredebilir.
(5) Bu madde
kapsamına giren mal ve hizmet alımları ile her türlü
işlemlerde 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu hükümleri uygulanmaz. Alım, satım ve kiralama işlemleri
ile yapılacak harcamalarda uygulanacak usul ve esaslar Yönlendirme
Kurulunca belirlenir. Yapılan harcamalar Sayıştay
tarafından denetlenir.
(6) Kurulun ve
organlarının oluşumu ve çalışma esasları, Kurula
ve Yürütme Komitesine üye olarak katılacak kamu kurum ve
kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve diğer gerçek
veya tüzelkişiler ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin
diğer hususlar Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenir.
(7) İzmirin
adaylığının Uluslararası Sergiler Bürosu Genel
Kurulunca kabulü hâlinde Yönlendirme Kurulu, EXPO 2020 İzmir ile ilgili
işlemleri yürütmek üzere yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar
faaliyetlerine devam eder.
(8) İzmirin
adaylığının Uluslararası Sergiler Bürosu Genel
Kurulunca kabul edilmemesi hâlinde Yönlendirme Kurulunun hesaplarında
bulunan tutarlar ile taşınırlar Bakanlar Kurulu kararı ile
belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tasfiye edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz isteyen Erkan
Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 73üncü maddenin (f) bendi üzerine
verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bilindiği üzere, yüz altmış
yıldır düzenlenen EXPO fuar organizasyonları, yapıldığı
kentleri marka hâline getirmiştir ve bu kentleri de köklü bir şekilde
dönüştürmüştür. İzmir de 2020 EXPO organizasyonuna adaydır
ve buna ilişkin de düzenlemeler yapılmıştır. Bu
organizasyonun İzmirde yapılması, İzmirin ve ülkemizin
tanıtımını çok olumlu bir şekilde etkileyecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak da İzmirin EXPO 2020yi almasına
yönelik her türlü çabayı desteklediğimizi öncelikli olarak ifade
etmek isterim.
İzmir demek fuar demektir ve İzmir, fuar ve
organizasyon potansiyeliyle ve yeteneğiyle ünlüdür. 1971de Akdeniz
Olimpiyat Oyunları, 2005 yılında Universiade
organizasyonları da İzmirin bu konudaki yeteneğini,
potansiyelini işaret eder. Ayrıca, bütün bu gerek Akdeniz Olimpiyatları
olsun gerekse 2005 Universiade Oyunları olsun Manisada ev sahipliği
yapılmıştır. Ancak, 2020 EXPOya aday olan İzmirle
ilgili olarak, son bir yıl içinde gerçekleşen bazı olayları
sizlerle paylaşmak istiyorum. Gerçekten, Hükûmet bu düzenlemeyle EXPO
2020nin İzmirde düzenlenmesi konusunda ne kadar samimi ve gayretlidir
veya başarılıdır, bu konuyu da takdirlerinize
bırakacağım.
Değerli milletvekilleri, şu anda Türkiyede
devam eden U20 futbol turnuvası var. Dünya çapında ve dünyaca ünlü futbol
yıldızlarının kendilerini gösterme şansı
bulduğu ve dünyada da çok büyük ilgi gören, pek çok uluslararası
televizyonlarda yayınlanan, canlı olarak yayınlanan bu turnuva
şu anda Türkiyede devam ediyor ve çeyrek final maçları yürütülüyor.
Irak, Fransa, Uruguay yarı finale kaldı ve 13 Temmuz itibarıyla
da final oynanacak.
Bu U20 Dünya Futbol
Şampiyonasına ev sahipliği için aday gösterilen 10 il
arasında İzmir ve Manisa vardı. Fakat sonradan, her ne hikmetse,
bu İzmir ve Manisa illeri U20 turnuvasına ev sahipliğinden
çıkartıldı. Bu konudaki bütün çabalarımıza rağmen,
Hükûmet tarafından gerekli cevabı ve gerekçeyi maalesef
öğrenebilmiş değiliz.
FIFAnın istediği
şartlara sahip olmadığını bildiğimiz bazı
iller bu U20 Dünya Futbol Şampiyonasının
yapılacağı iller listesinde yer almıştır ve çok
garip bir şekilde de FIFA şartlarına uymadığı
gibi afaki bir gerekçe gösterilmiştir. Çok ciddi bir tanıtım
fırsatı kaçırılmıştır EXPO 2020yle
İzmirle ilgili olarak.
İkinci olarak 4 Temmuz 2002
tarihinde kurulan ve 4 Şubat 2005 tarihinde İzmirde faaliyete geçen
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası yedi yılda 144 kat büyüyüp
431 milyar lira işlem hacmine ulaşarak dünyanın 26ncı
büyük türev borsası hâline gelmişti ve daha sonra bu da
İstanbula taşındı.
Yine, İstanbuldaki bazı
ihracatçılar ve ihracatçı birliklerince Her sektörün tek
birliği olsun. talebiyle -Hükûmetle birlikte- Türkiyedeki ihracatçı
birliklerinin sayısını indirmek için ve İzmirdeki Ege
İhracatçılar Birliğini kaldırma, kapatma gayreti içerisine
girilmiştir ve bu gayret de devam etmektedir.
Yine, EXPO girişimlerini Hükûmetin
maddi manevi tüm desteğini arkasına alması gereken bir yerel
girişim olması ve tüm organizasyonların buna göre
şekillenmesi gerekirken maalesef bu organizasyonla ilgili olarak bazı
hesaplar nedeniyle organizasyon zarar görmektedir ve Yürütme Komitesinin
Başkanı, Başkan Vekili dâhil olmak üzere bugüne kadar 3 üyesi
istifa etmek zorunda kalmıştır. Bu hususların da mutlaka
Hükûmet tarafından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla)
dikkate
alınarak ciddi bir şekilde bu faaliyetin yürütülmesi gerekmektedir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra
Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin f bendiyle
değiştirilmek istenen 649 sayılı Avrupa Birliği
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 62.
maddesinin 5. Fıkrasının madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları.
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5 fıkra hükmü kamu
kaynaklarının harcanması, denetimi ve takibini
zorlaştırarak kaynakların kullanılması ile ilgili
hesap verebilirliği ortadan kaldıracaktır. Benzer niteliklere
sahip kamu kurumları veya kamu kurumu bünyesinde oluşturulacak
kuruluşlar arasında harcama denetimi bakımından ikili bir
rejim ortaya çıkaracaktır. Projeye harcanacak yüksek
meblağlı kamu kaynaklarının takibi ve denetiminin kamu
ihale kanunu kapsamının dışına çıkartılması
modern demokrasilerde bütçenin denetimine hakim, şeffaflık ve hesap
verebilirlik ilkelerini de bertaraf edecektir. Harcamaların
yapılması ve kamu kaynaklarının kullanılması
esnasında ortaya çıkacak usulsüzlüklerin yargı yoluyla çözümü
noktasında uygulanacak kanun hükümleri de teklifte belirsizdir. Bu durum
olası bir yargı yolu başvurusunda
uyuşmazlığın çözümüne ilişkin sorunların ortaya
çıkmasına neden olacaktır. Bu nedenlerle madde metninin
değiştirilmesi teklif edilmiştir.
S. NEVZAT KOKMAZ (Isparta) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.17
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
16.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mine LÖK
BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 134üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73üncü
maddesinin f bendi üzerinde Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
Teklifin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik
yapılmasına dair kanun tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/f Maddesi ile
değiştirilen Expo 2020 madde 62/5 maddesinin sonuna Bu harcamalar
her ayı takip eden ikinci pazartesi günü mesai bitimine kadar ilan
olunur. cümlesinin eklenmesini teklif ederiz.
Mustafa Moroğlu (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Moroğlu
BAŞKAN Mustafa Moroğlu, İzmir
Milletvekili
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Daha İyi Bir Dünya İçin
Yeni Yollar/Herkes İçin Sağlık temasıyla EXPO 2020
çalışmaları başladığında hem İzmirli
heyecanlandı hem İzmirli bakanlar, milletvekilleri ve hepimiz. EXPO
2020nin hem İzmire yakışır bu temayla hem de büyük bir
atılım gerçekleştireceği için çalışmalara
başladık. Ama EXPO 2020 öncesi İzmirde faaliyet gösteren bütün
siyasi partilerin temsilcileri de -biraz önce Milliyetçi Hareket Partisi
adına konuşan arkadaşımızın da ifade ettiği
gibi- İzmirin EXPO 2020ye aday gösterilmesinin sonucunu
başarıyla tamamlayabilmesi için çaba gösterdiler. Fakat giderek
görüldü ki daha baştan Acaba EXPO 2020yi İzmire kazandırmak
için çaba göstermekte kararlı mı davranalım, kararsız
mı davranalım? noktasında olan ikircikli tavır ta
baştan kendini göstermeye başladı. İlk önce bu EXPO
organizasyonlarının kentlerin adıyla anılmasına ve
bunların yönlendirme kurullarının başkanlarının
da genellikle belediye başkanları olmasına rağmen,
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, Yönlendirme Kurulu Başkanı
olmaktan devre dışı bırakıldı, valimiz Yönlendirme
Kurulunun Başkanı yapıldı. Bir bildikleri vardır,
belki EXPO 2015te gösterdikleri çabanın yetersizliğinden ötürü EXPO
2020ye iktidar olanaklarıyla daha iyi hazırlanmak
olanağından ötürü böyle bir çabaya girilmiştir. diyerek Aziz
Başkan da kendine uygun davranışla, kendine nerede rol
biçildiyse orada EXPO 2020 faaliyetlerine katılmaya devam etti.
Ardından başka bir, sanki alınmaması
için çaba gösteren birkaç tutumla karşılaştık. Bunlardan
ilki, 2 Mayıs 2011 yılında seçimlere hazırlanırken,
2011 Haziran seçimlerine hazırlanırken Pariste EXPO sunumu
yapılacağı sırada İzmir Büyükşehir Belediye
binasına yüzlerce polisle baskın yapıldı, Büyükşehir
Belediye Başkanımız EXPO Paris sunumundan dönmek zorunda
kaldı.
İkinci engelleme çabası ise yine, 2011in
Kasımında, yine Pariste sunum yapılacakken Büyükşehir
Belediyesine bir baskın daha yapıldı.
Daha sonra ne yapıldı? Bugüne kadar Yönlendirme
Kurulunun başında önemli çabalar gösteren İzmir Valisi bu
adaylık süreci sonuçlanmadan Diyarbakıra atandı.
Bir başka uygulama da daha sonra ne
yapıldı? Yine, EXPO Kanununun çıkmasında, EXPO
planlarının hazırlanmasında önemli çabaları olan
Kültür ve Turizm Bakanı görevden alındı, başka bir bakan
atandı. Daha sonra ne oldu? Bu Yönlendirme Kurulunda görev alan Sanayi
Odası Başkanı, o zaman Vadeli İşlemler Borsa
Başkanı, şimdi İzmir Ticaret Borsası Başkanı
ve eski Futbol Federasyonu Başkanı bir gün istifa dilekçelerini
vererek Yönlendirme Kurulundan ayrıldıklarını ifade
ettiler. Yani, arka arkaya gelen
bütün bu uygulamalara bakıldığında, işe gönülden
inanmadığın zaman, kalpten inanmadığın zaman Ya
ben bu İzmire ne yaparsam yapayım, İzmirde -Büyükşehir
Belediyesi ve diğer ilçe belediyeleriyle ilgili- seçimlerde bir
başarı kazanmam galiba mümkün değil. anlayışıyla
hareket ettikçe acaba alınmamak için çaba mı gösterildi diye de
düşünmekten kendimizi alamıyoruz.
Sonra ne oldu? Burada EXPO 2020 Kanunuyla
çıkardığımız planlarda, askıya
çıkarılacak planlarda değişiklik yapılarak geri
gönderildi. Sonra buna bir itiraz edildi. Bir düzenleme yapılacağı
söylenirken son günlerde yine yurt dışında yapılan bir
sunumda, bizim planlarımızda olmayan, İnciraltında EXPO
alanında yapılması planlanan planlarda olmayan bir alan,
İzmirlinin 1.250 dönüm üzerine kurduğu kent ormanı sanki EXPO
alanı gibi gösterilerek hem yurttaşlar hem de yurt
dışında sunum yaptığımız temsilcilikler yanıltılmaya
çalışıldı. Tabii bunun karşısında da Niye
böyle oluyor? diye sivil toplum örgütleri, mimarlar odası haklı
olarak karşı çıkıyor. Bütün bunları karşılaştırdığımızda
EXPO 2020yle ilgili, iktidarı ve iktidarın milletvekillerini,
bakanlarını daha ciddi bir çalışmaya davet ediyoruz.
Bu konudaki düşüncelerimi daha sonraki
önergelerimizde anlatmaya devam edeceğim.
Teşekkürler ediyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
73üncü maddenin (g) fıkrası (1) numaralı
alt bendi üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (g) bendinin (1) nolu alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver Erdem Hasan Hüseyin Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet Günal S. Nevzat Korkmaz
Antalya Isparta
"1) 25/8/2011 tarihli ve 652 sayılı Millî
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 17 nci maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Denetime tâbi olan gerçek ve tüzel kişiler,
gizli dahi olsa bütün belge, defter ve bilgileri talep edildiği takdirde
ibraz etmek, para ve para hükmündeki evrakı ve ayniyatı talep hâlinde
göstermek, sayılmasına ve incelenmesine yardımcı olmakla
yükümlüdür."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu
İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/g-1 Maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Mustafa Moroğlu Hülya Güven
Eskişehir İzmir İzmir
Levent Gök Sedef Küçük Kadir Gökmen Öğüt
Ankara İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa
Moroğlu, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; EXPOyla ilgili düşüncelerimi
açıklamaya devam edeceğim.
Biraz önceki görüşmelerimizde, bu önergemizin, Kamu
İhale Kurumu kapsamı dışında
bırakılıyordu EXPOnun harcamaları haklı olarak. Biz
de bu sürecin daha hızlı yürümesi için Kamu İhale Kurumunun
kapsamının dışında bırakılmasını
uygun buluyoruz fakat bu harcamaların şeffaf bir şekilde
yapılabilmesi için -çünkü önemli bir bütçe var ve hem sivil toplum
kuruluşlarının hem de İzmir halkının bu bütçenin
EXPOnun kazanılması için nasıl harcandığını
bilmesi lazım- bunun için bir önerge vermiştik. Fakat bunun da bizzat
Grup Başkan Vekilimiz, AKP Grup Başkan Vekili tarafından ifade
edildiği üzere, bunun bir yönlendirmeyle de, Yönlendirme Kurulunun
kendisinin hazırlayacağı usul ve esasları belirleyen bir
yönetmelikle de belirlenebileceğini, çünkü bunu bir bakanla
görüşmeden böyle bir talebin karşılanmasının ve
önergeye oy vermemizin mümkün olmadığını ama kendilerinin
de uygun gördüğünü, benim de bunlardan usul ve esasların Yönlendirme
Kuruluyla belirlenebileceğini ifade etmelerinden de bir parça da olsa
memnunluk duyduğumu ifade etmeliyim.
Şimdi, süreç böyle yönetilince, biraz önce
anlattığım biçimde yönetilmeye başlayınca, elbette
EXPO meselesi de zora giriyor. Başbakanın Mersin
Olimpiyatlarının açılış konuşmasında
İnşallah 2020 Olimpiyatlarını alacağız ama
böyle devam edeceğiz bu etkinliklere. lafıyla da, biraz, acaba,
İzmirle ilgili, EXPO 2020de gösterilen çabadan, bu uygulamalarından
da anlaşılacağı üzere, geri durulmaya mı
başlandı diye endişeye kapılmadan edemedik. Nedeni de
şu: EXPO 2020 gibi önemli bir proje gerçekleştirilecekse, 2020
İstanbul Olimpiyatları gibi bir projenin gerçekleştirilmesi için
başta iktidar, başbakan, bakanlar ve bütün Türkiye olarak çaba
göstereceksek en azından burada günlerce tartışılan ve
bundan sonra da tartışılmaya devam edecek olan Gezi olaylarıyla
ilgili daha sulh içinde hallolunan bir tavır gösterilemez miydi diye de
düşünmekten geri alamıyoruz çünkü Başbakanın daha önceki
yaptığı konuşmalarda da -büyükşehir belediye
başkanıyken yaptığı konuşmalarda da- Türkiye de
darbelerle anılan bir ülke olmaya devam ettikçe, parti kapatmalarla
anılan bir ülke olmaya devam ettikçe bu tür uluslararası
organizasyonları elde etmemiz ve başarı kazanmamız mümkün
değildi. diyordu ve biz de katılıyorduk.
Hakikaten, bugün de 2020 EXPO ve Olimpiyatları almak
istiyorsak, bu Gezi Parkındaki orantısız tutumumuzdan, diyalog
dışı tutumumuzdan ve özellikle de bundan sonraki sürede de
anlatacağım, ifade edebileceğim gibi, muhalefetle iktidar
arasındaki ilişkilerdeki diyalogsuzluktan ve yok sayma tutumumuzdan
vazgeçmek gerekiyor diye de düşünüyorum: Mesela, dün burada Özgür Özel
diye bir milletvekilimiz, Başbakanın konuşması üzerine bir
ifadede bulundu, Hepimiz, daha doğrusu hepiniz Başbakanı koruma
duygusuyla, belki Özgür Özelin konuşmalarında neyi anlatmak
istediğini bile anlamadan, hep beraber tepki gösterdik -biraz önce burada
da gördük- oysa eleştirileri dinlemek, itirazlarımızı ona
göre yapmak ve bu uyarıları dikkate alarak bütün muhalefetin ve
iktidar milletvekili arkadaşlarımızın Meclis ile Bakanlar
Kurulu arasındaki farkı da gözeten bir anlayışla
çalışmasını sağlayabilirsek, inanın,
Başbakanı daha çok korumuş oluruz. Çünkü istenen şuydu:
Başbakan Başbakan olduktan sonra, bakanlar bakan olduktan sonra,
belediye başkanları belediye başkanı olduktan sonra kendi
partilerinin bakanı, başbakanı, belediye başkanı
olmasın; özlediğimiz, hayal ettiğimiz budur. O, bizim de
Başbakanımız olsun. Bizim de Başbakanımız
olduğunu, kendisine oy vermeyen insanların da Başbakanı
olduğunu hatırlayarak, devletin resmî
açılışlarında, devletin resmî olanaklarıyla
yapılan etkinliklerde bir partiler arası çatışmayı,
partiler arasındaki ideolojik, politik, siyasi mücadeleleri körükleyecek
ya da onları eleştirecek bir konuşma yapmasın; bunun kadar
doğal bir istek olamaz ki. Bunu hepimiz Evet, öyle olmalı. diye
karşılamalıyız, ilk başta da siz
karşılamalısınız ve Başbakanı korumanın
da böyle olduğunu ifade etmeliyiz.
Yine, Aytuğ Atıcı diye bir
arkadaşımız, Sağlık Bakanlığının
yaptığı bir genelgeye ilişkin, parantez içindeki cümlenin
ne kadar yanlış olduğunu ifade etti çünkü o cümle şuydu:
Biz bu yasayı, önümüzdeki bir torba yasayla çıkartacağız,
çıkartılacaktır. diye emir kipiyle emrediyordu. Bununla ilgili
yapılması gereken tek şey şuydu: Aytuğ Atıcıya
teşekkür ederiz, böyle bir şey doğru değildir, elbette bu
yasanın çıkartılmasını sağlayacak olan bakan
değildir, Millet Meclisidir. demek lazımdı. İşte,
içimizdeki muhalefetle iktidar arasındaki diyalogları böyle
sağlayabiliriz diyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (g) bendinin (1)
nolu alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nevzat Korkmaz
(Isparta) ve arkadaşları
"1) 25/8/2011 tarihli ve 652 sayılı Millî
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 17 nci maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Denetime tâbi olan gerçek ve tüzel kişiler,
gizli dahi olsa bütün belge, defter ve bilgileri talep edildiği takdirde
ibraz etmek, para ve para hükmündeki evrakı ve ayniyatı talep hâlinde
göstermek, sayılmasına ve incelenmesine yardımcı olmakla
yükümlüdür."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz,
Isparta Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
73üncü maddenin (g) bendinin (1) no.lu alt bendi üzerine
vermiş olduğumuz önergemizde bir ifade düzeltmesi yapıyoruz.
Buna göre Denetime tabi olan gerçek ve tüzel kişiler, gizli dahi olsa
bütün belge, defter ve bilgileri talep edildiği takdirde ibraz etmek, para
ve para hükmündeki evrakı ve ayniyeti talep hâlinde göstermek
sayılmasına ve incelenmesine yardımcı olmakla yükümlüdür.
ibaresi getiriyoruz. Konunun daha net anlaşılmasını murat
ediyoruz.
Bu vesileyle, değerli arkadaşlar, önemli bir
konuyu, hepimizin zaman zaman şahit
olduğu bir sorun alanını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, otomobilsiz bir
hayatın düşünülemeyeceği hususunda sanıyorum herkes
hemfikir, keyfekeder olmaktan çıktı, zorunlu ihtiyaç listesinin
neredeyse en başına geldi oturdu. Şehir merkezlerinin iş
alanları hâline gelip yerleşmelerin şehir dışına
çıkması, dinlenme ve yürüyüş alanlarının insanlardan
gittikçe uzaklaşması ve eğlenmenin konu komşuyla birlikte
olmaktan çıkıp çekirdek ailelerle ve farklı mekânlarda
aranması gibi gerekçelerle otomobilsiz aile neredeyse kalmadı. Trafik
başta olmak üzere birçok problemleri de beraberinde getiren otomobillerin
bakım onarımı da önemli harcama kalemlerimizden biri oldu. Bu
bakım ve onarımları yapan otomobil servislerinden gün geçmiyor
ki şikâyetler sizlere, bizlere ulaşmasın. Bu alan maalesef
yıllardır denetimsiz "Saldım çayıra, Mevlam
kayıra" misali tüketicinin menfaatleri çiğneniyor. Elbette,
kurallara göre çalışan, emeğini, alın terini ortaya koyan
ve helalinden ekmeğini kazanmaya çalışan servisleri ve
çalışanlarını tenzih ediyoruz ama onlar da takdir
edeceklerdir. Teşbihte hata olmaz, bir murdar koyunun tüm sürüye
zararı olurmuş. Eminim, aralarındaki çürük elmaların
temizlenip bu alanın düzenlenmesini en çokta işini doğru dürüst
yapan kardeşlerimiz istiyorlar.
İstismarlar
alanlarından bazılarını sektörden birileri ile
konuştuğumuzda anlıyoruz. Kötü niyetli servis ve
çalışanlarının akıllarına gelen yöntemler oldukça
zengin. Pahalı yağ değişimi, yapıldığı
söylenen ama aslında yapılmayan hayali tamiratlar,
aşırı pahalı yedek parça fiyatları, ihtiyaç olmadan
değiştirilen, zamanı gelmeden yenilenen yedek parça ve fren
balatalar, diğer sarf malzemeleri, bunlardan sadece bir kaçı. Hayat
pahalılığının ve kullandığımız
dünyanın neredeyse en pahalı yakıtının
insanlarımızı canından bezdirdiği ortada iken bir de
oto bakım giderlerinin şişirilmesi gerçekten gaddarlık.
Vatandaş, bu alanın tanzimini Sanayi ve Ticaret Bakanlığından
bekliyor.
Gerçekten merak ediyorum, bu konuda Sanayi
Bakanlığımızın düzenleyici işlem tesis etmesi
gibi bir çalışması var mı? Varsa hangi
aşamadadır? Bu çalışma zaten çok geç kalmış bir
çalışmadır. Neden beklediği de ayrıca bir
tartışma konusudur. Otomobil firmalarının, servis hizmeti
de veren acenteleri açık açık söylüyorlar değerli
milletvekilleri. Otomobil satışından 1 lira kazanıyorsak,
servis ücretlerinden 5 lira kazanıyoruz. diyorlar. Hatta daha sonra yaptıracağı
servis hizmetlerinin hatırına Arabayı sıfır kârla
veriyoruz. diyorlar.
Demek ki bu alanda
aşırı bir kazanç söz konusu. Bu alanın devlet
tarafından bir an önce zapturapt altına alınması gerekiyor.
Yabancı otomobil firmaları diğer ülkelerde yaptıkları
kârı buralarda servisler üzerinden yapıyorlar.
Bir de, sanayide yaptırdığınız
bakım ve tamiratın aynısını serviste
yaptırıyorsunuz, neredeyse 3 kat pahalı fatura ile
karşı karşıya kalıyorsunuz. Resmî servis
dışına çıktığınızda garanti
kapsamından çıkarılıyorsunuz. Bir araba alıyorsunuz,
başka servise gidemiyor ve onların dayattıkları
fiyatları, efendim, kabul etmek durumunda kalıyorsunuz. Bu bile bile
bütçenizin soyulması neticesini getiriyor.
Hükümete buradan seslenmek istiyorum: Türk
insanının daha fazla bu servisler üzerinden soyulmasına müsaade
edilmesin. Bu konuda, gerekirse, Meclisimizde muhalefetiyle iktidarıyla
ortak bir çalışma yapılsın. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak da bu çalışmaya gereken desteği vermeye hazır
olduğumuzu ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısını arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır.
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
73üncü maddenin (g) bendi (2) numaralı alt bendi
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 73. Maddesinin g bendiyle değiştirilmek istenen 652
sayılı Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 40.
Maddesinin 2. Fıkrasının b Bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
" b) Kamera ile kayıt altına alınarak
yapılacak yarışma sınavında başarılı
olmak."
Pervin Buldan Sırrı Sakık Hasip Kaplan
Iğdır Muş Şırnak
Abdullah Levent Tüzel Adil Zozani İbrahim Binici
İstanbul Hakkâri Şanlıurfa
Nazmi Gür
Van
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778.) nın 73 üncü maddesinin (g) bendinin (2)
nolu alt bendin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Mehmet Şandır Erkan Akçay
Kütahya Mersin Manisa
Mustafa Kalaycı S. Nevzat Korkmaz Enver Erdem
Konya Isparta Elâzığ
Yusuf Halaçoğlu Mehmet Günal Hasan Hüseyin Türkoğlu
Kayseri Antalya Osmaniye
"2) 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
40 ıncı maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(2) Denetçi Yardımcılığına
atanabilmek için 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlara ek
olarak aşağıdaki şartlar aranır:
a) En az dört
yıllık lisans eğitimi veren eğitim, fen-edebiyat, hukuk,
siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, iktisat, işletme fakülteleri
veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul
edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak
yarışma sınavında başarılı olmak.
(3) Denetçi
Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl fiilen
çalışmak ve istihdam edildikleri birim tarafından belirlenecek
konularda hazırlayacakları tezin, oluşturulacak tez jürisi
tarafından kabul edilmesi kaydıyla yapılacak yeterlik
sınavına girmeye hak kazanırlar. Süresi içinde tezlerini
sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini sunmaları veya yeni
bir tez hazırlamaları için altı ayı aşmamak üzere
ilave süre verilir. Yeterlik sınavında başarılı
olanların Millî Eğitim Denetçisi kadrolarına atanabilmeleri,
Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından asgari (C)
düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği kabul
edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye
yeterlik sınavından itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma
şartına bağlıdır. Sınavda başarılı
olamayanlara veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde
geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını
kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir.
Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa
hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci
sınavda da başarı gösteremeyen veya sınav hakkını
kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil yeterliliği
şartını yerine getirmeyenler Denetçi Yardımcısı
unvanını kaybeder ve Bakanlıkta durumlarına uygun memur
unvanlı kadrolara atanırlar.
(4) Denetçi
Yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama
ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar yönetmelikle
düzenlenir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu
İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/g.2. Maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Mustafa Moroğlu Hülya Güven
Eskişehir İzmir İzmir
Levent Gök Kadir Gökmen Öğüt Sedef Küçük
Ankara İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet, katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa
Moroğlu, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; birçoğumuz belki bu dönem
seçilerek geldik Meclise; seçilmeden önce de siyasetle ilgili olduğumuz
için Meclisi izliyorduk fakat izlemek başka, yaşamak başka.
İlk geldiğimizden bu yana Meclisin içerisinde
yaptığımız çalışmalarla ilgili iktidar ve
muhalefet milletvekilleri arasındaki ve gruplar arasındaki
ilişkilerden memnum muyum? diye bir değerlendirmeyle devam etmek
istiyorum ve çok net bir biçimde memnun olmadığımı, bununla ilgili de döneme ilişkin önümüzdeki
yaşayacağımız iki yıllın da milletvekili
arkadaşlarımızın parti farkı gözetmeksizin tümünü,
kendimizi bir kez daha gözden geçirmemiz gerektiğini de açık
yüreklilikle söylemek istiyorum. Çünkü biraz önceki örnekte de gördüğümüz
gibi, eğer burada konuşulanları dinlersek eleştirilerin
haklı ya da haksız yönlerini görebilir, bazen de dil sürçmesi gibi
anlaşılan ve ileride
Çünkü siyaset yapıyoruz hepimiz ve
halkın adına yapıyoruz. Söylediğimiz her sözün bir
anlamı olduğunu, kurduğumuz her cümlenin sonuçta halka
yanlış yansıyabileceğini görmemiz gerekiyor. Bunun için,
itirazlarımızı çağdaşça yapabilmenin yolları var.
Biraz önce bir arkadaşımız Gezi Parkı olayıyla ilgili
yaşanan hadise üzerine konuşurken eğer dinlememiş
olsaydık, onun yaptığı yanlış bir cümleyi ona
düzeltme olanağı verememiş olurduk. Bunu düzeltme
olanağını verdiğimiz için de Meclis
çalışmalarındaki çabamızın dinlemekten ve dinledikten
sonra cevap vermekle yürümesinin daha doğru olduğunu
düşünüyorum. Bunu hem AKP milletvekili arkadaşlarımızla hem
diğer milletvekili arkadaşlarımızla konuştuğumuz
zaman Ya, Meclisin böyle bir kültürü var, böyle gelmiş böyle gider. Bu
itirazı, bu doğruyu, bunu kabul etmiyorum değerli
arkadaşlarım, aynı yoldan yürümeye devam edersek yavaş
yavaş ölürüz. Eğer bu Meclisin çalışmalarını da
Özellikle iktidar milletvekili arkadaşlar bu çabaya destek vermezlerse ve
önümüzdeki iki yıl içerisinde bunu düzeltmezsek çok doğru yolda
olmadığımızı ve birçok şeyi
başaramayacağımızı belirtmek isterim. Buradaki
kavgayı hiçbir zaman onaylamadığımızı ve
onaylayamayacağımızı defalarca belirttik. Bunlara bir daha
müsaade etmemeliyiz.
Örneğin
Gezi Parkı meselelerinden herkes bir ders çıkardı. Öyle
gözüküyor ki AKP milletvekilleri ve iktidardaki bakanlarımız hiçbir
ders çıkarmamış gibi. Çünkü oradaki her şeye
katılamayabilirsiniz, oradaki birçok şeyi bizim gibi düşünmeyebilirsiniz
ama Gezi Parkı direnişlerinin de ve ülkede yaşanan onca
haklı-haksız kalkışmaların hepsinden sizin de
çıkarmanız gereken bir ders olduğunu düşünüyorum, özellikle
Meclis çalışmalarına örnek olsun diye söylüyorum. Ben Gezi
Parkı forumlarına katılıyorum. Onlara destek vermek ve
onların düşüncelerini anlamak, dinlemek için katılıyorum.
İnanın, Gezi Parkı örneğinde de gördüğümü forumlarda
da gördüm. Herkes gelip özgürce konuşuyor. Sayılarına bakmadan,
Siz azsınız, biz çoğuz. demeden herkesin o parklar içerisinde düşüncelerini söylemelerine ve
özgürce yaşamalarına müsaade ediyorlar. Bari bu dersi
çıkaralım ve birbirlerinin sözünü kesmemek için, alkışlarla
da birbirlerini eksi ve artı yönde motive etmemelerini sağlamak için
özellikle -Arkadaşlarımın izlemesini istiyorum- onayladıkları
bir görüşü alkışlamadan, elleriyle böyle hareket yaparak
sessizce destek veriyorlar. Onaylamadıklarına
İşte, bir
milletvekilimiz Böyle kafayı yemiş bunlar. derse olmaz. Yani böyle
olmaz işte, böyle olmaz.
Bakın, ben geldiğimden beri hiçbir milletvekili
arkadaşımın konuşmasını kesmeden, sonra da bana
sıra gelince konuşmaya başlamayı bir düstur edindim. Bunun
da daha doğru olduğunu düşünüyorum çünkü bu kurumun
kutsallığına katkı yapmak hepimizin elinde. Bu da,
birbirimizi anlamaktan geçiyor. Reddettikleri düşüncelere karşı
da böyle işaret yapıyorlar yani Katılmıyorum. diyorlar.
Uzatıyorsa Uzattın. diyorlar.
Biz, bu kadar olmayalım ama ne olur, birbirimizle konuşurken,
yüksek sesle bağırmalar
Özellikle bazı arkadaşlar sanki
kadrolu gibi arkalara oturuyorlar, oradan hiç alakası olmayan, ne ben
anlıyorum ne konuşulanı dinleyebiliyorum ne de doğru
söyleyip söylemediğine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) - Umarım, hayal
ettiğimiz Meclisi hep beraber kurarız. Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778.) nın 73 üncü maddesinin (g) bendinin (2)
nolu alt bendin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
ve arkadaşları
"2) 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
40 ıncı maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(2) Denetçi
Yardımcılığına atanabilmek için 14/7/1965 tarihli ve
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde
sayılan genel şartlara ek olarak aşağıdaki
şartlar aranır:
a) En az dört
yıllık lisans eğitimi veren eğitim, fen-edebiyat, hukuk,
siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, iktisat, işletme fakülteleri
veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul
edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak
yarışma sınavında başarılı olmak.
(3) Denetçi Yardımcılığına
atananlar, en az üç yıl fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri
birim tarafından belirlenecek konularda hazırlayacakları tezin,
oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul edilmesi kaydıyla
yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Süresi
içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini
sunmaları veya yeni bir tez hazırlamaları için altı
ayı aşmamak üzere ilave süre verilir. Yeterlik sınavında
başarılı olanların Millî Eğitim Denetçisi
kadrolarına atanabilmeleri, Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit
Sınavından asgari (C) düzeyinde veya dil yeterliği
bakımından buna denkliği kabul edilen ve uluslararası
geçerliliği bulunan başka bir belgeye yeterlik sınavından
itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma şartına
bağlıdır. Sınavda başarılı olamayanlara veya
sınava girmeye hak kazandığı hâlde geçerli mazereti
olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl
içinde ikinci kez sınav hakkı verilir. Verilen ilave süre içinde
tezlerini sunmayan veya ikinci defa hazırladıkları tezleri de
kabul edilmeyenler, ikinci sınavda da başarı gösteremeyen veya
sınav hakkını kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil
yeterliliği şartını yerine getirmeyenler Denetçi
Yardımcısı unvanını kaybeder ve Bakanlıkta
durumlarına uygun memur unvanlı kadrolara atanırlar.
(4) Denetçi
Yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama
ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar yönetmelikle
düzenlenir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, aslında deminden beri
konuşmaları izliyoruz, bundan önceki günlerde de aynı
şekilde. Bir alışkanlık hâline gelmiş şekilde,
komisyon Katılmıyoruz., Hükûmet Katılmıyoruz,
katılamıyoruz. diyor. Milletvekillerine bakıyorum, buradaki
konuşmalarda bir elin parmakları kadar kişi ancak
konuşulanları dinliyor, diğerleri kendi aralarında birtakım
sohbet içerisinde bulunuyorlar. Şimdi, burası Türkiye Büyük Millet
Meclisi yani yasama organı, Türkiyenin en yüksek organı. Burada
muhalefet birtakım konuları dile getirir, eksikleri söyler,
düzeltilmesini istedikleri konularda görüş bildirir, komisyon
katılır veya katılmaz, doğrudur, Hükûmet katılır
veya katılmaz, bu da doğrudur ama en azından bu
konuşulanların dinlenmesi, sohbetlere ara verilmesi gerekir çünkü
ciddi bir iş yapılmaktadır.
Ciddi bir iş yapılmaktadır diyorum çünkü
cumhuriyet kurulalı doksan yıl oldu. Doksan yıldır, ne
gariptir ki tutanaklara bakacak olursanız Türkiye Büyük Millet Meclisinde
en çok konuşulan konu Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili
konular yani doksan yıldır Türkiyede, Millî Eğitim
Bakanlığının genel yapısı itibarıyla,
rayına oturtulamamış bir sistemden söz ediyoruz. Sürekli olarak
değiştirilen, yok kredi usulü, yok ders geçme usulü, yok sistem
olarak 5+3, 3+5, 4+4+4 fakat daha sonra da bunları bir şekilde çok
zaman geçmeden, üç ay geçmeden, bir sene geçmeden tümünü değiştiren
bir anlayış.
Gerçekten, değerli milletvekilleri, samimi olarak
söylüyorum, bakın, Millî adını taşıyan iki tane
bakanlık vardır: Birisi Millî Eğitim Bakanlığı,
birisi de Millî Savunma Bakanlığıdır. Millî kelimesinin
anlamını hepiniz biliyorsunuz yani millete ait olandır, milletin
benimsemiş olduğu, onun kültürü, onun değerlerine önem veren bir
anlayışı sergiler. Millî diyoruz, millete aittir, milletin
tümünü kapsayan bir anlayışı ifade eder. Şimdi, siz Millî
Eğitim Bakanlığı gibi böylesine güzide ve değerli bir
kurumda doksan yıldır eğitim sisteminizi rayına
oturtamamışsanız, hangi hedeflere hizmet edeceğinizi
belirleyememişseniz ve sürekli olarak ders kitaplarında
değişimler meydana getiriyorsanız kusura bakmayın ama neyi
denetleyeceksiniz? Öncelikle sistemi oturtmanız lazım ki ondan sonra
denetleme sistemine geçesiniz. Bakın, burada en büyük zaaf buradan
kaynaklanıyor. Yani şurada gördüğümüz maddelere bakacak olursak
denetçi yardımcılığına nasıl atanabildikleriyle
ilgili görüşmeler yapılıyor veya bununla ilgili maddeler ortaya
çıkarılıyor. Efendim, bundan önce o insanların neyi
nasıl denetleyeceklerini çok iyi belirlememiz gerekiyor. Bakın, size
bir örnek vereyim: Bunun yolu bu değil yani sürekli olarak şu
hükûmetin veya bu hükûmetin bunları değiştirmesiyle bu iş
rayına oturmaz.
Bu işin temelinde yatan, bu atamalar dâhil olmak
üzere bunu söylüyorum, liyakate bağlı bir atama yapılması
gerekir. Siz her şeyden önce belli bölgelerinize kendisini daha henüz
ispat edememiş, yeni öğretmenliğe başlamış
insanları âdeta bir sürgün bölgesi olarak görüp atama yapıyorsanız,
oralara tecrübeli insan atamanız gerekirken bunları
yapmıyorsanız, daha kolay olan yerlerde tecrübe kazandırmadan
yapıyorsanız zaten başarıya ulaşamazsınız.
Efendim, YİBOmu olsun yoksa tek tek normal okullar mı olsun?
problemini çözememişsiniz. Hâlâ, bakın Kayseri gibi Anadolunun tam
ortasında hem de gelişmiş olduğu söylenen bir ilimizde bile
hâlâ taşıma sistemi ile eğitim yapıyorsanız
eğitimi yoluna koydum diyemezsiniz.
Değerli milletvekilleri, aslında Türkiyedeki
sistemin en çarpık konularından birisi liyakat sahibi insanların
layık oldukları yerlere getirilip getirilmemesi meselesidir veya
oraya getirilmiş olan kişilerin siyasi sebeplerle oradan
alınıp başka yerlere nakledilip edilmeme meselesidir. Osmanlı
Devleti gibi bundan yedi yüz yıl önce yaşamış bir devlette
bile liyakat kanunu vardır. Kimin hangi göreve hangi görevlerden sonra
gelebileceği belirlenmiştir. Böylece, o göreve geldikten sonra
herhangi bir aksama olmadan doğrudan hizmet edebilme imkânı
verilmiştir. Dolayısıyla, biz sistemi kökten ele alıp
gerçekten bu ülkeye yararlı hâle getirmek zorundayız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 73. Maddesinin g bendiyle değiştirilmek istenen 652
sayılı Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 40.
Maddesinin 2. Fıkrasının b Bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"b) Kamera ile kayıt altına alınarak
yapılacak yarışma sınavında başarılı
olmak."
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Değerli
milletvekilleri, kamu personeli alımında imtihanların,
sınavların, mülakatın şeffaf olmasını,
denetlenebilir olmasını, itiraz durumunda da yargıya bu
kayıtları verebilecek mülakatın kamerayla kayıt altına
alınmasını önerdiğimiz bir önerge bu.
Şimdi, el insaf, el vicdan diyeceğim çünkü
Türkiye'de işsizliğin yüzde 12lere vardığı,
milyonlarca işsizin olduğu resmî kayıtlarla ortada. KPSS
sınavlarında olsun, diğer sınavlarda olsun çok yüksek
derecede not almasına rağmen, girip mülakatta elenen insanların
olduğunu biliyoruz ve bu mülakat kısmı, zihniyete göre
Hangi
iktidar olursa olsun -bakın açık söylüyorum- bugün AKP iktidarı
var, AKP kendi partizan kadrolaşmasını sağlıyor,
kendine uygun kişileri alıyor; yarın başka bir iktidar
gelir o da kendi kafasına uygun olanları alır. Hele hele hassas
görevlerde, özellikle kolluk kuvvetlerinde, poliste,
Dışişlerinde (Hariciyede), önemli görevlerde, elemek için öyle
mülakat soruları sorulur ki, televizyonlardaki yarışmaları
bile sollayan durumlar anlatılıyor dışarıda.
Şimdi, gelin bu torpili kaldıralım
arkadaşlar, gelin bu iltiması kaldıralım; gelin bu Herkes
kendi adamına bakar, alır. zihniyetini yıkalım; gelin kamu
kurumlarına her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının gönül
rahatlığıyla sınava girip liyakatiyle bilgisine güvenerek
devlet kapısından içeri girebilmesini sağlayalım; bunu
yapmak zorundayız. Kimse demesin Ben iktidarım. Şimdi, benim
kadrolaşmam söz konusu, ben yaparım, ben götürürüm. Bunun
mizahı da yapıldı, şiiri de yapıldı,
şarkısı da yapıldı, hâlâ da söyleniyor. Angarada
anayasso, ellerinden öpeyim Hasso, yap bir iltimasso. diye okundu bunlar, hâlâ
okunuyor. 21inci yüzyıla geldik arkadaşlar, şu iltimassoyu
bir aradan çıkarsak olmaz mı? Yani, yoksul bir ailenin çocuğuna,
kimsesiz bir öğretmenin, bir memurun, devlet kapısından kendi
imkânlarıyla girebilme olanağını sağlasak olmaz
mı? Sınavda hakkının yenildiğini düşünen bir
kişi mağdur olduğunu
İşte, 5 kişi sınava
girdi, 3 tanesi iktidar partisinin çocuklarıydı, 4 tanesi de
muhalefetin; ee, iktidardakiler mülakatı kazandı, muhalefettekilerin
hepsi de mülakattan çaktılar gibi bir izlenim vallahi sizi de
rahatsız eder. Bu mülakattan kimseye hayır gelmez arkadaşlar.
Bugün alırsınız, tanıdıklarınızı
alırsınız, partililerinizi alırsınız. Bunu her
parti de yapıyor, maalesef yapmıştır da ama bu ülkeye
hayır getirmemiştir. Bu ülkeye hayır gelmesi için 76 milyon
yurttaşımızın devlet memuru olabilmesi için eşit
koşullarda yarışması gerekiyor; bunu kayıt altına
alalım. Neden? Eğer ki bir kişi sınava girip
hakkının yenildiğini, ihlal edildiğini düşünüyorsa ve
yargıya gidecekse, yargıya gittiği zaman o mülakatın kamera
kayıtlarını mahkemeye sunabilmelidir. Yani bunu
sunamadığı takdirde, neden sınavı geçemediği
anlaşılamadığı takdirde, yargı, burada görevin
kötüye kullanıldığını nasıl tespit edecek,
hukuksuzluk nasıl tespit edilecek? Bunun mümkünatı yok.
