TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
14üncü
Birleşim
31
Ekim 2012 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Adıyaman Milletvekili
Mehmet Metinerin, cumhuriyete ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüzün, Ağrı ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
3.- Erzurum
Milletvekili Oktay Öztürkün, Erzurumdaki patates üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemirin, son üç gündür Bursanın Yıldırım
ilçesinde BDPli ve MHPli gruplar arasında çatışmalar
yaşandığına ve taraflar arası
anlaşmazlıklara sağduyuyla yaklaşılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin Bursada
yaşanan olaylarda Milliyetçi Hareket Partili gençleri bir taraf olarak
nitelemesinin doğru olmadığına ve partileri suçlamanın
talihsiz bir açıklama olduğuna ilişkin açıklaması
3.- Bursa Milletvekili
Necati Özensoyun, Bursada yaşanan olayların içerisinde Milliyetçi
Hareket Partili ve ülkücü gençlerin olmadığına ve yetkili
birimlerin bu bölgedeki çatışmaların önüne geçmesini
dilediklerine ilişkin açıklaması
4.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, Bursada yaşanan olaylarda polisin
yaklaşımının olayı tetiklediğine ve bu konuyla
ilgili yetkililere ulaşamadıklarına ilişkin
açıklaması
5.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, Giresun ilinin
Yağlıdere ilçesi Akköy köyündeki yüksek gerilim hattına, Espiye
ilçesi Avluca köyü Düdül-Karaovacık yayla yolunun yapımında
hiçbir gelişme olmadığına ve Espiye ilçesi Ericek grup
yolunun bakım ve onarım ihtiyacı olduğuna ilişkin
açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğanın, Trabzonun Akçaabat ilçesinde bir
kömür deposundaki kontrol edilemeyen yangının çevreye büyük zararlar
verdiğine ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, teröristlerle kucaklaşan BDPli
milletvekilleri için fezleke hazırlanıyorsa Haburda
karşılama yapanlar için de fezleke hazırlanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarında yaşanan olayların sivil faşizm olduğuna
ve Erdal İnönüyü rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, İktidarın halkın
varlığına, hak ve özgürlük arayışına tahammül
edemediğine, Başbakanı açlık greviyle ilgili ifadeleri
nedeniyle kınadığına ilişkin açıklaması
10.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaşın, Çanakkale Çan kara yolunun
bitirilemediğine ve Gökçeada Havaalanına 2004 yılında
başlanmasına rağmen Yeni Bademli köyüne ait arazilerin
istimlaklerinin gerçekleşmediğine ilişkin açıklaması
11.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Tuncelinin Ovacık ilçesinde Taner Tokmak ve
Süleyman İşcan adlı vatandaşların yola döşenen
bir bombanın infilak ettirilmesi suretiyle öldürülmelerine, AKP
İktidarının Tunceli halkının korumasını
kaldırdığına ve sokakları silahlı örgütlere
bıraktığına ilişkin açıklaması
12.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Cumhuriyet Bayramını
kutlayanlara tazyikli su ve gazla müdahale eden Hükûmetin, Güneydoğunun
bazı illerinde eğitimi engelleyen ve bu konuda çağrı yapan
terör yandaşları hakkında sessiz kalmasını
kınadığına ilişkin açıklaması
13.- Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebinin, İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün
Ağrı ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşmasında belirttiği gibi Ağrı ilinde tarımla
ilgili bir sıkıntı ve yurt sorunu olmadığına
ilişkin açıklaması
14.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin
Bursada yaşanan olaylarla ilgili ifadelerinin bilgi verme amaçlı
olduğuna, Milliyetçi Hareket Partisini hedef almadığına ve
Erdal İnönünün ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar ve 21 milletvekilinin, Kredi ve Yurtlar Kurumuna
bağlı yurtların durumunun, üniversite öğrencilerinin
barınma ve beslenme sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/385)
2.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 19 milletvekilinin, köy ve mahalle
muhtarlarının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/387)
3.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 21 milletvekilinin,
taşeron işçilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/386)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- BDP Grubunun,
19/10/2012 tarihinde Iğdır Milletvekili Grup Başkan Vekili
Pervin Buldan tarafından cezaevlerinde 12 Eylül 2012 tarihinde
başlayan ve iki siyasi talebi içeren süresiz dönüşümsüz açlık
grevlerinin araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 31/10/2012 günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın BDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın BDP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- EXPO 2016 Antalya
Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/639) (S.
Sayısı: 313)
IX.- OYLAMALAR
1.- EXPO 2016 Antalya
Kanunu Tasarısının oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Sinan Aydın Aygünün, hane
halkı tüketim harcaması araştırması sonuçlarına
ve TÜİKin yaptığı istatistiklerin güvenilirliğine
ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/10176)
2.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, Karadenizdeki kirlenmeye ve alınan önlemlere
ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/10286)
31 Ekim 2012 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Fatih
ŞAHİN (Ankara), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14'üncü Birleşimini açıyorum.
Çoğunluğumuz
vardır, toplantı yeter sayısı olduğuna göre
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim. Konuşma süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu
konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi yirmi dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, cumhuriyet konusunda söz isteyen Adıyaman
Milletvekili Mehmet Metinere aittir.
Buyurun Sayın
Metiner. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Adıyaman
Milletvekili Mehmet Metinerin, cumhuriyete ilişkin gündem
dışı konuşması
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; cumhuriyetimizin 89uncu yıl dönümünü kutlarken asıl
cevap vermemiz gereken soru nasıl bir cumhuriyet istediğimiz
sorusudur çünkü cumhuriyet, ne tek başına değerlidir ne de
değersizdir, ne iyidir ne de kötüdür. Cumhuriyetin bizatihi kendisine
değer atfetmek doğru bir kalkış noktası değildir.
Asıl değerli olan şey demokrasinin kendisidir. Demokrasiden
yoksun bir cumhuriyet ruhsuz bir cesede benzer.
Değerli
milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi yeryüzünde çeşitli
cumhuriyetler vardır. Koyu totaliter, despotik bir rejim olan Sovyetler
Birliği de cumhuriyetti, Saddamın Irakı da; Kaddafinin
ülkesinde de cumhuriyet vardı. Esedin Suriyesinin adı da
cumhuriyettir, İranda totaliter, otoriter İslamcı rejimin
adı da cumhuriyettir. O yüzden diyorum ki, tek başına
cumhuriyet iddiası demokrasi açısından kıymeti harbiyesi
olan bir iddia değildir. Her cumhuriyet demokrasi değildir ama her demokrasi,
doğası gereği cumhuriyeti içkindir.
Değerli
arkadaşlar, Demokrasinin dominantı nedir? diye sorduğunuzda,
kestirmeden şu cevabı vermek mümkün: Demokrasi, hür ve eşit
vatandaşları olan bir rejimin adıdır.
Değerli
milletvekilleri, bizim cumhuriyetimiz demokrasinin tam neresine denk
düşmektedir peki? Cumhuriyetimizin geçmişi, özellikle de tek partili
dönem, bütünüyle demokrasiden yoksundur. Doğrudur, ülkeden Osmanlı
hanedanı kovulmuştur, saltanata son verilmiştir ama bunun
yerine, ne yazık ki tek parti hanedanı ve saltanatı tesis
edilmiştir. Tek parti devletinde cumhuriyet cumhurun değil,
imtiyazlı zümrelerin yönetim biçimi olarak
dayatılmıştır.
Kulluktan
vatandaşlığa geçildiği iddiası da doğru
değildir. Kulluk, sadece biçim değiştirmiştir, mutlu bir
azınlık için ayrıcalıklı bir vatandaşlık
rejimi ihdas edilmiştir.
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Şimdiki gibi.
MEHMET
METİNER (Devamla) - Millî Şef rejimi, sadece bir kulluk rejimi
değil, aynı zamanda dibine kadar faşist bir rejimin
adıdır da.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) İstiklal Savaşı
yapıldı o dönemde.
MEHMET
METİNER (Devamla) O dönemde millet iradesi şeklen savunulmuş,
Milletin hâkimiyet yetkisini ancak ve sadece parti eliyle
kullanabileceği hükmü esas alınmıştır.
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) Şimdiye gel, şimdiye.
MEHMET
METİNER (Devamla) - Demokrasiden yoksun bu cumhuriyetçilik
anlayışı, ne yazık ki yakın zamanlara kadar
sürdürülmüştür. Bu ülkede, Başbakanlık makamında oturan
Partimizin Genel Başkanının başörtülü eşiyle
Çankayaya çıkması bile yasaklanabilmiştir. Bu utanç verici
yasak, yeni kutladığımız Cumhuriyet Bayramıyla ancak
ortadan kaldırılabilmiştir.
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) Kim yasaklamış? Kendi kendine mi
yasaklamış?
MEHMET
METİNER (Devamla) - Değerli milletvekilleri, hâlâ cumhuriyetçilik
adına, farklı yaşam tarzlarına mensup
vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerinden yoksun
bırakılabileceği anlayışında olanların var
olduğunu görmek demokrasi adına üzücüdür.
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Ulusta olduğu gibi, Ulusta.
MEHMET
METİNER (Devamla) - Seçme ve seçilme hakkını
tanıdığımızı gururla söylediğimiz
kadınlarımızdan bazıları, söz gelimi başörtülü
vatandaşlarımız, ne yazık ki seçilme hakkından yoksun
bulunmaktadırlar.
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Biber gazı yemiyorlar hiç olmazsa.
MEHMET
METİNER (Devamla) Kamusal alandan sürülen bu
vatandaşlarımız, kamusal haklardan tıpkı diğer
vatandaşlarımız gibi yararlansın. denildiğinde ise
birileri kalkıp cumhuriyet savunusu altında hâlâ
yasakçılığı savunabilmektedir. Demokrasi adına bu
büyük bir utanç kaynağıdır.
Değerli milletvekilleri,
cumhuriyetin sahibi de, koruyucusu da halktır. Demokratik cumhuriyetlerde
askerî ve bürokratik vesayet rejimine yer yoktur.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Polis devletine yer var mı?
MEHMET METİNER (Devamla)
Demokratik cumhuriyetlerde sivil otoritenin emrine girdi diye askerler
cumhuriyete sahip çıkmamakla suçlanmazlar, tam tersine övülürler. Demokratik
cumhuriyetin hür ve eşit vatandaşları vardır. Demokratik
cumhuriyetin führeri olmaz. Demokratik cumhuriyetlerde vatandaşlara
ideoloji, din, mezhep ve yaşam tarzı dayatılmaz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Siz
niye dayatıyorsunuz o zaman?
MEHMET METİNER (Devamla)
Demokratik cumhuriyetin kamusal alanı herkese açıktır.
Görünen o ki değerli
arkadaşlar, cumhuriyetimizin hâlâ demokrasi adına eksiklikleri
bulunmaktadır. Bu eksiklikleri hızla gidermeliyiz diyorum. Türkiyeye
Baas tipi bir cumhuriyet yakışmaz, hâlâ tek parti döneminin
cumhuriyetçilik anlayışına özlem duyanlar, halkı seçmesini
bilmeyen bir güruh veya göbeğini kaşıyan adam diye
aşağılayanlar lütfen demokrasiden bahsetmesinler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET METİNER (Devamla)
Değerli milletvekilleri, Türkiyede Baas tipi cumhuriyet arzulayanlar
bilsinler ki bu tip cumhuriyetlerin dönemi kapandı, kapanıyor.
Cumhuriyetimizin demokrasiyle
taçlandırılması dileğiyle hepinizin Cumhuriyet
Bayramını kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Ağrının sorunları
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüze
aittir.
Buyurun Sayın Özgündüz. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüzün, Ağrı ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu vesileyle sizlerin ve halkımızın
geçmiş Kurban Bayramını kutluyorum ve bütün baskılara,
zorlamalara, tazyikli suya, biber gazına rağmen cumhuriyeti Ulusta
kutlayan, özellikle kadınlarımızı ve gençlerimizi de buradan
tekrar saygıyla selamlıyorum, tüm halkımızın
Cumhuriyet Bayramını kutluyorum.
Değerli milletvekilleri,
Ağrı ilimizin sorunlarıyla ilgili bugün söz aldım.
Ağrı ilimiz bildiğiniz gibi Doğu Anadoluda gayet stratejik
bir noktada yer alan, Türkiyenin Asyaya açılan kapısı
durumunda bir ilimizdir. Ağrı ilimizin başlıca geçim
kaynağı tarım ve hayvancılıktır ancak ne
yazık ki hayvan fiyatlarının düşüklüğü ve özellikle
çiftçilere verilen mazot fiyatlarının yüksekliği nedeniyle
Ağrılı üreticiler ciddi sıkıntılar
yaşamaktadır. Hükûmet, lüks yatlara verdiği ucuz mazotu ne yazık
ki çiftçilerimize çok görmektedir. Şu anda Ağrılı
çiftçilerimiz bu artan maliyet fiyatları altında inim inim inlemekte,
tabiri caizse Ağrı ağrımaktadır.
Bir başka
sorunu bu ilimizin, Hükûmetinizin her ilde bir üniversite kampanyası yer
yer reklam aracı olarak kullanılmaktadır. Doğru,
Ağrıda da bir üniversitemiz var ancak öğretim yılı 1
Ekimle başlamış olmasına rağmen Ağrıdaki
öğrencilerimiz şu anda yurtlarda kalamamaktadır. Tek bir devlet
yurdu tadilata başlamıştır, hâlen tadilat bitmemiştir.
Kredi Yurtlar Kurumu bünyesindeki öğrencilerimiz dışarıda
kalmaktadır. Çoğu zaman 2 kişi bir yatakta yatmaktadır. Bu
yurdun tadilat ihalesini üstlenen yüklenici firma ne yazık ki işi
zamanında bitirmemiştir ve özellikle Ağrı
dışından gelen öğrenciler ciddi anlamda
sıkıntılar yaşamaktadır.
Bir başka
sorun, bu yaz ayı döneminde 2 kilometrelik, sadece 2 kilometrelik bir
asfalt çalışması başlatıldı. Her taraf
kazıldı, döküldü. Ağrının yolları çamur içinde
ama hâlen bu asfalt bitirilememiştir.
Bir başka
nokta değerli arkadaşlar, Ağrıda özel bir hastane,
Hükûmete yakın bir gruba ait özel bir hastane yapıldı fakat bu
hastane ruhsat alamadı. Bu hastane ne tesadüftür ki Sağlık
Bakanlığı tarafından 17 milyon TLye satın alındı.
Bu hastane hâlen açılmamıştır. Özellikle, kadın ve
çocuk hastalıklarına ilişkin hizmet vereceği söylendi ancak
Sağlık Bakanlığı yeniden hastanede tadilat
girişimine başlamıştır.
Yine, bu
hastaneyle ilgili bir iddia vardır. Bu hastane binasının
kolanlarının kesildiği, dolayısıyla Deprem
Yönetmeliğine uygun olmadığı iddia edilmektedir ve
Sağlık Bakanlığı bu hastaneyi satın
almıştır. İleride herhangi bir deprem anında bu
hastane, Allah korusun, yıkılır, orada bir insan ölürse, bu
ihaleyi yapan kişiler, o hastaneyi alan kişiler, Sağlık
Bakanlığı yetkilileri o ölümlerden sorumludurlar; şimdiden
uyarıyorum. Sayın Sağlık Bakanının haberi var
mı durumdan bilmiyorum ama şu anda ben burada açıklıyorum,
bu konunun üzerine eğilsin. Bu hastanenin alınma gerekçesini ve
koşullara uygun, Devlet İhale Kanununa uygun olarak alınıp
alınmadığı konusunu halkımıza
açıklasın.
Değerli
arkadaşlar, bu vesileyle başka bir hususu gündeme getirmek istiyorum.
Bugün haber bültenlerine intikal etti. Diyarbakırdaki askerî hava üssüne
Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir uçakla 20 ABD askeri gittiği ve
incelemelerde bulunduğu söylenmektedir. Ne yapmaya
çalışıyor Hükûmet? Yani, bu Meclisten bilgi saklanmasın.
Ülkemizi felakete götürmeye doğru adımlar atılırken ne
olduğunu bu Meclis bilmeli ve bizler vasıtasıyla kamuoyu da
öğrenmelidir. ABD askerlerinin Diyarbakırda ne işi var? Burada
Millî Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı bu konuyu
açıklamalıdır; çok önemli bir olaydır. Diyarbakıra
gizli bir faaliyetle mi o askerler oraya gitti, yoksa ülkemizin yine
başını belaya sokmaya dönük bir eylem içindeler mi? Bunu
açıklamanız gerekmektedir.
Az önce Metiner
cumhuriyetten bahsetti. Hep demokratik cumhuriyet dedi, doğru ama çok
daha önemlisi vardır, laik cumhuriyettir. Laik ve demokratik cumhuriyeti
biz savunuyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Laiklik olmadan ne demokrasi olur ne cumhuriyet olur diyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özgündüz.
Sayın Bakan,
buyurun efendim.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Ağrı Milletvekili
Sayın Ali Özgündüzün gündem dışı konuşmasına
cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum efendim.
Öncelikle
şunu belirteyim, Ağrı, evet bir serhat şehrimiz
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) Ağrı vekili değil Sayın Bakan.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Bakanım, ben İstanbul vekiliyim,
Ağrının haklarını savunuyorum.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Ağrıyla
ilgili
İstanbul Vekili, kusura bakmayın İstanbul Vekili,
Ağrıyla ilgili olduğu için Sayın Vekilim, İstanbul
Vekili düzeltiyorum- Ali Özgündüzün Ağrıyla alakalı gündem
dışı konuşmasına cevap vermek üzere söz aldım.
Şimdi,
Sayın Vekilim, özellikle tabii, Ağrılılar da bizi buradan
duyuyor. Yani Ağrı, Ağrı olalı Hükûmetimiz döneminde
olduğu kadar hiçbir yatırım görmemiştir. Şunu da
itiraf edelim: Ağrı bizim Hükûmetimizden önce unutulmuş bir
şehirdi. Ben defalarca Ağrıya gittim hatta şu anda
yatırımlar dolu dizgin devam ediyor. Eksiklikler olabilir ama bu
eksiklikleri tamamlamak için çok hızlı şekilde
çalışıyoruz.
Bakınız,
sadece Ağrıya birkaç bakanlığımızın
yatırımlarını ben sayacağım. Bizim
Bakanlığımız, Orman ve Su İşleri
Bakanlığı geçen yıl sonuna kadar -bu yılı ilave
etmiyorum, yıl sonunda rakamlar çıkacak- 297 milyon TLlik
yatırım yapmış. Sağlık Bakanlığı
153 milyon TLlik, Millî Eğitim Bakanlığı 183 milyon
TLlik, Ulaştırma Bakanlığı 493 milyon TLlik,
TOKİnin 605 milyon TLlik yatırımı var. Gıda
Tarım Hayvancılık Bakanlığı 500 yüz milyon TLlik
destek vermiş, KÖYDES kapsamında 177 milyon 652 bin TLlik
yatırım yapılmış, keza BELDES kapsamında yani
toplam, yaklaşık olarak Ağrıya geçen yıl sonuna kadar
2,5 milyar TLlik yatırım yapılmış. Bu gerçekten
muhteşem bir şey. Geçmişteki rakamları ben
hatırlıyorum. Bakın ben Hükûmetimizin döneminde, 2003
yılında Devlet Su İşleri Genel Müdürüydüm. Oraya bir
Ağrı Yazıcı Barajının temeli
atılmış, tamamen unutulmuş ve iz bedel diye o zamanki
parayla 1 milyon yani bir lira bedelle yürümeye çalışıyordu.
Şimdi, biz
neler yaptık, bakın. Ağrının âdeta GAP projesi mesabesinde
olan Ağrı Yazıcı Barajını
yıldırım hızıyla bitirdik. Şu anda o barajdan hem
taşkın koruma hem Ağrının içme suyu ihtiyacı
2045 yılına kadar hem de Ağrı Yazıcı
Ovasının sulamasıyla ilgili çalışmalar
yapılıyor. Hatta, hatırlarsanız, Ağrının
içme suyu yoktu, Yazıcı Barajından su alarak çok muhteşem
bir arıtma tesisi yaptık. Siz bilirsiniz, İstanbul İkitellideki
arıtma tesisinin tıpkı aynısını, biraz daha
küçüğünü Ağrıya yaptık. Bizzat ben temel attım,
açılışını Başbakanım yaptı. Daha sonra
dev bir isale hattıyla Ağrıya su verdik, hatta
Ağrıda sıkıntı olmasın diye bir lif şeklinde
ana dağıtım hatlarını dahi yaptık. Şu an
2045 yılına kadar suyu var.
Ağrıda
en büyük problemlerden birisi Sayın Vekilim, sel
baskınlarıydı. Hakikaten Ağrıda ormanlık alan
neredeyse yok denilecek kadar az, meralar neredeyse bitmiş. Bu yüzden,
maalesef yağan yağmur hızla derelere intikal ediyor, sel
baskınlarına sebep oluyordu. Şimdi, biz orada tam 18 tane dereyi
ıslah ettik. Bakın, böylece Ağrı il merkezi, 3 ilçemiz, 4
beldemiz, 9 köyümüz, ayrıca 8 tane mahalle olmak üzere 9.300 dekar
tarım arazisini de taşkınlardan koruduk.
Bakın, ben
size yaptıklarımızdan birkaç tane örnek vereyim: Diyadin ilçe
merkezi dere ıslahı, Doğubeyazıtta Buyuretti Köyü
taşkın koruma, dere ıslahı, gene Doğubeyazıtta
Sağdıç Köyü taşkın koruma, Doğubeyazıt ilçesi yan
dereleri taşkın koruma tesisleri, dere ıslahları,
Eleşkirt ilçe merkezi arazisi Alakış Deresi taşkın
koruma tesisi, Eleşkirtte Yayladüzü Beldesi dere ıslahı,
Eleşkirtte Kaşasor Deresi taşkın koruma, Eleşkirtte
Dede Maksut Köyü taşkın koruma tesisi, Eleşkirtte Tahir Beldesi
dere ıslahı, Hamur Aşağı Karabal ve Adımova
Köyleri taşkın koruma, Hamurda Karaseyitali Köyü taşkın
koruma, Hamurda Seyithanbeyi Köyü taşkın koruma, Ağrı
merkez Fırat Mahallesi Karasu Deresi dere ıslahı, Ağrı
merkezde Gümüşyazı Köyü Büyük Dere ve Yamaç sulaması
taşkın koruma tesisi, Patnos ilçesi Yürekveren ve Baltacık
Köyleri yan dereleri taşkın koruma tesisleri, Patnosta Erkeçli Köyü
Kilise Dere taşkın koruma tesisi, Patnosta Dedeli Beldesi dere
ıslahı, Tutakta Aşağı Kargalık Köyü
Kılıçlar taşkın koruma tesisi
Yani bunlar
yapılıyordu, bunları bir örnek olarak verdim.
İnşaatı
devam eden şu anda Yazıcı Barajı sulaması var ki
Ağrı için fevkalade önemli. Şu ana kadar da yüzde 67sini
tamamladık. Bu yılki ödeneği de 40 milyon TL. İnşallah
önümüzdeki yıl tamamını bitireceğiz. 249.590 dekar gibi,
gerçekten Ağrıdaki en büyük sulama yapılmış olacak.
Şu anda devam
eden 6 tane dere ıslahı var. Eleşkirtte Aşağı
Kopuz köyünde, Hamur-Aşağı Karabağ, Adımova köyü
arazileri, Taşlıçay-Aşağı Dumanlı köy, Patnosta
Hasandolu köyü ve Doğu Beyazıtta Karabulak köyü ile Hamur-Yukarı
Gözlüce köyüyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Ayrıca 2012
yılında ilave talep ettiler. Onu da ek programına koyduk, onun
da müjdesini vereyim buradan. Ağrıda merkez Şeryan Çayı
var, Hamurda Soğanlıtepe Deresi, Patnosta Çakırbey Deresi
ikinci kısım, Patnosta Çaputlu ve Sarıdirek köylerinden geçen
dereler, Hamur ilçe merkezi Murdar Deresi olmak üzere bunları da normalde
2012 Yılı Yatırım Programına aldık.
Bunun
dışında şunu özetle belirteyim: Bakın, 4 Mayıs
2010 tarihinde Ağrıda büyük bir feyezan, sel baskını oldu.
Biz hemen, yıldırım hızıyla burada müdahale ettik ve
aşağı yukarı, orada
Tam 105 tane iş makinesini
-ekskavatör, bütün iş makineleri ve dozerler olmak üzere 105 tane- bütün
Türkiyeden, Ankaradan, Samsundan, Erzurumdan oraya sevk ettik. Ben de
bizzat sevk ve idare ettim. Yaklaşık 350 tane personelle, üç buçuk ay
süreyle, Ağrıdaki bütün taşkına maruz dereleri toplu
iş makinesiyle tamamen tamamladık. Hatta Ağrıda bu sel
vesilesiyle birtakım yollar, köprüler tamamen
yıkılmıştı, köprülerin tamamını inşa
ettik ve hatta, o zaman Maliye Bakanlığımız
tarafından, Başbakanımızın talimatıyla,
hatırladığım kadarıyla, tam rakamı bilemiyorum,
takriben 7,5 milyon TL de belediyeye ayrıca para gönderildi. Yani bunlar
gerçekten çok önemli.
Biz
Ağrıya dört tane gölet ve sulamasını da
yapacağız bin günde. Bunlar: Derecek Göleti ve sulaması, Hisar
Göleti sulaması, Yukarı Göçmez Göleti sulaması, Yeşilhisar
Göleti sulaması olmak üzere.
Tabii,
Ağrıda ağaçlandırma maalesef yok, Ağrı tamamen
çıplak. Bu yüzden sel baskınları oluyor. Şimdi, biz
Ağrıyı pilot il olarak seçtik. Neden? Taşkınlardan
korumak için dere ıslahlarını yaparken sadece derenin ıslah
edilmesi, dere üzerinde birtakım tersib bentleri yapılması
yeterli olmuyor. Burada, özellikle yamaçlarda teraslama
çalışmaları, ağaçlandırma çalışmaları
yapılması şart.
Değerli
vekillerim, bunu bütün Türkiyede yapacağız ama
Ağrıyı pilot bölge olarak seçtik. Neden? Orada hakikaten
ormanlık alan neredeyse yok mesabesinde yani ancak binde 5i ormanlık
alan ama çoğu da mera yazılmış, meraların bir
vasfı yok. Dolayısıyla, hem meraları
İki vazife
verdik. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığıyla biz bir protokol imzaladık, dedik ki:
Ağrı başta olmak üzere, Türkiyedeki bu meraları üçe
ayıralım. Birincisi, bozuk meralarsa bunu -hayvancılık
maksadıyla kullanılacaksa- hem Orman Genel Müdürlüğümüz hem de
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız
bu meraları ıslah etsin. Bir de, iyi meraysa onu zaten muhafaza
edeceğiz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Hayvancılık bitti Sayın Bakanım.
Ağrı angus dolu. Çiftçi mazot alamıyor.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Onlara,
sorularınıza cevap vereceğim.
Bunun
dışında bir de hiç mera vasfı olmayan, son derece dik
yamaçları, erozyona ve sel baskınlarına sebep olan alanları
mera vasfından çıkarıp teraslama ve ağaçlandırma
çalışmalarına başladık. Bakın, şu ana kadar
Ağrı vilayetinden
Mesela, bunun çok
büyük faydasını gördük. Doğubeyazıtta çok taşkın
oluyordu. Bakın, Doğubeyazıtta iki sene önce İshak
Paşa Projesi adıyla 1.080 hektarlık alanda
ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve teraslama
çalışmasını yaptık. Mesela, daha şiddetli
yağış olmasına, kuvvetli yağış olmasına
rağmen sel gelmedi. Bu sene Sağdıçlar Deresinde bin hektarlık
alanla ilgili çalışmaları yapalım dedik, bununla ilgili
izinler tamamlanınca inşallah 2013 yılında 2 bin hektar
yani 21 bin dekarlık arazide bu çalışmaları
yapacağız. Bunun da müjdesini vereyim.
Bunun
dışında Ağrıya bir tane şehir ormanı
kurduk. Doğa koruma ve millî parklarla ilgili
çalışmalarımız var. Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzle
bu taşkınları kontrol etmek, erken uyarı sistemlerini,
hemen gerekli denetimleri, aynı zamanda birtakım tedbirleri almak
maksadıyla otomatik meteoroloji ölçüm istasyonlarını
Ağrıda kurduk, merkezde. Ağrı meydanda var,
Doğubeyazıtta var. İnşallah 2012 yılında da
Patnos ve Eleşkirte de birer tane otomatik meteoroloji ölçüm istasyonu
kuracağız.
Şimdi, tabii
bizim yapacağımız çok çalışmalar var ama ben bunlardan
bahsetmeyeceğim. Şimdi, Sayın İstanbul Vekilimiz Ali Beyin
bahsettiği sağlıkla ilgili konuya temas etmek istiyorum.
Efendim, eskiden
Ağrıda hakikaten sağlıkla ilgili bir problem vardı
ama biliyorsunuz, sağlıkta muhteşem bir dönüşüm
yapıldı, bunu herkes kabul ediyor. Yani şu anda
Ağrıdaki bir vatandaşımızın başına
sağlık problemi gelse helikopter ambulansı var, helikopter
uçağı var, onu alıp tam teşekküllü bir yerde mutlaka tedavi
ettiriyor. Şu ana kadar Sağlık Bakanlığımız
-geçen yıl sonuna ait olan rakamı aldım- Ağrıya 153
milyon TL, eski parayla 153 trilyonluk yatırım yapmış.
Bakın, 6 devlet hastanesi olmak üzere 19 adet sağlık tesisi
hizmete alındı.
Şimdi, bir de
sizin bahsettiğiniz, özel sektörden 17 milyon TLye satın
alınanla ilgili konuyu hemen Sağlık Bakanımıza
ileteceğim, onu inceleyeceğiz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Bir yıldır hizmete açılmadı Sayın
Bakan.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Siz kolonların
kesildiğinden bahsediyorsunuz, onu mutlaka inceleyeceğiz, bir
yanlışlık yapılmışsa gereği
yapılacaktır, hiç tereddüt etmeyin. Onu ben not aldım, onunla
ilgili inceleme kesinlikle yapılacaktır.
Kaldı ki bir
de millî eğitimden bahsedelim. Efendim, Ağrıya bundan on
yıl önce bir üniversite kurulacak denseydi hiç kimse inanmazdı.
Tunceliye
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) İnanırdık, niye inanmayalım, doğru
bir şey, Ağrı da bu ülkenin bir ili.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Ama çok şükür
Ağrıda artık İbrahim Çeçen Üniversitesi var. Hatta
oranın ağaçlandırılması için ne gerekiyorsa
yapıldı, muazzam bir kampüs kuruluyor.
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) Geç kaldınız, geç.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Evet, yurt
ihtiyacı var ama yurt ihtiyacını karşılamak için bir
tane özellikle yurt inşaatı devam ediyor. Daha da ihtiyaç olabilir,
onun da notunu aldık.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Tadilat bitmemiş, öğrenciler
dışarıda kalıyor.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Tamam onu
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Yani yaz döneminde
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Efendim, her yerde
eksiklik var tabii yurtlarda çünkü birdenbire üniversite açıldı,
muazzam bir kampüs. Her tarafta yurt inşaatları yapıyoruz.
Ağrıya da en mükemmel şekilde yurt inşaatının
yapılması için takibi, fahri bir hemşehriniz olarak
Ağrılıların ben takip edeceğim.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) O zaman sözünüzü kabul ediyoruz.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Bir de
ulaştırmadan bahsettiniz. Efendim, şimdi, Sayın Vekilim,
tabii size
Herhâlde Ağrıya, İstanbuldan Ağrıya
gitmiyorsunuz tahmin ediyorum.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Gidiyorum Sayın Bakan, gidiyorum ben Ağrıya.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Şimdi,
bakın ben Ağrıyı tam yirmi, otuz yıldır
Hatta
ben askerliğimi de o bölgede yaptım. Doğubeyazıta
gitmişimdir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Bakan, yirmi, otuz değil esasen ben
Ağrıdaydım.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Bakın, Allah
aşkına eskiden, bundan on yıl önceki Ağrının
yollarını, Erzurumdan Ağrıya ne güçlüklerle
gittiğimi ben biliyorum.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Ben Iğdırlıyım, iyi bilirim orayı.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Şimdi, müsaade
et, bakın Ulaştırma Bakanlığımız
Ağrıya yaklaşık 493 milyon 22 bin 960 TL yani
yaklaşık geçen yıl sonuna kadar 500 milyon TLlik, 500
trilyonluk yatırım yapmış ve ne yapmış biliyor
musunuz? Geçmişte sadece 17 kilometrelik bölünmüş yol varken şu
anda 234 kilometrelik bölünmüş yol yaptı, bunun için teşekkür
etmek lazım. 2 kilometrelik asfaltın sözü mü olur? 234..
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Ama yapmıyorsunuz ki
ORMAN ve SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Bakın,
şimdi, Erzurumdan Ağrıya çok rahat bir şekilde,
mükemmelen gelebiliyor muyuz? Bakın, ben defalarca o yoldan geldim
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Bakan, o yol 80li yıllarda
başladı.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Ayrıca
Ağrıya, Iğdıra ben defalarca o yoldan -ben hep kara yolu
kullanıyorum- gittim. Lütfen bir gidin, mükemmel yollar. Ağrıya
havaalanı yapmadan önce biz, buraya bu güzel yolları havaalanı
sanmasınlar diye hatta şaka yollu Ya, burası havaalanı
değildir. Burası bölünmüş yoldur. diye tabela yazmayı bile
düşündük yani.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Horasan Ağrı yolu 80li yıllarda
başladı.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Bakın,
TOKİ diye bir kurum var mıydı daha önce? Ağrı ilinde,
bakın Sayın Vekilim, TOKİ 605 milyon TLlik yatırım
yapmış, 2916 adet konut inşa ediliyor, 13 tane dev projenin
yüzde 90ı da tamamlanmış. İşte böyle, biz yaparsak
böyle yaparız.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Ama bak vatandaşa parayla daha 2 katı, 3 katı
fiyat istiyor
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Yok, yok, yok öyle
değil. Vatandaşlara sorun.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Yani 30 bin liraya mal ettiğiniz şeyi 150 bin
liraya satıyorsunuz
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Tamam, güzel de
vatandaş memnuniyeti ortada. Vatandaşın, onun için
Ağrıda, yüzde 70i, sağ olsun, AK PARTİye destek veriyor,
bu yüzden Ağrılılara teşekkür ediyoruz. Biz de onların
hizmetkârı olarak her daim onlara hizmet etmenin gayretinde
olacağız.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Ağrının yoksulluğunu
kullanıyorsunuz.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla)
Ağrıyı artık unutulmuş il olmaktan kurtardık.
Bakın,
tarımdan bahsettiniz. Efendim, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığına, gelirken -geçen yıl
sonuna kadar, bu yılı alamadım- Ne kadar zirai destek
verdiniz? diye sordum, tam 500 milyon TLlik zirai destek verilmiş.
Ayrıca,
hayvancılıkla ilgili muazzam bir gelişme var.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Mazot fiyatları
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Sıfır
faizli kredi var yani el insaf! Şu anda
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Bakan, hayvan ithal ediyorsunuz, Ağrıda
Angus dolmuş.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Peki, ben size
şunu sorayım: Ağrıda daha önce köy yolları ne
hâldeydi, onu biliyorsunuz herhâlde.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Biliyorum
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla)
Ağrıyı en çok bilen bir kişi olarak söylüyorum,
Ağrıda köy yolları berbat bir vaziyetteydi.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Bakan, geçen sene şehit cenazesine gittim
Hamurun bir köyüne, önümüzden greyder yeni gidiyordu. Yapmayın Allah
aşkına, Binalı Yıldırım oradaydı!
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Tamam efendim,
oldu, eksikler varsa
Ama şu ana kadar KÖYDES kapsamında
KÖYDES diye
bir proje yoktu.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) KÖYDESten vazgeçtiniz ama! Köyleri kapatıyorsunuz, KÖYDES
bitti.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla)
Başbakanımız KÖYDES kapsamında Ağrıya,
bakın, geçen yıl sonuna kadar 177 milyon 652 bin 413 TL, tam rakam
veriyorum ben.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Köyler mahalle oldu Sayın Bakan.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Bunu, köylere yol
ve su için göndermiş. Eksik varsa onu da tamamlarız. Neresi eksikse
onu söyleyin, bunun takibini yapalım, hep birlikte yapalım diyorum.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Bakan, lüks yatlara verdiğiniz fiyattan
mazotu köylüye niye vermiyorsunuz, onu açıklayın yani?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Bir zahmet siz de,
Sayın Vekilim, Sayın Ali Bey Kardeşim, İstanbuldan
değil de oraya giderek
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Oraları adım adım biliyorum Sayın Bakan.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla)
hangi köylerde,
hangi, ne eksik varsa bunları görerek tespit edersek çok daha isabetli
olur diyorum.
Sözlerimi
tamamlarken bir de şunu ifade ediyorum: Ağrı, bizim gerçekten
çok sevdiğimiz bir ilimiz, serhat şehrimiz. Oradaki insanları
çok seviyoruz, dolayısıyla Ağrıya da Hükûmet olarak -şimdiye
kadar yaptık- ne gerekiyorsa yapmak bizim boynumuzun borcudur. Liste verin
ne gerekiyorsa yapalım.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Doğru yaptıklarınıza teşekkür
ediyorum ama eksiklerinizi de size hatırlatıyorum.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Ben hepinize bu
vesileyle saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Sayın Başkan, söz istemiştim.
BAŞKAN
Buyurun.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Ali Bey biraz önce Ağrıdan söz etti ama o
İstanbul Milletvekili, ben de Ağrı Milletvekiliyim. Eğer
müsaade edersiniz cevap vermek istiyorum.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Ekrem Bey, Bakan cevap verdi yani.
BAŞKAN
Şimdi, Sayın Bakan yirmi dakika cevap verdi, o kadarı yeter.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Ama efendim
BAŞKAN -
Başka zaman, tamam
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Aynı zamanda ben Türkiyenin milletvekiliyim.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) O zaman Ağrıdan her milletvekili cevap versin. Bizim de
dedelerimiz Ağrıdan gelmiş, ben de cevap vermek istiyorum.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Yani Bakan Bey yirmi dakika konuştu, müsaade edin. Benim
beş dakika konuşmama müsaade etmiyorsunuz.
BAŞKAN
Gündem dışı üçüncü söz, Erzurum patates üreticilerinin
sorunlarıyla ilgili, Erzurum Milletvekili Oktay Öztürke aittir.
Buyurun Sayın
Öztürk. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Erzurum
Milletvekili Oktay Öztürkün, Erzurumdaki patates üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
OKTAY ÖZTÜRK
(Erzurum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Erzurumdaki
patates üreticilerinin sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz
almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, Erzurum ili ekolojik özellikleri yönünden Türkiyenin
değil, aynı zamanda dünyanın da en önemli patates
yetiştiriciliği yapılan bölgelerinden biri konumundadır. Bu
özelliğine rağmen, bölge patates üreticileri ürettikleri patatesleri
pazarlayamadıklarından dolayı zor durumda bulunmaktadırlar.
Şu anda yörede patates hasadı yapılmaktadır. Hasat edilen
patatesler ise alıcısı olmadığından çiftçilerin
elinde kalmıştır. 1 kilogram patatesin maliyeti patates
yetiştiricisine 55 kuruşa mal olmakta, pazarda ise 1 kilogram patates
20-25 kuruşa dahi alıcı bulamamaktadır. Hatta bazı
patates üreticileri, patateslerinin hasadını yapmamakta ve
dolayısıyla tarlada bırakmaktadırlar. Eminim ki bu
sıkıntılar özellikle Niğde, Nevşehirde de aynen
geçerlidir ve oradaki üreticiler de bu durumdan muzdariptirler.
Bu üreticiler
değil emeğinin karşılığını,
girdilerinin karşılığını bile
alamamaktadırlar. Dolayısıyla, patates yetiştiricileri zor
durumda kalmıştır. Patates yetiştiricileri
pazarlayamadığı patatesleri depolayabilecekleri yeterli depo
bulunmadığından tarlada olduğu gibi bırakmakta veya
hayvanlarına yem olarak vermeyi düşünmektedirler. Hatta
tarlalarını satıp batıdaki illere göç etmeyi bile
düşünmektedirler ki son yıllarda önemli ölçüde de göç vermektedir
Erzurum. Bölgede tarımdaki bu olumsuzluk nedeniyle kırsaldan
hızlı bir göç söz konusu olmaktadır. Bu problemin giderilmesi
için, bize göre aşağıdaki önlemlerin ivedilikle
alınması gerekmektedir.
1) Hasat edilen
patateslerin bir an evvel yetiştiricinin elinden çıkması
gerekmektedir. Bu nedenle, patates yetiştirilmeyen veya az patates
yetiştirilen illerdeki ve o illerin ilçelerindeki Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu gibi kuruluşlara ücret karşılığı
verilmelidir.
2) Patates
ihracatının yapılması için gerekli girişimlerin
başlatılması gerekmektedir. Daha önceden Orta Doğu
bölgesine önemli ölçüde patates ihraç edilmekte idi ancak buradaki
karışıklıklardan dolayı bu imkân da üreticinin elinden
gitmiş vaziyettedir.
3)
Fındık, çay ve tahıllarda olduğu gibi patates için de taban
ve tavan fiyatı politikalarının uygulanmasını
istiyoruz. Belki garip gelecek ama Rizede çay Rizeli için ne ise, Orduda
fındık Ordulu için ne ise, Erzurumda da patates oradaki üretici için
aynı anlamı ifade etmektedir.
4) Çiftçi
kayıt sistemine ve ayrıca patates üreticileri birliğine üye
olmayan çiftçilerin patates dikimine müsaade edilmemesi gerekmektedir.
5) Erzurumun
Pasinler ilçesinde 5 bin tonluk kapasiteli modern patates depolama tesislerinin
bir an önce yapılarak işletmeye açılmasını temenni
ediyoruz.
Patates
üreticilerinin tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının
ertelenmesini teklif ediyoruz.
Bir diğer
husus -keşke İçişleri Bakanımız burada olsaydı-
Milliyetçi Hareket Partisi belediyelerinde bir yolsuzluk iddiası
olduğu vakit alıcı kuş gibi üzerlerine çökülüyor ama
Erzurumda belediyede Er Tansa diye bir şirketle ilgili bir sürü
dedikodu dolaşıyor. Hatta, bizzat Belediye Başkanı kendi
ağzıyla ifade ediyor; kamulaştırmada yolsuzluklar
olduğunu, 3 trilyon civarında yolsuzluk ortaya
çıkardığını ifade ediyor. Doğru mudur,
yanlış mıdır bilmiyoruz ama acaba, Hükûmeti diğer
belediyelerin ilgilendirdiği gibi burası da ilgilendirmiyor mu? En
azından bu dedikoduların ortadan kalkması için işin
gerçeğini ortaya çıkarmak gerektiği inancındayız.
Bu duygularla
hepinizi saygılarla selamlıyorum efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Sayın
milletvekilleri, sisteme giren arkadaşlarımıza söz talebi
sırasına göre birer dakika söz vereceğim. Birinci sırada
Sayın Erdemir.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin, son üç gündür Bursanın
Yıldırım ilçesinde BDPli ve MHPli gruplar arasında
çatışmalar yaşandığına ve taraflar arası
anlaşmazlıklara sağduyuyla yaklaşılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bursanın
en büyük ilçelerinden Yıldırımda son üç gündür BDPli ve MHPli
gruplar arasında endişe verici çatışmalar
yaşanmaktadır. Hükûmetin seyirci kalması sonucu Yavuz Selim,
Ulus ve Mevlana mahallelerine yayılan çatışmalarda çok
sayıda vatandaşımız yaralanmış, bir
vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Cumhuriyet
Halk Partisi olarak Bursadaki gelişmeleri kaygıyla izliyoruz.
Taraflar arası anlaşmazlıklara sağduyuyla
yaklaşılmasını, iletişim ve müzakere
kanallarının açık tutulmasını diliyoruz. Kamu
görevlilerini yatıştırıcı ve
uzlaştırıcı yaklaşımla toplumsal
barışı yeniden sağlamaya davet ediyoruz. Bursanın
kanaat önderlerini ara buluculuk girişimlerini
yoğunlaştırmaya ve toplumsal birlikteliği güçlendirme
yönünde çaba harcamaya çağırıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi
olarak ayıran, ayrıştıran, bölen siyaset karşısında
bir arada yaşamı savunmayı kararlılıkla
sürdüreceğiz.
Teşekkür
ederim.
2.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, Bursa Milletvekili Aykan
Erdemirin Bursada yaşanan olaylarda Milliyetçi Hareket Partili gençleri
bir taraf olarak nitelemesinin doğru olmadığına ve
partileri suçlamanın talihsiz bir açıklama olduğuna ilişkin
açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkanım, Sayın Hatibin yanlış,
tutanaklara yanlış geçen beyanını düzeltmek gerekir.
Bursada çatışan insanlar var ama bunların bir tarafı
olarak Milliyetçi Hareket Partili gençler olarak nitelemeyi -doğru
değil, yanlış bir bilgi- maksatlı görmüyorum, öyle
değerlendirmiyorum ama talihsiz bir açıklama. Orada bir
çatışma varsa, vatandaşlar arasında bir çatışma
vardır. Bu noktada, yani partileri suçlamak çok talihsizlik olmuştur.
Tabii ki o çatışmaların durmasını biz de istiyoruz.
Vatandaşlarımız arasında hiçbir sebeple bir
çatışmayı tasvip etmemiz mümkün değil ama bu
çatışmayı BDPlilerle MHPliler diye nitelemek bu
çatışmanın amacına hizmet eden bir değerlendirme olur.
Bir talihsiz açıklama olmuştur. Ümit ederim ki Cumhuriyet Halk
Partisi grup yönetimi de bu açıklamayı düzeltmek,
değiştirmek gereğini duyarlar efendim. Bunun tutanaklara
geçmesini istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim efendim, zabıtlara geçti.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkanım, Bursa Milletvekili olarak,
Milliyetçi Hareket Partisinin bir milletvekili olarak da yine burada bir
yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyorum.
Buradaki olaylar
başladığı saatten itibaren
(MHP sıralarından
Kürsüye çıksın. sesleri)
BAŞKAN
Efendim, müsaade ederseniz kendisi isterse söyler, konuşuyor.
