TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
136ncı
Birleşim
10
Temmuz 2013 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Emrullah İşlerin, Mısırda yaşanan olaylara ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın, Iğdırın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun, Polatlı çiftçisinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın gündem dışı konuşması sırasında Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın, Kars Milletvekili Yunus Kılıçın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin, Elâzığ ilinde tarım ve hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/711)
2.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin ve 20 milletvekilinin, emniyet teşkilatı mensuplarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/712)
3.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 20 milletvekilinin, Türkiyede seracılığın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/713)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve 22 milletvekilinin 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2013 Çarşamba günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, Çorum Milletvekili Tufan Köse ve arkadaşları tarafından emniyetin, idarenin ve adliyenin şüpheli kamu görevlilerine müsamahalı davranıp davranmadığı, davranıyor ise bunun daha sonra meydana gelebilecek benzer olaylara olabilecek etkilerinin araştırılması amacıyla 10/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2013 Çarşamba günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin Anayasaya ve İç Tüzüke uygun olmadığına ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin Anayasaya ve İç Tüzüke uygun olmadığına ilişkin tekraren açıklaması
5.- Sinop Milletvekili Engin Altayın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun Genel Kurulu yönetme usulüne ilişkin açıklaması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/498) (S. Sayısı: 173)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478)
5.- Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İncenin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479)
X.- DÜZELTİŞLER
1.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın, CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bir ifadenin tutanaklara yanlış geçtiğine ilişkin
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin işleme alınmasının ve Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun tutumunun İç Tüzüke uygun olup olmadığı hakkında
2.- Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin işleme alınmasının ve Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun tutumunun İç Tüzüke uygun olup olmadığının tekraren görüşülmesi hakkında
XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda şap hastalığının önlenmesine,
Ardahanda hayvancılığın desteklenmesine,
- Erzincan Milletvekili Muharrem Işıkın, Erzincanda köylerde yapılan mera tespit, tahdit ve teşhis işlemlerine,
- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın, çiftçi sayısına ve tarımsal desteklere,
- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, hayvancılıkta yaşanan çeşitli sorunlara,
- İstanbul Milletvekili Melda Onurun, GDOlu pirinç ithal edildiği iddiaları ile ilgili çeşitli hususlara,
- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, GDOlu pirinç ithal edildiği iddiaları ile ilgili çeşitli hususlar ve bu konuda yürütülen soruşturmalar ile hazırlanan iddianameye,
- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın, Karsta telef olduğu iddia edilen küçükbaş ve büyükbaş hayvanlara,
- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, 2005 yılında başlatılan ve toprağı olmayan köylülere arazi dağıtımını öngören projenin yaşama geçirilememesine,
- İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, Adıyamanda çiftçilik ve hayvancılığın geliştirilmesine yönelik çalışmalara,
- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türelinin, tarım arazilerindeki azalışa ve sonuçlarına,
- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurtun, TMO stoklarından sanayicilere indirimli satış yapıldığı halde aynı durumun tüccarlar için geçerli olmadığı iddiasına,
2002 yılından itibaren gerçekleştirilen tarımsal üretime,
- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, soru önergelerine ve bunların cevaplandırılmasına,
- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin, Bakanlık tarafından psikolojik tacizin (mobbing) önlenmesi kapsamında yapılan çalışmalara,
- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü nedeniyle basında yer alan ilanlara,
- Muğla Milletvekili Nurettin Demirin, Şanlıurfadaki dolu ve sel felaketinden etkilenen çiftçilerin mağduriyeti ile tarım sigortasının özendirilmesine,
- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurtun, küçük üreticinin giderlerine,
İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/24887), (7/24888), (7/24889), (7/24890), (7/24891), (7/24892), (7/24893), (7/24894), (7/24895), (7/24896), (7/24897), (7/24898), (7/24899), (7/24900), (7/24901), (7/24902), (7/24903), (7/24904)
2.- Ankara Milletvekili İzzet Çetinin, Ankaranın Kalecik ilçesindeki bir köyde faaliyete başlamak üzere olan bir taş ocağına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/25061)
3.- Bilecik Milletvekili Bahattin Şekerin, Bilecikte bazı köylerde yapılan denetimlere ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/25062)
4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, orman muhafaza memurlarının iş elbiseleri ile ilgili sorunlara ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/25069)
5.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaşın, Çanakkalede çıkan orman yangınına ve Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğünün kapatılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/25071)
6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, kamu kurum ve kuruluşlarının su alımı yaptığı firmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/25168)
7.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın, Antalyanın Serik ilçesine bağlı bir beldedeki ormanlık alana çöp döküldüğü iddiasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/25662)
8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, yangın tazminatının kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/25668)
9.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türelinin, imalat sanayi üretiminin ara malı ithalatına bağımlılığına ve Dahilde İşleme Rejimi uygulamasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/25838)
10.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/26070)
11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki orman köylülerin istihdam sorununa ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/26071)
12.- Manisa Milletvekili Hasan Örenin, Manisada çıkan orman yangınına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/26072)
13.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, son on yılda Manisada doğal ve beşeri sebeplerle yok olan ormanlık alanlar ile Manisada yapılan ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/26074)
10 Temmuz 2013 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, senden başka Meclis Başkan Vekili
yok mu?
BAŞKAN Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Burada üç tane kadın milletvekili var. Meclisi en keyfî
yöneten sensin. Özel bu Meclisi keyfî yönetmek için çıkıyorsun
buraya. Böyle bir şey olmaz ya! Acaba bir sorumluluk duygusu duymuyor
musun sen? Biraz insan sorumluluk duyar ya! O yüzünün hâline bak.
BAŞKAN Gündem dışı ilk söz,
Mısırda yaşanan olaylar hakkında söz isteyen Ankara
Milletvekili Emrullah İşlere aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Emrullah İşlerin, Mısırda
yaşanan olaylara ilişkin gündem dışı
konuşması
EMRULLAH
İŞLER (Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, öncelikle idrak ettiğimiz mübarek ramazan ayınızı
tebrik ediyor, bütün insanlık için hayırlara vesile
olmasını Cenab-ı Allahtan diliyorum.
Yıllarca süren
askerî vesayetin ve diktatörlerin zulmünden bunalan Mısır halkı
25 Ocak devrimiyle otuz iki yıllık Mübarek dönemini sona
erdirmiş, böylece tarihinde ilk kez demokrasiyle tanışma
fırsatını yakalamıştır. Demokrasinin gereği
olarak yapılan şeffaf seçimlerde Özgürlük ve Adalet Partisi
adayı Muhammed Mursi oyların yüzde 51,7sini alarak ülke tarihinin
ilk seçilmiş sivil Cumhurbaşkanı olmuştur. Ne yazık ki
bir yıl dört gün süren Mursi dönemine askerî bir darbeyle canlı
yayında son verilmiştir. Esasen 25 Ocak 2011 devrimi, gerçek anlamda
bir devrim olmamış, aksine
halkın hedefi hâline gelen diktatör Mübarek ve
yardımcısı Ömer Süleyman görevlerinden uzaklaştırılarak
eski rejim bütün kurum ve kurullarıyla varlığını
sürdürmüş, halkın öfkesini dindirmek için parlamento ve
başkanlık seçimleri yapılmış, ancak daha sonra
Parlamento feshedilmiş, seçilmiş Cumhurbaşkanı
kuşatılmış, iş yapması engellenmiş, kendilerine
boyun eğmeyeceği anlaşılınca da alaşağı
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Mısırda yapılan darbe bütün dünya için bir
sınav olmuş, başka Amerika ve Avrupa Birliği olmak üzere
pek çok ülke bu sınavda kaybeden taraf olmuştur. Afrika Birliği
Mısırın üyeliğini askıya alarak, âdeta, demokrasinin
beşiği olan Avrupaya çalım atmıştır. Ülkemiz ise
darbe karşıtı, ilkeli duruşuyla Arap
sokağının gönlüne su serpmiştir. Yapılan darbeyi
meşru göstermek için kartel medyası tarafından maniple edilen
yüz binler Tahrir Meydanına toplanmış ve ordu göreve çağrılmıştır.
Ordunun yönetimi ele geçirmesiyle borsa yüzde 7 yükselmiş, bir anda benzin
kuyrukları ve elektrik kesintileri son bulmuştur. Bu durum ekonominin
yaklaşık yüzde 40ının ordunun, geri kalanının 30
ailenin elinde bulunduğu Mısırda, Mursi döneminde ne tür
ekonomik engellemelerde bulunulduğunu göstermesi bakımından
manidardır.
Sayın
milletvekilleri, darbe, en hafif tabirle bir hırsızlıktır.
Çalınan millî iradedir. Millî iradenin çalınması yolsuzluk, geri
kalmışlık, baskı, zulüm, tutuklama ve ölümleri beraberinde
getirir.
Geçmişte
darbelerden çok çeken ülkemiz her darbeden sonra on yıl gerilemiş,
ekonomisi dibe vurmuş, dünyadaki itibarı
sıfırlanmıştır. AK PARTİ döneminde 2010
yılı itibarıyla askerî vesayete son verilmiş, siyaset
askerin değil siyasetçilerin işi hâline gelmiştir. Bugün
geçmişte yapılan darbelerin hepsi yargılanmakta, sonuçlanan kimi
davalarda millî irade hırsızı darbecilerin ağır cezalara
çarptırıldıkları görülmektedir.
Türkiye
örneğinden ders çıkarması gereken Mısırlı
darbeciler, ders çıkarmak yerine, maalesef bizdeki darbecilerin 2013 model
kötü taklitçisi olmuşlardır. 3 Temmuz gecesinden sonra
aldatılmış fakir halkın ve bindirilmiş
kıtaların doldurduğu Tahrir Meydanı hızla
boşalmış, buna mukabil darbeye direnme kararı alan Müslüman
Kardeşler Örgütü ve darbe karşıtları öncelikle Adeviye
Meydanı olmak üzere hemen her şehirdeki meydanları
doldurmuşlar, böylece darbeye karşı sivil direnişi
başlatmışlardır. Bu şanlı direniş her geçen
gün genişleyerek devam etmektedir. Mısır halkının bu
kararlılığı karşısında darbe çetesi
hızla çözülmüş, darbe figüranlığı görevi kendilerine
verilen pek çok siyasi aktör yaptıkları büyük hatanın
farkına vararak kısa zamanda saf değiştirmiştir. Bu
durum darbecileri çileden çıkarmış ve 8 Temmuz sabahı namaz
kılan insanlara doğrudan ateş açılmış, bu menfur
saldırı sonucunda aralarında kadın ve çocukların
bulunduğu 53 kişi hayatını kaybetmiş, 300den fazla
insan yaralanmıştır.
Mısırda
yaşanan bu katliam, darbelerin çirkin yüzünü göstermesi
bakımından manidardır. Bu kanlı olaydan sonra darbeciler
tarafından atanan Başsavcı Abdulmecid Mahmud istifa etmiş,
darbecilerle beraber olan Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib ve ülkenin önde
gelen siyasi figürleri katliamı şiddetle
kınamışlardır. 3 Temmuzdan sonra Mısırda
yayın yapan 7 televizyon kanalı dâhil bütün muhalif medya
susturulmuş, 690 kişi tutuklanmış, 84 kişi şehit
edilmiş ve binin üzerinde kişi yaralanmıştır.
Sayın
milletvekilleri, 3 Temmuza kadar özgürlük ve devrimle anılan Tahrir
Meydanının itibarı darbeye arka bahçe yapılarak ve alenen
ordu göreve çağrılarak yerle bir edilmiş, Tahririn namusu
kirletilmiştir.
Buradan, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin kürsüsünden oyuna sahip çıkan
Mısırlıları selamlıyorum. Selam olsun millî irade
hırsızlarına karşı bayrak açan şanlı halka,
selam olsun demokrasiye sahip çıkmak için meydanları dolduranlara,
selam olsun ölümü göze alarak tanka, topa ve silaha karşı direnen
kahramanlara, selam olsun büyük bir destan yazan Mısır halkına.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı ikinci söz, Iğdırın sorunları
hakkında söz isteyen Iğdır Milletvekili Sinan Oğana
aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın,
Iğdırın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, bir dergi göstereceğim size, daha
doğrusu faaliyet bülteni, resmî belge niteliği taşır.
Iğdır Belediyesinin 2009-2010 Faaliyet Bülteni.
Biz, belediyelerin
yol, su, temizlik, kanalizasyon yani vatandaşın günlük
sorunlarıyla ilgilendiğini zannederdik, öyle düşünürdük her ne
kadar bunun farklı örnekleri olsa da. Ancak, Iğdır Belediyesinin
çok daha farklı hedefleri, çok daha farklı istekleri, arzuları
varmış. Burada Iğdır Belediyesi İmar Müdürü Adem
Yaşanın yazmış olduğu, belediyenin nasıl
faaliyet göstermesi gerektiği, Iğdırın geleceğinin
nasıl planlanması gerektiğiyle ilgili size Adem
Yaşanın dilinden bir şeyler okumak istiyorum, onun
yazdıklarını. Diyor ki: Belediyede yaklaşık 400
personel çalışmakta. Belediye personellerinin tamamı Azeri
kökenli olmaları ve önceki yönetimler tarafından istihdam
edilmiş olmaları, yönetimin istediği politikayı uygulamasına
engeldir. Ancak, bu duruma denk düşecek önlemlerle bu durumu aşmak
mümkün olabilir. Bu durumun aşılması noktasında mevcut
belediye yönetimi yeterli olmaz. Iğdırın makro düzeyde bir
programa ihtiyacı var. Önce sorunları tespit etmek ve
Iğdırın özgürlüğüne denk düşecek çözüm
politikaları hâline getirmek gerekir.
Buraya dikkat edin
lütfen: Kentin demografik yapısı mevcut sistemin istediği
zemini oluşturmaktadır. Oluşturulacak politikalar Azerileri de
ürkütmeden Iğdırın Doğubeyazıt istikametindeki
yönünde gelişmeyi ve ilave edilecek alanlara -dikkat edin- kontrollü nüfus
artışı sağlayarak Iğdırın etnik
yapısını değiştirmemiz, oranın BDP belediyesi
olmasına devam etmesini sağlamamız ve PKKnın istediği
haritayı çizmemiz gerektiğini ifade ediyor kısaca.
Şimdi,
Diyarbakır kontenjanından Iğdırda imar müdürlüğü ve
belediye başkan yardımcılığı yapan bu
vatandaş bunları söylüyor da, İçişleri Bakanı ne
söylüyor acaba, onu merak ediyor Iğdırlılar, değerli
milletvekilleri. Meclis ne diyor? Meclisin İçişleri Komisyonu ne
diyor? Yani bir ilde bir belediye kalkmış, oraya hizmet etmesi
gerekirken, oranın etnik yapısını nasıl
değiştiririz, orayı nasıl belli bir etnik kesimin kontrolü
altına alırızın hesabını yapıyor. Bu
yetmiyor, sizin oradaki bürokratlarınız vali yardımcınızın
başkanlığında bir araya geliyor ve yıkılması
gereken kaçak yapıların seçim öncesi imara açılması için
vali yardımcısı baskı yapıyor. Diyor ki: Bu karar
muhakkak seçimlerden önce çıkacak. Ben, buradan İçişleri
Bakanına soruyorum: Sizin bu olaylardan haberiniz var mı? Haberiniz
yoksa o koltukta niye oturuyorsunuz? Varsa niye işlem yapmıyorsunuz?
Yani siz, acaba PKK ve BDPyle anlaştınız da
Iğdırın etnik yapısını değiştirmeye mi
çalışıyorsunuz AKPli Sayın İçişleri Bakanı
ve milletvekilleri? Yok, eğer bunu yapmıyorsanız, sizin de acaba
önümüzdeki belediye seçimlerinde bir iddianız var mı belediye
noktasında, onu da merak ediyorum doğrusu. Yoksa, oraları
tamamıyla PKKya mı bıraktınız veya BDPye mi
bıraktınız? Bu soruların cevabının bu kürsüden
verilmesi lazım. Bu da yetmiyormuş gibi, şimdi de bir mera
konusu çıkardınız. Oradaki vatandaşlarımızın
elinden meralarını alıyorsunuz ve başkalarına
veriyorsunuz. Bu da yetmiyormuş gibi vatandaşın can ve mal
güvenliğini sağlayan Canderviş Karakolunu kaldırıyorsunuz,
yani diyorsunuz ki: Ey Iğdırdaki vatansever insanlar,
başınızın çaresine bakın, biz, Iğdırı
gözden çıkardık. ve uygulamalarınız da bununla
örtüşüyor. BDPnin İmar Müdürünün söyledikleri ile AKPnin Vali
Yardımcısının yaptıkları bire bir örtüşüyor,
İçişleri Bakanı da maalesef buna ses çıkarmıyor.
Değerli
arkadaşlar, devlet devletliğini yapacak. Eğer siz devlet olarak,
Hükûmet olarak gereğini yapamazsanız şundan emin olun ki
Iğdırlı ne gerekiyorsa onu, geçmişte olduğu gibi,
bugün de, yarın da yapacak. Ama gönül ister ki devlet yapsın
öncelikle bunu, Hükûmet yapsın. Eğer siz Hükûmet
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SİNAN
OĞAN (Devamla) -
edemiyorsanız, eğer siz orada PKKyla
anlaşmışsanız emin olun ki Iğdırlı
gereğini yapacaktır.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Sayın Başkan, Sayın Oğan
Iğdırla ilgili yapmış olduğu konuşmada
farklı bilgiler yansıttı. Adem Yaşanın
yapmış olduğu bir konuşma üzerine bir değerlendirme
yaptı. Ben de Iğdır vekili olarak iki dakika söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Buldan.
Sataşma
nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Iğdır
Milletvekili Sinan Oğanın gündem dışı
konuşması sırasında Barış ve Demokrasi Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce MHP Iğdır Milletvekili Sayın Sinan
Oğanın yapmış olduğu konuşmayı dinledim.
Doğrusu, bir İmar Müdürünün yapmış olduğu konuşma
üzerinden ya da yapmış olduğu bir açıklama üzerinden,
Iğdırda şu andaki sükûneti, Azerilerle Kürtler arasında
gerçekten yaşanan o kardeşliği bozmaya yönelik herhangi bir
şey yok. Ben çok iyi biliyorum ki Iğdır Belediyesi belediyeyi
aldıktan bugüne kadar oradaki Kürt personele nasıl davrandıysa
Azeri personele ondan daha iyi davrandı. Azeri personelin daha önce MHPli
belediye başkanından alamadığı maaşı BDPli
belediye başkanından almaya başladılar. Azerilerle Kürtler
arasında şu anda bir çatışmanın
olmadığını ve BDPli belediyenin de böyle bir niyetinin
olmadığını buradan ifade etmek istiyorum.
Adem Yaşa
nerede bir konuşma yapmış, ben onu inceleyeceğim, onu
soruşturacağım ama böyle bir niyetin olmadığını
çok açık bir şekilde ifade etmek istiyorum.
SİNAN OĞAN
(Iğdır) Resmî bülten, belediyenin yazısı.
PERVİN BULDAN
(Devamla) Konuşuruz Sayın Oğan, konuşuruz. Ben de
inceleteceğim, Sayın
Adem Yaşayı da arayacağım ama böyle bir niyetin
olmadığını, asla olmadığını buradan
ifade etmek istiyorum. Etnik yapıyı, özellikle Iğdırda
etnik yapıyı hiç kimse değiştiremez. Yıllardır
Azerilerle Kürtler kardeşçe yaşamışlardır, bundan
sonra da yaşamaya devam edeceklerdir.
Teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz
Polatlı çiftçisinin sorunları hakkında söz isteyen Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğluna aittir. (CHP sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
3.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun, Polatlı
çiftçisinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ben Ankara
Polatlı çiftçisinin, hububat çiftçisinin sorunlarıyla ilgili olarak
söz aldım ancak ondan önce, biraz önce elime ulaşan bir notu
dikkatinize de sunmak istiyorum: Ali İsmail Korkmaz, Eskişehirde
İngilizce bölümü öğrencisi. 2 Haziranda bu Gezi olayları
nedeniyle bir kavga sırasında 4 kişinin
saldırısına uğradı, otuz sekiz günlük bir yaşam
mücadelesi sonucunda bugün, bu mübarek ramazan günü kaybettik. Allahtan rahmet
diliyorum, kederli ailesine başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Polatlı, Ankaranın, başkentin hemen yanı
başında, 35 ilimizden daha büyük bir ilçemiz.
Ağırlıklı olarak tarımla, hububat tarımıyla
geçinir. Tabii, Polatlıda diğer pancar tarımı da
vardır, soğan gibi ürünler de ekilir ama
ağırlıklı olarak hububat tarımı
yapılır. 500 bin tona yakın hububat üretimi
gerçekleştirilir ortalama olarak yılda. 216 bin hektar ekili araziye
sahiptir Polatlı, ekim arazisine sahiptir.
Şimdi, tarımın stratejik
bir sektör olduğunu biliyorsunuz, hepimiz biliyoruz, çok önemli,
tarım yoksa hiçbir ülkenin gelişmesi mümkün değil, Amerika
Birleşik Devletlerinden Japonyaya kadar bütün gelişmiş
ülkelerde tarım altyapısı çok iyidir, onun üzerine medeniyet
inşa edilmiştir. Bizde ise, son, 2000li yıllardan beri Türkiye
büyüme ortalaması yüzde 4,5 iken tarımda bunun yarısı kadar
2,4tür. Tabii bu büyük bir sıkıntı Türkiye için ve tarım
ithalata dayalı, üretimden çıkmış bir vaziyette yürümekte
maalesef. Tarım çok sıkıntılı. Ben, bunu, zaman zaman
-tarımla ilgili konuları, Ankara çiftçisinin sorunlarını-
Plan ve Bütçe Komisyonunda da dile getirmeye çalışıyorum.
Geçenlerde de, Bala
çiftçisi hasadını kaldırdığı hâlde ürün elinde
kaldı, çünkü Toprak Mahsulleri Ofisi gerekli birimlerini
kurmamıştı köylerde, satış yapamadı ya da çiftçi
çok düşük fiyata satmak zorunda kaldı. Bu tür
sıkıntılar var maalesef.
Yine, Polatlı
çiftçisiyle ilgili olarak bazı şeyler söyleyeyim. Ben, 60lı
yıllardan beri Polatlı çiftçisini çok iyi biliyorum. 60lı
yıllarda daha fazla geliri vardı, daha itibarlı bir Polatlı
hububat çiftçisi söz konusuydu. Son yıllarda, hububat çiftçisi, sayı
olarak azalmasına rağmen, geliri düştü, itibarı düştü
maalesef. Şu anda çiftçi çok sıkıntılı vaziyette,
ürününü bir an önce satmaya çalışıyor. Fiyatlar çok yetersiz.
Fiyatlar arasında uçurum var -600-800 lira gibi rakamlar çok düşük
rakamlar tabii- maliyetlerin altında satış yapıyorlar.
Mayıs
ayında Polatlı çiftçisi çok büyük bir sıkıntı,
endişe yaşadı. Sakarya Nehri kurudu, sulama imkânları
olmadı. Yıllardan beri Gökpınar barajı diye bir masal
vardır Polatlıda, o masal tekrarlandı ama hâlâ Gökpınar
barajı ortalıkta yok; sulama imkânları, dolayısıyla
hiç olmadı.
Polatlı
çiftçisi, şu anda, ürün bazında değil de havza bazlı bir
destekleme yapılsın istiyor. Özellikle bu tarım kredi
kooperatifleri, ziraat odaları gibi birçok birlikten, çiftçi
birliğinden şikâyetçi, çünkü bunlar, maalesef, siyasi olarak
davranıyorlar; iktidarın peşinden uydusu hâlinde hareket eden
birlikler vaziyetinde, hiçbir faydası yok çiftçiye.
Teknisyenler alana
çıkmıyor; mühendisler, ziraat mühendisleri alana çıkmıyor.
Ne ekeceğini çiftçi bilmiyor. Hiçbir şekilde ürün yönlendirmesi
yapılmıyor. Ekipman seçimiyle ilgili yardımcı dahi
olunmuyor. Bu tür sorunlar var.
Elektrik; keza,
aynı şekilde, sulamada kullanılan elektrik
fiyatlarının yüksekliği çok büyük bir sıkıntı ve
bu kuraklık nedeniyle birçok Polatlı çiftçisi maalesef tefecinin
eline düşmüş vaziyette.
Ankaranın
yanı başında, başkentin yanı başındaki
Polatlı çiftçisiyle ilgilenilmemesi, sorunlarının görülmemesi
Türkiye'deki tarımın ne
vaziyette olduğunu, ne kadar sıkıntılı olduğunu
da hepimize gösteren çok önemli bir örnek. Bundan sonra, Tarım
Bakanlığının daha farklı davranması
lazım. Sayın
Bakanımızın -neredeyse en sosyetik Bakan, maalesef, Bakanlar
Kurulu içerisinde- çiftçiyle ilgilenmesi lazım.
Ben bu vesileyle
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin,
Elâzığ ilinde tarım ve hayvancılık sektörünün
sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/711)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Elâzığ
ilimizde, tarım ve hayvancılık sektörünün sorunlarının
araştırılması ve alınması gereken tedbirler
konusunda Anayasanın 98 ve İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz. 22/03/2012
1) Enver Erdem (Elâzığ)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Meral
Akşener (İstanbul)
4) Ali
Uzunırmak (Aydın)
5) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
6) Muharrem
Varlı (Adana)
7) Ahmet Duran
Bulut (Balıkesir)
8) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
9) Sadir
Durmaz (Yozgat)
10) Ali Öz (Mersin)
11) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
12) Emin Çınar
(Kastamonu)
13) Adnan
Şefik Çirkin (Hatay)
14) Lütfü
Türkkan (Kocaeli)
15) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
16) Sümer Oral (Manisa)
17) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
18) Celal Adan (İstanbul)
19) Ali Halaman (Adana)
20) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
Gerekçe:
Elâzığ ilimizin toplam arazisi
Elâzığ ilimizin ovaları az fakat çok
verimlidir. Bol suları bulunan büyük akarsuların
suladığı bu ovalarda, buğday, arpa, pirinç, şeker pancarı,
tütün, fasulye, nohut, mercimek, fiğ, burçak, soğan, sarımsak,
pamuk, üzüm, elma, armut, kayısı, ceviz, badem ve dut yetişir.
Yetiştirilen ürünler arasında lahana, kavun ve çilek önemli gelir
kaynağı haline gelmiştir.
Elâzığda
tarım ve hayvancılık, kalkınmanın lokomotif sektörü
durumundadır. Zengin tarım ürünü çeşidi ile ilimiz, geçmiş
zamanlarda ülkemiz tarım sektörüne önemli katkıda bulunmuştur.
Tarım sektörü
gelirlerinde önemli paya sahip olan hayvancılık faaliyetlerinde daha
çok büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Bunu küçükbaş ve kümes hayvanı yetiştiriciliği
izlemektedir. Flora bakımından zengin yörelerde ise
arıcılık yapılmaktadır.
Elâzığ
ilimizde hayvancılık, 2003 yılından itibaren her geçen
yıl giderek azalmıştır. Büyükbaş hayvan
sayısı, 2003 yılında 118.858 adet iken, 2011
yılında 114.304 adet, küçükbaş hayvan sayısı, 370.944
adet iken, 2011 yılında 345.200 adete düşmüştür.
Kanatlı hayvan sayısı, 7.223.500 adet iken, 2011
yılında 2.680.487 adet ve arılı kovan sayısı,
2003 yılında 73.678 iken, 2011 yılında bu sayı 43.477
gerilemiştir.
Ülkemiz genelinde
olduğu gibi Elâzığ ilimizde de, tarım ve
hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimizin durumu her geçen gün
daha da zorlaşmıştır. Tarımsal alanda kullanılan,
tohum, mazot, gübre ve zirai mücadele ilaçlarının maliyetlerinin her
geçen gün yükselmesi, yem fiyatlarının artması, aynı
şekilde zor şartlar altında ürettiği ürünün değerinin
yıldan yıla düşmesi de çiftçilerimizi ekonomik olarak zor
durumda bırakmış, artık tarlasını ekemez hâle
getirmiştir. Bu durum Elâzığ ilinden göçleri
artırmıştır.
Ülkemizde son sekiz
yılda, toplam yüzde 65 enflasyon artışı olmasına
rağmen girdi fiyatlarında ortalama yüzde 150, yani enflasyonun
yaklaşık üç katına yakın bir artış olmuş,
ürün fiyatları ise yerinde saymıştır. Bu duruma göre,
çiftçi bir taraftan enflasyona, diğer taraftan da, 3 misline yakın
artan yüksek girdi fiyatlarına ezdirilmiştir. 2002 yılında
Elâzığ
ilinde, tarım ve hayvancılık yatırımları yeterli
değildir. 2011 yılında tarımsal yatırımlardan,
Elâzığ ilinden hem nüfus hem de tarım arazisi olarak çok küçük
olan sınır komşumuz Bingöl ilimize, 27 milyon 121 bin Türk
lirası, yine sınır komşumuz olan Malatya ilimize, 77 milyon
53 bin Türk lirası, diğer bir sınır komşumuz olan
Diyarbakır ilimize, 418 milyon 67 bin Türk lirası yatırım
yapılmasına rağmen, Elâzığ ilimize sadece, 12 milyon
390 bin Türk lirası yatırım yapılmıştır.
51 bin hektar
arazinin sulanması amacıyla, yirmi yıl önce yapımına
başlanmasına rağmen, hâlen bitirilemeyen Kuzova Sulama Projesi
ve Eyyüpbağları sulama birliğinin enerji borcundan dolayı
hizmet verememesi, Elâzığ tarımını olumsuz
etkilemektedir. Bir an evvel bu iki proje hayata geçirilmeli ve yöre
insanının hizmetine sunulmalı, bu bölgelerde eskisi gibi
insanlar toprağına sahip çıkıp göç etmemeleri
sağlanmalıdır.
Elâzığ
ilimizde tarımın ve hayvancılığın
geliştirilmesi, tarım sanayisinin oluşturulması,
tarımsal desteklerden yeterince pay alması, tarım ve
hayvancılık sektörünü olumsuz etkileyen sebeplerin
araştırılması ve gerekli tedbirlerin alınması
amacıyla, Anayasanın 98inci ve İç Tüzükün 104-105inci
maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
2.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin ve 20 milletvekilinin,
emniyet teşkilatı mensuplarının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/712)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Emniyet
teşkilatı mensuplarının ağır çalışma
koşullarındaki zorlukları ve özlük hakları
bakımından alınacak önlemleri tespit etmek amacıyla,
Anayasanın 98inci ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
27/3/2012
1) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
4) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
5) Erkan Akçay (Manisa)
6) Alim Işık (Kütahya)
7) Zühal Topcu (Ankara)
8) Mehmet Erdoğan (Muğla)
9) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
10) Mehmet Günal (Antalya)
11) Emin Çınar (Kastamonu)
12)
Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
13) D. Ali Torlak (İstanbul)
14) Oktay Öztürk (Erzurum)
15) Kemalettin
Yılmaz (Afyonkarahisar)
16) Ali Halaman (Adana)
17) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
18) Özcan Yeniçeri (Ankara)
19) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
20) Atila Kaya (İstanbul)
21) Bahattin
Şeker (Bilecik)
Gerekçe:
Asli görevi suçun
işlenmesini engellemek, işlenen suçu da kovuşturup sanık ve
delilleriyle adliyeye sevk etmek olan polisimiz, görevini yaparken
gerektiğinde zor ve silah kullanabilen bir icra organıdır.
Ancak, sürekli suç ve suçluyla iç içe olan, kamu düzeni ve güvenliğinin
sağlanması, kişilerin can ve mal güvenliğini korumak
adına fedakârca çalışan polislerimiz özverilerinin
karşılığını alamamaktadırlar.
Polis,
güvenliğin teminatıdır. Güvenliğin olmadığı
bir ortamda sağlıktan, eğitimden, ulaşımdan,
ticaretten, iletişimden ve her türlü sağlıklı ortamdan söz
edilemeyeceği, bunun karşılığı olarak da
polisimiz olmadan güvenliğin tesis edilemeyeceği ortadadır.
Ancak,
güvenliğin teminatlarının çok büyük sorunları vardır.
Sorunların var olduğu herkes tarafından kabul edilse de
sorunları çözme yolunda hiçbir adım atılmamaktadır.
Son yıllarda
polislerle ilgili olarak intihar ve cinnet haberlerinde artış
yaşanmaya başlamıştır. Yapılan
araştırmalar da ülkemizde intihar oranı en yüksek olan meslek
grubunun polisler olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu bir
tesadüf değildir. Maalesef ki suç ve suçluyla mücadele içerisinde etkin
görev alan polisimizin önce psikolojisi bozulmakta, bunun devamı olarak
kronik hâle gelen sağlık sorunları yaşamaktadır.
Polisimizin
çalışma şart ve ortamlarının büyük bölümü amirlerce
düzenlenmektedir. Bu durum doğal olarak yaşanan en önemli sorunun
altyapısını oluşturmakta ve ast-üst ilişkileri ya da
ilişkisizliklerinin ölçütü, sorunun kaynağını ya da
çözümünü oluşturmaktadır.
Polisler 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında kamu görevi yapan
memurlardır. Maaş ve birçok özlük hakları bu kanuna göre
şekillenmektedir. Ancak, çalışma şartları ve
çalışma saatleri bu kanun kapsamındaki diğer kamu
görevlileriyle kıyaslanamayacak derecede farklıdır. Diğer
kamu görevlileri düzenlenen belli mesai saatleri içerisinde ortalama günde en
fazla sekiz saat görev yaparken polislerin çalışma saatleri
diğer devlet memurları ile
karşılaştırıldığında yüzde 88
oranında farklılık göstermektedir.
Diğer kamu
görevlileri hafta sonu, dinî ve resmî bayramlar, yılbaşı ve
diğer özel günlerde istirahat ederken Polis Teşkilatı bu
günlerde güvenliği sağlamak üzere daha fazla çalışmakta,
sosyal faaliyetler ve aile ilişkilerini sekteye
uğratmaktadırlar. Resmî tatil hakkından yararlanmak isteyen
polisler ise üst makamlarca uygun görülmesi hâlinde kendi senelik izinlerini
harcayarak tatil yapmaktadırlar.
Polisin fazla
çalışması karşılığınca
maaşının içerisinde aldığı sabit, cüzi bir miktar
fazla çalışma ücreti, çalıştığı süreyle
mukayese edilemeyecek derecede haksızlık oluşturmaktadır.
Diğer kamu kurumlarında görevli personelin aldığı
fazla ödemeler bordrosuna yansımazken polisin aldığı fazla
ödemeler bordrosunda aldığı maaşın yekûnunu
oluşturmaktadır.
Diğer kamu
görevlileri emekli olduğunda aldıkları maaşlarda bir
düşüş olmazken polislerin maaşları emekli olduklarında
yarıya kadar düşmekte, emekli ikramiyeleri de yine aynı oranda
daha az olmaktadır.
Yine diğer
kamu görevlilerinin öğrenim durumlarına göre yükselme yolu
açıkken polis memurlarına bu hak verilmemiştir.
Diğer kamu
görevlileri kendi memleketlerinde görev yapma şansına sahipken polis
memurları bu haktan yararlanamamakta, yakınlarının maddi,
manevi desteğini alamadıkları gibi, hastalık ve diğer
sıkıntılarında da yanında olamamaktadırlar.
Görüleceği
gibi, hukuk, huzur ve güven sağlayanların, hukuk, huzur ve güvene
ihtiyacı vardır.
Yukarıda
sayılan ve sayılamayan bir çok nedenden ötürü Emniyet
Teşkilatı mensuplarının sorunlarının
araştırılması ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Komisyon kurulması zorunludur.
3.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 20 milletvekilinin, Türkiyede
seracılığın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/713)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizdeki seracılığı
daha iyi bir yere getirmek, geliştirmek ve yaygınlaştırmak
amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 98. ve
İçtüzüğümüzün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ederiz.
1) Ali Halaman (Adana)
2) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
3) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
4) Necati Özensoy (Bursa)
5) Sadir Durmaz (Yozgat)
6) Atila Kaya (İstanbul)
7) D. Ali Torlak (İstanbul)
8) Sümer Oral (Manisa)
9) Kemalettin
Yılmaz (Afyonkarahisar)
10) Ali Öz (Mersin)
11) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
12) Meral
Akşener (İstanbul)
13) Enver Erdem (Elâzığ)
14) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
15) Münir Kutluata (Sakarya)
16) Bahattin
Şeker (Bilecik)
17) Erkan Akçay (Manisa)
18) Cemalettin
Şimşek (Samsun)
19) Seyfettin Yılmaz
(Adana)
20) Bülent Belen (Tekirdağ)
21) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
Gerekçe:
Ülkemizde
seracılık bahçe ve tarlaların cam veya naylon örtülerle
kapatılmasıyla oluşturulmuş yerlere sera, buralarda
çeşitli tarımsal ürünlerin yetiştirilmesine de
seracılık denir.
Toplam 78 milyon
hektar alana sahip olan ülkemizde, 480 bin dekar "Örtü altı"
tarımsal üretim alanı vardır.
Seralar, bitkilerin
yetişmesine uygun şartların sağlanması amacı ile
çevre şartları kontrol edilebilen veya düzenlenebilen cam, plastik,
fiberglas gibi ışığı geçiren materyallerle örtülü
yapı elemanlarıdır.
Ilıman iklimin hüküm sürdüğü
yerlerde sebze ve meyve yetiştiriciliği, genellikle sebzelerde cam
örtü, meyvelerde ise plastik örtü altında yapılmaktadır.
Bu nedenle,
Türkiye'de örtü altı sebze ve meyve yetiştiriciliği daha çok
Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü Akdeniz ve Ege Bölgesi'nde görülmektedir.
Çünkü bu bölgelerde iklim diğer bölgelere oranla ılımandır.
Sera
işletmeciliğinde planlamanın gayesi, bitkilerin
yetiştirilmesi ve her dönemde üretilmeleri için bitkilerin optimal üretim
koşullarını yapay olarak oluşturmaktadır.
Birim alandan
yüksek verim alınmasını sağlayarak küçük alanların
marjinal olarak değerlendirilmesine imkân veren örtü altı
yetiştiriciliği, aynı zamanda yıl içerisinde düzenli bir
iş gücü kullanımı sağlaması nedeniyle de ülkemizde en
önemli tarımsal faaliyetlerden biri hâline gelmiştir.
Tarla
sebzeciliğinde de yeni çeşit ve teknolojiler kullanılması
dolayısıyla Türkiye düne nazaran çok daha fazla sebze üretmekte ve
tüketmektedir.
Bu gelişmeler
sonucu Ticaret ve Sanayi Bakanlığı, endüstriyel
seracılık yapan işletmeler ile bilgi işlem
şirketlerinin teşviklerden faydalanmasına imkân sağlanacak
bir düzenlemeye gitmektedir.
Tüm bu
gelişmeler geleneksel sera üreticilerini de etkilemiştir.
Üreticilerimiz de gelişmelere ve özellikle piyasanın taleplerine
karşı ilgisiz kalamamıştır.
Süratle
seralarını yenilemeye, yeni teknolojiler ve üretim tekniklerini
kullanmaya başlamışlardır. İç ve dış
pazarlar, onları da kaliteli ve sağlıklı mal üretmeye
zorlamaktadır. Başka rekabet şansı da yoktur.
Bu konuyla ilgili
bir Meclis araştırması açılması büyük yararlar
sağlayacaktır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak, Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun, İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve 22
milletvekilinin 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan
sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2013 Çarşamba
günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 10/7/2013 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve 22
milletvekilinin 26 Mart 2013 tarih, 10935 sayı ile TBMM
Başkanlığına vermiş olduğu "6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi
ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkındaki Kanunun
uygulanmasından doğan sorunların
araştırılması" amacıyla verdiği Meclis
araştırma önergesinin 10/7/2013 Çarşamba günü (bugün) Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi
lehinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, Orman
Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazineye Ait
Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun
uygulanmasından doğan aksaklıkların
araştırılması için verdiğimiz Meclis araştırması
önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu vesileyle, ramazan ayının aziz milletimize
hayırlar getirmesini diliyorum. İnşallah, birliğimize,
beraberliğimize vesile olmasını Cenabı Allahtan niyaz
ederim.
Orman köyleri değişik şekillerde
tanımlanmıştır. Gerek 6831 sayılı Orman
Yasasında ve gerekse Orman Köylüleri Kalkınma Fonu
Yönetmeliğinde, mülki sınırları içinde orman bulunan
köyler orman köyü olarak nitelendirilmiştir. Ülkemizde mevcut 20 bin
adet orman köyünde 7 milyon 601 bin orman köylüsü yaşamaktadır. Yüzde
40 oranındaki kırsal nüfusun hemen hemen yarıya yakın
kısmı ormanlarla değişik biçim ve boyutlarda ilişki
içerisindedir.
Orman köylerinde yaşayan insanların büyük bir
kısmının az verimli ya da verimsiz topraklarda
yaşadığı bilinmektedir. Bu kesimlerin altyapı
olanaklarından büyük ölçüde yoksun olduğu bir gerçektir. Ayrıca,
bu insanların orman işçiliğinin dışında yapacak
fazla bir işleri de yoktur.
Öte yandan, orman köylerindeki tarım arazilerinin
büyük bir kısmı çok parçalı, dağınık ve küçük
aile işletmeleri karakterindedir. Dolayısıyla, bu
işletmelerde tarımsal yapı son derece zayıftır. Buna
bağlı olarak, bu kesimde yaşayan insanların sosyoekonomik
yaşam düzeyleri diğer kesimlere kıyasla çok düşüktür.
Kırsal alanda yaşayan kesimlerin orman kaynaklarının
değerlendirilmesinde doğrudan ya da dolaylı olarak etkilendikleri
göz önüne alındığında, Orman köylüleri olarak isimlendirilen
bu kesimlerin yaşam koşulları, sosyoekonomik yapı
özellikleri, sahip oldukları kültür, alışkanlık ve
gelenekleri büyük ölçüde ormanla iç içedir.
Orman köylülerinin
geçim düzeyi, kullandıkları tarım arazilerinin yetersiz ve
verimsiz oluşu, hayvanlarının verimsiz alanlarda
otlatılması gibi birçok nedenle Türkiye ortalamasının
altındadır. Ülkemizde millî gelirden en düşük payı, genelde
tarım sektörü, özelde de orman köylüleri almaktadır. Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 169uncu ve 170inci maddeleri orman
köylüsünün kalkındırılması ve dolayısıyla
ormanların korunmasını amirdir. 1980de 10 milyon olan orman
köyleri nüfusu 1997de 7,1 milyona gerilemiştir. Orman köylerinde kalan
nüfus ise toplumun en fakir kesimini oluşturmaya devam ettiğinden
orman üzerindeki olumsuz etki sürmektedir.
ORKÖYe yeterli
finansman sağlanamadığından mahallî orman köylüsünün
durumunun iyileştirilerek orman üzerindeki olumsuz baskıların
kaldırılması yönünde etkili çalışmalar
yapılamamıştır. Orman köylüleri için gelir sağlama yönüyle
önemli bir yere sahip olması gereken kooperatifçilik kaynak ve teknik
eleman yetersizliği nedeniyle olumlu ve verimli yönde
kullanılamamaktadır. Orman Köylüleri Kalkınma Fonu ise bu amaç
için yetersiz kalmaktadır.
Özellikle son
yıllarda tıbbi ve aromatik bitkilerin üretim ve tüketiminde
hızlı bir artış meydana gelmiştir. Bu bitkilerin
üretim alanları ise genellikle orman ve orman yamaçlarıdır.
Ormanlardan elde edilen ve ikincil ürün olarak da ifade edilebilen bu ürünler
hem doğal olarak yetişmekte hem de ihraç olanakları nedeniyle
üreticilere yüksek katma değerler kazandırmaktadır. Bu ürünlere
örnek olarak mantar, kekik, defne, çam fıstığı,
ıhlamur, reçine ve ada çayı verilebilir. Son yıllarda, özellikle
büyük şehirlerde tüketicilerin organik ürünlere olan yoğun talebi de
orman tali ürünlerini daha da önemli kılmaktadır. Dağ ve orman
köylerinin gelişmesinde çok önemli katkıları olabilecek bu
ürünler konusunda ne yazık ki yeterli çalışma yapılmamaktadır.
AKP
iktidarının on yılını geride bırakmış
durumdayız. AKP Hükûmetlerinde tarımın geldiği nokta içler
acısı bir hâldedir. On yıllık AKP Hükûmetleri tarım
politikalarını, çiftçinin bitirilmesi, tarımın küçültülmesi
ekseninde oluşturmuştur. Türk tarımı gün geçtikçe kan
kaybederken, AKP Hükûmetleri, Türk çiftçisini desteklediğini,
tarımın kalkındığını, tarımda büyük
gelişmelerin yaşandığını iddia etmektedir. Ancak
elde olan rakamlar ve ülkemizdeki çiftçilerin yaşadıkları
sıkıntılar, bu söylemlerin ne kadar yanlış
olduğunu ortaya koymaktadır.
Onuncu Kalkınma
Planında görüldüğü gibi, tarımın bir ara gerilediğini
sonra yükseldiğini yazmışsınız, çizmişsiniz.
Bununla ilgili tabloya yer vermeyerek, hedeflerle ilgili tabloya yer vererek
hedefte yüzde kaç yükseleceğinize afaki rakamlarla yer vermişsiniz.
Fakat durum hiç de anlatıldığı gibi değildir.
Ülkemizde 2000 ve 2002 yıllarında ortaya konan ekonomik istikrar
programıyla alınan tedbirler ve yeniden yapılandırma
programı sayesinde MHPli Tarım Bakanlığı yönetiminde,
tarımda 2002 yılında yüzde 8 olan büyüme hızı, 2003
yılında yüzde eksi 2; 2004 yılında yüzde 2,8; 2005
yılında yüzde 6,7; 2006 yılında yüzde 1,3; 2007
yılında yüzde eksi 6,7; 2008 yılında yüzde 4,1; 2009
yılında yüzde 3,7 olarak gerçekleşmiştir. Yani AKP
iktidarlarının on yıllık döneminde tarımdaki ortalama
yıllık büyüme oranı yüzde 1,4 olarak gerçekleşmiştir.
On yıldaki ortalama büyüme oranı 2002 yılı büyüme
oranının yaklaşık altıda 1idir.
AKP Hükûmetleri
dönemi, Türk çiftçisi için tarihinin en zor dönemidir. Çiftçi, ürettiği
ürünün para etmemesi nedeniyle borçlarını ödeyememekte. Bu olumsuz
durum karşısında bankalara ipotek ettirdiği tarlaları,
bahçeleri ellerinden alınarak durum daha vahim hâle gelmektedir. Bugün,
ailece aylarca uğraşıp ürettikleri ürünler masrafları
karşılamamakta, buna mukabil bankalar kıskaç altına almakta
ve birçok alanda su, elektrik sayaçları borçları nedeniyle sökülmektedir.
Bir sonraki dönemin ürününü ekebilmek, yetiştirebilmek için bankalardan
kredi kullanan çiftçimizin borcunu biraz geciktirmesi, tarlasına ve
arazisine bankalar tarafından el konulmasıyla sonuçlanmaktadır.
Çiftçimiz, köylümüz hiçbir dönem bu kadar sahipsiz, bir başına
bırakılmamıştır.
On yılda
gelinen noktada çiftçi, borç, haciz, icra ve hapis kıskacında inim
inim inlemektedir. Girdi maliyetlerinin çok yüksek olması, ürettiği
etin, sütün, buğdayın, mısırın, arpanın, meyve ve
sebzenin para etmemesi çiftçinin belini bükmüştür. Buğday taban
fiyatlarını -buradan defalarca ısrarlarımıza rağmen-
Çukurovada, Konyada, Harranda çiftçi malını tüccara
kaptırdıktan sonra açıklamayı gelenek hâline getirdiniz.
Ayrıca, çiftçi, ürününü Toprak Mahsulleri Ofisine -buğdayı-
teslim etmek için tam bir merasime tabi tutulmaktadır.
Dörtçeker cipe,
lüks arabalara satılan mazot ile çiftçinin kullandığı
traktöre, biçerdövere, patpata konulan mazotun aynı fiyat olması
kabul edilebilir bir durum değildir.
Tarımın
en önemli girdilerinden olan mazot, tohum, fide, ilaç ve gübrede ÖTV ve KDV
kaldırılmalıdır. Yine, tarımsal sulamada
kullanılan elektrikte ÖTV ve KDV kaldırılmalıdır.
Belki bu şekilde, can çekişmekte olan çiftçimize bir cansuyu
verebiliriz.
On yıllık
iktidarınızda faiz lobisi paradan para kazanırken, servetine
servet katarken, 10 kat zengin olurken, çiftçilerimiz, köylülerimiz gün
geçtikçe geriye gitmektedir. Şehirde, taşeron firmada asgari ücretle
çalışmak için yol arayan tarım sektörünün durumu sayenizde içler
acısıdır.
Şimdi, böyle
bir denge içerisinde, üretici, ürettiği üründen nasıl para kazanacak,
bu üretimi nasıl devam ettirecek? Peki, bu dengeleri kim kuracak? Bunu Hükûmet
kuracak ama Hükûmet izliyor. Hükûmet sadece şunu söylüyor, eline tabloyu
alıyor bizim Tarım Bakanımız, Biz tarımsal ürüne
destek veriyoruz; geçen yıl 7,2 milyar lira verdik, 8 milyar liraya
çıkarttık, bu sene 8 milyarın üzerini de öngörüyoruz. gibi
birtakım ifadelerde bulunuyor. Üretici ne yaparsa yapsın! Saldım
çayıra Mevlam kayıra. Şimdi böyle bir anlayışla
Türkiye'de tarımı bir noktalara getiremezsiniz.
Son günlerin, hatta
son yılların en önemli sorunlarından bir tanesi de spesifik
olarak hayvancılık sektöründe yaşanıyor. Bakın,
2007den bu yana özellikle, bir aşağı bir yukarı, mehter
takımı misali iki ileri bir geri; hayvancılık sektörünün
durumu bu. Önce süt üreticileri krize girdi, 2007-2008 yıllarında yem
fiyatları arttı, üretim yapamadı, süt hayvanları kesildi.
Ardından, 2009 yılı ortalarından sonlarına doğru
et üreticileri krizi yaşandı.
Yine, dönemsel
birtakım tedbirler
7 milyar lira faizsiz kredi
dağıtıldı, bu süre içerisinde milyarlarca lira
hayvancılığa desteklemeler ödendi. Peki, bugün gelinen nokta ne?
Yine hüsran, yine pişmanlık, yine iflas. Yine insanlar
bağırıyor, 1 kilo süt satıyor, 1 kilo yem alamıyor,
borçlarını ödeyemiyor. Adam kredi almış sıfır
faizli diye, cazip kredi diye, teşvik kredisi diye, sizlere inanarak 6-7
milyar liraya krediyle almış ama bugün ne hâle gelmiş? Bugün
3.000-3.500 liraya bu ineğini satamıyor. Peki, ben size soruyorum, bu
nasıl sıfır kredidir? Krediler yüzde 100ü geçmiş
vaziyette.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: Büyük kentlerde
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Yunus Kılıç, Kars Milletvekili.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle
içerisinde bulunmuş olduğumuz ramazan ayının ülkemize,
bütün İslam âlemine hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce
Meclisinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii,
saygıdeğer milletvekilleri, bu 2/B Yasasıyla alakalı,
aslında Seyfettin Bey ve MHP Grubu 2/B Yasasında yaşanan
olumsuzluklarla alakalı bir araştırma açılmasını
talep etmişler, ben de aleyhinde söz aldım. Aslında,
söyleyebilecekleri şeylerin ne kadar da az olduğunu gösterir bir
konuşmayı zaten Seyfettin Beyin kendisi yaptı. Aslında,
2/Byle alınan, 2/Bdeki olumsuzluklarla alakalı alınan
araştırma önergesinde, 2/Byle alakalı hemen hemen hiçbir kelime
edilmeden, genellikle tarım politikaları üzerine bugüne kadar
alışmış olduğumuz sohbetleri yaptı ve on
dakikayı böyle tamamladı.
Şimdi,
saygıdeğer milletvekilleri, ben de aslında 2/B olarak toplumda
yerleşmiş olan bu kanun maddesinin bütün safhalarında
bulunmuş bir arkadaşınız olarak bu araştırma
önergesini okurken, Meclis araştırması talebini okurken Allah
Allah, ya, biz de bu topluma neler yapmışız, orman köylüsüne,
çiftçisine, şehirlerde 2/B arazisi üzerinde taşınmazları
bulunan insanlara ne büyük eziyetler vermişiz? diye açıkçası düşünmeden
edemedim fakat Allahtan, ben bire bir işin içerisinde olduğum için,
bütün safahatı takip ettiğim için
Arkadaşlar,
aslında yaptığımız nedir: Bunun, aslında toplumun
hafızasıyla dalga geçmek, alay etmek gibi bir yaklaşımla
hazırlandığını düşünüyorum. Toplum aslında
hiçbir şeyi unutmaz; toplumun unuttuğunu düşünenler aslında
yanılgı içerisindedirler çünkü toplumların hafızaları,
aynı zamanda birtakım eziyetlerle, ezilmişliklerle, sıkıntılarla
şekillenir, aynı tarım arazilerinde, bu 2/B Yasasına konu
olan arazilerde olduğu gibi çünkü bunun evveliyatı, 1960lı
yıllardan beri hatırlanmaya başlayan, bu kanundaki
sıkıntıya sebep olan arazilerin geçmişi aslında çok
daha eski, ancak 1970te Anayasaya konuluyor ve burada tarih 1961 ve öncesi
olarak alınıyor, hükûmetlere, bu Anayasa bir vazife, bir görev
veriyor. Diyor ki: Ey hükûmet yetkilileri, temsilcileri; geliniz, ülkemizde
yaklaşık 800 bin insanın sorunu olan, devletle, hükûmetle sorunu
olan bu alanı ortadan kaldırın, çözüm üretin. 61
Anayasasından 82 Anayasasına kadar hükûmet edenlerin hiçbirisi, bu
işin içerisine girmiyor, hiçbir risk almıyor. Daha sonra 82
Anayasasında tekrar bu konuyla alakalı, hükûmete görev veriliyor,
tekrar Bunu çözün. deniyor ama kimse, toplumsal bu sıkıntıya
karşı hiçbir riski almıyor ve bugüne kadar geliyor.
AK PARTİ
geliyor, ne yapıyor? Evet, vatandaşın devletle
sıkıntısı olmamalı, vatandaşın devletle
problemi olmamalı, bunun altında ne kadar sıkıntı ve
risk varsa hepsini alacağız ve devletle halkını
barıştıracağız. diyor. Yola çıkış
gayemizin tamamı budur. Peki, buradan birtakım gelirler elde edilirse
bunu ne yapacağız? Yine, orada orman köylüsünün
yaşamını kolaylaştırmak, hayat standartlarını
yükseltmek için kullanacağız, ülkemizdeki afet riski altındaki
bölgelerin dönüşümünde kullanacağız, yeni orman
alanlarının açılmasında kullanacağız ve
almış olduğu geliri de buna kullanmak üzere topluma bir taahhüt
de bulunuyoruz.
Geldiğimiz
noktaya bakalım, ne kadar isabetli olmuştur bu kanun?
Arkadaşlar, ayın 10u itibarıyla, 7nci ayın 10u 2013
itibarıyla, efendim, Emlak Genel Müdürlüğünden
aldığımız veriler şöyle diyor: Bugüne kadar toplam, bu
konuyla alakalı 800 bin hak sahibinden yaklaşık 650 bin tanesi
müracaat etmişler ve bunlara tebligatları gönderilmeye başlanmış.
Yani, hak sahipliğine sahip olanların yüzde 81den fazlası,
satın almak için talepte bulunmuşlar, rayiç bedelleri kabul
etmişler. Yani, devletle olan sorunlarının çözümü
noktasında mutlular ve bir beklenti içerisine girmişler.