Bunun bir tek yolu var arkadaşlar: Bu torba kanunun
içinde her şey var ama biraz da içine eşitlik katalım, bu
önergeyle biraz adalet katalım istedik; bu önergeyle, herkesin bir
dayısı olmasın istedik bu ülkede; bu önergeyle, herkes bir
torpil aramasın istedik ve bunu dikkatinize sunuyoruz. Çok değil yine
mülakat var, kayıt altına alınacak arkadaşlar.
Takdirinize, vicdanınıza. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.14
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
17.24
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 134üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73üncü
maddesinin (g) bendine bağlı (2) numaralı alt bendinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi maddeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmiştir.
Teklifin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, 73üncü maddenin (ğ) bendine
bağlı 1 numaralı alt bendinde 2 önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ğ) bendinin
(1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Enver Erdem
Konya Manisa Elâzığ
Münir Kutluata Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Şandır
Sakarya Osmaniye Mersin
Alim Işık Mehmet Günal
Kütahya Antalya
1) 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin 17 nci maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
2) Denetim Hizmetleri
Başkanlığının ve müfettişlerin çalışma
usul ve esasları ile müfettiş yardımcılarının
mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı,
tez hazırlama ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar
yönetmelikle düzenlenir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/ğ-1 Maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Sakine Öz Özgür Özel
Eskişehir Manisa Manisa
Mustafa Moroğlu Hülya Güven Kadir Gökmen Öğüt
İzmir İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Aykan Erdemir,
Bursa Milletvekili.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hayır Aykan, sen 2de konuşuyorsun.
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Pardon.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Mustafa
Moroğlu, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) Sayın
milletvekilleri, bu önergeleri bütün içerisinde bir fırsat bilerek
düşüncelerimi anlatmak istediğim için böyle bir
karışıklığa neden oldum, kusura bakmayın.
Gerçekten, daha önceki önergelerde ifade ettiğim,
Meclis çalışmalarıyla ilgili öyle bir hayalim var. Umarım,
bu hayalimizi paylaşan milletvekili arkadaşlarım çok olur çünkü
hepimiz bu Meclisteki konuşmalarla ya da sokakta ya da meydanda ya da
fabrikada ya da çevremizde bütün olup biteni izliyor, gözlüyoruz. Hakikaten,
ülkemiz, çevremiz bir yangın yeri. Özellikle son aylarda -sadece Gezi
Parkı olaylarını kastettiğimi zannetmeyin- işsizlikten
ötürü intihar eden insanlarımız var, metan gazı
facialarıyla yaşadıklarımız var, trafik
kazalarıyla yaşadıklarımız var. Bir de bunun üstüne bu
Gezi Parkı meselesiyle ortaya çıkan durumu anlamayan bir tutum
karşısında hareket etmeye devam edersek ve onu anlamak için
birbirimiz dinlemez de burada kavga etmeye başlarsak, gerçekten,
ülkemizdeki yangını söndürmek yerine, yangına benzin dökmeye
giden bir tavır işlemiş oluruz ki bu da hepimiz için gelecekte
bir suç teşkil eder.
Hazır yangın yeri demişken, bundan
altı gün önce, 2 Temmuzda, yirmi yıl önceki bir yangını da
tekrar hatırlatarak buradan kendimize de bir görev çıkartmayı,
aynı zamanda bu yangın yerinde yaşamanın bir görev
olduğunu bilen bir milletvekili olarak sizlere seslenmek istiyorum:
Yaşamak bu yangın yerinde,
Her gün yeniden ölerek,
Zalimin elinde tutsak,
Cahile kurban olarak.
Yalanla kirlenmiş havada,
Güçlükle soluk alarak.
Savunmak gerçeği, çoğu kez
Yalnızlığını bilerek.
Korkağı, döneği, suskunu
Görüp de öfkeyle dolarak.
Toplanır ölü arkadaşlar,
Her biri bir yerden gelerek.
Kiminin boynunda ilmeği,
Kimi kanını silerek.
Kucaklıyor beni Metin Altıok,
Aldırma diyor gülerek.
Yaşamak görevdir yangın yerinde
Yaşamak insan kalarak.
Bütün milletvekili arkadaşlarım
geçirdiğimiz iki dönemin bir muhasebesini yaparak kendi gönüllerinde, iki
dönem sonra da bu Meclisten, bir daha gelip gelmemeyi düşünmeden, insanca
kalarak ayrılmayı başarabiliriz. (CHP sıralarından
alkışlar) Çünkü hepimizin bilmesi gereken en önemli gerçek, öfkeyle
kazanılmış hiçbir zafer yoktur. Birbirimize öfkelenerek,
birbirimize doğru düşündüğümüzü anlatamayız. Birbirimize
hakaret ederek ülkenin sorunlarını çözemeyiz.
O kadar önemli sorunlarla karşı
karşıyayız ki, hepimiz, her birimiz bu kürsüye
çıktığımızda bu sorunların ciddiyetini,
ağırlığını bildiğimizi ifade ediyoruz.
Öyleyse şunu da bilmemiz gerekiyor: Bu sorunların hiçbirinin, bu
Parlamentoda temsil edilen ya da edilmeyen bütün eğilimlerin
düşüncelerini, hassasiyetlerini dikkate almadan çözülemeyeceğini
bilmemiz lazım. Elbette ki, burada en büyük görev de iktidar partisinin
milletvekillerine düşüyor. Başbakanına ya da bakana demiyorum
değerli arkadaşlarım, iktidar partisinin milletvekillerine
düşüyor. Bütün Meclise düştüğünü kastetmediğimi zannetmeyin
çünkü Başbakanı da, bakanı da çıkaran bu Meclis. Bu
Meclisin kararlarıyla yürütmeyi yapacaklar, bu Meclisin kararlarıyla
yanlışa ya da doğruya karar verecekler.
Bu Mecliste ilk yaptığım konuşmada da
aynı şeyleri söyledim, bu dönemin son konuşmasında da
aynı şeyleri söyleyerek konuşmamı bitireceğim.
Şunu da iyi bilmeliyiz ki, hiçbirimiz anamızdan
doğduğumuzda insana ait duygularla bezenmiş değiliz;
hiçbirimiz, hiçbir çocuk birbirine kin duymaz, öfke duymaz, nefret etmez, onun
haklarını kendi hakları gibi görür ve onun haklarını
gasbetmez. Bu duyguların hepsi bize bu dünyanın verdiği nimetler
karşısındaki -maalesef- bencilliğimizden, içimizdeki ben
duygumuzdan ötürü oluyor. O nedenle, kendimize yabancılaşmayı ne
kadar azaltabilirsek, doğduğumuz gündeki saflığa dönmek
için ne kadar gayret edebilirsek bu milletin yangınını da o
düzeyde söndürmeye yardımcı oluruz diyorum.
Hepinize yeni
dönemde iyi çalışmalar diliyorum, başarılar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Tekrar ediyorum: Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık var, bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.36
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
17.45
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 134üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73üncü
maddesinin (ğ) bendine bağlı 1 numaralı alt bendi üzerinde
İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yenide oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım. Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ğ) bendinin (1) nolu alt
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
1) 26/9/2011
tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 17 nci maddesinin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
2) Denetim Hizmetleri
Başkanlığının ve müfettişlerin çalışma
usul ve esasları ile müfettiş yardımcılarının
mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma
sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavları ile ilgili
hususlar yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Münir Kutluata,
Sakarya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MÜNİR
KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 478 sıra
sayılı yasal düzenlemenin 73üncü maddesi
vesilesiyle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Tasarının söz konusu bendi Ulaştırma
ve Haberleşme Bakanlığını ilgilendiriyor. Bu
münasebetle, Sakaryanın ulaştırma ile ilgili bir sorununu dile
getirme arzusundayım.
Konu, Sakarya ili ile komşu Düzce ili arasında
Karadeniz sahilinden sağlıklı bir kara yolu
bağlantısının sağlanamamasıdır. Her iki ilin
komşu ilçeleri olan Kocaali ve Akçakoca arasında oluşmuş
olan bir dar boğaz bir türlü giderilememiştir. Zonguldaktan
Akçakocaya ulaşan sahil yolu bu ilçenin batısına doğru
birkaç kilometre gittikten sonra bitiyor. Diğer taraftan, Sakarya
tarafından da Karasu ve Kocaali ilçeleri üzerinden gelen sahil yolu Melen
Suyuna ulaştıktan sonra kesiliyor. Aradaki bağlantı köy
içlerinden geçen köy yolları üzerinden sağlanabiliyor. Bu kesim
sadece 8-10 kilometrelik bir bölümdür. Bu kadar kısa bir mesafenin bir
türlü bağlanamaması nedeniyle yoğun bir trafiğe sahip olan
bu hat işleyemiyor. Sakarya ilinin Sakarya Nehri ile Melen Çayı
arasındaki sahil kesimi yani Karasu, Kocaali ilçelerinin sahilleri
Zamanımın el verdiği ölçüde
Sakaryanın bir başka problemine daha temas etmek istiyorum. Bu,
Türkiyede son zamanlarda çok yaygınlık kazanmış bulunan
tapu iptalleri meselesidir. Dolayısıyla, Türkiyenin de sorunudur ama
nedense Sakaryada daha yoğun yaşanmaktadır. Hem Orman
Bakanlığı hem de Hazine üzerinden tapuları mahkeme yoluyla
iptal edilen ailelerin ızdırabından söz ediyorum. Bu konuyu daha
önce birkaç kez dile getirmiş, 2/B ile yasal düzenlemeler içinde
çözümlenmesini istemiş ve önergeler vermiştik ama iktidar ne ülkenin
tamamındaki ne de Sakaryadaki tapu iptalleri mağduriyetlerini
ortadan kaldıracak bir adım atamamıştır. Son olarak
Sakaryanın Kocaali ilçesinin Açmabaşı ve Karapelit köylerinde
çok sayıda ailenin nesiller boyu üzerinde yaşadıkları
toprakların 2005 yılında geçen kadastro
çalışmaları sırasında verilen tapuları iptal
edilmiştir. Ayrıca, bu vatandaşların her birine 35 bin Türk
lirası civarında mahkeme ve avukat masrafları
çıkarılmıştır. Tapulu arazilerini yitirdikleri
yetmiyormuş gibi bir de ödemeyecekleri bir borcun içine itilmişlerdir.
Devletin verdiği tapuya güvenilmez bir ortam oluşmuştur, tapu
mağduriyetleri her geçen gün artmaktadır. Tapu iptallerini gündeme
getirdiğimiz zaman iktidarın Mahkeme kararıdır, ne
yapalım? deyip kenara çekildiğini görüyoruz. Vatandaşın
devlet kapısında dava kazanması nasıl mümkün
olacaktır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜNİR KUTLUATA (Devamla)
bunun yolu
gösterilemiyor, maalesef yasa ile çözüm yoluna da gidilemiyor.
Durumu ilgililerin dikkatine tekrar sunuyor, hepinize
saygılar arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi var, Yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Öz, Sayın Özel, Sayın Erdemir, Sayın Dinçer,
Sayın Eyidoğan, Sayın Dibek, Sayın Atıcı,
Sayın Güneş, Sayın Seçer, Sayın Altay, Sayın Koç,
Sayın Canalioğlu, Sayın Köse, Sayın Güven, Sayın
Özkan, Sayın Korutürk, Sayın Akar, Sayın Toprak.
Evet, üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478)(Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Şimdi, 73üncü maddenin (ğ) bendi (2) no.lu alt
bendi üzerinde iki adet önerge vardır
OKTAY VURAL (İzmir) Alt (2) mi şimdi efendim?
BAŞKAN Alt, alt.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Alt
(2), (ğ) alt (2).
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, niye
bu hukuktan mezun olduk bilmiyorum yani böyle getireceklerse?
BAŞKAN Ne diyorsun ya?
OKTAY VURAL (İzmir) Vallahi, hiç hukukta
öğretmediler bunu, alt, üst
BAŞKAN - Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ğ) bendinin
(2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Münir Kutluata Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Sakarya Konya Manisa Antalya
Mehmet Şandır Enver Erdem Alim Işık Hasan Hüseyin Türkoğlu
Mersin Elâzığ Kütahya Osmaniye
"2) 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
28 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"a) Hangi hâllerde uygulanacağını
açıkça belirtmek kaydıyla; uyarma, geçici faaliyet durdurma ve yetki
iptali şeklinde idari müeyyideler öngörmek ve ihlal edenlere uygulamakla
görevli ve yetkilidirler.
b) Hangi hâllerde uygulanacağını ve
miktarını açıkça belirtmek kaydıyla; 7 nci maddede yer alan
hizmet birimi beşbin Türk Lirasına kadar, 8 inci ve 11 inci
maddelerde yer alan hizmet birimleri ikiyüzellibin Türk Lirasına kadar, 12
nci maddede yer alan hizmet birimi beşyüzbin Türk Lirasına kadar, 9
uncu ve 10 uncu maddelerde yer alan hizmet birimleri ise beş milyon Türk
Lirasına kadar idari para cezası öngörmek ve ihlal edenlere idari
para cezası karar tutanağı düzenlemek veya düzenletmekle görevli
ve yetkilidirler."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu
İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/ğ-2. Maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Aykan Erdemir Mustafa Moroğlu Hülya Güven
Eskişehir Bursa İzmir İzmir
Sedef Küçük Sakine Öz Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul Manisa İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aykan Erdemir,
Bursa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı torba yasanın
73üncü maddesinin (ğ) bendinin (2)nci alt bendiyle
değiştirilmek istenen 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
maddeleri için Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve halkımızı saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının teşkilat ve
görevlerini 26 Eylül 2011 tarihinde bir kanun hükmünde kararnameyle
belirlemiştiniz. Bugün aradan daha yirmi iki ay dahi geçmeden bu kanun
hükmünde kararnameyi bir torba yasa ile değiştirmek istiyorsunuz.
Sormak isterim: Eğer bugün Türkiyede muhazafakâr bir parti olsaydı,
muhazafakâr bir iktidar olsaydı bu mümkün olur muydu?
Başbakan Yardımcısı Sayın Ali
Babacan diyor ki: Benim partim muhazafakâr ve demokrattır,
İslamcı değiliz, İslamcı bir devlet istemiyoruz,
aileyi ve geleneklerini savunuyoruz, Avrupa kriterlerince yönetilen bir
muhazafakâr ve demokrat parti gibiyiz. Eğer Adalet ve Kalkınma
Partisi Sayın Babacanın ifade ettiği gibi muhazafakâr bir parti
olsaydı yasaları, bürokrasiyi, kamu yönetimini yazboz tahtasına
çevirir miydi? Sizlerinde bildiği gibi muhafazakârlık Fransız
İhtilali sonrasında bugünkü anlamıyla gelişmiş bir
siyasi felsefedir. François René de Chateaubriand 1819 yılında muhazafakâr
kavramını ilk kez kullanmıştır. Fransız Devrimi
deneyimi kendisini edebiyatta romantizm akımını, siyasette ise
Katolik Kilisesini ve monarşiyi savunan muhafazakâr ideolojiyi
şekillendirmeye yönlendirmiştir. Fransız devrimine bir
diğer reaksiyon ise İrlandalı filozof Edmund Burketen
gelmiştir. Bakın, Edmund Burke ne diyor: Onlar büyük bir patlamada
tüm antik çağ örneklerini, Parlamentonun tüm emsallerini,
kanunlarını ve imtiyazlarını havaya uçurmak için yer
altına mayın döşemişlerdir. Karşılarına
alternatif bir formül getirilemez ve hiçbir argüman onlar için bağlayıcı
olmaz, uzlaşmayı ya da orta yol bulmayı istemezler, tam olarak
taleplerine uymayan her şey onlar için sahtekârlık ve
adaletsizliktir. Hem Chateaubriandın hem de Burkeün reaksiyonel
tepkilerinin kaynağı Fransız Devriminin eşitlik, özgürlük
ve kardeşlik şiarını unutup toplum mühendisliğine,
aşırılıklara ve şiddete başvuranlardır.
Çünkü geleneğe, kadim değerlere, sürekliliğe, temkine, ihtiyata,
küçük adımlara ve küçük adımlarla değişime inanan
muhafazakârlar için toplum mühendisliği, torba yasalar ve yazboz tahtasına
dönmüş bir yasama süreci hayal bile edilemez.
İşte, bu garip çelişkilerden yola
çıkarsak bugün Türkiyede iktidar olan siyasetin geleneksiz
muhafazakârlık olduğunu görebiliriz. Türkiye'nin önde gelen bilim
insanlarından Bursalı hemşehrim Güven Sak Hoca diyor ki:
Geleneksiz muhafazakâr, etsiz sucuk, sütsüz yoğurt gibidir. Ve ekliyor:
İnci Pastanesini korumayı beceremeyen bir ülkenin, sanayisini de
koruyamayacağını düşünüyorum.
Bu kıssadan gerekli hisseyi çıkarabiliyor
muyuz? Başbakan Sayın Erdoğan, siyasi parti olarak muhafazakâr
demokrat bir kimlikle ortaya çıktıklarını, bunun aksini
söylemenin mümkün olamayacağını dile getirmişti. Sormak
isterim: Tarihî mirasa, kültürel mirasa, doğal mirasa sahip çıkmayan
bir lider muhafazakâr olabilir mi?
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) O senin gözünden.
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Sormak isterim:
Osmanlının başkenti Bursanın bağrına Türkiye
tarihinde gelmiş geçmiş en ucube TOKİ projesi olan Doğanbeyi
diken bir iktidar muhafazakâr olabilir mi? Bursada Ulu Caminin, Yeşil
Türbenin ve daha nice manevi hazinemizin rant uğruna silüetini tahrip
edenler muhafazakâr olabilir mi? İstanbulda Tarihî Yarımadanın
silüetini rant uğruna bozanlar, bozduranlar muhafazakâr olabilir mi?
Değerli milletvekilleri, artık, aynaya
bakmanın zamanı gelmiştir, öz eleştirinin vakti
gelmiştir. Acilcilik, toplum mühendisliği, yasamada yazbozculuk
elbette bir siyasi tarzdır, yaklaşımdır ama
muhafazakârlık değildir, hiçbir zaman da olmamıştır.
Dolayısıyla, Türkiye, bugün, muhafazakâr bir partiye her zamankinden
daha fazla ihtiyaç duymaktadır ve şunu biliyoruz ki siyaset
boşluk kaldırmaz.
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili
Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ğ) bendinin
(2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Münir Kutluata (Sakarya) ve arkadaşları
"2) 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
28 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"a) Hangi hâllerde uygulanacağını
açıkça belirtmek kaydıyla; uyarma, geçici faaliyet durdurma ve yetki
iptali şeklinde idari müeyyideler öngörmek ve ihlal edenlere uygulamakla
görevli ve yetkilidirler.
b) Hangi hâllerde uygulanacağını ve
miktarını açıkça belirtmek kaydıyla; 7 nci maddede yer alan
hizmet birimi beşbin Türk Lirasına kadar, 8 inci ve 11 inci maddelerde
yer alan hizmet birimleri ikiyüzellibin Türk Lirasına kadar, 12 nci
maddede yer alan hizmet birimi beşyüzbin Türk Lirasına kadar, 9 uncu
ve 10 uncu maddelerde yer alan hizmet birimleri ise beş milyon Türk
Lirasına kadar idari para cezası öngörmek ve ihlal edenlere idari
para cezası karar tutanağı düzenlemek veya düzenletmekle görevli
ve yetkilidirler."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz isteyen Münir
Kutluata, Sakarya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; sizleri tekrar saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama ciddiyetini
hafifleten bu torba yasa uygulamasıyla ilgili konuşmak istiyorum
değerli milletvekilleri.
Sözlerimin başında yasal düzenleme dedim
çünkü bu düzenlemeye kanun tasarısı deseniz diyemiyorsunuz çünkü
aynı zamanda kanun teklifi. Kanun teklifi deseniz, benzer sebepten yine
durumu ifade etmiş olamıyorsunuz, keşmekeş daha buradan
başlıyor. Bu düzenleme aynı zamanda torba kanun yani milletin ve
ülkenin ihtiyaçlarından ziyade, iktidarın ihtiyaçlarına göre
yapılmış bir düzenleme. Herhangi bir torba kanun da değil.
İktidarın, yasama dönemleri sonunda
başvurduklarından, Torba kanunun da kendine göre bir itibarı
olur. dedirten cinsten bir düzenleme.
Anayasaya göre ve olması gerekene
göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Yüce Meclis yasama görevini
yaparken bu özelliği gözetmek zorundadır.
Çıkardığı kanunlar, Türkiyenin hukuk devleti olma
özelliğini pekiştirecek nitelikte olmalıdır. Bu açıdan
bakıldığı zaman, torba kanun diye bir kanun yapma
şeklinin yasama düzeni içinde mutat bir yol olarak kabul edilmemesi
gerekir. Birbirinden farklı bazı düzenlemelerin bir kanun içinde
toplanması yoluna gidilecekse bu çok istisnai bir yol olmalıdır.
O da ancak yürütmenin baskısından uzak bir yasama atmosferi
içerisinde tolere edilebilecek hâllerde kabul edilebilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
iktidarın -günlük ihtiyaçları- keyfî icraatları nedeniyle
altına girdiği sorumluluktan kurtulmaya yönelik olarak verdiği
yasal düzenleme siparişlerinin denkleştirildiği yer
olmamalıdır.
Bu iktidar döneminde torba kanun
adı verilen bu hukuk ve yasama ucubesinin ortalarda bu kadar fazla
dolanıyor olması, diğer taraftan Türkiye Büyük Millet Meclisi
görevinin başındayken kanun hükmünde kararnamelerle ülke yönetilmesi
bir savrulmayı işaret etmektedir. O da hukuk devleti olma
özelliğinin her geçen gün biraz daha yitirildiği ve kanun devleti
anlayışının hâkim kılındığı bir
ortamdır. Kanunlarla bu kadar sık ve usulsüz oynamak hukuk sistemini
geliştirmeyip tam tersine tahrip ettiğine göre, bu yolda ısrar
etmek, sorumluluktan kurtulmanın yasal kılıfını
hazırlamak anlamına gelecektir. Hemen Hemen her yasanın Türkiye
Büyük Millet Meclisinde temel yasa niteliğine büründürülerek görüştürülmesi
ve bu şekilde çıkarılması, bu yolla maddelerin
görüşülmesinin engellenmesi de endişe duyduğumuz
gidişatın bir başka işaretidir. Eğer kanun
maddelerinin tartışılmasından bir fayda hasıl
olacağı, daha iyi bir kanun yapılmasına katkı
sağlanacağı kabul edilmiyor ise yasa tasarısının
en azından çok iyi hazırlanmış olması gerekir. Biz
her şeyi yapıyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin katkısına gerek yok. deniliyor ise
o zaman çıkarılan kanun hiç değilse üç-beş yıl
ellenmeden gitsin. Yeni çıkardığınız bir kanunu
aynı yıl içinde birkaç kere birtakım torbaların içine
sıkıştırarak tekrar tekrar Türkiye Büyük Millet
Meclisinin huzuruna getirmeyin lütfen.
Görüşmekte olduğumuz bu
düzenleme hem torba yasa olması hem de temel yasa olması nedeniyle
sözünü ettiğim bütün mahzurları bünyesinde
taşımaktadır. Görüntüde 76 asıl, 2 geçici maddeden ibaret
olmasına rağmen 140 madde ve 2 geçici madde ihtiva etmektedir. Dün
burada Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özelin temas ettiği bir hususu
tam da bu noktayı ispat etmek üzere tekrar gündeme getirmek istiyorum. Çok
ümit kırıcıdır, çok sarsıcıdır, gerçekten il
sağlık müdürlüklerinin İl İnsan Kaynakları Planlama
Rehberi adı ile basılıp dağıtılan bir resmî
evrakta denilmektedir ki: Şu, şu, şu maddelere göre bu yönetmelik
hazırlanmıştır. (Bu maddeler Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilmiş, ancak ilk torba kanunla aynen
çıkarılacaktır.) Buradan hareketle diyorum ki
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜNİR
KUTLUATA (Devamla)
Türk hukuk mevzuatındaki yasa maddelerinin
geçerliliği ancak, âdeta Hükûmetin getireceği yeni bir torba yasaya
kadar
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, aceleniz olabilir ama Hatip
lafını tamamlayacak, Genel Kurulu bir selamlasın.
BAŞKAN
Hayır, Sayın Vural, hiç acelem yok. Biraz önce de Sayın
OKTAY
VURAL (İzmir) Evet, edebilir. Ama, nezaketsizlik bu Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Nezaketi ben kimseden öğrenecek değilim öncelikle, kusura
kalmayın.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Zaten uzatmıyor, bir şey yapmıyor.
BAŞKAN
Kaç defa ben burada sayın hatiplere teşekkür ediyorum ama bir
alışkanlık hâline getirildi.
OKTAY
VURAL (İzmir) Hayır efendim, ne
alışkanlığı? Yok böyle bir alışkanlık.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Sayın
Kutluatanın hiç böyle alışkanlığı yok,
yapmadı da şimdiye kadar.
BAŞKAN
Biraz önce de ara vermek zorunda kaldım. Sayın Vural, biraz önceki
kullandığınız kelimeyle de ilgili tutanakları
getirteceğim. Zannediyorum tam duyamadım.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yani, şimdi, ne zaman yaptı Sayın Kutluata böyle bir
şeyi? Kaç senedir hiç gördünüz mü -beş yıldır- Sayın
Kutluatanın böyle bir davranışını?
OKTAY VURAL
(İzmir) Yani, daha kürsü hitabını
MÜNİR
KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan
Sayın Başkan
OKTAY VURAL
(İzmir) - Sayın Başkan, oylamanız usule aykırı
olmuştur çünkü hatip daha kürsüden inmeden, sözünü tamamlamadan oya
sundunuz; dolayısıyla hatibin konuşması bitmeden oya
sunulamaz.
BAŞKAN
Hayır, oya sunmadım ben efendim, oya sunmadım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yanlış yaptınız, yanlış
yaptınız.
BAŞKAN
Sayın hatiplere benim gösterdiğim nezaket kadar sayın hatipler
de süre tamamlanınca lütfen kürsüde durmasınlar.
OKTAY VURAL
(İzmir) E, tamam, ne olacak efendim? Yirmi saniye, bu nezaketsizliği
yapmanızı gerektirir mi ya?
BAŞKAN
Nezaketsizlik söz konusu değildir efendim, lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) İnsaf ya, hâlâ daha savunuyorsunuz!
MÜNİR
KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kutluata.
MÜNİR
KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan, bir cümle daha söylemedim, o
istikamette bir talebim de olmadı. Ancak ben cümlemi bitirmeden mikrofon
kesildiği için, ben cümlemi bitirmeden sizin bir daha ikaz etmenize
hakikaten gerek yoktu.
BAŞKAN
Hayır, ikaz etmedim efendim, teşekkür ettim sadece.
MÜNİR
KUTLUATA (Sakarya) Çünkü benim sözlerime teşekkürünüz o anlama geliyor.
Cümlemi bitirmeme fırsat verebilirdiniz çünkü burada stenograflar da
onları kaydetmek zorunda. Bir cümlenin bitirilmesine tahammül göstermemek
hoş olmamıştır.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Evet, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğundan oylama için bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
73üncü maddenin (h) bendinin 1 no.lu alt bendinde iki
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı,
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 73-h-1 maddesinde
geçen; "1) 23 üncü maddesinin yedinci fıkrasının (c) ve (ç)
bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir." İbaresi "1) 23 üncü maddesinin
yedinci fıkrasının (c) ve (ç) bentleri yürürlükten
kaldırılmıştır" şeklinde
değiştirilmiştir.
Aytuğ Atıcı Bülent Kuşoğlu Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Mersin Ankara İstanbul
Hülya Güven Kazım Kurt
İzmir Eskişehir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (h) bendinin (1)
nolu alt bendinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Öz Reşat Doğru Enver Erdem
Mersin Tokat Elâzığ
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Mehmet Şandır Hasan Hüseyin Türkoğlu Alim Işık
Mersin Osmaniye Kütahya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Ali Öz
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz isteyen Ali Öz,
Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar.)
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478
sıra sayılı Kanunun 73üncü maddesinin (h) bendinin (1)inci
fıkrası üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Meslek icrası esnasında sonucunu öngörerek
veya görevinin gereklerine aykırı hareket ederek veyahut görevinin
gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek
diye devam ediyor.
Şimdi, burada tabii ki bizim asıl üzerinde durmamız gereken,
burada, hekimlerin özellikle on yıldır üzerine çok ciddi bir
şekilde bir yük yüklenip üzerlerine gelinmiş olmasına
rağmen, bir de meslekten men edilmelerinin önünü açacak, meslekten men
edilmelerini kolaylaştıracak bir maddeyi tartışıyoruz.
Geriye doğru düşünüp şöyle bir
baktığımız zaman, hekimlerin gerçekten bu hataları, bu
kusurları bilinçli bir şekilde işlemelerinin mümkün
olmadığı herkesin kabul edeceği bir gerçektir. Hâl
böyleyken bu hekimlere ceza verme yetkisi daha önce Tabipler Birliği
tarafından birtakım araştırmalardan sonra uygulamaya geçirilirken,
yetki, tamamen
İçerisinde az sayıda sağlıkçının
olduğu, tabiplerin bir meslek örgütü olan Türk Tabipler Birliğini de
dışlayarak hekimleri meslekten men etme yetkisinin getirilmiş
olması ve hekimleri bundan sonra daha fazla tehdit altında
tutmanın bu ülkenin milletine sağlayacağı bir yararın
olmadığını düşünüyorum.
Burada özellikle, ağır engellilik veya ölüme
sebebiyet vermeye bir yıldan üç yıla kadar meslekten men, beş
yıl içinde tekrarı hâlinde ise meslekten men cezasını
veriyoruz. Hekimlerin üzerine son zamanlarda bu kadar fazla gelinmesi,
özellikle son on yıl içerisinde Sağlıkta Dönüşüm
Programıyla özellikle hastanelerde performans sisteminin
yaygınlaştırılmış olmasının,
beraberinde hekimin bir hastaya ayıracağı zamanın
kısalmış olmasının, hata yapma ihtimalinin
fazlalaşmasının göz önünde bulundurulması lazım.
Defalarca sağlıktaki performans sisteminin
sağlıkta kaliteyi artırıcı bir yöntem
olmadığı, hastayla hekim arasındaki, hekimin hastanın
derdini dinleyecek zamanı kısalttığı, oysaki -hekimlik
ve tababet uygulamasının aslının- hekimle hastanın yüz
yüze görüşme süresi ne kadar uzarsa bunun ülkemiz açısından daha
yararlı olacağı, bütçeye binecek olan ekonomik maliyeti
düşüreceği, lüzumsuz ve gereksiz tetkiklerin yapılmasına
engel olacağı, defalarca ifade etmiş olmamıza rağmen
maalesef dikkate alınmamaktadır.
Burada hekimlik mesleğinin icrası
noktasında aslında önemli olan, Ülkemizde yaşayan 75 milyon, 76
milyon insan on yıl önce polikliniklere 2,3 ortalamayla başvurur iken
bugün 8,2 noktasında bireysel başvuru sayısında ciddi
manada yükselme oluşturduk. demekle insanların daha fazla, rahat
ulaşabilmiş olmaları, aynı zamanda almış
oldukları hizmet kalitesinin de arttığı anlamına
gelmiyor. Tabii ki biz Son on yıl içerisinde Türkiyede sağlık
alanında bazı değişiklikler yapılmadı,
bunların hiçbirisi memleketin menfaatine, memleketin hayrına
olmadı. gibi bir ifadede bulunmuyoruz ancak yapılan bu
düzenlemelerin Türkiyede sağlıkta kaliteyi, niteliği
artırmadığını, günden güne kalitenin
azaldığını, hekim ihtiyacı
artışımız göz önünde bulundurulduğu zaman da hekimlerin
bundan sonraki süreçte karşılaştıkları sorunların
giderek daha da derinleştiğini, vatandaşın sağlık
hizmeti alması noktasında özellikle başta özel hastanelerdeki
ödenen farklar olmak üzere normal devlet kurumlarına da müracaat
ettiklerinde, kamu kurumlarında da ceplerinden çıkan katkı
paylarının âdeta ciddi manada artarak vatandaşa külfet hâline
geldiğini ifade etmemize rağmen maalesef bunlardan ısrarla
vazgeçmiyorsunuz.
Ekonomik iyileşme için hekimlerin özlük
haklarının mutlaka iyileştirilmesi gerektiğinin üzerinde
vurgu yapmak gerekiyor. Daha önceki konuşmalarımızda da ifade
ettiğimiz gibi, bugün, gerçekten, otuz yıl kamuda
çalışmış, 1inci kademeye inmiş, emekli olmuş bir
uzman hekimin bile özlük haklarındaki iyileşmeyi maalesef bu
Parlamentoda çok sayıda hekim arkadaşımız da olmasına
rağmen bir kanun tasarısıyla düzeltememiş olmamız da
gerçekten içler acısı bir durumdur.
Bunun bir an önce çözülmesini ümit ediyor, yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı,
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 73-h-1 maddesinde
geçen; "1) 23 üncü maddesinin yedinci fıkrasının (c) ve (ç)
bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir." İbaresi "1) 23 üncü maddesinin
yedinci fıkrasının (c) ve (ç) bentleri yürürlükten
kaldırılmıştır" şeklinde
değiştirilmiştir.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA
(Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aytuğ
Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
görüşmekte olduğumuz 478 sıra sayılı Kanun Tasarısının
73/h-1 maddesi üzerine verdiğimiz önerge hakkında konuşmak üzere
söz almış bulunuyorum. Anayasaya saygılı olan
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu madde 663
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin bir maddesini
değiştiren bir önergedir, bir maddedir. 663 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyi bir hatırlayacak olursak Meclisin iradesini ortadan
kaldırarak, sadece ve de sadece Bakanlık bürokratlarının
hazırladığı, Sağlık
Bakanlığının sunduğu ve Meclise getirilmeden geçirilen
bir kanun hükmünde kararnameydi ve sağlıkla ilgili çok ama çok önemli
değişiklikler içeriyordu, hiçbirisi tartışılmadan
işleme konuldu ve yürürlüğe girdi. Ama maalesef görüyoruz ki çok
kısa bir süre içerisinde sizin sayenizde 663 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname de paçavraya döndü, kevgire döndü, Anayasa Mahkemesi iptal
etti, değiştirmeye kalktınız, halk itiraz etti,
değiştirmeye kalktınız. Bunun bir tek nedeni Ben en
iyisini bilirim, benden daha iyi bilen yoktur. mantığı ile yasa
yapmanızdır. Bakın, bunu size bir örnekle ispat edeceğim:
Anayasa Mahkemesi bu maddeyi iptal etti. Siz, bu maddeyi sadece ve de sadece
bir tek kelimesini değiştirerek yine getirdiniz. Kelime
değiştirmek bazen çok önemli olabilir. Bir kelime, bir harf, bazen
bir nokta her şeyin anlamını değiştirebilir ama
şimdi size değiştirdiğiniz ve Anayasa Mahkemesi ile âdeta
dalga geçtiğiniz cümleyi okuyorum, diyor ki öncesinde: Meslek icrası
esnasında neticesini öngörerek
Anayasa Mahkemesi iptal ediyor, siz
diyorsunuz ki: Meslek icrası esnasında sonucunu öngörerek
Allah
aşkına, neticesini öngörerek demekle sonucunu öngörerek demek
arasında ne fark var? Şimdi, bakın, Anayasa Mahkemesi sizin
dikkatinizi çekiyor, diyor ki: Kardeşim, yanlış iş
yapıyorsun, senin yaptığın bu iş yanlış.
Siz ne yapıyorsunuz? Bir tek kelimeyi, üstelik aynı anlamdaki
kelimeyi değiştiriyorsunuz.
Şimdi, bu madde üzerinde çok şey
konuşulabilir ama çok özetle ruhunu anlatacağım size maddenin.
Şimdi, maddenin teknik, hukuki boyutunu konuştuk. Madde ne getiriyor?
Sağlıkçı milletvekilleri, doktor milletvekilleri; lütfen
dikkatle dinleyiniz çünkü buna el kaldırırsanız ömür boyu vicdan
azabı çekeceksiniz. Diyor ki: Sağlıkçılar görevlerini
ihmal eder ve herhangi bir insanda ağır olmayan bir engele neden
olursa üç ay ila bir yıl meslekten men ederim, eğer ağır
engele neden olur veya ölüme sebebiyet verirse bir ila üç yıl meslekten
men ederim, tekrarı hâlinde ömür boyu meslekten çıkarırım.
Tamam, eğer bir doktor, bir sağlıkçı öngörerek bir hata
yapıyorsa meslekten men edilsin, hiç itirazımız yok, hiçbir
şekilde buna itiraz etmiyoruz. Peki, bu kararı kim veriyor, önemli
olan bu, bu kararı kim veriyor? Bunca yıllık doktoru meslekten
men edecek olanlar kim? Sağlık Meslekleri Kurulu. Peki, kimlerden
oluşuyor bu kurul? Bakın, 15 kişiden oluşuyor. Bu 15
kişinin sadece ve sadece bir tanesi meslek birliklerinden geliyor, 14
tanesini Hükûmet atıyor; 14 tanesini, 15 üyenin 14ünü Hükûmet
atıyor. Peki diyelim yani olabilir, AKPnin böyle bir yöntemi var; Her
şeyi ben yaparım, her şeyi ben bilirim, ben ne dersem o olur. Peki,
böyle bir ruh hâlini anladık. Peki, acaba bu 15 kişiden kaç tanesi
sağlıkçı biliyor musunuz? Sadece ve sadece 6 tanesi. Yani, 6
tanesinin sağlıkçı olduğu, 9 tanesinin
sağlıkçı olmadığı bir kuruldan siz bir doktora
meslekten men cezası veriyorsunuz. Allah aşkına, elinizi
vicdanınıza koyun, doktor milletvekilleri, sağlıkçı
milletvekilleri, bir düşünün; yarın bu koltuklardan
kalktığınızda, mesleğe döndüğünüzde hangi yüzle
meslektaşlarınızın yüzüne bakacaksınız. Bunu
dikkate alın ve ona göre oy kullanın.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.29
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:
18.35
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 134üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73üncü
maddesinin (h) bendine bağlı (1) numaralı alt bendi üzerindeki
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Teklifin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, 73üncü maddenin (h) bendinin (2) no.lu alt
bendi üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (h) bendinin (2)
nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet
Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim
Işık Enver
Erdem Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet Günal Ali Öz
Antalya Mersin
2) 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 44
üncü maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(2) Denetçi Yardımcılığına
atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci
maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak aşağıdaki
şartlar aranır:
a) Bakanlık ve bağlı
kuruluşlarının göreviyle ilgili alanlarda en az dört
yıllık lisans eğitimi veren yükseköğretim
kurumlarından veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu
tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki
yükseköğretim kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak yarışma sınavında
başarılı olmak.
(3) Denetçi
Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl fiilen
çalışmak ve istihdam edildikleri birim tarafından belirlenecek
konularda hazırlayacakları tezin, oluşturulacak tez jürisi
tarafından kabul edilmesi kaydıyla, yapılacak yeterlik
sınavına girmeye hak kazanırlar. Süresi içinde tezlerini
sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini sunmaları veya yeni bir
tez hazırlamaları için altı ayı aşmamak üzere ilave
süre verilir. Yeterlik sınavında başarılı
olanların Sağlık Denetçisi kadrolarına atanabilmeleri,
Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından asgari (C)
düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği kabul
edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye
yeterlik sınavından itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma
şartına bağlıdır. Sınavda başarılı
olamayanlara veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde
geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını
kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir.
Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa
hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci
sınavda da başarı gösteremeyen veya sınav hakkını
kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil yeterliliği şartını
yerine getirmeyenler Denetçi Yardımcısı unvanını
kaybeder ve Bakanlıkta veya bağlı kuruluşlarında
durumlarına uygun memur unvanlı kadrolara atanırlar.
(4) Denetçi
Yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama
ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar yönetmelikle
düzenlenir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu
İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/h-2 Maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Aytuğ Atıcı Özgür Özel
Eskişehir Mersin Manisa
Mustafa Moroğlu Hülya Güven Kadir Gökmen Öğüt
İzmir İzmir İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kadir
Gökmen Öğüt konuşacaklar.
BAŞKAN Kadir Gökmen Öğüt, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 73üncü maddesinin h fıkrasının
(2)nci bendi için söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, iktidarın, Meclisi
baypas ederek çıkardığı kanun hükmündeki kararnamelerin
Anayasa Mahkemesinden dönen maddelerini, iktidar, yasama yılının
sonuna sıkıştırarak çıkarmaya
çalışmaktadır. Bu insanlık dışı
çalışma şartlarında sağlıklı kararlar
beklenmektedir. Anlamını değiştirmeden küçük
değişiklikler yaparak kurnazlık yapılmaktadır. Anayasa
Mahkemesi kararlarının ruhuna aykırı olarak, meslek odalarını
paypas ederek Anayasa Mahkemesi kararlarını şöyle
anlatıyorlar: Bu hükümler kanun hükmünde kararnameyle olmaz, kanun
yapın. Evet, şeklen bakınca da öyle görünüyor. Ancak, bu
durumun tek başına yeterli sayıldığının
anlaşılması yersizdir. Başka türlü söylersek, bu
kanunların kanunla düzenlenmesi Anayasaya
aykırılığın kaba boyutunu ortadan kaldırır
ancak esasta aykırılıkları çözmez. Anayasanın 20nci
maddesindeki kişisel verilerin korunması hükmü ortadayken bu
düzenlemenin, kanun hükmünde kararname yerine kanunla olması Anayasaya
aykırılığı ortadan kaldırmaz.
Sağlık Meslek Kurulu tarafından meslekten
geçici ve bütünüyle men cezalarının verilebilmesi de kurulun
bileşiminin yanı sıra temel hak niteliğindeki
çalışma hakkının ortadan kaldırılmasına
ilişkin bir yaptırımın bu derece belirsiz, ölçütleri
muğlak, belli olmayan şekilde düzenlenmesi, meslek
mensuplarının hukuki güvenliğini ihlal etmektedir.
Türk Dişhekimleri Birliğinin meslek
uygulamasına ilişkin ücretleri belirlemesine ilişkin bu
düzenlemede tarifenin niteliğinin rehber olarak tanımlanması
yerine asgari olarak tanımlanması, sağlık hizmetlerinin
niteliğinin korunması bakımından önemlidir. Turist
rehberliği ücretinden mimarlık ücretine, avukatlık ücretinden
veterinerlik ücretine kadar pek çok alanda hizmetin asgari bedelinin
belirlemesi ilgili meslek kuruluşları tarafından
yapılmaktadır. Buna karşın, ücret üzerinden rekabetin
yaratacağı ağır ve geri dönüşü olmayan sonuçlar göz
ardı edilerek ağız ve diş sağlığı
hizmetlerinin ücretinin serbest bırakılması, meslek
kuruluşuna ise sadece rehber niteliğinde bir tarife belirleme
yetkisinin verilmesi kesinlikle yanlıştır.
Anayasanın
yaşam hakkıyla sağlık hakkını düzenleyen 17 ve
56ncı maddelerinin yanı sıra 135inci maddesi bu düzenlemeyle
ihlal edilmektedir. Hasta-hekim ilişkisi zorlu bir ilişkidir. Bir
tarafta korkmuş, ağrılı, telaşlı,
sıkıntıda bir kişi, diğer tarafta yorgun,
bıkkın bile olsa her zaman hatasız bir görev yaparken hastaya
kötü haber vermesi, acı ilaç önermesi, yasaklar koyması gerekebilen
bir hekim. Bütün bu zorluklara rağmen bu ilişki büyük çoğunlukla
çok iyi gider. Neden, biliyor musunuz? Güven ve saygı. Sağlık
sistemi için en büyük tehlike hasta-hekim arasındaki bu esas
değerlerin zayıflaması ve bozulmasıdır.
