TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
137nci
Birleşim
11
Temmuz 2013 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın, 11 Temmuz Dünya Nüfus Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Bursa Milletvekili İlhan Demirözün, Bursada tarımın ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Bursa Milletvekili Necati Özensoyun, Srebrenitsa katliamının 18inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, Srebrenitsa katliamının 18inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, MHP Grubu olarak, Srebrenitsa katliamının 18inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, CHP Grubu olarak, Srebrenitsa katliamının 18inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
4.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıakanın,
bir AKP milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan kadın
gazetecilere sarf ettiği sözleri kınadığına ve Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahinin bu konuda görüşlerini
bildirmesini beklediğine ilişkin açıklaması
5.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan kadın gazetecilere yönelik sözleri nedeniyle AKPli milletvekilini kınadığına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahinden ve AKP grup başkan vekillerinden bu konuda bir açıklama yapmalarını beklediğine ilişkin açıklaması
6.- Tokat Milletvekili Zeyid Aslanın, günlük bir gazetede kendisiyle ilgili çıkan habere, gazetecilerle bir sohbet esnasında söylediği sözlerin kadınlıkla, kadın gazetecilikle alakası olmadığına ve kadın gazetecilere hakaretten bahsedenlerin polislerin anasına küfreden arkadaşları için bir cümle etmediğine ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, Tokat Milletvekili Zeyid Aslanın kadın gazetecilere yönelik kullandığı sözlerin kabul edilemez olduğuna, şahsı ve AK PARTİli kadın milletvekilleri adına bu ifadeleri reddettiğine ilişkin açıklaması
8.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, MHP Grubu olarak bir milletvekilinin kadın gazetecilere yönelik sözlerini kınadığına ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında gazetecilere yapılanları kınadığına, adı geçen milletvekilinin sözlerinin arkasında duran bir anlayışla Genel Kurulda konuşma yapmış olmasını üzüntü verici bulduğuna ve bu konuda Başkanlık makamının üzerine düşeni yapmadığına ilişkin açıklaması
10.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, AK PARTİli milletvekilinin kadın gazetecilere söylediği sözleri doğru bulmadığına, bu milletvekilinin özür dilemek için yaptığı konuşmasını muhalefet partisindeki milletvekillerinin kesmeye çalıştığına ve herkesin hangi noktada hatası varsa üstüne gidilip kınanması gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Genel Kurul salonunun güvenliğini, sükûneti ve uyumu sağlamakla görevli olan Adalet ve Kalkınma Partisine mensup İdare Amirinin oturduğu yerden kürsüye laf atmasını, taciz etmesini kınadığına ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Ali Özün, evde bakım yardımı alan engellilerle ilgili yeni bir düzenleme yapılmasının düşünülüp düşünülmediğine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muş Milletvekili Demir Çelik ve 22 milletvekilinin, Türkiyede basın özgürlüğünü kısıtlayan engellerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/714)
2.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu ve 22 milletvekilinin, Van Gölünün korunması ve turizme kazandırılması konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/715)
3.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin, Elâzığ ilindeki KOBİler ile küçük esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/716)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve arkadaşları tarafından Bingöl Yayladere 2nci Komando Tabur Komutanlığında zorunlu askerlik hizmeti yaparken 23/6/2013 tarihinde silahla vurulma sonucu hayatını kaybeden Adem Kalkanın ölümünün araştırılması amacıyla 8/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2013 Perşembe günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, (10/214) esas numaralı Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin işsizlik ve buna bağlı olarak gelişen iç göç sorununun; Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve 19 milletvekilinin 28/12/2012 tarih 7099 sayı ile Yozgat ilinin işsizlik sorununun; Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 19 milletvekilinin 9/4/2013 tarih 11473 sayı ile üniversite mezunlarının yaşadıkları işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2013 Perşembe günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları tarafından 2/B taşınmazları için belirlenen satış bedelleri ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 22/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2013 Perşembe günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Kars Milletvekili Yunus Kılıçın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Kars Milletvekili Yunus Kılıçın, Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin, Kars Milletvekili Yunus Kılıçın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
6.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı açıklama sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Orta Asya ve Kafkaslar
Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği
Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım Orman ve
Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/498) (S. Sayısı: 173)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478)
5.- Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İncenin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479)
6.- Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, TİKA tarafından;
Gine Bissau Belediyesi Tapu Kadastro Birimine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Taşkent Yenidoğan Enstitüsüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Filistin Emniyet Teşkilatına yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Filistin Polis Radyosu Kurulması Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Novi Travnik Sultan Fatih Kreşine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Arnavutluk Bektaşi Merkezine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Mezar-ı Şerif Vilayeti Yolamarab Özbekiye Mahallesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Arabayev Kırgız Devlet Üniversitesi Türkoloji Bölümüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Aziz Kiril ve Metodiy Üniversitesi Türkoloji Bölümüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Lübnan Sayda Türk Travma ve Rehabilitasyon Hastanesi işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Aydamon, El-Kuaşra ve El-Biree Beldelerine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Lahor Badşahi Camiinde Bulunan Kutsal Emanetlerin Korunmasına yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Prizren'de Kültürel Mirasın Korunmasına Destek Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Reçane Metro Bajraktari İlköğretim Okuluna yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Mali Yüksek İslam Enstitüsüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Filistinli engelli mültecilere yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Fildişi Mülteci Kampı Kouankan'a yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gagauz Özerk Bölgesi İdaresine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Karbinitsi Belediyesi Ocalı Köyüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Bosna-Hersek Federal Polis Akademisine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Morane Köyüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Sanski Most Şehrine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Belh Vilayeti Şortepe İlçesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Osmangiç Camiine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Etiyopya Dışişleri Bakanlığına yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Ayazdede Şenlikleri çevre düzenlemesi işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Tubas Türk-Filistin Dostluk Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Abadir Enstitüsüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Cevizcan Radyo Televizyonuna yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Elita Derneği ile Medya ve İletişim Alanında İşbirliği Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Dakar İslam Enstitüsüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
FENA Haber Ajansına yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gazze Şeridine ilaç temini işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Ziguinchor Rabiatü'l İslam Eğitim Merkezi Kompleksi Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gazze'deki hastanelere yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Oş Bölgesi Klinik Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Refah Belediyesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Celalabad Bölgesi Klinik Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Beyt Hanun Belediyesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Filistinli engelli mültecilere yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Cebaliye'ye yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Kosova Sinan Paşa Camiine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Beyt Hanun'a yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Demirkapı Belediyesi Çelevez Köyüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
El-Nasser Belediyesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Afganistan Vardak Meydan-ı Şehir Polis Eğitim Merkezine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Han Yunus'a yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Vekâlet ile Kurban Kesimi Organizasyonu kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gazze'deki su şebekelerinin rehabilitasyon işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Ummah Üniversitesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Nuseyrat Belediyesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gazze'ye su temini işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Deyr El-Balah'a yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gazze Pediatri Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Zeytun, Şuraffa, Surani Dağı ve Remal'a yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
El-Kuds Filistin Kültürünü Geliştirme Kurumuna yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Batum Dil Merkezine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gazze Nuseyrat Belediyesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gazze İslam Üniversitesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Yılmazlı Köyüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Kalendiye Mülteci Kampına yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gazze Şeridi kıyı belediyelerine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gazze Türk-Filistin Dostluk Hastanesi yapım işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gine Bissau Cumhurbaşkanlığı Konutuna yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Filistin sivil toplum kuruluşlarına yönelik destek projeleri kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gine'ye yönelik bir sağlık tarama projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
El-Bireh'te okul inşası işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Han Yunus Kesimevi Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gine Conakry Dışişleri Bakanlığına yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Danilovgrad Sağlık Ocağına yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Varketili Yaşlılar Sosyal Merkezine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Bağdat El-Razi Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin
Plav Devlet Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Kabil Üniversitesi Türkoloji Birimi Hizmet Binası inşaatı işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Rojaye 30 Eylül Lisesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Acara Hulo, Keda, Çakvı Polikliniklerine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Osmanagiç Cami tadilatı işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Arslan Baba Türbesi Müştemilatı yapım işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Podgoritsa Çocuk Hastalıkları Kliniğine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Üsküp Şehir Müzesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Kırgız Ulusal Askeri Lisesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Konik Karakoluna yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Oş Aktilek Devlet Okulu inşaatı işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Hacı Hasan Camiine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Rojaye Butvoitsa Köyüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Plav Belediyesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Kazakistan'da Araştırma ve Uygulama Serası Kurulması Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gilan Alaaddin Medresesi rehabilitasyon işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Sultan I. Murad Hüdavendigar Türbesi rehabilitasyon işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Kademçay Semetey Kırgız-Türk Lisesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Kökçar Köyüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Talas Bölgesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Talas Bölgesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Oş Devlet Üniversitesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Oş Şehrinde Hastane inşaatı işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Semengan Kız Meslek Lisesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Vardak Meydan-ı Şehir Tarım Meslek Lisesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Afganistan'daki bazı okulların inşaat ve tefrişat işleri kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Kabil'de bir okul inşaatı işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Tahar Vilayetinde ana çocuk sağlığı hizmet binası yapım işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Kabil'deki bazı okulların inşa işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Afganistan Atatürk Çocuk Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Afgan-Türk Dostluk Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Faryab Vilayeti Meymene Ebe Eğitim Merkezi yapım işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Kabil Askeri Lisesi inşaatı işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
K.D. Uşınskıy Üniversitesi Türkoloji Bölümüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Sudan Cüneyne Göz Kliniği kurulması işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Dangara Nahiyesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Tacikistan'da kaynakçılık uygulama atölyesi kurulması işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Şam Süleymaniye Külliyesi restorasyonu işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Sudan'da su araştırmaları merkezi kurulması işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Sudan'daki bir laboratuar kurulması projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Gadarif El-Amiriyye'deki okullara yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Tacikistan'da turizm-otelcilik uygulama restoranı kurulması işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Duşanbe'de çocuk onkoloji merkezi kurulması işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Niyayla Yetimler Yurduna yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
İmam-ı Azam Tacik İslam Enstitüsüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Canköy Vilayeti Zareçnoye Okuluna yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Vizyon-M Derneğine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Ali Rıza Efendi Anı Evi yapım işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Stundeniçan Belediyesi Tsetova Köyüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Merhamet Derneği Kitap Dağıtımına Destek Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Bayan Ulgii Vilayeti 8. Kreşin tadilatı işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Khan-Uul Belediye Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Moğolistan Eğitim Değerlendirme Merkezine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Asociata Motivatie Din Moldova Derneğine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Orhun Müzesi Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Moğolistan Milli İstatistik Ofisine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Khuvsgul Vilayeti Chandmani Undur İlçesi Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Ulan Bator Ankara Caddesi Çevre Düzenlemesi Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Moğolistan Agrobiyoloji Fakültesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Sukhbaatar Belediye Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Pakistan'da inşa edilecek okul ve yurt binaları işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Lahor Çocuk Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Necaşi Türbesi restorasyon işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Nijer Su Kuyuları Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Pakistan'ın bazı eyaletlerine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Ulan Bator Mesleki Denetim Müdürlüğüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Nijer'e yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Nijer Biseg Derneğine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Songinokhairkhanlı işsiz kadınlara yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Jampur'da hastane ve lojman inşa işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Hayber Paktunkva Dera İsmail Han Şehrine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Hayber Paktunkva Eyaletine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Yürütülen Uluslararası Polis İşbirliği Projelerine ilişkin,
Sind Eyaletine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Muzaffergah ve Sıvabi Hastaneleri inşaatı işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Akmescit Prudovoye Köyüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Zareçnoye Müzik Okuluna yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
TRT yayınlarının Azerbeycan'da Yayınlanması Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Çernobil Çocuklarına Donanım Alınması işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Urojaynoye Köyüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Akmescit Malenskoye Okuluna yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Uluslararası Türkçe Olimpiyatlarına Devlet faaliyetleri kapsamındaki çalışmalara ilişkin,
Bahçesaray Vilayetindeki bir okula yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Bahçesaray Vilayetindeki bir okula yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Üsküp Mustafa Paşa Camii Restorasyonu işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
İsmail Gaspıralı Müzesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Türk-Yemen Meslek Enstitüsüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Odesa Malinovka Köyüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Karasupazar'a yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Sıvabi, Dera İsmail Han ve Lakkı Mervat Su Kuyuları işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Pencap Eyaletinde Termik ve Hidroelektrik Santrali Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Pakistan'a su kuyusu yapım işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Prizren Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Bölümüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Koalack - Ascmarine Derneği Olgunlaşma Merkezine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Kaolack Sağlık Taramasına İlaç ve Tıbbi Malzeme Temini işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Tattaguine'de doğum evi inşaatı işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Pikine Sosyal Pediatri Enstitüsüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Diacksao Belediyesi Eğitim Merkezine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
UCAD Mediko-Sosyal Merkezi inşaat ve tıbbi cihaz temini işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Senegal Kanserle Mücadele Derneğine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Casamance Engelliler Eğitim Merkezine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Türkmen-Özbek Sınırı Farap Sınır Kapısının Güçlendirilmesi Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Yeni Pazar Dositej Obradoviç İlköğretim Okuluna yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Somali'de Temiz İçme Suyuna Erişim Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Sremcitsa Engelliler Yurduna yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Belgrad Dr. Drapişa Mişoviç Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Yenipazar İki Köprü Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Arencelovats Devlet Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Senta Turzo Lajos İlköğretim Okuluna yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Yeni Pazar Devlet Üniversitesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Sudan Ebe Eğitim Merkezine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
İbrahim Malik Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
2010-2013 yılları arasında Somalide gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin,
Sudan Vau Eğitim Hastanesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Mogadişu Havalimanı rehabilitasyon işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Somali'de şehir içi yolların rehabilitasyonu işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Mogadişu'ya yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Petrovets Belediyesi Çiftlik Köyüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Mesazhi.com internet sitesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Azerbaycan'da gençlik merkezi kurulması işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Arnavutluk Elbasan Bölgesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Arnavutluk'taki sporculara yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Mostar Cemal Bijedic Üniversitesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Muhammed Fuzuli Elyazmaları Enstitüsüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Fuar, seminer ve kongre gibi organizasyonlara katılım için verilen desteklere ilişkin,
Mostar Makine-Trafik Lisesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Jablanica Ravna İlköğretim Okuluna yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Maglaj Kurşunlu Cami restorasyonu işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Almanah Dergi Basımına Destek Projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Ahıska Gazetesine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Arnavutluk Eğitim ve Bilim Bakanlığına yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Afrika Uydu TV Kanalına yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Arnavutluk'ta Fiziksel Engelliler Fizyoterapi Merkezi kurulması işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Arnavutluk İşkodra Sheh Shamia Lisesi Kız Bölümüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Arnavutluk İşkodra Sheh Shamia Lisesi Erkek Bölümüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Mezar-ı Şerif Afgan-Türk Dostluk Parkı işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
İşkodra Meslek Edindirme Müdürlüğüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Vardak Vilayeti Tarım Müdürlüğüne yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Pagman Tepesi'nin ağaçlandırılması işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Afganistan Hac ve Evkaf Bakanlığına yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Afganistan Mülteciler Bakanlığına yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Şipur Cami-Teymeni Caddesi-Nasvan Lisesi Yolu asfaltlandırma işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Cevizcan ve Sarıpul vilayetlerindeki kadınlara yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Afganistan hastanelerine yönelik bir destek projesi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Tahar Vilayeti Kökçe Nehri Köprüsünün inşa işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Kabil Mirvais Meydan-Kampanı Yolu ağaçlandırma işi kapsamında gerçekleştirilen harcamalara ilişkin,
Soruları ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/24482), (7/24483), (7/24484), (7/24485), (7/24486), (7/24487), (7/24488), (7/24489), (7/24490), (7/24491), (7/24492), (7/24493), (7/24494), (7/24495), (7/24496), (7/24497), (7/24498), (7/24499), (7/24500), (7/24501), (7/24502), (7/24503), (7/24504), (7/24505), (7/24506), (7/24508), (7/24509), (7/24510), (7/24511), (7/24512), (7/24513), (7/24514), (7/24515), (7/24516), (7/24517), (7/24518), (7/24519), (7/24520), (7/24521), (7/24522), (7/24523), (7/24524), (7/24525), (7/24526), (7/24527), (7/24528), (7/24529), (7/24530), (7/24531), (7/24532), (7/24533), (7/24534), (7/24535), (7/24536), (7/24537), (7/24538), (7/24539), (7/24540), (7/24541), (7/24542), (7/24543), (7/24544), (7/24545), (7/24546), (7/24547), (7/24548), (7/24549), (7/24550), (7/24551), (7/24552), (7/24553), (7/24554), (7/24555), (7/24557), (7/24558), (7/24559), (7/24560), (7/24561), (7/24562), (7/24563), (7/24564), (7/24565), (7/24566), (7/24567), (7/24568), (7/24569), (7/24570), (7/24571), (7/24572), (7/24573), (7/24574), (7/24575), (7/24576), (7/24577), (7/24578), (7/24579), (7/24580), (7/24581), (7/24582), (7/24583), (7/24584), (7/24585), (7/24586), (7/24587), (7/24588), (7/24589), (7/24590), (7/24591), (7/24592), (7/24593), (7/24594), (7/24595), (7/24596), (7/24597), (7/24598), (7/24599), (7/24600), (7/24601), (7/24602), (7/24603), (7/24604), (7/24605), (7/24606), (7/24607), (7/24608), (7/24609), (7/24610), (7/24611), (7/24612), (7/24613), (7/24614), (7/24615), (7/24616), (7/24617), (7/24618), (7/24619), (7/24620), (7/24621), (7/24622), (7/24623), (7/24624), (7/24625), (7/24626), (7/24627), (7/24629), (7/24630), (7/24631), (7/24632), (7/24633), (7/24634), (7/24635), (7/24636), (7/24637), (7/24638), (7/24639), (7/24640), (7/24641), (7/24642), (7/24643), (7/24644), (7/24645), (7/24646), (7/24647), (7/24648), (7/24649), (7/24650), (7/24651), (7/24652), (7/24653), (7/24654), (7/24655), (7/24656), (7/24658), (7/24659), (7/24660), (7/24661), (7/24662) (7/24663), (7/24664), (7/24665), (7/24666), (7/24667), (7/24668), (7/24669), (7/24670), (7/24671), (7/24672), (7/24673), (7/24674), (7/24677), (7/24678), (7/24679), (7/24680), (7/24681), (7/24682), (7/24683), (7/24684), (7/24685), (7/24686), (7/24687), (7/24688), (7/24689), (7/24690), (7/24691), (7/24692), (7/24693), (7/24694), (7/24695), (7/24696), (7/24697), (7/24698), (7/24699), (7/24700), (7/24701), (7/24702), (7/24703), (7/24704), (7/24705), (7/24706), (7/24707)
2.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudunun, bir RTÜK üyesi hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/24762)
3.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin, bağlı kurum ve kuruluşlarda psikolojik tacizin (mobbing) önlenmesi kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/24764)
4.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, elektrik dağıtım şirketlerinin mekanik elektrik sayaçlarını elektronik sayaçlarla değiştirmesi uygulamasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/24875)
5.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, taş ocağı sayısına ve ruhsatlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/24876)
6.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin, Bakanlık tarafından psikolojik tacizin (mobbing) önlenmesi kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/24877)
7.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, soru önergelerine ve bunların cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/24878)
8.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, bir enerji iletim hattının yapımı ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/24879)
9.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bakanlığın Bursadaki yatırımlarına ve Bursadan toplanan vergilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/25021)
10.- Diyarbakır Milletvekili Emine Aynanın, Antalyanın Finike ilçesinde ruhsat verilen taş ocaklarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/25063)
11.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, hububat depoları ihalesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/25167)
12.- İstanbul Milletvekili Sedef Küçükün, vakıflar, vakıf yöneticileri ve vakıf gelirleri ile ilgili verilere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/25194)
13.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursada bağlı kurum ve kuruluşlarda 2002 yılından itibaren meydana gelen iş kazalarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/25196)
14.- İstanbul Milletvekili Celal Adanın, İstanbulda bağlı kurumlarda çalışan personele ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/25198)
15.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/25837)
16.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşlarda tadilat, dekorasyon ve çevre düzenlemesi kapsamında yapılan ödemelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/25840)
17.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlığa yönelik siber saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/26073)
18.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlık çalışanlarının e-posta ve sosyal medya hesaplarının izlenip izlenmediğine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/26269)
19.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlık üst düzey yönetici kadrolarında vekâleten görev yapan personele ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/26270)
20.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, haklarında soruşturma açılan personele ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/26272)
21.- İstanbul Milletvekili Celal Adanın, soru önergelerine ve bunların cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/26720)
11 Temmuz 2013 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Dünya Nüfus Günü münasebetiyle söz isteyen Malatya
Milletvekili Öznur Çalıka aittir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın, 11 Temmuz Dünya Nüfus Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, 11 Temmuz Dünya Nüfus Günü
vesilesiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum ve yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan evvel, on sekiz yıl önce Srebrenitsada çocuk, kadın,
yaşlı fark etmeksizin katledilen Müslümanlarımızı
rahmetle yâd ediyorum. Bu yıllar geçse de içimizi acıtan
olayların, kardeş kavgası çıkartılmak istenen
Mısırda yaşanmamasını Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyorum. Ve Adeviye Meydanı'nda demokrasi mücadelesi veren
kardeşlerimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bir devleti oluşturan en önemli unsur millettir. Millet
yok olursa devlet de yok olur. Devletin bekası, milletin
varlığına bağlıdır. Bir milletin
varlığı ve bekası açısından da nüfus çok önemlidir.
Günümüzde, tüm dünyada dünya nüfusunun geleceğiyle ilgili analizler yapılmakta
olup özellikle yaşlı bir nüfusa sahip Avrupada konunun ehemmiyetine
sürekli vurgu yapılmaktadır.
2050 yılı
nüfus tahminlerine göre, dünya nüfusu 9 milyarı aşacaktır. 2050
yılında nüfusu 94 milyon 585 bin kişi olacağı tahmin
edilen Türkiyemizin ise 187 ülke arasında 19uncu sırada yer
alması öngörülmektedir.
2012 yılı
verilerine göre, dünyanın nüfus artış hızı yüzde 1,2
olup bu rakam Türkiyede yüzde 1,25tir. Tüm dünyada nüfus artış
hızı her geçen gün azalmakta olup tüm dünya nüfusuyla birlikte
maalesef Türkiye'nin nüfusu da yaşlanmaktadır. Üzülerek söylüyorum
ki, eğer gerekli çalışmaları yapamazsak Türkiye'nin de
gelecekte bu sorunla karşı karşıya kalması kaçınılmazdır.
2045-2050 arası dönemde Türkiye'nin nüfus artış
hızının binde 2ye gerilemesi beklenmektedir. Bu durumda,
Türkiye'nin nüfus artış hızının, aynı dönem için
binde 4 olarak hesaplanan dünya nüfus artış hızının
altına düşeceği öngörülmektedir.
Nüfusun
yaşlanması demografik yapının değişmesidir.
Nüfusun yaşlanmasının iktisadi ve toplumsal açıdan
yıkıcı etkileri mevcuttur. Nüfuslarının
yaşlanmasıyla ülkelerin aktif iş gücü açısından
sıkıntı yaşamaları kaçınılmazdır. Nüfus
artış hızının azalmasıyla birlikte, çalışan
nüfus sürekli azalacak ve Türkiye ekonomisi çökme tehlikesiyle karşı
karşıya kalacaktır. Nüfus artış hızını
koruyarak gelişmeye devam edebilen ülkeler geleceğin güçlü devletleri
arasında olacaktır. Dünyanın ilk 20 ekonomisi içerisinde yer
alan ülkemiz için nüfus artış hızını korumamız
geleceğimiz için hayati önem taşımaktadır.
Konunun
ciddiyetinin farkında olan Birleşmiş Milletler, küresel
ısınma ve global terör ile birlikte üç küresel mücadele
alanından birisini nüfusun yaşlanması olarak belirlemiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Nüfus
Kalkınma Grubu olarak nüfusun yaşlanmasına kayıtsız
kalmamız kesinlikle söz konusu değildir. Sorun çok ciddidir ve bu
soruna ekseriyetle müdahale edilmelidir. Nüfusun dünya siyasetinde bir güç
unsuru olduğu gerçeğinden yola çıkarak ülkemizin bu açıdan zafiyet
gösterme lüksü asla yoktur. Bugün 15 yaşından küçük her çocuktan 9u
gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır. Bu ülkelerin, doğum
oranı en yüksek ülkeler olmaya devam edecekleri öngörülmektedir. Bu
analizler ışığında, 2050 yılına kadar dünya
nüfusunda meydana gelecek artışın yüzde 70i gelişmekte
olan 24 ülkede meydana gelecektir ve nüfuslarının bu ülkelerin en
önemli güç unsurlarından birisi olması beklenmektedir.
Bu minvalde, nüfus
artışındaki azalmanın durdurulabilmesi ve tersine
çevrilebilmesi için iyi planlanmış ve üremenin teşvik
edildiği birkaç kuşaklık süre ya da ülkenin
dışarıdan göç alması gerekmektedir. Bunların yanı
sıra, bir milletin yirmi beş yıldan uzun bir süre
devamlılığını sağlayabilmesi, nüfusun en
azından sabit kalması ve yaşlanmaması için aile
başına düşen doğurganlık oranının 2,1
olması gerekmektedir. Sayın Başbakanımızın
ailelere 3 çocuk sahibi olmaları yönünde yaptığı önerinin
bütün bu analizler ve istatistikler çerçevesinde tekrar değerlendirilmesi
gerekmektedir. Türkiyedeki bilimsel verilere göre, nüfusu bugünkü gençlik
oranlarıyla tutabilmenin yolu, herhâlde, her ailede asgari 3 çocuğun
olmasıyla mümkündür. Dolayısıyla, siz değerli
milletvekilleri ve tüm milletimize çağrım,
Başbakanımızın bu sözlerine kulak vermektir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) Avrupa teyakkuza geçti, Amerika uyandı, darısı
başımıza.
Değerli
milletvekilleri, sözlerimi noktalarken nüfusumuzun yaşlanması
konusuna daha fazla eğilmeye davet ediyor, hepinizi, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı ikinci söz, Bursada tarım ve çiftçilerin
sorunları hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili İlhan
Demiröze aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
Bursa Milletvekili İlhan Demirözün, Bursada tarımın ve
çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bursada tarımın ve çiftçilerimizin sorunlarına ilişkin
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Sizleri ve ekran
başındaki çiftçilerimizi, yurttaşlarımızı sevgi
ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ovası ile Uludağı ile Bursasporu ile güney
Marmara Bölgesinde yer alan Bursa, Türkiyenin 4üncü büyük ili olup ülkemizin
önemli tarih, kültür, turizm, sanayi ve tarım kentidir. Coğrafi
konumu ve ekolojik yapısının getirdiği avantajlar nedeniyle
tarımda verimlilik düzeyi Türkiye ortalamasının üzerindedir.
Tarıma dayalı gelişmiş bir sanayiye sahiptir. Bursa
çiftçisinde sıkıntı varsa Anadolu çiftçisinde yangın
olduğunu ifade etmek isterim. Bursa, başta İstanbul ve Ankara
gibi metropoller olmak üzere Marmara, Ege ve İç Anadolu bölgelerinde
birçok ili besleyen bir tarımsal merkez durumundadır. İlde, tarım
ile sanayi entegrasyonu oldukça gelişkin olup domates salçası,
dondurulmuş gıda, meyve ve sebze konservesi, meyve suyu sanayisinde
önde konumdadır.
Değerli
milletvekilleri, tarla günlerinin, hasat mevsiminin ortalarında
olduğumuz bu günlerde Mustafakemalpaşa ve Karacabeyde domates
üreticileri son yağışlarla beraber domates mildiyösüyle
sıkıntılı bir durumdadır. Domates ekili alanların
yüzde 80inde bu hastalık görülmektedir. Çiftçiler, sözleşmeli ekim
yaptıklarından, zor günlerin onları beklediğini biliyor,
buğdayda ortalama verim ve fiyat düşüklüğü nedeniyle kâr
edemedikleri için iyi bir sezon geçiremediklerini ifade etmektedirler.
Mısıra
dayalı hasadı ümitle bekleyen çiftçilerimiz, Bandırma
Limanındaki mısır yüklü gemiler onların içini
kararttığı için gümrük vergilerinin arttırılarak bir
nebze de olsa mısırda yüzlerinin gülmesini istediklerini ifade
etmektedirler.
Orhangazi, Gemlik,
İznik, Mudanya ilçelerimizde sofralık zeytinle ilgili üreticilerimizin
2010 yılında çiçek yanığından dolayı, 2011
yılında kalite kaybından dolayı, 2012 yılında
zeytin rekoltesinin düşüklüğü nedeniyle zor durumda
olduklarını, zeytinin şu anda 70-80 kuruşa alıcı
beklediğini ifade etmek isterim.
Gürsu, Kestel
ilçelerimizde meyvecilikle ilgili çiftçilerimizin en büyük korkusu Suriye ve
İran ile olan ilişkilerin aynen devam etmesidir.
Buradan Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına açık bir
çağrımız var: İnegöl Gündüzlü,
Aşağıballık, Hamamlı, Muratbey, Hayriye, Bahariye,
Konurlar, Çitli, Akıncılar, Hamidiye köyleri ile Kurşunlu
kasabası; Kestel ilçemize bağlı Aksu, Babasultan, Gözede,
Kozluören ve Ümitalanı köylerindeki şiddetli yağış ve
doludan dolayı; Karacabeydeki Hamidiye, Ovaesemen, Beylik ve
İsmetpaşa ova köylerindeki aşırı
yağıştan dolayı zarara uğrayan çiftçilerimize afet
nedeniyle yardım yapılmasını, Bursa il ve ilçelerindeki
tarım alanlarında mevsimsel olay ve hastalıklardan dolayı tarım
kredi kooperatiflerine, bankalara olan borçların ertelenmesini, tarım
sigorta kapsamının yeniden gözden geçirilmesini talep ediyoruz. Çünkü,
icra borçlarıyla boğuşan köylülerimiz her geçen gün
tarımdan, tarla alanlarından uzaklaşmaktadır.
Bursamızda
bir başka sorun da tarım alanlarına onarılması güç
zarar veren taş ocağı, maden, mermer, HESler ve termik
santrallerdir. Orhaneli Başköyde mermer ocaklarıyla ilgili,
Kozağacında termik santralle ilgili demokratik haklarını
kullanarak ÇED bilgilendirme toplantısını yaptırmayan,
suyuna, toprağına sahip çıkan köylülerimizle beraber
olduğumuzu ifade ediyorum.
Bir
sıkıntının da İnegöl ilçemizde Tüfekçikonak ve 11-12
köyümüzün
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İLHAN
DEMİRÖZ (Devamla) -
içme ve sulama suyunu kaybetmekle karşı
karşıya olduğunu belirtiyor, hepinizi saygıyla ve sevgiyle
selamlıyorum. Sağ olun, var olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Gündem dışı üçüncü söz, Srebrenitsa katliamının
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Bursa Milletvekili Necati Özensoya
aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Bursa Milletvekili Necati Özensoyun, Srebrenitsa katliamının 18inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Srebrenitsa
katliamının yıl dönümüyle ilgili söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben Bursada
Mollaarap Mahallesinde doğup büyümüş bir kişiyim. Bu mahallede
Bosna ve Sancak bölgesinden gelen kardeşlerimizle birlikte büyüdük. Daha
sonra, 1991 yılında başlayan o Sırp ve Hırvat
saldırılarında onlarla birlikte bu acıları
yaşadık. Srebrenitsayı da yine o tarihlerde öğrendik. 250
bin Boşnak şehit olmuş 1991 ila 1995 yılları
arasında. Srebrenitsada 11-12 Temmuz 1995 günlerinde 12 bin kişi
akla gelmedik işkencelerle şehit edildi. Depolara, ambarlara toplanan
binlerce kişi organları kesilerek, derileri yüzülerek, yakılarak
ve diri diri toprağa gömülerek öldürüyorlardı. Erkeklerin gözleri
önünde bütün kadınların ırzına geçiliyordu. Hamile
kadınların karınlarını deşerek cenin kesmek de bu
Sırp alçaklarının çok hoşlandıkları
işkencelerdendi. Kaçmayı başaranları köpeklere parçalatıyorlardı.
Sorarım size,
annesinin önünde 1,5 yaşındaki bebeği parçalayıp derisini
yüzerek etini kızartıp annesine zorla yedirmek için ne türlü bir
canavar olmak gerekir? Ancak bütün bu alçak katiller sadece tetikçilerden
ibarettir. Ne yazık ki bu soykırımın gerçek failleri, her
biri tek dişi kalmış canavar olan yine Hristiyan Batı
dünyasıdır. Birleşmiş Milletler Barış Gücü, NATO
ve başta Hollanda olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinin askerleri bu
vahşete seyirci kalmış, hatta çok sayıda Sırpla
birlikte soykırıma iştirak etmişlerdir. Srebrenitsada
sokaktaki adama sorarsanız, size Hollandalı askerlerin Boşnak
kadınlarına nasıl tecavüz ettiklerini anlatacaklardır.
Esasen, katliamdaki
sorumluluğundan dolayı bugüne kadar sadece Sırp General Radislav
Krstiç 2001 yılı Ağustos ayında Laheydeki Milletler
Arası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından soykırım
suçlusu bulunup kırk altı yıl hapisle
cezalandırılmış ve böylece Srebrenitsada yaşananlar
modern tarihin ilk soykırımı olarak resmen tarihe
geçmiştir. Portekizli hâkim Almiro Rodrigues mahkemenin kararını
Krstiçin yüzüne General Radislav Krstiç, siz soykırım suçundan,
insanlığa karşı işlenen suçlardan ve savaş kurallarını
çiğnemek suretiyle cinayet işlemekten dolayı suçlu bulundunuz.
General Krstiç, siz oradaydınız, siz binlerce Bosnalı
Müslümanın katledilmesinden suçlusunuz, siz insanlara inanılmaz
acılar yaşatmaktan suçlusunuz, siz 1995 yılının Temmuz
ayında kötülüğe, şerre rıza gösterdiniz. İşte, bu
yüzden, mahkeme sizi suçlu bulmuş ve sizi kırk altı yıl hapse
mahkûm etmiştir. şeklinde okuyarak Srebrenitsada o meşum
temmuz günlerini, yaşananları temelde kötülük ve şer olarak
tanımlamıştı.
Bu
soykırımda asıl sorgulanması ve yargılanması
gereken Sırp canilerden çok, Srebrenitsayı güvenli bölge ilan ederek
Boşnakların silahlarını toplayıp onları Sırp
katillere teslim eden, hava harekâtını kasıtlı olarak
engelleyen Birleşmiş Milletlerin yetkilileri olsa gerek.
Srebrenitsa ve
Bosnanın her yerinde bu soykırımları yapanların
kurbanları olan Müslüman Boşnaklara hep aynı lafı
söyledikleri naklediliyor: Siz Türkleri artık burada görmek istemiyoruz.
Sırplar açıkça Osmanlıdan intikam aldıklarını
söylüyorlarmış. Bosnada işkenceyle öldürülenler bizim
insanlarımız, ırzına geçilenler de bizim
kadınlarımız lakin bu şuur elbette bizim milletimizde var.
O günlere yine
çarpıcı bir örnek, küçük bir çocuk yaralandığında,
annesinin kucağında annesine sorar Anne, küçük çocukları küçük
mermilerle mi vururlar? diye. Ama gerçek öyle değildir, ayrım
etmezler küçük-büyük ve çocuk, annesinin kucağında şehit olur.
Bosnada, veda
ederken herkese Allaha emanet. derler, ben de bütün şehitlerimizi ve
Bosna bölgesindeki, Srebrenitsada şehit olanlarımızı
Allaha emanet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Satır, söz talebiniz var, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, Srebrenitsa katliamının 18inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Avrupa tarihinin
İkinci Dünya Savaşının ardından şahit
olduğu en büyük soykırım olan Srebrenitsa katliamının
bugün 18inci yıl dönümü. Bu kapsamda düzenlenecek anma törenlerinde,
katliamda şehit olan ve kimlikleri henüz yeni tespit edilebilen 409
kişi için törenle son yolculuklarına uğurlama yapılacak.
Savaş öncesi
Srebrenitsada yaklaşık 30 bin Müslüman yaşıyordu, bugün bu
rakam sadece 5 bin civarındadır. Zira, bölgedeki Müslümanların
çoğu, 1995 yılındaki savaş esnasında ya
katledilmiş ya da oradan sürdürülmüşlerdir. Sırp askerleri,
Müslüman Boşnakları yollarda, dağlarda öldürüp cesetlerin
kimlikleri tespit edilmesin diye cesetleri parçalayarak sayıları 64ü
bulan toplu mezarlara gömmüşlerdir. Srebrenitsa katliamı,
Avrupanın ortasında, dünya kamuoyunun gözü önünde
gerçekleşmiştir. Birleşmiş Milletler, bu bölge güvenli
bölge olarak ilan edilmesine rağmen, yardım talep eden
Boşnakları korumamıştır. Özellikle Avrupada bu gibi
alçakça işlenen cürümlerin artık geçmişte kaldığı
düşünülürken tüm dünya sadece olup bitenleri seyretmiştir. Bu yüzden,
bu korkunç olayın her yıl yeniden hatırlanıp
hafızalarda canlı tutulması gerekmektedir. Srebrenitsadaki gibi
toplu bir katliam, ne Avrupada ne de dünyanın herhangi başka bir yerinde
bir daha tekrarlanmamalıdır.
Sonuç olarak bu
savaşta, sayıları 200 binle 400 bin arasında
değişen insanın öldürüldüğü
20 binden fazlası
kayıptır bu insanların, toplu mezarları hâlâ tespit
edilememiştir. 2 milyon kişi göç etmek zorunda
bırakılmıştır. 20 binle 50 bin arasındaki
sayısı değişen kadına tecavüz edilmiş, bin ve 2
bin sayısı arasında babası belli olmayan çocuklar
doğmuştur. Bu yaşananları unutmak, soykırım
şehitlerinin anılarına ve aziz ruhlarına yapılan en
büyük kötülük olacaktır.
Bu vesileyle, soykırımın
18inci yıl dönümünde katliam kurbanlarına Allahtan rahmet,
yakınlarına sabır ve metanet diliyorum.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Şandır
2.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, MHP Grubu olarak,
Srebrenitsa katliamının 18inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biz de Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak, Srebrenitsada yaşanan, on sekiz yıl
önce yaşanan vahşeti şiddetle ve nefretle kınıyoruz.
Birleşmiş
Milletler gözetiminde, Avrupalıların desteğinde, yalnızca
Müslüman oldukları için, yalnızca Osmanlının bakiyesi
oldukları için, Türk oldukları için katledilen bu insanların, on
sekiz yıl sonra da olsa acılarını paylaşıyoruz ve
insanlığın hiçbir değerine yakışmayan bu
katliamı şiddetle ve nefretle kınıyoruz, bu insanlara yüce
Allahtan rahmetler diliyoruz.
Ancak, bu katliam
bitmiş değil, bugün de bölgemizde yine Batılıların
gözetiminde ve desteğinde Müslüman kanı akmaktadır. Bu, tarihin
tüm dönemlerinde yaşanan hilalle salibin kavgasıdır, bu kavga
kıyamete kadar da devam edecektir.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak, acılarımız sonsuz ama ülkemizi yöneten
siyasi iktidara da tarihin, geçmişin derslerinden faydalanarak bugün
dış politikada Türk özneli, Müslüman özneli bir dış
politikayla bu Batı saldırısına karşı, en
azından onlara destek vermeyen, onlara karşı çıkan ve tüm
Müslümanları, Türkleri savunan bir dış politika takip edilmesini
de tavsiye ediyorum bu vesileyle.
Tekrar,
Srebrenitsada hayatını kaybeden Müslüman kardeşlerime,
Boşnak kardeşlerime yüce Allahtan rahmetler diliyorum efendim.
Sağ olun. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi
3.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, CHP Grubu olarak,
Srebrenitsa katliamının 18inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Değerli milletvekilleri, Avrupada
İkinci Dünya Savaşından sonra yaşanan en büyük
insanlık trajedisi olan Srebrenitsa katliamının 18inci
yılını yaşıyoruz.
Yugoslavyanın parçalanmasıyla
meydana gelen sürecin sonlarında, 1995 yılında Bosna-Hersekin
doğusundaki Srebrenitsa kentinde İkinci Dünya Savaşı
sonrasının en büyük katliamı gerçekleştirildi ve 8.372
Müslüman Boşnak kardeşimiz katledildi. Bu insanlık tarihine
geçen çok büyük bir acıdır, çok büyük bir lekedir. O kadar
acıdır ki bu kişilerin, 8.372 Müslüman Boşnak kişinin
hâlâ kimlikleri tam olarak tespit edilebilmiş değildir, en son olarak
409 kişinin kimliği tespit edilmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
insanlık dışı bu katliamı 18inci yılında
kınıyoruz. Rahmete intikal eden bütün Müslüman Boşnak
kardeşlerimizi rahmetle anıyoruz ve barış içinde bir dünya
yaratma umudunun insanlık önünde henüz bitmemiş bir ideal
olduğunu, ulaşılması gereken bir ideal, bir hedef
olduğunu bütün dünyaya hatırlatıyor, Müslüman Boşnak
kardeşlerimize buradan selamlarımı gönderiyorum. Rahmete intikal
eden kardeşlerimize tekrar Allahtan rahmet diliyorum;
yakınlarına, ailelerine, milletimize, Müslüman Boşnak
kardeşlerimize sabır ve başsağlığı
diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muş
Milletvekili Demir Çelik ve 22 milletvekilinin, Türkiyede basın
özgürlüğünü kısıtlayan engellerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/714)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de muhalif basın üzerindeki
baskıların, gazetecilere yönelik tutuklamaların ve basın
özgürlüğünü kısıtlayan engellemelerin tespiti ile bu baskı
ve engellemelerin giderilmesine yönelik olarak Anayasanın 98inci,
İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Demir Çelik (Muş)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) İdris Baluken (Bingöl)
8) Ayla Akat Ata (Batman)
9) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12)
Adil Zozani (Hakkâri)
13)
Altan Tan (Diyarbakır)
14
) Esat Canan (Hakkâri)
15)
Sebahat Tuncel (İstanbul)
16)
Erol Dora (Mardin)
17)
Sırrı Süreyya Önder
(İstanbul)
18)
Mülkiye Birtane (Kars)
19)
Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
20)
İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21)
Özdal Üçer (Van)
22)
Nazmi Gür (Van)
23)
Leyla Zana (Diyarbakır)
Gerekçe:
Basın özgürlüğü,
basılı medya veya basın vasıtasıyla görüş ve
düşüncelerini açıklayabilme ve yayabilme hakkıdır.
Demokrasilerde en temel hak, eleştiri ve sorgulama hakkıdır.
Demokratik ülkelerde yaşayan her yurttaşın özgür ve
tarafsız haber alma hakkı vardır. Bu anlamda ülkemizde muhalif
basın ve gazetecilere karşı uygulanan sansür, engelleme ve tutuklamalar
demokratik olmayan uygulamalardır.
Özellikle, geçtiğimiz günlerde
muhalif gazetecilik faaliyetleri yürüten Özgür Gündem gazetesinin
kapatılması ve şu an hâlihazırda tutuklu bulunan 106
gazeteci, bir kez daha göstermiştir ki ülkemizde basın özgürlüğü,
ifade özgürlüğü gibi temel haklar ve özgürlükler Hükûmet tarafından
ipotek altına alınmıştır. Bu baskıcı ve
yıldırmacı politikalar cumhuriyet tarihi boyunca uygulana
gelmiş ve günümüzde de en sert hâli ile AKP Hükûmeti tarafından
yeniden uygulanmaya devam etmektedir. KCK operasyonları adı
altında birçok basın emekçisi mesnetsiz gerekçelerle gözaltına
alınmış ya da tutuklanarak cezaevlerine gönderilmiştir.
Üstelik bu gazeteciler, çok ağır cezalar öngören Terörle Mücadele
Yasası kapsamında yargılanmaktadır. Bu uygulamalarla özgür
basın susturulmaya, muhalefet edemez duruma getirilmek istenmektedir.
Yayın hayatına 30 Mayıs 1992 tarihinde başlayan Özgür
Gündem gazetesi üzerine uygulanan baskı ve yıldırma politikaları
yalnızca kapatma, 500ün üzerinde dava, yayınlarını
toplatma ile kalmayarak en ağır biçimiyle 30'u gazeteci toplam 76
basın emekçisinin hayatına mal olmuştur. Yalnızca bu örnek
bile Türkiye'deki basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü
ile muhalif gazetecilere uygulanan baskı ve engellemeleri özetler
niteliktedir.
Sınır Tanımayan
Gazeteciler Örgütünün dünya basın özgürlüğü listesinde, Türkiye 179
ülke arasında 138inci sıradan 148inci sıraya
gerilemiştir. Özellikle 2011 seçimleri öncesi ve sonrasında muhalif
basın üzerine uygulanan baskı ve engelleme politikalarının
bir göstergesi olarak listede 10 sıra gerilemiş olmamız, ülkemizin
basın özgürlüğü alanındaki yerinin ileriki dönemlerde daha da
gerileyeceği endişesi yaratmaktadır.
Hâlen bilinen 6
binin üzerinde İnternet sitesine yasak getirilirken Ergenekon
davasını izleyen gazeteciler hakkında 5 binin üzerinde dava
açılmış ve KCK operasyonları kapsamında tutuklanan
gazeteciler de dâhil olmak üzere toplam 106 gazeteci cezaevlerinde haksız
yere tutularak yargılanmayı beklemektedir. Ekonomik kalkınma
bakımından 17nci sırada olan Türkiye'nin basın
özgürlüğü açısından geldiği nokta ortadadır. Bu durum
kabul edilemezdir. Ancak diktatör rejimlerde görülen uygulamalar ile kamusal
özgürlüklerin kaldırılması veya yokluğu, mekanik olarak
basın özgürlüğünü de ortadan kaldırmaktadır. Bu anlamda
ülkemizdeki muhalif basın ve gazeteciler üzerinde uygulanan engelleme
politikaları diktatör politikalara işaret etmektedir.
Özellikle kendisini
bölgesel model olarak tanıtan Türkiye'nin, dünya basın özgürlüğü
listesinde 10 sıra gerilemesi, basın özgürlüğü, ifade
özgürlüğü ve muhalif gazeteciler üzerindeki baskı ve engellerin
arttığını göstermekte, aynı zamanda da bölgesel model
söylemini de ciddi oranda çürütmektedir. Bir başka açıdan
değerlendirildiğinde, AKP Hükûmetinin gerçekte basın
özgürlüğüne, düşünce ve ifade özgürlüğüne
bakışını Avrupa Birliği Bakanı Sayın Egemen
Bağış, BBC televizyonunda 2 Mart 2012 tarihinde yayınlanan
mülakatında özetlemiştir. Türkiye'deki tutuklu gazeteciler için
kullandığı sözler aynen şöyledir: "Mesleği
yüzünden tutuklanan hiçbir gazeteci yok. Gazeteci kimliği
taşıyan bazı kişiler var birine tecavüz ederken yakalanan,
banka soyarken yakalanan. Bu kişiler beğenmediğimiz yazılar
yazdıklarından dolayı tutuklanmış değiller. Çok
daha kötü yazılar yazmış olan gazeteciler var ve bu kişiler
hâlâ bu haklarını kullanmaya devam ediyorlar."
Türkiye'de muhalif
basın üzerindeki baskıların, gazetecilere yönelik
tutuklamaların ve basın özgürlüğünü kısıtlayan
engellemelerin tespiti ile bu baskı ve engellemelerin acil olarak
giderilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde bir araştırma
komisyonu kurulması gerekmektedir.
2.-
Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu ve 22 milletvekilinin, Van
Gölünün korunması ve turizme kazandırılması konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/715)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Van Gölü'nün
orijinal hâliyle korunabilmesi, ülke ve dünya bilimine daha fazla katkı
yapabilmesi, tanıtımının yapılarak turizminde önemli
bir durak olabilmesi, ülke ekonomisine daha fazla katkı sunabilmesi için
alınacak önlemlerin ve yapılması gerekenlerin belirlenebilmesi
amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzükün 104'üncü ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması
için gereğini arz ve teklif ederiz.
1) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı
Sakık
(Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris
Baluken
(Bingöl)
9) Emine Ayna (Diyarbakır)
10) Nursel
Aydoğan
(Diyarbakır)
11) Altan Tan (Diyarbakır)
12) Adil Zozani (Hakkâri)
13) Esat Canan (Hakkâri)
14) Sırrı
Süreyya Önder
(İstanbul)
15) Sebahat Tuncel (İstanbul)
16) Mülkiye Birtane (Kars)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul
Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim
Binici
(Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
23) Leyla Zana (Diyarbakır)
Gerekçe:
Van Gölü, tuzlu
(tuzluluk binde 19) sodalı (pH 9,8) suları ile dünyada eşi
benzeri bulunmayan orijinal bir ekosistemdir. Bu orijinalliği, tüm dünyadaki
bilim adamlarının dikkatini Van Gölü'ne çekmektedir. Van Gölü bu
yapısı ile paleolimnologlar tarafından "genç
okyanus"ların oluşumunu aydınlatmak üzere büyük bir ilgiyle
incelenmektedir. Diğer taraftan göl, su seviyesi değişimleri ve
küresel iklim değişimlerinin göstergesi olarak
değerlendirilmektedir. 2003 yılında küresel iklim
değişiminin göstergelerinin dünyada izlenmesi için, AB FP-6. Çerçeve
Programı kapsamında hazırlanan "Ecowater" projesinde,
Van Gölü iklim değişimlerinin ekolojik etkilerinin en iyi
izlenebildiği göl olarak belirlenmiş ve projenin modellerinin Van
Gölü dikkate alınarak oluşturulması
planlanmıştır. Yani Van Gölü, üstünde gölün tüm ekolojik
dengelerini altüst edecek deneyler yapılacak kadar küçücük ve önemsiz bir
göl değildir. Mevcut yapısı ile tüm dünyanın dikkatini
üzerinde toplayan, orijinal bir ekosistemdir. Ayrıca inci kefali dünyada
sadece Van Gölünde bulunan bir balık türüdür. İnci kefali aynı
zamanda bölge halkı için büyük bir gelir kaynağıdır. 2010
yılı rakamları ile ülke ekonomisine katkısı 10 milyon
ABD dolarıdır. Göl çevresindeki 14 bin insan geçimini inci kefali
üretiminden sağlamaktadır.
Ülkemizde 60'tan
fazla uluslararası öneme sahip sulak alan bulunmaktadır. Ülkemizin de
imza atarak taraf olduğu Ramsar, CITES, Bern gibi uluslararası
sözleşme hükümlerine göre belirlenen bu sulak alanlardan üç tanesi (Bendi
Mahi Sazlığı, Çelebibağ Sazlığı, Arin Gölü)
Van Gölü çevresinde yer almaktadır. Bu sulak alanlarda şimdiye kadar
300 civarında kuş türü tespit edilmiştir. Göl ekosisteminde
meydana gelecek değişim, bu sulak alanları ve sulak alanlarda
yaşayan biyoçeşitliliği olumsuz yönde etkileyecektir.
Tüm bu nedenlerden
dolayı, Van Gölü özenle korunması gereken, Türkiye'nin sahip
olduğu en önemli doğal zenginliklerden biridir. Van Gölü'nün
yapısını bozacak herhangi bir projenin hayata geçirilmesi demek,
dünyanın ilgi odağı olan orijinal bir ekosistemin bozulması
demektir. Gölün tamponlama etkisinin olumsuz etkilenmesi yüzünden tuzlu-sodalı
suyun tatlı suya dönüşümünün gerçekleşememesi demektir.
Böylelikle dünyada sadece Van Gölü havzasında yaşayan ve IUCN
tarafından kırmızı listeye dâhil edilen endemik inci
kefalinin üremesinin ve göçünün engellenmesi demektir. Ayrıca, göl
çevresindeki uluslararası öneme sahip sulak alanlar ve biyoçeşitliliğin
zarar görmesi anlamına gelecektir.
Van Gölü'nün
orijinal haliyle korunabilmesi, ülke ve dünya bilimine katkı yapmaya devam
edebilmesi, tanıtımının yapılabilmesi, turizmde önemli
bir durak olabilmesi için alınacak önlemlerin ve yapılması gerekenlerin
belirlenebilmesi için TBMM tarafından Meclis araştırması
açılması oldukça önemlidir.
3.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin, Elâzığ ilindeki KOBİler ile küçük esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/716)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Elâzığ
ilimizdeki KOBİ'lerin, küçük esnaf ve sanatkârların
sorunlarının araştırılması ve gereken önlemlerin
alınması amacıyla, Anayasanın 98inci ve İçtüzükün
104 ve 105inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Enver Erdem (Elâzığ)
2) Mehmet
Şandır (Mersin)
3) Mehmet Günal (Antalya)
4) Alim
Işık (Kütahya)
5) Erkan Akçay (Manisa)
6) Reşat
Doğru (Tokat)
7) Mustafa Erdem (Ankara)
8) Muharrem
Varlı (Adana)
9) S. Nevzat
Korkmaz (Isparta)
10) Bülent Belen (Tekirdağ)
11) Kemalettin
Yılmaz (Afyonkarahisar)
12) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
13) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
14) Sinan Oğan (Iğdır)
15) Emin Çınar (Kastamonu)
16) Ali Öz (Mersin)
17) Özcan Yeniçeri (Ankara)
18) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
19) Cemalettin
Şimşek (Samsun)
20) Atila Kaya (İstanbul)
Gerekçe:
Elâzığ
ilimizin sosyoekonomik yapısı çerçevesinde KOBİler, işsizliği
azaltma, istihdamı sağlama, yeni iş fırsatları
oluşturma, büyük sanayinin tamamlayıcısı durumunda olma,
kalifiye eleman yetiştirilmesine katkıda bulunma, göçün önlenmesi ve
sağlıksız kentleşmenin önlenmesi, gelir
dağılımının daha dengeli biçimde gerçekleştirilmesini
sağlama gibi birçok işlevin yerine getirilmesinde önemli
katkılar sağlamaktadır.
Ülkemizde
yaşanan ekonomik krize paralel olarak, Elâzığda mevcut küçük ve
orta büyüklükteki işletmeler, (KOBİ) küçük esnaf ve sanatkârlar da
krizden oldukça etkilenmiştir. Son dönemlerde ekonomideki belirsizlik ve
güvensizlik bu iş yerlerinin de ciddi sorunlar yaşamasına sebep
olmuş ve birçoğu kapanmak zorunda kalmıştır.
İlimizdeki;
Elâzığ Çimento Fabrikası, Elâzığ Şarap
Fabrikası, Elâzığ Ferrokrom Tesisleri, Elâzığ
Şeker Fabrikası, Maden Bakır İşletmeleri,
Ağın Deri Fabrikası özelleştirilmiş, Et Balık
Kurumu, Elâzığ İplik Fabrikası, Azot Fabrikası, Sodyum
Bikromat Fabrikası, Eltaş Kâğıt Fabrikası, Karadeniz
Birlik (Ayçiçeği Yağı Fabrikası) ve Keban Plastik gibi
tesisler de kapanmıştır. Ayrıca, 2008-2011
yılları arasında 2.536 küçük esnafımız iş yerini
kapatmak zorunda kalmıştır.
Elâzığda
kurulmuş olan birçok fabrika ve sanayi kuruluşunun
özelleştirilmesi ya da kapanması, zaten ilimizde var olan
işsizlik sorununu daha da artırmıştır.
Elâzığdaki KOBİ'lerin de zor durumda olmaları sebebiyle
Elâzığda işsizlik Türkiye ortalamasının bir hayli
üzerinde seyretmiştir. Türkiyede 2011 yılında işsizlik
oranı yüzde 10larda iken Elâzığda 2011 yılı
işsizlik oranı yüzde 14 olarak gerçekleşmiştir.
Son zamanlarda her
ne kadar KOBİler ve küçük esnafa düşük faizli krediler verilmek
istense de bu kredilerden faydalanan kişi sayısı oldukça
azdır. Bu kredilerden faydalanmak isteyen esnafın senedi protesto
edilmemiş olacak, çeki hiç yazılmamış olacak, kredi
kartı borcu olmayacak ya da hiç geciktirmeden ödenmiş olacak, sigorta
ve vergi borcu olmayacak ki bu kredilerden faydalanabilsin. Zaten bu
şartları taşıyan esnaf da kredi almamaktadır.
İlimizdeki
çoğu esnaf, vergilerini ve sigorta primlerini ödeyememekte ve icralık
durumuna düşmektedir. Her geçen yıl kapanan iş yeri
sayısı artmış, ilimizde istihdam azalmış,
işsizlik ise artmıştır. Bunun sonucunda
Elâzığdan göç edenlerin sayısı da çoğalmıştır
Yaşam
şartlarının ağır olduğu ve kalkınma
açısından Türkiye ortalamasının gerisinde bulunan ilimizde,
esnaf ve sanatkârlar talep daralması sonucunda gelirlerinin azalması
sorunu ile karşı karşıyadır. Sanayi işletmelerinin
az olduğu ilimizde yeni yatırımlara, esnaf ve sanatkârlara
yönelik olarak kolaylaştırıcı düzenlemelere ihtiyaç
vardır.
Elâzığda
faaliyette olan KOBİlere özellikle finansal açıdan destek verilmeli
ve çeşitli vergi kolaylıkları sağlanmalıdır.
KOBİlere hak ettikleri değer ve önem verilmeli ve
başarısızlıklarına sebep olan etmenler
iyileştirilmelidir. Girişimciliğin önündeki bürokratik engeller
ortadan kaldırılmalı, kadın ve gençlerin ilimiz ve
dolayısıyla ülke ekonomisine katkıda bulunması
sağlanmalıdır.
İlimizde
KOBİ girişimciliğine önem verilmeli, başarı
şansları yüksek, büyüme eğilimine girmiş işletmeler ve
girişimciler saptanarak desteklenmeli, potansiyel girişimcilerin
ilimizde iş sahibi olmaları sağlanmalıdır.
Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı, KOSGEB, ticaret ve sanayi odaları,
esnaf ve sanatkârlar birlikleri, Fırat Üniversitesi ve ilimiz
bazındaki ilgili kuruluşların iş birliği
sağlanarak, KOBİ yönetimlerine, yönetim
danışmanlığı, finans yönetimi, teknik bilgi
aktarımı, AR-GE, ürün ve süreç geliştirme, ortak üretim,
pazarlama ve ihracat imkânlarının geliştirilmesi yönünde
eğitim ve teşvikler sağlanmalıdır.
Girişimcilere
altyapı ve danışmanlık hizmeti veren, Fırat
Üniversitesi bünyesinde kurulan teknoparklardan KOBİlerin daha etkin bir
şekilde faydalanması sağlanmalı ve bu teknoparkların
yaptıkları teorik çalışmaların sanayiye
aktarılması için gerekenler yapılmalıdır. AR-GE
hizmetlerine gerekli fonlar sağlanmalı ve rekabet üstünlüğü
sağlayan buluşlar mutlaka ödüllendirilmelidir.
Elâzığ ve
ülkemiz ekonomisine daha fazla katkı sağlamak için, ilimizdeki
KOBİlerin, küçük esnaf ve sanatkârların sorunlarının
araştırılması ve çözüm yollarının bulunması
ve gerekli tedbirlerin alınması amacıyla, Anayasanın
98inci ve İç Tüzükün 104-105inci maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN -
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
BDP Grubunun, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve arkadaşları
tarafından Bingöl Yayladere 2nci Komando Tabur
Komutanlığında zorunlu askerlik hizmeti yaparken 23/6/2013
tarihinde silahla vurulma sonucu hayatını kaybeden Adem
Kalkanın ölümünün araştırılması amacıyla
8/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2013
Perşembe günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 11/7/2013 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantısında,
siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisini, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
8 Temmuz 2013
tarihinde, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve arkadaşları
tarafından verilen (3818 sıra no.lu), "Bingöl Yayladere 2nci
Komando Tabur Komutanlığında zorunlu askerlik hizmeti yaparken
23/6/2013 tarihinde silahla vurulma sonucu hayatını kaybeden Adem
Kalkan'ın ölümünün araştırılması" amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak 11/7/2013 Perşembe günlü birleşiminde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen
Sırrı Sakık, Muş Milletvekili. (BDP sıralarından
alkışlar)
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Aslında, son
günlerde, tabii, Parlamentoda önemli yasalar, torba yasalar geçiyor ama bizim
bu -her ne kadar- Meclis araştırma önergelerimiz, Türkiye'nin
aslında iç barışıyla ilgili önergelerdir ve binlerce
insanın, ailenin yüreğini yakan sorunlardan biri. Şimdi, bunu
tekrar buraya taşıyacağız ama birazdan tekrar
oylarınızla reddedilecek. Yani bu kutsal günlerde bu insanların
acısını dindirmek bu Parlamentonun görevi değil midir?
Yüzlerce asker ailesi çocuklarının ölümünden büyük kuşku
duyuyorlar ve Çocuklarımızı biz gelip size sağ salim
teslim ettik, sonra siz bize çocuklarımızın ölüsünü,
tabutlarını teslim ettiniz ve biz bu çocukların ölümünden büyük
bir kuşku duyuyoruz. Bu çocuklarımızı öldürdünüz
Bu
çocuklarımızın ismi Kürt, ismi Alevi olduğu için askerde,
kışlada öldürüldü, Kıbrısta öldürüldü. Ben bunlara
tanıklık ettim, gittim, çocukları defnettiğimizde aileler
feryat ettiler: Çocuklarımız öldü ama biz bu yapılan otopsi
raporlarına inanmıyoruz. Savcıları göreve davet ettik ama
Allah adına, savcılar da aldıkları talimat
doğrultusunda bir işlem bile yapmadılar.
Şimdi, bunlar
var iken, bu kadar acil konular var iken bizim hiç bilmediğimiz bir torbanın içini
doldurduğunuz kadar dolduruyorsunuz ve sabahlara kadar buralarda zaman
harcıyoruz. Gelin, birlikte, oturalım, temel
sorunlarımızı masaya yatırıp bunun gereğini
yapalım.
Dün Sayın
Başbakan da Anayasa Uzlaşma Komisyonunda 48 maddede bir konsensüs
sağlandı. Alelacele bunu hayata geçirelim. diyor. Peki, biz buna da
varız, bunu da geçirelim ama bu temel sorunlarla ilgili de komisyonlar
oluşturalım. Şimdi, bir taraftan 48 maddeden bahsediyorsunuz ama
özgürlüklerimizi hayata geçirecek temel maddelerle ilgili 4 grup arasında
bir konsensüs sağlanmıyor. Meclis Başkanımızın
yaptığı görüşmelerden sonra bir uzlaşı
sağlandı. Bu uzlaşıyla, bugüne kadar uzlaşamadığımız
maddelerle ilgili bir konsensüs sağlanabilir, bunu yapalım. Bu
yapılmıyor. Alelacele, 48 maddeyle ilgili sorun da yok, bir
başka bir şey yapalım o zaman.
Bakın,
özgürlüklerden bahsediyorsunuz. E, Siyasi Partiler Yasası, Seçim Kanunu.
Bakın, bir hanımefendi -bugün üçüncü, dördüncü günü-
İstanbuldan yola çıktı, onurlu bir mücadele sürdürüyor, Aylin
Kotil. Türkiyedeki bu yüzde 10luk barajı protesto etmek, barajı
sıfırlamak adına bizim Parlamentonun
yapamadığını
Aylin sokaklarda, İstanbuldan Ankaraya
bir yürüyüş düzenledi, onurlu bir yürüyüş. Biz yanındayız
ve bu, Türkiye halklarının ortak sesidir. Gelin, bunu
değiştirelim.
Bu torba
yasayı bu kadar alelacele getiriyorsunuz. Bizim yapabileceğimiz yasal
düzenlemeler var Anayasanın dışında; TCKyı, gelin,
yeniden dizayn edelim, Terörle Mücadele Yasasını yeniden dizayn
edelim. Ama bunların hiçbiri yapılmıyor. Ne yapılıyor?