Şimdi, bütün
bunlar böyleyken, biz, tabii, daha sonra toplumsal talepleri de tekrar göz
önünde bulundurarak, AK PARTİ grubu olarak arkadaşlar, kendimiz
komisyonlarda Maliye Bakanlığından, Millî Emlaktan gelen
arkadaşlara -Komisyonda bulunan muhalefet partilerinin milletvekilleri de
gayet iyi hatırlayacaklardır- şöyle istirhamlarda bulunuyorduk:
Arkadaşlar, devletçi refleksle bu fiyatları, bu rayiçleri
belirlemekten vazgeçin. Burada bizim AK PARTİ Grubu olarak yola
çıkarken çözmeye çalıştığımız, halkın
problemleridir, orman köylüsünün problemleridir, üreticinin problemleridir. Bu
yüzden, biraz aşağıda olsa bile, bundan kimse gocunmaz bu
ülkede. Köylü, üretici, kendine ait olduğunu düşündüğü bu
arazileri en düşük rayiç bedellerle nasıl alabiliyorsa -merhametli
bakın açıkçası- rayiç bedeller böyle belirlendi arkadaşlar
ve bu rayiç bedellerde daha sonra -koskoca 800 bin hak sahipliğinden
bahsediyoruz bakın- bazı bölgelerde lokal
sıkıntıların olduğunu gördük. Bunlar, muhalefet
partisi milletvekillerine de geldi, bizlere de geldi.
Gene, grup olarak
arkadaşlar, sizin birçok kanun yapma noktasındaki tekniğimize
itiraz etmenize rağmen, ülkedeki sıkıntı devam ederken,
gene bütün riski ve sıkıntıyı ve şu çalışma
zulmünü de göze alarak arkadaşlar, kanunda bir değişikliğe
gittik ve Rayiç bedeli yüzde 70 olarak bazı bölgelerde evet yüksek,
vatandaş bunu ödeyemiyor. Gelin, bunu, 400 metrekarenin altındaki
alanlarda yüzde 50ye düşürelim, peşin ödeyenlere bir yüzde 10 daha
indirim yapalım. Dört yıl, beş yılda taksitli olarak hak
sahipliklerini kazanmalarına yardımcı olalım. dedik. Yine
bunu da biz indirdik. Bakın, yüzde 70 olan bu rayiç bedellerini, bu
söylediğim kriterler içerisinde arkadaşlar ve tarım arazilerinde
de
ALİM IŞIK
(Kütahya) Onlar İstanbuldaki rantiyeciler için geldi.
YUNUS KILIÇ
(Devamla) -
bunu sadece 2/Bye konu olan arazilerde değil, aynı
zamanda hazineye ait tarım arazilerinde de indirdik ve
vatandaşın yüz yıldır, hatta torunların,
çocukların kendi arazisi olarak bildikleri, gördükleri babadan kalan bu
arazileri gerçekten onların hak sahipliğine devretmek üzere yüzde
50ye indirdik.
Daha sonra, bu
kanunla alakalı, işleyişle alakalı dediler ki
arkadaşlar, bütün muhalefet milletvekilleri, bu konuda Meclisin gündemine
her gün hemen hemen bir söylem getirdiler, Arkadaşlar, bunlarda
adaletsizlikler vardır, efendim bu rayiç bedeller isabetli olarak
belirlenmiyor. dediler. Hatta, muhalefet milletvekillerinden
Hani her zaman,
orman talanına, orman yağmasına karşı sohbetler
edersiniz ya haklı olarak, hepimizin etmesi lazım, muhalefet
milletvekillerinden, bu arazileri birçok insanın da haksız yere
ormanları açarak belki de
AK PARTİden önce bakın ama bunlar,
bizim dönemimizde değil, daha önceki dönemlerde açmış
oldukları arazileri, muhalefet milletvekillerinin genel
yaklaşımı içerisinde Verin, bedava olsun, gitsin
Arkadaşlar,
orman talanının, orman yağmasının önüne geçmenin
felsefesi, refleksi böyle olabilir mi? Peki, bu ülkede bu 800 bin hak sahibinin
dışındaki diğer 75 milyon insanın bir hak
sahipliği yok mudur ülkenin genel serveti üzerinde? Bunları bu
şekilde böyle istediğiniz gibi ona buna peşkeş çekebilecek
şekilde sıfır, hiç para almadan, bilabedel vermek mümkün müdür?
Ülkenin geri kalan insanlarına bir haksızlık değil midir
bu? Bunların da haklarını korumak bu Parlamentonun, bu Meclisin,
sadece AK PARTİnin değil, bütün milletvekillerinin görevi değil
midir? Karstaki, orman işgal etmemiş bir vatandaşın
buradaki sorumluluğu nedir? Bunun haklarını
başkalarına bedava vermek de doğru mudur? Hayır. dedik.
Verilebilecek şekilde olsun, halkın ödeyebileceği şekilde
olsun ama merhametli olsun, orman köylüsünden yana olsun ve kanun bu
şekilde tezahür etmiş, değişiklikleri de bunun üzerinde, bu
şekilde işlenmiş ve şu andaki müracaatlardan da kanunun
büyük oranda amacına ulaştığı, toplumda devletiyle
problemli, sorunları olan, mülkiyet problemleri olan yaklaşık 1
milyon vatandaşın sorunlarının çözümü noktasında ciddi
bir mesafe aldığımızı gösteriyor.
Peki, sizin yapmak
istediğiniz nedir aslında, bunun psikolojisine bakmak lazım, muhalefetin
genelinin arkadaşlar. Arkadaşlar, cesaretle
yaptığımız bir şeyi toplum gözünde küçültmeye yönelik
bir gayret olarak değerlendiriyoruz. Siz de gayet iyi biliyorsunuz ki
toplum bu konuda AK PARTİye ciddi destek vermekte, yapılanları
büyük cesaret olarak algılamakta ve bunun
karşılığını da vermeye başlamakta. Sizler de
bunları görüyorsunuz, kendi seçim bölgelerinizde dolaşıyorsunuz.
Bunları algıladığınız için, bunları
gördüğünüz için siz, bu çıkarmış olduğumuz, bu
yiğitçe, tabiri caizse, yüz yıllık problemleri çözmeye
çalıştığımız bu yasanın toplum nezdinde
küçültülmesine özel bir gayret sarf ediyorsunuz ama bunun
değerlendirmesini halk yapacak diye düşünüyor, hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Başkanım, 69a göre sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Ne
diye sataştı?
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Bizim verdiğimiz önergeyle, konuşmamda konuyla hiç
alakası olmayan, başka başka konuları görüştüğümü
söyledi. Hâlbuki konunun özü onunla ilgili.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, ben asıl o konuları soruyorum da
söyleyemediniz.
Buyurun, iki dakika
söz veriyorum sataşma nedeniyle.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın, Kars Milletvekili
Yunus Kılıçın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yunus
Hocayla biz aynı komisyondayız. Şimdi, burada
konuştuklarımız, bu 2/Bnin bire bir mağdurları
olanlar. Biz nelerden bahsediyoruz? Köylülerin içinde bulunduğu durumdan
bahsediyoruz, çiftçilerin içerisinde bulunduğu durumdan bahsediyoruz. Bire
bir 2/Byle ilgili, alakalı kesimlerin
sıkıntılarını burada dile getirdik.
Şimdi burada
Yunus Hocam söylüyor, doğru söylüyor, biz 3 parti de ortaklaşa 2/Byi
seçim beyannamelerinde dile getirdik. Ama bunun adına ne dedik?
Barış projesi, buna çözüm odaklı bir politika geliştirerek
bunların yapılmasını istedik. Sizin yaptığınız
tamamen ranta yönelik, bütçe açıklarını kapatmaya yönelik
gelirleri hesap ederek
Zaten fakirlikle,
fukaralıkla ön plana çıkmış, yaşamlarını
devam ettiremeyecek pozisyonda olan biraz önce saydığım,
konuşmamda söylediğim, toplumun en fakir kesimi orman köylülerinin, o
köylerde yaşayan çiftçilerimizin, vatandaşlarımızın
zoraki, bu yerleri 2/B adı altında, yüzyıldır
Bunları hâlâ
işgalci olarak görüyoruz. Bakın, 2/Bde
anlaşmadığımız hususlardan bir tanesi bu. Bunlar
işgalci falan değil, bunlara dedelerinden, atalarından
kalmış. Bu, AKP döneminin meselesi de değil, son on
yılın, yirmi yılın meselesi de değil, bu, ta
cumhuriyet dönemine, cumhuriyet döneminin öncesine gidiyor, ta o zamandan
başlayan bir süreç.
Siz biliyor musunuz
bugün toplumun en fakir kesimi olan çiftçilerimizin, köylülerimizin bu 2/B
alanlarını, İstanbulda bile, Anadoluda,
imkânsızlıklardan dolayı göç eden insanların, oralardaki
yerleri alamadıklarını? Müracaat etmeyi namus meselesi
yapıyor. Biraz önce rakam veriyorsunuz. Alamıyor.
Vatandaşlarımızın yiyecek ekmekleri yok, eve götürecek
yiyecekleri yok, şimdi tutmuşsunuz 100 bin lira, 200 bin lira, 300
bin lira
Antalyaya gidin, o Aksuda da bunları bir anlatın
bakalım. Antalyada, Adanada, Muğlada, İstanbulda Beykozda
2/Blilerle bir görüşün bakalım sizin gibi mi düşünüyorlar,
şu ramazan günü size dua mı edecekler, başka bir şey mi
edecekler? 2/Blileri bir dinleyin Allah rızası için. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sataşma neresinde?
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Ne konuşuyorsun, ne söylüyorsun?
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, lütfen yerinize oturunuz.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sataşma neresindeydi?
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Konuşup durma oradan. Ne konuşup duruyorsun oradan
her şeye.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, oturunuz lütfen.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Taciz ediyorlar Sayın Başkanım sürekli olarak.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ramazan huzur getirmemiş ya!!
BAŞKAN
Oruçlusunuz
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve 22
milletvekilinin 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan
sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2013
Çarşamba günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisi lehinde söz isteyen, Osman Kaptan,
Antalya Milletvekili.
OSMAN KAPTAN
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; sizlerin, yüce milletimizin ve İslam âleminin
ramazan ayını kutluyorum, hayırlara vesile olmasını
diliyorum ve barış ve huzur getirmesini diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, ben, Milliyetçi
Hareket Partisinin verdiği araştırma önergesi üzerine söz
aldım. Aslında bu önerge İstanbulu kapsıyor ama biz
-İstanbuldaki sorun da elbette ki 2/B sorunudur- Türkiyedeki tüm
2/Blilerin; Antalyanın da, Muğlanın da, İzmirin de,
Mersinin de, Adananın da tüm sorunlarının çözülmesini
istiyoruz. Bu konuda Grup Başkan Vekilimiz Sayın Akif Hamzaçebinin
de verilmiş bir önergesi vardır, sanırım onu da yarın
burada görüşeceğiz.
Sayın arkadaşlarım, ben, sözlerime
başlamadan önce, Genel Kurula ve yüce milletimize bir bilgi vermek
istiyorum. Tarım konusunda, EXPO 2016 konusunda Antalyanın
belirlenmesi Antalyada büyük bir sevinç yaratmıştır, neredeyse
bayram yapılmıştır. Bütün iktidar, muhalefet partilerinden
milletvekili arkadaşlar Parise gittik, bu EXPO 2016nın Antalyada
yapılması ve Antalyaya verilmesi konusunda orada birliğimizi,
beraberliğimizi gösterdik Türkiye olarak. Bundan da hepimiz onur duyduk,
bu konuda emeği geçenleri de takdir ettik, teşekkür ettik.
Ancak, şimdi, Bakanlığın
çalışmalarına bakıyoruz, efendim, bu EXPO 2016
Antalyanın sembolü olarak, çiçek olarak şakayık çiçeği
belirlenmiş. Değerli arkadaşlarım, şakayık
çiçeğini bilen, gören, yetiştiren var mı acaba? Ben Antalya Milletvekiliyim,
Antalyada böyle bir şey görmedim, duymadım, bilmiyorum. Ha, isim
olarak duymuş olabilirim -ramazan gününde yalan da söylemeyeyim yani-
yalnız, arkadaşlar, Antalyada yetiştirilmeyen, Burdurda
yetiştirilmeyen çiçeğin, karanfil çiçeği değil de
şakayık çiçeğinin EXPO 2016 Antalya'ya sembol olarak Tarım
Bakanlığı tarafından seçilmesini kınıyorum; büyük
bir yanlışlık olarak görüyoruz, bunun da düzeltilmesini
istiyoruz.
Sayın Bakanlığa da dört tane sorumuz var.
Aslında, bakanlardan da kimse...
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Orada var, var arkada.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Bakan dinlemiyor sizi.
OSMAN KAPTAN (Devamla) - Tabii, o Sayın Bakan kendi
konusunda zaten.
Birincisi: Arkadaşlar, bu şakayık
çiçeği
EXPO 2016nın Konseyinde bir karar alınmış
mıdır? Yani şakayık çiçeğinin sembol olması
kararı alınmış mıdır Konseyden?
İkincisi: Kamuoyunda bir araştırma
yapılmıştır. Kamuoyunda yapılan bu
araştırmada büyük ölçüde, büyük oranda karanfil çiçeği
çıkmasına rağmen, niye karanfil konmamış da
şakayık çiçeği sembol olarak ele alınmıştır?
Üçüncü bir olay, bu soru da çok önemli. Acaba Tarım
Bakanlığının üst düzeyindeki bir yöneticinin Yalovada
şakayık çiçeği yetiştiren bir ortağı var
mıdır ve o ortağı dikkate alınarak, şakayık
çiçeğinin Antalya'nın ve Türkiye'nin sembolü olarak konması
bundan dolayı mı olmuştur?
Dördüncü soru: Biz bu şakayık çiçeğini
-Çinde yetiştiriliyor daha çok- Çinden mi ithal edeceğiz, Çinden
mi getirmeyi düşünüyor Hükûmet?
Beşinci olarak da şu soruyu soruyorum: Bu çiçek
Antalya'nın neresinde yetiştiriliyor? Kimler yetiştiriyor? İhracat
yapılıyor mu? Yapılıyorsa, gelirimiz nedir? Kimler
yetiştirmektedir? Bu soruların cevabını bekliyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi de
Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği 2/B konusundaki araştırma
önergesi üzerinde konuşmak istiyorum.
Arkadaşlar, bu 2/B konusu, biliyorsunuz,
yıllarca sürdü. On yıl da sizin iktidarınız, AKP
iktidarı zamanında sürdü. Türkiye'de mağdur olan bir sürü insan
var. Bugün çözdük, yarın çözdük deninceye kadar, aha 2012
yılının Nisan ayında kanun çıktı, bugüne kadar
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) O meraların peşinde, meraların.
ALİM IŞIK
(Kütahya) O meraları satıyor, meraları.
OSMAN KAPTAN
(Devamla) Arkadaşlar, peki, şimdi ne istiyoruz? 2/B konusunun
yeniden araştırılmasını istiyoruz. Biz, buraları
ekene biçene
Ormanı işgal edene değil, Unakıtanın
Boğazdaki arsalarına değil veyahut ona benzer arsalara
değil, biz, babasından, dedesinden kalan, Osmanlıdan kalan,
insanın ektiği biçtiği arazilerin kendilerine parasız
verilmesini istedik. Siz dediniz ki: Yok, vermeyiz. Peki, ne
yapacaksınız? Parayla. Parayla verecekseniz, o zaman ucuz verelim,
uzun taksitli verelim ve illaki kendisine verelim. dedik, Yok, biz teklif
ederiz, paraları varsa alırlar, parası yoksa parası olan
alır. dediniz. Ee, bu da neye göre olacak? Rayiç bedel olarak. dediniz.
Biz dedik ki: Vergi beyan değeri üzerinden verilsin. Hayır
efendim, vergi değer beyanı üzerinden değil, rayiç bedel
üzerinden.
Sevgili
arkadaşlar, rayiç bedeli Türkiyede
Bu insanların zaten yer
kendinin, yani devletin bu insanlardan alacağı yok. Nasıl? E, adam
yıllardır ekiyor biçiyor, tapusu var.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Ödemiş parasını, parasını kat kat
ödemiş.
OSMAN KAPTAN
(Devamla) - Bizim Antalyaya 1940lı yıllarda devlet zeytinlik
arazilerini vermiş, demiş ki: Buralardan siz kömür yapın, odun
yapın; buraları, zeytinlikleri temizleyin, meşeyi,
pıynarı kesin, bunlardan kömür yapılsın.
Yapılmış oralarda. Bir kısmı tapularını
almış, bir kısmı tapusunu alamamış. O zaman
devletin verdiği bu yerler 2/B olarak şimdi satılıyor ve
trilyonlar isteniyor. Sevgili arkadaşlar, hani Nereden nereye geldik?
deniyordu ya, nereden nereye geldik biliyor musunuz? Veren devletten,
vatandaşa toprak veren devletten o toprağı vatandaşın
elinden alan devlete, satan devlete geldik. Bu konuya dikkatinizi çekerim. Yani,
bu vatandaşın kendinin. Kendi yerini kendine satmayalım. E,
peki, Yok arkadaş, kimin malını kime veriyoruz? Burası
devletin, satacağız. diyorsanız, o zaman da sevgili
arkadaşlarım, bu alanların, bu 2/Bli, kişilerin kırk
yıldır, otuz yıldır, elli yıldır, yüz
yıldır, sülaleden beri baktığının bekçilik
parasını verin vatandaşa. Gene vatandaş haklı
arkadaşlar, 2/B konusunda devletin alacağı yoktur, borcu
vardır diyorum.
Bir de Hükûmet
şuna sürekli bakıyor ki, işte darbeye karşı. Çok
güzel. Ben de 1402lik bir vatandaşım, 1402 ile görevden
alınmış bir kişiyim. Ne vardı 1402de? Efendim, seni
görevden alan askerî yönetim, Kenan Evren hakkında, mahkemeye veremezsin,
Anayasa geçici 15. E, biz onu kaldırdık, iyi de yaptık.
Şimdi, sizin bu 2/B Kanunu hakkında itiraz hakkı var mı
vatandaşın? Yok. Mahkemeye verme hakkı var mı? Yok. Rayiç
bedel yüksektir. deme hakkı var mı? Yok. İnsanlar Antalyada
yolları kesti, maliyeyi bastı, her tarafta
Derdini anlatamadı.
Yani Türkiyede bu Gezi yolundan önce bir Antalya vardır, Antalyaya
dikkat çekin. Antalyaya dikkat çekin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN KAPTAN
(Devamla) - Mursiye gösterilen hassasiyet 2/Bli köylülere de gösterilsin
diyorum, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ali Ercoşkun, Bolu
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; MHP grup önerisi aleyhinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, grup
önerisinde, tabii, özellikle orman köylülerinin durumuyla alakalı önemli
tespitlerde bulunuldu. Gerçekten, yüzde 65i ormanlarla kaplı bir ilin
temsilcisi olarak, orman köylüsünün durumu, yaşamış
oldukları sıkıntılarla alakalı oldukça ciddi manada
bilgimiz olduğunu söyleyebilirim. Tabii, bu sıkıntılardan
bir tanesi de 2/Byle alakalı konulardır. Yani, bugüne kadar köyleri
ziyaret ettiğimizde, 2/B arazilerinin ne olacağı,
tapularının elde edilemediği, gelecekle alakalı
kaygılar dolayısıyla bizlere iletilen bu
sıkıntıların 2/B Kanunuyla, aslında Mecliste oldukça
fazla gündemimizi oluşturan bu kanunla çözülüyor olması, bir yola
girmiş olması da gerçekten orman köylüsünün bizden beklemiş
olduğu hizmetlerden bir tanesiydi. Dolayısıyla, ben, Meclise
bu sürece vermiş olduğu
katkılardan dolayı teşekkür ediyorum. Tabii, bunun dışındaki
sıkıntılardan dolayı muhakkak kendilerine göre önemli
gördükleri bu konuyla alakalı bir önerge hazırladılar, o yüzden
de teşekkür etmek lazım ama özellikle Cumhuriyet Halk Partisi
temsilcisinin biraz önce bahsettiği Acaba tapu alanlar var
mıdır? şeklindeki sorusuna da cevap vermek lazım. Evet, Simavda
53 kişiye tapuları törenle teslim edilmiş, Ortacada teslim
edilmiş, Alanyada teslim edilmiş. Bu demektir ki artık bu
iş yoluna girmiş ve bir şekilde çözülmeye
başlanmış. Katkıda bulunan, emek veren herkese teşekkür
ediyoruz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Simavdaki tapular hak sahiplerine değil yandaşlara
teslim ediliyor yalnız, onu da dikkate alın.
ALİ
ERCOŞKUN (Devamla) Burada yandaş diye bir şey söz konusu
olabilir mi Alim Hocam?
ALİM IŞIK
(Kütahya) Olur, olur, parası bol AKP yöneticisi olursa rahatlıkla
olur.
BAŞKAN
Sayın Işık, lütfen
ALİ ERCOŞKUN
(Devamla) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve bu konuda
hakkı bulunan herkes bu tapuları elde etmeye başlamış.
Boluda da çalışmalar son noktaya gelmiş durumda; katkı
veren, emek veren, destek veren herkese ayrı ayrı teşekkür
ediyorum.
Değerli Milletvekilimiz
Yunus Kılıç Hocamız detaylı bir şekilde, aslında,
konunun geçmişiyle alakalı bilgiler verdi; kendisine de teşekkür
ediyoruz. Her ne kadar önergeye saygı duysak da, hazırlanması
noktasında teşekkür etsek de aleyhinde olduğumuzu bir kez daha
bildirir, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) Niye aleyhindesin, onu da söyle. Niye aleyhindesin, niye?
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Biraz önce kürsüde konuşan Antalya Milletvekili Osman Kaptan,
Tarım Bakanını, Tarım Bakanlığını,
dolayısıyla Hükûmeti çok vahim ve ağır iddialarla itham
etti. Hükûmetten Parlamentoya bir cevap verilmedi. Sükût ikrardandır.
Sayın Osman Kaptanın kürsüdeki iddialarını doğru
kabul ediyoruz o zaman. Tutanaklara geçsin istedim.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet,
buyurun Sayın Ünal.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Yüce Meclisin denetim faaliyetinin nasıl yürüyeceği
İç Tüzükte belirlenmiştir. Dolayısıyla, bir
konuşmacının oradaki ifadesi yazılı ya da sözlü soru
önergesine dönüştürülerek cevap istenebilir ama bu kürsüden belli
ithamlarda bulunup hemen beş dakika sonra da Bunlar doğrudur,
kayıtlara geçsin. demek her şeyden önce ahlaki değildir.
BAŞKAN Öyle
bir şey söz konusu değil zaten Sayın Ünal.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Ben doğru kabul ederim dedim ve öyle kabul ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar
yeter sayısı arayacağım.
Evet, Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.14
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, öneri kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2.- CHP Grubunun, Çorum Milletvekili Tufan Köse ve
arkadaşları tarafından emniyetin, idarenin ve adliyenin
şüpheli kamu görevlilerine müsamahalı davranıp davranmadığı,
davranıyor ise bunun daha sonra meydana gelebilecek benzer olaylara
olabilecek etkilerinin araştırılması amacıyla
10/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2013
Çarşamba günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
10/7/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 10/7/2013 Çarşamba günü (Bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Çorum Milletvekili
Tufan Köse ve arkadaşları tarafından 10/7/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına "Emniyetin, idarenin
ve adliyenin şüpheli kamu görevlilerine müsamahalı davranıp
davranmadığı, davranıyor ise bunun daha sonra meydana gelebilecek
benzer olaylara olabilecek etkilerinin araştırılması"
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (1006
sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak 10/7/2013 Çarşamba günlü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Tufan Köse, Çorum
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
TUFAN KÖSE (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle ramazan
ayının tüm insanlığa barış, kardeşlik,
adalet, hakça paylaşım ve özgür bir yaşam getirmesini diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisinin, bir polis kurşunuyla
yargısız infaz edilen Ethem Sarısülükü merkez alarak demokratik
hak ve özgürlüklerine sahip çıkan yurttaşlarımıza iktidar
tarafından uygulanan ve emniyet güçlerine, polise uygulattırılan
ölçüsüz şiddetin, polis terörünün sebep ve sonuçları ile bu tür
acı olayların bir daha yaşanmaması için alınması
gerekli önlemlerin araştırılması için vermiş
olduğu Meclis araştırması önergesi üzerinde grubum
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetiniz ve
yoksul halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Yine, demokrasi ve
özgürlük isteyerek çıkılan alanlarda, sokaklarda canlarını
ve gözlerini kaybederek bedel ödeyen, despotizme, tek tipleştirmeye,
faşizme, diktatörlüğe karşı duran ve çarpan yürekleri
sevgi, saygı ve minnetle anıyorum. Ölenlerin, demokrasi
şehitlerinin ruhları şad olsun.
Değerli
arkadaşlarım, 27 Mayıs 2013 tarihinde Taksim Gezi Parkında
ağaçların sökülmesiyle başlayan ve tüm yurda dalga dalga
yayılan, hâlâ da devam eden halk hareketi, halkın polisi olmaktansa
iktidarın ve Recep Tayyip Erdoğanın polisi olmayı
yeğleyen emniyet kuvvetlerinin orantısız güç kullanması ve
terör estirmesi sonucu, 1i polis 5 vatandaşımızın
hayatını kaybetmesine, 11 vatandaşımızın gözünün
çıkmasına, 80e yakını ağır olmak üzere 8 bini
aşkın vatandaşımızın,
yurttaşımızın da yaralanmasına neden olmuştur. Bu
arada, bugün, Eskişehirde polisin biber gazı ve copundan kaçarken
ara sokaklara sığınan ve orada kim olduğu belirsiz eli
sopalı katliamcılar tarafından dövülerek yaralanan Ali
İsmail Korkmaz da vefat etmiştir. Kendisini de buradan saygıyla
anıyorum, Allah rahmet eylesin.
Ethem
Sarısülük, 1 Haziran günü Kızılayda bir polis memurunun
silahından çıkan
Değerli
arkadaşlarım, bir trafik kazasında bile, ölümlü -ki trafik
kazası taksirli suçtur, kasıtla işlenmeyen bir suçtur- bir
trafik kazasında, toplumda infial yaratılıyor diye, ölenin
yakınları teskin olsun diye tutuklama kararı veren yargı,
muhalifleri uyduruk darbe suçlamalarıyla, çakma kanıtlar ve düzmece
davalarla yıllarca içeride tutan yargı, parasız eğitim
isteyen öğrencileri terörist olmakla suçlayan ve tutuklayan yargı,
parasızlıktan cenazesini belediyenin kaldırdığı
Kuddusi Okkırı Ergenekonun kasası diye ölene kadar
cezaevinde tutan yargı, Fatih Hilmioğlunu ve onlarca ölümcül
hastayı ölümüne cezaevinde tutan yargı, ciddi bir tehdit altında
ve son çare olarak kullanılması gereken gerçek mermiyle 27
yaşındaki yoksul bir Anadolu çocuğunu öldüren polis memurunu
tutuklamamıştır. Vicdanlar sormuştur,
insanlığın yüzü kızarmıştır. Meşru
müdafaa ve delilleri karartma ihtimali yok. denilerek Ahmet Şahbaz serbest
bırakılmıştır.
Peki, serbest
bırakıldıktan sonra ne yapılmış, ne olmuş?
Deniz Fenerinde ne olduysa o olmuş değerli arkadaşlarım
yani Deniz Fenerinde, hırsızlar, soyguncular yargılanmadan
savcıları yargılanmıştı, burada da ölen
Sarısülükün ölüm olayına tanık olan tanıklar
tutuklanmış. Yani, İlhan Cihaner olayında ne olduysa o
olmuştur; İsmailağa cemaatini soruşturan İlhan Cihaner
tutuklanmış, soruşturulan sanıklara hiçbir şey
olmamıştır. Ethem Sarısülükün ailesinin de bu arada tehdit
edildiği basına yansımıştır.
Peki, neden olaylar
bu boyuta geldi? Neden insanların hak arama adına verdikleri
demokratik tepkiler böyle şiddetle cezalandırılmaya,
şiddetle bastırılmaya çalışılıyor?
Şimdi Bu kadar insan yaralandı, öldü. dedik, bir de bu işin
gözaltı boyutu var, para cezaları var. Bakın, 3.500e yakın
insan gözaltına alınmış; 19 kişiye, tencere tava
çaldıkları için, protestolarını böyle gösterdikleri için 9.880 lira para cezası
verilmiş. Türkiye İnsan Hakları Vakfı 101 kişinin
tutuklandığını söylüyor ama dün ve bugün tutuklananlar
dâhil değil buna. Taksim Platformunun yöneticileri dünden beri
gözaltındalar, gözaltı süreleri yetmiş iki saate
çıkartılmış. Habercilere, gazetecilere polis
saldırmış, saldıranlar engellenmemiş.
Mısır için demokrasi isteyen,
Suriye için, Libya için, Tunus için demokrasi isteyen iktidarımız,
maalesef, ülkemiz için, ülkemize, ülkemizin halkına demokrasiyi çok
görüyor.
Bu arada, Mısırda demokrasi
derken değerli arkadaşlarım, Mısırdaki darbeye AKP
iktidarı ve TBMM çoğunluğu karşı değil mi? Burada
her konuşmacımıza laf attınız. Madem bu kadar
karşıysanız demokrasi yeniden tesis edilene kadar, herkesin
katılabileceği özgür ve eşit bir ortamda seçimler
yapılıncaya kadar Mısırla ilişkilerinizi kesin,
Mısırdaki darbeci iktidarla ilişkilerinizi kesin. Niye
kesmiyorsunuz? En azından, İsraile yaptığınız
gibi derecesini düşürün. Değerli arkadaşlarım, bu
nasıl bir ikiyüzlülük? Yoksa bu ileri demokrasinin
bıraktığı bir miras mı bize, getirdiği bir
şey mi? Bunu anlamak mümkün değil.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz bu polis şiddetinin kendi başına
olduğunu düşünmüyoruz, bu polis şiddetinin arkasında çok
daha derin ve büyük bir güç var. Bu polis şiddetinin arkasında,
kendisine itiraz eden vatandaşlarını, vatandaşların
oldukları her yeri düşman toprağı, fethedilecek bir
düşman toprağı gibi gören Recep Tayyip Erdoğanın,
Sayın Başbakanın zihniyeti var, faşist zihniyet.
Yine, bu aşırı polis
şiddetinin, polis terörünün arkasında, Taksim Gezi Parkını
Viyana surları ve içindeki aydınlık yüzlü insanları da
düşman ahalisi olarak gören ve kuşatan Recep Tayyip Erdoğan
zihniyeti var. Değerli arkadaşlarım, İstanbul fethedileli
beş yüz altmış yıl oldu. Nereyi fethediyorsun sen ey Recep
Tayyip Erdoğan? Viyana kuşatılalı dört yüz yılı
geçti, ikinci kuşatma geçeli üç yüz yılı geçti. Nereyi
kuşatıyorsun sen daha?
Bu polis terörünün, aşırı
polis terörünün altında yine Polisimiz kahramanlık destanı
yazdı. diyerek yapılan orantısız şiddeti ve
yargısız infazı kutsayan Recep Tayyip Erdoğan zihniyeti var.
Devam ederseniz anladığınız dilden konuşurum. diyen
Recep Tayyip Erdoğan bu polis terörünün arkasındadır. Önce sen
haddini bileceksin ya! Sen kalkıp da yok bilmem ne platformuymuşsun.
Ne platformu olursan ol, ayaklar baş mı oldu? diyerek toplumda
sosyal olarak, ekonomik olarak geri kalmış ama yoksul olduğu
için hakkını aramaktan vazgeçmeyenler ve onları
dışlayan Recep Tayyip Erdoğan zihniyeti var. Yine, üçüncü
köprüye Yavuz Sultan Selim adı vererek Alevi
yurttaşlarımızın bu duyarlılıkları üzerinde
tepinen Recep Tayyip Erdoğan zihniyeti var.
Bizler, güçlünün
karşısında eğilmeyen Cumhuriyet Halk Partililer olarak
Recep Tayyip Erdoğanın bu zihniyetini sonlandırmaya,
kurduğu korku imparatorluğunu yıkmaya kararlıyız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) Dersim hakkında da bir şeyler söyle.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Nasıl
yapacaksınız, onu söyle.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi
Grup önerisi aleyhinde söz isteyen, Sırrı Süreyya Önder,
İstanbul Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Neyin
aleyhinde olduğunu önce söyle, ondan sonra konuş. Neyin aleyhindesin
onu söyle önce. CHPnin aleyhinde misin?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul)
Çarşı her şeye karşı. Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Her
şeye karşısın yani!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan Vekili Gürdal
Mumcunun teamülleri ve süreyi zorlayarak verdiği iki üç dakikalık
iznin dışında, Gezi ile ilgili burada bir değerlendirme
yapma şansımız olmamıştı. Şimdi, neydi bu işlerin
aslı, ona dair bir bilgilendirme yapmak istiyorum.
Bakanlar Kurulu da biraz yavaş
konuşursa Sayın Başkan, insicamım bozuluyor. En çok
onların dinlemesi gerekiyor çünkü.
Bu işlerin iki tane faili var:
Birisi özensizlik, diğeri yetim hakkı. Özensizlik ne idi? Özensizlik
şu: Bu yayalaştırma projesi il koruma kuruluna gittiği
zaman
Şimdi, bu söyleyeceğim bilgiler hiçbirinizde yok çünkü öyle
bir furya başlattı ki iktidar, bunun aleyhinde konuşan, Geziyi savunan
herkes neredeyse estaizübillah darbeci oldu. Onun için, millet topyekûn hücum
ediyor, kimse gerçekleri anlatamıyor.
Bakın, Taksim
Yayalaştırma Projesinde il koruma kurulundan alınan onayda Gezi
Parkına 1 santimetrekare tecavüz öngörülmüyor. Bu bilgiyi biliyor
muydunuz? İl Koruma Kurulu
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Geçen söyledin zaten.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Evet. Tekrar bir
hatırlatmakta fayda var. Geçen söyledim de siz partinize hiç
sormadınız mı Ya, bu ne özensizliktir? diye?
YILDIRIM M. RAMAZANOĞLU (Kahramanmaraş)
Fakat, şimdi, 8 bin metrekare büyüdü.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) O geçti artık.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen cevap
vermeyelim.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Evet, 8 bin metrekare
büyüdü. Ama, büyümeden önce Reddi reddedeceğiz. diyordunuz, büyümeden
önce Oraya AVM de yaparım, rezidans da, Topçu Kışlası da
yaparım. diyordunuz, biz de Yaptırtmayız. diyorduk, aha
yaptırmadık. Bunu neyle yaptırtmadık, zorbalıkla
mı? Yok, hakkın, hukukun rehberliğiyle. Bu makama o zaman
gelseydiniz, bu kadar can yanmayacaktı.
Şimdi, niye böyle
davrandığınızı da anlatacağım. Olay şu:
1 santimlik bir tecavüz öngörülmüyor fakat bir özensizlik var; çalakalem,
İhale Yasasından kaçırmak için teklif usulü, avanslı
çağırıyorlar: Hele şurayı yap -Allah kerim- ondan
sonra da burayı yap. Bunu yap. dediği firmalar da ne hikmetse, bu
ülkenin son beş on yılında hangi yatırımı
aralasanız, altından çıkan firmalar. Sanırım,
artık bu memlekette bunlardan başka iş ehli hiçbir firma
kalmadı!
RECEP ÖZEL (Isparta) Kim o firmalar söylesene?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Aynı firma üçüncü
havalimanı inşaatının da sahibi. Şimdi, bu belediyeye
sorulacak: Sen, kardeşim, bu on senede büyük montanlı işleri
kime verdin, kaç lira ödedin, bu verdiğin firmaların toplam
sayısı kaç? Artık, bu defterler aralanacak, bundan
kaçış yok. Şimdi, böyle, sallapati yapılınca,
bakıyorlar ki yayalaştırma projesi, yayaya yürüyecek yol yok!
Siz, bu kadar komplo teorisi geliştireceğinize, Allah
aşkına, hiçbiriniz partinizin yöneticilerine İstanbulun
göbeğinde, dünyanın ilk 3 metropolünden birinde böyle bir
çalışma yapılıyor ve biz yaya
kaldırımını unutmuş bir müteahhitle, belediyeyle
çalışıyoruz. Bu bize reva mıdır? diye sordunuz mu?
Sormadınız. Yahudi diasporası çıktı, son moda o.
Yahudi diasporası arayan HES ihalelerinin arkasındaki sermayeye
baksın; Yahudi diasporası orada, sermayesi orada. Sermayeye gelince
Dini, imanı yok paranın. diyorsunuz ama bir halk direnişi
olduğunda, arkasına takmadığınız etnisite
kalmadı, takmadığınız ulus kalmadı,
takmadığınız komplo teorisi kalmadı.
Sayın Kültür
Bakanı da buradaydı, sanırım gitmiş, Valiyle telefonla
görüştük, Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, AK
PARTİnin sayın yöneticileri, bakanlar, ağzını açan
şöyle bir türkü söylüyor: İlk üç günü masumdu, ondan sonrası
işler karıştı. Efendiler, kimse şunu sormuyor: Peki,
siz, ilk üç günü orada sağdan sola, soldan sağa, topla, çarp, çıkar,
200-300 kişiye binlerce bomba yağdıran polis hakkında
FATİH ŞAHİN
(Ankara) Ne bombası Süreyya Bey?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Beni vuran bomba. Açayım, göstereyim mi?
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Makul bir şekilde konuşalım!
RECEP ÖZEL
(Isparta) Hiçbir şey yok!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Ne bombası?ymış! Beni vuran bomba, belimde
patladı, al, bak! Ne bombası?ymış! Belimde patladı,
gel göstereyim! (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Önder, lütfen
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Ne bombası?ymış. Git, hastanedeki kayıtlara
bak! Gel, sana fotoğrafını göstereyim. Al sana
Ne
bombasıymış!
(Hatip elinde cep
telefonuyla AK PARTİ sıralarına yürüdü)
BAŞKAN
Sayın Önder
RECEP ÖZEL
(Isparta) Böyle bir usul var mı?
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Orada konuş! Git kürsüde konuş!
BAŞKAN
Sayın Önder
ERTUĞRUL KÜRKCÜ
(Mersin) 11 adamın gözünü çıkardınız ya! Adamı deli
etmeyin be!
BAŞKAN
Sayın Önder, lütfen, kürsüye geliniz. (BDP sıralarından Ara
verin Sayın Başkan sesleri)
Sayın Önder
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.42
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Sayın
Sırrı Süreyya Önder, İstanbul Milletvekili, buyurun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) Sevgili arkadaşlar, aranızdaki Kültür
Bakanlığı yapmış insanlar, yöneticiler, size bir sanat
grubunu küfür yerine kullanmanın çirkinliği konusunda hiçbir şey
söylemiyorlar mı? Artist martist falan diye
Bu diller
yakışıyor mu size? Bak, ben olanı biteni anlatıyorum.
Yalansa, içinde yanlış varsa gelin deyin ki: Şurada yalan
söylüyorsun. İşte, halkın kürsüsündeyiz. Yeni türkü
Başbakanı yedirmek, yedirmemek üzerine inşa edildi. Bunun için,
kusura bakmayın, kendi içinize bakın. Son Meclis
Başkanlığı seçiminde kendi partinizin Başbakanın
iradesine karşı direnen milletvekili sayısını
hesaplayın, bizim grubumuzdan fazla sayısal olarak.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) O kadar da küçük görmeyin!
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Haydi oradan be!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Onun için, Başbakanı yeme, yememe meselesinde, müesses
nizam ve kendi partinize bakacaksınız. Allahın bildiğini
kuldan saklamaya gerek yok. Riya, fitne, dedikodu kol geziyor. Başka bir
yerde söyleyemiyoruz, burada söyleyelim.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Sayın Başkan, uyarın lütfen! Böyle
bir şey olmaz!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Böyle olur çünkü bununla Geziyi, bununla Gezinin
anlamını, gerçek anlamını gölgeliyorsunuz. Bizim,
seçilmiş bütün hükûmetlerin hükûmet etme hakkını savunmakla
geçmiş ömrümüz. Bu Hükûmete de seçim dışı bir yönelim
olduğunda, karşısında ilk bizi bulacaklardır. Sizin de
bu konuda sabıkanız çok temiz değil yani çok merak edenle uzun
uzun konuşuruz.
Şimdi, bizim
tarihimiz cuntalara direnme tarihidir, bu konuda bedel ödeme tarihidir, onun
için, Gezinin anlamını gölgelemeyin lütfen. Gezinin anlamı
şu: İlk üç günden sonra, AK PARTİ Bunu yeni dönemin seçim
mezesi yapabilir miyim? dedi. Olan biten bundan ibarettir.
MUHAMMET BİLAL
MACİT (İstanbul) Başka bir şey olmadı mı?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Başka çok şey oldu Sayın Vekil. Neler oldu biliyor
musunuz?
MUHAMMET BİLAL
MACİT (İstanbul) Biliyoruz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) 8.900 kişi resmî olarak
polisin şiddetiyle hastaneye gitti, 8.900 kişi.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Başbakanlık ofisinin önüne geldiler.
Bunları da söyleyin. Bunları niye söylemiyorsun? Bu kadar naif
değil.
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) Başbakan ödül verdi orada şiddet uygulayanlara!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) 12 kişi, orada
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Söyleyin lütfen bunları, söylemiyorsunuz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Onu da söylüyoruz
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Biz söylüyoruz yine
MUHAMMET BİLAL
MACİT (İstanbul) Başka bir şey olmadı mı?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Şimdi, eğer konuşmama izin verirseniz onu da söyleyeceğim.
Bu Gezi
Parkının bir tek çirkin yanı vardır: O da küfürlerdir, onu
da elimize boyayı aldık, biz sildik, biz öncülük ettik. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Onun için, olanlar şunlar:
Bir yerden sonra siz, eğer şunu söyleseydiniz, bunu sormaya hakkınız
olurdu. Orada 300 kişiyle ben basın açıklaması yaparken -bu
Meclisin bir üyesiyim- sırtımdan gaz bombasıyla, gaz kapsülüyle
vurulduğum zaman, biriniz buradan çıkıp kendi bakanınıza,
kendi yönetiminize Yahu, bu ne iştir
Üstelik oturarak, ayakta bir kimse
de yok Burada bir demokratik hak kullanan ve ağacın önüne duran bir
insan var... Ağzınızı açtığınızda
İlk üç gün masumdu. diyordunuz, üç günün içinde de ben vardım,
masum olarak da zalimane bir şekilde vuruldum. Hanginiz kalkıp
dediniz ki Ayıp değil mi? Ondan sonra kalkacaksınız Niye
bu işler böyle oldu? Siz, o hakkı, o üçüncü günün akşamına
kadar ağzınıza çektiğiniz fermuarla kaybettiniz. Eğer
o gün sormuş olsaydınız, o gün soran insanlarla da
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla)
bu süreci madem paylaşmaya devam ediyoruz, bunların
içinde sizin arkadaşlarınız var, Geziye gelenlerin içinde
vallahi, billahi, şerefim namusum üzerine sizin çocuklarınız da
var.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Önder.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Biraz şu iftirayı bir kenara bırakın, neler
olup bittiğini anlamaya çalışın. Anlamaya
çalışırsanız belki çare bulursunuz. (BDP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL
AYDIN (Bursa) Mesele Gezi meselesi değil Sırrı, anlamadın
mı?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) Anladım. Ben seni tanımıyorum. Ne o öyle,
asker arkadaşı gibi Sırrı falan!
BAŞKAN Evet,
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ali Uzunırmak,
Aydın Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisi önergesi lehinde söz aldım. Hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, aslında, Gezi Parkı olayı hakikaten ders
çıkarmamız gereken, aklıselim düşünmemiz gereken bir
olaydır. Burada ne olmuştur? Gezi Parkı bir turnusol
olmuştur. Bir tarafta, bastırılmış taleplerini dile
getiren her yaştan, her sosyal gruptan bir insan topluluğu
oluşmuştur. Türkiyede 50-60 vilayetin üstünde vilayette ayrı
yaşlardan, ayrı sosyal gruplardan binlerce insan
bastırılmış talepleriyle ilgili, Gezi Parkındaki
ağaçların ortaya çıkardığı bir duygu selini bize
hatırlatmıştır. Bunun yanında, iktidarda bir şey
oluşmuştur, iktidarda da bastırılmış korkular
ortaya çıkmıştır Gezi Parkı olayı
dolayısıyla. Bu iki duyguyu iyi anlamamız lazım. Eğer,
siyaset insanları bu iki duyguyu doğru anlamaz ve buradan ders
çıkarıp bunu doğru yönetmezse bu ülke felakete gider
değerli arkadaşlar. Çünkü, bu ülkedeki, Sayın
Başbakanın ağzından çıkanlardan sokağa
dökülmüş insanlara varıncaya kadar taleplerin ve
bastırılmış duyguların geldiği söylemler
gerçekten, ülkede ekonomiyi, sosyal barışı ve demokrasiyi tehdit
eden duruma gelmiştir. Elinde palayla çıkan esnafı meşru
göstermeye çalışan bir zihniyet vardır ama o esnafın da gösterilerin
neticesinde fakruzarurette borcunu ödeyemez duruma düşmüş bir hâli
vardır. Eğer biz bu iki duyguyu da tanıyamazsak,
tanımlayamazsak, doğru algılayamazsak bu ülke yönetilemez. Lafla
peynir gemisi yürümez. İnsanları birilerini düşman göstererek,
meydanlara toplayarak, toplumu tahrik ederek; yalanlarla, iftiralarla bu
insanları karşı karşıya getirerek Hükûmet
sürdürülebilir bir politika ortaya koyamaz.
Bir yanda
Mısırda halkın yanındayız. diyeceksiniz, Darbe
oluyor. diyeceksiniz. Peki, sorarlar adama: Mısırda halk ikiye
bölünmüş, bir kısmı Tahrirde, bir kısmı Adeviyede.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti ve AKP sözcüleri Adeviyedeki
halkın yanında mı, Tahrirdeki halkın yanında mı?
Suriyede halkın yanındayız. diyorsunuz. Bir yanda, Mısırdaki
olayları bir çerçeveden, kendi korkularınızla dile getirmeye
çalışırken Suriyede de halkın yanındayız.
dediğinizde bir başka çukurun içerisinde boğuluyorsunuz. Siz
hangi halkın yanındasınız? Oralarda halk yekvücut mu,
yeknesak mı? Hayır, bunu hiç kimse söyleyemez, söylemesi de
yanlış olur. Dolayısıyla, Türkiyede
kalabalıkları meydanlara toplayarak, hiç ama hiç olmayacak
şekilde, bir din adamını bile, Yukarıda Allah var. diyen
bir din adamını bile yalancı çıkartacak şekilde
söylemlerle ve bu söylemler sürdürülerek Türkiyede lafla peynir gemisi
yürütülmeye çalışılamaz.
Değerli milletvekilleri, ülkeyi yönetmek ve siyaset,
ciddi bir iştir. Bakın, ne olur, lütfen, koltuklarınıza
yaslanın ve aklınızı başınıza alarak bir
şeyi terennüm edin değerli milletvekilleri: Bu ülkede Cumhurbaşkanı
seçildi, Cumhurbaşkanı seçildikten dört sene sonra görev süresi
tartışıldı yani iktidar grubunun inadına
yaptığı bir hadise
Dört sene sonra, ülke, Cumhurbaşkanın
görev süresini tartışıyor. Bana ileri demokrasi dediğiniz
bir demokraside ve devlet düzeninde seçilmiş bir
cumhurbaşkanının dört sene sonra görev süresinin
tartışıldığı ve Biz dünya ülkesi olduk. diyen
bir ülke gösterebilir misiniz değerli arkadaşlar?
Bana bir ülke
tanımlayın ki on yıllarca başbakan, cumhurbaşkanı
genelkurmay başkanının kararnamelerini imzalayacak, o
genelkurmay başkanının sicil istihbaratı gelecek ve o
genelkurmay başkanı on yıl sonra terör örgütünün başı
olarak mahkemeye çıkacak ve hükûmet, o kararnameyi imzalayanlar bundan hiç
mesuliyet duymayacaklar.
Bana bir ülke
söyleyin ki ana muhalefet partisinin genel başkanının özel
hayatına girilecek, genel başkanlıktan tasfiye edilecek ve
sorumluları çıkmayacak meydana.
Bir ülke
düşünün ki o ülkenin genelkurmay başkanının odası
dinlenecek ve ortalığa saçılacak, genelkurmay
başkanının odasını dinleyen fail bulunamayacak, ortaya
çıkmayacak.
Bir ülke
düşünün ki o ülkenin başbakanı Benim de odam dinleniyor.
diyecek, failleri bulunmayacak ve o ülkenin başbakanı o ülkeyi
yönetmeye devam edecek. Kendi güvenliğini sağlayamayan bir
başbakan benim güvenliğimi nasıl sağlar değerli
arkadaşlar?
Ama bütün bu
olaylar hep laf kalabalığında ve bir meydan okuma edası
içerisinde, devlet düzeninden yoksun, devlet aklından yoksun, devlet
mantığından yoksun devam ediyor. Ülkenin bir bölgesinde yol
kontrolleri yapılıyor, kendi özel güvenlik birimleri kuruluyor,
başka şeyler yapılıyor ve o ülke hâlen daha güllük
gülistanlık gibi gösteriliyor. Böyle bir ülke yönetimi, kavram
kargaşası içerisinde, olayların kargaşası içerisinde
Ne olur, biraz, bir parti taassubundan kurtularak, aklıselim olarak
düşünelim değerli arkadaşlar. Bu ülke bizim ülkemiz.
Ve Gezi Parkı olayları
göstermiştir ki bu ülkede ekonomi hâlen kırılgandır çünkü
ekonomi rakamlarına yalan söylettirebilirsiniz ama rakamlar bir gün
gerçeği ortaya çıkartır. Bu ülkede her şey
yap-işlet-devret modeliyle, finansman modelleriyle yapılıyor.
Vatandaş belki ülke kendi kendini finanse ediyor gibi görüyor, zannediyor
ama bu Parlamento seviyesindeki insanlar bunu böyle görmemeli, gerçeğin ne
olduğunu görmeli. Bu ülkede 220 milyar dolardan 580 milyar dolara
çıktı borç ve IMF borucunu ödedik. diyoruz. Ankara Ticaret Odası
da yağcılık peşinde; ekonomiden anlayan birtakım
insanlar bazı yalanları da alkışlıyorlar, bunu da
anlamak mümkün değil.
Değerli
milletvekilleri, 42 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı.
Sadece özelleştirmenin yarısı IMF borcunu öder, mal
varlığı satıldı bu ülkenin. Dolayısıyla, IMF
borcunu ödediniz ama A şahsına olan borç ödendi, B şahsına,
C şahsına borç yükseldi, D şahsına yeni borç
yapıldı. Yani, borcun adresi değişti, miktarı
yükseldi. Bunu kim inkâr edebilir? Gayrisafi yurt içi hasıla, işte,
kamu borcuna bölündüğü zaman birtakım rakamlar çıkıyor
ortaya, doğrudur ama gayrisafi yurt içi hasılada
yabancıların payları, yabancıların sermayeleri,
yabancıların ürettikleri, yabancıların kâr transferleri;
bütün bunları topladığınızda, Türk ekonomisinin
gerçekten dün gayrisafi millî hasıla hesaplamasıyla bugün gayrisafi
yurt içi hasıla hesaplamasında bu değerleri birbirine
böldüğünüzde, dün dünyada 17nci ekonomi olan Türkiye, bugün gayrisafi
yurt içi hasıla hesaplamasından da yola çıkarak 18inci ekonomi
olmuştur ve Türkiyenin büyüdüğü iddia edilmektedir. Böyle
yalanlarla, böyle kandırmacalarla Türkiyeyi yönetebilir olarak sürdürmek
mümkün değildir.
Değerli
milletvekilleri, hemen pankartlar, afişler çıktı: Menderesi
astınız, Özalı zehirlediniz. Tayyip Erdoğanı
yedirmeyiz. Değerli milletvekilleri, bu ülkede savcılar varsa hemen
bu pankartları, afişleri kim astıysa soruşturması
lazım Gel bakayım, Özalı zehirleyen kimdir? diye.
Ve size bir
şey söylüyorum değerli milletvekilleri: Eğer siz 12 Eylülü
yargılıyorsanız, 12 Eylüle karşıysanız 12 Eylülün
Başbakan Yardımcısı olmuş ve 12 Eylülün koyduğu
siyasi yasakları savunmuş bir Özalı 12 Eylülle beraber yargılayarak
savunamazsınız. Bu bir yalandır, bu bir riyakârlıktır,
bu mürailiktir. Dolayısıyla, aynı anda bir insan iki
şahsiyet olamaz. AKPde bunu biz görmekteyiz ve çok kereler görmekteyiz.
Bir Başbakan,
iki Erdoğan videosunu, kendi söylediklerini, kendi yalanlarını
yayınlayan bir videoya, kendi sesinden yayınlanan bir videoya demokrasi
tarihinde yayın yasağı koyduran ilk insan olmuştur
Sayın Başbakan. Bir başkasının iftirasına
yayın yasağı koydurabilirsiniz ama kendi söylediklerinize
nasıl yayın yasağı
koyduruyorsunuz?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) Hangi vicdan, hangi ahlak, hangi anlayış bunu
yaptırıyor?
Dolayısıyla
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Yeter ya!
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) Yetmeyecek.
Oradan laf
atabilirsin, bağırtkanlık, çığırtkanlık,
Maraş(x)
çığırtkanlığı da yapabilirsin.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Otur yerine ramazan
günü! Otur yerine!
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Kimsin sen? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Uzunırmak. (Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın AK
PARTİ sıralarına doğru yürümesi)
Lütfen Sayın
Uzunırmak
Sayın Uzunırmak
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 17.09
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Sayın Ünal, Söz
talebiniz var mı?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Evet.
BAŞKAN Yerinizden
lütfen.
Sayın Ünal,
buyurun.
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ramazan ayı içerisinde öncelikle ramazan ayının
hoşgörüsüne, şefkatine, anlayışına
ihtiyacımız olduğu çok açık.
Burada, ben Grup Başkan
Vekili olarak, Sayın Başbakana, grubumuza, Grup Başkanımıza
dönük bütün sataşmalara Kem söz sahibine aittir. düşüncesiyle ve
İnsan konuşmaya başladığı andan itibaren
kendisini anlatır. düşüncesiyle cevap vermiyorum ve az önce konuşan,
konuşmasını yapan konuşmacıya da herhangi bir
şekilde, hatta Maraş çığırtkanlığı
ifadesini kullandığı hâlde yine cevap verme gereği
duymadım ama konuşmacı oradan süresi bittiği hâlde
ısrarla ayrılmadı, bir sataşma bekledi ve maalesef bir milletvekilimize dönük sanırım
kızgınlıkla bir ifade kullandı. Bu ifadesinden dolayı
En azından, bu ifadenin Meclis Genel Kurulunda kullanılmaması
gereken bir ifade olduğunu kendisi de aklıselimle biliyordur diye
düşünüyorum. En azından, bundan dolayı sayın
konuşmacının özür dilemesini bekliyorum,
kullandığı ifadeden dolayı.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Ceza verilmesi lazım Sayın Başkan.
Sayın
Uzunırmak, buyurun.
2.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Her şeyden
önce, konuşmamda da ifade ettiğim gibi, biz, yanlış
anlaşılmalara veya başka şeylere meydan vermemeliyiz. Ben
Maraş çığırtkanlığı falan diye bir kelime
kullanmadım. (AK PARTİ sıralarından Kullandın
sesleri)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Kullandın maalesef.
YUSUF BAŞER
(Yozgat) Ne konuştuğunu bilmiyorsun sen!
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Hayır, Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, dinleyin lütfen, bir müsaade edin lütfen.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Öyle
bir şey kullanmadım. Öyle bir şey
Maraşla ne alakası var bir defa,
bir.
İki: Biz, eğer burada uygun
üslup içerisinde siyasi liderler de dâhil eleştiremeyeceksek neyin siyasetini
yapacağız? Elbette ki eleştirilecektir. Eleştirilerde
hakaret var mıdır? Hayır, benim Sayın Başbakanla
ilgili ve AKP Hükûmetiyle ilgili eleştirilerimde hakaret yoktur, her
zaman, her yerde söyleyebileceğim ifadelerdir.
Diğer alanda,
tabii ki sayın grup başkan vekilleri önce hatibi kızdırmak
için uygunsuz laf atan arkadaşlarına hâkim olmalılar. Benim,
kürsüdeyken laf atan arkadaşımıza yönelik baştan hakarete
varan hiçbir şeyim olmamıştır.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) - Sataşma olmadı, konuşma boyunca hiç
sataşma olmadı!