Hastalara ait
tıbbi kayıtlar SGK ve Sağlık Bakanlığı veri
tabanlarında toplanmaktadır. Bu veri toplanmasında kişinin
ve muayenehanenin özellikleri, hastanın onamı dikkate
alınmamakta, cinsel sorunlar, psikiyatrik durumlar ve hastanede olan her
şeyin detaylı olarak bildirilmesi istenmektedir. Ayrıca, bu
verilerin satılması, başka kurumlarla paylaşılması
söz konusudur. Şimdi, torba yasayla muayenehanelerden de detaylı ve
istisnasız veri gönderilmesi mecburi hâle getirilmek, bunun için
kurumların ve hekimlerin ödeme yapması istenmektedir. İstisnasız,
her türlü verginin hastanın onamı ve durum hassasiyeti dikkate
alınmadan, resmî ve özel sağlık hizmeti ayrımı
yapılmadan toplanması, hekimin buna memur edilmesi, bir de üzerine
ücret ödemesi istenmesi kabul edilemez.
Sağlık hizmetlerine darbe vurulması
kaçınılmazdır. Hastaların sisteme veya hekime güvenmemelerine,
sağlık hizmetlerine başvurmamalarına, hasta ve hekimin
resmiyeti olmayan kayıt dışı yollarla çözüm
aramalarına neden olacaktır. Hekimi meslekten menetme yetkisi
Sağlık Bakanlığına verilmek istenmektedir. Hekimin
ruhsatsız verdiği her tıbbi hizmet, hapis ve ağır para
cezalarıyla cezalandırılmak istenmektedir. Bu yetkinin
odaların dışına çıkarılması olumsuz yaralar
açacaktır. Bakanlık bürokrasisi kendinden bu kadar emindir ki kendini
Meclisin üstünde görüp rehber tarifeler ve rehber personel listesi bile
hazırlamıştır.
Mutsuz ve tedirgin hekimlerin bu ülkeye hiçbir
yararı yoktur. Bu maddede görülen, denetçi şartları
aranıyor. Bu denetçi şartlarını herhangi bir şekilde
koymanızın bir gereği yok. AKP il başkanlıklarına
gidildiği zaman zaten bu şartlar yerine getirilmiş olmakta. Onun
için, bu maddenin iade edilmesini istiyorum, retlerinizi istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (h) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Öz (Mersin) ve
arkadaşları
2) 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 44
üncü maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(2) Denetçi Yardımcılığına
atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci
maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak aşağıdaki
şartlar aranır:
a) Bakanlık ve bağlı
kuruluşlarının göreviyle ilgili alanlarda en az dört
yıllık lisans eğitimi veren yükseköğretim
kurumlarından veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu
tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki
yükseköğretim kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak yarışma sınavında
başarılı olmak.
(3) Denetçi
Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl fiilen
çalışmak ve istihdam edildikleri birim tarafından belirlenecek
konularda hazırlayacakları tezin, oluşturulacak tez jürisi
tarafından kabul edilmesi kaydıyla, yapılacak yeterlik
sınavına girmeye hak kazanırlar. Süresi içinde tezlerini
sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini sunmaları veya yeni
bir tez hazırlamaları için altı ayı aşmamak üzere
ilave süre verilir. Yeterlik sınavında başarılı olanların
Sağlık Denetçisi kadrolarına atanabilmeleri, Yabancı Dil
Bilgisi Seviye Tespit Sınavından asgari (C) düzeyinde veya dil
yeterliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve
uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye yeterlik
sınavından itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma
şartına bağlıdır. Sınavda başarılı
olamayanlara veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde
geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını
kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir.
Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa
hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci
sınavda da başarı gösteremeyen veya sınav hakkını
kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil yeterliliği şartını
yerine getirmeyenler Denetçi Yardımcısı unvanını kaybeder
ve Bakanlıkta veya bağlı kuruluşlarında
durumlarına uygun memur unvanlı kadrolara atanırlar.
(4) Denetçi
Yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama
ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYOYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Öz, Mersin
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478
sıra sayılı Kanunun 73üncü maddesinin (h)
fıkrasının (2)nci bendi üzerine verdiğimiz önerge üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
478 sıra sayılı bu torba yasanın
içerisine konulmuş olan madde, daha önce 663 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle Sağlık Bakanlığının merkez
ve taşra teşkilat yapısını değiştirirken
maalesef doğru hesaplamadığımız birtakım
şeylerle yeniden bizi yüz yüze bırakmış duruma geldi.
Şimdi, burada üzerinde durulması gereken konu
şu: Eskiden Sağlık Bakanlığına bağlı
olan Teftiş Kurulu Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı
müfettişleri bir şekilde direkt olarak bakana bağlıyken bu
müfettişleri, yani Sağlık Bakanlığına
bağlı gerek sağlık hizmetlerini gerekse
sağlıktaki idari yapının denetim faaliyetlerini yürüten
teftiş kurullarını, bakanlığa bağlı olmaktan
çıkartıyoruz, müsteşarlığa bağlıyoruz. Yani
bunun ne mantığı var? Bununla neyi çözmeye
çalışıyoruz? Denetçi olarak bunların tekrar
unvanlarını tarif ediyoruz, diğer tüm bakanlıklara bağlı
olan denetçilere de ayrı bir unvan veriyoruz, sağlık denetçisi
unvanını veriyoruz. Bu sağlık denetçisi unvanını
vermekle bunların gerçekten hem statü hem de özlük haklarında
diğer teftiş kurullarına bağlı denetçilerin elde
ettiği haklardan da başlarındaki sağlık deneticisi
unvanıyla yararlanmalarına da engel olacak bir maddeyi tekrar buradan
geçiriyoruz.
663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
sağlıkta aslında hasarı büyük, tamiri zor şeylere
vesile olduğunu kanun hükmünde kararname geldiğinde komisyonda ve her
platformda ifade ettik. İtirazlarımız bir türlü kabul edilmedi
ama Anayasa Mahkemesinden döndükten sonra şimdi bu sökükleri yeniden
dikeceğiz diye Parlamentonun bu kıymetli zamanını bununla
meşgul ediyoruz.
663 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname,
teftiş kurulunun adını değiştirmenin ötesinde,
Sağlık Bakanlığının merkez yapılanması
içerisinde diğer deneticileri de diğer kurumların
başkanlarına da bağlamadı. Şöyle ifade edeyim: Bir
Sağlık Bakanlığı deneticisi, denetmen
yardımcısı 3600 ek göstergeye sahipken, bu denetçilerin bir
kısmı da Sağlık Bakanlığının yeni
oluşturmuş olduğu Kamu Hastaneleri Birliği, Halk Sağlığı
Birimi, Tıbbi İlaç Kurumu gibi daire başkanlarına
bağlandı. Daire başkanlarının ek göstergesi 3000. Yani
bu hiyerarşiyi bozmakla, biz, gerçekten sahada sağlıkta verilen
hizmet ve şikâyetler noktasında denetimi yaptıracağımız
insanların statü kaybını kendi elimizle burada sizlerin
oylarıyla inşallah onaylamış olacağız.
Sağlık Bakanlığında ciddi
sorunlardan bir tanesi de, bu kanun hükmünde kararnameyle on yıldır
Sağlık Bakanlığındaki dönüşüm programına
ciddi manada emek veren ama unvanları bir kararnameyle silinen hastane
müdür yardımcıları, sağlık müdürleri, hastane
müdürleri, şube müdürlerinin de statüsünü değiştirdik.
Bakın,
bu insanlar feryat içerisinde. Gerek iktidar gerekse muhalefetin
milletvekillerinin, komisyon üyelerinin kapılarını her
defasında aşındırıyorlar. Haklı oldukları
bir davada, kendilerinin statü kaybını yeniden kendilerine iade
etmek, kaybettikleri özlük haklarının kendilerine iadesini temin
etmek için bu insanlar dernek kurdular. Aranızdaki çoğu milletvekili
arkadaşlarıma da ziyaretlerinin olduğunu biliyorum. Bu
arkadaşların sesine bir şekilde kulak vermemiz gerektiğini
her defasında ifade etmemize rağmen, gerek hazırlamış
olduğumuz kanun tasarısında gerekse şu torba yasada mübarek
üç ayların gelmiş olduğu, şu ramazanın bolluk, bereket
ve mağfiretinden bu arkadaşlarımızı da
yararlandıralım diye ciddi gayret göstermemize rağmen, yine
torbanın içerisine bir şekilde dâhil ettiremedik.
Bu insanlar normal hayatlarını idame ederken,
yüzde 50 oranında gelir kaybına vesile oldular. Cumhuriyet tarihinde
hiç olmamış bir şekilde, kendi yerlerine atanmış,
aynı gruptan olmayan, bu mesleğin belki erbabı bile olmayan,
ehil olmayan insanların sözleşmeli olarak atandıklarını
gördük. Bu arkadaşlarımız bir hak mücadelesini her platformda
yürütüyorlar. Bunlara destek olunması gerektiğine inanıyorum.
Parlamentonun bu arkadaşlarımızın
sesine kulak vereceğine inanıyor, yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
73üncü maddenin (h) bendi, (3) no.lu alt bendinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin 73. Maddesinin h fıkrasıyla değiştirilmek
istenen 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve
Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname'nin 47'nci maddesinin ikinci fıkrasında
yapılması öngörülen değişiklikte yer alan "derecede
paylaşabilir ibaresinin "hâkim veya mahkeme kararı
alındıktan sonra paylaşabilir" ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Sırrı Sakık Hasip Kaplan
Iğdır Muş Şırnak
Nazmi Gür İbrahim Binici Abdullah Levent Tüzel
Van Şanlıurfa İstanbul
Adil
Zozani
Hakkâri
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım önergeler aynı mahiyette iki önerge, birlikte
işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra
sayılı, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 73 üncü maddesi
"h)" fıkrası, 3) üncü bendinin Tasarı metninden
çıkarılmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Kadir Gökmen Öğüt
Mersin Manisa İstanbul
Bülent Kuşoğlu Hülya Güven
Ankara İzmir
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Alim Işık Mehmet Şandır Erkan Akçay
Kütahya Mersin Manisa
Mustafa Kalaycı Cemalettin Şimşek Enver Erdem
Konya Samsun Elâzığ
Mehmet Günal Hasan Hüseyin Türkoğlu
Antalya Osmaniye
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önergeler üzerinde söz
isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım,
görüşmekte olduğumuz 478 sayılı Kanun
Tasarısının 73üncü maddesinin (h) fıkrasının
üçüncü bendinde verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Önergemiz ile, bu maddenin madde
metninden çıkarılmasını istiyoruz. Neden böyle bir istekte
bulunuyoruz? İki sebepten dolayı: Bir, Parlamentonun şerefini
korumak için çok açık söylüyorum- bu Parlamentonun ve Sayın
Cumhurbaşkanının onurunu korumak için bu madde derhâl bu
metinden çıkarılmalıdır. Bu, partiler üstü bir
yaklaşım olarak bu Parlamentonun alması gereken bir karar
olmalıdır. Çünkü hatırlarsanız daha bir-iki gün önce bu
kürsüden yaptığım konuşmada, Sağlık
Bakanlığının hazırlamış olduğu bir
rehberde rehberi dayandırdığı maddenin Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edildiğini, ancak bu rehberi iptal edilen maddeye
dayandıran Sağlık Bakanlığının parantez
içinde Bu maddeyi biz bir torba kanun içerisinde aynen
çıkaracağız. diye ibare koymasını bu kürsüden dile getirmiş ve Parlamentonun onurunun
çiğnediğini, Cumhurbaşkanının onurunun
çiğnendiğini söylemiştim. Şimdi, o bahsettiğim maddeyi
getiriyor işte bu madde arkadaşlar. O maddede -47nci maddede-
bildirilen alt maddeleri Sağlık Bakanlığı bürokratları
ve Sağlık Bakanlığı Biz, bu iptal edilen maddeleri
Anayasaya rağmen, bir torba yasa içerisinde aynen
çıkaracağız. demişti. Bu yüzden, hepimiz, kendi onurumuzu
korumak adına bu maddeleri iptal etmeliyiz.
Bakın, eğer, Hükûmet olarak, bu maddelerde
ısrarınız varsa, bir başka torbada getirebilirsiniz. O
zaman, çıkarız, torbanın içerisinde bu maddelerin özüne bakarak
muhalefet yaparız. Ama bugün yaptığımız muhalefet,
sadece ve de sadece bu maddeyle ilgili muhalefet değil. Parlamentonun
onurunu korumak AKPli, CHPli, MHPli, BDPli herkesin görevidir. Bunu sizlere
hatırlatıyorum. O yüzden bunu buradan çıkaralım. Daha
sonra, eğer uygun görürseniz, ilk fırsatta yine getirelim.
Bakın, bir tane sağlıkla ilgili bir kanun hazırlandı
40 maddelik, onun içerisine bunu koyarız, yine istiyorsanız
çıkarırsınız, biz muhalefet ederiz. Bu, işin onur
boyutu
Şimdi, bakın, bu maddeler ne diyor? işin
içerik boyutuna gelince; bu maddeyle diyor ki Sağlık
Bakanlığı: Ben, Anayasa Mahkemesi iptal etmesine rağmen, her türlü
ama her türlü kişisel bilgilerinizi alırım.
Halkımızın bütün kişisel verilerini toplarım.
Bunları uygun gördüğüm kişilere de satarım. Bakın, bu
kürsüden ben bunları konuşurken Olmaz böyle şey. diye
ayağa kalkmıştı AKPli milletvekili arkadaşlarım,
şimdi kimseden ses yok. Niye biliyor musunuz? Çünkü Çalışma
Bakanı, çıktı ulusal büyük bir televizyona, dedi ki: Evet, ben,
bu bilgileri 72 milyon liraya sattım. Hatta dedi ki: Bu bilgiler o kadar
kıymetli ki 500 milyon liraya bile satabilirim ileride. Bakın,
bunlar hep televizyonlarda konuşulan şeyler. Ben burada
halkımıza sesleniyorum: Mahrem bilgilerinize Parlamento ve
Sağlık Bakanlığı sahip çıkmamaktadır, lütfen
siz sahip çıkın. Bakın, Parlamento bir küçük manevra yaparak
milletvekillerinin ve bakanların mahrem bilgilerinin
satılmasını engellemiştir. Sizlerin, milletvekili olarak ve
bakanlar olarak mahrem bilgilerinizi satamıyorlar ama gariban
vatandaşın her türlü mahrem bilgisini satıyorlar. Bu mahrem bilgiler
cinsel yaşamdan alkol kullanımına kadar, kaç çocuk
doğurduğundan hangi doğum kontrol yöntemini
kullandığına kadar tek tek sayılabilir. Bunları tek
tek saymış Sağlık Bakanlığı zaten. Diyor ki:
Ben, yeni doğan çocuğun dinini sorgularım. Ben, yeni doğan
çocuğun evlilik içi mi evlilik dışı mı olduğunu
sorgularım. Ben, insanların hangi cins alkolü
kullandığını sorgularım. Bakın Alkolü
sorgularım. demiyor. Etil alkol neyin içine koyarsanız koyun
zararlıdır ama hangi cins alkolü kullandığından
Sağlık Bakanlığına ne kardeşim. O yüzden bu
maddeyi bu iki sebepten dolayı reddetmelisiniz diyor, teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
gerçekten Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği bir madde aynen buraya
konuluyorsa bu durumda komisyonlar nasıl kabul edebilir? Biliyorsunuz,
reddetmesi gerektiğini ifade ediyor eğer Anayasaya
aykırılığı görmüşse.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi, Anayasa
Mahkemesinin aykırı gördüğü aynen konuluyorsa, öyle bir iddia
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Öyle
değil Kanun hükmünde kararname düzenleyemezsiniz, kanunla düzenlenmesi
gereken hususlardır bunlar. diyor. Olay oradan dolayı
OKTAY VURAL (İzmir) Yani, esasla ilgili değil
o zaman.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır, esasla
ilgili değil.
OKTAY VURAL (İzmir) Yetkiyle ilgili.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) KHKyla
düzenleyemezsiniz. diyor, o nedenle kanun düzenlemesi hâline getiriliyor.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, ama maddenin içeriği Anayasaya aykırı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır,
Anayasa Mahkemesi o konuda karar vermiyor Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani
kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesini Anayasa Mahkemesi yetki kanununa
aykırı bularak iptal ediyor ama getirilen madde bu şekliyle de
insanın özel hayatına, mahrem hayatına müdahale eden bir
içeriği taşıyor. Sayın Aytuğ Atıcı kürsüden
onu ifade etti efendim.
BAŞKAN Evet, dinledik Sayın
Atıcıyı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, Anayasa Mahkemesinin bu konuda bir kararı yok yani
esasa ilişkin olarak verdiği bir karar yok. Ancak, bundan sonra
eğer Anayasa Mahkemesine götürülürse o zaman esasa müteallik
görüşülür.
BAŞKAN Sayın Atıcı, buyurun.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın
Başkanım, bu konuştuklarımız benim söylediğimin
ikinci bölümüyle ilgili, birinci bölümünde ise Parlamentonun onurunun
korunması vardır. Bunu da sağlamak birinci derecede
zatıalinizin görevidir. Demin sizi saymayı unuttum efendim,
tutanaklara da bu şekilde geçmesi açısından söyledim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bu Mecliste
Cumhurbaşkanına hakaret edildi. diye ceza verildi. Dayatma var bu
yasada.
BAŞKAN Efendim, Anayasa Mahkemesinin iptal
etmesiyle, kusura kalmayın, onur meselesi bir araya getirilmez yani. Bu
bir yasama faaliyeti yani onurla hiçbir ilgisi yok. Yasama faaliyeti,
Parlamento karar verir, Genel Kurul karar verir, Anayasaya
aykırılık iddiası varsa Anayasa Mahkemesine gidilir ama bu
işi onurla özdeşleştirmek, kişiselleştirmek doğru
değil Sayın Atıcı.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın
Başkanım, bakın, ben demin çok net konuştum, dedim ki:
Eğer arzu ediyorlarsa bir başka torbada getirsinler, burada
çıkarsınlar çünkü Sağlık Bakanlığı bürokratları
bu yasanın geleceğini ve aynen geçeceğini ifade etmişlerdir,
ispat ettim ben geçen konuşmamda.
BAŞKAN Efendim, teşekkür ediyorum.
Konuşmalarınızı dinledik, kayıtlara geçti zaten.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Bunun için de lütfen gereğini yapın
Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, beş
dakika ara verin, grup başkan vekillerini toplayıp bir konuşun.
OKTAY VURAL (İzmir) Bir bürokrat bunu nasıl
Türkiye Büyük Millet Meclisine dayatabilir Sayın Başkan?
BAŞKAN Böyle bir usul olmaz ki yani her taraftan
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, hem Meclisin hem
Cumhurbaşkanının onurunu korumakla mükellefsiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle bir şey olur mu ya!
Uyarın efendim hiç olmazsa. Uyarın efendim, uyarın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, konuyu
anlayamadığınız için, yoksa siz de tepki gösterirsiniz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bakın, bu Mecliste
Cumhurbaşkanına hakaret edildi. diye ceza istediniz.
BAŞKAN Açıklamayı yaptım Sayın
Korkmaz, bu konu onurla ilgili değil efendim. Öyle
algılamıyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bakın, bu rehber
ortada olduğu sürece bu Meclisin Başkanı olarak sizin bunu
kabullenmemeniz lazım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir beş dakika ara verin, bu
konuyu bir incelesinler.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Böyle bir
usul olur mu Sayın Başkan? Kararların nasıl
alındığı belli bu Mecliste.
BAŞKAN Genel Kurul karar verir. Yok efendim,
komisyonda değerlendirilmez, hayır canım.
Önerge üzerinde diğer konuşmacı Samsun
Milletvekili Cemalettin Şimşek.
Buyurun Sayın Şimşek. (MHP
sıralarından alkışlar)
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun)
Sayın Başkan, Değerli milletvekilleri; hakikaten bu torbaya
doldurulan yasayla ilgili birçok arkadaşımız konuşurken
kaçıncı maddenin kaçıncı bendinin alt bendi olduğunda
zorlandı; ben de zorlanacağım için hangi maddeyle ilgili söz
aldığımı söylemeyeceğim. Maddeyle ilgili vermiş
olduğumuz
OKTAY VURAL (İzmir) Bildiğiniz madde ya da
bilmediğiniz madde de geçsin.
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Devamla)
Bilmediğimiz bir maddeyle ilgili söz aldım, bu vesileyle yine de yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, geçmişte bir
siyasetçinin söylediği gibi: Eğri iğneyle doğru kuyu
açmak maalesef mümkün olmuyor. Meclis
kapanmak üzereyken Mecliste torbalara doldurularak birbiriyle hiç ilgisi
olmayan ve oldukça karmaşık, üzerinde çok çalışılarak
ancak anlaşılabilecek yasalar silsilesini bir baskın
anlayışıyla siyasi ve yaklaşan yerel seçimlere yönelik yasa
tekliflerini Meclise getirip Önümüzde ramazan var, çok fazla irdelemeyin, evet
deyin geçirelim. denmektedir. Bu, en hafif tabiriyle Meclise
saygısızlıktır. Bu şekliyle Meclise sunulması ve
alelacele görüşülerek karara bağlanmak istenmesi kanaatimizce
Meclisin çalışma usul ve esaslarına da aykırıdır.
Böylesi bir oldubitti olamaz. Komisyonlarda AKP tarafından kabul edilerek
Meclise indirilen bu teklifin yine AKP Grubu tarafından verilen
önergelerle bazı maddelerinin değiştirilmiş olması
teklifin ne kadar alelacele hazırlanıp saçma bir şekilde Meclise
sunulduğunun da bir göstergesidir.
Komisyonda önce vekil imam ve müezzinlere verilen haklar
Mecliste AKP önergesiyle kaldırılmış, şimdi de
Milliyetçi Hareket Partisinin seçim beyannamesindeki taahhüdü olan ve bu konuda
birkaç kanun teklifi hâlen Meclis Başkanlığında bekleyen, muhtarlarımızın
durumlarının iyileştirilmesi eklenmiştir. Bu, hakkı,
hakkaniyeti gözetmek için yapılmış bir düzenleme değildir,
sadece yaklaşan seçimlerde hangisi Adalet ve Kalkınma Partisine daha
fazla rant sağlayacağı düşüncesiyle
çıkarılması amaçlanan bu yasalardan ne memlekete ne millete ne
de taraflara bir hayır gelmez. Bakarsınız, bunları da
yarın değiştirebilirsiniz.
Bakınız, bir örnek daha vermek istiyorum: Önce
sürücü belgesi harçlarından 101 TL alacaktınız, sonra bunu 15
TLye indirdiniz. 101 TL niye? 15 TL niye? Allah aşkına, bu
hesaplamaları kim yapıp önünüze koyuyor? Elinizde hesap makinesi,
buradan ne kadar rant elde edeceğinizi hesap ediyorsunuz, sonra da
tepkiler üzerine geri çekiyorsunuz. Bakın, sizin durumunuz iyi, bir eliniz
yağda, bir eliniz balda. Ancak vatandaşların durumu, hiç sizin
durumunuz gibi değil, vatandaş perişandır. Madem, bu 15 TL
yeterli oluyordu da, niye ilk teklifte 101 TL almaya
çalışıyorsunuz? Vatandaşı yolunacak kaz mı
zannediyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bu, değiştirilmesi
teklif edilen 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 47nci
maddesine baktığımız da ise, bütün kamu ve özel
sağlık kuruluşlarından sağlık hizmeti
alanların, aldıkları hizmetin gereği olarak ilgili
sağlık kurum ve kuruluşlarına vermek zorunda oldukları
kişisel bilgileri ve bu kimselere verilen hizmete ilişkin bilgileri,
her türlü vasıta ile toplamaya, işlemeye ve üçüncü kişilerle
nasıl paylaşabileceğini, ayrıca kendilerine verilen
görevleri yerine getirebilmek için gereken bilgileri kamu ve özel ilgili bütün
kişi ve kuruluşlardan istemeye yetki verilmesi hususlarını
düzenlemektedir. Kişisel sağlık verilerinin toplanması ve
paylaşılması hakkında çıkarılan 663
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Anayasa Mahkemesi tarafından
iptali üzerine Sağlık Bakanlığı, bu defa da 3359
sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa dayanak göstererek
hastaların kişisel verilerinin toplanacağını
duyurmuştur. Bu gelişmeler arkasından Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı içinde
yer alan bir madde ile kişisel sağlık verilerinin
toplanacağı ve paylaşılabileceği hükmüne yer
verildiği görülmüştür.
Başta, Anayasanın 20nci maddesi olmak üzere,
Biyotıp Sözleşmesi ve Kişisel Verilerin Korunması
Hakkında Sözleşme ile Türk Ceza Yasasının 135inci ve
devamı maddeleriyle birlikte değerlendirilmesinde
ayrıntıları ve güvenceleri yasal olarak düzenlenmeden
kişisel verilerin toplanması, işlenmesi ve paylaşılmasının
hukuka aykırı olacağı görülecektir. Dünya uygulamalarına
paralel olarak hazırlanmış ve beş yıldır Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bekleyen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Devamla) -
Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı yerine,
hukuksal zemini sakat, çerçevesi çizilerek
detaylandırılmamış, açık olmayan, üstelik kanun ve
kanun hükmünde kararnamelerde değişikliği içeren torba yasa
içine konulan bu madde ile uygulama yapılma çabaları
anlaşılamamaktadır.
Bu nedenle, Anayasaya, kişi hak ve özgürlükleri ile
hukuka aykırı olan bu düzenlenmenin Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısından
çıkarılması gerekmektedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biraz önce yapılan konuşmada ve daha önce
yapılan bazı konuşmalarda da sözü edilen ehliyet ücretleriyle
ilgili bir açıklama yapmak istiyorum.
Şu anda, bir vatandaşımız ehliyet
almak ya da yenilemek isterse 89 lira değerli kâğıt ücreti
olarak ödemek durumunda, 12 lira da Trafik Vakfına bir bedel ödemek
durumunda. 101 lira, standart, şu andaki herhangi bir ehliyetin
vatandaşımıza maliyetidir. Biliyorsunuz, uluslararası
anlaşmalar gereği ehliyetler yenileniyor. Türkiyedeki bütün
ehliyetler yenilenecek ve yeniden basılacak. Bu çerçevede,
vatandaşlarımızın tüm ehliyetleri elden geçirilecek, gözden
geçirilecek, değiştirilecek ve vatandaşlarımıza ehliyet
verilecek.
Şimdi, bu tartışma şuradan
kaynaklandı: Bu olay devletin aldığı bir karar çerçevesinde
ortaya çıkıyor ve vatandaşlarımıza ilave bir yük
olarak geliyor yani normal yöntemlerle veya zamanda bir ehliyet almak veya
değiştirmek kararının sonucunda ortaya çıkan bir bedel
değil. Dolayısıyla, bir defaya mahsus olmak üzere, bu, biraz
önce söylediğim anlaşma çerçevesinde değiştiriliyor.
Dolayısıyla, bu işlem için normal prosedür uygulanmasın,
ilave bir külfet ve vatandaşın iradesi dışında ortaya
çıkan bir külfet olduğu için sadece maliyet alınsın
düşüncesinden kaynaklandı. Yoksa, hesapta bir
yanlışlık yoktur, hesap doğrudur, 101 hesabı da
doğrudur, 15 hesabı da doğrudur. O yüzden, vatandaşımıza
kendi iradesi dışında bir karar nedeniyle böyle bir zorunluluk
ortaya çıktığı için ilave bir yük olmasın ve
vatandaşımızdan sadece maliyet alınsın. 13 lira
ehliyetin maliyetidir, 2 lira da Trafik Vakfına ödenecek olan
rakamdır, 15 lira da bu şekilde ortaya çıkmıştır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Bunları niye daha önce
düşünmediniz? Bu kadar sözü daha önceden düşünseydiniz de
yapsaydınız. Twitterdan döndü yani.
AYTUĞ ATICI (Mersin) İkisi birden nasıl
doğru oluyor? İkisinden biri doğrudur. Böyle bir şey olmaz
Sayın Başkan ya! Hem o hem o doğru ne demek ya!
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin 73. Maddesinin h fıkrasıyla değiştirilmek
istenen 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve
Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname'nin 47'nci maddesinin ikinci fıkrasında
yapılması öngörülen değişiklikte yer alan "derecede
paylaşabilir ibaresinin "hâkim veya mahkeme kararı
alındıktan sonra paylaşabilir" ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA
(Eskişehir) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Değerli
milletvekilleri, bu önergeyi iyi hatırlayın, diyeceksiniz ki: Bir
gün Hasip Kaplan böyle bir önerge vermişti. Aslında en çok iktidar
partisi milletvekillerinin işine yarayacaktı ama biz reddettik. Onun
için de başımıza bu geldi. Çünkü bir gün bir hâkime,
savcıya duruşma salonunda, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin kişilik haklarıyla ilgili, özel hayatın
korunmasıyla ilgili konularda Avrupa Mahkemesi içtihatlarından
bahsederek şunu söylemiştim: Sayın mahkeme, bu sizi de
bağlıyor, dikkate alır mısınız? Hâkim ve
savcı dikkate almamıştı, sonra kendileri mahkemelik olunca,
bana geldiler Hasip Bey, o içtihattan var mı? dediler. Şimdi, size
de o içtihattan lazım olur gibi bir durum söz konusudur.
Arkadaşlar, bakın, bizim önergemiz reel,
olabilirliği olan bir konu, diyoruz ki: Eğer kişinin
rızası yoksa mahkeme kararı alınır. Öyle herkese,
önüne gelene dağıtmasın kişisel verileri. Bakın,
zaten Türk TELEKOMdaki İnternet kayıtlarının hepsi
dağıtılmış şirketlere, bilginiz var mı? biz gizli
dinleme komisyonunda gördük, cep telefonlarıyla ilgili verdiğiniz
nüfus cüzdanı bilgilerinin hepsi de dağıtılmış
durumda. Kayıtlı olduğunuz muhtarlıklardaki ikametgâh
bilgilerinizin hepsi 3 paket sigaraya satılmış durumda,
farkında mısınız? Ben söylüyorum, telefonunuza kadar,
ikametinize kadar hepsi bunların dağıtılmış.
Sadece onlar değil, bakın, banka kimlik bilgileriniz de
dağıtılmış. Farkında olmayabilirsiniz ama o banka
kimlik bilgilerinden size gelen diğer bankaların mesajlarından
anlayabilirsiniz. Potansiyel müşteriler genelde iktidar partisi
milletvekilleridir. Onun için bankalar ilgi gösterir arkadaşlar,
inanın, vallahi inanın(!)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hasip Bey,
sana da çok geliyor galiba.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Bana hiç gelmiyor.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bir maliyeci olarak
inanın Sayın Canikli, size geliyordur.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gelmedi,
gelmedi bana.
HASİP KAPLAN (Devamla) GSM cep telefonlarına
dikkat edin, GSM cep telefonu bilgileri de paylaşılmış ve
istemediğiniz hâlde size reklamlar, mesajlar geliyor. Eğer Yok,
gelmiyor. diyorsanız, aha biri çıksın, aha burada kitap üzerine
yemin etsin, ben derim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bunlar
geliyor, bankadan gelmiyor.
HASİP KAPLAN (Devamla) Şimdi, elektronik
ruhsat işlemlerinin hepsinde, doğal gaz ruhsatından tutun su
ruhsatına kadar ve tabii ki ehliyet, kimlik bilgilerine kadar bütün bu
veriler dijital ortamda. Peki, dijital ortama siber saldırıya
karşı devlet bilişim hukukunda, korunmada etkili midir? Vallahi
değildir çünkü bunu biz araştırdık. Ana muhalefet partisi
milletvekili Erdal arkadaşımız uyardı, Bakın
arkadaşlar, ciddi bir şekilde bu yapılıyor, bilmem kaç tane
ülke dinleniyor, izleniyor, bilgiler, veriler paylaşılıyor,
alınıyor. dedi. E, bizim arkadaşlar, gizli dinleme
araştırma komisyonunda bu tartışmaları yaparken -sayın
başkan vekilimiz kendileri de oradaydı, o tartışmaya
tanıktırlar- sonra çıktı ki ortaya Amerika bilmem kaç tane
ülkeyi dinliyor işte, verileri de almış. Bunun içinde Türkiye de
var, İngiltere de var, Fransa da var, Almanya da var. Ondan sonra birbirleriyle
iyi olmadılar arkadaşlar yani bu işler böyle, özel hayata falan
girildiği zaman
Şimdi,
Sağlık Bakanlığına gelelim. Sağlık bir
haksa, bu hakkın yerine getirilmesi devletin görevi.
Şimdi, Sağlık Bakanlığı verileri topladı,
kişisel verileri. Bu verileri aldı. Bu verileri aldıktan sonra
SGKya aktarıyor çünkü bakanlıklar arası iletişim var ama
bunu üçüncü kişilere aktardığı zaman Anayasanın
90ıncı maddesini ihlal ediyor arkadaşlar. Bakın, bu çok
tehlikelidir. Bir gün arkadaşlarınızla ilgili sağlık
bilgileri, seçim döneminde, AIDS testinden tutun Şu domuz eti yemiş,
şu şunu yemiş, şu bunu yemiş. diye seçim propaganda
aracı olarak istihbarat kaynaklarına da gerek kalmadan
kullanılmaya başlanırsa o zaman kişilik
haklarının nasıl ihlal edildiğini göreceksiniz.
Gelin, şunu bir mahkeme, sizin de
atadığınız hâkimlerin garantisine bağlayalım,
kendinizi garantiye alın. Bu, hepinizin hayrınadır diyorum ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) -
bu önergemizin başta
iktidar olmak üzere hepimize de faydalı olduğunu iddia ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
19.19
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
20.20
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 134üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Teklifin 73üncü maddesinin (ı) bendi üzerinde üç
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 73. Maddesinin ı Fıkrasıyla
değiştirilmek istenen 664 Sayılı Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname'nin 21 inci maddesinin 2 inci fıkrasında yer alan
"milli savunma ve milli güvenliğe ilişkin" ibaresinin
"savunma ve güvenlik kapsamındaki" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Nazmi Gür İbrahim Binici Abdullah Levent Tüzel
Van Şanlıurfa İstanbul
Hasip Kaplan Adil Zozani Sırrı Sakık
Şırnak Hakkâri Muş
Pervin Buldan
Iğdır
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, imar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778)
nın 73 üncü maddesinin (ı) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Enver Erdem Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Günal
Elâzığ Osmaniye Antalya
Alim Işık Yusuf Halaçoğlu
Kütahya Kayseri
"ı) 11/10/2011 tarihli ve 664 sayılı
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 21 inci maddesinin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"(2) Yüksek Kurum ve Kurumlar, millî savunma ve millî güvenliğe ilişkin hususlar saklı kalmak kaydıyla, görev alanıyla ilgili olarak gerekli gördüğü bilgileri bütün kamu kurum ve kuruluşlarından ve diğer gerçek ve tüzel kişilerden Başbakan veya ilgili Bakan aracılığıyla istemeye yetkilidir. İlgili kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, bu bilgileri zamanında ve eksiksiz vermekle yükümlüdür. Bu şekilde elde edilen bilgilerden ticarî sır niteliğinde olanların gizliliği korunur."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu
İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/ı. Maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Aytuğ Atıcı Mustafa Moroğlu Hülya Güven
Eskişehir Mersin İzmir İzmir
Özgür Özel Kadir Gökmen Öğüt Aykan Erdemir
Manisa İstanbul Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Özgür Özel,
Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sıcak bir haber var yine. Bugünlerde Meclis
oturumları sırasında gelen sıcak haberler çok
hayırlı haberler olmuyor maalesef. Biraz önce Taksim
Dayanışması adı altında, İstanbuldaki meslek
örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların
başkan ve yöneticilerinden oluşan 34 kişilik bir grup sadece
basın açıklaması yapmak üzere yola çıktılar. Oysa
bugün Vali Mutlu Gezi Parkının açılışını
yaparken Onlara 40 kere söyledim. diyerek onları yirmi dakikalık
bir konuşmada kırk kere tehdit etmişti. Sayın Vali
tehdidinin gereğini yerine getirdi. Basın açıklaması yapmak
gibi önceden izin alınması gerekmeyen ve son derece demokratik bir
hak olan, kullandırılmamasının da artık bu
çağın işi olmadığı bir mesele üzerinde yeni bir
krizimiz var. Gözaltıların derhâl
sonlandırılmasını, meslek örgütü
başkanlarının, sendika başkanlarının derhâl
serbest bırakılmasını ümit ediyoruz. Aksi takdirde burada kaybeden
Türkiye'nin demokrasisi oluyor.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
Başkanlığı üzerinde konuşacaktım önergemde. Kurum
4 kısımdan oluşuyor, 4 birimden; bir tanesi Türk Dil Kurumu,
diğeri Türk Tarih Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi ve Atatürk
Araştırma Merkezi. Türk Dil Kurumu 1931de, Türk Tarih Kurumu da
1932de bizzat Atatürk tarafından kurulmuş, kurulması
talimatı verilmiş olan kurumlar ve dönemin çağdaşlaşma
projesinin, aydınlanma projesinin, gelişme projesinin birer
parçası. Amacı: Pek çok
amacı var, bir arı Türkçe ve Türkiyede kullanılan Türkçede dil
birliğinin sağlanması, kuralların geliştirilmesi,
bilimsel nitelik kazanması gibi ama Türk dilini Farsça, Arapça,
Fransızca dillerinin dilimize doğrudan yaptıkları ve zarar
veren etkilerinden korumak gibi bir gayesi de var. Çünkü o devirde biliyorsunuz
çok sayıda Fransızca ve Arapça kelime, öyle fonetik adaptasyonla
falan kazandırılma değil, olduğu gibi o dildeki
anlamlarıyla kullanılıyor ve Atatürk bu konuda diyor ki:
Ülkesini ve yüksek istiklalini korumasını bilen genç Türkiye
Cumhuriyeti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan
kurtaracaktır. Atatürkün böylesine iyi niyetle ve böylesine vizyoner bir
bakış açısıyla kurmuş olduğu kurumlardan bahsediyoruz.
Atatürk bunu sadece kurmakla kalmadı, İsmail
Kunteri çağırdı -İsmail Kunter dönemin İstanbul 6.
Noteri- ve ona bir vasiyetname teslim etti ölümünden sadece iki ay önce 5 Eylül
1938de ve mirasından bu 2 kuruma pay bıraktı ki bu kurumlar
bağımsız bir şekilde, özerk bir şekilde faaliyetlerini
hükûmetlerden ayrı olarak onların etkisi altında olmadan
yürütebilsinler diye. Bu iş, 1983teki 2876 sayılı Yasaya kadar
devam etti. O tarihe kadar bunlar özel hukuk tüzel kişilikleriydi ama o
tarihte yapılan değişiklikle kamu hukuku tüzel
kişiliği hâline dönüştürüldü. Bu şu demekti artık:
Yöneticiler, Hükûmet, yürütme bu kurum üzerinde atama yetkisi kullanabilecekti,
doğrudan kendilerine bağlı bir hâle gelmişti. Bu
davranışla kurumun sadece isim hakkı, mülkiyeti, mal
varlığı değil kurumun ruhu da darbeciler tarafından
gasbedilmiş oldu. Önceki Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu bize Atatürkten mirastı
ama bugünkü Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, Kenan Paşadan mevcut
iktidara mirastır.
Bu konuda yapılması gerekenler var çünkü 2876
sayılı Yasa, Millî Güvenlik Konseyince oluşturulan
Danışma Meclisi tarafından çıkarıldı. Bugün, 1980
darbesiyle bir hesaplaşma, samimiyeti sorgulanan bir hesaplaşma
içindeyiz. Gata Palasta yatarak yargılanan bir generalden bahsediyoruz ve
onun üzerinden devam ediyor mesele. Ama onun el koyduğu bir şeyi,
maalesef, AKP iktidarı değiştirme şansı varken
değiştirmedi ve 664 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle de
bunu tamamen kendi egemenlik alanına aldı. İşte, eğer,
gerçekten darbe ile hesaplaşılmak isteniyorsa gerçek Türk Dil ve Tarih
Kurumuyla sadece isim benzerliği taşıyan bu kuruma, hem isim
hakkı hem malvarlıkları hem özerkliği hem de itibarı
iade edilmelidir ama eğer bunu yapmazsak
Bu kuruma 1983ten sonra vurulan
ikinci bir ağır darbe, Sayın Türkönenin kurum yönetimine atanması.
Sonradan bu hatadan dönüldü ama onun kadar ağır bir meseledir. Gerçekten,
Atatürkçülüğü kendine hakaret sayan birinin kurumun yönetim kuruluna
atandığı da düşünülürse iktidarın bu konudaki karnesi
oldukça zayıftır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.29
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
20.39
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 134üncü Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73üncü
maddesinin (ı) bendi üzerinde Manisa
Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşlarının önergesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler...
Kâtip üyeler arasında
anlaşmazlık var, Elektronik cihazla oylama yapacağım.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
478 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra
sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (ı) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri) ve arkadaşları
"ı)
11/10/2011 tarihli ve 664 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 21
inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"(2) Yüksek
Kurum ve Kurumlar, millî savunma ve millî güvenliğe ilişkin hususlar
saklı kalmak kaydıyla, görev alanıyla ilgili olarak gerekli
gördüğü bilgileri bütün kamu kurum ve kuruluşlarından ve
diğer gerçek ve tüzel kişilerden Başbakan veya ilgili Bakan
aracılığıyla istemeye yetkilidir. İlgili kamu kurum ve
kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, bu bilgileri
zamanında ve eksiksiz vermekle yükümlüdür. Bu şekilde elde edilen
bilgilerden ticarî sır niteliğinde olanların gizliliği
korunur."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyi
okuduğum zaman
Önceki maddeyle hiç karşılaştırdınız
mı bilmiyorum, Komisyon hayır dedi, Sayın Bakan da hayır
dedi ama her ikisinin de neden hayır dediğini bildiğini de
zannetmiyorum. Çünkü burada sadece bir kelime var
noksansız vermekle
yükümlüdür. yerine
eksiksiz vermekle yükümlüdür. gelmiş;
noksansız yerine eksiksiz gelmiş.
Şimdi,
aslında Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun işlevlerine
baktığınız zaman bunlar;
1)
Tarih
araştırması yapar.
2)
Dil
araştırması yapar.
3)
Kültür ve
Atatürkle ilgili araştırmalar yapar.
Bana söyler
misiniz, şurada görülen bütün bu gizli, tüzel kişilerden istenilen
bilgileri hangi sebeple istiyor? Yani, böyle bir şeye nasıl
ihtiyacı var? Arşiv ve kütüphane açık, her türlü bilgi
açık, siz yapacağınız araştırmayı o
çerçevede yaparsınız. Böyle bir şeye ihtiyaç
duymanızın sebebi nedir? Yani, MİTin bir yan kolu olarakmı
çalıştıracaksınız bu kurumları? Yani, bilim
kurulu dediğimiz böyle kurumların bununla ne alakası var? Gerçekten,
samimi olarak söylüyorum, siz Tarih Kurumunu, Dil Kurumunu, kültür
araştırma merkezini, Atatürk Araştırma Merkezini hangi
sebeple ve nasıl kullanacaksınız? Bilimsel kuruluşsa onlar
arşivde, kütüphanede araştırmalarını yaparlar,
kamuoyunda araştırmalarını yaparlar, saha
araştırmalarını yaparlar, mesele biter. Peki, hangi kurumlardan
gizli bilgiler istiyorsunuz ve bunlar hangi konular olacaktır?
İstenen gizli bilgiler yapılacak çalışmalarla o zaman
kamuoyuna duyurulacak mı, duyurulmayacak mı? Eğer duyurulacaksa
zaten gizliliği kalmıyor, sadece ticari sır niteliği
Sözünü ettiğim kurumların hangisi ticaret ile ilgili bir
araştırma yapacak? Böyle bir işlevi bile yok bunların.