Olmazları masaya koymak. Ya, zaten 48 maddede anlaşma
yapıldı, bu konuda herhangi bir sorun yok. Bu Parlamento
çalışmayı sürdürebilir, tatili erteleyebilir. Ne yapabilir?
Yasaları değiştirebilir yani bu 4 siyasi partinin liderlerinin
diktatörlüğünden bu Parlamentoyu kurtarabilir, bu Türkiyeyi kurtarabilir;
gelin, bunları yapalım. Yok.
Anayasa bir
toplumsal sözleşme. Özgürlükler ve demokrasi ertelenemez. Bakın,
Suriyede, Irakta, Mısırda, Libyada, yanı
başımızda özgürlükleri öteledikleri için, erteledikleri için ne
oldu ne bitti, hepimiz birlikte tanıklık ettik.
Şimdi, siz,
özgürlükleri erteleyerek sonuç alamazsınız ki, özgürlükleri hayata
geçirerek bu beladan kurtulabilirsiniz. Çıkıp Gezideki olup
bitenlerin uluslararası bir komplo olduğunu söylüyorsunuz. O zaman,
gelin, bu komployu boşa çıkaralım, hep birlikte ne gerekiyorsa
bunun gereğini yapalım ama siz bunu da yapmıyorsunuz. Mesela,
PKK birinci aşama dediği aşamayı geride
bıraktı, binlerce kilometre, Güney Kürdistandaki dağlara
çekildiler.
Siyaset
dünyası, onlar binlerce kilometre yol giderken siz kaç metre yol geldiniz?
İşte BDP sıraları burada, oturup
konuşabileceğimiz bir iklim bile yaratamadık ve şimdi,
böyle önemli bir süreçten geçerken bu Parlamentoya önemli görevler
düşüyor. Bu Parlamento, alelacele, nasıl bu torba kanunla
yasaları bir an önce geçirip ve gidip tatile başlayabiliriz? Vallahi
tatil hakkımız yok, hiçbirimizin bu tatil hakkı yok, bu süreci
heba etme hakkımız yok. Yani demokrasilerde çifte standart olmaz.
Bakın, birkaç
gündür AKPnin Mısırda olup bitenlerle ilgili tavrını
görüyoruz. Evet, bu bir dik duruştur ama çifte standart olduğunda
kimse sizin bu dik duruşunuzu ciddiye almaz. Siz, Mursiye karşı
bakın amansız
Lakin, biz, bir şekilde, Darbe nereden gelirse
gelsin her darbeci bir alçaktır. diyoruz ama siz Mursiye karşı
yapılan darbeyi alçakça değerlendiriyorsunuz ama diğer taraftan,
mesela daha önce Ömer El Beşir darbe yaptı, bir darbeciydi ve 300 bin
insanın ölümünden sorumludur ve 2 milyon 700 bin insan kendi
topraklarını terk edip gitti, bu darbeci bizim
topraklarımıza geldiğinde siz onu kucaklıyorsunuz. Böyle
çifte standart olur mu?
TUFAN KÖSE (Çorum)
Sayın Sakık, darbecilerle ilişkilerini kesmiyorlar, darbe
iktidarıyla
SIRRI SAKIK
(Devamla) - Şimdi, o vesileyle, darbeye karşı duruş
sergileyecekseniz adı Sisi, adı Ömer El Beşir, kim olursa olsun,
Kenan Evren kim
TUFAN KÖSE (Çorum)
- Onlar darbeye karşı değiller.
SIRRI SAKIK
(Devamla) -
hepsine karşı dik duruş sergileyeceksiniz. Siz, ne
yapacaksınız biliyor musunuz?
Bakın,
Ahmedinejadın 2008 seçimlerinde hileyle seçildiğine dair muhalefetin
ciddi bir tepkisi vardı ve İran halkı ayağa
kalkmıştı. Siz, alelacele, hemen Ahmedinejadı tebrik
ettiniz. Demediniz Ya, şurada, milyonlarca insan sokakta ise
bunların bir özgürlük talebi var. Böyle çiftçe standartlarla bu iş
olmaz. Hele hele, demokrasi ve özgürlük talebi olan bir ülkeyiz ve süreci
başlatmışız, bu sürecin ruhuna uygun hareket edeceksek
bunun gereğini yapmalısınız. Bugün, PKKnın lider
kadroları açıklama yapıyorlar, Bizim tahammülümüz yok. Biz
birinci aşama denilen süreci bitirdik, sıra sizde. diyorlar. Niçin
söylüyorlar? Sayın Öcalanın sağlık durumu çok ciddi bir
noktada, endişeler ve kuşkular var, hem Kandilin hem Kürtlerin bu
konuda hassasiyeti var. Alelacele, bir şekilde, oraya bir heyet
göndereceksiniz. Görüşmeleri sürdürdüğünüz bir noktada bir
insanın ve bir aktörün yani can güvenliğiyle,
sağlığıyla ilgili ciddi kuşkular varsa bunun
gereğini yapacaksınız. Bir taraftan görüşmeleri sürdürürken
hâlâ karakol inşasını devam ettirirseniz barışta
samimi olmadığınızı gösterir.
Onun için,
Sayın Başbakanın belirttiği 48 maddelik Anayasa paketindeki
sorunla ilgili Barış ve Demokrasi Partisinin bu konuda bir tek itirazı
yok. Ama size çağrımızdır, itirazımız
şunadır: Gelin, yüzde 10luk barajı, eğer silahları
siz gündemden çıkaracaksanız, demokratik zeminde siyaset
yapılacaksa, yüzde 10luk barajı derhâl ortadan kaldırın.
Gelin bu karakolların inşaatını derhâl durdurun.
Barışın ruhuna uygun adımlar atın. Bizim
getirdiğimiz bu asker ölümleriyle ilgili derhâl bir komisyon
oluşturun.
Sevgili
arkadaşlar, yine, 2009 yılındaydı, Elâzığda bir
askerî birlikte bir komutan çocuklara
kızıyor, emrindeki askerlere kızıyor, bombanın pimini
çekiyor ve bombayı askerin eline veriyor. O pimin çekilişinden sonra
4 asker yaşamını yitirdi, 3 asker ağır yaralandı.
Hani, siz 2010da Anayasa değişikliği yaptınız ya yani
rejime karşı gelen o Anayasa şeyini bir tarafa ittiniz ama halka
karşı suç işleyen askerleri kollayıp korudunuz. Sonra o
komutan ne oldu biliyor musunuz? Sekiz yıl mı, dokuz yıl mı
ceza aldı. Bak, 4 insan öldü -çünkü askerî mahkemeye havale edildi- ve 3
asker de yaralandı.
Şimdi,
askerlerin konumu bu, askerî mahkemelerin konumu bu, Roboskiyi de askerî
şeye havale ettiniz, durum bu. Buralardan özgürlük çıkmaz, buralardan
kavga çıkar, buralardan size karşı, yeniden, halkın
ayaklanması çıkar. Biz dostça söylüyoruz,
sorunlarımızın adını dostça ortaya koyuyoruz ve sizden
de çok dostça öneriler ve dostça el kaldırmanızı bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla) Bu konuşulan
araştırma önergesine destek bekliyoruz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Konuşmacı konuşmasının
ilk cümlelerinde şöyle bir ifade kullandı, Sayın Mülkiye
Birtanenin verdiği araştırma önergesi çerçevesinde; Adem Kalkan
23 Haziran 2013 tarihinde hayatını kaybetmiş. Bir tarafta bu
önergeye göre öldürülmüş ama askerî makamların verdiği ifadeye
göre de intihar etmiş. Bu olay on beş gün önce zuhur etmiş bir
olay fakat konuşmacı konuşmasını yaparken Askerdeki
kişiler Kürt olduğu için, Alevi olduğu için öldürüldü. diye
ifade etmesi ırkçılık ve mezhepçilikten başka bir şey
değildir.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerçek odur.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Oradaki görev yapan gençler, bu vatanı
korumak için
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerçek odur. Bakın bir öldürülenlerin kaçı
Kürttür, kaçı Alevidir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) ...bu milleti korumak için şehit olmak
uğruna görev yapmaktadırlar. Bu bayrağımızın
rengi, Kürtü, Türkü, Alevisi bütün ecdadımızın al
kanıyla boyanmıştır. Hiç kimse Kürt, Türk diye askerimizi
ayırma hakkına sahip değildir.
Nitekim bu salı
günü aileyle Kars Milletvekilimiz Sayın Yunus Kılıç
görüşmüştür. Aile mahkemeye müracaat etmiş,
evlatlarının intihar etme değil, öldürüldüğü şeklinde
bir şüpheleri var; bu şüpheler mahkemeye intikal ettirilmiş.
Mahkemeye intikal ettirilmiş on beş günlük bir meseleyi, burada,
Kürtlere karşı, Alevilere karşı Türk ordusunun
öldürdüğü şeklinde ifade etmek büyük bir yanlıştır.
Şiddetle bu düşünceyi kınıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl)- Sayın Başkan
BAŞKAN Evet,
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, şimdi bu söylenenlere
karşı, tutanaklara geçmesi açısından, bazı
şeyleri bizim de belirtmemiz gerekiyor.
Sayın grup başkan
vekili kışlada şüpheli bir şekilde öldürülen ya da intihar
ettiği söylenen askerlerin doğum yerlerine ve kimliklerine bakarsa
gerçekten bu askerlerin çoğunun Kürt ve Alevi kökenli olduğunu
görecektir.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Hâlâ aynı yoldalar Sayın Başkan, hâlâ
ırkçılık ve mezhepçilik yolundalar, Çözüm süreci diyorlar.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ortada böyle bir realite vardır, ortada böyle bir
gerçeklik vardır.
Irkçılığın kendisi,
ırkçılığın kendisi böylesi bir tablodur.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) O zaman araştıralım; Mustafa Bey, kabul edin de
araştıralım o zaman.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Daha yeni mahkeme aşamasında.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Araştıralım.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Biz, defalarca, bu Meclise şüpheli asker ölümleriyle
ilgili araştırma önergeleri getirdik. Eğer sayın grup başkan
vekili bu konuda gerçekten bu şekilde düşünüyorsa buyurun bu
araştırma önergesine destek versinler, hep birlikte gidip
araştıralım. Eğer böyle bir şey yoksa da, Kürt ve
Alevi olan gençlerin şüpheli ölümleriyle ilgili bir durum yoksa da buraya
gelir, burada Genel Kurulda hep beraber açıklama yaparız.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisi
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, eğer müsaadeniz olursa ben de bir iki
şey söylemek istiyorum, şuradan, yerimden.
BAŞKAN
Hayır, uygun değil.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın Sakık, çıktınız konuştunuz, grup başkan
vekiliniz de söz aldı.
SIRRI SAKIK
(Muş) Can Başkanım, bakın biz buralarda birçok konuya
tanıklık ederiz.
BAŞKAN
Sayın Sakık, böyle bir usul yok, İç Tüzükte
SIRRI SAKIK
(Muş) - Hiç öneri olmadan, sataşma olmadan onlarca kez bu kürsüden
konuşanlar olur, sesiniz çıkmaz. Bizi ırkçılıkla,
faşizmle suçluyor. Hayatımız ırkçılığa,
faşizme karşı mücadeleyle geçmiştir.
BAŞKAN Evet,
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ebu
Bekir Gizligider, Nevşehir Milletvekili.
SIRRI SAKIK (Muş)
Daha sonra grup başkan vekilimiz de söyledi, bu öldürülen
kardeşlerimizin hepsinin kimliğine bakın Alevidir ve Kürttür.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Irkçılığın en büyüğü budur; Kürt
öldürmektir, Alevi öldürmektir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hâlâ ırkçılık yapıyorsun.
SIRRI SAKIK
(Muş) - Asıl ırkçılığı yapan
Bugün araştırın,
eğer çıkmıyorsa biz de özür dileyelim sizden.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Destek verin de açığa çıksın.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Gizligider. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
EBU BEKİR GİZLİGİDER
(Nevşehir) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ben de konuşmama benden
önceki konuşmacılar gibi Srebrenitsada yıllar önce meydana
gelen ve
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Eren Yılmazın Maraş davasını
araştıralım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) On beş gün olmuş daha.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ne on beş günü, yüzlerce asker var böyle. Sizin yeni
haberiniz olmuş. Yüzlerce örnek var, yüzlerce cinayet var; haberiniz yok
mu, defalarca gündeme getirdik.
EBU BEKİR
GİZLİGİDER (Devamla)
sadece İslam dünyasını ve
Türkiyeyi değil, bütün dünyayı üzüntüye boğan olayları
kınayarak başlamak istiyorum. Belki Srebrenitsanın çiçekleri bu
dünyada soldu ama ebedi âlemde peygamberlerle birlikteler. Allah onlara rahmet
eylesin, yakınlarına sabır versin.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisinin vermiş
olduğu Meclis araştırması önergesinin aleyhinde grubum
adına söz almış bulunmaktayım. Öncelikle kesin olan şu
ki Adem Kalkan isimli bir askerimiz hayatını kaybetmiş ve bu
sebeple kendisine Allahtan rahmet, ailesine sabırlar diliyorum. Benden
önceki konuşmacı dedi ki: İsmi Kürt ismi olanlar, ismi Alevi
ismi olanlar ayrımcılığa tutuluyor. Bu kardeşimizin,
bu rahmetli kardeşimizin ismi Adem. İsmi Adem yani Alevinin,
Sünninin Türkün, Kürtün de babası olan Adem. O vesileyle bu örneğe
bence hiç de uygun olmadı bu benzetme.
Şimdi, bu
konuda bize gelen bilgileri çok kısa olarak sizlerle paylaşmak
istiyorum. Er Adem Kalkan Kars Kağızman nüfusuna kayıtlı,
Bingöl Yayladere 2nci Jandarma Komando Tabur Komutanlığı
emrinde görevli ve 23 Haziran 2013 günü zırhlı araç içine üst kapak
bölümünden girerek, aracın silahından bir miktar atış
yapmayı müteakip, kendi silahıyla çene altına bir el ateş etmek
suretiyle intihara teşebbüs etmiş, yaralanmış, hastaneye
kaldırılarak tedavi altına alınmış fakat tüm
çabalara rağmen vefat etmiş. Bu, askerî makamların bize
vermiş olduğu bilgi. 8inci Kolordu Komutanlığı Askerî
Savcısı olay yerine gelerek gerekli adli soruşturmaya
başlamış, hâlen savcılık soruşturması devam
etmekte. Ayrıca, olaya ilişkin idari tahkikat da bu vesileyle
başlatılmış ve devam
etmekte. İnşallah en kısa
sürede aydınlanmasını umut ediyoruz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, elbette siyasi partiler toplumda yankı bulan, siyasi yönü
olan ve kendi siyasetlerini güçlendireceğini düşündükleri hadiselerle
ilgili araştırma önergesi verirler. Fakat önümüzde tamamen bize göre
adli bir vaka bulunmaktadır. Geçtiğimiz iki hafta boyunca bu Meclisin,
özellikle AK PARTİ Grubunun gösterdiği performans ortada. Burada
muhalefet partilerinin birkaç kişiyle kendilerini temsil etme tercihlerine
de saygı duyuyorum ancak AK PARTİ Grubu şu mübarek ramazan
ayında iftarını da, sahurunu da Meclis çatısı
altında yapıyor. Bunu, esas itibarıyla, yargının görev
ve yetki alanındaki bir olay ile yüce Meclisin bu kadar yoğun bir
mesaiyle meşgul edilmesinin doğru olmayacağını
vurgulamak için söylüyorum. Kaldı ki hukuken de Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yargıya intikal etmiş, şu anda askerî
savcılık tarafından kovuşturulan ve yargı
bağımsızlığına halel getirecekmiş gibi
algılanabilecek bir hareketin içinde bulunması da doğru olmaz.
SIRRI SAKIK
(Muş) Ya, askerî mahkemeler ne kadar bağımsız? Allahtan
korkun ya! Kutsal günlerden bahsediyorsunuz, askerî mahkemeler ne kadar
bağımsız?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ya, bu Meclis asker ölümlerini araştırmayacak da
neyi araştıracak? Ayıp, ayıp yani!
BAŞKAN
Lütfen
EBU BEKİR
GİZLİGİDER (Devamla) Sayın Başkan, sessizliği
sağlarsanız memnun olacağım.
Bu seviyede bize
göre yapılması gereken yargıya güvenmek ve her türlü delili
mahkemenin takdirine sunabilmek ve bu uğurda profesyonel hukuki
yardım almaktır. Bağımsız yargının adil
kararı vereceğine inanıyoruz. Kaldı ki verilecek
kararın taraflarca beğenilmemesi hâlinde iktidarımız
döneminde güçlendirilen ve artık seri kararlar alabilen Yargıtay
incelemesi söz konusu olacaktır. O da tatmin etmezse Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi incelemesi yolu da açıktır. Görüldüğü üzere,
BDP tarafından verilen Meclis araştırma önergesi usule,
teamüllere ve hukukun genel ilkelerine bize göre aykırıdır.
Vefat etmiş askerimizin gerek aile gerekse sevenleri müsterih olsunlar.
Elbette ki giden geri gelmeyecek, yeri dolmayacaktır fakat kimsenin
kafasında olaya dair en ufak bir kuşkunun kalmayacağını
düşünüyorum.
Bu vesileyle devri
iktidarımızda yargıdaki değişikliklere de çok
kısa değinmek istiyorum:
Cumhuriyet
tarihinin en büyük Anayasa değişikliği yapıldı. 12
Eylül Anayasası hem de 12 Eylül tarihinde referandumla
halkımızın onayıyla değişti.
Yeni Anayasa ile
kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler, harp ve vazife
şehitleri, dul ve yetimler, malul ve gaziler pozitif
ayrımcılık uygulanabilecek kesimler olarak benimsendi.
Çocuk
haklarıyla ilgili uluslararası temel ilkeler anayasal güvence altına
alındı.
Kamu
Denetçiliği Kurumu yani ombudsmanlık getirildi.
Siyasi partilerin
kapatılması durumunda milletvekillerinin vekilliklerinin
düşürülmesine son verildi.
Yüksek Askerî
Şûra kararlarıyla ordudan atılanlara yargı yolu
açıldı.
Sivillerin askerî
mahkemelerde yargılanmasına son verildi.
Askerlerin askerî
suçlar dışındaki suçlarla ilgili olarak sivil mahkemelerde
yargılanması sağlandı.
HSYK kararları
yargı denetimine tabi hâle getirildi.
Devlet
memurlarına verilen uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili
mahkemeye başvurma hakkı getirildi.
HSYK ve Anayasa
Mahkemesi demokratik bir yapıya kavuştu.
İnsan
hakları ihlallerinden dolayı insanımıza Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuru hakkı tanındı.
Yargı
bağımsızlığını güçlendirme adına Adalet
Bakanının cumhuriyet savcılarına talimat verme yetkisi
kaldırıldı.
Hâkim ve
savcıların atama kararnameleri objektif kriterlere
bağlandı.
Yargı
mensuplarının terfi süreleri kısaltıldı.
Ceza infaz sistemi
etkinleştirildi.
Cezaevlerindeki
asayiş olayları, sıkıntı ve şikâyetler büyük
oranda giderildi.
Adalet
teşkilatı iyileştirildi. Bu kapsamda adalet teşkilatı
bilişim teknolojisiyle tanıştı.
Ülkenin dört bir
yanına geleneksel mimarimizden de ilham alan bir mimariyle muhteşem
adalet sarayları inşa edildi.
UYAP projesiyle tüm
adalet teşkilatımızı muhteşem bir yazılım
altyapısına kavuşturduk. Vatandaşlarımız
artık davalar ile ilgili her aşamayı anında
İnternetten takip edebiliyor.
Adli Tıp
Kurumunu ülke çapında yaygınlaştırdık.
Yargıtay ve
Danıştayda yeni daireler kurarak yüksek yargının iş
yükünü azalttık. Böylece temyiz aşamasındaki davaların
sonuçlandırılma hızı da artmış oldu.
Hâkim ve
savcılarımızın özlük hakları iyileştirildi.
Bölge adliye
mahkemeleri yani istinaf mahkemeleri kuruldu ve bu şekilde yargıdaki
yığılmaların önüne geçilmesi hedeflenmekte.
Yargı
süreçlerini hızlandırmak için Meclisten üç paket geçirildi; dördüncü
yargı paketi de gelecek.
Yargıda sosyal
devleti hayata geçirdik.
Maddi durumu iyi
olmadığı için avukat tutamayan herkes artık avukat tayin
edebiliyor.
Basit suçlardan
dolayı cezaevlerinde kalan birçok hükümlünün cezasını
dışarıda çekmesi için denetimli serbestlik uygulaması
hayata geçirildi.
Uluslararası
standartlara uymayan cezaevleri kapatılıyor.
Çocuklara özel ceza
infaz sistemi getirildi.
İnsan
hakları ihlallerinin önlenmesi için eylem planları uygulamaya kondu
ve biz kesintisiz yargı dedik, bunun için, az önce de belirtim, Ulusal
Yargı Ağı Projesi yani UYAPı harekete geçirdik ve bu
uğurda adalet neferlerinin
sayısını arttırdık. 2002 yılı ile 2011
yılı arasında basit bir mukayese yapmak istiyorum. 2002
yılında 9.232 olan hâkim, savcı sayısı 2011
yılında 11.187ye, yüzde 20yi aşkın bir artışla
artıyor. Personel sayısı ise yüzde 50ye yakın bir
artış sergiliyor.
Adaleti saraylara
taşıdık. Ülkemizin dört bir tarafında yapılan adalet
sarayları artık şehirlerimiz için de ilham kaynağı
olmaya başladı.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Adalet üretiliyor mu ona bak Sayın Milletvekili?
EBU BEKİR
GİZLİGİDER (Devamla) Daha güçlü adalet sistemi için bütçedeki
pay 2002 yılında 1 milyar 113 bin TL iken bu rakam 2011
yılında 3 milyar 783 bin TLye yükselmiş.
Adalet akademileri
hizmete girdi.
Adalet
saraylarının teknoloji üssü olması bugün herkesin
ağzında.
AB
standartlarında cezaevlerine ülkeyi kavuşturmak istiyoruz. Elbette
bizler o cezaevleri dolu olsun istemiyoruz. Ancak hukuk devletinin doğal
ve spontane gereğidir ki cezaevleriniz uluslararası standarda olmak
zorunda.
DGMler
kaldırıldı.
Anayasa
Mahkemesinde bir devrim yapıldı.
Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu artık daha işlevsel, daha demokratik bir
yapıya kavuştu.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan bahsetmeyin,
orası artık AKPnin kurulu oldu.
EBU BEKİR
GİZLİGİDER (Devamla) Neden bahsedeceğim benim takdirimde.
Adli tıp
Türkiye'nin dört bir yerine teşmil ettirildi.
Davaların daha
hızlı çözülmesi için gerek Danıştay gerek Yargıtay
dairelerinde artış yapıldı ve bu kapsamda adalet
mensuplarının eğitimi noktasında ciddi artışlar
sağlandı gerek üniversite hukuk fakülteleri gerekse yüksekokullar.
Artık,
tutukluların da meslek sahibi olabilmesi için, tüm cezaevlerinde, yeniden
hayata kazandırılmaları için, tretmanları için ciddi
çalışmalar başlatıldı.
Şu anda sürem
geri kalanını saymaya elvermiyor, bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Muharrem Işık,
Erzincan Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM IŞIK (Erzincan)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; BDP grup önerisinin
lehinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, askerde intihar eden kişilerle ilgili daha önce de bir
çok önerge geldi ama hepsi reddedildi. Şimdi, tabii, biraz önce Sayın
Sakıkın söylediği bir laf üzerine Sayın Canikli burada
böyle bir şey olmadığı yönünde açıklama yaptı.
İnşallah yoktur ama şimdi, burada, biz, maalesef bazı
şeyleri böyle savunmaya geçerek üzerini örtemeyiz.
Ben daha önce
Sayın Millî Savunma Bakanımıza soru sordum. Ben sorumda diyorum
ki: Sayın Bakanım, bu intihar eden kişilerin memleketlerini,
köylerini, nüfuslarını bize bir verin. Yani bunları verin ki
nerede olmuş, kimler yapmış, bunlar belki okuma yazma bilmeyen
çok cahiller, belki köyden dışarı çıkmamışlar;
oraya gidince, o kışladan içeri girince orada çok yanlış
hareketler yapıyorlar. Bir köylerini görelim, bir ailelerin kim
olduğunu bilelim, ona göre onlarla biz görüşelim ki bir harita
çıkaralım en azından. Tabii, ona verdikleri cevapta bize
verilen şey
Ben direkt şehrini soruyorum, köyünü soruyorum,
psikolojik rahatsızlığı var mı, onu soruyorum. Bize
verilen cevap şöyle, diyor ki: Vefat eden personelin etnik kimliğine
ve inancına ilişkin sınıflandırma
yapılmamaktadır. Ben, etnik kimliği sormuyorum ki. Hangi
şehirde, hangi köyde oturuyor, nereli? diye soru sormuşum ama hemen
o şeye geliyor.
Şimdi, tabii
etnik kimlik dediğimiz zaman bunun yapılmaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Cahil olması ölmesini gerektirmiyor.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Ölen bir insan için cahil kelimesinin
kullanılması doğru değil.
MUHARREM IŞIK
(Devamla) - Direkt sormadık, dedik
Versinler cevabını, köylerini çıkaralım. ama yok.
Şimdi, tabii,
burada önemli olan şey şu: Yine, Sayın Ahmet Tanın soru
önergesine verilen cevaba göre 1 Ocak 2002-31 Aralık 2012ye kadar 965, bu
sene de -ben eğer atlamadıysam ya da şey yapmadıysam- 48
intihar var, toplam 1.013 tane intihar eden asker var.
Şimdi, bunların
araştırılmasından, bunların bulunmasından daha
doğal ne olabilir? Erzincandaki daha önce gündeme getirdim- Yaşar
Karaağaç. Bu çocuk üsteğmen, gencecik bir çocuk. O zaman da
söylemiştim, geldi, nişanlandı, gitti, salonu tuttu, düğün
yapacak. Çocuk gidiyor Diyarbakır toplama merkezinde, orada kalıyor,
çocuk orada intihar ediyor ve resepsiyonun yanındaki odada kalıyor.
Orada silahla intihar ediyor çocuk ve on saat duyulmuyor, kimsenin haberi yok.
Ailesi ulaşamayınca arıyorlar, soruyorlar; ondan sonra gidip
Kapıyı kırdık. diye bilgi veriyorlar, gidip ailesi
gördüğü zaman kapıda kırık falan görülmüyor. Güzelce
açıyor, bakıyorlar ve çocuğun orada intihar ettiğini
görüyorlar.
Tabii, biz bununla
ilgili gerekli araştırmaları yapmaya çalışıyoruz
ama ulaşmamız mümkün değil. Şimdi, biraz önce yine
aradım Durum ne? diye öğrenmek için, hâlâ soruşturmanın
devam ettiğini söylediler ve tabii, burada önemli olan çocuğun gelip
orada ailesine söylediği lafların hiçbirinin ciddiye
alınmaması. Çocuk orada 2 uzman çavuşun baskı
yaptığını söylüyor, çocuk orada komutanın bu işle
ilgilenmediğini söylüyor, altın meselesini söylüyor, bir sürü
şey söylüyor ailesine. Beni öldürecekler, bunlarla ilgili ben bir
şeyler biliyorum. diyor ve bunu komutanına söylediği hâlde
hiçbir tedbir alınmıyor, hiçbir önlem alınmıyor.
Şimdi, burada
asıl yapılması gereken şey bunun
araştırılması çünkü bundan korkarak bir yere gidemeyiz.
Niye ölüyor bu insanlar? Biz bunları askere gönderdiğimiz zaman, ölü
gelsinler diye mi gidiyorlar? Yani niye ölmüş? Gitmiş,
savaşmış mı ölmüş? Yok. Sapasağlam
göndermişsin, oradan cesedi gelmiş ve geldiği zaman, işin
ilginç tarafı, otopsisi falan, her şeyi yapılıyor, aileye
fazla bir bilgi de verilmiyor, aile bir şey de öğrenemiyor doğru
dürüst ve orada, en acı tarafı şu: Askerde intihar ettiği
söylenen çocuklara doğru dürüst yani önem verip de onlara bir değer
verip de
Cenaze törenlerine bile en alt seviyede katılıyorlar. Bu
bile o ailelerin yüreğini parçalıyor. O da size gelmişti.
Diğer tabii ki şehit olan askerlerin hepsinin başımın
üstünde yeri var ama bu da oraya gelirken aynı şeyle geldi. Belki o
da dağda şehit olabilirdi ama orada öldü. Onlara verilen şey de
ayrı, bu da çok kafaları karıştırıyor.
Tabii, sivil
mahkemelerle ilgili biraz önce sayın vekil çok güzel şeyler söylüyor.
Askeriyeye gelince, işte, Uluderede olan olay da gitti, sonuçta askerî
mahkemeye takıldı. Orada karar verilecek, hiçbir şey
çıkmayacak. Aynı şekilde bu da gitti, askerî mahkemede
inceleniyor, oradan bir şey çıkmayacak. Niye? Sivil mahkemeler
açtınız, sivil mahkemeler bulsun ne olduğunu, sorunu ortaya
çıkarsın. Yazık değil mi o insanlara? Yani adam 65
yaşında, babası, her gün kan ağlıyor. Sigara içmeyen
adam, sigaraya başladı. Annesinin hâlini görseniz, saçları
bembeyaz olmuş. Bunlara yazık değil mi? Bunları araştırmak
için niye bu kadar engel koyuyorsunuz? Yani korktuğunuz bir şey mi
var? Şu ana kadar en fazla sizin dertli olduğunuz askeriye değil
miydi? Yani askeriye sizin oldu diye mi bundan sonra
araştıramıyorsunuz? Yazık değil mi o insanlara? Biz
bunu istiyoruz. Kimseyi kötülemek, kimseyi karalamak, Askeriyeye bir damga
vuralım, askeriyeyi kötüleyelim. diye kimse bir şey istemiyor.
Herkesin istediği şey, gerçekler açığa çıksın. Bu
genç insanlar, bu gencecik çocuklar niye ölüyor orada, niye intihar ediyorlar?
Şimdi, tabii,
Amerika Birleşik Devletleri insan hakları raporunu açıkladı
bu sene, raporun Türkiye bölümünde diyor ki: Adalete etkili biçimde
erişilmemesi, Hükûmetin ifade özgürlüğüne müdahale etmesi,
savunmasız toplumların yeterince korunmaması. Bunu Amerika
açıklamış. Amerika burada intihar olaylarını da
gündeme almış askerde intihar edenlerle birlikte. Bu
intiharların arkasındaki en önemli nedenler olarak
aşağılama, dayak ve aşırı fiziksel aktivite,
gerekli sağlık hizmetlerinden mağdur bırakma,
kurumsallaşmış taciz gibi fiziksel istismarlardan dolayı
intihar ettiklerini Amerika açıklıyor.
Tabii, gerçek olan
şu, hepimiz de biliyoruz, erkek olanlar askerliğin ne olduğunu
bilir: Orada mantık nedir? İçeri gireceğin zaman
mantığını bırakacaksın, içeri gireceksin. Adam
hasta, gerçekten ruh hastası, ruhsal bir sorunu var. Tedavi görmesi
gerekir ama Sen askersin, yalan konuşuyorsun. Sen kesinlikle buradan,
askerlikten kaçmak için, çürük raporu almak için gelip muayene oluyorsun.
deyip kimse ciddiye alınmıyor. Biz de gördük, ben tabip er olarak
askerlik yaptım, orada askerlere nasıl
davranıldığını gördüm. Bunların
araştırılması lazım. Psikolojisi bozuksa bu insana
niye askerlik yaptırıyoruz? Yazık günah değil mi bu
insanlara? Tedavi görmesi gerekirken
Bugün övünüyoruz işte Hastanelerde
şunu yaptık, bu kadar hastane geliştirdik, bu kadar şey
yaptık
O zaman bu insanları da gönderelim tedavi ettirelim.
İllaki askerlik yaptırmak zorunda mıyız bunlara? Askerimiz
yok mu yeterince?
Yani artık
diyoruz ki: Makine çağına geçtik, her şey elektronik, Amerika
orada düğmeye bastığı zaman işte falan ülkeyi yok
ediyor. Bu seviyede, bu insanlara mı ihtiyacımız var bizim,
birkaç tane insana mı ihtiyacımız var? Bunlar niye
araştırılmıyor? Biz bunları istiyoruz.
Şimdi,
hapishane yapmakla övünüyoruz. Yani, bu kadar kötü bir şey olur mu?
Hapishane yapmakla övünülür mü bu ülkede? Bizim, okul yapmakla övünmemiz
lazım, eğitime verdiğimiz önemle övünmemiz lazım. Burada
Adliyeleri çok güzel yapmışız
Adliyeleri güzel
yapmışsın, içindeki insanlar eğer orada adalet dağıtmıyorlarsa,
orada insanlara eşit davranmıyorlarsa, orada herkesi
kucaklamıyorlarsa bunun yapılmasının ne önemi var, ne
anlamı var? İstediğiniz kadar dışarıdan
görünüşü 5 yıldızlı olan hapishaneler yapın, içine
girdikten sonra, orayı doldurmak için çaba harcandıktan sonra ne
değişecek?
Şimdi,
Sayın Başbakan, geliyor, konuşmalarını yaparken
durmadan gerilim üzerine siyaset yapıyor. Sayın Canikli diyor ki:
Etnik ayrım yok, kesinlikle mezhepsel bir ayrım yok.
Sayın Canikli,
bu işe alımlarda
SIRRI SAKIK
(Muş) Canikli demiyor, Elitaş diyor.
MUHARREM IŞIK
(Devamla) Elitaş, özür dilerim.
Bu işe
alımlarda, 40 defa söyledik, bunun sebepleri bunlar, bu Gezi
olaylarına iki ağaç sebep oldu ama asıl sebep
uygulamalarınız, burada yaptığınız
uygulamalarınız. İşte iki gün önce getirdiğiniz yasada
koyduğunuz o TMMOBu yok etmekle ilgili önergeleriniz, toplumu burada tek
tipleştirmeye çalışmanız, Biz ne dersek o olur, bizden
başkası, kimse bilmez. bunu söylemeniz
Dün burada camiyle
ilgili olay anlatılıyor, camide içki içilmediği söyleniyor.
Orada bir vekilimiz diyor ki: O kızla erkeğin öpüşmesine ne
diyorsun? Yani, böyle bir şey var mı? Televizyonlar gösteriyor,
orada gayet normal bir şekilde, hiçbir şey yok; imam
açıklıyor Bir şey yok., hâlen üzerine gidiliyor, hâlen üzerine
gidiliyor.
Toplumu bu kadar
germeyle, insanları bu kadar böyle bölüştürmeyle elinize ne geçecek?
Hiçbir şey geçmez.
Bakın,
insanlar uyandılar artık. Şimdiye kadar
yaptığınız baskılarla bu gitti. 12 Eylülde
yaptığınız referandumla bir şeyler
yapıldığı sanılıyor ama hiçbir şey
yapılmadı, daha da geriye gidildi.
Şimdi,
ısrarla diyorsunuz ki: O köprünün adı kalacak. İnsanlar
gerilmiş yani ne olacak o ismin kalmasıyla? Benim size bir önerim
var: Köprünün ismini Kenan Evren koyun, kimse size inan ki kızmaz, biz
de kızmayız. Niye kızmayız? Deriz ki, ya, 12 Eylülde
bunlara bir borcu var demek ki, 12 Eylülün o zamanki şeyiyle,
baskıyla, işte yapılan o zulümlerden buraya gelindi, bunlar da
kendilerine göre, işte şu anda sözüm ona yargılanıyor.
İsim koyun, hiç kimse itiraz etmez. Biz de kalıbımızı
basarız, savunurunuz bunu çünkü ahde vefa denen bir şey var ama biz
bunları göremiyoruz ki, hiç toplumsal barış yönünde bir
çalışma yapılmıyor ki. Her şeyi biz biliriz, siz
hiçbir şey bilmezsiniz. Bizim dediğimiz doğrudur, işe
alımları da biz yaparız, atamaları biz yaparız.
Büyükelçi dışarı gider, buraya geldiği zaman boş
kalmasın
Yani, hiç mi başka insan yok bu Türkiye'de atanacak da
illaki büyükelçiyi getirip en büyük yere atayacaksınız? O zaman
valilerle ilgili bir yasa çıkarın. Merkeze atanan valilerden kendi
valileriniz varsa onları da bir yere atayın. Her yere kendi
adamlarınızı doldurun, ondan sonra işte böyle savaşa
gidersiniz, iç savaşa da götürürsünüz. İnsanları böyle
körüklüyorsunuz. Siz barış yapmayın!
Sayın
Başbakan dört ay hapis yattı, hâlen mağdurları söylüyor ama
beş yıldır, altı yıldır hâlen mahkûmiyeti
gerçekleşmeyen, tutuklu kalan insanlar hakkında bir kere bir şey
söylemiyor. 5 gencimiz, 1 polisimiz ölmüş bu Gezi olaylarında, hâlen
niye olduğu söylenmiyor. Eskişehirde dün ölen gencimizle ilgili bir
aydır failleri araştırılmamış bile, MOBESE
kameraları yok olmuş, her şey kapatılmış. Bunlara
yazık günah değil mi? Bunlara işte böyle yapmamız
lazım. O insanlar da bizim insanımız. Tabii ki
Mısırdaki insanlara da acıyacağız ama televizyonda
konuşanları dinliyorum, ben de diyorum ki, Gezi
olaylarındakileri söyleyecek, herhâlde onlara acımış
olacak. Hayır, orada yaşamını kaybedenleri bir kere
ağzınıza almadınız. İşte bu toplumsal
kutuplaşmaya sebep oluyor.
Sizden
ricamız, o ailelerin biraz yüreğini ferahlatmak istiyorsanız
bunu araştırmak için kabul oyu verin, araştıralım
gerçekler ortaya çıksın
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM IŞIK
(Devamla)
o zaman kimse demez ki Şu, şu. diye.
Teşekkür
ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Hakan Çavuşoğlu,
Bursa Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisinin, Bingöl Yayladere 2. Komando Tabur
Komutanlığında zorunlu askerlik hizmetini yaptığı
sırada elim bir hadise neticesinde hayatını kaybeden Adem Kalkan
isimli vatandaşımızın ölümüne müteallik eden hususlarla
ilgili olarak vermiş olduğu araştırma önergesi
hakkında söz aldım.
Değerli
arkadaşlar, sözlerimin hemen başında müteveffa Adem Kalkan
kardeşimize Allahtan rahmet diliyorum, kederli ailesine bir kez daha başsağlığı
temenni ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, bir hususun altını çizerek beyanda bulunmak
istiyorum. Eğer, huzura gelen bu hadiseyle alakalı olarak varsa bir
flu alan, bir müphem nokta ve olayın taraflarında da varsa bir
endişe, bunun bütün çıplaklığıyla
araştırılmak suretiyle, rasyonel bir şekilde
araştırılmak suretiyle ortaya çıkarılması
hepimizin temennisi olmalıdır ve bu böyledir, bu noktadaki irademiz
de tamdır değerli arkadaşlar.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Yani, destek veriyorsun.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Ancak, henüz olay tüm yönleriyle
açığa çıkmadan, sadece bu adli vaka üzerinden yola çıkarak
etnik temelli bir ayrımcılık, bir
kutuplaştırmacılık ortaya koymak da
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ya, ne alakası var?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Devamla)
muhalefet anlayışı ve siyaset
dili anlamında bir talihsizlik olmuştur diyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ya, o öldürenler etnik ayrımcılık
yapıyor, öldürenler! Bunu anlamıyor musunuz?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) İnsan ölüyor, insan!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Öldürenler etnik ayrımcılık yapıyor.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Bunu, aynı zamanda, ülkemiz sathında
yaşamakta olan -Kürtünden, Türkünden, Lazından, Çerkezinden-
bütün milletimize yapılmış bir haksızlık olarak
telakki etmekteyim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Öldürenlere söyle!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Sevgili kardeşlerim, değerli
arkadaşlar; Hükûmetimizin özellikle Kürt sorunu noktasında ortaya
koymuş olduğu performans, politikalar herkes tarafından
açıkça bilinmektedir.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Irkçılığın daniskasını senin
Başbakanın yapıyor!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Hükûmet etmeye
başladığımız tarihten itibaren Kürt sorunu
noktasında bir paradigma değişikliği
yaşanmıştır.
TUFAN KÖSE (Çorum)
Hayatınız ikiyüzlülükle geçiyor.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Bu, kabul edin ya da etmeyin, bir gerçek olarak
karşımızda durmaktadır.
Hemen birkaç hususu
sizlere belirtmek istiyorum. OHALi kaldıran Hükûmetimiz olmuştur.
Başka dil ve lehçelerde kursların açılması, enstitülerin
kurulması, hatta ve hatta, annelerin cezaevlerinde mahkûm
çocuklarıyla Kürtçe konuşabilmesinin önünü açan bizim Hükûmetimiz
olmuştur.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Büyük bir lütufmuş gibi söylüyorsunuz; tabii ki
olacak.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Dolayısıyla, bu noktada
ayrımcılık ve kutuplaştırmacılık
bağlamında bir isnatta bulunmayı, Hükûmetimize, partimize,
grubumuza açıkça bir haksızlık olarak telakki ediyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ya, kışlada öldürüyorlar, Hükûmetiniz
araştırsın. diyoruz. Hükûmetiniz araştırsın,
kışlada öldürüyorlar ya.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Sevgili arkadaşlarım, bu noktada
Sayın Gizligider arkadaşımız detaylı
açıklamalarda bulundular ancak ben, buradaki bu konuşmamı bir
fırsat bilerek, aynı zamanda Bosna Hersek-Türkiye
Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı olmam vesilesiyle de
Bosna-Hersekte bundan on sekiz yıl önce yaşanan Srebrenitsa
katliamıyla ilgili olarak da birkaç hususa temas etmek istiyorum.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ne alakası var Bosna-Hersekle?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi, 1990 yılında Sovyet Blokunun
parçalanmasıyla Yugoslavyada yer alan etnik gruplar
bağımsızlıklarını ilan etmeye
başlamışlar, nitekim 5 Nisan 1992 tarihinde Bosna-Hersek
Hükûmeti de bağımsızlığını ilan
etmiştir. Bosna-Hersek devleti Birleşmiş Milletler tarafından
tanınmış olmasına rağmen, devam eden süreçte
Sırplar ile Boşnaklar arasında baş gösteren savaş, 250
bin Boşnak nüfusunun katledilmesine yol açmıştır.
Savaş
sırasında güvenli bölge olarak ilan edilen ve Birleşmiş
Milletler koruması altına alınarak silahsızlandırılan
Srebrenitsa kenti 6 Temmuz 1995 tarihinde Sırp paramiliter gruplar
tarafından kuşatma altına alınmıştır.
Kuşatma sırasında Sırpların kıyımından
korunmak için Birleşmiş Milletler askerlerine sığınan
Boşnaklar, Birleşmiş Milletler askerlerinin bölgeden
çekilmesiyle 8.372 çocuk, genç, yaşlı Boşnak erkek
Sırpların soykırımına uğramıştır.
Avrupanın İkinci Dünya Savaşından sonra
yaşadığı bu en büyük trajedi ne yazık ki
uluslararası kamuoyunun gözleri önünde cereyan etmiş ve bugün dahi
faillerinden başka hiç kimsenin savunamadığı bir
kıyım olmuştur.
Sayın
milletvekilleri, bundan on sekiz yıl önce Srebrenitsada işlenen
soykırım nedeniyle kurbanların yakınları ile
ailelerinin acılarını paylaşıyor ve 8 binden fazla
Boşnak erkeğin öldürülmesiyle sonuçlanan bu insanlık suçunu bir
kez daha şiddetle, nefretle kınıyoruz. Uluslararası toplumun
ve bölge ülkelerinin, Srebrenitsada yaşananlardan gerekli dersleri
çıkararak aşırı milliyetçilik ve etnik nefretin sonucu olan
benzer olayların bir daha tekerrür etmemesi için her türlü gayreti
göstereceğine ve gerekli önlemleri alacağına inanıyoruz.
Son dönemlerde Balkanlarda bölge liderlerinin öncülük ettiği
barış ve uzlaşma çabalarını memnuniyetle izliyoruz. Bölgede
kalıcı barış ve istikrarın
sağlanmasının yolunun geçmişteki yaşanan
düşmanlıklara son vermek ve daha müreffeh ortak bir geleceği
inşa etmekten geçtiğini düşünüyoruz.
BDP grup önerisinin
aleyhinde olduğumuzu tekrar ifade ediyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın konuşmacı,
konuşmasında, olağanüstü hâl uygulamasına Adalet ve
Kalkınma Partisi hükûmetlerinin son verdiğini ifade etti. On bir
yıllık AKP iktidarları döneminde olağanüstü hâlin sona
erdirilmesine ilişkin herhangi bir Bakanlar Kurulu kararı
bulunmamaktadır. Bunu herkesin bilmesini istiyorum.
Öte yandan, bunu
iddia eden partinin hükûmeti Gezi olaylarında Taksimde
sıkıyönetim ilan etmiştir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) - Bir kararla kaldırılmıyor ki, süresi
dolmuş, süresi uzatılmadı.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK
(Muş) Bizi etnik milliyetçilikle suçladı, bu konuda açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN Kim
etnik milliyetçilikle suçladı?
SIRRI SAKIK
(Muş) Biraz önce konuşan hatip.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Irkçılık ve etnik milliyetçilikle suçladı.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Hayır, ırkçılık ifadesi
kullanmadım Sayın Başkanım, sadece etnik kimlik ifadesini
kullandım.
BAŞKAN
Sataşma nedeniyle İki dakika söz veriyorum.
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Aslında,
sevgili kardeşimiz Çavuşoğlu, tam bir çavuş gibi burada
sorunları dile getirdi. Biz çıkıp şunu söyledik, dedik ki:
Evet, açık ve net olarak söylüyoruz, 1.000in üzerinde insan öldü.
Askerde intihar ettiğine dair böyle bir şey var. İntihar ettiler
ama intihar edenlerin hepsinin
Bakın, biraz
önce CHP Grubu adına konuşan Muharrem arkadaşımız da
soru önergesi veriyor, soru önergesinde Bakanlık Efendim, biz etnik
milliyetçiliğe, bilmem ne
şeklinde bir cevap. Biz onu sormuyoruz,
bu ölen insanlar hangi ilden? Buna bile cevap verilmiyorsa, bu Meclisin bunu
araştırmak gibi bir görevi yok mudur?
Asıl etnik
milliyetçiliği siz yapıyorsunuz. Bakın, Hatayda
Reyhanlıda ölenler için ne dediniz? Orada mezhebi tetikleyen sizin
anlayışınızdır. Bizim bütün hayatımız
ırkçılığa, milliyetçiliğe karşı mücadeleyle
geçti, bunu böyle bilin. Biz, hiçbir dönemde ırkçılık,
milliyetçilik yapmadık ve siz çıkıp askerî mahkemelere
sığınıyorsunuz. Yargıya intikal etti diyorsunuz ve
ben size söylüyorum: Bakın, bir komutan pimi çekiyor, birinin eline
veriyor, 4 insan yaşamını yitiriyor. 4 insan ölüyor, 3 insan da
yaralanıyor, dokuz yıl ceza veriyor ve sizin grup başkan vekilinizdi
o dönem, şu anda da Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ çıktı, ne dedi biliyor musunuz? Ey vicdan, ey askerî
mahkeme, trafik kazasında bile bu kadar insan ölse bu kadar cezayla
insanlar kurtulamaz. diyen sizin Başbakan
Yardımcınızdı. Hâlâ siz de
çıkmışsınız, askerî mahkemelerden medet bekliyorsunuz.
Onun içindir ki Roboskinin üstünü örttünüz, askerî mahkemelere havale ettiniz.
Sizin grup başkan
vekiliniz bizi ırkçılık, milliyetçilikle suçluyor; kendisi
birazdan çıksın, gitsin aynaya baksın, kimin ırkçı,
milliyetçi olduğunu görür.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, Sayın Hamzaçebi
olağanüstü hâlle ilgili olarak bir beyanda bulundu, düzeltme yapmak
istiyorum kayıtlara geçmesi açısından sadece.
BAŞKAN Evet,
dinliyorum.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, bildiğiniz gibi
olağanüstü hâl ilan edildikten sonra periyodik olarak uzatıla
gelmiştir. Ancak, bizim dönemimizde sona eren olağanüstü hâl tekrar
uzatılmamıştır. Bunun mefhumu muhalifinden çıkan anlam
da, olağanüstü hâlin kaldırılmış olmasıdır.
Mesele bundan ibaret.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Bunu siz kaldırmadınız.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Kaldırdık.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Siz kaldırmadınız bunu.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır efendim, kaldırdık,
uzatmadık.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kaldırılan herhangi bir şey
yok.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın, Başkan, tutanaklara geçmesi
açısından bir şey belirtmek istiyorum
BAŞKAN Eksik
kalmasın, buyurun tabii.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl)
çünkü birazdan oylama da yapılacak.
Son on yılda
kışlada şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren
asker sayısı 934tür. Sadece 2012 yılında 65 asker bu
şekilde yaşamını yitirmiştir. 2013 yılında
yine aynı şekilde bu vahim istatistiklerle bu olay, maalesef,
gündemimizde durmaya devam etmektedir.
Biz buradan,
Barış ve Demokrasi Partisi olarak, bütün milletvekillerinin vicdani
bir muhasebeyle bu araştırma önergesine yaklaşmalarını,
tekrar bir çağrı şeklinde belirtmek istiyoruz.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve arkadaşları tarafından Bingöl Yayladere 2nci Komando Tabur Komutanlığında zorunlu askerlik hizmeti yaparken 23/6/2013 tarihinde silahla vurulma sonucu hayatını kaybeden Adem Kalkanın ölümünün araştırılması amacıyla 8/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2013 Perşembe günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunacağım...
III.- Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Özgündüz, Sayın Develi, Sayın Tayan, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Özkan, Sayın Topal, Sayın Köse,
Sayın Koç, Sayın Erdoğdu, Sayın Demiröz, Sayın
Ekşi, Sayın Bulut, Sayın Değirmendereli, Sayın
Loğoğlu, Sayın Kurt, Sayın Özel, Sayın Akar,
Sayın Ağbaba, Sayın Atıcı.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve arkadaşları tarafından Bingöl Yayladere 2nci Komando Tabur Komutanlığında zorunlu askerlik hizmeti yaparken 23/6/2013 tarihinde silahla vurulma sonucu hayatını kaybeden Adem Kalkanın ölümünün araştırılması amacıyla 8/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2013 Perşembe günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, (10/214) esas numaralı Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin işsizlik ve buna bağlı olarak gelişen iç göç sorununun; Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve 19 milletvekilinin 28/12/2012 tarih 7099 sayı ile Yozgat ilinin işsizlik sorununun; Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 19 milletvekilinin 9/4/2013 tarih 11473 sayı ile üniversite mezunlarının yaşadıkları işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2013 Perşembe günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
11/07/2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 11/07/2013 Perşembe günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 19 Milletvekilinin, (10/214) esas numaralı,
"İşsizlik ve buna bağlı olarak gelişen iç göç
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi" ve Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve 19 Milletvekilinin,
28 Aralık 2012 tarih, 7099 sayı ile TBMM Başkanlığına
vermiş olduğu Yozgat ilinin işsizlik sorunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi ve Kütahya Milletvekili
Alim Işık ve 19 Milletvekilinin, 09 Nisan 2013 tarih, 11473 sayı
ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğu üniversite
mezunlarının yaşadıkları işsizlik sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verdikleri Meclis Araştırma önergelerinin
11/07/2013 Perşembe günü (bugün) Genel Kurulda okunarak
görüşmelerinin bugünkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisi lehinde söz isteyen Mehmet Günal,
Antalya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bugün, az önce Başkanlığın sunuşunda
da ifade ettiği, işsizlik ve buna bağlı olarak göç
sorunları, genç işsizlikle ilgili önergelerimizin
birleştirilerek bu konularda bir araştırma komisyonu
kurulmasına dair görüşlerimi beyan edeceğim. İlgili
Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız da buradaymış,
tam muhatabını da bulmuşken söylemiş olalım.
Nasıl olsa, araştırma komisyonunun kurulmasını iktidar
taassubu içerisinde reddediyorlar, hiç olmazsa siz bunları not
alırsanız çözüm konusunda belki biraz daha isabetli olur diye
düşünüyorum.
Hakikaten de,
işsizliğin birçok sosyal sonucu var. Özellikle genç
işsizliği konuşacağız ama onunla beraber de göç olgusu
başlıyor işsizliğin çok olduğu kentlerde. Siz, geçen
haftaki şeylerden hatırlayacaksınız, burada Bayburt milletvekilimiz,
değerli arkadaşımız söylüyordu sayının 2den 1e
düştüğünü.
Tabii ki belli
şehirlerden göç hızlandıkça, metropol kentlere doğru göç
artıkça oralarda nüfus azalması ve buna bağlı olarak da
milletvekili sayılarında da düşme oluyor ama bizim sorunumuz
bundan daha vahim. Çünkü büyük kentlerdeki plansız yapılaşma
Bir taraftan, biz O bölgelerde kırsal kalkınma projeleri
yapalım, cazibe merkezleri yapalım. derken, siz hâlâ
İstanbulda birtakım mega projeler diyerek yoğunluğu
oraya doğru kaydırmaya çalışıyorsunuz. Bu, ayrı
bir konu.
Değerli
arkadaşlarım, burada, gerçekten de sürekli olarak, nüfus
artışıyla beraber işsizlik artışı
birleşince, göçlerde de ciddi anlamda büyük şehirlerde
artış ve yığılma baş göstermiş, benim ilim
olan Antalyada da bu önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Peki, ne oluyor?
Bir süre sonra, tarımdaki işsizliği, belki tarım
dışı istihdam, tarım içi istihdam diyerek birtakım
rakam oyunlarıyla işsizliği düşük göstermek için
kullanıyorsunuz, ücretli aile işçisi diyorsunuz ama netice
itibarıyla topraktan da ayrılan
Sayın
Başkanım, arkadaşlar yoklamayı yaptılar ama arkada
herhâlde devam ediyor, işsizlik meselesi onları ilgilendirmiyor gibi.
BAŞKAN Gayet
sakin Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Değerli arkadaşlar, buna
katılırsınız, katılmazsınız, birazdan
oylayacaksınız ama en azından konunun vahameti
açısından bilgileri dinlerseniz, sizin söylediğinizi söylüyorum,
geçen gün Sayın Bayburt milletvekilimizin söylediği gibi,
sonuçlarını en azından tartışalım ki,
kulağımızda kalsın. Yarın, araştırma komisyonu
kurmasanız bile burada bir kanun görüşülürken aklınıza
gelir, çözüm önerilerinden bir ikisini belki hayata geçirme
şansımız olur. Bizim buradaki gerekçemiz, sanal gündemlerden
uzaklaşıp her zaman söylediğim gibi yapısal önlemleri
almaya yoğunlaşmamız lazım, bu da temel
sorunlarımızdan bir tanesidir. Çünkü daha önceki hafta kalkınma
planı görüşülürken, burada işsizlikle ilgili konulara, istihdam
dostu olmayan üretim yapısına, büyüme yapısına
değindik.
Bakın, bu
kadar övünmemize rağmen gelmiş olduğumuz nokta, 17nciyiz,
16ncıyız, bir sıradan fazla ilerleyemiyoruz ama sonuç
itibarıyla bakıyoruz, mart ayındaki işsizlik rakamı
hâlâ 10,1 yani bir arpa boyu yol katedemiyoruz ki bunu da TÜİKİn
rakamlarıyla söylüyoruz, bunun içerisine iş bulmaktan ümidini kesen,
iş aramayanları eklediğimiz zaman 2 misline çıkıyor
yani resmî rakamlara göre her 5 gencimizden 1isi, üzerine bunları da
eklediğimiz zaman 4 gencimizden 1isi işsiz. Bunlar gerçekten önemli şeyler.
Birtakım kısır çekişmelerle burada, O, onu dedi; bu, bunu
dedi; sataştı.yla uğraşmamış lazım. Bunun
çözülmesi gerekiyor bir şekilde. Önümüzdeki sürece bakıyoruz, bir
taraftan toplumsal olaylarda gençlerin davranışlarını tartışıyoruz
ama neden oraya itildikleri, neden işsiz kaldıkları, neden
sosyal olaylarda bu tür davranışlar sergilediklerini maalesef
irdelemiyoruz. Bakıyorsunuz, eğer 5 gençten 1i resmen, fiiliyata
bakınca en az 4ünden 1i işsizse bu gençler ne yapacak?
Geleceğe nasıl umutla bakacaklar? Onlardan nasıl bir lider
Türkiye inşasında acaba faydalanacağız? Çünkü kendilerine
hayırları yok, gelecekle ilgili kaygıları var.
Bu çerçevede
baktığımız zaman değerli arkadaşlar, hakikaten de
gerçek işsiz sayısı 3 milyondan 5,5 milyona çıkıyor, 6
milyona yaklaştığı dönem oluyor
yaptığımız istatistiklere göre bakarsanız,
TÜİKin istatistiklerine göre. Bu dışarıda
bırakılan kesime de, gerçekte işsiz olan ama istatistiklere
yansımayan kesime baktığımız zaman, 5,5-6 milyon çok
önemli bir rakam. Ondan sonra, sosyal olaylar oluyor birtakım. Zaten
kültürel yozlaşmanın etkileri var, bunun içerisine ekonomik zorluklar
da girince boşanmalar artıyor affedersiniz, diğer birtakım
sosyal suç olaylarında artış oluyor. Bunları çözmemiz
lazım, bunlar siyaset üstü şeyler. Ama çözümünde eğer
kafamızı kuma gömersek, sorunun nedenine inmezsek maalesef bunu
yapamayız. Yani çözüme odaklanmamız gerekiyor diye düşünüyorum.
Aksi takdirde böyle bir şeyi yapma şansımız yok.
Üniversitelerle
ilgili sorunu önceki hafta yine tartışmalarımızda söyledik.
Bakın, eğer bir eğitim planlaması yapmaz isek,
eğitimle iş gücünü, sanayiyle üniversiteyi bir araya getiremezsek
bunu çözemeyiz diye defalarca söylüyoruz ama maalesef bir önlem
alınmıyor, gerçekten alınmıyor. Yukarıda bekliyoruz,
her bütçe döneminde söylüyoruz, ilgili bakanlarımız da söylüyor,
şu anda yeniden birtakım gelişmeler yaşanıyor ama en
önemli şey burada, dışarıya
bağımlılığı azaltmakken, kalkınma
planında da koyduğumuz, bütçelerde de görüşürken,
yıllık programlarda koyduğunuz hedefler olmasına
rağmen ithalata bağımlılığımız devam
ediyor ve üretim ekonomisine geçemiyoruz. Ekonomimiz tüketime dayalı,
ithalata dayalı hâle gelmiş. Bu şekliyle işsizliği
azaltma şansımız yok değerli arkadaşlar.
Söylediğimizin özü budur. Eğer bunu sorun olarak görmezseniz böyle
devam eder. Eğer dışarıdaki ekonomik gelişmeler iyi
olur, borca dayalı, sıcak paraya dayalı ekonomiyi çevirebilirsek
sanki sorun yokmuş gibi görünür bir süre ama ondan sonra bir şey
çıkınca, patlayınca bu sefer başlarız Yok faiz lobisi
mi yaptı, onlar mı yaptı, frenciler mi frene basıyor,
gazcılar gaza niye basmıyor? diye tartışmaya
başlıyoruz. Oysa işin esası, baştan da söyledim,
eğer bu üretim ekonomisini tesis edemezsek, ithalata dayalı tüketim
ekonomisi, borca dayalı ekonomiyle devam edersek maalesef bunun sonu hüsrandır.
Şu anda kur
riskini özel sektöre yıktık dedim, 2 bin liraya dayanan bir kur var.
Önceki gün söyledim Sayın Babacan varken burada, o da bir yorum getiremedi.
Ne desin şu anda yani? Bu şartlarda işte o risk
gerçekleşmiş oluyor. 100 milyarı eğer özel sektör bu
yıl içerisinde, bir yıldan daha kısa sürede -bir yıldan az
diyoruz ama bunun çoğu üç ay, altı ay vade- bunu nasıl
çevirecek? Çevirdiği zaman bunun zararını nasıl kapatacak?
Yarın iflaslarla karşılaşırsak bu sefer istihdam
imkânlarımız daha da daralmayacak mı? Söylediğimiz budur.
Biz, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak her zaman çözümden yana olduğumuzu söyledik,
beyannamelerimizde, programımızda, sizlerle
yaptığımız tartışmalarda da söylüyoruz. Bunun
temelinde, mutlaka İstihdam odaklı bir sürdürülebilir büyüme.
diyoruz ama istihdam odaklı olmadığı zaman bu
kalıcı olmuyor, maalesef vatandaşın refahına
yansımıyor. Girişimci odaklı istihdam edilebilirlik
düzeyinin yükseldiği bir yapı oluşturmamız gerekiyor. Bütün
üretim faktörlerini de etkin bir şekilde, verimli bir şekilde
kullanmamız gerekiyor. Kısacası, tam istihdamı esas alan
bir ekonomi programı uygulayarak burada, rant ekonomisinden, şehir
rantlarından, ketsel rantlardan, tüketim ekonomisi ve AVM ekonomisinden
artık, gerçekten üretim, yatırım, ihracata dayalı bir
ekonomik yapıya geçmemiz gerekiyor.
Onun için diyoruz
ki: Gelin, bunları hem araştıralım, hem alınması
gereken önlemleri, yapılması geren işleri burada diğer
konularda yaptığınız gibi
Bakın, Anayasayla ilgili
komisyon çalışıyor, İç Tüzük Komisyonu
çalışıyor. Diyorum ki ekonomik ve sosyal konularda gelin bir
komisyon kuralım, çağırın kurumları da. Ama maalesef
biz kalkınma planını bile herkesten kaçırarak geçiriyoruz.
Önümüzdeki beş yılı alelacele, böyle, bir kâğıt
üzerinde kalan planla maalesef yapmış olduk. Ne yapmamız
lazım? Bir şekilde bu üniversite-sanayi iş birliğini,
iş hayatı ile üniversiteleri, yani önümüzdeki genç işsizleri
artırmayacak şekilde bölümlerin planlamasını, gelecekteki
öncelikli sektörlere ilişkin ne kadar üniversite mezunu lazım
olduğunu, yükseköğrenimle ilgili planlamayı da eğer bu
çerçevede yapamazsak, maalesef, önümüzdeki yıllarda da aynı
şeyleri konuşuyor olacağız. Gelin, yol yakınken
bunları düzeltelim.
Üniversiteliler
diyoruz. Bakın, önceki gün Sayın Mehdi Ekere söyledim, ziraat yüksek
mühendislerimiz işsiz, ziraat mühendisleri işsiz, teknikerler
işsiz. Sadece, burada kendilerinin sorununu dile getirmiş
olmamızdan dolayı bir sürü tebrik mesajı attılar ama netice
itibarıyla henüz buraya bir şey yansımadı. Yeni, atanamayan
öğretmenlerle ilgili sıkıntımız devam ediyor.
Bunların hepsi genç, dinamik, aslında fırsat penceresi
dediğimiz Türkiye'nin avantajına olabilecek bir şey ama biz
doğru planlama yapmadığımız için ve gündelik
politikalarla günü kurtarmaya çalıştığımız için
bu sorunumuz devam ediyor.
Bu çerçevede, bu
konularda gereken önlemlerin alınması, sorunların tespiti zaten
var ama ayrıntılı bir şekilde önlem alınabilmesi için
bir komisyon kurulmasını öneriyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Yapıcı bir şekilde bu önergemize destek
olacağınızı bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen, Zeynep Armağan Uslu,
Şanlıurfa Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ZEYNEP KARAHAN USLU
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle, sözlerime başlamadan 1995 yılında, bundan yıllar
önce Bosnada katledilen binlerce masumu hiçbir zaman
unutmayacağımızı ve unutturmayacağımızı
bir kere daha ifade etmek istiyorum.