Buyursunlar.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Bizler parti teşkilatları olarak
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Sayın Başkan, biz de duymak istiyoruz, önemli bir
mesele.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Müsaade ederseniz oradan iki dakika konuşayım
Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Yani bu konuda
LÜFTÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Önemli olduğu için Sayın Başkan.
BAŞKAN
Oturduğunuz yerden, ben açayım mikrofonu, lütfen.
3.-
Bursa Milletvekili Necati Özensoyun, Bursada yaşanan olayların
içerisinde Milliyetçi Hareket Partili ve ülkücü gençlerin
olmadığına ve yetkili birimlerin bu bölgedeki
çatışmaların önüne geçmesini dilediklerine ilişkin
açıklaması
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, ben de Milliyetçi Hareket Partisinin
listesinden seçilmiş Bursa Milletvekili olarak, bu olayları, Bursada
başlayan bu olayları başından sonuna kadar
Bugün de biraz
önce iktidar partisi milletvekili arkadaşlarla istişare ederken
Sayın Milletvekilinin bu açıklamalarını duydum. Biz,
olaylar başlar başlamaz oradaki parti teşkilatlarımıza
ve ülkü ocaklı gençlere, parti teşkilatlarının ve ocak
teşkilatlarının kapatılması talimatını
verdik. Dolayısıyla sokağa çıkılmaması
gerektiğinin, kimliği olan arkadaşların oralarda kesinlikle
dolaşmamaları gerektiğinin talimatını yetkili
arkadaşlarımız, Bursa İl Başkanı Emniyet
Müdürüyle de görüşerek orada herhangi bir MHPli veya ülkücü bir arkadaşın
bulunması hâlinde bilgi verilmesi ve gerekenin yapılacağı
noktasında da her türlü girişimlerde bulunduk. Bu olayların
içerisinde kesinlikle Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücü gençler yoktur,
Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücü gençler bu olayın tarafı
değildir. Bu olay sonuçta güvenlik meselesidir. Biz, Bursadaki güvenlikle
alakalı yetkili birimlerin, Sayın Valinin ve Emniyet Müdürünün
gereği gibi görevini yerine getirmesini, daha hassas
davranmasını; gerekiyorsa takviye alarak bu konuda, bu hassas
bölgedeki bu çatışmaların önüne geçilmesini, bir an önce
vatandaşların da sakin bir şekilde evlerine gitmesini, huzur
içerisinde hayatlarına devam etmesini istiyoruz. Bu konuda kesinlikle, kim
diyorsa Milliyetçi Hareket Partili veya ülkücü gençlerden herhangi biri bu
olayların içerisinde var. yalan söylüyordur. Bunu kesinlikle ispata davet
ediyorum ve eğer böyle bir kimlikle de dolaşan olursa bunu da
MEHMET CEMAL
ÖZTAYLAN (Balıkesir) Olsa ne olur ki?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Partiler arasında böyle bir çatışmayı kabul
etmemiz mümkün değil. Olsa ne olur? Milletin meselesi
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, bu konuyla ilgili ben de bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
4.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Bursada yaşanan olaylarda
polisin yaklaşımının olayı tetiklediğine ve bu
konuyla ilgili yetkililere ulaşamadıklarına ilişkin
açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, ben de saygılarımı
sunuyorum.
Şimdi, bu,
Bursadaki hadiseyle ilgili milletvekili arkadaşımızın
açıklaması gerçekten son derece talihsiz olmuştur. İki
siyasi partiyi bu olayda taraf olarak gösterip, olayın boyutunu bu siyasi
partilerin üzerine bir fatura olarak çıkarmak maksadıyla
yapıldığını düşünüyoruz.
Bursada
yaşanan hadise şudur: Cezaevindeki açlık grevleriyle ilgili
mevcut duyarsızlığa dikkat çekmek için, Hükûmetin
duyarsızlığına dikkat çekmek için partimizin AK PARTİ
binası önüne yapmak istediği demokratik bir yürüyüş söz
konusudur. Bir siyah çelenk bırakma, demokratik tepkisini ortaya koyma
durumu söz konusudur ama bu demokratik hak talebine çok ciddi bir şekilde
polis müdahalesi vardır. Yetmiş yaşındaki anadan yedi
yaşındaki çocuğa kadar çok orantısız bir şekilde
bir müdahalede bulunulmuştur ve insanların üzerine gerçek mermilerle
de ateş açılmıştır. Olayı tetikleyen ve bugüne
getiren, olayların bütün müsebbibi olan yaklaşım bu
yaklaşımdır. Biz iki gündür uyumuyoruz, olayların bu boyuta
gelmemesi için İçişleri Bakanlığının ilgili
müsteşarından tutun da bakan yardımcısına kadar ulaşmaya
çalışıyoruz; Bursa Valisine, Bursa Emniyet Müdürüne
ulaşmaya çalışıyoruz ama hiçbir şekilde
telefonlarımıza cevap verilmiyor. Meclisin iradesini yansıtan,
halkın iradesini
yansıtan milletvekillerinin acil olarak belirtmiş olduğu
hususlarda, zahmet edilip bu konuyla ilgili bize bir bilgilendirme dahi
yapılmıyor. Başından beri orada il
başkanımıza, parti teşkilatımıza bu
olayların yatıştırılması için biz gereken
talimatları verdik.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Ancak dün gece itibarıyla da polisle birlikte, polisin
yönlendirmiş olduğu bazı sivil çeteler bilinçli bir şekilde
tekrar parti binamıza saldırıyorlar. Dolayısıyla,
burada kamusal tarafsızlığı olması gereken Bursadaki
bürokratların, Bursadaki yetkililerin görevini yapmaması,
İçişleri Bakanlığının da bu
çatışmanın üzerine, deyim yerindeyse benzin dökmesiyle ilgili
bir durum söz konusudur.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Sayın
Karamehmetoğlu
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) Ahmetoğlu efendim.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Affedersiniz, burada düzeltiyoruz: Karaahmetoğlu.
Buyurun.
5.-
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, Giresun ilinin
Yağlıdere ilçesi Akköy köyündeki yüksek gerilim hattına, Espiye
ilçesi Avluca köyü Düdül-Karaovacık yayla yolunun yapımında
hiçbir gelişme olmadığına ve Espiye ilçesi Ericek grup
yolunun bakım ve onarım ihtiyacı olduğuna ilişkin
açıklaması
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) Giresun ili Yağlıdere ilçesi Akköy
köyünde yüksek gerilim hattı, insanlarımızın yoğun
olarak yaşadığı bölge üzerinden geçmektedir. Kanser vakalarının
arttığını iddia eden köylülerimiz, bedelsiz, yüksek gerilim
hattı için arazi vereceklerini söylemektedirler.
Yine Giresun
ili Espiye ilçesi Avluca köyü, Düdül-Karaovacık yayla yolunun
yapımında, genel seçimlerden önce vadedildiği hâlde herhangi bir
gelişme yoktur.
Yine Espiye
ilçesi Ericek grup yolunun bakım ve onarım ihtiyacını,
yaptığımız ziyaretlerde vatandaşlarımız
yüksek sesle söylemektedir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Eyidoğan
6.-
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğanın, Trabzonun Akçaabat
ilçesinde bir kömür deposundaki kontrol edilemeyen yangının çevreye
büyük zararlar verdiğine ilişkin açıklaması
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Teşekkür ederim Başkan.
Trabzonun
Akçaabat ilçesinde özel şirkete ait büyük bir alanda depolanan kömürler
yaklaşık bir haftadır yanmaktadır. Patlamaların da
meydana geldiği kömür deposundaki yangın büyük bir çevre
kirliliğine ve tahribatına neden oluyor. Son on beş
yıldır bölgede yer alan bu kömür deposundaki yangın, ilgili
şirket tarafından kontrol altına alınamıyor ve
söndürülemiyor. Uzmanlar, kömürün düşük kalitede olmasının bu
tür yangınları oluşturduğunu ifade ediyorlar. Düşük
kalitede olduğu iddia edilen bu kömür ne maksatla kullanılıyor?
Bu kömürler yerli mi yoksa ithal midir? Yöre sakinleri yoğun duman yüzünden evlerinden
dışarı çıkamaz, pencerelerini açamaz hâle gelmiştir.
Bu gidişle çevre yerleşimlerindeki insanlarda ciddi sağlık
sorunları oluşabilir. Bir süredir yoğun duman altında
yaşamak zorunda kalan çevre sakinleri yeterince müdahale edilmemesinden
yakınmakta ve yangının bir an önce söndürülmesini
istemektedirler. Yöre sakinleri şikâyetleri konusunda muhatap
bulamadıklarını söylüyorlar.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Eyidoğan.
Sayın
Türkkan
7.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, teröristlerle kucaklaşan
BDPli milletvekilleri için fezleke hazırlanıyorsa Haburda
karşılama yapanlar için de fezleke hazırlanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
geçtiğimiz günlerde basında çıkan haberlerde BDPli
milletvekilleri için fezleke hazırlayan savcı olduğunu
öğreniyoruz. Bu, Haburda karşılama yapanlara, orada devleti
teröristin emrine amade yapanlara da fezleke hazırlanacaksa bu adalet
tecelli olur. Aksi hâlde, Tuncelide kucaklaştı. diye fezleke
hazırlatıp da Haburda kucaklaşanlara sessiz kalıyor ise
bunun ismi cumhuriyet değil, Hükûmetin savcısı olur.
Üstelik, eğer suç isnat edilmek isteniyorsa, Anayasanın 14üncü
maddesi dokunulmazlığın istisnai hâllerini açıkça beyan eder,
buna göre savcı doğrudan dava açabilir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Türkkan.
Sayın
Öğüt
8.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramı kutlamalarında yaşanan olayların sivil faşizm
olduğuna ve Erdal İnönüyü rahmetle andığına
ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) 29 Ekimde yurdun dört bir yanında milyonlarca
yurttaşımızın coşkulu kutlamalarını
görenler, anladığım kadarıyla büyük telaşa
kapılmış görünmektedir. O kadar kimyaları bozulmuştur
ki Cumhurbaşkanının hafif müdahaleleri bile sorun çıkarmaya
başlamıştır. Cumhuriyetin kurucularının tüm
eksikliklerine rağmen demokratik cumhuriyet hedeflerinden bir an bile
sapmış olduğunu düşünmek en hafif deyimiyle
insafsızlıktır. Seksen dokuz yıl sonra, bu ülkeyi
kuranların yani ezanın susmasını, bayrağın
inmesini engelleyenlerin en azından saygıyla yâd edilmesi gerekir.
Başkentin merkezinde, yediden yetmiş yediye tüm
vatandaşlarımızın gözü önünde gaz sıkmalarının
ve onları yerlerde süründürmelerinin de sivil faşizm olduğunu
söylememe bilmem gerek var mıdır? Polis devletine ve tek şeflik
sistemine hayır. diyoruz, Yaşasın demokratik cumhuriyet.
diyoruz.
Bu arada, rahmetli
eski Genel Başkanım Erdal İnönüyü de rahmetle ve saygıyla
anıyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öğüt.
Sayın Tüzel
9.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, İktidarın
halkın varlığına, hak ve özgürlük arayışına
tahammül edemediğine, Başbakanı açlık greviyle ilgili
ifadeleri nedeniyle kınadığına ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT
TÜZEL (İstanbul) Sayın Başkan, ülkemizin her yerinde AKP
halkın karşısında. Cumhuriyetin iktidarı, günümüzün
iktidarı halkın varlığına, hak ve özgürlük
arayışına tahammül edemiyor. Ülkemiz bir gaz ve cop
cumhuriyetine dönüştürülmüştür. 89uncu yılında ülkemizin
bağımsız, demokratik ve özgür bir ülke olması;
halkların eşit ve birlik içinde, ortak vatan olması için
yurttaşlar alanlarda direniyor. Cumhuriyet bugün evlatlarını
yiyip bitiriyor, ölümlerini seyrediyor. Kürt sorununda demokratik, siyasi,
diyaloğa dayalı bir çözüm olsun. diyerek açlığı,
ölümü seçenler 50nci gününde. Onlar Başbakanın söylediğinin tam
aksine, zorla değil gönüllü olarak, Artık bir sonuç olsun. diyerek
bu yola başvuruyorlar. Bu sesi Hükûmet duysun, adım atsın,
milyonlarca halkı dikkate alsın. diyerek bugün alanlara
çıkanlar her zamanki gibi devlet şiddeti baskısıyla
karşılaşıyor. Bu haklı, onurlu tutuma, ülkenin ve
halkın ortak yaşamına sahip çıkanlara karşı,
Başbakanın söylediği Onlar yerken siz açsınız, sizi
kandırıyorlar. tarzındaki sözler nedeniyle kınıyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tüzel.
Sayın
Sarıbaş
10.-
Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaşın, Çanakkale Çan kara
yolunun bitirilemediğine ve Gökçeada Havaalanına 2004
yılında başlanmasına rağmen Yeni Bademli köyüne ait
arazilerin istimlaklerinin gerçekleşmediğine ilişkin
açıklaması
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) Teşekkürler Sayın Başkan.
Çanakkale-Çan
karayolu 2006 yılında başlamasına rağmen hâlâ
inşaatı bitirilememiştir. Bu arada, bu kadar uzun yıldır,
arazilerin fiyatları belli olmasına rağmen, inşaat
fiyatlarının belli olmasına rağmen hâlâ insanların
istimlak bedelleri ödenememiştir. Bunlar ne zaman ödenecektir? Bu kadar
bekletilmesinin nedeni nedir? Para mı yoktur ya da insanların bu
mağduriyeti ne zaman önlenecektir?
Yine, Çanakkale
ili Gökçeada ilçesinin -özellikle adamızdaki- Gökçeada
Havaalanının 2004 yılında başlanmasına
rağmen hâlâ oradaki Yeni Bademli köyüne ait arazilerin istimlakları
gerçekleşmemiş, insanlar orada bu arazileri işleyememekte, orada
aç ve sefalet içinde kalmaktadırlar. Bunların takas işlemleri
söz verilmiş ama hâlâ daha takas işlemleri
gerçekleşmemiştir. Bu konuda gereği yapılacak
mıdır?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Sarıbaş.
Sayın Genç
11.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Tuncelinin Ovacık ilçesinde Taner
Tokmak ve Süleyman İşcan adlı vatandaşların yola
döşenen bir bombanın infilak ettirilmesi suretiyle öldürülmelerine,
AKP İktidarının Tunceli halkının korumasını
kaldırdığına ve sokakları silahlı örgütlere
bıraktığına ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, Tuncelinin Ovacık ilçesinde esnaflık yapan Taner
Tokmak ve Süleyman İşcan adlı iki vatandaşımız
Tornova Karakoluna yiyecek getirip geri döndüklerinde maalesef yola döşenen
hain bir bombayla, infilak ettirilmek suretiyle, bu kişiler paramparça
edilmişlerdir. Ben bu kişilere Tanrıdan rahmet diliyorum. Ancak
şunu da belirtmek istiyorum: AKP İktidarı, Tunceli
halkının korumasını kaldırmış,
sokakları maalesef silahlı örgütlere bırakmış, Tunceli
halkını yok etmek için âdeta silahlı örgütlerle iş
birliği içinde olan bir Hükûmet durumuna gelmiştir. Birçok masum
insan öldürülmüştür. Ben bu olayları yapanları şiddetle
kınıyorum. Bu masum insanların, artık, öldürülmesinin
önünün alınmasını istiyorum. Eğer devlet varsa
devletliğini yapsın; yoksa, bu insanlar o zaman kendi
haklarını, kendilerini savunsunlar. Çok vahim olaylar olmuştur.
Bu arkadaşlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı diliyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Sayın
Halaçoğlu
12.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Cumhuriyet Bayramını
kutlayanlara tazyikli su ve gazla müdahale eden Hükûmetin, Güneydoğunun
bazı illerinde eğitimi engelleyen ve bu konuda çağrı yapan
terör yandaşları hakkında sessiz kalmasını
kınadığına ilişkin açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Ellerinde
bayrağımızla Türkiye Cumhuriyetinin doğum gününü,
cumhuriyetimizin kuruluşunun 89uncu yılını kutlayanlara
tazyikli su, gaz ve tekmeyle müdahale eden Hükûmetin, bugün Güneydoğunun
bazı illerinde eğitimi engelleyen ve hayatın durmasına
sebep olan ve bu konuda çağrı yapan terör yandaşları ile
müsebbipleri hakkında sessiz kalmasını kınıyor;
Hükûmetin bu gibi kişiler hakkında görevini yapması ve
vatandaşlarımızın teröristlerin baskısından
kurtarılarak normal hayatlarına dönmelerinin sağlanması
çağrısında bulunuyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Halaçoğlu.
Sayın Çelebi
13.-
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin, İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüzün Ağrı ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşmasında belirttiği gibi Ağrı
ilinde tarımla ilgili bir sıkıntı ve yurt sorunu
olmadığına ilişkin açıklaması
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Sayın Başkanım, şimdi, CHP
Milletvekilimiz Sayın Ali Özgündüzün benim ilimle ilgili bir
açıklamaları olmuştu ama Sayın Bakanımız da cevap
vermişlerdi; dolayısıyla ben kendilerine teşekkür ediyorum
buradan, Sayın Bakanımıza.
Tarımla
ilgili, tabii, bir sıkıntı da olduğunu söylediler.
Tarımla ilgili şu anda bizim sıkıntımız yok.
Özellikle Anguslarda
Bizim Tarım Bakanımız geldi, biz
yazın kendi ilimize davet ettik, orada kendileri de açıklama
yaptılar. Angusların ta Kurban Bayramından evvel Ağrı
ilimize herhangi bir girişleri yok. Bu anlamda özellikle Kurban
Bayramında et fiyatları da bayağı normale döndü, herhangi
bir sıkıntımız yok.
Yurt sorunu
olduğunu söylediler. Bizim özellikle şu anda Ağrı merkezde,
bu sene 11inci ayın içerisinde daha üniversite açılmadan 800
kişilik kız öğrenci yurdu
İbrahim Çeçen Üniversitesinin
hemen yanı başında -kızlarımıza ilişkin bir
yurt sorunumuz var mıydı tam net olarak da belli değil ama- yeni
bir yurdumuz orada açıldı. Yine erkek yurdu olarak 1.500 kişilik
bir yurdumuz bu sene açıldı.
BAŞKAN
Teşekkürler.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Tadilatta, tadilatta Sayın Çelebi. Sayın Çelebi,
haberiniz yok herhâlde, o yurt tadilatta, öğrenciler
dışarıda kalıyor, haberiniz yok herhâlde.
BAŞKAN
Değerli arkadaşlarım, sisteme giren
arkadaşlarımızın
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) İlk kez Ağrıda 22 kilometrelik asfalt
yapıldı
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan, benim konuşmama cevap veriyor,
müsaade ederseniz ben izah edeyim. Ağrı Vekilimize
BAŞKAN
Tamam efendim, tamam, peki.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Yani yerinden söz vermiyorsanız
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Şunu izah edeyim: İlk kez Sayın Başkanım
Ağrıda 22 kilometrelik yol yapıldı. Şu anda belediyemiz
şehir merkezinde
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Çelebi,
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Ben daha pazar günü geldim Sayın Vekilim.
BAŞKAN
Sayın Çelebi teşekkür ediyorum, anlattılar.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) - Şifa Hastanesiyle ilgili olarak da şunu
söyleyeyim
BAŞKAN
Efendim, sisteme giren arkadaşlarımızın süresi doldu.
Sayın
Hamzeçebi söz istiyor.
Buyurun.
14.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Bursa Milletvekili Aykan
Erdemirin Bursada yaşanan olaylarla ilgili ifadelerinin bilgi verme
amaçlı olduğuna, Milliyetçi Hareket Partisini hedef
almadığına ve Erdal İnönünün ölüm yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün Bursada
cezaevlerindeki açlık grevini esas alarak ona destek amacıyla
yürüyüş yapan bir gruba tepki gösteren
vatandaşlarımızın bu tepkisi nedeniyle Bursadaki
havayı Parlamentoya yansıtmak amacıyla Bursa Milletvekilimiz
Aykan Erdemir biraz önce kısa bir konuşma yaptı.
Konuşmasında Bursa gazetelerinde yer alan haberlerden hareketle
oradaki bilgileri Parlamentoya vermeye çalıştı. Milliyetçi
Hareket Partisini hedef alan, o olayın bir tarafı olarak gösterme
şeklinde Sayın Erdemirin bir kişisel yargısı, kanaati
yoktur, tepki gösteren vatandaşlar içerisinde muhtelif siyasi partilere
mensup kişiler olabilir.
İkinci olarak
da şunu söylemek istiyorum: Türkiyenin yetiştirdiği en önemli bilim
insanlarından ve Türk siyasetinin, sosyal demokrat hareketin önemli
kişilerinden biri olan Sayın Erdal İnönünün bugün ölüm
yıldönümü. Kendisini rahmetle ve şükranla anıyorum. Onun
demokrasi anlayışı, demokrasi mücadelesi ve gerginlikten uzak,
esprili üslubu hepimize örnek olsun diyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve 21 milletvekilinin, Kredi ve Yurtlar
Kurumuna bağlı yurtların durumunun, üniversite
öğrencilerinin barınma ve beslenme sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/385)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son yıllarda ülkemizde yeni üniversitelerin
açılması ve mevcut üniversitelerde yapılan kontenjanların artırımları
dolayısıyla öğrenim gören öğrenci sayısı
artmış ve bu durum yaşadıkları illerin
dışında öğrenim gören öğrencilerin barınma
sorunlarının hat safhaya ulaşmasına yol
açmıştır. Yoksulluk, psikolojik sorunlar, ders yükü, aileye yük
olmama isteği, sınav stresi, mesleklerine ve hayata hazırlanan
üniversite öğrencilerinin üzerinde yoğun bir baskı
oluştururken bir de devlet yurtlarında barınma olanağı
bulamayan öğrenciler ya yüksek maliyetli özel yurtlarda veya pansiyonlarda
ya da dernek ve vakıf yurdu adı altında faaliyet gösteren kimi
cemaat yurtlarında dinsel ya da etnik zorlamaya maruz kalarak yaşamak
zorunda bırakılmaktadırlar.
Gerekçe:
Ülkemizde 103'ü devlet, 62'si vakıf olmak üzere
toplam 165 üniversite bulunmaktadır. Bu üniversitelerin öğrenci kapasiteleri
ise 2 milyonun üzerindedir. Son yıllarda açılan üniversiteler ve
mevcut üniversitelerdeki kontenjan artışları beraberinde bir çok
sorunu da getirmiştir. Bu sorunların başında da
ailelerinden farklı illerde üniversitelere yerleştirilen
öğrencilerin barınma sorunu gelmektedir. Öğrenci
sayısındaki bu artış, maalesef Kredi ve Yurtlar Kurumunca
81 ilde, 125 ilçede, toplam 301 yurtta 265.307 yatak kapasitesiyle hizmet veren
devlet yurtları tarafından karşılanamamaktadır.
Örnek olarak, 2011 yılı itibariyle Kocaeli
ilinde Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlarda yaklaşık
5000 öğrenci barınmaktadır. Kocaeli ilimizde bulunan Kocaeli
Üniversitesinin öğrenci sayısı 60.000'in üzerindedir. Yurt
kapasitesinin yetersiz kaldığı ortadadır.
Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtlarında yer bulamayan
öğrenciler ya yüksek maliyetli özel yurtlarda ya da ev kiralama ile
sorunlarına çare aramaktadırlar. Ancak yüksek ücretli özel yurtlar
öğrenci ve ailesine ekonomik sıkıntı getirmektedir. Aileler
ödeme sıkıntısı yaşamaktadır. Bu sorunlarının
ortadan kaldırılması için gerek yurt sayılarının
gerekse yurt kapasitelerinin arttırılması gerekmektedir.
Binlerce konut
inşa eden TOKİ, Kredi ve Yurtlar Kurumu ile imzalamış
olduğu protokol çerçevesinde 9 İlde yaklaşık 5.000
öğrencimizi barındıracak yurt inşaatlarına
başlayacağını açıklamış olsa da bu
sayının mağdur öğrenci sayıları göz önüne
alındığında çok yetersiz olduğu anlaşılmaktadır.
Kredi ve Yurtlar
Kurumuna bağlı yurtların durumunun tespiti, kapasite
artırımının sağlanması, öğrencilerin yaşadıkları
barınma ve beslenme sorunlarının neler olduğunun tespit
edilmesi, öğrencilerin daha sağlıklı ortamda üniversite
eğitim ve öğretimlerini tamamlayabilmeleri için alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci içtüzüğün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederim.
1) Haydar Akar (Kocaeli)
2) Ali Özgündüz (İstanbul)
3) Mahmut Tanal (İstanbul)
4) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
5) Celal Dinçer (İstanbul)
6) Aylin Nazlıaka
(Ankara)
7) Gürkut Acar (Antalya)
8) Veli Ağbaba
(Malatya)
9) İlhan Demiröz
(Bursa)
10) Muharrem Işık (Erzincan)
11) Ahmet Toptaş
(Afyonkarahisar)
12) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
13) Haluk Eyidoğan
(İstanbul)
14) Erdal Aksünger
(İzmir)
15) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
16) Sedef Küçük (İstanbul)
17) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
18) Recep Gürkan (Edirne)
19) Candan Yüceer (Tekirdağ)
20) İhsan Özkes
(İstanbul)
21) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
22) Ali Demirçalı
(Adana)
2.-
Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 19 milletvekilinin, köy ve
mahalle muhtarlarının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/387)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Mahalle ve köy muhtarlarımızın mevcut
sorunlarının tespit edilmesi, bu sorunların giderilmesi ve
yapılacak yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınması
gereken önlemlerin araştırılması için Anayasa'nın 98.
ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. Maddeleri uyarınca meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ve talep ederiz.
Gerekçe:
Kentsel kesimin en alt yönetim birimi olan
mahallelerimizdeki ve kırsal kesimin temel yönetim birimi olan
köylerimizdeki muhtarlarımızın sayıları 55.000'i bulmaktadır.
Sorumlulukları ve yaptıklarıyla devlet
memuru olarak addedilen ama devlet memurunun sahip olduğu yetkilere sahip
olmayan, muhtarlıklarını yaptıkları bölgeleri hangi
konularda temsil edeceği konusunda dahi hukuki bir dayanakları
olmayan muhtarlarımızın, statüleri yeniden
değerlendirilerek gözden geçirilmelidir. Ayrıca mahalle ve köy
muhtarlarımızın kent konseylerinde ve belediye meclislerinde de
yer alamaması temsil noktasında sorunların yaşanmasına
sebep olmaktadır.
Mahalle ve köylerimizin yönetim biçimlerini düzenleyen
yasaların geçerliliğini ve işlevselliğini yitirdiği
gözlemlemektedir.
Köy ve mahalle
muhtarları; yaşadıkları ekonomik
sıkıntılardan dolayı, görevlerini fedakârlıklar
yaparak yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Ülkemizde
yaşanan ekonomik sıkıntılardan en fazla etkilenen kesim
olan ve geçim sıkıntılarıyla boğuşan
muhtarlarımızın maaşlarının yetersiz olduğu
malumumuzdur.
Muhtarlarımızın
özlük haklarıyla ilgili acilen iyileştirmeler yapılması da
gerekmektedir.
Bu bağlamda;
Mahalle ve köy
muhtarlarımızın mevcut sorunlarının tespit edilmesi,
bu sorunların giderilmesi ve yapılacak yasal düzenlemeler de dâhil
olmak üzere alınması gereken önlemlerin
araştırılması için yüce Meclisimize çok büyük görevler
düşmektedir.
Yüce Meclisimizin
bu görevi yerine getirmesi için, Anayasa'nın 98. ve TBMM
İçtüzüğü'nün 104 ve 105. Maddesi uyarınca meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ve talep ederiz.
1) Mehmet Erdoğan (Muğla)
2) Seyfettin Yılmaz
(Adana)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Emin Çınar (Kastamonu)
5) Necati Özensoy (Bursa)
6) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
7) Zühal Topcu (Ankara)
8) Adnan Şefik
Çirkin (Hatay)
9) Durmuş Ali
Torlak (İstanbul)
10) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
11) Celal Adan (İstanbul)
12) Yusuf Halaçoğlu
(Kayseri)
13) Muharrem Varlı (Adana)
14) Sümer Oral (Manisa)
15) Erkan Akçay (Manisa)
16) Bülent Belen (Tekirdağ)
17) Mehmet Günal (Antalya)
18) Mustafa Kalaycı
(Konya)
19) Ali Halaman (Adana)
20) Özcan Yeniçeri (Ankara)
3.-
Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 21
milletvekilinin, taşeron işçilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/386)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Türkiyede, başta eğitim ve
sağlık iş kolu olmak üzere, belediyelerden KİT'lere kadar,
pek çok alanda emekçiler en ağır şartlarda, iş
güvenliği olmadan taşeron işçi olarak çalıştırılmaktadır.
Türkiyede taşeron istihdamı,
gerek kamu, gerekse özel sektörde hızla yaygınlaşmaktadır.
Değişik iş kollarında yaklaşık 3 milyon
taşeron işçi çalıştığı tahmin edilmektedir.
Taşeronluk; asıl
yapılacak olan işin bir bölümünde, asıl işverenden iş
alınarak bu işte taşeronun kendi işçilerinin
çalıştırılması olarak tanımlanmaktadır.
Türkiyede taşeron işçiler;
izin hakları verilmeden, asgari ücretle, kayıt dışı,
sağlıksız ve güvencesiz bir ortamda sadece işveren
maliyetlerinin düşürülmesi ve işverenin daha fazla kazanç elde etmesi
amacıyla çalıştırılmaktadırlar. İşgücü
maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle, taşeron işçiler prim,
ikramiye, sosyal haklar gibi yan ödemelerden mahrum bırakılmakta ve
sosyal hayat ayrıcalığına
uğratılmaktadırlar.
4857 sayılı İş
Kanunu'nun 2. maddesinde tanımlandığı üzere, asıl
işveren alt işveren (taşeron) ilişkisinde, aslında
taşeronluğun uzmanlık gerektiren alanlarda yerine getirilmesi
gerekirken, maalesef ülkemizde taşeronluk maliyetlerin düşürülmesi
amacıyla uygulanmaktadır.
Türkiyede sigorta
prim ücretlerinin ve vergilerin ağır olması işçi maliyetlerini
artırmakta, bunun sonucunda da taşeronluk; her alanda özellikle de
emeğin yoğun olduğu inşaat, güvenlik, sağlık,
yemek, temizlik, servis, bakım-onarım, sosyal tesis
işletmeciliği gibi iş türlerinde sıklıkla
uygulanmaktadır.
Devrimci
İşçi Sendikaları Konfederasyonunun hazırlamış
olduğu 2011 yılı "Taşeron ve Güvencesiz
Çalışma Raporu"na göre; güvenlik, bina ve çevre düzenleme gibi
taşeron işçiliğin yoğun olduğu iş kolunda 634
bin, gemi inşa sektöründe 25 bin, Sağlık
Bakanlığına bağlı hastanelerde yaklaşık 130
bin taşeron işçi çalışmaktadır. Emeğin iş
güvencesini ortadan kaldıran taşeronluk; iş güvencesi,
kıdem tazminatı, yıllık izinler, fazla mesai gibi,
işçi sınıfının yıllarca mücadele ederek elde
ettiği kazanımlarını ortadan kaldıran bir sistem olarak
ülkemize yerleşmiştir.
Türkiye de
taşeronda çalışanların güvenilir bir geleceğe sahip
olması, işten çıkarılma korkusu yaşamamaları ve
eşit işe eşit ücret kapsamında gelir elde edebilmeleri
için, taşeron işçiliğin tamamen ortadan
kaldırılması ve işgücü maliyetlerini düşürecek yeni
bir sistemin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Bugün
değişik iş kollarında çalışmakta olan
taşeron işçiler, genelde örgütsüz olmaları nedeniyle
haklarını arayamamaktadır. Taşeronda çalışan
herkesin,
insanlık onuruna yakışır bir yaşam ile adil ve
elverişli bir ücret alma ve çalışma hakkına sahip
olması gerekmektedir.
Onların
çalıştıkları iş kollarında saatlik giriş
çıkış yaptırılarak kıdem tazminatı
almaları engellenen, fazla çalışmaya zorlandıkları
halde mesai ücretleri verilmeyen, görevleri dışında diğer
işlerde çalışmaya zorlanan, çalıştıkları
kurumlarda ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören, yönetici
pozisyonundaki bürokratların tehditleri neticesinde onların özel
işlerinde çalıştırılan, zor şartlar altında,
sağlıksız bir şekilde, iş güvencesi olmadan
çalıştırılan taşeron işçilerin güvenli
gelecekleri, işten çıkartılma korkusu yaşamamaları,
ücrette adalet, demokratik yaşam ve sosyal hayat ayrıcalığının
ortadan kalkması gerekmektedir.
Bu nedenlerle;
taşeron işçilerin sorunlarının tespit edilmesi ve bu konuda
gerekli önlemlerin alınması amacıyla, TBMM İç
Tüzüğünün 104. ve 105. maddeleri ile Anayasanın 98. maddesi
gereğince "Meclis Araştırması"
açılmasını arz ederim. 29.11.2011
1) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
2) Candan Yüceer (Tekirdağ)
3) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
4) Mahmut Tanal (İstanbul)
5) Recep Gürkan (Edirne)
6) Ali Özgündüz (İstanbul)
7) Ahmet İhsan
Kalkavan (Samsun)
8) İhsan Özkes (İstanbul)
9) Aylin Nazlıaka (Ankara)
10) İlhan Demiröz (Bursa)
11) Gürkut Acar (Antalya)
12) Mehmet Şevki
Kulkuloğlu (Kayseri)
13) Muharrem Işık (Erzincan)
14) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
15)
Celal Dinçer (İstanbul)
16) Veli Ağbaba (Malatya)
17) Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
18) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
19) Erdal Aksünger (İzmir)
20) Sedef Küçük (İstanbul)
21) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
22) Ali Demirçalı (Adana)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, araştırma önergeleri bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzüğün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
BDP Grubunun, 19/10/2012 tarihinde Iğdır Milletvekili Grup
Başkan Vekili Pervin Buldan tarafından cezaevlerinde 12 Eylül 2012
tarihinde başlayan ve iki siyasi talebi içeren süresiz dönüşümsüz
açlık grevlerinin araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 31/10/2012 günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
31.10.2012
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 31.10.2012 Çarşamba günü (Bugün) toplanamadığından
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
İdris Baluken (Bingöl)
Grup Başkan Vekili
Öneri:
19/Ekim 2012 tarihinde, Iğdır
Milletvekili Grup Başkanvekili Pervin Buldan tarafından verilen (1674
sıra no.lu), "Cezaevlerinde 12 Eylül 2012 tarihinde başlayan ve
iki siyasi talebi içeren süresiz dönüşümsüz açlık grevlerinin"
araştırılması amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
31.10.2012 Çarşamba günlü birleşiminde sunuşlarda okunması
ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önergenin lehinde olmak
üzere Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Sayın
Sırrı Sakık.
Buyurun Sayın Sakık, Muş
Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yaşamış olduğum
olaydan dolayı acılarımızı paylaşan bütün herkese
çok teşekkür ediyorum. Cenabıallah kimseye böyle acılar nasip
etmesin ve ülkemizde acıların ve barışın
ortaklaştığı bir ülke diliyorum.
Sevgili arkadaşlar bugün
açlık grevlerinin 50nci gününü birlikte yaşıyoruz. Yani
dakikalar, saatler ve günler, ölümlere gebe bir süreci birlikte
yaşıyoruz. Bu konuda ne yazık ki Barış ve Demokrasi
Partisinin dışında diğer siyasi partilerden bu konuda çok ciddi
bir tepki
Hatta bir büyük sessizlik var ve geçmişten bugüne kadar
ülkemizde sürekli açlık greviyle bedenlerini ölüme yatıran
insanların nasıl yaşamlarını yitirdiğine hepimiz
de tanıklık ettik. Bu sessizlik niye? Acaba ne oluyor yani
insanlığımızı niye bu kadar yitirdik?
Bakın,
cezaevinde olan arkadaşlarımızın tam bugün ellinci günü
oldu. 58 cezaevinde açlık grevi var, 663 tutuklu ve hükümlü artık
açlık grevini ölüm orucuna dönüştürdüler. Sağlık
sorunları -idrarlarından kan akmaya başladı- kilo
kaybı var, uyuyamıyorlar, bunaltı var, kusma var, bulanık
görme var, unutkanlık var ve ne yazık ki bazı medya
kuruluşları da bir psikolojik savaş içerisinde olarak, özellikle
iktidara yakın olan gazetelerin ve iktidarın neredeyse yarı
resmî gazeteleri olan gazetelerde sürekli asparagas haberler üretiyorlar. Bir
psikolojik savaş içerisindeyiz. Mahkûmlar, evet, bedenlerini
açlığa yatırmışlar, talepleri de ortada ama bu
gazeteler asparagas haberler yapıyorlar, 300 tutuklu ve hükümlünün
açlık grevini bitirdiğine dair. Oysaki bu haberlerin tamamı
yalan. Bu 300 kişi dedikleri arkadaşlarımız,
dayanışma adına, bir hafta içerisinde bu
arkadaşlarımızı destekleme adına açlık grevine
katılmış ve çekilmişlerdir ama 663 kişi hâlâ elli
gündür açlık grevindedirler.
Şimdi, sevgili
arkadaşlar, bu sorunun çözümü için Hükûmetin politika üretmesi gerekirken
sürekli dönüp BDPyi hedef alan, BDPye saldırmasını da
anlamakta zorluk çekiyoruz. Açlık grevine katılan
arkadaşlarımızın üç talebi var. Bir, ana dilde eğitim
talebi var. İki Ben Kürt olduğum için beni tutukluyorsunuz, ben ana
dilimde kendimi savunmak istiyorum. diyor. Üçüncüsü ise sizin Osloda
başlatıp daha sonra dört yüz altmış bir gündür Sayın
Öcalana uygulanan tecrit politikalarının
kaldırılmasını istiyor ve bu insanlar bedenini ölüme
yatırırken Benim cezaevindeki koşullarımı
iyileştirin. demiyor. Ne diyor? Bizim
yapamadığımızı, bu yürekliliği
gösteremediğimizi içeridekiler -bu yürekliliği- gösteriyor, diyor ki:
Görüşmeleri sürdürün, Türk ve Kürt çocukları ölmesin, müzakereler
devam etsin, onun için biz dört duvar arasındayız. Tek çare,
eğer çare yoksa, ölüm çareyse, açlık çareyse ben bedenimi ölüme ve
açlığa terk ediyorum. diyor. Şimdi, bu kadar insani bir talep
karşısında Türkiye toplumunun sessiz kalmasını
gerçekten anlamakta zorluk çekiyoruz. Aramızdaki köprüler
yıkılıyor, aramızdaki bu bağlar kopmaya
başlıyor, yani Kürtler, bu noktada, Kürt çocukları olduğu
için Türkiye kamuoyunun vicdanı kanamıyorsa ortak
paydalarımızın da her gün zemin kaybına maruz
kalacağını bilmelisiniz.
Şimdi,
Sayın Başbakan çıkıp diyor ki grup toplantısında,
bir gün öncesinden sipariş üzerine haberler yapılıyor ve sonra
çıkıp grup toplantısında diyor ki: Efendim, bunlar,
şurada kuzu kebap çevirdiler. Ayıptır, bunu konuşmak
abesle iştigaldir. Biz bir grup milletvekili ve yanımızda bir
grup gazeteciyle -17 Temmuzda, Mardinde- zaman zaman rutin toplantılar
yaparız. Sizin gibi paralarımız yok, yani beş
yıldızlı otellere gitmek, kaplıcalara gitmek
Gideriz
mütevazı yerlerde otururuz üç dört gün, ülkemizin sorunlarını
tartışırız. Bir akşam da arkadaşımız
evinde bize yemek hazırlamış ve gitmişiz, o sofrada
oturmuşuz. Gazeteciliğin bir edebi, ahlakı vardır;
siyasetin bir edebi, ahlakı vardır. Siz, 17 Temmuzda olan bir yer
sofrasındaki yemeği 30 Ekimde getirip grubunuzda
konuşursanız ciddiyetiniz tartışılır. Siz, her
gün bu ülkeyi parselleyip, her gün sofralardasınız, kimsenin sesi
çıkmıyor. Yiyin beyler! Ama lütfen, bu mücadeleye, bedenini ölüme
yatıranların anısına da, mücadelesine de saygılı
olun. Bu insanlar sizin ve bizim daha özgür bir ülkede yaşayabilmemiz için
bu emeği, bu bedeli sarf ediyor. Ve sevgili arkadaşlar yine,
Sayın Başbakan ne diyor, diyor ki Bunlar gizli gizli yiyor. diyor.
Şimdi, dün
Grup Başkan Vekilimiz de getirdi ama zaman açısından da çok
yeterli olmadı.
Şimdi, biz bu
dili de tanırız, bu geleneği de biliriz. Bu devletin dilidir, bu
dil Kenan Evrenin dilidir, bugün de Sayın Başbakana nasip olan bir
dildir. Bakın, Kenan Evren, döneminde ne diyor, 12 Eylül cuntasında
1984 Gizli gizli yiyorlar. diyor, 4 tane devrimci yaşamını
yitiriyor. Şevket Kazan, döneminde, 1996da Kantinden yemek stok ettiler,
yiyorlar. diyor; hemen arkasından 12 ölüm gerçekleşmiş. Yine,
Sadettin Tantan, 2001de Gizli gizli yiyorlar, hepsi sapasağlam. diyor;
122 devrimci yaşamını yitirmiş. Yıl 2012, yine Gizli
gizli yiyorlar. Sayın Başbakan Tayyip Bey diyor ki Gizli Gizli
yiyorlar.
Şimdi
diliyorum, umuyorum, buraya soru işaretleri koydum, buradan bir tek insan
yaşamını yitirmez ama bir insan yaşamını
yitirirse Sayın Başbakan, nasıl Türkiye toplumunun yüzüne
bakacak, nasıl bizim yüzümüze bakacak, nasıl bu ülkede
kardeşliği ve birliği savunacak? Şimdi, bu sorunları
çözmek için proje üretmeniz gerekirken Kenan Evrenin dilini, Şevket Kazanın
dilini, Sadettin Tantanın dilini bir türlü terk etmiyorsunuz; işte
devlet politikası budur. İktidarlar değişir ama devlet
politikası bu ülkede muhaliflere karşı değişmez,
Kürtlere karşı değişmez, Alevilere karşı
değişmez; sosyalistlere karşı değişmez, bunu
değiştireceksiniz, Yoksa 89uncu yılını
kutladığımız bu cumhuriyet
Bu cumhuriyette 89
yıldır biz muhalifler zulüm altındayız. Biz böyle büyük bir
kutlama için köşke gitmedik ama bir
haksızlığa karşı bir duruş sergiliyoruz.
Gittik evet, türbana haksızlık yapılmıştı, bu
grubumuz geçen dönem Anayasa değişikliğinde Evet demişti,
Çankayada türban olmalıdır. Yüreğiniz varsa burada da
olmalıdır. Biz demokraside çifte standardı
tartışmayız ama siz kendinize özgürlükleri savunurken
diğerlerinin
Siz şu an özgürsünüz. Şu anda
Çankayadasınız. Sizin için özgürlük mücadelesi bitti. Onun için,
dönüyorsunuz özgürlük mücadelesi verenlere, hak talep edenlere bu kadar hakaret
ediyorsunuz. Buna da hakkınız yok ve şimdi, aslında bu
talepleri dile getiren arkadaşlarımızın durumu ortada. Bu
arkadaşlarımız, hepsi Sayın Başbakandan daha
bilinçlidir. Bu tür polemiklerle, bu tür psikolojik savaşlarla yani
etkileneceklerini düşünenler yanılırlar. Hele hele bizim geleneğimiz
bir feda geleneğidir. Hiç kimsenin ölümden korkmadığı bir
gelenekten geliyoruz. Korkarsak ölenlerimize ihanet ederiz ama kimsenin de
ölmemesi için Tanrıya dua ederiz, emek sarf ederiz.
Sevgili
arkadaşlar, Bursada olup bitenler
İki gece Grup Başkan
Vekilimle birlikte Bursadaki olayların gece saat bir, ikiye kadar
takipçisiyiz. Sayın Başbakana ulaşmaya
çalışıyoruz. Biz İçişleri Bakanını yok
hükmünde sayıyoruz; ona ulaşmıyoruz ama diğer birimlerle
görüşüyoruz. Vicdan sahibi olan bakanlarla da görüşüyoruz ama ne
hikmetse, arkalarında polis güçleriyle, arkalarındaki faşist
odaklarla, çetelerle Kürtlere saldırı var, BDPlilere
saldırı var. Oradaki telaffuz yanlıştır; BDPliler bir
tek insana saldırmamıştır. Bütün BDPlilerin evi
saldırıya maruz kalmıştır. Evlerinin içindeki
eşyalar bile kırılmıştır. Ben yetkililerle
yaptığım görüşmede de Aman biz engelleyemiyoruz. O malum
işaretlerle, ellerindeki döner bıçaklarıyla, satırlarla
Kürtlerin evinin içine kadar
Açıkça söylüyorum, öncülüğünü oradaki
polis güçleri yapıyor ve o faşist odakları biz tanıyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK
(Devamla) Kim olduklarını da biliyoruz. İşaretlerini de
biliyoruz ve bizi korkutmaya çalışmayın. Bizim
acılarımıza saygı duyun. Gelin, bu
acılarımızı birlikte ortaklaştıralım. Bu
acıları ortaklaştırabilirsek ortak vatanda, ortak
şiarla yaşayabiliriz. Türkiyenin şu andaki tek ihtiyacı,
emin olun, acıları ve sevinçlerini ortaklaştırmaktır.
Eğer bir cumhuriyet 89 yılda bu halkın sorunlarını
çözememişse bu da cumhuriyetin ayıbıdır. Bu sorunları
çözmek size düşüyor çünkü iktidara çok halkın büyük bir desteği
var. Eğer bu desteği iyi kullanırsanız isminiz Sadettin
Tantanın, isminiz Kenan Evrenin yanında değil daha onurlu bir
yerde olur.
Bu duygularla
hepinize teşekkür ederim.(BDP sıralarında alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Sakık.
İkinci
konuşmacı, aleyhte olmak üzere Sayın Ramazan Can
Kırıkkale Milletvekili.