Bakın, kendinizin çıkardığı kanun Yönetim Kurulu
kararları Resmî Gazetede yayımlanır. Dünyanın hangi
ülkesinde siz yönetim kurullarının kararlarının resmî gazetede
yayımlandığını görmüşsünüzdür? Görmediniz. Yani,
buna evet diyorsunuz, hayır diyorsunuz ama niçin dediğiniz belli
değil. Ama anlıyorum ki Anayasa Mahkemesi bunu kabul etmediği
için bir kelimeyi değiştirmek suretiyle Anayasa Mahkemesinde bu konuyu
tekrardan geçerli hâle getireceksiniz. Ama tekrar ediyorum: Bu kurumlar o zaman
MİTin yan kolu olarak mı çalışacak? Eğer böyle
çalışacaksa yaptığı bütün
araştırmaların hiçbir tanesinin değeri kalmayacak yani
bilimsel değer taşımayacak. Dolayısıyla, böyle bir
araştırma, böyle bir kanunun buraya getirilmesi ve tek kelimenin
değiştirilmek suretiyle bu işlemi yapması
Zannediyorum ki
farklı düşünceler içerisinde olunsa gerek. Yoksa yüksek kurum ve
kuruluşları, Tarih Kurumudur, Dil Kurumudur, Atatürk Kültür Merkezidir
ve Atatürk Araştırma Merkezidir.
Tarih Kurumunda on beş yıl durdum. Ben hiçbir
devlet kurumundan gizli veya sır niteliğinde herhangi bir bilgi
ihtiyacı duymadım. Çünkü, yapacağım tüm
araştırmalar ya arkeolojik kazıdır ya kütüphanelerle ilgili
araştırmalardır. Diyelim ki bölge araştırması
yapsanız, stratejik araştırmalar yapsanız bile devletten
herhangi bir gizli bilgi alma ihtiyacını hissetmezsiniz.
Dil Kurumuna gelince: Bana söyler misiniz, Dil Kurumu
hangi devletin, hangi kurumundan dille ilgili gizli bir bilgi isteyecek veya
istediği bilgiler verilip verilmeyecek?
Kültür Merkezi derseniz, Kültür Merkezinin
yaptığı araştırmalar da aynı. Peki, Atatürk
Araştırma Merkezi
Hani söyleniyor ya Atatürkün gizli bir vasiyeti
var, onun için mi? Zaten öyle bir şey varsa yine kütüphanelerde veya
arşivdedir, oradan çıkarırsınız. Kaldı ki böyle
bir madde zannediyorum aslında bir bilim kuruluna yakışmayan bir
kanunun bir maddesi olarak burada bulunmaktadır. Aslında gelin en
doğrusunu yapalım, 1936 yılında Atatürkün Mecliste
yaptığı konuşmada olduğu gibi, Dil Kurumu ve Tarih
Kurumunu birer akademi hâline getirelim, bağımsız birer bilimsel
kuruluş olsun çünkü bunların İş Bankasından da önemli
gelirleri vardır, bu gelirlerle birlikte ciddi araştırmalar
yapsın, hem devletin işine yarasın yaptığı
araştırmalar tecrübe kazanmak açısından hem de
geleceğe yönelik birtakım plan ve projelerde kullanılsın
ama aynı zamanda da doğru tarihimizi ve doğru dille ilgili
konularımızı, kültürle ilgili konularımızı
gündeme getirsin. Ama diyorsunuz ki: İhtilal döneminin
kanunlarını muhafaza etmeyelim. Aslında bu kanun ihtilal
döneminin kanunudur, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu da ihtilalin
ortaya çıkardığı bir kurumdur. Yani siz hem Ötekileri
kaldıracağım. diyorsunuz hem de bunu tekrardan
yasalaştırıyorsunuz kanun hükmünde kararnameyle.
Tekrar ediyorum, burada çalışmış,
tecrübesi olan bir insan olarak söylüyorum: Gerçekten samimi bir sonuca
ulaşmak istiyorsanız Dil ve Tarih kurumlarından yüksek kurumu
kaldırın, Dil ve Tarih kurumlarını birer akademi hâline
getirin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 73. Maddesinin ı Fıkrasıyla
değiştirilmek istenen 664 Sayılı Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname'nin 21 inci maddesinin 2 inci fıkrasında yer alan
"milli savunma ve milli güvenliğe ilişkin" ibaresinin
"savunma ve güvenlik kapsamındaki" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan
(Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile fıkranın
kapsamının daha gelişkin ve çağdaş ifadelerle
tanımlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
73üncü maddenin (i) bendinde üç önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 73. Maddesinin i Fıkrasıyla değiştirilmek
istenen 1700 Sayılı Dahiliye Memurları Kanununun 2 inci
maddesinin 1 inci fıkrasının (c) bendinde yer alan otuz
beş yaşını doldurmamış ibaresinin otuz beş
yaşından gün almamış şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nazmi Gür Hasip Kaplan Abdullah Levent Tüzel Van Şırnak İstanbul
Adil Zozani İbrahim Binici Sırrı Sakık
Hakkâri Şanlıurfa Muş
Pervin Buldan
Iğdır
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sayılı yasa
teklifinin 73. maddesinin (i) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ederiz.
Celal Dinçer Ali Serindağ Bülent Kuşoğlu
İstanbul Gaziantep Ankara
Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aytun Çıray
İstanbul İstanbul İzmir
Mahmut Tanal İlhan Demiröz
İstanbul Bursa
i) 9.6.1930 tarihli ve 1700
sayılı Dahiliye Memurları Kanununun 2. maddesinin birinci
fıkrasının (B) bendinin ikinci cümlesi aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiş, (C) bendinde yer alan 35
yaşını bitirmemiş ibaresi otuz beş
yaşını doldurmamış şeklinde
değiştirilmiş ve aşağıdaki fıkra maddeye
eklenmiştir.
Kaymakam adaylığı yazılı
sınavına daha önce mülakatta üç defa başarısız olanlar
katılamaz.
1.7.2006 tarihli ve 5540 sayılı kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce emekli olmuş Mülki İdare
Amirleri 1. Sınıfa ayrılmış sayılır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (i) bendinin teklif
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Enver Erdem Mustafa Kalaycı Erkan Akçay
Elâzığ Konya Manisa
Mehmet Şandır Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Günal
Mersin Osmaniye Antalya
Alim Işık
Kütahya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Alim
Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
73üncü maddesinin (i) bendinde vermiş olduğumuz değişiklik
hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Önergemiz, bu bendin teklif metninden
çıkartılmasını amaçlamaktadır. Sebebi şudur:
Hâlen yürürlükte olan 1700 sayılı Dâhiliye Memurları Kanununun
2nci maddesi namzetlik ve ehliyet şartlarıyla ilgilidir. Bu maddeye
24/10/2011 tarihli Kanun Hükmünde Kararnamenin 661/13üncü maddesiyle bir
cümle eklendi, (b) bendinin son cümlesi: Kaymakam adaylığı
yazılı sınavına daha önce mülakatta üç kez
başarısız olanlar katılamazlar. diye eklenmiş. Bunu,
Anayasa Mahkemesinin kanun hükmünde kararnameleri ret işleminden sonra,
şimdi bu torba yasaya tekrar eklemişsiniz. Değişiklik ne
biliyor musunuz sayın milletvekilleri? Sadece burada 3 kez
yazıyordu, Kanun 3 defa yazıyor yani kezi defa
yapmışız. Milletvekillerini ve milleti kandırmayalım.
İkinci değişiklik, söz konusu maddenin (c)
bendi: Bu maddenin (B) bendinde sayılanlardan, giriş
sınavının yapıldığı yılın Ocak
ayının birinci günü itibariyle 35 yaşını
bitirmemiş olanlar ibaresinde bitirmemiş kelimesini
doldurmamış olarak değiştirmişiz, Anayasa referandumundan
sonra AKPnin değiştirerek yapısını kendine
uydurduğu Anayasa Mahkemesine karşı diyorsunuz ki:
Arkadaş, sen bizim dediğimizi değiştiremezsin, işte
senin önüne dayıyorum, kelimeyi değiştirdim, getirdim.
diyorsunuz. Bu olmuyor. Şunu derseniz, olur: Getirin, buradaki Anadolu
çocuklarının 98, 99, 100 puan aldığı yazılı
sınavlarında 3 kez mülakatta sadece AKPli yönetimlerden referans
almadığı için elediğiniz çocukların önünü açmak istiyorsanız
bu fıkrayı kaldırın, amenna. Ama, şimdi siz bu
işle, bu değişiklikle zaten Anayasa Mahkemesinin reddettiği
kanun hükmünde kararnameye demişsiniz ki: AKPnin boyunduruğu
altından geçmeyen hiçbir Anadolu çocuğu 100 bile alsa
yazılı sınavda 3 kez bunu mülakatta çaktırırım,
4üncü kez bir daha yazılıya gelemezsin. Bunu kaldırın,
bunun değişiklik olduğunu görelim ama defayı kez,
kezi defa yapıp burada bu yüce
Meclisin vaktini boşa almanıza gerek yok. Bunlar bu ülkeye yakışmayan
değişiklikler. Bu ülkede yaşayan 76 milyonun her birinin
hakkı eşit. Siz, defalarca olduğu gibi, birçok uygulama
örneğini söyleyebilirim, kaymakamlık sınavına girmiş,
100 puanla yazılıyı geçmiş olan insanların önünü
kestiniz, bunu da devam ettirmek için kanun değiştirdiniz kanun
hükmünde kararnameyle, Anayasa Mahkemesi de buna, vicdanına
uymadığı gerekçesiyle birçok üyenin oy birliğiyle
verdiği kararla hayır dedi. Şimdi, yeniden dolanıyorsunuz
Aynen getirmiyorum, bir kelimeyi değiştiriyorum, bu da kezi defa
yapıyorum, buyur Anayasa Mahkemesinin üyeleri, yersen! diye böyle bir
kanun tekniği ve gerçekten bu haksızlık uygun değil.
Değerli milletvekilleri, keşke
kaymakamların ek gösterge taleplerini bu torba yasaya getirebilmiş
olsaydınız; keşke kaymakamların görev yaptıkları
ilçelerde Adalet ve Kalkınma Partisinin ilçe yönetimlerinin emrinde
çalışan bir memur konumundan çıktıkları bir düzenleme
getirmiş olsaydınız; keşke iktidar partisi
milletvekillerinin telefon açtığında emrettiği devlet
temsilcisi konumundan çıkarmış olsaydınız. Bu
değişikler olsaydı bu yüce Meclis inanıyorum ki bunların
hepsini daha uygun görürdü. Zedelenen devlet adamlığı
kimliklerinden bunların kurtarılıp gerçekten devletin
ilçelerimizdeki temsilcisi konumunda olan birer memur konumuna yükseltecek
düzenlemeler yapmış olsaydınız
Bu değişiklik hem
milletvekillerinin iradesine saygısızlık hem Anayasa Mahkemesi
gibi bir mahkemenin kararına karşı hileişerden başka
bir şey değildir. O nedenle, bu bendin teklif metninden
çıkartılması doğru olacaktır diyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sayılı yasa
teklifinin 73. maddesinin (i) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ederiz.
Celal
Dinçer (İstanbul) ve arkadaşları
i) 9.6.1930 tarihli ve 1700
sayılı Dahiliye Memurları Kanununun 2. maddesinin birinci
fıkrasının (B) bendinin ikinci cümlesi aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiş, (C) bendinde yer alan 35 yaşını
bitirmemiş ibaresi otuz beş yaşını
doldurmamış şeklinde değiştirilmiş ve
aşağıdaki fıkra maddeye eklenmiştir.
Kaymakam adaylığı yazılı
sınavına daha önce mülakatta üç defa başarısız olanlar
katılamaz.
1.7.2006 tarihli ve 5540 sayılı kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce emekli olmuş Mülki İdare
Amirleri 1. Sınıfa ayrılmış sayılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT
ERGÜN (Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinden söz isteyen Celal Dinçer,
İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CELAL DİNÇER (İstanbul) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 73üncü maddesinin (i) fıkrası
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu madde ile, mülki idare amiri sistemi içinde en temel
birim olan kaymakamların sınava giriş şartları
düzenlenmektedir.
Kaymakamın görevi nedir? Kaymakam, Türkiye Cumhuriyeti
yönetim sisteminde, ilçenin genel yönetiminden sorumlu olan, yönetimi ilçede
aracısız temsil eden, ilçenin en büyük yönetimsel başı ve
ilçedeki en yetkili devlet görevlisidir. Bakanlıkların ilçe
teşkilatları kaymakama bağlı kuruluşlar olarak faaliyet
gösterir yani kaymakam ilçede her bakanlığın bir numaralı
görevlisidir.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; vali ve kaymakamların içinde bulunduğu meslek
mensuplarının genel adı mülki idare amirliğidir. Mülki
idare amirliği, taşrada devletin ve hükûmetin yetki
genişliği ilkesi doğrultusunda temsil edildiği, kanunun, hukukun
güvencesi, herkesin güvenini kazanmış, adil ve tarafsız
olması gereken -altını çiziyorum bu cümlenin, adil ve
tarafsız olması gereken- önemli bir meslektir.
İyi bir seçimle göreve alınması gereken
mülki idare amirleri bugün, iktidara yakın olmak, cemaate yakın
olmak gibi farklı kriterlere göre seçilmektedir. KPSS
sınavlarında başarılı olan kaymakam adayları
iktidara yakın değilse, yapılan sözlü sınavlarda sudan
sebeplerle sürekli başarısız kılınmaktadır.
Bu torba kanun ile getirilen değişiklikle
mesleğe alınma yaşı 35 olacaktır. Bu yaş, üç
yıllık staj süresi de dikkate alındığında çok
geçtir, 38 yaşında bir kaymakam mesleğe başlamış
olacaktır. Ayrıca, gençlere iş olanağını da
azaltacaktır.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Başkanım; bu kanun -daha 2011 yılının 10uncu
ayında aynı maddeler düzenlenmişti- bugün gene
karşımızda çünkü Anayasa Mahkemesi bunları iptal ediyor.
Biz size kanun hükmünde kararnamelerle bu düzenlemeleri yapmamanızı
her toplantıda söyledik ama dinletemiyoruz, neticede yargı size gereken
cevabı veriyor.
Değerli milletvekilleri, 657 sayılı
Yasanın 59uncu maddesinde istisnai memurluklar sayılmış,
bu memurluklar içinde vali atamalarında, hiçbir sınırlamaya tabi
tutmadan, sadece devlet memuru olabilmenin genel ve özel şartları
dışında bir koşul aranmamıştır.
İl İdaresi Yasası da vali atamaları
konusunda hükûmetlere çok geniş yetki vermiştir. Mesleğe
adımını atan her kaymakam, meslekte yükselebilecek zirve olarak
valiliği gördüğü için bu statüye ulaşmak için devamlı
çalışmaktadır. Ancak ne kadar çalışsa da tüm
kaymakamlara vali olma imkânı verilememektedir. Bu durum, sadece
çalışarak ve başarılı bir mülki idare amiri olarak
valilik görevine ulaşılamayacağını fark eden meslektaşların
çalışma şevkini kırmakta, onları farklı
davranışlar içine itmektedir. Bu yönelişler meslek
mensuplarının siyasallaşması sonucunu
doğurmaktadır. Öte yandan, vatandaşların
yansızlığına gölge düşen, devletin temsil
edildiği bu yöneticilere ve dolayısıyla devlete
güvensizliği gibi önemli ve olumsuz bir sonucu da ortaya
çıkmaktadır. Bu gidişat, iktidarın il başkanıyla
yarışan valileri, ilçe başkanıyla yarışan
kaymakamları ortaya çıkarmaktadır. Mesleğinde
başarılı olarak vali olabilecek kapasiteye ulaşan mülki
idare amirleri vali olamamaktan dolayı maddi ve manevi kayıplara
uğramakta, çalışma istekleri kırılmaktadır.
Bugün mülki idare amirlerinin en önemli sorunu emeklilik
ve ek gösterge sorunudur. Mülki idare amirleri emeklilik hâlinde çok düşük
ücret almaktadır. AKP iktidarları döneminde tüm içişleri
bakanları göreve başladıklarında bu sorunu çözeceklerine
söz vermişlerdir, ancak hiçbirisi bu sözünü tutamamıştır.
Buradan İçişleri Bakanına sesleniyorum: Mülki idare amirlerinin
sorunların en iyi bilenlerden birisi sizsiniz çünkü siz de mülki idare
amirliğinden geldiniz. İçişleri Komisyonu Başkanıyken
bu sorunu çözeceğinizi ve çaba harcayacağınızı
söylemiştiniz, işte, bu fırsat önünüzde, gereğini
yapınız.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; mülki idare amirlerinin tazminat ve emekliliğini
düzenleyen tekliflerimiz şu anda huzurunuzdadır.
Yapacağımız bu düzenleme ile taşrada kamu hizmetlerinde
etkinlik ve verimliliğin artırılmasını sağlamak,
dolayısıyla insanlarımıza daha iyi hizmet vermek sonucunu
doğuracaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CELAL DİNÇER (Devamla) Birinci sınıf
mülki idari amirleri aynı şartlarda görev yaptıkları
savcılarla aynı emeklilik hakkına sahip olmak istemektedir,
hâkimlerle aynı hakkı istemektedir. Bu da onların en doğal
hakkıdır. Bu hakkı onlardan esirgemeyeceğinizi umuyorum.
Tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 73. Maddesinin i Fıkrasıyla değiştirilmek
istenen 1700 Sayılı Dahiliye Memurları Kanununun 2 nci
maddesinin 1 inci fıkrasının (c) bendinde yer alan otuz
beş yaşını doldurmamış ibaresinin otuz beş
yaşından gün almamış şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan
(Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile memurluk için
öngörülen yaş sınırının hangi yönteme göre
hesaplanacağı ve bu itibarla kişilerde meydana gelecek anlam
kargaşasının aşılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
73üncü maddenin (j) bendinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, 60ıncı
maddeye göre bir söz isteyebilir miyim efendim?
BAŞKAN
Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, sivil toplum örgütlerini temsil eden ve Gezi Parkında bildiri okumak isteyen 34 kişinin gözaltına alınmasına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Gezi Parkı nedeniyle
yaşanan olaylar Türkiye'nin gündeminde bütün
ağırlığıyla yer almaya devam ediyor. Bugün Gezi
Parkında bildiri okumak üzere, oraya gitmek üzere yola çıkan Taksim
Dayanışma Grubuna mensup sivil toplum örgütlerini temsil eden
arkadaşlarımızdan toplam 34 kişi gözaltına
alınmıştır. Bildiri okumak gibi bir anayasal
hakkını kullanmak isteyen vatandaşlarımızın,
sivil toplum örgütü temsilcilerinin, bildiri okuma haklarının elinden
alınması, Taksime gitmelerinin engellenmesi, doğrudan
doğruya kişinin özgürlüklerine, ifade özgürlüğüne, toplanma
özgürlüğüne, düşüncesini açıklama özgürlüğüne aykırıdır.
Güvenlik güçleri, ona talimat verenler, bireyin, o 34 vatandaşımızın
özgürlüklerini ihlal etmişlerdir, Anayasayı ihlal etmişlerdir.
Ben buradan, Hükûmet sıralarında bulanan
Sayın Bakana çağrıda bulunuyorum: Kendi görev alanına
girmiyor ama lütfen Sayın İçişleri Bakanını
arasın, bu vatandaşlarımızın nedensiz yere, sebepsiz
yere gözaltına alınması uygulamasına son versinler.
Gözaltına alınmalarını gerektirecek hiçbir neden yoktur. Bu
olayı sürekli bir sürek avına dönüştürmek, Taksime gitmek
isteyen, Geziye gitmek isteyen bütün herkese potansiyel suçlu gözüyle bakmak
ve onları cezalandırmaya çalışmak son derece
yanlıştır, demokrasimizi daha kötü bir yöne götürür. Bundan ben
kaçınmayı Hükûmete tavsiye ediyorum. Sayın Bakana
çağrım, talebim: Lütfen İçişleri Bakanını
arayın, bu hukuksuz uygulamaya son versinler.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaplan, buyurun.
6.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, sivil toplum örgütlerini temsil eden ve Gezi Parkında bildiri okumak isteyen 34 kişinin gözaltına alınmasına ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sosyal medya ve İnternete düşen haberlere,
gerçekten, baktığımız zaman İstanbul Tabip Odası
Genel Sekreteri, Halkın Demokratik Kongresi Yönetim Kurulu üyesi, TMMOB
Sekreteri, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı,
Şehir Planlamacıları Odası İstanbul Şube
Başkanı ve bu düzeyde birçok kişinin gözaltına
alındığını görüyoruz. Bu konuda, gerçekten, Hükûmetin
bunu artık sürekli bir sürek avı olayından çıkarıp
buna bir çözüm getirmesi, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Yasasıyla ilgili olarak da Anayasanın gerekleri doğrultusunda
daha hoşgörülü bir yaklaşım içinde olması gerektiğini
düşünüyoruz. Bu gözaltılar gerçekten daha fazla gerginliklere neden
olmaktadır. Özellikle de bu düzeyde olan yöneticilerin polis tarafından
gözaltına alınmasını doğru bulmuyoruz. Sayın
bakanların bu konuda, serbest bırakılma konusunda çaba
göstermesi gerektiğine inanıyoruz.
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (j) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Enver Erdem
Konya Manisa Elâzığ
Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Şandır Alim Işık
Osmaniye Mersin Kütahya
Mehmet Günal
Antalya
"j) 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı
Emniyet Teşkilatı Kanununun ek 29 uncu maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "dışında kalan kadrolu veya
sözleşmeli personelin" ibaresi "dışındaki kadrolu
veya sözleşmeli personelin" şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette, birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 73. Maddesinin j Fıkrasının kanun metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Sırrı
Sakık Abdullah Levent
Tüzel
Iğdır Muş İstanbul
Hasip
Kaplan Nazmi Gür İbrahim Binici
Şırnak
Van Şanlıurfa
Adil
Zozani
Hakkâri
Diğer önerge sahipleri
Kadir
Gökmen Öğüt Hülya
Güven Özgür Özel
İstanbul İzmir Manisa
Mustafa
Moroğlu Sakine
Öz Kazım
Kurt
İzmir
Manisa Eskişehir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılmıyoruz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile hâlihazırda
"dışında kalan" ibaresi "haricinde" ibaresi
ile değiştirilmek istenmekte olup, yapılan
değişikliğin maddenin biçimsel ve içerik olarak bir
katkısı olmayacağından eski halinin muhafaza edilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergede söz isteyen
Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bu madde, emniyet
teşkilatıyla ilgili bir madde. Bir kere, kırk gündür
Türk
polisi hepimizin polisidir, hepimizin can ve mal güvenliğini temin etmek
zorundadır, hiçbir vatandaşı ayırmaz. Biz, hâlâ buna
inanıyoruz. Bir kere, kırk gündür hiç dinlenmeden
Bu insanlar da çok
zor durumda. Bunu da hepinizin bilmesini istiyorum.
Değerli arkadaşlar, yüz yetmiş
yıllık bir teşkilat. Size şimdi bir polisimizin, 6ncı
derecedeki bir polisimizin bordrosunu okuyorum, vicdanlarınıza
sesleniyorum: Arkadaşlar, toplam brütü 3.600, net ödenen 2.900. Biliyor
musunuz maaşı ne kadar? 987 lira. Değerli arkadaşlarım,
987 lira bir maaş, yaklaşık asgari ücret. Bu maaşla bu
insan emekli olduğu zaman ne kadar emekli maaşı alacak?
Vicdanlarınıza sesleniyorum. Emniyet teşkilatındaki
insanları emekliliğinde perişan etmeye kimsenin hakkı yok.
Ben buradan Emniyet Genel Müdürüne, İçişleri Bakanına
sesleniyorum: Eğer vicdanları varsa
Bu insanlara yıllarca sahip
çıkılmamış, emekli olan insanlar hep perişan
edilmiş. Bu kadar teşkilatına sahip çıkmayan bir kurum var
mı acaba Türkiyede bir tane? Emniyet Genel Müdürlüğü,
İçişleri Bakanlığı bu insanları perişan
etmeye hakkınız var mı? Bunun adı
vicdansızlıktır.
Değerli arkadaşlar, bu insanlar belli bir süre
sonra emekli olacak. 800 lira, 900 lira emekli maaşına talim
ettirmeye kimsenin hakkı yoktur. Türkiyede başka bir kurum var
mı? Kamuda emekli maaşı bu kadar düşük olan başka bir
kurum var mı arkadaşlar? Sabah sekiz gece sekiz
çalışıyorlar, tekrar sabah sekizde nöbete geliyorlar.
Değerli arkadaşlar, buna hakkımız
yoktur. Biz bir vatandaş olarak bunu düşünmek zorundayız.
Hepimizin vicdanı sızlıyor, hepimizin vicdanında bir yaradır
bu. Türkiyede yaklaşık 200 bin polisimiz var. Bunlar emekli
olduğu zaman çoluğuna çocuğuna nasıl bakacaklar?
Çoluğunun çocuğunun rızkını nasıl temin
edecekler? Bu insanları yarın emekliğinde hep birilerine mecbur
ediyoruz. Buna kimsenin hakkı yoktur, bu insanların onuruyla,
şerefiyle oynamaya kimsenin hakkı yoktur. (CHP sıralarından
alkışlar) Bordroyu gösteriyorum arkadaşlar, 6ncı derecede,
987 lira. Ben vicdanlarınıza sesleniyorum. Bu olacak iş mi?
Olacak iş değil arkadaşlar. Bunu tamir etmek zorundayız.
Geçen dönemde, evvelsi dönemde hep söyledik, o günün içişleri
bakanları, o günün emniyet genel müdürleri Tamam hazırlıyoruz,
hazırladık, çözüm bulacağız. On bir yıl geçti
arkadaşlar, hiçbir çözüm yok. Artık, bu insanları oyalamaya, bu
insanları kandırmaya kimsenin hakkı yoktur.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım.
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Öğüt, Sayın Çelebi, Sayın Dinçer, Sayın Özdemir,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Kurt, Sayın Eyidoğan,
Sayın Ekinci, Sayın Çam, Sayın Köktürk, Sayın Öztrak,
Sayın Özel, Sayın Seçer, Sayın Korutürk, Sayın Öz,
Sayın Erdoğdu, Sayın Atıcı, Sayın Tanrıkulu.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra
sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (j) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
"j) 4/6/1937 tarihli ve 3201
sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun ek 29 uncu maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "dışında kalan
kadrolu veya sözleşmeli personelin" ibaresi "dışındaki
kadrolu veya sözleşmeli personelin" şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Enver Erdem,
Elâzığ Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ENVER ERDEM (Elâzığ) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz teklifin 73-(j)
maddesi üzerinde verilen önerge nedeniyle söz almış
bulunmaktayım, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklifin 73-(j) maddesi
Emniyet Teşkilatı Kanununun 29uncu maddesinde kanun hükmünde
kararname ile yapılan değişikliğin, kanun hükmünde
kararnamenin iptali nedeniyle, ortadan kalkması nedeniyle getiriliyor. Bu
vesileyle ben de emniyet teşkilatının yıllardan beri
beklediği, iktidarınız tarafından defaten söz verilmiş
olmasına rağmen bir türlü çözmediğiniz bazı
sorunlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, toplumun huzur ve
güvenliğinin sağlanması, vatandaşın temel hak ve
hürriyetlerinin korunması, kanun hâkimiyetinin ve devletin otoritesinin
sağlanması gibi birçok görevi üstlenen polis teşkilatı her
türlü zor şartlar altında hayati tehlikeleri de göze alarak görevini
hakkıyla yerine getirmeye çalışmaktadır. Her seçim öncesi
yaklaşık 250 bin çalışanı olan bu teşkilatın
oylarını almak için seçim sonrasında ilk düzeltilecek işlerden
birisi olarak bunu söz verdiğiniz hâlde, yıllardır bu emniyet
teşkilatının mevcut sorunlarını çözmüyorsunuz.
Artık polis teşkilatı verilen boş sözlere itibar
etmemektedir. Somut adımlar beklemektedir. Ancak iktidar mensupları
da sizler de bir türlü bu somut adımları atmamaktasınız.
Değerli milletvekilleri, polisimizin bizlerden çok
net talepleri vardır: Fazla çalışmalarının
karşılığını istiyorlar. Emniyet müdürleri
arasındaki maaş farklarının
kaldırılmasını istiyorlar. Ek göstergelerinin 3.600
olmasını istiyorlar. Polis teşkilatının birimleri
arasındaki maaş farklarının
kaldırılmasını istiyorlar. Yüksekokul mezunu polisler
1inci dereceye yükselmek istiyorlar, emekli maaşlarının
düzeltilmesini istiyorlar.
Değerli milletvekilleri, önceki gün polislerin özlük
haklarıyla ilgili sorulan bir soruya Sayın Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ, 2002-2013 yılı
karşılaştırmasını yaparak polislerin
beklediği müjdeyi verme yerine polemik oluşturmuştur.
Şimdi, değerli milletvekilleri, 2002-2013
yılı karşılaştırması iktidar olarak sizin
başınızı döndürmeye ve söyleye söyleye inanmaya başladığınız,
gerçek olmayan bir efsaneye dönüşmüş durumda. 2013 yılı
itibarıyla siz, ülkenin daha iyi yönetildiğine inanıyorsunuz ama
samimiyetle söylüyorum ki siz ülkeyi iyi idare edemiyorsunuz. Siz ekonomiyi iyi
yönetemiyorsunuz. Siz dış politikayı iyi yönetemiyorsunuz. Siz
iç politikada başarılı değilsiniz, becerikli
değilsiniz. İç politikada egemenliği İmralı canisiyle
paylaştınız. Terörle mücadele dediniz, önce müzakere sonra da
mütareke yaptınız. Kandil talimatlarıyla buradan kanunlar
çıkarıyorsunuz. Dış politikada sıfır sorun
söylemiyle başladınız, komşularımızla
sıfır ilişki noktasında hangisiyle ne zaman savaş
dâhil olmak üzere ne tür bir ilişkiye gireceğimiz belli değil.
Ekonomide neredeyiz? diye baktığımızda, döviz fiyatları
aldı başını gitti; altın, borsa düştü,
akaryakıt fiyatlarını hiç sormayın, dış borç 350
milyar dolar. Bütün borcumuz 600 milyar doları geçti. Cari açık
gayrisafi millî hasılanın yüzde 10undan fazla. Nüfusun yüzde 20si
açlık sınırının altında yaşıyor.
Çalışan kesim köle statüsünde. Taşeron işçiler, 4/Bliler,
4/Cliler, geçici, usta, öğretici, vekil, yani devletin personel rejimi
diye bir şey kalmadı. Allah aşkına, neyin
havasını atıyorsunuz? Neyi iyi yaptınız? Bu millet
size inandı ama siz, ülkeyi iyi yönetemediniz. İyi yönetiyoruz.
diyorsunuz ama sadece yönetiyormuş gibi görünüyorsunuz. Müflis tüccar borç
defterlerini karıştırırmış, siz de
Peki, 2002yi tahlil edersek: bütçe yapamayan bir ülke
manzarasından bütçesini yapan, kalkınma programını
hazırlayan, bankacılık kanunu çıkaran, Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonunu getiren, bugünkü bankacılık ve finansal
yapının güvenliğini sağlayan, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulunu kuran, tarımda gerçek üreticisine yüksek
destekler veren, sağlıkta bugün sahiplendiğiniz sistemin
temelini atan, duble yolları size öğreten, ABDnin Büyük
Ortadoğu Projesine sizin gibi iktidarda kalma adına evet demeyen
bir iktidarı bu kadar acımasızca eleştirmeniz doğru mu
değerli milletvekilleri?
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
73üncü maddenin (k) bendinde iki adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (k) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver Erdem Hasan Hüseyin Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet Günal
Antalya
"k) 18/12/1953 tarihli ve 6200 sayılı
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"DSİ'de istihdam edilecek Müfettiş
Yardımcılarının giriş ve yeterlik
sınavlarının usul ve esasları, Müfettişliğe
yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak özel
şartlar ile Teftiş Kurulu Başkanlığının
çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/k maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Moroğlu Kazım Kurt
İstanbul İzmir Eskişehir
Sakine Öz Özgür Özel Kadir Gökmen Öğüt
Manisa Manisa İstanbul
Hülya Güven
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt. (CHP sıralarından
alkışlar)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yine önümüzde bir aydır, bir
bucuk aydır süregelen Gezi olaylarının devamı var. Maalesef
mahkeme kararını dinlemeyen Başbakan, bu Gezi olayların
başlamasına sebep olarak, şimdiye kadar 4 kişin ölümüne, 11
kişinin gözünün çıkmasına, 8 bine yakın kişinin
yararlanmasına sebep oldu. En sonunda ne oldu? Yirmi gün sonra mahkeme
kararını uygulamaya çalıştı. Bu yirmi gün sonra
uygulamış olduğu mahkeme kararını, yirmi gün önce
uygulasaydı bunların hiçbirisi
olmayacaktı. Yüzlerce gözaltının ve tutuklamanın
ayrıca olduğunu da hep birlikte biliyoruz. Ama yetmiyor, hâlâ
yetmiyor, şu anda Taksimde tam bir sıkıyönetim
uygulanıyor, sokağa çıkma yasağı uygulanıyor.
Taksim Dayanışma Grubundan, 34 demokratik kitle örgütü üyesi
arkadaşımız bildiri okumaya çıktıkları zaman
Makine Mühendisleri Odası önünde gözaltına alınıyor.
Bunların bu şekilde hukuksuz, demokrasi dışı
yöntemlerle, valilin gündüz tehditleriyle gözaltına
alınmasını buradan bir kez daha kınıyoruz. Bu
antidemokratik yapılanlar, bu valinin tek başına
uygulaması, Başbakan ile valinin bu insanları sürekli
gözaltına almış olması, Türkiye demokrasinin bir
ayıbıdır; Türkiyeye hiçbir şey getirmez. Türkiyenin
Mısır olmadığını hep birlikte göreceksiniz.
Burası Mısır değil, burada Mursi yok. Bunun için
Türkiyenin daha demokratik bir ülke olması için gelin hep birlikte
elimizden geleni yapalım.
Şimdi, bu Gezi olayları sırasında bu
kadar kişi öldü, yaralandı ama siz hiç kimseyi anlamadınız.
Neler oldu o süre içinde?
Toplumu, İstanbulluları hiçbir şekilde
karar alma sürecine katmadınız, onları yok saydınız.
Kendi başınıza Biz sandıktan çıktık,
istediğimizi yaparız. boyutuna getirdiniz.
Yeşil alanları tamamen yok etmeye
çalıştınız. Haydarpaşanın, Kuşdilinin
imara açılmasına yol açtınız. Haydarpaşa
Garını kapattınız. Garın Haydarpaşa bölgesinin 1
milyon 700 bin metrekaresinin imara açılmasına sebep oldunuz.
Ortaöğrenimde, lisede, KPSSde dünya kadar
haksızlığa yol açtınız.
Maltepede, Yenikapıda, Galataportta denizin
pervasızca doldurulmasına sebep oldunuz. Haliçteki tersanelerin, ata
yadigârı, Osmanlıdan kalan bu tersanelerin kırk dokuz
yıllığına, ne yapılacağı belli olmadan, bir
otele çevrilmesi için, hiç kimseyi karar alma sürecine katmadan ihaleye
çıkarttınız.
İçeride hâlâ demokrasi ayıbı olarak 8
milletvekili var. İktidara karşı olan herkes sizin için darbeci.
Yüzlerce gazeteci, asker, seçilmiş insanlar, belediye başkanları
uzun tutukluluktan muzdarip durumda. Korku iklimi küçük büyük bütün Türkiyeyi
sarmış durumda. İnsanlar telefonla konuşurken
sıkıntı çekiyor. Herhangi bir şekilde, bir esnaf, herhangi
bir itirazını bile belirtemiyor yarın maliye gelir diye.
İş adamlarının durumunu zaten biliyorsunuz.
Basını zaten biliyorsunuz. Artık
basın aynı manşetlerle çıkmaya başladı,
farkında mısınız arkadaşlar? Tek gazete alsanız
belki daha yararlı olur sizler için.
Çağlayan Adliyesi önünde basın
toplantısını bir oldubittiyle yasaklıyorsunuz. Kime? Sadece
demokratlara. Tarikat üyeleri istedikleri gibi orada basın
toplantısını yapabiliyorlar.
İşsizlik, yolsuzluk had boyutta. Bu
ve bunları anlamayan, sorgulamayan Ya, ne diyor bu insanlar? demeyen bir
iktidar. Belediye Başkanımız ise İstanbulda yok hükmünde
arkadaşlar.
Bu sebeple, bu hukuk dışı
uygulamaların bir an önce sona erdirilmesini istiyoruz. Bu demokrasi
ayıbının Türkiyeyi götüreceği hiçbir yer yoktur. Bu
cadı avı bir an önce bitmelidir, gözaltılar ve tutukluluklar
sona ermelidir. Bu demokratik kitle örgütlerinin yöneticilerine de ve o
meslektaşlarına da gerekli saygı duyulmalıdır. Bir an
önce bu demokrasi ayıbının sona erdirilmesini istiyoruz.
Hepinize iyi
akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 21.33
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati:
21.45
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 134üncü Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73üncü
maddesinin (k) bendi üzerinde İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt
ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım. Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (k) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve
arkadaşları
"k) 18/12/1953 tarihli ve 6200 sayılı
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"DSİ'de istihdam edilecek Müfettiş
Yardımcılarının giriş ve yeterlik
sınavlarının usul ve esasları, Müfettişliğe
yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak özel
şartlar ile Teftiş Kurulu Başkanlığının
çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, ifade düzeltmesi yapılmaktadır.
Komisyonda Teklifle ilgili sağlıklı ve
verimli bir görüşme yapılamamıştır. Komisyon
görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve hangi gerekçeyle
yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır
sergilemiştir. 71 adet kanun ve kanun hükmünde kararnamede 142 maddelik
değişiklikler yapılmasına rağmen;
vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara
çözüm getirecek konuları bir-iki husus dışında bulmak
mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali statüsüne
ilişkin çok sınırlı değişiklikler getirmektedir.
Dolayısıyla bu düzenlemede beklentiler
karşılığını bulmamış, umutlar hayal
kırıklığına dönüşmüştür.
Kamuda sağlıklı ve tutarlı bir
personel politikası uygulanmamaktadır. Personel Rejimi nesnellikten
uzaklaştırılmış, istihdam rejimi bozulmuştur. 657
sayılı Kanun, geçici işlerin ifası için istisnai hallere
münhasır olmak üzere sözleşmeli ve geçici personel
istihdamını mümkün kılmıştır. AKP döneminde bu
istisnai uygulamalar asıl istihdam şeklinin önüne geçmiştir.
Ayrıca, AKP döneminde sözleşmeli ve vekil olarak işe
alınanlar, daha önce çıkarılan kanunlar ile memur
kadrolarına alınmış, ancak tekrar sözleşmeli ve vekil
atama yapılmasına devam edilmiş, şimdi de bunlardan bazıları
tekrar memur kadrolarına alınmaktadır.
Bu yanlış uygulamalar ile birlikte, birçok
mağduriyet ortaya çıkmıştır. En büyük mağduriyet
ise bu istisnai yollarla iş bulamayan işsiz gençlerimizdir. Bunlar
girdiği merkezi sınavı kazanıp ataması
yapılamayan, bir türlü sıra gelemeyen ve sıra gelmeden de
kadroları istisnai yollarla doldurulan milyonlarca işsiz
vatandaşlarımızdır. Hükümetin bu yanlışı, bu
haksızlığı derhal durdurması gerekir.
Bu Kanun Teklifi
ile kamu kurumlarında çalışan 4/B'liler, 4924 sayılı
Kanuna tabi sözleşmeliler, diğer özel kanunlara tabi
sözleşmeliler ve mahalli idarelerde çalışan sözleşmeliler
ile vekil Kur'an kursu öğreticilerinden şartları uyanlar memur
kadrolarına atanmaktadır. Ancak, memur kadrosu verilenler
arasında; mağduriyeti en derinden yaşayan 4/C'liler yoktur.
Rehber ve usta öğreticileri bu düzenleme kapsamına
alınmamıştır. Aile sağlığı
çalışanları yoktur. Vekil ebe-hemşireler yoktur. Ücretli
öğretmenler yoktur.
AKP Hükümeti
tarafından yapılan ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları
saymakla bitmez. Bu Teklifte öğretmenler ve atanamayan öğretmenler
yoktur. Bu düzenlemede polislerimiz yoktur. Kamu işçilerinin naklen
atanabilmeleri konusu yoktur. Taşeron işçileriyle ilgili hiçbir
düzenleme yoktur. Geçici ve mevsimlik işçiler yine göz ardı
edilmektedir. Bu Teklifte emeklilikte yaşa takılanlar yoktur. Muhtarlarımız
yoktur. Bu Kanun Teklifinde şehit aileleri ve gaziler ile engelliler ve
yaşlılarla ilgili bir düzenleme yoktur.
Peki bu Kanun Teklifinde neler vardır. Mera, yaylak
ve kışlakların yapılaşmaya açılması var. Köy
meralarının köylünün elinden alınarak hazineye devredilmesi,
imar yetkisinin belediyelerden alınması ve satış yetkisi
var. Gerçeğe aykırı, usulsüz veya sahte belgeler nedeniyle
verilmeyen desteklemelerin ödenmesi var. Kamulaştırılan taşınmazlarla
ilgili vatandaşın hak arama hürriyetini engellenmesi ve yargıya
müdahale var. ÖSYM sınavlarına ait soru ve cevaplarla ilgili bilgi
edinme hakkının engellenmesi var. Sermayesindeki kamu payı
doğrudan veya dolaylı olarak % 50'den az olan şirketler
Sayıştay denetimi dışına çıkarılması
vardır. İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanununun uygulamasının geciktirilmesi, sertifikasını
almış kişilerin mağdur edilmesi var. Sürücü belgeleri için
24 milyon vatandaşımızdan 15 lira belge parası
alınması var.
Dolayısıyla yapılan düzenlemeler; kamu
yönetiminin iyileştirilmesi ve çalışanların
sorunlarına çözüm getirilmesi yerine; kamu arazileri nasıl talan
edilebilir, kadrolaşma nasıl sağlanabilir, usulsüzlük ve
yolsuzluklar nasıl affedilebilir, denetimden ve yargıdan nasıl kaçınılabilir
mahiyetini taşımaktadır.
Teklifin tümüyle gözden geçirilmesi ve bu maddede
düzeltme ihtiyacı bulunmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Arayacağım.
Kabul edenler.. Kabul etmeyenler
OKTAY VURAL (İzmir) Edilmemiştir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır
efendim, önerge oylanıyor Sayın Başkan, önerge oylanıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, maddede. Maddeyi
oyladınız efendim, maddeyi oyladınız.
BAŞKAN Demedim ki efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Maddeyi oyladınız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kabul
edilmedi efendim.
BAŞKAN Hayır, demedim ki ben şeyini.
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edilmedi, maddeyi
oyladınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Madde oylandı, reddedildi.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Karar yeter
sayısı istenmişti.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır, madde oylandı.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, maddeyi
oyladınız, önerge reddedildi. Maddeyi oyladınız, tutanak
burada. Madde reddedildi efendim. Maddeye Hayır, edilmemiştir.
dedi.
BAŞKAN Sayın Vural, karar yeter
sayısı istediniz, ben sonucu açıklamadım ki. Karar yeter
sayısı istediniz, Kabul edenler
Kabul etmeyenler
dedim.
Kaldırdılar ve henüz sayım işlemi bitmedi yani sonucu da
söylemedim.
OKTAY VURAL (İzmir) Var dediniz ya biraz önce.
BAŞKAN Hayır, demedim. Tutanakları
getirtebiliriz. Niye böyle yapıyorsunuz ki?
M. AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Getirelim
tutanakları.
OKTAY VURAL (İzmir) Tutanakları getirtelim.