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) - Maksadımı aşan bir şey olduysa elbette ki
olabilir, o da mazur görülür ama bu iş
karşılıklıdır, karşılıklı
olduğu için de öyle değerlendirilmesi gerektiği kanaatini
taşıyorum.
Bu ramazan gününde
elbette ki hepimizin mutedil olmaya ihtiyacı var. Bakın, hâlen daha
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Sayın Başkan, sadece tutanaklara girmesi
açısından diyorum: Bu kürsüde hiç kimseye sataşma yoktur,
hakaret yoktur ama Başbakana, AKP Hükûmetine yönelik eleştirilerimizi
bir sataşma olarak adlandırıp rayından çıkartmak
isteyen zihniyet hiçbir eleştiriyi hazmedemiyor demektir.
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) - Biz de Bahçeliyi eleştireceğiz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Her burada konuştuğumuz konuda,
yaptığımız eleştiride hemen çıkıyorsunuz,
müdahale ediyorsunuz.
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) - Biz de Bahçeliyi eleştireceğiz.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) O kelime için bir şey demeyecek misiniz?
OKTAY VURAL
(İzmir) - Eleştireceğiz, kimi eleştireceğiz? Sizi mi
eleştireceğiz.
HALUK İPEK
(Ankara) - Cevap verecek o da.
OKTAY VURAL
(İzmir) Dolayısıyla, biz eleştiri
hakkımızı kullanırız, sonuna kadar
kullanırız. Bir Başbakan, kaç Erdoğan var? Bunu videosuyla,
her şeyiyle dile getiririz, kürsüden de dile getiririz. Burada
sataşmalarla, baskılarla bizi korkutacak hâliniz yok.
BAŞKAN
Sayın Vural, teşekkür ediyorum.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın konuşmacısının
konuşması boyunca tek bir sataşma olmadı, tek bir söz
çıkmadı.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Küfürden rahatsız değil misiniz?
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) - Getir tutanakları bakayım.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Bakacağız tutanaklara. Küfürden rahatsız
değil misiniz? Küfür yakışıyor mu MHPye?
OKTAY VURAL
(İzmir) Söyledi zaten, söyledi ya Otur, otur. diye, duymadın
mı ya! Bak, senin yanındaki duymuş. Duymuyorsun
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) - Boyundan büyük laflar etme.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Çorum Milletvekili Tufan Köse ve
arkadaşları tarafından emniyetin, idarenin ve adliyenin
şüpheli kamu görevlilerine müsamahalı davranıp
davranmadığı, davranıyor ise bunun daha sonra meydana
gelebilecek benzer olaylara olabilecek etkilerinin araştırılması
amacıyla 10/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2013
Çarşamba günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN -
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Oğuz Kağan Köksal Kırıkkale Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) Sayın Başkanım,
değerli milletvekillerimiz, sözlerime başlarken hepinizin mübarek
ramazanını yürekten kutluyorum. Ramazanımızın ülkemiz
ve insanlar için hayırlara vesile olması dileğimle sözlerime
başlıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin aleyhinde konuşmak üzere söz almış
bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, ancak oraya geçmeden önce çok kısa bir hususu burada dile
getirmek istiyorum; az önce de üst üste çeşitli hatiplerin
konuşmaları arasında birtakım tartışmalar oldu,
ben, oraya da değinmek istiyorum. Elbette ki muhalefettir, tenkit eder,
tenkit etme hakkı vardır ama muhalefetin tenkit ederken de hakaret
etme hakkı olmaz. Her çıkan konuşmacı Sayın
Başbakanımıza hakaret ettiler ve az önce Grup Başkan
Vekilimiz de o hakarete Kem söz sahibine aittir. diye cevap verdi, geçti ama
ben, başka bir şeye değinmek istiyorum. Söylenen, atılan
iddialarda Sayın Başbakan
OKTAY VURAL
(İzmir) - Efendim, nerede hakaret var? Hakaret sözünü açıklasın!
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) - Hangi söz hakaret?
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Bir müsaade eder misiniz. Müsaade eder misiniz
konuşayım.
BAŞKAN
Sayın Vural, lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) - Hangi söz hakaret! Yani insaf, oruçlusunuz ya! Oruçlu musunuz?
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) - Size mi soracağım oruç tutup tutmamayı?
OKTAY VURAL
(İzmir) - İftira etmeyin! Hangi sözse, hakaret dediğiniz söz
varsa onu söyleyin.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) - Hakaret olan sözü söyleyin.
BAŞKAN
Sayın Vural
Sayın Vural, lütfen, oturun.
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Köksal.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Ama yani burası haşmet-meâb hazretlerine methiye düzme
kürsüsü de değil.
BAŞKAN - Sayın Köksal, devam edin lütfen.
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Efendim, siz de başkasına methiye düzün
canım, kimseyi engellemiyoruz ki.
Değerli
milletvekilleri, bakın görüyorsunuz, sözü, kelimesini bile
konuşturmamaya çalışıyorlar.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Hakaret olan sözü söyleyin. diyoruz ya, bir şey demiyoruz
size.
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Ben söylenen hiçbir şeye cevap vermiyorum
ama şunu burada yüce Meclisin huzurunda tekrar etmek istiyorum: Sayın
Başbakana yakıştırdıkları çeşitli ifadelerin
içerisinde bir tek
İşte, faşistlik ve hükümranlık, imparatorluk
gibi ifadeler yakıştırıyorlar. Şöyle bir
baktığınız zaman, Türkiyenin siyasi tarihine
baktığınız zaman sadece bir şiir okuduğu için
zindanlarda çürütülen, seçilme hakkı elinden alınan bir insana faşist
demek kadar haksız bir şey var mı? Yani özellikle bunu, burada
söylemek istiyorum.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Böyle bakan yapmazlar boşuna uğraşma!
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Ve Sayın Başbakanımız, o
günden bugüne kadar özgürlük ve demokrasi mücadelesi yaparak gelmiştir, AK
PARTİnin şiarında da özgürlük ve demokrasi mücadelesi
vardır; bunu böylece herkes bilsin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Tebrik, tebrik, bravo! Biraz daha
Bence rahmani işlerden
bahsetsen daha iyi olur.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Engin Paşa ayağa kalkmadı diye içeriye
attırılırken bu içinize siniyor mu Sayın Valim?
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Değerli milletvekillerim ve Sayın
Başkanımız; şimdi, önergeyle ilgili söze gelmek istiyorum.
Tabii, bu önerge,
aslında, burada, bir vatandaşımızın polis
kurşunuyla hayatını kaybetmesi noktasında verilmiş bir
önerge. Ben her şeyden önce şunu ifade etmek istiyorum: Bu olaylarda
hayatını kaybeden gerek vatandaşlarımızın gerekse
polisimizin yakınlarına başsağlığı
diliyorum, ailesinin üzüntüsünü paylaşıyorum çünkü konu ne olursa
olsun insan hayatı mukaddestir ve o korunmalıdır. Onu
söyledikten sonra sözlerime devam etmek istiyorum.
Esasen, Gezi
Parkı olayları noktasına baktığımızda,
CHPli konuşan milletvekilimiz şöyle bir ifadede bulundu:
Aslında bu olayın arkasını araştırmak
lazım, bu olay nereden çıkmıştır, ne olmuştur?
Ben de aynı şeyi söylüyorum, nedenleri nedir diye arkasını
araştırmak lazım diye düşünüyorum ve hemen şöyle bir
soru geliyor veya şöyle bir cevap geliyor: Acaba nedenleri nedir
dediğimiz zaman, acaba nedenleri IMFye olan borcumuzun ödenmesi mi, acaba
nedenleri Türkiye'nin millî gelirindeki yükseliş mi?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Allah Allah! Sen bilmediğin konulara girme Sayın Valim.
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Acaba nedenleri faiz hadlerinin düşmesi mi?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Nereye düşmüş Sayın Valim faiz?
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Acaba nedenleri kamuoyu yoklamalarında AK
PARTİnin devamlı, devamlı yükselmesi mi? AK PARTİnin
devamlı yükselmesiyle, iktidara gelemeyecek insanların
telaşı mı? İşte, bunları araştırmak
lazım aslında dedik ve biz, AK PARTİ olarak araştırma
önergesi verdik zaten ve o önergenin sonunda da komisyon kuruldu, bunları
araştıracağız, hep ortaya çıkacak değerli
arkadaşlarım.
Tabii, güvenlik
güçlerimizin de hakkında yapılan iddialara geldiğimiz zaman ben
şunu ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlarım
OKTAY VURAL
(İzmir) Ne zaman komisyon kuruldu?
ALİM IŞIK
(Kütahya) Bu komisyon Meclisin haberi olmadan mı kuruldu?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Neyse
O ne dediğinin farkında değil, ellemeyin ya.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Ya, bu sataşma size hak mı arkadaşlar?
Biz sataşınca kıyameti koparıyorsunuz, siz
sataşınca hak mı ya?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Herkese hak. Hakaret etmeden sataşmak herkese haktır
Sayın Başkan. Soru soruyoruz: Faiz nereye düşmüş?
ALİM IŞIK
(Kütahya) Arkadaşlar, bu komisyon bizim haberimiz olmadan mı
kuruldu?
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım, polisle
ilgili şöyle bir şeyi ifade etmek istiyorum
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Komisyon mu kuruldu? Bizim mi haberimiz yok?
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Tabii, değerli arkadaşlarım
dinlerse şunu ifade etmek istiyorum
Değerli arkadaşlarım, polisimiz
Ki burada kast edilen her ne kadar güvenlik güçleri denmeyip yuvarlak bir
şekilde ifade edilmişse, adliye ve idare de içine
katılmışsa da söylenen polisle ilgili. Polisimiz bu konuda
elinden gelen gayreti göstermektedir. Polisimizin araştırılma
noktasını dediğimiz zaman araştırmaya ihtiyaç yok
çünkü polis kendi kendini araştırıyor zaten ve suçlu olduğu
zaman çekinmeden cezasını verebiliyor ve bununla ilgili zaman zaman
genelgeler ve hizmet içi eğitimler yapmak istiyor.
Şu anda elimde üç tane hizmet içi
eğitimle ilgili genelge var. Genelgenin bir tanesinden çok kısa bir
başlık okuyacağım, bu genelge 2007 yılında
yayınlanmış ve bu genelgenin başı şöyle
başlıyor: İnsan hak ve özgürlüklerini koruyup kollamak ve
ayrım gözetmeksizin evrensel manada herkes için gerçekleştirmek
devletin temel görevi ve varlık sebebidir. Polis, devletin icra gücü
olarak kamu düzeni ve güvenliğini sağlamanın yanında, hukuk
devletinde demokrasi ile insan hak ve özgürlüklerinin koruyucusu ve teminatıdır.
Yani, o ayrımcılık diye verilen önergede aslında
genelgenin başında ayrım gözetmeden diye kendi görevini tarif
etmektedir. Bu da gösteriyor ki aslında ayrım gözetme filan yoktur.
Esasen suçlu suçludur, suçlunun
unvanı ne olursa olsun suçludur ve Türkiye'de hâkimler vardır, adliye
vardır, adalet vardır. Polis teşkilatının da,
bildiğiniz gibi, iki görevi var: Birincisi, önleyici zabıta;
diğeri de adli zabıta olarak. Önleyici zabıta olarak
olayları önlemeye çalışır, olaylar olduktan sonra da adli zabıta
olarak olayın faillerini yargıya taşır. Şimdi, burada
olayın faili polis olduğu için de kendi arkadaşlarını
götürüp yargıya taşımışlar.
Ha, bundan sonra ne olur? Bundan
sonrasını polis de bilmez, başkası da bilmez. Çünkü,
Türkiye'de bildiğiniz gibi kuvvetler ayrımı sistemi vardır,
-ister kabul edin, etmeyin- adliye, mahkemeler bağımsızdır,
mahkemeler ellerindeki dosyaya ve kendi vicdanlarına göre karar verirler.
Ondan sonrasını sorgulamak bizim hakkımız da değildir,
esasen böyle bir şey de yoktur.
Polis teşkilatı asli görevini
bu olayda en iyi şekilde yapmıştır, yapmaya
çalışmaktadır ve en önemli noktalardan birisi de -polis
teşkilatının bir başka özelliği- kendi içinde kendi
kendini yargılayabilmesidir ve özveriyle vatandaşına hizmet
için
Ama, elbette ki geniş bir teşkilattır, içinde
zayıfı olabilir, çürüğü olabilir, bunları da ayıklamak
için gerekli çalışmaları yapmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, değerli milletvekillerimiz; esasen, bu olayda da
bahsedildiği gibi emniyetin, idarenin ve adliyenin şüpheli kamu
görevlilerine karşı müsamahalı davranıp
davranmadığı soruluyor. Demek ki polis, kendi içerisindeki bir
kişiyi -faili- alıp götürüp teslim etmişse bunda
müsamahalı davranma diye bir şey söz konusu olmaz. Öbür taraftan,
adliye soruşturmuş ve gerekli incelemeleri yaptıktan sonra bunu
yargılanmak üzere serbest bırakmış ama yargılanmak üzere.
Şimdi, burada yargılanıp yargılanmama meselesinde her konu,
her fail, her dosya ayrı ayrı kendi içerisinde yargılanır.
Dosyanın içerisinde bazısında şüpheli deliller veya
ağır ifadeler vardır tutuklar veya tam tersi Ceza Muhakemeleri
Kanununda olduğu gibi tutuklamaz, dışarıdan
yargılanmasına karar verebilir. Bu her mahkeme her dava kendi
içerisinde görüşülür. Yoksa, bunda, bir esas, ana düsturun ötesinde
başka bir esas yoktur.
Şimdi, buraya
da baktığımızda, emniyet teşkilatı ve adliye
teşkilatı gerekeni yapmıştır. Esasen,
baktığımızda -başta da söyledik- bunun nedenleri
araştırılmalı bu Gezi olayının altında yatan
nedir diye. Üç gün içerisinde, bakın, bir sürü tenkit oldu. Dün
açıldı Gezi Parkı, eskisinden kaç misli ağaç dikilerek
açıldı
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Ağaç var insan yok içeride!
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla)
ve vatandaşlarımızın
hizmetine açıldı.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Ağaç ağaca bakıyor!
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Şimdi, burada, bunun, belki masum bir
hareket diye başlayıp ama sonunda başka noktaya çekilmesini ben
inanıyorum ki AK PARTİ kadar Meclisin diğer partileri de
istememektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Devamla) Çünkü, demokrasi varsa hepimiz varız eğer
demokrasi yoksa zaten Meclis de yoktur
hepimiz de yokuzdur.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Burada, aynı çatı altında
olduğumuz için de ben inanıyorum ki arkadaşların da
düşünceleri böyledir.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Demokrasi, sizin canınızın istediğini
istediğiniz gibi dövmesidir, değil mi?
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Ama elbette ki muhalefetin tenkit hakkı
vardır, bunu yapacaktır. Onu da doğrusu hoş
karşılamamız gereklidir diyoruz
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Valim, benim hangi sözümün hakaret olduğunu bir
söyleyin oradan ya!
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Köksal.
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Devamla)
ve bu vesileyle bütün milletvekillerimize,
Meclisimize saygılarımı sunuyorum, hayırlı günler
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor, gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su
Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
3.- Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su
Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu Raporları (1/498) (S. Sayısı: 173)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada
yer alan, Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
raporlarının görüşmelerine devam edeceğiz.
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (X)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen teklifin beşinci bölümünde yer alan 73üncü maddesinin (r)
bendinin 1 numaralı alt bendi kabul edilmişti.
Şimdi, 73üncü
maddenin (r) bendinin 2 numaralı alt bendi üzerinde iki adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (r) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Oktay
Vural Alim
Işık Cemalettin
Şimşek
İzmir
Kütahya Samsun
"2) 3224
sayılı Kanununun 26 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"e)
Odaların faaliyet alanı içindeki muayene ve tedavi ücretlerine
ilişkin rehber tarife tekliflerini onaylamak,"
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/r-2 Maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Moroğlu Kazım
Kurt
İstanbul
İzmir
Eskişehir
Aytuğ
Atıcı Özgür
Özel Kadir Gökmen
Öğüt
Mersin
Manisa İstanbul
Hülya
Güven Celal Dinçer
İzmir İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili Celal Dinçer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 478 Kanun Teklifinin 73üncü maddesinin (r) fıkrası
üzerinde CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Dün gece yarısı
bir AKP klasiği daha yaşadık, baskıcı zihniyetine
tanık olduk, toplumu sindirme, demokratik örgütleri yok etme
politikasının bir yenisini yaşadık. Beldeleri ve köyleri
kapatıp tüzel kişiliklerini ortadan kaldırarak belde ve köyleri
mahalleye çevirip yetkisiz yetkili hâline dönüştürdüler. Bütün kamu
kurumlarını ele geçirdiler. Sivil toplum kuruluşlarını
da ele geçirebilmek, yandaş yapabilmek ve yandaş
yapamadıklarını da güçsüzleştirmek için yoğun bir
çalışma yürüttüler. Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütlerinden
biri olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin yetkilerini dün
gece budadılar, elini kolunu bağladılar. Şimdi bu maddeyle
de Türk Dişhekimleri Birliğini buduyor, etkisiz kılıyorlar.
Âdeta Gez Parkının rövanşı alınıyor, gece yarısı
darbeleri yapılıyor sayın milletvekilleri.
3224
sayılı Kanundaki Dişhekimleri Birliğinin muayenehane ve
tedavi ücretlerini belirleme yetkisi bu maddeyle alınıyor,
farkında mısınız? Bu yetki rehber niteliğine
dönüştürülüyor yani sadece görüş bildirme şekline
dönüştürülüyor. Buna uyup uymama da Bakanlığın takdir
yetkisine bırakılıyor. Oysa turist rehberliği ücretlerinden
mimarlık ücretine, avukatlık ücretinden veterinerlik ücretine kadar
pek çok alanda hizmetin asgari bedelinin belirlenmesi ilgili meslek
kuruluşları tarafından yapılmaktadır. Buna
karşılık siz Dişhekimleri Birliğinin bu yetkisini
ortadan kaldırıyorsunuz. Ağız ve diş
sağlığı hizmetleri ücretinin serbest
bırakılması, meslek kuruluşuna ise sadece rehber
niteliğinde bir tarife belirleme yetkisinin verilmesi çok
yanlıştır. Anayasanın yaşam hakkı ile
sağlık hakkını düzenleyen 17, 56ncı maddelerine ve bu
arada 135inci maddesine de aykırıdır ve Anayasa ihlal
edilmektedir.
Bugün Türkiye'de
yaklaşık 14 bin serbest diş hekimi muayenehanesi vardır.
Hizmet alınamadığı için bu muayenehaneler atıl
durmaktadır. Buna karşılık devlet, ağız ve
diş sağlığı merkezleri açmakta ve buralarda
çağdaş, sağlıklı bir diş hekimi hizmeti
verilememektedir.
Hatırlayınız, Sayın
Başbakan diş hekimlerine söz vererek serbest muayenehanelerden hizmet
alacağını beyan etmişti. Türk Dişhekimleri Birliği
de bu sözün yerine getirilip getirilmediğini tespit etmek için kendi
İnternet sitesine bir sayaç koydu ve bu konunun takipçisi oldu.
Başbakan tarafından verilen sözün üzerinden bugüne kadar bin yedi yüz
yirmi yedi gün geçti, hâlâ bu söz tutulamadı. Ama, biz
eleştirdiğimiz zaman sizin zorunuza gidiyor,
Başbakanımız eleştirilmesin. deniyor; o zaman
Başbakanımız da sözünü tutsun lütfen.
Şimdi,
yapılmak istenen düzenleme 2 olumsuz sonuç doğurmaktadır. Bir:
Birlik ve oda açısından bir sivil toplum kuruluşunun yetkileri
budanmaktadır. Odalar yapıları gereği kamu kurumu
niteliğinde meslek örgütleridir. Gelişmiş demokrasilerde bu
meslek örgütleri muhalefet örgütü olarak nitelendirilir ve sivil toplum
örgütleri refleksi göstermesi beklenir. Bu, iktidarın kim olduğuyla
ilgili değildir, bu meslek örgütleri iktidarlar değişse de
eleştirisel tutumlarını devam ettirirler. Bugün sizi
eleştirirler, yarın başka iktidarı eleştirebilirler.
İktidarlar demokrasiden yeterince nasibini almış ise bu
eleştirileri eksikliklerini gidermek ve daha doğruyu bulmak için
âdeta bir pusula gibi kullanmalıdır, kullanacaktır.
İktidarlar demokrasiden nasibini almamışsa bu örgütleri
güçsüzleştirmeye, baskı altında tutmaya, yandaşlaştırmaya
çalışır. Bugün Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin, Türk Tabipleri Birliğinin, Türk Dişhekimleri Birliğinin
uğradığı bu saldırının ve
baskıların sebebi de budur arkadaşlar. Getirmek istediğiniz
madde de bunun dışa vurumudur. İktidar neredeyse apartman yöneticilerini
bile kendi yandaşlarından seçmek istemekte ve böyle antidemokratik bir
tutum sergilemektedir.
Bunun 2nci sebebi
ise serbest diş hekimleri açısından doğuracağı
sonuçtur. Asgari tutar
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
CELAL DİNÇER
(Devamla) - Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (r) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"2) 3224
sayılı Kanununun 26 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"e)
Odaların faaliyet alanı içindeki muayene ve tedavi ücretlerine
ilişkin rehber tarife tekliflerini onaylamak,"
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önergenin üzerinde söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Bu torba kanun, hakikaten, harar oldu. dedik, hangar oldu
hâlâ devam ediyor arka arkaya gelmeye. Maalesef, arkadaşlarımız
da, burada gelip sataşmaya cevap veriyoruz diye bir şeyler
söylüyorlar, sırf bir parti taassubu içerisinde
karşılıklı bir kör dövüşüdür gidiyor. Az önce
Sayın Köksalı dinledim, şaşırdım yani devlet
tecrübesi görmüş bir arkadaşımız ama ben dün burada,
Sayın Babacan buradaydı ona söyledim o bile cevap veremedi. Faiz
lobisi kimdir? diye sordum. Faizler düşüyor. diyor, faizler yükseliyor
diye Sayın Başbakan onlara kızıyor. Yandaş gazeteler
haber yapıyor, kızıyorlar. Şu anda dolar yükseliyor,
karşılığında piyasadan TL çekiliyor, bunun
karşılığında piyasada sıkı para politikası
uygulayacaksınız, bu faizi yükseltmiyor mu? diye sordum cevap
gelmedi ama arkadaşlarımız maşallah sırf taassup
içerisinde bir şeyler söylüyorlar.
Bakanlarımız söz veriyor
Sayın Bakan burada, bize iki gündür
Benim mesaj şeyim doldu
Sayın Bakanım, telefon sürekli olarak Mesaj dolu, sil. diyor.
Kimden geliyor biliyor musunuz Sayın Bakanım? Dışarıya
bakıyor. Sizin verdiğiniz sözler varmış, burada diyorlar
ki: Tarım Bakanı bize Bu sözleşmelilerin hepsi geçecek. dedi,
olmadı. Ziraat mühendisleri, teknikerler, GTHB
Yani iki gündür
sürekli olarak cep telefonlarımıza -Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerisiniz
diye bulmuşlar- bütün arkadaşlarımıza mesaj çekiyorlar.
Size çekmiyorlar, siz zaten ne deseler bir şey demiyorsunuz. Sayın
Bakan da burada, Maliyeye sordum, vermiyor. demiş. Vallahi billahi
burada, cebimde telefonum; isterseniz birazdan göstereyim. Sürekli siliyorum
çünkü doluyor, mesaj kutumuz doluyor ve talepleri var, diyorlar ki: Burada
bize bir sürü yer vardı. Ziraat mühendisliğinin içerisinde 13 tane
alt bölüm var. Adaletli alım yapılmıyor. Şimdi de söz verdi
ama biz ortada kaldık. Bu torba kanun hazır buraya gelmişken
Sayın Bakan sahip çıksın. Allahın işi, bugün de
Sayın Bakan nöbetçi, buraya gelmiş oldu. Çünkü telefonla beni en az
8-10 tane sözcü aradı bütün Türkiye çapında ve şu anda da bütün
Komisyon üyesi arkadaşlara, bize Sayın Bakana bunu iletin. diye
defalarca telefonla ve yazılı olarak, hem maille hem mesajla
gönderdiler Sayın Bakanım.
Burada Biz maliyeden
kadroyu talep ettik. demişsiniz ama burada en az 5 bin ziraat
mühendisinin istihdam edilmesini söylüyorlar. 2.500 atama onayı
bekliyoruz. dedi Sayın Bakan, o da çıkmadı. diyorlar.
Şimdi, buna göre işin vahim tarafı var. Tabii, niye öyle
söylüyorlar Sayın Bakanım? Burada diyorlar ki: Biz buna göre her
şeyimizi ayarladık. Atamalarımız
Sizin verdiğiniz
söze göre kimileri düğün tarihini belirlemiş, kimisi buna göre kendi
tatil programını, çalışma programını
ayarlamış, Bakan bize söz verdi, yapacak. diye. Onun için diyorlar
ki: Şimdi, o verdiği sözü tutsun, Maliye Bakanını
nasıl ikna ediyorsa etsin, bize söylediği kadroları
çıkarsın.
Şimdi, tabii,
az önceki olayın üzerine hakikaten bir iki şey daha
söyleyeceğim. Sayın Bakan buradayken, önce onları aktarayım
istedim.
Değerli
arkadaşlar, eğer
yanlış politika uyguluyorsanız bunun sonucu gelir. Defalarca
söylediğim burada bir şey var: Ne dışarıda faiz lobisi
aramaya gerek var ne herhangi bir şey
Ha, uluslararası bir şey
varsa, komplo, verdiğiniz sözler varsa, onu sizler daha iyi bilirsiniz ama
ekonomide gerekli önlemleri almadığınız sürece
kafamızı kuma gömerek, rüzgâr tersten estiği zaman ayakta kalma
şansımız yok. Senelerce eğer arkanızdan estiğini
siz kendi başarınız sayarsanız, rüzgâr tersten esmeye
başlayınca bu hâle düşersiniz. Onun için Faiz lobisiydi, bilmem
neydi, şuydu. demeye gerek yok. Dedik ki: Alınması gereken
önlem varsa gelin buraya, alalım. Ama biz ne yapıyoruz? Efendim,
Silahlı Kuvvetlerin İç Hizmet Kanunu varmış, hadi onu da
çıkaralım. Ne var bunda, acil bir şey var mı? Yok. Yoksul
kesimlerin gelirini artıracak bir önlem var mı? Yok. Gelir
dağılımını düzeltecek bir şey var mı? Yok.
İthalata bağımlılığımızı azaltacak
bir şey var mı? Yok. Cari açığımızı bu
sayede düşürecek bir şey var mı? Yok. Ee, bütün bunları
içerecek olan kalkınma planını ama sırf televizyonun
olmadığı güne denk getirip
Neden? Ertesi gün de Meclis
Başkanlığı seçimini yapalım, sonra kapatalım. E,
peki, niye biz o zaman kalkınma planını pazartesi görüştük?
Madem bunları böyle görüşecektik, madem yeni kanun getirecektiniz, baştan
ona göre bir çalışma takvimi niye yapmadık?
Dolayısıyla, birtakım şeyler, demin söylediğimiz
Ben
söyledim, neden olduğunu biliyorum çünkü ekonomideki gidişten
utanıyorsunuz. Her ne kadar burada bize bağırıp
çağırsanız da saklamak ihtiyacı hissediyorsunuz. Aksi
takdirde, Komisyon üyesi arkadaşım, bir bütçe kanunu burada on bir-on
iki gün görüşüyoruz. Bütçe bir yıllık uygulamadır, plan ise
beş yıllık kalkınma planı. Bunu vatandaşla
tartışmadan geçirdik. Onun için, gerçek gündeme dönelim diyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
73üncü maddenin (r) bendinin (3) numaralı alt
bendinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778)
nın 73 üncü maddesinin (r) bendinin (3) nolu alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural Cemalettin Şimşek
Kütahya İzmir Samsun
3) 3224 sayılı Kanunun 40 ıncı
maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Rehber tarife
belirlenmesi
MADDE 40- Oda Yönetim Kurulları her yıl
aralık ayı içinde, diş hekimlerinin uygulayacakları muayene
ve tedavi ücretlerine ilişkin bir rehber tarife hazırlayarak Birlik
Merkez Yönetim Kuruluna gönderirler.
Birlik Merkez Yönetim Kurulu, rehber tarife tekliflerini
aynen veya gerekli gördüğü değişiklikleri yaparak onaylar ve bu
tarifeleri Sağlık Bakanlığına bildirir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/r-3. Maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Moroğlu Kazım
Kurt
İstanbul İzmir Eskişehir
Hülya
Güven Aytuğ
Atıcı Özgür
Özel
İzmir Mersin Manisa
Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, 478 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 73üncü maddesinin (r) fıkrası
hakkında verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Sivil toplum örgütlerine savaş açmayan, meslek örgütlerini tahakkümü
altına almak istemeyen milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu madde neyi düzenliyor, ne getiriyor, kısaca ona
bir bakalım, sonra AKP nasıl oluyor da meslek örgütlerini yok ediyor,
nasıl bu ruh hâline gelmiş, ona bir bakalım.
Bu
madde diyor ki Dişhekimleri Birliğine: Ey diş hekimleri, siz
eskiden asgari ücret tarifesi belirlerdiniz. Bir diş kaça çekilir,
efendim, işte, bir dolgu kaça yapılır, bunu siz belirlerdiniz,
kendi meslek ahlakınıza uygun olarak. Şimdi, siz bana bir rehber
tarife hazırlayın, benim canım ne isterse ben onu yaparım.
Yani Türk Dişhekimleri Birliğini adım adım fiilen ortadan
kaldırıyorsunuz. Bunu da söylerken öyle bir dille söylüyorsunuz ki
artık ben bu dile AKPce veya AKP dili diyorum. Bir yandan diyorsunuz
ki Türk Dişhekimleri Birliği kalsın., bir yandan diyorsunuz ki
Gitsin.
Buna
başka örnekler verebilir miyiz? Elbette verebiliriz. Mesela, AKPce
Düzenleme yapıyoruz. diyorsunuz, bunun
karşılığı Yasaklama yapıyoruz. AKPce Orta
Doğunun hizmetkârıyız. diyorsunuz, bunun
karşılığı Orta Doğunun patronu olmak
istiyoruz. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden vizeyi
kaldırıyorum. diyorsunuz, Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliğini yok ediyorsunuz. Türk Tabipleri Birliğine Kamu
yararına iş yapamaz. diye kanun getiriyorsunuz, bunun anlamı
Türk Tabipleri Birliğini yok ediyorsunuz. İşte bu maddede de
diş hekimlerine Ücret tarifesi yerine rehber belirle. diyerek Türk
Dişhekimleri Birliğini yok ediyorsunuz. Yani kısacası,
sizin dünya görüşünüze aykırı olan, size karşı duran
her şeyi ama her şeyi yok ediyorsunuz. Bunun adı Terminatördür,
başka hiçbir şey değildir.
Değerli
arkadaşlarım, bu gidişatınız adım adım size
karşı duran, size muhalefet eden gerek birey gerekse toplum olan
herkesi yok ediyor. Bu söylemlerle yetinmiyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisini
kullanmakla yetinmiyorsunuz, bir yandan da açıkça tacize
başlıyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Size karşı olan Türk
Tabipleri Birliğini, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğini,
DİSKi, KESKi, bütün yöneticilerini türlü türlü bahanelerle
gözaltına alıyorsunuz, tutukluyorsunuz. Diyorsunuz ki: Ya benimsin,
ya toprağın. Bu gidişat gerçekten barışın dili
değildir. Size itaat etmeyenlere kan kusturuyorsunuz. Bir de utanmadan
kalkmış diyorsunuz ki: Efendim, sivil itaatsizlik haktır. Be
kardeşim, sivil itaatsizliği Mısırda hak görüyorsun, sivil
itaatsizlik Türkiye'de yapıldığı zaman da faşistçe
geliyorsun, bu çocukların karşısına dikiliyorsun, bu
odaların karşısına dikiliyorsun.
Şimdi, hak
aramayı bile suç hâline getirdiniz. Dün, gece yarısı bir
operasyonla
NİHAT
ZEYBEKCİ (Denizli) Mısırda darbe var, darbe.
Mısırda darbe oldu.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Darbe mi diyorsunuz? Dün gece darbe yaptınız.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Mecliste darbe mi olur?
RECEP ÖZEL
(Isparta) Mecliste darbe mi olur? Meclisin iradesi o kararı verdi.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Dün gece, gece yarısı, darbeyi siz bu yüce Meclisin
altında yaptınız.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Allah Allah!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Utanmadan, sıkılmadan darbe yaptınız.
Getirdiniz, bir maddeyi bize dayattınız ve Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliğini yok etmeye kalktınız ama bunun
hesabını vereceksiniz.
METİN KÜLÜNK
(İstanbul) Darbeyi sizin tarihiniz iyi bilir.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Muayene ücretinden Tabipler odasına para
yatırıyor musunuz?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bunu, bütün sosyal medya ve Türkiye anında duydu. Bütün
Türkiye'deki odalar, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği, gecenin bir
yarısı kalktılar, size pankart açtılar, Korkmuyoruz.
dediler. Sizden hiç kimse korkmuyor ama siz artık gölgenizden korkar hâle
geldiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Tabipler odasına para yatırıyor musunuz?
Muayene ücretinden para yatırıyor musunuz?
BAŞKAN
Lütfen
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Siz, bütün odaları, size karşı gelen herkesi korkutarak
hiçbir şey elde edemeyeceksiniz. Yazık, size üzülüyorum. Koskoca
büyük bir partisiniz, Türkiye'yi yönetiyorsunuz, geldiğiniz duruma
bakın! Korkak olmuşsunuz; odalardan korkuyorsunuz, Geziden
korkuyorsunuz, herkesten korkuyorsunuz ama bir şey söyleyeyim, korkmakta
haklısınız. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
X.- DÜZELTİŞLER
1.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın, CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bir ifadenin
tutanaklara yanlış geçtiğine ilişkin (x)
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, ben bir şeyi düzeltmek istiyorum.
Tutanakları getirttim. Tutanakta, benim
Maraş
çığırtkanlığı olarak geçmiş tutanağa.
Maraş değil, garaj çığırtkanlığı
yani garajlardaki çığırtkanlar anlamında o.
BAŞKAN Var
diye biz söz vermedik zaten Sayın Uzunırmak, evet.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Maraşla ilgili değildir, onun bir düzelmesini
istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Uzunırmak, lütfen, diğer
kullandığınız ifadeyle ilgili de düzeltme yapar
mısınız?
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Ben tutanakları düzelttim.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Tutanakları düzeltirsin de adli ilahidekini
nasıl düzelteceksin?
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Onu düzeltirim ben, kendi aramızda yarın düzeltiriz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra
sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (r) bendinin (3) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
3) 3224
sayılı Kanunun 40 ıncı maddesi
başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Rehber tarife
belirlenmesi
MADDE 40 Oda
Yönetim Kurulları her yıl aralık ayı içinde, diş
hekimlerinin uygulayacakları muayene ve tedavi ücretlerine ilişkin
bir rehber tarife hazırlayarak Birlik Merkez Yönetim Kuruluna gönderirler.
Birlik Merkez
Yönetim Kurulu, rehber tarife tekliflerini aynen veya gerekli gördüğü
değişiklikleri yaparak onaylar ve bu tarifeleri Sağlık
Bakanlığına bildirir.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73üncü
maddesinin (r) bendinin (3)üncü alt bendi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu önergemiz,
diş hekimleri ile ilgili bir düzenlemeye yönelik önerge olup teklif
metnindeki madde metninin daha anlamlı hâle getirilmesi için
hazırlanmıştır. Dolayısıyla, buradaki ibarenin
daha anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Teklifteki söz konusu
maddeyle getirilen değişikliğe prensip olarak
katılıyoruz. Dişhekimleri Birliği Merkez Yönetim Kurulunun
rehber tarifiyle ilgili yetkilendirilmesi ve her yıl bu ücretleri
belirleyerek kendisinin onaylaması, ardından da Sağlık
Bakanlığına bildirmesi konusu olması gereken bir konu ve
dolayısıyla önergemizin yerinde bir önerge olduğunu
düşünüyorum.
Bu vesileyle
Sayın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanımızın Hükûmet adına burada oturmasını da
fırsat bilerek son dönemde ciddi sıkıntılara muhatap olan
bir kesimin sorunlarını da yüce Meclisle paylaşmak istiyorum.
Sayın
Bakanım, şu anda -biraz önceki Sayın Antalya Milletvekilimiz
Mehmet Günal Beyin de ifade ettiği gibi- sizin, Maliye
Bakanlığından vize almak üzere gönderdiğiniz ama Maliye
Bakanlığına bu konuyla ilgili yapılan başvurulara ise
Maliye Bakanlığının Kesinlikle bize böyle bir başvuru
gelmedi. demesiyle ziraat mühendislerinin, su ürünleri mühendislerinin ve
gıda mühendislerinin istihdamı sorunu ortada kaldı.
Şimdi,
Tarım Bakanlığına başvuruluyor, Maliye
Bakanlığına yazıldı. deniyor; Maliye
Bakanlığına başvuruluyor, Maliye Bakanlığı
diyor ki: Tarım Bakanlığından böyle bir müracaat bize
gelmedi. Ortada 6 bin civarında boş kadro var ama Talep
olmayınca bizim buna vize vermemiz mümkün değil. diyorlar. Bu sorunu
çözmemiz lazım. Bu ülkenin gençleri, bu fakülteleri, bu ülkenin
tarımına destek yapmak için bitirdiler. Dolayısıyla,
bunların haklı taleplerinin, ortada iki bakanlık arasında
kaybolmasını kabul etmemiz mümkün değil. Bu iki bakanlık,
aynı Kabinenin bakanlıkları, aynı partinin bakanları.
Haydi koalisyon falan olsa, partiler ayrı olsa birbirleriyle
anlaşamıyorlar diyelim ama şimdi, aynı partiden gelmiş
2 milletvekili, nasip olmuş iki bakanlık makamına
oturmuşsunuz. Hanginiz doğru söylüyor veya hanginiz doğru
söylemiyor? Bunu çözmeniz lazım, bu sorunun çözülmesi gerekiyor.
Bir diğer
konu, şu anda çiftçilerimizin, Ziraat Bankasına ve tarım kredi
kooperatiflerine olan borçları nedeniyle ve zamanında öngördükleri
taksitlerini ödeyemedikleri için, taahhüdü ihlal suçu nedeniyle evlerine
giremedikleri konusudur. Bu sorunu çözmemiz gerekiyor.
Bakanlığınızın
ve Hükûmetinizin uygulamış olduğu olumsuz ekonomik politikalar
nedeniyle bu insanlar zamanında borçlarını ödeyemez hâle
gelmişler ise ayrıca, bazen bazı yıllarda olduğu gibi
ülkemizin değişik yerlerinde kuraklık ve benzeri afetlerden
dolayı da sıkıntıya düşmüşler ise bunun sorumlusu
sadece borca taahhütte bulunan çiftçiler değil, aynı zamanda
Hükûmetin politikalarıdır. Bunun da çözülmesi gerektiğini
düşünüyorum.
Yine, 2002-2013
karşılaştırmasını sık yapanlardan, sık
yapan bakanlardan birisi olarak size şunu söylemek istiyorum: 2002
yılında
Yine tarımda
kullanılan mazot desteğinin, sizin verdiğiniz,
Bakanlığınızın verdiği ve sembolik olarak
kaldığı desteklerle tarımın sorununun
çözülmeyeceğini sizler de biliyorsunuz. Aynı şekilde, 2002
yılında 3-
Bu sorunları
çözmenin makamı sizin oturduğunuz makam. Sadece bu ülkenin bir
bölgesinde bu sorunu çözüyorum demek sorunun çözüldüğü anlamına
gelmez. Türkiye bir bütündür, asla parçalanamaz ve her taraftaki çiftçi
eşittir diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
73üncü maddenin
(s) bendi üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (s) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim
Işık Oktay
Vural Ali Halaman
Kütahya İzmir Adana
"s) 8/1/1986
tarihli ve 3254 sayılı Meteoroloji Genel Müdürlüğü Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunun 32/A maddesi başlığıyla
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Meteoroloji
Uzmanlığı
MADDE 32/A- Genel
Müdürlük merkez teşkilatında, Genel Müdürlüğün görev
alanına giren konularda çalıştırılmak üzere
Meteoroloji Uzmanı ile Meteoroloji Uzman Yardımcısı
istihdam edilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/s Maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kazım Kurt Mustafa Moroğlu
İstanbul Eskişehir İzmir
Hülya Güven Aytuğ Atıcı Vahap Seçer
İzmir Mersin Mersin
Mustafa Sezgin Tanrıkulu Özgür Özel Sakine Öz
İstanbul Manisa Manisa
Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (İstanbul) Değerli Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Yani,
doğrusunu isterseniz bütün ezberimiz bozuldu. Yani, daha önce birçok
bilgimiz vardı yasama faaliyeti noktasında ama bu yasa
tasarısı bizim ezberimizi bozdu.
Bu Meclisin üzerine
bir torba geçirdiniz, çuval geçirdiniz, hatta bu milletin üzerine bir çuval
geçirdiniz bu yasayla. Yani, başladığımız zaman iki
yıl önce, Meclisin Genel Sekreteri vardı, çok saygın bir hukukçu
aynı zamanda, hiç olmazsa onun kitabını okusaydınız
ya. Esaslı bir doktora tezi yazmış Yasama
çalışması nasıl yapılır? diye, onu
okusaydınız ya. Gerçekten bunu ciddi söylüyorum, böyle bir yasa
tasarısı olabilir mi ya. Bu Meclisin üzerine bir çuval geçirdiniz ve
şimdi bunu tartışıyoruz.
Bir yasama
yılı boyunca on altı tane esaslı kanun gelmiş buraya
ama gerisi torba kanun, böyle bir şey olamaz. Bu Meclisin üzerine, bu
Parlamentonun üzerine böyle bir çuvalı, böyle bir torbayı geçirmeye
hakkınız yok, önce onu söyleyeyim bir hukukçu olarak. Böyle bir
hakkınız yok, yapamazsınız böyle bir şeyi ya. (CHP
sıralarından alkışlar) Getirin, adam gibi getirin, bu
Meclisi tatil etmeyelim, hep beraber her yasayı, sivil toplumun denetimini
de açarak
Bu Meclis, Avrupa Birliğinden proje almış, para
almış, milyon dolar almış ve Sivil toplum bu yasama
çalışmasına nasıl etki eder? diye çalışma
yapmış, bu Meclisin çalışanları Brüksele gitmiş,
Avrupaya gitmiş Avrupa Birliğinin parasıyla, Nasıl
yapılır? diye, Sivil toplum nasıl buna katkı sunar? diye
ama şimdi bu Meclis, Avrupa Birliğinden aldığı parayla
nasıl sivil toplumun sesi kesilir, onun hesabını yapıyor.
Ayıp, ayıp, ayıp!
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sakin ol, sakin.
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) Ancak bunu yapıyorsunuz. Ayıp, ayıp,
ayıp! Ayıp! O paraya yazık, o projelere yazık. Okuyun,
bakın, okuyun. Öneri, öneri, neyse ne, ilk önce onları okuyun. Bu
Meclisten aldığı paranın hesabını veremiyorsunuz,
hesabını veremeyeceksiniz. Gerisi hikâye.
Bakın,
arkadaşlar, hepiniz o tutanakları okuyacaksınız,
utanacaksınız. Ne söylediğiniz konusunda
utanacaksınız.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Lâ havle ve lâ kuvvete.
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) Bu Meclisin bir yasama çalışması
yapmadığı noktasında utanacaksınız.
Bakın,
Diyarbakıra 12 Eylül döneminde bir gazeteci gelmişti, sormuş bu
İşkence var mı, yok mu? falan filan diye. Hayır yok,
hiçbir şey yok, burası güllük gülistanlık. demiş. Sonra
anlamış gazeteci olduğunu hepiniz biliyorsunuz bu hikâyeyi,
bilmeniz gerekir- öğrenmiş gazeteci olduğunu, ne demiş
biliyor musunuz? Olur mu, o benim resmî görüşümdü. demiş. Sizler
burada, eğer vicdanınız varsa
Vicdanı olmayanlara
sesleniyorum, sadece resmî görüşünüzü söylüyorsunuz ama bu tutanaklar
hepinizi tarih boyunca yargılayacak, hepinizi.
Değerli
arkadaşlar, bugün de 5inci insan öldü ya! Sizden birinizden, bakın,
sizden birinizden bu kürsüde 17 yaşında, 18 yaşında, 20
yaşında, 22 yaşında, 25 yaşında ölen
yurttaşlarımız adına bir özür kelimesi duymadık bu ramazan
gününde bile, birinizden duymadık. Ayıp! Onlar bu cumhuriyetin
yurttaşı değil mi?
Dün ne
yaptınız?
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ne yaptık?
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) Bir taraftan Başbakan toplamış ekibini,
barış ve çözüm süreci diyor iki saat yirmi dakika, diğer
taraftan da bu sürece en büyük desteği veren TMMOBa en büyük darbeyi
yapıyor. Bu mu sizin demokrasi anlayışınız? Şimdi
de diş hekimleri odasına
Hem onu yapacaksınız, bir
taraftan çözüm diyeceksiniz, bir taraftan demokrasi diyeceksiniz. Arkadaşlar,
böyle anlayış yok. Demokrasi bir bütünlük ister, kafa ister, yürek
ister, cesaret ister. Cesaret ister, cesaret
AHMET AYDIN
(Adıyaman) O da sizde yok işte.
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) Arkasında durmak ister.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Arkasında mısınız?
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) Tamam, iki saat yirmi dakika orada
toplanacaksınız ama bir taraftan da bir proje etrafında,
geleceksiniz burada son dakika darbesi yapacaksınız. Kime
yapacaksınız? TMMOBa yapacaksınız, demokrasiye yapacaksınız.
Değerli
arkadaşlar, bir daha söylüyorum: On yıl önce Diyarbakır
Barosunun Başkanıyken insanlara hak aramayı öğretiyordum o
hukuksuzluk ortamında. Orada onu öğretiyordum, herkese, herkese bunu
söylüyordum ama şimdi Ankara Barosunun, İstanbul Barosunun web
sayfalarına bakın: Eviniz arandığında ne
yaparsınız? Biz orada hukuksuzluğa son vereceğimize,
şimdi aynı hukuksuzluğu Ankaraya, İstanbula ve bütün
Türkiyeye taşıdık.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) OHALi, ilan edilmemiş OHALi bütün Türkiyeye taşıdık.
Bu mu şimdi? Kimin evine ne zaman, hangi baskın
yapılacağını kimse bilmiyor, kimse bilmiyor. Bunlar
yakışıyor mu bu Parlamentoya? Yakışıyor mu?
BAŞKAN Evet,
Sayın Tanrıkulu, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) Teşekkür ediyorum, çok sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
III.- Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebini yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özel, Sayın Köse,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Özdemir, Sayın Özkan, Sayın
Ayman Güler, Sayın Köktürk, Sayın Acar, Sayın Erdemir,
Sayın Sapan, Sayın Seçer, Sayın Öz, Sayın Yılmaz,
Sayın Kesimoğlu, Sayın Türmen, Sayın Tanrıkulu,
Sayın Korutürk, Sayın Güven.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778)
(S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma, Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (s) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"s) 8/1/1986 tarihli ve 3254 sayılı
Meteoroloji Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 32/A maddesi başlığıyla birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Meteoroloji Uzmanlığı
MADDE 32/A-Genel Müdürlük merkez teşkilatında,
Genel Müdürlüğün görev alanına giren konularda
çalıştırılmak üzere Meteoroloji Uzmanı ile Meteoroloji
Uzman Yardımcısı istihdam edilir."
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER
(Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Halaman,
Adana Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73üncü
maddesinin (s) bendi üzerine vermiş olduğumuz önerge hakkında
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Tabii, bu Meteorolojiyle ilgili maddede bir paragraf var,
yani Meteorolojiye uzman, uzman yardımcısı istihdam edilir.
deniyor. Bunun ötesinde bir açıklaması yok.
Şimdi, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Türk
milletinin hayatında, ülkemizin hayatında çok önemli bir kurum. Yani
geçmiş dönemde, Osmanlı döneminde rasathane olarak, yani Kandilli
Rasathanesi olarak görev yapmış. Cumhuriyet döneminde, 1938lerden sonra
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, zaman zaman istasyon olarak görev
yapmış. Görevleri, hava tahminleri yapmak, çevre
şartlarını ortaya koymak, günlük hayatımızda yol
gösterici, iş hayatımızda yol gösterici, dolayısıyla
tarımsal alanlarda tahminlerde önemli bilgileri kamuoyuyla paylaşma
adına kurum, kuruluş.
Bu kurum,
kuruluş geçen yıl
Zaman zaman Bakan Beye de sorduk, Hükûmet, bu
küreselleşme veya özelleşme veya istihdamı
azaltacağız, buralarda çok memur çalışıyor
Buralarda
çalışan memurlar nitelikli yani siyasal bilgilerden, hukuk
fakültesinden, akademiden, işletmeden. Astronomi ve meteoroloji
mühendisleri görev yapıyordu bu kurumlarda. Geçen yıl ne olduysa bu
kurumların taşra teşkilatlarını kapattı bu Hükûmet
ve bu taşra teşkilatlarının malını, mülkünü satılığa
çıkardılar. Ben, Adana bölgesinin milletvekiliyim, Meteorolojinin çok
kıymetli hizmeti olan Kozanda bir istasyonu, bir şube müdürlüğü
vardı. Dolayısıyla, orada çalışan nitelikli arkadaşlar,
hep böyle Bizim hâlimiz ne olacak, ne yapacağız? diyerek
şikâyette bulundu. Bu arkadaşların hep sağa sola tayinleri
çıktı, bir kısmını emekli ettiniz.
Dolayısıyla, bu taşra teşkilatlarını yok ederken,
olmayan, daralttığınız bir yere sırf kanun metnine
koyup Ben burada uzman, uzman yardımcısı alacağım.
diyorsunuz. Olmayan bir yere ne memuru alacaksınız, ne uzmanı
alacaksınız? Yani hiç mi kendi arkadaşınıza, kendi
adamınıza, kendi yeğeninize
Niteliği belli olmadan,
şartları belli olmadan Ben adam alacağım, adam
yerleştireceğim. demek hangi vicdana, hangi merhamete
sığar? Bu kadar kadrolaşma adına bu devletin
kurumlarını kendinize iş kapısı yapmak, sırf
hısmınızı, akrabanızı, KPSS sınavı
sonuçlarına bile razı olmadan buralara adam almak
Dolayısıyla, bu memleketin geleneksel ahlaki vicdanına
sığmaz.
Bundan dolayı,
bu önergeyi bunun için vermiş olduk. Bunu bir daha gözden geçirmenizi
diliyor, hepinizi saygı, sevgiyle selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
73üncü maddenin
(ş) bendi üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (ş) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural
Kütahya İzmir
"ş) 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı
Gümrük Kanununun 221 inci maddesinin üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İlgililerden tahsil edilecek fazla
çalışma ücretlerinin miktarı ve tahsiline ilişkin usul ve
esaslar Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Fazla çalışma
ücreti olarak yatırılan tutarlar, personelin fazla çalışma
süresi, görev yapmış olduğu yer, görevinin önem ve güçlüğü,
sınıfı, kadro unvanı gibi hususlar dikkate alınmak
suretiyle belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı taşra teşkilatına ait kadro ve
pozisyonlarda bulunanlardan ithalat ve ihracat, giriş ve çıkış
işlemlerinin yapıldığı gümrük idarelerinde gümrük
işlemlerini yürüten memurlar (375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname eki (II) sayılı Cetvel kapsamında yer alan kadrolarda
bulunanlar hariç) ve 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre
çalışan sözleşmeli personele ödenmek üzere Ankara Gümrük
Muhasebe Birimi hesabına aktarılır. Söz konusu ödemeler, Maliye
Bakanlığının uygun görüşü alınarak aylık
miktarı (36.500) gösterge rakamının memur aylık
katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçmemek
üzere, Gümrük ve Ticaret Bakanı tarafından tespit edilir. Bu
fıkra uyarınca personele her ay yapılacak fazla
çalışma ücretinin net tutarı, 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesi uyarınca kadro ve görev
unvanı veya pozisyon unvanı itibarıyla tespit edilmiş olan
ek ödemenin net tutarından az olamaz. 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 9 uncu maddesi uyarınca Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı personeline yapılacak ödemeler de Ankara Gümrük
Muhasebe Birimine aktarılan tutarlardan karşılanır. Bu madde
uyarınca yapılan ödemelerden sonra yılsonu itibarıyla
hesapta kalan tutar, takip eden Ocak ayı sonuna kadar bütçeye gelir
kaydedilir. Bu madde kapsamında personele yapılması gereken
ödemelerin Ankara Gümrük Muhasebe Birimi hesabına aktarılan
tutarı aşması hâlinde, aradaki fark Maliye
Bakanlığı tarafından personel giderlerini
karşılama ödeneğinden Bakanlık bütçesine bu amaçla
aktarılacak ödenekten karşılanır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/ş Maddesinin tasarıdan
çıkarılmasınız arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Moroğlu
Eskişehir İstanbul İzmir
Hülya Güven Sakine Öz Özgür
Özel
İzmir Manisa Manisa
Aytuğ Atıcı Kadir Gökmen Öğüt Vahap Seçer
Mersin İstanbul Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Vahap Seçer, Mersin Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
VAHAP SEÇER
(Mersin) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu yasa
yapma tekniği gerçekten saç baş yolduruyor, torba yasa. Ne kadar
toplumda tartışmaya açık konular varsa torba yasa marifetiyle bu
işi hallediyorsunuz ya da ortadan bir kurum kaldırılacaksa torba
yasayı tetikçi olarak kullanıyorsunuz.
Şimdi, dünkü
konu, bakın, dün ramazanın ilk günüydü, buraya çıkan
konuşmacılar mümkün olduğunca da sakin, itidalli davrandı,
aman ramazan günü bir tatsızlık olmasın, hoşnutsuzluk
olmasın diye ama ben sizi anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. Siz
kesinlikle gerginlikten besliyorsunuz. Getirdiğiniz yasa, önerge
şekline gelmeden muhalefet partilerinin grup başkan vekilleriyle
konuşuldu, dendi ki: Ya, bu gelmesin yani bu, torba yasada olmasın.
Olmazsa ne olacak? Yani daha sonra, gelecek yasama yılında bunu
getirirsiniz ilgili komisyona, yasada bir değişiklik
yaparsınız, kendi yasasında bir değişiklik
yaparsınız.
Şimdi, TMMOBdan
hazzetmediğinizi Mısırdaki sağır sultan bile duydu,
biliyor. Şimdi, bu adamları yok edeceksiniz. Sizin demokrasiye
inancınız gerçekten özde değil, sözde. Bırakın olsun,
kurumlar olsun canım yani bunun ne zararı var size? Şimdi, TMMOB
olmasa çevre diye bir şey bırakmayacaksınız. Hiç olmazsa
onların sayesinde, burada yaptığınız
yanlışlıklar yargıdan dönüyor. Adamların can
damarını kesiyorsunuz, ocaklarına incir ağacı
dikiyorsunuz. Böyle bir demokrasi anlayışı olur mu?
Şimdi,
nasıl geçineceğiz? Siz gerginlikten besleniyorsunuz, bunu bilinçli
yapıyorsunuz. Ortalık sakinleştiği zaman ortaya bir
şey atıyorsunuz. Daha önce de eleştirdik. Bakın, ramazan
dolayısıyla ortalık biraz sakin. Sayın Başbakan mitingleri
durdurdu, toplantıları durdurdu, toplum sakin. Bir cami muhabbetini
bir ay sürdürdünüz, bir başörtülü hanıma saldırıyı bir
ay sürdürdünüz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta)
Küçümsenecek şey mi bu ya!
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Ayıp! Ayıp!
VAHAP SEÇER
(Devamla) Sayın Başbakan İçkiyle girildi, içki içildi
-hızınızı alamadınız- camileri işgal
ettiler. diyor ya, olacak iş mi? Oradaki yurttaşlar haçlı
ordusu değil ki, Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşı bu insanlar.