Bu çerçevede, MHP
Grubunun verdiği önerinin konusu olan işsizliği ele
aldığımız zaman, şunu öncelikle söylemek lazım:
AK PARTİ iktidarı insan odaklı bir iktidar ve hayatı da,
siyaseti de bu şekilde kavrıyor ve bu çerçevede,
insanımızın hayat kalitesini artırmak, herkes için ama
herkes için bu ülkenin her köşesinde hayatın kalitesini yükseltmek,
refahı artırmak ve şüphesiz ki işsizliği azaltmak
adına göreve başladığımız 2002 yılından
itibaren çoklu politikalar üretmek suretiyle büyük bir efor sarf ettik ve bu
eforun karşılığını aldık, almaya da devam ediyoruz.
Yani, diğer bir ifadeyle: Sıklıkla konunun sadece
olumsuzlukları, âdeta lunaparklardaki abartı aynalarından
yansıtarak durumu olabildiğince vahim göstermek isteyen ve bu anlamda
doğru, iyi, güzel, toplumun yararına olan, netice almış
olan her gayreti yok saymaya ve toplumsal hassasiyetleri nasıl
kaşısak da buradan bir olumsuzluk damıtsak, ne yapsak da kara
propagandalarla kapkara tablolar çizerek kampanyalar yapsak diye
çalışanlara rağmen ülkemizin en önemli sosyal meselelerinden
biri olan işsizlik konusunda da pozitif gelişmeler yaşanıyor.
Bakın, ILO ne
diyor: Gençler için Küresel İstihdam Eğilimleri 2013 Raporuna
baktığımızda, tüm dünyada genç işsizliğinin
arttığını ve dünyada 73 milyon genç işsiz nüfusun
olduğunu görüyoruz. Fakat yine ILOnun verilerine dönüp
baktığımızda, son beş yılda Avrupada, Orta
Doğuda, Kuzey Afrikada genç işsizler artarken Türkiyede
bambaşka şeyler oluyor, Türkiye genç işsizlerini istihdam etmeye
başlıyor. 2018 yılına kadar dünyada genç
işsizliğinin artmaya devam edeceği bekleniyor ve yüzde 16nın
altına düşmesi beklenmiyor. En nitelikli, en çalışabilecek
çağındaki gençler adına konuşuyoruz sadece Türkiye
değil dünya gençleri adına. Ama Türkiyeye dönüp
baktığımızda pozitif bir trendin gözlemlendiği
açıkça ifade ediliyor. 2007 rakamlarıyla yüzde 20 olan genç
işsizliği 2009da yüzde 25e ve 2012de ise yüzde 17,5a
düşmüştür.
E, tamam, peki,
uluslararası objektif değerlendirmeler böyleyken dönüp kendi içimize
bakalım ve ulusal verilerimize bakalım. İşte, orada da
TÜİK verilerinde hanehalkı iş gücü istatistiklerinde 2013 Mart
dönemi sonuçlarına göre; evet, geçen yılın Mart ayında 2
milyon 615 bin olan işsiz sayısı 186 bin artmış ve
2013 yılında 2 milyon 801 bine ulaşmıştır. Ama
bunu söylerken şunu da söyleyeceğiz: Evet, aynı dönemde istihdam
23 milyon 817 binden 24 milyon 974 bine çıkmıştır yani bir
tarafta, ülkemizin nüfusu bir yılda 200 bin kişi artmış,
diğer taraftan ise artık vatandaşlarımız ülkesine
güveniyor, geleceğine güveniyor. Artık, iş bulma ümidinin
arttığı ve bu anlamda iş bulma, arama motivasyonunu
bırakmış kişilerin de yeniden iş aramaya başladığı
sevindirici bir Türkiye portresi var ve bütün bu ilave faktörlere rağmen,
ülkemizde iş, aş, istihdam, refah gelişmeye devam ediyor. Yani,
rakamlar yalan söylemiyor. Bir yılda 1 milyon 150 bin kişilik bir
istihdam artışına biz bu ülkede imza attık, birlikte
attık. Ülkemizin iş gücüne katılma oranı geçen
yılın mart ayına göre 2013 yılında 1,6 puan arttı
ve yüzde 50,2 olarak belirlendi. Çünkü, artık hem iş gücüne
katılımı artıran hem de aynı zamanda istihdamı
artırabilecek güce ve yetkinliğine sahip bir iktidar var, Türkiye
böyle bir iktidarla yönetiliyor.
OECD ülkeleri
arasında Almanya dışında işsizliğini
düşürebilen tek bir ülke var, Türkiye. 2009 sonrasındaki krize
rağmen Türkiye bunu başardı ve bunu başarırken bütün
OECD ülkelerinde işsizlik artmaya devam ediyor. Yunanistan, İspanya,
İtalyada yüzde 25in üzerinde ve 2009 küresel ekonomik krizin ülkemize
etkisiyle işsizlik yüzde 14e yükselmişken bugün geldiğimiz
nokta yüzde 9,2. Bir de şunu da söyleyelim: Bakın, krizin, şunun
bunun olmadığı bir Türkiyede dahi yani 2008de Türkiyede
işsizlik yüzde 11di. Yani, biz işsizliği küresel krizin
olmadığı dönemden de daha geriye ülkemizde çekebildik. Bu ciddi
bir başarı hikâyesidir, bunun da adını böyle koyacağız.
Hani derler ya Kediye kedi diyeceğiz. her konuda Kediye kedi
diyeceğiz.
Bir diğer
sevindirici gelişme de kadınlarımızın artık aktif
iş gücü olarak kendilerini hayata karşı konumlama
motivasyonlarının AK PARTİ iktidarı döneminde gerçekten
artmış olmasıdır. 2008e baktığımızda
kadınlarımızın iş gücüne katılma oranı yüzde
24,5. 2012ye baktığımızda ise bu, yüzde 29,5a
çıktı. Bu ne demek? Böyle rakamla konuşunca insan anlamıyor
ama bu, şu demek başka bir sayısal rakamla konuştuğumuzda:
Bu, 1 milyon 900 bin kadın iş hayatına katıldı demek.
Bu ne demek? Bu, cumhuriyet tarihini dört yıllık periyotlara
ayırdığımızda, bir cumhuriyet tarihi rekoru demek ve
ilk defa, tarım dışı sektörlerde yani -hadi adını
koyalım çocuğun- ücretsiz aile işçisi olmadan, parayı
eşler almadan, kadınlar, kendi işlerinin ve kendi ücretlerinin
sahibi olarak istihdam edilebildiği bir Türkiye portresinde ilk kez
böylesine bir rekora imza atarak konumlanabiliyor ve şunu da söyleyelim:
Kadınlarımız da bununla kalmayacak, erkeklerimiz de, gençlerimiz
de; bu bulunduğumuz noktada kalmayacağız ve 2023te,
inşallah, Türkiye, kadın istihdamını da yüzde 38e
yükseltmiş yani her 3 kadının 1inin aktif iş gücü olarak
hayata katma değer kattığı bir Türkiye olarak karşımıza
çıkacak.
Bir diğer
husus da bunların belki hepsinden önemlisi: Artık Türkiyede insanlar
işini kaybettiği için iş aramıyor, daha fazla insan
istihdam pazarına girmek istiyor. Türkiye'nin asıl meselesi bu çünkü
artık, Türkiye'nin ve Türk insanının kendine güveni arttı,
artmaya devam ediyor ve biz, yürüttüğümüz bölgesel teşvik
sistemleriyle, tarımı modernleştirerek, yerli ve yabancı-yatırımcının
önünü açmaya devam ederek, daha fazla yatırım, daha fazla üretimle
Türkiyeyi güçlendirerek, elbette, 2023te -dost da görecek, düşman da
görecek- biz, bu dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olacağız.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sosyal güvenlik
kuruluşlarına kayıtlı olmayan çalışanların
oranının da -önemli bir gelişme olduğu için ifade etmek
istiyorum- 0,7 puan azaldığını yani aynı zamanda
istihdamı artırırken diğer taraftan sosyal güvenlik
şemsiyesinin altındaki insanımızı da
artırdığımızı ifade etmek istiyorum. Bu, sadece
bir yıldaki ilerleme.
İşte
göç diyoruz. Burada da aslında sosyolojik bir çarpıtma var, bunu da
söylemek lazım. Yani iç göçün etkisi
Ee, peki ne var iç göçte Türkiyede?
Hadi onda da bakalım hakikatlere. O zaman, hakikatlere
baktığımızda, 2010-2011 dediğimizde, 2 milyon 420 bin
kişi Türkiyede iç göç yapmış. Peki, 2011-2012ye
geldiğimizde bu rakam 100 bin kişi düşmüş, 2 milyon 317 bin
yani Türkiyede iç göç artmıyor, Türkiyede iç göç düşüyor; bir kere
birincisi bu, hakikatti bu.
Diğer
taraftan, TÜİKin 2011 nüfus ve konut araştırmasına
bakalım. Oraya baktığımızda da Türkiyede insanlar
niye göç ediyor acaba yani işsizlikten ötürü mü göç ediyor, başka sebeplerden
mi? Oraya baktığımızda, bakın Türkiyede iş
bulmak ve iş aramak için göç sebebi sadece yüzde 12. Peki, niye göç ediyor
yani bu 2 milyon küsur insan? Tayin ve iş değişikliği
sebebiyle -yeni işler buluyoruz-
yüzde 13, eğitim yüzde 23, evlilik-boşanma yüzde 7,5,
sağlık yüzde 1, hanede fertlerden birine bağımlı göç
yani eşiniz tayin olabilir, iş değiştirebilir,
çocuğunuz, evladınız bir okul kazanabilir, o zamanda işte
yüzde 42. Yani, artık iç göç işsizlikle ilgili değil, son derece
düşük bir oran. Ayrıca, iç göçten de korkmamak lazım, biz
artık başka bir dünyada yaşıyoruz, teknoloji
çağında, iletişim çağında, insanların,
olanakların çok daha fazla farkına vardığı ve bunu
değerlendirebildiği bir Türkiyedeyiz.
Bu çerçevede, son
olarak, 2023te işsizlik oranını yüzde 5e indireceğiz ve
istihdamı yüzde 50ye çıkaracağız, kim ne derse desin bu
gezegenin en müreffeh ülkelerinden biri olacağız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grup önerisi lehinde söz isteyen Veli Ağbaba, Malatya
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, konuşmama başlamadan önce, son dönemde ölen
arkadaşlarımızı anmak istiyorum.
Medeni Yıldırım 18
yaşında, Ali İsmail Korkmaz 19 yaşında, Mehmet
Ayvalıtaş 20 yaşında, Abdullah Cömert 22 yaşında,
Ethem Sarısülük 26 yaşında ve Komiser Mustafa Sarı. 6 genç
fidan, maalesef, AKPnin izlemiş olduğu baskıcı politikalar
sonucunda öldürüldüler. Mustafa Sarı isimli polisimiz, Başbakandan
başlayarak silsile yoluyla kendisine iletilen kanunsuz emirleri uygularken
köprüden düşerek öldü, geride dört aylık hamile bir eş
bıraktı. Niye öldüler? Bir inat yüzünden, gençleri anlayamamaktan.
Arkalarında gözü yaşlı analar babalar bıraktılar,
kardeşler bıraktılar, 5 eve ateş düştü. Değerli
arkadaşlar, polis şiddeti Türkiyede sıradan, alışılmış
bir durum oldu. Ölüm artık sıradanlaştı yani bizim
ülkemizde insanın değeri yok.
Değerli milletvekilleri,
değerli arkadaşlar; dün akşam söyledim, bugün bir kez daha
tekrar etmekte fayda var. Amerikada 2 kişi öldü, ulusal yas ilan edildi,
Türkiyedeki Amerika Birleşik Devletlerinin Büyükelçiliği bile
bayrakları yarıya indirdi. Ancak bizim ölen gençlerimizin ölümünden
sonra bırakın ağlamayı, yas tutmayı, ölülerini gömen
-bugün Hatayda, geçtiğimiz günlerde Çorumda- insanların üzerine
saldırdı polisler, AKPnin polisleri. Maalesef, bu ölen gençlerle
ilgili hiçbir işlem yapılmadı. Bakın, 5 tane genç öldü,
bunların failleriyle ilgili hiçbir şey yok. Ama bilin ki ne kadar
kaçarsanız kaçın, bir gün bu hesap bu gençleri katledenlerden
sorulacaktır.
Değerli arkadaşlar, bu Gezi
olaylarıyla ilgili çeşitli lobiler buldunuz ama ben size yardımcı
olmak istiyorum muhalefet milletvekili olarak. Bu faiz lobisi falan değil;
bu Gezi olaylarının arkasındaki güçler faiz lobisi değil.
Gezi olaylarının arkasındaki güç işsizlik lobisi
değerli milletvekilleri, işsizlik lobisi. Bakın, sakın ola
bu eylem yapan gençleri işsizlik lobisi yönlendiriyor olmasın. Bu
gençler önce özgürlük dediler, sokağa çıktılar; sonra siz
suladıkça, gazladıkça büyüdüler ve bu gençler artık
susmayacaklar. Bunu bilmenizi isterim -ki size yardımcı olmak
açısından- bu gençleri yönlendiren faiz lobisi değil, bu geçleri
yönlendiren, sizin söylediğiniz gibi -tırnak içerisinde- Musevi
lobisi değil, bunu yönlendiren işsizlik lobisi.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de
dirinin de değeri yok ölünün de. Türkiye'de nüfus genç diye övünüyoruz. 76
milyonluk ülkemizde 12,5 milyon genç işsiz. Gençlerin geleceği
karanlık. İşsizlik almış başını
gidiyor. Ama, onların içinde çoğalan bir kitle var. Çoğalan
kitle, genç işsizler, üniversiteli işsizler. İlk kez AKP
döneminde bazı tanımlarla karşılaştık, ilk kez
AKP döneminde gazeteler manşet atmaya başladı. Atanamayan
öğretmenlerin sayısı 400 bini buluyor. İşsiz iktisadi
ve idari bilimler fakültesi mezunları, fen edebiyat mezunları, ziraat
mühendisleri, bilişim mezunları, felsefe mezunları, formasyon
hakları ellerinden alınan fen edebiyat mezunları, tıbbi
sekreterler, jeoloji mühendisleri, Türkiye'de üniversite açılan her
bölümle ilgili atanamayan, iş bulamayan gençleri saymak mümkün.
Değerli arkadaşlar, bu dönem
ilk kez intihar eden atanamayan öğretmen tanımıyla
karşılaştık. Sayıları 50yi bulan intihar eden
atanamayan öğretmen mevcut ülkemizde.
Bu okuyan gençler ne yapıyor?
Değerli milletvekilleri, Malatyada kayısı mevsimi
başladı. Geçtiğimiz yıl da gördüm, bu okuyan makine
mühendisleri, inşaat mühendisleri, ziraat mühendisleri, atanamayan
öğretmenler Malatyada kayısı pırtlatıyor. Analar,
babalar, kardeşler bu gençleri üniversiteye kayısı
pırtlatsın diye mi gönderdi. O analar, babalar ki kendi ekmeklerinden,
kendi ocaklarından keserek, yemeyerek, içmeyerek o gençleri okuttular.
Ama, bugün onlar maalesef, Adıyamandan gelerek, Urfadan gelerek,
Diyarbakırdan gelerek, Batmandan gelerek üniversite öğrencileri,
üniversiteyi bitirmiş insanlar Malatyada kayısı
pırtlatıyor ve ben de diyorum ki: Onları bu duruma düşüren,
kayısı pırtlatmak durumuna düşürenlere yazıklar olsun!
Değerli arkadaşlar, biz tabii
birçok konuda rekor kırdık. Biz, makine mühendislerini,
öğretmenleri, matematik öğretmenlerini kayısı
pırtlatırken gördük ama biz gençlerimizi en çok cezaevine atan dünyadaki ülke
olduk. Dünyadaki en çok tutuklu öğrenci sayısı bizim ülkemizde
ve maalesef, Parasız eğitim istiyorum. diyen öğrenciler de
bizim ülkemizde cezaevinde.
Değerli arkadaşlar, genç işsizlikte,
üniversite mezunu işsizlikte dünya rekorları kırıyoruz.
2012 yılında toplam nüfusun iş gücüne katılımı
yüzde 50, işsizlik oranı yüzde 9,2, tarım dışı
işsizlik oranı yüzde 11,5 iken gençlerde iş gücüne katılım
oranı maalesef yüzde 38de kalmış, işsizlik oranı ise
yüzde 17,5. Yani, genç işsizlik Türkiyedeki işsizlik
oranının 2 katı ve yıllarca okuttuğumuz
çocuğumuzla üniversite mezunu genç kardeşlerimiz işsiz. Bu
ülkede üniversite mezunu genç işsiz oranı yüzde 30. Bu oranla da
övünebilirsiniz çünkü AKP dünyada genç işsiz, üniversiteli işsiz
konusunda Türkiye rekoru kırdı, AKPyi kutlamak lazım.
Değerli arkadaşlar, bakın, babası,
dayısı, iktidar partisine yakın olanlar bilmez; öyle sınava
girmeden Türk Hava Yollarına, özerk kurumlara atananlar bilmez; çocuklarına
gemicik alanlar, bir gecede çocuklarına mısır filoları
kuranlar bilmez. Bunları kim bilir? Yoksul çocukları bilir. AKPye oy
vermiş olsa dahi bir yakını olmayan, atanamayan öğretmen
bilir, atanamayan ziraat mühendisi bilir ve yıllarca okuttuğu
çocuğunu işe sokamayan Malatyadaki yoksul çiftçi bilir. Köyümden
AKP dışında hiç kimseye oy çıkmadı ama bir tek
çocuğum işe alınmadı. diyen Malatyalı köylü bilir ama
tuzu kuru AKPli vekiller bilmez.
Değerli arkadaşlar, ben kendi ilimi köy köy,
belde belde geziyorum, adım adım geziyorum. Geçtiğimiz günlerde
Malatyada pazarı gezdim. Anlattıklarıma
inanamayacaksınız. Üniversite mezunu bir gencin maydanoz
sattığını gördüm Sayın Vekilim, ben matematik
öğretmeniyim, Malatyada pazarda maydanoz satıyorum. dedi.
Sakalları uzamış. Bu durumdan kim utansın? dedi. Bu
durumdan utanması gereken biri varsa sen değil, bu ülkeyi on
yıldan beri yöneten Hükûmettir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakın, size bir resim
göstereceğim ve resimdeki insan yüzünü saklayacağım.
Değerli
arkadaşlar, tezgâh açmış, ikinci el eşya satıyor;
sifon, 2 tane sprey boya, priz ve adaptör, toplam değeri 8 TL. Bu,
Malatyada çekmiş olduğum bir resim. Pazar günleri sadece 5 TLlik
eşya satabiliyorum. diyor ve haftada 5 TLyle 2 çocuğunu
geçindirmeye çalışıyor.
Yine, bir başka
resim değerli arkadaşlar, belki ilk kez AKP döneminde gündeme geldi,
daha önce duydunuz mu bilmiyorum. İşte, size gerçek değerli
arkadaşlar: Bakın, Malatyada ikinci el pantolon satan bir pazar.
İkinci el pantolon satıyor; kotun fiyatı 1 lira, kumaş pantolon
fiyatı 1,5 TL. Burada, bak da gör, bak da gör
Burada pardösü var, burada
kazak var, burada tişört var; Malatyanın düştüğü hâl bu.
Değerli
arkadaşlar, bakın, sizin ayaklarınızdaki ayakkabılar
500 TL. Bakın, Malatyalı ne giyiyor? Malatyalının ayakkabısına
bakın değerli milletvekilleri, bakın da bundan utanın. Giydiği
ayakkabı 1 TL.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Etro gömlektir o.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Senin giydiğin
Bursa Milletvekili, sen bilmezsin,
senin tuzun kuru, sen yandaşsın çünkü ama bu vatandaş, bu
yurttaş aç. Kimin yüzünden aç? On yıldan beri ülkeyi yönetenler
yüzünden aç. Bu ikinci el eşyayı satmanın ne olduğunu sen
bilemezsin.
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri, bunların çocukları aç.
Bu adam, bu kadın, buradaki kadın, bunları ne için satıyor?
Bir çocuğunu okutmak için satıyor. Siz ise rakamlarla oynayarak
Türkiyenin geliştiğini söylüyorsunuz. Bakın,
ağzınızı açtığınızda diyorsunuz ki
Millî gelir 3 kat arttı. Ben de Malatyaya gittim, köy köy, belde belde
Millî geliri 3 kat artan kimse var mı? diye sordum. Malatyalı
kayısı üreticisinin millî geliri 3 kat artmamış,
işçinin millî geliri 3 kat artmamış ama millî gelirden 3 kat pay
alan birileri var. Onlar da kim? Özelleştirmede
yandaşlarınız, peşkeş çektiğiniz fabrikalar,
Sümerbankı alanlar. Kim zenginleşti? Her daim aynı ihaleleri
alan insanlar zenginleşti.
Değerli
arkadaşlar, bakın, Malatyada ve bütün Türkiyede resim bundan
farklı değil. Türkiyede işsizlik oranı gittikçe büyüyor ve
bunun tek sorumlusu var; AKP milletvekilleri, AKP Hükûmeti.
Malatyalıların
dediği gibi, Malatyayı, Türkiyeyi işsizlik konusunda bu duruma
düşürenlere yazıklar olsun diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Bülent Turan, İstanbul
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP
grup önerisi aleyhine grubumuz adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben de bundan
yıllar önce Bosna Hersekte dünyanın hâkim güçlerine
inandığı için canlarıyla bedel ödeyen, Srebrenitsa
katliamında rahmetli olan kardeşlerimizi anarak konuşmama
başlamak istiyorum.
Aynı
şekilde, dün Eskişehirde yine, rahmetli olan Ali İsmail Korkmaz
kardeşimizi de rahmetle anmak istiyorum.
Ölenler hepimizin
canı, hiç kimsenin, hiçbir siyasi görüşün, hiçbir partinin tekelinde
olduğunu düşünmüyorum. Her can bu ülkenin canı, fikri, zikri ne
olursa olsun bu ülkenin canı.
Değerli
arkadaşlar, grup önerisinin konusu işsizlik. Ben, işsizlikle
ilgili sürece baktığımızda, Türkiye ekonomisinin
kırılma noktalarını göz önüne
aldığımızda 2001 krizini masaya yatırmadan bugünü
görmenin mümkün olmadığını düşünüyorum.
Ancak, Meclisimizin
gündeminin yoğun olması, zaman zaman sizlerin Gece yarısı
kanun geçiyor, niye bu kadar geç kalıyoruz? demesi bahanesiyle, benden
önceki konuşmacı, Urfa vekilimizin de zaten en
ayrıntılı şekilde cevap vermesi hasebiyle sadece 2001
krizinde bir gecede faizin nereden nereye geldiğini, enflasyonun ne
olduğunu, doların ne olduğunu, millî gelirin ne olduğunu
hatırlamanızı isteyeceğim. Fakat ilaveten şunu
hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum: O zaman Türkiyede
olağanüstü krizler varken, yüzde 70 enflasyon, yüzde 6 binlere varan faiz
oranları varken dünyada kriz olmadığının
altını çizmek istiyorum, yani dünyada kriz yokken Türkiyede kriz
yaratan bir Hükûmet vardı. Bugün ise hepimizin bildiği, hemen
yanı başımızda,
bağırtılarınızı duyacak kadar yanı
başımızda, Yunanistandan bir haber paylaşmak istiyorum.
Bakınız, gazetelere yansıdı birkaç gün önce, diyorlar ki:
Yunanlılar kriz yüzünden evlatlarını yetimhanelere
bırakmaya başladılar. Adam, evladını
doyuramadığı için çoluğunu çocuğunu yetimhaneye
bırakıyor. Yetmiyor, kalori kaybı azalsın diye
Yunanistanda millî eğitimden açlıktan- beden eğitimini
çıkarmaya başlıyorlar. Bizim, yanı başımızda
böyle kriz varken, Mısırda, Suriyede bildiğiniz, malum siyasi
krizler varken hâlâ ülkemizde enflasyon oranlarının göz
kamaştırıcı olması, faiz oranlarının en
düşük seviyede olması, millî gelirimizin anlamamanıza rağmen
3 kat fazla artması, her türlü alanda, ekonomik alanda, siyasi alanda,
ulaşımda, sağlıkta, teknolojide, dış politikada
dünyanın örnek ülkelerinden birisi olmaya
başladığımız bu dönemde, 2001 kriziyle geldiğimiz
yer aslında işsizliğin de cevabı bence. O zaman dünyada
ekonomik kriz yokken, yüzde 15-20ler arasında olan işsizlik
oranı, bugün dünyada ekonomik krize rağmen, Yunanistanın
göstermiş olduğum bu tablolarına rağmen, Avrupa
Birliği bölgesinde yüzde 12-15 arasında olan işsizlik Türkiyede
yüzde 10un altında. Yeter mi? Yetmez, daha iyisini yapacağız.
Kim yapacak? Yine, biz yapacağız.
Az önceki
konuşmacının üslup farkı aslında bunun da göstergesi.
Bağırarak, çağırarak, kızarak değil, ne
yaptığını bilerek, dünyadaki gelişmeleri göz önünde
bulundurarak, ayağımızı yere sağlam basarak,
inşallah göreceksiniz, ekonomik olarak düzelen bu sistemimizin, bu
verilerimizin daha iyi olması, gençlerimizin daha çok iş
bulması, eğitimde de işsizlikte de çok güzel yerlere
geleceğimizi inşallah ümit ediyor, grup önerisi aleyhine oy
vereceğimizi söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, Sayın Turan, benim
üslubumla ilgili bir şey söyledi, cevap vermek istiyorum.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Başkanım, telefonla konuştu, dinlemedi bile orada.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Üslupla ilgili, bağırmayla ilgili bir
şeyler söyledi, izin verirseniz cevap vermek istiyorum.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sayın Başkanım, Etro gömlek demedim
BAŞKAN Ne
söyledi Sayın Ağbaba?
VELİ
AĞBABA (Malatya) Söylediklerimi parantez içinde üslup farkıyla
bağırmak dedi, hakaret etti yani.
BAŞKAN
İsminizi zikretmedi yani sadece
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, benden önceki
konuşmacı müdahale etsin, o söylesin.
BAŞKAN
Hayır, lütfen, canım, siz anlaşılmıyorsunuz oradan.
Kendisi de yüksek sesle konuştu zaten, her konuşan yüksek sesle
konuşuyor Sayın Ağbaba.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, ama
BAŞKAN Evet,
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum, karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur, birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:17.08
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.16
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları tarafından 2/B taşınmazları için belirlenen satış bedelleri ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 22/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2013 Perşembe günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
11/07/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun, 11/07/2013 Perşembe günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili
ve Grup Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 22 milletvekili
tarafından, 22/05/2013 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına "2/B taşınmazları için
belirlenen satış bedelleri ile ilgili sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi" amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (913 sıra nolu),
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
11/07/2013 Perşembe günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde
söz isteyen Mehmet Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tam 7 milyonu orman
köylüsü olmak üzere 10 milyon vatandaşımızı, bu 10 milyon
vatandaşımızın kullandığı 305 bin
hektarlık bir araziyi ilgilendiren ve Türkiye Cumhuriyetinde tam otuz bir
yıldır var olan bir sorunu görüşüyoruz; 2/B arazilerinin
kullanıcılarına tapularının verilmesi sorunu.
Türkiye'nin gündeminde bu kadar uzun süre yer alan ve bu kadar uzun
zamandır çözülememiş bir sorun, herhâlde 2/B sorunu kadar başka
bir sorun yoktur.
Cumhuriyet Halk
Partisi olarak Türkiyede 2/B sorununu çözmek, 2/B arazilerini kullanan gerek
tarımsal amaçla gerekse üzerinde yaptığı bina ile ikametgâh
veya diğer amaçlarla kullanan vatandaşların sorununun çözülmesi,
bu bina sahipleriyle binaların
sahibi olan kişilerle tapu sahibinin aynı kişi olması yani
tapunun hazineden alınıp o şahıslara verilmesi yönündeki
projemizi biz 2011 yılı seçimlerinden önce 2/B Barış Projesi
adı altında İstanbulun Sultanbeyli semtinde
açıkladık. Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu bu projeyi o zaman Sultanbeylide açıklarken Barış
Projesi olarak isimlendirdi. Yani vatandaşla devlet arasında
süregelen bu sorunu, bu uyuşmazlığı ortadan
kaldıralım; vatandaş devletiyle barışmak istiyor,
devlet de elini uzatsın, iki taraf el sıkışsın ve
adalet üzerine bir çözümü gerçekleştirelim.
Bu projenin
Sultanbeylide açıklanmasının özel bir önemi vardı.
İstanbulda 2/B sorununun çokça yaşandığı birçok
ilçemiz vardır; Beykoz vardır, Sancaktepe vardır, Çekmeköy
vardır, Sultangazi vardır, Ümraniye vardır, Sultanbeyli
vardır. Bunların birisinde bu projeyi açıklayacaktık.
Sultanbeyli, gerek 2/B sorunu açısından gerekse arazilerdeki mülkiyet
sorununun yaşandığı diğer unsurlar açısından
Türkiyenin sembolü olarak isimlendirebileceğimiz bir ilçemizdi, o nedenle
bu projeyi orada açıkladık.
Seçimler
yapıldı, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı ve biz,
açıldıktan sonra projemizi bir kanun teklifi hâlinde Kasım
2011de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunduk.
Daha sonra Hükûmet bir tasarı getirdi ve 26 Nisan 2012 tarihinde bu konuda
bir kanun Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkarıldı, 26 Nisan
2012. Bu Parlamentoda bunun görüşmelerini beraber yaptık. Cumhuriyet
Halk Partisi olarak olumlu katkılarda bulunduk, pozitif baktık,
yanlış bulduğumuz noktalar vardı, bunların
düzeltilmesi için öneriler verdik, önergeler verdik. Kanun çıktı,
başvuru süreleri tanındı, on aylık başvuru süresi
geçti, fiyatlar uzun süre açıklanmadı ve nihayetinde fiyatlar yani
arazilerin satış bedelleri, metrekare satış bedelleri
açıklandı ve açıklanmasıyla birlikte Türkiyede bütün,
bütün demeyeyim ama önemli ölçüde 2/B kullanıcısı vatandaşlarımızdan
şikâyet gelmeye başladı. Şikâyet: Bu bedeller bizim
alım gücümüzün üzerinde. Fiyatlar, arazi fiyatları piyasa
fiyatları olabilir ama vatandaşın alım gücünü gözetmiyor
ise bu bedeller burada bir yanlışlık var demektir. Bu arazilere
bu vatandaşlarımızın bu kadar yıldır verdiği
emeği göz ardı etmemek gerekir. Beykozda olsun, Sultanbeylide
olsun, Çekmeköyde olsun, Ümraniyede olsun, Şilede olsun, Sultangazide
olsun, Antalyada olsun, Muğlada olsun, Karadenizde olsun bu arazilerin
hepsinde buraya yapı yapmış olan vatandaşımızın
veya bu araziyi tarımsal amaçla kullanan
vatandaşımızın bir emeği vardır. Otuz
yıldır, kırk yıldır, elli yıldır o araziyi
kullanıyor, bakıyor, bağ bahçe yapmış, bina
yapmış. Devlet buraları kabul etmiş, altyapı
yatırımlarını getirmiş, yol getirmiş, elektrik
getirmiş, su getirmiş, o araziyi vatandaşımız
beklemiş ama çıkan kanun, vatandaşın buradaki emeğini
göz ardı eden ve onun alım gücünü, satın alma gücünü bir kenara
atan, onu dikkate almayan bir kanun oldu.
Sizlere bu şikâyetler geliyordur. Ben, devamlı
muhtarlarımızla, vatandaşlarımızla bu konuda
görüşüyorum, hepsi beni arıyor: Bu fiyatlar açıklandı,
bizim satın alma gücümüzün üzerinde Başkanım, biz ne
yapacağız? Bize bir çare bulun. Biz, bu konuda toplam dört kanun
teklifi verdik. Hükûmet, ilk kanunun yanlışlığını
fark etti, sonra iki kanun daha çıkardı, bedelleri indirdi,
fiyatları indirmedi yani yüzde 70ten yüzde 50ye indirdi tarım
arazilerinde bedeli. Diğer, bina, konut amaçlı kullanılan
arazilerde de 400 metrekareye kadar rayiç bedelin yüzde 50si dedi. Ancak bu
rakam, bu oran vatandaşın satın alma gücünün üzerinde.
Sizlere örnekler vereceğim. Bakın, Çekmeköyde
vatandaşlarımızla yaptığım 2/B sohbetinde birkaç
vatandaşımız bana durumunu şöyle anlattı. Birisi
Çekmeköyün Ekşioğlu Mahallesinde yaşıyor, 250
metrekarelik bir 2/B arazisini kullanıyor. 100 bin liranın üzerinde
bir bedeli ödemem gerekiyor. dedi bu vatandaşımız Ama benim
emekli maaşım 750 lira. Eşim öldü, ondan bana maaş
kaldı, 750 lira maaşla ben bunu nasıl ödeyeceğim? Ödeyemem,
birisi gelip alır, ben buradan çıkmak zorunda kalırım.
dedi. Yine Çekmeköyde bir başka vatandaşımız bana şu
örneği verdi, Çatalmeşe Mahallesinde 523 metrekarelik bir
arsası var. Metrekare fiyatı 650 TL. İşim yok, burada
gecekonduda yaşıyorum. Ramazan ayı olunca benim gecekonduma
iktidar partisi erzak getiriyor, iftara geliyor ama şimdi bu kanunla benim
gecekondumun arazisine göz dikmiş durumda, bunu benden alacak. diyor.
Bakın, Ümraniyenin 6 mahallesi; Elmalıkent, Topağacı,
Karabekir, Hekimbaşı, İnkılap Mahallesi, Dumlupınar mahalleleri;
fiyatlar yüksek. Özellikle Karabekir ve Elmalıkent mahallelerinde fiyatlar
vatandaşımızın alım gücünün olağanüstü üzerinde,
alma imkânları yok. Hükûmet böyle devam ederse, ısrar ederse birileri
gelip bunların, bu vatandaşlarımızın elinden bu arazileri
alacak.
İki gün önce
Muğladan Muğla Milletvekilimiz Sayın Tolga Çandar aradı
beni. Muğlada köylüler veryansın ediyor. Eyvah, fiyatlar bize
tebliğ edildi, biz bunu satın alabilecek durumda değiliz,
perişanız diyorlar.
Bakın,
Sultanbeylide Fatih Mahallesi Muhtarımızla görüştüm, Ahmet
Çalışkan. İsmimi de verebilirsin. dediği için ismini
vermekte bir sakınca görmüyorum, diğer
vatandaşlarımıza böyle bir şey sormadığım
için isimlerini vermiyorum, izinlerini almadım. Muhtarım diyor ki: Bak,
ben Ziraat Bankasına gittim. Orada 80 yaşın üzerinde bir
vatandaş vardı. Orada bir başka mahallemizin muhtarı
vardı. O muhtarın boynuna 80 yaşındaki
vatandaşımız sarılmış Beni bu yaşımda
faize muhtaç ettiniz. demiş. Bu araziyi alabilmek için buraya faizle
kredi almaya geldim. demiş vatandaş. Bunu aynen anlatmamı
istedi, çarpıcı olduğu için anlatıyorum.
Bakın,
Sultanbeylide Necip Fazıl Mahallesi, Kuran Kursu Caddesinde metrekare
fiyatı 650 TL. Yani bu fiyat neye göre azdır veya yüksektir?
Eğer insanın cebinde parası çoksa bu fiyat düşüktür ama
cebinde parası yoksa bu fiyat pahalıdır. Devlet, adalet üzerine
kanun çıkarmak zorundadır. Çıkardığınız
kanun vatandaşı hiçe saymışsa, orman köylüsünü hiçe
saymışsa, Beykozu hiçe saymışsa
Bakın, Beykozun
Görele Köyü, fiyatlar yüksek, millet perişan. Zerzevatçı Köyü,
fiyatlar olağanüstü yüksek millet perişan durumda çare diye yollara
düşmüş durumda. Beykozda 6 mahallenin özel proje alanı olarak
ilan edilmesi sorunu çözmeye yetmiyor, o vatandaşlarımız o
sorunu yaşayacaklar. Önerim şudur: Dördüncü kanun teklifimiz Türkiye
Büyük Millet Meclisimizde bekliyor. Gelin, Parlamento kapanmadan bunu
yasalaştıralım, bu bedelleri aşağı çekelim.
Herkese emlak vergi değeri üzerinden -orman köylüsü
dışında- bu satışı gerçekleştirelim. Orman
köylülerine bedelsiz bu araziyi verelim. Yatırım amaçlı bu
arazileri ellerinde bulunduranlara ise rayiç bedeli üzerinden
satışı gerçekleştirelim.
Teşekkür
ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Önerisi aleyhinde söz isteyen Yunus Kılıç, Kars
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle on
sekizinci yılında Bosna şehitlerini saygıyla anıyor, bu olaya sebep olanları, destek
olanları ve görmezlikten gelenleri de lanetliyorum ve hepinize
saygılar sunuyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
tabii 2/B son zamanlarda, dikkat ediyorsanız, Meclisin sürekli gündemini
meşgul etmekte ve bununla alakalı araştırma önergeleri,
Meclis araştırması açılması yönünde talepler olmakta.
Şimdi, tabii ki bu sürece nasıl gelindiğini tekrar tekrar
anlatmak durumunda kalıyoruz ama öncelikle saygıdeğer milletvekillerimizin
bunu anlaması, aslında öncelikli olarak bilmeleri gereken onlar
olduğunu düşünüyorum. Çünkü Sayın Hamzaçebi, zaten Meclis
araştırma önergesi teklifinin sahibi grubuyla beraber, otuz bir
yıllık bir sorun, Sayın Hamzaçebi, otuz bir yıllık
değil aslında 1961den öncesi bile var. 1961deki bu
sıkıntıya girmiş, orman vasfını kaybetmiş
arazilerin 1970te Anayasadaki bir değişiklikle hükûmetlere görev
veriyor
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) 71de yapıldı o değişiklik, 70
değil.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Evet, 71.
diyor ki: Bu sorunu çözün. ama ne
zamandan itibaren? 1961den itibaren diyor. Çözmüyorlar, o zaman sizin de
içerisinde bulunduğunuz hükûmetler bunu yapmıyor, hiç elini
soğuktan sıcağa vurmuyor, bu riski almıyor. Daha sonra 1982
Anayasasında da bu tarih ileriye çekiliyor, 81e kadar getiriliyor ve
diyor ki yine ondan sonraki hükûmetlere: Bunu çözün. Kimse yine, elini
soğuktan sıcağa vurmuyor, hiçbir risk almıyor. Niye
almıyor, onu da söyleyeyim: Arkadaşlar, yaklaşık 800 bin
aileyi ilgilendiriyor bu mesele. Aile fertlerini ve bununla direkt alakalı
insan sayımızı hesapladığınız zaman en az 5
milyon insanı ilgilendiriyor. Yani aslında çok büyük bir mesele, bir
o kadar da ekonomik boyutu, sosyal boyutları var. Bunun içerisine girmek
bütün hükûmetler için bir risk. Bu riski kim alıyor? AK PARTİ geliyor
ve Devletle millet arasında problem olmaz, barış olur,
kardeşlik olur ve devlet veren olur. diyor ve bunu çözmeye karar veriyor
ve -bütün safahatıyla ben işin içerisinde olanlardan birisiyim- ve bu
kanun
düzenlenirken şu duyguyla düzenleniyor -bakın, bunu, toplumumuzun
bilmesini istediğim için söylüyorum- şu duyguyla
hazırlanıyor: Devlet buradan bir gelir elde etmek gayesiyle
hazırlamıyor bu yasayı Vatandaş, hakkını,
hukukunu bilsin, arazisini bilsin, evinin yerini bilsin, sahiplensin, imar
etsin, iskân etsin, inkişaf ettirsin burayı. diyor. Yani,
Arsanın, tarlanın sahibi olsun, vatandaş da çocuklarına
bir miras olarak bunu bırakabileceğini bilsin ve buna sahiplensin.
diyor ve Orada yaşayanlar, devletten yıllardır alamadıkları,
zar zor çeşitli usulsüzlüklerle aldıkları hizmetleri artık
bundan sonra isteyerek, hakları olarak talep etsinler ve alsınlar.
diyor. Yani Vatandaş hizmet alsın. diyor.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Yeri alamıyorlar Yunus Hocam, yeri, yeri.
YUNUS KILIÇ
(Devamla) - Dolayısıyla, kanunun çıkış gayesi bu. Hani,
çok iddia ediliyor ya Büyük paralar bekliyordunuz, efendim, büyük paralar
gelsin diye yaptınız. Aslında hiç öyle bir şey yok
arkadaşlar. Bakın, altı üstü 400 bin hektarlık bir alandan
bahsediyoruz. Bunun yanı sıra, daha sonra çıkarmış
olduğumuz bir yasayla da, efendim, tarıma açılacak olan hazine
arazilerinin satışıyla alakalı bir madde daha
getirmiştik, bu da 800 bin hektar ile 1 milyon hektar arasında bir
şey. Bunun değerleri zaten çok küçük. Bu 2/Bye konu olan
taşınmazlardaki ortalama rayiç bedelini ben size söyleyeyim 8 lira
arkadaşlar, ortalama değer 8 lira.
Bir de, hani,
Sayın Hamzaçebi dedi ki: Vatandaşın da bunun üzerinde
emeği var. Eyvallah, vatandaşın da emeği var da,
arkadaş, bunun, bir kere başına bakın ya, bu devletin yeri,
bu 76 milyon insanın toprağı. Tamam, buna, insanlar, elbette bir
emek verdiler ama biz de diyoruz ki
Bu emeklerinin
karşılığı olarak rayiç komisyonlarını
kurarken şu duyguyla hareket etmelerini istediğimizi dün de ifade
ettim, dedik ki: Arkadaşlar, bu rayiç komisyonlarında maliyeden,
belediyelerden, STKlardan, muhtarlıklardan, oradaki ziraat
odalarından, her taraftan insanlar olsun; vatandaş gözüyle
baksın, merhametli olsun, en düşük belirleyebileceği fiyatları
belirlesin. Bunu yaptırdık, bunda ısrar ettik, her komisyon
toplantısında bunda ısrar ettik ve sonradan ilave bir şey
daha yaptık
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Yok, yok, Hocam, öyle yapılmadı. Rayiç bedeli Millî
Emlak belirliyor.
YUNUS KILIÇ (Devamla)
dedik ki: Bu da yetmez. Vatandaşın gelir seviyesi düşük olan
bölgeler var; özellikle Beykoz gibi, Samandıra gibi, Sancaktepe gibi,
Ümraniye gibi üzerine konut yapılmış araziler var, küçük
araziler bunlar, çok büyük de değil. Buralara da dedik daha düşürelim,
efendim yüzde 50ye düşürdük bakın. Peki, peşin ödeyenlere yüzde
10 daha düşürdük, toplam yüzde 40a düşürdük arkadaşlar. Evet,
bir emeği var ama biz de diyoruz ki Yüzde 60ını yine verme,
emeğinin karşılığı olsun. ama bu toplumun da
orada bir karşılığı var, bunu nasıl
alacağız?
Arkadaşlar,
sosyal söylemler güzel, insanın hoşuna gidiyor, böyle kulakta
hoş bir seda bırakıyor ama söylem sosyal, icraat öyle
olmadığı takdirde topluma hiçbir yararı olmuyor. Zaten bu
toplumun en büyük sıkıntısı da buradan; söylemler sosyalist
ama uygulamalar despotik. Vatandaş, yıllardır bu
sıkıntı içerisinde ezilmiş kalmış,
altmış yıldır hiç kimse bunların problemlerini çözmeye
yanaşmamış. Birileri geliyor, fedakârca bu konuda yola
çıkıyor, alabileceğinin en azını almaya razı
oluyor, bu toplumun büyük problemini çözmeye kalkıyor.
Sonuçlarını
söyleyeyim size, dün de anlattım, bir kere daha söyleyeyim. 800 bin hak
sahipliğinden 650 bin tanesi müracaat etmiş almak için. Bunların
tebligatları yapılmaya başlamış, yavaş yavaş
da satışlar gerçekleşmeye başlamış. Oran yüzde 81
arkadaşlar yani ülkedeki 800 bin hak sahibinden 650 bin tanesinin şu
anda problemini çözmüş durumdayız. Bu, çevreleriyle
topladığınız zaman yaklaşık 5 milyonluk insan
demek. Peki, bir de geriye kalan 150 bini var, bunlardan da bir
kısmının hâlâ kadastro güncellenmeleri
tamamlanmadığı için daha müracaat edilememiş. Bunların
süresi var. Bunları da kattığınız takdirde
aşağı yukarı 2/Bye konu olan taşınmazlardaki
çözüm yüzde 90lar üzerinde. Efendim, topluma çıkarmış
olduğumuz sıkıntı bu mudur? Bu sıkıntıyı
çıkardıysak bundan dolayı özür diliyoruz.
Toplumun
sorunlarını biz çözüyoruz. Arkadaşlar, en büyük
sıkıntılardan bir tanesi rayiç bedeldi. Rayiç bedeli belirleme
noktasında emin olun Hükûmet üyeleri
Hani, bu parayı alacaksınız, oraya
buraya
Bu parayı da alırken bunun şartları da belli. Dedik
ki: Rayiç bedel düşük olsun, vatandaş alabilsin ama gelirleri de
başka kaynaklarda değil, yine orman vasfını düzeltmek için,
yeni orman alanları açabilmek için, afet riski altında -ki yine
birçoğu bu 2/B arazilerinin, 2/Blerdeki binaların bulunduğu
yerler buralar, afet riski altında- deprem riski altında,
bunların yarın ne olacağı belli değil, yine
Buraların dönüşümünde kullanalım. dedik. Zaten bu, öyle
bahsettiğiniz gibi 20 milyar, 30 milyarlık, falan filan bir rakam
değil arkadaşlar. Bunun toplamı, rayiç bedel
ortalamasını söylemiştim, 8 lira bunun toplamı
arkadaşlar, 3-4 milyar liradan fazla bir para da değil.
Arkadaşlar,
Türkiye, artık sizin bıraktığınız günlerdeki bir
devlet değil, 3-4 milyar lira için vatandaşına zulmetmez.
Türkiye, dünyadaki mazlumlar için, fakirler için, açlar için, garibanlar için,
soydaşlar için zaten bu kadar parayı her yıl yardım ediyor.
Türkiye, dışarıdaki insanlarına bu yardımları
yaparken, dışarıdaki soydaşlarına, ezilenlere,
mazlumlara, fakirlere bunları yaparken kendi ülkesinde bu para için
vatandaşını asla üzmez çünkü sosyal devlet olmayı kendi
hükûmet programına koymuş bir Hükûmetle karşı
karşıyasınız.
Dolayısıyla
bu konuda, 2/B noktasında sıkıntı nedir? Sosyolojik,
psikolojik bir analiz yapmak gerekirse nedir sıkıntı
arkadaşlar? Arkadaşlar, bu, tabii ki insanların cebinden para
çıkarken bazı sıkıntılar olacaktır ama toplum
nezdinde büyük beğeniyle izlenen bir kanundur, faaliyettir,
icraattır; bunun dönüşü olmaya başlamıştır. Tabii
ki tek tük dramatik, sıkıntılı dönüşleri
olacaktır Sayın Hamzaçebinin anlattığı gibi ama 800
bin insanına, hak sahibinden bahsediyoruz arkadaşlar, bunun
içerisinde bu küçük sıkıntılar olacaktır ama büyük
fotoğrafa baktığımız zaman ülkede elli iki
yıllık -sadece kanunlara girmiş şekliyle söylüyorum- bunun
bir o kadar da evveliyatı var, yüz yıllık bir olayı
çözmüş, toplumla, vatandaşla devleti
barıştırmış, bu 2/Bden kaynaklanan
taşınmazla alakalı sorunları çözmüş ve
vatandaşın yüzüne devleti bakacak bir hâle getirmiş olmanın
huzuruyla hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, ben bir konuşma
yaptım. Konuşmamda birtakım tarihler telaffuz ettim. Sayın
konuşmacı benim verdiğim tarihlerin doğru
olmadığı yönünde bir değerlendirme yapmak suretiyle benim
söylediklerimi, asıl amacından başka bir yere gidecek
şekilde yorumlamıştır.
69uncu maddeye
göre söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
Sataşma nedeniyle
iki dakika söz veriyorum.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Kars Milletvekili Yunus Kılıçın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Değerli milletvekilleri, tabii on
dakikalık zaman 2/B sorununu anlatmak için çok yeterli
olmadığı için, konunun çok evveliyatına girme imkânı
bulamadım. Orman köylüsü açısından bu sorun yüzlerce
yıldır, cumhuriyetin çok daha önceki yıllarından bu yana
devam eden bir sorundur. Öte yandan anayasal sorun, 1982 Anayasasından
çok daha önceye gider. Konuşmacı 1970 yılındaki Anayasa
değişikliğiyle başlar. dedi. Hayır, 1971
yılında yapıldı o Anayasa değişikliği.
Sayın konuşmacı herhâlde
heyecandan o tarihleri atlamış olabilir.
YUNUS KILIÇ (Kars)
Düzelttim, düzelttim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Olabilir, tabii ki ama 2/B sorunu çok daha eskiye
gider. 50li yıllarda köyden kente göçle birlikte 2/B arazileri
yerleşime açılır ve o tarihten beri
vatandaşlarımız mülkiyet sorunu yaşar. Ancak ben
değerli konuşmacının hangi ülkede
yaşadığını doğrusu merak ediyorum. Diyor ki: 800
bin kişi var, 650 bin kişinin sorununu çözdük. Hayır, 650 bin
kişi başvuru yaptı, hakkımı kaybetmeyeyim
endişesiyle başvuru yaptı. Vatandaşlar sizi aramıyor
mu bilmiyorum, bizi arıyorlar. Sizi de arıyorlardır ama siz,
tabii ki vatandaşla teması kestiğiniz için bu konuda onun ne
durumda olduğunun farkında değilsiniz.
YUNUS KILIÇ (Kars)
Teşekkür için arıyorlar.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bir de, kusura bakmayın, AKP milletvekilleri
şöyle bir şeyle vatandaşın karşısına
çıkıyor, ben bunun tanığıyım, tanıkları
size getirebilirim: Ya, biz bunu düşük belirleyecektik aslında ama
bu Millî Emlak memurları Hükûmet karşıtı olduğu
için onlar, mahsus yüksek belirledi. Böylesi bir çirkin iftirayı
Millî Emlak bürokrasinin üzerine
atıyorsunuz, bu yakışır mı? Millî Emlak memuru kanunların kendisine
verdiği görev neyse onu yapar. Böyle kendiniz bir şey yapamıyorsunuz,
çözüm üretemiyorsunuz, gelip Millî
Emlakı suçluyorsunuz. Sorun Millî
Emlakı suçlama meselesi değil. Gelin, burada yasayla bunu
çözelim aksi takdirde bu sorun büyüyerek devam edecek.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları tarafından 2/B taşınmazları için belirlenen satış bedelleri ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 22/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2013 Perşembe günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten, bir
türlü gündemden düşüremediğimiz çok önemli bir sorunu bugün
Cumhuriyet Halk Partisi gündeme getirerek bu konuyla ilgili bir Meclis
komisyonunun kurulmasını ve sorunların araştırılmasını
talep etmiştir. Bu önergenin lehinde söz aldım.
Değerli
arkadaşlar, marka yaratmak diye bir tabir vardır. Övüneceğimiz
markalarımızın olmasını hepimiz arzu ederiz ama
sorunlarımızı marka hâline getirmekte de çok maharetli
olduğumuzu ifade etmemiz lazım. 2/B sorunu böyle bir, Türkiye'ye özgü
bir sorun markası hâline geldi ne yazık ki ama konuşuyoruz,
tabii gönül arzu eder çözmek. Bu konuyu çözmek iktidarların, siyaset kurumunun,
Meclisin görevi, görevi; bununla övünmek hakkı kimsede yok ama sorunun
çözüldüğünü de söylemek mümkün değil değerli hocam.
Dolayısıyla bugün toplumun gelir seviyesi itibarıyla
birbirleriyle çelişen iki kesimini çok yakından ilgilendiren bir
sorun 2/B sorunu; birilerinin ekmek meselesi, birilerinin de rant meselesi.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye'nin çok temel sorunlarında
çıkmazımızın kaynağı
kanunlarımızın genellik ilkesidir. Tabii, evrensel hukukta bir
zorunluluktur, kanunlar genel olmak durumunda ama bazı kanunları
Türkiye'nin genelinde uygulamaya kalkarsanız adaleti sağlayamaz,
zulmü gerçekleştirirsiniz, zulmetmiş olursunuz. İstanbulun
Beykozundaki 2/B sorununun muhatapları ile Toros Dağlarındaki
köylülerin, orman içi köylülerinin 2/B sorunu aynı sorun değil ama bu
iki sorunu, bu sorunu tek kanunla çözmeye kalkarsanız sonuçta adaleti
temin etmezsiniz. Bu sorunun çok temel çıkmazı bence budur. Bunu daha
önce de Sayın Orman Bakanına arz etmiştik bizi davet
ettiğinde. Bu sorunu çözmek istiyorsanız
Çünkü Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarının tüm dönemlerinde, üç döneminde de
bu sorun gündeme gelmiştir, topluma sözler verilmiştir ama bu sorun
hâlâ çözülebilmiş değildir. Sorunu çözebilmek konusunda Türkiyenin
reelini, gerçeğini ortaya koyup o gerçeğe dayalı bir çözüm
üretmek gerekiyordu, ona dayalı bir hukuk kurmak gerekiyordu ama öyle
olmadı. Burada, işte, bir kanun çıkarıldı, bu kanun üçüncü
defa tekrar Meclise geldi, yine geleceğinden eminim çünkü
uygulanabilirliliği yok, uygulansa sorunu çözme kabiliyeti yok, Sorunu
çözdüm. dese bile adaleti temin edebilme kabiliyeti yok.
Değerli
arkadaşlar, iki hususu düzeltmem lazım. Ben de orman yüksek
mühendisiyim, ormancılıkta uzun müddet çalıştım,
ormanı da bilirim, orman içi köylüsünü de bilirim, 2/B arazisi meselesini
de bilirim. İki hususu düzeltmek gerekiyor.
Sayın
konuşmacı, iktidar grubu adına yaptığı
konuşmada Biz bu işi gelir için yapmıyoruz. dedi. Bu,
doğru değil değerli hocam. 25 milyar dolarlık bir geliri
öngören açıklamalarınız ortada; bunu hiç reddetmeniz mümkün
değil. Yani iktidar olarak bunu bir gelir kapısı olarak görüp
rayiçleri de yüksek tutmanız, uygulamayı veya düzenlediğiniz
hukuku da bu yönde tanzim etmeniz bir gerçektir.
İkinci husus,
değerli arkadaşlar, gelirlerin yüzde 90ı Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına aktarıldı. Yani
söylediğiniz gibi, 2/B sorununun mağduru olan köylüye
aktarılmıyor, ormancılığa aktarılmıyor.
Hâlbuki Anayasanın 170inci maddesi, 2/B arazilerinin
değerlendirilmesinden elde edilecek gelirlerin orman içi köylülerinin
kalkındırılması ve ormanın geliştirilmesi için
kullanılacağı bir anayasal amir hükümdür. Buna rağmen, siz,
işte, Anayasaya aykırılık iddialarımızı hiç
dikkate almadan burada dediniz ki: Gelirlerin yüzde 90ı Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının kentsel dönüşüm
projelerine aktarılacaktır.
Orman içi köylüsünün bundan çok nemalanacağını, herhangi
bir gelirine, geçimine katkı verileceğini söyleyebilmek mümkün
değil.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, 2/B arazisi dediğiniz hadise böyle düz
ovada tarla değil, bahçe değil büyük kısmıyla. Yani
İstanbulu bir ayrı tutmak lazım, İstanbulda bu mesele bir
rant kapısı olmuş ve köylünün elinde değil bu araziler;
birilerinin elinde, daha çok da siyasilerin elinde. Dolayısıyla, esas,
2/B arazileri Antalyada, Mersinde, Adanada, Muğlada, Egede köylünün
elinde ama o araziler dağlarda, efendim, taşların arasında,
hali araziler, orman arazisi. Köylü burayı atasıyla, çoluk
çocuğuyla dünden bu yana yoğun bir gayretle tarla hâline
getirmiş, emek vermiş, yoksa orasının rayiç değeri
yok, dağ orası ama köylü orayı dişiyle
tırnağıyla tarla yapmış, orayı bahçe
yapmış, orayı bağ yapmış, şimdi bir
değer kazanmış. Köylünün emeğiyle geliştirdiği o
değere şimdi devlet olarak el koyuyorsunuz ve diyorsunuz ki:
Burayı sen ikinci defa satın alacaksın. Hakkı yok
devletin buna çünkü orayı bir değer hâline, bir varlık hâline
getiren köylünün bizatihi kendisi.
Bu sebeple, yapılması gereken
şey şu, birinci husus: 2/B konusunu, işte, konut
yapımında kullanılan arazilere ayırıp, üretim
yapılan arazileri bir ayrı statüde değerlendirerek iki ayrı
hukukta değerlendirmek ve iki ayrı bedelle satmak lazım. Bize
göre, Milliyetçi Hareket Partisi olarak -bu konuda benim de kanun teklifim var-
bizim de beyanlarımız var, ısrarla söylüyoruz: Üretimde
kullanılan 2/B arazileri köylülere, orman içi ve kenarı köylülere
bedelsiz verilmelidir. Üretim şartıyla üstüne, bana göre, destek de
verilmeli çünkü o insanlar o dağın başında çoluk
çocuklarıyla yani kendi emekleriyle kendi geçimlerini temin ediyorlar. Bu
insanlar geçimlerini orada temin etmeseler, şehirlere göçseler çok daha
büyük bir maliyet oluşturacaklar.
Onun için, o
insanların 2/B arazilerinde, kendilerinin gayretleriyle imar ettikleri o
2/B arazilerinde kendi emekleriyle üretim yaparak yaşamalarını
devlet olarak desteklememiz lazım, teşvik etmemiz lazım. Üstüne
bedel almak değil, onlara karşılıksız kredi vererek,
destek vererek, üretimlerini destekleyerek o topraklarda
yaşamalarını temin etmemiz lazım. Ama büyük şehirlerin
kenarında, İstanbulun, işte, adı köy olmakla beraber
megaşehirlere dönüşmüş yerlerdeki ormandan çıkartılan
2/B arazilerinin değerlendirilmesi bedeli
karşılığında yapılmalıdır ve o milletin
malı olmak hesabıyla bütçeye gelir olarak kaydedilmelidir. Ona
itirazımız yok ama Toros Dağlarında inanınız ki
-ben o dağlarda çalıştığım için biliyorum- yani taşı
kırıyor, önüne duvar örüyor, toprak taşıyor, onun üzerine
sera yapıyor; orada meyve yetiştiriyor, sebze yetiştiriyor. Bu
insanların, eli öpülesi bu insanların elinden tarlasını
almak, o tarlayı bir bedel karşılığında satmak,
ona hakaret olmaktan öte zulmetmektir. Buna hakkımız yok.
Dolayısıyla
bu konu bir toplumsal sorun, çözülmemiştir. Kural koyarak Sorunu çözdük.
demeniz doğru değil. Koyduğunuz kural eğer insanlara
zulmediyorsa, insanların canını acıtıyorsa, devlet olmanın
gücüyle siz insanlara haksızlık yapmak, zulmetmek hakkına sahip
değilsiniz. Bu sebeple, sorun çözülmemiştir. Sorunun çözülmesi için
meselenin çok boyutlu olarak tartışılıp
araştırılması bence önemlidir, değerlidir,
faydalıdır; zor olmaz, oturup karşılıklı
tartışırız. Neyi yaptık,
yaptığımızla hangi yanlışı yaptık,
hangi sonuç muhtemel sonuç olacak, bunları konuşmakta fayda
vardır.
Böyle bir komisyon
kurulmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de
faydalı bulmaktayız. Katkı vereceğimizi ifade eder, yüce
heyetinize saygılar sunarım efendim. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Adil Zozani, Hakkâri Milletvekili.
(BDP sıralarından alkışlar)
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesi
üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, orman
köylülerinin sorunlarıyla ilgili olarak verilmiş bir
araştırma önergesinin, hele hele yoksul köylüleri yakından
ilgilendiren böyle bir araştırma önergesinin aleyhinde konuşmak
mümkün değil ki iktidar partisi mensubu da çıkıp burada
konuşurken çok da aleyhinde konuşamadı, aleyhinde
konuşulacak bir durum yok çünkü. Pekâlâ bu konu araştırmaya
değer. Mademki dört parti sözcüleri buraya çıkıp
konuşurlarken aleyhte bir şey ifade edecek bir durum
bulamıyorlarsa konunun araştırılması konusundaki
talebin haklılığı da otomatikman açığa
çıkar.
Ancak
yadırgadığım bir durum var. Sayın iktidar partisi
sözcüsünün tavrı gerçekten yadırganacak bir tavırdır. Yani
bu kavramı kullanıp kullanmama konusunda çok düşündüm ama
nihayetinde kullanmak durumundayım. Kusura bakmayın ama bu sokak
kabadayısı tavrıdır. Bizim zaten bu orman köylerinden
elde ettiğimiz gelir başkalarına verdiğimiz sadaka kadardır.
Dolayısıyla, bu paraya ihtiyacımız yok. tavrı bir
sokak kabadayısı tavrıdır.
YUNUS KILIÇ (Kars)
Öyle bir şey yok kardeşim. Bilmeden konuşuyorsun.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Öyle dediniz. Tutanaklara bakın, öyle dediniz.
Bizim zaten yurt
dışında yaptığımız yardımlar
kadardır, 3-5 milyar dolar paradır bu. Bu para bizim cep
harçlığımızdır. Bu tavır, doğru bir
tavır olmamıştır.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Öyle değil, öyle değil ya. Yanlış
anlamışsınız.
YUNUS KILIÇ (Kars)
Öyle değil.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Tutanaklara bakın Yunus Bey, göreceksiniz.
Mademki böyledir,
Sayın Şandırın önerisine yüzde yüz katılıyorum.
Gelin, bu arazileri bedelsiz, hak sahiplerine iade edelim. Daha doğrusu,
insanlar zaten on yıllardır o arazilerin üzerinde
yaşamlarını idame ediyorlar; oraları kendilerinin
varsayıyorlar, kabul ediyorlar. Kaç kuşak oranın üzerinde sahibi
olarak büyümüş ve şimdi devlet diyor ki onlara: Yok burası
sizin değil. Tersinden, hiçbir karşılık
Nasılsa elde
ettiğiniz gelir de, oradan beklediğiniz gelir de cep
harçlığı, çocuklara verilen okul harçlığı kadar
bir paradır devlet için, o zaman hak sahiplerine iade edelim hiçbir
karşılık almadan. Rant konusu olan bölgeler varsa, rant konusu
bölgelerle ilgili olarak da ayrıca düşünülebilir.
Dolayısıyla, bu konunun böyle zaman zaman siyasi polemik malzemesi
durumuna getirilmekten artık çıkarılması gerekiyor.
Eğer gerçekten 5 milyon insanın yaşamını bu kadar
yakından ilgilendiren bir konuysa -ki gerçektir- o zaman siyasetüstü
yaklaşalım, bu köylülerimizin mağduriyetlerini ortadan
kaldıralım, arazileri kendilerine iade edelim.