Sayın Can
buyurun.(AK PARTİ sıralarında alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Barış ve Demokrasi
Partisinin grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
12 Eylül tarihinde
başlayan açlık grevi 6 cezaevinde başlamış, dönem
dönem artarak 66 cezaevinde 975 tutuklu ve hükümlüye ulaşmış;
bazen de bu sayı azalmış, 300 kişi civarında
açlık grevini terk edenlerle 675 civarına kadar düşmüştür.
Şimdi, burada tutuklu ve hükümlülerin açlık grevine gitmelerindeki
sebep, gösterdikleri sebebe bakacak olursak: Teröristbaşı Abdullah
Öcalana uygulanan sözde tecridin son bulması, KCK operasyonlarının
ve yargılamalarının son bulması, Kürt kimliği ve
Kürtçe ana dil eğitim hakkının tanınması
iddiasıyla açlık grevini başlatmışlar. gerekçeler bu.
Bu Gerekçeler, tamamen istismara yönelik gerekçelerdir. Cezaevlerinde ana dilde
görüş yasağı bizzat Başbakanımızın
yayınlamış olduğu genelge ile
kaldırılmıştır. İnsani bir talebe, ihtiyaca cevap
verilmiştir. Diğer taraftan ana dilde savunmayla ilgili
çalışmalar ise Hükûmetimiz dönemlerinde devam etmektedir. Tutuklu ve
hükümlü yakınlarının ağır hastalığı veya
ölümü hâlinde mazeret izni hakkı tanınması bizzat Hükûmetlerimiz
döneminde sağlanmıştır. Diğer yandan koşullu
salıverme, bir yıl veya daha az süre kalan hükümlülerin denetimli
serbestlik hükümlerinden yararlanması neticesinde uygulamayla toplam 17.287
kişi cezaevinden tahliye edilmiştir. İnancı gereği
veya vejetaryen duygularla özel durumda olanlarla ilgili ise düzenlemeler
yapılarak bu tutuklu ve hükümlülerin de cezaevindeki imkânlardan
yararlanması sağlanmıştır.
Diğer yandan
cezaevlerinde kötü muameleyi veya işkence gibi insanlık suçunu
önlemek maksadıyla düzenlemeler hükûmetlerimiz döneminde
tamamlanmıştır. Hükümlü ve tutukluların eşleriyle bir
araya gelmelerine imkân tanıyan, çocuk hükümlülerin anne ve babalarıyla
ilişki kurmalarını sağlayacak düzenlemeleri ise en
kısa zamanda hayata geçireceğiz inşallah. Eşlerin bir araya
gelmesini sağlayacak düzenlemenin hazırlığı
içerisindeyiz. Burada, belirli bir süre yirmi dört saat veyahut da
Eşlerin bir araya gelmesini sağlayacak düzenlemeler de
çalışma yapmak üzere Bakanlar Kurulunda imzaya açıldı,
Meclise de sevk edilecek. Bunlar insani taleplere, ihtiyaçlara cevap verecek
düzenlemelerdir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; terör örgütü ve onun güdümündeki
kuruluşlar dışarıdan ölümleri, dışarıda
yaptıkları zulümler yetmezmiş gibi şimdi de cezaevlerine el
atmış durumdalar. Terör örgütü bir kısım örgütsel ve siyasi
taleplerle cezaevlerindeki yandaşlarını ölüm orucuna
yönlendiriyorlar, âdeta onlara ölüm talimatı veriyorlar. Ölüm
oruçlarına gerekçe olarak ifade edilen konuların cezaevleriyle de
uzaktan yakından ilgisi olmadığını bütün kamuoyu
bilmekte ve takip etmekte. Cezaevlerinde bulunan tutuklu veya mahkûmların
hangi suçtan yatarlarsa yatsınlar onların canı,
sağlığı, güvenliği devlete emanettir; asla KCKya,
asla bölücü terör örgütüne, asla BDPye emanet değildir. Devlet bu konuda
üzerine düşeni fazlasıyla yapmaktadır.
Açlık grevi
yapanların talepleri tamamen istismara yöneliktir. dedik.
Teröristbaşına özgürlük istiyorlar. Nasıl olacak bu Allah
aşkına? 40 bin insanımızın kanına giren bu cani
nasıl özgürlük isteyecek? Bu özgürlük talebinin Meclise BDP
tarafından taşınması ne kadar demokratik, ne kadar siyasi
bir tavırdır; ne kadar milletimizin gelenekleriyle, görenekleriyle,
gerçekleriyle, değerleriyle örtüşmektedir? Biz diyoruz ki,
artık, Barış ve Demokrasi Partisinin zincirlerinden
kurtulması gerekiyor, talimat alan değil bağımsız bir
siyasi parti olması gerekiyor.
Kızıltepe
Kasrı Kancada kuzu kebaplarıyla âlem yapanlar cezaevlerindeki
yandaşlarına ölüm diyorlar.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Şunu atacağım kafana! Ahlaksız!
SIRRI SAKIK
(Muş) Ayıp be ayıp, utan! Utan ya!
RAMAZAN CAN
(Devamla) Bu, kamuoyuna mal olmuş bir gerçektir.
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Utanmıyor musun?
RAMAZAN CAN
(Devamla) Siz orada zevküsefa içerisindeyken yandaşlarınıza
ölüm diyeceksiniz.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Get lan! Ne zevküsefası! Ahlaksız!
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Ahlaksız adam! Terbiyesiz
adam!
RAMAZAN CAN
(Devamla) Aynen iade ediyorum o sözleri size.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Lütfen
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Konuşma lan! Yeter lan,
yeter!
RAMAZAN CAN
(Devamla) O sözleri size aynen iade ediyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bu ne ahlaksızlık ya!
RAMAZAN CAN
(Devamla) O sözleri size aynen iade ediyorum.
SIRRI SAKIK
(Muş) Size yakışıyor mu?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ahlaksızlık sizin
yaptığınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ne biçim konuşuyorsun!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, müdahale edin.
BAŞKAN
Lütfen dinleyelim.
RAMAZAN CAN
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değerli
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Ne demek bu ya!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bu ne ahlaksızlık ya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, sizin müdahale etmeniz
gerekiyor.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Ne demek ya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, sözünü geri alsın.
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen
Lütfen oturun
Lütfen oturun
Dinleyin
Dinleyin, sonra cevap
verirsiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan ahlaksız tabirini
geri alsın.
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Onlar geri alsın, onlar.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan ahlaksız tabirini
geri alsın.
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Bu lafı söylemek
ahlaksızlığın ta kendisi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan ahlaksız tabirini
geri alsın.
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen beyler
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bir milletvekiline, kürsüde konuşan milletvekiline kimse
ahlaksız diyemez.
SIRRI SAKIK
(Muş) Ama bir milletvekili doğru konuşmalıdır.
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Doğru konuşsun,
doğru!
BAŞKAN
Sonra cevap verirsiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Buna sizin müdahale etmeniz gerekiyor. Grup Başkan
Vekili olarak siz müdahale edeceksiniz.
RAMAZAN CAN
(Devamla) Sayın Başkanım
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan ahlaksız tabirini
geri alsın. Bir milletvekili orada konuşuyor. Eleştirisi varsa
kürsüde konuşsun. Yanlış söylüyorsa kürsüye çıkar,
konuşur.
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ayıptır!
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa)- Üç buçuk ay önce bir yemek
yemişiz, utanmıyor musunuz!
BAŞKAN
Lütfen yerinize oturun
Lütfen yerinize oturun
RAMAZAN CAN
(Devamla) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; kem
söz sahibine aittir diyorum, konuşmama devam etmek istiyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yani siz sanki hiç yemek yemiyor musunuz, ziyafet çekmiyor
musunuz? Üç ay önceki bir normal yemeği suistimal eder mi insan?
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen
Lütfen
RAMAZAN CAN
(Devamla) Değerli Kürt vatandaşlarımızın bu
adaletsizliği görmesi lazım. Ölüm oruçlarına gerekçe olarak
ifade edilen konuları siyaset zemininde dile getirmesi gereken siyasi
parti hâlâ Kandili, İmralıyı işaret ediyor. Bu eylemlerin
talimatını veren terör baronlarına, mahkûmları ölüme
sürükleyen vicdansızlara laf söyleyemeyenler utanmadan devletin, Hükûmetin
vicdanını sorguluyorlar. Siz önce PKKya terör örgütü deyin.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Demiyoruz, ne olacak!
RAMAZAN CAN
(Devamla) Ama buna yüreğiniz yetmez.
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Bravo.
RAMAZAN CAN
(Devamla) Demin de söylediğim gibi sizin artık zincirlerinizden
kurtulma zamanınız fazlasıyla geldi, geçiyor.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Sen yularından kurtul!
RAMAZAN CAN
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle
Genel Kuruldan Kürt kardeşlerimize seslenmek istiyorum.
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Hadi be!
RAMAZAN CAN
(Devamla) Örgütün pençesine düşmüş çocuklarımızın,
gençlerimizin annelerine, babalarına sesleniyorum. Sizin
evlatlarınızın hayatı üzerinden statü edinenlere
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) İkinci baskı, ikinci
baskı!
RAMAZAN CAN (Devamla)
kendilerine saltanat düzeni kuranlara asla müsamaha göstermeyin. Onlar
kendilerini bu ateşten daima uzak tutarlar, tutmaya devam edecekler.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Senin zihniyetinle kardeş falan de değiliz, onu
söyleyeyim. Senin gibi faşist bir zihniyetle kardeş değiliz.
RAMAZAN CAN
(Devamla) Eğer oralarda kalacak olurlarsa yanacak olan sizin
evlatlarınızdır. Evlatlarınızı bu ateşten
çıkarın. Çocuklarınızı ölüm makineleri yapan, ölüm
kusturanlar bilesiniz ki bir elleri yağda, bir elleri baldadır.
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Onlar onurları için
gidiyorlar.
RAMAZAN CAN
(Devamla) Onların çocukları dağda değil, cezaevinde
değil; onların çocukları kolejde, zevküsefadadırlar. (AK
PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; oruç tutanların gerekçelerinden
biri de, istismara yönelik, KCK operasyonlarıyla ilgili. KCK
operasyonlarıyla ilgili de bir şeyler söylemek istiyorum ben.
24/11/2011 tarihli
Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisinde aynen şöyle diyor:
KCK operasyonlarının ne kadar süreceği, kimleri
kapsayacağı, tutukluluk süreleri kaygıyla izlenmektedir.
Davanın hukuki değil siyasi olduğunu gösterir. Bu Meclis
KCK'yı tartışmalıdır. Yasa dışı
silahlı bir örgüt ise PKK silahlı yasa dışı bir
örgüttür. Peki, o zaman KCK niye kuruldu? KCK'yı kim kurdu? Nedir? Ne
amaçla kurulmuştur? Araştırılmalıdır."
deniliyor. KCK niçin kurulmuştur? Bunu biz değil, Barış ve
Demokrasi Partisi daha iyi bilmektedir. KCK operasyonları niçin
başlatılmıştır? Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletine
paralel bir yapılanma, bir devlet yapısı içerisindedir. Bu
tespit edilmiştir. Tabii ki devlet de meşru müdafaa ve hukuk
kuralları içerisinde kendisine atfedilen bu saldırıyı
bertaraf edecektir.
Siyaset
akademileri, bizzat teröristbaşının talimatları
çerçevesinde, siyaset akademileri adı altında örgütsel eğitim
merkezleri kurulmuştur. Talimatlar çerçevesinde kurulan siyaset akademisi
KCK yapılanması ile Bilim Aydınlanma Komitesine bağlı
ve örgütün 14üncü maddesine ideolojik anlamda yetişmiş
kadroları hazırlamak amacıdır. Siyaset akademilerinde
verilen derslerle kırsalda PKK örgütünün bütün eğitim faaliyetleri
örtüşmektedir.
Teröristbaşı
diyor ki: Kürtler için yıllardır akademilerin açılması
gerektiğini söylememe rağmen onu bile yapamıyorlar
SIRRI SAKIK
(Muş) Kötü bir şey mi demiş? Akademi kötü bir şey mi ya?
RAMAZAN CAN
(Devamla)
BDPnin binlerce ve on binlerce kadro yetiştirmesi
lazım. Neden yapamıyorlar? Çünkü teorik kavrama düzeyleri buna müsait
değildir. diyor. Bu zılgıtı, bu azarı işiten
yapı, bu yapıyı kurmaya kalkmıştır. Tabii ki bu
yapıyı kuranlara karşı da Türkiye Cumhuriyeti devleti bir
güçtür, bu gücünü de her zaman, her ortamda gösterecektir.
Siyaset
akademisinden yetişen -sözüm ona- gerillalar bu savaşta etkin bir
biçimde yer alacaktır. demektedir. Bu da PKK-KCK ilişkisinin bir
organik bağ içerisinde devam ettiğini göstermektedir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ
(Mersin) Bunun açlık greviyle ne alakası var?
RAMAZAN CAN (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Barış ve
Demokrasi Partisinin grup önerisi tamamen Meclis gündemini
değiştirmeye matuf ve istismara yöneliktir. Bu nedenle Genel Kurulca
reddi gerekmektedir.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Bu, senin gündemin değil midir? İnsanların ölmesi
senin gündemin değil midir?
RAMAZAN CAN (Devamla)
Genel Kurulu bu duygular içerisinde tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun
Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş)
Bize sataşarak Zincirlerini kırmalılar. diyor. Bütün
konuşmada sürekli hakaret ederek BDP Grubuna
İki dakika
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun,
iki dakikayı geçmesin lütfen ve tekrar bir polemiğe meydan vermeden.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın, Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın BDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; acaba, Allah
aşkına, insanların hayatı sizi hiç mi ilgilendirmiyor? Hiç
mi size ait bir düşünceniz olmaz ya? Başbakanın konuşmalarını
kopya ederek çıkıp burada bunları anlatıyorsunuz. Eğer
zincir kırmaksa, ilk önce siz kırın; siz, hepiniz yok hükmünde
sayılıyorsunuz. Hanginizin iradesi var buraya çıkıp
konuşmaya? Hangi konuyla ilgili, Parlamentoyu, halkı bilgilendirmeye
hangi gün çıktınız? Yok hükmündesiniz. Tek adam dönemi
yaşanıyor bu ülkede.
Bakın, bizi
konuşturmayın. Bizim çocuklarımız onurlu bir mücadele
içerisindedirler ama dönün, kendinize bakın. Şimdi, ben de Türkiye
halkına sesleniyorum: Çorumda, Yozgatta, Trabzonda yoksul Anadolu çocukları,
sizin çocuklarınız, her gün ölüme gidiyor; bu AKPlilerin
çocukları bir bütün olarak, Amerikada, Avrupada eğitim görüyor,
Türkiye'yi parsellemişler. Yediden yetmişe, belediyesinden
iktidarına bu ülkenin çıkarlarını ve nimetlerini siz
parsellediniz, siz yiyorsunuz. Dönüp bize bu noktada bir tek söz söyleme
hakkınız yok. Sizin çocuklarınız
Bana gösterin bir tane,
AKPnin belediye başkanından milletvekiline kadar bölgede gidip bu
kirli savaşta savaşan bir tane çocuk gösterin. Bari, dinime söven
Müslüman olsa.
Şimdi, bu kadar
suçüstü yakalanmışsınız, bu kadar, çocuklarınıza
Askerlikten muaftır. çürük raporları alırsınız,
Amerikada okutursunuz, onlara dünyayı güllük gülistanlık edersiniz,
hepsi Avrupadan dönüp geldiklerinde burada holdinglerde 20 bin dolar, 50 bin
dolar maaşla iş bulur; bizim çocuklarımız kimliklerinden dolayı iş
yapamaz, intihar eder. İşte aramızdaki fark da budur. Bize laf
söyleyemezsiniz, siz ilk önce dönün aynada kendinize bakın.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK
(Devamla) - Bize laf söylemeye hakkınız yoktur. Biraz vicdan sahibi
olun. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Sakık, teşekkürler.
FATİH HAN
ÜNAL (Ordu) Siz, teröre sığınmaya devam edin!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, Sayın Hatip BDP,
zincirlerinden kurtulmalıdır. demek suretiyle grubumuza
sataşmıştır. O nedenle grubumuz adına bir cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN Ben,
Sayın Sakık da grup adına konuşuyor diye düşündüm
Sayın Başkan.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Hayır, kendi konuşmasına sataşma
vardı, ben de grup adına birkaç açıklama yapmak istiyorum, yeni
sataşmaya mahal vermeyecek şekilde.
BAŞKAN Ama
bunun sonu yok, lütfen bir polemiğe mahal vermeden, lütfen.
2.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Canın BDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Tabii, büyük bir
talihsizlik, Sayın Hatibin buradaki konuşmalarında açlık
grevinde ölümün eşiğine gelmiş insanlarla ilgili tek bir duygu
kırıntısına biz rastlamadık, tek bir kaygıya, tek
bir vicdani muhasebeye rastlayamadık. Burada Nasıl siyasi rant elde
edebilirim; milliyetçi cepheye, milliyetçi tabana nasıl mesaj
verebilirim.in kaygısı var.
Şimdi,
cezaevi koşulları için, açlık grevi
yapılmadığı için cezaevlerini güllük gülistanlık
gösteriyor. Sadece on yılda sizin iktidarınız döneminde 900
kişi cezaevlerinde yaşamını yitirdi, sadece bu
yılın ilk altı ayında 22 kişi cezaevlerinde
yaşamını yitirdi. Bütün bunlar olmasına rağmen kendi
koşulları için değil, toplumsal barış için eğer
bir eylem ortaya konuyorsa bunun mesajını anlamak artık bir
vicdani görev olarak önünüzde durmalıdır. Dolayısıyla
burada yapmış olduğuz şey, baştan sona kamuoyunu
yanıltmaya yöneliktir.
Buraya
gelmiş, BDPden bedel istiyor. Sen bütün BDPli milletvekillerinin öz
geçmişlerini araştır, senin zihniyetinin bedel ödetmediği
bir BDPli vekil yoktur; BDPli vekillerin tamamı bu zihniyetin
uyguladığı ölüm politikalarıyla, katliam politikalarıyla
canından bir parçayı, en yakınını toprağa
gömmüş insanlardır. BDPli vekiller böyle siyaseti ihaleler için,
komisyonlar için, oğluna gemicikler almak için, bir yılda 3,5
trilyonluk mal servetlerini artırmak için siyasete
atılmamışlardır. Burada dinlemeye bile tahammülü yok.
Buraya gelip her türlü hakareti yapan bir kişi dinlemeye bile tahammül
edemiyor.
FATİH HAN
ÜNAL (Ordu) Sen kendi grubuna söyle onu!
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Sizi 3,5 trilyonluk mal
varlığınızı, oğullarınızın
gemiciğini, yaşamını yitiren askerin babasının
yırtık ayakkabısıyla kıyaslamaya davet ediyorum;
başka da hiçbir söze gerek yoktur.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Üç ay önce, açlık grevleri gündemde yokken, bir dost
evinde yenmiş bir yemeği konu etmek de siyasi
ahlaksızlığın ta kendisidir. Bu konu özellikle gündeme
getirilmeye çalışılıyor. Bu konu hakikaten düzeyi
düşürdüğü için bir an önce bu yaklaşımdan vazgeçmeniz, açlık
greviyle ilgili bir tutarlı muhasebe yapmanız gerekmektedir.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Baluken.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
BDP Grubunun, 19/10/2012 tarihinde Iğdır Milletvekili Grup
Başkan Vekili Pervin Buldan tarafından cezaevlerinde 12 Eylül 2012
tarihinde başlayan ve iki siyasi talebi içeren süresiz dönüşümsüz
açlık grevlerinin araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 31/10/2012 günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN
Lehinde olmak suretiyle, üçüncü konuşmacı Özgür Özel, Manisa
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Özel. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
uyarınca vermiş olduğu önergenin üzerinde grubumuz adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bugün
Erdal İnönünün ölüm yıl dönümü. Bir bilim ve siyaset
adamıydı. Siyasete güler yüzü, espriyi, nezaketi, makamın
kişiye değil, kişinin makama değer katabileceğini
gösteren ve hepimizin hafızalarında son derece sıcak duygularla
andığımız bu değerli insanı bir kez daha buradan
rahmetle anıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Onun
siyasete getirmiş olduğu üslubun bugün çok ötesinde bir üslubun
körüklendiği bu süreçte, bu Meclis çatısı altında benzer
bir üsluba kavuşmayı en kısa sürede temenni ettiğimizi grup
adına ifade etmeliyim.
BDP grup önerisi
üzerinde konuşurken iki yanlıştan ikisini de yapmamaya gayret
edeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, öncelikle, en yüce insan
hakkı olan yaşam hakkının herkes tarafından
savunulmasını, herkes tarafından buna saygı gösterilmesini
düşünüyoruz. Bu konuda devlete önemli görevler düştüğü gibi
siyasi partilere de önemli görevler düşüyor, kişilerin kendilerine ve
yakınlarına da. İnsan hayatı hiçbir siyasi talebin
pazarlık unsuru olamaz, yapılmamalıdır. Bunun üzerinden
yürütülen bir siyasi propaganda, o kişilerde, o kişilerin
sağlığında ve toplumun hafızasında çok derin
yaralar bırakmaktadır. Grubumuzun bu konudaki hassasiyetinin
öncelikle altını çizmek isterim.
Buradan sonra
ifade etmek istediğim bir diğer önemli konu da iki gündür Cumhuriyet
Halk Partisinin bütün gruplarla bir ismi anılarak cezaevlerindeki
yaşanan açlık grevlerine tepkisiz kaldığı, bir
sessizlik içinde olduğu
Bu genellemeye bizi de katıyorlar ama bu son
derece yanlış. Bundan tam on beş gün önce, Sayın Genel
Başkanımızın bilgisi ve talimatıyla ilk incelemeyi
Sincan Cezaevinde biz yaptık. Daha sonra, hem de bugün, tam da bugün -BDP
grup önerisi bugün öğlen saatlerinde geldi ama- şu anda Veli Ağbaba,
Nurettin Demir, Melda Onur ve Aytuğ Atıcıdan oluşan
Cumhuriyet Halk Partisinin inceleme heyeti, Bolu ve Kandıra cezaevlerinde
bu konuda araştırma yapmaktadır.
Arkadaşlarımızın konuya ilişkin tespitleri, önümüzdeki
günlerde partimizin yetkili organlarına iletilecek ve bu konuda kamuoyuna
gerekli açıklamalar yapılacaktır.
Ben Cumhuriyet
Halk Partisinin Cezaevi Komisyonunda yer alan bir milletvekili olarak
açıkça şunu ifade etmek istiyorum: Cezaevi koşulları, 1980
darbesinden sonraki dönemi aratır durumdadır. Yüce Meclisin Adalet
Komisyonundan oluşturulan alt komisyonda Cezaevleri İnceleme
Komisyonu iktidar partisi eliyle işlevsizleştirilmektedir. Bu yüzden
ki muhalefet partileri bu konuda ayrı ayrı heyetler oluşturarak,
milletvekillerine tanınan haklar doğrultusunda, Adalet
Bakanlığından izin alıp cezaevlerinde incelemeler yapmakta.
Biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak hiçbir bölge ayrımı yapmadan, suçun türünü
ayırmadan, suçlunun menşesine bakmadan, KCKlı ve PKKlı
demeden, Hizbullah hükümlüsü demeden bütün suç örgütlerinin hem
tutuklularını hem hükümlülerini cezaevlerinde ziyaret ediyoruz.
Birinci önceliğimiz insan hakları çünkü cezaevi demek, suçlunun
cezasını, hürriyeti kısıtlanarak ama seyahat hürriyeti,
özgürce yer değiştirme hürriyeti kısıtlanarak ama bunun
dışındaki tüm haklarını kullanabileceği bir
ortamda kullanmasıdır. Oysaki bugün Türkiye cezaevlerinde tüm
tutuklulara, özellikle de siyasi tutuklulara ağır bir tecrit
uygulanmaktadır. Tecrit bir insanlık suçudur, kamuoyuna
yaptığımız her türlü açıklamada bunun altını
şiddetle çiziyoruz.
Çok açıkça ifade etmek lazım
ki, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Cübbeli Ahmet Hocayı da ziyaret
ediyoruz, Yasin Demiri de, Ogün Samastla da görüşüyoruz, Milletvekili
İbrahim Ayhanla da. Mustafa Balbayın da, Engin Alanın da,
Haberalın da ve diğer milletvekillerinin, örneğin Urfadaki
İbrahim Ayhanın da yanında olan tek parti Cumhuriyet Halk
Partisi ve orada Salih Mirzabeyoğlu da derdini, tasasını,
duyuramadığı sesini Cumhuriyet Halk Partisinin bu komisyonu
aracılığıyla duyuruyor.
Biz meseleye evrensel hukuk
normları, insan hakları, yaşama saygı, cezaevlerinde
sağlık sorunları açısından yaklaşıyoruz.
Konuştuğumuz her yerde, her tutukluda inanılmaz hak ihlallerini
görüyoruz. Örneğin bir tane karaciğer hastasına soruyorum: Ne
ilaç kullanıyorsunuz? Söylediği ilaç, karaciğer tedavisinde
altı ay kullanılması gereken, yedinci aydan sonra karaciğer
kanserini tetikleyen bir ilaç. Tam altı yıldır cezaevinde bu
ilaç kullanılıyor bilgisizlikten, eksiklikten.
Bir cezaevinde Cübbeli Ahmet
Hocanın sakalı olağan sakalken Osmaniye Cezaevinde ikinci gün
tıraş olmamış mahkûm oradaki cezaevi müdürü eliyle doktora,
avukat görüşmesine, revire, saz kursuna gitmekten, kütüphaneye
çıkmaktan, havalandırmaya çıkmaktan menedilir duruma
gelmiş.
Cezaevinde kitap yasağı diye
bir şey olmaz. Dışarıdaki kitap yasaksa içeride de
yasaktır, dışarıdaki serbest kitaplar içeridedir.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak tespitimiz şudur ki, bazı
cezaevlerinde kitapları okuyan, inceleyen ve yasak listesi oluşturan
komisyonlar oluşturulmuş. Evet, mevzuatta yeri var, ama o şuna
bakacak: Kitabın içine bir tane çakı gizlenmiş mi, kitabın
bir sayfası değiştirilerek bir tane firar talimatı var
mı? Oysa, BDP Muş Milletvekili Demir Çelikin yazmış
olduğu, bütün milletvekillerine hediye ettiği kitap Osmaniye
Cezaevinde yasak. Bunun insan haklarıyla, özgürlüklerle bağdaşır
tarafı yok.
Ama çok
açıkça şunu söylemek gerekir ki, AKP Hükûmeti döneminde hasta
tutuklular açısından çok ciddi sıkıntılar var.
İnanır mısınız inanmayın- açıkça
genelgesi var, R tipi cezaevleri oluşturuldu. R tipi, rehabilitasyon
demek. Yürüyemeyecek, kendi tuvalet ihtiyacını göremeyecek, yatak
yaralarından dolayı kemikleri açılmış, derileri
açılmış, kemikleri görülen hastaların, artık
bunların, bir daha, sağlığına kavuştuktan sonra
cezasını çekmek üzere evlerine yollanması, tedavi edilmesi ve
hükmün infazına ara verilmesi gerekirken bunlar için özel cezaevi
yapılmış. Yatalak siyasi tutuklular var cezaevlerinde, R tipi
cezaevlerinde. Bunları görmeden, sanki cezaevlerinde her şey güllük
gülistanlıkmış da bu ifade edilen gerekçelerine ve bu siyasi
talepler doğrultusunda açlık grevi yapılmasını
doğru bulmadığımız meseleye iktidar bunu yöneltiyor ve
sanki cezaevlerinde her şey yolundaymış gibi gösteriyor. Bir
kere, yolunda değil.
130 bini
aştı tutuklu ve hükümlü sayısı yani orası pek çok
kentten daha fazla nüfusu olan bir büyük kent hâline geldi. Türkiyeyi bir
açık cezaevine çevirdiniz. Bu durum içinde
baktığımızda, 3.800 tane öğrencinin tutuklu
olduğunu, 100e yakın gazetecinin tutuklu olduğunu, 8 tane
milletvekilinin tutuklu olduğunu dünyaya anlatamıyorsunuz ve bununla
ilgili de kim ne söylerse ciddi şekilde sıkıntı
duyuyorsunuz.
Ve her türlü
özgürlüğün kısıtlandığı bir ortamda Bu daha
ileriye nasıl gidebilir? diye düşünürken, bu KESK
bileşenlerinin 4+4+4te yaptığı eylemde insanların
seyahat özgürlükleri kısıtlandığında, Bundan sonra ne
yapacaksınız daha? demiştik. Bundan sonrası sokağa
çıkma yasağı mıdır? Geçtiğimiz günlerde,
Cumhuriyet Bayramının kutlaması için, bu coşkuya Ankarada
ortak olmak için yola çıkmış olanlara İçişleri
Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü emriyle yayımlanan
bir gizli genelgeyle engel oldunuz. İlk kez böyle bir şey
yapılıyor. Şu yapılıyor: Diyor ki: Bu insanlar buraya
gelecek... İşte, genelge burada, üzerinde gizli ibaresi var.
Genelgeyi görmek istedim, daha doğrusu dedim ki: Gizli bir emir
aldım. dediğinde bu ülkeyi polis yönetir. Ey emniyet müdürü, bana bu
genelgeyi göster bakalım. Genelgeyi gördük. Genelgede Cumhuriyet Bayramının
kutlamaları bir suç olarak tarif ediliyor Buraya gidecekler, suç
işleyecek. diyor ve suça engel olmayla ilgili devletin haklarından
bahisle, mahcup ifadelerle Aman kardeşim bu insanları sakın ha
Ankaraya yollamayın. ama bir ricası var Emniyet Genel
Müdürlüğünün Bunu gizli tutun, aramızda kalsın, biz bunun
siyasi sorumluluğunu paylaşamayız, utanırız bunu
söylemekten. diyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Ondan sonra ne
oluyor? Ondan sonra Ceset torban var mı, selektör yap, uzunlar düzgün
yanıyor mu? deyip o arabalara orada engel olmaya
çalışıyorsunuz. Yok, bu, Hükûmet eliyle verilmiş bir
emirdir, bunun siyasi sorumluluğunu aslanlar gibi taşımak
zorundasınız. Ondan sonra, İzmirde geliyor beş tane arabayı
beş ayrı ilçeye götürüyor, polis biniyor, şoföre Şuraya çek,
buraya çek. ki insanlar arabalarına ulaşamasınlar, buraya
gelemesinler.
Biz, çok Amerikan
filmi izledik. Bu da bir Amerikan filmi ama Amerikan filmlerinde olmayan bir
şeyi 28inde gösterdiniz. Amerikan filmlerinde birileri, at
hırsızları atları çalar, şerif gider onu yakalar.
Sizin elinizde, ilk kez bu filmde bir şerif, atı çalıp
kaçmıştır arkadaşlar.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özel.
Aleyhte olmak
suretiyle dördüncü konuşmacı Sayın Tülay Kaynarca, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Kaynarca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisi aleyhinde söz aldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, konuma geçmeden, düşüncelerimi ifade etmeden önce bir
önceki konuşmacımızın yaptığı konuşmada
bir cümleye dikkat çekmek istiyorum ve aynı cümlenin altına imza
atmak istiyorum. O da, yaşam hakkıyla ilgili. Evet, her insanın
yaşam hakkı var ve yaşam hakkı üzerinden pazarlık
etmek, yaşam hakkı üzerinden siyaset üretmenin ne kadar anlamsız
olduğu ve acı sonuçlar doğurduğunun bu ülkede de ne
yazık ki örnekleri var. Dolayısıyla, aynı cümlelerin
altına imza attığımı, Değerli Milletvekilimizin
sözlerini de tasdik ettiğimi ifade ederek, şunu ifade etmek
istiyorum: Barış ve Demokrasi Partisinin gündem önerisi
cezaevlerindeki açlık grevleriyle ilgili. Bu konudaki hassasiyete dikkat
çektikten sonra Adalet Bakanımızın, adı geçen tüm
bölgelerdeki cezaevlerinde yaptığı incelemelere dikkat çekmek
istiyorum ve bizzat gittikten sonra hazırladığı
raporları, bu konuda atılan adımların altını
çizmek istiyorum ve devamında da -nitekim olumlu sonuçlar da doğurdu
ki- birçok kişi açlık grevinden geri adım
atmıştır. Sonucunun da inşallah bundan sonraki süreçte de
iyi olmasını diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, grup önerisinin içeriği ile ilgili Sayın Ramazan Can
az önce ayrıntılı bilgiler verdi. Tekrara girmemek adına
bunlara değinmeyeceğim ama şunu ifade etmek istiyorum: Bugün
görüşmek istediğimiz, işaret ettiğimiz EXPO 2016 Antalya
gündemi var. Sadece Antalya için değil, Türkiyemiz için de çok önemli bir
konu başlığı.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) İnsanların ölmesi sizin gündeminiz değil mi?
Yüzlerce insanın ölmesi gündeminiz değil mi? Ayıptır
ayıp, tüm Türkiye izliyor sizi.
TÜLAY KAYNARCA
(Devamla) - 313 sıra sayılı EXPO 2016 Antalya Kanunu Tasarısı
görüşülecek. Bu temel kanun iki bölüm hâlinde inşallah
Bugün
Türkiyeye çok ciddi kazanımlar sağlayacak bir görüşmeye inşallah
imza atmış olacağız. Bu nedenle, özellikle gündemdeki bu
konunun da aciliyetine dikkat çekerek, Türkiyemiz açısından önemine
de dikkat çekerek grup önerisi aleyhine görüş bildirdiğimi ifade
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Kaynarcaya teşekkür ediyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, Sayın Hatibin dile
getirmiş olduğu bir husus var, kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir
husustur. Yani atılan adımlarla açlık grevi eylemcilerinin bu
grevi bıraktığı şeklinde bir algı yaratmaya
çalışıyorlar. Bilgi doğru değildir, bu bilginin
aslı şudur: Şu anda cezaevlerinde süresiz, dönüşümsüz
açlık grevinde bulunan tutuklu sayısı 683tür. Bunun
dışında bu süresiz, dönüşümsüz açlık grevine destek
vermek için bir haftalık ya da iki haftalık dayanışma
açlık grevleri yapılmıştır. Dolayısıyla,
süresi biten bu dayanışma açlık grevleriyle ilgili bir bitme
durumu söz konusudur. Burada halkın duyarlılığını
azaltacak şekilde, Türkiye kamuoyunu yanıltacak şekilde bilgi
vermek doğru değildir. Sayın Adalet Bakanı bile böylesi bir
gelişme olmuş olsa kalkıp açıklama yapar. Böylesi bir
bilgininin doğru olmadığını ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Sözleriniz zabıtlara geçti Sayın Baluken, teşekkür ediyorum.
Şimdi, Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Alınan karar
gereğince, sözlü soru ve önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN-
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
BAŞKAN-
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, EXPO 2016 Antalya Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.-
EXPO 2016 Antalya Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/639) (S. Sayısı: 313)(x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
17/10/2012 tarihli 11inci Birleşimde İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen
tasarının tümü üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
yapılan konuşma tamamlanmıştı.
Şimdi, gruplar adına ikinci
konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Arif
Bulut, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Bulut. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ARİF BULUT (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 313 sıra sayılı EXPO 2016 Antalya Kanunu
Tasarısının tümü üzerine grubum adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Uluslararası
bir organizasyon olarak EXPO, tarih boyunca ticari malların
tanıtılması ve pazarlanması amacıyla doğmuş
bir kavramdır. EXPO ya da diğer adıyla dünya fuarları,
19uncu yüzyılın ikinci yarısında sanayi devriminin
getirdiği ekonomik ve teknolojik gelişmelerin sergilenmesi
amacıyla ortaya çıkmıştır. Sonrasında ise EXPO
tüm dünya ülkelerini bir araya getiren, kültür ve üretimden kaynaklanan politik
güçlerin sergilendiği bir etkinlik olmuştur. EXPOlar sadece
düzenlendikleri dönemi yansıtmakla kalmayıp geleceğin
dünyasını şekillendiren organizasyonlar olarak önem
kazanmışlardır.
EXPO sergilerinin
olimpiyatlardan bile daha önemli, daha büyük bir organizasyon olarak
değerlendirilmesinin nedeni ziyaretçi sayısıdır. Bu nedenle
EXPOlar dünyada evrensel bir fuar olarak değerlendirilmektedir. Kültür,
tarih, eğitim olimpiyatları olarak nitelendirilen EXPOlar, ülkeleri
uzmanlaşmış oldukları konulardaki bilgi birikimlerini daha
yaşanır bir dünya için paylaşmak üzere bir araya toplamayı
amaçlamaktadır.
Planlanan süreç
hem Antalya hem de Akdeniz Bölgesindeki şehirlerimizi son derece olumlu
şekilde etkileyecektir. Antalya ve bu bölgelerde var olan doğa,
ekoloji içerikli turizm büyük bir ivme kazanacaktır. Antalyanın
doğal bitki müzesi olması ve bünyesinde milyonlarca endemik bitkiyi
barındırması nedeniyle de önemli bir tanıtım
gerçekleştirecektir.
Botanik
EXPOları dünyada olimpiyatlar ve futbol organizasyonlarından sonraki
en büyük düzenlemelerdir. Türkiye'nin cumhuriyet tarihi boyunca almış
olduğu en büyük uluslararası organizasyon bu organizasyondur. Dünya
Botanik EXPOsu 2016 yılında Çiçek ve Çocuk temasıyla
Antalyada düzenlenecektir. Antalyanın sivil toplum örgütleri, özel
sektörü, yerel yönetimleri ve başta il valisi olmak üzere bürokrasisi el
ele vererek güçlerini birleştirip dünyanın 20nci Botanik EXPOsunun
2016 yılında Antalyada yapılacak olmasını
sağlamışlardır. Bu dev organizasyonun ülkemize
kazandırılmasında çok büyük gayret sarf etmişlerdir.
Antalyanın dinamikleri 2008 yılında bu çalışmaya
başlamışlar ve 2011 yılında EXPO 2016yı ülkemize
kazandırmışlardır.
Bu organizasyon
kültür, tarih, eğitim, tarım, çevre bilincini de içine alan çok büyük
bir olimpiyat gibidir. EXPOnun nisan ayında başlayacak olması,
temasının Çiçek ve Çocuk olması ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramıyla bütünleşecek olmasının da ayrı
bir önemi ve güzelliği vardır. Bu organizasyonun dünyada
tanıtılmasında yerel ve ulusal ölçekte
vatandaşlarımızın dikkati çekmesi açısından büyük
önem arz etmektedir. Dünya çocuklarını da bu organizasyonun bir
parçası hâline getirecektir.
Bu organizasyon
için Antalyanın seçilmiş olması son derece isabetlidir. Bu
bölgenin doğal bitki müzesi olması, bir turizm kenti olması,
Antalya ilinin iklim yapısı gereği etkinliklerin on iki aya
yayılabilecek olması, Antalyanın kendine özgü tarihî birikimi,
kültürü, güneş ve denizi, geçmiş birçok medeniyetin beşiği
olması, ziyaretçi sayısını artıracak ve dünyada
Türkiyeyi daha iyi tanıtacaktır.
Antalya turizm
bakımından da, tarım bakımından da, özellikle
tarımda çeşitlilik bakımından Türkiye'nin en önemli
kentidir. Narenciyeden yaş sebze meyveye, mantarcılıktan
pamukçuluğa, kesme çiçek ve bahçe bitkilerinden tahıl ve hububata her
türlü tarımın yapıldığı, aynı arazide
yılda iki üç hasadın yapıldığı en önemli
ilimizdir. Ayrıca hayvancılıkta da önemli bir yere sahiptir.
Bu yılki
turizm girdilerine, yatırımlarına ve yolcu sayılarına
baktığımızda ise 2012 yılı ilk dokuz aylık
döneminde Antalyamıza 9 milyon 85 bin 424ü hava yolundan, 131.550si
deniz yolundan olmak üzere 9 milyon 216 bin 974 ziyaretçi gelmiştir. 2011
yılının verilerine göre ülkemizi 31 milyon 456 bin 76
yabancı turist ziyaret etmiş, bunun 11 milyona yakını
Antalyayı tercih etmiştir. 2012 yılı Ocak-Ağustos
ayları verilerine göre ülkemizi 21 milyon 765 bin 569 yabancı turist
ziyaret etmiş, bunun 7 milyon 346 bin 273ü yani yüzde 34ü
Antalyayı tercih etmiştir.
Türkiye genelinde
turizm gelirleri 2012 yılının ilk altı aylık döneminde
yaklaşık 8,5 milyar dolardır. Bunun üçte 1i Antalyadan elde
edilmiştir.
Antalya, deniz,
kum, güneş turizminin yanı sıra yıl boyu süren kültür
turizmi, golf turizmi, spor turizmi, özellikle futbol turizmi, kongre turizmi,
yat turizmi, dağ turizmi, yayla turizmi ve sağlık turizmi
alanlarında büyük gelişmeler kaydetmiştir.
EXPOyu 5 milyon
yabancı turistin ziyaret etmesi beklenmektedir. Bunun 2 milyonu sadece
EXPO amacıyla Türkiye'ye gelecektir. Ayrıca EXPOya 3 milyon yerli
turistin geleceği tahmin edilmektedir. Toplam 8 milyon turistin ziyareti
beklenmektedir.
EXPO
dolayısıyla elde edilecek tahminî gelir 1 milyar eurodur. EXPOya
katılacak ülkelerin ve kuruluşların bahçelerini oluşturma
maliyetleri ile EXPO sürecinde yapacakları yatırım ve giderlerin
ortalamasının 2 milyon euro civarında olacağı tahmin
edilmektedir. EXPOya yüz ülkenin katılacağı beklendiğinden
bu faaliyetlerin toplam getirisi 200 milyon euro olacaktır.
Altı
aylık süreçte yaklaşık 20 bin sosyal ve kültürel etkinlik
yapılacak, böylece sosyal hayat hareketlenecektir. Bölge içerisinde kültür
turizminin gelişmesinde de önemli bir rol oynayacaktır. Yaşanacak
bu süreç çerçevesinde bölge özellikle sosyal ve ekolojik anlamda önemli
değişimler yaşayacaktır. Önemli bir istihdam
oluşturacaktır ayrıca. EXPO sonrasında Antalya ve ülkemiz
önemli bir çekim ve ziyaret merkezi kazanmış olacağından,
etkisi yıllarca sürecektir.
Şimdi, bu
süreci ciddi bir görev kabul edip Antalya ve ülkemize kazandıran ekipten
bahsetmek istiyorum:
Uluslararası
botanik EXPOlarının düzenlenmesi için dünyada iki yetkili kurum
vardır. Bunlardan birisi Uluslararası Sergiler Bürosu, diğeri Uluslararası Bahçe Bitkileri Üreticileri
Birliğidir. EXPOnun yapılacağı ülkenin bu kuruma üye
olması şartı vardır. Türkiyede Orta Anadolu Süs Bitkileri
ve Mamulleri İhracatçıları Birliği bu kuruluşa üyedir,
bu kuruluşu ülkemizde temsil etmektedir. Bu süreçte Antalya Valiliği,
Büyükşehir Belediyesi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
İl Müdürlüğü, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Süs Bitkileri ve
Mamulleri İhracatçıları Birliği, Antalya Ticaret Borsası
çok ciddi çalışmışlar, sivil toplum kuruluşları
ve kamu iş birliğinin en güzel örneğini vermişlerdir ancak
bu ekibin birlikteliği yasa tasarısında
korunamamıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gelelim yasa tasarısına.
EXPO 2016 Antalya sürecinin ilk gününden itibaren sürecin ana aktörü olarak yer
alan, projenin tüm aşamalarında emek koyan ve geçen yıllarda
edinilen tecrübeler sayesinde uluslararası EXPOlar konusunda büyük bir
birikime sahip olan, botanik EXPOlarının birincil onay mercisi olan,
Uluslararası Bahçe Bitkileri ve Üreticileri Birliği nezdinde Türkiye
delegasyonu olarak yer alan ve bu kuruluşun Yönetim Kuruluna seçilen Süs
Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği EXPO 2016
Antalyada yönetime alınmamış, herhangi bir rol
verilmemiştir. Bu kuruluş 26 ülkede EXPO 2016 için sunum
yapmıştır, 400 bin kilometreden fazla yol gidip gelmiştir.
Yani bu EXPOda olmazsa olmaz olan bir kuruluş
dışlanmış durumdadır. Bu sektördeki 26 ihracatçı
sektör üyesinden biridir. EXPO 2016 Antalya organizasyonu için en çok çaba sarf
eden kuruluş bu kuruluştur. Peki, bu kuruluş yerine Yönetim
Kuruluna kim alınmıştır? Antalya Ziraat Odası
Başkanlığı Yönetim Kuruluna alınmıştır.
Gerekçe olarak da üye sayısının fazla olduğu gösterilmiştir.
Hâlbuki Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliğinin
Türkiye çapında 600 bin aktif üyesi mevcuttur. Antalya Ziraat
Odasının bu organizasyonda herhangi bir katkısı yoktur.
Antalya EXPO 2016 organizasyonunun gelirleri arasında, Antalyadaki sivil
toplum kuruluşları, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası gibi, Süs
Bitkileri ve İhracatçıları Birliği gibi, Antalya Ticaret
Borsası gibi sivil toplum kuruluşları yıllık
bütçelerinin binde 5ini EXPOya aktarırken Ziraat Odasının EXPO
bütçesine herhangi bir katkısı da yoktur. Bunu da bir
haksızlık olarak görüyorum.
En büyük
yanlışlardan biri de İcra Komitesinin tasarıdan
çıkarılmış olmasıdır. AK PARTİ Antalya
milletvekilleri, verdikleri önergeyle, İcra Komitesinin tasarıdan
kaldırılarak yetki ve sorumlulukların Genel Sekretere, dolayısıyla
EXPO 2016 Genel Sekreterliğine verilmesine sebep olmuşlardır. Bu
yanlışlığı huzurlarınızda bir kere daha
hatırlatmak isterim.