BAŞKAN Tutanakları getiririz. Karar yeter
sayısı sordunuz, Karar yeter sayısını
arayacağız. dedim.
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.53
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati:
22.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 134üncü Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73üncü
maddesinin (k) bendinin oylanmasında yeter sayı
bulunamamıştı. Şimdi, (k) bendini yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin 73üncü maddesinin (l) bendinin (1)
numaralı alt bendi üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (I) bendinin (1)
nolu alt bendnin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver Erdem Hasan Hüseyin Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet Günal
Antalya
"1) 657 sayılı Kanunun Ek 40
ıncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"EK MADDE 40- Mesleğe özel yarışma
sınavına tâbi tutulmak suretiyle alınan ve 36 ncı maddenin
Ortak Hükümler Bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı
bendinde sayılan kadrolara atanmak amacıyla kurumlarca yapılacak
olan özel yarışma sınavlarına başvurularda üst
yaş sınırı; özel kanunlarında yer alan yaş
şartına ilişkin hükümlere bağlı
kalınmaksızın giriş sınavının yapılacağı
yılın Ocak ayının birinci günü itibarıyla otuzbeş
yaşını doldurmamış olmak şeklinde uygulanır.
Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul,
üst kurul ve kuruluşları tarafından mesleğe özel
yarışma sınavına tabi tutulmak suretiyle yapılacak
alımlarda da birinci fıkra hükmü uygulanır."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı kanun
tasarısının çerçeve 73. maddesinin (L) bendinin (1) nolu alt
bendinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Dilek Akagün Yılmaz Doğan Şafak Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Uşak Niğde İstanbul
Hülya Güven Sakine Öz
İzmir Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Dilek Akagün
Yılmaz, Uşak Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; saygıyla selamlıyorum
sizleri.
Ben aslında bu kanunun maddelerinin bu şekilde
düzenlenmesi konusunda size bir yöntem önereceğim. Alfabede 29 harfimiz
var, bence biz bunu 129a çıkaralım çünkü artık bütün harfler
kullanıldığı gibi, harflerin de yani alt bentlerinde de
yine numaralandırmalar yapılmış. İşin içinden
çıkabilmek neredeyse mümkün değil. Ben burada 478 sıra
sayılı yasa tasarısının (l) bendinin (1) numaralı
alt bendinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Yani hepimiz
çok daha kolay konuşabiliriz bunu. Ben bundan sonra
arkadaşlarımıza bunu öneriyorum.
Şimdi, bu yasaya bakarken, inanın çözmek için
tasarıyı çok uğraştım ben. Şimdi,
bazıları -biraz önce arkadaşlarımızın
söylediği gibi- Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen kanun hükmünde
kararnameler ama bazıları da algı yanılgısı
yaratmak için özellikle konulmuş şeyler. Örneğin, (n) bendindeki
bir düzenleme şöyle: Gelire sahip bulunmayan
Bunun yerine, ne
değiştiriyorsunuz? Geliri bulunmayan
Bir taraftan yine
alacakları sözcüğünü alacağı olarak
değiştiriyorsunuz (n) bendinde. Şimdi bunu neden
yaparsınız, bu neden yapılır? Yani anlamdaki bozukluğu
düzeltmek olsa anlamda hiçbir şey değişmiyor aslında. Ben
artık şuna kanaat getirdim: Bu kadar çok ayrıntılı
şey yazalım ki gerekli-gereksiz -anlam düzeltme niteliğinde de
olsun- insanlar ne olduğunu anlayamasınlar, vatandaş da
anlamasın, bizim milletvekillerimiz de anlamasın, hiç kimse
anlamasın. Yani buradaki nedenlerden bir tanesi de bu diye
düşünüyorum.
Şimdi, bu (l) bendinin 1 numaralı alt bendinde,
özel yarışmalarla uzmanlık sınavına girecek
kişilerle ilgili olarak aslında 3/6/2011 tarihinde 643
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişiklik
yapılmış. Yani, ondan yaklaşık işte bir buçuk
yıl-iki yıl geçtikten sonra yeniden bir düzenleme yapıyorsunuz,
yine 35 yaş şartını koyuyorsunuz ama
yılbaşı itibarıyla 35 dolduran diyorsunuz. Yani, bu
kadar, yasalar üzerinde oynanır mı? Yani, değerli
milletvekilleri, nasıl bunu içinize sindiriyorsunuz, hiç mi
sorgulamıyorsunuz? Bütün arkadaşlarıma soruyorum: Hiç mi
sorgulamıyorsunuz? Yeter artık, bu şekilde yapılmaz.
demiyor musunuz? Yani, bu ülkenin kanunlarıyla bu kadar
uğraşılmaz. Bizi de bu kadar bu olaylara alet etmeyin demiyor
musunuz arkadaşlar? Demeniz lazım bunu; lütfen, hepinizin söylemesi
lazım.
Bir de sizlere de mutlaka şikâyetler gelmiştir.
Biraz sonra yine bu (n) bendi içinde konuşulacak şeylerden bir tanesi
de bu 2022 sayılı Yasadaki değişikliklerle ilgili; sözcük
değiştiriyorsunuz ya. Ama, asıl olarak bir yönetmelik
değişikliği yapılmış bununla ilgili olarak 25
Ocak 2013 tarihinde. Bu yönetmelik değişikliğinde ne
yapılmış biliyor musunuz? Eğer, 65 yaş üstülerin ve
güçsüz ve engellilerin bakımını devlet yapıyorsa ya da bir
kurul tarafından yapılıyorsa bunlara maaş ödenmez.
demiş. İnsanlar kan ağlıyorlar. Bu insanların hiçbir
yere gitmeye hakkı yok mu? Kıyafetlerini yeniden almaya hakları
yok mu? Özellikle, size söylüyorum. Diğer yandan yine geçici 1inci
maddesinde hane halkı geliriyle ilgili bazı düzenlemeler yapılmış
25 Ocak 2013 tarihinde. 119 liranın üzerinde maaşı olursa yani
bir emekli babayla yaşayan bir özürlü kızcağız var, bir de
anne var; bunların emekli maaşının hepsini hane
halkına böldüğünüzde 119 liranın üzerindeyse, örneğin 120
liraysa bunların maaşları kesilmiş.
Şimdi, bundan dolayı, o kadar insanlar
muzdaripler ki. Ana-babamızın yanında kalmayalım mı,
ayrı eve mi çıkalım? diyorlar ve inanın o kadar zor
durumdalar ki. Bunun yeniden bakanlık tarafından gözden geçirilmesini
ben temenni ediyorum. Aynı zamanda, yasaya da aykırı
yapılan bu şeyi
Yönetmelikler biliyorsunuz yasaya aykırı
olamaz. Yasada aynen şöyle deniyor, 2022 sayılı Yasanın
1inci fıkrasının 2nci bendinde: Herhangi bir şekilde bu
maddede yazılı miktardan fazla devamlı gelir sağlayan
der.
Yani gelir sağlamaktan bahsediyor. Ama siz, pek çok hane halkı geliri
meselesinde yeni bir düzenleme yapmışsınız. Örneğin,
adam kira bile ödemiyorsa, o evin rayiç bedeli de bu hane halkı gelirine
ekleniyor, böyle bir şey olmaz. Onun için, bu yönetmeliğin yeniden
gözden geçirilmesi gerekiyor, 65 yaş üstü ya da engellilere ilişkin
bu düzenlemelerin yeniden lehte bir hâle dönüştürülmesi gerekiyor. Sosyal
devlet ilkesi gereği şimdiye kadar yapılmış olanlar
tamamen ortadan kaldırılmış durumda yeni yapılan yönetmelikle,
bunun değiştirilmesi gerekmektedir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (I) bendinin (1)
nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
"1) 657 sayılı Kanunun Ek 40
ıncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"EK MADDE 40- Mesleğe özel yarışma
sınavına tâbi tutulmak suretiyle alınan ve 36 ncı maddenin
Ortak Hükümler Bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı
bendinde sayılan kadrolara atanmak amacıyla kurumlarca yapılacak
olan özel yarışma sınavlarına başvurularda üst
yaş sınırı; özel kanunlarında yer alan yaş
şartına ilişkin hükümlere bağlı
kalınmaksızın giriş sınavının
yapılacağı yılın Ocak ayının birinci günü
itibarıyla otuzbeş yaşını doldurmamış olmak
şeklinde uygulanır.
Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul,
üst kurul ve kuruluşları tarafından mesleğe özel
yarışma sınavına tabi tutulmak suretiyle yapılacak
alımlarda da birinci fıkra hükmü uygulanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İLKNUR DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor
mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 73üncü maddenin (l) bendinin (1)
no.lu alt bendiyle ilgili verdiğimiz önerge hakkında söz aldım.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bu madde, yine, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununda değişiklik öngörmektedir. AKP, yeni
bir personel rejimi ve ücret rejiminin süratle hayata geçirileceğini
taahhüt etmesine rağmen, on bir yıldır bu yönde bir adım
atmamıştır.
AKP dönemi, kamu yönetimi disiplininin
ve devlet yönetimine ilişkin geleneklerin yok edildiği, siyasetin
kamu kurumlarının her alanına girdiği bir dönem
olmuştur. Kamuya personel alımında
kayırmacılığın önlenmesi amacıyla 1999
yılında çıkartılan merkezî sınav uygulaması AKP
döneminde sulandırılmıştır. Objektif kurallara
bağlanmadığı için yandaşların istihdamına
imkân veren sözleşmeli, geçici, ücretli ve vekil personel uygulaması
yaygınlaştırılmıştır. Bu yanlış
uygulamalar ile birlikte de birçok mağduriyet ortaya
çıkmıştır. Kamuda, aynı yerlerde ve aynı
hizmetlerde aynı işi yapmalarına rağmen statülerinin
farklı olması nedeniyle, çalışanlar arasında idari,
mali ve sosyal haklar yönünden birçok farklılık oluşmuştur.
Bu durum, Anayasa ile güvence altına alınan eşitlik ve adalet
ilkelerine aykırı olduğu gibi, çalışanların
motivasyonunu ve çalışma barışını olumsuz
etkilemektedir.
Bilindiği üzere, bu teklifle, kamu
kurumlarında çalışan 4/Bliler ile özel kanunlara tabi kurumsal
sözleşmeliler, mahallî idarelerde çalışan sözleşmeliler ve
vekil Kuran kursu öğreticileri memur kadrolarına atanmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak kanun teklifleri ve önergelerle sürekli
gündeme getirdiğimiz ve bu kanunda da destek verdiğimiz düzenlemeyle
memur kadrolarına atanacak arkadaşlarımızın
sevinçlerine ortak oluyor ve onları canıgönülden kutluyoruz. Ancak,
AKP, 4/Clileri yine boynu bükük bırakmıştır. AKP ücretli
öğretmenler, rehber ve usta öğreticilerini görmezden gelmiştir.
AKP vekil ebe hemşireleri, aile sağlığı
çalışanlarını hayal kırıklığına
uğratmıştır. AKP vekil imamların ve vekil müezzinlerin
sevincini kursağında bırakmıştır. AKP işçi
kadrolarında çalıştırılan mimar, mühendis ve teknikerler
ile üniversite mezunlarının memur olabilme umutlarını
boşa çıkarmıştır. Bunlar kamu çalışanı
değil midir? Niye ayrımcılık yapıyorsunuz? Niye
haksızlık yapıyorsunuz? Kadroya almayı uygun
görmediğiniz vekil imamların arkasında nasıl saf
tutacaksınız? Onlara nasıl uyacaksınız? Uydum vekil
imama. mı diyeceksiniz?
Değerli arkadaşlarım, AKP
geçici ve mevsimlik işçilerin, sulama birlikleri personelinin
mağduriyetini de görmemekte, köle gibi çalıştırılan
taşeron işçilerinin sıkıntılarını anlamamakta
ve feryatlarını duymamaktadır. Bunlar bu ülkenin
vatandaşları değil midir? Biliniz ki, bu arkadaşlar
adaletsiz ve haksız uygulamalarınızın hesabını
iki cihanda da sizden soracak ve yakanızı bırakmayacaklar.
4/C mağdurları AKP bizi neden
hep cezalandırıyor? diyor. Gerçekten, bu gariplerden ne
istiyorsunuz? Niye onlara zulüm yapıyorsunuz? Sayın Bakan, AKP
yöneticileri; insafınız mı kurudu, vicdanınız mı
köreldi, yoksa merhamet fukarası mı oldunuz? Bu
arkadaşlarımız Yüce Mevlanın rızası için sizden
yardım istiyor, adalet bekliyorlar. Ya bu zulme ve
ayrımcılığa son verin ya da partinizin adındaki
Adalet kelimesini çıkarın.
Bu konuda madde ilavesine yönelik
önergemiz var. Bir sonraki maddeden sonra gelmek üzere, kadroya alınamayan
bu mağdur kesimlere memur kadrosu verilmesine ilişkin madde
teklifimiz var. İnşallah, orada desteğinizi bekliyoruz.
Kamuda sağlıklı ve tutarlı
bir personel politikası uygulanmıyor. On bir yıldır
çıkarılan kanunlarla sözleşmeli,
geçici ve vekil çalışanlar kadrolara alınırken, akabinde
tekrar aynı statülerde personel alımı yapılmaktadır.
Siyasi nema amacıyla yapıldığı açık olan bu yanlış
uygulamalar, yandaş olmayan ve bu istisnai yollarla iş bulamayanlar
yönünden büyük haksızlık ve mağduriyete neden olmaktadır.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum.
Bu arada,
ramazanınızı tebrik ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 657 sayılı Kanuna iki ek ve iki geçici madde
eklenmesine ilişkin yeni madde ihdasına dair dört önerge vardır.
Malumları
olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun
komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı ve teklif ile çok yakın
ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun
salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük'ün 87'nci
maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
İç Tüzük'ün
91'inci maddesine göre, yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun
salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde
görüşmeler açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge
verilebilir.
Bu nedenle,
önergeyi okutup komisyona soracağım; komisyon önergeye salt
çoğunlukla -21 üyesiyle- katılırsa önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlindeyse önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 73üncü maddesinin (L) bendine (2)
numaralı alt bent olarak eklenmesini ve madde numaralarının buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Musa Çam Kazım Kurt
İstanbul İzmir Eskişehir
Hülya Güven Mahmut Tanal
İzmir İstanbul
l/2 - 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa
aşağıdaki ek 43 ncü madde eklenmiştir.
"EK MADDE 43
- Bu Kanuna tabi kurumlarda sözleşmeli statüde olanlar da dahil olmak
üzere mahalli idareler ile kurum tabipliklerinde fiilen çalışan ve
döner sermaye ek ödemesi almayan tabip, diş tabibi ve eczacılara,
yapmış oldukları hizmetler göz önüne alınarak en yüksek
devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) % 700'üne,
diğer sağlık personeline %300'üne kadar Maliye
Bakanlığının uygun görüşü üzerine Sağlık
Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre ek ödeme
yapılabilir. Bu madde kapsamında ödeme yapılan personele 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesine göre ödeme
yapılmaz."
BAŞKAN Komisyon önergeye salt
çoğunluğuyla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Plan Bütçe Komisyonu üyelerimizi davet edelim
efendim.
BAŞKAN Evet, Sayın Komisyon
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Komisyonumuzun salt çoğunluğu
olmadığı için katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmadığı için önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
73üncü maddesinin (l) bendinin 2 numaralı alt bendi olarak
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İstanbul İstanbu
Musa Çam Kazım Kurt İzzet Çetin
İzmir Eskişehir Ankara
Mahmut Tanal
İstanbul
I2 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
EK MADDE 43 - 1402 sayılı Sıkıyönetim
Kanununun 2 nci maddesinin sekizinci fıkrasına göre, 1983
yılından itibaren sıkıyönetim komutanlarının
istemleri üzerine kurumlarınca görevlerine son verilen kamu görevlilerinin,
görevden ayrıldıkları tarih ile göreve
başlatıldıkları tarih arasındaki sürenin her
yılı bir kademe ve her üç yılı bir derece sayılmak ve
öğrenim durumları itibariyle 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununda öngörülen yükselecekleri dereceleri geçmemek üzere
intibakları yapılır.
Bunlardan, yargı kararıyla görevlerine dönüp
tazminat almaya hak kazanan ve tazminatlarını alanlar
dışındakilerin açıkta geçirdikleri sürelere ilişkin
aylıkları, görevden alındıkları tarihteki derece ve
kademelerine karşılık gelen ve yukarıdaki şekilde
intibakı sağlanan derece ve kademelerine, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihte emsali derece ve kademedeki kamu görevlisine ödenmekte
olan aylık (gösterge, ek gösterge, taban ve kıdem aylığı
ile her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali ve sosyal haklar)
üzerinden toplam hakkedişleri kendilerine, ölmüşler ise yasal
mirasçılarına kurumlarınca tazminat olarak ödenir.
Birinci ve ikinci fıkra kapsamındakilerin, uzun
vadeli sigorta kollarına tabi olarak emekli keseneği
yatırılmamış sürelerine ilişkin kesenek ve kurum
karşılığı tutarları, ikinci fıkraya göre
hesaplanacak aylıklarıyla birlikte hesaplanır ve
kurumlarınca Sosyal Güvenlik Kurumuna yatırılır. Bunlardan
emekliye ayrılanların veya ölenlerin emekliliğe esas süreleri
ile emekli aylıkları, bu esaslara göre yeniden hesaplanarak emekli
ikramiye tutarı ile emekli aylığı farkları Sosyal
Güvenlik Kurumu tarafından defaten ödenir ve emekli ikramiye farkları
kurumlarından tahsil edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimizi davet
edelim efendim.
Salt çoğunluğumuz olmadığı için
katılamıyoruz.
BAŞKAN Önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Üçüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
kanun tasarısının çerçeve 73. Maddesinin (L) bendinin 2
numaralı alt bendi olarak gelmek üzere aşağıdaki geçici
maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Dilek Akagün Yılmaz Ali Rıza Öztürk İzzet Çetin
Uşak Mersin Ankara
Mamut Tanal Fatma Nur Serter Haluk Eyidoğan
İstanbul İstanbul İstanbul
Musa Çam Kazım Kurt Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İzmir Eskişehir İstanbul
l2- 657 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 42- Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Merkez ve Taşra Teşkilatları ve
bunlara bağlı döner sermaye işletmelerinde, Kamu İktisadi
Teşebbüsleriyle ve bağlı ortaklıklarında Belediye ve
Büyükşehir Belediye Teşkilatlarında bu yasanın
yürürlüğe girdiği tarihte görevlerine devam ediyor olmaları
kaydıyla 4857 sayılı kanun kapsamında işçi statüsünde
çalışanlardan 4 yıllık fakülte veya yüksekokul mezunu olup,
kamu görevlisi sıfatıyla da yürütülen işlerde görev yapanlar, bu
yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde
talepleri olmak kaydıyla başka bir işleme gerek
kalmaksızın işçi statüsünde yürüttükleri görevlere
karşılık gelen görevlere atanırlar.
İşçi statüsünden memur statüsüne geçirilmek
suretiyle statüleri değişenlerin daimi işçi statüsünde
geçirdikleri hizmet süreleri yeni geçirildikleri statüde geçmiş
sayılır. Bu süreler, kazanılmış hak
aylığına esas derece ve kademelerin tespitiyle ve 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu uyarıca ödenecek
emekli ikramiyesine esas toplam hizmet sürelerinin hesabında da
değerlendirilir.
Bu madde kapsamında atanacak olanların memur
kadroları 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerde
yer alan sınıf, unvan ve derecelerine uygun olmak şartıyla
başka bir işleme gerek kalmaksızın atama işleminin
yapıldığı tarih itibarıyla ihdas edilerek
kurumların 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli
cetvellerinin ilgili bölümlerine eklenmiş ve memur kadrolarına
atananların bu pozisyonların başka bir işleme gerek
kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. İhdas edilen
kadrolar ile iptal edilen pozisyonlar unvanı sınıfı adedi
derecesi teşkilatı ve birimi belirtilmek suretiyle birinci
fıkrada belirtilen 30 günlük sürenin bitiminden itibaren 2 ay içinde
Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel
Başkanlığına bildirilir. Bu maddenin uygulamasında
ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye Maliye Bakanlığı
ve Devlet Personel Başkanlığı yetkilidir."
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Salt çoğunluk için
arkadaşlarımızı davet edelim dilerseniz
Ama
olmadığından dolayı katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Dördüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (l) bendinden sonra
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve madde numaralarının
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Enver Erdem Mustafa Kalaycı
Manisa Elâzığ Konya
Mehmet Şandır Alim Işık Hasan Hüseyin Türkoğlu
Mersin Kütahya Osmaniye
Mehmet Günal
Antalya
l/2- 657 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 42- Kamu kurum ve
kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatı ile
bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda;
a) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin (C) fıkrası
hükümleri kapsamında geçici personel pozisyonlarında 25/6/2013 tarihi
itibarıyla çalışmakta olan ve 48 inci maddede belirtilen genel
şartları taşıyanlardan, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde yazılı olarak
başvuranlar, çalıştığı teşkilat ve birimde,
bulunduğu pozisyon unvanıyla aynı unvanlı 190
sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye
ekli cetvellerde yer alan memur kadrolarına, bulunduğu pozisyon
unvanıyla aynı unvanlı memur kadrosu olmaması hâlinde, 190
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerde yer alan kadro
unvanlarıyla sınırlı olmak ve nitelikleri dikkate
alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel
Başkanlığınca müştereken belirlenen memur
kadrolarına,
b) Bu Kanunun 86
ncı ve 89 uncu maddeleri kapsamında kadrolu olmaksızın
vekil ya da ücretli çalıştırılan öğretmen,
ebe-hemşire, usta öğreticiler ile 24/11/2004 tarihli ve 5258
sayılı Aile Hekimliği Kanunu kapsamında
çalıştırılan aile sağlığı
elemanlarından 25/6/2013 tarihi itibarıyla çalışmakta olan
ve 48 inci maddede belirtilen genel şartları taşıyanlardan,
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde
yazılı olarak başvuranlar, teşkilat ve birimde,
bulunduğu pozisyon unvanıyla aynı unvanlı 190
sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye
ekli cetvellerde yer alan memur kadrolarına, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren altmış gün içinde kurumlarınca
atanırlar.
Birinci fıkra kapsamındaki idarelerde memurlar
eliyle gördürülmesi gereken asli ve sürekli görevlerde işçi, geçici işçi
ya da taşeron işçisi olarak çalışanlar hakkında da
birinci fıkra hükümleri uygulanır.
Birinci fıkra kapsamındaki idarelerde geçici
veya mevsimlik işçi ya da taşeron işçisi statüsünde
çalışanlardan otuz gün içinde yazılı başvuranlar,
niteliklerine uygun sürekli işçi kadrolarına bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 60 gün içinde Maliye
Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından hazırlanacak esaslar çerçevesinde
kurumlarınca atanırlar.
Birinci fıkrada belirtilen mevzuat hükümlerine göre
çalışmakta iken 25/6/2013 tarihinde askerlik, doğum veya
ücretsiz izin nedenleriyle görevlerinde bulunmayanlardan ilgili mevzuatına
göre yeniden hizmete alınma şartlarını kaybetmemiş
olanlar hakkında da bu madde hükümleri uygulanır. Bunlar için birinci
fıkrada belirtilen süreler yeniden hizmete alındıkları
tarihten itibaren başlar.
Bu madde hükümlerine göre memur kadrolarına
atananların, söz konusu mevzuat hükümlerine göre geçirdikleri hizmet
süreleri, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri dereceleri
aşmamak kaydıyla kazanılmış hak aylık derece ve
kademelerinin tespitinde değerlendirilir. Bunlar, atandıkları
kadronun mali ve sosyal haklarına göreve başladığı
tarihi takip eden ay başından itibaren hak kazanır ve önceki
pozisyonlarında aldıkları mali ve sosyal haklar hakkında
herhangi bir mahsuplaşma yapılmaz.
Bu madde kapsamında memur kadrolarına
atananlara iş sonu tazminatı ödenmez. Bu personelin önceden iş
sonu tazminatı ödenmiş süreleri hariç, iş sonu tazminatına
esas olan toplam hizmet süreleri, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu uyarınca ödenecek
emekli ikramiyesine esas toplam hizmet süresinin hesabında dikkate
alınır.
Bu maddenin birinci fıkrası kapsamında
atanacak memur kadroları, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
ekli cetvellerde yer alan sınıf, unvan ve derecelerine uygun olmak
şartıyla, başka bir işleme gerek kalmaksızın
atama işleminin yapıldığı tarih itibarıyla ihdas
edilerek kurumların 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli
cetvellerinin ilgili bölümlerine eklenmiş ve memur kadrolarına
atananların pozisyonları başka bir işleme gerek
kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. İhdas edilen
kadrolar ile iptal edilen pozisyonlar; unvanı, sınıfı,
adedi, derecesi, teşkilatı ve birimi belirtilmek suretiyle birinci
fıkrada belirtilen altmış günlük sürenin bitiminden itibaren iki
ay içinde Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel
Başkanlığına bildirilir.
Bu maddenin uygulamasında ortaya çıkabilecek
tereddütleri gidermeye birinci fıkranın (a) bendi kapsamına girenler
yönünden Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel
Başkanlığı, birinci fıkranın (b) bendi
kapsamına girenler yönünden ise İçişleri
Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı yetkilidir."
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Komisyon üyelerimizi davet edelim.
Katılamıyoruz salt çoğunlumuz
olmadığından.
BAŞKAN Önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
73üncü maddenin (I) bendinin (2) numaralı alt
bendinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 73. Maddesinin I bendinin 2 numaralı alt bendinde yer
alan denetmen yardımcısı ibaresinin denetmen veya uzman
yardımcısı şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Sırrı Sakık Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
Muş İstanbul Van
Hasip Kaplan
Şırnak
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı,
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 73 üncü maddenin
"I" fıkrasının 2) inci bendinin sonuna ve 3.
sırasına 'Sosyal Güvenlik Başkanı' ibaresinden sonra gelmek
üzere Birinci sınıf Mülki İdare Amirliğinde üç
yılını dolduranlar ibaresi ile aşağıdaki
ibarenin eklenmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Bülent Kuşoğlu
Mersin Manisa Ankara
Celal Dinçer Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İstanbul
"Bununla
birlikte 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun eki I
Sayılı "Hizmet Sınıfları İtibariyle Unvan
veya Aylık Alınan Derecelere Göre Ek Göstergeler" cetvelinin
"III. SAĞLIK HİZMETLERİ SINIFI" bölümü
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir",
VIII Mülki İdare Amirliği Özel Hizmet tazminatı bölümünün (c)
bendine "Birinci Sınıf Mülki İdare Amirliğinde üç
yılını dolduranlar" ibaresi eklenmiştir.
III- SAĞLIK
HİZMETLERİ SINIFI
a) Uzman Tabip, Tabip, Diş Hekimi, Eczacı, Uzman
Veteriner Hekim 1 5400
Veteriner Hekim, Biyolog, Tıpta Uzmanlık
Tüzüğünde belirtilen
dallarda uzmanlık belgesi alanlar veya bu dallarda
uzmanlık unvanını 2 4500
doktora aşaması ile kazanmış
bulunanlar 3 3300
4
2400
5
1950
6
1725
7
1425
8
1275
b) Diğer sağlık bilimleri lisansiyerleri 1 4500
2 3300
3 2400
4 2250
5 1800
6 1650
7 1350
8 1200
c) Kadroları bu sınıfa dahil olup da
yukarıda sayılanlar dışında
kalanlardan;
1. Yüksek öğrenim görenler 1 3300
2 2400
3 1650
4 1200
2. Diğerleri 1 2250
2 1650
3 1200
4 975
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (l) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Enver Erdem
Konya Manisa Elâzığ
Mehmet Günal Oktay Vural S. Nevzat Korkmaz
Antalya İzmir Isparta
Hasan Hüseyin Türkoğlu
Osmaniye
"2) 657
sayılı Kanunun Eki (1) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin
"I- Genel İdare Hizmetleri
Sınıfı" bölümünün (h) bendinde yer alan "denetmen
yardımcısı" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya uzman
yardımcısı" ibaresi eklenmiş, "IV- Eğitim ve
Öğretim Hizmetleri Sınıfı" bölümünün "(b)
Öğretmen ve diğer personel" bendi ile "V- Avukatlık
Hizmetleri Sınıfı" ve "VII- Emniyet Hizmetleri
Sınıfı" bölümü aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, "VIII- Mülki İdare Amirliği
Hizmetleri Sınıfı" bölümünün (b) bendine "Birinci
Sınıf Mülki İdare Amirliğinde 3 yılını
dolduranlar" ibaresi eklenmiş. Eki (IV) sayılı Makam
Tazminatı Cetvelinin 3 üncü sırasında yer alan "Sosyal
Güvenlik Kurumu Başkanı" ibaresinden sonra gelmek üzere
"Birinci Sınıf Mülki İdare Amirliğinde 3 yılını
dolduranlar" ibaresi eklenmiş. 7 nci sırasında yer alan
"Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Daire
Başkanı," ibaresi "Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığı Daire
Başkanı," şeklinde değiştirilmiş, Mülki
İdare Amirliği Özel Hizmet
Tazminatı bölümünün (c) bendine Birinci Sınıf Mülki İdare
Amirliğinde 3 yılını dolduranlar ibaresi eklenmiştir.
"IV- EĞİTİM VE ÖĞRETİM
HİZMETLERİ SINIFI
'b) Öğretmen ve diğer personel 1 3600
2 3000 3 2200 4 1600 5 1300 6 1150 7 950 8
"V- AVUKATLIK HİZMETLERİ SINIFI
Kadroları bu sınıfa dahil olanlardan 1 3600
2 3000 3 2200 4 1600 5 1300 6 1150 7 950 8
"VII- EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI
a) Emniyet Genel Müdürü 1 7000
b) Emniyet Genel Müdür Yardımcıları,
Teftiş 1 6000
Kurulu Başkanı, Polis Akademisi
Başkanı,
Ankara, İstanbul ve İzmir İl Emniyet
Müdürleri
c) Daire Başkanları,I.Hukuk 1 5000
Müşaviri ile Diğer Birinci Sınıf
Emniyet Müdürleri,
d) Kadroları bu sınıfa dahil olup da
Emniyet Müdürü 1 4000
veya Emniyet Amiri sıfatını
kazanmış olanlar 2 3600
3 3000
4 2200
e) Başkomiser, Komiser, Komiser
Yardımcısı
ve Polis Memurlarından;
aa) Yüksek öğrenimliler 1 3600
2 3000 3 2200 4 1600 5 1300 6 1150 7 950 8
bb) Diğerleri 1 3000
2 2200 3 1600 4 1300 5 1200 6 1100 7 900 8
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa
Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 73üncü maddenin (l) bendinin 2 no.lu alt
bendiyle ilgili verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Tekrar
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Madde ile 657 sayılı Kanunun eki, ek gösterge
ve makam tazminatı cetvelinde değişiklik
yapılmaktadır. Özellikle memuriyetten gelen arkadaşlarım
çok iyi bilirler, memurlar için ek gösterge çok önemlidir. Gerek
çalışırken alınan maaşta gerekse emekli
aylığında ek göstergenin yüksekliğine göre önemli
farklılıklar oluşmaktadır.
Bu kapsamda, memurlar için 3600 ek gösterge kritik
eşiklerden biridir. 3600 ek göstergenin özellikle emekli
aylığına önemli yansıması bulunmaktadır. Mevcut
hükümlere göre tabip, diş hekimi, veteriner hekim, eczacı, biyolog,
mühendis, mimar, şehir plancısı, bölge plancısı ve
astsubaylar ile kariyer meslekleri olarak adlandırılan uzman,
müfettiş, denetçi, murakıp, kontrolör, iç denetçi, aktüer ve
Dışişleri meslek mensupları birinci derece kadroya
geldikleri zaman 3600 ek göstergeyi almakta, bu göstergenin
karşılığı ödeme, zam ve tazminatlara hak
kazanmaktadır. Buna karşılık, kamu avukatları ve
hukukçuları 3600 ek gösterge alamamaktadır. Adalet sisteminin savunma
ayağının temsilcileri olan kamu avukat ve hukukçuları ile
meslektaşları olan hâkim ve savcıların ek göstergeleri
arasındaki uçurum her geçen yıl büyümüştür.
Her ikisi de adaletin tecellisine katkı veren kamu
çalışanları arasındaki bu durum mesleki motivasyonu olumsuz
etkilediği gibi hakkaniyete de aykırılık
oluşturmaktadır. Kamuda çalışan avukatlar ve hukukçularla
diğer kariyer meslek mensupları arasında da adaletsiz bir durum
meydana gelmiştir. Kamunun hak ve menfaatlerini korumak için her türlü
fedakârlıkta bulunarak azimle çalışan kamu
avukatlarının ve hukukçularının içinde bulundukları
mali sıkıntılarının giderilmesi, görevde
kalıcılığın temini ve hizmet verimliliğinin
artırılmasına da katkı sağlayacaktır. Bu
nedenlerle, kamu avukatları ve hukukçularına 3600 ek gösterge mutlaka
verilmelidir.
Öğretmenlerimiz de 1inci derece kadroya
geldiklerinde 3600 ek göstergeyi alamamaktadır. Öğretmenler, AKP
döneminde yoksullaşmış, kamu çalışanları
arasında en düşük ücreti alan kesim olmuştur. 666
sayılı KHK ile memur maaşlarında yapılan
iyileştirmelerden öğretmenlerimiz maalesef
yararlanamamıştır. Öğretmenlerimizin aylık ve ek ders
ücretleri insanca bir hayat sürmeleri için yeterli değildir.
Çalışırken geçimini sağlamakta zorlanan öğretmenler,
emeklilikte ise sefalete mahkûm edilmektedir. Kendi ailelerinin temel
ihtiyaçlarını karşılayabilmekten uzak kalmış
öğretmenlerin bugünkü ekonomik şartlar altında görevlerini
layıkıyla yapmalarını beklemek insaflı bir
yaklaşım değildir. Öğretmenlerimiz de 1inci derece kadroya
geldiklerinde 3600 ek göstergeyi almalıdır.
Diğer taraftan, yüz binlerce öğretmen
adayımız, atamayı beklemekte, yıllardır atanamamaktan
dolayı bunalıma girmektedir. Kim ne derse desin ülkemizde ciddi bir
öğretmen açığı vardır; o nedenle, yeni öğretmen
kadroları açılarak atamayı bekleyen öğretmenlerimiz bu
kadrolara atanmalıdır. Eğitim sistemimizin sorunlarını
ve öğretmenlerimizin sıkıntılarını mutlaka bitirmek
durumundayız.
Ek gösterge artışı bekleyen bir diğer
kesim polislerimizdir. Polislerimiz, üniversite mezunu olmanın ötesinde
yüksek lisans öğrenimi ve doktora yapmış olsalar bile 3600 ek
göstergeyi alamamaktadır. Tamamına yakını yüksek
öğrenimli olan polislerimiz 3600 ek göstergeyi haklı olarak istiyor.
Sayın Başbakanın polisin özlük haklarıyla ilgili altı
yıl önce verdiği söz yerine getirilmediği gibi, AKP Hükûmetinin
eşit işe eşit ücret adını verdiği
yaptığı düzenlemede emniyet teşkilatı personeli
açıkça görmezden gelinmiştir. Polis, emekli olunca maaşı
yarıya düşüyor; bu yüzden, yaş haddine kadar çalışmak
zorunda kalıyor. Emekli polislerimiz şiddetli geçim
sıkıntısı çekiyor. Türk polisinin ek göstergeleri mutlaka
3600e yükseltilmelidir. Çalışma süreleri ve fazla mesaileri yeniden
düzenlenmelidir. Polisin hem çalışma süresi hem de çalışma
şartları dünya standartlarına kavuşturulmalıdır.
Önergemize destek
vermenizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı,
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 73 üncü maddenin
"I" fıkrasının 2) inci bendinin sonuna ve 3.
sırasına 'Sosyal Güvenlik Başkanı' ibaresinden sonra gelmek
üzere Birinci sınıf Mülki İdare Amirliğinde üç
yılını dolduranlar ibaresi ile aşağıdaki
ibarenin eklenmesini teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
"Bununla birlikte 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun eki I Sayılı "Hizmet Sınıfları
İtibariyle Unvan veya Aylık Alınan Derecelere Göre Ek Göstergeler"
cetvelinin "III. SAĞLIK HİZMETLERİ SINIFI" bölümü
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir",
VIII Mülki İdare Amirliği Özel Hizmet tazminatı bölümünün (c)
bendine "Birinci Sınıf Mülki İdare Amirliğinde üç
yılını dolduranlar" ibaresi eklenmiştir.
III- SAĞLIK HİZMETLERİ SINIFI
a) Uzman Tabip, Tabip, Diş Hekimi, Eczacı,
Uzman Veteriner Hekim 1 5400
Veteriner Hekim, Biyolog, Tıpta Uzmanlık
Tüzüğünde belirtilen
dallarda uzmanlık belgesi alanlar veya bu dallarda
uzmanlık unvanını 2 4500
doktora aşaması ile kazanmış
bulunanlar 3 3300
9
2400
10
1950
11
1725
12
1425
13
1275
b) Diğer sağlık bilimleri lisansiyerleri 1 4500
2 3300
3 2400
4 2250
5 1800
6 1650
7 1350
8 1200
c) Kadroları bu sınıfa dahil olup da
yukarıda sayılanlar dışında
kalanlardan;
1. Yüksek öğrenim görenler 1 3300
2 2400
3 1650
4 1200
2. Diğerleri 1 2250
2 1650
3 1200
4 975
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İLKNUR DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Aytuğ Atıcı. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım,
görüşmekte olduğumuz 478 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 73üncü maddesinin (l) fıkrasının
(2)nci bendi üzerine verdiğimiz önerge üzerine söz almış
bulunuyorum. Gözünü performans bürümemiş, her şeyi paradan ibaret görmeyen,
alın terine saygılı milletvekillerini saygıyla
selamlıyor, Bir gün adaletle yönetmek, altmış yıl
ibadetten hayırlıdır. diyerek sözlerime başlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu maddede biz herhangi bir şeyi değiştirin demiyoruz yani sizin söylediğiniz bir şeyi değiştirin demiyoruz, sadece bazı eklemeler yapıyoruz. Yani siz bir şeyler düşünmüşsünüz, bazı güzellikler yapmışsınız bu maddede, biz de diyoruz ki bunu biraz daha genişletelim. Umarım bu önergeyi kabul etmezsiniz, inşallah hayır dersiniz. Hayır dediğiniz zaman çok geniş bir halk kitlesini küstürmüş olacaksınız. Bu da yani, evet, onlar için üzüleceğiz ama üzülmesinler, bizim iktidarımızda biz bunları derhâl en acil şekilde onlara vereceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Kim bu
küstüreceğiniz kesim? Küstüreceğiniz kesim: Bir, sizi muayene eden
tabipler. İki, dişlerinize bakan, sizi acıdan kurtaran diş
tabipleri. Üç, en yakınınızda bulunan sağlık
çalışanı olan eczacılar. Dört, dağ taş demeden,
dere tepe demeden koşarak hayvanlarınızın
sağlığını iyileştiren,
hastalıklarını iyileştiren veteriner hekimler. Başka
kim var? Sizin haberiniz bile olmadan çeşitli biyolojik işlemleri
yaparak yaşamınızı kolaylaştıran biyologlar. Kısacası bütün sağlıkçılar
şu hazırlamış olduğumuz, şu görmüş
olduğunuz ek gösterge tablosu ile bir şekilde maaşlarına,
gelirlerine katkı yapıyor bu önerge. Şimdi, hadi, gelin, bu
önergeye hayır deyin bakalım. Hakikaten bu sefer biraz köşeye
sıkıştınız. Bu önergeye hayır derseniz insanlar
size kızacaklar ve gerçekten sıkıntı
yaşayacaksınız, onu da şimdiden söyleyeyim.
Şimdi, biz bu teklif ile, bu önerge ile ne
yapıyoruz? Bu saydığımız sağlık
emekçilerine, sadece sağlık emekçileri değil aslında, her
zaman risk altında çalışan mülki amirlere de bazı ek
ödemeler yapıyoruz, onların yaşamlarını
kolaylaştıracak bazı gelir arttırıcı
işlemler yapıyoruz. Hem de nasıl yapıyoruz biliyor musunuz?
Sizin yaptığınız insafsızca düzenlemelerin aksine, bu
insanların emekliliğine de yansıyacak şekilde düzenlemeler
yapıyoruz. Çünkü biz sadece insanları yarıştırmak için
değil, göstergelere de yansıtarak yani emekliliklerine de
yansıtacak şekilde bir düzenleme yapıyoruz yani onların
insanca yaşamalarını sağlamaya çalışıyoruz.
Peki, sizin bugüne kadar yaptığınız düzenlemelerde,
yaptığınız ücret artımlarında
kullandığınız yöntem nedir?
Kullandığınız yöntemin adı performanstır yani
insanı insana kırdıran, insanı insanlıktan
çıkaran, sanki bir makineymiş gibi çalıştıran bir
sistemle insanların çalışmasını istiyorsunuz. Evet,
çok çalışmamız gerekiyor, bütün Türkiyenin çok
çalışması gerekiyor ama insanları muhtaç ederek onları
çok çalışmaya zorlarsanız bir şekilde bir yerden patlak
verecektir ve daha da kötüsü bu patlak veriş o ana değil, uzun
yıllara da sirayet edecektir. Nasıl? Sağlıktan bir örnek
vereyim. Sağlık işi bir ekip işidir yani doktor,
hemşire, sağlık memuru, diğer bütün çalışanlar
bir hastaya ekip olarak hizmet ederler. Laborantıyla, röntgen
teknisyeniyle, uzmanıyla, her şekliyle bir ekip olarak hizmet ederler
ama performans sistemi yani sizin çok beğendiğiniz ve övdüğünüz
sistem geldiğinde bu ekip ruhu kayboluyor, bunun yerine rakip ruhu
geliyor. Bizler eskiden hasta gelmesin diye dua ederdik, insanlar hasta
olmasın diye koruyucu sağlık hizmetlerine önem verirdik ama
şimdi sizin getirdiğiniz bu sistemle insanlar Allahım ne olur
bana hasta gönder de evime ekmek götüreyim. noktasına gelmiş
olacaklar. Bunun ilerideki bedellerini hem siz hem çocuklarınız hem
de torunlarınız ödeyecek.
İyi düşünmenizi diliyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 73. Maddesinin I bendinin 2 numaralı alt bendinde yer
alan denetmen yardımcısı ibaresinin denetmen veya uzman
yardımcısı şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Pervin Buldan
(Iğdır) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile aynı hizmet
sınıfında yer alan denetmen ve uzman
yardımcılarının birlikte değerlendirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
73üncü maddenin (m) bendinde üç önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (m) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver Erdem Mehmet Günal
Kütahya Elazığ Antalya
Hasan Hüseyin Türkoğlu
Osmaniye
"m) 21/12/1967 tarihli ve 969 sayılı
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Merkez ve
Taşra Kuruluşlarına Döner Sermaye Verilmesi Hakkında
Kanunun 3 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde
yer alan "Bakanlık kadro ve pozisyonlarında çalışan
personelden" ibaresi "Bakanlık kadro ve pozisyonlarında
çalıştırılan personelden" şeklinde
değiştirilmiştir."
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, birlikte işleme
alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 73. Maddesinin m fıkrasının tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Adil Zozani İbrahim Binici
Iğdır
Hakkâri Şanlıurfa
Sırrı
Sakık Abdullah Levent
Tüzel Nazmi Gür
Muş
İstanbul Van
Hasip
Kaplan
Şırnak
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Kazım Kurt Mustafa Moroğlu Hülya Güven
Eskişehir İzmir İzmir
Kadir Gökmen
Öğüt Aytuğ Atıcı Özgür Özel Süleyman Çelebi
İstanbul
Mersin Manisa İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar)- Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde
söz isteyen?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Süleyman Çelebi.