Bakın ama
devlet genellikle böyledir. Vatandaştan alırken eli sıkı
davranıyor, sıkı pazarlık yapıyor vatandaşla,
mümkün olduğu kadar fazla almaya çalışıyor ancak verirken
tersten bir eli sıkılık vardır, vermeme gayreti
içerisindedir. Örneğin, bu, Olağanüstü Hâl Bölge Valiliğinin
vaktiyle yayınladığı bir raporun verisidir. Sadece
1990lı yıllarda boşaltılan köy ve mezraların
toplamı -devletin resmî rakamını ifade ediyorum- 3.185 köy,
3.185 köy boşaltılmış. Bu zorunlu göçten kaynaklı köy
boşaltmalarında mağdur olmuş -devletin verdiği
rakamı gene ifade ediyorum- hane sayısı 57.314. Bu insanlara,
sonradan bir kanun çıkarıldı, terör tazminatı adı
altında bir para ödendi. Yirmi yıldır köyüne gidemeyen,
tarlasını ekemeyen, ağacı kurumuş köylüye devlet vere
vere 12 lira, 13 lira, 15 lira verdi çok torpilliyse 20 ve üstü rakamlar
insanlara verildi. Yani, eğer gerçekten köylü iktidar yanlısıysa
ya da orada bir göz kırpma görmüşse torpilli tarafından para
aldı, 3-5 kuruş fazla aldı ama şimdi, devlet,
vatandaşa ait, kuşaklar boyu üzerinde büyümüş vatandaşa ait
olan arazileri vatandaşına iade ederken, verirken, tapusunu verirken
böyle davranmıyor, pazarlığı sıkı tutuyor, mümkün
olduğunca daha fazla koparıyor; vatandaşı, köylü
vatandaşını ömür boyu takside bağlıyor; bundan sonra
rahat lokmayı vatandaşa reva görmüyor, yediği lokmayı zehir
ediyor vatandaşa, köylüye. Bu tutum, doğru bir tutum değildir.
Ramazan
ayının ilk haftasındayız, gelin hayırlı bir
iş yapalım. Burada bir düzeltme yapıp bu araştırma
önergesine hep birlikte, dört parti grubu olarak evet diyelim;
vatandaşlarımızın, köylülerimizin bu konudaki
sıkıntısını araştıralım; Meclisin ortak
aklıyla bir çözüm üretelim bu konuda.
İktidar
partisi böyle bir tavra, böyle uzlaşmacı bir tavra yeltenirse hiçbir
şey kaybetmez; tersine, kazanır. Böylelikle, bu sorun hiç kimse
açısından siyasi polemik konusu olmayacaktır, konuyu buradan
kurtarmış oluruz -kendiniz de ifade ediyorsunuz- on
yıllardır devam eden bir sorunu çözmüş olursunuz. O
geleneğe, bu geleneğe mal etmek, sataşmak, Siz
yapmadınız, biz yapıyoruz. demek çok akıllı bir
politika olmaz.
Kusura
bakmayın, siz de Millî Selamet geleneğinden geliyorsunuz. Niye
yapılmadı o zaman? Hadi, Cumhuriyet Halk Partisi geleneğinin
zaten böyle bir derdi yok çünkü 1960da çıkan 105 no.lu yani 2005
sayılı İskân Kanununa ek 105 no.lu Kanunda,
vatandaşın malına, mülküne nasıl el konulup kendisine
şantaj aracı olarak kullandığını biliyoruz.
Şimdi, bu geleneği devletten kurtarmak lazım, daha doğrusu
siyaseti bu gelenekler manzumesi içerisinden çıkaralım.
Vatandaşa ait olan şeyi vatandaşa karşı şantaj
malzemesi olarak kullanmaktan vazgeçelim.
Bakın, 27
Mayıs darbesinden sonra ne olmuştu? Sivas kampına götürülen
vatandaşların tarlası o vatandaşlara karşı
şantaj aracı olarak kullanılmıştı. Kanun burada
iki yıl yürürlükte kaldıktan sonra 1962de yürürlükten
kaldırıldı. Ne pahasına? Oradaki insanların iradesini
teslim alma pahasına bunu yaptı. Arada fark yok, arada fark yok.
Köylü vatandaşın, 2/B mağduru köylü vatandaşların
iradesini şimdi ipotek altına alma gayreti vardır, ömür boyu
bankaların kapısında kuyruğa sokma gayreti vardır,
vatandaşların yaşamını taksite bağlama gayreti
vardır burada. Bu şantajcı mantıktan kurtulmak gerekir.
Başta da ifade
ettim, bütün konuşmalarda gördüğümüz kadarıyla kimse buna
karşı değil, karşı bir argüman geliştiremiyor. O
zaman, bize düşen, hep birlikte bunun çözümünü bulmaktır. Bu
araştırma önergesi de buna vesile olacağı için bence iyi
iş yapmış olacağız, grup olarak da lehinde oy
kullanacağımızı ifade etmek istiyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kılıç.
YUNUS KILIÇ (Kars)
Hatip benim anlatmadığım şeyleri
Benim söylemek
istediklerimin dışında sözler sarf etti ve
şahsımı kastederek sokak kabadayısı diye bir
tanımlama yaptı. 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kılıç, iki dakika söz veriyorum sataşma
nedeniyle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, Başkanlık Divanına seçilen Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir Beye başarılar diliyoruz,
kendisini tebrik ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Kars Milletvekili Yunus Kılıçın, Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Sayın BDPli
hatibin bana yakıştırdığı tanımlama Sokak
kabadayısı. Tabii, ben bu ramazanda, aziz mübarek günde
karşılık verme gayreti içerisinde değilim bir bu aziz
mübarek günün huzur hürmeti için, bir de kendime üzüldüğüm,
acıdığım için. Çünkü ben, kırk sekiz yıldır,
arkadaşlar, kendimi, toplumumuzu eğitmekle uğraştım,
efendileştirmekle uğraştım. Sizin efendilik adına
vermek istediklerinizi alırım ama
kabalığınızı asla almam.
Bir kere bunu
söyledikten sonra, ben, asla sadaka, bağış şeklinde
topluma verilen bir şey olduğundan bahsetmedim. Ben Devlet veren el
olmalıdır, büyük olan devlettir, vatandaşın
sıkıntılarını çözme devlete ait bir tasarruftur. O
yüzden, devletin bu işi de bir gelir beklentisiyle yapmış
olduğu bir kanun değildir; tamamen, devletin, vatandaşla olan
sorununu çözmek için uğraştığı,
çabaladığı ve elli yıllık sorunu çözdüğü bir
kanundur. dedim.
Yanlış
anlamış olduğunu düşünüyorum, özür dilemesini bekliyor,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, yani bir özür bekliyor, cevap
vermek istiyorum, sataşma var, çok açık.
BAŞKAN Yok
öyle bir şey.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Özür bekliyor.
BAŞKAN
Hayır, Özür dilemenizi bekliyorum. dedi. Sataşma neresinde bunun?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, bakın, sataşma çok
açık.
BAŞKAN
Nedir?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Belki özür dilerim.
BAŞKAN
Şimdi, bu soru-cevap şeklinde bir şey değil.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Hayır.
BAŞKAN
Hayır, sataşma varsa verelim ama Özür dilemesini beklerim. dedi, bu
sataşma değil ki.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sataşma var. Diyor ki yani: İçinde
bulunduğumuz ramazan ayı olmasa
ne söyleyeceğimi bilirim ben. Öyle bir cümle sarf ediyor.
YUNUS KILIÇ (Kars)
Hayır, öyle bir şey demedim.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Adil Bey, öyle bir şey demedi ya.
BAŞKAN
Sayın Zozani, o zaman biz Tüzükü kaldıralım yani her isteyene
söz verelim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - İç Tüzükü niye kaldırıyorsunuz?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sataşma var.
BAŞKAN -
Buyurun size de verelim yani. Yok, sataşma falan söz konusu değil
Sayın Zozani. Özür dilemenizi bekledi, bu sataşma değil.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bariz bir şekilde sataşma var yani. Ona niye söz
vermekten imtina ediyorsunuz?
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika söz veriyorum. Sataşma falan olduğu için
değil yani.
YUNUS KILIÇ (Kars)
Şimdi özür bekliyorum.
BAŞKAN Elini
kaldırana söz verelim o zaman burada. Hepiniz için söylüyorum yani.
Buyurun.
4.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin, Kars Milletvekili Yunus Kılıçın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın hatip
esasında burada sarf ettiği cümlelerle benim eleştirimi
haklı çıkardı. Tekrar ifade ediyorum; siz de dinliyorsunuz, ben
de dinliyorum. Diyor ki: Ben yıllarca, kırk sekiz
yılımı insanlara efendilik aşılamakla geçirdim. Ne
anlama geliyor?
YUNUS KILIÇ (Kars)
Anlamamışsın.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) - Ne anlama geliyor? Ya, ne anlama geliyor? Ya, toplumu
çocuk yerine koymaktan vazgeçin.
YUNUS KILIÇ (Kars)
Senin eğitilmen lazım.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Bakın, aynen söylediğim şey budur. Aynen
söylediğim şey budur. Ben kırk sekiz yılımı
topluma efendilik aşılamakla geçirdim. dediniz. Aynı
efendiliği
Vallaha, ben sizin gibi efendi olmak istemiyorum, halk gibi
halk çocuğu olmak istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları tarafından 2/B taşınmazları için belirlenen satış bedelleri ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 22/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Temmuz 2013 Perşembe günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Orta Asya ve Kafkaslar
Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği
Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım Orman ve
Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel
Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu
ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/498) (S.
Sayısı: 173)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar
ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Niğde
Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan
Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (X)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Geçen
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen teklifin beşinci bölümünde yer alan 73üncü maddenin (aa)
bendinden sonra yeni madde ihdası üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu ile Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşmalar
tamamlanmıştı.
Şimdi söz
sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sinan Oğan
Şahsı
adına Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; mutlaka milletvekillerinin en tabii hakkı kanun teklifi
vermektir, en doğal görevidir. Ancak, yaklaşık 1 maddede 55 tane
a, b, z, alfabede yer kalmayıp aa, bb olan bir şeyi bir torbaya
doldurmak da kimsenin hakkı değildir.
Ben
Bayındırlık Komisyonu üyelerinden özür diliyorum, ben
Sağlık Komisyonu üyelerinden özür diliyorum, ben Tarım Komisyonu
üyelerinden özür diliyorum ve diğer komisyonlardan. Plan ve Bütçe
Komisyonu mu Mera Kanununu iyi bilir yoksa Tarım Komisyonu mu iyi
inceler? Plan ve Bütçe Komisyonu mu İmar Kanununu daha iyi bilir yoksa
Bayındırlık Komisyonu mu? Plan ve Bütçe Komisyonu mu doktorlara
yapılacak, sağlıkla ilgili bir şeyi daha iyi bilir yoksa
Sağlık Komisyonu mu? Vatandaşın elinden alınan,
şu anda dava konusu olan
Kamulaştırma davalarını ben
mi iyi bilirim yoksa Adalet Komisyonundaki üyelerimiz mi?
Bu torbada
Anayasaya aykırı bir sürü madde var. Görüşülsün ama bunun
ilgili komisyonlarda görüşülmesi hepimiz açısından daha
faydalı olurdu.
Plan ve Bütçe
Komisyonunda alt komisyona geldiğimizde, Dışişleriyle
ilgili dün ve şu anda konuştuğumuz madde alt komisyon metninde
vardı. Bunu, alt komisyonda AKPnin alt komisyon üyeleri
çıkardı. Şimdi, alt komisyonda çıkarılan bir önergeye
gelip dün burada oy veriyorlar. Bu bir kere eşyanın tabiatına
aykırı arkadaşlar. Kendi komisyon üyeliği
sıfatınla bunun çıkmasını istemişsin ve
çıkarmışsın.
Üst komisyona
geldiğimizde, 11.00de başladı, iki konu vardı. Mutlaka,
muhalefet olarak, bu ülkenin yararına olan her şeye destek olmak
bizim görevimiz. Nitekim oluyoruz da, imzamızı da koyuyoruz. Aile
Bakanlığıyla ilgili bir sürü önergeyi biraz önce sayın grup
başkan vekilime getirdiler, yaklaşık 25 tane önergeye gözümüzü kırpmadan
imza attık. Biz, bu ülkeye, ülke insanına,
vatandaşlarımıza yararlı olan her bir maddeye imza
koymaktan çekinmeyiz, gururla imza koyarız, gururla imza koyuyoruz
komisyonda da Genel Kurulda da ama bir güven vardır, birbirimize güvenmek
zorundayız, birbirimize inanmak zorundayız.
Plan ve Bütçe
Komisyonu teknik bir komisyon genelde, orada genelde ülke siyaseti çok
konuşulmaz, genelde tüm partilerden tüm arkadaşlarımız
ilgili konuyu konuşur, katkı vermeye çalışırlar,
katkı verirler. Ama Plan ve Bütçe Komisyonunda akşam dokuzda,
özellikle Dışişleriyle ilgili maddenin kesinlikle
gelmeyeceğine, getirilmeyeceğine, bir daha
görüşülmeyeceğine Sayın Komisyon Başkanı, Sayın
Komisyon Başkan Vekili ve Sayın Bakan Faruk Çelik bize söz verdi. Biz
inanmak zorundayız. Ben Komisyon Başkanıma inanmazsam, Komisyon
Başkan Vekiline inanmazsam, bu ülkenin bir bakanına inanmazsam ben ve
arkadaşlarım ne yaparız? İnanmak zorundayız. Ama orada
Getirmeyeceğiz. denildi, dün gece getirildi. Arkadaşlar, bu Meclis
inanmak Meclisidir, bu Meclis birlikte bir şey üretme Meclisidir.
Birbirimizi aldatarak, birbirimize olmayan bir şeyi varmış gibi
göstererek çalışma ortamı olamaz.
Bu nedenle, bizim, Cumhuriyet Halk Partisinin Plan ve
Bütçe Komisyonu üyeleri olarak, Sevgili Komisyon Başkanıma, Sevgili
Komisyon Başkan Vekilime ve Sayın Faruk Çelik Bakanıma
inancımız zayıflamıştır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Yine, şahsı adına söz isteyen Özcan
Ulupınar, Zonguldak Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 73üncü maddesinin (aa) bendinden sonra
gelmek üzere, Dışişleri Bakanlığında meslek mensupları
dışından büyükelçi ve daimi temsilci olarak atananların ülkemize
döndüklerinde meslek mensubu olanlarla aynı haklara sahip olmaları
için verilen önerge üzerine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Sizleri ve aziz milletimizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
6004 sayılı Kanunun 12nci maddesinin (d)
bendinde, 657 sayılı Kanunun 59uncu maddesi çerçevesinde büyükelçi
olarak atananlardan diğer kamu kurum veya kuruluşlarına mensup
olanlar, ülkemize döndüklerinde, hizmetlerine ihtiyaç duyulması hâlinde,
Bakanlıkta çalışmaya ve bu görevleri süresince büyükelçi
unvanını kullanmaya devam etmektedir. Bunlardan hizmetlerine ihtiyaç
duyulmayanlar, Bakanlık ile ilişikleri kesilerek daha önceden
bağlı bulundukları kamu kurum ve kuruluşlarındaki
kadrolarına iade edilmektedir. Aynı şekilde, daimi temsilci
olarak atananlar da aynı hükümlere tabi olmaktadır. Büyükelçi ve
daimi temsilci olarak atanan bu diplomatlar, devletimizin bir başka ülkede
temsilcisi olup kendi ülkesi ile gönderildiği ülke arasındaki
ilişkileri yürütmekle görevlidir. Temsil görevini yürüttüğü ülkenin
hükûmeti ile kendi hükûmeti arasındaki diplomatik ilişkileri yürütmek;
politik sistemler, uluslararası hukuk, siyasi partilerle ilgili
araştırmalar yapmak, bu araştırma sonuçlarını
yorumlayarak raporlar hazırlamak ve politik davranış
geliştirme konusunda önerilerde bulunmak; yurt dışında
bulundukları görev derecesine göre ülkemizi en iyi şekilde temsil
etmek, o ülkede bulunan vatandaşların sorunlarıyla ilgilenmek,
vize uygulanan ülkelerle vize anlaşmasını sağlamak başlıca
görevleri arasındadır.
Şu an yürürlükte olan kanun ile böylesine önemli
görev ve sorumluluklar taşıyan büyükelçi ve daimî temsilcilerimiz
yurdumuza döndüklerinde Dışişleri mensubu
olamadıklarından dolayı, Bakanlık mensubu olan büyükelçi ve
daimî temsilcilerle aynı haklara sahip olamamaktadırlar. Verdiğimiz
bu önergeyle, Dışişleri mensubu olmadan atanan büyükelçi ve
daimî temsilcilerin mağduriyetlerini gidermeyi amaçladık.
Dışişleri Bakanlığı mensubu olmayan büyükelçi ve
daimî temsilcilerimizin yurt dışındaki görev sürelerini
tamamlayıp yurt içine döndüklerinde Dışişleri
Bakanlığı bünyesinde çalışabilmeleri ve Bakanlık
mensubuyla aynı haklara sahip olabilmeleri sağlanacaktır.
Ayrıca, 657 sayılı Kanunun 59uncu
maddesi çerçevesinde, büyükelçi ve daimî temsilci olarak atananlardan
Dışişleri Bakanlığına veya diğer kamu kurum
ve kuruluşlarına mensup olanlar ile açıktan atananlar
Dışişleri Bakanlığında müstakil daire
başkanı ile genel müdür yardımcısı ya da daha üst
yönetici kadrolarına atanabileceklerdir.
AK PARTİ Hükûmetimizin göreve geldiği 2002
yılında dış temsilcilik sayımız 163 iken, 2013
yılında bu sayı 219a yükselmiştir. Bunun yanında,
2002de 93 büyükelçiliğimiz ve 58 başkonsolosluğumuz bulunurken,
2013 yılı itibarıyla 129 büyükelçiliğimiz ve 78
başkonsolosluğumuz bulunmaktadır.
AK PARTİ hükûmetlerimiz döneminde, Dışişleri
Bakanlığı memuru olmayıp, 657 sayılı Kanunun
59uncu maddesi kapsamında 11 büyükelçi ataması
yapılmıştır. Bugün itibarıyla, Bakanlık
dışından atanan 10 büyükelçi yurt dışında görev
yapmaktadır, 1 büyükelçi görev süresini tamamlayıp merkeze
dönmüştür.
Atanan büyükelçilerin tamamının kamu
geçmişi ve ileri düzeyde yabancı dil bilgisi bulunmaktadır.
Genel itibarıyla üst düzey bürokrat veya üniversite öğretim
görevlileri arasından atamalar yapılmıştır. Yeni
yapılan bu atamalarla birlikte ülkemizin yurt dışındaki
büyükelçilik ve daimî temsilcilik sayısı 140,
dışarıdan atanan büyükelçi sayısı ise 12
olacaktır.
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73üncü maddesinin (aa)
bendinden sonra gelmek üzere verdiğimiz önergenin hayırlı ve
uğurlu olmasını ve bu vesileyle, on bir ayın sultanı
mübarek ramazan ayının tüm İslam âlemine hayırlara vesile
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şimdi, on dakika
süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Dün soru sormak
için sisteme giren Sayın Genç, Sayın Korkmaz, Sayın Çirkin,
Sayın Akçay, Sayın Özel, Sayın Atıcı, Sayın
Çelebi ve Sayın Kurt burada bulunuyorlarsa, sisteme girerlerse bu
sıraya göre soru soracağız.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim.
Aslında,
Hariciye Bakanının bir kanunu, Bülent Bey gelmiş. Bülent Bey
hariciyeden ne anlar, onu öğrenmek de istiyorum.
Burada öyle bir
değişiklik getirmişler ki, Dışişleri
teşkilatının dengesi bozuluyor yani bir hatıra binaen
yarın getirecek bir adamını elçi tayin edecek, elçilikten sonra
genel müdür, müsteşarlığı devam edecek. Herhâlde burada da
AKP Hükûmetiyle beraber imam-hatip mezunu olmayan kişiler bir yere
gelmeyeceğine göre, yine Bülent Bey getirecek burada, kendine uygun imam-hatipli
bir kişiyi getirecek, Dışişleri Bakanlığına
müsteşar yapacak, genel müdür yapacak, işte
Dışişlerinin hâli de bugünkü hâle dönecek. Yani, Türkiye, bugün,
dış politikası itibarıyla iflas etmiş bir ülke;
komşularının hepsi düşman hâline getirilmiş; bunun
sebebi, bugünkü AKP iktidarının maalesef Dışişleri
teşkilatını yok sayarak kendi
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) -
kafalarıyla hareket etmesinden kaynaklanıyor.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye Cumhuriyeti
devletinin dört önemli ayağı vardır -tabii, bu diğer
bakanlıkların önemsiz olduğu anlamına gelmez- bir tanesi
İçişleri Bakanlığı, birisi Dışişleri,
diğerleri Adalet ve Maliye bakanlıkları. Bu bakanlıklarda
yaşanabilecek sıkıntılar doğrudan devlet teşkilatını
ilgilendiren sıkıntılar olarak karşımıza
çıkıyor.
Benim sorum
şudur Sayın Bakan: Meslekten gelmeyen, bunun eğitim ve
uygulamasını bilmeyen hariciye memurlarınızın,
yetersiz ve tüm dünyayı karşımıza alan dış
politikamızda bir etkisi var mıdır? Bu amatör zihniyete daha ne
kadar tahammül edeceksiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
657nin 59uncu
maddesi istisnai memuriyeti zaten düzenlemiş. Bir istisnai memuriyet
olarak büyükelçi atamaya mâni bir hâl yok ancak bu büyükelçi atanan
kişilerin daha sonra, 6004 sayılı Teşkilât Kanunundaki
bakanlık personelinin görevlerine baktığımızda, tekrar
bakanlıkta görevli olarak atanmalarının hata olduğunu
görüyoruz. Kanunda Türk dış politikasının
oluşturulması ve icrasında görev, yetki ve sorumluluk üstlenen
uluslararası ilişkiler alanındaki gelişmeleri takip ve
analiz eder, dış politikanın oluşturulmasına yönelik
çalışır. diyor. Bunu son derece sakıncalı ve meslek
memurluğunu dejenere edecek bir sistem olarak
değerlendirdiğimizi ifade ediyorum ve bu konuda Hükûmetin
görüşünü merak ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Kurt
KAZIM KURT
(Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım ve Sayın Komisyon Başkanım; bu önerge komisyon
tartışmaları sırasında da gündeme geldi ama hangi
nedenle geri çekildi, şimdi hangi nedenle tekrar getiriliyor? Bu,
doğru bir yaklaşım, doğru bir tavır değildir.
Özellikle, Dışişleri Bakanlığında madde 59a göre
yani istisnai memuriyetten getirilenlerin kadrolu bir biçimde
çalıştırılmasının çok doğru
olmadığı gerçeği karşısında niçin
getiriliyor, onu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Kuşoğlu
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başbakan Yardımcım, bu Mısır olaylarıyla Türkiye
çok ilgilendi. Konuyla ilgili de Suudi Arabistanın ve Körfez ülkelerinin
maddi yardımları da söz konusu. Türkiye'nin de şimdiye kadar
Mısıra maddi desteği söz konusuydu. Bundan sonra da devam
edecek mi ya da şimdiye kadar olanlarla ilgili nasıl bir tasarrufta
bulunacağız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Köktürk
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
özellikle Orta Doğudaki Libya, Suriyede ve Mısırda siyasal
iktidarınızın müdahaleci olduğu ve oradaki muhaliflere
ciddi anlamda maddi katkı sağladığı ulusal
basınımızda yer almıştı ve bizlerin de bu konuda
soru önergeleri olmuştu. Bu önergelerden bir tanesinde, Libyada
Kaddafinin son dönemlerinde, mevcut hükûmet olan muhaliflere 200 milyon dolar
civarında Hükûmetinizin yardım yaptığı şeklinde,
Bakanlığınızca bir açıklama yapılmıştı.
Benim sorum:
Libyaya gönderilen 200 milyon doların ne kadarı şu ana kadar
tahsil edildi?
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, benim de adımı söylediniz ama söz
vermediniz.
BAŞKAN Var
ama süre on dakika soru-cevap, beş dakika soru sorma
AYTUĞ ATICI
(Mersin) İsmimi okuduğunuz için ben de hazırlık
yaptım.
BAŞKAN 3-4
kişi daha sırada var Sayın Atıcı ve en son
sıradasınız.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Efendim?
BAŞKAN
Burada en son sıradasınız.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hayır, tamam Sayın Başkan, ismimi okuduğunuz
için ben, acaba, yanlışlıkla mı
BAŞKAN Yok,
yanlışlık oldu, kusura kalmayın. Doğru, var.
Buyurun.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle,
Sayın Başkan, bir AKP milletvekilinin, kuliste uyuduğunu haber
yapan bir kadın gazeteciye yaptığı tacizi, ağza
alınmayacak sözleri insanlığın ürünü olarak
göremediğimi ifade ediyor ve esefle kınıyorum.
Sayın Bakana
da bir soru yöneltmek istiyorum: Mersinin Silifke ilçesinin Yeşilovacık
beldesine kaçak bir liman yapıldığından acaba Hükûmetin
haberi var mıdır? Buraya yapılacak termik santrallere
kolaylık sağlamak, nükleer santrale kolaylık sağlamak için
bir kaçak liman yapılıyor Bern Anlaşmasına,
uluslararası anlaşmasına aykırı olarak. Hükûmetin
bundan haberi var mı, gereğini yapacak mı acaba?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın
Bakan.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, yeni
madde ihdası suretiyle Genel Kurula gelen konu üzerinde
arkadaşlarımız daha çok sorularını sordular.
Bildiğiniz
gibi, Sayın Akçay da ifade etti, büyükelçilik istisnai bir memuriyettir,
şartları taşıyorsa meslek dışından da
atanabiliyor aynen valilerde olduğu gibi, aynen başka görevlerde olduğu
gibi. Bilebildiğim kadarıyla -yani Dışişleri
Bakanımız olsaydı kesin rakamı verirdi ama- 10
civarında meslek dışından
Mesela Profesör Gürsoyu
biliyorum, Vatikanda büyükelçimizdir; Profesör Ahmet Kavası biliyorum,
Çadda büyükelçimizdir, geçmişte Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı yapan bir değerli bürokrat yine Afrikada
büyükelçimiz olarak görev yapıyor. Her biri kendi mesleklerinde temayüz
etmiş olan belli şahsiyetler Türkiye ile o ülke arasındaki
ilişkileri geliştirmek amacıyla büyükelçi olarak atanmaya
başladılar. Geçmişte de bunun örnekleri var. Bugün belki
sayı itibarıyla biraz daha fazla olmuş olabilir. Bu
yadırganacak bir durum değil yani belli şartları
taşıyorlarsa, belli unvanları taşıyorlarsa, belli kamu
görevlerini yapmışlarsa; hatta bunlara bile ihtiyaç duyulmadan,
istisnai memuriyet olduğu için belli ölçüler içerisinde büyükelçi olarak
atanabilirler. Burada yeni olan husus, bu şekilde büyükelçi olarak
atanmış olanların merkeze döndüklerinde nasıl bir görev yapabilecekleridir.
Bu düzenleme ile merkezdeki görevlere de atanabilecekleri düşünülmüş.
Esasen gerekçe kısmında Dışişleri
Bakanlığında meslek mensupları dışından
büyükelçi ve daimî temsilci olarak atananların merkeze döndüklerinde
meslek mensubu olanlarla aynı haklara sahip olması amaçlanmaktadır.
Bu çok garip bir durum değil çünkü bu bir temsil görevidir, büyükelçilik
görevini temsilen yapacağı düşünülen bazı kişilerin
atamaları yapılmışsa, bunların tekrar eski görevlerine
dönmektense merkezde görevlendirilmeleri bu önerge sahiplerince de uygun
görülmüş, Hükûmetimiz de buna katılmış bulunmaktadır.
Yani meslekten gelenlerin çok başarılı olacakları ama bu
şekilde atananların baştan itibaren başarısız
olacakları düşüncesi bence bir varsayım olabilir, buna
katılmamız mümkün değil.
Sayın Kurt
Komisyondaki aşamasıyla ilgili bir şey sormuştu. İzin
verirseniz buna Komisyon Başkanımız cevap versin ama elimizdeki
metin ve buna ilave edilmek istenen madde üzerinde görüşmelerimizi
yapıyoruz.
Sayın
Kuşoğlu, Mısıra, Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkelerinin
maddi katkısından bahsetti. Evet, bu gerçektir. Biz de bildiğim
kadarıyla 2 milyar dolarlık bir yardımı öngörmüştük,
bunun 1 milyar doları yapıldı, diğer 1 milyar doları
da zannediyorum ki proje karşılığı, bazı
işler karşılığında verilecekti, bunun iptal
edilmesi konusunda Hükûmetimizin bir görüşü yok, evvelce varılan söz
veyahut da verilen söz yerine getirilecektir. Ancak, Bakanlar Kurulu
toplantısından sonra yaptığım açıklamada da
şunu ifade etmiştim: Yani, bu olay sebebiyle Mısırla
diplomatik ilişkilerimizi kesme noktasında değiliz, ancak orada
bir flu durum var; henüz Başbakan atanmış değildi,
bugünlerde atandığını biliyoruz. Hükûmet kurulmuş
değil, seçimler yapılmış değil, darbeyi öngören
koalisyon içerisinde de fikir ayrılıkları var. Dolayısıyla,
ilişkilerimiz şu anda rölantide devam ediyor, kesmedik, kesmeyi de
düşünmüyoruz, bir an evvel Mısırda demokrasiye geçiş
şartlarının olgunlaşmasını bekliyoruz.
Meslekten
gelmeyen
uygulamasını bilmeyen
dış politikada etkisi var
mıdır? Yani, meslekten gelme şartını kesin olarak
düşünmemeliyiz; o kişinin bilgisi, birikimi, temsil kabiliyeti
itibarıyla Türkiye ile o hükûmet arasındaki ilişkileri ne kadar
götürebileceği konusu elbette tartışma konusu olabilir.
Sayın Köktürk
Suriye, Mısırda muhaliflere ciddi katkı sağlıyoruz
veya sağlıyorlar. Kaddafinin muhaliflerine de 200 milyon dolar
gönderilmişti, bunun ne kadarı tahsil edildi? Bununla ilgili
zannediyorum ki Sayın Dışişleri Bakanımıza
verilen gensorularda bu konu görüşülmüştü. Gensoruda söz konusu
edilen bir olayın soru hâline getirilmesi İç Tüzükümüz
açısından mümkün değil, ancak eğer bunun
dışında, bu kapsamda değilse yeni bir soruyla bunu da
sormanız mümkündür.
Sayın
Atıcı Silifkenin bir beldesindeki kaçak imardan bahsediyor,
doğrusu haberim yok, kendisinin haberi varsa bunu bize açıkça
bildirsin. Bu konu üzerinde kendisine yazılı cevap vermeyi her hâlde
düşünebiliriz.
Sayın Genç yorum yaptı. Ben
hariciyeden bir büyükelçi kadar belki anlamıyor olabilirim ama parlamenter
diplomasi denen bir şey var dünyada ve bunu genelde meclis
başkanları yapar. Beş yıllık dönemimde de parlamenter
diplomasinin gereklerini oldukça fazla yerine getirdim.
Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
Sayın Bakan, bu para geri alındı mı? Davutoğlu bu
paranın geri alınacağını söylemişti. Ben geri
alındı mı, onu soruyorum, sorum bu, bu kadar açık.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, torba yasa görüşmelerine
geçmeden önce 2/B konusunda Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini
görüşürken Barış ve Demokrasi Partisi Milletvekili Sayın Adil
Zozani bir değerlendirme yaptı. Emin olamadığım için
tutanakları istedim. Tutanaklarda yer alan şekliyle, Cumhuriyet Halk
Partisine yönelik olarak, 1960 yılında çıkan bir kanunla
Cumhuriyet Halk Partisini ilişkilendirmek suretiyle gerçeğe aykırı
bir şey söylemiştir. Grubumuza sataşma olduğu için söz
istiyorum efendim.
BAŞKAN Soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
Sataşma nedeniyle iki dakika söz
veriyorum.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Değerli milletvekilleri; 2/B sorununun çözülmesi için
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak dört kez kanun teklifi verdik. dördüncü
kanun teklifimiz, başlangıçta verdiklerimizle birlikte Türkiye Büyük
Millet Meclisinde yasalaşmayı beklemektedir. Çözüm için verdik
bunları.
Biz çözüm için
çırpınırken Barış ve Demokrasi Partisi adına
buraya çıkan sayın konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisinin
böyle bir derdi yok. anlamında bir değerlendirme yaptı.
Sayın konuşmacının konuşma yaptığı
konu, Cumhuriyet Halk Partisinin 2/B arazilerinde yaşayan vatandaşlarımızın
sorunlarının araştırılması ve çözüm
yollarının tespit edilmesi önergesi. Bizim önergemizle ilgili
konuşuyor. Biz çözüm için bir önerge getirmişiz ama sayın
milletvekili diyor ki: Cumhuriyet Halk Partisinin böyle bir derdi yok. Bu
kadar gerçek dışı bir değerlendirmeyi sizlerin
değerlendirmesine, takdirine sunuyorum.
İkinci olarak, gerçek
dışı bir şey daha söylüyor. Cumhuriyet Halk Partisinin
vatandaşa bir şey verme yönünde bir derdi
olmadığının kanıtı olarak da kendine göre bir
kanun bulmuş. 1960 yılında çıkan 105 sayılı
Kanun. diyor, İskân Kanununa ek kanun. 1960 yılında çıkan
105 sayılı Kanun, Millî Birlik Komitesi döneminde
çıkmış olan bir kanundur. Cumhuriyet Halk Partisi ile herhangi
bir şekilde uzaktan yakından ilgisi yoktur. Biraz yakın tarihi
Sayın Zozani incelerse bunları esasen kendisi de görecektir. Bunu,
sizlerin bilgisine, değerlendirmesine sunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Yani
Sataşma var. dememin bir haceti yok, gereği yok, bir sataşma
var.
BAŞKAN Hayır, nasıl
sataşma var? Sizin söylediklerinize cevap verdi, Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Yani,
yakın tarihi bilmemekle suçladı Sayın Grup Başkan Vekili.
BAŞKAN Ondan dolayı mı?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Evet.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, Mısıra yapılan yardımı eksik söyledi.
250 milyon dolar da Sisiye vermiş, Genelkurmay Başkanına. Niye
bunu söylemiyor Bülent Bey? Onu inkâr etti Bakan.
BAŞKAN Sayın Zozani, iki
dakika söz veriyorum, buyurun.
6.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın grup başkan vekilinin
ifadelerini aslında tabii ben
Biz yakın tarihi çok iyi biliyoruz.
Çünkü, yakın tarih kafamıza sopa vurula vurula bize
yaşatıldı. Biz yakın tarihi çok iyi biliyoruz. 1960tan
neyi kastettiğimizi de siz aslında biliyorsunuz da teğet
geçiyorsunuz. Teğet geçmeyin lütfen. O, tarihinizin bir
parçasıdır. 27 Mayıs darbesinden sonra kimin neyden
nemalandığını
Hatta, devamında da şunu
söyleyeyim: 1963te o dönem kurulan Hükûmette bir İçişleri
Bakanıyla bir Sağlık Bakanı arasındaki bir polemik
Tarih kitaplarına bakarsanız, okursanız, zahmet ederseniz,
görürsünüz. Diyarbakıra sağlık ocağı
yapıldı diye o dönemin, sizin geleneğinizden gelen Hükûmetin,
sürdürücüsü olduğunuz geleneğin Hükûmetinin İçişleri
Bakanı Efendim, buraya niye sağlık ocağı
yapılıyor, ayrımcılık yapılıyor, bölücülük
yapılıyor. deyip Hükûmetten istifa ettiğini görürsünüz.
Hıfzı Oğuz Bekatadan söz ediyorum. Diğer Bakan
-çok iyi bilirsiniz- Yusuf Azizoğludur.
Yakın tarihi
biliyoruz, 1960ları çok iyi biliyoruz. Sivas kampından söz ettim.
Sivas kampında bir devlet geleneğinden söz ediyorum. Devlet orada
vatandaşa ait olan araziyi Sivas kampına götürdüğü o
vatandaşlarına karşı şantaj aracı olarak
kullandı, ben ondan söz ediyorum. Devlet kendi vatandaşına
karşı kendi malını, mülkünü şantaj aracı olarak
kullanmasın diyorum. O nedenle, 1960daki o Sivas kampına götürülen
vatandaşların arazilerini kamulaştırma adı
altında çıkarılan ek 105 no.lu Kanun ile bugünkü 2/B arazileri
konusunda arazilerin köylülere karşı şantaj aracı olarak
kullanılması arasında bir fark olmadığını
ifade etmek için bu örneğe başvurdum ama o örnek de sizin tarihinizin
bir parçası.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, benim verdiğim bilgi doğru.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Benim verdiğim
bilgi de doğru.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şimdi, sayın konuşmacı bir iddiada bulundu, 60
yılında Cumhuriyet Halk Partisinin çıkardığı
kanun. diyor. İşte, kanunun tarihi 19 Ekim 1960, Millî Birlik
Komitesi döneminde çıkmış. Konu budur efendim yani konuyu
başka taraflara çekmeye gerek yok.
BAŞKAN Tutanaklara geçti Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tarihte
aslında hangi hükûmet döneminde yapılmış olursa olsun bir
yanlışlık yapılmış ise biz bu yanlışlıkların
da hiçbir zaman sahibi değiliz. Yani, güneydoğuya birisi bir hizmet
etmiş de bir başkası bunu eleştiri konusu yapmış
ise biz eleştiri yapanı eleştiririz, hizmeti değil. Ama,
bir şeyi anlatırken hem Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin
lehinde konuşmak üzere çıkacaksınız hem Cumhuriyet Halk
Partisinin bir derdi yok. diyeceksiniz, bunu yadırgıyorum. Ben
sormak istiyorum: Barış ve Demokrasi Partisinin 2/B arazileriyle
ilgili bir kanun teklifi var mıdır, merak ediyorum. Bizim dört
teklifimiz var.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Hamzaçebi.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
ben tutanaklara geçmesi açısından ifade ediyorum.
BAŞKAN Lütfen, Sayın Zozani
Konu anlaşıldı efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Cumhuriyet Halk
Partisinin böyle bir derdi yoktur. demedim. Sayın grup başkan vekiline
tutanaklarda olmayan ifadeleri bana mal ederek konuşması
yakışmıyor.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yeni madde
ihdasına dair görüştüğümüz maddenin Anayasaya aykırı
olduğuna dair aynı mahiyette iki önerge vardır, önergeleri
okutup birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz
teklifin
Gereğini arz
ederiz.
Erkan Akçay S. Nevzat Korkmaz Oktay
Vural
Manisa Isparta İzmir
Celal Adan Sinan Oğan Enver Erdem
İstanbul Iğdır
Elâzığ
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı yasa teklifinin 73. maddesinin aa) bendinde
ihdas edilen yeni maddenin Anayasaya aykırılığı
nedeniyle teklif metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent Kuşoğlu Kazım Kurt
İstanbul Ankara Eskişehir
İlhan Demiröz Süleyman Çelebi Candan Yüceer
Bursa İstanbul Tekirdağ
Faruk Loğoğlu
Adana
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Sinan Oğan, Iğdır Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir defa açıkça Anayasaya aykırı bir
işlem yapıldığını ifade etmem lazım. Anayasa
madde 128le açıkça çelişen bu işlemi niye
yaptığınızın da üzerinde uzun uzun düşünmek
lazım. Tabii devri iktidarınızda benzer uygulamaları o
kadar çok yaptınız ki, istisnai memur atamalarının, aday
memurların müdür yapılmasının o kadar çok örneği var
ki
Örneğin -Sayın Sağlık Bakanımız da buradayken
ifade edeyim- Iğdırda beş yılını tamamlayan
onlarca doktor varken Sayın Sağlık Bakanı acaba nasıl
izah edersiniz, aday memurun Iğdırda Halk
Sağlığı Müdürü olarak atanmasını? Doğrusu,
biz bütün Iğdırlılar bunu merak ediyoruz. Bunun bir kerameti, bu
arkadaşın hakikaten üstün nitelikleri, diğer arkadaşlarda
olmayan bir vasfı varsa söyleyin, bunu biz de bilelim.
Şimdi,
aynı mantıkla yaklaştığınız zaman
değerli arkadaşlar, Dışişlerinde de benzer bir
kadrolaşma içerisine girmek amacınız çok açık bir
şekilde ortaya çıkıyor. Binlerce uluslararası
ilişkilerden mezun gencecik arkadaşlarımız var iken,
binlerce üniversiteden ilgili bölümleri okuyup işsiz olan, herhangi bir
şekilde atanamayan, iş bulamayan öğrencilerimiz var iken sizin
siyaset kadronuza Dışişleri gibi güzide bir kuruluşumuzu
yeni istihdam yeri olarak açmanızı doğrusu Türk milletinin
görmesi lazım.
Peki, daha önce
benzer bir uygulama yaptınız, eski milletvekillerinizi bakan
yardımcısı yaptınız. Şimdi, aklımıza
şu geliyor: Acaba bu uygulamanızla siz üç dönemi dolan ve herhangi
bir yerde belediye başkanlığına aday
gösteremeyeceğiniz, vali yapamayacağınız
arkadaşları şimdi büyükelçi yapmaya mı
kalkışıyorsunuz veya -2015 senesinde Türkiyenin önemli bir
kararı uygulanacak, yurt dışında binlerce
insanımız oy kullanacak- acaba yandaş büyükelçilerinizle,
yandaş büyükelçilerinizi atayarak yurt dışında Türkiyede
yaptığınız gibi oy üzerinde birtakım tasarrufta
mı bulunmak istiyorsunuz? Bunu niye yapıyorsunuz, bunu açıklamanız
lazım. Dışişlerinde yeterince büyükelçi mi yok? Yeterince
uluslararası ilişkiler mezunu veren üniversitemiz mi yok? Bunu da bu
gençlerimize sizin izah etmeniz lazım.
Bunların
hepsini tabii biz görüyoruz, biz anlıyoruz. Siz Dışişleri
gibi güzide bir kurumumuza tamamıyla ve tamamıyla siyaseti sokmakla
Dışişleri Bakanlığımızı da yandaş
hâle getirmeye çalışıyorsunuz.
Sayın
Davutoğlu birazcık Dışişlerini nasıl siyasetin
bir parçası hâline getiririm? Meslekten gelen memurların yerine
nasıl eski siyasetçilerimizi ve yandaşlarımızı
atarım?, bunu düşünmek yerine, birazcık terörden bu ülkenin
çektiğini, şimdi Sayın Davutoğlunun çabalarıyla
beraber komşularımızın yeni bir
Nasıl siz bir madde
ihdas ediyorsunuz, Sayın Davutoğlunun bu çabalarıyla yanı
başımızda yeni bir devlet kuruyorsunuz, yeni bir devletçik
kuruyorsunuz. Dışişlerimizin bunu düşünmesi lazım.
Irakı böldünüz. Irakta Barzaniyi siz dış
politikanızın temeli hâline getirdiniz, Irakta fiilen bir Kürt
bölgesi oluşturdunuz. Şimdi, benzer hazırlıkların
Suriyede olduğunu görüyoruz. Yakın bir zamanda İran ve Türkiye
ile de KCKnın emellerini, hedeflerini açıkça siz
gerçekleştirmiş olacaksınız.
Öngörüsüzlüğünüz
dış politikada maalesef bize sıfır komşu mirası
bıraktı. Sayenizde hakikaten de ilişki içerisinde
duracağımız, normal ilişki kurabileceğimiz bir tek
komşu, doğru düzgün ilişki kuracağımız bir tek
komşu bırakmadı.
Ben, tabii,
grubunuz içerisinde, Dışişlerinden gelen,
Dışişleri, diplomasi kökenli, bizim de Dışişleri
Komisyonu Başkanımız da burada, kendisine soruyorum: Gönlü
elveriyor mu? Kendisinin yıllarca Dışişlerinin her
kademesinde yapmış olduğu tecrübeyi, etmiş olduğu
zahmeti bir çırpıda bir tarafa koyup kendisiyle aynı statüde
Dışişleri mensubu yeni büyükelçilerin, farklı mesleklerden
gelen insanların, orada kendisiyle beraber aynı tecrübede, aynı
işleri, aynı nitelikteki işleri yapacağını ifade
edebiliyor mu veya diğer Dışişleri kökenli
arkadaşlarım?
Arkadaşlar,
mesleğe biraz saygınız olsun, diplomasiye biraz
saygınız olsun. Aksi takdirde, Türkiye'nin bugün içerisinde
bulunduğu durumun çok daha kötüsüyle dış politikada
karşı karşıya kalacağımızı ifade eder,
saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
AYLİN NAZLIAKA
(Ankara)
BAŞKAN
Hayır, biz önerge üzerinde konuşuyoruz, lütfen.
Aynı
mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Faruk Loğoğlu, Adana
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN FARUK
LOĞOĞLU (Adana) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, istisnai büyükelçiler bağlamında iktidar partisinin
getirmekte olduğu bu düzenleme çok tehlikeli, çok zararlı, çok
yanlış bir girişimdir. Dışişleri
Bakanlığı teşkilatı, hep siyasetin ötesinde, mümkün
olduğu kadar da siyasetin dışında kalmış, profesyonel
kimliği olan bir kuruluştur. Diplomasi bir meslektir. Bu meslek
mensuplarına dışarıdan müdahale olduğu takdirde sadece
bir kurumla değil, Türkiyenin geleceğiyle, Türkiyenin
güvenliğiyle, ulusal çıkarlarıyla oynamakta olduğunuzun
farkında olmanızı istiyorum. Tehlikeli sularda yüzüyorsunuz; bu,
ülkenize karşı sorumsuzluktur; bu, ülkenize karşı çok büyük
bir hatadır. Bunu çok iyi anlamanız gerekmektedir.
Değişiklik
önerisinin herhâlde etkileri Dışişleri
Bakanlığının bütünlüğünü bozacaktır,
Dışişleri Bakanlığının profesyonel
kimliğini yok edecektir ve Dışişleri
Bakanlığı teşkilatını iktidar partisinin arka
bahçesi hâline getirecektir. Zaten Dışişleri
Bakanlığı teşkilatına yönelik bu girişimi,
iktidar partisinin son yıllarda yürütmekte olduğu bütün devlet
aygıtında kadrolaşma eylemlerinin bir parçası, yeni bir halkası
olarak görmeniz gerekmektedir. Oysa Dışişleri
Bakanlığı, Türk devlet aygıtının en güçlü, en
muteber, en itibarlı, en saygın kuruluşlarından biridir. En
son kalelerden birini fethetmeye kalkışmanız ve bunu Adalet ve
Kalkınma Partisinin bir arka bahçesi hâline getirmeye
çalışmanız herhâlde vicdanlara sığacak bir hareket
değildir. Dışişleri Bakanlığı
teşkilatı, bir partinin arka bahçesi değil, Türkiyenin gücüdür,
Türkiyenin kalesidir ve o şekilde kalması gerekir.
Şimdi,
Sayın Hükûmet Sözcüsü biraz önce, efendim, dışarıdan
gelecek istisnai büyükelçilerin meslekten gelen büyükelçilerden daha az
başarılı olacakları varsayımının pek
doğru olmayacağını söyledi. Tabii, tersi de geçerli yani
bir hasta bakıcıya doktor diyebilirsiniz, doktor olarak takdim edebilirsiniz
ama o hasta bakıcı, eğitimi, bilgisi, birikimi
olmadığı için doktorluk yapamaz. İstisnai büyükelçilikler
her zaman vardı, fena da bir kurum değildi çünkü hakikaten
hizmetlerinden, bilgisinden Dışişleri, yurt
dışında da yararlanılabilecek insanlar hep olmuştur
ama bunları getirip Dışişleri teşkilatında
döndükten sonra görev vermek o bambaşka bir âlemdir, ne birikimleri ne üç
dört yıllık büyükelçilik tecrübeleri buna yeterlidir. Bunu daha önce
arkadaşlarımız hem kendi partimizden hem diğer
arkadaşlar çeşitli seviyelerde, Genel Kurul dâhil olmak üzere,
açıkladılar, bunların ayrıntılarına girmek
istemiyorum. Fakat şunu bilin: Yıllardır, cumhuriyet
kurulduğundan beri bu ülkeye hizmet veren Dışişleri
Bakanlığı teşkilatı hep başarılı
olmuştur, hep saygın olmuştur, uluslararası itibarı
hep yüksek olmuştur, şimdi bunu tersine çevirmeye
çalışmanız hangi maksada hizmet edecektir, sadece partinizin dar
menfaatleri dışında hangi maksada hizmet edecektir, bunu
sormanız lazım; yüreklerinizde, aklınızda bu soruları
sormanız lazım. Eskiden yurt dışından dönen istisnai
büyükelçiler, döndükleri anda Dışişleri Bakanlığı
teşkilatıyla ilgileri kesilirdi. Özlük hakları
bakımından istedikleri kadar haklardan yararlansınlar ama
bunlara aktif görev vermek herhâlde Dışişleri Bakanlığı
teşkilatına sadece zarar verir; ayrıca, Dışişleri
Bakanlığı teşkilatında yıllarca emek vererek üst
noktalara gelmiş insanlara, meslek memurlarına karşı da bir
saygısızlık teşkil eder.
Benim sözlerim daha
çok Türkiye'nin geleceğine, Türkiye'nin ulusal güvenliğine,
Türkiye'nin çıkarlarına yönelik bir çağrıdır. Bu
önerinizi geri çekmeniz Türkiye bakımından şarttır. Bunu
yaptığınız takdirde ülkenize büyük bir hizmet vermiş
olursunuz, yapmadığınız takdirde ülkenize büyük zarar
vereceksiniz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Altay, Sayın Özel,
Sayın Çetin, Sayın Toprak, Sayın Nazlıaka, Sayın
Canalioğlu, Sayın Atıcı, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Topal, Sayın Kurt, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın
Genç, Sayın Tayan, Sayın Öztrak, Sayın Kesimoğlu,
Sayın Akar, Sayın Değirmendereli, Sayın Öz.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Madde 73/bbde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sıra Sayılı Kanun
Teklifinin 73. Maddesinin bb) Fıkrasının (b) bendi ile
değiştirilmek istenen 6085 Sayılı Sayıştay
Kanununun 4 üncü maddesinin (a) bendinde yer alan mahalli idareler ibaresinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim
Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Sırrı Sakık Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
Muş İstanbul Van
Hasip Kaplan
Şırnak
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (bb) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet
Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural S.
Nevzat Korkmaz
Kütahya İzmir Isparta
"bb) 3/12/2010
tarihli ve 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"a) Merkezi
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarını, mahallî idareleri, sermayesindeki kamu payı
doğrudan veya dolaylı olarak % 50'den fazla olan özel kanunlar ile
kurulmuş anonim ortaklıkları (% 50'den az olması halinde
ortaklık hakları yönüyle), diğer kamu idarelerini (kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları hariç),
b) (a) bendinde
sayılan idarelere bağlı veya bu idarelerin kurdukları veya
doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak ortak oldukları her
çeşit idare, kuruluş, müessese, birlik, işletme ve
şirketleri (kamu payının yarıdan az olması halinde
ortaklık hakları yönüyle),
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/bb. Maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Moroğlu
Eskişehir İstanbul İzmir
Hülya Güven Kamer
Genç Özgür Özel
İzmir Tunceli Manisa
Aytuğ Atıcı Kadir Gökmen Öğüt
Mersin İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
AYLİN NAZLIAKA
(Ankara) Sayın Başkan, söz istiyorum.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BÜLENT ARINÇ (Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Kamer Genç
AYLİN NAZLIAKA
(Ankara) Sayın Başkan, söz istiyorum, 60a göre yerimden söz
istiyorum.
BAŞKAN
Anladım Sayın Nazlıaka da burada yasal faaliyet yapıyoruz,
önerge görüşüyoruz.
AYLİN NAZLIAKA
(Ankara) Bugüne kadar bir kez istedim, bakın, dört yasama dönemidir ilk
kez istiyorum, söz vermenizi istiyorum.
BAŞKAN
Bekleyin efendim, bekleyin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra
sayılı Yasa Teklifinin (bb) bendiyle ilgili olarak, bunun
tasarı metninden çıkarılmasıyla ilgili verdiğimiz
önerge üzerinde söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.
Biraz önce Bülent
Bey bize cevap verdi, arkadaşımız sordu: Mısıra ne
kadar yardım yaptınız? Mısıra 2 milyar dolar
yaptılar, Mursiye. Fakat sonradan Mursinin, bu, ihtilal yapan
genelkurmay başkanı Ankaraya gelince de Tayyip Bey tutup buna 250
milyon dolar verdi. Onu söylemedi. Bu devletin kaynaklarını -zaten
sizde bir sorumluluk da yok- heba ediyorsunuz, çarçur ediyorsunuz. Sanki
babanızın malını dağıtıyorsunuz. Böyle bir
devlet yönetimi olmaz. Böyle bir devlet yönetimi olmadığı gibi,
burada, Meclise de doğru dürüst bilgi vermiyorsunuz. O zaman niye
geliyorsunuz, burada Meclisin karşısında oturuyorsunuz? Lütfen,
biraz kendinize çekidüzen verin, kendinize bir sorumluluk duygusu
takının.
Bu Ahmet
Davutoğlu nerede? Bu, Türkiyenin dış politikasını
sıfıra indiren, Türkiyenin dünyada itibarını yok eden bir
kişi geldi. Nerede bu adam? Meclisin karşısına gelip hesap bile
vermiyor.
Şimdi, bu
maddede getirilen şu arkadaşlar: Sayıştay denetimini
kaldırıyor. Bu Hükûmet iktidara geldiği günden beri devletin
bütün kurumlarında yolsuzluklar alabildiğine gitti, talanlar
alabildiğine gitti, ihaleler yandaşlarına verildi, devlet
kaynakları maalesef talan edildi. Şimdi, burada da bütün denetimler
kaldırıldı, yalnız Sayıştay kaldı geride.
Sayıştayda da şimdi, burada getirilen bu fıkrayla deniyor
ki: Eskiden, yüzde 50den fazlası devlete ait olmayan yerlerde devletin
hissesi yüzde 50nin altına düşüyorsa ortaklık hakları
nedeniyle Sayıştay bunu denetliyordu. Şimdi, o ortaklık
hakları nedeniyle denetimi kaldırıyor.
Şimdi,
arkadaşlar, bakın, bir TELEKOMu alın. TELEKOMda devletin
hissesi aşağı yukarı yüzde 45 -benim tam aklımda
değil- ama bir TELEKOM Genel Müdürlüğünde yapılan harcamalar,
yapılan israflar, yani bütçeye muazzam bir zarar veriyor. Bir TELEKOM
Genel Müdürü 200 milyar lira aylık alıyor. Bir yönetim kurulu
toplantısı en lüks otellerde yapılıyor, uçaklar tutuluyor,
gidiliyor. Bunların hepsi denetimsiz kalıyor. Yönetim kurulu
üyelerine, denetim kurulu üyelerine o kadar büyük paralar ödeniyor ki.
Arkadaşlar, bu
devleti, bu hâle, çiftlik hâline koyan AKPdir. Yahu, insanlarda biraz
sorumluluk olması lazım, insanlarda biraz Allah korkusu olması
lazım. Bu devletin malının ve mülkünün bu kadar çarçur
edilmemesi lazım. İhalelerde öyle yolsuzluklar yapılıyor
ki. KİT Komisyonuna gidiyoruz arkadaşlar, Sayıştayı o
hâle getirdiler ki, KİT Komisyonunda ciddi bir inceleme
yapılmıyor.
Şimdi, bu sene
bütçe kanununa göre, siz burada bütçeyi geçirmeden önce,
Sayıştayın düzenlediği 132 rapor vardı; niye bunu
gizliyorsunuz? Niye gizliyorsunuz? Çünkü, sizin yolsuzluklarınız
burada tespit edilmiş. Mesela, ben birisini söyleyeyim: Efendim, Maliye
Bakanlığı Merkez Uzlaşma Komisyonu var. İçinizde
birtakım insanlar muhasebeci. Bu muhasebeciler, birtakım insanlara,
muazzam vergi kaçakçılığından dolayı vergi ve ceza
bulunuyor, gidiyorsunuz orada yandaşlarınız var, talimat veriliyor,
Merkez Uzlaşma Komisyonunda milyarlarca lira, katrilyonlarca liralık
vergi sıfıra indiriliyor, katrilyonlarca lira ceza sıfıra
indiriliyor. E, şimdi bunu gizlemişsiniz. Bizim
aldığımız haberlere göre, mesela, bu Sayıştay
raporlarından birisinde 8 katrilyon lira civarında vergi aslı ve
ceza Merkez Uzlaşma Komisyonunda yok edilmiş. Ya, o sizin
babanızın parası mı? Sizin malınız mı? Bu
milletin parası.
Şimdi,
getiriyorsunuz siz, hiçbir sorumluluk duymadan, efendim, şu devlete 2
milyar lira para, öte tarafta insanların
Yüksekokul bitirmiş
insanlarımız aç yahu. Her gün bana insanlar o kadar çok telefon
ediyor; insanlar açlıktan, işsizlikten intihar ediyor.
Vatandaşların en önemli konularından birisi işsizliktir.
Devletin kaynaklarını getirip de kendi malınız gibi,
çiftlik gibi harcıyorsunuz, ondan sonra bu denetimden de
kaçıyorsunuz. Bu vicdana sığar mı? Neden bu devletin 8
katrilyon lirasını getirip de Merkez Uzlaşma Komisyonunda
siliyorsunuz? Bunların isimlerini açıklayın siz eğer
çekinmiyorsanız, siz içinde değilseniz. Bu 8 katrilyon lira
silinirken, birilerinin ceplerine katrilyon liraları koymadılar
mı? Kim kanar buna? Yani sen gideceksin, bir tane vatandaşın
parasını, 8 katrilyon lirasını Uzlaşma Komisyonunda
yok edeceksin, cebine beş kuruş almayacaksın! Geçen,
geçmişte Citybanka 5 milyar dolar vergi bulundu, Merkez Uzlaşma
Komisyonunda sıfıra indirildi.
Bu parasız mı yapıldı, birileri bundan menfaat
almadı mı? Çıksın buradan söylesinler bunlar. Devleti böyle
çiftlik gibi yönetemezsiniz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sakin ol, sakin ol.
KAMER GENÇ
(Devamla) Burada oturanlar da bize, doğru karar vermek zorundadır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) Bülent Bey, bir daha doğru bilgi vermediğin zaman sana
karşı çok ağır konuşacağım.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Evet, Sayın
Nazlıaka
AYLİN NAZLIAKA
(Ankara) İki dakika mı veriyorsunuz?
BAŞKAN Bir
dakika.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıakanın, bir AKP milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan kadın gazetecilere sarf ettiği sözleri kınadığına ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahinin bu konuda görüşlerini bildirmesini beklediğine ilişkin açıklaması
AYLİN NAZLIAKA
(Ankara) Sayın Başkan, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında bir AKP milletvekili kadın gazetecilere
ağza alınmayacak sözler sarf etmiştir. Mübarek ramazan gününde
hiçbir ahlaka, hiçbir edebe sığmayan bu sözleri kınıyorum.
Öyle görünüyor ki bu kişi küfretmeyi bir davranış kodu hâline
getirmiştir. AKP milletvekilleri kadına saldırmayı da,
gene, kadınlık üzerinden yapmayı tercih etmektedir.
Ben daha öncesinde
bunun bir örneğini, bizzat, bu çatıda, bu Genel Kurul salonunda
deneyimlemiş birisi olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Sayın Fatma Şahinin de bu konuda görüşlerini bildirmesini
istiyorum. Kendisi Genel Kurul salonunu ben söz alınca koşarak terk
etti, bunu da ayrıca kınıyorum. Daha öncesinde yurt
dışında olduğunu söylemişti. Bu sefer de Türkiyede
olduğuna göre Görmedim, duymadım, bilmiyorum. mu diyecektir? Bunu
öğrenmek istiyorum. Biraz edep yahu diyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Sayın Başkan
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, Grup Başkan Vekilimiz söz
istiyor.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Sayın Aylin Nazlıakanın yapmış
olduğu açıklamayla ilgili ben de kısa bir açıklama yapmak
istiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ne oluyor ya?
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir. (CHP sıralarından gürültüler ve
sıra kapaklarına vurmalar) Lütfen sayın milletvekilleri
Evet, diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (bb) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"bb) 3/12/2010
tarihli ve 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"a) Merkezi
yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarını, mahallî idareleri, sermayesindeki kamu payı
doğrudan veya dolaylı olarak % 50'den fazla olan özel kanunlar ile
kurulmuş anonim ortaklıkları (% 50'den az olması halinde
ortaklık hakları yönüyle), diğer kamu idarelerini (kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları hariç),
b) (a) bendinde
sayılan idarelere bağlı veya bu idarelerin kurdukları veya
doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak ortak oldukları her
çeşit idare, kuruluş, müessese, birlik, işletme ve
şirketleri (kamu payının yarıdan az olması halinde
ortaklık hakları yönüyle),
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Getirdiğiniz
kanun teklifinde kamu payı sermayesinin yüzde 50sinden az olan
şirketler, denetim dışına çıkarılıyor. Yüzde
50den az da olsa, değerli arkadaşlar, bu, bir kamu
payıdır, kamunun hakkıdır. Bu şirketler neden
Sayıştay denetimi dışında bırakılıyor?
diye soruyoruz. Bu gayretkeşliğiniz neden? Anlaşılır
gibi değil, neyi saklıyor, ne gizlemeye
çalışıyorsunuz? Bu payların, hiç olmazsa rüçhan
hakkı gibi, bazı ortaklık
hakları açısından denetlenmesi lazım. Örneğin, Türk
Hava Yolları yüzde 50 kamu hissesine sahip. Biraz önce bir
arkadaşımız söyledi, keza Türk TELEKOM öyle. Bunlar ekonominin
devleri. Bunlar denetlenmeyecek. Bu olabilir mi? Şirket yönetimi kendisi
çalıp kendisi oynayacak.
Verdiğimiz
önerge bunu sağlamaya çalışıyor. Her zamanki gibi AKP
tavrı devam ediyor. Milyarlarca dolarlık kaynak kullanan AKP,
denetimden, hesap vermekten kaçıyor. Saklayacağınız bir
şeyler yoksa neden kaçıyorsunuz değerli arkadaşlar? Ama ne
yaparsanız yapın, hesap vermenizi sadece birazcık
geciktirebilirsiniz, bundan kaçış yok.
Değerli
milletvekilleri, iki gün önce bu kürsüden dile getirdik, öz vatanları
Doğu Türkistan'da yaşayan Müslüman Türk kardeşlerimizi,
Uygurları, dinsizliği şiar edinmiş komünist Çin katletmeye
devam ediyor. Turfan, Urumçi ve Hotan'da silahsız kadın-erkek, çoluk
çocuk demeden insanların üzerine ağır silahlar ve tanklarla
gidiyorlar, açık bir katliam yapılıyor. Her tarafa laf
yetiştirmeye çalışan, kimsesizlerin kimsesi olduğunu
söyleyen Sayın Başbakan sessizliğini koruyor.
Dışişleri kör olmuş, Mısır'dan ötesini göremiyor.
İşte, tam yeri değil mi şu sözün? "Gözleri var
görmezler, kulakları var duymazlar. Kimseyi kandırmayın,
Mısırdaki olaylara tepki verirken niyetiniz Müslüman
kardeşlerimizle dayanışma falan değil. Eğer öyle
olsaydı, Musul'da, Kerkük'te,
Karabağ'da, şimdi de Doğu Türkistan'da yaşayan
kardeşlerimiz için sessiz kalmazdınız. Mısır'dakiler
Müslüman da, oradakiler değil mi?
Sorun ne biliyor
musunuz değerli arkadaşlar? Eğer insanlar yüreklerinden millet
ve milliyet mefhumunu siliyor, milliyetçiliği ayaklar altına
alıyorlarsa kimliklerini de kaybediyorlar. Sanıyorum, bugün Hükûmetin
yaşadığı atalet ve ilgisizliği ancak bu şekilde
anlatabiliriz. İmralı canisine, Mursi'ye, Suriye'deki muhaliflere
ayırdığınız zamanı, Uygur Türklerinden neden
esirgiyorsunuz?
Dünya Uygur
Kongresi Başkan Yardımcısı Sayın Tümtürk'e kulak
verin. Sincan Uygur Özerk Bölgesinde devlet memurları ve
öğrencilerin ramazanda oruç tutması yasaklanmıştır. Bu
genelge İnternette var değerli arkadaşlar. Genelge, Komünist
Parti liderlerinden yerel yöneticilere halkın ramazanda yemek yemelerini
teşvik etmek üzere yiyecek ikram etmelerini istemektedir. Hotan'da da
aynı yasaklar var. Görmezlikten gelerek, Müslüman Türklerin bu
çığlıklarına kulak tıkayarak vebalden kurtulacağınızı
mı sanıyorsunuz? Böyle yaparsanız ne
kıldığınız namaz, ne tuttuğunuz oruç kabul olur
mu değerli arkadaşlar?