Süs Bitkileri ve
Mamulleri İhracatçıları Birliğinin yerine, Ziraat
Odası Antalya Şube Başkanlığı Yönetim Kuruluna
alınmıştır. Özellikle AKP Antalya milletvekilleri
Sayın Badak ve Sayın Türel, tasarının bu noktasında
olayı siyasileştirmiş, hatta kişiselleştirmiş,
hatta AKP Antalya Milletvekili Sayın Badak olayı öyle bir boyuta
getirmiştir ki emeği geçenlere teşekkür edeceğine Bu
projede Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği
dört yıldır hizmet veriyor diye onlara makam ve mevki vermek zorunda
değiliz. diyebilmiştir. Komisyon çalışmaları
esnasında, Sayın Türel attığı tweetlerle
Muhalefetin engellemeleri ve sulandırma gayretlerine rağmen yasa
tasarısını Komisyondan geçirdik. diye yazmıştır.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, bu tweetkolik arkadaşımızın
söylediği sulandırmaya bir bakalım, neymiş bu
sulandırma? Eğer İcra Komitesinin tasarıdan
çıkarılmasına, kudretli bir Genel Sekreterlik makamı
oluşturmaya, kamu parasını sorumsuzca harcamaya, denetimden
kaçırmaya karşı koymayı, toplum yararını dikkate
almayı sulandırmak olarak nitelendiriyor ise evet, biz bunu
yaptık, hâlen de yapmaya devam ediyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bizim hepimizin ülkemiz adına yapmış
olduğumuz bu yararlı hizmetlerdeki amacımız üzüm yemektir,
bağcıyı dövmek değildir. AKP Milletvekili Sayın
Badaka bunu bir kez daha huzurlarınızda hatırlatmak istiyorum.
EXPO 2016 Antalya,
Antalya ve ülkemiz için önemli bir sınavdır, başarısı
Antalya ve ülkemiz için çok önemli kazançlar sağlayacaktır. Bu
açıdan özellikle yerel dinamiklerin görüş ve düşüncesi en önemli
noktalardan birisi olacaktır. Hepimizin iktidarı ve muhalefetiyle en
büyük görevi ülkemizin her alanda başarıyı yakalamasını
sağlamaktır.
Özet olarak,
EXPOnun 9 kişilik Yönetim Kurulunda Süs Bitkileri ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği olmalıydı diyoruz. Bunu en
çok hak eden kuruluş bu kuruluştur.
Kanun
tasarısının 6ncı maddesinde yer alan İcra Komitesi
Komisyon çalışmalarında tasarıdan
çıkarılmıştı -bunu daha önce de ifade etmiştim-
yerine Genel Sekreterlik konmuştu. İcra Komitesinin bütün görevleri
Genel Sekretere yüklenmiş, ayrıca EXPO Komiserliği görevi de
Genel Sekretere verilmiş. Böylece Genel Sekreterlik 19 ayrı görevi yüklenmiş.
Tekrar ediyorum, İcra Komitesinin tasarıdan
çıkarılmış olmasını çok ciddi bir
yanlışlık olarak görüyoruz.
Genel Sekretere
yüklenen görevlere bakarsak, bunun içinde, 1.088 dönüm olan EXPO
sahasının ve çevresinin alt ve üstyapısını yapmak,
yaptırmak, projeleri seçmek, bütün yapı ve tesisleri inşa
ettirmek, hatta ilgili belediyelerin -il ve ilçe belediyelerinin- ana
caddelerinde çevre ve cephe düzenlemelerini yapmak, yaptırmak,
yıllık bütçelerini hazırlamak, yurt içi ve yurt
dışı faaliyetlerini tanıtım ve pazarlamaları
yapmak, ulaşım ve haberleşme altyapılarını
yapmak, EXPOya dâhil olan tüm kurumlar arasında koordinasyonu
sağlamak, sponsorluk ve bağışları kabul etmek,
pazarlıkları yapmak, kamuoyunu bilgilendirmek, bakanlıklar ve
kamu kuruluşları ile her türlü işlemi yapmak ve koordine etmek,
yönerge ve talimatları hazırlamak, çalışma grupları ve
komiteler oluşturmak, Uluslararası Sergiler Bürosu kurallarına
uygun tüm düzenlemeleri yapmak, ihtiyaç duyulan tüm mal ve hizmetleri
satın almak yani harcama yetkilerini ve satın alma yetkilerini kullanmak,
bütün bunları işletmek, işlettirmek, kiralamak, satmak,
satın almak, Yönetim Kurulu başka görev verirse onları da
yapmak, ayrıca aynı zamanda EXPO komiserinin görevini de yürütmek.
Değerli
arkadaşlar, bu kadar büyük bir organizasyonun bütün işlerini bir
Genel Sekreterin yapabileceğini düşünmek çok büyük bir
yanlışlıktır. Uygulama esnasında ciddi
aksaklıklar olacağını düşünüyoruz. Gerekli
düzenlemelerin şimdiden yapılması gerektiği kanaatindeyiz.
EXPO
Komiserliğinin görevinin Genel Sekretere yüklenmiş olmasını
aynı derecede yanlış buluyoruz. EXPO Komiseri, esas olarak,
Paris Anlaşması madde 17ye uygun olarak, çalışma
alanındaki bütün sergi sahiplerinin ticari ve değer etkinliklerinin,
faaliyetlerinin Uluslararası Sergiler Bürosu kurallarına uygun olarak
gerçekleştirilmesini sağlar. Katılımcı ülkeler ile
EXPO 2016 Antalya arasındaki sözleşmeleri yapmaya Ajans adına
yetkilidir. Hükûmetin EXPO 2016 Antalyaya katılımlarına
ilişkin tüm kararları, ulaştığı anda,
Uluslararası Sergiler Bürosuna ulaştırmakla yükümlüdür.
Dolayısıyla, Genel Sekretere yüklenen bu fazlalık görevleri daha
etkin bir şekilde yapacağı aşikârdır.
Kanun
taslağının 13üncü maddesinde Ajans tarafından
yapılacak her türlü alım, satım, kiralama, ihale, yapım
iş ve işlemlerinde 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu,
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri ve 3194 sayılı
İmar Kanununun 11inci, 15inci ve 18inci maddeleri ile arsa ve arazi
düzenlemesine yönelik diğer mevzuatlar uygulanmaz. denilmektedir. Bunu da
anlamak mümkün değildir. AKPnin kronik bir uygulaması hâline
gelmiştir. Fatih Projesindeki uygulama burada da yerini
almıştır. Bir taraftan ÖTV artışlarıyla milletin
kemik iliğini bile aspire edeceksin, diğer taraftan kamu parasını
harcarken denetimden kaçacaksın. Yani ülkeyi bir darülharp
toprağı olarak gören ve uygulamaları bu mantık üzerine
oturtan Hükûmeti kınıyorum. Ayrıca bu ülkenin darülharp
değil, darülislam olduğunu da hatırlatmak isterim. Bu tür
organizasyonlarda hakkaniyet, eşitlik, adalet ve hukukun üstünlüğü
ilkeleri mutlaka uygulanmalıdır. Bu soygun düzenine mutlaka bir son
verilmelidir. Tüm bunları hoş
karşılamadığımızı belirtmek isterim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın
başında da belirttiğim gibi, Antalya, turizm
bakımından da, tarım bakımından da, özellikle
tarımda çeşitlilik bakımından Türkiye'nin en önemli
kentidir. Şimdi sizlere dünyada önemli bir turizm bölgesi olarak
adlandırılan ama bunun yanında aynı zamanda tarım ve
hayvancılık ili olan güzel Antalyamızın bazı
sorunlarını kısaca aktarmak istiyorum.
Antalya
pamuğu kalite bakımından Türkiyenin en iyi pamuğu olarak
bilinen Bergama pamuğu ile aynı kalitede olup lif uzunluğu
bakımından Türkiyenin en uzun lifli pamuğudur. Antalya
pamuğu kalite olarak uluslararası piyasada iyi bilinen bir pamuk türüdür.
Bir dönem Antalyada marka olan pamuk, alanı ve miktarı
açısından, 1989 yılında Antalya ilinde 412 bin dekar
arazide pamuk ekimi yapılmış, 107 bin ton kütlü pamuk elde
edilmiştir. 1989 yılından sonra pamuk ekimi sürekli
düşmüştür. 2008 yılında taban yaparak ekim sahası 20
bin dekara, kütlü pamuk üretimi de 8 bin tona kadar düşmüştür. 2009
yılından itibaren Antbirlikin teşvikiyle üretimi tekrar
yükselmeye başlamıştır. 2011 yılında 80 bin dekar
arazide ekim yapılmış, 28 bin ton kütlü pamuk üretimi elde edilmiştir.
2012 yılı ekim sezonunda 65 bin dekar arazide ekim
yapılmış, hasat hâlen devam etmektedir, tahmini 28 bin ton kütlü
pamuk elde edilecektir.
Pamuk üretimindeki
azalmanın nedeni, pamuk üretim maliyetinin diğer pamuk üreten
ülkelere göre çok yüksek olmasıdır. AKP İktidarının
çok ucuz fiyatlarla ülkemize gümrüksüz ithal pamuk getirmesinden kaynaklanan
sorunlar vardır. Bu da demek oluyor ki siz kendi çiftçinize
vermediğiniz desteği dolaylı yoldan Amerikalı ve
Yunanlı çiftçilere vermektesiniz. Ayrıca, mazot, gübre ve ilaç
girdilerinin yüksekliği de pamuğun bitmesine neden olmuştur.
İkinci
olarak, toptancı halinden bahsetmek istiyorum. Antalya Toptancı Hali
Ülkemizin en
büyük üretim bölgesi toptancı hali olan halimiz, güz sezonunun
yaşandığı şu günlerde acınacak durumdadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ARİF
BULUT (Devamla) Ancak toptancı halindeki slogan Ne alırsan kilosu
10 liraya. olmuştur. Antalyanın ticari olarak Türkiyeye
kazandırdığı oranda Ankaranın da Antalyayı
görmesini temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bulut, teşekkür ediyorum.
Bir sonraki
konuşmacı, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Sayın Ertuğrul Kürkcü, Mersin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kürkcü.
Süreniz
yirmi dakika.
BDP GRUBU
ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Sayın Başkan, sevgili
arkadaşlar; bu EXPO kanun tasarısının kendisine
baktığımız zaman, büyük belirsizliklerle dolu bir heves
projesi olduğunu görmek mümkün.
Her
şeyden önce, bu projenin Türkiyenin geleceği bakımından
tayin edici bir rol oynayacağına dair Bakanlık görüşü
olarak, Komisyon görüşü olarak buraya yansıyan çerçeveyi
paylaşmadığımızı söylemek isterim. Çünkü eninde
sonunda EXPO, mal ve sermaye dolaşımının
hızının artırılması ve bundan en yüksek
kârın sağlanması bağlamında ortaya çıkan bir
sergi, uluslararası sergi çerçevesini bize sunuyor. 2016ya kadar bununla
ilgili olarak çalışılacak. 180 milyon TL ki ben ortada henüz
sağlam, somut bir proje olmadığı için, uygulama
sırasında bu 180 milyon liralık yatırım hacminin çok
çok aşılacağını tahmin ediyorum. 2016ya kadar bu sarf
edilecek. 2016dan sonra, bütün bu yatırımların sonucu olarak
yapılmış olan fuarın, serginin belli bir süre sürdükten
sonra boşalmasının ardından bütün bu altyapının, tesislerin, yapıların, yolların
ne için kullanılacağını dahi bilmeden bu projeyle
ilgileniyoruz, buna kaynak ayırıyoruz; bu bir hevestir o nedenle. Bu
heves, aslında yaygın bir heves. Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmeti, küresel alanda yer tutmak gayesiyle, kaygısıyla genel
olarak ihtişamlı projeler peşinde koşup Türkiyeyi bir
cazibe merkezi hâline getirebileceğini ümit ediyor. Örneğin, Olimpiyat
Oyunlarını Türkiyeye çekmek, Karadenizden Marmaraya 2nci bir
boğaz açmak, kentlerin kendilerini, bölgelerin kendilerini
uluslararası piyasaya birer yatırım alanı olarak sunmak bir
yol olarak görünüyor. Ancak bütün bunların, geçmişte de bugün de,
yani ranta, spekülasyona, gerçek değerlerin değil spekülatif
değerlerin dolaşımına ayrılmış olan
kaynakların hiçbir anlamda sağlam, gerçekçi, paylaştırılabilir,
sürdürülebilir bir gelişme sağlamadığı bilinen bir
gerçektir. Daha önemlisi, bu projenin Türkiyede uygulanması için
adım atılırken yer seçiminin, hedeflerin, hedeflemenin neye göre
yapıldığına dair kanun tasarısında herhangi bir
hükme rastlamıyoruz. Elbette, toplumun bir yararı olacaksa Antalya
kentinin de bu yarara ulaşma hakkı var. Ama niçin bu tasarım
yapılırken başka alanlar değil de burası seçildi, meçhuldür.
Demokratik bir tartışma sonucunda gelecekteki başka projelerle
ilişkilendirilerek, bugün Antalya, yarın Mersin, öbür gün Konya
planlaması içerisinde gerçek bir plana dayanılarak yer seçimi
yapıldığı son derece kuşkulu.
İkincisi: Bu
projenin gerçekleştirilmesi için Tarım
Bakanlığının tahsis ettiği araziler üzerinden Antalya
kentine yapılacak olan müdahalenin kentin doğuya doğru
gelişmesini zorlayacağı, bunun için de son derece verimli
tarım alanlarını yani Anamur ve Manavgat doğrultusunda
gelişmeye zorunlu olarak kapı açacağını
Çünkü
şaka değil, 180 milyon lira yatırdığınız
zaman, bunun yaratacağı fiziki, sosyal hareketliliğin
kaçınılmaz olarak doğuya doğru bir cazibe alanı
yaratması ve tarım alanlarının başka maksatlarla
tahsis edilmesi olasılığı çok yüksektir,
kaçınılmazdır hatta. O zaman, bir planlamadan yerel bazlı
da yoksun olduğunu bu projenin söyleyebiliriz. Bu riskler nasıl
değerlendirilmiştir, nasıl burada diğer
almaşıklar arasından örneğin bu alan seçilmiştir de
batıya ya da kuzeye doğru bir alan tahsisi söz konusu
olmamıştır, bunu bilmiyoruz.
Dahası, bu
proje bir çiçek EXPOsu, hortikültürel yani insanın dolaysız temas
alanında bulunan bütün tarımsal faaliyetler ki bunun teması Çiçek
ve Çocuk. Şimdi, plansızlığın bir başka
göstergesi, siz eğer Akkuyuda bir nükleer santral
planlıyorsanız, o zaman Antalyayı bir hortikültürel alan olarak
nasıl kuracaksınız? Çünkü bütün bilimsel göstergelerin
gösterdiği şey Akkuyadaki nükleer santralin genel olarak Akdenizde,
özel olarak da yakın bölgelerde hem deniz iklimselliğinde hem bitki
çeşitliliğinde hem tarımsal alanların
değerlendirilmesinde önemli, kritik değişikliklere yol
açacağıdır. O zaman, bir taraftan çiçek tarımını
ve buna bağlı süreçleri teşvik ediyorsunuz, öbür taraftan, onun
yanına bunları tehdit eden bir başka yatırımı
dikiyorsunuz. Plan bunun neresinde?
Üçüncü nokta:
Bütün yerel halk örgütleri, toplumsal örgütler bu proje
gerçekleştirilirken kendilerinin ve taleplerinin projeye dâhil edilmesi
konusunda son derece sınırlayıcı bir tutumla
karşı karşıya kaldıklarından
yakınıyorlar. Bu alanla doğrudan doğruya ilgili olan peyzaj
mühendisleri, çevre mühendisleri, diğer kuruluşlar, üst kuruluş
TMMOB, sürece bir şekilde temsilcilik vasıtasıyla dâhil edilmiş
olmasına rağmen, sürecin inşasında, kaynakların,
projelerin gerçekleştirilmesinde, kentin yeniden planlanmasında
görüşlerine hiçbir şekilde kıymet verilmediğinden
şikâyet ediyorlar. Yerel basına bu yansıyor, yetkililerle
yaptıkları konuşmalara bunu aktarıyorlar ve daha önemlisi,
2016da gerçekleşecek olan bu sergi için henüz ortada somut bir proje yok.
Sadece üç buçuk yıldan söz ediyoruz. Üç buçuk yıl içerisinde neler,
nasıl projelendirilecek, projeler hangi yarışma usullerine tabi
olacak? Ben bu kanun tasarısına baktığım zaman
görüyorum ki yarışma burada kural dışıdır. Oysa
bütün EXPOların en önemli özelliklerinden bir tanesi
Her ne kadar ben
bunu bir kapitalist mal dolaşımı aleti olarak, ortamı
olarak görsem de sonuç olarak bir kapitalist uygarlıkta
yaşadığımıza göre, bu kapitalist
uygarlığın içerisinde temayüz eden kimi kalıcı
sonuçlar ile sonuçlanıp sonuçlanmayacağını bilmiyoruz.
Örneğin, bunların atası, evveline gidip
baktığımızda, Londradaki fuarın geriye Kristal
Sarayı bıraktığını, Paristeki fuarın
geriye Eyfel Kulesini bıraktığını biliyoruz. Ama
bütün bunlar çok uzun hazırlıkların sonucundaydı ve bu
yapılar hâlâ asırlık yapılar olarak yaşıyor.
Peki, Antalyaya ne bırakacağız? Üç yıl içinde bu
nasıl tasarlanacak? Dünya tarihi çapında hatırlanacak bir eserin
bir yarışma olmadan, Türkiye'nin mimari kapasitesini topyekûn
harekete geçirmeden nasıl dikileceğini, inşa edileceğini,
düzenleneceğini düşünebiliyoruz? Çünkü korkarım ki Türkiye'nin
her tarafında birbirine benzeyen, bir havalimanı binasından
ayırt etmemiz mümkün olmayan adalet sarayları zinciri gibi burada da
hangi plana, hangi yerel mimari özelliğe, hangi mimari mirasa atfen
yapılacağı belli olmayan çeşitli binaların hızla
ihale edilerek sürecin tamamlanacağını görebiliriz. Kentin planlanması,
peyzajın planlanması, bunlar hangi projelere göre yapılacak
bilmiyoruz. O nedenle bu tasarım, sadece aslında mega projeler
peşinde koşma iddiasının bir ürünü olarak ortaya konuyor.
Şimdi, bu
mega projenin gerçekleşmesi bakımından seçilen tema ise, bir
trajediyi görmeden bu tema hakkında nasıl
konuşacağımız konusunda derin şüpheler yaratıyor
bende. Çiçek ve Çocuk mu temamız?
Şimdi, bu
Çiçek ve Çocuk temalı projenin, EXPOnun gerçekleşeceği
sırada, zamanda Türkiyede olan bitene bakalım. Cezaevlerindeki çocuk
sayısı 1 Ağustos 2012 tarihi itibarıyla 2225. Çocuk
gelinler
Sadece 2011 yılında 20.000 aile 16 yaşından küçük
kızlarını evlendirebilmek için mahkemelerde dava açtı.
Çocuk evlilikleri, çocuk yaşta evlilikler bakımından Türkiye
sadece Avrupada Gürcistanın arkasında, ondan sonra Türkiye, ondan
sonra Ukrayna geliyor.
Şimdi, öte
yandan çocukların maruz kaldığı şiddet Akdeniz
Bölgesinde tahammül edilmez düzeyde. Size haber vermek isterim, geçen gün
gazetede bir haber olarak bunu okudum, hatta İçişleri
Bakanlığına da bir soru önergesi vereceğim.
İçişleri
Bakanlığı, Çukurovada, Mersin ve Adanada bir çocuklara
ulaşma projesi yürütüyor. Bu projeye göre, polisler resmî
kıyafetleriyle evlere gidiyorlar, potansiyel terörist olarak gördükleri
çocukları ailelerinin yanında uyarıyorlar, onlara çeşitli
biçimlerde, ev içlerinde hayatlarını nasıl tanzim etmeleri
gerektiğine dair uyarılarda bulunuyorlar. Çocuklar her gün
yaşadıkları pek çok korkuya ek olarak bu korkuyla da
tanışıyorlar. Çeşitli olaylardan ötürü gözaltına
alınmış çocuklarla ilgili olarak görüşmek üzere Mersinde
gittiğim terörle mücadele şubesindeki yetkiliye bunları niçin
yaptıklarını sorduğumda, kanunla kendilerine verilmiş
böyle bir görev olup olmadığını sorduğumda bana
dediler ki: Hayır, kanunla verilmiş böyle bir görevimiz yok ama biz
inisiyatifimizi kullanıyoruz.
Şimdi,
sevgili arkadaşlar, çocuk konusunun, çocuk şiddeti ve çocuğun
uğradığı şiddet meselesinin bir güvenlik
yaklaşımıyla, emniyet müdürlükleri vasıtasıyla ele
alındığı bir yerde çocuk temalı bir EXPO sürdürürken
acaba bu çocuğu bu projenin neresine koyacaksınız? Bunlar
mevcutlu olarak mı getirilecekler bu sergiye? Bu serginin mademki teması çocuk; çocuk hakları
örgütleri, çocuk kuruluşları, çocuklarla yakından ilişkili,
çocuk kültürüne adanmış yapılar ve kuruluşlar bu projenin
neresinde?
Ve temamız
çiçek yani ticari bir ürün olarak çiçek. Buraya
baktığımızda da bölgenin sunabileceği endemik türler
bakımından sürekli olarak onları tehdit altına alan HES projeleriyle bir yandan yarılan
bir bölgede aslında bu hortikültürel projenin gerçekleştirilmesi
bakımından temanın çiçek olarak seçilmiş olması da bir
bakıma trajik. Buna oksimoron diyebiliriz yani kuru su gibi bir
şey, birinci kelime ikinci kelimenin anlamını ortadan kaldırıyor.
Bir yandan HES projeleriyle birlikte endemik çeşitliliği tehdit
altına alacaksınız, öte yandan Akkuyu Nükleer Santraliyle hem
denizin hem karadaki bitkilerin varlığını tehdit
altına alacaksınız ama hem de temanız çiçek olacak. Bütün
bunların bir arada sürdürülmesi, hem gaza hem frene aynı zamanda
basılıyor olması anlamına gelir.
Belki bu
eleştirilerden hareketle, bu yönde bir yeniden tasarlama, yeniden bir
bölgesel planlama ihtiyacı doğabilir. Bence Türkiyedeki temel
problemlerden birisi, herhangi bir bölgesel planlama olmaksızın,
herhangi bir genel planlama olmaksızın, genel gidişe göre
bazı kararlar verilmesi ama ondan sonra, onu çelen diğer
kararların onların yanı başına konulmasıdır
ve burada da benzer bir süreci görüyoruz.
O nedenle sevgili
arkadaşlar, elbette Antalya halkının daha çok imkâna kavuşmasını,
Antalya toplumunun daha çok imkâna kavuşmasını isteriz ama
kendimizi kandırmayalım. Bu, nihayet, parası olanları
ilgilendiren bir proje, tarımsal alanda üretim ve ticaret yapanları,
tarımsal alanda büyük ölçekli işletmeleri işletenleri ve büyük
ölçekli, uluslararası ticaret yapanları ilgilendiren bir proje.
Eninde sonunda, dünya çapındaki şirketler, markalar buraya
gelecekler, burada kendilerine yeni mecralar, yeni mahreçler arayacaklar, bunun
ticaretini yapacaklar. Sonuçta, Antalya halkı bunu seyredecek. O zaman,
buradan doğacak rantların Antalyada yeniden
paylaştırılmasına dair herhangi bir ipucu görmek isteriz.
Antalya halkının yararına olacak olan yani çulsuz, üretici, o
topraklarda çalışan, o çiçekleri üreten, onları kesen,
istifleyen, günde on sekiz saat çalışan kadınların,
çocukların bu süreçte sözlerini duymak isteriz. Bu projenin hiçbir yerinde
bunu göremiyoruz.
Eğer
emekçilere, eğer gerçek üreticilere geri dönmeyecekse bütün bunların
sonuçları, o zaman o kadar çok gururlanmaya gerek yok. Her zaman
olduğu gibi, toplumun en üst katlarında yaşayanların,
küresel toplumun en üst katlarında yaşayanların hortikültür
alanında faaliyet gösterenlerini ilgilendiren bir projeyi, memleketin
büyüklüğünün bir göstergesi olarak, memleketin yoksul insanlarına
takdim etmeye hiç gerek yok. Onlar bunun böyle olmadığını
zaten anlayacaklardır.
Sevgili
arkadaşlarım, eleştirilerim, grubumuz adına böyle. Bir
şeye daha değinip bitirmek istiyorum. Bugün yapılan
konuşmalar sırasında, Barış ve Demokrasi Partisinin,
sürmekte olan açlık grevleriyle ilgisi bakımından, hayat
hakkı konusuna yeterince eğilmediği ima edildi ya da bu yönde
eleştirilerde bulunuldu. Açlık grevlerinin nasıl ele
alınacağına dair hekimlere yol gösteren Dünya Tabipler
Birliği açlık grevleri konusunda Malta Bildirgesine
baktığım zaman ben şunu görüyorum; tanımı
yapıyor, diyor ki: Açlık grevcisi zihinsel olarak ehliyetli,
açlık grevine kendi iradesiyle karar vermiş, bu nedenle belirli bir
zaman için yiyecek ve/veya sıvı almayı reddeden kişidir.
Şimdi, bize
yol gösteren dünya hekimlerinin en üst örgütünün bu
yaklaşımını birinci dereceden dikkate almak
zorundayız; biz de böyle alıyoruz. Bu greve kalkışan
arkadaşlar bize sormadılar Açlık grevi yapalım mı,
yapmayalım mı? diye, greve başladılar. Biz tıpkı
onları gözetmekle görevli hekimler gibi aynı etik ilkeye dayanarak
onların bu kararlarına karışmıyoruz. Akılları
başlarında, ne yaptıklarını biliyorlar. Öyle olmasa,
bunca yükü yüklenip cezaevinin yolunu zaten tutmazlardı. O nedenle biz,
onların ileri sürdükleri talepleri daha çok ciddiye alıyoruz,
tartışıyoruz. Elbette, onların eriyen hayatları
karşısında içimiz titriyor, bunun bir trajediye yol
açmasından çok korkuyoruz, o yüzden Hükûmete yükleniyoruz. Bunu bitirmek
Hükûmetin elinde, bizim elimizde değil. Bizden şöyle bir gayriahlaki
tavır beklemeyin: Ne yaptığını bilen insanlara, sanki
ehil değillermiş, akılları yokmuş, kendi hayatlarını
bizim kadar düşünmez ve tartmazlarmış gibi onlara yaşam hakkından
söz etmek çok tuhaf bir şey. Bu, tereciye tere satmak gibi. Ne
badirelerden ne ölüm tehlikelerinden ne işkencelerden ne zulümlerden
geçerek o cezaevlerine geldiklerini biliyoruz. Türkiye'nin insan hakkı
ihlalleri tablosunda hepsi birer özne olan bu insanların verdikleri bu
karardan onları vazgeçirecek olan şey üzerinde gelin duralım.
Taleplerine bakalım, nedir? Ana dilinde savunma. Abdullah Öcalanın
sağlık, güvenlik ve özgürlüğü konusunda Hükûmetin bir adım
atması, ona uygulanan tecridin son bulması. Her hükümlünün, her
tutuklunun hakkı olan bir şeyi, Türkiyede üzerinde en çok
tartışılan siyasi tutuklu için, siyasi hükümlü için istediler.
diye bu talep dikkate alınmaz bir talep midir? Bunun için atılan adım
manasız mıdır? Bunları serinkanlılıkla ve
ciddiyetle ele almalıyız çünkü hayatlar tehlike altında.
Başbakan istediği kadar bizi muaheze etsin, o gülünç işe yaramaz
iftiralarla bizi suçlasın. Bundan ötürü o açlık grevi bitmez. O
açlık grevleri bundan ötürü ridicule olmaz. O insanların aileleri
bundan ötürü bize hınç besleyip Başbakanın partisine
yönelmezler.
Nerede
yaşıyoruz, ne badirelerden geçmiş bir ülkede
yaşıyoruz? 50 bin insanın hayatlarını gönüllü olarak
verdikleri, çatışmalarda kaybettikleri bir ülkeden söz ediyoruz. Bu
ülkede sorunlara çözüm için daha ciddi, daha tutarlı ve basit oy
hesaplarıyla yaralanmamış davranışlara ihtiyaç var. O
nedenle sevgili arkadaşlar, bitkilerin hayatından söz ederken
insanların hayatının en önde geldiğini hepinizin
aklınızda tutmanızda yarar var. Sizlerin de bu sorumlulukla
hareket etmenizi diliyorum.
Çok teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kürkcü.
Gruplar adına
son konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına Antalya
Milletvekili Sayın Mehmet Günal.
Sayın Günal buyurun.
MHP GRUBU ADINA MEHMET
GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün
Antalyamız için önemli bir kanun tasarısını
görüşüyoruz. Tabii ki bu tasarının şimdiye kadar
kanunlaşmış olması gerekiyordu. Biraz Komisyondaki gündem
yoğunluğu, sonrası Genel Kurulun çalışması
Tabii
bunun yanında da iktidar partisi grubu
arkadaşlarımızın dayatması nedeniyle maalesef ancak
çıkarabiliyoruz.
Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bu tasarının öneminin farkındayız çünkü
uzun süre çalışmalar sonucunda ülkemizde yapılması
sağlanmış ve ilk baştan itibaren o sürecin içerisinde
arkadaşlarımız. Antalya Valiliğimizin
başkanlığında oluşturulan İcra Kurulu
tarafından ve bütün Antalyadaki katılımcılar
tarafından çalışılarak Antalyaya
kazandırılması sağlanmış. Onun için, biz de bunun
hem ülkemize hem de Antalyaya katkısını biliyoruz ve bir an
önce çıkmasını, hatta daha önce çıkmış
olması gerektiğini sizlerle baştan paylaşıyoruz.
Tabii, burada bunu
kazanırken kamu-özel sektör ve sivil toplum iş birliğinin güzel
örnekleri sergilenmişti değerli arkadaşlar. Bütün
arkadaşlarımız karınca kararınca kendi çapında
katkıda bulunmuştu. Ancak buraya geldiği zaman biraz daha
farklı bir taslağın ötesinde önerilerle
karşılaştık çünkü baştan en son söyleyeceğimizi
söyleyelim ki yanlış anlamaları önleyelim yani
tasarının elzem olması ve bir an önce çıkması
gerektiği başka bir şeydir, tasarının
yanlışlarla ve eksiklerle
çıkarılması başka bir şeydir. Yanlış
çıkan tasarı yarın telafisi imkânsız, eksik çıkan
tasarı da yine telafi edilemeyecek, yeniden kanun çıkarmayı
gerektirecek bir tasarı olur ve bunu düzeltmemiz mümkün olmaz çünkü zaten
zamanımız azalmış ve bir an önce birtakım altyapı
çalışmalarının, düzenleme
çalışmalarının, alt düzenlemelerin yapılması
gerekiyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, burada hakikaten birçok toplantı, panel,
seminer, ziyaretler, birtakım temaslar gerçekleştirilmiş ve
arkadaşlarımız bunlara katılmışlar. Buradaki
temel şey, usul ve üslup tartışmasından kaynaklanan ve
ikincisi de içerikte yapılan değişiklikten kaynaklanan bir
tartışmadır.
Öncelikle bir iki
bilgi size aktarmak istiyorum teknik olarak ki ne konuştuğumuzu
doğru bir şekilde anlatabilelim, yanlış anlamaları
önleyelim diye. Uluslararası Botanik EXPOlarının birincil
başvuru mercisi Uluslararası Bahçe Bitkileri Üreticileri
Birliği, AIPH dediğimiz, kısa adıyla AIPH Birliği.
EXPOnun yapılacağı ülkenin bu kuruma üye olması gerekir.
Dolayısıyla da Süs Bitkileri ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği, Dış Ticaret Müsteşarlığımızın
30/12/2008 tarihli yazısıyla üyelik başvurusunda bulunmuş,
2009 yılı Eylül ayında da üyelerin oybirliğiyle bu
kuruluşa üyeliği kabul edilmiştir, yani Dış Ticaret
Müsteşarlığının başvurusuyla bu kuruluşumuz,
İhracatçı Birliğimiz üye olmuş. Sonra da yer seçimini 27
tane yer içerisinden karar vermişler.
Burada
başından itibaren sürecin içerisinde yer alan Süs Bitkileri ve
Mamulleri İhracatçı Birliği Meclise sevk edilen
tasarının içerisinde, İcra Komitesi içerisinde yer
almamış; tartışmamızın başlama noktası
burasıdır, sizlerin de bilgisine sunuyorum. Bakın, Dış
Ticaret Müsteşarlığı müracaat ediyor, bu EXPOnun
yapılabilmesi için Türkiye'nin üye olması gerekir. Kim? Süs Mamulleri
İhracatçıları Birliği. Tamam, olmuş,
Bakanlığımız yazmış. Sonra, efendim, şimdi,
yine, burada, taslak üzerinde arkadaşlarımız
görüşmüşler, bakın, bir İcra Kurulu kurulmuş, Valilik
yönerge çıkarmış. Burada İcra Kurulunda 7 tane üye var ve
bunlar çalışmaları devam ettirmişler ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından bu
çalışmalar dâhilinde bir EXPO kanun tasarısı
taslağı Antalya EXPO 2016 İcra Kurulu yani Valinin
Başkanlığındaki ve bu kuruluşların üyesi olduğu
EXPO İcra Kurulu 08/02/2012 tarihli toplantısında
görüşülmüş ve İcra Kurulu üyelerinin mutabık
kaldıkları bir görüşler tablosu oluşturulmuş ekinde;
size dağıtabilirim. Bakın, İcra Kurulu üyeleri Valinin
Başkanlığında toplanıyor ve bir tablo
oluşturuyorlar Şunlar şunlar şunlar şöyle olsun.
diye.
Şimdi,
aşağı yukarı her madde hakkında değerlendirmeler
var Şu şöyle olsun, bu böyle olsun. diye. Burada önemli olan iki
tane şey var: Yönetim Kurulu vardı, yedi üyeli olarak belirlenen bir
Yönetim Kurulu var, buraya biz Ekonomi Bakanlığı
İhracatçılar Meclisi ve Odalar ve Borsalar Birliği temsilcisi
eklensin, tamam
Sonra baktık dâhil edildi ama Odalar ve Borsalar
Birliği, İhracatçılar Birliği yok tamam. İcra Komitesi
var, buraya da bir şeyler ekleyelim. Arkadaşlarımız
ısrarla Efendim, İcra Komitesinde Çiçek İhracatçıları
Birliğine gerek yok
Nasıl olmaz, yani başından beri niye
üye yaptınız? Bu Botanik EXPOyu nasıl aldık? Onların
üyeliğiyle aldık. Ya, nasıl oluyor da bunun içeride yer
almasından rahatsız olabiliyoruz? Enteresan bir şekilde
arkadaşlarımız ısrar ettiler O zaman bize makul gerekçe söyleyin.
dedik. Yani neyse, bir gerekçesi varsa tamam çıkaralım ama e, o
zaman, Ekonomik Bakanlığı, Dış Ticaret
Müsteşarlığı niye yazı yazıyor? Bu kuruluşun
üyesi kim? Şu anda onlar nerede?
Efendim, biz, tam
tersine Bunlar içerisinde yer alsın. derken,
arkadaşlarımız Olmaz. dediler ve bunun üzerine
tartışma yaşadık. Tartışmanın esası
buradan kaynaklanıyor. Israrla, Efendim, o, işte,
İhracatçı Birliğinin Başkanı şöyle böyle
Varsa
bir şey soruşturulsun. İhracatçı birliklerinin yeri burada,
Sayın Toskay burada, dış ticaretten sorumlu Bakanlık
yaptı yani Bakan orada, soruşturma açarsınız varsa bir
şey. Sonra çarşaf çarşaf Efendim, işte, o, şunu mu
yaptı, bunu mu yaptı? Paraları açıklasın
gibi
şeyler olur mu? O zaman, bir zafiyet var demektir. Açıkça
söyleyeceğiz, neyse istediğiniz şey söyleyeceksiniz. E, bunun
üzerine de tartışma yaşandı Komisyonda.
Arkadaşlarımız
çözümü bulmuş, evvelallah: İcra Komitesini komple
çıkaralım. Şimdi, ya, bu nasıl bir çözümdür yani ben
anlamadım, komple çıkardık, mesele halloldu! Niye
çıkarıyorsunuz? Yani İcra Komitesi olmadan niye koydunuz?
Nereden geldi şimdi bu çıkarma teklifi? Biz Daha
iyileştirelim. derken, tam tersine, iyice çözemedik, kapatalım.
Değerli
arkadaşlar, bakın, burada birçok şey var, fazla
zamanınızı almadan birkaç hususu söyleyeceğim: Burada
AIPHden gelen yazılar var orijinal olarak, fotokopilerini aldık
arkadaşlardan, arkasında doldurulan anket formları var,
Sayın Valiyle beraber dolduran İhracatçı Birliği
Başkanımız, İcra Komitesinde yer alan İhracatçı
Birliği Başkanımız. E, şimdi, olmasın, tamam,
başkasını koyalım. Geldik, arkadaşlarımız, o
arada açıklamalar yaptılar, sağ olsunlar, birtakım
şahsi mülahazalarla. Arkasından, biz de açıklamamızı
yaptık, basın toplantısı düzenledik, kanaatimizi ve muhalefet
şerhimizin özetini sizlerle ve kamuoyula paylaştık ana maddeler
olarak. Şimdi, bir süre sonra baktım, yani Sayın Badak
Manavgata geçince benim ilçem diye orada ayaküstü bir açıklama
yapmış herhâlde. Yani içinde diyor ki: Burada, Meclis kürsüsünden
bizim sözümüzü dinlemeden bağırıp çağırarak EXPOnun
çıkmasını engelledi. Bu nasıl bir laftır?
Daha Meclis
kürsüsüne gelmemişti gerçi, komisyondaydı.
Şimdi, burada
Bağırıp çağırma yerine müzakere etseydi
Şimdi
Sayın Günal bunu açıklasın. diyor.
SADIK BADAK
(Antalya) Sayın Günal, Komisyon görüşmelerinde
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Şimdi bir dakika Sayın Badak, açıklıyorum, bir
şey söylüyorum size. Yanlışsa söylersiniz, özür dilerim, ben
basından aldığımı
Aynen size de gönderdim,
basına da gönderdim açıklamamı. Benim hiçbir şekilde böyle
bir ne engellemem olmuştur
Benim söylediğimi tekrar ediyorum, bu
engellemeyse tekrar söylüyorum size: İcra Komitesinin
çıkarılması mantıksızdır, dayanağı
yoktur.
Geldik, şimdi
buraya, kendisine de açıklamamı yaptım, varsa bir şey
burada duruyor, basın açıklamamın metni burada, sizi tahkir eden
bir şey varsa
Ben sadece diyorum: Burada başka bir şey var.
Buradan geldik,
gittik arkadaşlarımız açıkladılar, neyse ona da
söyledik. 3 arkadaşımız geldiler, Antalya Ticaret ve Sanayi
Odası Başkanı, Ticaret Borsası Başkanı ve
İhracatçılar Birliği Başkanımız görüştük
bayramda da- dediler ki: Hocam biz orada bir şey yapacağız,
bütün vekilleri çağıracağız
Bütün
arkadaşlarımız oradaydı -2 kişi mazeretini
bildirmiş- ve orada oturduk konuştuk bütün partilerin temsilcileri
olarak. Yarın oturalım o zaman bir şey arayalım. dediler.
Ben de dedim ki: Bizim çekincemiz, burada üç-dört ana husus var: İcra
Komitesi, Genel Sekreterliğin EXPO Komiseriyle aynı kişi
olması ve İcra Komitesinin kaldırılmasından
kaynaklanan bir ara birim olmaması. Bunları düzeltelim, Yönetim
Kurulunu da, şeyi de konuşuruz yani içinde şu olacak bu olacak
sorun değil. dedik. Ertesi gün geldik, öğlen oldu, akşam oldu,
arkadaşlarımız dolaşıyor ara gezen gibi ama inisiyatif
alması gereken arkadaşlar yok.
Kimseyi
kandırmayalım, sevgili arkadaşlar Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi
arkadaşlarımız burada. Bizim bir uzlaşmayı, bir metin
üzerinde uzlaşmayı nasıl yaptığımızı
hepiniz biliyorsunuz. Komisyon Başkanımız sayın bakanı
veya ilgili müsteşarı çağırır, bizi de
çağırır grup sözcüleri olarak, otururuz,
anlaşabildiğimizde anlaşırız,
anlaşamadığımızda deriz ki Biz buna muhalefet
ediyoruz. Bitti; yani işimiz bu çünkü. Eğer rahatsız edici bir
şey varsa, yanlış yapıldığını
düşünüyorsak uyarmak görevimiz bundan niye rahatsız oluyorsunuz? Siz
de argümanınızı söylersiniz, bizi ikna edebilirseniz biz imza
atarız, biz sizi ikna edersek siz atarsınız.
Uzlaşamıyorsak da gereğini kamuoyuna söylemek zorundayız;
bunda yadırganacak bir şey yok.
Ee o anda
arkadaşlarımız şimdi bunu bir sanki siyasi rant meselesi mi
yapıyorlar anlayamıyorum. Yani o anda hemen biz protesto ettik çünkü
niye? Zaten tasarıda olan İcra Komitesini bile içinden
çıkarırken siz, bunu protesto etmeyelim mi yani? Antalyanın
kurumlarına haksızlık yapılıyorsa protesto etmeyelim
mi? Ee arkadaşlarımız bir taraftan tweet atıyor; şu
şuraya gitti, bu buraya geldi, oraya gitti diye başlıyorlar. Ee
tekrar görüşülecek. Sayın Türel burada. Tweet atmış yine
gazeteciler bana söyledi. Efendim, perşembe günü görüşeceğiz
Yanına bir ekleme yapmış
muhalefet engellemezse. Yapmasan ne
güzel; görüşelim, çıkaralım Bismillah, daha Danışma
Kurulu toplanmamış, grup başkan vekilleri toplanmamış,
gündem belirlenmemiş. Ha söylersin, tabii ki, çıkarırız ama
Muhalefet engellemezse niye ekliyorsun? Yani şimdi ne var da onu
ekliyorsun Sayın Türel?
MENDERES TÜREL
(Antalya) Engelleme değil, temenni bunlar!
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Hayır İnşallah çıkarırız diye
temenni negatif söylenmez ki, pozitif söylenir. Arkadaşlarımız
da destek olur, elbirliğiyle çıkarırız. de; ne güzel. Biz
de teşekkür edelim.
Şimdi bu da
geldi, arkadaşlarımız hakikaten söylediler. Akşamüstü
tekrar toplandık, baktık, saat altıda
arkadaşlarımız arıyor. Dedim ki Ya böyle olmaz. Yani bu
uzlaşmanın yolunu yapacak olan arkadaşlarımız belli;
Komisyon Başkanı veya üyeler gelir, otururuz metin üzerinde
Akşamüstü ancak Sadık Bey Burada Sayın Bakana ilettik ama
İcra Komitesi şeyi olmaz, düzen bozulur. diyor. dedi.
Bakanlıktan yetkililerle görüşmüş.
Şimdi, yine
bugünkü konuşmalardan sonra, arkadaşlarımız yine Efendim,
tasarının insicamı bozulur.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarıyı ben göndermedim. Bu tasarıyı
Bakanlık ve Bakanlar Kurulu gönderdi. Gönderdiğiniz orijinal
tasarıda, bakın, karşılaştırmalı metne
bakın Çıkarıp göstereyim mi hepinize?- Plan ve Bütçe
Komisyonuna gelen tasarı metninde var mı yok mu Sayın Bakan?
Nasıl insicamı bozuluyor? O zaman baştan niye koydunuz da
Komisyonda bize bunu değiştirtiyorsunuz da Şimdi
uzlaşalım derken. Şunu da söyledik; dedik ki: Tamam, o kurumu
istemiyor musunuz? İstemeyin, başka bir şey
Arada bir icra
komitesi olması lazım. dedim arkadaşlara; uzlaşma bu.
Söylediğimiz şeyi yapalım ama neyi istiyorsanız
tartışalım, Sayın Bakan da gelsin bunu koyalım.
dedik.
Şimdi, biz
bunları söylerken arkadaşlarımız akşamdan yine haberi
sipariş vermişler. Şimdi Menderes Bey bakıyor Bana söyledi
çünkü Arif Beyle yemekte otururken- sonra baktım, ben şaka
yapıyor zannettim, ertesi gün haber çıktı.
Şimdi, biz
akşam görüşmedik mi? Değerli Bakanım,
başkanlarım, değerli milletvekilleri görüşmeye
başlamadık mı? Bugün nereden başladık? Sayın
Badak konuşmuştu, diğer partiler konuşuyor değil mi?
Sabaha kadar dursaydık da biz de konuşacaktık. Şimdi, bu ne
demek? Böyle bir sipariş haber, beklese bu gazetenin oradaki temsilcileri
de sabahleyin, ertesi günü beklese bu haber çıkar mı? Görüştük
mü? Görüştük. Ha daha erken görüşmek
Ne vardı ondan önce Toplu
İş ilişkileri Kanunu yok muydu? Yani, Toplu İş
ilişkileri Kanunu bitince biz bunu görüştük mü? Görüştük. Peki
kim engelledi? O zaman Meclis Başkanı engelledi, bütün milletvekilleri
engelledi. Yani, Toplu İş ilişkileri Kanunu görüşmeseydik
bunu çıkarabilirdik o gün. Kim yapıyor tasarıyı? Buradaki
Hükûmet yapıyor. Çalışma programını kim yapıyor?
Gruplar, uzlaşamazsak grup önerilerin oylanmasıyla yapıyoruz.
Şimdi, bunlar
hiç hoş şey değil. Yani, biz doğruyu söylemekle görevliyiz.
Eğer bunun bir mantığı varsa anlatın şu anda da
özür dilemeye hazırım. Sayın Bakan burada, Tasarının
mantığı bozulur. Peki, niye koydun tasarıya?