Bu kadar toplumun üzerine gidilir mi, bu kadar ortalık gerilir mi? Yani
bunun ne anlamı vardı, bana söyler misiniz?
RECEP ÖZEL (Isparta)
Sakin, sakin.
VAHAP SEÇER
(Devamla) Olur, TMMOBu kapatın, baroları kapatın. Zaten
avukatları bu Gezi protestosundan sonra İstanbul Adliyesinde sille
tokat, sopalarla dövdünüz.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Avukatlar aldıkları davadan baroya para
ödüyorlar mı?
VAHAP SEÇER
(Devamla) Siyasi partileri de kapatın. Size, karşı görüş
belirten, karşı fikir ortaya koyan hiçbir kurumu
bırakmayın.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, az önce Sayın Tarım Bakanı
buradaydı. Benden önceki hatip arkadaşlarım da ziraat mühendislerinin,
gıda mühendislerinin, su ürünleri mühendislerinin sorunlarını
dile getirdiler. Keşke burada olsaydı. Ben de
meslektaşlarımın hakkını aramak üzere burada birkaç
laf etmek istiyorum ama Sayın Tarım Bakanı herhâlde
anlamıştır diğer hatiplerin söylediğinden. Ben
Kalkınma Bakanı marifetiyle de bir mesaj göndermek istiyorum:
Kalkınma Bakanımız bilir, Türkiye'nin bir tarım toplumu
olduğunu bilir, gayrisafi millî hasılanın yüzde 8inin
tarımdan kaynaklandığını, istihdamdaki
payının önemli olduğunu, her 3 yurttaştan 1inin tarım
sektöründen geçindiğini bilir, Türkiye topraklarının verimli,
mümbit araziler olduğunu bilir, Türkiye'nin 60 milyar dolardan fazla
tarım gayrisafi millî hasılası olduğunu bilir.
Dolayısıyla, kalkınmada tarımın önemli olduğunu
da kendisi bilir. Ama bu kalkınma harala gürele olmaz; bilimin
ışığında olur, tekniğin
ışığında olur. Siz, hoş, bilim de
bırakmadınız, teknik de bırakmadınız.
Bakın,
binlerce ziraat mühendisi, 30dan fazla ziraat fakültesi var. Binlerce
gıda mühendisi, ziraat mühendisi, su ürünleri mühendisi bu okullardan
mezun oluyor. Bu çocuklar depresyonda, bu çocuklar psikolojik bunalım
yaşıyor. Ben mesaj silmekten bıktım. Sürekli mesaj kutum bu
çocuklardan gelen mesajlarla dolu. Ya bu okulları kapatın, bu zulmü
bitirin, ya bu çocuklara kadro açın. Bakanlıkta boş kadro var.
Türkiye'nin tarımsal üretime ihtiyacı var, mühendise ihtiyacı
var, teknisyene ihtiyacı var. Kesenin ağzını açın.
Bunlar bu ülkenin yurttaşları. Hiç alakasız işlere,
gereksiz işlere milyar dolarlar, para harcıyorsunuz. Her kürsüye
çıktınızda da, her platformda da 800 milyar dolar, 16ncı
büyük ekonomi olarak Türkiye ekonomisiyle övünüyorsunuz. Bu çocuklara Allah
rızası için, şu aziz, mübarek ramazan gününün hakkı için
bir imkân sunalım.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma, Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (ş) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
ş) 27/10/1999
tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 221 inci maddesinin üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
İlgililerden
tahsil edilecek fazla çalışma ücretlerinin miktarı ve tahsiline
ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Fazla
çalışma ücreti olarak yatırılan tutarlar, personelin fazla
çalışma süresi, görev yapmış olduğu yer, görevinin
önem ve güçlüğü, sınıfı, kadro unvanı gibi hususlar
dikkate alınmak suretiyle belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı taşra teşkilatına ait kadro ve
pozisyonlarda bulunanlardan ithalat ve ihracat, giriş ve
çıkış işlemlerinin yapıldığı gümrük
idarelerinde gümrük işlemlerini yürüten memurlar (375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname eki (II) sayılı Cetvel kapsamında yer
alan kadrolarda bulunanlar hariç) ve 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre
çalışan sözleşmeli personele ödenmek üzere Ankara Gümrük
Muhasebe Birimi hesabına aktarılır. Söz konusu ödemeler, Maliye
Bakanlığının uygun görüşü alınarak aylık
miktarı (36.500) gösterge rakamının memur aylık
katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçmemek
üzere, Gümrük ve Ticaret Bakanı tarafından tespit edilir. Bu
fıkra uyarınca personele her ay yapılacak fazla
çalışma ücretinin net tutarı, 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesi uyarınca kadro ve görev
unvanı veya pozisyon unvanı itibarıyla tespit edilmiş olan
ek ödemenin net tutarından az olamaz. 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 9 uncu maddesi uyarınca Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
personeline yapılacak ödemeler de Ankara Gümrük Muhasebe Birimine
aktarılan tutarlardan karşılanır. Bu madde uyarınca
yapılan ödemelerden sonra yılsonu itibarıyla hesapta kalan
tutar, takip eden Ocak ayı sonuna kadar bütçeye gelir kaydedilir. Bu madde
kapsamında personele yapılması gereken ödemelerin Ankara Gümrük
Muhasebe Birimi hesabına aktarılan tutarı aşması
hâlinde, aradaki fark Maliye Bakanlığı tarafından personel
giderlerini karşılama ödeneğinden Bakanlık bütçesine bu
amaçla aktarılacak ödenekten karşılanır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi selamlıyorum tekrar.
Değerli
arkadaşlar, maalesef böyle garabet bir yasaya devam ediyoruz.
Evet, garabet kibar
kaçıyor, ramazan günü diye daha ağır konuşmuyorum yani yahu
diyorsunuz da. Hangara döndü dedik, hararı geçti dedik, onun için ucube
dedik. Hepsi geçerli bunun için. Bu maddede vatandaştan alınacak yani
gümrük işlemi yapan vatandaştan alınacak fazla mesai ücreti
Ben merak ediyorum,
hastaneye gittiğimiz zaman eğer akşamüstü olacaksa veya PTTye
gittiğimiz zaman ekstradan bir masraf alınıyor mu? Başka
bir kamu hizmeti aldığınız zaman beş buçuktan sonra giderseniz
ekstradan bu ücretlere bir zam oluyor mu diye merak ediyorum? İşimiz
gücümüz para alalım, güzel. E, peki gümrükte bunları
yapıyorsunuz, öbür taraftan, defalarca burada söyledik, gümrük
kaçakçılığıyla ilgili bir sürü konu konuşuldu. Daha
üç-dört gün önce bir milletvekili televizyonda iktidar grubunu da itham
altında bırakacak bir şeyler söyledi. Ben hâlâ bekliyorum ki bir
yerden bir açıklama gelsin veya net bir şey olsun diye.
Değerli
arkadaşlar, Plan ve Bütçe Komisyonunda ilgili Bakana Komisyon üyesi
arkadaşlarımız Sayın Akçay başta olmak üzere,
Ankaranın göbeğinde Kızılay Meydanında kaçak
satılan sigaraları gösterdiler. Şimdi, ben isterdim ki burada,
bunlarla ne mücadele yapıldı; bunlarla ilgili bir kanun maddesi
gelsin, bulamıyorsak eğer teknik eksiklik varsa onları
tamamlayalım, personel eksikliği varsa onları tamamlayalım.
Burada kanun hükmünde kararnamelerle yapamadığımız
şeyi, mahkemeyi dolaşmak için yeniden kanuna koyuyoruz. Bunlar
hoş şeyler değil değerli arkadaşlar.
Kaçakçılık
demişken, hatırlarsanız, Sayın Başbakan 2007
yılında bu konuda önemli açıklamalarda bulunmuştu. Kendi
ifadesiyle, birçok ülkeye bu konuda mektup yazıldığını
ve 31 ülkeden cevap geldiğini söyledi. Yapılan
karşılaştırma sonucunda bu ülkelerin kayıtlarına
göre, kabaca, 28 milyar, 30 milyara yakın bir ithalat
yapıldığını söyledi ama resmî kayıtlara göre
bakıldığı zaman da 10 milyarı bulmayan, 9,3
milyarlık bir akaryakıt kaydı olduğunu söyledi. Ben hâlâ merak ediyorum. En az 5 defa
burada hem Komisyonda hem gelen Gümrük ve Ticaret Bakanına sorduk, Enerji
Bakanına sorduk: Bunlarla ilgili ne yaptınız? Bugüne kadar bizi
gerçekten bilgilendirir misiniz? Yazılı soru sorduk arkadaşlar.
Plan ve Bütçe Komisyonunda sorduğumuz sorular burada da
cevaplanmıyorsa daha sonra bize yazılı olarak geliyor ama
bunların hiçbirisinde kaçakçılıkla ilgili bugüne kadar ne
yapıldığına dair
Sayın Başbakanın sözünün
arkasında durun en azından diyoruz, orada bir kaçakçılık
olduğunu tespit etmiş. Bununla ilgili ne yapıldı, kim geldi,
hangi firmalarla ilgili soruşturmalar yapıldı? diyoruz,
maalesef bunlarla ilgili bir şey yok. Burada gümrük
kaçakçılığı var, akaryakıt
kaçakçılığı var, bunları konuşmak yerine
Sayın Köksal o kadar genel müdürlük yaptı, ben isterdim ki bize
bunlarla ilgili bilgi versin. Sağ olsun, o bize ekonomiyle ilgili bilgi
aktarmaya kalktı. Komplolarla Efendim, bu faiz lobisinden olur, biz
borçları ödedik IMFye. dedi. Bundan artık vazgeçin lütfen, buna
artık millet gülüyor arkadaşlar. Yani IMFye borcu defalarca
söyledim, bir defa daha söyleyeyim çünkü sıkça kullanıyorsunuz, bütün
milletvekilleri kullanıyor: 10 milyar doları siz aldınız
Mayıs 2005te, bir. IMFye borcu ödedin, Dünya Bankasından
aldığın borçlar nerede? Borçların alt rakamına
bakıyor musunuz? Uluslararası kuruluşlara borçlar diye bir
tane madde vardır orada. Yani, şimdi, bu cebinden 1 lira ödeyip öbür
cebinden 10 lira borçlanıyorsun, sonra da 1 lira borcumu ödedim diye göbek
atıyorsun. Bakın, size dedik ki: Toplamda özel sektörün borcu
yükseldi, 100 milyarı kısa vadeli. Eğer kurda azıcık
bir oynama olursa bu risk gerçekleştiği zaman özel sektör
sıkıntıya düşer. İşte, buyurun. Yani 1,80den
adam borç aldıysa şimdi 1,95-2ye eğer bozdurursa
Ödemek için mecburen alacak. O doları
aldığı zaman yüzde 15-20 adamın zararı var şu
anda. Tamam, siz Borçlanmadık. Kamununki 150ye çıktı, fazla
olmadı. dediniz -o da çok da- peki, özel sektörün borcunu kim ödeyecek?
Efendim, reel sektörde yok, bankalarda var. diyor. Bankalar kime para
veriyor? Banka aldığı krediyi kasasında boş tutmuyor
ki, ya Merkez Bankasına -eğer kârlıysa- hazine
kâğıdı alarak yatırıyor, hazineye veriyor veya özel
sektöre veriyor. Banka niye kredi alsın dışarıdan eğer
bundan kâr edemeyecekse? Sizler de biliyorsunuz ki ilk 10 şirket
arasında, en çok vergi ödeyen, 8 tanesi banka, yarısı da kamu
bankası.
Onun için, lütfen, gelin, gümrüğün
sadece masraflarıyla, paralarıyla değil, aynı zamanda
görevlerini de yerine getirecek yapı kuralım diyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.36
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.48
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Teklifin 73üncü
maddenin (t) bendinin (1) no.lu alt bendinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (t) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural
Kütahya İzmir
"1) 29/6/2001
tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 1
inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Bu Kanun;
a) 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı
İmar Kanununun 26 ncı maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve
tesisler ile 27 nci maddesinde belirtilen ruhsata tabi olmayan yapılar,
b) Bodrum katı dışında en çok
iki katlı ve yapı inşaat alanı toplam 200 metrekareyi
geçmeyen müstakil yapılar,
c) Entegre tesis niteliğinde olmayan
tarım ve hayvancılık amaçlı yapı ve tesisler,
d) Köy yerleşik alanlarında, belediye ve
mücavir alan sınırları içinde olmayan iskân dışı
alanlarda ve nüfusu 5000'in altında olan belediyelerin belediye ve mücavir
alan sınırları içinde bodrum katı ve çatı arası
dışında en çok iki katlı ve yalnızca bir bodrum
katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın toplam
inşaat alanı 500 metrekareyi geçmeyen konut yapıları ile
bunların kömürlük, otopark, depo gibi müştemilatı,
hariç olmak üzere,
belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve
dışında kalan yerlerde yapılacak yapıların
denetimini kapsar. Ruhsata tabi olup, bu Kanun hükümlerine tabi olmayan
yapılarda denetime yönelik fennî mesuliyet 3194 sayılı İmar
Kanununun 26 ncı ve 28 inci maddelerinde belirlenen esaslar dahilinde 38
inci maddede belirtilen meslek mensuplarınca üstlenilir. Birden fazla
müstakil yapının bulunduğu parsellerde, bütün
yapıların toplam yapı inşaat alanının 200
metrekareyi geçmesi hâlinde de bu Kanun uygulanır. Yalnızca bir
bodrum katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın
toplam inşaat alanı 500 metrekareyi geçmeyen yapılarda geçici
yapı müteahhidi yetki belgesi almak ve mimar veya mühendis unvanlı
şantiye şefi bulundurmak, yapı müteahhitliğine ilişkin
bütün sorumlulukları üstlenmek şartıyla parsel maliki kendi
yapısını inşa edebilir. Ancak bu yapılarda da mimar
veya mühendis unvanlı şantiye şefi bulundurulması
mecburidir. Parsel malikinin veya hissedarlardan birinin mimar veya mühendis
olması hâlinde ayrıca şantiye şefi aranmaz."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 73 ncü maddesinin (t-1) fıkrasının
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Haluk Eyidoğan Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul İstanbul İstanbul
Özgür Özel Kazım Kurt Sakine Öz
Mersin Eskişehir Manisa
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Sakine Öz, Manisa Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Dün gece, AKP
sıraları cadı avını genişleten bir hukuk ve
demokrasi skandalına imza attı. İhtisas komisyonlarında
görüşülmeyen, meslek örgütlerini atlatan, konuştuğumuz
tasarı ve tekliflerle hiç ilgisi olmayan, maddeye kaynak yapılan bir
kaptıkaçtı önergesiyle TMMOBun yetkileri budandı; toplumsal
muhalefetin odağı olan, kentsel dönüşüm rantına direnen,
kamu hakları için mücadele veren mimarların, mühendislerin
hakları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
işine gelecek, keyfine göre at koşturacak nitelikte gerçekleşti.
Dün sabah, Taksim
Gezi Parkı için direnen mimarlar ve mühendisler gözaltına
alınırken yetmedi, akşam da yasayla susturulmaya
kalkıldı. Halkın verdiği mesajı alamadınız.
Padişah özentisi Başbakanınız hem mimar hem mühendis, Çevre
Bakanınız emlakçı, TOKİ ise müteahhidiniz olmuş. Bu
ülkede mesleğini hakkıyla yürüten insanların tüm birikimlerini
sömürmeye, siz kamu yararıyla hareket eden, tarihi boyunca hiçbir
iktidarın gölgesinde büyümeyen, gücünü halktan alan TMMOBu bitirmeye
çalıştınız.
Aslında sizi
rahatsız eden, bir mimarın mevcut projesi üzerinde istediği
fahiş telif hakkı değildir, bunu bahane ediyorsunuz. Böyle etik
dışı davranan bir mimara zaten meslek odası, disiplin
kurulu kararıyla işlem yapıyor. Sizi rahatsız eden, kamu
kaynaklarının birbirine rant odaklı verilmesine karşı
çıkan, dava açan mimar odalarıdır. Sizi rahatsız eden,
hamuduyla yutmaya çalışanları suçüstü yakalatan,
açtığı dava sonucunda rantçıların boğazında
lokmaları durduran mühendislerdir.
TMMOBun sesini
kesmeye, yöneticilerin özgürlüğünü bitirmeye
çalıştınız, tutmadı çünkü onlar bu vatanın ranta
teslim olmasının karşısında durmaya, özgürlükleri
savunmaya devam ediyor. Siz onları kendiniz mi sandınız? Beyzbol
sopası görünce susacak mı sandınız?
Yanıldınız. Siz, AKP sıraları, önünde sonunda milleti,
vatanseverleri, muhalefeti dinlemeyi öğreneceksiniz, bu direnişe
şapka çıkaracaksınız. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Sayın milletvekilleri, Hükûmet,
Yapı Denetimi Kanunundaki açık yetersizlikleri bildiği hâlde
ülkemiz için olmazsa olmaz durumdaki yapı denetimi sistemini on bir
yıldır düzenleyemedi. Bu amaçla birkaç teşebbüste bulundu ama
bununla ilgili Meclise gelmeyen yapı denetimi kanun tasarısı,
sorunları çözmek yerine imar rantı odaklı uygulamalar için
hedeflenen sistemin eksiklerini tamamlıyor; mühendislik, mimarlık,
şehir plancılığı hizmetlerinin niteliğini bozarak
taşeronlaştırıyor; sektördeki sosyal güvenceleri, özlük
haklarını, fikrî mülkiyet haklarını yok ediyor; yapı
denetimini hükûmetin etkisinden daha açık duruma getiriyor. Bu torba
kanunun düzenlenmesinde, 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
sokulması başarılmayan Yapı Denetim Hakkındaki Kanunun
fıkrası değiştiriliyor, yasanın denetim kapsamı
daraltılıyor ve denetimsiz yapılaşmanın
sınırları genişletiliyor.
Sayın
milletvekilleri, nüfusu 5 binin altındaki belediyeler de bildiğimiz
kadarıyla teknik kadro açısından son derece yetersizdir. Siz
şimdi bu yasayla ne yapıyorsunuz? Bu belediyelerin
sınırları içindeki yapılaşmaları
yapımcıların insafına, bu yerleşmelerdeki ve
yapılardaki yaşayanları da kaderine terk ediyorsunuz.
Düzenlemenizin
sonuçları yapı güvenliği açısından önümüzdeki
yıllarda acı biçimde ortaya çıkacaktır. Bu tasarıyla,
kamuya ait yapı ve tesisler, köy yerleşim alanındaki
yapılar, konutlar ile 200 metreyi geçmeyen müstakil yapılar ve
benzeri, maddede görülen miktarlar yapı denetimi dışında
bırakılıyor.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Hiç anlamıyoruz.
SAKİNE ÖZ
(Devamla) Anlarsınız, anlarsınız, daha neler
anlıyorsunuz siz.
Bu yapılar
depremle rahatlıkla yıkılmaya terk ediliyor.
Yapı Denetim
Yasasının 5inci maddesindeki değişiklikle yapı
denetim ücretleri yarıya azaltılıyor. Bu değişiklik,
yapı denetim firmalarının alacağı ücretleri
yarıya azaltarak yapı denetimcilerini müteahhidin önüne
savunmasız biçimde sürerek pazarlığa itiyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SAKİNE ÖZ
(Devamla) Daha söyleyeceğimiz çok şey vardı ama sizler
dinlemeye uygun değilsiniz, biz de anlatmaya devam edeceğiz. Siz
nasıl olsa parmaklarınızı kaldırarak bu yasayı
geçireceksiniz. Bunun da halkımızın zararına olduğunu
bir kez daha buradan söylemek istiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (t) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"1) 29/6/2001
tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 1
inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Bu Kanun;
a) 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı
İmar Kanununun 26 ncı maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve
tesisler ile 27 nci maddesinde belirtilen ruhsata tabi olmayan yapılar,
b) Bodrum katı dışında en çok
iki katlı ve yapı inşaat alanı toplam 200 metrekareyi
geçmeyen müstakil yapılar,
c) Entegre tesis niteliğinde olmayan
tarım ve hayvancılık amaçlı yapı ve tesisler,
d) Köy yerleşik alanlarında, belediye ve
mücavir alan sınırları içinde olmayan iskân dışı
alanlarda ve nüfusu 5000'in altında olan belediyelerin belediye ve mücavir
alan sınırları içinde bodrum katı ve çatı arası
dışında en çok iki katlı ve yalnızca bir bodrum
katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın toplam
inşaat alanı 500 metrekareyi geçmeyen konut yapıları ile
bunların kömürlük, otopark, depo gibi müştemilatı,
hariç olmak üzere,
belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve
dışında kalan yerlerde yapılacak yapıların denetimini
kapsar. Ruhsata tabi olup, bu Kanun hükümlerine tabi olmayan yapılarda
denetime yönelik fennî mesuliyet 3194 sayılı İmar Kanununun 26
ncı ve 28 inci maddelerinde belirlenen esaslar dahilinde 38 inci maddede
belirtilen meslek mensuplarınca üstlenilir. Birden fazla müstakil
yapının bulunduğu parsellerde, bütün yapıların toplam
yapı inşaat alanının 200 metrekareyi geçmesi hâlinde de bu
Kanun uygulanır. Yalnızca bir bodrum katın inşaat
alanı hesaba katılmaksızın toplam inşaat alanı
500 metrekareyi geçmeyen yapılarda geçici yapı müteahhidi yetki
belgesi almak ve mimar veya mühendis unvanlı şantiye şefi
bulundurmak, yapı müteahhitliğine ilişkin bütün
sorumlulukları üstlenmek şartıyla parsel maliki kendi
yapısını inşa edebilir. Ancak bu yapılarda da mimar
veya mühendis unvanlı şantiye şefi bulundurulması
mecburidir. Parsel malikinin veya hissedarlardan birinin mimar veya mühendis
olması hâlinde ayrıca şantiye şefi aranmaz."
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet, katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinden söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
73üncü maddesinin (t) bendinin (1) nolu alt bendi üzerinde vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi için söz aldım. Bu vesileyle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu ramazan ayının
mübarek gününde yaptığımız işi size bir kez
daha hatırlatmak istiyorum. Bu maddeyi, daha önceki birçok maddeye benzer
şekilde, 2011 yılında 648 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 24üncü maddesiyle yapılan değişikliği
Anayasa Mahkemesinin kabul etmemesi üzerine, Hükûmetin yaptığı
bu yanlışı düzeltmek için bugün burada bu kanun maddesi olarak
görüşüyoruz. Yani bu yüce Meclisin görevi böyle bir günde, Hükûmetin
üyelerinin yaptıkları yanlışları düzeltmek
olmamalı. Ne getiriyor? derseniz, hiçbir şey getirmiyor. Önceki
kararnamede yer alan 3194 sayılı İmar Kanunu ile
başlamış, başına 3/5/1985 tarihli ve eklemişiz,
bir de daha önceki metinde zorunludur ibaresini mecburidir diye
değiştirmişiz, Meclisin önüne dayamışız,
Buyurun, geçirin. diyoruz. Yani Hükûmetin yetki alarak yanlış
yaptığı bir işi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin siz
değerli üyelerini kullanarak sizlerin oylarıyla burada düzeltmeye
çalışması bu yüce Meclisin ayıplarından birisidir.
Bunu bu yüce Meclise yapılmış önemli bir haksızlık
olarak görüyorum.
Gönül isterdi ki bu maddede mademki, böyle
bir torba teklif içerisinde, Yapı Denetimi Kanunu
değişikliği öngörüyoruz, buradaki asıl problemleri çözelim.
Değerli milletvekilleri, şu anda yapı denetim şirketleri
denetimini yaptığı yapının ücretini yapı sahibi
müteahhitten alıyor. Parayı müteahhit verdiği sürece hiçbir
yapı denetim şirketi gidip de sahadaki inşaatta doğru
dürüst bir denetim yapamıyor. Daha yarım saat önce görüştüm, bu
şirketlerin önemli sorunlarından birisi bu. İkincisi, müteahhit
istediği firmayla anlaşıyor ve o istediği firmaya masa
başında denetim yaptırıyor. Orada çalışan
mühendislerin hiçbirisi -gidip de bu yüzde 1,5u geçemez şeklindeki
sınırlamayla alınan ücretlerden- sahada mühendislik
yapamıyor değerli milletvekilleri. Bu nedenle
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Kontrol var
ALİM IŞIK
(Devamla) Yok, yok. Kontrol falan yok, yetersiz; ediyorsa ona bir şey
diyemem.
Dolayısıyla
kâğıt üzerinden müteahhitten para alınan bir sistemde, şu
anda yürüyen sistemde bu yapıların bu şekilde, arzu edilen
düzeyde bir kaliteyle denetlenmesi mümkün değil. Aynı şekilde,
bir ildeki yapı denetim şirketlerinin iş
dağılımında çok ciddi dengesizlikler var. Bu
şirketlerin talebi şu: Bir
havuz sistemi kurulsun, iş yüküne ve hak edişine göre, bu
şirketlerdeki çalıştırdığı eleman
sayısıyla da orantılı olmak üzere bir yıllık
iş kapasitesine göre bu işler dağıtılsın.
Birileri kâğıt üzerinde denetim yapıyor, onlarca binanın
denetimini yapıyor, diğer tarafta bu işi hakkıyla yapmak
isteyen bir yapı denetim kuruluşu ise hiç iş alamıyor.
Böyle bir sistemle ancak birbirimizi kandırırız.
Dolayısıyla burada bunun ele alınması lazım.
Şimdi,
Hükûmetin yaptığı, Bakanın yaptığı
yanlışı, gelip de aynen, bir iki kelimeyi
değiştirerek, bu yüce Meclise haksızlık yaparak buradan
çıkarma gayreti içerisinde olma yerine, bu konunun özden
değişimini sağlayacak ve bu sistemin müşavirlik sistemi mi,
yoksa havuz sistemiyle çalışan bir denetim sistemi mi olduğuna
karar verecek köklü bir düzenlemeye ihtiyaç var.
Özellikle yapı
denetim elemanlarının firmalarda parasını almada çok ciddi
sıkıntılar çektiği, müteahhidin denetim firmasına
parayı ödemediği, mahkemelik olması hâlinde bu defa tamamen
sistemi, şirketi değiştirerek başka şekle
dönüştürdüğü bir uygulamanın içerisindeyiz. Bunun mutlaka
düzeltilmesi lazım, yüce Meclisin buna çözüm bulması gerekiyor.
Diğer
taraftan, bu yüzde 3 dolayında kesinti yapılan ve Bakanlık
payına ayrılacak paranın da Bakanlığa ayrılma
yerine bu sahada çalışan mühendislere verilmesinin daha doğru
olacağını düşünüyorum.
Önergemize
desteğinizi bekliyor, tekrar saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
73üncü maddenin (t) bendinin (2) numaralı alt
bendinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (t) bendinin (2) numaralı alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş Recep Özel Hakan Çavuşoğlu
Kayseri Isparta Bursa
Tülay Kaynarca Türkan Dağoğlu
İstanbul İstanbul
"2) 5 inci maddesinin beşinci ve
altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Yapı denetimi hizmeti için yapı denetim
kuruluşuna ödenecek hizmet bedeli, yapı denetimi hizmet
sözleşmesinde belirtilir. Bu bedel, yapı yaklaşık
maliyetinin % 1,5'inden az olamaz. Hizmet bedeli oranı, yapım süresi
iki yılı aşan iş için yıllık % 5
artırılır ve yapım süresi iki yıldan daha az olan
işler için yıllık % 5 azaltılır. Bu bedele, katma
değer vergisi ile yapı denetim kuruluşu tarafından talep
edilen ve taşıyıcı sisteme ilişkin olmayan malzeme ve
imalâtlar konusunda yapı müteahhidince yaptırılacak olan
laboratuvar deneylerinin masrafları dâhil değildir. Yapı denetim
kuruluşu, yapı sahibinden başka bir ad altında, ayrıca
hiçbir bedel talebinde bulunamaz. Yapı denetim kuruluşlarına
ödenecek hizmet bedeli, Endüstri Bölgeleri, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
ve Organize Sanayi Bölgeleri onaylı sınırı içerisinde yer
alan tüm yapılar için % 75 indirimli uygulanır.
Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim
kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak
üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet
nitelikli hesaba yatırılır. Yatırılan tutarların
% 3'ü ruhsatı veren idarenin, % 3'ü Bakanlık bünyesinde bulunan döner
sermaye işletmesinin hesabına aktarılır.""
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778)
nın 73 üncü maddesinin (t) bendinin (2) nolu alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural
Kütahya İzmir
"2) 4708 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin
beşinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Yapı denetimi hizmeti için yapı denetim
kuruluşuna ödenecek hizmet bedeli, yapı denetimi hizmet
sözleşmesinde belirtilir. Bu bedel, yapı yaklaşık
maliyetinin % 1,5'inden az olamaz. Hizmet bedeli oranı, yapım süresi
iki yılı aşan iş için yıllık % 5
artırılır ve yapım süresi iki yıldan daha az olan
işler için yıllık % 5 azaltılır. Bu bedele, katma değer
vergisi ile yapı denetim kuruluşu tarafından talep edilen ve
taşıyıcı sisteme ilişkin olmayan malzeme ve imalâtlar
konusunda yapı müteahhidince yaptırılacak olan laboratuvar
deneylerinin masrafları dâhil değildir. Yapı denetim
kuruluşu, yapı sahibinden başka bir ad altında, ayrıca
hiçbir bedel talebinde bulunamaz."
"Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim
kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak
üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet
nitelikli hesaba yatırılır. Yatırılan tutarların
% 1'i ruhsatı veren idarenin, % 1'i Bakanlık bünyesinde bulunan döner
sermaye işletmesinin hesabına aktarılır."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu
İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/t-2. Maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Kazım
Kurt Mustafa
Moroğlu
İstanbul Eskişehir İzmir
Hülya
Güven Sakine Öz Özgür Özel
İzmir Manisa Manisa
Aytuğ
Atıcı Haluk
Eyidoğan Kadir Gökmen
Öğüt
Mersin İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Sakine Öz, Manisa Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
SAKİNE
ÖZ (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz tasarı ve tekliflerin 73üncü maddesinin
(t) bendi üzerinde, iki alt bentleri üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Biraz
önceki konuşmamda başladığım gibi, bu konuşmamda
da devam edeceğim çünkü bu tasarı ve teklifle Yapı Denetimi
Yasasında kanun hükmünde kararnamelerle Anayasa Mahkemesinin
reddettiği bir durumu yasaya tekrar, aynı nitelikte sokmaya
çalışmanın bir eseridir bu. Ben tekrar ediyorum: Bu
tasarıyla kamuya ait yapı ve tesisler, köy yerleşim
alanlarında yapılan konutlar ile 200 metrekareyi geçmeyen müstakil
yapılar, tarım ve hayvancılık amaçlı yapı ve
tesisler, köy yerleşik alanları ve iskân dışı
alanlarda ve nüfusu 5 binin altında olan yerlerde 500 metrekareyi geçmeyen
konutlar yapı denetimi yapılmasının dışında
bırakılıyor ve denetimsiz yapılaşmayı
genişletiyor.
Türkiyenin birçok yerinde,
birçok yerleşim yerimiz 5 bin nüfusun altındadır ve 500
metrekarenin de altında ya da 500 metrekareye kadar inşaat
yapılır. Bu demektir ki Türkiyeyi korkuturken, yüzde 90ın
üzerinde deprem bölgesi olan Türkiyemiz diye korkuturken, bu
yapıların denetimsiz ve yapı denetimin dışına
çıkarılması etik değildir. Bu, insanlarımızı
ölüme terk etmek niteliğindedir.
Bu denetimsiz yapıların denetlenmesi yönünde çalışma
yapılması gerekirken ne yazık ki bu yasayla denetim
sınırları azaltılmaktadır.
Yine, Yapı
Denetim Yasasının 5inci maddesindeki değişiklikle
yapı denetim ücretleri yarı yarıya azaltılmaktadır.
Geçmişte sabit yapı maliyetinin yüzde 3ü olan bedel, şimdi
burada en az yüzde 1,5a düşürülüyor. Diğer yandan tasarıyla bu
bedelin yüzde 1ini ruhsata veren idareye, yüzde 1inin de Bakanlık döner
sermayesine aktarması öngörülüyor.
Değerli
milletvekilleri, bu değişiklik yapı denetim firmalarının
-biraz önce de dediğim gibi- ücretlerini yarı yarıya azaltmak
demektir. Yapı denetimci hak ettiği ücreti alamayacak,
bağımsız çalışamayacaktır. Yapı denetimci
müteahhidin önüne savunmasız biçimde sürülecek, pazarlığa
itilecektir. İmar ve Yapı Denetim Kanunundaki
değişiklikleriniz ne yazık ki 1999 depreminden daha büyük
kayıpların zeminini hazırlamaktadır. Biz sizlere bununla
ilgili çözüm önerileri de yapıyoruz. Bu yamalı tekliflerinizin yerine
sizlere çözüm önerileri sunuyoruz. Bunlar, yapı denetim
kuruluşlarının kurumsallaşarak gelişmelerini
sağlayacak düzenlemeler yapılmasıdır. Bunlar, yapı
denetim kuruluşlarının yapı sahipleri veya müteahhitlerden
iş alma bağı koparılarak işlerin elektronik ortamda
bağımsız ve merkezî olarak
dağıtılmasıdır. Bunlar, kalite sistemi kurarak sistem
içerisinde çalışmaları sağlamaktır. Yine bunlar, kamu
yapıları da dâhil olmak üzere tüm yapım işlerinin,
yapı denetim sistemine dâhil olmasıdır. Denetçi mühendislerin
mesleki deneyime ait sertifikasyon işleminin yeniden düzenlenmesidir.
Yapı üretim sürecinin esas unsurlarından olan müteahhitlik,
kurumsallaşma sağlayacak bir yasal altyapıya
kavuşturulmalıdır; mesleki sorumluluk sigortası sistemi
dâhil edilmelidir; DASK sistemiyle bütünleşme
sağlanmalıdır.
Biz sizlere öneride
bulunuyoruz, meslek örgütleri size öneride bulunuyor. Bu Yapı Denetim
Yasasının değiştirilmesiyle ilgili, meslek örgütlerine
defalarca tasarınızı gönderdiniz ama bugün, bu torba
yasanın içine bunları katarak daha düzenli bir yapı denetim
yasasının çıkmasına da engel olmaktasınız,
İmar Kanununun düzenlenmesine de engel olmaktasınız.
Bu duygu ve
düşüncelerle sizleri, bir kez daha, sağlıklı yasa yapma
yöntemine yönlendiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (t) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural S. Nevzat Korkmaz
Kütahya İzmir Isparta
"2) 4708
sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci ve altıncı
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Yapı
denetimi hizmeti için yapı denetim kuruluşuna ödenecek hizmet bedeli,
yapı denetimi hizmet sözleşmesinde belirtilir. Bu bedel, yapı
yaklaşık maliyetinin % 1,5'inden az olamaz. Hizmet bedeli oranı,
yapım süresi iki yılı aşan iş için yıllık %
5 artırılır ve yapım süresi iki yıldan daha az olan
işler için yıllık % 5 azaltılır. Bu bedele, katma
değer vergisi ile yapı denetim kuruluşu tarafından talep
edilen ve taşıyıcı sisteme ilişkin olmayan malzeme ve
imalâtlar konusunda yapı müteahhidince yaptırılacak olan
laboratuvar deneylerinin masrafları dâhil değildir. Yapı denetim
kuruluşu, yapı sahibinden başka bir ad altında, ayrıca
hiçbir bedel talebinde bulunamaz."
"Yapı
denetim hizmet bedeli, yapı denetim kuruluşlarının hizmet
bedellerinin ödenmesinde kullanılmak üzere yapı sahibince il muhasebe
birimlerinde açılacak emanet nitelikli hesaba yatırılır.
Yatırılan tutarların %1i ruhsatı veren idarenin, %1i
Bakanlık bünyesinde bulunan döner sermaye işletmesinin hesabına
aktarılır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Değişiklik
önergemiz 73üncü maddenin (t) bendinin (2) numaralı alt bendine
ilişkin. Bu önergemizde, yapı denetimi hizmet bedeli olarak
yatırılan tutarların yüzde 1i ruhsatı veren idarenin,
yüzde 1i de Bakanlık bünyesinde bulunan döner sermaye işletmesinin
hesabına aktırılmasını istiyoruz. Açıkçası,
vatandaş lehine bir düzenleme. Şimdi, göreceğiz bakalım
vereceğiniz oylarla vatandaş lehinde olup
olmadığınızı.
Değerli
milletvekilleri, daha önceden de bu kürsüden ifade etmiştim, yine
aynı konuyu huzurlarınıza getirmek istiyorum. Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarında her gelen Millî Eğitim
Bakanının düş ve fantezilerini gerçekleştirme modasına
son açıklamalarıyla Sayın Nabi Avcı Beyefendi de
uymuştur. Önceki AKPli Millî Eğitim Bakanlarının önce OKSyi
imha edip SBSyi ihdas ettiği yetmezmiş gibi, şimdi de SBSnin
yeniden kaldırılacağı Sayın Avcı tarafından
duyuruldu. Bu kadar kısa zaman içerisinde bu kadar çok makas
değiştirmek ya cahillikten yapılır ya da kusura
bakmayın, milletin evlatlarına eziyetten, düşmanlık
hissinden yapılır. SBS kaldırılıyor, dershaneler
kapatılıyor. Tesadüfün böylesine ne denir! Yıllarca methiyeler
düzerek iktidara giden yolda bu gönüllerden koltuk değneği hizmeti
talep edeceksin, büyüyüp kocaman olunca Seni nerede gördüm? diyeceksin.
Yıllardır konuşulan dershaneler meselesi bir anda çözülmeye
karar veriliyor. Nasıl bir çözümse! Herkes söylüyor, Önce eğitim
sistemini dershanelere ihtiyaç olmayacak bir biçimde yeniden tanzim et,
alternatif bir öneri geliştir. Yok
Hükûmet, daha
doğrusu Sayın Başbakan -çünkü Hükûmet içerisinde de kendisi gibi
düşünmeyenler olduğunu biliyoruz- Sayın Erdoğan, önce
dershaneleri kapatıyor, ardından da meseleye bir çözüm bulmaya karar
veriyor.
Bu, iki
şekilde açıklanabilir değerli milletvekilleri: Ya niyeti üzüm
yemek değil, bağcıyı dövmek ya da sorun çözmesini bilmemek
yani iş bilmezlik.
Değerli
milletvekilleri, hepiniz biliyorsunuz, Türkiyede bir öğrencinin temel
eğitimini aldıktan sonra istekleri doğrultusunda eğitimini
sürdürmesi, merkezî sınavlardan alacağı puana bağlı.
Sınavsız bir şey olmuyor. Okullarda verilen eğitim
öğrencileri bu sınavlara hazırlayamıyor. Önce bunu tespit
etmemiz lazım. Okulda, Eğitim Bakanlığının
belirlediği müfredatlara değinilip genel bilgiler aktarılıp
ölçülüyor.
İyi okullarda
okumak, kaliteli okullarda okumak ancak merkezî sınavı kazanmakla
mümkün. Dershaneler, bu sistem devam ettiği ölçüde, aslında
sınavı kazanmada destek işlevi görüyor. Okullarda verilen
yüzeysel bilginin detayları dershanelerde veriliyor.
Dershanelerin
kapatılması kararı, sektörün yetkili sözcüleriyle, STKlarla ve
millî eğitim camiasıyla istişare edilmemiştir. Türkiye Yeni
Eğitim Platformu bu karar karşısında, dershanelerin
eğitimde fırsat eşitliğine hizmet ettiğini söylüyor.
Final Dershaneleri
Sınavlar kalksa bile, derse takviye olduğu için bu dershanelere
ihtiyaç var. Dershaneler kalkarsa gayriresmî dershaneler ortaya çıkar.
diyor.
Özel Okullar
Birliği, onlar da Türkiyedeki eğitim ile OECD ve Avrupa
Birliği ülkelerindeki eğitim arasında ciddi bir kalite
farkı var. Dershaneleri kaldırmaktan önce dershanelere olan
ihtiyacı ortadan kaldırmak lazım. diyor.
Yine, FEM
şirketi bir eğitim şirketi- Olan, gariban insanların
çocuklarına olur. diyor.
Bu kadar uyarı
varken değerli arkadaşlar, bu görüşleri dikkate almadan, onlarla
bu konuyu görüşmeden dershaneleri kapatmanın objektif gerekçelere
dayanan bir izahı, bir gerekçesi olamaz. Karar, sadece siyasi bir karar olarak
kalır. Aslında bunun böyle olduğunu yani siyasi bir karar
olduğunu da bilmiyor değiliz. Ancak dershanelerin ait olduğu
zihniyetlere hesap sorulması adına, milyonlarca öğrencinin ve
ailelerinin geleceğiyle oynamak zalimliktir, hakikaten kibirdir. Ben
yaptım, oldu. anlayışıdır.
Yamalı bohça
hâline getirdiğiniz torba yasada bunları ifade etmek,
yanlıştan dönmeniz, altyapısını hazırlamadan
dershaneleri kapatmanın eğitim sistemimize zarar getireceği
uyarısında bulunmak istedim.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (t) bendinin (2) numaralı alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve
arkadaşları
"2) 5 inci maddesinin beşinci ve
altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Yapı denetimi hizmeti için yapı denetim
kuruluşuna ödenecek hizmet bedeli, yapı denetimi hizmet
sözleşmesinde belirtilir. Bu bedel, yapı yaklaşık
maliyetinin % 1,5'inden az olamaz. Hizmet bedeli oranı, yapım süresi
iki yılı aşan iş için yıllık % 5
artırılır ve yapım süresi iki yıldan daha az olan
işler için yıllık % 5 azaltılır. Bu bedele, katma
değer vergisi ile yapı denetim kuruluşu tarafından talep
edilen ve taşıyıcı sisteme ilişkin olmayan malzeme ve
imalâtlar konusunda yapı müteahhidince yaptırılacak olan
laboratuvar deneylerinin masrafları dâhil değildir. Yapı denetim
kuruluşu, yapı sahibinden başka bir ad altında, ayrıca
hiçbir bedel talebinde bulunamaz. Yapı denetim kuruluşlarına
ödenecek hizmet bedeli, Endüstri Bölgeleri, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
ve Organize Sanayi Bölgeleri onaylı sınırı içerisinde yer
alan tüm yapılar için % 75 indirimli uygulanır.
Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim
kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak
üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet
nitelikli hesaba yatırılır. Yatırılan tutarların
% 3'ü ruhsatı veren idarenin, % 3'ü Bakanlık bünyesinde bulunan döner
sermaye işletmesinin hesabına aktarılır.""
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Endüstri
Bölgeleri, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Organize Sanayi Bölgeleri
içerisinde faaliyet gösteren yatırımcılara yönelik teşvik
ve muafiyetler kapsamında; 4708 sayılı Yapı Denetimi
Hakkında Kanun gereği yapı denetim kuruluşlarına
ödenecek hizmet bedellerinin bu bölgeler içerisinde indirimli olarak
uygulanması öngörülerek bu bölgeleri cazibe merkezi haline getirmek
hedeflenmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
73üncü maddenin
(u) bendinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu
ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (u) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim
Işık Oktay
Vural
Kütahya İzmir
"u) 25/6/2003 tarihli ve 4904 sayılı Türkiye
İş Kurumu Kanununun 15 inci maddesinin dördüncü, beşinci ve
altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"İl
İstihdam Uzman Yardımcılığına atanabilmek için,
657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan genel
şartlara ek olarak Kurumun görev alanına giren ve yönetmelikle
belirlenen en az dört yıllık eğitim veren yükseköğretim
kurumlarından ya da bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca
kabul edilen yükseköğretim kurumlarından mezun olmak ve
yapılacak özel yarışma sınavında
başarılı olmak gerekir.
İl
İstihdam Uzman Yardımcılığına atananlar, en az üç
yıl fiilen çalışmak kaydıyla açılacak yeterlik
sınavına girme hakkını kazanırlar. Sınavda
başarılı olamayanlar veya geçerli mazereti olmaksızın
sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez
sınav hakkı verilir. İkinci sınavda başarı
gösteremeyen veya sınav hakkını kullanmayanlar İl
İstihdam Uzman Yardımcısı unvanını kaybederler ve
durumlarına uygun kadrolara atanırlar.
İl
İstihdam Uzman Yardımcılarının mesleğe
alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma ve yeterlik
sınavları ve İl İstihdam Uzmanlığına
atanmaları ile ilgili hususlar, Kurum tarafından çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir."
"Genel
Müdürlüğün taşra teşkilatında İş ve Meslek
Danışmanı kadrolarına atanabilmek için yükseköğretim
kurumlarından en az lisans düzeyinde mezun olmak ve İş ve Meslek
Danışmanı Mesleki Yeterlilik Belgesine sahip olmak zorunludur.
İş ve Meslek Danışmanı kadrolarında
çalışırken belge şartını kaybedenler Kurumda Veri
Hazırlama ve Kontrol İşletmeni kadrolarına atanırlar.
İş ve Meslek Danışmanlarının çalışma
usul ve esasları ile ilgili hususlar Bakanlıkça çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/u Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Kazım
Kurt Mustafa
Moroğlu
İstanbul Eskişehir İzmir
Sakine
Öz Özgür
Özel Aytuğ
Atıcı
Manisa Manisa
Mersin
Kadir
Gökmen Öğüt Hülya
Güven
İstanbul İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen, Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün akşam
burada hep beraber son derece tartışmalı, son derece üzücü bir
geceyi yaşadık. Ben kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüne
iktidar eliyle darbe yapılmasının nasıl sonuçlar
doğurabileceğini, bunun demokrasi açısından büyük bir
kayıp olduğunu ifade etmiştim. Bugün dünyanın en prestijli
gazetelerinden Alman Der Spiegel, Erdoğan Taksimdeki dönüşüm projesine
başından beri karşı çıkan TMMOBdan intikam
aldı. diye yazdı. Bundan sonra takip eden günlerde dün akşam
yaptığınız işin
Yani, hani hep söyleniyor ya
Parlamentonun bir gerçeği var. Elbette ki önergeleri bürokratlar
hazırlayacak, elbette ki Parlamento dışından birtakım
telkinler gelebilir, elbette ki grup başkan vekiline göz ucundan
bakılacak, parmaklar indirilecek, kaldırılacak. Bunu içinize
sindiriyor musunuz? deyince bunu demokrasinin bir gereğiymiş gibi,
demokrasi sınırları içinde değerlendiriyorsunuz. Sizi
yönlendirenler, bunları hazırlayanlar, bir meslek örgütünden siyasi
bir hesapla hesap soranlar, bir cadı avının parçası
yapanlar eğer sizi doğru yönlendiriyor olsalar şu anda
sıkıntı yok. Siz dün yaptığınız işten
sıkıntı duymamış olabilirsiniz ama emin olun, Türkiye
bundan büyük sıkıntıya düştü ve söz uçuyor yazı
kalıyor. Burada istediğimiz kadar birbirimize bir şeyler
söyleyelim, en sonunda tutanaklar kalıyor, önergelere kimin ne oy kullandığı
kalıyor ve bir gün gelecek, torunlarınız bunları okuyacak.
Türkiyenin yazılı tarihinde, siz dün akşam Parlamento
dışı muhalefet olarak kıymetini bilmeniz, dinlemeniz
gereken 40 bin üyeli bir meslek kuruluşunun, meslek örgütünün sesini
kısmaya, onun üyesiyle arasında olan bağı koparmaya, onun
ekonomik kaynaklarını ortadan kaldırmak suretiyle kendisinden
beklenen
Bir kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü ve resmî nitelikte bir
kurum olmasına rağmen ülkenin demokrasisi geliştikçe kendisinden
beklenen sivil toplum örgütü refleksini gösterdiği için, çevreci
olduğu için, özgürlük taleplerinden yana olduğu için, demokrasi
alanının genişletilmesinden yana olduğu için, siyasetin
sadece Parlamentoda yapılmasının doğru
olmadığını, Parlamento dışı siyaset
odaklarının da sesinin duyulması gerektiğini
düşündüğü için, sadece üyesinin menfaatini, hakkını,
gelirini değil, kendi üyesinin hak ve menfaatiyle birlikte kamu
yararını birlikte telife gayret ettiği için birilerinin sesini
kısmaya kalktınız. İşte, torunlarınız bu
tutanakları okuduğunda, Türkiye'nin yaşanan bu yıllarının
siyasi tarihi yazıldığında, siz dün
yaptığınızdan çekinmemiş,
sıkılmamış, utanmamış olabilirsiniz ama
torunlarınız ve gelecek kuşaklar bu üzüntüyü yaşayacaklar.
Açıkça
Geziyle hesaplaşıyorsunuz. Aslında Gezi dediğiniz
meselenin ruhunu anlamaya çalışsanız, hesaplaşacak bir
şey olmadığını, aksine öğrenilmesi ve
düzeltilmesi gereken bir süreç olduğunu, demokrasilerde, aynı yüksek
akımın evin bütün kablolarını yakmaması için evin
girişindeki kaçak akım röleleri gibi -bu
işlevsizleştirdiğiniz mühendisler sizin evleriniz yangından
korunsun diye onu oraya planlıyorlar- o Gezideki eylemlerin de ülkenin
bir sigortası olduğunu, birikip birikip birikip taşan
bardağın son damlasına dikkat çektiğini ve orayı
doğru okursanız daha adil, daha demokrat, daha özgürlükçü bir
yönetimle aslında kendi meşruiyetinizi
artıracağınızın farkında değilsiniz.
İşte bu
yüzden, çekilmiş olan 20 bölümlük diziyi yasaklayacak cüreti bulabiliyor
başınızdakiler. İşte bu yüzden, parası
ödenmiş konserleri, sırf o konsere katılan birilerini
cezalandırmak adına, belediyelerinize Konseri iptal et. diye genel
merkezinizden telefon açabiliyorsunuz. İşte bu yüzden, iki
yıllık daha reklam anlaşması olan gencecik bir tiyatrocuya
En üst düzeyde tepki gösteririz. tehditleriyle birlikte reklam
anlaşmalarını feshe zorlayabiliyorsunuz. Kendisinden onlarca
yaş küçük olan ama kendi birikimi, demokrasi anlayışı,
kültür düzeyinden Başbakanın rahatsızlık duyduğu,
onunla birlikte bir mihenk taşına vurulmaktan rahatsızlık
duyan Başbakan, birilerini hedef tahtasına koyabiliyor. Bunları
yaparsınız, bunu da yapana iktidar derler ama o rejime demokrasi
demezler.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi var, yerine getiriyorum.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Özel, Sayın Kuşoğlu, Sayın Türeli, Sayın
Sapan, Sayın Güler, Sayın Acar, Sayın Özkes, Sayın Özdemir,
Sayın Ağbaba, Sayın Tamaylıgil, Sayın Toprak,
Sayın Keskin, Sayın Ayata, Sayın Korutürk, Sayın
Loğoğlu, Sayın Güven, Sayın Toprak ve Sayın Erdoğdu.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (u) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"u) 25/6/2003
tarihli ve 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanununun 15 inci
maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"İl
İstihdam Uzman Yardımcılığına atanabilmek için,
657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan genel
şartlara ek olarak Kurumun görev alanına giren ve yönetmelikle
belirlenen en az dört yıllık eğitim veren yükseköğretim
kurumlarından ya da bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca
kabul edilen yükseköğretim kurumlarından mezun olmak ve
yapılacak özel yarışma sınavında
başarılı olmak gerekir.
İl
İstihdam Uzman Yardımcılığına atananlar, en az üç
yıl fiilen çalışmak kaydıyla açılacak yeterlik
sınavına girme hakkını kazanırlar. Sınavda
başarılı olamayanlar veya geçerli mazereti olmaksızın
sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez
sınav hakkı verilir. İkinci sınavda başarı gösteremeyen
veya sınav hakkını kullanmayanlar İl İstihdam Uzman
Yardımcısı unvanını kaybederler ve durumlarına
uygun kadrolara atanırlar.
İl
İstihdam Uzman Yardımcılarının mesleğe
alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma ve yeterlik
sınavları ve İl İstihdam Uzmanlığına
atanmaları ile ilgili hususlar, Kurum tarafından
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir."
"Genel
Müdürlüğün taşra teşkilatında İş ve Meslek
Danışmanı kadrolarına atanabilmek için yükseköğretim
kurumlarından en az lisans düzeyinde mezun olmak ve İş ve Meslek
Danışmanı Mesleki Yeterlilik Belgesine sahip olmak zorunludur.
İş ve Meslek Danışmanı kadrolarında
çalışırken belge şartını kaybedenler Kurumda Veri
Hazırlama ve Kontrol İşletmeni kadrolarına atanırlar.
İş ve Meslek Danışmanlarının çalışma
usul ve esasları ile ilgili hususlar Bakanlıkça çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir."
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Mehmet Günal, Antalya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddede
Türkiye İş Kurumunun istihdam uzman yardımcılarıyla
ilgili düzenleme var. Ama istihdam uzman yardımcılarını
düzenlemek tabii istihdamı artırmak için yeterli değil.
Yoklama istemek,
milletvekili sayısını artırmaya yetiyor ama gürültüyü
azaltmaya yetmiyor Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, sayın hatibi dinlediniz.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Bir beş dakika boyunca yoklama olmayacak arkadaşlar.
Müsaade ederseniz
Şimdi,
İş Kurumu önemli bir fonksiyon üstleniyor, tabii, uzmanları da
önemli. İş Kurumunun web sitesini az önce şöyle
karıştırdım. İşsizlik sigortası ödemeleri
var, bu hizmetlerden bir tanesi. Bakıyorum, geçen yıl mayıs
ayında 180 bin kişiymiş, şu anda 214 bin kişiye
çıkmış işsizlik sigortası için başvuran kişi
sayısı yani geçtiğimiz mayıstan bugüne kadar
artış 180den 213e çıkmış. Şimdi, burada bu
işsizlik sigortası nereden ödeniyor? İşsizlik
Sigortası Fonundan ödeniyor. İşsizlik Sigortası Fonunun
gelirine giderine bakıyoruz, İşsizlik Sigortası Fonu
gelirleri işverenden devlet katkısı ve diğer gelirlerden
oluşuyor ve sadece geçen yılki şeye
baktığımız zaman, 4 milyar gider, 11,6 milyar gelir var;
her sene katlanarak geliyor. Peki, bu ne işe yarıyor? Hani sizin
burada borç oranını net düşürerek söylediğiniz rakam var
ya, onu düşürmeye yarıyor. Toplamda 60 milyarı geçen bir
varlığı var İşsizlik Sigortası Fonunun.
Dolayısıyla, brüt borçlardan bu işsizlere sigorta parası
olarak ödemek üzere kesilen sadece ve sadece yönetimini kamunun
yaptığı varlıkların aslında işsizlere ait
olduğu bir rakam. Dolayısıyla, bu rakam artarak gidiyor. Biz
bunu dedik ki
Nerelere harcıyorlar diye bakıyoruz, işsizlik
sigortasına işsizlik ödeneği çok düşük kalmış.
Yani bir tek, ilk yılda biraz bir ödeme gözüküyor, sonra, dört-beş yıldır
ödemeler de düşmüş. Kısa çalışma ödeneğine
bakıyoruz, o da düşük, 3 bin liralarda kalmış. Geriye
bakıyoruz, bir şey yok. Aktif iş gücü programlarında yine
aynı şekilde. Dolayısıyla, burada verimli
kullanılmayan bir para var. Diyoruz ki: O zaman işverenden bunu
kesmeyin. Bir sürü istihdam teşviki yapıyorsunuz. Aktif iş gücü
programlarını artırın. Yani istihdamı artıracak
önlem almadan sadece burada uzman yardımcılarıyla ilgili
düzenleme geliyor. İstihdamı artırmadan işsizliğin
düşme şansı yok. Onun için de üretimi artırmamız
lazım ama nasıl yapacağız? Dışa bağımlılık
devam ediyor, yani üretim artıştı sadece tüketim talebiyle bir
yere kadar gelmiş, ondan sonra olmuyor. Dolayısıyla;
yatırımı, üretimi, ihracatı teşvik edecek bir politika
belirlememiz lazım. Defalarca söylüyorum Bırakın
arkadaşlar, bu sanal gündemlerle torbanın arasına
sıkıştırılan, beceriksizlikten kaynaklanan
birtakım yeniden yapılanma kanun hükmüne kararnamesini buraya
sıkıştıracağımıza gelin, üretimi
artıracak, istihdamı artıracak, işsizliği azaltacak,
cari açığı düşürecek, dolayısıyla da tasarruf
oranını arttıracak politikalar yapalım. diyoruz ama
maalesef on gündür hâlâ böyle lüzumsuz şeylerle uğraşıp
duruyoruz. Aksi takdirde, birkaç tane ödenekle ilgili, kurumlara adam almayla
ilgili maddeleri çıkarmayla bunu yapamayız bakın. İşin
temelinde
Az önceki konuşmamda da söyledim, şu anda dolar 2 binlere
çıkmış. Eğer bu kur rejimini değiştirmezseniz bu
sıkıntı devam eder. Siz onun adına ister bilmem ne
diasporası deyin, ister faiz lobisi deyin, gerekli önlemleri
almadığımız sürece her hükûmeti sıkıştırırlar.