Nerede hiç bilinmeyen coğrafyalara
yardım iddiasında olan İHH, Deniz Feneri nerede? Nerede
İslam Konferansı, Müslüman Arap dünyası? Siz neredesiniz, hangi
kovuğun arkasına gizleniyorsunuz? AKPnin inançlı, imanlı
kadroları, sizlere sesleniyorum: Doğu Türkistanda Müslüman Türklere
bir çocuktan fazla çocuk yapmak yasaklanmıştır. Nerede üç
çocuk diye ortalıkta dolaşan Başbakan? Dünyanın birçok
başkentinde telin edilen Çin zulmü karşısında Hükûmet
sessiz, yetkililer devekuşu gibi başlarını kuma sokuyorlar.
Değerli arkadaşlar,
bakın, Japon hücumbotları, Çin Denizinde Doğu Türkistan
bayrakları asarak Çine gözdağı verdi. Tokyoda bir protesto
gösterisi, Amerikada bir protesto gösterisi, bütün dünya başkentlerinde
protesto gösterileri var, hükûmetler tepkilerini dile getiriyorlar, sadece Ankara
kapı duvar! Bu sessizliğin vebali ağırdır, ramazan
ayında inançları ve kimliklerinden dolayı katledilen
Uygurların vebali, sizin üzerinizdedir Sayın Başbakan,
Sayın Dışişleri Bakanı. Allah rızası için
artık sesinizi yükseltin, ay yıldızlı gök bayraklı
Müslüman Uygur Türkleri gönül bağlılığı hissettikleri
bu topraklardan yürekli sesler bekliyor diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
(CHP ve BDP sıralarından bir
grup kadın milletvekili Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne
geldi)
BAŞKAN Böyle bir söz talebi yok
ki zaten, lütfen böyle bir usul olmaz. Lütfen ama yerlerinize oturun, böyle bir
usul söz konusu olmaz.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
Var, böyle bir söz talebi olmuş.
BAŞKAN Lütfen, her sayın
milletvekili söz istediği zaman, usulüne uygunsa söz verilir. Lütfen
oturun sayın milletvekilleri.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ)
Yaşanmaması gereken şeyler yaşanıyor maalesef. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Ama bu usul doğru
değil ki.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
çok çirkin laflar bunlar.
BAŞKAN Yanlışa
yanlışlıkla cevap verilmez.
Sayın Buldan,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan kadın gazetecilere yönelik sözleri nedeniyle AKPli milletvekilini kınadığına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahinden ve AKP grup başkan vekillerinden bu konuda bir açıklama yapmalarını beklediğine ilişkin açıklaması
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKPli bir
milletvekili arkadaşımız, Mecliste görev yapan kadın
gazetecilere çok çirkin, ağza alınmayacak bir söylemde. Bir
kadın milletvekili olarak bu tür söylemlerden çok rahatsızlık
duyduğumuzu ifade etmek istiyoruz. BDP Grubu olarak bu milletvekilini
kınıyoruz aynı zamanda. Ancak Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Sayın Fatma Şahin başta olmak üzere, AKP grup
başkan vekillerinden de bu konuda bir açıklama yapmalarını
bekliyoruz.
Teşekkür
ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN -
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 73. Maddesinin bb) Fıkrasının (b) bendi ile
değiştirilmek istenen 6085 Sayılı Sayıştay
Kanununun 4 üncü maddesinin (a) bendinde yer alan mahalli idareler ibaresinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mahalli idarelerin
Sayıştay tarafından denetime tabi tutulması merkezi
yapının tek elden denetlenmesine yönelik
sıkıntıları artırıcı ve yerel yönetimlerin
karar alma süreçlerine olumsuz etki edici bir faktördür. Bu nedenle yerel
yönetimlerin denetim mekanizmalarının ayrı tutulması
işleyişin hızlı ve etkili olması bakımından
önem arz etmektedir.
BAŞKAN Son
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun önergesi kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
74üncü madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 74 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve bu maddeye
bağlı olarak Teklife aşağıdaki (4) ve (5)
sayılı listelerin eklenmesi arz ve teklif ederiz.
Mahir Ünal Ramazan Can Oğuz
Kaan Köksal
Kahramanmaraş Kırıkkale Kırıkkale
Ercan Candan Recep Özel
Zonguldak Isparta
"MADDE 74- Bu Kanuna ekli (2), (3), (4) ve (5)
sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli
ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnameye ekli (I) sayılı cetvelin Spor Genel Müdürlüğü,
Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına ait bölümlerine eklenmiştir."
(4) SAYILI LİSTE
KURUMU: ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : YURTDIŞI
İHDAS
EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı |
Unvanı |
Derecesi |
Serbest Kadro Adedi |
Toplam |
GİH |
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Müşaviri |
1 |
15 |
15 |
GİH |
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Ataşesi |
3 |
5 |
5 |
GİH |
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Ataşe Yardımcısı |
5 |
5 |
5 |
TOPLAM |
|
25 |
25 |
(5) SAYILI LİSTE
KURUMU :
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : TAŞRA
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı |
Unvanı |
Derecesi |
Serbest Kadro
Adedi |
Toplam |
YH |
Hizmetli |
10 |
200 |
200 |
TOPLAM |
|
200 |
200 |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 74 üncü
maddesinde yer alan "Spor Genel Müdürlüğü" ibaresinden önce
gelmek üzere "Milli Eğitim Bakanlığı," ibaresinin
ve ekli (1) sayılı cetvele aşağıdaki ihdas edilen
kadroların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim
Işık Oktay
Vural
Kütahya İzmir
"KURUMU:
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLİĞİ
TEŞKİLATI:
MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı |
Unvanı |
Derecesi |
Serbest Kadro
Adedi |
Toplam |
EÖH |
Öğretmen |
9 |
100.000 |
100.000 |
|
TOPLAM |
|
100.000 |
100.000 |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, imar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 74.
Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Kazım
Kurt Mustafa
Moroğlu
İstanbul Eskişehir İstanbul
Hülya
Güven Aytuğ
Atıcı Özgür
Özel
İzmir Mersin Manisa
Tufan
Köse Kadir Gökmen
Öğüt
Çorum İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
GENÇLİK VE
SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Tufan Köse.
BAŞKAN Tufan
Köse, Çorum Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
TUFAN KÖSE (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçi Sayın Bülent
Arınç gitti ama tutanakları izlesin, ona birkaç soru yöneltecektim az
evvel, süre yetmedi.
Şimdi,
Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır burada
mı bilmiyorum, Dışişleri Bakanı yok. Sayın Bülent
Arınç Mısırla ilgili, Mısırda yapılan darbeyle
ilgili sorulara verdiği yanıtta Mısırla olan
ilişkilerimizin rölantide olduğunu söyledi. Ben hukuk fakültesinde
uluslararası hukuk diye bir ders okudum, orada dış
ilişkilerde, uluslararası ilişkilerin literatüründe
ilişkilerin rölantiye alındığı diye bir terim
duymadım bunu kendisine hatırlatmak istiyorum.
Yüreklice
konuşsunlar; siz darbeye karşı mısınız,
Mısırda yapılan darbeye? Mısırda yapılan
darbeye karşıysanız, asker eliyle ortadan kaldırılan
demokrasiyi yeniden, özgür, herkesin katılacağı bir seçimle iade
edilene kadar Mısırla olan diplomatik ilişkilerimizi kesin, en
azından büyükelçilik seviyesinde olan ilişkileri -aynı
İsraille yaptığınız gibi- kâtiplik düzeyine indirin,
madem bu kadar, darbeye karşısınız, yüreklice bunu
söyleyin. Ama yok, siz, darbeye karşı filan değilsiniz.
İşin doğrusu, siz sahte kahramanlık yapıyorsunuz
darbelere karşı da. Amerikanın arkanızda
olmadığı hangi olayda siz darbeye
karşısınız? Yani, Mısırda, Libyada, Suriyede
karşıydınız ama Amerika arkanızdaydı.
Amerikanın olmadığı yerde sizler birer sahte
kahramansınız, başta Sayın Başbakan olmak üzere.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, 28 Şubatta da, sürekli buraya
geldiğinizde 28 Şubattan bahsediyorsunuz, mağdur
olduğunuzdan söz ediyorsunuz. Aslında 28 Şubatın da
mağduru değil, kazananı sizsiniz, yalnızca
kazanını sizsiniz. 28 Şubatta sabaha karşı kimin evine
gidilip de gözaltılar yapıldı?
28 Şubatta hangi biriniz evinde gözaltına
alındınız? Ben hiç duymadım,. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
METİN KÜLÜNK
(İstanbul) - Nereden biliyorsun?
Nereden biliyorsun?
TUFAN KÖSE
(Devamla) Ya 28 Şubatta eline pala alan, eline balta sapı alan
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri lütfen
TUFAN KÖSE
(Devamla)
eline kazma alan, Beyoğlu sokaklarında, Çorum sokaklarında
çember sakallı mı aradı? 28 Şubattan da siz
nemalanmışsınız. Tutturmuşsunuz bir 28 Şubat,
tutturmuşsunuz bir 28 Şubat. Kaç tane can gitti 28 Şubatta?
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) - Can mı gitmesi lazım? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
TUFAN KÖSE
(Devamla) Sadece şu Gezi olaylarında 1isi polis olmak üzere 6 tane
genç insanımız öldü. Kaç tane can gitti Gezi olaylarında biliyor
musunuz?
Bakın, imam,
tayyare sesi çıkarınca cemaat uçmaya kalkıyor. Bu Güngör Azim Tuna diye bir Eskişehir Valisi
var -diliyorum gün görmesin- adı Güngör Azim Tunaymış, dün
hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz için ne demiş biliyor
musunuz arkadaşlar, izlediniz mi? Siz gerçi milletvekilinizin kadın
gazeteciler için söylediği lafı da duymamışsınız,
bunu da duymamışsınızdır, ben size söyleyeyim, Ali
İsmail Korkmaz için: Kendi arkadaşlarına bile zarar verip
polis yaptı süsü veriyorlar. diyor! Ya bu millet bu kadar mı
ahmak?
MUHAMMET BİLAL
MACİT (İstanbul) Lafa bak, yoruma bak, analize bak, böyle olur mu?
TUFAN KÖSE
(Devamla) Yani polisin yaptığı işlerden, polisin
işlediği cinayetten hangi polis tutuklandı ki bugüne kadar da böyle bir ahmaklık yapsın
bu insanlar? Kimi kandırıyorsunuz siz? Yine, demiş ki: Bunu
yapan, kesinlikle Türk polisi değil. Nereden biliyorsun sen
kardeşim? Nereden biliyorsun?
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Sen nereden biliyorsun? Sen nereden biliyorsun?
TUFAN KÖSE
(Devamla) Ben Türk polisi yaptı demiyorum. Sen nereden biliyorsun?
diyorum ben Valiye, değil derken arkadaşlar. Yani bunu samimiyetle
söylüyorum, yürekten söylüyorum. Böyle bir şey söyler mi Vali ya, bu
yakışıyor mu? Lütfen
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Zonguldak) Orada bir can öldü. Ölüye saygılı olun
arkadaşlar.
TUFAN KÖSE
(Devamla) Şimdi değerli arkadaşlarım, Polis Vazife ve
Salahiyetleri Kanunu değiştikten sonra 2007de, polis tarafından
tam 128 tane yargısız infaz gerçekleştirilmiş. Şimdi,
bakın, bugün mübarek bir gün, ramazan günü, bir babanın
feryadını söyleyeceğim size. 2007de dur ihtarına
uymadığı için öldürülen, polis tarafından öldürülen Baran
Tursun isimli bir arkadaşımız vardı. Bunun babası ne
diyor biliyor musunuz? İnanın, çok üzüldüm, yüreğim burkuldu,
eğer gerçekse -bunun da İçişleri Bakanı tarafından
açıklanmasını istiyorum- yürekler acısı. Diyor ki
Baran Tursunun babası Mehmet Tursun: Ethemi öldüren katilin serbest
bırakılması, polis okullarında destan gibi ballandıra
ballandıra anlatılacak. Bildiği bir şey var da diyor demek
ki yüreği yaralı baba. Bunun da İçişleri Bakanı
tarafından araştırılmasını istiyorum.
Tabii, ben burada Türkiye Cumhuriyetinin
polislerine bir şey söylemiyorum. Ben burada Türkiye Cumhuriyetinin
namuslu, ahlaklı, görevini özveriyle yapan polislerini de
eleştirmiyorum. Ben burada iktidarın polisi olmaya çalışan
gayretkeş polislerden bahsediyorum, ahlaklarını unutmuş
polislerden bahsediyorum, memur namusunu, memur yeminini, polis memuru yeminini
unutmuş polislerden bahsediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, polisin yargısız infaz
yapmadığı günler dileğiyle, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Canalioğlu
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, böyle oturduğu yerde
yoklama olmaz, 20 kişi birden ayağa kalkacak.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Neredeyiz biz? Hani baksana, bir baksana.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Taksit taksit ayağa kalkma olmaz, hepsi
ayağa kalkacak.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Taksit taksit kanun getiriyorsun ya.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, taksit taksit olmaz böyle. Ayağa
kalkacaklar, 20 kişi bekleyecek.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 20 kişinin ayağa kalkması gerekiyor.
Sayın Akar,
lütfen ayağa kalkın, lütfen ama madem yoklama talep ediliyor. Yani
Meclise saygı gösterelim, İç Tüzüke saygı gösterelim.
Sayın Altay, Sayın Toprak,
Sayın Develi, Sayın Aksünger, Sayın Özel, Sayın
Değirmendereli, Sayın Köse, Sayın Köktürk, Sayın Topal,
Sayın Kurt, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Tayan, Sayın
Yıldız, Sayın Ekinci, Sayın Demirçalı, Sayın
Sapan, Sayın Akar.
BAŞKAN İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Aslan, buyurun, söz talebiniz var. (CHP ve BDP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Tokat Milletvekili Zeyid Aslanın, günlük bir gazetede kendisiyle ilgili çıkan habere, gazetecilerle bir sohbet esnasında söylediği sözlerin kadınlıkla, kadın gazetecilikle alakası olmadığına ve kadın gazetecilere hakaretten bahsedenlerin polislerin anasına küfreden arkadaşları için bir cümle etmediğine ilişkin açıklaması
ZEYİD
ASLAN (Tokat) Sayın Başkanım, bugün bir günlük gazetede,
pazartesi günü Meclis, çalışmalara başlamadan önce Meclisin
bahçesinde bir milletvekili arkadaşımızla birlikte bir insani
duruşumuz, oturuşumuz ve yatışımızla ilgili,
altında çok ağır ve aşağılayıcı yorum
yapılarak bir haber yayınlandı.
Ben, öncelikle,
bugün, burada kınama yapan arkadaşların, bir milletvekilinin
insani hâlinin bir gazetede insanlık dışı ve ağır
bir eleştiriyle yayınlanmasına tepki göstermelerini öncelikle
beklerdim. Aynı zamanda da olayın ne olduğunu
sormalarını beklerdim. (CHP ve BDP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
Bugün, bazı gazeteci
arkadaşlarımızla bu konuyu konuşurken bir örnek verdik,
belki örnek şık kaçmamış olabilir ama öncelikle şunu
ifade etmek istiyorum: Bunu kadın-erkek diye ayırmak
yanlış. Karşımızdaki muhatap
arkadaşlarımız, gazeteci arkadaşlarımızdı ve
bir sohbet esnasında söylenmiş bir sözden ibarettir.
Kadınlıkla, kadın gazetecilikle alakası olmayan bir
durumdur.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Söylediğin lafların hiçbir gerekçesi olamaz!
ZEYİD ASLAN
(Tokat) - Ama burada şunu ifade etmek istiyorum: Bugün, burada, kadın
gazetecilere hakaretten bahsederek konuşma yapanlar, polislerin
anasına küfreden arkadaşları için bir cümle etmediler! (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; CHP ve
BDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Satır
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ne alakası var! Kendini polis üzerinden aklamaya
çalışıyorsun!
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Edirne) O polislerin üstünden politika yapma!
BAŞKAN
Sayın Satır, buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN
Vereceğim efendim.
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Edirne) - O gençlerin üzerinden suçunuzun
üzerini kapatamazsın!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Vereceğim size.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Duyamıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Daha
önce sisteme girdiler Sayın Satır ve Sayın Vural. Siz de sisteme
girin, vereceğim.
Sayın
Satır, buyurun.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sayın Başkan
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, bir saniye
Siz, Sisteme
girin. diyerek benim konuşma biçimimi biçimlendirmeye
çalışıyorsunuz.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Söz hakkı bende ama Başkanım
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, sizin öyle bir yetkiniz
yok! Beyefendi size tarif edecek, siz öyle yöneteceksiniz!
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, ne alakası var sizin konuşma biçiminizi
şekillendirmekle. Diyorum ki: Sayın Satır ve Sayın Vural
sisteme girdiler. Sayın Satıra söz verdim, Sayın Vurala
vereceğim ve size vereceğim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Böyle bir hakkınız yok, istediği
zaman konuşabilir!
BAŞKAN Yani,
sizin konuşma biçiminizi niye şekillendireyim ben? Niye böyle
algılıyorsunuz? Lütfen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir saniye
Sayın
Başkan
BAŞKAN Lütfen
ama
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, burada konuşmacı
konuşacak, sistem açılmış.
BAŞKAN Söz
verdim Sayın Satıra. Müsaade edin, konuşsun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Lütfen, nazik olsun, konuşmacının
konuşmasına müsaade etsin.
BAŞKAN Evet,
onun mücadelesini veriyorum.
Buyurun Sayın
Satır
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben onu fark etmedim, konuşsun, tekrar
ayağa kalkacağım.
BAŞKAN Her
şeye müdahale ediyorsunuz ya.
Buyurun Sayın
Satır.
7.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, Tokat Milletvekili Zeyid Aslanın kadın gazetecilere yönelik kullandığı sözlerin kabul edilemez olduğuna, şahsı ve AK PARTİli kadın milletvekilleri adına bu ifadeleri reddettiğine ilişkin açıklaması
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
(CHP sıralarından gürültüler) Arkadaşlar bir dakika. Biraz sakin
olursanız
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tokat Milletvekilimiz Sayın
Zeyid Aslan hakkında İnternet sitelerinde yayınlanan haberi
okudum. Biraz evvel de Sayın Aslan konuyla ilgili açıklamayı
yaptı. Haberde kadın gazetecilere yönelik kullanılan söz ve
cümlelerin kabul edilemez olduğunu öncelikle ifade etmek isterim. Geç
saatlere kadar çalıştığımız bu mekân bizim için
özeldir ve âdeta bizim mahremimizdir. Burada yaptıklarımız,
hareketlerimiz, oturma tarzımız gazeteciler için konu
olmamalıdır ama bununla birlikte, gazetecilik mesleği
gereği arkadaşlarımızın haber peşinde
koşmalarını da makul görüyorum. Resmin
yayınlanmasını takdirlerinize sunuyorum. Hepiniz milletvekilisiniz,
hepiniz aynı vaziyetlerde olabilirsiniz
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Yok olmayız ya. Ben niye olacağım?
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Ancak Sayın Zeyid Aslanın ifadelerini
reddettiğimi, şahsım adına ve AK PARTİli kadın
milletvekilleri adına bu ifadeleri reddettiğimi de saygıyla
sunmak istiyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP, MHP ve BDP sıralarından alkışlar)
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Bravo Belma Hanım.
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Bravo.
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Tahrik etmeyin.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak da
ZEYİD ASLAN
(Tokat) Sayın Tayyip Erdoğanın annesi, anne değil mi?
Polisin annesi, anne değil mi? (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) Tahrik etmeyin!
BAŞKAN
Sayın Vural, buyurun.
Sayın
milletvekilleri, lütfen
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
gürültüler)
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.29
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.37
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN -
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın
milletvekilleri, birleşime saat 20.00ye kadar ara veriyorum.
Kapanma
Saati:19.38
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Grupların
ortak kararı neticesinde birleşime saat 21.30a kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.50
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Sayın Vural,
söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, MHP Grubu olarak bir milletvekilinin kadın gazetecilere yönelik sözlerini kınadığına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, Sayın Başkan, bir milletvekilinin kadın
gazetecilere yönelik sözlerini Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bizim de
kınadığımızı ifade istiyorum efendim. Onun için
söz istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Hamzaçebi, buyurun.
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında gazetecilere yapılanları kınadığına, adı geçen milletvekilinin sözlerinin arkasında duran bir anlayışla Genel Kurulda konuşma yapmış olmasını üzüntü verici bulduğuna ve bu konuda Başkanlık makamının üzerine düşeni yapmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi çatısı altında bugün son derece üzücü bazı
olaylar yaşadık. Gazeteciler
kamu görevleri yaparlar. Bu görevlerini ifa ederken hoşumuza giden haberleri
yapabilecekleri gibi bizi üzebilecek haberler de yapabilirler. Önemli olan, bu
haberlerin içeriğinin doğruluğudur. Böyle olduğu hâlde, bu
haberlere karşı kendimizi sorgulamak yerine gazetecilere
saldırmayı, onları incitmeyi, rencide etmeyi, onlara ağza
alınmayacak sözler söylemeyi kesinlikle doğru
bulmadığımı, kınadığımı ifade
etmek isterim.
Ancak, bundan daha
sonra meydana gelen gelişmeler daha da üzücü olmuştur. Adı geçen
milletvekilinin, ilgili milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
gelerek bu sözlerinden duyduğu pişmanlığı ifade etmesi
kendisinden beklenirken, tam tersi bir anlayışla, âdeta o sözlerinin
arkasında duran, onları mazur göstermeye yönelik ya da Benzer
sözleri başkaları da söyledi, benim yaptığımda ne
var? gibi bir anlayışla burada konuşma yapmış
olmasını çok da üzücü buluyorum.
Yine, bir üzücü
nokta, bu konuşma Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun bir
kısım milletvekillerince alkışlarla
karşılanmıştır. Böylesi bir konuşmanın
alkışlarla karşılanmış olmasını hakikaten
üzüntüyle karşılıyorum. Ancak, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına söz alan değerli grup başkan vekili güzel bir
konuşma yaparak bu konuda Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
görüşlerini ifade etti. Bunu önemli bulduğumu, önemli
karşıladığımı ve mutlu olduğumu ifade
ediyorum.
Sayın
Başkan, bir de şu konuyu dikkatinize sunmak istiyorum: Geliyorum.
diyen bir krize davetiye çıkarmak, bu krizi öngörememek, doğrusu,
Başkanlık makamına uygun düşmemiştir. Bu kriz hiç
yaşanmayabilirdi, önlenebilirdi. Bu konuda Başkanlık makamı
üzerine düşeni yapmamıştır. İki üç gündür böyle bir
tabloyu yaşıyoruz, Başkanlık makamını daha
dikkatli olmaya davet ediyorum.
Teşekkür
ederim
BAŞKAN
Uyarınız için teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Sayın
Elitaş, buyurun.
10.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, AK PARTİli milletvekilinin kadın gazetecilere söylediği sözleri doğru bulmadığına, bu milletvekilinin özür dilemek için yaptığı konuşmasını muhalefet partisindeki milletvekillerinin kesmeye çalıştığına ve herkesin hangi noktada hatası varsa üstüne gidilip kınanması gerektiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Biraz önceki
oturumda yaşanan hadiseleri üzüntüyle
karşıladığımızı ifade etmek istiyorum.
Milletvekili
arkadaşımızın, basında çıkan, kadın gazetecilerle
ilgili söylediği ifadeyi grup başkan vekilimiz uygun
bulmadığını ifade etmişti. Ama sadece
milletvekillerinin buradaki veya basında çıkan sözleri kınamak,
eleştirmek yönünde ve iktidar partisi grubuna ait bir milletvekilinin yaptığı
hareketi -ki özür dilemek, sözünü geri almak babında
yaptığı konuşmayı- maalesef, muhalefet partisindeki
milletvekilleri sıra kapaklarına vurarak, gürültüyle kesmeye
çalışmışlardır. Ama aynı hassasiyeti,
Twitterdan, bir milletvekili tarafından, Sayın Başbakana
yönelik yapılan hakaretleri, küfürleri ve annesine yapılan küfürleri
de aynı şiddetle kınamalarını beklerdim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Öyle bir şey yok, yalan söylüyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Öte yandan, bir milletvekilinin polise, polislere
fiilen ve kayıtlara geçmiş bir şekilde küfretmesini de, o
milletvekilinin de kınanmasını beklerdim.
Tekrar
altını çizerek ifade ediyorum: Tek taraflı olmayan, böyle bir
sözün ve söylemin hiçbir milletvekiline
yakışmadığını, böyle bir sözün doğru
bulunmadığını ama standartlarla ayırmayıp
herkesin hangi noktada hangi hatası varsa üstüne gidilip
kınanması gerektiğini ifade ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, bir söz istiyorum efendim. Grubumuza
yönelik olarak bir sataşmada bulunmuştur Sayın Grup Başkan
Vekili.
BAŞKAN Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı açıklama
sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Ben Sayın Belma Satıra tekrar çok teşekkür
ediyorum. Onun göstermiş olduğu bu güzel ve üstün tavır öyle
anlaşılıyor ki diğer grup başkan vekili arkadaşları
tarafından benimsenmiyor. Göz her şeyi görür ama kendini göremez.
İnsanın kendini ve yaşadığı olayları
görebilmesi için kalp gözüne sahip olması gerekir. Kalp gözü olmayanlar
olayları göremezler, bilemezler, fark edemezler. Yaşanan bir üzücü
olaydan sonra gönülleri almak, gönülleri tamir etmek varken sen de şunu
yaptın, bunu yaptın gibi yaklaşımlarla olayı
başka yere çekmeyi doğru bulmuyorum.
İkinci olarak da Sayın
Başbakana, sayın bakanlarımıza, bir milletvekilimize, kim
olursa olsun Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan hiçbir milletvekili bu
şekilde bir saldırıda, tweet atmak suretiyle bir eleştiride
bulunmamıştır. Böyle bir milletvekili olursa biz Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak gereğini yapmaya hazırız. Hiçbir zaman da
kalkıp Siz de şunu yapmıştınız. gibi bir
şey demeyiz, böyle bir gerekçenin arkasına
sığınmayız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, kalp gözüne gerek yok, gerçek gözle
baktığı zaman görürler.
RECEP ÖZEL (Isparta) Twitter
hesaplarında var.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 74 üncü
maddesinde yer alan "Spor Genel Müdürlüğü" ibaresinden önce
gelmek üzere "Milli Eğitim Bakanlığı," ibaresinin
ve ekli (1) sayılı cetvele aşağıdaki ihdas edilen kadroların
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"KURUMU:
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLİĞİ
TEŞKİLATI:
MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı |
Unvanı |
Derecesi |
Serbest Kadro
Adedi |
Toplam |
EÖH |
Öğretmen |
9 |
100.000 |
100.000 |
|
TOPLAM |
|
100.000 |
100.000 |
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Erkan Akçay
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 74üncü maddede verdiğimiz
önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Millî Eğitim
Bakanlığı iç denetçilerinin raporuna göre, Türkiye'de 133.317
öğretmen açığı varken yaklaşık 350 bin
öğretmen hâlâ atama beklemektedir. Millî Eğitim
Bakanlığı, öğretmen açığı ve atama bekleyen
öğretmenleri öncelikli olarak gündemine almalıdır. Bütçe
yetersiz, kadromuz kısıtlı. söylemleri en azından
eğitim için geride kalmalıdır çünkü eğitimin
sorunlarını ertelemeniz mümkün değildir.
Burada vermiş olduğumuz
önergeyle öğretmen açığının önemli ölçüde giderilmesi
için 100 bin öğretmen kadrosu ihdas edilmesini öneriyoruz. İstenildiği
zaman pek çok yere, pek çok kişiye, kuruma pekâlâ kadro
alınabilmektedir, bu da son derece makul bir kadro önerisidir.
Sayın Başbakanın
atanamayan öğretmenlere bakış açısını
hatırlatmak bakımından tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yıl 2002, İzmir mitingi:
Şu sisteme bakın hele, ülkede 72 bin öğretmen
açığı var, sen sınavla öğretmen seçiyorsun. Hangi akla
hizmet ediyorsunuz? Biz hükûmetimizi kurduğumuzda bütün öğretmenleri
göreve başlatacağız ve öncelikli olarak eğitim sorununu
çözeceğiz.
Yine, 2002, Samsun mitingi: Biz
geldiğimizde üniversiteyi bitiren öğretmen adaylarının Ne
yapacağım, sınavı ya kazanamazsam. korkusu olmayacak çünkü
sınav olmayacak.
2002, Gaziantep mitingi: Bunlar bir de
sınavla öğretmen alıyor. O zaman niye okutuyorsun bu
öğrencileri, yazık değil mi? Öğretmen almıyorum. de,
bu evlatlarım okumasın boşuna. Ama, biz iktidar olunca inşallah
boşta öğretmen adayı kalmayacak. İktidar olduktan sonra
değişen ve dönüşen Sayın Başbakan, on yıl sonra
yani 2012 yılında öğretmen açığı 133 bini
geçmiş, atamayan öğretmen sayısı 370 bine
ulaşmışken ne diyor? Diyor ki: Öğretmen maaşları
memura haksızlıktır. Zaten on beş saat
çalışıyorlar, bir de iki ay tatil yapıyorlar.
Bizlere düşen görev öğretmenlerin katlanan ve
derinleşen sorunlarına bir an önce çözüm bulmakken AKPnin içindeki
bir komisyon âdeta öğretmenlerimizi aşağılamakta ve
itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. AKPnin
içindeki bu komisyonun adı öğretmenleri itibarsızlaştırma
komisyonudur ve bu komisyonun başkanı da Sayın
Başbakandır, üyeleri de Millî Eğitim eski Bakanı Ömer
Dinçerle AKP Grup Başkan Vekili Sayın Elitaştır. Bu
komisyonun başkanı Sayın Başbakanın
öğretmenlerimizle ilgili fikirlerini söyledim, şimdi diğer
üyelere bakacak olursak: Ben öğretmen olmak isteyenleri Eminönüdeki
caminin önünde bekleyen güvercinlere benzetiyorum. Bekliyorlar ki biri önlerine
yem atsın. ve Atama bekleyen öğretmenler kendisine başka
iş bulsun. diyerek öğretmenleri aşağılamıştır.
Yine, bir başka sayın bakan öğretmenlere şahsiyet
kazandırmak isteyen bir insan olarak Ömer Dinçerin bu sözlerini
yorumlamıştır ve Sayın Elitaş da Öğretmen 1.800
lira maaş alıyormuş. Ne iş yapıyorlar? Git git, gel.
Beğenmeyen başka iş yapsın. diyerek öğretmenleri ve
öğretmenlik mesleğini küçümsemiştir.
Sayın Başbakan, Millî Eğitim Bakanı
ve AKPli yöneticilerin öğretmenlerin çalışma saati,
maaşları ve öğretmen atamalarına ilişkin bu
yanlış ve kamuoyunu yanıltan açıklamaları
öğretmenlerimizin psikolojik olarak yıpranmalarına yol açmakta
ve öğretmenlerle diğer kamu görevlilerini ve toplumu karşı
karşıya getirmektedir.
Geleceğimizin güvenceleri olan
çocuklarımızı hayata hazırlayan öğretmenlerimiz hâlâ
en temel ihtiyaçlarını gidermekte zorluk çekmekte ve ekonomik
problemler karşısında da maalesef çaresiz
bırakılmaktadır.
Bu
düşüncelerle önergemizin kabulünü diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.46
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.53
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 74üncü maddesi üzerinde Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve arkadaşlarının vermiş olduğu
önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 74 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve bu maddeye
bağlı olarak Teklife aşağıdaki (4) ve (5)
sayılı listelerin eklenmesi arz ve teklif ederiz.
Mahir Ünal (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
"MADDE 74- Bu Kanuna ekli (2), (3), (4) ve (5)
sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli
ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnameye ekli (I) sayılı cetvelin Spor Genel Müdürlüğü,
Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına ait bölümlerine eklenmiştir."
(4) SAYILI LİSTE
KURUMU: ÇALIŞME VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : YURTDIŞI
İHDAS
EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı |
Unvanı |
Derecesi |
Serbest Kadro Adedi |
Toplam |
GİH |
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Müşaviri |
1 |
15 |
15 |
GİH |
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Ataşesi |
3 |
5 |
5 |
GİH |
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Ataşe Yardımcısı |
5 |
5 |
5 |
TOPLAM |
|
25 |
25 |
(5) SAYILI LİSTE
KURUMU :
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : TAŞRA
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı |
Unvanı |
Derecesi |
Serbest Kadro
Adedi |
Toplam |
YH |
Hizmetli |
10 |
200 |
200 |
TOPLAM |
|
200 |
200 |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFÜ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Bir
saniye
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, bu maddeyle ilgili bir hususu arz etmek
istiyorum.
Bilmiyorum ama daha
geçici 1inci madde kabul edilmiş değil. Geçici 1inci maddeye
bağlı olarak bir cetvel oluşturulmasını nasıl
kabul edeceğiz? Geçici 1 kabul edilmeden kadro ihdas ediyorsunuz.
Gerekçede deniyor ki: Teklifin geçici 1 inci maddesinin birinci
fıkrası uyarınca yapılacak atamalarda kullanılmak
üzere
Aslında bunun geçici 1inci maddeye eklenmesi gerekmiyor mu? Yani
daha kabul edilmemiş. Şarta bağlı önerge olmaz
biliyorsunuz. Burada bir problem olmasın.
BAŞKAN Evet,
Sayın Komisyon Başkanı
OKTAY VURAL
(İzmir) Bir dakika
İkinci husus
da Sayın Başkan, şimdi, bu Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul
ettiği metne ekli listeler: (I) sayılı liste diyor, (2)
sayılı liste diyor, (3) sayılı liste diyor, demek ki bu
listeler kabul edilmiş ancak 74üncü madde sadece bu kanuna ekli (2) ve
(3) no.lu listelerden bahsediyor. (I) no.lu liste kabul edilmiş. diyor
ama yok. Burada bir problem var efendim.
BAŞKAN
Komisyon Başkanının açıklamasını bir dinleyelim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
OKTAY VURAL
(İzmir) Liste yok.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, ben de bununla ilgili bir soru
sorayım da
BAŞKAN Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:21.56
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.11
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:,
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Şimdi, 74üncü
maddede son önerge üzerinde
Sayın Komisyon
Nurettin Canikli ve arkadaşlarının önergesine
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
Evet, önerge
üzerinde söz isteyen Sayın Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir hususu açıklamak için burada bulunuyorum. Muhtemelen
inanıyorum, ümit ediyorum ki biraz önce burada ifade eden
arkadaşımız da herhâlde İnternetten aldığı
yanlış bir haber doğrultusunda incelemeden,
araştırmadan bizim üzerimizden bir meseleyi dile getirmeye
çalıştı.
2011
yılının Eylül ayında öğretmenlerle ilgili bir sendika
bana müracaat etti. 652 ve 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
kendilerinin yer almadığını, maaşlarının
düşük olduğunu ifade ettiler, Bu konuda ne yapabilirsiniz? dediler.
Biz de o çalışmalarımızda hem daha önceki gelen hem de o
gün gelen arkadaşlarımızdan aldığımız bilgi
ve Maliye Bakanlığından aldığımız bilgi
doğrultusunda 9/1 öğretmen ile 13/1 hizmetli arasında 30
liralık ücret farkı olduğunu ifade ettik. Bir üniversite doçenti
2.400 lira alırken bir öğretmenin 1.800 lira, en üst seviyede, 1inci
dereceden bir öğretmenin 1.800 lira, 9uncu dereceden bir öğretmenin
de 1.700 lira civarında aldığını, aradaki
farkların çok düşük olduğunu ifade ettik. Bugün,
geleceğimizi teslim ettiğimiz, en değerli
varlıklarımız olan evlatlarımızı ellerine teslim
ettiğimiz öğretmenlerin maaşlarının çok düşük
olduğunu ifade ederken arkadan da şunu söyledik, dedik ki: Bu kadar
düşük maaş olmasına rağmen, hâlâ 300 bin kişi-500 bin
kişi bu meslek için sıraya giriyorsa, birbirleriyle yarış
hâlindeyse bunda bir terslik var. Ama her ne hikmetse o gün bizi ziyarete
gelen sendika farklı bir şekilde ifade ederek: Sayın Elitaş
öğretmen maaşlarının fazla olduğunu, bunların
yerine göz diken 1 milyon civarında öğretmen adayının
bulunduğunu, bu öğretmen adaylarının bulunmasından
dolayı bu maaşların yüksek olduğunu ifade eden
yanıltıcı ve yanlış bir bilgi vermişler
Kendilerini defalarca aramamıza rağmen, öğretmen
maaşlarının düşük olduğunu ifade ederken bir örnek
verdiğimizin, 1 milyon 500 bin-1 milyon 800 bin liraya bu
öğretmenlerin çalıştığını, özveriyle
çalıştığını ama bunlar çalışırken
de sırada, birbirleriyle olağanüstü yarış içerisinde
bulunan adayların çokluğunun bir çelişki olduğunu ifade
etmemize rağmen bunu farklı bir şekilde ortaya
koymuşlardır. Defalarca da söylememize rağmen, maalesef,
herhâlde fikirlerimiz tutmadığından dolayı o sendika
düzeltme ihtiyacını hissetmemiştir.
Sayın
milletvekili burada bu konuyu gündeme getirdiğinden tekrar açıklama
ihtiyacı hissettim.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, biraz önce, ara
vermeden önce Sayın Oktay Vural bir konuyu gündeme getirdikten sonra ben
de aynı maddeyle ilgili olarak bir konuyu gündeme getirmek üzere
ayağa kalktım fakat benim konuşmama fırsat vermeden oturumu
kapadınız. Yani, ben de aynı konuyla ilgili, aynı maddeyle
ilgili bir başka konuyu gündeme getirecektim, buna maalesef fırsat
vermediniz. Bunu doğrusu anlayabilmiş değilim. Oturumu
açtınız, Sayın Hamzaçebi, bir şey söyleyecektiniz, neydi
acaba? diye bir soru sormanızı beklerdim, onu da
sormadınız.
Şimdi ben
söylemek istediğimi söyleyeceğim: Komisyondan geçen ve Genel
Kuruldaki önergeyle yeni kadro ilaveleriyle yeniden düzenlenen bu madde
Anayasanın 163üncü maddesine aykırı olarak
düzenlenmiştir. Anayasanın 163üncü maddesi, cari yıl bütçesine
yük getirecek veya ileriki yıl bütçelerine yük getirecek bütün
düzenlemelerin, o bütçeye getireceği yüke ilişkin bir hesabın
ilgili kanun tasarısına eklenmesini öngörür. Anayasanın
163üncü maddesi gayet açıktır. Esasen, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanununa göre böyle bir tablonun bu tasarıya, teklife eklenmesi
gerekirken bu ihmal edilmiştir. Komisyonda bu eksiklik tamamlanabilirdi,
bu tamamlanmadı; buraya geldi, önergeyle madde kapsamı yani bütçeye
gelecek yükün kapsamı genişletiliyor ama buna rağmen Hükûmet
Parlamentoyu Anayasanın 163üncü maddesine göre bilgilendirme
ihtiyacı duymuyor. Doğrusu, Anayasa hükümlerini bu kadar pervasız
bir şekilde diyeceğim -yani
Anayasa hükmü açık, ve Komisyon bunu gayet iyi bilir, Hükûmet bilir,
bakanlar bilir- bu kadar göz göre göre ayaklar altına
alınmasını, doğrusu ben içime sindiremiyorum. Genel Kurulun
bilgisine, dikkatine sunuyorum.
Bir soruyu da dün
sormuştum, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
25 tane yurt dışı kadro alıyor, acaba hangi ihtiyaçtan
almaktadır? Yurt dışındaki işçilere verilen hizmetimiz
arttı da mı bu ilave kadroyu istiyor yoksa birtakım subjektif
gerekçelerle belirli birtakım kişileri yurt dışı
kadrolara tayin etmek amacıyla mı bu kadrolar talep ediliyor. Dün
sormuştum, bir cevap alamadım, bugün bir kez daha soruyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair otuz önerge vardır. İç
Tüzükün 91inci maddesine göre yeni bir madde olarak görüşülmesine Komisyonun
salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde
görüşme açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge
verilebilir. Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi, ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine 74 üncü maddeden sonra
gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Hüseyin Şahin Ahmet
Aydın
Giresun Bursa Adıyaman
Mihrimah Belma Satır Vedat Demiröz Engin Altay
İstanbul Bitlis Sinop
Mustafa Şahin Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ekrem Çelebi
Malatya İstanbul Ağrı
Erkan Akçay Recep
Özel Ramazan Can
Manisa Isparta Kırıkkale
Oktay Vural Bayram
Özçelik Mehmet Galip
Ensarioğlu
İzmir Burdur Diyarbakır
Mustafa Baloğlu Mehmet Şandır Mehmet
Doğan Kubat
Konya Mersin İstanbul
Mehmet Akif Hamzaçebi Mehmet S. Hamzaoğulları
İstanbul Diyarbakır
MADDE 75-
18/3/1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununun ek 16 ncı
maddesinin birinci fıkrasında yer alan
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Evet,
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katıldığından
dolayı önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şahsım adına söz istiyorum Sayın
Başkanım, şahsım adına söz istiyorum.
BAŞKAN
Efendim?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Madde üzerinde şahsım adına söz istiyorum.
BAŞKAN Önerge
üzerinde gruplar adına söz isteyen yok.
Şahsı
adına Kamer Genç, Tunceli Milletvekili.
Buyurun Sayın
Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, tabii, Türkiyede
işsizlik çok önemli boyutlarda. Bugün yüz binlerce üniversite mezunu,
öğretmenler, ziraat fakültesi mezunları, iktisat fakültesi
mezunları her gün bize başvuruyorlar, diyorlar ki: İşsiziz
biz.
Arkadaşlar,
aslında, devletin kaynakları buna müsait. Bu devletin
kaynakları, adil davranılsa, hakkıyla kullanılsa Türkiye
Cumhuriyeti devleti özellikle üniversiteyi bitiren insanlara iş
imkânlarını sağlayabilecek bir düzeyde ama maalesef bugünkü
AKPnin bir hesabı var. Yani ille de imam-hatip mezunu isen sana bir
iş temin ediyorlar. Biz imam-hatip mezunlarına karşı
değiliz, biz Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde yaşayan her
vatandaşın eşit haklara sahip olduğunu, iş temininde,
işe alınmada aynı, eşit imkânlara kavuşması
gerektiğine inanan insanlarız, yani biz kimseye karşı
değiliz. Bir dönem, kendi danışmanım imam hatip mezunuydu.
Yani biz kimseye karşı da şey değiliz.
Ama önemli olan,
bakın, bu memlekette üniversiteyi bitiren yüz binlerce insan
çalışmıyor, iş bulamıyor. Öyle aileler var ki 3-4 tane
çocuğunu okutmuş, fakat bir türlü bunlara iş verilmiyor.
Şimdi, getirip de Mısıra 2 milyar 250 milyon dolar yardım
yapıyorsunuz, birçok yerlere fuzuli yardım yapıyorsunuz. Yahu
kardeşim, yani bu işsiz olan
gençlerimize de bir imkân sağlayalım, bunlara bir imkân verelim.
Şimdi, bir
genci düşünün ki, ekmek bulamıyor, üniversiteyi bitirmiş, evde
3-4 tane kardeş üniversiteyi bitirmiş, çarşıya çıkacak
cebinde parası yok, babası emekli. Şimdi, ne yapacak bu insan?
Nasıl bu insanların rahat bir yaşama kavuşması için
nasıl bir buna
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin buna bir çare bulması lazım. Dolayısıyla,
Türkiye'nin imkânları buna çare bulmaya elverişli.
Türkiyede ihaleler
özellikle yandaşlara yapılıyor. İhalelerde büyük soygunlar
var. İhalelerde hakiki bir ihale bedeli tespit edilmiyor. TOKİlerde özellikle eğer
yandaş bir kişiye ihale veriliyorsa o ihale gerekli olan muhammen
bedelleri tespit edilerek, proje bedelleri tespit edilmeden veriyorlar. Yani,
ben bir olaya şahit oldum, bizim Tuncelide TOKİye bir ihale
vermişlerdi, İstanbulda AKPli belediye meclis üyesini
getirmişler Çemişgezekteki 100 tane konutu 16 milyon 250 bin liraya
ihale etmişler. Şimdi, ama aynı TOKİ -Çemişgezek
merkezinde yani orada bir evin maliyeti
160 bin liraya geliyor- Çemişgezekin içinde bir
ihaleyi ev başına 50-60 bine vermiş. Şimdi dedim ki: Yahu
arkadaş, sizde hiç mi hesap yok? Yani, köyde yapılan bir ihalede
zaten arsa bedeli yok, burada inşaat maliyetleri ucuz. Sonra benim
müdahalemle, tuttular ufak tefek bir şey de yaptılar, o 16 milyon 250
bin liralık ihaleyi 8,5 milyona indirdiler. Yani, bunların daha
neleri var arkadaşlar. Onun için
Bir
Ağaoğlu var İstanbulda, ona ne imkânlar sağlanıyor
arkadaşlar. O Ağaoğluna sağlanan imkânları bu
Meclisin incelemesi lazım. Bunlar TOKİnin parasıyla katrilyoner
oldular. Adam 20 tane araba alıyor, genç genç sevgililerle geziyor. Bir bakalım,
bakalım TOKİ bunlara ne şartlar tanıyor. Yani ben bununla
şunu söylemek istiyorum: Eğer devletimizin mali kaynakları yerli
yerinde kullanılsa
İşte Tayyip Erdoğan
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla)
çelişkili bir ortamda yaşıyoruz. Devletin
kaynakları bu kadar israf ediliyor, devlet birtakım kişilerin
çiftliği hâlinde yönetiliyor. Bunları eşit şekilde
paylaşın.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç,
lütfen, teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ
(Devamla) Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Vural, buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
birazdan görüşeceğimiz, görüştüğümüz bu köy
korucularının maaşlarında düzenleme yapan hususta, köy
muhtarlarının maaşlarını düzenleyen hususta partiler
arasında ortak bir mutabakatla, ortak önergeyle bu safhaya kadar
gelinmesi, inşallah, Genel Kurul tarafından kabul edilmesini çok
olumlu gördüğümüzü, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, inşallah, bu
tip girişimlerde vatandaşlarımızın bu sorunlarını
çözme konusunda ortak iradenin her zaman oluşması gerektiğini
ifade etmek istiyorum.
Hayırlı
uğurlu olsun efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde 75
kabul edilmiştir.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Başkanım, özür dilerim, soru-cevap mekanizmasını
çalıştırmadınız mı? Başkanım, yani
yapmayın gene ama bana nazik bir cevap verin yani Olmadı,
atladım deyin ama böyle olmaz ki yani. Arkadaşımız
BAŞKAN Sayın
Altay, böyle bir usulümüz yok, biliyorsunuz efendim.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Nasıl yok? Yeni madde, nasıl olmaz? Daha önce oldu,
yaptınız.
BAŞKAN Yeni
maddede vereyim o zaman, tamam, anlaşıldı. Kusura kalmayın,
şey yapamadım, evet.
Evet, yeni maddeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine 74 üncü maddeden sonra
gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay
Vural
Giresun İstanbul İzmir
Engin Altay Adil Zozani Ahmet
Aydın
Sinop Hakkâri Adıyaman
Mihrimah Belma Satır Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mehmet Doğan Kubat
İstanbul İstanbul İstanbul
Mehmet
S. Hamzaoğulları Ramazan
Can Recep Özel
Diyarbakır
Kırıkkale Isparta
Bayram Özçelik Erkan Akçay Mehmet
Galip Ensarioğlu
Burdur Manisa Diyarbakır
Ekrem Çelebi Mehmet Şandır Mustafa Şahin
Ağrı Mersin Malatya
Vedat Demiröz Hüseyin Şahin Mustafa Baloğlu
Bitlis Bursa Konya
MADDE 76 18/3/1924 tarihli ve 442
sayılı Köy Kanununun ek 17 nci maddesinin dördüncü
fıkrasında yer alan 15.000 ibaresi, 50.000 şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN
Komisyon salt çoğunlukla katıldığı için önerge
üzerinde madde olarak görüşme açıyorum.
Gruplar adına
söz talebi var mı?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Grup adına Sayın Sezgin
Tanrıkulu
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Sezgin Tanrıkulu,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şu anda İstanbulda Çağlayan
Adliyesinde Taksim Gezi Parkı Platformu üyeleri adliyeden getirildiler,
savcılık tarafından mahkemeye sevk edildiler ve şu anda
sorguları yapılıyor. Biraz önce milletvekillerimizle
görüştük, birçok milletvekilimiz orada ve sorgu tutanaklarına hâkimler.
Sorgu tutanaklarına geçen ifadeler, gerçekten hepimizi utandıracak,
hepimizin yüzünü kızartacak ve bu Meclisin onuruyla, bu Meclisin
vakarıyla, yasa yapmasıyla utanacağımız beyanlar var
orada.
Sayın
Bakanım orada, Kabinenin tek kadın Bakanı ama bunu birçok taciz
vakasının avukatlığını yapmış olan bir
insan olarak söylüyorum ve burada utanarak söylüyorum: Eğer 2013
yılında İstanbulda gözaltına alınan kadınlara
62 yaşındaki bir kadın soyuluyorsa, çırılçıplak
soyuluyorsa ve utanarak
söylüyorum, söylemekten hicap duyuyorum- taciz ediliyorsa, bu cumhuriyetin ve
bu Meclisin ayıbıdır. Eğer biz
RECEP ÖZEL (Isparta) - Yapan varsa
yanlıştır.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Bakın, bu cumhuriyetin ve bu Meclisin ayıbıdır.
OKTAY VURAL (İzmir) Yapanın
ayıbı olsun, yapanın ayıbıdır.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yapanın
ayıbıdır.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Yapanın ayıbı değil, bu cumhuriyetin de
ayıbıdır, bu Meclisin ayıbıdır. Niye? Senin
yüzünden işte, bak, senin yüzünden onlara cesaret veriyorsunuz, cesaret, cesaret.
Bugüne kadar hangisini açığa çıkardınız, hangisini? 5
kişi öldü.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya, kardeşim
onların ayıbıdır.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Bak, 5 kişi öldü, 5 kişi. Hangisine söylediniz, hangisine
söylediniz? Bakın, senden, bu sözden, bu cumhuriyetin Meclisindeki bu
milletvekili sözlerinden cesaret alıyorlar, cesaret, cesaret
alıyorlar.
RECEP ÖZEL (Isparta) Nereden cesaret
alıyorlar gözünü seveyim ya! Oraya gidenler cesaret alıyorlar.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Cesaret alıyorlar, cesaret almasalar insanların beynine o
kurşunu sıkmazlar, sizden cesaret alıyorlar, bu sözlerden, bu
laf atmalardan cesaret alıyorlar.
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) -
Bu maddeyle ne alakası var ya!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Sayın Bakanım, sizin bakanlığınıza güveniyorum,
sağduyunuza güveniyorum. Buradan kalkın, bütün bu tacizleri
kınayın bugün, kınayın, kınayın.
Kınamanız lazım, gelip burada bütün tacizleri
kınamanız lazım. Yirmi yıl önce, otuz yıl önce güneydoğuda
oldu. Tek tek ben vakaları size söylerim, hepsinin avukatlığını
yaptım İnsan Hakları Mahkemesinde. Biz eğer 2013
yılında yeniden İnsan Hakları Mahkemesini burada adres
gösteriyorsak hepimizin ayıbıdır, hepimizin. Kadınlara eğer
taciz yapılıyorsa bugün, İstanbulda taciz
yapılıyorsa, TOMAların içinde taciz yapılıyorsa ve
bununla ilgili olarak da bu Meclis burada el birliğiyle bunu
kınamıyorsa hepimizin ayıbıdır, hepimizin
ayıbıdır: yapanların değil, hepimizin
ayıbıdır. Kalkalım, kınayalım. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Yapan varsa cezasını çeker.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yapan
yanlış yapıyor ya!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
- El sallama böyle, el sallama, senden cesaret aldılar, senden cesaret
aldılar tamam mı? Bu yüzden. Hele bu pişkinliğe bakın
ya, tam bir pişkinlik yani, tam bir pişkinlik yani.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yapan
yanlış yapıyor diyorum ya!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Arkadaşlar, yanlışsa gelin, burada Hesap
soracağız. deyin, Hesap soracağız, hesap
soracağız. Göz altında kadınlara taciz yapanlara, onlara
taciz yapanlara, işkence yapanlara Hesap soracağız. deyin
burada, alnınız açık bir şekilde, Hesap
soracağız. deyin burada. Alnınız açık bir
şekilde Hesap soracağız. deyin. Niye söyleyemiyorsunuz?
RECEP ÖZEL
(Isparta) - Niye söylemeyelim? Yapana yanlış diyoruz.
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) Yapılıyor işte, bakın, bugün, burada
zabıtlara geçmiş.
Değerli
arkadaşlar
Gülmeyin gülmeyin. Bakın, Türkiye Cumhuriyetinin
aleyhine, bu devletin aleyhine
Arkadaşlar
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) - Yapanın Allah cezasını versin.
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) - Arkadaşlar, dinleyin bakın.
Türkiye adına
büyük bir ayıp yapılıyor, büyük bir ayıp. Büyük tacizler
yapılıyor, insanlar taciz ediliyor. Bu cumhuriyetin vakarına
uygun olmayan davranışlar yapılıyor. Yirmi yıl önce
yapılıyordu. Bakın, Diyarbakırda yapılıyordu,
Hakkâride yapılıyordu. Karşı çıkıyorduk,
götürüyorduk ama kimse bizi dinlemiyordu, kimse. Yirmi yıl önce, on
yıl önce bütün o davaları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
taşıdık, hepsinden de mahkûmiyet aldık, hepsinden
mahkûmiyet aldık ama eğer, bugün, 2013 yılında hâlen burada
işkenceyi, tacizi, uzun gözaltıyı ve tutuklamayı
tartışıyorsak, bu, kimin ayıbıdır? Kimin
ayıbıdır değerli arkadaşlar? Bu Meclisin değil mi?
OKTAY VURAL
(İzmir) Yapanın ayıbıdır.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Hükûmetin ayıbı Hükûmetin.
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) - On yıldır, on yıldır
Bakın
arkadaşlar, on yıldır siz iktidarda değil misiniz? Nedir bu
cezasızlık hâli? Kimi yargıya götürdünüz? Hangi polisiniz,
güvenlik güçleriniz yargıya gitti? Hangisi gitti, hangisi gitti bana
söyler misiniz? Bakın, size
Burada avukat arkadaşlarım var,
hepsi biliyorlar. Bakın, hiç tebessüm etmenize gerek yok, hepiniz
biliyorsunuz, hepiniz
(AK PARTI sıralarından gürültüler)
SALİM USLU
(Çorum) - Ağlayacak mıyız? Ne istiyorsun?
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) - Ağlayacaksınız tabii ya, utanılacak
hâlinize ağlayacaksın. Ağlayacaksın
Ağlayacaksın, utanacak hâlinize. Bir de HAK-İŞin
başkanlığını yapmışsın.
BAŞKAN
Sayın Tanrıkulu, lütfen
Sayın milletvekilleri
Sayın Uslu
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) - Utanmanız lazım ya, utanmanız lazım.
Bir de HAK-İŞin başkanlığını
yapmışsın ya. Taciz diyorum.
BAŞKAN -
Sayın Tanrıkulu, lütfen Genel Kurula hitap edin,
karşılıklı konuşmayalım.
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) - Gel burada kına, kına; gel burada bu tacizi
kına. Bakın, burada sizlere sesleniyorum
BAŞKAN
Sayın Tanrıkulu, lütfen, Genel Kurula hitap edin.
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) Kadın milletvekilleri sizlere sesleniyorum, zapta
geçmiş. Gelin, burada, gözaltında tacizi, İstanbulda
yapılan, Gezi Parkında yapılan tacizi gel kına burada,
Salim Uslu; gel kına burada, gel. Hesap soracağım diye
BAŞKAN
Sayın Tanrıkulu, lütfen, Genel Kurula hitap edin,
karşılıklı konuşmayalım.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Hesap soracağım. diyor, gel burada söyleyebiliyor musun?
SALİM USLU (Çorum) Yapılan
tacizi de söyle.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Söyleyebiliyor musun, gel burada söyle! Sana bıraktım, gel, gel
beraber söyleyelim, gelir misiniz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkanım, böyle bir şey olmaz Sayın
Başkanım. Herkesi buraya çağırıyor, ne biçim iş
bu!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Gelin beraber söyleyelim. Dört tane milletvekili, gelin burada beraber
söyleyelim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Tanrıkulu
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Bu Meclisin iradesi, gözaltında tacize, tecavüze, işkenceye
karşıdır. beraber söyleyelim. Neden kaçınıyorsunuz?
Gelin burada dört siyasi partinin üyeleri olarak beraber bu kürsüyü
kullanalım, onlara cesaret vermeyelim. Ama cesareti bu laflardan
alıyorlar
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya, biz ne dedik?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
sizlerden alıyorlar.
Değerli arkadaşlar,
gözaltında tacizi kınıyoruz. Gezi Parkı nedeniyle
aldığınız intikamı kınıyoruz ve
gözaltında tacizlere de son verilmesini istiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
İki dakikan daha vardı.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Gel kullan, sen kullan o zaman.
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu,
lütfen. Konuştunuz tamam, süreniz de tamamlandı, yerinizde oturun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sezgin Bey,
tamam, söyleyeceğini söyledin, gel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Genel Kurul
salonunun güvenliğini, sükûneti ve uyumu sağlamakla görevli olan
Adalet ve Kalkınma Partisine mensup İdare Amirinin oturduğu
yerden kürsüye laf atmasını, taciz etmesini
kınadığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, efendim, bir konuyu
Başkanlık Divanının ve Genel Kurulun bilgisine sunmak
istiyorum:
Hatip kürsüde konuşurken tabii ki
bu ortam içerisinde, bu atmosferde zaman zaman milletvekilleri laf atabiliyor,
kürsüdeki hatip ona yönelik birtakım cevaplar verebiliyor. Bunlar
görüşmelerin doğal seyridir, bunu yadırgamıyorum, elbette
daha sakin görüşme yapabiliriz ama bu da oturumun atmosferinden
kaynaklanan bir olay. Ama ilk kez bir şey görüyorum: Bu Meclis salonunun,
Genel Kurul salonunun güvenliğini, buradaki sükûneti, uyumu
sağlamakla görevli olan idare amiri, Adalet ve Kalkınma Partisine
mensup idare amiri oturduğu yerden kürsüye laf atıyor
ENGİN ALTAY (Sinop) Taciz ediyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul)
taciz ediyor. Bunu kınıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
Madde üzerinde Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Adil Zozani, Hakkâri
Milletvekili.
BDP GRUBU ADINA
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, ben de yeni madde ihdasıyla ilgili
olarak söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii 25 yeni madde
ihdası 76, 25 daha 101. Biz ilk gün yaptığımız
konuşmalarda bu gelen torbanın 100ü aşacağını
ifade etmiştik. Tabii, arada yapılan diğer madde
ihdaslarıyla birlikte bu 100ü aştı. Gelen fıkra ve
önergeler şeklinde yapılan tekliflerle de bunları hesaba
kattığınız zaman, artık, çeteleyi tutmaktan hepimizin
vazgeçmiş olması gerekir diye düşünüyorum.
Tabii ki bu kadar
yoğun bir çalışma temposunda çalışıldıktan
sonra, zaman zaman, ister istemez sinirlerin gerildiğine
tanıklık ediyoruz. Zaman zaman maksadını aşan ifadeler
de birbirimize karşı kullanmış olabiliyoruz bu noktada. Ama
tümünde yani dönüp kişileri suçlamak yerine bu çalışma yöntemine
bakmakta fayda var. Burada bulunan vekillerin büyük bir kesimi
Ki ben bir Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi
olarak burada konuşuyorum hem bu torba yasanın alt komisyon
çalışmalarında hem de üst komisyon çalışmalarında
yer aldım. Ben de işin ucunu kaçırdım; artık neyi
tartıştığımızı kaçırmaya
başladım. E, bu tartışmaların tümünden habersiz olan
milletvekili arkadaşların neyi
tartıştığını bilmeden burada lehte veya aleyhte
ellerini kaldırıp indirdiği bir durumda sinirlerin tahrip olması
kadar doğal bir şey yoktur, bunu görüyoruz. Bu çalışma stili,
bu çalışma yöntemi Meclisin sağlığını
bozuyor. Böylesi sağlıksız bir ortamda, bu gerilimi daha fazla
bu şekilde devam ettirmenin hiç kimseye bir faydası yok.
Hesap ettim, bu
torba kanun çalışması esnasında, sadece Genel Kurul
safhasında yaklaşık 250 konuşma yapılmış
yani her 2 milletvekilinden 1isi ortalama konuşma yapma şansına
sahip olmuş bu konuyla ilgili. Peki, tamamını yan yana getirip
neyi konuştuğumuza baksak
Bakın, ben burada yapılan
bazı konuşmaları, özellikle de iktidar partisi cenahından
konuyla ilgili yapılan konuşmaların bazılarını
gerçekten burada ifade etsem yani tezadı ifade etmeye kalkışsam
o arkadaşların kişiliğini rencide etmiş olurum ki
böyle bir şeyin tarafı olmam. Niye böyle? Çünkü, yöntem
sağlıksız. Bundan sonra yapacağınız madde
ihdaslarında grup olarak zorunlu olmadığı sürece,
gerekmediği sürece söz almayacağız artık, sözün
bittiği bir noktaya geldik.
İktidar
partisi bu çalışmanın tamamında uzlaşma tarafı
olmadı. Alt komisyon kurulma gerekçesi bir uzlaşma
arayışıdır ancak siz alt komisyonda dört parti
milletvekillerinin, üyelerinin ortak talebiyle, ortak tutumuyla torbadan
çıkardığınız bir önergeyi, bir maddeyi Genel Kurul
safhasında getirip tekrar geçirirseniz, oylatırsanız ahlaki bir
iş yapmış olmazsınız.
Belki Meclis
komisyonları içerisinde uyum açısından, uzlaşı kültürü
açısından retoriği en iyi olan komisyonlardan bir tanesi Plan ve
Bütçe Komisyonudur ve bir Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak bu
retoriğin burada bozulmuş olmasından son derece üzüldüm,
yapmamanız gerekirdi. Çok ihtiyaç idiyse daha sonraki safhalarda, ilgili
bir komisyonda getirir, tartışırdınız
Dışişleri Bakanlığıyla ilgili görüşmeyi ama
o gün alt komisyon görüşmelerini yaptığımızda bize
söylenen aynen şudur: Dışişleri
Bakanlığının bu önergeden haberi yoktur. denildi. Kim
önergeyi buraya sokmuş, ne şekilde, hangi maksatla buraya koymuş
bilmiyoruz. denildi. Dışişleri Bakanlığı
temsilcisi önergeye sahip çıkmadı, siz o önergeyi getirdiniz, burada
geçirdiniz. Kusura bakmayın ama ahlaki değildi bu. Bu Mecliste her
tartışmayı yaparız ama birbirimizi kandırmayı
tercih etmememiz gerekir.
Konuyla ilgili, bu
maddeyle ilgili olarak, ihdas edilen maddeyle ilgili olarak, evet, bu ihdas
edilen yeni maddelerle ilgili birçoğunda grup başkan vekilimizin de
imzası vardır ancak üzerinde konuştuğum özellikle
korucuların maaş artırımıyla ilgili, emekli
korucuların maaş artırımıyla ilgili önergede biz
siyaseten bugüne kadar bu konuyla ilgili hiçbir şekilde pozitif
bakmadık bu olaya, bugün de pozitif bakmıyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sizin imzanız okundu.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Sehven ifade edildi, önergede ismim olduğu ifade
edildi. Yalnız, o önergede muhtarların maaş
artışlarıyla ilgili bir düzenleme olduğunu düşünerek
ben imzamı atmıştım ancak daha sonra Başkanlık
Divanına bu imzayı geri çektiğimizi ifade ettim. Ancak bundan
sonraki önergelerden, bazılarında evet imzamız vardır,
destekliyoruz, diğerlerinde de Meclisin çoğunluk iradesi böyle kabul
etmiştir şeklinde yaklaşıyoruz. Muhalefetimiz vardır, görüşümüzü
ifade ediyoruz bu çerçevede, onun dışında bir
yaklaşımın içerisinde değiliz.