İşte, tasarıda bu var. Asıl tasarıda olan şeyi
çıkarıyorsunuz. Tamam, Ziraat Odasını koyun, Esnaf Odasını
koyun, Şoförler Odasını koyun ne koyuyorsanız koyun. Ama
arada bir kurum olmazsa tamamıyla Bakanın ve Genel Sekterin iki
dudağının arasında bu işler olur mu? Sayın
Bakanın işi gücü yok, boyuna gidip orada Yönetim Kurulu
toplantısı mı yapacak? Kararı alacak İcra Komitesine
yetkiyi verecek Sayın Valinin başkanlığında nasıl
İcra Kurulu yürüyorsa içinde yedi olur, dokuz olur, beş olur; A
kurumu olur, B kurumu olur
Bu işler böyle gidecek her seferinde Genel
Sekreterimiz hem Genel Sekreter hem Yürütme Kurulunun icracısı hem
EXPO Komiseri, aynı anda denetleyen. Şimdi bunu kabul etmemiz mümkün
değil ki doğru değil, eksik, yanlış.
Dolayısıyla, biz de bir an önce çıksın istiyoruz.
Bakın
söylüyorum, buradan tekrar ediyorum: Sayın Bakanım İcra
Komitesini koyarsanız, tekraren söylüyorum arkadaşlarıma da
uzlaşma dediğiniz şeyi söylemiştim, kamuoyu önünde de
söylüyorum: Genel Sekreter ile EXPO Komiserinin yetkilerini ayırt
ederseniz İcra Komitesini düzgünce koyup Yönetim Kurulunda da o
temsilcileri dengeli bir şekilde koyarsak, ben diğer önergelere imza
atıp bütün her şeyi hemen anında ortak imzayla çıkarmaya
hazırız. Ama yanlış yapıyorsanız onu önermek
zorundayız kamuoyuna karşı bir sorumluluğumuz var,
muhalefet ediyoruz, yasama denetimi
Bunu söylemek zorundayız ve burada
önergelerle düzeltilmesini talep etmek zorundayız ama bunlarda
uzlaşma olursa hemen bu önergelerimizi ortakça veririz, Antalyanın
beklediği kanun tasarısı çıkar, her hâlükârda çıkar
ama yanlışlarla çıkarsa yarın telafisi imkânsız
sonuçlar var; bittikten sonra devir işlemleri var, oradaki belirsizlikler
var, süreci var.
Yani bizim
bunları söylemekteki amacımız, Antalyaya yakışır
bir şekilde, sonrasında sorun çıkmadan, uygulamasında
aksaklıklar olmadan gelmesi gerekiyor. Bir an önce altyapı
yatırımlarının başlaması lazım. Geçen hafta
yağışlarda, biliyorsunuz, bu yerin belirlendiği Aksu
ilçesinde de yan taraflarda da sürekli sel oluyor, altyapısı
yapılacak, drenajı yapılacak, çok uzun çalışma
gerekiyor. Bütün bunları düşünerek düzgün işleyecek ve sık
sık revize etmek zorunda kalmayacağımız bir kanun
yapalım hep beraber, Antalyamıza yakışan, Türkiyeye
yakışan, Antalyanın ekonomisine, Türkiye'nin ekonomisine
katkıda bulunan, tanıtımımıza katkıda bulunan bir
kanun çıkararak bir an önce EXPO hazırlıklarını
tamamlayalım diyorum.
İnşallah,
burada, bu toplantıda bu önerilerimiz dikkate alınır, o gün
yapmış olduğumuz uzlaşma toplantısından sonra
olmadı ama bugün, burada, çıkarken arkadaşlarımız
önerilerimizi Sayın Bakan da dikkate alırsa hızlı bir
şekilde önergeleri ortak imzayla çıkarırız, biz de bunun
çıkmasını hızlandırmış oluruz diyorum.
Ben bu duygu ve
düşüncelerle tasarıyı esas itibarıyla desteklediğimizi
ve MHP olarak, Antalya milletvekilleri olarak -bütün partilerdeki
arkadaşlarımın aynı şekilde düşündüğünü
biliyorum- ama içeriğindeki eksiklikleri de,
yanlışlıkları da düzelterek ve tamamlayarak
çıkartalım ne olursunuz. Biz MHP olarak her zaman yapıcı,
yol gösterici ve uzlaşmacı bir muhalefet anlayışından
yanayız, Önce ülkem ve milletim, sonra partim, sonra ben diyen bir
anlayışa sahibiz. Onun için ülkemizin çıkarına olan
şeyleri hemen yaparız ama içinde eksikler varsa da bunlarla ilgili
düzeltmeleri, eleştirileri talep etmek de bizim en doğal
hakkımızdır diye düşünüyorum.
Tasarının
Antalyamıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
Tasarı
üzerinde gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi,
şahıslar adına Antalya Milletvekili Sayın
Yıldıray Sapan.
Buyurun Sayın
Sapan. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
YILDIRAY SAPAN
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; EXPO 2016 Antalya Kanun
Tasarısı üzerine şahsım adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
EXPO 2016 Antalya
Dünya Botanik EXPOsudur. EXPO sergilerinin olimpiyatlardan bile daha önemli ve
büyük bir organizasyon olarak değerlendirilmesinin nedeni ziyaretçi
sayısıdır. Osakada 1970te yapılan EXPOyu tam 60 milyon
kişi izlemiştir, Monrealdekini 53 milyon kişi, Paristekini 65
milyon ziyaretçinin gezdiği bilinmektedir.
EXPOlar,
yapıldığı şehirlere ve ülkelere sınıf
atlatmış, gelişme süreçlerini hızlandırmıştır.
Böyle bir organizasyonun Türkiyede ilk kez yapılacak olması bizim
için büyük bir şanstır. Antalyanın ülkemiz turizminin
başkenti sayılması, burada EXPOnun düzenlenmesini daha da
önemli kılmaktadır. Özellikle turizmin on iki aya yayılması
ve çeşitlendirilmesi açısından katkısı fazla
olacaktır.
Bu dev
organizasyonun ülkemize kazandırılması sürecinde büyük gayret
sarf edilmiştir. Kent dinamiklerinin tümünü içeren bir yapı
oluşturulmuştur. Kurumlarımız, bu yapıyı önce
Antalya ve Türkiye sloganıyla gerçekleştirmiştir. Bu
yapı, kamu, özel sektör, sivil toplum güç birliğinin en güzel
örneğini sergileyerek EXPO 2016yı ülkemize kazandırmayı
başarmıştır. EXPOnun kazanılma sürecindeki icra
kurulu Antalya Valiliği, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Gıda,
Tarım, Hayvancılık İl Müdürlüğü, İl Kültür,
Turizm Müdürlüğü, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Süs Bitkileri ve
İhracatçıları Birliği ve Antalya Ticaret
Borsasıdır.
Değerli
milletvekilleri, tasarının taslağı elimize
ulaştığında, Antalyanın yerel dinamiklerinin ve
sürecin önemli aktörlerinin ilgili düzenlemede yer almadığı
dikkatimizi çekti. AKP Hükûmetinin bu tasarı ile EXPOyu Antalyadan
tamamen koparıp Ankaraya taşımak istediğini, ismi
dışında Antalya ile ilişiğinin kesilmek
istendiğini fark ettik. Yine bununla birlikte, AKPnin, Antalya 2016
EXPOsunu kente ve ülkeye değil sadece kendi yandaşlarına yeni
bir rant alanı olarak gördüğü anlaşılıyordu.
Tasarının
ilk hâlinde Antalya Botanik EXPOsuna emek veren, bu organizasyonun ülkemize
kazandırılması için çaba harcayan Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliğine bağlı Antalya Ticaret ve Sanayi Odası ve Antalya
Ticaret Borsası gibi kuruluşlar devre dışı
bırakılmıştır. Orta Anadolu Süs Bitkileri ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği dışlanmıştı.
Ayrıca EXPOnun proje hazırlama ve yapım sürecinde mutlaka yer
alması gereken Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine
bağlı ziraat mühendisleri, mimarlar ve peyzaj mimarları gibi
şubeler de yok sayılmaktaydı. Kısaca, AKP Hükûmeti Türkiye
ve Antalya için böylesine önemli bir projenin yönetim ve icra kurullarında
kendisine bağlı bürokrasiyi tercih ediyordu.
Bu noktada Süs
Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliğine ayrı
bir parantez açmamız gerekir. Bu birlik EXPO 2016 sürecinin ana aktörüdür,
projenin tüm aşamalarına büyük emek harcamış ve geçen
yıllarda edinilen tecrübeler sayesinde uluslararası EXPOlar
konusunda büyük birikime sahiptir. Aynı zamanda da botanik EXPOların
en önemli mercisi olan Uluslararası Bahçe Bitkileri Üreticileri
Birliği nezdinde Türkiye delegasyonu olarak yer almış ve burada Yönetim
Kuruluna seçilmiştir. EXPO 2016 için bu kadar önem taşıyan bir
kurumun tasarı dışında bırakılması kabul
edilebilir bir anlayış değildir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; EXPO 2016 Antalya Kanun
Tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak Antalya dinamiklerinin bu
projede mutlaka yer alması, EXPO 2016nın Antalyadan
kaçırılmaması gerektiğine dikkat çektik. Verdiğimiz
değişiklik önergeleriyle bir nebze de olsa başarılı
olduk. Bu önergelerle EXPO 2016 Yönetim Kuruluna, Antalya Ticaret ve Sanayi
Odası Başkanı ve Antalya Ziraat Odası
Başkanını eklettik. Yine, Komisyondaki çabalarımızla
ve önergelerimizle eski adı Danışma ve Yönlendirme Kurulu,
yeni adı EXPO Konseyi olan
birimin üyelerinin 33ten 54e çıkmasını
sağladık. Buraya, Antalyadaki 19 ilçe belediyemizi, Antalya Kent
Konseyini, Akdeniz Üniversitesini eklettik, kent dinamiklerinin bu konseyde
temsil edilmesine önayak olduk.
Ancak burada,
diğer arkadaşlar gibi, ben de bir noktaya değinmeden
geçemeyeceğim: Komisyon toplantısında AKPnin 2 Antalya
milletvekili söz Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları
Birliğine gelince anlam veremediğimiz, aşırı bir tepki
gösterdi. Âdeta bu kurum onların gözünde düşman olarak
algılanıyordu. Sonradan
araştırdığımızda öğrendik ki Birliğin Başkanıyla
aralarında kişisel çekişmelerden kaynaklanan bir
anlaşmazlık varmış. Bu yüzden, aslında projenin tam da
kalbinde yer alması gereken bu Birliğin yönetim kurulunda yer
almaması için ısrar ediyorlarmış. Aslında, bir ilin en
yüksek mülki amirini yetkisi olmadığı hâlde ayağına
çağıran bir AKP anlayışından başka da bir şey
beklenmezdi. Dolayısıyla, bu davranış biçiminin de bu
arkadaşa yakışmadığını söyleyemeyeceğim.
Daha sonra AKP
milletvekilleri yoğun ısrarlarımız üzerine eğer
istenirse bu Birliğin yönetim kuruluna ATSO veya Ziraat Odası
kontenjanından girebileceğini belirttiler. Ancak bu Birlik Ziraat
Odasına üye olmadığı gibi ATSOnun da yönetim kadrosunda
yoktu. AKP her zaman olduğu gibi yanlış bilgilendirme yapıp
arkadan dolanmak suretiyle kamuoyunu yanıltmaya
çalışmıştır.
Değerli
milletvekilleri, Komisyondaki ısrarlarımıza ve vermiş
olduğumuz değişiklik önergelerine rağmen AKPnin
ısrarla diretmesi sonucunda kanunda bazı eksikliklerin olduğunu
düşünüyoruz ve kamuoyuna buradan duyuruyoruz.
Tasarıda,
ajans birimlerinin çalışma usul ve esaslarını düzenleyen
yönetmeliğin çıkarılması için altı ay süre
konulmuştur fakat en geç dört ayda mutlaka hazırlanması gerekmektedir.
Bu konuda zamanla yarıştığımız
unutulmamalıdır. Yalnız bilinmelidir ki bunu da yine AKP
anlayışı engellemiştir.
EXPO 2016 Yönetim
Kurulu Başkan Vekilinin mutlaka Antalya Valisi olması gerekmektedir
çünkü devlet geleneğinde vali bir ilin en yüksek mülki amiridir. Ancak
AKP, ısrarla, Başkan Vekilinin Bakanın atayacağı bir
genel müdür olmasının önünü açmıştır.
Anlaşılıyor ki valiyi genel müdüre ezdireceklerdir. Bu düzenleme
devlet teamüllerine ters düşmüştür.
Yönetim Kurulunda
Antalya Ticaret Borsasının da mutlaka olması gerektiğini
anlattık fakat bu önerimize de ısrarla karşı
çıkıldı.
İlgili
komisyonda biz Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak kanunda
belirtilen Genel Sekreterin her üç kurulda da oy hakkı olmaması ve
etkinliğinin azalması gerekliliğinden bahsettik. AKP, Genel
Sekreterin çalışma alanlarını genişleterek, kanunda
yer alan İcra Komitesini Genel Sekreter olarak değiştirip
Genel Sekretere bağladı.
Ajansı temsil
etmek ve yurt dışı ilişkilerde yetkili organ görevini
yapmak üzere Bakan tarafından bir EXPO komiserinin atanması
gereklidir. Uluslararası Sergiler Bürosuna göre de bir EXPO komiserimizin
olması gereklidir fakat AKP, EXPO komiserinden sadece Tanımlar
bölümünde bahsedilmesini istemiş, EXPO komiserini bir anlamda da pasifize
etmiştir.
Ayrıca,
EXPOnun bitmesiyle birlikte, yaptırılan sergi alanının, bu
amaç için Ajansa tahsis edilmiş binaların, tesis ve
müştemilatın Antalyadaki kuruluşlara tahsis edilmesi
gereklidir. Oysa ilgili taşınmazların Bakanlığa
kalmasının AKP tarafından uygun olduğu belirtilmiştir.
Görüldüğü
üzere, EXPO 2016 Antalya Projesi ülkemiz ve Antalyamız için çok büyük
önem taşımaktadır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu sürecin
hep takipçisi olduk. Ayrıca, biz Antalya milletvekilleri olarak bu denli
büyük bir organizasyonun Antalyada yapılacağından dolayı
gururlandık. Plan ve Bütçe Komisyonunda, tabiri yerindeyse, projenin
Antalyadan kavga dövüş kaçırılmaması ve Antalyanın
yerel dinamiklerinin EXPO 2016 sürecinde olması için gayret gösterdik.
Bazı konularda AKPnin inadını kıramadık çünkü
Komisyona şartlanmış bir şekilde gelmişlerdi. Umuyorum
ki Genel Kurulda haklı taleplerimizi görmezden gelmezler. Biz,
tasarının tüm olumsuz taraflarının, olumlu
taraflarının bütün çıplaklığıyla kamuoyunun önüne
çıkması için çalıştık, Antalya için
çalıştık. Bu düzenlemenin önünü tıkamayacağız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
YILDIRAY SAPAN
(Devamla) Gerekli katkıları koyduktan sonra Meclisimizden geçirerek
bir an önce yasalaşması için çaba göstereceğiz. Sonuçta, aslolan
Türkiyedir, aslolan Antalyadır.
BAŞKAN -
Teşekkürler Sayın Sapan.
YILDIRAY SAPAN (Devamla)
Bitireyim Sayın Başkanım.
Ülkemizin bu
düzenlemeye hak kazandığı en önemli uluslararası
organizasyon olan EXPO 2016 Antalya Projesinin küresel ölçekte
başarıya ulaşabilmesi için sivil toplum
kuruluşlarının mutlaka EXPO 2016 kapsamına
alınması sağlanmalıdır yoksa, sadece AKP
İktidarının sahiplenerek başarması olası
değildir. Gelin, bu işi kendimize saklamayalım, hep beraber yapalım.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyursunlar.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, burada, tasarısını
görüşeceğimiz 2016 yılı Evrensel Botanik EXPOsunun
Antalyada gerçekleştirilmesi Uluslararası Sergiler Bürosu
tarafından 23 Kasım 2011 tarihinde onaylanmıştır. Her
şeyden önce ifade etmek isterim ki yüz altmış bir
yıllık dünya EXPO tarihinde Türkiye böylesine büyük bir organizasyona
ilk defa ev sahipliği yapacaktır. EXPOlar dünyada olimpiyatlardan ve
futbol şampiyonalarından sonra gelen en büyük uluslararası
organizasyonlardır. 2016 yılında nisan ve ekim ayları
arasında altı ay süreyle açık olması bu EXPOnun önemini
daha da artırmaktadır.
Söz konusu Botanik
EXPOnun ülkemiz açısından ayrı bir önemi daha vardır.
Türkiye, eşsiz iklim koşullarıyla birçok açıdan olduğu
gibi süs bitkilerinin nadide türleri ve çiçek soğanları bakımından
da dünyanın en zengin ülkelerinden birisidir. Özellikle ihracatta sadece
sınır ötesi komşularımızla değil, Avrupa, Amerika
ve Avustralya kıtaları pazarlarında da payımızı
artırmak, bugün gurur duyduğumuz zengin biyoçeşitliliği,
elverişli coğrafi ve iklimsel koşullarıyla Türkiye'nin
küresel sorumluluğudur. EXPO 2016 Antalya, bu bağlamda sektörümüzü,
coğrafyamızı ve üreticilerimizi tüm dünyaya tanıtmak için
ideal bir fırsat olacaktır.
EXPO 2016,
Antalyanın Aksuda bulunan,
EXPO 2016 Antalya
için seçilmiş olan tema, ülkemizin coğrafi özellikleri ile tarihî
gelenekleri ve geleceğinin ortak bir yansıması olarak Çiçek ve Çocuk
teması olarak belirlenmiştir.
EXPO 2016
Antalyaya 100 ülke ve 30 kuruluşun katılımı
öngörülmektedir, beklenmektedir.
EXPO alanı,
ülke bahçeleri dışında, tarım müzesi, EXPO kulesi, EXPO göleti,
EXPO ormanı, EXPO tepesi, rekreasyon alanları, amfi tiyatrolar, restoran,
satış alanları, kongre merkezi ve çocuk adası gibi
yapılar içerecektir.
EXPO
hazırlık ve organizasyonu süresince panel, seminer, sempozyum,
uluslararası kongreler, çocuk kongreleri, sergi, konser, gösteri, festival
ve yarışmalar gibi katılımı artırmaya yönelik pek
çok etkinlik düzenlenmesi öngörülmektedir. Antalyanın turizm potansiyeli
dikkate alındığında EXPO alanını altı ay
süreyle toplam 8 milyon turistin ziyaret etmesi beklenmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; EXPO 2016 Antalya organizasyonunun
koordinasyon görevi Başbakanlıkça Şubat 2011 tarihinde
Bakanlığımıza verilmiştir. Biz de bu görevin
verilmesinden sonra çalışmalara başladık ve üzerimize
düşen görevi layıkıyla yerine getirmenin gayreti içerisinde
olduk.
Bu kapsamda gerçekleştirilen
koordinasyon toplantıları ve 2011 Eylül ayında düzenlenen EXPO
2016 Antalya Çalıştayı sonrasında ilgili kurum ve
kuruluşların değerli katkılarıyla da ilk taslak
hazırlanmıştır, bugün huzurunuza getirilen
tasarının ilk taslağı. Taslak 2 Şubat 2012 tarihinde
28 kamu kurum ve kuruluşu ile 47 sivil toplum örgütü ve meslek
kuruluşu olmak üzere toplam 75 kurum ve kuruluşun görüşüne
açılmış ve nihai şeklini almıştır. EXPO 2016
Antalya Kanun Tasarısı, 26-27 Haziran 2012 tarihlerinde Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşüldükten sonra huzurlarınıza görüşülmek
üzere getirilmiştir.
Tabii, bu arada şunu ifade etmek
istiyorum, benden önce söz alan değerli konuşmacılar buradaki
birtakım tenkitleri dile getirirken tekrar bir İcra Komitesinin
varlığından, tekrar ihdas edilmesinden söz ettiler. Şimdi,
biz tabii tasarıyı Plan ve Bütçe Komisyonuna getirdiğimizde -bu
adı üstünde bir Hükûmet tasarısı, ki Komisyonda da arz ettim-
Plan ve Bütçe Komisyonunda verilen önergeler ve yapılan görüşmeler
sonucunda oylanan, dolayısıyla Meclisin iradesi olarak ortaya
çıkan bir durum söz konusu, o da şu: Meclise sevk edilen hâlden
ayrı olarak Yönetim Kurulu üyelerinde bir değişiklik
yapıldı. Örneğin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
öngörülmüştü Yönetim Kurulu Üyeliği olarak, bunun çıkarılması,
bunun yerine Yönetim Kurulunda Antalya Ticaret Sanayi Odasının yer
alması önerildi ve oylandı, kabul edildi. Keza, daha önce
tasarıda Yönetim Kurulunda Genel Sekreterin de olması öngörülüyordu,
onun da çıkarılması suretiyle, onun yerine de Antalya Ziraat
Odasının, bütün çiftçi kuruluşlarını ve bütün
üreticileri temsilen yer alması önerildi ve bu öneri bu şekilde kabul
edildi.
Tabii, Danışma
ve Yönlendirme Kurulunda daha önceden 33 tane üye öngörülmüştü fakat Plan
Bütçe Komisyonunda, özellikle yerel dinamiklerin, belediyelerin, Kent Konseyinin
de katılması önerildi, biz de Hükûmet olarak olumlu bir görüşle
katıldık ve böylece 54e çıktı -Kent Konseyi dâhil olmak
üzere- Danışma ve Yönlendirme Kuruluna yani EXPO Konseyine üye
olacakların sayısı; burada, sayıları
artırıldı. Bu, özellikle çok önemli çünkü burada, özellikle
yerel dinamikler, buraya katkı sağlayacak yani EXPOnun gerek
işleyişiyle ilgili gerek planlamasıyla ilgili gerek
faaliyetleriyle ve icraatlarıyla ilgili -ki, burada oluşturulacak
olan alt komiteler var, komiteler var, o komitelerde herkes olabildiğince
katkı sağlayabilecek, olabildiğince, eğer varsa
eleştireceği hususlar bunları eleştirecek ve âdeta bir
meclis gibi, orası- bütün EXPOyla ilgili faaliyetleri, bütün
değerlendirmelerini orada, o faaliyetlerin değerlendirmesini yapmak
suretiyle katkı ve katılım sağlayacaktır. Burada,
belediyeler, Kent Konseyi, Antalya merkez belediyelerinin tamamı, Akdeniz
Üniversitesi ve Antalya Yaş Meyve Sebze İhracatçıları
Birliği de burada zikredilmiştir, EXPO Konseyi üyesi olarak
alınmıştır.
İcra
komitesinin yerine Genel Sekreterliğin ihdas edilmesi, yine, Plan Bütçe
Komisyonunda verilen önergeyle kabul edilmiş. Amaç da burada, tamamen, bu
işleyişin daha etkin, daha seri, daha sade bir yapıyla
olmasıdır. Genel Sekreter ile Yönetim Kurulu birbirinden tamamen
ayrı; birisi kararların alındığı Yönetim Kurulu, Genel
Sekreterlik de bütünüyle icradan sorumlu, seri, süratli karar alabilecek ve Yönetim
Kuruluna karşı sorumlu olacak bir yapı
oluşturulmuştur.
Şimdi, tabii,
bu yapılar oluşturulurken biz, gerek Türkiyedeki daha önce bu
konuyla ilgili çıkarılan, yapılan düzenleme yani İzmir
EXPOsuyla ilgili yapılan düzenleme gerekse dünyadaki uygulamalar
görüşüldü ve onlar da bir manada örnek alınmak suretiyle bu Ajans
yani Antalya Ajansı, EXPO 2016 Antalya Kanunu Tasarısı buna göre
şekillendi.
Bizim
amacımız, burada bütünüyle hızlı ve seri karar alabilecek etkin
bir mekanizma kurmak ama Yönetim Kurulunda da elbette ki, Antalyanın yerel
dinamikleri olacak. Yönetim Kurulunda Antalya Valisi var, Antalya
Büyükşehir Belediye Başkanı var, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı var, Dışişleri
Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Kültür ve Turizm
Bakanlığının en az genel müdür seviyesindeki temsilcileri
ve bunun yanında Antalya Ticaret ve Sanayi Odası ile Antalya Ziraat
Odası olacak. Böylece, yerel dinamiklerin ağırlıkta
olduğu bölgede bir yapı öngörülmektedir. Bu şekilde de
inşallah, başarılı bir icraat ortaya koyar ve Türkiye,
tarihinde ilk defa ev sahipliği yapacağı bir EXPOyu yüz
akıyla gerçekleştirirken hem Türkiye'nin tanıtımına
vesile olacak hem Türkiye'nin ekonomisine, ihracatına katkı
sağlayacak ve bu sektörü de aynı zamanda geliştirecektir.
Bir hususu daha
ifade etmek istiyorum. Biz bütün bu kanuni düzenlemeleri yaparken gerek
Uluslararası Sergiler Bürosuyla gerekse Uluslararası Bahçe Bitkileri
Üreticileri Birliğiyle sürekli temas hâlinde olduk. Neden? Çünkü onlar
bütün bu tür EXPOlarda evrensel manada -ki, sürekli bunlar dünyanın
değişik ülkelerinde sergileniyor- onlarla iş birliği
hâlinde ve onlarla görüş alışverişi yapmak suretiyle bu
düzenlemeleri yaptık yani böyle bütünüyle oturup da dünyadan kopuk,
dünyanın gerçeklerinden kopuk bir şekilde bu tasarı hazırlanmadı.
Bunu sizlere bu şekilde ifade etmek istiyorum.
Gelirleriyle
ilgili olarak: Projenin toplam maliyeti yaklaşık 180 milyon lira
öngörülüyor, bekleniyor. Alt-üst yapı, tanıtım ve personel
istihdamı burada önemli maliyet unsurlarını oluşturuyor.
Bakanlığımızın 100 küsur dönümlük bir arazisi var -Batı
Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü- burası tahsis edildi
bu alan için. Bir 30 dönüm kadar ilave bir yer var yine
Bakanlığımıza ait, burayı da biz EXPO alanı
olarak katılmasını doğrusu arzu ediyoruz yani burasını
ileride Antalyada daha geniş bir alanda ve daha sonra da başka
amaçlarla da yine Antalyanın gelişmesi için kullanılabilecek
bir alan olarak düşünüyoruz.
Maliyetin
yarısının devlet desteği, diğer
yarısının ise diğer kuruluşlar ve sponsorların
vereceği katkılarla karşılanması öngörülüyor. Tabii,
ziyaretçi giriş bedeli, hediyelik eşya satışı gibi
diğer promosyon ve organizasyon sürecinde elde edilen gelirler de bu EXPO
faaliyetleriyle ilgili gelirleri oluşturacak. İthalat, Ajansın
fikrî ve sınai mülkiyet hakları, Uluslararası Sergiler Ofisi
kurallarına uyma zorunluluğu ve yarışmalara ilişkin
hükümlere yer verildiği tasarıda Ajansın harçlardan,
katılım paylarından, çeşitli vergilerden muaf olması
öngörülüyor. Yapılacak iş ve işlemler ile bu iş ve
işlemlerle ilgili harcamalarının Sayıştay
tarafından ve Bakanlık Teftiş Kurulu tarafından
denetlenmesi öngörülüyor. EXPO sonrasında alanın turizm ve
tanıtım faaliyetleri için kullanılması planlanıyor.
Böylece Antalya ili ve ülkemiz adına turizm açısından önemli bir
katkı sağlanmış olacak.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; EXPOlar yalnızca sergi
organizasyonları değil, gerçekleştirildiği bölgelerin
cazibe merkezi hâline gelmesine katkı sağlarlar; günümüz ve gelecek
teknolojilerinin paylaşıldığı,
katılımcı ve ziyaretçilerin ortak ilgileri çerçevesinde
buluşma fırsatı yakalayabildikleri, ilgi, beceri ve kültürlerini
paylaşabilme olanağı yakalayabildikleri ortamlar yaratır.
Dikkatinize yine sunmak isterim ki, EXPO 2016 Antalya, her ne kadar fiziki
sınırları itibarıyla Antalya içerisinde olan bir proje olsa
da katkısı Antalya sınırlarının
dışında Türkiyeye olacaktır. EXPO 2016 Antalya, ülkemiz
tarafından gerçekleştirilecek en büyük uluslararası
organizasyondur ve Türkiyenin projesidir. Dünyanın en önemli botanik
sergisi 2016 yılında Antalyada düzenlenecek ve tüm insanlık
için umudu ifade eden çocuk perspektifinden geleceğe bakarak yani
geleceğe umutla bakarak Antalyada ışıldayacaktır.
Bu nedenle, EXPO
2016 Antalya Kanun Tasarısının ivedilikle biz, yüce heyetiniz
tarafından kabul edilmesini temenni ediyoruz.
Ben, bu duygularla
tasarının hayırlı olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bakan, teşekkür ederiz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, dün burada soruşturma önergesi için
gizli oy kullandık. Bekir Bozdağ dün Almanyadaydı, burada oy
kullanmış. Tayyip Erdoğan Almanyadaydı burada oy
kullanmış.
YUNUS KILIÇ (Kars)
Vekâleten
KAMER GENÇ
(Tunceli) Vekâleten yok, vekâleten olmaz. Bekir Bozdağın da
vekâleten kullandığına dair bir işaret de yok. Tayyip Erdoğan,
Binali Yıldırım, Egemen Bağış ve Davutoğlu
adına oy kullanılmış. Gizli oylamada bir defa vekâleten oy
olmaz. Yalnız, Bekir Bozdağla ilgili vekâleten kimin oy
kullandığı da belli değil. Gayriciddi bir oylama
yaptınız. Ben size dedim Açık oylama yaptınız diye.
Böyle bir gizli oylama olmaz. Bu sahtekârlıktır! Bekir Bozdağ
Almanyada, burada oy kullanıyor. Bu nasıl oluyor Sayın
Başkan? Bakın, bende Mecliste kullanılan oy şeyi var. Bekir
Bozdağ, bizzat kendisi oy kullanmış, başkası vekâleten
de yok. Bu sahtekârlık bu Mecliste nasıl oluyor? Bu kadar
sahtekârlığa bu Meclis nasıl dayanır? Böyle olmaz!
BAŞKAN
Sayın Genç, sözleriniz zabıtlara geçti. Konuyu
araştıracağız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama zapta geçmesi önemli değil ki, sizin içinize geçmesi
lazım.
BAŞKAN
Yalnız, benim yaptığım oylama, siz de biliyorsunuz ki, bu
Mecliste her zaman yapılan şekliyle yapıldı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, olmaz! Gizli oylamada vekâleten oy olmaz.
BAŞKAN -
Buradaki arkadaşların gözü önünde yapıldı. Bizim
yaptığımız bir şey yok.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yazılı bir vekâletname varsa görmek isteriz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, gizli oylamada vekâlet onayı olmaz. Tayyip
Erdoğan Almanyada, kendisi hakkında burada oy kullanıyor.
BAŞKAN
Efendim, inceletiriz, söylediğiniz doğruysa inceletiriz, bunu
saygıyla karşılıyorum ama siz yaptınız
dediğiniz zaman
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır ama yaptırıyorsunuz işte. Dedik ki:
Doğru dürüst, ciddi bir oylama yapın.
BAŞKAN - Biz
burada bordlar kurdurduk, aynen, başka gizli oylamalarda olduğu gibi,
aynen uyguladık.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim.
BAŞKAN -
Bizim yaptığımız başka bir şey yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Siz, dün, bütün AKPlileri buraya koydunuz, açık oylama
yaptınız. Üstelik de, Bekir Almanyada, burada oy kullanıyor.
Böyle bir şey olmaz yani!
BAŞKAN
Bütün AKPlileri koydum diye bir şey yok. Harf sırasına göre
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, burada var işte. Oylama sonuçları burada
Beyefendi. Bakın, Bekir Bozdağ oy kullanmış.
BAŞKAN
Efendim, bakınız
Sayın Genç, bakınız, beni dinler
misiniz bir dakika.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet, dinleyeyim.
BAŞKAN
Bildiğiniz gibi, öteden beri o tip oylamalarda illerin harf
sırasına göre ikiye ayrılıyor ve ona göre oylama
yapılıyor. Biz de aynı şeyi yaptık.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Anladım da bunun kontrolü yok mu? Bekir Bozdağ
Almanyada, burada oy kullanmış, işte.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Verdiği vekâletname varsa, onu görmek isteriz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya vekâletle oy kullanılmaz, bir de vekâlet yok burada.
BAŞKAN
Efendim, Sayın Genç, vekâletleri olup olmadığını
incelettireceğim. Sözleriniz zabıtlara geçti, lütfen buyurun, devam
edelim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Zapta geçmesi önemli değil. Bu usulsüzlükleri her zaman
yapıyor, AKPlilerin huyu!
BAŞKAN
Şimdi rica ediyorum, bakınız
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hactayken burada oy kullanıyorlar, hactayken burada sahte oy
kullanıyorlar!
BAŞKAN
Böyle bir şey yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, Almanyadayken burada sahte oy kullanıyorlar, bu
Meclisin ciddiyeti nerede?
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen
Her iddia araştırılır ve
söylediğiniz doğruysa gereği yapılır. Lütfen yerinize
oturun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama ne ceza vereceksiniz peki, ne olacak? Bu oylamayı iptal
edelim.
BAŞKAN
Efendim, bunun da yolları var. Öyle sizin bağırıp
çağırmanızla iptal edilmez.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ne yolu var ya? Usulsüz oylama yapıyorsunuz! Ne
yaptıysanız yanınıza kâr kalıyor! Böyle bir şey
olmaz ya!
BAŞKAN
Yolları var, itiraz edersiniz, gereği yapılır.
Bazı
arkadaşlarımız soru-cevap için sisteme girmişler.
Şimdi
Sayın Günal, buyurun efendim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
tekrar soruyorum: Bu tasarıyı siz hazırladınız.
İcra Komitesi tasarının insicamını bozuyor mu? Az önce
Uluslararası kuruluşlara danıştık. dediniz. Bunu da
onlara danışarak mı yaptınız? Yani Önergeyle
değişti, Meclis iradesi. diyorsunuz ama MHPli üyeler orada yoktu,
CHPliler de katılmadı. Siz açıkça Biz bunu böyle
değiştirdik. deyin biz de itiraz etmeyelim. Ama sanki Meclis
iradesiymiş gibi yaparsanız o zaman bir ters anlama olur Sayın
Bakan. Açıkça bunu siz, kendi istediğinizi itiraf edin. Yani
İcra Kurulu raporunda da söyledim, size ulaştı mı,
ulaşmadı mı? Valinin de içinde olduğu 7 kişilik
İcra Kurulunun karşılaştırmalı tablosu var bende,
size de sunmuşlar. Oradaki görüşleri dikkate aldınız
mı, almadınız mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Günal.
Sayın
Karaahmetoğlu
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gündem EXPO 2016
Antalya Kanun Tasarısı ise de, Sayın Bakan Genel Kuruldayken,
fındık üreticileri adına öğrenmek istiyorum: Doğrudan
gelir desteği önümüzdeki yıl da ödenmeye devam edecek mi?
Teşekkürler,
saygılar.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Karaahmetoğlu.
Sayın Eronat
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Sayın Başkan, dün Diyarbakırdan çok
sayıda telefon aldım. BDPli belediyeler otobüsleri
çalıştırmadığı için insanlar hastanelere
gidememiş, taziyelerine ve cenazelerine
katılamamışlardır. BDP Eş Başkanı
Diyarbakırda örgütlü gücümüzü gösterdik. diyor. Eğer yüreğin
de, gücün de varsa PKKnın arkasına saklanmadan gücünü göster.
Öldürme ve tehditle herkes güç gösterisinde bulunur. Çocukların etekleri
altına saklanarak güç gösterisinde bulunan bu güruhu şiddetle
kınıyorum.
Teşekkür
ediyorum.
ALTAN TAN
(Diyarbakır) Güruh sensin, sen, hırsız milletvekili! Çalarak
geldin oturdun, utanmaz!
BAŞKAN
Lütfen
Sayın Acar
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, terbiyeli olsunlar.
ALTAN TAN
(Diyarbakır) Güruh sensin. Terbiyeyi güruh diyene söyle.
Hırsız milletvekili, hırsız!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Seçilmiş insanları muhatap alırız, sen
seçilmiş insan değilsin.
BAŞKAN
Lütfen, lütfen efendim, lütfen.
Sayın Acar
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Atanmış milletvekilini muhatap almıyoruz
Sayın Başkan, seçilmiş milletvekilleri varsa...
BAŞKAN
Lütfen, lütfen efendim. Atanmış milletvekili yok.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Ne diyor, insan hakkı, hürriyet hakkı: Adam yerde
bulsa bakar kimin diye değil mi? Ahlaksız!
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
et ithalatıyla ilgili olarak vergilerin artırılacağı
ve bunun da tüketiciye intikal eden et fiyatlarını yüzde 20
artıracağı öngörülmektedir. Bu haberler günlerdir
basınımızda ve yayınımızda yer alıyor.
Sayın Bakan,
hayvan üreticileri inim inim inliyorlar, kurbanlık hayvanlarını
satamadılar, büyük zararlar ettiler. Hayvan üreticileri gönderdikleri
hayvanlarının sadece üçte 1ini üçte 2sini geriye, tekrar
memleketlerine geri götürmek zorunda kaldılar, çok ucuz olduğu için,
bu hayvan üreticileri bu durumdayken nasıl oluyor da fiyatlar yüzde 20
artıyor? Bununla ilgili bir tedbir alacak mısınız? Tüketiciyi
koruyacak mısınız? Bunların cevaplarını istiyoruz
ve bu vergi artışı nedir, ne işe yarayacaktır, ne için
yapılmaktadır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Acar.
Sayın
Türkoğlu
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
büyükşehir yasası İçişleri Komisyonunda görüşülürken
bir düzenlemeden dolayı memnuniyetimizi ifade ettik. Orada büyükşehir
belediyelerinin her türlü tarımsal faaliyette bulunmasına imkân
getiriliyor idi. Böylece, tarımı bir parça sizin elinizden
kurtaracağımızı düşünerek buradaki memnuniyetimizi kamuoyuyla
paylaşmak istiyorum.
Osmaniyede üç gün
hastalığından dolayı binlerce hayvan denilecek seviyede
kayıplarımız söz konusu. Bu hayvanlar sizin 8 bin liraya
vatandaşa satıp, vatandaşın 2.500 liraya piyasaya
satamadığı hayvanlar. Şimdi de üç gün
hastalığından dolayı Osmaniyedeki hayvan üreticileri,
besleyicileri büyük bir sorunla karşı karşıya. Bu sorunu
çözmek için bir projeniz var mı? Yoksa büyükşehir belediyesi geçerse
belediye başkanlarına mı bırakacaksınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Türkoğlu.
Sayın Akar
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Bakan, biraz evvel fındıktan bahsettik.
Kocaeli bölgesinde fındık üreticilerinin bir kısmı
destekleme parası alıyor, bir kısmı alamıyor yani
Kandıra ilçesinde fındık üreticisi destekleme alıyor ama
İzmit ilçesindeki fındık üreticisi destekleme alamıyor.
Yine bir
başka şey, Avluburun köyünde üç tane ineği olan vatandaş
köylünün ahıra bağlattığı su sayacından su
parası olarak 270 TL su parası ödediği tespit edildi.
Şimdi, bu köylü için, yeni çıkacak bütün şehir veya
büyükşehir yasasını getirdiğinizde Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı olarak bir şey yapmayı
düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Baluken
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biliyorsunuz,
cezaevlerinde süren açlık grevleriyle ilgili Meclis herhangi bir çözüm
üretmediği için halkımız dün Diyarbakırdan Hakkâriye,
İstanbuldan Çukurovaya, her yerde alanlara çıkmıştır
ve Meclisin duymayan kulaklarının bu soruna müdahil olması ve
duyarlı olması için çağrıda bulunmuştur.
Diyarbakır halkı da dün yüzde 100e yakın bu çağrıya,
halkımızın bu çağrısına uymuştur.
Biz tabii, burada
Yüksek Seçim Kurulu tarafından atanmış olan bir kişiye
cevap verme ihtiyacı içerisinde değiliz
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Veriyorsunuz, veriyorsunuz!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl)
ancak halkımızın doğru bilinçlenmesi
açısından, dün halkımızın özgür iradesiyle
gelişmiş olan bu tepkinin Mecliste bir duyarlılık
çağrısı olarak değerlendirilmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Baskıyla, baskıyla
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Baskıyla bütün Diyarbakır mı ayağa
kalktı?
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Sizin yaptıklarınızı biz iyi biliyoruz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Kendi milletvekilinize sorun, kepengi niye
kapalıymış bir sorun.
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Milletvekilimiz de biliyor.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Milletvekiliniz de baskıyla kapatıyorsa zaten
bitmiş demektir. Sizi muhatap almıyoruz zaten.
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Alıyorsunuz, alıyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Halkımızı bilinçlendiriyoruz, sizi muhatap
almıyoruz, asla almıyoruz.
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Alıyorsunuz işte, alıyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Mazbata hırsızısınız siz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Özkan,
buyurun.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Vergi
mükelleflerinin borçlarının ertelenmesiyle ilgili 6322
sayılı Yasa 30 Ekim itibarıyla son buldu fakat aradaki altı
günlük bayram tatilinde vatandaşların borçları ödemeleri yönünde
talepler gelmektedir. Hükûmet bu konuda, bu borçların -tarım
arazilerinin alımındaki, 2/Bdeki üç aylık erteleme gibi-
tahsili yönünde bir uzatma düşünüyor mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Bakanım, buyurun.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Günalın demin söylediği İcra Kuruluyla ilgili hususu ben tekrar
aslında Komisyonda da ifade etmiştim, biraz önce kürsüde yine arz
ettim. Sonuçta biz, bir tasarıyla Meclisin huzuruna geliyoruz, irade sahibi
Meclistir; bunu oylar, önerge verir, kabul eder, reddeder. Bizim ona
diyeceğimiz bir şey olamaz. Şimdi
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yapmayın Sayın Bakanım, önergeyi kim verdi, kim
oyladı? Allah rızası için yani
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Şimdi bakın,
biraz önce bir Değerli Muhalefet Milletvekilimiz dedi ki: Biz de şu
kent konseyinin, şu üyelerin alınmasıyla ilgili katkı
sağladık, önerge verdik ve bu gerçekleşti. Yani demek ki
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Çıkartma önergesini kim verdi?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
sadece iktidar
vekilleriyle veya önerileriyle değil muhalefetle de milletvekilleri kendi
aralarında sonuçta Başkan oylama yapar, o arada salonda bulunan Plan
Bütçe Komisyonu üyeleri bunu oylar, kabul eder, reddeder. Biz, Plan Bütçe
Komisyonunun
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Şimdi de takdire bırakacak mısınız?
Önergeler geliyor o zaman takdire bırakacak mısınız?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın Başkan
Müsaade ederseniz
tamamlayayım.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Hayır, takdire bırakacak mısınız dedim,
bir şey demedim.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Tamamlayayım.
Şimdi, biz
daha etkin bir denetim ve daha etkin bir yönetim oluşması için EXPO
ajansındaki organların teşekkülünü milletvekillerimizin
iradesiyle birlikte kararlaştırıldığı
şekliyle Komisyondan buraya getirdik. Biraz sonra burada bu tasarı
tekrar huzurunuzda tartışılacak, konuşulacak, oylanacak.
Yüce Meclisin iradesi ne yönde olursa biz onu kabul ederiz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Aynı şeyi bekliyoruz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Karaahmetoğlunun fındıkla ilgili hususu. Biz daha önceden,
tabii, söyledik. 2009 yılından itibaren üç yıl süreyle
fındıkta alan bazlı destekleme ödemesi yaptık ve dekar
başına 150 liralık bir ödeme gerçekleşti. 2012
yılında en son ödemeyi yaptık. Bundan sonraki süreç içerisinde
de bu uygulama devam edecek, bununla ilgili karar hazırlanıyor yani
destekleme fındıkta önümüzdeki yıl için de olacak, bunu da
sizinle paylaşmak istiyorum.
Et
ithalatıyla ilgili Sayın Acarın söylediği husus şu.
Önce şunu söyleyeyim: Bu sene Türkiyede gerek büyükbaş hayvanda
gerek küçükbaş hayvanda, alınan tedbirlerle, ciddi bir üretim
artışı meydana geldi. Kurbanlık için hazırlanan hayvan
sayısında -büyükbaşta da, küçükbaşta da- ciddi bir
sayısal artış var. Bizim aldığımız
Dün
yayınlanan tebliğ de şu: Yüzde 30 olan kasaplık canlı
hayvandaki vergi oranı yüzde 40a çıkarıldı.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Kurbanlık eti Bulgaristandan getiriyorlar Sayın
Bakanım, ne vergisi ya!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Yüzde 40a
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Kurbanlık eti Bulgaristandan getiriyor halk.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Kasaplık
karkas etin vergisi de yüzde 75 iken yüzde 100e çıkarıldı.
Buradaki amaç,
elbette ki, Türkiyede üreticilerin bu faaliyeti daha iyi, biraz daha rekabet
edebilecekleri bir hâlde tutmak, dünya fiyatlarıyla Türkiye fiyatları
arasında bir denge oluşmasını sağlamaktır.
Biz burada
tüketicileri de asla mağdur etmeyecek, üreticilerimizin de bu
faaliyetlerini sürdürebilecekleri bir politika izledik.
