TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
135inci
Birleşim
9
Temmuz 2013 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Mustafa Şahinin, fuarların Malatya ekonomisine katkılarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmazın, erozyonun oluşturduğu sorunlar ve çözüm önerilerine ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıakanın, Ankarada doğal gaz satışına getirilen 70 TL sınırlamasına ilişkin gündem dışı konuşması
V.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, 8/7/2013 tarihli 134üncü Birleşimde yapmış olduğu konuşmadaki bazı ifadelerinin yanlış anlaşıldığına ilişkin konuşması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 20 milletvekilinin, Zonguldakta yer altında ve yüzeyde meydana gelen çökme ve deformasyon (tasman) sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/708)
2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 21 milletvekilinin, sulama birliklerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/709)
3.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin, Elâzığ ilindeki şeker pancarı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/710)
B) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün, (2/101) esas numaralı 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/119)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan bağımsız yargı sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/79) görüşmelerinin Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve arkadaşları tarafından yaylacılık konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis araştırması önergesinin (10/242) görüşmelerinin Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 20 milletvekili tarafından Bayburt'ta yaşanan göçün nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 4/4/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 10 Temmuz 2013 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Yozgat Milletvekili Yusuf Başerin BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağışın, Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprakın, Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbekin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
8.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Bolu Milletvekili Ali Ercoşkunun AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
9.- Antalya Milletvekili Mehmet Günalın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Orta Asya ve Kafkaslar
Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği
Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım Orman ve
Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/498) (S. Sayısı: 173)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478)
5.- Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İncenin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479)
X.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin işleme alınmasının İç Tüzüke aykırı olduğuna ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin özetindeki imzanın kime ait olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
3.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin İç Tüzüke uygun olduğuna ve önerge özetindeki imzanın kendisine ait olduğuna ilişkin açıklaması
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin işleme alınmasının İç Tüzüke uygun olup olmadığı hakkında
2.- Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (p) bendinin (3) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin işleme alınmasının İç Tüzüke uygun olup olmadığı hakkında
XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, borçları taksitlendirilen spor kulüplerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/25016)
2.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, soru önergelerine ve bunların cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/25018)
9 Temmuz 2013 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 135inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
fuarların Malatya ekonomisindeki yeri hakkında söz isteyen Malatya
Milletvekili Mustafa Şahine aittir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Mustafa
Şahinin, fuarların Malatya ekonomisine katkılarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA ŞAHİN (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; fuarların Malatya ekonomisine
katkılarından dolayı gündem dışı söz
almış bulunmaktayım, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Doğu ile batı arasında
bir köprü görevi yapan Malatya, 2002 AK PARTİ iktidarlarıyla birlikte
ekonomi, sağlık, ulaşım, eğitim, kültür ve sanat alanlarında
yapmış olduğu hamlelerle bölgesinde her geçen gün cazibesini
artıran bir il olmuştur. Bölgesinde en fazla ihracat yapan, en fazla
şirket açan, en fazla patent alan, teşvik kapsamında en fazla
istihdam gerçekleştiren, ihraç ürünlerinde çeşitliliğini artıran
bir ilimizdir. Bölgede lider olmak ve dış piyasalarda rekabet etmek
istiyorsak dünyada meydana gelen teknolojik değişim ve yenilikleri
kendi insanlarımıza sunmak için ilimizi âdeta bir fuar ve kongre
merkezi hâline getirmekteyiz.
Malatyamızda istihdam fuarı,
kitap fuarı, tarım ve hayvancılık fuarı, yapı
dekorasyon fuarı ve geçen hafta 3-7 Temmuz tarihleri arasında
düzenlenen bölgenin en kapsamlı ticaret ve sanayi fuarıyla birlikte
kayısı festivalimizi de gerçekleştirdik. İlimizin kültür ve
sanat birikimini gelecek nesillere taşıma adına Anadolunun en
kapsamlı çalışması olan Uluslararası Kervansaray
Buluşması ile Malatya Uluslararası Film Festivali 2010
yılında hayata geçirilerek Anadolunun en eski şehir devletinin
kurulmuş olduğu ilimizin kültürel ve sanatsal anlamda
tanıtımına ciddi katkılar sunmuştur.
Değerli arkadaşlar, bu
çerçevede yapılan tanıtımlarla Kürt yazar Ahmedi Haninin eseri
olan Mem u Zin adlı eserin âdeta açık hava film platosu olan
Arapgir ilçemizde çekilmesi, ayrıca yeni dizilerin çekilmesi için de
çalışmalar devam etmektedir.
8inci Cumhurbaşkanımız
cennetmekân Sayın Turgut Özalın geleceği öngörerek
Malatyamıza kazandırmış olduğu Turgut Özal Tıp
Merkezinin referans hastanelerden biri hâline gelmesi, sağlık turizmi
noktasında tıp merkezimiz âdeta dumansız baca görevi görmesiyle
Malatyamızın ekonomisine ciddi katkılar
sağlamıştır.
Değerli
milletvekilleri, ilimizde düzenlenen ulusal ve uluslararası kongre,
sempozyum ve çalıştaylara ev sahipliği yapacak potansiyele sahip
kongre ve kültür merkezimizle birlikte beş yıldızlı
otellerimizin azımsanmayacak seviyede olması, bu tarz
organizasyonlara ev sahipliği yapmamızı
kolaylaştırmaktadır. Bir
ilin kalkınması, gelişmesi ve bölgesinde rekabet edecek duruma
gelmesi sadece bir alanda başarılı olmasıyla mümkün
değildir. Onun için ekonomi, sağlık, ulaşım,
eğitim, kültür ve sanat alanlarındaki gelişmeleri ve yenilikleri
ulusal ve uluslararası fuarlar, festivaller ve kongrelerle
gerçekleştirmemiz mümkündür. Ayrıca, Malatyamızda
Beydağı Ağaçlandırma Projesiyle
Ayrıca,
bilindiği gibi, diğer bazı birçok alanlarda park
alanlarımızı, yeşil alanlarımızı katlederek
birtakım yapıların yapıldığını yüce
milletimiz esefle izlemektedir.
Ayrıca,
geçenlerde, elbette ki talihsiz bir çıkışla beraber Gezi
olaylarının vuku bulmasıyla ülkemizde, yaklaşık
kırk günden beri bizim bu kürsüden gerçekten hakaret edilmedik hiçbir
şeyimizi bırakmayan muhalefeti, biraz daha, bu aziz, mübarek günde, ramazan
ayında itidale davet ediyorum.
Özellikle, buradan
eli palalı insanları biz de lanetliyoruz ve kınıyoruz.
Ancak bunları görürken ellerinde sapanları, molotofları, havai
fişekleri, silahları olanları görmeyip de, polisimizin
çekmiş olduğu o ızdırabı görmeden, burada,
polislerimizin intiharına neden olan konuları dile getirmenin de ne
kadar akıllı ve mantıklı olduğunu, yine yüce
milletimiz esefle izlemekte.
Ayrıca,
sokağa indiğimizde kamu malına verilen zararların,
polisimizin canına, malına
Veya binmiş olduğu
araçları tahrip edenlerin en azından o palalıdan bin kat daha
fazla aşağılık iş yaptığını,
maalesef, burada, hiçbir muhalefet milletvekilinin seslendirmediğine, dillendirmediğine
şahitlik etmekteyiz. Elbette ki polisimiz de bizim insanımız,
esnafımız da bizim insanımız. Esnafımızın da
artık imanına tak diyecek bir noktaya getirmenin de pek de
hayırlı bir adım olmadığını ben
düşünmekteyim. Onun için her şeyi mutlaka tadında
bırakmamız gerekir. Sokağı elbette ki böyle terör
meydanlarına
ALİM IŞIK
(Kütahya) Yani, palayı alıp kardeş kavgası çıkarmak
iyi bir şey mi, bunu mu savunuyorsunuz?
MUSTAFA
ŞAHİN (Devamla) Dinlersen, anlarsın!
ALİM IŞIK
(Kütahya) Elini indir, elini indir!
MUSTAFA
ŞAHİN (Devamla) Ama özür dilerim, dinleyeceksin, sen de
indireceksin!
ALİM IŞIK
(Kütahya) Elini indir!
MUSTAFA
ŞAHİN (Devamla) Bana Elini indir. diyemezsin.
ALİM IŞIK
(Kütahya) İndir elini!
MUSTAFA
ŞAHİN (Devamla) Ben hiçbir terörü kesinlikle burada övmüyorum.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Oraya konuş!
MUSTAFA
ŞAHİN (Devamla) Sen düzgün konuş ya!
BAŞKAN
Lütfen sayın milletvekilleri!
ALİM IŞIK
(Kütahya) Elini indir! Tehdit mi
Ne zannediyorsun kendini!
MUSTAFA
ŞAHİN (Devamla) Ben burada hiçbir zaman için eli palalı
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ŞAHİN (Devamla) Bunu tweetlerde atıp da AK PARTİli
olduğunu söyleyen, aşağılık işler yapanları
da kınıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Hiçbir zaman için
bu ülkede biz terörden yana olmadık.
BAŞKAN
Sayın Şahin, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA
ŞAHİN (Devamla) Nereden nereye geldiğimizi de en iyi
şekilde görüyoruz.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Gündem dışı ikinci söz, erozyonun oluşturduğu sorunlar
ve çözüm önerileri hakkında söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili
Kemalettin Yılmaza aittir. (MHP sıralarından
alkışlar)
2.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmazın, erozyonun oluşturduğu
sorunlar ve çözüm önerilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlarken idrak etmekte olduğumuz ramazan
ayının Türk İslam âlemine ve tüm insanlığa
barış, huzur, saygı, sevgi, hoşgörü ortamı
sağlamasını yüce Allahtan niyaz ederim.
Değerli
milletvekilleri, erozyon terimi son yıllarda ülkemiz gündeminde oldukça
önemli bir yer teşkil ediyor. Öncelikle, erozyon denilince akla ilk gelen
jeolojik manadaki erozyondan bahsetmek istiyorum.
Ülkemizde son
yıllarda toprak erozyonu sorununun sadece edebiyatı
yapılıyor. Maalesef, her yıl ülkemiz üzerinden
Değerli
milletvekilleri, son yıllarda başlatılan alım garantili
orman fidan üretimini daha fazla geliştirmeli, siyasi yandaş ve ahbap
çavuş tasallutundan kurtarmalıyız. Çalışkan
insanımız, suyumuz, toprağımız ve güneşimiz çok
daha iyi değerlendirilerek yurt dışına boşuna döviz
ödemekten kurtulmalıyız, hem de akıp giden vatan
topraklarımızı korumuş oluruz. On yılda 2 milyar 700
milyon ağaç diktiğini ifade eden
Hükûmet yetkilileri, bu ağaçların dikimini ve bakımını
dahi kontrol etmemektedirler. Ki bu sayı için Ya sayı
saymasını bilmiyorlar ya da dayak yememiş. gibi ifadeler
İnanmazsan git say. gibi terimlerle konu
tartışılırken, bir gerçek var ki; Şehit
ormanları adı altında oluşturulan ormanlarda bile 10 bin ağaç
dikildi. diyor. Bakıyorsunuz, o kadar ağaç yok; hatta
dayanamayıp sayıyorsunuz, 56 ağacın olduğunu tespit
ediyorsunuz. Binlerce, milyonlarca ağaç bakımsızlıktan
kurumakta. Bu konuda herkesi bir kez daha hassas olmaya davet ediyorum.
Keşke her yıl milyarlarca ağaç dikilebilse.
Toprak erozyonuyla
mücadelede tek yöntem bitkilendirme değil tabii ki ama en önemlisi
ağaçlandırma olduğu için dikkatlerinizi çekmek istedim.
Ülkemizin erozyonla
kaybı sadece verimli vatan toprakları değildir. AKPnin on bir
yıllık iktidarı döneminde uygulanan yanlış
politikalar, yanlış tercihler nedeniyle millî, dinî ve manevi pek çok
değerlerimiz, kutsallarımız
sıradanlaştırılmaya çalışılmış, saygınlığı
kaybettirilmiş yani erozyona uğramıştır.
Devriiktidarınızda devlete olan güven, adalete olan güven, emniyete
olan güven erozyona uğramıştır. Bugün söylediğini
yarın yalanlayan, adalet adına adaletsizlik, hak adına
haksızlık yapan, vatandaşı tehdit eden, azarlayan, yok farz
eden; ülke insanımızı 36 etnik parçaya ayırmaya
çalışan; terörle ekonomik, sosyal, kültürel ve silahlı mücadele
etmek yerine müzakere yöntemini seçen; tutarsız dış
politikalarıyla ülkemizi bölgede yalnızlaştıran, ABye
yaranmak için tüm kutsallarımızı ayaklar altına alan ve
hâlâ işsizlikle baş edemeyen, ekonomiyi düze çıkartamayan, pek
çok insanımızın umutsuzluğa kapılmasına sebep
olan basiretsiz, beceriksiz ve hatta son zamanlarda şımarık ve
iktidar sarhoşluğu içindeki ve devamlı gerilim üreten siyaset
anlayışınız vatandaşlarımızın nezdinde
siyaset kurumuna ve siyasetçiye ciddi bir saygınlık
kaybettirmiştir.
Tabiri caizse,
ülkemizdeki toprak erozyonu kadar devriiktidarınızdaki millî ve
manevi değerlerimizdeki erozyon da çok ciddi boyutlardadır. Üniter
yapımızda, millî birlik ve beraberliğimizde, ülke
bütünlüğümüzde AKPnin yaptığı tahribat erozyon gibi sessiz
ve derinden gitmekte, hazmede hazmede, hazmettire hazmettire
uygulanmaktadır. Türk milleti olan bitenin farkındadır ve
zamanı geldiğinde bunların hesabını mutlaka ama
mutlaka soracaktır.
Değerli
milletvekilleri, ülke yönetimi ve vatan toprağı kutsaldır,
kaderine terk edilemez. Bu duygu ve düşünceler içerisinde yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı üçüncü söz, Ankarada doğal gaz
satışına getirilen 70 TL sınırlaması
hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Aylin Nazlıakaya aittir.
(CHP sıralarından alkışlar)
3.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıakanın, Ankarada doğal gaz
satışına getirilen 70 TL sınırlamasına
ilişkin gündem dışı konuşması
AYLİN NAZLIAKA
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
ramazan ayının hepimiz için hayırlı olmasını
diliyor, on bir ayın sultanının hem ülkemize hem dünyaya
dostluk, kardeşlik ve huzur getirmesini temenni ediyorum.
Şimdi, bugün
ben evet, doğal gaz satışına getirilen bir
sınırlamayla ilgili olarak söz almış bulunuyorum
değerli milletvekilleri. Çünkü Ankarada öyle olaylar
yaşanılıyor ki son günlerde bunun ancak bir kamera şakası
programında var olabileceğini düşünebilirsiniz. Ben de az önce
bunu teyiden Meclisteki doğal gaz satın alma noktasına gittim,
PTTye gittim ve orada da bana aynı şey söylenildi. Az önce gündem
dışı konuşmadaki talebimde de iletildiği gibi,
Ankaralılar bu kartlarıyla birlikte doğal gaz almaya
gittiklerinde kendilerine bir sınırlama getirildiğini
öğreniyorlar. 70 TLnin üzerinde doğal gaz
alınamayacağı bilgisi iletiliyor kendisine. Bunun hangi
gerekçeyle olduğunu sorduklarında ise bunun EPDKnın
uygulaması olduğu söyleniliyor. Ancak,
araştırdığımız kadarıyla, öğrendiğimiz
kadarıyla bu uygulama Ankara dışında bir başka ilde
yok değerli milletvekilleri. Onun için BAŞKENT GAZ bunu hangi
gerekçeyle uyguluyor, hangi karara istinaden uyguluyor, EPDK neden böyle bir
karar aldı -eğer gerçekten böyle bir karar aldıysa- bunun gerekçesi
nedir; bunları tabii, buradan Sayın Bakana sormak istiyoruz.
Bakın,
değerli milletvekilleri, geçen yıl Nisan ayında doğal gaza
yüzde 18,8 oranında zam yapıldı. Yetmedi, Ekim ayında 9,8
oranında bir zam daha yapıldı yani reel olarak yüzde 28,6 zam
yapıldı. Ama, Nisan 2012den bugüne kadar
baktığımızda yüzde 33,3lük bir zam söz konusu. E,
şimdi, asgari ücrete yaptığınız artışlar
ortada, işçi maaşları ortada, memur maaşları ortada.
Onun için siz hangi gerekçeyle yüzde 33,3lük bir zammı yapıyorsunuz,
bunu vatandaştan hangi yüzle talep ediyorsunuz, gerçekten bunu anlamakta
güçlük çekiyorum.
Bakın, geçen
yıl zam artışı olmadan önce, nisan ayında,
hatırlayacağınız gibi metrelerce kuyruklar oluşturuldu
ve vatandaşlar orada sıraya girip önceden, zam öncesi doğal gaz
almaya çalıştılar. Ben de gittim, o vatandaşlarla birlikte
bir pazar günü sabahtan akşama kadar kuyrukta kaldım, onlarla sohbet
ettim, onların gelir ve gider kalemlerini bire bir onların ağzından dinledim. Biliyor musunuz, o
vatandaşlarımız o sıcakta, o güneşin altında
sadece ve sadece 5 ila 10 lira arasında tasarruf edebilmek için
bekliyorlardı. Ha, bu rakam size az geliyor olabilir, bu rakamı
ciddiye almıyor olabilirsiniz; o ayrı.
Size bir daha
başkentimizden manzaralar sunayım o hâlde. Geçen yıl gene nisan
ayında, Ankaranın Keçiören ilçesinde bir aile doğal gaz
alamadığı için kömür gazı zehirlenmesinden yok oldu
değerli arkadaşlar. Ben o ailenin annesini ziyaret ediyorum ve her
gittiğimde şunu görüyorum: Gardırobunda çocuklarının
ve torunlarının mantolarını, paltolarını
koklayarak hâlâ günlerini geçiriyor bu anne. Bu da yetmedi, gene
geçtiğimiz aylarda Ankaranın göbeğinde bir olay daha
yaşandı; Melisa bebek, sekiz günlük bir bebeğimiz yanarak öldü.
Neden? Çünkü ailesi doğal gaz alacak güçte olmadığı için
katalitikle ısınmaya çalışıyordu ve sobanın
düşmesi sonrasında çıkan yangın nedeniyle
yaşamını kaybetti Melisa bebeğimiz.
İşte,
başkentimizde bütün bunlar yaşanılırken siz neden böyle bir
sınırlama getirip de vatandaşın üç beş kuruşluk
tasarrufuna göz dikiyorsunuz bunu anlayamıyorum. Ha, diyelim ki
BAŞKENTGAZ kâr etmiyor, o zaman bununla ilgili de verileri aktarayım
size: Bakın, BOTAŞtan metreküpünü 73 kuruşa alıyor
BAŞKENTGAZ, daha sonrasında da 1 TLye satıyor yani
alış ve satış fiyatı arasında yüzde 40lık
bir kâr oranı söz konusu. Dolayısıyla, bu kâr yetmiyor da
mı vatandaşın cebindeki üç beş kuruşa göz dikiliyor,
bunu gerçekten anlaması mümkün değil.
Bakın,
tüketicinin korunması hakkındaki 5inci madde diyor ki: Hizmet
sağlamaktan haklı bir sebep olmaksızın
kaçınılmaz. Oysaki bu getirilen uygulama tamamen hizmet
sağlamakta bir sınırlama getirilmesidir, tamamen tüketici
haklarına da aykırıdır. Kanuna aykırı olan bu
uygulamadan bir an önce vazgeçilmesi konusunda sizleri uyarıyor ve
özellikle şu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum: Bakın, Gezi
Parkı olaylarında gördük, Hükûmet kendi vatandaşına biber
gazı sıkma konusunda son derece bonkör davrandı. Kendi vatandaşına,
bu kadar, biber gazı sıkma konusunda cömert davranan bir Hükûmet
neden kendi parasıyla doğal gaz almak isteyen vatandaşa bir
kısıtlama getiriyor, bunu öğrenmek istiyorum.
Onun için, bir an
önce doğal gaza getirilen sınırlamayı kaldırın,
biber gazına sınırlama getirin diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Türkoğlu, İç Tüzükün 58inci maddesine göre söz istediniz. Hangi
beyanınızı düzeltmek için söz istiyorsunuz?
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkanım, dün akşamki
birleşimin kapanış oturumunda, burada beşinci bölüm üzerine
yapmış olduğum konuşmalarda sözlerimin yasa
dışı örgütleri teşvik anlamında olduğuna
ilişkin sataşmalar oldu, hakaretvari sataşmalar da oldu. Müsaade
ederseniz onlarla ilgili uygun bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, üç dakika söz veriyorum.
V.- GEÇEN TUTANAK
HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, 8/7/2013 tarihli 134üncü
Birleşimde yapmış olduğu konuşmadaki bazı
ifadelerinin yanlış anlaşıldığına
ilişkin konuşması
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, Türk milletinin
saygıdeğer milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün gece 478
sıra sayılı Kanun Teklifinin beşinci bölümü üzerinde
yapmış olduğum konuşma sırasında iktidar partisi
sıralarından yapılan sataşmaların arasında
bazı milletvekillerinin şahsıma karşı hoş olmayan
ifadelerde bulunduklarını tutanakları incelediğimde tespit
ettim. Bu husustan dolayı söz aldım. Ancak, ne o milletvekillerinin
kimler olduğunu ne de söylediklerini sizlere aktarmayacağım.
Hatta Bu sözleri iade ediyorum. da demeyeceğim çünkü bugün
ramazanın birinci günü ve ben oruçluyum.
Dünkü
konuşmamda Bugün iktidarda bulunan parti ve Hükûmetin
anlayışını, kadrolaşma politikasını,
başka düşüncelere yaklaşımını, otoriter,
baskıcı, hatta diktatörlük diye nitelendirilebilecek yönetimlerde
görmek mümkündür. tespitini yaptım. Bu noktadan hareketle, tarihte ve
özellikle Türk-İslam topluluklarında yaşanmış örneklerle
ve nitelemelerle konuşmamı süsledim. Bu konuşmanın hiçbir
cümlesi, yasa dışı örgütlere ve denetimsiz sokak hareketlerine
olumlu, sıcak baktığım anlamında
değerlendirilemez. Sokaktaki illegalite ve karanlık örgütler asla ve
asla tasvibimizi alamaz ama elinde tencere, tava ve düdüklerle protesto
edenleri görmek ve anlamak için çaba sarf etmeyenler, gözü kapalı olanlar,
kalp gözü kapalı olanlar arasında hiç kimse olmamızı
beklemesin.
Ben, bu salondaki
herkes gibi Müslüman bir Türk olarak doğdum. Babam bana ve diğer 6
kardeşime İslamın ahlak ve faziletini, Türklüğün gurur ve
şuurunu aşıladı. Bu yaşıma kadar kendimi Hira
Dağı kadar Müslüman, Tanrı Dağı kadar Türk hissettim.
Babam iyiyi güzeli, doğruyu ve hayırlıyı
aramamızı, takip etmemizi öğretti. İyi, güzel, doğru
ve hayırlı olmadığını fark ettiğimizde, o
şey ne olursa olsun terk etmeyi, gerekirse af ve özür dilemeyi de
öğretti. Her şeyi öğretti ama kula kul olmayı, köle
olmayı öğretmedi. Haksızlık karşısında
susmayı, dilsiz şeytan olmayı hiç öğretmedi. Sadece babam
olduğu için değil, öğrettikleri ve öğretmedikleri için de
onu rahmetle anıyorum.
Müslüman bir Türk olduğum için Cenab-ı Allaha
şükrediyorum. Ellerim niyaz için semaya açıldığında
Yüce Allaha Son nefesimde şehadet kelimesini nasip et, ondan önce de Ne
mutlu Türküm. demeyi nasip et Yarabbi. diye dua ediyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Neyi düzeltti, onu anlamadık
da.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Söz talebim var Sayın
Başkan.
BAŞKAN Biliyorsunuz
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Konuşmacı beni
kastederek, söylediğim sözleri çarpıttı; 69a göre söz
istiyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Havada nem var.
BAŞKAN Yok efendim, isminizi zikretmedi yani söz
konusu değil.
ALİM IŞIK (Kütahya) Onunla ilgili herhangi
bir şey, kimseye sataşma yok Sayın Başkan.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Tutanaklarda benim
BAŞKAN E, değil Sayın Milletvekilim. Dün
gördük biz, tutanakları okuduk.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Efendim, tutanaklardaki
ifadeler bana ait, beni kastetti. Sayın Başkanım, yerimden bir
dakika söz istiyorum. 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Evet, Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 20 milletvekilinin,
Zonguldakta yer altında ve yüzeyde meydana gelen çökme ve deformasyon
(tasman) sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/708)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Zonguldak çok küçük bir yerleşim birimiyken taş
kömürünün bulunması ve 1840'lı yıllardan sonra taş kömürü
üretimine başlamasıyla hızla büyümüş, kentleşmiş
ve 1924 yılında il olmuştur.
Cumhuriyetimizin kuruluş ve gelişme
süreçlerinde, gerek taş kömürü üretimi gerekse demir-çelik üretim
tesisleriyle ülke ağır sanayisinde çok önemli görevler
üstlenmiştir.
Taş kömürünün son derece stratejik ve ülke sanayisi
için önemli bir ham madde olması nedeniyle bir taraftan yerin altında
kömür üretimi devam ederken, diğer taraftan yerin üzerinde Türkiye'nin
dört bir tarafından gelen insanlarımızın
oluşturduğu hızlı bir kentleşme olgusu
yaşanmıştır.
Bugün için de özellikle dünyada su ve enerji
savaşlarının hüküm sürdüğü bir süreçte, taş kömürü
üretimi ulusal ekonomimiz ve bağımsızlığımız
için son derece önemlidir. Taş kömürünün planlı üretimi, hem istihdam
yaratması hem de ithalatı azaltması anlamında Zonguldak ve
ülkemiz için büyük önem taşımaktadır.
Ancak, diğer taraftan, Zonguldak, kent merkezinde
1990lı yıllarda gözlemlenmeye başlayan ve bugün içinden
geçtiğimiz süreçte oldukça artan "tasman" sorunuyla
karşı karşıyadır.
Zonguldak
kentinde, bazı semtlerde daha yoğun, ancak genele yayılan
çökmeler söz konusudur. Bu nedenle 2012 yılının sadece ilk üç
ayında Zonguldak'ta ciddi 4 olay yaşanmış, Ocak
ayının başında Gelik-Ayiçi Mahallesinde
İncivez'deki
tasmanın derinliği
Kent merkezinde
giderek artan ciddi can ve mal kayıplarına neden olabilecek kadar
önemli bir boyuta ulaşan "tasman" olgusunu tetikleyen
nedenlerden birisi yer altı madenciliği olarak görülmekle birlikte,
diğer bir olgunun da kentin yoğun olarak konumlandığı
kıyı ön görümünün neredeyse tamamının jeolojik olarak kireç
taşı özelliğine sahip olması, kireç taşının
su ve hava ile temas ettiğinde bozulan bir yapıya sahip olması
nedeniyle sıkça karstik boşluklar (mağara sistemi)
yaratmasıdır.
MTA tarafından
uzun yıllar önce çıkartılmış, Zonguldak karst
haritasında da kireç taşı formasyonlarının
bulunduğu yerlerde geniş yer altı boşluklarının
bulunduğu tespit edilmiştir. Koordinasyon içerisinde AFAD'ın da
üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekir.
Zonguldak Karaelmas
Üniversitesi ve öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hakan S. Kutoğlu ekibi
tarafından Zonguldak kenti için son derece önemli olan bu konuda 2005
yılından itibaren bir çalışma başlatılmış
olmasına karşın, üniversite olanaklarının
kısıtlı olması ve yeterli ödeneklerin şu ana kadar
sağlanamaması nedeniyle konunun çok daha geniş ve
ayrıntılı olarak incelenmesi, araştırılması
zorunluluğu doğmuştur.
Bugün için acilen
sismik-tomografik araştırmalar yapılarak yer altında ve
yüzeyde meydana gelen çökme ve deformasyonların
haritalandırılması zorunludur.
Tasman bir bütün
olarak Zonguldak kentinin hayati sorunudur. Bu konunun tüm detaylarıyla
incelenerek, alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla, Anayasa'nın
98inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104üncü ve
105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
28 Mart 2012
1) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
2) Doğan
Şafak (Niğde)
3) Sakine Öz (Manisa)
4) Haluk
Eyidoğan (İstanbul)
5) Turgut Dibek (Kırklareli)
6) Dilek Akagün
Yılmaz (Uşak)
7) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
8) Arif Bulut (Antalya)
9) Selahattin
Karaahmetoğlu (Giresun)
10) Ömer Süha Aldan (Muğla)
11) Hasan Akgöl (Hatay)
12) Namık
Havutça (Balıkesir)
13) İhsan
Özkes (İstanbul)
14) Faik Tunay (İstanbul)
15) Veli
Ağbaba (Malatya)
16) İlhan
Demiröz (Bursa)
17) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
18) Mahmut Tanal (İstanbul)
19) Nurettin Demir (Muğla)
20) Mevlüt Dudu (Hatay)
21) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 21 milletvekilinin, sulama
birliklerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/709)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Çiftçilerimiz
açısından büyük öneme sahip olan Sulama Birlikleri başta asli
amacı olan sulama sorunları ve su kayıpları olmak üzere,
personel, altyapı gibi problemlerin içinde boğuşarak kendi
kaderlerine bırakılmışlardır. Sulama Birliklerine
ilişkin söz konusu sorunlarının tespiti ve çözüme
kavuşturulması amacıyla Anayasa'nın 98inci maddesi ile
İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını arz ederim. 30.03.2012
1) Oktay Vural (İzmir)
2) Muharrem
Varlı (Adana)
3) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
4) Bahattin
Şeker (Bilecik)
5) Ali Halaman (Adana)
6) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
7) Lütfü Türkan (Kocaeli)
8) Ali Öz (Mersin)
9) Koray Aydın (Trabzon)
10) Mehmet Günal (Antalya)
11) Mustafa
Kalaycı (Konya)
12) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
13) Emin Haluk
Ayhan (Denizli)
14) Ali
Uzunırmak (Aydın)
15) Ruhsar Demirel (Eskişehir)
16) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
17) Celal Adan (İstanbul)
18) Meral
Akşener (İstanbul)
19) Zühal Topcu (Ankara)
20) Reşat
Doğru (Tokat)
21) Alim
Işık (Kütahya)
22) Sinan Oğan (Iğdır)
Gerekçe:
Sulama Birlikleri
90'lı yıllarda Türk çiftçisinin tarımsal sulamaya ilişkin
sorunlarını çözmek için kurulmuş, bu amaç doğrultusunda her
geçen gün sayıları artarak 358'e ulaşmıştır.
DSİ tarafından yıllar önce inşa edilen sulama
kanalları da zamanla bu birliklere devredilmiş bu birlikler de
İçişleri Bakanlığı denetimi ve gözetimine
verilmiştir.
Sulama Birlikleri
kurulurken Devlet Su İşlerinden devir alacağı sulama
tesisinin görev alanındaki mahalli idarelerin (belediye ve köy tüzel
kişilikleri) durumuna göre tamamı köylerden oluşan veya belediye
ve köylerden oluşan birlikler olarak iki farklı grupta
kurulmuşlardır.
Birlikler görev
alanlarındaki mahallî idarelerin durumuna göre ilk kurulmaya
başlandığı yıllarda Bakanlar Kurulu kararı
doğrultusunda Anayasanın 127'nci maddesi, 442 sayılı Köy
Kanunu, 1580 sayılı Belediye Kanunu, 5442 sayılı İl
İdaresi Kanununa göre kuruluşlarını tamamlayıp kamu
hukuk tüzel kişiliği kazanmışlardır.
1580
Sayılı Belediye Kanunu değişince yeni çıkarılan
5393 sayılı Belediye Kanununda birlik kurulmasını
sağlayan madde olmadığı için 2005 yılında 5355
sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu çıkarılarak,
birliklerin bundan sonra bu kanuna göre hareket etmeleri sağlanmıştır.
358 sulama
birliği içinde norm kadro uygulamasına göre personeli bulunan 192
adet birlikte toplam 1.998 adet kadrolu işçi, 68 adet birlikte 1.142 adet
geçici işçi çalışmaktadır; kalan 98 adet birlikte
çalışan işçi personel bulunmaktadır.
2007
yılında belediye ve mahallî idareler için norm kadro yönetmeliği
uygulamaya geçmiş fakat kuruluşunda belediye bulunan sulama
birlikleri norm kadroya tabi olurken, tamamı köylerden oluşan
birlikler norm kadroya tabi olmamışlardır.
22/3/2011 tarihinde
Resmî Gazetede yayınlanan 6172 sayılı Sulama Birlikleri
Kanununda, sulama birliklerinin mahallî idare birliği olmaktan
çıkacağı, dolayısıyla norm kadro
uygulamasının kalkacağı için daimî işçi kadrosunda
olan kadrolu işçiler ile norm kadro bulunan memur kadrosu karşılığı
5393/49 maddesine göre çalışan tam zamanlı işçi
sayılmayan sözleşmeli kamu personellerin durumunun ne
olacağı belirsizdir.
Yine bu süreçte, su
kanallarının altyapı sorunlarının
yaşandığı, bakımının yeteri şekilde
yapılmadığı, önemli ölçüde su kayıplarına neden
olduğu görülmektedir. Sulama birlikleri âdeta kendi kaderlerine
bırakılmış durumdadır. Sulama birlikleri hiçbir teknik
desteğe sahip olmadığı için işlevlerini de tam olarak
yerine getirememekte ve çok önemli maddi kayıplara neden
olmaktadırlar.
Ayrıca, sulama
birliklerinin başka bir sorunu da elektrik borçlarıdır. Enerji
fiyatlarının her geçen gün giderek artmasının da etkisiyle
birliklerin önemli bir elektrik borcu oluşmuş, ödenemez duruma
gelmiştir. Tarım kesimine yönelik olarak enerji fiyatlarında
hiçbir indirim yapılmamakta, köylümüz icra takipleri ile karşı
karşıya kalmaktadır.
Türk
tarımı için büyük öneme sahip sulama birliklerinin böylesine
sorunlarla boğuşması çiftçimizi de mağdur etmektedir. Bu
nedenle, sulama birliklerinin sorunlarına dönük bir Meclis
araştırması açılması ve Mecliste
tartışılması önem arz etmektedir.
3.-
Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin,
Elâzığ ilindeki şeker pancarı üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/710)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Elâzığ
ilimizdeki şeker pancarı üreticilerinin içinde bulundukları
durumun incelenmesi ve karşılaştıkları sorunların
giderilmesi amacıyla Anayasanın 98 ve İç Tüzükün 104-105inci
maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz. 26/3/2012
1) Enver Erdem (Elâzığ)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Meral
Akşener (İstanbul)
4) Ali
Uzunırmak (Aydın)
5) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
6) Muharrem
Varlı (Adana)
7) Ahmet Duran
Bulut (Balıkesir)
8) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
9) Ali Öz (Mersin)
10) Sadir Durmaz (Yozgat)
11) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
12) Emin Çınar (Kastamonu)
13) Adnan
Şefik Çirkin (Hatay)
14) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
15) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
16) Sümer Oral (Manisa)
17) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
18) Celal Adan (İstanbul)
19) Ali Halaman (Adana)
20) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
Gerekçe:
Elâzığ
ilimizde şeker pancarı üretimi, ciddi bir potansiyele sahip
olmasına rağmen son zamanlarda, şeker pancarı üretimi ile uğraşan
çiftçilerin karşılaştıkları sorunlar, uygulanan
kotalar ve şeker fabrikasının özelleştirilmesi sebebiyle
üretim çok düşmüş ve giderek yok olmak noktasındadır.
Elâzığ da
1980li yıllarda, 50 bin dekarlık alanda ekim yapılıp,
350-400 bin ton şeker pancarı üretilip işletilirken, 6.500
çiftçi şeker pancarı üretimi ile uğraşıyordu. 2009
yılında uygulanan kota 200 bin ton, taahhüt edilen 150 bin ton,
çiftçi sayısı 2.513, şeker pancarı ekilen köy
sayısı 77; 2010 yılında kota 200 bin ton, taahhüt edilen
128 bin ton, çiftçi sayısı 1.921, köy sayısı 68; 2011
yılında kota 210 bin ton, taahhüt 150 bin ton, çiftçi
sayısı 1.753, köy sayısı 65 ve 13 bin hektarlık alanda
ekim yapılmıştır.
Son yıllarda
şeker pancarı üretimi ile uğraşan çiftçi sayısı
ciddi bir şekilde azalmıştır. Elâzığ Şeker
Fabrikasının özelleşmesi ile 2012 yılı için taahhüt
edilen üretim gerçekleşmeyecek ve ilimiz ekonomisi ciddi manada zarar
görecektir.
Şeker
pancarı ürününün, sadece şeker üretiminde
kullanıldığı düşünülmemelidir. Şeker
pancarından elde edilen yaş ve kuru küspe hayvancılık için
önemli bir yem olarak kullanılmakta, şeker pancarı üretiminin
azalması hayvancılığı da olumsuz etkilemektedir.
Uygulanan kota
sebebiyle çiftçiler ektikleri alandan fazla üretim olmaması için dua eder
duruma gelmişlerdir. Çünkü taahhüt ettikleri miktarın üzerinde üretim
yaptıklarında, taahhüt fazlası üretim için yarı
fiyatına alım yapılacak ve parası 6 ay sonra ödenecektir.
Girdi
fiyatlarının artması, mazot ve gübre desteklerinin yeterince
sağlanmaması, enerji borcu nedeniyle sularının
kesilmiş olmasından çiftçiler, taahhüt ettikleri üretimi
gerçekleştirememiş ve fabrika avukatları vasıtasıyla
icraya verilmişlerdir. Çiftçilerin yanlış uygulamalardan dolayı
üretim yapamadıkları ve geçim sıkıntısı içinde
olmaları yetmiyormuş gibi şimdi de icrayla
uğraşmaktadırlar.
Ayrıca
şeker pancarı, geleceğin yakıtı olarak bilinen
biyoetanol üretiminde kullanabilecek temel ham maddelerden birisi olması
yanında, yüksek oranda endüstriyel girdiler (gübre, ilaç, mekanizasyon
vb.) kullanımı gerektiren bir bitkidir. Bu nedenle yan sektörlerin
gelişmesi açısından da en fazla destek sağlayan önemli bir
tarımsal üründür.
İlimizde
şeker pancarı üretimi, yaklaşık 60 bin insanı
dolaylı olarak etkilemektedir. Şeker pancarı üretimi yapamayan
ve köyünde geçinemeyen çiftçiler şehir merkezine göç etmekte ve sosyal
hayata uyum sağlayamamaktadır. Bu durum çarpık kentleşmeye
ve işsizliğin artmasına sebep olmaktadır.
Üretiminden
tüketimine kadar en fazla istihdam sağlayan şeker sektörü ülkemizde
son yıllarda yeterince desteklenmemektedir. Üretimde kullanılan girdi
fiyatlarında enflasyonun kat kat üzerinde artış olurken,
şeker pancarı alım fiyatları yıldan yıla
azalmıştır.
2000
yılında 100 ton şeker pancarı üreten bir çiftçi, bir
traktör alırken, 2011 yılında 100 ton şeker pancarı
üreten bir çiftçi ancak masraflarını ve işçiliğinin
karşılığını alabilmektedir.
Elâzığ
ilimizde, şeker pancarı üretiminin tekrar eski seviyelerine
getirilmesi için, çiftçilere mazot, gübre, ilaç ve tohum destekleri verilmeli,
şeker fabrikası yeni teknoloji ile donatılmalı, şeker
pancarı işleme kapasitesi artırılmalı ve uygulanan
kota kaldırılmalıdır.
Elâzığ
ilimiz ve ülkemiz ekonomisine önemli katkı sağlayan şeker
pancarı üreticilerinin sorunlarının
araştırılması, bölgede yaşayan insanların
ekonomik ve refah düzeylerinin arttırılması için gerekli
tedbirlerin alınması amacıyla Anayasanın 98inci ve
İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan bağımsız yargı
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesinin (10/79) görüşmelerinin Genel
Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
9/7/2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 9/7/2013 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisini İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan (10/79) bağımsız yargı
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergelerin görüşülmesini, Genel Kurulun
9/7/2013 Salı günlü birleşiminde birlikte yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Hasip
Kaplan, Şırnak Milletvekili. (BDP sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Değerli milletvekilleri, hoşgörü, kardeşlik
ve rahmet ayı mübarek ramazanınızın hayırlara,
barışa ve çözüme vesile olmasını diliyoruz ve aynı
duygularla bütün İslam âlemine huzurlu, barışlı günler
diliyoruz.
Bugünkü
araştırma önergemizin konusu, bağımsız yargı.
Bağımsız yargıyla ilgili çok ciddi sorunlar
yaşıyoruz ve bununla ilgili özellikle olağanüstü yargı
konusu olan özel yetkili mahkemelerde, özel ağırlaştırılmış
ceza mahkemelerinde çok ciddi sorunlar bulunmaktadır.
Bağımsız yargı, adalet mülkün temelidir yani
yurttaşın uğradığı haksızlıklar
karşısında sığınacağı tek liman. Ulusal
yargı ne kadar sağlıklı işlerse Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinde, ulusalüstü yargıda da başvurular o oranda
azalıyor ama Türkiye, maalesef, Avrupada mahkûmiyet rekoru kıran bir
derecelenmeye sahip.
Adil
yargılanma için hazırlık soruşturmasından son
soruşturma evresine kadar bir bütün. Bu işleyişin
çarkındaki sakatlık, usulde hatalar esası da etkilemektedir. Bu
nedenle, adli kolluktan polis ve jandarma kolluğuna kadar, adli
personelden yargıç, savcı ve avukatlara kadar, bina, araç, gereç ve
kırtasiyeden teknolojiye kadar, eğitimden staja, içtihatlardan
evrensel hukuka bir bütün olarak ele alınması ve sorunların
irdelenmesi gerekmektedir.
Gizli dinlemeden
özel ağır ceza mahkemelerine, yargının
siyasallaşmasına, bürokratlaşmasına, uzun gözaltı ve
tutukluluk sürelerine, cezaevlerinde hak ihlallerine, rüşvetten iş
yoğunluğuna, müruruzamana uğrayan davalara, yargıç
teminatından bağımsız, tarafsız, hakkaniyete uygun
makul sürede yargılamalara sorunların bir bütün olarak ele
alınması gerekmektedir.
İstinaf
mahkemelerinin kuruluşunun gecikmesinden Yargıtayın yeni
yapılanmasına, Anayasa reformundan HSYKnın
yapılanmasına rağmen yeniden yapılanmasına,
baroların vesayetten arınmasına, icra dairelerinin
keşmekeşten arınmasına, bilirkişilik konusunun ve adli
tıp yapılanmasının tebligattan kararlara, infazlara kadar
devasa sorunlarının araştırılması gerekmektedir.
76 milyon nüfusun
yükünü taşıyamayan yargı sorunlar yumağı hâline
gelirken, olağanüstü yargıda çete ve siyasi davalarda siyasi
iktidarların tehdidi, ulusalüstü yargı sorunları, Hükûmetin
temsili ve yargıç seçimlerine kadar acil olarak çözülmesi gereken sorunlar
bulunmaktadır.
Çocukların
yargılanmasından bilişim suçlarına, özel yetkili
mahkemelere, yargı birliğinden yargıç teminatının her
alanda sağlanmasına kadar sorunların tespiti ve çözümü için
yeniden bir yapılanmaya gidilmesi zorunlu olmuştur.
Adalet
Bakanlığının vesayetinin sorgulanması, Kuruyla
beraber yaş da yanar. yaygın inanışının
kırılması, Duvergerin deyimiyle Adaletin
olmadığı yerde herkes suçlu duruma düşebilir.
anlayışının kamu vicdanında
tartışıldığı günlerden geçiyoruz. Bu amaçla
bağımsız yargının, adil yargılama
koşullarının sağlanması için bir araştırma
yapılması gerekmektedir.
En son olarak
Çağlayan Adliyesinde 50 avukata polisin ve özel güvenliğin
saldırarak, yaralayarak, kelepçeleyerek gözaltına
alındığı fotoğrafları bu kürsüden
göstermiştim. Üç gün önce, yine Çağlayan Adliyesinde, dördüncü katta,
adliyenin içinde bir savunma avukatı, Avukat Bahri Bayram Belen polisin
gözü önünde saldırıya uğrayıp yaralandı ve müdahale
bile edilmedi. Bu çok ciddi yargı sorunları taşıyan,
adliyenin içinde de güvenliğin olmadığı anlamına
gelen, çok ciddi bir durumdur.
Değerli
milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru yoluyla yapılan,
uzun tutuklulukla ilgili başvurularda yeni yeni kararlar verdi. Özellikle
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarını dikkate
aldı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin özellikle güvenlik
ve özgürlükle ilgili 5inci, adil yargılanmayla ilgili 6ncı
maddelerini dikkate alarak Türkiyede siyasi davalarda, özel yetkili
mahkemelerde, Terörle Mücadele Kanunundan kaynaklı suçlarda ve
yargılamalarda bunun 2 katına çıkarılmasının ve
uygulamada uzun bir süre uygulanmasının kabul edilemez olduğuna
karar verdi.
Şimdi, bir taraftan Üçüncü
yargı paketinde bir şeyler yaptık. dedi Hükûmet, bir şeyler
olmadı. Hatta Milletvekilleri çıkacak. denildi, Mecliste 8 tutuklu
milletvekili var. Sonra, dördüncü yargı paketi geldi, orada da
Düşünce özgürlüğü konusunda adımlar attık. denildi. Orada
da Milletvekilleri kanımca tahliye olmalı. dediler Kabinenin hukukçu
bakanları. Oradan da çıkmadı.
Anayasa Mahkemesi
en son, bireysel başvuruları kabul etti. Uzun tutukluluk kabul
edilemezdir. dedi ve bunların arkasından hemen yeni bir karar verdi.
Anayasa Mahkemesinin bu yeni verdiği karar, iptal kararıdır
arkadaşlar. Uzun tutukluluğun katmerleştirildiği, Terörle
Mücadele Kanunundan kaynaklanan, tutukluluk süresini 2 katına
çıkaran uygulamayı, kanunu kabul edilemez buldu ve iptal etti yani
beş sene uzun tutukluluk durumunu Terörle Mücadele Kanununa göre on
yıla çıkaran mevzuatı iptal etti.
Şimdi Anayasa
Mahkemesi diyor ki: Hükûmete bir yıl süre tanıyorum, bir kanunu
çıkarın. Hükûmetin üç yüz altmış dört gün beklemesi
gerekmiyor arkadaşlar. Adalet söz konusu olduğu zaman vicdanın
devreye girmesi lazım, insanlığın devreye girmesi
lazım, duyarlılığın devreye girmesi lazım. Bu
ertelenemez, ötelenemez bir şeydir. Yani, Anayasa Mahkemesi gerekçeli
kararını yazar yazmaz, Hükûmetin bu düzenlemeyi iptal ettiğine
dair teklifinin de hemen Meclise gelmesi gerekir. Bu bir yanı.
İkinci
yanı, buradan hâkimlere ve savcılara seslenmek istiyorum: Gerçekten
Özel yetkili mahkemeler kapatıldıktan sonra elinizdeki davaları
bitirin. dedi diye Meclis, bunu kötüye kullanmak gerekiyor mu acaba? Bizim
Şırnak milletvekilleri -yine geçen hafta buradan ifade ettim- örgüt
üyeliğinden yargılanıyorlar, istenen ceza beş yıl.
Dört buçuk yıldır tutuklular arkadaşlar, dört buçuk yıl
İstenen ceza beş yıl. Daha savunmalar verilmedi, bitmedi. E,
zaten cezasını fazlasıyla çekmiş yani bunu yüzde 50 de artırsanız,
yedi buçuk sene de olsa, infazı düşürdüğünüz zaman bu kadar süre
yatacak. Buna yargılama denebilir mi şimdi? Hadi, beraat ettiler
diyelim -düşünce özgürlüğünden yargılanıyorlar zaten- peki
ceza adaletinde geriye dönüşü sağlayacak bir mekanizmayı kim
yaratabilir? Mağduriyeti kim giderebilir? Bu
haksızlığı kim giderebilir? Yargıtay yarın dese
ki: Senin verdiğin karar yanlıştır, beraat etmesi
gerekirken beş sene boşuna yatırmışsın
cezaevinde. O beş yılı, kaybolan yılları -meclisin
milletvekili üyesi olan, bu Meclisin- nasıl geri getirilecek?
Bakın, arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi karar
veriyor. Burada üçüncü, dördüncü yargı paketi çıkıyor. Özel
yetkili mahkemeler gereğini yapmıyorsa Hükûmete düşen bir tek
görev vardır: Bu kanunla beraber Anayasa Mahkemesinin kararına uymak
ve özel yetkili mahkemelerin elinde kalan davaları da elinden alıp
temelli kapattırmaktır, tarihin çöplüğüne gömmektir, doğru
olan budur. Eğer, bu doğruyu siz geciktirirseniz, kendiniz açısından
da, adalet açısından da yanlış yapmış olursunuz
diyoruz.
Bu nedenle, araştırma önergesinin kabulünü
diliyorum.
Saygılarımla. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi
aleyhinde söz isteyen Yusuf Başer, Yozgat Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; BDPnin yargı
bağımsızlığı ve yargı sistemine ilişkin
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu grup önerisi aleyhinde AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli Başkan, öncelikle konuşmama
başlamadan önce, rahmet ayı, mağfiret ayı ve cennetin
kurtuluş ayı olan ramazan ayının aziz milletimize ve
insanlığa barış getirmesini, huzur getirmesini ve
kardeşlik getirmesini, akan gözyaşının dinmesine vesile
olmasını yüce Mevladan niyaz ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasamızın 138inci ve devamı maddelerinde, hâkimlerin
görevlerini yaparken bağımsız oldukları, Anayasaya ve
kanunlara uygun olarak ve vicdani kanaatlerine göre karar verecekleri teminat
altına alınmıştır. Yine, aynı şekilde,
hiçbir kimsenin makam, merci, yargı yetkisinin kullanılmasında
mahkemelere, hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği,
tavsiye ve telkinde bulunamayacağı da hüküm altına
alınmıştır.
Anayasamızın 139uncu maddesinde hâkimler
teminat altına alınmış, 142nci maddesinde ise hâkimlerin
bağımsızlık esasına uygun olarak karar verecekleri
belirtilmiştir. Biraz önceki konuşmasında BDP adına
konuşan sayın milletvekili, tutuklu milletvekillerinin tahliye
edilmesi noktasında iktidar partisine bir görev veriyor.
Tutukluların, tutuklu milletvekillerin tahliye edilmesine ilişkin
olarak Hükûmete ve iktidar partisine görev veriyor.
Değerli arkadaşlar, biz, AK PARTİ olarak
Anayasamızda yazılı olan metinlerde de açıkça
görüleceği gibi, biz, o noktada hâkimleri ve savcıların
bağımsız olduğunu, tarafsız olduğunu
belirtiyoruz. Bu noktada adil bir yargılama için ve hukuk devletinin
olmazsa olmaz kuralı olan hâkimlere ve savcılara talimat verme
yetkimizin, hakkımızın olmadığını buradan
bir kez daha ifade ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Adalet hizmetleri, köklü bir devlet geleneğine sahip
aziz milletimize yakışmayacak bir şekilde yıllarca
geçmiş iktidarlar tarafından ihmale uğratılmış ve
halkımızın adalet sistemine güveninin en az olduğu bir
dönemde, 2002 yılında AK PARTİ iktidara gelmiştir. Adalet
sisteminde olan ve grup önerisinde belirtilen sorunların tamamı 2002
yılı öncesi Türkiye'nin sorunlarıydı, bunun özellikle
bilinmesini istiyorum. AK PARTİ iktidarıyla birlikte adalet sistemine
ilişkin sorunların çoğu sorun olmaktan
çıkarılmış ya da azaltılmış, AK PARTİ
on yıllık iktidarında adalet hizmetlerinin her alanında
önemli atılımlar gerçekleştirmiştir. Bu bağlamda,
yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığının güçlendirilmesinin yegâne yolu olan
demokratik meşruiyetin gerçekleştirilmesi için
mevzuatlarımız yenilenmiş, fiziki ve teknik altyapı
geliştirilmiş, ceza infaz kurumlarının modernizasyonu,
insan kaynaklarının kapasitesi artırılmış, adalet
teşkilatının yeniden yapılandırılması
noktasında önemli adımlar atılmıştır. Yargının
daha katılımcı, şeffaf ve hesap verebilir bir kurum hâline
getirilmesi sağlanmış, güven veren adalet sistemini kendisine
vizyon olarak görmüştür.
2002
yılından önce, adliyeler, hükûmet konaklarının kuytu
yerlerinde, merdiven altlarında, kiralık apartman dairelerinde,
iş hanlarında teknik donanımdan yoksun olarak faaliyet
gösteriyordu. Mahkemelerin iş yükü son derece artmış,
yargılama makul sürede tamamlanamıyor, hâkim ve savcı
sayısı, adalet personeli yetersizdi. Cezaevindeki isyanlar ve kötü
muameleler, hem ulusal ve hem de uluslararası kamuoyunun gündemine geliyordu.
Demokratik
meşruiyete dayanmayan, hâkim ve savcıların temsil
edilmediği, Avrupa standartlarından uzak ve kast sisteminin hâkim
olduğu bir HSYK mevcuttu. AK PARTİ olarak, Türkiyede yargı
bağımsızlığının, tarafsızlığının,
hâkimlik teminatının ve hukuk devletinin güçlenmesinin yolu olarak
HSYKnın ve Anayasa Mahkemesinin yapısıyla ilgili olarak önemli
değişiklikler yapılması gerektiğine karar verdik ve
2010 yılında yapmış olduğumuz halk oylamasıyla
birlikte, HSYK, demokratik meşruiyet, şeffaf ve geniş
tabanlı bir yapıya kavuşturulmuştur. HSYKda ilk derece
hâkimlerin ve savcıların ve avukatların temsili
sağlanmış, kendi içinde yapılı olan bu kast sistemi
değiştirilmiş ve hâkimlerin ve yargının temsil
kabiliyeti artırılmıştır.
AK PARTİ
iktidarıyla birlikte, yargı
bağımsızlığına ve
tarafsızlığına ve saygınlığına uygun
olarak Türkiyenin dört bir yanı, ili ve ilçeleri adalet saraylarına
kavuşturulmuştur. Cumhuriyet tarihinde yapılanların 6
katı oranında adalet sarayları inşa edilmiştir. Yine,
aynı şekilde, bilişim teknolojisi yargının hizmetine
sunulmuş, daktilo makinesiyle çalışan adliyeler bilgisayarlarla
donatılmış, Ulusal Yargı Ağı Projesiyle birlikte
nüfus, polis, adliye, seçim kurulları dâhil olmak üzere hepsi ulusal
yargı ağına alınmış, avukatların ve
vatandaşların İnternet üzerinden dava açma yolları
açılmıştır. Yüksek mahkemelerin fiziki
altyapıları güçlendirilmiş, Anayasa Mahkemesi ve
Danıştayın binaları konumlarına uygun olarak
yapılmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu dönemde demokrasi
standartlarını yükselttik, hukuk devletini güçlendirdik. 2002
yılından bugüne yapılan mevzuat değişiklikleriyle,
evrensel hukuka uygun olarak insan hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi
hedeflenmiştir. Geçen yüzyılın devletçi zihniyeti terk edilmiş,
insan odaklı anlayış benimsenmiştir. Türk hukuk sisteminin temel yasaları yenilenmek
suretiyle insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne dayalı
devlet anlayışı tesis edilmiştir. Hâkim ve
savcılarımızın yurt içinde ve yurt dışında
eğitim almaları sağlanmış, dünyadaki gelişmeleri
takip etmelerine imkân tanınmıştır. Ceza infaz
kurumları, aile mahkemeleri, çocuk mahkemelerinde psikolog, pedagog,
sosyal çalışmacı uzmanlar istihdam edilmiş, adil
yargılanmanın olmazsa olmaz şartları oluşturulmuştur.
İnfaz mevzuatı yenilenmiş, infaz sistemimiz uluslararası
standartlara uygun hâle getirilmiş, yargıda denetimli serbestlik
teşkilatı kurulmuş, gizli dinlemeler dahi -kanunu yoktu- kanunlu
hâle getirilmiştir. Yargının
hızlandırılmasına ilişkin olarak kanunlar
çıkarılmış, mahkemelerin iş yükü
azaltılmış, Yargıtay ve Danıştayın iş
yoğunluğu göz önünde tutularak yeni daireler kurulmuş, üye
sayısı arttırılmış ve kapasiteleri
güçlendirilmiştir. Yaptığımız yargı reformu
sayesinde yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığı genişletilmiş, demokrasimizin
güçlendirilmesi bakımından Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ve
Venedik Komisyonu tarafından olumlu değerlendirmelerde
bulunulmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi uzun tutukluluk
süresinin Anayasaya aykırı olduğuna dair karar vermiş,
yasama organına da yeni düzenleme yapma noktasında bir
yıllık süre vermiştir. İptal gerekçesi
Anayasamızın 13üncü maddesinde yazılı olan ölçülülük
ilkesidir. Terörle Mücadele Kanununun 10uncu maddesinde yazılı olan
10 yıllık kuralı bir yıl daha yürürlüktedir. Anayasa Mahkemesince
de yürütmeyi durdurma kararı verilmemiştir. Dolayısıyla, bu
aşamadan sonra verilecek olan kararlar bağımsız
hâkimlerimizin ve savcılarımızın kararlarıdır,
onların vereceği kararlara da herkesin uyması gerekmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede herkesin ama herkesin
hukuka uyması gerekiyor. Velev ki avukat olsun, hâkim olsun, savcı
olsun, bunların daha çok bu kararlara uyması gerektiğini
düşünüyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri;
vatandaşlarımızın hak ihlalleri konusunda biliyorsunuz 2010
yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yerine Anayasa
Mahkemesine başvurmanın da yolunu gerçekleştirdik.