BAŞKAN Sayın Süleyman Çelebi, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Bizler bu milletin vekilleri olarak, günlerdir,
sabah-akşam demeden, yamalı yasalarımızla
uğraşmaya mahkûm bırakılıyoruz. Bu yama kanunlarla
hukukun temel ilkelerini yok ediyorsunuz. Toplumu ilgilendiren bu önemli
yasaları bütünlükten yoksun bir şekilde ele alırken köklü
çözümler üretmekten kaçındığınız gibi, toplumun
sorunlarına sahici çözümler de üretemiyorsunuz. Bürokrasinin yasaları
formalite icabı Mecliste görüşülüyor, birçok önerimiz dikkate
alınmıyor. Bu torbada, adaletsizliğin, eşitsizliğin
göstergesi birçok düzenleme var. AKPnin seçim politikaları çerçevesinde,
kendi keyfine, bürokratların keyfine göre kadro veriyor, düzenleme yapıyor, sınavlar
açıyor. Darbe döneminde bedel ödeyen, mal varlıklarına el
konulan vakıf ve derneklerin hakları ne yazık ki iade edilmiyor.
Darbe karşıtlığı üzerinde politika yürüten Hükûmet,
darbeyi sadece 28 Şubattan ibaret sanıyor. 12 Eylül askerî darbesini
bu halk unutmadı. Hâlâ daha 12 Eylül askerî darbesinin etkileri,
yasaları, kurumları, yasakları duruyor. Darbelere karşı
olmak, darbe yasalarını, antidemokratik kurumlarını ortadan
kaldırmaktan geçer. Darbe karşıtlığı, gelmiş
geçmiş bütün darbelere karşı net bir tutum sergilemekten olur.
12 Eylülde tüm bedel ödeyenlerin
haklarını iade edin. diye burada ifade ettik, ne yazık ki kabul
görmedi. Darbelerle ve darbecilerle mücadele ancak özgürlükleri
geliştirmek ve demokrasiyi içselleştirmek, uygulamakla olur. AKP ancak
darbe dönemlerinde görülebilecek baskı, şiddet ve zulmü günlerdir
sokaklarda yaşatıyor. Bugün Vali Halka alanları
açıyoruz." dedi. Vali tuzak mı kurdu, tutuklamak istediklerini
acaba Gezi Parkında mı buluşturmak istiyor yani burada ava
mı çıkmıştır, sürek avına mı
çıkmıştır? Bunun bir cevabının olması
gerekiyor. Demokratik kitle örgütleri, sendika temsilcileri, diğer meslek
örgütlerinin temsilcileri arabaya bindirildi ve gözetim altına
alındı ve sorgulanıyorlar ama diğer taraftan değerli
arkadaşlarım, bugün bu süreç yaşanırken, burada grup
başkan vekilimizin yaptığı çağrı, bizim
yaptığımız çağrı hiçbir şekilde dikkate
alınmıyor ve bu Meclis bu süreci seyrediyor. Ama kimsenin bu parka
girmeyeceğini herhâlde Vali düşündü sanırım, sonra tekrar
halka şiddet uygulayarak halkı oradan uzaklaştırdı.
Parklar kamusal alanlardır. Kamusal alan devletin açtığı
değil, geri çekildiği alandır. Polis
benim, asker benim diyen zihniyet, bu halkın, bu gençlerin hayallerine,
hayatlarına darbe indirmiştir. Biz, Taksimde, 1 Mayıslarda
darbenin ta kendisini gördük; şiddeti, baskıyı, zulmü gördük.
Şimdi, her fırsatta çıkıp CHPlilere Siz darbecisiniz.
diyenler birazcık samimi olsunlar. Kimin darbeden yana olduğunu,
kimin darbe kanunlarını hâlen uygulamaya koyduğunu bir kez daha
ortaya koyalım. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanından bütün
yöneticilerine, üyelerine, darbenin en çok mağduru olmuş, bu konuda
bedel ödemiş insanlarız, artık bu darbe fobisinden AKPnin bir
an önce kurtulup gerçek gündeme dönmesini istiyorum. Bu ülkede, demokrasiyi
savunan, hukukun üstünlüğünü, Meclisin iradesini tanıyan, darbelerin
getirdiği antidemokratik yasalara karşı kanun teklifi veren
biziz. Hukuk tanımayan, ülkede faşizm rüzgârları estiren, 12
Eylülü aratmayan manzaraları yaratanlar yine sizlersiniz.
Şimdi soruyorum: Kim gerçekten darbe
karşıtı? AKP, yıllardır uyguladığı
baskıcı politikalarla, çıkarılan keyfî yasalarla, toplumu
kışkırtıcı, ayrıştırıcı söylemlerle
halkı isyan noktasına getirmiştir. Ağaçlarımız
kesilmesin. diye yükselen ses bir orman gibi büyümüş, tüm dünyaya destan
olmuştur.
Diğer bölümlerine sıram geldiğinde devam
edeceğim. Bu süreci bu akşam böyle tamamlamak istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile hâlihazırda
"çalışan" ibaresi "bulunan" ibaresi ile
değiştirilmek istenmekte olup, yapılan
değişikliğin maddenin biçimsel ve içerik olarak bir katkısı
olmayacağından, hatta eski düzenlemedeki ifadenin daha
açıklayıcı olması nedeniyle eski halinin muhafaza edilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
^Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (m) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları
"m) 21/12/1967 tarihli ve 969 sayılı
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Merkez ve
Taşra Kuruluşlarına Döner Sermaye Verilmesi Hakkında
Kanunun 3 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde
yer alan "Bakanlık kadro ve pozisyonlarında çalışan
personelden" ibaresi "Bakanlık kadro ve pozisyonlarında
çalıştırılan personelden" şeklinde
değiştirilmiştir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR
DENİZLİ (İzmir) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay,
Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 73üncü maddenin (m) bendi üzerinde
verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle mübarek ramazan ayınızı tebrik
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, maddenin 969
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamedeki hâlinde yer alan
"Bakanlık kadro ve pozisyonlarında çalışan
personelden
" ibaresi Bakanlık kadro ve pozisyonlarında bulunan
personelden
şeklinde değiştiriliyor Hükûmet tarafından.
Yani, çalışan kelimesi yerine bulunan kelimesi getiriliyor.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet neyle meşgul?
Tarımın sorunlarına çözüm getireceğine sahte müstahsil
makbuzlarıyla sahte şirketler kurarak haksız tarımsal
destek alanları affediyor ve kanun hükmünde kararnamelerle
bozduklarını yasaya kavuşturmak için, deyim yerindeyse,
debelenip duruyor. Meclisi lüzumsuz yere meşgul ediyor yani Hükûmet abesle
iştigal ediyor. Hükûmet, Anayasa Mahkemesiyle dalga geçiyor; Hükûmet,
Türkiye Büyük Millet Meclisiyle âdeta dalga geçmektedir ve aslında resmen
milletle dalga geçilmektedir.
Değerli milletvekilleri, teklifte
çalışan ibaresi yerine bulunan deniliyor ancak AKP iktidarı
döneminde bulunmayanları kısaca, vaktimin el verdiği sürece dile
getirmek istiyorum: AKP iktidarı döneminde tarımın millî gelire katkısı düşmüştür.
Tarımsal ihracatımız, tarımsal ithalatı
karşılayamaz duruma gelmiştir, buna bir çözüm bulunmuyor.
Ekilen, işlenen tarımsal alanlar azalmış, tarımda
çalışan sayısı düşmüş, köyler
boşalmıştır; buna bir çözüm getirilmiyor. Çiftçimizin
geliri her geçen yıl azalmış, çiftçimiz, köylümüz borç
batağına sürüklenmiş; buna bir çözüm bulunmuyor.
AKP döneminde enflasyon yüzde 145 artarken, mazot, ilaç,
gübre fiyatları ortalama 4-5 kat artmış, pek çok ürün
fiyatı neredeyse yerinde saymıştır. Bir taraftan enflasyona,
bir taraftan 4-5 kat artan girdi fiyatlarına ezdirilen çiftçi borç
batağına da saplanmıştır. Çiftçilerin bankalara
olan borcu on yılda 530 milyon
liradan 39 milyar liraya ulaşmıştır. Çiftçilerin borcu on
yılda tam 78 kat artmıştır.
Yine tarımsal ithalat, ihracatın önüne
geçmiştir. 2002 yılında işlenen tarım alanı 23
milyon hektar iken 2012 yılında 20,5 milyon hektara
düşmüştür yani 2,5 milyon hektarlık bir azalma vardır.
Tarım Bakanı, Türkiyede tarım arazileri neden boş? Çiftçi
neden üretim yapamıyor? gibi sorulara cevap bulacağına, gidip
Sudandan tarım arazisi kiralıyor. Vizyon sahibi AKP sayesinde üç
yılda 3 milyar dolar canlı hayvan ve et ithalatı
yapılmıştır. Türkiye tarihinde ilk kez kurbanlık
hayvan ithal etmiştir. Yine tarım ülkesi Türkiye sap ve samanı
ithal eder duruma gelmiştir. İki yılda Fransadan 250 milyon
dolarlık canlı hayvan ve et ithal eden Tarım Bakanı, Fransa
tarafından tarım alanında Şövalye Liyakat Nişanı
almaktadır.
Değerli milletvekilleri, Manisa bitkisel ve
hayvansal üretimiyle Türkiye'nin en önde, ilk 3 sırasında yer alan
illerimizden birisidir fakat başta Kula, Selendi, Gördes, Demirci ve
Köprübaşı ilçeleri olmak üzere Manisadaki köylerimizin büyük
çoğunluğunda köy meralarının belirlenmemiş olması
nedeniyle Manisada hayvancılığın gelişmesi sekteye
uğramaktadır. DAP ve GAP projesi kapsamındaki iller, hayvansal
üretimde destek kapsamına alınırken hayvansal üretim
bakımından 5inci sırada olan Manisa, bu destek kapsamı
dışında yer almıştır.
8-9 Mayıs 2013 tarihlerlinde dolu
yağışı nedeniyle Alaşehir, Sarıgöl ilçeleri ve
Ahmetli-Gökkaya beldesindeki üzüm bağlarında büyük zararlar meydana
gelmiştir. Dolu yağışı Sarıgöl, Alaşehir ve
Ahmetli ilçelerinde toplam 53 bin dekar alanda etkili olmuş ve 2.800
çiftçinin bağlarında 110 milyon liralık hasar meydana
gelmiştir ve bu zararların karşılanacağı,
bankalara olan borcun faizsiz erteleneceği bizzat Tarım Bakanı
tarafından söz verilmesine rağmen henüz bu sözler yerine
gelmemiştir.
Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
efendim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
23.03
ON
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
23.18
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır) Muharrem
IŞIK (Erzincan),
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 134üncü Birleşiminin On Birinci Oturumunu
açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73üncü
maddesinin (m) bendi üzerinde Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında yeter sayı
bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin 73üncü maddesinin (m) bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
73üncü maddenin (n) bendinin (1) numaralı alt
bendinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (n) bendinin (1) numaralı alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Nurdan
Şanlı Sermin
Balık Mustafa Moroğlu
Ankara Elâzığ İzmir
1) 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 1- Sosyal güvenlik
kuruluşlarının herhangi birisinden her ne nam altında
olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından yararlananlar ile uzun
vadeli sigorta kolları açısından zorunlu olarak sigortalı
olunması gereken bir işte çalışanlar veya nafaka
bağlanmış veya nafaka bağlanması mümkün olanlar hariç
olmak kaydıyla, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakıfları tarafından muhtaç olduğuna karar verilen 65
yaşını doldurmuş Türk vatandaşlarına,
muhtaçlık hali devam ettiği müddetçe (1.620) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile
çarpımından bulunacak tutarda aylık bağlanır.
Birinci fıkra kapsamına girenlerden, her ne nam
altında olursa olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak
suretiyle, hane içinde kişi başına düşen ortalama
aylık gelir tutarı 16 yaşından büyükler için
belirlenmiş olan asgari ücretin aylık net tutarının
1/3'ünden fazla olanlar ile aynı tutardan fazla gelir sağlaması
mümkün olan kimseler muhtaç kabul edilemez ve kendilerine aylık
bağlanamaz.
65 yaşın tespitinde, doğum tarihlerinde
yapılmış düzeltmeler nazara alınmaz."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (n) bendinin (1)
nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mesut Dedeoğlu Mustafa Kalaycı Erkan Akçay
Kahramanmaraş Konya Manisa
Mehmet Şandır Alim Işık
Mersin Kütahya
1) 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun
1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "gelire sahip
bulunmayan ve muhtaçlığını İl veya İlçe Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarından"
ibaresi "geliri bulunmayan ve muhtaçlığını il veya
ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarından"
şeklinde ve aynı fıkrada geçen "300 gösterge" ibaresi
"3300 gösterge" şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/n-1 maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kazım Kurt Mustafa Moroğlu
İstanbul Eskişehir İzmir
Hülya Güven Aytuğ Atıcı Süleyman Çelebi
İzmir Mersin İstanbul
Kadir Gökmen Öğüt Sakine Öz
İstanbul Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Süleyman
Çelebi, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi tekrar saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Daha önce teravih namazına giden arkadaşlar
vardı, deminki konuşmamın devamı... O nedenle de teravih
namazını kılan arkadaşlarımızın
namazlarını Allah kabul etsin diyorum. Devam ediyorum oradan.
Halk, AKP Hükûmetinin yaratmak istediği korku
toplumu korkularını yenmiştir artık. Halkın sesinden
korkanlar şiddete, zulme başvursalar da artık korkmak yok.
Gençlerimiz korkularını mizah ile yaratıcı
direnişleriyle aştılar. Artık korku çanları
başkaları için çalmaktadır. İstanbulda haftalardır
yaşanan gazlı, TOMAlı polis şiddeti, iki gün önce anayasal
haklarını kullanmak için toplanan insanlara karşı
satırlı, sopalı magandalarla başka bir boyuta
ulaştı. Sanırım, artık tutamadıkları yüzde
50 meydanlarda, hem da satırlarıyla, palasıyla
Elinde karanfil
olanlara tahammül edemeyenler satırlara, sopalara tüm sokakları açtılar.
Şimdi, adalet bunun neresinde?
Bugün, Vali dalga geçer gibi parkı aç-kapa
yaptı. Bari, parka giremeyecek olan halkı açıklasın, bir de
girme genelgesi yayımlasın. Artık bu kadarı da rezalet.
Gözaltına alınanlar, AKPnin yağma ve talan politikasına direnenlerdir.
Hepsinin bu anlamda ve bu akşam gözaltına alınan herkesin bir
kez daha ivedilikle serbest kalmasını buradan diliyorum.
Onlarca kişi Gezi direnişine destek verdikleri
için, tweet attıkları için, şarkı yazdıkları için
içerideyken eli satırlı magandalar serbest bırakıldı.
İşte, AKPnin yarattığı adalet: satırlarla
vuranlar dışarıda, satırlarca yazanlar içeride. Gezi
direnişçileri, özgürlüğü için yaşayan gazetecilerimiz,
milletvekillerimiz, yıllarca nasıl bir Türkiye istediklerini
satır satır anlattılar, şimdi, kalemleriyle
satırları yazanlara satırlarıyla saldırıyorlar.
Bu ülke Maraşı, Çorumu, Sivası gördü.
Satırları, yangınları gördü. Yeni bir nesil, gencecik
çocuklarımız iki gün önce Maraşı, Çorumu yaratan
zihniyetlerin satırlarıyla tanıştı. Gençlerimiz
Maraşla, Sivasla, Çorumla bir kez daha tanıştı.
Başbakanımız, Polisimiz destan yazdı. demişti. Evet,
Gezi direnişinde Abdullah Cömertin, Ethem Sarısülükün, Mehmet
Ayvalıtaşın, canlarımızın üstünde destan
yazdılar. Yeni destanları satırlı, sopalı magandalar
mı yazacak, bunu hep beraber göreceğiz.
Ülkemiz yangın yeri, biz torbaya
sıkıştırılan yasaları görüşüyoruz.
Başbakan bir açılışta aynı sözleri söylemeye devam
ediyor. Burada yasal şiddet uygulanıyor. İki gün önce 37
yaşındaki polis memuru Erol Benzer, Çeşme Adliyesi önünde
hayatına son verdi. Genç polis, demokrasi, adalet ve özgürlük hakları
için intihar ettiğini yazdı. İntihar etmeden önce Facebook
sayfasında şu notu paylaştı: Polisin de adalete, insan
gibi yaşamaya ve insan gibi çalışmaya hakkı olduğunun
farkına varılması ve Demokrasi adına daha fazla polis
yaşamına son vermesin, bu son olsun diye İzmir-Çeşme
Adliyesi önünde kendimi şehit ediyorum. Umarım işe yarar,
sesimiz duyulur, siz geride kalan meslektaşlarım hak ettiği özgürlük
haklarına ve insan hakları ile insani koşullarda
yaşayıp çalışma şartlarına kavuşursunuz!
diye çok net mesaj verdi.
İşte böyle
çalıştırdığınız, böyle zorladığınız, böylesine
üzerinde baskı kurduğunuz ve onların da artık yaşam ve
çalışma koşullarını ne hâle dönüştürdüğünüz
bir süreci yaşıyoruz. Otoriter ve baskıcı zihin
yapınız, çıkardığınız yasalara da
yansıyor. Bu yasalar kaptı kaçtı yasalardır, bu yasalar demokrasiyi
katleden yasalardır, bu yasalar hukuku katleden ve işlemez hâle
getiren yasalardır. Bundan sonraki bölümde diğer kısma devam
edeceğim.
Hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
(Başkanlık Devanı Kâtip Üyesi
Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz, yerini Başkanlık
Divanı Kâtip Üyesi Tokat Milletvekili Dilek Yüksele bıraktı.)
Sayın milletvekilleri, Başkanlık
Divanına seçilen Tokat Milletvekili Dilek Yüksel hanımefendiyi
tebrik ediyor, başarılar diliyorum. (Alkışlar)
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (n) bendinin (1)
nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mesut Dedeoğlu
(Kahramanmaraş) ve arkadaşları
1) 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun
1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "gelire sahip
bulunmayan ve muhtaçlığını İl veya İlçe Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarından" ibaresi
"geliri bulunmayan ve muhtaçlığını il veya ilçe sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarından"
şeklinde ve aynı fıkrada geçen "300 gösterge" ibaresi
"3300 gösterge" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mesut
Dedeoğlu, Kahramanmaraş Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 73üncü maddesinin (n)
fıkrasının (1)inci bendi üzerine vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz
adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, insan ömrü içinde
yaşlılık kaçınılmaz ve geri dönüşü olmayan bir
süreçtir. Dünya Sağlık Örgütü yaşlanmayı kronolojik olarak
üç bölüme ayırmıştır: Orta yaşlılar,
yaşlılar, ileri derecede yaşlılar olarak kabul
edilmektedir.
Gerek dünya gerekse de ülkemizde yaşlı nüfus
giderek artmaktadır, yapılan tüm istatistikler de bunu
göstermektedir. Bu nedenle, gençler için yapılan yatırımlar
kadar ülkemizde yaşlı nüfus için de yatırım
yapılması ve maaşlarının mutlaka
artırılması gerekmektedir. Yani, ülkemizde bir taraftan gençlik
merkezleri açarken diğer taraftan da yaşlılar için yeni
merkezler açılmalıdır.
Ayrıca, tüm dünya üzerinde bilimsel ve teknolojik
gelişmelerin artması, erken dönem teşhis ve tedavi yöntemlerinin
yaygınlaşması insan ömrünü uzatmış durumdadır. Bu
durum da göz önünde bulundurularak ülkemizde yapılan hemen hemen tüm
çalışmalar gelecekte yaşlı nüfusun artacağı
düşünülerek yapılmalıdır. Yaşlı nüfusun kalan
ömrünü daha iyi şartlarda ve rahat bir şekilde geçirmesi
sağlanmalıdır. Elbette bu imkân da maaşlarının
artırılması ve onlara sağlanan imkânlarla eş değerdedir.
Ülkemizde yaşlı nüfusun en büyük problemlerinin
başında aile yapısında veya toplum üzerinde ortaya
çıkan sorunlar gelmektedir. Her geçen gün ağırlaşan
ekonomik şartlar nedeniyle ülkemizde geniş aile yapısından
çekirdek aile yapısına doğru gidilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizde çekirdek aile yapısı mevcut Hükûmet döneminde neredeyse bir
hükûmet politikası hâline gelmiş ve desteklenmiş
durumdadır. Bu anlayış, Hükûmet tarafından yapılan
çalışmalarda da görülmektedir. TOKİ tarafından yapılan
konutlarda anne, baba, çocuklar ve ailenin yaşlı fertlerinin bir
arada yaşaması mümkün değildir çünkü çok küçük daireler olarak
düşünülmekte ve imalatları bu şekilde yapılmaktadır.
Bu durumda evin yaşlı kişi ve kişileri de huzurevine gitmek
ya da tek başına ayrı bir evde yaşamak zorunda
kalmaktadır. Bu nedenle, ülkemizde 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun
yaşlılarımız açısından çok büyük bir önem
taşımaktadır. Devlet tarafından ödenen
yaşlılık maaşları yeniden gözden geçirilerek
artırılmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
yaşlılarımıza yönelik yapılacak her türlü
iyileştirmeye ve güzelliklere destek vermeye hazır olduğumuzu da
buradan belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizde son on bir yılda yaşlı nüfusa yönelik önemli
adımlar maalesef henüz atılmış değildir. Her seferinde
Türkiye nüfusunun yaşlanacağından bahseden Hükûmet yetkilileri,
çocuk sayısını artırmaya yönelik söylemlerin
dışında bir türlü bunun dışına
çıkamamıştır. Bugün ülkemizde yaşlı
hastalıklarının -geriatri- yaygın bir şekilde
planlanmaması büyük bir eksikliktir. Yaşlı nüfusumuzun ekonomik
ve sosyal pek çok konuda sorunu bulunmaktadır. Bu sorunlar öncelikle ele
alınmalı ve çözüm yoluna gidilmelidir. Çekirdek aile yerine 1980li
yıllarda olduğu gibi geniş aile yaşamı özendirilmeli
ve teşvik edilmelidir. Yaşlı nüfusuyla birlikte yaşayan
geniş aile grupları maddi anlamda devlet tarafından
desteklenmelidir. Ülkemizde evde bakım hizmetleri yeniden ele
alınmalı ve kapsamlı bir çalışma
yapılmalıdır. Yaşlı bakımı
açısından evde bakım hizmetleri de büyük önem
taşımaktadır.
Bu vesileyle değişiklik önergemizin kabulünü
diler, yüce Meclisi saygılarımla selamlarım. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (n) bendinin (1) numaralı alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Nurdan
Şanlı Sermin
Balık Mustafa Moroğlu
Ankara Elâzığ İzmir
1) 1 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 1- Sosyal güvenlik
kuruluşlarının herhangi birisinden her ne nam altında
olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından yararlananlar ile uzun
vadeli sigorta kolları açısından zorunlu olarak sigortalı
olunması gereken bir işte çalışanlar veya nafaka
bağlanmış veya nafaka bağlanması mümkün olanlar hariç
olmak kaydıyla, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakıfları tarafından muhtaç olduğuna karar verilen 65
yaşını doldurmuş Türk vatandaşlarına,
muhtaçlık hali devam ettiği müddetçe (1.620) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile
çarpımından bulunacak tutarda aylık bağlanır.
Birinci fıkra kapsamına girenlerden, her ne nam
altında olursa olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak
suretiyle, hane içinde kişi başına düşen ortalama
aylık gelir tutarı 16 yaşından büyükler için
belirlenmiş olan asgari ücretin aylık net tutarının
1/3'ünden fazla olanlar ile aynı tutardan fazla gelir sağlaması
mümkün olan kimseler muhtaç kabul edilemez ve kendilerine aylık
bağlanamaz.
65 yaşın tespitinde, doğum tarihlerinde
yapılmış düzeltmeler nazara alınmaz."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Kabul ediyoruz Başkanım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile 2022 sayılı 65 Yaşını
Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına
Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin
kapsamının genişletilmesi amaçlanmıştır.
Muhtaçlık sınırını yeniden düzenleyen değişiklik
ile de hane yaklaşımı getirildiğinden hane içinde kişi
başına düşen gelir dikkate alınarak muhtaçlık
durumunun tespit edilmesi ve bu sayede Kanunun sağlıklı bir
şekilde uygulanmasının sağlanması
amaçlanmıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, bir
hususun tutanaklara girmesi açısından ifade ediyorum. Diğer
siyasi partilerin bunda imzası var, bizim imzamız yok çünkü bizim
asıl amacımız bu konuda muhtaçlık
aylığının artırılmasına yönelik önergeydi,
reddedildi. Bu, sadece gelir tesisinin artırılmasıyla ilgili
husustur. O bakımdan bunun özellikle tutanaklara girmesini arz ediyorum.
Ama bu önergeye evet diyeceğiz.
BAŞKAN Tamam, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair iki adet önerge
vardır.
Malumları
olduğu üzere, önerge, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu
kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı ve teklif ile çok
yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve
komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç
Tüzük'ün 87'nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
İç Tüzük'ün
91'inci maddesine göre, yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun
salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde
görüşmeler açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge
verilebilir.
Bu nedenle,
önergeyi okutup komisyona soracağım, komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım, komisyonun salt çoğunlukla
katılmadığı önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (n) bendinin 1 numaralı alt bendinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki (2) numaralı alt bendin
eklenmesini ve diğer alt bendin numarasının teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Nurdan Şanlı Sermin Balık
Ankara Elâzığ
2) 2 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 2- 65 yaşını
doldurmamış olmasının yanı sıra;
a) Başkasının
yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek
şekilde engelli olduklarını ilgili mevzuatı çerçevesinde
alınacak sağlık kurulu raporu ile kanıtlayan, 18
yaşını dolduran Türk vatandaşı engellilerden; sosyal
güvenlik kuruluşlarının herhangi birisinden her ne nam
altında olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından
yararlananlar ile uzun vadeli sigorta kolları açısından zorunlu
olarak sigortalı olunması gereken bir işte çalışanlar
veya nafaka bağlanmış ya da nafaka bağlanması mümkün
olanlar hariç olmak üzere, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakıfları tarafından muhtaç olduğuna karar verilenlere
muhtaçlık hali devam ettiği müddetçe (4.860) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile
çarpımından bulunacak tutarda,
b) İlgili mevzuatı
çerçevesinde alınacak sağlık kurulu raporu ile engelli
olduklarını kanıtlayan, 18 yaşını dolduran ve
talebine rağmen Türkiye İş Kurumu tarafından işe
yerleştirilememiş olan Türk vatandaşlarından; sosyal
güvenlik kuruluşlarının herhangi birinden her ne nam
altında olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından
yararlananlar ile uzun vadeli sigorta kolları açısından zorunlu
olarak sigortalı olunması gereken bir işte çalışanlar
veya nafaka bağlanmış ya da nafaka bağlanması mümkün
olanlar hariç olmak üzere, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakıfları tarafından muhtaç olduğuna karar verilenlere
muhtaçlık hali devam ettiği müddetçe (3.240) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile
çarpımından bulunacak tutarda,
aylık bağlanır.
Nafaka bağlanan veya nafaka
bağlanması mümkün olanlar ile sosyal güvenlik
kuruluşlarının herhangi birinden her ne nam altında olursa
olsun gelir veya aylık hakkından yararlanan durumunda ya da uzun
vadeli sigorta kolları açısından zorunlu olarak sigortalı
olunması gereken bir işte çalışan durumunda kendisine
bakmakla yükümlü bir yakını bulunan engelli çocuklar hariç olmak
kaydıyla; Türk vatandaşı olan, 18 yaşını
tamamlamamış ve ilgili mevzuatı çerçevesinde alınacak
sağlık kurulu raporu ile engelli oldukları
kanıtlanmış durumundaki engelli yakınlarının
bakımını üstlenen Türk vatandaşlarından, her ne nam
altında olursa olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak
suretiyle hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık
gelir tutarı 16 yaşından büyükler için belirlenmiş olan
asgari ücretin aylık net tutarının 1/3'ünden daha az olan ve
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları
tarafından muhtaç olduğuna karar verilenlere muhtaçlık hali
devam ettiği müddetçe ve bakım ilişkisini fiilen
gerçekleştirmeleri kaydıyla, (3.240) gösterge rakamının
memur aylık katsayısı ile çarpımından bulunacak
tutarda aylık bağlanır.
Birinci
fıkranın (a) ve (b) bentleri kapsamına giren engellilerden veya
ikinci fıkra gereğince aylık bağlanacak engelli
yakınlarından, her ne nam altında olursa olsun her türlü
gelirler toplamı esas alınmak suretiyle, hane içinde kişi
başına düşen ortalama aylık gelir tutarı, 16
yaşından büyükler için belirlenmiş olan asgari ücretin
aylık net tutarının 1/3'ünden fazla olanlar ile aynı
tutardan fazla gelir sağlaması mümkün olan kimseler muhtaç kabul
edilemez ve kendilerine aylık bağlanamaz.
65
yaşın doldurulmasından önce bu madde hükümlerine göre
bağlanmış olan aylıkların aynı şekilde
ödenmesine devam olunur. Bu Kanunun 1 inci maddesine göre aylık
bağlananlardan başkasının yardımı
olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek kadar engelli
olduklarını ilgili mevzuatına göre alacakları
sağlık kurulu raporu ile kanıtlayanlara da birinci
fıkranın (a) bendine göre aylık bağlanır. Aylık
bağlanmasına esas teşkil eden engellilik oranı
değişen kişilerin aylıkları durumlarına göre
yeniden tespit olunur. Engellilik oranı, bu Kanuna göre aylık
bağlanması gereken oranın altına düşen kişiler
ile üçüncü fıkrada belirtilen aylık ortalama gelir tutarından
fazla gelir elde etmeye başlayan kişilerin aylıkları
kesilir.
İkinci
fıkra kapsamına giren 18 yaşından küçük engelliler, 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendinin (3) numaralı alt bendi kapsamına girenlere ilişkin
hükümler çerçevesinde genel sağlık sigortasından
yararlandırılır. Bu engellilerin bakımı amacıyla
ikinci fıkraya göre aylık bağlanacak kişilerden genel
sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi
durumunda olmayanlar 5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi
kapsamında kabul edilir.
Birinci fıkra
hükümlerine göre aylık almaya hak kazanacak şekilde engelli
olduğunu belgeleyen ve herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan yetim
olarak aylık veya gelir almakta olan çocuklardan bu kurumlardan
aldıkları aylık veya gelir toplamı tutarları, bu madde
gereğince durumlarına göre ödenebilecek tutardan daha az olanlara;
aradaki fark ilgili sosyal güvenlik kurumu tarafından (birden fazla sosyal
güvenlik kurumundan aylık veya gelir alanlar için yalnızca tercih
edecekleri bir sosyal güvenlik kurumu tarafından) ödenir ve bu
şekilde ödenen tutarlar Hazineden tahsil edilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz isteyen Akif Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Değerli milletvekilleri, biraz önce, 1976
yılında kabul edilmiş olan 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda
değişiklik yapan bir önergeyi kabul ettik. Şimdi aynı
kanunda bir başka değişikliği öngören ve yeni madde
ihdası niteliğindeki bir konuyu görüşüyoruz. Ancak bu konuyu
görüşürken, 65 yaşın üzerindeki vatandaşlara bağlanan
aylık miktarında birtakım iyileştirmeleri görüşürken
bu sistemi, sosyal güvenlik sistemini, sosyal dayanışma sistemini,
sosyal koruma sistemini ve Hükûmetin bu sisteme bakışını
zamanın izin verdiği ölçüde irdelemek istiyorum.
2022 sayılı Kanun yani 65 yaşın
üzerinde olup da muhtaç, güçsüz ve kimsesiz olan vatandaşlara aylık
bağlanması hakkındaki kanun cumhuriyet tarihinin en önemli
kanunlarından birisidir, 1976 yılında
çıkarılmıştır. Dönemin Başbakanı Sayın
Süleyman Demireli burada şükranla anıyorum.
Kanun şöyle bir yaklaşımı
getirmiştir: Eğer vatandaş 65 yaşın üzerindeyse,
kendisine kanunen bakmakla yükümlü herhangi bir kimse yok ise, kendisine nafaka
bağlanmamış veya nafaka bağlanma imkânı yok ise ve
sosyal güvenlik kurumlarının herhangi birinden, hangi nam ve isim
altında olursa olsun, herhangi bir gelir elde etmiyor ise ve bu
vatandaşın muhtaç olduğunu ilgili sosyal dayanışma
vakıfları belgeliyor ise bu vatandaşa kanunun öngördüğü bir
rakam aylık olarak ödenir. Görüldüğü gibi dönemi için yani 1970li
yıllar için son derece ileri sayılabilecek bir düzenleme ancak sosyal
devletin, sosyal koruma sisteminin, sosyal dayanışma sisteminin
ulaştığı seviye ve gelişmeler dikkate alındığında
onun gerisinde kalmış olan bir sistem. Neden? Çünkü, nafaka
esasına dayanmış yani kişinin o kişiye bakacak olan
bir yakını var ise, nafaka bağlanma imkânı var ise ona bu
kanuna göre herhangi bir şekilde maaş bağlanamaz.
İnsanlığın tarihine
baktığımızda, insanlığın tarihinde iki tür
hak grubu olduğunu görüyoruz. Birinci grup, sivil güvenceler olarak
isimlendirebileceğimiz bireyin hak ve özgürlüklerini düzenleyen ve bu
çerçevede onu hukuk devleti veya hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde
güvence altına alan ve bu sayede mülkiyeti ve kişinin geleceğini,
özgürlüğünü, bütün hayatını güvence altına alan güvenceler.
Bu, birinci grubu oluşturuyor.
İkinci grup güvenceler ise sosyal güvenceler olarak
isimlendirebileceğimiz ve kişinin yaşamında
karşılaşabileceği birtakım risklere karşı
onu güvence altına alan, onu sigortalayan güvenceler. Hastalık, kaza
ve benzeri riskler yani önceden planlanması mümkün olmayan, önceden
görülmesi, tahmin edilmesi mümkün olmayan risklere karşı da sosyal
güvenceler gelişmiştir. Bunun en gelişmiş şekli sosyal
devlettir, sosyal koruma sistemleridir. Bu, çok önemli.
Ve yine, insanlığın tarihine
baktığımızda tarihî gelişim içerisinde ilkin
insanlık tarihinde sivil hakların geliştiğini görüyoruz ki
bu 18inci yüzyılın olduğu dönemdir. Bunu takiben, siyasal
hakların geliştiği bir dönem görüyoruz, 19uncu
yüzyıldır. 20nci yüzyılda da sosyal hakların
geliştiğini görürüz. Yani sivil vatandaşlıktan siyasal
vatandaşlığa, siyasal vatandaşlıktan da sosyal
vatandaşlığa geçiş insanlığın gelişim
sürecini gösterir.
Sosyal devlet insanlığın
vardığı en son, en gelişmiş aşamadır ama
sosyal devletin, sosyal koruma sitemlerinin bugün
sigortalayamadığı, güvence altına alamadığı
birçok risk vardır. Sosyal güvenlik sistemleri bütün ülkelerde tartışma
konusudur. Sosyal devletten hiçbir ülkenin vatandaşı fedakârlık
etmek istememektedir ama sosyal güvenlik sistemlerinin, sosyal koruma
sistemlerinin kapsamadığı riskler var. Örneğin, sosyal
devlet, sosyal sigorta sistemleri kısa süreli işsizlikleri güvence
altına alır ama küreselleşme süreci uzun süreli kitlesel işsizlikleri
yaratmaktadır artık. Bir kişi beş yıl, on yıl, on
beş yıl gibi sürelerle işsiz kalabilmektedir ve böyle bir riski
sosyal sigorta sistemleri sigortalayamamaktadır, sigortalamamaktadır.
Toplumun kişiyi dışlaması yine sosyal
güvenlik sistemlerinin sigortalayamadığı bir diğer risktir.
Birtakım çevresel felaketler, Çernobil gibi,
sınır ötesi meydana gelen felaketler nedeniyle insanların
karşı karşıya kaldığı riskler yine sosyal
güvenlik sitemlerinin sigortalamada yetersiz kaldığı risklerden
birisidir.
Yaşlıların bağımlılık
problemi bir diğer risktir.
Uygun yaşam çevresinde yaşama hakkı bir
diğer risktir. Kişi astım hastasıdır, Karadeniz
ikliminde yaşaması mümkün değildir, bir başka iklime göç
etmesi gerekir ama sistem onu bütün emeklilerle, bütün herkesle aynı
sayar.
Bu tip risklere karşı yeni bir sigorta, yeni
bir dayanışma, yeni bir toplumsal dayanışma
sözleşmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Hükûmet, bu çerçevede, 65
yaşın üzerindeki yoksul, kimsesiz, güçsüz vatandaşlara yönelik
olarak daha ileri bir adım atması gerekirken, tam tersine, mevcut
düzenlemeden çok daha geriye giden bir adımı atma çabası
içerisindeydi. Nafaka sistemini daha geliştiren bir tasarıyı
Hükûmet getirdi, şu anda komisyonlarda bekliyor. Şu an
görüşmekte olduğumuz bu önergeler o komisyonda bekleyen tasarı
veya teklifte yer alan maddelerin buraya uyarlanmış hâlidir.
Bu maddelerin -biraz önce kabul ettiğimiz madde
dâhil- ilk şekli şöyleydi: Nafaka sistemi daha geliştiriliyordu.
65 yaşın üzerindeki bir vatandaşın, örneğin asgari
ücretle çalışan bir oğlu var ise devlet 65 yaşın
üzerindeki vatandaşa bu kanun uyarınca bir ödeme yapacak, bir
maaş ödeyecek, bir aylık, bir gelir ödeyecek ama dönüp o asgari ücret
tutarında gelir elde eden çocuğuna devlet nafaka davası
açacaktı. Bunun kabulü mümkün değildi. Bu önerge de bu şekilde
geldi buraya. Cumhuriyet Halk Partisi olarak itirazımızı ifade
ettik.
Yapılması gereken nafaka sistemini
kurumsallaştırmak değil, tam tersine, sosyal devlet ilkesini çok
daha güçlü bir şekilde hayata geçirmektir. Tabii ki o düzeltmeden, daha
doğrusu nafaka sistemini daha ileriye götüren düzenlemeden Hükûmet bunun
üzerine vazgeçti, elbette bu olumlu bir gelişme. Ama
görüştüğümüz önerge bu yönüyle mevcut durumu muhafaza eden bir önerge
yani oradan, 2022 sayılı Yasadaki düzenlemeden daha ileriye giden,
sosyal yardımları, kişinin, ihtiyaç sahibi kişinin bir
geliri elde etmesini, vatandaşın bir hakkı olarak gören bir
anlayış yok burada. Modern demokrasiler, gelişmiş ülkeler
kişilerin o ülkenin vatandaşı olması nedeniyle bir geliri
elde etme hakkına sahip olduğunu kabul eder yani kişi, ihtiyaç
sahibi fakir, muhtaç olduğu için değil, bizatihi o devletin
vatandaşı olduğu için, o ülkenin sınırları
içerisinde yaşadığı için, bir insan olduğu için gelir
elde etme hakkına sahiptir, kural budur. 1789 tarihli Fransız
İnsan ve Yurttaş Hakları Evrensel Bildirgesi bu kuralı
koymuştur ve Sosyal yardımlar kişinin devlete karşı
ileri sürdüğü bir hak değil, devletin kişiye karşı bir
borcudur. anlayışı ta o zaman uluslararası bir belgeye, 1789
tarihli bildirgeye geçmiştir. Dolayısıyla, yapılması
gereken bu yardımları, bu vatandaşların hakkı olarak
değil
Bu, belki yeni bir şey söylüyor gibiyim ama hayır, bunlar
devletin o vatandaşa karşı borcudur, devlet bu borcunu
ödemektedir.
Ben, Hükûmete bu çerçevede bu sistemi yeniden gözden
geçirmesini, bu sistemi daha ileriye taşımasını öneriyorum.
Sürem bittiği için sözümü burada bitiriyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 73üncü maddesinin (2) nolu alt bendi olarak ihdas edilen
maddede geçen
Mustafa
Kalaycı Oktay
Vural Alim
Işık
Konya
İzmir Kütahya
Enver
Erdem Hasan Hüseyin
Türkoğlu Mesut
Dedeoğlu
Elâzığ
Osmaniye Kahramanmaraş
Ruhsar
Demirel
Eskişehir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa
Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 73üncü maddenin (n) bendine (2) no.lu alt bent
olarak ihdas edilen madde ile ilgili verdiğimiz önerge üzerine söz
aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Gerek bu madde gerekse bir önceki madde ile yapılan
düzenlemede 65 yaş aylığı ve muhtaç engelli
aylıklarında hiçbir artış öngörülmemektedir. Yapılan
düzenlemelerde aylık bağlanabilmesi için mevcut kanuna göre 129
liranın altında geliri olmak gerekirken bu düzenleme ile asgari
ücretin 1/3ü yani yaklaşık 270 liranın altında geliri
bulunanlara aylık bağlanması öngörülmektedir. Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, bir önceki maddeye ve bu maddeye evet demekle
birlikte 65 yaş aylığı ve muhtaç engelli
aylıklarının artırılması için önergeler verdik.
Gelin, ramazan ayına girdiğimiz şu saatlerde,
yaşlımızın, muhtaç engellilerimizin yüzlerini güldürelim.
Bugün itibarıyla 65 yaş aylığı
son açıklanan memur katsayısına göre ve ek ödemeyle birlikte 129
lira. Muhtaç engelli ve engelli yakını aylığı
yaklaşık 258 lira, başkasının yardımı
olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde
engelli olanların aylığı da yaklaşık 388 lira düzeyindedir.
Gerek bu maddeye gerekse bir önceki maddede verdiğimiz önergeler ile 65
yaş aylığının yaklaşık 250 liraya, muhtaç
engelli aylıklarının yaklaşık 350 liraya,
başkasının yardımına muhtaç engelli
aylıklarının da yaklaşık 550 liraya kadar yükseltilmesi
önerilmektedir.
Değerli arkadaşlar, sizlere soruyorum:
Çocuklarınıza günlük, haftalık ya da aylık kaç para
harçlık veriyorsunuz? Yaşlımıza ve engellimize 129 lira,
250 lira, 350 lira aylığı nasıl reva görüyorsunuz?
Yaşlımıza bu ay kaç lira zam geliyor biliyor musunuz? Tamı
tamına 5 lira. Bu, gerçekten utanılacak bir zamdır. Gelin,
önergemize destek verin, bu komik aylıkları hiç olmazsa biraz
artıralım.
Değerli arkadaşlar, AKP Hükûmeti dul bayanlara
250 lira aylık verirken yaşlımıza 129 lira aylık vermektedir.
Yine, muhtaç durumda olan ve silikozis
hastalığı nedeniyle meslekte kazanma gücünü yüzde 15-34
arasında kaybedenlere 550 lira, yüzde 35-54 arasında kaybedenlere 630
lira, yüzde 55in üzerinde kaybedenlere de yaklaşık 700 lira
düzeyinde aylık bağlanmaktadır. Buna karşın, biraz
önce ifade ettim, muhtaç engelli aylıkları bunların
yarısı kadar ancadır. Dolayısıyla, aylıklar
arasında, aylık miktarları arasında eşitsizlik ve
dengesizlik bulunmaktadır. Hangi aylığın hangi kritere göre
nasıl belirlendiği meçhuldür. O nedenle, sosyal tazmin olarak ödenen
bu aylıkların bir esasa bağlanması, bir kritere
bağlanması ve ona göre insanımıza durumu itibarıyla,
özellikleri itibarıyla gerekli aylıkların bağlanması
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, ben tekraren söylüyorum:
Gelin, önergemize destek verin. Ramazan ayına giriyoruz, 65
yaşını aşmış muhtaç
vatandaşlarımızın ve muhtaç engellilerimizin yüzlerini
güldürelim, aylıklarını artıracak bu önergeye
desteklerinizi verin.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
efendim.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece, teklife yeni madde işlenmiştir.
Madde ihdasına dair diğer önergeyi okutuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, karar
yeter sayısı istedim.