Bütün bu
çalışmalar içerisinde ben tekrar oturup koruculuk sisteminin bu
ülkede yarattığı tahribatları yeniden, yeniden
sıralama taraftarı değilim, hiç değinmeyeceğim. Daha
öncesinde ne yaptıklarıyla ilgili olarak da bir şey ifade
etmeyeceğim ama bu ramazan gecesinde şu duayı edeceğim:
Allah bu ülkeyi, bu koruculuk sisteminden tez elden kurtarsın, Kürt
halkını da bu ayıptan kurtarsın diyorum. Çünkü Kürtlere
koruculuk sistemi, Orta Doğu ülkelerinin tamamında, Kürtlerle
ilişkili olan Suriyede de, İranda da, Irakta da ve Türkiyede de
hepsi de birbirini örnekleyerek bu ayıbı birlikte
yaşadıkları bir halka dayattılar, reva gördüler. Evet, bu
haksızlığı bu halka yaptınız, bu
kişiliksizliği bu halka dayattınız. Umut ediyorum günün
birinde bu ayıptan dönülür ve bu sistemle ilgili olarak, bu sistemin
ayıplarıyla ilgili olarak bir daha burada konuşma ihtiyacı
duymayız diye düşünüyorum.
Evet, bu maddenin
yani emekli korucularının maaşlarının
artışıyla ilgili pozitif bir görüşümüz yoktur. Elbette ki
muhtarlarla ilgili olarak, maaşlarının
arttırılması, sosyal haklarının geliştirilmesiyle
ilgili olarak pozitif düşünüyoruz, destek sunuyoruz. Bundan sonra ihtiyaç
hasıl olmadığı sürece de diğer önergeler üzerinde daha
çok sinirlerin tahrip olmaması dileğiyle
konuşmayacağımızı
ifade etmek istiyorum.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
76ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 74 üncü maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Hüseyin Şahin Ahmet Aydın
Giresun Bursa Adıyaman
Mihrimah Belma Satır Vedat Demiröz Engin Altay
İstanbul Bitlis Sinop
Mustafa Şahin Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ekrem Çelebi
Malatya İstanbul Ağrı
Erkan Akçay Recep Özel Ramazan
Can
Manisa Isparta Kırıkkale
Oktay Vural Bayram Özçelik Mehmet
Galip Ensarioğlu
İzmir Burdur Diyarbakır
Mustafa Baloğlu Mehmet Şandır Abdullah Nejat Koçer
Konya Mersin Gaziantep
Mehmet Akif Hamzaçebi Mehmet S.
Hamzaoğulları
İstanbul Diyarbakır
Recai Berber Salih Koca MehmetYüksel Manisa Eskişehir Denizli
Uğur Aydemir Pervin Buldan Cahit Bağcı
Manisa Iğdır Çorum
Mehmet Doğan Kubat İlknur Denizli Mehmet Muş
İstanbul İzmir İstanbul
Sadık Badak Süreyya Sadi Bilgiç Mehmet Şükrü Erdinç
Antalya Isparta Adana
Abdulkerim Gök Ertuğrul Soysal Feramuz Üstün
Şanlıurfa Yozgat Gümüşhane
Cengiz
Yavilioğlu
Erzurum
MADDE 77
29/8/1977 tarihli ve 2108 sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik
Yasasının 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Başkan.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katıldığından madde
olarak görüşme açıyorum.
Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ferit Mevlüt Aslanoğlu,
İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
On bir
yıldır bu Meclisteyim. İlk geldiğim günden itibaren hep
muhtarlarla ilgili sorunu dile getirdim. Bilmiyorum kaç bakan geçti, kaç tane
grup başkan vekili geçti. Her seferinde getirdiğimizde,
Haklısın, hemen ek gösterge hazırlıyoruz, hemen
getireceğiz, Maliye Bakanlığı çalışma
yapıyor
İlk İçişleri Bakanlığınca yani
-2002 Kasım ayında seçim olmuştu- zannediyorum ki 2003
Şubat veya Mart ayında muhtarların sorunu ele alındı.
Aradan on bir yıl geçti.
Değerli
arkadaşlarım, muhtarlar herhangi bir maaş almıyor bugüne
kadar çünkü 400 lira maaş alıyorlar, 350 lira BAĞ-KUR primleri
var ve herkes muhtar olduğu günden itibaren sosyal güvenlik sistemine üye
olmak zorundadır. Muhtar olduğu gün üye olmazsa tüm cezaları,
olduğu günden itibaren cezalı bir şekilde ödüyor sosyal güvenlik
primini değerli arkadaşlarım.
Tabii, birazcık bu konu gündeme
geldiğinde, iktidar partisi dört gruba da bunu teklif ettiğinde
bizler grup başkan vekillerimizle birlikte seve seve imza attık.
Kısmen, maaşlarını yüzde 90 oranında
artırıyor ama muhtarlar sadece bunu istemiyor arkadaşlar. En
azından, bir asgari ücrete bağlı olup sosyal güvenlik
primlerinin devlet tarafından ödenmesini istiyorlar. İstanbul'da bir
muhtar, yanında en azından 1 kişi
çalıştırıyor. Muhtarlık kirası, elektriği,
suyu, çayı, kahvesi
Bu insanların işi kolay değil.
İki, o mahallenin her türlü sorununu biliyorlar.
Değerli arkadaşlar, adrese dayalı sistem
geldikten sonra, artık muhtarlıklar sadece
Zabıtanın,
polisin ve kamu kimi arıyorsa sorumlusu muhtar. Yasal sorumluluğu
var. Eğer tebligatı yapmamışsa yasal sorumluluğu var,
hapis cezası var. Yani verdikleri emek kolay değil arkadaşlar.
Bu açıdan, mutlaka, hepimiz, özellikle muhtarların sosyal güvenlik
primlerini
İki, mutlaka, yaşadıkları bölgenin
belediyelerine belli oranda muhtar sokmamız gerekiyor. Çünkü o yörenin her
türlü sorununu bilen, o yörenin her türlü sorunuyla ilgilenenler bu
kişilerdir arkadaşlar. Halkın en çok girip çıktığı
yerler muhtarlıklardır, halkın derdini en iyi bilenler bu
insanlar. Bu açıdan, muhtarlarımızın meselesi sadece
maaş değil, kendilerinin o şehrin yönetiminde belli oranda
belediye meclis üyeliklerine girmelerini istiyorlar, mutlaka olmalı.
Yani nüfusa göre büyük ilçelerde birkaç muhtarın
diyelim 30 belediye meclis üyesi varsa, en azından 2 ve 3 muhtarın da
belediye meclis üyesi olması gerekiyor.
Yine söylüyorum, muhtarlar, sadece maaş
istemiyorlar, onurlarını istiyorlar.
Adrese dayalı sistem sorumluluklarını çok daha
artırdı. Adrese dayalı sistemde -altını çiziyorum-
muhtarlık dışında olduğu için çok büyük
sahtekârlıklar oluyor. Birisi, sadece notere gidip, noterden Ben burada
oturuyorum. derse aynı evde 20 kişi, 30 kişi, 40 kişinin
adresi çıkıyor. Hâlbuki, adrese dayalı sistem olmadan önce,
muhtarlarda yetki olduğu zaman bunlar olmuyordu. Diyelim ki, okul
kayıtlarında çok büyük sahtekârlıklar oluyor. Bu açıdan,
adrese dayalı sistemin tekrar muhtarlıkların kontrolünden
geçirilmesi gerekiyor. Eğer bir noter Orada oturuyor. diye bir
şekilde bir kira kontratını onaylıyorsa, noter, sadece kira
kontratını görüyor Kira kontratını gördüm. diye
onaylıyor ama o adreste başka biri oturuyor mu, oturmuyor mu,
kesinlikle noter bilmez. Onun için, adrese dayalı sistem birçok
sahtekârlığı getirmiştir, birçok sahtekârın
sahtekârlık yapmasına neden olmuştur. Hâlbuki, noterlerin tasdik
ettiği adrese dayalı sistemdeki tasdik edilen tüm belgeler tekrar
muhtarlık kanalıyla gittiği zaman bunların çoğu olmaz
arkadaşlar. Bu açıdan, görevlerini istiyorlar, işlerini
istiyorlar ve bir muhtar, özellikle kırsal bölgelerde, kaç defa valiye,
kaymakama, her gün cebinden bir sürü masraf ederek gitmek zorunda. Bu
açıdan, muhtarlara verdiğimiz bu maaş yetmez. Özellikle sosyal
güvenlik sistemini bir kez daha gözden geçirmek lazım.
Muhtarların
onurunu, şerefini, haysiyetini biz hep birlikte vermeliyiz. Muhtarlar
hepimize lazım, hepimizin muhtar babası, o mahalleyi en iyi bilen
kişi. Bunun hakkını teslim etmek bu Meclisin görevidir.
Bu önergeye imza
atan 4 gruba da teşekkür ediyorum ancak sadece çok küçük bir sorunu
gideriyor. Muhtarlar sorunlarının temelden giderilmesini istiyor.
Bu açıdan, bu
Meclisin bu konuyu bir kez daha ele alması dileğiyle hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
77nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay
Vural
Giresun İstanbul İzmir
Yılmaz Tunç Mustafa Kalaycı Oğuz Kağan Köksal
Bartın Konya Kırıkkale
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Süreyya Sadi Bilgiç Recep Özel
İstanbul Isparta Isparta
Afif Demirkıran Salim Uslu
Siirt Çorum
"MADDE 78 -
3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık
Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci maddesine "görevli
olanların" ibaresinden sonra gelmek üzere "Türk Silahlı
Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik
Komutanlığı ve Emniyet Teşkilatında bulunan
patlayıcı maddelerin incelenmesi, muhafazası, nakli, imha
edilmesi ve zararsız hale getirilmesi işlemlerinde
görevlendirilenlerin" ibaresi eklenmiştir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Komisyon salt çoğunlukla katıldığı için yeni madde
görüşmesi olarak açıyorum.
Madde üzerinde söz
isteyen Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu kanun teklifine dâhil edilmekte olan şehit aileleri ve gazilerimiz,
yaşlılarımız, engellilerimiz, muhtarlarımız ve
geçici köy korucularımızla ilgili maddeler üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Anayasamızın
61inci maddesine göre devletin, harp ve vazife şehitlerinin dul ve
yetimleriyle malul ve gazileri korumak ve toplumda kendilerine
yaraşır bir hayat seviyesi sağlamak görevi bulunmaktadır.
Ancak şehit aileleriyle gazilerimiz ve malullerimizin birçok
sorunları bulunmaktadır. Şehit aileleri ile gaziler ve malullerin
aralarındaki adaletsiz ve ayrımcı uygulamalar mutlaka
giderilmeli ve mevcut hakların iyileştirilmesi gerekmektedir.
AKP, pozitif
ayrımcılık getirileceği, geniş imkânlar
sunulacağı sözleri vermesine rağmen yıllarca yerine
getirmemiştir. Şehit aileleri ve gazilerimizi sürekli hayal
kırıklığına uğratmıştır. Geçen
yıl temmuz ayında torba kanunda yapılan düzenlemelerin
kapsamı çok sınırlı tutulmuştur. Ayrıca, o kanunla
şehit yakınlarına ikinci iş hakkı tanınmakla
birlikte bu hakkın kullanımına dair hâlen sorunlar
yaşanmaktadır. Yine, geçen yılki torba kanunda ücretsiz seyahat,
faizsiz konut kredisi ve kira yardımıyla ilgili olarak bazı
düzenlemeler yapılmasına ve aradan bir yıl geçmesine rağmen
hâlâ gerekli yönetmelikler çıkarılmamış, uygulamaya
geçilmemiştir. Dolayısıyla, uygulamaya geçmedikten sonra yasal
düzenleme yapmanın, kanun çıkarmanın da bir anlamı
kalmamaktadır. Hükûmet, geçen yılki torba kanuna alınmayan
diğer konuların ekim ayında değerlendirileceği sözünü
vermiş ancak bir yıl boyunca hiçbir gelişme
olmamıştır. Nihayet, Hükûmet tarafından 26 Mayıs 2013
tarihinde Meclise sevk edilen 102 maddelik tasarıda şehit aileleri ve
gazilerimizle ilgili bazı maddeler yer almıştır. Ancak,
Meclisin tatile girmesine kısa bir süre kala sevk edilen bu tasarının
Meclis kapanmadan görüşülüp yasalaştırılmasının
mümkün olmadığı, AKPnin de ekim ayında görüşülmesi
düşüncesinde olduğu anlaşılmıştır. Bunun
üzerine, bu torba kanunun görüşmelerine başladığımız
ilk gün şehit aileleri ve gazilerimizin sorunları hakkında
yaptığım gündem dışı konuşmamda ve teklifin
geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
yaptığım konuşmamda partilerimizin değerli grup
yönetimlerine ve siz değerli milletvekillerine çağrılarda
bulundum. Hükûmet tasarısında yer alan şehit aileleri, gazilerimiz,
malullerimiz, yaşlılarımız ve engellilerimizle ilgili
maddeleri ayıklayıp görüştüğümüz bu torba kanuna
önergelerle dâhil edelim dedim. Ayrıca, şehit yakınları ve
gazilerimiz ile derneklerimizin 1-2 madde ilavesi ve 1-2 maddede küçük
değişiklik talebini de dikkate alalım dedim.
Yine, Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Mehmet Şandır Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Şahin
Hanımefendiyle görüştü, bu önerimizi iletti,
karşılıklı bu düzenlemelerin bu torbaya gelmesi konusunda
mutabakata varıldı. Biz, o konuşmalarımızda da
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yapılacak düzenlemelere katkı
vermeye hazır olduğumuzu söyledik.
Bu gelişmeler
üzerine Hükûmet, tekliflerini partilere sundu. Yapılan görüşmeler
sonucunda mutabakat sağlanarak bu önergeler verildi.
Dolayısıyla, şehit aileleri ve gazilerimizle ilgili, torba
kanuna dâhil edilen maddeler Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim
çağrımız üzerine ve talebimiz üzerine gündeme gelmiştir. Bu
konuda uzlaşmayı gerçekleştiren tüm siyasi partilerimize,
değerli yöneticilerine teşekkür ediyoruz. Bu düzenlemede gerçekten
hayır vardır, hasenat vardır.
Bu düzenlemeyle
neler geliyor, satır başlarıyla ifade etmek istiyorum.
Birincisi, öncelikle şunu ifade edeyim: Genelde yeni bir haktan ziyade,
mevcut haklardan yararlanamayan kesimlerin yararlandırılması
düzenlenmektedir. Şöyle ki: İstihdam hakkıyla ilgili
düzenlemeden mevcut kanunda, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında,
hayatını kaybeden şehitlerimizin yakınları ile
gazilerimiz yararlandırılırken mevcut düzenlemeyle harp
malulleri, vazife malulleri, bilinen adıyla ordu malulleri, emniyet
malulleri ve hayatını kaybedenler, hepsi kapsama alınıyor;
kamu görevlileri, yine, kapsama alınıyor, bunlara istihdam hakkı
getiriliyor.
Yine, faizsiz konut
kredisi kapsamı genişletiliyor. Yine, vazife malullerinin
aylıklarında derece, kademe ilerlemesiyle ilgili kapsam
genişletiliyor. Yine, ek ödeme ve eğitim öğretim
yardımı kapsamı genişletiliyor, ücretsiz seyahat ile su ve
elektrik ücret indirimi kapsamı genişletiliyor. Yine, vazife malulü
kamu görevlilerinde anne ve babasına aylık bağlamada
muhtaçlık şartı kaldırılıyor.
Bir yeni madde,
patlayıcı maddelerle ilgili bir düzenleme. Patlayıcı
maddelerin incelenmesi, muhafazası, nakliyesi, imha edilmesi ve
zararsız hâle getirilmesi işlemleri sebebiyle hayatını
kaybedenler veya malul olanlar da 2330 sayılı Kanun kapsamına
alınıyor. Herkesin bildiği Afyondaki patlama bu maddeyle 2330
sayılı Kanun kapsamına alınıyor.
Ayrıca,
aylıklarda artış öngörülüyor. 2330 sayılı Kanun ile
harp malulü kapsamındakiler ile er ve erbaşların
aylıklarında üst sınır kaldırılarak
maaşlarına kısmi de olsa bir artış getiriliyor.
Bunun
dışında, çalışan gazilerimizin, malullerimizin
sorunları var. O konuda da yine düzenlemeler var. Belki hâlen mevcut
yaşanan sorunları tümüyle gideremiyor ama en azından buraya
getirilen düzenleme ile bir sorunun çözüme kavuşturulması
sağlanıyor.
Yine, terör
mağduru sivil vatandaşlarımıza aylık
bağlanmasıyla ilgili düzenleme var. Burada da işte Güngörendeki
patlama, Kumrulardaki patlama, orada hayatını kaybeden
vatandaşlarımız, yaralanan vatandaşlarımız da bu
kanun kapsamına alınıyor.
Böylesi mübarek bir
ramazan gününde kabul edilen bu düzenlemelerin tüm şehit ailelerine ve
gazilerimize ben hayırlı olmasını diliyorum.
Burada şu
konuyu da ifade edeceğim: Adalet ve Kalkınma Partisi, Hükûmet,
getirdiği tekliflerine başka bir önergenin dâhil edilmesini kabul
etmemiştir.
Bizim şu
konularda taleplerimiz oldu, onları kısaca ifade edeceğim:
Şehit çocuklarımızın hepsine iş hakkı verilmesi
önerimiz AKP tarafından uygun görülmedi. Değerli
arkadaşlarım, daha dün Çanakkaleden bir şehit polisimizin
eşi aradı, 2 çocuğu varmış, soruyor, Bu düzenlemede
benim çocuklarım da iş hakkı alabilecek mi? diyor. Boynumu
bükerek cevap verdim, maalesef dedim. Yani bu konuda, bilmiyorum,
sayısı çok fazla da değil. Biliyorsunuz, şehitlerimizin
büyük çoğunluğu bekâr. Evli olan şehitlerimizin
çocuklarının tümüne sahip çıkmamanın bana göre hiçbir
haklı gerekçesi olamaz. Sayıları da çok değil, tüm
şehit çocuklarımızın istihdam hakkının
verilmesini hassaten istiyoruz.
Yine, şehit ve
gazi çocuklarına vakıf üniversitelerince kontenjan
ayrılması, burs verilmesiyle ilgili teklifimiz de kabul
edilmemiştir. Şehit anne ve babasına ayrı ayrı, asgari
ücret tutarında aylık bağlanması talebimizi AKP yine geri
çevirmiştir.
Yine, çok önemli
bir talep; çalışan gazilerimiz, malullerimiz var. Bunların 3600 prim gününde yaşlılık
aylığı bağlanması talepleri var yani on yılda
emekli olma talepleri var. Yani, bir pozitif ayrımcılık
açısından bana göre bu düzenleme de yapılmalı. Hepiniz
biliyorsunuz, şu anda çalışan gazilerimizin, malullerimizin
belli uzuvları yok. Yani on yılda emekli olma gibi bana göre masum
bir talepleri var. Bu taleplerin de mutlaka dikkate alınması
lazım.
Bunun
dışında, devlet övünç madalyası verilenlere şeref
aylığı bağlanması teklifimiz yine AKP tarafından
uygun görülmemiştir. Kore ve Kıbrıs gazilerimize şeref
aylığının hiçbir şarta bağlı
olmaksızın tam olarak ödenmesi teklifimiz yine reddedilmiştir.
Son olarak, muhtarlarımızla ilgili yapılan
düzenlemeye de Milliyetçi Hareket Partisi olarak katılıyoruz.
Gerçekten, yıllardır, bu konuda söz vermeyen bakan
kalmamıştı, geç de olsa muhtarlarımızın
maaşında gerekli artış yapılıyor. Ayrıca, 55
yaşını dolduran geçici köy korucularımızın
çalıştığı yıla göre, hizmetine göre
maaşlarında önemli artışlar getiriliyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA KALAYCI
(Devamla) Ben bunların da hayırlı olmasını
diliyorum. Emeği, katkısı geçenlerden de Allah razı olsun
diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Aylin Nazlıaka,
Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
AYLİN NAZLIAKA (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
Altında
imzamız olan bu önergeyi de onayladığımızı
özellikle vurgulamak istiyorum.
Şimdi,
hazır, Sayın Bakan buradayken özellikle gündeme getirmek
istediğim bazı konular var, onun için bunu da bir fırsata
dönüştürmek istiyorum. Gerçekten, Sayın Bakanın bugün, bu Meclis
çatısı altında yapılan ve Tokat Milletvekili
tarafından sarf edilen sözlere yönelik olarak vermiş olduğu
kınama son derece olumludur.
BAŞKAN
Sayın Nazlıaka, bu konu biraz önce konuşuldu, lütfen ama!
Yeniden Meclisi germek mi istiyorsunuz?
AYLİN NAZLIAKA
(Devamla) Dolayısıyla, Sayın Bakanın da
BAŞKAN - Yani,
grup başkan vekili gerekli açıklamayı yaptı, lütfen Sayın
Nazlıaka!
AYLİN NAZLIAKA
(Devamla) Müsaade ederseniz sözümü güzel bir yere
bağlayacağım, zamanımdan çalıyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Hâlâ aynı şeyi zikrediyorsunuz bıkmadan,
usanmadan.
BAŞKAN Ama
bu konu görüşüldü, grup başkan vekili konuştu. Meclisi germek
için mi çıkıyorsunuz kürsüye? Lütfen
AYLİN NAZLIAKA
(Devamla) Hayır efendim, grup başkan vekili kınamadı,
Reddediyoruz. dedi. Ayrıca, mahrem hayattan da bahsetti. Burası
mahrem alan değil ki, burası kamusal bir alan, hangi mahremiyetten
bahsediyoruz?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Midemiz bulandı, yeter.
AYLİN NAZLIAKA
(Devamla) Sayın Bakanın kınaması olumlu bir harekettir,
ben bunu hakikaten takdir ediyorum, bu kendisinden de beklediğimiz bir
hareketti. Ancak, gerçekten, Sayın Bakanın işi zor değerli
milletvekilleri. Neden zor? diyecek olursanız, gerçekten de
kınaması gereken o kadar çok konu var ki bunların hangi birini
kınayacak, ben gerçekten merak ediyorum.
Mesela, bakın,
geçenlerde Takvim gazetesi, erkek arkadaşı tarafından
şiddet gören ve yere serilen bir kadınla ilgili olarak bir
başlık attı, ne yazdı biliyor musunuz? Nakavt yazdı.
Gene geçenlerde AKP
mitinginde, beş altı yaşlarında bir kız çocuğumuz
elinde bir pankart tutuyordu, bu pankartta ne yazıyordu biliyor musunuz?
Ayyaş, çapulcu koca istemiyorum; dindar, Allahtan korkan koca
istiyorum. yazıyordu. Şimdi, bu pankart zaten başlı
başına kınanmayı hak ediyor ancak aynı zamanda bir
gazete bunu ilk sayfasına taşıyarak da haber yaptı,
Sayın Bakanın tabii bunu da kınamasını bekliyoruz.
Gene, bundan birkaç
gün önce, son derece iç yakıcı bir öykü yaşandı
değerli milletvekilleri. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın
Başkan, müdahale ederseniz!
Bakın, bir
hikâyeden bahsediyorum, bir insan hayatından bahsediyorum, dinleyin de
öğrenin.
On altı
yaşında bir kız çocuğu koyunları otlatmak için
İSMAİL
AYDIN (Bursa) - Senden öğrenecek hiçbir şeyimiz yok.
AYLİN NAZLIAKA
(Devamla) - ...Ankaranın Akyurt ilçesinde koyunları otlatmaya
çıkıyor, fakat döndüğünde 8 koyunu kaybetmiş oluyor,
dönüyor babasına Babacığım, ben 8 koyunu kaybettim.
diyor.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Milletin düzenini bozmakta birebirsiniz.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Hüseyin Aygünü tanıyor musunuz?
AYLİN NAZLIAKA
(Devamla) Babası da onun üzerine Peki, o zaman, eğer bu
koyunları iki gün içinde getirmezsen sana iki tane kurşun
sıkacağım. diyor. Bu kız çocuğu bunu şaka
zannediyor önce, gülümsüyor, fakat baba, bunu ayrı bir sinirlenme konusuna
dönüştürüyor ve kızı o anda elindeki tabancayla vuruyor ve öldürüyor.
Şimdi, bu olay da kınanmayı hak ediyor Sayın Bakan.
Sayın Bakan gene kaçmış gördüğüm kadarıyla. Tabii,
olay bunlarla da bitmiyor.
Bakın, Pendik Belediye
Başkanınız çıkıyor, bir konuşma yapıyor,
diyor ki: 1+1 evler aile yaşamına uygun değildir. Bakın,
hiç anlayamamışsınız, hiç olayı
kavrayamamışsınız.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Gezi
Parkındakileri de anlatır
mısın!
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) - Tam da
sizin işte bu dayatmacı yaklaşımınız nedeniyle
insanlar sokağa çıktılar. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli)
Sayın Başbakana ve ailesine söylenenleri de anlat!
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) - Her ne
kadar bulunduğunuz yerden sözlerimi kesmeye çalışsanız da,
konsantrasyonumu kaybettirmeye çalışsanız da verdiğiniz
bilgiler daha güzel benim beslenmemi sağlıyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Adil
olun biraz, tek taraflı anlatmayın.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) - Gezi
Parkını hatırlatmışken onu da söyleyeyim.
Sayın Başkan, yalnız ek
süre istemek durumunda kalacağım hem siz hem de müdahaleler
nedeniyle. Sözlerimi tamamlamama izin vermenizi isteyeceğim.
BAŞKAN Lütfen
Cevap vermeyin,
siz Genel Kurula hitap edin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Senin
söylediğin kelimeyi unutmadık. Senin bu ülkenin Başbakanı
için söylediğin kelimeyi unutmadık. Çok mu güzeldi o kelime?
AYLİN NAZLIAKA (Devamla)
Sayın milletvekilleri, bakın, tam da işte bu dayatılan
yaşam biçimleri için insanlar sokağa döküldüler. Yani yediğime
içtiğime karışma, giydiğime karışma, nasıl
evlerde oturacağıma karışma, kaç çocuk
doğuracağıma, o çocukları nasıl dünyaya
getireceğime karışma diyerek sokaklara çıktılar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Kimse
karışmıyor.
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) - Ama
sizler işte bunu anlamıyorsunuz.
Kadınların isyan çığlığı
tam da bununla ilgilidir değerli arkadaşlar. Bakın, bu ülkede,
kadınlar, sırf beyaz pantolon giydi diye, kırmızı ruj
sürdü diye, kırmızı telefon aldı diye öldürülüyor biliyor
musunuz? Ama nereden buluyorlar bu cesareti? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) - 13
yaşındaki bir kız çocuğunun 26 kişiyle -kişiyle
demeye utanıyorum- kendi rızasıyla beraber olabileceğini
ifade eden yargı kararlarından alıyorlar. Nereden alıyorlar
bu cesareti? Gene kadın katillerini, çocuk tecavüzcülerini, tacizcilerini,
gözaltı işkencelerini cezalandırmayan yargıdan
alıyorlar. Nereden alıyorlar bu cesareti? İşte, kadın
erkek eşitliğine inanmayan zihniyetlerden alıyorlar,
kadını bir mal gibi gören zihniyetlerden alıyorlar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hadi oradan,
kim inanıyor be, kim inanıyor? Sen inanıyorsun!
BAŞKAN Sayın Tunç, lütfen
AYLİN NAZLIAKA (Devamla)
Bakın, bugün ben bir davayı izledim
İSMAİL AYDIN (Bursa) Hayal
kuruyorsun.
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) -
KESK
üyelerinin davasıydı ve bu davada yargılanan kişiler tam
dört aydır tutuklu, çok büyük bir suç işlemişler. Ne
yapmışlar? Adam mı öldürmüşler? Hayır.
Hırsızlık mı yapmışlar? Hayır. Ellerinde
palalarla, sopalarla sokağa mı çıkmışlar? Hayır.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Dükkânları
yağmalayanlardan bahset.
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) Ne
yapmışlar biliyor musunuz? Grup Yorumun konserine gitmişler, Alevi
mitingine gitmişler; üstelik de çok daha ayıp bir şey
yapmışlar, o mitingde eğlenip halaylar çekmişler. Bunun
için dört aydır tutuklu.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa)
Otobüsleri kim yaktı, otobüsleri?
AYLİN NAZLIAKA (Devamla)
Sayın Bakan umarım dinleyecektir bunu. Özelikle, kadın tutuklu
olan arkadaşlarımızla konuştum. 62 çocuk da mağdur
edilmiş durumda bu dava sürecinde ve biliyor musunuz, çocuklarıyla
görüşmek için telefon konuşması yapmaya giderlerken bile ince
aramadan geçiriliyorlar. İnce aramanın ne olduğundan az önce
Sezgin Bey bahsetti zaten. İç çamaşırlarına kadar soyuluyor
bu kadınlar ve gittiklerinde tekmil vermeleri gerekiyor, telefonu
açtıklarında isimlerini söylemeleri gerekiyor. Karşıdaki
çocuk Anne, seni biliyorum, niye her seferinde ismini söylüyorsun? deyince bu
sefer bir sonraki telefon açmaya gittiklerinde çocuklarına karşı
da mahcup olmamak için kendi isimlerini söylemiyorlar, tekmil vermiyorlar.
Böyle olunca Çat! diye telefon kapatılıyor, çocuklarıyla
konuşma hakları ellerinden alınıyor sayın
milletvekilleri. Siz bunun ne olduğunu anlayamıyorsunuz. O davalara
gitmediğiniz için o kişilerle empati kuramıyorsunuz. Ama, öyle
görünüyor ki hem tutukluluk süreçleri hem de gözaltı süreçleri âdeta bir
onur kırma ve kişileri psikolojik şiddete maruz etme
girişimine dönüşmüştür.
Bunu tabii Gezi olaylarında da
sık sık yaşadık. Bakın, şu anda sonuçlanmasını
beklediğimiz davada, gene Mücella Yapıcının neler
yaşadığını hepimiz biliyoruz, az önce bahsedildi.
Gene, Ankarada Dikmende Akrepe
alınan Eylem kızımızın üç saat o Akrepin içerisinde
keyfî olarak tutulduğunu ve o esnada da tacize
uğradığını hepimiz biliyoruz. Sizler de mutlaka
bunları gazetelerden okudunuz.
Biliyor musunuz, D.E. kod adlı bir
kız arkadaşımız tutukluluk esnasında şöyle diyor:
Kadına ve erkeğe farklı şiddet
uygulandığını şimdi anladım. Hemen hemen
gözaltına alınan kadın arkadaşlarımızın her
biri sözlü tecavüz tehdidiyle korkutulmaya çalışılıyor.
Ama, değerli arkadaşlar, bunlar bizi yıldırmayacak.
Bir de şunu söyleyeyim: Mücella
Yapıcının evinde bulunan Feminist Politika dergisi de delil
olarak kayıt altına alınmış. Yani, eğer bu bir
suç unsuruysa söyleyeyim, ben de bu dergiyi okuyorum, ben de bu suçu
işliyorum, o zaman bu suçu işlemekten de onur duyuyorum, bunu da biliniz.
Sonra, bir başka şeyi daha söyleyeyim size
değerli arkadaşlar. Bakın, hak savunuculuğu gerçekten
samimiyet ister -özellikle kadın milletvekillerine seslenmek istiyorum-
tutarlılık ister. Bizler doğru taraftayız; gelin, sizler de
doğru tarafta olun artık.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Siz yanlış yerde
olmayın da.
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) - Kadın
haklarını samimiyetle, içtenlikle savunun. Kadınları ikiye
bölmeyin. Kadınlar üzerinden siyaset yapmayın. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) - Eğer Z.D. kod
adlı kızımızın hakkını savunuyorsanız,
aynı zamanda polisin tokat attığı o başörtülü
kadın arkadaşımızın da hakkını savunun.
Yani, başörtülü arkadaşlarımızı ikiye bölüyorsunuz.
Kadınları başı açık, başı örtülü diye
ikiye bölüyorsunuz.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Başörtülü
arkadaşlarımızı bu Meclisten çıkaran sizin
zihniyetiniz!
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) - Kadınları her
daim siyasi malzemeye dönüştürüyorsunuz. Bu, doğru değil
arkadaşlar.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Genel Kurulu tahrik
ediyorsunuz!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) - Hep birlikte hareket
edersek inanın, direne direne kazanabiliriz. Onun için ben size diyorum ki
cesur olun ya, cesur olun! Korkmayın ya! Kırın zincirlerinizi,
kaybedeceğiniz hiçbir şeyiniz yok.
Kaybedeceğiniz hiçbir şey yok arkadaşlar
zincirlerinizden başka diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler, CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde şahsı adına
söz isteyen Oya Eronat, Diyarbakır Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben buraya çok önemli bir konuda konuşmaya
çıktım. Bize emanet olan şehitlerimizle ilgili yeni düzenlemeler
yapılıyor. Dolayısıyla, şu anda da o maddeyi
görüşüyoruz. Ben onun için buraya çıktım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Çok ağır cevap oldu
ama.
OYA ERONAT (Devamla) Aslında eylül ya da ekim
ayına bırakabileceğimiz, bırakmak zorunda kalacağımız
şehitlerle ilgili yeni düzenlemeleri bu akşam muhalefet partileriyle
beraber anlaşarak hızlı bir şekilde geçirme kararıyla
getirdik. Önce, bütün muhalefet partilerdeki arkadaşlarımıza
burada teşekkürü borç biliyorum.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Biz hariç.
OYA ERONAT (Devamla) Biliyorsunuz, şehit
yakınları bize şehitlerimizin emanetidir, hani ne yapsak az. Az
önce burada Milliyetçi Hareket Partisinden bir arkadaşımız:
İşte Bunu da verseydik, şunu da verseydik
Gönül her şeyi
vermek istiyor, her şeyi vermek istiyor yani bunun ölçüsü yok,
sınırı yok. Fakat, yapılanları da göz ardı
etmemek lazım.
2011
yılında, tüm şehitlerin annesi kabul ettiğimiz Sayın
Bakanımız Fatma Şahin Hanımefendi, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı altında dağınık
vaziyette bulunan ve 43 mevzuatta bulunan şehit yakınları ve
gazilerle ilgili düzenlemeleri Şehit Yakınları ve Gaziler
Dairesi Başkanlığını kurarak bir çatı
altında topladı ve o günden sonra da çok yoğun
çalışmalarda bulundu.
6353
sayılı Yasayı geçen temmuz ayında biz buraya getirdik.
Fakat, bu yasa daha çok, terörden mağdur olan şehitleri ve
gazilerimizi kapsıyordu. Bu yasayla neler yaptık? Eskiden bir tane
istihdam hakkı vardı şehitlerimizin, bu da
sıkıntılara sebep oluyordu. Takdir edersiniz, şehit,
şehit olduğu zaman -o sıcaklık içinde, o acının
içinde, çocuğu küçük, hanımı genç- istihdam hakkını
kardeşine veriyorduk, kardeşe veriliyordu veya aileden birine
veriliyordu da kardeşe veriliyordu. Bu arada, bir müddet sonra, çocuklar
büyüdüğü zaman ve eşler de zaman geçtikçe ne kadar mağdur
olduklarının farkına varıyorlardı ama maalesef
istihdam hakkı gitmiş oluyordu.
Bunun başka,
ikinci bir sıkıntılı tarafı da şuydu: Gene
şehidin istihdam hakkı eşine ve çocuklarına da
verilebiliyordu. Fakat, bizim, biliyorsunuz, ülkemizin geleneklerindendir;
erkekler annelerine, babalarına da bazen ihtiyaç durumlarında
bakarlar. Biz şimdi, ne anne baba mağdur olsun dedik ne eş ve
çocuklar mağdur olsun dedik, iki istihdam hakkını getirmemizin
bir sebebi budur. Ve bunu da şarta bağladık: Eğer şehit
bekârsa iki kardeşi de istihdamdan faydalanabilecek veya annesi ya da
babası; şehit evliyse bir hak mutlaka ve mutlaka eş ve
çocuğun, öbür hak da kardeşin olacak. Böylece, aileler mağdur
olmayacak.
Ben bir şehit
annesi olarak sadece maddiyat olarak da mağduriyete bakmıyorum, bunun
manevi boyutu da var. Şu anda yeni bir düzenleme geliyor. Biz bundan önce,
geçen temmuzda getirdiğimiz düzenlemelerde sivillerle ilgili de bir
düzenleme getirdik. Bu, patlamalarda veya sivil olarak kaybettiğimiz
vatandaşlarımıza mağduriyetleri durumunda bir istihdam
hakkı getiriyorduk fakat genelde terörle mücadele sırasında
kaybettiğimiz çocuklar olduğu için, onların da annelerinden ya
da babalarından biri mutlaka çalıştığı için çok
az faydalanan oldu. Yaptığımız çalışmalarda bunu
gözlemledik ve çok fazla da telefon aldık.
Şimdi, şu
anda neyi getiriyoruz bu akşam? Çok şükür ki mağduriyete
bakılmayacak artık, annenin ya da babanın mağduriyetinin
ispatlanması gerekmeyecek ve bizim sivil
kayıplarımızın anne ya da babalarına ya da
çocuklarına bir net asgari ücret maaş bağlanacak ve bir istihdam
hakkı verilecek. Bunun manevi tatmini gerçekten çok büyük. Hani, damdan
düşenin hâlinden damdan düşen anlar, bunun ne demek olduğunu
şehit ailelerini gezdiğimiz zaman çok daha iyi anlıyoruz.
Bir de bu yasalarla
bir şeyi daha önledik, hülle boşanmaları önledik. Yani
gerçekten, şehitlerimiz oluyor, şehidin annesi babası
mağduriyetini ispat edemediği için -veya mağdur değil, bir
geliri var ama ufak bir geliri- boşanmaya kalkıyordu.
Boşanıyorlardı -hülle boşanma- gene bir arada
yaşıyorlardı. Biz bu utançtan bu insanları kurtardık,
bugün ve geçen temmuzda getirdiğimiz yasalarla bu hülle
boşanmaların önüne geçtik.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
OYA ERONAT
(Devamla) Daha söyleyeceğimiz çok şey vardı ama
(AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Hayırlı olsun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, sayın hatip Milliyetçi
Hareket Partisi milletvekilinin taleplerini Şunu da ver, bunu da ver.
şeklinde, Bu taleplerin bir sınırı olmalı. diye
söyledi.
Şimdi,
şunu ifade etmeliyim ki: Onlar canlarını verdiler,
kanlarını verdiler, bunlar hak ettikleridir. Bugün
yaptığımız değişiklikler demek ki bugüne kadar
yapılmamıştır, eksik var. Bundan sonrakiler için de eksikler
vardır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunların,
canlarını ve kanlarını veren şehitlerimizin ve
gazilerimizin, bizim bu egemenliğimizi kullanmamızı
sağlayanlara bu milletin gönlünden ne kopuyorsa onun verilmesini hak
ediyor demektir.
Milliyetçi Hareket
Partisi bu düşüncededir. Sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, kısa bir
açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN
Sayın Canikli
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gerçekten,
şehitlerimizin ve gazilerimizin yakınlarına ne kadar katkı
sağlayıcı düzenlemeler yapsak onların hiçbir şekilde,
bu millete, bu ülkeye hizmetlerinin karşılığını
vermiş olamayız. Ancak dikkatinizi çekmek istediğim husus
şu: Bu gerçek, bu zaruret sadece on yılda, son on yılda ortaya
çıkmadı; on beş yıl önce de bu gerçek ortadaydı, yirmi
yıl önce de ortadaydı. Yani on beş yıl önce de, yirmi
yıl önce de şehitlerimize ne kadar versek azdı, o zaman da bu
kural geçerliydi ama on beş yıl önce, yirmi yıl önce, AK PARTİ
döneminde sağlanan imkânlar yetersiz olmasına rağmen
sağlanan çok ciddi imkânların neredeyse hiçbirisinin
verilmediğini, hiçbir katkının
sağlanmadığını bu anlamda belirtmemiz gerekiyor.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CELAL ADAN
(İstanbul) Ya, bunun üzerinden particilik yapma! Biz
alkışladık arkadaşı! Ayıp ya, ayıp! Bunun
üzerinden ne particilik yapıyorsun!
OKTAY VURAL
(İzmir) On bir yıldır niye yan gelip yattın acaba!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Kaç defa söyledim.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) 2001 yılında kurulmuş olmanız mı sizi
kurtarıyor acaba! Siyasi geçmişiniz yok mu hiç sizin!
BAŞKAN Madde
üzerinde şahsı adına söz isteyen Özgür Özel, Manisa
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İkinci
yıl yine yasamanın son günlerinde gelenekselleşmeye
başlayan, çok olumlu bir iş yapıyoruz. Bu sene dört partinin
iş birliğiyle, yapılması gereken düzenlemeleri
(AK PARTİ ve
MHP sıraları arasında karşılıklı laf
atmalar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Sayın Başkan, bir daha başlatır
mısınız.
BAŞKAN
Sayın Özel, hitap edin Genel Kurula, lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Geçen sene de son
gece uzlaşıyla çok doğru işler yapmıştık. Bu
gece de her partinin milletvekillerinin gönlünden geçen bir işi hem de bu
sefer dört partiyle birlikte çok güzel bir uzlaşmayla, çok doğru
işler yapıyoruz. Üzerinde konuştuğumuz maddelerde, özellikle
bu madde ve öncekinde Kırıkkalede ve Afyon patlamalarında
hayatını kaybeden şehitlerimizin mevzuattaki eksiklikten
dolayı alamadıkları hakları veriliyor, bu çok doğru
bir yaklaşım. Vazife malulü diye bir uygulamanın olmaması,
evinden ayrılıp asker ocağına katıldıktan sonra
kişinin başına ne gelirse gelsin, hepsinin aynı haklardan
yararlanması gerektiğini ilkesel olarak savunuyoruz. Bütün şehit
ailelerine, çocuklarını kaybetmiş olan bütün annelere, babalara
bir kez daha rahmet diliyoruz, onların yüreğindeki yangını
en içten duygularımızla paylaşıyoruz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak.
Benim ifade etmek
istediğim bir diğer husus: Dün burada yine hepimizin yüreğini hoplatan
bir konuya değinmiştim, 8 tane Gezi tutuklusuna Metriste
yapılan kötü muameleyle ilgili, o konudaki şüphelerle ilgili. Adalet
Bakanlığından bugün öğle saatlerinde, onun altına imza
atan 30 milletvekilinin odalarına -biz, Adalet Bakanına
ulaşamadığımız için, konutuna yıldırım
telgraf çekmiştik- bir cevap geldi. Cevabı okuyunca içim
rahatlamıştı açıkçası. Demek ki iddialar doğru
değilmiş diye düşünmüştüm ama akşam saatlerinde gelen
somut bilgiler tamamen tersinde -bu cevabı da sizlerle daha sonra
paylaşacağım- Adalet Bakanlığında bu basın
açıklamasını kim kaleme aldıysa, hani Ahmet Kayanın
şarkısındaki gibi Nereden baksan tutarsızlık,
nereden baksan bir eksiklik var. Şimdi, diyor ki birincide: Buradaki
kişiler, görevi yapan güvenlik güçlerine direnmekten
yakalandıkları için hepsi aynı yere konulamaz, ayrı
ayrı konulmaları lazım. Beni çocukların
avukatlarından bir tanesi, Yelda Hanım aradı ve dedi ki: Biz de
inanamıyoruz çünkü çocuklar toplantı ve gösteri yürüyüşüne
muhalefet olan 2911 sayılı Kanundan tutuklandılar ama hem
Bakanlığın açıklaması hem de Metris Cezaevinin uygulaması
polisin görevine engel olmak denen ve adli bir suçtan dolayı
tutuluyorlar. Adli suçlu olunca, aynı suça karışan adli suçlular
ayrı dağıtılıyor. Oysaki tutuklama gerekçesi elimizde
ve suçları siyasi, bu yüzden de birlikte kalmaları gerekir. Metriste
bu imkân yoksa mutlaka bunların Silivriye yollanması gerekir. Peki,
dedim, öyle diyorsunuz da bakın altta ne diyor; Bakanlık demiş
ki: İlgili kişilerin kaldıkları bölümlerde cinayet,
hırsızlık, gasp, uyuşturucu, cinsel suçtan kalan kimse
yok. Hemen bana
Çocukların isimlerini okumayacağım ama
sizlerle paylaşabilirim: A.S., U.A., O.T., M.Y., bütün çocuklar
Mesela,
bir tanesi, eniştesini ve kız kardeşini öldürmekten; diğeri,
kendi eşini öldürmekten; diğeri, kan kardeşini öldürme
kastıyla yaralamaktan; bir diğeri, bıçaklı yaralama ve
gasptan yani her birinin koğuşundaki isimleri verdi avukat
hanım. Akıl alır gibi değil.
Devam ediyoruz;
oruç tutmayanlarla ilgili bir şey var, ben onu dile getirmemiştim ama
dile gelmiş İnternet sitelerinde başka kaynaklardan. Burada
diyor ki: Oruç tutan, tutmayan karışık bütün
koğuşta. Bir çocuğun koğuşunda oruç tutmayan kimse
olmadığını Nasıl yemek yiyeceksin burada? Neden oruç
tutmuyorsun? baskısı geldiğini söylüyor.
Yine bir diğer
mesele var, diyor ki: Kurum müdürü -son açıklama- 8iyle de tek tek
görüştü ve yazılı beyanlarını aldı
şikâyetçi değilim diye. Çocukların avukatı diyor ki, ben
de konuştum: Ortacılığı düzgün yaparsan, çayı
pişirirsen, temizliği mükemmel yaparsan bu koğuş sana
cennet olur, yoksa cehennem olur. gibi bir yaklaşım söylenmiş.
Neden imza attın? Ben nasıl imza atmayayım?
Koğuştaki durumum kötü desem, akşam yine o koğuşta
yatacağım. Avukat hanım, lütfen bir şey yapın.
demişler ve bu temizliğe ve muameleye zorlanan çocuklardan bir
tanesi, vücudunda 3 tümör tespit edilmiş, radyoterapi gören bir
arkadaşımız. Bakanlığın
açıklamasının iler tutar, tutulacak yanı yok.
Bu salondaki
herkesten, özellikle de Sayın Bakandan bu konuya yarın bir el
atmasını rica ediyoruz. Yarın savcıyla görüşülecek, bu
çocukların uygun bir hapishaneye naklini talep ediyoruz.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Soru-cevap
işlemi yapılacaktır on dakika süreyle.
Sayın
Türkmenoğlu
AYŞE
TÜRKMENOĞLU (Konya) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle
Sayın Bakanımıza ve diğer partilere, bu son maddelerde
destek verdikleri için teşekkür ediyorum.
Biraz önce
konuşmacıların çok haksız söylemleri vardı, onlarla
ilgili bir iki şey söylemek istiyorum.
Öncelikle bizden
adalete, yargıya müdahil olmamızı istiyorlar. Böyle bir dönem AK
PARTİ hükûmetleri döneminde olmadı ve bundan sonra da
olmayacaktır. Yargıya hiçbir şekilde müdahale etmeyeceğiz.
Yine, adi
suçları Meclis kürsüsünde getirip söylemek ve vicdanı kanatan
şeyler söylemek çok doğru değil. Adi suçlarla ilgili ya da
toplumun yüz kızartıcı suçlarıyla ilgili zaten ceza
yasalarında gerekli düzenlemeler var ve bunlarla ilgili mahkemelerimiz
var. Burada bizler yargılamanın yerine kendimizi koyup Meclis olarak
herhangi bir karar veremeyiz. Ha, bunlarla ilgili cezaların
artırılmasını istiyorlarsa teklif getirirler,
yapılabilir.
Ve özellikle
şunu söylemek istiyorum: AK PARTİli kadın
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
Teşekkür
ediyorum.
Sayın
Sakık...
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Aslında
görüşmekte olduğumuz bu yasalarda, buralarda adalet yok. Bakın,
orada şehitler ve gazilerle ilgili ne verirsek azdır, bunlar
canlarını feda ettiler ama bu devletin üniformalıları
silahlarıyla geldiler, sivil vatandaşları katlettiler, bir evi
yaktılar. Muş Altınovada bir aileden 7 çocuk, anne, baba -ve
anne hamileydi- 10 can diri diri yandı. Şimdi, bu ülkenin
vatandaşlarıydılar, tek günahları oydu ve Kürttüler ve
diğer şehit ailelerine verilen hakkın, hukukun, adaletin bu insanların
ailelerine de verilmesi gerektiğini hep söyledik ama ne yazık ki bu
konuda bir çifte standart içerisindeyiz. Bir tarafta 17.500 faili meçhul
cinayetlerin yaşandığı ve sivillerin öldüğü bir
coğrafyada yaşıyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK
(Devamla) Evet, askere ve polise bu konuda verilecek bütün hakların bu
mağdurlara da verilmesi gerekir; yoksa bu, Parlamentonun ayıbı
olur.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Yüceer
CANDAN YÜCEER
(Tekirdağ) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Gezi Parkı
protestoları ülkemizdeki demokrasiyle beraber kadına şiddet ve
tacizin ne boyutta olduğunu da apaçık bize gösterdi.
Kadınların, hiçbir yerde, ne
evinde ne sokakta ne karakolda ne de bizatihi güvenliğini sağlamakla
görevli kolluk güçlerinin yanında güvende olduğunu gösterdi. En
sonunda, maalesef, Meclis çatısı altında bile
kadınların güvende olmadığını gösteren bugün
yaşadığımız bir olaya şahit olduk. Binlerce
kadının oyunu da alarak, Meclise onların oylarıyla
seçilerek gelen Tokat Milletvekili Zeyid Aslan, Parlamentodaki kadın
muhabirlere hakaret ve tehdit içerikli ifadelerde bulundu.
Gezi Parkı
protestolarında kadınlar sadece dayak ve şiddete değil,
üzerine bir de tacize maruz kaldı. Birçok kadın Akrep denilen
araçlarda taciz edildi, karakollarda çırılçıplak soyularak
arandı, kolluk güçlerinin tecavüz tehditlerine maruz kaldı, eli
palalı caniler tarafından tekmelendi ve maalesef saldırıya
maruz kaldığı için
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Gürkan
FATOŞ GÜRKAN
(Adana) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Biraz önce bir
kadın vekil arkadaşımız Kadınlar zincirlerini
kırmalı. diye bir söz söyledi. Evet yani biz kadın
hassasiyetini hepimiz taşıyoruz, erkek arkadaşlarımız
da taşıyor ama kadınlarla ilgili hassasiyet, Sayın
Başbakanımızın annesine, eşine, polislerin eşine,
annesine küfredilirken de gösterilmeliydi. Bunu belirtmek istiyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir ikincisi,
şehit yakınları ve gazilerle ilgili kanun yaz tatilinden sonra
gelecekti, Meclis tatilinden sonra. Sayın
Başbakanımızın ve Sayın Bakanımız Fatma
Şahin Hanımefendinin de gerçekten büyük uğraşları ve
grubumuzun da, diğer grupların da desteğiyle bugün
görüşülmeye başlandı. Ben şimdiden hayırlı olsun
diyorum tüm şehit yakınları ve gaziler için.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Köksal
OĞUZ
KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekillerimiz; ben özellikle Kırıkkaledeki şehitler ve
Makine Kimyada çalışan, hayatını kaybedenlerin bu kanunla
yeni bir imkâna kavuşması dolayısıyla, bütün Meclisimize ve
Sayın Bakanımıza huzurlarınızda teşekkür
ediyorum. Kırıkkaleli şehit yakınları adına da
şükranlarımı arz ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Sakık, son soru
SIRRI SAKIK
(Muş) Sözümü bitiremediğim için tekrar bu süreyi kullanmak
istiyorum.
Gerçekten
Parlamentoyu adalete, hakkaniyete davet ediyorum. 30 bine yakın insan
öldürülmüş ve bu insanların büyük bir çoğunluğunun 12 Eylül
sonrası nasıl katledildiklerine tanıklık etmişiz.
Allah adına söylüyorum: Burada bütün acıları yüreğimde
hissediyorum ama sizin de acılar arasına ayrım koymamanız
gerektiğini söylüyorum. Gidip öldürenler devlet adına öldürdüler,
apoletliydiler ve silahlıydılar, masum insanları alıp
götürdüler, gözaltında öldürdüler, evlerini yaktılar, kendi
bedenlerini yaktılar. Şimdi bunlara nasıl seyirci kalabilir bir
parlamento? Seyirci kaldığı zaman nasıl Benim halkımdır.
diyebilir? Nasıl Bu ülkede ayrımcı politikalar yoktur.
diyebilir? Ben sizi hakkaniyete davet ediyorum, adalete davet ediyorum, bu
kutsal gecede gidip başınızı yastığa koyup bu
insanların acısına ortak olmaya davet ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle
Sayın Sakıkın söylediği mağduriyetle alakalı
görüşlerimi bildirmek istiyorum.
5233 no.lu Yasayı
biz 2004 yılında çıkardık. Tam da Sayın
Sakıkın söylediği mağduriyetlerin giderilmesiyle
alakalı. Bu yasa yıllardır çalışıyor ve
yıllardır bir valinin, bir vali yardımcısının
başkanlığında bir komisyon toplanıyor; bu
mağduriyetler bildiriliyor, bu mağduriyetlerin sonunda da ciddi
manada hem mali olarak o ailelerin mağduriyeti giderilecek şekilde
yardımlar yapıldı ve düzenlemeler yapıldı. Şu
anda da biz tam sizin dediğiniz bu konularla alakalı 5233te
düzenleme yapıyoruz, iyileştirmeler yapıyoruz.
Faili meçhullerle
ilgili söylediğiniz söz üzerine de bizim dönemimizde, biz, biliyorsunuz,
bu konuda ne kadar hassas bir süreç yönettik ve şu anda bizim dönemimizde
faili meçhullerin bittiği bir dönemi yaşadık. Bugün çözüm
süreci, sizin dediğiniz mağduriyetleri gidermek için zaten, ortak bir
konsensüste ve 76 milyonun heyecanıyla gidiyor. O yüzden, bunlar
olmasın, bu mağduriyetler giderilsin diye süreci yönetirken geriye
kalanların da mağduriyetini gidermek için bu teklifimizi getirdik.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Geride kalanlarda ayrım var Sayın Bakan.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Eksik
olabilir, eksiğimiz olabilir, bunu yeniden oturur, konuşuruz.
SIRRI SAKIK
(Muş) Ayrımcı politikalar uygulamayın; diğer
şehit ailelerine, gazilere uyguladığınızı bunlara
da uygulayın.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Ama zaten 5233
sizin dediğiniz mağduriyetleri gidermek için yıllardır
çalışıyor Sayın Sakık. Bunu da gayet iyi biliyorsunuz.
SIRRI SAKIK
(Muş) Biz sonuç istiyoruz Sevgili Bakanım
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Sonucu da
isterseniz ben size rakamsal olarak da, şahıs olarak da
SIRRI SAKIK
(Muş) Bu gece bunlar için yasa çıkarıyorsanız bu
mağdurlar için de yasa çıkarın.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Bakın,
Sayın Sakık, eğer sonuç dediğiniz rakamsa ben size 2004
yılından beri çalışan yasanın sonuçlarını
bire bir de söylerim, kamuoyu ve Meclis önünde de gerekli sonuçları
söylerim.
SIRRI SAKIK
(Muş) Bakın, Sayın Bakanım, geçen yıl yasa
çıkarıldığında söz verdiniz
BAŞKAN
Sayın Bakan, siz cevap verin lütfen.
Karşılıklı
konuşmayalım, lütfen Sayın Sakık
SIRRI SAKIK
(Muş)
diğer mağdurlarla bunlar arasına ayrım
koyulmayacağını ama şehitler ve gazilerle ilgili
yapılan düzenleme diğer sivil vatandaşlar için
yapılmadı. Bizim isyanımız buna.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep)
Bizim sivil vatandaşlarımızla ilgili
yaptığımız yasada bir bölge ayırımı
yaptık mı? Şu anda biz bütün bölgeler için 5233ü
güçlendiriyoruz. Burada güneydoğudan da, burada terörle mücadeleden dolayı,
burada Afyondan dolayı, burada Kırıkkaleden dolayı bir
mağduriyet varsa, burada Kumrulardan dolayı bir mağduriyet
varsa, burada Reyhanlıdan dolayı bir mağduriyet varsa biz
herkese eşit davranıyoruz, hak ve adalet duyguları içerisinde
yapıyoruz. Ama burada daha da yapılacak bir şey varsa buna da
açığız, oturur bunu da konuşuruz. Ama getirdiğimiz
pakette 76 milyonu ve bütün bölgelere aynı mesafede yaklaşarak bütün
insanımızı, burada dili, dini, mezhebi ve cinsiyeti, bölgesi ne
olursa olsun eşit görerek yaklaşıyoruz. Daha da güçlendirmek
gerekiyorsa oturur onu da beraber
çalışırız.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Evet, süre var.
Sayın Yüceer
CANDAN YÜCEER
(Tekirdağ) Ben buradan Kabinenin tek kadın Bakanı Sayın
Fatma Şahine seslenmek istiyorum. Bir kadın olarak da
çağrımı yapıyorum -Başbakana rağmen, partinize
rağmen, Zeyid Aslan zihniyetine rağmen- kadınlara yapılan
bu şiddeti neden görmezden geliyorsunuz? Neden bu olaylar için tek bir söz
söylemiyorsunuz? Neden bu olaylar için kılınızı kıpırdatmıyorsunuz?
Oysaki her alandaki şiddete uğrayan kadınlar biziz.
Sanırım siz de bunu göremeyecek kadar siyasi olmuşsunuz. Herkesi
ayrıştırıyorsunuz ama biz kadınları lütfen ayrıştırmayın.
Çünkü, her zaman ezilen, yok sayılan, katledilen biz kadınların
bölünmesine izin vermeyin. Bu olaylara lütfen kör ve sağır
kalmayın. Bunu rica ediyorum sizden.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep)
Sayın Başkan, cevap sürem var değil mi?
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan, cevap verin tabii
ki.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Bu Parlamento çatısı
altında bütün milletvekillerimizin ve bütün partilerimizin onayıyla
çok önemli bir yasal altyapıyı oluşturduk. Burada 6284 no.lu
Yasanın getirdiği hak ve hukuk, bugün Avrupa Parlamentosundaki
birçok parlamentoda getirilmemiştir. Avrupa Konseyinin İstanbul
Anlaşmasını ilk ve tek imzalayan ve parlamentosundan geçiren
iktidar ve parlamento budur ve şu anda biz kurumsal anlamda -siz de
geldiniz, yapılan çalışmaları yerinde gördünüz-
çıkardığımız yasaların
altyapısını, kurumsal altyapısını, bugün
konukevlerimizi, şiddet izleme merkezlerimizi her geçen gün
güçlendiriyoruz. Bir taraftan koruyucu tedbirlerimizi artırıyoruz,
bir taraftan önleyici tedbirlerimizi artırıyoruz. Bu kadar çok
şeyi yapmamıza rağmen, hâlâ Hiçbir şey yapmıyorsunuz
demenizi de ben hem toplumun vicdanına hem bu Parlamentonun vicdanına
bırakıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Biz o bakımdan da kendimizin ne
yaptığını biliyoruz ve daha ne yapmamız
gerektiğini de biliyoruz ama lütfen, sizden istirham ediyorum,
bardağın hep boş tarafına bakıp bu toplumu farklı
şekilde yönlendirmeyin. Bu bardağın hem dolu tarafı var hem
boş tarafı var, bütün her taraflı bakabilmeyi öğrenin Allah
için. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
CANDAN YÜCEER
(Tekirdağ) Şu son günlerde yaşadığımız
şiddeti neden görmezden geliyorsunuz? Bunu soruyorum.
BAŞKAN
78inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay
Vural
Giresun İstanbul İzmir
Süreyya Sadi Bilgiç Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Kalaycı
Isparta İstanbul Konya
Arif Demirkıran Recep Özel Yılmaz Tunç
Siirt Isparta Bartın
"MADDE 79- 2330 sayılı Kanunun 2 nci
maddesinin birinci fıkrasına (g) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bent eklenmiş ve mevcut (h) bendi (ı) bendi
olarak teselsül ettirilmiştir
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
23.42
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
23.52
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay
Vural
Giresun İstanbul İzmir
Süreyya Sadi Bilgiç Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Kalaycı
Isparta İstanbul Konya
Afif Demirkıran Recep Özel Yılmaz Tunç
Siirt Isparta Bartın
"MADDE 79-
2330 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasına (g)
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve
mevcut (h) bendi (ı) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.
"h) Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel
Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve
Emniyet Teşkilatında bulunan ve 24/2/2000 tarihli ve 4536
sayılı Denizlerde ve Yurt Yüzeyinde Görülen Patlayıcı Madde
ve Şüpheli Cisimlere Uygulanacak Esaslara İlişkin Kanunda
tanımlanan patlayıcı maddelerin incelenmesi, muhafazası,
nakli, imha edilmesi ve zararsız hale getirilmesi işlemlerinde
görevlendirilenleri;"
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Evet, Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katıldığı için önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açıyorum.
Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mehmet Akif Hamzaçebi İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; torba yasanın sonuna dört siyasi partinin
mutabakatıyla birtakım sosyal içerikli düzenlemeleri ilave ediyoruz.
Geçen yılın son günlerinde de yine Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına ait sosyal içerikli birçok düzenlemeyi dört siyasi
partinin mutabakatıyla temmuz ayının başlarında bir
torba yasa içerisine dâhil etmiştik. Görüyorum ki aradan geçen zaman
içerisinde kanun hazırlama usulü açısından Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığında değişen bir şey yok, on
iki ay sonra tekrar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
düzenlemelerini dört siyasi parti grubunun uygun görüşüyle yine bir torba
yasanın içerisine dâhil ediyoruz. Bu içeriklerin, bu önergelerin hepsine
Cumhuriyet Halk Partisi olarak destek veriyoruz. Hepsi önemli, hepsi güzel
düzenlemeler ancak bu güzel düzenlemeleri, bu önemli düzenlemeleri Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının, bu şekilde
yılın sonlarına bırakmaksızın, zamanında
getirerek ve ilgili komisyonlarda kapsamlı bir şekilde tartışılarak
yasalaştırması gerekirdi. Ben, bunu Sayın Bakana, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığına tavsiye ediyorum.
Yine, Sayın
Bakanın getirmiş olduğu bu önergeleri, biz, burada
destekliyoruz. Bir yandan bu önergeler okunurken siyasi parti grupları
gerekli değerlendirmeleri yapıyor, hepimiz dikkatle dinliyoruz,
bunlardan yararlanıyoruz. Ancak bir konuyu
yadırgadığımı ifade etmek istiyorum. Bu Hükûmette
ayrımcılık yapmaması gereken tek bir bakan kalsa, o da
derim ki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı. Hiçbir bakan
ayrımcılık yapamaz, yapmamalıdır, hiçbir kamu
görevlisi ayrımcılık yapmamalıdır ama tek bir
kişi kalsa, bu, herhâlde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olur.
Şimdi, bizim
bir milletvekilimiz burada konuşurken, Sayın Bakanı, ben,
komisyon sıralarını terk ederek dışarı
çıkarken gördüm. Bunu çok yadırgadığımı ifade
etmeliyim yani burada hangi milletvekili konuşursa konuşsun,
sayın bakanlar onun konuşmalarından hoşlanabilir veya
hoşlanmayabilir, sayın bakanların görevi konuşan
milletvekillerini dinlemektir. Kaldı ki, ben, Sayın Aylin
Nazlıakanın konuşmasını dinledim. Sayın Nazlıakanın
konuşmasında kaçırdığım herhangi bir cümle,
kelime olduğunu tahmin etmiyorum. Sayın Nazlıakanın
üslubunu da biliyorum. Kimseyi rahatsız edecek bir içerik, bir kelime, bir
cümle de bulunmamaktaydı. Sayın Nazlıaka
konuşmasını bitirdi, Sayın Bakan içeri geldi. Bu, çok
hoş olmadı. Burada hep birlikte dört siyasi parti grubunun oy
birliğiyle, desteğiyle önemli düzenlemeleri geçirirken Sayın
Bakanın da herhâlde burada konuşan milletvekillerine kulak vermesi,
onları dinlemesi daha uygun olur diye düşünüyorum.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Nazlıaka
hariç, Nazlıakayı dinlemem. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Sizleri kutluyorum, alkışlayan milletvekillerini de! Ben burada
nazik bir üslupla Sayın Bakana bir tavsiyede bulunuyorum. Sayın Bakan
burada oturduğu yerden alışık olmadık bir şekilde
laf atıyor. Olabilir, kendi konuşma üslubu, siyaset üslubu olabilir.