Yaptığımız reformlarla birlikte yargı kimsenin ön ya
da arka bahçesi olmayacak, yargı milletin olacaktır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
YUSUF BAŞER
(Devamla) Hukuk millet adına işleyecek, hâkimler millet adına
karar verecek, her şeyin sahibi de millet olacaktır diyor, hepinize
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, sayın hatip bize atıfta
bulunarak, söylemediğimiz konularda Hükûmete talimat verin,
yargıyı
şeklinde konuştuğumuzu söyledi. Buna
açıklık getirmek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan, iki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Yozgat Milletvekili Yusuf
Başerin BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Değerli arkadaşlar, sanıyorum, epey hukukçu
var aranızda. Ben burada konuşurken benden daha iyi de duyuyorsunuz.
Anayasa Mahkemesi yasayı iptal etti arkadaşlar, bunu
anlayacaksınız. İptal olunca ne olacak? İktidar partisi,
Hükûmet yeni teklif getirecek bir yıl içinde. Bu, yasa yapmadır,
Anayasanın gereğini yapmadır ama siz böyle
anlıyorsanız bir diyeceğimiz yok, yani bunu yargıya talimat
olarak mı söyledim? Yargıya talimat verin, tutuklu milletvekillerini
serbest bırakın. mı dedim? Bu şekilde mi
anladınız? E, anladınızsa vallahi, yazıklar olsun
diyorum.
Biz size, hukukun,
uzun tutukluluğun, Anayasa Mahkemesinin, evrensel değerlerin ne
olduğunu anlattık. Elbette ki, değil hukukçu, hukuk nosyonu olan
bir kişi dahi yargıya, bağımsız yargıya talimat
verilmeyeceğini bilir, haddini bilir.
Hiçbir milletvekilinin de haddi değildir arkadaşlar, hiç kimse
talimat veremez değil mi, veremez değil mi arkadaşlar? Ama bir
kişi hariç: Sayın Başbakan talimat verebilir, Ben yargıya
talimat verdim, BDP için gereğini yapın. 10 bin siyasi tutuklu
içeride, milletvekilleri içeride, belediye başkanları, il meclisleri,
genel meclisleri, parti yöneticileri, parti genel başkan
yardımcıları... Yapmayın arkadaşlar, bunu ben
söylemedim. Hadi buyurun. Başbakan yalan mı söylüyor? diyeceksiniz,
Demedi. mi diyeceksiniz, yani bunu siz yapmadınız mı?
Hükûmetin başında Başbakan, partinizin başında
Başbakan, talimat vermiş. Demek ki işinize gelince tutuklatmakta
yargıya talimat verebilirsiniz ama uzun tutuklulukta adaletsizliği
gidermekteyse susarsınız. Bu, yanlış, doğru olan bu,
hukuk yapalım, doğru olan bu. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın
Aydın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) - Sayın Başkanım, Sayın
Başbakanımızın bir sözünü çarpıtarak ifade etti,
yargıya talimat olarak algıladığını söyledi.
Cevap vermek istiyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ne çarpıtması efendim? Talimat verdim. diyor.
Bütün basın yazdı, televizyonlar verdi. Ahmet Aydın, Allah
sizden razı olsun. Başbakanın söylediklerini de mi yok
sayacaksınız? Yapmayın ya!
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aydın, size de iki dakika söz veriyorum sataşma
nedeniyle.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Her şeye cevap vermek zorundalar ya, Allah Allah!
2.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tabii, şurada,
Anayasanın 138inci maddesi, mahkemelerin
bağımsızlığını çok net bir şekilde
düzenliyor. Hiçbir kurum, kuruluş, organ, merci yargıya talimat
veremez.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) - Yazıyla mı Sayın Hatip,
yazıyla mı?
AHMET AYDIN
(Devamla) Asla ve asla veremez, birincisi bu.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) - Başbakana söylediniz mi bunu?
AHMET AYDIN
(Devamla) İkincisi: Şöyle bir husus var
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ana dilde savunmayla ilgili Sadullah Ergine talimat verelim.
diyen kimdi?
AHMET AYDIN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyetinde her bir
vatandaş, savcıyı yeri geldiğinde göreve davet edebilir
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) - Tabii, tabii!
AHMET AYDIN
(Devamla)
suç ihbarında bulunabilir, suç duyurusunda bulunabilir. Bu,
yargıya talimat değildir, bu bir.
İkincisi:
Evet, 8 tutuklu milletvekilinden bahsediliyor. Evet, milletvekillerinin tutuklu
olmasını biz de içimize sindiremeyiz, bu bir, ama şunu da
düzeltmemiz lazım: Bir kişi, seçilip milletvekili olduktan sonra tutuklanmadı,
kamuyu yanıltmayın; tutuklu olanları milletvekili seçmek
suretiyle salıvermeye çalıştınız arkadaşlar. Bu
gerçeği de ortaya koymamız lazım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÜLKER CAN
(Eskişehir) - Aynen öyle.
AHMET AYDIN
(Devamla) Yani, milletvekili seçildikten sonra tutuklanan hiç kimse yok. Buna
asla müsaade etmeyiz.
ÜLKER CAN
(Eskişehir) Doğru, bravo Başkanım!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) - Onlar YSKdan Seçime girebilir. diye belge alanlar.
AHMET AYDIN
(Devamla) Onlar tutukluyken vekil yapıldı.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) - YSKnın sorumluluğu kimde?
AHMET AYDIN
(Devamla) Bir başka husus: Üçüncü ve dördüncü yargı paketiyle
birlikte biz şunu getirdik, biliyorsunuz, adli kontrol müessesesi
vardı. Belli bir süreye kadar -üç yıla kadar ya da beş yıla
kadar, neyse- üç yıla kadar olan suçlarda tutuklama
yapılmıyordu, adli kontrol yapılabiliyordu. Biz ne yaptık?
Adli kontrol müessesesinin üst sınırını
kaldırdık. Bir kişi yirmi yılla yargılansa, otuz
yılla yargılansa dahi mahkeme isterse salıverebilir, tamamen
mahkemenin takdirindedir tutuklama. Tutuklama en son başvurulması
gereken bir çaredir. Tutuklamayı asla savunmuyoruz ve bu açıdan,
tutuklama üst sınırını ortadan kaldıran, adli kontrol
üst sınırını ortadan kaldıran gene bu iktidardır.
Bir kişi otuz seneyle, kırk seneyle bile yargılansa mahkeme
isterse tutuklu, isterse tutuksuz yargılayabilir. Tamamen mahkemenin
takdirinde olan bir şeyi siyasi iktidarla bir şekilde
benzeştirerek, örtüştürerek ya da talimat verdirme durumuna getirmeye
kimsenin hakkı yok. Sayın Başbakanın da, bizlerin de
milletvekilleri olarak bu ülkede hiç kimsenin artık talimat vermeye
hakkı da, yetkisi de yok.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, ben buradan Ahmet Aydına
BAŞKAN
Söylediniz, biliyoruz, kayıtlara geçti efendim, söyleyeceğiniz
sözler.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
Sayın Ahmet
Aydın, Allah aşkına, bir
Sayın
Başbakanı savunacağım diye özrü kabahatinden büyük
şeyler söyledi.
BAŞKAN Evet,
Sayın Aydın açıklama yaptı. Siz de
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Ahmet Aydın, şunu görüyor musunuz?
BAŞKAN Evet, Barış ve Demokrasi Partisi
grup önerisi lehinde
HASİP KAPLAN (Şırnak) Haydi
Başbakan bunu yanıtlasın, bütün gazetelerde, televizyonlarda bu
var.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın
Başkan
BAŞKAN Lütfen Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Bu konuda, Sayın
Grup Başkan Vekilinin söylediği konuda
BAŞKAN Sayın Özkan, lütfen oturun, böyle bir
usulümüz yok, lütfen
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, bir dinleyin,
Sayın Başkan, bir dinleyin lütfen, belki iyi bir şey söyleyecek.
BAŞKAN Hayır, niye dinleyeceğim,
dinlenecek bir şey yok efendim.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Bir şey
söyleyeceğim, lütfen dinleyin.
BAŞKAN Sayın Özkan, lütfen yani
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bakın, ben mesela
merak ettim yani bir milletvekili
BAŞKAN Merak edebilirsiniz Sayın Korkmaz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Baş başa sana söylesin,
anlatsın sana.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tutanaklara geçmesi için
söyleyecek Sayın Başkan.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın
Başkanım, hemşehrim Mustafa Balbay milletvekilidir, onunla
ilgili iki dakikalık söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan, bu yapılan
doğru değil ki o zaman her sayın milletvekili çıksın,
istediğini söylesin burada.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Hayır,
bunların tutuklu oldukları dönemde
BAŞKAN Grup önerisi görüşülüyor, kimin söz
hakkı olduğu burada listede belli, lütfen ama
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Tamam, teşekkür
ederim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Bahri Bayram Belen avukattır,
Burdurludur, saldırıya uğramış bir savunma
avukatıdır. Ramazan Bey de Burdur Milletvekilidir,
duyarlılığını dile getirdi. Başkan, ramazan
ayındayız, biraz tahammül de gerekiyor yani, vallahi gerekiyor, daha
birinci gündeyiz.
VII.- ÖNERİLER
(Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan bağımsız yargı
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesinin (10/79) görüşmelerinin Genel
Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Barış ve Demokrasi Partisi grup
önerisi lehinde söz isteyen Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Değerli
arkadaşlar, Barış ve Demokrasi Partisinin
bağımsız yargı sorunlarının
araştırılmasıyla ilgili olarak verdiği Meclis
araştırması önergesi üzerinde, lehinde olmak üzere, söz
aldım. Öncelikle sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Şimdi, az önce Sayın Aydın da dile
getirdi, daha önceki konuşmacı arkadaşımız da
konuşmasının içerisinde dile getirdi, şu tutuklu
milletvekilleri meselesi veya tutukluyken aday olabilir mi, aday olamaz mı
konusu sık sık tartışılıyor burada.
Arkadaşlar, yani hiç yakışmıyor bize. Burada çok
sayıda hukukçu arkadaşımız var, aynı komisyonda
çalışıyoruz yani evrensel bir ilke var: Masumiyet karinesi. Yani
şimdi masumiyet karinesini biz Türkiyede yok sayıyoruz.
İşte, efendim, milletvekili tutukluymuş. Ya arkadaşlar,
tutukluysa hükümlü mü? Şimdi milletvekili tutukluyken aday olabiliyor mu,
olamıyor mu? Olabiliyor, anayasal hakkı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Yüksek
Seçim Kurulu izin verdi mi?
TURGUT DİBEK (Devamla) Yani Yüksek Seçim Kuruluna
başvurduğunda, Sen tutuklusun, senin adaylığını
ben veto ediyorum, aday olamazsın. mı diyor? Şimdi, bu konuyu bu kadar basit,
hepimizin bildiği ölçüde dahi değerlendirmeden çıkıp burada
polemik yapmak hiç yakışmıyor. Bunu zaman zaman Sayın
Başbakan da yapıyor.
Burada,
bakın, geçen gün yaptığım konuşmada da söyledim,
Sayın Cumhurbaşkanının son üç yıldır 1 Ekimde
burada yaptığı konuşmalara bir bakın, yani
Parlamentonun açılışında yaptığı
konuşmalara bir bakın. O konuşmalardan sonra Sayın
Başbakanın çıkıp
Çünkü Sayın Başbakan
dayanamıyor, o bildiğimiz üslubu nedeniyle Sayın
Cumhurbaşkanına mutlaka yanıt verme ihtiyacı
duyuyor. Gazeteciler daha burada, dışarıda yakalıyor
kendisini. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı her seferinde
şunu söylüyor: Tutukluluk süreleriyle ilgili şikâyetini dile
getiriyor, millî iradenin mutlaka Parlamentoda görevini yapması gerektiğini,
milletvekillerinin tahliye olması gerektiğini, burada
bulunmaları gerektiğini
Masumiyet ilkesinden bahsediyor.
Sayın Egemen Bağış da burada. Avrupa
Birliğinin bu son 2012deki ilerleme raporunu her beraber gördük. Orada,
her ne kadar Biz o raporu kabul etmiyoruz, çöpe atıyoruz. gibi
şeyler söyleseniz de Sayın Bakan o rapor var, orada duruyor yani
onlar da bu ülkeyi takip ediyorlar, onlar da bir şeyler yazıyorlar.
Orada da bunlar dile getiriliyor ama Sayın Başbakan şunu
söylüyor, her 1 Ekimden sonra diyor ki: Hayır, biz Sayın
Cumhurbaşkanı gibi düşünmüyoruz. Ya, bunu nasıl söyler bir
Başbakan? Sayın Başbakandan az önce bahsedildi, Anayasanın
işte ilgili maddesi, Yargıya talimat verilemez. Bu söz, talimat
değil midir Sayın Aydın? Yani, Biz Sayın
Cumhurbaşkanı gibi düşünmüyoruz. Milletvekillerinin
tutukluluğu sona ermeli, uzun tutukluluk süresi sona ermeli
dediğinde
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Birlikte düşünse de suçluyorsunuz.
TURGUT DİBEK
(Devamla) ...Biz Sayın Cumhurbaşkanı gibi düşünmüyoruz,
polemiğe de girmek istemiyorum. dediğinde sizin söylediğiniz
sözleri söylüyor. Tutuklular sanki mahkûmdurlar, sanki bu insanlar suç
işlemiştir, bu insanların terörist olduğu
kesinleşmiştir? Onlar orada yatacaktır. demiyor mu Sayın
Başbakan? Yani, şimdi, sayın mahkeme hâkim ve
savcıları bunu nasıl anlıyorlar?
Önergeye
geleceğiz de sürenin yarısı gitti. Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu
oluştuktan sonra şimdi AKP sözcülerine bakıyorum, buraya
geldiklerinde söyledikleri şu, aslında onların içerisinde
mahcubiyet var: Efendim, adliye sarayları yaptık, işte bilgisayarla
donattık, yeni binalar yaptık. Sayın Bakan da diyor ki: 38
tane yeni cezaevi yapıyoruz. Yeni cezaevleri yaptınız.
Bakın, o adliye binalarının içerisinde hukuk yoksa, adalet yoksa,
o adliye binalarının içerisinde haksızlık varsa, insanlar
oraya gittiklerinde eğer huzuru bulamıyorlarsa, kafaları
karışıksa, yani o binaları yapsanız ne olacak,
yapmasanız ne olacak?
Yani, şimdi,
burada, o HSYKnın yapısının nasıl
oluştuğunu hep beraber biliyoruz. Bakanlık bir talimat verdi,
tüm Türkiyedeki hâkimler, o listeye blok olarak oy kullanmadı mı?
Kim kimi kandırıyor, kullanmadı mı? O HSYK yapısı
oluştuktan sonra
Bakın, şu Ergenekon davasında Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin o kararlarını da dikkate alarak
uzun tutuklulukla ilgili hepimizin aslında hukukçu olarak düşüncesini
ortaya koyan ve muhalefet şerhi yazan bir başkan vardı: Köksal
Şengün. O başkanı derhâl o HSYK oradan alıp bir yerlere
sürmedi mi? Hatırlayın. Yani şu Yargıtay ve
Danıştaydaki hâkim ve savcılar, daha emeklilik süreleri gelmeden
emekliye ayrılmak zorunda kalmadılar mı?
Bakın,
Türkiyede hukuk, yüksek yargı, bir liyakat ve kıdem vardı,
bunun içi doluydu ama öyle bir hâl geldi ki
İçindeyiz arkadaşlar,
burada, Adalet Komisyonunda ben de iki dönemdir sizlerle beraber
çalışıyorum; bu aşamaya nasıl geldik, hangi paketlerle
geldik, hangi yasal düzenlemeleri yaptık, tek tek hepsinin içindeyim,
biliyorum. Ama şu anda gelinen noktada, Türkiye'nin en önemli sorunu,
değerli arkadaşlar, yargı bağımsızlığı
olmuştur; bakın, en önemli sorunu.
Geçen akşam
burada bir şey söyledim bu palalı saldırganlarla ilgili. En son,
Sayın Ertuğrul Günayın da o konuda çok önemli bence bir
uyarısı var. Yani orada, bu kadar vahim bir olay, korku
yaratmış, infial yaratmış, sonuçlarını
düşünmeden o hâkimlerin karar vermesinin altında bir şey
yatıyordu; bunun başka bir izahı olamaz.
Sayın Kaplan
bir şey okudu az önce. Yani, bu ülkenin Sayın Başbakanı,
zaman zaman bir şeyler söylüyor. Çok net çıktı, hepimiz dinledik
yani onu orada çevirmenin, evirmenin bir şeyi yok ki. Arkadan, zaman zaman
sizler arkasını topluyorsunuz söylediklerinin; o da yetmiyor, o sözle
ilgili olarak 1. Daire Başkanı İbrahim Okurun
açıklamalarını hatırlıyor musunuz?
Hatırlıyorum, 2012nin Eylül ayıydı. BDPli
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla
ilgili tartışmalar vardı, çok iyi, hatırlayın, bak çok
değil. Ekim ayından bu yana ne kadar geçmiş? Yani, sekiz ay
falan geçmiş diyelim ki veya dokuz ay geçmiş, neyse, on ay.
Sayın Başbakan, o süre içerisinde demişti ki: Biz yargıya
talimatı verdik, gereği yapılacak. Ya bu sözü söyleyebilir mi
Başbakan, yani bu ülkenin Başbakanı, hukukçu olmayabilir ama
Anayasayı biliyor, her şeyi biliyor. Yani Talimat verdik.
sözcüğünün içerisinde aslında ne anlam
taşıdığını bilmiyor mu? Biliyor ama o, aslında
bir itirafta bulunuyor. Sayın Okur: Yok, dili sürçmüştür. diyor,
Yok, öyle bir görüşme yaptığını zannetmiyorum.
diyor.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye'nin geldiği nokta bu.
Yine geçenlerde,
Sayın Başbakan, burada, şu alkol yasasıyla ilgili bir şeyler
söyledi. Burada derken, grupta söyledi. Yani iki ayyaş lafını
geçiyorum yani onu nasıl söyledi? Onu da arkadaşlarınız,
Sayın Hüseyin Çelik, çıktılar, evirdiler, yok işte,
lafın
O da dil sürçmesi demedi de Öyle laf olsun diye söyledi. Ya laf
olsun diye söylenebilecek olan söz müdür? Onun içeriğinde bir şey var
ama sizler dahi ondan mahcup oldunuz, utandınız hep beraber ve onun
çok fazla konuşulmasını istemediniz. Ama arkasından bir
şey söyledi ilaveten, dedi ki: Ya, dinimizin gereğini niye kabul
etmiyorsunuz. Ki şu anda gerçekten mübarek bir ayın
başlangıcındayız, ramazanın ilk günü, milletimizin
ramazanını da kutluyorum bu vesileyle. Onun da arkasını
arkadan kim topladı? Anayasa Mahkemesi Başkanı topladı. Ne
dedi? Ya, Sayın Başbakan, siz ne diyorsunuz! Yani, bu yorgun
vicdanları daha fazla yormayın. dedi. Oradan da yani Anayasa
Mahkemesi Başkanından bir açıklama geldi.
Bakın, hukuk,
Türkiyede yargı bağımsızlığı
Gerçekten,
ben bunu bir yapıcı eleştiri olarak görmenizi istiyorum. Buradaki
bizi dinleyen ben AKPli milletvekillerimizin de aslında gelinen noktada
çok huzursuz olduklarını görüyorum, zaman zaman söylüyorum, sizler de
bunu biliyorsunuz. Adaletin en önemli kavramı vicdandır değerli
arkadaşlar. Bir defa vicdanlar huzurlu olacak, yani hâkimlerin,
savcıların verdiği kararlardan sonra toplumun vicdanı
huzurlu olacak. Orada bir sorun varsa, işte bence en büyük problem orada
başlıyor.
Bakın, o
satırlı olay
Şimdi, siz insanlara eğer beline silahı
koymuş çıkmışsa, ne bileyim, beline bıçağı
koyup çıkmışsa nasıl Niçin silah taşıyorsunuz,
niçin bıçak taşıyorsunuz? diyeceksiniz? O elinde palalı
insanlara polis tarafından -gözleri önünde polisin- müdahale edilmiyorsa,
savcı veya yargıçlar tarafından -bilmiyorum hangi gerekçeyle,
onu da bilmiyorum yani o gerekçeyi de okumak istiyoruz inşallah gerekçeyi
de görürüz- serbest bırakılıyorsa, o insanlar, toplumda
yaşayanlar, bu saldırılar karşısında adalet,
hukuk gereğini yapmıyorsa, Ben kendimi nasıl
koruyacağım? düşüncesine girmeyecek midir? Yani çok basit
anlatmaya çalışıyorum.
Şimdi, gelinen
noktada, bakın, Türkiyenin önünde değerli arkadaşlar, çok
önemli bir süreç de var. Yani bu, işte sizin takip ettiğiniz,
önümüzdeki Ekimde, biliyorsunuz, hep onu da söylüyorsunuz demokrasi paketi de
gelecek ama yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığı eğer biz bunu gerçek anlamda
kâğıt üzerinde değil de hayata geçiremez isek, inanın
Türkiyenin bu sorunların altından kalkmasının bence hiçbir
şekilde önüne geçemeyeceğiz diye düşünüyorum.
O kadar çok konu
var ki bu konuda verebileceğim örnekler ama zaman kısıtlı
olduğu için birkaç şey daha söyleyeyim, sizlerle paylaşmaya
çalışayım: Şimdi, Danıştayda, dün baktım, 2
tane seçim yapılması gerekiyordu biri 25i, biri 28i
Yani
Danıştay Başkanının seçilmesi lazım değerli arkadaşlar, ama
seçilemiyor. Herhâlde Türkiyenin tarihinde böyle bir şey olmadı;
aday yok, üçüncü tur da yapılmadı bildiğim kadarıyla. Niye
yapılmadı? Yani, gelinen noktada, işte az önce arkadaşlarımızın
bahsettiği o reformlar, Yargıtayın, Danıştayın
yenilendiği, dosya sayılarının eritilmeye
çalışıldığı, yeni dairelerin
oluşturulduğu, bunlardan bahsediyorsunuz ama Danıştay
hâkimi
Danıştay Başkanlığı için şu anda
aday çıkmıyor. İnsanlar, oradaki hâkimler -150 küsur hâkim var,
kaç kişi aday olabilir bilemiyorum- aday olmak üzere o cesareti
bulamıyorlar, bir yerlerden işaret bekliyorlar. İşte,
yargı böyle tarafsız ve bağımsız olmaz.
Yani birileri işaret gösterecek en
yüksek önemli kuruma ve buradan denecek ki:Danıştay
Başkanı şu olacak. Ama kimin okul arkadaşı olacak
bilmiyorum. Biliyorsunuz, Sayın Arınçındı
arkadaşı çünkü Sayın Arınçın öyle bir sözü
vardı: Allah verdikçe veriyor. diyordu. Şimdi yeni başkan
kimin okul arkadaşı olacak, onu da merak ediyorum, hep beraber
göreceğiz değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TURGUT DİBEK (Devamla) - Öneriyi
destekliyoruz. Bence bir komisyon kurup bu önerinizi enine boyuna
tartışmalıyız diyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın Başkan, isim
vererek sayın grup başkan vekili ilerleme raporuyla ilgili bazı
şeyler söyledi, netleştirmek istiyorum. İki dakika söz
istiyorum.
BAŞKAN Anlaşılmadı
Sayın Bağış, ön tarafa gelir misiniz. Ne için söz
istiyorsunuz?
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın konuşmacı,
benim sözüm olduğunu iddia ederek Avrupa Birliği ilerleme raporuyla
ilgili bir konuşma yaptı. Müsaade ederseniz bir açıklama yapmak
istiyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O kadar
gitmeyecek, şurada duracak Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şurada
efendim
. Bir de önünüzü ilikleyerek kürsüye doğru, âdettir. Önümüzü de
ilikleyerek kürsüyle konuşurken
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın
Bakan, usul öyle.
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın Başkan, ismimi
vererek bir şeyden bahsetti, düzeltme yapmak istiyorum.
TURGUT DİBEK (Kırklareli)
Sataşma yapmadım ki, açıklamasını belirttim. O raporu
çöpe attınız. dedim, başka bir şey demedim.
BAŞKAN Sayın
Bağış, sataşma var mı? Ne dedi de sataştı?
Ne söyledi, sataştı?
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın Başkan, raporun
çöpe atıldığını söyledi,
attığımızı söyledi, ben atmadım. Ben ne
yaptığımı, o raporla ilgili ne açıklama
yaptığımı izah etmek istiyorum.
TURGUT DİBEK (Kırklareli)
Başka bir şey demedim ki.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Aydın,
Bakan izah ediyor, siz oturun yerinize lütfen.
Sataşma nedeniyle iki dakika söz
veriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Avrupa Birliği Bakanı
Egemen Bağışın, Kırklareli Milletvekili Turgut
Dibekin BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri,
sayın ana muhalefet partimizin grup
başkan vekilinin herhâlde hafızası karıştı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Grup başkan
vekili değil, sadece milletvekili.
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) İlerleme raporu
yayınlandığında o raporu biz çöpe atmadık. Anayasa
Komisyonu Başkanımız ifade özgürlüğü kapsamında,
çıktığı bir televizyon programında raporu kendisi çöpe
attı. O raporla ilgili, ben Avrupa Birliği Bakanı olarak raporun
yayınlandığı gün bir açıklama yaptım ve raporu
Bir bozuk saat gibi günde iki kez doğruyu gösterir. diye
açıkladım. Raporun içerisinde doğru olan şeyler
vardır. Örneğin, o raporun 32 faslının 32sinde de Avrupa
Birliği, 17 faslı siyasi sebeplerle engellemesine rağmen,
Türkiye'nin 32 faslın tamamında ilerleme kaydettiğini itiraf
etmektedir. Ama, raporun içerisinde kabul edemeyeceğimiz bir şeyler
de vardır.
TURGUT DİBEK (Kırklareli)
Özellikle yargıyla ilgili Sayın Bakan, yargıyla.
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) Mesela, ilk defa bu sene ilerleme raporunda
Türkiye'deki farklı inanç gruplarına yönelik Türkiye'de bir
hoşgörüsüzlük kültürü olduğu iddia edilmiştir. Hâlbuki,
geçtiğimiz yıl içerisinde Türkiye'de Akdamar ibadete
açılmıştır, Sümela ibadete açılmıştır,
alınan kararlar çerçevesinde yaklaşık 2 milyar dolar
değerinde mülkler farklı inanç gruplarının kurmuş
olduğu vakıflara iade edilmiştir. Bu kadar çok açılımın
yapıldığı, bu kadar çok bonkör bir şekilde, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kendi vatandaşlarını
kucakladığı bir dönemde Türkiye'de hoşgörüsüzlük kültürü
vardır. deyip hepimizi itham altında bırakmak
yanlıştır. Onları da eleştirdik ama hiçbir
şekilde biz Bu raporun tamamı yanlıştır. da demedik.
Ancak, raporun içerisinde, özellikle, tanımadığımız
bir ülkenin dönem başkanlığında kaleme alınan, Güney
Kıbrıs Rum yönetiminin dönem başkanlığında kaleme
alınan rapor içerisindeki bu yanlışlıkları ortaya
çıkarmak için raporu tamamlayıcı bir raporu biz
hazırladık. İlk defa Türkiye Cumhuriyeti kendi ilerleme raporunu
kendi yazdı. 2012 yılı içerisinde AB yolunda
attığımız reform adımlarının dökümünü
çıkarttık, 286 sayfa tuttu, her bir milletvekilimize de, sizlere de
onu gönderdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) Eğer, Avrupa Birliğinin
yazdığı raporlara verdiğiniz değer kadar kendi
devletimizin yazdığı rapora da bir göz atarsanız,
Türkiye'nin yaptıklarını görürsünüz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Doğru olsa
atarız tabii, doğru olsa.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan
bağımsız yargı sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesinin (10/79) görüşmelerinin Genel Kurulun 9 Temmuz
2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Barış ve Demokrasi
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Hakan Çavuşoğlu, Bursa
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
öncelikle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Mübarek ramazan
ayının hayırlara vesile olmasını ben de niyaz
ediyorum.
Çok değerli arkadaşlar, geçtiğimiz iki
yıllık zaman zarfında gerçekten de Parlamentomuzda uzun
tutukluluk, tutuklu milletvekilleri, yargı
bağımsızlığı, tarafsızlığı
noktasında bu kürsüden birçok söz söylendi, önemli bir literatüre de sahip
olundu. Yine, yargı bağımsızlığıyla ilgili
olarak bir araştırma önergesi verilmiş durumda ve onu
konuşuyoruz. Kim ne derse desin, 2002 yılından bu yana ülkemiz
Türkiye, demokratikleşme noktasında çok önemli mesafeler
katetmiştir. Bu, her anlamda gerçekleşmiştir. Yasama, yargı
ve yürütme anlamında da gerçekleşmiştir. Yargı
anlamında da birçok yapısal değişiklikler
gerçekleştirilmiş, özellikle Avrupa Birliği uyum yasaları
çerçevesinde, Kopenhag Kriterlerine ilişkin uyum yasaları
çerçevesinde önemli de mesafeler alınmıştır.
Değerli arkadaşlar, Türkiye bir hukuk devleti,
dolayısıyla Türkiyede yasama, yürütme ve yargı birbirinden
bağımsız. Yine, hukuk devleti ilkesinin gereği, yürütmenin
her türlü eylem ve işlemleri yargının denetimine tabi. Hâl böyle
olunca bu noktada yargının bağımsızlığı
da çok fazlasıyla önem arz ediyor. Yargı
bağımsızlığı, Anayasamızın 138, 139 ve
devamı maddelerinde de teminat altına alınmış.
Kısacası, yargı
bağımsızlığını, dar anlamda, yargıçların
bağımsızlığı olarak ifade edebiliriz ve
yargıçların önüne gelen bir vakıayla ilgili olarak kanun metnini
uygularken her türlü etkiden uzak ve her türlü talimat, telkin ve bunun gibi
hususlardan uzak bir şekilde karar vermesini ifade ediyor yargı bağımsızlığı.
Ancak burada konuşan bütün hatipler her nasılsa yargı
bağımsızlığına temas ederken hâkimlerin
tarafsızlığı ilkesini de bence göz ardı ediyoruz diye
düşünüyorum. Zira, yargı
bağımsızlığının gereği gibi ortaya
konulması için hâkimlerin tarafsızlığı ilkesinin de
işlerlik kazanması gerekiyor. Yani, hâkimlerin her türlü duygu ve
düşüncelerinden bağımsız olarak, inançlarından ve
çeşitli kimliklerinden bağımsız olarak karar vermesi
anlamına geliyor.
Sevgili arkadaşlarım, burada şu hususu
özellikle belirtmek istiyorum: Sayın Kaplan yapmış olduğu
konuşmasında, burada, Anayasa Mahkememizin bireysel başvuru
hakkıyla ilgili olarak geçtiğimiz birkaç günlük zaman zarfında
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, mahkemelerin
kararlarının kesinleşmeden incelenebilmesini öngören kriterinin
de uygulanabileceği hususunu belirtti.
Bakınız, değerli arkadaşlar, AK
PARTİ hükûmetleri döneminde gerçekleştirilen reformlar çerçevesinde
ortaya konulan ve gelinen durum hakikaten demokratikleşme yönünde
atılan adımları gösteriyor. Şimdi, şöyle bir şey
sormak gerekiyor: Biz Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru
hakkını tanıdığımız zaman 12 Eylül 2010
referandumunda, burada büyük bir cephe olarak bu referanduma karşı
koyan, Hayır diyen eller oldu. Şimdi, dolayısıyla
bunları da değerlendirmek gerekiyor.
Bunun yanı
sıra, bir taraftan yargı
bağımsızlığından bahsedeceksiniz, diğer
taraftan da tutuklu milletvekilleri veya o tutuklu sanıklar hakkında
bir şeyler söyleyeceksiniz. Bunlardan bir tanesini söylememeniz gerekir,
yargı bağımsızlığı diyorsanız,
tutuklularla ilgili hususu gündeme getirmemeniz gerekir. Niye getirmemeniz
gerekir? Yürütme, yasama ve yargı birbirinden bağımsız
olduğu için getirmemeniz gerekir.
Ben daha fazla
vaktinizi almamak ve önümüzdeki gündem yoğunluğu nedeniyle, bu konuda
detaylı açıklamalar, sayın milletvekilimiz tarafından da
yapıldığı için huzurlarınızdan
ayrılıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, Sayın Hatip ismimizi
zikrederek yine söylemediğimiz bir konuya dikkat çekti ve
söylemediğimiz şekilde bir tartışma
BAŞKAN Neye
dikkat çekti, söylemediğiniz neydi?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Anayasa Mahkemesinde AİHMin kriterinin
uygulanabilirliği konusunda bizim söylemimizi farklı bir biçimde
anlattı ve bireysel başvuruya karşı çıkma
noktasıyla bağdaştırdı.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Kaplan.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Karşı çıktınız
Sayın Kaplan, 12 Eylül referandumunda Evet demediniz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Evet demedim, kürsüde söyleyeceğim.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Gerçek bu.
BAŞKAN
Sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum, buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Bursa Milletvekili Hakan
Çavuşoğlunun BDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Evet, karşı çıktık bireysel başvuruya.
Bakın, AK
PARTİ Hükûmetinin yaptığı en büyük yanlışlardan
birisi adalete elini uzatması olmuştur. Bakın, açık
söyleyeyim, adalete el atarsanız
Adalet 24 ayar olmak zorundadır
arkadaşlar, 24 ayar adalet olur ama 22 ayarı bile olmaz.
Şimdi,
diyorsunuz ki: Sayın Kaplan, Anayasa Mahkemesi kararını
AİHM içtihatlarına göre verdi. Arkadaş, Türkiye, Avrupa
Konseyinde adil yargılanma hakkından en çok mahkûmiyet alan ülkeydi.
Siz oradan kurtulmak için, Hükûmetiniz mahkûmiyetten kurtulsun diye, o yolu
kapatmak için Anayasa Mahkemesine yol açtınız. Eğer yürekli
olsanız
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru
ücretsizdir, niye Anayasa Mahkemesine ücretli ve avukatlı bir duruma
getirdiniz? Vatandaş başvurmasın diye. Biz buna karşı
çıkarız. Adaletin yarım yamalağı olmaz, adalet ya olur
ya olmaz arkadaşlar.
Şunu da
söyleyeyim: Bireysel başvuru mekanizmasıyla Anayasa Mahkemesine
tanıdığınız yol, yine de Türkiyedeki
hukuksuzluğu bir on yıl daha gizlemenin hesabıdır. Onun
için, Gezi Parkında ölen 4 kişinin, 8 bin yaralının
hesabı sorulamaz. Onun için, kolluk kuvvetleri göz göre göre kamera
görüntüleriyle kurşunu vatandaşın kafasına
boşaltıyor, onu korumaya alıyorsunuz. Onun için, Roboskide 34
can katlediliyor, önce gönderiyorsunuz Diyarbakır Ağır Ceza
Mahkemesine, arkasından askerî yargıya havale ediyorsunuz. Bütün
bunların altında imzanız vardır, mührünüz vardır.
Yanlıştı, o gün yanlış dedik, bugün de
yanlış diyoruz.
GATA Palasta
yatan meşhur paşa var ya, darbeci paşayı da yatıran
sizsiniz, ona yakında madalya da verirseniz şaşırmam, bu
hukukunuz da yanlıştır, bunu hatırlatmak istedim. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan bağımsız yargı
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesinin (10/79) görüşmelerinin Genel Kurulun 9 Temmuz
2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN - Barış
ve Demokrasi Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Tarih: 9/7/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 9/7/2013 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisini İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu
ve arkadaşlarının (10/242) esas numaralı, yaylacılık
konusunda yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verdiği
Meclis araştırma önergesinin 9/7/2013 Salı günü (bugün) Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Hasan Hüseyin
Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, Türk milletinin
saygıdeğer milletvekilleri; Meclis araştırması
açılması amacıyla vermiş olduğumuz önergeden
dolayı Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yaylacılık,
Türk kültürünün kendine has yanlarından biridir. Tarım ve
hayvancılığın, temel geçim kaynağı olduğu
dönemlerde Türk insanı yazın yüksek yerlere, yaylalara,
kışın ise düz ovalara göçmeyi tercih etmiştir. Böylece
yılın bütün ay ve mevsimleri boyunca hem hayvanları için
yeşil alanları kullanabilmiş hem de diğer tarımsal
faaliyetlerde bulunabilmiştir. Bu gelenek yerleşik düzene geçildikten
sonra da muhafaza edilmiştir.
Gerekçeleri değişik
olmakla beraber, hâlen, insanımızın yılın önemli bir
zamanında yaylalarda olduğunu görmek mümkündür. Bilhassa küresel
ısınmanın ortaya çıkardığı
aşırı sıcaklar, bunaltıcı nem ya da alçak
kesimlerdeki sinek, böcek gibi haşereler göz önünde bulundurulduğunda,
yaylalar insanlarımız için bir kaçış, bir istirahat ve
zaman zaman da eğlence merkezi olmuştur. Hatta birçok yayla için
tatil merkezi ifadesini kullanmak daha doğru olacaktır.
Yaylaların
daha serin ve kuru bir havaya sahip olması, onların coğrafyamızın
yüksek kesimlerinde olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yüksek kesimler
doğal olarak aynı zamanda ormanlarla kaplıdır.
Örneğin, Osmaniyede yüksek kesimler, ağırlıklı olarak
ormanlarla kaplı olup ilin aşağı yukarı yüzde 42si
ormanlık alandır ve Çukurovanın en sıcak yerlerinden biri
olan Osmaniyede yaylaların tamamı ya orman alanları üzerinde ya
da orman alanlarıyla çevrelenmiştir. Osmaniyede vatandaşın
geleneksel olarak yaylacılık için kullandığı
Bu kalabalık
nüfusa devletin kuruluşları da kayıtsız
kalmamışlardır. Mesela güvenlik ihtiyacı için geçici
karakollar hizmet vermektedir. Sağlık sorunlarını gidermek
için sağlık ocakları kurulmuştur ya da din hizmetlerinde
ihtiyaçları gidermek amacıyla din görevlileri tayin edilmiştir.
Aşağı yukarı tüm yaylalarda da Diyanet İşleri
Başkanlığı yaz Kuran kurslarını faaliyete
geçirmiştir. Karayolları ya da il özel idareleri, yolları asfaltla
kaplamak suretiyle ulaşımı rahatlatmışlardır.
Yukarıda saydığım özellikleri taşıyan birçok
yaylada yüz binlerce insan, serinleme, sağlık ya da dinlenme
amacıyla, yaylacı olarak yıl içinde uzun bir süre
barınmaktadırlar. Osmaniyede nisan ayından ekim ayı
ortalarına kadar Zorkunda, Fenkte, Olukbaşında, Üründe,
Harazda, Bağdaşta, Çokakta, Almacıkta, Maksutoğlunda,
Dumanlıda, Hoğduda, Mezlada, Almanpınarında sadece
Osmaniyeliler değil, tüm Çukurovalılar sıcaktan, sinekten,
nemden kaçarak sessizlikle, yeşillikle ve bol oksijenle
buluşmaktadırlar. Devlete ait bazı hizmetlerin de yukarıda
zikrettiğimiz gibi yaylacılarla buluşması bu geleneksel
yapıyı yaşatmayı kolaylaştırmıştır.
Yaylacılar,
yüz-yüz elli yıldır yaşattıkları bu geleneksel
yapıdan kanunlarımızın toplumun ihtiyaçlarını,
gerçeklerini görmeden hazırlanmış olmalarından dolayı
büyük bir sıkıntı çekmekteydiler. Bu sorunların giderilmesi
amacıyla, özellikle Osmaniyede yayla meselesine ilişkin ortaya
çıkan bir toplumsal tepkiyi karşılamak amacıyla mevzuata ilk
defa dâhil olması amaçlanan Yayla ve Yaylacılık Kanunu Teklifimiz
Türkiye Büyük Millet Meclisine tarafımdan sunulmuş idi. Teklifimiz
geçen yıl yaygın adıyla 2/B olarak bilinen tasarıyla
birleştirilmiş ve Mecliste görüşülerek bir bölümü 6292
sayılı Kanunla yasalaşmıştır. Bu kanunla 6831
sayılı Orman Kanununun 17nci maddesi
değiştirilmiştir. Yapılan bu değişiklikle,
çoğunluğu orman arazisi üzerinde bulunan yaylacıların
kulübe ve barakaları Orman Genel Müdürlüğü demirbaşına
alınmak suretiyle ve buradan da İhale Kanunu kapsamında kiraya
verilmek suretiyle bir çözüm öngörülmüştür. Vermiş olduğumuz
teklifin can alıcı iki noktası ise maalesef
yasalaşmamıştır. Bu iki nokta ki birisi, orman arazileri
üzerinde Medeni Kanun hükümlerine göre üst kullanım hakkı tesis
edilmesine ilişkin düzenleme, diğeri de mahkemelerde görülen
davaların ortadan kalkmasına yönelik olandır. Bu iki husus
düzenlenmeden yaylacıların sorunlarının giderilmesi mümkün
değildir.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Anayasamız,
ormanların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu,
mülkiyet konusu olamayacağını hüküm altına
almıştır ancak aynı Anayasa, kamu yararı
bulunması hâllerinde ormanların irtifak hakkına konu
olabileceğini de hüküm altına almıştır. İşte
Anayasanın bu hükmünden dolayıdır ki orman arazileri üzerinde
turistik oteller yapılabilmektedir, golf sahaları
yapılabilmektedir, eğlence merkezleri yapılabilmektedir. Geçen
yıl kabul edilen 6292 sayılı 2/B Yasası çerçevesinde yayla
alanı olarak tespit edilen orman arazileri için de üst kullanım
hakkı tesis edelim, kanundan, Anayasadan, hatta cumhuriyet kurulmadan
önce yayla olarak kullanılan arazileri vatandaşımıza, kendi
çocuğumuza, kendi insanımıza tahsis edelim diye
bağırdık ama iktidar partisine sesimizi duyuramadık.
Yabancı şirketlere, yabancılara otel yapsınlar,
dinlensinler, golf oynasınlar diye tahsis edilen orman arazilerinde
vatandaşımızın, yüzyıllardır kullanmış
olmalarına rağmen, üst kullanım hakkı tesis edilerek
yaylacılık yapmasına müsaade edecek düzenlemeye iktidar partisi
geçit vermemiştir. Geçen yıl yasalaşan tasarı ile bizim de
teklifimize paralel bir şekilde bir komisyon kurulması, Bakanlar
Kurulu tarafından yayla alanı tespit edilmesi, tespit edilen
binaların hak sahiplerine ihale mevzuatı ile verilmesi gibi hususlar,
bütün bunların uygulamalarının nasıl olacağı
hususlarını bir yönetmelikle düzenlemek hüküm altına
alınmıştır. Geçen yıl nisan ayında yasalaşmasına
rağmen, bu tasarının öngördüğü yönetmelik ancak bu yıl
mart ayında 28580 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir.
Yaklaşık
bir buçuk yıl evvel çıkan kanunun çıkışından bir
yıl sonra hazırlanabilen bir yönetmelik söz konusu olmuştur
ancak hâlâ ortada uygulama yok, hâlâ yaylacılar sanki 6831in 17nci
maddesinde yapılan düzenleme yokmuş gibi
cezalandırılmaktadırlar. Örneğin, yüz binlerce insanın
şu anda barındığı Zorkunda 2/B
çalışması yapılmadığı için, kadastro
çalışması yapılmadığı için hâlâ insanlar
cezalara tabi tutulmakta, binalarında tamirat yapmalarına bile müsaade
edilmemekte, elektrik aboneliği verilmemektedir çünkü Bakanlık, kanun
çıktıktan sonra, yayla alanları tespit edilinceye kadar olan
dönem için bir geçiş düzenlemesi yapmamıştır.
Vatandaştan gelen tamir ve tadilat talepleri sanki yeni bina
yapıyorlarmış gibi, yeni işgaller söz konusuymuş gibi
reddedilmekte, tamirat yapanlar hakkında yasal işlem
yapılmaktadır. Yasal işlem yapacaktınız da bize bu
kanunu niye çıkarttırdınız?
Şu ana kadar,
Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilmiş bir tane yayla alanı
yok. Kanun çıkalı bir buçuk sene olmuş, ikinci yayla sezonunun
ortasına gelinmiş. Bu durumu kabul etmek mümkün değildir. Bakanlık
bürokrasisi, Orman Genel Müdürlüğü bürokrasisi ormancılarla
vatandaşımızı, kolluk güçlerini karşı
karşıya getirmekten vazgeçip işlerini hızlı ve
doğru yapmalıdırlar.
Kanunda
değişiklik yapılırken yayla alanlarının
tespitinde nüfus artış oranlarının dikkate
alınacağı hüküm altına alınmıştır.
Yani, buradan maksat, artan nüfus ve ihtiyaca göre yeni yayla
alanlarının tespitidir fakat yönetmelikle sadece sabit
kıymetlere alınan evler tespit edilmektedir ve bunlar kiraya
verilecektir. Dolayısıyla, yeni parseller ve yeni evler söz konusu
olmayacaktır. Bu durumun doğal sonucu olarak da orman arazisi
üzerinde bulunan ve sayıları sınırlanan kiraya verilecek
evlerin talibi de çoğalacaktır. Böylece, insanların
yıllardır kullandığı evlerinin rekabet ortamında
başkalarına geçmesi söz konusu olacaktır ya da kaçak
yapılanmaya devam edilecektir. Bu durum, hakkaniyete aykırı
olduğu gibi, önemli sorunlara da sebep olacaktır.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Osmaniyeden,
Muğladan, Balıkesirden ta Iğdıra kadar
yaylacılık geleneğinden dolayı orman arazileri üzerinde
kulübe ve barakaları bulunan samimi ve dürüst
vatandaşlarımızı mağdur etmek bize yakışmaz.
Eğer bu
vatandaşlar kötü niyetli olsalardı yüzyıllardır
kullandıkları bu yayla alanlarındaki ağaçları
keserlerdi, Hükûmet de yaylacılara ağaçları kestikleri için o
alanları 2/B adı altında satardı. Oysa yaylacılar bu
alanları ağaçlarıyla beraber korumuşlardır,
ormanı korumuşlardır.
Bu sebeple,
yaylacılarımızın sorununu 2/B tasarısı içerisinde
yarım yamalak olarak çözdüğünü zanneden ama aslında bir
karmaşaya sebep olan Hükûmeti ve iktidar partisini uyarıyoruz: Gelin,
bunu düzeltelim. Nasıl olması gerektiğini ise bu konuyu da
düzelten ve yakın zamanda Meclis Başkanlığına
sunduğumuz kanun teklifinde net olarak gösterdik.
Bu
düşüncelerle, yaylacılarımızın sorunlarının
ele alınması amacındaki önergemizin kabulünü diler, Türk
milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Osman Kahveci, Karabük Milletvekili.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN KAHVECİ
(Karabük) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisinin Akdeniz Bölgesindeki yaylacılıkla ilgili
sıkıntıların araştırılmasıyla ilgili
önergesinin aleyhine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün
ramazanın birinci günü. Ben de bütün milletimizin ve İslam âleminin
ramazanını tebrik ediyor, bütün insanlığa barış
ve huzur getirmesini diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizde yayla ve yaylacılık, kültür
yaşamımızın en önemli parçalarından birisidir. Yayla
çevreye göre yüksek yer anlamına gelir. Yaylalar, düz, otlak alanlarla
kaplı, taze ot temininin ve suyun bol olduğu yüksek yerlerdir.
Geçimini hayvancılıkla sağlayan vatandaşlarımız
yaz aylarında bu yerleri öncelikle hayvancılık yapmak amacıyla
kullanırlar ve bu alanlarda geçici iskân yaparlar.
Geleneksel
kültürümüzün bir parçası olarak, özellikle Akdeniz Bölgesinde Akdeniz
ikliminin boğucu sıcaklığından kurtulmak isteyen bölge
insanı, hayvancılık dışında, yaz
aylarını daha serin yerlerde geçirmek için yaylalara göçerler ve
yılın belirli aylarında buralarda ikamet ederler. Gerek
hayvancılık gerekse de yazlık olarak kullanılan yayla
alanlarımızın büyük çoğunluğu da ya Hazine arazileri
üzerindeki meralarda ya da orman içindeki boşluklarda yer almaktadır.
Özellikle Akdeniz
Bölgesinde Osmaniye, Adana ve Mersin illerimiz bu konuda en yoğun
yaylacılık faaliyetlerinin yapıldığı yerlerdir.
Aynı şekilde, ülkemizin Karadeniz Bölgesinde de aynı amaçla
yaylalar bulunmakta ve yazın bu alanlar yoğun bir yaşam
alanı hâline gelmektedir. Bu alanlara devlet büyük çapta altyapı da
getirmiş ve yaşam şartlarını
iyileştirmiştir. Yaz mevsiminde büyük katılımlarla yaylaya
çıkma ve yayla şenlikleri düzenlenmektedir. Son yıllarda
yaylacılık eski klasik anlayışın ötesine geçmiş
ve yaylalar tatil ve dinlenme yerleri hâline gelmiştir. Yaylaları hem
tatil hem de hayvancılık amacıyla kullananlar da
bulunmaktadır. Bunun dışında, yine, ülkemizde göçerlikle
yerleşik hayat arasında yaşam tarzı ile yaylalara çıkan
vatandaşlarımız da bulunmaktadır. Genellikle yaylalara
çıkış nisan ayından ekim ayına kadar devam etmektedir.
Ülkemizdeki
yaylalarla ilgili en önemli sorunlardan biri orman alanları içine
yerleşmiş yaylalar ve buralarda yapılan
yaylacılıktır. Bu konuda, zaman zaman orman teşkilatı
ile yaylada yaşayanlar arasında Orman Kanunundan gelen
sürtüşmeler ve problemler yaşanmıştır. Yayla
alanlarının çoğu da, Osmaniye ve Adanada olduğu gibi,
üzerlerinde orman örtüsü muhafaza edildiğinden dolayı 2/B
kapsamına da alınamamıştır. Orman Kanununun 17nci
maddesine göre, orman alanları içine her çeşit bina, ağıl
ve hayvan barınaklarının yapılması ve orman içine
yerleşilmesi yasaktır. Orman Kanununun bu hükmünden dolayı da
yıllarca orman teşkilatıyla yaylada yaşayan
vatandaşlarımız sık
sık karşı karşıya gelmişlerdir.
Bu konuya hukuksal bir
çözüm bulmak için, geçen yıl yüce Meclisin takdirleriyle Orman Kanununun
17nci maddesi 19 Nisan 2012 tarihinde değiştirilmiştir. Bu
düzenlemeyle, 31/12/2011 tarihinden evvel yapılmış ve
hakkında müsadere kararı
bulunanlar dâhil her türlü bina ve tesislerin kullanıcılarına
kiraya verilmesi hükmü getirilmiştir. Bu alanlarda mülkiyetin devredilmesi
mümkün olamamıştır; çünkü, Anayasa hükmü orman
alanlarının daraltılmasına izin vermemiştir. Bu düzenleme
ile Orman ve Su İşleri Bakanlığının teklifi
üzerine bu yerler Bakanlar Kurulu kararıyla yayla alanı olarak ilan
edilmektedir. Bununla ilgili yayla alanlarının tespiti ve idaresiyle
ilgili 7 Mart 2013 tarihinde yönetmelik yayınlanarak yürürlüğe
girmiştir. Takdir edersiniz ki bu olay, ormancılıkta çok yeni bir
olaydır; onun için bunun altyapılarının
hazırlanması gerekmektedir. Şu anda da
teşkilatımız, bununla ilgili -gördüğünüz- uygulama
yönetmeliğini bütün teferruatıyla ortaya koymuştur. Önümüzdeki
günlerde bunun uygulaması yapılacak ve özellikle Osmaniyede, az önce
Osmaniye Milletvekilimizin bahsettiği bu sorun da büyük ölçüde
çözülecektir.
Sonuç olarak, orman
alanlarının içinde yaylacılık yapılma problemi gerek
kanun bazında gerekse yönetmelik bazında çözülmüştür. Bu
aşamadan sonra yaylacılıkla ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç
kalmamıştır.
Bu nedenle Meclis
araştırması önergesinin aleyhinde olduğumuzu bildirir, yüce
Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ramazan Kerim Özkan, Burdur Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ramazan
ayımızın ülkemize barış, sevgi ve dostluk getirmesini
diliyorum, ramazanınızı da kutluyorum.
Değerli
arkadaşlarım, kışın burnu akmayan, yazın eti
sarkmayan Yörüklerimiz bu yaylalarda ülkemizin gelir ve getiri
kaynaklarına sahip olurlar. Bunlar arasında keçi vardır, koyun
vardır, deve vardır, sığır vardır; kekik
vardır, çay vardır, ot vardır ve bu, Türkiye güzelliği.
Ülkemizin bu yayla sorunu Akdenizimiz
de var, Karadenizimiz de var, Egemiz de var, İç Anadolumuz da var,
Doğu Anadolumuzda var, Güneydoğu Anadolumuzda var. Buralarda aşiretlerimiz
var, buralarda yazın yaylayan göçerlerimiz var, üretim yapan
dostlarımız var; bunların sorunları var, bu yaylalarda
sorunlar var. Her ne kadar, biraz önce Hükûmet adına konuşan
değerli kardeşimiz Sorunları çözdük. diyor ama buralarda
sorunlar devam ediyor. Buralarda barınma sorunu var, su sorunu var,
atık sorunu var, var da var. Bu sorunları saymakla bitmez.
Bunları
yerinde araştırmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi bir önerge verdi.
Bu önergenin kabulü yönünde oy bekliyorum. Buradan bir müjde götürelim
memleketlerimize.
Bakın, bir
haftadır çalışıyoruz, on beş gündür
çalışıyoruz, torba yasa var. Memleketinize gittiğiniz zaman
bu torba yasa hakkında size bir soru geldiğinde ne cevap
vereceksiniz? Ben şu anda verecek cevap bulamıyorum. Benim bölgem
tarım ve hayvancılıkla geçiniyor, mermerimiz var, yaylalarda
mermerlerimiz de var, oralarda yaşanan sorunlar var. Bunlara çözüm
getirdik. diyemeyeceğim, Süt üreticisini mağduriyetten
kurtardık. diyemeyeceğim, Sütte KDVyi yüzde 8den 1e çektik. diyemeyeceğim,
bir müjde götüremiyorum. Et üreticisine Etteki KDVyi, yemdeki KDVyi
düşürdük. diyemeyeceğim.
Bakın, bir
haftadır görüşüyoruz, bir müjde olması gerekiyor, bu Meclisten o
halka bir müjde götürmemiz gerekiyor, yaylada yaşayan
insanlarımıza, 2/B arazilerinin sahibi olamayan orman köylülerimize
bir müjde götürmemiz gerekiyor ama müjde yok. Ne götüreceğiz? Ne
yaptınız siz bu dönem bu Mecliste? dedikleri zaman verecek bir cevabımız
yok. Efendim, biz kadro verdik. Kime verdin kardeşim? Üreten insanlara
kadro var mı? Buğday taban fiyatında bir değişme var
mı? Mazotta bir ucuzlama var mı? Benzinde bir ucuzlama var mı?
Gübrede bir ucuzlama var mı? Benim köylümün gelirinde bir artış
var mı? Traktör fiyatlarında bir düşüş var mı? Bunlara
cevap verecek bir insan yok. Ne yaptık, bu insanları mutlulukla
buluşturmak için ne yaptık değerli arkadaşlarım?
Bakın, benim
bölgem süt üreticisi. Günde Burdurumuzun bin ton sütü var. Üretiyoruz, sütün
üretim maliyeti şu anda 1 liraya dayandı. 1 liraya saman
alıyoruz. Gerçi bu yaz mevsiminde saman fiyatları -şu anda-
biraz düştü ama geçen yıl 1 litre, 2 litre sütle 1 litre saman
alabildik.
RECEP ÖZEL
(Isparta) 1 litre saman! Saman litreyle mi ölçülüyor?
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Şimdi, saman kilogramla ölçülüyor. Samanın
kilogramla ölçüldüğünü herkes biliyor.
Bu ülkeyi samana
muhtaç hâle getirdiniz Sayın Recep Kardeşim. Bak, burada bir
haftadır konuşuyorsun, bağırıyorsun, laf
atıyorsun ama Ispartayla ilgili, Burdurla ilgili buradan söz
Burdurda
şu anda
Bizim Burdurun yaş meyve sebze üreticileri Isparta
pazarına gelemiyor.
İki iktidar
milletvekili burada; Bayram Özçelik burada, Recep kardeşim burada.