Yani, bu yapısal önlemleri almazsanız yarın suçlu aramaya
başlarsanız; bir gün Merkez Bankası Başkanına
kızarsın, bir gün Sayın Babacana, bir gün Sayın
Şimşeke kızarsınız. Biriniz frenci, biriniz
gazcı olursunuz Efendim, niye frene basıyoruz? dersiniz ama netice
itibarıyla arabanın bakıma gitmesi gerektiğini, topyekûn
rektifiyeden geçmesi gerektiğini düşünmezseniz şoförün
değişmesi, direksiyonun şöyle olması fayda etmez. Onun
için, gelin, bu yapısal önlemleri alalım, Meclisi gereksiz kanun tasarıyla,
teklifleriyle yormayalım, diğer uzlaşmalarda olduğu gibi bu
konuda da yapılması gerekenleri hep beraber burada el birliğiyle
çıkaralım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
73üncü maddenin
(ü) bendinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (ü) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural Emin Haluk Ayhan
Kütahya İzmir Denizli
"ü) 19/10/2005
tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 92 nci
maddesinin birinci fıkrasının ikinci, üçüncü ve dördüncü
cümleleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Kurumun her türlü personelinin bu
Kanunun 84 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan niteliklerin
yanı sıra yönetmelikle belirlenen diğer şartları
taşımaları mecburidir. Kurumda bankacılık, hukuk,
bilişim ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu uzman
yardımcılıkları ile bankalar yeminli murakıp yardımcılığına
atanacakların, üniversite ve yüksekokulların en az dört
yıllık eğitim veren; hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari
bilimler, iktisat, işletme fakültelerine bağlı bölümler ile
bankacılık, bankacılık ve finans, fizik, matematik,
istatistik, istatistik ve bilgisayar, bilgisayar mühendisliği, elektrik
mühendisliği, elektronik mühendisliği, elektrik-elektronik
mühendisliği, elektronik ve haberleşme mühendisliği, endüstri
mühendisliği, matematik mühendisliği bölümlerinden veya bunlara
denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından onaylanmış
yurt içindeki veya yurt dışındaki fakülte veya yüksekokullardan
mezun veya belirtilen alanlarda lisansüstü eğitim yapmış
olmaları, yapılacak giriş sınavında
başarılı olmaları gereklidir. Söz konusu fakülte ve
bölümleri, kadro unvanları ve/veya uzmanlık alanları
itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye Kurul yetkilidir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/ü Maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım
Kurt Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa
Moroğlu
Eskişehir
İstanbul İzmir
Hülya
Güven Özgür Özel Aytuğ
Atıcı
İzmir
Manisa Mersin
Kadir
Gökmen Ögüt
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Veli Ağbaba, Malatya Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Günlerden bu yana,
ismi torba olan ama içine gece yarısı eklenen maddelerle birlikte,
12 Eylül uygulamalarından bile daha kötü bir tasarıyla
karşı karşıyayız. Burada iktidar partisi grubunun
yaptığı, değerli arkadaşlar, şudur: Muhalif olan
bütün meslek örgütlerini susturmak, yüzyıllardır köylerini,
kullandıkları merayı yapılaşmaya açmak,
hastaların mahrem bilgilerini satılabilir hâle getirmek ve bunun gibi
ilgili, ilgisiz ama tartışmalı maddeleri gündemimize getirerek
buradan geçirmek.
Değerli
arkadaşlar, bugünlerde yaşadığımız olayları
darbe dönemlerinde yaşamadık. Sizin
yaptıklarınızı 12 Eylülde Kenan Evren, 12 Martta Memduh
Tağmaç bile düşünemedi, onlar yapmadı.
Darbe sadece
tankla, topla, tüfekle olmaz. Değerli arkadaşlar, darbeler sadece 5
paşanın gece yarısı yönetime el koyup TRTden Hasan
Mutlucana kahramanlık türküleri söyletmekle de olmaz, darbe sadece
tankların yürümesiyle de olmaz, darbe sadece Meclisin kapatılması,
milletvekillerinin tutuklanması, sendikaların kapatılması,
yöneticilerin tutuklanmasıyla da olmaz, darbe sadece aydınların,
öğrencilerin, öğretmenlerin tutuklanması, işkenceden
geçirilmesiyle de olmaz. Darbe bazen gece yarısı verilen ve hiçbir
milletvekilinin buna iktidar partisi milletvekilleri de dâhil- haberi olmayan
önergeyle yapılabilir. Bunun ismi de AKP usulü postmodern darbe olur.
Maalesef, AKP, bu
tür konularda her zaman yaptığını yaptı ve gece
yarısı korsan bir önergeyle darbe yaptı. Yani, sıkça
vurguladığınız ama asla samimi
olmadığınız millî irade konusunda, seçim konusunda gerçek
yüzünüz ortaya çıktı. Seçimde TMMOBa ve diğer örgütlere yapamadığınızı
gece yarısı bir önergeyle yaptınız.
AKP, daha önce bu
tür uygulamaları kendisi direkt yapmıyordu; bazen polis eliyle, bazen
yargı aracılığıyla kendi muhaliflerini susturuyordu.
Bunları yaşadık. Daha 4+4+4te KESKin yapmış
olduğu, EĞİTİM SENin yapmış olduğu
eylemleri, önce Kızılay meydanında polisle, illerde polisler
otobüslerin önünü keserek engelledi; Ankaraya gelebilenleri ise örgütten
tutuklayarak cezaevlerine koydu.
Yine,
Çağdaş Hukukçular Derneğinde
yaşadıklarımızı unutmadık. 12 Eylülde bile
kapatılmaya cesaret edilemeyen Çağdaş Hukukçular Derneğine,
TMMOBa bugün kilit vurulmak isteniyor. İstanbul Barosunda bizzat AKP ile
bir darbe girişimi yaşandı.
Değerli
arkadaşlar, 12 Eylül, 12 Mart, yani
darbeler daha önce siyasi partilere yapılıyordu, ki bu konuda en çok
bedel ödeyen parti de Cumhuriyet Halk Partisidir. Çoğulcu demokrasi,
sadece siyasi partiler değildir; çoğulcu demokrasi, özgür
basındır; çoğulcu demokrasi, özgür sendikadır; çoğulcu
demokrasi, özgür odalardır; bunlar olmadan demokrasi olmaz.
Değerli
milletvekilleri, AKP, önce eyleme katılan gençleri gazladı,
copladı, 12 kişinin gözünü kör etti, 10 bine yakın insan
yaralandı. Yetmedi, 5 genci insanların gözü önünde katletti ki bunun
dünyada örneği yok. Bakın, 5 genç ölüyor, bir tane fail
bulunamıyor, bir tek insan tutuklanmıyor ve maalesef bizim ülkemizde
insan canı ucuz. Geçtiğimiz aylarda Amerika Birleşik
Devletlerinde 2 kişi öldü, ulusal yas ilan edildi, bayraklar yarıya
indirildi. Ama ölen kim? AKP, bir üzüntüsünü bildirmediği gibi katilleri
de maalesef koruyor, kolluyor.
Değerli
arkadaşlar, Taksim Dayanışmasındaki insanları
gözaltına aldı, çekilmiş dizi filmleri iptal etti, parası
ödenmiş türkücünün konserini iptal etti, şimdi -12 Eylülün bile
cesaret edemediği- Türkiye'nin en önemli meslek örgütlerinden birini,
TMMOBu işlevsiz hâle getirmek istiyor.
Değerli
milletvekilleri, özgür basının olmadığı, fiilî
yayın yasaklarının uygulandığı, köşe
yazarlarının işten atıldığı, iş
adamlarının tehdit edildiği, kurumların hedef
gösterildiği, bağımsız sendikanın
olmadığı, odaların baskı altına
alındığı, insanlara işkence
uygulandığı, gözaltına alındığı,
cadı avı başlatıldığı rejimin adı
-bütün dünya ülkelerindeki gibi- demokrasi olmaz, bu rejimin adı olsa
olsa faşizmdir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Faşistlerin
sesleri duyuluyor.
Teşekkür
ederim.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sen böyle söylediğin için bu rejimin adı öyle
olmaz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (ü) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"ü) 19/10/2005
tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 92 nci
maddesinin birinci fıkrasının ikinci, üçüncü ve dördüncü
cümleleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Kurumun her
türlü personelinin bu Kanunun 84 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan niteliklerin
yanı sıra yönetmelikle belirlenen diğer şartları
taşımaları mecburidir. Kurumda bankacılık, hukuk, bilişim
ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu uzman
yardımcılıkları ile bankalar yeminli murakıp
yardımcılığına atanacakların, üniversite ve
yüksekokulların en az dört yıllık eğitim veren; hukuk,
siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, iktisat, işletme
fakültelerine bağlı bölümler ile bankacılık,
bankacılık ve finans, fizik, matematik, istatistik, istatistik ve
bilgisayar, bilgisayar mühendisliği, elektrik mühendisliği,
elektronik mühendisliği, elektrik-elektronik mühendisliği, elektronik
ve haberleşme mühendisliği, endüstri mühendisliği, matematik
mühendisliği bölümlerinden veya bunlara denkliği Yükseköğretim
Kurulu tarafından onaylanmış yurt içindeki veya yurt
dışındaki fakülte veya yüksekokullardan mezun veya belirtilen
alanlarda lisansüstü eğitim yapmış olmaları, yapılacak
giriş sınavında başarılı olmaları gereklidir.
Söz konusu fakülte ve bölümleri, kadro unvanları ve/veya uzmanlık
alanları itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye Kurul
yetkilidir."
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 478 sıra sayılı
Teklifin 73üncü maddesinin (ü) bendi üzerinde verdiğimiz önergeyle
ilgili söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Şimdi,
buradaki hususlar zaten yönetmelikle belirlenebilecek hususlar. Bu
yaptığınız iş, esasen, baktım, zorunluduru
mecburen yapıyorsunuz. Daha önce yaptığınız
yanlışı düzeltmenin yoluna gidiyorsunuz. Niye bir işi üç
beş kere yapıyorsunuz, yazık değil mi buradaki bu kadar
milletvekiline? Hükûmet doğru dürüst çalışmıyor,
tasarı getirmiyor; teklifler doğru dürüst teklif değil,
Hükûmetin burada getiremediği tasarıları, hemen
çıkaralım diye teklif diye ortaya koyuyorsunuz Sayın Bakan.
Günah değil mi şu mübarek vakitte? Bu kadar maddenin içinde lüzumlu
olanı var, lüzumlu olmayanı var. Artı, Sayın Başbakan
Yardımcısı çıkıyor, söylüyor ki: Özellikle, bunu Milliyetçi Hareket Partisi
engelliyor. diyor. Böyle bir iftira olur mu? Siz işinizi düzgün
yaptınız, Anayasa Mahkemesinden dönmedi. Ne oldu? Fevkalade iyi
uyguladınız, pişman olmadınız. Bütün bunları
yaptınız da muhalefet size bir şey mi söyledi? Yani muhalefeti
niye suçluyorsunuz? Biz beceriksiziz, biz kabiliyetsiziz, biz
istismarcıyız, biz her şeyi yapıyoruz, onun için bu hâle
geliyoruz; sonuna doğru da sıkıştıramıyoruz,
yetiştiremiyoruz, perişan oluyoruz, rezil oluyor memleket bu hâlde,
onun için buraya getirmek zorunda kalıyoruz deseniz ne olacak sanki?
Doğruyu söylemiş olacaksınız. Muhalefet sizi niye
engellesin? Yaptığınız iş niye doğru? Bu Anayasa
Mahkemesinden dönmüş. Eskiden Anayasa Mahkemesine farklı bir anlam
yüklüyordunuz, şimdi istediğiniz gibi oldu; mahkemeler aynı
şekilde. Ne olacak bu? Demek ki iş düzelmiyor. Asgari gerekenleri
yapmıyorsunuz tasarılar için, ciddi incelemeler olmuyor, işi
hafife alıyorsunuz. Büyük kısmı tasarılara dayanıyor
bunların. Tasarılar Başbakanlıkta iyi koordine edilemiyor,
rezil oluyor tasarılar. TUSKONu yazıyorsunuz, MÜSİADı
yazmıyorsunuz. MÜSİADçı arkadaşlar burada Acaba muhalefetteki
arkadaşlar şuna karşı çıksa da bana da
MÜSİADçı arkadaşlarım fırça atmasa. diye
ortalıkta ne yapıyor? Geziniyor. Böyle bir şey olabilir mi
Sayın Bakan? Şunu düzgün yapsanız da, düpdüzgün olsa da
sıkıntı olmasa olmaz mı? Bir de Ahmete, Mehmete iftira
atmasanız ne olacak sanki?
Şimdi, bakıyorsunuz, Hükûmet
yeterli zamanı tasarılara ayırmıyor, Hükûmet
tasarılara yeterli özeni göstermiyor, sosyal kesimler dikkate
alınmıyor, iyi dinlenmiyor. Tasarı gerçekleştirilirken,
görüşülürken, oluşturulurken ciddiye alınmıyor. Sivil
toplum örgütleriyle görüştük. diyorsunuz, tasarıyı
konuşuyorsunuz, Onlar katkı verdi. diyorsunuz, aynı sivil
toplum örgütleri geliyorlar, nerelerde? Komisyonlarda Bunlar farklı bir
şey, bizim söylediğimiz farklı bir şey. diyorlar. Burada
da bir arıza var. Hükûmet anlayışında
sıkıntı var, iş yapma şeklinde sıkıntı
var, hepsi arızalı. Sivil toplum kuruluşlarının
katkısına önem vermiyorsunuz. Sivil toplum kuruluşları
gerçekten belirli bir noktada karşılıklı menfaatleri
çatışsa da ne yapmaya çalışıyor? Bir araya gelmeye
çalışıyor. Ama, netice olarak bu işin düzenini
kuramıyorsunuz.
Bazen geliyorsunuz burada virgülüne
kadar dokundurtmuyorsunuz, aynen geçiriyorsunuz ama o arada iktidara mensup
arkadaşların söylediklerini de dikkate almıyorsunuz. Geçen,
faizi kâr payıyla eşitleyen ne geldi? Tasarıda, maddede bir
hüküm geldi, hem de tasarıda geldi. İktidara mensup arkadaşlar
bile kâr payının faize eşitlenemeyeceğini söylediler,
buradalar. Tebrik ediyorum, takdir ediyorum. Ama, hafif bir
değişiklik yapıyorsunuz, anlamda hiçbir değişiklik
olmadan aynı şeyi götürüyorsunuz. Müslümana da günah. Müslüman da
gidecek ne yatıracak? Kâr payı diye inancının gereğini
yapacak. Ama, siz bildiğinizi yapmaya devam ediyorsunuz.
Kalan kısmına bundan sonraki
önergelerimizde devam edeceğim.
Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkan, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Altay,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Aydın, Sayın Ağbaba,
Sayın Özdemir, Sayın Kuşoğlu, Sayın Dinçer, Sayın
Özkes, Sayın Acar, Sayın Türeli, Sayın Seçer, Sayın Sapan,
Sayın Tanrıkulu, Sayın Değirmendereli, Sayın Öztrak,
Sayın Güler, Sayın Tamaylıgil, Sayın Öz, Sayın Güven,
Sayın Toprak.
İki dakika süre veriyorum.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
grupların mutabakatı ile birleşime saat 21.30a kadar ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.59
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.32
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Teklifin 73üncü
maddesinin (v) bendinin (1) no.lu alt bendinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin v
Fıkrasıyla değiştirilmek istenen 5429 Sayılı Türkiye
İstatistik Kanununun 46 ncı maddesinin (a) bendinde yer alan fizik
ibaresinden sonra gelmek üzere biyoloji, sosyal bilimler, fen bilimleri
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim
Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Nazmi Gür Hasip Kaplan Sırrı
Sakık
Van Şırnak Muş
Abdullah Levent Tüzel
İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (v) bendinin (1)
nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural Emin Haluk Ayhan
Kütahya İzmir Denizli
"1) 10/11/2005
tarihli ve 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanununun 46 ncı
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"a) En az dört
yıllık eğitim veren yükseköğretim kurumlarının
hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler,
mühendislik ve iletişim fakülteleri ile istatistik, fizik, matematik,
sosyoloji, psikoloji bölümlerinden veya bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulunca kabul edilmiş yurt içindeki ya da yurt
dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun
olmak,"
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/v-1. maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kazım Kurt Mustafa Moroğlu
İstanbul Eskişehir İzmir
Hülya Güven Özgür Özel Aytuğ
Atıcı
İzmir Manisa Mersin
Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Veli Ağbaba, Malatya Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye geçtiğimiz ay başında hem Türkiyeye
hem de dünyaya örnek olacak barışçıl eylemlere sahne oldu. Bu
eylemlerin ne için yapıldığını, nasıl
yapıldığını sizlere anlatacak değilim. Ancak, iktidar
partisi ve yandaşları, günlerden beri, medya
aracılığıyla, yaşanan olayları farklı,
şiddet içeren, dışarıdan organize edilen bir olay olarak
göstermeye çalışıyor, hem de bunu iyi yapıyor; bu olaylar
karşısında, yaşananlar karşısında AKP
kurulduğundan beri farklı algı yaratmayı
başarıyor. Bunu hep yaptı; 2002den başlayarak hem
ülkemizde hem de Avrupada, dünyada bunu başardı.
Hatırlayalım,
Eylül 2010da ülkemize, önümüze getirilen ve halka, hatta koca koca kitaplar
yazmış aydınlara dahi referandumla demokrasi geleceğini
söyleyenler
Referandumda evet verin ki ülkeye demokrasi gelsin, evet verin
ki darbeyle hesaplaşalım, denildi ama oy veren insanlar, evet
verenler, yetmez ama evet diyenler bugün yaşananlardan sonra gördüler ki
kandırıldılar. Yetmez ama evet lafının mucidi Hayko
Bağdat bile bugün meydanlarda AKPnin uygulamış olduğu
faşizmi protesto ediyor.
Aynı şeyi
bugünlerde tekrar yaşıyoruz. Dünyanın en barışçıl
eylemlerini yanlış göstermeye, şiddet içerikli göstermeye
çalışıyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, bu eylemlerde bir tek hırsızlık olayı
yaşanmadı, kalabalığın olduğu her yerde
yaşanan yankesicilik olayı yaşanmadı.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Polise taş atma yaşanmadı.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Her yılbaşı gecesi Taksimde
yaşanan taciz olayları yaşanmadı.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Cam çerçeve kırılmadı.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Deprem gibi doğal afet sonrasında bile
yaşanan utanç verici yağmacılık olayları
yaşanmadı. Şiddet olmadı. Orada, Taksimde bunlar
olmadı ama bazı şeyler vardı. Taksimde dayanışma
vardı, farklı fikirlere ve tercihlere hoşgörü vardı
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) 150 milyona ne oldu?
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sakin, sakin
VELİ
AĞBABA (Devamla)
iktidarın sıkça yaptığı etnik
köken, mezhep ve cinsiyet ayrımcılığı yoktu. Orada halkların
kardeşliği vardı, orada eşitlik vardı, orada
başta Meclis olmak üzere bütün Türkiyeye örnek olması gereken ve
sizlere de örnek olması gereken barış vardı, şiddet
yoktu. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ağbaba, sen bunlara inanıyor musun?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Ama, ne zaman Başbakan sesini yükseltti
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
VELİ
AĞBABA (Devamla)
o zaman Türkiyede tansiyon yükseldi.
Değerli
milletvekilleri, ilk başından başlayarak, polis ne zaman müdahale
etse o zaman olay oldu. Şenlik havasında geçen, mizahın en üst
seviyeye çıktığı günlerde polisin belki daha önce hiç
yaşamadığımız oranda müdahale etmesi 10 bine
yakın insanın yaralanmasına, 12 insanın kör olmasına
ve 5 kişinin ölümüne neden oldu.
Olaylar Ankarada
ve İstanbulda yoğundu. Hiç düşündünüz mü acaba niye sadece
İstanbulda ve Ankarada bazı olumsuz örnekleri gördük? Çünkü polis
sadece Ankarada ve İstanbulda müdahale etti. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Kendi ilim Malatyada, İzmirde,
diğer illerde polisin müdahale etmediği hiçbir olay olmadı.
Bakın, olayların ilk başladığı gece,
çadırların tarafınızdan yakıldığı
gecenin sabahında ve 2nci gün Taksim olayında bir tek olay görmedim.
Orada biz yaşadık, orada bulunduk. Ne zaman ki Başbakan emir
verdi, ne zaman ki sizler emir verdiniz, o andan itibaren camlar
kırıldı, insanlar maalesef saldırıya uğradı.
Değerli
arkadaşlar, her zaman muhalefeti suçladınız. Zaten bu ülkede
savaşın da, hak ihlallerinin de, palalı demokrasinin de,
yoksulluğun da, 8 milletvekilinin, 70 gazetecinin, binlerce
öğrencinin, yüzlerce sendikacının ve baro kuracak
çoğunlukta tutuklu avukatın cezaevinde olmasının da tek
sebebi var, o da muhalefet.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Yapamıyorsunuz işte.
VELİ
AĞBABA (Devamla) İktidar, insanları anlamak yerine, herkesi
suçluyor ve susturmaya çalışıyor. Önce eylemlerden
başladı, daha önce hiç yaşamadığımız
hınçla gençliğin üzerine gazla saldırıldı, TOMAlarla
insanların üzerine zehirli kimyasal sular sıkıldı ve
yaşanan dehşet görüntülerini Türkiye ve dünya görmesin diye fiilî
yayın yasakları uygulandı. Hangi ülkede olsa canlı
yayınlanması gereken olayları anlı şanlı TV
kanalları görmedi, görenler ise faşist rejimlerde olduğu gibi
kapatılmaya çalışıldı. Halk TVye cezalar
yağdırılıyor. O Halk TV ki sizin yandaş kanallarınıza
benzemez. Oradakiler, hiçbir şey beklemeden, maaş almadan, gece
gündüz, yaşanan vahşeti bizlere duyurmaya çalıştılar.
Hayat TV, Cem TV susturuldu, susturulmak istendi.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ
AĞBABA (Devamla) - Köşe yazarları işsiz
bırakıldı. Eyleme katılan iş adamları, kurumlar,
medya hedef gösterildi.
Değerli
milletvekilleri, değerli arkadaşlar; bu yaşananların tek
bir anlamı var. S iz ne kadar saklar
iseniz saklayın bunun tek anlamı, tek ifade şekli var; o da faşizmdir,
faşizmdir, faşizmdir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.41
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.48
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 73üncü maddesinin (v) bendinin (1)
numaralı alt bendi üzerinde Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (v) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"1) 10/11/2005
tarihli ve 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanununun 46 ncı
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"a) En az dört
yıllık eğitim veren yükseköğretim kurumlarının
hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler,
mühendislik ve iletişim fakülteleri ile istatistik, fizik, matematik,
sosyoloji, psikoloji bölümlerinden veya bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulunca kabul edilmiş yurt içindeki ya da yurt
dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun
olmak,"
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Teklifin 73üncü
maddesinin (v) bendinin (1) numaralı alt bendine ilişkin
verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Önergemiz düzeltme amaçlı. Maddenin alt bendi
Türkiye İstatistik Kurumunun kanunuyla, personeliyle ilgili. Yeni hâlinde
Başkanlıkça belirlenecek bölümleri ifade ediliyor.
Yaptığınız yanlışın düzeltilmesine yönelik,
ayrıca Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükümlerle de ilgili.
Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanun
tekniğinin asgari gereklerini ya da niteliklerini taşımayan
yasaların hızla artış gösterdiği bir vakıa, bunun
sebebi de AKP. Tasarıların ne olduğu, muhtevasının ne
olduğu, ne getirdiği, ne götürdüğü, hiçbir şey ne gerekçede
ne başka bir yerde var.
Şimdi, Sayın Bakan, siz planlamayla
uğraştınız, şimdi Kalkınma
Bakanlığından sorumlusunuz; bu tasarının ekonomik
anlamda getirisi, götürüsüyle ilgili bir bilginiz var mı? Ben Plan
Bütçedeki arkadaşlara sordum, böyle bir şey yok. Siz biliyor musunuz
-bu tasarı Hükûmetten geçti- veya Hükûmetten, Allah rızası için,
bilen bir sayın bakan var mı veya buraya ilave edeceğiniz yeni
maddelerde ne getirip ne götürdüğünü bildiğiniz var mı?
Hiçbirinizin hiçbir şeyden haberi yok. Kimin bireysel olarak neye
ihtiyacı varsa getiriyor, buraya koyuyor, onu yapmaya gidiyor. Böyle bir
şeyin olması mümkün değil.
Bu tasarılar da bu gelen tasarılardan bir
tanesi ama yıl sonuna bunu bırakmanız büyük bir beceriksizlik,
büyük bir kabiliyetsizlik. Arkanızda yüzde 50 oy desteği
olduğunu ifade ediyorsunuz, 326 milletvekili olduğunuzu ifade
ediyorsunuz Parlamentoda ama ülkeyi yönetmekte aciz içindesiniz. Şimdi
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) Yapma ya, vay
anasını!
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Biliyorsan gel,
konuş burada. Biliyorsan gel, konuş. Biliyordunuz, niye
yapmadınız? Niye yapmadınız?
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Varsayma değil de
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Sayın Başkan
biliyor mudur?
OKTAY VURAL (İzmir) Bilmiyormuş. Bekir Bey
mi?
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Gel hadi, ben
sıramı vereceğim. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri, lütfen
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Şimdi, son derece
kabiliyetsiz, beceriksiz, bu kadar ardında Parlamento desteği
olmasına rağmen bu işi kıvıramayan bir hükûmet
görmedim. Burada bu yasanın gecikmesini Milliyetçi Hareket Partisine
bağlamak kadar son derece şekilsiz bir söz daha olmaz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Cehalet, cehalet. Şekilsiz değil, cahil adam.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Siz bunları getirdiniz, yaptınız, ülkeyi
iyi yönettiniz, Anayasaya uygun kanun çıkardınız da biz ne
dedik ya? Anayasaya uygun olmayanını siz çıkardınız,
getirdiniz. Soruyorum Sayın Bakana: Ya, bunun artısı, eksisi
nedir, biliyor musunuz? Biliyorsa söylesin, Bunun maliyeti şudur.
Bakanlar Kurulunda biz bunu görüştük. desin. Oradan bol laf
atarsınız. Bu olmaz, yakışmaz. Burada sadece siz
değil, birçok AKPli milletvekili arkadaş var;
şahsınızda onları zedeliyorsunuz, yakışmıyor
size. Biz burada bildiğimizi söylüyoruz.
Sayın
Bozdağ, siz bunun maliyetini biliyor musunuz? Nedir bu tasarının
getirdiği, götürdüğü?
Şimdi,
bunu şunun için söylüyoruz: Bakın, ben üç maddede
konuşacaktım, üçünü konuştum, üç gündür buradayız. Üç gündür
Bir madde, dün, sanıyorum üç dört saati aldı. Bu kadar beceriksizlik,
bu kadar bu işi bilmezlik olur mu? Sizin hiç mi hukuk müşaviriniz yok,
hiç mi danışmanınız yok da bunu nasıl
yapacağınızı bilmiyorsunuz? Böyle bir şeyin
olması mümkün mü? Bu kadar problemi biriktirmişsiniz. Kaç madde
vardı? 160ın üzerinde, alt alta baktığınız
zaman. Nasıl becerdiniz bu kadar problemi biriktirmeyi? Nasıl bu
işi bildiniz?
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Önergeyle ilgili konuş.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Gel buraya, konuş, sıramı sana
vereceğim.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen ama
Doğru
değil Sayın Can.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Önergeyle ilgili konuş.
BAŞKAN
Sayın Can, yaptığınız doğru değil, lütfen
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Ne kadar kabiliyetsiz bir Hükûmetle karşı
karşıyayız! Bu işi sırf laf atmakla, bu işi
sırf böyle gargaraya getirmekle olmaz. Akşamdan sana konuşma
veriyorlar da sabah burada kâğıttan okuyorsun, biliyor musun?
Hatırlıyor musun? Burada, tutanaklarda da var.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Sana ne onlardan?
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Kabiliyetsiz olduğunuzu ifade etmek için söyledim.
BAŞKAN
Sayın Ayhan, lütfen
Sayın Ayhan
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin v
Fıkrasıyla değiştirilmek istenen 5429 Sayılı Türkiye
İstatistik Kanununun 46 ncı maddesinin (a) bendinde yer alan fizik
ibaresinden sonra gelmek üzere biyoloji, sosyal bilimler, fen bilimleri
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Değerli milletvekilleri, dün burada AK PARTİ
grup başkan vekilleri, Sayın Hamzaçebi CHPden, MHPden, bizler,
Sayın Bakan Bayraktarla son dakika önergesini çekmeleri konusunda
konuştuk, ikna etmeye çalıştık. Komisyonda beraber
çalıştık. Doğru olmadığını, son
dakikada getirilen, bir madde ihdası durumunda olan ve Türkiye Mimar Mühendis
Odaları gibi büyük bir camiayı hedefleyen bir olayda çok ciddi bir
yanlış yapıldığını söyledik. Ancak,
şunu gördük ki, yanlış değil, bilerek yapılan bir
şey vardı. Çünkü ısrarla getirildi. Bu doğru bir
yaklaşım değil arkadaşlar. Bunun doğru bir
yaklaşım olmadığını zaman gösterecektir.
Evet, felsefeciler
tartışırlar kendi aralarında çok enteresan bir
şekilde. Şunu derler bazı felsefeciler: Ahlakta iyi ve kötü
vardır; estetikte güzel ve çirkin vardır; ekonomide kârlı ve
zararlı vardır; siyaset için de temel ölçüt dost ve
düşmandır. Bu tartışmaların içinde dost, iyi, güzel,
yararlı; düşman, kötü ve çirkin olarak siyaset arenasında hep
konuşulagelmiştir.
Şimdi, AK
PARTİ Hükûmetinin bunca yıllık iktidarından sonra,
sağlık reformunu yaparken Türkiye Tabipler Birliğini düşman
olarak karşısına aldı.
Yine, herhangi bir
başka alanda yapacağı bir çalışmada, o sivil toplum
örgütünü, kendisi gibi düşünmediği zaman, Türkiye Mimar Mühendis
Odaları gibi
Ki Gezi Parkı diyorlar, ben sadece Gezi Parkı
olarak görmüyorum. Çok açık söylüyorum, burada vize yetkisinin
kaldırılmasının temel koşulu şu: Bakın,
Sayın Bayraktar ne demiş? Dediği çok açık, Çevre ve
Şehircilik Bakanı Sayın Bayraktar Kentsel dönüşümle
yıkılacak bina 7 milyon dolayında -iki yıldan yirmi
yıla- her bir konut 100 bin liradan 700 milyar lira...
Arkadaşlar,
aslında, bal gibi, bu önergenin kaynağı bu. Bakın, hem
dolar hem euro hem lira; rant, parasal kaynak tam tamına 1 trilyon.
HALİL
MAZICIOĞLU (Gaziantep) Yeni para mı, eski para mı?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Fena para değil, değil mi arkadaşlar? 2023e kadar
yeter. O zaman, cüzdanlarınızı açarsınız, şöyle
bir dolar, şöyle bir euro, şöyle de bir lira gözü
yaparsınız. Hepsi olsun beraber, değil mi? Hem dolar, hem euro,
hem lira.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Hazırlıklısınız.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Nasılsa ihale yok. E, TMMOBun denetimi de kalktı, vizesi
de kalktı. 300 bin de inşaat müteahhidi var, bütün Avrupa
Birliği ülkeleri kadar, toplamından fazla inşaat müteahhidi de
bizde var. E, kentsel dönüşüm adı altında İstanbulu,
İzmiri, Ankarayı, her yeri yıkacaksınız. Proje,
plan, şehir, ekoloji, tarih, kültür; bütün bunlara da gerek yok. E, kim
tutar sizi arkadaşlar? Kim sizi tutar, söyler misiniz.
Bunun daha
enteresan bir felsefik adı vardır. Hocalarımız var aranızda
-akademik- bağışlasınlar, buna derler ki güç felsefesi
olarak: Ontoloji. Ontolojinin hükümranlık öznesi ben öznesidir. Bunun
adı biraz da kavramsal olarak egoloji hastalığıdır. Egoloji
hastalığının demokraside yeri yok çünkü demokrasi muhalefeti,
çok kültürlü sivil toplumu ve sivil toplumu güçlendirecek argümanları
tanır. Parlamentomuzda biz niye İç Tüzük ve diğer konularda
sivil toplumu
Ki bunlar TMMOB gibi, Barolar Birliği gibi, Tabipleri
Birliği gibi kurumlar, dikkat edin, kamu yararına çalışan
ve kamusal yanı da olan kurumlardır. Şimdi, siz bunların
hepsini devre dışı bıraktığınız zaman
bir zafer kazanmadığınızı er veya geç
anlarsınız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Devamla) Her şeyin bir denetimi vardır arkadaşlar. Yine de
oylamadan önce, bir daha bakın; vicdan, torba, bir de cüzdan.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Vicdan ve cüzdanla karşı karşıya sizi
bırakıyorum.
Saygılarımla.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özel, Sayın Sarı,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Çelebi, Sayın Kaptan, Sayın
Yüceer, Sayın Develi, Sayın Acar, Sayın Genç, Sayın
Özdemir, Sayın Köktürk, Sayın Toprak, Sayın Aydın,
Sayın Topal, Sayın Sapan, Sayın Aksünger, Sayın Korutürk,
Sayın Loğoğlu.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
73üncü maddenin
(v) bendinin (2) numaralı alt bendinde üç tane önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin v
Fıkrasıyla değiştirilmek istenen 5429 Sayılı
Türkiye İstatistik Kanununun 56 ıncı maddesinin 1 inci
fıkrasında yer alan "atamaları" ibaresinden sonra
gelmek üzere "başkanın önerisi üzerine" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim
Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Sırrı Sakık Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
Muş İstanbul Van
Hasip
Kaplan
Şırnak
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge
aynı mahiyettedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/v-2 Maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kazım Kurt Mustafa Moroğlu
İstanbul Eskişehir İzmir
Hülya Güven Özgür Özel Aytuğ
Atıcı
İzmir Manisa Mersin
Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer imzalar:
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural Emin Haluk Ayhan
Kütahya İzmir Denizli
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Söz isteyen
Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Önce, sözlerime
başlarken çok önemli gördüğüm bir konuya Meclisin dikkatini çekmek
istiyorum. Gezi olaylarında tutuklanan 8 öğrenci, dün Metris
Cezaevine konuldu. Benzer suçların, benzer iddianamelerin aynı
koğuşta kalmalarıyla ilgili mevzuata ve uygulamanın
bütünlüğüne rağmen, her birisi ayrı bir koğuşa
dağıtıldılar. Bugün avukatları ve aileleri tarafından
verilen bilgi, gittikleri koğuşlardaki farklı siyasi
görüşten kişiler tarafından darbedildikleri, psikolojik
baskı altında tutuldukları ve işkenceye
uğradıkları yönündedir. Bu, Pozantı Cezaevinde bizim
karşılaştığımız, altını
çizdiğimiz bir uygulama. Cezaevi yönetimi -o Pozantı Cezaevi,
biliyorsunuz, CHP raporundan üç gün sonra kapatılmıştı-
Koğuş ağabeyi, al, bak, bu çocuklar iyi çocuklar, bunlar
yanlışlıkla taş atmış, bunu sana emanet
ediyorum. diye koğuşun ağabeyine emanet ediyordu. Arkadan,
hepimizin vicdanlarını sızlatan o manzara ortaya
çıktı. Şimdi, Metriste, bu 8 genç çocuk, 8 ayrı
koğuşa ayrı ayrı bırakıldı ve birilerine
emanet edildi görülüyor. Buradan Sayın Adalet Bakanını, adalet
bürokrasisini, Metris Cezaevi yönetimini ve sorumlu cezaevi
savcısını göreve çağırıyorum ve bu meseleye
derhâl müdahale etmeleri gerektiğinin altını çiziyorum.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Biz de gideceğiz.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) - Aksi takdirde, bu durum, aynı Pozantıdaki gibi,
Mussolininin devlet intikamına dönüşmüş demektir. Bu konuyu
yüce Meclisin dikkatlerine sunmak isterim.
Dün gece, bizlerin
bir sivil darbe, demokrasiye vurulmuş, sivil topluma vurulmuş büyük
bir darbe olarak nitelendirdiği TMMOB Yasası geçtikten sonra, daha
doğrusu geçmeden hemen önce, açtığımız usul
tartışmasında AKPnin Değerli Grup Başkan Vekili
Sayın Elitaş şu cümleleri kullandı. Kendisi dedi ki:
Bildiğimiz kadarıyla 300 bin civarında mimar ve mühendis var.
Şu getirdiğimiz düzenleme, 309 bin mimar, mühendisin en az 300 binini
çok yakından ilgilendiriyor. Onların menfaatine, onların lehine
olan bir düzenlemedir. Belki 24 tane, 25 tane odanın yöneticileri
rahatsız oluyor olabilir. (AKP sıralarından alkışlar)
Şimdi,
arkadaşlar, iktidara yöneltilen her türlü eleştiride, iktidar
sandığı işaret edip, aldığı oyu işaret
edip Eğer siz haklı olsanız, vatandaş bizden
şikâyetçi olsa, memnun olmasa bize oyu vermezdi. diyorsunuz,
savunmanız bu. Bu odaların hiç birisinde yönetim babadan oğula
geçmiyor, bu odaların her birisi hâkim denetiminde seçim yapıyor, o
seçimin sonunda da yönetimleri geliyor. Eğer sizin dediğiniz gibi,
300 bin mühendis, mimar bu odaların uygulamalarından rahatsız
olsalar, seçimlerde seçilmezler değil mi, aynı sizin
savunmanızla bugün karşınızdayız. (CHP
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ne mantık ya!
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) O savunmaya karşı, siz, bir gece darbesiyle öyle bir
şey yapıyorsunuz ki sanki odalar bir istibdat yönetimiyle
yönetiliyor, üyelerine zulmediyorlar ve siz onları ondan
kurtarıyormuşsunuz gibi kendinizi savunuyorsunuz. Bunun demokrasiyle
yakından, uzaktan bir tarafı yoktur. Bu uygulamayı savunmak,
Mısırda seçilmiş cumhurbaşkanına yapılan darbeyi
savunmakla eş değerdir. (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Allah, Allah!
VELİ
AĞBABA (Malatya) Mursiyi mi diyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Çok net olarak ifade etmek istediğim husus şudur: Sayın
Elitaşı alkışlamak demek, yarın, sendikaların,
işçilerin maaşlarından kesilen, gönüllü üye oldukları
sendikalara kesilen sendikal aidatlarına engel getirmek, Bunda işçi
yararı var. demektir. Yarın, Türk Tabipleri Birliğinin,
eczacıların, Dişhekimleri Birliğinin oda
aidatlarını kaldırmak, eczacılara iyilik yapıyoruz
demektir. Oysa, tüm akademik odalar, meslek odaları, sendikalar,
üyeleriyle arasındaki aidatı bir parasal unsur olarak görmezler,
gerçek anlamda bilinçli üyeler de bunu böyle görmez. Oradaki aidatın
manası aidiyet demektir.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Aidat değil ki her projeden para alıyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Aidat toplamakla ilgili yaklaşımın
zorlayıcı, hatırlatıcı, üyeyle odası
arasında bağ kurucu unsurlarından bir tanesi de o odanın
üyesine verdiği bazı hizmetler veya yaptığı
onaylardır. Aynı eczacılar odasının
sattığı tip sözleşmeler, diş hekimlerinin
belirlediği taban fiyat listeleri ve aynı -biraz önce de ifade etmeye
çalıştığım gibi- mühendis, mimarların onay
paraları gibi.
Bu uygulamayı
savunmak, darbeyi savunmaktır.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Ama
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tamam tamam, pardon. Hayır, hayır
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aynı
mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen, Emin Haluk Ayhan, Denizli
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 478 sıra
sayılı Teklifin 73üncü maddesinin (v) bendinin (2) no.lu alt bendi
üzerine verdiğimiz önerge hakkında konuşacağım, bunun
için söz aldım. Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. Önergemize de
destek istiyorum.
Yapılmasına
vesile olunan kanunların bu hâlde olmasının sebebi
başkası değil. Maalesef -biraz önceki konuşmamda da ifade
ettiğim gibi- beceriksiz, kabiliyetsiz, zamanında işi
yetiştiremeyen, hep geç kalan bir AKP Hükûmeti var.
Sayın
Bakanım, biz sizinle aynı idarede çalıştık. Ben biraz
önce dedim ki: Bu teklifin getirisi, götürüsü nedir? Teknik
anlamını da söyleriz ama vatandaşın anlayacağı
hâlde
Belki AKPli arkadaşlar da ihtiyaç duyarlardı. En azından
şunu beklerdim: Haluk Bey, bunun tasarı tarafı var. Teklif
tarafı arkadaşlardan geldi, onu pek bilmiyoruz ama tasarıya göre
bunun maliyeti şudur. diye bir not, en azından bir açıklama
beklerdim. Sizin bir mesai arkadaşınız olarak bu benim
hakkım, milletvekili olarak da hakkım kaldı ki. Ama, böyle bir
şeye bile ihtiyaç duymuyorsunuz. Gelişigüzel, nerede ne varsa, hepsi
içine dolacak şekilde bir şey hazırlamaya
çalışıyorsunuz. Gerçekten, buradaki AKPli milletvekili
arkadaşların da, bu işin muhtevasında ne var, bütçeye ne
kadar yükü var veya harcama açısından, gelir açısından ne
getiriyor, ne götürüyor, basitçe bunun bir açıklamasını
yapacağınızı düşünüyor idim ama gerçekten üzüldüm.
Bunu, hani, sizi rencide etmek, sizi sıkıntıya sokmak
amacıyla falan söylemiyorum, olması gereken bu. 5018 sayılı
Kanunun 14üncü maddesine göre, zaten bunun olması gerekli, bunu
yapmalıydınız da ama bunu yapmamakta ısrar ediyorsunuz, bu
yüce Meclise bilgi vermekten imtina ediyorsunuz. Bunun mutlaka olması
lazımdı.
Yürütmenin düzenleme faaliyetlerinden doğacak
ekonomik ve sosyal etkilerin gerçekten sistematik olarak incelenmesi ve bu
inceleme sonucunda ortaya çıkacak verilerin karar alıcılara
iletilmesini ihtiva eden düzenleyici etki analizi son yıllarda birçok
ülkede var, biliyorsunuz. Aynı şekilde, 2006 tarihinde Resmî
Gazetede yayımlanan Mevzuat Hazırlama Esas ve Usulleri Hakkında
Yönetmelikte de kanun ve kanun hükmünde kararname taslakları için
düzenleyici etki analizi yapılması zorunlu
kılınmış. Zaten, personele ilişkin
çıkardığınız mevzuat düzenlemeleri, aldığınız
yetki, kanun hükmünde kararname doğru bir şey değildi.
Bakın -dün de söyledim, geçen konuşmamda da söyledim- o, Plan ve
Bütçe Komisyonu Başkanının başını yedi. Zaten,
sizin Anayasaya göre hakkınız olmayan bir yetkiyi buradan AKP almaya
çalıştı. Dolayısıyla, orada bir sıkıntı
var.
Şimdi, özellikle sosyal güvenlikle ilgili hususlarda
yirmi senelik aktüeryal dengeyi sizin getirmeniz lazım. Ben, bunları
burada söylerken arkadaşların laf atması vesaire değil,
muhtevayı özümsemesi önemli. Hakikaten, ben, buraya
çıktığım zaman gelişigüzel bir şey söylemek için
değil, talep etmek için, bildiğimi de ifade etmek için söylüyorum.
Yoksa, burada da birtakım şeyleri söylemek, bildiğini,
bilmediğini bağırarak çağırarak ifade etmenin bir
anlamı yok. Ama, şunu, en azından -biraz önce ifade ettim-
sizden beklerdim: Bu tasarının ekonomik ve mali yönü
şunları ihtiva ediyor. diye. Hakikaten, bilen mi yok, söylemek mi
istemiyor musunuz, detay bazda bir bilgi elinizde mi yok? Yoksa, hepsini
rastgele topladık, bir torbanın içine attık,
sıkıntılıydı, hukuken yapmamız gereken
birtakım şeyler vardı, Anayasa Mahkemesi bizim
başımızı derde soktu, bunun için bunları bir an önce
çıkaralım da ne olursa olsun, hayır mübarek gün, bu kadar
insanı burada bekletelim, gereksiz, lüzumsuz yere
Bunu bir ifade etmeniz
lazım, bu sizin borcunuz. Müslümanın Müslümana eziyeti ancak bu
kadar olur, bunu ifade etmek istiyorum. Ama, bunu gerçekten sizleri rencide
etmek veya başka türlü taciz etmek amacıyla söylemiyorum Sayın
Bakan. Gerçekten, bu Parlamentodaki milletvekilleri, AKP milletvekili
arkadaşlar da sizlerden bunları bekliyor, istiyor.
Ben, önergemize destek istiyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Neye göre söz verdiniz Sayın
Başkan? Neye göre söz verdiniz?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Değerli
milletvekilimiz genel prensip anlamında tabii ki haklı.
Yapılacak mevzuat düzenlemelerinin
KAMER GENÇ (Tunceli) Neye göre söz verdin?
BAŞKAN Dinleyin Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Canım, söyle!
BAŞKAN - Açıklama yapmak istedi Sayın
Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ne açıklaması? Önergeye
katıldığı zaman açıklayabilir, şimdi
açıklayamaz efendim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bakan her zaman söz alabilir.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun siz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu İç Tüzükü doğru
dürüst oku ya!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, 60a
göre söz vermişsinizdir.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bir değerli
milletvekilimiz az önce, özellikle cevaplamamamın bir nezaketsizlik
anlamına gelebileceğini ifade etti, bu nedenle söz aldım,
kısa bir şekilde izah etmeye çalışacağım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi açıklayamaz,
önergeye katılıp katılmadığını
söyleyeceği zaman açıklayabilir.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Tabii, burada çok sayıda madde var: Bir
kısmı mali açıdan sonuç doğurabilecek, bir kısmı
pek bir mali sonucu olmayan maddeler, bir kısmı daha önce tasarı
niteliğinde -dediğiniz
gibi- bir kısmı teklif niteliğinde Komisyonda veya Genel Kurulda
gündeme gelen hususlar.
Prensip olarak sayın milletvekilimize elbette
katılıyorum. Yani, yapılan bütün düzenlemelerde ideal olan etki
değerlendirmesini gerçekten çok detaylı bir şekilde yapmak,
getirisini götürüsünü hem bütçe açısından hem ekonomik açıdan
değerlendirmektir.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) İdeal
olan değil Sayın Bakan, kanuni olan, yasal olan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Fakat,
birçok mevzuat düzenlemesinde de belki,
tam anlamıyla hepimizi tatmin edecek ölçüde bunu yapamıyoruz. Bu,
biraz da idari kapasiteyi bu konuda geliştirmemiz ve süreçleri
iyileştirmemizle ilgili bir husus diye düşünüyorum.
Tabii, burada sözleşmelerinin kadroya geçirilmesi
konusunda bir malullük görülmüyor şu an itibarıyla, en azından.
Ancak, muhtarlarımıza geçici
köy korucularına yapılan ücret düzenlemeleri gibi hususların
elbette getirdiği mali sonuçlar var. Müsaade ederseniz, Maliye
Bakanlığımız, tabii, Komisyon safahatından itibaren
süreci sürekli takip eden bakanlığımız, mali konularda da
hesabı, kitabı yapan bakanlığımız olarak size bir
bilgi notu arz etsinler, inşallah.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bizim önergemiz de var.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Muhalefet çoğunlukta, sayın efendim, sayın.
BAŞKAN Kabul
etmeyenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Arkadaşlar, ellerinizi kaldırın. Biz onlardan
fazlayız.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kabul edenleri saydınız mı?
BAŞKAN Önce,
kabul edenler, madem öyle
(CHP sıralarından Say, say sesleri)
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Kabul edildi.
BAŞKAN Kabul
etmeyenler
OKTAY VURAL
(İzmir) Kabul edildi.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Kabul edildi işte ya! Göz var, izan var.
BAŞKAN
Önergeler kabul edilmiştir. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, anlaşmıştık.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, böylece madde tasarıdan
çıkmıştır.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.19
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.33
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Teklifin 73üncü
maddesinin (v) bendinin (2) numaralı alt bendi aynı mahiyetteki
önergelerin kabulüyle metinden çıkarıldığından madde
üzerindeki Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve
arkadaşlarının önergelerini işlemden kaldırıyorum.
73üncü maddenin
(y) bendi üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin y
Fıkrasıyla değiştirilmek istenen 5544 Sayılı
Mesleki Yeterlilik Kanununun 25 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında yer
alan "huzur hakkı ödenir" ibaresinin "huzur hakkı
adı altında ödeme yapılır." şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim
Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Sırrı Sakık Hasip Kaplan Nazmi Gür
Muş Şırnak Van
Abdullah Levent Tüzel Sebahat Tuncel
İstanbul İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (y) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural
Kütahya İzmir
"y) 21/9/2006
tarihli ve 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanununun 25 inci
maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"(3) Uhdesinde
kamu görevi bulunmayan sektör komitesi başkan ve üyelerine, yılda
altıdan fazla olmamak üzere her bir toplantı başına (3000)
gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile
çarpımı sonucunda bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/y Maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kazım Kurt Mustafa Moroğlu
İstanbul Eskişehir İzmir
Hülya Güven Özgür Özel Aytuğ
Atıcı
İzmir Manisa Mersin
Kadir Gökmen Öğüt Kemal Değirmendereli
İstanbul Edirne
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Kemal Değirmendereli, Edirne Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 73üncü maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, bugün, 10 Temmuz saat 01.50 civarında Türk Mimar Mühendis
Odaları Birliğini oluşturan odaların etüt ve projelere vize
ve onay yetkileri elinden alındı. Odalar güçsüzleştirilerek,
etkisizleştirilerek sesleri kesilmek isteniyor.
Bakınız
sayın milletvekilleri, mühendislik nedir? Mühendislik, bilim ve
matematiksel prensipleri tecrübe, karar ve ortak fikirleri kullanarak insana
faydalı ürünler ortaya koyma sanatıdır. Mühendislik,
yaratıcılıktır. Mühendislik, belirli bir ihtiyacı
karşılamak için gerekli teknik ürün ve sistemi üretme sürecidir.
Mühendislik üretkenliktir.
Değerli
milletvekilleri, ferah, geniş, yüksek tavanlı bir Genel Kurulda görev
yapıyoruz. Sormak istiyorum: Bu Genel Kurulun yüksekliğini bilen var mı
acaba aramızda?
ÜLKER CAN
(Eskişehir) Biz bilmiyoruz, siz biliyor musunuz?
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Devamla) Yüksekliğini bilen var mı?
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Siz burada kaç ampul olduğunu biliyor musunuz, burada kaç
lamba olduğunu biliyor musunuz?
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Devamla) Biliyorum.
Genişliğini
bilen var mı? Yüksekliği ben söyleyeyim, size bir bilgi olsun:
Bu,
açıklığı bilen, tavan açıklığını
bilen var mı?
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Siz başınızın üstünde kaç tane lamba, kaç tane
ampul olduğunu biliyor musunuz?
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Devamla)
Hanımefendi,
bunlar mühendisliğin eserleri. Bunu anlamanız için, bu rakamlarla,
birlikte yaşadığımız bu mekânı size anlatmak
istiyorum.
Yine, Edirne
Milletvekili olarak size bir de Selimiye Kubbesinin genişliğini
söylemek istiyorum:
Bu Meclisin
muhteşem çatısını kim yaptı değerli
arkadaşlar? Mühendisler ve mimarlar yaptı. Yolları, köprüleri,
enerji santrallerini kim yapıyor; madenleri, petrolleri kim
çıkarıyor? Mühendisler.
MUHAMMET BİLAL
MACİT (İstanbul) İşte, onları haraç vermekten
kurtardık.
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Devamla) GÖKTÜRK Uydusunu, insansız hava
aracını, roketleri kim yapıyor? Mühendisler. Bu kadar
işleri beceren mühendisler, meslek odalarına kendi yöneticilerini
seçerek mesleki gelişmelerini, meslek etiğini bu odalar
aracılığıyla denetim altında tutuyor, kamu hizmetini
kendi iç dinamikleriyle sağlıyorlar.
MUHAMMET BİLAL
MACİT (İstanbul) Ya tamam, zorunlu yapmasınlar,
bağışla yapsınlar.
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) - Evet,
evet, onu da söyleyeceğim.
Değerli arkadaşlar, bakın, Türkiye Mimar
Mühendis Odaları Birliğinin altında 24 tane oda var. Hepsi
parayla yapmıyor Hocam. diyorsunuz
MEHMET ALTAY (Uşak) Ya Hocam, onlar teşekkür
ediyorlar.
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) - Dinleyin
Allah aşkına ya!
Parayla yapmıyor hepsi. Benim Maden Mühendisleri
Odam vizeye para almıyor mesela. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET ALTAY (Uşak) Tüm mühendisler de bizi
arıyor, teşekkür ediyorlar.
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla)
Hayır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) -
Şimdi, değerli
MEHMET ALTAY (Uşak) Herkes telefon ediyor,
teşekkür ediyor.
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) -
Hayır, hayır.
Bakın, Türkiye Mimar Mühendis Odaları
Birliğine mensup
OKTAY VURAL (İzmir) Kapatın odaları ya.
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla)
450 bin
mühendis var arkadaşlar, 450 bin mühendis var. Şimdi, bu odaları
desteklemek yerine
Ve ülkemizin yetişmiş beyinlerinin
oluşturduğu odalara sahip çıkıp destek olmamız
gerekmekte. Çağımız demokrasilerinin en temel ögesi olan sivil
toplumun yönetime katılım ve katkısı, bu tip örgütlerin
sağlıklı gelişmesine bağlıdır. Bunu
anlayabilmek, bunu idrak edebilmek durumundayız. Bu yüce Meclis bu
yanlışlığı düzeltme sorumluluğunu paylaşmalıdır.
Saygılar sunuyorum hepinize. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (y) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve Arkadaşları
"y) 21/9/2006 tarihli
ve 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanununun 25 inci maddesinin
üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"(3) Uhdesinde
kamu görevi bulunmayan sektör komitesi başkan ve üyelerine, yılda
altıdan fazla olmamak üzere her bir toplantı başına (3000)
gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile
çarpımı sonucunda bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin
73üncü maddesinin (y) bendi üzerine vermiş olduğumuz önerge
hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanununda değişiklik
yapan bir madde üzerinde konuşuyoruz. Bu kanun 21/9/2006 tarihinde
çıktı yani AKP hükûmetleri döneminde çıktı. Daha sonra bu
kanun, yine 11/10/2011 tarihli ve 665 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 43üncü maddesiyle bu maddesinde bir değişiklik
yapılarak uygulamaya girdi. Diğer birçok maddede olduğu gibi bu
maddede de söz konusu değişiklik Anayasa Mahkemesi tarafından
iade edilince bugün eski hâliyle aynen yüce Meclisin gündemine tekrar getirildi
ve şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin oylarıyla
yeniden buradan geçirilecek.