Şunları dinlerim, şunları dinlemem. gibi bir üslubu ben
sayın bakanlara yakıştıramam ama kendileri o üslubu
kendilerine uygun görüyorsa ben o üslupla kendilerini baş başa
bırakırım.
Şimdi, ben, teklifle ilgili olarak
gerekli değerlendirmeleri yapacağım: Şimdi, daha evvel
birçok düzenlemeler yapıldı. Eksik kalan hususlarla ilgili olarak biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak çok sayıda teklif verdik, çok sayıda
kanun teklifimiz vardır. O tekliflerin önemli bir kısmının
bu önergelerin içerisine girmiş olduğunu görüyoruz. Bundan mutluyuz
ama biz bu eksiklikleri söylemeseydik veya diğer muhalefet partileri bu
eksiklikleri Türkiye'nin, Parlamentonun gündemine getirmiş olmasaydı
belki de bu düzenlemelerin bir bölümü burada olmayacaktı. Yani
bardağın dolu tarafını görürken elbette boş
tarafını da milletvekilleri, muhalefet partileri gösterecek ki
hükûmetler, bakanlar bunu dikkate alsınlar, düzenlemeler yapsınlar.
Yani bardağın boş tarafını konuşan muhalefetin
görev yaptığını, Hükûmete yardımcı olmak üzere bu
değerlendirmeleri yaptığını unutmayalım.
Örneğin bizim 25 civarında teklifimiz vardır, şehitlerin
dul ve yetimleriyle, gazilerle, vazife malulleriyle, onların vefat
etmiş olması hâlinde onların eş ve çocuklarıyla ilgili
sosyal içerikli 25 civarında kanun teklifimiz vardır. Onlardan önemli
olan bir tanesini söylemek istiyorum: Genel yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin, memur, sözleşmeli personel ve işçi
kadrolarının yürürlükteki yasalara göre sadece yüzde 1lik
kısmı engelli vatandaşlarımız için ayrılmış
iken onların istihdamı, atanması için ayrılmış iken
bunun yetersiz olduğunu görerek bu oranın yüzde 2ye
çıkarılması yönünde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak çok
sayıda kanun teklifimiz vardır. Bir tanesini buraya getirdim. Bu, benim
teklifim ama Umut Oran arkadaşımızdan başka milletvekili
arkadaşlarımıza kadar çok sayıda teklifimiz vardır.
Nihayet, o düzenlemeyi burada görüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisinin bu konuda
sayısız teklifinin bu düzenlemenin, bu önerge içerisinde yer
almasında rolü olduğunu düşünüyorum. Bu, çok önemli bir
düzenleme. Şimdi Hükûmete düşen, bu ilave artırılan yüzde
1lik kadroya süratle gerekli atamaları yapmaktır.
Yine, ücretsiz
seyahat hakkının kapsamı burada genişletiliyor. Ücretsiz
seyahat hakkının kapsamının genişletilmesi yolunda
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun kanun teklifleri vardır, soru önergeleri
vardır. Muharip gazilerin, 2330 sayılı Nakdî Tazminat ve
Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanun kapsamındaki
kişilerin, 5510 sayılı Kanuna göre vazife malullerinden
hayatını kaybedenlerin yakınlarının ve bu
saydıklarıma benzer kişilerin ücretsiz seyahat
hakkının kapsamının genişletilmesi gerekir. Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bu konuda çok sayıda teklif verdik. Onların,
yine, bu önergeler içerisinde yer almış olmasını gayet
olumlu bir düzenleme olarak görüyorum.
Yine,
şehitlerin dul eşine, eğer dul eşi yok ise, hayatta
değil ise çocuklarına TOKİden ev edinmek üzere faizsiz kredi
verilmesi yolundaki uygulama olumludur. Ancak onların maddi durumunu
dikkate alarak faizsiz kredi verilmesinin ötesinde bir nakdî desteğin
bütçeden yapılmasında son derece yarar vardır.
Kırıkkalede,
Kırıkkale Silah Fabrikasında meydana gelen patlamada, Afyondaki
cephanelikte meydana gelen patlamada hayatını kaybeden
vatandaşlarımızın, şehitlerimizin
yakınlarına -dul eşine veya kardeşlerine, çocuklarına-
ailesine yardım yapılmasını ve onların, bu devletin
sosyal koruma görevinin içerisine alınmasını, nakdi tazminat ve
aylık bağlanması uygulamasını gayet doğru
buluyoruz, bu da önemli bir sosyal devlet uygulamasıdır.
Bunlar
yapılırken birçok şey
eksik hâlâ. Bakın, bardağın boş tarafına bakmamız
lazım, birçok şey hâlâ sistemde eksik. Yani Şimdilik bunu uygun
gördük. anlayışı doğru değil. Devletin gücü,
imkânı, bütçesi çok daha fazlasını yapmaya imkân verir, devlet
buna muktedirdir; devlet, gücünü biraz buralarda göstersin meydanlarda
değil, biraz sosyal devlet alanında devlet gücünü göstersin. Örnek
veriyorum: Vergi alanında yapılacak düzenlemeler vardır. Engelli
bireylerin ayrımcılık nedeniyle açtıkları davalar ve
buna ilişkin icra takiplerinin harçtan muaf tutulması gerekir.
Uluslararası uygulamaları vardır bunun, bizim sistemimizde
yoktur, Cumhuriyet Halk Partisinin kanun teklifi, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde beklemektedir. İşitme engelli
vatandaşlarımızın ÖTVden muaf araç alımına
ilişkin kanun teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığında beklemektedir. Yine, zihinsel engelli
vatandaşlarımızın yakınlarına, daha doğrusu,
o vatandaşımıza bakmakla yükümlü olanların ÖTVsiz araç
iktisabına ilişkin kanun teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığındadır.
Sayın Bakana
buradan şu soruyu da sormak istiyorum: Bedelli askerlik çıktı,
kanunda bir hüküm var, Sayın Başbakan bunu açıkladı:
Buradan elde ettiğimiz geliri şehitlerin dul ve yetimlerine, engelli
vatandaşlarımıza vereceğiz. dedi. Soru önergesi verdim Ne
kadar para toplandı, kime harcandı?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bugüne kadar cevap alamadım, Sayın Bakan
buna cevap verirse mutlu olurum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Ali Uzunırmak, Aydın
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
teşekkür ediyorum, hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli iktidar
milletvekili arkadaşlarım, bu 2002 öncesi, AKP iktidarı öncesi
bir genel suçlamadan vazgeçerseniz, siyasete daha doğru yön vermiş
olursunuz. Bunu neden söylüyorum? Hemen konuşmamın başında
bir özgün fıkrayla bütün konuşmamı o fıkrayı
ihatalı bir şekilde dinlerseniz, kurmak istediğim
mantığı ve siyaseti doğru yönlendirmemiz gerektiğini
anlarsınız: 18 yaşında bir gençle 15 yaşında bir
kız çocuğu evlenmişler,
Bakın,
sandığın meşruiyetini tartışmak anlamında
söylemiyorum ama bir mantık inşası için söylüyorum. Tutturdunuz
bir Mısır meselesi ve bir Mursi meselesi.
Değerli
arkadaşlar, bu, mantık inşası için önemli. İlk turda
Mursinin, seçime katılım oranı yüzde 46,4, Mursinin
aldığı oy yüzde 24,7; yani toplam seçmenin yüzde 11,4ünün oyunu
almış Mursi. İkinci turda katılım oranı yüzde 51
ve Mursinin aldığı oy yüzde 51,7; yani toplam seçmenin yüzde
26,4ünü almış.
İşte, mantığımız burada zaten.
MEHMET GELDİ
(Giresun) En son ne kadar oy aldı?
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) Dinlerseniz
Sayın
Başkanım
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen.
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) Böyle bir ahlak, böyle bir anlayış
AHMET YENİ
(Samsun) Darbe yapanları anlat!
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) Arkadaşlar, ya dinlersen anlayacaksın ne olduğunu,
ne söylediğimi anlarsın. Eğer siz, Mursi, yüzde 26,4le iktidara
geldiğinin farkında olmazsa, Bana oy vermeyen de yüzde 75 gibi bir
kitle var; benim yönetim metotlarımda, benim, politikaları
uygulamamda bu yüzde 75i de dikkate almam gerekir, demokratlık bunu
gerektirir. demez de çocuğun,
Dolayısıyla
sandığın meşruiyetini tartışmak için söylemiyorum
diyorum tekrar, sandığın meşruiyetini
tartışmıyorum ama yönetenin mantığını
tartışıyorum. Bunu anlamazsanız yönetemezsiniz ülkeyi.
Ülkenin geldiği durumu görüyorsunuz. Çıkan milletvekili arkadaşımız
diyor ki Adeviye Meydanındaki Müslüman halkın
yanındayız. Peki, Tahrir meydanında Müslüman yok mu? Bu yüzde
26nın dışında Müslüman yok mu Mısırda?
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Oradakiler darbeci.
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) Ya bırakın darbecilik meselesini. Bakın, 28
Şubatta, Türkiyede mağdur olan, rahmetli Erbakan Hocadır.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Erbakan Hocama neler yaptınız.
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) Erbakan Hocadan ayrılan birtakım
arkadaşlarımız AKPyi kurmuşlardır. Bunu önce
doğru tahlil edin. Mağdur olan, rahmetli Erbakan ve
arkadaşlarıdır. Dolayısıyla, siz önce bu
mantıkları doğru kuracaksınız. Bakın, bugün
Türkiyenin geldiği hâle bakın, sokaklarda insanlar var ve bunlar da
Türk halkının bir parçası kabul edilmiyor âdeta. Bu
mantıkla Türkiye yönetilmez değerli arkadaşlar.
Siz, bir yandan
başkalarıyla ittifaklar kurmaya çalışırken, başka
alanda onlar kadar kana bulaşmamış, cana kastetmemiş
insanları bir anda Türkiyenin baş belası,
yabancıların ajanı, başka şeyler ilan ettiniz, halkın büyük bir
çoğunluğunu. Bu yönetim mantığı içerisinde Türkiye
yönetilmez değerli arkadaşlar.
Türkiye çok kötü
gidiyor, önce bunun farkında olmalıyız. Bu inatlaşmayla
sosyal barışı
sürdürülebilir kılmanız mümkün değil değerli arkadaşlar.
Onun için
Bakın,
Hamasın Basın Sözcüsü, Konyaya geldi. Konyada ne diyor, bu
ilişkiler çok tehlikeli ilişkiler, 03/06da Mısri, Konyadaki
Gazeteciler Cemiyetinde diyor ki: Filistin kanı eşittir Türk
kanı olarak görüyoruz ve Marmaranın intikamı
alınmadı, biz Marmaranın intikamını
alacağız. Sizin, Hizbullahtan, Müslüman Kardeşlerden Hamasa
varıncaya kadar devletten devlete olması gereken ilişkiler
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) İsrail bile özür diledi bu konuda, ne konuşuyorsun.
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla)
kişiden kişilere, kişiden başka örgütlere olan
ilişkilere dönüşmüştür, bu, gittikçe Türkiyeyi
sıkmaktadır ve üzmektedir. Nasıl olur bir Hamas sözcüsü gelip
Filistin kanı eşittir Türk kanı olarak görüyoruz ve biz bu
kanın intikamını alacağız. diye, Türkiyenin göbeği
Konyada Gazeteciler Cemiyetinde bunun söyleyebiliyor?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Türkiye devleti terör örgütü müdür?
Hepinize
saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
79uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay Vural
Giresun İstanbul İzmir
Harun
Karaca Mustafa
Kalaycı Fuat
Karakuş
İstanbul Konya Kilis
Şuay
Alpay Zülfü
Demirbağ
Elâzığ Elâzığ
MADDE 80- 2330
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendinde yer alan "(5434 sayılı Kanunun 18/1/1979 gün ve
2177 sayılı Kanunla değişik 64 üncü maddesinden
yararlananlar hariç)" ibaresi çıkarılmış, son fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı
maddenin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Birinci
fıkranın (a) ve (b) bentleri hükümleri uygulanarak aylık
bağlananlara aylık bağlama tarihi itibarıyla sosyal
güvenlik kurumlarınca kendi sigortalılığı nedeniyle
ödenmekte olan gelir ve/veya aylıkların toplamı, 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı
maddesi gereğince öğrenim durumuna göre belirlenecek giriş
derece ve kademesi ile 30 yıl fiili hizmet süresi esas alınarak mülga
hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplanacak
vazife malullüğü aylığının %25
artırımlı tutarından az olamaz ve bu şekilde
belirlenen gelir ve/veya aylıklar ilgili sigortalılık halindeki
aylık artışları dikkate alınarak
artırılır. Birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri
kapsamına girenler, aylıklara ilişkin hükümler hariç olmak üzere
(d) bendi kapsamına girenlerin malullük haline bağlı olarak
yararlandığı haklardan da aynı esas ve usuller çerçevesinde
yararlandırılır. Bu Kanuna veya bu Kanun hükümleri uygulanarak
aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre aylık
bağlanan maluller ile 5434 sayılı Kanunun 56 ncı ve mülga
64 üncü maddesi kapsamında aylık bağlanan malullerin, malul sayılmaları
sebebiyle aylık bağlandığı tarihten önceki her türlü
sigortalılık ve prim ödeme süreleri, iştirakçilik ve fiili
hizmet süreleri ile bunların itibari ve fiili hizmet süresi zammı
olarak değerlendirilen süreleri, malullük aylığı
bağlanmasından sonra geçecek çalışma veya
sigortalılık süreleriyle hiçbir sebeple birleştirilemez. Bu
şekilde aylık bağlanmasından önce geçen söz konusu süreler;
malullük aylığı bağlanmasından sonra geçen
sigortalılık ve çalışma sürelerinin tabi olacağı
sigortalılık hali ile mülga 2829 sayılı Kanun
uygulaması yönünden dikkate alınmayacağı gibi, sonradan
geçen sigortalılık veya çalışma süreleri
yaşlılık/emeklilik, malullük ya da ölüm/dul veya yetim
aylığı bağlanmasında veya toptan ödeme
yapılmasında ilgili mevzuatına göre ayrı bir
çalışma veya sigortalılık süresi olarak
değerlendirilir. Ancak, bu Kanuna göre aylık
bağlandığı tarihten sonra çalışmaya
başlayanlardan, aylık bağlandıktan sonraki
çalışmaları 5510 sayılı Kanununun yürürlük tarihinden
sonra olanlar için 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi
hükümleri uygulanamaz. Yukarıda belirtilen kanunlara göre malullük
aylığı bağlanmasına esas alınmış
hastalık ya da engellilik halleri ve bu hastalık ya da engellilik
hallerindeki ilerlemeler, sonradan geçen çalışmalar sebebiyle yaşlılık
aylığına hak kazanılması koşullarının
belirlenmesinde dikkate alınmaz."
"Bu madde
hükümleri 5434 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi
kapsamındakiler ve harp malulleri hakkında da
uygulanır.""
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan
önerge üzerinde madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi yok.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Soru soracağım.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebinin sorusu var, buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce,
kürsüdeyken, Sayın Bakana bir soru yönelttim, aynı soruyu buradan
tekrar etmek istiyorum: 30 Kasım 2011 tarihinde, bedelli askerlik olarak
isimlendirdiğimiz 6250 sayılı Kanun kabul edildi. Bu kanuna
göre, bedelli askerlik nedeniyle toplanan paralar, Bakanlar Kurulu
tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde belirteceğim
alanlarda, hizmetlerde kullanılmak zorundadır. Bu alanlar, hizmetler
şunlardır: Şehit yakınları, gaziler, engelliler,
muhtaç erbaş ve er aileleri, Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup vazife
malulleriyle emniyet hizmetleri sınıfına mensup vazife
malullerine yönelik sosyal hizmet yardım faaliyetleri.
Bu hesapta ne kadar
para toplanmıştır? Toplanan paralardan bu sözünü ettiğim
alanlara ne kadarlık bir harcama yapılmıştır? Ben, 30
Kasım 2012 tarihinde bir soru önergesiyle bunu Sayın Başbakana
sordum ama o tarihten bu yana, ikinci yıla doğru gidiyoruz, ikinci
yıl bitmek üzere, Sayın Başbakan bu soruma cevap vermedi.
Sayın Bakandan, ilgisi nedeniyle cevap bekliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık
ALİM IŞIK
(Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
6353 Sayılı Kanunla şehit ailelerine getirilen ikinci iş
imkânından yararlanmak üzere İçişleri Bakanlığına
başvuran çoğu şehit yakınlarının hâlen işe
yerleştirilme işlemlerinin sürdüğü ve
sonuçlanmadığı, bazı sorunların yaşandığı
dile getirilmektedir. Bu konuyla ilgili Bakanlığımızın
bir girişimi var mıdır? Bu sorunların çözümü
hızlandırılabilir mi? Şimdiye kadar size ulaşan, bu
durumda kaç kişi var ve bunların sorunları ne zaman çözülecek?
Bu konuda açıklama yaparsanız sevinirim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Hamzaçebinin sorduğu Bedelli askerlik uygulamasıyla ilgili şu
ana kadar kaç lira toplandı? sorusunun cevabını veriyorum:
Yaklaşık 2 milyar 230 milyon TL kaynak sağlanmış olup,
yaklaşık şu anda da bu konuda harcadığımız
para 170 milyon TLdir.
En son, Sayın
Başbakanımızın, grup toplantısında
açıkladığı muhtaç asker aileleriyle ilgili
aldığımız bir karar var. Bu kararda, biliyorsunuz,
eğer er ve erbaş askere gittiyse ve aile muhtaç durumdaysa biz bu
aileye bedelli üzerinden de mali destek kararı verdik. Bununla
alakalı şu an 60 bin ailemiz müracaat etti. Bunların hepsinin
uygulamalarını da toplayıp
Ayrıca,
engellilerle ilgili yaptığımız çalışmada, siz de
soruyu sorarken zaten engellilerle ilgili yapılan çalışmalara da
bu kaynaktan harcanabileceğiyle ilgili yasal altyapıyı da
söylediniz.
Bunların
hepsini toparlayıp size daha detaylı, kesin
harcadığımız parayı da bire bir de verebilirim
Sayın Başkanım.
İkincisi, bu
istihdamla alakalı bir yıl önce yine bütün partilerin
oybirliğiyle çıkardığımız çok önemli bir
yasanın uygulaması çalışmaya başladı, istihdamda
yerleştirme hakkı, yine sayın milletvekilimin söylediği
gibi, İçişleri Bakanlığı bünyesinde
yapılıyor fakat bizim şehit yakınları ve gazilerle
ilgili daire başkanlığımız gelen bütün talepleri bire
bir takip ediyor. Talepler bir anda, çok hızlı bir şekilde
geldiği için İçişleri Bakanlığında bu
hızlı müdahalenin yapılmasıyla ilgili de biz de
Bakanlık olarak takibini yapıyoruz. Geçen hafta Sayın
Bakanımızla da bunu daha hızlandıracak, kurumsal
altyapıyı geliştirecek önlemleri de aldık. Bir ay
içerisinde bütün bu taleplerin yerine getirileceği bir çalışmanın
da altyapısını oluşturduk. İnşallah, bu yasayla
da beraber yeni hakların ve yeni istihdam haklarının da
Bakanlık olarak bire bir takipçisi olacağız.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Soruma devam etmek istiyorum efendim. Tekrar
bir soru sormak istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanın açıklamalarından anlaşılan şudur: Bedelli
askerlikle ilgili olarak bugüne kadar 2 milyar 109 milyon Türk liralık bir
kaynak toplanmıştır. Bunun yüzde 10undan az bir
kısmı, 179 milyon Türk liralık kısmı kanunda
belirtilen amaçlarda harcanmıştır. Sayın Bakanın
sözünü ettiği 60 bin kişiye yapılacak ödemeleri
-yanlış anlamadıysam- bir daimi ödeme, bir maaş ödemesi
şeklinde bir uygulama gibi anladım. Oysa kanun diyor ki: Sosyal
hizmet yardım faaliyetlerinde kullanılır. Siz bir maaş
ödemesi yapacaksanız, maaş ödemesinin yeri bütçenin diğer
kaynaklarıdır. O kaynaklardan yapmanız gereken harcamayı
buradan yaparak Bunu amacında kullandım. deme imkânınız
mevcut değildir. Bu parayı münhasıran bu sayılan gruplar
için sosyal hizmet yardım faaliyeti olarak kullanmak
zorundasınız. Bütçe harcamalarını buraya kaydırarak
buradan yaparsanız kanunun amacına aykırı hareket
etmiş olursunuz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Sayın
Başkanın söylediği yasal altyapının yönetmelik
kısmında Maliye Bakanlığıyla bedelliden ayrılan
bu kaynağın iki yıl boyunca engellilerle ilgili yapılacak
çalışmalar da yönetmelikte belirtilmiştir. Bu konuda da hem
bedelli üzerinden muhtaç asker aileleri hem engelliler üzerinde yapılacak
iki yıllık ödemeler ve planları Maliye Bakanlığı
yönetmeliği karşılığı
çıkarılmıştır. Dolayısıyla, Sayın
Başkanın söylediği, şu an yüzde 10 harcanmış olan
kaynak gözüktüğü doğrudur fakat bu yılın sonunda bu kaynak
Maliye Bakanlığıyla beraber
çıkardığımız yönetmelikle çok yüksek oranda harcanacak
şekilde takibimizdedir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde bir
önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine eklenen 80. maddeyle
değiştirilen 2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin son
fıkrasında geçen % 25 artırımlı ibaresinin emsalini
geçmemek üzere % 50 artırımlı şeklinde
değiştirilmesini arz teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Mehmet Şandır
İzmir Konya Mersin
S. Nevzat Korkmaz Ali Uzunırmak Erkan
Akçay
Isparta Aydın Manisa
Sümer Oral
Manisa
BAŞKAN
Sayın komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Şehit aileleri
ile gaziler ve malullerin maaşlarında artış
yapılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
80inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay
Vural
Giresun İstanbul İzmir
Ramazan Can Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Kalaycı
Kırıkkale İstanbul Konya
Hilmi Bilgin Recep Özel Adnan
Yılmaz
Sivas Isparta Erzurum
Süreyya Sadi Bilgiç Yılmaz Tunç
Isparta Bartın
MADDE 81 - 2330 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 4- 1/1/2012 tarihinden önce meydana gelen ölüm, malullük veya yaralanma
halleri hariç olmak üzere, ölüm, malullük veya yaralanma sebepleri bu Kanunla 1
inci ve 2 nci maddelerde yapılan değişikliklerin kapsamına
girenler müracaatları üzerine, durumlarına uygun olarak bu Kanunla
düzenlenen haklardan aynı usul ve esaslar çerçevesinde yararlanırlar.
Ancak, bunlara nakdi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönem için geriye dönük
olarak herhangi bir ödeme yapılmaz.
4 üncü maddenin bu
Kanunla değiştirilen son fıkrası ile aynı maddeye
eklenen fıkra kapsamına girenlere, geriye dönük olarak herhangi bir
ödeme yapılmaz.""
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Salt çoğunluğumuz vardır Sayın Başkan,
katılıyoruz.
BAŞKAN Evet,
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katıldığından önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi? Yok.
81inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Süreyya Sadi Bilgiç Recep Özel
Kayseri Isparta Isparta
Hakan Çavuşoğlu İdris Şahin Mehmet Doğan Kubat
Bursa Çankırı İstanbul
Ramazan Can Osman Aşkın Bak İsrafil Kışla
Kırıkkale İstanbul Artvin
Oya Eronat Sermin Balık Ekrem Çelebi
Diyarbakır Elâzığ Ağrı
"MADDE 82 -
24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun 35 inci
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
"Müeyyideler
MADDE 35/A - Gerçek
kişi veya özel hukuk tüzel kişilerine ait sosyal hizmet
kuruluşunda yapılan kontrol ve denetim sonucunda, bu
kuruluşların açılışına, çalışma
şartlarına, yönetimine, hizmetin etkin sunumuna ilişkin olarak
yönetmelikle belirlenen koşullara göre eksiklik veya
aykırılığın tespiti halinde il müdürü tarafından
16 yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net
asgari ücret tutarının on katından elli katına kadar idari
para cezası verilir. Bu eksiklik veya aykırılıkların
giderilmesi ile idari para cezasının yatırılması için
otuz günü geçmemek üzere uygun bir süre verilerek ilgili kuruluş
yazılı olarak ihtar edilir.
Belirlenen süre
içinde kuruluş tarafından eksiklik veya
aykırılığın giderilmemesi halinde birinci fıkra
uyarınca verilen idari para cezasının iki katı
tutarında tekrar idari para cezası uygulanır ve eksiklik veya
aykırılığın giderilmesi için otuz günü geçmemek üzere
ek süre verilir. Bu süre içinde de eksiklik veya
aykırılığın giderilmemesi halinde kuruluş, Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından
kapatılır.
Birinci ve ikinci
fıkralar uyarınca verilen sürede eksiklikler veya
aykırılıklar giderilinceye kadar kuruluşa yeni bir
kişinin kabulü yapılamaz.
Bir yıl içinde
beş defa idari para cezası uygulanan kuruluş, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı tarafından kapatılır.
Bu Kanun
kapsamında verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren bir
ay içinde ödenir. Bu süre içinde ödenmeyen idari para cezaları
kesinleşmesini müteakiben Bakanlığın bildirimi üzerine
vergi daireleri tarafından 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre takip ve tahsil
edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Salt çoğunluğumuz
vardır Sayın Başkan, katılıyoruz.
BAŞKAN Evet, yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Söz talebi? Yok.
82nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş Süreyya Sadi Bilgiç Hakan Çavuşoğlu
Kayseri Isparta
Bursa
Recep Özel Mehmet Doğan Kubat Ramazan Can
Isparta İstanbul Kırıkkale
Osman Aşkın Bak Oya Eronat Sermin Balık
İstanbul Diyarbakır Elâzığ
İdris
Şahin
İsrafil Kışla
Çankırı Artvin
MADDE 83- 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı
Sosyal Hizmetler Kanununun 35 inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
Kuruluşun kapatılması
MADDE 35/B- Bu Kanun kapsamında gerçek kişi
veya özel hukuk tüzel kişilerince açılan sosyal hizmet
kuruluşlarında hizmet verilen kişilere yönelik tehdit veya
baskı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, fiziksel,
cinsel, tıbbi, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar veren her türlü
tutum ve davranışın gerçekleşmesi halinde bu tutum ve
davranışların engellenmesine yönelik gerekli tedbirleri almayan
kurucu veya sorumlu müdüre dört yüz günden az olmamak üzere adli para
cezası verilir.
Sosyal hizmet kuruluşları
aşağıda belirtilen hususlardan birinin tespit edilmesi halinde
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından
kapatılır:
a) Kurucu veya
sorumlu müdürün kuruluşta hizmet verilen kişilere yönelik tehdit veya
baskı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, fiziksel,
cinsel, tıbbi, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar veren
eylemlerden dolayı cezalandırılmasına karar verilmiş
olması.
b) Kurucu veya
sorumlu müdürün birinci fıkra hükümleri uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmiş olması.
c) Kuruluşun açılış izin onayı
olmadan hizmete başlaması.
ç) Kuruluşun izinsiz olarak nakil veya devir
işleminin yapılması.
d) Kuruluşun
açılış işlemleri esnasında ibraz edilen belge ve
beyanların gerçeği yansıtmadığının sonradan
ortaya çıkması.
İkinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde
belirtilen hallerde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun 231 inci maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilmiş olması kapatma
işleminin yapılmasına engel teşkil etmez.""
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Salt çoğunluğumuz
vardır Sayın Başkan, katılıyoruz.
BAŞKAN Evet, yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Söz talebi? Yok.
83üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet Akif
Hamzaçebi Oktay Vural
Giresun İstanbul İzmir
Ramazan
Can Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Zülfü
Demirbağ
Kırıkkale İstanbul Elâzığ
Yılmaz
Tunç Mustafa
Kalaycı Recep
Özel
Bartın Konya Isparta
Mehmet
Altay Süreyya
Sadi Bilgiç Adnan Yılmaz
Uşak Isparta Erzurum
"MADDE 84 -
2/3/1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanununun ek 2 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 2-
8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununun 56 ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64
üncü maddelerine, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47 nci maddesine ve
3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık
Bağlanması Hakkında Kanuna göre veya 2330 sayılı Kanun
hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren
kanunlara göre harp veya vazife malulü olmaları sebebiyle kendilerine
aylık bağlananlara bir konut ile sınırlı olmak
kaydıyla Toplu Konut İdaresince faizsiz olarak kredi verilir.
Aynı kanunlar kapsamına giren sebeplerle hayatını
kaybedenlerin dul ve yetimleri ile harp veya vazife malullüğü
aylığı almaktayken faizsiz kredi hakkından
yararlanmaksızın hayatını kaybedenlerin dul ve yetimleri
için ise; bir konut ile sınırlı olmak üzere, öncelikle dul
eşine, eşi hayatta değilse veya evlenmişse kredi kullanacak
çocuklardan en az birisinin yetim aylığı almakta olması
kaydıyla aylık bağlanma koşullarına
bakılmaksızın talepte bulunan çocuklarına müştereken,
bu kişiler bulunmadığı takdirde de öncelikle anaya olmak üzere
ana veya babasına konut sahibi yapmak amacıyla Toplu Konut
İdaresince faizsiz olarak kredi verilir.
Birinci
fıkrada belirtilen haller kapsamında harp veya vazife malulü
sayılanlardan sınıf veya görev değiştirerek
çalışmaya devam eden kamu görevlileri ile ilgili mevzuatına göre
aylık bağlanan malullerden, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesi kapsamında çalışmaya başlamaları nedeniyle
ödenmekte olan aylıkları kesilenler de birinci fıkra hükmünden
yararlanırlar.
Bu kredinin tavan
tutarı, Yüksek Planlama Kurulunca belirlenir. Kredi için yapılacak
başvurulara, kredilerin kullandırılmasına, geri ödeme süre
ve yöntemlerine ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığı,
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik
Kurumunun görüşü alınarak Toplu Konut İdaresince
çıkarılan yönetmelik ile belirlenir.""
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet,
yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi yok.
84üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay
Vural
Giresun İstanbul İzmir
Süreyya Sadi Bilgiç Ferit Mevlüt Aslanoğlu Recep
Özel
Isparta İstanbul Isparta
Yılmaz Tunç Afif Demirkıran Mustafa Kalaycı
Bartın Siirt Konya
"MADDE 85 -
12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci
maddesinin birinci fıkrasının (j) bendine
"sivillerden" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Güvenlik
Kurumunca" ibaresi eklenmiştir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet,
yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
85inci madde kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay
Vural
Giresun İstanbul İzmir
Ramazan Can Mustafa Kalaycı Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Kırıkkale Konya İstanbul
Oğuz Kağan Köksal Salim Uslu Süreyya Sadi Bilgiç
Kırıkkale Çorum Isparta
MADDE 86 3713
sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 1- 10/12/2003 tarihli ve
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (I), (II),
(III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kurum ve
kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı
ortaklıkları, il özel idareleri, belediyeler ve bağlı
kuruluşları, özel kanunla kurulan diğer her türlü kamu kurum ve
kuruluşları; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi
memur kadroları ile sözleşmeli personel pozisyonlarının ve
sürekli işçi kadrolarının %2'sini aşağıdaki
hükümlerde belirtilen hak sahiplerinin istihdamı için ayırmak ve bu
madde hükümleri çerçevesinde İçişleri Bakanlığınca hak
sahibi olduğu belirlenerek Devlet Personel
Başkanlığına bildirilen ve Başkanlıkça atama
teklifi yapılanları atamak zorundadır. Kamu kurum ve
kuruluşlarının kadrolarına, ilgili mali yılda 190
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 7 nci maddesi kapsamında
yapabilecekleri toplam atama sayılarının ne kadarını
bu madde kapsamında yapılacak atamalar için ayıracağı
ve buna ilişkin diğer hususlar Başbakan onayı ile
belirlenir.
Bu madde kapsamında hak
sahipliği sonucunu doğuran durumlar aşağıda
belirtilmiştir:
a) 5434 sayılı Kanunun mülga
64 üncü maddesi, 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin sekizinci
fıkrası, bu Kanunun 21 inci maddesinin birinci
fıkrasının (j) bendi kapsamına girenler hariç olmak üzere
3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık
Bağlanması Hakkında Kanuna göre veya 2330 sayılı Kanun
hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara
göre harp veya vazife malulü sayılanlar,
b) 5434 sayılı Kanunun mülga
45 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin birinci
fıkrasında belirtilen haller kapsamında vazife malulü
sayılan; Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı
ve Sahil Güvenlik Komutanlığının erbaş ve erler dahil
askeri personeli ile Emniyet Teşkilatından Emniyet Hizmetleri
Sınıfına mensup personeli,
c) (b) bendi kapsamına girenler
hariç olmak üzere 5434 sayılı Kanunun mülga 45 inci maddesi ile 5510
sayılı Kanunun 47 nci maddesinin birinci fıkrası
kapsamında olanlardan vazife malulü sayılanlar,
ç) 21 inci maddenin birinci
fıkrasının (j) bendi kapsamında vazife malulü
sayılanlar, 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle
Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması
Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesi kapsamında aylık
bağlananlardan terör eylemleri nedeniyle hayatını kaybetmiş
veya engelli hale gelmiş olanlar ile Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumuna
ait fabrika, işletme, müessese veya bağlı ortaklıklarda
görevli olanlardan patlayıcı
maddelerin üretimi, incelenmesi,
muhafazası, nakli, imha edilmesi ve zararsız hale getirilmesi
sırasında oluşacak patlamalardan dolayı hayatını
kaybedenler,
İstihdam hakkından;
a) İkinci fıkranın (a) ve
(b) bentleri kapsamında hayatını kaybedenlerin eş veya
çocuklarından birisi ile ana, baba veya kardeşlerinden birisi olmak
üzere toplam iki kişi; ana, baba ve kardeşi yoksa eş veya
çocuklarından toplam iki kişi; eş veya çocuğunun yoksa ana
veya babası ile kardeşlerinden birisi olmak üzere toplam iki
kişi, ana veya babanın bu hakkı kullanmaması durumunda ise
bir diğer kardeşi olmak üzere toplam iki kişi,
b) İkinci fıkranın (a) ve
(b) bentlerinde sayılan malullerin kendileri veya eş veya
çocuklarından birisi, eşi veya çocuğu yoksa kendisi veya
kardeşlerinden birisi olmak üzere toplam bir kişi,
c) İkinci fıkranın (c)
bendine göre malul sayılanların kendileri veya eş ve
çocuklarından birisi, eşi veya çocuğu yoksa kendileri veya
kardeşlerinden birisi; hayatını kaybedenlerin ise eş veya çocuklarından
birisi, eşi veya çocuğu yoksa kardeşlerinden birisi olmak üzere
toplam bir kişi,
ç) İkinci fıkranın (ç)
bendine göre engelli hale gelenlerin kendileri veya eş ve
çocuklarından birisi, eşi veya çocuğu yoksa kendileri veya
kardeşlerinden birisi; hayatını kaybedenlerin ise eş ve
çocuklarından birisi, eşi veya çocuğu yoksa kardeşlerinden
birisi olmak üzere toplam bir kişi,
yararlanır.
Bu madde kapsamında
atanacakların, atamalarının yapılacağı kadro veya
pozisyonlar için sınavlara ilişkin hükümler hariç olmak üzere ilgili
mevzuatında öngörülen nitelik ve şartları
taşımaları zorunludur.
Bir başkasının
bakımına muhtaç olacak derecede engelli olanlar, birinci fıkrada
sayılan kurumlarda görev yapanlar, istihdam hakkını
sağlayan olayın meydana geldiği tarihten sonra söz konusu kurum
ve kuruluşlarında görev yapmakta iken bu görevinden
ayrılmış olanlar ile kırkbeş yaşını
bitirmiş olanlar istihdam hakkından faydalanamazlar ve bu durumda
olanlar yukarıdaki fıkraların uygulanmasında dikkate
alınmaz.
Hak sahiplerinden ilköğretim,
ortaokul, ilkokul mezunu olanların hizmetli unvanlı kadrolara;
ortaöğretim ve yükseköğretim mezunu olanların ise memur
unvanlı kadrolara atama teklifleri Devlet Personel
Başkanlığınca yapılır. Sözleşmeli personel
pozisyonları ve işçi kadrolarına yapılacak atama
tekliflerinde ise hak sahiplerinin bu fıkra uyarınca öğrenim
durumları itibarıyla atanabilecekleri kadro unvanları dikkate
alınarak Devlet Personel Başkanlığınca belirlenen
aynı veya eşdeğer unvanlı pozisyon ve kadrolar esas
alınır.
Kamu kurum ve kuruluşları bu
madde kapsamında atama yapılması amacıyla
ayırdıkları %2 oranındaki kadro ve pozisyonların unvan
ve sayısını her yılın Şubat ve Ağustos
aylarının son gününe kadar Devlet Personel
Başkanlığına bildirirler.
Bu madde kapsamında
başvuranlardan hak sahibi olanlar İçişleri
Bakanlığınca tespit edilerek, liste halinde her yılın
Mart ve Eylül aylarının son gününe kadar Devlet Personel
Başkanlığına bildirilir. Bildirilenlerin atama teklifleri, kamu
kurum ve kuruluşlarının söz konusu münhal kadro ve
pozisyonlarına Devlet Personel Başkanlığınca
kırkbeş gün içerisinde yapılır. Kamu kurum ve
kuruluşlarınca atama yapılabilecek kadro ve pozisyonların
bildirilmemesi veya unvan bazında ihtiyacın
karşılanamaması durumunda Devlet Personel Başkanlığınca
kapsamdaki kamu kurum ve kuruluşlarının münhal kadro ve
pozisyonlarına resen atama teklifi yapılır. Atama
işlemlerinin, atama teklifinin kamu kurum ve kuruluşuna intikalinden
itibaren otuz gün içerisinde yapılması zorunludur. Atama emri ilgili
kamu kurum ve kuruluşu tarafından 7201 sayılı Tebligat
Kanunu hükümlerine göre ilgililere tebliğ edilir. İlgililerin
işe başlama sürelerine ve işe başlamama halinde
yapılacak işlemlere ilişkin olarak 657 sayılı Kanunun
62 nci ve 63 üncü maddeleri hükümleri uygulanır. Atama onayı
alınmasına rağmen görevine başlamayanlar ile
başladıktan sonra herhangi bir sebeple görevden ayrılanlar bu
madde kapsamında yeniden istihdam edilemezler. Kamu kurum ve
kuruluşları atama ve göreve başlatma işlemlerinin sonucunu,
işlemlerin tamamlanmasını takip eden onbeş gün içerisinde
Devlet Personel Başkanlığına bildirirler.
Bu maddenin
uygulanmasında takip edilecek usul ve esaslar ile diğer hususlar;
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve
Milli Savunma Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığının görüşleri alınmak suretiyle,
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde Devlet
Personel Başkanlığı ile İçişleri
Bakanlığınca müştereken hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca
yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.""
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Evet,
yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi yok.
Madde üzerinde
önerge var, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine eklenen madde ile
değiştirilen 3713 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin
üçüncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Oktay Vural
Manisa Konya İzmir
Mehmet Şandır Ali Halaman
Mersin Adana
Terörle mücadelede şehit olan er ve erbaşlar
ile köy korucuları ve kamu görevlilerinin çocuklarının
tamamı istihdam hakkından yararlanır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
şehit aileleri, gazilerimiz ve malullerimizle ilgili yapılan bu
düzenlemelere imza veren bütün gruplara, milletvekillerine ve siyasi
partilerimize teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum ve bu getirilen
düzenlemelere canıgönülden katkı verdiğimizi ve
desteklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Tabii, 24üncü
Dönem İkinci Yasama Yılının son günü yani 4 Temmuz 2012
tarihinde 6353 sayılı Torba Kanunu çıkarmıştık,
hatırlarsanız ve bu torba kanun tasarısının içine
şehit aileleri, gazi ve malullerimizle ilgili bazı düzenlemeler ve önergeler
de eklenmişti. Biz de gerek öneri olarak gerekse uyarı olarak ve
eleştiri olarak da
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın
Şahin başta olmak üzere, Hükûmet üyeleri, 24üncü Dönemin hemen
başlangıcında bu eksikliklerin düzeltileceği ve bu
çalışmaların yapılacağını ifade
etmişti. Aslında, aradan tam bir yıllık bir zaman geçti
ancak yine de bu yasama yılı tamamlanmadan bu
değişikliklerin geçmiş olması nedeniyle memnuniyetimi ifade
etmek istiyorum. Şehitlerimize, şehitlerimizin ailelerine, gazilerimize
ve onların ailelerine hepimizin bir vefa borcu ve şeref borcu
vardır, Türkiye Cumhuriyetinin borcu vardır. Bu borç mükellefiyeti
Anayasada ve kanunlarımızda yazılıdır.
Yine bu önergemizle
de -keşke bütün gruplar olarak da kabul edilseydi, inşallah, önümüzdeki
ilk yasama yılında kabul edilmesini temenni ediyorum- biz, bu ek
1inci maddeye bir cümle ilave edilmesini istiyoruz. Terörle mücadelede
şehit olan er ve erbaşlar ile köy korucuları ve kamu
görevlilerinin çocuklarının tamamının istihdam
hakkından yararlanmasını istiyoruz.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, 3713 sayılı Kanun kapsamına giren
görev ya da eylemler sebebiyle hayatını kaybeden kamu görevlileri ile
er ve erbaşların çocuklarının tamamının işe
yerleştirilmesinde zaruret vardır. Biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak şehitlerimizin evlatlarının tamamının işe
yerleştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Geçen yıl birlikte
çıkardığımız 6353 sayılı Kanunla şehit
ailelerine ikinci iş imkânı tanınmıştı.
Şehitlikten doğan iş hakkının birini eşi ya da
çocukları, diğerini ise anne baba veya kardeşleri
kullanabilmektedir. Şehidimizin 2 veya 3 çocuğu olduğu
durumlarda ikinci iş hakkı şehidin kardeşlerinden birine
verildiğinden, şehidin çocuğu açıkta kalabilmektedir ve bu
da aile içerisinde, yakın akrabalar arasında ve bilhassa
dağılmış ailelerde sorun çıkarabilmektedir. O yüzden,
bunun mutlaka düzeltilmesinde fayda vardır.
Yani, şimdi,
babasının şehit tabutu başında 3 çocuk, ya,
bunların hangisine vereceğiz bu işi? Hangi birine ayrım
yapacağız? Yapmamız mümkün değil. O yüzden, hepsini bir
arada gözetmemizde büyük fayda var.
Aslında
diğer önergelerimiz de var. Harp ve vazife malullerinin
kullandıkları her türlü ortez, protez, araç gereç, ilaç ve tıbbi
malzemelere hiçbir kısıtlama getirilmeksizin bu malzemelerin kurumca
karşılanmasını amaçlıyoruz. İnşallah,
önümüzdeki dönemde bunun çıkarılmasını ümit ediyoruz.
Yine, 5510
sayılı Kanunun 28inci maddesiyle engelli
vatandaşlarımıza rapor durumuna göre erken emeklilik hakkı
tanınmıştır ve giderek artan emeklilik yaşı,
terörle mücadele esnasında yaralanıp, gazi olup 3713 sayılı
Terörle Mücadele Kanununun ek 1inci maddesine göre rehabilite edilmek
amacıyla işe yerleştirilen, fiziki ve ruhi sorunu olan bu
gazilerimize de sıkıntılarını gidermek
bakımından 3600 prim günü doldurduklarında emeklilik hakkı
verilmesinde biz fayda görüyoruz.
Yine, özel
öğretim kurumlarındaki
kontenjanların yüzde 50 nispetinde artırılmasında büyük
fayda gördüğümüzü ifade etmek istiyorum ve inşallah, gazi ve
malullere rapor istenmeden beş yılda bir, bir defa ÖTVsiz ve
KDVsiz
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY
(Devamla) -
araç imkânının da getirilmesinde fayda gördüğümüzü
ifade ediyorum.
Bir sonraki yasama
döneminde de yine gündemimizin bu hususta olması temennisiyle hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Öz
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Mersin Milletvekili Ali Özün, evde bakım yardımı
alan engellilerle ilgili yeni bir düzenleme yapılmasının
düşünülüp düşünülmediğine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZ
(Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, özellikle bu engellilere, evde bakım yardımı
yapılanlara son zamanlarda bakım yardımı kesilip,
bakım yardımı alıp,
ailede herhangi birisi Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamına girmiş
veya bir yerde çalışıyorsa kendilerine daha önce almış
olduklarına tahakkuken ciddi borçlar geliyor. Bu özellikle belli
bölgelerde daha yoğun. Bunların borçlarını geriye ödemeleri
noktasında yeni bir yapılanma yapmayı düşünüyor musunuz? Bu
insanlar zaten ailesinde engelli birine bakan ve gerçekten de bu
yardımı almayı hak eden fakir vatandaşlarımız.
Bunlar için yeni bir düzenleme gündeminizde var mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Bu neyin sözü efendim? Soru-cevaba geldik mi?
OKTAY VURAL
(İzmir) Yerinden, 60ncı maddeye göre yerinden söz verdi.
BAŞKAN -
Aslında soru-cevabı geçmiştik, 60a göre söz vermiş olduk.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
86ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay
Vural
Giresun İstanbul İzmir
Ramazan Can Mustafa Kalaycı Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Kırıkkale Konya İstanbul
Adnan Yılmaz Hilmi Bilgin Süreyya Sadi Bilgiç
Erzurum Sivas Isparta
Recep Özel Yılmaz Tunç
Isparta Bartın
MADDE 87- 3713 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 13- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ek 1 inci madde
kapsamında istihdam hakkı bulunanlardan kırkbeş
yaşını doldurduğu için istihdam hakkından
yararlanamayacak olanlar, söz konusu maddede öngörülen yönetmeliğin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde
İçişleri Bakanlığına müracaat etmeleri
şartıyla bir defaya mahsus olmak üzere mezkur maddede belirtilen
istihdam hakkı sınırlamaları çerçevesinde
yararlandırılır.
Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte ek 1 inci madde kapsamına girenler ile
bu maddenin birinci fıkrasında belirtilenlerden İçişleri
Bakanlığınca hak sahibi olduğu tespit edilenlerin atama
teklifleri Devlet Personel Başkanlığınca 2015
yılı sonuna kadar kura usulü ile yapılır. Hak sahiplerinin
atama teklifleri; ek 1 inci madde kapsamına giren kurum ve
kuruluşların dolu kadro ve pozisyon sayısının,
kurumların toplam dolu kadro ve pozisyon sayısına oranı
esas alınmak suretiyle hak sahiplerinin kamu kurum ve
kuruluşlarına dengeli dağılımı gözetilerek Devlet
Personel Başkanlığınca kura usulü ile
gerçekleştirilir. Hak sahiplerinin atamasının
yapılacağı kadro veya pozisyonun belirlenmesinde ek 1 inci
maddede öngörülen usul uygulanır. Bu madde kapsamında yapılacak
işlemlere ilişkin usul ve esaslar, ek 1 inci maddede öngörülen
yönetmelikte düzenlenir. Kura sonucu yapılacak atamalarda atama teklifleri
ile birlikte atama teklifi yapılan kamu kurum ve kuruluşlarına
diğer kanunlardaki hükümlere bakılmaksızın ve başka
bir işleme gerek kalmaksızın kadro ve pozisyonlar ihdas, tahsis
ve vize edilmiş sayılır. Bu kadro ve pozisyonlar mevzuatı
uyarınca düzenlenen ilgili cetvel ve bölümlere eklenmiş
sayılır. Bu şekilde ihdas edilen kadro ve pozisyonlar herhangi
bir şekilde boşalması halinde başka bir işleme gerek
kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.
Bu madde
uyarınca yapılan atamalar, ek 1 inci maddede belirtilen hak sahiplerinin
atanması için ayrılması gereken %2 oranındaki kadro ve
pozisyon sayılarının hesabında dikkate alınmaz.
Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce ek 1 inci maddeye göre yapılan
başvurular başvuru tarihindeki mevzuat hükümlerine göre
sonuçlandırılır.
Bu madde ile ek 1
inci madde kapsamında 31/12/2015 tarihine kadar yapılacak atamalar,
yılı merkezi yönetim bütçe kanunlarında yer alan
kısıtlamalara tabi tutulmaz.""
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Başkanım, salt çoğunluğumuz vardır,
katılıyoruz.
BAŞKAN Evet,
yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi? Yok.
Sayın
Işık
.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
2013 Özürlü Memur Seçme Sınavına yapılan bazı
başvuruların önce kabul edilip daha sonra telefonla adaylara kabul
edilmediği yönünde geri dönüşümler olmuştur. 2013 Özürlü Memur
Seçme Sınavında kaç kişiye, başvurusu sonradan, telefonla,
kabul edilmediği yönünde geri dönülerek iade edilmiştir? Bunun sebebi
nedir? Bu mağduriyetlerin giderilmesi konusunda
Bakanlığınız nasıl bir çözüm aramaktadır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Öz
ALİ ÖZ
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, az önce de sorduğum gibi, bu engelli bakım
yardımı alanlardan engelli bakım yardımı kesilenler ne
kadardır? Bunların geri ödemeleri engelli bakım
yardımı için verilen toplam miktar üzerinden mi? Yoksa, aşan
miktar kısımlarının taksitlendirerek geri ödeme
şeklinde bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
mağdur olan insanlar gerçekten çok fazla müracaat ediyorlar. Bununla
ilgili yeni bir düzenleme yapılması lazım diye düşünüyorum.
Bir diğer
sorum da şu olacak: Biz burada doğal afetlerden birtakım
şeyleri bahsediyoruz ama çığ
düşmesi gibi, sonra, yıldırım çarpması gibi,
belki sayıları az ama bu şekilde mağdur olan insanları
da gerçekten doğal afet olarak tanımlayıp bu tip insanların
da mağduriyetini giderme yönünde bir çalışma yapılması
gerekmiyor mu? Çünkü her defasında bu göz ardı ediliyor diye
düşünüyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Alim Işık
Beyin özürlü memur alım sınavıyla ilgili sorusuna cevap vermek
istiyorum: Biliyorsunuz, iki yıl önce yeni bir sınav sistemi
getirdik. Bu sınav sisteminde şu anda bütün engelli grupları,
zihinsel engellileri, görme engellileri, işitme engellileri, bedensel
engellileri, her biri kendi içinde sınav edildi ve her biri kendi içindeki
sınav sistemine göre yerleştirilmek için müracaat ettiler ve iki
yıl boyunca biz 14 bin engellimizin bu şekilde işe
yerleşmesini sağladık ve bu sınav sistemine göre daha önce
bedensel engelliler çok daha yüksek oranda yerleştirilirken burada,
işitme engelli, görme engelli grupları da işe yerleşmeye
başladılar. Şu anda, bugün, sayın milletvekilimin bana da
söylediği, özellikle zihinsel engelli işe yerleştirmede zihinsel
engelli olduğu anlaşılınca işe yerleştirilen
kurumun buna itiraz ettiğiyle ilgili uygulamada bize de bir sorun geldi,
biz şimdi bunun üzerinde çalışmaya başladık çünkü biz
engelli grubunda zihinsel engellilerin de ÖMSS sisteminde yerini
almasını ve kamuda yerini almasını çok önemsiyoruz. Hangi
grupta, hangi kurumda bunlara ne tür bir itiraz geliyorsa biz bunun bire bir
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak takipçisi
olacağız ve yerleşmeleriyle önündeki engelleri kaldırmak
için her türlü desteği vereceğiz.
Yeni uygulamalar da
geldiği için şu anda size sayı söyleyemiyorum ama Bakanlık
olarak bunun takibini yapıp buradaki mağduriyeti giderecek
şekilde süreci yöneteceğiz. Sonuçlarını da, kaç
kişiyle ilgili nasıl bir tasarruf yaptığımızı
da sayın milletvekilimle paylaşırım.
İkinci konu
evde bakımla ilgili. 2007de başladığımız çok
önemli bir çalışmadır bu. Yaklaşık 400 bin engellimize
evde bakım veriyoruz ve bu evde bakım ücretine
baktığınız zaman bir asgari ücret gibi önemli bir
aylık engelli kardeşlerimize bağlamış durumdayız.
Şu anda, iki gün önce torba yasanın içerisinde
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
87nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay
Vural
Giresun İstanbul İzmir
Ramazan Can Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Kalaycı
Kırıkkale İstanbul Konya
Hilmi Bilgin Recep
Özel Adnan Yılmaz
Sivas Isparta Erzurum
Yılmaz Tunç Süreyya Sadi Bilgiç
Bartın Isparta
"MADDE 88-
8/1/2002 tarihli ve 4736 sayılı Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunun 1 inci maddesine birinci ve dördüncü fıkralarından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş, aynı
maddenin mevcut ikinci fıkrasında yer alan "malûl,
yaşlı," ibaresi yürürlükten kaldırılmış,
üçüncü fıkrasında yer alan "ilgili hükümleri" ibaresi
"ilgili diğer hükümleri" ve beşinci fıkrasında
yer alan "üçüncü fıkrada" ibaresi "beşinci
fıkrada" şeklinde değiştirilmiştir.
"24/2/1968
tarihli ve 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş
Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı
Bağlanması Hakkındaki Kanun veya 28/5/1986 tarihli ve 3292
sayılı Vatani Hizmet Tertibi Aylıklarının
Bağlanması Hakkında Kanun kapsamındaki hizmetleri sebebiyle
vatani hizmet tertibinden aylık bağlananların; 8/6/1949 tarihli
ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununun 56 ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64 üncü maddelerine veya
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 47 nci maddesine, 3/11/1980 tarihli
ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması
Hakkında Kanuna veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak
aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre vazife malulü
sayılarak aylık bağlananların kendileri, eşleri, evli
olmayan ve yirmibeş yaşını doldurmamış olan çocukları,
anne ve babaları; yukarıda sayılan kanunlara göre harp veya
vazife malulü sayılanlardan sınıf veya görev
değiştirerek çalışmaya devam edenler ile vazife malulü
sayılarak aylık bağlananlardan, 5510 sayılı Kanunun 4
üncü maddesi kapsamında çalışmaya başlamaları
nedeniyle ödenmekte olan aylıkları kesilenlerin kendileri ile
eşleri, evli olmayan ve yirmibeş yaşını
doldurmamış çocukları, anne ve babaları; yukarıda
sayılan kanunlara göre harp veya vazife malulü sayılacak şekilde
hayatını kaybedenlerin ya da aynı kapsamda aylık
almaktayken hayatını kaybedenlerin eşleri, evli olmayan ve
yirmibeş yaşını doldurmamış olan çocukları,
anne ve babaları; engelliler için sağlık kurulu raporuyla %40 ve
üzerinde engelli olduğunu belgeleyen Türk vatandaşlarının
kendileri, ağır engellilerin kendileri ile birlikte birden fazla
olmamak üzere birlikte yolculuk ettikleri refakatçileri, demiryolları ve
denizyollarının şehiriçi ve şehirlerarası
hatlarından, belediyelere, belediyeler tarafından kurulan
şirketlere, birlik, müessese ve işletmelere veya belediyeler
tarafından yetki verilen özel şahıs ya da şirketlere ait
şehiriçi toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz olarak
yararlanırlar.
Türk
vatandaşı olan altmışbeş yaş ve üzeri
kişiler, demiryolları ve denizyollarının şehiriçi
hatları ile belediyelere, belediyeler tarafından kurulan
şirketlere, birlik, müessese ve işletmelere veya belediyeler
tarafından yetki verilen özel şahıs ya da şirketlere ait
şehiriçi toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz olarak,
demiryolları ve denizyollarının şehirlerarası
hatlarından ise %50 indirimli olarak yararlanırlar. Bu fıkrada
belirtilen kurum ve kuruluşlar, belediyeler, belediyeler tarafından
kurulan şirketler, birlikler, müessese ve işletmeler altmış
ila altmışbeş yaş arasında bulunan kişilerin
toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz veya indirimli olarak
yararlanmasını sağlayabilirler."
"İlgili
kurumlar, belediyeler ile belediyeler tarafından yetki verilen özel
şahıs ya da şirketler, ücretsiz ve indirimli seyahat
hakkının kullanılması ile ilgili olarak gerekli tedbirleri
alırlar. Ücretsiz veya indirimli seyahat hakkının
kullandırılmaması halinde bu haktan faydalandırılmayan
her kişi için toplu taşıma aracının tarifesi üzerinden
elli tam bilet bedeli tutarında idari para cezası mülki idare amiri
tarafından uygulanır. Bu maddeye göre verilecek idari para
cezaları tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir.
İkinci ve
üçüncü fıkra hükümleri kapsamında hizmet verecek toplu
taşıma araçları, toplu taşıma hizmetlerinin
kapsamı ile bu hizmetlerden ücretsiz ve indirimli yararlanmaya
ilişkin usul ve esaslar, Maliye, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme, İçişleri ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlıklarının görüşleri alınmak suretiyle Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından çıkarılan
yönetmelikle düzenlenir.
1005
sayılı Kanun ve 3292 sayılı Kanun kapsamında vatani
hizmet tertibinden aylık bağlananlar ile 5434 sayılı
Kanunun 56 ncı, mülga 45 inci ve 64 üncü maddelerine veya 5510
sayılı Kanunun 47 nci maddesine göre harp veya vazife malullüğü
aylığı bağlananların ya da 2330 sayılı
Kanuna veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık
bağlanmasını gerektiren kanunlara göre aylık
bağlananların veya harp veya vazife malulü sayılanlardan
sınıf veya görev değiştirerek çalışmaya devam
eden kamu görevlileri ile harp veya vazife malullüğü aylığı
almakta iken 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi kapsamında
çalışmaya başlamaları nedeniyle ödenmekte olan
aylıkları kesilenlerin, bu fıkrada sayılan kanunlar veya
maddeler gereğince dul ve yetim aylığı
bağlananların ikametgâhlarında kullandıkları elektrik
enerjisi ücreti % 40'tan; belediyelerce tahakkuk ettirilecek su ücreti ise %
50'den az indirim içermemek üzere belirlenecek tarife üzerinden
alınır.""
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Evet, yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Söz talebi? Yok.
Soru var.
Sayın Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Teşekkür ederim.
Sayın Bakana
bir soru iletmek istiyorum: Engelli kardeşlerimizin sosyal hayatın
içerisinde yer alabilmeleri ve topluma katkı verebilmesi üzerine toplumsal entegrasyon
adımlarının atılması, hangi siyasi çizgide olursa
olsun sanıyorum her partinin önceliğidir, her partinin taahhütleri
arasındadır. Yapılan hiçbir şeye karşı
değiliz, özellikle toplumun faydasına olan şeylere.
Öğrencilere FATİH Projesi kapsamında 10 milyar doları -söylenene göre- bulan bir tablet
dağıtma işlemiyle karşı karşıyayız.
Ancak birçok engellinin sokağa dahi çıkamadığı
toplumumuzda ihtiyaç sahibi engelli kardeşlerimize, bedeli SGKdan
karşılanmak üzere akülü araçlar dağıtılması daha
insancıl, daha öncelikli, daha acil değil mi? Bununla ilgili bir
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Erdem
ENVER ERDEM
(Elâzığ) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, ben ülkemizdeki boşanma oranlarıyla alakalı bir
soru sormak istiyorum: Hükûmet mensupları olarak 2002-2013
yılları karşılaştırmasını çok seviyorsunuz.
Benim sorum da 2002 yılındaki Türkiyedeki boşanma oranları
ve sayıları ile 2013 yılı veya 2012 yılı
rakamlarını karşılaştırabilir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Sapan
YILDIRAY SAPAN
(Antalya) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Biraz önce
aldığımız bir habere göre Hatayda, yine, malum olaylarda
12 yaralı, 1 de, yine, gaz bombası atılması vesilesiyle bir
arkadaşımızın gözü kör olmuş durumda. Bu gaz
bombalarının atılış şekli
Bilindiği gibi,
120 metre mesafeden atılmak durumunda ve 45 derece açıyla
atılmalı. Bu bilindiği hâlde ve üzerinde de
yazdığı hâlde neden acaba bu arkadaşlar insanlara
yakın mesafeden, âdeta, bir düşmana ateş edermiş gibi
ateş etmekteler? Bu konuyla ilgili, acaba, bir soruşturma
açılacak mıdır bunu merak ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Güven
HÜLYA GÜVEN
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu korumalı iş yerlerinde çalıştırılan
engellilerin çalıştırılması için yönetmelik hazır
mı? Buralarda çalışılacak, beş yıl boyunca
çalışacak yerlerde iş yerleri mi tamamını
karşılayacak bu engelli aylıklarının, yoksa proje
kapsamında mı değerlendirilecek?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Yılmaz
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
daha önce de biz bunları dile getirdik ama hiçbir şekilde bu
sorularımıza cevap alamadık. Şimdi, pek çok sözleşmeli
personele, 100 bin civarında kişiye burada devlet memuru olma
hakkı tanınıyor. Ancak belediyelerde çalışan, geçici
işçi statüsünde çalışan teknik personel var; mimar, mühendis,
veteriner, avukat, 20 bin civarında insan var ve on beş
yıldır çalışıyor bu insanlar. Bu insanların neden
kadroya alınması ve memur yapılması konusunda, ataması
yapılması konusunda bir çalışma yapılmıyor? Bu
konuda doyurucu bir cevap verebilirseniz çok memnun olacağım.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Evet,
Sayın Başkanım, sondan başlamak üzere cevap vermek
istiyorum.
Sözleşmeli
personelle ilgili kısımda Çalışma
Bakanımızın özellikle bu sizin söylediğiniz grupla
alakalı çalışması devam etmektedir. Bu konuda yapılan
çalışmaları Faruk Çelik Bakanımızdan daha detaylı
olarak öğrenip beraber çalışabiliriz çünkü Bakanlar Kuruluna
netleşerek gelmediği için şu anda direkt cevap veremiyorum ama
üzerinde çalışıldığını biliyorum.
Sendikalarla da üzerinde çalışılan konulardan bir tanesi.
Hülya Güven,
Sayın Milletvekilimizin korumalı iş yeriyle ilgili
Şu
anda, tabii, biz, pakette çok önemli gördüğümüz kısımları
Parlamentonun özellikle çalışma programına, takvimine uymak için
çıkarıp getirdiğimiz için korumalı iş yeriyle ilgili
paketimiz şu anda Plan ve Bütçedeki yaklaşık 75 maddenin
içerisinde duruyor. Bunu çok önemsiyoruz. Biraz önce zihinsel engellilerde yaşanan sorunu da çözmek için
korumalı iş yerlerinin hem bürokratik olarak işlemlerinin
azaltılması hem de üzerindeki vergi muafiyetlerinin giderilerek bir
teşvik sistemine dönüştürülmesi, oradaki çalışan
kişilerin, işverenin üzerindeki istihdam ve üzerinde mali yükü
azaltacak önemli bir çalışmayı tamamladık, Maliye
Bakanlığımızla da üzerinde uzlaştık ve şu an
Plan ve Bütçe Komisyonuna getirdik. İnşallah, ekim ayında
Parlamento açıldığı zaman ilk
çıkaracağımız yasalardan biri olacak. Bu, özellikle otistik
ve Down sendromu olan grupların istihdama katılması ve
kalkınmanın içerisinde onların yer alabilmesi için çok önemli
bir düzenleme. İnşallah bunu ekim ayı içerisinde birlikte
başaracağız diyorum.