İki belediye
Bakın, Burdurda salatalık, domates, biber, hepsi
üretiliyor, pazara gidiliyor. Isparta Belediyemiz bir güzellik olsun diye
manavlara yetki vermiş fakat
RECEP ÖZEL
(Isparta) Çözdük onu, çözdük
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Çözülmedi kardeşim, daha dün benim Burdurumun, Kışlanın,
Askeriyenin, Çerçinin üreticileri pazardan kovuldu, sanki iki yabancı
ülkeye gitmiş gibi. Bizim Burdur olarak gönlümüz açık. Burdurumuza
Antalyadan, Denizliden, Ispartadan, Kütahyadan insanlar geliyor; hayvan
pazarımıza geliyor, sebze pazarımıza geliyor, ürünlerini
getiriyorlar, pazarlıyorlar; yaylalarımıza geliyorlar,
arılarını getiriyorlar; ev sahipliği yapıyoruz. Bak,
yaylalarda arıcıların sorunları da var. Ama bu sorun
çözülmedi. Burada laklak etmekle olmuyor.
Sayın Recep
Kardeşim, bu sorunu çöz; iktidarsın, git Belediye Başkanınla
görüş, Valinle görüş, valileri buluştur. Ben artık
muhalefet olarak görevimi yaptım, belediye başkanlarıyla
görüştüm. Nevzat kardeşime de görev düşüyor, size de görev
düşüyor, hepimize görev düşüyor. Siyaset, sorun çözme sanatı.
Burdur ile Isparta arasında bir sorun var, yaylalarda sorun var. Bu
sorunları çözmemiz gerekiyor arkadaşlar. Bu yaylalarda üretilen
ürünü, peyniri, yoğurdu vatandaş pazara sunamıyor.
Avrupa Birliği
derken dirliğimizden olduk. Pazarda insanlarımıza şu anda
bunların belgesi soruluyor. Nereden getirdin? Kaç kilo getirdin? Hangi
yayladan getirdin? Hangi üretimi yaptın? Hangi mayayı kullandın?
Bizim geleneksel üretimlerimiz var, geleneksel ürünlerimiz var, bunlara sahip
çıkılmalıdır, bunlara sahip çıkılmıyor.
Bunun için, bu araştırma önergesine bir destek bekliyoruz sizlerden.
Değerli
arkadaşlarım, sorun çok dedim. 2/Bler
Bakın, 2/Bleri
çözmedik, 2/Bler hâlâ sorun olmaya devam ediyor. Orman köylüsü de orman
içinde
Bakın, orman köylüsünün dağlarını,
ormanlarını domuzlara teslim ettik. Şu anda oralarda kim hâkim?
Domuzlar hâkim. Ovaları da köstebeklere teslim ettik. Ne yapacak bizim bu
köylümüz, bu çiftçimiz? Domuza av yasağı var, mermi vermiyorsunuz,
elinde bir silah görürseniz, vatandaşın elinden silahını
alıyorsunuz, bindiği atını, eşeğini elinden
alıyorsunuz ormanda suç işliyor diye. Bu vatandaş ne yapacak?
Mısır ekiyor, mısırını alamıyor; buğday
ekiyor, buğdayını alamıyor; ektiği ürün para etmiyor.
Değerli
arkadaşlarım, bir müjde verin. Bakın, taban fiyat
açıkladınız buğdayda 62 kuruş. Buğdayın
üretim maliyeti 75 kuruş arkadaşlar. Dün benzine 13 kuruş zam
geldi. Nedir bu zam? Benzine gelen zam mazota da yansıyor ama ürüne yansımıyor,
ete yansımıyor, süte yansımıyor. Ramazan
ayındayız, et fiyatları
Et, balık fiyatlarını
düşürdüm. diyor. Arkadaşlar, üretici etin kilogramını 16
liradan elde etti. Sen 14 liradan alırsan bu vatandaş bir dahaki sene
hayvancılık yapar mı? Sübvanse etmeniz gerekiyor. Söylemler
güzel, Kasamızda para var 185 milyar dolar. Ne yapıyor bu para? Bu
para kimin? Niye vermiyorsunuz köylüye, çiftçiye? IMFye borç veriyoruz.
diyorsunuz. Niye benim çiftçime bu borçtan, bu paradan kaynak
ayırmıyorsunuz? Süt üreticisine, et üreticisine, arıcıya,
balıkçıya bu kaynaktan niçin kaynak ayırmıyoruz
değerli arkadaşlarım?
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Nereye veriyoruz parayı o zaman? Nereye, nereye
veriyoruz, söyle. Nereye, nereye veriyoruz?
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Nereye veriyorsunuz? Attığınız taş
ürküttüğünüz kurbağaya değmiyor; gerçek üreticiye varmıyor,
gerçek üreticinin eline bu para geçmiyor. Gerçek üreticiyi, okul çocuğu
gibi, elinde dosyalarla perişan hâle getirdiniz. Vatandaş ürününe ve
üretime destek istiyor, diyor ki: Benim üretimimin, buğdayın bir
üretim maliyeti var. Kardeşim, beni borsayla, aracıyla, tefeciyle
uğraştırma, Toprak Mahsulleri Ofisini çalıştır.
Bizim Burdurda
şimdi haşhaş oldu. Soruyorum, daha bir tane üretici
haşhaşın fiyatını bilmiyor arkadaşlar. Ben de
bilmiyorum. Bayram Bey biliyorsa söylesin, Recep Bey biliyorsa söylesin.
Haşhaşın fiyatını bilen var mı?
RECEP ÖZEL
(Isparta) - Serbest piyasa da onun için.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Arkadaşlar, bu serbest piyasada bu şekilde olmaz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Nasıl olacak?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) Bu haşhaş, kontrollü üretim
Ben, gelecek yıl ne
alacağımı bilmeliyim dönümden, buğdaydan ne
alacağımı bilmeliyim. Bir yıl öncesinden bu fiyatları
vermeniz lazım. Avrupa Birliği ülkeleri beş yıllık
destekleme politikaları yapıyor, Amerika yedi yıllık
yapıyor. Bunu yapmazsanız, vatandaş önünü göremezse, üretimden
vazgeçerse, işte onun arkasından Gezi Parklarında, sokakta
asayiş bozulur ve bozuldu.
Dün
konuşuyoruz
Arkadaşlar, dün ben Kırkpınardaydım. O
bayrak, Onuncu Yıl Marşımız çıktı. Onuncu
Yıl Marşımızda, sayın bakanlarımıza
gelinceye kadar o aradaki 3 bin halk ayağa kalktı; 3 bin kişi
vardı, ayağa kalktı. Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. diyoruz. Vatandaş ayağa
kalkmış, ne olurdu oradaki arkadaşlarımız da
Valimiz
bir kalktı, yekindi, baktı bakanlar oturuyor, o da oturdu, Vali de
oturdu. Kimden korkuyoruz? Bayraktan mı korkuyoruz, milletten mi
korkuyoruz, Onuncu Yıl Marşından mı korkuyoruz, Türklükten
mi korkuyoruz? Niçin korkuyoruz arkadaşlar? Bakın, yayladan nereye
geldik. Orada Onuncu Yıl Marşı
Bayrağa kalkıyor,
bayraklar ayakta selamlanır. Biz, yabancı marşlarda dahi
ayağa kalkan bir milletiz, yabancı ülkelerin marşlarında.
Onun arkasından, on binlerce insan o güreş sahasında ayağa
kalktı, bayrağı saygıladı. Orada denmesi gereken
şu: Arkadaşlar, bir yanlışlık oldu. Biz, sohbet
ediyorduk, kalkamadık, özür dileriz. deyip işi bitirmek yerine yani
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) - Ne alakası var?
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Ne alakası var? Gezi Parkında da aynı
şey oldu, 15 çocuk... Aferin gençler, sizi kutluyorum, ağaca sahip
çıktınız, yeşile sahip çıktınız. Peygamber
Efendimiz de öyle yapardı, yeşile sahip çıkardı,
temizliğe, beyaza sahip çıkardı. Sizi kutluyorum, ne güzellik.
Sizin istediğiniz kadar ağaç dikeceğiz, sizlerle beraberiz. desek,
yine ülkede sorun yoktu. Biz, tavşana kaç tazıya tut, sorunun üzerine
benzinle gidiyoruz, arkasından çözüm bekliyoruz.
Dün
arkadaşım, Ramazan kardeşim biber gazını
anlatıyor. Arkadaşım, biber gazı vergi, biber gazı
para, biber gazı süt, biber gazı et, biber gazı KDV, biber
gazı on numara yağ, bu vatandaşın verdiği paralar.
OSMAN KAHVECİ
(Karabük) - Kırılan camlar
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Kırılan camlar diyor arkadaşım.
Kırılan canları ne yapacağız, canları? Canları
ne yapacağız? (CHP sıralarından alkışlar) Cam
yerine gelir ama can yerine gelmez. Cam yerine gelir; ne olacak, cam; her yer
cam.
Arkadaşlarım,
bunlar olmaz. Fuzuli üzülüyoruz. Bakın, ramazan ayındayız. Bizim
kardeşliği, sevgiyi
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) En güzel din bizim dinimiz. Bunlara bu sevgiyi,
kardeşliği, dostluğu, paylaşımı anlatmamız
gerekirken niçin bu kavga, bu öfke?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Bu duygularla, tekrar ramazan ayınızı tebrik
ediyorum.
Bu önergelere en
azından güçlü anlamında ellerinizi kaldırarak
yaylalarımıza sahip çıkmanızı temenni ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Özkan, lütfen
Teşekkür ederim.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Tekrar saygılarımla, sevgilerimle yüce heyeti
selamlıyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim, sağ olun.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın Başkan, sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Lütfen
Sayın Özel, sataşma falan söz konusu değil.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın konuşmacı adımı verdi, Bayram Beyin
adını da verdi. İkimiz adına konuşmak istiyorum.
BAŞKAN
Burası karşılıklı konuşma yeri değil. Sayın
hatip konuşurken siz oradan hızlı bir şekilde geldiniz,
sataşan sizsiniz, söz atan sizsiniz.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Hacı Bayram Türkoğlu,
Hatay Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HACI BAYRAM
TÜRKOĞLU (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisinin Akdeniz Bölgesinde geleneksel hâle gelen
yaylacılıkla ilgili verdiği Meclis araştırması
önergesinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bugün, mübarek
ramazanı şerifin birinci günü. Rahmet ve bereket
sağanağının bolca yağdığı bugünlerde
gönüllerin huzur ve sürur içerisinde olmasını ve bu ramazanın
Türk İslam âleminin ve tüm insanlığın kurtuluşuna
vesile olmasını Cenab-ı Hakktan temenni ediyorum. Hepimizin
ramazanı kutlu olsun. İnşallah salimen bayramı da idrak
ederiz.
Evet, söz konusu
yayla, yaylacılık deyince, hassaten Akdeniz Bölgesinde ikamet eden
insanlarımız, hemşehrilerimiz, vatandaşlarımız için konu daha bir önem arz
ediyor. İnsan ihtiyaçlarını bertaraf etmek, göz ardı etmek
mümkün değil. Varı yok saymak mümkün değil. Akdenizin
bunaltıcı yaz sıcaklarında, yaylalar,
insanlarımızın ferah yaşamaları için, rahat
yaşamaları için bir arada, kendi obalarıyla, kendi
akrabalarıyla, kendi yakınlarıyla, dost ve çevre
zenginliğiyle bir arada mekân tuttukları ve hoşça sohbetlerin
yapıldığı, ikamet edildiği yerler konumunda.
Memleketimizin her köşesi bir
başka güzel. Cennetmekân bir ülkede yaşıyoruz hakikaten.
Akdenizimizde Amanoslar, Toroslar, ülkemizin diğer dağlarında
yaylacılık da bir başka önemli, bir başka önem arz ediyor.
Bir taraftan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki orman
sahalarımızı koruma mükellefiyetimiz ve hassasiyetimiz varken
bir taraftan da insanlarımızın bir ikamet, Akdenizin
sıcağından kurtulma, iki aylık da olsa, üç aylık da
olsa o yaylalarda güzelim çam havası teneffüs ederek
sağlıklarına sağlık katma adına o mekânları
seçmesi de tabii ki doğal bir şey, hepimizin de malumu olan bir
şey.
Milliyetçi Hareket Partisinden çok
değerli hemşehrim, yakın amca oğlu Hasan Hüseyin
kardeşim de bahsetti. Yani, hakikaten, gerek Osmaniyede Zorkun Yaylamız,
hemen devamında Karıncalı, Üçgöz, işte diğer,
Topaktaş, Horu, Tohtak yaylalarımız, Değirmendere, hülasa,
Akdeniz kuşağındaki bütün yayla sakinlerine de buradan selam
ediyorum. Onları biz unutmadık, unutmuyoruz da. Onlarla ilgili de
birtakım düzenlemeler yapılmaktadır, yapılıyor.
Biz biliyoruz ki bu
insanlarımız yaylalara sadece ikamet amaçlı, serinlemek
amaçlı da gitmiyorlar. Bunun bir asli ihtiyaç olmasının
yanında, insanlarımız, yayladaki mütevazı evlerinin
etrafında çevirdikleri 500 metrekarelik, bin metrekarelik, 2-3 bin
metrekarelik alanlarda, geçimlerini temin etmek üzere orada doğal
şartlarda yetişmiş sebze ve meyvelerini ekiyorlar, biçiyorlar.
Biz bunları da biliyoruz. Yine, Orman Genel Müdürlüğümüzün otlatma
alanı olarak müsaade ettiği alanlarda da hayvancılık
yapıyorlar, bunu da biliyoruz, bunların da farkındayız. Ama,
bütün bunları bir harman tertip düşünceyle düşündüğümüz
zaman, bir tarafta orman dokusunu Anayasamızın bize yüklediği
vecibe gereği koruma mükellefiyetimiz, bir taraftan da yaylaları
mekân tutmuş, yaylacılığı geleneksel hâle
getirmiş insanlarımızı mekânlarında, onları
yasaya karşı boğmadan, yasaya karşı suçlu duruma
düşürmeden birtakım yasal tedbirlerini de alarak yerlerinde muhafaza
etmek gibi de bir düşüncemiz var. Devletiâliye ve
bakanlıklarımıza düşen de budur değerli
milletvekilleri. Evet, bu manada, tabii ki son zamanlarda
yapılmış -çıkmış daha doğrusu- kanunu,
Başbakanlığa sunulan teklifi de ben sizlerle paylaşmak
istiyorum.
6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesiyle
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun
26 Nisan 2012 tarih ve 28275 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanmıştır. Bu kanunla 31 Ağustos 1956 tarihli ve
6831 sayılı Orman Kanununun 17nci maddesinin (1)inci
fıkrası değiştirilmiştir. Nedir 17nci madde? 6831
sayılı Orman Kanununun 17nci maddesinin (1)inci
fıkrasına göre devlet ormanlarındaki yayla alanlarının
tespiti ve idaresi hakkında yönetmelik hazırlanmış ve 7
Mart 2013 tarih, 28580 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak
yürürlüğe girmiştir. Söz konusu yönetmelik hükümlerine göre, devlet
ormanlarında 31/12/2011 tarihinden önce toplu yerleşimin
bulunduğu yaylak ve otlak olarak kullanılan alanlar içindeki yerler
ile yılın belirli dönemlerinde geleneksel yaylacılık
maksadıyla yerleşim yeri olarak kullanılan alanların
kullanım bütünlüğü de dikkate alınarak yayla alanı tespit
ve ilanı; yayla alanlarında kullanılan her türlü bina ve
tesislerin tespiti, sabit kıymetlere alınması, vaziyet
planına işlenmesi, kullanıcıların tespiti ile bunlara
kiraya verilmesi; yayla alanlarında gerekli her tür ve ölçekteki
planların yapılması, yaptırılması ve
onaylanması amaçlanmaktadır. Bu cümleden olarak da Orman Genel
Müdürlüğü, söz konusu yönetmeliğin 5inci maddesi gereği yayla
alanı tespit çalışmalarına devam etmekte ve 292 adet yayla
alanını yayınlanmak üzere
Başbakanlığımıza sevk etmiş bulunmaktadır.
Bu duygu ve
düşünceyle, ben, Milliyetçi Hareket Partisinin bu yayla alanlarıyla
alakalı vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu,
şu anda araştırma önerisine gerek olmadığını
ifade ediyor, hepinizi en derin saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık var.
Elektronik cihazla
oylama yapacağım.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 135inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
3.- CHP Grubunun, Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 20 milletvekili
tarafından Bayburt'ta yaşanan göçün nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 4/4/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
9/7/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 9/7/2013 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Bursa Milletvekili
Sena Kaleli ve 20 Milletvekili tarafından, 4/4/2013 tarihinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Bayburt'ta yaşanan
göçün nedenlerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin (827 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 9/7/2013 Salı günlü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Binnaz Toprak,
İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de benden önce
konuşan arkadaşlarım gibi bu kutsal ramazan ayının
ülkemize barış ve huzur getirmesini diliyorum. Özellikle de
Başbakana ve AKPli bakan ve milletvekili arkadaşlarımıza
da İslamın özü olan merhamet, sevgi, kardeşlik
duygularını hatırlatmasını ümit ediyorum.
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) Merhamet sadece bize değil size de lazım.
BİNNAZ TOPRAK
(Devamla) Bizi izleyen Bayburtlulara önce kendimi tanıtayım. Ben
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekiliyim ama aynı zamanda da
Bayburtun fahri milletvekiliyim.
Önce şunu
söyleyeyim: Dün gece Gezi ve çevresinde bir kez daha yaşanan polis
şiddeti, daha doğrusu otoriter bir iktidarın şiddeti
karşısında bugün bu konuyu konuşuyor olmak tuhaf kaçabilir.
Haftalardır, bu kürsüye çıkan her arkadaşımız
şiddetin durması için çağrı yaptı, itidalin hâkim
olması için çağrı yaptık günlerce burada. Daha dün, Taksim
Meydanında sivil toplum kuruluşu üyeleri tutuklandı. Bugün,
şu anda, biz burada otururken bu kişilerin evleri hukuksuz bir
şekilde aranmakta. Yani, her itidal çağrımıza AKPden gelen
cevap, şiddeti bir kademe daha yükseltmek. Bu durum karşısında
konuşmalarımızın duvara çarptığını
düşünüyorum. Yani, AKPli milletvekillerinden, bu haftalar boyunca
yaptığımız konuşmalara karşılık, bir
kişinin bile vicdanının sızladığına
tanık olmadık, maalesef buna tanık olamadık.
Dolayısıyla, meydanlarda gaz yedik, milletvekili kimliğimizle
belki bu şiddete karşı halkı koruyabiliriz ümidiyle araya
girmeye çalıştık, biz de gaz yedik. Hiçbir şey fayda
etmiyor, sözün bittiği noktadayız. Onun için, bugün, belki de
Türkiyenin Gezi Parkına ve Taksime çok uzak olan bir bölgesinin,
Bayburtun sorunlarını gündeme getirmek çok daha yararlı bir
çaba olabilir.
Bayburt,
Türkiyenin en geri bıraktırılmış -geri
kalmış demiyorum- illerinden bir tanesi. Oysa, Bayburtun çok zengin
bir geçmişi var, milattan önce 3000 yıllarına dayanmakta ve
İpek ve Baharat Yolu üzerinde. Eski kayıtlarda, Bayburttan zengin ve
kalabalık bir şehir olarak bahsediliyor, mesela ta antik Yunan
kayıtlarında ve gerçekten de bugün Bayburta
baktığınızda kent bunun kanıtlarıyla dolu.
Mesela, oradaki Çoruh Nehrine ve kente bakan bir Bayburt Kalesi var, bu dik
kayalar üzerine inşa edilmiş, milattan sonraki ilk yüzyılda
yapıldığı tahmin ediliyor, şu anda çevresi pislik
içinde, kaderine terk edilmiş vaziyette. Mesela Bayburtun
Aydıntepesinde Aydıntepe Yer Altı Şehri var; tahminî 50
kilometrelik bir alanı kapsıyor, ta Bayburt Kalesine kadar
uzandığı söyleniyor, bugün girişi bile belli değil, içindeki
tüneller belediye tarafından kapatılmış. Bayburtun
Bayrampaşa, Kitre, Çayıryolu köylerinde kale kalıntıları var,
Çımağıl Mağarası var, Helva Köyü Buz
Mağarası var. Kültür ve Turizm Bakanlığı buralara el
atacak olsa, yatırım yapacak olsa Bayburt bambaşka bir Bayburt
olabilir ama maalesef, terk edilmiş vaziyette.
Bu arada, Bayburt
çok güzel bir şehir yani harika bir şehir olabilir. O Çoruh Nehrinin
kenarında kurulmuş bir şehir ve sarp kayalar var, kaleye
bakıyor. Dışında da Bayburtlu bir sanatçı ve
eğitimci olan Sayın Hüsamettin Koçan bir müze kurmuş, adı
Baksı Müzesi. Baksı Bayburtun eski adı. Baksı
Kırgız Türkçesinde saman demekmiş. Bu da aslında
Bayburtun geçmişine yani tarıma dayalı olan geçmişine
gönderme yapan bir isim. Bu isimler niye değiştiriliyor, onu da
anlamış değilim çünkü hakikaten de bu isimlerin aynen
kalması Türkiye coğrafyasının aynı zamanda
zenginliğinin de bir göstergesi.
Şimdi,
insanlık tarihi açısından Türkiye toprakları gerçekten çok
zengin, böyle başka bir ülke yok. Ancak, ne yazık ki biz, bu
zenginliği değerlendirecek yerde, mesela, mimari açıdan hiçbir
özelliği olmayan, son dönem bir Osmanlı kışlasını
halkın bütün itirazlarına rağmen Gezi Parkının
ortasına kondurma hayalleriyle meşgulüz.
Şimdi, Bayburt kendi kaderine terk
edilmiş vaziyette. Kamu yatırımlarından pay alan en sonuncu
il Bayburt. Sanayisi yok, ticaret çok gerilemiş vaziyette, tarım ve
hayvancılıkla geçiniyor Bayburtlular ama bu ekonomi de nüfusu
besleyemez olmuş. Dolayısıyla da bunun sonucunda müthiş bir
göçle karşı karşıya, nüfusu sürekli gerilemekte.
En önemli sorunlarından biri nakliye ve
ulaşım. Erzincan-Trabzon demir yolunun yapılması için
yıllardır uğraşıyor Bayburtlular ama maalesef buna
kulak verilmiyor. Ben, oraya, bizim milletvekillerinden Sena Kaleli ile
birlikte Erzurum kara yolu vasıtasıyla gittim. Erzurum-Bayburt
arası; geceydi gittiğimizde yani birkaç kere Acaba yuvarlanır,
araba kaza geçirir mi? diye telaşlandık, o kadar berbat bir yol. Bu
demir yolunun muhakkak yapılması lazım.
Tarımdaki en
büyük sorun, sulama. Gümüşhanede bir Demirözü Barajı var; bunu
güçlendirmek amacıyla Çamur köyünde bir Çamur barajı
yapılması planlanmış, sonra bundan vazgeçilmiş, Buna
ihtiyaç yok. denmiş. Hâlbuki baraj Bayburtun köylerinin altında
kalıyor dolayısıyla o köyler sulanamıyor. Bu baraj
yapılacak olsa Bayburta bağlı Damlıca, Kalecik, Serenli,
Elmalı, Dikmetaş, Beşpınar, Akyaka köylerindeki 35 bin
dönüm arazi suya kavuşacak. Aynı şekilde, Göldere köyü
Kırklartepe Barajı haritalarda varmış gibi gösteriliyor,
hâlbuki inşaatı bile başlamamış bu barajın.
Bayburt merkez Akşar beldesinde 2009da Mahmutpaşa barajı
yapılacak. denmiş. Burada da hiçbir faaliyet yok. Yapılacak
olsa 15 bin dönüm arazi sulanabilecek.
Aynı zamanda,
elektrikli pompa ile su verilen birtakım araziler var. Köylü elektrik
borcunu ödeyemediği için bu arazilere de su gitmiyor. Borç ödenemiyor
çünkü çok yüksek paralar talep ediliyor. Dönüm başına 8 TL gibi bir
şey. Oranın köylüsü için de bu çok aşırı yüksek.
Şimdi, verimli
tarım yapılamamasının bir başka nedeni de göç
kaynaklı veraset sonucu arazilerin bölünmüş olması.
İnsanların elinde tapu yok. Tapu olmadığı için de
tarım desteklerinden yararlanamıyorlar çünkü devlet tapu
gösterilmesini istiyor. Bu sorunun da çözümlenmesi lazım. Bu da talep
edilen meseleler arasında.
Tarımdaki
sorunlara çözüm getirecek önerilere de Hükûmet kulağını
tıkamakta. Mesela, Bayburt Aydıntepede 55 dönüm üzerine kurulu bir
kampüs var. Burada derslikler, kapalı spor salonları, yemekhane,
lojman, kız-erkek yurtları
Buraya Bayburt Üniversitesine
bağlı bir ziraat fakültesi yapılması için defalarca AKPli
Bayburtlu milletvekiline müracaat edilmiş -Bayburtun tek bir milletvekili
var- bu arkadaşımızın söylediği, ziraat fakültesi
yerine oraya bir imam-hatip okulu yapılacağı. Hâlbuki,
Aydıntepede bir imam-hatip okulu var ve okul öğrenci
kıtlığı çekmekte yani yeterince öğrencisi yok. Böyle
bir ihtiyaç da yok, böyle bir talep de yok. Eğer bu üniversite, bu kampüs
yapılacak olsa -şu anda binalar çürümeye terk edilmiş-
Aydıntepede bir ziraat fakültesi kurulacak olsa sadece Aydıntepede
değil, Bayburtun genelinde ve köylerindeki tarım sorunlarına
önemli çözümler getirebilir.
Bayburtta pek çok esnaf, aynı zamanda iflas
etmiş durumda, 2008 krizinden sonra. Dolayısıyla, şimdi,
zengin traverten kaynakları var, Bayburt taşı var; bu,
inşaat sektörü için geliştirilebilir, böyle bir potansiyel var. Bu
konuda da hiçbir şey yapılmıyor ve tüm bunların sonucunda,
2010 yılında 97 bin olan Bayburtun nüfusu iki yıl içinde yani
2012de 76 bine düşmüş, çok daha düşeceği tahmin ediliyor.
Yani, Bayburtta insan kaynağı erozyona uğramış
vaziyette, buna Dur. demek gerekiyor. Bayburt için acilen bir kalkınma
planına ihtiyaç var.
Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz
isteyen Demir Çelik, Muş Milletvekili.
DEMİR ÇELİK (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygı ve
sevgiyle selamlayarak ramazan ayının hayırlara vesile
olması dileklerimi iletirken, barış ve özgürlüğün de
gerekçesi olsun umuyor ve diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin
Bayburtun yoğun göçten kaynaklı sorunlarına ilişkin
araştırma önergesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Söz konusu olan
sadece, tek başına Bayburt ilimiz olmuş olsaydı, sorun,
çözülebilecek kadar basit ve sıradan bir sorun olabilirdi. En nihayetinde,
seksen bir ilin tek bir iline ilişkin bir vaka, bir olay olarak
değerlendirilebilirdi ancak sorun Bayburtla sınırlı
olmayacak kadar karmaşıktır, derindir, bu manada da enine boyuna
incelenmeye muhtaç bir konudur.
Söz konusu olan,
Güneydoğu ve Doğu Anadolu olarak ifade ettiğimiz Kürt
coğrafyasının bir bütününde yaşanan sorunun ta kendisidir.
Cumhuriyetten bu yana, ulus üniter devletin tek tipçi, katı merkeziyetçi
anlayışının yansımalarıdır, o
yansımanın sonuçlarıdır. Neden? diye soracak
olursanız, tek millet yaratmaya dönük, farklılıkları kendi
içinde sisteme entegre ederek elimine etmeye hizmet edecek yaklaşımın
uygulamalarıdır. Önce bölgeyi insansızlaştırıp
zoraki siyasi, askerî, ekonomik gerekçeler oluşturarak göçürtmeye tabi
tutmak, göçürttüğü metropollerde egemen ulusun kimliği, kültürü ve
yaşam tarzı noktasında da kendi asli unsurundan,
kimliğinden uzaklaştırıp ehlileştirmek, eklemlendirmek
ve asimilasyonist politikalarıyla başkalaştırma
uygulamalarıdır. Bu nedenle, öncelikle Bölgesel kalkınma
farkı dediğimiz, bölgesel gelişmişliği esas alan,
yatırımdan yoksun bırakmak, hizmeti götürmemek, eğitim,
sağlık ve benzeri temel insani ihtiyaçları
karşılamamak gibi bir mağduriyetle bölge halkını
karşı karşıya bıraktırır ki bu hizmetleri
alabileceği yerlere göçmesinin ekonomik koşullarını
yaratır. İşsiz bırakır, elindeki tek geçim kaynağı
olan hayvancılıktan yoksun bırakır, tarım arazilerinin
verimli, rantabl, ekilebilir olanaklarından yoksun bırakmaya dair bir
politika uygular. İnsanlar ürettiğini satamaz,
sattığının üretiminin bedeli olacak
karşılığını bulamaz, gerçekleştiremez.
Yetinmez bunlarla, bütün bu ekonomik kuşatmaya rağmen. bölge
insanı kadim medeniyetler topluluğu olmasından, binlerce
yıllık tarihî birikiminin saygınlığı
çerçevesinde, coğrafyasında, toprağında kalmak ister ama
kalması devleti ve iktidarı ürküten, korkutan bir gelecek tahayyülüne
de yol açtığından, oradan insanları göçürtüp
insansızlaştırmayı devreye koyar. Nasıl yapar? Askerî
operasyonlarla öncelikle köy boşaltmalar, faili meçhuller, şiddet ve
baskı uygulamaları. Yetinmez, Atatürk Barajından Karakayaya,
Keban Barajından binlerce, on binlerce köy, mezra, mekân
insansızlaştırılır; coğrafyanın florasıyla,
faunasıyla oynanır, insansızlaştırılan bu bölgenin
insanları İstanbulun varoşlarında, İzmirin,
Mersinin varoşlarında yoksullukla, açlıkla terbiye edilmeye
çalışılır. Yetinmez, asimilasyonist politikalarla
Kürtlüğünden, başka ulustan, başka inançtan olmaktan
uzaklaştırılır.
Bu anlamıyla,
bilinçli, ulus üniter devletin tekçi politikalarının Bayburttaki
yansımasıdır. Öncelikle bu bilinmeli. Bu nedenle de Bayburt,
elbette ki sonradan il olma vasfını kazanmıştır ama il
olma vasfıyla birlikte idari vesayete bağlı bir il
olmasından kaynaklı da ekonomik ve idari özerklikten yoksun
olduğu için de kendi kaynaklarını gelişebilmenin,
sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya hizmet edecek noktada potansiyelini
kullanabilme olanağından yoksundur. Çünkü, atanmış vali
vardır. Atanmış vali, Hükûmetin memuru pozisyonunda gününü
doldurmakla kendini mükellef tuttuğu için de bu kalkınma
potansiyelini halkın, toplumun yararına kullanmak yerine, beş
yıllığına, üç yıllığına bu hizmeti
devletin kutsiyetine, Hükûmetin ikbaline, onun programına hizmet edecek
bir memur pozisyonuyla durumu değerlendirir.
Bu manada, evet,
bölgesel kalkınmışlık farkı Türkiye'nin en büyük
problemlerinden biridir. Bugün, gayrisafi millî hasıla Türkiye genelinde
15 bin dolar civarında iken Bayburtta, Ağrıda, Ardahanda,
Muşta 3 bin dolarlar civarında. Yoksulluk sınırı,
buralarda -ifadesi bile mümkün olmayan- açlıkla, sefaletle diz boyu
tablolarla bizi karşı karşıya bırakacak kadar
acıdır. Bu acı yüreğimizi incitiyor olmasına
karşın da görmeyen gözler, duymayan kulakların hâlâ üç maymunu
oynamaya devam ettiği de bir başka gerçekliktir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu manada, bölgesel
kalkınmışlığın ortadan
kaldırılması, adil, eşitlikçi ve sürdürülebilinir bir
ekonomik kalkınma projesiyle bütün illeri ve bölgeleri eşit tutacak,
eşit mesafede yaklaşacak bir anlayışla yeni bir ekonomik
kalkınma olmazsa olmaz olmalıdır. Bu da yetmiyor, illerin ve
bölgelerin idari, mali ve siyasi özerkliğe tabi tutulması, mevcut var
olan sorunların radikal en kestirme çözüm yoludur. İdari, mali ve
siyasi özerklikten yoksun atanmış memurların vesayetiyle
sürdürülebilinir bir ekonomik kalkınma da olmaz, yerelin ve
yerleşkenin potansiyelini, toplulukların ve halkların lehine
kullanmak da mümkün olmayacaktır.
Bu manada, öncelikle
-2002-2014 yılları arasında- on bir yılı neredeyse
bulacak olan bir iktidarın fırsatını yakalayan AKP, on bir
yıl boyunca, ülkenin bu doksan yıllık birikmiş
sorunlarına radikal bir şekilde neşter atıp çözüme
kavuşturacağına, palyatif çözümlerle günü kurtaran ama dünün
uygulamalarında da ısrar eden bir noktada kalmıştır ki
bu da sorunu giderek karmaşıklaştıran, kangrenleştiren
bir boyuta taşımıştır. Bu manada da öncelikle Hükûmetin
yapması gereken, her şeyden önce, bölge illerinin mevcut
potansiyellerini insanlık, toplum ve halklar lehine nasıl yeniden
dizayn edebileceğine dair nitelikli bir beş yıllık
kalkınma planı çerçevesinde ele almasıdır. On bir
yıldır tüketim toplumuna dönüştürdüğü Türkiyeyi, üreten,
ürettiği üzerinden de temel ihtiyaçlarını meşru zeminle
karşılayan bir toplum algısıyla yaklaşması
gerekiyor.
Tüketen toplum
olmak noktasında, ekonomik istikrarı
yarattığınızla övünebilirsiniz. Ekonomik istikrarın
yürüyebilmesi için siyasal istikrara da, toplumsal istikrara da ihtiyaç
vardır. Ekonomik istikrar tek başına maalesef huzur da
getirmiyor, mutluluk da getirmiyor, karın da doyurmuyor. Siyasal
istikrarla, toplumsal istikrarla pekiştirmediğinizde, ekonomik
istikrarın geçici olabileceği, çökebileceği, toplulukların
ve kesimlerin meşru demokratik talepleri üzerine bina edilemeyen bu
ekonomik istikrarın da bir gün nafile bir çaba olduğu gerçeğiyle
bizi karşı karşıya bıraktırabilir. O nedenle,
toplumsal istikrar, türdeş değildir, basit değildir;
çokluğun ve çeşitliliğin bizatihi fonksiyonudur.
Toplumun çok
kimlikli, çok kültürlü gerçeğine dayalı yeni bir siyasal projeyle,
tam da günümüz dünyasının küreselleşmesi, günümüz
dünyasının yerindelik ilkesine bağlı olarak bölgesel ve
yerel özerklikleri tanımak, bu manada da illerin idari, mali özerklikleriyle
birlikte belediyelerin idari, mali özerklikleri ama bölgelerin de siyasal ve
mali özerklikleriyle bu bölgesel kalkınmışlık
farkını giderebilir, insanlara bulundukları mekânlarda
kalabilmenin koşullarını yaratabilir; dolayısıyla da
İstanbul gibi megakentler yaratmak, oranın ulaşımından
trafiğine, sağlığından eğitimine
karmaşık ve çorap yumağına dönmüş sorunlarıyla
karşılaşmasının da önüne geçebiliriz.
O manada, sorun,
yerinde, yerindelik ilkesine bağlı olarak özerk, demokratik çözüme
muhtaç bir sorundur. Bunu çözdüğümüzde, Bayburt da kendi kaderiyle
baş başa bırakmış olmaktan çıkarılır,
kendi kendisini yönetebilme olanaklarına kavuşturulmuş olur
diyor, saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi lehinde oy isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bayburttaki göçün nedenlerinin
araştırılmasına, uygulanacak teşvik politikaları
ve uzun vadeli yatırım stratejileriyle Bayburttaki göçün önlenmesine
yönelik olarak Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu
araştırma önergesiyle ilgili önerinin lehinde söz aldım.
Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezimizin görevlendirmesi
üzerine 13, 14 ve 15 Haziran 2013 tarihleri arasında Bayburtu ziyaret
ettik. Bayburt il merkezi başta olmak üzere, Aydıntepe ve Demirözü
ilçeleri ile Arpalı beldesinde incelemelerde bulunduk. Üç gün boyunca
Bayburtlu esnafımızla, çiftçimizle, çalışan ve emekli
vatandaşlarımızla çok yoğun temaslarda bulunduk. Ve
ziyaretimizin sonunda da Bayburtla ilgili bir rapor hazırlayarak bu
raporu Sayın Genel Başkanımıza takdim ettim. 26 Haziranda
gündem dışı bir konuşma yaparak Bayburtun
sorunlarını Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündeme getirdim ve
ayrıca, Bayburtun eğitim, gençlik, ulaştırma, orman ve su,
tarım ve hayvancılık ve kalkınma konularında ilgili
bakanlara 30dan fazla yazılı soru önergesi verdim. Ve Bayburtun sorunlarının
yakın takipçisi olmaya devam edeceğimizi buradan ifade ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, ticaret ve sanayinin gelişmediği Bayburtta
tarım ve hayvancılık ana geçim kaynağıdır.
Tarım alanlarının küçük olması, verim düşüklüğü,
yeni iş imkânlarının gelişmemiş olması, sürekli
kamu yatırımlarının yapılmaması gibi nedenlerle
-gerekli kamu yatırımlarının yapılmaması
nedeniyle- Bayburt sürekli göç veren bir ilimizdir. Bayburttaki
ulaştırma, sanayi, eğitim, ticaret ve demografi
alanlarındaki olumsuzluklar birbirini tetiklemektedir. Bayburtta
işsizlik ve göç sosyoekonomik hayatı çok olumsuz yönde
etkilemektedir. Tarım ve hayvancılık âdeta can
çekişmektedir. Siftahsız günü bitiren esnafımız iş
yerlerini kapatma noktasındadır. Hâlihazırda birkaç işletme
ile var olmaya çalışan sanayinin çarkları da doğrusu
dönmekte zorlanmaktadır. İşsizlik ve göç Bayburtta her hanenin
sorunu hâline gelmiştir. Oysa, TÜİKe göre, Bayburt, Türkiyenin
işsizlik oranı en düşük kenti görünümündedir, yüzde 4,7 olarak
görünüyor. İşsizlik oranı, istihdam yaratan yeni iş
alanlarının açıldığı için değil,
işsizlik nedeniyle sürekli göç verildiği için düşük
görünmektedir. Nitekim, 1990 yılında 107 bin olan Bayburtun nüfusu,
2007de 97 bine, 2010da 74 bine düşmüştür. 2011 yılında
ise 77 bine çıkmıştır. 2011 yılındaki bu
artışın nedeni Bayburtta üniversite açılmasıdır.
Ancak 2012 yılında tekrar 76 bine düşmüştür ve 2023te de
yapılan projeksiyonlara göre nüfusunun 49 bine düşmesi
beklenmektedir.
Bayburtta göç,
ekonomik ve sosyal yaşamın her alanını olumsuz
etkilemektedir ve aynı zamanda da her alan birbirinden etkilenmektedir.
Göç olgusu bugün Türkiyenin acı bir gerçeği hâline gelirken bu
gerçeği bütün hassasiyeti ile yaşayan kentlerden birisi de Bayburttur.
Türkiyenin en çok göç veren illerinden biri olan Bayburtta göçün etkisi hemen
her veride ve araştırmada ortaya çıkmaktadır. Genel ve
yerel bazda yapılan araştırma sonuçlarında olumsuz
verilerle gündeme gelen Bayburt, Türkiyenin en az nüfusuna sahip olduğu
ve sürekli göç verdiği için aynı zamanda bazı
araştırma sonuçlarında da olumlu verilerle
karşımıza çıkmaktadır. Bayburtun nüfusuyla
Türkiyenin en küçük ili olan ve sürekli göç veren iller arasında
olduğunu ifade ettik. TÜİK tarafından 2010 yılı
itibarıyla verilen bilgilere göre aynı zamanda sürekli göç veren ve
net göç hızı en yüksek ilk 20 il arasında yer almaktadır.
TÜİK, göç
veren ilin işsizliğinin, göç alan ilin ise istihdamının
düşük olduğunu rakamlarla ortaya koymaktadır. Yani, göç veren
ilin işsizliği düşük çıkıyor, göç alan ilinse
istihdamı düşük çıkmaktadır. Bayburtun sürekli ve en çok
göç veren illerden biri olması, işsizlik oranı en düşük il
olmasını da sağlıyor.
Bayburtta
işsizlik kaynaklı göç, kentin geleceğini de maalesef tehdit
etmektedir. Örneğin, 2008 yılında TÜİK ile Hacettepe
Üniversitesi tarafından yapılan çalışmada, Bayburtun 2023
yılı itibarıyla nüfusunun 49 bine düşeceğini ifade
etmiştik. Bu da şunu göstermektedir ki Bayburtun önümüzdeki
yıllarda göçünü önleyecek yatırımlarla ilgili herhangi bir
çalışma yapılmamaktadır.
Bayburtun en
önemli geçim kaynaklarından biri de hayvancılıktır ancak
Bayburt hayvancılık desteklerinden yeterince
yararlanamamaktadır. 31 Ekim 2009 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan
Bakanlar Kurulu kararıyla Güneydoğu Anadolu Projesi Eylem Planı
kapsamındaki illerde süt sığırcılığı
yatırımları destek kapsamına
alınmıştır. 22 Ocak 2010 tarihli Resmî Gazetede
yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla da Doğu Anadolu Projesi
kapsamındaki illerdeki etçi ve kombine ırklarla kurulacak
damızlık sığır işletmesi
yatırımları destek kapsamına
alınmıştır. Yine, 16 Şubat 2013 tarihli Resmî Gazetede
yayımlanan Güneydoğu ve Doğu Anadolu Projesi kapsamındaki
illerde kurulacak damızlık sığır işletmesi
yatırımlarının desteklenmesine yönelik Bakanlar Kurulu kararının
2nci maddesiyle yürürlüğe konulan, etçi ve kombine ırklarla
kurulacak damızlık sığır işletmesi
yatırımlarının desteklenmesine ilişkin karar
kapsamında Bayburt ve Gümüşhane illeri de yer almaktadır ve
üreticilerin etçi ve kombine ırklarla kuracakları damızlık
amaçlı sığır işletmesi yatırımları
kapsamında destekten yararlanması sağlanmıştır.
Bu konudaki tebliğ de 16 Mart 2013 tarihinde yayınlanmıştır.
Dolayısıyla, Bayburt, DAP kapsamındaki desteklerden
yaklaşık iki yıl boyunca mahrum kalmıştır.
Sosyoekonomik
gelişmişlik bakımından 64üncü sırada yer alan
Bayburt, 6 bölgeli teşvik sisteminde 5inci bölgede olduğu için
yatırımlardan yeterince yararlanamamaktadır. Bu nedenle Bayburt
için özel yatırım teşviki uygulaması zorunlu
olmaktadır.
Bayburt 2013
yılı için aldığı toplam 46 milyon 929 bin liralık
kamu yatırımıyla 81 il arasında sonuncu
sıradadır. 22 milyon 842 bin liralık eğitim
yatırımıyla yine sonuncu sıradadır. 2 milyon 2 bin
liralık sağlık yatırımıyla 73üncü
sıradadır ve madencilikte 67nci, enerjide 57nci, konutta 61inci
sıradadır. Ve 2013 yılında Bayburtta imalat ve turizm
alanında kamu yatırımı maalesef görülmemektedir.
Bunları Kalkınma Bakanlığının yatırım
programı verilerini ifade ederek söylüyorum.
Ekonomisi
tarım ve hayvancılığa dayanan Bayburt, 2013
yılında aldığı 18 milyon 447 bin liralık
tarım yatırımıyla 56ncı sıradadır.
Aydıntepelilerin yüzde 70i geçimini tarımdan sağlıyor. P2
sulama kanalından dört yıldır su verilmediği için
Aydıntepeli çiftçilerimiz sulama konusunda sıkıntı yaşamaktadır.
Bayburtun
ekonomisi ve sosyal yaşamı için büyük öneme sahip olan
Erzincan-Trabzon demir yolu projesine gereken Hükûmet desteği
verilmemektedir ve bu demir yolu desteğinin kesinlikle verilmesi
gerekiyor. Karadenizin her noktasından Erzincan demir yollarına en
ekonomik bağlantıyı Bayburt ovaları
sağlamaktadır. Demir yolunun Bayburttan geçmesi sonucu, ilk
yatırım maliyetinden 2 milyar lira tasarruf sağlanacaktır.
Değerli
milletvekilleri, ben sözlerimi Bayburtlu Zihninin bir dörtlüğüyle tamamlamak
istiyorum. Diyor ki Bayburtlu Zihni:
Bu ne zulüm bu ne
hakaret bilmem
Bu ne halet bu ne
rezalet bilmem
Bu ne adalet ve bu
ne Tanzimat'tır
Bu ne kanun bu ne
talimattır."
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Bünyamin Özbek, Bayburt
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Bayburt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum. CHPnin vermiş olduğu Bayburtla
ilgili grup önerisi hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle mübarek ramazan ayının tüm İslam âlemine hayırlar
getirmesini temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Evet,
arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisinin gerçekten Bayburtla ilgili bir
önerge vermesi önemsenecek bir olaydır. Yıllardır Bayburtta
bulunmayan bir siyasi partinin son yıllarda Bayburta önem ve destek
vermesini ben takdirle karşılıyorum ve teşekkür de ediyorum
kendilerine.
Benim Bayburt
Milletvekili ve Bayburtlu olduğumu
Konuşmacı arkadaşlardan
anladığım kadarıyla, sanki Bayburtlu değilmişim
gibi algıladım.
Sayın Hocam
Toprak işte Bayburta giderken korkunç bir yoldan gittiğini ifade
etti ama o yol nerede, onu bilmiyorum.
Çok Değerli
Hocam -bir farklı olay- Bayburtun eski ismi Baksı değil.
Baksı, gerçekten Bayburtun bir köyünün eski ismi. Bayraktar şu
anda köyün ismi, eski ismi de Baksıdır ama Bayburtun kendi ismi
değildir, ben onu hatırlatmak istedim.
Bir başka
konu: Bayburttan kamu yatırımlarında, gerçekten, en sonuncu il
olarak bahsedildi. Aslında baktığınız zaman, biraz
doğal sonuçtur en sonuncu olması çünkü Türkiye'nin en küçük
vilayetidir.
Sayın Akçay,
Manisa Milletvekilimiz, Milliyetçi Hareket Partisinin temsilcisi
arkadaşımız geçenlerde Bayburta gittiler. Sizlere de
teşekkür ediyorum Bayburtu ziyaretlerinizden dolayı.
46 milyon Bayburta yatırım geldiğini
söyledi ama
Değerli arkadaşlar, bizim bir rüyamız vardı,
hayalimiz vardı. Bayburt
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bayburt yatırımlarına
bu dâhil değil Bünyamin Bey, Bayburttaki yatırımlar
müşterek iller kapsamında.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) Ve bu sadece
Bayburtluları ilgilendiriyor.
Bir başka konu arkadaşlar: Şu anda
Trabzona 174 kilometreyle ulaşıyoruz ama Araklı Tüneli
bittiğinde -şu anda yapılıyor- Trabzona 110 kilometreyle
ulaşacağız. Yani,
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hangi ilin yatırımı
onlar? Bayburtun değil onlar, müşterek iller kapsamında
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) Bir farklı olay
değerli arkadaşlar: Kara yollarında duble yol olarak BSK asfalt
yapılıyor, maliyeti -100 trilyon eski parayla- 100 milyon.
Bir farklı olay: Bayburt-Köse yolu arasında
gerçekten modernize bir asfaltlama çalışma yapılıyor,
maliyeti 15 trilyon. Şimdi, 64 trilyon nere, sadece kara yollarındaki
500 trilyon yatırım nere? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Binnaz Toprak Hanımefendi dedi ki:
Aydıntepeliler, Bayburt Milletvekilinden, ziraat fakültesinin Aydıntepeye
gelmesini istiyor.
Bir kere Sayın Vekilim, milletvekilinden bu talepte
bulunmazlar. Yani, YÖKe veya üniversiteye giderler. Biz, o
yatırımı, yine AK PARTİ Hükûmeti olarak Aydıntepeye
yaptık, biz yaptık. Yurduyla, 24 dersliğiyle, spor salonuyla
gerçekten güzel bir kampüs yaptık. Ve geçen yıl onun
kararını da YÖK aldı, rektörlük aldı, meslek yüksekokulu
olarak Aydıntepeye meslek yüksekokulu açacağız. Ama Bayburtta
bir aksilik oldu, -Allah rahmet eylesin- rektörümüz intihar etti ondan
dolayı bir uzama söz konusu oldu, bu sene öğrenci alamadık. İnşallah
önümüzdeki yıl Aydıntepeye de yüksekokul açılacaktır.
Bunun yanı sıra, Demirözü ilçemize de
yüksekokulu inşallah açacağız. Mustafa Köseoğlu diye bir
hayırsever iş adamımızın desteğiyle Demirözümüze
de okul ve yurdunu yaparak Demirözü ilçemizde meslek yüksekokulunu
açacağız.
Şimdi, Bayburt'un tek vekiliyim. 3 tane milletvekili
arkadaş çıktı, konuşma yaptı yani ben hepsine cevap
vermeye çalışıyorum. CHPnin Bayburt'a yönelmesini gerçekten
tebrik ediyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bayburt iyi olsun diye
konuşuyorlar, cevap verme sen.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) Eyvallah.
Değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket
Partisinin de destek vermiş olduğu
2009 yılında, nüfustan
dolayı Bayburt milletvekili sayısı 2den 1e
düşmüştür, MHP de destek vermiştir. Ve bu önergeyi veren Fetani
Battal Bayburt Milletvekili; Ülkü Güney Bayburt Milletvekili; 2 grup da bunu
kabul etmiştir.
Bakın, sonra ne oldu arkadaşlar?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ne oldu?
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) - Biz, 2011 seçimlerine
giderken hani 2 milletvekili olarak temsil edileceğimizi
düşünüyorduk, bir de baktık ki Anayasa Mahkemesinden bir karar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Kim başvurmuş?
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) - Bayburt milletvekili
sayısı 2den 1e düştü. Yani, özünü söylüyorum, Bayburt'u
ilgilendiren. Arkadaşlar, Anayasa
Mahkemesine kim gidebilir, hangi siyasi parti gidebilir? Tabii ki, CHP
gitmiş, bizim Bayburt milletvekili sayısını 2den 1e
düşürmüş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bugün de gelmiş, Bayburt'un sorunlarıyla ilgili bir şeyler söylüyorlar.
Aslında, göç, Türkiye için gerçekten ciddi
sıkıntı.
SAKİNE ÖZ (Manisa) - Kötü mü yapmış
araştırma önergesi vermiş, kötü mü yapmış?
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) - Arkadaşlar, Bayburt,
AK PARTİ iktidarı döneminde durağan bir göç
yaşamaktadır. 2007de, adrese dayalı nüfus sayımıyla
Bayburt'ta 76 bin insan yaşarken bugün, 2013 yılında yine 76 bin
insan yaşıyor Bayburt'ta. Ama Bayburt'un ortalama nüfusu 100 bindir,
yıllık ortalama nüfusu 100 bindir. Adrese dayalı sistemden
dolayı bu bahsetmiş olduğunuz 97 binler, 110 binler 76 bine
düşmüştür. Şu anda Bayburt'a gittiğinizde 130 bin nüfus
vardır ama maalesef adresleri İstanbul'da, Ankara'da,
Bursadadır.
Bir farklı olay: Arkadaşlar, Bayburt'ta biz
ekonomik anlamda, işsizlikten dolayı göç vermiyoruz. Bakın, 2002
yılında Bayburt'ta çalışan 4/A, 4/B ve 4/Cli
sayısı toplam 9.870 idi. 4/A, 4/B ve 4/C
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Oradaki 4/Cliler de soruyordu, hani torba yasasını
bekleyenler.
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Devamla) - Yani şunu söylemek istiyorum: Emekliği
Sandığına bağlı çalışanlar, devlet
memurları. Şu anda, arkadaşlar, 16 bin civarında bu
şekilde çalışanımız var. 97 binden 76 bine
düşmüşüz ama 2002de 9 bin çalışan varken 16 bine
çıkmışız. Bu, AK PARTİnin Bayburta vermiş
olduğu değeri göstermektedir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli
arkadaşlar, göçün farklı nedenleri de vardır. Eğitim göçü,
doğru, sadece Bayburtu ilgilendirmiyor bu, Türkiye'nin meselesi. Bu göç,
İstanbulun meselesi, Ankaranın meselesi, Bursanın,
İzmirin meselesi; Bayburtun, Gümüşhanenin,
Ağrının, Ardahanın meselesi değil sadece,
Türkiye'nin meselesi. Bu konuyla gerçekten ilgilenilmesi gerekiyor.
Bizdeki göçten
Arkadaşlar, iklimden dolayı göçümüz oluyor. Tarımdan kentsel
dönüşüme, kentleşmeye doğru bir göç akımı var
Türkiyede, hatta dünyada. Bu, ne bileyim, ne Bayburtluların suçu ne AK
PARTİ iktidarının suçu ne sizlerin suçu; gerçekten böyle bir
eğilim var, batıya doğru bir göç var. Onu engellemek de öyle
zannediyorum ki, mümkün değil.
Bayburt, artık
bir üniversite şehri oldu. Hani dün Küçük şehirlerde niye üniversite
kuruluyor? diye eleştiriliyordu ya, bugün Bayburtta 6 bin öğrenci
eğitim görüyor. İnşallah, önümüzdeki yıl 7 bin 500
öğrenci eğitim görecektir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Kim açtı üniversiteyi?
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Devamla) - Ben, CHPli milletvekili ve MHPli milletvekili
arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Demir yolunun
Erzincan-Bayburt üzerinden Trabzona gitmesi yönünde yani Gümüşhaneden
değil de Bayburttan gitmelerini
Ben gerçekten tebrik ediyorum,
alkışlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, geçen yıl, sadece Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığımız 2 bin 250 tane toplum yararına
çalışma programında 2.250 geçici işçi göndererek Bayburtta
istihdam sağlamıştır. Ben, Sayın Bakanıma da teşekkür
ediyorum.
CHPnin bir de
yaptığı güzel bir şey vardı, ben sizi gerçekten yine
tebrik ediyorum.
Arkadaşlar,
dünya lideri Başbakanımız -hani milletvekili sayısı
1e düştü ya- geldi Bayburt Cumhuriyet Meydanında dedi ki: Tüm
samimiyetimle söylüyorum ki ben Bayburtun ikinci milletvekiliyim. O gurur
bize yeter. Onu bize yaşattığınız için sizlere
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Bayburtu anlatmaya
gerçekten dakikalar, saatler yetmez. Yaklaşık bir saattir Bayburtu
anlatıyoruz. Ben bu hassasiyette olan milletvekillerime gerçekten
teşekkür ediyorum.
Sayın Toprak,
Gezi olaylarından bahsetti Bayburt önergesi görüşülürken; Türkiyede
Gezi Parkı eylemine destek vermeyen iki ilden birisi de Bayburttur;
Bingöl ve Bayburttur.
Ben tekrar sizleri
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, değerli konuşmacının
sözüyle ilgili olarak şu sözleri tutanağa geçirmek
bakımından
Bünyamin Bey konuşmasında yapılan
yatırımlardan bahsetti, genel yatırımlardan. Benim
bahsettiğim kamu yatırımları, 2013 yılı
Kalkınma Bakanlığında yer alan kamu
yatırımları listesine göre rakamlardır ve sadece 2013
yılını ve sadece Bayburtu kapsamaktadır. Bünyamin Beyin
bahsettiği yatırımlar müşterek iller kapsamında olup
sadece Bayburt değil, Gümüşhane, Trabzon ve civar illerle birlikte
değerlendirilmesi gereken yatırımlardır.
KEMALLETTİN
AYDIN (Gümüşhane) Hayır, hayır.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
- Bu mantık Komşuda pişer, bize de düşer. anlayışıyla
dile getirilmiştir.
Ayrıca,
Bayburtun milletvekili sayısının 2ye
çıkartılması için milletvekilimiz Özcan Yeniçerinin bir kanun
teklifi vardır ve ayrıca, daha evvel Bünyamin Beyin bahsettiği
milletvekilinin 2 olmasına ilişkin öneriye de Milliyetçi Hareket
Partisi destek vermiştir.
BAŞKAN Teşekkür etti zaten.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, biraz önce Bayburtun değerli milletvekili hem
partimizin ismini zikrederek Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili gerçek
dışı bilgiler vermiş hem de konuşma yapan milletvekilimiz
Binnaz Toprakın ismini zikrederek elindeki bilgilerin yanlış
olduğunu ifade ederek birtakım çarpıtmalarda bulunmuştur.
Müsaadenizle gurubumuz ve şahsı adına cevap vermesini talep
ediyoruz.
BAŞKAN Nedir
o çarpıtmalar? Ne söyledi de çarpıttı yani?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Örneğin, Bayburta gidilen yolun kötü olduğunu ifade
ettiğinde, kendisinin Bayburta gelmeden gitmiş olduğunu ima
ederek Hangi yoldan gitmiş, ben de merak ettim? dedi. Bundan daha büyük
bir hakaret olabilir mi efendim?