Nedir kanunun
içeriği dersek; söz konusu mesleki Yeterlilik Kurumunun organlarıyla
ilgili mali hakları düzenliyor. Okuyorum şimdi size: Yönetim Kurulu
Başkan ve üyelerine, aydan dörtten fazla olmamak üzere -yani yılda 48 keze kadar- her bir
toplantı için uhdesinde kamu görevi bulunanlara (2000) gösterge
rakamının, uhdesinde kamu görevi bulunmayanlara ise (3000) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı
sonucunda bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir. diyor. Burada herhangi
bir değişiklik yapmamış Hükûmet, bu kanun hükmünde
kararnameye dayanarak.
(3)üncü
fıkradaki söz konusu değişiklikte Uhdesinde kamu görevi
bulunmayan sektör komitesi başkan ve üyelerine, yılda altıdan
fazla olmamak üzere -diğeri ayda dörtten fazlaydı- her bir
toplantı başına (2000) gösterge rakamının memur
aylık katsayısıyla çarpımı sonucunda bulunacak
miktarda huzur hakkı ödenir. diyor. Anayasa Mahkemesi bunu da kendi
içerisinde bir tutarsızlık olduğu gerekçesiyle olsa gerek geri
göndermiş.
Şimdi, Anayasa
Mahkemesinin bu tavrına karşılık, Hükûmet Bizim
dediğimiz doğru, siz hukuktan anlamazsınız, kanun
yapmanın ne demek olduğunu bilmezsiniz, biz sizden daha iyi biliriz
çünkü bizim arkamızda 326 kişilik oy desteği var. diye
huzurunuza getiriyor.
Bizim önergemiz de
bu 2000 göstergeyi 3000e çıkaralım da hiç olmazsa bu kurumun kendi
içerisindeki organları arasında parasal yönden uçurumu biraz
kapatalım amacını taşımaktadır. O nedenle,
önergenin makul olduğunu düşünüyoruz.
Keşke,
değerli milletvekilleri, bu torba yasada Hükûmetin değerli
bakanlarının yaptığı yanlışları
temizleyerek onları düzeltme yerine şunları yapabilseydik:
4/Cli geçici personeli kadroya dâhil edebilseydik; keşke, vekil
imamları ve vekil müezzin kayyımları önce kanun teklifine
ekleyip sonra yine AKPli milletvekili arkadaşlarımızın
önergesiyle bu teklifin içerisinden çıkarmasaydık, onlara da bu
kadroyu verebilseydik; keşke, vekil ebe, hemşire ile aile
sağlığı çalışanlarına da bu müjdeli haberi bu teklifle verebilmiş
olsaydık; keşke, ücretli
öğretmenleri de sevindirebilseydik; keşke, rehber ve usta
öğreticilere bu sıkıntıdan kurtaracak bir müjde
verebilseydik; keşke, işçi kadrosunda çalışan üniversite
mezunları ile mimar, mühendis ve tekniklere de kadro verip onları
daha mutlu edebilseydik. Ama, tersine, daha önceki arkadaşlarım da
ifade ettiler, burada, mühendislerin birliği olan, meslek odası olan
odanın yetkisini aldık ama onlara bir imkân sunamadık.
O nedenle, bu uygulamaları
vicdanlarınızda tartacağınızı düşünüyor ve
önergemizin makul bir önerge olması nedeniyle desteğinizi bekliyor,
tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra
Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin y Fıkrasıyla
değiştirilmek istenen 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik
Kanununun 25 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan huzur
hakkı ödenir ibaresinin huzur hakkı adı altında ödeme
yapılır. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Sebahat Tuncel, İstanbul Milletvekili.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve
Demokrasi Partisi olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu burada her kürsüye
çıktığımızda altını çizmemiz gereken konulardan
birisi çok sağlıklı bir çalışma yönteminin
uygulanmaması. Türkiyenin geleceğini ilgilendiren, insanların
yaşamını ilgilendirecek yasalar çıkartırken burada
hepsini bir torba içine koyan ve bu torba içerisinde alelacele çıkartan -çünkü maddeler
üzerinde de konuşamıyoruz- bir yaklaşımla çalışma
yapılıyor. Bunun çok sağlıksız olduğunu burada
gördük. Çünkü, özellikle iktidar, kendi sayısal çoğunluğuna
güvenerek Nasıl olsa bizim dediğimiz yasalar çıkar. diyor.
Muhalefet de bir muhalefet etme noktasında.
Biraz önce bir örnek yaşadık,
bence bu ibretlik. Muhalefetin bir önerisi kabul oldu. Muhalefet bile
bakıyor Acaba hangi madde yasadan çıkartıldı? diye. Böyle
bir durumu herkes aramaya başladı yani bu hâle getirildi Parlamento.
Şimdi, bir yandan, muhalefet sadece muhalefet yapan, sadece şerh
koyan bir noktada değerlendirmeler yapıyor. İktidar da
İktidar milletvekillerine sorsanız Biraz önce hangi madde metni
yasadan çıkartıldı? bilmeyecek çünkü sadece görev el
kaldır indir meselesi üzerinden
Değerli milletvekilleri, yönetim
bir sanattır. Siz doğru yönetirseniz demokrasinizi
geliştirirsiniz, güçlendirirsiniz. Demokrasinin en önemli
koşullarından birisi katılımcılıktır. Siz
çoğunluğunuza güvenerek bir şey yaparsanız buradan size
karşı muhalefet edenler ortaya çıkacaktır, burada olmasa da
sokakta çıkacaktır ki görüyoruz yani her gün AKP'nin bu
baskıcı, otoriter politikalarına karşı itiraz edenler
var. Dün gece yarısı, mesela, TMMOBla ilgili bir yasa getirildi,
burada çıkartıldı. Konuşuyorsunuz Düzenleme yapmamız
gerekiyor. Peki, bu düzenlemeyi yaparken TMMOBla önce toplantılar
yapsanız, bu konuyu düzenleseniz, Böyle bir sorunumuz var, bunu yapmak
için... Yok. Gece yarısı bir operasyonla getiriyorsunuz, Bu konunun
da yapılması gerekiyor. diyorsunuz. Bunun size göre
yapılması gerekiyor ama bize göre başka bir hakkın
gasbıdır yani demokratik hakkın gasbıdır. Bu, kabul
edilebilir bir durum değil. Doğal olarak TMMOB yöneticileri
karşı çıkacak. Buna başka meslek örgütleri de
karşı çıkacak çünkü bugün TMMOBa
yaptığınızı yarın başka meslek örgütlerine
de meslek odalarına da yapacaksınız. Bu, bunun habercisidir.
Diğer bir mesele: Özellikle bu
madde bağlamında kanun hükmünde kararnameler getirildi biliyorsunuz.
O zaman da burada itiraz etmiştik. Bu ülkeyi kanun hükmünde kararnamelerle
yönetiyoruz, yasalar çıkartıyoruz durmadan. Bu yasalar pratik sahada
çok ciddi sorunlara neden oluyor çünkü bu işin muhataplarıyla
tartışmıyoruz; Biz yaptık oldu. Burada da
yapılırken Bu torbayı nasıl dolduracağız?
Şimdi, iktidar gördüğünde para
görüyor yani bu torbayı
Bir torbaya koyuyor yasaları, bir torbaya
koyuyor şeyi, bunun üzerinden ağırlık tartıyor. E,
rant
Bütün düzenlemelere dikkat ederseniz, özellikle Şehircilik ve Çevre
Bakanlığı kanun hükmünde kararnameyle kuruldu. Şehircilik
meselesini, ekolojik alanı, yaşam alanlarımızı rant
hâline çeviren kentsel dönüşüm, işte, HESler, barajlar diyerek bir
şeye dönüştürüldü. Yine, başka alanlarda da öyle.
Bakıyorsunuz, kâr-zarar hesabı
yapıyor bu iktidar. İki torba koyuyor, bu torba nasıl dolar
diye
Şimdi, buna itiraz ederler, tabii ki halk buna itiraz edecek, kabul
edilebilir bir tarz değil. Bu, demokratik de değil.
Şimdi, bugün, bu torba yasada ne
çıktığını, arızaların ne olduğunu bir
sonraki şeyde yeniden düzenleyeceğiz. İşte, Anayasa
Mahkemesine gidiyor, Anayasa Mahkemesi geri gönderiyor, buradan düzenlemeler
yapıyoruz. Sürekli bu Parlamentoyu sabahlara kadar bu hâlde
çalıştıran yöntemin kendisi antidemokratiktir, despotiktir.
Burada milletvekillerini bu hâlde çalıştırmaya sizin
hakkınız yok ki. Sonuç itibarıyla tartışma yok, grup
başkan vekilleri
O zaman AKP iktidarı tek başına otursun
burada, muhalefetin oturmasına gerek yok madem bir değişiklik
olmayacak, madem bizim sözümüz olmayacak, sadece sizin dediğiniz olacak. Biz sizin emir
eriniz falan değiliz ki burada sürekli sizin söylediğiniz şey
üzerinde çalışalım. Bu yöntemin bir an önce terk edilmesi
gerekiyor. Daha önümüzdeki dönem açısından da bu ciddi sorunlara
neden olan bir yöntemdir, demokratik değildir, katılımcı
değildir ve bu, önümüzdeki dönemde sistemi tıkayacak bir
noktadır.
Kaldı ki bugün
burada yapılan yasalar sokakta başka tepkiye neden oluyor, sokakta
daha büyük itirazlara neden oluyor; olması da gayet doğaldır,
bunun değiştirilmesi gerekiyor. Bu itirazlar ortaya çıkarken
devlet de bir yandan baskı uyguluyor, şiddet uyguluyor, bu sesi
görmemezlikten geliyor, duymamazlıktan geliyor. Ama, unutmayın ki siz
ne kadar görmezseniz de, duymak istemeseniz de güçlü bir demokratik tepki gelecek
ve sizin bu iktidarınız, baki kalacak diye düşündüğünüz,
sonsuza kadar kullanacağınızı düşündüğünüz bu
iktidar elinizde kalmayacaktır. Elinizde kalmasını
istiyorsanız bunu demokratikleştireceksiniz; başka bir yöntemi
yok bunun. Dünyada da bu böyledir, katılımcılık
esastır, demokrasi esastır diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
73üncü maddenin (z) bendinin (1) no.lu alt bendinde iki
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili
Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (z) bendinin (1)
nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural Seyfettin Yılmaz
Kütahya İzmir Adana
"1) 5/5/2007 tarihli ve 5653 sayılı Yunus
Emre Vakfı Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"b) Başkanlık: Yunus Emre Vakfı
Mütevelli Heyeti Başkanlığını,"
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/z-1. maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kazım Kurt Mustafa Moroğlu
İstanbul Eskişehir İzmir
Hülya Güven Özgür Özel Aytuğ
Atıcı
İzmir Manisa Mersin
Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, 478 sıra sayılı teklif mi, tasarı
mı, torba mı, çuval mı, temel kanun mu, darbe kanunu mu,
velhasıl ne idiğü belirsiz bu ucubenin 73üncü maddesinin (z) bendi
üzerine söz almış bulunuyorum. Ülkemizde yaşayan halkların
tümünün kültürüne sahip çıkan milletvekillerini de saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu madde ne getiriyor? Aslında, hiçbir şey
getirmiyor. Bu madde Yunus Emre Vakfı Başkanı yerine Yunus
Emre Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı diyor. Peki, bu
değişiklik kirlettiğiniz Yunus Emrenin adını
temizlemeye yetiyor mu? Asla yetmiyor.
Bakın, Yunus
Emrenin adını nasıl kirlettiniz? Bu vakfın amacı,
Türkiye gibi kültürel kimlik ve aidiyet tartışmalarının çok
ciddi boyutlarda yaşandığı bir ülkede kültürümüzü
tanıtmak. Bu, ağır bir sorumluluk gerektiren bir misyondur ve
siz, bu misyonu, sadece ve de sadece kanunla bu vakfa verdiniz. Şimdi,
isim güzel, Yunus Emre Vakfı, dünya kültürünü
çağrıştırıyor; amaç güzel fakat siz bunu öyle bir
ideolojik hâle getirdiğiniz vakfa verdiniz ki sanki bizim bütün kültürümüz
sizin dünya görüşünüzden ibaretmiş gibi. Nereden çıkardım
bunu biliyor musunuz? Şu anda elimde Yunus Emre Vakfının
kurucularının listesi, mütevelli heyetinin listesi var. Birkaç isim
okuyayım, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Kurucu Mütevelli
Heyet üyeleri: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla Koç, eski Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, eski
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan
Devam ediyor gidiyor.
Peki, Mütevelli
Heyeti üyelerine bakalım, bunlar değişebiliyor çünkü:
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ, Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek
Daha devam ediyor. Bakanlar Kurulu listesi
okuyor gibiyim farkında mısınız? Siz öyle bir kültür
vakfı kurdunuz ki bu kültür vakfı sizin Kabine üyelerinizden
oluşuyor. Yazık değil mi Yunus Emrenin adına, günah
değil mi bu isme?
Şimdi, bu
kültürü reddetmiyorum; bu ismini saydığım
şahısların dünya görüşlerini, kültürlerini baş
tacı ediyorum ama bu ülkede başka kültürler de var, bu ülkede
başka halklar da var. Siz bu vakfa öyle bir misyon yüklediniz ki sanki
kültürümüzün bütünüyle tanıtımı bu vakfa aitmiş gibi ve
oradan yola çıkarak tüm dünyaya kültürümüzü
tanıtacakmışsınız güya bu dünya görüşüyle.
İşte sizin köhnemiş, işte sizin totaliter, işte sizin
benmerkezci yaklaşımınız budur. Bu kültürde de böyledir,
ekonomide de böyledir, sağlıkta da böyledir, her yerde böyledir.
Beterin beteri var
mı? Var. Hani, olur ya Kardeşim, Yunus Emre Kültür Vakfı da
kurulsun, başka kültür vakıfları da kurulsun. diyor
olabilirsiniz. Bakın, diyorsunuz ki: Yunus Emre Kültür Merkezinin
kurulacağı yerlerde bulunan diğer tüm kültür merkezleri ve Türk
dili öğrenim kursları Yunus Emre Kültür Merkezi bünyesine
alınır. Vakıf, Türkçe öğretimi, Türk kültürünün temsili
konusunda tek merci hâline gelmiş oluyor böylece sizin sayenizde.
Şimdi, ne
yaptığınızın farkında mısınız?
Yarın siz bu sıralardan gittiğinizde, biz bu sıralardan
gittiğimizde hepimizin ortak kültürünü böyle bir vakıf yapacak ve siz
kalktınız koskoca Yunus Emrenin adını bu vakfa verdiniz
yani yine dışı kalaylı içi vayvaylı AK PARTİ
klasiğini yaptınız. Allahtan reva mı? Her şeyi, her
şeyi bozmak zorunda mısınız? Her şeyi reddetmek
zorunda mısınız? Her kürsüye çıkan, sizler, Geçmiş
yıllarda bizi reddettiniz, bizi inkâr ettiniz. diye haykırırken
şimdi siz başa geçtiniz, daha önce yapılanlardan kat kat daha
beterini, intikam duygularıyla yapıyorsunuz. Bu
yakışıyor mu size? Koskoca insanlarsınız, hepimiz
öyleyiz. Kültürümüze sahip çıkmak varken, bu kültürü hep beraber
yaşamak var iken biz barışın dilini bırakıp
düşmanlığın dilini konuşuyoruz bu çatıda
sayenizde.
Lütfen
aklınızı başınıza alın değerli
milletvekilleri.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (z) bendinin (1) nolu
alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"1) 5/5/2007 tarihli ve 5653 sayılı Yunus
Emre Vakfı Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"b) Başkanlık: Yunus Emre Vakfı
Mütevelli Heyeti Başkanlığını,"
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478
sıra sayılı Kanun Teklifinin 73üncü maddesinin (z) bendinde
verdiğimiz önergeyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, mübarek
ramazan ayında bu torba kanunu takip eden birçok kesim var. Bunlardan bir
kesim de yangın mevsimine girdiğimiz bugünlerde canını
dişine takarak yangınlarla mücadele eden orman yangını
işçileri.
Şimdi, orman
yangını işçileri, biliyorsunuz, beş ay yirmi dokuz gün
çalışıyorlar. Daha önce altı ay çalışan
işçiler kadroya alındı ama 10 bine yakın işçi beş
ay yirmi dokuz gün çalışıyor. Bunlar altı ay
çalıştırıldı da çalışmadı mı?
Hayır. Netice itibarıyla, verilen adam/ayların yetersizliği
neticesinde beş ay yirmi dokuz gün gibi bir sürede
çalışıyor ve kadroya alınmıyor.
Şimdi, bu
işçilerimiz, yangın mevsiminin içerisinde bulunduğumuz bu
günlerde yirmi dört saat esası üzerinde canını dişine
takarak çalışan işçi arkadaşlarımız ve
dağların başında kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerde yirmi
dört esasıyla nöbet tutan ve yangınlarda gerçekten çok ciddi manada
mücadele eden arkadaşlarımızdır. Bu yangınlarla
mücadele ederken başta orman işçileri olmak üzere orman muhafaza
memurları ve orman mühendisleri şehit olmuşlardır yani
mücadeleyi bu kadar kutsal manada yapan bu arkadaşlarımız ne
yazık ki kadroya alınmadılar.
Şimdi, Ormanların
korunması, ormanların bakımı, ormanların
rehabilitasyonu. gibi ve sayın bakanın 2 milyar 800 milyon fidan
diktik. gibi ifadeler ile afaki rakamların konuşulduğu bu
ortamda, yangın mevsiminde çalışan bu işçilerin diğer
zamanda da tecrübelerinden istifade edilerek, mutlaka ve mutlaka bunların
kadroya alınarak on iki ay değerlendirilmesiyle hem bu
insanlarımızın yarınla ilgili kaygılarının
ortadan kaldırılması hem de ormanlarımızın daha
bakımlı hâle gelmesi ve rehabilitasyon
çalışmalarının daha sağlıklı
yapılması mümkün olacaktır.
Yine, bu Hükûmet
döneminde yangında çalışan
Çünkü yangında
çalışan işçiden memura, mühendise kadar Orman Genel
Müdürlüğünün tüm personeli beş ay boyunca hiçbir şekilde izin
kullanamazlar. Akşam evinde olsa bile bir yangın haberi olduğu
zaman mutlaka o yangına katılır.
Şimdi, 2004
yılında verilen bu fazla mesai geçen ay itibarıyla Orman ve Su
İşleri Bakanı tarafından kaldırıldı. Bu,
orman yangınlarında çalışan personelde ciddi moral bozukluğuna
neden oldu. Bunu anlamakta zorlanıyoruz. Orman ve Su İşleri
Bakanı eğer tasarrufu düşünüyorsa ona şunu sormak
lazım: Bir gecede kanun hükmünde kararname çıkararak kendi
yandaşı olarak atadığı müşavirlere 1.300 lira
aylık ek rakamı getirirken tasarruf yapmayan bir
anlayışın, yangınlarda canını dişine takarak
mücadele eden ve bunun karşılığında 200-300-400 lira
gibi bir ücret alan mühendis, memur, işçilerden bu parayı kesmesini
anlamakta zorlanıyoruz. Bakın, bu kararnameyle, aynı
şekilde, bu uygulamayı yapan Orman ve Su İşleri Bakanı,
kendi yanında çalıştırdığı özel ekibine, en
başta özel kalem müdürüne -özel kalem müdürü özel kalem müdürlüğü
yapmasına rağmen 6400 ek
göstergeli yani Türkiyede genel müdürlerin ve müsteşarların, üst
düzeylerin aldığı yerde görevlendirmesini yaptırıyor-
6400 ek göstergeden maaş aldırıyor ama kendi özel kalem
müdürlüğünü yaptırıyor. Şimdi, ramazan ayının
şu mübarek gününde, bu, haksızlık ve adaletsizlik değil mi?
Biz bunu dile getirmemize rağmen hiç kılı
kıpırdamıyor. Ama bu iktidarlar baki değil. Bakın, bu
alınan haksız paraların tamamının hesabını
sormak bizim boynumuzun borcu olsun.
Yine, yanında
çalıştırdığı, ta İSKİden beri, Devlet
Su İşlerinden beri, danışmanları, şunları,
bunları, nerede fazla maaş alınıyor, önce daire
başkanlığına atıyor, oradan müfettişlerin
maaşı arttı ya, müfettişliğe götürüyor, alıyor
oradan, müşavirlere bir gecede 1.300 lira artı para
çıkarınca oraya alıyor. Yani böyle bir adaletsizlik ve
hukuksuzluk olabilir mi? Bunu dile getirmemize rağmen, haktan, hukuktan
bahsedeceğiz, adaletten bahsedeceğiz, bir tarafta canını
dişine takarak yangınlarla bire bir mücadele eden insanların
fazla mesaisini keseceksiniz ama sizin sıfırınız olan kendi
elemanlarınıza nereden nasıl fazla para
kazandıracağım diye bir anlayış içerisinde
olacaksınız. Bunlar doğru anlayışlar değildir.
Yine, bakın
muhafaza memurlarıyla ilgili bir rotasyon çıkarıldı.
Muhafaza memurları çok düşük maaşlarla hayatını idame
ettirmeye çalışan ve ormanların korunması noktasında
fedakârca görev yapan bir kesimdir. Şimdi, bunlardan beş yıl
çalışanlara bir yerden bir yere tayin zorunlu hâle getirildi. Ya,
zaten sizin elinizde Sayın Bakan, genel müdür
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) -
eğer bir muhafaza memurunun eksikliği, yanlışlığı,
yıpranmışlığı varsa o bölgede, tayinini
çıkarıyorsunuz. Şimdi, bu insanları, çoluğunun
çocuğunun sıkıntısı içerisinde olduğu bir dönemde
zorunlu tayin yapmak, ekonomik sıkıntılar içerisinde, ramazan
ayına girdiğimiz bu mübarek günlerde vicdanlara
sığıyor mu?
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
73üncü maddenin
(z) bendinin (2) numaralı alt bendinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (z) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Oktay Vural Erkan Akçay
Konya İzmir Manisa
Mehmet Günal Alim Işık
Antalya Kütahya
"2) 5653
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinin ikinci cümlesi ile (b) bendinin ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Dışişleri
Bakanı, Maliye Bakanı, Millî Eğitim Bakanı, Kültür ve
Turizm Bakanı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar ile
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlıklarının bağlı olduğu Bakanlar, Türk
Dil Kurumu Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Başkanı Mütevelli Heyetin doğal üyeleridir."
"Bakanlık
Müsteşarı, Dışişleri Bakanlığı
Tanıtma Genel Müdürü, Millî Eğitim Bakanlığı
Dış İlişkiler Genel Müdürü, Yurtdışı Türkler
ve Akraba Topluluklar Başkanı, Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanı, Yunus Emre Enstitüsü
Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcisi Yönetim
Kurulunun doğal üyeleridir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun tasarısının 73.
Maddesinin z Fıkrasının 2 inci bendi ile değiştirilmek
istenen 5653 Sayılı Yunus Emre Vakfı Kanununun 4 üncü maddesinin
(a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan "Yurtdışı Türkler
ve Akraba Topluluklar ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlıklarının bağlı olduğu
Bakanlar, Türk Dil Kurumu Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Başkanı'' ibaresi ile Kanununun 4 üncü maddesinin (b) bendinin ikinci
cümlesinde yer alan "Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcisi"
ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Pervin Buldan Sırrı Sakık Hasip Kaplan
Iğdır Muş Şırnak
Erol Dora Nazmi Gür Abdullah Levent Tüzel
Mardin Van İstanbul
Adil Zozani İbrahim Binici
Hakkâri Şanlıurfa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/z. 2. Maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Mustafa Moroğlu Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Eskişehir İzmir İstanbul
Özgür Özel Kadir Gökmen Öğüt Candan Yüceer
Manisa İstanbul Tekirdağ
Hülya Güven Aytuğ Atıcı
İzmir Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Candan Yüceer, Tekirdağ Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CANDAN YÜCEER
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özü,
paylaşma, dayanışma, kardeşlik, hoşgörü olan ve
bizleri hâlden anlamaya, birbirimizi anlamaya iten mübarek ramazan
ayındayız. Müslüman coğrafyada yaşanması gereken
bunlarken, kardeşlik, dayanışma, hoşgörüyken, üzülerek
ifade ediyorum ki yaşanan sadece kan ve gözyaşı. Sebep, iktidar
hırsı için dinimizi istismar etmekten, halkı
kutuplaştırmaktan, bölmekten, ayrıştırmaktan
çekinmeyenler ve bu bölünmüşlükten, çatışmadan fayda umanlar;
iktidarı elde edince diktatörleşip zalimleşenler. Müslüman
coğrafyada katliamların, kan ve gözyaşının bir an önce
dinmesini bu mübarek ayda diliyorum, vesile olmasını yürekten
diliyorum.
Sayın
Başbakanın ve parti sözcüsünün bu konularla ilgili yakın zamanda
söylediği çok anlamlı ve doğru saptamaları var. Sayın
Başbakan Sandık dışında hukuk gibi, hak gibi kıstaslar
vardır. Sandıkla gelen iktidar, sandığı rafa
kaldırma, demokrasiyi rafa kaldırma hakkına sahip
değildir. diyor, Elindeki silah gücüne güvenen demokrasiyi inşa
edemez. diyor, Arkasındaki güce güvenip sesini çok yükselten demokrasi
inşa edemez. Halkın parasıyla satın alınmış
silahları halka doğrultursanız tarihî bir yanlış
yapmış olursunuz ve bu tarihî yanlış asla kabul edilmez.
diyor parti sözcüsü.
Biz, kim için, ne
için söylendiğine bakmadan doğruya doğru deriz ve bu doğru
sözlerin altına Cumhuriyet Halk Partisi olarak imza atarız. Ama
keşke Sayın Başbakan ve parti sözcüsü bu sözleri yürekten,
inanarak söyleseydi; keşke samimi olsaydı; keşke bu sözleri
sadece Mısır halkı için değil, kendi halkı için, tüm
dünya halkları için söyleyebilseydi; keşke kişilere, olaylara,
ülkelere göre bu ifadeleri değişmeseydi. Mısırda
meydanlara çıkan halk için Sivil itaatsizlik hakkını
kullanıyorlar, demokrasi için mücadele veriyorlar. Geniş kitlelerin
kendi oyuna, kendi namusuna sahip çıkması gerekir. diyen Başbakan
ve parti sözcüsü, kendi oyuna sahip çıkmak için, demokrasi için, çevre
için sokağa çıkan kendi yurttaşları için çapulcu,
marjinal, terörist, işgalci, provokatör ifadeleriyle onları
aşağılamaya çalıştı. Ama en kötüsü ne biliyor
musunuz? Bunu daha önce de ifade ettim. Bence en kötüsü, kendi miting
alanındaki kalabalığa Asıl Türkiye burası, gerçek
millet sizsiniz. demesi ve bununla halkın bir kısmını,
onların iradesini yok sayması; aslında bir bütün olan millet
iradesini bölmeye çalışması, kitleleri karşı
karşıya getirmeye çalışması. En kötüsü, en tehlikelisi
bu. Kitleler karşı karşıya gelince, kan akınca mutlu
mu olacaksınız? Ne kazanacaksınız? Kim böyle bir şey
kazanmış ki sizler de kazanacaksınız?
Mısırda
darbe oldu, darbe yapıldı. Halka doğrultulan her silahı ve
Mısırda yapılan darbeyi şiddetle kınıyorum.
Hayatını kaybeden Mısırlılara Allah rahmet eylesin
diyorum. Ne sebeple olursa olsun, kim tarafından yapılırsa
yapılsın darbeler antidemokratiktir. Darbelerin olduğu yerde
demokrasi olmaz, darbelerin olduğu yerde demokrasi gelişmez, darbeli
demokrasi hiç olmaz ama sadece darbelere karşı olmak da yetmez.
Darbelere karşı olduğumuz gibi demokrasinin temel
değerlerini de aynı şekilde savunmamız gerekir.
Demokrasinin temel değerleri, olmazsa olmazları iktidarı özgürce
denetleyen, konuşabilen bir muhalefet, özgür medya,
bağımsız, yansız yargı, inanç özgürlüğüyle
beraber herkesin haklarının korunması ve tabii ki en önemlisi
şaibesiz, hür iradeyle yapılan seçimler. İşte demokrasinin
bu temel değerlerini siz rafa kaldırırsanız, bunları
savunmazsanız, sandıkla, seçimle gelip diktatörleşerek
bunları yok etmeye, bunları ele geçirmeye
çalışırsanız; demokrasi savunucuları nasıl
darbelerin karşısında duruyorlarsa o zaman sizin de
karşınızda dururlar ve demokrasinin çoğulculuk
olduğunu, demokrasinin temel değerlerini size
hatırlatırlar, tıpkı Gezi Parkında olduğu gibi.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun tasarısının 73.
Maddesinin z Fıkrasının 2 inci bendi ile değiştirilmek
istenen 5653 Sayılı Yunus Emre Vakfı Kanununun 4 üncü maddesinin
(a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan "Yurtdışı Türkler
ve Akraba Topluluklar ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlıklarının bağlı olduğu
Bakanlar, Türk Dil Kurumu Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Başkanı'' ibaresi ile Kanununun 4 üncü maddesinin (b)
bendinin ikinci cümlesinde yer alan "Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanı, Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği temsilcisi" ibarelerinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Erol
Dora, Mardin Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
73üncü maddenin
(z) bendinin (2) numaralı alt bendiyle değiştirilmek istenen
5653 sayılı Yunus Emre Vakfı Kanununun 4üncü maddesinin (a)
bendinin ikinci cümlesinde yer alan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar ile Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlıklarının bağlı olduğu Bakanlar, Türk
Dil Kurumu Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Başkanı ibaresi ile Kanunun 4üncü maddesinin (b) bendinin ikinci
cümlesinde yer alan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı
yine Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanı ibaresinin madde metninden çıkarılmasını
istemiş durumdayız.
Buradaki gerekçemiz
şudur: Yunus Emre, Anadolu topraklarında yaşamış ve
Türkiye halklarının ortak değeridir. Bu değer, aynı
zamanda sevginin, barışın, kardeşliğin sembolü hâline
gelmiş olup bu vakfın kuruluş kanununda sadece tek bir millete
atfedilmiş olması nedeniyle, Türk Dil Kurumu, Yurtdışı
Türkler ve Akraba Topluluklar ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı başkanlıklarının madde metninden
çıkarılmasını istedik çünkü -bizim düşüncemize göre-
artık tekçi ulus yapılanmasının değişmesi
gerektiğini düşünüyoruz.
Türkiye'de
-bildiğiniz gibi- Mezopotamyamız, Anadolumuz çok zengin bir
coğrafyadır; farklı halkların ve farklı milletlerin
yaşadığı bir coğrafya olduğundan dolayı,
eğer biz tekçi ulus yapılanmasını değiştirip
bunun yerine çoğulcu, daha demokratik bir modernite çerçevesinde yeni bir
demokratik cumhuriyet inşa edeceksek, o zaman, artık, Türkiye'deki
bütün farklı milletlerin, farklı halkların, farklı
inançların da varlığını ve hassasiyetlerini göz önünde
bulundurarak yasal ve anayasal düzenlemeler yapmamız gerektiğine
inanıyoruz.
Bildiğiniz
gibi, aynı zamanda Türkiye, şu anda yeni bir anayasa yapma
aşamasındadır. Bizim bu belirttiğimiz düşüncemizin,
aynı zamanda bu anayasada da yer almasını istiyoruz çünkü
şu andaki yaşadığımız, başta Kürt sorunu,
Alevi sorunu, azınlık meseleleri ve Türkiyede yaşayan diğer
bütün farklı etnik grupların sorunlarının esasında bu
tekçi zihniyetten kaynaklandığını düşünüyoruz. O
açıdan, biz, bu tür yalnız bir etnik gruba vurgu yapan ibarelerin bu
yasal düzenlemelerde yer almamasını düşünüyoruz. Buradaki
amacımız da artık Türkiyedeki yaşayan 76 milyonun bu
ülkenin gerçek anlamda onurlu birer vatandaşı olarak kendilerini
hissetmelerini sağlamamızdır. Herkesin bu ülkenin onurlu birer
vatandaşı olabileceği, hiç kimsenin
dışlanmadığı, herkesin Bu benim ülkemdir.
diyebileceği, herkesin yurtsever olabileceği yeni bir modernite için
bu düşüncelerimizi sayın Genel Kurulun huzurunda arz ediyoruz.
Bir de bildiğiniz
gibi, bu son günlerde bizim önem verdiğimiz, başta Bingölde olmak
üzere bu cinsel taciz olaylarına değinmek istiyorum. Bildiğiniz
gibi, 16 yaşındaki E. A.ya Bingölde tecavüz edilmişti ve daha
sonra, birçok fail tarafından bu suç işlenmiş olmasına
rağmen, bu faillerin çoğu mahkeme tarafından serbest
bırakıldı ve Bingölde büyük bir infial yaratıldı.
Halk, bunu, yapmış olduğu yürüyüşlerle protesto etti.
Aynı zamanda, benim seçim bölgem olan Mardinin Midyat ilçesinde de,
geçenlerde, yine özel bir öğrenci yurdunda görev yapan bir hoca
tarafından 14 yaşındaki lise öğrencisine tecavüz edildi,
yapılmış olan muayeneler çerçevesinde de bunun, suçun sübut
olduğu ortaya çıkarılmıştır.
Buradan Sayın
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ve Sayın Millî Eğitim Bakanlığına
sesleniyorum, uluslararası sözleşmeler gereğince ve bizim
Anayasamız ve ulusal mevzuatımız gereğince, bu olaya
duyarlılık gösterilerek bir an önce hem psikolojik hem hukuki
yardım yapılmasını arzuluyoruz. Biliyorsunuz, herkes empati
yaparak
Bu çocuklar hepimizin çocuklarıdır. Dolayısıyla,
onların da yaşamış oldukları psikolojik travmayı
da göz önünde bulundurarak herkesin bu çocuklarımıza sahip
çıkmasını diliyor ve vermiş olduğumuz önergenin de
Türkiyenin kardeşliğine, birliğine katkı
sunacağından dolayı sizlerden destek bekliyorum.
Hepinizi tekrar
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim:
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Altay, Sayın
Tanrıkulu, Sayın Oran, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Yüceer, Sayın Kurt, Sayın Topal, Sayın Dinçer, Sayın
Karaahmetoğlu, Sayın Develi, Sayın Genç, Sayın Öz,
Sayın Değirmendereli, Sayın Sapan, Sayın Güven, Sayın
Bulut, Sayın Özkan ve Sayın Akar.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478)(Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Düzeltiyorum,
diğer önergeyi okutuyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Madde oylaması
Bir dakika
BAŞKAN Bir
saniye, bir saniye
Yani önergeyi yanlışlıkla unuttuk efendim.
Şimdi önergeyi okutuyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Anlıyorum, şu anda maddeyle ilgili önerge işlemi
devam ediyor, değil mi?
BAŞKAN Evet,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (z) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
"2) 5653
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinin ikinci cümlesi ile (b) bendinin ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Dışişleri
Bakanı, Maliye Bakanı, Millî Eğitim Bakanı, Kültür ve
Turizm Bakanı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar ile
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlıklarının
bağlı olduğu Bakanlar, Türk Dil Kurumu Başkanı,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Mütevelli Heyetin
doğal üyeleridir."
"Bakanlık
Müsteşarı, Dışişleri Bakanlığı
Tanıtma Genel Müdürü, Millî Eğitim Bakanlığı
Dış İlişkiler Genel Müdürü, Yurtdışı Türkler
ve Akraba Topluluklar Başkanı, Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanı, Yunus Emre Enstitüsü
Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcisi Yönetim
Kurulunun doğal üyeleridir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Sinan Oğan, Iğdır Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 73üncü maddenin -artık kısa geçiyorum çünkü zaten
iki dakika o alıyor- (z) bendinin (2)nci alt bendi üzerine söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, 11 Temmuz 1995 tarihinde, Bosnada Srebrenitsada
Avrupanın gözünün içerisinde, Avrupanın tam ortasında herkesin
gözünün içine bakılarak bir katliam yaşandı. Bu saatlerde
başladı ve ertesi güne kadar devam eden bir katliam
yaşandı.
Buradan, Bosnada
hayatını kaybeden Müslüman kardeşlerimize Allahtan rahmet
diliyorum ve maalesef ve maalesef, bugüne kadar hâlâ Bosnadaki
soykırımın hesabı sorulamamıştır, bunun
hesabının da sorulmasının bir an önce
gerçekleştirilmesini bekliyoruz.
Değerli
arkadaşlar, Yunus Emre Vakfı, Türkiyenin yurt dışında
temsilini sağlamak, yurt dışında bulunan insanlara, talep
edenlere Türkçeyi öğretmek için kurulmuştur. Ancak maalesef, devri
iktidarınızda birçok alanı olduğu gibi bunu da
siyasileştirdiniz, bununla ilgili de yine, yandaş, size yakın
olan insanları, orada yapacağı işin niteliğine uygun
mudur, değil midir kısmına bakmadan atadınız. Yunus
Emre ne güzel demiş: Cümleler doğrudur sen doğru isen/
Doğruluk bulunmaz sen eğri isen.
Eğer
yapacağınız iş, hakikaten doğru bir işse, emin
olunuz ki muhalefet tarafından desteklenir, destek görür ve şunu da
unutmayın ki, muhalefetten gelen doğru önergeleri de, iktidar
sahipleri hakikaten o iktidarı özümsemişlerse, kabul etmekle
yükümlüdürler, kabul etmeleri gerekir.
Yunus bu anlamda
çok güzel beyitler, çok güzel şiirler yazmış. Diyor ki: Olsun
be aldırma Yaradan yârdır/ Sanma ki zalimin ettiği kârdır/
Mazlumun ahı indirir şahı/ Her şeyin bir vakti
vardır.
İşte,
sizin de vaktiniz gelmiştir değerli arkadaşlar, kıymetli
AKPli vekiller, sizin de vaktiniz gelmiştir. Mazlumun ahını on
bir seneye yakındır alıyorsunuz, sizin de vaktiniz
gelmiştir ve vaktinizin geldiğini halk artık açık bir
şekilde, sizin hiçbir -o anlamda- zulmünüze boyun eğmeyerek, Gezi
Parkında olduğu gibi, Türkiye'nin birçok yerinde olduğu gibi
Sizin bütün zulmünüze rağmen artık şahın da indirilme
vaktinin geldiğini görüyoruz.
Sular hep
aktı geçti, kurudu vakti geçti/ Nice han nice sultan, tahtı
bıraktı geçti/ Dünya bir penceredir
diye devam eden yine Yunusun şiirlerindendir.
Tabii, Yunusu önce
anlamak lazım değerli arkadaşlar. Yunusu önce anlamak
lazım. Hem yurt dışında Yunus Emre adına bir
vakıf açacaksınız hem de Yunusun şiirlerini ders
kitaplarından çıkaracaksınız! Bu nasıl bir iştir?
Bu nasıl bir iştir, bu nasıl bir
saygısızlıktır? Yunus Emre gibi bizim tarihimizdeki en
önemli şahsiyetlerden birisinin hem adını yurt
dışındaki çok önemli kurumlarımıza vereceksiniz hem de
ders kitaplarından Yunus Emrenin şiirlerini
çıkaracaksınız!
Bana seni gerek seni
diye başlayan, Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri/
İsteyene ver onları, bana seni gerek seni. diye devam eden Yunus
Emrenin değişik alanlarda şiirleri vardır ama onu
işinize geldiği gibi de kullanmayacaksınız, sizi
rahatsız edenleri de ders kitaplarından o manada
çıkarmayacaksınız.
Yunus Emrenin
keşke şiirlerini okuyabilseydiniz, keşke Yunus Emreyi
anlamayı bir deneseydiniz. O anlamda, Yunus Emre isminin ne kadar büyük
bir isim olduğunu ve yurt dışında kurulan Yunus Emre
vakıflarımızın ne kadar önemli işlevler
gerçekleştirmek için kurulduğunu anlamış olurdunuz diyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.34
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.46
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Teklifin 73üncü
maddesinin (z) bendinin (3) numaralı alt bendi üzerinde üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (z) bendinin (3) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Oktay Vural
Manisa Konya İzmir
Mehmet Günal Alim Işık
Antalya
Kütahya
"3) 5653
sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 5- (1)
Kültür Merkezi koordinasyon kurulları, Kültür Merkezlerinin bulunduğu
ülkelerdeki büyükelçinin veya temsilcisinin başkanlığında
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı temsilcisi, Kültür ve Tanıtma Müşaviri
ile Eğitim Müşaviri, ilgili Kültür Merkezi müdürü, Kültür Merkezinin
kurulduğu şehirde veya ülkede yaşayan tanınmış
Türk işadamları, bilim adamları, kültür ve sanat adamları
arasında Yönetim Kurulunun üç yıl için seçeceği üç üyeden
oluşur. Başkentler dışında kurulan Kültür
Merkezlerinin koordinasyon kurulu toplantılarına varsa o
şehirdeki Dışişleri Bakanlığı temsilcisi de
üye olarak katılır. Kararlarını oy çokluğu ile
alır.
(2) Kültür Merkezi
koordinasyon kurullarının görevleri şunlardır:
a) Kültür Merkezinin bulunduğu ülkenin
özellikleri dikkate alınarak yerinin belirlenmesi, çalıştırılacak
sözleşmeli personelin ve Kültür Merkezi müdürünün seçimi, bütçesi,
yapılacak faaliyetlerin belirlenmesi hususunda Enstitüye önerilerde
bulunmak.
b) Kültür Merkezinin faaliyetlerini desteklemek,
tanıtmak; Vakfın kuruluş amacıyla, bulunulan ülkenin
mevzuatıyla veya ülke menfaatleriyle bağdaşmayan herhangi bir
eylem veya faaliyetin varlığının tespiti durumunda,
durdurulması için gereken acil önlemleri almak ve Enstitüyü durumdan
haberdar etmek.
c) Onur Kurulunun oluşumu ve etkin olarak
çalışması için gerekli işbirliği ve
çalışmaları yapmak.
ç) Enstitü
tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde Kültür Merkezinin
yönetimine destek sağlamak.
d) Kültür Merkezinin yönetimi için bulunduğu
ülke mevzuatına uygun olarak kuruluş işlemlerini yürütmek,
denetimi konularında Enstitü ile işbirliği sağlamak."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin z
Fıkrasının 3 üncü bendi ile değiştirilmek istenen 5653
Sayılı Yunus Emre Vakfı Kanununun 5 inci maddesinin 1 inci
fıkrasında yer alan "Türk işadamları" ibaresinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim
Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Sırrı Sakık Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
Muş İstanbul Van
Ertuğrul Kürkcü Hasip Kaplan
Mersin Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/z-3 Maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Moroğlu Özgür Özel
İstanbul İzmir Manisa
Candan Yüceer Kadir Gökmen Öğüt Kazım Kurt
Tekirdağ İstanbul Eskişehir
Hülya Güven Aytuğ Atıcı
İzmir Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Candan Yüceer, Tekirdağ Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CANDAN YÜCEER
(Tekirdağ) - Değerli milletvekilleri, demokrasiyi tesis edememiş
ülkelerde demokrasiyi içselleştirmeyen yöneticiler -bu kişiler ister
darbeyle gelsin, üniformalı olsun; seçimle gelip ister takım elbiseli
olsun- iktidarı elde ettiğinde şöyle bir tablo ortaya
çıkıyor: İnsan hak ve hürriyetlerinin
kısıtlanması, ihlalleri; liyakatten, hakkaniyetten uzak bir
şekilde devletin tüm kurumlarının kadrolarının iktidar
yanlılarıyla doldurulması; devletin tüm kurum ve
kuruluşlarının zulüm, baskı aracına dönüştürülmesi;
şiddet, gözaltılar, uzun tutukluluk süreleri ve tüm muhalif sesleri
susturma operasyonları yani korku imparatorluğu.
İki gün önce,
Taksim Dayanışma Platformunda İstanbul Tabip Odası Genel
Sekreteri Doktor Ali Çerkezoğlu ve İstanbul Mimarlar Odası
yöneticilerinin de bulunduğu 32 kişi keyfî, hukuksuz bir şekilde
gözaltına alınıp evlerinde arama yapıldı.
Kadınlar, gençler, sendikalar, gazeteciler derken sıra odalara geldi
galiba. Meslek odaları, sendikalar, tüm sivil toplum kuruluşları
demokrasinin temelleridir. Sivil toplum örgütlerini, sendikaları,
odaları kontrol altına almaya çalışmak,
alamadıklarını gözaltına alarak sindirmeye
çalışmak, bununla da başaramadığını gece
yarısı korsan bir önergeyle yetkilerini, gelirlerini gasbederek yok
etmeye çalışmak bal gibi de demokrasiye darbedir, demokrasiye
inanmamaktır.
Sivil toplum
kuruluşları iktidarın odakları değildir. Meslek
odaları sizin parti odalarınız değildir. Bunlar,
demokrasinin beşikleridir; toplumun gücünün bir ifadesi, demokrasinin
emniyet kemeridir.
Türkmenistanda
birçok yerde Devlet adam içindir. yazısı var, çok doğru bir
söz. Devlet halk için vardır, halkına zulmetmek için, halkına
korku salmak, korku yoluyla baskılamak için yoktur. Evet, doğrudur,
bizim gibi demokrasinin ileri olduğu ülkelerde bizdeki kadar ileri olmasa
da polis şiddeti vardır ama hiçbir yerde eli palalılar, eli
palalı caniler yok. Eli palalı caniler polislerin arkasında
âdeta cani
Adı ne olursa olsun, kim olursa olsun, ne için, kimi kovalarsa
kovalasın, onlar canidir, katil ruhludur. Eline o 50 santimlik
palaları alıp âdeta polis eskortu eşliğinde kadınlara,
gençlerimize saldırıyorlar. Amaç ne? Amaç korku salmak, amaç
korkutarak baskılamak. Bu caniler meydanlarda o 50 santimlik
palalarıyla öyle rahat dolaşıyorlar ki, o kadar rahat
dolaşıyorlar ki yüzlerini gizleme gereği bile duymuyorlar.
Bakın, polis
memurları gösteriler başladığından beri demokrasilerde
yapılmaması gereken şeyleri yaptıklarını,
orantısız güç uyguladıklarını kabul edercesine kask
numaralarını gizliyorlar ama bu palalı caniler o kadar rahat, o
kadar kendinden eminler ki ne yüzlerini saklıyorlar ne kendilerini
saklıyorlar. Savunmasız, ellerinde hiçbir şeyi olmayan,
barışçıl söylem ve eylemlerle sadece protesto eden gençlere
saldıranlar, caniler
Siz görmezden geliyorsunuz onları. Hadi siz
görmezden geliyorsunuz ama ülkemiz demokrasisi adına, geleceğimiz
adına asıl korkutucu olan ne biliyor musunuz? Değerli
milletvekilleri, asıl korkutucu olan bu kişileri, bu eli palalı
canileri valilerin, polislerin, savcıların görmezden gelmesi, sizin
korkunuzdan dolayı. Asıl ülkem demokrasisi adına, geleceğim
adına beni korkutan bu, diğeri değil. Ama tüm dünya sizin gerçek
yüzünüzü, sizin demokrasinizi gördü. Çocukları biber gazıyla,
ilaçlı sularla, coplarla kır geçir, görevi başındaki
gazetecileri, İstanbul İl Başkanımızı tartakla,
Kes lan! de, ellerinde su tabancası olan çocukları gözaltına
al, eli palalı canileri görmezden gel. Sizin demokrasiniz bu. Mısır
söz konusu olduğunda demokrasi havarisi kesiliyorsunuz ama Ethem
Sarısülük, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Mehmet
Ayvalıtaş, Mustafa Sarı, Lobna Allami, daha on dört
yaşında, şu an yaşam mücadelesi veren Berkin Elvan, Mustafa
Ali Tombul, otuz altı gündür
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
CANDAN YÜCEER
(Devamla) -
yaşam mücadelesi veren ve bugün kaybettiğimiz maalesef,
Ali İsmail Korkmaz adı sizin için ne ifade ediyor?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yüceer.
CANDAN YÜCEER
(Devamla) Gerçekten vicdanlarınız sızlıyor mu? Çünkü
bizler günlerdir bu vatandaşlarımıza dair, onların
isimlerine dair ne onların isimlerini sizin ağzınızdan
duyduk ne de buna dair ufacık bir merhamet sözcüğü duyduk.
BAŞKAN
Sayın Yüceer, lütfen.
CANDAN YÜCEER
(Devamla) Sizin vicdanınız, sizin samimiyetiniz bu diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkanım.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunmadan önce yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Aslanoğlu, Sayın Korutürk,
Sayın Yüceer, Sayın Genç, Sayın Demiröz, Sayın Çelebi,
Sayın Dibek, Sayın Güven, Sayın Toprak, Sayın Özkan,
Sayın Cihaner, Sayın Akar, Sayın Nazlıaka, Sayın
Demirçalı, Sayın Özel, Sayın Kurt, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Karaahmetoğlu.
Evet, iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (z) bendinin (3) nolu alt bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
"3) 5653 sayılı
Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 5- (1) Kültür Merkezi koordinasyon kurulları,
Kültür Merkezlerinin bulunduğu ülkelerdeki büyükelçinin veya temsilcisinin
başkanlığında Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı temsilcisi, Kültür ve Tanıtma
Müşaviri ile Eğitim Müşaviri, ilgili Kültür Merkezi müdürü,
Kültür Merkezinin kurulduğu şehirde veya ülkede yaşayan
tanınmış Türk işadamları, bilim adamları, kültür
ve sanat adamları arasında Yönetim Kurulunun üç yıl için seçeceği
üç üyeden oluşur. Başkentler dışında kurulan Kültür
Merkezlerinin koordinasyon kurulu toplantılarına varsa o
şehirdeki Dışişleri Bakanlığı temsilcisi de
üye olarak katılır. Kararlarını oy çokluğu ile
alır.
(2) Kültür Merkezi koordinasyon kurullarının görevleri
şunlardır:
a) Kültür
Merkezinin bulunduğu ülkenin özellikleri dikkate alınarak yerinin
belirlenmesi, çalıştırılacak sözleşmeli personelin ve
Kültür Merkezi müdürünün seçimi, bütçesi, yapılacak faaliyetlerin
belirlenmesi hususunda Enstitüye önerilerde bulunmak.
b) Kültür
Merkezinin faaliyetlerini desteklemek, tanıtmak; Vakfın kuruluş
amacıyla, bulunulan ülkenin mevzuatıyla veya ülke menfaatleriyle
bağdaşmayan herhangi bir eylem veya faaliyetin
varlığının tespiti durumunda, durdurulması için gereken
acil önlemleri almak ve Enstitüyü durumdan haberdar etmek.
c) Onur Kurulunun
oluşumu ve etkin olarak çalışması için gerekli
işbirliği ve çalışmaları yapmak.
ç) Enstitü tarafından belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde Kültür Merkezinin yönetimine destek sağlamak.
d) Kültür
Merkezinin yönetimi için bulunduğu ülke mevzuatına uygun olarak
kuruluş işlemlerini yürütmek, denetimi konularında Enstitü ile
işbirliği sağlamak.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sinan
Oğan, Iğdır Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, önerge üretim merkezi
çalışıyor, ha bire önerge geliyor, ne var içinde ne yok, takip
etmeye çalışıyoruz gerçekten. Onlar da bilmiyor ki
Böyle bir
rezalet olmaz ya!
BAŞKAN Buyurun Sayın Oğan.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
artık sıra sayısına falan girmeyeceğim çünkü
işler iyice karıştı, alt bendin de iki üç alt bentlerine
falan geldik.
Şimdi, Yunus
Emre Vakfına biraz baktığımızda, vakfın
çalışmalarına baktığımızda, vakfın
başkanının değişik yerlerdeki konuşmalarına
baktığımızda görüyoruz ki sadece Türkçe öğretmekle
kalmayacak vakıf, ki önemli bir iştir Türkçe öğretmek yurt
dışında, aynı zamanda örneğin Şanzelizede
bir Türk kahvesi açmak gibi Sayın
Bakanın, Sayın Başkanın böyle bir niyeti varmış.
Bilmiyorum, bununla ilgili, ilgili bakanlık ve biraz önce burada yönetim
kuruları üyeleri sayıldı, onların bir diyeceği var
mıdır? Mütevelli heyetinde Cumhurbaşkanından eski bakanlara
kadar birçok isim var. Acaba, kahve açılmasına onlar
ne diyor? Bu kahvenin ihalelerinin kime verileceği konusunda kendi
aranızda anlaşma sağladınız mı doğrusu merak
ediyorum? Yine, Yunus bununla ilgili çok güzel bir şiir yazmış:
Beyler azdı
yolundan,
Bilmez yoksul
hâlinden,
Çıktı
rahmet gönülden,
Nefs gölüne
dalmıştır.
Yunus sözü âlimden,
Zinhar olma
zalimden,
Korka durun ölümden,
Cümle doğan
ölmüştür.
Hepimiz bir gün
öleceğiz ve bizim ne yaptığımız, yüce Meclisin
nasıl çalıştığı -Sayın Grup Başkan Vekilimizin
biraz önce ifade ettiği gibi- bir önerge üretim, bir kanun, tasarı üretim
merkezi gibi mi çalıştığı yoksa hakikaten Türk
milletine faydalı işler mi yaptığı
Bunların
hepsinin biz bu dünyadan göçmeden hesabı sorulacak ama biz bu dünyadan
göçtükten sonra da hesabı sorulacaktır.
Değerli
milletvekilleri, elbette ki Yunus Emre vakıflarının yurt
dışındaki faaliyetleri önemlidir, onunla ilgili konuşmak
üzere çıktım ama bu dünyayı ve ahireti bu ramazan
ayının atmosferinde düşünürken şunu da söylemeden geçemeyeceğim:
Artık, siyasete dini alet etmekten vazgeçin, camilerimiz üzerinden siyaset
yapmaktan vazgeçin. Her ne kadar Sayın Başbakan Türkiyenin cami
bahçesinde miting yapan ilk başbakanı olma vasfına kavuşsa
da gelin bundan vazgeçin. Geçtiğimiz günlerde, Geziyle ilgili, Sayın
Başbakanın Ne istediğiniz camilerimizden? sözü hakikaten de üzerinde çok
düşünülmesi gereken bir söz.
O camide insanlar yaralı
olduğu için ve caminin imamı da Burada içki içilmedi, burada
herhangi bir şey yapılmadı. dediği hâlde Ne istiyorsunuz
camilerimizden? sözünün
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul)
Yunus Emre Kültür Merkezinde ne öğretiyorlar? Türkçe öğretmiyorlar
mı?
SİNAN OĞAN (Devamla) -
Arkadaşlar, Yunus Emre sizin gibi laf atanlara bakın ne demiş.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul)
Türkçe öğretmiyorlar mı,
Türkçe?
SİNAN OĞAN (Devamla) - Edebim
el vermez edepsizlik edene, Susmak en güzel cevap edebi elden gidene. Yunus
Emrenin size de o manada çok güzel sözleri var.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul)
- Yunus Emre Kültür Merkezinde Türkçe
öğretmiyorlar mı?
SİNAN OĞAN (Devamla) - Caminin
imamı
Sayın Başbakan Obamayla beraber camiyi ayakkabıyla
ziyaret etti mi etmedi mi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Onu söyleyin siz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Edepli
konuşsun Sayın Başkan.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) O
erkekle kızın camide ne yaptığını görmediniz mi?
Onu söylemiyorsun.
SİNAN OĞAN (Devamla) -
Dolayısıyla da Yunus Emre ne diyor biliyor musunuz: Emeksiz zengin
olanın,
Kitapsız bilgin olanın,
Sermayesi din olanın,
Rehberi şeytan olmuştur.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Din
üzerinden siyaseti bırak.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) O
kızla erkeği niye ayıplamıyorsun? Onları da
ayıpla.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Rehberiniz Kuran-ı Kerim olsun,
sermayeniz de din olmasın. Gelin cami üzerinden siyaset yapmayı
bırakın, gelin din, iman üzerinden siyaset yapmayı
bırakın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul)
Yunus Emre Kültür Merkezinde Türkçe öğretiyorlar.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Biraz
önce Yunusun sözünü okudum, anlamadınız, bir daha okuyayım.
RECEP ÖZEL (Isparta) Oku, oku.
SİNAN OĞAN (Devamla) Edebim
elvermez edepsizlik edene, Susmak en güzel cevap edebi elden gidene.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) O
kızla erkeğin camide ne yaptığını görmedin mi?