Ayrıca
boşanma oranlarıyla ilgili sayın milletvekilimin sorduğu
soruyla ilgili de cevap vermek istiyorum. Evet, biz son on yılın,
2001-2013 itibarıyla her yıl ne kadar boşanma var, her yıl
ne kadar evlenme var, Türkiye İstatistik Kurumuyla beraber bunların
analizini yapıyoruz ve son on yılda ortalama
2001 en yüksek olan, 140
bin boşanmanın olduğu bir yıl. 2002-2013 yılları
arası her yıl ortalama 600 bin evlilik kurumu gerçekleşiyor.
Yaklaşık 100 bin ile 120 bin arası -yıllara göre
değişse bile- yani on yıllık süreçte 100 bin ile 120 bin
arası da boşanmanın gerçekleştiğini görüyoruz.
Biz burada
özellikle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak bunu
önleyecek, koruyucu, önleyici, aile kurumunu güçlendirici tedbirleri de almaya
çalışıyoruz. Bir taraftan evlilik öncesi eğitimlere
başladık. Belediyeler Birliğiyle bir protokol imzaladık ve
şu ana kadar bütün illerimizde ve ilçelerimizde eğitici
eğitimlerini yaptık. Evlilik öncesi eğitimle beraber, içinde
yeni evlenecek çiftlerin evlenmek için başvurmaya geldiği zaman
ihtiyacı olan bilgileri, sağlık bilgisini, hukuk bilgisini,
iletişim bilgilerini onlara veriyoruz ve evlilik devam ettiği sürece
de onlara danışmanlık, rehberlik yapacak bir altyapıyı
oluşturuyoruz.
Ayrıca,
boşanmak için başvuran çiftlerle ilgili de 5 ilde bir pilot
çalışma yaptık. 450 çiftimize, aile mahkemesi hâkimine gelip
boşanmak için başvuran çiftimize yaptığımız
desteklerle 75 çiftimizin yeniden evlenmeye, evlilik kurumunu devam ettirmeye
karar aldığını gördük. Bunu da neden yapıyoruz? Yine
TÜİK verilerine göre, bu boşanan yaklaşık 100 binle 120 bin
arasındaki kişinin yüzde 80inin yeniden, ikinci defa evlendiğini
tespit ettik, yüzde 17sinin de eski eşiyle yani
boşandığı eşiyle yeniden evlenme kararı
aldığını gördük. Biz burada onlara yapılacak
desteklerle, psikososyal desteklerle, danışmanlık hizmetiyle,
rehberlik hizmetiyle doğru kararı alıp doğru bir
şekilde eğer boşanma gerçekleşmek zorundaysa da çocuk bakımından,
yakın çevre bakımından da en az sorun yaşanacak
şekilde, yönetecek şekilde onları bilgilendirmek ve onların
yanında olacak bir altyapıyı da oluşturuyoruz.
İnşallah, bütün Türkiyede bu pilot çalışmayı da
genelleyip bu çalışmanın sonuçlarını da Parlamentomuzla
paylaşmak istiyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
88inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay Vural
Giresun İstanbul İzmir
Ramazan
Can Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Hilmi
Bilgin
Kırıkkale İstanbul Sivas
Recep
Özel Süreyya Sadi Bilgiç Mustafa Kalaycı
Isparta Isparta Konya
Yılmaz
Tunç Adnan
Yılmaz
Bartın Erzurum
MADDE 89- 4736
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 1- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, yetim
aylığı alan ve ücretsiz seyahat hakkı bulunanların bu
aylıkları almaya devam ettikleri müddetçe ücretsiz seyahat hakkı
saklıdır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Yeni
bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi yok.
Soru var.
Sayın
Şimşek
CEMALETTİN
ŞİMŞEK (Samsun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Daha önce evde
bakım ücretiyle alakalı olarak çıkarılan bir yasa
çerçevesinde evde bakım konusunda gittikçe ağırlaşan
birtakım şartlar oluştu. Örneğin 74 yaşında mide
kanseri olan, artrozu olan ve yüzde 97 sakatlık oranı bulunan bir
hastaya ağır özürlü yazılamadığı için evde
bakım ücretinden istifade edememiştir. Bunun için Sayın Bakana
buradan sormak istiyorum: Bir düzenleme yapmayı düşünüyorlar mı?
Ben, Sağlık Bakanına sormuştum bunu, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığımızla ilgili bir
çalışmamız var. demişti. Yoksa bu durumda çok mağdur
olan insanlarımız var. Onu ifade etmek istedim. Eğer bu
kolaylaştırılamazsa gerçekten iyileşme ihtimali olmayan ve
yüzde 97 sakatlığı olan kanser hastasına bakım ücreti
alınamamaktadır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Can
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Yahşihandaki askerî mühimmat deposundaki patlamada şehit
düşenler ile Makine Kimyadaki patlamada şehit düşenlerin
yakınlarının şehitlik statüsünden
yararlanmalarını sağlayan ihdas edilen maddede emeği geçen
başta Başbakanımıza, bakanlarımız Sayın Beşir
Atalaya, Sayın Fatma Şahine, Sayın İsmet Yılmaza,
Milletvekilimiz Oğuz Kağan Köksal ve bütün parti gruplarına ve
bütün milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Kanunun şehitlerimizin
yakınlarına hayırlı olsun diyor, tekrar saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaleli
SENA KALELİ
(Bursa) Sayın Başkanım, engelli
vatandaşlarımıza toplu taşıma araçlarının
uyumu için bir süre verilmişti ve bu süre doldu. Ancak henüz bu süreye
uyum gösteren araçlar tamamlanamadı. Bu araçların üretici
firmalarıyla herhangi bir görüşme yapılıp bu tür
araçların üretimi sağlandı mı? Eğer mevcut araçlara
herhangi bir değişiklik yapılırsa kaza ihtimali daha
çoğalacak, engellilerimiz daha da fazlalaşacaktır. Bununla
ilgili bir önlem alındı mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Erdoğdu
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Sayın Bakan, öncelikle şunu söylemek isterim ki: Meclisimizde konuşan kadın
milletvekili arkadaşlarımız konuşma yaparken özellikle
erkek milletvekilleri nezaketen ve centilmenlik olarak laf
atmamasının bir usul olarak benimsenmesini tavsiye ediyorum.
Bir de, demin bizim Ankara
Milletvekilimiz Sayın Aylin Nazlıaka konuşurken dikkat ettim,
siz salonu terk ettiniz. Bunu gerçekten eğer bilinçli
yaptıysanız hiç yakıştıramadım. Milletvekilinin
fikri ne olursa olsun Hükûmeti temsilen bir bakanın onu dinlemesi büyük
bir nezakettir. Bundan sonra buna dikkat etmenizi rica ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Evet,
Sayın Başkanım, erişilebilirlikle ilgili çok önemli bir
soru sordu Sayın Milletvekilimiz çünkü şu anda engellilerimizle
ilgili yaptığımız çalışmada toplu
taşıma, açık alan, kapalı alanların engellimizin erişebileceği
hâle hızlı bir şekilde dönüştürülmesi gerekiyor. Onun için
biz yönetmeliğimizi Başbakanlığa gönderdik ve
yönetmeliğimizin içeriğine de baktığınız zaman
her ilde içinde engelli sivil toplum kuruluşlarının da
olduğu ve ilgili bütün kurumlardan, bizim
Bakanlığımızın temsilcisi de ve beraberinde
Ulaştırma Bakanlığı, Çevre Bakanlığı
gibi erişilebilirlikle ilgili bütün kurumların temsilcilerinin de
olduğu bir komisyon toplanacak ve o komisyon gelen şikâyetleri
değerlendirerek hukuki altyapıda cezai sistemin altyapısı
başlayacak. Bu konuda yönetmeliğimizi gönderdik, yönetmeliğimiz
çıktığı zaman da komisyonların eğitimine
başlıyoruz, eğitimden sonra da bu işin uygulama boyutunun
bire bir takipçisi olacağız. Sivil toplumun içinde olması ve
takibini yapması da bugün katılımcı demokrasi adına ve
engelliler adına çok önemli bir çalışma diye düşünüyoruz.
Ayrıca evde bakım diye
sorulan sorunun cevabını da vermek istiyorum: Yine, Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülen 70 maddenin içerisinde bugün yaşanan sorunu
çözecek bir altyapı çalışması ve yasal altyapı düzenlemesi
yapıldı. Bu uygulamada yaşanan sorunları düzeltecek bir
çalışma yapıyoruz.
Ayrıca,
sağlık kurulu raporu dediğimiz ve bugün engellilerimizin
uygulamasında sorun olarak görülen birçok sorunu Sağlık
Bakanlığıyla beraber çalıştık. Ağustos
sonunda Sağlık Bakanlığımız ve Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı rapor sisteminde yeni bir yapılanmaya
gidiliyor ve işi çok daha kolaylaştıracak, bürokratik
işlemleri çok daha azaltacak uluslararası kriterlere ve standartlara
uygun yeni bir altyapı oluşturuyoruz. Uygulamada da bunun takibinde
birçok sorunun çözüleceğine inanıyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Dibek
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, bu akşam SBS sonuçları açıklanmış. Orada
bir sorun var, o konuyu eğer bizi dinleyen yetkililer takip ederlerse iyi
olacak. Almanca soruları 17 soru, onların doğru
cevaplarıyla ilgili olarak bir yanlış var, yani yanlış
okuma var. Büyük olasılıkla İngilizce soruları üzerinden,
doğruları üzerinden değerlendirilmiş gibi gözüküyor. Yani 1
yanlışı olması gereken öğrencilerin hemen hemen
tamamında 12, 13 yanlış gözüküyor Almanca soruları
cevaplandıranlarda ve tabii ki sıralamalar da belli olduğu için
bir mağduriyet gözüküyor. Kitlesel olarak bu konuda bir şikâyet
geliyor. Bu konuyu Millî Eğitim Bakanlığının da
mutlaka dikkate alması gerekir diye düşünüyorum. Bir mağduriyet
var Sayın Bakanım. İlgililerin konuyla ilgilenmelerini rica
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Erdoğdu
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Sayın Bakan deminki soruya cevap vermek istemedi, kendi
bileceği bir şey. O zaman teknik bir şey sorayım.
Sayın Bakan,
biliyorsunuz, mevzuat gereği engelli ve eski hükümlü
çalıştırma zorunluluğu var. Biz KİT
Komisyonundayız, KİT Komisyonu üyesi milletvekilleri de bilirler, başta
Ziraat Bankası ve Halk Bankası olmak
üzere, kamu bankaları engelli çalıştırma
yükümlülüğüne uymadığı için 100 milyon lira ceza
ödemiş. Engelli çalıştırmıyor ve 100 milyon lira
ödüyorsa siz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak acaba
bu kamu bankaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Çelebi
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım,
ben, burada, özellikle Sayın Bakanımıza teşekkürlerimi bir
borç biliyorum. 2013 yılı içerisinde Ağrının Patnos
ilçesinde Sosyal Hizmet Merkezi kuruldu. Bunun da onayını hakikaten
geçen sene özellikle İstanbuldan, havaalanından gelirken cumartesi
günü 18.05te imzaladılar dolayısıyla şu anda temeli
atıldı. Ben burada sizin huzurunuzda, Meclisin huzurunda kendisine
müteşekkirim.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Yılmaz
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
geçen gün de dile getirdiğimiz gibi İstanbulda palalarla
saldıran kişiler salıverildiler, tutuklanmadılar ve onlarla
ilgili polisin gerekli müdahaleyi yapmadığını biz
görüntülerden de izledik ve o yakalanan kişilerin kendi ifadelerinde de
Biz polise mukavemet göstermedik ki, polis zaten bize bir şey söylemedi
ki. dediler. Biz de buradan özellikle belirtmiştik Görevi kötüye
kullanma suçundan polislerin hakkında soruşturma açılmalı
ve onlar o konuda yargılanmalılar ve gerçekten de görevi kötüye
kullandıklarını, yapmaları gereken görevi
yapmadıklarını görmüş olduk. dedik ve bu konuda
Hükûmetinize bazı görevler düştüğünü söyledik. Bu kişilerin
görevi kötüye kullanma suçundan -polis memurlarının- haklarında
herhangi bir soruşturma açıldı mı onu öğrenmek
istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Sayın
Başkanım, özellikle kamuda engelli çalıştırmayla
alakalı eğer bu yüzde 3 oranına uyulmazsa cezai
yaptırım var. Aslında, iyi denetlendiğine ve engelli
çalıştırmıyorsa -sayın milletvekilimin söylediği
rakamların- devletin bu sistemi iyi denetlediğini, iyi takip
ettiğini de gösteriyor. Biz, burada hem engelli
çalıştırmayı takip ediyoruz hem de engelli
çalıştırmayı teşvik ediyoruz. 2008 yılında
çıkardığımız istihdam paketinde hem
kadınlarımız hem gençlerimiz hem de engellilerimizi
çalıştırmada, ekonomik hayata girdirmede işverenin
üzerindeki devlet payını devletin ödeyeceği bir altyapı
oluşturuldu ve burada bir cazibe oluşturuldu. Bir taraftan bunu
yapıyoruz, bir taraftan buna rağmen engelli
çalıştırmaya direnenlere karşı da ciddi bir denetim
var. Elde edilen paralar da engellilerimizle ilgili yapılan projelere
kullanılıyor. O yüzden, bu konuda eğer ceza alıyorsa bir
kurum, daha dikkatli olması ve yasal altyapıya uyması gerekiyor.
Ayrıca, Millî
Eğitim Bakanlığı sınav sonuçlarıyla ilgili
kısımda bir mağduriyet varsa eğer bunu ben Sayın
Bakanla da görüşürüm. Teknik bir konu, takibini yapmak gerekiyor ama Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanı olarak yapılması gereken ne varsa
Millî Eğitim Bakanımızla görüşürüz ve bir mağduriyet
varsa da giderilebilecek şekilde gerekli altyapıyı beraber
çalışırız.
Sayın
milletvekilimin söylediği, polisin aşırı şiddet
kullanmasıyla ilgili kısımda da, biliyorsunuz bu süreçte
eğer böyle bir durum varsa birtakım kişilerle, bu
aşırı güç kullananlarla ilgili de birtakım
soruşturmalar açıldı ve bunların takibi yapılıyor.
Eğer yine bu şekilde bir olay varsa da yine İçişleri
Bakanımızla da görüşürüz. Burada fazla bir güç
kullanımı varsa gerekli altyapı çalışması
yapılır ve gerekli takip yapılır; bir mağduriyet varsa
da giderilir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
89uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 01.21
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ramazan Can Hilmi
Bilgin
Giresun Kırıkkale Sivas
Recep Özel Yılmaz Tunç Adnan Yılmaz
Isparta Bartın Erzurum
Mehmet
Akyürek Süreyya Sadi Bilgiç Şenol Gürşan
Şanlıurfa Isparta Kırklareli
Osman
Aşkın Bak
İstanbul
"MADDE 90 -
17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden
Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun ek
1 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"(9.500)
gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile
çarpımı sonucu bulunacak tutarın, çalışma gücü
kaybı;
a) Yüzde kırktan daha aşağı
olanlar hariç olmak kaydıyla, 9 uncu maddenin birinci
fıkrasının (b) bendinde belirtilen malullerin kendilerine yüzde
altmışı tutarında,
b) 9 uncu maddenin birinci
fıkrasının (c) bendinde belirtilen malullerin kendilerine yüzde
sekseni tutarında,
c) 9 uncu maddenin birinci
fıkrasının (d) bendinde belirtilen malullerin kendilerine
tamamı tutarında,
ç) 9 uncu maddenin
birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilenlerin 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 34 üncü maddesi uyarınca belirlenecek hak
sahiplerine ise tamamı üzerinden yapılacak paylaştırma
tutarında,
aylık bağlanır.
Sosyal Güvenlik
Kurumunca ödenen bu aylıklar her yılsonunda faturası
karşılığında Maliye Bakanlığından
tahsil edilir.
Ancak, ölenlerin
anne ve babasına aylık bağlanmasında, 5510 sayılı
Kanunun 34 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen
her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari
ücretin net tutarından daha az olması ve diğer
çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere
gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması
şartları aranmaz. Çalışma gücü kayıpları
nedeniyle bu maddeye göre aylık bağlanmasına hak kazanmakla
birlikte aylık bağlanmamış olanlardan veya bu maddeye göre
aylık almakta iken vefat edenlerin önceden tespit edilmiş malullük
oranlarına göre hak kazanabilecekleri ya da almakta oldukları aylıklar,
5510 sayılı Kanunun 34 üncü maddesi uyarınca belirlenecek hak
sahiplerine birinci fıkranın (ç) bendine göre intikal
ettirilir.""
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Yeni
bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi yok.
Sayın Güven
HÜLYA GÜVEN
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
yeni dönemde engelli aylıklarında artış olacak mı?
Olacaksa ne oranda olacak? Yine, engelli raporlarında sorun
yaşanıyor bildiğiniz gibi. Bu sorunlar da düzeltilecek mi?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın
Bakan.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Sayın
Başkanım, burada engelli aylıklarını direkt
artırmıyoruz fakat yaptığımız çalışmada
daha fazla yararlanıcı olacak şekilde kurumsal altyapı
yapıyoruz, düzeltiyoruz, uygulamalarda yaşanan
sıkıntıları düzeltiyoruz, yeni dönemde bunun üzerinde
çalışıyoruz. Bir de hizmeti, verdiğimiz mali desteği
kaliteli hizmete dönüştürecek çalışmalar yapıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
90ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay Vural
Giresun İstanbul İzmir
Mustafa Kalaycı Afif Demirkıran Recep
Özel
Konya Siirt Isparta
Yılmaz Tunç Süreyya
Sadi Bilgiç Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Bartın
Isparta İstanbul
"MADDE 91 - 8/6/1949 tarihli ve 5434
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 72
nci maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesi ile dördüncü
cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
aynı maddenin son fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
"Bu Kanunun 56 ncı maddesi ile mülga 45 inci ve
64 üncü maddeleri, 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesi ve 3/11/1980
tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık
Bağlanması Hakkında Kanun veya 2330 sayılı Kanun
hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren
kanunlara göre aylık bağlanmış malullerden ölenlerin ya da
bu hükümlere göre aylık bağlanmasını gerektiren olaylar
sebebiyle hayatını kaybedenlerin ana veya babalarına, ölüm
tarihini takip eden aybaşından geçerli olmak üzere 5510 sayılı
Kanunun 56 ncı maddesi ile bu Kanunun mülga 77 nci ve 92 nci maddelerinde
sayılan haller hariç olmak kaydıyla herhangi bir şart
aranmaksızın aylık bağlanır; erbaş ve erler ile
yedek subay okulu öğrencilerinin ana veya babasına bağlanan aylığın
toplamı 16 yaşından büyükler için tespit edilen bir aylık
asgari ücretin net tutarından az olamaz."
"Erbaş ve erler ile yedek subay okulu
öğrencilerinin ana ve babalarına bağlanacak
aylığın 16 yaşından büyükler için tespit edilen bir
aylık asgari ücretin net tutarına yükseltilmesi amacıyla
aylık yükseltilmesi yapılan hallerde ilave edilen kısım
hariç olmak kaydıyla, bu fıkra kapsamında ana ve babalara
bağlanacak aylıklar Bakanlar Kurulu kararı ile %200'üne kadar
yükseltilebilir.""
BAŞKAN -
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Söz talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 91inci madde kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay Vural
Giresun İstanbul İzmir
Mustafa
Kalaycı Yılmaz
Tunç Süreyya Sadi Bilgiç
Konya Bartın Isparta
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Afif
Demirkıran Recep
Özel
İstanbul Siirt Isparta
MADDE 92- 5434
sayılı Kanunun ek 77 nci maddesinin birinci fıkrasının
birinci cümlesi ve (b) bendinin üçüncü cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş, aynı bendin dördüncü cümlesi
yürürlükten kaldırılmış, (c) bendinde yer alan "Sivil
iştirakçiler ile" ibaresi "Sivil iştirakçilere uygulanacak
azami derece ve kademe, öğrenim durumları ve hizmet
sınıfları itibarıyla 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa göre yükselebilecekleri derece ve kademe;"
şeklinde değiştirilmiş, aynı maddeye birinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiş ve mevcut üçüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
"Bu Kanunun 56
ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64 üncü maddelerine, 5510
sayılı Kanunun 47 nci maddesine ve 2330 sayılı Kanuna veya
2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık
bağlanmasını gerektiren kanunlara göre harp veya vazife
malullüğü aylığı üzerinden aylık
bağlananların bu aylıkları, aşağıdaki
esaslar dahilinde yükseltilir."
"Astsubaylar
ve uzman jandarmalarda yükselinebilecek azami derece ve kademe, 27/7/1967
tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
kendilerine ilişkin aylık gösterge tablosunda belirlenmiş olan
en yüksek derece ve kademedir."
"Bu madde
kapsamında yapılacak olan intibak işlemlerinde, 1 Eylül tarihi
esas alınır. 1 Eylül tarihi esas alınarak yapılacak olan
intibak işlemlerinde, görevde iken yapılan son terfi işleminin
üzerinden bir tam yıl geçmemiş olanlar hakkında izleyen
yılın 1 Eylül tarihi itibarıyla intibak işlemi
yapılır.""
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yeni
bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 92nci madde kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay Vural
Giresun İstanbul İzmir
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Kalaycı Afif
Demirkıran
İstanbul Konya Siirt
Süreyya
Sadi Bilgiç Recep Özel Yılmaz Tunç
Isparta Isparta Bartın
"MADDE 93 -
5434 sayılı Kanunun ek 79 uncu maddesinin birinci, dördüncü,
altıncı ve onuncu fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve aynı maddenin beşinci
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
"Bu Kanunun 56
ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64 üncü maddeleri, 5510 sayılı
Kanunun 47 nci maddesi, 2330 sayılı Kanun veya 2330 sayılı
Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren
kanunlara göre harp veya vazife malullüğü aylığı üzerinden
aylık bağlananlara, bu madde uyarınca ek ödeme verilir."
"Birinci
fıkrada belirtilen hükümlere göre aylık bağlanmasını
gerektiren olaylar sebebiyle hayatını kaybedenlerin dul ve yetimleri,
birinci derece malullere uygulanan gösterge üzerinden; aynı sebeplerle
malullük aylığı almakta iken ölenlerin dul ve yetimleri ise
malullerin hayatta iken maluliyet derecelerine göre yararlandıkları
gösterge üzerinden ve sosyal güvenlik kanunlarına göre dul ve yetim
aylığı aldıkları süre ile sınırlı
olarak ek ödemeden yararlanır. Dul ve yetim sayısının bir
kişiden fazla olması halinde, verilecek ek ödeme hak sahipleri
arasında eşit olarak paylaştırılır."
"Birinci
fıkrada belirtilen hükümlere göre aylık bağlanmasını
gerektiren olaylar sebebiyle hayatını kaybedenlerin, aynı
sebeplerle malullük aylığı almakta olanların veya bunlardan
ölenlerin çocuklarına her ay için; ilköğretimleri sırasında
(1.250), ortaöğretimleri sırasında (1.875) ve
yükseköğretimleri sırasında (2.500) gösterge rakamının
memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak
tutarda eğitim ve öğretim yardımı yapılır. Bu
yardımlar, yılda bir kez olmak üzere, bulunulan yılın Eylül
ayında geçerli olan memur aylık katsayısına göre
hesaplanarak 1 Eylül-31 Aralık tarihleri arasında ve öğrenim
durumunu gösterir belge ile birlikte yapılacak talep tarihindeki
öğrenim seviyesi esas alınmak suretiyle toptan ödenir. 8/2/2007
tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 2
nci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi kapsamında
faaliyet gösteren özel eğitim okullarında eğitim alanlar da bu
fıkranın durumlarına uygun hükümlerinden
yararlanırlar."
"Birinci
fıkrada belirtilen haller kapsamında harp veya vazife malulü
sayılanlardan sınıf veya görev değiştirerek
çalışmaya devam eden kamu görevlileri ile ilgili mevzuatına göre
aylık bağlanan malullerden, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesi kapsamında çalışmaya başlamaları sebebiyle
ödenmekte olan aylıkları kesilenler de yukarıdaki esaslar
dahilinde ek ödeme ile eğitim öğretim yardımından
yararlanırlar.""
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Yeni
bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 93üncü madde kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay
Vural
Giresun İstanbul İzmir
Süreyya Sadi Bilgiç Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Kalaycı
Isparta İstanbul Konya
Afif Demirkıran Recep Özel Yılmaz Tunç
Siirt Isparta Bartın
Mine Lök Beyaz
Diyarbakır
"MADDE 94-
5434 sayılı Kanunun ek 81 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "ek 77 nci madde kapsamına girenler
hariç olmak üzere vazife malûllüğü veya" ibaresi yürürlükten
kaldırılmıştır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Yeni
bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 94üncü madde kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay
Vural
Giresun İstanbul İzmir
Süreyya Sadi Bilgiç Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Kalaycı
Isparta İstanbul Konya
Afif Demirkıran Recep Özel Yılmaz Tunç
Siirt Isparta Bartın
MADDE 95- 5434
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 225- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, bu Kanunun 56
ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64 üncü maddelerine, 5510
sayılı Kanunun 47 nci maddesine ve 3/11/1980 tarihli ve 2330
sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması
Hakkında Kanuna göre veya 2330 sayılı Kanun hükümleri
uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre
harp malullüğü veya vazife malullüğü aylığı
bağlanmış olanlar ile bunlardan aylık almakta iken
ölenlerin veya anılan madde ve kanunlara göre aylık
bağlanmasını gerektiren olaylar sebebiyle hayatını
kaybedenlerin dul ve yetimleri; bu maddeyi düzenleyen Kanunla ana ve babalara
aylık bağlanabilmesine ilişkin olarak bu Kanunun 72 nci
maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan
değişikliklerin, bağlanmış olan aylıkların
intibak suretiyle arttırılmasına ilişkin ek 77 nci
maddesinde yapılan değişikliklerin, ek ödeme ve eğitim
öğretim yardımı verilmesine ilişkin olarak ek 79 uncu
maddesinde yapılan değişikliklerin durumlarına uygun
hükümlerinden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki döneme
ilişkin olarak herhangi bir fark ödenmeksizin ilgili maddelerde
belirlenmiş olan usul ve esaslar çerçevesinde
yararlandırılırlar.
Ek 79 uncu madde
kapsamında ek ödemenin beş katı tutarında yardım
yapılmış olması halinde, bu ödemenin
yapıldığı beşinci yılı takip eden ödeme
dönemine kadar bir süre geçmedikçe bu maddeyi düzenleyen Kanunla ek 79 uncu
maddenin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikten
dolayı ödeme yapılmaz. Beş yıllık dönemin bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce dolmuş olması halinde
geriye yönelik herhangi bir ödeme yapılmaz.
72 nci maddenin
dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde bu Kanunla yapılan
değişiklik neticesinde, aylık bağlama şartları
yeniden düzenlenen kişiler, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce bağlanmış olan aylıkları sebebiyle
açtıkları davalardan feragat etmeleri halinde; kendilerine
çıkarılmış olan borçların faize ilişkin
kısmı terkin olunur, anaparaya ilişkin kısmı ise
beş yıla kadar taksitlendirilir ve haklarındaki mevcut dava ve
icra takiplerinden vazgeçilir. Aylık taksit tutarının
kişinin gelirinin dörtte birini aşması halinde taksit süresi
uzatılır. Ancak, adlarına borç çıkartılmış
olanlardan bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra vefat edenlerin
vefat tarihi itibarıyla borçlarının kalan kısmı;
önceden vefat edenlerin ise bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla borçlarının kalan kısmı tahsil edilmez ve
haklarında bu amaçla dava veya icra takibi bulunması halinde
bunlardan vazgeçilir.""
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Yeni
bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
95inci madde kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay
Vural
Giresun İstanbul İzmir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Kalaycı Hilmi Bilgin
İstanbul Konya Sivas
Adnan Yılmaz Recep Özel Ramazan Can
Erzurum Isparta Kırıkkale
Yılmaz Tunç Süreyya Sadi Bilgiç
Bartın Isparta
"MADDE 96 - 31/5/2006 tarihli ve 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin
birinci ve ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Harp
malulleri ile 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık
Bağlanması Hakkında Kanuna veya 2330 sayılı Kanun
hükümleri veya 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun 56 ncı
maddesi uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara
göre vazife malullüğü aylığı bağlanmış
malullerden, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c)
bentleri kapsamında sigortalı olarak çalışmaya
başlayanların aylıkları kesilmez.""
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Evet,
yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
96ncı madde kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Akif Hamzaçebi Nurettin
Canikli Oktay Vural
İstanbul Giresun İzmir
Ramazan Can Yılmaz
Tunç Recep Özel
Kırıkkale Bartın Isparta
Hilmi Bilgin Adnan Yılmaz Mustafa Kalaycı Süreyya Sadi Bilgiç
Sivas Erzurum Konya Isparta
MADDE 97- 5510
sayılı Kanunun 47 nci maddesinin beşinci
fıkrasının ikinci cümlesi ile onbeşinci
fıkrasının (a) ve (d) bentlerinin birinci cümleleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ancak, harp
malulleri ile 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık
Bağlanması Hakkında Kanuna veya 2330 sayılı Kanun
hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren
kanunlara göre veya 5434 sayılı Kanunun 56 ncı maddesine göre
vazife malulü olduğuna karar verilenlerden, sınıf veya görev
değiştirerek çalışmaya devam edenlere ise görevden
ayrılmalarına ve başkaca bir müracaata gerek
kalmaksızın sınıf veya görev değiştirerek
çalışmaya başladıkları tarihi takip eden
aybaşından itibaren aylık bağlanır.
5 inci maddenin
birinci fıkrasının (c) bendi hükmü saklı kalmak
kaydıyla vazife malûllüğü aylığı
bağlanmış olanlardan Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışmaya
başlayanların aylıkları, çalışmaya
başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başından
itibaren kesilir ve bunlar hakkında uzun vadeli sigorta kolları
uygulanır.
Harp malulleri ile
2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması
Hakkında Kanuna veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak
aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre veya 5434
sayılı Kanunun 56 ncı maddesine göre vazife malulü olduğuna
karar verilenlerden, sınıf veya görev değiştirerek 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında
çalışmaya devam edenler hakkında uzun vadeli sigorta
kollarının uygulanmasına devam edilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Evet,
yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
97nci madde kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet Akif
Hamzaçebi Oktay Vural
Giresun İstanbul İzmir
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Afif
Demirkıran Recep
Özel
İstanbul Siirt Isparta
Yılmaz
Tunç Mustafa
Kalaycı Mine Lök
Beyaz
Bartın Konya Diyarbakır
Süreyya
Sadi Bilgiç
Isparta
MADDE 98 - 5510
sayılı Kanunun geçici 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde,
aynı maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde geçen
"3713 sayılı Kanuna göre" ibaresi ile ikinci
fıkrasında geçen "3713 sayılı Kanun
kapsamında" ibaresi "2330 sayılı Nakdi Tazminat ve
Aylık Bağlanması Hakkında Kanun veya 2330 sayılı
Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren
kanunlar veya 5434 sayılı Kanunun 56 ve mülga 64 üncü maddeleri
kapsamında" şeklinde değiştirilmiş ve aynı
maddenin birinci fıkrasının (d) bendinin son cümlesi yürürlükten
kaldırılmıştır.
"c) 2330
sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması
Hakkında Kanuna veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak
aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre veya 5434
sayılı Kanunun 56 ve mülga 64 üncü maddelerine göre vazife
malullüğü aylığı almakta iken; bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla çalışmaya devam edenler ile
sonradan bu Kanuna tabi çalışmaya başlayacaklar için sosyal
güvenlik destek primi uygulanmaksızın bu Kanunun 5 inci maddesinin
(c) bendi hükümleri uygulanır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Evet,
madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
98inci madde kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet Akif
Hamzaçebi Oktay Vural
Giresun İstanbul İzmir
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Afif
Demirkıran Recep
Özel
İstanbul Siirt Isparta
Yılmaz
Tunç Mustafa
Kalaycı Mine Lök
Beyaz
Bartın Konya Diyarbakır
Süreyya
Sadi Bilgiç
Isparta
"MADDE 99 -
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununa aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 52- Bu maddeyi düzenleyen Kanunla 2330 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesi kapsamında vazife malullüğü aylığı
bağlandıktan sonra sigortalı olarak çalışanların
bu şekilde geçen sigortalı çalışmalarından kaynaklanan
haklarına ilişkin olarak yapılmış olan düzenlemeler,
3713 sayılı Kanun kapsamına giren sebeplerle vazife
malullüğü aylığı bağlanmış veya
bağlanmasına hak kazanmış olup da bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte sınıf veya görev
değiştirmek suretiyle çalışmaya devam eden veya bu Kanunun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında
tekrar çalışmaya başlamış olanlardan bu
çalışmaları devam etmekte olanlar hakkında da
uygulanır. Bunlardan, vazife malullüğü aylığı
bağlandıktan sonra geçen çalışmaları bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten sonra olanların, kesenek ve
karşılık ödenmek suretiyle geçen hizmetleri süreleri prim ödeme
gün sayısı olarak ve bu süreler içindeki emeklilik keseneğine
esas aylık tutarları da aynı dönemler için geçerli olan
aylık prime esas kazanç olarak sayılır.""
BAŞKAN Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Evet,
madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
99uncu madde kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Mehmet
Şandır
Giresun İstanbul Mersin
İdris Şahin Hacı Bayram Türkoğlu Recep Özel
Çankırı Hatay Isparta
Ramazan Can Hakan Çavuşoğlu Oya Eronat
Kırıkkale Bursa Diyarbakır
İsrafil Kışla İlyas Şeker Mine Lök Beyaz
Artvin Kocaeli Diyarbakır
'MADDE 100 -
3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 14 üncü maddesinin
ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Belediyelerin
birinci fıkranın (b) bendi uyarınca, sporu teşvik
amacıyla yapacakları nakdi yardım, bir önceki yıl genel
bütçe vergi gelirlerinden belediyeleri için tahakkuk eden belediyeleri için
binde yedisini, diğer belediyeler için binde on ikisini geçemez.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz talebi? Yok.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
100üncü madde kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra
sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ali Öz Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Giresun Mersin İstanbul
Recep Özel Hacı Bayram Türkoğlu Vedat Demiröz
Isparta Hatay Bitlis
İsrafil Kışla Ramazan Can Mustafa Kalaycı
Artvin Kırıkkale Konya
İdris Şahin Hakan Çavuşoğlu
Çankırı Bursa
MADDE 101- 20/6/2012 tarihli ve 6331
sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(f) ve (s) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"f) İş Güvenliği
Uzmanı: Usul ve esasları yönetmelikle belirlenen, iş sağlığı
ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Bakanlıkça
yetkilendirilmiş, iş güvenliği uzmanlığı
belgesine sahip, Bakanlık ve ilgili kuruluşlarında
çalışma hayatını denetleyen müfettişler ile
mühendislik veya mimarlık eğitimi veren fakültelerin mezunları
ile teknik elemanı.
s) Teknik eleman: Teknik öğretmen,
fizikçi, kimyager ve biyolog unvanına sahip olanlar ile üniversitelerin
iş sağlığı ve güvenliği programı
mezunlarını,"
BAŞKAN Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz talebi? Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
101inci madde kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra
sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Oktay
Vural
Giresun İstanbul İzmir
Ramazan Can Ferit Mevlüt Aslanoğlu Hilmi Bilgin
Kırıkkale İstanbul Sivas
Recep Özel Yılmaz Tunç Oğuz Kağan Köksal
Isparta Bartın Kırıkkale
Süreyya Sadi Bilgiç Adnan Yılmaz
Isparta Erzurum
MADDE
102
1- a) 4/7/1934 tarihli ve 2559
sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun ek 9 uncu maddesinin
üçüncü fıkrası,
b) 24/2/1968 tarihli ve 1005
sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani
Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması
Hakkında Kanunun 2 nci ve ek 1 inci maddesi,
c) 3713 sayılı Kanunun 21 inci
maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (d) bentleri,
ç) 190 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 7 nci maddesinde yer alan ", 12/4/1991 tarihli ve 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesi" ibaresi,
yürürlükten
kaldırılmıştır.
2- Diğer mevzuatta bu Kanunla
yürürlükten kaldırılan hükümlere yapılan atıflar, bu
Kanunla düzenlenen ilgili hükümlere yapılmış sayılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Madde olarak görüşme
açıyorum.
Söz talebi? Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 102nci madde kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra
sayılı kanun teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Oktay
Vural
Manisa Konya İzmir
Ali
Halaman Mehmet
Şandır
Adana Mersin
" 2/8/2007 tarihli ve 5580
sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 13 üncü maddesi
aşağıdaki şeklide değiştirilmiştir.
MADDE 13 - Öğrenim ücreti ve
diğer ücretler, kurumlarca her yıl tespit edilerek ocak ayından
itibaren en geç mayıs ayında ilân edilir.
Ücretlerin hangi esaslara göre tespit,
tayin, ilân ve tahsil edileceği yönetmelikle belirlenir.
Kurumlar, öğrenim gören
öğrenci sayısının yüzde dördünden az olmamak üzere ücretsiz
öğrenci okutmakla yükümlüdür. Bakanlıkça bu oran yüzde ona kadar artırılabilir.
Yüzde dörtlük kontenjanın en az
yüzde 50'si şehit ve gazi çocuklarına ayrılır. Şehit
ve gazi çocuklarına ayrılan kontenjan doldurulamaz ise bu
kontenjanlarda okutulacak diğer öğrencilerin yüzdesi, seçimi ve
kurumlara kabul şartlarına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle
belirlenir.
Kurumlar ayrıca, öğrenim bursu
verebilirler. Öğrenim bursu verilmesine ilişkin usûl ve esaslar
yönetmelikle belirlenir.
Bir okula alınabilecek yabancı
uyruklu öğrenci sayısı, o okulda okuyan Türkiye Cumhuriyeti uyruklu
öğrenci sayısının yüzde otuzunu aşamaz."
BAŞKAN Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz.
BAŞKAN
Önergeyi işlemden kaldırıyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, sabahtan beri
oturuyordu, niye gönderdiniz? Niye gönderdiniz? Salt çoğunlukla oturup
Katılmıyorum. derdiniz.
BAŞKAN -
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
kanun teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Oktay Vural
Manisa Konya İzmir
Mehmet Şandır Ali Halaman
Mersin Adana
MADDE 31/5/2006 tarihli ve 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunun 28 inci
maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Harp malûlleri ile 12/4/1991 tarihli ve 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 3/11/1980 tarihli ve 2330
sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması
Hakkında Kanuna göre aylıkları hesaplanarak ödenen veya
asayiş ve güvenliğin sağlanması ile ilgili kanunlara göre
vazife malûllüğü aylığı almakta olup da
çalışanların kendileri rapor veya vergi muafiyet belgesi
istenmeden üç bin altı yüz prim gün sayısını
doldurmaları halinde yaşlılık aylığına
bağlanır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt
çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı
kanun teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Oktay Vural
Manisa Konya İzmir
Mehmet Şandır Ali Halaman
Mersin Adana
MADDE 5510 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin
10 uncu fıkrasının ilk cümlesi "Harp malûlleri ile 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 2330 sayılı Nakdi Tazminat
ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun veya 5434
sayılı kanunun 45 ve 56 ncı maddesine göre aylıkları
hesaplanarak ödenen veya asayiş ve güvenliğin sağlanması
ile ilgili kanunlara göre vazife malûllüğü aylığı almakta
olanlar sağlık kurulu raporuyla ihtiyaç duydukları her türlü
ortez/protez ve diğer iyileştirici araç ve gereçler herhangi bir
kısıtlama getirilmeksizin Kurumca karşılanır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz.
BAŞKAN
Önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra sayılı yasa teklifinin 74. maddesinden sonra
gelmek üzerek aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz. (Ek
madde olarak)
ı) İhdas
edilen kadro
Sınıf Unvan Derecesi Serbest
Kadro Toplam
EÖH Öğretmen 9 150.000 150.000
Kamer Genç Ferit Mevlüt Aslanoğlu Engin Altay
Tunceli İstanbul Sinop
Özgür Özel Turgay Develi Mehmet Volkan Canalioğlu
Manisa Adana Trabzon
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz.
BAŞKAN Evet,
önergeyi işlemden kaldırıyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Biz de bir gün salt çoğunluk
yapmayız. Alacağın olsun.
BAŞKAN
Geçici madde 1de iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin geçici 1inci maddesinin
(1)inci fıkrasında yer alan idari yargı kararı sonucunda
devlet memurluğundan çıkarılan ibaresinin
sınavlarının iptal edilmesi nedeniyle devlet memurluğu
sona erdirilen şeklinde, (2)nci fıkrasında yer alan idari
yargı kararı gereği ibaresinin sınavlarının
iptal edilmesi nedeniyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mesut Dedeoğlu Hasan Hüseyin Türkoğlu
İzmir Kahramanmaraş Osmaniye
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay
Konya Manisa
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Madde ihdası değil, değişiklik
önergesi.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Değişiklik önergesi, madde ihdası değil.
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı yasa teklifinin 74. maddesine
bağlı geçici 1. Maddesinin 2. Paragrafının teklif metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın Kazım Kurt
İstanbul İstanbul Eskişehir
Ercan Cengiz Mahmut Tanal
İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Kazım Kurt, Eskişehir Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM KURT
(Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
milletvekilleri, 478 sıra sayılı Torba Kanunun geçici 1inci
maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün
Eskişehirde hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz
kardeşimize Tanrıdan rahmet, ailesine
başsağlığı diliyorum ve bugün olayla ilgili
açıklamasından dolayı da Eskişehir Valisini
kınıyorum. Adli yargılamayı etkilemeye yönelik bir
açıklamadır, bunun yapılmaması gerekirdi.
Değerli arkadaşlar,
on gündür olağanüstü bir çabayla bu torbayı bitirdik, Herhâlde
bitirdik. diyorum ama yenileri gelir mi? Arkadaşlar Komisyonda yerini
aldı, yenileri de geleceğe benziyor. Bu tür bir yasa yapma biçimini
kabul etmiyorum, doğru bulmuyorum ve AKPli
arkadaşlarımızı da samimi bulmuyorum. Yaklaşım
doğru değildir, bunu kınıyorum.
Önergemizle ilgili
de şunu anlatmak istiyorum: Sadece demokrasi demek, sadece
Haksızlıklara karşı çıkıyorum. demek kendin
için olduğu zaman geçerli olmamalıdır. Bu teklif 1997
yılında yanlış bir biçimde yapmış olduğunuz
sınavlarla yerleştirdiğiniz kadroların idari yargı
yoluyla elde edemedikleri haklarını yirmi yıl sonra da olsa
vermeye yönelik bir tekliftir. Bunların içerisinde Eskişehir
Seyitgazi ilçesinde bulunan Kırka Boraks İşletme
Müdürlüğünde de personel vardı ve o personelin hangi sınavla,
nasıl sorularla sınav kazandığını bütün Türkiye
biliyor. Eşeğin kaç vitesi olduğunu sorarak kazandırdılar
bu sınavları ve idari yargı iptal etti. O iptalden sonra
eğer varsa hâlâ şu anda işe yerleşemeyen, onların
tekrar işe yerleşmesi için getirilen bir önergedir, bunu doğru
bulmuyorum. Eğer bir haksızlık var ise tüm
haksızlıkları ortadan kaldırmamız gerekir. 12 Eylülde,
12 Martta, daha sonraki dönemlerde ve hatta son on yıldır AKP
iktidarlarının uygulamalarından haksızlığa
uğrayan insanlarımızın da haklarını teslim etmek
gerekir. Bütün bunları bir tarafa bırakıp sadece ve sadece kendi
yandaşlarınızın haklarını teslim etmek için bir
yasa yapıyorsanız bu doğru bir şey değildir,
doğru bir yaklaşım değildir, bunun geri çekilmesinde yarar
vardır. Hem zaten bu nitelikte zarar görmüş insan da şu ana
kadar kalmamıştır diye düşünüyorum. Bu
arkadaşlarımızın yeniden müracaatları hâlinde
altı ay içerisinde işe alınmaları sağlanacak.
Peki, başka,
iş akdi feshedilen, işinden olan yok mu? Pek çok. Bunlarla ilgili
düzenlemeleri, bunlarla ilgili yapmamız gerekenleri neden yapmıyoruz?
Özellikle 12 Eylülden sonra haksız bir biçimde işten
atılmış ya da işe girememiş ve güvenlik
soruşturması nedeniyle tutulan raporlar nedeniyle işe
başlatılamamış insanlarla ilgili hak teslimi gerekmez mi?
Gerekir ama maalesef bunu da yapma yönünde bir adım atılmıyor.
Oysa, demokrasi herkese lazım, hukuk herkese lazım. Demokrasi ve
hukuk eşit koşullar altında bütün insanlara uygulanması
gereken, bütün halkımıza uygulanması gereken en temel kural ama
maalesef AKP hükûmetleri döneminde bunu gerçekleştirme
şansımız olmamıştır, bundan sonra da
olmayacaktır.
Bu nedenlerle hiç
değilse önergemizi destekleyin. Yeni bir haksızlığı
yaratmayalım, yeni bir haksızlık doğurmayalım.
Hepinize
saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, yoklama talebi var, yerine
getireceğim: Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Özkan, Sayın Altay, Sayın Özdemir, Sayın Canalioğlu,
Sayın Sapan, Sayın Kuşoğlu, Sayın Yıldız,
Sayın Kurt, Sayın Moroğlu, Sayın Özel, Sayın Güler,
Sayın Nazlıaka, Sayın Acar, Sayın Toprak, Sayın Güven,
Sayın Küçük, Sayın Ekşi.
İki dakika
süre veriyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi
açısından, bu insanlar koruma görevlisi sınavına
giriyorlar. KPSS sınavı yok, bu insanlar, koruma görevlisi
sınavına giriyorlar ama bu ülkede binlerce insan KPSS
sınavını kazanmalarına rağmen beklerken koruma
görevlisi sınavı yapılıyor ve memur olarak
alınıyor. Ben, tutanaklara geçmesi açısından bunu
iletiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin geçici 1inci maddesinin
(1) fıkrasında yer alan idari yargı kararı sonucunda
devlet memurluğundan çıkarılan ibaresinin sınavların
iptal edilmesi nedeniyle devlet memurluğu sona erdirilen şeklinde,
(2)nci fıkrasında yer alan idari yargı kararı
gereği ibaresinin sınavların iptal edilmesi nedeniyle
şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet
katılıyor mu?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üstünde söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Biraz önceki
konuşmamda Sayın Bakanıma ve KİT Komisyonu
Başkanımıza teşekkür etmeyi unuttum. Hakikaten, her ikisine
de bu yoğun katkılarından dolayı
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Plan Bütçe; KİT değil, Plan Bütçe
Başkanına.
MUSTAFA KALAYCI
(Devamla) Plan Bütçe Komisyonu Başkanı. Yanlış mı
söyledim? Pardon.
Teşekkür
ediyorum.
Bu
görüştüğümüz maddede çok önemli, kısa bir bilgi vereceğim,
zamanınızı almayacağım.
Geçmişte
yaşanan bazı mağduriyetler yıllar sonra da olsa giderilmeye
çalışılmakta. Kapatılan SHÇEK Genel Müdürlüğü
tarafından 14 Haziran 1997 tarihinde yapılan sınavda
başarı gösterip devlet memuru olarak atananlar, göreve
başladıktan sonra sınav iptal edildiği için memurluktan
çıkarılmışlardır. Bu maddeyle, 300 civarında olan
bu arkadaşlarımızın hakları gecikmeli de olsa teslim
edilerek yıllar süren mağduriyetlerine son verilmektedir. Bu
kardeşlerimiz, altı ay içinde müracaat etmeleri hâlinde, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının taşra
teşkilatında durumlarına uygun memur kadrolarına
atanacaklardır.
Yine,
Seydişehir Alüminyum İşletmesi, Bigadiç Maden
İşletmesi, Kırka Boraks İşletmesi, Şark
Kromları Ferrokrom İşletmesi ve 100. Yıl Gümüş
İşletmesi müdürlüklerinde 7
Haziran 1997 tarihinde yapılan sınavda başarı gösterip
koruma ve güvenlik görevlisi olarak atananlar da göreve başlayıp
yaklaşık üç yıl çalıştıkları hâlde
sınav iptal edildiği için görevlerine son verilmiştir. Bu madde
ile 200 kişi civarında olan bu arkadaşlarımızın
hakları da gecikmeli de olsa teslim edilerek yıllar süren
mağduriyetlerine son verilmektedir. Bu kardeşlerimiz, altı ay
içinde müracaat etmeleri hâlinde, Eti Maden İşletmeleri Genel
Müdürlüğü veya bağlı birimlerinde memur unvanlı
sözleşmeli personel pozisyonlarına atanacaklardır.
Bu arkadaşlarımızla
ve aileleriyle tanışanlarınız, onları görenleriniz
mutlaka vardır. Hayatları kararmış, yıllarca çile
çekmişler, yaşadıkları acılara gerçekten yürek
dayanmaz. Yıllarca eza, cefa çeken, büyük sıkıntılarla
karşı karşıya kalan bu arkadaşlarımızın
yüzlerinin güldürülmesinin rahmet, mağfiret ve kurtuluş ayı
olana ramazana rast gelmesi bu sevince bir başka anlam
kazandırmaktadır.
Ben inanıyorum
ki bu kardeşlerimizin kadroya alınmaları için bu maddeyi
hazırlayanlara, teklife koyanlara ve kabul edenlere Cenab-ı Allah mükâfatını
verecektir.
Onlara
hayırlı olsun diyorum, Milliyetçi Hareket Partisi olarak sevinçlerini
paylaştığımızı ifade ediyorum.
Tekrar hepinize
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Çok önemli olmamakla birlikte, hem emsal olmasın diye hem de
Divanın bir İç Tüzük ihlaliyle ilgili tatbikatını müsaade
ederseniz yerimden size ve Genel Kurula sunmak istiyorum. O da şudur:
87nci maddenin sekizinci fıkrasına Divan olarak bir
bakılmasında bir fayda var. Ayrıca, sekizinci fıkra ihlal
edildiği gibi, biraz önce okunan önerge Erkan Akçay ve
arkadaşları diye okundu. Sordum, Genel Kurulda verilmiş, önce
verilmemiş ama az önce, müşterek önergeler ve iktidar partisi
tarafından verilen önergelerde de imza sahiplerinin tamamı okundu.
Siz tecrübeli bir Başkanısınız. Bu önergelerdeki beş
imzayı okumanız gerekir yani MHPde Erkan Akçay ve
arkadaşları, AKPde tam kadro
Bu tutumunuzu yorgunluğa
bağlıyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Altay, önergeler, birinci okunmada tüm isimler okundu, ikinci okuma
yapılırken
ENGİN ALTAY
(Sinop) Okunmuyor, ben özellikle takip ettim. Beşten fazla isim okundu
mu okunmadı mı Sayın Başkan?
BAŞKAN
Hayır, ikinci okuma yapılırken
ENGİN ALTAY
(Sinop) Beşten fazla isim okumayacaksınız İç Tüzüke
göre, onu söylüyorum ben.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2de
üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Teklifinin geçici 2 nci maddesine aşağıdaki
fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ercan Candan Oğuz
Kağan Köksal
Giresun Zonguldak Kırıkkale
Ramazan Can Recep
Özel Hüseyin Şahin
Kırıkkale Isparta Bursa
Uğur Aydemir Metin Külünk
Manisa İstanbul
"2918
sayılı Kanun ve 4925 sayılı Kanuna göre 31/12/2010
tarihinden (bu tarih dahil) önce verilen ve bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş
olan ya da ödeme süresi geçmemiş bulunan veya dava açılmış
ya da dava açma süresi geçmemiş olan idari para cezaları için Ekim
2013 ayı sonuna kadar 6111 sayılı Kanun hükümlerinden
yararlanmak üzere ilgili vergi dairelerine başvuruda bulunulması
halinde söz konusu cezalar 6111 sayılı Kanunun ilgili maddelerine
göre yapılandırılır. Şu kadar ki, 6111
sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplanan tutar, 1,05
katsayısı ile çarpılır ve Kanun hükümlerine göre ödenecek
tutar bulunur, bulunan tutarın tamamının; Kasım 2013, Ocak
2014 ve Mart 2014 aylarında üç eşit taksitte ödenmesi
şarttır. Bu hüküm, fıkra kapsamına giren ve aslı
ödenmiş idari para cezalarının fer'ileri hakkında da
uygulanır. Bu maddenin yayımlandığı tarihten önce bu
madde kapsamına giren alacaklardan tahsil edilen tutarlar red ve iade
edilmez.
Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ilgisine göre
6111 sayılı Kanunun 168 inci maddesinin ikinci fıkrasında
belirtilen kamu kurum ve kuruluşları yetkilidir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı yasa teklifinin Geçici 2. maddesinin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent Kuşoğlu Aytuğ Atıcı
İstanbul Ankara Mersin
Ramis Topal Osman
Kaptan Mehmet Volkan
Canalioğlu
Amasya Antalya Trabzon
Ayrıca,
13.2.2011 tarihli ve 6111 sayılı kanunla yeniden
yapılandırılan, ancak, herhangi bir nedenle borçlarını
ödeyemeyen, bu nedenle kapsam dışında kalan gerçek ve tüzel
kişiler, 6111 sayılı kanuna göre kalan süreleri içerisinde ödeme
yapmayı taahhüt etmeleri ve ödemeleri kaydıyle yeniden kapsam içerisine
alınırlar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/613, 1/778) nın geçici 2 nci
maddesinin aşağıdaki şeklide değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır
Manisa Konya Mersin
Mehmet
Günal Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz
Antalya Kütahya Adana
Emin
Çınar Ali
Öz
Kastamonu Mersin
"
GEÇİCİ MADDE 2- 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun kapsamında borçları
yapılandırılan ve bu maddenin yayımlandığı
tarih itibariyle Kanundan yararlanma hakları devam eden il özel idareleri,
belediyeler ve bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel
kişiliğini haiz kuruluşların, 6111 sayılı Kanun
kapsamında 2013 yılının Haziran, Temmuz, Ağustos ve
Eylül aylarında ödenmesi gereken taksitleri, bu borçluların 6111
sayılı Kanunun 18 inci maddesine göre tercih ettikleri taksit
sayısına göre belirlenen son taksit ödeme süresinde ödenir. Bu
şekilde ödeme süresi uzatılan taksitlerin son taksitle birlikte
ödenmesi halinde bu taksitlere geç ödeme zammı tatbik edilmez.
Ayrıca, 6111
sayılı Kanunun 1 inci maddesinde sayılan kamu
alacaklarından, 1/7/2013 tarihi itibariyle vadesi geldiği halde
ödenmemiş olanlar hakkında, bu Kanunun
yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar
ilgili idareye başvuruda bulunulması halinde, 6111 sayılı
Kanunun hükümleri uygulanır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Biraz daha sabır değerli arkadaşlar, sabrın sonu
selamettir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçici 2nci maddedeki önergemiz
üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Verdiğimiz
önergeyle vatandaşlarımızın kamu idarelerine borçları
yeniden yapılandırılmaktadır. 2011deki 6111
sayılı Yapılandırma Kanununun yeniden bir güncellemesini
yapıyoruz.
Hepinizin
bildiği üzere piyasalarda bir durgunluk hâkimdir. Birçok çiftçi, esnaf,
sanayici, iş adamı borç batağının içindedir. Tahsilat
yapılamamakta, icralar artmakta, iflaslar baş göstermektedir.
İflas erteleme kararları hızla artmaktadır.
Vatandaşlarımız vergi ve prim borçlarını, kredi
borçlarını, vadesi gelen senetlerini yeterli parayı
kazanamadıkları için de ödeyememektedir. Protestolu senet ve
karşılıksız çek rakamlarında görülen yüksek
artışlar da esnaf sanatkâr ve bütün ticaret erbabının,
faaliyetlerini yürütmekte sıkıntıya düştüğünü
göstermektedir.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarıda, kamu kuruluşlarına, kamu
bankalarına, vergi dairelerine borçlarını ödeyemeyen
vatandaşlara bir iyileştirme,
bir kolaylık getirilmemektedir. Ancak, sahte çiftçi belgeleriyle,
sahte müstahsil makbuzlarıyla ve sahte şirketlerle haksız
destekleme alan vurguncuları koruyan, kolaylık sağlayan
düzenlemeler var. O nedenle, kamu kuruluşlarına borcunu ödeyemeyen
vatandaşlarımızı da gözetmemizde fayda görüyoruz.
Yine, pek
çoğunuzun, hepinizin bildiği bazı rakamları da
hatırlatmakta fayda görüyorum: 2013 yılı Mayıs ayı
itibarıyla vatandaşın bankalara tüm borcu 890 milyara
ulaşmıştır. Tüketici ve bireysel kredi kartı borcu 295 milyar
liradır. Ferdî kredi ve kart borcunu ödeyemeyen kişilerin
sayısı 413 binden, 822 bin kişiye ulaşmıştır
2012 yılı itibarıyla ve bu, 2013 yılının ilk
beş ayında 550 bin kişiye ulaşmıştır.
Yine, 2012
yılında 7 milyar lira değerinde 1 milyon 75 bin senet protesto
edilmiştir. Takibe alınan bireysel kredi müşteri
sayısı Nisan 2013 itibarıyla 1 milyon 140 bin kişidir.
2012de karşılıksız çek sayısı bir önceki
yıla göre yüzde 52 artarak 905 bine ulaşmıştır. 2013
yılı Ocak-Mart döneminde karşılıksız çek
sayısı bir önceki döneme göre yüzde 14lük bir artışa
ulaşmıştır ve takipteki
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Valla, ne kadar
gürültü olursa olsun, biz ısrarla bunları tutanaklara
geçireceğiz. Sabırsızsınız, bu
sabrınızı
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tamam, sabrediyoruz.
ERKAN AKÇAY (Devamla)
Evet, Sayın Elitaş sabrediyor ama pek çok
arkadaşımız sabır ve tahammül
Ya tahammül ya sefer
diyeceğiz, devam edeceğiz arkadaşlar. Bir dakika yirmi beş
saniye kaldı. İnsaf ediniz.
Takipteki KOBİ
kredileri 7 milyar liraya ulaşmıştır ve bankalara borcunu
ödeyemediği için icra takibine düşen KOBİ sayısı 190
bini geçmiştir. Bu sizi ilgilendirmiyor mu değerli arkadaşlar? Rakamlardan
anlaşıldığı gibi protestolu senet, batak kredi,
ödenmeyen senet, hepsi her geçen gün artmaktadır. Esnaf, tüccar, sanayici,
çiftçi, işçi, köylü, şirketler bankalardan aldıkları
kredileri ödeyememektedir. Binlerce köylünün tarlası, arazisi
borçları yüzünden haczedilerek
ellerinden alınmıştır.
Siz bu sorunlara duyarsız
kaldığınızı
Bir an evvel sahurdan bir lokma fazla
yiyecek diyerek telaş etmeyiniz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Çiftçilerin
tarımsal kredi borcu 4,5 milyar liradan 39 milyar liraya
çıkmıştır. Bu sorunların sizleri ilgilendirmediği
anlaşılmaktadır ve açlık ve sabır konusunda ciddi bir
sabırsızlığınız vardır. Ziraat Bankası
ve tarım kredi kooperatiflerinden çiftçilerin problemleri vardır ve
tarımsal sulama abonelerinin elektrik borçları da, bunlar hepsi
Meclisin dikkate alması gereken hususlardır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 sıra sayılı yasa teklifinin Geçici 2. maddesinin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
(İstanbul) ve arkadaşları
Ayrıca, 13.2.2011 tarihli ve 6111
sayılı kanunla yeniden yapılandırılan, ancak, herhangi
bir nedenle borçlarını ödeyemeyen, bu nedenle kapsam
dışında kalan gerçek ve tüzel kişiler, 6111
sayılı kanuna göre kalan süreleri içerisinde ödeme yapmayı
taahhüt etmeleri ve ödemeleri kaydıyla yeniden kapsam içerisine
alınırlar.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN ((Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Neden katılamıyorsun ya, esnafın borcu,
esnafın borcu bu, borç ya!
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamunun
alacaklarını tahsil edilebilmesi amacıyla.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Ayıptır ya, bu küçük esnafın
borcu ya!
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Teklifinin geçici 2 nci maddesine aşağıdaki
fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"2918
sayılı Kanun ve 4925 sayılı Kanuna göre 31/12/2010
tarihinden (bu tarih dahil) önce verilen ve bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş olan
ya da ödeme süresi geçmemiş bulunan veya dava açılmış ya da
dava açma süresi geçmemiş olan idari para cezaları için Ekim 2013
ayı sonuna kadar 6111 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmak
üzere ilgili vergi dairelerine başvuruda bulunulması halinde söz konusu
cezalar 6111 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre
yapılandırılır. Şu kadar ki, 6111 sayılı
Kanun hükümlerine göre hesaplanan tutar, 1,05 katsayısı ile
çarpılır ve Kanun hükümlerine göre ödenecek tutar bulunur, bulunan
tutarın tamamının; Kasım 2013, Ocak 2014 ve Mart 2014
aylarında üç eşit taksitte ödenmesi şarttır. Bu hüküm,
fıkra kapsamına giren ve aslı ödenmiş idari para
cezalarının fer'ileri hakkında da uygulanır. Bu maddenin
yayımlandığı tarihten önce bu madde kapsamına giren
alacaklardan tahsil edilen tutarlar red ve iade edilmez.
Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ilgisine göre
6111 sayılı Kanunun 168 inci maddesinin ikinci fıkrasında
belirtilen kamu kurum ve kuruluşları yetkilidir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN -
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
2918
sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 4925 sayılı
Karayolu Taşıma Kanunu hükümlerine göre 31/12/2010 tarihinden (bu
tarih dahil) önce verilen idari para cezalarından, 6111 sayılı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
Hakkında Kanunun yayımlandığı 25/2/2011 tarihi
itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş veya ödeme süresi
geçmemiş ya da dava açılmış veya dava açma süresi
geçmemiş olanlar anılan Kanun kapsamında yapılandırılmıştır.
2918
sayılı Kanun ile 4925 sayılı Kanun hükümlerine göre 31/12/2010
tarihinden önce verilmekle birlikte 6111 sayılı Kanunun
yayımlandığı 25/2/2011 tarihi itibarıyla ilgilisine
tebliğ edilememiş veya ilgilisine tebliğ edilmekle birlikte
tahsil daireleri kayıtlarına intikal etmemiş olan idari para
cezalarının ise 6111 sayılı Kanun hükümlerine göre
yapılandırılmasına imkan bulunamamıştır.
2918
sayılı Kanun ile 4925 sayılı Kanun hükümlerine göre
31/12/2010 tarihinden önce verilen idari para cezalarına ilişkin
olarak ilgililerin bilgisine girmemesi nedeniyle gelişen hak kayıplarının
önüne geçilmesini sağlamak amacıyla, düzenlenme tarihi 31/12/2010
tarihinden önce olan idari yaptırım karar tutanaklarına
istinaden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
ödenmemiş olan idari para cezalarının 6111 sayılı
Kanun hükümlerine göre yapılandırılması yönünde önerilen
düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yeni geçici madde
ihdasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifine geçici 2 nci maddeden sonra
gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş Süreyya Sadi Bilgiç Oktay Vural
Kayseri Isparta İzmir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Pervin Buldan Hüseyin Şahin
İstanbul Iğdır Bursa
Ekrem Çelebi Mustafa Kalaycı Ertuğrul Soysal
Ağrı Konya Yozgat
Muzaffer Baştopçu Sadık Badak Uğur Aydemir
Kocaeli Antalya Manisa
Mehmet Yüksel Salih Koca Mustafa
Baloğlu
Denizli Eskişehir Konya
Mehmet Şükrü Erdinç Recai Berber Erkan Akçay
Adana Manisa Manisa
Ali Boğa İlknur Denizli Vedat Demiröz
Muğla İzmir Bitlis
GEÇİCİ MADDE 3- 31/12/2022 tarihine kadar, 10/7/2003
tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununun 33 üncü
maddesinde yer alan %15 oranı %5 olarak uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
Yeni madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 02.37
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 02.38
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem
IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci Birleşiminin Onuncu Oturumunu
açıyorum.
478 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada
yer alan, Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Millî Savunma Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı
sırada yer alan, Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da
komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından,
alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 12 Temmuz 2013 Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.39