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Bayburt) Ben öyle bir şey söylemedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bunun yanında, Anayasa Mahkemesinin
BAŞKAN
Sayın Toprak, buyurun, iki dakika söz veriyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Hocam, Bayburtlu musunuz?
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- İstanbul
Milletvekili Binnaz Toprakın, Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbekin CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında
şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Hayır, ben
Bayburtlu değilim.
AKP şunu
düşünüyor: Mesela, ben, Alevilerin sorunlarıyla da çok ilgilendim
Sen Alevi misin? diye sordular. Dolayısıyla, Bayburtun
sorunlarıyla ilgilenmek için Bayburtlu olmak gerekmiyor, bu bir.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Önemli Hocam, gerçekten bilmek lazım.
BİNNAZ TOPRAK
(Devamla) İkincisi: CHP niye burayla ilgileniyor? deniliyor. CHP,
milletvekili çıkaramadığı her ille ilgileniyor, oranın
sorumluları var, fahri milletvekilleri var. Biz onun için gidiyoruz, bunu
da söyleyeyim.
Bayburtun nüfusu
Sayın Özbek dedi ki: Küçük diye yatırımlardan az pay
alıyor. Hayır efendim, ben orandan bahsediyorum, oran olarak da az
pay alıyor. Antik geçmişinin kendi hâline
bırakıldığından bahsettim, orada olabilecek turizm
yatırımlarının yapılmadığından, yer
altı kaynaklarının işletilmediğinden, taşın
işletilmediğinden, esnafın, köylünün sorunundan bahsettim, su
yok dedim, baraj yok dedim. Sayın milletvekili dedi ki:
Başbakanımız İkinci milletvekiliyim buranın.dedi.
Hiç duymadık Başbakanın Bayburttan bahsettiğini.
Göçten bahsettim,
onun nedenlerine değinmedi, Yol yaptık. da Yol yaptık. Bütün
Türkiyede olduğu gibi yol yapımı ve AVMlerle övünülüyor,
aynı şekilde Bayburtta da öyle.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Niye üniversite demedi mi, niye söylemiyorsun?
BİNNAZ TOPRAK
(Devamla) Üniversite dedi, üniversite çok yapılıyor, birazdan
üniversite sorunları geldiğinde ona da değineceğiz
ayrıca. Dolayısıyla da bütün bu sorunlara cevap yerine,
işte, yollar vesaire bunlardan bahsedildi. 2den 1e düşmesi CHPnin
müracaatıyla Anayasa Mahkemesine
Anayasa Mahkemesi bu gibi konularda keyfî karar veremez, veremiyor, nüfusa
bakıyor. Nüfus azalmış olduğu için, göçten dolayı
azalmış olduğu için 2den 1e düştü.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Başvurmasaydınız.
BİNNAZ TOPRAK
(Devamla) Başvurmasaydık da öyle olacaktı herhâlde.
Ayrıca... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Hayır efendim,
siz
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BİNNAZ TOPRAK
(Devamla)
bu göçün nedenlerini araştırın, nüfus da tekrar
yükselsin orada. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Toprak.
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Bayburt) Sayın Başkanım, sözlerimi farklı
anlattığından dolayı cevap vermek zorundayım.
Bayburta gelmedi. diye bir şey söylemedim ben.
Bir de, Bayburt
yatırımlarını anlatırken sadece kara yollarından
bahsetti. Ben farklı yatırımlardan da bahsettim.
İki dakika söz
istiyorum.
BAŞKAN Evet,
sözleriniz tutanaklara geçmiştir.
Teşekkür
ediyorum.
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Ya, sayemde şu Meclis Bayburtu konuşuyor.
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Bayburt) Sayın Başkanım, iki dakika söz istiyorum.
BAŞKAN
Meramınızı anlattınız Sayın Özbek, teşekkür
ediyorum.
VII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun,
Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 20 milletvekili tarafından Bayburt'ta
yaşanan göçün nedenlerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 4/4/2013 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Evet,
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
4.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 10 Temmuz 2013 Çarşamba
günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
9/7/2013 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi
parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan 175 sıra sayılı
Kanun Tasarısının bu kısmın 7nci sırasına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
Haftalık
çalışma günlerinin dışında 12, 13 ve 14 Temmuz 2013
Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri saat 14:00'te toplanarak bu birleşimlerde
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi,
9 Temmuz 2013 Salı günkü (bugün)
birleşimde 380 sıra sayılı Kanun Tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
10 Temmuz 2013 Çarşamba günü sözlü
soruların görüşülmemesi ve 133 sıra sayılı Kanun
Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
11 Temmuz 2013 Perşembe günkü birleşimde
116 sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
12 Temmuz 2013 Cuma günkü birleşimde 429
sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
13 Temmuz 2013 Cumartesi günkü birleşimde
227 sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
14 Temmuz 2013 Pazar günkü birleşimde 449
sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
çalışmalarını
sürdürmesi;
Yukarıda
belirtilen birleşimlerde gece 24:00'te günlük programın
tamamlanamaması hâlinde günlük programın tamamlanmasına kadar
çalışması önerilmiştir.
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen, Recep Özel,
Isparta Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ
Grubumuzun bu haftaki çalışma takvimiyle ilgili olarak
getirilmiş olan grup önerimizin lehinde söz almış
bulunmaktayım.
Getirdiğimiz grup
önerisiyle
Biliyorsunuz, 1 Temmuz itibarıyla Meclisin tatile girmesi
gerekiyordu ama biz bir karar vererek bu tatile girmeyi, aksine bir karar
alarak çalışma sürelerini uzattık, ikinci bir karar
alınıncaya kadar da bu çalışma süresi devam edecek.
Bugünkü
getirmiş olduğumuz öneriyle de her gün saat 14.00te toplanıp
gece 24.00 ve bitmediği takdirde günlük programın bitimine kadar,
pazar günü dâhil olmak üzere, bir çalışma takvimini öngörüyoruz.
Tabii ki bu sürede de bitmezse, herhangi bir tatil kararı
almadığımız müddetçe de ekime kadar herhâlde
çalışmalarımız devam edebilir, ona da herkesin
hazırlıklı olmasını buradan belirtmek istiyorum.
Ayrıca,
görüşmekte olduğumuz torba yasanın beş gününü
tamamladık, bugün altıncı gününü görüşeceğiz. Tabii ki
muhalefet, muhalefet görevini İç Tüzükten kaynaklanan bütün
haklarını kullanıp yapacaktır ama kendilerine
Ayrıca,
Cumhuriyet Halk Partisine de, vermiş oldukları önergelerin ekindeki
Türk Dil Kurumunun torbayla ilgili tarifini de bizlerin hafızalarına
kazınacak şekilde, kâtip üyelerin ezberlenmiş şekilde
okumalarında keşke başka sözlüklerden de, İlköğretim Resimli
Türkçe Sözlükten, Büyük Türkçe Sözlükten, Ekşi Sözlükten de
torbanın anlamlarına, tanımlarına bakarak da
değişik gerekçelerini burada sunmuş olsaydı hepimize bir
katkıda bulunurlardı diyorum. İnşallah, böyle çeşit
çeşit tanımları da bize belirtin diyorum.
İyi bir
çalışma günü diliyoruz, hayırlı ramazanlar diliyoruz.
Ramazanın mehabetine uygun bir çalışma ortamında,
karşılıklı saygı ve sevgi ortamında, birbirimize
kırıcı, dökücü ifadelerin bulunmadığı bir ortamda
çalışmalarımızı devam ettirelim diyorum, hepinize
saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Öneri üzerinde Akif
Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yerine ben konuşacağım efendim.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Başkan Vekilinin vekili!
BAŞKAN Özgür
Özel, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Adalet ve Kalkınma Partisinin getirmiş olduğu
grup önerisi üzerinde grubumuz adına söz aldım.
Sayın Akif
Hamzaçebinin Meclise en derin saygı ve selamlarını iletmek
mecburiyetindeyim. Sayın Cemil Çiçekin Genel Başkanımıza
yapmış olduğu ziyarette kendilerine refakat etme görevinden
dolayı bugün burada bu görevi ben yerine getiriyorum.
Şimdi, Adalet
ve Kalkınma Partisi, biraz önce Sayın Recep Özel biraz esprili, biraz
da tehditkâr bir şekilde hafta sonuna kadar gece-gündüz
çalışılacağını ve gerekirse ekime kadar da
çalışılabileceğini söyledi. Biz bunu bir tehdit değil,
Parlamentoyu çalıştırma görevine sahip olan iktidar partisinin
nihayet bu sorumluluğunu hatırlaması olarak algılarız.
Çünkü mesele, iktidarın Parlamentoyu çalıştırmada
kış boyunca göstermiş olduğu verimsizliğin,
birikmiş olan, yapılması gerekli görülen kanun
değişikliklerinin, hepsinin birden, dünya parlamentolarında
eşi benzeri olmayan, benzerlerinin kullanımının dahi çok
istisnai yasama faaliyetleri olduğu, ülkemizde de ilk başladığında
çok özel durumlar için tarif edilerek kullanılmış, 2 bin
maddelik, 3 bin maddelik birtakım kanunları bölerek getirmede
kullanılan bazı yasama yöntemleri ve birbiriyle çok ilgili çok
sayıda kanun değişiklik teklifinin getirilmesiyle ilgili bir yöntemi
standart, seneyi kapatan, yıl boyunca ağustos böceği gibi hiçbir
şey yapmayıp yıl sonu geldiğinde o telaşa düşüp
komşusunun kapısını çalan, aman, bunları hep birlikte
halledebilir miyiz diye elaman dileyen bir hâlde görüyoruz iktidar partisini.
Biz, iktidar
partisinin Meclisi çalıştırma noktasında bir irade
gösterdiği yerde memnuniyet duyuyoruz ama yasama faaliyeti dediğimiz
şey, sağlıklı bir çocuğun dünyaya gelmesi gibi
öncesinden doğru planlama istenmesi, o sürecin doğru yönetilmesi,
doğum anının çok doğru yaşanması ve üstüne
titrenerek de doğum sonrasında gayret içinde olunması gereken
bir nokta. Yani, siz eğer yasama faaliyetinin olması gereken komisyon
ayağını pas geçerseniz, görüşülmesi gereken ilgili
komisyonlar İş yoğunluğumuzdan dolayı biz bu
yasaları görüşemiyoruz. diye görüş bildirirse, Plan ve Bütçe
Komisyonunda çok yoğun çalışma saatlerine
sıkıştırılarak,
Meclis çalışmadayken ve Plan ve Bütçe Komisyonundan
geçmiş diğer yasalar burada görüşülürken o Komisyonu böyle
zorlarsanız, Meclise getirirken 50-60 maddeyle getirir daha sonra bunu
140-150 madde olacak şekilde çoğaltırsanız ve burada,
dünyanın hiçbir yerindeki parlamentoda olmadığı gibi,
hiçbir meslek mensubunun çalıştırılmasının dahi
uluslararası sözleşmelerde, iş yaşamı tarafından
kabul edilemeyecek şartlarda hem milletvekillerini hem de bize hizmet eden
stenograflarından yasama uzmanlarına, çay ocaklarından
lokantadaki personele kadar, güvenliğimizi sağlayan personele kadar
onları bu insanlık dışı koşullarda
çalıştırırsanız sizin iktidar olarak
sorumluluğunuzu nasıl yerine getirdiğiniz ciddi bir
tartışma konusu hâline gelir.
Bizim burada
üzerimize düşen denetim, üzerimize düşen size yasanın daha
doğru yaptırılması, üzerinde daha çok
tartışılmasıyla ilgili bütün sorumlulukları yerine
getiriyoruz. İki senedir, Sayın Başbakanın deyimiyle sözde
ustalık dönemi yaşayan Adalet ve Kalkınma Partisi, bir usta gibi
yasama faaliyeti yapmadı ama yaptığı bir ustalık varsa
Başbakanın, o her geçen çıraklık, kalfalık döneminde
artarak süren yürütmenin yasama üzerine bir tahakkümünü bu dönem gerçekten ustaca
yerine getiriyor. Başbakanın ağzından çıkan her
kelime, milletvekillerinin eliyle verilen tekliflerle veya bakanlık
bürokrasisi tarafından alelacele hazırlanarak burada
yasalaştırılmaya çalışılıyor.
Başbakanın, geçen sene, 4+4+4te 7nci madde görüşülürken,
şu an salonda da bulunan Sayın Millî Eğitim Bakanımız
Millî Eğitim Komisyonu Başkanıyken, ortalamanın üzerinde
bir demokrasi örneği verip dakikalarca söz taleplerine cevap veriliyorken
ve İnşallah, ertesi gün çok daha güzel bir Komisyon
çalışması ümit ederim. deyip cumartesi gecesi bu
konuşmayı yaptıktan birkaç saat sonra, Başbakan
Yarın, arkadaşlar bu işi bitirecekler inşallah. dedikten
sonra, ilk 7 maddeyi altı günde görüşen Komisyon, Başbakanın
talimatıyla, yirmi dakikada geriye kalan 21 maddeyi görüşmüş,
tekme tokat, itiş kakış, dayak yiyen, darba uğrayan
basın mensuplarının ve milletvekillerinin görüntüleri dünyaya
yansımıştı.
Biz,
Başbakanın ustalık döneminden, hem Türkiyeye hem Meclise daha
fazla hoşgörü, daha fazla demokrasi, daha fazla muhalefeti dinleyen, onu
önemseyen bir tavır bekleriz. Başbakan bu tavırları
gösteriyor mu? Evet, balkondayken gösteriyor. Sayın Başbakan,
balkondayken demokrat ama inince son derece otoriter bir lider pozisyonuna
bürünüyor. Ben, ben
demekle değil, bir gün becerir de biz demekle
meseleye yaklaşırsa o zaman bu Meclisin de, sokakların da
yükselmekte olan tansiyonunun hızla düştüğüne hep beraber
şahitlik edebiliriz.
Sayın
Başbakana ve iktidar partisinin çok değerli milletvekillerine
hatırlatmakta bir kez daha fayda görüyoruz ki: Elbette iktidar önemlidir,
elbette iktidar gücünü elinde tutanların bu gücün
tanıdığı olanakları kullanması ve bunlarla ilgili
faaliyetlerde bulunması kendileri için mutlaka kullanmaları gereken
yetkilerdir ama muhalefet de önemlidir. Bir kez, Parlamento dışı
muhalefeti tamamen yok sayan anlayış, 1980 darbesi ve ardından 82
Anayasasının getirdiği yüksek seçim barajı, bunun
üzerinden kendinize, güçlü olan iktidara, çok oy alan iktidara devşirilen,
almadığınız oylara rağmen getirdiğiniz,
sağladığınız çoğunluk ve Parlamentonun içine
girmesi gereken muhalefeti sokmama, hele hele giremeyecek durumda olan
muhalefeti de âdeta küçümseme gerçekten iktidar partisine
yakışmıyor.
Bu Gezi ruhundan
bahsediyoruz. Gezide herkes birtakım sloganları önemsiyor,
Başbakanın bu Gezi eylemlerini yapanları küçümseyen
tavrından sonra Geziden çok sayıda slogan yükseldi, işte
Mustafa Kemalin askerleriyiz. dendi, buna birtakım eleştiriler,
bunun dışında birtakım eleştiriler ama birileri de
çıktı orada dedi ki: Franz Kafkanın böcekleriyiz. Yani bunu, kendisini
yüceltmeden ama Franz Kafkanın evdeki baba baskısı
karşısında metamorfoza uğrayan ve babanın
yaptığı o aşağılayıcı ve baskıcı
tavrı karşısında -o üvey babanın- kendisi, tam
tersine, tam da onu şaşkınlığa uğratacak
şekilde bir böceğe dönüşen ve en sonunda o evi terk etme
noktasına gidenlerin Başbakana vermiş oldukları önemli bir
demokrasi dersi olarak görüyorum.
Ve şu
kadarına bakmak lazım ki iktidar her türlü rejimde olur
arkadaşlar, her türlü rejimde var, bugün dünyanın her türlü rejiminin
bir iktidarı var ama muhalefet sadece demokrasilerde olur. Muhalefet
eğer kendisini gerektiği gibi ifade edemiyorsa, bu konuda Parlamento
içinde birtakım baskılar, kavgalar, tekmeler, tokatlar, yumruklar
veya sayısal çoğunluğa dayanılarak parmak
indir-kaldırla birtakım kısıtlamalar mevcutsa bu
sıkıntıların hepsinin faturasını tarih döner
dolaşır iktidara keser. Hele hele, ülkedeki bazı kesimlerin
kendilerini ifade edememekten dolayı seslerini duyurmak için
yapmış oldukları, tamamen Anayasadan kaynaklı
haklarını, temel hak ve özgürlüklerini iktidar eliyle ve bir polis
devleti cüretiyle her geçen gün biraz daha kısıtlamaya
başladıysanız eğer, evet, iktidarsınızdır,
size iktidar derler ama rejimin adına artık demokrasi demezler.
Bu bağlamda,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, gerek Parlamento içi demokratik kanallardan
bize sağlanmış, Parlamento hukukunun
sağladığı bütün olanakları sonuna kadar kullanmaya
devam edeceğiz. Baskıdan, zordan, şiddetten veya yaratmaya
çalıştığınız zaman baskısından asla
etkilenmeyeceğiz. Bize verilen yetki ve sorumluluk, burada muhalefet
görevini hakkıyla yerine getirmek üzerinedir.
Siz,
geçtiğimiz hafta çarşamba günü grup önerinizle Meclisi, iki üç günde
bu işi toparlayıp artık
yaz tatiline gidelim. ifadesini kullandığınızda biz size
şunu söyledik: Milletvekillerinin yaz tatili olmaz, yaz dönemi
çalışmaları olur. Eğer bu yaz dönemi
çalışmalarının yapılması alanda olmayı
gerektiriyorsa biz gider alanda çalışırız, arı gibi de
çalışıyoruz. Ama, gelinen bu noktada Parlamentoda
çalışmak gerekiyorsa Parlamento çatısı altında var
olmak bir kayıp değildir. Tatil yapmayı en az hak eden grup
herhâlde bu ülkede milletvekilleridir çünkü kimseye nasip olmayacak bir teveccühle
hepimiz oy aldık. Ülkemiz zor günlerden geçiyor, sokakta gerilim var.
Yapılmak istenen düzenlemelerin içinde ulusal menfaatlere, millî
menfaatlere aykırı birçok husus var. Türkiyenin demokrasisi
açısından iktidarıyla muhalefetiyle çok çalışmamız
gerekiyor, biz çalışmaktan memnunuz, iktidar partisine de
sorumluluğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
Sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi lehinde söz isteyen Ali Ercoşkun, Bolu Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ERCOŞKUN (Bolu)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, AK
PARTİ grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Ramazan ayının tüm İslam
âleminde hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Kanın,
gözyaşının bir an önce son bulduğu, barışın,
dostluğun, kardeşliğin hâkim olduğu bir ramazan
ayını hep birlikte geçirmeyi temenni ediyorum.
Tabii, Cumhuriyet Halk Partisini temsil
eden Özgür Bey konuşma yaparken gerçekten olumlu bazı noktalara da
değindi. Özellikle Dünyada eşi benzeri görülmemiş
diye
tabirle başladığı zaman ben de zannettim ki eşi
benzeri görülmemiş bir İç Tüzükle, çalışmalarda, saat
beş buçuk olmasına rağmen hâlâ gündemin 1inci maddesine bile
geçemediğimiz süreci tarif ediyor ama anladık ki torba yasayı
tarif ediyor. Tabii burada bir tehditkârlık veya bir verimsizlik söz
konusuysa saat ikide başlayan Genel Kurul
çalışmalarının beş buçuk olduğu hâlde yani
şu anda saat beş buçuk olduğu hâlde hâlâ gündemin 1inci maddesine
bile geçilememesi olarak belki tanımlamak gerekir ve biz bu hikâyeyi her
gün yaşıyoruz. Yani, saat ikide başlayan Genel Kurul
çalışmaları saat beş oluyor, beş buçuk oluyor,
altı oluyor, ondan sonra biz ancak gündemin 1inci maddesine geçmeye
çalışıyoruz.
Tabii, muhalefet önemli. Muhalefet, bu
ülkede gerçekleşen, iktidarın ortaya koyduğu politikalar
neticesinde yapılan faaliyetleri eleştirmek, eksikleri ortaya koymak
ama bunun yanında doğruları da ifade edebilmek için önemli. Ama,
şunu kendi kendinize hiçbir zaman sormuyor musunuz: Ya, bütün bu
işlerin hepsi de mi yanlış, hepsi de mi hatalı, hiçbir tane
doğru bir iş yok mu? İşte, bunu siz sormuyorsunuz ama vatandaş,
millet muhakkak bunu değerlendiriyor ve değerlendirdikten sonra da
doğruları tabii ki gördüğü için defalarca, tekrar tekrar
tercihini AK PARTİden yana koyuyor.
Sayın Başbakanın milleti
küçümseyen bir tavrına bu millet hiçbir dönemde şahit olmadı.
Bilakis, milleti öne çıkartan, milletin asıl hâkim olması
gerektiğini ortaya koyan politikalarını hep birlikte gördük
bugüne kadar ve netice itibarıyla da şu anda iktidar eğer
politika yapma hakkını, doğal hakkını ortaya koyuyorsa
burada Sayın Başbakanın bu milletin gerçek gücünü hissetmesini
sağlayacak yol açmasını önemsemek lazım.
Dolayısıyla, bir kısıtlama varsa, bir gerilim varsa bu
belki de bir zihniyetin genlerinde var. Başka türlü bir kısıtlamayı,
gerilimi hiçbir şekilde Türkiye Cumhuriyeti içerisinde görmek, hele
şu dönemde görmek mümkün değil. Ama, genlerde bir gerilim varsa, bir
kısıtlama zihniyeti varsa o zaman İktidar her yerde var. diye
başlayan, seçim sandığını küçümseyen zihniyettir asıl
mesele. Seçim sandığında millet tercihini kullandıktan
sonra, Göbeğini kaşıyan adamlar., Bidon kafalılar.
terimleriyle bu milleti küçümseyenler, derslerini seçimden sonra ortaya
çıkan neticelerle her zaman alıyorlar. Çalışmaksa o zaman AK
PARTİnin şu ana kadar, on yılı aşan sürede ortaya
koyduğu performans herhâlde bunu özetler. Çalışmaksa biz hep
birlikte, milletvekilleriyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinde de, sahada da bu
çalışmayı ortaya koyuyoruz, koymaya devam edeceğiz.
Gündemimiz nettir, Sayın Milletvekilimiz Recep Özel
detaylı bir şekilde anlattı, kendisine de teşekkür
ediyorum.
Bu gündemin lehinde olduğumuzu bir kez daha
belirtir, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın konuşmacı muhalefeti suçlayarak
-İç Tüzükten olan doğal hakları- sanki Meclisi biz
tıkıyormuşuz gibi bir ifade kullandı.
BAŞKAN Hayır, muhalefeti suçlamadı, ben dinledim,
sadece İç Tüzük nedeniyle
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hayır, efendim.
BAŞKAN Hayır, bu İç Tüzük nedeniyle
şu saate kadar henüz gündem maddesine geçilmediğini söyledi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Bu
bizim en tabii hakkımız, hakkımızı elimizden alan bir
tavır sergiledi, İki dakika süre istiyorum.
BAŞKAN Anladım Sayın Aslanoğlu da
muhalefeti suçlamadı. Hayır, lütfen, canım, her şeye söz
istenmez. Muhalefeti suçlamadı, ben dinledim. Tutanakları
getirteceğim efendim, eğer muhalefeti suçlamışsa söz
vereceğim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Peki,
efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Suçlamışsa biz de söz
istiyoruz.
BAŞKAN - Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi
grup önerisi aleyhinde söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin
Milletvekili.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Lehinde mi, aleyhinde mi
söz verdiniz?
BAŞKAN Aleyhte dedim efendim. Gerçi söylenene
kimse uymuyor da.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Başlayan oruç ayını kutluyorum. Allah tüm
insanlığa, milletimize, sizlere sağlık versin, huzur
versin. Bu oruç ayında, bu ramazan ayında ülkemizin
sorunlarının çözümünde de Meclisimize feraset versin, inşallah
doğruları yaparak buna katkı veririz.
Değerli arkadaşlar, tabii, ramazan
başladı, planlama, kararlaştırılan ramazandan üç gün
önce, ramazanın başlamasından üç gün önce torba yasayı
bitirip illerimize gitmekti, programımızı öyle
kararlaştırmıştık. Ama, bir anlayış
farklılığından, bir inatlaşmadan, bir
zıtlaşmadan dolayı bugün buradayız, muhtemel daha bir hafta
da buradayız.
Değerli
arkadaşlar, sizler de bazen tesadüf ediyorsunuzdur,
kaldırımlarda, yol kenarlarında Verdiğimiz
rahatsızlıktan dolayı üzgünüz, özür dileriz. diye tabelalar
vardır, bunu görmüşsünüzdür. Ama o levhanın oraya
konmasının sebebi, o hizmete talip olanların müracaatı
üzerine o iş yapılıyor, dolayısıyla belediye de böyle
bir nezaket gösteriyor.
Şimdi,
sayın konuşmacı arkadaşımız muhalefeti
suçlayarak, Muhalefet buna sebep oluyor. diyerek bana göre sorumluluğu
üzerinden attı. Her defasında söylüyoruz, evet, milletimiz,
halkımız ülkeyi yönetmek, milletimizin beklentilerini
karşılamak üzere yetkiyi Adalet ve Kalkınma Partisine verdi, o
da hizmetini ortaya koyabilmek için yapması gereken düzenlemelerin öncelik
sıralamasını belirleme hakkına sahiptir. Eyvallah, hiç
itiraz etmiyoruz ama bunu birlikte yapıyoruz değerli arkadaşlar.
Yalnız başına iktidar partisi burada kanun çıkarma
sayısına sahip olsa bile hukukuna sahip değil.
Sayın
Elitaş uyuyor, mesela yani! Benim arkadaşım olduğu için ona
takılayım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Elitaş uyumaz!
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Uyuyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Su uyur Elitaş uyumaz!
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Yani, burada kanun çıkarmak muhalefetsiz olmaz, demokrasi bu,
hukuk devleti bu. O zaman, bu kanun çıkarma işleminin gündemini,
çalışma şartlarını, şeklini birlikte belirlememiz
lazım, birlikte belirlemezsek işte bu sonuçlar hasıl oluyor.
Gelin, bu Meclisin hangi saatler arasında
çalışacağını, bu çalışmada hangi
kanunları görüşeceğini
4 grup başkan vekiliyiz, 4 grubuz,
her hafta da her gruptan 1 grup başkan vekili nöbetçi; 4 kişi kafa
kafaya versek mutlaka anlaşırız, uzlaşırız.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ertesi gün bozarlar.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Biz bozmayız.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Ama iktidar grubunun böyle bir tavrı, böyle bir niyeti, böyle
bir ısrarı asla olmuyor arkadaşlar, olmuyor değerli
arkadaşlar.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Vallahi, sözden kimin caydığı belli!
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Ben hiç kimseye haksızlık yapmak, şu oruç
ağzımızla bühtanda bulunmak istemiyorum, olmuyor.
Bakın, size
bir şey söyleyeyim: 3 Temmuz 2013 tarihinde burada bir Danışma
Kurulunu oyladınız ve kabul ettiniz, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun grup önerisini. Ne demiştiniz? 3 Temmuz bitimine kadar -on ikide
bitmezse devamı- 142 maddelik torba yasayı bitireceğiz.
demiştiniz. Var mı bunun bir imkânı değerli
arkadaşlar? Yani karşılıklı, birlikte konuşsak
bunun mümkün olmayacağını, bu 142 maddenin bir günde bitmesinin
mümkün olmayacağını birbirimize söylerdik. Söylemiş
olmamıza rağmen, Çarşamba günü 142 maddelik torba yasayı,
perşembe günü 43 maddelik 479 sıra sayılı Kanunu bitimine
kadar çalışarak kanunlaştıracağız, sonra
-yanlış hatırlamıyorsam- 6 tane de uluslararası
sözleşmeyi bitireceğiz ve ramazan gelmeden cuma günü Meclisi
kapatacağız. diye sizlerin oylarıyla
O gün de konuştuk,
Mümkün değil bu. dedik ama siz Mümkündür. dediniz, muhalefeti yok
saydınız, itirazlarımız yok saydınız, bir
Danışma Kurulu oluşturdunuz.
Tekrar
hatırlatıyorum, şu saatte milletimiz bizi izliyor: 142 maddelik
torba yasayı bir günde bitirmeyi burada karar hâline getirdiniz, bir gün
sonra, 43 maddelik kanunu bitirmeyi karar hâline getirdiniz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Belki biter, belli mi olur Ağabey.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) 1.600 maddelik Ticaret Kanunu bir günde bitti.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Eğer önergelerinizi çekerseniz
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Değerli arkadaşlar, yani yalnız
başınıza çalışsanız olur; boyacı küpüne
batır çıkar, olur ama muhalefet var burada.
Muhalefeti yok
sayarsanız, muhalefetle bir uzlaşma aramazsanız, bir
uzlaşma ısrarında bulunmazsanız, bir dayatma
anlayışı içerisinde olursanız muhalefetin yapacağı
şey bu İç Tüzükteki imkânı kullanmaktır, onu kullanır.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Bir şey demiyoruz, kullanın. Helali hoş olsun.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Kullanılır ama işte, verdiğiniz
rahatsızlıktan dolayı da özür dilemek noktasına gelirsiniz.
Yani burada sabahlara kadar
Çarşambadan bu yana kaç gün oldu?
Yaklaşık bir hafta oluyor, bir hafta. Bir haftadır günde en az
on beş saat çalışılıyor.
Değerli
arkadaşlar, hepiniz ilim sahibi insanlarsınız. Bazen fiziğe
kimya itiraz eder. Milletin kimyasını bozdunuz. Bu kadar
çalışmaya bu fizik dayanmaz, buna da hakkınız yok.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Millet bizi çalışmak için gönderdi.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Çalışacaksınız o zaman.
Şimdi de yeni
şeyler getiriyorsunuz. Yine, gerilerdeki bir uluslararası sözleşmeyi
öne çekerek, 7nci sıraya alarak diyorsunuz ki: Bu torba yasa bitecek, 43
maddelik 479 bitecek, sonra uluslararası sözleşme
görüşeceğiz. Bugün 1 tane getirdiniz, 6 tane de önce
getirmiştiniz. Ne getirirsiniz ona karışmayız ama
getirdiğinizi size -yanıma almamışım- hatırlatmak
istiyorum: Getirdiğiniz, Hükûmetimiz ile Çin Hükûmeti arasında
imzalanan kültür değişimiyle ilgili uluslararası bir
sözleşmenin kanunlaştırılması. Değerli
arkadaşlar, yani ihtiyaç o mu şimdi? Toplumun ihtiyacı bu mu?
Ülkenin ihtiyacı bu mu? Çin dediğiniz devlet Doğu Türkistanda
sizin soydaşlarınıza zulmediyor. Dışişleri
Komisyonu Başkanı arkadaşımızın, sayın
milletvekilimizin burada bir tercih, takdir hakkı yok, Hükûmet ne diyorsa
onu getiriyor tabii ki ama tercihleriniz ve takdirleriniz bu milletin
vicdanında karşılık bulmalı. Bu kadar sorun varken, bu
kadar beklenti varken siz eğer bu Meclise ramazan gününde Çinin
sorunlarını çözmek için bir uluslararası sözleşmeyi getirir
kanunlaştırmaya kalkarsanız doğru yapmazsınız, o
zaman da muhalefet bu İç Tüzükten doğan haklarını
kullanarak kendi verdiğiniz yanlış kararın
rahatsızlığını size yaşatır. Mübarek
ramazan, Allah sabrınızı artırsın. Biz
çalışacağız. dedi genç arkadaşım, Milletvekili
tatili hak etmiyor. dedi, bana göre doğru söylemiyor çünkü burada çok
önemli işler yapıyoruz, çok da yoruluyoruz, ayrıca
milletvekilinin sahada da görevi var, oraya gitmemiz lazım.
Değerli
arkadaşlar, bakın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, son söz olarak
söyleyeyim. Biz, yasamanın hızlanmasını, yasamanın
kaliteli ve doğru bir şekilde ve hızla
yapılmasını talep ediyoruz, bu yöndeki düzenlemeleri
destekliyoruz. İç Tüzük çalışmalarında ilke olarak
arkadaşlarımız bunu ortaya koydular ama denetimin etkili
yapılmasını da sağlayamazsak adımız o zaman hukuk
devleti olmaz, demokrasi olmaz. Denetim, muhalefetin görevi, ona o imkânı
vermemiz lazım. Siz gündemi kendiniz belirler, muhalefete söz hakkı
vermezseniz muhalefet de her gün grup önerisiyle kendi gündemini getirir, kabul
etmeseniz bile burada kırk dakika görüşmeye sizi mecbur eder.
Yapılan işlem budur, kimse kimseden rahatsızlık
duymasın, herkes görevini yapmaktadır ama ben arzu ederdim ki
milletin sorunlarını çözen bir gayretin içerisinde olayım.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Torba kanunu getirdik Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Yani Çinin sorunlarını çözmek için uluslararası
sözleşme getiriyorsunuz Ahmet Bey.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmiştir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Önce
telefonla konuşmayı bırakırsanız Sayın
Elitaş, buyurun.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yani telefonla talimat alıyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, benim nasıl
davranacağım sizi ilgilendirmez.
Az önce hatip
konuşmasında Sayın Elitaş, uyuyor. diye bir ifade
kullandı, izin verirseniz cevap vermek istiyorum, tekzip mahiyetinde cevap
vermek istiyorum.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ne demiş Sayın Başkanım?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkanım, lehinde şeyler söyledim.
BAŞKAN
Efendim?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Lehinde şeyler söyledim, dostum dedim, yorgunluktan uyuyor
dedim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sataşacak bir şey olmadı ki, arkadaşım
dedi, iyi arkadaştır dedi, hiçbir şey demedi yani.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş, şimdi vermesek
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın AK PARTİ grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşma sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Şandırı başından sonuna kadar pürdikkat dinledim.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Vallahi, gözlerin kapalıydı Mustafa Bey, gözlerin
kapalıydı, uyuyordun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Gözlerim kapalıyken de dinledim, sizi
gözlerim kapalıyken dinledim.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Uyuyup uyumadığını bilmiyorum ama gözlerin
kapalıydı.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) İstanbulu dinlerim gözlerim kapalı. dedi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
Ama bütün cümlelerinizi, bütün kelimelerinizi
biliyorum.
Şunu söylüyorum:
Bakın, geçen hafta çarşamba gününden bu tarafa biz bu torba
yasayı görüşüyoruz -ki İç Tüzük 91inci maddede torba yasa,
temel yasa olarak tanımlamasını açık ve net bir
şekilde ifade etmiş- tüm toplumu ilgilendiren
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Nerede torba yasa diyor?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sen bilmezsin, arkadaki Alim Hocaya sorarsan
bilir o.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bir aç, bir bak, ben okudum onu sana, 5 defa okudum. Torba kanundan
temel kanun olmaz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Alim Hocaya sorarsan bilir onu.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Başkanım, duyuyorsunuz değil mi,
sataşıyor sen bilmezsin diye.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bütün toplumu ilgilendiren konular bir araya
getirildiği takdirde temel yasa olarak değerlendirilebilir. diye ifade
ediyor. Şurada önergelerinize bakın Allah aşkına, bu millet
önergelerinizin metnini ve gerekçelerini dinlesin. Bir haftadır
milletvekillerine ve millete işkence yapıyorsunuz. Bugün bu kanundan
faydalanan on binlerce insan var, yüz binlerce insan var. Yüz binlerce insan bu
kanunun bir an önce Türkiye Büyük Millet
Meclisinden yasalaşıp kendi menfaatlerinin oluşmasını
bekliyor ama getirdiğiniz önergelerde bir kelime değiştiriyorsunuz.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Kanunlar da öyle sayın Elitaş, getirdiğiniz düzenlemeler
de öyle, bir kelime değiştiriyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Gerekçeleri, biraz önce de Recep Özel Beyin
söylediği gibi, yani bir yerden almışsınız Torba
nedir, çuval nedir? diye bir noktalara doğru götürüyorsunuz ve maalesef,
İç Tüzükü istismar ederek uygulamaya çalışıyorsunuz.
Gelin, Sayın
Şandır, 3 bin maddelik Türk Ticaret Kanununu nasıl
değiştirdiysek
Önergelerinize bakıyoruz, Milliyetçi Hareket
Partisinin önergesi, Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi ve bunların
önergeleri de birbirini tutmuyor, BDP önerge veriyor, birbirlerini tutmuyor.
Gelin, anlaşalım, uzlaşalım, artık ne millete
işkence yapalım ne de milletvekillerine işkence yapalım.
O uluslararası
sözleşmenin son madde olarak konulması siz de bunu çok iyi
bilirsiniz- teknik bir düzenlemeden ortaya çıkmıştır. Bizim
size söylediğimiz gibi
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
6 sözleşme, 1 TSK kanunu ve bu torba
kanundan başka bir şey yoktur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Elitaş kabul edilemez iki kelimeyle bizi
suçladı.
BAŞKAN Ne
dedi suçladı?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Bir İşkence ediyorsunuz. dedi, bir de İç Tüzükü
istismar ediyorsunuz. dedi. Bu sözler üzerimizde kalmamalı, müsaade
ederseniz açıklayıcı bilgi vermek istiyorum.
BAŞKAN O
zaman bu torba yasayı bırakıp bununla uğraşmamız
lazım Sayın Şandır.
Buyurun, hayhay.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Önce onlara söyleyin Sayın Başkan, acele eden onlar.
Çıkarmak isteyen de onlarsa o zaman uzatmasınlar.
7.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Değerli arkadaşlar, işkence etmek ve istismar
etmek, bu bize yakışmaz, böyle bir niyetimizin asla
olmadığını kabul etmeniz lazım. Ama çok net
söylüyoruz: Eğer buranın çalışma saatlerini,
çalışma usulünü bizimle birlikte hazırlamazsanız bizim
yapacağımız bir şey yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Önergelerinize bakın.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Siz kendi gündeminizi bize dayatırsanız biz de İç
Tüzükün bize verdiği imkânı kullanarak o önergeleri veririz. Her
maddede önerge veririz, her konuda konuşuruz. Netice itibarıyla,
herkes görevini yapıyor, asla bunu işkence olarak almayın.
İşkenceyi
siz yapıyorsunuz, işkenceyi siz kendi milletvekillerinize
yapıyorsunuz, kendi milletinize, halkınıza yapıyorsunuz.
Ben bir şey için söylemiyorum, şahitlerim sizdendir. Sayın Fatma
Şahin burada. Sayın Bakanı kendim aradım, dedim ki:
Getirdiğiniz kanun komisyondan buraya gelmez çünkü gündem belirlendi ama
o getirdiğiniz kanun metninde şehit yakınları ve gazilerle
ve diğer beklenti sahibi, mesela sosyal kesimle, 65 yaş
aylığı alanlarla ilgili kısımları
çıkartın, bu torba yasaya koyalım. diye ben kendim talep ettim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İmzalamadınız.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) İmzalarız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, imzalamadınız.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Yani, netice itibarıyla şunu söylüyorum: Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz muhalefet partisiyiz ama sorun üreten değil,
sorunların çözümüne katkı veren bir muhalefet
anlayışını ilk günden ifade etmiş, bunu taahhüt
etmiş bulunuyoruz. Ama ısrarla bir şey söylüyoruz: Yahu, gelin,
şu gündemi -akıllı insanlar uzlaşarak, konuşarak
anlaşırlar, kendi kendilerine işkence ederler mi- beraber
belirleyelim.
Ben şimdi
soruyorum: 142 maddelik torba yasanın bir günde
çıkacağını hangi akıl kabul ettirebilir buraya? Bize
nasıl kabul ettireceksiniz bunu değerli arkadaşlar?
Ettiremezsiniz efendim.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) O, teknik yazım şekli.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Onu siz çıkardınız Sayın
Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Bir başka şey daha değerli arkadaşlar: Yani,
dünyanın tüm parlamentolarını inceleyiniz, torba yasa diye bir
usul yoktur. Torba yasayı yani 71 kanunda değişiklik yapan bir
kanunu temel kanun gibi bir nitelemeye hakkı yoktur.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) - Dolayısıyla, Sayın Elitaş, işkence
yapmıyoruz, İç Tüzükü istismar etmiyoruz.
Sağ olun. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir
saniye
Sizden önce Sayın Aslanoğlunun talebi vardı.
Buyurun Sayın
Aslanoğlu, size de sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
8.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Bolu Milletvekili Ali
Ercoşkunun AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşma sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; demin konuşan hatip Saat beş buçuk oldu, hâlâ kanuna
geçemedik. dedi.
Biz her zaman
muhalefet olarak uyum gösteren insanlarız. Daha dün Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının 20 küsur tane maddesini
getirdiler, tüm gruplar ortak imza attık. Biz her zaman uyumluyuz ama bir
tek şey istiyoruz; insanca çalışmayı, bizim ve sizin.
Belirsiz, ucu açık
Biz çok
saygılıyız. Dün teravihe arkadaşlarımız
gittiği için grup başkan vekilimiz Kesinlikle yoklama
istemeyeceğiz. dedi.
Ama ne zaman
bitecek? Burada çalışan insanlar var, size hizmet ediyor, yemek
veriyor. Bunların hakkı değil mi?
SIRRI SAKIK
(Muş) Onlar da maaş alıyor hizmet yapmak için.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Herkes işini yapıyor ya!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Onun için, biz sadece -biz bu Parlamentoyu
tıkayan insanlar değiliz- İç Tüzükten doğan
hakkımızı kullanıyoruz çünkü siz zorluyorsunuz, insanca
çalışmamızı önlüyorsunuz. Biz sadece insanca
çalışmak istiyoruz.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Evet Sayın
Günal
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Başkan, Sayın Elitaş bana Sen
bilmezsin. diyerek sataşmıştır, söz istiyorum. (AK
PARTİ sıralarından Allah Allah! sesleri)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Günal, iki dakika söz veriyorum.
9.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Doğrudur,
bilmediğimiz çok şey vardır ama bu en iyi bildiğimiz
konulardan biri. Sayenizde beş altı yıldır çıkan torba
kanunlardan dolayı İç Tüzükü ezberledik. 91inci maddede de hiçbir
şekilde torba kanunla ilgili bir şey yoktur. Temel kanun
dediğiniz şeyde
71 tane ayrı kanunu düzenleyen bir
torbanın neresini temel yapacaksınız? Belli bir konuda diyor,
önemli olan şeyleri içeren diyor Sayın Elitaş.
Bir de bize
diyorsunuz ki: Önergelerinizde içi dolu, bilmem ne
Şimdi, ben size bir
tane örnek okuyayım, -(m) bendini okuyayım, meşhur, 73üncü
madde vardı ya, içerisinde- yaptığınız
değişiklik şu: Bakanlık kadro ve pozisyonlarında
çalışan personelden ibaresini Bakanlık kadro ve pozisyonlarında
bulunan personelden diye değiştirmişsiniz. Bununla mı bizi
oyalıyorsunuz?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) O kanun hükmünde kararnameydi, bu kanun.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Niye öyle yaptınız? Anayasa Mahkemesi iptal etti.
Aynı maddeyi dayatmış oluruz. Bir tane örnek verdim, bu birisi.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Çalıyı arkadan dolaşmak o, çalıyı arkadan
dolaşmak.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Şimdi, burada, hiç kimse kimseyi aldatmasın
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Öyle değil ama.
MEHMET GÜNAL
(Devamla)
kalkıp da dün Başbakan Yardımcısı da
aynı şeyi söylemiş, Sayın Arınç, bu ayıptır,
ramazan gününde yakışık almaz. Burada sorumluluk varsa
burayı çalıştırması gereken sizsiniz, hem dayatma
yapıp sonra da kalkıp muhalefeti suçlamak ucuzculuktur, asıl
istismar bence budur. Gelin, buradaki önemli olan
Siz de biliyorsunuz,
Elitaş, bilmiyorsanız grup başkan vekillerinize sorun, dün
burada arkadaşlarımız incelediler -siz bazen, haberiniz
olmayınca inkâr ediyorsunuz- Sayın Oktay Vural diğer grup
başkan vekilleriyle beraber -hepsi, sadece siz değil- üzerinde burada
uzlaşılan maddeler atıldı. Siz kendiniz haberiniz
olmayınca gelip burada konuşuyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İmza atmadı
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Sorun buraya, bütün dört partinin grup başkan vekilleri de
üzerinde uzlaşılan önergelere imza atmıştır,
yetişmesi gerekir diye sonradan eklediğiniz maddelerde dahi söz
istememişizdir. Engellemek isteseydik, en az 10 tane madde burada
konuşuldu, bunların her birinde onar dakika konuşurduk. Lütfen,
siz de arkadaşlarınıza danışın, istişare
edin, bilmediklerinizi öğrenin.
Biz öğrenmeye
hazırız diyor, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sen bak oraya, imza atmadı
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüzün, (2/101) esas numaralı 2547 Sayılı
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/119)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
5/10/2011 tarih ve
(2/101) esas numarası ile Başkanlığınıza gelen ve
tarafımdan verilen 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile ilgili
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37nci maddesine
göre işlem yapılması için gereğinin
yapılmasını bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla
Ali
Özgündüz
İstanbul
BAŞKAN
Teklif sahibi adına Ali Özgündüz, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ramazan ayı
geldi. İslamı doğru anlayan ve yaşayan, Allahın
yarattığı en değerli canlı olan insana saygı
duyan, ona zulmetmeyen, insani değerleri, insanın onurunu esas alan
tüm Müslümanların ramazanını tebrik ediyorum, oruçları ve
ibadetleri kabul olsun diyorum.
Oruç ibadeti
-biliyorsunuz- sadece imsaktan iftara kadar aç susuz kalmak, sonra iftarlarda
tam tekmil sofralarda karın doyurmak değildir. Aynı zamanda,
merhamet duygularının geliştiği, daha çok yoksulun,
fakirin, mazlumun hâlinin sorulduğu bir aydır. Dolayısıyla,
bu ramazan ayı münasebetiyle özellikle Hükûmetten rica ediyorum,
yaklaşık kırk gündür sokaklarda olan, demokratik protesto
haklarını kullanan insanlara karşı biraz daha merhamet.
Bunlara karşı gazla, copla, tazyikli suyla müdahale etmesinler.
İnsanların orucunu o keskin biber gazı kokusuyla zayi
etmesinler, zulmetmesinler diyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu vesileyle -biliyorsunuz- bu 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununda bir değişiklik teklifi verdik. Bu
teklif, gençlerimizin, öğrencilerimizin bugün daha çok alanlarda olan
üniversite öğrencilerinin harçsız eğitimiyle ilgili bir teklif.
Şimdi,
diyeceksiniz ki: Biz harcı kaldırdık. Biz teklif
etmiştik, daha önce bizim seçim bildirgemizde de vardı ücretsiz,
parasız eğitim. Siz, bir kısmını
kaldırdınız. Hükûmet -biliyorsunuz- sadece gündüz eğitimi
için kaldırdı fakat ikinci öğretim için bu harçlar hâlen devam
ediyor; hâlbuki, bunun da kalkması lazım çünkü ikinci öğretime
giden insanlar, arkadaşlarımız, gençlerimiz daha çok
çalışmak, para kazanmak zorunda. Dolayısıyla, bu
insanlardan ekstra bir öğrenim ücreti almak adil değil.
Bizim
getirdiğimiz teklif, değerli arkadaşlar, 3 kez bir dersten
kalıyorsa bu öğrencinin ister birinci eğitim olsun ister ikinci
eğitim olsun bu harcı ödemesini, yine, yabancı uyrukluların
harç ödemesini ancak dersini geçen, başarılı olan
öğrencilerimizden, Türk uyruklu öğrencilerden, ister birinci
eğitim olsun ister ikinci eğitim olsun herhangi bir harç
alınmamasını kapsıyor.
Değerli
milletvekilleri, biliyorsunuz, insan her şeyin üstünde. Yetişmiş
insan da ülkemizin geleceği açısından çok önemli,
geleceğimiz gençlerimiz. Bu sadece söylemde kalmasın yani insana
yapılacak yatırım en önemli yatırım. Yani, işte,
Efendim, yok 15 milyon dolarlık köprü yaptık, yok otoyol ihalesi,
yok üçüncü köprü ihalesi
İyi güzel de yani insan önemli. Yani o
yatırım olsun, ancak eğer kaynağın varsa
öğrenciden alma. Yani 500 lira, 600 lira niye alıyorsun, buna
ihtiyacın mı var? Alıp da bununla köprü yapıyorsan bana
göre köprü yapma, önce öğrenciden bunu alma. Yani insanı
yetiştirmek, insana yapılacak yatırım en büyük
yatırımdır.
Dolayısıyla,
yetişmiş insanımız olursa birçok şey yapılır
ama harç yüzünden, öğrenim ücreti yüzünden öğrenimi kesintiye
uğrayan insanların, gençlerin ileride getireceği
sıkıntıları düşünün, ülkeye eğitimsiz
insanın vereceği zararları düşünün, dolayısıyla
bunun maliyeti ölçülmez. O yüzden, diyoruz ki gelin, geleceğimiz olan
gençleri, efendim, bir müşteri gibi görmeyelim, üniversiteleri bir ticarethane
gibi görmeyelim, bir ticari işletme gibi görmeyelim. Eğitim her
şeyin başıdır. Zaten Anayasamızda da diyor ki:
Kimsenin eğitim hakkı kısıtlanamaz, devlet
okullarında eğitim ücretsizdir, meccanidir.
Sizden rica
ediyorum, gelin, bu kanun teklifinin doğrudan gündeme alınıp
görüşülmesi konusu birazdan oylanacak, evet oyu verin. Bu, gündeme
alınsın, çok basit bir şey. Siz yapmış olun, iktidar
partisi yapmış olsun, sizin oylarınızla çıksın
ama yeter ki gençlerimiz, öğrencilerimiz lehine bir düzenleme yapılsın
diyorum.
Bu duygularla,
tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum, tekrar oruç tutanların
oruç ve ibadetleri kabul olsun diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN-
Teşekkür ediyorum.
Bir milletvekili
adına söz isteyen Binnaz Toprak, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben, YÖKten
bahsedeceğim, üniversitelerin tepesinde olan, Demoklesin
kılıcı gibi asılı duran YÖKten. AKPli
arkadaşlara şunu sormak istiyorum: AKPnin 2002 programını
hatırlıyor musunuz, aranızda okumuş olanlar veya
hatırlayanlar var mı? O programda YÖKün
kaldırılacağı belirtilmişti. AKP, bunun için söz
vermişti ve seçim propagandaları sırasında da sözünü
tutacağını vadetmişti. Geldik 2013 yılına, YÖK
olduğu yerde duruyor.
Aslına
bakarsanız, 1980 darbesinin getirmiş olduğu bütün mevzuat
olduğu yerde duruyor. Bir yandan AKP bu 80 darbesiyle ve genel olarak
darbelerle uğraştığını söylüyor, öbür taraftan
baktığınızda 80 darbesinin yani o rezalet darbenin,
insanların bütün hak ve özgürlüklerini kısıtlamış,
daha sonra binlerce insanın hapislerde çürümesine, işkence görmesine,
ortadan yok olmasına, hapishanelerde pislik yedirilmesine neden olmuş
o rezalet darbenin gündeme getirdiği bütün
mevzuatı olduğu gibi yerinde tutuyor. Bunlar arasında
yüzde 10 barajının düşürülmesi var. Hatırlıyor musunuz,
bunun da düşürüleceğine dair söz vermiştiniz 2002
yılında. Bunlar arasında Partiler Kanunu var, Dernekler Kanunu
var, Sendikalar Kanunu var, Ceza Kanunundaki kısıtlama getiren
maddeler var. Bunların hiçbirine dokunmadınız ve o rezalet darbe
yerine Darbeleri Araştırma Komisyonunda en önemli darbe olarak 28
Şubatı ön plana çıkardınız. 28 Şubat da evet, bir
darbedir ama 1980in rezaletiyle karşılaştırılacak bir
darbe değildir. Şimdi, dolayısıyla, siz ha bire Cumhuriyet
Halk Partisinin 1930lu yıllarını gündeme getireceğinize
bugünün üstünü örtmek için bugünkü hatalarınıza cevap olarak bugün
yaptıklarınıza birazcık baksanız ve
yapmadıklarınıza baksanız çok daha iyi olur diye
düşünüyorum.
YÖKe
kurulduğu günden beri bütün bir üniversite camiası karşı.
Bugün buna karşı olduğumu zannetmeyin. Kurulduğu günden
beri, o zamanlar üyesi olduğum Üniversite Öğretim Üyeleri Derneğinde
YÖKün kaldırılması için mücadele verdik pek çok arkadaşla
birlikte, yıllar içinde gelip giden öğrencilerle birlikte ama YÖKü
ele geçirdiğiniz için, kendi adamınızı oraya
atadığınız için ve YÖK kanalıyla üniversiteleri
zapturapt altına almaya çalıştığınız ve
büyük ölçüde bunu başardığınız için YÖKü
kaldırmıyorsunuz.
Hükûmet için YÖK,
aslında, bir hâkimiyet aracı olarak kullanılıyor,
rektörleri YÖK kanalıyla atıyorsunuz. Bugün, Anadolu
üniversitelerinde, o çok övündüğünüz -ki övünülecek bir şeydir, tabii
ki yani çok genç bir nüfusumuz var, üniversite kurulması lazım ama-
rektörlerin hepsi, YÖK kanalıyla sizin iktidarınızın
başa geçirdiği rektörler uyguladıkları baskı
politikalarıyla üniversitenin sesini kestiler. Bilimsel özerklik
kalmamıştır, mali özerklik zaten yoktur. Torba yasa diye
defalarca bunu gündeme getirdik ve bu kalemli yasaların devleti ne büyük
bir zarara uğrattığını ancak oralarda
çalışanlar bilebilir.
YÖKle birlikte
gelen hem öğretim üyeleri için hem de öğrenciler için
çıkarılmış olan disiplin yönetmeliği bir rezalettir.
Bugün, öğrenciler iktidarın baskısı ve kıskacı
altındadır. Hopa davasına gitmiştim geçen yıl, 26 tane
1inci sınıf öğrencisi için kırk altı yıl istiyor
savcı, sırf Başbakanı kampüslerine geldiğinde protesto
ettiler diye. Bir poşu taktı diye benim bulunduğum Boğaziçi
Üniversitesinde bir çocuk yedi yıl hapiste yattı. Dindar ve kindar
gençlik kurma kurgusuna karşıdır üniversiteler, karşı
olmalıdır. Onun için bu şiddet, onun için bu biat etmeyen bir
gençliği karşısında gören AKP iktidarı, Gezi
Parkı olaylarından şaşkına dönmüş vaziyette.
Bakın, 80
gençliği bir nesli yok etti, bir nesli yedi. Bu nesli biz de size
yedirtmeyeceğiz, kendileri de o, Başbakan için
kullandığınız tabirle- kendilerini yedirtmeyecekler.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama
yapacağız.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Alınan karar
gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İç Tüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su
Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
3.- Orta Asya ve Kafkaslar
Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği
Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım Orman ve
Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/498) (S. Sayısı: 173)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada
yer alan, Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar
ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (Sıra
Sayısı: 478) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen teklifin beşinci bölümü üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştı.
Şimdi,
beşinci bölüm üzerinde soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Yılmaz, Sayın Işık,
Sayın Dedeoğlu, Sayın Özel, Sayın Şimşek,
Sayın Torlak, Sayın Halaman, Sayın Günal, Sayın
Atıcı, Sayın Demiröz, Sayın Korutürk, Sayın Güven,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Tanrıkulu, Sayın
Türkoğlu, Sayın Kurt, Sayın Fırat ve Sayın Vural;
dünkü söz istemedeki sıralamalar, buna göre söz vereceğim.
Sayın
Yılmaz, buyurun.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
dün İstanbul Valisi Sayın Mutlunun bir açıklaması oldu.
Önce Gezi Parkının halka açılacağını söyledi,
ardından kapatıldı ve çok ciddi saldırılar oldu, gaz
bombaları atıldı insanlara. Ancak Vali Avni Mutlunun şöyle
bir açıklaması var: İstanbulda bir idare mahkemesinin
kararı yok Gezi Parkıyla ilgili. Ama bizim elimizde karar özeti var
Sayın Bakan, burada
deniyor ki: İstanbul Gezi Parkıyla ilgili, onun da içinde
olduğu yayalaştırma projesinin iptal edildiği belirtiliyor,
6 Haziran tarihli. Hükûmetinizin yaklaşımı nedir bu konuda?
Gerçekten bir karar vardır diye görüyor musunuz ve Başbakanın
söylediği gibi bu karara uyacak mısınız, yoksa uymamak gibi
bir düşünce de mi var? Valinin sözleri çünkü çok endişe verici bizim
açımızdan. Bu konudaki görüşünüzü öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bilindiği gibi
İcra İflas Kanununun ilgili hükümleri gereğince taahhütte
bulundukları hâlde bu taahhütlerini yerine getiremeyen borçlulara üçer
aylık dilimler hâlinde tazyik hapsi uygulanmaktadır. Bu durumda olan
vatandaşlarımızın sayısı bugün 300 binlere
ulaşmıştır. Bu torba yasa içerisinde bu tür
mağduriyetlerin çözümünü gerçekleştirecek bir düzenleme yapmayı
düşünüyor musunuz, bu konudaki Hükûmetinizin görüşü nedir?