Size şunu
söyleyeyim: Büyükbaş hayvan varlığı
Türkiyede
devraldığımız noktadan bugüne büyükbaş hayvan
varlığında yüzde 26lık bir artış var, bu çok
önemli bir artıştır.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye)- Sizin mi, Hükûmetin mi? 2002ye göre mi?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Küçükbaş
hayvan varlığında da 2002 seviyesinin üzerine
çıkıldı, 32,3 milyonun üzerinde şu anda küçükbaş
hayvan varlığı var. Alınan tedbirlerle, uygulanan
politikalarla bu oldu. 4.300 tane, Türkiyede elli baş üstü büyükbaş
hayvan işletmesi varken şu anda bu 27 bin 800 civarında. Bu,
şu demektir: Türkiyede bu süre zarfında yani son on yıl
içerisinde 24 bine yakın yeni elli baş üstü işletme kuruldu,
büyükbaş işletme. 6 milyar liranın üzerinde faizsiz kredi
uygulandı. Şimdi üretim belirli bir düzeye geldi. O nedenle de
ithalatın da buna paralel, dünyadaki gelişmelere paralel olarak
gözden geçirilmesi, ithalat rejiminin, gerekiyordu. Biz de bunu
sağladık, bunun üreticiler için yararlı bir adım
olduğunu düşünüyoruz.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Yüzde 20 zam olacak mı Sayın Bakanım?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Üç gün
hastalığıyla ilgili olarak da
Şimdi, bu üç gün hastalığı
yeni bir hastalık değil, 1980den bu yana o coğrafyada
görülüyor. Hastalıkla ilgili aşılama çalışmaları
yapılıyor, oradaki iklim faktörleri, kuraklık,
sıcaklık gibi faktörler ve o aradaki birtakım sinek vesaire gibi,
onlardan bulaşan, onlar aracılığıyla
buluşması, bazı illerimizde, bir iki vilayetimizde bu sene
maalesef daha ağır seyretmiştir. Bir kan parazitinden
kaynaklanıyor.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Bir tedbir var mı borçları ertelemek gibi?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Dolayısıyla, bununla tedbir
şu: Aşılama çalışmaları yapılıyor,
eğitim çalışmaları yapılıyor. Ama şöyle,
üreticilere biz diyoruz ki, üreticileri eğitiyoruz, alabilecekleri
birtakım tedbirler var, o tedbirleri almalarını
sağlıyoruz, o yönde eğitim veriyoruz, artı aşılama
çalışmaları yapıyoruz. E zaten sigorta, bunlarla ilgili
sigorta bedelinin yüzde 50sini hibe olarak veriyoruz. Dolaysıyla,
hayvanlarını sigorta ettirdikleri takdirde bu sigortanın da
yüzde 50 bedelini biz ödüyoruz.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Aşıyla, eğitimle önüne geçilmiyor ki hastalık
öldürüyor.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Geçer geçer,
geçiyor.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Nerede geçiyor efendim?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Dolayısıyla, Sayın Akarın fındıkla ilgili
Bazı ilçeler alıyor, bazı ilçeler almıyor. gibi bir
uygulaması oldu. Tabii, fındıkta belirli kurallar vardır.
Buranın, o bölgenin bir fındık dikim alanı olduğu,
belirli bir meyilde, belirli bir yükseklikte olması şartı var.
Komşu da olsa her ilin, her ilçenin topografyası ayrı. Bunlar ta
1990larda alınan kararlarla, o gün alınmış ve
fındık dikim alanı olarak kaydedilmiş alanlardır,
onlar alıyor.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Bugüne kadar yanlış oldu, düzeltin diye söylüyorum.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Vergi
mükellefleriyle ilgili ve diğer hususlarla ilgili de tabii,
yazılı olarak onlarla ilgili bilgi vereceğim vergi
mükelleflerinin durumuyla ilgili. Maliyeyle görüşmem lazım.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Tasarının
tümü üzerindeki
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, süremiz var.
BAŞKAN
Efendim?
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) Beş dakika var.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Soru sormak isteyen arkadaşlar var.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, hayvancılık yasası
mı ya?
BAŞKAN
Sayın Özkan, biraz evvel görüştünüz. Tekrar mı?
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Buyurun.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, Sayın Bakanı ve Et ve
Balık Kurumu Genel Müdürümüzü burada bulmuşken, Kurbanda talep
azlığından dolayı üreticinin elinde hayvanlar kaldı,
küçükbaş hayvanlar kaldı, koyun ve keçiler kaldı. Bunların
değerlendirilmesi yönünde ben, Burdurla ve diğer illerle telefonda
görüştüm- Et ve Balık Kurumuna bir kaynak aktarılıp
bunların bu süre içerisinde, bu bir aylık süre içerisinde önümüz
kış çünkü- Et ve Balık Kurumu tarafından
değerlendirilmesi talep edilmektedir. Bu konuda Hükûmetin bir
çalışması olacak mı? Bakanlığımız bu
konuda ne düşünüyor?
Bu
hayvanların değerlendirilmesi bir zaruret çünkü bu insanların
tarım krediye, Ziraat Bankasına borçları var, mazot
borçları var, ilaç borçları var, tohum borçları var. Bunun için
bu hayvanların mutlaka Et ve Balık Kurumu tarafından
değerlendirilmesi gerekiyor. Oraya kaynak aktarılmasını
bekliyoruz.
BAŞKAN
Sayın Bakan, cevap verecek misiniz efendim?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkan, Et ve Balık Kurumuna, Kurban sonrasında 1.800
civarında müracaat oldu. O müracaatlar değerlendiriliyor,
değerlendirilmekte. Onlar belirli kombinalarda hayvanlarını
kestiren, kestirmek isteyen Et Balık Kurumuna, onlar belirli bir düzen
içerisinde kendilerine veriliyor büyükbaşla ilgili olarak. Önceki
yıllarda da yaptık, bu sene de yapıyoruz, üreticinin mağdur
olmaması için bu tedbirler alındı.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.38
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.53
BAŞKAN : Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Fatih
ŞAHİN (Ankara), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
______0______
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
313 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Şimdi, tasarının birinci bölümünün
görüşmelerine başlıyoruz. Birinci bölüm 1 ile 12nci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde gruplar adına birinci söz,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Osman Kaptan, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaptan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA OSMAN KAPTAN (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; EXPO 2016
Antalya Kanun Tasarısının birinci bölümü hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın arkadaşlarım, EXPO demek dünya sergisi
demektir, uluslararası sergi anlamına gelmektedir. EXPO 2016 Antalya
organizasyonu, Antalya ve Türkiyede bir ilktir. EXPO 2016 Antalya,
Antalyanın ve Türkiye'nin
tanıtımı ve reklamı demektir, turizm ve tarımda çekim
merkezi demektir. EXPO istihdam demektir, sadece Antalyada değil
Burdurda, Ispartada, Afyonda ve bölgede altı aylık hareketlilik,
canlılık, ekonomik, sosyal ve kültürel yönden 20 bin etkinliğin
yapıldığı, 8 milyon yerli ve yabancı insanın
katıldığı dev bir organizasyon demektir. Bunun için bu
kanunu çok önemli görüyoruz. Eleştirilerimiz ve önerilerimiz daha
işlevsel, daha iyi bir kanun çıkması içindir. Bu yasanın
Antalyamız için, Türkiyemiz için hayırlı olacağına,
yararlı olacağına inanıyor ve destekliyoruz, emeği
geçen herkese de teşekkür ediyoruz.
Sayın
milletvekilleri, Antalya demek yılda 11 milyon turistin geldiği, 7
milyar dolar turizm geliri getiren il demektir. Antalya; Paris, Londra, New
Yorktan sonra dünyada en fazla turist çeken 4üncü kent, Avrupada ise 3üncü
kent demektir. Antalya, sebze ve meyve ihracatında Türkiyede 1inci il
demektir. Nüfusta 6ıncı il, sosyoekonomik gelişmişlikte
5inci ildir. Yaşanabilirlik sıralamasında 2nci ildir. Antalya
demek 81 ilden insanlarımızın gelip yerleştiği il
demektir. Antalya, devletten aldığından fazlasını
devlete veren il demektir. Devletten aldığı 3 milyar 59 milyon
TL, devlete verdiği ise 4 milyar 152 milyon TLdir. 1,1 milyar TL
verdiği fazladır.
Öz olarak,
Antalya, verdiğini alamayan bir ildir. Aslında Antalyaya
yapılan yatırım Türkiyeye yapılan
yatırımdır. EXPOyu Antalya hak etmektedir. Bu hakkın
verilmesiyle birlikte şu önerilerimizin de yapılmasını,
yerine getirilmesini talep ediyoruz:
1) 2016 yılına
kadar Antalyaya hızlı trenin getirilmesi
sağlanmalıdır. Zaten Sayın Ulaştırma Bakanı
Pariste söz vermişti, bu sözün yerine getirilmesini bekliyoruz.
2) Antalyaya da otoban
yapılması ve Antalyanın Türkiye otoban ağına
bağlanması sağlanmalıdır.
3) Çubuk Beline tünel
yapılmalıdır.
4) Antalya çevre
yolları öncelikle yapılmalıdır.
5) Antalya merkeze yeni
bir havaalanı yapılması ya da mevcut havaalanının daha
da genişletilmesi sağlanmalıdır.
6) Antalyanın
batı ilçelerinden birisine de havaalanı yapılmalıdır.
7) Doğal gazın
Antalyanın tüm ilçelerine getirilmesi ve doğal gazın otellerde
ve seralarda da kullanılması sağlanmalıdır.
Sayın
arkadaşlarım, Antalyada EXPO 2016 yasasının
çıkması için heyecanla bir bekleyiş vardır. Bu
bekleyişe karşın, büyükşehir yasa tasarısı ile
belde belediyelerinin ve köylerin kaldırılması ile birlikte 2/B
Yasasının uygulamaya yansıtılması da merakla ve
tepkiyle beklenmektedir. Çünkü Antalyanın bir ucuyla diğer ucu
arasındaki mesafe 640 kilometredir. Bu mesafe Ankaradan İzmire
kadar olan mesafeden daha fazladır; buradan, Ankaradan Malatya
kadardır, Ankaradan Kahramanmaraş kadardır.
Almanlar daha çok
Antalyanın Alanya ve beldelerinde mülk alırken, İngilizler daha
çok Kaş, Kalkandan ev almaktadırlar. Kalkanda 900ü İngiliz
olmak üzere 1.200 yabancı mülk satın almıştır.
Turistik bölgelerdeki belediye başkanları ve
çalışanları ile belde
esnafının mesaisi, beldedeki çalışan esnafların
mesaisi yirmi dört saattir; gecesi gündüzü yoktur, çalışma
esastır, hizmette kalite esastır. Belde belediyelerinin kalkması
turizmde bindiğimiz dalın kesilmesi anlamına gelmektedir.
Kırsalda köylerin kalkması ile de köylünün üstüne vergiler yüzde 100
artarak binecektir, yoksulluk, fakirlik artacaktır, ev yapmak sorun
olacaktır. Esnaf tabela assa para, su para, katı atık para, her
şey para. Deli Dumrul örneği gibi, ilçe, büyükşehir, belediye
hizmetlerini alandan da almayandan da para alacaktır. Bir yerde
yangın çıktı mı ilçeden, ilden itfaiye gelinceye kadar
yanmayan ev, kül olmayan dükkân kalmayacaktır. Su baskını, sel,
doğal afet ona kezadır.
Sayın
arkadaşlarım, Antalyanın büyükşehir kanalizasyon sorunu
yüzde 65 oranında çözülmüştür. Antalya Büyükşehir, kendi yüzde
35lik kanalizasyon sorunu varken beldelerin, köylerin kanalizasyonunu mu yapacaktır?
Yani Hükûmet Köyleri büyükşehir yapacağız. diye, Sakın
büyükşehri de büyük köy yapmasın. diye endişe duyuyoruz.
Turizm bölgelerinde belde belediyeleri kalkmasın, köyler kalkmasın.
diyoruz. Ama ille de Kaldıracağız. diyorsanız, Side, Belek,
Kalkan gibi turistik beldeler ilçe yapılsın. diyoruz.
2/Bye gelince,
değerli arkadaşlarım, Antalyada toplam 300 milyon metrekare 2/B
arazisi vardır, bunun 260 milyon metrekaresinin çalışmaları
tamamlanmış, 40 milyon metrekaresinin de çalışmaları
devam etmektedir. 2/B konusunda Antalyada üçte 2 oranında müracaat
olmuş, yaklaşık 50 bin müracaat yapılmıştır.
Bu müracaatların yüzde 41i belediye mücavir alanları içinde, yüzde
59u da mücavir alanın dışındadır. Mücavir alanın
dışında olanlar bin lira müracaat parası vereceklerdi
mevcut duruma göre, 2/Bli yerleri de dört yılda sekiz taksitle
ödeyeceklerdi. Ama şimdi, bu kanun çıkarsa belediye mücavir
alanı içine girecek her yer, müracaatlar 2 milyar liraya
çıkarılacak, 2/Blik yerlerin parasının ödenmesi dört
yıldan üç yıla, taksit de sekiz taksitten altı taksite
indirilecekti. Bu durumda, bir kanun bir başka kanunla kişilerin
aleyhine çevriliyor. Vatandaşa eziyet etmeyelim, bunu düzeltelim.
Sayın
arkadaşlar, bir önemli konu da 2/Bde rayiç bedellerin yüksek
oluşudur. Rayiç bedeller yeniden düzenlenmelidir. 2/Bnin müracaat
paralarını veremeyen vatandaşlar anaparayı nereden
vereceklerdir? Sonra, müracaat parası da neyin nesidir? Vatandaş
Hükûmete Benim 2/Blik yerimi ver. diye dilekçe veriyor, dilekçenin
karşılığında bin lira, 2 bin lira para
alıyorsunuz. Bu yanlıştır, yazıktır,
günahtır. Vatandaşın hükûmete dilekçe vermesini, selam vermesini
paralı hâle getiriyorsunuz. Seçimde oy almak için devletin parasıyla
vatandaşa makarna, kömür veriyorsunuz; vatandaşın devlete
durumunu arz etmesini ise paralı hâle getiriyorsunuz.
Sayın
arkadaşlarım, sözlerimi bitirirken sizin ve yüce Türk milletinin
geçmiş Kurban ve Cumhuriyet Bayramını kutluyorum, bundan
sonraki nice bayramlarda insanlığın kurban edilmemesini,
cumhuriyetin kurban edilmemesini diliyor, hepinize saygılar sunuyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaptan.
İkinci
konuşmacı Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın
Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın
Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu hükmi şahsiyeti adına bir irade beyanında ve bir
üzüntümü sizlerle paylaşmak üzere söz aldım. Yoksa bu konuyu, Antalya
milletvekillerimiz var, gerektiği şekilde zaten
değerlendiriyorlar. Öncelikle Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
Milliyetçi Hareket Partisi Antalya milletvekilleri olarak ve Milliyetçi Hareket
Partisinin Antalya teşkilatları olarak biz EXPO 2016 Antalya Projesine
yürekten destek veriyoruz. Hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde bu
projeyi başından bu yana destekliyoruz çünkü bu proje gerçekten
Antalyaya yakışır, ülkemize yakışır,
uluslararası düzeyde bir prestij proje olarak ülkemize katkı
verecektir, Antalyaya katkı verecektir, insanımıza katkı
verecektir. Öznesi çiçek ve çocuk olan bu iki güzel değer üzerinde
uluslararası bir alana, bir platforma Antalyayı bir vitrin yaparak
çıkmış olmamız gerçekten çok ciddi bir
kazanımdır. Buna destek vermek, her hâlükârda, öncelikle Milliyetçi
Hareket Partisinin onur duyacağı, şeref duyacağı bir
husustur. Bunun herkes tarafından böyle bilinmesini, bu konuda hiçbir
tereddüdün olmadığını, bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi
üzerinde oluşturulacak tereddütlerin haksızlık ve
yanlış olduğunu Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına,
partim adına, hükmi şahsiyetimiz adına buradan tüm
vatandaşlarımıza, ilgili kurumlara ifade ediyorum.
Üzüntüm de
şudur: Değerli arkadaşlar, EXPOnun tarihini, önemini, Antalya
için vereceği katkıları ifade etmek bana düşmez, Antalya
milletvekillerine saygısızlık olur. Gereken
konuşmaları arkadaşlarımız yapıyorlar. Tabii,
bizim Sayın Milletvekilimiz Mehmet Günal Beyin bu konudaki
itirazları, soruyla, konuşmasıyla, komisyondaki
konuşmasıyla itirazları
Bu konunun mükemmel çıkması
lazım çünkü bu, Antalyaya ait bir ortak payda yani Antalyanın
birlikte başaracağı, sonuçlarını birlikte
devşireceği bir ortak proje. Bu proje eksik çıkmamalı, bu
projenin üzerinde birtakım karanlık noktalar olmamalı;
endişemiz bu, hassasiyetimiz bu, halkımız adına
hassasiyetimiz bu. 180 milyon TLnin kaynak olarak kullanılacağı
bu projede Sayın Genel Sekreterin, atanacak Genel Sekreterin üzerinde -ben
saydım- 19 tane yetki var, 19 başlıkta sıralanmış
yetki var. Bu kadar ağır sorumluluğu bir kişiye yüklemek,
bu projenin sonuçları itibarıyla, bu projenin faydası
itibarıyla birtakım tereddütleri uyandırmaktadır. Ben bu
konuda, bu Genel Sekreteri atayacak olan Sayın Bakanın omzuna da
birçok sorumluluklar yüklediği kanaatindeyim. Bunun için bir İcra Kurulu
oluşturulmasının yani Yönetim Kurulunun kararlarının
uygulanmasında bir kişinin sorumluluğunda değil, bir
heyetin sorumluluğunda bu işin götürülmesinin Antalya adına,
proje adına daha doğru olacağını Sayın Günal
burada açık açık ifade ediyor. Bu bir muhalefet değil, bu bir
engelleme hiç değil. Daha iyi olsun, Antalya adına daha iyi olsun
gayretleridir, çırpınışlarıdır. Buna saygı
gösterilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Sayın
Bakanın gösterdiği gerekçe doğru değil, yani mantık
olarak doğru, Parlamento ne derse biz onu uygularız. diyor ama bu
Parlamento iktidar grubunun sayısal çoğunluğunun parmak
demokrasisi dediğimiz, o ne diyorsa o oluyor. Bu bir paylaşım
değil, bu bir ortak akıl değil Sayın Bakanım. Siz
2011in ikinci ayından bu yana bu görevi üzerinize
almışsınız. Bu görev doğrultusunda Antalyanın
sivil toplumunun da katılımıyla bir kanun tasarısı
hâline getirmişsiniz ve bu kanun tasarısında bürokrasiye de
danışmışsınız, demişsiniz ki: Genel
Sekreterle birlikte bir İcra Komitesinin olması
faydalıdır. Ama gelmiş burada -hangi gerekçeyle, hangi ihtiyaç,
neyse, onu bilemiyorum, bir ilzam da etmek istemiyorum, bir niyet
sorgulaması da yapmak istemiyorum- bir önergeyle, iktidar grubunun bir
önergesiyle değiştirilmiş, İcra Kurulu
kaldırılmış ve Genel Sekretere icra görevi verilmiş.
Tek kişi, değerli milletvekilleri, tek kişi. 180 milyon dolar
gibi, 180 milyon TL gibi bir kaynağı kullanacak, 8 milyon turistin ve
onun getireceği sonuçları Antalya adına devşirecek,
planlayacak bir icranın başına bir kişinin sorumluluğu
doğru olmaz, yani yönetim bilimi açısından doğru olmaz,
birtakım işte endişe, ihtimaller açısından da
doğru olmaz. Onun için diyoruz ki: Bu İcra Kurulu kurulsun, bir
kişi değil, beş kişi olsun, üç kişi olsun, şu
şahıs, bu kurum olsun. Öyle bir dediğimiz yok.
Bu sebeple, biz
daha iyi olsun diye görüşlerimizi ifade ediyoruz ama bu görüşlerimizi
ifade ederken şimdi üzüntümü ifade etmek istiyorum: Milliyetçi Hareket
Partisinin bu projeyi engellediğine dair Akdeniz Hürriyet gazetesinde
çıkan bu haberi şiddetle kınıyorum. Buna engel olmayan veya
buna kaynak olan, kaynak olduğu iddia edilen siyaseti, siyasetçileri de
kınıyorum.
Değerli
arkadaşlar, parti olarak, partiler olarak birbirimizle
yarışabiliriz, milletvekilleri olarak birbirimizle
yarışabiliriz ama Antalya için, ülkemiz için bu kadar değerli
bir konuda, çocuk ve çiçeğin özne yapıldığı bir
güzellikte bu çirkinliğe yer yok.
Duyumlarıma
göre bu haberin kaynağı bir Adalet ve Kalkınma Partili
milletvekili. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bundan dolayı özür
beklemekteyiz. Milliyetçi Hareket Partisi Antalya EXPOyu engellememektedir,
bir krizin sebebi değildir. Bu haber çıktığından bu
yana bu konuda ne üzüntü beyan edilmiştir ne yalanlama ifade
edilmiştir. Dolayısıyla, Antalya milletvekilleri olarak, iktidar
partisi grubuna veya bu haberin kaynağı olan siyasete bu
yakışmamıştır.
Buradan bu
üzüntülerimi ifade ediyorum ve tekrar bir irade beyanı olarak, Milliyetçi
Hareket Partisi adına buradan ifade ediyorum; milletvekillerim adına,
genel merkezim adına, Antalya teşkilatları adına ifade
ediyorum: Antalyaya bir gram katkı verecek her faaliyetin arkasında,
en önünde Milliyetçi Hareket Partisi olur, Milliyetçi Hareket Partisi
milletvekilleri olur. Ama biz milletimiz adına, bu kanunun, bu ortak payda
olacak olan bu projenin hukukunun mükemmel çıkmasını istiyoruz.
Üzerinde şaibe olmasın, bir kişinin üzerine 180 milyonluk
kaynağın kullanımının sorumluluğunun
yüklenilmesi
8 milyon turist gelecek. deniliyor, altı ay sürecek bir
sergi, bir sahne. Bunun
sonuçlarının Antalya adına devşirilmesinin
sorumluluğunun 1 kişiye yüklenilmesi, bu yükün 1 kişiye
yüklenilmesinin hiçbir şekilde doğru, ilmî, akli
olmadığını ve bunun üzerinde birtakım itham ve
şaibelerin olabileceği ihtimaliyle Genel Sekreterlik
makamını ve şahsiyetini de korumak adına bu İcra
Kurulunun bu kanuna dercedilmesi, yeniden kazandırılması
gerektiğine yürekten inanıyoruz.
Bu konuda
önergelerimiz olacak, tekrar değerlendirirseniz ona da teşekkür
edeceğimizi şimdiden ifade ediyor, kanunun hayırlı
olmasını, Antalyaya hayırlı olmasını, Türkiyeye
hayırlı olmasını, başarılı geçmesini de
temenni ediyor, yüce heyetinize saygıyla bu endişe ve üzüntülerimi
ifade ederek saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Şandır.
Gruplar adına
üçüncü konuşmacı, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına Diyarbakır Milletvekili
Sayın Altan Tan.
Buyurun Sayın
Tan.
BDP GRUBU ADINA ALTAN
TAN (Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Antalyada Çiçek ve Çocuk temalı, öznesi çiçek ve çocuk olan bir EXPO
toplantısı planlanıyor. Çok güzel tabii ki. Bütün çocuklar bir
çiçek. Bunu dünyaya göstermek, bununla ilgili ciddi bir etkinlik yapmak ve bunun neticesinde de
-biraz evvel konuşmacıların da belirttiği gibi- 8 milyon
turisti Antalyaya getirmek ve büyük bir PR çalışması yapmak
tabii ki ülkemiz için çok faydalı bir şey. Ancak, çocukları
çiçeğe benzettiğimiz, Çiçek ve Çocuk temalı bir toplantı
düzenlediğimiz bir dönemde bugün yüzlerce, binlerce çocuğumuz
cezaevinde.
Taş atan
çocuklardan bahsediyorum. Pozantı Cezaevinde tecavüzleri belgelenen ama
bugüne kadar hiçbir netice bu konuyla ilgili ortaya konulmayan, haklarıyla
ilgili, mağduriyetleriyle ilgili bir netice elde edilmeyen çocuklardan
bahsediyorum. Yine, aynı şekilde 100 binlerce çocuk işçi ve yine
bugün İzmir Cezaevinde açlık grevinde ölüm sınırında
olan iki çocuk mahkûmdan bahsediyorum.
Sevgili
arkadaşlar, Bu kadar güzellikler içerisinde niye moralimizi bozuyorsunuz?
Neden yine hiç hoşlanmadığımız, hoşumuza
gitmeyen, moral bozucu şeylerden bahsediyorsunuz. diyebilirsiniz ama
ülkemizin gerçeklerine yüz çevirerek tamamen sanal bir âlemde bu
görüşmeleri, bu toplantıları ve bu konuşmaları devam
ettirmenin de bir anlamı yok.
Daha yeni, birkaç
ay evvel Ege Denizinde 60 Suriyeli mülteci hayatını kaybetti ve
bunların büyük bir kısmı çocuklardan oluşuyordu. Ne
alakası var. diyebilirsiniz ama Somaliden gelen, Kenyadan gelen,
Afganistandan gelen mülteciler, sığınmacılar
İstanbula geliyorlar, Aksaraya geliyorlar, insan
kaçakçılarını bulabiliyorlar, ceplerindeki son
kuruşları, dolarları, sentleri bunlara verip hayatlarını
tehlikeye atarak başka bir ülkeye iltica etmeye
çalışıyorlar ama bunların Aksarayda bulabildikleri bu
insan kaçakçılarını ne hikmetse yıllardır bizim
İçişleri Bakanlığımız, İstanbul Emniyet
Müdürlüğümüz ve Aksaray Karakolumuz bulamıyor. İşte bu
çocuklardan bahsediyorum.
Yine, aynı
şekilde, bugün Türkiyede 100 binlerce kaçak insan yaşıyor ve
bunlarla beraber çocukları da yaşıyor. Bu çocukların hiçbir
eğitim ve sağlık güvenceleri yok. Sırf aileleri kaçak
durumda olduğundan dolayı, yasal bir mültecilik statüleri de
bulunmadığından dolayı bu çocuklar da yine aynı
şekilde eğitim ve sağlık haklarından mahrum.
Daha yeni, önceki
hafta Anayasa Uzlaşma Komisyonunda Her çocuk kendi dilini kullanma ve
kültürünü yaşama hakkına sahiptir. ibaresine üç siyasi partimiz de
karşı çıktılar ve yine aynı şekilde
Çocukların okul öncesi eğitimleri ana dilleriyle yapılır.
ibaresi de kabul görmedi.
İşte
bizim böyle çocuklarla ilgili yalın bir gerçekliğimiz var.
Bunları tartışmadan, bunları konuşmadan dünyaya çok
sevimli görüntüler vermek kendi kendimizi kandırmaktan başka bir
şeye yaramayacak diye düşünüyoruz.
Ve yeri
gelmişken bir konu hakkında da içimi dökmek ve sizlerle bu
görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Sayın Başbakanın son
günlerde, son birkaç gündür, dün ve bugün BDP Grubuyla ilgili bir kuzu
muhabbeti var. Bakın, şimdi, hiç kızmadan, darılmadan,
öfkelenmeden -ben de buna dikkat edeceğim- bazı sorular
yönelteceğim Sayın Başbakana.
Sayın
Başbakan, ne demek istiyorsunuz? Yani İçeride açlık grevleri
olurken, Kürt gençleri bedenlerini ölüme yatırırken bu BDP
milletvekilleri dışarıda kuzular, kebaplar yiyorlar, çok lüks ve
rahat bir hayat yaşıyorlar, vur patlasın çal oynasın
hayatlarına devam ediyorlar. Bunu mu demek istiyorsunuz? Eğer bunu
demek istiyorsanız işte ben de size bir şeyler
söyleyeceğim.
Sayın
Başbakan, şu gördüğünüz BDP Grubu buraya lunaparktan gelmedi.
Sayın Şerafettin Elçi üç yıl, Sayın Sırrı
Sakık beş buçuk yıl, Sayın Ahmet Türk altı yıl,
Sayın Sırrı Süreyya Önder altı yıl, Sayın Leyla
Zana on yıl hapis yattılar. Daha ötesini söyleyeyim: Yine aynı
şekilde Sayın Ertuğrul Kürkcü on dört yıl, Sayın
Hüsamettin Zenderlioğlu on dört yıl, Sayın Halil Akyol on
yıl ve yine milletvekilliği gasbedilen, 78 bin oyu çöpe atılan
ve çöpten de AK PARTİye hediye edilen Sayın Hatip Dicle on dört
yıl hapis yattılar. Şu BDP Grubunun toplam
yattığı cezaevi yılı yüz on dört yıl ve hâlen de
6 arkadaşımız cezaevinde yatıyor, milletvekili
arkadaşımız. Dolayısıyla insan ağzından
çıkana dikkat eder, sırça köşkte oturuyorsa kimsenin camına
taş atmaz.
Sayın
Başbakan, siz de dört ay hapis yattınız. Nasıl
yattığınızı bütün Türkiye biliyor. Her gün,
yattığınız cezaevinin kapısının önünde
otomobiller, minibüsler, otobüsler sıraya girdi ve tepsi tepsi kebaplar,
kuzular, meyveler, tatlılar
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Yediğin kebapları anlat Altan Bey ya, kebap
yiyormuşsunuz, onları anlat!
ALTAN TAN
(Devamla) Bunların hepsi dört ay boyunca kapınızdan eksik
olmadı.
BDP Grubu üç buçuk
ay evvel Sayın Ahmet Türkün evinde, Mardinde bir yemek yedi, bugün bu
polemiklerle bir yere varmak istiyorsunuz. Sayın Başbakan, yine BDP
Grubundan size örnekler vereceğim: Altan Tanın babası
Diyarbakır Askerî Cezaevinde işkenceyle öldürülürken siz ne
yapıyordunuz? Kasımpaşa Spor Kulübünde futbol oynuyordunuz.
Sayın Sırrı Sakıkın ağabeyinin beynine Antep
ortasında kurşun sıktıkları vakit siz neredeydiniz?
Bakın, kızıp darılmayın, cevap verin. Sayın Ahmet
Türkün 3 yeğeni öldürülürken siz neyle meşguldünüz ve yine aynı
şekilde bizim milletvekili arkadaşımız Mehmet Sincar Batman
çarşısının ortasında infaz edilirken siz neler
yaptınız; hangi konuşmayı, hangi beyanatı, hangi
tavrı sergilediniz? Onun için BDPli milletvekilleriyle, BDPli
arkadaşlarla konuşurken lütfen dikkat ediniz.
Ve siz, aynen,
bizim yemek yediğimiz Kızıltepede çok kuzular yediniz. Sevgili
Hemşehrimiz, Arkadaşımız Mahmude Kadunun -Mahmut
Dündarın- evinde bütün bir ekibinizle beraber
ağırlandınız ve buradan söz veriyoruz, sesleniyoruz: Gelin
Türkiye'nin büyük barışını yapın, biz, Mardin
Ovasında, Beriyede bütün aşiret çadırlarımızı
kuralım, söz veriyoruz, 75 milyona kuzu yedirelim, bütün
İHSAN
ŞENER (Ordu) Bakar mısın
ALTAN TAN
(Devamla) Onun için, sevgili
kardeşlerim, dönün bir BDP Grubuna bakın, verilen bedellere,
kimliklere, kiminle dans ettiğinize dikkat edin, yüz on dört yıl bu
grup hapis yattı, yüz on dört yıl.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Sayın Tan
Sayın Tan
ALTAN TAN
(Devamla) Hayır, cevap verin
bunlara, bunlara cevap verin.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Hocam, yediğiniz kebapları anlat, Altan Bey,
kebapları!
İHSAN
ŞENER (Ordu) Çocukları ölüme sürüklemiyorlar.
ALTAN TAN
(Devamla) Çocukları ölüme sürüklememesi için Sayın
Başbakanın acilen barış yapması lazım,
barışa gelmesi lazım, konuşması lazım.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Sen neyi kiminle kıyaslıyorsun?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ölüme siz sürüklüyorsunuz, siz.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Yapmayın bunu, yapmayın bunu!
ALTAN TAN
(Devamla) Onun için, söylediklerinize dikkat edin. BDP Grubu burada,
işte meydan işte seyran!
Hepinize
saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Açlık grevini Öcalanın kendisi yaparsa
o zaman inanırız.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tan.
Gruplar adına
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahıslar
adına, Sayın Gökcen Özdoğan Enç, Antalya Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Antalya EXPO 2016 Kanun Tasarısı üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiyede ilk kez
Antalyamız EXPOya ev sahipliği yapacak. Bu anlamda, bir Antalya
Milletvekili olarak tüm engellemelere rağmen, çok mutlu olduğumu
ifade etmek istiyorum.
Buradan, küresel
ölçekte önemi çok büyük olan ve tüm dünya ülkelerinin ev sahibi olabilmek
adına yarıştığı, ciddi anlamda Antalyamıza
da katkı sağlayacak olan EXPO 2016 Yasa Tasarısında
katkı koyan, emek veren, başta Sayın Bakanımız olmak
üzere, herkese çok teşekkür etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, EXPO 2016 Antalya, Antalyamız ve ülkemiz için çok önemli
bir sınavdır. Dünyada yapılan EXPO organizasyonlarına
baktığımızda düzenledikleri kentlerin kimliğine itibar
kazandırdıklarını görüyoruz. EXPO 2016 Antalya
gerçekleştiğinde dünya kenti olma hedefimiz de gerçekleşecek,
Antalyamız küresel turizmin, küresel ticaretin, küresel ekonominin de
merkezi olacaktır. Ayrıca, EXPO 2016 bütün bir coğrafyada
farklı kültürlerin buluşmasına da öncülük edecektir.
Bunun
yanında, EXPOlar gerçekleştiğinde arka planda olan kentlere de
fayda sağladığını görüyoruz. Bu organizasyonlar
ülkelerin ekonomilerine ciddi katkı sağlamakta, kentsel
dönüşümün ve bölgesel gelişimin en büyük öncülerinden
olmaktadır. Bu nedenle, EXPO 2016 bölgemizin büyük dönüşümü ve
markalaşması için olağanüstü bir fırsattır.
EXPOnun tarihine
baktığımızda bir kente bıraktığı
mirasın nitelik ve niceliğinin ne kadar zengin olduğunu görmek
mümkündür. Örneğin, bunlardan en önemlisi ve en bilineni Eyfel Kulesidir.
1889 Paris EXPOsu için geçici olarak inşa edilmiş ve yüz yirmi
yılı aşkın süredir Parise hem maddi getiri sağlamış
ve hem de Fransanın çehresini değiştirmiştir.
Her EXPOnun bir
teması vardır. Geleceğin ve masumiyetin temsilcisi
çocukların tabiat ile ilişkilerinin güçlenmesi açısından
EXPO 2016 Antalyayı nadide güzelliği içinde de barındıran
çiçek ve çocuk teması ile gerçekleştireceğiz. Organizasyonun
temasına baktığımızda, 2016 yılının
Nisan ayında başlayacak olması ve 23 Nisan Çocuk Bayramı
ile bütünleşmesi organizasyonu daha anlamlı bir hâle getirecektir.
Bu anlamda, turizm
ve tarım kenti olan Antalyamıza 5 milyonun üzerinde turist gelmesini
hedeflemekteyiz. Bunun 2 milyonunun sadece EXPO amacıyla gelmesini
istiyoruz, inşallah. Ayrıca, bu anlamda Antalya sadece bira
festivalleriyle anılmayacak, eğer EXPO gerçekleşirse
-gerçekleşecek inşallah- 20 bin tane sosyal, kültürel amaçlı etkinlik
yapılacak. Antalyamızın adı da sadece bira festivaliyle
anılan bir kent olmaktan çıkacak.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Yapma Enç, yapma Enç!
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Devamla) EXPO sonrası için Antalya önemli bir çekim ve
ziyaret merkezi kazanmış olacağından katkısı
yıllarca devam edecek.
Değerli
milletvekilleri, eşsiz doğası, kültürü ve sıcakkanlı
insanlarıyla ülkemizin en önemli turizm destinasyonlarından biri olan
Türkiyenin incisi Antalyamızın EXPO 2016yı
layıkıyla gerçekleştireceğine ve Antalyamızın,
teslim almış olduğu EXPO bayrağını
başarıyla taşıyacağına inanıyorum.
Şahsınızda
bu büyük organizasyonda emeği geçen herkesi tebrik ediyorum, tüm
Antalyalıları da sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Enç.
Şimdi,
şahsı adına son konuşmacı Hüseyin Samani, Antalya
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Samani. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
SAMANİ (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
23 Kasım 2011de devraldığımız EXPO
bayrağını
Aslında EXPO Kanununu bugüne kadar çoktan
bitirmiş olmamız gerekiyordu. Neden bitirmediğimiz de benden
önce söz alan konuşmacıların konuşmalarında yer
almakta; hâlâ o tartışmalar devam etmekte, bunu görüyoruz. Çünkü EXPO
Kanunu haziran ayı içerisinde, Meclis kapanmadan Meclis gündemine
gelmiş ve o dönem içerisinde bitirilmesi öngörülmüştü. Biraz önceki
milletvekili arkadaşların tartışmalarında yer alan
yönetimde kimin olması gerektiği hususunun âdeta o dönemde bunun
geçmesini ve bitmesini bir anlamda engellemiş olduğunu hâlâ
tartışmalardan büyük üzüntüyle öğrenmekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, Antalya, EXPO 2016 Kanununun bir an önce
çıkmasını istemekte. Biz milletvekillerinden de, Antalya
milletvekillerinden de özellikle istirhamı bu noktadadır. Çünkü Antalya
için büyük bir şans yakaladık. Ülkemiz için de aslında büyük bir
şans yakaladık EXPO 2016yla birlikte.
Botanik EXPO
yapılacak Antalyada 2016 tarihinde.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Hüseyin Bey, biz engellemiyoruz, sakın
ola
O kelimeni geri al!
HÜSEYİN
SAMANİ (Devamla) Nisan ve ekim tarihleri arasında bir botanik EXPO
yapılacak Antalyada.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Hüseyin Bey, engelleyen yok.
HÜSEYİN
SAMANİ (Devamla) Engellemiyorsak hep beraber biraz sonra da
çıkaracağız, devam edeceğiz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Evet, engelleyen yok. Yapmayın! O
kelimeni geri al. Yok ağabey, engellemiyoruz ya.
HÜSEYİN
SAMANİ (Devamla) Bir botanik EXPO yapacağız ve bunu Antalyada
yapacağız. Aslında Antalyanın seçilmiş olması son
derece manidardır çünkü Antalyayı biz turizmin başkenti olarak
algıladığımız gibi aynı zamanda Antalyayı
biz tarımın başkenti olarak da tanımlıyoruz.
Antalyada iki önemli sektör var ve bu botanik EXPO aslında bu iki önemli
sektöre de çok önemli katkı koyacak bir organizasyon, bir dünya sergisi
olarak Antalyaya kazandırmış olacağız bu kanunu
geçirdikten sonra inşallah hep birlikte. Çünkü Antalyaya
baktığımız zaman, Antalyanın tarımsal
potansiyeline baktığımız zaman bunun ne anlama
geldiğini çok iyi algılayabiliriz.
Değerli
milletvekilleri, bugün ülkemizde üretilen tarımsal gayri safi millî
hasılanın büyük bir çoğunluğu Antalyadan gelmektedir.
Ülkemizde var olan örtü altı üretimin yüzde 37si Antalyadadır yani
Antalya yüzde 37sine hitap etmektedir. Kesme çiçek ihracatının yüzde
80ini Antalya ilimiz karşılamaktadır. Yine, fide tesislerine
tesis itibarıyla baktığımız zaman yüzde 57si
Antalyadadır ve en önemli husus sebze tohumu üretimi konusunda,
Türkiyedeki sebze tohumu üreten firmaların yüzde 41i Antalyadadır.
Bundan önceki dönemlerde sık sık özellikle siyasilerin dile
getirdiği sebze tohumu üretiminde elde edilmesinde tamamen dışa
bağımlı olma özelliğini Türkiye yavaş yavaş aşmaktadır.
Bugüne kadar özellikle Tarım Bakanlığımızın
yürütmüş olduğu politikalar buna çok önemli destek vermiş ve
bugün Antalyada dünyada birçok ülkeye ihracat yapabilen devasa, büyük tohum
üretim firmaları üretimlerine devam etmektedir. İşte Antalyada
var olan potansiyel budur. Yine ülkemizde var olan yaş sebze ve meyve
ihracatının önemli bir kesimi yine Antalyadadır. İşte
şimdi bu botanik EXPOyla biz Antalyalıların beklediği
şey şudur: Antalyada var olan bu tarımsal potansiyeli daha
ileriye nasıl çıkarabiliriz? Antalyada üretilen bu ürünlerin dünya
pazarlarına tanıtımını nasıl yapabiliriz ve
Antalyada yapılan bir üretimi daha sürdürülebilir hâlde, yeni teknolojik
imkânlar kullanarak nasıl geliştirebiliriz? İşte, EXPOdan
beklentiler aslında budur. Aslında dünyadaki EXPOlar da bu amaca
dönük birtakım kendilerine hedefler belirlemiştir. Bu yıl
Hollandanın Venlo kentinde yapılan EXPO kendisine tam da bu amaçlara
hizmet edecek hedefler ortaya koymuştur. İşte, biz de Antalyada
kendimize nasıl yeni hedefler belirleyebiliriz, tarımsal üretimi,
tarımsal üretimle birlikte Antalyanın başkent olduğu
diğer sektör olan turizmi nasıl dünyaya tanıtabiliriz, hep
beraber bunun gayreti içerisinde olmalıyız, Antalya milletvekilleri
olarak da hep birlikte bu konuda hareket etmeliyiz çünkü Antalya bizden bunu
bekliyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Samani.
Birinci bölüm
üzerindeki gruplar ve şahıslar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi,
sisteme iki arkadaşımız girmiş, soru-cevap
yapacağız.
Sayın
Öğüt
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, Kurban Bayramı nedeniyle Anadoludan çok sayıda hayvan
geldi, çok sayıda da satamadı insanlar, çok perişan bir durumda.
Bu hayvanları Et Balık Kurumuna karkas olarak kaçtan alacaklar?
Şu andaki maliyet 14 lira civarında veya 16 lira civarında. 18
liraya karkasın kilosunu alma şansınız var mı?
Onun
dışında, dışarıdan ithalat vergisine zam
yaptınız, doğru. Peki, dışarıdan
getirdiğiniz şu andaki hayvan ve ithal ete kaç milyar dolar ödediniz?
Bunun yüzde kaçını Türk köylüsüne kredi verdiniz? Bunu öğrenmek
istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öğüt.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakırdaki çiftçilerimize 2011 hububat
destekleme primleri ödenmemiştir. Çiftçilerimizin 2011 hububat destekleme
primleri soruşturma bahane edilerek ödemeler
yapılmadığı için çiftçilerimiz mağdur durumdadır.
İdari soruşturmaların bu kadar uzun sürmemesi lazım.
Sırf ödeme yapılmaması için mi soruşturmalar
neticelenmemektedir? Bu konuda ne zaman soruşturmalar bitirilecek? Bu
halkımızın mağduriyeti ne zaman giderilecek?
2-
Şanlıurfada üretilen ürünleri dünyaya tanıtmayı
düşünüyor musunuz?
3-
Şanlıurfayı turizme tanıtmayı düşünüyor musunuz?
Saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, biraz önce Sayın Bakana kasaplık et
fiyatlarının kasapta fiyatının yüzde 20
artacağına ilişkin haberleri sordum ama ciddi bir yanıt
alamadım.
Sayın Bakan,
lütfen şunu açıklar mısınız açık ve kesin olarak:
Ete zam yapılacak mı? Kasapta satılan eti halkımız
yüzde 20 daha pahalıya yiyecek mi? Şu anda madem
hayvancılıkta bu kadar güzel tedbirler aldınız niye
fiyatların artacağı, ısrarla yüzde 20 artacağı
söyleniyor?
Bunun
cevabını bekliyorum efendim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Elitaş
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Önemli bir
yasayı konuşuyoruz EXPO 2016 Antalya kanunuyla ilgili. Sadece
Antalyayı değil tüm Türkiyeyi ilgilendiren önemli bir yasa. 2016
yılında inşallah, çiçek ve çocuk üzerine Antalyada önemli bir
etkinlik gerçekleştirilecek.
Bu süreçte
yasanın hazırlanmasında Bakanlığımız ve
komisyon sürecinde siyasi parti gruplarının Plan ve Bütçe
Komisyonundaki üyelerinin çok büyük katkıları olduğunu gördük.
Nitekim burada yapılan eleştiriler, itirazlar da yasanın daha
hızlı bir şekilde işler hâle gelmesiyle ilgili
arkadaşlarımız teknik düzeyde ifadelerini kullandılar.
Mesela, İcra Komitesinin olması Genel Sekreterlikten daha uygun diye
-ki, muhakkak ki, o da bir görüştür ama Bizim kanaatimizce Genel Sekreterliğin
olması işin hızlanması açısından daha uygundur.
diye ifade ediyoruz- eleştiri yaptılar.
Şunu da
tekrar altını çizerek ifade ediyorum ki, bu yasanın bu
şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundan çıkmasında
hiçbir siyasi partimizin engellemeye ilişkin bir hareketi
olmamıştır, iyileşmesi, daha makul bir hâle gelmesi
Antalyalılara ve ülkemize daha
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri)
iyi bir şekilde yasa yapılması
adına gayretleri vardır.
Bütün siyasi
partilere teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Elitaş.
Sayın
Özgündüz
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, Russia Todayin haberine göre, Peygamberimizin de
mezarının bulunduğu Mescidi Nebevi, Vahabi Suud yönetimi
tarafından bir cami yapılma projesi kapsamında
yıkılacakmış. Bildiğiniz gibi Vahabi anlayış
1926da da, yine aynı şekilde, Peygamberimizin mezarını
yıkmak isterken, Atatürkün müdahalesi sonucu bu yıkım
engellenmiştir. Bu konudan Hükûmetinizin haberi var mıdır? Suud
yönetimiyle, Vahabi yönetimiyle başka konularda sıkı iş
birliğiniz var, bu konuda tepki verecek misiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özgündüz.
Sayın
Köprülü
EMRE KÖPRÜLÜ
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
biliyorsunuz ki Tekirdağın özellikle en büyük
sıkıntılarından bir tanesi de 100 bin baş hayvanı
bünyesinde barındıran bir Angus çiftliğidir. Bu Angus
çiftliğiyle ilgili hukuksuz olduğuna dair birçok tespit
yapılmasına, bununla ilgili cezalar kesilmesine rağmen hiçbir
girişimde bulunulmadı.
Bunun da
dışında, özellikle Kurban Bayramı öncesinde Türkiye'nin doğu
illerinden, Ardahandan, Karstan birçok hayvanını Trakyaya getirmek
isteyen vatandaşımız İstanbul Boğazı
girişinde engelleniyor ama ne hikmetse, Trakyaya, bu çiftliklere
Uruguaydan, Avustralyadan hayvanlar çok rahat bir şekilde girebiliyor.
Siz bunu Anadoluda yaşayan insanlara bir haksızlık olarak,
Anadolu hayvancısına yapılmış büyük bir
saygısızlık olarak görüyor musunuz?
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye, 1851
yılından bu yana gerçekleştirilen EXPOlarda
katılımcı üye olarak yer almaktaydı. İlk defa 2016
yılında Antalyada gerçekleştirilecek olan EXPOda Türkiye ev
sahibi olacaktır. Bu, gerek Antalya için gerekse Türkiye için çok büyük,
olağanüstü güzel bir adımdır.