Onları da ayıpla.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul)
Türkçe öğretiyorlar orada, niye söylemiyorsun?
SİNAN OĞAN (Devamla) -
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra
Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin z Fıkrasının 3
üncü bendi ile değiştirilmek istenen 5653 Sayılı Yunus Emre
Vakfı Kanununun 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasında yer alan
"Türk işadamları" ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Ertuğrul Kürkcü, Mersin Milletvekili.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin)
Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; aslında bu maddenin
kaynağı olan 5653 sayılı Yunus Emre Vakfı Kanununun
amacı konusunda Aytuğ Atıcı arkadaşımız
yeterince konuştu. Ben bir iki noktaya daha katkıda bulunayım.
Birincisi: Türkiye'de yaşayan
farklı diller, kültürler, milliyetler, inançlardan insanların
vergisiyle çalışan, hareket eden bir vakfın, yurt
dışında sadece Türk dilini geliştirmek için devlet
parasıyla finanse edilmesinin bu Türkiye'de yaşayan bütün kültürlerin
ortaklığına, çokluğuna ve hepsinin haklarına
karşı ağır bir haksızlık olduğunu kabul
etmek gerekir. Lazcanın, Kürtçenin, Arapçanın, Çerkezcenin
tanıtımını kim yapacaktır? Onlar bu ülkenin
yurttaşları değil mi, onlar bunun için vergi vermiyorlar
mı? Ama, Türk-İslam sentezi ilkesine bağlı olarak
kurulmuş olan bu misyoner vakfının bu şekilde bir yasayla
ve bu şekilde çalıştırılması, bir kere, her
şeyden önce yurttaşlık haklarına aykırı.
İkincisi: Bu değişiklik
önergesiyle birlikte bunun koordinasyon kuruluna bir dizi bürokrat, iş
adamı, memur, odur budur falan, bunların yanına da
tanınmış Türk iş adamları sokulacak. Niye Türk ve
adam? Mesela, Arap ve kadın olamaz mı? Başka bir şey olamaz
mı? Bu yasa bu açıdan da ırkçı, ayrımcı ve
heteroseksist, aynı zamanda erkek egemen bir tanım getirmektedir
koordinasyon kurulu üyeliğine.
Şimdi, bunu da kimin adına
yapıyor? Aslında, tasavvuf geleneğinin en saygın şairi
bir Bektaşi, bir emekçi; kırk yıl Tapduk Emreye odun
taşımış olan, UNESCOnun 1991 yılında kendisine
insanlık adına bir yıl armağan ettiği bir emekçi
şair. Bu da iş adamlarının yönetiminde çalışacak.
Hakikaten çalışabilir mi dersiniz bu iş adamları Yunus Emre
ruhuyla? Yunus Emrenin her şeyden önce mala ve mülke yabancı
olduğunu bilmiyor olabilir misiniz?
Bakın, ben size bir iki tane şey söyleyeyim:
Mal sahibi, mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan, mülk de yalan,
Hadi biraz sen de oyalan.
Bu insanı siz bencil hesabın buzlu
sularında nakit paradan başka bir bağ tanımayan bir insan
cinsinin yönetimine bırakacaksınız, öyle mi? Evet, bir insan
cinsi, bir insan sınıfı. Bu sınıf paradan, puldan
başka bir şey tanımaz. Bu sınıf tamahkârlıktan
başka bir şey bilmez. Bu sınıf kârdan başka bir
şey bilmez, bencil hesabın buzlu sularında yüzer. Bununla Yunus
Emre arasında ne ilişki olabilir? Yunus Emre bunun gibiler için;
Ne kadar çok ise malın,
Ecel sana sunar elin,
Ne assı eyledi Karun,
Bu dünyaya batmış iken. der. Bu
adamların, bu kadınların, bunların Yunus Emrenin
kültürüyle, onun harsıyla, onun düşüncesiyle ne alakası
olabilir? Tasavvuf geleneğinin ve insanının Türk-İslam
senteziyle ne alakası olabilir? Türkiye'nin binbir hamurdan
yoğrulmuş halkının içindeki binbir kültür, bir tek Türk
kültürüne indirgenebilir mi?
O nedenle sevgili arkadaşlar, bu yasadan hayır gelmez.
Bu değişikliği yapabilirsiniz ama sonuçta herkese
haksızlık etmiş, herkesin ortak mülkü olan şeyi yerle bir
etmiş olursunuz.
Ancak bu böyle sonsuza kadar gitmez. Yunus Emre ve onun
gibi tasavvuf şairleri, emeğin şairleri size son
hesaplaşmanın nasıl olduğunu da anlatan dizeler
bırakmışlardır, ibret olsun diye size okuyayım:
Bir sinek bir kartalı,
Salladı, vurdu yere.
Yalan değil gerçektir,
Ben de gördüm tozunu.
Tıpkı Gezide olduğu gibi tozunuz
atılacak arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler, BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Altay, Sayın Korutürk, Sayın Akar, Sayın Özdemir,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Yüceer, Sayın Köktürk, Sayın
Dibek, Sayın Çelebi, Sayın Kurt, Sayın Demiröz, Sayın Özel,
Sayın Toprak, Sayın Acar
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, ayakta
olması lazım, siz bakmıyorsunuz.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Duyunca oturduk ya,
Başkanım duyunca oturduk.
OKTAY VURAL (İzmir) Kalkılmamış o
zaman.
BAŞKAN Liste olduğu için efendim
Ayakta
sayın milletvekilleri.
Sayın Genç, Sayın Develi, Sayın
Demirçalı, Sayın Değirmendereli.
Evet, iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
73üncü maddenin
(aa) bendinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin aa)
Fıkrasının (b) bendi ile değiştirilmek istenen 6004
Sayılı Dışişleri Bakanlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanununun 10 uncu maddesinde yer alan
"tarih, sosyoloji, halkla ilişkiler ve tanıtım, psikoloji,
iktisat, işletme, maliye ve finans bölümleri ile bu bölümlerden herhangi
birinin müfredatında yer alan derslerin en az %80'ine sahip olan
diğer bölümlerden veya" ibaresi ile "ya da üniversitelerin
sosyal bilimler, alanında veya mühendislik fakültelerinde en az dört
yıllık lisans eğitimi yapmış olup uluslararası
ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi, hukuk ve iktisat
alanlarında lisansüstü eğitim yapmış olmak"
ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim
Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Sırrı Sakık Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
Muş İstanbul Van
Hasip Kaplan İdris Baluken
Şırnak Bingöl
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (aa) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural Kütahya İzmir
"aa) 7/7/2010
tarihli ve 6004 sayılı Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"b) Meslek
memuru olabilmek için, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde
sayılan şartlar saklı kalmak üzere, yurtiçindeki üniversitelerin
veya diploma denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından
onaylanmış olmak kaydıyla yabancı üniversitelerin en az
dört yıllık lisans eğitimi veren fakültelerinin uluslararası
ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi, tarih, sosyoloji, halkla
ilişkiler ve tanıtım, psikoloji, iktisat, işletme, maliye
ve finans bölümleri ile bu bölümlerden herhangi birinin müfredatında yer
alan derslerin en az % 80'ine sahip olan diğer bölümlerden veya hukuk fakültelerinden
mezun olmak ya da üniversitelerin sosyal bilimler alanında veya
mühendislik fakültelerinde en az dört yıllık lisans eğitimi
yapmış olup, uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, kamu
yönetimi, hukuk ve iktisat alanlarında lisansüstü eğitim
yapmış olmak gerekir. Meslek memurluğu sınavının
yapıldığı yılın Ocak ayının birinci
günü itibarıyla, lisans diplomasına sahip bulunanlar için
otuzbeş yaşını, lisansüstü eğitim diplomasına sahip
bulunanlar için otuzyedi yaşını doldurmamış olmak
şarttır. Meslek memurluğunda adaylık süresi bir
yıldır. Yarışma sınavına ilişkin usul ve
esaslar yönetmelikle belirlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı yasa teklifinin 73. maddesinin aa) bendinin
teklif metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Osman Taney Korutürk Engin Altay
İstanbul İstanbul Sinop
Bülent Kuşoğlu Kazım Kurt
Ankara Eskişehir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Osman Korutürk, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN TANEY
KORUTÜRK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
önümüzde Dışişleri teşkilatını baştan sona
değiştirecek bir seri önerge görüyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonunun
alt komisyonunda bu konuda konuştuk, uzun uzadıya izah ettik. Plan ve
Bütçe Komisyonu alt komisyonu bu tasarıları, biraz önce gelen önerileri,
metinden çıkarttı. Daha sonra Plan ve Bütçe Komisyonunun genel
komisyonuna gitti, orada da çıktı. Burada bir kere daha geliyor.
Şimdi,
Dışişleri Bakanlığına giriş
sınavıyla ilgili olarak getirilen değişikliğe benim
bir itirazım yok, hiç kimsenin itirazının olması beklenmez
çünkü bu, Dışişleri Bakanlığına girişin
havuzunu açıyor; sadece siyasal bilgiler, ekonomi, maliye, hukuk
değil, mühendislik dâhil, sosyal bilimlerde doktora yapmak veya master
yapmak kaydıyla çok daha genişletiyor. Dünyanın her tarafında
böyle, böyle olmasında da fayda var ve dolayısıyla bu iyi bir
öneri.
Bu önerinin
içerisinde zaten yapılan bir tek değişiklik, sınav
tarihinde 35 yaşını doldurmuş olmak yerine
sınavın yapıldığı yılın 1 Ocağında
35 yaşını doldurmuş olmak veya eğer yüksek
lisansı varsa 37 yaşında olmak şeklinde bir
değişiklik getiriyor. Onda da bir itirazım yok ama hepiniz
düşünmelisiniz, 37 yaşında, 35 yaşında
Dışişleri Bakanlığına giren bir memur kaç
yaşında ne olur, bu yaşlarda mesleğe girilir mi, böyle bir
şey olabilir mi? Onu ben anlayamıyorum çünkü Dışişleri
Bakanlığına baktığınız zaman
Dışişleri, gerçek bir meslek teşkilatıdır. Giren,
önce aday meslek memuru olur, altı ay sonra adaylığı tasdik
edilirse üçüncü kâtip, üç sene sonra ikinci kâtip, üç yıl sonra elçilik
başkâtibi, üç yıl sonra büyükelçilik başkâtibi, ondan üç
yıl sonra müsteşar, sonra büyükelçilik müsteşarı, askerdeki
gibi çıkıyor. Üç, üç, üç bunları koyduğunuz zaman 37
yaşındaki adam 70 yaşında mı büyükelçi olacak, böyle
bir şey olabilir mi? Niye böyle yapılıyor, kimin için
yapılıyor, bunu anlamış değilim. Askerde bazen, eski
zamanlarda kuralar gelirdi şahsa. Öyle bir tarif yapar ki boy 1.80 olacak,
İngilizce, Almanca bilecek, voleybol oynayacak, futbol oynayacak, güzel
araba kullanacak, 1 kişiye diye yaparlar bunu. O bir kişinin
arkasından 2-3 kişi de çıkarsa herkes
şaşırırdı Ne oluyor? diye, bu da
aşağı yukarı herhâlde öyle bir şey, 37
yaşında birisi var anlaşılan, onun buraya girmesi
lazım.
Yalnız, dikkat
edilmesi gereken şey bu değil, dikkat edilmesi gereken şey:
Devletin düzenini bozmamak. Dışişleri Bakanlığı
personelinin profilini kendinize çok uygun bulmayabilirsiniz, öyle değil
ama öyle düşünebilirsiniz. Dışişleri Bakanlığının
sınavı çok ciddi bir sınavdır, kapalı yapılan bir
sınavdır; her yerden, her kökenden insan gelir, girer, kazanan
çalışır. Ama, diyebilirsiniz ki ben kendi profilimde daha fazla
adam istiyorum. Bunun yolu da dışarıdan adam saplamak
değil, bunun yolu Bakanlığa girişte bunu ona göre düzeltmek
ama Bakanlığın içerisinde bu mesleki eğitimden
insanların geçmesi lazım. Eğer onlardan geçmezlerse,
dış politika çok ciddi bir konu ülkelerin varlığı
için, kendi bölgesindeki yeri için, onu bozmuş oluyoruz, bunlara çok
dikkat etmek lazım ama ne yazık ki o dikkati görmüyoruz.
Dışişleri biraz lisan bilen, yurt dışında
yaşamış olan herkesin yapabileceği bir şey
zannediliyor ama bu bir meslek eğitiminin içerisinden geçilen bir
şey. Onun için bunlara dikkat etmek lazım.
Şimdi,
arkadaşlar, bu sınav tarihinde kaç yaşında olmanın
belirtilmesine ciddi bir itiraz yok ama 37 ve 35 yaşlarına gerçekten
itiraz etmek lazım, böyle bir şey olmaması lazım. 35
yaşında mesleğe başlayan insan nerede ne iş görecek,
nasıl meslek yapacak? Herhangi bir meslek siz biliyor musunuz 35
yaşında başlayıp da 70 yaşında o mesleğin
zirvesine ulaşmak? Zaten 65 yaşında emeklilik. Onun için, bu
yasaları yaparken bir parça daha ciddi olmak lazım. İleriye
doğru neyi veriyor ona bakmak lazım. Ama öteki konularda, bizim
önergemiz konusunda da, daha sonra getirilen yeni yasa konusunda da durum böyle
değil, o konuları ayrıca konuşacağız ve o
konularda bu düzenlemeler yapılacak olursa bunun yapacağı
yıkımın altından niye hiçbir şekilde hiçbirinizin
kalkamayacağını da sizlere sırası geldiği zaman,
o zaman anlatacağım.
Plan ve Bütçe
Komisyonunda olduğu gibi sizin reddetmenizi beklemiyorum,
yanlışlıktan da reddetmeyecek kadar uyanık görüyorum
sizleri ama biraz sonra gene bunları konuşuruz.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (aa) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
"aa) 7/7/2010
tarihli ve 6004 sayılı Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"b) Meslek
memuru olabilmek için, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde
sayılan şartlar saklı kalmak üzere, yurtiçindeki üniversitelerin
veya diploma denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından
onaylanmış olmak kaydıyla yabancı üniversitelerin en az
dört yıllık lisans eğitimi veren fakültelerinin
uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi, tarih,
sosyoloji, halkla ilişkiler ve tanıtım, psikoloji, iktisat,
işletme, maliye ve finans bölümleri ile bu bölümlerden herhangi birinin
müfredatında yer alan derslerin en az % 80'ine sahip olan diğer
bölümlerden veya hukuk fakültelerinden mezun olmak ya da üniversitelerin sosyal
bilimler alanında veya mühendislik fakültelerinde en az dört
yıllık lisans eğitimi yapmış olup, uluslararası
ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi, hukuk ve iktisat
alanlarında lisansüstü eğitim yapmış olmak gerekir. Meslek
memurluğu sınavının yapıldığı
yılın Ocak ayının birinci günü itibarıyla, lisans
diplomasına sahip bulunanlar için otuzbeş yaşını,
lisansüstü eğitim diplomasına sahip bulunanlar için otuzyedi yaşını
doldurmamış olmak şarttır. Meslek memurluğunda
adaylık süresi bir yıldır. Yarışma sınavına
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Sinan Oğan, Iğdır Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) - Ayakkabı seçimin yanlış Sayın Oğan.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, Dost
başa, düşman ayağa
boşuna dememişler. AK
PARTİli milletvekili arkadaşım da ayakkabıya bakıyor,
ayağa bakıyor. Biraz ayağa bakmayın, biraz başa
bakın.
Şimdi,
değerli arkadaşlar
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ayakkabıyla uğraşan sizsiniz. Düşman
ayağa bakar, doğru söylüyorsunuz.
SİNAN
OĞAN (Devamla) O bir öncekinde kaldı, o zaman onu
konuşacaktınız, şimdi Dışişleri
Bakanlığını konuşuyoruz. 73üncü maddenin (z) bendinin
(3) alt bendindeyiz şimdi. Sırayı
karıştırdıysanız, onun için tekrar okuyayım.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Orada değiliz.
SİNAN
OĞAN (Devamla) Orada değil miyiz?
Değerli
arkadaşlar, Dışişleri
Bakanlığımızın yapısı hiçbir dönemde bu
kadar siyasetin baskısı altında kalmamıştı.
Dışişleri Bakanlığımız o manada bütün
geçmiş hükûmetler döneminde siyasetin dışında
tutulmuştu, çok da doğru yapılmıştı. Zira, öyle
olduğu için
Örneğin, Libyada büyükelçilik geçmişte ne olup
bittiğini az çok tahmin edebiliyordu. Şöyle bir not geldiğinin
ertesi gecesi Libyada her şey sükûnet içerisinde,
vatandaşlarımızın herhangi bir endişesine mahal yok.
dendiğinden sadece bir gün sonra Libyada Kaddafiye karşı
ayaklanan insanların ciddi bir halk ayaklanması
başlamamıştı yani büyükelçiler az çok bunu tahmin edebilir
durumdaydı veyahut da Mısırda askerî darbe olmaz. -ki
basına yansıdığı kadarıyla ifade ediyorum-
sözünden yirmi dört saat geçmeden Mısırda darbe
olacağını, geçmiş dönemlerde en azından az çok
kestirebilirlerdi.
Tabii, bir Dışişleri
Bakanlığında yabancı dil kaç ayda, kaç senede
öğretilir veya yabancı dil bilen diplomatlar ne kadar sürede
yetiştirilir? Bunun için on yıl kifayet midir? Kifayettir ama
maalesef, bu kadar iddialı olduğunuzu ifade ettiğiniz Orta
Doğuda Arapça bilen kaç tane büyükelçimiz var? Kaç tane var? Soruyorum
size. Hiç yok, hiç yok Arapça bilen. On senede yetiştirememişseniz,
on senede bu kadar büyük bir iddiayla ortaya
çıktığınız Orta Doğu coğrafyasında o ülkenin
dilini bilen bir tek Dışişleri mensubu, büyükelçi
yetiştirememişseniz, bundan sonra da yetiştiremezsiniz.
Yazılı soru önergeme Dışişleri
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Yanlış
senin bildiğin, Arapça bilen var Dışişlerinde.
SİNAN OĞAN (Devamla) Arkadaşlar,
bilmeden konuşmayın. Yazılı soru önergeme
Dışişleri Bakanının verdiği cevap üzerinden
söylüyorum. Dışişleri Bakanlığımızda Arapça
bilen yok, 1 tane Ermenice bilen var, onun da dışında yok. Yahu,
biz kaç senedir bu coğrafyalardaki sorunlarla uğraşıyoruz
ama Dışişleri Bakanlığımızda -on buçuk
senedir iktidardasınız- Arapça bilen bir tek diplomat
yetiştirememişsiniz. Şimdi ne yapıyorsunuz? Şimdi
yandaşlarınızı bir şekilde oralara monte etmeye
çalışıyorsunuz.
Sayın Davutoğluna hakikaten sormak istiyorum:
Sayın Davutoğlunun bu makama getirilme amacı Türkiye'nin
dış ilişkilerini bozmak mıdır? Yahu, iktidara
geldikten sonra bir tek ülke kalmadı ilişkimizin iyi olduğu.
Hani, Mısırla biraz düzelmişti ilişkilerimiz, şimdi
askerî darbeden sonra o da bozuldu. Bu arada Sayın Başbakanın
görevlendirdiği 2 bakanın götürdüğü 150 tane çöp konteyneri de
arada kaynadı gitti, tabiri caizse çöpe gitmiş oldu.
Değerli arkadaşlar, Doğu Türkistan kan
ağlıyor, Dışişleri Bakanından çıt yok;
Kerkükte Türkmen katliamı yapılıyor, Sayın
Davutoğlundan çıt yok
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Suriye.
SİNAN
OĞAN (Devamla) Suriye Türkmenlerinin bir günden bir güne, Sayın
Davutoğlu, derdiyle ilgilenmedi, onunla ilgili tek bir kelime etmedi.
Dağlık Karabağdaki işgal devam ediyor, Ermenilerle
kapı açma derdindesiniz. Ya, Allah aşkına, Sayın Davutoğlunun
Türk dünyasıyla, Türklerle ilgili bir sorunu mu var? Söyleyin, biz de
bilelim. Nerede bir Türk varsa, nerede bir Türkün sorunu varsa, Türk
dünyasının hangi köşesinde bir sorun varsa Sayın
Davutoğlu piyasada yok. Sanki Sayın Davutoğlu o durumlarda
Dışişleri değil, Düş işleri bakanı oluyor.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin aa)
Fıkrasının (b) bendi ile değiştirilmek istenen 6004
Sayılı Dışişleri Bakanlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanununun 10 uncu maddesinde yer alan
"tarih, sosyoloji, halkla ilişkiler ve tanıtım, psikoloji,
iktisat, işletme, maliye ve finans bölümleri ile bu bölümlerden herhangi
birinin müfredatında yer alan derslerin en az %80'ine sahip olan
diğer bölümlerden veya" ibaresi ile "ya da üniversitelerin
sosyal bilimler, alanında veya mühendislik fakültelerinde en az dört
yıllık lisans eğitimi yapmış olup uluslararası
ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi, hukuk ve iktisat
alanlarında lisansüstü eğitim yapmış olmak"
ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Önerge üzerinde söz isteyen İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Neredeyse bir
haftayı aşkın bir süredir saatlerce çalışan, gece
gündüz demeden çalışan bir Meclis pratiği var ancak
çalıştığı konulara baktığımız
zaman, maalesef halkın gündeminden kopuk, her zamanki gibi daha çok
bürokratların vermiş olduğu siparişler,
bakanlıkların buraya vermiş olduğu öneriler üzerine
getirilmiş olan bir torba yasası üzerinde maalesef Meclis
çalışıyor. Oysa ki halkın gündemi çok farklı,
halkın Meclisten beklentileri çok farklı. Bu Meclis eğer
halkın gündemini takip ederek geceli gündüzlü çalışmış
olsaydı, bu mübarek ramazan ayının her bir dakikasını,
her bir saniyesini kalıcı bir barış için ibadete çevirecek
çok erdemli bir işle noktalayabilirdi. Maalesef bu Meclisin hâlâ
halkın gündeminden çok uzak olduğunu belirtmek durumundayız.
Bugün, halkın
gündemine baktığınız zaman Diyarbakırın gündemi
şuydu: Tam yirmi iki yıl önce HEP il başkanı olan Vedat
Aydın, evinden kendisini emniyet görevlileri olarak tanıtan birtakım
kontra yapılanmalar tarafından alınmıştı ve
birkaç gün sonra Vedat Aydının cenazesi, Elâzığın
Maden ilçesi yakınında bir köprünün altında bulunmuştu. O
gün Vedat Aydın şahsında, aslında bütün bir halkın
özgürlüğüne, mücadelesine, diline, kimliğine yönelik
yapılmış olan bu cinayet, bir katliamlar silsilesinin işaret
fişeğiydi ve Vedat Aydından sonra Musa Anterler, Mehmet
Sincarlar, Abdülsamet Sakıklar, binlerce faili meçhul cinayetler,
binlerce köy yakmalar, işkenceler, toplu mezarlar maalesef bu ülkenin
gerçek gündemi olmuştu. Vedat Aydının cenazesinde bir araya
gelen yüz binlere, Diyarbakır Surları üzerinden özel timler
tarafından gerçek mermilerle ateş açılarak resmî rakamlara göre
8, gayriresmî rakamlara göre 23 vatandaşımız,
yurttaşımız yine hunharca katledilmişti. Aslında bu
Meclis Vedat Aydının katledilişinin yirmi ikinci
yılında, bu cinayetleri ortaya çıkaramamanın, failleri
belli olan bu cinayetlerle yüzleşmemenin bir sancısını
taşımalıydı. Maalesef yirmi dört saattir neredeyse çalışıyor
Meclis ama bu konuyla ilgili veya bu sorunun çözümüyle ilgili burada gerçek
anlamda barışı isteyen, bu ülkenin kardeş
kavgasını bitirmeyi amaçlayan bir iradeyi göremedik.
Hâlâ sizin
sıralarınızda milletvekili olan, o dönemin İçişleri
Bakanı olanların basına yansıyan demeçlerine
baktığınız zaman, bu cinayetin bir an önce çözüleceği,
halkın üzerine ateş açanların mutlaka yargılanacakları
söylenmişti ama on binlerce faili meçhul cinayet gibi maalesef faili belli
olan o cinayetler de zamana yayılarak üzeri örtülmeye çalışıldı.
Failleri biliyoruz biz; failler, Ethem Sarısülükü katledenler, Medeni
Yıldırımı katledenler, Ali İhsan Korkmazı
katledenlerle aynıdır. Çünkü zihniyet değişmediği
sürece bu ülkenin maalesef kaderinin değişme ihtimali yoktur.
Bakın, çok
önemli tartışmaları, çözüm süreciyle ilgili, barış
umuduyla ilgili çok önemli tartışmaları
yaşadığımız bugünlerde Meclise getirdiğiniz
önergelerde, korucuların maaş artışlarını
öneriyorsunuz; ek madde ihdaslarında, koruculuk sisteminin devam
etmesinden yana bir iradeyi buraya taşıyorsunuz. Bu kadar
samimiyetsizlik, bu kadar ciddiyetsizlik olur mu? Barış
yapacaksanız koruculuk sistemini lağvetmeniz gerekmiyor mu? Silahlar
devreden çıkacaksa 80 binlik bir paramiliter gücün -ki bölgede bugüne
kadar yaptıkları belli olan bir gücün- devamından yana buraya
getirdiğiniz önergelerin ne anlamı var? Çok tehlikeli sularda yelken
açmış durumdasınız.
Suriye
politikanız, Irak, İran politikanız iflas etti, Mısır
politikası duvara tosladı; Avrupa Birliğiyle her gün
restleşip efeleniyorsunuz; Amerikayla makas açıldı. Size nefes
aldıran tek bir şey var; o da çözüm sürecidir, barış
umududur.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Bu çözüm süreciyle ilgili tehlikeli oynarsanız nefes
alacağınız bir damarı, bir soluk borusunu siz
kapatmış olursunuz. Bu uyarıları yapmayı gecenin bu
saatinde istemezdim ama maalesef, AKPnin çözüm süreciyle bunlara uymayan
politikalarındaki ısrarı devam ediyor.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Umarım ki bu yanlışlardan vazgeçersiniz.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım; yoklama talebi var, yerine
getireceğim:
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Atıcı, Sayın
Korutürk, Sayın Akar, Sayın Özkan, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Yüceer, Sayın Kurt, Sayın Çelebi, Sayın Güven,
Sayın Dibek, Sayın Köktürk, Sayın Topal, Sayın
Karaahmetoğlu, Sayın Acar, Sayın Öz, Sayın Develi,
Sayın Demirçalı, Sayın Aksünger, Sayın Değirmendereli.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, şimdi, efendim,
bir süre önce ara verdiniz
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (aa) bendinden sonra
yeni bir madde ihdasına dair önergenin Anayasaya ve İç Tüzüke uygun
olmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir süre önce ara verdiniz, aradan
sonra tekrar görüşmelere başladık. Görüşmeler
başlayınca, komisyon sıralarının Adalet ve
Kalkınma Partisinin Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleriyle doldurulduğunu
gördük. O sıralar ne zaman Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekillerince doldurulmuş ise, demokrasiye bir tehlike daha geliyor
demektir, onun işaretini alıyoruz. Nitekim, o sıralardaki o
kalabalıkla birlikte, bize dağıtılan önerge setinde son
derece önemli düzenlemeler olduğunu gördük ve şimdi siz bu önergeleri
okuyacaksınız.
Önergelerden
birincisi, daha önce Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler
sırasında teklif metninden çıkarılmış olan bir
düzenlemenin yeniden bu teklif metnine dâhil edilmesi yönündeki bir öneriyi
içermektedir. Bu da Dışişleri Bakanlığı
teşkilatını, Hükûmetin kendi istediği gibi, kendi
yakınlarıyla, tanıdıklarıyla
Dışişlerini, dış politikayı bilmeyen insanlarla
doldurmaya yönelik bir önergedir. Bu önerge, Anayasanın 128inci
maddesine aykırıdır, burada işlem göremez. Birinci
söyleyeceğim budur.
İkincisi:
Yine, görüştüğümüz teklifin 74üncü maddesinde değişiklik
yapan bir önergedir. Bu da Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanımıza kendi tanıdıkları, arkadaşları,
eşi, dostu için, Sayın Başbakanın ve
arkadaşlarının ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna mensup
milletvekillerinin tanıdıkları için yurt dışında
kadro ihdasını öngörmektedir.
Görüştüğümüz
söz konusu madde sadece Spor Bakanlığıyla İş Kurumuna
yönelik kadro ihdasını düzenlemekteyken, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına yurt dışı sosyal güvenlik
müşaviri kadrosu veya ataşe, ataşe yardımcısı
kadrosu verilmesi yönündeki düzenleme yine bir İç Tüzük ihlalidir.
Ayrıca
şunu merak ediyorum: Yurt dışındaki işçilerimizin
Türkiyeye gönderdiği döviz azaldıkça yurt dışına
artık işçi göndermeyen bir ülke olmuş isek veya yurt
dışına giden vatandaşlarımız daha çok oraya
yerleşmiş ise bunların bulundukları ülkelere daha fazla
kadro gönderilmesinin nasıl bir objektif gerekçesi vardır, onu da
merak ediyorum.
Yine, bir
diğer önerge, gerçekte 6111 sayılı Kanunda değişiklik
yapılması gerektiği hâlde, İç Tüzükün 87nci maddesinin
arkasından dolaşabilmek için bir İç Tüzük ihlalini göze alarak,
İç Tüzükün kafasını gözünü yararak getirilmiş olan bir
düzenlemedir.
Sayın
Başkan, dün burada İç Tüzükü ihlal ettiniz. İç Tüzüke
aykırı olarak, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
kapsamında yapılması gereken bir düzenlemeyi, 3194
sayılı Kanun kapsamında yapmayı öngören bir önergeyi işleme
koymak suretiyle İç Tüzükü ihlal ettiniz.
Yine, Türkiye
Mimar, Mühendis Odaları Birliği Kanununda yapılması
gereken ve tamamen siyasi gerekçelere dayalı olarak Taksim Gezi Parkı
eylemleri nedeniyle Taksim Dayanışmasına ceza vermek üzere,
İç Tüzüke aykırı olarak getirilmiş olan bir önergeyi
İç Tüzüke aykırı olarak işleme koydunuz, burada
oylattınız.
Dün bir hukuksuzluk
yaptınız, bugün bu hukuksuzluğa dur demenizi bekliyorum. Bu
hukuksuzluğu yapmamanızı sizden Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına istiyorum Sayın Başkan. Buna hakkınız yok.
İç Tüzüke uymaya davet ediyorum. Bu önergeler görüşülemez.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Şimdi, yeni
madde ihdasına dair önerge var, önergeyi okuyacağım. Komisyon
salt çoğunlukla katılırsa maddeler olarak görüşülmesine
açacağım. O sırada görüşlerinizi belirtirsiniz. Ayrıca
Anayasaya aykırılık iddiası varsa onu da önerge olarak
verirsiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, böyle bir yasama olur mu ya!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, ben bir eleştiri
yönelttim. Sizin bu eleştirilere cevap verme yükümlülüğünüz
vardır. Sizin yüksekte oturmanız bize yüksekten bakma
hakkını size vermiyor.
BAŞKAN Cevap
veriyorum ben de.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Rica ediyorum. Ben önergeleri
okutacağım. diyorsunuz şimdi. Ben bir Anayasaya
aykırılık iddiasında bulundum.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Beyefendi, biz de duyalım önergeyi ya!
BAŞKAN
Hayır, Sayın Hamzaçebi, siz, sizin istediğiniz şekilde
cevap vermemi istiyorsunuz. Ben yapacağımı, yapabileceğimi
söylüyorum size, Genel Kurula, daha doğrusu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir saniye, siz yapabileceğim derken
yani siz bir baskı altında mısınız?
BAŞKAN
Yapmam gerekeni söylüyorum, daha doğrusu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Özgür iradeniz yok mudur? Sayın
Başkan, İç Tüzük burada.
BAŞKAN
Hayır, bu mesele benim meselem değil Sayın Hamzaçebi. Bunu
getiren grupla, grup başkan vekilleriyle konuşmanız lazım,
komisyona söylemeniz lazım bunları.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, Meclisi yöneten sizsiniz, siz
onları şey yapacaksınız. Böyle bir şey olur mu yani.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, Meclisi yöneten
sizsiniz. Siz onun için oturmuyor musunuz orada?
BAŞKAN Ben,
İç Tüzük neyi emrediyorsa, neyi gerektiriyorsa onu yapıyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, şu anda İç Tüzük
usullerine göre bir hareket yapıyorsunuz. Komisyona sorduktan sonra bunun
Anayasaya aykırı olup olmadığı
tartışılır.
BAŞKAN Evet,
onu izah ediyorum ama
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İşte onun üzerine bir önerge
verilmiş, Anayasaya aykırı
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Anayasaya, İç Tüzüke aykırı
önergeleri burada siz işleme koyamazsınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Olur mu öyle şey.
BAŞKAN Öyle
bir yetkim yok efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, o zaman İç Tüzüke aykırı koyabilir
misiniz demektir bu, böyle bir şey olur mu yani.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, önergenin yeni madde ihdasının Anayasaya
aykırı olup olmadığını ben takdir edecek
değilim, Genel Kurul takdir eder.
ÜLKER CAN
(Eskişehir) Aynen öyle.
BAŞKAN - Biraz
önce de bunu anlatmak istedim. Madde olarak açacağım, üzerinde
konuşulacak. O sırada Anayasaya aykırı olduğunu iddia
ediyorsanız -ki ettiniz- önerge verirsiniz.
ÜLKER CAN
(Eskişehir) O kadar.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Başka
ne yapabilirim?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bu İç Tüzükü
uygulamak, Başkanlık Divanının, oturumu yöneten Başkan
Vekilinin görevidir. Siz eğer
BAŞKAN
Hayır efendim, Başkanlık Divanı Anayasaya aykırı
diye reddetme imkânı yok, yetkisi de yok.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, İç Tüzükün
87nci maddesini kim uygulamaya koyacaktır, kim bunu gözetecektir?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzük 87ye uygun Sayın Başkan
yaptığınız işlem, biz Anayasa Mahkemesi değiliz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) İç Tüzükün 87nci maddesini uygulamak
Başkanlık Divanının görevi değilse kimin görevidir?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzük 87ye çok uygun bir hareket.
BAŞKAN Genel
Kurulun görevi efendim, onu anlatıyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN - Genel
Kurul, Anayasaya aykırılığı ileri sürülen bir
önergeyi Anayasaya aykırılık yönünden değerlendirir. Bu
değerlendirme sonunda Anayasaya aykırılık görürse,
yapılacak oylamayla düzenlemeyi reddedebilir. Bunun dışında
Başkanlığımızın Anayasaya
aykırılık ileri sürülen bir önergeyi işleme koymama yetkisi
bulunmamaktadır.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Anayasaya aykırılıkla ilgili kararı verecek yüce kuruldur.
Düzenleme kanunlaştıktan sonra Anayasa Mahkemesine de Anayasaya
aykırılık gerekçesiyle iptal davası açılması ve
düzenlemenin iptal ettirilmesi mümkündür. Bu nedenle
Başkanlığımızın bu yöndeki tutumu doğrudur.
Yani, benim, Anayasaya aykırı diye bu yeni madde ihdasını
reddetme imkânı nerede, Tüzükün hangi maddesinde var?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bakın, iki
şey söylüyorum: Birincisi, Anayasaya aykırılık
iddiasını ortaya koyuyorum; ikincisi, İç Tüzükün 87nci
maddesine aykırılık iddiasını ortaya koyuyorum. Ben
size
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Milletvekilim.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Önergeyi biz de duyalım efendim. Bilmiyoruz ki, neyi
konuşacağız?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben sizi İç Tüzüke uymaya davet ettim.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Önergeyi Genel Kurula okuyun.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Önergeyi veren sensin, ne verdiğini bilmiyorsun!
BAŞKAN Evet,
Sayın Hamzaçebi, ben önergeyi, madde ihdasını bir okutayım.
Üzerinde görüşme açacağım, dinleyeceğim tekrar sizi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bakın
BAŞKAN Yeni
madde ihdasına dair bir önerge vardır. Malumları olduğu
üzere
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bir saniye efendim.
Efendim, usul
tartışması açacağım. Bu nedenle değil, benim
sözümü dinlemediğiniz için usul tartışması açıyorum.
BAŞKAN
Anlamadım ki efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, lehte
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Lehte
ENGİN ALTAY
(Sinop) Açmadı ki daha ya, açmadı ki!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hangi önerge?
ENGİN ALTAY
(Sinop) Açtınız mı Sayın Başkan?
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Aleyhte
BAŞKAN Bir
dakika
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, bilmediğimiz şeyin
Neyin
aleyhinde söz alacağız, neyin lehinde? Önce bilelim ne olduğunu.
OKTAY VURAL
(İzmir) Aleyhte.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Yahu, açmadı daha!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Aleyhte.
KAMER GENÇ
(Tunceli) 63üncü maddeye göre, 87nci maddenin uygulamasında usul
tartışmasını istiyoruz.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, anlaşacak mısınız aranızda
gruplarla söz isteme konusunda?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, usul
tartışması açıyorsanız, lehte istiyoruz.
BAŞKAN Evet,
usul tartışması açacağım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Aleyhte.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Aleyhte.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Aleyhte.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Aleyhte.
OKTAY VURAL
(İzmir) Aleyhte.
BAŞKAN
Hayır efendim, çok net bir şekilde
Bakın, söz, kayıt veya
istem sırasına göre verilir.
İsterseniz
tutanakları isterim, isterseniz aranızda
anlaşırsınız, ona göre söz veririm.
OKTAY VURAL
(İzmir) Tutanakları isteyin efendim, tutanaklar gelsin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, İç Tüzükte böyle bir
usul yok, tutanakla artık...
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Tutanakları isteyin Sayın Başkan.
BAŞKAN
Beş dakika ara veriyorum.
Tutanakları
isteyeceğim.
Kapanma Saati: 00.49
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.09
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı
Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Teklifin 73üncü
maddesinin (aa) bendinden sonra yeni madde ihdasına dair önergenin
işleme alınmasına ilişkin tutumum hakkında usul
tartışması açmıştım.
Evet, sayın
milletvekilleri Usul tartışması açacağım. dedikten
sonra sadece Sayın Vuralın aleyhte istemi var.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Nasıl?
BAŞKAN Sadece Sayın Vuralın aleyhte
diye istemi var.
RECEP ÖZEL (Isparta) Efendim, şimdi lehte
alıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
ENGİN ALTAY (Sinop) Bir dakika ya, diğerleri
de var.
BAŞKAN Şimdi, şöyle yapalım, her
partiye birer tane verelim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, bakın, bir şeyi yanlış yapıyorsunuz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Neyi yanlış yapıyorum?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
İstirham ediyorum.
Bakın, dünden beri söylüyorum. Ben, tutumunuz
hakkında tartışma açılmasını istiyor isem,
doğal olarak birinci konuşmacı benim, tutumunuzdan
şikâyetçiyim. Yani bu İç Tüzükü nasıl yorumluyorsunuz ben
bilmiyorum doğrusu, hayret ediyorum!
BAŞKAN Bu söylediğinizin aksini söyleyen yok ki
Sayın Hamzaçebi. Burada niye anlaşamıyoruz ben onu
anlamadım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Siz, usul tartışması
istiyorsunuz, tamam, ilk söz sizin, buna itirazımız yok bizim. Buna
karşı da bir söz söylemedik ama sizden sonraki sıralamayı
belirlemek için yapıyoruz. Burada bir anlaşmazlık yok.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bakın ama
BAŞKAN Burada sizin sözünüzün, söylediğinizin
aksine bir şey söylemiyorum ben.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, açıklamanız Sadece Oktay Vuralın
talebi var.
Dün, benim talebimin olmadığını
söylediniz, bugün böyle bir açıklama yapmayınca
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, ben
tutanağı okuyorum, tutanaktakini söylüyorum. Ama sizin Usul
tartışması istiyorum. dedikten sonra:
Mustafa Elitaş (Kayseri) Sayın Başkan,
lehte
Ahmet Aydın (Adıyaman) Lehte
Engin Altay (Sinop) Açmadı ki daha
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Kamer Gençin aleyhte söz istemi var.
BAŞKAN - Okuyayım tutanağı:
Kamer Genç (Tunceli) Hangi önerge?
Engin Altay (Sinop) Açtınız mı
Sayın Başkan?
Hilmi Bilgin (Sivas) Aleyhte
Ünal Kacır (İstanbul) Sayın Başkan,
bilmediğimiz şeyin
Neyin aleyhinde söz alacağız, neyin
lehinde?
Oktay Vural (İzmir) Aleyhte.
Engin Altay (Sinop) Yahu, açmadınız daha!
Özgür Özel (Manisa) Aleyhte.
Ben tutanağı okuyorum Sayın Hamzaçebi.
Burada yanlışlık nerede?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Özgür Özel lehte istedi.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan,
tartışmayı açtıktan sonra okumanız lazım.
BAŞKAN Ben de diyorum ki söz sizin,
tartışmayı siz istediniz, sonra 4 partiye birer tane verelim,
diğer 3 partiye de verelim diyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Ama siz daha
tartışmayı açmadınız ki Sayın Başkan.
Tartışmaya açtıktan sonrakileri okuyun lütfen.
BAŞKAN Siz aleyhte istediniz, Sayın
Vuralın talebi var, aleyhte olsun. Sayın Elitaşın
diğer lehte olan
Barış ve Demokrasi Partisine verelim. yani
başka yapabileceğim bir şey varsa onu yapayım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben de aleyhte söz istedim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Usul tartışması
açıyorum.
Sayın Hamzaçebi, buyurun, aleyhte.
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (aa)
bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin işleme
alınmasının ve Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Sadık Yakutun tutumunun İç Tüzüke uygun olup
olmadığı hakkında
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Değerli milletvekilleri, öncelikle
şunu ifade edeyim: Bu usul tartışması Sayın
Başkanın yönetim usulüyle ilgilidir, daha önergeye gelmedik. Kendisi
öyle ifade ediyor: Önerge okunduktan sonra, Anayasaya
aykırılık veya diğer iddiaları ileri sürebilirsiniz.
Ben Sayın Başkanın yönetim usulüyle ilgili
yanlışlığı dile getirmek üzere usul
tartışması açıyorum.
Sayın
Başkan, önce şunu hatırlatmak istiyorum: Bu Meclisi, bu Genel
Kurulu diğer Meclis başkan vekilleri de yönetiyor. Ben, Cumhuriyet
Halk Partisinin Grup Başkan Vekili olarak sadece ve sadece sizin
yönettiğiniz oturumlarda sorun yaşıyorum. Sayın Mehmet
Sağlamda yaşamıyorum, Sayın Meral Akşenerde
yaşamıyorum, Sayın Güldal Mumcuda yaşamıyorum. Bir
önceki Parlamento döneminde, yine Adalet ve Kalkınma Partisinden bu Genel
Kurulu yöneten çok değerli Meclis başkan vekilleri vardı,
hiçbirisinde sorun yaşamadım ama nedense, sizinle devamlı bir
sorun yaşıyorum.
Örnek veriyorum:
Ben, oradan konuşuyorum, Ana Muhalefet Partisinin Grup Başkan
Vekiliyim, daha cümlelerimi bitirmeden, siz benim cümlemi kesiyorsunuz, otorite
sağlamak adına yanlış bir davranışta
bulunuyorsunuz. Otorite, karşıdakinin sesini kesmekle sağlanmaz.
Otorite, İç Tüzüke, kurallara, yasalara uygun olarak davranmakla,
gerektiğinde karşı tarafı tolere etmekle
sağlanır. Bunu herkes başarabiliyor burada ama üzülerek ifade
ediyorum, beni bunu ifade etmeye mecbur bıraktınız, siz bunu
sağlayamıyorsunuz. Devamlı konuşmamı kesiyorsunuz,
kestikçe konuşma uzuyor, tartışma uzuyor. Belki tolere etseniz,
sabırlı olsanız daha doğrusu, birkaç dakika daha karşınızdaki
insan konuşsa sorunlar çözülecek. Ama sanki otoriteyi
karşınızdaki insanın sesini keserek
sağlayacakmış gibi bir anlayışla
davrandığınız için maalesef sorunlar çözülmüyor, katmerli
bir şekilde büyüyor, bu da bu Parlamentoda gerginliğe yol
açıyor.
Burada, bir
gerginliğe neden oldunuz dün, daha doğrusu, İç Tüzüke aykırı
davranmak suretiyle, İç Tüzükü çiğnemek suretiyle hukuksuz bir
işlem yaptınız. Daha önce, yine burada bir hukuksuzluğa
imza attınız, bunu siz gayet iyi biliyorsunuz. Benle ilgili daha
farklı örnekler de verebilirim ama burada zamanımız müsait
değil, vermeyeceğim. O örneklerin ne olduğunu da siz gayet iyi
biliyorsunuz.
Sayın
Başkan, lütfen bu yönetim usulüne ve üslubuna son verin. Burada doğru
dürüst bir yasa görüşmesi yapacak isek, herkes görüşlerini özgürce
ifade edebilecek ise siz buna müsaade edeceksiniz İç Tüzükü uygulamak
suretiyle, kimsenin hakkını yememek suretiyle sizi adalete ve İç
Tüzüke uymaya davet ediyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Tutumum
hakkında lehte söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tartıştığımız
konu, bizim verdiğimiz bir önergenin, yeni madde ihdası etmekle
ilgili önergenin Başkanlığın yaptığı
açıklama doğrultusundaki değerlendirme. Başkanlık
açıklamasını yaptı, İç Tüzük 87nci madde:
Görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde
bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir
maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açılır.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Tartıştığımız konu bu değil
Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Verilmiş. Başkan okudu, dedi ki: Böyle
böyle yeni bir madde ihdası yapıyorum. Madde ihdası konusunda
eğer komisyonda salt çoğunluk varsa görüşmelere
başlayacağız. Nasıl görüşmelere
başlayacağız? Kanun maddesinin görüşülmesiyle ilgili konuya
bakacağız.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Efendim, bunu tartışmıyoruz. Usul
tartışmasının konusu bu değil.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, madem
İç Tüzüke herkesi uymaya davet ediyoruz, İç Tüzükün 60ncı
maddesinin birinci cümlesini okuyorum: Adını önceden kaydettirmeyen
veya oturum sırasında Başkandan söz almayan hiç kimse
konuşamaz. Ama maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisinde ayağa kalkan
herkes Benim sözümü kesemezsiniz, beni dinlemek zorundasınız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sen öyle yapıyorsun. İki de bir çıkıyorsun
oraya, konuşuyorsun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, İç Tüzüke
uyacaksak, İç Tüzükün 60ncı maddesinin birinci fıkrasına
bakın Adını önceden kaydettirmeyen veya oturum
sırasında Başkandan söz almayan hiç kimse konuşamaz.
60ıncı madde de bir usul var: Konuşmalar sırasında
çok kısa bir sözü olduğunu ifade eden birisi varsa orada sisteme
girerek söz isteme tuşuna basar, Başkan da Buyurun sayın
milletvekili, konuyla ilgili kısa bir açıklamanız mı var?
der ve bu da kısa bir açıklama yapma hakkını doğurur ama
şu anda yaptığımız iş, Anayasaya
aykırılık önergeleriyle ilgili değerlendirme imkânı
komisyon eğer orada varsa, Anayasaya aykırı olarak görmüyorsa
komisyon zaten çoğunluğuyla oraya oturmaz. Şu anda komisyon
çoğunluğuyla oraya oturduysa yeni bir madde ihdası olarak
değerlendirilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı veya herhangi bir milletvekilinin
görüşmeler sırasında yapabileceği tek şey, 84üncü
madde gereğince, bu metnin Anayasaya aykırı olduğunu iddia
eden önergesini vermektir. 84üncü maddeye göre, kanun tasarı ve
teklifinin görüşmeleri sırasında Anayasaya
aykırılık önergeleri her şeyden önce konuşulur, her
şeyden önce değerlendirilir. Eğer bununla ilgili Genel Kurulda,
Anayasaya aykırılığı şeklinde
başkaları tarafından verilen iddia kabul ediliyorsa zaten
Anayasa aykırı olduğu tartışılmış olur
ama Türkiye Büyük Millet Meclisi görüşmeler sırasında
iddialarıyla Anayasa Mahkemesinin yerine kendisini koyamaz. Şu anda
muhalefetin istediği, Başkanlık Divanının kendisini
Anayasa Mahkemesi yerine koyarak bunun görüşülmemesidir. Eğer her
şeyi biz burada Anayasaya aykırı veya değil diye
değerlendirirsek...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) -
Anayasa Mahkemesine gidecek bir şey kalmaz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ya Anayasaya aykırı kanun yapamazsınız ki
zaten.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - O
zamanda, eğer bu teklif, bu madde Anayasaya aykırı olarak
değerlendirilirse, yol Anayasa Mahkemesi yoludur. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Anayasa Mahkemesi, senin burada bilmeden yaptığın
hatayı iptal ediyor, bilerek yaptığını değil.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
Tutumum aleyhinde
söz isteyen Oktay Vural, İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, bu tartışmalar aslında yanlış
iliklenmiş bir düğmenin neticesi. Gerçekten bu yasama, bu tür
önergeler yani milletin hakkını, hukukunu
Burada sizler parmak
kaldıracaksınız, biz de değerlendiriyoruz tabii ama böyle bir
usulle yasama yapılmaz, hukuk yani böyle oluşmaz. Gerçekten
düşüneceğiz ilgili taraflarla ama gece yarısı
önergeleriyle, hele Komisyonda çıkarılmış bir önergeyi
Komisyona getirmek
Komisyon olarak sizin orada oturmamanız lazım .
Ya, biz bu önergeyi zaten çıkardık, bu öneriyi zaten teklif metninden
çıkardık. Şimdi, Komisyonda bu iradeniz varken bunun tekrar
eklenmesini burada istemeniz zaten yanlış. O bakımdan, bu son
derece yanlış. Sizin Komisyon raporuna sadık olmanız
gerekiyor, Komisyon metnine sadık olmanız gerekiyor. Orada
çıkardığınıza göre, komisyon diyor ki: Ben bunu
istemiyorum. İstemediğiniz şeyi şimdi burada istemeniz
doğru bir şey değil, doğru bir davranış değil,
kabul edilebilir değil.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Genel Kurul iradesi.
OKTAY VURAL
(Devamla) Orada oturmayacaklar. Genel kurul, teklifle olur tabii ama orada
komisyon metnine -dikkat ederseniz- katılmayla ilgili hususları bile
Çoğunluğu olmadığı zaman takdire
bırakıyorum. diyor. Çünkü komisyon metnine sadık olması
gerekir. Dolayısıyla, Komisyon metninden
çıkardığınız bir iradeyi burada tekrar koymanız,
bizatihi, sizin bu konuda
Yani bu Komisyonun bu davranışı kabul
edilemez.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Ya o yanlış ya bu yanlış!
OKTAY VURAL
(Devamla) Diğer taraftan, Sayın Başkan, aslında
tutumunuzla ilgili, tabii, bir baskı var yani açıkçası bunu
ifade etmemiz lazım. Sayın Başkan bazı oylamalarda iktidar
partisinin şeyine rağmen neticeyi ortaya koydu ama bir grup
başkan vekili bir itirazını yaparken bir an önce bunu devreye sokmak
Baskıdan kurtulmak lazım, biraz daha sakince düşünmek
lazım.
Bu bakımdan,
bu gelen teklif yani bu madde Görüşülmekte olan tasarı veya teklife
konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklifle çok
yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
Şimdi, bunun neyle ilgisi var,
bu maddenin neyle ilgisi var, neyle ilgisi var?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) 6004ün 10uncu maddesi.
OKTAY VURAL
(Devamla) Ya, kanunla ilgisi var ama neyle ilgisi var? Kanunda var ama
maddeyle, maddenin bununla
Yani silsileyle bir başka maddede
değerlendirilmiş, onunla ilgisi, illiyet bağı olmuyor,
illiyet bağı yok. Burada illiyet bağı olmayan bir maddeyi
görüşmek mümkün değildir. Burada diyor ki: İlliyet bağını
arayacaksın.
teklif ile çok yakın ilgisi bulunan
İlliyet
bağı yok. İlliyet bağı olmayan bir teklifi, bir
öneriyi burada görüşmek mümkün değil. İki noktadan; birincisi
orada Komisyonun reddettiği, çıkardığı bir metnin
tekrar konulması için Komisyon orada bulunamaz, Katılıyorum.
diyemez. İkincisi de, biraz önce ifade ettim, alakalı değil ama
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL
(Devamla) -
bu tartışma sizin tutumunuzla ilgili. Biraz daha sakince
değerlendirerek, mümkün olduğunca bu konularda grupların
görüşlerini alma imkânı tanımak bence daha uygun olurdu. Bu
bakımdan tutumunuzun bu yönüyle aleyhinde söz istedim.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Evet, tutumum
lehinde söz isteyen, İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Kerhen lehinde Sayın Başkan, kerhen lehinde.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kendisi açıklasın.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Adam lehinde mi konuşacak!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Usul olarak lehinde
olmakla birlikte tutumunuzun aleyhinde konuşacağım.
Dünden beri
aslında burada İç Tüzüke aykırı pek çok şey
yapılıyor. İç Tüzükün 87nci maddesi açık aslında,
burada net olarak vurgulanmış. Örneğin, dün TMMOBla ilgili
tartışma yaratan, bugün kamuoyunda pek çok tepki uyandıran
önergede de yine aynı durum vardı.
87nci maddede
şöyle söylüyor: Görüşülmekte olan tasarı veya teklifin konusu
olmayan sair kanunlarda ek ve değişiklik getiren yeni bir kanun
teklifi niteliğindeki değişiklik önergeleri işleme
konulmaz. çok açık ve net.
Şimdi, İç
Tüzüke aykırı bir teklifi, önergeyi siz burada görüşmeye
açamazsınız. Yani, bu İç Tüzük
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sonraki imzada açılıyor ama Sayın
Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Devamla)
hem Başkanlık Divanı açısından
hem de bütün milletvekilleri açısından bağlayıcıysa
buna tabi olmak zorundasınız. Pek çok eksikliği var, pek çok
yetmezliği var. Şu anda yenisi yapılmak üzere
çalışmalar yapılıyor ama yenisi çıkıncaya kadar
hepimiz buna bağlı olarak çalışmak zorundayız.
Şimdi,
siyaseten de yanlış şeyler yapıyorsunuz. Bakın, dün bu
TMMOBla ilgili yapmış olduğunuz düzenleme Komisyon gündeminde
tartışılmadı, sivil toplum alanları bu getirmiş
olduğunuz önergeden haberdar değil, Genel Kurulda bir
tartışma yapılmadı, muhalefetle bir ortaklaşma zemini
aranmadı. Son dakika çalımı şeklinde, muhalefetin de
dikkatinin dağıldığı günün sonunda böyle bir şeyi
getirip bu kadar tartışma açmanız son derece yersiz ve etik
açıdan da uygun değil. Şimdiki önergede de aynı durum söz
konusu yani bu önergenin içeriği eğer alt komisyonda
reddedilmişse tekrar buraya önerge şeklinde getirmeniz doğru
değil. O Komisyonun oradaki iradesiyle çelişen bir durum var.
Dolayısıyla, sizin AK PARTİ Grubu olarak sosyal taraflarla,
muhalefetle ortaklaşma gibi bir derdinizin olması lazım. Bütün
toplumu ilgilendiren konularda komisyonlarda yeterli
tartışmaların yapılarak bazı konuların o
şekilde Genel Kurula taşınması gibi bir derdinizin
olması gerekiyor.
Bilemiyorum tabii,
bir haftadır niye hep aynı Meclis Başkan Vekili yönetiyor, onu
da anlamış değilim. Tabii, bu kadar uzun çalışma
süresi, saati de muhtemeldir ki kendisinde de bir performans
düşüklüğü yaratıyor. Bundan dolayı, Sayın Başkan
da bu İç Tüzüke aykırı önergelerin görüşülmemesi hususunda
yeterli bir inisiyatifi, iradeyi ortaya koyamıyor. Dolayısıyla,
biz bu tutumun aleyhinde olduğumuzu buradan belirtmek istiyoruz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, efendim, bir konuyu
düzeltmek için açıklama yapmak istiyorum.