İkincisi de, bu torba yasayla daimî
devlet memuru kadrolarına geçirilen sözleşmelilerin seçiminde hangi
kriterler uygulanmıştır? Dışarıda kalan
sözleşmelilerin anneleri, babaları bu konuda Neden bizim
çocuklarımız bu kadroya dâhil edilmedi? diye bize
sormaktadırlar, biz de sizden öğrenmek istiyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Dedeoğlu
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanıma sormak
istiyorum: Bu torba yasamızda birçok kanunun iyileştirmeleri var.
Bunların içerisinde kadro alan personellerimiz var ama bunlarla beraber de
3600 ek göstergeyi bekleyen kamuda çalışan
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Taksim
Dayanışma Platformu üyeleri dün bir basın açıklaması
yapmak isterlerken 34 kişi gözaltına alındı. Bugün, bu
34 kişiden 5 kişinin evlerinde sabahleyin nedensiz ve hukuksuz bir
arama başlatıldı. Buna avukatlar itiraz ettikten sonra mahkeme
kararı getirilerek aramalara, hukuka uygun hâle getirildi. Ancak,
sabahleyin çilingir marifetiyle ve zorla eve girmeye
çalışmıştı polis ve bu 5 kişinin, -Mimarlar Odası
genel Sekreterinin, Tabip Odası Genel Sekreterinin, Elektrik Mühendisleri
Genel Sekreterinin de içlerinde bulunduğu, sivil toplum örgütlerinin,
meslek örgütlerinin temsilcilerinin evlerinde yıldırmaya ve
caydırmaya yönelik ve itibarsızlaştırmaya yönelik
yapılan aramaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda
Hükûmet adına bir açıklama, bir yaklaşımda
bulunmanızı bekliyoruz efendim.
Saygılar.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Torlak
Yok.
Sayın
Şimşek
buyurun.
CEMALETTİN
ŞİMŞEK (Samsun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan,
Maliye Bakanlığında 657 sayılı Kanunun 36/(a) bendinde
kariyer meslek olarak yer alan defterdarlık uzman
yardımcıları, 56 çeşit unvanda bulunan kariyer meslek
uzmanlarından farklı bir statüye tabi tutularak kariyer meslek
tanımlamalarının dışında tutulmuştur. Bu
durum, Maliye Bakanlığı taşra teşkilatında çalışıp
vatandaşa doğrudan hizmet veren defterdarlık
uzmanlarının mağduriyetine sebep olmuş ve çalışma
barışını olumsuz etkilemiştir. Bu dengesizlikleri
gidermek için birçok kanun hükmünde kararname çıkarılmış,
ancak bu Maliye Bakanlığında çalışan uzmanlar arasındaki
ücret dengesizliklerini derinleştirmiş ve adaletsizliğe yol
açmıştır. Bu adaletsizliği gidermek için gerekli
düzenlemeleri yapmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Atıcı
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, İstanbul Tabip Odasının Genel Sekreteri
gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınma
gerekçesi de İstanbul Taksimde yaşanan olaylardır. Şimdi,
Hükûmetin acilen ama acilen elini hekimlerden çekmesi gerekir. Hekimler her
yerde, Sayın Başbakana bile şifa dağıtmaya devam
edeceklerdir. Bu yıldırma politikasına hiçbir şekilde boyun
eğmeyeceklerdir, Çanakkale Savaşında da
eğmemişlerdir, bugün de eğmeyeceklerdir.
Teşekkür
ederim.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Çanakkale ile bunun ne şeyi var Sayın
Başkanım?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum..
Sayın Halaman
ALİ HALAMAN
(Adana) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Şimdi, AKP
Grup Başkan Vekili şöyle diyor: Ya, bu 76 madde, torba yasa
halkın taleplerine cevap verecek yasalar. Sayın Bakanıma
soruyorum: Yani, bu harflendirilmiş de 150 maddeyi buluyor. Toplumda
ayrışmanın ötesinde gündeme getirecek hangi maddesi var?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Günal
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Merkez Bankası dün 2,2 milyardan fazla döviz satışı
yaptı, bu çerçevede piyasadan da TL çekiyor, bir taraftan da
Sıkı para politikasına geçeceğiz. diyor. Bu durumda
faizlerin yükselmesi kaçınılmaz. Peki, o zaman siz, Sayın
Başbakanın söylemiş olduğu faiz lobisine hizmet etmiş olmayacak
mısınız? Faizlerin artışından dolayı sizin
de içinde bulunduğunuz bir kısım bakanları ve Merkez
Bankası Başkanını suçluyordu. Eğer repo işlemiyle
yine piyasaya para verseniz bile faizler yükseldiği zaman bu suçlama
karşısında ne söylemeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Demiröz...
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanına ulaşma ümidimiz
olmadığı için Sayın Bakana sormak istiyorum: 14 Haziran
2013 tarihinde Bursanın Karacabey ilçesine bağlı Hamidiye,
Ovaesemen, Beylik ve İsmetpaşa ova köylerinde çok büyük, etkili
yağışlar oldu. Şiddetli yağış nedeniyle
köylerimizde özellikle domates ekili alanlar büyük bir zarara
uğramıştır. Bu konuda ne gibi girişimler olduğunu
öğrenmek istiyorum; bir.
İkincisi: Yine
bu yağışlardan dolayı domates güvesi adı altında
Mustafakemalpaşa ve Karacabeyde domateste rekolte düşüklüğü
olacağı aşikârdır. Sözleşmeli çiftçilerimize ne
önerirsiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Son soru,
Sayın Güven...
HÜLYA GÜVEN
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Gezi parkı direnişi nedeniyle Türkiyede kaç kişi gözaltına
alındı, kaç kişi tutuklandı? İzmirde eli çivili,
sopalı kişilerin kimler olduğu ortaya çıktı mı; sivil
polis mi yoksa vatandaş mı ve bunlar kaç kişilerdi, onlara ne
uygulandı, ne yapıldı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan
buyurun.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Teşekkür ediyorum.
Öncelikle
sözleşmeli personelin kadroya alınmasıyla ilgili sorulara
kısa kısa cevap vermeye çalışacağım. 657
sayılı Kanunun 4/B maddesine göre çalışanlar, mahalli
idarelerde görev yapan sözleşmeliler, 4924 sayılı Kanuna tabi
sözleşmeli sağlık personeli, teşkilat kanunlarına
dayalı olarak görev yapan sözleşmeli personel kadroya geçirilmekte;
kapsam bu.
İlgili
mevzuata göre, yine kadroya alınmanın bir şartı, İhdas
veya vize edinmiş bir pozisyona dayalı sözleşmeli
çalışma olması gerekmekte. Öte yandan KİTler gibi, KOSGEB
gibi, İller Bankası gibi
bütünüyle sözleşmeli personel istihdam eden kuruluşlar kapsamda
değil. Yine kısmi süreli çalışanlar da bu uygulamanın kapsamında olamayacak.
Yani, kim kapsamda kim değil sorusunun cevabı kısaca bu.
Yine bir başka
soru da: İşte, avukatlar, polisler, üniversite genel sekreterleri
gibi çalışan gruplara 3600 ek gösterge verilmesi düşünülüyor mu?
gibi bir soru vardı. Bu söz konusu personelin ek gösterge
artışları, ek gösterge düzenlemelerine yönelik genel düzenlemelerle
ancak biliyorsunuz ele alınabiliyor ve şimdiye kadarki bizim
tecrübemiz de şu oldu: Geçen, özellikle kanun hükmünde kararnameyle
yaptığımız eşit ücrete eşit iş ya da
eşit işe eşit ücret uygulaması kamu genelinde önemli bir
düzenlemeydi fakat kamuda çalışan yaklaşık 3 milyon
kişinin tabi olduğu çok farklı mevzuat var, çok farklı
statüler var. Yani yüzde 100 ideal bir sistemi bulmak pratikte gerçekten çok da
kolay değil ama bu amaca yönelik çabalarımız şimdiye kadar
oldu, bundan sonra da haklı talepler geldiğinde kuşkusuz ilgili
birimlerimiz tarafından bu talepler değerlendirilecektir.
Gezi Parkıyla
alakalı sorular vardı. Hem Valiliğimiz hem ilgili bütün kamu
birimlerimiz Gezi Parkıyla ilgili ya da Türkiye'nin muhtelif
bölgelerindeki, muhtelif şehirlerindeki farklı olaylarla ilgili
bazı prensipler dâhilinde hareket etmekte. Nedir bu prensipler? Öncelikle
temel haklar, temel özgürlükler ki bunlar kanunlarımızda çok çok
açık ama öte yandan da hukuk devletinin gereği neyse bir hukuk
devleti olarak yargı kararlarının alınması ve
aynı zamanda tebliğiyle beraber, ilgili birimlere bu kararların
yazımı ve tebliğiyle beraber ilgili birimler kuşkusuz
yargı kararı neyse bu kararları uygulamaktalar. Ancak yargı
kararları biliyorsunuz aşama aşama, birinci aşaması
var, daha sonra yüksek mahkemeler var. Dolayısıyla nihayetinde bir
hukuk devletinde yargının bağımsızlığı
çerçevesinde ve güçler ayrımı ilkesi çerçevesinde ne gerekiyorsa
mutlaka yapılmıştır, bundan sonraki dönemde de
yapılacaktır. Ama öte yandan şiddete karşı da herhangi
bir tolerans mümkün değildir. Şiddet söz konusu olduğu zaman,
vatandaşlarımızın bu şiddetten zarar görmesi söz
konusu olduğu zaman da kuşkusuz güvenlik güçlerimiz görevlerinin
gereğini yerine getireceklerdir.
İcra
İflas Kanunuyla ilgili bu torbada artık düşünülen herhangi bir
konu yok ama kuşkusuz ileride uygulamayla ilgili sorunlar her zaman ele
alınabilir, problemler her zaman gözden geçirilebilir, gerekirse de
adımlar atılabilir ama bugün için bu torba tasarıda bizim
Hükûmet olarak bununla ilgili herhangi bir inisiyatifimiz bugün için söz konusu
olmayacak.
Bunun yanında,
bazı gözaltı ve tutuklama sayılarıyla ilgili sorular
vardı, onlarla ilgili bilgiler şu anda yanımda yok ama ilgili
arkadaşlarımızdan, İçişleri Bakanımız
başta olmak üzere, bu bilgilerin temini her an için söz konusudur.
Yine Merkez
Bankamızla ilgili bir soru vardı. Biliyorsunuz Merkez
Bankamızın operasyonel bağımsızlığı
çerçevesinde temel önceliği fiyat istikrarıdır, fiyat
istikrarı hedefiyle çelişmemek şartıyla diğer
öncelikler konusunda da Merkez Bankamız politikalarını sürdürür
ama bunun yanında finansal istikrar da Merkez Bankamızın
katkıda bulunduğu ve güçlendirmek için çaba gösterdiği bir
husustur. Finansal istikrar konusunda Merkez Bankası tek kurumumuz
değildir, diğer kurumlar da gerektiği zaman gerekli müdahaleleri
yapmaktadır.
Daha önce de bu
birkaç kere gündeme geldi, bizlere de dönem dönem soruldu. Özellikle 22
Mayıs tarihinden bu yana tüm gelişmekte olan ülkelerin
piyasalarında ciddi bir şekilde hareketlilik söz konusudur. Bu, sadece
Türkiyeye özel bir hareketlilik değildir, Brezilya, Hindistan, Rusya,
aklınıza gelecek pek çok gelişmekte olan ülkenin
piyasalarında hareketlenme vardır. Özellikle Amerikan Merkez
Bankasının, Avrupa Merkez Bankasının ve Japon Merkez
Bankasının bugüne kadar aldığı kararlar ve bundan
sonra alacağı kararlar pek çok ülkenin kendi para
politikalarını ve diğer ekonomiyle ilgili
politikalarını gözden geçirmeleri için önemlidir. Bu gelişmeler,
pek çok gelişmekte olan ülkede yeni dengeler oluşmasını
sağlayacaktır. Bu 22 Mayıs öncesi dengelerle 22 Mayıs
sonrası oluşacak dengeler kuşkusuz farklı olacaktır,
farklı piyasa göstergelerinde bu dengeler kendisini bulacaktır ama
Türkiye'nin zaten bu konuyla ilgili hazırlıkları tüm
kurumlarımız tarafından zamanında yapıldığı
için bizim açımızdan endişe edecek ciddi bir sorun
açıkçası görmüyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Beşinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi beşinci bölümde yer alan
maddeleri ve varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
73üncü maddenin
(o) bendinin (1) numaralı alt bendinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (o) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural
Kütahya İzmir
"1) 9/1/1985
tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 15 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"İş
Müfettişi Yardımcılarının giriş ve yeterlik
sınavlarının usul ve esasları, İş
Müfettişliğine yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları,
bunlarda aranacak özel şartlar, Başkanlığın
çalışma usul ve esasları ile ilgili hususlar yönetmelikle
belirlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı kanun tasarısının 73.
maddesinin (o) bendinin (1) nolu alt bendinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dilek Akagün Yılmaz Doğan Şafak Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Uşak Niğde İstanbul
Hülya Güven Sakine Öz
İzmir Manisa
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Dilek Akagün Yılmaz, Uşak Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Yine bir hukuk
garabetiyle karşı karşıyayız. Onu söylemekten de
artık, burada söylemekten biz yorulduk ama siz bu hataları yapmaktan
yorulmadınız. Bu torba kanunun 73üncü maddesinin (o) bendinin (1)
alt bendinde şöyle bir düzenleme yapılıyor: İş
müfettişi yardımcılarının giriş ve yeterlik
sınavlarının usul ve esaslarına ilişkin düzenlemelerin
yönetmelikle yapılacağı belirtiliyor. Bu, yönetmelikle
yapılmasına ilişkin aslında ilk düzenleme 665 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle 11 Ekim 2011 tarihinde yapılmış ama
yine Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş. Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilen maddeyi aynı şekilde yeniden önümüze
getiriyorsunuz.
Bu şekilde düzenleme aslında gerçekten de Anayasaya
aykırı. Usulden falan iptal edilmemiş bu, Anayasaya
aykırı çünkü Anayasamızın 128inci maddesi aynen
şöyle söylüyor: Memurların ve diğer kamu görevlilerinin
nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri
kanunla düzenlenir. Ama burada ne yapılmak isteniyor? Yönetmelikle
düzenlenmek isteniyor. Bu kadar açık seçik Anayasaya
aykırılığı olan ve aslında, bu, müfettiş
yardımcılarının göreve alınmasında keyfîliklere
yol açabilecek olduğundan, bu nedenle yönetmelikle düzenlenmesine anayasa
koyucu da Hayır. dediği hâlde Anayasa Mahkemesinin iptal
kararı bir tarafa bırakılıyor, yeniden bu bir temcit
pilavı olarak önümüze getiriliyor.
Ben biraz önce Sayın Bakana sordum, Sayın
Bakan, Gezi Parkıyla ilgili, İstanbul 1. İdare Mahkemesinin bir
kararı var, buna uyacak mısınız? Sayın Avni Mutlu
böyle bir karar olmadığından bahsediyor. dedim. Şimdi, ben
bir milletvekili olarak ve bir hukukçu olarak aslında ülkemde böyle bir
soruyu sormaktan inanın çok büyük bir üzüntü duyuyorum çünkü hukuk devleti
olan bir ülkede böyle bir soru sorulmaz, zaten işin özelliği
gereği, niteliği gereği bu mahkeme kararları dinlenir. Ama
bakın, Anayasa Mahkemesinin kararı da uygulanmadığı
gibi, yok sayıldığı gibi -öyle bir korkumuz, öyle bir
çekincemiz var ki- bu büyük olayların ve halk hareketlerinin
çıkmasına neden olan Gezi Parkıyla ilgili, İstanbul 1.
İdare Mahkemesinin 6 Haziran tarihinde verdiği bu Gezi
Parkını da içeren, Yayalaştırma Projesinin iptaliyle ilgili
mahkeme kararına uyulamamasından endişe duyuyoruz. Buna
uyulmaması sonucunda elbette Türkiye Cumhuriyetindeki
insanlarımız yani hukuktan yana olan, hukukun üstünlüğünden yana
olan, bu ülkenin çağdaşlaşmasından yana olan
insanlarımız ve bizler elbette sessiz kalmayacağız.
Demokratik direnme hakkımızı burada nasıl
kullanıyorsak, gideceğiz, parkta da kullanacağız. O zaman
Siz bu demokratik direnme hakkınızı kullanıyorsunuz. diye
bize biber gazı atıldığında ya da bize
saldırı yapıldığında işte, asıl diktatörlük
o zaman karşımızda bütün vahşetiyle görünüyor demektir. Bir
ülkede Mahkeme kararına uyulacak mı, uyulmayacak mı? diye
sormaktan biz, inanın, çok büyük bir üzüntü duyuyoruz ama sizler
gördüğüm kadarıyla hiçbir rahatsızlık duymuyorsunuz. Bu
lafları biz taşa söylesek belki taştan bir cevap gelecek ama
sizlerden cevap gelmiyor ne yazık ki.
Şimdi,
şunu söylemek istiyorum: Bu palalılarla ilgili konuda, palalı
saldırı yapanlarla ilgili konuda savcılık
değiştirilmiş, başka bir savcıya verilmiş ve
yeniden bir soruşturma yapılıyormuş. Ama inanır
mısınız, bugün gözaltına alınanlarla ilgili suç nedir,
biliyor musunuz? Bugün görevi yaptırmamak için direnme, kanuna
aykırı gösteriye silahsız katılarak ihtara uymama. Suç bu,
iddia bu. 8 kişi tutuklandı ama o silahla, palayla insanların
üzerine saldıran, insanları yaralayan adamlar hâlen daha serbest
geziyor ve neredeyse bu meşru gösterilmeye
çalışılıyor. Böyle yapılınca, ben evvelki günkü
konuşmamda da söylemiştim, vatandaşlar -dün silahlı bir
şekilde- silahla bu sefer piyasaya çıkıyorlar.
Bunun sonu çok kötü
arkadaşlar. Bu ülke hepimizin ülkesi. Bu ülkede olabilecek bir iç
savaş, bu ülkede olabilecek bir çatışma hepimizi çok kötüye
götürecektir. Onun için, hukuka uyma konusunda, hukukun üstünlüğünü
sağlama konusunda ve aynen Brezilyada olduğu gibi, Brezilyadaki
demokratik hükûmetin vatandaşların talepleri sonucunda o talepleri
kabul ederek vatandaşlara ilan etmesi gibi sizler de
vatandaşların demokratik taleplerini lütfen kabul edin. Demokratik
tavır budur ama diğer taraftan Mursinin yapmış olduğu
gibi her türlü demokratik talebe karşı bir tavır içerisinde
olursanız dünya sizi diktatörlerin yerine koyacaktır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) - Elbette ki Mısırda yaşanan bu katliamı
asla kabul etmiyoruz ama bir demokratik hükûmetin yapması gerekeni
Brezilya göstermiştir, lütfen brezilya örneğini örnek alın
diyorum, saygılar sunuyorum.(CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yılmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (o) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
"1) 9/1/1985
tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 15 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"İş
Müfettişi Yardımcılarının giriş ve yeterlik
sınavlarının usul ve esasları, İş
Müfettişliğine yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları,
bunlarda aranacak özel şartlar, Başkanlığın
çalışma usul ve esasları ile ilgili hususlar yönetmelikle
belirlenir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet,
önerge üzerinde söz isteyen Şefik Çirkin, Hatay Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı, sevgiyle
selamlıyorum ve hem sizlerin hem yüce milletimiz hem İslam aleminin ilk
gününü hep birlikte idrak ettiğimiz mübarek ramazanı da, kutluyorum.
Şimdi, tabii
burada bir sürü madde var. Her çıkan, özellikle muhalefet milletvekilleri
de bunu ifade ediyor, yani aklınıza gelebilen her şey var bu
kanunun içinde. Bir sıralama yok, barajdan memurlara atlıyor, oradan
başkasına atlıyor. Öyle bir keşmekeş içerisinde bir
kanun görüşüyoruz.
Tabii, madem
Hükûmet istediğini koyuyor bu kanunun içine, bize de, bu kanuna
konulmayanlar ama ihtiyaç olarak gördüğümüz şeyleri konuşmak
düşüyor. Mesela, bu Hükûmetin -gayet de doğru bulduğumuz-
geçmişte Suriyeyle dostluk politikası neticesinde Şama giden
öğrenciler var yani bu aradaki muhabbete, dostluğa güvenmişler
ve -özellikle de Hataydan olmak üzere- okumakta Şam Üniversitesini tercih
etmişler fakat bunların durumu şimdi içler acısı.
Geçen yıl, YÖK palyatif bir çözümle bir yıl yardımcı oldu
bunlara ama bu yıl yok, perişanlar. Yani, bu da ülkenin meselesi, bu
da insanlarımızın meselesi, bu da konulabilirdi içerisine. Bu
öğrencilerin sorunlarına, burada, hep birlikte net bir çare de ittifak
da edebilirdik.
Mesela, Sayın
Bakanımız Ali Babacan Bey hazır buradayken -bildiğim kadarıyla
Ziraat Bankası size bağlı efendim- Ziraat Bankasıyla ilgili
birkaç cümle sarf etmek isterim Sayın Bakanın da huzurunda. Ziraat
Bankası, artık, çiftçiye bir zulüm bankası hâline gelmiş.
Mesela, çiftçiye bakış açısını gösteren en basit bir
örnek verecek olursak, en güzel bölümler ticari bölüme ayrılıyor
-hatta o bölüm daha evvel zirai bölümde, ziraiden sorumlu bir müdür veyahut da
o kadroya hizmet ederken- bankanın o katı şimdi güzel
çevriliyor, çiftçiyle ilgili müdürlüklere en aşağı bölümler
veriliyor; bu olmaz. Yani, Ziraat Bankası çiftçinin bankasıdır.
Bunun ne demek olduğunu ifade edecek olursak, bakın, çiftçi Ziraat
Bankasından giderek kaçıyor. Mengene gibi
sıkıştırıyor çiftçiyi Ziraat Bankası; ev
ipoteği istiyor, ondan sonra kredisini verirken tutuyor Başakkart
adı altında bir kart veriyor, Bunun bu kadarını da buradan
kullanacaksın. diyor, her türlü rezalet oluyor ve bu çiftçi başka
bankalara kaçıyor. Bu çiftçi başka bankalara kaçarsa bu topraklar
yabancılaşır. Bilmeyene, Her şeyden nem
kapıyorsunuz. diyene bir tek örnek
vereceğim: Ben Hatay Milletvekiliyim. Fransızlar işgalde Tunus
Bankası diye bir bankayı Hataya getirdiler. Bu bankayla çiftçiye
ipotekli ama çok ucuz şartlarda krediler verdiler ve bu krediler
dönmeyince çiftçinin elinden bu malları aldılar ve -burada
kimliklerini ibraz etmekte sakınca duyacağım- kendi
yandaşlarına verdiler, yabancılaştırdılar. Yani,
bu çok önemli bir konudur. İşgal görmüş bir ilin milletvekiliyim.
Yani, her ağzımızı açtığımızda Ya, siz
de her şeyden bir şüphe kapıyorsunuz. Efendim, şöyle
oluyor, böyle oluyor. diye konuşmanın da bir âlemi yok.
Şimdi, bütün
yabancı bankalar, Türkiyedeki bütün yabancı bankalar hep çiftçiye
karşı iştahlı ve bizim Türk bankalarından evvel kredi
vermeye başlıyor, ben bunun arkasından bir şey bekliyorum.
Çiftçiyi ezerek, olsa olsa, sadece çiftçiyi batırmazsınız Ziraat
Bankası olarak, Türk topraklarını
yabancılaştırırsınız. Bunu hiçbir zaman
unutmayın, bu çok tehlikeli bir şeydir.
Allahtan ilhak
oldu; Allah, Atatürkten ve Atatürkten sonra ilhakı sağlayan, büyük
gayretler gösteren İnönüden razı olsun. 1939 yılında da
İnönü bir kanun çıkardı, lisanımünasiple Türk
vatandaşlarının yani artık Türk vatandaşı olan
Hataylıların Tunus Bankasına olan borcunu inkâr etti bir
şekilde ve Hatayın Amik Ovası kurtuldu. Yani, kuru
milliyetçilik olmaz Sayın Başbakanın dediği gibi ama böyle
sulu milliyetçilik de olmaz.
Hepinize sevgi ve
saygılarımla. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
73üncü maddenin
(o) bendinin (2) numaralı alt bendinde dört önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (o) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural S. Nevzat Korkmaz
Kütahya İzmir Isparta
"2) 3146
sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bakanlık
merkez teşkilâtında veya bağlı veya ilgili
kuruluşlarında daire başkanı ya da daha üst görevlerde
bulunanlar ile Bakanlık ile Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığı merkez teşkilâtında mesleğe
yarışma ve yeterlik sınavıyla girmiş olanlardan
yeterliklerini aldıktan sonra en az 7 yıl
çalışmış olanlar çıkarılacak yönetmelikle
belirlenen esaslar dâhilinde yurt dışı teşkilatı
kadrolarına sürekli görevle atanabilirler. Yurt dışı görev
süresi en çok üç yıldır, bu süre hizmetin gerektirdiği hâllerde
Bakan onayı ile iki yıla kadar uzatılabilir. Yurt
dışı kadrolarına atanacakların, atanma tarihinde
yönetmelikte belirtilen yabancı dillerin birinden Yabancı Dil Bilgisi
Seviye Tespit Sınavından en az (C) düzeyinde veya dil
yeterliliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve
uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye sahip
olması zorunludur. Ancak, Türkçe'nin ve Türk lehçelerinin
konuşulduğu ülkelere sürekli görevle atanma durumunda yabancı
dil belgesi şartı aranmaz. Yurt dışı atamalarına
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin o
Fıkrası ile değiştirilen 3146 Sayılı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 29 uncu maddesinin 3 üncü
fıkrasında yer alan "Ancak, Türkçe'nin ve Türk lehçelerinin
konuşulduğu ülkelere sürekli görevle atanma durumunda yabancı
dil belgesi, şartı aranmaz." İbaresinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim
Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Sırrı Sakık Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
Muş İstanbul Van
Hasip
Kaplan
Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun teklifinin 73. maddesinin (o)
fıkrasının 2 nci bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mahir Ünal İdris Şahin Hakan Çavuşoğlu
Kahramanmaraş Çankırı Bursa
Yılmaz Tunç İlyas Şeker Şirin Ünal
Bartın Kocaeli İstanbul
Türkan Dağoğlu Emrullah İşler İstanbul Ankara
2) 29 uncu
maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Yurt
dışı sürekli göreve, yurt dışı işçi hizmetleri
uzmanları, Bakanlık merkez teşkilâtında ve bağlı
ve ilgili kuruluşlarında daire başkanı ya da daha üst
görevlerde bulunanlardan bu görevlerde en az 1 tam yıl
çalışmış olanlar, Bakanlık ve Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığı merkez teşkilâtında mesleğe
yarışma sınavıyla girmiş olanlardan yeterliklerini
aldıktan sonra en az 7 yıl çalışmış olanlar,
çıkarılacak yönetmelikle belirlenen esaslar dahilinde atanabilirler.
Yurt dışı görev süresi en çok üç yıldır, bu süre
hizmetin gerektirdiği hallerde Bakan onayı ile bir yıla kadar
uzatılabilir. Yurt dışı kadrolarına
atanacakların, atanma tarihinde yönetmelikte belirtilen yabancı
dillerin birinden Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından
en az (C) düzeyinde veya dil yeterliliği bakımından buna
denkliği kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan
başka bir belgeye sahip olması zorunludur. Ancak, Türkçe'nin ve Türk
lehçelerinin konuşulduğu ülkelere sürekli görevle atanma durumunda
yabancı dil belgesi şartı aranmaz. Yurt dışı
atamalarına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/o-2 Maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Ferit Mevlüt Aslanoğlu Hülya Güven
Eskişehir İstanbul İzmir
Mustafa Moroğlu Sakine Öz Aytuğ
Atıcı
İzmir Manisa Mersin
Özgür Özel Kadir Gökmen Öğüt Manisa İstanbul
Bülent Kuşoğlu
Ankara
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Bülent Kuşoğlu, Ankara Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün
ramazanın ilk günü. Ramazan mübarek barış ayıdır,
ülkemizin barış ve huzur içerisinde olmasını diliyorum en
azından bu ay içerisinde. Hepinizin de ramazanını kutluyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
73üncü maddesinin (o) bendinin (2) no.lu alt bendi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Bu konu şöyle: Yurt dışı
kadrolar çok önemli, biliyorsunuz yurt dışında
yaklaşık 5 milyon vatandaşımız
çalışıyor. 5 milyon, birçok ülkenin nüfusu kadar tutan önemli
bir meblağ. Yurt dışındaki
vatandaşlarımızın sorunları da çok önemli.
Bunların bir kısmı işçi olarak çalışıyor,
önemli sorunları var, sıkıntıları var. Birçoğu
dil bilmiyor, gittikleri ülkede mağdur oluyorlar, sıkıntı
içerisinde kalıyorlar. Bu vatandaşlarımızla ilgili olarak
1967 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı bünyesinde bir genel müdürlük oluşturuldu, Yurt
Dışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğü, şimdi
Dış İlişkiler ve Yurt Dışı İşçi
Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak çalışıyor bu genel
müdürlük. Bunların da bu konuda yetiştirilmiş dış
ilişkiler uzmanları var. Bu uzmanlar, yurt dışındaki
işçilerimizin, vatandaşlarımızın çok çeşitli
sorunlarıyla ilgileniyorlar, oradaki mevzuatla ilgili
sorunlarını gidermeye çalışıyorlar, çalışma
yaşamıyla, sosyal güvenlikle ilgili sıkıntıları
oluyor, günlük yaşantıyla ilgili sıkıntıları
oluyor, dönüşlerinde yine problemler oluyor, bunlarla ilgili olarak
vatandaşlarımıza yardımcı olmaya
çalışıyorlar ama bu yapılan düzenlemeyle yanlış
bir düzenleme yapıyoruz. Herkes yurt dışına uzman olarak
atanabilecek, bu görevlerde bulunabilecek. Burada yapılan düzenlemeyle
Çalışma Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
merkez teşkilatında mesleğe yarışma ve yeterlilik
sınavıyla girmiş olanlar yani buradaki denetim birimlerinde
görev almış olanlar da dâhil olmak üzere, yurt dışına
gidebilecekler, burada görev yapabilecekler. Hâlbuki bu, gerçekten, liyakat ve
kariyer isteyen bir meslek, uzmanlık isteyen bir meslek. Sadece
yabancı dil bilgisiyle yapılabilecek iş değil bu. Önemli
bir konudur bu, küçümsemememiz lazım. Özellikle bürokrasinin bununla
ilgili bir talebi var. Yani, bazı denetim elemanlarına sadece Yurt
dışına gitsinler, mükafatlandıralım ya da bürokrasinin
çeşitli kademelerinde görev almış olan birilerini yurt
dışına gönderelim, bonus verelim, onları
mükafatlandıralım. diye bakmamamız lazım. Biraz önce
söylediğim gibi, 5 milyonu aşkın vatandaşımız
yurt dışında yaşıyor, birçok
vatandaşımız da turist olarak gidiyor çeşitli zamanlarda.
Bunların sorunları çok önemli. Bunların çözülmesi de basit
değil. Bir ülkeye gitmek, sadece Türkiye mevzuatını bilmekle
olabilecek gibi değil bu. Gittiğiniz ülkeyi bileceksiniz, dilini
bileceksiniz, geleneğini bileceksiniz. Bu konuda bir uzmanlaşma
gerekir. Her önüne gelenin yapamaması gereken bir meslek. Nasıl
onlar, yurt dışı uzmanları denetim görevini
yapamıyorlarsa, aynı şekilde, bunların da rahatlıkla
yurt dışı teşkilatlarına atanamaması lazım,
bu yanlışın düzelmesi lazım.
Şimdi, bu
bende gerekçe olarak diyor ki: Nitelikli personel temininde zorluk var,
sıkıntı var. Bulamıyoruz, onun için böyle yapıyoruz.
Ben biliyorum, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında
en az iki yıldan beri atamayı bekleyen, kariyerli, bu iş için
yetişmiş insanlar var. İki yıldan beri birçok kişi bu
iş için bekliyor ama onlar atanmıyor, biz böyle bir düzenleme
yapıyoruz, önüne geleni atayabilmek için, işi
siyasallaştırmak için gerekçe yaratıyoruz. Bu yanlış,
şu mübarek ramazan gününde bu işin düzelmesi gerekir. Hep beraber bu
maddeyi reddetmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Bu vesileyle
hepinize saygılar sunuyorum ama dediğim konuyu dikkate
alırsanız iyi olur diye düşünüyorum. Tekrar hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73. maddesinin (o)
fıkrasının 2 nci bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mahir Ünal (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
2) 29 uncu
maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Yurt
dışı sürekli göreve, yurt dışı işçi
hizmetleri uzmanları, Bakanlık merkez teşkilâtında ve
bağlı ve ilgili kuruluşlarında daire başkanı ya
da daha üst görevlerde bulunanlardan bu görevlerde en az 1 tam yıl
çalışmış olanlar, Bakanlık ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
merkez teşkilâtında mesleğe yarışma
sınavıyla girmiş olanlardan yeterliklerini aldıktan sonra
en az 7 yıl çalışmış olanlar, çıkarılacak
yönetmelikle belirlenen esaslar dahilinde atanabilirler. Yurt
dışı görev süresi en çok üç yıldır, bu süre hizmetin
gerektirdiği hallerde Bakan onayı ile bir yıla kadar
uzatılabilir. Yurt dışı kadrolarına
atanacakların, atanma tarihinde yönetmelikte belirtilen yabancı
dillerin birinden Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından
en az (C) düzeyinde veya dil yeterliliği bakımından buna
denkliği kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan
başka bir belgeye sahip olması zorunludur. Ancak, Türkçe'nin ve Türk
lehçelerinin konuşulduğu ülkelere sürekli görevle atanma durumunda
yabancı dil belgesi şartı aranmaz. Yurt dışı
atamalarına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle
belirlenir.""
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, Komisyon bu konuda bir
açıklama yaparsa
Bu önergede çok ilginç bir durum var, yurt
dışında bir yıl, üç yıl, beş yıl farklı
görevlerde çalışan
Yani, yurt dışı çalışma
bir bonus kart oluyor. O bonus karta göre, örneğin, üç yıl, beş
yıl çalışan gelip emniyet daire başkanı olabilir.
BAŞKAN Tamam soruyorum Komisyona.
Sayın Komisyon buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yani, yirmi
beş yıl beklemesine gerek yok. Üç yıl kaldı mı,
beş yıl kaldı mı gelip Türkiyede daire başkanı
olabilir. Yani, bu çok belirsiz bir durumun bir açıklanması
gerekiyor.
BAŞKAN Evet, Sayın Komisyon katılacak
mısınız?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire
bırakacağız biz.
BAŞKAN Bir de ayrıca açıklama
yaparsanız
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Bu, daire
başkanlığıyla ilgili olarak, bir yıllık bir süre
getiriliyor. Yurt dışı işçi hizmetleri uzmanları için
de, bu yedi yıllık süreyi kaldırıyoruz çünkü burada
sıkıntı var, bir yıla düşürmüş oluyoruz. Yani,
önergenin yapmış olduğu o.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Biz
katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yurt dışı işçi hizmetleri
uzmanları için yeterlikten sonra yedi yıl
çalışmış olma şartı
kaldırılmaktadır. Öte yandan, daire başkanı ve üstü
görevlerde bulunanların yurt dışı sürekli göreve
atanabilmeleri için bulundukları görevlerde bir yıl
çalışmış olma şartı getirilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen
önerge, maddeyi tümüyle değiştiren daha aykırı önerge
olduğundan diğer önergeleri işlemden kaldırıyorum.
Şimdi, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.42
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 135inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Şimdi, 73üncü
maddenin (o) bendinin 3 numaralı alt bendinde üç önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun teklifinin 73 üncü maddesinin (o) fıkrasının üç
numaralı bendinde yer alan "İş Sağlığı
ve Güvenliği Genel Müdürlüğü" ibaresinden sonra gelmek üzere
"ile İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü
Müdürlüğü" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Mihrimah Belma Satır İdris Şahin Hakan Çavuşoğlu
İstanbul Çankırı
Bursa
Yılmaz Tunç İlyas Şeker Türkan Dağoğlu
Bartın Kocaeli İstanbul
Sevim Savaşer Ekrem Çelebi
İstanbul Ağrı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 73 üncü maddenin "o)" fıkrası 3
üncü bendinde geçen "Ek madde 3- İş Sağlığı
ve Güvenliği Genel Müdürlüğü kadrolarında görev yapan
tabiplere;" ibaresinin, "Ek madde 3- İş
Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
kadrolarında görev yapan tabipler ve diğer sağlık
meslekleri mensuplarına" şeklinde değiştirilmesini
teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Hülya Güven Bülent Kuşoğlu
Mersin İzmir Ankara
Haydar Akar Kazım Kurt
Kocaeli Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (o) bendinin (3) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural S. Nevzat Korkmaz
Kütahya İzmir Isparta
"3) 3146
sayılı Kanunun Ek 2 nci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 3-
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
kadrolarında görev yapan tabiplere; iş yerlerinde iş
sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, iş
kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesine ilişkin
proje ve araştırma ile sağlık gözetimi
çalışmalarının yapılması, sonuç
raporlarının üretilmesi, sektörel meslek hastalıkları
rehberinin hazırlanması, iş sağlığı ve
güvenliği alanında ölçüm, analiz, teknik kontrol, risk analizi ve
değerlendirmesi, iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı
ve diğer sağlık personelinin eğitimleri ve
belgelendirilmeleri, çalışma ortamına yönelik gerekli kontrol,
inceleme ve araştırmalar ile fiziksel, kimyasal ve biyolojik
etmenlerle ilgili ölçüm ve laboratuvar analizleri gibi iş
sağlığı ve güvenliği hizmetlerine yönelik
yapmış olduğu hizmetler esas alınmak suretiyle Maliye
Bakanlığının uygun görüşü üzerine Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge
dâhil) dört katını geçmemek üzere ek ödeme yapılır. Ek
ödemeye hak kazanılmasında ve ödemenin yapılmasında
aylıklara ilişkin hükümler uygulanır ve damga vergisi hariç
herhangi bir vergiye tabi tutulmaz."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, siz değerli milletvekillerinin, aziz milletimizin ve
İslam âleminin ramazan ayını tebrik ediyorum, hayırlara vesile
olması için de Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, eğitim sistemini ilgilendiren önemli bir hususu sizlerle
paylaşmak istiyorum. On bir yıllık AKP iktidarında birçok
hizmet alanı allak bullak edilmiştir. Reform yapıyoruz, ezberleri
bozuyoruz gibi koca koca sözlerle bu ülkenin en az yüz yıllık
geçmişi olan kurum ve kuruluşları çökertilmiş, devlet
sistemi deneme yanılma yolu ile hiçbir ciddi devlete
yakışmayacak şekilde deneylere tabi tutulmuştur.
Kaçıncı kez sağlık yasası çıkarılmış,
Tam Gün Yasası yine bilmem kaçıncı kere
değiştirilmiştir. Kamu ihale sistemi, devletin mali
yapısı eleğe çevrilmiş, kamu personel rejimi içinden
çıkılamaz bir hâl almıştır. Terörist ile pazarlık
masasına oturularak güvenlik güçleri yapayalnız bırakılmıştır
ama en büyük tahribat, değerli milletvekilleri, eğitim sistemimizde
meydana gelmiştir. Göreve getirilen her bakan kendinden önceki birikim ve
deneyimleri inkâr ederek Bakanlığı sanki babasının
işletmesiymiş gibi düşlerini, fantezilerini gerçekleştirme
yeri olarak görmüştür. Arada ezilen, âdeta her yıl değişen
müfredat ve sınav sistemiyle pinpon topuna çevrilmiş milyonlarca
öğrenci, veliler ve öğretmenler olmuştur ve bundan da en küçük
bir pişmanlık duyulmamıştır. Hangi ülkede
bakanların eğitim sistemiyle bu kadar oynamasına,
bakanlığını oyun ve düş alanı hâline getirmesine
müsaade edilir?
Üç dönemdir tek başına iktidar olan, Mecliste
her türlü yasal düzenleme yapacak gücü bulunmasına rağmen
eğitimi çağdaş normlarla kaliteli bir hâle getiremeyen iktidarın
toplumdan özür dileme dışında söyleyecek ne sözü olabilir?
Her gelen Millî Eğitim Bakanı, âdeta
kundakçı gibi, devraldığı yangına daha çok benzin
dökerek ateşi harlamıştır.
Şimdi de dershaneler konusuna göz dikilmiştir.
Dershanelerin ortaya çıkış gerekçesine kafa yormadan, bazı
cemaat ve cemiyetlerle hesaplaşma politikasının bir
argümanı noktasına indirgeme kolaycılığı
seçilmektedir. Dershane gerçeği, AKP eğitim politikalarının
bir sonucu, AKPnin eğitimdeki yetersizliğinin bir tezahürüdür.
Okullarda çocuklarımızı eğitmezsen, özellikle müspet
ilimleri yeteri kadar öğretmezsen birileri çıkar bu boşluğu
doldurur, nitekim, dershaneler de bunu yapmıştır. Düne kadar
övgüye, takdire mazhar olduğunu ifade ettiğiniz dershanecilik sistemi
ne olmuştur da tu kaka hâline gelmiştir?
2002de 2 bin olan dershane sayısı on bir
yıllık AKP İktidarının sonunda 5 binleri
bulmuştur. Bu tavrınızın değişiklik nedenini
herkes biliyor hatta sağır sultan dahi duymuştur. Kibirli
politikalarınıza bazı çevrelerden yükselen ve sizleri
aklıselime davet eden itirazlardır bu değişikliğin
nedeni.
Değerli milletvekilleri, tasvip edersiniz ya da
etmezsiniz ancak dershanelerin mevcudiyetini haklı kılan bazı
unsurlar vardır ki bu unsurlar geçerliliğini korudukça dershanelerin
ortadan kaldırılması da yanlış olacaktır. Merkezî
sınav sistemi ortadayken bu dershaneleri kaldırmak doğru mudur?
Hâlâ daha öğretmen yokluğundan kalabalık sınıflara
kadar her türlü problemin cari olduğu yetersizlikler ve
başarısızlıklarla dolu bir alanda bu eksiklikleri giderme
görevine soyunmuş dershaneleri tasfiye etmek, hele hele yerine bir
şey koymadan tasfiye etmek doğru mudur? Kendin eksiklikleri giderme,
kendi üzerine düşeni yapma, eksik veya fazla ciddi bir şeyler yapmaya
gayret gösterenlere de karşı çık. Yerine bir şey koymadan
atacağınız bu adım yanlış olacaktır, çok
boyutlu negatif sonuçlar doğuracaktır. 60 bin vasıflı
öğretmen, 40 bin civarında -bilgi işlemci, kayıt memuru
gibi- çalışan işsiz kalacaktır. Üniversite merkezî
giriş sınavı kısa vadede ortadan kalkmayacağına
göre özel ders sektörü ve kayıt dışı merdiven altı
dershanecilikte evlerde patlamalar
olacaktır. Bundan en fazla orta direk ve fakir öğrenciler zarar
görecektir. Yine, devletin 2 milyar dolarlık vergi kaybı ve SGK
sisteminde 100 bin mükellef kaybı olacaktır. Eğitimin
niteliğinde karşılaşılacak sorunlar ise cabası.
Bu
kararınızın objektif gerekçelere dayandığına
inanmıyoruz. Aksine, söylediğim gibi Ben sana gösteririm tehdidinin
siyasal hesaplaşma arzusunun bir tezahürüdür. Eğitimde siyasal ve
kindar hareket etmeniz bu ülkeye büyük zarar verecektir diyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar
yeter sayısı arayacağım. Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 73 üncü maddenin "o)" fıkrası 3
üncü bendinde geçen "Ek madde 3- İş Sağlığı
ve Güvenliği Genel Müdürlüğü kadrolarında görev yapan
tabiplere;" ibaresinin, "Ek madde 3- İş
Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
kadrolarında görev yapan tabipler ve diğer sağlık meslekleri-
mensuplarına" şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan. İsmimi de
doğru telaffuz ettiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum.
Görüşmekte
olduğumuz 478 sıra sayılı Kanun Tasarısının
73üncü maddesinin (o) fıkrasının 3üncü bendi üzerinde
verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Adil, eşitlik
isteyen ve özelikle de özgür iradesi ve vicdanı ile oy kullanan
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu madde ne getiriyor şöyle bir
baktığımız zaman, İş Sağlığı
ve Güvenliği Genel Müdürlüğü kadrolarında görev yapan tabiplere
ek ödeme getiriyor. Buna bir itirazımız olabilir mi? Olmaz tabii ki,
hiçbir şekilde bir itirazımız yok. Biz diyoruz ki: Tabiplere ek
ödeme getiriyorsunuz da, sağlığın bir ekip işi
olduğunu unutarak diğer sağlık çalışanlarına
niye ek ödeme getirmiyorsunuz? Yani, iş sağlığı ve
güvenliğinden sadece ve sadece tabipler mi sorumludur? Evet, tabipler
lokomotif rol oynarlar ancak burada
çalışan, bu sektörde çalışan hekim dışı
diğer sağlık personeli de vardır. Niçin bunları ihmal
ediyorsunuz? Bunları ihmal ettiğinizi buradan yüce milletimizin
önünde bir kez daha ifade ediyorum.
Şimdi bana diyeceksiniz
ki: Efendim, biz hepsini çok seviyoruz ama Maliye Bakanlığı
ancak bu kadarına izin verdi. Az önce önergenizi okuttunuz, AKP bir
önerge vererek kapsamı genişletiyor, diyor ki: İş
Sağlığı Enstitüsünde çalışanları da buna
dâhil edelim. Edelim, tabii ki edelim çünkü doktorlarla gerçekten ciddi
şekilde problem yaşıyorsunuz. Bu problemi düzeltmenin
çeşitli yolları var, bir tanesi de bu ama diğer sağlık
çalışanlarını açık ve net bir şekilde ihmal
ediyorsunuz. Burada, gerçekten, sağlıklı olmayan bir ruh hâli ve
düşüncesini de sezinliyorum. Yani eğer önergeyi biz verirsek
hayır, siz verirseniz evet. Ben buradan iddia ediyorum, eğer bu
önergeyi yani bu İş Sağlığı Enstitüsünü de
kapsama alalım. önergesini herhangi bir muhalefet partisi verseydi, yemin
ediyorum şu günde, kesinlikle reddedecektiniz ama siz verdiğiniz için
kabul edeceksiniz. Yani öyle bir ruh hâli var ki Ben istersem olur, ben
istemezsem olmaz. Değerli arkadaşlarım, bu, barış
dili değildir, barışın dili bu şekilde
konuşulmaz. Siz doktorlara âdeta savaş açtınız, âdeta.
Doktorları sürekli gözaltına alıyorsunuz. Bir bahane
buluyorsunuz doktorları gözaltına alıyorsunuz, Gezi Parkı
diyorsunuz, gözaltına alıyorsunuz, bir başka olay buluyorsunuz
gözaltına alıyorsunuz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Biz mi alıyoruz ya!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, size rağmen doktorlar
hâlâ bu ülkede sevilen insanlardır, halk tarafından sevilen, gidip de
sırrını verdiği çok nadir insanlardan birisidir; gidip de
vücudunu sergilemekten, açmaktan utanmadığı, güvendiği en
şerefli, en onurlu meslek gruplarından birisidir. Size rağmen bu
böyle olmaya da devam edecektir. Ama siz ne yapıyorsunuz? Doktorların
onurunu zedelemek için Taksimde gidip onları gözaltına
alıyorsunuz. Daha dün İstanbul Tabip Odasının Genel
Sekreterini gözaltına aldınız. Değerli
arkadaşlarım, İstanbul gibi bir ilde binlerce hekimi temsil eden
bir odanın genel sekreteri bu şekilde gözaltına alınmaz,
hiçbir demokraside bu yoktur. Bu da yetmedi, gözaltına
aldığınız da yetmedi, kalktınız hukuksuz bir
şekilde evlerini arıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, doktorların onurunu
hiçbir şekilde siz düşüremeyeceksiniz, doktorları
yıldıramayacaksınız. Çünkü neden biliyor musunuz? Doktorlar
ölümü iyi tanırlar, doktorlar her gün ölümü yaşarlar, doktorlar
ölümle âdeta bazen dans ederler, bazen dalga geçerler. Siz doktorları
yıldıramayacaksınız. Hiçbir şekilde doktorları
kendi özgür iradeleriyle hastalarına sahip olmaktan, hastalarına
hizmet etmekten, onların bilgileriyle, onların bilgilerini ifşa
etmeden mezara gitmekten hiçbir şekilde asla onları
engelleyemeyeceksiniz.
Bakın, iş
sağlığı gibi bir konuyu da getirdiniz paraya
dayandırdınız. Siz bu kanunda, bu torbada İş
Sağlığı Yasasını ertelediniz, şimdi paraya
indirgediniz. Yazıklar olsun! Ben, ne diyeyim size?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık var.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun teklifinin 73 üncü maddesinin (o) fıkrasının üç
numaralı bendinde yer alan "İş Sağlığı
ve Güvenliği Genel Müdürlüğü" ibaresinden sonra gelmek üzere
"ile İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü
Müdürlüğü" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Sevim
Savaşer (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılıyoruz.
BAŞKAN Evet,
gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İş
Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
kadrolarında görev yapan tabiplerin yapmış oldukları
işlerin niteliği esas alınmak suretiyle ek ödeme yapılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
73üncü maddenin
(ö) bendinin (1) numaralı alt bendi üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (ö) bendinin (1) nolu alt bendin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim
Işık Oktay
Vural
Kütahya İzmir
"1) 19/2/1985
tarihli ve 3154 sayılı Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Denetime tâbi
olan gerçek ve tüzel kişiler, gizli dahi olsa bütün belge, defter ve
bilgileri talep edildiği takdirde ibraz etmek, para ve para hükmündeki
evrakı ve ayniyatı talep hâlinde göstermek, sayılmasına ve
incelenmesine yardımcı olmakla yükümlüdür."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/ö-1 Maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Mustafa
Moroğlu Hülya
Güven
Eskişehir İzmir İzmir
Sakine
Öz Aytuğ
Atıcı Özgür
Özel
Manisa Mersin Manisa
Kadir
Gökmen Öğüt Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Vahap
Seçer
İstanbul İstanbul Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Vahap Seçer, Mersin Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
VAHAP SEÇER
(Mersin) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. 478 sıra sayılı Kanun
Teklifinin (ö) bendinin (1)inci alt bendiyle ilgili vermiş
olduğumuz önerge hakkında söz aldım.
Bugün ramazan
ayının ilk günü. Umut ediyorum, sadece İslam
coğrafyasına değil tüm dünyaya barış getirir, huzur
getirir, kardeşlik getirir. Özellikle İslam coğrafyasında
son on yıldır yaşanan kanlı çatışmalara,
kardeş kanının akmasına, dindaş kanının
akmasına ve bunların sona ermesine vesile olur umut ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiyede son bir aydır gerçekten hem siyasi arenada hem bunun
yansıması olarak toplumda önemli gerginlikler yaşanıyor.
Ramazan vesilesiyle umut ediyorum öncelikli olarak biz siyasiler artık barış
dilini kullanırız, gerginliklerin ortadan kalkması için, bu
tansiyonun düşmesi için üzerimize düşen görevi yerine getiririz. Bu
görev de öncelikli olarak iktidara düşüyor çünkü yürütme onun elinde, sevk
ve idare onun elinde. Ama dün gerçekten, ramazan ayına giriş
arifesinde, yine İstanbulda, Taksimde hoş olmayan hadiseler meydana
geldi. Toplumda bir enerji birikmesi var. Bu günübirlik bir mesele değil,
bir olaya mahsus, bir olaya münhasır gelişmeler değil;
aslında, bugün toplumda yaşanan gerçekten yıllara sâri bunu
yaymak lazım. On yıllık sizin idarenizden kaynaklanan, toplumun
beğenmediği, toplumun gerçekten uygulamalarınız sonucunda
kendini baskı altında hissettiği,
sıkıldığı, sıkıştığı,
enerjisinin biriktiği ve bunların açığa çıkması
gereken bir durumla karşı karşıyayız. Benim Hükûmete
tavsiyem şu: Bakınız, dün Gezi Parkı tekrar açılacak,
halkın hizmetine sunulacak, orada Taksim Dayanışması
Platformu Gezi Parkına giderken polis engeliyle
karşılaşıyor ya da basın açıklaması yapmak
isterken polis engeliyle karşılaşıyor. Oysa polisin bu
insanları engellemesine gerek yok. Demokratik bir hak
kullanılıyor, biraz müsamahakâr olunabilir. Önceki gün elinde palayla
yurttaşları kovalayan insanlara gösterilen müsamaha bu insanlara da
gösterilebilir. Bakın, 30un üzerinde Taksim Dayanışma Platformu
üyesi arkadaşlar. Bu arkadaşlar da bilinmeyen insanlar değil,
illegal örgüt üyeleri değil. Bunlar TMMOB üyeleri, hekim ya da mühendis
olan arkadaşlarımız, bilinen insanlar. Bu insanlar
gözaltına alınıyor, yetmezmiş gibi bugün evleri
aranıyor. Bunlar antidemokratik uygulamalar. Bugün bu uygulamalar,
Hükûmetin bu uygulamaları işte on yıldır süregelen bu
baskıcı anlayışın bugün bu toplum üzerinde tezahürünün
ve onun açığa çıkmasının, o enerjinin açığa
çıkmasının ortaya
koyduğu sonuç. Şimdi, hâlâ bunu Hükûmet göremiyorsa gerçekten söylenecek
bir şey kalmıyor.
Şimdi, bakın, Türkiye'nin bunu
böyle sürdürmesi mümkün değil. Bir şekilde bu olayların
sakinleşmesi için bu görev Hükûmete düşüyor. Lütfen, emniyet
teşkilatı sizin elinizde, İçişleri
Bakanlığına bağlı, emniyet teşkilatına
mensup çalışan arkadaşlarımız bu göstericilere
karşı biraz daha müsamahakâr davranabilirler. Biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bunu bu olayların başladığı günden beri
söylüyoruz. Her ne kadar bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi suçlansa da bizim bu
olaylar karşısında yaklaşımımız bu
olayları tahrik edici yönde değil, tamamen orada masumane duygularla
gösteri yapmaya gelmiş ya da demokratik hakkını kullanmaya
gelmiş, tepkisini ortaya koymaya gelmiş, adını ne
koyarsanız koyun, oradaki sivil yurttaşlara sahip çıkma saikiyle
biz oralarda olduk. Onları anlayışla karşılamak
zorundayız bu ülkenin geleceği için, gelecek kuşaklar için, bu
ülkede demokrasinin ilerlemesi için, özgürlükler için, insan hakları için.
Değerli arkadaşlarım, bu
önergemize olumlu oy kullanacağınızı düşünüyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra
sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (ö) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"1) 19/2/1985 tarihli ve 3154
sayılı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Denetime tâbi
olan gerçek ve tüzel kişiler, gizli dahi olsa bütün belge, defter ve
bilgileri talep edildiği takdirde ibraz etmek, para ve para hükmündeki
evrakı ve ayniyatı talep hâlinde göstermek, sayılmasına ve
incelenmesine yardımcı olmakla yükümlüdür."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle ifade
düzeltmesi yapılmaktadır.
Komisyonda Teklifle
ilgili sağlıklı ve verimli bir görüşme
yapılamamıştır. Komisyon görüşmeleri boyunca hangi
düzenlemelerin ne amaçla ve hangi gerekçeyle yapıldığı
konusunda bilinmez bir tavır sergilemiştir. 71 adet kanun ve kanun
hükmünde kararnamede 142 maddelik değişiklikler yapılmasına
rağmen; vatandaşlarımızın yaşadığı
sorunlara çözüm getirecek konuları bir-iki husus dışında
bulmak mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali
statüsüne ilişkin çok sınırlı değişiklikler
getirmektedir. Dolayısıyla bu düzenlemede beklentiler
karşılığını bulmamış, umutlar hayal
kırıklığına dönüşmüştür.
Kamuda
sağlıklı ve tutarlı bir personel politikası
uygulanmamaktadır. Personel Rejimi nesnellikten
uzaklaştırılmış, istihdam rejimi bozulmuştur. 657
sayılı Kanun, geçici işlerin ifası için istisnai hallere
münhasır olmak üzere sözleşmeli ve geçici personel istihdamını
mümkün kılmıştır. AKP döneminde bu istisnai uygulamalar asıl
istihdam şeklinin önüne geçmiştir. Ayrıca, AKP döneminde
sözleşmeli ve vekil olarak işe alınanlar, daha önce
çıkarılan kanunlar ile memur kadrolarına alınmış,
ancak tekrar sözleşmeli ve vekil atama yapılmasına devam
edilmiş, şimdi de bunlardan bazıları tekrar memur
kadrolarına alınmaktadır.