BAŞKAN Sayın Vural, Kabul edenler
dedikten
sonra
Tutanakları getirip bakalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bizim önergeden sonra
istedim.
BAŞKAN Hayır efendim, tutanakları
getirip baktıralım, bakalım yani. Kabul edenler
dedikten
sonra karar yeter sayısı dediniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, önemli olan, bu
maddede
BAŞKAN Lütfen yani Sayın Vural
Hayır,
karar yeter sayısı ile ilgili problemimiz yok ki burada.
İsteriz, beş dakika ara veririz yani ama Kabul edenler
dedikten
sonra
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, maksat beş
dakika ara değil, maksat muhtaçların, engellilerin haklarıyla
ilgili hususta ben milletvekillerinin buraya gelip parmaklarını
vicdanlarını doğrultusunda kaldırmasını
istiyorum. Beş dakikanın meselesi
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Karar yeter
sayısı var Sayın Vural, karar yeter sayısı var.
OKTAY VURAL (İzmir) Var. 120 lira parayla
ÜNAL KACIR (İstanbul) Muhtaçları
iktidarınızda niye düşünmediniz? Kaç para veriyordunuz?
BAŞKAN Sayın Vural, buna itirazım yok
ama Sayın Grup Başkan Vekili kabul etmedi, kabul etmiyor yani buradan
görüyoruz, Sayın Grup Başkan Vekili nasıl el
kaldırıyorsa milletvekilleri öyle kaldırıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Belki
dışarıdakiler gelir, vicdanlı davranırlar, onu
istiyoruz.
BAŞKAN Maalesef Genel Kuruldaki uygulama bu yani.
OKTAY VURAL (İzmir) Beş dakika meselesi
değil ki. Siz dakikaya karşı yarış yapıyorsunuz
galiba. Bana ne dakikadan?
BAŞKAN Anladım da Genel Kurulda hangi
partinin sayın grup başkan vekili elini nasıl
kaldırıyorsa sayın milletvekilleri de öyle kaldırıyor.
Uygulama bu, ortada. Konuştunuz, Sayın Grup Başkan Vekili
kaldırmadı.
OKTAY VURAL (İzmir) Ya, fark etmez, beni
ilgilendirmez o. Ben karar yeter sayısı istedim. O zaman diğer
milletvekillerinin kaldırmasını beklemeyin, Nurettin Bey
kaldırsın, kâfi.
BAŞKAN Ama Kabul edenler
dedikten sonra
istediniz. Şekil olarak da zamanında değil, onu anlatmak
istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim, öyle
değil. Ben önceden istedim.
BAŞKAN Lütfen Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Ne ya bu? Ne yapıyorsunuz
ya bu kadar hızlandırılmış yargı
BAŞKAN Madde ihdasına dair diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 73üncü maddesinin n bendinin mevcut 1 numaralı alt
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bendin eklenmesini ve
diğer alt bendin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Oktay Vural Nurdan Şanlı Sermin Balık
İzmir Ankara Elâzığ
"3) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında
geçen "Emekli Sandığına" ibaresi, "Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına"
şeklinde, ikinci fıkrasında geçen "Sosyal Güvenlik
Kurumu" ibaresi, "Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı" şeklinde ve 4 üncü maddesinde geçen
"usul ve kullanılacak belgeler, Maliye ve Sosyal Güvenlik
Bakanlıklarınca" ibaresi "usul ve esaslar ile
kullanılacak belgeler, Maliye Bakanlığı ile Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı tarafından" şeklinde
değiştirilmiştir."
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Evet, Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katıldığı için madde olarak görüşme
açıyorum.
Madde üzerinde söz isteyen?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
eğer konuşmayla, süreyle ilgili bir şeyimiz olsaydı,
şimdi çıkıp konuşurduk on dakika.
BAŞKAN Evet, neyi anlatmak istediğinizi
anlamış değilim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Vural, Başkan duymamış, Duymadım. diyor yani.
OKTAY VURAL (İzmir) Duymadım. demiyor,
Beş dakika için şey yapılır mı? diyor. Zaten grup
başkan vekili kaldırınca diğerleri de
kaldırır... Böyle bir saygısızlık olur mu
milletvekillerine ya?
BAŞKAN Evet, söz yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Böylece teklife yeni bir madde eklenmiştir.
73üncü maddenin (n) bendinin (2) numaralı alt bendi
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (n) bendinin (2) nolu alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver Erdem Hasan Hüseyin Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet Günal
Antalya
"2) 2022 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "İl veya İlçe Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının
alacakları" ibaresi "il veya ilçe sosyal yardımlaşma
ve dayanışma vakıfları tarafından alınacak"
şeklinde, aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan
"İl veya İlçe Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıflarının alacakları" ibaresi
"il veya ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıfları tarafından alınacak" şeklinde
değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (n) bendinin mevcut 2 numaralı alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli M. Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Nurdan Şanlı Sermin Balık
Ankara Elâzığ
2) 8 inci maddesinin birinci ve ikinci
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, aynı maddenin üçüncü fıkrası
yürürlükten kaldırılmış ve mevcut dördüncü
fıkrasında yer alan "Kurum" ibaresi "Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı" şeklinde
değiştirilmiştir.
"1 inci ve 2 nci maddelerin kapsamına girenlere
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca aylık
bağlanır ve Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden ödenir. Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışma Vakıfları, gerektiğinde; aylık almak
için başvuranların kendilerinin ve nafaka yükümlülerinin gelir,
yaşam düzeyi ve varlıkları hakkında, belirleyeceği
yöntemlerle inceleme yapmaya ve yaptırmaya, özel veya resmi idare,
müessese ve ortaklarından ve şahıslardan bilgi ve belge istemeye
yetkilidir.
Aylık bağlanmasında, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarınca sosyal
inceleme raporları ve gerektiğinde sağlık kurulu
raporları da dikkate alınarak ilgililerin bu Kanuna göre aylık
bağlanması şartlarını haiz oldukları yönünde
verilmiş kararlar esas alınır. Aylık bağlama
işlemi sırasında veya aylık bağlandıktan sonra
yapılacak incelemeler sonucunda, aylık bağlama
kararını etkileyebilecek yanlışlık veya eksikliklerin
tespit edilmesi halinde, bu durum ilgisine göre Vakıflara, aylık
bağlanana veya bağlanacak olana ve gerektiğinde ilgili idarelere
Vakıf veya Bakanlık tarafından bildirilir. Aylık
bağlanmış veya bağlanacak olanlara yapılacak
bildirimlerin iadeli taahhütlü posta ile gönderilmesi esastır. Aylık
bağlanmış olanlarla ilgili eksikliklerin veya yanlışlıkların
giderilmemesi halinde, tebligat tarihinden itibaren üç aylık sürenin sona
erdiği tarihin içinde bulunduğu ödeme döneminin sonunda aylık
kesme veya düzeltme işlemi yapılır ve fazla ödenen tutarlar geri
alınır. Aylık bağlanmasına esas rapor ve belgeleri
gerçeğine aykırı olarak düzenleyenler ile bu nitelikteki rapor
ve belgelere dayanarak aylık aldığı tespit edilenler
hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
hükümlerine göre işlem yapılır."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu
İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/n-2. Maddesinin Tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Mustafa Moroğlu Hülya Güven
Eskişehir İzmir İzmir
Sakine Öz Aytuğ Atıcı Bülent Kuşoğlu
Manisa Mersin Ankara
Kadir Gökmen Öğüt Süleyman Çelebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge söz isteyen Süleyman Çelebi, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bu yeni dönemde Sayın Başbakanın kampanyası Biliyorsunuz, daha önce çıraklık dönemiydi, daha sonra kalfalık dönemi, ustalık dönemi, biz de bu ustalık döneminde Türkiyenin gerçekten daha adil, daha adaletli, daha hukuka saygılı bir şekilde yönetileceği gibi bir ustalığı seçtiğini düşünmüştük. Yanılmışız, bu ustalık dönemi torbaların büyüdüğü dönem, çuvalların büyüdüğü dönem, harara dönüştüğü dönem ve bu ustalık dönemi yasaların birbirine karıştırıldığı dönem; kimsenin bir şeyden anlamadığı, adaletsizliğin ve hukuksuzluğun egemen olması için yaratılmış bir dönem. Bunları şimdi görüyoruz. Bunları şimdi görüyoruz. Burada nerede görüyoruz? Bütün uygulamalarda görüyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonumuz, yeni madde ihdasında, hemen bir şey olduğu zaman oraya oturuyorlar, ne güzel ama burada diğer hukuksuzlukları anlattığımızda, adaletsizlikleri anlattığımızda lütfetmiyorlar. Nerede adaletsizlikler oluyor? Vakıflarla ilgili düzenlemeler oluyor, burada grup başkan vekilleriyle görüşüyorum, çok samimi duygumla, Ya, doğru, olabilir bu, olmalı. diyorlar. Bakanlarla görüşüyoruz, Olmalı. diyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır,
biz Bakalım. dedik. Ben Olabilir. demedim, Tabloyu görelim.
dedim.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) Yani iyi niyetinizi
anlatmaya çalışıyorum, iyi niyetle
baktığınızı bir an için düşünüyorum.
Sayın Bakanlar da böyle daha önce söz
vermişler, onlar da Bakalım. diyorlar. O baktıkları yeri
biliyorum. Baktıkları yer, hani eskiden hep şikâyet ediyordunuz
ya, bürokrasinin iktidarı
Gerçek bürokrasinin iktidarını
şu anda AKPli bütün milletvekilleri görsün istiyorum çünkü oraya
tosluyorsunuz. Orada bir bürokrat Bu olmaz. dediği zaman
Bunu
komisyonlarda da görüyoruz, bunu yasama Meclisinde, burada da görüyoruz, bundan
sonraki uygulamalarda da. İlk önce sizleri ikna etmemiz bir şey ifade
etmez, ilk önce bürokratları ikna etmemiz lazım ki biz buradan bu ve
benzeri adaletsizlikleri bir engelleyebilelim, çözebilelim.
Bunu niçin söylüyorum? Şimdi, şöyle bir
şey söylendi: Sevgili kardeşimiz İdris Bey Tutuklama istisna
olmalı. diye bir değerlendirmede bulundu. Şimdi, tutuklama,
evet, istisna bir tedbirdir ama bu tedbiri birilerine göre başka,
birilerine göre başka uygularsanız
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
İrademizi de açık olarak söyledik.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) Hayır, hayır,
söylendi ama ben bir şey anlatıyorum ya, Adalet Bakanımız
da burada, onun için anlatıyorum.
Şimdi, istisnai durum birilerine göre farklı
uygulanıyor. Örneğin elinde palası olmayan, elinde satırı
olmayanlar, çiçek atanlar, gül atanlar, karanfil atanlar tutuklanıyor,
satırla dolaşanlar, satırla kadına vuranlar
tutuklanmıyor. (Ak Parti sıralarında gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Biz de
istiyoruz tutuklansın, biz de istiyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Şimdi, niye? Çünkü
diyoruz ki: Bu dönem hukuksuzluk dönemi, adaletsizlik dönemi, bu
uygulanıyor. Burada da görüyorum. Şimdi, ne konuşursanız
konuşun, hepsini tek tek konuşmaya varım. Nasıl bir hukuksuzluk
yapıldığını burada gördük, gördük.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Tutuklansın, biz de istiyoruz. Tutuklanmasını biz de istiyoruz.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Biz Hâkime talimat
verin. demiyoruz, Öyle bir yargı oluştu. diyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) -
Tutuklansın, o da tutuklansın istiyoruz.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Hayır, hayır
öyle bir yargı oluştu ki birilerini koruyor, birilerini içeri
atıyor; bunu söylüyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ne
yapalım yani Hükûmet ne yapsın, biz ne yapalım?
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Burada mı
yargılayalım?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Palacı da
tutuklansın, molotofçu da tutuklansın.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) Yargı,
bağımsız yargı değil,
siyasallaşmıştır bunu söylemek istiyorum. Şimdi
burada, işte bu düzenlemelerin bütününe baktığımda
bakıyorsunuz, 28 Şubat vakıfları korunuyor, 12 Eylülde
darbecilerin kapattığı kitle örgütlerinin mal
varlıkları verilmiyor. Gelin, burada 23 bin kişi kaldı,
şu 4/Clilerin sorununu aşalım. diyoruz, ona
yanaşmıyorsunuz. Gelin, yaşa takılanların
sorunlarını aşalım. diye bir yaklaşım koyuyoruz,
bunları aşmıyorsunuz. Onun için, bu ustalık dönemi tam da
işte bu yeni dönemi tanımlayan, hukuksuzluğu, adaletsizliği,
bir anlayışı koruyan, diğer anlayışı
ötekileştiren bir hukuksuzluk dönemi olarak tarihe geçecek.
O nedenle şimdi vali
İşte, 70
yaşındaki insan parka gidiyor, oturuyor orada polis diyor ki: Kalk.
Engelli gidiyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) -
oradan kalk,
kalkmayanlar dışarı atılıyor. Herhâlde bununla ilgili
valilik şimdi yeni bir forum hazırlayacaktır.
OKTAY VURAL (İzmir) - Karar yeter sayısı
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Onun için, buradan bir
kez daha duyuruyorum ki bugün hukuksuz olarak gözaltına alınan
arkadaşlar, meslek örgütleri temsilcileri derhâl serbest
bırakılmalı.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Buradan talimat
veremez Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
OKTAY VURAL (İzmir) - Karar yeter sayısı
efendim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Başkan
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Yargıda değil, poliste poliste, yargıda yok şu anda, polis
gözaltına aldı.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Başkan, az
önce
BAŞKAN - Sayın Atıcı, böyle bir
usulümüz yok.
Buyurun.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Başkan,
önemli bir konuda izniniz olursa birkaç cümle edeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Az önce Grup başkan
vekili elini nasıl kaldırırsa milletvekilleri öyle oy
kullanıyor. dediniz.
BAŞKAN Evet, genel uygulamayı söyledim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Bunu çok talihsiz bir
açıklama olarak kabul ediyorum.
BAŞKAN Hayır, değil.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Hele bu açıklama bir
Meclis Başkan Vekilinden geliyorsa üzücü buluyorum. Bunu kendi adıma
reddediyorum ve bu sözlerinizi düzeltmenizi rica ediyorum Sayın
Başkan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben bir tespiti söyledim burada, sayın
grup başkan vekillerinin
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Evet. Burada hiçbir
milletvekili grup başkan vekilinin eline göre oy kullanmaz, vicdanına
göre oy kullanır. Bu sözlerinizi düzeltmenizi rica ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Atıcı.
OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, mesela ben el
kaldırıyorum reddediyorum, arkadaşlar, kabul ediyor; hiç de öyle
değil yani.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Evet, düzeltirseniz mutlu
olacağız.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
OKTAY VURAL (İzmir) - Karar yeter sayısı
istemiştim efendim.
BAŞKAN Arayacağım.
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık oldu,
elektronik cihazla oylama yapacağız.
Bir dakikalık süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (n) bendinin (2) nolu alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim
Işık Enver
Erdem Hasan Hüseyin Türkoğlu
Kütahya
Elâzığ Osmaniye
Mehmet
Günal
Antalya
"2) 2022 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "İl veya İlçe Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının
alacakları" ibaresi "il veya ilçe sosyal yardımlaşma
ve dayanışma vakıfları tarafından alınacak"
şeklinde, aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan
"İl veya İlçe Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıflarının alacakları" ibaresi
"il veya ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıfları tarafından alınacak" şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Alim
Işık, Kütahya Milletvekili.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 73üncü maddesinin (n) bendinin ikinci alt
bendinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi için söz
aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu mübarek gecede, gecenin
geç vaktinde neyle uğraştığımızı sizlere bir
hatırlatmak istiyorum. Kanunun orijinal metninde vakıflar
ibaresinden sonra alacakları muhtaçlık kararları var. Özne çoğul, bu kanunda getiriyoruz
alacağı diyoruz. Kimi kandırıyoruz anlayamıyorum?
Yani vakıfların alacakları kararlar yerine,
vakıfların alacağı kararlar ibaresi sizin içinize siniyorsa
değiştirelim. Şimdi, farklı vakıflar var, birimler
var, hepsi bir karar alacak, böyle bir şey olabilir mi? Bari Türkçeye
hakaret etmeyelim. Bu metin yanlış bir metin, dolayısıyla
önergemiz bu, Türkçeye uymayan, hiç kimsenin içine sinmeyecek, daha sonra bunu
okuyan bürokratların ve çocuklarımızın bize iyi şeyler
söylemeyeceği yanlışlığı düzeltmeye yönelik.
Bunun bu şekilde, kanun metninde olduğu şekilde geçmesi
inanıyorum ki bundan sonra bunu okuyanlara da ciddi
sıkıntılar verecek, kesinlikle bunun önergemizde
öngörüldüğü şekliyle Türkçeye uygun bir şekle
dönüştürülmesi lazım. Bu nedenle, bu amaçla verilmiştir.
Bu
vesileyle sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları
ile özellikle yardıma muhtaç vatandaşlarımıza
dağıtılan yardımların hakkaniyetli
olmadığını, özellikle seçim öncelerinde ailelere tamamen
getirecekleri oy oranında yardımların
dağıtıldığı gerçeğini bir kez daha sizlerle
paylaşmak istiyorum. Elbette ki bu ülkede yardıma muhtaç her
vatandaşımızın, hak ettiği şekliyle, devletin
kesesinden, kasasından alınmış yardımlarla desteklenmesi
onların en doğal hakkı. Ama inanınız 5 katlı
apartmanı olup da yanındaki barakada oturan yardıma muhtaç
vatandaşımızın alamadığı kömürü o apartman
sahiplerinin aldığını ben kendi seçim bölgemden
yaşadım. Hiç tanımadığım
vatandaşımız gitti Sayın Vekilim, sizden bir ricam var:
Komşumun daireleri bunlar, bunlara kömür dağıtıldı,
bana kömür vermediler. Benim kömürümü alıver." dedi. Onun için
bunları bir sistem içerisinde gerçek hak sahiplerine ulaştıracak
şekilde düzenlememiz lazım. Gecenin bu
vaktinde Genel Kurulun bu şekilde -çok özür dileyerek söylüyorum- uyduruk
önergelerle, uyduruk metinlerle oyalanmaması lazım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hocam, uyduruk
demeyelim.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Önergeleri siz veriyorsunuz.
ALİM IŞIK (Devamla) Bu, tamamen Genel Kurula
haksızlık. Bu ibare bu şekliyle geçerse doğru değil.
Yani eski hâlindeki var olan şekli kimi rahatsız etti, hangi
uygulamanın önüne engel oldu da böyle bir torba kanunda hiç gereği
olmadan bu tür düzenlemelerle herkesin vaktini çalışıyoruz, bu
yüce Meclisin değerli milletvekillerinin vaktini alıyoruz.
Önergemiz yerinde bir önerge. Takdir yüce Meclisin. Ama
bu şekliyle geçmesi hâlinde hem kendi kararımıza
haksızlık etmiş oluruz hem de bundan sonra tekrar bunu buraya
getirip yeniden değiştirmek zorunda kalırız, çünkü özneyle
tümleç ve yüklem birbirini tamamlamıyor. Yani bu metin Türkçeye ters bir
metin.
Takdirlerinize sunuyorum, teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (n) bendinin mevcut 2 numaralı alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
2) 8 inci maddesinin birinci ve ikinci
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, aynı maddenin üçüncü fıkrası
yürürlükten kaldırılmış ve mevcut dördüncü
fıkrasında yer alan "Kurum" ibaresi "Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı" şeklinde değiştirilmiştir.
"1 inci ve 2 nci maddelerin kapsamına girenlere
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca aylık
bağlanır ve Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden ödenir. Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışma Vakıfları, gerektiğinde; aylık almak
için başvuranların kendilerinin ve nafaka yükümlülerinin gelir,
yaşam düzeyi ve varlıkları hakkında, belirleyeceği
yöntemlerle inceleme yapmaya ve yaptırmaya, özel veya resmi idare,
müessese ve ortaklarından ve şahıslardan bilgi ve belge istemeye
yetkilidir.
Aylık bağlanmasında, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarınca sosyal
inceleme raporları ve gerektiğinde sağlık kurulu
raporları da dikkate alınarak ilgililerin bu Kanuna göre aylık
bağlanması şartlarını haiz oldukları yönünde
verilmiş kararlar esas alınır. Aylık bağlama
işlemi sırasında veya aylık bağlandıktan soma
yapılacak incelemeler sonucunda, aylık bağlama
kararını etkileyebilecek yanlışlık veya eksikliklerin
tespit edilmesi halinde, bu durum ilgisine göre Vakıflara, aylık
bağlanana veya bağlanacak olana ve gerektiğinde ilgili idarelere
Vakıf veya Bakanlık tarafından bildirilir. Aylık
bağlanmış veya bağlanacak olanlara yapılacak
bildirimlerin iadeli taahhütlü posta ile gönderilmesi esastır. Aylık
bağlanmış olanlarla ilgili eksikliklerin veya
yanlışlıkların giderilmemesi halinde, tebligat tarihinden
itibaren üç aylık sürenin sona erdiği tarihin içinde bulunduğu
ödeme döneminin sonunda aylık kesme veya düzeltme işlemi
yapılır ve fazla ödenen tutarlar geri alınır. Aylık
bağlanmasına esas rapor ve belgeleri gerçeğine aykırı
olarak düzenleyenler ile bu nitelikteki rapor ve belgelere dayanarak aylık
aldığı tespit edilenler hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre işlem
yapılır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFÜ ELVAN
(Karaman) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal
Güvenlik Kurumu Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü kapatılarak
görevlerinin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal
Yardımlar Genel Müdürlüğüne devredilmesi nedeniyle maddede yer alan
ve Sosyal Güvenlik Kurumunu ifade eden "Kurum" ifadesi
"Bakanlık" olarak değiştirilmiştir.
Ayrıca madde ile Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıflarınca muhtaç olduğuna karar
verilenlere Bakanlıkça aylık bağlanmasına ilişkin
hususlar ile düzenlenmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, daha önce teklife iki yeni
alt bent eklenmiş olduğundan kabul edilen (n) bendinin (2)
numaralı alt bendinin numarası kanunun yazımı
sırasında (4) numaralı alt bent olarak teselsül ettirilecektir.
Şimdi, yeni madde ihdasına dair iki adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (n) bendine mevcut 2 numaralı alt
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bendin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Nurdan Şanlı Sermin Balık
Ankara Elâzığ
"5) Geçici 2
nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 3- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihe kadar bu Kanun kapsamında yersiz veya
fazla ödenmiş aylıklar sebebiyle ilgililer adına
çıkarılmış olan borç ve para cezaları ile bunlara
ilişkin faizler terkin edilmiş sayılır ve haklarında
herhangi bir adli, idari ve icrai takibat yapılmaz.""
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Sayın Başkan salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katıldığı için önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, burada
Adli, idari, icrai takibat yapılmaz. derken başlanmış bir
şeyi de ortadan kaldırmış oluyor muyuz? Orada bir problem
olmasın. Yani Adli bir şey yapılmaz. diyoruz ama
başlamış olanlar
BAŞKAN Evet, sayın komisyon
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kapsar, devam
eder de, kapsar bir ifade.
OKTAY VURAL (İzmir) Adli ama...
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kapsar.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Terkin
edilmiş sayılacağı için doğal olarak kendiliğinden
düşer.
OKTAY VURAL (İzmir) Adli
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hepsi
düşer.
OKTAY VURAL (İzmir) Bilmiyorum Adalet
Bakanımız orada.
BAŞKAN Konu anlaşıldı.
Madde üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (n) bendine mevcut 2 numaralı alt
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bendin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Oktay Vural Nurdan Şanlı Sermin Balık
İzmir Ankara Elâzığ
6) Ek 1 inci maddesi ile ek 2 nci maddesinin birinci
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt
çoğunluğuyla katıldığı için önerge üzerinde madde
olarak görüşme açıyorum.
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece teklifin (n) bendine
iki yeni alt bent daha eklenmiştir. Bunların numaraları kanun
yazma esnasında teselsül ettirilecektir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.34
ON
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
00.43
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat) , Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 134üncü Birleşiminin On İkinci Oturumunu
açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Dördüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi, beşinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Beşinci bölüm, 73üncü maddenin (o) bendinin (1), (2) ve (3) numaralı
alt bentleri, (ö) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentleri, (p) bendinin
(1), (2) ve (3) numaralı alt bentleri, (r) bendinin (1), (2) ve (3)
numaralı alt bentleri, (s) ve (ş) bentleri, (t) bendinin (1) ve (2)
numaralı alt bentleri, (u) ve (ü) bentleri, (v) bendinin (1) ve (2)
numaralı alt bentleri, (y) bendi, (z) bendinin (1), (2) ve (3)
numaralı alt bentleri, (aa) ve (bb) bentleri, 74üncü madde, geçici 1 ve
2nci maddeler ile 75 ve 76ncı maddeleri kapsamaktadır.
Beşinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz isteyen Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP ADINA HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 478
sayılı Tasarının beşinci bölümü üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, mübarek ramazan
ayının hayırlara vesile olmasını diliyorum,
ibadetlerinizin kabul olmasını diliyorum, Allahın
rızasını hedefleyerek yapmış olduğunuz işlerin
de hayırlı olmasını diliyorum.
İslam dünyası tarihinin en büyük
travmasını bundan yaklaşık bin üç yüz elli yıl önce Hazreti
Ali ve Muaviye çatışması akabinde Hz. Hüseyinin Kerbelada
hunharca şehadetiyle yaşamıştır.
Yaşadığımız bu acı travmanın İslam
âleminde meydana getirdiği sarsıntıların yol
açtığı ızdırapları hâlâ yüreklerimizde,
zihinlerimizde ve sosyal yaşantımızda hissetmeye devam
etmekteyiz. Bugünün ruh dünyamızdan geriye dönüp baktığımızda,
bütün bu acıların kaynağında İslam ümmetinin adalet
arayışı ve zalim idarecilerin zulmüne karşı mazlumun
direniş mücadelesi olduğunu teşhis ediyoruz.
Emevi saltanatının devlet bürokrasisine
liyakatli idareciler yerine, saltanatla akrabalık bağı olan ya
da dini mübinin kural ve kaideleri yerine Emevi zihniyetinin yandaş ve yoldaşlarını
ataması; İslam toplumundaki adalet ve hakkaniyet inancını
zedelemiş, toplum vicdanını Kur'ani köklerinden kopartacak
ölçüde sarsmıştır.
Kendi iktidarının varlığını
Emevi saltanatının varlığına ve devamına
bağlayan liyakatsiz yöneticiler, kendilerini daha da güvende hissetmek
için giderek haksızlık ve yolsuzluklarını
artırmış ve nihayet, Emevi iktidarı, adaletsizliğin ve
zulmün iktidarına dönüşmüştür. Ancak tarih bize göstermiştir
ki, hiç kimse zulümle abat olamamıştır, hiç kimsenin zulmü ilelebet
payidar kalmamıştır. İnanan toplumlar tarihin her döneminde
zulmün putlarını yıkmaya muktedir olmuştur. Her Firavunun
karşısına bir Musa, her Nemrut'un önüne bir İbrahim, her
Yezit'in yoluna bir Hüseyin çıkmıştır. İlahi adaletin
ve toplum vicdanının kırbaçları olan Aliler, Hüseyinler,
Ebu Hanifeler her defasında zalimlerin suratında patlamış
ve şehadetleriyle zulmün iktidarını yerle bir etmişlerdir.
Bugünün Türkiyesinde Emevi zihniyeti ve zulmü
hortlamış, Hükümetin bedeninde kendisini göstermiştir. Toplum
vicdanı her gün yaşanan adaletsizlik, haksızlık ve
hukuksuzluklarla derin sarsıntılar yaşamıştır.
Müslüman Türk toplumunun her farklılığı bir
ayrışma nedeni hâline getirilip, yaratılan çatışma ve
kutuplaşmalardan sürdürülebilir bir iktidar siyaseti üretilmeye
çalışılmıştır. Yandaş, kandaş ve
yoldaş renkleri taşıyanlar hükümetin birinci sınıf
vatandaşları olarak devlet katında makbul görülürken, onlardan
farklı inananlar, farklı konuşanlar ve farklı
yaşayanlar susturulmaya, sindirilmeye ve yok edilmeye
çalışılmaktadır.
Kamu görevine atanmada eşitlik, terfilerde liyakat,
paylaşımda adalet anlayışı artık terk
edilmiştir. Eşitlik ve adalet ilkeleri Emevi kriterlerine
bağlanmıştır. Adaletin temel kriteri artık hakkaniyet
ve liyakat değil AKP'ye sadakat olmuştur. Kim Tayyip Erdoğan'a
sadakatle bağlıysa adalet ve eşit muamele onun hakkı
olmuştur. Kamu görevlerine
atanacaklar, kamunun servetini paylaşacak olanlar sadece onlardır.
Adalet Tanrıçası Temisin gözündeki bağ
artık çözülmüştür. Adalet; artık vatandaşların
düşüncelerine, inançlarına, dinlerine, mezheplerine,
unvanlarına, oy verdikleri partilerine, sahip oldukları servetlerine
karşı kördür ve eşit değildir.
Artık adalet, adalet arayanın
sıfatlarına göre tecelli etmektedir. Adaleti sadece AKP'ye oy verenler,
Başbakana sadakatle hizmet edenler, Yetmez ama evet. diyenler, onunla
beraber yürüyüp beraber ıslananlar, onun vücut dilinden anlayanlar,
AVMlere tapanlar, çocuk parklarını bile ranta çevirmeye
çalışanlar, PKK açılımına destek sunanlar,
yalakalıkta sınır tanımayanlar, çapulcu olmayanlar ve
evlerinde zor tutulan yüzde 50ye dâhil olanlar layıktır. Geri
kalanlar ise yeni Emevi döneminin adaleti hak etmeyen çağdaş
köleleridir.
Bugün önümüze getirdiğiniz tasarı, bu
zihniyetin adaletsizlik ve hukuksuzluğunu yasal kılıflara sokma
çabasından ibarettir. Mahkemelerin, Bu hukuksuzdur, adaletsizdir,
hakkaniyete uygun değildir. dediği ve bu durumu muhkem kaziye hâline
getirdiği bir uygulamaya Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
kılıf hazırlanmaktadır. Mahkeme kararları boşa
çıkarılmakta, hukukun arkasından dolanılmaktadır.
Bir yetki yasası
çıkarmışsınız, Anayasaya aykırı; Hükûmet
olarak kanun hükmünde kararname çıkarmışsınız,
dayandığı yetki yasasına aykırı; uygulama
yapmışsınız, çıkardığınız kanun
hükmünde kararnameye aykırı. Şimdi bunun neresini
düzelteceksiniz?
Yanlışın yanlışının
yanlışı, hem de şeddeli yanlış. Neyi
düzelteceğiz? Kalkmışsınız, devlet memurluğu
sınavlarını kazanamamış kendi yandaşlarınızı,
akrabayı taallukatı sözleşmeli personel diye sınavsız
kamuya almışsınız, şimdi onları memur kadrosuna
geçiriyorsunuz. Peki, sınava girip de sıra bekleyen diğer
gençlerimizin hakkı ve hukuku ne olacak? Onlar size oy vermedi diye devlet
memuru olma haklarını ellerinden alıyorsunuz. Bu mu sizin adalet
anlayışınız?
Memur ve işçi alımı diye sınav
yapmışsınız, yandaşlarınızı
kayırıp korumuşsunuz. Vatandaş dava açma hakkını
kullanmış ve sınavdaki haksızlık ve suistimallerinizi
yargıya götürmüş, kendi hakkını aramış ve mahkeme
sizin sınavda haksızlık ve hukuksuzluk
yaptığınızı tespit edip sınavı iptal
etmiş. Şimdi, kalkıyorsunuz, bu, hukuksuz olduğu mahkeme
tarafından tespit edilen memur alımına kanuni meşruiyet
kazandırıyorsunuz. Adalet, hak, hukuk, nesafet, vicdan ve merhamet
bunun neresinde? Elbette o koruduğunuz ve kolladığınız
insanların da mağdur olmasını istemeyiz ama hakkı gasb
edilen diğerlerinin hakkını ve hukukunu kim koruyacak? Bu kadar
mı vicdanlar karardı, bu kadar mı gözler körleşti, kulaklar
sağırlaştı, bu kadar mı Allah korkusundan
uzaklaşıldı?
Yine, rant peşinde koşuyorsunuz. Bu kanunla,
daha önce kamulaştırdığınız yerleri devletin
ihtiyacı kalmadığı hâlde tekrar vatandaşa geri
vermiyorsunuz ya da değer
artışından istifade ettirmiyorsunuz çünkü AVM dikeceğiniz,
rant temin edeceğiniz boş alanlar kalmadı. Kamu
kuruluşlarının daha önce vatandaşın elinden
kamulaştırma yoluyla aldığı yerleri şimdi o
kuruluşlara boşalttırıp TOKİ eliyle ranta çevirmektesiniz.
Baraj ve diğer yıllara sari
yatırımlar için kamulaştırma işlemlerini tamamlamadan
inşaatlara başladınız. Kamu İhale Kanununu bu amaçla
değiştirdiniz. İnşaata
başladığınız alanlarda henüz kamulaştırma
işlemleri tamamlanmamış ve mülkiyeti hâlâ vatandaşın
elinde bulunan arazilere vatandaşın yaptığı evleri,
binaları, bahçeleri şimdi yok saymaya, onları bedavaya kapatmaya
çalışıyorsunuz. Kendi elinizle
hazırladığınız yanlış sonuçları yine
yanlış yollarla örtmeye çalışıyorsunuz. Bu arada
vatandaş mağdur olmuş, umurunuzda değil.
Devlet ciddiyet ister, planlı ve programlı
iş yapma becerisi ve kabiliyeti ister. Akşam yatıp, sabah
kalkıp Ben burada şu yatırıma başlıyorum.
diyemezsiniz. Hele de baraj, enerji tesisi, kara ve demir yolu gibi büyük
yatırımlar günübirlik şov amaçlı kararlarla yapılmaz.
Önce projelerinizi hazırlarsınız, sonra
kamulaştırmalarınızı yaparsınız, en son
inşaata başlarsınız. Siz bunun yerine önce siyasi
şovunu yapıyorsunuz, sonra bölgedeki arazileri
yandaşlarınız eliyle kapatıyorsunuz, sonra sadece
yandaşlarınızın elindeki arazileri
kamulaştırıp inşaata başlıyorsunuz ama
vatandaşa bir kuruş ödemiyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Manisa) Ne yandaşı ya, tek
bildiğiniz bu.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla)
Vatandaşımız da kendi arazisi üzerine ev yapıyor, bahçe
yetiştiriyor siz kalkıp Ben burada daha önce yatırım
kararı almıştım, o nedenle sana yaptığın
evin, yetiştirdiğin bahçenin kamulaştırma bedelini ödemem.
diyorsunuz. Var mı böyle bir hukuk, böyle bir düzen? Adam gibi önce
kamulaştırmalarını tamamla sonra inşaata başla.
Sen kalkıp seçim dönemlerinde propaganda yapacağım diye Üçüncü
Köprü, Kanal İstanbul yapacağım, hem de güzergâhı ve yeri
şurası olacak. diye belirleyeceksin sonra vatandaşın
oradaki evine, ağacına para ödemem diyeceksin. Siz hangi hukuka
inanıyorsunuz, hangi hak ve hürriyetlere saygı duyuyorsunuz, hangi
demokrasiden bahsediyorsunuz anlamak mümkün değil.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Nereden
çıkarıyorsun bunları mübarek gecede ya?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) Devleti ebed
müddet kılan adalettir, hukuka bağlılığıdır.
Adalet duygusunun kaybolduğu bir toplumda devlete olan saygı ve itaat
de yok olur. Altı yüz sene Osmanlı, otorite, istismar ve tahrik
siyasetiyle değil, adalet, hukuk ve merhametle hükmettiği için
yaşadı. Çünkü Osmanlı biliyordu ki tebaa için kimin
yönettiği değil, nasıl yönettiği önemli idi. Yönetene
değil, yönetime itibar ve itaat ediliyordu. Bu acı gerçekle Gezi
Parkında yüzleştiniz. Gezi Parkında patlayan öfke, sizin
yönetiminizin adaletsizliklerine, hukuksuzluklarına ve zulmüne
karşı toplumsal bir direniştir. Mitingler yaparak, oralarda üç
hilalli bayrakları sallayarak, mütedeyyin kardeşlerimizi inanç ve
hayat tarzları üzerinden tahrik ve istismar siyaseti izleyerek, iftira ve
fitne saçarak bu direnişi durduramazsınız. Onlar bu zulüm
iktidarının Musalarıdır, İbrahimleridir,
Hüseyinleridir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) DHKP-Clilerin avukatı
oldun ya!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) Sadece onlar
değil, evde zor tuttuğunuz yüzde 50 de artık bu zulüm ve
yağma düzeninden bıkmıştır.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen bu konuşmayı
Osmaniyede yapabiliyor musun, Osmaniyede?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) DHKP-Cnin avukatı
oldun!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sen PKKnın oluyordun ya,
sen PKKnın avukatlığını yapıyordun ya! Niye
acıttı yani anlamadım.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Onlar
artık sizin kurşun askerleriniz değildirler. Artık onlar da
size inanmıyor ve güvenmiyor çünkü onlar da adalet istiyor, onlar da hukuk
arıyor, onlar da huzur arıyor, onlar da merhamet ve vicdan sahibi bir
yönetim bekliyor. AKP zulmünün, adaletsizliğinin,
ayrımcılığının ve bölücülüğünün
ateşlediği toplumsal yangın, artık Söğütözündeki
20nci yüzyılın Emevi sarayını da sarmıştır.
Sayın Başbakan artık kendi
aklını kendi başına almalıdır, kiralık
akılları bırakmalıdır. Kiralık akillerin, kirli
beyinlerin, karanlık ruhların Türkiye'yi soktuğu yıkım
süreçleri artık netleşmiştir. Pus dağılmış,
perdeler açılmış, gerçekler görünmüştür. Artık küresel
merkezlerin, gayrimillî iş birlikçilerin, İmralı'nın,
Kandilin aklıyla değil, Türk milletinin yüksek ferasetiyle
düşünüp
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) -
bin
yıllık kardeşlik hukukunun açtığı
birlik zaviyesinden bakmalı, adalet ve merhametten asla
ayrılmamalıdır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Utan be, utan! Utanma,
arlanma yok bu adamda!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) Bu duygu ve
düşüncelerle Türk milletinin milletvekillerini saygıyla
selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Utanma yok ki bunda! Utanma
duygusu yok bunun. Sen bu konuşmayı Osmaniyede yapabiliyor musun,
yapıyor musun Osmaniyede?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
Sayın Başkan
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bir saniye
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, hatibe hakaret etti.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ne alakası var?
OKTAY VURAL (İzmir) Lütfen, İç Tüzük
gereğince tutanaklara bakın. Bundan dolayı gerekli şeyi,
kınama mı vereceksiniz, uyarma mı
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Bana bak, gecenin bir
yarısı bize Nemrut diyen orada oturuyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Lütfen, İç Tüzükü
çalıştırın.
BAŞKAN Sayın Canikliyi bir dinleyelim
efendim.
Sayın Canikli, buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, konuşmacı
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Mübarek ramazanda
çıkıp burada Nemruttan, Firavundan bahsediyor.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Niye üstüne
alınıyorsun, üstüne niye alınıyorsun? Demek ki bir
sıkıntın var.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Anlayalım, gel, yakına
gel, yakına. Anlayamıyoruz oradan ne dediğini ya!
OKTAY VURAL (İzmir) Ne diyorsun sen ya? Ne diyor
Sayın Başkan? (Gürültüler)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Yalan yanlış
konuşuyorsun bu mübarek gecede.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
çağırın da burada konuşsun, ne diyor orada? (Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Konuşma bu mübarek
ramazan günü!
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Allah, Allah yiğide bak be!
OKTAY VURAL (İzmir) Ne dedi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Konuşmacı, arsaların yandaşlarına peşkeş
çekildiği şeklinde hakarette bulundu Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Canikli, iki dakika söz
veriyorum sataşma nedeniyle. Lütfen, yeni bir sataşmaya mahal
vermeyin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayırdır Fahrettin ne
oldu ya? Hadi Yılmazı anladık da
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun görüşülen kanun teklifinin beşinci bölümü üzerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilli arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yani bu saatte, ramazanın birinci gününde böyle bir
vesileyle huzurlarınızda olmak istemezdim ama gerçekten, biraz önce
akıl mantık dışı hakaretler, iftiralar
Yani,
anlamsız, gerçekten kelimenin tek anlamıyla saçma sapan konuşmalar
dinledik.
Şimdi, bakın değerli arkadaşlar,
eğer bir peşkeş söz konusuysa,
burada çıkar açıklarsınız somut olarak. Ne, bir tane
örneği var mı elinizde? Bir tane örneği var mı, bir tane?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Daha dün açıkladım
Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Konuşma
yaptınız, bakın, bir tane somut bir şey söylediniz mi?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Daha dün açıkladım,
dün, dün! Fotoğraflarını da gösterdim dün size! Yine veririm.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Eğer
bunu ortaya koyamıyorsanız, bu iftiradır, bu iftiradır, siz
de müfterisiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) -Sayın Canikli, dün gösterdim
burada.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bakın,
AK PARTİ hükûmetleri kamulaştırmasız el atmalarla ilgili
çok ciddi rakamlar ödüyor, bu dönemde paralar ödeniyor. Ne demek bu
kamulaştırmasız el atma? Ne zaman kamulaştırmasız
el atıldı bunlara? Ne zaman kamulaştırmasız el atma
sayıldı?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) -
Yaptığınız değişiklik ne anlama geliyor?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bizden önceki
her dönemde, bizden önceki her dönemde.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Ya, bu
teklifin içindekiler ne anlama geliyor?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
Ayıptır ya gerçekten ayıptır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) -deye el altmış? Okul
yapacağım diye, sen şimdi AVM yapıyorsun oraya be!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Adaletse,
adaleti biz sağlıyoruz. Yani geçmiş dönemlerde, milletin,
işçinin, memurun, köylünün yenilen hakkını biz tescil ettik ve
vatandaşa biz ödedik. Aynı şey kamulaştırmasız el
atma için de geçerli. Öyle değil mi? Öyle. Adalet bu işte. Lafla
olmuyor adalet.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Evet, evet. Yerine AVM
yapıyorsunuz, stadyumun yerine AVM, okulun yerine AVM, sonra da adalet
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bizden önceki
dönemlerde yapılan adaletsizlikleri biz, bizim dönemde yapıyoruz.
Bakın, biraz önce ifade edildi: Amacına uygun
bir şekilde istimlak edilmiş. Ne zaman? Yirmi yıl önce.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ha, şimdi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Yirmi
yıl sonra artık gerekçe ortadan kalkmış yirmi yıl,
otuz yıl önce.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nasıl kalkmış
gerekçe?
SAKİNE ÖZ (Manisa) Geri verin mal sahibine.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Niye geri
veriyorsunuz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nasıl kalkmış?
Stadyumu şehir dışına çıkarıp mucit macit gibi
proje yapıyorsun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Çünkü neden,
bakın, kanunun buradaki amacı şudur: İstimlak amacına
uygun olarak kullanılıp kullanılmaması önemli.
Kullanılmış mı? Kullanılmış. Aradan yirmi
yıl geçmiş. Daha sonra, ya başka bir şey yapılacak
-diyelim park yapılacak ya da başka bir şekilde
değerlendirilecek- nasıl dersiniz bunu devlet geriye versin?
MEHMET GÜNAL (Antalya) İstimlak amacı
üniversite, sen otel yapmasına göz yumuyorsun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Esas
haksızlık bu olmaz mı, esas birilerine rant aktarmak bu olmaz
mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Duydun mu? İstimlak
amacı üniversite, sen oteli seyrediyorsun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Sizin
anlayışınız bu işte, bu kadar basit, bu kadar
kısır. Lütfen sözünüzü geri alın ve özür dileyin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Adam otel yapıyor,
gösterdim sana, birazdan getireyim yine, çantada duruyor. Dün burada Sayın
Bayraktara da gösterdim, sen yoktun herhâlde.