EXPO Antalya
Tasarısını Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerden
itibaren Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak destekledik. Tasarının
bir kısım düzenlemelerinin daha iyi olması amacıyla
katkı vermeye çalıştık. Aynı anlayışı
Genel Kurul görüşmelerinde de sürdürüyoruz ve bu akşam bu tasarı
inşallah yasalaşacak ve Antalya, Türkiye önemli bir organizasyona ev
sahipliği yapmak üzere yasal statüye kavuşacaktır. Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bu yasayı desteklediğimizi ifade ediyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Sayın Soydan
MUSTAFA SERDAR
SOYDAN (Çanakkale) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
adı gıda ile başlayan Bakanlığınızda
gıda kontrollerini gıda mühendislerine mi
yaptırmaktasınız? Bakanlık bünyesinde yeterli sayıda
gıda mühendisi var mı, gıda mühendisi almayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Varlı
MUHARREM VARLI
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
dün de bu konuyu dile getirmiştim, daha önce de dile getirmiştim.
Mersin, Adana, Osmaniye, Hatay ve Urfa bölgesinde üç gün
hastalığı diye bilinen, büyükbaş hayvanlarda görülen, üç
günde büyükbaş hayvanları öldüren çok ciddi bir rahatsızlık
var ve binlerce hayvan telef oldu. Tarım il müdürlükleri bununla ilgili
bir çalışma yapıyor mu? Bu hayvanların birçoğu Ziraat
Bankası kredileriyle alınan hayvanlar. Dolayısıyla, üretici
çok büyük bir zarar içerisinde. Yarın kredinin geri dönüşünde çok
büyük sıkıntı yaşanacak. Bu konuda bir tespit
yaptırmayı düşünüyor musunuz, bu üreticilerimizin zarar ve
ziyanını karşılamayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Özkan,
çabuk, süreniz bitti ama alayım, son.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
devamlı karşılaştığımız bir sorun,
TARGEL. TARGEL kapsamında yaklaşık 10 bin kişinin 2012
yılı sonu itibarıyla tamamını istihdam
edeceğinizi söylemiştiniz. 7.499 alım olduğunu ifade
ediyorsunuz. 2.500 kişi, veteriner hekimler, veteriner sağlık
teknisyenleri, ziraat mühendisleri, ziraat teknisyenleri, gıda
mühendisleri, ziraat mühendislerinin belirli bölümündeki tarla bitkilerini
bitirmiş arkadaşlarımız, TARGEL kapsamında atama
bekliyor. Bu 2.500 sözünü, 2012de verdiğiniz sözü, bu yıl içerisinde
yerine getirmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın Bakan,
buyurun.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, arkadaşlarımızın soruları ile ilgili
olarak; Et ve Balık Kurumu, Kurban Bayramı ertesinde hayvanı
elinde kalanların hayvanlarını alacağına dair bir
karar aldı. Şu anda da -demin de söyledim- 1.800 büyükbaş
hayvanla ilgili müracaat var. Onlar Et ve Balık Kurumunun
kombinalarında kestirilecek. Mağdur olmamaları yönünde,
vatandaşların eğer elinde kalmışsa, memleketlere geri
göndermek yerine bunların alınması cihetine gidilecek.
Sayın
Tanalın söylediği, bazı vilayetlerde 2011 hububat primlerinin
ödenmediğiyle ilgili iddia şu: Biz bir bahaneye falan
sığınmıyoruz. Biz bu sene 7,5 milyar lira Türk çiftçisine
nakdî, karşılıksız, hibe destek ödedik. Bunun buğdayla
ilgili, buğday primiyle ilgili olanı da, hububatla ilgili olanı
da yine 100 milyonlarca lira, bugüne kadar ödedik. Burada şöyle bir
şey var: Savcılık ve Maliyenin yaptığı bir
soruşturma var yani Bakanlığın normal, kendi
uygulamaları dışında buraya yapılan şikâyetler
var. Dolayısıyla savcılığa yapılmış bir
şikâyet ve bu, bazı üreticilerin borsalardan fatura alırken,
müstahsil makbuzu alırken buralarla ilgili bazı problemler
olduğuna dair. Dolayısıyla bir soruşturma konusu ve bu bir
savcılık yani adli soruşturma, bir idari soruşturma
değil.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Çiftçilerle ilgili değil Sayın Bakan,
şirketlerle ilgili var ama.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Şimdi, siz
müsaade edin, söylediniz, ben de cevap veriyorum izin verirseniz.
Burada bizim
Bakanlığımızla ilgili değil. Çiftçi, sonuçta ödeme
kendisine yapılan kişidir. Ödeme, prim için başvuruyor Ben
şu kadar ürün ürettim, şuraya götürdüm, sattım. Bana bunun
primini verin. diyor. Biz de belgelerini inceliyoruz ve kendisine veriyoruz,
bu ödemeyi yapıyoruz, primi. Ancak şöyle bir şey var:
Savcılığa yapılan şikâyetler var. Bu şikâyetlerin
incelenmesi lazım. Maliye, bazı müstahsil makbuzlarının
sahte olduğu yönünde birtakım incelemeler yapıyor,
savcılık duruma el koyuyor ve burada adli süreç var.
Bakanlığın kararıyla, bir siyasi kararla, idari kararla
yapılan bir şey değil, hukukun gereği yapılıyor.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Ama bu soruşturma ödemeyi engellemez ki Sayın
Bakanım.
GIDA TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Yok. Şimdi,
biz ona, onu
Kanunun söylediği orada hususlar vardır. Bu konuda her
şey yasaya, kanuna uygun olarak yapılıyor. Şirketlerle
ilgili olarak Maliye gerekli incelemeyi yapıyor, şirketlerle ilgili.
Dolayısıyla savcılık da bunlarla ilgili bu süreci adli
olarak yönetiyor, mesele bu ve bu ödenen, prim ödemesi yapılanlar
içerisinde bu ödenmeyenlerin oranı son derece de düşüktür yani yüzlerle
ifade edebilecek, yani yüz binlerce hatta milyonlarca hububat üreticisi prim
aldı. Kendisine ödenmeyen yüzlerce insan var, doğrudur, birkaç
vilayette özellikle. Bu süreç tamamlandığında kendilerine de
ödenecek. Biz, 7,5 milyarı ödedik. O, yani 15-20 milyon, neyse, 30 milyon
-ne kadarsa- onu da öderiz, o konuda da bir endişe, bir problem yok.
Şimdi,
Sayın Acarın söylediği husus, işte Ete zam olacak
mı? Değerli arkadaşlar, etin fiyatı Türkiyede serbest
piyasa tarafından belirleniyor. Biz, olabildiğince tüketicinin
sağlıklı ve güvenilir gıdaya ulaşması, bunun
temin ve tedariki yönünde tedbir alıyoruz. Bu iki şekilde oluyor:
Bir, Türkiyede üretim artıyor, desteklenmek suretiyle üretim
sağlanıyor ki biraz önce söyledim yani et üretimi de, süt üretimi de
Türkiyede çok ciddi boyutlara ulaştı, hayvan sayısı da,
hayvan varlığı da. Bir önceki bölümde sorulara cevap verirken
onları söyledim, tekrarlamak istemiyorum ama sonuç itibarıyla 2010
yılında alınan bir ithalat kararı vardı, dünya
piyasası takip ediliyor, Türkiye piyasası takip ediliyor. Tüketicinin
mağdur edilmemesi yönünde birtakım tedbirler alındı ama bu
arada, alınan tedbirlerle üretimde ciddi bir artış oldu. Bu
arada, Türkiyenin üretim maliyetlerini de dikkate aldık, dünya
fiyatlarını da dikkate aldık ve vergi oranında bir
düzenleme yaptık. Bu da kasaplık canlı hayvanda yüzde 30dan
yüzde 40a çıktı, karkas ette de yüzde 75ten yüzde 100e çıktı.
Yani fiyatı neyse, diyelim 4 avroysa kilogram fiyatı
uluslararası piyasada bir o kadar da vergi konulmak suretiyle, yani yüzde
100 oranında vergi konulmak suretiyle bir düzenleme. Yani bu,
sıfırdan buraya getirilmiş bir şey değil, yüzde 75ten
yüzde 100e çıkarıldı. Bunun maliyeti 2 liranın
altında kilogram başına yani vergiler nedeniyle getirdiği
ilave yük, arkadaşlarımızın hesaplaması, 2
liranın bile altında, 2 lirayı bile bulmuyor.
Biz, bu arada,
tabii, dünya piyasası fiyatlarını da zaten takip ediyoruz ve bir
düzenleme mekanizması bizim açımızdan, üretici de mağdur
olmasın. Üretici fiyatlarıyla, üretici maliyetiyle dünya
fiyatları arasında eğer büyük bir fark, büyük bir uçurum varsa
Türkiyedeki üreticinin aleyhine olur bu. Hâlbuki, Türkiyede milyonlarca
üretici bunu üretiyor ve onların da mağdur edilmemesi lazım,
üretimin sürdürülmesi lazım yani işin özü, esası bu.
Dolayısıyla işte İlla yüzde 20 zam olacak veya yüzde
şu zam olacak. gibi bir şey benim söylemem zaten doğru
değil çünkü onun kararını kimse vermiyor. Ama biz tüketicinin
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) -
makul fiyattan bu
ürüne ulaşması için gereken tedbirleri alıyoruz.
Devam edeyim mi?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yazılı cevap versin Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi birinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Birinci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 313 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının birinci
maddesinin birinci fıkrasında geçen "düzenlenmesi ve
yönetilmesi" ibaresinin "düzenlenmesi, yönetilmesi ve
denetlenmesi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris
Baluken Levent
Tüzel Murat
Bozlak
Bingöl İstanbul Mersin
Ertuğrul
Kürkcü Altan
Tan Hasip
Kaplan
Mersin Diyarbakır Şırnak
BAŞKAN
Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
İdris Baluken, Bingöl.
Buyurun efendim.
Beş
dakikadır süreniz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tabii, ülke
ekonomisi açısından, turizm açısından, uluslararası
itibar açısından önemli olan bir organizasyonun yasa tasarı
üzerinde görüşüyoruz, önemsiyoruz biz de. Ancak, özellikle bu
bahsetmiş olduğumuz hususlardan çok
bu organizasyonun temasıyla ilgili son derece duyarlı olmak
gerekiyor. Çiçek, çevre ve çocuk temasının ön planda olduğu
uluslararası bir organizasyonu yerine getirirken bu temalara uygun bir
şekilde ülke içerisinde kendi yanlışlarımızı
düzelterek bu organizasyona gitmeyi biz önemsiyoruz. Demokratik, ekolojik bir
toplum paradigmasına sahip bir parti olarak biz çevreyle ilgili olan,
doğayla ilgili olan, toplumla ilgili olan, kadınla ilgili olan,
çocukla ilgili olan her çalışmayı önemseriz ve her
çalışmanın da mutlaka önemsenmesi gerektiğini
düşünürüz. Ancak biz bu organizasyonda çevre, çiçek ve çocuk üzerine
dünyaya mesajlar verirken kendi evimizin önünü temizlemezsek burada kendi
yaşadığımız sorunları, deyim yerindeyse
çözmezsek, bu organizasyonda dünyaya vereceğimiz mesajlar konusunda çok
ciddi sıkıntılar yaşayacağız.
Şimdi,
çocuklarla ilgili, zaman zaman burada hep dile getiriyoruz, ülkemizde,
maalesef, çocuk işçiler kavramı, Avrupada birinci sırada, ilk
sıralarda yer alan bir durumdayız. Kayıt dışı
çalışan çocukların, emek sömürüsü üzerinden neoliberal
politikalara kurban edilen çocuk yaştaki işçilerin dramını
hepimiz biliyoruz. Yine, çocuk yaşta evlendirilmek zorunda
bırakılan kız çocuklarının durumunu, çocuk gelinler
sorununu hepimiz biliyoruz. Gürcistandan sonra bugün Türkiye, çocuk gelin
sorununun yaşandığı, en fazla yaşandığı
ikinci ülke konumunda maalesef.
Diğer
taraftan, savaşın mağdur ettiği, savaşın
yaratmış olduğu travmalarla boğuşmak zorunda kalan
çocukların dramı var. Bu ülkede, otuz yıldır süren
savaştan dolayı, çatışmalı süreçten dolayı
yaşamını yitiren çocuklar var. Çok derinlikli, detaylı
bilgilere girmeyeceğim ama bütün kamuoyunun bildiği, Ceylan Önkolun,
Halil İbrahim Oruçun, Uğur Kaymazın, Mazlum Akayın
katilleri hâlâ aramızdayken, hâlâ bu katillerle ilgili soruşturmayla
ilgili hiçbir gelişme kaydedilmezken, biz dünyaya çocuklarla ilgili
mesajlar vermek zorunda kalırsak burada bütün
inandırıcılığımızı yitiririz.
Demin,
konuşmacı arkadaşımız, Pozantı Cezaevindeki
dramdan bahsetti. Roboskideki katledilen, savaş uçakları
tarafından paramparça edilen Kürt çocuklarının dramını
hepimiz biliyoruz. Bunlarla ilgili hiçbir gelişme sağlanmazken,
hukuksal süreçlerle ilgili, idari süreçlerle ilgili hiçbir gelişme
sağlanmazken, bizim vereceğimiz, çocuk temasıyla ilgili
vereceğimiz mesajların hiçbir
inandırıcılığı kalmaz.
Konuştuğumuz
bu saat itibarıyla, İzmir Şakran Cezaevinde bedenini
açlığa yatırmış olan çocuk yaştaki iki tutuklunun
belki de ölüm haberleriyle biz bu organizasyona ev sahipliği
yapacağız ve inanın ki bütün dünyada bu tablo kendi
topraklarımızda karşımıza bir eleştiri konusu
olarak çıkacak.
Diğer
taraftan çevre ile ilgili yine bu savaşın yaratmış
olduğu travmaları hepimiz biliyoruz. Bu yazın seçim bölgem olan
Bingölde, Dersimde, Bingöl dağlarının, Dersim
dağlarının, bölgedeki, deyim yerindeyse bütün dağların
güvenlik gerekçesiyle ormanlarının nasıl
yakıldığına en yakın, en canlı tanıklık
etmiş bir arkadaşınız olarak uyarıyorum. Bu orman
yakmalarıyla ilgili, biyoçeşitliliği ortadan kaldıran bu
savaş pratiğiyle ilgili bir yüzleşme yapmadan, bir çözüm
arayışına girmeden bizim vereceğimiz temaların
tamamının ayakları havada kalır. Bölgede çevreyle ilgili
HESler, güvenlik barajları
Hemen hemen her vadinin çevre talanı
yapılacak şekilde neoliberal politikalara kurban edilmesi, maalesef
bu organizasyon yapılmadan önce mutlaka çözmemiz gereken sorunlar olarak
karşımızda durduğunu belirtmek istiyorum.
Kısacası,
botanik ve diğer doğal alanların korunması ve çocuk
haklarıyla ilgili, dünyaya önemli mesajlar vereceğimiz bir
organizasyonla ilgili önce kendi kapımızı temizlememiz, kendi
evimizin önünü temizlememiz gerekiyor.
BAŞKAN
Sayın Baluken teşekkür ediyoruz, konuşmanızı
tamamlayın.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bu çalışmaları yaptığımız
ölçüde bu organizasyonun ülkemizin uluslararası itibarı
açısından son derece önemli olduğunu düşünüyoruz.
Barış ve Demokrasi Partisi olarak, ilkesel olarak zaten bu yasa tasarısına
destek vereceğiz.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde
kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 313 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının üçüncü
maddesinin ikinci fıkrasında geçen ofisten ibaresinin ofislerden
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Levent
Tüzel Murat
Bozlak
Bingöl İstanbul Adana
Ertuğrul Kürkcü Altan
Tan Hasip
Kaplan
Mersin Diyarbakır Şırnak
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Baluken, gerekçeyi mi okutayım, konuşacak
mısınız?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
değişiklikle amaçlanan ülkenin birçok yerinde konuyla ilgili
ofislerin oluşturulması ve tarım, botanik alanında bölgeler
arasında koordinasyon ve iletişimin sağlanması ve Expo
2016ya taşınması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Görüşülmekte
olan 313 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının dördüncü
maddesinin birinci fıkrasında geçen "Yönetim Kurulu; Bakan
başkanlığında, Antalya Valisi, Antalya Büyükşehir
Belediye Başkanı, Bakanlık, Dışişleri
Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Kültür ve Turizm
Bakanlığından en az genel müdür seviyesinde birer temsilci,
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ile Antalya Ziraat
Odası Başkanı olmak üzere dokuz üyeden oluşur."
cümlesinin "Yönetim Kurulu; Bakan başkanlığında,
Antalya Valisi, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı, Bakanlık,
Dışişleri Bakanlığı, Ekonomi
Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığından en az
genel müdür seviyesinde birer temsilci, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası
Başkanı ile Antalya Ziraat Odası Başkanı, sivil toplum
örgütü temsilcileri, yerel ve ulusal çevre ve eğitim örgütü
temsilcilerinden oluşur." şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Levent
Tüzel Murat
Bozlak
Bingöl İstanbul Adana
Ertuğrul Kürkcü Altan
Tan Hasip
Kaplan
Mersin Diyarbakır Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan EXPO 2016 Antalya Kanun Tasarısının 4. maddesinin (1)
bendinin ağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Günal Mehmet
Şandır Tunca
Toskay
Antalya Mersin Antalya
Mesut
Dedeoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Kahramanmaraş Osmaniye
"Yönetim
Kurulu
Madde 4- (1)
Yönetim Kurulu; Bakan başkanlığında; Antalya Valisi,
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı, en az Genel Müdür
seviyesinde Dışişleri Bakanlığı, Ekonomi
Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığından birer
temsilci, Bakanın görevlendireceği en az Genel Müdür seviyesinde bir
Bakanlık temsilcisi, Türkiye İhracatçılar Meclisi Temsilcisi ve
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Temsilcisi olmak üzere 9 üyeden
oluşur."
BAŞKAN
Sayın Komisyon son okunan önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Sayın Şandır
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Toskay konuşacak.
BAŞKAN
Antalya Milletvekili Sayın Tunca Toskay.
Buyursunlar
Sayın Toskay.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4üncü
maddeyle ilgili verdiğimiz önerge hakkında konuşuyorum.
Yalnız,
bazı noktalara bu EXPO 2016yla ilgili olarak açıklık getirmekte
fayda var. Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye'nin yararına,
Antalyanın yararına olacak hiçbir şeye karşı olmaz,
bizim siyaset anlayışımız bu. Eğer bu siyaset
anlayışımızı değiştiren şekilde
birtakım siyaset yapılıyor ise de onu da üzüntüyle
karşılarız ve kınarız ve şunu da söyleyeyim, bu
kadar uzun süreli siyasi hayatımda yerel medyayla vesaire siyasi partileri
karalayarak ucuz siyaset yapmanın siyasetçilere orta ve uzun vadede hiçbir
getirisi de olmamıştır. Doğruları söylemek lazım,
doğruları ifade etmek lazım, doğruların peşinden
gitmek lazım.
Şimdi,
Sayın Bakan burada teknik olarak itirazlarımızdan bir tanesine,
İcra Kuruluyla ilgili itirazımıza şunu söylüyor, diyor
ki:Hem Komisyon hem Meclis tasarıya hakimdir, iradesini ortaya koyar o
şekilde geçirir. Ancak, burada daha realist olalım, Bütçe Plan
Komisyonunun 25 tane üyesi AKPli olacak, Genel Kurulda da 320 tane AKPli üye
olacak ve burada da Meclis iradesi ortaya çıkacak. Biz muhalefet olarak bu
İcra Kurulunun olmasından yanayız. Sayın Bakan diyor ki:
Biz İcra Kurulunu ilk tasarımızda sorduk ama Komisyonda bu
benimsenmedi. Ama ben de Komisyondaydım, arkadaşlarım da
Komisyondaydı, İcra Kurulunun bu tasarıdan
çıkarılmasıyla ilgili önerge geldiği zaman neden bunu
uluslararası karşılaştırmaları yaparak buraya
koyduklarını ifade
etmedi Bakanlık. Ondan sonra da oturup burada Komisyonun iradesi, Meclisin
iradesinden bahsetmek çok samimi olmuyor.
Bizim bu
konuda, İcra Komitesi veya EXPOyu yönetecek olan organizasyonun daha
etkili olması konusundaki temel yaklaşımımız şu:
Bu organizasyonun Antalyaya kazandırılmasında çok büyük
emeği geçmiş olan ve de Antalyanın hayatında,
ekonomisinde, sosyal ve kültürel hayatında çok önemli yer tutan dinamik
sivil toplum örgütlerinin Antalyanın dinamiklerini daha iyi
yansıtması bakımından, bu söylediğimiz organizasyonun
içinde yeterli şekilde yer almasının faydalı olduğunu
düşündüğümüz için buna karşı çıkıyoruz. Yoksa
EXPOya karşı çıkmamız için mantıklı hiçbir sebep
yok. Antalyada siyaset yapıyorum ben, Antalyada yaşıyorum.
Türkiyeye ve Antalyaya faydası olacak herhangi bir şeye bizim
karşı çıkmamız söz konusu değil. Ama bunu bu
şekilde takdim etmeye kalkarsanız, o zaman nezahet içinde siyaset
yapma şansını kaybederiz, bundan da üzüntü duyarız.
Söylemek
istediğimiz noktalardan bir tanesi de şu: EXPOyu yönetecek ve
gerçekleştirecek olan organizasyonun bazı siyasilerin subjektif
tercihlerini yansıtır şekilde ortaya çıkmaması
gerekir. Bu organizasyonlar, amacı en etkin şekilde yerine getirecek
şekilde şekillendirilmeliler. O bakımdan diyoruz ki,
Antalyanın sivil dinamiklerinin, ekonomik, sosyal, kültürel
hayatını yansıtan dinamiklerin bu organizasyon içinde yeterli
ölçüde yer alması gerekir. Esasen EXPO 2016nın Antalyaya
kazandırılmasında da bu söylediğimiz sivil toplum örgütleri
ve Antalyanın iç dinamikleri çok etkin olmuşlardır. Ben
endişe ederim ki, kamunun aşırı
ağırlıklı olarak temsil edildiği bu organizasyon
yapısı uygulamada sıkıntılar çıkarabilir.
O
bakımdan, endişelerimizi teknik olarak ortaya koyduk ve hiç siyaset
de yapmıyoruz. Bu EXPO 2016yı düzenleyen kanuna Milliyetçi Hareket
Partisi bütün gönlüyle
katılmaktadır, ancak teknik olarak tereddüdümüz ve endişemiz
olan noktalar var, onları beyan etmek istedim.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Toskay.
Komisyon
Başkanımızın yerinden bir ifadeleri olacak.
Buyursunlar
Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, öncelikli olarak tüm siyasi parti gruplarına EXPO 2016 Kanun
Tasarısına destek sağladıkları için çok teşekkür
ediyorum.
Şunu ifade
etmem gerekiyor: Bu İcra Komitesine yönelik olarak Komisyon
çalışmaları esnasında, biliyorsunuz, ara verdik ve benim
odamda yapmış olduğumuz toplantıda hem Yönetim Kurulu hem
Genel Sekreterlik hem İcra Komitesi gibi üç farklı yapının
oluşmasının prosedürü uzatacağı ve bunun daha pratik,
daha dinamik bir hâle getirilmesi gerektiği ifade edildi, böyle bir
eleştiri gündeme geldi. Bu eleştiriye istinaden ben de şöyle bir
öneride bulundum: İcra Komitesinin görev ve yetkilerini Yönetim Kurulu ve
Genel Sekreterliğe dağıtalım. şeklinde bir öneri
getirdim ve bu çerçevede bir düzenleme yapıldı. Tabii ki her hususta,
her bir maddede tam bir uyum söz konusu değildi ama özellikle Yönetim
Kurulu yapısı ve diğer hususlarda da önemli ölçüde, tüm siyasi
partilerimiz arasında uyum sağlandı. Bu konuya bir
açıklık getirmek istedim.
Çok teşekkür
ediyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Başkan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
2nci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Görüşülmekte
olan 313 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının dördüncü
maddesinin birinci fıkrasında geçen "Yönetim Kurulu; Bakan
başkanlığında, Antalya Valisi, Antalya Büyükşehir
Belediye Başkanı, Bakanlık, Dışişleri
Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Kültür ve Turizm
Bakanlığından en az genel müdür seviyesinde birer temsilci,
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ile Antalya Ziraat
Odası Başkanı olmak üzere dokuz üyeden oluşur."
cümlesinin "Yönetim Kurulu; Bakan başkanlığında,
Antalya Valisi, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı,
Bakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Ekonomi
Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığından en az
genel müdür seviyesinde birer temsilci, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası
Başkanı ile Antalya Ziraat Odası Başkanı, sivil toplum
örgütü temsilcileri, yerel ve ulusal çevre ve eğitim örgütü
temsilcilerinden oluşur." şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
(Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Baluken
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçeyi lütfen.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
değişiklik ile amaçlanan ve konusu çocuk ve çiçek olan EXPO'da karar
verici mekanizmalarda eğitim ve çevre alanından temsilcilerin
olması halkın katılımı ve demokratik işleyiş
açısından önemine dikkat çekmektir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde
kabul edilmiştir.
5inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 313 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının
beşinci maddesinin birinci fıkrasında geçen "...ve Antalya
Gazeteciler Cemiyetinin" ibaresinden sonra gelmek üzere çevre ve
eğitim örgütlerinin, muhtarlar derneğinin" ibarelerinin
eklenmesini; üçüncü fıkranın sonunda yer alan "izler"
ibaresinden sonra gelmek üzere "ve denetler" ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Levent Tüzel Murat Bozlak
Bingöl İstanbul Adana
Ertuğrul
Kürkcü Altan
Tan Hasip Kaplan
Mersin
Diyarbakır Şırnak
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Baluken?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçeyi lütfen
Gerekçe:
Değişiklik
ile EXPO 2012 Antalya'nın gerçekleşmesinde yerelde bulunan tüm sivil
toplum ve yerel temsilcilerin sürecin dışında
bırakılmaması amaçlanmıştır. Yönetim kurulu ile
genel sekreterliğin çalışmalarının, EXPO 2016
Antalya'nın en geniş katılımlı bileşeni olan EXPO
konseyinin denetlemesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 313 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının altıncı maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "bakan tarafından bir genel
sekreter atanır" ifadesinin, "EXPO Konseyi tarafından
önerilen üç isimden biri bakan tarafından genel sekreter olarak
atanır" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Levent Tüzel Murat Bozlak
Bingöl İstanbul Adana
Ertuğrul
Kürkcü Altan
Tan Hasip Kaplan
Mersin Diyarbakır Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan EXPO 2016 Antalya Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinin
başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Mehmet
Şandır Tunca
Toskay
Antalya Mersin Antalya
Mesut
Dedeoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Kahramanmaraş Osmaniye
İcra Komitesi
Madde 6- (1)
İcra Komitesi; Antalya Valiliği, Antalya Büyükşehir Belediyesi,
Bakan tarafından görevlendirilen bir Bakanlık temsilcileri ile
İl Kültür Turizm Müdürü, Orta Anadolu Süs Bitkileri ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı,
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı ve
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Başkanı, olmak
üzere toplam 7 üyeden oluşur.
BAŞKAN
Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GIDA, TARIM ve
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Günal, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum ve ardından Sayın Bakana soruyorum:
Niye katılamıyorsunuz Sayın Bakanım? Demin diyordunuz ki
Demokrasi var; Genel Kurula gelir, arkadaşlarımız önerge
verirler. Niye takdire bırakmıyorsunuz, madem yukarıda takdire
bırakıyorsunuz da?
GIDA, TARIM ve
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Biraz sonra
oylanacak.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Mehmet Günal yokken, MHPli üyeler yokken sizin
hazırladığınız önergeyi arkadaşlarımız
imzalıyor. Bari takdire bırakın da sözünüzün arkasında
durmuş olun o zaman.
GIDA, TARIM ve
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Biraz sonra
oylanacak.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Siz takdire bıraksanız, arkadaşlar size
bakıyor, belki kabul ederler, Komisyon Başkanına da
aynısını söylüyorum.
Şimdi, bu
tartışmanın düğümlendiği yer İcra Komitesi,
söyledim. Arkadaşlar, Sayın Bakan tam cevap vermedi hakikaten Niye
katılmıyorsunuz? diye...
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Muhalefetten geldiği için!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Bakan takdire bıraktı.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Arada arkadaşlarım da söylediler. Orijinalini gösterdim,
burada yazıyor İcra Komitesi var. Bizim söylediğimiz
şuydu: Yani taslağın orijinalinde Sayın Bakanın,
Bakanlığın İcra Kuruluna gönderdiği
değerlendirmenin içerisinde bu Süs Bitkileri ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği var idi. Yani tekrar
çıktığı için, biz de bunun olması gerektiğini
söyledik. Biz, Ticaret ve Sanayi Odası ile Borsanın da bunun içinde
yer alması gerektiğini söylemiştik. Şimdi hem onlar
olmadığı gibi Ticaret Odasını yönetime koyduk
diyorsunuz, madem bu kadar danışıldı
Sayın Bakan dedi
ki: Biz BIEye veya AIPHe yani uluslararası kuruluşlara
danıştık. Onlar size İcra Komitesi koymayın.
mı dedi? Eğer Koymayın. dediyse taslak çıkarken,
tasarı çıkarken niye koydunuz? Yani şimdi, bu kadar önemli bir
şeyi
Şimdi de deniliyor ki: Efendim, hızlı karar alacakmış,
efendim, etkin yönetim olacakmış. Yani İcra Komitesi olunca
olmuyor mu? Yani şimdiye kadar kurulan şeyler
Değerli
arkadaşlar, bakın, bu söylediğimiz tam tersine, Sayın
Bakanın ve Yönetim Kurulunun yükünü hafifletecek bir öneridir. Yani
İcra Komitesine kimi koyacağınıza yine karar verelim.
diye de söyledim, Sayın Başkan da burada. O kurum olmaz da bu kurum
olur ama Antalyanın kurumları icra kısmında gelsin.
Şimdi, EXPO Konseyi Danışma Kurulu, onun bir yetkisi yok. Senede
4 sefer toplanırsa toplanacak, zaten bu altı ayda bitecek bir
şey. Yani burada icra demek uygulama birimi demek. Bir yönetim
kurulunun dışında bir şirkette, bir kurumda arada icra
birimi yok mu? Var. Her seferinde Sayın Bakan şimdi toplantı
mı yapacak? Bu İcra Komitesinin başında -zaten Sayın
Bakan görevlendirecek- vali var, ilgili birim müdürleri olacak, içerisinde,
koyduğumuz belediye başkanı da var. Bunlar zaten olacaktı.
Dolayısıyla, söylediğimiz, lütfen
Bunlar hiçbir şekilde engelleme
falan değil, biz yapıcı bir şekilde bunun daha etkin bir
şekilde çıkmasını istiyoruz. Tekrar tekrar,
arkadaşlarımız, bakıyorum, arada sayın vekillerimiz de
yine Engellemelere rağmen
diyor. Yanlışa ortak mı
olalım? Vebali var. Türk milleti bize denetleme yetkisi vermiş
muhalefet olarak. Yarın, yani mahşer gününde soracak: Sen bunu bile
bile, buna inana inana niye sormadın? dediği zaman ben onun
hesabını nasıl vereceğim? Siz öyle inanıyor
olabilirsiniz ama bu engelleme değil ki, ben bunun eksik olduğuna
inanıyorum. Bu şekliyle çıkarsa Antalya için de, Türkiye için de
eksiklik taşıyacağına inanıyorum ve
yatırımların daha da gecikeceğine inanıyorum. Karar
alma mekanizması aldıktan sonra uygulayıcı birim olmazsa
arada, sadece Genel Sekreterle Bakanın üstünde kalacak. Yarın
başlayacaksınız, yani şurada bir ön hazırlık
çalışması için bile Sayın Badakın -demin okudum-
açık, net soruları var, Şu parayı nereye harcadın?
diyor. Topu topu birkaç tane seyahat yapılmış ve belli ön
hazırlık yapılmış. Yarın -Sayın Bakan
söylüyor- 180 milyon doları nereye harcadın? deyince arada
birtakım kurumlar olsa, Şunlar karar aldı, bunlar getirdi,
bunlar önerdi. deseniz fena mı olur ve işi de daha çabuk yapsak. Siz
Yönetim Kurulu olarak kararınızı alın, ondan sonra da
İcra Komitesi otursun, sizin aldığınız kararlara ve
verdiğiniz yetkiye dayanarak bu işleri yapsın.
Söylediğimizin özeti budur. Biz bu çerçevede herhangi bir şahsı,
herhangi bir kimseyi desteklemiyoruz; EXPO 2016yı destekliyoruz ama
Antalyanın Milletvekili olarak Antalya Ticaret ve Sanayi
Odasını da, Antalya Ticaret Borsasını da,
İhracatçı Birliğini de Antalyanın kurumu olarak görüyoruz.
Bu arkadaşlarımızın hiçbirisi 2016da EXPO
yapılırken görevlerinin başında olmayabilir. Yarın
genel kurulları var, belki değişirler ama o kurumların
temsil edilmesini istediğimiz için, daha katılımcı,
demokratik bir şekilde, sivil toplum katılımıyla bu
çalışmaların yapılması, kentin sahiplenilmesi için
bunları önerdik.
Ben yine, tekrar
soruyorum: Sayın Bakanım, demokratik bir şekilde Genel Kurula
vermiş olduğunuz önergeyi -lütfen- AKP Grubundaki arkadaşlara
baskı yapmadan takdire bıraksaydınız daha iyiydi. En
azından bir işaret yapın, siz kabul deyin, onlar da kabul
etsinler diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Günal.
Sayın Bakan
yerinden bir açıklamada bulunacak.
Buyurun Sayın
Bakanım.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Şimdi, esasen
üzerinde durulan, dile getirilen iki tane konu var. Bir: Bu, İcra Kurulu,
Genel Sekreterlik meselesi. Bununla ilgili çok kısa bir bilgi arz
edeceğim, bir açıklama yapacağım. Bir de Orta Anadolu
İhracatçılar Birliğinin yer aldığı, sanki
çıkarıldığı gibi bir izlenim oluştu, ona
açıklık getireceğim.
Komisyon
Başkanımız aslında demin o süreç içerisindeki
görüşmede Komisyon Başkanı olarak ve Komisyon üyeleriyle
yapılan birtakım görüşmeleri anlattı. Ona ilave olarak
söyleyeceğim şey şu: Orta Anadolu Çiçek İhracatçıları
Birliği hiçbir zaman bizim tasarımızda ne Yönetim Kurulu üyeliğinde
ne de İcra Kurulunda teklif edilmedi.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Taslakta, taslakta, Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Bakın,
elimde, tasarı burada.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Taslakta
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Bakın, Komisyona gelen
metin
KAMER GENÇ
(Tunceli) Böyle bir usul yok. Kanaatini açıklamış, ondan sonra
Hükûmetin konuşma hakkı yok. Bu Meclisi doğru dürüst yönetin ya!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Ama bakın,
tasarı
TUNCA TOSKAY
(Antalya) O zaman biz de cevap verelim.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Şimdi
KAMER GENÇ
(Tunceli) Veremez ki cevap. Önergeye kabul veya ret dediğin zaman
cevap verirsin, şimdi veremezsin cevap.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Şimdi,
4üncü madde yönetim kuruluyla ilgili
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu Meclisin çalışma usullerine riayet edin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
6ncı madde
İcra Komitesiyle ilgili. İkisinin de ilk fıkrasında bu
husus yer almıyor. Şimdi olmaması da şundan dolayı
gerekiyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, geçmişte sünnetçilik yaptığını
biliyoruz da yani bu iş sünnetçiliğe benzemiyor. Yahu biraz olsun
çalışma usullerine riayet edin ya!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) AIPH,
Uluslararası Bahçe Bitkileri Üretici Birliğine Orta Anadolu
İhracatçı Birliği, Çiçek İhracatçıları Birliği
burada üye. Dolayısıyla hem üye olup, yani bu sergileri dünyada
düzenleyen organizasyonun üyesi olup hem de bu serginin düzenlendiği
ülkenin İcra Komitesinde veya yönetiminde yer alması mümkün
değil, bir de işin böyle bir boyutu var.
Bir üçüncü madde daha
arz edeceğim: Genel Sekreter değil, Genel Sekreterlik kuruluyor ve
bir tek kişi değil, Genel Sekreterlik bir kurum. Bunun
detayları, bunun organizasyonu, teşkilatı, zaten kanunda bunun
ne şekilde teşekkül edeceği yazıyor. Dolayısıyla,
sanki bir tek kişiye bu yükleniyormuş gibi bir algı
oluşuyor, bu da doğru değil. Bir tek kişiye değil, bir
kuruma devrediliyor ve benzeri yapılar Türkiyedeki ajanslarda var,
örneğin kalkınma ajanslarında da var; Yönetim Kurulu var, Genel Sekreter
var, Genel Sekreterlik var. Bir, kararlar alınıyor, bir de bunun
icrası sağlanıyor, yürütmesi sağlanıyor.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Ben
teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet.
BAŞKAN
Sayın Genç, 87nci maddenin
KAMER GENÇ
(Tunceli) Önergeye
BAŞKAN Bir
saniye, beni bir saniye dinler misiniz lütfen. Ben sizi dinledim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Oku, oku.
BAŞKAN
Bakın aynen okuyorum, 87nci maddenin bir fıkrasını
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hükûmet, önergeye katılıp katılmamakta, o dakikada
yapar.
BAŞKAN
Başkan, önergeye katılıp katılmadığını
komisyona ve Hükûmete sorar. Komisyon ve Hükûmet katılmama gerekçelerini
kısaca açıklayabilirler. Hükûmetin veya komisyonun
katılmadığı önerge, sahibi tarafından beş
dakikayı geçmemek üzere açıklanabilir. Önerge sahibine, gerekçesinin
okunmasını istediği önerge hakkında da söz verilmez.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Arkadaşımız önergesinin üzerinde konuştu, ondan
sonra Hükûmetin konuşma hakkı yok.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Sayın Başkan, neden katılmadığının
gerekçesini Katılmıyorum. dediği zaman açıklamak
durumunda.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Ondan sonra söz veremez.
BAŞKAN
Şimdi, önce veya sonra
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama yanlış yapıyorsun
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Konuşmacıdan sonra konuşursa Tüzüke
aykırı.
BAŞKAN
Efendim, sırf arkadaşlarımız sorduğu için,
anlaştıkları için verir dedim. Yoksa, böyle bir görüşme
usulü olmaz yani.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Öyle şey olmaz, öyle şey olmaz!
KAMER
GENÇ (Tunceli) Hayır, sen o zaman niye orada oturuyorsun?
TUNCA
TOSKAY (Antalya) Başkan, o zaman söz vermeyeceksin.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) O zaman Maraşspor gibi yönetmiş olursun.
BAŞKAN
Ama konuşan arkadaşımız Sayın Toskay Lütfen cevap
verir misiniz? dedi Bakana.
TUNCA
TOSKAY (Antalya) Söz vermeyeceksin! Ben konuştuktan sonra Bakan bana
cevap verirse söz vermeyeceksin.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Orada vermez.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan, Maraşsporu yönetir gibi
yönetirsin Meclisi.
TUNCA
TOSKAY (Antalya) Doğru dürüst yönetin. Böyle şey mi olur?
BAŞKAN
Tamam efendim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 313 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının altıncı
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan bakan tarafından bir
genel sekreter atanır ifadesinin, EXPO Konseyi tarafından önerilen
üç isimden biri bakan tarafından genel sekreter olarak atanır olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Baluken
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik
ile atanacak genel sekreterin yerel dinamikler tarafından önerilmesi ve
siyasal bir ayrımcılığa zemin oluşturulmaması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul
edilmiştir.
Yeni
bir madde ihdasına dair bir önerge var.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge gelmiştir.
Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya
teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif
ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini
isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı
önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı
İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu
nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla -21 üyesiyle- katılırsa önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan EXPO 2016 Antalya Kanun Tasarısına 7. madde olarak
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve sonraki maddelerin buna göre
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Mehmet
Şandır Tunca
Toskay
Antalya Mersin Antalya
Hasan
Hüseyin Türkoğlu Mesut
Dedeoğlu
Osmaniye Kahramanmaraş
EXPO Komiseri:
Madde 7 (1)
Ajansı temsil etmek ve yurt dışı ilişkilerde yetkili
organ görevini yapmak üzere Bakan tarafından bir EXPO Komiseri
atanır.
Sergide hükümeti tüm konularda temsil etmekle,
resmi katılımcılarla yapılan anlaşmalarla ve sergi
düzenlemelerine uyulmasını temin etmekle, özel maddeler
kapsamında belirtilen özel hususların gözetilip
sonuçlandırılıp sorumludur.
Hükümetlerin EXPO
2016 Antalya'ya katılımlarına ilişkin tüm kararları
eline ulaştığı anda BlE'ye ulaştırmakla yükümlüdür.
BIE, hükümetlerin katılımlarına ilişkin bilgi içeren
dokümanlarının bir kopyasının ülke komiserlerinin
görüşü ve talep edilen alanın yer ve büyüklük bilgileri ile birlikte
alacaktır.
Çağrı üzerine Ajans bünyesinde
gerçekleştirilecek tüm kurum toplantılara katılır, bilgi
verir.
Kendi bölümünün
organizasyonundan ve çalışmalarından sorumludur. Paris
Antlaşması md. 17'ye uygun olarak çalışma alanındaki
bütün sergi sahipleri, ticari ve diğer etkinliklerin, faaliyetlerin BIE
Sergi Kurallarına uygun olarak gerçekleştirilmesini sağlar.
Katılım sözleşmeleri
katılımcının EXPO Komiseri ve EXPO 2016 Antalya EXPO
Komiseri tarafından ikili olarak imzalanır.
EXPO Antalya 2016'nın düzenlenmesi ile
ilgili olarak katılımcı ülkeler ile gerekli sözleşmeleri
yapmaya Ajans adına Komiser yetkilidir.
EXPO Komiseri
görevin gerektirdiği yasal ve fiili durumlar haricinde Ajans adına
hiçbir faaliyette bulunamaz veya görev ifa edemez.
EXPO Komiseri
görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esaslar BIE kurallarına uygun
olarak çıkarılacak yönetmelik ile belirlenir.
BAŞKAN
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, davet etmediniz ki
gelelim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Hiç
Belki gelecek arkadaşlar, yine aynısını
yapıyor. Yani çok demokratik gidiyor Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış
olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
7nci madde
üzerinde bir önerge vardır okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 313 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 7'nci
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini; ikinci ve üçüncü fıkralarında
geçen "ofiste" ibarelerinin ofislerde" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(1) Yönetim
Kurulu ile EXPO Konseyinin çalışmalarının yürütülmesi
amacıyla Ankara'da bakanlık bünyesinde merkezî bir ofis kurulur,
ayrıca EXPO 2016 çalışmalarını ülkenin tümüne yaymak
ve tanıtmak amacıyla her bölgede Ankara'daki merkez ofise
bağlı birer ofis kurulur."
İdris Baluken Ertuğrul
Kürkcü Hasip
Kaplan
Bingöl Mersin
Şırnak
Altan Tan Murat
Bozlak Levent
Tüzel
Diyarbakır Adana İstanbul
BAŞKAN Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Baluken?
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi lütfen.
Gerekçe:
EXPO 2016 sadece Antalya'yı
değil Türkiye'nin her bölgesini etkileyen bir organizasyon olduğu
için, değişiklik ile diğer bölgelerinde süreci takip etmesi,
bilgilendirilmesi ve katılımının
kolaylaştırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 313 sıra
sayılı "EXPO 2016 Antalya Kanunu
Tasarısı"nın 8inci maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Hüseyin Samani Mevlüt Çavuşoğlu
Kayseri Antalya Antalya
Menderes
Türel Sadık
Badak Gökçen
Özdoğan Enç
Antalya Antalya Antalya
"(1) Antalya İli, Aksu
İlçesi, Solak Köyü sınırları içerisinde bulunan, mülkiyeti
Hazineye ait olan, Bakanlığa tahsisli ve Antalya Batı Akdeniz
Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünün kullanımında
bulunan haritası ekli 13203 ada, 65 parsel numaralı 1.088.329,21 m²
yüzölçümlü taşınmaz ve 13202 ada 166 parsel numaralı 32.894,00
m² yüzölçümlü taşınmaz ile üzerlerinde bulunan muhdesat, EXPO 2016
Antalya faaliyetlerinde kullanılmak amacıyla Ajansa tahsis
edilmiş sayılır. Bu alan içerisinde yer alan her türlü muhdesat
başka bir kişi, kurum, makam veya merciden herhangi bir ruhsat, izin,
onay ve benzeri bir işleme gerek kalmaksızın Yönetim Kurulu
Kararı ile yıkılabilir, kaldırılabilir, imha
edilebilir, tamir edilebilir, restorasyon, tadilat ve benzeri işleme tabi
tutulabilir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yahu, bu nasıl önerge?
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Elitaş
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Temmuz-Ağustos
2012 tarihleri arasında yürütülen ön arazi planlama
çalışmalarında ilave alana ihtiyaç olduğu tespit
edilmiş olup teklif edilen değişiklik ile bu ihtiyacın
karşılanması amaçlanmaktadır.
Ayrıca, söz
konusu alandaki bina ve diğer yapıların hızlı ve seri
bir biçimde amaca uygun hale getirilebilmesi amacıyla değişiklik
yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 313 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının dokuzuncu
maddesinin birinci fıkrasının ç bendinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Ertuğrul
Kürkcü Hasip
Kaplan
Bingöl Mersin Şırnak
Altan Tan Murat
Bozlak Levent Tüzel
Diyarbakır Adana İstanbul
BAŞKAN Sayın Komisyon, katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Baluken
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kaynakları
sınırlı olan ve hizmet önceliği farklı olan ilçe
belediyelerinin bütçelerine ek bir yük getirilmemesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Önergeyi okutup,
Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla -21
üyesiyle- katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan EXPO 2016 Antalya Kanun Tasarısına 9. maddeden sonra gelmek
üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve sonraki maddelerin buna
göre düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Hasan
Hüseyin Türkoğlu Mehmet
Şandır
Antalya Osmaniye Mersin
Mesut
Dedeoğlu Tunca
Toskay
Kahramanmaraş Antalya
Alım, satım, ihale ve
yapım işleri
Madde 10 - (1) Yönetim Kurulu; Yönetim Kurulu
üyeleri arasından 3 ve İcra Komitesi üyeleri arasından 2 olmak
üzere İhale Komisyonu üyelerini ve seçilen bu üyeler arasından
başkanını seçer.