Bu yanlış
uygulamalar ile birlikte, birçok mağduriyet ortaya
çıkmıştır. En büyük mağduriyet ise bu istisnai
yollarla iş bulamayan işsiz gençlerimizdir. Bunlar girdiği
merkezi sınavı kazanıp ataması yapılamayan, bir türlü
sıra gelemeyen ve sıra gelmeden de kadroları istisnai yollarla
doldurulan milyonlarca işsiz vatandaşlarımızdır.
Hükümetin bu yanlışı, bu haksızlığı derhal
durdurması gerekir.
Bu Kanun Teklifi
ile kamu kurumlarında çalışan 4/B'liler, 4924 sayılı
Kanuna tabi sözleşmeliler, diğer özel kanunlara tabi
sözleşmeliler ve mahalli idarelerde çalışan sözleşmeliler
ile vekil Kur'an kursu öğreticilerinden şartları uyanlar memur
kadrolarına atanmaktadır. Ancak, memur kadrosu verilenler
arasında; mağduriyeti en derinden yaşayan 4/C'liler yoktur.
Rehber ve usta öğreticileri bu düzenleme kapsamına
alınmamıştır. Aile sağlığı
çalışanları yoktur. Vekil ebe-hemşireler yoktur. Ücretli
öğretmenler yoktur.
AKP Hükümeti
tarafından yapılan ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları
saymakla bitmez. Bu Teklifte öğretmenler ve atanamayan öğretmenler
yoktur. Bu düzenlemede polislerimiz yoktur. Kamu işçilerinin naklen
atanabilmeleri konusu yoktur. Taşeron işçileriyle ilgili hiçbir
düzenleme yoktur. Geçici ve mevsimlik işçiler yine göz ardı edilmektedir.
Bu Teklifte emeklilikte yaşa takılanlar yoktur.
Muhtarlarımız yoktur. Bu Kanun Teklifinde şehit aileleri ve
gaziler ile engelliler ve yaşlılarla ilgili bir düzenleme yoktur.
Peki bu Kanun
Teklifinde neler vardır. Mera, yaylak ve kışlakların yapılaşmaya
açılması var. Köy meralarının köylünün elinden
alınarak hazineye devredilmesi, imar yetkisinin belediyelerden
alınması ve satış yetkisi var. Gerçeğe
aykırı, usulsüz veya sahte belgeler nedeniyle verilmeyen
desteklemelerin ödenmesi var. Kamulaştırılan
taşınmazlarla ilgili vatandaşın hak arama hürriyetini
engellenmesi ve yargıya müdahale var ÖSYM sınavlarına ait soru
ve cevaplarla ilgili bilgi edinme hakkının engellenmesi var.
Sermayesindeki kamu payı doğrudan veya dolaylı olarak % 50'den
az olan şirketler Sayıştay denetimi dışına
çıkarılması vardır. İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanununun uygulamasının
geciktirilmesi, sertifikasını almış kişilerin
mağdur edilmesi var. Sürücü belgeleri için 24 milyon
vatandaşımızdan 15 lira belge parası alınması
var.
Dolayısıyla
yapılan düzenlemeler; kamu yönetiminin iyileştirilmesi ve
çalışanların sorunlarına çözüm getirilmesi yerine; kamu
arazileri nasıl talan edilebilir, kadrolaşma nasıl
sağlanabilir, usulsüzlük ve yolsuzluklar nasıl affedilebilir,
denetimden ve yargıdan nasıl kaçınılabilir mahiyetini
taşımaktadır.
Teklifin tümüyle
gözden geçirilmesi ve bu maddede düzeltme ihtiyacı bulunmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
73üncü maddenin
(ö) bendinin 2 numaralı alt bendinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (ö) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Oktay Vural Alim Işık
İzmir Kütahya
"2) 3154
sayılı Kanunun 3l/A maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Enerji ve
Tabii Kaynaklar Denetçi Yardımcılığına atanabilmek
için 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
48 inci maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak
aşağıdaki şartlar aranır:
a) En az dört yıllık eğitim veren
hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, iktisat, işletme,
mimarlık ve mühendislik fakülteleri veya bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki ve
yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak
yarışma sınavında başarılı olmak.
Enerji ve Tabii
Kaynaklar Denetçi Yardımcılığına atananlar, en az üç
yıl fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri birim
tarafından belirlenecek konularda hazırlayacakları tezin,
oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul edilmesi kaydıyla,
yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Süresi
içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini
sunmaları veya yeni bir tez hazırlamaları için altı
ayı aşmamak üzere ilave süre verilir. Yeterlik sınavında
başarılı olanların denetçi kadrolarına atanabilmeleri,
Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından asgari (C)
düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği kabul
edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye
yeterlik sınavından itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma
şartına bağlıdır. Sınavda başarılı
olamayanlara veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde
geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını
kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir.
Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa
hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci
sınavda da başarı gösteremeyen veya sınav hakkını
kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil yeterliliği
şartını yerine getirmeyenler Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi
Yardımcısı unvanını kaybeder ve Bakanlıkta
durumlarına uygun memur unvanlı kadrolara atanırlar.
Denetçi
Yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama
ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar yönetmelikle
düzenlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/ö.2.
Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Kazım
Kurt Mustafa
Moroğlu
İstanbul Eskişehir İzmir
Hülya
Güven Sakine Öz Özgür Özel
İzmir Manisa Manisa
Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hülya
Güven, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜLYA GÜVEN
(İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 478
sıra sayılı Kanun Teklifinin (ö) bendindeki Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun (2)nci alt bendiyle ilgili olarak söz almış
bulunuyor, mübarek ramazan ayının barış getirmesi
dileğiyle saygılarımı sunuyorum.
Sayın milletvekilleri, bu madde
aslında 2011 yılı Ekim ayında değiştirilmiş
bir madde, kanunların nasıl yazboz tahtasına
dönüştürüldüğünün ve ülkemizin nasıl yönetildiğinin bir
örneği daha. Bu kez Bakanlığın uzman ve uzman
yardımcılığı kadrolarının
kaldırıldığını görüyoruz. Bugüne kadar
çalışan uzman ve uzman yardımcıları ne olacak? Yine,
mutsuz bir grup daha yaratılıyor. Zaten bugüne kadar hastanelerde,
okullarda kadro değişiklikleri nedeniyle işsiz ve mutsuz
yurttaş orduları yaratıldı. Yine bu maddede gördüğümüz
farklı bir bakış açısı da denetçi
yardımcılığına yurt dışındaki
yükseköğretim kurumlarından mezunların da atanabilmesi. Böylece,
parası olan, yurt dışında okuyabilenler ya da yabancı
uyruklulara iş alanları açılıyor. Bizim ülkemizde okumaya
çalışan çocuklarımıza bir haksızlık daha
yapılıyor. Eğitimin hâlini hep birlikte görüyoruz.
Eğitimsiz ve işsiz kalan çocuklarımıza Hükûmet makarna,
bulgur vererek kandırma yoluna gidecek herhâlde. Artık ne engelliler
ne gençler ne de kadınlar yardım, bulgur ve makarna istemiyorlar;
iş istiyorlar, çocuklarının iyi eğitim almasını
istiyorlar, hep birlikte refah ve barış içinde yaşamak
istiyorlar. Hükûmetin anlamadığı bir şey var; ne
olduğu belirsiz gaz bombalarına, çivili sopalara ve palalara
rağmen, Gezi Parkı ile
başlayan ve tüm yurda yayılan protestolar. Yaşanan bu
süre içinde can kayıplarının yanı sıra onlarca
engelli, binlerce yaralı ve tutuklu yaratıldı, ölen binden fazla
kuş ve diğer hayvanlar da ayrı.
Dün sayın AKP
milletvekilimiz, sarin gazının üzerinde durduğumdan bahsetti;
ben aslında portakal gazından bahsettim, onun üzerinde durdum. Hâlen
hangi gazlar kullanılıyor sorularımıza cevap alamadık.
Aslında, Sarin gazının Türkiyede işi ne, Mersinde
işi ne? Niçin, kime kullanılmak üzere getirildi? bunların
cevabının verilmesi gerekiyordu. Sizler protestoları anlamak
yerine orantısız güç ile karşılık veriyorsunuz.
Yurttaşlar çivili sopa ile dövülüyorlar, kim oldukları belirsiz. Pala
ile tehdit ediliyorlar, yakalanan serbest bırakılıyor.
Şimdi de silahlar patlamaya başladı. Kardeş kardeşe
düşman ediliyor, acaba sebep ne?
Bugün Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin, 1 Mayıs 2006 yılında 2 yurttaşımıza
polisin uyguladığı orantısız şiddet ve
kullandığı biber gazı nedeniyle Türkiyeyi 15 bin euro
tazminata mahkûm ettiğini öğrendik. Sayın Bakana soruyoruz,
tutuklu sayısını veremiyor, hâlâ Şiddete
karşıyız. diyor. Şiddeti uygulayan kim? Ve öyle umuyoruz
ki daha milyonlarca euro tazminat ödeyecek ülkemiz. Ülkemiz bunu hak etmiyor.
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz bugün? Hekimlerimiz dövülüyor, öldürülüyorlar.
Öğretmenlerimiz bıçaklanıyor, çocuklara tecavüz ediliyor,
kadınlar öldürülüyor. Her gün yeni ölümcül iş kazalarını
işitiyoruz. Bütün bunların nedenlerini araştırmak, çözümünü
bulmak ve ülkeyi mutlu insanların yaşayacağı şekilde
iyi yönetmek hükûmetlerin görevi değil midir? Hâlâ engellilerimizin sorunu
var, emeklilerimizin sorunu var çözümlenmemiş,
yaşlılarımızın sorunu var.
Tüm AKP
milletvekillerinin ülke sorunlarımızın çözülmesi için çaba
göstermeleri umuduyla saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (ö) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"2) 3154
sayılı Kanunun 31/A maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Enerji ve
Tabii Kaynaklar Denetçi Yardımcılığına atanabilmek
için 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
48 inci maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak
aşağıdaki şartlar aranır:
a) En az dört yıllık eğitim veren
hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, iktisat, işletme,
mimarlık ve mühendislik fakülteleri veya bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki ve
yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak
yarışma sınavında başarılı olmak.
Enerji ve Tabii
Kaynaklar Denetçi Yardımcılığına atananlar, en az üç
yıl fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri birim
tarafından belirlenecek konularda hazırlayacakları tezin,
oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul edilmesi kaydıyla,
yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Süresi
içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini
sunmaları veya yeni bir tez hazırlamaları için altı
ayı aşmamak üzere ilave süre verilir. Yeterlik sınavında başarılı
olanların denetçi kadrolarına atanabilmeleri, Yabancı Dil
Bilgisi Seviye Tespit Sınavından asgari (C) düzeyinde veya dil
yeterliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve
uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye yeterlik
sınavından itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma
şartına bağlıdır. Sınavda başarılı
olamayanlara veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde
geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını
kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir.
Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa
hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci
sınavda da başarı gösteremeyen veya sınav hakkını
kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil yeterliliği
şartını yerine getirmeyenler Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi
Yardımcısı unvanını kaybeder ve Bakanlıkta durumlarına
uygun memur unvanlı kadrolara atanırlar.
Denetçi Yardımcılarının mesleğe
alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma
sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavları ile ilgili
hususlar yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle ifade düzeltmesi yapılmaktadır.
Komisyonda Teklifle ilgili sağlıklı ve
verimli bir görüşme yapılamamıştır. Komisyon
görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve hangi gerekçeyle
yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır
sergilemiştir. 71 adet kanun ve kanun hükmünde kararnamede 142 maddelik
değişiklikler yapılmasına rağmen;
vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara
çözüm getirecek konuları bir-iki husus dışında bulmak mümkün
değildir.
Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali statüsüne
ilişkin çok sınırlı değişiklikler getirmektedir.
Dolayısıyla bu düzenlemede beklentiler
karşılığını bulmamış, umutlar hayal
kırıklığına dönüşmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.42
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 135inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Sayın milletvekilleri,
saat 21.30a kadar, grupların anlaşması sebebiyle ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.59
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 135inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
73üncü maddenin
(p) bendinin (1) alt bendinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Sayın
milletvekilleri şimdi okutacağım önerge beş yüz kelimeyi
geçtiğinden özetini okutacağım, önerge tutanakta tam metin
olarak yer alacaktır.(*)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (p)
bendinin (1) numaralı alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Sermin Balık Nurdan Şanlı
Giresun Elâzığ
Ankara
Hakan
Çavuşoğlu Osman
Kahveci Mustafa Gökhan Gülşen
Bursa Karabük Kastamonu
Değişiklik
Önergesi Özeti (Madde 73/p1)
3194
sayılı İmar Kanununun 8 inci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin dördüncü cümlesi ile ikinci
fıkrasının üçüncü cümlesi yeniden düzenlenmek ve (c) bendinden
sonra gelmek üzere 10 adet bent eklenmek suretiyle yapılan düzenlemede;
Onaylanan
planların askıya çıkarılmasının yanı
sıra, idarelerin internet sayfalarında 30 gün süreyle ilan edilmesi,
parsel malikinin, mülkiyetiyle ilgili gelişmeleri zamanında takip
edebilmesi sağlanmaktadır.
Planlar ve
uygulamalarının Bakanlıkça belirlenen tanımlar, genel ve
ruhsata ilişkin esaslara uygun olarak gerçekleşmesi, planların
Bakanlıkça tesis edilen elektronik ortama aktarılması ve
yapı ruhsatının bu sistem üzerinden alınması
sağlanmaktadır.
Arazi
kullanımı ve yapılaşmada çok başlılık
ortadan kaldırılmakta, yapılaşma kararlarının
sadece mekânsal planlarla alınabilmesi sağlanmaktadır. İmar
Kanununun istisnası olan alanlarda ve korunacak alanlarda; üst kademe
planı Bakanlıkça onaylanan alanlarda alt kademe planların da
Bakanlıkça onaylanması, üst kademe planları Büyükşehirlerce
onaylanan diğer alanlarda ise onay yetkisinin Büyükşehir
Belediyelerince kullanılması sağlanmaktadır.
Üst kademe planlar
ile alt kademe planlar arasındaki uyumsuzlukların üst kademe plan
kararlarına uygun olarak giderilmesi, belirli bir alanla ilgili birbiri
ile çelişen farklı düzenlemelerin olmaması
sağlanmaktadır.
Plan müellifinin de
kamu idareleri gibi, hazırladığı plana ilişkin kurum
ve kuruluş görüşü alabilmesi sağlanmaktadır. Kurum
kuruluşların plana dair görüşünü en geç 60 gün içinde vermeleri
sağlanmakta, bu süre içinde görüş verilmezse, kurum veya
kuruluşun olumsuz bir görüşünün bulunmadığı kabul
edilerek planlamanın sürüncemede bırakılması
engellenmektedir.
Kentsel asgari
standartların, Bakanlıkça belirlenen esaslara uygun olarak çevre
düzeni planı ile belirlenebilmesi sağlanmaktadır.
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına; harita, plan, parselasyon ve
yapılaşma süreçlerini denetleme, gerektiğinde mevzuata
aykırılığı ortadan kaldırma ve ilgililer
hakkında işlem tesis edebilme yetkisi verilmekte, bu işlemleri
gerçekleştirmek üzere Bakanlık Merkez ve Taşra denetçilerini
yetiştirme görevi verilmektedir.
Büyükşehir
belediyesi sınırı il sınırı olarak belirlenen
alanlardaki köyler ve kırsal yerleşmelerin, büyükşehir
belediyesince aksine bir karar alınmadıkça veya plan
yapılmadıkça kırsal alan statüsünü sürdürmeleri ve köy
yerleşik alanlarında ruhsatsız ancak denetimli ve belgeli
yapı inşa edebilmeleri sağlanmaktadır.
Eskiden
yapılanlar da dâhil köylerdeki konutlarda kırsal yapı belgesi
verilerek pansiyonculuk yapılabilmesinin önü açılmaktadır. Yola
cephesi olmayan parsellere yeni yapı yapılması engellenmektedir.
Mimari dokusu
nedeniyle önem arz eden köylerde muhtarlık katılımı ile köy
tasarım rehberlerinin hazırlanması ve yapıların bu
rehberlere inşa edilmesi sağlanmaktadır.
Köylerde ve
kırsal özellik gösteren yerleşmelerde yapılan etüt ve
projelerinin idarelerce veya Bakanlıkça yapılabilmesi sağlanmaktadır.
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına; pilot olarak yerleşme
oluşturma görevi verilmektedir. Bu nitelikli yapı yapmak isteyenlere
proje ve uzun vadeli kredi desteği sağlanmaktadır.
Etüt ve projelerin
idare dışında farklı kurum ve kuruluşlarca
vizelenmemesi sağlanmakta, vize yapılmaması nedeniyle
müelliflerin mesleki faaliyetlerinin kısıtlanması
engellenmektedir.
Halihazır
harita, imar planları ve parselasyon planlarında farklı
müelliflerce yapılacak değişikliklerde ilk müellifin
görüşünün aranmaması sağlanmaktadır.
İdare
bünyesinde mimari estetik komisyonu kurulmakta, bu komisyonca özgün fikir ifade
etmediği belirlenen projelerin farklı bir müellifçe
değiştirilmesi hâlinde idarece ilk müellifin görüşünün
alınmaması sağlanmaktadır.
Özgün fikir ifade
etmesine rağmen eser sözleşmesinde farklı bir müellifçe
işleme yapılabileceğine ilişkin hüküm bulunan hâller ile
eser bütünlüğünü bozmadığına, estetik görünümünü
değiştirmediğine, teknik, yönetsel amaçlar ve kullanım
amacı nedeniyle zorunlu olduğuna karar verilen
değişikliklerin müellifin izni olmadan yapılabilmesi
sağlanmakta, ancak mimari proje asgari hizmet bedelinin tamamlanan
yapılarda yüzde yirmisini, inşaatı süren yapılarda yüzde on
beşini geçmemek üzere talep hâlinde telif ücreti verilmesine dair hüküm
getirilmektedir.
X.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, görüşülmekte olan kanun teklifinin
73üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş
olduğu önergenin işleme alınmasının İç Tüzüke
aykırı olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bu okunan önerge
toplam 2 sayfalık bir metni kapsıyor, özeti okundu şu anda. 500
kelimeden fazla olan önergenin kendisi okunmuş olsaydı toplam 2
sayfalık bir önerge metni okunmuş olacaktı.
Önerge metnine
baktığınızda, bu maddede öngörülen (ı), (i) ve (j)
bentlerinin, gerçekte değiştirilmesi öngörülen 3194 sayılı
İmar Kanununun 8inci maddesi kapsamında değişlikler olmadığı
görülecektir. Sözü edilen bentlerdeki değişiklikler gerçekte
başka yasaların konusu olduğu hâlde, sadece İç Tüzükün
çeşitli sınırlayıcı hükümlerini bertaraf etmek için,
onun etrafından dolanmak için İmar Kanununun 8inci maddesiyle
ilgili imiş gibi bir düzenleme yapılmak suretiyle İç Tüzüke
uygun hâle getirilmeye çalışılmıştır.
Bu düzenlemelerden
(i) bendinde yer alan düzenleme, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği Kanununu ilgilendiren bir değişikliktir.
Bu değişikliğin, İç Tüzüke göre, orada yapılması
gerekir. Buraya alınması, açıkça İç Tüzüke
aykırılık oluşturuyor.
Yine, (j) bendinde
söz edilen değişiklik, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu kapsamında yapılması gereken bir değişikliktir
ama İç Tüzük bunu engellediği için İmar Kanununun 8inci
maddesiyle ilgiliymiş gibi bir düzenleme yapılmak suretiyle İç
Tüzüke uygun hâle getirilmeye çalışılmıştır. (j)
bendi, kısmen yine 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunuyla ilgilidir. O da aynı mantıkla bu önerge metnine dâhil
edilmiştir.
Önergenin sözünü
ettiğim bentleri çıkarılmadığı sürece bu
önergenin işlem görmesi İç Tüzüke aykırıdır
Sayın Başkan. Lütfen, bu önergenin ilgili bentlerinin
çıkarılması için gerekli müdahaleyi yapınız efendim.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.44
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 135inci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde
Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan
Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tam bir saat ara verdin, bir saat. Bir saattir Meclisi
oyalıyorsunuz.
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, aynı mahiyetteki diğer iki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tasarının 3114 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde
değişiklik öngören 73. maddesinin (p) bendinin (1) nolu alt bendinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Haluk Eyidoğan Sakine
Öz
İstanbul İstanbul Manisa
Hülya Güven Aytun Çıray İzmir İzmir
Aynı mahiyetteki
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, efendim, bu ara
vermeden önce ayağa kalkıp bir itirazda bulundum. Arkada bir
değerlendirme yaptık hep birlikte. Tüm siyasi parti grup başkan
vekilleri, Sayın Bakan, Komisyon Başkanı ve ilgili bürokratlar
hazır olduğu hâlde oturumu açtınız. Siz tartışma
konusu olan, Meclis oturumuna ara vermeye neden olan önergeyi bir kenara
bıraktınız, sıradaki önergeleri okumaya devam ettiniz. Bir
açıklama yapmadınız.
BAŞKAN
Hayır, o önergeye geleceğiz Sayın Hamzaçebi. O önerge üzerinde
tartışacağız, problem yok o konuda.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Peki efendim.
BAŞKAN O
konuda problem yok diyorum. Diğeri aykırı olduğu için
işleme alacağız, ondan sonra o önergelere geleceğiz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Peki.
BAŞKAN -
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahiplerini okutuyorum:
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural Mehmet Şandır
Kütahya İzmir Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde Akif Hamzaçebi, İstanbul
Milletvekili; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu maddede okunan iktidar partisi önergesi beş yüz
kelimeyi geçtiği için önergenin kendisi okunmadı daha doğrusu,
ona ilişkin bir özet okundu. Toplam A4 kâğıdı ebadında
iki sayfayı dolduran ve İmar Kanununun 8inci maddesinde
değişiklik öngören bir önerge bu, son derece önemli. Asıl
konuşulması gereken, teklif metninde yer alan düzenleme değil,
iktidar partisinin biraz sonra işleme girip girmeyeceğini
bilemediğim ama okunup Genel Kurulun bilgisine sunulmuş olan
önergedir.
Bu önergenin özeti
şudur: Taksim Gezi Parkı olayları nedeniyle bütün Türkiyeyi etkisi
altına alan bu gelişmelerin faturasını, Hükûmet, Taksim
Dayanışması içinde olan Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları
Birliğine, onu oluşturan odalara çıkarmaktadır. Başka
hiçbir gerekçesi yoktur. Teknik olarak dayandığı hiçbir şey
yoktur. Odaların mesleki denetim adına getirmiş oldukları
projelerin vize edilmesi yönündeki uygulamayı ortadan kaldırmaya ve
bu yolla odalara mali güç oluşturan o ödentilerin
kaldırılmasına yönelik bir önergedir bu.
Her şeyden
önce ifade edeyim ki, bu değişikliğin yeri İmar Kanunu
değildir. İçeriğe katılmıyorum, siyasi bir önergedir
ama aynı zamanda İç Tüzüke aykırıdır. İç
Tüzükün 87nci maddesi gayet açıktır; görüşülmekte olan
tasarı veya teklife konu olmayan, başka kanunlarda
değişiklik öngören önergeler işleme konulmaz. Sözü edilen
önergenin (ı) bendi, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odalar
Birliği Kanununu, orada yer alan ilkeleri altüst eden bir
anlayıştır, bir düzenlemedir, yapılması gereken yer
6235 sayılı Kanundur. Orada değişiklik yapılması
gerekirken, buraya İç Tüzükün arkasından dolanarak bunun getirilmesi
İç Tüzüke aykırılıktır.
Yine, onun bir
sonraki bendinde, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamına giren bir
değişiklik, yine İç Tüzükün 80inci maddesindeki kuralı
arkadan dolanmak adına, 3194 sayılı İmar Kanununun 8inci
maddesi içerisine dâhil edilmek suretiyle İç Tüzüke uygun hâle getirilmek
istenmektedir. Bunu kabul etmek mümkün değildir. İç Tüzük
tartışmasını ayrıca yaparız ama Taksim Gezi
Parkı nedeniyle Türkiyede ortaya çıkan tabloyu bir demokrasi
gözlüğüyle okumak varken, otoriter bir adam, otoriter bir yönetim
gözlüğüyle okuyanların, Türkiye demokrasisini kötüye götürmesinden,
Türkiyeyi kötüye götürmesinden endişe ederim.
Hükûmet sürekli bu
olaylar nedeniyle birilerine fatura çıkarmakla meşgul. Halkın
yüzde 50sini diğer yüzde 50nin karşısına dikmekle,
toplumu kutuplaştırmakla meşgul. Bu, o kutuplaştırma
politikasının uzantısı, onun göstergesi olan bir
düzenlemedir. Ben iktidar partisine, Sayın Başbakana, Hükûmete,
burada bulunan sayın bakanlara şu tavsiyeyi yapmak istiyorum:
Kutuplaştırmaktan vazgeçin. Kutuplaştırma bu ülkeyi bölmeye
götürür.
Değerli milletvekilleri, bakın, Taksimde
palayla dolaşan bir vatandaş, polis tarafından gözaltına
alınmadı, dükkânına gitti, dükkânından evine gitti, sonra
evine telefon edildi, Lütfen karakola gelir misiniz? şeklinde bir davet
alınca kendisi karakola gitti, ifadesi alındı, savcıya
gitti, mahkemeye çıkarıldı, mahkeme serbest bıraktı.
Şimdi, iktidar partisi, Hükûmet şununla meşgul: Bu
şahıs hangi partiye mensup acaba? Yani AK PARTİli değil
bu vatandaş. demek için bir çaba sarf ediyor. Konu, o
vatandaşın AK PARTİli olup olmaması değil, o
palalı vatandaşa Hükûmetin, güvenlik güçlerinin, yargının
kol kanat germesidir. Aynı anlayışı buraya getiriyorsunuz,
ülkeyi, toplumu bölüyorsunuz, yazık ediyorsunuz, yanlış
yapıyorsunuz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zannediyorum
öncelikle şu hususu çözmek lazım: Yani, değişiklik
önergelerinin İç Tüzükümüzdeki yeri 87nci madde. 87nci maddede
önergeler ve gerekçeleri ve ikisi birlikte anılıyor. Beş yüz
kelimeyi geçmesi hâlinde, önerge sahibi önergesine beş yüz kelimeyi
geçmeyen bir özet eklemek zorundadır. Gerekçe için özellikle vurgulanan bu
husus doğrudur, bunun birçok defa da örneği vardır,
yapılmaktadır. Ama kanun maddesi hâline gelecek olan önergenin
özetlenerek sunulmasına -on yıl geçkin bir deneyimimiz oldu- ilk defa
rastlıyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tarihte yok böyle bir şey.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Örneği var mı? diye sordum. Divandaki
arkadaşlarımız Var dediler. Öncelikle bu şeklî konunun
çözüme kavuşması, varsa bu örneğin getirilmesi gerekiyor.
Burada -Sayın
Başkanın da dikkatini çekmesi lazım- önerge özeti olarak
sunduğunuz, bir kanun metni değil, metni olmaya uygun değil
Sayın Başkan.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Gerekçe
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Gerekçe özeti mahiyetinde tanzim edilmiş yani bu
değişiklik neden yapılıyor, bunu anlatmış.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Özet de beş yüz kelimeden fazla.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Bunu kanun maddesi olarak siz kanuna yazamazsınız. Böyle
olunca bu önergeyi okutmanız ve tutanaklara geçirmeniz yani kanun metni
hâlinde, madde metni hâlinde gelen önergeyi okutarak tutanaklara geçirmeniz
gerekir. Eğer, kanun madde metni olarak okuduğunuz bu özeti
geçirirseniz
Bu, kanun maddesi değil, amir hüküm değil. Diyorsunuz
ki burada:
sağlanmaktadır.,
sağlanmaktadır.,
sağlanmaktadır.,
engellenmektedir. Yani, yüklem özneyi
tanımlamıyor. Önce bu şeklî yanlışın düzeltilmesi
lazım.
Tekrar ifade ediyorum: Madde
değişikliğinin, madde metninin, önerge metninin beş yüz
kelimeyi geçmesi hâlinde, özetlenerek okunması örneğini
kayıtlardan çıkartıp buraya getirmemiz lazım tatmin
olmamız açısından.
Diğer hususa gelince, tabii, iktidar, idare görevini
yapabilmek için gereken hukuki düzenlemeyi yapacaktır, bu onun çok tabii
hakkıdır, bir şey söylemiyorum ama doğrular doğru
zamanda yapılırsa bir anlamı var.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) İktidar da
yapmıyor bunu ya, milletvekili veriyor önergeyi.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Hayır, önergeyi
iktidar grubu veriyor.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) İktidar grubu
veriyor, Hükûmet vermiyor.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Evet.
Dolayısıyla, altında iktidar grubunun
imzalarının olduğu bu önerge, bir anlamda Hükûmetin önergesi
şeklinde, idarenin önergesi şeklinde. Ancak, doğrular doğru
zamanda yapıldığı takdirde bir anlam ifade eder, fayda
getirir. Şimdi, bir tartışmanın içindeyiz. Taksim Gezi
Parkının olayları da söylenebilir, başka şeyler de
söylenebilir. Ama bu tartışmayı körükleyici böyle bir
düzenlemenin, bugün bunun yapılmasının, toplamda, sonuçta bir
faydası yok. Endişe ederim ki gerginliği artıracaktır,
birinci husus bu. Yani, ürküttüğümüz kurbağaya değecek mi bu
yaptığımız şey?
İkinci husus şu: Değerli arkadaşlar,
demokrasi, tabii ki burada tecelli ediyor ama sivil toplum önemli. Sivil toplumu
budayarak, onu güçsüz bırakarak toplumu demokratikleştiremeyiz.
Toplumun örgütlü gücü olan sivil toplumun siyasi tavrı, siyasi demokratik
tavrı iktidarı ürkütmemeli. Eğer, varsa sektöre bir maliyeti -ki
Sayın Bakan bunu ifade ediyor, inanmak durumundayız- buna tedbir
geliştirebiliriz ama Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin gücünü
ortadan kaldıracak, sahip olduğu güçle siyaset yapmasının
önünü kesecek bir gayret, siyasi iktidarın kendine olan öz güvenine
yakışmaz bana göre, ikinci husus bu. Bir, gerginliği
artırmamak; ikinci husus da sivil toplumu budamak doğru bir
tavır olmaz. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bunu biz de tasvip
etmeyiz.
Ama her şeyden
önce burada kanun yapıyoruz, hukuk kuruyoruz, bunun şekle uygun
olması lazım. Yani, hukuk değiştirebiliriz, hukuk
kurabiliriz ama bunu yaparken hukuka uymak mecburiyetindeyiz. Eğer
önergenin özeti konusunda geçmişte yaşanan bir örnek yoksa -ben
bugüne kadar hatırlamıyorum- bu madde önergesinin, değişiklik
önergesinin özetlenmesi doğru olmamıştır. Eğer okunan
özet tutanaklara geçecek, kanun maddesi hâline gelecekse bu da kanun yapma
tekniğine aykırıdır.
Çok teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Ama bu söylediklerimiz cevap bulmalı Sayın Başkan.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Önergeyi veren arkadaş çok çalışkan bir adam
herhâlde ya!
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Söylediklerimiz cevap bulmalı yani burada boşuna
konuşup oturup
Bu söylediklerimiz cevap bulmalı.
BAŞKAN
Oylattığımız önergeler o önerge değil Sayın
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Anladım. Ben Bizim önergemizi kabul edin. anlamında
konuşmadım zaten.
BAŞKAN
Şimdi onu okutuyoruz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Hükûmetin verdiği önergenin hem şekli hem de anlamı
itibarıyla
BAŞKAN
Şimdi okutacağız.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Ama bir cevap bulmalı. Cevapsız geçiştirerek
Konuş, konuş, gel otur; bunun anlamı yok. Tatmin edilmeliyiz,
ikna edilmeliyiz.
BAŞKAN O
önergeyle ilgili düşüncelerimizi söylüyorum
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Ya, şimdi, Başkan, bu milletvekili, bu önergeyi veren
milletvekili çok mu çalışkan, bu kadar hassas bir konuyu
hazırladı, getirdi? Parlamentonun bütün kurumları, şeyleri
baypas ediliyor. Olur mu böyle şey?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, teklifin 73üncü maddesinin (p) bendinin (1)
numaralı alt bendinde işleme aldığımız ve önceki
oturumda özetini okuttuğumuz değişiklik önergesinin İç
Tüzüke uygunluğu noktasında bazı itirazlar öne
sürülmüştür.
Başkanlığımızın
değerlendirmesine göre, beş yüz kelimeyi geçen önergenin özetinin
okutulması İç Tüzükün 87nci maddesinin altıncı
fıkrasının amir hükmü olup uygulama İç Tüzüke uygundur.
Daha önce de çok sayıda özeti okutulan önergenin işleme alındığı
malumumuzdur. 7 Kasım 2012 tarihli 17nci Birleşimde, 24 Temmuz 2008
tarihli 135inci Birleşimde olduğu gibi.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Hep AKP iktidarları. Hep AKP iktidarları, AKP
çoğunluğuyla
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Önergenin mi özeti, maddenin mi Sayın Başkanım? Bize
tam bilgi verin.
BAŞKAN
Önergenin özeti Sayın Günal.
İfade
ettiğim gibi, önergenin tam metni de gruplara
dağıtılmış olup tutanağa da eklenecektir.
Gruplara dağıtılmış olup önergede yer alan bentlerin,
ilgili maddenin konusuyla nitelik olarak açıkça bir örtüşmezlik arz
ettiğinin tespiti mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla,
önergenin işlemden kaldırılmasını gerektiren bir
İç Tüzük aykırılığı söz konusu
olmadığı değerlendirilmiştir.
Evet, şimdi
okutuyorum önergeyi.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sorumluluk size ait arkadaşlar.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
İç Tüzükte okunur diye bir şey var mı Sayın
Başkan? O söylediğiniz paragrafı bir okuyun, arkadaşlar
yazmış ama söylediğiniz paragrafı bir okuyun bakalım,
orada özeti okunur diyor mu, özet eklenir diyor. Bakın, burada özet
eklenir diyor.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Parlamento 2008de falan başlamadı Sayın
Başkan, 1800, 1920li, 1930lu yıllardan falan bir örnek varsa
onları getirin ya. Bu, hep 2005, 2009da aynı problem
Böyle bir
şey yok ya.
BAŞKAN
Sayın Günal, ben göndereyim siz tekrar okuyun isterseniz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bir özet eklemek zorundadır. diyor Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Günal, Sayın Hamzaçebi konuşsun, ondan sonra
isterseniz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi, bakın, ben bir itiraz
yönelttim size. Siz münhasıran önerge ve onun özeti konusunda bir
değerlendirme yaptınız.
BAŞKAN
Mahiyeti konusunda da söyledim, tekrar edebilirim. Evet.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben bu önerge metninin sözünü ettiğim
bentlerinin İç Tüzükün 87nci maddesine göre burada
görüşülemeyeceği değerlendirmesinde bulunmuştum. 87nci
maddeye göre görüşülemez, siz bu konuda bir açıklama
yapmadınız.
BAŞKAN Evet,
yaptım efendim. Tekrar edeyim: Önergede yer alan bentlerin
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, bakın ama şöyle
kapsamlı
Ben şimdi, kanunların isimlerini verdim, birincisi
dedim ki: 3194 sayılı Kanunun 8inci maddesinde planlanan bu
değişikliklerin o iki bentle ve devamındaki diğer bendin
küçük bir kısmının, İmar Kanunuyla, o maddede sözü edilen
planlama süreciyle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Bunlardan birincisinin
amacı, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği Kanununun baypas edilmesidir. Doğrudan doğruya hedef
odur ve biraz önce kürsüden yaptığım konuşmada da bunun
gerekçesinin teknik değil, siyasi olduğunu ifade ettim.
BAŞKAN Evet.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Gezi Parkı nedeniyle Hükûmetin
cadı
avı operasyonunun bir uzantısı, bir parçasıdır bu.
İç Tüzükün 87nci maddesi Görüşülmekte olan tasarı veya
teklife konu olmayan ancak diğer kanunlarda değişiklik öngören
önergeler işleme konulmaz. hükmünü amir, bu bir.
İki: 5846
sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamına giren bir hususta
İmar Kanununun 8nci maddesinde değişiklik yapılarak
İç Tüzüke aykırılık oluşturulmaktadır. Siz ne
5846 sayılı Kanunla ilgili bir açıklama yaptınız ne
de 6235 sayılı Kanunla ilgili açıklama yaptınız,
standart bir iki cümleyi burada okudunuz.
BAŞKAN Evet,
doğru.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bakın, sizin
yönetimlerinizde ben şu çok kısa zaman içerisinde bu ikinci kez
İç Tüzüke açık aykırılığın arkasında
durduğunuzu görüyorum.
BAŞKAN Evet,
o sizin değerlendirmeniz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bunu siz şahıs olarak kendinize
uygun bulabilirsiniz ama ben, Başkanlık Divanına, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına, o makamın
saygınlığına yakıştıramıyorum. O
makamın saygınlığına gölge düşürüyorsunuz.
Açıkça 87nci
maddeye aykırılık vardır. O maddeler, o hükümler çıkmadan
bu önergeyi görüştüremezsiniz. Aksi takdirde,
tarafsızlığınızı yitirmiş
olacaksınız, onu tescil etmiş olacaksınız.
BAŞKAN Bu
sizin görüşleriniz, ona saygı duyuyoruz. Ben de önergede yer alan
bentlerin ilgili maddenin konusuyla nitelik olarak açıkça örtüşmezlik
arz ettiğinin tespit edilmediğinden biraz önceki konuşmamda da
bahsettim.
Tekrar ediyorum
Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bakın, biraz önce
arkada bir saate yakın bir toplantı yaptık.
BAŞKAN Evet.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Siz bir saat boyunca dinlediniz, dediniz ki en
son: Herhâlde bir uzlaşma yok, içeri geçelim. Yani bir
değerlendirme yapmadınız ve görüşünüzü
BAŞKAN Bu
değerlendirmeyi yapacağımı da söyledim size Sayın
Hamzaçebi orada.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, ama görüşünüzü ben burada
öğrenmek istiyorum. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
kapsamında değil midir (i) bendindeki değişiklik? O
değişikliğin orada yapılması gerekmez mi? Hükûmet bu
değişiklikleri yapabilir, siyasi tercihi bu şekilde olabilir,
görüşlerimiz farklı olabilir ama onun yapılması gereken yer
bir başka yasa teklifi veya tasarısıdır. Getirir Hükümet
veya teklif sahipleri, konuşuruz; biz muhalefetimizi yaparız,
yasalaşabilir ama bu maddeye uygun değil efendim.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, isterseniz Sayın
Komisyon Başkanına da söz verelim. İçeride bahsedilen
tanımlamayla, yasayla odaların görevlerinin nasıl tarif
edildiğini anlatsın.
Buyurun Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, öncelikle şunu ifade edeyim:
Teklifte yer alan (p) bendi, 3194 sayılı Kanunun 8inci maddesinin
(b) bendiyle alakalıdır. Peki, bu nedir, 3194 sayılı
Kanunun 8inci maddesi? 3194 sayılı Kanunun 8inci maddesi,
tamamıyla, planların hazırlanması ve yürürlüğe
konulmasıyla ilgili hükümleri ortaya koymaktadır. Bölge
planlarından başlayarak daha alt ölçekteki planlara varıncaya
kadar, bunların yetkilendirilmesi ve bununla ilgili düzenlemelerin neler olduğu
bu maddede ortaya konulmaktadır.
Verilen önergede ise, tamamıyla, yine 3194
sayılı Kanunun 8inci maddesiyle doğrudan ilişkili olan,
yine imar mevzuatıyla ilgili hususlar yer almaktadır.
Burada zikredilen maddeye
baktığımızda şöyle ifade ediliyor (ı) bendi: Harita,
plan, etüt ve projeler -yani imar planlarına yönelik haritalar, planlar,
etütler ve projeler- idare ve ilgili kanunlarında açıkça belirtilen
yetkili kuruluşlar dışında -yani herhangi bir kanunda
belirtilen hususlar var ise bunlar saklı kalmak kaydıyla- meslek
odaları dâhil başka bir kurum veya kuruluşun vize veya
onayına tabi tutulamaz, tutulması istenemez. Vize veya onay
yaptırılmaması ve benzeri nedenlerle müellifler veya bunlara ait
kuruluşların büro tescilleri iptal edilemez veya yenilenmesi hiçbir
şekilde geciktirilemez. Müelliflerden bu hükmü ortadan kaldıracak
şekilde taahhütname talep edilemez. Dolayısıyla, bu bendin 3194
sayılı Kanunun 8inci maddesiyle doğrudan ilişkili
olduğunu düşünüyoruz.
İkinci husus,
yine
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Bir düğüm attınız, o
düğümü de katmerli attınız, muradınıza erdiniz.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Meslek odası tabirini niye kullanıyorsun
Başkan?
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Bundan sonra bayram yaparsınız.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Yok efendim, ben
teknik olarak
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Hayır, hayır, Başkan, meslek odası
ibaresini niye kullanıyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Demiröz, bir saniye
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Tamamıyla siyasi bir karardır.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Değerli
arkadaşlar, ben tamamıyla teknik olarak bu açıklamaları
yapıyorum.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Teknik falan yok.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Elbette bunun
değerlendirilmesi, takdiri sizlere ait.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Hayır, hayır, şu cümleyi soruyorum
Sayın Başkan: Meslek odaları dâhil niçin söylüyor?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Onu
aktaracağım efendim, meslek odaları
Şimdi,
efendim, burada yer alan ifade, yani bu bent doğrudan doğruya birinci
husus 3194 sayılı Kanunun 8inci maddesiyle ilgilidir. Ben bu konuda
bir tereddüt olduğunu düşünmüyorum; kendi açımdan, teknik olarak
baktığım açıdan söylüyorum.
İkinci husus
ise, biraz önce değinmiş olduğunuz Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği Kanununda yer almalı. şeklinde bir ifade
oldu. Bu hususa yönelik, yani 6235 sayılı Kanunda bu yer
almalı mı, almamalı mı? şeklinde bir husus dile
getirildi.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, 6235 sayılı Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği Kanununa baktığımızda, belki
30dan fazla mühendis ve mimarlar birliğinin değişik meslek
mensuplarının tek bir çatı altında burada
toplandığını görüyoruz.
Burada, kanundaki
amacı, yani bu odanın, Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin
amacı nedir diye baktığımızda, size, müsaade ederseniz
okumak istiyorum: Birliğin kuruluş amacı: Bütün mühendis ve
mimarları
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Bunu okumaya gerek yok Başkan ya.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Okumaya gerek yok.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Şimdi, o zaman
son bölümünü okuyayım efendim, son bölümünü
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Bunu önerge sahibi savunsun, niye savunuyorsunuz siz ya? Önerge
sahibi çıksın, savunsun ya. Sen mi hazırladın bu önergeyi?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Hayır, ben,
efendim
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak, niye müdahale ediyorsunuz? Lütfen, bir okusun.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Nasıl bir şey bu Sayın Başkan, olur mu böyle
bir şey?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Değerli
arkadaşlar
BAŞKAN Okusun.
Söz verdik, Sayın Başkan açıklama yapıyor.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Önerge sahibi bunların farkında bile değil.
Sahipleri çıksın, savunsun ya.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) - Okuyarak kendinizi
kandıracaksınız, o kadar.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdir sizin.
BAŞKAN
Açıklama yapıyor yerinden.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Komisyon ne zaman sahip çıkıyor bir önergeye ya, bir
milletvekilinin önergesine?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Değerli
arkadaşlar, bana teknik
BAŞKAN
Açıklama yapıyor, söz verdik.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Böyle bir şey olur mu ya!
BAŞKAN Ne
yapmamız gerekir peki? Böyle bir usul var mı?
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Dürüst olacak ya!
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Şimdi,
değerli arkadaşım
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Parlamentonun bir sürü organı baypas ediliyor burada.
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak, lütfen yerinize oturun.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Siz de Meclis Başkan Vekili olarak buna onay veriyorsunuz.
BAŞKAN
Açıklama yapıyor. Ne demek Onay veriyoruz? Hayır, öyle bir
şey söz konusu değil.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Böyle bir şey olur mu? Hani, komisyonlar, şunlar
bunlar, niye tartışmıyor? Bu kadar teferruatlı bir madde,
hiçbir yerde tartışılmıyor.
BAŞKAN
Önergeyi okuttuk, iddiaların sahiplerini dinledik; şimdi Komisyon
Başkanını dinleyeceğiz
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Komisyon
Başkanının açıklaması bitmedi daha.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, Komisyon Başkanı ne zaman
muttali olmuş bunlara?
BAŞKAN
Lütfen ama, Komisyon Başkanı bir
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, böyle bir Parlamento olmaz!
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Demiröz, lütfen
Komisyon Başkanının
açıklamasını bir dinleyelim.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Hayır, bir dakika
Komisyon Başkanı bunu
okurken Anayasanın 135inci maddesi
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Böyle bir Parlamento olmaz, böyle bir gelenek olmaz!
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Şimdi, müsaade
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Arkadaşlar, sizde hiç inşaat mühendisi yok mu?
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Böyle bir gelenek olmaz!
BAŞKAN
Lütfen oturun Sayın Uzunırmak.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Niye oturalım?
BAŞKAN
Ayakta durun o zaman, oturmuyorsanız, ne yapalım yani, ayakta durun o
zaman. O zaman ayakta durun. Var mı böyle bir şey ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Özellikle mühendis ve mimar kökenli milletvekilleriyle, iktidar muhalefet bir
arada, bir on dakika ara verilsin, küçük bir toplantı yapılsın.
BAŞKAN
Yapıldı, bir buçuk saat yapıldı.
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Komisyonda bari görüşülsün.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Ne yapıldığının farkında mı iktidar
milletvekilleri?
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Böyle bir usul olmaz. Ne usul var, ne usturup var; böyle bir
şey olur mu ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Böyle bir şey olmaz.
Sayın
Başkan, lütfen bilgi verilsin mühendis mimar kökenli milletvekillerine.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Böyle bir şey olmaz. Sayın Başkan, bakın,
bakın
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak, lütfen oturun. Grup başkan vekiliniz ve
diğer sayın grup başkan vekilleriyle birlikte toplantı
yaptık biz içeride.
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Sayın Başkan, Komisyonda bile görüşülmedi bu.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Bakın, bürokratlar, Meclis bürokratları bile 2008den,
2005ten örnek veriyor. Bu Parlamento 2002de kurulmadı. AKP
çoğunluğunun olduğu bir Parlamento olarak kurulmadı bu
Parlamento.
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak, lütfen oturur musunuz.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Bize örnek versinler. Bu uygulamalarda 1950den, 1960tan, 1970ten,
1980den örnek versinler. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN En
yakından örnek verdi, tabii ki verecek.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan, Komisyon Başkanını
dinleyecek miyiz?
BAŞKAN
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, bitiriyorum, bitiriyorum.
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Sizin İmar Komisyonuna saygınız yok mu? Komisyonda
bari görüştürün.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Benim burada
yaptığım tamamıyla teknik bir değerlendirmedir ve
takdirlerinize arz ediyorum.
Son bir cümleyi
okuyorum, bu kanunda yer alan, Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
Kanununun temel amacı: Mühendis ve mimarlık mesleği
mensuplarının, müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak,
mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak,
meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan
ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Sordunuz mu? Mimarlar Odasına, Mühendisler Odasına
sordunuz mu ki menfaatlerini değerlendiriyorsunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
üzere meslek
disiplinini ve ahlakını korumak için gerekli gördüğü bütün
teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak.
MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Dinleyin!
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Anlıyorum ben, dinlemeden de anlıyorum. Sen
anlayamadıysan onu bilemem ben.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Burada Türk Mühendis
ve Mimar Odaları Birliği Kanununun genel amacı ortaya
konulmuştur, dolayısıyla İmar Kanunuyla doğrudan
ilişkili bir husus söz konusu değildir.
Arz ederim efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, ilk defa bir yeni usul gelişti;
milletvekillerinin verdiği önergeyi Komisyon Başkanı savunmak
durumunda kaldı. Böyle bir şeye ilk defa rastlıyoruz. Bu
doğru bir şey değil.
BAŞKAN
Hayır, Komisyon Başkanından açıklama istedik efendim
konuyla ilgili.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Anladım.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Biz sizden açıklama istedik.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Yani bu Komisyonda görüşülen bir önerge değil, bu önerge
burada verilmiştir. Bu önergeye Komisyonun sahip çıkması, kabul
etmesi ayrı bir şey
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Ne zaman muttali oldu?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Komisyon Başkanı her konuda
açıklama yapabilir Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin)
ama önergeyi Komisyon Başkanının savunması ilk
defa yaşanan bir hadisedir. Önerge sahiplerinin bu konuları
anlatması lazım.
BAŞKAN
Sayın Şandır, bilgi sorduk Komisyon Başkanına, teknik
olarak bilgi verdi.
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Yanlış bilgi veriyor efendim, yanlış bilgi
veriyor.
BAŞKAN Bunun
yanlışlık neresinde, anlaşılır gibi değil
yani.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Böyle bir usul yok yani. Mesele, önerge milletvekillerinin
değil, Komisyonun önergesi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Burada milletvekillerinin değil, Bakanın imzası var.
Bakın, burada
Önergenin orijinali nerede? Önergenin orijinali nerede?
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, buyurun lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Burada okunan, Divan Kâtibi tarafından okunanda şöyle bir
imza var, bu imza Bakanın imzası. Önergenin orijinalini grup
vermiş, Bakan nasıl o önergeyi özetliyor? Nasıl özetliyor, onu
bir alıp çıkar mısın.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, sizi dinliyorum, buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, birincisi, aynı
şeyi söyleyecektim Sayın Gençle birlikte. Önerge sahiplerinin sözü
edilen ve burada Genel Kurulun bilgisine sunulan özet metinde imzası yok.
Önerge burada, önerge burada, imzalar burada, bu özetteki imza şu
imzalardan hiçbirisine benzemiyor. Siz açıkça İç Tüzükü ihlal
ettiniz. Bu önerge özetiyle işlem yapılamaz.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, önergenin kendisinde imzaları var.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, bir saniye, bir saniye
BAŞKAN
Önergenin bir parçası yani, evet.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bakın, bakın, Genel Kurulun
bilgisine sunulan budur. Burada, bu özette önerge sahiplerinin
imzasının olması gerekir; bu şart, bunu ortadan
kaldıramazsınız. Bu bir.
İki:
Komisyonun görüşünü aldım. diyorsunuz. Yani bu, eğer Komisyon
görüşü alacak iseniz, Plan Bütçe Komisyonunun görev alanına giren bir
konu değildir, Plan Bütçe Komisyonundan geçmiş olan bir önerge değildir.
Önerge sahipleri bu konuda Genel Kurulun bilgisine açıklama yapabilirler
ama öyle anlıyorum ki kendileri bu açıklamayı yapabilecek
durumda değiller. Belki de burada değiller kendileri, onu da
bilemiyorum.
Efendim, bu
şekilde bir işlem yapılması, görüşmelere devam
edilmesi mümkün değildir. Sizi İç Tüzüke uymaya davet ediyorum.
BAŞKAN
Efendim, İç Tüzüke uyuyoruz.
Biraz önceki
açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, önergenin 3194
sayılı Yasanın 8inci maddesinin (b) bendindeki
değişiklikle ilgili, imar mevzuatıyla ilgili bir konu
olduğu anlaşılmıştır.
İkincisi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani, bir saniye
Nasıl
anlaşıldı Sayın Başkan?
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) İmar mevzuatıyla alakası yok.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Nasıl anlaşıldı? İmar
mevzuatıyla ilgili değil bu.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) İmarla ne alakası var?
BAŞKAN Tabii
ki görüşümü söyleyeceğim yani.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği Kanunuyla ilgili bir düzenleme bu.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Yani bu, makine mühendislerini de bağlıyor Sayın
Başkan.
BAŞKAN
İkincisi: Önergenin 6235 sayılı Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği Kanunundaki görev tanımıyla hiçbir ilgisi
bulunmamaktadır. Hem içerideki tartışmalardan hem de biraz önce
Sayın Komisyon Başkanının 6235 sayılı
Yasanın görev tanımını okuduğundan çok net bir
şekilde ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bu
önergenin İç Tüzüke aykırı bir durumu söz konusu değildir.
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben şu cümlenizden üzüntü duyuyorum:
Komisyon Başkanının yaptığı açıklamadan,
okuduğu maddeden çok net bir şekilde ortaya
çıkmıştır. Yani bizlerin okuduğu metinden
BAŞKAN
Birlikte okuduk içeride Sayın Hamzaçebi yani görev tanımını
hep birlikte okuduk orada.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, siz içeride bir yorum
yapmadınız. Siz iktidara kulak vermeyi bırakın Sayın
Başkan, lütfen, rica ediyorum, olmuyor.
BAŞKAN Ben
size de kulak veriyorum, deminden bu tarafa sizi dinliyorum Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) O zaman, ben size bir yorum yapayım,
içeride yaptığım yorumu burada yapayım, Genel Kurul da
dinlesin.
Mikrofonu açar
mısınız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şu okunan önergede tek imza var. Bu kimin imzası?
Sana soru soruyorum
Meclis Başkanı. Şurada okudu biraz önce Divan kâtibi
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen oturun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sana ne ben oturacağım, sana ne!
BAŞKAN - Grup
başkan vekiliniz konuşuyor, önce ona saygılı olun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şuradaki şu önergeyi soruyorum, şu imza kimin?
BAŞKAN Grup
başkan vekiliniz konuşuyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, ben milletvekiliyim, burada milletvekilinin konuşma
hakkı var.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi, sizi dinliyorum efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Milletvekili burada parya değil senin gibi! Tamam mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kamer Bey
Kamer Bey
BAŞKAN
Buyurun.
X.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
2.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü
maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu
önergenin özetindeki imzanın kime ait olduğunu öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Değerli milletvekilleri, öncelikle
Sayın Başkan bu önerge özetindeki imzanın kime ait olduğunu
açıklamak zorundadır. Burası Parlamento. Kim, uzman mı
attı bu imzayı, bakan mı attı, başka bir milletvekili
mi attı, bunu Parlamento bilme hakkına sahiptir, siz bu bilgiyi
vermek zorundasınız. Bu bir.
İki: İçeride
yaptığım yorumu Genel Kurulun bilgisine sunuyorum. Bir
değerlendirme yaptınız: Komisyon Başkasının
açıklamasından net bir şekilde
anlaşılmıştır. Ben öyle anlamıyorum kanunu.
Anayasanın 135inci maddesi kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarını düzenler ve bu kuruluşların
amacının mesleki dayanışmayı sağlamak, mesleki
standartları yükseltmek yönünde olduğunu hükme bağlar -cümleler
böyle değil ama özü, özeti budur- ve bu kuruluşların kamu tüzel
kişiliğine sahip olduğunu yine aynı madde hükme
bağlar.
Anayasanın
124üncü maddesi de Bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri yönetmelik
çıkarma yetkisine sahiptir. hükmünü taşımaktadır yani
Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği ve diğer kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları Anayasanın 124üncü
maddesine göre yönetmelik çıkarabilirler. Türkiye Mimar Mühendis
Odaları Birliği de bu çerçevede muhtelif yönetmelikler
çıkarmıştır. Çıkarmış olduğu
yönetmeliklerin ve 6235 sayılı kuruluş Kanununun amacı,
mesleki dayanışmayı, mesleki standartları yükseltmek ve bu
şekilde mimarlık, mühendislik mesleğinin yüksek standartlara
oturmasını sağlamak suretiyle halkta olan güven duygusunu
artırmaktır.
Çıkarılan
yönetmeliklerin birinde, projelerin mesleki denetimini sağlamak üzere, bir
mesleki denetim zorunluluğu getirilmiştir. Yani, mimarlar ve
mühendisler hazırlamış oldukları projeyi ilgili odaya
sunarlar, oda bunun mesleki açıdan denetimini yapar, mesleki denetim
yapılır, bu süzgeçten geçer, buna uygun olduğu
anlaşılan projeler tekrar onaylanarak ilgili proje sahibine verilir.
Bu sırada oda bir denetim ücreti elde eder. Hükûmetin hedefi, bu denetim
ücretini ortadan kaldırmak suretiyle odaları zayıflatmaktır.
Ben de bir açıklama yaptım şimdi, Anayasanın vermiş
olduğu yetkiyle bu odalar yönetmelik çıkarabilir, yönetmelikle de
böyle bir düzenlemeyi yapabilirler. İlgili kanunda, 6235 sayılı
Kanunda bu konuda açık bir hüküm aramaya gerek yoktur. Anayasanın
ve yasaların yasaklamadığı konuda bakanlıklar ve kamu
tüzel kişileri idari her türlü düzenlemeyi yapabilir. Örneğin,
Anayasanın yasaklamadığı bir konuda, yasaların
yasaklamadığı bir konuda Bakanlar Kurulu, bir Bakanlar Kurulu
kararı çıkarıp düzenleyici bir tasarrufta bulunabilir, hiçbir
engel yoktur buna. Bunun örnekleri çoktur. Lütfen, Kanunlar ve Kararlar
Müdürlüğüne talimat verin, bunun örneklerini sizlere getirsinler.