Sayın Baluken
konuşmasında, dün Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği
önergesiyle ilgili olarak, yanlış duymadıysam, Önerge Genel
Kurulda muhalefetin dikkatinin dağıldığı bir anda
geçti. gibi bir değerlendirme yaptı.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Genel Kurulun
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tam tersi, dünkü önerge, Cumhuriyet Halk
Partisinin başlattığı mücadele sonucu -yine Milliyetçi
Hareket Partisi buradaydı- yaklaşık üç buçuk saat süren bir
görüşmeye konu oldu. Sanıyorum, Barış ve Demokrasi
Partisinden
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Getirilme zamanlaması açısından söyledim ben.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul)
kimse olmadığı için burada,
fark etmemiş olabilir Sayın Baluken bunu. Cumhuriyet Halk Partisi bu
önergenin gayet bilincindeydi ve çok güzel mücadele etmiştir Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu. Bunu Genel Kurulun dikkatine sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, ben de bir hususu belirtmek
istiyorum.
BAŞKAN
Anlaşıldı konu Sayın Baluken, lütfen
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Şöyle ki yani ben bunu muhalefet yeterli düzeyde bir
tartışma yaratmadı şeklinde söylemedim, getirme
zamanlaması olarak bunu eleştirdim. Nitekim, bugün de Barış
ve Demokrasi Partisi olarak bizler de hem ilgili bakanlarla hem Meclis
Başkanıyla hem de grup başkan vekilleriyle bu yapılan
yanlışın düzeltilmesi hususunda üstün bir gayret içerisinde
olmaya çalıştık. Dolayısıyla, Sayın Grup
Başkan Vekili yanlış anladı.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun
Teklifine yeni bir madde ihdas edilmesine ilişkin olarak verilen
önergenin Başkanlıkça işleme alınmasına ilişkin,
Anayasaya ve İç ve Tüzükün 87nci maddesine aykırı ileri
olduğu sürülmüş ve bu konuda usul tartışması
açılmıştı.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bu nedenle
açmadık usul tartışmasını, hayır. Lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu nedenle değil, tutumunuzla ilgili açıldı
efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır, bu nedenle açılmadı usul
tartışması.
BAŞKAN Tamam
efendim, o zaman tutumumda herhangi bir değişiklik yok
anlattığınız konularla ilgili.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, tutumunuzla ilgili.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Tutumunuzla ilgili efendim. Bakın ama, yanlış bilgi veriyorsunuz
şimdi. Bu nedenle bir tartışma açmadık.
BAŞKAN Çıkan konuşmacıların
tutanaklarını getirelim isterseniz; Sayın Elitaşın,
Sayın Balukenin, Sayın Vuralın.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sizin tutumuzla ilgili.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, bakın
OKTAY VURAL (İzmir) Ben sonuçta da söyledim, sizin
tutumunuzla ilgili olarak ifade ettim. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Anlaşıldı efendim, tamam,
tutumumla ilgili.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, görüşülmeye yer olup olmaması zaten konu
BAŞKAN Evet, görüşümde herhangi bir
değişiklik yok sayın milletvekilleri.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yeni madde
ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan
tasarı ve teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak
tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşmeye açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Çok yakın ilgisi var
hakikaten bunun Sayın Başkan!
BAŞKAN - İç Tüzükün 91inci maddesine göre, Yeni bir madde
olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır
ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu nedenle, önergeyi
okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla,
21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşmeye
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi okutuyorum
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
şimdi çok yakın ilgisi olduğunu söylediniz. Bu ilgiyi bize
iletir misiniz, ne ilgisi?
BAŞKAN Efendim, daha önce Komisyonda
görüşülüp
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim?
BAŞKAN Daha önce Komisyonda görüşülüp geri
çekilmesi ve burada da ilgili yasadan
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, çekildiğine
göre
Çekilmiş, o önemli değil. Genel Kurulla ilgili, birincisi,
İlgisi var. dediniz. Sizden istirhamım, bu ilgiyi, bu illiyeti nasıl kurduğunuzu
açıklayın. Yani ilgisi var demeniz kâfi değil, ilgiyi
aramanız ve bunu da ifade etmeniz gerekir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, zaten gerekçede var.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, gerekçede var bu zaten.
OKTAY VURAL (İzmir) Şunu
söyleyin, deyin ki
BAŞKAN Komisyonda görüşülen
bir konu efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim,
ilgisini aramak zorunda olan sizsiniz, yani ilgiyi arayacak olan ben
değilim. İşleme koyan sizsiniz, diyeceksiniz ki bununla ilgili!
Bu 12nci madde meslek memurlarının istihdamıyla ilgilidir,
dolayısıyla teklifte yer alan hususla ilgilidir.
BAŞKAN Komisyon
Başkanına söz verelim, dinleyelim Komisyon Başkanını.
OKTAY VURAL (İzmir) - Bunu siz
tayin edeceksiniz, siz söyleyeceksiniz efendim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Komisyona bu konuda söz veriyor.
BAŞKAN Komisyon
Başkanını dinleyelim, evet.
OKTAY VURAL (İzmir)
İşleme almak sizindir, işleme alma yetkisi Komisyonun
değil.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Ama sizi dinlediği gibi Komisyonu da dinlemesi gerekiyor.
BAŞKAN Bir saniye
7/7/2010 tarihli ve 6004
sayılı Dışişleri Bakanlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 10uncu maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet
Meslek
memurlarıyla ilgili o. Meslek memurlarıyla ilgili mi bu? Değil.
BAŞKAN Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
efendim, bu da aynı konuyla ilgili, evet.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, ama
meslek
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, 10uncu madde
BAŞKAN Şimdiye kadar da
uygulama bu yönde efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, bu sadece meslek memurlarıyla ilgili. Bunları
yapmanız doğru değil.
Sayın Başkan, bir de
BAŞKAN Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
OKTAY VURAL (İzmir) Bir dakika
Sayın Başkan
Bir dakika Sayın Başkan
BAŞKAN Lütfen yani
Görüşülmekte olan 478 S.
Sayılı Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan
Sayın Başkan, bir dakika
Sayın Başkan
BAŞKAN Lütfen Sayın Vural
ya
Önergeyi okutuyorum, yapacağım bir şey yok.
(aa) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bendin eklenmesini ve diğer bentlerin teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, ben yerimden bir söz istemiştim. Niye bakmıyorsunuz
şeye?
BAŞKAN Önerge üzerinde
görüşlerinizi belirtirsiniz.
Nurettin Canikli Recep Özel Ramazan
Can
Giresun Isparta Kırıkkale
Oğuz Kağan Köksal Ercan Candan
Kırıkkale Zonguldak
bb)
6004 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin ikinci
fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve üçüncü fıkrasının (a) bendine
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
d) 657 sayılı Kanunun 59 uncu
maddesi çerçevesinde büyükelçi olarak atananlardan Bakanlığa veya
diğer kamu kurum ve kuruluşlarına mensup olanlar ile
açıktan atananlar, merkeze döndüklerinde, Bakanlıkta
çalışabilirler, Bakanlıktaki görevleri süresince büyükelçi
unvanını kullanmaya devam ederler ve Bakanlıkta yönetici
kadrolarına atanma dâhil meslek mensubu olanlar arasından
büyükelçiliğe atananlarla aynı hükümlere tâbi olur ve aynı
haklardan yararlanırlar.
657 sayılı Kanunun 59 uncu
maddesi çerçevesinde daimi temsilci olarak atananlardan Bakanlığa
veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına mensup olanlar ile
açıktan atananlar, merkeze döndüklerinde, Bakanlıkta
çalışabilirler, Bakanlıktaki görevleri süresince büyükelçi
unvanını kullanmaya devam ederler ve Bakanlıkta yönetici
kadrolarına atanma dâhil meslek mensubu olanlar arasından daimi
temsilciliğe atananlarla aynı hükümlere tâbi olur ve aynı
haklardan yararlanırlar. "
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılıyor mu?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın
Başkan
AYTUĞ ATICI (Mersin) Özellikle
görmüyorsunuz Sayın Başkan sanki ya, mahsus bakmıyorsunuz ya! Germeyin
lütfen!
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (aa) bendinden sonra
yeni bir madde ihdasına dair önergenin Anayasaya ve İç Tüzüke uygun
olmadığına ilişkin tekraren açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, biraz önce oturumu yönetmeyle ilgili
tutumunuz hakkında usul tartışması açmıştım.
Şimdi, bu madde, okuduğunuz önergenin içeriği nedeniyle bir
konuyu dikkatinize sunacağım. İç Tüzükü lütfen çiğnemeyin.
İç Tüzükün 87nci maddesi, görüşülmekte olan tasarı veya
teklifle ilgisi bulanmayan herhangi bir önergenin nasıl işleme
alınacağını düzenlemektedir.
Şimdi, bakın,
görüştüğümüz teklif Dışişleri Bakanlığı
Teşkilat Kanununda bir değişikliği önermekle birlikte,
gerçekte 657 sayılı Kanunu ve Anayasanın 128inci maddesinde
devlet memurlarıyla ilgili olarak konulmuş olan bir ilkeyi ihlal
etmektedir. Anayasa da bir yasadır sonuçta. Anayasamızın
128inci maddesine göre, devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve
diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre
yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve
sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.
Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları,
görev ve yetkileri kanunla düzenlenir. Bunu düzenleyen kanun, 657
sayılı Devlet Memurları Kanunudur. Devlet Memurları
Kanunu, Dışişleri meslek memurları da dâhil olmak üzere,
tüm memurların memuriyete nasıl gireceğini düzenlemektedir.
Türkiye'de devlet memuriyetine giriş daima sınavladır, sınavsız
herhangi bir şekilde memuriyete giriş yoktur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 657/59u okursanız
var Sayın Başkan orada.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şimdi, efendim, birileri laf atıyor ama onlara ben 657
sayılı Kanunu okumalarını tavsiye ediyorum. Eğer
biraz bilgileri yok ise ben kendilerine yardımcı olabilirim.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
İstisnai memurluklar başlıklı bir maddesi vardır.
Örneğin, büyükelçilik istisnai memuriyettir. Bir hükûmet devlet memuru
olmayan bir kişiyi büyükelçi tayin edebilir, bu onun kendi yetki
alanındadır. Bir iş adamını bir başka ülkeye
büyükelçi tayin edebilir, onun oradaki o hizmeti çok daha iyi
yürütebileceği kanaatine sahip olabilir, bu doğaldır. Onu oraya
tayin eder ama döndükten sonra onun görevi sona erer; kural budur. Bu madde,
döndükten sonra bu kişinin devlet memuriyetine devam etmesini
sağlamak suretiyle 657 sayılı Kanunun getirmiş olduğu
sınav ilkesini, yarışma sınavı ilkesini bertaraf
etmektedir. Bu nedenle, 657 sayılı Kanunda istisna yaratan bir
düzenlemedir. Bu düzenlemenin 657 sayılı Kanunda yapılması
gerekir. 657 sayılı Kanunla ilgili bir değişiklik burada
yoktur, Dışişleri Bakanlığı Teşkilat Kanunu
bunun yeri değildir. Dolayısıyla, İç Tüzükün 87nci
maddesine açık aykırılık teşkil etmektedir, Anayasaya
aykırılık oluşturmaktadır, bu önergeyi işleme
koyamazsınız.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN Madde 8de 14/7/1965 tarihli ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinde
diye
devam ediyor. Burada 657 sayılı Kanunda da yani bu şeyde de
değişiklik var.
KAMER GENÇ (Tunceli) O memuriyete atanma ya, memuriyete
atanma. Bunun memuriyete atanmayla ilgisi yok ki.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bu görüştüğümüz madde 6004 sayılı
Kanunla ilgili bir değişiklik.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır efendim,
6004 sayılı Kanunla ilgili değişiklik
BAŞKAN Efendim,
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, bu önerge 6004 sayılı Kanunla ilgili değil mi?
Ayrıca ifade ettim, Anayasanın 128inci maddesi hükmü bertaraf
edilmektedir, bunu işleme koyamazsınız.
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) Zabıtlara geçti,
tamam.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu önergeyi işleme
koyamazsınız.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Salt çoğunlukla
katıldığı için önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Şahsım adına.
RECEP ÖZEL (Isparta) Şahsım adına.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, usul tartışması
açıyoruz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Usul tartışması açıyoruz,
usul tartışması
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, yanlış işlem
yaptınız
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Usul tartışması açıyoruz
Sayın Başkan.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Lehte.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Lehte.
BAŞKAN Madde
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Osman Korutürk,
İstanbul Milletvekili.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, usul
tartışması açıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, maddeye geçtim efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Usul tartışması geçti Sayın
Başkan, neyin usul tartışması?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, usul tartışması
açıyoruz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, buna
hakkınız yok!
BAŞKAN Madde
üzerinde görüşlerinizi belirtirsiniz efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, usul tartışması
açıyoruz. Aleyhte
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, ne usulü var burada? Madde
görüşmelerine geçtik.
BAŞKAN
Sayın Korutürk
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, usul tartışması
açıyoruz.
BAŞKAN
Efendim, neyin usul tartışmasını açıyoruz?
Konuştuk.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Buna hakkınız yok Sayın
Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, açmak durumundasınız.
BAŞKAN Madde
üzerinde görüşme açtım efendim ben.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır efendim, açmak durumundasınız. Böyle bir
şey olmaz canım ya! Nedir bu ya? Böyle bir şey olabilir mi
Sayın Başkan?
BAŞKAN
Nasıl bir şey olacak yani Sayın Vural, zorla mı şey
yapılacak yani?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, usul
tartışması geçmiştir.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, kendi keyfinize göre,
canınızın istediği gibi oturumu yönetemezsiniz!
OKTAY VURAL
(İzmir) Açacaksınız! Açacaksınız efendim, öyle bir
şey olur mu ya?
BAŞKAN
Şimdiye kadar nasıl görüşülüyorsa
OKTAY VURAL
(İzmir) Açacaksınız! Önergeyi işleme almayla ilgili
açacaksınız efendim!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, talimat veremez.
BAŞKAN
Vallahi, bu seslerinizi yükseltmekle olacak bir hadise değil yani, onu
söyleyeyim. Zorla bir şey de olmaz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Açacaksınız! Böyle şey olmaz!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, usul
tartışmasını açmak zorundasınız!
AYTUĞ ATICI (Mersin) İç Tüzük sizi
bağlar, kendinizi İç Tüzükün üstünde göremezsiniz!
BAŞKAN -
Farklı bir şey yapmıyorum, ben şimdiye kadar uygulamalar
neyse onu yapıyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, siz oraya darbe yapmak için
görevlendirilmediniz!
BAŞKAN
Efendim, 10 defa usul tartışması açılmaz. Usul
tartışması açtık, usul tartışması
sırasında her partiye
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, açacaksınız! Komisyonun
yaptığı bu işlem usule aykırıdır.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, usul
tartışmasını açmak zorundasınız. 63üncü madde
açık, takdir hakkınız yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bunu size birileri dayatıyorsa o dayatmaya Hayır.
deyin! Birileri dayatıyorsa o dayatmaya Hayır. deyin! Usul
tartışması açacaksınız!
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, merak etmeyin, biz sizi koruruz!
BAŞKAN
Sayın Vural, bütün bu söylediklerinizi iktidar partisinin grubuna
söyleyebilirsiniz. Ben burada şimdiye
OKTAY VURAL
(İzmir) Size söylüyorum!
BAŞKAN
Hayır, hayır efendim, söyleme hakkınız yok.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, tutumunuzla ilgili
usul tartışması açıyoruz!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) - Siz gruplarla yöneteceksiniz, İç Tüzükü ihlal edemezsiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, madde görüşmelerine
başladık, artık usul tartışması olmaz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, usul tartışması
açıyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, usul tartışması
istiyorlar.
KAMER GENÇ
(Tunceli) 63üncü maddeye göre, usul tartışması açmak
zorundasınız.
BAŞKAN
Sayın Korutürk, buyurun lütfen.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, 63üncü maddeye göre,
usul tartışması açıp açmamak sizin takdirinizde değil.
BAŞKAN
Efendim, usul tartışmasını yaptık, söyleyeceklerinizi
söylediniz. Her usul tartışmasının arkasından yeni bir
usul tartışması mı açacağız?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Siz talebi yerine getirmek
zorundasınız.
BAŞKAN
Lütfen ama
Sonra, yerlerinizden söz verdim yani
Bir saatten bu tarafa bu
konuyu konuşuyoruz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, sizin buna
hakkınız yok, 63üncü madde açık.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, buna hakkınız yok!
BAŞKAN Neye
hakkım yok Sayın Vural?
OKTAY VURAL
(İzmir) Yok sizin hakkınız!
BAŞKAN Usul
tartışması istenildi ve açtım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ne ile ilgili açtın?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu, başka bir şey.
OKTAY VURAL
(İzmir) Tutumunuzla ilgili açtınız, tutumunuzla ilgili.
BAŞKAN Neyle
ilgili açtım? Her şeyi söylediniz, tutanakları getirtebilirim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Şu anda katılımla ilgili yaptığı
işlemden dolayı, katılmayla ilgili ben usul
tartışması açıyorum.
BAŞKAN Daha
önce de görüşlerimizi belirttik.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, görüşmelere
başladık, şu anda görüşmeler devam ediyor.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, usul
tartışmasını açmak zorundasınız.
BAŞKAN Madde
üzerinde görüşme başladı efendim.
Sayın
Korutürk, buyurun lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Usul tartışmasını açmak
zorundasınız.
BAŞKAN
Sayın Korutürk, sizden sonraki konuşmacıya söz veririm eğer
gelmezseniz. Lütfen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bakın, usul
tartışmasını açmak zorundasınız.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, hakkımızı delmeye
hakkınız yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yazıklar olsun!
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Her zaman gerginlik yaratıyorsunuz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Vallahi yazıklar olsun!
ÜLKER CAN
(Eskişehir) Biraz önce yaptık ya usulle ilgili.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Kafanıza göre Meclisi yönetemezsiniz!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Usul tartışmasını açmak
zorundasınız.
BAŞKAN Madde
üzerinde söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar; CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) Beş dakika sonra gitsen ne olacak! On dakika sonra gitsen
ne olacak!
BAŞKAN
Lütfen, Sayın Vural
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
AK PARTİ GRUBU
ADINA MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri
(CHP ve MHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar, gürültüler)
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Buna hakkınız yok!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Siz dinlemediniz bizi
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinin
İçtüzüğüne
(CHP ve MHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Eline İç Tüzükü alıp çıkıyorsun, İç
Tüzükten ne anlarsın sen! Kafana göre konuşuyorsun!
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Ayıp, ayıp! Utanın be, utanın!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Oturuma ara verin Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekilinin uygulamalarına karşı darbe niteliğinde bir
girişim içindeler. (CHP ve MHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Bakın,
değerli milletvekilleri, değiştirmeye
çalıştığımız düzenleme, 6004 sayılı
Kanunun 10uncu maddesinde yaptığımız düzenleme
doğrultusunda 12nci maddeye ilave ettiğimiz bir düzenlemedir. (CHP
ve MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, tokmakla vurmaya devam edin. Sayın
Başkan, çekiçle bize yardımcı olun! Vurun, vurun!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bununla ilgili, 657 sayılı Kanunun
59uncu maddesi istisnai kadroları düzenlemiştir. 59uncu maddedeki
istisnai kadrolar nelerdir? İstisnai kadrolar: Başbakanlık özel
kalem müdürlükleri, bakanlıklar özel kalem müdürlükleri, valilikler,
büyükelçilikler ve yabancı misyon temsilciliğinde olan kişiler
657 sayılı Kanunun 59uncu maddesi çerçevesinde
değerlendirilmektedir. (CHP ve MHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Bravo, hâlâ devam ettiriyorsun be! Hâlâ devam ettiriyorsun,
yazıklar olsun!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Burada yapılan iş, bugüne kadar kimler
büyükelçi
(CHP ve MHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar, gürültüler)
Tekrar ifade
ediyorum: Cumhuriyet Halk Partisi döneminde
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar; CHP ve MHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Kayış koptu, kayış! Kayışı
kopardınız Sayın Başkan!
OKTAY VURAL
(İzmir) Böyle bir rezalet olmaz ya! Bir usul
tartışmasından bile kaçıyorlar!
ERKAN AKÇAY
(Manisa)- Ayıp be!
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Şu Meclisi ne hâle getirdiniz! Ağlanacak hâlinize
gülüyorsunuz!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Mecliste muhalefet de var!
Kapanma Saati: 01.42
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 01.48
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı
Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Altay
Teklifin 73üncü
maddesinin (aa) bendinden sonra yeni madde olarak görüşme açılan
önerge üzerinde Sayın Elitaş konuşmuştu.
Buyurun Sayın
Altay.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Sinop Milletvekili Engin Altayın, Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun Genel Kurulu yönetme usulüne
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, burada biraz önce Genel Kurulu yönetme
usulünüzle ilgili çok vahim bir olay yaşandı. İki muhalefet
partisinin grup başkan vekili ortada, sıraların önünde
Başkanlık Divanına meram anlatmaya çalışırken siz
Komisyona önergeye katılıp katılmadığını
sordunuz. Daha önce de, gene siz, bir hatip kürsüdeyken işaret
oylaması yaptırdınız. Bunlar Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, geriye dönük, olmuş ve çok olabilen şeyler değildir.
İktidar partisiyle muhalefet partilerinin burada karşılıklı
sataşmaları, didişmeleri normaldir ancak Başkanlık Divanının
muhalefet partisiyle, muhalefet grubuyla âdeta bir didişmeye girmesi
Parlamento tarihimizde sık rastladığımız örneklerden
değildir.
Öte yandan,
Sayın Başkan -bu akşam moda oldu, herkes elinde bir İç
Tüzük aldı, okuyor- size İç Tüzükün 68inci maddesini, lütfen, bir
defa daha okumanızı anımsatırım. Burada çok daha
düşük profilli gürültülerde görüşmeye ara verirken, bütün muhalefetin
gösterdiği bir reaksiyona tepki vermeyerek iktidar partisi hatibinin
konuşmasını inatla sürdürme girişimine destek olmanızı
da tarafsızlığınız bakımından kabul edilemez
buluyorum, tarafsız yönettiğinize inanmıyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hatibi susturmak için yapılan hareket
doğru mu?
ENGİN ALTAY
(Sinop) Öte yandan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 63üncü
maddesine göre, bir grup başkan vekili, velev ki, bırakın grup
başkan vekillerini, herhangi bir sayın milletvekili 63üncü maddeye
göre bir talepte bulunduğu vakit bunu karşılamak
durumundasınız. Hele hele 2 siyasi parti grup başkan vekilinin
talebini karşılamamazlık etmek bu Parlamentonun olumlu iklimini,
atmosferini dinamitlemektir. Tutumunuz hakkında derhâl ve acilen bir usul
tartışması açmak zorundasınız. Aksi takdirde bu
Parlamentonun bana göre, çalışabilmesi mümkün değildir. Zira,
Başkanlık Divanı olarak iki siyasi parti grubuna da hakaret
ettiniz.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Hakaret söz konusu değildir Sayın Altay. Derhâl ve acilen
açıyorum tutumum hakkında.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Lehte
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Lehte
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lehte
BAŞKAN Bir
saniye
ENGİN ALTAY
(Sinop) Aleyhte
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Aleyhte
OKTAY VURAL
(İzmir) Aleyhte
BAŞKAN Bir
saniye efendim, bir saniye
Kim söz istiyor
sizden aleyhte?
ENGİN ALTAY
(Sinop) Doğal olarak ben talep ettim, ben Sayın Akif Hamzaçebiye
devrediyorum.
BAŞKAN
Tamam, Sayın Altay aleyhte.
Sayın Vural?
OKTAY VURAL
(İzmir) Aleyhte...
BAŞKAN
Aleyhte.
Sayın Baluken?
Efendim, İç
Tüzüke uyuyoruz, o da tartışma konusu oluyor.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Tutanaklara bakalım Sayın Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ben lehte istemiştim.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lehte.
Her partiye birer
tane söz veriyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, İç Tüzükte nerede
yazıyor bu!
BAŞKAN Ben
İç Tüzük ihdas ettim Beyefendi.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Hakkaniyet, adalet, insaf, vicdan
ALİ ÖZ
(Mersin) Elitaş mı? Onlar var mı onda?
BAŞKAN Evet,
lehte söz isteyen Sayın Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73üncü maddesinin (aa)
bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin işleme
alınmasının ve Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Sadık Yakutun tutumunun İç Tüzüke uygun olup
olmadığının tekraren görüşülmesi hakkında
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Değerli milletvekillerim, Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili arkadaşımızın burada ifade
ettiği sizi İç Tüzüke davet etmek ama Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki esas olan şey de kürsüye saygıdır. Meclis
Başkan Vekilim çağırmış, gruplardan söz
istemişler. Cumhuriyet Halk Partisinin bu madde ihdasında grubu
olarak sözü herhâlde Meclis Başkan Vekili kendi çıkarmadı. Cumhuriyet
Halk Partisinden birisi gitti, bizim grubumuz adına -ki bunu da yetkili
birisinin söylemesi lazım- şu konuşacak diye beyanda bulundu.
Buna rağmen Bunu görüşemezsiniz. demek, bir kere, abesle
iştigal. Siz oraya gidiyorsunuz, Bu madde ihdası konusunda yeni bir görüşme
açıyorum. diyorsunuz ve bir milletvekilinin ismini veriyorsunuz. Orada
milletvekiliyle herhâlde siz kaşla göz arasında
anlaşmadınız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Beyefendi, önceden gelip aldılar. Önceden
gelip aldılar Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Çağırdınız, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına şu kişi konuşacak. dediniz ve onu
çağırdınız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Hayır, hayır, hayır. Önceden
gelip aldılar.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) O kişi konuşmak için buraya
gelmediğinde diğer sırada olan kimse onu
çağırdınız. Ben de buraya geldim, sizin davetiniz üzerine
geldim.
OSMAN TANEY
KORUTÜRK (İstanbul) Söylediğiniz doğru değil.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ama muhalefet partisine mensup milletvekillerinin,
kürsüdeki konuşmacının kürsüde konuşmaya
başladığı andan itibaren sıralara vurması
herhâlde demokratik bir kural değildir, demokratik bir tavır da
değildir.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Tavır kürsüye değil, tavır Başkanlık
Divanına. Tavır kürsüye değil, tavır Divana; onu sen de
biliyorsun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ama kürsüye çıkmış bir
milletvekilinin burada konuşmasını kesmek
Ben
konuşmamı bitiririm, Meclis Başkanlık Divanıyla ilgili
bir tavrınız varsa onun usul tartışmasını
açarsınız.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) E, açtık zaten, adam açmadığı için
bağırıyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Siz eğer kürsü masuniyeti diyorsanız,
kürsüde özgürlük diyorsanız, bana karşı, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bir üyesine karşı yaptığınız iş
hakarettir, Meclise hakarettir. Burada, ki daha önceki bir meclis başkan
vekilinin yaptığı konuşmada ben usul
tartışması açmama rağmen -ismini de söylüyorum, Sayın
Mumcu- Cumhuriyet Halk Partisinden bir milletvekilini buraya
çağırdı. Usul tartışması açmama rağmen siz o
sıralardan bağırdınız, dediniz ki: Saygı
gösterin. Oraya gelen, kürsüye gelen milletvekilinin -usul
tartışması açmama rağmen- konuşması bittikten
sonra bunu yapın. dediniz. Çifte standart demokraside olmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY
(Sinop) 2 mevkidaşın buradayken senin kürsüye gitmen hatadır. 2
mevkidaşın buradaydı senin; senin o kürsüye gitmen
yanlış.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ben burada kürsüye çıkmışım,
konuşmamı dinlersiniz. Ve altını tekrar çizerek söylüyorum:
Siz bu maddeyle ilgili, eğer madde ihdasına aykırı
olduğunda kararlı ve iddialı olduğunuzu ifade etseydiniz
oraya konuşmacıyı vermezdiniz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Yahu, sana mı soracağız konuşmacı verip
vermemeyi?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Nitekim, oraya giden Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekili arkadaşlarımız şahsı adına söz almak
için müracaatta bulundular. Ellerinde dilekçeyle, şahsı adına
lehte ve aleyhte söz almak için müracaatta bulundular.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Size güvenmediğimiz için tedbir üretiyoruz. Size güvenmiyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Demek ki Cumhuriyet Halk Partisi tüzel
kişiliği, grup başkan vekilliği bu madde ihdasını
kabul etmiş demektir.
OSMAN TANEY
KORUTÜRK (İstanbul) Ne münasebet!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Hiç öyle bir şey yok. Kendi kafasına göre kurallar
uyduruyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Siz bu kabule rağmen daha hâlâ buna
Görüşülemez. diyorsanız farklı bir yaklaşım
içerisindesiniz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Buna AKP tuzağı denir Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Başkanlığın tutumu
doğrudur çünkü görüşmelere başlanmıştır. Devam
etmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen
Akif Hamzaçebi
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bakın, ben şurada yerimden söz
istiyorum. Önünüzdeki ekranda yok mu? 60ıncı maddeye göre, ben,
cihaza girmişim, yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Siz milletvekilini milletvekili kabul etmiyor musunuz?
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bitirsin efendim konuşmasını.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani benden siz
Bakın, demin de yerimden girmişim,
bakın, orada devamlı yanıyor. 60ıncı maddeye göre
-sisteme girmenin anlamı bu- yerimden çok kısa bir söz istiyorum.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Usul tartışması arasında nasıl
söz istiyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Genç, usul tartışması açıyoruz. Usul
tartışmasında iki lehte, iki aleyhte söz verilebilir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, şu anda 60a göre söz
istenmez.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Usul tartışmasıyla ilgisi yok. Hayır, efendim,
usul tartışmasıyla ilgisi yok.
BAŞKAN - Bunun
haricinde söz verilmesi söz konusu değil.
Buyurun Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, ben çıkacağım
ancak Sayın Kamer Gençin 60ıncı maddeye göre ayrıca söz
talebi var.
BAŞKAN
Efendim, usul tartışması
Demin de usul
tartışmasında istedi. Lütfen Sayın Hamzaçebi
(CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Değerli milletvekilleri, Sayın
Başkana önce şunu hatırlatayım: Sayın Engin
Altayın talebi üzerine ona verdiğiniz sözü bana
aktarıyorsanız yine yanlış yapıyorsunuz, yine İç
Tüzükü yanlış
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Altay söyledi. Sayın Altay Ben
Sayın Hamzaçebiye devrediyorum. dedi.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Benim talebimden dolayı açtıysa, hak benim, verdim; ama
Akif Beyin talebinden açtıysa söz Akif Beyin.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın Başkan, lütfen, bakın
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Altay söyledi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Değerli milletvekilleri, biraz önce ben
Biraz
önce usul tartışması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Altay söyledi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Ya, bir dakika Canikli ya, bir dakika
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lütfen, Sayın Altay söyledi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Yahu Canikli, bir dakika
Sayın muavinim, bir
dakika
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ayıp oluyor ama, ayıp oluyor
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bana saygı göster o zaman Sayın Canikli.
Ben sizin konuşmanızı
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ayıp oluyor, lütfen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın Başkan, lütfen süremi baştan
başlatın.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Böyle bir hitap olmaz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Değerli milletvekilleri
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Saygı duy!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Arkadaşlar, izin verecek misiniz
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Böyle bir hitap olmaz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Değerli milletvekilleri, Sayın
Başbakan
FATİH ŞAHİN (Ankara) Lütfen düzeltsin
ifadesini, hitabını düzeltsin; lütfen uyarın kendisini.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın
Caniklinin konuşmalarına ben her zaman değer veririm, dikkatle
dinlerim. Bir hukuk çerçevesinde, espriyle bir ifadede bulundum. Sayın
Canikliyi rencide etmek gibi bir düşünce hiçbir zaman benim aklımdan
geçmez, ne de herhangi bir milletvekilini.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan
bugün bir konuşma yapmış, Herkes halkın tepkisini hesap
etmek zorunda. demiş, iftar yemeğinde, bir yerde konuşmuş.
Sayın Başbakanın konuşmasından sonra da Ankarada
palalı bir vatandaş yine sokaklara çıkmış,
palasını sallayarak dolaşmaya başlamış.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bakalım
kim çıkacak arkasından.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Müftünün yeğeni
olabilir!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Müftünün yeğeni mi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın
Başbakanın her konuşması toplumu gerginliğe
yöneltiyor. Divanda oturan Sayın Meclis Başkan Vekilinin de bu
oturumları her yönetmesi Mecliste kavgaya neden oluyor.
Sayın Başkan, oturuma ara verdiniz,
kararınız usul tartışması açmamaktı. Peki, niye
açtınız şimdi? Yani neden açtınız?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Engin Bey talep
etti usul tartışmasını.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Açacaksanız bu kadar gerginliğe, tartışmaya gerek var
mıydı? Yani acaba Adalet ve Kalkınma Partisinden bir mesaj
mı geldi size? Üzülerek sormak istiyorum.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Hayır, Engin
Bey talep etti, usul tartışması talep etti.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bakın,
biraz önce 2 grup başkan vekili ayakta konuşuyoruz, siz 2 grup
başkan vekilinin talebini bir kenara atarak bir demokrasi
karşıtlığı örneği veriyorsunuz.
Dış politika heveslisi bir insanı bakan
yaptınız, memleketi perişan etti, Türkiye bütün
komşularıyla kavgalı hâle geldi. Suriyeyle
kavgalıyız, Irakla kavgalıyız, Azerbaycanla
dondurulmuş bir ilişkimiz var, diğer ülkelerle
kavgalıyız.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Mısırı da
ekle, Mısırı da.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Şimdi,
bu dış politika heveslisi ama dış politikayı bilmeyen,
yönetemeyen insan Bakanlığı da berbat edecek bir düzenleme
getiriyor, birtakım cep diktatörlerini Bakanlığa alıp
istihdam edecek. Kendisi öyle bir anlayışa sahip olduğu için
kendi yanında birtakım küçük cep diktatörlerini de Bakanlıkta bürokrat
olarak istihdam edecek, Bakanlığı da mahvedecek. Bunu önlemek
istiyoruz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) CHP döneminde 9 tane cep
diktatörü atandı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, düzenleme İç Tüzüke aykırıdır, Sayın
Başkanın tutumu aykırıdır. Ben bugüne kadar
Başkanlık Divanında Adalet ve Kalkınma Partisi adına
bulunmuş olan Meclis başkan vekillerini, Sayın Nevzat Pakdili,
Sayın Cenap Gülpınarı ve diğerlerini şükranla
anıyorum. Kendilerini özlediğimizi ifade ediyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, siz de yoruldunuz vallahi. Siz de
insansınız. Buradan görüyorum yorulduğunuzu. Sağlığınızdan
endişe ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Lehte
söz isteyen Sayın Baluken, Bingöl Milletvekili.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine,
usulen lehinde ama Sayın Başkanın tutumu aleyhinde
konuşacağım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hukuka aykırı ama Sayın Baluken!
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Sayın Başkanın gerçekten, bu akşamki
mevcudu, Meclisi idare etme tutumu son derece Meclisteki tansiyonu yükselten,
gerilimi artıran ve dolayısıyla da
EBU BEKİR
GİZLİGİDER (Nevşehir) 2 kişiyle
buradasınız, konuşuyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Devamla)
son derece yanlış olan bir tutumdur. Deminden
beri, 2 grup başkan vekili ayağa kalkıp söz istiyorlar ama
Sayın Başkan Vekili bu grup başkan vekillerini görmezlikten
geliyor. Böyle bir usul olmaz. Yani, İç Tüzükün 63üncü maddesinde,
usulle ilgili tartışmaların bütün işlerden önce gündeme
alınacağı çok net olarak ifade edilmiş.
Yine, demin,
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç serzenişte bulundu, haklı
olarak serzenişte bulunuyor çünkü yaklaşık yarım saattir
yerinden söz istiyor ama Meclisi idare eden Sayın Başkan görmezlikten
geliyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Neye göre istiyor? Hangi maddeye göre istiyor?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Böyle bir yöntem olmaz.
Bakın, biz,
verilen önergenin mevcut maddeyle ilgisi olup olmadığını
sorduk; ilgisi yoksa bu İç Tüzüke aykırıdır dedik.
Şimdi, Sayın Başkan orada tatmin edici bir açıklama
yapmadan Genel Kurulun bu itirazlarını ikna yoluna başvurmadan
ve buradaki itirazları dikkate almadan
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ben yaptım, oldu!
İDRİS BALUKEN
(Devamla)
hiçbir şey olmamış gibi davranırsa, kusura
bakmayın, bu tarafsız bir tutum olmaz, tarafsız bir yönetim
olmaz. Burada açıktır ki siz, AK PARTİ Grubunun lehinde, AK
PARTİ Grubunun işleyişini bozmayacak şekilde bir tutum
belirlemiş olursunuz. Dolayısıyla, başından beri
yapmış olduğunuz yanlış tutum, yanlış
yönetim tarzı, buradan Meclisin tansiyonunu artırıyor,
milletvekillerinin gerilimlerini artırıyor ve tehlikeli olan bir
yörüngeye doğru bu Meclis tartışmalarını götürüyor.
Buradaki tutumunuz doğru değildir. Bundan sonra da Meclisi idare
ederken her milletvekilini, her grup başkan vekilini dinlemek, taleplerine
cevap vermek zorundasınız. Aksi takdirde tutumunuzun
yanlışlığı hakkında sürekli olarak Meclis Genel
Kurulunda bir gündem işletmiş olursunuz.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen
Oktay Vural, İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu İç
Tüzükte bize tanınan haklarımız var. Dolayısıyla, bu
İç Tüzükteki haklarımızı kullanmamızı tepelerde
oturan birileri engelleyemez, gücü elinde tutan engelleyemez.
O bakımdan
Sayın Başkan, sizin tavrınız, bizi buraya taşıyan
5,5 milyon insanın hakkını, hukukunu korumak için bu kürsülere
gelmiş milletvekillerinin İç Tüzükten kaynaklanan hakkını
korumakla görevli milletvekilleri olarak bir grup başkan vekilinin bu
hakkımızı koruma noktasında ortaya koyduğu tavır
karşısında sizin tutumunuz, oy veren insanlarımıza
hakarettir, Milliyetçi Hareket Partisi iradesine hakarettir. Sizi, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubundan özür dilemeye davet ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından Ooo! sesleri)
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Oldu!
OKTAY VURAL (Devamla)
Ben, burada, İç Tüzükle ilgili, işleme almayla ilgili,
katılımla ilgili bir usul tartışması açarken
görmezlikten gelip benim irademi yok saymanız, bizatihi sizin
meşruiyet dışına çıktığınızı
ortaya koyuyor. Bu tutumunuz gayri meşrudur, hukuki değildir. Size
kim dayatıyorsa bilmiyorum ama biz dayatmaları kabul etmeyiz. Ben
İç Tüzükten kaynaklanan hakkımı kullanıyorum, siz bunu
gasbedemezsiniz. Katılım olmuştur, katılımla ilgili,
buna katılamayacağımıza ilişkin, İç Tüzükten
kaynaklanan hakkımı hangi yetkiyle yok sayıyorsunuz bana söyler
misiniz? Kendinizi ne zannediyorsunuz siz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) İç Tüzükten kaynaklanıyor. 63e
göre diyor ki: Görüşmeye yer olup olmaması...
Gülmeyin öyle!
Gülmeyin! Sırıtma makamı değil orası! (AK PARTİ
sıralarından Ooo! sesleri, gürültüler) Gülmeyin!
BAŞKAN
Lütfen, Sayın Vural
OKTAY VURAL
(Devamla) Sırıtma makamı değil.
BAŞKAN
Terbiyeli ol.
OKTAY VURAL
(Devamla) Gülmeyin.
BAŞKAN Sana
mı danışacağım ben gülmeyi!
OKTAY VURAL
(Devamla) Nasıl gülersiniz?
BAŞKAN Hiç
kimseye danışmam.
OKTAY VURAL
(Devamla) Kime sırıtıyorsunuz siz?
(AK PARTİ
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN
İndir elini!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, bu Meclis Divanına
hakarettir.
OKTAY VURAL
(Devamla) Allah Allah! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Konuştuğuna bak.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Oradan yüce Meclisin Divanına hakaret etme
hakkı yoktur. Provokatörlük yapıyor.
OKTAY VURAL
(Devamla) Gülemezsiniz.
BAŞKAN Öyle
bir hakkın var mı senin?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Provokatörlük yapıyor.
OKTAY VURAL
(Devamla) Gülemezsiniz! İstihzayla gülemezsiniz.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Siz orada provokatörlük yapıyorsunuz, konuşma
yapmıyorsunuz. Oraya provokatörlük yapmak için çıktınız.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Öyle diyemezsin sen! Provokatör sensin!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sen grup başkan vekiline öyle diyemezsin!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Meclisi germek için, sabahtan beri her türlü
provokatörlüğü yapıyorsunuz!
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Ne yapacaksınız? Dövecek misiniz?
BAŞKAN
Gülerim ben, inadına gülüyorum. Ne yapacaksın?
OKTAY VURAL
(Devamla) İstihzayla gülemezsiniz.
BAŞKAN Ne
yapacaksın?
OKTAY VURAL (Devamla)
Evet
BAŞKAN
Gülüyorum ben. Sen mi belirleyeceksin gülüp gülmediğimi?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) 3 defa uyardı, 3 defa!
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Duran adamı oynuyor!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Meclis Divanıyla öyle
konuşamazsınız.
OKTAY VURAL (Devamla)
Susturun
Susturun
BAŞKAN Dön
de sen konuş!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sen provokatörlük yapıyorsun.
OKTAY VURAL
(Devamla) Susturun
Susturun
Susturun
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sizden âlâ provokatör olur mu!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Her türlü keyfîyet var.
BAŞKAN
Sustur. diyemezsin öyle.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Susturulması gereken sensin.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Senin gücün susturmaya yetmez.
ENVER ERDEM
(Elâzığ) Sensin.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sensin susturulması gereken.
ENVER ERDEM
(Elâzığ) Ne demek sensin?
BAŞKAN Sen
mi belirleyeceksin burayı? Sen mi belirleyeceksin? diyorum. Herkes
karşısındakine saygı göstermek zorunda.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, Meclis Divanına böyle
burada konuşamaz. Orada provokatörlük yapıyor.
ENVER ERDEM
(Elâzığ) Siz yapıyorsunuz onu.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Orada provokatörlük yapıyor!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sen grup başkan vekiline öyle diyemezsin!
ENVER ERDEM
(Elâzığ) Siz yapıyorsunuz provokatörlüğü.
BAŞKAN
Lütfen, konuşmanıza devam edin Sayın Vural.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Kafanıza göre Genel Kurulu ayarlıyorsunuz be!
BAŞKAN
Bitti. Konuşması bitti.
Bir dakika süre
veriyorum, buyurun.
OKTAY VURAL
(Devamla) Evet, 63üncü maddeye göre Görüşmeye yer olup olmaması,
çalışma usullerine davet her şeyden önce görüşülür. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan, Meclis Divanından özür dilesin.
OKTAY VURAL
(Devamla) Uyarır mısınız.
MUSTAFA AKIŞ
(Konya) Özür dile!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, az önce bana
yapılanları herhâlde unuttular! Ben kürsüde konuşurken
sıralara vurdular. Orada da bir grup başkan vekili konuşuyordu.
OKTAY VURAL
(Devamla) Sayın Başkan, uyarın! Uyarın!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Orada da konuşan grup başkan vekiliydi. Siz ne
yapıyorsunuz?
MUSTAFA AKIŞ
(Konya) Özür dile!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Özür dilesin.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Meclis Divanından özür dileyecek!
Sırıtma ifadesinden dolayı özür dileyecek!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Özür dile!
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet
Sayın Başkan
RECEP ÖZEL
(Isparta) Konuşmuyor efendim, konuşmuyor.
BAŞKAN
Beklersiniz, süreniz bitince inersiniz efendim. Devam edin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, teşekkür
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Özür dile! Özür dile!
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, süremi başlatır
mısınız bir dakikayla? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Kaç
defa vereceğim Sayın Vural? Sizi mi bekleyeceğiz biz burada?
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Kaç
defa süre vereceğim? Verdim sürenizi, konuşun.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Türkiyeye de, millete de faydanız yok.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sırıtma ifadesinden dolayı özür dileyecek
Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Millet MHPnin ne olduğunu gördü!
MUSTAFA AKIŞ
(Konya) Bu Meclisle dalga geçemezsin, özür dile.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Yuh!
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Ne bağırıyorsun ya? Ne yapacaksınız?
Öldürecek misiniz?
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
Tutumda bir
değişiklik söz konusu değildir.
ENVER ERDEM
(Elâzığ) Çok güzel yönetiyorsun, maşallah!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben yerimden söz istedim. Hayır,
bakın, yerimden 60ıncı maddeye göre
BAŞKAN
Sayın Genç, maddelerle ilgili sizden sonra da
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben milletvekiliyim. Bak, hem söz
vermiyorsun hem gülüyorsun, beni tahrik ediyorsun. Sana hakaret edeyim, dava
açmaya
Böyle bir şey olmaz.
Şimdi, bana
60ıncı maddeye göre söz vermek zorundasın.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Hayır, vermek zorunda değilsiniz Sayın Başkan,
Verebilir. diyor.
BAŞKAN
Sayın Genç, usul tartışması açtım 2 defa. Usul
tartışmasında
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Osman Korutürk,
İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Korutürk.
CHP GRUBU ADINA
OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli
arkadaşlar, tartıştığımız öneri, demin çok
karışık bir ortamda muhalefet partilerinin hepsinin grup
başkan vekillerinin söylediği gibi hem İç Tüzükümüze hem
Anayasamıza aykırı. Bunların dışında da
yapmış olduğu düzenleme, Türkiyenin dış politikada
bir daha geri gelmeyecek bir noktaya gideceğini, gitmesini intaç edebilecek
önemde.
Bakın, biraz
önce, bizim Grup Başkan Vekilimiz Sayın Hamzaçebi Dış
politika meraklısı birisini Dışişleri Bakanı
yaptınız, ne hâle geldik. dedi. Orada ne yazık ki haklı.
Dışişleri Bakanı, dış politikadan çok
anlaması gereken bir akademisyen -kitabından- belki anlıyor,
teorisini biliyor fakat bakın, dört yıldır iktidarda Bakan, bu
dört yıl içerisinde bizim kavgalı olmadığımız
hiçbir ülke kalmadı. Bizim kavgalı olmamız çok önemli değil
ama bizim artık sözümüz dinlenmiyor. Bakın, en son misali vereyim
size: Mısırda bir darbe oldu, bu darbeye hepimiz karşı
çıktık. Darbe olmamış olsaydı, Mısırda
demokrasi için ayağa kalkan 30 milyon insanla Mısırda
demokrasiyi getirememiş olan Mursi bir noktada buluşabileceklerdi ama
darbe bunu kesti.
Biz bunu nereden
biliyoruz? Çünkü biz bunları yaşadık Türkiye olarak.
Yaşadığımız için, darbelerin sorunları
çözmediğini, bu sorunları biriktirdiğini ve ötelediğini
biliyoruz. Ben isterdim ki Dışişleri Bakanlığı ve
Türkiye bu darbeye karşı göstermiş olduğu reaksiyonla,
tepkiyle hem darbeye karşı olduğunu göstersin fakat o ülkenin
şu andaki yönetimiyle de tamamen köprüleri atmasın, biz bu
tecrübemizi onlarla paylaşabilelim.
Bakın, biz
dört darbe görmüş bir ülkeyiz -müdahale ve darbe- ve o sayededir ki bugün
darbeler konusunda hepimiz mutabıkız şu Mecliste. Darbe diye bir
şey olmayacak, olmamalı. Biz bunu Mısırlılara
anlatabilmeliydik, anlatamıyoruz. Bakın, bizim büyükelçimizi
çağırdılar, ağır ifadelerle, Bizim işimize
karışıyorsunuz. diyorlar. Neden? Çünkü pozisyonumuz,
tuttuğumuz diplomasiyle bağdaşmıyor.
Şimdi, bu
getirmiş olduğumuz tasarıda, diplomasiyi böyle bilen
insanları dışarıya büyükelçi gönderip kısa bir süre
sonra merkeze alıp Dışişlerinin, dış
politikanın yönetimini onların eline vermeyi öngörüyorsunuz. Türkiye
buna layık mı, olması gerekir mi? Bu bir meslek, bütün meslekler
gibi. Şimdi düşünün, tümen komutanlığına asker olmayan
birisinin gelmesi olabilir mi? Alıp bunu yürütebilir mi? Bunun gibi bir
şey yapmayı düşünüyorsunuz.
Onun için, bizim
burada itirazlarımızı dikkate alın. Bu
itirazlarımızı alt komisyon dikkate aldı, Plan ve Bütçe
Komisyonu da dikkate aldı. Bunun daha da vahimi bazı maddeler
geliyordu, o maddelerle beraber bu önergeyi de geriye çektiler.
Biz, yarın
öbür gün, Türkiyenin, dışarıya gönderilen, orada
başarılı başarısız -bazıları
başarılı da olabilir- büyükelçilik yapan ama dış
politika tecrübesi sadece üç sene, dört sene büyükelçilik yapmakla
kısıtlı kalan insanları Ortadoğu Genel Müdürü, NATO
Genel Müdürü, Batı Avrupayla İlişkiler Genel Müdürü,
Konsolosluk Genel Müdürü yaparsak, memleketin ne hâle gelebileceğini
düşünebiliyor musunuz arkadaşlar? İşte, çok uzağa
gitmeye lüzum yok, önümüzde Sayın Bakan var. Bakan bir akademisyen ve
dış ilişkiler uzmanı, kitabı var ama uygulamaya
geldiği zaman, bu mesleğin içerisinden gelmediği için,
mesleğin nasıl işlediğini yaşayarak bilmediği
için, en genç yaşından bugünkü yaşına kadar bunların
içerisinde yoğrulmadığı için, bizim memleketimizi
getirdiği durum ortada. Bugün, bizim hakikaten lafımızı
dinleyen bir tek ülke yok. Çok isterim, dış basının
Türkiyeyi hangi noktada gördüğünü, nerede telakki ettiğini görün,
okuyun. Böyle değildi bu, sizin gene bakanlarınızın
zamanında böyle değildi çünkü o bakanlar bir meslek teşkilatıyla,
güven ilişkisi içerisinde çalışıyorlardı.
Dışişleri Bakanlığı devletin
teşkilatıdır. Dışişleri Bakanlığı,
her zaman, gelen hükûmetlere, o hükûmetler Anayasaya uygun olduğu
müddetçe, yasalarla geldiği müddetçe daima hizmet verir ve o hizmetten
yararlanan bakanlar da dışişleri teşkilatıyla
Türkiyenin dış politikasını çok doğru noktalara
getirirler. Şimdi, bu dışişleri teşkilatını
bunu yapamayacak bir hâle getireceksiniz.
Bu yeni
yapılacak olan yasa, önerilen yasa diyor ki: Devlette görevli olan yani
Dışişleri Bakanlığının
dışındaki başka kuruluşlarda da görevli olanlarla,
dışarıdan atanan büyükelçiler merkeze döndükleri zaman merkez
görevlerinde görev alabilirler. Arkadaşlar, bir büyükelçi merkeze
döndüğü zaman genel müdürden aşağı görev alamaz.
Dışişleri Bakanlığının 6004 sayılı
Teşkilat Yasası bunu gösteriyor. Dolayısıyla,
dışarıdan atanan sözünün üzerinde durun. Bir tüccarı, bir
beyin cerrahını, bir makine mühendisini uygun gördüğünüz için
bir ülkeye büyükelçi atayabilirsiniz, orada başarılı da olur ama
bu döndüğü zaman bir genel müdürlüğü idare edebilir mi, bunu
düşünebiliyor musunuz? Daha önce çalışmamış,
görmemiş, ne yapıldığını bilmemiş!
Sadece Ortadoğu
Genel Müdürlüğüne bakacak olursanız, şurada saymaya
başlarsam eğer, Ortadoğu Genel Müdürlüğünün elinde
İran, Irak, Lübnan, Suriye, İsrail, Tunus, Cezayir, Fas, Afrika,
Afrika Birliği, Arap Birliği ve daha birçok ülke var; bunların
hepsinden büyükelçilikler talimat soracaklar. Bu meslek dışı
insan, bu talimatlara cevap vermek durumunda kalacak. Buna mahal vermeye içiniz
elveriyor mu, böyle bir şey olabilir mi? Bu yasa bunu getiriyor. Yasa, bu
noktadan da -demin Sayın Hamzaçebinin söylediği gibi- devlet memuru
olabilmek için sınav gerekliliğini kısa yoldan kestiği için
zaten Anayasaya aykırı.
Siz bu yasayı
getirdiğiniz takdirde Anayasa Mahkemesine müracaat edeceğiz, ondan
kuşkunuz olmasın ama içinde çok sayıda hukukçu olan değerli
milletvekillerinin böyle bir yasaya onay verip, ondan sonra o yasanın
Anayasa Mahkemesinden dönmesi uygun mu? Türkiyede başarılı bir
Dışişleri Bakanlığı yapmış olan
Sayın Cumhurbaşkanının bu yasadan mutlu olduğunu
sanıyor musunuz, düşünüyor musunuz? Ben
olmadığını biliyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu gibi yasaları yaparken, sadece günün
ihtiyaçlarını değil
Birisini bir göreve getireceksiniz, Onun
için yasa değiştireyim. bununla geçinmeyin. Bu Türkiye devam edecek,
siz bugün varsınız yarın yoksunuz, başkası gelecek, belki
biz geleceğiz, biz de geleceğiz geçeceğiz, başkası
gelecek.
Hiç gülmeye gerek
yok, göreceksiniz.
Memleketin
gidişi daima böyle olmuştur, on sene bir iktidar için çoktur.
Dünyanın başka hiçbir yerinde on seneden fazla kalan iktidar yok, siz
de kalmayacaksınız, hiç şaşırmayın. Hiç
şaşırmayın ama bu yapmış olduğunuz
şeylerin hepsini biz kaldıracağız, onları da bilin.
Bunların notları alınıyor, kayıtları tutuluyor,
düzelteceğiz. Bizi zora sokuyorsunuz, bunları düzeltirken çok
yorulacağız. Gelin, şimdiden yormayın bizi, bunlarla bizi
uğraştırmayın. Ama, bunlarla bizi
uğraştırmamanın dışında, memlekete zarar
vermeyin arkadaşlar. Bu, hakikaten memlekete büyük zarar verecek,
memleketin bundan sonraki dış ilişkilerini ciddi bir
şekilde yakından etkileyecek bir konu. Bununla kim nereye getirilmek
isteniyor, kim nereye gelecek, hangi akademisyen yahut hangi iş adamı
hangi pozisyona gelecek bilmiyorum ama bunun arkasında mutlaka birilerinin
düşünüldüğünü görüyorum. O birilerinin düşünülmesi için
başka şeyler bulun. Bu gibi, devleti tahrip edecek şeylere
girmeyin.
Bakın,
Dışişleri Bakanlığı Teşkilat Yasası
Türkiye Cumhuriyetinin ilk çıkardığı yasalardan biri.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan hemen sonra, dört yıl sonra,
1927 yılında Hariciye Vekâleti Memurin Kanunu diye ilk
çıkartılan yasalardan bir tanesi teşkilat kanunu ve o
teşkilat kanunun doğru olması, çok titizlikle
bakılması ve gözetilmesi sayesindedir ki Türkiye, bu son
Dışişleri Bakanımız Sayın Davutoğlu göreve
gelene kadar hep saygın, ileri bir konumdaydı.
Bu konumun ileri
olarak devam etmesine yardımcı olmak için, Anayasayı ihlal
etmemek için, İç Tüzükü çiğnememek için, bu önergeyi, Komisyonun
yapmış olduğu yöntemi uygulayarak geri alın, geri çekin.
Bence bu büyük hatayı yapmayın. Hepinizin sonra vicdanı
sızlayacaktır, bundan da hiçbirinizin şüphesi olmasın
arkadaşlar.
Bu
düşüncelerle, gecenin bu geç saatinde sizi bir kere daha düşünmeye
davet ediyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.18
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık
YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı
Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada
yer alan, Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Yalova Milletvekili Muharrem İncenin
Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik
Yapılması İlişkin Kanun Teklifi ile Millî Savunma Komisyonu
raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
5.- Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da
komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 11 Temmuz 2013 Perşembe günü saat
15.00te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.24