BAŞKAN Sayın Vural, tutanakları
istettim, tutanaklar gelince ara vereceğim.
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın
Başkan
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz isteyen Faik Öztrak, Tekirdağ Milletvekili
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
sataşmadan dolayı söz istiyor, saçma sapan dedi. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne sataşması ya?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Saçma sapan konuştu.
diyor.
BAŞKAN Hayır, tutanakları istettim,
hakaret varsa
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, efendim, şu
anda Nurettin Canikli konuşmasında saçma sapan ifadesini
kullandı. Neyin saçma olduğunu, neyin sapan olduğunu
BAŞKAN Buyurun, iki dakika söz veriyorum
sataşma nedeniyle.
RECEP ÖZEL (Isparta) Efendim, saçma sapana saçma
sapan demek ne zamandan beri şey oluyor?
OKTAY VURAL (İzmir) Bunlarınki seçme
saçmalar.
RECEP ÖZEL (Isparta) Düzgün konuşsun, saçma
sapan demeyelim. Başından sonuna saçma sapan işte!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Recep Bey, dün gösterdim
resimleri, kime peşkeş çektiğinizi.
4.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; iktidar partisinin
Sayın Grup Başkan Vekilinin sözlerimle ilgili olarak saçma sapan
diye nitelemede bulunmasını çok ayıplıyorum ve
kınıyorum çünkü burada söylediğim sözler
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sen sabahtan
beri hakaret ediyorsun. Ayıp ama ya, ayıp ya!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
müdahale eder misiniz
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) Sayın
Canikli, burada söylediğim sözler, burada tasarıya ilişkin
yapmış olduğum değerlendirmeler, tasarının
genelinde, içinde var olan yanlışlarla ve bir kısım
niyetleri tespit edemediğimiz, kasıtlı olarak
yandaşlarına gönderilecek bazı
RECEP ÖZEL (Isparta) Kanal İstanbul var mı
bunun içinde?
OKTAY VURAL (İzmir) Var, var!
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla)
düzenlemelerle ilgili eleştirilerdir. Dolayısıyla,
eleştirilerimizin
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Eleştirilere kimsenin bir şey dediği yok.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) Bakın,
burada Vakıflar Kanununda bir değişiklik yaptınız,
sahte beyanda bulunan vakıf yöneticilerinin görevde kalmasını
devam ettirecek bir düzenleme yaptınız. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Yandaşlara neyi kim peşkeş çekmiş?
RECEP ÖZEL (Isparta) Kim öyle demiş?
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen, sayın
milletvekilleri
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) Burada
kamulaştırma kanunuyla ilgili yanlışlar yapıyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bir tane
göster!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
müdahale edin lütfen.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben dün gösterdim
arkadaşlar yani!
OKTAY VURAL (İzmir) Bu ne ya, biraz tahammüllü
olun Nurettin Bey ya!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) Bu teklifin
içerisinde birçok arıza vardır. Ben bu arızaları beyan
etmeye çalıştım. Benim bu sözlerimi saçma sapan olarak
nitelendiren iktidar partisinin Grup Başkan Vekiline kendi sözlerinin
saçma sapan olduğunu söyleyerek iade ediyorum ve hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sadece saçma sapan
değil, belgesiz, bilgisiz
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, ben de Sayın Caniklinin açıklaması
üzerine bir katkı yapmak istiyorum kamulaştırmasız el
atmayla ilgili olarak. 2002 yılına kadar
kamulaştırmasız el atma vardı, 2002den sonra yoktu.
Anlamında bir cümle kurdu. Kanun teklifinin 24üncü maddesinde
kamulaştırmasız el atmayı 2012 yılına kadar
meşrulaştıran, ona yasal temel sağlayan bir düzenleme
vardı.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hangi kamulaştırmasız el atma
Sayın Başkan, hangisi ama?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Cumhuriyet Halk Partisinin itirazları
üzerine bu, teklif metninden çıkarıldı, şu anda kabul ettiğimiz
maddeler arasında bu yok. Yani, kamulaştırmasız el atma
2002 yılında bu yana da olanca hızıyla devam ediyor
efendim. Bunu bilginize sunuyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Vay, vay!
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Canikli, buyurun.
Sisteme girin
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) - Eczacılara bedelsiz
kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atma her gün
uygulanıyor.
8.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, bakın, bir hata
yapılıyor. Bizim dönemde istimlak kuralları bellidir ve kamu
hizmetinde kullanılmak amacıyla istimlak edilen her gayrimenkul
usulüne uygun bir şekilde ve bedeli ödenerek hatta peşin ödenerek
istimlak edilmektedir. Bu uygulama 2002den itibaren
yapılmıştır, ondan önceki dönemde çok farklı
uygulamalar vardı. Yani, bedeli ödenmeden bile vatandaşın
gayrimenkulü istimlak edilebilmekte ve kullanılabilmekteydi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Anayasa değişikliği yapıldı zaten.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ayrıca, bedeli hiç ödenmeden yine kamu
hizmetlerinde kullanılmak üzere binlerce ve çok kıymetli gayrimenkul,
daha sonra kamulaştırmasız el atma olarak
tanımlanmıştır ve bu insanların inanılmaz
mağduriyetleri ortaya çıkmıştır. Bunların hiçbiri
2002den itibaren AK PARTİ döneminde ortaya
çıkmamıştır. Biz sadece geçmiş dönemdeki -tırnak içerisinde söylüyorum
eğer zulümse- bu zulümlerin sıkıntısını ortadan
kaldırdık ve vatandaşın parasını ödedik,
vatandaşı rahatlattık. Yani, zulmü biz yapmadık, zulüm
bizden önce yapıldı. Sadece, biz mazluma destek verdik, mazlumun
parasını ödüyoruz. Bütün bedeli bizim dönemde ödendi.
Dolayısıyla, adaletse adalet bu Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, adaletin gerçek anlamda partimizin ismine layık bir
şekilde uygulaması yapılmıştır ve yapılmaya
devam etmektedir.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, ben de 60ncı
maddeye göre söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
Buyurun.
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Caniklinin açıklamaları
doğruyu yansıtmıyor. Anayasamıza göre
kamulaştırma bedeli idareler tarafından peşin ödenmek
zorundadır ancak, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti ilk kez bir
yasa yaparak kamulaştırma bedelinin taksitle ödenmesi yönünde bir
düzenleme yaptı, doğruyu konuşalım şimdi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ama hangi
kamulaştırma?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Efendim, Hangi kamulaştırma?sı yok.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Çok önemli.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Kamulaştırma bedelinin
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Geçmişten gelen kamulaştırma.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
taksitle ödenmesi konusunda bugüne kadar hiçbir hükûmetin
çıkarmadığı kanunu, Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmeti çıkardı.
İkinci olarak, demin söylediğimi tekrar edeceğim:
Kamulaştırmasız el atma, AKPnin iktidar olduğu 2002
yılından bugüne kadar olanca hızıyla devam ediyor, teklif
metninin 24üncü maddesinde yer alan düzenleme, buna yasal bir temel
kazandırmak amacıyla düzenlenmişti ama itirazlarımız
üzerine çıkarıldı, şu anda da görüştüğümüz metin
içerisinde bulunmamaktadır, bunu bilginize sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Vural.
10.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, biraz
önce Nurettin Canikli, 2002 yılından bu yana, kendi iktidarları
döneminde, peşin ödemeyle ilgili hükmü getirdiklerini söyledi
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır,
Bizim dönemimizde uygulandı. dedim.
OKTAY VURAL (İzmir)
bu Anayasa
değişikliği 2001 yılında yapıldı, 2001
yılında Milliyetçi Hareket Partisinin bulunduğu dönemde
yapıldı. Dolayısıyla
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Biz
getirdik. demedim, Bizim dönemde uygulandı. dedim.
OKTAY VURAL (İzmir) Her şeyi kendinize
yontmayın canım, Allahını seversen. Tabii, işte
gördünüz mü, biraz önce öyle söyledin ya, uygulamayla ilgili dedin.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Uygulama
bizde başladı.
OKTAY VURAL (İzmir) Bakın, Devlet ve kamu
tüzel kişileri kamu yararının gerektirdiği hâllerde, gerçek
karşılıklarını peşin ödemek şartıyla
İşte, bizim ortaya koyduğumuz, biraz önce sizin
yaptığınız taksitli ödemek. İşte, siz, böyle
mülkiyeti deldiriyorsunuz. Dolayısıyla, bu hükmü biz getirdik,
Anayasa hükmünü. Anayasanın emrini zaten uygulayacaksınız,
uygulamayacak mısın?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Biz
uyguladık.
OKTAY VURAL (İzmir) Talimatımız öyleydi
zaten.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Biz
uyguladık, bizim dönemde uygulandı.
OKTAY VURAL (İzmir) Uygulatırız tabii.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, izninizle kısa bir açıklama yapmak
BAŞKAN Sayın Canikli, buyurun.
11.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, kamulaştırmasız el atmalara ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Önce şunu söyleyeyim: Doğru, o düzenleme 2001
yılında geldi, ağırlıklı olarak, esas
itibarıyla bizim dönemde uygulandı, ondan önceki dönemlerde hiç
uygulanmadı, bunu tekraren söylüyorum, bir.
İkincisi: Hangisi taksitle ödeniyor, bu kural
geçerli yani normal kamulaştırmalarda peşin ödeme kuralı
geçerli. Hangi uygulama için ya da hangi ödeme için hangi
kamulaştırma için taksit uygulaması var? Yirmi yıl önce, otuz yıl önce, kırk yıl
önce vatandaşın yeri gasbedilmiş, parası ödenmemiş
yani kamulaştırmasız el atma olarak ortaya
çıkmış. Şimdi, bu dönemde, mahkeme kararlarıyla devlet
veya ilgili kurum çok yüksek meblağlarla, tazminat rakamlarıyla
karşı karşıya kalmış. Bizimle hiç alakası
yok, bizim dönemde yapılan hiçbir icraatla ilgisi yok; çok ciddi rakamlar
ortaya çıkmış. Eğer o ortaya çıkan rakamları
devlet öderse ya da ilgili belediye, bütçesi yetmez, hiçbir il bütçesi yetmez.
Dolayısıyla, mecburen onlara taksit getirilmiştir ama bizim
dönemdeki istimlaklerin hiçbir tanesi için taksit uygulaması yoktur.
Bizden önceki dönemlerde gasbedilen ama tazminat şimdi hükmedilen
olaylarla ilgili olarak -çünkü böyle bir rakama ne bütçe yeter ne de
belediyelerin bütçesi yeter ne de ilgili yatırımcı
kuruluşların bütçesi yeter- mecburen taksit uygulaması
getirilmiştir, olay budur.
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Demek var
taksit uygulaması.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Bizden önceki dönemlerle ilgili.
OKTAY VURAL (İzmir) Var mı,
yok mu? Getirdiniz mi, getirmediniz mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan
BAŞKAN Lütfen Sayın Özel
Sayın Özel,
böyle bir usulümüz yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sadece
tutanağa geçmesi için bir şey
BAŞKAN Olur mu Sayın Özel?
Yok böyle bir usulümüz. Sayın grup başkan vekilleri konuştu.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN - Bölüm üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Faik Öztrak, Tekirdağ
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FAİK ÖZTRAK
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin beşinci bölümü üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle, grubum ve
şahsım adına Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hükûmetin katılımcı
demokrasiye ne kadar özen gösterdiğini önümüze gelen torba daha
doğrusu çuval yasa tasarısı sürecine bakarak anlamak mümkün.
Yasa tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine ilk geldiğinde 56
maddeydi, şimdi ise madde sayısı, Genel Kurulda
tartıştığımız madde sayısı 76ya
çıkmış durumda. Ama sadece şu anda görüştüğümüz
maddenin, 73üncü maddenin altında 53 tane madde daha var. Yani 56
maddelik bir yasa tasarısı, Mecliste müzakere sürecinde
yaklaşık 150 maddeye çıkmış durumda.
Peki, değerli milletvekilleri, yasaya
eklenen bu yeni maddeler hakkında bu değişikliklerden
etkilenecek paydaşların ne kadar görüşü alındı? Ne
kadar katkıda bulundular bu değişikliklere? Çak açık
söyleyeyim, bugün burada yapılan, bu yasa sürecinde burada yapılan,
iktidar partisinin Vatandaş için neyin iyi olduğunu ben bilirim, o
bilmez. mantığını yansıtıyor. Artık,
iktidar milletvekilleri de neye oy verdiklerini bilmiyorlar. İşler o
kadar çığırından çıkmış vaziyette ki iktidar
kendi getirdiği önergeyi sırf biz destekledik diye dün reddetti,
bugünün sonunda bu yüzden tekriri müzakere yapmak zorunda kalıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, günlerdir uğraşıyoruz. Görüştüğümüz
torba yasa içinde bugün ciddi dalgalanmalara maruz kalan Türkiye ekonomisinin
derdine derman olacak herhangi bir düzenleme bulunmuyor. Mevcut bu yasa,
ekonomide mevcut olan ve bugün Türkiye'den sermayenin kaçışına
yol açan hangi kırılganlıkları giderecek hangi önlemleri
getiriyor? Piyasalardaki güven kaybını telafi edecek hangi önlemler
bu yasaya konmuş vaziyette.
Bakınız,
değerli milletvekilleri, yarın öbür gün bu günleri
arayacağız, Niye biz bu fırsatı kullanmadık.
diyeceğiz. Ben şunu söyleyeyim: Aslında burada yapılan
düzenlemelere baktığımız zaman tam tersi etki yapacak, güven
bunalımını, güvensizliği daha da artıracak
birtakım düzenlemeler var. Örneğin, Turkcell yönetimine ilişkin
düzenleme. Açıkçası, bu düzenlemeyle Hükûmete, eski
bakanlarını, eski dostlarını Turkcellin yönetimine atam
imkânı getiriliyor. Bu, mülkiyet hakkına müdahale değerli
milletvekilleri. Mülkiyet hakkına müdahale ederseniz, bu, özellikle
Türkiye'de yatırım yapacaklarda çok ciddi endişe ve kuşku
uyandırır. Sonuçta, sıcak paranın suyunu çekmekte olduğu
bir dönemde doğrudan yabancı sermaye
yatırımlarını da kaçırmış oluruz.
Değerli
milletvekilleri, bakın, bugün olağanüstü bir gün yaşadık.
Merkez Bankası bugün doların ateşini düşürmek için tam 7
kez döviz satım ihalesi açtı, toplam 2,3 milyar dolar sattı.
Döviz ihalelerine gelen teklif 3,5 milyar dolardan fazla. Piyasada çok ciddi
bir döviz talebi var. Nitekim, Merkez Bankası rezervinin neredeyse yüzde
2sini tek günde sattı. Ancak dolar kurunu 1,97den 1,95lere çekebildi.
Bir başka ifadeyle, yetersiz olduğu artık herkes tarafından
söylenen rezervlerin yüzde 2si beş altı saatte gitti, dolar sadece 2
kuruş düştü. Bu, rezervlerimizi boşa
harcadığımızı gösteriyor. Önce şunu sorayım:
Hani bu ülkede dalgalı kur rejimi vardı? Bu dövizler kime
satıldı arkadaşlar? Hükûmet neden ülkeden çıkmaya
çalışan sıcak paracıya dövizi ucuza satarak çıkma
imkânını veriyor? Bunun iki nedeni var; biri ideolojik, diğeri
ise travmatik. Ekonomiye ideolojik yaklaşan Hükûmetin faiz
takıntısı bugün Merkez Bankasının tek kol ile dövüşmesine
neden olmaktadır. Sırf bu yüzden milletin döviz rezervleri
Başbakanın şikâyet ettiği faiz lobilerine ucuza
satılmakta, bu lobilerin zarar etmeden kaçmaları
kolaylaştırılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, son on yıldır izlenen sıcak parayla ekonomiyi
şişirme politikalarının yarattığı
kırılgan yapı küresel likiditedeki dalgalanmaların bizde
çok şiddetli hissedilmesine neden olmakta ve iktidara travma
yaşatmaktadır. Bakın, 2002 yılından önceki seksen
yılda tüm iktidarların yaptığı dış borç 130
milyar dolardı, bu iktidar buna 220 milyar dolar ekledi. Yani, AKP
iktidarında dış borç 350 milyar dolara çıktı;
artış 2,7 kat. Yine, tüm Türkiye'nin döviz açık pozisyonu bu
iktidar işbaşına geldiğinde 85 milyar dolardı,
şimdi 451 milyar dolara çıktı; artış 5 kat. Aynı
dönemde reel kesimdeki şirketlerin döviz açık pozisyonu 6,5 milyar
dolardı, bugün 152 milyar dolara çıktı; artış 23 kat.
Bugün dolar kurundaki her 10 kuruşluk artış şirketlerin kur
farkı zararını 15 milyar Türk lirası, Türkiyenin zararını
da 45 milyar Türk lirası artırıyor. Şimdi, ben merak
ediyorum, ekonomide bu kırılganlığa kim göz yumdu? On
yıldır sıcak paranın estirdiği tatlı rüzgârlarla
yelkenlerini şişirerek kendini usta kaptan zanneden, sıcak
paranın yaptığı kortizon etkisini kendinden menkul bilen
AKP Hükûmeti ve Başbakan şimdi telaş ve korku içindedir.
Başbakan her gün farklı bir kesimin bu gelişmelere neden
olduğunu söylüyor, suçluyor. İlkin iktidara gelirken bu lobilerin
icazetini alan kendi değilmiş gibi faiz lobisi suçlu ilan ediliyor, o
yetmeyince dış mihrak kartı oynanıyor. O yetmezse de Size
diaspora verelim. deniyor.
Bakın, arkadaşlar, bu iktidar döneminde ülke
sıcak paracıların, paradan para kazananların cenneti hâline
getirildi. Biz yıllarca Sıcak para ve dış borç bu
ekonominin geleceğini rehin alıyor. dedikçe sizler dünyada paradigmaların
değiştiğini söylediniz, Siz bilmiyorsunuz, bu defa her şey
farklı olacak. dediniz. Biz Üretim, tarım, sanayi dedikçe siz
Rezidans ve alışveriş merkezi dediniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Geldiğimiz noktada ülkenin tarım ve sanayi
tabanı yok edildi. Bugün mayıs ayı sanayi üretim rakamı
açıklandı, mayıs ayında sanayi üretimi bir ay önceye göre
yüzde 0,6 azalarak yeniden düşmeye başladı. Krediler Merkez
Bankasının öngördüğünden fazla artıyor ama yerli üreticiler
yerine yurt dışındaki üreticiler artan talebe cevap veriyor,
üretim yerinde sayıyor ama ithalat patlıyor.
Değerli milletvekilleri, iktidar IMF borcunu
ödemekle övünürken sadece dış borç değil, milletin borcu da
katlandı. AKP iktidara geldiğinde milletin bankalara tüketici kredisi
borcu 2,2 milyar Türk lirasıydı, bu yılın mayıs
ayı itibarıyla borç 99 kat artarak 218 milyar Türk lirasına
çıktı.
NEBİ BOZKURT (Mersin) Kredi veriyoruz, ne
yapalım?
FAİK ÖZTRAK (Devamla) Yine, AKP iktidara
geldiğinde vatandaşın kredi kartı borcu 4,3 milyar idi,
şimdi bu borç 18 kat artarak 77,2 milyar Türk lirasına
çıktı. Son iki yıldır ekonomi yavaşladıkça
vatandaş borcun altında eziliyor, sıcak parayla
şişirilen balonların gerçek olmadığını
anlıyor.
HÜSEYİN ÜZÜLMEZ (Konya) Senin balonun söndü onun
için böyle diyorsun.
BAŞKAN Sayın Üzülmez
FAİK ÖZTRAK (Devamla) Eğer bugün bize
benzeyen ekonomiler küresel iklimdeki değişiklerden bir etkilenirken
Türkiye üç etkileniyorsa bunun sebebi işte ekonomide biriktirilen bu
kırılganlıklardır değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, sözlerimi bitirmeden önce
bir konuya değinmek istiyorum. Dün Kırkpınardaydık.
Kırkpınar güreşlerinde geleneksel bayrak geçiş töreni
yapılıyordu. Onuncu Yıl Marşıyla
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NEBİ BOZKURT (Mersin) CHPnin Belediye
Başkanı
FAİK ÖZTRAK (Devamla)
ay yıldızlı
al bayrağımız er meydanında hakemler tarafından
dolaştırılıyordu. Bütün tribünlerde herkes ayağa
kalkmış bayrağımızı alkışlıyordu.
Sadece Hükûmetin sayın bakanları, Sayın Vali, Sayın
Savcı yerlerinde oturuyorlardı.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Boş
konuşuyorsun, boş!
OKTAY VURAL (İzmir) Eyvah, eyvah!
FAİK ÖZTRAK (Devamla) Bu tavrı bu kürsüden
protesto ediyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sözlerimi tamamlarken Genel Kurulu saygıyla
selamlıyor, yarın başlayacak ramazanın tüm milletimize ve
İslam âlemine hayırlar getirmesini diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, sayın hatibin bayrakla ilgili sözleriyle
ilgili Sayın Bakan açıklama yapacak.
Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Adalet Bakanı Sadullah Erginin, Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrakın görüşülen kanun teklifinin beşinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, sayın hatip, Edirne
Kırkpınar güreşlerinde yaşanan bir tabloyu eleştirmek
adına, burada maalesef yanlış olduğunu düşündüğüm
sözler ifade etti. Protokoldekilerin ayağa kalkmasını
gerektirecek olan şey, hepimizin millî marşı olan İstiklal
Marşıdır. Bayrağımıza elbette ki sonuna kadar
saygımız vardır ama bir ideolojik söylem hâline getirilen ve
inatla ısrar edilen Onuncu Yıl Marşında
vatandaşlarımızı ya da protokolü ayağa kalkmaya
zorlamak kimsenin hakkı değildir, haddi değildir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Hepiniz çok
rahatsız oluyorsunuz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onuncu Yıl Marşı
ideolojik olur mu Sayın Başkan!
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Türk
Bayrağı alerji mi yapıyor?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Bülent Arınç
nasıl diyorsa
AHMET YENİ (Samsun) Bayrak sevgisini sizden
öğrenecek değiliz ya!
OKTAY VURAL (İzmir) Bayrak geçerken ayağa
kalkılır Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) O
sancaktır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Saygı duyacaksınız, bayrağa saygı!
Marşı söylemeyin, bayrağa saygı!
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Adalet Bakanı Sadullah Erginin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ
(Samsun) Bayrağa saygıyı sizden mi öğreneceğiz!
BAŞKAN Bir
saniye
Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben Sayın Bakanın
açıklamalarını üzüntüyle dinledim. Sayın Faik Öztrak
Kırkpınarda yaşanan olayları zamanın izin
verdiği ölçüde anlattı. Kırkpınarda yaşanan olay
milletimiz açısından son derece üzüntü vericidir. Birincisi: Orada
Onuncu Yıl Marşı söyleniyor. Onuncu Yıl Marşı bu
cumhuriyetin marşlarından birisidir. (Gürültüler)
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) 100üncü yıl!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, cumhuriyetin Onuncu Yıl
Marşını burada eğer siz cumhuriyetin
marşlarından biri olarak kabul etmiyorsanız yazık size!
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Onuncu Yıl Marşı faşist bir
marştır, ırkçı bir marştır
OKTAY VURAL
(İzmir) Orada Türk kelimesi geçtiği için alerji oluyorlar
herhâlde.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) İkincisi
OKTAY VURAL
(İzmir) Yani Türk ismi geçtiği için öyle mi oluyor! Türk milleti
üzerine yemin ettin, namusun ve şerefin üzerine yemin ettin!
MEHMET
METİNER (Adıyaman)
cumhuriyetin marşı değil o.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sen de faşistsin o zaman.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun Sayın
Hamzaçebi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet, cumhuriyetin Onuncu Yıl
Marşını faşist olarak niteleyen bazı faşist
kafalar var orada, öyle görüyorum.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Aynaya bak sen!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) İkincisi şu: O bayrak orada geçiyor,
bir tören yapılıyor ve on binlerce insan ayağa kalkmış
durumda. Siyasetçilerin görevi halka saygı duymaktır, halkın
saygı gösterdiği değerlere saygı göstermektir
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Söyleyene bak!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul)
ama öyle anlıyorum ki AKPnin artık
halkın saygı gösterdiği değerlere saygısı
kalmamış, halktan kopmuş.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Canikli, buyurun.
14.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkanım, Türk milletinin bir tane marşı vardır, bedeli
kanla ödenen, canla ödenen; o da İstiklal Marşıdır. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) O da
İstiklal Marşıdır. Eğer gerçekten samimiyseler,
gerçekten İstiklal Marşının ruhundaki o özü samimi olarak
savunuyorlarsa, o mısraları samimi olarak savunuyorlarsa başka
marşa ihtiyaç yok, o bütün ihtiyacımızı karşılar.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Onun için mi okullarda kaldırıyorsun törenleri?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) O bütün ihtiyacımızı
karşılar. Eğer gerçekten öyle bir şey istiyorsanız
orada İstiklal Marşı okunurdu, herkes de ayağa
kalkardı, gururla kalkardı, onurla kalkardı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, efendim bir
BAŞKAN Açılsın efendim, bir dakika.
15.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Canikli, öyle bir cümle söyledi ki Kırkpınarda
İstiklal Marşı yerine Onuncu Yıl Marşı okundu
gibi bir değerlendirme yaptı, cümleleri öyle anlaşılıyor.
Orada İstiklal Marşı da okundu, Onuncu Yıl Marşı
da okundu. Mesele şudur: Oradaki on binlerce insan, on binlerce
vatandaş, o marşa ve o marş eşliğindeki bayrak
gösterisine saygı göstermiş, ayağa kalkmış. Siyasetçinin
yapması gereken, halkın gösterdiği saygıyı,
halkın saygı gösterdiği değerlere onun da saygı
göstermesidir. Anlaşılan Adalet ve Kalkınma Partisi, Onuncu
Yıl Marşını cumhuriyetin marşlarından
saymıyor. Onuncu Yıl Marşını saymadığına
göre herhâlde
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bu nasıl
mantıktır Allah aşkına, şarkıları,
türküleri...
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, orada ellerini, kollarını sallayarak
konuşan bir arkadaşımız var, izin verirseniz ona söz
hakkı verin ne dediğini ben duyayım ki Parlamento da duysun ona
göre değerlendirelim.
Değerli arkadaşım, bağırıp
çağırmaya gerek yok; söz isteyin size söz versin.
BAŞKAN Evet, Sayın Hamzaçebi, lütfen
şahsileştirmeyelim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Kısaca Kırkpınarda yaşanan milletimiz adına üzüntü
verici bir tablodur, bunu bir kez daha Genel Kurulun bilgisine sunuyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kimse kimseye
baskı yapamaz, baskı yapmamalı.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen
OKTAY VURAL(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
16.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Adalet Bakanı Sadullah Erginin ve Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL(İzmir) Sayın Başkan, Onuncu
Yıl Marşı tabii, ülkemizin bir marşıdır
şüphesiz ama bu marşta Türk kelimesi geçtiği için buna
faşist diyen bir kafayı kınıyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ne
alakası var?
OKTAY VURAL(İzmir) Gerçekten kınıyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Böyle bir
yorum yapılır mı?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Faşist
zihniyetle yazılmış bir marş.
OKTAY VURAL(İzmir) Sayın Başkan,
alkışlanan
BAŞKAN Sayın Korkmaz, lütfen! Sayın
hatibi dinleyelim lütfen.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hadi arkandaki
bağırıyor, sana ne oluyor be! Sen niye rahatsız oluyorsun?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Ben Türküm.
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) Niye
rahatsız oldun, Türkten mi?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Hadi oradan!
BAŞKAN Sayın Vural, siz buyurun.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Faşist zihniyet
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen!
OKTAY VURAL(İzmir) Sen muhatap olunacak birisi
değilsin ki.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Ben, özbeöz Türküm
OKTAY VURAL (İzmir) Sen değilsin, hadi hadi!
Hadi, yürü yürü, dışarı çık sen.
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen siz devam edin.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, orada
bir marş okunuyor, ayağa kalkılması değil, orada
bayrağa saygı esastır. O bakımdan, marşla ilgili bir
hassasiyetiniz olabilir ama ay yıldızlı bayrak varken ve bir
geçit varken ona saygı duymak
Zannederim, ay yıldızlı
bayrak herhâlde saygıyı hak ediyor.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) O bayrağın
manasını biz sizden daha iyi biliriz.
OKTAY VURAL (İzmir) Orada Onuncu Yıl
Marşı çalınıyor diye kalkmamak doğru olmaz diye
düşünüyorum.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Bayrağı
sizden öğrenecek değiliz biz.
OKTAY VURAL (İzmir) Söylemeyebilirsiniz ama bayrak
olduğu zaman saygı duymamız gerekiyor. O saygının
bakanlar tarafından, devlet tarafından esirgenmiş
olmasının yadırganması gerekiyor. O bakımdan, bayrak
geçişinde muhakkak gerekli saygıyı göstermek gerektiğini
düşünüyorum. Mehter Marşı eşliğinde de olabilir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Siz o
bayrağın manasını öğrenin, tarihini öğrenin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Gel de
burada konuş, burada. Gel buraya.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Ne
bağırıyorsun ya!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Üstünde önerge ver, çık
ALİM IŞIK (Kütahya) Vatandaş da duysun,
kürsüden konuş.
OKTAY VURAL (İzmir) Ya, ne duyacak ya! Türk
kelimesi geçiyor diye faşist diyor yani ne diyeyim işte.
İşte bu, Türk milleti önünde şeref ve namus yemini etmiş
birisi; ayağını mı kaldırdı, ne yaptı!
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN Bölüm üzerinde şahsı adına
söz isteyen Özgür Özel, Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Böyle, ramazanın ilk saatleri dendi,
karşılıklı anlayışla başladı, bunun
böyle sürmesini umut ediyorduk ama şunu söylemek lazım: Tabii, Bu
ülkenin bir tane marşı var. derseniz, o, ülkenin İstiklal
Marşıdır, onda kimsenin bir itirazı olamaz ama bu ülkenin
başka ortak değerleri de var. Ben, Onunu Yıl Marşına
laf etmenin de, Mehter Marşına laf etmenin de bunun gibi hepimizi
birleştirecek ve bugüne kadar birleştirmiş bir şeye laf
etmenin gerçekten çok ayırıcı ve bugüne kadar
yapıldığı gibi toplumu bölmeye yönelik bir şey olduğunu
düşüyorum ve bu tavrı iktidar partisinin sekiz gündür süren yorgunluğuna
vermek istiyorum.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Hadi oradan!
Zihnimiz çok parlak bizim.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Yoksa, aksi takdirde, gerçekten
kabul edilemez bir şey yapıyorsunuz burada.
Size, yarın bu kürsüden çıkıp başbakan
yardımcılarınızın, bakanlarınızın,
milletvekillerinizin Onuncu Yıl Marşıyla ilgili hiçbir
sorununuzun olmadığıyla ilgili açıklamalarını
ifade ederim, Manisada, İzmirde Onuncu Yıl Marşına alkış
tutan milletvekillerinizin teker teker fotoğraflarını
gösteririm.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Olabilir ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sonra da bu marşa haksız
ve hadsiz bir şekilde Faşist bir marş. diyenleri gerçekten
kınıyorum.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Sizin zihniyetiniz
faşist!
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Siz kendinize
bakın!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ne
diyorsun be, ne diyorsun?
BAŞKAN Sayın Korkmaz, lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Çok açıkça şunu söylemek
lazım ki bugün İstanbulda bir şeyler oluyor, herhâlde
İstanbulda olan bir şeyleri örtmeye çalışıyor burada
birileri.
Bugün İstanbulda Taksim
dayanışmasından 34 kişi, sivil toplum örgütleri, meslek
örgütleri ve sendikaların temsilcileri sadece basın
açıklaması yapmak istedikleri için tutuklandılar. Bugün, bu
olaya tepki veren binler sokaklara çıkmak istediğinde bütün polis
araçlarından İstanbulun ara sokaklarında ana arterlerinde
Sokağa çıkanı göz altına alırız. anonsları
yapıldı. Bunu Türkiyeye niye yapıyorsunuz? Biz bu
anonsları, bu adı konmamış sıkıyönetimi ve
sokağa çıkma yasaklarını 1980 darbesinde ve Kenan Evren
yönetiminde bırakmamış mıydık?
Ve açıkça şunu söylemek istiyorum size: Türkiye
bugün ayağa kalktı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ne oldu da ayağa
kalktı, ayağa kalkacak ne var yani?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bugün ayağa kalkarken,
İstanbul Valisi, herhâlde bir ikizi var, o çiçekler, böcekler, o Taksim
Meydanında sizinle birlikte olmak isterdim. diyen, tweet atan
İstanbul Valisi, Gezi Parkından o tweetten sonra olumlu reaksiyon
alan İstanbul Valisi, bugün damarları şişe şişe
meydan okudu ve bu tabloyu ortaya çıkardı. İstanbul Valisi, Gezi
Parkındaki çocukları davet edip onlarla çay kahve içmişti ve
onlara bir söz vermişti: Hep beraber Gezi Parkında
olacağız. Bugün, polis koridoruna aldığı Gezi
Parkına gitti ama o çocukları oraya davet etmedi. O bir kahvenin
kırk yıl hatırı vardı, o hatır kırk gün bile
sürmedi ve öylesine kötü bir tutum içinde kaldı ki çıktıktan
sonra, bir buçuk saat sonra park tekrar kapatılmak zorunda kaldı.
Oysa, bugün, bugünün güzelliğine uygun olarak keşke şöyle bir
şey yapabilseydik: İstanbul Valisi, oraya, bugün gözaltına
aldığı o dayanışma platformunu ve gençleri davet
etseydi.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Meşruiyetini
nereden alıyor o platform? Herkesi suçluyor
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) O meydanda oraya bir kürsü
koysaydık, bir maddelik bir ortak kanun bile yapabilirdik. Londradaki
Hyde Parktaki özgürlük kürsüsü gibi bir kürsü koyabilseydik oraya. Meclis TV
yayınları gibi -onu da eksik, aksak, susturarak yapıyorsunuz
ama- bir kanal tahsis etseydik ve o kürsüden herkes çıkıp özgürce,
hakaret etmemek kaydıyla en ileri fikirlerini bile dile getirebilseydi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
İşgal edilmeseydi.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bir kanun çıkarsaydık, o
kürsüye de dokunulmazlık verseydik aynı İngilteredeki gibi ve
biz o kürsüyü bir özgürlük, bir demokrasi ve bu toplumun birbiriyle
kaynaşması kürsüsü hâline getirebilseydik.
O parkın açılışına,
İstanbul Valisinin, dünyanın ilk tutuklanan, gözaltına
alınan piyanosunu ve o piyanonun sahibi David Martelloyu davet etmesini
beklerdik. David Martello Türk Marşını çalsaydı da Vali ve
direnişçiler orada gerçekten o marşı dinleyerek birlikte
helalleşebilselerdi. Bizim hayalimizdeki Gezi Parkı, bizim
hayalimizdeki özgürlük alanı, bizim hayalimizdeki özgürlük ve demokrasi
kürsüsü Gezi Parkının oraya konmalıydı. Bugün
koyamadınız.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Tamam, iktidara gelince
yaparsınız canım. Yapın, siz gelin iktidara, yapın.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Koysaydınız bugün
tansiyon düşerdi, bugün bu kadar gözaltı olmazdı, bugün bu kadar
çatışma olmazdı ama siz çatışmayı,
ayrıştırmayı, kavga üslubunu tercih ediyorsunuz. Oralardan
beslendiğinizi sanıyorsunuz ama oralardan kısa vadeli kazançlar
olur, parti içindeki çatlaklar kapanır ama Türkiye ortadan ikiye bir
karpuz gibi yarılır. Bunu yapmayınız ve eğer siz bunu
böyle yapmaya devam ederseniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) -
o kürsülerde konuşamayan
gençler işte böyle meydanlarda sesini duyurmaya çalışır,
Türkiyede tansiyon yükselir, hepimiz de son derece rahatsız
olduğumuz, üzüntü duyduğumuz görüntüleri görürüz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Hepinize saygılar sunuyorum, iyi akşamlar
diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu güzel gecenin ruhuna uygun
olarak, bu güzel, karşılıklı dayanışma ve
saygı ayının başladığı gibi değil de,
hepimizin başta ümit ettiği gibi devam etmesini diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına son
konuşmacı İlknur Denizli, İzmir Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İLKNUR DENİZLİ (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin beşinci bölümü üzerine şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, istatistiklerin bize
söylediği şudur: Uzun yolculuklarda trafik kazaları genellikle
eve yaklaştıkça olur. Benzer bir durumu yüce Meclisimizde de
gözlemliyoruz bugün. Hepimiz biraz fazla alıngan, biraz da
heyecanlıyız. Oysa gerilim yüklü havadan mümkün olduğunca uzak
durmamız gerekiyor.
21inci yüzyıl toplumların
değişimlerinin film seyreder gibi insanların gözlerinin önünde
gerçekleştiği bir dönem olarak hatırlanacak. Bu elbette
şikâyet edilecek bir şey değil. Zaten şikâyet etseniz de
bir anlamı yok, hayat akıyor ve sizin bir kenarda oturup olan biteni
anlamanıza izin vermiyor. Bu durumda, halkın ülkeyi geleceğe
taşıması için görev verdiği siyasi parti olarak
yapmanız gerekenler var. Toplumun değişim talebinin gerisine
düşmeyeceksiniz ve talepleri karşılayacak yasal düzenlemeleri
hayata geçireceksiniz.
Muhalefetimizin torba yasaya ilişkin kimi
eleştirilerini anlamamız mümkün, ancak muhalefetimizin de bu yasal
düzenlemeleri hayata geçirmekte geç kalmanın ciddi mağduriyetlere yol
açacağını anlamalarını rica ediyorum. Toplumun
taleplerine cevap verip yurttaşların önünü açmayan, kendi dünya
tasavvurunu halka dayatan iktidarların ülkelerini gelişmiş ülke
standardına taşımaları mümkün olmuyor. Örneğin
Mısır. Mısırda hızlandırılmış bir
tarih akışı var. Kameralar sayesinde naklen izliyoruz. Hani bir
söz vardır: İtalyanın çizme biçiminde olduğunu görmek
için İtalyaya gitmek gerekmez. İtalyaya uzaktan ve yüksekten bakmak
gerekir. Gözümüze perde çekmeden baktığımızda
Mısırda tablo çok net. Sandıktan çıkan bir iktidar var
ve o iktidar, o lider, sadece bir
yılını doldurmuş. Öncesinde ne var? Askerî, seçkinci,
kokuşmuş bir dikta rejimi. Yıllar süren karanlık dönemden
sonra atılan adım elbette Batı standartlarında bir
demokrasi olamayacaktı, uzun süren bir kara kıştan sonra ince
bir bahardı çünkü. Sonra ne oldu? Zulümle geçen tarihe özlem duyanlar, bir
yıllık iktidarı sadece yapamadıkları üzerinden
sorgulamaya başladılar. Her biri sakat demokrasi tanımları
ortaya saçılmaya başlandı. Yarısına kadar olumlu gidip
sinsice bir u dönüşle ancak diye kıvrılan ve sonu suçlamayla
biten demokrasi tanımları yapıldı. Sormadılar hiç Halkın
oyuyla seçilmiş iktidara tahammül etmezsek demokrasiyi ne kadar zaman
sonraya ötelemiş olacağız? diye. Bir yılını
doldurmuş iktidarı meydanlara çağırdılar çünkü bir
düello yapılacaktı; bir yanda sandık diğer yanda tanklar,
aydınlarsa tam ortada tarafsız, demokratik bir tutum
sergilediklerini söylediler. Çağın ruhu dediler, Güçlü olan
kazandı. dediler.
Bu dönemde bir şeye daha şahit olduk, dünya
sustu Mısırda darbe olduğunda, herkes ıslık çalarak
başka bir tarafa baktı, gizliden gizliye şu ayrım
yapıldı: Demokrasiyi hak edenler, demokrasiyi hak etmeyenler. Bu
ayırıma yaslananlar aslında şunu yaptılar:
Zenginliği hak edenler, zenginliği hak etmeyenler; medeniyete
layık olanlar, medeniyete layık olmayanlar, hatta kendi
topraklarında yetişene, doğal kaynaklarına sahip
çıkmayı hak edenler ve etmeyenler. Evet, bir de Darbe desem ne
olacak? diyenler vardı. Evet, hiçbir şey olmaz, darbe darbedir,
değişmez çünkü ancak siz değişeceksiniz, en azından
değişme şansınız olacak.
Bütün bunları söylerken bunu Mısır ve Türkiye
karşılaştırması yapmak için söylemiyorum. Ne demokrasi
tarihimiz, ne ödediğimiz bedeller, ne ekonomimiz bu
karşılaştırma için yeterli değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLKNUR DENİZLİ (Devamla) Ancak şunu
hep birlikte bilmemiz gerekiyor ki bu ülkede bunları yaparsak eğer,
bu hayatı özlersek, bu bir vahamet demektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, biraz
önce İstiklal Marşıyla ilgili, Sayın Bakan, Onuncu
Yıl Marşı
İstiklal Marşının
dışında herhangi bir marşta ayağa kalkılmaz.
diye Sayın Nurettin Canikli, Sayın Bakan söyledi.
Yani gerçekten önemli ama ben sadece şunu söylemek
istiyorum: Bakın, bu PKK marşı ve bugün
(İzmir Milletvekili Oktay Vural elindeki cep
telefonundaki görüntülü ses kaydını salona gösterdi)
Bakın, burada AKP Genel Başkan
Yardımcısı İstiklal Marşının okunmadığı,
Türk bayrağının asılmadığı bir
toplantıda saygı duruşunda bulunuyor PKKnın
marşı eşliğinde. Görüyorsunuz değil mi? Hani
kalkılmazdı, niye orada kalkıyor?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ne
alakası var! Yapmayın Allah aşkına!
OKTAY VURAL (İzmir) Niye orada kalkıyor
Sayın Başkan, niye kalkıyor?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İstiklal
Marşının dışında hiçbir marşta ayağa
kalkılmaz. Nedir olay, nedir, bilmiyoruz. Ne bilelim canım orada
OKTAY VURAL (İzmir) İşte kongre,
buyurun. İşte, buyurun, Salih Kapusuz
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Nedir o?
OKTAY VURAL (İzmir) - Burada kalkıyorsunuz da
orada niye kalkmıyorsunuz ay yıldızlı bayrak geçerken?
Bakın, burada, bakın, işte. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Böyle
yanlış bilgilendirme yapıyorsun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ne
olduğunu bilmiyoruz. Nedir ne değildir, bilmiyoruz ki.
OKTAY VURAL (İzmir) İşte, 24 Eylül 2010
tarihinde.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Nedir o,
bilemiyoruz ki.
OKTAY VURAL (İzmir) İşte, gösteriyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
Evet, bölüm üzerinde İç Tüzükün 72nci maddesine
göre verilmiş bir önerge vardır
(Gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Bakın, bakın,
nasıl?
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) 24 Eylül 2010 tarihinde.
Nasıl saygı duruşunda bulunuyorlar. İstiklal
Marşı yok, PKKnın şeyinde saygı duruşunda
bulunuyorlar.
BAŞKAN Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Beşinci bölüm üzerindeki görüşmelerin İç
Tüzük 72 çerçevesinde devam etmesini arz ederiz.
Oktay Vural Mehmet Günal Alim Işık
İzmir Antalya Kütahya
Hasan Hüseyin Türkoğlu Cemalettin Şimşek Ali Halaman
Osmaniye Samsun Adana
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kapsamlı
değişiklikler hakkında daha ayrıntılı
değerlendirme yapmak için görüşmeler devam etmelidir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı efendim.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 01.38
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
02.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 134üncü Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
5inci bölüm üzerinde İç Tüzükün 72nci maddesine
göre verilmiş önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım,
karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır ve kabul
edilmemiştir.
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun bulunmayacağı
anlaşıldığından alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 9 Temmuz 2013 Salı günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 02.01