Aynı şekilde, Mühendis ve Mimar Odaları Birliği de 6235
sayılı Kanunun açıkça yasaklamadığı, tam tersine
mesleki dayanışmayı, mesleki kaliteyi, mesleki
standartları yükseltmek kavramları adı altında izin
verdiği bir çerçevede her türlü yönetmeliği yapabilir. Hiç tereddüt
etmiyorum o yönetmeliğin yasaya, Anayasaya uygunluğu konusunda.
Benim için de bu konu nettir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın
Elitaş.
3.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, görüşülmekte olan kanun
teklifinin 73üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının
vermiş olduğu önergenin İç Tüzüke uygun olduğuna ve önerge
özetindeki imzanın kendisine ait olduğuna ilişkin
açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, İç Tüzükün 87inci
maddesi
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yahu, 87inci maddeyi herkes biliyor. Nasıl önergenin metni
burada madde değiştiriyor? Burada nasıl okunuyor, tutanaklara
geçiyor?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, İç Tüzükün 87nci
maddesinin altıncı fıkrasını aynen okuyorum:
Değişiklik önergeleri gerekçeli olarak verilir. Değişiklik
önergeleri ve gerekçeleri beşyüz kelimeden fazla ise
Değişiklik önergelerinin gerekçeleri diye bir ifade yok, sadece
Değişiklik önergeleri ve gerekçeleri beşyüz kelimeden fazla
ise, önerge sahibi önergesine beşyüz kelimeyi geçmeyen bir özet eklemek
zorundadır. Başkanlık Divanının, Kanunlar
Kararların bizim önergemizin beş yüz kelimeyi geçmesi münasebetiyle
İç Tüzükün 87nci maddesi ve şu anda görüşmekte olduğumuz
91inci madde çerçevesindeki temel kanun hükümlerinde de nitekim bu
belirtilmiştir. Özetteki imza bana aittir. AK PARTİ Grubu adına
verilmiş bir önergedir. Ki, İç Tüzükün 87nci maddesi ve 91inci
maddesinde
KAMER GENÇ
(Tunceli) Önergede ismi yok efendim. Önerge
sahibi diyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, susturursanız
konuşacağım.
Her siyasi parti grubunun önerge verme hakkı
saklıdır. diye ifade etmiştir. AK PARTİ Grubu adına
verilmiş önergenin özetinin verilmesi de İç Tüzükün 87 ve 91inci
maddesine göre, yetkilendirilmiş bir Grup Başkan Vekili olarak imza
bana aittir.
İkincisi:
Şu anda değiştirmekte olduğumuz 3194 sayılı
İmar Kanununun 8inci maddesi kesinlikle mimarlar, mühendisler
odalarının görev ve yetki alanlarıyla ilgili bir konu
değildir. Nitekim, 6235 sayılı Kanunda da ücret almayla ilgili
herhangi bir düzenleme yokken, kanun hükmünde kararnameye
dayandırılarak ve Katma Değer Vergisi Kanununa
dayandırılarak ortaya çıkarılmış bir yönetmelikle
alınmış bir ücrettir. Kanunda bulunmayan bir hükmün yönetmelikle
ücret alındığının ifadesi Danıştay
tarafından da nitekim ertelenmiştir. Burada, meslek
mensuplarının mesleki faaliyetlerini icra etmek, bu manada da
gelişmelerini artırmak adına yaptıkları bir gelir
artırıcı unsur değil, sadece meslek mensuplarının
faaliyetleri konusunda ortaya çıkacak, yaptıkları eylemlerden,
işlerden dolayı Mimar Mühendis Odaları Birliğinin meslek
mensuplarından aldığı parayı yönetmelik çerçevesinde
aldığı bir düzenlemedir. Yani, biz burada, 6235 sayılı
Kanunda herhangi bir değişiklik yapmıyoruz; yapılan
iş tamamen İç Tüzükün 87nci maddesine uygun, 3194 sayılı
İmar Kanununun 8inci maddesini değiştirip ilave bentler
ekliyoruz. Bu da İç Tüzüke aykırı bir durum
oluşturmamaktadır. Başkanlığın görüşleri
aynı şekilde doğrudur.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
okutuyorum
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, konu tamam.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, bir konu netleşmedi. Bakın,
biz sizden bu önerge özetindeki imzanın kime ait olduğunu sorduk,
uzun süre muallakta kaldı, şimdi sayın grup başkan vekili
diyor ki: Bu önerge bana ait. Yani, bilemiyoruz, kendisine mi ait? Elbette
inanmak isterim.
BAŞKAN Bana
ait. diyor, şimdi konuştu, tüm Genel Kurul dinledi Sayın
Hamzaçebi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Önergede imzası yok Mustafa Elitaşın.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ayrıca, önergede imzası yok, İç
Tüzükün ilgili maddesi açık, Önerge sahipleri bir özeti ekler. diyor,
önerge sahipleri. Kendisi önerge sahibi değil.
BAŞKAN
Önerge sahiplerine imzalatalım.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, önergeyi kabul ettiğimi ifade ettim
grup başkan vekili olarak, şimdi imzalıyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
KAMER GENÇ
(Tunceli) Niye şimdi gidip atıyorsun imzayı o zaman?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Oradan niye
konuşuyor, anlamadık, buradan konuşsun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, bakın, şu ana kadar
yapılan tartışmalarda sizin konumunuz gölgelenmiştir.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
Korsanlık var.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Okunan
önergeye nasıl imza atıyorlar? Önerge okundu, şimdi imza
atıyor.
BAŞKAN Niye gölgelensin? Size
göre gölgelendi Sayın Hamzaçebi. Niye gölgelensin? Hiç de öyle değil
benim
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
Başkan, korsanlık var, korsanlık.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Siz hukuk
Efendim, bakın, görüyorsunuz
BAŞKAN Biraz önce yine aynı
şeyi Sayın Şandırda yaptık, konuşmayı
yaptıktan sonra imzalattık Sayın Hamzaçebi, her zaman
yaptığımız şey.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
Sayın Başkan, bir korsanlık var, korsanlık.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, lütfen
Bakın, rica ediyorum.
Yani, lütfen samimi olalım. Söyleyin ki Yahu, kusura bakmayın
Sayın Genel Kurul, bunu atlamışım. deyin, bari bir özür dileyin,
lütfen. Böyle bir şey olabilir mi?
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, ne
yapmamız gerekiyor imza konusunda?
SAKİNE ÖZ (Manisa) Önergeyi geri
çekmeniz gerekiyor.
BAŞKAN Konuşmasında
Sayın Elitaş kendisine ait olduğunu söyledi, geldi,
imzaladı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Ama bakın, şu ana kadar demek ki hukuksuz bir
önergeyi görüşüyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Olur mu öyle şey canım?
BAŞKAN Lütfen Sayın
Hamzaçebi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Bir önerge özeti, hukuken görüşülebilir bir önerge
değil.
BAŞKAN - Evet, tartışma
bitmiştir.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Tartışma niye bitiyor Sayın Başkan! Bu bir gece
yarısı önergesidir, bunu kabul etmemiz mümkün değil.
BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, usul tartışması
açıyorum efendim, usul tartışması
Bu şekilde devam
edemeyiz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Lehte
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Lehinde
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Aleyhte
VELİ AĞBABA (Malatya)
Aleyhte
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aleyhte
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Aleyhte
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul)
Lehte
RECEP ÖZEL (Isparta) Lehte
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
İlk başta ben söyledim, lehte.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Aleyhte Özgür Özel.
BAŞKAN O zaman tutanakları
isteyeceğim, kim önce, kim sonra istedi.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.24
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 23.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 135inci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Evet,
tutanakları getirttim, sırasıyla okuyorum:
Ali Uzunırmak
(Aydın) Lehte
Mustafa Elitaş
(Kayseri) Lehinde
Mehmet Akif Hamzaçebi (İstanbul) - Aleyhte
Veli Ağbaba
(Malatya) Aleyhte
Sonrasına
devam etmeme gerek var mı? Özgür Özel aleyhte, Mehmet Akif Hamzaçebi
tekrar aleyhte, Osman Aşkın Bak lehte, Recep Özel lehte.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır
Ben de istedim, niye kuraya dâhil etmediniz?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Yahu, kura mı olur Kamer Bey? Kura değil, sıra. Bunu
en iyi sen bilirsin.
BAŞKAN Evet,
usul tartışması açıyorum.
Lehte söz isteyen
Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili.
Buyurun Sayın
Uzunırmak.
XI.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.-
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (p) bendinin (1)
no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin işleme
alınmasının İç Tüzüke uygun olup olmadığı
hakkında
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, Parlamento gelenekleri çok uzun yıllarda oluşur,
teamüller çok uzun yıllarda oluşur. Divan, birtakım konularda
görüş alırken sadece, 2005ten öteye gidememektedir, 2008den örnek
vermektedir ve aynı iktidar partisinin çoğunlukta olduğu bir
Parlamento dönemine hep örnekler rastlamaktadır. Bu acı bir durumdur.
Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu 2002 yılında teşekkül etmedi.
Bize, uygulamalarda, teamüllerde 1930lardan, 1940lardan, 1960lardan,
1970lerden örneklerle 2005teki, 2008deki örnekleri destekleyen örneklemeler
yapmalıdırlar. Diğer türlü, aynı çoğunluğun
yıllarca süren tahakkümü altında çalışmış bir Parlamento
teamülü oluşmuş izlenimi gelir.
Değerli
milletvekilleri, buradaki tartışmada elbette ki önergenin
verilmesinden savunulmasına varıncaya kadar
arkadaşlarımızın bir telaş içine düştüğü
görülmektedir, bu da Başkanlık Divanının gözünden
kaçmamalıdır. Yani, verilen önergedeki maddenin uzunluğundan
önergenin gerekçesindeki imzasından başka alanlarına
varıncaya kadar doğru bir tartışma
yapılamamaktadır. Böyle bir Parlamento geleneği olmaz. Burada
korsan miting yapar gibi korsan kanun yapılamaz. Yani, bu kadar içerikli
bir teklifi, bu kadar içerikli bir kanunlaşma maddesini komisyonlardan,
Parlamentonun organlarından tartışmadan kaçırarak gecenin
bir vaktinde böyle, bu şekilde kanunlaştırma ne ülkenin ne sizin
ne de halkın menfaatine olur. Bu, sizlerin de menfaatine olmaz
değerli arkadaşlar.
Dolayısıyla,
bu tartışmada, ben, usul olarak Başkanın tercih ve
inisiyatif kullanarak İç Tüzükteki hükümlerin
Gelinen noktada, bu
önergenin Başkanlık Divanı tarafından görüşülmemesinin
Başkanlık Divanının lehinde olacağı kanaatini
taşıyorum ve son söz olarak bir şey söylüyorum değerli
arkadaşlar. Bu ülke hepimizin ülkesi, bu millet bizim milletimiz. Maalesef,
birtakım uygulamalarda AKP Hükûmetinin geldiği gün, devrin mescidi dırarı
olmuş gününe gelmiştir. (AK PARTİ sıralarından Allah,
Allah! sesleri)
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Hiç doğru değil.
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) Dolayısıyla, bu çok dikkat çekici bir noktadır. Bir
an evvel bu zoraki uygulamalardan AKPnin kaçınması gerekmektedir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Kot pantolonla gelmişsin.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Yasak değil, serbest.
MUHARREM VARLI
(Adana) Sana mı soracak her şeyi. Gel terbiye et, gel.
BAŞKAN -
Tutumumun aleyhinde söz isteyen İstanbul Milletvekili, Akif Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Özgür Özele devrediyorum efendim.
BAŞKAN Özgür
Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konunun İç
Tüzüke aykırı kısımlarıyla ilgili Sayın Grup
Başkan Ve kilimiz detaylı olarak
açıklamalarda bulundu. Bunları tekrar etmeden ve burada böyle bir
konuşma yapacak olmaktan büyük bir üzüntü duyarak, kendi adıma ve
Türkiye demokrasisi adına büyük bir kaygı duyarak sözlerime
başlamak istiyorum.
Anayasanın
135inci maddesi kamu kurumu niteliğinde meslek örgütlerinin
kurulmasını gerektiriyor ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği de 6235 sayılı Kanuna göre kurulmuş durumda.
Ayrıca, 3458de mühendis ve mimarlar hakkındaki Kanun. Bu kanunlar
Anayasadan güçlerini alıyorlar ve bu odalar kamu kurumu niteliğinde
meslek örgütleri. Dünyanın her yerinde, bütün demokrasilerde bu tip meslek
örgütleri var.
Bu meslek örgütleri,
eğer ülkenin demokrasisi gelişmemişse sadece bir çıkar
grubu gibi davranıyor ama demokrasi geliştikçe bunlardan birer sivil
toplum refleksi göstermesi bekleniyor. Aksi takdirde, sivil toplum refleksi
göstermeleri de onları ister istemez iktidarın yapmış
olduğu icraatlara karşı muhalif bir tavır içine götürüyor.
Gelişmiş demokrasilerde ülkeyi yönetenler bunu bir fırsat olarak
görüyorlar. Çünkü, kamu eliyle yapılan bazı icraatlar Parlamento
içindeki muhalefetin süzgecinden kaçmış olabilir, Parlamento
dışı muhalefetin süzgecinden kaçmış olabilir ama
siyaset dışı muhalefet odakları olarak bu sesler son derece
önemli ve ülkenin demokrasisine katkı sunan sesler. Ama,
gelişmemiş ülkelerde sivil toplum kuruluşu refleksi bir yana, bu
meslek örgütlerinden iktidarlar yandaşlık bekliyorlar, kendilerinden
taraf olmasını ve orayı ele geçirmeye çalışıyorlar.
Bunu yapamadıkları takdirde, taraf yapamadıklarında bu
sefer bertaraf etmeye çalışıyorlar. Taraf olmayanın
bertaraf olacağıyla ilgili bir söylem hepimizin
kulağının şurasında herhâlde asılıydı.
İşte, bu gece o bertaraf etme gecelerinden bir tanesi. (CHP
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Bitaraf olan o, bertaraf olan değil. Bitaraf olan
bertaraf olur.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Eğer, sadece size muhalif ve doğruları söylüyor
diye, gazetecilerden, milletvekillerinden, öğrencilerden sonra sıra şimdi
meslek örgütü yöneticilerine geldiyse -şu anda içeride, tutuklu olanlar-
ve onların örgütlerini nasıl yönettiklerini tarif eden
kanunlarına geldiyse, işte, bu gece belki de bu Parlamentoda
artık, gitgide diktatörleşen bir rejimin meslek odaları
üzerinden sarı öküzü talep etme gecesidir. Siz bu gece bunu
alırsanız, hepimiz bunu biliyoruz ki, Türkiye bunu bilsin ki
yarın, sıra diğer meslek odalarında, barolarda,
ardından sendikalarda ve en nihayetinde, herkes şunu bilsin ki siyasi
partilerdedir ve bu ülkeyi tek partili rejimden çok partili rejime geçiren
CHPnin taşıdığı onurun tersine
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla)
sizler bu ülkeyi tek partili bir rejime götürerek altını
çizeceksiniz.
Hepinize
saygılar, selamlar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Rahat olun, rahat!
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Özgür, sen tek partili dönemden gelmişsin.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Lehte söz isteyen
Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
mesele İç Tüzük 87ye aykırı olup olmadığıyla
ilgili. İç Tüzük 87 de açık ve net ve tasarı metnine
baktığımız takdirde, tasarı metninde 3194
sayılı
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tasarı değil teklif, teklif bir defa. Onu öğren öyle
gel. Teklif orası, tasarı değil.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
Kanunun 8nci maddesinin (b)
fıkrasında yapılan değişiklik ve onlara ilave edilen
bentleri ifade etmekte. Bu bent de nedir? İmar mevzuatıyla ilgili
bütün düzenlemeler İmar Kanununun 8inci maddesinde gerçekleştirilmiş.
Burada, başka kanunlardaki başka kurum ve kuruluşların
yetkisini ihlal edici herhangi bir düzenleme yoktur. Nitekim, 6235
sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununa
baktığımız takdirde, mesleki yeterliliklerini sağlamak
amacıyla, birlik ve dayanışmayı sağlamak üzere Anayasa
135inci maddeye göre kurulmuş bir meslek örgütüdür ama bu meslek örgütü
kendi kanununda ve Anayasada kendisine verilmemiş yetkiyi kullanarak bir
ücret almayla karşı karşıya kalmış.
Bildiğimiz kadarıyla 300 bin civarında mimar, mühendis var.
Şu getirdiğimiz düzenleme, 309 bin mimar, mühendisin en az 300 binini
çok yakından ilgilendiriyor, onların menfaatine, onların lehine
olan bir düzenleme. Belki 24 tane, 25 tane odanın yöneticilerini
rahatsız ediyor olabilir. (CHP sıralarından Hayır,
hayır. sesleri) Çünkü, çok yüksek alınan bedeller
karşılığında bu ortaya çıkıyor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Olur mu öyle şey!
MUSA ÇAM
(İzmir) Demokrasi anlayışınız bu mu Sayın
Başkan?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - 300 bin mimar, mühendisin bu kanun teklifinin bu
maddesindeki düzenlemeyi bildikleri takdirde, destek veren herkese
teşekkür edeceklerini ifade ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sendikaların aidat toplaması da işçinin menfaatine!
HALUK AHMET
GÜMÜŞ (Balıkesir) Tarihe geçiyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sendikada aidat toplanması işçinin menfaatine. dersin.
Allahım, ya Rabbim!
BAŞKAN
Sayın Özel, lütfen oturun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, bu konu,
1990 yılındaki bir yönetmelik çerçevesinde alınan ücretlerin
çeşitli kurum ve kuruluşların mahkemeye götürülmesiyle ortaya
çıkmış.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Avukatlar da baro aidatını ödemesin o zaman, yakında onu getireceksiniz.
İSMAİL
AYDIN (Bursa) Aynı şey değil!
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Aidatla bir ilgisi yok.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Yazıklar olsun!
BAŞKAN
Sayın Acar
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bazı belediyeler, bu imar yönetmeliğinin
-ki kurumun yaptığı yönetmeliğin- aykırı
olduğuyla ilgili karar almıştır. Bu kararı odalar
mahkemeye götürmüşler, önce yerel mahkeme odalar lehine karar vermiş
ama bu iş Danıştaya taşınmış.
DanıştayIN kanunda olmayan bir parayı odaların
alamayacağına hükmetmesiyle birlikte bu iptal edilmiş. Nitekim,
daha önceki yıllarda Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının bu konuyla ilgili yaptığı
yönetmelikler de var. Bu yönetmelikler yine odalar tarafından mahkemeye
intikal ettirilmiş ama mahkeme Danıştay kararıyla da
uygulamanın yani idarenin yaptığı uygulamanın
doğru olduğu kanaatine varmıştır.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Niye gece yarısı önergesi olarak getiriyorsunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Değerli milletvekilleri, bakınız, bu, meslek odası
mensuplarının lehine çok önemli bir düzenlemedir. Bu konuda
(CHP
sıralarından gürültüler)
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Yuh artık!
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Yuh!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sana yuh! Kim Yuh! diyorsa
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ben diyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, terbiyeli olun! Konuşmacıya,
kürsüye Yuh! diyemezsiniz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sen terbiyeli ol! Yalan söyleme! Allah, Allah!
Meslektaşların lehineymiş! Sen ne anlarsın meslekten?
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Gece yarısı önergesi! Yazıklar olsun! Ayrı bir
kanun teklifi olarak getirin, görelim. Niye önergeyle getiriyorsunuz?
BAŞKAN -
Sayın Acar, lütfen
Evet, aleyhte söz
isteyen Veli Ağbaba, Malatya Milletvekili.
VELİ
AĞBABA (Malatya) İlhan Demiröze devrediyorum sözümü.
BAŞKAN
İlhan Demiröz, Bursa Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gerçekten, AKP Grup Başkan Vekilini dinlerken on yıl Ziraat
Mühendisleri Odası Şube Başkanlığı ve iki
yıl Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İKK
Sekreterliğimi hatırlayarak ne acı konularla
karşılaştığımı ifade etmek istiyorum.
Birincisi, 6235
sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 27 Ocak 1954
yılında kurulmuş ve bugüne kadar
taşınmıştır. Bugün, ben ve sırada oturan
Sayın Bakan dâhil hepimiz burada oluyorsak, bu mesleği icra ediyorsak
6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
Kanunundan dolayı olduğunu ifade etmek istiyorum. Bir kere bunun
altını özellikle çizmek istiyorum, Bakanımız dâhil.
İkincisi,
önergeye bakıyorum arkadaşlar, hemen şuna itiraz edebilirsiniz:
Efendim, herkes verebilir. Ben o anlamda demiyorum ama etik anlamda, burada,
baroyla ilgili bir önerge olsaydı ben imzalamazdım. Bu imzaların
içerisine bakıyorum, bir tane Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden
bir arkadaşımız var, diğer arkadaşlarımız
diğer meslek gruplarından. Lütfen, arkadaşlar, sizin grup
içerisinde Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden ekmek yiyen,
evine şimdiye kadar buradan ekmek götüren hiçbir inşaat mühendisi,
mimar yok muydu arkadaşım?
İkincisi
(Gürültüler)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Odadan ekmek yenmez, meslekten ekmek yenir.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Geçiminizi
oradan mı sağladınız?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Arkadaşlar, ben
fikirlerimi ifade ediyorum ve buraya çıkan arkadaşlarımıza
da sizin gibi, o şekilde gülerek de hiç laf atmıyorum. Lütfen,
terbiyenizi takının. Lütfen, dinleyecekseniz dinleyin. Ben meslek
odalarıyla ilgili gerçekleri anlatıyorum. Gelirsiniz, burada cevap
verirsiniz arkadaşım.
Şunu ifade etmek istiyorum: Bu bir tesadüf müdür?
Gezi Parkıyla ilgili Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin
İkinci Başkanı tutuklanıyor,
tutuklandığının akşamı, bir bakıyorsunuz,
bir önerge geliyor. Neymiş? Meslek odalarının törpülenmesiyle
ilgili. Ben dilerim ki bu bir yanlış tesadüftür değerli
arkadaşlarım.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Bu konuyla
ilgili, daha önce de odalarla ilgili bir yasa teklifiyle geldiniz,
geliyordunuz. Bu teklif içerisinde bu maddelerin de hepsi vardı ama
tepkileri görünce, içinizden Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliğine
mensup arkadaşları görünce geriye çektiniz ve bir gece
yarısı, ansızın bu önergeyle odaları baltalamak üzere
bir önerge getirdiğinizi ifade etmek istiyorum.
Tarih bunu çok özel olarak yazacaktır diyor,
hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Yapılan tartışma neticesinde tutumumuzda
bir değişiklik söz konusu değildir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Zaten bir İç Tüzük
bildiğin yok ki, burada keyfine göre uygulama yaptın.
BAŞKAN 6235 sayılı Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliğinin kuruluş kanununun görev
tanımında belirtilen konuyu ilgilendirmediği gibi, getirilen
önerge 3194 sayılı Yasanın 8inci maddesinin
değişikliğiyle ilgili konu olduğu için, tutumumda herhangi
bir değişiklik söz konusu değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yazılanları bari oku,
yazılanları doğru oku!
AYTUĞ ATICI (Mersin) Acaba, hiç
hayatınızda tutum değişikliği yaptınız
mı Sayın Başkan, merak ediyorum.
BAŞKAN Yapmadım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yanlış uygulama yapıyorsun.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi okutuyorum
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Biz burada niye oturuyoruz? Gidelim.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Ne okunduğunu göremiyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Değişiklik
Önergesi Özeti (Madde 73/p1)
3194
sayılı İmar Kanununun 8 inci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin dördüncü cümlesi ile ikinci
fıkrasının üçüncü cümlesi yeniden düzenlenmek ve (c) bendinden
sonra gelmek üzere 10 adet bent eklenmek suretiyle yapılan düzenlemede;
Onaylanan
planların askıya çıkarılmasının yanı
sıra, idarelerin internet sayfalarında 30 gün süreyle ilan edilmesi,
parsel malikinin, mülkiyetiyle ilgili gelişmeleri zamanında takip
edebilmesi sağlanmaktadır.
Planlar ve uygulamalarının
Bakanlıkça belirlenen tanımlar, genel ve ruhsata ilişkin
esaslara uygun olarak gerçekleşmesi, planların Bakanlıkça tesis
edilen elektronik ortama aktarılması ve yapı
ruhsatının bu sistem üzerinden alınması
sağlanmaktadır.
Arazi
kullanımı ve yapılaşmada çok başlılık
ortadan kaldırılmakta, yapılaşma kararlarının
sadece mekânsal planlarla alınabilmesi sağlanmaktadır. İmar
Kanununun istisnası olan alanlarda ve korunacak alanlarda; üst kademe
planı Bakanlıkça onaylanan alanlarda alt kademe planların da Bakanlıkça
onaylanması, üst kademe planları Büyükşehirlerce onaylanan
diğer alanlarda ise onay yetkisinin Büyükşehir Belediyelerince
kullanılması sağlanmaktadır.
Üst kademe planlar
ile alt kademe planlar arasındaki uyumsuzlukların üst kademe plan
kararlarına uygun olarak giderilmesi, belirli bir alanla ilgili birbiri
ile çelişen farklı düzenlemelerin olmaması
sağlanmaktadır.
Plan müellifinin de
kamu idareleri gibi, hazırladığı plana ilişkin kurum
ve kuruluş görüşü alabilmesi sağlanmaktadır. Kurum
kuruluşların plana dair görüşünü en geç 60 gün içinde vermeleri
sağlanmakta, bu süre içinde görüş verilmezse, kurum veya
kuruluşun olumsuz bir görüşünün bulunmadığı kabul
edilerek planlamanın sürüncemede bırakılması
engellenmektedir.
Kentsel asgari
standartların, Bakanlıkça belirlenen esaslara uygun olarak çevre
düzeni planı ile belirlenebilmesi sağlanmaktadır.
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına; harita, plan, parselasyon ve
yapılaşma süreçlerini denetleme, gerektiğinde mevzuata
aykırılığı ortadan kaldırma ve ilgililer hakkında
işlem tesis edebilme yetkisi verilmekte, bu işlemleri
gerçekleştirmek üzere Bakanlık Merkez ve Taşra denetçilerini
yetiştirme görevi verilmektedir.
Büyükşehir
belediyesi sınırı il sınırı olarak belirlenen
alanlardaki köyler ve kırsal yerleşmelerin, büyükşehir
belediyesince aksine bir karar alınmadıkça veya plan
yapılmadıkça kırsal alan statüsünü sürdürmeleri ve köy
yerleşik alanlarında ruhsatsız ancak denetimli ve belgeli
yapı inşa edebilmeleri sağlanmaktadır.
Eskiden
yapılanlar da dahil köylerdeki konutlarda kırsal yapı belgesi
verilerek pansiyonculuk yapılabilmesinin önü açılmaktadır. Yola
cephesi olmayan parsellere yeni yapı yapılması engellenmektedir.
Mimari dokusu
nedeniyle önem arz eden köylerde muhtarlık katılımı ile köy
tasarım rehberlerinin hazırlanması ve yapıların bu
rehberlere inşa edilmesi sağlanmaktadır.
Köylerde ve
kırsal özellik gösteren yerleşmelerde yapılan etüt ve
projelerinin idarelerce veya Bakanlıkça yapılabilmesi
sağlanmaktadır.
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına; pilot olarak yerleşme
oluşturma görevi verilmektedir. Bu nitelikli yapı yapmak isteyenlere
proje ve uzun vadeli kredi desteği sağlanmaktadır.
Etüt ve projelerin
idare dışında farklı kurum ve kuruluşlarca
vizelenmemesi sağlanmakta, vize yapılmaması nedeniyle
müelliflerin mesleki faaliyetlerinin kısıtlanması
engellenmektedir.
Halihazır
harita, imar planları ve parselasyon planlarında farklı
müelliflerce yapılacak değişikliklerde ilk müellifin
görüşünün aranmaması sağlanmaktadır.
İdare
bünyesinde mimari estetik komisyonu kurulmakta, bu komisyonca özgün fikir ifade
etmediği belirlenen projelerin farklı bir müellifçe
değiştirilmesi halinde idarece ilk müellifin görüşünün
alınmaması sağlanmaktadır.
Özgün fikir ifade
etmesine rağmen eser sözleşmesinde farklı bir müellifçe
işleme yapılabileceğine ilişkin hüküm bulunan haller ile
eser bütünlüğünü bozmadığına, estetik görünümünü
değiştirmediğine, teknik, yönetsel amaçlar ve kullanım
amacı nedeniyle zorunlu olduğuna karar verilen
değişikliklerin müellifin izni olmadan yapılabilmesi sağlanmakta,
ancak mimari proje asgari hizmet bedelinin tamamlanan yapılarda yüzde
yirmisini, inşaatı süren yapılarda yüzde on beşini geçmemek
üzere talep halinde telif ücreti verilmesine dair hüküm getirilmektedir.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Mimar, mühendislerin kaç para alacağını
yazmamışız Bakanım. Yani, bu önergede, bundan sonra projede
kaç para alacaklarını yazmamış.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR(Trabzon)
İştirak ediyoruz efendim.
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Sadece Şu parayı alacak diye yazılmış,
başka bir şey değil.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
Sayın Başkan, bak bu önerge
gerekçesiz. Sayın Başkan, bu önergede gerekçe yok. 87nci maddede der
ki: Önergeler gerekçeli olarak verilir. Bu önergede gerekçe yok.
RECEP ÖZEL (Isparta)
Var, var; gerekçesi var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Böyle bir şey olur mu? Böyle bir şey olur mu ya?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim.
BAŞKAN
Gerekçesi var.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Okunan önergede gerekçe yok.
BAŞKAN E,
var gerekçesi Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim, yok burada. Mustafanın
imzaladığı şeyde gerekçe yok. Efendim, burada gerekçe yok.
BAŞKAN
Okuyun siz gerekçesini Muharrem Bey.
Gerekçe:
Önergeyle; 3194
sayılı İmar Kanunu hükümleri çerçevesinde
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, burada gerekçe yok.
BAŞKAN Var
efendim burada.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, bir şey söylüyorum size, cevap ver!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Genç, burada var, okutuyorum, gerekçeyi okutuyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Burada okunan önergede gerekçe yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, bir müsaade eder misiniz.
BAŞKAN
Okuyun lütfen siz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, burada gerekçe olacak.
BAŞKAN
Muharrem Bey, okuyun siz.
Gerekçe:
Önergeyle; 3194
sayılı İmar Kanunu hükümleri çerçevesinde; planların
ilanı yeniden düzenlenmekte; coğrafi verilerin tek bir merkezde
kayıt altına alınarak iş ve işlemlerde bu verilerin
esas alınması; alt kademe planların üst kademe planlara uyumu
için belli bir süre öngörülmekte; plan müelliflerinin de plana ilişkin
kurum görüşü alabilmesi sağlanmakta ve kurumlara görüş
bildirmeleri için süre tahdidi getirilmekte; kentsel asgari standartların
çevre düzeni planı ile belirlenebilmesi sağlanmakta; Bakanlığa
imar mevzuatına aykırılık hakkında işlem tesis
etme yetkisi verilmekte; köylerdeki yapılara işyeri açma ve
çalışma izni verilmesine ilişkin esaslar belirlenmekte;
Bakanlığa enerji verimli, iklim duyarlı ve ekolojik özellikli
plan ve projeler hazırlama, bu nitelikli yapılar inşa etme veya
bu amaçla uzun vadeli kredi desteği sağlama görevi verilmekte; plan
müelliflerinin hakları belirginleştirilmekte; idare bünyesinde
yapıların estetiği ile ilgili karar almak üzere mimari estetik
komisyonunun kurulması sağlanmaktadır.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, barolarla ilgili bir teklif var
mı? Siyasi partilerle ilgili bir teklif var mı? Sayın
Başkan, barolar da katıldı eyleme.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bir saniye
BAŞKAN
Efendim?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi, bakın, biraz önce önerge
özetini okuttunuz.
BAŞKAN
Oylamaya geçtik ama Sayın Hamzaçebi, böyle bir şey olur mu yani?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bir saniye
BAŞKAN
Tartışma yapıldı Sayın Hamzaçebi. Devamlı bunu
konuşacak değiliz. Usul tartışması yapıldı.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, izin verir misiniz, bir şey
açıklayacağım.
BAŞKAN Kabul
edenler
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bir saniye efendim.
Biraz önce önergenin özetini okuttunuz. (AK PARTİ sıralarından
Oylamaya geçildi. sesleri)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, böyle bir usulümüz var mı ama? Lütfen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bir şeyi eksik
yaptınız. Gerekçeyi okuttuktan sonra oylamaya sunmanız
lazım. Gerekçeyi okumadan
BAŞKAN
Gerekçeyi okudu efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi soracaksınız
Katılıyor musunuz? diye.
BAŞKAN
Hayır, sordum. Gerekçe
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, gerekçeyi okuduktan sonra sorulur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Tutanağa bakın, tutanağa, öyle şey olur mu? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Komisyona ve Hükûmete sordum katılıp
katılmadıklarını.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
O mülga oldu, o mülga oldu.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuttum, şimdi oylamaya sundum ben.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.06
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 135inci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
73üncü maddenin
(p) bendinin (2) no.lu alt bendi üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı yasa teklifinin 73-p nin 2.nolu alt
bendindeki Madde: 27nin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini
arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haluk Eyidoğan Hülya Güven
İstanbul İstanbul İzmir
Bülent Kuşoğlu İlhan Demiröz Doğan Şafak
Ankara Bursa Niğde
Büyükşehir
yasası nedeniyle, köyden, mahalleye dönüşen, bu nedenle köy tüzel
kişiliğine ait olan, ancak, ilçe ve Büyükşehir Belediyelerine
geçen tüm mera ve araziler, ilgili belediyeler tarafından satılamaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (p) bendinin (2) nolu alt bendinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural
Kütahya İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
73üncü maddesinin (p) bendinin (2)nci alt bendinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyor, ramazan ayının hayırlara
vesile olmasını temenni ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu madde, 3 Mayıs 1985 tarihli 3194 sayılı
İmar Kanununun 27nci maddesini değiştiren bir madde olup bu
madde, Anayasa Mahkemesinin 29 Ocak 2012 tarihli ve 2011/106 esas numaralı
2012/192 sayılı Kararıyla iptal edilen ve bu iptale
dayanılarak da 2 Nisan 2013 tarihinden geçerli olmak üzere altı ay
sonra yürürlüğe girecek olan kararı, hukuku arkadan dolanarak, hiçbir
kelimesini dahi değiştirmeden Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği
o metin olarak bu tasarıya, torba teklife konmuş bir maddenin
önergemizle teklif metninden çıkartılmasını amaçlıyoruz.
Sebebi şu:
Bir; Anayasa Mahkemesi, AKP hükûmetleri döneminde dönüştürülen üyelerden
oluşan bir mahkeme. Bu mahkeme dahi bunu geri göndermiş, usulen kanun
hükmünde kararnameyle değişiklik yapılmasını uygun
bulmamış, Gidin yeniden görüşün, buna göre kanun yapın. Demiş.
Ama bu mantığı göz ardı ederek hiçbir kelimesini dahi
değiştirmeden -aynen okudum, eski hâlini buldum, yeni hâlini buldum-
bir kelime dahi değiştirmeden bugün yüce Meclise getiriyorsunuz ve
milletvekillerinin oylarıyla Anayasa Mahkemesine, tabiri caizse Sen işini
bilmiyorsun, biz böyle yaparız. diyorsunuz. Bu sizin takdiriniz.
İkincisi: Peki,
kanun hükmünde kararnameyle ne yapıldı da Anayasa Mahkemesi bunu geri
gönderdi? Eski hâlini buldum, maddeyi okuyorum, şimdi ne
yapmışsınız, onu söyleyeceğim. Madde, eski
yürürlükteki kanunla İlgili madde: Belediye ve mücavir alanlar
dışında köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli
oturanların köy yerleşik alanları ve civarında ve
mezralarda yaptıracağı konut, hayvancılık ve
tarımsal amaçlı yapılar için inşaat ve iskân ruhsatı
aranmaz. Ancak, yapının fen ve sağlık kurallarına
uygun olması ve muhtarlıktan izin alınması gerekir.
Maddenin şu anda yürürlükte olan hâli bu. Buna dayanarak da köylerde
birçok insanımız tarımsal amaçlı tesisler kurdu, bununla
ilgili iskânlarını alıyordu.
Şimdi, Anayasa
Mahkemesinin iptal ettiği bu kanun hükmünde kararnamedeki değişiklikle,
hepinizin kendi memleketlerinde karşınıza çıkan,
ahırına elektrik bağlatamayan insanlarla
karşılaştık bundan dolayı. Değişiklik ne
getiriyor? Büyükşehir Yasasıyla büyükşehir içine giren tüm
köylerde büyükşehir veya belediye meclis kararı gerektiriyor,
büyükşehirlerde olmayan diğer köylerdeyse il özel idaresinin
kararıyla yapı ruhsatı ve oradaki plana uygun
yapılaşma öngörülüyor.
Değerli
milletvekilleri, bu, zaten var olan köylerdeki tesislerin
kullanılamayacağı bir düzenleme olup, bundan sonra birçok
köylünün göçüne yol açacak yeni bir düzenlemedir. Bundan dolayı zaten
2011den bu yana birçok insan mağdur oldu belki binlerce, on binlerce
insanımız köydeki ahırını, evini kapatıp duramaz
hâle gelmişti. Şimdi bu sorunlu hâli devam ettirelim diyorsunuz. Bu
inadınızı anlamak mümkün değil. Takdir yine sizlerin ama bu
şekliyle bu düzenleme, kesinlikle bu ülkenin yararına değil,
Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin de faydasına değil,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin de faydasına değil. Bunun teklif
metninden çıkarılması en doğru olanıdır. Var olan
yürürlükteki madde, okudum sizlere, bununla bu ülkede yaşayan
insanlarımız bir sıkıntıyla
karşılaşmadan bugüne kadar geldiler ama bu hâliyle geçmesi
hâlinde, inanıyorum ki önce sizin kapınızı çalacaklar ve
birçok sorunu siz çözmek zorunda kalacaksınız.
Önergemize
desteğinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yoklama talep ediyoruz efendim.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Özel,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Eyidoğan, Sayın Dinçer,
Sayın Şafak, Sayın Çelebi, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Atıcı, Sayın Toprak, Sayın Aksünger, Sayın
Özkan, Sayın Genç, Sayın Acar, Sayın Öz, Sayın Güven,
Sayın Çam, Sayın Moroğlu, Sayın Nazlıaka, Sayın
Ağbaba, Sayın Yüceer.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde
Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan
Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı yasa teklifinin 73-p nin 2. nolu alt
bendindeki Madde: 27nin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini
arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
Büyükşehir
yasası nedeniyle, köyden, mahalleye dönüşen, bu nedenle köy tüzel
kişiliğine ait olan, ancak, ilçe ve Büyükşehir Belediyelerine
geçen tüm mera ve araziler, ilgili belediyeler tarafından satılamaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen, Doğan Şafak, Niğde Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
DOĞAN
ŞAFAK (Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73üncü maddesinin (p)
fıkrasının (2) no.lu alt bendi üzerine söz almış
bulunmaktayım.
648
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 22nci maddesi ile 3194
sayılı İmar Kanununun 27nci maddesi Köylerde yapılacak
yapılar ve uygulanacak esaslar başlığıyla birlikte
değiştirilerek şöyle düzenlenmiştir:
Kanun hükmünde
kararnamenin bu maddesi kırsal alanın imar, planlama ve düzenleme
değişikliklerini içermekte ve tarım arazilerini bekleyen
tehlikeyi haber vermektedir. Buna göre, köylerde, mezralarda yapılacak
konutlar, tarım, hayvancılık amaçlı yapılar ve ticari
amaçlı yapılarda yapı ruhsatı aranmaz koşulu
getirilmektedir. Olası afetler açısından köylerde yaşayan halkın
gözden çıkarılması anlamına gelen bu değişikle
denetimsiz ve güvensiz, niteliksiz yapılaşma artacaktır.
Yine köy
yerleşik alanları imar planları kapsamı
dışına çıkarılarak 1950lerdeki uygulamalara geri
dönülmüştür. İktidarın denetimsizlik konusundaki
sınırsız arzusunun tırmandığı noktada, köy
yerleşik alan sınırları içinde ilk ve ortaöğretim
tesisi, ibadet yeri, sağlık tesisi, güvenlik tesisi gibi yapılar
için de imar planı şartı ortadan
kaldırılmaktadır.
Diğer yandan
Etüt ve projelerin sorumluluğu müellif olan mimar ve mühendislere aittir.
denilmekte ancak bu mimar ve mühendisler ile etüt ve projelerin ilgili meslek
odalarından onaylı olup olmamaları hususuna
değinilmemektedir. Biraz önce de bu, tartışmaya neden
olmuştu. Zira, ilgili kanun hükmündeki kararnameler bu konuyu da tekelleştirerek
bakanlığa, Anayasa ve yasalara aykırı olağanüstü
yetkiler tanımaktadır.
Değerli milletvekilleri, 27nci madde
değişikliği kapsamında yapılmış olan ve
sonuçları açısından en vahim düzenlemelerinden bir diğeri
ile de köy yerleşik alanı sınırları içinde ilk ve
ortaöğretim tesisi, ibadet yeri, sağlık tesisi, güvenlik tesisi
gibi halkın toplu olarak bulunduğu, plan kararlarıyla
düzenlemesi kamu yararı açısından zorunlu olan yapılar için
imar planı yapılması şartı ortadan
kaldırılmış, kırsal alanda plansız
yapılaşmanın önü tümüyle açılmıştır. 3194
sayılı İmar Kanununun 27nci maddesinde yapılan
değişikliğe bir bütün olarak bakıldığında,
iktidarın, planlamanın yanı sıra, ruhsatlı, denetimli
ve güvenli yapılaşma kurallarından vazgeçtiği, köylerde
yaşayan halkın kaderlerine terk edilmesini tercih ettiği
algısı oluşmaktadır.
6048 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
İmar Kanununda yapılan değişikliklerle, genel olarak
ülkemizde planlamaya ve yapılaşmaya ilişkin kurallarda, kamu
yararına, bütüncül planlama ve güvenli yapılaşma ilkelerine
aykırı düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Plansız ve
ruhsatsız yapılaşmanın ülke çapında
yaygınlaşmasına neden olacak somut adımlar
atılmıştır. İmar Kanununda yapılan diğer
bazı değişikliklerle de tarım alanlarında, meralarda,
yaylalarda talan ve yapılaşmanın önü açılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, kararname ile Yapı Denetimi Kanununda yapılan
değişikliklerde, ülkemizde denetim dışı
bırakılan yapıların sayısı, türü ve
dağılımında önemli değişimler
yaşanmıştır. Yapılan düzenlemeyle ülkemizdeki tüm
köylerin yanı sıra, belediyelerin yaklaşık olarak yüzde
70ini oluşturan, nüfusu 5 bin kişinin altındaki belediyelerin
sınırları içinde ve mücavir alanlarındaki
yapılaşmalarda yapı denetim sistemi dışına
çıkılmıştır. Bu hâliyle yapılan düzenleme, teknik
eleman açısından son derece yetersiz olan bu yerleşmelerde
yapı güvenliği açısından sonuçları önümüzdeki
yıllarda acı biçimde ortaya çıkacak çok önemli bir gerileme
anlamına gelmektedir. Depreme duyarlı imar ve bayındırlık
faaliyetleri adına bugüne dek atılmış tüm
adımların aksine yol açacak bu değişiklik, büyük ölçüde
kayıplara yol açacaktır.
Sözlerime burada
son verirken bu düzenlemeye karşı olduğumuzu ve olumsuz oy
vereceğimizi belirtiyor, bizim önergemizin daha doğru olduğunu
söylüyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Özel, Sayın Aslanoğlu, Sayın Dinçer,
Sayın Demiröz, Sayın Çelebi, Sayın Ağbaba, Sayın
Atıcı, Sayın Toprak, Sayın Gümüş, Sayın Genç,
Sayın Acar, Sayın Aksünger, Sayın Öz, Sayın Güven,
Sayın Çam, Sayın Moroğlu, Sayın Nazlıaka, Sayın
Yüceer, Sayın Akar, Sayın Seçer.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde
Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan
Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
73üncü maddenin
(p) bendi 3 no.lu alt bendi üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
73 üncü maddesinin (p) bendinin (3) numaralı alt bendiyle 3194
sayılı İmar Kanununun değiştirilmesi öngörülen ek 4
üncü maddesinin birinci fıkrasının sekizinci cümlesinde geçen
"bu yerlerin kiralanmak ve irtifak hakkı tesis edilmek suretiyle
tahsisine, tahsis sürelerine, tahsis bedellerine, tahsil edilen bedellerin
kullanım şekline," ibaresinin; "bu yerlerin kiralanmak
suretiyle tahsisine, tahsis sürelerine, yıllık kira bedeli
taşınmazın emlak vergisine esas metrekare birim bedeli
toplamının yüzde birinden az olmamak üzere tahsis bedellerinin
belirlenmesine, tahsil edilen bedellerin yarısı Hazine payı olarak
genel bütçeye gelir kaydedilmek, diğer yarısı ise ilgili
belediyeye veya il özel idaresine ait olmak üzere gelirlerin kullanım
şekline," şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli Yılmaz
Tunç Halide
İncekara
Giresun Bartın İstanbul
Adem
Tatlı Mehmet
Geldi Kemalettin
Aydın
Giresun
Giresun Gümüşhane
Sermin
Balık
Elâzığ
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bundan sonraki okutacağım iki önerge aynı
mahiyette olup, birlikte okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 73 ncü maddesinin (p)
fıkrasının (3) numaralı bendinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu İzzet
Çetin
İstanbul
İstanbul
Ankara
Aydın
Ağan Ayaydın Musa
Çam Ercan Cengiz
İstanbul
İzmir
İstanbul
Mahmut
Tanal
İstanbul
Aynı
mahiyetteki ikinci önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Mehmet Günal
Konya
Manisa Antalya
Alim
Işık Oktay
Vural
Kütahya
İzmir
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Sayın İlhan Demiröz, Bursa
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasıyla İlgili Tasarının
73üncü maddesinin (p) bendi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Ancak, buradan -hangi
şartlarda- zor şartlarda üretim yapan çiftçilerimize seslenmek
istiyorum: Onların bu torbadan ümitleri vardı, bu torbadan
onların da önlerini açabilecek, yeni ufuklar açabilecek bazı
durumların olacağını düşünüyorlardı ama gelin
görün ki maalesef, doluyla, su baskınlarıyla, sellerle
uğraşan, zarar ziyanlarının ödenmesini isteyen, Ziraat
Bankasına, tarım kredisine, sulama kooperatiflerine
borçlarının ertelenmesini isteyen çiftçilerimiz, KDVnin
düşürülmesini isteyen çiftçilerimiz maalesef havalarını
aldılar çünkü torbada onlarla ilgili bir karar yoktu. Şöyle bir karar
vardı: Hayvancılık yapıyorsanız meralardan
uzaklaşın. Artık meralar da sizin değil. diye yeni bir
öneriyle bu Hükûmet karşılarına gelmişti ve meralarda
onlar, bundan sonra -yem bitkilerini- hayvanlarını
otlattıkları yerlerde konutları, turizm tesislerini
göreceklerdi.
Değerli
milletvekilleri, AKP iktidarı döneminde 30 ilde Büyükşehir
Yasası, 2/B yasası, yer altı sularının denetime
alınması, orman içi ve orman bitişiği köylülerle ilgili
herhangi bir işlemin yapılmaması konusunda çiftçilerin önünün ne
kadar kesildiğini hep beraber biliyoruz. İşte bu maddeyle de
hayvancılığın, değil bitirmek, tükendiğini çünkü
meraların da artık onların ellerinden
çıktığını ifade etmek istiyorum.
Arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; çiftçiler borç içinde icralarla
uğraşırken tarladan uzaklaştılar,
tarlalarını da maalesef bıraktılar. Bunun da bu Hükûmetin
işine geldiğinin altını özellikle çizmek istiyorum ve
buradan seslenmek istiyorum: Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığımız nerede arkadaşlar? Onun köylülerin bu
sorunlarıyla ilgilenmeyip Sudanda arazi kiraladığını
da özellikle belirtmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, Mera Kanununda değişikliği 27 Şubat 2013
tarihinde yaptık yani dört ay önce yaptık, dört ay sonra yeni bir
yasa geliyor, yeni bir öneri geliyor. Neden, neden arkadaşlar? Çünkü bugün
Başbakanda olmayan yetkilerle donatılan Çevre ve Şehircilik
Bakanı böyle istedi. Neden? Meralarda inşaatlar yapılsın,
meralarda turizm yapılsın, hayvancılıkla ne işimiz
var. Biz hayvan da ithal ederiz, canlı hayvan da ithal ederiz, lop et de
ithal ederiz ama bu yerleri turizme kazandırırsak, yandaşlara
kazandırırsak
Karşımıza da hiç kimse
çıkmasın. Çıkmaması için de Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı böyle bir önerge getirdi.
Buradan soruyorum,
çiftçiler adına soruyorum: Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı bu konuyu bilmiyor muydu? Bu konuyu acaba Çevre ve Şehircilik
Bakanıyla hiç tartıştı mı? Yazık günah değil
mi? Bu meralar kimin meraları?
Arkadaşlar,
son günlerde Bursada yaşadık, diğer illerimizde, Erzurumda,
Aşkalede
Artık bir de meraların kırk dokuz
yıllığına kiralanması çıktı ama bu yasayla o
kırk dokuz yıllık da ortadan kalkıyor, tüm meraların
turizmin emrine, TOKİnin emrine, konut yapılmak üzere, belediyelerin
emrine verildiğini de buradan ifade etmek istiyorum.
Ve şunu da
söylemeden geçemeyeceğim: Çevre ve Şehircilik Bakanıyla sohbet
ederken şöyle demiştim: Sayın Bakan, bu kadar yetkiyle
donatılmanız sizi hiç korkutmuyor mu? İşte bugün o korkuyu
biz meslek odaları olarak, bir inşaat mühendisi olan
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İLHAN
DEMİRÖZ (Devamla)
Sayın Bakandan bizim odalarla ilgili
görevlerimizi tırpanlamasında gördüğümüzü ifade ediyor, hepinize
saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73üncü
maddesinin (p) bendinde verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biliyorsunuz, bu
maddeyle getirilmek istenen şu: Köy meralarının tahsis
amacı değiştirilerek tapuda Hazine adına tescil edilmesi ve
bu madde kapsamında değerlendirilmesi düzenlenmektedir. Yani köy
meraları köylünün elinden alınarak Hazineye devredilmekte, imar
işleri ve satışı konusunda Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı yetkili kılınmaktadır.
Şimdi, biz bir
yandan yaylalarda, meralarda
Tekir Yaylası var Adanada, burası
yaylak olduğu için, yayla olduğu için Türkiye Cumhuriyeti devletinin
tapusu olmasına rağmen bütün tapular iptal edilerek yeniden
satışa konu olacak birtakım düzenlemeler geldi. Buradaki
vatandaşların elinde devletin tapusu olmasına rağmen
buralar kendi ellerinden alındı, gerekçesi de buraların yaylak
olmasıyla alakalıydı. Şimdi, biz meraları
yerleşime açıyoruz yani köylülerimizin elinde olan meraları
yerleşime açıyoruz. Büyükşehir Yasasıyla, biliyorsunuz,
bütün köyler il sınırı, bütünşehir sınırı
kapsamına alındı, bütün bu meralarımızın,
yaylalarımızın yarın imara açılacağı bir
pozisyonla karşı karşıya geleceğiz.
Yani buradan
şunu diyebiliriz: Bunların hiçbiri olmaz. Ama oluyor. Bakın, ben
size bir örnek vereceğim, Çevre ve Şehircilik Bakanı da burada
olduğu için söylüyorum: Biliyorsunuz, televizyonlarda Ali
Ağaoğlu ata biniyordu Maslak Ormanında. Günlerce televizyonda
Ağaoğlu Maslak 1453 Projesi vardı. Bu, kamuoyunun
baskısı, sivil toplum örgütlerinin baskısı neticesinde
yerine gelmedi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı bunu
iptal etmek zorunda kaldı ama oradaki plan ve proje şuydu: Oraya, Ali
Ağaoğlu konut projesi yapıyor, oradaki Maslak Ormanı, millî
park olarak
Bakın, millî parkların plan devri Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına yapıldı ve bu planla
Ağaoğlunun inşaatıyla beraber eş zamanlı Çevre
ve Şehircilik Bakanlığınca burada, İstanbul Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının İl Müdürlüğünün
sitesinde- buranın planları yapıldı ve yerleşime açılacak
şekilde orada birtakım düzenlemeler yapıldı ama kamuoyuna
bunlar yansıyınca nitekim iptal edilme noktasına geldi.
Bakın,
şimdi buradan tekrar uyarıyorum: Maslak 1453te bir
yanlıştan dönen, kamuoyunun tepkisinden dolayı
yanlıştan dönen Orman ve Su İşleri
Bakanlığı, kamuoyundan gelen tepkilere dayanamayarak Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının İstanbul Çevre ve
Şehircilik İl Müdürlüğünün planlarını, -uygulama planlarını bile
askıya çıkardı, askıdaydı- yaptığı
düzenlemeyi iptal etti ama buradan yeni bir oluşum peşi sıra
geliyor. Bu ne biliyor musunuz? Parkormanı. İstanbul milletvekilleri
bilirler Parkormanı. Orası da İstanbulun en önemli
ormanlık alanlarından bir tanesi. Burası, bundan üç dört
yıl önce 3-3,5 trilyon liraya yıllık kirası bir kuruluştayken,
ne yazık ki şimdi 500 bin liraya bir başkasına devredildi.
Yani, üç dört sene önce 3,5 trilyon lira olan bir yer, nasıl 500 bin liraya başka birisine
devrediliyor? Şu anda İstanbul Çevre ve Şehircilik İl
Müdürlüğünde buranın planları yapılıyor. Burada
birtakım yerleşimler yapılacak. İsmine ne derseniz deyin.
Buradan Bakanı uyarıyorum: Maslak 1453 Ormanında olan ne
yazık ki Parkormanda olmak üzere. Bunlar, biraz önce TMMOBda
getirdiğiniz sivil toplum örgütlerinin devre dışı
kalmasından kaynaklanıyor.
Bakın, Orman
Mühendisleri Odasının seçimleri oldu, üç tane grup seçime girdi; bir
tanesi Çağdaş Ormancılar adında sol grup. Bir tanesi,
Bakanın arkasında olduğu, genel müdürün arkasında
olduğu, bölge müdürlerinin arkasında olduğu yani iktidar yanlısı
bir grup. Bir de ülkücülerin listesi dediğimiz bir grup girdi.
Bakanlığın bütün baskılarına rağmen, bölge
müdürlerinin bütün baskılarına rağmen, genel müdürlerin bütün
baskılarına rağmen bu seçimi ülkücü grubun listesi kazandı,
bu seçimin akabinde bölge müdürlüklerinde ülkücü gruba destek veren birçok
orman mühendisinin tayini çıktı ve bir bakıyorsunuz ki
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Oradan laf etme, senin baban da ormancı. O Antalyada
hangi baskıların olduğunu en iyi sen bilirsin, gel burada cevap
ver, burada cevap ver.
Onun babası da
bir zamanlar bizim listemizden adaydı ama
GÖKCEN ÖZDOĞAN
ENÇ (Antalya) Atıyorsun, öyle bir şey yok.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Bakın, oradan laf atıyor ama.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, lütfen.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Oradan laf atıyor. Gelsin, buradan cevap versin.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, Genel Kurula hitap edin, şahsileştirmeyin.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Teşekkürler Seyfettin, tamam, Seyfettin Bey, tamam.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Kürsüden cevap versin.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Burada babasını tartışmıyoruz.
Babasını niye karıştırıyorsun?
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Seyfettin Bey
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Ya, ne diyorsun?
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Babasını tartışmıyoruz,
saygılı ol biraz.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Eyvallah.
Buradan
konuşun buradan, oradan değil. Önerge sizde de var, hadi.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sen buradan laf atmasını
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, lütfen
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Seyfettin Bey
(Gürültüler)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Kürsüden konuşun, kürsüden.
Sayın
Başkanım
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum, evet.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım. (Gürültüler)
GÖKCEN ÖZDOĞAN
ENÇ (Antalya) Konuşalım.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Buyurun, cevap verin, oradan laf atmayın.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Dinçer, Sayın
Eyidoğan, Sayın Demiröz, Sayın Çelebi, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Özkan, Sayın Toprak, Sayın Gümüş,
Sayın Özdemir, Sayın Acar, Sayın Ağbaba, Sayın
Aksünger, Sayın Öz, Sayın Atıcı, Sayın Güven, Sayın
Çam, Sayın Moroğlu ve Sayın Dibek.