İhale
Komisyonu ihtiyaç duyulan her türlü mal ve hizmeti satın almak ve satmak
ile ilgili iş ve işlemleri yapmakla görevlidir. Bütçe Komisyonunun
görevleri aşağıda belirlenmiştir.
a)Yıllık
bütçeyi hazırlamak.
b)Proje ile ilgili
tüm harcamaları yapmak.
c)Gelir getirici
faaliyetlerle ilgili kararları almak.
(2) İcra Komitesi her yıl 15 Aralık
tarihine kadar çalışma programını ve bütçesini ve izleyen
yılın ilk ayı sonuna kadar bir önceki yıl kesin
hesabını Yönetim Kuruluna sunar. Yönetim Kurulu bütçeyi aynen veya
değiştirerek 30 Aralık tarihine kadar onaylar.
(3) Yönetim Kurulu
Başkanı Ajansın harcama yetkilisidir.
(4) Yönetim Kurulu Başkanı limitini
önceden belirlemek koşuluyla harcamaya ilişkin yetkilerini İcra
Komitesi Başkanına devredebilir.
(5) Yetki sınırları içerisinde
İcra Komitesi tarafından yapılacak ihale işlemlerini
yürütmek üzere kendi, üyeleri arasından toplam 5 kişi olacak
şekilde ihale komisyonu üyelerini ve başkanını seçer.
(6) İcra Komitesi, EXPO 2016 Antalya'nın
mali yönetimi ve özel hesapta yer alan mali kaynakların kullanım ve
harcama esaslarını Yönetim Kurulunun belirleyeceği kurallar
doğrultusunda ehliyet, rekabet, şeffaflık ve hesap
verilebilirlik çerçevesinde uygular.
BAŞKAN
Sayın Komisyon salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt
çoğunluğumuz yoktur Sayın Başkan, katılamıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış
olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
11inci madde
üzerinde şu anda bir önerge geldi, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan EXPO 2016 Antalya Kanun Tasarısının 11nci maddesine
aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Fikri ve
sınai mülkiyet hakları
Madde 11 - (1)
EXPO 2016 Antalya hazırlık ve düzenleme sürecinde oluşturulan
her türlü eserin fikri ve sınai mülkiyet hakları Ajansa aittir.
(5) Fikri ve
Sınai haklarının korunması ile ilgili ihlallerden
doğan anlaşmazlıklar ve sorumluluklar ile ilgili hususlar genel
düzenlemeler ile ilgili çıkarılacak yönetmelik ile belirlenir.
Mehmet Günal Ali
Öz
Mehmet Şandır
Antalya Mersin
Mersin
Alim Işık Tunca Toskay
Kütahya Antalya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Bakan?
GIDA, TARIM ve
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Günal, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, çok kısa olarak sadece
Sayın Bakana ısrarla
sordum, ben taslak dedim, o Tasarıda yok. dedi.
Sayın Bakan,
şimdi size fotokopisini gönderiyorum. Bu bütün milletvekillerimize ve
size. Üç kurum başkanımızın, Ticaret ve Sanayi Odası
Başkanı, Ticaret Borsası Başkanı ve
İhracatçı Birliği Başkanının, üçünün beraber EXPO
taslağı hakkında, tasarısı değil
taslağı
GIDA, TARIM ve
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Tasarıda
yok.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Bir saniye Sayın Bakanım.
Şimdi, ben de
dedim ki size Tasarı. Taslağı kim hazırladı?
Kurumların görüşüne siz sunmadınız mı? Ben de onu
söylüyorum, onun için çıktım, önergeyi verme nedenim de
buradadır. İçerisinde -aynen okuyorum- İcra Komitesi, Madde 6da
aynen Bakan tarafından görevlendirilen bir Bakanlık temsilcisi dedikten
sonra İcra Komitesi; Vali, Büyükşehir Belediye Başkanı,
Bakan tarafından görevlendirilen Bakanlık temsilcisi, Orta Anadolu
Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim
Kurulu Başkanı ve Genel Sekreter olmak üzere 5 üyeden oluşur.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Tasarıda yok diyorum.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Taslak... Siz taslak gönderip görüş istemediniz mi?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Tasarı
diyorum, tasarı.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Ben de taslak diyorum. Tamam, siz tasarı diyorsunuz. O
taslağı kim gönderdi, kendiliğinden mi arkadaşlar
görüş hazırladılar? diyorum. Orada olan Süs Bitkileri ve
Mamulleri İhracatçıları Birliği çıkmış. Biz
de orada yani Buna ilave olarak şunları da koyun, üçünü beraber
koyalım. demiştik. Ben hâlâ
Taslak burada,
size de sunabilirim. Eğer siz göndermediyseniz, fek bir şey varsa o
zaman özür dilerim, arkadaşlar bize yanlış bilgi
göndermişler diye ama size de gönderdiklerini söyledikleri için ben
taslaktan bahsettim, tasarıdan değil. O taslağı da galiba
siz hazırlayıp göndermişsinizdir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Günal.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, geçici 1 dâhil 13
ile 22inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gürkut Acar, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Acar. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜRKUT ACAR (Antalya)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; 313 sıra sayılı EXPO 2016 Antalya Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
konuşmamın başında iktidar partisinden konuşan
arkadaşlara bir yanıt vermek istiyorum: Antalya, bir bira kenti
değil, bira festivaliyle anılan bir kent değildir. Önce, bir
kentimizi tanıyalım. Antalya, medeniyetlerden süzülerek gelen,
aydınlık, çağdaş bir kenttir; turizm kentidir, turizmin
başkentidir. Burada Antalyayı Bira festivaliyle anılan kent.
diye tanıtmak çok büyük haksızlıktır, ayıptır; bu
ayıbı yapanları Antalya halkının vicdanına
bırakıyorum.
Hüseyin Samani
arkadaşımız buradan Tasarı haziranda çıkacaktı
ama engellendi. diye konuştu. Tabii, siz Meclisi boyacı küpü gibi
görürseniz, sadece parmak kaldırma indirme yeri olarak görürseniz böyle açıklamalar
yaparsınız.
Bakın, bu tasarının
Türkiye Büyük Millet Meclisine geliş tarihi 19 Hazirandır, Plan ve
Bütçe Komisyonundan çıkış tarihi 28 Hazirandır. Bu
tasarıyı 18 Hazirana kadar Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmeyen
de Adalet ve Kalkınma Partisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemini yapan da AKPdir. Sonra Üç gün içinde bu kanun niye
çıkmadı? diye sorabilen de AKPli arkadaşlarımız
oluyor. Buna ne denir? Takdirlerinize bırakıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, EXPO 2016 Botanik Fuarının Antalyaya,
Türkiyeye önemli katkıları olacağı kuşkusuzdur,
Antalyanın marka kent kimliğine, Antalyanın gelişimine
önemli kazanımlar sağlayacağı açıktır. Bu
bilinçle de Antalyanın tüm kesimleri elele vermiş, önemli bir
çalışma sonucunda da bunu Antalyaya, Türkiyeye
kazandırmıştır. Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.
Ama ne yazık ki EXPOnun Antalyaya getirilişindeki birlik ve
beraberlik kanun tasarısıyla zedelenmiştir. Bizim bu
tasarıyla ilgili çabalarımız,
çalışmalarımız, bu tasarının geciktirilmesi,
engellenmesi için değil, tam tersine birlik ve beraberliğin yeniden
tesis edilmesine yöneliktir. Çünkü bu tasarı, sürece emek veren, çaba
sağlayan, katkı veren kesimlerin büyük bölümünü yok
saymıştır; onları üzmüştür, onları
kırmıştır. Ben soruyorum: Antalya Ticaret Borsası niye
yok? Mühendis odaları niye yok? Süs Bitkileri Birliği neden yok
yönetimde? Başkalarının zihniyetinde yol
arkadaşlarını, emek verenleri, çaba harcayanları iş
bitince dışlamak, yok saymak olabilir; ama biz, yol arkadaşlarımızı,
emek verenleri unutmayız; unutulmasına da, yok sayılmasına da
izin vermeyiz; çabamız bunun içindir.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarıyı getiren AKPdir, Antalyayı
dışlayan tasarı AKPnin tasarısıdır, Hükûmetin
tasarıdır. Bu tasarıda Başbakanın ve AKPli
bakanların imzası vardır. Bu tasarının özü de, her
şeyi Bakanın yani AKPnin emrine vermektir. Buna rağmen, Plan ve
Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında iktidar partisinin
Antalya Milletvekili Arkadaşımız bizim bu tasarının
düzeltilmesine ilişkin çabalarımızı, önergelerimizi
ihanet gibi kavramlarla çarpıtmaya çalıştı. Bu, en hafif
deyimiyle ayıptır, ben o zaman kendisine gerekli yanıtı
verdim. Ancak bu tutumun iyi sorgulanması gerekir çünkü bu, EXPO gibi
uluslararası bir konuda, Antalya için, ülkemiz için çok önemli
katkıları olacak bir konuda bile AKPnin hangi küçük hesaplar içinde
olduğunu göstermektedir.
Değerli
arkadaşlar, Antalyaya ihanetten söz eden arkadaşlara buradan birkaç
noktayı hatırlatmak istiyorum.
Bu
tasarının 15inci maddesine göre Ajans, serginin sona ereceği
tarihten sonra 30 Haziran 2017 tarihine kadar EXPOyla ilgili tasfiye
işlemlerini tamamlayacak, serginin sonunda da burası cazibe merkezi
olarak devam edecek. deniyor. Peki, kim devam ettirecek? Yine Bakanlık
yani Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı.
Neden belediyelere bırakılmıyor, neden Antalyanın kendi
birleşenlerine bırakılmıyor da Bakanlığa
bırakılıyor? Hani devlet ticaret yapmayacaktı,
işletmecilik yapmayacaktı. Söz konusu Antalya olunca nedense bu
kaynak Antalyaya bırakılamıyor, Bakanlık işletmeci
olmakta sakınca görmüyor. Bu, Antalyaya haksızlık, Antalyaya
güvensizlik, Antalyayı yok saymak değilse nedir?
Değerli
arkadaşlarım, burada
Antalyaya bir haksızlık, bir çifte standart daha var.
İstanbulda da bir uluslararası etkinlik yapıldı,
İstanbul kültür başkenti oldu. Bakınız, İstanbul
Kültür Başkenti Kanununda ne vardı? Etkinlik sonunda kasada para
kalırsa bu para kültürel faaliyetlerde kullanılmak üzere
Büyükşehir Belediyesi ile İstanbul İl Özel İdaresine
bırakılıyor. Bir yandan etkinlik için benzinden vergi
toplayacaksınız, yani bütün halktan vergi toplayacaksınız,
sonra para artarsa yine belediyeye kalacak. Yani benzinden vergi
alınıp belediyeye kaynak aktarılıyor, İstanbul için
durum buydu. Peki, Antalya EXPOda durum ne? Antalyanın belediyeleri
ödeme yapacak, Antalyanın meslek örgütleri ödeme yapacak ama EXPOnun
sonunda kasada para kalırsa Antalyaya mı verecekler? Hayır,
Antalyaya bırakılmayacak, genel bütçeye gelir kaydedilecek. Bu ne
demek? İstanbula gelince benzinden vergi alacaksın, Antalyanın
parasını ise bütçeye yama yapacaksınız, bu doğru
değildir. Bir yanda yük Antalyanın sırtında olacak ama söz
hakkı olmayacak, eğer para artarsa da bütçeye gelir olacak. Bu,
AKPnin Antalyaya bakışının somut göstergesidir.
Çayın taşı ile çayın kuşunu vuracaklar, hem de kuşu
pişirme parasını da yine Antalyadan alacaklar. Bu konuyu
Antalyalı hemşehrilerimin bilgisine sunuyorum, Meclisin bilgisine
sunuyorum, bu çifte standardı kınıyorum, Antalyaya ihanet
asıl budur diyorum.
Değerli
arkadaşlar, bir de muafiyetler konusu var. EXPO 2016 için yapılacak
alımlar, kiralamalar ihale mevzuatının dışında
olacak. Kamu İhale Kanunu devre dışı olacak. Her şey
Hükûmetin oluşturduğu Yönetim Kurulu ve yine Hükûmetin atayacağı
Genel Sekreterin yetkisinde olacak. İstediğini istediği yerden alacak,
istediğini istediği yerden kiralayacak, yandaşların
başına EXPO 2016 kuşu konacak. AKPnin şu anda bu
tasarıyla getirdiği budur.
Ben daha önce de
gündeme getirmiştim. EXPO 2016 için ne kadar para harcama yapılacak?
Bunun için kim, ne kadar para verecek? Yani belediyelere ve meslek örgütlerine
düşen pay ne, merkezî idarenin vereceği katkı ne? Bunları öğrenmek
herkesin hakkı; çünkü parayı Antalya verecek ama hiçbir kurala tabi
olmadan harcama yetkisi Hükûmette olacak, AKPde olacak. Bu anlayış
doğru değildir. Bu muazzam kaynağın kullanımında
da Antalya söz sahibi olmalıdır; istenilen budur.
Değerli
arkadaşlarım, AKPnin Antalyaya bakışı hep
şaşı oldu. Antalyaya sürekli haksızlık
yapıldı, yapılıyor. Bugün Antalyanın her yanı
taş ocaklarıyla tarumar edilmektedir. Bugün Antalyanın bütün
suları küçük küçük projelerle yok edilmektedir. Ama bugün Antalyada bir
yüzme havuzu yoktur. Antalyada sahilde Süleyman Erol Yüzme Havuzu vardı,
benim çocuklarım yüzmeyi burada öğrendi. Bu yüzme havuzu
bakımsızlıktan çürüdü ve yıkıldı. Bunun yerine
şehir merkezinde, 100. Yıl Bulvarında yeni bir yüzme havuzu
yapılmaya başlandı. Sonra, uzun zaman buna ödenek
sağlanmadığı için karkas yapı çürüdü ve o da
yıkıldı. Yerine yenisi yapıldı. Yenisinin de
çürümemesi için, çatısı ve yağmurdan korunması için
yalıtımı yapılarak kaba inşaatı tamamlandı,
ne var ki, bu da stadyum
yapılıyor bahanesiyle tekrar yıkıldı.
Değerli
arkadaşlarım, şuradaki savurganlığa bakınız.
Şimdi, koca Antalya ilinde gençlerin eğitim göreceği, yüzme
öğreneceği bir tek yüzme havuzu yok.
Değerli
arkadaşlarım, yine bir uluslararası organizasyon için, Akdeniz
Oyunları için, o dönem şehrin uzağında kalan 100. Yıl Alanı
spor alanı olarak tahsis edildi. Burada çeşitli spor tesisleri de
yapıldı. AKP döneminde, rant sağlamak için bir kısmına
stadyum yapılacak bahanesiyle 65 katlı, Antalyanın denizden
gelen meltem rüzgârını kesecek dehşet verici bir proje gündeme
geldi. Antalya bunu önledi, iyi ki de önledi. Hükûmet, birçok yerde merkezî
bütçeden karşılanmak üzere stadyum yaparken Antalyaya
yaptırmamıştır. Yalnızca Antalya için çayın
taşıyla çayın kuşunu vurma ilkesini benimsemiştir. Kat
karşılığı inşaat suretiyle, yani 100.
Yılın bir kısmını özel kişilere peşkeş
çekerek, diğer kısmını bunun
karşılığında stadyum yaptırma yoluna
gitmiştir. Bunun için TOKİ ile Spor Bakanlığı bir
protokol yaptı ama içeriği belli değil. Bir yazı
yazdım, Protokolün bir örneğini bize verin ya da Antalya halkına
açıklayın. dedim. TOKİ Başkanı yanıt gönderdi,
ne diyor: İşin sahibi Spor Genel Müdürlüğüdür, biz vermeyiz,
oradan isteyin. diyor. Gençlik ve Spor Bakanlığından ise hiçbir
yanıt yok. Yazdık, cevap gelmedi; böyle bir anlayışla
yönetiliyoruz. Bunları neden anlatıyorum; AKPnin yönetim
anlayışını, çalışma
anlayışını dikkatlerinize sunmak için anlatıyorum.
EXPO 2016 Antalyanın hazırlıklarının yalnızca
AKPnin tercihine bırakılırsa başımıza ne
işler gelebileceğini görebilmeniz için anlatıyorum. EXPO
2016nın yalnızca AKPnin tercihlerine bırakılamayacak
kadar önemli olduğunu göstermek için anlatıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biz CHP olarak EXPO 2016nın Antalyaya ve
Türkiyeye önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Bu
nedenle süreci destekledik. Antalyanın tanıtımına dünya
kenti olmasına yönelik her türlü çabaya da destek
olacağımızdan kimse şüphe etmesin. Ama bu tasarı ve
AKPnin tutumunun Antalya EXPOya göre böyle gölge düşürdüğü açıktır.
Herkesin üzerinde birleşebileceği, çiçek ve çocuk konulu bir
etkinlikte bile AKPnin dışlayıcı tutumu nedeniyle birlik
ve beraberlik sağlanamıyorsa bunu kamuoyunun ve Antalya
halkının dikkatlerine sunuyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
GÜRKUT ACAR
(Devamla) - Antalyanın EXPO 2016yı başarıyla
gerçekleştireceğine inancım tamdır. Bu sürece emeği
geçen her kuruma, her kişiye teşekkürlerimi sunuyorum. Antalya
halkı bir kez daha tüm dünyaya misafirperverliğini gösterecektir,
bunda şüphe yoktur.
Bu
düşüncelerle tasarının Antalya ve ülkemize olumlu sonuçlar
getirmesini diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Acar.
Gruplar adına
başka konuşmacı yok.
Şahıslar
adına Antalya Milletvekili Sayın Mevlüt Çavuşoğlu.
Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Bugün çok önemli
bir yasayı, Antalyamız adına, Türkiyemiz adına bir
yasayı sizlerle beraber görüşüyoruz; Antalya 2016 EXPO Yasası. Bugüne
kadar Türkiyemiz birçok alanda, son yıllarda özellikle, ilkleri
başarmıştır. Bu EXPOyla birlikte yine dünya çapında
bir ilki hep birlikte başarıyoruz. Bugüne kadar ülkemiz çok önemli
zirvelere Türkiyede ev sahipliği yaptı. Başta
Birleşmiş Milletler ve NATO olmak üzere çok önemli siyasi zirveler
yine Dünya Basketbol Şampiyonası, son günlerde Antalyamızdaki
Dünya Golf Şampiyonasının finali, İstanbuldaki Dünya
Tenis Şampiyonasının finali olduğu gibi birçok spor
aktivitelerine ev sahipliği yapmıştır. Biz burada şunu
gördük: Bu tür zirvelerin, aktivitelerin ülkemizin tanıtımına
çok büyük faydası var. Özellikle dış politikada
çalışan bir arkadaşınız olarak bunun
faydasını da her alanda gördüm. 2016 EXPO da yine
Antalyamızın tanıtımı ve Türkiyemizin
tanıtımı bakımından çok önemli bir aktivite
olacaktır ve bu konuda özellikle destek olan
arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Biz 2016 EXPOnun,
Antalya EXPOsunun çok başarılı geçeceğine inanıyoruz.
Bugün, burada,
değişik partilerden farklı görüşler olabilir, biraz da Bütçe
Komisyonundaki gerginliğin yansımasını da görüyoruz ama tüm
bu farklı görüşlere rağmen tüm siyasi parti
gruplarının 2016 EXPOsuna destek verdiğini görüyoruz.
Başta, AK PARTİ Grubuna olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna ve BDP Grubuna da çok teşekkür
ediyoruz. Bu EXPOnun ülkemiz ve Antalyamız için hayırlı
olmasını diliyoruz.
Teşekkür
ediyorum. Saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çavuşoğlu.
Şahsı
adına ikinci konuşmacı, yine Antalya Milletvekili Sayın
Menderes Türel.
Buyurun Sayın
Türel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MENDERES TÜREL
(Antalya) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkanım, çok kıymetli milletvekilleri; öncelikle bugün gerek
Antalya gerekse Türkiye için oldukça önemli bir yasa tasarısını
görüşüyoruz. EXPO olimpiyat düzeyinde uluslararası anlamda çok ciddi
bir proje ve ilk günden itibaren bu projeyle ilgili bütün Antalya
milletvekilleri olarak yaklaşımımız bu projenin siyaset
üstü bir proje olmasından yanaydı ve bu anlamda da elbette ki
muhalefetteki arkadaşlarımız yasanın içeriğiyle ilgili
kaygılarını, endişelerini gerek Komisyonda gerekse Genel
Kurulda dile getirdiler ancak bizim de bir
sabırsızlığımız vardı. Zira, 2016 bu
projenin hayata geçmesi için oldukça uzak değil aslında çok
yakın bir tarih ve yasanın bir an önce geçmesi yönünde tabii ki
bizlerin de sabırsızlığı zaman zaman gerek Komisyonda
gerekse Mecliste bazı tartışmalara vesile oldu ancak bugün
Meclisimizde bütün parti gruplarının milletvekilleri yine
kaygılarını dile getirmişlerdir ancak sonucu
itibarıyla güzel bir birlik ve beraberlik sağlanmak suretiyle bu
yasanın yürürlüğe girmesi hususunda da önemli bir adım
atılmaktadır. Ben de Antalya Milletvekili olarak elbette ki Adalet ve
Kalkınma Partimizin bütün milletvekillerine, CHPye, MHPye ve BDPye
koymuş oldukları bütün katkılar nedeniyle teşekkür ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Türel.
Soru-cevap
işlemiyle ilgili söz talebi yok.
Şimdi, ikinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
İkinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
13üncü madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Görüşülmekte
olan 313 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 13üncü
maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(2) Bu Kanun
kapsamında Ajans tarafından yapılacak her türlü alım,
satım, kiralama, ihale ve yapım iş ve işlemlerinde 8/9/1983
tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 4/1/2002 tarihli ve
4734 sayılı Kamu İhale kanunun hükümleri ve 3/5/1985 tarihli ve
3194 sayılı İmar Kanununun ilgili hükümleri esastır. "
İdris Baluken Ertuğrul
Kürkcü Hasip Kaplan
Bingöl Mersin Şırnak
Altan Tan Murat
Bozlak Abdullah Levent Tüzel
Diyarbakır Adana İstanbul
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Baluken
İDRİS
BALUKEN (Bitlis) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ajans
tarafından yapılacak her türlü alım, satım, kiralama, ihale
ve yapım iş ve işlemlerin ilgili mevzuata uygun, adil bir
şekilde yapılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, 60ıncı
maddeye göre, 15inci maddeyle ilgili bir kısa söz talebim var efendim.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
15inci maddeyle
ilgili
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
EXPO 2016 Antalya
Projesinin gerçekleştirilebilmesi amacıyla mülkiyeti Hazineye ait
bir büyük arazi Tarım Bakanlığına tahsisliyken tahsisi
değiştirilerek EXPO amacında kullanılmak üzere Ajansa
tahsis ediliyor. Buna ilişkin düzenlemeyi tasarının 8inci
maddesinde yaptık. 15inci maddede yine biraz önceki hükmün devamı
mahiyetinde şunu görüyorum: EXPO 2016 Projesinin gerçekleşmesinden
sonra söz konusu tesislerin işletilmesine ihtiyaç duyulması hâlinde
bu tesislerin Bakanlık tarafından işletilmesi amacıyla
anılan arazi Bakanlığa tahsis ediliyor.
Bir kere, tahsis
konusunda yapılan düzenleme teknik olarak biraz eksik. Doğru olan şuydu: Bu arazinin
mülkiyeti Hazinede, bunda herhangi bir sorun yok, bunda bir
değişiklik öngörülmüyor. EXPO 2016 Projesinde kullanılmak
amacıyla Ajansın bedelsiz kullanımına izin verilir.
şeklinde bir düzenleme daha doğruydu 8inci maddede çünkü 8de
diyoruz ki şimdi: Ajansa tahsis edilmiş sayılır. Sonra
dönüyoruz, 15inci maddede tekrar Bakanlığa tahsis edilmiş
sayılır. Teknik olarak doğru durmuyor, güzel durmuyor.
İkinci olarak
söyleyeceğim şu: Bu maddede, 15inci maddenin 4 numaralı
fıkrasıyla bir KİT yaratıyoruz şimdi, Tarım
Bakanlığına bağlı, Antalyadaki bu tesisleri
işletecek bir iktisadi işletme yaratıyoruz. Bir yandan, piyasa
ekonomisinin gereği olarak özelleştirmeyi savunan bir Hükûmet varken
ve bütün piyasa ekonomilerinde özelleştirme bir dalga olarak bütün
hükûmetlerin, ekonomilerin önüne özelleştirme ihtiyacını ortaya
koyarken, burada Antalya Büyükşehir Belediyesine bunu vermemek
amacıyla bu tesisleri Tarım Bakanlığına vermeyi
doğru bulmuyorum, bu son derece yanlış. Doğru olan, bu
tesislerin EXPO 2016 Projesinin sona ermesinden sonra Antalya Büyükşehir
Belediyesi tarafından işletilmesidir. Bakanlık bir iktisadi
işletmeyi yönetmez, işletmez. Ticari bir işletmeyi merkezî bir
kurumun, bir bakanlığın işletmesi gibi ekonominin
kurallarına aykırı bir düzenleme olamaz.
Madde okundu,
geçti ama bir tekriri müzakereyle buraya dönüp bunu düzeltebiliriz diye
düşünüyorum. Düzeltilmezse şunu anlıyorum: Biz bu önümüzdeki
seçimde de Antalya Büyükşehir Belediyesini alamayacağız
endişesini taşıyor Adalet ve Kalkınma Partisi. Ne olur ne
olmaz biz bunu Tarım Bakanlığına tahsis edelim
düşüncesiyle böyle bir düzenlemeyi yaptıkları
anlaşılıyor. Gelin, bunu düzeltelim, bu
yanlıştır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Ben
teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Bakanım, bunu böyle
değiştirelim müsaade ederseniz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Madde
oylandı, bitti.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, tekriri müzakere yapılabilir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Tekriri müzakere talebimiz var.
BAŞKAN
15inci maddeyi oyladık. Tekriri müzakere olursa ayrı konu.
16ncı madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 313 sıra sayılı EXPO 2016 Antalya Kanunu
Tasarısının 16ncı maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hüseyin
Samani Mevlüt
Çavuşoğlu
Kayseri Antalya Antalya
Menderes
Türel Sadık
Badak Gökçen
Özdoğan Enç
Antalya
Antalya
Antalya
Bayram
Özçelik
Burdur
(2)
Alım-satım, ihale işlemleri, tasfiye ve yapılacak
harcamalarda uygulanacak usul ve esaslar Maliye
Bakanlığının uygun görüşü üzerine Yönetim Kurulunca
hazırlanan ve Bakanlık tarafından çıkarılan
yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN
Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) - Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçe
Gerekçe:
Anayasanın
124üncü maddesi gereğince Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu
tüzel kişilikleri yönetmelik çıkarma yetkisine sahiptir.
Ajansın, yönetmelik çıkarma yetkisini ancak bu kanunun
uygulanmasından sorumlu olan Bakanlık
aracılığıyla kullanılması mümkün
bulunmaktadır. Bu nedenle, önergeyle yönetmelik
çıkarılmasına ilişkin sürecin uygun hâle getirilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
16ncı
maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı madde kabul edilmiştir.
17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
18inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
19uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Yeni madde
ihdasıyla ilgili bir ortak önerge vardır, bilginize sunuyorum.
Önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, 21 üyesiyle, katılırsa önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 20. maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Şandır İdris Baluken
Giresun Mersin Bingöl
Mustafa Elitaş Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kayseri İstanbul
Madde 21 21.7.1983 tarihli ve 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci
maddesinin altıncı fıkrasında yer alan "tayin
etmeye" ibaresinden sonra gelmek üzere "ayrıca 213
sayılı Kanuna göre doğal afetler nedeniyle ilan edilen mücbir
sebep hali kapsamındaki amme borçlularının, mücbir sebep halinin
sona erdiği tarihe kadar ödemeleri gereken amme borçlan ile mücbir sebep
nedeniyle ödeme süreleri ertelenen amme borçlarını faiz
alınmaksızın veya yürürlükteki faiz oranından daha
düşük faiz oranıyla tecil etmeye ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmış
olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Sayın
Hamzaçebi, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 6183 sayılı Kanunun 48inci maddesinde
değişiklik yapan bir önergeyi görüşüyoruz. Önerge, mahiyeti
itibarıyla ihtiyaç duyulan bir önergedir. Doğal afetler nedeniyle
mükelleflerin vergi borçlarını zamanında ödeyememesi hâlinde
Maliye Bakanlığı veya Bakanlar Kurulu mücbir sebep hâlini ilan
eder ve bu mücbir sebebin olduğu süre içerisinde vergi borçları
herhangi bir ödemeye konu olmaz ancak mücbir sebep hâlinin sona ermesinden
sonra vergi borcunu ödeyecek olan mükelleflerimiz, onu, eğer mücbir sebep
hâlinin sona ermesine rağmen ödemez ise bu takdirde gecikme zammına
tabi olarak ödeme zorunluluğuyla karşı karşıya
kalırlar.
Bu düzenlemenin
Vanda yaşadığımız deprem nedeniyle getirildiği
anlaşılıyor. Aslında Vanda ihtiyaç duyulan asıl
düzenleme, özellikle Ercişte, Erciş merkezli olarak yaşanan bu
deprem nedeniyle varlığını kaybeden mükelleflerimizin vergi
borçlarının terkin edilmesidir. Daha önce 1999 yılında
Düzcede, Kocaelide, Sakaryada yaşanan depremde oradaki mükelleflerimiz
varlıklarını kaybettikleri ölçüde, o oranlarda vergi
borçlarından kurtuldular, onların vergi borçları terkin edildi.
Ercişteki vergi mükellefinin bütün varlığını kaybetmiş
olması hâlinde yapılması gereken, ona vergi borcunu ödemek için
süre vermek değil, onun vergi borcunu terkin etmektir. Şimdi, Hükûmet
bu ihtiyacı görmüyor, görmezlikten geliyor. Ercişteki mükellefimiz
varlığını kaybetmiştir. Şimdi yapılan, bir
iyilik değildir, Sana vergi borcunu ödemek için süre vereceğim, verdiğim
bu süre nedeniyle de senden gecikme zammı veya tecil faizi
istemeyeceğim. diyor Hükûmet.
Evet, bunu
yapalım ama asıl ihtiyaç duyulan, vergi borcunu terkin etmektir. 1999
yılında, o zamanın koalisyon hükûmeti, o
yaşadığımız ağır deprem nedeniyle varlığını
kaybetmiş mükelleflerimizin vergi borçlarını terkin etti;
Sakaryada terkin etti, Yalovada belli bir oran kullandı, Düzcede bir
oran kullandı varlığını kaybetme ölçüsünü, oranını
dikkate almak suretiyle. Şimdi, Hükûmet depremden bu yana bu düzenlemeyi
yapmaktan kaçınıyor. Buradan Hükûmeti Vanlı
vatandaşlarımıza, mükelleflerimize şikâyet ediyorum.
Vanlılar haklarına sahip çıksınlar.
Önergeyle ilgili
görüşümüz olumludur, buna olumlu oy vereceğiz çünkü daimî bir
düzenlemedir, sadece Vanı konu alan bir düzenleme değil, bütün
depremlerde, bütün doğal afetlerde kullanılmak üzere bir yetki
maddesi alınmaktadır. Alınsın, mahzuru yok, bu düzenleme
kanunlarda yerini alsın ama varlığını kaybetmişse
bir insan, onun vergi borcunu terkin etmeyi de devlet olarak bir görev
sayalım.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
MHP Grubu
adına Sayın Şandır, buyurun efendim.
MHP GRUBU ADINA
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Hamzaçebinin dikkate getirdiği hususa
katıldığımı ifade etmek için huzurlarınızda
bulunuyorum.
Bu önergenin
altında imzam da var. Gerçekten, doğal afetle
varlığını kaybetmiş insanlara devlet olarak, toplum
olarak, bir sosyal maliyet hesabı da yapmadan, bir borç olarak, bir borç
ifası olarak, ödenmesi gereken bir borç olarak,
varlığını kaybetmiş insanların vergi yükünü
terkin etmek gerekiyor, ortadan kaldırmak gerekiyor. İnsanlar
varlıklarıyla birlikte canlarını da kaybediyorlar,
evlatlarını, kardeşlerini, çocuklarını kaybediyorlar.
Dolayısıyla, bunlara devletimizin, toplumun bir insanlık borcu
olarak yani borçlarını ertelemenin, ertelemenin faizlerini silmenin
çok da fazla bir önemi yok, bu önergeyle bunu yapıyoruz. Hükûmetin,
iktidar grubunun bu teklifine biz de onay verdik, doğru bir önergedir diye
komisyon üyelerimizi de gönderdik. Ancak, bu önergeyle getirilen husus eksik
bir husus, arkadaşlar. Yani, Türkiye Cumhuriyeti devleti Türkiye Büyük
Millet Meclisine, bana göre, yakışmamış bir tavır.
Yani elinizi tutan mı var? Faizi siliyorsunuz da
alacağınızı niye silmiyorsunuz, bunun neresinde ağalık
var? Ağalık yapacaksanız bunu akıllı uslu yapın.
Ben, tabii,
televizyon yayınının olmadığı bir saatte bu konu
üzerinden siyaset yapmak, muhalefet yapmak, bir yerlere selam göndermek,
propaganda yapmak kastıyla söylemiyorum. Televizyon yayını yok
ama bu türlü konularda, Hükûmetin hemen her konuda gösterdiği bu
tavrın doğru olmadığını ifade ediyorum.
Yalnız deprem
felaketiyle varlığını kaybeden insanlar değil,
Türkiyemiz doğal afetlerin çok sık yaşandığı,
gerçekten acı örneklerin olduğu bir ülke, bir coğrafyada
yaşıyoruz. Dişiyle tırnağıyla, çoluk
çocuğuyla ürettiği ürününü kaybeden çiftçimizin
uğradığı zararın karşılanmasında
Türkiye Büyük Millet Meclisinin koyduğu kriter
varlığının yüzde 40ını kaybetmek
şartıdır. Değerli arkadaşlar, çiftçinin
varlığının yüzde 40ını kaybetmesi hâlinde
uğradığı afetin zararlarının
karşılanmasını biz buradan kanun olarak
çıkarttık. Şöyle düşünecek olursanız, hiç doğru
bir tavır değil bu, varlığının yüzde
40ını kaybetme şartı bu afet karşısında
çiftçimizin devlet tarafından sahipsiz bırakılması gibi bir
sonucu getiriyor. Dişiyle tırnağıyla, çoluk çocuğuyla
ürettiği ürünü sel gelip alıp götürüyor, dolu alıp vurup gidiyor
ve hasat mevsiminde o ızdıraba düşüyor.
Şimdi, sizin
o insana Varlığının yüzde 40ını kaybetmedin,
dolayısıyla sana yardım edemem. deyişinizin hiçbir
haklı, tutarlı tarafı yok. Devlet, bizim inancımızda
devlet baba olmak durumunda. Zor duruma, mağdur duruma düşmüş
insanının derdini, sorununu çözmek mecburiyetinde. E şimdi,
aynı tavrı bu önergeyle de ortaya koyduk. Vanda
varlığını kaybetmiş, hayatını kaybetmiş
insanların borçlarının, vergi borçlarının faizini
silmek ağalık değil, devlet olmak değil, atıfet hiç
değil. Yapacaksak bir iyilik, o vergi borcunu bütünüyle terkin etmektir.
Bunun örneği tarihimizde var. Mensubu olmakla övündüğüm 57nci
Cumhuriyet Hükûmetinin Marmara depremi, Düzce depremi sonrasındaki
tavrı bu olmuştur, varlığını kaybeden
vatandaşlarımızın devlete olan tüm borçları
silinmiştir.
Bugün
yaptığımız, ortak, birlikte yaptığımız,
iktidar grubunun Sayın Grup Başkan Vekili Nurettin Caniklinin
öncülük ederek yaptığımız ve bu EXPO Antalya kanununa ilave
ettiğimiz bu düzenleme, maalesef eksik çıkmıştır
değerli milletvekilleri. Bunu ifade etmek durumundayım. Olana
teşekkür ediyorum ama bu, Van depremi mağdurlarına bir
atıfet olmamıştır. Bunu da hatırlatmak niyetindeyim.
Ümit ederim ki bir
başka kanunda, Van depreminin mağdurlarının vergi
borçlarını ortadan kaldıracak bir düzenlemeyi yaparız
temennisiyle hepinize saygılar sunuyor, bu önergeye destek
vereceğimizi ifade ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, ben de önerge üzerinde
BAŞKAN
Sayın Baluken, Bingöl Milletvekili, buyurun efendim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
tekrar heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, önemli bir
önerge ama daha önceki hatiplerin de dile getirdiği gibi yetersiz olan
kısımlarının tamamlanmasını aslında
önemsemek gerekiyor. Gerçekten gerek deprem olsun, gerek diğer doğal
afetler olsun tamamen o toplumun, o şehirde yaşayan bütün halkın
yirmi yıllık, kırk yıllık bir geleceğini ipotek
altına alan, yirmi yıllık, kırk yıllık bir
geleceğini geriye doğru götüren doğal afetler olduğunu biz
yaşayarak kendi yakın tarihimizde ülkemizde gördük. Marmara
depreminde, Sakaryada, Boluda, Düzcede, yine yakın dönemde Simavda,
Bingölde, en son Vanda yaşamış olduğumuz bu depremde
sosyal devlet olma gereğinin maalesef yerine getirilemediğini, o
acı tabloların hâlâ gözümüzün önünde olduğunu belirtmek
gerekiyor. Doğal afete maruz kalmış bütün halkın devlet
tarafından kucaklanması, tekrar toplumsal hayata, sosyal hayata
yeniden başlamasıyla ilgili, kendi geleceklerini yeniden inşa
etmeleriyle ilgili yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor.
Bu önerge,
özellikle borçların ertelenmesi ve faizlerin silinmesi açısından
olumludur. Ancak deminki arkadaşlarımızın, hatiplerin de
belirttiği gibi bütün alacakların silinmesi önemlidir. Hatta sadece
vergiyle ilgili değil, toplumsal hayatı canlandırmaya yönelik
devlet olarak oraya götürmüş olduğunuz bütün hizmetleri aslında
karşılıksız olarak yapmanız gerekir. Bugün işte
Vanda, yakın dönemde diğer yerlerde yaşanan depremlerde
maalesef bir konut yapımında bile maliyetinin çok üstünde
vatandaşlara fatura çıkarıldığı gibi bir gerçeklikle
karşı karşıyayız. Benim seçim bölgem olan Bingölde 29
bine, 30 bine mal olan konutların 40 bine, 50 bine vatandaşa fatura
edildiğini; bu faturaların halk tarafından, oradaki
vatandaşlar tarafından, ödeme gücü yetersiz olduğu için
ödenemediğini, ödenemediği için de bankalar tarafından yüksek
faizlerle maalesef bir muhatabiyet yaratıldığını büyük
bir acı içerisinde belirtiyoruz. Yaşanan depremler, ülkemizin
içerisinde bulunduğu deprem kuşağı gereği önümüzdeki
yıllarda da bu şekilde faturalarla önümüze gelir.
Devlet
olmanın erdemi, sosyal devlet olmanın gereği tam da bu
doğal afetler yaşandığı zaman ortaya çıkar.
Dolayısıyla, konuttan vergi borcuna kadar, sosyal hayatın
canlandırılmasından devletin yapması gereken bütün
hizmetlere kadar oradaki halkı, oradaki vatandaşı bir ikinci
acıya boğmayacak, bir gelecek kaygısına koymayacak yasal
düzenlemelerle ilgili hepimizin hassasiyet göstermesi gerekiyor.
Ben, tekrar, bu
önergenin olumlu ancak yetersiz olduğunu belirtmek istiyorum. Umarım,
bundan sonra, önümüzdeki olası doğal afetlerle ilgili hem öncesinden
tedbir alma, bununla ilgili gerekli projeleri hayata geçirme noktasında
hem de doğal afetler yaşandığı zaman bir an önce
sosyal devletin rehabilite etme görevini yerine getirmesi noktasında
olumsuz sınavlar yaşamayız.
Genel Kurulu
saygıyla selamlayarak önergeye destek verdiğimizi belirtmek
istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Yeni 21inci madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Soru-cevap
kısmında Sayın Tanal sisteme girmişler.
Buyurun Sayın
Tanal.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Şanlıurfada yaşanan sel felaketi nedeniyle
vatandaşımızın oradaki olan borçlarının silinmesi
veya ertelenmesiyle ilgili bir çalışmanız var mı?
Soru iki:
Şanlıurfa ve Trabzon, EXPOya aday olan iki tane şehrimiz. Bu
konuda Şanlıurfa ve Trabzon illerimiz için de EXPO yapma hususunda
bir çalışmanız var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tanal.
Sayın
Bakanım, buyurun.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkan, Şanlıurfa sel felaketiyle ilgili hasar tespit
çalışmaları sürüyor. Orada hasar tespit
çalışmaları neticesinde onunla ilgili gerekli çalışma
yapılır, neticeyi bir alalım.
Tabii, diğer
illerin EXPOya aday olması hususu EXPOya müracaat edilir, hangi konuda
tematik EXPO mu, evrensel EXPO mu, botanik EXPO mu her neyse bir il müracaat
eder ve bunda Uluslararası Sergiler Bürosu yetkili; dolayısıyla,
onlar bu işe karar veriyor. Biz, Türkiye'nin herhangi bir ili, bu tür bir
faaliyete, uluslararası sergi faaliyetine aday olduğu zaman
kuşkusuz bunu yürekten destekleriz. Bundan sonra bu, Şanlıurfa
için de, Trabzon için de, bütün vilayetlerimiz için de geçerli.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Ben
teşekkür ederim Sayın Bakan.
Yeni 21inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici 1inci
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan EXPO 2016 Antalya Kanunu Tasarısının Geçici Madde 1in
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Günal Mehmet
Şandır Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Antalya Mersin Osmaniye
Mesut
Dedeoğlu Tunca
Toskay
Kahramanmaraş
Antalya
Geçici madde 1- (1) Bu Kanun kapsamında
gerçekleştirilecek EXPO 2016 Antalya'ya yönelik olarak Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihe kadar Bakanlık ve Antalya Valiliği
tarafından gerçekleştirilmiş ileriye yönelik taahhütler, sözleşmeler
ve yükümlülükler tazminatsız olarak sona erer ve Bakanlık ve Antalya
Valiliği tarafından gerçekleştirilen tüm işlemlerden
doğan bütün haklar başka bir işleme gerek kalmaksızın,
kendiliğinden Ajansa devredilmiş sayılır. Bu suretle,
Antalya Valiliği tarafından kurulan EXPO Meclisi ve İcra Kurulu
ile Bakanlık tarafından kurulan Hazırlık Kurulunun yerini
Ajans alır.
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Efendim Sayın Günal bir teşekkür konuşması
yapacak.
BAŞKAN
Sayın Günal
MEHMET GÜNAL
(Antalya)- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, teşekkür etmek için söz aldım ama kapatırken de
size bir eksiklik ve komediden
Yani Sayın Bakana söylüyorum
katılmıyor diye.
Sayın
Bakanım, bazı önergeleri geri çekmiştim,
yanlışlıkla sizin maddenin aynısını
vermişim, katılmadığınız
şey, aynen, şu anda geçen maddede, arasında bir ibare
vardı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Teknik olarak böyle olduğunu gördükleri için.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Hayır, hayır. Yani katılmadıkları
şey, şu anda geçen madde arasında bir ibare vardı, onu uyarmış
olayım. Belki şey yetkisiyle Sayın Komisyon Başkanımız
bakar. Yapılmış olan sözleşmelerin tazminatsız ve
Gelecekte soruna yol açabilir. Zaten devam eden belki, ne var bilmiyorum ama
Ajansa devredileceği için, onu kastederek vermiştim. Aceleyle önergeleri
değiştirirken üzerinde
O maddenin değiştirilmemiş
hâline vermişsiniz. Tabii ki yarın sorun çıkabilir, Ajansa
devrediliyor; onun için önergeyi hazırlamıştık.
Eksiklerine
rağmen Antalyamıza, ülkemize hayırlı olmasını
diliyorum. Emeği geçen arkadaşlarımıza teşekkür
ediyoruz. Tekraren söylüyorum: Milliyetçi Hareket Partisi her zaman Önce ülkem
ve milletim, sonra partim, sonra ben. der. Amacımız, burada
yaptığımız kanunların daha düzgün ifade olarak, içerik
olarak, işleyiş olarak çıkması. Sonrasında
yapılacak işlerin de -özellikle İcra Komitesinde ısrarımız-
daha kolay bir şekilde ve yerel katılımın sağlanarak,
Antalyaya mal edilerek yapılmasıydı. Eksik de olsa
teşekkür ediyoruz. Eksiklerini yine söyledik. İnşallah o
eksiklikleri tespit eder, bir an önce yapılmasını sağlarsınız.
Biz de o konuda elimizden geleni yaparız.
Tekrar
hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, saygılar
sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Günal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Geçici 1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Madde 21i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Madde 22yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, tasarının görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre veriyorum ve bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını yine üç dakika içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadıyla imzasını taşıyan oy pusulasını,
yine oylama için öngörülen üç dakika süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmasını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, EXPO 2016 Antalya Kanunu Tasarısı
açık oylama sonucunu arz ediyorum:
|
Kullanılan
oy sayısı |
: |
272 |
|
|
||
|
Kabul |
: |
272 |
|
|||
|
Kâtip
Üye Bayram
Özçelik Burdur |
Kâtip
Üye Muhammet
Rıza Yalçınkaya Bartın |
||||
Tasarı
kanunlaşmıştır.
Bütün milletvekili
arkadaşlarımıza, gruplara ittifakla çıkmış olan
bu kanun için teşekkür ediyoruz ve Antalyaya ve milletimize hayırlı
olmasını diliyoruz.
Sayın
milletvekilleri, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek üzere 1 Kasım
2012 Perşembe günü, alınan karar gereğince, saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 20.26