Evet, bir dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde
Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan
Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, bu madde başlangıcında
okuyarak Genel Kurulun bilgisine sunduğunuz ve şimdi tekrar ikinci
kez okuyarak görüşmelerini yapacağımız önerge içeriği
Anayasaya aykırıdır. Anayasanın 45inci maddesine göre,
meralar, yaylaklar, kışlaklar devletin hüküm ve tasarrufu
altındadır ve bu amaç dışında başka herhangi bir
amaçla kullanılamaz. Oysa görüşeceğimiz önerge, ilgili madde
içeriğinde birtakım değişiklikler yaparak, ilgili madde
içeriğine paralel olarak mera, yaylak ve kışlakların
Anayasanın 45inci maddesine aykırı bir şekilde imara
açılarak kiralanmasına izin veren bir içeriğe sahiptir. Anayasaya
aykırılığı tahsis kelimesinin arkasına
saklanmak suretiyle gizlenmek istenmiştir çünkü devletin hüküm ve
tasarrufu altında olan ve münhasıran Mera Kanununa göre köylülerin
yararlanmasına tahsis edilen yerler tahsis amacı
dışında kullanılamayacağı için kiraya
verilemezler. Ama önerge içeriği bunların kiraya verilmesini imkân
dâhiline sokmaktadır. Anayasanın 45inci maddesine açık bir
aykırılık söz konusudur, görüşülemez efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın Elitaş
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, mevcut tasarının
p/3 ek 4 maddesinde zaten bu düzenleme yapılmış, tahsisin
nasıl olacağı, tahsis bedellerinin nasıl tahsil edileceğiyle
ilgili bir düzenleme yapılmış. En son bu getirdiğimiz
önergede, biraz sonra işleme alacağınız önergede tahsis
bedellerinin nasıl paylaşılacağıyla ilgili bir
düzenleme yapılmış. Mera ve yaylaklarda geçici olarak
yapılacak bir yapılaşmanın, bu yapılaşmanın
da sınırının ne olduğu zaten madde metninde belirli.
Bu mevcut madde Komisyonda tartışılmış, Anayasaya
aykırı olup olmadığı da muhakkak ki orada dile getirilmiştir.
Bu verdiğimiz önerge sadece bu tahsis bedellerinin nasıl
paylaşılacağıyla ilgili bir düzenlemedir. O anlamda
Anayasaya aykırılık söz konusu değildir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, Anayasanın
45inci maddesi şu başlığı taşıyor:
Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında
çalışanların korunması. Madde 45, birinci
fıkrayı okuyorum: Devlet, tarım arazileri ile çayır ve
meraların amaç dışı kullanılmasını ve
tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak
bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve
hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve
gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını
kolaylaştırır. Çayır ve meraların amaç
dışı kullanılmasını önlemek devletin görevidir.
şeklindeki anayasal hükmü sizlerin bilgisine sundum.
Yine, 4342
sayılı Mera Kanunu, mera yaylak ve kışlakların hangi
anlama geldiğini gayet açık bir şekilde
tanımlamıştır. Mera tanımını okuyorum
sadece: Mera, hayvanların otlatılması ve otundan
yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla
kullanılan yerdir. Mera tanımı açık. Mera, hiçbir
şekilde bir yapılaşmaya, inşaata konu olamaz, kiralanamaz; bunlar
ancak tahsis edilebilir, köylüye tahsis edilebilir, bu amaçla kullanılmak
üzere.
Şimdi, Hükûmet
veya teklif sahipleri, önerge sahipleri tahsis kelimesinin arkasına
saklanarak Bu yerler yirmi dokuz yıla kadar varan sürelerle tahsis
kapsamında kiralanabilir. düzenlemesini yapıyor. Böyle bir şey
olamaz. Bu, Anayasanın 45inci maddesine çok açık bir şekilde
aykırıdır. Plan ve Bütçe Komisyonunda o maddenin
görüşülmüş olması, o şekilde geçmiş olması bu
önergenin Anayasaya aykırılığını ortadan
kaldırmıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Bir
açıklama yapabilir miyim.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Bakan.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bu maddede getirilen
hususlar aslında 1998 yılında çıkartılan Mera
Kanununda zikredilmektedir. Mera Kanununun 4üncü maddesinden bir pasaj
okumak istiyorum müsaadenizle: Mera, yaylak ve kışlaklar; özel mülkiyete
geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zaman
aşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz.
Ancak, kullanım hakkı kiralanabilir. Kiralama ilkeleri yönetmelikle
belirlenir. Bu Kanun 1998 yılında çıkmış ve kanunda
açıkça belirtilmektedir. Burada sadece, önergeyle kiralanmanın
nasıl taksim edileceği grup başkan vekilimizin ifade ettiği
gibi, anlatılmaktadır. Bunun dışında bir şey
yoktur ve kanuna, Anayasaya tamamıyla uygundur.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yerleşim amaçlı değil, geçici.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Burada
da imara açılmak söz konusu değildir, kesinlikle imara açılmak
söz konusu değildir. Meraların kullanılmasının
teminine yönelik en fazla binde 5ine kadar beş tane bakanlık
tarafından oluşturulacak komisyonla belirlenecek şekildeki
kullanımlarını belirtecek bir husus getirilmektedir.
Arz ederim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Bakan, demin ki olaydan sonra artık güvenmiyorum
size.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Bakan Genel Kurula eksik bilgi verdi.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Şaşırmadım zaten.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Görüştüğümüz sıra
sayısında yer alan ek madde 4e bakıldığında, bu
yerlerde yani kiralanacak olan meralarda, bodrum katla birlikte, 200
metrekareye kadar, 3 katlı binaların yapılabileceği
anlaşılacaktır. Yani, mera bu maddeyle açık bir
şekilde imara açılıyor. Bunun dışındaki bütün
bilgiler yanlıştır. Böyle olduğu hâlde, Merayı
koruyoruz, 4342 sayılı Mera Kanununda bu zaten vardır. demek
doğru değil, Mera Kanununda böyle bir şey yok. Mera Kanununun
doğru hükmünü Sayın Bakan okudu: Hiçbir şekilde özel mülkiyete
konu olamaz, daraltılamaz, inşaata açılamaz. Anayasa hükmü
doğrultusunda çıktı bu. Bu madde meraya tecavüz ediyor,
merayı yapılaşmaya açıyor, 45inci maddeye
aykırıdır, önerge görüşülemez efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Elitaş, buyurun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Sayın Hamzaçebinin
de açıkladığı gibi, madde metninde bodrum kat hariç 200
metrekareyi geçemeyen yapılaşmalar var. Madde metninin birinci
cümlesini okuduğumuzda: Mera, yaylak ve kışlakların
geleneksel kullanım amacıyla geçici yerleşim yeri olarak uygun
görülen
Mera, yaylak ve kışlaklardan kim faydalanır? Hayvancılıkla
uğraşan insanlar faydalanır. O insanların o bölgedeki
insani bir şekilde yaşam tarzlarını ve faaliyetlerini
sürdürebilmek için 200 metrekareyi geçmeyen geçici alanlar inşa
edilmektedir. Burada kimseye verilen değil, mera, yaylak ve otlaklarda,
kışlaklarda faaliyet gösteren insanların kullanımına
açılmış iyi niyetli bir düzenlemedir. Bu önerge de, bu
kiralamanın, biraz önce Sayın Bakanın okuduğu gibi,
kiralama bedelinin kimler arasında
paylaşılacağının anlaşılması için
yapılan bir düzenlemedir, Anayasaya aykırı bir durum söz konusu
değildir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, Başkanlığımıza verilen
değişiklik önergelerinin elbette Anayasaya uygun olması
gerekir. Ancak bu noktada Başkanlığımızın
yapabileceği değerlendirme, önergenin lafzıyla açık ve net
bir şekilde Anayasanın belli bir hükmüne aykırı görülmesi
durumunda işleme konulmamasıdır. Önergeyi işleme
aldığımızı belirtmiştim. Bunun haricinde
Anayasaya uygunluk veya aykırılık tespitinde bulunulması
Başkanlığımızın da yetkisinde görülmemektedir. Teklif kanunlaştıktan sonra
kanunların Anayasaya uygunluk denetimiyle yetkili olan Anayasa
Mahkemesine de götürülebileceği malumunuzdur.
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi okutuyorum
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Anayasa Mahkemesine gitme konusunda bize görevimizi
hatırlattığınız için size teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Hayır, size
hatırlatmadım, Genel Kurula söyledim Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Böylesi nazik bir görevden dolayı gerçekten
teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben de sizin
açıklamanızdan dolayı teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, devam edecekseniz usul
tartışması açacağım efendim, Anayasaya
aykırı bir önergedir, görüşülemez.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, Anayasaya
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi,
biraz önce de yaptık aynı şeyi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, İç Tüzük 84 belli.
BAŞKAN Usul
tartışması da açabiliriz ama sonuç ne olacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, biraz önce aynı şeyi yapmadık, bir
başka maddede farklı bir konuda usul tartışması
yaptık.
BAŞKAN Evet, açıyorum usul
tartışmasını.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aleyhte
VELİ AĞBABA (Malatya)
Aleyhte
AYTUĞ ATICI (Mersin) Aleyhte
AHMET AYDIN (Adıyaman) Lehte
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Lehte
BAŞKAN Efendim, aranızda
anlaşın, yoksa tutanakları istemek durumundayım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Hayır, tutanaklara bakın efendim, demin tutanaklara
baktınız, gene öyle yapalım.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Tutanak
gelsin efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, usul tartışması açmadan önce bir hususa
dikkat çekmek istiyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Tutanaklara bakalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, usul tartışması açmadan önce
BAŞKAN Sayın Elitaş,
sisteme girin, duyulmuyor efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkanım, usul tartışması açmadan önce bir
konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Bakınız, burada İç Tüzükün
84üncü maddesinde: Anayasaya aykırılık önergeleri
başlığı altında Bir kanun tasarı veya teklifinin
Genel Kuruldaki görüşülmesi sırasında tasarı veya teklifin
belli bir maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle
reddini isteyen önergeler, diğer önergelerden önce oylanır. deniliyor.
Şimdi, biraz önce
konuştuğumuz aynı mahiyetteki önergelerde Anayasaya
aykırılıktan dolayı bu maddenin görüşülmeyeceği
şeklinde bir ifade yok, ki iki siyasi parti grubu da aynı mahiyette
önerge vermiş, bu madde metninin tasarı metninden
çıkarılması diye önerge vermiş. Eğer Anayasaya
aykırı olduğunu düşünmüş olsalardı herhâlde
Anayasaya aykırılık önergesi verilir ve hepsinden de önce
görüşülürdü. Bu durumu Başkanlığın bilgisine
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Lehte söz isteyenler sadece Sayın
Elitaş ve Sayın Aydın; aleyhte söz isteyenler Sayın
Ağbaba ve Sayın Özel.
Usul
tartışması açıyorum
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, efendim, bir saniye.
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bakın, ben usul tartışması
açtım. Biraz önce de usul tartışması açtık, siz
sıralamayı tayin etmek açısından tutanakları
getirttiniz. Ayrıca, usul tartışması açan benim, aleyhte
söz isteyen benim, benim adımı da okumuyorsunuz.
BAŞKAN
Partinizden aleyhte söz isteyenler Sayın Ağbaba ve Sayın Özel
diyorum zaten.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Tutanakları görelim efendim, tutanakları.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) İlk ben istedim efendim, ilk ben.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
İlk Aytuğ Bey istedi, ondan sonra ben istedim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Biraz önce tutanaklardan tespit ettiniz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Önce ben istedim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Peki
efendim, tutanakları istiyorum efendim, tutanakları. Maksat
hasıl olmuştur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 00.58
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 135inci
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Usul
tartışması açmıştık, sıra meselesiyle ara
vermiştik.
Evet, şimdi
tutanakları okuyorum:
Başkan
Evet, açıyorum usul tartışmasını.
Özgür Özel (Manisa) Aleyhte
Veli Ağbaba (Malatya) Aleyhte
Aytuğ Atıcı (Mersin)
Aleyhte
Ahmet Aydın (Adıyaman)
Lehte
Mustafa Elitaş (Kayseri) Lehte
Başkan Efendim, aranızda
anlaşın, yoksa tutanakları istemek durumundayım.
Mehmet Akif Hamzaçebi (İstanbul)
Hayır, tutanaklara bakın efendim, demin tutanaklara
baktınız, gene öyle yapalım.
Aytuğ Atıcı (Mersin)
Tutanak gelsin efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun, Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi, efendim, tutanaklara
baktınız. Gerçekte bu işin ideal olanı bu lehte ve aleyhte
olan taleplerin iktidar ve muhalefet grupları arasında
paylaştırılmasıdır. Ama maalesef böyle bir yönetim
başarısını burada sergileyemiyoruz. Yani, burada örnek
veriyorum, şimdi, tüm sözleri neredeyse muhalefet almış,
iktidarın bir tane var.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Demin de öyleydi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Üç taneyi Cumhuriyet Halk Partisi
almış, doğru değil, Milliyetçi Hareket Partisi
konuşmak durumunda, Barış ve Demokrasi Partisi konuşmak
durumunda.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) İki lehte iki aleyhte.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Herkes sizin tutumunuz hakkında
görüşünü ifade etme olanağına sahip olmalıdır, bu
birincisi.
İkincisi,
biraz önce de aynı hata yapıldı, şimdi de aynı hata
yapılıyor. Ben sizin tutumunuzun İç Tüzüke aykırı
olduğu düşüncesiyle usul tartışması açıyorum.
Yani, ben konuşma talep ediyorum ama siz tutanak sırasına
bakıyorsunuz Sizin adınız burada yok ya da 5inci, 6ncı
sırada. diyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi Sayın
Başkan? Talep eden kişi benim. Yani, burada 1inci olarak aleyhte söz
hakkının benim olması gerekir.
BAŞKAN Tamam.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Biraz önce konuştum ama tutanaklara benim
adım 2nci sırada geçmiş olduğu için siz 2nci aleyhteyi
bana verdiniz, bu yanlış.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Tutanak dediniz, tutanak istediniz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Tutanağı siz istediniz.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi,
tutanağı isterseniz tekrar okuyayım: Efendim, aranızda anlaşın
-biraz önce siz bahsettiniz ya- yoksa tutanakları istemek
durumundayım. Bunun haricinde ne yapabilirim? Anlaşın
diyorum
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir saniye efendim.
BAŞKAN Bir saniye Sayın
Hamzaçebi, lütfen.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Peki, tamam, ben susuyorum.
BAŞKAN Anlaşın
diyorum, anlaşmıyorsunuz. Milliyetçi Hareket Partisi söz istemedi,
geriye kalan bir Cumhuriyet Halk Partisi, bir iktidar partisi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Söz istedik,
kayıtlara geçmemiş Başkanım.
BAŞKAN İkişer tane söz
istenmiş. Burada yapılması gereken, sizin isteğinize göre
Sayın Ağbaba veya Sayın Özelin yerine size vereceğiz,
vermemiz gerekir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, hayır Sayın Başkan, bakın
BAŞKAN Nasıl yapmamız
gerekir? O zaman anlaşın iktidar partisiyle, buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, bir saniye. Ama bakın şunda
önce mutabık kalalım: Usul tartışmasını talep
eden kişinin doğal olarak söz hakkı vardır. Yani tutanakta
talep ediyorum, etmiyorum
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, ben sizin söz hakkınız
olmadığını söylemiyorum ki.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ama Anlaşın. diyorsunuz bana,
Özgür Beyin veya Veli Beyin yerine konuşun. diyorsunuz. Bu olur mu
Sayın Başkan?
BAŞKAN Peki,
ikinci olarak kime vereceğiz aleyhte, onu belirleyelim. Tamam, tutanaklar
kaldı burada. Anlaşın Adalet ve Kalkınma Partisiyle.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, hayır, bakın, ben
Sayın Başkan, lütfen bakın, konuyu etraflıca anlatırsanız
Genel Kurul daha iyi değerlendirir. Biraz önce siz hiçbir isteğe
bakmaksızın tutanakları istediniz. Ben de size tutarlı
olmanız açısından O zaman şimdi de tutanakları
isteyin. dedim. Yoksa ben tutanaklara göre işlem yapılması
gerektiğini düşünmüyorum. Bu konu
BAŞKAN Peki,
Sayın Hamzaçebi, nasıl verelim sözü? Sizin söylediğiniz gibi
verelim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, izin verir misiniz cümlemi bitireyim.
Cümlemi bitireyim efendim. Böyle bir sorun yaşıyoruz sizinle.
BAŞKAN Bitirin,
buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Genellikle cümlemi bitirmeden müdahale
ettiğiniz için anlaşamıyoruz gibi bir konu oluyor.
Doğru olan,
dört konuşmanın iktidar ve muhalefet grupları arasında
paylaştırılmasıdır. Herkesin bir yarışa girip
burada Ben istiyorum, ben istiyorum. gibi söylemesine gerek yok. Bu Meclis
herhâlde bunu başarabilir.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Tamam Sayın Başkan,
itirazımız yok ona yani bir itirazımız yok.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, Milliyetçi Hareket Partisi istemedi.
Dolayısıyla iki aleyhte siz, iki de lehte Adalet ve Kalkınma
Partisine söz vermem gerekiyor. Ben tutanakları isteyeceğimi
söylemeden önce Aranızda anlaşın. diye söyledim, tutanaklarda
var. O zaman birinci konuşmacı sizsiniz, ikinci
konuşmacıyı siz belirleyin, iki de Adalet ve Kalkınma
Partisinden lehte söz isteyelim, kim konuşacaksa.
Buyurun efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır, bakın, burada dört siyasi
parti var. Birisi
BAŞKAN
Efendim, istemiyorlar, anladım da istemiyorlar Sayın Hamzaçebi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Sayın Başkan
BAŞKAN
Lütfen Sayın Elitaş
Sayın
Hamzaçebi, aleyhte buyurun lütfen.
XI.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER (Devam)
2.-
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (p) bendinin (3) no.lu
alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin işleme
alınmasının İç Tüzüke uygun olup olmadığı
hakkında
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce ayakta
söyledim. Bahsettiğim konudan sonra siz bir değerlendirme
yaptınız, o değerlendirme üzerine tekrar bir değerlendirme
yapacağım. Siz tekrar ikinci konuyu yani bu usul
tartışmasına ilişkin konuyu değerlendirerek Aranızda
anlaşın dedim, anlaşamadığınız için bu durum
doğdu. anlamında bir değerlendirme yaptınız. Tekrar
ediyorum, bir önceki usul tartışmasında siz hiçbir gruba
sormadan, aranızda anlaşın demeden Tutanakları alıp
bakacağım. dediniz yani bundan hiç söz etmiyorsunuz Sayın
Başkanım. Medeni bir şekilde bu konuşmalar herkes
arasında paylaştırılabilir. Herhâlde Başkanlık
Divanı ve buradaki 4 siyasi parti grubu bunu başarabilecek
durumdadır. 4 siyasi parti grubu bunu başarabilir ama
Başkanlık Divanı, Sayın Başkan, bu öncülüğü
gruplara maalesef yapmıyor.
Değerli milletvekilleri, maddenin
kendisi esasında Anayasaya aykırıdır. Anayasanın
45inci maddesi meraların korunması konusunda devlete görev
yüklemiştir. Meralar amaç dışı kullanılamaz.
Meranın tanımının ne olduğu da 4342 sayılı
Mera Kanununda açık bir şekilde tarif edilmiştir. Bu tarife
göre mera, hayvanların otlatılması ve otundan
yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla
kullanılan yerdir. Aynı kanunda yaylak
tanımlanmıştır. Yaylağın tanımı:
Çiftçilerin hayvanlarıyla birlikte yaz mevsimini geçirmek,
hayvanlarını otlatmak ve de otundan yararlanmak için tahsis edilen
yerdir. Kışlak yine, hayvanlarıyla birlikte çiftçilerin
kışı geçirmek üzere konakladıkları,
hayvanlarını otlattıkları ve otundan
yararlandıkları yerdir. Gerek Mera Kanununa göre gerekse bu kanunda
sizin Hükûmetiniz döneminde, 2013 yılında yapılan bir
değişiklik var bu tanımların olduğu maddede. Bakarsanız,
bu amaç dışında bu yerler kullanılamaz. Eğer herhangi
bir şekilde amacı dışında kullanılan bir yer var
ise tekrar bunları mera, yaylak ve kışlağa dönüştürmek
için gerekli olan harcamalar burayı bozanlardan tahsil edilir ve
buraları mera, yaylak ve kışlağa dönüştürülür; kural
budur. Buralar özel mülkiyete konu olamaz, sadece bu amaçlar için köylüye
tahsis edilir. Bakın, anahtar kavram tahsistir. Tahsis olan,
tahsise konu olan bir yer hiçbir şekilde kiralama konusu olamaz. Siz,
buraya, madde metnine -önerge değil, önergede de aynı şeyi
tekrar ediyorsunuz- bu yerlerin yirmi dokuz yıla kadar tahsis
kapsamında kiralanabileceğini söyleyerek Anayasa hükmüne
aykırı hareket ediyorsunuz.
Yine, bu yerlerde 3
kata kadar, 200 metrekareye kadar bina inşa edilebileceğini
söylüyorsunuz. Maddenin başına konulmuş olan Geçici
yerleşim amacıyla bu yerlerde bina yapılır. ifadesi gerçek
niyeti gizlemeye yetmiyor. Geçici yerleşim amacıyla 3 katlı
betonarme bina yapıyorsunuz. Bunun neresi geçici yerleşim?
Mızrak çuvala sığmıyor değerli arkadaşlar.
Açıkça Anayasaya aykırı bu.
Değerli
milletvekilleri, sözlerimi fazla uzatmayacağım. Önerge metni de fazla
bir şey getirmiyor, bunu daha kurumsal bir hâle getiriyor. Bir tek
irtifak hakkı ibaresini oradan çıkarıyor ama kiralamayı
olduğu gibi muhafaza etmek suretiyle madde metninde yer alan Anayasaya
aykırılığı devam ettiriyor.
Buralarda niyet
buraları köylüye kullandırmak olsa, hayvancılık yapan
vatandaşımıza kullandırmak olsa, onların o yerlerde
var olan o geçici yapılarını biraz iyileştirmek, biraz daha
kaliteli hâle getirmek olsa, buna da Evet. diyeceğiz ama niyet o
değil. Niyet, bu meraları, yaylaları, kışlakları,
buralardaki yapılaşma alanlarını köylünün elinden alarak
varlıklı kimselere vermektir yani köylü dışındaki
kimselere vermektir daha doğrusu. Dolayısıyla amacı
dışında kullanılmasını sağlamaktır.
Niyet iyi değildir. Niyet, köylünün elinden bu yerlerin
çıkmasına ve bu yerlerin doğal karakterinin bozulmasına
yöneliktir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Evet, lehte söz
isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Usul
tartışmasında üç dakika söz veriyorduk ama
yanlışlıkla beş dakika verdik. Buyurun, size de beş
dakika veriyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yaptığımız usul
tartışmasının esası İç Tüzük 84üncü maddeye göre
ama 63üncü madde çerçevesinde yapılıyor.
63üncü madde açık: Görüşmeye yer olup
olmaması
Görüşmelerine başladık zaten konuyla ilgili.
Başkanı gündeme veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışma usullerine uymaya davet
Zaten Meclisimizin değerli milletvekillerinin
verdiği oylarla gündem belirlenmiş.
bir konuyu öne alma veya geriye
bırakma gibi usule ait konular
Ki o da grup önerileriyle getirildi. Grup
önerilerinde araştırma önergelerinin konuşulması, gündemden
vazgeçip bu araştırma önergelerinin konuşulmasından sonra
yapılması şeklindeydi. O da, grup önerileri, bildiğiniz
gibi, usul tartışması çerçevesinde 63üncü madde
doğrultusunda görüşülüyor; onu da geçtik.
diğer işlerden
önce konuşulur. Yani şu anda 63e göre usul tartışması
açmamız yersiz.
İç Tüzükün 84üncü maddesi: Anayasaya
aykırılık önergeleri diğer önergelerden önce
konuşulur. Şimdi, bu önergeyi, yani görüşmekte olduğumuz
tasarının ek 4üncü maddesindeki, mera ve yaylaklara ilişkin
olan önergeyi savunan milletvekili -ki Cumhuriyet Halk Partisinin önergesini
savunan milletvekili- Anayasaya aykırılıkla ilgili bir şey
ifade etmedi. Madde gerekçesine baktığımda, Anayasaya
aykırılıktan dolayıdır
Madde metnine baktığımızda,
çıkarma önergesine baktığımızda, Anayasaya
aykırılıktan dolayı olduğu da ifade edilmemiş.
Eğer Bu madde Anayasaya aykırıdır. diye ifade edilseydi,
84üncü madde gereğince bütün önergelerden önce konuşulacaktı
ama gerekçeye baktığımızda, Anayasaya
aykırılık ifadesi gerekçesinde gösterilmiş ama
çıkarma maddesinde, diyelim ki bu maddenin Anayasanın 45inci
maddesine aykırı olduğundan dolayı
görüşülemeyeceği şeklinde bir önerge ifade etmiş
olsalardı zaten bu şekilde görüşülmüş olacaktı ve usul
tartışmasına da gerek kalmayacaktı.
Bir de değerli milletvekilleri, bakınız,
İç Tüzükün 63üncü maddesi bir sıralama ortaya koymuş. Biraz
önce söylediğim gibi, öne alma, gündeme davet etme gibi konularda
Başkanlığın tutumuyla ilgili herhangi bir usul
tartışması açmaya yetkisi yok. Bu yolda bir istemde bulunulursa
onar dakikadan fazla olmamak şartıyla
Ki bugüne kadarki uygulamalar
hep üç dakikaydı, Sayın Başkan bu sefer beş dakika verdi,
Yanlışlıkla verdim beş dakikayı. diye ifade etti.
Gelenek hâline gelmiş, yaklaşık dört yıldır falan üç
dakikalık bir usul tartışması yapıyoruz.
en çok
ikişer kişiye söz verilir. yani lehte 2, aleyhte 2 kişiye.
Başkanlık Divanı şu anda da olduğu gibi dört siyasi
parti isterse belki birer kişiye
Anlaştıkları takdirde
bunu da yapıyor ki grup önerilerinde de bunları yapıyoruz. En
çok ikişer kişiye söz verilebilir. Başkanlık Divanı
bir lehte, bir aleyhte de usul tartışmasında söz verebilir.
Nasıl ki Onar dakikayı geçmemek üzere diyen ifadede üç
dakikayı gelenek hâline getirdiyse Başkanlık Divanı da 4
kişinin konuşacağı şeklinde bir usulü, En çok
ikişer kişiye. diye bir lehte, bir aleyhte de bunu ifade ederek
uygulama imkânı bulmuş olabilir. Nitekim, bu da İç Tüzük 84üncü
madde çerçevesinde Anayasaya aykırılık önergelerinin olup
olmadığı, maddenin Anayasaya aykırı olup
olmadığı konusunda bir usule ilişkin bir
tartışmaysa iki kişiye de verebilir diye düşünüyorum. Bizim
buradaki tasarı metnindeki maddemiz ile ilave ettiğimiz önergede
şu ana kadar yapılmış mera ve yaylaklarda amacına
uygun olarak yerleşim yeri için ki 200 metrekareyi geçmemek üzere, bu da
bir komisyon vasıtasıyla gerçekleştirilecek- mevcut madde
metninde bunların tahsis bedellerinin ne olduğuyla ilgili
sınır yoktu. Şimdi bununla ilgili bir alt sınır
getirilmiş ve alt sınırda da yapılmış
yapılar ve yapılacak yapılar varsa, komisyon marifetiyle
verilecek izin çerçevesinde, bunların kiralarının alt
sınırı tespit edilmiş. Alt sınırı tespit
edilen kiraların da nasıl paylaşılacağı açık
ve net bir şekilde önergeyle düzenlenmiş. O anlamda
baktığımızda Anayasaya aykırı bir durumun
olmadığını ifade ediyorum. Başkanlığın
da Anayasaya aykırı olmadığı yönündeki
açıklamaları da doğru. Komisyonda Anayasaya
aykırılık tartışması varsa
yapılmış. Genel Kurulda Anayasaya aykırılık
önergesi verilmediğinden dolayı bunun yolu bellidir. Burada, Meclisin
iradesi doğrultusunda siyasi partilerin Anayasa Mahkemesine başvuru
hakları vardır. Bu çerçevede yapılacak işlem, önergenin
Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirine bırakılması,
diğer partilerin görüşlerinin hilafında bir sonuç
çıktıysa Anayasa Mahkemesine itirazda bulunulması gerekmektedir.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen
İlhan Demiröz, Bursa Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi tekrar ilerleyen bu saatte saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Evet, bugün Mera
Kanunuyla ilgili görüşlerimizi ifade ediyoruz. Mera Kanununun sayın
grup başkan vekilimin ifade ettiği gibi Anayasaya aykırı
olduğu kısımlarına hiç değinmeden kanunla ilgili
bazı konularda sizlerle fikirlerimi, görüşlerimi paylaşmak
istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, 4342 sayılı Mera Kanunu 25/02/1998 yılında
çıkarılmış. O günden sonra çok önemli olmayan
değişikliklerle bugünlere kadar gelinmişti. Ben, ayrıca
Mera Komisyonunda da çalışmış bir
arkadaşınız olarak söylüyorum, en son Tarım Komisyonunda
27/02/2013 tarihinde 6443 sayılı bir değişiklikle
karşımıza gelindi. Bunlardan bir tanesi: Meraların
vasıfları bozulmuşsa bu vasıfları bozanlar
tarafından yaptırılması, oradaki ilgili gelirlerin de
köylere veya il özel idaresine verilmesiydi. Birinci değişiklik
buydu.
Arkadaşlar,
ikinci değişiklik: 4342 sayılı Kanunun 12'nci maddesine
bir fıkra eklenmişti. Bu da, hayvancılık için gerekli
bakım, barınma, su ihtiyaçlarını karşılayacak
zorunlu hayvancılık tesisleri kurulabilir. Bu tesislerin taban
alanı, kiralanacak alanın yüz ölçümünün yüzde 1ini geçemez. Bu
oranı Bakanlar Kurulu artırabilir. Masumane diye düşündük çünkü
köylülerimizin, vatandaşlarımızın yaylada evleri
vardı, haklı olarak -hayvanlarını barındırma
anlamında- burada kendilerinin de barınması gerekiyordu ve biz,
bunu bu 12nci maddeye ekledik ama bunun arkasından bunun geleceğini
de kalbimizden geçirmedik değil. Neden? diyeceksiniz. Hemen akabinde,
işte bugünkü teklif geldi. Ne geldi? Mera, yaylak ve kışlak
alanları geleneksel kullanım amacıyla geçici yerleşme
yeriyle. ifadesi getirilerek buralar için özel imar yapacaksınız, projeyi
hazırlayacaksınız ve geleceksiniz, burada konutlar
yapacaksınız.
Arkadaşlar,
yani bu konuda
Tamam, tarımın bittiğini kabul ediyoruz.
hayvancılığın da bu noktaya geldiğini, saman ithal
edilecek noktaya geldiğini, bunu da kabul ediyoruz ama lütfen, köylerimize
ait bu meraların elden çıkmasına bu kadar seyirci
kalmayalım. Yani, dört ay önce gelen bir yasanın akabinde, bu defa
efendim, yerleşim yeri yapılabilmesi için, projelerle gelirseniz
turizm alanları yapmanız için, yok alt şeyi
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Yakında plazalar yapılır, AVMler
yapılır, hiç merak etmeyin.
İLHAN
DEMİRÖZ (Devamla) Arkadaşlar, Erzurum Aşkalede, Bursa
Yenişehir ilçesi Yeni Mahalle ve Gündoğanda, Karaköy, Karacaali, Mustafakemalpaşa,
Orhangazi köylerinde aynı durumlar söz konusu yani önceden bu konular
ortaya geliyor, arkasından bununla ilgili düzenlemeler geliyor. Nedir?
derseniz, bu yerlerde -arkadaşlarımız inceleyebilir, açıp sorabilir-
ihaleye çıkardılar; köyün ihtiyacı olduğu hâlde, köyün
ortak malı olduğu hâlde bir şahıs geldi, aldı.
Vatandaşlar, köylüler bunu, bu yerleri vermemek için üzerinde kendileri
çaba sarf ederek ödeyemeyecek miktarda burasında ihaleye girdiler. Ne
oldu? Bunlar iptal edildi. Yani, bunlara artık meydan verilmemesi
gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
Ve son olarak tabii
ki, Sayın Tarım Bakanının, ilgili bir iş
adamıyla, AKPli bir iş adamıyla İnternete düşen
konuşmalarının da
Bu konuyla ilgili de soru önergesi verdim
Sayın Bakana Bu doğru mudur? Bu konuyla ilgili, basında yer
alan haberlerle ilgili görüşlerini de sordum. Doğruluğunu
bilmiyorum ama benim bu sorularımın doğru olmasını
gerektiren neden arkadaşlar, işte bu. Diyor ki Sayın Bakanla
iş adamı görüşürken: Meralar çok değerli, petrolden daha
değerli. Bunları köylülere, çiftçilere veremeyiz. Sizi seviyorum
Sayın Bakan, çok teşekkür ediyorum, devrim niteliğinde bir mera
kanunu çıkarttınız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İLHAN
DEMİRÖZ (Devamla) O zaman, bizim de bunlara inanmak durumunda
olduğumuzu ifade ediyor, hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum,
sağ olun, var olun. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Lehte söz isteyen
Ahmet Aydın, Adıyaman Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tabii, gecenin bu
saatinde usul tartışması
Hem sürelerin biraz daha herhâlde üç
dakikadan beş dakikaya çıkması hem de aslında Sayın
Başkanım, İç Tüzük 63e göre ikişer kişi verme
zorunluluğu yok, en fazla ikişer kişi diyor.
Dolayısıyla, birer kişi de belki bu işe yeterli
açıklık getirebilirdi, bundan sonraki süreçte bu da uygulanabilir.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, öncelikle şunu ifade edeyim: Bir defa burada
bir niyet sorgulanmasına girildi, özellikle bir niyet okuyuculuğuna
âdeta girildi, işte Sizin niyetiniz bu değil de şu. demek
istendi. Burada bizim yaptığımız düzenleme tamamen o yöre
köylüleriyle alakalı, orada hayvancılıkla iştigal eden
kesimleri rahatlatan bir çözüm ve bunu yaparken de tabii ki Anayasanın
45inci maddesiyle alakalı olarak bir aykırı durum da söz konusu
değil. Orada, tarım arazileriyle, çayır ve meraların amaç
dışı kullanımı söz konusu değil, amacına
uygun bir şekilde kullanımı söz konusu. Şu anda, birçok
yörede, birçok otlakta, yaylakta var olan fiilî bir durum da var ama bu durum
çok daha ciddi sıkıntılara sebebiyet verebilir. Bunun kontrolü
yok, bunun düzeni yok, intizamı yok. Bununla ilişkin olarak, özel
idareden, valiliklerden başka türlü destekler de alamıyorlar,
elektrik gibi, su gibi başka sıkıntılar da
alamıyorlar. Burada bizim yaptığımız, tabii ki
merayı, yaylağı, otlağı amacı
dışında kullandırmak değil; tamamen de amacına
uygun ama bunu kullanırken de o işle iştigal edenleri
rahatlatmak tarzında, çok daha iyi bir şekilde, çok daha rantabl
yapmak lazım.
Özellikle bu
yapıların yöresel mimariyle olması şartı kanunda
düzenleniyor. Yine aynı şekilde yöresel malzeme kullanılması,
bu yapıların geçici yapı olması, bu yapıların
binde 5i aşmaması gibi hususlar zaten mevcut kanunda
dercedilmiş durumda, şu anda görüştüğümüz bu tasarıda
dercedilmiş durumda.
Dolayısıyla,
belli bir alanı aşmayacak, belli bir süreyi geçmeyecek, yöresel
malzemeyle ve yöresel mimariye uygun bir şekilde, işte o bir
barınak tarzında, o işle iştigal eden insanların bir
şekilde, daha rahat bir şekilde meradan, otlaktan, yaylaktan istifade
etmesini sağlayacak bir durum.
Yine, aynı
şekilde, getirdiğimiz önergeyle de 3194 sayılı İmar
Kanununun ek 4üncü maddesinin uygulaması sırasında bu madde
kapsamında kalan yerlerle alakalı. Bunların yıllık
kira bedellerinin ne kadar olacağını, bunların
amacını, kullanım şeklini falan getiren bir düzenleme de
değil önerge. Önerge, kira miktarıyla alakalı; bunların
yıllık kira bedellerinin ne kadar olacağı, tahsil edilen
kira bedellerinin hangi idareye, ne oranda verileceği konularındaki
tereddütleri gidermek adına ve bunu bir nizama, bir intizama oturtmak
adına verilen bir önerge. Yoksa, meraların amaç dışına
çıktığı gibi bir iddia, doğru bir iddia değil.
Bir başka
husus, yine usul açısından. Tabii ki İç Tüzükümüzün 84üncü
maddesi, Anayasaya aykırılık önergelerinin ne şekilde, ne
zaman görüşüleceğini çok iyi, net bir şekilde ifade ediyor.
Bunun için, eğer Anayasaya aykırılık önergesi olmuş
olsaydı, bu Anayasaya aykırılık önergesi diğer
önergelerden önce görüşülüp karara bağlanırdı ama böyle bir
önerge de yok ama böyle bir iddia var. Bu iddianın da gerçek
dışı olduğunu biz zaten ifade ettik. Kaldı ki bu
saatten sonra zaten Başkanlık Divanının bu Anayasaya
aykırılıkla ilgili bir karar vermesi de söz konusu değil,
böyle bir şey de mümkün değil. Bu iddiada olan arkadaşlarımızın
bu saatten sonra, kanun çıktıktan sonraki gideceği yol bellidir
ama ben sadece ve sadece şunu söylemek istiyorum değerli
arkadaşlar: Tamamen hayvancılıkla iştigal eden
insanların otlaklarda, yaylaklarda, kışlaklarda, meralarda bu
işi çok daha rahat bir şekilde yapıp ve bu köylüyü,
hayvancılıkla iştigal edenleri koruma altına almak
adına, onların derdine derman olmak adına biz bunu
yapıyoruz.
Onun
dışında, Anayasanın 45inci maddesinin ihlali söz konusu
değil diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bir açıklama
yapabilir miyim efendim?
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) İki şey söyleyeceğim:
Birincisi, Bu usul tartışmasında 4 kişinin
konuşması fazla. şeklinde bir değerlendirme yaptı
Adalet ve Kalkınma Partisinin grup başkan vekilleri.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Şart değil. dedim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Meclisin teamülleri, açılan usul
tartışmasında 2 lehte, 2 aleyhte konuşma
yapılmasıdır. Doğrusu, bunu
yadırgadığımı ifade ediyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) En çok iki kişi. diyor yani.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Teamülleri bari ellemeyin ya!
BAŞKAN
Yerleşmiş bir teamül var, doğru.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) İkinci olarak söyleyeceğim
şudur: Meralarda, yaylaklarda, kışlaklarda köylümüzün,
hayvancılık yapan vatandaşımızın
yapılaşmasında bir sorun yok. Elbette onların orada geçici
yapıları vardır. Bu yapılara hukuki bir temeli
kazandıralım ama maddeye dikkatle bakılırsa, madde, bu
vatandaşlarımız dışında, talep eden herkese bu
yerlerin kiralanabileceğini söylüyor, problem buradadır. Eğer
niyetiniz sadece köylülerimize, hayvancılık yapan
vatandaşlarımıza bu yerlerde 3 katlı yapı yapma
imkânı vermek ise gelin, onu buraya yazalım açıklıkla. O
burada yok. Talep sahiplerine kiraya verilir. diyorsunuz. İsteyen
herkese yani. Yanlış olan bu. Köylünün, hayvancılık yapan
vatandaşımızın, elinden çıkmasına neden olacak
bu.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, kanun tasarı ve teklifleri üzerinde verilen
değişiklik önergelerinin taşıması gereken şartlar
İç Tüzükün 87nci maddesinde gösterilmiştir. Bu kapsamda verilen ve
İç Tüzük şartlarına uygun bulunan önergeler işleme
alınmaktadır. İşlemini gerçekleştirdiğimiz
değişiklik önergesi de işleme alınmış
bulunmaktadır. Bir değişiklik önerisinin ancak yazılı
lafzıyla Anayasanın belli bir hükmüne açık ve net bir
şekilde yoruma veya değerlendirmeye yer bırakmaksızın
aykırı olması hâlinde işleme alınmaması söz
konusu olabilir. Usul tartışmasından önce
açıkladığım nedenlerle ve şimdiki ifade ettiğim
çerçevede, tutumumda bir değişiklik olmadığını
Genel Kurula belirtmek istiyorum.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı:
478) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
73 üncü maddesinin (p) bendinin (3) numaralı alt bendiyle 3194
sayılı İmar Kanununun değiştirilmesi öngörülen ek 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının sekizinci cümlesinde geçen bu
yerlerin kiralanmak ve irtifak hakkı tesis edilmek suretiyle tahsisine,
tahsis sürelerine, tahsis bedellerine, tahsil edilen bedellerin kullanım
şekline, ibaresinin; bu yerlerin kiralanmak suretiyle tahsisine, tahsis
sürelerine, yıllık kira bedeli taşınmazın emlak
vergisine esas metrekare birim bedeli toplamının yüzde birinden az
olmamak üzere tahsis bedellerinin belirlenmesine, tahsil edilen bedellerin yarısı
Hazine payı olarak genel bütçeye gelir kaydedilmek, diğer
yarısı ise ilgili belediyeye veya il özel idaresine ait olmak üzere
gelirlerin kullanım şekline, şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
Katılıyoruz efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle; 3194
sayılı İmar Kanununun ek 4 üncü maddesinin uygulanması
sırasında; bu madde kapsamında kalan yerlerin yıllık
kira bedellerinin ne kadar olacağı, tahsil edilen kira bedellerinin
hangi idareye ne oranda verileceği konularında
karşılaşılabilecek tereddütlerin ve yaşanabilecek
ihtilafların önlenmesi amacıyla, bu konularda açıkça düzenleme
yapılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunacağım:
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Altay, Sayın Dinçer, Sayın
Demiröz, Sayın Özkan, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Eyidoğan, Sayın Özel, Sayın Toprak, Sayın Gümüş,
Sayın Özdemir, Sayın Acar, Sayın Ağbaba, Sayın
Aksünger, Sayın Çam, Sayın Öz, Sayın Güven, Sayın Dibek,
Sayın Aydın.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar
ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
73üncü maddenin
(r) bendinin (1) numaralı alt bendi üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778)
nın 73 üncü maddesinin (r) bendinin (1) nolu alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim
Işık Oktay
Vural Cemalettin
Şimşek
Kütahya İzmir Samsun
"1) 7/6/1985 tarihli ve 3224 sayılı Türk
Diş Hekimleri Birliği Kanununun 11 inci maddesinin birinci
fıkrasının (f) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"f) Faaliyet alanı içindeki muayene ve tedavi
ücretleri ile ilgili rehber tarife teklifi hazırlayarak Birlik Merkez
Yönetim Kuruluna göndermek,"
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge
aynı mahiyette, birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/r-1 Maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Moroğlu
Eskişehir İstanbul İzmir
Hülya Güven Özgür Özel Aytuğ
Atıcı
İzmir Manisa Mersin
Kadir Gökmen Öğüt Ramazan Kerim Özkan
İstanbul Burdur
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Veli Ağbaba Binnaz Toprak Erdal Aksünger
Malatya İstanbul İzmir
Ertuğrul Kürkcü Haydar Akar
Mersin Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen, Ramazan Kerim Özkan,
Burdur Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Bayburt) Laf atayım mı ağabey?
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) İstediğiniz kadar atın.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; arkadaşım laf atmayla
başlamak istiyor. İstediğiniz kadar laf atabilirsiniz, müsait.
Ancak, her lafın da karşılığı var değerli
arkadaşlarım.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce diş hekimlerinin
fiyatlandırmasıyla ilgili bir önerge
Biz bunun yapılmasına
gerek görmüyoruz, kanun maddesinden çıkarılmasını istiyoruz
çünkü vatandaş zaten dişini sıka sıka ağzında
diş kalmadı, yapılacak diş de yok. Diş yaptırsa
da vatandaşımız, dişçilerimiz para toplayamıyor çünkü
vatandaşta para kalmadı. (CHP sıralarından
alkışlar) Bunu beraber biliyoruz çünkü ürettiği ürün para
etmiyor, sattığı materyal para etmiyor, eti para etmiyor, sütü
para etmiyor, buğdayı para etmiyor. Yani para nasıl
yapıyor? Yaptığı masrafı ancak alabiliyor, böyle bir
durum söz konusu. Bunlarla ilgili bir iyileştirme yapmadık.
Diş hekimleri
diyoruz
Bakın, torba yasayı görüşüyoruz, veteriner hekimler
için bir şey yapmadık, veteriner sağlık teknisyenleri için
bir iyileştirme yapmadık, ziraat mühendisleri için yapmadık,
ziraat teknikerleri, ziraat teknisyenleri için yapmadık, zooteknistler
için, gıda mühendisleri için
Açın Twitterlarınızı,
açın maillerinizi, hepsinde ziraat mühendisleri, zooteknistler, gıda
mühendisleri sizlerden bir şeyler bekliyorlar, bir müjde bekliyor. Kadro
anlamında müjde bekliyor, özlük hakları anlamında müjde bekliyor
ama bunlarla ilgili bir iyileştirme şu ana kadar
yapılmış değil. Bunun üzüntüsünü yaşıyoruz, bu
yapılmalıydı, bu Meclis bunu yapmalıydı. Aranızda
ziraat mühendisleri var, veteriner hekimler var, gıda mühendisleri var,
zooteknistler var. Yani, ne müjde götüreceksiniz? Yarın, burada, Meclis
bitiyor, kapanıyor; bölgelerinize gideceksiniz, bazıları tatil
beldelerine gidecek, o vatandaşa ne diyeceksiniz, üreticiye ne
diyeceksiniz, yaylalarda çalışan insanlarımıza ne
diyeceğiz?
Bakın, arkadaşlar, yaylalarda tehlike görüyoruz,
yaylalarda yapılaşma diyorsunuz, 3 kat yapılaşma.
Yapılaşma, sıfırdan 3 kat mı, yamaçtan 3 kat mı?
Yapılaşma var, 9 kat. Yamaca veriyor sırtını, önden
giriyorsunuz 3 kat, alttan giriyorsunuz 9 kat. Bir yapılaşma söz konusu,
yaylaların bozulması söz konusu. Biz, onun için, köylülerimizin
oradaki bir ağılına, yaptığı araç ve gereçler
için koyacağı bir sundurmaya karşı değiliz kesinlikle.
Yaylalar korunsun, meralar korunsun istiyoruz. Meralar hepimizin ortak
malı, Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan 76 milyonun ortak değeri
bu meralar. Bu meralar korunsun. Bakın, meralar korunmuyor
arkadaşlarım. Meralar, bakım anlamında korunmuyor,
hayvancılık anlamında korunmuyor. Bunun için, bütün niyetimiz bu
meraların korunması anlamındadır. Yapılaşmaya
müsaade etmeyelim. O yerlere bakıyorsunuz, Toprak Koruma Kanunu
yapıyoruz toprak korunmuyor, Mera Kanunu yapıyoruz mera korunmuyor.
Gidin şuradan, çıkın, Polatlıya kadar gördüğünüz
topraklar, birinci sınıf tarım arazileri, inşaatlarla dolu.
Nedir bu? Bir toprağın olması için yüz yıllar gerekiyor.
İkinci konut, üçüncü konut, dördüncü konut
Bunun önüne geçmemiz
gerekiyor. Toplu konut var, toplu konut gayet güzel, bu yapılması
gereken ama yatay bir yapılaşmaya geçiliyor, binlerce dönüm arazi,
tarımda kullanmamız gereken arazimiz perişan ediliyor. Bunun
için, feryadımız bunun için.
Değerli arkadaşlarım, bakın, müjde
götürün dedim. Yani, önergelerimiz kabul edilmiyor, önerilerimiz kabul edilmiyor.
Uyarı, öneri yok. diyorsunuz; uyarı, öneri çok arkadaşlar ama
kabul etmiyorsunuz. Ben buraya geldim, on iki yıldır milletvekiliyim,
bir tane, Cumhuriyet Halk Partisinin veya Milliyetçi Hareket Partisinin
verdiği önerge sizler tarafından kabul edilmedi.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Edildi ya, edildi, daha dün edildi.
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Yanlışlıkla edildi.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Bakın, şimdi, o, bir yanlışlıkla
kabul ettiğiniz önerge oluyor. Arkadaşlar, onları görüyoruz ama
burada ortak aklı kullanmamız gerekiyor, ortak akıl
kullanılmıyor. Söylemde geliyoruz, konuşuyoruz aramızda,
kuliste konuşuyoruz Haklısınız ama zamanı var
Arkadaşlar, o zaman bu zaman.
Değerli
arkadaşlarım, onun için, bakın, bu önerge kanun maddesinden
çıkarılması önergesi. Güzellik yapmak için zamanımız
var, önümüzde zamanımız var. Bakın, ziraat mühendisleri,
veteriner hekimler, ziraat teknisyenleri, sağlık memurları
sizlerden özlük hakları anlamında ve kadro anlamında bir
iyileştirme bekliyor.
Ben, Komisyon üyesi
arkadaşlarıma, Tarım Komisyonu üyesi arkadaşlarıma da
sesleniyorum: Onların bir önerge vermelerini, o önergelerin de muhalefet
tarafından destekleneceği müjdesini vermek isterim.
Buraya uyumaya
gelmedik, iş yapmaya geldik. Hepinize saygı, sevgi sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, Başkanlık Divanına seçilen Bolu Milletvekili
Fehmi Küpçü Beye başarılar diliyoruz. Kendisini kutluyorum.
(Alkışlar)
Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen
Ertuğrul Kürkcü, Mersin Milletvekili.
İHSAN ŞENER (Ordu) Ertuğrul Bey, sakin
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Heyecanlanan sizsiniz
daima, ben iyi gidiyorum.
Sevgili arkadaşlar, önce, diğer
arkadaşlarımızın niye burada olduğunu bilmiyorum ama
benim gerekçem, bu akşamüzeri ağır bir çene operasyonu
geçirdiğim için, çenem düştüğünden değil de dişim
düştüğünden
Dinleniyordum, seçmenlerimizin uyarısı üzerine
buraya gelmek gerektiğini anladım, geldim o yüzden. Yokluğumuz
için özür dilerim fakat Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar konuşmam
için bir fırsat sağladılar, onlara da bu dayanışma
için teşekkür ediyorum. Sanıyorum ilk kez böyle bir çapraz bağ
aramızda kuruluyor, sizlerin de zorda kaldığınız
zamanlarda bu desteği alacağınızdan şüpheniz
olmasın. Herhâlde, aslında daha iyi bir Meclis böyle olabilir.
Şimdi,
birincisi, bu bir torba yasa meselemiz var, hep birlikte bunu biliyoruz. Zaten
böyle bir torbanın mevcudiyeti dolayısıyla, gece
yarısı, apansız, aslında gündemde olmayan bir meseleyle
karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu torba işinden
vazgeçmenizi tavsiye ediyorum arkadaşlar. Sonunda yapılan iş,
aslında sizler tarafından bile yeterince bilinmediği için gece
yarısı kendi kanun teklifiniz aleyhinde oy kullanmak durumuna düştünüz
yani bu durumu biliyorsunuz. Böyle olmaz, böyle yapmayacağız. Fakat
burada bizi birinci dereceden ilgilendiren mesele, apansız, kanunun
muhatabı olan kuruluşlarla herhangi bir biçimde
görüşülmemiş, kamuoyunda paylaşılmamış, bir
yaygın tartışma devresinden geçmemiş yasaların buradan
çıkartılabilmiş olması.
Artık, buradan
geçtiği için Anayasa Mahkemesinde görüşülecek olan 3194
sayılı İmar Kanununun 8inci maddesinde
yaptığınız değişiklik hakkında bir çift söz
söyleyip bu söz hakkımı kullanmak istiyorum. Bu kanunun (i)
maddesinde aslında Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine ve
onun bağlı odalarına tanınmış olan bir hakkı
kaldırdınız. Anayasanın 135inci maddesine göre bir kamu
kuruluşu niteliğinde olan TMMOBnin üyeleriyle kurması mümkün
olan biricik ilişki biçimini yasayla devreden çıkarttınız,
vize ve buradan doğan gelir haklarını Şehircilik
Bakanlığına devrettiniz.
Şimdi, sevgili
arkadaşlar, bunun önceden bu yasada olmayıp bu gece yarısı
buraya gelmesi, Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı
Sayın Mücella Yapıcının bu gece sorguda olmasıyla
yakından ilgilidir. Gezi Parkının öcünü almaktadır
Hükûmet. Bu iyi bir şey değil. Bu iyi bir şey değil,
şundan ötürü iyi bir şey değil: Bakın, sizin bu akşam
yaptığınız şeyi 24 Mart 2011 tarihinde meşhur müteahhidimiz,
İstanbulun her tarafına, ormanlara, çayırlara, meralara,
mahalle ortalarına binlerce, on binlerce dairelik apartmanlar diken,
AVMler diken, kentler diken Ali Ağaoğlunun şu talebini ne
kadar net karşılıyor. Der ki Ali Ağaoğlu 24 Mart
2011de: Yetkim olsa mimarlar odası ve STKlarını
kapatırım. Sadece ve sadece açgözlülük, hırs,
tamahkârlığın yol gösterdiği bu müteahhidin talebini bu
gece yarısı yerine getirmiş olmuyor musunuz? TMMOByi ve onun
bağlı kuruluşlarını, üyeleriyle kurabilecekleri biricik
pozitif ilişki durumundan yoksun bırakıp üyelerle kuruluş
arasında hiçbir bağ olmaksızın ve meslek deontolojisini
kontrol edebilecek hiçbir kurum bırakmaksızın buna son
veriyorsunuz.
Hatırlayın,
Başbakanınız bundan dört beş yıl önce Rizede
etrafındaki binalara bakıp şöyle demişti: Hain, kötü
binalar yapaysuz, böyle olmaz. Peki, bunu kim denetleyecek? Bunu ancak
mimarların, mühendislerin odaları denetleyebilirdi. Şimdi, bu
yetkiyi onlardan aldınız, Şehircilik Bakanlığına
verdiniz, kendi kendine sadece ve sadece onay üretebilecek bir kuruma meslek
deontolojisini emanet ettiniz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Devamla) Mimarlar odasına, TMMOBnin köküne kibrit suyu ekmeye
hazırlandınız. Odalar, mimarlar, mühendisler buna razı
olmayacaklardır, bundan haberiniz olsun.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Devamla) Sakın ha, sokağa çıktıklarında
darbe yapıyorsunuz demeyin çünkü darbeyi bu gece yarısı siz
yaptınız arkadaşlar.
BAŞKAN Evet,
aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (r) bendinin (1)
nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Cemalettin
Şimşek (Samsun) ve arkadaşları
"1) 7/6/1985 tarihli ve 3224 sayılı Türk
Diş Hekimleri Birliği Kanununun 11 inci maddesinin birinci
fıkrasının (f) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"f) Faaliyet alanı içindeki muayene ve tedavi
ücretleri ile ilgili rehber tarife teklifi hazırlayarak Birlik Merkez
Yönetim Kuruluna göndermek,"
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle ifade
düzeltmesi yapılmaktadır.
Komisyonda Teklifle
ilgili sağlıklı ve verimli bir görüşme
yapılamamıştır. Komisyon görüşmeleri boyunca hangi
düzenlemelerin ne amaçla ve hangi gerekçeyle yapıldığı
konusunda bilinmez bir tavır sergilemiştir. 71 adet kanun ve kanun
hükmünde kararnamede 142 maddelik değişiklikler yapılmasına
rağmen; vatandaşlarımızın yaşadığı
sorunlara çözüm getirecek konuları bir-iki husus dışında
bulmak mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali
statüsüne ilişkin çok sınırlı değişiklikler
getirmektedir. Dolayısıyla bu düzenlemede beklentiler
karşılığını bulmamış, umutlar hayal kırıklığına
dönüşmüştür.
Kamuda
sağlıklı ve tutarlı bir personel politikası uygulanmamaktadır.
Personel Rejimi nesnellikten uzaklaştırılmış, istihdam
rejimi bozulmuştur.657 sayılı Kanun, geçici işlerin
ifası için istisnai hallere münhasır olmak üzere sözleşmeli ve
geçici personel istihdamını mümkün kılmıştır. AKP
döneminde bu istisnai uygulamalar asıl istihdam şeklinin önüne
geçmiştir. Ayrıca, AKP döneminde sözleşmeli ve vekil olarak
işe alınanlar, daha önce çıkarılan kanunlar ile memur
kadrolarına alınmış, ancak tekrar sözleşmeli ve vekil
atama yapılmasına devam edilmiş, şimdi de bunların
bazıları tekrar memur kadrolarına alınmaktadır.
Bu yanlış
uygulamalar ile birlikte, birçok mağduriyet ortaya
çıkmıştır. En büyük mağduriyet ise bu istisnai
yollarla iş bulamayan işsiz gençlerimizdir. Bunlar girdiği
merkezi sınavı kazanıp ataması yapılamayan, bir türlü
sıra gelemeyen ve sıra gelmeden de kadroları istisnai yollarla
doldurulan milyonlarca işsiz vatandaşlarımızdır.
Hükümetin bu yanlışı, bu haksızlığı derhal
durdurması gerekir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 02.01
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 02.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 135inci
Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada
yer alan, Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda
Değişiklik Yapılması İlişkin Kanun Teklifi ile
Millî Savunma Komisyonu raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Sözleşmeli Erbaş ve Er
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin; Türk Silahlı Kuvvetleri
İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/795,
2/64) (S. Sayısı: 479)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sözlü soru
önergeleri ile alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 10 Temmuz 2013 Çarşamba günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 02.02